farkli yen İ kanal patlari İle uygulanan endodont...

123
i TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANKARA ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ FARKLI YENİ KANAL PATLARI İLE UYGULANAN ENDODONTİK TEDAVİLERDE RETREATMENT İLE İLGİLİ BİR ARAŞTIRMA Vural HALİLOĞLU ENDODONTİ ANABİLİM DALI DOKTORA TEZİ DANIŞMAN Prof. Dr. Dilek DALAT 2006-ANKARA

Upload: dangtu

Post on 05-Jun-2019

227 views

Category:

Documents


1 download

TRANSCRIPT

i

TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANKARA ÜNİVERSİTESİ

SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

FARKLI YENİ KANAL PATLARI İLE UYGULANAN

ENDODONTİK TEDAVİLERDE RETREATMENT İLE İLGİLİ

BİR ARAŞTIRMA

Vural HALİLOĞLU

ENDODONTİ ANABİLİM DALI

DOKTORA TEZİ

DANIŞMAN

Prof. Dr. Dilek DALAT

2006-ANKARA

ii

Ankara Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü

Endodonti Doktora Programı

çerçevesinde yürütülmüş olan bu çalışma, aşağıdaki jüri tarafından Doktora Tezi olarak kabul edilmiştir.

Tez Savunma Tarihi: 22/ 02/ 2006

Prof. Dr. Lale ZAİMOĞLU Ankara Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi

Endodonti Anabilim Dalı

Prof. Dr. Dilek DALAT Ankara Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi

Endodonti Anabilim Dalı

Prof. Dr. Bade SONAT Ankara Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi

Endodonti Anabilim Dalı

Prof. Dr. Bahar ÖZÇELİK Hacettepe Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi

Endodonti Anabilim Dalı

Prof. Dr. Ahmet SERPER Hacettepe Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi

Endodonti Anabilim Dalı

iii

İÇİNDEKİLER

Kabul ve Onay ii İçindekiler iii Önsöz v Simgeler ve Kısaltmalar vi Şekiller vii Resimler viii Çizelgeler ix 1. GİRİŞ 1 1.1. Kanal Tedavisinde Başarısızlık Nedenleri 2 1.1.1. Kanal Tedavisinde Başarısızlığa Neden Olan Faktörler 3 1.1.2. Endodontik Başarısızlık Kriterleri 4 1.1.2.1. Klinik Kriterler 4 1.1.2.2. Radyografik Kriterler 5 1.1.2.3. Histolojik Kriterler 7 1.1.3. Endodontik Tedavi Sonrası Başarısızlık ve Zaman Süreci7 1.2. Başarısız Olmuş Kök Kanal Tedavilerinin

Yenilenmesinde Göz Önüne Alınması Gerekli Faktörler 9 1.2.1. Retreatment Uygulanabilecek durumlar 9 1.2.2. Retreatmentı Etkileyen Faktörler 10 1.2.3. Retreatmentta Vaka Seçimi 11 1.3. Retreatmentta Tedavinin Planlanması 12 1.3.1. Retreatmentta Koronal Restorasyonların

Uzaklaştırılması 12 1.3.2. Retreatmentta Patların ve Simanların Uzaklaştırılması 13 1.3.2.1. Yumuşak Kanal Patlarının Kök Kanallarından

Uzaklaştırılması 13

1.3.2.2. Sert Kanal Patlarının Kök Kanallarından Uzaklaştırılması 14

1.3.3. Gutta-Perkanın Kök Kanalından Uzaklaştırılması 15 1.3.3.1. Gutta-Perkanın Kök Kanalından Yumuşatılarak

Uzaklaştırılması 15 1.3.3.2. Gutta-Perkanın Kök Kanalından Katı Formda

Uzaklaştırılması 21

1.3.4. Retreatmentta Kırık Kanal Aletlerinin Kök Kanallarından Uzaklaştırılmaları 21

iv

1.3.5. Retreatmentta Dentin Debrislerinin ve Basamakların Uzaklaştırılması 22 1.5. Çalışmamızda Kullandığımız Kanal Patları 23 1.6. Konu ile İlgili Yapılmış Çalışmalar 26 1.7. Amaç 33 2. GEREÇ VE YÖNTEM 34

2.1. Örneklerin Seçilmesi ve Hazırlanması 34 2.2. Kök Kanallarının Preparasyonu ve Doldurulması 34 2.3. Kök Kanallarının Yeniden Preparasyonu 37 2.4. Yeniden Preparasyon Sonrası Kök Kanallarının

İncelenmesi 39 2.5. Sonuçların İstatistiksel Yöntemlerle Değerlendirilmesi 42 3. BULGULAR 43 3.1. Tüm Kanal Yüzeylerinin Değerlendirilmesi 55 3.1.1. Uygulanan Yöntemlere Ait Bulgular 56 3.1.1.1. Halotan/K ve H Tipi Eğe Yöntemine Ait Bulgular 57 3.1.1.2. Halotan/ProFile Ni-Ti Eğe Yöntemine Ait Bulgular 58 3.1.2. Kullanılan Kanal Patlarına Ait Bulgular 60 3.1.2.1. AH-Plus Kanal Patı Grubuna Ait Bulgular 60 3.1.2.2. EndoREZ Kanal Patı Grubuna Ait Bulgular 61 3.1.2.3. RoekoSeal Kanal Patı Grubuna Ait Bulgular 61 3.2. Bölgesel Kanal Yüzeylerinin Değerlendirilmesi 63 3.2.1. Halotan/K ve H Tipi Eğe Yöntemine Ait Bulgular 65 3.2.2. Halotan/ProFile Ni-Ti Eğe Yöntemine Ait Bulgular 66 3.2.3. Kullanılan Kanal Patlarına Ait Bulgular 68 3.2.3.1. AH-Plus Kanal Patı Grubuna Ait Bulgular 69 3.2.3.2. EndoREZ Kanal Patı Grubuna Ait Bulgular 69 3.2.3.3. RoekoSeal Kanal Patı Grubuna Ait Bulgular 70 3.2.4. Koronal, Orta ve Apikal Kanal Bölgelerine Ait Bulgular 71 4. TARTIŞMA 75 5. SONUÇ VE ÖNERİLER 99 ÖZET 102 SUMMARY 103 KAYNAKLAR 104 ÖZGEÇMİŞ 112

v

ÖNSÖZ

Doktora eğitimim ve tez çalışmalarım süresince ilgisini ve desteğini daima hissettiğim, mesleki bilgi ve tecrübeleriyle eğitimimde ve çalışmalarımda beni yönlendiren değerli hocam, tez danışmanım Sayın Prof. Dr. Dilek DALAT’a, öğretimime başladığım andan itibaren bana her türlü emeği geçen Endodonti Anabilim Dalı Başkanı Sayın Prof. Dr. Lale ZAİMOĞLU’na, Endodonti Anabilim Dalı öğretim üyelerine, Dt. Ömer BİLİCİ’ye, araştırma görevlisi ve doktora öğrencisi arkadaşlarıma şükranlarımı sunarım. Deneysel çalışmalarımda ve bulgularımın değerlendirilmesinde her türlü yardımı esirgemeyen fakültemiz Protetik Diş Tedavisi Anabilim Dalına, Meteksan Sistem ARGE Grubuna ve Hacettepe Üniversitesi İstatistik Bölümüne teşekkür ederim.

Eğitim sürecim boyunca sevgilerini, maddi ve manevi desteklerini sürekli yanımda hissettiğim annem Sayın Fatma HAKKIOĞLU’na, babam Sayın Halil HAKKIOĞLU’na, abim Sayın Varol HALİLOĞLU’na ve ailesine sonsuz teşekkürlerimi sunarım.

Son olarak doktora eğitimim ve tez çalışmamın her aşamasında gösterdikleri özveri ve katkılarından dolayı eşim Sayın Dt. Aylin ALİ HALİLOĞLU’na ve oğlum Efe HALİLOĞLU’na teşekkürlerimi sunarım.

vi

SİMGELER VE KISALTMALAR DİZİNİ

°C Santigrat Derece cm Santimetre ml Mililitre mm Milimetre mm2 Milimetre kare NaOCl Sodyum hipoklorit Ni-Ti Nikel titanyum % Yüzde No Numara ark Arkadaşları rpm Revolution per minute

vii

ŞEKİLLER

Şekil 2.1.: Kanal yüzeyinde kalan artık dolgu maddesi miktarının hesaplanması 41

Şekil 3.1.: Tüm kanal yüzeylerinin temizlenmesinin değerlendirilmesi sonucunda elde edilen değerlerin grafik görüntüsü 47

Şekil 3.2.: Koronal kanal yüzeylerinin temizlenmesinin değerlendirilmesinin sonucunda elde edilen değerlerin grafik görüntüsü 47

Şekil 3.3.: Orta kanal yüzeylerinin temizlenmesinin değerlendirilmesinin sonucunda elde edilen değerlerin grafik görüntüsü 48

Şekil 3.4.. Apikal kanal yüzeylerinin temizlenmesinin değerlendirilmesinin sonucunda elde edilen değerlerin grafik görüntüsü 48

viii

RESİMLER

Resim 2.1.: Çalışmamızda kullandığımız AH-Plus kanal dolgu maddesi 35

Resim 2.2: Çalışmamızda kullandığımız EndoREZ kanal dolgu maddesi 36

Resim 2.3.: Çalışmamızda kullandığımız RoekoSeal kanal dolgu maddesi 36

Resim 2.4.: Çalışmamızdaki örneklere ait kesitler 39 Resim 3.1.: AH-Plus Halotan/K ve H-tipi eğe grubuna ait çalışma

örneği 49 Resim 3.2.: AH-Plus Halotan/ProFile Ni-Ti grubuna ait çalışma

örneği 50 Resim 3.3.: EndoREZ-Halotan/K ve H grubuna ait çalışma

örneği 51 Resim 3.4.: EndoREZ-Halotan/ProFile Ni-Ti grubuna ait çalışma

örneği 52 Resim 3.5.: RoekoSeal-Halotan/K ve H grubuna ait çalışma

örneği 53 Resim 3.6.: RoekoSeal-Halotan/ProFile Ni-Ti grubuna ait çalışma

örneği 54

ix

ÇİZELGELER

Çizelge 3.1.: Üç farklı kanal patı kullanılarak doldurulan kök kanallarından dolgu maddesinin Halotan/K ve H tipi eğe yöntemi ve Halotan/ProFile Ni-Ti eğe yöntemi uygulanarak uzaklaştırılması sonucunda tüm kök kanal yüzeyinde kalan dolgu miktarının yüzde olarak ortalaması değerleri 44

Çizelge 3.2.: Üç farklı kanal patı kullanılarak doldurulan kök

kanallarından dolgu maddesinin Halotan/K ve H tipi eğe yöntemi uygulanarak uzaklaştırılması sonucunda bölgesel olarak kök kanal yüzeylerinde kalan dolgu miktarının yüzde olarak ortalama değerleri 45

Çizelge 3.3.: Üç farklı kanal patı kullanılarak doldurulan kök

kanallarından dolgu maddesinin Halotan/ProFile Ni-Ti eğe yöntemi uygulanarak uzaklaştırılması sonucunda bölgesel olarak kök kanal yüzeyinde kalan dolgu miktarının yüzde olarak ortalama değerleri 46

Çizelge 3.1.1.: Tüm kanal yüzeylerinin değerlendirilmesi sonucunda

elde edilen değerlerin normal dağılıma uygunluğunun değerlendirildiği Shapiro-Wilk testi sonuçları 55

Çizelge 3.1.2.: Tüm kanal yüzeylerinin değerlendirilmesi sonucunda

elde edilen ortalama değerler 56 Çizelge 3.1.1.1.1: Halotan/K ve H tipi eğe yöntemine ait bulgular ve

Kruskal-Wallis testi sonuçları 57 Çizelge 3.1.1.1.2: Halotan/K ve H tipi eğe yöntemine göre gruplar

arasında gözlenen istatistiksel farklılıkların hangi gruplardan kaynaklandığının tespit edilmesinde kullanılan Mann-Whitney U testi sonuçları 58

Çizelge 3.1.1.2.1: Halotan/ProFile Ni-Ti eğe yöntemine ait bulgular ve

Kruskal-Wallis testi sonuçları 59 Çizelge 3.1.1.2.2: Halotan/ProFile Ni-Ti eğe yöntemine göre gruplar

arasında gözlenen istatistiksel farklılıkların hangi

x

gruplardan kaynaklandığının tespit edilmesinde kullanılan Mann-Whitney U testi sonuçları 59

Çizelge 3.1.2.1.: AH-Plus kanal patı grubuna ait bulgular ve Mann-

Whitney U testi sonuçları 60 Çizelge 3.1.2.2.: EndoREZ kanal patı grubuna ait bulgular ve Mann-

Whitney U testi sonuçları 61 Çizelge 3.1.2.3.: RoekoSeal kanal patı grubuna ait bulgular ve Mann-

Whitney U testi sonuçları 62 Çizelge 3.2.1.: Kanal yüzeylerinin bölgesel değerlendirilmesi

sonucunda elde edilen değerlerin normal dağılıma uygunluğunun değerlendirildiği Shapiro-Wilk testi sonuçları 63

Çizelge 3.2.2.: Kanal yüzeylerinin bölgesel değerlendirilmesi

sonucunda elde edilen ortalama değerler 64 Çizelge 3.2.1.1.: Halotan/K ve H tipi eğe yöntemine ait bulgular ve

Kruskal-Wallis testi sonuçları 65 Çizelge 3.2.1.2.: Halotan/K ve H tipi eğe yöntemine göre gruplar

arasında apikal bölgede gözlenen istatistiksel farklılıkların hangi gruplardan kaynaklandığının tespit edilmesinde kullanılan Mann-Whitney U testi sonuçları 66

Çizelge 3.2.2.1.: Halotan/ProFile Ni-Ti eğe yöntemine ait bulgular ve

Kruskal-Wallis testi sonuçları 67 Çizelge 3.2.2.2.: Halotan/ProFile Ni-Ti eğe yöntemine göre gruplar

arasında koronal bölgede gözlenen istatistiksel farklılıkların hangi gruplardan kaynaklandığının tespit edilmesinde kullanılan Mann-Whitney U testi sonuçları 67

Çizelge 3.2.2.3.: Halotan/ProFile Ni-Ti eğe yöntemine göre gruplar

arasında apikal bölgede gözlenen istatistiksel farklılıkların hangi gruplardan kaynaklandığının tespit

xi

edilmesinde kullanılan Mann-Whitney U testi sonuçları 68

Çizelge 3.2.3.1.: AH-Plus kanal patı grubuna ait bulgular ve Mann-

Whitney U testi sonuçları 69 Çizelge 3.2.3.2.: EndoREZ kanal patı grubuna ait bulgular ve Mann-

Whitney U testi sonuçları 70 Çizelge 3.2.3.3.: RoekoSeal kanal patı grubuna ait bulgular ve Mann-

Whitney U testi sonuçları 71 Çizelge 3.2.4.1.: AH-Plus Halotan/K ve H tipi eğe (1. grup) grubuna

ait bulgular ve Kruskal-Wallis testi sonuçları 72 Çizelge 3.2.4.2.: AH-Plus Halotan/ProFile Ni-Ti eğe (2. grup) grubuna

ait bulgular ve Kruskal-Wallis testi sonuçları 72 Çizelge 3.2.4.3.: EndoREZ Halotan/K ve H tipi eğe (3. grup) grubuna

ait bulgular ve Kruskal-Wallis testi sonuçları 73 Çizelge 3.2.4.4.: EndoREZ Halotan/ProFile Ni-Ti eğe (4. grup)

grubuna ait bulgular ve Kruskal-Wallis testi sonuçları 73

Çizelge 3.2.4.5.: RoekoSeal Halotan/K ve H tipi eğe (5. grup) grubuna

ait bulgular ve Kruskal-Wallis testi sonuçları 73 Çizelge 3.2.4.6.: RoekoSeal Halotan/ProFile Ni-Ti eğe (6. grup)

grubuna ait bulgular ve Kruskal-Wallis testi sonuçları 74

Çizelge 3.2.4.7.: Tüm gruplarda koronal, orta ve apikal kanal bölgeleri

arasında gözlenen istatistiksel farklılıkların hangi bölümlerden kaynaklandığının tespit edilmesinde kullanılan Mann-Whitney U testi sonuçları 74

1

1. GİRİŞ

Kök kanal tedavisinin amacı, kök kanal sisteminin temizlenmesi, orijinal

formuna uygun olarak şekillendirilmesi, dezenfeksiyonu ve uygun bir

dolgu maddesi ile hermetik olarak doldurulmasıdır (Schilder, 1974).

Kök kanal dolgusu, hem koronal hem de apikalde kök kanal sistemini

hermetik olarak doldurarak, oral kavitedeki mikroorganizma ve

toksinlerinin kök kanalından periradiküler dokulara penetrasyonunu

engellemelidir. Mikroorganizma ve ürünlerini içeren doku sıvılarının

periradiküler dokulara ulaşması endodontik başarısızlığa neden

olmaktadır. Ayrıca apikal tıkama yetersiz olduğunda periradiküler doku

sıvıları apikal foramen yolu ile kanal içine sızar. Doku sıvılarının kanala

sızması kök kanalında kalan mikroorganizmalar için besin kaynağı

oluşturmaktadır. Bu nedenle kök kanalının hermetik olarak doldurulması

endodontik tedavide, enfeksiyonun önlenmesi ve kontrol edilmesinde

büyük rol oynamaktadır (Kertsen ve Moorer, 1989; Chailertvanitkul ve

ark., 1996; Timpawat ve ark., 2001).

Kök kanal tedavisi esnasında, genellikle iatrojenik olarak basamak

oluşumu, perforasyonlar, alet kırılmaları, kök kanalının eksik veya taşkın

olarak doldurulması, yetersiz kondenzasyon, tedavi edilemeyen yan

kanallar gibi nedenler tedavinin başarısızlığına yol açmaktadır (Crump,

1979).

2

Endodontik tedavi başarısızlıkla sonuçlandığında endodontik tedavinin

yenilenmesi, apikal cerrahi veya dişin çekimi olmak üzere üç seçenek

vardır (Hülsmann, 1994).

Günümüzde başarısız olan kök kanal tedavisinin yenilenmesi yani

retreatment cerrahi yöntemlere tercih edilmektedir. Bunun nedenleri

arasında, tedavi esnasındaki başarısızlık nedenlerinin ortadan

kaldırılması amacıyla, yeni enstrümanlar ve tekniklerdeki yeni

gelişmeler yer almaktadır (Masiero ve Barletta, 2005).

1.1. Kanal Tedavisinde Başarısızlık Nedenleri

Klinik prensiplere bağlı olarak aseptik ortamda yapılan kanal

tedavilerinin başarılı olma olasılığı oldukça yüksektir. Başarı oranı

%85-90 arasındadır. Diğer tarafta pulpa nekrozu ve apikal periodontitisli

vakalarda başarısızlık oranı % 86’dır. Apikal lezyonlu dişlerde ise başarı

oranı %62’dir. Apikal periodontitis gözlenmeyen dişlerdeki

retreatmentta başarı oranı ise %89-100 arasında değişmektedir. Bu

dişlerde, retreatment normal tedavilere göre daha yüksek bir başarı

oranına sahiptir, çünkü bu dişlerde kök kanalları enfekte değildir.

(Ørstavik ve Pitt Ford, 2004, s: 257-269).

Kök kanal tedavisinin başarısızlığından yada mikroorganizmalardan

oluşan apikal sızıntı, enfeksiyonlara neden olmaktadır. Özellikle gram

(+) fakültatif bakteriler ve enterecoccus faecalis gibi mikroorganizmalara

kanal tedavisinin başarısızlıkla sonuçlandığı vakalarda sıklıkla

rastlanmaktadır (Stock ve Ng, 2004, s: 269-278).

3

Araştırmalar göstermiştir ki, başarısız kök kanal tedavisi vakalarında,

retreatmentın periapikal cerrahi tedavisine göre başarı oranı %24 daha

fazladır (Alaçam, 2000, s: 557; Ørstavik ve Pitt Ford, 2004, s: 257-269).

1.1.1. Kanal Tedavisinde Başarısızlığa Neden Olan Faktörler

-Enfeksiyon

-Dentikeller ve kırık aletler

-Tedavi edilmeyen kanallar

-Kalsifiye kanallar

-Fazla kanama

-Mekanik irritanlar

-Kimyasal irritanlar

-Taşkın kanal dolgu maddeleri

-Morfolojik bilgi yetersizliği

-Mekanik perforasyonlar

-Kök fraktürleri

-Periodontal hastalıklar

-Kistler

-Yabancı doku reaksiyonları

-Mikrosızıntı

-Yetersiz kemomekanik preparasyon

-Steril olmayan ortamda çalışma

-Morfolojik bozukluklar

-Eğri kanallar

-Kök kanalının doldurulması sırasında yapılan hatalar

Bu gibi vakalarda etken belirlenerek kanal tedavisinin yenilenmesine

karar verilmekte ve başarıyla uygulanmaktadır. Ancak kistler,

4

ekstraradiküler bakteriler ve taşkın dolgu maddeleri periapikal cerrahi ile

düzeltilebilmektedir (Seltzer , 1988, s: 439-470; Stabholz ve Friedman,

1988; Lovdahl ve Gutmann, 1997, s: 157-201; Ørstavik ve Pitt Ford;

2004, s: 257-269; Stock ve Ng, 2004, s: 269-278; Wong, 2004).

Yapılan araştırmalara göre bazı faktörler kanal tedavisinde başarıyı

olumlu veya olumsuz etkileyebilmektedir :

-Dolgu maddesi genleşmesi

-Dolgu maddesi kalitesi

-Vaka seçimi

-Kök anatomisi

-Temizleme ve şekillendirme

-Periapikal patoloji

-İatrojenik faktörler

-Kanal dolgusunun uzunluğu

-Koronal bakteriyel sızıntı

Hastanın yaşının, cinsiyetinin ve dişin lokalizasyonunun başarısızlıktaki

rolü tespit edilememiştir (Wong, 2004).

1.1.2. Endodontik Başarısızlık Kriterleri

1.1.2.1. Klinik Kriterler

Radyografik olarak periapikal lezyona ve enfeksiyona rağmen

endodontik tedavide başarı elde edilebilir. Endodontik tedavinin başlıca

amacı bir dişin fonksiyonunu görebilmesi için ağızda tutulmasıdır.

5

Klinik olarak başarısızlık durumları:

-Rahatsızlık hissi

-Şişlik

-Sinüzit

-Enfeksiyon

-Perküsyon

-Palpasyon

-Mobilite

-Basınç ve dolgunluk hissi

-Fistül oluşumu

-Periodontal rahatsızlık (Seltzer, 1988, s: 439-470).

1.1.2.2. Radyografik Kriterler

Radyografik olarak başarı kriterleri:

-Periodontal aralığın normal genişlikte olması (<1mm)

-Önceki periapikal lezyon görüntüsünün ortadan kalkmış olması

-Komşu dişlerle lamina dura görüntüsünün aynı olması

-Rezorpsiyon gözlenmemesi

-Kanal boşluğu içerisinde kanal dolgusunun eksiksiz gözlenmesi

Radyografik olarak başarısızlık kriterleri:

-Periodontal aralığın aşırı genişlemesi (>2mm)

-Periapikal lezyonun iyileşmesinde osseoz yapının oluşmaması yada

lezyonun genişlemesi

6

-Yeni lamina dura oluşumundaki eksiklik

-Periapikal bölgede önceden var olmayan osseoz radyolusens alanların

gözlenmesi

-Kanal dolgusunda önemli boşlukların varlığı

-Kanal dolgusunun aşırı taşkın yapılması

-İlerleyen rezorpsiyonun tam olarak teşhis edilmesi (Gutmann ve Pitt

Ford, 1992, s: 1-11).

Bazı araştırıcılara göre, başarısızlığın göstergesi tedavi öncesi

gözlenmeyen, yada tedavi sonrası hacimsel olarak büyüdüğü gözlenen

radyografik apikal radyolusensilerdir (Seltzer ve ark., 1963; Bender ve

ark., 1964; Leuebke ve ark., 1964).

Bazı hekimlere göre kanal tedavisinin başarısı, periapikal alandaki

enfeksiyonun tamamen kaybolması ve periodontal ligamentin uygun

kalınlıkta olmasına bağlanmıştır (Strindberg, 1956; Grahnen ve Hansson,

1961; Frostell, 1963; Nicholls, 1963).

Periapikal enfeksiyonun azaldığı fakat tamamen yok olmadığı

durumlarda kök kanal tedavisinin başarısı belirsiz yada kuşkulu olarak

değerlendirilmiştir (Strindberg, 1956; Grahnen ve Hansson, 1961;

Nicholls, 1963; Grossman ve ark., 1964).

Grahnen ve Hansson’ın (1961) araştırmalarına göre endodontik tedavi

yapılan 1277 dişte başarısızlık oranı %12’dir. Bu oranın %5-6’sı

belirsizlik sınıfına giren dişlerdir. Jokinen ve ark.’na (1978) göre 2459

dişin %53’ü başarıyla tedavi edilmiştir. Swartz ve ark.’na (1983) göre

1770 tedavi edilen dişin %89,66’sı başarılı olmuştur. Barbakow ve

7

ark.’nın (1980) araştırmalarına göre 566 vakanın %87,4’ü başarılı

olmuştur. Petersson ve ark. (1982) 118 dişin %92,2’si, Morse ve ark.

(1983) ve Ingle’la (1965) göre tüm kanal tedavisi yapılan dişlerin %94,5-

95,5’i başarılı olmuştur.

1.1.2.3. Histolojik Kriterler

Histolojik olarak apsede, kemik ile periodontal ligament yıkımı mevcut

ise endodontik tedavinin başarısı düşmektedir. Brynolf (1967) 119

endodontik tedavili anterior dişleri histolojik olarak incelediğinde sadece

% 7’sinde tam bir iyileşme tespit etmiştir.

Periapikal dokularda uzun süreli kronik enflamasyon görülebilir ve bu

olay ağrısız, semptomsuz görülebildiği gibi ağrı ve radyografik bulgu

eşliğinde de gözlenebilir. Diğer bir değişle tedavi klinik olarak başarılı

görülsede, histolojik olarak lezyon var olabilir (Seltzer ve ark., 1964 ve

1967; Rowe, 1967).

1.1.3. Endodontik Tedavi Sonrası Başarısızlık ve Zaman Süreci

Seltzer ve ark. (1967), kanal tedavili dişlerde başarısızlığın 10 yıl ve

daha uzun sürede görüldüğünü bildirmişlerdir. Çalışmalar göstermiştir ki

tedavi tamamlandıktan 24 ay sonra başarısızlık görülmesi çoğunluktadır,

yine bazıları 10 yıl sonra, daha azı da 10 yıldan daha uzun bir süre sonra

dahi görülmektedir (Strindberg, 1956).

8

Strindberg (1956), Grahnen ve Hansson (1961), Ketterl (1963),

Engström ve Lundberg’e (1965) göre endodontik tedavileri tamamlanmış

dişlerin radyografik değerlendirilmesi en az 4-5 yıl sonra yapılabilir.

Bununla birlikte uzun dönem radyografik takipler periapikal dokuların

durumu hakkında bilgi vermeyebilir. Kemik kaybı olan dişlerde iyileşme

radyografik olarak ilk 6 ayın sonunda izlenir (Seltzer ve ark., 1963), 2

yılın sonunda ise daha belirgin iyileşme gözlenir (Bender ve ark., 1964).

Kemik kaybı olmayan dişlerde ise bunun tam tersi bir durum söz

konusudur. Yani, 2 yılın sonu ile 6 ay sonundaki yüzdeler

karşılaştırıldığında daha yüksek başarısızlık oranı vardır. Kemik kaybı

olmayan dişlerde 2 yıllık takip, 6 aylık takipten daha iyi sonuç verir.

Fakat kemik kaybı olan dişler için 6 aylık kontrol dönemi yeterlidir

(Seltzer, 1988, s: 439-470).

Daha önceden yapılmış bir kök kanal tedavisinin başarısız olduğu

durumlarda, prognozu etkileyen genel ve lokal faktörler göz önüne

alınarak retreatment uygulamasının endike olabileceği düşünülmelidir

(Stock ve Ng, 2004, s: 269-278).

Başarısızlığın birinci nedeni debrislerden tamamen arındırılmamış kök

kanal sisteminin irritan içeriğidir. Bunun dışında kanalın üç boyutlu

olarak yetersiz doldurulması, sadece patlar veya medikamanların

kullanıldığı tamamlanmamış ve eksik dolgular, taşkın dolgular veya

iyileşmeyi engelleyen bir kist varlığı da başarısızlık oranını artırmaktadır

(Lovdahl ve Gutmann, 1997, s: 157-201).

Bu tür başarısızlıkların tedavisinde en çok uygulanan yöntem

retreatment’tır. Retreatment yani, yeniden tedavi kök kanal içeriğinin

9

tamamen boşaltılıp uzaklaştırılmasıdır. Uygulanan işlem sonucu kök

kanal dolgu maddeleri ve gutta perka kök kanal boşluğundan tamamen

uzaklaştırılır. Mekanik yöntemlerle birlikte, irrigasyon solüsyonları ve

medikamanlar kullanılarak enfekte kök kanalları temizlenir. Daha sonra

kök kanalları hermetik olarak doldurulur (Pitt Ford ve Rhodes, 2002, s:

137-148).

1.2. Başarısız Olmuş Kök Kanal Tedavilerinin Yenilenmesinde Göz

Önüne Alınması Gerekli Faktörler

Retreatment uygulanacak dişte birkaç soru sorulmalıdır.

-Sadece radyografik olarak yetersiz olan kanal dolgusu için retreatment

yapılmalı mı?

-Kanal tedavisini düzeltmek için çok iyi bir restorasyona zarar verilmeli

mi?

-Bazı vakalarda başarısızlık belirtisi yok iken yapılacak tedaviden

beklenebilecek başarı nedir?

-Hasta tatmin edilebilecek mi?

Bunlar düşünüldüğünde retreatmentta karar vermek zorlaşabilir buda

başarıyı etkiler (Friedman ve Stabholz, 1986).

1.2.1. Retreatment Uygulanabilecek Durumlar

-Kanal dolgusu iyi yapılmamışsa

-Kanal dolgusu iyi yapılmış fakat kanal dolgusu 30 günden fazla tükrük

ile kontamine olmuş ise

10

-Kanal dolgusu 4 yıl önce yapılmış ve radyografide radyolüsent lezyona

sahip ise

-Yeni oluşmakta olan radyolüsent bir görüntü varsa

-Periradiküler radyolüsentliğe sahip genişlemekte olan lezyonlar varsa

-Ağrı, şişlik ve basınç gibi şikayetlerde

-Fonksiyon kaybı varsa retreatment uygulanabilir (Friedman ve

Stabholz, 1986; Stock ve Ng, 2004, s: 269-278).

1.2.2. Retreatmentı Etkileyen Faktörler

Hastayla ilgili genel faktörler

-Hastanın medikal durumu

-Hastayla karşılıklı diyalog

-Hastanın beklentisi

-Zaman

Lokal faktörler

-Koronal restorasyonların tipi

-Köprülerin bulunması

-Postun tipi

-Kök kanal dolgusunun tipi

-Kırık aletlerin bulunması

-Perforasyonun bulunması ve lokalizasyonu

-Dentin debrislerinin bulunması ve tıkalı kanallar (Stock ve Ng, 2004, s:

269-278).

11

1.2.3. Retreatmentta Vaka Seçimi

-Kök kanal tedavisinin başarısı tedavi öncesi ve sonrası çekilen

radyografiler ile değerlendirilir. Böylece apse, periapikal patoloji varlığı

açısından karşılaştırma yapılabilir.

-Geçmiş kanal tedavisi hikayesi değerlendirilerek karar verilir.

-Retreatment öncesi semptom varlığı incelenir, şikayetler göz önünde

bulundurulur.

-İlk tedavideki şekillendirme, temizleme ve dolgu tekniği incelenir.

-İlk tedaviyi yapan hekim ile konsültasyona gitmek yararlı olabilir.

-Apse, şişlik varlığı retreatment tedavisini düşündürebilir ama tedavi

öncesi antibiyotik ve insizyon ile drenaj düşünülmelidir.

-Dişin periodontal durumu ve lokalizasyonu göz önünde

bulundurulmalıdır. Periodontal dokuların iyi olması retreatment için bir

avantajdır.

-Dişin kök kron oranı iyi, biyolojik derinlik sağlıklı ise retreatment

düşünülebilir ama eğer periodontal lezyon varsa, tekrarlayan çürüklere

sahipse ve kök kron oranı kötü ise çekim tek çaredir.

-Periodontal cepler radyografide incelenmelidir. Çekim mi yoksa

retreatment mı yapılacak karar verilir. Endodontal periodontal lezyon

ilişkisi incelenir, vertikal fraktür olup olmadığına bakılır

-Anatomi ve morfoloji incelenmelidir.

-Taşkın kanal dolgusu olup olmadığı incelenip apikal cerrahi mi yoksa

retreatment mi yapılacağına karar verilmelidir.

-Kırık aletler ve perforasyon olup olmadığı incelenmelidir.

-Dişteki restorasyonlar incelenmelidir.

-Tedavi tüm detayları ile hastaya anlatılmalı, hastanın fikri alınmalı ve

son seçim hastaya bırakılmalıdır (Wong, 2004).

12

1.3. Retreatmentta Tedavinin Planlanması

1.3.1. Retreatmentta Koronal Restorasyonların Uzaklaştırılması

Koronal restorasyonlar amalgam, rezin, cam iyonomer, kron ve köprüler

olabilir. Restorasyonlar dişin iç ve dış morfolojisini tam yansıtmayabilir.

Retreatment yapabilmek için restorasyonların uzaklaştırılması

gerekmektedir (Stabholz ve Friedman, 1988).

Koronal restorasyonun uzaklaştırması her zaman gerekmeyebilir.

Restorasyon yeni, marjinal uyumu iyi ise uzaklaştırılması gereksizdir,

marjinal adaptasyon zayıf, tekrarlayan çürük varsa ve periodontal

hastalık oluşmuşsa tamamen uzaklaştırılır ve tedavi sonrası

yenilenmelidir (Wong, 2004).

Kron çıkarılmadan yapılan retreatment tedavisinin avantaj ve

dezavantajları vardır:

-Dişin morfolojisi kronsuz daha iyi gözükür

-Dişin kron kısmını gizlediğinden iyi bir kavite hazırlanamayabilir

-Radyografilerde kron varlığı dişin koronal bölgesi hakkında bilgi

vermez. Perforasyon varlığı ve gümüş konların koronal sonlanmaları

hakkında bilgi edinemeyebiliriz.

-Kanalın kalsifikasyonlarını görmek ve pulpa odasını görmek koronal

bölgede kron varken çok zordur.

-Kron çıkarılmadan kırık ve çatlaklar anlaşılamaz ve gözlenemez.

-Kronun varlığı kanalların eğelenmesini zorlaştırır.

-Kron uzaklaştırılmadan giriş kavitesini hazırlamak ve gereksiz dentin

bölümlerini uzaklaştırmak zordur.

13

-İyi bir kron varlığında retreatment tedavisi sırasında rubber-dam ve

dolgu uygulaması oldukça kolaydır (Stabholz ve Friedman, 1988).

1.3.2. Retreatmentta Patların ve Simanların Uzaklaştırılması

Kanal dolgularının kök kanallarından uzaklaştırılabilirliği kanal dolgu

maddesinin özelliğine, kanalın şekline, dolgunun kanal içerisindeki

seviyesine, kanal dolgusunun yoğunluğuna ve uygulanan yöntemlere

bağlıdır (Friedman ve ark., 1990).

Retreatmentta patların uzaklaştırılması %20,6 oranındadır. Kanal

patlarının gutta-perkaya ve kanal yüzeyine tutunma özellikleri

farklılıklar gösterdiğinden, uygulanan tedavi yenileme yöntemlerinin

etkinlikleri de farklılıklar gösterir. Patlar yumuşak tipli ve sert tipli

olarak incelenir (Friedman ve ark., 1990).

1.3.2.1. Yumuşak Kanal Patlarının Kök Kanallarından Uzaklaştırılması

Yumuşak tipli kanal patlarının kök kanallarından uzaklaştırılması için

çoğunlukla özel bir tekniğe gerek yoktur. Çoğu vakada eğeleme hareketi

ile kolaylıkla kök kanallarından uzaklaştırılırlar. Uygulama sırasında

sürekli yapılan irrigasyonla, patın kanal dışına çıkması sağlanır

(Friedman ve ark., 1990).

14

1.3.2.2. Sert Kanal Patlarının Kök Kanallarından Uzaklaştırılması

Çözülebilme özelliği bulunan sert tipli kanal patları ve simanların kök

kanalından uzaklaştırılabilmesi için çözücüler kullanılabilir.

Çözülebilme özelliği az olan sert tipli kanal patları ve simanlarının ise

kök kanallarından uzaklaştırılabilmeleri için farklı tekniklere ve mekanik

yöntemlere ihtiyaç vardır (Friedman ve ark., 1990).

Bazı durumlarda sert kanal patı ve simanların kök kanalından

uzaklaştırılması imkansız olabilir. Böyle durumlarda kanal kloroform

veya ksilen ile yıkanır ve H-tipi kanal eğeleri ile yumuşatılmaya çalışan

pat ve simanlar uzaklaştırılmaya çalışılır. Bu işlem başarısız olursa

koronal 2-3 mm’lik kısım küçük rosehead (çiçek başlı) frezler ile ve

daha sonra eğeler ile uzaklaştırılır. Bu işlemlere alternatif olarak

ultrasonikler kullanılabilir (Carrotte, 2005). Ultrasonik eğeler kök

kanalına yerleştirilir ve aktive edilir. Ultrasonik eğelerin meydana

getirdiği titreşim ile sert simanlar kırılmaya çalışılır ve daha sonra

irrigasyon solüsyonu ile kök kanalından kalan artıklar uzaklaştırılır. Bu

yöntem ile eğri kanallarda perforasyonlara ve apikal foramenin

transportuna neden olunabileceğinden, sık sık radyografi alınmalıdır.

Ayrıca uygulama sırasında alet kırılmaları oluşabilecek

komplikasyonlardandır (Friedman ve ark., 1990).

Sert tipli kanal patları ve simanlar turla kullanılan boyterlok, reamer ve

frezler ile çok hızlı bir şekilde kök kanalından uzaklaştırılabilir. Ancak

uygulama sırasında kökte perforasyonlar görülebilir (Friedman ve ark.,

1990).

15

Koronal bölümdeki kanal patları ve simanları piezoelektrik ultrasonik

vibrasyon ile de uzaklaştırılabilir; fakat oluşan ısıdan korunmak için

irrigasyon yapılmalıdır. Gates-Glidden frezler koronal bölgedeki siman

ve patların uzaklaştırılmasında etkilidir. Ayrıca sert kanal patları ve

simanlarının kök kanallarından uzaklaştırılmasında nikel-titanyum döner

aletlerde kullanılmaktadır (Wong, 2004).

1.3.3. Gutta-Perkanın Kök Kanalından Uzaklaştırılması

Gutta-perka, biouyumluluğu ve kolay uygulanabilirliği nedeniyle farklı

kanal patları ile birlikte yaygın olarak kullanılan bir kanal dolgu

maddesidir. Tekrarlayan endodontik tedavilerde gutta-perka kanal

dolgusunun kök kanalından uzaklaştırılmasında seçilen yöntem,

dolgunun kanal içerisindeki yoğunluğuna, kanalın şekline ve dolgunun

kanal içerisindeki seviyesine bağlıdır. Gutta-perka kanal dolgu maddesi

mekanik, termomekanik ve kimyasal olarak kök kanalından

uzaklaştırılabilir. Gutta-perkanın kondenzasyon durumuna göre

kullanılacak yöntem seçilir (Friedman ve ark., 1990 ; Pitt Ford ve

Mitchell, 2004, s: 237-251).

1.3.3.1. Gutta-Perkanın Kök Kanalından Yumuşatılarak

Uzaklaştırılması

Gutta-perka endodontik tedavide yaklaşık olarak yüz yıldır kullanılmakta

ve halen kök kanal dolgusunda kullanılan en önemli materyaldir.

Endodontik retreatment yani kanal tedavisinin yenilenmesinin temeli ise

16

gutta-perka konların ve kanal dolgu patlarının kanal içerisinden ve kanal

duvarlarından uzaklaştırılmasından oluşur (Oyama ve ark., 2002).

Gutta-perka termal ve mekanik olarak iki şekilde uzaklaştırılabilir.

Gutta-perkayı ısı ile yumuşatma sadece koronal bölgede etkilidir ve

güvenli bir şekilde kullanılabilir. Koronal bölgede ısıtılan gutta-perka

kanal aletleri ile duvarlar zedelenmeden kolayca uzaklaştırılabilir

(Ørstavik ve Pitt Ford , 2004, s: 257-269).

Gutta-perkanın kanaldan mekanik olarak uzaklaştırılmasında

perforasyon, fraktür ve kanal yapı formunda bozulma oluşabilir. Gutta-

perkanın uzaklaştırılması için bir çok teknik geliştirilmiştir. Isıtılmış alet

kullanımı, el aletleri, sonik aletler yada Gates-Glidden uçlar

kullanılabilir. Çözücülerin tüm tekniklerle birlikte kullanılması önemlidir

(Oyama ve ark., 2002).

Kök kanallarının boşaltılmasında ve gutta-perkanın yumuşatılmasında

yardımcı çözücülerde kullanılmaktadır. Bu çözücüler veya solventler

kloroform, metil kloroform, ökaliptol, turpentin yağı, ksilen, portakal

yağı ve halotandır. Çalışmalar göstermiştir ki en iyi çözücü

kloroformdur. Fakat pek çok çözücü toksisite göstermektedir. Test edilen

tüm çözücüler hücre kültüründe sitotoksisite göstermektedir. Kloroform

uygulaması sırasında havada hekime ve hastaya zarar verebilecek çok az

miktarda kloroforma rastlanmıştır. Böyle çözücüler şişelerde ağzı kapalı

tutulmalıdır, uygulama sırasında dozaj minimum tutulmalıdır ve

uygulama sırasında plastik taşıyıcılar tercih edilmelidir (Ørstavik ve Pitt

Ford, 2004, s: 257-269).

17

İdeal bir çözücü, gutta-perkayı çok hızlı bir şekilde çözebilmeli yada

yumuşatabilmeli ve mükemmel bir biouyumluluk göstermelidir

(Kaplowitz, 1991).

Kloroform; çok güçlü etkili, hızlı sonuç veren ve sıklıkla tercih edilen bir

gutta-perka çözücüsüdür. Ancak potansiyel kanserojenik olarak

bildirilmesine rağmen diş hekimliğinde kullanımı tam olarak

yasaklanmamıştır. Toksik etkili bir çözücüdür, periapikal dokulara

taştığında zararlı etki gösterir. Fazla oranda kloroform solunmasının

insan sağlığına zararlı etkileri vardır. Kloroform buharı bir santral sinir

sistemi depresanıdır, karaciğer ve böbrekler üzerinde toksik etkisi vardır.

Düşük dozlarda bitkinlik, baş dönmesi, bulantı, sindirim şikayetleri, baş

ağrısı meydana getirirken, yüksek dozlarda ise hipotansiyon, solunum ve

kalp kası depresyonu ile ölüme neden olabileceği bildirilmiştir. Ayrıca

yanıcı ve patlayıcı özelliklerde gösterir (Hunter ve ark., 1991 ; Allard ve

Anderson, 1992; Smith ve Montgomery, 1992; Ibarrola ve ark., 1993;

Barbosa ve ark., 1994).

Metil Kloroform; kloroforma en iyi alternatif çözücülerden biridir.

Kanserojen özellik taşımaz. Yanıcı değildir. Kloroforma oranla daha az

toksik etkilidir. Çözücülük etkisi kloroformdan düşük, ksilen ve

ökaliptolden ise yüksektir (Wennberg ve Ørstravik, 1989; Friedman ve

ark., 1990).

Ökaliptol; kloroforma oranla daha az zararlı bir gutta-perka

çözücüsüdür. Antibakteriyel ve antienflamatuar etkisi vardır. Potansiyel

kanserojen özellik taşımaz, ancak yüksek oranda toksik etkilidir.

Çözücülük etkisi ise çok zayıftır, ısıtıldığı taktirde çözücülük etkisi

18

artırılabilir, ancak bu da klinik olarak pratik bir uygulama değildir

(Friedman ve ark., 1990; Wourms ve ark., 1990).

Halotan; toksik değildir, uçucu, fluorethane hidrokarbondur ve 1956

yılından beri inhalasyon anestezisinde kullanılmaktadır. Solunum

yollarına zarar vermez ve tatlı bir kokusu vardır. Dokularda çözülebilir

ancak kanda çok az çözülmektedir. Kloroforma oranla daha güvenli ve

çalışması daha kolay bir gutta-perka çözücüsü olup kloroform kadar

etkili, ökaliptolün ise iki katı kadar etkilidir. Potansiyel kanserojen

özellik göstermez. Uçucudur, yanıcı ve patlayıcı değildir. Diş

hekimliğinde gutta-perka çözücüsü olarak kloroforma kimyasal yapı

benzerliği nedeni ile kullanılmıştır. Solunum depresyonu oluşturması

nedeniyle ortamda dikkatli kullanılmalıdır (Wourms ve ark., 1990;

Hunter ve ark., 1991; Oyama ve ark., 2002).

Turpentin Yağı; çözücülük etkisi çok zayıf, kloroform ve halotandan

daha fazla toksik etkili bir çözücüdür. Kanserojen özellik taşımaz

(Barbosa ve ark., 1994; Kaplowitz, 1994 ).

Ksilen; çok yavaş etki gösteren bir gutta-perka çözücüsüdür. Kloroforma

oranla çözücülük etkisi çok zayıftır. Periapikal dokulara taştığında

yüksek oranda toksik etki gösterir. Potansiyel kanserojen özellik taşımaz,

dokular için sitotoksiktir (Wourms ve ark., 1990; McDonald ve Vire,

1992; Smith ve Montgomery, 1992). Pecora ve ark.’na (1993) göre ise

ksilen kullanılmasına bağlı olarak mukozada irritasyon, teneffüs edilmesi

halinde zehirlenme ve ölüm meydana gelebileceğini bildirmişlerdir.

Wennberg ve Ørstavik’e (1989) göre ksilen gutta-perka kon

çözücülüğünde en başarılı çözücüdür

19

Karbon Tetraklorit; yüksek oranda toksik ve kanserojen bir çözücüdür.

Yetişkin bir insanın bir çay kaşığı miktarda karbon tetrakloriti yutması

kişinin ölümüne neden olmaktadır. Bu nedenle bu çözücü klinik olarak

kullanılmamaktadır (Wourms ve ark., 1990).

Benzen ; oldukça etkili bir çözücüdür. Ancak potansiyel kanserojen ve

aşırı derecede yanıcı özelliktedir. Günümüzde bu çözücü klinik olarak

kullanılmamaktadır (Wourms ve ark., 1990).

Portakal Yağı ; portakal yağı esansiyel yağ olarak çinkooksit ve ojenol

patından üretilmiştir. Pecora ve ark. (1993) göre gutta-perkanın

yumuşatılmasında ksilen ile benzer sonuçlar verdiği bildirilmiştir.

Oyama ve ark.’na (2002) gore alternatif bir çözücü olarak kullanılabilir.

Çözücüler gutta-perka ve kanal patlarını tek başına kök kanallarından

uzaklaştıramazlar, sadece yumuşatabilirler. Yumuşatılan gutta-perka ise

değişik yöntemlerle kök kanallarından uzaklaştırılabilir (Lovdahl ve

Gutmann, 1997, s: 157-201).

El ile kullanılan kanal eğeleri; klinik olarak en çok kullanılan ve

anlatılan, ancak çok zaman alan bir yöntemdir. Kök kanalına çözücü

yerleştirildikten sonra reamerlar yada eğeler ile kanallara girilerek

yumuşatılmış gutta-perka ve patlar uzaklaştırılır. Çalışma sırasında sık

sık radyografiler alınarak çalışma boyutu kontrol edilir. Fakat gutta-

perkanın varlığı kanal içerisindeki kanal aletinin net olarak ayırt

edilmesini zorlaştırır (Friedman ve ark., 1990).

20

Otomatik aletler; bu aletlerden birisi olan Canal Finder Sistemi gutta-

perka kanal dolgu maddesinin kök kanallarından çözücüler yardımı ile

uzaklaştırılmasında kullanılabilir. Eğri köklerde ve iyi kondanse edilmiş

kanallarda güvenle kullanılabilir. Bu aletler aynı zamanda apeks

buluculu şekilde üretildiği için taşkın preparasyon yapma riskleri yoktur

(Friedman ve ark., 1990).

Ultrasonik aletler; gutta-perkanın çözücü ile yumuşatılmasını takiben

uygulanan bu yöntem kök kanal içeriğinin uzaklaştırılmasına çok fazla

yardımcı olamaz. Uygulama sırasında kanal aletleri kök kanalı içerisinde

kırılabilir, ayrıca eğri kanallarda kanal şeklinde değişiklikler meydana

gelebilir (Langeland ve ark., 1985; Stamos ve ark., 1988; Stabholz ve

ark., 1991, s: 738-776).

Kağıt konlar; bir başka uzaklaştırma yöntemide çözücüler yardımı ile

yumuşatılan gutta-perka kanal içerisine yerleştirilen kağıt konlar ile

apikalden koronale doğru çekilerek uzaklaştırılmasıdır. Bu işleme madde

tamamen uzaklaştırılana kadar devam edilir. Kağıt konlar kanaldan

temiz, beyaz ve kuru çıkana kadar hekim gutta-perka ve pat varlığından

şüphelenmelidir. Eğer artık madde varlığından şüphe edilirse çözücüler

daha fazla miktarda akıtma hareketi ile tekrar uygulanır, aspire edilir.

Artık maddelerin yumuşatılmasından sonra kanal % 70 isopropil alkol ile

yıkanır. Artık maddelerin uzaklaştırılması kanalın temizlenmesinde ve

genişletilmesinde kullanılacak olan sodyum hipokloridin verimini

artıracaktır (Friedman ve ark., 1990; Pitt Ford ve Mitchel, 2004, s: 237-

251).

21

1.3.3.2. Gutta-Perkanın Kök Kanalından Katı Formda

Uzaklaştırılması

Zayıf kondenzasyonlu gutta-perka kanal dolgusunun kök kanallarından

uzaklaştırılmasında elle kullanılan kanal eğelerinden yararlanılır.

Uygulama sırasında kanal eğesi kanal içerisine yerleştirilir ve geri

çekildiğinde genellikle kanal dolgusu tek parça halinde dışarıya çıkar.

Bu uygulamada reamerlar, K ve H-tipi kanal eğelerinden yararlanılır. Bu

yöntem aynı zamanda taşkın yapılmış gutta-perka kanal dolgularının

sökülmesinde de uygulanır. Gutta-perkanın iyi kondanse edildiği düz

kanallarda ve çözücülerin kullanılamadığı durumlarda turla kullanılan

boyterlok, reamer ve frezlerden yararlanılır. Eğri kanallarda

kullanılmaları güvenli değildir. Kanallar içerisinde kolaylıkla

kırılabilirler ve kökte perforasyonlara neden olabilirler. Bu nedenle çok

dikkatli kullanılmalıdırlar. Uygulama sırasında köke aşırı kuvvet

uygulanmamalıdır (Friedman ve ark., 1990; Stabholz ve ark., 1991, s:

738-776).

1.3.4. Retreatmentta Kırık Kanal Aletlerinin Kök Kanallarından

Uzaklaştırılmaları

Kanal içerisindeki kırık aletler tek başına başarısızlık nedeni değildir.

Çünkü her hangi bir ağrıya yada semptoma neden olmazlar. Fakat alet

apikale ulaşmayı engelliyor ve kök kanalında enfeksiyona neden

oluyorsa o zaman uzaklaştırılması gerekir (Stock ve Ng, 2004, s: 269-

278).

22

Kök kanalından kırık kanal aletinin uzaklaştırılması aletin konumuna ve

durumuna bağlıdır. Kanal aletinin kanal içerisindeki pozisyonu, boyutu

ve çapı önemlidir. Kırık kanal aletinin güvenli bir şekilde

uzaklaştırılabilmesi için, dişle ilgili anatomik bilginin iyi bilinmesi,

kanalın çapı, uzunluğu, kanalın eğriliği ve dentin kalınlığı da önemlidir.

Kırık olan kanal aletinin tipide önemlidir. Örneğin paslanmaz çelik

aletlerin çıkarılması Ni-Ti aletlere göre daha kolaydır. Çünkü Ni-Ti

aletlerin paslanmaz çelik aletlere göre kırılma olasılığı daha fazladır.

Kırık kanal aleti pulpa odasında veya koronale yakın ise çıkarılması çok

kolaydır. Tutucu aletler ile çekilerek çıkarılabilir. Eğer kırık kanal aleti

kanalın eğimli bölgesinde ise çıkarılması oldukça zordur. Alet

uzaklaştırılmasında hekimin bilgisi, becerisi ve en uygun tekniği seçmesi

önemlidir (Ruddle, 2004).

Kırık alet kanalın eğimli bölgesinde ise ve çıkarılamıyorsa, semptomda

yoksa bırakılabilir. Fakat kırık kanal aletine kadar kanal dolgusunun

rahatça yapılabilmesi için yeniden kanal boyutu tespit edilmeli ve kırık

alete kadar kanalın dolgusu yapılmalıdır. Bazı vakalarda kırık kanal aleti

ile kanal duvarı arasından geçilerek yani by-pass yapılarak apekse

ulaşılabilir. Böyle durumlarda normal kanal tedavisi yapılır (Stock ve

Ng, 2004, s: 269-278).

1.3.5. Retreatmentta Dentin Debrislerinin ve Basamakların

Uzaklaştırılması

Kanal preparasyonu sırasında yanlış tekniklerin kullanılmasına bağlı

olarak kök kanalı dentin debrisleri ile tıkanabilir ve kök kanalında

23

basamak oluşabilir. Kök kanal dolgusu çalışma boyutundan kısa

doldurulmuş ise kök kanalının tıkalı olabileceği veya basamak oluşumu

düşünülebilir. Böyle durumlarda 10 no'lu kanal eğeleri ile kanal içerisine

girilerek basamak aşılmaya çalışılır veya tıkalı kanal açılmaya çalışılır.

Bu arada bol bol irrigasyon yapılmalıdır. Tıkalı kanalların açılmasında

EDTA da kullanılabilir. Basamakların aşılmasında ve artıkların

uzaklaştırılmasında kanala fazla baskı uygulanmamalıdır. Yeni bir kanal

oluşturulması, perforasyonlar ve kanal içerisindeki artıkların daha derin

bölgelere itilmesine neden olunabilir (Stock ve Ng, 2004, s: 269-278;

Carrotte, 2005).

1.5. Çalışmamızda Kullandığımız kanal Patları

1- AH-Plus:

Araştırmamızda kullandığımız AH-Plus, rezin esaslı bir kanal patıdır. İlk

defa 1954 yılında Schroeder tarafından sunulan AH-26 kanal patı epoksi

rezin içerikli bir pattır. Tozunda %10 gümüş, %60 bizmut oksit, %25

heksametilentetramin ve %5 titanyum oksit, likitinde ise bisfenoldiglisid

eter bulunmaktadır. AH-26 diğer patlar gibi ilk karıştırıldığında çok

toksiktir (Spångberg, 1969; Pascon ve Spångberg, 1990). Toksisitesi

sertleşmeye başladığında hızla düşer ve 24 saat sonra toksisitesi diğer

kanal dolgu patlarına göre en az bulunmuştur (Spångberg, 2002, s: 521-

572).

Formaldehit, bisfenoldiglisid eterin bir katalizör olan

hekzametilentetraminle birleşerek polimerize olması sırasında açığa

24

çıkar. Açığa çıkan formaldehit antiseptik etki gösterir. AH-26’nın

içindeki gümüş dentini boyadığından daha sonraları gümüş içermeyen

AH-26 piyasaya çıkarılmıştır. Yeni formülde titanyum dioksit

bulunmamaktadır ve hekzametilentetramin %25’den %20’ye

düşürülmüştür. Günümüzde, AH-26’nın epoksi-amin kimyası korunarak,

renkleşme eğilimi ve formaldehitin açığa çıkışı elimine edilerek AH-Plus

geliştirilmiştir. AH-Plus, A ve B patları eşit hacimde karıştırılan çift

patlı sistem halinde kullanıma sunulmuştur (Alaçam, 2000; s: 507-508).

AH-Plus Patı;

Pat A (epoksi patı) : Diglycidil-bisfenol-A-ether, kalsiyum tungstat,

zirkonyum oksit, aerosol, demir oksit, pigment.

Pat B (amin patı): 1-adamantane amin, NN-dibenzil-5-oksa-

nonandiamin-1,9, TCD-Diamin, kalsiyum

tungstat, zirkonyum oksit, silikon yağı.

Karıştırılıp polimerize olmuş AH-Plus %76 doldurucu içerir. Materyalin

büzülmesi ve erirliliği azaltılarak boyutsal stabilite sağlanmıştır. Film

kalınlılığı 26µm’dir. Akma özelliği kolay karıştırmayı sağlar. İki pat

karıştırıldıktan sonra çoklu ilave reaksiyonu başlar. Bu reaksiyonda artık

monomer kalmadığı ileri sürülmektedir (Alaçam, 2000; s: 509).

AH-Plus’ın AH-26 ile aynı içerikte olduğu bildirilmiş ancak formülünde

formaldehit bulunmamaktadır (Timpawat ve ark., 2001). AH-26’ya

oranla artmış radyoopasitesi, kısaltılmış donma süresi, düşük

çözünürlüğü ve daha iyi akıcılığı vardır (Spångberg, 2002, s: 521-572).

AH-Plus’dan çok az miktarda formaldehit salınmakta ve bu oran AH-

26’ya göre göz ardı edilebilecek düzeydedir (Leonardo ve ark., 1999).

25

2- EndoREZ:

Çalışmamızda kullandığımız diğer bir pat olan EndoREZ rezin esaslı bir

kök kanal dolgu patıdır. EndoREZ ürethan metakrilat esaslı, hidrofilik

bir materyaldir. Üretici firma tarafından tek kon tekniği ile kanallara

uygulanması önerilmiştir. Kolay uygulandığı ve kök kanallarından kolay

sökülebildiği bildirilmiştir. Son zamanlarda metakrilat rezin içerikli

kanal patlarının endodontide kullanımı popülarite kazanmıştır. Mekanik

tutuculuk ve kimyasal bağlanma açısından iyi adaptasyon gösterirler

(Kardon ve ark., 2003; Zmener ve ark., 2005).

EndoREZ Patı; Ürethan dimetakrilat rezin, çinko oksit, baryum sülfat,

rezin, pigment.

EndoREZ hidrofilik, çift pat sisteminden oluşan ve üreticilerin

talimatları doğrultusunda bir şırınga ile kök kanalına uygulanan bir

pattır. EndoREZ, nemli ortamda bile kök kanal duvarlarına iyi

adaptasyon gösterebilen ve hidrofilik karakteristiğinden dolayı da dentin

tübüllerine iyi penetrasyon gösteren bir pattır. Konnektif dokular

tarafından iyi tolere edildiği bildirilmiştir, klinik çalışmalarda ise uygun

bir kanal patı olduğu kabul edilmektedir (Zmener, 2004; Sipert ve ark.,

2005).

3- RoekoSeal:

Çalışmamızda kullandığımız diğer bir pat olan RoekoSeal silikon esaslı

bir kök kanal dolgu patıdır. Çift pat sisteminden oluşur. Polisülfid,

silikon, polieter gibi tüm sentetik plastikler, uygun formda olabilmeleri

26

için homojen olarak karıştırılır (Craig,1989; s: 547). Bu nedenle

RoekoSeal, katalizörün ve bazın eşit miktarda çıkmasını sağlayan çift

taraflı bir şırınga ve karıştırıcı bir uç içerir. Karıştırıcı ucun içindeki

helezonal yapı sayesinde katalizör ve pat homojen olarak karıştırılmış

olur ve bu şekilde spatülle patın karıştırılmasına göre daha az hava

kabarcığı oluşur (Gençoğlu ve ark., 2003).

RoekoSeal Patı; Polidimetilsilikon, silikon yağı, parafin-bazlı yağ,

teksakloroplatinik asit, zirkonyum dioksit

RoekoSeal’in film kalınlığı 5µm’dir, ayrıca tiksotropik olduğundan

basınç altında visköz hale gelerek akışkanlığı artar. Dentinle arasında

kimyasal bir bağ oluşturmadığından kanaldan sökülmesi kolaydır.

Sertleştikten sonra patların boyutsal değişiklikleri değerlendirildiğinde,

RoekoSeal’in 4 hafta içinde sadece % 0,2 genleşme gösterdiği ve

sonradan stabil hale geldiği belirtilmiştir (Ørtsavik ve ark., 2001).

1.6. Konu ile İlgili Yapılmış Çalışmalar

Wilcox (1989), kök kanallarını AH-26 ve Roth’s 801 kanal patlarını

kullanarak lateral kondenzasyon yöntemi ile doldurmuş ve kanal

dolgularının kök kanalından uzaklaştırılmasında, ısıtılmış aletler ve

kloroform yardımı ile uygulanan el ile kullanılan kanal eğelerinden ve

kanal preparasyonunun son aşamasında kloroform yada NaOCl ile

birlikte ultrasonik yöntemden yararlandığı çalışmasında, kanallarda

kalan artık dolgu maddesini değerlendirmiş ve farklı kanal patı

gruplarında uygulanan iki farklı yöntemi karşılaştırmıştır.

27

Ladley ve ark. (1991), kök kanallarını lateral kondenzasyon yöntemi ile

doldurdukları ve kanal dolgularının kök kanalından uzaklaştırılmasında

kloroform yada halotan yardımı ile uygulanan el ile kullanılan kanal

eğelerinden ve ultrasonik aletlerden yararlandıkları çalışmalarında,

kanallarda kalan artık dolgu miktarını değerlendirmişler ve uygulanan

yöntemleri karşılaştırmışlardır.

Wilcox (1993), kök kanallarını Roth’s 801 kanal patı kullanarak metal

taşıyıcılı Termafil yöntemiyle doldurduğu ve daha sonra metal taşıyıcıyı

ısıtılmış aletler yardımı ile çıkarttığı çalışmasında, kanal dolgularının

kök kanalından uzaklaştırılmasında kloroform ile ve kloroform

kullanmadan el aletleri ile uzaklaştırılmasını karşılaştırmıştır.

Friedman ve ark. (1993), kök kanallarını Ketac-Endo kanal patı

kullanarak lateral kondenzasyon, 25 no’lu tek kon ve 40 no’lu tek kon

gutta-perka yöntemiyle doldurmuşlar ve kanal dolgularının kök

kanalından uzaklaştırılmasında ise kloroform yardımı ile uygulanan K ve

H tipi kanal eğeleri ile birlikte ultrasonik yöntemden yararlandıkları

çalışmalarında, kanallarda kalan artık dolgu miktarlarını değerlendirerek

kanal dolgularının yapılmasında uygulanan üç farklı yöntemi

karşılaştırmışlardır.

Imura ve ark. (1993), kök kanallarını AH-26 kanal patı kullanarak lateral

kondenzasyon ve Termafil yöntemini uygulayarak doldurdukları

çalışmalarında, kanal dolgularının kök kanallarında uzaklaştırılmasında

ksilen yardımı ile K tipi kanal eğelerinden yararlanmışlardır. Kök

kanallarında kalan artık dolgu maddesini değerlendirdiklerinde, kanal

28

dolgularının yapılmasında uyguladıkları iki farklı yöntemi

karşılaştırmışlardır.

Moshonov ve ark. (1994), kök kanallarını Ketac-Endo, Roth’s 801 ve

AH-26 kanal patlarını kullanarak lateral kondenzasyon yöntemiyle

doldurmuşlar ve kök kanal dolgularının uzaklaştırılmasında kloroform

yardımı ile K ve H tipi kanal eğeleri ile ultrasonik yöntemden

yararlandıkları çalışmalarında, üç farklı kanal patı grubunda kanallarda

kalan artık dolgu maddelerini değerlendirmişlerdir.

Barrieshi ve ark. (1995) yaptıkları çalışmada, kök kanallarını çinko oksit

ojenol içerikli Roth’s 801 kanal patı kullanarak lateral kondenzasyon

yöntemi ile doldurmuşlar, kanal dolgularının uzaklaştırılmasında ise

kloroform yardımı ile uygulanan K tipi el ile kullanılan kanal

eğelerinden ve ProFile .04 Taper 29 serisi Ni-Ti turla kullanılan

eğelerden yararlanmışlardır. Kanallarda kalan artık dolgu maddesini

değerlendirdikleri çalışmalarında, koronal, orta ve apikal kanal bölgeleri

ile tüm kanal yüzeylerinde uygulanan yöntemleri karşılaştırmışlardır.

Wilcox (1995), kök kanallarını Roth’s 801 kanal patı kullanarak lateral

kondenzasyon yöntemi ile doldurduğu çalışmasında, kanallardan kök

kanal dolgusunun uzaklaştırılması için K ve H tipi kanal eğeleri

kullanarak kloroform ve halotanın etkinliğini karşılaştırmıştır.

Zuolo ve ark. (1996) araştırmalarında, kök kanallarını Roth’s 801 kanal

patı kullanarak lateral kondenzasyon yöntemi ile doldurmuşlar, kanal

dolgularının uzaklaştırılmasında ise kloroform yardımı ile uygulanan K

tipi el ile kullanılan kanal eğelerinden, mikromotor ile kullanılan Ni-Ti

29

eğelerden ve ProFile .04 Taper 29 serisi Ni-Ti turla kullanılan eğelerden

yararlanmışlardır. Tüm kanal yüzeyinde kalan artık dolgu maddesi

miktarlarını ve yöntemleri değerlendirmişlerdir.

Imura ve ark. (1996), kök kanallarını AH-26 kanal patı ve lateral

kondenzasyon yöntemiyle doldurdukları kanal dolgularının kök

kanallarından uzaklaştırılmasında kloroform yardımı ile uygulanan

Canal Finder Sistemden, K tipi kanal eğelerinden ve her ikisinin birlikte

uygulanmasını karşılaştırmışlardır.

Hülsmann ve Stotz (1997), kök kanallarını AH-26 kanal patı kullanarak

lateral kondenzasyon yöntemiyle doldurdukları ve kanal dolgularının

kök kanallarından uzaklaştırılmasında beş farklı yöntemden

yararlandıkları çalışmalarında, kanallarda kalan artık dolgu maddesi

miktarını değerlendirmişlerdir. Kök kanallarının temizlenmesinde Gates-

Glidden frezlerle birlikte uygulanan H tipi kanal eğeleri, yalnız başına

uygulanan H tipi kanal eğeleri, kloroform yardımı ile H tipi kanal

eğeleri, XGP aletler ile birlikte uygulanan H tipi kanal eğeleri ve

Endotec ile birlikte uygulanan H tipi kanal eğelerini uygulayarak

karşılaştırmışlardır.

Chutich ve ark. (1998), endodontik tedavinin yenilenmesi sırasında üç

farklı gutta-perka çözücüsünün, kloroform, ksilen ve halotanın

periapikal dokulara geçme miktarını polipropilen test tüpünde

değerlendirmişlerdir.

Frajlich ve ark. (1998), kök kanallarını AH-26 kanal patı kullanarak

plastik taşıyıcılı Thermafil, metal taşıyıcılı Thermafil ve lateral

30

kondenzasyon yöntemiyle doldurmuşlar ve kök kanal dolgularının

uzaklaştırılmasında ksilen yardımı ile H tipi kanal eğelerinden

yararlandıkları çalışmalarında, kanallarda kalan artık dolgu maddesi

miktarlarını değerlendirmişlerdir.

Sae-Lim ve ark. (2000), kök kanallarını Roth’s 801 kanal patı ile lateral

kondenzasyon yöntemiyle doldurmuşlar ve kloroform yardımı ile ve

kloroformsuz ProFile .04 Taper Ni-Ti döner eğeleri ile K ve H tipi kanal

aletlerinin retreatmenttaki etkinliğini karşılaştırmışlardır.

Imura ve ark. (2000), kök kanallarını Tubli-Seal kanal patı kullanarak

lateral kondenzasyon yöntemiyle doldurdukları ve kanal dolgularının

uzaklaştırılmasında ise portakal yağı çözücüsü yardımıyla uygulanan K

tipi kanal eğesinden, H tipi kanal eğesinden, Quantec LX Ni-Ti turla

kullanılan eğelerden ve ProFile .04 Taper 29 Serisi Ni-Ti turla kullanılan

eğelerden yararlandıkları çalışmalarında, kanallarda kalan artık dolgu

maddesi miktarını değerlendirmişlerdir.

Valois ve ark. (2001) kök kanallarını AH-26 kanal patı kullanarak lateral

kondenzasyon yöntemiyle doldurdukları ve kanal dolgularının

uzaklaştırılmasında ise 2 no’lu Gates-Glidden frezlerinden, 6 no’lu ve 7

no’lu ProFile .04 Taper 29 Serisi Ni-Ti turla kullanılan eğelerden

yararlandıkları çalışmalarında, kök kanal dolgularının

uzaklaştırılmasında uygulanan yöntemlerin etkinliklerini

karşılaştırmışlardır.

31

Oyama ve ark. (2002), çalışmalarında ksilen, ökaliptol, halotan,

kloroform ve portakal yağı çözücülerinin guta-perkanın

yumuşatılmasındaki etkinliklerini incelemişlerdir.

Barrieshi-Nusair (2002), çalışmasında kök kanallarını gutta-perka ve

Roth’s kanal patı kullanarak lateral kondenzasyon yöntemiyle

doldurmuştur. Kök kanal dolgularının uzaklaştırılmasında ProFile .04

Taper 29 serisi nikel titanyum döner aletleri ile elle kullanılan paslanmaz

çelik eğelerini kullanarak kök kanal duvarlarının temizliğini ve aynı

zamanda kanal tedavisinin yenilenmesindeki süreyi karşılaştırmıştır.

Baratto Filho ve ark. (2002), çalışmalarında Thermafil sistem,

termomekanik yoğun sistem ve lateral kondenzasyon tekniğiyle

doldurdukları kanalları .04 ProFile sistem ile uzaklaştırılmasının

etkinliğini araştırmışlardır.

Viducic ve ark. (2003), çalışmalarında kök kanallarını Diaket kanal patı

ve guta-perka ile lateral kondenzasyon yöntemiyle doldurmuşlar ve

kanal içerisindeki guta-perka dolgu maddesinin ökaliptol,

dimethylformamid ve çözücüsüz olarak Nd: yag lazer ile

uzaklaştırılmasını incelemişlerdir.

Erdemir ve ark. (2003), çalışmalarında AH-26, AH-Plus, Diaket,

RoekoSeal, Sankin Apatite Root Sealer, Sealapex ve Sultan kanal

patlarının iki temel gutta-perka çözücüsü kloroform ve halotan ile

çözünürlüklerini incelemişlerdir.

32

Lipski ve Wozniak (2003), çalışmalarında System B ısıtıcı kullanılarak

Thermafil ile yapılan retreatment esnasında diş kökünün dış

yüzeyindeki ısı düzeyinin artışını incelemişlerdir.

Masiero ve Barletta (2005), çalışmalarında kök kanallarını gutta-perka

ve çinko oksit ojenol içerikli EndoFill kanal patı kullanarak hibrit

tekniği ile termomekanik kompaksiyon uygulayarak doldurdukları ve

kök kanal dolgularının uzaklaştırılmasında K tipi el aleti, K3 endo rotari

sistem, M4 ve Endo-Gripper sistemini kullandıkları çalışmalarında, kök

kanallarında kalan artık dolgu maddesini değerlendirmişlerdir.

Zmener ve ark. (2005), kök kanallarını gutta-perka ve EndoREZ, AH-

Plus ve Grossman patlarını kullanarak lateral kondenzasyon yöntemi ile

doldurdukları ve kloroform yardımı ile anatomik endodontik teknoloji

(AET) kullanarak kök kanal dolgularını uzaklaştırdıkları çalışmalarında,

kök kanallarının koronal, orta ve apikal kanal bölgelerinde kalan artık

dolgu maddelerini ve retreatment zamanlarını incelemişlerdir.

33

1.7. Amaç

Çalışmamızda tekrarlayan endodontik tedavilerde farklı yapıda yeni

piyasaya sürülmüş kanal patlarının (AH-Plus, EndoREZ ve RoekoSeal)

kök kanallarından uzaklaştırılabilme özelliklerinin karşılaştırılması,

kanal dolgularının kök kanallarından uzaklaştırılmasında uygulanan iki

farklı yöntemin (Halotan / K ve H tipi eğe ve Halotan / ProFile Ni-Ti

eğe) çeşitli kanal patlarına göre etkinliklerinin incelenmesi ve tüm kanal

yüzeyinde ve koronal, orta, apikal kanal bölgelerinde kalan artık dolgu

maddesi (debris) miktarlarının değerlendirilmesi amaçlanmıştır.

34

2. GEREÇ VE YÖNTEM

2.1. Örneklerin Seçilmesi ve Hazırlanması

Çalışmamızda 60 adet tek köklü keser dişlerden yararlanıldı. Dişler

çekimden sonra distile su içerisinde bekletildi. Dişlerin seçilmesinde;

kök uzunluklarının benzer olmasına, radyografik değerlendirmede tek ve

düzgün bir kanal izlenmesine, köklerin apikal oluşumlarının

tamamlanmış olmasına, kanalda kalsifikasyonlar ve internal rezorpsiyon

durumlarının gözlenmemesine dikkat edildi.

Çalışmamızda kullanılmak üzere seçilen dişlerin kök yüzeylerindeki

doku artıkları ve debrisler kretuar yardımı ile uzaklaştırıldı. Daha sonra

dişler 24 saat süre ile %2,5’lik NaOCl solüsyonunda bekletildi. Dişler

akan su altında yıkandıktan sonra çalışma için hazır duruma getirildi.

2.2. Kök Kanallarının Preparasyonu ve Doldurulması

Dişlerin giriş kaviteleri 014 no’lu rond ve 012 no’lu fissür frezler

(Maillefer, SA CH-1338, Ballaigues, Switzerland) yardımı ile açıldı.

Pulpa dokuları tirnerfler (Maillefer, SA CH-1338, Ballaigues,

Switzerland) yardımı ile uzaklaştırıldı. Çalışma uzunluğu 15 no’lu K-tipi

kanal eğesi (Maillefer, SA CH-1338, Ballaigues, Switzerland) yardımı

ile apikal foramenden 1 mm kısa olacak şekilde hesaplandı. Daha sonra

step-back tekniği kullanılarak K-tipi kanal eğeleri ile kök kanalları

prepare edildi. Apikal bölgede en son 40 no’lu K-tipi kanal eğesi ile

35

preparasyon tamamlandı. Koronal genişletme işlemi için 2 ve 4 no’lu

Gates-Glidden (Maillefer, SA CH-1338, Ballaigues, Switzerland)

frezlerden yararlanıldı. Her bir eğeleme işleminden sonra kök kanalları

%2,5’lik 1 ml NaOCl irrigasyon solüsyonu ile yıkandı. Kök kanallarının

preparasyonu tamamlandıktan sonra kanallar 2 ml %2,5’lik NaOCl

irrigasyon solüsyonu ile ve son olarakta distile su ile yıkandı. Daha sonra

15 no’lu K tipi kanal eğesi ile foramen apikalenin açıklığı kontrol edildi.

Hazırlanan tüm örnekler kök kanalları doldurulmak üzere her biri 20

örnek içeren 3 gruba ayrıldı. Örnekler kanal dolgu işlemleri

tamamlanıncaya kadar distile su içerisinde bekletildi. Çalışmamızda kök

kanallarının doldurulması amacı ile farklı içerikli üç adet kanal dolgu

patından yararlanıldı:

1. AH-Plus (Dentsply, DeTrey/Germany) (Resim2.1)

2. EndoREZ (Ultradent, South Jordan, Utah/USA)(Resim2.2)

3. RoekoSeal (Coltene/Whaledent GmbH+Co.

KG,Langenau/Germany)(Resim2.3)

Resim2.1.: Çalışmamızda kullandığımız AH-Plus kanal dolgu maddesi

36

Resim2.2.: Çalışmamızda kullandığımız EndoREZ kanal dolgu maddesi

Resim2.3.: Çalışmamızda kullandığımız RoekoSeal kanal dolgu maddesi

Kanal dolgusu için, kanal preparasyonu tamamlanmış ve kağıt koniler

yardımı ile kurutulmuş kök kanalına uygun hacimde, apikal

preparasyonda kullanılan en son K-tipi kanal eğesinin hacmine eş

değerde (40 no’lu) master gutta-perka kon (SPI Dental Mfg. Inc./Inchon,

Korea) seçildi. Master gutta-perka kon kök kanalına yerleştirilerek daha

önceden belirlenen çalışma uzunluğuna uygunluğu kontrol edildi. Master

gutta-perka kon kanaldan çıkartıldıktan sonra üretici firmanın önerilerine

göre hazırlanan kanal patı çalışma uzunluğundan 2-3 mm kısa olacak

şekilde kağıt konlar yardımı ile kanal duvarlarına sürüldü. Master guta-

perka konun apikal 4-5 mm’si pata bulanarak önceden tespit edilen

çalışma uzunluğunda kanala yerleştirildi ve spreaderler yardımı ile kök

kanallarının dolgusu ilave kanal patı ve gutta-perka konları yardımı ile

soğuk lateral kondenzasyon yöntemi uygulanarak tamamlandı. Grupların

hepsi aynı yöntem ile dolduruldu. Kanal dolgusu koronal bölgeden

37

yaklaşık 1 mm kısa olacak şekilde ısıtılmış bir ekskavatör yardımı ile

uzaklaştırıldı. Kanal ağızları geçici bir dolgu maddesi olan Cavit-G

(ESPE, D-8031 Seefeld, Germany) ile kapatıldı.

2.3. Kök Kanallarının Yeniden Preparasyonu

Kanal dolguları tamamlanan örneklerden bukko-lingual ve mesio-distal

yönlerden radyografiler alınarak kanal dolgusunun yeterliliği

değerlendirildi. Radyografik incelemelerde kanallarda boşluklar

gözlenmemesine dikkat edildi ve tam dolmayan kanallar yeniden

dolduruldu. Daha sonra tüm örnekler 37º C’de %100 nemli ortamda üç

ay süre ile bekletildi. Bu sürenin sonunda kanal dolgularının kök

kanallarından uzaklaştırılması amacı ile her bir grup için iki farklı

yöntemden yararlanıldı :

1) Halotan (Hoechst AG/Germany) - el ile kullanılan K ve H-tipi kanal

eğesi yöntemi (Maillefer, SA CH-1338, Ballaigues, Switzerland ). H-tipi

kanal eğeleri 25 no’dan 45 no’ya kadar sırası ile çalışma boyutunda

kullanıldı ve en son olarak kanal preparasyonu 55 no’lu K-tipi kanal

eğesi ile tamamlandı.

2) Halotan – ProFile .04 Taper 29 Serisi Ni-Ti turla kullanılan eğe

yöntemi (Tulsa Dental Products, Tulsa, OK). İlk olarak ISO=45 no’lu

Ni-Ti eğe 500 rpm devirde çalışma boyutunda kullanıldı ve kanal

preparasyonu son olarak 55 no’lu Ni-Ti eğe ile tamamlandı.

38

Kanal dolgularının kök kanallarından uzaklaştırılmasında gutta-perka

çözücüsü olarak halotandan yararlanıldı. Bunun için kanal ağzındaki

geçici dolgu maddesi bir ekskavatör yardımı ve koronal kanal dolgusu da

4 no’lu Gates-Glidden frezi kullanılarak uzaklaştırıldı. Oluşturulan bu

kaviteye yerleştirilen 0,4 ml halotanın gutta-perkayı yumuşatması için

bir dakika süreyle beklendi. Kök kanallarının yeniden preparasyonu

sırasında gerekli olduğu taktirde kanallara tekrar 0,2-0,4 ml halotan

uygulandı ve her eğe değişiminden sonra 1 ml %2,5’lik NaOCl

solüsyonu ile kanallar irrige edildi. Kanalın apikal kısmının

preparasyonu sırasında halotanın uygulanmamasına dikkat edildi. Kanal

preparasyonu daha önceden kullanılan master apikal eğeden üç numara

büyük kanal eğesi (55 no’lu) ile tamamlandı.

Kanal preparasyonunun tamamlanmasından sonra kanallar 2 ml %2,5’lik

NaOCl irrigasyon solüsyonuyla yıkanarak kağıt koniler yardımı ile

kurutuldu. Daha sonra ince bir elmas separe yardımı ile dişlerin kron

kısımları mine-sement sınırından kesilerek uzaklaştırıldı ve kök

yüzeylerine labio-lingual yönde longitidunal oluklar açıldı ve kökler

uzunlamasına iki parçaya ayrıldı. Bu şekilde elde edilen tüm örnekler

kodlanarak değerlendirme işlemleri için hazır hale getirildi.

Araştırmamızda değerlendirme işleminde kullanılmak üzere aşağıda

belirtilen ve her biri 20 örnek içeren 6 farklı inceleme grubu oluşturuldu

(resim 2.4) :

1. Grup : AH-Plus-Halotan/K ve H-tipi eğe grubu

2. Grup : AH-Plus-Halotan/ProFile Ni-Ti eğe grubu

3. Grup : EndoREZ-Halotan/K ve H-tipi eğe grubu

4. Grup : EndoREZ-Halotan/ProFile Ni-Ti eğe grubu

39

5. Grup : RoekoSeal-Halotan/K ve H-tipi eğe grubu

6. Grup : RoekoSeal-Halotan/ProFile Ni-Ti eğe grubu

Resim 2.4.: Çalışmamızdaki örneklere ait kesitler

2.4. Yeniden Preparasyon Sonrası Kök Kanallarının İncelenmesi

Kanal yüzeylerinde kalan artık dolgu maddesi miktarlarının

değerlendirilmesi amacı ile oluşturulan kesitler stereomikroskop (Leica

DC 150, Leica Mikrosystems Digital Imaging, Cambridge, UK) altında

x8 büyütmede incelendi. Elde edilen görüntüler stereomikroskoba bağlı

dijital fotoğraf makinasına kaydedildi. Daha sonra dijital fotoğraf

makinasından JPEG dosya formatında bilgisayara (Intel® Pentium® 4

CPU 2.66 GHz 256 MB RAM, NVIDIA GeForce4 MC 440 AGP8X

ekran kartı) yüklendi. Bilgisayar ortamında fotoğraf ve görüntü işleme

yazılımı (Adobe Photoshop Version 8.0) ile fotoğraflar formatlanarak

(kök kanalının alt ve üst sınırları dışında kalan alanların temizlenmesi

40

işlemi) kök kanalı koronal, orta ve apikal olmak üzere üç eşit parçaya

ayrıldı. Daha sonra kök kanalları sınırları içerisinde ve her bir kanal

yüzeylerinde kalan artık dolgu maddesinin sınırları masaüstü

sayısallaştırıcı (Wacom GD 1218-R) yardımı ile çizildi. Çizim sonrası

elde edilen şekiller Photoshop fotoğraf işleme yazılımı ile JPEG

formatında geçici yeni bir dosyaya aktarılarak farklı renklerde boyandı

ve boyalı alanlar birbirinden ayrıldı. Geçici dosyadan Photoshop fotoğraf

işleme yazılımı dosya dönüştürme modülü yardımı ile koronal, orta ve

apikal kanal bölgelerinin her biri için ayrı ayrı BMP formatında yeni

dosyalar yaratıldı ve bilgisayar diskinde saklandı. Meteksan Sistem

ARGE (Araştırma ve Geliştirme Birimi) tarafından geliştirilen

Pixelcount V1.1 isimli program sayesinde oluşturulan yeni BMP

formatlı dosyalardaki şekillerin alanları piksel cinsinden tespit edilip

Excel programına (Microsoft Co, USA) aktarılarak kalan artık dolgu

maddesi miktarının, genel kanal alanına olan yüzdesi ile her bir örnek

kesitinin koronal, orta ve apikal kanal bölgelerindeki kalan artık dolgu

maddesi yüzey alanı, aynı bölgelerin kanal yüzey alanına olan oranı,

yüzde olarak hesaplandı.

artık dolgu maddesi yüzey alanı

Kalan artık dolgu maddesi %= -----------------------------------------

kanal yüzey alanı

(Atilla, 2001)

Değerlendirme ile ilgili bir örnek (Şekil 2.1)’de görülmektedir.

41

KÖK KANAL YÜZEYİ

ARTIK DOLGU MADDESİ

Şekil 2.1.: Kanal yüzeyinde kalan artık dolgu madde miktarının değerlendirilmesi

42

2.5. Sonuçların İstatistiksel Yöntemlerle Değerlendirilmesi

Pixelcount yazılımı ile elde edilen yüzdeli sonuçlar Microsoft Excel

yazılımına tablo olarak işlendi. Uygulanan iki farklı kanal dolgusu

uzaklaştırma yöntemi için ayrı ayrı tablolar düzenlendi. Tablo kolonları

kullanılan kanal patlarına göre, satırları da örneklere göre düzenlendi.

Tüm kanal yüzeyleri için uygulanan yöntemlere ve kullanılan kanal

patlarına, bölgesel değerlendirmede ise uygulanan yöntemlere, kullanılan

kanal patlarına ve koronal, orta ve apikal kanal bölgelerine göre elde

edilen bulgular arasındaki farklılıklar istatistiksel olarak değerlendirildi.

Verilerin normal dağılıma uygunluğu Shapiro-Wilk testi ile incelendi. 2

grup karşılaştırılırken Mann-Whitney U testi, 3 grup karşılaştırılırken ise

Kruskal-Wallis testi kullanıldı. 3 grup karşılaştırılmalarında farklılıklar

önemli bulunduğunda, ikili karşılaştırmalar Bonferroni düzeltmesi

yapılarak Mann-Whitney U testi ile yapıldı. P<0,05 değeri istatistiksel

olarak anlamlı kabul edildi. Analizler SPSS 11,5 yazılımı ile

gerçekleştirildi.

43

3. BULGULAR

Çalışmamızda üç farklı kanal patı kullanılarak doldurulan kök

kanallarından, dolgu maddelerinin iki farklı yöntemle uzaklaştırılması

sonucunda kök kanal yüzeylerinde kalan artık dolgu maddesi

miktarlarının yüzde olarak ortalama değerleri Çizelge 3.1, Çizelge 3.2 ve

Çizelge 3.3’te görülmektedir. Çizelgelerden görüldüğü gibi, kanal

dolgusunun kök kanallarından uzaklaştırılmasından sonra tüm

örneklerde kanal yüzeylerinde kalan artık dolgu maddesi gözlendi.

Kök kanallarının genelinde ve koronal, orta ve apikal bölgelerinde kalan

artık dolgu maddesi miktarının grafik görüntüleri Şekil 3.1, Şekil 3.2,

Şekil 3.3 ve Şekil 3.4’de verildi. Ayrıca, altı farklı inceleme grubundan

alınan birer adet örnek fotoğraf Resim 3.1, Resim 3.2, Resim 3.3, Resim

3.4, Resim 3.5 ve Resim 3.6’da gösterildi.

44

Çizelge 3.1.: Dolgu maddelerinin Halotan/K ve H tipi eğe ve Halotan/ProFile Ni-Ti eğe yöntemi uygulanarak uzaklaştırılması sonucunda kanal yüzeyinde kalan artık dolgu maddesi miktarlarının yüzde olarak ortalama değerleri

Örnek Sayısı AH-Plus EndoREZ RoekoSeal

K ve H tipi eğe

Profile Ni-Ti eğe

K ve H tipi eğe

Profile Ni-Ti eğe

K ve H tipi eğe

Profile Ni-Ti eğe

1 10,66 4,98 16,60 0,95 2,85 32,81

2 29,76 9,20 8,88 5,08 12,37 3,24

3 12,00 5,34 5,53 14,46 2,90 6,23

4 13,14 34,26 7,48 4,80 8,31 3,34

5 16,34 13,99 4,57 8,88 2,19 3,00

6 9,04 4,00 3,70 17,26 19,33 4,05

7 16,19 5,74 30,31 2,25 6,77 5,49

8 22,64 7,32 1,05 5,03 4,14 4,80

9 5,30 9,34 2,62 6,19 7,56 1,06

10 25,58 4,84 6,30 6,41 10,65 2,94

11 29,25 3,02 13,36 10,61 3,56 0,80

12 8,90 4,94 15,51 1,00 6,04 2,00

13 16,59 1,67 10,90 8,32 7,88 1,06

14 4,21 7,99 8,84 6,92 5,04 2,20

15 2,09 5,36 12,38 5,18 0,72 0

16 10,67 6,54 6,55 14,36 2,64 0

17 5,02 5,22 4,56 8,19 11,06 2,20

18 6,20 0,97 7,16 6,32 1,91 5,67

19 5,16 6,11 10,58 2,76 5,37 5,08

20 5,66 15,17 2,73 1,84 7,07 10,78

Ortalama 12,72 7,80 8,98 6,84 6,41 4,83

45

Çizelge 3.2.: Dolgu maddelerinin Halotan/K ve H tipi eğe yöntemi uygulanarak uzaklaştırılması sonucunda bölgesel olarak kanal yüzeylerinde kalan artık dolgu maddesi miktarlarının yüzde olarak ortalama değerleri

Örnek Sayısı AH-Plus EndoREZ RoekoSeal

Koronal Orta Apikal Koronal Orta Apikal Koronal Orta Apikal

1 0,11 21,35 6,76 0,31 1,29 23,09 0,74 3,43 7,00

2 5,5 15,72 54,35 0,49 0,03 11,22 5,13 19,92 30,65

3 3,17 14,56 36,84 3,81 13,28 22,11 0,24 2,38 18,15

4 2,84 7,07 28,52 0,40 14,17 17,93 0,27 9,28 14,91

5 1,38 17,63 34,85 2,97 2,02 19,22 0,41 3,69 8,45

6 1,75 7,68 12,78 1,93 3,63 26,52 1,54 14,42 36,91

7 2,10 7,68 20,57 2,98 2,64 45,47 0,19 4,58 8,84

8 2,61 6,47 29,81 0,31 1,01 13,32 1,81 5,40 16,87

9 1,05 5,14 21,40 0,25 15,20 14,67 0,07 2,58 11,22

10 1,15 7,83 20,28 1,43 4,73 21,29 0,55 12,30 20,29

11 2,60 18,95 37,32 3,18 12,93 15,11 0,94 4,88 7,48

12 1,49 9,33 21,18 1,21 12,47 18,54 3,22 8,87 16,21

13 0,50 9,02 37,68 5,61 13,88 16,17 0,93 15,51 13,22

14 0,55 4,11 16,90 2,74 15,52 12,18 1,00 4,66 13,69

15 0,81 9,07 12,35 0,43 14,08 18,57 0,07 0,79 1,77

16 0,43 6,31 41,90 0,49 6,68 8,39 0,19 0,83 9,98

17 1,30 8,03 19,22 0,07 1,04 17,18 1,74 9,48 30,00

18 3,82 6,11 10,67 3,83 5,39 16,21 0,62 2,76 8,96

19 1,10 8,99 11,22 2,54 18,24 19,51 0,81 10,41 7,39

20 1,75 5,36 16,68 0,47 3,80 22,16 2,48 7,33 12,40

Ortalama 1,80 9,82 24,56 1,77 8,10 18,94 1,14 7,17 14,71

46

Çizelge 3.3.: Dolgu maddelerinin Halotan/ProFile Ni-Ti eğe yöntemi uygulanarak uzaklaştırılması sonucunda bölgesel olarak kanal yüzeylerinde kalan artık dolgu maddesi miktarlarının yüzde olarak ortalama değerleri

Örnek Sayısı AH-Plus EndoREZ RoekoSeal

Koronal Orta Apikal Koronal Orta Apikal Koronal Orta Apikal

1 1,50 4,40 12,11 0,06 2,73 13,90 4,98 13,51 40,98

2 3,08 5,18 25,05 0,02 0,98 11,91 1,06 4,84 5,32

3 1,85 4,92 20,60 3,70 1,52 18,99 2,33 7,43 10,94

4 2,69 31,69 47,26 0,97 3,00 13,14 0,48 2,45 4,47

5 4,22 20,60 34,89 0,72 1,41 17,06 1,11 4,45 11,41

6 1,37 3,77 16,00 4,11 17,55 22,61 1,03 3,08 9,93

7 1,43 4,74 15,85 0,78 1,82 12,96 2,74 14,94 21,96

8 2,50 4,42 22,85 0,15 2,76 11,69 0,03 5,36 5,92

9 3,98 9,26 21,37 3,41 6,14 11,11 0,09 1,16 2,35

10 0,80 4,13 5,75 0,09 6,82 11,66 0,73 4,30 20,31

11 0,79 3,05 8,47 0,33 1,73 13,68 0,0 1,21 0,37

12 3,73 9,44 21,27 0,30 1,14 15,04 0,20 2,56 6,71

13 0,64 4,26 14,22 1,18 13,05 12,27 0,29 1,48 3,47

14 2,46 7,24 21,37 4,31 8,91 18,42 0,28 6,83 4,77

15 0,45 10,53 15,74 0,04 7,22 21,63 0,0 0,0 0,0

16 2,19 7,07 17,11 6,23 22,43 16,85 0,0 0,0 0,0

17 1,09 5,04 12,90 2,93 10,52 13,19 0,04 2,10 3,10

18 0,50 2,86 7,08 1,34 17,59 13,90 0,85 7,24 16,42

19 0,71 3,53 10,26 2,19 8,13 12,69 0,17 6,23 2,42

20 1,90 9,13 19,22 0,25 1,44 14,08 1,99 11,23 32,10

Ortalama 1,89 7,76 18,46 1,80 6,84 14,83 1,13 5,02 10,14

47

12,7212,7212,7212,72

8,988,988,988,98

6,416,416,416,41

7,87,87,87,86,846,846,846,84

4,834,834,834,83

0

2

4

6

8

10

12

14

% Artık

Dolgu

Maddesi

K ve H tipi eğe ProFile Ni-Ti

eğe

Yöntem

AH-PLUS

ENDOREZ

ROEKOSEAL

Şekil 3.1.: Uygulanan yöntemlere göre tüm kanal yüzeylerinin temizlenmesinin

değerlendirilmesi sonucunda elde edilen değerlerin grafik görüntüsü

1,81,81,81,81,771,771,771,77

1,141,141,141,14

1,891,891,891,891,81,81,81,8

1,131,131,131,13

00,20,40,60,8

11,21,41,61,8

2

% Artık

Dolgu

Maddesi

K ve H tipi eğe ProFile Ni-Ti

eğe

Yöntem

AH-PLUS

ENDOREZ

ROEKOSEAL

Şekil 3.2.: Uygulanan yöntemlere göre koronal kanal bölgelerinin

temizlenmesinin değerlendirilmesinin sonucunda elde edilen değerlerin grafik görüntüsü

48

9,829,829,829,82

8,18,18,18,1

7,177,177,177,177,767,767,767,76

6,846,846,846,84

5,025,025,025,02

0

1

2

3

4

5

6

7

8

9

10

% Artık

Dolgu

Maddesi

K ve H tipi eğe ProFile Ni-Ti

eğe

Yöntem

AH-PLUS

ENDOREZ

ROEKOSEAL

Şekil 3.3.: Uygulanan yöntemlere göre orta kanal bölgelerinin temizlenmesinin

değerlendirilmesinin sonucunda elde edilen değerlerin grafik görüntüsü

24,5624,5624,5624,56

18,9418,9418,9418,94

14,7114,7114,7114,71

18,4618,4618,4618,46

14,8314,8314,8314,83

10,1410,1410,1410,14

0

5

10

15

20

25

% Artık

Dolgu

Maddesi

K ve H tpi eğe ProFile Ni-Ti eğe

Yöntem

AH-PLUS

ENDOREZ

ROEKOSEAL,

Şekil 3.4.: Uygulanan yöntemlere göre apikal kanal bölgelerinin temizlenmesinin

değerlendirilmesinin sonucunda elde edilen değerlerin grafik görüntüsü

49

Resim 3.1.: AH-Plus / Halotan K ve H tipi eğe grubuna ait örnek fotoğraf

50

Resim 3.2.: AH-Plus / Halotan Profile Ni-Ti eğe grubuna ait örnek fotoğraf

51

Resim 3.3.: EndoREZ / Halotan K ve H tipi eğe grubuna ait örnek fotoğraf

52

Resim 3.4.: EndoREZ / Halotan Profile Ni-Ti eğe grubuna ait çalışma örneği

53

Resim 3.5.: RoekoSeal Halotan / K ve H tipi eğe grubuna ait örnek fotoğraf

54

Resim 3.6.: RoekoSeal Halotan / Profile Ni-Ti eğe grubuna ait örnek fotoğraf

55

3.1. Tüm Kanal Yüzeylerinin Değerlendirilmesi

Tüm kanal yüzeylerinin değerlendirilmesi sonucu elde edilen değerlerin

normal dağılıma uygunluğunun Shapiro-Wilk testi ile incelenmesinin

değerleri Çizelge 3.1.1’de verildi. Tüm kanal yüzeylerinin

değerlendirilmesi sonucu elde edilen değerlerin ortalama raporları da

Çizelge 3.1.2’de gösterildi.

Çizelge 3.1.1.: Tüm kanal yüzeylerinin değerlendirilmesi sonucunda elde edilen değerlerin normal dağılıma uygunluğunun değerlendirildiği Shapiro-Wilk testi sonuçları

Yöntem Dolgu Shapiro-Wilk

Maddesi

istatistik df serbestlik derecesi

AH-Plus ,896 20 ,034

K ve H tipi eğe

EndoREZ ,849 20 ,005

RoekoSeal ,901 20 ,042

AH-Plus ,671 20 ,000

ProFile Ni-Ti eğe

EndoREZ ,923 20 ,112

RoekoSeal ,555 20 ,000

56

Çizelge 3.1.2.: Tüm kanal yüzeylerinin değerlendirilmesi sonucunda elde edilen ortalama değerler

Yöntem Dolgu

Maddesi Örnek Sayısı

Ortalama Standart Sapma

Orta Minimum Maksimum

AH-Plus 20 12,7200 8,44193 10,6650 2,09 29,76

K ve H tipi eğe

EndoREZ 20 8,9805 6,61938 7,3200 1,05 30,31

RoekoSeal 20 6,4180 4,44686 5,7050 ,72 19,33

Toplam 60 9,3728 7,08789 7,3200 ,72 30,31

AH-Plus 20 7,8000 7,14923 5,5500 ,97 34,26

ProFile Ni-Ti eğe

EndoREZ 20 6,8405 4,53794 6,2550 ,95 17,26

RoekoSeal 20 4,8375 7,05949 3,1200 ,00 32,81

Toplam 60 6,4927 6,37882 5,1300 ,00 34,26

AH-Plus 40 10,2600 8,11336 6,9300 ,97 34,26

Toplam EndoREZ 40 7,9105 5,70553 6,4800 ,95 30,31

RoekoSeal 40 5,6278 5,87823 4,0950 ,00 32,81

Toplam 120 7,9328 6,86826 5,8900 ,00 34,26

3.1.1. Uygulanan Yöntemlere Ait Bulgular

Çalışmamızda kanal dolgularının kök kanallarından iki farklı yöntemle

uzaklaştırılmaları sonucunda elde edilen bulgular arasında gözlenen

farklılıkların istatistiksel olarak değerlendirilmesinde Kruskal-Wallis

testinden yararlanıldı. Bulguların Kruskal-Wallis testi ile

değerlendirilmeleri sonucunda gruplar arasında gözlenen istatistiksel

farklılıkların hangi gruplardan kaynaklandığının tespit edilmesinde ise

Mann-Whitney U testi kullanıldı.

57

3.1.1.1. Halotan/K ve H Tipi Eğe Yöntemine Ait Bulgular

Tüm kanal yüzeylerinin değerlendirildiği Halotan/K ve H tipi eğe

yöntemine ait bulgular ve Kruskal-Wallis testi sonuçları Çizelge

3.1.1.1.1’de gösterildi. Çizelgeden de görüleceği üzere Halotan/K ve H

tipi eğe yönteminde, kök kanallarında kalan artık dolgu maddesi miktarı

en yüksek seviyede AH-Plus (%12,72), en düşük seviyede ise RoekoSeal

(%6,41) kanal patı grubunda gözlendi. Bulguların Kruskal-Wallis testi

ile değerlendirilmeleri sonucunda, gruplar arasında gözlenen

farklılıkların istatistiksel yönden anlamlı olduğu tespit edildi (p<0,05).

Çizelge 3.1.1.1.1: Halotan/K ve H tipi eğe yöntemine ait bulgular ve Kruskal-Wallis testi sonuçları

AH-Plus

Ortalama

EndoREZ

Ortalama

RoekoSeal

Ortalama

K ve H tipi eğe yöntemi

12,72 8,98 6,41

Kruskal-Wallis testi

p=0,028

p<0,05

Bulguların Kruskal-Wallis testi ile değerlendirilmeleri sonucunda,

gruplar arasında gözlenen istatistiksel farklılıkların hangi gruplardan

kaynaklandığının saptanması için yapılan Mann-Whitney U testi

sonuçları Çizelge 3.1.1.1.2’de verildi.

58

Çizelge 3.1.1.1.2: Halotan/K ve H tipi eğe yöntemine göre gruplar arasında gözlenen istatistiksel farklılıkların hangi gruplardan kaynaklandığının tespit edilmesinde kullanılan Mann-Whitney U testi sonuçları

AH-Plus EndoREZ RoekoSeal

AH-Plus Fark yok p>0,05

Fark var* P<0,05

EndoREZ Fark yok p>0,05

Fark yok p>0,05

RoekoSeal Fark var*

P<0,05 Fark yok p>0,05

*p=0,009(P<0,05)

Çizelgeden görüleceği üzere AH-Plus ile RoekoSeal arasında istatistiksel

olarak anlamlı bir farklılık gözlendi (p<0,05), AH-Plus ile EndoREZ ve

EndoREZ ile RoekoSeal kanal patları arasında gözlenen farklılıklar ise

istatistiksel olarak anlamlı bulunmadı (p>0,05).

3.1.1.2. Halotan/ProFile Ni-Ti Eğe Yöntemine Ait Bulgular

Halotan/ProFile Ni-Ti eğe yöntemine ait bulgular ve Kruskal-Wallis testi

sonuçları Çizelge 3.1.1.2.1’de gösterildi. Çizelgeden görüleceği üzere

Halotan/ProFile Ni-Ti eğe yönteminde, kök kanallarında kalan artık

dolgu maddesi miktarları en yüksek seviyede AH-Plus (%7,80), en

düşük seviyede ise RoekoSeal (%4,83) kanal patı grubunda gözlendi.

Bulguların, Kruskal-Wallis testi ile değerlendirilmeleri sonucunda,

gruplar arasında gözlenen farklılıkların istatistiksel yönden önemli

olduğu tespit edildi (p<0,05).

59

Çizelge 3.1.1.2.1: Halotan/ProFile Ni-Ti eğe yöntemine ait bulgular ve Kruskal-Wallis testi sonuçları

AH-Plus

Ortalama

EndoREZ

Ortalama

RoekoSeal

Ortalama

ProFile Ni-Ti eğe yöntemi

7,80 6,84 4,83

Kruskal-Wallis testi

p=0,016

p<0,05

Bulguların Kruskal-Wallis testi ile değerlendirilmeleri sonucunda,

gruplar arasında gözlenen istatistiksel farklılıkların hangi gruplardan

kaynaklandığının saptanması için yapılan Mann-Whitney U testi

sonuçları Çizelge 3.1.1.2.2’de verildi.

Çizelge 3.1.1.2.2: Halotan/ProFile Ni-Ti eğe yöntemine göre gruplar arasında gözlenen istatistiksel farklılıkların hangi gruplardan kaynaklandığının tespit edilmesinde kullanılan Mann-Whitney U testi sonuçları

AH-Plus EndoREZ RoekoSeal

AH-Plus Fark yok p>0,05

Fark var* P<0,05

EndoREZ Fark yok p>0,05

Fark var** P<0,05

RoekoSeal Fark var*

P<0,05 Fark var**

P<0,05

*p=0,007(P<0,05) **p=0,023(P<0,05) Çizelgeden de görüleceği üzere AH-Plus ile EndoREZ kanal patları

arasında gözlenen farklılıklar istatistiksel olarak anlamlı bulunmadı

(p>0,05), AH-Plus ile RoekoSeal ve EndoREZ ile RoekoSeal kanal

60

patları arasında ise istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık gözlendi

(p<0,05).

3.1.2. Kullanılan Kanal Patlarına Ait Bulgular

Çalışmamızda kullanılan kanal patlarına göre elde edilen bulgular

arasında gözlenen farklılıkların istatistiksel yönden değerlendirilmesinde

Mann-Whitney U testinden yararlanıldı.

3.1.2.1. AH-Plus Kanal Patı Grubuna Ait Bulgular

AH-Plus kanal patı grubuna ait bulgular ve Mann-Whitney U testi

sonuçları çizelge 3.1.2.1’de gösterildi. Çizelgeden de görüleceği üzere

Halotan/ProFile Ni-Ti eğe yöntemi (%7,80) Halotan/K ve H tipi eğe

yönteminden (%12,72) daha etkili bulundu. Bulguların Mann-Whitney U

testi ile değerlendirilmeleri sonucunda yöntemler arasında gözlenen

farklılıklar istatistiksel olarak anlamlı bulundu (p<0,05).

Çizelge 3.1.2.1.: AH-Plus kanal patı grubuna ait bulgular ve Mann-Whitney U testi sonuçları

AH-Plus Ortalama

K ve H tipi eğe yöntemi 12,72

ProFile Ni-Ti eğe yöntemi 7,80

Mann-Whitney U testi p=0,028

p<0,05

61

3.1.2.2. EndoREZ Kanal Patı Grubuna Ait Bulgular

EndoREZ kanal patı grubuna ait bulgular ve Mann-Whitney U testi

sonuçları Çizelge 3.1.2.2’de gösterildi. Çizelgeden de görüleceği üzere

Halotan/ProFile Ni-Ti eğe yöntemi (%6,84) Halotan/K ve H tipi eğe

yönteminden (%8,98) daha etkili bulundu ancak bulguların Mann-

Whitney U testi ile değerlendirilmeleri sonucunda yöntemler arasında

gözlenen farklılıklar istatistiksel olarak anlamlı bulunmadı (p>0,05).

Çizelge 3.1.2.2.: EndoREZ kanal patı grubuna ait bulgular ve Mann-Whitney U testi sonuçları

EndoREZ Ortalama

K ve H tipi eğe yöntemi 8,98

ProFile Ni-Ti eğe yöntemi 6,84

Mann-Whitney U testi p=0,310

p>0,05

3.1.2.3. RoekoSeal Kanal Patı Grubuna Ait Bulgular

RoekoSeal kanal patı grubuna ait bulgular ve Mann-Whitney U testi

sonuçları Çizelge 3.1.2.3’de gösterildi. Çizelgeden de görüleceği üzere

Halotan/ProFile Ni-Ti eğe yöntemi (%4,83) Halotan/K ve H tipi eğe

yönteminden (%6,41) daha etkili bulundu. Bulguların Mann-Whitney U

testi ile değerlendirilmeleri sonucunda yöntemler arasında gözlenen

farklılıklar istatistiksel olarak anlamlı bulundu (p<0,05).

62

Çizelge 3.1.2.3.: RoekoSeal kanal patı grubuna ait bulgular ve Mann-Whitney U testi sonuçları

RoekoSeal Ortalama

K ve H tipi eğe yöntemi 6,41

ProFile Ni-Ti eğe yöntemi 4,83

Mann-Whitney U testi p=0,048

p<0,05

63

3.2. Bölgesel Kanal Yüzeylerinin Değerlendirilmesi

Kanal yüzeylerinin bölgesel olarak değerlendirilmesi sonucu elde edilen

değerlerin normal dağılıma uygunluğunun Shapiro-Wilk testi ile

incelenmesinin değerleri Çizelge 3.2.1’de verildi. Yine bölgesel kanal

yüzeylerinin değerlendirilmesi sonucu elde edilen değerlerin ortalama

raporları da Çizelge 3.2.2’de verildi.

Çizelge 3.2.1.: Kanal yüzeylerinin bölgesel değerlendirilmesi sonucunda elde edilen değerlerin normal dağılıma uygunluğunun değerlendirildiği Shapiro-Wilk testi sonuçları

Shapiro-Wilk Yöntem Dolgu Maddesi Bölge İstatistik df Serbestlik Derecesi

koronal ,907 20 ,055 AH-Plus orta ,836 20 ,003 apikal ,937 20 ,212

K ve H tipi koronal ,873 20 ,013 eğe EndoREZ orta ,874 20 ,014

apikal ,804 20 ,001 koronal ,781 20 ,000 RoekoSeal orta ,918 20 ,090 apikal ,885 20 ,022 koronal ,922 20 ,108 AH-Plus orta ,646 20 ,000 apikal ,880 20 ,018

ProFile koronal ,835 20 ,003 Ni-Ti EndoREZ orta ,837 20 ,003 eğe apikal ,865 20 0,01

koronal ,741 20 ,000 RoekoSeal orta ,899 20 ,039 apikal ,813 20 ,001

64

Çizelge 3.2.2.: Kanal yüzeylerinin bölgesel değerlendirilmesi sonucunda elde edilen ortalama değerler

Yöntem Dolgu

Maddesi Bölge

Örnek Sayısı

Ortalama Standart Sapma

Orta Minimum Maksimum

koronal 20 1,8005 1,31955 1,4350 ,11 5,50 AH-Plus orta 20 9,8205 4,98574 7,9300 4,11 21,35 apikal 20 24,5640 12,57297 20,8750 6,76 54,35 toplam 60 12,0617 12,24146 7,7550 ,11 54,35 koronal 20 1,7725 1,59166 1,3200 ,07 5,61 EndoREZ orta 20 8,1015 6,16073 6,0350 ,03 18,24 apikal 20 18,9430 7,62782 18,2350 8,39 45,47

K ve H toplam 60 9,6057 9,10475 6,1450 ,03 45,47 tipi eğe koronal 20 1,1475 1,26065 ,7750 ,07 5,61

RoekoSeal orta 20 7,1750 5,26179 5,1400 ,79 19,92 apikal 20 14,7195 8,92433 12,8100 1,77 36,91 toplam 60 7,6807 8,15021 5,0050 ,07 36,91 koronal 60 1,5735 1,40740 1,1250 ,07 5,61 Toplam orta 60 8,3657 5,51047 7,5050 ,03 21,35 apikal 60 19,4088 10,57490 17,0400 1,77 54,35 toplam 180 9,7827 10,09175 6,8800 ,03 54,35 koronal 20 1,8940 1,18455 1,6750 ,45 4,22 AH-Plus orta 20 7,7630 6,92820 4,9800 2,86 31,69 apikal 20 18,4685 9,62852 16,5550 5,75 47,26 toplam 60 9,3752 9,67719 4,9800 ,45 47,26 koronal 20 1,6555 1,83131 ,8750 ,02 6,23 EndoREZ orta 20 6,8445 6,42928 4,5700 ,98 22,43

ProFile apikal 20 14,8390 3,34130 13,7900 11,11 22,61 Ni-Ti toplam 60 7,7797 6,92025 6,1850 ,02 22,61 eğe koronal 20 ,9200 1,25475 ,3850 ,00 4,98

RoekoSeal orta 20 5,0200 4,24768 4,3750 ,00 14,94 apikal 20 10,1475 11,11528 5,6200 ,00 40,98 toplam 60 5,3625 7,78433 2,5050 ,00 40,98 koronal 60 1,4898 1,48782 1,0000 ,00 6,23 Toplam orta 60 6,5425 5,99176 4,7900 ,00 31,69 apikal 60 14,4850 9,22154 13,4350 ,00 47,26 toplam 180 7,5058 8,32835 4,3050 ,00 47,26 koronal 40 1,8473 1,23859 1,4950 ,11 5,50 AH-Plus orta 40 8,7917 6,04815 7,1550 2,86 31,69 apikal 40 21,5163 11,47631 19,7500 5,75 54,35 toplam 120 10,7184 11,07010 6,9150 ,11 54,35 koronal 40 1,7140 1,69457 1,0750 ,02 6,23 EndoREZ orta 40 7,4730 6,24770 5,7650 ,03 22,43 apikal 40 16,8910 6,17281 15,6400 8,39 45,47

Toplam toplam 120 8,6927 8,10458 6,1850 ,02 45,47 koronal 40 1,0338 1,24681 ,6750 ,00 5,13 RoekoSeal orta 40 6,0975 4,84449 4,7500 ,00 19,92 apikal 40 12,4335 10,21525 9,9550 ,00 40,98 toplam 120 6,5216 8,02072 3,4500 ,00 40,98 koronal 120 1,5317 1,44268 1,0550 ,00 6,23 Toplam orta 120 7,4541 5,80455 6,1250 ,00 31,69 apikal 120 16,9469 10,18418 15,4250 ,00 54,35 toplam 360 8,6442 9,30933 5,1350 ,00 54,35

65

3.2.1. Halotan/K ve H Tipi Eğe Yöntemine Ait Bulgular

Halotan/K ve H tipi eğe yöntemine ait bulgular ve Kruskal-Wallis testi

sonuçları Çizelge 3.2.1.1’de gösterildi. Çizelgeden de görüleceği üzere

Halotan/K ve H tipi eğe yönteminde, kök kanallarının koronal, orta ve

apikal kanal bölgelerinde kalan artık kanal dolgu maddesi miktarı en

yüksek seviyede AH-Plus(%1,80 - %9,82 ve %24,56), en düşük seviyede

ise RoekoSeal (%1,14 - %7,17 ve %14,71) kanal patı grubunda gözlendi.

Bulguların Kruskal-Wallis testi ile değerlendirilmeleri sonucunda,

gruplar arasında gözlenen farklılıklar koronal ve orta kanal bölgelerinde

istatistiksel yönden anlamlı bulunmadı (p>0,05), sadece apikal kanal

bölgelerinde istatistiksel yönden önemli görüldü (p<0,05).

Çizelge 3.2.1.1.: Halotan/K ve H tipi eğe yöntemine ait bulgular ve Kruskal-Wallis testi sonuçları

Koronal Orta Apikal

AH-Plus 1,80 9,82 24,56

EndoREZ 1,77 8,10 18,94

RoekoSeal 1,14 7,17 14,71

Kruskal-Wallis Testi

p=0,127

p>0,05

p=0,172

p>0,05

p=0,010

p<0,05

Bulguların Kruskal-Wallis testi ile değerlendirilmeleri sonucunda,

gruplar arasında gözlenen istatistiksel farklılıkların hangi gruplardan

kaynaklandığının saptanması için Mann-Whitney U testi sonuçları

Çizelge 3.2.1.2’de verildi.

66

Çizelge 3.2.1.2.: Halotan / K ve H tipi eğe yöntemine göre gruplar arasında apikal bölgede gözlenen istatistiksel farklılıkların hangi gruplardan kaynaklandığının tespit edilmesinde kullanılan Mann-Whitney U testi sonuçları

Apikal AH-Plus EndoREZ RoekoSeal

AH-Plus Fark yok p>0,05

Fark var* P<0,05

EndoREZ Fark yok p>0,05

Fark var** P<0,05

RoekoSeal Fark var*

P<0,05 Fark var**

P<0,05

*p=0,007(P<0,05) **p=0,025(P<0,05)

Çizelgeden de görüleceği üzere apikal kanal bölgesinde AH-Plus ile

EndoREZ kanal patları arasında gözlenen farklılık istatistiksel yönden

anlamlı bulunmadı (p>0,05). RoekoSeal ile AH-Plus ve RoekoSeal ile

EndoREZ kanal patları arasında apikal bölgede istatistiksel olarak

anlamlı bir farklılık gözlendi (p<0,05).

3.2.2. Halotan/ProFile Ni-Ti Eğe Yöntemine Ait Bulgular

Halotan/ProFile Ni-Ti eğe yöntemine ait bulgular ve Kruskal-Wallis testi

sonuçları Çizelge 3.2.2.1’ de gösterildi. Çizelgeden de görüleceği üzere

Halotan/ProFile Ni-Ti eğe yönteminde, kök kanallarının koronal, orta ve

apikal kanal bölgelerinde kalan artık kanal dolgu maddesi miktarı en

yüksek seviyede AH-Plus (%1,89 - %7,76 ve %18,46), en düşük

seviyede ise RoekoSeal (%1,13 - %5,02 ve %10,14) kanal patı grubunda

gözlendi. Bulguların Kruskal-Wallis testi ile değerlendirilmeleri

sonucunda, gruplar arasında gözlenen farklılıklar koronal ve apikal kanal

bölgelerinde istatistiksel yönden anlamlı bulundu (p<0,05), grupların

67

orta kanal bölgelerindeki farklılıklar ise istatistiksel yönden önemli

görülmedi (p>0,05).

Çizelge 3.2.2.1.: Halotan/ProFile Ni-Ti eğe yöntemine ait bulgular ve Kruskal-Wallis testi sonuçları

Koronal Orta Apikal

AH-Plus 1,89 7,76 18,46

EndoREZ 1,80 6,84 14,83

RoekoSeal 1,13 5,02 10,14

Kruskal-

Wallis Testi

p=0,015

p<0,05

p=0,246

p>0,05

p=0,002

p<0,05

Bulguların Kruskal-Wallis testi ile değerlendirilmeleri sonucunda,

gruplar arasında koronal ve apikal bölgede gözlenen istatistiksel

farklılıkların hangi gruplardan kaynaklandığının saptanması için Mann-

Whitney U testi sonuçları koronal bölge için Çizelge 3.2.2.2’de ve apikal

bölge içinde Çizelge 3.2.2.3’de verildi.

Çizelge 3.2.2.2.: Halotan/ProFile Ni-Ti eğe yöntemine göre gruplar arasında koronal bölgede gözlenen istatistiksel farklılıkların hangi gruplardan kaynaklandığının tespit edilmesinde kullanılan Mann-Whitney U testi sonuçları

Koronal AH-Plus EndoREZ RoekoSeal

AH-Plus Fark yok p>0,05

Fark var* P<0,05

EndoREZ Fark yok p>0,05

Fark yok P>0,05

RoekoSeal Fark var*

P<0,05 Fark yok P>0,05

*p=0,003(P<0,05)

68

Çizelge 3.2.2.3.: Halotan/ProFile Ni-Ti eğe yöntemine göre gruplar arasında apikal bölgede gözlenen istatistiksel farklılıkların hangi gruplardan kaynaklandığının tespit edilmesinde kullanılan Mann-Whitney U testi sonuçları

Apikal AH-Plus EndoREZ RoekoSeal

AH-Plus Fark yok p>0,05

Fark var* P<0,05

EndoREZ Fark yok p>0,05

Fark var** P<0,05

RoekoSeal Fark var*

P<0,05 Fark var**

P<0,05

*p=0,002(P<0,05) **p=0,003(P<0,05) Çizelgelerden de görüleceği üzere koronal ve apikal kanal bölgelerinde

AH-Plus ile EndoREZ kanal patları arasında gözlenen farklılıklar

istatistiksel olarak anlamlı bulunmadı (p>0,05). AH-Plus ile RoekoSeal

kanal patları arasındaki koronal ve apikal kanal bölgelerinde gözlenen

farklılıklar ile EndoREZ ve RoekoSeal kanal patlarının apikal kanal

bölgelerinde gözlenen farklılıklar istatistiksel olarak anlamlı bulundu

(p<0,05).

3.2.3. Kullanılan Kanal Patlarına Ait Bulgular

Çalışmamızda kullanılan kanal patlarına göre elde edilen bulgular

arasında gözlenen farklılıkların istatistiksel yönden değerlendirilmesinde

Mann-Whitney U testinden yararlanıldı.

69

3.2.3.1. AH-Plus Kanal Patı Grubuna Ait Bulgular

AH-Plus kanal patı grubuna ait bulgular ve Mann-Whitney U testi

sonuçları Çizelge 3.2.3.1’de gösterildi. Çizelgeden de görüleceği üzere

koronal kanal bölgesinde Halotan/K ve H tipi eğe yöntemi (%1,80), orta

ve apikal kanal bölgelerinde ise Halotan/ProFile Ni-Ti eğe yöntemi

(%7,76 ve %18,46) daha fazla etkili bulundu. Bulguların Mann-Whitney

U testi ile değerlendirilmeleri sonucunda, uygulanan yöntemler arasında

gözlenen farklılıklar koronal ve apikal kanal bölgelerinde istatistiksel

olarak anlamlı bulunmadı (p>0,05), kanalın orta bölgelerinde ise

uygulanan yöntemler arasında gözlenen farklılıklar istatistiksel olarak

anlamlı görüldü (p<0,05).

Çizelge 3.2.3.1.: AH-Plus kanal patı grubuna ait bulgular ve Mann-Whitney U testi sonuçları

AH-Plus Koronal Orta Apikal

K ve H tipi eğe

yöntemi 1,80 9,82 24,56

ProFile Ni-Ti eğe

yöntemi 1,89 7,76 18,46

Mann-Whitney U

testi

p=0,715

p>0,05

p=0,029

p<0,05

p=0,148

p>0,05

3.2.3.2. EndoREZ Kanal Patı Grubuna Ait Bulgular

EndoREZ kanal patı grubuna ait bulgular ve Mann-Whitney U testi

sonuçları Çizelge 3.2.3.2’de gösterildi. Çizelgeden de görüleceği üzere

70

koronal kanal bölgesinde Halotan/K ve H tipi eğe yöntemi (%1,77), orta

ve apikal kanal bölgelerinde ise Halotan/ProFile Ni-Ti eğe yöntemi

(%6,84 ve %14,83) daha fazla etkili bulundu. Bulguların Mann-Whitney

U testi ile değerlendirilmeleri sonucunda, uygulanan yöntemler arasında

gözlenen farklılıklar sadece apikal kanal bölgelerinde istatistiksel olarak

anlamlı görüldü (p<0,05).

Çizelge 3.2.3.2.: EndoREZ kanal patı grubuna ait bulgular ve Mann-Whitney U testi sonuçları

EndoREZ Koronal Orta Apikal

K ve H tipi eğe

yöntemi 1,77 8,10 18,94

ProFile Ni-Ti eğe

yöntemi 1,80 6,84 14,83

Mann-Whitney U

testi

p=0,473

p>0,05

p=0,552

p>0,05

p=0,019

p<0,05

3.2.3.3. RoekoSeal Kanal Patı Grubuna Ait Bulgular

RoekoSeal kanal patı grubuna ait bulgular ve Mann-Whitney U testi

sonuçları Çizelge 3.2.3.3’de gösterildi. Çizelgeden de görüleceği üzere

koronal, orta ve apikal kanal bölgelerinde uygulanan yöntemler arasında

Halotan/ProFile Ni-Ti eğe yöntemi (%1,13 - %5,02 ve %10,14),

Halotan/K ve H tipi eğe yönteminden (%1,14 - %7,17 ve %14,71) daha

fazla etkili bulundu. Bulguların Mann-Whitney U testi ile

değerlendirilmeleri sonucunda, uygulanan yöntemler arasında gözlenen

farklılıklar koronal ve orta kanal bölgelerinde istatistiksel olarak anlamlı

71

bulunmadı (p>0,05), kanalın apikal bölgelerinde ise uygulanan

yöntemler arasında gözlenen farklılıklar istatistiksel olarak anlamlı

görüldü (p<0,05).

Çizelge 3.2.3.3.: RoekoSeal kanal patı grubuna ait bulgular ve Mann-Whitney U testi sonuçları

RoekoSeal Koronal Orta Apikal

K ve H tipi eğe

yöntemi 1,14 7,17 14,71

ProFile Ni-Ti eğe

yöntemi 1,13 5,02 10,14

Mann-Whitney U

testi

p=0,279

p>0,05

p=0,160

p>0,05

p=0,030

p<0,05

3.2.4. Koronal, Orta ve Apikal Kanal Bölgelerine Ait Bulgular

Çalışmamızda grupların kendi içerisinde koronal, orta ve apikal kanal

bölgelerine göre elde edilen bulguların istatistiksel olarak

değerlendirilmesinde Kruskal-Wallis testinden yararlanıldı. Bulguların

Kruskal-Wallis testi ile değerlendirilmesi sonucunda gruplar arasında

gözlenen istatistiksel farklılıkların hangi bölgelerden kaynaklandığının

tespit edilmesinde ise Mann-Whitney U testinden yararlanıldı.

Grupların kendi içerisinde koronal, orta ve apikal kanal bölgelerine ait

bulgular ve Kruskal-Wallis testi sonuçları Çizelge 3.2.4.1’de, Çizelge

3.2.4.2’de, Çizelge 3.2.4.3’de, Çizelge 3.2.4.4’de, Çizelge 3.2.4.5’de ve

Çizelge 3.2.4.6’da gösterildi. Çizelgelerden de görüleceği üzere tüm

72

gruplarda koronal kanal bölgelerinde en düşük seviyede, apikal kanal

bölgelerinde ise en yüksek seviyede artık kanal dolgu maddesi tespit

edildi. Bulguların Kruskal-Wallis testi ile değerlendirilmeleri sonucunda

koronal, orta ve apikal kanal bölgeleri arasında gözlenen farklılıklar tüm

gruplarda istatistiksel olarak anlamlı bulundu (p<0,05).

Çizelge 3.2.4.1.: AH-Plus Halotan/K ve H tipi eğe (1. grup) grubuna ait bulgular ve Kruskal-Wallis testi sonuçları

Çizelge 3.2.4.2.: AH-Plus Halotan/ProFile Ni-Ti eğe (2. grup) grubuna ait bulgular ve Kruskal-Wallis testi sonuçları

AH-Plus K ve H tipi eğe

yöntemi Koronal Orta Apikal

% artık dolgu miktarı

1,80 9,82 24,56

Kruskal-Wallis testi

p=0,000

p<0,05

AH-Plus ProFile Ni-Ti eğe

yöntemi Koronal Orta Apikal

% artık dolgu miktarı

1,89 7,76

18,46

Kruskal-Wallis testi p=0,000

p<0,05

73

Çizelge 3.2.4.3.: EndoREZ Halotan/K ve H tipi eğe (3. grup) grubuna ait bulgular ve Kruskal-Wallis testi sonuçları

Çizelge 3.2.4.4.: EndoREZ Halotan/ProFile Ni-Ti eğe (4. grup) grubuna ait bulgular ve Kruskal-Wallis testi sonuçları

Çizelge 3.2.4.5.: RoekoSeal Halotan/K ve H tipi eğe (5. grup) grubuna ait bulgular ve Kruskal-Wallis testi sonuçları

EndoREZ K ve H tipi eğe

yöntemi Koronal Orta Apikal

% artık dolgu miktarı

1,77 8,10 18,94

Kruskal-Wallis testi p=0,000

p<0,05

EndoREZ ProFile Ni-Ti eğe

yöntemi Koronal Orta Apikal

% artık dolgu miktarı

1,80 6,84 14,83

Kruskal-Wallis testi p=0,000

p<0,05

RoekoSeal K ve H tipi eğe

yöntemi Koronal Orta Apikal

% artık dolgu miktarı

1,14 7,17 14,71

Kruskal-Wallis testi p=0,000

p<0,05

74

Çizelge 3.2.4.6.: RoekoSeal Halotan/ProFile Ni-Ti eğe (6. grup) grubuna ait bulgular ve Kruskal-Wallis testi sonuçları

Bulguların Kruskal-Wallis testi ile değerlendirilmeleri sonucunda tüm

gruplarda koronal, orta ve apikal kanal bölgeleri arasında gözlenen

istatistiksel farklılıkların hangi bölgelerden kaynaklandığının tespit

edilmesinde yararlanılan Mann-Whitney U testi sonuçları Çizelge

3.2.4.7’de verildi. Çizelgeden de görüleceği üzere sadece RoekoSeal

Halotan/ProFile Ni-Ti eğe grubunun orta ve apikal kanal bölgeleri

arasındaki fark istatistiksel olarak anlamlı görülmedi (p>0,05). Diğer

tüm gruplarda koronal, orta ve apikal kanal bölgeleri arasında gözlenen

farklılıklar istatistiksel olarak anlamlı bulundu (p<0,05).

Çizelge 3.2.4.7.: Tüm gruplarda apikal, orta ve koronal kanal bölgeleri arasında gözlenen istatistiksel farklılıkların hangi bölümlerden kaynaklandığının tespit edilmesinde kullanılan Mann-Whitney U testi sonuçları

Bölgeler 1.Grup 2.Grup 3.Grup 4.Grup 5.Grup 6.Grup

Koronal

Orta

Fark var

p<0,05

Fark var

p<0,05

Fark var

p<0,05

Fark var

p<0,05

Fark var

p<0,05

Fark var

p<0,05

Koronal

Apikal

Fark var

p<0,05

Fark var

p<0,05

Fark var

p<0,05

Fark var

p<0,05

Fark var

p<0,05

Fark var

p<0,05

Orta

Apikal

Fark var

p<0,05

Fark var

p<0,05

Fark var

p<0,05

Fark var

p<0,05

Fark var

p<0,05

*Fark yok

p>0,05

*p= 0,203

RoekoSeal ProFile Ni-Ti eğe

yöntemi Koronal Orta Apikal

% artık dolgu miktarı

1,13 5,02 10,14

Kruskal-Wallis testi p=0,000

p<0,05

75

4. TARTIŞMA

Kök kanal tedavisinin uygun şartlarda yapılmadığı durumlarda, sık sık

başarısızlıklar gözlenmektedir. Bunun sebebi olarak da kanal içi

enfeksiyon kontrolü sırasında yapılan hatalar sonucu dişin kök kanal

tedavisine cevap veremeyeceği düşünülmektedir. Şüphesiz kök kanal

sistemindeki ve periradiküler bölgedeki mikrobiyal enfeksiyonun devam

etmesinin kök kanal tedavisinin başarısız olmasına neden olan en önemli

sebep olduğu düşünülmektedir (Siqueira, 2001).

Kök kanal sistemindeki yetersiz veya eksik kanal dolguları, yani kök

kanal tedavilerinin başarısız olduğu durumlarda koronal restorasyon

öncesi öncelikle endodontik tedavinin yenilenmesi düşünülmektedir. Bu

durumlarda kök kanal sisteminin tamamen boşaltılıp, temizlenerek

yeniden doldurulması yani retreatment ile başarılı sonuçlar alınabilir

(Friedman ve Stabholz, 1986; Barrieshi-Nusair, 2002).

Bu tür tedavilerde başarı oranı araştırmacılar tarafından %53 (Jokinen ve

ark., 1978) ile %80’nin (Ingle, 1965; Barbakow ve ark., 1980; Petersson

ve ark., 1982; Morse ve ark., 1983; Swartz ve ark., 1983) üzerinde

olduğu belirtilmiştir. Araştırıcıların başarı oranını farklı bildirmesi

vakaların ilk uygulanan tedaviye cevap vermediğini ve retreatmentın

gerekli olduğunu göstermiştir (Oyama ve ark., 2002).

Başarısızlıkla sonuçlanan endodontik tedavilerde hekim herhangi bir

tedaviye başlamadan önce başarısızlığın nedenini araştırmalıdır.

Özellikle tekrarlayan tedavinin teknik güçlükleri, başarıyı

76

sınırlayabilecek ve doğabilecek komplikasyonlar hastayla

konuşulmalıdır. Çünkü, tekrarlayan tedaviler genelde ilk tedaviden daha

güç koşullar altında yapılmaktadır. Bazı başarısızlıkların tekrar tedavisi

mümkün değildir ve yapılacak girişim yalnızca zaman kaybına neden

olacaktır. Başarısızlıkların bazıları cerrahi girişim gerektirirken

bazılarında da eski dolgunun sökülmesi, tekrar preparasyon ve dolgu

işlemleri ile endodontik tedaviler yenilenerek başarı elde edilebilir

(Alaçam, 2000, s: 451-494).

Cerrahi olmayan endodontik retreatment endikasyonu konulduğunda

daha önceden var olan kök kanal dolgusunun tamamen boşaltılması için

kök kanal sistemine yeniden giriş sağlanması gerekmektedir. Başarılı bir

endodontik retreatment için kemomekanik yeniden preparasyon ve

yeniden dezenfeksiyonun kök kanal sisteminde sağlanması

gerekmektedir (Stabholz ve Friedman, 1988, Sae-Lim ve ark., 2000).

Endodontik tedavinin yenilenmesine karar verildiğinde, eski kanal

dolgusunun tamamen uzaklaştırılması önemlidir. Kök kanal sisteminin

yeterli şekilde temizlenebilmesi için, nekrotik dokuların ve bakterilerin

açığa çıkarılması bakımından eski kök kanal dolgusunun kök kanal

sistemi içerisinden tamamen uzaklaştırılması gerekmektedir (Barrieshi-

Nusair, 2002). Amaç, apikal foramene kadar ulaşmak ve bu şekilde kök

kanal dolgu maddesini tamamını çıkartmaktır.

Bu nedenle çalışmamızda, başarısız olmuş kök kanal tedavilerinde kanal

dolgusunun kök kanal sistemi içerisinden tamamen

uzaklaştırılabilmesinin yenilenen kanal tedavisinin prognozunu klinik

açıdan önemli ölçüde etkileyebileceği düşüncesiyle hareket edilmiştir.

77

Gutta-perka yüz yıldan fazla bir zamandır, kök kanal dolgu materyali

olarak kullanılmaktadır ve hala kök kanallarının doldurulmasında

kullanılan en önemli materyaldir. Tekrarlayan endodontik tedavilerde

amaç kanaldan gutta-perkayı çıkartmaktır. Gutta-perka kanal dolgusu

kök kanallarından kolaylıkla uzaklaştırılabilirken, kök kanal dolgu

patları fiziksel özelliklerinden dolayı uzaklaştırılabilmeleri birbirinden

farklılıklar göstermektedir (Friedman ve ark., 1993; Oyama ve ark.,

2002).

Çalışmamızda kök kanallarının doldurulmasında klinik olarak en çok

tercih edilen lateral kondenzasyon yönteminden yararlanıldı.

Çalışmamızda kullandığımız AH-Plus, EndoREZ ve RoekoSeal kanal

dolgu patlarını piyasaya yeni sürülmelerinden ve kök kanallarından

uzaklaştırılmaları konusunda yapılmış çok az sayıda çalışma olmasından

dolayı tercih ettik.

Klinik olarak kök kanal tedavileri tamamlanmış vakalarda kanal

tedavilerinin yenilenmesi çok nadiren ilk yapılan tedaviden hemen sonra

yapılmaktadır. Bu nedenle çalışmamızda kanal dolguları tamamlanan

tüm örnekler üç ay süreyle 37ºC’de %100 nemli ortamda bekletilerek

klinik şartlara uygunluğu sağlanmıştır.

Imura ve ark. (1993 ve 1996) ve Viducic ve ark. (2003) yedi günlük

bekleme süresini , Friedman ve ark. (1993), Wilcox (1993), Imura ve

ark. (2000) ve Baratto Filho ve ark.(2002) yaptıkları benzer çalışmalarda

iki haftalık bekleme süresini, Ladley ve ark. (1991), Frajlich ve ark.

(1998), Barrieshi-Nusair (2002) ve Zmener ve ark. (2005) ise bir aylık

bekleme süresini, Wilcox (1989), Moshonov ve ark. (1994) ve Sae-Lim

78

ve ark. (2000) yaptıkları benzer çalışmalarda üç aylık bekleme süresini

tercih etmişlerdir. Çalışmamızda tercih ettiğimiz üç aylık bekleme

süresinin, daha kısa dönemde yapılmış çalışmalara göre klinik yönden ve

patların donma sürelerini tamamlamış olmaları açısından daha uygun bir

süre olduğu düşüncesindeyiz.

Kök kanal dolgusu için çeşitli materyaller bildirilmesine rağmen, farklı

kanal patları ile birlikte kullanılan gutta-perka en sık kullanılan

materyaldir. Endodontik retreatment yani yeniden tedavide amaç gutta-

perka konların kök kanal duvarlarından uzaklaştırılmasıdır. Gutta-perka

konların kök kanalından uzaklaştırılmasında bir çok teknik

geliştirilmiştir. Isı uygulamaları (Lipski ve Wozniak, 2003), el aletleri

(Friedman ve ark., 1993; Imura ve ark., 1993; Wilcox, 1993 ve 1995;

Frajlich ve ark., 1998), ultrasonik aletler (Wilcox, 1989; Ladley ve ark.,

1991; Friedman ve ark., 1992 ve 1993), Gates-Glidden uçlar (Imura ve

ark, 1993; Hülsman ve Stotz, 1997; Valois ve ark., 2001) ve Nd:YAG

lazerden (Farge ve ark., 1998; Viducic ve ark., 2003) yararlanılmaktadır.

Tüm bu tekniklerle birlikte kloroform, halotan, ökaliptol gibi farklı

çözücülerin kullanılması da önemlidir (Sae-Lim ve ark., 2000; Oyama ve

ark., 2002).

Klinik pratikte kloroform en etkili ve en sık olarak kullanılan eriticidir.

Ancak, güvenirliliği tartışmalıdır. Kloroformun kanserojen bir madde

olduğu, ayrıca periapikal dokularda hasara ve sistemik toksisiteye neden

olduğu bildirilmiş ve ayrıca tekrarlayan kloroform buharının diş

hekimliği personelinin sağlığını tehlikeye sokma riski de vardır (Sae-

Lim ve ark., 2000). Bunun üzerine araştırıcılar farklı solventlerden

yararlanma yoluna gitmişlerdir.

79

Halotan ise nispeten toksik değildir ve yanma özelliği olmayan, kokusu

tatlı ve solunum irritanı olmayan bir solventtir. 1956’dan beri inhalasyon

anestezisinde kullanılmaktadır (Oyama ve ark., 2002).

Wourms ve ark. (1990), Hunter ve ark. (1991) çeşitli gutta-perka

çözücülerini incelemişler ve bu çözücüler arasında halotanın kloroforma

alternatif olarak güvenle kullanılabileceğini bildirmişlerdir. Bunun yanı

sıra Ladley ve ark. (1991), Ibarrola ve ark. (1993), Wilcox (1995)

kloroformla halotanın çözücülük özelliklerini karşılaştıkları

çalışmalarında, halotanın kloroform kadar etkili bir gutta-perka çözücüsü

olduğunu bildirmişlerdir.

Chutich ve ark. (1998), endodontik tedavinin yenilenmesi sırasında üç

farklı gutta-perka çözücüsünün periapikal dokulara geçme miktarını

polipropilen test tüpünde değerlendirdikleri çalışmalarında, kloroform,

ksilen ve halotanın periapikal dokulara toksik düzeyde geçmediğini ve

her üç çözücünün de endodontik tedavide güvenle kullanılabileceğini

bildirmişlerdir.

Araştırmamızda, yukarıda belirttiğimiz çalışmalar doğrultusunda,

halotanın kloroform kadar etkili bir gutta-perka çözücüsü olduğuna ve

kloroforma oranla daha güvenle kullanılabileceğine inandığımız için

çözücü olarak halotandan yararlanmayı tecih ettik.

Kanal dolgusunun kök kanallarından uzaklaştırılması gerektiğinde,

koronal kanal bölümündeki iyi kondanze edilmiş gutta-perka kanal

dolgusunun Gates-Glidden frezlerle yada ısıtılmış aletlerle

80

uzaklaştırılabileceği bildirilmiştir (Friedman ve ark., 1990; Zmener ve

ark., 2005).

Friedman ve ark. (1990), Sae-Lim ve ark. (2000) koronal kanal

bölgesindeki gutta-perka kanal dolgusunun uzaklaştırılmasında ısıtılmış

aletlerin kullanılmasının gutta-perkanın kanal yüzeyine sıvanmasına

neden olduğunu belirtmişlerdir.

Friedman ve ark. (1990), Hülsmann ve Stotz (1997), Imura ve ark.

(2000), Ferreira ve ark. (2001) ve Zmener ve ark. (2005) da yaptıkları

çalışmalarda koronal kanal bölgesinde bulunan gutta-perka kanal

dolgusunun Gates-Glidden frezler ile başarılı bir şekilde

uzaklaştırılabildiğini ve daha temiz bir kanal oluştuğunu savunmuşlardır.

Çalışmamızda, yukarıda belirttiğimiz çalışmalar doğrultusunda, koronal

kanal bölgesindeki gutta-perka kanal dolgusunun uzaklaştırılması amacı

ile Gates-Glidden frezlerinden yararlanılmıştır.

Klinik uygulamalarda orta ve apikal kanal bölgelerinde bulunan kanal

dolgusunun kök kanallarından uzaklaştırılmasında Gates-Glidden

frezlerin kullanılmasının kökte perforasyonlara ve kanalda alet

kırılmalarına neden olabileceği, ayrıca frezlerin kanal içerisinde çalışma

uzunluklarının kontrol edilmesinin güç olduğu ve uzunluklarının sınırlı

olduğu bildirilmiştir (Friedman ve ark. 1990). Bu nedenle çalışmamızda

Gates-Glidden frezler yalnızca koronal kanal bölgesinde kullanılmıştır.

Çalışmamızda kanal dolgularının kök kanallarından uzaklaştırılmasında,

K ve H tipi el ile kullanılan kanal eğelerinden ve ProFile .04 Taper 29

81

serisi Ni-Ti turla kullanılan eğelerden yararlanıldı. Ayrıca kök

kanallarının yeniden preparasyonunda irrigasyon solüsyonu olarak klinik

uygulamalarda en çok tercih edilen solüsyon olması ve organik doku

çözücü etkisi nedeni ile %2,5’lik NaOCl solüsyonunun kullanılması

tercih edildi.

Tekrarlayan endodontik tedavilerle ilgili yapılan çalışmalarda kanallarda

kalan artık dolgu maddesi miktarını belirlemek amacı ile çeşitli

yöntemlerden yararlanılmıştır. Bunlar radyografik tetkikler, sonik

dijitayzır ile yapılan ölçümler, yüzey tarama elektron mikroskobu (SEM)

çalışmaları, ışık ve stereomikroskop çalışmalarıdır (Friedman ve ark.,

1992; Friedman ve ark., 1993; Moshonov ve ark., 1994; Barieshi ve ark.,

1995; Bertrand ve ark., 1997; Hülsmann ve Stotz, 1997; Bueno ve ark.,

1998; Sae-Lim ve ark., 2000; Baratto Filho ve ark., 2002; Barrieshi-

Nusair, 2002 ; Masiero ve Barletta, 2005 ; Zmener ve ark., 2005)

Friedman ve ark. (1992), Moshonov ve ark. (1994) araştırmalarında

örnekleri diseksiyon mikroskobu altında incelemişler ve kanallarda kalan

artık dolgu maddesi miktarını derecelendirerek belirlemişlerdir.

Hülsmann ve Stotz (1997), Sae-Lim ve ark. (2000) ise yaptıkları

araştırmalarında örnekleri ışık mikroskobu ile incelemişler ve kanallarda

kalan artık dolgu maddesi miktarını derecelendirmişlerdir.

Barrieshi ve ark. (1995), Bueno ve ark. (1998) ve Ferreira ve ark. (2001)

yaptıkları çalışmalarda kanallarda kalan artık dolgu maddesi miktarının

belirlenmesinde radyografik tetkiklerden yaralanmışlardır. Kanallarda

82

kalan düşük miktarlardaki artık dolgu maddesinin radyografilerde

radyoopak bir görüntü sağlayamayacağı inancındayız.

Bertrand ve ark. (1997) çalışmalarında kanallarda kalan artık dolgu

maddesinin incelenmesinde stereomikroskoptan yararlanmışlar, her

grubu temsil eden sadece bir örnekte ise yüzey tarama elektron

mikroskobundan yararlanmışlardır. Ancak yüzey tarama elektron

mikroskobu çalışmalarının, kanal patlarının dentin duvarına

adaptasyonunun değerlendirilmesinde daha yararlı olacağı, bu yöntemle

çalışmamızda olduğu gibi kanallarda kalan artık dolgu maddesi

miktarının tespit edilmesinin mümkün olmayacağı düşüncesindeyiz.

Imura ve ark. (2000) çalışmalarında, kanal dolgularını kök kanalından

uzaklaştırdıktan sonra örnekleri stereomikroskop altında incelemişler,

kanallarda kalan artık dolgu maddesi miktarının belirlenmesinde ise imaj

analiz software sisteminden yararlanmışlardır. Bu yöntemle kanallarda

kalan dolgu maddesinin yalnızca uzunluk ölçümünü yapmışlar, yüzey

büyüklüğü hakkında ise bir bilgi vermemişlerdir.

Betti ve Bramante (2001) araştırmalarında, kök kanallarında kalan artık

dolgu maddesi miktarının değerlendirilmesinde, örnekleri scanner ile

taramışlar, kalan artık dolgu maddesi miktarını hesaplanmasında sigma

scan software sisteminden yararlanmışlar ve milimetrik olarak kanal

alanı ile kalan artık dolgu maddesi miktarı alanını yüzde olarak

hesaplamışlardır. İkinci bir değerlendirmede ise örneklerden aldıkları

radyografileri x2 büyütme ile skorlayarak değerlendirmişlerdir.

83

Barieshi-Nusair (2002) araştırmasında örnekleri longitudinal olarak

bukko-lingual yönde ikiye ayırmış ve kodakchrome 25 film kullanarak

fotoğraflamıştır. Daha sonra örnekleri x10 büyütmede SAC sonik dijitazr

ile değerlendirmiştir.

Hülsmann ve Bluhm (2004) çalışmalarında örnekleri ışık mikroskobu

altında x70 büyütmede fotoğraflamışlar ve kanallarda kalan artık dolgu

maddesini derecelendirerek belirlemişlerdir. Derecelendirme yöntemi ile

kanallarda kalan artık dolgu maddesi miktarının hesaplanmasında kişisel

farklılıklar bulunabileceği ve bu yöntemle kanallarda kalan artık dolgu

maddesi miktarının belirlenmesinde detaylı bir değerlendirme

yapılamayacağı düşüncesindeyiz.

Masiero ve Barletta (2005) çalışmalarında, örneklerden mesio-distal ve

bukko-lingual olarak aldıkları radyografileri aynı film üzerinde elde

etmişlerdir. Elde ettikleri radyografileri scanner kullanarak 600 dpi

çözünürlükte dijitalize etmişlerdir. Görüntüleri AutoCAD 2000 soft ware

programı kullanılarak değerlendirmişlerdir. Fakat kanalın ve kalan dolgu

materyalinin en geniş kısmına sahip mesio-distal görüntülerini 25 kat

büyüterek mm2 olarak değerlendirmişlerdir.

Zmener ve ark. (2005) çalışmalarında, kanal dolgularını kök

kanallarından uzaklaştırdıktan sonra örnekleri bukko-lingual yönde iki

parçaya ayırmışlar, her parçanın görüntüsünü kodakchrome 25 film

kullanarak fotoğraflamışlar ve elde ettikleri slaytları x10 büyütme ile

bilgisayar ortamına aktarmışlardır. Her bir parçanın analizinde LECO

2001-2.02 imaj analizer kullanarak toplam kanal alanının artık dolgu

maddesi miktarı alanına oranını yüzde olarak hesaplamışlardır. Bu

84

çalışmalarında kullandıkları yöntem ile bizim çalışmamızda

kullandığımız yöntem arasında benzerlik vardır.

Çalışmamızda ki örneklerden x8 büyütmeyle stereomikroskop altında

ayrıntılı görüntü alınması hesaplanmıştır. Kanal yüzeylerinde kalan artık

dolgu maddesi miktarının değerlendirmesinde yararlandığımız yöntemde

kanallarda kalan artık dolgu maddesi yüzey büyüklüğünün, kanal yüzey

büyüklüğüne oranı yüzde olarak hesaplandığı için, örneklerin farklı

uzunlukta ve genişlikte olmaları yapılan ölçümlerde hatalara neden

olmamıştır.

Çalışmamızda stereomikroskop yolu ile elde edilen görüntüler dijital

fotoğraf makinasından direkt olarak bilgisayara aktarılmıştır. Renk

farklılıkları bilgisayar ortamında büyütülmüş görüntülere dayanılarak

yazılım yolu ile analiz edildiği için yapılan değerlendirmenin güvenirliği

oldukça yüksektir. Ayrıca yazılım yardımı ile (Photoshop v8.0) renk

tonu ayrımı yapılması gözle yapılan ayırımdan hem doğrulanması hem

de varsa minimal hataların giderilmesi açısından avantajlı olmuş, bu da

çalışmamızın güvenirliğini artırmıştır.

Stereomikroskop altında incelediğimiz örneklerde, kanal yüzeylerinde

kalan artık gutta-perka dolgu maddesi çok az sayıda tespit edilmiştir.

Ancak kanallarda kalan artık gutta-perka ve kanal patının net olarak ayırt

edilmesi mümkün olmadığı için yapılan ölçümlerde kanallarda kalan

artık dolgu maddesi miktarı tek değer olarak hesaplanmıştır.

Tekrarlayan endodontik tedaviler ile ilgili yapılmış çalışmalarda, kanal

dolgularının kök kanallarından uzaklaştırılması amacı ile hangi yöntem

85

tek başına yada kombine olarak uygulanırsa uygulansın kök kanallarının

tam olarak temizlenemediği bildirilmiştir (Wilcox, 1989; Moshonov ve

ark., 1994; Zuolo ve ark., 1996; Masiero ve Barletta, 2005; Zmener ve

ark., 2005). Çalışmamızda ise, sadece RoekoSeal kanal patı grubuna ait

iki örnekte artık kanal dolgu maddesine rastlanmazken, inceleme

yaptığımız diğer örneklerin hepsinde kök kanallarının tam olarak

temizlenemediği gözlenmiştir.

Araştırmamızda kanal dolgularının kök kanallarından

uzaklaştırılmasından sonra kanalların temizliği radyografiler ile kontrol

edilmiş, ancak stereomikroskop altında yapılan incelemeler sonucunda,

radyografik değerlendirmede temiz gözlenen tüm kanallarda artık dolgu

maddesi gözlenmiştir. Bu durumun kanallarda az miktarda kalan artık

dolgu maddelerinin radyografilerde radyoopak bir görüntü

sağlayamamasından kaynaklandığı düşüncesindeyiz. Aynı sonuçlar

Imura ve ark.’nın (1993, 1996 ve 2000) ve Zmener ve ark.’nın (2005)

yapmış oldukları çalışmalarda da izlenmiştir.

Kök kanal dolgu materyallerinin, kanal içerisinden uzaklaştırılabilmeleri

için bir çok teknik denenmiştir. Günümüzde ısı uygulaması, ultrasonik

aletler ve çözücüler kullanılsa da en sık kullanılan yöntem paslanmaz

çelik enstrümanların çözücüler ile birlikte kombine kullanılmasıdır. Bazı

araştırmacılara göre, Ni-Ti döner enstrümanların kullanılması,

paslanmaz çelik enstrümanların kullanılmasına göre daha iyi sonuçlar

vermektedir (Barrieshi-Nusair, 2002).

86

El ile kullanılan kanal eğeleri yardımı ile kanal dolgularının kök

kanallarından uzaklaştırılması ise klinik olarak çok sık tercih edilen

ancak oldukça zaman alan bir uygulamadır (Friedman ve ark., 1990).

Barrieshi-Nusair (2002) retreatmentta Ni-Ti döner aletleri ile elle

kullanılan paslanmaz çelik aletleri karşılaştırdığı çalışmasında, Ni-Ti

döner aletleri ile elle kullanılan paslanmaz çelik aletlerin retreatment

sonuçlarının, artık madde yönünden benzerlik gösterdiğini fakat

paslanmaz çelik el aletlerinin daha etkili olduğunu bildirmiştir.

Çalışmamızda kanal dolgularının kök kanallarından uzaklaştırılmasında,

pek çok avantajlı özelliklere sahip olması ve bu aletlerin tekrarlayan

endodontik tedavilerde etkinliklerinin araştırılması konusunda yapılmış

çok az sayıda çalışma olması nedeni ile ProFile .04 Taper 29 serisi Ni-Ti

turla kullanılan eğelerden yararlanılmıştır (Barrieshi ve ark., 1995; Zuolo

ve ark., 1996; Imura ve ark., 2000; Sae-Lim ve ark., 2000; Valois ve

ark., 2001).

Son yıllarda Ni-Ti turla kullanılan kanal eğelerinin üstün fiziksel

özellikleri nedeni ile kök kanal preparasyonunda kullanımları artmıştır.

Esnekliğin artması kök kanallarının şekillendirilmesinde bir avantajdır.

ProFile .04 Taper 29 serisi Ni-Ti turla kullanılan eğeler, endodontik

tedavide ek olarak kullanılan aletlerden biridir. Üretici firmanın önerisi

doğrultusunda kullanılan bu aletler crown-down yöntemi ile kök

kanalının preparasyonunda kullanılırlar. Aynı zamanda bu aletler 500-

2500 rpm devirde gutta-perka kanal dolgusunun kök kanallarından

uzaklaştırılması amacı ile de kullanılmaktadır. ProFile sisteminde

kullanılan Ni-Ti eğeler çok yüksek oranda esnektir ve kesici özellikleri

87

fazladır. Eğri kök kanallarında dahi, kanal şekline uygun olarak kanal

içerisinde ilerler ve güvenle kullanılabilirler. Bükülmeye karşı dirençleri

düşük olmasına rağmen düz pozisyona tam olarak dönebilirler.

Dentinden daha yumuşak oldukları için perforasyon oluşturma riskleri

yoktur. Uygun bir açı ile aletin kanal duvarını aşırı temizleme özelliği,

penetrasyon ilerledikçe dentin artıklarının kanal içerisinden rahat bir

şekilde uzaklaştırılmalarını sağlar. Eğelerin uç kısmı bu bölgede

oluşturulan özel şekillendirme sayesinde kesme işlemi yapmaz,

minimum apikal basınçla kolay penetrasyona imkan sağlarlar, böylece

kanalda sıkışma ve kanaldan çıkma riskleri yoktur. Orijinal kanal şeklini

ve apikal forameni bozmazlar, çok hızlı ve kolay bir şekilde kanal

preparasyonunu tamamlarlar (Tulsa Dental Products, 1994).

Çalışmamızda kanal dolgularının kök kanallarından uzaklaştırılması

amacı ile iki farklı yöntemden yararlanılmıştır. Bu uygulanan iki farklı

yöntem karşılaştırıldığında:

Tüm kanal yüzeylerinin temizliğinin değerlendirilmesinde AH-Plus ve

RoekoSeal kanal patı gruplarında Halotan/ ProFile Ni-Ti eğe

yönteminin, Halotan/ K ve H tipi eğe yönteminden istatistiksel olarak

daha etkili olduğu görülmüştür. EndoREZ kanal patı grubunda da

Halotan/ ProFile Ni-Ti eğe yönteminin, Halotan/ K ve H tipi eğe

yönteminden daha etkili olduğu görülmüş fakat bulguların istatistiksel

olarak değerlendirilmesinde farklılıklar anlamlı bulunmamıştır.

Kanal yüzeylerinin bölgesel olarak değerlendirilmesinde ise AH-Plus

kanal patı grubunun orta kanal bölgesinde, EndoREZ ve RoekoSeal

kanal patları gruplarının apikal kanal bölgelerinde Halotan/ ProFile Ni-

88

Ti eğe yönteminin, Halotan/ K ve H tipi eğe yönteminden istatistiksel

olarak daha etkili olduğu görülmüştür. AH-Plus ve EndoREZ kanal patı

gruplarının koronal kanal bölgelerinde Halotan/ K ve H tipi eğe yöntemi,

AH-Plus kanal patı grubunun apikal, EndoREZ kanal patı grubunun orta

ve RoekoSeal kanal patı grubunun koronal ve orta kanal bölgelerinde

Halotan/ ProFile Ni-Ti eğe yöntemi daha etkili bulunmuştur fakat

bulguların istatistiksel olarak değerlendirilmesinde bu farklılıklar

istatistiksel olarak anlamlı görülmemiştir.

Kanal dolgularının uzaklaştırılmasında uyguladığımız birbirinden farklı

iki yöntemin tekrarlayan kök kanal tedavilerindeki etkinliklerinin

karşılaştırılması amacı ile yapılmış diğer çalışmalarda ise farklı

çözücüler ve kanal patlarından yararlanılmıştır (Barrieshi ve ark., 1995;

Zuolo ve ark., 1996; Imura ve ark., 2000; Sae-Lim ve ark., 2000;

Barrieshi-Nusair, 2002).

Barrieshi ve ark. (1995) yaptıkları çalışmada, kök kanallarını çinko oksit

ojenol içerikli Roth’s 801 kanal patı kullanarak lateral kondenzasyon

yöntemi ile doldurmuşlar, kanal dolgularının uzaklaştırılmasında ise

kloroform yardımı ile uygulanan K tipi el ile kullanılan kanal

eğelerinden ve ProFile .04 Taper 29 serisi Ni-Ti turla kullanılan

eğelerden yararlanmışlardır. Kanallarda kalan artık dolgu maddesini

değerlendirdikleri çalışmalarında, K tipi eğe yönteminde tüm kanal

yüzeyinde ortalama olarak %13,6 oranında, ProFile Ni-Ti eğe

yönteminde ise %15,2 oranında artık dolgu maddesi tespit etmişlerdir.

Çalışmalarında uygulanan yöntemler arasında gözlenen bu farklılığın

tüm kanal yüzeylerinde ve koronal, orta, apikal kanal bölgelerinde

istatistiksel olarak anlamlı bulunmadığını bildirmişlerdir. Çalışmamızda

89

ise tüm kanal yüzeylerinin temizliğinin değerlendirilmesinde AH-Plus ve

RoekoSeal kanal patı gruplarında ve kanal yüzeylerinin bölgesel olarak

değerlendirilmesinde ise AH-Plus kanal patı grubunun orta kanal bölgesi

ile EndoREZ ve RoekoSeal kanal patları gruplarının apikal kanal

bölgelerinde Halotan/ ProFile Ni-Ti eğe yönteminin, Halotan/ K ve H

tipi eğe yönteminden istatistiksel olarak daha etkili olduğu görüldü.

Zuolo ve ark. (1996) da araştırmalarında, kök kanallarını Roth’s 801

kanal patı kullanarak lateral kondenzasyon yöntemi ile doldurmuşlar,

kanal dolgularının uzaklaştırılmasında ise kloroform yardımı ile

uygulanan K tipi el ile kullanılan kanal eğelerinden, mikromotor ile

kullanılan Ni-Ti eğelerden ve ProFile .04 Taper 29 serisi Ni-Ti turla

kullanılan eğelerden yararlanmışlardır. Tüm kanal yüzeyinde kalan artık

dolgu maddesini değerlendirdikleri çalışmalarında K tipi eğe grubunda

kanal yüzeyinde ortalama olarak %13.22, mikromotor ile uygulanan Ni-

Ti eğe grubunda %16,14 ve ProFile Ni-Ti eğe grubunda ise %15,28

oranında artık dolgu maddesi tespit edildiğini, ancak gruplar arasında

gözlenen bu farklılıkların istatistiksel olarak anlamlı bulunmadığını

bildirmişlerdir. Çalışmamızda ise tüm kanal yüzeylerinin temizliğinin

değerlendirilmesinde AH-Plus ve RoekoSeal kanal patı gruplarında

Halotan/ ProFile Ni-Ti eğe yönteminin, Halotan/ K ve H tipi eğe

yönteminden istatistiksel olarak daha etkili olduğu görülmüştür.

Bulgularımız ile Barrieshi ve ark. (1995), Zuolo ve ark. (1996) bulguları

arasında gözlenen farklılıkların, farklı yapıda kanal patları

kullanılmasından ve kanallarda kalan artık dolgu maddesi miktarı

değerlendirilmesinde kullanılan yöntemler arasında farklılık

bulunmasından kaynaklanmış olabileceği düşüncesindeyiz.

90

Imura ve ark. (2000) kök kanallarını çinko oksit ojenol içerikli Tubli-

Seal kanal patı kullanarak lateral kondenzasyon yöntemi ile

doldurmuşlar, kanal dolgularının uzaklaştırılmasında ise koronal ve orta

kanal bölgelerinde Gates-Glidden frezlerden, apikal kanal bölgelerinde

ise çözücü yardımı ile uygulanan K tipi eğelerden, H tipi eğelerden,

Quantec LX turla kullanılan Ni-Ti eğelerden ve ProFile .04 taper 29

serisi Ni-Ti turla kullanılan eğelerden yararlanmışlardır. Apikal kanal

bölgesinde kalan artık dolgu maddesini değerlendirdikleri

çalışmalarında, kloroform yardımı ile uygulanan H tipi eğe, K tipi eğe ve

ProFile Ni-Ti eğe yöntemleri arasında istatistiksel olarak anlamlı bir

farklılığın bulunmadığını bildirmişlerdir. Çalışmamızda tüm gruplarda

apikal kanal bölgelerinde kalan artık dolgu maddesi miktarı göz önüne

alındığında, kanal dolgularının uzaklaştırılmasında uygulanan iki farklı

yöntem arasında EndoREZ ve RoekoSeal kanal patları gruplarında

apikal kanal bölgesinde Halotan/ ProFile Ni-Ti eğe yöntemi, Halotan/ K

ve H tipi eğe yönteminden istatistiksel olarak daha etkili bulunmuştur.

AH-Plus kanal patı grubunda ise apikal kanal bölgesinde uygulanan iki

farklı yöntem arasında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık

görülmemiştir. Çalışmamızın AH-Plus kanal patı grubu, bu çalışmanın

sonuçlarını desteklemektedir. Diğer kanal patları ile bu çalışmanın

bulguları arasında gözlenen farklılıkların ise farklı yapıda kanal patları

kullanılmasından kaynaklandığı düşüncesindeyiz.

Sae-Lim ve ark. (2000) yaptıkları çalışmada, kök kanallarını Roth’s 801

kanal patı kullanarak lateral kondenzasyon yöntemi ile doldurmuşlar,

kanal dolgularının uzaklaştırılmasında ise kloroform yardımı ile ve

çözücüsüz uygulanan ProFile .04 Taper 29 serisi Ni-Ti turla kullanılan

eğelerden ve kloroform yardımı ile uygulanan K ve H tipi kanal

91

eğelerinden yararlanmışlardır. Kanal yüzeylerinde kalan artık dolgu

maddesi miktarını değerlendirdikleri çalışmalarında, tüm kanal

yüzeylerinde çözücüsüz ProFile Ni-Ti eğe grubunda (1,10), kloroform ve

ProFile Ni-Ti eğe grubunda (1,40) ve kloroform ve K ve H tipi eğe

grubunda (1,63) skorlarında artık dolgu maddesi tespit etmişlerdir.

Bölgesel olarak koronal, orta ve apikal kanal bölgelerinde, çözücüsüz

ProFile Ni-Ti eğe grubunda (1,60 – 1,00 ve 1,20), kloroform ve ProFile

Ni-Ti eğe grubunda (1,57 – 1,33 ve 1,63) ve kloroform ve K ve H tipi

eğe grubunda (1,70 – 1,27 ve 1,83) skorlarında artık dolgu maddesi

tespit etmişlerdir, ancak gruplar arasında gözlenen bu farklılıkların

kloroform yardımı ile uygulanan ProFile Ni-Ti eğe yöntemi ile

kloroform yardımı ile uygulanan K ve H tipi eğe yöntemi arasında

istatistiksel olarak anlamlı bir farklılığın bulunmadığını bildirmişlerdir.

Fakat çözücüsüz ProFile Ni-Ti eğe grubu ile kloroform yardımı ile

uygulanan K ve H tipi eğe grubu arasında tüm kanal yüzeyinde ve apikal

kanal bölgesinde istatistiksel olarak anlamlı olduğunu bildirmişlerdir.

Araştırmacılar yaptıkları bu çalışmanın sonucunda ProFile .04 Taper 29

serisi Ni-Ti turla kullanılan eğelerin kloroformla birlikte veya çözücüsüz

olarak tek başlarına kanal dolgularının kök kanallarından

uzaklaştırılmasında uygulanabilecek alternatif bir yöntem olduğunu

savunmuşlardır. Çalışmamızda tüm kanal yüzeylerinin

değerlendirilmesinde EndoREZ kanal patı grubunda Sae-Lim ve ark.

(2000)’nın sonuçlarıyla benzer sonuçlar gözlenmiştir. Fakat AH-Plus ve

RoekoSeal kanal patları gruplarında elde ettiğimiz sonuçlar ile bu

çalışmanın sonuçları arasında ise farklılıklar görülmüştür. Bölgesel

değerlendirmede ise AH-Plus kanal patı grubunun orta kanal bölgesinde,

EndoREZ ve RoekoSeal kanal patı gruplarının apikal kanal

bölgelerinde elde ettiğimiz sonuçlar ile bu çalışmanın sonuçları arasında

92

farklılıklar görülmüştür. Bu farklılıkların farklı yapıda kanal patı

kullanılmasından ve kanallarda kalan artık dolgu maddesini

derecelendirerek saptadıklarından, bizim çalışmamızda olduğu gibi

ayrıntılı bir ölçüm yapmadıklarından kaynaklanmış olabileceği

düşüncesindeyiz.

Barrieshi-Nusair (2002), çalışmasında kök kanallarını gutta-perka ve

Roth’s kanal patı kullanarak lateral kondenzasyon yöntemiyle

doldurmuştur. Kök kanal dolgularının uzaklaştırılmasında ProFile .04

Taper 29 serisi Ni-Ti döner aletleri ile elle kullanılan paslanmaz çelik K

tipi eğeleri kullanarak kök kanal duvarlarının temizliğini

karşılaştırmıştır. Tüm kanal yüzeylerinde kalan artık dolgu maddesini

değerlendirdiğinde, paslanmaz çelik K tipi eğe grubunda % 13,6 ve

ProFile Ni-Ti eğe grubunda ise %15,2 artık dolgu maddesi tespit

etmiştir. Fakat bu iki grup arasında elde edilen farklılıkların istatistiksel

olarak anlamlı olmadığını bildirmiştir. Bizim çalışmamızda da EndoREZ

kanal patı grubunda yöntemler arasındaki farklılıklar istatistiksel olarak

anlamlı bulunmamıştır. Fakat AH-Plus ve RoekoSeal kanal patı

gruplarında ProFile Ni-Ti eğe yöntemi istatistiksel olarak K ve H tipi eğe

yönteminden daha etkili bulunmuştur. Çalışmamızın AH-Plus ve

RoekoSeal kanal patları gruplarında elde ettiğimiz sonuçları ile bu

çalışmanın sonuçları arasında farklılıklar görülmüştür. Bu farklılıkların

farklı yapıda kanal patı kullanılmasından kaynaklanmış olabileceği

düşüncesindeyiz.

Çalışmamız doğrultusunda, kanal dolgusunun kök kanallarından

uzaklaştırılmasında, crown-down tekniği ile kullanılması önerilen ve

turla kullanılan ProFile .04 Taper 29 serisi Ni-Ti eğelerinin, geliştirilmiş

93

fiziksel özellikleri, daha esnek ve kesici oluşları ve artan taper açılarına

sahip olmaları nedeniyle el ile kullanılan kanal eğelerine alternatif olarak

kullanılabileceği düşüncesindeyiz. Yine bu konuda araştırmacılardan

bazıları (Teplitsky ve ark., 1992 ; Hülsmann ve Stotz, 1997) mekanik

aletlerin el aletlerine oranla gutta-perkalı dolguları kaldırmada daha hızlı

olduklarını savunmuşlardır. Yine araştırmacılardan Thompson ve

Dummer (1998) Ni-Ti aletlerde kırık oluşmadığını sadece deformasyon

oluştuğunu bildirmişlerdir. Araştırmamızda her aleti 2 kez kullanmış

olmakla böyle bir olaya rastlanmamıştır.

Çalışmamızda kanal dolgularının kök kanallarından iki farklı yöntemle

uzaklaştırılması sonucunda tüm kanal yüzeylerinin ve koronal, orta ve

apikal kanal bölgelerinin değerlendirilmesi sonucu kök kanallarında

kalan artık dolgu maddesi miktarı en yüksek seviyede AH-Plus ve sırası

ile EndoREZ ve RoekoSeal kanal patı grubunda tespit edilmiştir.

Bulgularımızın istatistiksel sonuçlarına göre, tüm kanal yüzeylerinde

AH-Plus ile EndoREZ kanal patları arasında istatistiksel yönden belirgin

bir farklılık gözlenmemiştir. Ayrıca yine bölgesel olarak da koronal, orta

ve apikal kanal bölgelerinde AH-Plus ile EndoREZ kanal patları arasında

istatistiksel yönden belirgin bir farklılık gözlenmemiştir. Koronal ve

apikal kanal bölgelerinde ise sadece RoekoSeal kanal patı grubunda

istatistiksel olarak belirgin farklılıklar saptanmıştır. Gruplar arasında

gözlenen bu farklılıkların, kullandığımız kanal patlarının farklı fiziksel

ve kimyasal özelliklere sahip olmasından kaynaklandığı

düşüncesindeyiz.

94

Bilindiği üzere patların kök kanallarından uzaklaştırılabilme özelliği

materyalin dentin duvarlarına adaptasyonu, çözünürlük ve sertlik özelliği

ile bağlantılıdır.

Çalışmamızda genel değerlendirmelerde AH-Plus ile görülen başarı

oranı, patın epoxy amin içerikli olması, sert bir kitle şeklinde polimerize

olması (Zmener ve ark., 2005) ve dentine adaptasyonunun kuvvetli

olması dolayısı ile retreatmentta kanal duvarından sökümünün zor

olduğunu bildiren Friedman ve ark. (1992) fikirleri ile uyuşmaktadır.

Araştırmamız bulgularında AH-Plus patını takiben EndoREZ kanal patı

grubunda ikinci derecede en çok artık dolgu maddesine rastlanmıştır.

Sevimay ve Kalaycı (2005), Tay ve ark. (2005) AH-Plus ile EndoREZ’in

adaptasyon özelliği yönünden incelemişler, apikal bölgede AH-Plus

patının EndoREZ patına oranla daha iyi adapte olduğunu EndoREZ de

ise kanal duvarları ile patın arasında boşlukların olduğunu

bildirmişlerdir. Benzer bir çalışmada Eldeniz ve ark. (2005) EndoREZ

patının adaptasyonundaki bu farklılığın uniform ve ufak granüler

yapısına bağlı olduğunu savunmuşlardır.

Çalışmamızın RoekoSeal patı grubunda, tüm kanal yüzeylerinin ve

koronal, orta ve apikal kanal bölgelerinin değerlendirilmesi sonucu AH-

Plus ve EndoREZ kanal patlarına oranla daha az artık dolgu maddesine

rastlanmıştır. Rezin içerikli patlar kök kanal duvarlarına mikromekanik

tutuculuk ve kimyasal bağlanma ile iyi adaptasyon gösterirler (Zmener

ve ark., 2005). RoekoSeal ise polidimetilsilikon bazlı elastomerik bir kök

kanal dolgu patıdır. RoekoSeal kanal patının dentinle arasında kimyasal

bir bağ oluşturmadığı ve kök kanalından sökümünün kolay olduğu

bildirilmiştir. Saleh ve ark. (2003), çeşitli patların dentin tübüllerine

95

penetrasyonunu inceledikleri çalışmalarında AH-Plus patının dentin

tübüllerine penetre olduğunu fakat RoekoSeal patının dentin tübüllerine

penetre olmadığını bildirmişlerdir. RoekoSeal patının AH-Plus patına

göre dentin duvarlarına penetrasyonu daha zayıftır. Bu nedenle AH-

Plus’ın RoekoSeal patına göre kök kanalından sökülmesi daha zordur.

Ørtsavik ve arkadaşları (2001), sertleştikten sonra patların boyutsal

değişikliklerini incelemişlerdir. AH-Plus’ın 4 hafta sonra %0,4 genleşme

gösterdiğini ve 1 yıllık gözlem süresince yavaş fakat sürekli genleşerek

genleşmesinin %1,2’ye çıktığını bildirmişlerdir. RoekoSeal patının ise 4

hafta içinde sadece %0,2 genleşme gösterdiğini ve sonradan stabil hale

geldiğini belirtmişlerdir. Bu da patın dentine adaptasyonunda önemli bir

etkendir.

Erdemir ve ark. (2003), çalışmalarında AH-26, AH-Plus, Diaket,

RoekoSeal, Sankin Apatite Root Sealer, Sealapex ve Sultan kanal

patlarının iki temel gutta-perka çözücüsü kloroform ve halotan ile

çözünürlüklerini incelemişlerdir. AH-Plus kanal patının cam tüpün

duvarlarına iyi yapıştığını ve dolayısıyla hiçbir teknikle 30 dakika süre

ile uzaklaştırılamadığını, RoekoSeal kanal patının ise tüp duvarlarına

yapışmadığını ve bundan dolayı uzaklaştırılmasının çok kolay olduğunu

bildirmişlerdir.

Zmener ve ark. (2005), kök kanallarını gutta-perka ve EndoREZ, AH-

Plus ve Grossman patlarını kullanarak lateral kondenzasyon yöntemi ile

doldurdukları ve kloroform yardımı ile anatomik endodontik teknoloji

(AET) kullanarak kök kanal dolgularını uzaklaştırdıkları çalışmalarında,

kanal yüzeylerinde kalan artık dolgu maddesi miktarını

96

değerlendirmişler, koronal, orta ve apikal olarak EndoREZ kanal patı

grubunda %9,52-10,18 ve 12,01, AH-Plus kanal patı grubunda %8,66-

9,92 ve 12,03 ve Grossman kanal patı grubunda ise %6,83-8,47 ve 10,10

artık dolgu maddesi tespit etmişlerdir. Ancak EndoREZ ve AH-Plus

kanal patı grupları arasında gözlenen bu farklılıkların istatistiksel olarak

anlamlı olmadığını bildirmişlerdir. Bizim çalışmamızda ise AH-Plus

kanal patı grubunda EndoREZ patı grubuna oranla daha fazla artık dolgu

maddesine rastlanmıştır. Ancak gözlenen bu farklılıklar istatistiksel

olarak Zmener ve ark.’nın (2005) çalışmasında olduğu gibi anlamlı

bulunmamıştır.

Kanal dolgu maddelerinin kök kanallarından uzaklaştırılabilme

özelliklerinin bilinmesinin, hekimin endodontik tedavilerde materyal

seçimine karar vermesinde, patın dentine adaptasyonu yönünden önemli

bir etken olduğu düşüncesindeyiz. Kanal patının kök kanalından

uzaklaştırılabilme özelliği, materyalin kanal yüzeylerine adaptasyon

özelliğiyle, çözünürlük ve sertlik özellikleri ile ilgilidir. Kanal patlarının

bu özelliklerinin bilinmesinin klinik açıdan retreatment da başarıyı

arttırmak yönünden önem taşıdığı düşüncesindeyiz.

Değerlendirme yaptığımız tüm gruplarda apikal kanal bölgelerinde,

koronal ve orta kanal bölgelerine oranla daha fazla miktarda artık dolgu

maddesi tespit edilmiştir. RoekoSeal Halotan/ProFile Ni-Ti eğe

grubunun orta ile apikal bölgeleri arasındaki farklılıklar istatistiksel

olarak anlamlı görülmezken diğer tüm gruplardaki farklılıklarda

istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur. Çalışmamızın bulguları

Friedman ve ark. (1992 ve 1993), Sae-Lim ve ark. (2000), Masiero ve

Barletta (2005) ve Zmener ve ark. (2005)’nın bulguları ile uyumlu

97

bulunmuştur. Çalışmamızda koronal bölgede Gates-Glidden frezlerin

kullanılmasının bu bölgenin orta ve apikal bölgelere oranla daha etkili

bir şekilde temizlenmesine neden olduğu düşüncesindeyiz. Ayrıca

koronal ve orta kanal bölgelerine göre daha dar yapıda şekillenen apikal

kanal bölgesinde kanal preparasyonunun diğer bölgeler kadar etkili

olamayacağı ve kanala yerleştirilen halotanın etkisiyle kondenzasyonu

iyi olan apikal kanal bölgesinde gutta-perkanın yumuşayarak kanal

yüzeylerine sıvanmış olabileceği düşüncesindeyiz. Ayrıca koronal, orta

ve apikal kanal bölgelerinde kalan artık dolgu maddesi miktarının

hesaplanmasında yararlandığımız yöntemde, artık dolgu maddesi yüzey

büyüklüğünün kanal yüzey büyüklüğüne oranı göz önüne alındığında,

kanal bölgelerinin yüzey büyüklükleri arasındaki farklılıkların da

sonuçlar üzerine önemli etkisi olduğu düşüncesindeyiz.

Çalışmamızda kanal dolgularının kök kanalından uzaklaştırılması ile

ilgili tüm bulgular değerlendirildiğinde en etkili kanal preparasyonunun

koronal kanal bölgesinde, en az etkili kanal preparasyonunun ise apikal

kanal bölgesinde yapılabildiği gözlenmiştir. Bu da bize tekrarlayan

endodontik tedavilerde apikal kanal bölgesinin yeniden preparasyonunun

önemli olduğunu ve bunun dikkatli bir şekilde yapılmasının klinik

başarının artmasında önemli olduğunu göstermektedir.

Araştırmamız sonuçları doğrultusunda tekrarlayan endodontik tedavilerle

ilgili olarak yapılacak benzer çalışmalarda ve klinik çalışmalarda farklı

kanal patlarının ve farklı kanal dolgusu uzaklaştırma yöntemlerinin

detaylı olarak değerlendirilmesinin yararlı olacağı düşüncesindeyiz.

Yapılan benzer çalışmalarda kanal dolgusu yapıldıktan sonra geçen

bekleme süresinin arttırılmasının klinik yönden dolgunun fiziksel

98

özellikleri açısından faydalı olacağı inancındayız. Ayrıca çalışmamızda

elde ettiğimiz bulgular, iki boyutlu görüntülere dayanılarak elde

edilmiştir. Daha detaylı sonuçlar alabilmek için, kalan artık dolgu

maddesi miktarının bilgisayar ortamında üç boyutlu olarak

hesaplanmasına izin veren programların geliştirilmesinin de yararlı

olacağı düşüncesindeyiz.

99

5. SONUÇ VE ÖNERİLER

AH-Plus, EndoREZ ve RoekoSeal kanal patları kullanılarak yapılan

kanal dolgularının kök kanallarından iki farklı yöntemle (Halotan/K ve H

tipi eğe ve Halotan/ProFile Ni-Ti eğe) uzaklaştırılması sonucunda

kanallarda kalan artık dolgu madde miktarının değerlendirildiği

çalışmamızda aşağıdaki sonuçlar elde edildi:

1. Üç farklı kanal patı kullanılarak doldurulan kök kanallarından dolgu

maddesinin iki farklı yöntemle uzaklaştırılması sonucunda, sadece

RoekoSeal kanal patı grubunun Halotan/ProFile Ni-Ti eğe yönteminde

örneklerimizin sadece ikisinde kanal yüzeyleri tam olarak temizlenmiş

diğer tüm örneklerde kanal yüzeylerinde farklı oranlarda olmak üzere

kalan artık dolgu maddesine rastlanmıştır.

2. Çalışmamızın birinci bölümünde kanal dolgularının kök kanallarından

uzaklaştırılmasında tüm kanal yüzeylerinde kalan artık dolgu maddesi

miktarı en yüksek seviyede sırası ile AH-Plus, EndoREZ ve RoekoSeal

kanal patı grubunda izlenmiştir. Kullandığımız üç farklı kanal patı grubu

arasında gözlenen farklılıklar Halotan/K ve H tipi eğe yönteminde AH-

Plus ve RoekoSeal kanal patları grubunda istatistiksel olarak anlamlı

bulunmuş, Halotan/ProFile Ni-Ti eğe yönteminde ise AH-Plus ve

RoekoSeal ile EndoREZ ve RoekoSeal kanal patları grupları arasında

istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur. Uygulanan her iki yöntemde

AH-Plus ile EndoREZ kanal patı grupları arasındaki farklılıklar ise

istatistiksel yönden anlamlı görülmemiştir.

100

3. Kanal dolgularının kök kanallarından uzaklaştırılmasında uygulanan

yöntemler karşılaştırıldığında, AH-Plus ve RoekoSeal kanal patı

gruplarında Halotan/ProFile Ni-Ti eğe yöntemi istatistiksel yönden daha

fazla etkili olmuştur. EndoREZ kanal patı grubunda ise uygulanan

yöntemler arasındaki farklılık istatistiksel yönden anlamlı

bulunmamıştır.

4. Çalışmamızın ikinci bölümünde kanal dolgularının kök kanalından

uzaklaştırılmasında koronal, orta ve apikal kanal bölgelerinde kalan artık

dolgu maddesi miktarı ise en yüksek seviyede sırası ile AH-Plus,

EndoREZ ve RoekoSeal kanal patı grubunda izlenmiştir. Kullandığımız

üç farklı kanal patı grubu arasında gözlenen farklılıklar koronal kanal

bölgesinde Halotan/ProFile Ni-Ti eğe yönteminde AH-Plus ile

RoekoSeal kanal patı grupları arasında bulunan farklılıklar istatistiksel

olarak anlamlı bulunmuştur. Orta kanal bölgesinde istatistiksel olarak

anlamlı bulunmamıştır. Apikal kanal bölgesinde her iki yöntemde de

RoekoSeal kanal patı grubu ile bulunan farklılıklar istatistiksel olarak

anlamlı bulunmuştur.

5. Kanal dolgularının kök kanallarından uzaklaştırılmasında uygulanan

yöntemler karşılaştırıldığında, AH-Plus kanal patı grubunda orta kanal

bölgesi ile EndoREZ ve RoekoSeal kanal patı gruplarının apikal kanal

bölgelerinde Halotan/ProFile Ni-Ti eğe yöntemi istatistiksel yönden daha

fazla etkili bulunmuştur. AH-Plus kanal patı grubunun koronal ve apikal

kanal bölgeleri ile EndoREZ ve RoekoSeal kanal patlarının koronal ve

orta kanal bölgelerinde uygulanan yöntemler arasında ise istatistiksel

olarak anlamlı bir farklılık gözlenmemiştir.

101

6. Değerlendirme yapılan tüm gruplarda koronal kanal bölgesinde en

düşük seviyede, apikal kanal bölgesinde ise en yüksek seviyede artık

kanal dolgu maddesi gözlenmiştir. Koronal, orta ve apikal kanal

bölgeleri arasında gözlenen bu farklılıklar, RoekoSeal kanal patı

grubunun Halotan/ProFile Ni-Ti eğe yönteminin orta ve apikal kanal

bölgesi haricinde istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur.

Araştırmamızın sonuçlarına göre, klinik uygulamalarda endodontik

tedavinin yenilenmesine karar verildiğinde, eski kök kanal dolgusunun

tamamen uzaklaştırılmasını önermekteyiz. Kanal dolgu maddelerinin

kök kanallarından uzaklaştırılabilme özelliklerinin bilinmesinin, hekimin

endodontik tedavilerde materyal seçimine karar vermesinde önemli bir

etken olacağı düşüncesindeyiz. Bu şekilde retreatmentta ne kadar fazla

pat ve guta-perka kaldırırsak endodontik başarısızlıkların sorumlusu olan

nekrotik doku artıklarını ve bakterileri o kadar çok yok etmemiz

mümkün olacaktır. Ayrıca tekrarlayan endodontik tedavilerde farklı

kanal dolgusu uzaklaştırma yöntemlerinin araştırılmasının, hem

tedavinin başarısı açısından hem de kök kanal dolgularının etkili bir

şekilde ve kısa sürede uzaklaştırılabilmesi için yararlı olacağı

düşüncesindeyiz.

102

ÖZET

Farklı Yeni Kanal Patları ile Uygulanan Endodontik Tedavilerde Retreatment ile İlgili Bir Araştırma Çalışmamızda tekrarlayan endodontik tedavilerde farklı yapıda yeni kanal patlarının (AH-Plus, EndoREZ ve RoekoSeal) kök kanallarından uzaklaştırılabilme özelliklerinin karşılaştırılması, kanal dolgularının kök kanallarından uzaklaştırılmasında uygulanan iki farklı yöntemin (Halotan/K ve H tipi eğe ve Halotan/ProFile Ni-Ti eğe) çeşitli kanal patlarına göre etkinliklerinin incelenmesi ve tüm kanal yüzeyleri ile koronal, orta ve apikal kanal bölgelerinde kalan artık dolgu maddesi miktarının değerlendirilmesi amaçlanmıştır. Araştırmamızda 60 adet çekilmiş keser diş kullanıldı. Kök kanalları 40 no’lu kanal eğesine kadar genişletildikten sonra AH-Plus, EndoREZ ve RoekoSeal kanal patları kullanılarak gutta-perka ile lateral kondenzasyon yöntemi ile dolduruldu. Örnekler 3 ay süreyle 37°C’de %100 nemli ortamda bekletildikten sonra kanal dolgularının uzaklaştırılması amacı ile halotan yardımı ile uygulanan K ve H tipi eğe ve ProFile Ni-Ti eğe yönteminden yararlanıldı. Daha sonra kökler uzunlamasına ikiye ayrılarak stereomikroskop altında incelendi ve görüntülerin fotoğrafları alındı. Elde edilen fotoğraflar bilgisayara aktarılarak Meteksan Sistem ARGE birimi tarafından geliştirilen bir program sayesinde tüm kanal yüzeyinde ve koronal, orta, apikal kanal bölgelerinde kalan artık dolgu maddesi yüzeyinin kanal yüzeyine olan oranı yüzde olarak hesaplandı ve elde edilen değerler istatistiksel olarak değerlendirildi. Bulgularımıza göre iki örnek dışında tüm örneklerde kanal yüzeylerinde kalan artık dolgu maddesi gözlendi. Kanal yüzeylerinde kalan artık dolgu maddesi en fazla miktarda sırası ile AH-Plus, EndoREZ ve RoekoSeal kanal patı grubunda izlendi. Kanal dolgularının uzaklaştırılmasında uyguladığımız iki farklı yöntemin etkinliklerini birbirleri ile karşılaştırıldığımızda, tüm kanal yüzeylerini değerlendirdiğimizde AH-Plus (7,80) ve RoekoSeal (4,83) kanal patı gruplarında, bölgesel olarak değerlendirdiğimizde AH-Plus (7,76) kanal patı grubunda orta kanal bölgesi ile EndoREZ (14,83) ve RoekoSeal (10,14)kanal patı gruplarının apikal kanal bölgelerinde Halotan/ProFile Ni-Ti eğe yöntemi istatistiksel yönden daha fazla etkili bulundu. Ayrıca kanallarda kalan artık dolgu maddesi miktarı en yüksek seviyede apikal, en düşük seviyede ise koronal kanal bölgesinde tespit edildi. Anahtar Kelimeler: AH-Plus, EndoREZ, RoekoSeal, halotan, retreatment, retreatment teknikleri

103

SUMMARY

Retreatment Of Root Canals Obturated in Conjuction With Newly Root Canal Sealers: An Investigation The purpose of this study was to compare the efficacy of two techniques (Halothane/K and H type file and Halothane/ProFile Ni-Ti file on removing newly introduced filling materials (AH-Plus, EndoREZ and RoekoSeal) from root canal. Also, to study the efficacy of remaining materials in coronal, middle, apical thirds and whole root canal surface. 60 extracted human anterior teeth were used in this study. After the root canals were instrumented up to size 40, the root canals were obturated with lateral condensation tecnique using AH-Plus, EndoREZ and RoekoSeal sealers. The samples were stored in 100% humidity and 37ºC for a period of 3 months. Following this period, the root canals were retreated by using K and H-type files and ProFile Ni-Ti files with halothane as a solvent. Root canals were split longitudinally into two parts, examined with stereomicroscope and photographed. The photographs were digitalized by using a scanner attached to a computure with a developed programme. The ratio of the amount of debris of the coronal, middle and apical parts of the canal walls to the root canal surfaces were calculated. The obtained data were submitted for statistical analysis. The results of this study indicate that all the specimens examined showed debris remaining on the canal walls except two specimens. The amount of remaining debris on the canal walls was the highest for AH-Plus followed by EndoREZ and RoekoSeal. When comparing the efficacy of two different methods employed, the remaining material of AH-Plus (7,80) and RoekoSeal (4,83) was highest in whole surfaces. Also AH-Plus (7,76) was highest in middle thirds and EndoREZ (14,83) and RoekoSeal (10,14) were highest in apical third with halothane/ProFile Ni-Ti group. In conclusion, the amount of debris were statistically highest in apical third and lowest in coronal thirds. Key Words: AH-Plus, EndoREZ, RoekoSeal, halothane, retreatment, retreatment techniques

104

KAYNAKLAR

ALAÇAM, T. (2000). Endodonti. 2. Baskı. Barış Yayınları. s.:495-532 ; 451-494 ; 507-509 ; 557

ALLARD, U., ANDERSSON, L. (1992). Exposure of dental personnel to

chloroform in root-filling procedures. Endod Dent Traumatol., 8: 155-159 ATİLLA, O. (2001). Farklı kanal patları ile yapılan endodontik tedavilerde

retreatment ile ilgili bir araştırma. Doktora Tezi. Ankara Üniv. Sağlık Bilimleri Enstitüsü.

BARATTO FILHO, F., FERREIRA, E.L., FARINIUK, L.F. (2002). Efficiency of

the 0,04 taper ProFile during the re-treatment of gutta-percha-filled root canals. Int Endod J., 35: 651-654

BARBAKOW, F.H., CLEATON-JONES, P., FRIEDMAN, D. (1980). An evaluation

of 566 cases of root canal therapy in general dental practice. 2. postoperative observations. J Endod., 6: 485-489

BARBOSA, S.V., BURKARD, D.H., SPÅNGBERG, L.S.W. (1994). Cytotoxic

effects of gutta-percha solvents. J Endod., 20: 6-8 BARRIESHI, K., WILCOX, L., WALTON, R. (1995). Endodontic retreatment:

Effectiveness of nickel titanium rotary instruments versus stainless steel K flex files. J Endod., 21: 235 (Abstract)

BARRIESHI-NUSAIR, K.M. (2002). Gutta-percha retreatment: Effectiveness of

nickel titanium rotary instruments versus stainless steel hand files. J Endod., 28: 454-456

BENDER, I.B., SELTZER, S., TURKENKOPF, S. (1964). To culture or not to

culture? Oral Surg., 18: 527-40 BERTRAND, M.F., PELLEGRINO, J.C., ROCCA, J.P., KLINGHOFER, A.,

BOLLA, M. (1997). Removal of Thermafil root canal filling material. J Endod., 23: 54-57

BETTI, L.V., BRAMANTE, C.M. (2001). Quantec SC rotary instruments versus

hand files for gutta-percha removal in root canal retreatment. Int Endod J., 34: 514-519

BRYNOLF, I. (1967). A histological and roentgenological study of the periapical

region of human upper incisor. Odontol Revy., 18: Suppl 11. In: Seltzer S. (1988). Root canal failures In:Endodontology. 2nd Ed. Philadelphia, Lea&Febier Co., s: 439-470

105

BUENO, C.E.S., VALDRIGHI, L., HIZATUGU, R. (1998). Study of techniques and sealers in endodontic retreatment. J Endod., 24: 295 (Abstract)

CARROTTE, P. (2005). Endodontic problems. Brith Dental J., 198(3): 127-133 CHAILERTVANITKUL, P., SAUNDERS, W.P., MACKENZIE, D. (1996). An

assesment of microbial coronal leakage in teeth root filled with gutta-percha and three different sealers. Int Endod J., 29:387-392

CHUTICH, M.J., KAMINSKI, E.J., MILLER, D.A., LAUTENSCHLAGER, E.P.

(1998). Risk assessment of the toxicity of solvents of gutta-percha used in endodontic retreatment J Endod., 24: 213-216

CRAIG, R.G. (1989). Restorative dental materials. 8th Ed. St Louis. The C.V. Mosby

Co. s.: 547 CRUMP, MC. (1979). Differential diagnosis in endodontic failure. Dent Clin North

Am., 23: 617-635 ENGSTRÖM, B., LUNDBERG, M. (1965). The correlation between positive culture

and the prognosis of root canal therapy after pulpectomy. Odontol Revy 16: 194 in: Seltzer S. (1988). Root canal failures In:Endodontology. 2nd Ed. Philadelphia, Lea&Febier Co., s: 439-470

ERDEMİR, A., ADANIR, N., BELLİ, S. (2003). In vitro evaluation of the dissolving

effect of solvents on root canal sealers. J Oral Sci., 45: 123-126 ELDENİZ, A.U., ERDEMİR, A., BELLİ, S. (2005). Shear bond strength of three

resin based sealers to dentin with and without the smear layer. J Endod., 31: 293-296

FARGE, P., NAHAS, P., BONIN, P. (1998). In vitro study of a Nd:YAG laser in

endodontic retreatment. J Endod., 24: 359-363 FERREIRA, J.J., RHODES, J.S., PITT FORD, T.R. (2001). The efficacy of gutta-

percha removal using ProFiles. Int Endod J., 34: 267-274 FRAJLICH, S.R., GOLDBERG, F., MASSONE, E.J., CANTARINI, C., ARTAZA,

L.P. (1998). Comparative study of retreatment of Thermafil and lateral condensation endodontic fillings. Int Endod J., 31: 354-357

FRIEDMAN, S., STABHOLZ, A. (1986). Endodontic retreatment-Case selection

and technique. Part 1: Criteria for case selection. J Endod., 12: 28-33 FRIEDMAN, S., STABHOLZ, A., TAMSE, A. (1990). Endodontic retreatment-Case

selection and technique. Part 3: Retreatment techniques. J Endod., 16: 543-549

106

FRIEDMAN, S., MOSHONOV, J., TROPE, M. (1992). Efficacy of removing glass ionomer cement, zinc oxide eugenol and epoxy resin sealers from retreated root canals. Oral Surg Oral Med Oral Pathol., 73: 609-612

FRIEDMAN, S., MOSHONOV, J., TROPE, M. (1993). Residue of gutta-percha and

glass ionomer cement sealer following root canal retreatment. Int Endod J., 26: 169-172

FROSTELL,G. (1963). Clinical significance of the root canal culture. In: Grossman

LI (ed): Trannsactions of the Third International Conference on Endodontics. Philadelphia, University of Pennsylvania, p:112

GENÇOĞLU, N., TÜRKMEN, C., AHISKALI, R. (2003). A new silicon-based root

canal sealer (Roekoseal-Automix). J Oral Rehabil., 30: 753-757 GRAHNEN, H., HANSSON, L. (1961). The prognosis of pulp and root canal

therapy. 1. a clinical and radiographic follow-up examination. Odontol Revy 12: 146 in : Seltzer S. (1988). Root canal failures In:Endodontology. 2nd ed. Philadelphia, Lea&Febier Co., s: 439-470

GROSSMAN, L.I., SHEPARD, L.I., PEARSON, L.A. (1964). Roentgenologic and

clinical evaluation of endodontically treated teeth. Oral Surg., 17: 368-74 GUTMANN, J.L., PITT FORD, T.R. (1992). Problem in the assessment of success

and failure. In: Problem Solving in Endodontics, Ed.: Gutmann, J.L., Dumsha, T.C., Lovdahl, P.E., Hovland, E.J. 2nd Ed. St. Louis, C.V. Mosby Co., s.:1-11

HULSMANN, M. (1994). Retreatment decision making by a group of general dental

practitioners in Germany. Int Endod J., 27: 125-132 HULSMANN, M., STOTZ, S. (1997). Efficacy, cleaning ability and safety of

different devices for gutta-percha removal in root canal retreatment. Int Endod J., 30: 227-233

HULSMANN, M., BLUHM, V. (2004). Efficacy, cleaning ability and safety of

different rotary Ni-Ti instruments in root canal retreatment. Int Endod J., 37: 468-476.

HUNTER, K.R., DOBLECKI, W., PELLEU, G.B. (1991). Halothane and eucalyptol

as alternatives to chloroform for softening gutta-percha. J Endod., 17: 310-311 IBARROLA, J.L., KNOWLES, K.I., LUDLOW, M.O. (1993). Retrievability of

Thermafil plastic cores using organic solvents. J Endod., 19: 417-418 IMURA, N., ZUOLO, M.L., KHERLAKIAN, D. (1993). Comparison of endodontic

retreatment of laterally condensed gutta-percha and Thermafil with plastic carriers. J Endod., 19: 609-612

107

IMURA, N., ZUOLO, M.L., FERREIRA, M.O.F., NOVO, N.F. (1996). Effectiveness of the Canal Finder and hand instrumentation in removal of gutta-percha root fillings during root canal retreatment. Int Endod J., 29: 382-386

IMURA, N., KATO, A.S., HATA, G.I., UEMURA, M., TODA, T., WEINE, F.

(2000). A comparison of the relative efficacies of four hand and rotary instrumentation techniques during endodontic retreatment. Int Endod J., 33: 361-366

INGLE, J.I. (1965). Endodontics. Philadelphia, Lea& Febiger, p: 54 JOKINEN, M.A., KOTILAINEN, R., POIKKEUS ,R., SARKKI, L. (1978). Clinical

and radiographic study of pulpectomy and root canal therapy. Scand J Dent Res., 86: 366-373

KARDON, B.P., KUTTLER, S., HARDIGAN, P., DORN, S.O. (2003). An in vitro

evaluation of the sealing ability of a new root-canal-obturation system. J Endod., 29: 658-61.

KAPLOWITZ, G.J. (1991). Evaluation of the ability of essential oils to dissolve

gutta-percha. J Endod., 17: 448-449 KAPLOWITZ, G.J. (1994). Effect of temperature on rectified turpentine oil as a

gutta-percha solvents. J Endod., 20(4): 173 KERSTEN, H.W., MOORER, W.R. (1989). Particles and molecules in endodontic

leakage. Int Endod J., 22:118-124 KETTERL, W. (1963). Histologische untersuchungen an vitalextirpierten zahnen.

Stoma.,16: 85 in : Seltzer S. (1988). Root canal failures In:Endodontology. 2nd Ed. Philadelphia, Lea&Febier Co., s: 439-470

LADLEY, R.W., CAMPBELL, A.D., HICKS, M.L., LI, S.H. (1991) Effectiveness

of halothane used with ultrasonic or hand instrumentation to remove gutta-percha from the root canal. J Endod., 17: 221-224

LANGELAND, K., LIAO, K., PASCON, E.A. (1985). Work-saving devices in

endodontics: Efficacy of sonic and ultrasonic techniques. J Endod., 11: 499-510

LEONARDO, M.R., SILVA, L.A.B., FILHO, M.T., SILVA, R.S., PRETO, S.,

PRETO, R. (1999). Release of formaldehyde by four endodontic sealers. Oral Surg Oral Med Oral Pathol Oral Radiol Endod., 88: 221-225

LEUEBKE, R.G., GLICK, D., INGLE, J.I. (1964). Indications and contraindications

for endodontic surgery. Oral Surg., 18: 97-113

108

LIPSKI, M., WOZNIAK, K. (2003). In vitro infrared thermographic assessment of root surface temperature rises during Thermafil retreatment using system B. J Endod., 29: 413-415

LOVDAHL, P.E, GUTMANN, J.L. (1997). Problem in Nonsurgical Root Canal

Retreatment. In: Problem Solving in Endodontics. Ed.: Gutmann J.L., Dumsha T.C., Lovdahl P.E:, Hovland E.J. 3rd ed. St. Louis: C.V. Mosby Co., s: 157-201

MASİERO, A.V., BARLETTA, F.B. (2005). Effectiveness of different techniques

for removing gutta-percha during retreatment. Int Endod J., 38: 2-7 McDONALD, M.N., VIRE, D.E. (1992). Chloroform in the endodontic operatory. J

Endod., 18: 301-303 MORSE, D.R., ESPOSITO, J.V., PIKE, C., FURST, M.L. (1983). A radiographic

evaluation of the periapical status of teeth treated by the gutta-percha-eucapercha endodontic method: a one-year follow-up study of 458 root canals. Parts II. Oral Surg., 56: 89-96

MORSE, D.R., ESPOSITO, J.V., PIKE, C., FURST, M.L. (1983). A radiographic

evaluation of the periapical status of teeth treated by the gutta-percha-eucapercha endodontic method: a one-year follow-up study of 458 root canals. Parts III. Oral Surg., 56: 190-197

MOSHONOV, J., TROPE, M., FRIEDMAN, S. (1994). Retreatment efficacy 3

months after obturation using glass ionomer cement, zinc oxide-eugenol and epoxy resin sealer. J Endod., 20: 90-92

NICHOLLS, E. (1963). Lateral radicular disease due to lateral branching of the root

canal. Oral Surg., 16: 839-45 ØRSTAVIK, D., NORDAHL, I., TIBBALLS, J.E. (2001). Dimensional change

following setting of root canal sealers materials. Dent Mater., 17: 512-519 ØRSTAVİK, D., PITT FORD, T.R. (2004). Essential Endodontogy. Blackwell

Science Ltd, s: 257-269 OYAMA, K.O.N., SIQUEIRA, E.L., SANTOS, M. (2002). In vitro study of effect of

solvent on root canal retreatment. Braz Dent J., 13: 208-211 PASCON,E., SPÅNGBERG, L.S.W. (1990). In vitro cytotoxicity of root canal

filling materials: 1. gutta-percha. J Endod., 16: 429-33 PECORA J.D., SPANO J.C.E., BARBIN E.L. (1993). In vitro study on the softening

of gutta-percha cones in endodontic retreatment. Braz Dent J., 4: 43-47 PETERSSON, K., HASSELGREN, G., PETERSSON, A., TRONSTAD, L. (1982).

Clinical experience with the use of dentine chips in pulpectomies. Int Endod J., 15:161-167

109

PITT FORD, T.R., RHODES JS. (2002). Root canal retreatment. In: Endodontics Problem-Solving in Clinical Practice.Martin Dunitz Ltd. London s: 137-148

PITT FORD, T.R., MITCHELL P.J.C. (2004). Problems in endodontic treatment. In:

Harty’s Endodontics in Clinical Practice. Ed.: T.R. Pitt Ford. 5th Ed. Wright Elsevier Science Lmt s:237-251

ROWE, A.H.R. (1967). Postextraction histology of root canal resections. Dent Pract

Dent Rec., 17: 343-9 RUDDLE, C.J. (2004). Nonsurgical retreatment. J Endod., 30: 827-845 RUDDLE, C.J. (2002) . Non surgical Endodontic Retreatment. In: Pathways of the

pulp. Ed.: Cohen, S., Burns, R.C. 8 th. ed. St Louis: Mosby s: 875-929 SAE-LIM, V., RAJAMANICKAM, I., LIM, B.K., LEE, H.L. (2000). Enffectiveness

of ProFile .04 taper rotary instruments in endodontic retreatment. J Endod., 26: 100-104

SALEH, I.M., RUYTER, I.E., HAAPASALO, M., ØRSTAVIK, D. (2003).

Adhesion of endodontic sealers: Scanning electron microscopy and energy dispersive spectroscopy. J Endod., 29: 595-601

SCHILDER, H. (1974). Cleaning and shaping the root canal. Dent Clin North Am.,

18: 269-296 SELDEN, H.S. (1974). Pulpo periapical disease: diagnosis and healing. A clinical

endodontic study. Oral Surg Oral Med Oral Pathol., 37: 271-283 SELTZER, S., BENDER, I.B., TURKENKOPF, S. (1963). Factors affecting

successful repair after root canal therapy. J Am Dent Assoc., 67: 651-662 SELTZER, S., TURKEKOPF, S., VITO, A., GREEN, D., BENDER, I.B. (1964). A

histologic evaluation of periapical repair following positive and negative root canal cultures. Oral Surg., 17: 507-32

SELTZER, S., BENDER, I.B., SMITH, J., FREEDMAN, I., NAZIMOV, H. (1967).

Endodontic failures: An analysis based on clinical, roentgenographic and histologic findings. Oral Surg., 23: 500-16

SELTZER, S. (1988). Root canal failures In: Endodontology. 2 nd Ed. Philadelphia,

Lea&Febier Co., s: 439-470 SEVİMAY, S., KALAYCI, A. (2005). Evaluation of apical sealing ability and

adaptation to dentine of two resin-based sealers. J Oral Rehabil., 32: 105-110

SJÖGREN, U., HÄGGLUND, B., SUNDQVIST, G., WING, K. (1990). Factors

affecting the long-term results of endodontic treatment. J Endod., 16: 498-504.

110

SIQUEIRA, J.F., Jr. (2001). Aetiology of root canal teatment failure: why well-treated teeth can fail. Int Endod J., 34: 1-10

SIPERT, C.R., HUSSNE, R.P., NISHIYAMA, C.K., TORRES, S.A. (2005). In vitro

antimicrobial activity of Fill Canal, Sealapex, Mineral Trioxide Aggregate, Portland cement and EndoREZ. Int Endod J., 38: 539-543

SMITH, J.J., MONTGOMERY, S. (1992). A comparison of apical seal: Chloroform

versus halothane-dipped gutta-percha cones. J Endod., 18: 156-160 SPÅNGBERG, L.S.W. (1969). Biological effects of root canal filling materials. II.

Effect in vitro of water-soluble components of root canal filling materials on HeLa cells. Odontol Revy 20:133-45 In: Spångberg, L. (2002) . Instruments, materials and devices. In: Pathways of the pulp. Ed.: Cohen, S., Burns, R.C. 8 th. ed. St Louis: Mosby s: 521-572

STABHOLZ, A., FRIEDMAN, S. (1988). Endodontic retreatment-Case selection

and technique. Part 2: Treatment planning for retreatment. J Endod., 14: 607-614

STABHOLZ, A., FRIEDMAN, S., TAMSE, A. (1991). Endodontic failures and

retreatment. In: Pathways of the Pulp, Ed.: Cohen, S., Burns, R.C. 5 th Ed. St. Louis, C.V. Mosby Co., s.: 738-776

STAMOS, D.E., STAMOS, D.G., PERKINS, S.K. (1988). Retreatodontics and

ultrasonics. J Endod., 14: 39-42 STOCK, C.J.R., NG, Y-L. (2004). Root canal retreatment. In: Endodontics. Ed.:

Stock, C.J.R., Gulabivala, K., Walker, R.T. 3 rd Ed., London, Elsevier Limited. s: 269-278

STRINDBERG, L.Z. (1956). The dependence of the result of pulp therapy on certain

factors. Acta Odontol Scand 14: Suppl 21 In: Seltzer S. (1988). Root canal failures In: Endodontology. 2nd Ed. Philadelphia, Lea&Febier Co., s: 439-470

SWARTZ, D.B., SKIDMORE, A.E., GRIFFIN, J.A.Jr. (1983). Twenty years of

endodontic succes and failure. J Endod., 9: 198-202 TAY, F.R., LOUSHINE, R.J., MONTICELLI, F., WELLER, R.N., BRESCHI, L.,

FERRARI, M., PASHLEY, D.H. (2005). Effectiveness of resin-coated gutta-percha cones and a dual-cured, hydrophilic methacrylate resin-based sealer in obturating root canals. J Endod., 31: 659-664

TEPLITSKY, P.E., RAYNER, D., CHIN, I., MARKOWSKY, R. (1992). Gutta-

percha removal utilizing GPX instrumentation. J Can Dent Assoc., 58: 53-58 TIMPAWAT, S., AMORNCHAT, C., TRISUWAN, W.R. (2001). Bacterial coronal

leakage after obturation with three root canal sealers. J Endod., 27: 36-39

111

THOMPSON, S.A., DUMMER, P.M.H. (1998). Shaping ability of Quantec Series 2000 rotary nickel-titanium instruments in simulated root canals. Part II Int Endod J., 31: 268-274

TULSA DENTAL PRODUCTS (1994). ProFile manufacturer’s instructions for use.

ProFile .04 taper series 29 rotary instruments. Tulsa: Tulsa Dental Products VALOIS, C.R., NAVVARO, M., RAMOS, A.A., DE CASTRO, A.J., GAHYVA,

S.M. (2001). Effectiveness of the ProFile .04 Taper Series 29 files in removal of gutta-percha root fillings during curved root canal retreatment. Braz Dent J., 12: 95-99

VIDUCIC, D., JUKIC, S., KARLOVIC, Z., BOZIC, Z., MILETIC, I., ANIC, I.

(2003). Removal of gutta-percha from root canals using an Nd:YAG laser. Int Endod J., 36: 670-673

WENNBERG, A., ØRSTAVIK, D. (1989). Evaluation of alternatives to chloroform

in endodontic practice. Endod Dent Traumatol., 5: 234-237 WILCOX, L.R. (1989). Endodontic retreatment: ultrasonics and chloroform as the

final step in reinstrumentation. J Endod., 15: 125-128 WILCOX, L.R. (1993). Thermafil retreatment with and without chloroform solvent

J Endod., 19: 563-566 WILCOX, L.R. (1995). Endodontic retreatment with halothane versus chloroform

solvent J Endod., 21: 305-307 WONG, R. (2004). Conventional endodontic failure and retreatment. Dent Clin N.

Am., 48: 265-289 WOURMS, D.J., CAMPBELL, A.D., HICKS, M.L., PELLEU, G. B. (1990).

Alternative solvents to chloroform for gutta-percha removal. J Endod., 16: 224-226

ZMENER, O. (2004). Tissue response to a new methacrylate-based root canal sealer:

Preliminary observations in the subcutaneous connective tissue of rats. J Endod., 30: 348-351

ZMENER, O., BANEGAS, G., PAMEIJER, C.H. (2005). Efficacy of an automated

instrumentation technique in removing resin-based, zincoxide and eugenol endodontic sealers when retreating root canals : An in vitro study. Endod Prac., 8: 29-33

ZUOLO, M.L., KHERLAKIAN, D., IMURA, N. (1996). Effectiveness of nickel

titanium rotary and hand instrumentation in endodontic retreatment. J Endod., 22: 209 (Abstract)

112

ÖZGEÇMİŞ

I- Bireysel Bilgiler

Adı: Vural

Soyadı: Haliloğlu

Doğum yeri ve tarihi: İskeçe- 1976

Uyruğu: TC

Medeni durumu: Evli

İletişim adresi ve telefonu: Refik Belendir sok. 22/3

Aşağı Ayrancı / ANKARA

Tel: +90 312 4673013

II- Eğitimi

A.Ü. Diş Hekimliği Fakültesi –1999 Yeşilköy 50. Yıl Lisesi- 1994 Şile 50. Yıl Lisesi-1991 Yunanistan (ilkokul)- 1988 Yabancı dili: İngilizce Yunanca