farkli yen İ kanal patlari İle uygulanan endodont...
TRANSCRIPT
i
TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANKARA ÜNİVERSİTESİ
SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ
FARKLI YENİ KANAL PATLARI İLE UYGULANAN
ENDODONTİK TEDAVİLERDE RETREATMENT İLE İLGİLİ
BİR ARAŞTIRMA
Vural HALİLOĞLU
ENDODONTİ ANABİLİM DALI
DOKTORA TEZİ
DANIŞMAN
Prof. Dr. Dilek DALAT
2006-ANKARA
ii
Ankara Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü
Endodonti Doktora Programı
çerçevesinde yürütülmüş olan bu çalışma, aşağıdaki jüri tarafından Doktora Tezi olarak kabul edilmiştir.
Tez Savunma Tarihi: 22/ 02/ 2006
Prof. Dr. Lale ZAİMOĞLU Ankara Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi
Endodonti Anabilim Dalı
Prof. Dr. Dilek DALAT Ankara Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi
Endodonti Anabilim Dalı
Prof. Dr. Bade SONAT Ankara Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi
Endodonti Anabilim Dalı
Prof. Dr. Bahar ÖZÇELİK Hacettepe Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi
Endodonti Anabilim Dalı
Prof. Dr. Ahmet SERPER Hacettepe Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi
Endodonti Anabilim Dalı
iii
İÇİNDEKİLER
Kabul ve Onay ii İçindekiler iii Önsöz v Simgeler ve Kısaltmalar vi Şekiller vii Resimler viii Çizelgeler ix 1. GİRİŞ 1 1.1. Kanal Tedavisinde Başarısızlık Nedenleri 2 1.1.1. Kanal Tedavisinde Başarısızlığa Neden Olan Faktörler 3 1.1.2. Endodontik Başarısızlık Kriterleri 4 1.1.2.1. Klinik Kriterler 4 1.1.2.2. Radyografik Kriterler 5 1.1.2.3. Histolojik Kriterler 7 1.1.3. Endodontik Tedavi Sonrası Başarısızlık ve Zaman Süreci7 1.2. Başarısız Olmuş Kök Kanal Tedavilerinin
Yenilenmesinde Göz Önüne Alınması Gerekli Faktörler 9 1.2.1. Retreatment Uygulanabilecek durumlar 9 1.2.2. Retreatmentı Etkileyen Faktörler 10 1.2.3. Retreatmentta Vaka Seçimi 11 1.3. Retreatmentta Tedavinin Planlanması 12 1.3.1. Retreatmentta Koronal Restorasyonların
Uzaklaştırılması 12 1.3.2. Retreatmentta Patların ve Simanların Uzaklaştırılması 13 1.3.2.1. Yumuşak Kanal Patlarının Kök Kanallarından
Uzaklaştırılması 13
1.3.2.2. Sert Kanal Patlarının Kök Kanallarından Uzaklaştırılması 14
1.3.3. Gutta-Perkanın Kök Kanalından Uzaklaştırılması 15 1.3.3.1. Gutta-Perkanın Kök Kanalından Yumuşatılarak
Uzaklaştırılması 15 1.3.3.2. Gutta-Perkanın Kök Kanalından Katı Formda
Uzaklaştırılması 21
1.3.4. Retreatmentta Kırık Kanal Aletlerinin Kök Kanallarından Uzaklaştırılmaları 21
iv
1.3.5. Retreatmentta Dentin Debrislerinin ve Basamakların Uzaklaştırılması 22 1.5. Çalışmamızda Kullandığımız Kanal Patları 23 1.6. Konu ile İlgili Yapılmış Çalışmalar 26 1.7. Amaç 33 2. GEREÇ VE YÖNTEM 34
2.1. Örneklerin Seçilmesi ve Hazırlanması 34 2.2. Kök Kanallarının Preparasyonu ve Doldurulması 34 2.3. Kök Kanallarının Yeniden Preparasyonu 37 2.4. Yeniden Preparasyon Sonrası Kök Kanallarının
İncelenmesi 39 2.5. Sonuçların İstatistiksel Yöntemlerle Değerlendirilmesi 42 3. BULGULAR 43 3.1. Tüm Kanal Yüzeylerinin Değerlendirilmesi 55 3.1.1. Uygulanan Yöntemlere Ait Bulgular 56 3.1.1.1. Halotan/K ve H Tipi Eğe Yöntemine Ait Bulgular 57 3.1.1.2. Halotan/ProFile Ni-Ti Eğe Yöntemine Ait Bulgular 58 3.1.2. Kullanılan Kanal Patlarına Ait Bulgular 60 3.1.2.1. AH-Plus Kanal Patı Grubuna Ait Bulgular 60 3.1.2.2. EndoREZ Kanal Patı Grubuna Ait Bulgular 61 3.1.2.3. RoekoSeal Kanal Patı Grubuna Ait Bulgular 61 3.2. Bölgesel Kanal Yüzeylerinin Değerlendirilmesi 63 3.2.1. Halotan/K ve H Tipi Eğe Yöntemine Ait Bulgular 65 3.2.2. Halotan/ProFile Ni-Ti Eğe Yöntemine Ait Bulgular 66 3.2.3. Kullanılan Kanal Patlarına Ait Bulgular 68 3.2.3.1. AH-Plus Kanal Patı Grubuna Ait Bulgular 69 3.2.3.2. EndoREZ Kanal Patı Grubuna Ait Bulgular 69 3.2.3.3. RoekoSeal Kanal Patı Grubuna Ait Bulgular 70 3.2.4. Koronal, Orta ve Apikal Kanal Bölgelerine Ait Bulgular 71 4. TARTIŞMA 75 5. SONUÇ VE ÖNERİLER 99 ÖZET 102 SUMMARY 103 KAYNAKLAR 104 ÖZGEÇMİŞ 112
v
ÖNSÖZ
Doktora eğitimim ve tez çalışmalarım süresince ilgisini ve desteğini daima hissettiğim, mesleki bilgi ve tecrübeleriyle eğitimimde ve çalışmalarımda beni yönlendiren değerli hocam, tez danışmanım Sayın Prof. Dr. Dilek DALAT’a, öğretimime başladığım andan itibaren bana her türlü emeği geçen Endodonti Anabilim Dalı Başkanı Sayın Prof. Dr. Lale ZAİMOĞLU’na, Endodonti Anabilim Dalı öğretim üyelerine, Dt. Ömer BİLİCİ’ye, araştırma görevlisi ve doktora öğrencisi arkadaşlarıma şükranlarımı sunarım. Deneysel çalışmalarımda ve bulgularımın değerlendirilmesinde her türlü yardımı esirgemeyen fakültemiz Protetik Diş Tedavisi Anabilim Dalına, Meteksan Sistem ARGE Grubuna ve Hacettepe Üniversitesi İstatistik Bölümüne teşekkür ederim.
Eğitim sürecim boyunca sevgilerini, maddi ve manevi desteklerini sürekli yanımda hissettiğim annem Sayın Fatma HAKKIOĞLU’na, babam Sayın Halil HAKKIOĞLU’na, abim Sayın Varol HALİLOĞLU’na ve ailesine sonsuz teşekkürlerimi sunarım.
Son olarak doktora eğitimim ve tez çalışmamın her aşamasında gösterdikleri özveri ve katkılarından dolayı eşim Sayın Dt. Aylin ALİ HALİLOĞLU’na ve oğlum Efe HALİLOĞLU’na teşekkürlerimi sunarım.
vi
SİMGELER VE KISALTMALAR DİZİNİ
°C Santigrat Derece cm Santimetre ml Mililitre mm Milimetre mm2 Milimetre kare NaOCl Sodyum hipoklorit Ni-Ti Nikel titanyum % Yüzde No Numara ark Arkadaşları rpm Revolution per minute
vii
ŞEKİLLER
Şekil 2.1.: Kanal yüzeyinde kalan artık dolgu maddesi miktarının hesaplanması 41
Şekil 3.1.: Tüm kanal yüzeylerinin temizlenmesinin değerlendirilmesi sonucunda elde edilen değerlerin grafik görüntüsü 47
Şekil 3.2.: Koronal kanal yüzeylerinin temizlenmesinin değerlendirilmesinin sonucunda elde edilen değerlerin grafik görüntüsü 47
Şekil 3.3.: Orta kanal yüzeylerinin temizlenmesinin değerlendirilmesinin sonucunda elde edilen değerlerin grafik görüntüsü 48
Şekil 3.4.. Apikal kanal yüzeylerinin temizlenmesinin değerlendirilmesinin sonucunda elde edilen değerlerin grafik görüntüsü 48
viii
RESİMLER
Resim 2.1.: Çalışmamızda kullandığımız AH-Plus kanal dolgu maddesi 35
Resim 2.2: Çalışmamızda kullandığımız EndoREZ kanal dolgu maddesi 36
Resim 2.3.: Çalışmamızda kullandığımız RoekoSeal kanal dolgu maddesi 36
Resim 2.4.: Çalışmamızdaki örneklere ait kesitler 39 Resim 3.1.: AH-Plus Halotan/K ve H-tipi eğe grubuna ait çalışma
örneği 49 Resim 3.2.: AH-Plus Halotan/ProFile Ni-Ti grubuna ait çalışma
örneği 50 Resim 3.3.: EndoREZ-Halotan/K ve H grubuna ait çalışma
örneği 51 Resim 3.4.: EndoREZ-Halotan/ProFile Ni-Ti grubuna ait çalışma
örneği 52 Resim 3.5.: RoekoSeal-Halotan/K ve H grubuna ait çalışma
örneği 53 Resim 3.6.: RoekoSeal-Halotan/ProFile Ni-Ti grubuna ait çalışma
örneği 54
ix
ÇİZELGELER
Çizelge 3.1.: Üç farklı kanal patı kullanılarak doldurulan kök kanallarından dolgu maddesinin Halotan/K ve H tipi eğe yöntemi ve Halotan/ProFile Ni-Ti eğe yöntemi uygulanarak uzaklaştırılması sonucunda tüm kök kanal yüzeyinde kalan dolgu miktarının yüzde olarak ortalaması değerleri 44
Çizelge 3.2.: Üç farklı kanal patı kullanılarak doldurulan kök
kanallarından dolgu maddesinin Halotan/K ve H tipi eğe yöntemi uygulanarak uzaklaştırılması sonucunda bölgesel olarak kök kanal yüzeylerinde kalan dolgu miktarının yüzde olarak ortalama değerleri 45
Çizelge 3.3.: Üç farklı kanal patı kullanılarak doldurulan kök
kanallarından dolgu maddesinin Halotan/ProFile Ni-Ti eğe yöntemi uygulanarak uzaklaştırılması sonucunda bölgesel olarak kök kanal yüzeyinde kalan dolgu miktarının yüzde olarak ortalama değerleri 46
Çizelge 3.1.1.: Tüm kanal yüzeylerinin değerlendirilmesi sonucunda
elde edilen değerlerin normal dağılıma uygunluğunun değerlendirildiği Shapiro-Wilk testi sonuçları 55
Çizelge 3.1.2.: Tüm kanal yüzeylerinin değerlendirilmesi sonucunda
elde edilen ortalama değerler 56 Çizelge 3.1.1.1.1: Halotan/K ve H tipi eğe yöntemine ait bulgular ve
Kruskal-Wallis testi sonuçları 57 Çizelge 3.1.1.1.2: Halotan/K ve H tipi eğe yöntemine göre gruplar
arasında gözlenen istatistiksel farklılıkların hangi gruplardan kaynaklandığının tespit edilmesinde kullanılan Mann-Whitney U testi sonuçları 58
Çizelge 3.1.1.2.1: Halotan/ProFile Ni-Ti eğe yöntemine ait bulgular ve
Kruskal-Wallis testi sonuçları 59 Çizelge 3.1.1.2.2: Halotan/ProFile Ni-Ti eğe yöntemine göre gruplar
arasında gözlenen istatistiksel farklılıkların hangi
x
gruplardan kaynaklandığının tespit edilmesinde kullanılan Mann-Whitney U testi sonuçları 59
Çizelge 3.1.2.1.: AH-Plus kanal patı grubuna ait bulgular ve Mann-
Whitney U testi sonuçları 60 Çizelge 3.1.2.2.: EndoREZ kanal patı grubuna ait bulgular ve Mann-
Whitney U testi sonuçları 61 Çizelge 3.1.2.3.: RoekoSeal kanal patı grubuna ait bulgular ve Mann-
Whitney U testi sonuçları 62 Çizelge 3.2.1.: Kanal yüzeylerinin bölgesel değerlendirilmesi
sonucunda elde edilen değerlerin normal dağılıma uygunluğunun değerlendirildiği Shapiro-Wilk testi sonuçları 63
Çizelge 3.2.2.: Kanal yüzeylerinin bölgesel değerlendirilmesi
sonucunda elde edilen ortalama değerler 64 Çizelge 3.2.1.1.: Halotan/K ve H tipi eğe yöntemine ait bulgular ve
Kruskal-Wallis testi sonuçları 65 Çizelge 3.2.1.2.: Halotan/K ve H tipi eğe yöntemine göre gruplar
arasında apikal bölgede gözlenen istatistiksel farklılıkların hangi gruplardan kaynaklandığının tespit edilmesinde kullanılan Mann-Whitney U testi sonuçları 66
Çizelge 3.2.2.1.: Halotan/ProFile Ni-Ti eğe yöntemine ait bulgular ve
Kruskal-Wallis testi sonuçları 67 Çizelge 3.2.2.2.: Halotan/ProFile Ni-Ti eğe yöntemine göre gruplar
arasında koronal bölgede gözlenen istatistiksel farklılıkların hangi gruplardan kaynaklandığının tespit edilmesinde kullanılan Mann-Whitney U testi sonuçları 67
Çizelge 3.2.2.3.: Halotan/ProFile Ni-Ti eğe yöntemine göre gruplar
arasında apikal bölgede gözlenen istatistiksel farklılıkların hangi gruplardan kaynaklandığının tespit
xi
edilmesinde kullanılan Mann-Whitney U testi sonuçları 68
Çizelge 3.2.3.1.: AH-Plus kanal patı grubuna ait bulgular ve Mann-
Whitney U testi sonuçları 69 Çizelge 3.2.3.2.: EndoREZ kanal patı grubuna ait bulgular ve Mann-
Whitney U testi sonuçları 70 Çizelge 3.2.3.3.: RoekoSeal kanal patı grubuna ait bulgular ve Mann-
Whitney U testi sonuçları 71 Çizelge 3.2.4.1.: AH-Plus Halotan/K ve H tipi eğe (1. grup) grubuna
ait bulgular ve Kruskal-Wallis testi sonuçları 72 Çizelge 3.2.4.2.: AH-Plus Halotan/ProFile Ni-Ti eğe (2. grup) grubuna
ait bulgular ve Kruskal-Wallis testi sonuçları 72 Çizelge 3.2.4.3.: EndoREZ Halotan/K ve H tipi eğe (3. grup) grubuna
ait bulgular ve Kruskal-Wallis testi sonuçları 73 Çizelge 3.2.4.4.: EndoREZ Halotan/ProFile Ni-Ti eğe (4. grup)
grubuna ait bulgular ve Kruskal-Wallis testi sonuçları 73
Çizelge 3.2.4.5.: RoekoSeal Halotan/K ve H tipi eğe (5. grup) grubuna
ait bulgular ve Kruskal-Wallis testi sonuçları 73 Çizelge 3.2.4.6.: RoekoSeal Halotan/ProFile Ni-Ti eğe (6. grup)
grubuna ait bulgular ve Kruskal-Wallis testi sonuçları 74
Çizelge 3.2.4.7.: Tüm gruplarda koronal, orta ve apikal kanal bölgeleri
arasında gözlenen istatistiksel farklılıkların hangi bölümlerden kaynaklandığının tespit edilmesinde kullanılan Mann-Whitney U testi sonuçları 74
1
1. GİRİŞ
Kök kanal tedavisinin amacı, kök kanal sisteminin temizlenmesi, orijinal
formuna uygun olarak şekillendirilmesi, dezenfeksiyonu ve uygun bir
dolgu maddesi ile hermetik olarak doldurulmasıdır (Schilder, 1974).
Kök kanal dolgusu, hem koronal hem de apikalde kök kanal sistemini
hermetik olarak doldurarak, oral kavitedeki mikroorganizma ve
toksinlerinin kök kanalından periradiküler dokulara penetrasyonunu
engellemelidir. Mikroorganizma ve ürünlerini içeren doku sıvılarının
periradiküler dokulara ulaşması endodontik başarısızlığa neden
olmaktadır. Ayrıca apikal tıkama yetersiz olduğunda periradiküler doku
sıvıları apikal foramen yolu ile kanal içine sızar. Doku sıvılarının kanala
sızması kök kanalında kalan mikroorganizmalar için besin kaynağı
oluşturmaktadır. Bu nedenle kök kanalının hermetik olarak doldurulması
endodontik tedavide, enfeksiyonun önlenmesi ve kontrol edilmesinde
büyük rol oynamaktadır (Kertsen ve Moorer, 1989; Chailertvanitkul ve
ark., 1996; Timpawat ve ark., 2001).
Kök kanal tedavisi esnasında, genellikle iatrojenik olarak basamak
oluşumu, perforasyonlar, alet kırılmaları, kök kanalının eksik veya taşkın
olarak doldurulması, yetersiz kondenzasyon, tedavi edilemeyen yan
kanallar gibi nedenler tedavinin başarısızlığına yol açmaktadır (Crump,
1979).
2
Endodontik tedavi başarısızlıkla sonuçlandığında endodontik tedavinin
yenilenmesi, apikal cerrahi veya dişin çekimi olmak üzere üç seçenek
vardır (Hülsmann, 1994).
Günümüzde başarısız olan kök kanal tedavisinin yenilenmesi yani
retreatment cerrahi yöntemlere tercih edilmektedir. Bunun nedenleri
arasında, tedavi esnasındaki başarısızlık nedenlerinin ortadan
kaldırılması amacıyla, yeni enstrümanlar ve tekniklerdeki yeni
gelişmeler yer almaktadır (Masiero ve Barletta, 2005).
1.1. Kanal Tedavisinde Başarısızlık Nedenleri
Klinik prensiplere bağlı olarak aseptik ortamda yapılan kanal
tedavilerinin başarılı olma olasılığı oldukça yüksektir. Başarı oranı
%85-90 arasındadır. Diğer tarafta pulpa nekrozu ve apikal periodontitisli
vakalarda başarısızlık oranı % 86’dır. Apikal lezyonlu dişlerde ise başarı
oranı %62’dir. Apikal periodontitis gözlenmeyen dişlerdeki
retreatmentta başarı oranı ise %89-100 arasında değişmektedir. Bu
dişlerde, retreatment normal tedavilere göre daha yüksek bir başarı
oranına sahiptir, çünkü bu dişlerde kök kanalları enfekte değildir.
(Ørstavik ve Pitt Ford, 2004, s: 257-269).
Kök kanal tedavisinin başarısızlığından yada mikroorganizmalardan
oluşan apikal sızıntı, enfeksiyonlara neden olmaktadır. Özellikle gram
(+) fakültatif bakteriler ve enterecoccus faecalis gibi mikroorganizmalara
kanal tedavisinin başarısızlıkla sonuçlandığı vakalarda sıklıkla
rastlanmaktadır (Stock ve Ng, 2004, s: 269-278).
3
Araştırmalar göstermiştir ki, başarısız kök kanal tedavisi vakalarında,
retreatmentın periapikal cerrahi tedavisine göre başarı oranı %24 daha
fazladır (Alaçam, 2000, s: 557; Ørstavik ve Pitt Ford, 2004, s: 257-269).
1.1.1. Kanal Tedavisinde Başarısızlığa Neden Olan Faktörler
-Enfeksiyon
-Dentikeller ve kırık aletler
-Tedavi edilmeyen kanallar
-Kalsifiye kanallar
-Fazla kanama
-Mekanik irritanlar
-Kimyasal irritanlar
-Taşkın kanal dolgu maddeleri
-Morfolojik bilgi yetersizliği
-Mekanik perforasyonlar
-Kök fraktürleri
-Periodontal hastalıklar
-Kistler
-Yabancı doku reaksiyonları
-Mikrosızıntı
-Yetersiz kemomekanik preparasyon
-Steril olmayan ortamda çalışma
-Morfolojik bozukluklar
-Eğri kanallar
-Kök kanalının doldurulması sırasında yapılan hatalar
Bu gibi vakalarda etken belirlenerek kanal tedavisinin yenilenmesine
karar verilmekte ve başarıyla uygulanmaktadır. Ancak kistler,
4
ekstraradiküler bakteriler ve taşkın dolgu maddeleri periapikal cerrahi ile
düzeltilebilmektedir (Seltzer , 1988, s: 439-470; Stabholz ve Friedman,
1988; Lovdahl ve Gutmann, 1997, s: 157-201; Ørstavik ve Pitt Ford;
2004, s: 257-269; Stock ve Ng, 2004, s: 269-278; Wong, 2004).
Yapılan araştırmalara göre bazı faktörler kanal tedavisinde başarıyı
olumlu veya olumsuz etkileyebilmektedir :
-Dolgu maddesi genleşmesi
-Dolgu maddesi kalitesi
-Vaka seçimi
-Kök anatomisi
-Temizleme ve şekillendirme
-Periapikal patoloji
-İatrojenik faktörler
-Kanal dolgusunun uzunluğu
-Koronal bakteriyel sızıntı
Hastanın yaşının, cinsiyetinin ve dişin lokalizasyonunun başarısızlıktaki
rolü tespit edilememiştir (Wong, 2004).
1.1.2. Endodontik Başarısızlık Kriterleri
1.1.2.1. Klinik Kriterler
Radyografik olarak periapikal lezyona ve enfeksiyona rağmen
endodontik tedavide başarı elde edilebilir. Endodontik tedavinin başlıca
amacı bir dişin fonksiyonunu görebilmesi için ağızda tutulmasıdır.
5
Klinik olarak başarısızlık durumları:
-Rahatsızlık hissi
-Şişlik
-Sinüzit
-Enfeksiyon
-Perküsyon
-Palpasyon
-Mobilite
-Basınç ve dolgunluk hissi
-Fistül oluşumu
-Periodontal rahatsızlık (Seltzer, 1988, s: 439-470).
1.1.2.2. Radyografik Kriterler
Radyografik olarak başarı kriterleri:
-Periodontal aralığın normal genişlikte olması (<1mm)
-Önceki periapikal lezyon görüntüsünün ortadan kalkmış olması
-Komşu dişlerle lamina dura görüntüsünün aynı olması
-Rezorpsiyon gözlenmemesi
-Kanal boşluğu içerisinde kanal dolgusunun eksiksiz gözlenmesi
Radyografik olarak başarısızlık kriterleri:
-Periodontal aralığın aşırı genişlemesi (>2mm)
-Periapikal lezyonun iyileşmesinde osseoz yapının oluşmaması yada
lezyonun genişlemesi
6
-Yeni lamina dura oluşumundaki eksiklik
-Periapikal bölgede önceden var olmayan osseoz radyolusens alanların
gözlenmesi
-Kanal dolgusunda önemli boşlukların varlığı
-Kanal dolgusunun aşırı taşkın yapılması
-İlerleyen rezorpsiyonun tam olarak teşhis edilmesi (Gutmann ve Pitt
Ford, 1992, s: 1-11).
Bazı araştırıcılara göre, başarısızlığın göstergesi tedavi öncesi
gözlenmeyen, yada tedavi sonrası hacimsel olarak büyüdüğü gözlenen
radyografik apikal radyolusensilerdir (Seltzer ve ark., 1963; Bender ve
ark., 1964; Leuebke ve ark., 1964).
Bazı hekimlere göre kanal tedavisinin başarısı, periapikal alandaki
enfeksiyonun tamamen kaybolması ve periodontal ligamentin uygun
kalınlıkta olmasına bağlanmıştır (Strindberg, 1956; Grahnen ve Hansson,
1961; Frostell, 1963; Nicholls, 1963).
Periapikal enfeksiyonun azaldığı fakat tamamen yok olmadığı
durumlarda kök kanal tedavisinin başarısı belirsiz yada kuşkulu olarak
değerlendirilmiştir (Strindberg, 1956; Grahnen ve Hansson, 1961;
Nicholls, 1963; Grossman ve ark., 1964).
Grahnen ve Hansson’ın (1961) araştırmalarına göre endodontik tedavi
yapılan 1277 dişte başarısızlık oranı %12’dir. Bu oranın %5-6’sı
belirsizlik sınıfına giren dişlerdir. Jokinen ve ark.’na (1978) göre 2459
dişin %53’ü başarıyla tedavi edilmiştir. Swartz ve ark.’na (1983) göre
1770 tedavi edilen dişin %89,66’sı başarılı olmuştur. Barbakow ve
7
ark.’nın (1980) araştırmalarına göre 566 vakanın %87,4’ü başarılı
olmuştur. Petersson ve ark. (1982) 118 dişin %92,2’si, Morse ve ark.
(1983) ve Ingle’la (1965) göre tüm kanal tedavisi yapılan dişlerin %94,5-
95,5’i başarılı olmuştur.
1.1.2.3. Histolojik Kriterler
Histolojik olarak apsede, kemik ile periodontal ligament yıkımı mevcut
ise endodontik tedavinin başarısı düşmektedir. Brynolf (1967) 119
endodontik tedavili anterior dişleri histolojik olarak incelediğinde sadece
% 7’sinde tam bir iyileşme tespit etmiştir.
Periapikal dokularda uzun süreli kronik enflamasyon görülebilir ve bu
olay ağrısız, semptomsuz görülebildiği gibi ağrı ve radyografik bulgu
eşliğinde de gözlenebilir. Diğer bir değişle tedavi klinik olarak başarılı
görülsede, histolojik olarak lezyon var olabilir (Seltzer ve ark., 1964 ve
1967; Rowe, 1967).
1.1.3. Endodontik Tedavi Sonrası Başarısızlık ve Zaman Süreci
Seltzer ve ark. (1967), kanal tedavili dişlerde başarısızlığın 10 yıl ve
daha uzun sürede görüldüğünü bildirmişlerdir. Çalışmalar göstermiştir ki
tedavi tamamlandıktan 24 ay sonra başarısızlık görülmesi çoğunluktadır,
yine bazıları 10 yıl sonra, daha azı da 10 yıldan daha uzun bir süre sonra
dahi görülmektedir (Strindberg, 1956).
8
Strindberg (1956), Grahnen ve Hansson (1961), Ketterl (1963),
Engström ve Lundberg’e (1965) göre endodontik tedavileri tamamlanmış
dişlerin radyografik değerlendirilmesi en az 4-5 yıl sonra yapılabilir.
Bununla birlikte uzun dönem radyografik takipler periapikal dokuların
durumu hakkında bilgi vermeyebilir. Kemik kaybı olan dişlerde iyileşme
radyografik olarak ilk 6 ayın sonunda izlenir (Seltzer ve ark., 1963), 2
yılın sonunda ise daha belirgin iyileşme gözlenir (Bender ve ark., 1964).
Kemik kaybı olmayan dişlerde ise bunun tam tersi bir durum söz
konusudur. Yani, 2 yılın sonu ile 6 ay sonundaki yüzdeler
karşılaştırıldığında daha yüksek başarısızlık oranı vardır. Kemik kaybı
olmayan dişlerde 2 yıllık takip, 6 aylık takipten daha iyi sonuç verir.
Fakat kemik kaybı olan dişler için 6 aylık kontrol dönemi yeterlidir
(Seltzer, 1988, s: 439-470).
Daha önceden yapılmış bir kök kanal tedavisinin başarısız olduğu
durumlarda, prognozu etkileyen genel ve lokal faktörler göz önüne
alınarak retreatment uygulamasının endike olabileceği düşünülmelidir
(Stock ve Ng, 2004, s: 269-278).
Başarısızlığın birinci nedeni debrislerden tamamen arındırılmamış kök
kanal sisteminin irritan içeriğidir. Bunun dışında kanalın üç boyutlu
olarak yetersiz doldurulması, sadece patlar veya medikamanların
kullanıldığı tamamlanmamış ve eksik dolgular, taşkın dolgular veya
iyileşmeyi engelleyen bir kist varlığı da başarısızlık oranını artırmaktadır
(Lovdahl ve Gutmann, 1997, s: 157-201).
Bu tür başarısızlıkların tedavisinde en çok uygulanan yöntem
retreatment’tır. Retreatment yani, yeniden tedavi kök kanal içeriğinin
9
tamamen boşaltılıp uzaklaştırılmasıdır. Uygulanan işlem sonucu kök
kanal dolgu maddeleri ve gutta perka kök kanal boşluğundan tamamen
uzaklaştırılır. Mekanik yöntemlerle birlikte, irrigasyon solüsyonları ve
medikamanlar kullanılarak enfekte kök kanalları temizlenir. Daha sonra
kök kanalları hermetik olarak doldurulur (Pitt Ford ve Rhodes, 2002, s:
137-148).
1.2. Başarısız Olmuş Kök Kanal Tedavilerinin Yenilenmesinde Göz
Önüne Alınması Gerekli Faktörler
Retreatment uygulanacak dişte birkaç soru sorulmalıdır.
-Sadece radyografik olarak yetersiz olan kanal dolgusu için retreatment
yapılmalı mı?
-Kanal tedavisini düzeltmek için çok iyi bir restorasyona zarar verilmeli
mi?
-Bazı vakalarda başarısızlık belirtisi yok iken yapılacak tedaviden
beklenebilecek başarı nedir?
-Hasta tatmin edilebilecek mi?
Bunlar düşünüldüğünde retreatmentta karar vermek zorlaşabilir buda
başarıyı etkiler (Friedman ve Stabholz, 1986).
1.2.1. Retreatment Uygulanabilecek Durumlar
-Kanal dolgusu iyi yapılmamışsa
-Kanal dolgusu iyi yapılmış fakat kanal dolgusu 30 günden fazla tükrük
ile kontamine olmuş ise
10
-Kanal dolgusu 4 yıl önce yapılmış ve radyografide radyolüsent lezyona
sahip ise
-Yeni oluşmakta olan radyolüsent bir görüntü varsa
-Periradiküler radyolüsentliğe sahip genişlemekte olan lezyonlar varsa
-Ağrı, şişlik ve basınç gibi şikayetlerde
-Fonksiyon kaybı varsa retreatment uygulanabilir (Friedman ve
Stabholz, 1986; Stock ve Ng, 2004, s: 269-278).
1.2.2. Retreatmentı Etkileyen Faktörler
Hastayla ilgili genel faktörler
-Hastanın medikal durumu
-Hastayla karşılıklı diyalog
-Hastanın beklentisi
-Zaman
Lokal faktörler
-Koronal restorasyonların tipi
-Köprülerin bulunması
-Postun tipi
-Kök kanal dolgusunun tipi
-Kırık aletlerin bulunması
-Perforasyonun bulunması ve lokalizasyonu
-Dentin debrislerinin bulunması ve tıkalı kanallar (Stock ve Ng, 2004, s:
269-278).
11
1.2.3. Retreatmentta Vaka Seçimi
-Kök kanal tedavisinin başarısı tedavi öncesi ve sonrası çekilen
radyografiler ile değerlendirilir. Böylece apse, periapikal patoloji varlığı
açısından karşılaştırma yapılabilir.
-Geçmiş kanal tedavisi hikayesi değerlendirilerek karar verilir.
-Retreatment öncesi semptom varlığı incelenir, şikayetler göz önünde
bulundurulur.
-İlk tedavideki şekillendirme, temizleme ve dolgu tekniği incelenir.
-İlk tedaviyi yapan hekim ile konsültasyona gitmek yararlı olabilir.
-Apse, şişlik varlığı retreatment tedavisini düşündürebilir ama tedavi
öncesi antibiyotik ve insizyon ile drenaj düşünülmelidir.
-Dişin periodontal durumu ve lokalizasyonu göz önünde
bulundurulmalıdır. Periodontal dokuların iyi olması retreatment için bir
avantajdır.
-Dişin kök kron oranı iyi, biyolojik derinlik sağlıklı ise retreatment
düşünülebilir ama eğer periodontal lezyon varsa, tekrarlayan çürüklere
sahipse ve kök kron oranı kötü ise çekim tek çaredir.
-Periodontal cepler radyografide incelenmelidir. Çekim mi yoksa
retreatment mı yapılacak karar verilir. Endodontal periodontal lezyon
ilişkisi incelenir, vertikal fraktür olup olmadığına bakılır
-Anatomi ve morfoloji incelenmelidir.
-Taşkın kanal dolgusu olup olmadığı incelenip apikal cerrahi mi yoksa
retreatment mi yapılacağına karar verilmelidir.
-Kırık aletler ve perforasyon olup olmadığı incelenmelidir.
-Dişteki restorasyonlar incelenmelidir.
-Tedavi tüm detayları ile hastaya anlatılmalı, hastanın fikri alınmalı ve
son seçim hastaya bırakılmalıdır (Wong, 2004).
12
1.3. Retreatmentta Tedavinin Planlanması
1.3.1. Retreatmentta Koronal Restorasyonların Uzaklaştırılması
Koronal restorasyonlar amalgam, rezin, cam iyonomer, kron ve köprüler
olabilir. Restorasyonlar dişin iç ve dış morfolojisini tam yansıtmayabilir.
Retreatment yapabilmek için restorasyonların uzaklaştırılması
gerekmektedir (Stabholz ve Friedman, 1988).
Koronal restorasyonun uzaklaştırması her zaman gerekmeyebilir.
Restorasyon yeni, marjinal uyumu iyi ise uzaklaştırılması gereksizdir,
marjinal adaptasyon zayıf, tekrarlayan çürük varsa ve periodontal
hastalık oluşmuşsa tamamen uzaklaştırılır ve tedavi sonrası
yenilenmelidir (Wong, 2004).
Kron çıkarılmadan yapılan retreatment tedavisinin avantaj ve
dezavantajları vardır:
-Dişin morfolojisi kronsuz daha iyi gözükür
-Dişin kron kısmını gizlediğinden iyi bir kavite hazırlanamayabilir
-Radyografilerde kron varlığı dişin koronal bölgesi hakkında bilgi
vermez. Perforasyon varlığı ve gümüş konların koronal sonlanmaları
hakkında bilgi edinemeyebiliriz.
-Kanalın kalsifikasyonlarını görmek ve pulpa odasını görmek koronal
bölgede kron varken çok zordur.
-Kron çıkarılmadan kırık ve çatlaklar anlaşılamaz ve gözlenemez.
-Kronun varlığı kanalların eğelenmesini zorlaştırır.
-Kron uzaklaştırılmadan giriş kavitesini hazırlamak ve gereksiz dentin
bölümlerini uzaklaştırmak zordur.
13
-İyi bir kron varlığında retreatment tedavisi sırasında rubber-dam ve
dolgu uygulaması oldukça kolaydır (Stabholz ve Friedman, 1988).
1.3.2. Retreatmentta Patların ve Simanların Uzaklaştırılması
Kanal dolgularının kök kanallarından uzaklaştırılabilirliği kanal dolgu
maddesinin özelliğine, kanalın şekline, dolgunun kanal içerisindeki
seviyesine, kanal dolgusunun yoğunluğuna ve uygulanan yöntemlere
bağlıdır (Friedman ve ark., 1990).
Retreatmentta patların uzaklaştırılması %20,6 oranındadır. Kanal
patlarının gutta-perkaya ve kanal yüzeyine tutunma özellikleri
farklılıklar gösterdiğinden, uygulanan tedavi yenileme yöntemlerinin
etkinlikleri de farklılıklar gösterir. Patlar yumuşak tipli ve sert tipli
olarak incelenir (Friedman ve ark., 1990).
1.3.2.1. Yumuşak Kanal Patlarının Kök Kanallarından Uzaklaştırılması
Yumuşak tipli kanal patlarının kök kanallarından uzaklaştırılması için
çoğunlukla özel bir tekniğe gerek yoktur. Çoğu vakada eğeleme hareketi
ile kolaylıkla kök kanallarından uzaklaştırılırlar. Uygulama sırasında
sürekli yapılan irrigasyonla, patın kanal dışına çıkması sağlanır
(Friedman ve ark., 1990).
14
1.3.2.2. Sert Kanal Patlarının Kök Kanallarından Uzaklaştırılması
Çözülebilme özelliği bulunan sert tipli kanal patları ve simanların kök
kanalından uzaklaştırılabilmesi için çözücüler kullanılabilir.
Çözülebilme özelliği az olan sert tipli kanal patları ve simanlarının ise
kök kanallarından uzaklaştırılabilmeleri için farklı tekniklere ve mekanik
yöntemlere ihtiyaç vardır (Friedman ve ark., 1990).
Bazı durumlarda sert kanal patı ve simanların kök kanalından
uzaklaştırılması imkansız olabilir. Böyle durumlarda kanal kloroform
veya ksilen ile yıkanır ve H-tipi kanal eğeleri ile yumuşatılmaya çalışan
pat ve simanlar uzaklaştırılmaya çalışılır. Bu işlem başarısız olursa
koronal 2-3 mm’lik kısım küçük rosehead (çiçek başlı) frezler ile ve
daha sonra eğeler ile uzaklaştırılır. Bu işlemlere alternatif olarak
ultrasonikler kullanılabilir (Carrotte, 2005). Ultrasonik eğeler kök
kanalına yerleştirilir ve aktive edilir. Ultrasonik eğelerin meydana
getirdiği titreşim ile sert simanlar kırılmaya çalışılır ve daha sonra
irrigasyon solüsyonu ile kök kanalından kalan artıklar uzaklaştırılır. Bu
yöntem ile eğri kanallarda perforasyonlara ve apikal foramenin
transportuna neden olunabileceğinden, sık sık radyografi alınmalıdır.
Ayrıca uygulama sırasında alet kırılmaları oluşabilecek
komplikasyonlardandır (Friedman ve ark., 1990).
Sert tipli kanal patları ve simanlar turla kullanılan boyterlok, reamer ve
frezler ile çok hızlı bir şekilde kök kanalından uzaklaştırılabilir. Ancak
uygulama sırasında kökte perforasyonlar görülebilir (Friedman ve ark.,
1990).
15
Koronal bölümdeki kanal patları ve simanları piezoelektrik ultrasonik
vibrasyon ile de uzaklaştırılabilir; fakat oluşan ısıdan korunmak için
irrigasyon yapılmalıdır. Gates-Glidden frezler koronal bölgedeki siman
ve patların uzaklaştırılmasında etkilidir. Ayrıca sert kanal patları ve
simanlarının kök kanallarından uzaklaştırılmasında nikel-titanyum döner
aletlerde kullanılmaktadır (Wong, 2004).
1.3.3. Gutta-Perkanın Kök Kanalından Uzaklaştırılması
Gutta-perka, biouyumluluğu ve kolay uygulanabilirliği nedeniyle farklı
kanal patları ile birlikte yaygın olarak kullanılan bir kanal dolgu
maddesidir. Tekrarlayan endodontik tedavilerde gutta-perka kanal
dolgusunun kök kanalından uzaklaştırılmasında seçilen yöntem,
dolgunun kanal içerisindeki yoğunluğuna, kanalın şekline ve dolgunun
kanal içerisindeki seviyesine bağlıdır. Gutta-perka kanal dolgu maddesi
mekanik, termomekanik ve kimyasal olarak kök kanalından
uzaklaştırılabilir. Gutta-perkanın kondenzasyon durumuna göre
kullanılacak yöntem seçilir (Friedman ve ark., 1990 ; Pitt Ford ve
Mitchell, 2004, s: 237-251).
1.3.3.1. Gutta-Perkanın Kök Kanalından Yumuşatılarak
Uzaklaştırılması
Gutta-perka endodontik tedavide yaklaşık olarak yüz yıldır kullanılmakta
ve halen kök kanal dolgusunda kullanılan en önemli materyaldir.
Endodontik retreatment yani kanal tedavisinin yenilenmesinin temeli ise
16
gutta-perka konların ve kanal dolgu patlarının kanal içerisinden ve kanal
duvarlarından uzaklaştırılmasından oluşur (Oyama ve ark., 2002).
Gutta-perka termal ve mekanik olarak iki şekilde uzaklaştırılabilir.
Gutta-perkayı ısı ile yumuşatma sadece koronal bölgede etkilidir ve
güvenli bir şekilde kullanılabilir. Koronal bölgede ısıtılan gutta-perka
kanal aletleri ile duvarlar zedelenmeden kolayca uzaklaştırılabilir
(Ørstavik ve Pitt Ford , 2004, s: 257-269).
Gutta-perkanın kanaldan mekanik olarak uzaklaştırılmasında
perforasyon, fraktür ve kanal yapı formunda bozulma oluşabilir. Gutta-
perkanın uzaklaştırılması için bir çok teknik geliştirilmiştir. Isıtılmış alet
kullanımı, el aletleri, sonik aletler yada Gates-Glidden uçlar
kullanılabilir. Çözücülerin tüm tekniklerle birlikte kullanılması önemlidir
(Oyama ve ark., 2002).
Kök kanallarının boşaltılmasında ve gutta-perkanın yumuşatılmasında
yardımcı çözücülerde kullanılmaktadır. Bu çözücüler veya solventler
kloroform, metil kloroform, ökaliptol, turpentin yağı, ksilen, portakal
yağı ve halotandır. Çalışmalar göstermiştir ki en iyi çözücü
kloroformdur. Fakat pek çok çözücü toksisite göstermektedir. Test edilen
tüm çözücüler hücre kültüründe sitotoksisite göstermektedir. Kloroform
uygulaması sırasında havada hekime ve hastaya zarar verebilecek çok az
miktarda kloroforma rastlanmıştır. Böyle çözücüler şişelerde ağzı kapalı
tutulmalıdır, uygulama sırasında dozaj minimum tutulmalıdır ve
uygulama sırasında plastik taşıyıcılar tercih edilmelidir (Ørstavik ve Pitt
Ford, 2004, s: 257-269).
17
İdeal bir çözücü, gutta-perkayı çok hızlı bir şekilde çözebilmeli yada
yumuşatabilmeli ve mükemmel bir biouyumluluk göstermelidir
(Kaplowitz, 1991).
Kloroform; çok güçlü etkili, hızlı sonuç veren ve sıklıkla tercih edilen bir
gutta-perka çözücüsüdür. Ancak potansiyel kanserojenik olarak
bildirilmesine rağmen diş hekimliğinde kullanımı tam olarak
yasaklanmamıştır. Toksik etkili bir çözücüdür, periapikal dokulara
taştığında zararlı etki gösterir. Fazla oranda kloroform solunmasının
insan sağlığına zararlı etkileri vardır. Kloroform buharı bir santral sinir
sistemi depresanıdır, karaciğer ve böbrekler üzerinde toksik etkisi vardır.
Düşük dozlarda bitkinlik, baş dönmesi, bulantı, sindirim şikayetleri, baş
ağrısı meydana getirirken, yüksek dozlarda ise hipotansiyon, solunum ve
kalp kası depresyonu ile ölüme neden olabileceği bildirilmiştir. Ayrıca
yanıcı ve patlayıcı özelliklerde gösterir (Hunter ve ark., 1991 ; Allard ve
Anderson, 1992; Smith ve Montgomery, 1992; Ibarrola ve ark., 1993;
Barbosa ve ark., 1994).
Metil Kloroform; kloroforma en iyi alternatif çözücülerden biridir.
Kanserojen özellik taşımaz. Yanıcı değildir. Kloroforma oranla daha az
toksik etkilidir. Çözücülük etkisi kloroformdan düşük, ksilen ve
ökaliptolden ise yüksektir (Wennberg ve Ørstravik, 1989; Friedman ve
ark., 1990).
Ökaliptol; kloroforma oranla daha az zararlı bir gutta-perka
çözücüsüdür. Antibakteriyel ve antienflamatuar etkisi vardır. Potansiyel
kanserojen özellik taşımaz, ancak yüksek oranda toksik etkilidir.
Çözücülük etkisi ise çok zayıftır, ısıtıldığı taktirde çözücülük etkisi
18
artırılabilir, ancak bu da klinik olarak pratik bir uygulama değildir
(Friedman ve ark., 1990; Wourms ve ark., 1990).
Halotan; toksik değildir, uçucu, fluorethane hidrokarbondur ve 1956
yılından beri inhalasyon anestezisinde kullanılmaktadır. Solunum
yollarına zarar vermez ve tatlı bir kokusu vardır. Dokularda çözülebilir
ancak kanda çok az çözülmektedir. Kloroforma oranla daha güvenli ve
çalışması daha kolay bir gutta-perka çözücüsü olup kloroform kadar
etkili, ökaliptolün ise iki katı kadar etkilidir. Potansiyel kanserojen
özellik göstermez. Uçucudur, yanıcı ve patlayıcı değildir. Diş
hekimliğinde gutta-perka çözücüsü olarak kloroforma kimyasal yapı
benzerliği nedeni ile kullanılmıştır. Solunum depresyonu oluşturması
nedeniyle ortamda dikkatli kullanılmalıdır (Wourms ve ark., 1990;
Hunter ve ark., 1991; Oyama ve ark., 2002).
Turpentin Yağı; çözücülük etkisi çok zayıf, kloroform ve halotandan
daha fazla toksik etkili bir çözücüdür. Kanserojen özellik taşımaz
(Barbosa ve ark., 1994; Kaplowitz, 1994 ).
Ksilen; çok yavaş etki gösteren bir gutta-perka çözücüsüdür. Kloroforma
oranla çözücülük etkisi çok zayıftır. Periapikal dokulara taştığında
yüksek oranda toksik etki gösterir. Potansiyel kanserojen özellik taşımaz,
dokular için sitotoksiktir (Wourms ve ark., 1990; McDonald ve Vire,
1992; Smith ve Montgomery, 1992). Pecora ve ark.’na (1993) göre ise
ksilen kullanılmasına bağlı olarak mukozada irritasyon, teneffüs edilmesi
halinde zehirlenme ve ölüm meydana gelebileceğini bildirmişlerdir.
Wennberg ve Ørstavik’e (1989) göre ksilen gutta-perka kon
çözücülüğünde en başarılı çözücüdür
19
Karbon Tetraklorit; yüksek oranda toksik ve kanserojen bir çözücüdür.
Yetişkin bir insanın bir çay kaşığı miktarda karbon tetrakloriti yutması
kişinin ölümüne neden olmaktadır. Bu nedenle bu çözücü klinik olarak
kullanılmamaktadır (Wourms ve ark., 1990).
Benzen ; oldukça etkili bir çözücüdür. Ancak potansiyel kanserojen ve
aşırı derecede yanıcı özelliktedir. Günümüzde bu çözücü klinik olarak
kullanılmamaktadır (Wourms ve ark., 1990).
Portakal Yağı ; portakal yağı esansiyel yağ olarak çinkooksit ve ojenol
patından üretilmiştir. Pecora ve ark. (1993) göre gutta-perkanın
yumuşatılmasında ksilen ile benzer sonuçlar verdiği bildirilmiştir.
Oyama ve ark.’na (2002) gore alternatif bir çözücü olarak kullanılabilir.
Çözücüler gutta-perka ve kanal patlarını tek başına kök kanallarından
uzaklaştıramazlar, sadece yumuşatabilirler. Yumuşatılan gutta-perka ise
değişik yöntemlerle kök kanallarından uzaklaştırılabilir (Lovdahl ve
Gutmann, 1997, s: 157-201).
El ile kullanılan kanal eğeleri; klinik olarak en çok kullanılan ve
anlatılan, ancak çok zaman alan bir yöntemdir. Kök kanalına çözücü
yerleştirildikten sonra reamerlar yada eğeler ile kanallara girilerek
yumuşatılmış gutta-perka ve patlar uzaklaştırılır. Çalışma sırasında sık
sık radyografiler alınarak çalışma boyutu kontrol edilir. Fakat gutta-
perkanın varlığı kanal içerisindeki kanal aletinin net olarak ayırt
edilmesini zorlaştırır (Friedman ve ark., 1990).
20
Otomatik aletler; bu aletlerden birisi olan Canal Finder Sistemi gutta-
perka kanal dolgu maddesinin kök kanallarından çözücüler yardımı ile
uzaklaştırılmasında kullanılabilir. Eğri köklerde ve iyi kondanse edilmiş
kanallarda güvenle kullanılabilir. Bu aletler aynı zamanda apeks
buluculu şekilde üretildiği için taşkın preparasyon yapma riskleri yoktur
(Friedman ve ark., 1990).
Ultrasonik aletler; gutta-perkanın çözücü ile yumuşatılmasını takiben
uygulanan bu yöntem kök kanal içeriğinin uzaklaştırılmasına çok fazla
yardımcı olamaz. Uygulama sırasında kanal aletleri kök kanalı içerisinde
kırılabilir, ayrıca eğri kanallarda kanal şeklinde değişiklikler meydana
gelebilir (Langeland ve ark., 1985; Stamos ve ark., 1988; Stabholz ve
ark., 1991, s: 738-776).
Kağıt konlar; bir başka uzaklaştırma yöntemide çözücüler yardımı ile
yumuşatılan gutta-perka kanal içerisine yerleştirilen kağıt konlar ile
apikalden koronale doğru çekilerek uzaklaştırılmasıdır. Bu işleme madde
tamamen uzaklaştırılana kadar devam edilir. Kağıt konlar kanaldan
temiz, beyaz ve kuru çıkana kadar hekim gutta-perka ve pat varlığından
şüphelenmelidir. Eğer artık madde varlığından şüphe edilirse çözücüler
daha fazla miktarda akıtma hareketi ile tekrar uygulanır, aspire edilir.
Artık maddelerin yumuşatılmasından sonra kanal % 70 isopropil alkol ile
yıkanır. Artık maddelerin uzaklaştırılması kanalın temizlenmesinde ve
genişletilmesinde kullanılacak olan sodyum hipokloridin verimini
artıracaktır (Friedman ve ark., 1990; Pitt Ford ve Mitchel, 2004, s: 237-
251).
21
1.3.3.2. Gutta-Perkanın Kök Kanalından Katı Formda
Uzaklaştırılması
Zayıf kondenzasyonlu gutta-perka kanal dolgusunun kök kanallarından
uzaklaştırılmasında elle kullanılan kanal eğelerinden yararlanılır.
Uygulama sırasında kanal eğesi kanal içerisine yerleştirilir ve geri
çekildiğinde genellikle kanal dolgusu tek parça halinde dışarıya çıkar.
Bu uygulamada reamerlar, K ve H-tipi kanal eğelerinden yararlanılır. Bu
yöntem aynı zamanda taşkın yapılmış gutta-perka kanal dolgularının
sökülmesinde de uygulanır. Gutta-perkanın iyi kondanse edildiği düz
kanallarda ve çözücülerin kullanılamadığı durumlarda turla kullanılan
boyterlok, reamer ve frezlerden yararlanılır. Eğri kanallarda
kullanılmaları güvenli değildir. Kanallar içerisinde kolaylıkla
kırılabilirler ve kökte perforasyonlara neden olabilirler. Bu nedenle çok
dikkatli kullanılmalıdırlar. Uygulama sırasında köke aşırı kuvvet
uygulanmamalıdır (Friedman ve ark., 1990; Stabholz ve ark., 1991, s:
738-776).
1.3.4. Retreatmentta Kırık Kanal Aletlerinin Kök Kanallarından
Uzaklaştırılmaları
Kanal içerisindeki kırık aletler tek başına başarısızlık nedeni değildir.
Çünkü her hangi bir ağrıya yada semptoma neden olmazlar. Fakat alet
apikale ulaşmayı engelliyor ve kök kanalında enfeksiyona neden
oluyorsa o zaman uzaklaştırılması gerekir (Stock ve Ng, 2004, s: 269-
278).
22
Kök kanalından kırık kanal aletinin uzaklaştırılması aletin konumuna ve
durumuna bağlıdır. Kanal aletinin kanal içerisindeki pozisyonu, boyutu
ve çapı önemlidir. Kırık kanal aletinin güvenli bir şekilde
uzaklaştırılabilmesi için, dişle ilgili anatomik bilginin iyi bilinmesi,
kanalın çapı, uzunluğu, kanalın eğriliği ve dentin kalınlığı da önemlidir.
Kırık olan kanal aletinin tipide önemlidir. Örneğin paslanmaz çelik
aletlerin çıkarılması Ni-Ti aletlere göre daha kolaydır. Çünkü Ni-Ti
aletlerin paslanmaz çelik aletlere göre kırılma olasılığı daha fazladır.
Kırık kanal aleti pulpa odasında veya koronale yakın ise çıkarılması çok
kolaydır. Tutucu aletler ile çekilerek çıkarılabilir. Eğer kırık kanal aleti
kanalın eğimli bölgesinde ise çıkarılması oldukça zordur. Alet
uzaklaştırılmasında hekimin bilgisi, becerisi ve en uygun tekniği seçmesi
önemlidir (Ruddle, 2004).
Kırık alet kanalın eğimli bölgesinde ise ve çıkarılamıyorsa, semptomda
yoksa bırakılabilir. Fakat kırık kanal aletine kadar kanal dolgusunun
rahatça yapılabilmesi için yeniden kanal boyutu tespit edilmeli ve kırık
alete kadar kanalın dolgusu yapılmalıdır. Bazı vakalarda kırık kanal aleti
ile kanal duvarı arasından geçilerek yani by-pass yapılarak apekse
ulaşılabilir. Böyle durumlarda normal kanal tedavisi yapılır (Stock ve
Ng, 2004, s: 269-278).
1.3.5. Retreatmentta Dentin Debrislerinin ve Basamakların
Uzaklaştırılması
Kanal preparasyonu sırasında yanlış tekniklerin kullanılmasına bağlı
olarak kök kanalı dentin debrisleri ile tıkanabilir ve kök kanalında
23
basamak oluşabilir. Kök kanal dolgusu çalışma boyutundan kısa
doldurulmuş ise kök kanalının tıkalı olabileceği veya basamak oluşumu
düşünülebilir. Böyle durumlarda 10 no'lu kanal eğeleri ile kanal içerisine
girilerek basamak aşılmaya çalışılır veya tıkalı kanal açılmaya çalışılır.
Bu arada bol bol irrigasyon yapılmalıdır. Tıkalı kanalların açılmasında
EDTA da kullanılabilir. Basamakların aşılmasında ve artıkların
uzaklaştırılmasında kanala fazla baskı uygulanmamalıdır. Yeni bir kanal
oluşturulması, perforasyonlar ve kanal içerisindeki artıkların daha derin
bölgelere itilmesine neden olunabilir (Stock ve Ng, 2004, s: 269-278;
Carrotte, 2005).
1.5. Çalışmamızda Kullandığımız kanal Patları
1- AH-Plus:
Araştırmamızda kullandığımız AH-Plus, rezin esaslı bir kanal patıdır. İlk
defa 1954 yılında Schroeder tarafından sunulan AH-26 kanal patı epoksi
rezin içerikli bir pattır. Tozunda %10 gümüş, %60 bizmut oksit, %25
heksametilentetramin ve %5 titanyum oksit, likitinde ise bisfenoldiglisid
eter bulunmaktadır. AH-26 diğer patlar gibi ilk karıştırıldığında çok
toksiktir (Spångberg, 1969; Pascon ve Spångberg, 1990). Toksisitesi
sertleşmeye başladığında hızla düşer ve 24 saat sonra toksisitesi diğer
kanal dolgu patlarına göre en az bulunmuştur (Spångberg, 2002, s: 521-
572).
Formaldehit, bisfenoldiglisid eterin bir katalizör olan
hekzametilentetraminle birleşerek polimerize olması sırasında açığa
24
çıkar. Açığa çıkan formaldehit antiseptik etki gösterir. AH-26’nın
içindeki gümüş dentini boyadığından daha sonraları gümüş içermeyen
AH-26 piyasaya çıkarılmıştır. Yeni formülde titanyum dioksit
bulunmamaktadır ve hekzametilentetramin %25’den %20’ye
düşürülmüştür. Günümüzde, AH-26’nın epoksi-amin kimyası korunarak,
renkleşme eğilimi ve formaldehitin açığa çıkışı elimine edilerek AH-Plus
geliştirilmiştir. AH-Plus, A ve B patları eşit hacimde karıştırılan çift
patlı sistem halinde kullanıma sunulmuştur (Alaçam, 2000; s: 507-508).
AH-Plus Patı;
Pat A (epoksi patı) : Diglycidil-bisfenol-A-ether, kalsiyum tungstat,
zirkonyum oksit, aerosol, demir oksit, pigment.
Pat B (amin patı): 1-adamantane amin, NN-dibenzil-5-oksa-
nonandiamin-1,9, TCD-Diamin, kalsiyum
tungstat, zirkonyum oksit, silikon yağı.
Karıştırılıp polimerize olmuş AH-Plus %76 doldurucu içerir. Materyalin
büzülmesi ve erirliliği azaltılarak boyutsal stabilite sağlanmıştır. Film
kalınlılığı 26µm’dir. Akma özelliği kolay karıştırmayı sağlar. İki pat
karıştırıldıktan sonra çoklu ilave reaksiyonu başlar. Bu reaksiyonda artık
monomer kalmadığı ileri sürülmektedir (Alaçam, 2000; s: 509).
AH-Plus’ın AH-26 ile aynı içerikte olduğu bildirilmiş ancak formülünde
formaldehit bulunmamaktadır (Timpawat ve ark., 2001). AH-26’ya
oranla artmış radyoopasitesi, kısaltılmış donma süresi, düşük
çözünürlüğü ve daha iyi akıcılığı vardır (Spångberg, 2002, s: 521-572).
AH-Plus’dan çok az miktarda formaldehit salınmakta ve bu oran AH-
26’ya göre göz ardı edilebilecek düzeydedir (Leonardo ve ark., 1999).
25
2- EndoREZ:
Çalışmamızda kullandığımız diğer bir pat olan EndoREZ rezin esaslı bir
kök kanal dolgu patıdır. EndoREZ ürethan metakrilat esaslı, hidrofilik
bir materyaldir. Üretici firma tarafından tek kon tekniği ile kanallara
uygulanması önerilmiştir. Kolay uygulandığı ve kök kanallarından kolay
sökülebildiği bildirilmiştir. Son zamanlarda metakrilat rezin içerikli
kanal patlarının endodontide kullanımı popülarite kazanmıştır. Mekanik
tutuculuk ve kimyasal bağlanma açısından iyi adaptasyon gösterirler
(Kardon ve ark., 2003; Zmener ve ark., 2005).
EndoREZ Patı; Ürethan dimetakrilat rezin, çinko oksit, baryum sülfat,
rezin, pigment.
EndoREZ hidrofilik, çift pat sisteminden oluşan ve üreticilerin
talimatları doğrultusunda bir şırınga ile kök kanalına uygulanan bir
pattır. EndoREZ, nemli ortamda bile kök kanal duvarlarına iyi
adaptasyon gösterebilen ve hidrofilik karakteristiğinden dolayı da dentin
tübüllerine iyi penetrasyon gösteren bir pattır. Konnektif dokular
tarafından iyi tolere edildiği bildirilmiştir, klinik çalışmalarda ise uygun
bir kanal patı olduğu kabul edilmektedir (Zmener, 2004; Sipert ve ark.,
2005).
3- RoekoSeal:
Çalışmamızda kullandığımız diğer bir pat olan RoekoSeal silikon esaslı
bir kök kanal dolgu patıdır. Çift pat sisteminden oluşur. Polisülfid,
silikon, polieter gibi tüm sentetik plastikler, uygun formda olabilmeleri
26
için homojen olarak karıştırılır (Craig,1989; s: 547). Bu nedenle
RoekoSeal, katalizörün ve bazın eşit miktarda çıkmasını sağlayan çift
taraflı bir şırınga ve karıştırıcı bir uç içerir. Karıştırıcı ucun içindeki
helezonal yapı sayesinde katalizör ve pat homojen olarak karıştırılmış
olur ve bu şekilde spatülle patın karıştırılmasına göre daha az hava
kabarcığı oluşur (Gençoğlu ve ark., 2003).
RoekoSeal Patı; Polidimetilsilikon, silikon yağı, parafin-bazlı yağ,
teksakloroplatinik asit, zirkonyum dioksit
RoekoSeal’in film kalınlığı 5µm’dir, ayrıca tiksotropik olduğundan
basınç altında visköz hale gelerek akışkanlığı artar. Dentinle arasında
kimyasal bir bağ oluşturmadığından kanaldan sökülmesi kolaydır.
Sertleştikten sonra patların boyutsal değişiklikleri değerlendirildiğinde,
RoekoSeal’in 4 hafta içinde sadece % 0,2 genleşme gösterdiği ve
sonradan stabil hale geldiği belirtilmiştir (Ørtsavik ve ark., 2001).
1.6. Konu ile İlgili Yapılmış Çalışmalar
Wilcox (1989), kök kanallarını AH-26 ve Roth’s 801 kanal patlarını
kullanarak lateral kondenzasyon yöntemi ile doldurmuş ve kanal
dolgularının kök kanalından uzaklaştırılmasında, ısıtılmış aletler ve
kloroform yardımı ile uygulanan el ile kullanılan kanal eğelerinden ve
kanal preparasyonunun son aşamasında kloroform yada NaOCl ile
birlikte ultrasonik yöntemden yararlandığı çalışmasında, kanallarda
kalan artık dolgu maddesini değerlendirmiş ve farklı kanal patı
gruplarında uygulanan iki farklı yöntemi karşılaştırmıştır.
27
Ladley ve ark. (1991), kök kanallarını lateral kondenzasyon yöntemi ile
doldurdukları ve kanal dolgularının kök kanalından uzaklaştırılmasında
kloroform yada halotan yardımı ile uygulanan el ile kullanılan kanal
eğelerinden ve ultrasonik aletlerden yararlandıkları çalışmalarında,
kanallarda kalan artık dolgu miktarını değerlendirmişler ve uygulanan
yöntemleri karşılaştırmışlardır.
Wilcox (1993), kök kanallarını Roth’s 801 kanal patı kullanarak metal
taşıyıcılı Termafil yöntemiyle doldurduğu ve daha sonra metal taşıyıcıyı
ısıtılmış aletler yardımı ile çıkarttığı çalışmasında, kanal dolgularının
kök kanalından uzaklaştırılmasında kloroform ile ve kloroform
kullanmadan el aletleri ile uzaklaştırılmasını karşılaştırmıştır.
Friedman ve ark. (1993), kök kanallarını Ketac-Endo kanal patı
kullanarak lateral kondenzasyon, 25 no’lu tek kon ve 40 no’lu tek kon
gutta-perka yöntemiyle doldurmuşlar ve kanal dolgularının kök
kanalından uzaklaştırılmasında ise kloroform yardımı ile uygulanan K ve
H tipi kanal eğeleri ile birlikte ultrasonik yöntemden yararlandıkları
çalışmalarında, kanallarda kalan artık dolgu miktarlarını değerlendirerek
kanal dolgularının yapılmasında uygulanan üç farklı yöntemi
karşılaştırmışlardır.
Imura ve ark. (1993), kök kanallarını AH-26 kanal patı kullanarak lateral
kondenzasyon ve Termafil yöntemini uygulayarak doldurdukları
çalışmalarında, kanal dolgularının kök kanallarında uzaklaştırılmasında
ksilen yardımı ile K tipi kanal eğelerinden yararlanmışlardır. Kök
kanallarında kalan artık dolgu maddesini değerlendirdiklerinde, kanal
28
dolgularının yapılmasında uyguladıkları iki farklı yöntemi
karşılaştırmışlardır.
Moshonov ve ark. (1994), kök kanallarını Ketac-Endo, Roth’s 801 ve
AH-26 kanal patlarını kullanarak lateral kondenzasyon yöntemiyle
doldurmuşlar ve kök kanal dolgularının uzaklaştırılmasında kloroform
yardımı ile K ve H tipi kanal eğeleri ile ultrasonik yöntemden
yararlandıkları çalışmalarında, üç farklı kanal patı grubunda kanallarda
kalan artık dolgu maddelerini değerlendirmişlerdir.
Barrieshi ve ark. (1995) yaptıkları çalışmada, kök kanallarını çinko oksit
ojenol içerikli Roth’s 801 kanal patı kullanarak lateral kondenzasyon
yöntemi ile doldurmuşlar, kanal dolgularının uzaklaştırılmasında ise
kloroform yardımı ile uygulanan K tipi el ile kullanılan kanal
eğelerinden ve ProFile .04 Taper 29 serisi Ni-Ti turla kullanılan
eğelerden yararlanmışlardır. Kanallarda kalan artık dolgu maddesini
değerlendirdikleri çalışmalarında, koronal, orta ve apikal kanal bölgeleri
ile tüm kanal yüzeylerinde uygulanan yöntemleri karşılaştırmışlardır.
Wilcox (1995), kök kanallarını Roth’s 801 kanal patı kullanarak lateral
kondenzasyon yöntemi ile doldurduğu çalışmasında, kanallardan kök
kanal dolgusunun uzaklaştırılması için K ve H tipi kanal eğeleri
kullanarak kloroform ve halotanın etkinliğini karşılaştırmıştır.
Zuolo ve ark. (1996) araştırmalarında, kök kanallarını Roth’s 801 kanal
patı kullanarak lateral kondenzasyon yöntemi ile doldurmuşlar, kanal
dolgularının uzaklaştırılmasında ise kloroform yardımı ile uygulanan K
tipi el ile kullanılan kanal eğelerinden, mikromotor ile kullanılan Ni-Ti
29
eğelerden ve ProFile .04 Taper 29 serisi Ni-Ti turla kullanılan eğelerden
yararlanmışlardır. Tüm kanal yüzeyinde kalan artık dolgu maddesi
miktarlarını ve yöntemleri değerlendirmişlerdir.
Imura ve ark. (1996), kök kanallarını AH-26 kanal patı ve lateral
kondenzasyon yöntemiyle doldurdukları kanal dolgularının kök
kanallarından uzaklaştırılmasında kloroform yardımı ile uygulanan
Canal Finder Sistemden, K tipi kanal eğelerinden ve her ikisinin birlikte
uygulanmasını karşılaştırmışlardır.
Hülsmann ve Stotz (1997), kök kanallarını AH-26 kanal patı kullanarak
lateral kondenzasyon yöntemiyle doldurdukları ve kanal dolgularının
kök kanallarından uzaklaştırılmasında beş farklı yöntemden
yararlandıkları çalışmalarında, kanallarda kalan artık dolgu maddesi
miktarını değerlendirmişlerdir. Kök kanallarının temizlenmesinde Gates-
Glidden frezlerle birlikte uygulanan H tipi kanal eğeleri, yalnız başına
uygulanan H tipi kanal eğeleri, kloroform yardımı ile H tipi kanal
eğeleri, XGP aletler ile birlikte uygulanan H tipi kanal eğeleri ve
Endotec ile birlikte uygulanan H tipi kanal eğelerini uygulayarak
karşılaştırmışlardır.
Chutich ve ark. (1998), endodontik tedavinin yenilenmesi sırasında üç
farklı gutta-perka çözücüsünün, kloroform, ksilen ve halotanın
periapikal dokulara geçme miktarını polipropilen test tüpünde
değerlendirmişlerdir.
Frajlich ve ark. (1998), kök kanallarını AH-26 kanal patı kullanarak
plastik taşıyıcılı Thermafil, metal taşıyıcılı Thermafil ve lateral
30
kondenzasyon yöntemiyle doldurmuşlar ve kök kanal dolgularının
uzaklaştırılmasında ksilen yardımı ile H tipi kanal eğelerinden
yararlandıkları çalışmalarında, kanallarda kalan artık dolgu maddesi
miktarlarını değerlendirmişlerdir.
Sae-Lim ve ark. (2000), kök kanallarını Roth’s 801 kanal patı ile lateral
kondenzasyon yöntemiyle doldurmuşlar ve kloroform yardımı ile ve
kloroformsuz ProFile .04 Taper Ni-Ti döner eğeleri ile K ve H tipi kanal
aletlerinin retreatmenttaki etkinliğini karşılaştırmışlardır.
Imura ve ark. (2000), kök kanallarını Tubli-Seal kanal patı kullanarak
lateral kondenzasyon yöntemiyle doldurdukları ve kanal dolgularının
uzaklaştırılmasında ise portakal yağı çözücüsü yardımıyla uygulanan K
tipi kanal eğesinden, H tipi kanal eğesinden, Quantec LX Ni-Ti turla
kullanılan eğelerden ve ProFile .04 Taper 29 Serisi Ni-Ti turla kullanılan
eğelerden yararlandıkları çalışmalarında, kanallarda kalan artık dolgu
maddesi miktarını değerlendirmişlerdir.
Valois ve ark. (2001) kök kanallarını AH-26 kanal patı kullanarak lateral
kondenzasyon yöntemiyle doldurdukları ve kanal dolgularının
uzaklaştırılmasında ise 2 no’lu Gates-Glidden frezlerinden, 6 no’lu ve 7
no’lu ProFile .04 Taper 29 Serisi Ni-Ti turla kullanılan eğelerden
yararlandıkları çalışmalarında, kök kanal dolgularının
uzaklaştırılmasında uygulanan yöntemlerin etkinliklerini
karşılaştırmışlardır.
31
Oyama ve ark. (2002), çalışmalarında ksilen, ökaliptol, halotan,
kloroform ve portakal yağı çözücülerinin guta-perkanın
yumuşatılmasındaki etkinliklerini incelemişlerdir.
Barrieshi-Nusair (2002), çalışmasında kök kanallarını gutta-perka ve
Roth’s kanal patı kullanarak lateral kondenzasyon yöntemiyle
doldurmuştur. Kök kanal dolgularının uzaklaştırılmasında ProFile .04
Taper 29 serisi nikel titanyum döner aletleri ile elle kullanılan paslanmaz
çelik eğelerini kullanarak kök kanal duvarlarının temizliğini ve aynı
zamanda kanal tedavisinin yenilenmesindeki süreyi karşılaştırmıştır.
Baratto Filho ve ark. (2002), çalışmalarında Thermafil sistem,
termomekanik yoğun sistem ve lateral kondenzasyon tekniğiyle
doldurdukları kanalları .04 ProFile sistem ile uzaklaştırılmasının
etkinliğini araştırmışlardır.
Viducic ve ark. (2003), çalışmalarında kök kanallarını Diaket kanal patı
ve guta-perka ile lateral kondenzasyon yöntemiyle doldurmuşlar ve
kanal içerisindeki guta-perka dolgu maddesinin ökaliptol,
dimethylformamid ve çözücüsüz olarak Nd: yag lazer ile
uzaklaştırılmasını incelemişlerdir.
Erdemir ve ark. (2003), çalışmalarında AH-26, AH-Plus, Diaket,
RoekoSeal, Sankin Apatite Root Sealer, Sealapex ve Sultan kanal
patlarının iki temel gutta-perka çözücüsü kloroform ve halotan ile
çözünürlüklerini incelemişlerdir.
32
Lipski ve Wozniak (2003), çalışmalarında System B ısıtıcı kullanılarak
Thermafil ile yapılan retreatment esnasında diş kökünün dış
yüzeyindeki ısı düzeyinin artışını incelemişlerdir.
Masiero ve Barletta (2005), çalışmalarında kök kanallarını gutta-perka
ve çinko oksit ojenol içerikli EndoFill kanal patı kullanarak hibrit
tekniği ile termomekanik kompaksiyon uygulayarak doldurdukları ve
kök kanal dolgularının uzaklaştırılmasında K tipi el aleti, K3 endo rotari
sistem, M4 ve Endo-Gripper sistemini kullandıkları çalışmalarında, kök
kanallarında kalan artık dolgu maddesini değerlendirmişlerdir.
Zmener ve ark. (2005), kök kanallarını gutta-perka ve EndoREZ, AH-
Plus ve Grossman patlarını kullanarak lateral kondenzasyon yöntemi ile
doldurdukları ve kloroform yardımı ile anatomik endodontik teknoloji
(AET) kullanarak kök kanal dolgularını uzaklaştırdıkları çalışmalarında,
kök kanallarının koronal, orta ve apikal kanal bölgelerinde kalan artık
dolgu maddelerini ve retreatment zamanlarını incelemişlerdir.
33
1.7. Amaç
Çalışmamızda tekrarlayan endodontik tedavilerde farklı yapıda yeni
piyasaya sürülmüş kanal patlarının (AH-Plus, EndoREZ ve RoekoSeal)
kök kanallarından uzaklaştırılabilme özelliklerinin karşılaştırılması,
kanal dolgularının kök kanallarından uzaklaştırılmasında uygulanan iki
farklı yöntemin (Halotan / K ve H tipi eğe ve Halotan / ProFile Ni-Ti
eğe) çeşitli kanal patlarına göre etkinliklerinin incelenmesi ve tüm kanal
yüzeyinde ve koronal, orta, apikal kanal bölgelerinde kalan artık dolgu
maddesi (debris) miktarlarının değerlendirilmesi amaçlanmıştır.
34
2. GEREÇ VE YÖNTEM
2.1. Örneklerin Seçilmesi ve Hazırlanması
Çalışmamızda 60 adet tek köklü keser dişlerden yararlanıldı. Dişler
çekimden sonra distile su içerisinde bekletildi. Dişlerin seçilmesinde;
kök uzunluklarının benzer olmasına, radyografik değerlendirmede tek ve
düzgün bir kanal izlenmesine, köklerin apikal oluşumlarının
tamamlanmış olmasına, kanalda kalsifikasyonlar ve internal rezorpsiyon
durumlarının gözlenmemesine dikkat edildi.
Çalışmamızda kullanılmak üzere seçilen dişlerin kök yüzeylerindeki
doku artıkları ve debrisler kretuar yardımı ile uzaklaştırıldı. Daha sonra
dişler 24 saat süre ile %2,5’lik NaOCl solüsyonunda bekletildi. Dişler
akan su altında yıkandıktan sonra çalışma için hazır duruma getirildi.
2.2. Kök Kanallarının Preparasyonu ve Doldurulması
Dişlerin giriş kaviteleri 014 no’lu rond ve 012 no’lu fissür frezler
(Maillefer, SA CH-1338, Ballaigues, Switzerland) yardımı ile açıldı.
Pulpa dokuları tirnerfler (Maillefer, SA CH-1338, Ballaigues,
Switzerland) yardımı ile uzaklaştırıldı. Çalışma uzunluğu 15 no’lu K-tipi
kanal eğesi (Maillefer, SA CH-1338, Ballaigues, Switzerland) yardımı
ile apikal foramenden 1 mm kısa olacak şekilde hesaplandı. Daha sonra
step-back tekniği kullanılarak K-tipi kanal eğeleri ile kök kanalları
prepare edildi. Apikal bölgede en son 40 no’lu K-tipi kanal eğesi ile
35
preparasyon tamamlandı. Koronal genişletme işlemi için 2 ve 4 no’lu
Gates-Glidden (Maillefer, SA CH-1338, Ballaigues, Switzerland)
frezlerden yararlanıldı. Her bir eğeleme işleminden sonra kök kanalları
%2,5’lik 1 ml NaOCl irrigasyon solüsyonu ile yıkandı. Kök kanallarının
preparasyonu tamamlandıktan sonra kanallar 2 ml %2,5’lik NaOCl
irrigasyon solüsyonu ile ve son olarakta distile su ile yıkandı. Daha sonra
15 no’lu K tipi kanal eğesi ile foramen apikalenin açıklığı kontrol edildi.
Hazırlanan tüm örnekler kök kanalları doldurulmak üzere her biri 20
örnek içeren 3 gruba ayrıldı. Örnekler kanal dolgu işlemleri
tamamlanıncaya kadar distile su içerisinde bekletildi. Çalışmamızda kök
kanallarının doldurulması amacı ile farklı içerikli üç adet kanal dolgu
patından yararlanıldı:
1. AH-Plus (Dentsply, DeTrey/Germany) (Resim2.1)
2. EndoREZ (Ultradent, South Jordan, Utah/USA)(Resim2.2)
3. RoekoSeal (Coltene/Whaledent GmbH+Co.
KG,Langenau/Germany)(Resim2.3)
Resim2.1.: Çalışmamızda kullandığımız AH-Plus kanal dolgu maddesi
36
Resim2.2.: Çalışmamızda kullandığımız EndoREZ kanal dolgu maddesi
Resim2.3.: Çalışmamızda kullandığımız RoekoSeal kanal dolgu maddesi
Kanal dolgusu için, kanal preparasyonu tamamlanmış ve kağıt koniler
yardımı ile kurutulmuş kök kanalına uygun hacimde, apikal
preparasyonda kullanılan en son K-tipi kanal eğesinin hacmine eş
değerde (40 no’lu) master gutta-perka kon (SPI Dental Mfg. Inc./Inchon,
Korea) seçildi. Master gutta-perka kon kök kanalına yerleştirilerek daha
önceden belirlenen çalışma uzunluğuna uygunluğu kontrol edildi. Master
gutta-perka kon kanaldan çıkartıldıktan sonra üretici firmanın önerilerine
göre hazırlanan kanal patı çalışma uzunluğundan 2-3 mm kısa olacak
şekilde kağıt konlar yardımı ile kanal duvarlarına sürüldü. Master guta-
perka konun apikal 4-5 mm’si pata bulanarak önceden tespit edilen
çalışma uzunluğunda kanala yerleştirildi ve spreaderler yardımı ile kök
kanallarının dolgusu ilave kanal patı ve gutta-perka konları yardımı ile
soğuk lateral kondenzasyon yöntemi uygulanarak tamamlandı. Grupların
hepsi aynı yöntem ile dolduruldu. Kanal dolgusu koronal bölgeden
37
yaklaşık 1 mm kısa olacak şekilde ısıtılmış bir ekskavatör yardımı ile
uzaklaştırıldı. Kanal ağızları geçici bir dolgu maddesi olan Cavit-G
(ESPE, D-8031 Seefeld, Germany) ile kapatıldı.
2.3. Kök Kanallarının Yeniden Preparasyonu
Kanal dolguları tamamlanan örneklerden bukko-lingual ve mesio-distal
yönlerden radyografiler alınarak kanal dolgusunun yeterliliği
değerlendirildi. Radyografik incelemelerde kanallarda boşluklar
gözlenmemesine dikkat edildi ve tam dolmayan kanallar yeniden
dolduruldu. Daha sonra tüm örnekler 37º C’de %100 nemli ortamda üç
ay süre ile bekletildi. Bu sürenin sonunda kanal dolgularının kök
kanallarından uzaklaştırılması amacı ile her bir grup için iki farklı
yöntemden yararlanıldı :
1) Halotan (Hoechst AG/Germany) - el ile kullanılan K ve H-tipi kanal
eğesi yöntemi (Maillefer, SA CH-1338, Ballaigues, Switzerland ). H-tipi
kanal eğeleri 25 no’dan 45 no’ya kadar sırası ile çalışma boyutunda
kullanıldı ve en son olarak kanal preparasyonu 55 no’lu K-tipi kanal
eğesi ile tamamlandı.
2) Halotan – ProFile .04 Taper 29 Serisi Ni-Ti turla kullanılan eğe
yöntemi (Tulsa Dental Products, Tulsa, OK). İlk olarak ISO=45 no’lu
Ni-Ti eğe 500 rpm devirde çalışma boyutunda kullanıldı ve kanal
preparasyonu son olarak 55 no’lu Ni-Ti eğe ile tamamlandı.
38
Kanal dolgularının kök kanallarından uzaklaştırılmasında gutta-perka
çözücüsü olarak halotandan yararlanıldı. Bunun için kanal ağzındaki
geçici dolgu maddesi bir ekskavatör yardımı ve koronal kanal dolgusu da
4 no’lu Gates-Glidden frezi kullanılarak uzaklaştırıldı. Oluşturulan bu
kaviteye yerleştirilen 0,4 ml halotanın gutta-perkayı yumuşatması için
bir dakika süreyle beklendi. Kök kanallarının yeniden preparasyonu
sırasında gerekli olduğu taktirde kanallara tekrar 0,2-0,4 ml halotan
uygulandı ve her eğe değişiminden sonra 1 ml %2,5’lik NaOCl
solüsyonu ile kanallar irrige edildi. Kanalın apikal kısmının
preparasyonu sırasında halotanın uygulanmamasına dikkat edildi. Kanal
preparasyonu daha önceden kullanılan master apikal eğeden üç numara
büyük kanal eğesi (55 no’lu) ile tamamlandı.
Kanal preparasyonunun tamamlanmasından sonra kanallar 2 ml %2,5’lik
NaOCl irrigasyon solüsyonuyla yıkanarak kağıt koniler yardımı ile
kurutuldu. Daha sonra ince bir elmas separe yardımı ile dişlerin kron
kısımları mine-sement sınırından kesilerek uzaklaştırıldı ve kök
yüzeylerine labio-lingual yönde longitidunal oluklar açıldı ve kökler
uzunlamasına iki parçaya ayrıldı. Bu şekilde elde edilen tüm örnekler
kodlanarak değerlendirme işlemleri için hazır hale getirildi.
Araştırmamızda değerlendirme işleminde kullanılmak üzere aşağıda
belirtilen ve her biri 20 örnek içeren 6 farklı inceleme grubu oluşturuldu
(resim 2.4) :
1. Grup : AH-Plus-Halotan/K ve H-tipi eğe grubu
2. Grup : AH-Plus-Halotan/ProFile Ni-Ti eğe grubu
3. Grup : EndoREZ-Halotan/K ve H-tipi eğe grubu
4. Grup : EndoREZ-Halotan/ProFile Ni-Ti eğe grubu
39
5. Grup : RoekoSeal-Halotan/K ve H-tipi eğe grubu
6. Grup : RoekoSeal-Halotan/ProFile Ni-Ti eğe grubu
Resim 2.4.: Çalışmamızdaki örneklere ait kesitler
2.4. Yeniden Preparasyon Sonrası Kök Kanallarının İncelenmesi
Kanal yüzeylerinde kalan artık dolgu maddesi miktarlarının
değerlendirilmesi amacı ile oluşturulan kesitler stereomikroskop (Leica
DC 150, Leica Mikrosystems Digital Imaging, Cambridge, UK) altında
x8 büyütmede incelendi. Elde edilen görüntüler stereomikroskoba bağlı
dijital fotoğraf makinasına kaydedildi. Daha sonra dijital fotoğraf
makinasından JPEG dosya formatında bilgisayara (Intel® Pentium® 4
CPU 2.66 GHz 256 MB RAM, NVIDIA GeForce4 MC 440 AGP8X
ekran kartı) yüklendi. Bilgisayar ortamında fotoğraf ve görüntü işleme
yazılımı (Adobe Photoshop Version 8.0) ile fotoğraflar formatlanarak
(kök kanalının alt ve üst sınırları dışında kalan alanların temizlenmesi
40
işlemi) kök kanalı koronal, orta ve apikal olmak üzere üç eşit parçaya
ayrıldı. Daha sonra kök kanalları sınırları içerisinde ve her bir kanal
yüzeylerinde kalan artık dolgu maddesinin sınırları masaüstü
sayısallaştırıcı (Wacom GD 1218-R) yardımı ile çizildi. Çizim sonrası
elde edilen şekiller Photoshop fotoğraf işleme yazılımı ile JPEG
formatında geçici yeni bir dosyaya aktarılarak farklı renklerde boyandı
ve boyalı alanlar birbirinden ayrıldı. Geçici dosyadan Photoshop fotoğraf
işleme yazılımı dosya dönüştürme modülü yardımı ile koronal, orta ve
apikal kanal bölgelerinin her biri için ayrı ayrı BMP formatında yeni
dosyalar yaratıldı ve bilgisayar diskinde saklandı. Meteksan Sistem
ARGE (Araştırma ve Geliştirme Birimi) tarafından geliştirilen
Pixelcount V1.1 isimli program sayesinde oluşturulan yeni BMP
formatlı dosyalardaki şekillerin alanları piksel cinsinden tespit edilip
Excel programına (Microsoft Co, USA) aktarılarak kalan artık dolgu
maddesi miktarının, genel kanal alanına olan yüzdesi ile her bir örnek
kesitinin koronal, orta ve apikal kanal bölgelerindeki kalan artık dolgu
maddesi yüzey alanı, aynı bölgelerin kanal yüzey alanına olan oranı,
yüzde olarak hesaplandı.
artık dolgu maddesi yüzey alanı
Kalan artık dolgu maddesi %= -----------------------------------------
kanal yüzey alanı
(Atilla, 2001)
Değerlendirme ile ilgili bir örnek (Şekil 2.1)’de görülmektedir.
41
KÖK KANAL YÜZEYİ
ARTIK DOLGU MADDESİ
Şekil 2.1.: Kanal yüzeyinde kalan artık dolgu madde miktarının değerlendirilmesi
42
2.5. Sonuçların İstatistiksel Yöntemlerle Değerlendirilmesi
Pixelcount yazılımı ile elde edilen yüzdeli sonuçlar Microsoft Excel
yazılımına tablo olarak işlendi. Uygulanan iki farklı kanal dolgusu
uzaklaştırma yöntemi için ayrı ayrı tablolar düzenlendi. Tablo kolonları
kullanılan kanal patlarına göre, satırları da örneklere göre düzenlendi.
Tüm kanal yüzeyleri için uygulanan yöntemlere ve kullanılan kanal
patlarına, bölgesel değerlendirmede ise uygulanan yöntemlere, kullanılan
kanal patlarına ve koronal, orta ve apikal kanal bölgelerine göre elde
edilen bulgular arasındaki farklılıklar istatistiksel olarak değerlendirildi.
Verilerin normal dağılıma uygunluğu Shapiro-Wilk testi ile incelendi. 2
grup karşılaştırılırken Mann-Whitney U testi, 3 grup karşılaştırılırken ise
Kruskal-Wallis testi kullanıldı. 3 grup karşılaştırılmalarında farklılıklar
önemli bulunduğunda, ikili karşılaştırmalar Bonferroni düzeltmesi
yapılarak Mann-Whitney U testi ile yapıldı. P<0,05 değeri istatistiksel
olarak anlamlı kabul edildi. Analizler SPSS 11,5 yazılımı ile
gerçekleştirildi.
43
3. BULGULAR
Çalışmamızda üç farklı kanal patı kullanılarak doldurulan kök
kanallarından, dolgu maddelerinin iki farklı yöntemle uzaklaştırılması
sonucunda kök kanal yüzeylerinde kalan artık dolgu maddesi
miktarlarının yüzde olarak ortalama değerleri Çizelge 3.1, Çizelge 3.2 ve
Çizelge 3.3’te görülmektedir. Çizelgelerden görüldüğü gibi, kanal
dolgusunun kök kanallarından uzaklaştırılmasından sonra tüm
örneklerde kanal yüzeylerinde kalan artık dolgu maddesi gözlendi.
Kök kanallarının genelinde ve koronal, orta ve apikal bölgelerinde kalan
artık dolgu maddesi miktarının grafik görüntüleri Şekil 3.1, Şekil 3.2,
Şekil 3.3 ve Şekil 3.4’de verildi. Ayrıca, altı farklı inceleme grubundan
alınan birer adet örnek fotoğraf Resim 3.1, Resim 3.2, Resim 3.3, Resim
3.4, Resim 3.5 ve Resim 3.6’da gösterildi.
44
Çizelge 3.1.: Dolgu maddelerinin Halotan/K ve H tipi eğe ve Halotan/ProFile Ni-Ti eğe yöntemi uygulanarak uzaklaştırılması sonucunda kanal yüzeyinde kalan artık dolgu maddesi miktarlarının yüzde olarak ortalama değerleri
Örnek Sayısı AH-Plus EndoREZ RoekoSeal
K ve H tipi eğe
Profile Ni-Ti eğe
K ve H tipi eğe
Profile Ni-Ti eğe
K ve H tipi eğe
Profile Ni-Ti eğe
1 10,66 4,98 16,60 0,95 2,85 32,81
2 29,76 9,20 8,88 5,08 12,37 3,24
3 12,00 5,34 5,53 14,46 2,90 6,23
4 13,14 34,26 7,48 4,80 8,31 3,34
5 16,34 13,99 4,57 8,88 2,19 3,00
6 9,04 4,00 3,70 17,26 19,33 4,05
7 16,19 5,74 30,31 2,25 6,77 5,49
8 22,64 7,32 1,05 5,03 4,14 4,80
9 5,30 9,34 2,62 6,19 7,56 1,06
10 25,58 4,84 6,30 6,41 10,65 2,94
11 29,25 3,02 13,36 10,61 3,56 0,80
12 8,90 4,94 15,51 1,00 6,04 2,00
13 16,59 1,67 10,90 8,32 7,88 1,06
14 4,21 7,99 8,84 6,92 5,04 2,20
15 2,09 5,36 12,38 5,18 0,72 0
16 10,67 6,54 6,55 14,36 2,64 0
17 5,02 5,22 4,56 8,19 11,06 2,20
18 6,20 0,97 7,16 6,32 1,91 5,67
19 5,16 6,11 10,58 2,76 5,37 5,08
20 5,66 15,17 2,73 1,84 7,07 10,78
Ortalama 12,72 7,80 8,98 6,84 6,41 4,83
45
Çizelge 3.2.: Dolgu maddelerinin Halotan/K ve H tipi eğe yöntemi uygulanarak uzaklaştırılması sonucunda bölgesel olarak kanal yüzeylerinde kalan artık dolgu maddesi miktarlarının yüzde olarak ortalama değerleri
Örnek Sayısı AH-Plus EndoREZ RoekoSeal
Koronal Orta Apikal Koronal Orta Apikal Koronal Orta Apikal
1 0,11 21,35 6,76 0,31 1,29 23,09 0,74 3,43 7,00
2 5,5 15,72 54,35 0,49 0,03 11,22 5,13 19,92 30,65
3 3,17 14,56 36,84 3,81 13,28 22,11 0,24 2,38 18,15
4 2,84 7,07 28,52 0,40 14,17 17,93 0,27 9,28 14,91
5 1,38 17,63 34,85 2,97 2,02 19,22 0,41 3,69 8,45
6 1,75 7,68 12,78 1,93 3,63 26,52 1,54 14,42 36,91
7 2,10 7,68 20,57 2,98 2,64 45,47 0,19 4,58 8,84
8 2,61 6,47 29,81 0,31 1,01 13,32 1,81 5,40 16,87
9 1,05 5,14 21,40 0,25 15,20 14,67 0,07 2,58 11,22
10 1,15 7,83 20,28 1,43 4,73 21,29 0,55 12,30 20,29
11 2,60 18,95 37,32 3,18 12,93 15,11 0,94 4,88 7,48
12 1,49 9,33 21,18 1,21 12,47 18,54 3,22 8,87 16,21
13 0,50 9,02 37,68 5,61 13,88 16,17 0,93 15,51 13,22
14 0,55 4,11 16,90 2,74 15,52 12,18 1,00 4,66 13,69
15 0,81 9,07 12,35 0,43 14,08 18,57 0,07 0,79 1,77
16 0,43 6,31 41,90 0,49 6,68 8,39 0,19 0,83 9,98
17 1,30 8,03 19,22 0,07 1,04 17,18 1,74 9,48 30,00
18 3,82 6,11 10,67 3,83 5,39 16,21 0,62 2,76 8,96
19 1,10 8,99 11,22 2,54 18,24 19,51 0,81 10,41 7,39
20 1,75 5,36 16,68 0,47 3,80 22,16 2,48 7,33 12,40
Ortalama 1,80 9,82 24,56 1,77 8,10 18,94 1,14 7,17 14,71
46
Çizelge 3.3.: Dolgu maddelerinin Halotan/ProFile Ni-Ti eğe yöntemi uygulanarak uzaklaştırılması sonucunda bölgesel olarak kanal yüzeylerinde kalan artık dolgu maddesi miktarlarının yüzde olarak ortalama değerleri
Örnek Sayısı AH-Plus EndoREZ RoekoSeal
Koronal Orta Apikal Koronal Orta Apikal Koronal Orta Apikal
1 1,50 4,40 12,11 0,06 2,73 13,90 4,98 13,51 40,98
2 3,08 5,18 25,05 0,02 0,98 11,91 1,06 4,84 5,32
3 1,85 4,92 20,60 3,70 1,52 18,99 2,33 7,43 10,94
4 2,69 31,69 47,26 0,97 3,00 13,14 0,48 2,45 4,47
5 4,22 20,60 34,89 0,72 1,41 17,06 1,11 4,45 11,41
6 1,37 3,77 16,00 4,11 17,55 22,61 1,03 3,08 9,93
7 1,43 4,74 15,85 0,78 1,82 12,96 2,74 14,94 21,96
8 2,50 4,42 22,85 0,15 2,76 11,69 0,03 5,36 5,92
9 3,98 9,26 21,37 3,41 6,14 11,11 0,09 1,16 2,35
10 0,80 4,13 5,75 0,09 6,82 11,66 0,73 4,30 20,31
11 0,79 3,05 8,47 0,33 1,73 13,68 0,0 1,21 0,37
12 3,73 9,44 21,27 0,30 1,14 15,04 0,20 2,56 6,71
13 0,64 4,26 14,22 1,18 13,05 12,27 0,29 1,48 3,47
14 2,46 7,24 21,37 4,31 8,91 18,42 0,28 6,83 4,77
15 0,45 10,53 15,74 0,04 7,22 21,63 0,0 0,0 0,0
16 2,19 7,07 17,11 6,23 22,43 16,85 0,0 0,0 0,0
17 1,09 5,04 12,90 2,93 10,52 13,19 0,04 2,10 3,10
18 0,50 2,86 7,08 1,34 17,59 13,90 0,85 7,24 16,42
19 0,71 3,53 10,26 2,19 8,13 12,69 0,17 6,23 2,42
20 1,90 9,13 19,22 0,25 1,44 14,08 1,99 11,23 32,10
Ortalama 1,89 7,76 18,46 1,80 6,84 14,83 1,13 5,02 10,14
47
12,7212,7212,7212,72
8,988,988,988,98
6,416,416,416,41
7,87,87,87,86,846,846,846,84
4,834,834,834,83
0
2
4
6
8
10
12
14
% Artık
Dolgu
Maddesi
K ve H tipi eğe ProFile Ni-Ti
eğe
Yöntem
AH-PLUS
ENDOREZ
ROEKOSEAL
Şekil 3.1.: Uygulanan yöntemlere göre tüm kanal yüzeylerinin temizlenmesinin
değerlendirilmesi sonucunda elde edilen değerlerin grafik görüntüsü
1,81,81,81,81,771,771,771,77
1,141,141,141,14
1,891,891,891,891,81,81,81,8
1,131,131,131,13
00,20,40,60,8
11,21,41,61,8
2
% Artık
Dolgu
Maddesi
K ve H tipi eğe ProFile Ni-Ti
eğe
Yöntem
AH-PLUS
ENDOREZ
ROEKOSEAL
Şekil 3.2.: Uygulanan yöntemlere göre koronal kanal bölgelerinin
temizlenmesinin değerlendirilmesinin sonucunda elde edilen değerlerin grafik görüntüsü
48
9,829,829,829,82
8,18,18,18,1
7,177,177,177,177,767,767,767,76
6,846,846,846,84
5,025,025,025,02
0
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
% Artık
Dolgu
Maddesi
K ve H tipi eğe ProFile Ni-Ti
eğe
Yöntem
AH-PLUS
ENDOREZ
ROEKOSEAL
Şekil 3.3.: Uygulanan yöntemlere göre orta kanal bölgelerinin temizlenmesinin
değerlendirilmesinin sonucunda elde edilen değerlerin grafik görüntüsü
24,5624,5624,5624,56
18,9418,9418,9418,94
14,7114,7114,7114,71
18,4618,4618,4618,46
14,8314,8314,8314,83
10,1410,1410,1410,14
0
5
10
15
20
25
% Artık
Dolgu
Maddesi
K ve H tpi eğe ProFile Ni-Ti eğe
Yöntem
AH-PLUS
ENDOREZ
ROEKOSEAL,
Şekil 3.4.: Uygulanan yöntemlere göre apikal kanal bölgelerinin temizlenmesinin
değerlendirilmesinin sonucunda elde edilen değerlerin grafik görüntüsü
55
3.1. Tüm Kanal Yüzeylerinin Değerlendirilmesi
Tüm kanal yüzeylerinin değerlendirilmesi sonucu elde edilen değerlerin
normal dağılıma uygunluğunun Shapiro-Wilk testi ile incelenmesinin
değerleri Çizelge 3.1.1’de verildi. Tüm kanal yüzeylerinin
değerlendirilmesi sonucu elde edilen değerlerin ortalama raporları da
Çizelge 3.1.2’de gösterildi.
Çizelge 3.1.1.: Tüm kanal yüzeylerinin değerlendirilmesi sonucunda elde edilen değerlerin normal dağılıma uygunluğunun değerlendirildiği Shapiro-Wilk testi sonuçları
Yöntem Dolgu Shapiro-Wilk
Maddesi
istatistik df serbestlik derecesi
AH-Plus ,896 20 ,034
K ve H tipi eğe
EndoREZ ,849 20 ,005
RoekoSeal ,901 20 ,042
AH-Plus ,671 20 ,000
ProFile Ni-Ti eğe
EndoREZ ,923 20 ,112
RoekoSeal ,555 20 ,000
56
Çizelge 3.1.2.: Tüm kanal yüzeylerinin değerlendirilmesi sonucunda elde edilen ortalama değerler
Yöntem Dolgu
Maddesi Örnek Sayısı
Ortalama Standart Sapma
Orta Minimum Maksimum
AH-Plus 20 12,7200 8,44193 10,6650 2,09 29,76
K ve H tipi eğe
EndoREZ 20 8,9805 6,61938 7,3200 1,05 30,31
RoekoSeal 20 6,4180 4,44686 5,7050 ,72 19,33
Toplam 60 9,3728 7,08789 7,3200 ,72 30,31
AH-Plus 20 7,8000 7,14923 5,5500 ,97 34,26
ProFile Ni-Ti eğe
EndoREZ 20 6,8405 4,53794 6,2550 ,95 17,26
RoekoSeal 20 4,8375 7,05949 3,1200 ,00 32,81
Toplam 60 6,4927 6,37882 5,1300 ,00 34,26
AH-Plus 40 10,2600 8,11336 6,9300 ,97 34,26
Toplam EndoREZ 40 7,9105 5,70553 6,4800 ,95 30,31
RoekoSeal 40 5,6278 5,87823 4,0950 ,00 32,81
Toplam 120 7,9328 6,86826 5,8900 ,00 34,26
3.1.1. Uygulanan Yöntemlere Ait Bulgular
Çalışmamızda kanal dolgularının kök kanallarından iki farklı yöntemle
uzaklaştırılmaları sonucunda elde edilen bulgular arasında gözlenen
farklılıkların istatistiksel olarak değerlendirilmesinde Kruskal-Wallis
testinden yararlanıldı. Bulguların Kruskal-Wallis testi ile
değerlendirilmeleri sonucunda gruplar arasında gözlenen istatistiksel
farklılıkların hangi gruplardan kaynaklandığının tespit edilmesinde ise
Mann-Whitney U testi kullanıldı.
57
3.1.1.1. Halotan/K ve H Tipi Eğe Yöntemine Ait Bulgular
Tüm kanal yüzeylerinin değerlendirildiği Halotan/K ve H tipi eğe
yöntemine ait bulgular ve Kruskal-Wallis testi sonuçları Çizelge
3.1.1.1.1’de gösterildi. Çizelgeden de görüleceği üzere Halotan/K ve H
tipi eğe yönteminde, kök kanallarında kalan artık dolgu maddesi miktarı
en yüksek seviyede AH-Plus (%12,72), en düşük seviyede ise RoekoSeal
(%6,41) kanal patı grubunda gözlendi. Bulguların Kruskal-Wallis testi
ile değerlendirilmeleri sonucunda, gruplar arasında gözlenen
farklılıkların istatistiksel yönden anlamlı olduğu tespit edildi (p<0,05).
Çizelge 3.1.1.1.1: Halotan/K ve H tipi eğe yöntemine ait bulgular ve Kruskal-Wallis testi sonuçları
AH-Plus
Ortalama
EndoREZ
Ortalama
RoekoSeal
Ortalama
K ve H tipi eğe yöntemi
12,72 8,98 6,41
Kruskal-Wallis testi
p=0,028
p<0,05
Bulguların Kruskal-Wallis testi ile değerlendirilmeleri sonucunda,
gruplar arasında gözlenen istatistiksel farklılıkların hangi gruplardan
kaynaklandığının saptanması için yapılan Mann-Whitney U testi
sonuçları Çizelge 3.1.1.1.2’de verildi.
58
Çizelge 3.1.1.1.2: Halotan/K ve H tipi eğe yöntemine göre gruplar arasında gözlenen istatistiksel farklılıkların hangi gruplardan kaynaklandığının tespit edilmesinde kullanılan Mann-Whitney U testi sonuçları
AH-Plus EndoREZ RoekoSeal
AH-Plus Fark yok p>0,05
Fark var* P<0,05
EndoREZ Fark yok p>0,05
Fark yok p>0,05
RoekoSeal Fark var*
P<0,05 Fark yok p>0,05
*p=0,009(P<0,05)
Çizelgeden görüleceği üzere AH-Plus ile RoekoSeal arasında istatistiksel
olarak anlamlı bir farklılık gözlendi (p<0,05), AH-Plus ile EndoREZ ve
EndoREZ ile RoekoSeal kanal patları arasında gözlenen farklılıklar ise
istatistiksel olarak anlamlı bulunmadı (p>0,05).
3.1.1.2. Halotan/ProFile Ni-Ti Eğe Yöntemine Ait Bulgular
Halotan/ProFile Ni-Ti eğe yöntemine ait bulgular ve Kruskal-Wallis testi
sonuçları Çizelge 3.1.1.2.1’de gösterildi. Çizelgeden görüleceği üzere
Halotan/ProFile Ni-Ti eğe yönteminde, kök kanallarında kalan artık
dolgu maddesi miktarları en yüksek seviyede AH-Plus (%7,80), en
düşük seviyede ise RoekoSeal (%4,83) kanal patı grubunda gözlendi.
Bulguların, Kruskal-Wallis testi ile değerlendirilmeleri sonucunda,
gruplar arasında gözlenen farklılıkların istatistiksel yönden önemli
olduğu tespit edildi (p<0,05).
59
Çizelge 3.1.1.2.1: Halotan/ProFile Ni-Ti eğe yöntemine ait bulgular ve Kruskal-Wallis testi sonuçları
AH-Plus
Ortalama
EndoREZ
Ortalama
RoekoSeal
Ortalama
ProFile Ni-Ti eğe yöntemi
7,80 6,84 4,83
Kruskal-Wallis testi
p=0,016
p<0,05
Bulguların Kruskal-Wallis testi ile değerlendirilmeleri sonucunda,
gruplar arasında gözlenen istatistiksel farklılıkların hangi gruplardan
kaynaklandığının saptanması için yapılan Mann-Whitney U testi
sonuçları Çizelge 3.1.1.2.2’de verildi.
Çizelge 3.1.1.2.2: Halotan/ProFile Ni-Ti eğe yöntemine göre gruplar arasında gözlenen istatistiksel farklılıkların hangi gruplardan kaynaklandığının tespit edilmesinde kullanılan Mann-Whitney U testi sonuçları
AH-Plus EndoREZ RoekoSeal
AH-Plus Fark yok p>0,05
Fark var* P<0,05
EndoREZ Fark yok p>0,05
Fark var** P<0,05
RoekoSeal Fark var*
P<0,05 Fark var**
P<0,05
*p=0,007(P<0,05) **p=0,023(P<0,05) Çizelgeden de görüleceği üzere AH-Plus ile EndoREZ kanal patları
arasında gözlenen farklılıklar istatistiksel olarak anlamlı bulunmadı
(p>0,05), AH-Plus ile RoekoSeal ve EndoREZ ile RoekoSeal kanal
60
patları arasında ise istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık gözlendi
(p<0,05).
3.1.2. Kullanılan Kanal Patlarına Ait Bulgular
Çalışmamızda kullanılan kanal patlarına göre elde edilen bulgular
arasında gözlenen farklılıkların istatistiksel yönden değerlendirilmesinde
Mann-Whitney U testinden yararlanıldı.
3.1.2.1. AH-Plus Kanal Patı Grubuna Ait Bulgular
AH-Plus kanal patı grubuna ait bulgular ve Mann-Whitney U testi
sonuçları çizelge 3.1.2.1’de gösterildi. Çizelgeden de görüleceği üzere
Halotan/ProFile Ni-Ti eğe yöntemi (%7,80) Halotan/K ve H tipi eğe
yönteminden (%12,72) daha etkili bulundu. Bulguların Mann-Whitney U
testi ile değerlendirilmeleri sonucunda yöntemler arasında gözlenen
farklılıklar istatistiksel olarak anlamlı bulundu (p<0,05).
Çizelge 3.1.2.1.: AH-Plus kanal patı grubuna ait bulgular ve Mann-Whitney U testi sonuçları
AH-Plus Ortalama
K ve H tipi eğe yöntemi 12,72
ProFile Ni-Ti eğe yöntemi 7,80
Mann-Whitney U testi p=0,028
p<0,05
61
3.1.2.2. EndoREZ Kanal Patı Grubuna Ait Bulgular
EndoREZ kanal patı grubuna ait bulgular ve Mann-Whitney U testi
sonuçları Çizelge 3.1.2.2’de gösterildi. Çizelgeden de görüleceği üzere
Halotan/ProFile Ni-Ti eğe yöntemi (%6,84) Halotan/K ve H tipi eğe
yönteminden (%8,98) daha etkili bulundu ancak bulguların Mann-
Whitney U testi ile değerlendirilmeleri sonucunda yöntemler arasında
gözlenen farklılıklar istatistiksel olarak anlamlı bulunmadı (p>0,05).
Çizelge 3.1.2.2.: EndoREZ kanal patı grubuna ait bulgular ve Mann-Whitney U testi sonuçları
EndoREZ Ortalama
K ve H tipi eğe yöntemi 8,98
ProFile Ni-Ti eğe yöntemi 6,84
Mann-Whitney U testi p=0,310
p>0,05
3.1.2.3. RoekoSeal Kanal Patı Grubuna Ait Bulgular
RoekoSeal kanal patı grubuna ait bulgular ve Mann-Whitney U testi
sonuçları Çizelge 3.1.2.3’de gösterildi. Çizelgeden de görüleceği üzere
Halotan/ProFile Ni-Ti eğe yöntemi (%4,83) Halotan/K ve H tipi eğe
yönteminden (%6,41) daha etkili bulundu. Bulguların Mann-Whitney U
testi ile değerlendirilmeleri sonucunda yöntemler arasında gözlenen
farklılıklar istatistiksel olarak anlamlı bulundu (p<0,05).
62
Çizelge 3.1.2.3.: RoekoSeal kanal patı grubuna ait bulgular ve Mann-Whitney U testi sonuçları
RoekoSeal Ortalama
K ve H tipi eğe yöntemi 6,41
ProFile Ni-Ti eğe yöntemi 4,83
Mann-Whitney U testi p=0,048
p<0,05
63
3.2. Bölgesel Kanal Yüzeylerinin Değerlendirilmesi
Kanal yüzeylerinin bölgesel olarak değerlendirilmesi sonucu elde edilen
değerlerin normal dağılıma uygunluğunun Shapiro-Wilk testi ile
incelenmesinin değerleri Çizelge 3.2.1’de verildi. Yine bölgesel kanal
yüzeylerinin değerlendirilmesi sonucu elde edilen değerlerin ortalama
raporları da Çizelge 3.2.2’de verildi.
Çizelge 3.2.1.: Kanal yüzeylerinin bölgesel değerlendirilmesi sonucunda elde edilen değerlerin normal dağılıma uygunluğunun değerlendirildiği Shapiro-Wilk testi sonuçları
Shapiro-Wilk Yöntem Dolgu Maddesi Bölge İstatistik df Serbestlik Derecesi
koronal ,907 20 ,055 AH-Plus orta ,836 20 ,003 apikal ,937 20 ,212
K ve H tipi koronal ,873 20 ,013 eğe EndoREZ orta ,874 20 ,014
apikal ,804 20 ,001 koronal ,781 20 ,000 RoekoSeal orta ,918 20 ,090 apikal ,885 20 ,022 koronal ,922 20 ,108 AH-Plus orta ,646 20 ,000 apikal ,880 20 ,018
ProFile koronal ,835 20 ,003 Ni-Ti EndoREZ orta ,837 20 ,003 eğe apikal ,865 20 0,01
koronal ,741 20 ,000 RoekoSeal orta ,899 20 ,039 apikal ,813 20 ,001
64
Çizelge 3.2.2.: Kanal yüzeylerinin bölgesel değerlendirilmesi sonucunda elde edilen ortalama değerler
Yöntem Dolgu
Maddesi Bölge
Örnek Sayısı
Ortalama Standart Sapma
Orta Minimum Maksimum
koronal 20 1,8005 1,31955 1,4350 ,11 5,50 AH-Plus orta 20 9,8205 4,98574 7,9300 4,11 21,35 apikal 20 24,5640 12,57297 20,8750 6,76 54,35 toplam 60 12,0617 12,24146 7,7550 ,11 54,35 koronal 20 1,7725 1,59166 1,3200 ,07 5,61 EndoREZ orta 20 8,1015 6,16073 6,0350 ,03 18,24 apikal 20 18,9430 7,62782 18,2350 8,39 45,47
K ve H toplam 60 9,6057 9,10475 6,1450 ,03 45,47 tipi eğe koronal 20 1,1475 1,26065 ,7750 ,07 5,61
RoekoSeal orta 20 7,1750 5,26179 5,1400 ,79 19,92 apikal 20 14,7195 8,92433 12,8100 1,77 36,91 toplam 60 7,6807 8,15021 5,0050 ,07 36,91 koronal 60 1,5735 1,40740 1,1250 ,07 5,61 Toplam orta 60 8,3657 5,51047 7,5050 ,03 21,35 apikal 60 19,4088 10,57490 17,0400 1,77 54,35 toplam 180 9,7827 10,09175 6,8800 ,03 54,35 koronal 20 1,8940 1,18455 1,6750 ,45 4,22 AH-Plus orta 20 7,7630 6,92820 4,9800 2,86 31,69 apikal 20 18,4685 9,62852 16,5550 5,75 47,26 toplam 60 9,3752 9,67719 4,9800 ,45 47,26 koronal 20 1,6555 1,83131 ,8750 ,02 6,23 EndoREZ orta 20 6,8445 6,42928 4,5700 ,98 22,43
ProFile apikal 20 14,8390 3,34130 13,7900 11,11 22,61 Ni-Ti toplam 60 7,7797 6,92025 6,1850 ,02 22,61 eğe koronal 20 ,9200 1,25475 ,3850 ,00 4,98
RoekoSeal orta 20 5,0200 4,24768 4,3750 ,00 14,94 apikal 20 10,1475 11,11528 5,6200 ,00 40,98 toplam 60 5,3625 7,78433 2,5050 ,00 40,98 koronal 60 1,4898 1,48782 1,0000 ,00 6,23 Toplam orta 60 6,5425 5,99176 4,7900 ,00 31,69 apikal 60 14,4850 9,22154 13,4350 ,00 47,26 toplam 180 7,5058 8,32835 4,3050 ,00 47,26 koronal 40 1,8473 1,23859 1,4950 ,11 5,50 AH-Plus orta 40 8,7917 6,04815 7,1550 2,86 31,69 apikal 40 21,5163 11,47631 19,7500 5,75 54,35 toplam 120 10,7184 11,07010 6,9150 ,11 54,35 koronal 40 1,7140 1,69457 1,0750 ,02 6,23 EndoREZ orta 40 7,4730 6,24770 5,7650 ,03 22,43 apikal 40 16,8910 6,17281 15,6400 8,39 45,47
Toplam toplam 120 8,6927 8,10458 6,1850 ,02 45,47 koronal 40 1,0338 1,24681 ,6750 ,00 5,13 RoekoSeal orta 40 6,0975 4,84449 4,7500 ,00 19,92 apikal 40 12,4335 10,21525 9,9550 ,00 40,98 toplam 120 6,5216 8,02072 3,4500 ,00 40,98 koronal 120 1,5317 1,44268 1,0550 ,00 6,23 Toplam orta 120 7,4541 5,80455 6,1250 ,00 31,69 apikal 120 16,9469 10,18418 15,4250 ,00 54,35 toplam 360 8,6442 9,30933 5,1350 ,00 54,35
65
3.2.1. Halotan/K ve H Tipi Eğe Yöntemine Ait Bulgular
Halotan/K ve H tipi eğe yöntemine ait bulgular ve Kruskal-Wallis testi
sonuçları Çizelge 3.2.1.1’de gösterildi. Çizelgeden de görüleceği üzere
Halotan/K ve H tipi eğe yönteminde, kök kanallarının koronal, orta ve
apikal kanal bölgelerinde kalan artık kanal dolgu maddesi miktarı en
yüksek seviyede AH-Plus(%1,80 - %9,82 ve %24,56), en düşük seviyede
ise RoekoSeal (%1,14 - %7,17 ve %14,71) kanal patı grubunda gözlendi.
Bulguların Kruskal-Wallis testi ile değerlendirilmeleri sonucunda,
gruplar arasında gözlenen farklılıklar koronal ve orta kanal bölgelerinde
istatistiksel yönden anlamlı bulunmadı (p>0,05), sadece apikal kanal
bölgelerinde istatistiksel yönden önemli görüldü (p<0,05).
Çizelge 3.2.1.1.: Halotan/K ve H tipi eğe yöntemine ait bulgular ve Kruskal-Wallis testi sonuçları
Koronal Orta Apikal
AH-Plus 1,80 9,82 24,56
EndoREZ 1,77 8,10 18,94
RoekoSeal 1,14 7,17 14,71
Kruskal-Wallis Testi
p=0,127
p>0,05
p=0,172
p>0,05
p=0,010
p<0,05
Bulguların Kruskal-Wallis testi ile değerlendirilmeleri sonucunda,
gruplar arasında gözlenen istatistiksel farklılıkların hangi gruplardan
kaynaklandığının saptanması için Mann-Whitney U testi sonuçları
Çizelge 3.2.1.2’de verildi.
66
Çizelge 3.2.1.2.: Halotan / K ve H tipi eğe yöntemine göre gruplar arasında apikal bölgede gözlenen istatistiksel farklılıkların hangi gruplardan kaynaklandığının tespit edilmesinde kullanılan Mann-Whitney U testi sonuçları
Apikal AH-Plus EndoREZ RoekoSeal
AH-Plus Fark yok p>0,05
Fark var* P<0,05
EndoREZ Fark yok p>0,05
Fark var** P<0,05
RoekoSeal Fark var*
P<0,05 Fark var**
P<0,05
*p=0,007(P<0,05) **p=0,025(P<0,05)
Çizelgeden de görüleceği üzere apikal kanal bölgesinde AH-Plus ile
EndoREZ kanal patları arasında gözlenen farklılık istatistiksel yönden
anlamlı bulunmadı (p>0,05). RoekoSeal ile AH-Plus ve RoekoSeal ile
EndoREZ kanal patları arasında apikal bölgede istatistiksel olarak
anlamlı bir farklılık gözlendi (p<0,05).
3.2.2. Halotan/ProFile Ni-Ti Eğe Yöntemine Ait Bulgular
Halotan/ProFile Ni-Ti eğe yöntemine ait bulgular ve Kruskal-Wallis testi
sonuçları Çizelge 3.2.2.1’ de gösterildi. Çizelgeden de görüleceği üzere
Halotan/ProFile Ni-Ti eğe yönteminde, kök kanallarının koronal, orta ve
apikal kanal bölgelerinde kalan artık kanal dolgu maddesi miktarı en
yüksek seviyede AH-Plus (%1,89 - %7,76 ve %18,46), en düşük
seviyede ise RoekoSeal (%1,13 - %5,02 ve %10,14) kanal patı grubunda
gözlendi. Bulguların Kruskal-Wallis testi ile değerlendirilmeleri
sonucunda, gruplar arasında gözlenen farklılıklar koronal ve apikal kanal
bölgelerinde istatistiksel yönden anlamlı bulundu (p<0,05), grupların
67
orta kanal bölgelerindeki farklılıklar ise istatistiksel yönden önemli
görülmedi (p>0,05).
Çizelge 3.2.2.1.: Halotan/ProFile Ni-Ti eğe yöntemine ait bulgular ve Kruskal-Wallis testi sonuçları
Koronal Orta Apikal
AH-Plus 1,89 7,76 18,46
EndoREZ 1,80 6,84 14,83
RoekoSeal 1,13 5,02 10,14
Kruskal-
Wallis Testi
p=0,015
p<0,05
p=0,246
p>0,05
p=0,002
p<0,05
Bulguların Kruskal-Wallis testi ile değerlendirilmeleri sonucunda,
gruplar arasında koronal ve apikal bölgede gözlenen istatistiksel
farklılıkların hangi gruplardan kaynaklandığının saptanması için Mann-
Whitney U testi sonuçları koronal bölge için Çizelge 3.2.2.2’de ve apikal
bölge içinde Çizelge 3.2.2.3’de verildi.
Çizelge 3.2.2.2.: Halotan/ProFile Ni-Ti eğe yöntemine göre gruplar arasında koronal bölgede gözlenen istatistiksel farklılıkların hangi gruplardan kaynaklandığının tespit edilmesinde kullanılan Mann-Whitney U testi sonuçları
Koronal AH-Plus EndoREZ RoekoSeal
AH-Plus Fark yok p>0,05
Fark var* P<0,05
EndoREZ Fark yok p>0,05
Fark yok P>0,05
RoekoSeal Fark var*
P<0,05 Fark yok P>0,05
*p=0,003(P<0,05)
68
Çizelge 3.2.2.3.: Halotan/ProFile Ni-Ti eğe yöntemine göre gruplar arasında apikal bölgede gözlenen istatistiksel farklılıkların hangi gruplardan kaynaklandığının tespit edilmesinde kullanılan Mann-Whitney U testi sonuçları
Apikal AH-Plus EndoREZ RoekoSeal
AH-Plus Fark yok p>0,05
Fark var* P<0,05
EndoREZ Fark yok p>0,05
Fark var** P<0,05
RoekoSeal Fark var*
P<0,05 Fark var**
P<0,05
*p=0,002(P<0,05) **p=0,003(P<0,05) Çizelgelerden de görüleceği üzere koronal ve apikal kanal bölgelerinde
AH-Plus ile EndoREZ kanal patları arasında gözlenen farklılıklar
istatistiksel olarak anlamlı bulunmadı (p>0,05). AH-Plus ile RoekoSeal
kanal patları arasındaki koronal ve apikal kanal bölgelerinde gözlenen
farklılıklar ile EndoREZ ve RoekoSeal kanal patlarının apikal kanal
bölgelerinde gözlenen farklılıklar istatistiksel olarak anlamlı bulundu
(p<0,05).
3.2.3. Kullanılan Kanal Patlarına Ait Bulgular
Çalışmamızda kullanılan kanal patlarına göre elde edilen bulgular
arasında gözlenen farklılıkların istatistiksel yönden değerlendirilmesinde
Mann-Whitney U testinden yararlanıldı.
69
3.2.3.1. AH-Plus Kanal Patı Grubuna Ait Bulgular
AH-Plus kanal patı grubuna ait bulgular ve Mann-Whitney U testi
sonuçları Çizelge 3.2.3.1’de gösterildi. Çizelgeden de görüleceği üzere
koronal kanal bölgesinde Halotan/K ve H tipi eğe yöntemi (%1,80), orta
ve apikal kanal bölgelerinde ise Halotan/ProFile Ni-Ti eğe yöntemi
(%7,76 ve %18,46) daha fazla etkili bulundu. Bulguların Mann-Whitney
U testi ile değerlendirilmeleri sonucunda, uygulanan yöntemler arasında
gözlenen farklılıklar koronal ve apikal kanal bölgelerinde istatistiksel
olarak anlamlı bulunmadı (p>0,05), kanalın orta bölgelerinde ise
uygulanan yöntemler arasında gözlenen farklılıklar istatistiksel olarak
anlamlı görüldü (p<0,05).
Çizelge 3.2.3.1.: AH-Plus kanal patı grubuna ait bulgular ve Mann-Whitney U testi sonuçları
AH-Plus Koronal Orta Apikal
K ve H tipi eğe
yöntemi 1,80 9,82 24,56
ProFile Ni-Ti eğe
yöntemi 1,89 7,76 18,46
Mann-Whitney U
testi
p=0,715
p>0,05
p=0,029
p<0,05
p=0,148
p>0,05
3.2.3.2. EndoREZ Kanal Patı Grubuna Ait Bulgular
EndoREZ kanal patı grubuna ait bulgular ve Mann-Whitney U testi
sonuçları Çizelge 3.2.3.2’de gösterildi. Çizelgeden de görüleceği üzere
70
koronal kanal bölgesinde Halotan/K ve H tipi eğe yöntemi (%1,77), orta
ve apikal kanal bölgelerinde ise Halotan/ProFile Ni-Ti eğe yöntemi
(%6,84 ve %14,83) daha fazla etkili bulundu. Bulguların Mann-Whitney
U testi ile değerlendirilmeleri sonucunda, uygulanan yöntemler arasında
gözlenen farklılıklar sadece apikal kanal bölgelerinde istatistiksel olarak
anlamlı görüldü (p<0,05).
Çizelge 3.2.3.2.: EndoREZ kanal patı grubuna ait bulgular ve Mann-Whitney U testi sonuçları
EndoREZ Koronal Orta Apikal
K ve H tipi eğe
yöntemi 1,77 8,10 18,94
ProFile Ni-Ti eğe
yöntemi 1,80 6,84 14,83
Mann-Whitney U
testi
p=0,473
p>0,05
p=0,552
p>0,05
p=0,019
p<0,05
3.2.3.3. RoekoSeal Kanal Patı Grubuna Ait Bulgular
RoekoSeal kanal patı grubuna ait bulgular ve Mann-Whitney U testi
sonuçları Çizelge 3.2.3.3’de gösterildi. Çizelgeden de görüleceği üzere
koronal, orta ve apikal kanal bölgelerinde uygulanan yöntemler arasında
Halotan/ProFile Ni-Ti eğe yöntemi (%1,13 - %5,02 ve %10,14),
Halotan/K ve H tipi eğe yönteminden (%1,14 - %7,17 ve %14,71) daha
fazla etkili bulundu. Bulguların Mann-Whitney U testi ile
değerlendirilmeleri sonucunda, uygulanan yöntemler arasında gözlenen
farklılıklar koronal ve orta kanal bölgelerinde istatistiksel olarak anlamlı
71
bulunmadı (p>0,05), kanalın apikal bölgelerinde ise uygulanan
yöntemler arasında gözlenen farklılıklar istatistiksel olarak anlamlı
görüldü (p<0,05).
Çizelge 3.2.3.3.: RoekoSeal kanal patı grubuna ait bulgular ve Mann-Whitney U testi sonuçları
RoekoSeal Koronal Orta Apikal
K ve H tipi eğe
yöntemi 1,14 7,17 14,71
ProFile Ni-Ti eğe
yöntemi 1,13 5,02 10,14
Mann-Whitney U
testi
p=0,279
p>0,05
p=0,160
p>0,05
p=0,030
p<0,05
3.2.4. Koronal, Orta ve Apikal Kanal Bölgelerine Ait Bulgular
Çalışmamızda grupların kendi içerisinde koronal, orta ve apikal kanal
bölgelerine göre elde edilen bulguların istatistiksel olarak
değerlendirilmesinde Kruskal-Wallis testinden yararlanıldı. Bulguların
Kruskal-Wallis testi ile değerlendirilmesi sonucunda gruplar arasında
gözlenen istatistiksel farklılıkların hangi bölgelerden kaynaklandığının
tespit edilmesinde ise Mann-Whitney U testinden yararlanıldı.
Grupların kendi içerisinde koronal, orta ve apikal kanal bölgelerine ait
bulgular ve Kruskal-Wallis testi sonuçları Çizelge 3.2.4.1’de, Çizelge
3.2.4.2’de, Çizelge 3.2.4.3’de, Çizelge 3.2.4.4’de, Çizelge 3.2.4.5’de ve
Çizelge 3.2.4.6’da gösterildi. Çizelgelerden de görüleceği üzere tüm
72
gruplarda koronal kanal bölgelerinde en düşük seviyede, apikal kanal
bölgelerinde ise en yüksek seviyede artık kanal dolgu maddesi tespit
edildi. Bulguların Kruskal-Wallis testi ile değerlendirilmeleri sonucunda
koronal, orta ve apikal kanal bölgeleri arasında gözlenen farklılıklar tüm
gruplarda istatistiksel olarak anlamlı bulundu (p<0,05).
Çizelge 3.2.4.1.: AH-Plus Halotan/K ve H tipi eğe (1. grup) grubuna ait bulgular ve Kruskal-Wallis testi sonuçları
Çizelge 3.2.4.2.: AH-Plus Halotan/ProFile Ni-Ti eğe (2. grup) grubuna ait bulgular ve Kruskal-Wallis testi sonuçları
AH-Plus K ve H tipi eğe
yöntemi Koronal Orta Apikal
% artık dolgu miktarı
1,80 9,82 24,56
Kruskal-Wallis testi
p=0,000
p<0,05
AH-Plus ProFile Ni-Ti eğe
yöntemi Koronal Orta Apikal
% artık dolgu miktarı
1,89 7,76
18,46
Kruskal-Wallis testi p=0,000
p<0,05
73
Çizelge 3.2.4.3.: EndoREZ Halotan/K ve H tipi eğe (3. grup) grubuna ait bulgular ve Kruskal-Wallis testi sonuçları
Çizelge 3.2.4.4.: EndoREZ Halotan/ProFile Ni-Ti eğe (4. grup) grubuna ait bulgular ve Kruskal-Wallis testi sonuçları
Çizelge 3.2.4.5.: RoekoSeal Halotan/K ve H tipi eğe (5. grup) grubuna ait bulgular ve Kruskal-Wallis testi sonuçları
EndoREZ K ve H tipi eğe
yöntemi Koronal Orta Apikal
% artık dolgu miktarı
1,77 8,10 18,94
Kruskal-Wallis testi p=0,000
p<0,05
EndoREZ ProFile Ni-Ti eğe
yöntemi Koronal Orta Apikal
% artık dolgu miktarı
1,80 6,84 14,83
Kruskal-Wallis testi p=0,000
p<0,05
RoekoSeal K ve H tipi eğe
yöntemi Koronal Orta Apikal
% artık dolgu miktarı
1,14 7,17 14,71
Kruskal-Wallis testi p=0,000
p<0,05
74
Çizelge 3.2.4.6.: RoekoSeal Halotan/ProFile Ni-Ti eğe (6. grup) grubuna ait bulgular ve Kruskal-Wallis testi sonuçları
Bulguların Kruskal-Wallis testi ile değerlendirilmeleri sonucunda tüm
gruplarda koronal, orta ve apikal kanal bölgeleri arasında gözlenen
istatistiksel farklılıkların hangi bölgelerden kaynaklandığının tespit
edilmesinde yararlanılan Mann-Whitney U testi sonuçları Çizelge
3.2.4.7’de verildi. Çizelgeden de görüleceği üzere sadece RoekoSeal
Halotan/ProFile Ni-Ti eğe grubunun orta ve apikal kanal bölgeleri
arasındaki fark istatistiksel olarak anlamlı görülmedi (p>0,05). Diğer
tüm gruplarda koronal, orta ve apikal kanal bölgeleri arasında gözlenen
farklılıklar istatistiksel olarak anlamlı bulundu (p<0,05).
Çizelge 3.2.4.7.: Tüm gruplarda apikal, orta ve koronal kanal bölgeleri arasında gözlenen istatistiksel farklılıkların hangi bölümlerden kaynaklandığının tespit edilmesinde kullanılan Mann-Whitney U testi sonuçları
Bölgeler 1.Grup 2.Grup 3.Grup 4.Grup 5.Grup 6.Grup
Koronal
Orta
Fark var
p<0,05
Fark var
p<0,05
Fark var
p<0,05
Fark var
p<0,05
Fark var
p<0,05
Fark var
p<0,05
Koronal
Apikal
Fark var
p<0,05
Fark var
p<0,05
Fark var
p<0,05
Fark var
p<0,05
Fark var
p<0,05
Fark var
p<0,05
Orta
Apikal
Fark var
p<0,05
Fark var
p<0,05
Fark var
p<0,05
Fark var
p<0,05
Fark var
p<0,05
*Fark yok
p>0,05
*p= 0,203
RoekoSeal ProFile Ni-Ti eğe
yöntemi Koronal Orta Apikal
% artık dolgu miktarı
1,13 5,02 10,14
Kruskal-Wallis testi p=0,000
p<0,05
75
4. TARTIŞMA
Kök kanal tedavisinin uygun şartlarda yapılmadığı durumlarda, sık sık
başarısızlıklar gözlenmektedir. Bunun sebebi olarak da kanal içi
enfeksiyon kontrolü sırasında yapılan hatalar sonucu dişin kök kanal
tedavisine cevap veremeyeceği düşünülmektedir. Şüphesiz kök kanal
sistemindeki ve periradiküler bölgedeki mikrobiyal enfeksiyonun devam
etmesinin kök kanal tedavisinin başarısız olmasına neden olan en önemli
sebep olduğu düşünülmektedir (Siqueira, 2001).
Kök kanal sistemindeki yetersiz veya eksik kanal dolguları, yani kök
kanal tedavilerinin başarısız olduğu durumlarda koronal restorasyon
öncesi öncelikle endodontik tedavinin yenilenmesi düşünülmektedir. Bu
durumlarda kök kanal sisteminin tamamen boşaltılıp, temizlenerek
yeniden doldurulması yani retreatment ile başarılı sonuçlar alınabilir
(Friedman ve Stabholz, 1986; Barrieshi-Nusair, 2002).
Bu tür tedavilerde başarı oranı araştırmacılar tarafından %53 (Jokinen ve
ark., 1978) ile %80’nin (Ingle, 1965; Barbakow ve ark., 1980; Petersson
ve ark., 1982; Morse ve ark., 1983; Swartz ve ark., 1983) üzerinde
olduğu belirtilmiştir. Araştırıcıların başarı oranını farklı bildirmesi
vakaların ilk uygulanan tedaviye cevap vermediğini ve retreatmentın
gerekli olduğunu göstermiştir (Oyama ve ark., 2002).
Başarısızlıkla sonuçlanan endodontik tedavilerde hekim herhangi bir
tedaviye başlamadan önce başarısızlığın nedenini araştırmalıdır.
Özellikle tekrarlayan tedavinin teknik güçlükleri, başarıyı
76
sınırlayabilecek ve doğabilecek komplikasyonlar hastayla
konuşulmalıdır. Çünkü, tekrarlayan tedaviler genelde ilk tedaviden daha
güç koşullar altında yapılmaktadır. Bazı başarısızlıkların tekrar tedavisi
mümkün değildir ve yapılacak girişim yalnızca zaman kaybına neden
olacaktır. Başarısızlıkların bazıları cerrahi girişim gerektirirken
bazılarında da eski dolgunun sökülmesi, tekrar preparasyon ve dolgu
işlemleri ile endodontik tedaviler yenilenerek başarı elde edilebilir
(Alaçam, 2000, s: 451-494).
Cerrahi olmayan endodontik retreatment endikasyonu konulduğunda
daha önceden var olan kök kanal dolgusunun tamamen boşaltılması için
kök kanal sistemine yeniden giriş sağlanması gerekmektedir. Başarılı bir
endodontik retreatment için kemomekanik yeniden preparasyon ve
yeniden dezenfeksiyonun kök kanal sisteminde sağlanması
gerekmektedir (Stabholz ve Friedman, 1988, Sae-Lim ve ark., 2000).
Endodontik tedavinin yenilenmesine karar verildiğinde, eski kanal
dolgusunun tamamen uzaklaştırılması önemlidir. Kök kanal sisteminin
yeterli şekilde temizlenebilmesi için, nekrotik dokuların ve bakterilerin
açığa çıkarılması bakımından eski kök kanal dolgusunun kök kanal
sistemi içerisinden tamamen uzaklaştırılması gerekmektedir (Barrieshi-
Nusair, 2002). Amaç, apikal foramene kadar ulaşmak ve bu şekilde kök
kanal dolgu maddesini tamamını çıkartmaktır.
Bu nedenle çalışmamızda, başarısız olmuş kök kanal tedavilerinde kanal
dolgusunun kök kanal sistemi içerisinden tamamen
uzaklaştırılabilmesinin yenilenen kanal tedavisinin prognozunu klinik
açıdan önemli ölçüde etkileyebileceği düşüncesiyle hareket edilmiştir.
77
Gutta-perka yüz yıldan fazla bir zamandır, kök kanal dolgu materyali
olarak kullanılmaktadır ve hala kök kanallarının doldurulmasında
kullanılan en önemli materyaldir. Tekrarlayan endodontik tedavilerde
amaç kanaldan gutta-perkayı çıkartmaktır. Gutta-perka kanal dolgusu
kök kanallarından kolaylıkla uzaklaştırılabilirken, kök kanal dolgu
patları fiziksel özelliklerinden dolayı uzaklaştırılabilmeleri birbirinden
farklılıklar göstermektedir (Friedman ve ark., 1993; Oyama ve ark.,
2002).
Çalışmamızda kök kanallarının doldurulmasında klinik olarak en çok
tercih edilen lateral kondenzasyon yönteminden yararlanıldı.
Çalışmamızda kullandığımız AH-Plus, EndoREZ ve RoekoSeal kanal
dolgu patlarını piyasaya yeni sürülmelerinden ve kök kanallarından
uzaklaştırılmaları konusunda yapılmış çok az sayıda çalışma olmasından
dolayı tercih ettik.
Klinik olarak kök kanal tedavileri tamamlanmış vakalarda kanal
tedavilerinin yenilenmesi çok nadiren ilk yapılan tedaviden hemen sonra
yapılmaktadır. Bu nedenle çalışmamızda kanal dolguları tamamlanan
tüm örnekler üç ay süreyle 37ºC’de %100 nemli ortamda bekletilerek
klinik şartlara uygunluğu sağlanmıştır.
Imura ve ark. (1993 ve 1996) ve Viducic ve ark. (2003) yedi günlük
bekleme süresini , Friedman ve ark. (1993), Wilcox (1993), Imura ve
ark. (2000) ve Baratto Filho ve ark.(2002) yaptıkları benzer çalışmalarda
iki haftalık bekleme süresini, Ladley ve ark. (1991), Frajlich ve ark.
(1998), Barrieshi-Nusair (2002) ve Zmener ve ark. (2005) ise bir aylık
bekleme süresini, Wilcox (1989), Moshonov ve ark. (1994) ve Sae-Lim
78
ve ark. (2000) yaptıkları benzer çalışmalarda üç aylık bekleme süresini
tercih etmişlerdir. Çalışmamızda tercih ettiğimiz üç aylık bekleme
süresinin, daha kısa dönemde yapılmış çalışmalara göre klinik yönden ve
patların donma sürelerini tamamlamış olmaları açısından daha uygun bir
süre olduğu düşüncesindeyiz.
Kök kanal dolgusu için çeşitli materyaller bildirilmesine rağmen, farklı
kanal patları ile birlikte kullanılan gutta-perka en sık kullanılan
materyaldir. Endodontik retreatment yani yeniden tedavide amaç gutta-
perka konların kök kanal duvarlarından uzaklaştırılmasıdır. Gutta-perka
konların kök kanalından uzaklaştırılmasında bir çok teknik
geliştirilmiştir. Isı uygulamaları (Lipski ve Wozniak, 2003), el aletleri
(Friedman ve ark., 1993; Imura ve ark., 1993; Wilcox, 1993 ve 1995;
Frajlich ve ark., 1998), ultrasonik aletler (Wilcox, 1989; Ladley ve ark.,
1991; Friedman ve ark., 1992 ve 1993), Gates-Glidden uçlar (Imura ve
ark, 1993; Hülsman ve Stotz, 1997; Valois ve ark., 2001) ve Nd:YAG
lazerden (Farge ve ark., 1998; Viducic ve ark., 2003) yararlanılmaktadır.
Tüm bu tekniklerle birlikte kloroform, halotan, ökaliptol gibi farklı
çözücülerin kullanılması da önemlidir (Sae-Lim ve ark., 2000; Oyama ve
ark., 2002).
Klinik pratikte kloroform en etkili ve en sık olarak kullanılan eriticidir.
Ancak, güvenirliliği tartışmalıdır. Kloroformun kanserojen bir madde
olduğu, ayrıca periapikal dokularda hasara ve sistemik toksisiteye neden
olduğu bildirilmiş ve ayrıca tekrarlayan kloroform buharının diş
hekimliği personelinin sağlığını tehlikeye sokma riski de vardır (Sae-
Lim ve ark., 2000). Bunun üzerine araştırıcılar farklı solventlerden
yararlanma yoluna gitmişlerdir.
79
Halotan ise nispeten toksik değildir ve yanma özelliği olmayan, kokusu
tatlı ve solunum irritanı olmayan bir solventtir. 1956’dan beri inhalasyon
anestezisinde kullanılmaktadır (Oyama ve ark., 2002).
Wourms ve ark. (1990), Hunter ve ark. (1991) çeşitli gutta-perka
çözücülerini incelemişler ve bu çözücüler arasında halotanın kloroforma
alternatif olarak güvenle kullanılabileceğini bildirmişlerdir. Bunun yanı
sıra Ladley ve ark. (1991), Ibarrola ve ark. (1993), Wilcox (1995)
kloroformla halotanın çözücülük özelliklerini karşılaştıkları
çalışmalarında, halotanın kloroform kadar etkili bir gutta-perka çözücüsü
olduğunu bildirmişlerdir.
Chutich ve ark. (1998), endodontik tedavinin yenilenmesi sırasında üç
farklı gutta-perka çözücüsünün periapikal dokulara geçme miktarını
polipropilen test tüpünde değerlendirdikleri çalışmalarında, kloroform,
ksilen ve halotanın periapikal dokulara toksik düzeyde geçmediğini ve
her üç çözücünün de endodontik tedavide güvenle kullanılabileceğini
bildirmişlerdir.
Araştırmamızda, yukarıda belirttiğimiz çalışmalar doğrultusunda,
halotanın kloroform kadar etkili bir gutta-perka çözücüsü olduğuna ve
kloroforma oranla daha güvenle kullanılabileceğine inandığımız için
çözücü olarak halotandan yararlanmayı tecih ettik.
Kanal dolgusunun kök kanallarından uzaklaştırılması gerektiğinde,
koronal kanal bölümündeki iyi kondanze edilmiş gutta-perka kanal
dolgusunun Gates-Glidden frezlerle yada ısıtılmış aletlerle
80
uzaklaştırılabileceği bildirilmiştir (Friedman ve ark., 1990; Zmener ve
ark., 2005).
Friedman ve ark. (1990), Sae-Lim ve ark. (2000) koronal kanal
bölgesindeki gutta-perka kanal dolgusunun uzaklaştırılmasında ısıtılmış
aletlerin kullanılmasının gutta-perkanın kanal yüzeyine sıvanmasına
neden olduğunu belirtmişlerdir.
Friedman ve ark. (1990), Hülsmann ve Stotz (1997), Imura ve ark.
(2000), Ferreira ve ark. (2001) ve Zmener ve ark. (2005) da yaptıkları
çalışmalarda koronal kanal bölgesinde bulunan gutta-perka kanal
dolgusunun Gates-Glidden frezler ile başarılı bir şekilde
uzaklaştırılabildiğini ve daha temiz bir kanal oluştuğunu savunmuşlardır.
Çalışmamızda, yukarıda belirttiğimiz çalışmalar doğrultusunda, koronal
kanal bölgesindeki gutta-perka kanal dolgusunun uzaklaştırılması amacı
ile Gates-Glidden frezlerinden yararlanılmıştır.
Klinik uygulamalarda orta ve apikal kanal bölgelerinde bulunan kanal
dolgusunun kök kanallarından uzaklaştırılmasında Gates-Glidden
frezlerin kullanılmasının kökte perforasyonlara ve kanalda alet
kırılmalarına neden olabileceği, ayrıca frezlerin kanal içerisinde çalışma
uzunluklarının kontrol edilmesinin güç olduğu ve uzunluklarının sınırlı
olduğu bildirilmiştir (Friedman ve ark. 1990). Bu nedenle çalışmamızda
Gates-Glidden frezler yalnızca koronal kanal bölgesinde kullanılmıştır.
Çalışmamızda kanal dolgularının kök kanallarından uzaklaştırılmasında,
K ve H tipi el ile kullanılan kanal eğelerinden ve ProFile .04 Taper 29
81
serisi Ni-Ti turla kullanılan eğelerden yararlanıldı. Ayrıca kök
kanallarının yeniden preparasyonunda irrigasyon solüsyonu olarak klinik
uygulamalarda en çok tercih edilen solüsyon olması ve organik doku
çözücü etkisi nedeni ile %2,5’lik NaOCl solüsyonunun kullanılması
tercih edildi.
Tekrarlayan endodontik tedavilerle ilgili yapılan çalışmalarda kanallarda
kalan artık dolgu maddesi miktarını belirlemek amacı ile çeşitli
yöntemlerden yararlanılmıştır. Bunlar radyografik tetkikler, sonik
dijitayzır ile yapılan ölçümler, yüzey tarama elektron mikroskobu (SEM)
çalışmaları, ışık ve stereomikroskop çalışmalarıdır (Friedman ve ark.,
1992; Friedman ve ark., 1993; Moshonov ve ark., 1994; Barieshi ve ark.,
1995; Bertrand ve ark., 1997; Hülsmann ve Stotz, 1997; Bueno ve ark.,
1998; Sae-Lim ve ark., 2000; Baratto Filho ve ark., 2002; Barrieshi-
Nusair, 2002 ; Masiero ve Barletta, 2005 ; Zmener ve ark., 2005)
Friedman ve ark. (1992), Moshonov ve ark. (1994) araştırmalarında
örnekleri diseksiyon mikroskobu altında incelemişler ve kanallarda kalan
artık dolgu maddesi miktarını derecelendirerek belirlemişlerdir.
Hülsmann ve Stotz (1997), Sae-Lim ve ark. (2000) ise yaptıkları
araştırmalarında örnekleri ışık mikroskobu ile incelemişler ve kanallarda
kalan artık dolgu maddesi miktarını derecelendirmişlerdir.
Barrieshi ve ark. (1995), Bueno ve ark. (1998) ve Ferreira ve ark. (2001)
yaptıkları çalışmalarda kanallarda kalan artık dolgu maddesi miktarının
belirlenmesinde radyografik tetkiklerden yaralanmışlardır. Kanallarda
82
kalan düşük miktarlardaki artık dolgu maddesinin radyografilerde
radyoopak bir görüntü sağlayamayacağı inancındayız.
Bertrand ve ark. (1997) çalışmalarında kanallarda kalan artık dolgu
maddesinin incelenmesinde stereomikroskoptan yararlanmışlar, her
grubu temsil eden sadece bir örnekte ise yüzey tarama elektron
mikroskobundan yararlanmışlardır. Ancak yüzey tarama elektron
mikroskobu çalışmalarının, kanal patlarının dentin duvarına
adaptasyonunun değerlendirilmesinde daha yararlı olacağı, bu yöntemle
çalışmamızda olduğu gibi kanallarda kalan artık dolgu maddesi
miktarının tespit edilmesinin mümkün olmayacağı düşüncesindeyiz.
Imura ve ark. (2000) çalışmalarında, kanal dolgularını kök kanalından
uzaklaştırdıktan sonra örnekleri stereomikroskop altında incelemişler,
kanallarda kalan artık dolgu maddesi miktarının belirlenmesinde ise imaj
analiz software sisteminden yararlanmışlardır. Bu yöntemle kanallarda
kalan dolgu maddesinin yalnızca uzunluk ölçümünü yapmışlar, yüzey
büyüklüğü hakkında ise bir bilgi vermemişlerdir.
Betti ve Bramante (2001) araştırmalarında, kök kanallarında kalan artık
dolgu maddesi miktarının değerlendirilmesinde, örnekleri scanner ile
taramışlar, kalan artık dolgu maddesi miktarını hesaplanmasında sigma
scan software sisteminden yararlanmışlar ve milimetrik olarak kanal
alanı ile kalan artık dolgu maddesi miktarı alanını yüzde olarak
hesaplamışlardır. İkinci bir değerlendirmede ise örneklerden aldıkları
radyografileri x2 büyütme ile skorlayarak değerlendirmişlerdir.
83
Barieshi-Nusair (2002) araştırmasında örnekleri longitudinal olarak
bukko-lingual yönde ikiye ayırmış ve kodakchrome 25 film kullanarak
fotoğraflamıştır. Daha sonra örnekleri x10 büyütmede SAC sonik dijitazr
ile değerlendirmiştir.
Hülsmann ve Bluhm (2004) çalışmalarında örnekleri ışık mikroskobu
altında x70 büyütmede fotoğraflamışlar ve kanallarda kalan artık dolgu
maddesini derecelendirerek belirlemişlerdir. Derecelendirme yöntemi ile
kanallarda kalan artık dolgu maddesi miktarının hesaplanmasında kişisel
farklılıklar bulunabileceği ve bu yöntemle kanallarda kalan artık dolgu
maddesi miktarının belirlenmesinde detaylı bir değerlendirme
yapılamayacağı düşüncesindeyiz.
Masiero ve Barletta (2005) çalışmalarında, örneklerden mesio-distal ve
bukko-lingual olarak aldıkları radyografileri aynı film üzerinde elde
etmişlerdir. Elde ettikleri radyografileri scanner kullanarak 600 dpi
çözünürlükte dijitalize etmişlerdir. Görüntüleri AutoCAD 2000 soft ware
programı kullanılarak değerlendirmişlerdir. Fakat kanalın ve kalan dolgu
materyalinin en geniş kısmına sahip mesio-distal görüntülerini 25 kat
büyüterek mm2 olarak değerlendirmişlerdir.
Zmener ve ark. (2005) çalışmalarında, kanal dolgularını kök
kanallarından uzaklaştırdıktan sonra örnekleri bukko-lingual yönde iki
parçaya ayırmışlar, her parçanın görüntüsünü kodakchrome 25 film
kullanarak fotoğraflamışlar ve elde ettikleri slaytları x10 büyütme ile
bilgisayar ortamına aktarmışlardır. Her bir parçanın analizinde LECO
2001-2.02 imaj analizer kullanarak toplam kanal alanının artık dolgu
maddesi miktarı alanına oranını yüzde olarak hesaplamışlardır. Bu
84
çalışmalarında kullandıkları yöntem ile bizim çalışmamızda
kullandığımız yöntem arasında benzerlik vardır.
Çalışmamızda ki örneklerden x8 büyütmeyle stereomikroskop altında
ayrıntılı görüntü alınması hesaplanmıştır. Kanal yüzeylerinde kalan artık
dolgu maddesi miktarının değerlendirmesinde yararlandığımız yöntemde
kanallarda kalan artık dolgu maddesi yüzey büyüklüğünün, kanal yüzey
büyüklüğüne oranı yüzde olarak hesaplandığı için, örneklerin farklı
uzunlukta ve genişlikte olmaları yapılan ölçümlerde hatalara neden
olmamıştır.
Çalışmamızda stereomikroskop yolu ile elde edilen görüntüler dijital
fotoğraf makinasından direkt olarak bilgisayara aktarılmıştır. Renk
farklılıkları bilgisayar ortamında büyütülmüş görüntülere dayanılarak
yazılım yolu ile analiz edildiği için yapılan değerlendirmenin güvenirliği
oldukça yüksektir. Ayrıca yazılım yardımı ile (Photoshop v8.0) renk
tonu ayrımı yapılması gözle yapılan ayırımdan hem doğrulanması hem
de varsa minimal hataların giderilmesi açısından avantajlı olmuş, bu da
çalışmamızın güvenirliğini artırmıştır.
Stereomikroskop altında incelediğimiz örneklerde, kanal yüzeylerinde
kalan artık gutta-perka dolgu maddesi çok az sayıda tespit edilmiştir.
Ancak kanallarda kalan artık gutta-perka ve kanal patının net olarak ayırt
edilmesi mümkün olmadığı için yapılan ölçümlerde kanallarda kalan
artık dolgu maddesi miktarı tek değer olarak hesaplanmıştır.
Tekrarlayan endodontik tedaviler ile ilgili yapılmış çalışmalarda, kanal
dolgularının kök kanallarından uzaklaştırılması amacı ile hangi yöntem
85
tek başına yada kombine olarak uygulanırsa uygulansın kök kanallarının
tam olarak temizlenemediği bildirilmiştir (Wilcox, 1989; Moshonov ve
ark., 1994; Zuolo ve ark., 1996; Masiero ve Barletta, 2005; Zmener ve
ark., 2005). Çalışmamızda ise, sadece RoekoSeal kanal patı grubuna ait
iki örnekte artık kanal dolgu maddesine rastlanmazken, inceleme
yaptığımız diğer örneklerin hepsinde kök kanallarının tam olarak
temizlenemediği gözlenmiştir.
Araştırmamızda kanal dolgularının kök kanallarından
uzaklaştırılmasından sonra kanalların temizliği radyografiler ile kontrol
edilmiş, ancak stereomikroskop altında yapılan incelemeler sonucunda,
radyografik değerlendirmede temiz gözlenen tüm kanallarda artık dolgu
maddesi gözlenmiştir. Bu durumun kanallarda az miktarda kalan artık
dolgu maddelerinin radyografilerde radyoopak bir görüntü
sağlayamamasından kaynaklandığı düşüncesindeyiz. Aynı sonuçlar
Imura ve ark.’nın (1993, 1996 ve 2000) ve Zmener ve ark.’nın (2005)
yapmış oldukları çalışmalarda da izlenmiştir.
Kök kanal dolgu materyallerinin, kanal içerisinden uzaklaştırılabilmeleri
için bir çok teknik denenmiştir. Günümüzde ısı uygulaması, ultrasonik
aletler ve çözücüler kullanılsa da en sık kullanılan yöntem paslanmaz
çelik enstrümanların çözücüler ile birlikte kombine kullanılmasıdır. Bazı
araştırmacılara göre, Ni-Ti döner enstrümanların kullanılması,
paslanmaz çelik enstrümanların kullanılmasına göre daha iyi sonuçlar
vermektedir (Barrieshi-Nusair, 2002).
86
El ile kullanılan kanal eğeleri yardımı ile kanal dolgularının kök
kanallarından uzaklaştırılması ise klinik olarak çok sık tercih edilen
ancak oldukça zaman alan bir uygulamadır (Friedman ve ark., 1990).
Barrieshi-Nusair (2002) retreatmentta Ni-Ti döner aletleri ile elle
kullanılan paslanmaz çelik aletleri karşılaştırdığı çalışmasında, Ni-Ti
döner aletleri ile elle kullanılan paslanmaz çelik aletlerin retreatment
sonuçlarının, artık madde yönünden benzerlik gösterdiğini fakat
paslanmaz çelik el aletlerinin daha etkili olduğunu bildirmiştir.
Çalışmamızda kanal dolgularının kök kanallarından uzaklaştırılmasında,
pek çok avantajlı özelliklere sahip olması ve bu aletlerin tekrarlayan
endodontik tedavilerde etkinliklerinin araştırılması konusunda yapılmış
çok az sayıda çalışma olması nedeni ile ProFile .04 Taper 29 serisi Ni-Ti
turla kullanılan eğelerden yararlanılmıştır (Barrieshi ve ark., 1995; Zuolo
ve ark., 1996; Imura ve ark., 2000; Sae-Lim ve ark., 2000; Valois ve
ark., 2001).
Son yıllarda Ni-Ti turla kullanılan kanal eğelerinin üstün fiziksel
özellikleri nedeni ile kök kanal preparasyonunda kullanımları artmıştır.
Esnekliğin artması kök kanallarının şekillendirilmesinde bir avantajdır.
ProFile .04 Taper 29 serisi Ni-Ti turla kullanılan eğeler, endodontik
tedavide ek olarak kullanılan aletlerden biridir. Üretici firmanın önerisi
doğrultusunda kullanılan bu aletler crown-down yöntemi ile kök
kanalının preparasyonunda kullanılırlar. Aynı zamanda bu aletler 500-
2500 rpm devirde gutta-perka kanal dolgusunun kök kanallarından
uzaklaştırılması amacı ile de kullanılmaktadır. ProFile sisteminde
kullanılan Ni-Ti eğeler çok yüksek oranda esnektir ve kesici özellikleri
87
fazladır. Eğri kök kanallarında dahi, kanal şekline uygun olarak kanal
içerisinde ilerler ve güvenle kullanılabilirler. Bükülmeye karşı dirençleri
düşük olmasına rağmen düz pozisyona tam olarak dönebilirler.
Dentinden daha yumuşak oldukları için perforasyon oluşturma riskleri
yoktur. Uygun bir açı ile aletin kanal duvarını aşırı temizleme özelliği,
penetrasyon ilerledikçe dentin artıklarının kanal içerisinden rahat bir
şekilde uzaklaştırılmalarını sağlar. Eğelerin uç kısmı bu bölgede
oluşturulan özel şekillendirme sayesinde kesme işlemi yapmaz,
minimum apikal basınçla kolay penetrasyona imkan sağlarlar, böylece
kanalda sıkışma ve kanaldan çıkma riskleri yoktur. Orijinal kanal şeklini
ve apikal forameni bozmazlar, çok hızlı ve kolay bir şekilde kanal
preparasyonunu tamamlarlar (Tulsa Dental Products, 1994).
Çalışmamızda kanal dolgularının kök kanallarından uzaklaştırılması
amacı ile iki farklı yöntemden yararlanılmıştır. Bu uygulanan iki farklı
yöntem karşılaştırıldığında:
Tüm kanal yüzeylerinin temizliğinin değerlendirilmesinde AH-Plus ve
RoekoSeal kanal patı gruplarında Halotan/ ProFile Ni-Ti eğe
yönteminin, Halotan/ K ve H tipi eğe yönteminden istatistiksel olarak
daha etkili olduğu görülmüştür. EndoREZ kanal patı grubunda da
Halotan/ ProFile Ni-Ti eğe yönteminin, Halotan/ K ve H tipi eğe
yönteminden daha etkili olduğu görülmüş fakat bulguların istatistiksel
olarak değerlendirilmesinde farklılıklar anlamlı bulunmamıştır.
Kanal yüzeylerinin bölgesel olarak değerlendirilmesinde ise AH-Plus
kanal patı grubunun orta kanal bölgesinde, EndoREZ ve RoekoSeal
kanal patları gruplarının apikal kanal bölgelerinde Halotan/ ProFile Ni-
88
Ti eğe yönteminin, Halotan/ K ve H tipi eğe yönteminden istatistiksel
olarak daha etkili olduğu görülmüştür. AH-Plus ve EndoREZ kanal patı
gruplarının koronal kanal bölgelerinde Halotan/ K ve H tipi eğe yöntemi,
AH-Plus kanal patı grubunun apikal, EndoREZ kanal patı grubunun orta
ve RoekoSeal kanal patı grubunun koronal ve orta kanal bölgelerinde
Halotan/ ProFile Ni-Ti eğe yöntemi daha etkili bulunmuştur fakat
bulguların istatistiksel olarak değerlendirilmesinde bu farklılıklar
istatistiksel olarak anlamlı görülmemiştir.
Kanal dolgularının uzaklaştırılmasında uyguladığımız birbirinden farklı
iki yöntemin tekrarlayan kök kanal tedavilerindeki etkinliklerinin
karşılaştırılması amacı ile yapılmış diğer çalışmalarda ise farklı
çözücüler ve kanal patlarından yararlanılmıştır (Barrieshi ve ark., 1995;
Zuolo ve ark., 1996; Imura ve ark., 2000; Sae-Lim ve ark., 2000;
Barrieshi-Nusair, 2002).
Barrieshi ve ark. (1995) yaptıkları çalışmada, kök kanallarını çinko oksit
ojenol içerikli Roth’s 801 kanal patı kullanarak lateral kondenzasyon
yöntemi ile doldurmuşlar, kanal dolgularının uzaklaştırılmasında ise
kloroform yardımı ile uygulanan K tipi el ile kullanılan kanal
eğelerinden ve ProFile .04 Taper 29 serisi Ni-Ti turla kullanılan
eğelerden yararlanmışlardır. Kanallarda kalan artık dolgu maddesini
değerlendirdikleri çalışmalarında, K tipi eğe yönteminde tüm kanal
yüzeyinde ortalama olarak %13,6 oranında, ProFile Ni-Ti eğe
yönteminde ise %15,2 oranında artık dolgu maddesi tespit etmişlerdir.
Çalışmalarında uygulanan yöntemler arasında gözlenen bu farklılığın
tüm kanal yüzeylerinde ve koronal, orta, apikal kanal bölgelerinde
istatistiksel olarak anlamlı bulunmadığını bildirmişlerdir. Çalışmamızda
89
ise tüm kanal yüzeylerinin temizliğinin değerlendirilmesinde AH-Plus ve
RoekoSeal kanal patı gruplarında ve kanal yüzeylerinin bölgesel olarak
değerlendirilmesinde ise AH-Plus kanal patı grubunun orta kanal bölgesi
ile EndoREZ ve RoekoSeal kanal patları gruplarının apikal kanal
bölgelerinde Halotan/ ProFile Ni-Ti eğe yönteminin, Halotan/ K ve H
tipi eğe yönteminden istatistiksel olarak daha etkili olduğu görüldü.
Zuolo ve ark. (1996) da araştırmalarında, kök kanallarını Roth’s 801
kanal patı kullanarak lateral kondenzasyon yöntemi ile doldurmuşlar,
kanal dolgularının uzaklaştırılmasında ise kloroform yardımı ile
uygulanan K tipi el ile kullanılan kanal eğelerinden, mikromotor ile
kullanılan Ni-Ti eğelerden ve ProFile .04 Taper 29 serisi Ni-Ti turla
kullanılan eğelerden yararlanmışlardır. Tüm kanal yüzeyinde kalan artık
dolgu maddesini değerlendirdikleri çalışmalarında K tipi eğe grubunda
kanal yüzeyinde ortalama olarak %13.22, mikromotor ile uygulanan Ni-
Ti eğe grubunda %16,14 ve ProFile Ni-Ti eğe grubunda ise %15,28
oranında artık dolgu maddesi tespit edildiğini, ancak gruplar arasında
gözlenen bu farklılıkların istatistiksel olarak anlamlı bulunmadığını
bildirmişlerdir. Çalışmamızda ise tüm kanal yüzeylerinin temizliğinin
değerlendirilmesinde AH-Plus ve RoekoSeal kanal patı gruplarında
Halotan/ ProFile Ni-Ti eğe yönteminin, Halotan/ K ve H tipi eğe
yönteminden istatistiksel olarak daha etkili olduğu görülmüştür.
Bulgularımız ile Barrieshi ve ark. (1995), Zuolo ve ark. (1996) bulguları
arasında gözlenen farklılıkların, farklı yapıda kanal patları
kullanılmasından ve kanallarda kalan artık dolgu maddesi miktarı
değerlendirilmesinde kullanılan yöntemler arasında farklılık
bulunmasından kaynaklanmış olabileceği düşüncesindeyiz.
90
Imura ve ark. (2000) kök kanallarını çinko oksit ojenol içerikli Tubli-
Seal kanal patı kullanarak lateral kondenzasyon yöntemi ile
doldurmuşlar, kanal dolgularının uzaklaştırılmasında ise koronal ve orta
kanal bölgelerinde Gates-Glidden frezlerden, apikal kanal bölgelerinde
ise çözücü yardımı ile uygulanan K tipi eğelerden, H tipi eğelerden,
Quantec LX turla kullanılan Ni-Ti eğelerden ve ProFile .04 taper 29
serisi Ni-Ti turla kullanılan eğelerden yararlanmışlardır. Apikal kanal
bölgesinde kalan artık dolgu maddesini değerlendirdikleri
çalışmalarında, kloroform yardımı ile uygulanan H tipi eğe, K tipi eğe ve
ProFile Ni-Ti eğe yöntemleri arasında istatistiksel olarak anlamlı bir
farklılığın bulunmadığını bildirmişlerdir. Çalışmamızda tüm gruplarda
apikal kanal bölgelerinde kalan artık dolgu maddesi miktarı göz önüne
alındığında, kanal dolgularının uzaklaştırılmasında uygulanan iki farklı
yöntem arasında EndoREZ ve RoekoSeal kanal patları gruplarında
apikal kanal bölgesinde Halotan/ ProFile Ni-Ti eğe yöntemi, Halotan/ K
ve H tipi eğe yönteminden istatistiksel olarak daha etkili bulunmuştur.
AH-Plus kanal patı grubunda ise apikal kanal bölgesinde uygulanan iki
farklı yöntem arasında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık
görülmemiştir. Çalışmamızın AH-Plus kanal patı grubu, bu çalışmanın
sonuçlarını desteklemektedir. Diğer kanal patları ile bu çalışmanın
bulguları arasında gözlenen farklılıkların ise farklı yapıda kanal patları
kullanılmasından kaynaklandığı düşüncesindeyiz.
Sae-Lim ve ark. (2000) yaptıkları çalışmada, kök kanallarını Roth’s 801
kanal patı kullanarak lateral kondenzasyon yöntemi ile doldurmuşlar,
kanal dolgularının uzaklaştırılmasında ise kloroform yardımı ile ve
çözücüsüz uygulanan ProFile .04 Taper 29 serisi Ni-Ti turla kullanılan
eğelerden ve kloroform yardımı ile uygulanan K ve H tipi kanal
91
eğelerinden yararlanmışlardır. Kanal yüzeylerinde kalan artık dolgu
maddesi miktarını değerlendirdikleri çalışmalarında, tüm kanal
yüzeylerinde çözücüsüz ProFile Ni-Ti eğe grubunda (1,10), kloroform ve
ProFile Ni-Ti eğe grubunda (1,40) ve kloroform ve K ve H tipi eğe
grubunda (1,63) skorlarında artık dolgu maddesi tespit etmişlerdir.
Bölgesel olarak koronal, orta ve apikal kanal bölgelerinde, çözücüsüz
ProFile Ni-Ti eğe grubunda (1,60 – 1,00 ve 1,20), kloroform ve ProFile
Ni-Ti eğe grubunda (1,57 – 1,33 ve 1,63) ve kloroform ve K ve H tipi
eğe grubunda (1,70 – 1,27 ve 1,83) skorlarında artık dolgu maddesi
tespit etmişlerdir, ancak gruplar arasında gözlenen bu farklılıkların
kloroform yardımı ile uygulanan ProFile Ni-Ti eğe yöntemi ile
kloroform yardımı ile uygulanan K ve H tipi eğe yöntemi arasında
istatistiksel olarak anlamlı bir farklılığın bulunmadığını bildirmişlerdir.
Fakat çözücüsüz ProFile Ni-Ti eğe grubu ile kloroform yardımı ile
uygulanan K ve H tipi eğe grubu arasında tüm kanal yüzeyinde ve apikal
kanal bölgesinde istatistiksel olarak anlamlı olduğunu bildirmişlerdir.
Araştırmacılar yaptıkları bu çalışmanın sonucunda ProFile .04 Taper 29
serisi Ni-Ti turla kullanılan eğelerin kloroformla birlikte veya çözücüsüz
olarak tek başlarına kanal dolgularının kök kanallarından
uzaklaştırılmasında uygulanabilecek alternatif bir yöntem olduğunu
savunmuşlardır. Çalışmamızda tüm kanal yüzeylerinin
değerlendirilmesinde EndoREZ kanal patı grubunda Sae-Lim ve ark.
(2000)’nın sonuçlarıyla benzer sonuçlar gözlenmiştir. Fakat AH-Plus ve
RoekoSeal kanal patları gruplarında elde ettiğimiz sonuçlar ile bu
çalışmanın sonuçları arasında ise farklılıklar görülmüştür. Bölgesel
değerlendirmede ise AH-Plus kanal patı grubunun orta kanal bölgesinde,
EndoREZ ve RoekoSeal kanal patı gruplarının apikal kanal
bölgelerinde elde ettiğimiz sonuçlar ile bu çalışmanın sonuçları arasında
92
farklılıklar görülmüştür. Bu farklılıkların farklı yapıda kanal patı
kullanılmasından ve kanallarda kalan artık dolgu maddesini
derecelendirerek saptadıklarından, bizim çalışmamızda olduğu gibi
ayrıntılı bir ölçüm yapmadıklarından kaynaklanmış olabileceği
düşüncesindeyiz.
Barrieshi-Nusair (2002), çalışmasında kök kanallarını gutta-perka ve
Roth’s kanal patı kullanarak lateral kondenzasyon yöntemiyle
doldurmuştur. Kök kanal dolgularının uzaklaştırılmasında ProFile .04
Taper 29 serisi Ni-Ti döner aletleri ile elle kullanılan paslanmaz çelik K
tipi eğeleri kullanarak kök kanal duvarlarının temizliğini
karşılaştırmıştır. Tüm kanal yüzeylerinde kalan artık dolgu maddesini
değerlendirdiğinde, paslanmaz çelik K tipi eğe grubunda % 13,6 ve
ProFile Ni-Ti eğe grubunda ise %15,2 artık dolgu maddesi tespit
etmiştir. Fakat bu iki grup arasında elde edilen farklılıkların istatistiksel
olarak anlamlı olmadığını bildirmiştir. Bizim çalışmamızda da EndoREZ
kanal patı grubunda yöntemler arasındaki farklılıklar istatistiksel olarak
anlamlı bulunmamıştır. Fakat AH-Plus ve RoekoSeal kanal patı
gruplarında ProFile Ni-Ti eğe yöntemi istatistiksel olarak K ve H tipi eğe
yönteminden daha etkili bulunmuştur. Çalışmamızın AH-Plus ve
RoekoSeal kanal patları gruplarında elde ettiğimiz sonuçları ile bu
çalışmanın sonuçları arasında farklılıklar görülmüştür. Bu farklılıkların
farklı yapıda kanal patı kullanılmasından kaynaklanmış olabileceği
düşüncesindeyiz.
Çalışmamız doğrultusunda, kanal dolgusunun kök kanallarından
uzaklaştırılmasında, crown-down tekniği ile kullanılması önerilen ve
turla kullanılan ProFile .04 Taper 29 serisi Ni-Ti eğelerinin, geliştirilmiş
93
fiziksel özellikleri, daha esnek ve kesici oluşları ve artan taper açılarına
sahip olmaları nedeniyle el ile kullanılan kanal eğelerine alternatif olarak
kullanılabileceği düşüncesindeyiz. Yine bu konuda araştırmacılardan
bazıları (Teplitsky ve ark., 1992 ; Hülsmann ve Stotz, 1997) mekanik
aletlerin el aletlerine oranla gutta-perkalı dolguları kaldırmada daha hızlı
olduklarını savunmuşlardır. Yine araştırmacılardan Thompson ve
Dummer (1998) Ni-Ti aletlerde kırık oluşmadığını sadece deformasyon
oluştuğunu bildirmişlerdir. Araştırmamızda her aleti 2 kez kullanmış
olmakla böyle bir olaya rastlanmamıştır.
Çalışmamızda kanal dolgularının kök kanallarından iki farklı yöntemle
uzaklaştırılması sonucunda tüm kanal yüzeylerinin ve koronal, orta ve
apikal kanal bölgelerinin değerlendirilmesi sonucu kök kanallarında
kalan artık dolgu maddesi miktarı en yüksek seviyede AH-Plus ve sırası
ile EndoREZ ve RoekoSeal kanal patı grubunda tespit edilmiştir.
Bulgularımızın istatistiksel sonuçlarına göre, tüm kanal yüzeylerinde
AH-Plus ile EndoREZ kanal patları arasında istatistiksel yönden belirgin
bir farklılık gözlenmemiştir. Ayrıca yine bölgesel olarak da koronal, orta
ve apikal kanal bölgelerinde AH-Plus ile EndoREZ kanal patları arasında
istatistiksel yönden belirgin bir farklılık gözlenmemiştir. Koronal ve
apikal kanal bölgelerinde ise sadece RoekoSeal kanal patı grubunda
istatistiksel olarak belirgin farklılıklar saptanmıştır. Gruplar arasında
gözlenen bu farklılıkların, kullandığımız kanal patlarının farklı fiziksel
ve kimyasal özelliklere sahip olmasından kaynaklandığı
düşüncesindeyiz.
94
Bilindiği üzere patların kök kanallarından uzaklaştırılabilme özelliği
materyalin dentin duvarlarına adaptasyonu, çözünürlük ve sertlik özelliği
ile bağlantılıdır.
Çalışmamızda genel değerlendirmelerde AH-Plus ile görülen başarı
oranı, patın epoxy amin içerikli olması, sert bir kitle şeklinde polimerize
olması (Zmener ve ark., 2005) ve dentine adaptasyonunun kuvvetli
olması dolayısı ile retreatmentta kanal duvarından sökümünün zor
olduğunu bildiren Friedman ve ark. (1992) fikirleri ile uyuşmaktadır.
Araştırmamız bulgularında AH-Plus patını takiben EndoREZ kanal patı
grubunda ikinci derecede en çok artık dolgu maddesine rastlanmıştır.
Sevimay ve Kalaycı (2005), Tay ve ark. (2005) AH-Plus ile EndoREZ’in
adaptasyon özelliği yönünden incelemişler, apikal bölgede AH-Plus
patının EndoREZ patına oranla daha iyi adapte olduğunu EndoREZ de
ise kanal duvarları ile patın arasında boşlukların olduğunu
bildirmişlerdir. Benzer bir çalışmada Eldeniz ve ark. (2005) EndoREZ
patının adaptasyonundaki bu farklılığın uniform ve ufak granüler
yapısına bağlı olduğunu savunmuşlardır.
Çalışmamızın RoekoSeal patı grubunda, tüm kanal yüzeylerinin ve
koronal, orta ve apikal kanal bölgelerinin değerlendirilmesi sonucu AH-
Plus ve EndoREZ kanal patlarına oranla daha az artık dolgu maddesine
rastlanmıştır. Rezin içerikli patlar kök kanal duvarlarına mikromekanik
tutuculuk ve kimyasal bağlanma ile iyi adaptasyon gösterirler (Zmener
ve ark., 2005). RoekoSeal ise polidimetilsilikon bazlı elastomerik bir kök
kanal dolgu patıdır. RoekoSeal kanal patının dentinle arasında kimyasal
bir bağ oluşturmadığı ve kök kanalından sökümünün kolay olduğu
bildirilmiştir. Saleh ve ark. (2003), çeşitli patların dentin tübüllerine
95
penetrasyonunu inceledikleri çalışmalarında AH-Plus patının dentin
tübüllerine penetre olduğunu fakat RoekoSeal patının dentin tübüllerine
penetre olmadığını bildirmişlerdir. RoekoSeal patının AH-Plus patına
göre dentin duvarlarına penetrasyonu daha zayıftır. Bu nedenle AH-
Plus’ın RoekoSeal patına göre kök kanalından sökülmesi daha zordur.
Ørtsavik ve arkadaşları (2001), sertleştikten sonra patların boyutsal
değişikliklerini incelemişlerdir. AH-Plus’ın 4 hafta sonra %0,4 genleşme
gösterdiğini ve 1 yıllık gözlem süresince yavaş fakat sürekli genleşerek
genleşmesinin %1,2’ye çıktığını bildirmişlerdir. RoekoSeal patının ise 4
hafta içinde sadece %0,2 genleşme gösterdiğini ve sonradan stabil hale
geldiğini belirtmişlerdir. Bu da patın dentine adaptasyonunda önemli bir
etkendir.
Erdemir ve ark. (2003), çalışmalarında AH-26, AH-Plus, Diaket,
RoekoSeal, Sankin Apatite Root Sealer, Sealapex ve Sultan kanal
patlarının iki temel gutta-perka çözücüsü kloroform ve halotan ile
çözünürlüklerini incelemişlerdir. AH-Plus kanal patının cam tüpün
duvarlarına iyi yapıştığını ve dolayısıyla hiçbir teknikle 30 dakika süre
ile uzaklaştırılamadığını, RoekoSeal kanal patının ise tüp duvarlarına
yapışmadığını ve bundan dolayı uzaklaştırılmasının çok kolay olduğunu
bildirmişlerdir.
Zmener ve ark. (2005), kök kanallarını gutta-perka ve EndoREZ, AH-
Plus ve Grossman patlarını kullanarak lateral kondenzasyon yöntemi ile
doldurdukları ve kloroform yardımı ile anatomik endodontik teknoloji
(AET) kullanarak kök kanal dolgularını uzaklaştırdıkları çalışmalarında,
kanal yüzeylerinde kalan artık dolgu maddesi miktarını
96
değerlendirmişler, koronal, orta ve apikal olarak EndoREZ kanal patı
grubunda %9,52-10,18 ve 12,01, AH-Plus kanal patı grubunda %8,66-
9,92 ve 12,03 ve Grossman kanal patı grubunda ise %6,83-8,47 ve 10,10
artık dolgu maddesi tespit etmişlerdir. Ancak EndoREZ ve AH-Plus
kanal patı grupları arasında gözlenen bu farklılıkların istatistiksel olarak
anlamlı olmadığını bildirmişlerdir. Bizim çalışmamızda ise AH-Plus
kanal patı grubunda EndoREZ patı grubuna oranla daha fazla artık dolgu
maddesine rastlanmıştır. Ancak gözlenen bu farklılıklar istatistiksel
olarak Zmener ve ark.’nın (2005) çalışmasında olduğu gibi anlamlı
bulunmamıştır.
Kanal dolgu maddelerinin kök kanallarından uzaklaştırılabilme
özelliklerinin bilinmesinin, hekimin endodontik tedavilerde materyal
seçimine karar vermesinde, patın dentine adaptasyonu yönünden önemli
bir etken olduğu düşüncesindeyiz. Kanal patının kök kanalından
uzaklaştırılabilme özelliği, materyalin kanal yüzeylerine adaptasyon
özelliğiyle, çözünürlük ve sertlik özellikleri ile ilgilidir. Kanal patlarının
bu özelliklerinin bilinmesinin klinik açıdan retreatment da başarıyı
arttırmak yönünden önem taşıdığı düşüncesindeyiz.
Değerlendirme yaptığımız tüm gruplarda apikal kanal bölgelerinde,
koronal ve orta kanal bölgelerine oranla daha fazla miktarda artık dolgu
maddesi tespit edilmiştir. RoekoSeal Halotan/ProFile Ni-Ti eğe
grubunun orta ile apikal bölgeleri arasındaki farklılıklar istatistiksel
olarak anlamlı görülmezken diğer tüm gruplardaki farklılıklarda
istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur. Çalışmamızın bulguları
Friedman ve ark. (1992 ve 1993), Sae-Lim ve ark. (2000), Masiero ve
Barletta (2005) ve Zmener ve ark. (2005)’nın bulguları ile uyumlu
97
bulunmuştur. Çalışmamızda koronal bölgede Gates-Glidden frezlerin
kullanılmasının bu bölgenin orta ve apikal bölgelere oranla daha etkili
bir şekilde temizlenmesine neden olduğu düşüncesindeyiz. Ayrıca
koronal ve orta kanal bölgelerine göre daha dar yapıda şekillenen apikal
kanal bölgesinde kanal preparasyonunun diğer bölgeler kadar etkili
olamayacağı ve kanala yerleştirilen halotanın etkisiyle kondenzasyonu
iyi olan apikal kanal bölgesinde gutta-perkanın yumuşayarak kanal
yüzeylerine sıvanmış olabileceği düşüncesindeyiz. Ayrıca koronal, orta
ve apikal kanal bölgelerinde kalan artık dolgu maddesi miktarının
hesaplanmasında yararlandığımız yöntemde, artık dolgu maddesi yüzey
büyüklüğünün kanal yüzey büyüklüğüne oranı göz önüne alındığında,
kanal bölgelerinin yüzey büyüklükleri arasındaki farklılıkların da
sonuçlar üzerine önemli etkisi olduğu düşüncesindeyiz.
Çalışmamızda kanal dolgularının kök kanalından uzaklaştırılması ile
ilgili tüm bulgular değerlendirildiğinde en etkili kanal preparasyonunun
koronal kanal bölgesinde, en az etkili kanal preparasyonunun ise apikal
kanal bölgesinde yapılabildiği gözlenmiştir. Bu da bize tekrarlayan
endodontik tedavilerde apikal kanal bölgesinin yeniden preparasyonunun
önemli olduğunu ve bunun dikkatli bir şekilde yapılmasının klinik
başarının artmasında önemli olduğunu göstermektedir.
Araştırmamız sonuçları doğrultusunda tekrarlayan endodontik tedavilerle
ilgili olarak yapılacak benzer çalışmalarda ve klinik çalışmalarda farklı
kanal patlarının ve farklı kanal dolgusu uzaklaştırma yöntemlerinin
detaylı olarak değerlendirilmesinin yararlı olacağı düşüncesindeyiz.
Yapılan benzer çalışmalarda kanal dolgusu yapıldıktan sonra geçen
bekleme süresinin arttırılmasının klinik yönden dolgunun fiziksel
98
özellikleri açısından faydalı olacağı inancındayız. Ayrıca çalışmamızda
elde ettiğimiz bulgular, iki boyutlu görüntülere dayanılarak elde
edilmiştir. Daha detaylı sonuçlar alabilmek için, kalan artık dolgu
maddesi miktarının bilgisayar ortamında üç boyutlu olarak
hesaplanmasına izin veren programların geliştirilmesinin de yararlı
olacağı düşüncesindeyiz.
99
5. SONUÇ VE ÖNERİLER
AH-Plus, EndoREZ ve RoekoSeal kanal patları kullanılarak yapılan
kanal dolgularının kök kanallarından iki farklı yöntemle (Halotan/K ve H
tipi eğe ve Halotan/ProFile Ni-Ti eğe) uzaklaştırılması sonucunda
kanallarda kalan artık dolgu madde miktarının değerlendirildiği
çalışmamızda aşağıdaki sonuçlar elde edildi:
1. Üç farklı kanal patı kullanılarak doldurulan kök kanallarından dolgu
maddesinin iki farklı yöntemle uzaklaştırılması sonucunda, sadece
RoekoSeal kanal patı grubunun Halotan/ProFile Ni-Ti eğe yönteminde
örneklerimizin sadece ikisinde kanal yüzeyleri tam olarak temizlenmiş
diğer tüm örneklerde kanal yüzeylerinde farklı oranlarda olmak üzere
kalan artık dolgu maddesine rastlanmıştır.
2. Çalışmamızın birinci bölümünde kanal dolgularının kök kanallarından
uzaklaştırılmasında tüm kanal yüzeylerinde kalan artık dolgu maddesi
miktarı en yüksek seviyede sırası ile AH-Plus, EndoREZ ve RoekoSeal
kanal patı grubunda izlenmiştir. Kullandığımız üç farklı kanal patı grubu
arasında gözlenen farklılıklar Halotan/K ve H tipi eğe yönteminde AH-
Plus ve RoekoSeal kanal patları grubunda istatistiksel olarak anlamlı
bulunmuş, Halotan/ProFile Ni-Ti eğe yönteminde ise AH-Plus ve
RoekoSeal ile EndoREZ ve RoekoSeal kanal patları grupları arasında
istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur. Uygulanan her iki yöntemde
AH-Plus ile EndoREZ kanal patı grupları arasındaki farklılıklar ise
istatistiksel yönden anlamlı görülmemiştir.
100
3. Kanal dolgularının kök kanallarından uzaklaştırılmasında uygulanan
yöntemler karşılaştırıldığında, AH-Plus ve RoekoSeal kanal patı
gruplarında Halotan/ProFile Ni-Ti eğe yöntemi istatistiksel yönden daha
fazla etkili olmuştur. EndoREZ kanal patı grubunda ise uygulanan
yöntemler arasındaki farklılık istatistiksel yönden anlamlı
bulunmamıştır.
4. Çalışmamızın ikinci bölümünde kanal dolgularının kök kanalından
uzaklaştırılmasında koronal, orta ve apikal kanal bölgelerinde kalan artık
dolgu maddesi miktarı ise en yüksek seviyede sırası ile AH-Plus,
EndoREZ ve RoekoSeal kanal patı grubunda izlenmiştir. Kullandığımız
üç farklı kanal patı grubu arasında gözlenen farklılıklar koronal kanal
bölgesinde Halotan/ProFile Ni-Ti eğe yönteminde AH-Plus ile
RoekoSeal kanal patı grupları arasında bulunan farklılıklar istatistiksel
olarak anlamlı bulunmuştur. Orta kanal bölgesinde istatistiksel olarak
anlamlı bulunmamıştır. Apikal kanal bölgesinde her iki yöntemde de
RoekoSeal kanal patı grubu ile bulunan farklılıklar istatistiksel olarak
anlamlı bulunmuştur.
5. Kanal dolgularının kök kanallarından uzaklaştırılmasında uygulanan
yöntemler karşılaştırıldığında, AH-Plus kanal patı grubunda orta kanal
bölgesi ile EndoREZ ve RoekoSeal kanal patı gruplarının apikal kanal
bölgelerinde Halotan/ProFile Ni-Ti eğe yöntemi istatistiksel yönden daha
fazla etkili bulunmuştur. AH-Plus kanal patı grubunun koronal ve apikal
kanal bölgeleri ile EndoREZ ve RoekoSeal kanal patlarının koronal ve
orta kanal bölgelerinde uygulanan yöntemler arasında ise istatistiksel
olarak anlamlı bir farklılık gözlenmemiştir.
101
6. Değerlendirme yapılan tüm gruplarda koronal kanal bölgesinde en
düşük seviyede, apikal kanal bölgesinde ise en yüksek seviyede artık
kanal dolgu maddesi gözlenmiştir. Koronal, orta ve apikal kanal
bölgeleri arasında gözlenen bu farklılıklar, RoekoSeal kanal patı
grubunun Halotan/ProFile Ni-Ti eğe yönteminin orta ve apikal kanal
bölgesi haricinde istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur.
Araştırmamızın sonuçlarına göre, klinik uygulamalarda endodontik
tedavinin yenilenmesine karar verildiğinde, eski kök kanal dolgusunun
tamamen uzaklaştırılmasını önermekteyiz. Kanal dolgu maddelerinin
kök kanallarından uzaklaştırılabilme özelliklerinin bilinmesinin, hekimin
endodontik tedavilerde materyal seçimine karar vermesinde önemli bir
etken olacağı düşüncesindeyiz. Bu şekilde retreatmentta ne kadar fazla
pat ve guta-perka kaldırırsak endodontik başarısızlıkların sorumlusu olan
nekrotik doku artıklarını ve bakterileri o kadar çok yok etmemiz
mümkün olacaktır. Ayrıca tekrarlayan endodontik tedavilerde farklı
kanal dolgusu uzaklaştırma yöntemlerinin araştırılmasının, hem
tedavinin başarısı açısından hem de kök kanal dolgularının etkili bir
şekilde ve kısa sürede uzaklaştırılabilmesi için yararlı olacağı
düşüncesindeyiz.
102
ÖZET
Farklı Yeni Kanal Patları ile Uygulanan Endodontik Tedavilerde Retreatment ile İlgili Bir Araştırma Çalışmamızda tekrarlayan endodontik tedavilerde farklı yapıda yeni kanal patlarının (AH-Plus, EndoREZ ve RoekoSeal) kök kanallarından uzaklaştırılabilme özelliklerinin karşılaştırılması, kanal dolgularının kök kanallarından uzaklaştırılmasında uygulanan iki farklı yöntemin (Halotan/K ve H tipi eğe ve Halotan/ProFile Ni-Ti eğe) çeşitli kanal patlarına göre etkinliklerinin incelenmesi ve tüm kanal yüzeyleri ile koronal, orta ve apikal kanal bölgelerinde kalan artık dolgu maddesi miktarının değerlendirilmesi amaçlanmıştır. Araştırmamızda 60 adet çekilmiş keser diş kullanıldı. Kök kanalları 40 no’lu kanal eğesine kadar genişletildikten sonra AH-Plus, EndoREZ ve RoekoSeal kanal patları kullanılarak gutta-perka ile lateral kondenzasyon yöntemi ile dolduruldu. Örnekler 3 ay süreyle 37°C’de %100 nemli ortamda bekletildikten sonra kanal dolgularının uzaklaştırılması amacı ile halotan yardımı ile uygulanan K ve H tipi eğe ve ProFile Ni-Ti eğe yönteminden yararlanıldı. Daha sonra kökler uzunlamasına ikiye ayrılarak stereomikroskop altında incelendi ve görüntülerin fotoğrafları alındı. Elde edilen fotoğraflar bilgisayara aktarılarak Meteksan Sistem ARGE birimi tarafından geliştirilen bir program sayesinde tüm kanal yüzeyinde ve koronal, orta, apikal kanal bölgelerinde kalan artık dolgu maddesi yüzeyinin kanal yüzeyine olan oranı yüzde olarak hesaplandı ve elde edilen değerler istatistiksel olarak değerlendirildi. Bulgularımıza göre iki örnek dışında tüm örneklerde kanal yüzeylerinde kalan artık dolgu maddesi gözlendi. Kanal yüzeylerinde kalan artık dolgu maddesi en fazla miktarda sırası ile AH-Plus, EndoREZ ve RoekoSeal kanal patı grubunda izlendi. Kanal dolgularının uzaklaştırılmasında uyguladığımız iki farklı yöntemin etkinliklerini birbirleri ile karşılaştırıldığımızda, tüm kanal yüzeylerini değerlendirdiğimizde AH-Plus (7,80) ve RoekoSeal (4,83) kanal patı gruplarında, bölgesel olarak değerlendirdiğimizde AH-Plus (7,76) kanal patı grubunda orta kanal bölgesi ile EndoREZ (14,83) ve RoekoSeal (10,14)kanal patı gruplarının apikal kanal bölgelerinde Halotan/ProFile Ni-Ti eğe yöntemi istatistiksel yönden daha fazla etkili bulundu. Ayrıca kanallarda kalan artık dolgu maddesi miktarı en yüksek seviyede apikal, en düşük seviyede ise koronal kanal bölgesinde tespit edildi. Anahtar Kelimeler: AH-Plus, EndoREZ, RoekoSeal, halotan, retreatment, retreatment teknikleri
103
SUMMARY
Retreatment Of Root Canals Obturated in Conjuction With Newly Root Canal Sealers: An Investigation The purpose of this study was to compare the efficacy of two techniques (Halothane/K and H type file and Halothane/ProFile Ni-Ti file on removing newly introduced filling materials (AH-Plus, EndoREZ and RoekoSeal) from root canal. Also, to study the efficacy of remaining materials in coronal, middle, apical thirds and whole root canal surface. 60 extracted human anterior teeth were used in this study. After the root canals were instrumented up to size 40, the root canals were obturated with lateral condensation tecnique using AH-Plus, EndoREZ and RoekoSeal sealers. The samples were stored in 100% humidity and 37ºC for a period of 3 months. Following this period, the root canals were retreated by using K and H-type files and ProFile Ni-Ti files with halothane as a solvent. Root canals were split longitudinally into two parts, examined with stereomicroscope and photographed. The photographs were digitalized by using a scanner attached to a computure with a developed programme. The ratio of the amount of debris of the coronal, middle and apical parts of the canal walls to the root canal surfaces were calculated. The obtained data were submitted for statistical analysis. The results of this study indicate that all the specimens examined showed debris remaining on the canal walls except two specimens. The amount of remaining debris on the canal walls was the highest for AH-Plus followed by EndoREZ and RoekoSeal. When comparing the efficacy of two different methods employed, the remaining material of AH-Plus (7,80) and RoekoSeal (4,83) was highest in whole surfaces. Also AH-Plus (7,76) was highest in middle thirds and EndoREZ (14,83) and RoekoSeal (10,14) were highest in apical third with halothane/ProFile Ni-Ti group. In conclusion, the amount of debris were statistically highest in apical third and lowest in coronal thirds. Key Words: AH-Plus, EndoREZ, RoekoSeal, halothane, retreatment, retreatment techniques
104
KAYNAKLAR
ALAÇAM, T. (2000). Endodonti. 2. Baskı. Barış Yayınları. s.:495-532 ; 451-494 ; 507-509 ; 557
ALLARD, U., ANDERSSON, L. (1992). Exposure of dental personnel to
chloroform in root-filling procedures. Endod Dent Traumatol., 8: 155-159 ATİLLA, O. (2001). Farklı kanal patları ile yapılan endodontik tedavilerde
retreatment ile ilgili bir araştırma. Doktora Tezi. Ankara Üniv. Sağlık Bilimleri Enstitüsü.
BARATTO FILHO, F., FERREIRA, E.L., FARINIUK, L.F. (2002). Efficiency of
the 0,04 taper ProFile during the re-treatment of gutta-percha-filled root canals. Int Endod J., 35: 651-654
BARBAKOW, F.H., CLEATON-JONES, P., FRIEDMAN, D. (1980). An evaluation
of 566 cases of root canal therapy in general dental practice. 2. postoperative observations. J Endod., 6: 485-489
BARBOSA, S.V., BURKARD, D.H., SPÅNGBERG, L.S.W. (1994). Cytotoxic
effects of gutta-percha solvents. J Endod., 20: 6-8 BARRIESHI, K., WILCOX, L., WALTON, R. (1995). Endodontic retreatment:
Effectiveness of nickel titanium rotary instruments versus stainless steel K flex files. J Endod., 21: 235 (Abstract)
BARRIESHI-NUSAIR, K.M. (2002). Gutta-percha retreatment: Effectiveness of
nickel titanium rotary instruments versus stainless steel hand files. J Endod., 28: 454-456
BENDER, I.B., SELTZER, S., TURKENKOPF, S. (1964). To culture or not to
culture? Oral Surg., 18: 527-40 BERTRAND, M.F., PELLEGRINO, J.C., ROCCA, J.P., KLINGHOFER, A.,
BOLLA, M. (1997). Removal of Thermafil root canal filling material. J Endod., 23: 54-57
BETTI, L.V., BRAMANTE, C.M. (2001). Quantec SC rotary instruments versus
hand files for gutta-percha removal in root canal retreatment. Int Endod J., 34: 514-519
BRYNOLF, I. (1967). A histological and roentgenological study of the periapical
region of human upper incisor. Odontol Revy., 18: Suppl 11. In: Seltzer S. (1988). Root canal failures In:Endodontology. 2nd Ed. Philadelphia, Lea&Febier Co., s: 439-470
105
BUENO, C.E.S., VALDRIGHI, L., HIZATUGU, R. (1998). Study of techniques and sealers in endodontic retreatment. J Endod., 24: 295 (Abstract)
CARROTTE, P. (2005). Endodontic problems. Brith Dental J., 198(3): 127-133 CHAILERTVANITKUL, P., SAUNDERS, W.P., MACKENZIE, D. (1996). An
assesment of microbial coronal leakage in teeth root filled with gutta-percha and three different sealers. Int Endod J., 29:387-392
CHUTICH, M.J., KAMINSKI, E.J., MILLER, D.A., LAUTENSCHLAGER, E.P.
(1998). Risk assessment of the toxicity of solvents of gutta-percha used in endodontic retreatment J Endod., 24: 213-216
CRAIG, R.G. (1989). Restorative dental materials. 8th Ed. St Louis. The C.V. Mosby
Co. s.: 547 CRUMP, MC. (1979). Differential diagnosis in endodontic failure. Dent Clin North
Am., 23: 617-635 ENGSTRÖM, B., LUNDBERG, M. (1965). The correlation between positive culture
and the prognosis of root canal therapy after pulpectomy. Odontol Revy 16: 194 in: Seltzer S. (1988). Root canal failures In:Endodontology. 2nd Ed. Philadelphia, Lea&Febier Co., s: 439-470
ERDEMİR, A., ADANIR, N., BELLİ, S. (2003). In vitro evaluation of the dissolving
effect of solvents on root canal sealers. J Oral Sci., 45: 123-126 ELDENİZ, A.U., ERDEMİR, A., BELLİ, S. (2005). Shear bond strength of three
resin based sealers to dentin with and without the smear layer. J Endod., 31: 293-296
FARGE, P., NAHAS, P., BONIN, P. (1998). In vitro study of a Nd:YAG laser in
endodontic retreatment. J Endod., 24: 359-363 FERREIRA, J.J., RHODES, J.S., PITT FORD, T.R. (2001). The efficacy of gutta-
percha removal using ProFiles. Int Endod J., 34: 267-274 FRAJLICH, S.R., GOLDBERG, F., MASSONE, E.J., CANTARINI, C., ARTAZA,
L.P. (1998). Comparative study of retreatment of Thermafil and lateral condensation endodontic fillings. Int Endod J., 31: 354-357
FRIEDMAN, S., STABHOLZ, A. (1986). Endodontic retreatment-Case selection
and technique. Part 1: Criteria for case selection. J Endod., 12: 28-33 FRIEDMAN, S., STABHOLZ, A., TAMSE, A. (1990). Endodontic retreatment-Case
selection and technique. Part 3: Retreatment techniques. J Endod., 16: 543-549
106
FRIEDMAN, S., MOSHONOV, J., TROPE, M. (1992). Efficacy of removing glass ionomer cement, zinc oxide eugenol and epoxy resin sealers from retreated root canals. Oral Surg Oral Med Oral Pathol., 73: 609-612
FRIEDMAN, S., MOSHONOV, J., TROPE, M. (1993). Residue of gutta-percha and
glass ionomer cement sealer following root canal retreatment. Int Endod J., 26: 169-172
FROSTELL,G. (1963). Clinical significance of the root canal culture. In: Grossman
LI (ed): Trannsactions of the Third International Conference on Endodontics. Philadelphia, University of Pennsylvania, p:112
GENÇOĞLU, N., TÜRKMEN, C., AHISKALI, R. (2003). A new silicon-based root
canal sealer (Roekoseal-Automix). J Oral Rehabil., 30: 753-757 GRAHNEN, H., HANSSON, L. (1961). The prognosis of pulp and root canal
therapy. 1. a clinical and radiographic follow-up examination. Odontol Revy 12: 146 in : Seltzer S. (1988). Root canal failures In:Endodontology. 2nd ed. Philadelphia, Lea&Febier Co., s: 439-470
GROSSMAN, L.I., SHEPARD, L.I., PEARSON, L.A. (1964). Roentgenologic and
clinical evaluation of endodontically treated teeth. Oral Surg., 17: 368-74 GUTMANN, J.L., PITT FORD, T.R. (1992). Problem in the assessment of success
and failure. In: Problem Solving in Endodontics, Ed.: Gutmann, J.L., Dumsha, T.C., Lovdahl, P.E., Hovland, E.J. 2nd Ed. St. Louis, C.V. Mosby Co., s.:1-11
HULSMANN, M. (1994). Retreatment decision making by a group of general dental
practitioners in Germany. Int Endod J., 27: 125-132 HULSMANN, M., STOTZ, S. (1997). Efficacy, cleaning ability and safety of
different devices for gutta-percha removal in root canal retreatment. Int Endod J., 30: 227-233
HULSMANN, M., BLUHM, V. (2004). Efficacy, cleaning ability and safety of
different rotary Ni-Ti instruments in root canal retreatment. Int Endod J., 37: 468-476.
HUNTER, K.R., DOBLECKI, W., PELLEU, G.B. (1991). Halothane and eucalyptol
as alternatives to chloroform for softening gutta-percha. J Endod., 17: 310-311 IBARROLA, J.L., KNOWLES, K.I., LUDLOW, M.O. (1993). Retrievability of
Thermafil plastic cores using organic solvents. J Endod., 19: 417-418 IMURA, N., ZUOLO, M.L., KHERLAKIAN, D. (1993). Comparison of endodontic
retreatment of laterally condensed gutta-percha and Thermafil with plastic carriers. J Endod., 19: 609-612
107
IMURA, N., ZUOLO, M.L., FERREIRA, M.O.F., NOVO, N.F. (1996). Effectiveness of the Canal Finder and hand instrumentation in removal of gutta-percha root fillings during root canal retreatment. Int Endod J., 29: 382-386
IMURA, N., KATO, A.S., HATA, G.I., UEMURA, M., TODA, T., WEINE, F.
(2000). A comparison of the relative efficacies of four hand and rotary instrumentation techniques during endodontic retreatment. Int Endod J., 33: 361-366
INGLE, J.I. (1965). Endodontics. Philadelphia, Lea& Febiger, p: 54 JOKINEN, M.A., KOTILAINEN, R., POIKKEUS ,R., SARKKI, L. (1978). Clinical
and radiographic study of pulpectomy and root canal therapy. Scand J Dent Res., 86: 366-373
KARDON, B.P., KUTTLER, S., HARDIGAN, P., DORN, S.O. (2003). An in vitro
evaluation of the sealing ability of a new root-canal-obturation system. J Endod., 29: 658-61.
KAPLOWITZ, G.J. (1991). Evaluation of the ability of essential oils to dissolve
gutta-percha. J Endod., 17: 448-449 KAPLOWITZ, G.J. (1994). Effect of temperature on rectified turpentine oil as a
gutta-percha solvents. J Endod., 20(4): 173 KERSTEN, H.W., MOORER, W.R. (1989). Particles and molecules in endodontic
leakage. Int Endod J., 22:118-124 KETTERL, W. (1963). Histologische untersuchungen an vitalextirpierten zahnen.
Stoma.,16: 85 in : Seltzer S. (1988). Root canal failures In:Endodontology. 2nd Ed. Philadelphia, Lea&Febier Co., s: 439-470
LADLEY, R.W., CAMPBELL, A.D., HICKS, M.L., LI, S.H. (1991) Effectiveness
of halothane used with ultrasonic or hand instrumentation to remove gutta-percha from the root canal. J Endod., 17: 221-224
LANGELAND, K., LIAO, K., PASCON, E.A. (1985). Work-saving devices in
endodontics: Efficacy of sonic and ultrasonic techniques. J Endod., 11: 499-510
LEONARDO, M.R., SILVA, L.A.B., FILHO, M.T., SILVA, R.S., PRETO, S.,
PRETO, R. (1999). Release of formaldehyde by four endodontic sealers. Oral Surg Oral Med Oral Pathol Oral Radiol Endod., 88: 221-225
LEUEBKE, R.G., GLICK, D., INGLE, J.I. (1964). Indications and contraindications
for endodontic surgery. Oral Surg., 18: 97-113
108
LIPSKI, M., WOZNIAK, K. (2003). In vitro infrared thermographic assessment of root surface temperature rises during Thermafil retreatment using system B. J Endod., 29: 413-415
LOVDAHL, P.E, GUTMANN, J.L. (1997). Problem in Nonsurgical Root Canal
Retreatment. In: Problem Solving in Endodontics. Ed.: Gutmann J.L., Dumsha T.C., Lovdahl P.E:, Hovland E.J. 3rd ed. St. Louis: C.V. Mosby Co., s: 157-201
MASİERO, A.V., BARLETTA, F.B. (2005). Effectiveness of different techniques
for removing gutta-percha during retreatment. Int Endod J., 38: 2-7 McDONALD, M.N., VIRE, D.E. (1992). Chloroform in the endodontic operatory. J
Endod., 18: 301-303 MORSE, D.R., ESPOSITO, J.V., PIKE, C., FURST, M.L. (1983). A radiographic
evaluation of the periapical status of teeth treated by the gutta-percha-eucapercha endodontic method: a one-year follow-up study of 458 root canals. Parts II. Oral Surg., 56: 89-96
MORSE, D.R., ESPOSITO, J.V., PIKE, C., FURST, M.L. (1983). A radiographic
evaluation of the periapical status of teeth treated by the gutta-percha-eucapercha endodontic method: a one-year follow-up study of 458 root canals. Parts III. Oral Surg., 56: 190-197
MOSHONOV, J., TROPE, M., FRIEDMAN, S. (1994). Retreatment efficacy 3
months after obturation using glass ionomer cement, zinc oxide-eugenol and epoxy resin sealer. J Endod., 20: 90-92
NICHOLLS, E. (1963). Lateral radicular disease due to lateral branching of the root
canal. Oral Surg., 16: 839-45 ØRSTAVIK, D., NORDAHL, I., TIBBALLS, J.E. (2001). Dimensional change
following setting of root canal sealers materials. Dent Mater., 17: 512-519 ØRSTAVİK, D., PITT FORD, T.R. (2004). Essential Endodontogy. Blackwell
Science Ltd, s: 257-269 OYAMA, K.O.N., SIQUEIRA, E.L., SANTOS, M. (2002). In vitro study of effect of
solvent on root canal retreatment. Braz Dent J., 13: 208-211 PASCON,E., SPÅNGBERG, L.S.W. (1990). In vitro cytotoxicity of root canal
filling materials: 1. gutta-percha. J Endod., 16: 429-33 PECORA J.D., SPANO J.C.E., BARBIN E.L. (1993). In vitro study on the softening
of gutta-percha cones in endodontic retreatment. Braz Dent J., 4: 43-47 PETERSSON, K., HASSELGREN, G., PETERSSON, A., TRONSTAD, L. (1982).
Clinical experience with the use of dentine chips in pulpectomies. Int Endod J., 15:161-167
109
PITT FORD, T.R., RHODES JS. (2002). Root canal retreatment. In: Endodontics Problem-Solving in Clinical Practice.Martin Dunitz Ltd. London s: 137-148
PITT FORD, T.R., MITCHELL P.J.C. (2004). Problems in endodontic treatment. In:
Harty’s Endodontics in Clinical Practice. Ed.: T.R. Pitt Ford. 5th Ed. Wright Elsevier Science Lmt s:237-251
ROWE, A.H.R. (1967). Postextraction histology of root canal resections. Dent Pract
Dent Rec., 17: 343-9 RUDDLE, C.J. (2004). Nonsurgical retreatment. J Endod., 30: 827-845 RUDDLE, C.J. (2002) . Non surgical Endodontic Retreatment. In: Pathways of the
pulp. Ed.: Cohen, S., Burns, R.C. 8 th. ed. St Louis: Mosby s: 875-929 SAE-LIM, V., RAJAMANICKAM, I., LIM, B.K., LEE, H.L. (2000). Enffectiveness
of ProFile .04 taper rotary instruments in endodontic retreatment. J Endod., 26: 100-104
SALEH, I.M., RUYTER, I.E., HAAPASALO, M., ØRSTAVIK, D. (2003).
Adhesion of endodontic sealers: Scanning electron microscopy and energy dispersive spectroscopy. J Endod., 29: 595-601
SCHILDER, H. (1974). Cleaning and shaping the root canal. Dent Clin North Am.,
18: 269-296 SELDEN, H.S. (1974). Pulpo periapical disease: diagnosis and healing. A clinical
endodontic study. Oral Surg Oral Med Oral Pathol., 37: 271-283 SELTZER, S., BENDER, I.B., TURKENKOPF, S. (1963). Factors affecting
successful repair after root canal therapy. J Am Dent Assoc., 67: 651-662 SELTZER, S., TURKEKOPF, S., VITO, A., GREEN, D., BENDER, I.B. (1964). A
histologic evaluation of periapical repair following positive and negative root canal cultures. Oral Surg., 17: 507-32
SELTZER, S., BENDER, I.B., SMITH, J., FREEDMAN, I., NAZIMOV, H. (1967).
Endodontic failures: An analysis based on clinical, roentgenographic and histologic findings. Oral Surg., 23: 500-16
SELTZER, S. (1988). Root canal failures In: Endodontology. 2 nd Ed. Philadelphia,
Lea&Febier Co., s: 439-470 SEVİMAY, S., KALAYCI, A. (2005). Evaluation of apical sealing ability and
adaptation to dentine of two resin-based sealers. J Oral Rehabil., 32: 105-110
SJÖGREN, U., HÄGGLUND, B., SUNDQVIST, G., WING, K. (1990). Factors
affecting the long-term results of endodontic treatment. J Endod., 16: 498-504.
110
SIQUEIRA, J.F., Jr. (2001). Aetiology of root canal teatment failure: why well-treated teeth can fail. Int Endod J., 34: 1-10
SIPERT, C.R., HUSSNE, R.P., NISHIYAMA, C.K., TORRES, S.A. (2005). In vitro
antimicrobial activity of Fill Canal, Sealapex, Mineral Trioxide Aggregate, Portland cement and EndoREZ. Int Endod J., 38: 539-543
SMITH, J.J., MONTGOMERY, S. (1992). A comparison of apical seal: Chloroform
versus halothane-dipped gutta-percha cones. J Endod., 18: 156-160 SPÅNGBERG, L.S.W. (1969). Biological effects of root canal filling materials. II.
Effect in vitro of water-soluble components of root canal filling materials on HeLa cells. Odontol Revy 20:133-45 In: Spångberg, L. (2002) . Instruments, materials and devices. In: Pathways of the pulp. Ed.: Cohen, S., Burns, R.C. 8 th. ed. St Louis: Mosby s: 521-572
STABHOLZ, A., FRIEDMAN, S. (1988). Endodontic retreatment-Case selection
and technique. Part 2: Treatment planning for retreatment. J Endod., 14: 607-614
STABHOLZ, A., FRIEDMAN, S., TAMSE, A. (1991). Endodontic failures and
retreatment. In: Pathways of the Pulp, Ed.: Cohen, S., Burns, R.C. 5 th Ed. St. Louis, C.V. Mosby Co., s.: 738-776
STAMOS, D.E., STAMOS, D.G., PERKINS, S.K. (1988). Retreatodontics and
ultrasonics. J Endod., 14: 39-42 STOCK, C.J.R., NG, Y-L. (2004). Root canal retreatment. In: Endodontics. Ed.:
Stock, C.J.R., Gulabivala, K., Walker, R.T. 3 rd Ed., London, Elsevier Limited. s: 269-278
STRINDBERG, L.Z. (1956). The dependence of the result of pulp therapy on certain
factors. Acta Odontol Scand 14: Suppl 21 In: Seltzer S. (1988). Root canal failures In: Endodontology. 2nd Ed. Philadelphia, Lea&Febier Co., s: 439-470
SWARTZ, D.B., SKIDMORE, A.E., GRIFFIN, J.A.Jr. (1983). Twenty years of
endodontic succes and failure. J Endod., 9: 198-202 TAY, F.R., LOUSHINE, R.J., MONTICELLI, F., WELLER, R.N., BRESCHI, L.,
FERRARI, M., PASHLEY, D.H. (2005). Effectiveness of resin-coated gutta-percha cones and a dual-cured, hydrophilic methacrylate resin-based sealer in obturating root canals. J Endod., 31: 659-664
TEPLITSKY, P.E., RAYNER, D., CHIN, I., MARKOWSKY, R. (1992). Gutta-
percha removal utilizing GPX instrumentation. J Can Dent Assoc., 58: 53-58 TIMPAWAT, S., AMORNCHAT, C., TRISUWAN, W.R. (2001). Bacterial coronal
leakage after obturation with three root canal sealers. J Endod., 27: 36-39
111
THOMPSON, S.A., DUMMER, P.M.H. (1998). Shaping ability of Quantec Series 2000 rotary nickel-titanium instruments in simulated root canals. Part II Int Endod J., 31: 268-274
TULSA DENTAL PRODUCTS (1994). ProFile manufacturer’s instructions for use.
ProFile .04 taper series 29 rotary instruments. Tulsa: Tulsa Dental Products VALOIS, C.R., NAVVARO, M., RAMOS, A.A., DE CASTRO, A.J., GAHYVA,
S.M. (2001). Effectiveness of the ProFile .04 Taper Series 29 files in removal of gutta-percha root fillings during curved root canal retreatment. Braz Dent J., 12: 95-99
VIDUCIC, D., JUKIC, S., KARLOVIC, Z., BOZIC, Z., MILETIC, I., ANIC, I.
(2003). Removal of gutta-percha from root canals using an Nd:YAG laser. Int Endod J., 36: 670-673
WENNBERG, A., ØRSTAVIK, D. (1989). Evaluation of alternatives to chloroform
in endodontic practice. Endod Dent Traumatol., 5: 234-237 WILCOX, L.R. (1989). Endodontic retreatment: ultrasonics and chloroform as the
final step in reinstrumentation. J Endod., 15: 125-128 WILCOX, L.R. (1993). Thermafil retreatment with and without chloroform solvent
J Endod., 19: 563-566 WILCOX, L.R. (1995). Endodontic retreatment with halothane versus chloroform
solvent J Endod., 21: 305-307 WONG, R. (2004). Conventional endodontic failure and retreatment. Dent Clin N.
Am., 48: 265-289 WOURMS, D.J., CAMPBELL, A.D., HICKS, M.L., PELLEU, G. B. (1990).
Alternative solvents to chloroform for gutta-percha removal. J Endod., 16: 224-226
ZMENER, O. (2004). Tissue response to a new methacrylate-based root canal sealer:
Preliminary observations in the subcutaneous connective tissue of rats. J Endod., 30: 348-351
ZMENER, O., BANEGAS, G., PAMEIJER, C.H. (2005). Efficacy of an automated
instrumentation technique in removing resin-based, zincoxide and eugenol endodontic sealers when retreating root canals : An in vitro study. Endod Prac., 8: 29-33
ZUOLO, M.L., KHERLAKIAN, D., IMURA, N. (1996). Effectiveness of nickel
titanium rotary and hand instrumentation in endodontic retreatment. J Endod., 22: 209 (Abstract)
112
ÖZGEÇMİŞ
I- Bireysel Bilgiler
Adı: Vural
Soyadı: Haliloğlu
Doğum yeri ve tarihi: İskeçe- 1976
Uyruğu: TC
Medeni durumu: Evli
İletişim adresi ve telefonu: Refik Belendir sok. 22/3
Aşağı Ayrancı / ANKARA
Tel: +90 312 4673013
II- Eğitimi
A.Ü. Diş Hekimliği Fakültesi –1999 Yeşilköy 50. Yıl Lisesi- 1994 Şile 50. Yıl Lisesi-1991 Yunanistan (ilkokul)- 1988 Yabancı dili: İngilizce Yunanca