fabad taramalardergi.fabad.org.tr/pdf/volum27/issue1/5.pdf · fabad j. pharm. sci., 27, 27-41, 2002...
TRANSCRIPT
FABAD J. Pharm. Sci., 27, 27-41, 2002
BiLİMSEL TARAMALAR / SCIENTIFIC REVIEWS
Mikroemülsiyonlar: Genel Özellikleri ve Farmasötik Amaçla Kullanımları
Ayşe ÇİLEK', Ali TÜRKYILMAZ'*, Nevin ÇELEBİ*0
Mikroemülsiyonlar: Genel Özellikleri ve Farmasötik Anzaçla Kullanımları
Özet Yeni ilaç veriliş sistenıleri olarak mikroenıülsiyonların potansiyel farmasötik kullanımlarına son zaınanlarda çok fazla önem veribniştir. Mikroenıülsiyonlar, lipofilik faz, hidrofilik faz, suifaktan ve ko-suifaktandan oluşnıuş bileşenlerin, belirli oranda karışflrılm.ası ile oluşan çok bileşenli sistemler olarak tanınılanmaktadırlar. Bu sistenılerin özellikleri, düşük viskozitede, saydam görünüşte olmaları ve danı/acık çapları 140 nnı'den düşük obnasulır. Bu sistemler kendiliğinden olu,fınaktadırlar. Mikroeınülsiyon,far, oral, topikal ve pare'.!teral uygulaına için potansiyel ilaç taşıyıcı sistenılerdir. Ozellikle peptit yapılı ilaçların oral ııygulan1aları için son zamanlarda önerilnıektedir. Mikroenıüls(vonlar, kontrollü ilaç safı.nıı sağlanıalan, ilaçların sisteınik ve topikal eınilinılerini arttırnıalanndan dolayı ilgi çeknıektedirler. Mikroemülsiyonlann yapısı ve bu sistenılerin farnıasiitik anıaçla kullanıbnaları bu 111.akalede tartışdacaktır. Anahtar kelimeler: Mikroemülsiyon, faz diyagranu,
farmasötik uygulamaları.
Received Revised Accepted
GİRİŞ
27.4.2001 30.10.2001 27.2.2002
Mikroemülsiyonlar, 5-140 nm arasında damlacık büyüklüğüne sahip, termodinamik olarak dayanıklı,
düşük viskoziteli, saydam ve kendiliğinden oluşan sistemlerdirl·3. Mikroemülsiyonlar ilk kez Hoar ve Schulmanl,2,4-7 tarafından "Nature" dergisinde tanırnlanrnışlar ve normal Y /S ernülsiyonuna pentanol gibi orta zincirli alkollerin ilavesiyle elde edilen saydam sistemler olarak açıklanrnışlardır.
Microemulsions: General Properties and Pharmaceutical Applications
Summary : Recently, muclı attention has been paid to potential pharn1aceutical us es of nıicroeınulsions as novel drug delivel)' systenıs. Microemu!sions are defined as microconıponent systems consisting a unique ratio of con1ponent including a lipophilic phase, a hydrophilic phase, a surfactant and co-suifactant. The properties of this systems are low viscosity, transparent, thennodynanıically stahle and droplet diameter less than 140 nm. Such systeıns are fornıed spontaneously. Microemulsions are potential drug carrier systems for oral, topical and parenteral administration. Especially, these dosage fonns lıave been recently suggested as carriers far peroral peptide drugs. The use of nıicroeınulsions as possib!e therapeutic systenı is interesting far controlled drug release and increased systenı.ic and topical absorption of drugs. The structure and characteristics of nıicroenıulsion and the use of these systems in pharm.aceutical field will be discussed in tlıis review. Key Words: Microenıulsion, phase diagraın, phar
nıaceutical applications
Mikroemülsiyonlar klasik emülsiyonlar gibi S/Y veya Y /S tipinde olabilirler. Fakat klasik emülsiyonlardan farklılık göstermektedirler. Yüzey etkin madde veya yüzey etkin madde karışımı, kosurfaktan, yağ ve su fazlarından oluşurlar. Kendiliğinden oluşmaları, termodinamik olarak stabil ve saydam sistemler olmaları, mikroemülsiyonları klasik emülsiyonlardan ayırmaktadırl,4,6. Tablo l'de mikroemülsiyonlar ile klasik emülsiyonlar arasındaki farklar görülmektedir.
* Gazi Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi, Farmasötik Teknoloji Anabilim Dalı, 06330, Etiler, ANKARA. ** İ.E. Ulagay İlaç Sanayii Türk A.Ş., Davutpaşa Caddesi, No: 12, 34473, Topkapı, İSTANBUL. 0 Yazışma Adresi
27
arası_ndaki
Görünüş
Oluşum
Stabilite
i<rndiliğindeıı oluşi_ır
Ter rnodinarni!;
SUt görlinümOnde V·srnıek gerekir
·reı-rnodinanıik
oiar2.k dayanıksız
Iv1ikroerırülsiyorılar, k'.)·SU'_f:ı.1, f?ırt k11Ha1ırnad;;ın da
olı.,ı .. şabilrrı_e }:t·edir.
diliğinden
sisternleri denilrnekJ:edir. '''Pıhcn" ı icıhılırr
(SETJDS), y0f; ve rıon su!_fakt?ın :i}_:- yağd.21 çö
'le su züne11 etkin ı:nadclEni:n
içerıneyerL sistenı.h:-rclirf-~-J 1 _
Mikroemül.siyonlar, \ıe ger;işli (hi
continuous) S/-Y veya Y /S liTıl:,:kH
olabilirler.
ükwıcrcıü}1ıi yonbı,da, dam-
lacıklar ko-;u_1f21_ktarı ve .::;l-ırfa.ktan .rnolekiilleıirıden
olu.şan bir filın :Ur:' cevıihı:ıis!i f.?ı_zn ı su olduğu_
Y /S Irı-.ikro(':'Hlülsiyorı 3ist<?1r1i.nd.e, aırnf-iJi"i rnolekülerin
hidrofobik l<1:_;1n1Jarı yrı_ğ içine yöııehniş,
hidrofilik kısJn1lar1 is~ d_ış fs_1:a h.;;ıJde b11-
1urı.maktadır. S/'l sistc-:nürıde is.ı::
ar:nJifi.lik rnol.ek-CÜ~j:rı hidı«_Jfol:-,ik ]<_ı~:-ı-rn d1ş hid·-yöJ1_e·1rıdş dıı
texs ırıiseller
rofiJjk kısrnı i_~.e su
rurndadn:. Bu tip veya 1'2 Ltz (HL:lt yağ ora111run rJuı-u1r'1lard"1 ~LS2 farkh bir
yapı, geçişli
:roernülsiyonlar o!i,Jsıc"'"Ltadır
poligonları iv2ucte\'.\e
zengin bir tc,bai:.:cı ile miJ:.':.roerrL~.llsJyonla.r
blhrı.ektedLL Bu 1uccı,etı:Je, s;-y tipüı_de;
çişli
terilrrüştir
28
ınodf'.lde ıı:-ı_L'k·-
fYu_ çok köşeli -.,_re Gtl fazl<.\rı a .. rrı_fifilce d.n. urn·d.JJ_dır. Bu tip
tipinde ola
y-ağ içerirse biconbnuous
1, Y /S ve ge:rncıdc·Heri gös-
.. Şekil l, S/Y (a), Y/S (b) ve geçişli (/bicontinuous) (c) mo
dellerin şematik görünüşü2_
Mikroemülsiyonun S/Y veya Y /S tipinde oluşumu S'Irfaktanm yapısıyla ilişkilidir, Buna göre surfaktan rr1olekülünü11 hacrni \1, uzunluğu t ve baş kısmının alanı a kabul edilirse, kritik topaklanma parametresi
( crifüal packing parameter, CPP)
CPP = V / (a x t) (Eşitlik 1)
CPP değeri, 0-1 arası olduğunda Y/S tipi, l'den büyük olduğunda ise S/Y tipi mikroemülsiyon oluş
maktadır. Mikroemülsiyon içindeki su ve yağ hacinıleri yaklaşık eşit ve V /(a x t) değeri 1 ise bi
co:ntinııous rnikroeınülsiyonlar oluşmaktadır4-7.
MİKROEMÜLSİYONLARIN TEORİSi
Mikroemülsiyonlarda yağ damlacıkları su iÇL'1dc yada su damlacıkları yağ içinde disperse olabilmektedir, Stabilitelerinde ve oluşumlarında esas olan çok düşük yüzeyler arası gerilime sahip olmalanchr, Çok küçük damlacık büyüklüğüne sahip ohrtaları nedeniyle su ile yağ arasında çok geniş ara.
yüzeye salüptirlers,
J\r1ikroeınülsiyonun yü_zeylerarasmdar herbir fazın tarafında farklı özellikler gösteren film tabakasının bıılımduğu varsayılmaktadır. Yağ ile su arayüzeyinde surfaktaıu11 yüzey basn1c1 1d, aşağıda belirtilen eşit"
likle hesapb_nabiJir4;
(Yy;s)o = Sisternde surfal<tan buluıın1adığ1-rı.daki yüzeylerarası gerilim, (Yy;slı = Sistemde surfaktan buIunduğundaki yüzeylerarası gerilim, (nf) = ara
yüzeydeki basınç,
Total yüzeylerarası gerilim (ortamda surfaktan bu
luı-\duğu zamanki) ise,
FABAD J. Pharm. Sci., 27, 27-41, 2002
n1 değeri, yüzeylerarası alan arthğı için artacak, sonuçta sistem çok düşük yüzeylerarası gerilime sahip olacakhr (lü·3.ıo-5mN/m). (Yyı,)ı'in düşük değer göstermesi iki nedene bağlıdır. Bunlardan birincisi, karışık surfaktan filmiyle (SDS ve seti] alkol gibi) arayüzeydeki basıncın (n1) arhnası, ikincisi ise, sisteme orta zincir uzunluğunda alkollerin ilave edilmesidir.Oldukça düşük yüzeylerarası gerilim elde ehnek, kosurfaktan ile surfaktanın beraber eklenmesi ile sağlanır. Bu şekilde n1 değeri çok yüksek değere ulaşmakta ve yüzeylerarası gerilimde düşme meydana gelınektedir4. Yüzey!erarasındaki gerilimin çok düşmesi de, mikroemülsiyonun kendiliğinden oluşmasını sağlamaktadırl,5,6.
Termodinamik olarak stabil bir mikroemülsiyon oluşumu için serbest enerjinin negatif alınası gerekmektedir6.
-ıiG = V x M (Eşitlik 4)
ıiG serbest enerjiyi, V iki faz arasındaki yüzeylerarası gerilimi, M yüzey alanındaki değişimi göstermektedir. Yüzey alam sıfır olamadığı için, sistemin serbest enerjisinin azalınasına karşı, yüzeylerarası gerilim azalmaktadır6.
Mikroemülsiyonunun oluşumunda serbest eneıjiyi belirten üç bileşen bulunmaktadır. Bunlar; * Yüzeylerarası serbest enerji *Damlacıklar arasındaki etkileşmenin enerjisi 'Ortamdaki damlacıkların entropisi
ıiGm (r) = ıiG1 + ıiGz -T ıiSrn (Eşitlik 5)
ıiGm serbest enerjideki değişim, (r) damlacıkların çapı, ıiG1 ve ıiG2 yüzeylerarası serbest enerji ve damlacıklar arasındaki etkileşmenin enerjisini, T sıcaklığı, ıiSrn karışımın entropisini be!irhnektedir. Yüzeyler arasındaki etkin madde ve ko-surfaktan, yüzeylerarası gerilimi düşürür ve negatif ıiG değeri elde edilir6,7. Serbest enerjinin negatif alınası sonucu, kendiliğinden termodinamik olarak stabil mikroemülsiyon oluşmaktadır5.
M1KROEMÜLSİYOl\ı LARIN ÜSTüNLÜKLERİ
Mikroemülsiyonlar, diğer ilaç şekillerine göre ol-
dukça avantajlı sistemlerdir. Mikroemülsiyonlarla ilacın emilimi, tablet, kapsül gibi diğer ilaç şekillerine göre çok yüksek ve hızlı olınaktadır. Mikroemülsiyonlar, steroidler, hormonlar, diüretikler, antivirütikler ve peptitler için ideal veriliş sistemleridir. Çok düşük çözünürlüğe sahip, indometazin gibi hidrofobik ilaçların eınilimlerini arthrmaktadırlar. Yağda çözünen A, D, E, K gibi vitaminlerin verilişi için de oldukça uygun sistemlerdir4,12. Mikroemülsiyonların ilacı mide barsak sıvılarına karşı koruması nedeniyle ilacın stabilitesi, böylece emilimi arhnaktadır. Ayrıca, yapısında bulunan yüzey etkin madde sayesinde membran akışkanlığını, dolayısıyla permeabiliteyi arthrmakta, böylece ilaç emilimi artmaktadır4.B.
MİKROEMÜLSİYONLARDA KULLANILAN MADDELER
Mikroemülsiyonun bileşimine giren maddeler, mikroemülsiyonun kullanılış yoluna uygun seçilınelidir. Topik olarak kullanılacak bir mikroemülsiyon formülasyonunda kullanılan maddeler toksik olınamalı, irritan etki ve duyarlılık oluşhmnamalıdır. Mikroemülsiyon içinde bazı nan-iyonik surfaktanlar topikal uygulama için uygun olduğu halde, oral veya parenteral uygulamada oldukça sınırlı kullanılmaktadır6,7. Mikroemülsiyon formülasyonunda kullanılan maddeler ve bunlara örnekler Tablo 2'de gösterilmiştir.
Tablo 2. Mikroemülsiyon formülasyonlarında kullanılan maddeler ve örnekleri6
Yağlı faz Bitkisel yağlar, sentetik yağlar, trigliseritler, yağ asitlerinin esterleri
Sulu faz Su, sodyum klorür çözeltisi, tamponlar, propilenglikol, polietilen glikoller veya bunların kombinasyonları
Surfaktan Nan-iyonik ve iyonik surfaktanlar, lesitin, poligliserol, yağ asidi esterleri
Ko-surfaktan Alkoller, glikollerin türevleri, poligliseroller ve propilen glikoller
Mikroemülsiyonların yağ ve su fazlarının arasında çök düşük yüzeyler arası gerilim bulunmaktadır. Bu yüzeylerarası gerilim, çift alkil zincirli surfaktanlar ve
29
Çilek, Türkyılmaz, Çelebi
az sayıdaki iyonik olmayan surfaktanlar ile veya sisteme ko-surfaktan ilavesi ile sağlanmaktadır. Surfaktan, yağ ve su fazı arasına penetre olarak yüzeyler arası gerilimi düşürmektedir6,7,B
Mikroemülsiyon formülasyonunda en çok kullanılan non-iyonik surfaktanlar, gliserolmonooleat propilen glikol (Arlacel 186), polioksietilen lauril eter (Brij 35), polioksietilen (20)sorbitan monolaurat(Polisorbat 20, Tween 20), polioksietilen (20)sorbitan monostearat (Polisorbat 60, Tween 60), polioksietilen (20)sorbitan monooleat(Polisorbat 80, Tween 80) ve sorbitan monooleat(Span 80)'dır. Bazı non-iyonik surfaktanlarla, ko-surfaktana gerek olmadan da mikroemülsiyon hazırlanabilmektedir. Bir çalışmada, hidrokarbon, su ve non-iyonik surfaktan olan polioksietilenglikol alkil eter'den oluşan rnikroemülsiyon formülasyonu geliştirilmiştir7. Mikroemülsiyon formülasyonuna eklenen surfaktan, damlacıkların büyüklüğünü azaltmaktadır12.
Katyonik surfaktanlar, pH 3 ila 7 arasında etkilidirler. En önemli katyonik surfaktanlar aminler veya kuatemer amonyum tuzlarıdır. Anyonik surfaktanlar ise, 8'den büyük pH'larda tercih edilirler. Yağ asidi sabunları ve sülfatlanmış yağ alkollerinin tuzları, anyonik surfaktanlara örnek olarak ve
rilebilir.
Non-iyonik surfaktanlar, pH 3-10 arasında etkilidir. İyonik surfaktan ve non-iyonik surfaktanlar kombine kullanılabilınektedir. iyonik surfaktanlar kuvvetli hidrofiliktir. Bunlar, lipofilik ko-surfaktanlar ile birlikte kullanıldıklarında çözünürlük artroaktadır. Non iyonik surfaktanlar yalnız başına kullanıldıklarında yüksek çözünürlük oluşturmaktadırS,12.
Lesitin, non-toksik özellikte olınası, biyolojik yolla elde edilmesi ve membran lipitlerinin başlıca bileşeni alınası nedeniyle tercih edilmektedir. Lesitin, iki uzun hidrokarbon zinciri içermektedir ve çok hidrofobik yapıdadır (HLB ~ 4)8. Ayrıca, polar gruplar da içermektedir14. Özellikle parenteral yolla uygulanabilen mikroemülsiyonlar için lesitin, uygun bir surfaktandır5-7. İzopropil miristat, su ve lesitinden oluşan rnikroemülsiyon formülasyonlan üzerinde oldukça fazla çalışma yapılrnıştır15-18. Aboofazeli ve Lawrence19, lesitin içeren rnikroemülsiyonların ka-
30
rakterizasyonlarıru ve yapılannı, faz diyagramlannı
belirlemişlerdir. A yru araşhncılar, lesi tinin saflığının2D, değişik ko-surfaktanlann21 ve yağların22 faz diyagramlannda değişiklik oluşturup oluşturmadığını araştırmışlardır. Trotta ve arkadaşları23, su, soya lesitini, sodyum monoalkilfosfat(heksil veya oktil), alkol ve izopropil rniristat içeren mikroemülsiyonlar hazırlamışlar ve farklı ko-surfaktanların etkisini incelemişlerdir. Mikroemülsiyon formülasyonunda olan alkil fosfahn konsantrasyonundaki artışla mikroemülsiyon alanında büyüme olduğu saptanınışhr. Yapılan başka bir çalışmada ise, lesitin, 1-propanol, su ve n-hekzadekan içeren. mikroemülsiyon formülasyonu hazırlanmış ve bileşenlerin farklı oranlarda kullanıldıklanndaki faz diyagramları karşılaştırılrruştır14. Sonuçta, ko-surfaktan olarak %10-15 orarunda propanol kullanıldığında tüm karıştırma
oranlarında rnikroemülsiyon oluşabilmesi için yaklaşık % 2.3 lesitin bulunmasının gerektiğini belirhnişlerdir. Lesitinin stabilitesini arthnnak amacıyla mpno açil(lizo) türevleri kullanılabilınektedir. Trotta ve arkadaşlannın24 yaphkları bir çalışmada soya lesitininin enzirnatik hidrolizi ile elde edilen lizolesitinin, soya lesitini ile değişik oranlarda karışhrılınasıyla oluşturulan surfaktan, izopropil miristat ve alkol içeren rnikroemülsiyon formulasyonları hazırlanmışhr. Kosurfaktan olarak 1-butanol, propanol ve etanol kullanılınış, ve sonuçta lizolesitinin, rnikroemülsiyonun stabilitesini anlamlı olarak arthrdığı saptanınıştır.
ÜÇGEN FAZ DİYAGRAMLARININ ÇİZİLMESİ VE . MİKROEMÜLSİYON BÖLGESİNİN SAPTANMASI
Bir mikroemülsiyonun hazırlanmasında en önemli basamak üçgen faz diyagramının çizilmesi ve buradan hareketle en uygun mikroemülsiyon alanının, dolayısıyla formülasyonundaki bileşenlerin miktarının saptanmasıdır.
Üçgen faz diyagramları, su, yağ, surfaktan/kosurfaktan fazlarının değişik oranlarda karışhrılınasıyla elde edilınektedirler. Üçgen faz diyagramı, S/Y eınülsiyonu, !ameller veya hegzagonal sıvı kristaller, S/Y ınikroemülsiyonu, Y /S emülsiyonu ve Y /S mikroemülsiyonunun dengesinden oluşmaktadır3·6,7,12,25. Şekil 2'de rnikroemülsiyon böl
geleri üçgen faz diyagramında gösterilmiştir.
FABAD J. Pharm. Sci., 27, 27-41, 2002
SEDOS (berrak. izotropik veya ·
ya,jlı dlspe<>i,oııJ"-...
bicOntiriuous mikroemülsiyon
y/s mikroemülsiyonu
....,... Yüksek HLB'H yüzey etkin madde °""" Oüşük HLB'll yüzey etkin madde veya KO-Sutfaktan
\ @
Su
misel (L 1 fazı)'
Şekil 2. Mikroemülsiyon bölgelerinin üçgen faz diyagramında gösterilişi8 .
Üçgen faz diyagramlarırun çizilmesinde en fazla titrasyon yöntemi kullanılmaktadır. Titrasyon yöntemi ile üçgen faz diyagramı çizilmesi ve mikroemülsiyon alanının saptanınası aşağıda belirtilen aşamalara göre yapılmaktadır:
* En büyük mikroemülsiyon bölgesi veren yüzey etkin madde(y.e.m)/ko-surfaktan (ko-s) oranı belirlenir. Genellikle kullanılan oranlar 0.5, 1, 1.5, 2'dir.
* Belirli yüzdelerde, yağ fazı ile y.e.m/ko-s'dan oluşan karışrmlar hazırlanır. Bunun için, yağ fazı ile y.e.m/ko-s karışımları(% 20 yağ : % 80 y.e.m/ko-s, % 30 yağ: % 70 y.e.m/ko-s, % 40 yağ: % 60 y.e.m/ ko-s, % 50 yağ : % 50 y.e.m/ko-s, % 60 yağ : % 40 y.e.m/ko-s, % 70 yağ:% 30 y.e.m/ko-s) hazırlanır.
* Bu karışrm sabit sıcaklıkta karışırken üzerine damla damla su ilave edilir. Sistemin bulanık olduğu noktada harcanan su fazı miktarı hesaplanır ve bu noktadaki yağ, su ve y.e.m/ko-s oranları hesaplanır ve bu işlem herbir y.e.m/ko-s oranları için yapılır.
-
* Herbir y.e.m/ko-s oranı ve bu orana karşılık gelen oranlar grafiğe geçirilir ve en yüksek mikroemülsiyon alanını veren y.e.m/ko-s oram hesaplanır.
En yüksek alan veren y.e.m/ko-s oranında, mikroemülsiyon bölgesi veren üçgen faz diyagramı çizilir. Ağırlık merkezi kullanılarak veya mikroemülsiyon alam içerisinde olan herhangi bir nokta belirlenerek optimum forrnülasyon belirlenir.
Bu yöntemde, işlemler sırasında su kaybı en aza indirilınelidir. Sistemde buharlaşma olınarnalı, sistemin akış özellikleri, stabilitesi ve berraklığı değişmemelidir. Mikroernülsiyonun oluşturduğu bölgenin belirlenmesinde alternatif olarak yüzey etkin madde, yağ ve su beraber karıştırarak kaba emülsiyon oluşturulur ve daha soma bu karışrm tekrar berraklaşana kadar ko-s ile titre edi!ir7,12 .
MİKROEMÜLSİYONLARIN STABİLITESİ
Klasik emülsiyonlardaki küçük damlacıklar, damlacıkların koalesensi sonucu büyük damlacıklara dönüşebilınektedirler. Damlacık boyutunun büyük olması, yüzeylerarası alanda ve sistemin serbest enerjisinde azalınaya sebep olınaktadır. Mikroernülsiyonlarda ise yüzeylerarası gerilim çok düşüktür ve damlacıkların yüzey alam çok büyiiktür. Düşük yüzeylerarası gerilim, dispersiyon entropisini karşılamakta, böylece termodinamik olarak stabil sistemler oluşmaktadır!.
Sistemin termodinamik olarak stabil olabilmesi için, pozitif yüzeylerarası enerji, karışımın negatif serbest enerjisi ile karşılanmalıdır. Normal emülsiyonlarda yüzeylerarası gerilim yaklaşık 50 rnN rn-1'c!ir. Bu değeri 0.6 rnN rn-l'ye düşürmek için damlacık boyutunun yaklaşık 200 nm alınası gerekınektedir6.
Düşük yüzeylerarası gerilimi tek bir yüzey etkin madde kullanarak elde etınek pek mümkün değildir. Bu nedenle ikinci yüzey etkin madde, yani kosurfaktan gerekınektedir. Bunlar genellikle kısa veya uzun zincirli alkoller, glikol veya poliglikol türevleridir1·6.7.
Daha önce de belirtildiği gibi surfaktan, karışmayan
31
Çilek, Türkyılmaz, Çelebi
iki fazdan oluşmuş karışıma eklendiğinde, yüzeyler arasına yerleşmekte, böylece yüzeylerarası gerilimi düşürmektedir. Daha fazla surfaktan ilavesi ile miseller oluşmakta, yüzeylerarası gerilimde daha fazla düşme göıiilmemektedir. Daha fazla düşüş için ortama ko-surfaktan ilave edilmekte, böylece termodinamik olarak stabil mikroemülsiyon elde edilebilmektedir5,6.
Mikroemülsiyonların stabilite çalışmalarında fiziksel özelliklerinin incelenmesi gerekmektedir. Bunlar, viskozite, refraktif indeks, elektriksel iletkenlik, pH, dansite, emülsiyon tipi ve fiziksel görünüş gibi parametrelerdir5,Z6,27.
Küçük damlacıkların çekim alanındaki davranışlarını tayin etme yöntemleri, sedimentasyon(çökme) hızı, brown hareketleri, koalesens ve partikül büyüklüğü dağılımıdırl.
Mikroemülsiyonun sedimentasyon hızını ölçmek için 3 yol vardır. Bunlar, yerçekirni etkisi ile çökme, santrifüj ve ultrasantrifüjdür. Ultrasantrifüjün kullanımı oldukça karışık ve uzun zaman almaktadır. Yerçekirni etkisi ile çökme ise uzun zaman almaktadırl. Bacher'e göre 3750 rpm'de beş saat süre ile santrifüjleme, yerçekiminin yaklaşık bir yıllık etkisine eşdeğerdir28.
Brown hareketleri 0.5 µm'den daha küçük partikül büyüklüğüne sahip sistemlerde görülmektedir. Einstein ve Smoluchowski, bu olay için moleküler kinetik bir açıklama önermişlerdir. Bu olayda, partiküller saniyede 1Q24 kez yönlerini değiştirmektedir. Bu dispers partiküllerin yerçekirni etkisi ile çökmelerini engellemektedir. Bu Brown hareketleri rnikroemülsiyon damlacıklarının, çökme ve kremalaşmasını önlemektedir. Brown hareketlerinin etkisini göstermek için yapılan bir deneyde, 100-200 A0 damlacık büyüklüğüne sahip mikroemülsiyon 130.000g'de ultrasantrifüj ile santrifüj edilmiştir. Bunun sonucunda damlacıkların çoğu çökmüştür. Fakat, koalesans olmamıştır ve normal yerçekirni şartlarında eski halini almışhr1 .
Mikroemülsiyonlarda sistemlerin serbest yüzey enerjisi nedeniyle damlacıklar koalesans göstermezler. İki damlacık birleşince daha büyük bir damlacık oluş-
32
turmaktadır. Bu damlacığın yüzeylerarası gerilimi negatif olmakta ve sistem negatif serbest yüzey enerjisine sahip olmaktadır. Bu damlacıklar yüzeyler arası gerilimi sıfır yapabilmek için yüzey gerilimini arttırırlar. Damlacıklar dispersiyon ortamı molekülleri tarafından bombardıman edilir ve rnikroemülsiyonun stabilitesini sağlayan dinamik bir denge oluşurl.
Mikroemülsiyonun partikül büyüklüğü dağılımının heterojen alınası, sonuçların yommlanrrlasında zorluklara sebep olmaktadır. Birkaç büyük damlacığın sistemde bulunması mikroemülsiyonu olumsuz yönde etkilemez, daha dikkatli karışhrına ve formülasyondaki ufak bir değişiklik bu olayı ortadan kaldırabilmektedirl.
Mikroeırıülsiyonların Stabilitesine Kullarulan Yardımcı Maddelerin Etkisi
Mikroemülsiyon formülasyonunun yapısı ve fiziksel stabilitesi, kullanılan yardımcı maddelerin etkisine bağımlı olarak değişmektedir. Forınülasyonda NaCl gibi elektrolitlerin bulunuşu, mikroemülsiyonun damlacık büyüklüğünü etkilemektedir29. Das ve arkadaşları30,31, farklı nan-iyonik ve iyonik surfaktanlar içeren rnikroemülsiyonun faz diyagramlarında yardımcı maddelerin etkilerini araşhrmışlar, yardımcı madde olarak NaCl, HCI, CaC12, kolesterol, kolesteril benzoat, dekstran, jelatin, sığır serum albümini, polietilenglikol, üre ve poliakrilamid içeren mikroemülsiyonların yapısında değişimler
oluştuğunu saptamışlardır.
Mikroeırıülsiyonların Stabilitesine Sıcaklığın Etkisi
Nan-iyonik surfaktanlar, toksisitelerinin ve irritasyon özelliklerinin düşük olması nedeniyle, mikroemülsiyon formülasyonunda tercih edilmektedirler.Nan-iyonik surfaktanlar kullanılarak hazırlanan mikroemülsiyonlar, sıcaklığa oldukça duyarlıdır. Sıcaklık, mikroemülsiyonun yapısında da değişim oluşturmaktadır. Nan-iyonik surfaktanlar kullanılarak hazırlanan Y /S mikroemülsiyonu, sı
caklığın etkisiyle, bicontinuous yapıdan S/Y mikroemülsiyonuna dönüşebilmektedir. Yapılan bir çalışmada, trigliserit, su, alkol, nan-iyonik surfaktan içeren rnikroemülsiyon hazırlanmış, oluşan S/Y rnikroemülsiyon alanının, su-alkol oranına ve sıcaklığa
f"ABAD I Pharm. Sci., 27, 27 41, 2002
bağlı olarak değiştiği bulunrnuştm. Sıcaklığa duyaıb olmayan non-iyonik surfakta.nlar ıçeren rrlikroemülsiyon oluşturn1ak için, sııkroz ve glukoz bazlı surfaktanlarla kombine etmek gerekmektedir32.
MİKROEMÜLSİYONUN KARAKTERİSTİK ÖZELLİKLEPJNiN İNCELENMESİ
Optik Özellikleri
1. Saydarnl:ık(Tnınsparıın)
Mikroemülsiyonlann damlacık büyüklükleri gcirünür ışığın dalga boyunun 1/ 4'ünden küçük olması nedeniyle, bu sistemlerde bulunan partiküller ışığı geçirmekte ve saydam görünmektedirler. Saydamlık su ve yağın relalif kırılma indislerine ve dispers fazın konsantrasyonuna bağlı olarak değişmektedir!.
Y /S tipi mikroemülsiyonlarm ışık saçılımmm ortaya konulması zordur. Bu sisteırılerde saydamlık ıçırı_
yağ ağırlığının % lOO'ünden fazla emülsifiye edici ajana ihtiyaç vardır. Saydam bir S/Y tipi mikroemülsiyon elde edebilmek için çok daha az surlaktan yeterli olmaktadır1.
2. Tindal Etki
Kolloidal dağılımların partikül büyüklükleri, görünür ışığın dalga boyundan(il.) daha büyüktür. il.'dan daha küçük olan partiküllerde, ışığın bütün yollara dağılınası beklenir. Saçılmış ışık bir düzlem boyunca polarize olur ve herbir partikül yeni ışık dalgası oluşturur. Buna tindal etki, ışına ise lindal ışığı denir. Bu nedenle eınülsiyonlar süt gö, riinüm1indedirler. Mikroen1iilsiyonlar çok küçük
damlacık boyutuna sahip olduklan içü1 tindal etki çok düşüktür, bu nedenle sayda1Tl görümnektedh-ler1.
Mikroemülsiyonları.rı Paıi:ikill llüyüldiikleıriııJxı
tanınası
Mikroemülsiyonlann damlacık büyüklükleri elektron mikroskobıı yönterni, ışık saçılımı yönten-d, se
dünenlasyon ve dielek!rik ölçümleri gibi yöntemlerle saptanabilmektedir5,7
ve donduraralt roskobu. ku lla.nı:.L"ch i hnektC'dir.
roskobn yc,rı\:cr.niı.ıdıe, faz ayr1ş_ı:rı.as1 \·e ksistaHz:asynn
olrrıadan,. milGoE mul:ııym
daınlacık
[)ortdu1Tnn
dnru::h.ıruünas1 sonucu
saptanabilıncktedir.
rutrna tekI::iği ile y,:tp1ln1akta_;:11r [Jnnd uruJaxt nül<:~
roenıülsi)iürt bh· fa.bak üzerirıde filırt taba~kası }ı_z,hnde bulrrc~rrı.akh:ıd1r, Bu_ görüntü, trar,s
n-.issinr1 elckh'L L-ı_ nükroskobu il,;: görüntülenir, ~Ancak
CU,,!n!!td hızınd<1Il
sorun bul!nmıakt,c,Y!tt0 7 pekçok
yn>""·"''''"ı lıÇHCn c.laıı rnaddeleı:in l<aybınıt ör1lev2·n luzh bir yapiların1Tt
s0n11ı~ ı/eren yeni ve biccnti:crU\JtJS rnik.roerrıü lsi yon
eJ.ektrGıI ırıHn.-c:·skobu kul-lanz~rak mcctam l<iır'
f\/Iikroerr:ıüJs-iyeır,L:du 1 d_.;ıı:ıüacık kieriı1irc sap-·
ray sı1'1!-rcT1 cJJ>,c;ı, dar ııötron saçıhrüı {sn1all
angle n2u.t10.u sc;uı.21mg,
(SLS), dinc:ıcttik
lar1ıJ:rnal:l:adır !Jn
SPJ\fS), statik ışık saçılnnı
~-:açdnru(IJLS) k-nl
:k:niklcrdç rnikroıe~ı-rtülsiyonurt
111111<>c"1"1 2·· 100 nı_1·c r~ır21;;ı.:nda olduğu du-darnJa.cık
rurnlarda
Işık
ğıla_n herbh
bil'
rnrr.naktc:ıdı:
t.~e:ktörd,2:
yaprnası
tur:rnakl:a,. hu d:::. Sh\'lh -"'
neden
son1ı.cu
Fartiküllerde11 da·
bi1-t:::·~rıJE·kC2 \-'2 l1?:aktaki
cluş-
kü1lerirı brovvn ha:rıeketi
3.3
Çilek, Türkyılmaz, Çelebi
Küçük açılı x-ışını saçılımı (small angle x-ray scattering, SAXS) yönteminde, kolloidal dağılımın seyreltilınesi gerekmektedir. Böylece, partiküller arası etkileşimlerle çoklu saçılımların etkisi engellenmektedir. Bu yöntemler kullanılarak sentetik polimerler lateks, seramik, boya pigmentleri, kolloidal silikalar, metalik soller, Y /S emülsiyorıları, Y /S mikroemülsiyorıları, peptit ve proteinler, lipozomlar ve partikül büyüklükleri, 0.003-5 µm arasında olan maddelerin damlacık büyüklükleri ölçülebilınektedir5,7.
Küçük açılı nötron saçılımı (small angle neutron scattering, SANS) yönteminde ise, X ışını yerine nötron ışıru kullanılınaktadrr. SANS ve SAXS yönterrıleri arasında farklılıklar bulunmaktadır. Nötrorılar, X ışıruna göre, daha düşük oranda absorbe olınaktadrrlar. Örnek, nötron ışırunda, X ışıruna göre daha stabil o!ınaktadır.
SANS 1 nm dalga boyuna SAXS 0.1 nm dalga boyuna sahiptir. SANS, daha büyük dalga boyuna sahip olduğu için, veri elde etme daha hızlı olınaktadır5,6.
Statik ışık saçılımı (SLS veya Intensity Light Scattering) yöntemi, mikroemülsiyorıların partikül büyüklükleri ölçürrıleri için sık kullanılan yönterrıler
arasındadır. Ayrıca, dinamik ışık saçılımı [DLS, foton ışık saçılırnı veya Kuasi Elastik ışık saçılımı(QELS)] yöntemi ile de mikroemülsiyorıların lipozorrıların,
parenteral emülsiyorıların partikül büyüklükleri saptanabilmektedir. Dinamik ışık saçılımı yönteminin bir tipi olan elektoforetik ışık saçılımı(ELS) ile de mikroemülsiyonların damlacık büyüklükleri saptanabilmektedir5,6,39AO.
Mikroemülsiyorıların Viskozitesi
Mikroemülsiyorıların viskoziteleri surfaktan filmin kalınlığı, damlacık büyüklükleri, darrılacık şekilleri
ve darrılacıklararası etkileşimler hakkında bilgi vermektedir5,35Al.
Mikroemülsiyorıların akış özelliklerinin saptanmasında çok noktalı ölçüm yapan viskozimetreler, kinematik viskozite ölçümünde ise Ubbelohde viskozimetresi gibi tek noktalı ölçüm yapan aletler kullanılınaktadır6·35A2.
34
Mikroemülsiyondan İlaç Salınu
Bir mikroemülsiyon formülasyonundan ilaç salımı
çok önemlidir. Mikroemülsiyon formülasyonundan ilaç salımı yağ-su partisyon katsayısına, fazların hacimlerinin birbirine oranına, dispers fazın damlacık büyüklüğüne, sistemin değişik fazlarında ilacın dağılımına, kullanılan maddeler ile ilaç arasındaki etkileşmeye ve sistemin her iki fazındaki ilaç difüzyonımun hızına bağlıdır6,8.
Trotta ve arkadaşları43, Y /S mikroemülsiyonundan steroid hormonlarının salımını araştırmışlar, difüzyonda ko-surfaktanların etkili olduğunu saptamışlardır. Hazırlanan mikroemülsiyon, izopropil ıniristat, su, Aerosol-OT ve ko-surfaktan'dan oluş
maktadır. Ko-surfaktan olarak butanol, izobutanol, siklopentanol, sikloheksanol ve tersiyer amil alkoller kullanılınış ve ilacın geçirgerılik katsayısıyla partisyon katsayısı arasında bir ilişki olduğunu saptamışlardır. Aynı araştırıcıların yaptıkları başka bir çalışmada, izopropil miristat, su, Aerosol OT (AOT) ve pH 7.4 tampon içeren Y /S mikroemülsiyonu hazırlamışlar ve bu mikroemülsiyondan farklı lipofiliteye sahip beş farklı ilacın salımlarını incelemişlerdir. İlacın partisyon katsayısındaki arhş ile, ilaç salımında arhş olduğu saptanmıştır44.
Yapılan başka bir çalışmada ise, fosfolipit, etkin madde, su içeren çeşitli sistemlerden diklofenakın salımı incelenmiştir. İn vitro salım çalışmalarında silikon polimer kaplı diyaliz membran kullanılınıştır. Mikroemülsiyon sisteminden etkin maddenin çok hızlı bir şekilde salındığı bulunmuştur45.
MİKROEMÜLSİYONLARIN VERİLİŞ YOLLARI
Mikroemülsiyonların ilaç taşıyıcı amaçla kullanılınası iki amaca yöneliktir. Bunlar denetirrıli ilaç salımı sağlamak ve ilaçların sistemik ve topikal emilimlerini arttırmaktır4.
Mikroemülsiyorıların Oral Olarak Uygulanışı
İlaçların oral yoldan verilişleri her zaman tercih edilmektedir. Mikroemülsiyon forınülasyonlarının konvansiyonel oral forınülasyonlara göre çeşitli yararları bulunmaktadır. Burılar emilimin artırılması, ilaçların
FABAD 1. Phann. Sci., 27, 27-41, 2002
kliruk potenslerinill arhrılması ve ilacın toksisitesinin azalhlmasıdır. Bu nedenle mikroemülsiyonlar, hormonlar, steroidler, diüretikler, antibiyotikler, çözünürlüğü düşük olan ilaçlar ve son yıllarda peptitler için ideal dozaj formlarıdır.
Peptit ve Proteinlerin Oral Verilişinde Mil<roemülsiyonlann Kullarulışı
Peptit yapılı ilaçlar, yeni terapötik ajanların önemli bir grubunu içermektedir. Fakat, bu tip ilaçların mide barsak kanalındaki enzimatik bariyerlerden dolayı, stabil olmayışları oral verilişte sınırlayıcı bir faktördür46-50. Bu tip ilaçların emi!imlerini, dolayısıyla biyoyararlarumlarını artıran birçok yaklaşım bulunmaktadır51-55. Bunlardan biri mikroemülsiyonların ilaç taşıyıcı sistemler olarak kullanılınasıdır8·56·57.
Mide barsak kanalında, mikroemülsiyondan, peptitlerin emilimi çeşitli faktörlere bağlı değişim göstermektedir. Bunlar, mikroemülsiyonun partikül .büyüklüğü, yağ fazının tipi, kullanılan lipitlerin sindirilınesi, surfaktamn tipi ve pH'dır57.
Mikroemülsiyonların peptitlerin emilirnlerini artırma mekanizması araşhrılmıştır. Mikroemülsiyonlar(ME) oral yolla uygulandığında, mide barsak sıvılarıyla seyrelmekte, sonuçta büyük partiküllerin bazıları topaklanmaktadır. Şekil 3'de mikroemülsiyonların mide barsak kanalından emilimleri şematik olarak gösterilmiştir. Bu topaklanmış yapılara "çekirdek" denilmektedir. Topaklanma (agregasyon) sonucu, konvansiyonel emülsiyonlara göre çok daha küçük partikül büyüklüğüne sahip olan çok ince emülsiyonlar (İE) oluşmaktadır. Safra tuzları, pankreatik ve intestinal lipazlar, çok ince emülsiyonlara etki etinektedirler. Lipazlar, yağların bir kısmım parçalarlar ve sonuçta karışık miseller (KM), uzun zincirli yağ asitleri (UYA) ve kısa zincirli yağ asitleri (KYA) ve serbest ilaç (Sİ) oluşmaktadır. Arta kalan mikroemülsiyon damlacıkları, müsin ve sulu çift tabakadan penetre olmaktadır. Mikroemülsiyon ile serbest ilaç ve karışık miseller ile serbest ilaç arasında denge meydana gelınektedir. Serbest ilaç, glikokaliks tarafından çekilmektedir. Kalan mikroemülsiyonlarm bir kısmı, hücreler arasındaki sıkı bağlanh bölgelerinden (tight junction) geçmektedir.
Enterosit hücrelerine, endositoz veya reseptör aracılıklı endositoz ile geçebilmektedir. Karışık miseller, lipit membranm lipitlerinill bir kısmında dağılınakta ve membranm yapısını bozabilmektedir. Yağ asitleri ve serbest ilaç, enterositin sitoplazmasmda bulunmaktadır. Kısa zincirli yağ asitleri (KYA), monogliserit (MG) ve digliseritleri (DG) oluş
turmaktadır. Bunlardan da Ko A lipazm etkisi trigliseritler (TG) oluşmakta ve hücre içi şilomikronlar (ŞM) sentezlenmektedir. Şilomikronlar, enterositten egzositoz ile ayrılmaktadırlar. Kısa zincirli yağ asitleri ve serbest ilaç, enterositin membranmdan difüzlenirler ve ayrılırlar. Mikroemülsiyon damlacığı, ince barsak mukozasında lenf nodülleri topluluğundan (peyer plakları) ve hücreler arasından pinositozla veya reseptör aracılıklı endositozla geçmekte, kan kapilleriyle veya lenfatik sistemle emilmekte, böylece sisteınik dolaşıma katılarak peptit yapılı ilacı dolaşıma vermektedir56.
MikrocmQlsiynn
s .. yrdtmc.
MEveJE
+ Sdra tlızları " +Lipu l CJ Sdrı tıızl~n O~ tıo-emOl!ifikuyon
ME+ Kırışık Mi .. ller Lip.u ile TG'ııin lıicfr~li.d
• •
MG 1
LÜMEN {BUU<FAZ;ı
sutU SIN!R TABAKA+ MOs!N
ENTERos!T +GUKOKAJ.lKS
Şekil 3. Mikroemülsiyonların mide barsak kanalından ernilimlerin şematik olarak gösterimi56.
Peptitlerin mikroemülsiyon dozaj şeklinde verilmelerinde en başarılı örnek siklosporindir. San-
35
Çilek, Türkyılmaz, Çelebi
dimmune, Neoral® ticari adı ile bilinen bu dozaj şekli, organ naklinden (karaciğer, böbrek) sonra rutin olarak kullanılmaktadır. Surfaktan, lipofilik ve hidrofilik solvan ve etanol içermektedir58-6D.
Yapılan bir çalışmada, siklosporin A'nm oral emilim çalışmaları yapılınış, emülsiyonun partikül büyüklüğü azaldıkça, oral biyoyararlarumın arttığı saptanmıştır. Siklosporin A'nın, yağ esterleri, sorbitol ester-polioksietilen glikol mono eter karışımı ve düşük molekül ağırlıklı alkolden oluşmuş S/Y mikroemülsiyondan emiliminin, normal emülsiyona göre çok daha yüksek olduğu saptanmıştır61.
Ritschel ve arkadaşlarının56 yaptığı bir çalışmada ise, siklosporin A, insülin, vazopresinin Y /S mikroemülsiyonundan emilimleri araştmlıruştır. İnsülin içeren mikroemülsiyon ince barsağa uygulandığında, 90 dakika sonunda kan glukoz seviyesinde maksimum düşüş oluşturduğu saptanmıştır. Siklosporinin mikroemülsiyon formülasyonunun, ince barsağa uygulanmasının mideye uygulanmasından 4-8 kat daha fazla etki oluşhırduğu bulunmuştur. Vazopresinin ise, sulu solüsyonunun ve mikroemiilsiyon formülasyonunun, ınide barsak kanalının çeşitli bölgelerine uygulanması sonucu, zamana karşı kan vazopresin konsantrasyonu(Şekil 4) incelenmiş ve ınikroemülsiyon formülasyo11unun çözeltiye göre, vazopresinin biyoyararlarumıru belirgin artırdığı gösterilıniştir.
'" l•I
il JO H il l!
Z>rna!l(tWcikıı)
\b)
___..._.Mi<!: -e-:lııa:Bın.ll< -s-iK>IıııBu»k -o-:~.
11 11 J! ., u H " uı ın
z..,..,,(dakih)
Şekil 4. Vazopresinin sulu çözeltisinin(a) ve mik
roemülsiyonunun(b) sıçanlann mide barsak ka
nalının çeşitli bölgelerine uygulanmasından sonra
elde edilen, zamana karşı ortalama kan vazopresin
konsantrasyonları56.
Kalsitoninin, mikroemü!siyon forınülasyonundan oral ve rektal emilimi serum kalsiyum ve fosfat se-
36
viyelerine bakarak araştırılmış, mikroemülsiyon içinde verilınenin kalsitonin emilimini artırdığını saptamışlardırs.
Constantinides ve arkadaşlarmm62 yaptıkları bir çalışmada, fibrinojen reseptör antagonisti olan SKF 106760'ın S/Y mikroemülsiyon formülasyomınu sı
çanlara intraduedonal yolla uygulandığında çözelti forınülasyonuna göre yüksek biyoyararlanrm gösterdiği saptanmıştır. Çözeltisinin intraduedonal yolla uygulandığında sadece %0.5±0.3, mikroemülsiyon forrnülasyonunun ise %21.9±5.7 biyoyararlarum gösterdiği saptanmıştır. Uygulamadan 4-6 saat soma yapılan incelemede barsak sisteminde mikroemülsiyon forınülasyonundan kaynaklanan irritasyona rastlanmanuştır. Ayrıca yapılan çalışmalarda, SKF 106760'nin mikroemülsiyondan emiliminin, mikroemülsiyonun damlacık büyüklüğüne8 ve formülasyonun lipit bileşimine& bağlı değişim gösterdiği saptanmıştır.
Yapılan başka bir çalışmada, poligliserol yağ asidi esterleri/ko-surfaktan/ Captex 300/su'dan oluşan mikroemülsiyon sisteminin uzun süre stabil olduğu ve insülin'i asidik parçalanmaya karşı koruduğıı saptanrruştır63. Ayrıca yapılan çalışmalarda, mikroemülsiyonlarm oral insülin verilişi için uygun sistemler oldukları da belirtilıniştir64-67.
Yaptığımız bir çalışmada insülinin, Lesitin/Labrafil M 1944 CS/mutlak alkol'den oluşan mikroemülsiyon formülasyonunun sıçanlara intragastrik yolla uygulamnası sonucu, intragastrik insulin çözeltisL.""1e göre plazma glukoz seviyelerinde anlamlı düşüş ve insulin seviyelerinde anlamlı artış oluşturduğu ve mikroemülsiyon formülasyonunun insülini, mide barsak kanalının olumsuz etkilerine karşı koruduğu saptanmıştır68.
Diğer bir çalışmada ise, epidermal büyüme faktörü (EGF)'ün mikroemülsiyon formülasyonunun soğukhareketsizlik stresi ile mide ülseri oluşturulınuş sı
çanların iyileşmesini sağlayacak bir mikroemülsiyon formülasyonu geliştirilmiş ve oluşan ülser yaralarının iyileşmesinde intraperitonal ve intagastrik çözelti şekillerine göre başarılı sonuçlar bulunmuştur. Mikroemülsiyon dozaj şekli ile, ülser skorunun yedi gün içinde 15.5±3.3 ınm2'den 1.16±1.01 mm2'ye azaldığı ve
FABAD J. Pharm. Sci., 27, 27-41, 2002
mikroernülsiyon forrnülasyonunun, peptit yapılı bir madde olan EGF'yi koruduğu saptanrnıştır69.
Mikroernülsiyon!ann Topikal Olarak Uygulanışları
Mikroernülsiyonlarrn topikal olarak kullanılması, uygulamanın kolay olması ve karaciğer ilk geçiş etkisinden kaçınılmasından dolayı uygun sistemler oldukları saptanmıştır. Mikroernülsiyon forrnülasyonunun topikal biyoyararlanırnı ile ernülsiyonların, jellerin veya çözeltilerin uygulanması ile elde edilen biyoyararlanırnlar karşılaştırılmış, mikroemülsiyonların terapötik dozlarda daha etkili olduğu saptanmıştır7D.
Yapılan bir çalışmada, azeleik asit içeren viskoz ınikroemülsiyon ile jel formülasyonu farelerin saçsız abdominal derilerinde karşılaştırılmıştır. Dekanoldodekanol/ su-propilen glikol/ dekanol-tween 20 / butanol'den oluşmuş mikroemülsiyon formülasyonuna, Carbopol 934 viskozite arttırıcı olarak eklenmiş, böylece topikal uygulanabilecek hale getirilmiştir. Daha sonra in vitro olarak penetrasyonu benzer bileşenler içeren jel forrnülasyonu ile kılsız deri üzerine uygulanarak karşılaştırılmıştır. Burada, azeleik asidin mikroemülsiyondan 8 saat sonunda %35'inin, jel forrnülasyonundan ise %1.8'inin emildiği bulunmuştur. Bu sonuç, mikroernülsiyon ile emilimin arttığını göstermektedir. Aynı çalışmada mikroemülsiyon forrnülasyonuna penetrasyon arttırıcı olan dimetil sülfoksit eklendiğinde emilimin daha çok arttığı bildirilmiştir71.
Osbome ve arkadaşlarının72 yaptıkları bir çalışmada, dioktil sodyum sulfosüksinat(DSS), oktanol ve farklı oranlarda (% 15, % 35 ve % 68) su içeren mikroemülsiyon forınülasyonundan, insan kadavra derisine glukoz geçişi incelenmiş, % 15 su içeren mikroemülsiyon forınülasyonundan geçiş görülmediği, su içeriğinin % 15'den % 35'e çıktığında akının 6 kat arttığı, % 35'den % 68'e çıktığında ise 2.5 kat arttığı saptanmıştır. Bunun sebebinin ise, % 15 su içeren mikroemülsiyonun içindeki suyun surfaktarun zincir kısmına bağlanmasından dolayı olduğu, mikroemülsiyonun su içeriğinin düşük olmasının akıyı düşürdüğü belirtilmiştir.
Topikal yolla verilişte, hidrofilik bir ilaç olan difenhidramin hidroklorid'in, izopropil rniristat'la Tween 80 ve Span 20'nin birleşmesinden oluşan S/Y
mikroemülsiyonu insan derisine uygulanmıştır. Buna kolesterol ve oleik asit eklendiğinde, kolesterolün ilaç emilimin artırdığı, oleik asidin ise anlamlı olarak artırmadığı saptanmıştır73.
Feurier ve arkadaşlarınm74 yaptıkları çalışmada, Y /S tipi bir mikroemülsiyon sisteminden radyoaktif işaretli tirozinin perkütan emilimi, sıvı kristal şekli ve emülsiyona göre karşılaştırılmıştır. Mikroemülsiyon sisteminin hazırlanmasında yüzey etkin madde olarak betain türevleri, benzi! alkol, hegzadekan ve su kullanılmıştır. Mikroemülsiyon ve sıvı kristal şeklinin kullanıldığında tirozinin sıçan epiderınisinden olan emiliminin arbşınıı1, emülsiyon formnı1a oranla daha yüksek bulunmuştur. Aynca, sıvı kristal şeklinin deride irritasyon oluşturduğu ve mikroemülsiyon formülasyonunun buna neden olmadığı saptanmıştır.
Transdermal ilaç verilişi için, soya lesitini, izopropil palmitat ve sudan oluşan saydam ve viskoz özellikte mikroemülsiyon jeli hazırlanmış ve iki antienflamatuar ilaç olan indometazin ve diklofenakın in vitro perkütan emilimi incelenmiştir. Sonuçta her iki etkin maddenin de jel sisteminden dengeye geldiğinde lµg.h·l.cm·2 hızda akı gösterdikleri saptanmıştır. Aynca, in vivo insan derisinde yapılan irritasyon testlerinde anlamlı bir irritasyon göstermediği saptanrnıştır75.
Ktistis ve Niopas'ın76 yaptıkları bir çalışmada, izopropil miristat, polisorbat 80, sorbitol ve sudan oluşan Y /S mikroemülsiyonu hazırlarunış ve in vitro olarak perkütan emilimi inceleruniştir. Sonuçta, polisorbat 80 konsantrasyonundaki artışla emilimin azaldığı saptanmıştır. Bunun sebebinin, surfaktan konsantrasyonundaki artış ile ilacın dış fazdaki monomoleküler formunun konsantrasyonunun azalmasından dolayı olduğunu belirtmişlerdir. Bu da, ilacın difüzyon hızını azaltmaktadır. Bunun sonucunda da ilacın emiliminin azaldığıru belirtmişlerdir.
Mikroemülsiyonlann Diğer Uygulama Yollan
Mikroemülsiyonların, oral ve topikal veriliş yolu dışında parenteral77·78, oküler79,so, rektai56, pulmoner81 yollarla verilişleri ile ilgili çalışmalar da bulunmaktadır.
37
Çilek, Türkyılmaz, Çelebi
Yapılan bir çalışmada, Miglyol SlON, soya lesitini (Epikuron 200), polietilen glikol 400, polietilen glikol 660-12-hidroksi stearat ve etanol'den oluşan mik
roemülsiyon formülasyonu hazırlanmıştır. Hazırlanan mikroemülsiyon formülasyonu, anestezi al
tında olınayan sıçanlara intravenöz infüzyon şeklinde 5 dakika periyotlarla uygulanmış ve 0.5 mL./kg dozda uygulandığında, asit-baz dengesinde, kan gazlarında, plazma elektrolitlerinde, arterial kan basıncında veya kalp hızında anlamlı değişiklik oluşturmadığı saptanmışhr77.
Park ve Kim'in78 yaptıkları bir çalışmada, flurbiprofenin Y /S mikroemülsiyonunu parenteral kullanun için hazırlamışlardır. Bu sistemde, yağ fazı olarak etil. oleat ve surfaktan olarak Tween 20 kullanılımş, rnikroemülsiyon içinde ilaç çözünürlüğünü, tampona göre 8 kat büyük bulunmuştur. Fakat, sı
çanlara uygulandığında farrnakokinetik olarak an
lamlı farklılık olınadığı saptanmıştır.
Yapılan bir çalışmada, oküler yolla uygulamak için rnikroemülsiyon formülasyonu hazırlanmıştır. Tirnolol'ün oktanoik asit ile iyon çifti hazırlanarak lipofilitesi artırılmış ve böylece ilacın rnikroemülsiyonun yağ damlacıkları içindeki çözünürlüğü artırılmıştır. pH 7.4 lipofilik rnernbrandan timolol'ün in vitro geçirgerıliği incelenmiş, ilacın kornea! absorpsiyonunun rnikroernülsiyon forrnülasyonu ile çözeltiye göre birkaç kat fazla olduğu saptanmıştır79 .
Habe ve Keipert8D tarafından, lesitin, propilen glikol, polietilen 200, izopropil miristat ve etkin madde olarak pilokarpin içeren, Y /S rnikroemülsiyonu geliştirilıniş ve karakterizasyonu çalışılmıştır. Hazırlanan mikroemiilsiyo11un tavşan gözünde ve
tavuk yumurta rnembranmda irritasyon oluş
turmadığı saptannuştır. Sulu çözeltisi ile in vivo olarak farmakokinetik etkisi karşılaştırılınış, mikroemülsiyonun çözeltiye göre, biyoyararlanırnı ve gözdeki tuhılurnu artırdığı bulurırnuştur.
Ritschel'in yaptığı bir çalışmada, 2 m / 500 mg dozda insülin içeren rnikroernülsiyon forrnülasyonu rektal yoldan tavşarılara uygulanmış, kulak veninden kan örnekleri toplanmış ve kan glukoz seviyeleri tayin
38
edilmiştir. Sonuçta, zamanla kan glukoz seviyesindeki azalma, değişik mikroemülsiyon formülasyonlarında farklı bulunmuş, kan glukozunda en yüksek azalına % 26 olarak bulunmuştur56.
Patel ve arkadaşlarıSl, yağlı faz olan HFC propellant içinde su mikroemülsiyonu hazırlamışlar ve pulmoner yolla uygulamışlardır. Surfaktan olarak, iyonik surfaktan(amonyum perflorooktanoat) ve florlanmış noniyonik surfaktarılar kullanılmıştır. Farklı kosurfaktarılar kullanıldığında, mikroernülsiyonun damlacık büyüklüğünde oluşabilecek değişim incelenmiştir. Sonuçta, daırılacık büyüklüğünün surfaktan/ko-s oranına bağlı değişim gösterdiği saptanmıştır. Ayrıca, hazırlanan mikroemülsiyon forrnülasyonunun stabil bir formülasyon olduğu ve pulmoner yolla uygulamak için oldukça uygun bir formülasyon olduğu belirtilıniştir.
SONUÇ
Mikroemülsiyorılar, termodinamik olarak stabil olmaları, üretimlerinin kolay ve büyük ölçeklerde yapılabilınesi nedeni ile tercih edilınektedirler. Saydam sistemler olmaları, stabil olmaları ve enerji vermeye gerek kalınadan, kendiliğinden oluşmaları klasik emülsiyorılara göre avantaj sağlamaktadır. İlacı, mide barsak kanalının olumsuz etkilerinden koruduğu ve ilacın biyoyararlanırnını artırdığı için konvansiyonel ilaç şekillerine de tercih edilınektedirler. Özellikle peptit yapılı maddeler, mide barsak kanalında bulunan proteolitik enzimler tarafından parçalanmakta ve biyoyararlanıırıları düşük olınaktadır. Bu tip ilaçlar mikroernülsiyon içerisinde verildiklerinde emilimleri, dolayısıyla da biyoyararlanırnları artmaktadır.
KAYNAKLAR 1. Prince LM. Microemulsions, Lissot KJ (ed), Emulsions
and Emulsion Technology, 6, Marcel Dekker, New York, 125-178, 1974.
2. Rosoff M. Microemulsions, Lieberrnan HA, Rieger :M:M, Banker GS (eds), Pharmaceutıcal Dosage Forms Disperse Systems, Vol.1, Marcel Dekker, New York, 263-269, 1988.
3. Garti N, Aserin A. Pharmaceutical Emulsions, Double Emulsions and Microemulsions, Benita S (ed), Microencapsulation Methods and Industrıal Applications, Marcel Dekker, New York, 411-534, 1996.
4. Bagwe RP, Kanicky JR, Falla BJ, Patanjali PK, Shah DO.
FABAD J. Pharm. Sci .. 27, 27-41, 2002
Improved Drug Delivery Using Microemulsions: Rationale, Recent Progre3s, and New Horizons. Crit. Rev. Ther. Drug. Carr. Syst., 18(1), 77-140, 2001.
5. Lawrence MJ, .Rees GD. Microemulsion-based Media as Novel Drug Delivery Systems, Adv. Drug Del. Rev., 45, 89-121, 2000.
6. Tenjarla S. Microemulsions: An Overview and Pharmaceutical Applications, Crit. Rev. Ther. Drug Carr. Syst., 16,461-521, 1999.
7. Attwood D. Microeffiulsions, Kreuter J (ed), Colloidal Drug Carrier S)TStems, Marcel Dekker, New York, 31-71, 1974.
8. Constantinides PP. Lipid Microernulsions for Improving Drug Dissolution and Oral Absorption: Physical and Biopharmaceutical Aspects, Pharm. Res., 12, 1561-1572, 1995.
9. Farah N, Laforet JB, Denis ). Self-Microemulsifying Drug Delivery Systems for Improving Dissolution of Drugs : In-Vitro, In-Vivo Evaluation, Pharm. Res., 11, 202, 1994.
10. Pouton CW. Self-emulsifying Drug Delivery Systems: Assessment of the Efficiency of Emulsification, Int. J Pharm., 27, 335-348, 1985.
11. Shah A W, Corvajal MT, Patel CI, !nfeld MH, Mallick A W. Self-ernulsifying Drug Delivery Systems(SEDDS) with Polyglycolyzed Glycerides lor Improving in vitro Dissolution and Oral Absorption of Lipophilic Drugs, Int.]. Pharm., 106, 15-23, 1994.
12. Bhargava HN, Narurkar A, Lieb LM. Using Microemulsions for Drug Delivery, Pharm. Technol., March, 46-52, 1987.
13. Wormuth KR, Kaler EW. Amines as Microemulsions Cosurfactants,J. Phys. Chem., 91,611-617, 1987.
14. Shinoda K, Araki M, Sadaghiani A, Khan A, Lindman B. Lecithin-Based Microemulsions ; Phase Behaviour and Microstructure,]. Phys. Chem., 95, 989-993, 1991.
15. Aboofazeli R, Lawrence MJ. The Phase Behaviour of Quaternary Systems Containing Lecithin, J Pharm. Pharmacol., 43 (suppl.), 87, 1991.
16. Attwood D, Mallon C, Taylor Cj. Phase Studies on Oilin-Water Phospholipid Microemulsions, Int. J Pharm., 84, R5- R8, 1992.
17. Ruth HS, Attwood D, Ktistis G, Taylar Cj. Phase Studies and Partide Size Analysis of Oil-in-Water Phospholipid Microemulsions, Int. ]. Phann., 116, 253-261, 1995.
18. Fubini B, Gasco MR, Gallarate M. Microcalorimetric Study of Microemulsions as Potential Drug Delivery Systems, Int.]. Pharm., 50, 213-217, 1989.
19. Aboofazeli R, Lawrence MJ. Investigations into the Formation and Characterization of Phospholipid Microemulsions. I. Pseudo-Temary Phase Diagrams of Systems Containing Water-Lecithin-Alcohol-Isopropyl Myristate,Int.]. Pharm., 93, 161-175, 1993.
20. Aboofazeli R, Lawrence MJ. Investigations into the For-
mation and Characterization of Phospholipid Microemulsions. II. Pseudo-Ternary Phase Diagrams of Systems Containing Water-Lecithin-Isopropyl MyristateAlcohol: Influence of Purity of Lecithin, Int. ]. Pharm., 106, 51-61, 1994.
21. Aboofazeli R, Lawrence MJ. Investigations into the Formation and Characterization of Phospholipid Microemulsions. III. Pseudo-Ternary Phase Diagrams of Systems Containing Water-Lecithin-Isopropyl Myristate and either an Alkanoic Acid, Amine, Alkanediol, Polyethylene Glycol Alkyl Ether or Alcohol as Cosurfactant, Int.f. Pharm., 111, 63-72, 1994.
22. Aboofazeli R, Patel N, Thomas M, Lawrence Mj. Investigations into the Formation and Characterization of Phospholipid Microemulsions. IV. Pseudo-Temary Phase Diagrams of Systems Containing Water-LecithinAlcohol and Oil, Int. f. Phaım., 125, 107-116, 1995.
23. Trotta M, Ugazido E, Gasco MR. Pseudo-Ternary Phase Diagrams of Lecithin-Based Microemulsions: Influence of Monoalkylphosphates,]. Phann. Pharmacol., 47, 451-454, 1995.
24. Trotta M, Cavalli R, Ugazido E, Gasco MR. Phase Behaviour of Microemulsion Systems Containing Lecithin and Lysolecithin as Surfactants, Int. J. Pharm., 143, 67-73,1996.
25. Baker RC, Florence AT, Tadros TF, Wood RM. Investigations into the Formation and Characterization of Microemulsions,f. Coll. Int. Sci., 100, 311-331, 1984.
26. Constantinides PP, Scalart JP, Lancaster C, Marcello J, Marks G, Ellens H, Srnıth PL. Formulation and Intestinal Absorption Enhancement Evaluation of Waterin-Oil Microemulsions Incorporating Medium-Chain Glycerides, Pharm. Res., 11, 1385-1390, 1994.
27. Türkyılmaz A, Çelebi N, Gönül B, Alkan-Önyüksel H. Physical Characterization and Stability of a Microemulsion for Potential Oral Administration of a Peptide, Hıncal A, Kaş S (eds), Biomed. Sci. Tech., 65-72, 1998.
28. Becher P. Theory of Emulsions: Stability, Emulsions: Theory and Practice, Second Edition, Robert E. Kriger Publishing, 95-149, 1977.
29. Friberg SE, Buraczenska T. J\llicroemulsions in the Water Potassium Oleate-Benzene Systems, Prog. Colloid. Polym. Sci., 63, 1, 1978.
30. Das ML, Bhattacharya PK, Moulik SP. Phase Behavioral Studies of the Quaternary System of Water/TXlOO/nbutanol / (n-heptane+cholesteryl benzoate), Colloid. Sur!., 49, 247, 1990.
31. Pal S, Das ML, Moulik SP. Physicochemical Studies on Microemulsions, HI. Effect of Urea on the Distribution of the Jvlixed Oil Components Between the Binary Oil and Microemulsion Phases, J. Colloid Interface Sci., 161, 101, 1993.
32. Joubran RF, Cornell DG, Parris N. Microemulsions of Triglyceride and Nonionic Surfactant-Effect of Tem-
39
Çilek, Türkyılmaz, Çelebi
perature and Aqueous Phase Composition, Colloid Surf. A: Physicochem. Eng. Aspects, 80, 153, 1993.
33. Kahlweit M, Strey S, Haase D, Kunieda H, Schmeling T, Faulhaber B, Borkovec M, Eicke HF, Busse G, Eggers F, Funck TH, Richmann H, Magid L, Doderman O, Stilbs P, Winkler ), Dittrich A, jahn W. How to Study Microemulsions,]. CoJI. Int. Sci., 118, 436-453, 1987.
34. Kale NJ, Allen LVJ. Studies on Microemulsions Using Brij 96 as Surfactant and Glycerin, Ethylene Glycol and Propylene Glycol as Cosurfactans, Int. J Pharm., 57, 87-93, 1989.
35. Baker RC, Florence AT, Ottewill RH, Tadros FT. lnvestigations into the Formation and Characterization of Microemulsions, ]. Colloid Interface Sci., 100(2), 332-349, 1984.
36. Trotta M, Gasco MR, Pattanno F. Effect of Alcohol Cosurfactants on the Diffusion Coefficients of Microemulsions By Light Scattering,]. Disp. Sci. Tech., 10, 15-
32, 1989. 37. Attwood D, Ktistis G. A Light Scattering Study on Oil
in-Water Microemulsions, Int. J. Pharn1., 52, 165-171,
1989. 38. Attwood D, Mallon C, Ktistis G, Taylor Cj. A Study on
Factors Influencing the Droplet Size in Nonionic Oil-inWater Microemulsions, Int.]. Pharm., 88, 417-422, 1992.
39. Constantinides PP, Lancaster C, Marcello J, Chiossone D, Orner D, Hidalgo I, Smith P, Sarkahian A, Yiv S, Owen A. Enhanced Oral Absorption of an RGD Peptide from Water-in-Oil Microemulsions of Different Composition and Particle Size, Proc. Intern. Symp. Control. Rel. Bioact. Mater., 21st Controlled Release Society, Inc., 62-63, 1994.
40. Constantinides PP, Yiv S. Particle Size Determination of
Phase Inverted Water-in-Oil Microemulsions Under Different Dilution and Storage Conditions, Proc. Intern. Symp. Control. Rel. Bioact. Mater., 21st Controlled Release Society, ine., 766-767, 1994.
41. Ktistis GA. Viscosity Study on Oil-in-Water :Microemulsions, Int. f. Pharm., 61, 213-218, 1990.
42. Primorac M, Stupar M, Vasiljevic D, Millic-Askrabic J. The Influence of Water/Oil Phase Ratio on the Rheological Behavıour of Microemulsions, Proc. Ist World Meeting APGI/ APV, Budapest, 9/11, 1995.
43. Trotta M, Gasco MR, Pattarino F. Diffusion of Steroid Hormones from O /W Microemulsions: Influence of the Cosurfactant, Acta Pharm. Technol., 36, 226-231, 1990.
44. Trotta M, Gasco MR, Morel S. Release of Drugs from Oil-Water Microemulsions, ]. Cont. Rel., 10, 237-243,
1989. 45. Kriwet K, Müller-Goymann CC. Diclofenac Release
from Phospholipid Drug Systems and Permeation Through Excised Human Stratum Corneum, Int. f. Plıarm., 125, 231-242, 1995.
46. Lee VHL, Simamora P, Yalkowsky SH. Oral Route of Peptide and Protein Drug Delivery, Lee VHL (ed), Pep-
40
tide and Protein Drug Delivery, Marcel Dekker, New York, 691-738, 1991.
47. Lee VHL. Enzymatic Barriers to Peptide and Protein Absorption, CRC Crit. Rev. Ther. Drug Carrier Syst., 5, 69-97, 1988.
48. Woodley )F. Enzymatic Barriers for GI Peptide and Protein Delivery, Crit. Rev. Ther. Drug Carr. Syst., 11, 61-95, 1994.
49. Lee VHL, Yamamoto A. Penetration and Enzymatic Barriers to Peptide and Protein Absorption, Adv. Drug. Del. Rev., 4, 171-207, 1990.
50. Zhou XE-I. Overcoming Enzymatic and Absorption Barriers to Non-parenterally Administered Protein and Peptide Drugs,]. Cani. Rel., 29, 239-252, 1994.
51. Banga KB. Oral Delivery of Peptide and Protein Drugs, Therapeutic Peptides and Proteins, Technomic, Pennsylvania, 217-244, 1995.
52. Banga AK, Chien YW. Systemic Delivery of Therapeutic Peptides and Proteins, Int. f. Pharm., 48, 15-50, 1988.
53. Wang W. Oral Protein Drug Delivery, f. Drug. Target., 4, 195-232, 1996.
54. Zhou XH, Po AL W. Peptide and Protein Drugs : il Non-Parenteral Routes of Delivery, Int. J. Pharm., 75, 117-130, 1991.
55. Tenhoor CN, Dressman JB. Oral Absorption of Peptides and Proteins, S. T.P. Pharm. Sci., 2, 301-312, 1992.
56. Ritschel WA. Microemulsions for lmproved Peptide Absorption from the Gastrointestinal Tract, Meth. Find. Exp. Clin. Pharmacol., 13, 205-220, 1991.
57. Sarciaux JM, Acar L, Sado PA. Using JVlicroemulsion Formulations for oral Drug Delivery of Therapeutic Peptides, Jnt. f.Pharm., 120, 127-136, 1995.
58. Kim CK, Ryuu SA, Park KM., Lim Sj. Preparation and Physicochemical Characterization of Phase Inverted Water/Oil Microemulsion Containing Cyclosporin A, Int.]. Pharm., 147, 131-134, 1997.
59. Kaplan B, Meier-Kriesche HU, Napoli KL, Kahan BD. The Effects of Relative Timing of Sirolimus and Cyclosporine Microemulsion Formulation Coadministration on the Pharmacokinetics of Each Agent, Oin. Pharmacol. Tiıer., 63, 48-53, 1998.
60. Keown P, Niese D. Cyclosporine :Microemulsion Increases Drug Exposure and Reduces Acute Rejection without Incremental Toxicity in de Novo Renal Transplantation, Kidney lnternational, 54, 938-944, 1998.
61. Tarr BD, Yalkowsky SH. Enhanced Intestinal Absorption of Cyclosporine in Rats Through the Reduction of Emulsion Droplet Size, Phaım. Res., 6, 40-43, 1989.
62. Constandinides PP, Scalart JP, Lancaster C, Marcello J, Marks G, Ellens H, Smith P. Water in Oil Microemulsions Containing Medium-Chain Glycerides: Formulation and Absorption Enhancement Evaluation in the Rat, Proc. Int. Sym. Controlled Release Bioact. Mater, 20, 184-185, 1993.
63. Ho H, Hsiao C, Sheu M. Preparation of Microemulsions
FABAD J. Pharm. Sci., 27, 27-41, 2002
Using Polyglycerol Fatty Acid Esters as Surfactant for the Delivery of Protein Drugs,]. Pharn1. Sel., 85, 138-143, 1996.
64. Patel DG, Ritschel W A, Chalasani P, Rao S. Biological Activity of Insulin in Microemulsion in Mice, f. Phann. Sci., 80, 613-·614, 1991.
65. Kraeling MEK, Ritschel W A. Development of a Colonic Release Capsule Dosage Form and the Absorption of lnsulin, Metlı. Find. Exp. Clin. Pharmacol., 14, 199-209, 1992.
66. Cho YW, Flynn M. Oral Delivery of lnsulin, Lancet, 1518-1519, 1989.
67. Trenktrog T, Muller BW, Seifert J. In Vitro-Investigation into The Enhancement of Intestinal Peptide Absorption by Emulsion Systems, Eur. f. Plıarm. Biopharm. 41, 284-290, 1995.
68. Çilek A. İnsülinin Oral Mikroemülsiyon Formülasyonun Geliştirilmesi ve İn Vivo Olarak Değerlendirilmesi, Yüksek Lisans Tezi, Gazi Ünv., Sağhk Bilimleri Enstitüsü, Farmasötik Teknoloji Anabilim Dalı, Ankara, 2001.
69. Türkyılmaz A, Çelebi N Kaplan B, Gönül B. The Effect of Epidermal Gro\vth Faktör(EGF) Microernulsion Formulation on the Gastric Stress Ulcer Healing in Rats, Proc. 2nd World Meeling APGI/ APV, Paris, 25/28 May, 1075-1076, 1998.
70. Linn EE: Microemulsion for Intradermal Delivery of Cetyl Alcohol and Octyl Dimethyl P ABA, Drug. Dev. Ind. Plıarm., 16, 899-920, 1990.
7L Gasco MR, Gallarate M, Pattarino F. in Vıtro Permeation of Azelaic Acid from Viscosized Microemulsions, Int.f.Phamı., 69, 193-196, 1991.
72. Osborne DW, Ward AJI, O'neill KJ. Microemulsions as
Topical Drug DeHvery Vehicles : In-Vitro Transdermal Studies of a Model Hydrophilic Drug, ]. Phaım. Pharmaco/.,43, 451-454, 1991.
73. SchmalfuJ3 U, Neubert R, Wolılrab W. Modification of Drug Penetration into Human Skin Using lvlicroemulsions,J. Cont. Rel., 46, 279-285, 1997.
74. Feurier F, Bobin MF, Lafforgue C, Martini MC. Advences in Microemulsions and Transdermal Penetration of Tyrosine, S. T.P. Pharm. Sci., 1(1), 60-63, 1991.
75. Dreher F, Walde P, Walther P, Wehrli E. Interaction ofa Lecithin Microemulsion Gel with Human Stratum Corneum and its Effect on Transdermal Transport, J Cont. Re/., 45, 131-140, 1997.
76. Ktistis G, Niopas !. A Study on the ln-Vitro Percutaneous Absorption of Propranolol from Disperse Systems, f. Pharrn. Pharmacol., 50, 413-418, 1998.
77. Corswant C.Von, Thoren P, Engstrom S. Triglyceridebased 1\.1icroemulsion from Intravenous Administration of Sparingly So!uble Substances, f. Pharm. Sci., 87, 200-208, 1998.
78. Park KM, Kim CK. Preparation and evaluation of flurbiprofen-loaded microemulsions for parenteral delivery, lnt. f. Plıarm., 181, 173-179, 1999.
79. Gallarate MR, Gasco MR, Trotta M. Influence of Octanoic Acid on Membrane Permeability of Timolol from Solutions and from Microemulsions. Acta Pharm. Technol., 34, 102, 1988.
80. _Habe A, Keipert S. Development and Characteriza.tion of Microemulsions for Ocular Application, Bur. f. Pharm. Biopharm., 43, 179-183, 1997.
81. Patel N, Marlow M, Lawrence MJ. Microemulsions for Aerosol Delivery, f. Pharm. Pharmacol., 51 suppl., 321, 1999.
41