Çesam - ekoteknikisg.com · kaybetmek, zaman kazanmak şöyle dursun, çok çok hızlı hareket...

33
Yeni Çıkan 6331 Sayılı Kanun ile birlikte tüm iş ve işyerlerine hizmet verilebilmesi için, Yeni İş Güvenliği Uzmanlarına ve İş Yeri Hekimlerine İhtiyaç Var. İşyeri Hekimi ve İş Güvenliği Uzmanı Belgenizi almak için ÇESAM EĞİTİM KURUMU’ndan eğitim alabilirsiniz. ÇESAM Eğitim Kurumu İş Güvenliği Uzmanı ve İş Yeri Hekimi olmak için hangi kursa gitsem? Şehit Daniş Tunalıgil Sokak No:3 Demirtepe / Ankara Tel: +90 312 285 74 45 Fax: +90 312 285 47 16 www.cesam.com.tr [email protected]

Upload: others

Post on 30-Aug-2019

15 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: ÇESAM - ekoteknikisg.com · kaybetmek, zaman kazanmak şöyle dursun, çok çok hızlı hareket etme-si gerekli diye düşünüyorum. Her şeyden önce bakanlığın iş güvenliği

Yeni Çıkan 6331 Sayılı Kanun ile birlikte tüm iş ve işyerlerine hizmet verilebilmesi için, Yeni İş Güvenliği Uzmanlarına ve İş Yeri Hekimlerine İhtiyaç Var. İşyeri Hekimi ve İş Güvenliği Uzmanı Belgenizi almak için ÇESAM EĞİTİM KURUMU’ndan eğitim alabilirsiniz.

ÇESAMEğitim

Kurumu

İş Güvenliği Uzmanı ve İş Yeri Hekimi olmak

için hangi kursa gitsem?

Şehit Daniş Tunalıgil Sokak No:3 Demirtepe / Ankara Tel: +90 312 285 74 45 Fax: +90 312 285 47 16

www.cesam.com.tr [email protected]

Page 2: ÇESAM - ekoteknikisg.com · kaybetmek, zaman kazanmak şöyle dursun, çok çok hızlı hareket etme-si gerekli diye düşünüyorum. Her şeyden önce bakanlığın iş güvenliği

İrem Nurgül Durmuş Sorumlu Yazı İşleri Müdürü[email protected]

2

Dräger’den Yeni Solunum Seti SerisiEndüstriyel operasyonlarda görev alan ve yangınla mücadele eden ekiplerin ihtiyacıolan kişisel donanım, yıllar boyu süren uzun AR‐GE çalışmaları neticesindegeliştirilmiş ve oksijen yetersizliği veya zehirli gaz ve dumanın bulunduğu ortamlardagüvenli solunum imkanı sağlamak amacıyla satışa sunulmuştur. Yeni seri askıtakımlarında, omuz askıları ve bel kemerinin konumu, solunum setinin ağırlığını,vücudun denge merkezi ile aynı doğrultuda dağıtacak şekilde tasarlanmıştır.

YENİ SERİ

Bu ilan net 21 x 29.7 cm ve silme olarak 22 x 30.7 cm. dir.

Hayat kurtarmak için zamanla yarışırken,

yaşama güvenlebağlanın.

AYRINTILI BİLGİ İÇİN: WWW.DRAEGER.COM.TR

Dräger. Yaşam için Teknoloji.Draeger Safety Korunma Teknolojileri Ltd. Şti.Konrad Adenauer Caddesi No: 54/A‐B Yıldız ‐ Çankaya / ANKARATel : (0312) 491 06 66 • Faks : (0312) 490 13 14

Kara kışları ardımızda bırakıp bahar aylarına girdik...

Büyükşehirlerde, Başkent Ankara’nın taş yığınları arasında bile bahar cıvıl cıvıl… Masmavi denizimiz yok ama bana göre gökyüzümüz hala masmavi… Rengârenk çiçekler ve kuş sesleri… Kuşların küçücük bedenlerinden çıkan o ötüşler dinleyenin ruhunu okşayıp da nasıl da büyük mucizeler yapıyor… Bahar öyle güzel geliyor ki, kıymetini bildirdiği için o fena kışlara bile şükrettiriyor. Donarak ölenler olmasaydı şimdi yanarak ısınan yüreklerimizin kıymetini bilemezdik deyip şükrediyoruz... “Dervişin fikri neyse zikri de o’dur” ya malum, baharı izlerken 6331 Sayılı Kanun geliyor aklımıza…

Onca giden can, onca iş kazalarında parçalanan bedenler, onca babasız kalan çocuklar, oğulsuz analar, kocasız kadın-lar… Ateş düştüğü yeri yaktığından bizi yakmadıysa henüz fark edemediğimiz ama aslında bu ülkenin terörde verdi-ğinden bile daha çok CAN kaybettiğimiz mesleklerimiz, işlerimiz…

Nihayet, çok şükür, büyük çaba ve bek-lentilerle 6331 Sayılı İş Sağlığı Güven-liği Kanunu çıktı. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın yoğun çabaları ve ülkemizde “Bu kez olacak!” yoğun kabulü ile 01 Ocak 2013 tarihinde ka-nun yürürlüğe girdi. Umutla alkışladık biz de… Sevinçle… Bunca sevinip İSG’ye bahar geldi derken kanunun getirdiklerini-getiremediklerini, aksaklıklarını, muhtemel kadro açıkları-nı zaten biliyorduk, herkesçe biliniyordu. Bakanlığımız da bunların çözümü için zaten bir geçiş süreci öngörmüştü. Ancak sahada bir panik havası da vardı. Bakanlığımız da aslında oluşan bu panik havasını gidermek için bazı adımlar attı, bazı söylemler de bulundu. Ve ne yazık ki bunlar ile iş güvenliğinde oluşan olumlu hava bir anda ciddi anlamda gerildi ve sahada olumsuz sonuçlara yelken açtı.

6331 Sayılı Kanunumuz, bir kesime 01 Ocak 2013’te uygulanmaya başlandı ancak bilindiği gibi büyük bir kesime de 01 Temmuz 2013’ten sonra uygu-lanmaya başlayacak. Hal böyle olunca da ihtiyaçlar bu yılın ikinci yarısında daha net olarak ortaya çıkacak. Yani asıl kırılma bu yılın ikinci yarısında yaşanacak. Bu nedenle Bakanlığımızın işi zor. Mehter takımı gibi 2 ileri 1 geri, yönetmelik çıkarıp iptal etmek, vakit kaybetmek, zaman kazanmak şöyle dursun, çok çok hızlı hareket etme-si gerekli diye düşünüyorum. Her şeyden önce bakanlığın iş güvenliği uzmanı ve iş yeri hekimi ihtiyacını iyi planlayıp acil bir çözüm üretmesi gerekli. Önce bu en önemli basamak atlanmalı ki sonra mükemmelleşmek için diğer basamakları tartışalım, ancak daha uzman ve hekim ihtiyacı-na dahi çözüm üretilemezse biz yalancı bahara mı aldandık desek, oturup üzülsek, yine mi her yer ölüm acısı do-lacak, yine mi ülkemiz işçi kanlarında kulaç atacak diye dövünsek yeridir. Bu açığı kapatmak da öyle çok zor zannetmeyelim. Ancak bakanlık, iş güvenliği kapsamındaki oluşan olum-lu yaklaşımını sürdürülebilir kılmak için yapacağı açıklamalara azami dik-kat etmeli. İş güvenliğinde yaklaşım “Sıfır Tolerans” olmalı. Uygulamalar-da ve denetimlerde esneklik göste-rilse bile bu ifade edilmemeli. Yoksa eyvah eyvah, biz boşa mı sevindik?

KÜÇÜK BİR İÇ HESAPLAŞMA

Her sayımıza olan yoğun ilginizden ve beğeni dolu geri dönüşlerinizden dolayı biz mutluluk duymayı becere-medik de bilakis kaygı içine düştük. Kaygımız “bu sektör için çıkarılabile-cek en iyi yayınları çıkardık, en önemli isimlerle söyleştik, anketlerle bilgi ihtiyaçlarını sorduk, onları yayınladık, bir sonrakinde artık ne yapabiliriz ki? Nasıl daha ileri gidebiliriz ki?” bu kay-gı öyle bir kapladı ki bizi, aman aman, düşman başına gelmesin…

Ama bu yayını hazırlayınca bizimki-nin çok gereksiz bir kaygı olduğunu şahsım adına ben anladım. Bana bu büyük dersi verdikleri için bu sayımı-za yazan herkese tüm kalbimle, tüm duygularımla çok teşekkür ediyorum.

Sayın Genel Müdür Yard. Ahmet Çetin, hep yanımızda olduğunuz için çok şanslıyız, bilgi açıklarımızı kapattığı-nız için teşekkürler... SGK Teftiş Kurulu Başkanı Dr. Sıddık Topaloğlu’na çok çok teşekkürler... Bize kapısını açıp KKD Test Laboratuvarı’nı adım adım gezip inceleme yapmamıza izin veren Sayın Halil Polat’a çok çok teşekkürler… Risk Analizinin defalarca kitabını yazmış, Türkiye’den bu kadar başarılı kadınlar çıktığı için gurur duyduğum Özlem Özkılıç’a teşekkürler...Ve elbette Tevfik Paçacı, emekli oldu-ğu ama bizi hiç bırakmadığı, gönlün-den düşürmediği için teşekkürler... Prof. Dr. Sefer Aycan’a, Doç. Dr. Tayfun Güngör’e, Uz. Dr. Cihan Toğrul’a, Uz. Dr. Eralp Başer’e, Uz. Dr. Mehmet Ergin’e, Ömer Tezcan’a, Dr. Sırrı Şimsek’e çok teşekkürler... Ekoteknik İSG’nin büyük şanslarından olan Mansur Ziya Koç’a her sayı emek verdiği kaza analizleri için ve Hüseyin Gelmez üstadımıza çevre konusunda bizi bilgilendirdiği için teşekkürler... Doç. Dr. İlyas Üzüm’e ufkumuzu açtı-ğı, İSG’ye çok farklı bakışlarla bakma-mızı sağladığı için teşekkürler... Hayatımı bir kez daha sorgulama-mı sağlayan ve birçok yanımı yıkıp baştan inşa etmeme sebep olan, Türkiye’nin en başarılı kalemlerinden Mehmet Doğramacı’ya ailemize ka-tıldığı için çok teşekkürler... KKD konusunda eksiklerimiz çok fazla bu yüzden Draeger’e, 3M’e ve KKD Dosyamıza emek veren bakanlık uzmanlarımıza, Gül Deniz Koçak’a ve elbette Alper Yasin Özçelik’e çok teşekkürler…

İyi okumalar…

Page 3: ÇESAM - ekoteknikisg.com · kaybetmek, zaman kazanmak şöyle dursun, çok çok hızlı hareket etme-si gerekli diye düşünüyorum. Her şeyden önce bakanlığın iş güvenliği

28 Prof. Dr. Sefer Aycan: “Sağlık

Kuruluşlarında İşyeri Sağlık

ve Güvenlik Birimi”

32 Doç. Dr. Tayfun Güngör &

Uz. Dr. Cihan Toğrul &

Uz. Dr. Eralp Başer:

“ASBESTOZ

Jinekolojik Kanserler”

36 Mansur Ziya KOÇ’tan

Kaza Analizi

38 Doç. Dr. İlyas Üzüm:

“İş Güvenliği ile İlgili Boyutları

Bakımından TEDBİR,

TEVEKKÜL, TAKDİR!”

40 Mehmet Doğramacı:

“İslam’a Uygun Yaşam,

Profesyonel İş Yaşamını

İnşa Eder”

42 Dr. Sırrı Şimşek: “Türk Barter

Reel Sektöre Barterla Ödeme

Fırsatı Veriyor”

59KKD YAZI DİZİSİ / BAŞ KORUYUCULAR Çal. ve Sos. Güv. Bakanlığı, İSGÜM - İSG Uzman Yardımcısı Alper Yasin Özçelik

5

44 Ömer Tezcan: “Jüpiter Çalış

Bakanı ile Çok Özel Söyleşi”

46 Hüseyin Gelmez: “Atık

Oluşumunun Önlenmesi ve

Atık Minimizasyonu”

48 Mehmet Ergin:

“ERİŞKİNLERDE AŞILAMAnın

Toplum Sağlığındaki Önemi

50 Mehmet Ergin: Ekoteknik

Mikrobiyoloji Laboratuvarı’na

Gelen Portörlerde Bulunan

Hepatit Sıklığı

52 Örnek Yargıtay İçtihatı

54 DRAEGER TEKNİK MAKALE:

“Baş Koruyucu Baretler”

56 Gül Deniz Koçak: “Gözden

Kaçarsanız Ölebilirsiniz”

59 Alper Yasin Özçelik: KKD

Yazı Dizisi: Baş Koruyucular

Reklam ve Pazarlama Koordinatörü

Yalçın Yolcu

Yayın İdare Merkeziİvedik Cad. No:110 Yenimahalle - Ankara

Tel: 0312 344 01 96 (pbx) - Fax: 0312 343 66 46

Yayın TürüYaygın - Süreli

ISSN: 2146 - 9407

Baskı ve CTP Kalıp Dumat Ofset

www.dumat.com.tr

Basım Tarihi15.04.2013

Abonelik ve Reklam RezervasyonTel: 0 312 344 01 96 (pbx)

Ekoteknik İSG Dergisi’nin amacı, iş sağlığı güvenliği ve çevre konularında özellikle uygulayıcı

konumdakilerin deneyimlerini ve izlenimlerini belgelemek, birikimlerin paylaşılmasını sağlamak

ve yeni ufuklar açarak başvurulabilecek bir kaynak yaratmaktır. Üç ayda bir yayınlanır. Yayının

telif hakkı Ekoteknik İş Sağlığı Güvenliği ve Çevre Ölçüm Teknolojileri Ltd. Şti’ne aittir. Dergi

içeriğinin tamamen ya da kısmen elektronik, mekanik veya başka biçimde çoğaltılması

Ekoteknik’in iznine tabidir. Yayınlanan yazı ve reklamların sorumluluğu sahiplerine aittir.

Yayın KuruluDoç Dr. F. Nur Eriş,

İSG Uzmanı Kemal Çetinkaya, Uz.Dr. Mehmet Ergin,

Çevre Uzmanı Hüseyin Gelmez, İş Güvenliği Uzmanı Ziya Koç,

Dr. Tahir Soydal (İş Sağlığı Bilim Doktoru)

Danışma KuruluProf. Dr. Recep Akdur,

Yıldırım Akpınar(Çal.Bak.Eski Teftiş Kurulu Baş.), Prof. Dr. Sefer Aycan,

Prof. Dr. Aytül Çakmak, Ziya Demir,

Doç. Dr. Tayfun Güngör, Doç. Dr. Tevfik Pınar,

Prof. Dr. Kadirhan Sunguroğlu, Uz. Dr. Cebrail Şimşek,

Uz. Dr. Engin Tutkun, Doç. Dr. Mehmet Uğurlu,

Doç. Dr. Halil Murat Ünver, Doç. Dr Yusuf Üste,

Dr. Hınç Yılmaz

Görsel Yönetmenİrem Nurgül Durmuş

Görsel Tasarım Soner Karip

EKOTEKNİK İSG DERGİ EKİBİMİZ - KÜNYE

İmtiyaz SahibiEkoteknik İş Sağlığı Güvenliği

ve Çevre Hizmetleri Adına Halis Yolcu

Editör Yadigâr Yolcu

Kazaların Çevresel ve Teknik Araştırması Bilim Uzmanı

Sorumlu Yazı İşleri Müdürüİrem Nurgül Durmuş

4

06Bakan Faruk Çelik ve Bakan Mehdi Eker “Tarımda İş Sağlığı Güvenliği Protokolü”nü İmzaladı.

07 Editörümüz Yadigar Yolcu’nun Seminerleri Devam Ediyor...

09Ahmet Çetin

Yanıtlıyor

10SGK Teftiş Başkanı Dr. Sıddık Topaloğlu ile Söyleşi

06 Bakan Faruk Çelik ve

Bakan Mehdi Eker “Tarımda

İş Sağlığı Güvenliği Protokolü”

07 Başkent OSB’de ve Gazi

Teknokent’te Ekoteknik İSG

Seminerleri

08 Siz Olduk, Biz Sorduk

Ahmet Çetin Yanıtladı!

10 SGK Teftiş Başkan Dr. Sıddık

Topaloğlu ile “Adil, Etkin ve

Caydırıcı Denetim Sistemi

Kurma Hedefi Doğrultusunda”

keyifli bir söyleşi

16 Risk Analizi’nin kitaplarını

yazan İş Baş Müfettişi Özlem

Özkılıç’tan Profesyonel Risk

Analizi Hazırlama Teknikleri

22 İSGÜM’ün Ankara Müdürü

Halil Polat ile beraber

İSGÜM’ü Tanıyalım

26 Üstad TEVFİK PAÇACI’nın

Duayenlikten Emekliliğe

Geçişi...

16Risk Analizi’nin Defalarca Kitabını

Yazan Özlem Özkılıç, Bu Sefer Ekoteknik İSG Okuyucuları İçin Yazdı.

40Araştırmacı Yazar Mehmet Doğramacı İslam’a Uygun İş Yaşamı’nı Yazdı...

Page 4: ÇESAM - ekoteknikisg.com · kaybetmek, zaman kazanmak şöyle dursun, çok çok hızlı hareket etme-si gerekli diye düşünüyorum. Her şeyden önce bakanlığın iş güvenliği

7

“Tarımda İş Sağlığı GüvenliğiProtokolü” İmzalandı

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik ile Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker, bakanlıkları ile Harran, Çukurova ve Ankara üniversitelerinin işbirliğiyle hazırlanan ‘’Tarımda İş Sağlığı ve Güvenliği Protokolü’’nü imzaladı.

Gazi Teknokent’te Ekoteknik İSG Rüzgarı

Ekoteknik İSG ve Gazi Teknopark Yönetimi Tarafından “6331 Sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Yasası’nın Getirdiği Yenilikler ve İşverenin Yükümlülükleri” Konferansı Düzenlendi. Konferansta İş Sağlığı Güvenliği Bilim Uzmanı Yadigar Yolcu ile Yıldırım Beyazıt Üniversitesi İş Sağlığı Bilim Doktoru Tahir Soydal bilgilendirmelerde bulundu. Ekoteknik İSG ve Gazi Teknopark Yönetimi tarafından, 21 Ocak 2013 Pazartesi günü, Gazi Üniversitesi Gölbaşı Sosyal Tesisleri VIP Salonu’nda, ‘6331 Sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Yasası’nın Getirdiği Yenilikler ve İşverenin Yükümlülükleri’ konulu bir

konferans düzenlendi. İş Sağlığı Güvenliği Bilim Uzmanı Yadigar Yolcu ile Yıldırım Beyazıt Üniversitesi İş Sağlığı Bilim Doktoru Tahir Soydal’ın konuşmacı olarak katıldığı konferansta, işyerinde iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanması ve mevcut

Başkent Organize Sanayi Bölge Müdürlüğü’nde “6331 Sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Yasası’nın Getir-diği Yenilikler ve İşverenin Yükümlülükleri” konulu seminer 14.02.2013 perşembe günü Ekoteknik İSG Editörü Sayın Yadigar Yolcu tarafından verildi. Seminere bölge firmaları tarafından yoğun bir katılım gerçekleşti. Seminerin ardından katılımcıların sorularını yanıtlayan Yolcu, sunum bittikten sonra katılımcılarla sunum dosyasını da paylaştı.

Başkent OSB’de 6331 Sayılı İSG Kanunu Semineri

sağlık ve güvenlik şartlarının iyileştiril-mesi için, işveren ve çalışanların hak ve yükümlülükleri hakkında Gazi Teknokent firmalarına bilgi verildi. Yapılan başarılı sunumun ardından, Sayın Yolcu ve Sayın Soydal katılımcıların sorularını cevapladı.

Çelik, törende, uzun yıllardır konuşulan ancak bir türlü çıkarılamayan İş Sağlığı ve Güvenliği Yasası’nın TBMM’den geçtiğini, 1 Ocak itibarıyla da

önemli bölümünün uygulamaya girdiğini hatırlattı. Bu önemli yasayla bütün iş yerleri ile çalışanların, iş güvenliği ve sağlığı kapsamına alındığına işaret eden Çelik, ancak bu alandaki sıkıntıların giderilmesi, sağlıklı ve verimli yatırım, üretim, işletme ortamına geçilebilmesi için yasanın uygulanmasının önemli ol-duğunu belirtti. Türkiye’de 100 bin işçide ölüm oranının 8 olduğunu anlatan Çelik, bu protokol ve çalışmaların, sayıyı daha da aşağıya çekeceğine ve Türkiye’nin çalışma hayatını çağdaş standartlara taşıyacağına inandığını dile getirdi.

Çalışma ve Sosyal Güven-lik Bakanı Faruk Çelik: ‘’Türkiye tarımda, hayvan-cılıkta da büyüyor, geli-şiyor. Ama bu büyümenin bedeli insan sağlığı veya hayatı olmamalı’’ dedi.

TÜM ÇALIŞMA ALANLARINDA SIFIR RİSK ESASLI ORTAM

Tarımdaki iş kazaları ve meslek hasta-lıklarından ölüm oranının 1,6 düzeyin-de olduğunu ifade eden Çelik, tarım sektöründe de hiç kayıp yaşanmaması hedefine dönük çalışma yürüttüklerini dile getirdi. Çelik, tüm çalışma alanla-rında sıfır risk esaslı ortamı sağlamayı hedeflediklerini bildirdi.Türkiye’nin büyüdüğünü, geliştiğini vurgulayan Çelik, şöyle devam etti:‘’Türkiye büyüyecek, gelişecek. Türkiye tarımda, hayvancılıkta da büyüyor, geli-şiyor. Ama bu büyümenin bedeli insan sağlığı veya insan hayatı olmamalı. Bü-yüyeceğiz ama insanın sağlıklı ortamda çalışarak büyümesini sağlayacağız.

Ülkenin gelişmesini sağlayacağız ama insan hayatıyla bu bedeller ödenmeden büyümeyi gerçekleştireceğiz. Olmadan önleme, ölmeden önlemeyi prensip edinerek çalışmalarımızı sürdürmemiz gerekiyor. Acıların, ölümlerin, hasta-lıkların tarımın bereketini kaçırmasına müsaade etmeyecek şekilde çalış-malarımızı daha da bereketlendirerek sürdüreceğiz.’’Bakan Çelik, bir gazetecinin ‘’çoban haklarıyla ilgili düzenleme yapılacak mı’’ sorusu üzerine de ‘’Hepimiz çobanız’’ dedi. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker’in soruyu yanıtlamasının ardından konuşan Çelik, ‘’Çobanız dedik, doğru, çobanlık yaparak bugünlere geldik biz. Çobanlığımız olduğu için söylüyorum’’ dedi.

Çalışanlara yapılan rutin tıbbi tetkikler ile periyodik sağlık kontrolleri için Türkiye’nin her yerinden bize ula-şarak mobil hizmetlerimizden yararlanabilirsiniz.

İletişim Bilgilerimiz: Tel: + 90 312 344 01 96 - Fax: +90 312 343 66 46 www.ekoteknikisg.com - [email protected]

Page 5: ÇESAM - ekoteknikisg.com · kaybetmek, zaman kazanmak şöyle dursun, çok çok hızlı hareket etme-si gerekli diye düşünüyorum. Her şeyden önce bakanlığın iş güvenliği

8 9

6331 Sayılı İş Sağlığı Güvenliği Kanunu herkesi ilgilendirdiği için herkesin bu kanun ile ilgili soruları var. Mühendisler, mimarlar, teknik öğretmenler, fizikçiler, kimyagerler ile iş sağlığı ve güvenliği teknikerleri “İş Güvenliği Uzmanı” belgesi alma hakkına sahip olduk-ları için soru soruyorlar. Bunun haricinde OSGB’ler bizi arayıp sistemle ilgili sorularını soruyorlar. Uzman olmayan, OSGB de olmayan, ama apartmanda oturan vatandaşlar da arayıp “televizyonda duyduk, biz apartmana uzman mı alacakmışız?” diye soruyorlar. Kısacası her kesimden herkesin bu kanuna dair soruları var. Bu soruları kendi bilgi ve tecrübelerimizle yanıtlamak yerine en temelindeki yetkili ağızdan bilgilendirme yapmak amacıyla İş Sağlığı Güvenliği Genel Müdür Yardımcısı Ahmet Çetin’in kapısını çaldık ve bize gelen soruları kendisine yönelttik:

Röportaj: İrem Nurgül Durmuş

Siz Olduk, Biz SordukAhmet Çetin Yanıtladı!

Foto

ğraf

lar:

Gam

ze A

tik U

zun

Yüzlerce kişi Ekoteknik İSG’nin merkez telefonunu arayıp “Uzman olmalı mıyım? Olursam ne gibi sorumluluk-lar almış olurum? Bize uzman olmayı tavsiye eder misiniz? Uzman olunca ortalama ne civarda maaş kazanaca-ğız?” gibi sorular sormaktalar. Uzman olmak isteyen kişilerin bu ve benzeri soruları için detaylı olarak cevaplarını-zı ve yorumlarınızı alabilir miyiz? Uzman olmalı mıyım sorusunun cevabı aslında çok açık bir şekilde 6331 Sayılı İş Sağlığı ve Güvenli-ği Kanunu’nda belirtilmiştir. Nedir bunlar derseniz? Madde 6 A Bendi “Çalışanları arasından iş güvenliği uzmanı, işyeri hekimi ve diğer sağlık personeli görevlendirir”. Bu ifadeden de anlaşılacağı üzere Türkiye’de her işyerinin İSG hizmeti alma yükümlüğü gelmiş durumda. Bu İSG hizmeti de bir uzman görevlendirerek karşılana-bilir. Türkiye’de 1,3 milyon aktif işyeri olduğunu düşünürsek uzman olabi-lir miyim sorusunun cevabı aslında verilmiş olur.

Kara sınırı bulunan illerdeki işyerle-rine hizmet verilmesi ile ilgili sistem güncellemesi ne zaman yapılacak? Şu an bildirim ile ilgili ciddi sorunlar yaşanmakta.

İSG-KÂTİP sistemi revizeleri her hafta sonu yapılmaktadır. Bu kapsamda çalışmalar hızla devam etmektedir. En kısa zamanda gerekli güncellemeler yapılacak olup yaşanan sıkıntıların önüne geçilecektir.

ÇSGB’ye bağlı İş sağlığı Güvenliği Genel Müdürlüğü’nün yaptığı çalış-maya göre apartmanlar az tehlikeli iş yeri sınıfında kabul edildi. Bu karar doğrultusunda apartman-lar için risk değerlendirme formu hazırlandı. OSGB’ler talep edilen risk analizi, acil eylem planı ve eğitim gibi hizmetleri verebilecekler mi? Tespit formu doldurularak diğer müeyyide-lerden muaf mı olacaklar? Apartmanların öncelikle işyeri sicil numaraları doğrultusunda işyeri tehlike sınıflarını öğrenmeleri ge-rekmektedir. Bakanlık olarak yayın-ladığımız form az tehlikeli sınıfta yer alan apartmanların uygulamasına uygundur. Eğer az tehlikeli sınıfta yer alan apartmanlar söz konusu ise, risk değerlendirmesini gerçekleştirmek için OSGB’lerden hizmet almalarına gerek yok, kendileri bu çalışmayı gerçekleştirebilirler.

Bakanlıktan “bireysel bildirimler

şu an yapılamıyor” denildi. SGK’dan alınan doneler aktarılmadığı için ÇSGB’nin bilgi işleminde firma girişleri görünmüyor. Buna istina-den Bakanlıkta görüşülen uzmanlar bildirimlerin eski formatta yapılma-sını söylüyor. Hal böyleyken hizmet verilen firma herhangi bir denetim-den geçse ya da bir iş kazası olması durumunda bunun geçerliliği ne ölçüde olacaktır?Genel Müdürlüğümüz tarafından su-nulan İSG-KÂTİP sisteminde bireysel bildirimler sürekli yapılmaktadır. SGK verilerinden alınan verilerde eksik veri olmakla birlikte iş ve işlemle-rin yapılabilmesi açısında sekteye uğratacak veri yok denecek kadar azdır. Bu konu hakkında sistemde yeni bir revize yapılmaktadır. E-bildirge yapan kullanıcılar da sistem üzerinde aktif edilecek olup bu iş ve işlemleri e-bildirge kullanıcıları da yapabile-cek halde olacaktır. Burada yaşanan sıkıntılar giderilmiş olacaktır.

Az tehlikeli ve 50’nin altında işçi ça-lıştıranlar risk analizlerini kendileri yapabilirler mi? Yapamadıkları tak-dirde nereye yaptıracaklar? Rehber hazırlanmayanlar için (apartman ve kuaförler dışında rehber yok) işveren

nasıl bir yol izleyecek? Sadece risk analizi yaptıracak olanları OSGB’ler yapabilecekler mi?İş Sağlığı ve Güvenliği Risk Değerlen-dirmesi Yönetmeliği 29 Aralık 2012 Ta-rihli ve 28512 Sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Bu yönetmelik hükümleri doğrultusunda işyerlerinde risk değerlendirmesinin içerisinde işveren veya vekili, destek elemanları, çalışan temsilcileri, iş güvenliği uzmanı ve işyeri hekimi gibi çalışanların yer aldığı bir ekip tarafın-dan gerçekleştirilmesi öngörülmekte-dir. 6331 Sayılı İSG Kanunu’nun 38.nci Maddesi’ne göre 50’den az çalışanı olan az tehlikeli sınıfta yer alan işyerleri için İSG profesyonelinden faydalanma yükümlülüğü 30 Haziran 2014’de başlayacaktır. Kanun yürürlük maddesi hükmüne paralel olarak ilgili yönetmelikte de geçici madde ihdas edilmiştir. Bu geçici madde hükmü gereğince iş güvenliği uzmanı ve işyeri hekimi çalıştırma yükümlülüğü başlamayan işyerleri, ekibin kalanı ile bu yükümlülüklerini gerçekleştirebi-leceklerdir.

Üç yıllık mesleki tecrübe C veya B sınıfı iş güvenliği belgesine sahip İG uzmanları, sektörel düzenleme kapsa-mında meslek dallarına uygun işlerin yapıldığı işyerleriyle bütün tehlike sı-nıflarındaki işyerlerinde görevlendiril-meleri gündemde mi? Bu uygulama ne zaman başlayacak? Uzman ve sektör ayrımında nasıl bir yol izlenecek? Mesleki tecrübe sadece C Sınıfı uz-manlarda olabilecektir. 6331 Sayılı İSG Kanunu’nun Geçici Madde 4’te açıkça belirtildiği üzere B sınıfı uzmanlar zaten 4 yıl süreyle çok tehlikeli sınıfta yer alan işyerlerine bakabileceklerdir. Uzman ve sektör ayrımında C sınıfı İş Güvenliği uzmanı eğer sektöründe 3 yıl mesleki tecrübeye sahip ise yine sektöründe tehlike sınıfını göz önünde bulundur-maksızın görevlendirilebileceklerdir.

Bildirimlerle ilgili olarak 180+37 süre-nin fazla mesaisini yani 37 saatlik sü-reyi 180 saatin içinde kullanılmamışsa ve 180 saat dolmuşsa kalan 37 saat bildirim olarak sisteme alamıyoruz bununla ilgili bir çalışmanız var mı? 37 saat kavramı fazla mesai olup başka bir yerde görevlendirme olarak kabul edilmemektedir. Bununla ilgili bir çalışma mevcut değildir.

Özellikle hizmet iş kolunda faaliyet gösteren kurumların dağınık yapıları var. Bunların eğitim ihtiyaçları için uzaktan eğitim modülü uygulanabilir mi? Bu yaklaşım mevzuata aykırılık oluşturur mu? Çalışanların eğitiminin nasıl verileceği hakkında düzenlenen “Çalışanların İş Sağlığı ve Güvenliği Eğitimlerinin Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik” içeriğinde eğitim programının nasıl vereceği hükümleri yer almaktadır.

Basında yer aldığı üzere 1-9 çalışanlı işletmelere yönelik bakanlığın ya da SGK’nın hizmet alımı ile ilgili bir çalışması var mı?6331 Sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nun 7 inci maddesi gereği Bakanlık, sadece iş sağlığı ve güven-liği hizmetleri olarak tanımladığımız işyeri hekimi, iş güvenliği uzmanı ve diğer sağlık personeli görevlendirilme yükümlülüğünde mikro işletmeler ola-rak da tanımlanan 10’dan az çalışanı bulunan işyerlerine destek verilecek-tir. Bu kapsamda iş sağlığı ve güvenliği desteğinin nasıl sağlanacağına dair

usul ve esasları belirlemek üzere Sos-yal Güvenlik Kurumu ile yönetmelik çalışmaları devam etmektedir.

Bizim sorularımız bu kadar sizin eklemek istedikleriniz varsa onları da alabilir miyiz lütfen?İş sağlığı ve güvenliği kültürünün sadece çalışan ve işverene değil bütün topluma olumlu katkıları olacaktır. Meydana gelen ölümlü bir kaza ile çalışanın çocuğunun, eşinin veya yakınlarının maddi sıkıntılara girme-sinin yanında içine düştükleri manevi yıkımın ölçülmesine imkân yoktur.Sonuç olarak işverenlerin, iş sağlığı ve güvenliğine yaptıkları yatırımın kendi-lerine maddi ve manevi kazanç olarak döneceğine inanmaları, çalışanların ise kendi sağlık ve güvenliklerini en iyi kendilerinin koruyabileceği bilin-cine ulaşmaları durumunda ülkemiz bu alanda çok daha etkili ve verimli sonuçlar alacaktır. Unutmamalıyız ki, mevzuat sadece uyulması gereken bir zorunluluk değil işyerlerimizde iş sağlığı ve güvenliği koşullarını iyileş-tirmemiz için bir araçtır.

Uzmanından, ev hanımına kadar her kesimden 6331 Sayılı İSG Kanunu ile alakalı soru yağmu-runa tutulduk. Ekoteknik İSG merkez telefonuna gelen soruların başı çekenlerini raporladık ve Sayın Genel Müdür Yardımcımız Ahmet Çetin ile keyifli bir söyleşi gerçekleştirdik.

Page 6: ÇESAM - ekoteknikisg.com · kaybetmek, zaman kazanmak şöyle dursun, çok çok hızlı hareket etme-si gerekli diye düşünüyorum. Her şeyden önce bakanlığın iş güvenliği

10 11

Rehberlik ve Teftiş Başkanlığı, 16.5.2006 Tarihli ve 5502 Sayılı Sosyal Güvenlik Kurumu Kanunu’nun 17. ve 30. maddelerine göre kurulan, doğrudan Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanı’na bağlı ve onun adına görev yapan, bir Başkan ile Başmüfettiş, Müfettiş ve Mü-fettiş Yardımcılarından oluşan, kurum içi ve kurum dışı teftiş ve denetimlerini bir arada yapmak üzere görevlendirilmiş ana hizmet birimidir. Bu birimi daha iyi tanıyabilmek için, Başkan Dr. Sıddık Topaloğlu’nun misafiri olduk.

Röportaj: İrem Nurgül Durmuş

SGK Rehberlik ve Teftiş Başkanlığı’nın çalışma alan-ları ve faaliyetleri nelerdir? Rehberlik ve Teftiş Başkan-

lığı hakkında bilgi verir misiniz? Yeniden yapılanma sürecinde sizin görevleriniz neler oldu?

Başkanlığımız kadrolarında, Rehber-lik ve Teftiş başkanı dâhil 592 başmü-fettiş, müfettiş ve müfettiş yardımcısı bulunmaktadır. Müfettişlerimizin 58’i kurum içi idari görevlerde, 10’u ise kurum dışı idari görevlerde bulun-maktadır. Müfettişlerimiz Ankara,

İstanbul ve İzmir Grup Başkanlıkları ile Risk Analizi ve Sürekli Denetim Grup Başkanlığı bünyesinde çalış-maktadırlar.

Başkanlığımız, vatandaş odaklı kamu yönetimi anlayışı çerçevesinde, Türkiye’de “rehberlik” adı ve fonksiyo-nuyla kurulmuş ilk denetim birimidir.

• Kurumun merkez ve taşra teşkilâtı ile personelinin idarî, malî ve hukukî işlemleri hakkında teftiş, inceleme ve soruşturmalar, (Ünite Teftişleri ve personel soruşturmaları)

• Kurumla sözleşme yapmış gerçek ve tüzel kişiler hakkında inceleme ve soruşturmalar (Hastane, Eczane, Optik, Diyaliz merkezleri vb. Teftişler) • Kayıt dışı istihdamı ve sosyal güvenlik suiistimallerini önlemeye, olumsuz sigorta olaylarını azaltma-ya ve sorumlularını tespit etmeye yönelik inceleme ve soruşturmalar (Asgari işçilik incelemeleri, iş kazası soruşturmaları gibi) başkanlığımızda görevli müfettişler tarafından yerine getirilmektedir.

Rehberlik ve Teftiş Başkanlığı, sosyal

güvenliğe ilişkin hükümlerin uygulan-masını, usulsüzlükleri önleyici, eğitici ve rehberlik yaklaşımını ön plana çıkaran bir anlayışla denetlemektedir. Yapılan denetim türlerinin çeşitliliği göz önüne alınarak denetimlerde geleneksel metotlarla birlikte yeni yöntemler geliştirilmektedir.Bu faaliyetlerimizin yanı sıra çok önemsediğimiz rehberlik ve bilgilen-dirme faaliyetleri, asgari işçilik tespi-tiyle ilgili yapılan çalışmalar sonucu ortaya çıkan prim, idari para cezası ve gecikme cezalarına yönelik uzlaşma faaliyetleri, sağlık hizmet sunucuları başta olmak üzere bütün işyerleriyle ilgili risk analizi ve sürekli denetim çalışmalarımız da bulunmaktadır. Bu faaliyetlerimizi önemleri nedeniyle kısaca açıklamakta yarar görüyorum.

Rehberlik ve Bilgilendirme Faaliyetleri

Sosyal Güvenlik Kurumu bünyesinde Rehberlik ve Teftiş Başkanlığı oluş-turulup, SSK, Bağ-Kur ve Emekli Sandığı kurumlarının teftiş kurulları devredildikten sonra ülkemiz genelin-de sivil toplum kuruluşları, işveren ve işçi temsilcileri, kamu kurum ve kuru-luşları ile kurumumuzun merkez ve taşra teşkilatlarına yönelik rehberlik ve bilgilendirme faaliyetleri yapılmaya başlanılmıştır. Rehberlik ve bilgilen-dirme faaliyetinin organize bir şekilde ele alınması ve uygulanması, konunun Rehberlik ve Teftiş Başkanlığı’na yasal bir görev olarak verilmesiyle olmuştur.Kurumumuzun hizmet vermekle yükümlü bulunduğu, kurumumuzun denetim alanında bulunan sosyal ve meslekî kesimlere verilen rehberlik hizmetleri, çeşitli şekillerde ve amaç-lanan hedefler doğrultusunda yapıl-maktadır. Sosyal güvenlik reformunun topluma anlatılması, denetlenecek sektör işverenlerinin bilgilendirilmesi başta olmak üzere sosyal kesimle-re yönelik seminerler ve toplantılar kurumsallık kazanmış olup, her yıl sürekli olarak düzenlenmektedir.

Uzlaşma Faaliyetleri

Sürekli işyeri niteliğindeki işyerleri üzerinde yapılan asgarî işçilik incele-

meleri neticesinde ortaya çıkan her türlü kurum alacağı üzerinde uzlaşma faaliyetleri, 5502 Sayılı Kanun ve ilgili yönetmelik hükümleri çerçevesinde, müfettişlerimizden teşekkül eden ve grup başkanlıkları nezdinde ihdas edilen uzlaşma komisyonlarınca yeri-ne getirilmektedir.

Kurumun Yeniden Yapılanma Sürecine Katkılarımız

Ülkemizde sosyal güvenlik sistemi-nin yeniden yapılanması ve Sosyal Güvenlik Kurumu’nun merkez ve taşra teşkilatlarının kurulması süre-cinde, Genel Müdür, Daire Başkanı, İl Müdürü, İl Müdür Yardımcısı, Merkez Müdürü görevleri başta olmak üzere çeşitli makamlarda görev yapan mü-fettiş arkadaşlarımız çalışmalarıyla ciddi katkıları olmuştur. Bunun yanı sıra kurumun tanıtımı ve sosyal gü-venlik reformunun toplumun değişik kesimlerine anlatılmasına ve sosyal güvenlik bilincinin yerleştirilmesine çok ciddi katkı sağlamışlardır.

Risk Analizi ve Sürekli Denetim Faaliyetleri

Günümüzde çalışma hayatının de-netim ve kontrolünde etkin ve efektif bir denetim faaliyeti için bilgisayar destekli denetim teknikleri ve yak-laşımlarının vazgeçilmez bir öneme sahip olduğu açıktır. Uygun formasyo-na sahip personel, fayda/maliyet oranı makul bir denetim yazılımı, devamlı-lığı olan etkin bir denetim organizas-yonu, bu faaliyetin beklenen yararları sağlayacak şekilde gerçekleştirilmesi için önem taşımaktadır. Önümüzdeki dönemde gerek sosyal sorumluluk anlamında, gerekse bilişim dünya-sının bize sunmuş olduğu yenilikleri takip etme ve etkin bir denetim ve risk odaklı denetim sistemini oluşturma anlamında Başkanlığımız bünyesinde “Risk Analizi ve Sürekli Denetim Grup Başkanlığı”nı kurduk.

Risk Analizi ve Sürekli Denetim faa-liyetleri kapsamında, sağlık, sigorta, emeklilik, muhasebe, gelir ve gider hesapları ile insan kaynakları alan-larında her birinde ayrı ayrı sürekli

denetim modellerini geliştirerek sosyal güvenlik sistemi üzerinde etkin, verim-li ve hızlı bir denetim ve kontrol işlemi gerçekleştirmeyi hedeflemekteyiz.

Kurduğumuz sistem sayesinde kurum içi ve kurum ile ilgili diğer veriler merkezi bir denetim veri ambarında toplanmakta, sadece denetim hizme-tini vermek amacı ile modellenen bu veri ambarı üzerinden en son tekno-lojinin bize sunduğu araçlar kullanıl-maktadır. Bu yönde öncelikli olarak yerli uzmanlardan destek alınmakta ve sürekli denetim modeli oluşturul-maktadır. Bu model sayesinde bütün veriler alınmakta, denetime uygun olarak modellenmekte ve analiz edil-mektedir.

2011 ve 2012 yılları itibariyle iş kaza-ları ve meslek hastalıkları yönünden Türkiye’nin durumu nedir? Alınması gerekli tedbirler hakkında bilgi ve görüşlerinizi alabilir miyiz? 2011 yılı sonu itibariyle Ülkemizde 69.924 iş kazası meydana gelmiş, bunların 2.216 tanesi sürekli iş gö-remezlikle, 1.710 tanesi ise ölümle sonuçlanmıştır. İş kazaları sonucu 1.713.488 gün ayakta, 59.412 gün has-tanede yatarak olmak üzere geçici iş göremezlik süresi meydana gelmiştir. 5510 sayılı Kanunun 4-1/a maddesi kapsamındaki aktif sigortalıların iş kazası veya meslek hastalığı sonucu ölenlerinin yıl içinde gelir bağlanan hak sahipleri sayısı 6.182’ dir. 5510 sayılı kanunun 4-1/a maddesi kap-samındaki sigortalıların iş kazası ile meslek hastalığı sigortasından gelir almakta olanların sayısı 137.302’ dir.

İş sağlığı ve güvenliği konusunda gerekli yönetsel önlemlerin alınma-sı bir zorunluluktur. İş kazalarının ve meslek hastalıklarının ortadan kaldırılması için bilimsel ve teknolojik gelişmelerin sağladığı olanakların bu alana yönlendirilmesi gerekmektedir. Risklerin, bilimsel araştırmayla doğru tanımlanması, planlı çalışma ve üre-tim sürecindeki gelişmelerin bilimsel yöntemlerle incelenmesi is sağlığı ve güvenliği açısından önemlidir.

Risk Analizi ve Sürekli Denetim faaliyetleri kapsamında, sağlık, sigorta, emeklilik, muhasebe, gelir ve gider hesapları ile insan kaynakları alanlarında hızlı bir denetim ve kontrol işlemi gerçekleştirmeyi hedeflemekteyiz.

Kayıt Dışı İstihdam ve Sağlık Suistimalleri ile Mücadelede

Adil, Etkin ve Caydırıcı Denetim Sistemi Kurma Hedefi Doğrultusunda

Page 7: ÇESAM - ekoteknikisg.com · kaybetmek, zaman kazanmak şöyle dursun, çok çok hızlı hareket etme-si gerekli diye düşünüyorum. Her şeyden önce bakanlığın iş güvenliği

12 13

Dokuz Eylül Üniversitesi İktisadi Bilimler Fakültesi mezunu Dr. Sıddık Topaloğlu, yine Dokuz Eylül Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü’nde “Enflasyon ve Ücretler” ile ”Genç İşsizliği” konularında Yüksek lisans ve Doktora çalışmaları yapmış. 1985 yılında Müfettiş Yardımcısı olarak İş Teftiş Kurulu’na intisap eden Topaloğlu, İş Müfettişliği, Baş İş Müfettişliği, İş Teftiş İzmir Grup Başkanlığı görevlerinde bulunmuş. Aynı görevi yaparken İLO ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile müştereken yürütülen “Çalışan Çocuklar Projesi” koordinatörlüğünü yürüten Topaloğ-lu, ÇASGEM tarafından yürütülen İş Güvenliği Uzmanlığı Eğitim Programı’nı da koordine eden kişidir. Topaloğlu, Dokuz Eylül Üniver-sitesi Mühendislik Fakültesi’nde İş Hukuku dersleri ve Avrupa Birliği Merkezi’nde İş Hukuku seminerleri de vermiştir.2007 yılında Sosyal Güvenlik Reformu ile birlikte Sosyal Sigortalar, Bağ-Kur ve Emekli Sandığı’nın birleşmesi ile birlikte bu kurumların dört teftiş kurulu olan Sigorta Teftiş Kurulu, SSK Başkanlık Teftiş Kurulu, Emekli Sandığı ve Bağ-Kur Teftiş Kurulu’nun Rehberlik ve Teftiş Başkanlığı adı altında birleştirilmesinde Başkan Vekili olarak 1 yıl kadar görev yaptıktan sonra Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Müsteşar Yardımcılığı’na atanmıştır. Müsteşar Yardımsı iken Çalışma Genel Müdürlüğü, İş sağlığı ve Güvenliği Genel Müdürlüğü, Strateji Baş-kanlığı, Zonguldak Amele Birliği ve Denetim İşlerinin Koordinasyonu gibi birimler bağlı olarak çalışan Topaloğlu, 19.Uluslararası İş Sağlığı ve Güvenliği Kongresi’nde de aktif görevler almıştır. 2012 yılı başından itibaren de Rehberlik ve Teftiş Başkanı olarak görev yapmaktadır.

Başkanlığınız çatısında yürütülen projeler hakkında bilgi verebilir misiniz?

Başkanlığımız bünyesinde yürütülen projelerle, kayıt dışı istihdam ve sağlık suiistimalleri ile mücadelede adil, etkin ve caydırıcı denetim sistemi kur-ma hedefi doğrultusunda birbirleriyle entegre ve planlı yürütülen çalış-malarla hem toplumsal mutabakatı sağlamak ve güçlendirmek hem de başkanlığımız kurumsal kapasitesini arttırmak hedeflenmektedir.

Teftiş Yönetim Sistemi (TEYON) Projesi

Rehberlik ve Teftiş Başkanlığımız, de-netim faaliyetlerinin sevk ve idaresinin daha iyi yönetilebilirliği adına Teftiş Yönetim Sistemi (TEYON) yazılımını yaptırmış ve halihazırda bu yazılım başkanlığımız birimleri ve müfettiş-lerce kullanılmaktadır.

Kayıtlı İstihdamı Teşvik ve Teknik Destek Projesi (KITUP-I)

Avrupa Birliği Komisyonu tarafından finanse edilen ve kurumumuzun faydalanıcısı olduğu 28.10.2010 tari-hinde uygulamaya başlayan “Kayıtlı İstihdamı Teşvik ve Teknik Destek Projesi 1” 2012 yılı Haziran ayında başarıyla tamamlanmış olup, projenin ikinci ayağına katılım sağlanmaya devam edilmektedir.Bu projenin amacı, Sosyal Güven-lik Kurumu’nun, ilgili kurumların, sosyal ortakların ve ilgili sivil toplum örgütlerinin kayıtlı istihdam ile ilgili kapasitelerini arttırmak ve konu kap-samında stratejiler geliştirerek, kayıtlı istihdamı teşvik etmek ve ulaşılacak daha iyi iş imkanları, sosyal eşitlik ile ekonomide gözle görülür bir büyüme elde etmektir.

Yenilikçi Önlemler ile Kayıtlı İstihdamın Teşvik Edilmesi

Operasyonu Projesi (KITUP-II)

Kurumumuzun kayıt dışı istihdam ile mücadele etme görevi çerçevesinde Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakan-lığı tarafından koordine edilen İnsan Kaynaklarının Geliştirilmesi Operas-yonel Programı (İKG OP) kapsamında Yenilikçi Önlemler ile Kayıtlı İstihdamın Teşvik Edilmesi Operasyonu (KITUP-II) kurumumuz Sigorta Primleri Ge-nel Müdürlüğü, Strateji Geliştirme Başkanlığı ve Rehberlik ve Teftiş Başkanlığı’nca uygulamaya konul-muştur.Bu projenin amacı, Sosyal Güven-lik Kurumu’nun, ilgili kurumların, sosyal ortakların ve ilgili sivil toplum örgütlerin Kayıtlı İstihdam ile ilgili kapasitelerini arttırmak projenin he-deflerinden biridir. Projenin bir diğer hedefi ise konu kapsamında strate-jiler geliştirilerek, kayıtlı istihdamı teşvik etmek ve ulaşılacak daha iyi iş imkânları, sosyal eşitlik ile ekono-mide gözle görülür bir büyüme elde etmektir.

KADİMBİS Projesi

Kayıt Dışı Ekonomi ile Mücadele Stratejisi Eylem Planı (2011-2013) çerçevesinde denetim elemanlarının denetimlerde ihtiyaç duyduğu arşiv incelemesinin en aza indirilmesi, veri paylaşımıyla teftişlerin etkin ve hızlı yapılmasının sağlanması amacıyla, KADİMBİS adı altında “İşyeri Elektro-nik Denetim Defteri” ve “İşyeri Elekt-ronik Sicil Merkezi” oluşturulmuş ve test ortamında kullanıma açılmıştır.

Müfettiş Raporlarının Dava Süreci Projesi

Etkin ve verimli denetim anlayışı kapsamında müfettiş raporlarına

istinaden açılmış davaların mahkeme safahatlarının araştırılması ve dene-tim standartlarının oluşturulması ile ilgili olarak komisyonlar kurulmuş ve çalışmalar sürdürülmektedir.

SGK Teftiş Kurulu müfettişleri ne tip denetimler yapıyor?

Rehberlik ve Teftiş Başkanlığı mü-fettişleri denetimlerini yıllık çalışma plan ve programı kapsamında yürütür.Yıllık çalışma plan ve programı, sigortalı, işveren ve kurum ilişkilerini düzenlemek, sosyal güvenliği yaygın-laştırmak, kayıt dışılığı ve kurumun prim kaybı ile haksız rekabeti önle-mek, caydırıcılığı egemen kılmak, işyerlerinde iş sağlığı ve güvenliği mevzuatına aykırılıkları belirlemek, sosyal güvenlik sistemine olan güve-nin pekiştirilmesine yönelik çözüm önerileri geliştirmek ve uygulamasını denetlemek, amaç ve ilkeleri doğrul-tusunda hazırlanır.

Yıllık çalışma plan ve programı kapsa-mında yapılan planlı denetimler; Risk analizine dayalı devamlı işyeri asgari işçilik incelemeleri ve sağlık hizmet sunu-cularının denetimlerinden oluşmaktadır.

Yıllık çalışma plan ve programında yer almayan program harici görev-lendirmeler şunlardır:

1) Kurum Başkanı tarafından ayrıca teftiş edilmesi talimatlanan ünite, servis ya da konularla ilgili teftişler.

2) Kurum işlemleri ile sigortalı ve hak sahipleri, işveren, genel sağlık sigortalısı ve bakmakla yükümlü olunan kişiler ile üçüncü kişiler, sağlık hizmet sunucuları ile ilgili inceleme, araştırma ve soruştur-malar.

3) 4483 (Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması hakkında Kanun) sayılı Kanun uyarınca yapıla-cak ön incelemeler.

4) İhale konusu işler ve özel bina in-şaatı işyerleri ile ilgili olarak yapılacak inceleme ve denetimler.

5) “İşyeri devri” kapsamında yapılacak denetimler.

6) İş kazaları ve meslek hastalıkları, hastalık, malullük ve vazife malullüğü incelemeleri.

İş kazalarının teftişi ve incelenme-sindeki yaklaşımınız nasıldır? Kaza incelemelerinden çıkan sonuçlar yapıcı ve öğretici bir analiz ve değer-lendirmeye tabi tutuluyor mu?

İş kazası ve meslek hastalığı soruş-turmaları, sigortalılık durumu, iş ka-zası ve meslek hastalığı bildirgesinde bildirilen olayın iş kazası sayılıp sayıl-mayacağı, işyerinde sigortalının çalış-tığı birimin meslek hastalığına sebep olup olmayacağı, işveren sorum-luluğunun tespitinde kaçınılmazlık ilkesinin uygulanıp uygulanmayacağı, olayın meydana gelmesinde sigortalı-nın kastı, ağır kusuru, işverenin kastı veya sigortalıların sağlığını koruma ve iş güvenliği mevzuatına aykırı bir hareketi ile üçüncü şahısların kusur-lu hâllerinin olup olmadığı hakkında karar verilebilmesi için yapılır.İş kazaları incelemelerinin mümkün olan en kısa süre içerisinde sonuç-landırılması gerek kazalılar, gerekse hak sahipleri açısından son derece önemlidir. Bu nedenle İş kazaları incelemeleri 2013/1 Sayılı iç emir ile sürelere bağlanmış, en kısa sürede sonuçlandırılması esas alınmıştır.

SGK Rehberlik ve Teftiş Kurulu Başkanı Dr. Sıddık Topaloğlu, Emekli Baş İş Müfettişi Kemal Çetintaş’ı ve Değerli Editörümüz Yadigar Yolcu’yu makamında ağırladı. Başkan Topaloğlu: “Yeni kanunla beraber işyerlerinde denetim yetkisi bir şekliyle İş müfettişlerinde olduğu gibi Sosyal Güvenlik Kurumu Rehberlik ve Teftiş Başkanlığı mü-fettişlerinde de vardır” dedi.

Kayıtlı İstihdamı Teşvik ve Teknik Destek Projesi 1’in ve Yeni-likçi Önlemler ile Kayıtlı İstihdamın Teşvik Edilmesi Operasyo-nu (KITUP-II)’nun amacı, kayıtlı istihdam ile ilgili kapasiteleri arttırıp konu kapsamında stratejiler geliştirerek, kayıtlı istih-damı teşvik etmek ve ulaşılacak daha iyi iş imkanları, sosyal eşitlik ile ekonomide gözle görülür bir büyüme elde etmektir.

Page 8: ÇESAM - ekoteknikisg.com · kaybetmek, zaman kazanmak şöyle dursun, çok çok hızlı hareket etme-si gerekli diye düşünüyorum. Her şeyden önce bakanlığın iş güvenliği

Kırmızı Et ’e Fasıl Eşiliğinde Tarihi KInacızade Konağı’nda Doyacaksınız...

Ankara Kalesi İçi, Kale Kapısı Sok. NO: 28 Ulus / ANKARATel:+90 312 324 57 14 Fax:+90 312 310 79 81

www.kinacizadekonagi.com

İş kazaları ve meslek hastalıklarının sosyal güvenlik kısmına zararları nelerdir?

İşletmeler açısından iş kazaları-nın maliyetleri doğrudan ve dolaylı maliyetler olarak sınıflandırılmak-tadır. Çalışanın iş kazası sonrasında iş göremez bir duruma gelmesiyle ona yapılan ödemeler veya iş görenin kaybettiği yevmiyesi, ilk müdahale, ambulans ve tedavi masrafları, geçici veya sürekli iş göremezlik ve ölüm ödemeleri, işçinin yakınlarına ödenen maddi ve manevi tazminatlar, sigor-taya ödenen tazminatlar doğrudan maliyetlere örnek verilebilir. İşgücü ve üretim kayıpları, kaza esnasında, bu bölümde işin durması nedeniyle zaman ve maliyet kaybı ise dolaylı maliyetlere örnek gösterilebilir.

İş kazası veya meslek hastalığı sigor-tasından sağlanan haklar şunlardır:

a) Sigortalıya, geçici iş göremezlik süresince günlük geçici iş göremezlik ödeneği verilmesi.

b) Sigortalıya sürekli iş göremezlik geliri bağlanması.

c) İş kazası veya meslek hastalığı so-nucu ölen sigortalının hak sahiplerine, gelir bağlanması.

d) Gelir bağlanmış olan kız çocukları-na evlenme ödeneği verilmesi.

e) İş kazası ve meslek hastalığı sonu-cu ölen sigortalı için cenaze ödeneği verilmesi.

İş kazaları ve meslek hastalıklarının ülkemize, dolayısıyla topluma maddi zararı ne boyutta?

“Uluslararası Çalışma Teşkilatı (ILO)’nın yaptığı araştırmalara göre mesleki hastalık ve iş kazaları, gayri safi milli hâsılayı yüzde 3 ile 6 arasın-da kayba uğratıyor.”Herkesçe bilindiği üzere, iş kazası, sadece zarar gören işçi ve ailesine kayba uğratmıyor. İş kazaları, en ağır bireysel ve toplumsal sorunlarımızın başında yer alıyor. Sanayi toplumları, bilgi toplumuna dönüşüm sürecine gi-rene kadar iş kazalarından çok zarar

gördüler. Diğer bir deyişle sanayileş-menin en önemli ve ağır faturalarının başında iş kazaları gelmektedir. İş kazalarından en fazla zarar gören tabi ki işçi ve ailesi. Çünkü bedenen zarar gören işçinin kendisi. Ya yara-lanıyor ya da bazı organlarını kaybe-diyor. İş kazalarında ölüm oranları da azımsanmayacak kadar. Maddî ve manevî zararlara uğrayan işçi, sağlı-ğını kaybederken gelir güvenliğini ve sürekliliğini de kaybediyor. Çoğu kere iş kazasından yaralananlar, ailesiyle topluma özürlü olarak dönüyor. İşte işçi ailesi de zarar görenlerin içine dâhil oluyor. Bu nedenle iş kazasından zarar gören toplumun ilk birimi işçi ve ailesi oluyor. Kurumumuz bu durum-da işçiye iş göremediği hergün için geçici iş göremezlik ödeneği ödemek-te ya da iş göremezlik sürekli nitelikte ise gelir bağlamaktadır.

Her iş kazası, toplumun tüm birey-lerine yansıyan mutluluk ve refah vb kaybına yol açarak toplumsal zararla-ra sebep olmaktadır.

İş kazaları sonucunda meydana gelen maddi zararlar, doğrudan ve dolaylı zararlar olmak üzere iki ana grupta toplanabilir. Burada özellikle görünmeyen zararların hesaplan-ması çok güçtür. Ancak Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) verilerine göre endüstrileşmiş ülkelerde iş kazaları ve meslek hastalıklarının toplam ma-liyetinin, bu ülkelerin Gayrı Safi Yurt İçi Hasılalarının (GSYİH) yüzde 1’i ila yüzde 3’ü oranında değiştiği belir-tilmektedir. Gelişmekte olan ülkeler için ise bu kayıplarının GSYİH’larının yüzde 4’ü kadar olduğu tahmin edilmektedir. Ülkemizde, Türkiye İstatistik Kurumu Ulusal Hesaplar Daire Başkanlığı’ndan alınan 2009 yılı verilerine göre GSYİH 953, 974 Milyar TL’dir. Bu rakama göre ülkemizde ILO kriterlerine göre iş kazaları ve meslek hastalıklarında katlanılacak maliyet, yüzde 4 üzerinden yaklaşık yılda 38 milyar TL olarak tahmin edilebilir. Yani ülkemizde bir yılda meydana gelen iş kazalarının sebep olduğu ortalama 1000 civarındaki ölüm vakalarının dışında milyarlarca dolarla ifade edi-lebilen bir maddi boyutu da vardır.

6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Ka-nunu, kazaların önlenmesine yönelik

kurumunuza ekstra bir sorumluluk yükledi mi?

Rehberlik ve Teftiş Başkanlığı biraz önce de belirttiğim gibi iş kazası ve meslek hastalıkları soruşturmalarını yapmaktadırlar. Ayrıca belirmeliyim ki, yönetmeliğimizde işyerlerinde iş güvenliği konularında da inceleme yapma yetkisi verilmiştir. Yeni Kanunla beraber İş müfettişlerine ve işyer-lerinde denetim yetkisi bir şekliyle Sosyal Güvenlik Kurumu Rehberlik ve Teftiş Başkanlığı müfettişlerinde de vardır. Yeni kanun bu haliyle de gerek tehlike sınıfları itibariyle ve gerekse kapsamı itibariyle Sosyal Güvenlik Müfettişlerine önemli ilave sorumlu-luklar yüklemiştir.

İş Teftiş Kurulu SGK Teftiş Kurulu ge-rektiğinde bir koordinasyon içinde mi çalışıyor yoksa tamamen bağımsız mı?

İş Teftiş Kurulu yapmış olduğumuz işlerin illiyeti ve mahiyeti itibariyle bizim kardeş teftiş kurulumuzdur. Bağlı olduğumuz bakanlığımızın teftiş kuruludur. Bağımsız iki teftiş kurulu olmakla beraber gerek bakanlığımız yetkilileriyle ve gerekse İş Teftiş Kurulu’nun Başkanı ve yöneticileriyle sıkı koordinasyon içerisindeyiz. Yap-mış olduğumuz denetim sektörleriyle müfettiş eğitimlerimize kadar bir çok konuda irtibat ve işbirliği halindeyiz.

Bize ve iş güvenliği camiasına der-gimiz aracılığıyla vermek istediğiniz özel bir mesajınız var mı?

İş Güvenliği 6331 Sayılı yeni kanunla beraber kapsam ve mahiyet açısından Sosyal Güvenlik Kurumu’nu ve müfet-tişlerini çok yakından ilgilendirmekte-dir. Çünkü kaybolan canlar, kaybedilen organlar ve giden sağlıkla beraber, Sosyal Güvenlik Kurumu’na önemli bir yük de getirmektedir. Sağlık mas-rafları, malulen emeklilik maaşları, çalışamayan birçok emek sahibi, yitirilen ülke ihtiyacı olan hâsıla hep kayıplarımızdır. İş sağlığı ve güvenliği için alınan her önlem SGK ve ülkemiz için bir kazanç olacaktır. Unutmayalım ki, önlemek ödemekten ucuzdur. Bu vesile ile bana zaman ayırdığınız için çok teşekkür eder, Ekoteknik İSG Dergisi’ne başarılar dilerim.

14

Page 9: ÇESAM - ekoteknikisg.com · kaybetmek, zaman kazanmak şöyle dursun, çok çok hızlı hareket etme-si gerekli diye düşünüyorum. Her şeyden önce bakanlığın iş güvenliği

16

MAKALE Risk Özlem ÖzkılıçKimya Yük. Müh. / İş Başmüfettişi Çalışma ve Sosyal Güvenlik BakanlığıRisk Değerlendirmesi Değerlendirmesi

ozle

m@

ozki

lic.n

et -

ozk

ilic@

csgb

.gov

.tr

İş sağlığı ve güvenliği çalışmalarının amaçlarından biri iş kazaları ve meslek hastalıklarından çalışanları korumak, daha sağlıklı bir ortamda çalışmalarını sağlamaktır. Ancak iki husus daha vardır ki, bunları da göz ardı etmemek gerekir. Bunlardan biri üretim güvenliğini sağlayarak verimi artırmak diğeri ise işletme güvenliğini sağlamaktır.

Yasalar ve yönetmelikler çalış-ma ve güvenlik şartlarına ilişkin sorumlulukları tanımlamak-tadır. Ülkeler arasında yasal

mevzuat ve uygulanması konusunda birçok farklılıklar bulunmaktadır. Fakat bunların tümünde sistematik güvenlik çalışması yapılması tezi savunulmak-tadır. Uluslararası mevzuatlardaki ortak konular aşağıda verilmiştir:

• İşveren işyerinde sağlıklı ve gü-venli bir çalışma ortamı sağlamakla yükümlüdür,• İşyerindeki sağlık, güvenlik ve çevre yönetimi yeterli seviyede düzenlenmiş olmalıdır,• Çalışanlar tehlikeler ve güvenli çalışma konusunda bilgilendirilmeli ve eğitilmelidir,• Tehlikeler tanımlanmalı ve değer-lendirilmeli, gerekiyorsa azaltılmalı veya ortadan kaldırılmalıdır.

İş sağlığı ve güvenliği son yıllarda AB’nin de en çok yoğunlaştığı ve önem verdiği sosyal politika konularından birisidir. Avrupa Komisyonunun belirlediği 2002-2006 yılları için iş sağlığı ve güvenliği stratejisi, “çalışma hayatındaki deği-şimleri ve başta psiko-sosyal konularda olmak üzere yeni risklerin ortaya çık-ması durumunu göz önünde bulundu-rarak “Global bir iş sağlığı ve güvenliği yaklaşımı”nı benimsemektedir.

2003 yılı Katılım Ortaklığı Belgesi’nin “Sosyal Politika ve İstihdam” başlığı altında kısa vadeli tedbir olarak yer alan iş sağlığı ve güvenliği konusunda, AB Mevzuatı’nın iç hukuka aktarımı için bir program kabul edilmiş ve orta vadede de bu mevzuatın iç hukuka ak-tarımı ve uygulanması için çalışmalar başlatılmıştır. Çalışma ve Sosyal Gü-

venlik Bakanlığı tarafından uyumlaş-tırılan en önemli direktif olan “89/391 sayılı Konsey Direktifi İş Sağlığı ve Güvenliği Yönetmeliği” olarak yayın-lanmış, ancak Danıştay 10. Dairesi İş Sağlığı ve Güvenliği Yönetmeliği’nin yürütmesini 2004/1942 esas nolu ve 24 Mayıs 2004 tarihli kararı ile iptal etmiştir. Uzun bir aradan sonra 20.06.2012 tarihinde 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu içerisinde söz konusu çerçeve direktifin ana un-surları mevzuatımıza uyumlaştırılmış-tır. 6331 sayılı İş sağlığı ve Güvenliği Kanunu’na göre işletmelerin yapması gereken en önemli yükümlülüklerden birisi “Risk Değerlendirmesi yapma veya yaptırma yükümlülüğü”dür.

Yeni kanunumuzun yayınlanması-nı takiben İş Sağlığı ve Güvenliği Risk Değerlendirmesi Yönetmeliği, 29.12.2012 tarih ve 28512 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe gir-miştir. Yönetmelik ile tüm işyerlerinde risk değerlendirmesinin yapılması veya yaptırılması ile ilgili ayrıntılar belirlenmiştir.

Risk Değerlendirme Kavramı

Yeni 6331 Sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nda risk değerlendirmesi, işyerinde var olan ya da dışarıdan gelebilecek tehlikelerin belirlenmesi, bu tehlikelerin riske dönüşmesine yol açan faktörler ile tehlikelerden kaynaklanan risklerin analiz edilerek derecelendirilmesi ve kontrol ted-birlerinin kararlaştırılması amacıyla yapılması gerekli çalışmalar olarak tanımlanmıştır. Risk değerlendirmesi; işyerlerinde var olan ya da dışarıdan gelebilecek tehlikelerin, çalışanlara, işyerine ve çevresine verebileceği

zararların ve bunlara karşı alınacak önlemlerin belirlenmesi amacıyla yapılması gerekli çalışmalardır. Endüstriyel işletmelerde çalışan-ların sağlık ve güvenliklerini olum-suz etkileyen bir çok tehlike ve risk bulunmaktadır. Bu tehlike ve risk-lerin ortadan kaldırması veya kabul edilebilir seviyelere indirilerek kontrol altına alınması gerekmektedir. Risk değerlendirme çalışmaları proaktif çalışmalardır, yani herhangi bir kaza veya meslek hastalığı meydana gel-meden bu kaza veya hastalığı meyda-na getirebilecek koşulların ortadan kaldırılmasını sağlayacak çalışmala-rın yapılması işlemidir. Risk değerlendirmesinin ne olduğunu ve nasıl yapıldığını anlamamız için öncelik-le tehlike, risk ve risk değerlendirmesi-nin tanımlamasını yapmamız gerekir. 6331 Sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nda tehlike, işyerinde var olan ya da dışarıdan gelebilecek, çalışanı veya işyerini etkileyebilecek zarar veya hasar verme potansiyeli olarak, risk ise tehlikeden kaynaklanacak kayıp, yaralanma ya da başka zararlı sonuç meydana gelme ihtimali olarak tarif edilmiştir.Risk, sözlük anlamı olarak zarara uğrama tehlikesidir ve öngörülebi-lir tehlikeleri ifade etmektedir. Risk değerlendirmesi kavramının muhtelif kaynaklarda çok fazla tanımı bu-lunmaktadır. Risk değerlendirmesi kısaca, riskin büyüklüğünün tahmin edilmesini ve riskin kabul edilebilir seviyede olup olmadığının tanımlan-masını kapsayan süreçtir. Yani risk değerlendirme herhangi bir tehlike ortaya çıkmadan önce bu tehlikenin ortaya çıkarabileceği şiddetin büyük-lüğünü ve ortaya çıkma olasılığını tahmin etme işlemidir.

Etkilenen Hedef

SonuçTehlike

Olasılık (p)

İşletmelerde tehlikelerin tanımlandığı, belirlen-diği ve bu tehlikelere karşı alınacak önlemlerin belirlenerek azaltma ölçümlemelerinin yapıldığı, riskleri elimine etmek için yasal mevzuatlara en-tegre programların oluşturulduğu ve uygulandığı, çalışmaların dokümante edilerek çalışanlara bil-dirildiği yönetim sistemlerine “İş Sağlığı ve İş Gü-venliği Yönetim Sistemleri” denmektedir. İş Sağ-lığı ve Güvenliği Yönetim Sisteminin temel direğini ise “Risk Değerlendirmesi” oluşturmaktadır. Şekil -1 Risk Değerlendirme Kavramı

Risk değerlendirmesi kavramı mev-zuatımıza yeni girmiş olmakla birlikte içeriği ve kullanılan yöntemler yeni değildir. II. Dünya Savaşının bitmesini takip eden yıllarda hasar, zarar ve ya-ralanma ile sonuçlanan potansiyel ka-zaların ve bütün tehlikelerin-risklerin kontrol altına alınıp yönetilebileceği olgusu önem kazanmıştır. Bu yaklaşım gelişmiş ülkelerde büyük kabul gör-müş ve kuruluşları risk değerlendirme çalışmalarına yönlendirmiştir. Risk değerlendirme veya analiz yöntemleri 1930’lu yıllardan beri dünyada siste-matik olarak uygulanmaktadır. Tekno-lojik risk ile ilgili çalışmalar 20. yüzyıl başlarından itibaren iyice hızlanmış ve çeşitli metodolojilerin ve standartarın çıkmasını sağlamıştır. Tüm dünyada kullanılan yöntemlere bakıldığında iki temel risk analizi yöntemi mevcut olduğu görülmektedir. Bunlar:

• Kantitatif Risk Analizi: Kantitatif risk analizi, riski hesaplarken sayısal yöntemlere başvurur. • Kalitatif Risk Analizi: Kalitatif risk analizinde, tehditin olma ihtimali, tehditin etkisi gibi değerlere sayısal değerler verilir ve bu değerler mate-matiksel ve mantıksal metotlar ile proses edilip risk değeri bulunur.

Tüm dünyadaki risk değerlendirme metodolojilerine yani yöntem bilim-lerine ve standartlarına baktığımızda ise 150’den fazla yöntem bulunduğu-nu görürüz. Bu yöntemlerden en çok kullanılanları aşağıda verilmiştir:• Ön Tehlike Analizi (Preliminary Ha-

zard Analysis – PHA),• İş Güvenlik Analizi (Job Safety Analysis-JSA),• Olursa Ne Olur? (What İf..?),• Çeklist Kullanılarak Birincil Risk Analizi -(Preliminary Risk Analysis-PRA Using Checklists),• Birincil Risk Analizi -(Preliminary Risk Analysis (PRA),• Risk Değerlendirme Karar Matrisi (Risk Assessment Decision Matrix)• L Tipi Matris• Çok Değiskenli X Tipi Matris Diyagramı• Tehlike ve İşletilebilme Çalışması (Ha-zard and Operability Studies - HAZOP),• Tehlike Derecelendirme İndeksi (DOW index, MOND index, NFPA index),• Hızlı Derecelendirme Metodu (Rapid Ranking, Material Factor),• Hata Ağacı Analizi (Fault Tree Analysis -FTA),• Hata Modu ve Etki Analizi (Failure Mode and Effects Analysis-FMEA) • Hata Modu ve Etkisinin Kritiklik Analizi (Failure Mode and Critically Effects Analysis- FMECA),• Güvenlik Denetimi (Safety Audit),• Olay Ağacı Analizi (Event Tree Analysis-ETA),• Neden - Sonuç Analizi (Cause and Consequence Analysis),• Neden - Etki Analizi (Cause and Effect Analysis),• Kinney Metodu (Mathematical Risk Evaluation Method),• Karar Şeması (Decision Tree),• Çok Kriterli Karar Analizi (Multi Criteria Decision Analysis -MCDA),• Zürih Tehlike Analizi (Zurih Hazard Analysis),• Makine Risk Değerlendirme (Mashi-ne Risk Asessment),• Toksikolojik Risk Değerlendirme veya Kimyasal Maruziyet Değerlendir-

me (Toxicological Risk Assessment - Chemical Exposure Assessment),• Çevresel Risk Değerlendirmesi (En-vironmental Risk Assessment)• Tehlike Analizi ve Kritik Kontrol Noktaları (Hazard Analysis and Criti-cal Control Points - HACCP)• Güvenlik Fonksiyon Analizi (Safety Function Analysis),• Güvenilirlik Merkezli Bakım (Relia-bility Centred Maintenance – RCM)• Sneak Analizi -Sneak Devre Analizi (Sneak Analysis - Sneak Circuit Analysis)• İş Etki Analizi (Business Impact Analysis)• İnsan Hata Tanımlaması (Human Error Identification - HEI),• İnsan Güvenilirlik Değerlendirmesi (Human Reliability Assessment - HRA),• İnsan Hata Oranı Tahmini Tekniği (Technı-que For Human Reliability Analysis -THERP),• Kavramsal Güvenilirlik ve Hata Ana-liz Yöntemi (Cognitive Reliability and Error Analysis Method - Cream),• Hiyerarşik Görev Analizi (Hierarchi-cal Task Analysis),• Sapma Analizi (Deviation Analysis),• Yönetim Bakışı ve Risk Ağacı (Manage-ment Oversight and Risk Tree - MORT),• Enerji Analizi (Energy Analysis),• Güvenlik Bariyer Diyagramları (Bar-rier Diagram),• Koruma Katmanları Analizi (Layers of Protection Analysis - LOPA)• Bow-Tie Metodolojisi,• Kök Neden Analizi (Root Cause Analysis),• Senaryo Analizi (Scenario Analysis),• Markov Analizi (Markov Analysis),• Monte Carlo Analizi (Monte-Carlo Analysis),• Bayesian Analizi (Bayesian Analysis),• F-N Eğrileri (F-N curves).

17

Page 10: ÇESAM - ekoteknikisg.com · kaybetmek, zaman kazanmak şöyle dursun, çok çok hızlı hareket etme-si gerekli diye düşünüyorum. Her şeyden önce bakanlığın iş güvenliği

18 19

“Risk Yönetim Prosesi” ortamdaki tehlikeleri belirleyen, onların kritik değişkenler ve fonksiyonlar üzerin-deki etkilerini araştıran ve koruma amaçlı mekanizma veya stratejiler geliştiren bir tekniktir. Risk yönetim Prosesinin oluşturulmasının amacı işletmelerin amaçlarına ve hedefle-rine ulaşmaları için en etkin, en hızlı ve en güvenilir yolları araştırmaktır. Risk yönetim prosesi kendi içerisin-de aslında iki farklı temel aşamaya bölünebilir, birinci aşama problem-lerin tanımlanmasıyla uğraşırken ikinci aşama problemlerin çözümü ile ilgilenir.

Bu çalışmalar esnasında tehlikenin meydana gelme olasılığı ile meydana gelmesi durumunda şiddetinin derecesinin tayin edilmesi gerekmektedir. İşyerinde yapılan risk değerlendirme çalışmaları sonucunda, tespit edilen tehlikelerin olasılığı ve şiddeti göz önüne alınarak bir öncelik belirlemesi yapılır ve değerlendirmeyi yapan teknik ekip tarafından önerilen önlem-lerle riskin kabul edilebilir bir seviyeye indirilmesi sağlanır.

Şekil-2 Risk Yönetim Prosesi

İzleme ve

Gözden Geçirme

İletişim ve

Danışma

Tehlikelerin Belirlenmesi

Risklerin Analizi

Risklerin Değerlendirilmesi

Risk Değerlendirmesi İŞVERENİN

YÜKÜMLÜLÜĞÜ

İŞVERENİN RİSK DEĞERLENDİRME YÜKÜMLÜLÜĞÜ

6331 Sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’na göre artık büyük-küçük tüm işyerlerinin risk değerlendir-meleri yapmaları veya yaptırmaları zorunlu hale getirilmiştir. Yeni yayın-lanan yönetmeliğimize göre, işyerinde var olan ya da dışarıdan gelebilecek tehlikelerin belirlenmesi, bu tehli-kelerin riske dönüşmesine yol açan faktörler ile tehlikelerden kaynakla-nan risklerin analiz edilerek derece-lendirilmesi ve kontrol tedbirlerinin kararlaştırılması amacıyla yapılması gerekli çalışmalar risk değerlendir-mesi olarak kabul edilmektedir. Risk değerlendirmesi, tüm işyerleri için tasarım veya kuruluş aşamasından başlamak üzere tehlikeleri tanımla-ma, riskleri belirleme ve analiz etme, risk kontrol tedbirlerinin kararlaş-tırılması, dokümantasyon, yapılan çalışmaların güncellenmesi ve gerek-tiğinde yenileme aşamaları izlenerek gerçekleştirilecektir.

İş Sağlığı ve Güvenliği Risk Değer-lendirme Yönetmeliği Gereğince

İşverenin Risk Değerlendirme Yükümlülüğü

Yeni yayınlanan yönetmeliğimize göre, toplanan bilgiler ışığında iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili mevzuatta yer alan hükümler de dikkate alınarak, çalışma ortamında bulunan fizik-

sel, kimyasal, biyolojik, psikososyal, ergonomik ve benzeri tehlike kay-naklarından oluşan veya bunların etkileşimi sonucu ortaya çıkabilecek tehlikeler belirlenecek ve kayda alına-caktır. Tespit edilmiş olan tehlikelerin her biri ayrı ayrı dikkate alınacak bu tehlikelerden kaynaklanabilecek risklerin hangi sıklıkta oluşabileceği ile bu risklerden kimlerin, nelerin, ne şekilde ve hangi şiddette zarar göre-bileceği belirlenecektir. Bu belirleme yapılırken mevcut kontrol tedbirlerinin etkisi de göz önünde bulundurulmak zorundadır.

Yapılmış olan risk değerlendirmesi, tehlike sınıfına göre çok tehlikeli, tehlikeli ve az tehlikeli işyerlerinde sırasıyla en geç iki, dört ve altı yılda bir yenilenmek zorundadır. Büyük kaza önleme politika belgesi veya güvenlik raporu hazırlanan işyerle-rinde; bu belge ve raporlarda de-ğerlendirilmiş riskler, yapılacak risk değerlendirmesinde dikkate alınarak kullanılacaktır. Aynı çalışma alanını birden fazla işverenin paylaşması du-rumunda ise, yürütülen işler için diğer işverenlerin yürüttüğü işler de göz önünde bulundurularak ayrı ayrı risk değerlendirmesi gerçekleştirilmek zorundadır. İşverenler, risk değerlen-dirmesi çalışmalarını, koordinasyon içinde yürütmek, birbirlerini ve çalı-şan temsilcilerini tespit edilen riskler konusunda bilgilendirmekle yükümlü kılınmışlardır.

Mevzuatımız gözden geçirildiğinde aşağıdaki yönetmelik maddelerinde risk değerlendirmesinin işverene yükümlülük olarak verildiği belirtil-mektedir:

a) Gürültü Yönetmeliği Gereğince İşvere-nin Risk Değerlendirme Yükümlülüğüİşverenin, risk değerlendirmesini yaptırırken, Gürültü Yönetmeliği’nin 6 maddesi gereğince, darbeli gürül-tüye maruziyet de dahil maruziyetin düzeyine, türü ve süresine, maruziyet sınır değerlerine ve maruziyet etkin değerlerine, özellikle hassas risk gruplarına dahil işçilerin sağlık ve güvenliklerine olan etkilerine, teknik olarak mümkünse, gürültü ile işe bağlı ototoksik maddelerin etkileşim-lerine veya gürültü ile titreşim arasın-daki etkileşimlerin işçinin sağlık ve güvenliğine olan etkisine, kaza riskini azaltmak için kullanılan ve işçiler tarafından algılanması gereken uyarı sinyalleri ve diğer sesler ile gürültü-nün etkileşmesinin işçilerin sağlık ve güvenlikleri yönünden dolaylı etkisine, iş ekipmanlarının gürültü emisyonları ile daha az gürültülü olan alternatif bir iş ekipmanının bulunup bulun-madığına, gürültüye maruziyetin, işverenin sorumluluğundaki normal çalışma saatleri dışında da devam edip etmediğine, yeterli korumayı sağlayabilecek kulak koruyucuları-nın bulunup bulunmadığının değer-lendirilmesini yapma yükümlülüğü bulunmaktadır.

b) Titreşim Yönetmeliği Gereğince İşverenin Risk Değerlendirme Yü-kümlülüğüİşverenin, Titreşim Yönetmeliği’nin 6 maddesi gereğince, özellikle, titreşim veya tekrarlanan şoklara maruziyet de dahil maruziyetin türü, düzeyi ve süresi, maruziyet sınır değerleri ve maruziyet etkin değerleri, riske duyarlı işçilerin sağlık ve güvenliğine olan etkileri, mekanik titreşim ile işyeri veya başka bir iş ekipmanı ara-sındaki etkileşimden kaynaklanan ve işçinin güvenliğine tesir eden dolaylı etkileri, iş ekipmanı üreticilerinin mevzuat gereği verdiği bilgileri, mev-cut ekipman yerine kullanılabilecek, mekanik titreşime maruziyet düzeyini azaltacak şekilde tasarlanmış iş ekip-manının bulunup bulunmadığı, bütün vücut titreşimi maruziyetinin işverenin sorumluluğundaki normal çalışma saatleri dışında da devam etmesi durumunda maruziyetin boyutu,

c) Kimyasal Maddelerle Çalışmalarda Sağlık ve Güvenlik Önlemleri Hakkın-da Yönetmelik Gereğince İşverenin Risk Değerlendirme Yükümlülüğüİşveren, işyerinde tehlikeli kimyasal madde bulunup bulunmadığını tespit etmek ve tehlikeli kimyasal madde bulunması halinde, işçilerin sağlık ve güvenliği yönünden olumsuz etkilerini belirlemek üzere risk değerlendirme-si yapmak zorundadır. Risk değer-lendirmesinde; kimyasal maddenin sağlık ve güvenlik yönünden tehlike ve zararları, imalatçı, ithalatçı veya satıcılardan sağlanacak malzeme güvenlik bilgi formu, maruziyetin türü, düzeyi ve süresi, kimyasal maddenin miktarı, kullanma şartları ve kulla-nım sıklığı, mesleki maruziyet sınır değerleri ve biyolojik sınır değerleri, alınan ya da alınması gereken önleyici tedbirlerin etkisi, önce yapılmış olan sağlık gözetimlerinin sonuçlarını değerlendirecektir.

d) Patlayıcı Ortamların Tehlikelerin-den Çalışanların Korunması Hakkın-

da Yönetmelik Gereğince İşverenin Risk Değerlendirme Yükümlülüğü• Patlayıcı Ortam Risk Değerlen-dirmesi: İşverenler, işyerinde risk değerlendirmesi yaparken patlayıcı ortamdan kaynaklanan özel risklerin değerlendirmesini yönetmeliğin 6. Maddesi’ne istinaden, patlayıcı ortam oluşma ihtimali ve bu ortamın kalıcılı-ğı, statik elektrik de dâhil tutuşturucu kaynakların bulunma, aktif ve etkili hale gelme ihtimalleri, işyerinde bu-lunan tesis, kullanılan maddeler, pro-sesler ile bunların muhtemel karşılık-lı etkileşimleri, olabilecek patlamanın etkisinin büyüklüğü, patlama riski, patlayıcı ortamların oluşabileceği yerlere açık olan veya açılabilen diğer yerler de dikkate alınarak bir bütün olarak değerlendirilecektir.• Patlayıcı Ortam Oluşabilecek Yerlerin Sınıflandırılması: İşveren yönetmeliğin 9. Maddesi gereğince, patlayıcı ortam oluşması ihtimali olan yerleri sınıflandırmakla, sınıflandırıl-mış olan bölgelerde Ek-II’de verilen asgari gereklerin uygulanmasını sağlamakla ve İşçilerin sağlık ve gü-venliğini tehlikeye atabilecek miktarda patlayıcı ortam oluşabilecek yerlerin girişine Ek-III’de verilen işaretleri koymakla yükümlüdür.• Patlamadan Korunma Doküma-nı: Yönetmeliğin 10. Maddesi’nde ise işverenin, bu Yönetmeliğin 6.ncı Maddesi’nde belirtilen yükümlülü-ğünü yerine getirirken, “Patlamadan Korunma Dokümanı” olarak anılacak belgeleri hazırlamakla yükümlü oldu-ğu belirtilmiştir. Patlamadan Korun-ma Dokümanı’nda özellikle, patlama riskinin belirlendiği ve değerlendi-rildiği, alınacak önlemler, patlayıcı ortam olarak sınıflandırılmış yerler, asgari gereklerin uygulanacağı yerler, çalışma yerleri ile uyarı cihazları da dahil iş ekipmanının tasarımı, işletil-mesi, kontrol ve bakımının güvenlik kurallarına uygun olarak sağlandığı ve son olarak da işyerinde kullanılan tüm ekipmanın “İş Ekipmanlarının Kullanımında Sağlık ve Güvenlik Şart-

ları Yönetmeliği” ne uygun olduğunun belirtilmesi gerekmektedir.

e) Kanserojen ve Mutajen Maddeler-le Çalışmalarda Sağlık ve Güvenlik Önlemleri Hakkında Yönetmelik Gereğince İşverenin Risk Değerlen-dirme YükümlülüğüYönetmeliğin 5. Maddesi’ne istinaden işverenin, kanserojen ve mutajen maddelere maruziyet riski bulunan işlerde çalışanların, bu maddelere maruziyet şekli, maruziyet miktarı ve maruziyet süresini belirleyerek risk değerlendirmesi yaptırmak ve alınması gerekli sağlık ve güvenlik önlemlerini tespit ettirmek yükümlü-lüğü bulunmaktadır.

f) Asbestle Çalışmalarda Sağlık ve Güvenlik Önlemleri Hakkında Yönetmelik Gereğince İşverenin Risk Değerlendirme Yükümlülüğüİşverenin, asbest tozuna maruziyet riski bulunan çalışmalarda, asbestin türü ve fiziksel özellikleri ile çalışan-ların maruziyet derecesini dikkate alarak yönetmeliğin 5. Maddesi ge-reğince risk değerlendirmesi yapma yükümlülüğü bulunmaktadır.

g) Kişisel Koruyucu Donanımların İşyerlerinde Kullanılması Hakkında Yönetmelik Gereğince İşverenin Risk Değerlendirme YükümlülüğüHer işverenin yönetmeliğin 8. Maddesi gereğince, toplu koruma yöntemleri ile risklerin önlenemediği veya tam olarak sınırlandırılamadığı durumlar-da, kişisel koruyucu donanımlardan işçilerin sağlık ve güvenlikleri için gerekli olanları Ek-I’de örneği verilen tabloya göre risk değerlendirmesini yapma yükümlülüğü bulunmaktadır.

h) Biyolojik Etkenlere Maruziyet Risklerinin Önlenmesi Hakkında Yönetmelik Gereğince İşverenin Risk Değerlendirme YükümlülüğüBiyolojik etkenlere maruz kalma riski bulunan herhangi bir çalışmada, işve-renlerin yönetmeliğin 5. Maddesi’ne istinaden, işçinin maruziyetinin türü, düzeyi ve süresi, zararlı biyolojik etkenlerin tümünün oluşturduğu tehlikeler dikkate alınarak risk de-ğerlendirmesi yapılması zorunluluğu bulunmaktadır.

Page 11: ÇESAM - ekoteknikisg.com · kaybetmek, zaman kazanmak şöyle dursun, çok çok hızlı hareket etme-si gerekli diye düşünüyorum. Her şeyden önce bakanlığın iş güvenliği

20 21

RİSK DEĞERLENDİRME UYGULAMALARI

Risk değerlendirmesi uygulamalarının işletmelere birçok yarar sağlayacağını söylemek gereksizdir, ancak sadece kanuni gereklilik nedeni ile yapılan yanlış uygulamalar işletmeye hiçbir yarar sağlamadığı gibi zaman ve mad-di kayba da sebebiyet verecektir.

Yeni yönetmeliğimize baktığımızda “Risk Değerlendirmesi” çalışmalarının yapılmasında bir ekibin görevlendiril-mesi gereklidir. Risk değerlendirme çalışmalarına katkı sağlayacak kişi-lerin başta işveren veya işveren vekili olmak üzere iş güvenliği uzmanı, işyeri hekimi, çalışan temsilcileri, destek elemanlar ile bölümlerden seçilecek çalışanlar olduğunu görmekteyiz.

KOBİ’ler düşünüldüğünde risk değerlendirme çalışmaları, yalnızca işletmedeki bir kişinin/analistin tek başına yapabileceği bir işlem değil-dir. Bu nedenle yönetmelikteki söz konusu düzenleme son derece yerinde olmuştur. İşletmede bu işle ilgilenen bir tek iş güvenliği uzmanı olsa dahi, işletmedeki üst yönetim kadrosundan,

tüm çalışanlara kadar herkesin bir fiil çalışmasını gerektiren bir çalışmadır. Unutulmamalıdır ki, işletmedeki bu konuya bakış açısı sadece yasal bir zorunluluğu yerine getirmek ise yapı-lan çalışmalar, o işletmedeki iş kazası ve meslek hastalıkları sonucu oluşan kayıpları önlenemeyecektir.

Bir diğer problem de yönetmeliğe göre işyerlerinde risk değerlendirme çalışmalarını yapmakla görevli olan birçok işveren/işveren vekili, iş güven-liği uzmanı, işyeri hekimi veya destek elemanının bu konuda yeterli bilgiye ve tecrübeye sahip olmamalarıdır.Her işyerinin kendine özel farklı farklı tehditleri bulunmaktadır, risk değer-lendirmesi çalışması aşamasında bu konuda uzmanlaşmış teknik bir ekip tarafından işyerinde, ne tip risk değer-lendirme metotlarının uygulanması ge-rektiğinin belirlenmesi gerekmektedir.

Yeni risk değerlendirme yönetmeliğinin 9.uncu Maddesi’nde; “toplanan bilgi ve veriler ışığında belirlenen riskler; işletmenin faaliyetine ilişkin özellikle-ri, işyerindeki tehlike veya risklerin nitelikleri ve işyerinin kısıtları gibi fak-

törler ya da ulusal veya uluslararası standartlar esas alınarak seçilen yön-temlerden biri veya birkaçı bir arada kullanılarak analiz edilir.” demektedir.

Ancak işyerlerindeki risk değerlendir-me çalışmaları incelendiğinde bu konu-da çalışma yapan kişilerin neredeyse tamamının 5x5 matris yönteminde yo-ğunlaştıkları gözlemlenmektedir. Oysa-ki risk değerlendirme yöntemlerindeki çeşitliliğin nedeni değişik sektörlerdeki tehditleri değişik bakış açılarından yöntemlerle tespit edebilmektir. Şekil 3’de risk değerlendirme metodolojileri-nin sınıflandırması verilmiştir. Örneğin; risk değerlendirme çalışmasına Ön Tehlike Analizi ile başlayan bir firma, eğer kazaya ramak kalma sıklık hızı fazla ise Hata Ağacı Analizi (FTA), arka-sından Olası Hata Türü ve Etkileri Ana-lizi (FMEA) uygulamalı ya da makine ağırlıklı kazalar çoğunlukta ise sistem güvenirliliğini tespit etmek amacıyla çalışmaya devam etmelidir.

Risk Değerlendirme

UYGULAMALARI

KantitatifYöntemler

Makine, Ekipman Risk Değ.

SimülatifYöntemler

KimyasalSınıflama

Kimyasal Maruziyet

Değerlendirme

Patlayıcı Ortam

Güvenlik Bütünlük

Derecelendirme

İnsan Eksenli

Yöntemler

KalitatifYöntemler

Risk Matris, PHA, Birincil Risk Analizi, What If? vb.

HTA, FTA, FMEA, Neden Sonuç Analizi, vb.

FMEA, TS EN 12100, TS 13849, vb.

Monte Carlo Yöntemi, Zürih Tehlike Analizi vb.

GHS, NFPA 704, HMIS, LGK, vb.

Mond Index, CEI, vb.

ATEX 100a, ATEX 137, DOW F&EI, vb.

SIL, AK, PFD vb.

HRA, HEI, THERP, CREAM, vb.

Şekil 3- Risk Değerlendirme Metodolojilerinin Sınıflandırılması

Tablo-1 5x5 Risk Değerlendirme Matrisi Tablo-2 ÖnTehlike Analizi Risk Değerlendirme Matrisi

Risk değerlendirmesi çalışmalarında kanımca en önemli kavram “Kabul Edilebilir Risk” kavramıdır. Kabul edilebilir risk yeni yönetmeliğimizde, yasal yükümlülüklere ve işyerinin önleme politikasına uygun, kayıp veya yaralanma oluşturmayacak risk seviyesi olarak tanımlanmıştır. Yani iş-veren, işletmede görev yapan işveren vekilleri ve iş güvenliği uzman, işyeri hekimi veya risk değerlendirme ekibi tarafından, tespiti yapılan alandaki tehlikenin gerçekleşme ihtimalinin çok düşük görülmesi ve ola ki ger-çekleşmesi durumunda da hukuki ve cezai sorumluluğun kabul edilmesidir.

Ne yazık ki işyerlerinin çoğunda risk değerlendirme çalışmalarında çoğun-lukla risk matrisinin 5x5 matris formu tercih edilmektedir ve bu matris ile kabul edilebilir risk düzeyini yönetme-liğin istediği yükümlülükte belirlemek mümkün değildir. Kabul edilebilir risk tanımında yönetmeliğimizde “kayıp veya yaralanma oluşturmayacak risk seviyesi”nden bahsedilmektedir. Oysa 5x5 matrisinde olasılığı “Çok Küçük”

yani 1 olan ve şiddeti 5 olan yani “Çok Ciddi” olan alan 5 yani “Düşük” olarak bulunmaktadır. Bunu tam tersi durumunda ise olasılığı “Çok Yüksek” yani 5 olan ve şiddeti 1 olan yani “Çok Hafif” olan alan için de 5 yani “Düşük” bulunmaktadır. Oysa bu iki noktanın aynı olduğunu söylemek ve şiddeti 5, olasılığı 1 olan alan için tedbir öner-memek o durumun gerçekleşmesi durumunda hukuki ve cezai sonucu da kabul etmek anlamına gelmek-tedir ki bu durum düşündürücüdür. Oysa Amerikan Savunma Bakanlığı’na (DoD) ait askeri bir standart olan risk matrisinin son standardında bu prob-lem nedeni ile kalitatif risk matrisi için Ön Tehlike Matrisi önerilmektedir. Tablo 1 ve 2 incelendiğinde Ön Tehlike Analizi matrisinde kabul edilebilirlik kriterleri her bir alan için ayrı ayrı belirlenebilmektedir.

Risk değerlendirme çalışmaları işyerlerinde bu güne kadar genellikle işyerlerine gelebilecek müfettişlere gösterilerek yükümlülükten kurtul-mak amacıyla hazırlanmış doküman-

lardan ibaret kalmaktadır. Oysaki etkin bir “İş Sağlığı ve Güvenliği Risk Yönetim Kültürü” için herkesin buna gerçekten inanması gerekir. İş emniyeti önceliği hakkında yönetim-den gelen istikrar sinyalleri, tehlike-lerin ve risklerin kontrol edilmesi ve tanınması için önemlidir. Uygun bir “İş Emniyeti Kültürü” nü başarmak için, bir organizasyonun risklere karşı sahip olacağı genel davranış biçiminin büyük önemi vardır. Etkin bir risk yö-netimi kültürüne sahip olmak demek, insanların içinde birlikte çalışabile-cekleri ve herhangi bir kayıp olmadan önce potansiyel problemleri tanıyabi-lecekleri ve bunları ortadan kaldırabi-lecekleri proaktif bir yaklaşıma sahip olmaları demektir.

SONUÇ OLARAK

Risk değerlendirmesi çalışmalarına başlamadan önce işletmede bilgilen-dirme toplantıları yapılmalı ve konu ile ilgili eğitimler verilmeli ve işletmedeki tüm çalışanlar ile birlikte yönetim kad-rosu bu çalışmaya dâhil edilmelidir.

KAYNAKÇA:1. www.calisma.gov.tr2. www.rega.basbakanlik.gov.tr3. MIL-STD-882-D Standard Practice For System Safety, 20004. ÖZKILIÇ, Ö., İş Sağlığı ve Güvenliği Yö-

netim Sistemleri ve Risk Değerlendirme Metodolojileri, TISK, Ankara, Mart, 20055. ÖZKILIÇ, Ö., Risk Değerlendirmesi Kavramı ve İnsan Hatalarını Önleme Metodlarına Genel Bakış, İş Müfettiş-leri Dergisi, Ankara, Haziran, 2005

6. ÖZKILIÇ, Ö., Risk Değerlendirmesi Kavramı, TİSK, İşveren Dergisi, Anka-ra, Haziran, 20057. Özkılıç, Ö., İş Sağlığı, Güvenliği ve Çevresel Etki Risk Değerlendirmesi; MESS, İstanbul, 2007

ŞİDDETŞİDDET

İHTİMAL FREKANS

1 (Çok Küçük)

2 (Küçük)

3 (Orta Derece)

4 (Yüksek)

5(Çok Yüksek)

(A) Sık SıkTekrarlanan

(B) Muhtemel

(C) Ara Sıra Olan

(D) Pek Az

(E) İhtimal Dışı(Olanaksız)

Tehlikeli Marjinal(Pek Az)

Önemsiz

1 (Çok Hafif)

2 (Hafif) 4 (Ciddi)3 (OrtaDerece)

5 (Çok Ciddi)

Anlamsız1

Düşük2

Düşük3

Düşük4

Düşük5

Düşük4

Düşük4

Düşük2

Düşük6

2A

Düşük5

Düşük3

Düşük6 4C

4D

4E

4A

4B

3C

3D

3E2E

2D

Orta8

3A

3B

2C

1D

1E

Orta10

Orta8

Orta10

Orta9

Orta12

Orta12

Yüksek15

Yüksek15

Yüksek20

Yüksek16

Yüksek20

TolereEdilemez 25

1A

2B1B

1C

Katostrofik(Felakete Yol

Açan)

Page 12: ÇESAM - ekoteknikisg.com · kaybetmek, zaman kazanmak şöyle dursun, çok çok hızlı hareket etme-si gerekli diye düşünüyorum. Her şeyden önce bakanlığın iş güvenliği

22 23

İSGÜM’de halen yürütülen pro-jeler hakkında bilgi verebilir misiniz?

İSGÜM’de farklı sektörlerde ve farklı illerde olmak üzere ulusal pro-jeler yürütülmektedir. Bunlar:• Patoloji Laboratuvarlarında Solu-num Yolu İle Maruz Kalınan Tehlikeli Kimyasal Maddelerin Araştırılması

• Asbestli Çimento ve Asbestli Balata Üretiminde Çalışmış Olan İşçilerin ve İnsan Yapımı Liflerle Çalışan İşçile-rin Sağlık Durumlarının Gözetimi ve İzlenmesi Çalışması • Aydın Çine Bölgesinde Bulunan Kuvars Madenlerinde İş Sağlığı ve Güvenliği Durumunun (5 yıl önce yapılan çalışma ile) Karşılaştırması Çalışması

İSGÜM, çalışanların işyerlerinde kullanılan kimyasallara ve fiziksel faktörlere maruziyetlerini değerlendirmek amacıyla, çalışma ortamında gaz, toz, gürültü, titreşim vb. ölçüm ve analizleri ile çalışanların sağlık gözetimi için tıbbı laboratuar tetkikleri, işitme testi, akciğer röntgeni çeki-mi gibi test ve analizlerini gerçekleştirir.

Yapılan ölçüm ve analiz çalışmalarının dışında, İSGÜM, ulusal ve uluslararası kurum ve kuru-luşlarla çeşitli alanlarda oluşturulan projeler kapsamında saha araştırmaları yapar ve yayınlar. Ülke çapında farklı sektörlerde çalışan iş sağlığı ve güvenliği profesyonellerine başta Ulusla-rarası Pnömokonyoz Radyografileri ILO 2000 Sınıflandırması Eğitimleri olmak üzere çeşitli İSG eğitimleri verir, risk değerlendirmesi danışmanlığı yapar ve kontrol belgesi onaylama hizmetle-rini de yürütür.

Tüm bunlara ilaveten İSGÜM Genel Müdürlüğü tarafından gerçekleştirilen mevzuat çalışmaları, eğitim kurumları ve ortak sağlık güvenlik birimlerinin (OSGB) yetkilendirilmesi çalışmaları ile ülke çapında güvenlik kültürünün yaygınlaştırılması gibi konularda da tüm personeliyle Genel Müdürlüğe katkıda bulunmaktadır.

İSGÜM’ün Ankara Müdürü Halil Polat’ı makamında ziyaret edip kendisine sorularımızı yönelttik.

Hazırlayan: Ömer Sami Emiroğlu

İSGÜM’ü Tanıyalım

İSGÜM Enstitüsü bünyesinde yeni kurulan KKD Test Laboratuvarı ile kişisel koruyucu dona-nımların piyasa gözetimi ve denetimine destek sağlaya-caktır.

• Altın Madeni İşletmesinde Risk Değerlendirmesi Sonuçlarına Göre Çalışma Ortamı Gözetimi ve Çalışan-ların Sağlık Gözetimi • Metal Sektöründe Çalışanların İş Sağlığı ve Güvenliği Yönünden İnce-lenmesi Projesi• Solvent İthalat İzinlerinin ve Kan-serojen Protokollerinin İrdelenmesi Projesidir.

İSGÜM yeterince tanınıyor mu? Öne-mi sektörde kavrandı mı?

İş Sağlığı ve Güvenliği Enstitüsü (İSGÜM) 1969 yılında kurulmuş olup bugüne kadar iş sağlığı ve güvenli-ği ile meslek hastalıkları alanında sektöre önemli katkılar sağlamış bir kurumdur. İSGÜM ulusal olduğu gibi uluslararası camiada da tanınmak-tadır. Çünkü bu alanda uluslararası kuruluşlarla birlikte önemli çalışma ve projelere imza atmıştır.6331 Sayılı İş Sağlığı Güvenliği Kanunu’nun yürürlüğe girmesi ile iş sağlığı ve güvenliği alanında öğre-nilmek ve yapılmak istenen bir çok kişi, kurum ve kuruluş Enstitümüze müracaat ederek destek talep etmek-tedir. Enstitümüz de görev alanı içinde bulunan konularda gereken desteği sağlarken, görev alanı dışında olan konularda gereken yönlendirmelerde bulunmaktadır.6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Ka-nunu aşama aşama yürürlüğe girdik-çe Bakanlığın ve Genel Müdürlüğün tek Enstitüsü olan İSGÜM sektörde daha çok tanınarak, sektörde destek alınacak bir kurum haline gelecektir.

İş hijyeni ölçüm, test ve analiz laboratuvarları yeterlilik yönet-meliği (taslak)’ne göre iş güvenliği laboratuvarlarının da akreditasyon kapsamına alınması zorunluluğu

geliyor. İSGÜM’ün de bu konularda çalışmalara başladığınızı ve bir kalite departmanı kurduğunuzu biliyoruz. Bu konuda gelinen son durum nedir?

İSGÜM bilindiği gibi İş Sağlığı ve Güvenliği alanında faaliyet gösteren deney laboratuvarlarına sahip olup, bu konuda ölçüm, analiz ve test hiz-metleri vermektedir.İSGÜM Laboratuvarları için akredi-tasyon hazırlıklarının ve bu kapsamda gerekli standartlara (TS EN ISO/IEC 17025 Deney ve Kalibrasyon Labo-ratuarlarının Yeterliği İçin Gerekli Şartlar) uygunluk çalışmalarının yü-rütülmesi amacıyla 2008 yılında Kalite Bölümü kurulmuştur.

İSGÜM Merkez ve Bölge Laboratu-varları (Adana, Bursa, İstanbul, İzmir, Kayseri, Kocaeli) TS EN ISO/IEC 17025 Yönetim Sistemine göre tek çatı altına birleştirilerek Kalite Yönetim Sistemi kurulmuş ve 27.04.2009 tarihi itibariy-le sistem yayınlanarak uygulanmaya başlanmıştır. Günümüze kadar kuru-lan sistemin iyileştirilmesi konusunda yoğun çalışmalar yapılmıştır.

Enstitümüz, kişisel gürültü maruziyeti ve havada kurşun tayini metotların-dan (TS EN ISO 9612 ve TS ISO 8518) şubeli akreditasyon için TÜRKAK’ a başvurmuş ve TÜRKAK tarafından de-netimin planlanarak gerçekleşmesini beklemektedir.

22

Page 13: ÇESAM - ekoteknikisg.com · kaybetmek, zaman kazanmak şöyle dursun, çok çok hızlı hareket etme-si gerekli diye düşünüyorum. Her şeyden önce bakanlığın iş güvenliği

24

İSGÜM ANKARA MÜDÜRÜ HALİL POLAT KİMDİR? Hacettepe Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü Halk Sağlığı Anabilim Dalı Yüksek Lisans yapa-rak “Halk Sağlığı Bilim Uzmanı” olarak mezun olan Halil Polat, 25 yıl Ankara İl Sağlık Müdür-lüğü, Sağlık Bakanlığı ve çeşitli sağlık meslek liselerinde idarecilik görevlerinden sonra 7 yıl boyunca Milli Eğitim Bakanlığı Sağlık İşleri Dairesi Başkanlığı’nda “Okul Sağlığı ve Projeleri Şube Müdürü” olarak görev yapmış. Halil Polat’ın Sağlık İstatistiği, Biyoistatistik, Epidemiyoloji, Toplum Sağlığı alanlarındaki ya-yınlarının yanı sıra, halk sağlığı ve sağlık meslek liseleri meslek dersleri alanında da pek çok yayın ve araştırması bulunuyor.

Milli Eğitim Bakanlığında görev yaptığı süre içinde: • Okulda Diyabet Programı • İlkyardıma İlk Adım Projesi (MEB-TOÇEV-Bu proje uluslar arası alanda eğitim dalında 2 ödül almıştır)• Ağız ve Diş Sağlığı Projesi (MEB-Colgate-TOÇEV-ADSD)• Okul Sütü Projesi (MEB-SB-TKB-USK)• Gençlerde Hijyen ve Cilt Sağlığı Projesi• Ergen Sağlığı Projesi• Beyaz Bayrak Projesi• Beslenme Dostu Okullar Projesi• Tütün, Alkol ve Madde Bağımlılığı ile Mücadele Çalışmaları• Okul Kantinleri, Okullarda Toplu Beslenme Çalışmaları • Okul ve Çevre Sağlığı, Fiziksel Aktivite, Obezite ile Mücadele Çalışmaları• MEB-ÇSGB Protokolü Gereği Okullarda Sağlık Risklerini Önleme Projeleri’nin kurgulanması ve yürütülmesinde aktif görev almıştır.

Okullarda tip 1 diyabet ve obezite konuların-daki eğitimlerin verilmesinin sağlanmasındaki katkılarından dolayı Fark Yaratan Öğretmenler Ödül Programı’nda “Jüri Özel Ödül”ünü alan Polat, 07.02.2012 tarihinde Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı İş Sağlığı ve Güvenliği Genel Müdürlüğü emrine Şube Müdürü olarak çalış-maya başlamıştır. Genel Müdürlük İl Güvenliği ve Yetkilendirme Daire Başkanlıklarında çalıştıktan sonra 16.07.2012 tarihinde “İş Sağlığı ve Güvenliği Enstitüsü Müdürlüğü” (İSGÜM) görevine atanmış ve halen bu görevi yürütmektedir.

Ne yazık ki, bugüne kadar bir test laboratuvarının olmamasından dolayı denetlenen şüpheli ve uygunsuz ürünlerin testleri yapılamıyordu. Piyasa gözetimi ve denetimi sisteminin daha hızlı ve etkin bir şekilde işlemesi, piyasada güvenli ürünlerin bulunmasının sağlanması amacıyla İSGÜM’de bir test laboratuvarı kurulmuştur. Söz konusu laboratuar, yeni ve son teknoloji test ekipmanları ile Avrupa’nın en büyük laboratuvarlarındandır.

İSG ölçümleri yapan özel laboratu-varlar hakkında ne düşünüyorsunuz?

Türkiye’de iş sağlığı ve güvenliği alanında hizmet veren özel sektör laboratuvarlarının özellikle küçük ve orta ölçekli işletmelerin de ulaşabileceği kadar yaygın olması çalışanların iş sağlığı ve güvenliğini etkileyen alanlarda gerekli ortam ölçümlerinin kolay ve hızlı bir şekilde yaptırılması için oldukça büyük önem arz etmektedir. Özel laboratuvarların işyerlerinde iş hijyeni ölçüm, test ve analizleri yapabilme konusunda ön yeter-lik veya yeterlik belgesine sahip olmaları gerekmektedir. Yine hijyen ölçümlerini yapacak laboratuvarlar, yetki alacağı parametrelerle ilgili konularda TS EN ISO/IEC 17025 “Deney ve Kalibrasyon Labora-tuvarlarının Yeterliliği İçin Genel Şartlar” standardına uygun kalite yönetim sistemi kurmuş, uyguluyor ve geliştiriyor olmalıdırlar.Özel laboratuvarların yetkilendi-rilmesi, çalışma usul ve esasları konularında Genel Müdürlüğü-müzde mevzuat çalışmaları devam etmektedir.

İSGÜM’ün paralelinde ölçme ve değerlendirme yapan özel kuru-luşların eğitim ve standartlarının

yükseltilmesi için İSGÜM ile bir işbirliği yapması söz konusu olabilir mi?

İş sağlığı ve güvenliği alanında ölçüm, analiz ve test hizmetleri veren özel laboratuarların faaliyetleriyle ilgi-li olarak kamu özel sektör işbirliği çerçevesinde çalıştay, seminer, ortak vizyon oluşturma gibi çalışmalarda bulunarak iş hijyeni laboratuarcılığının geliştirilmesi, iş hijyeni hizmetlerinin kalitesinin artırılması temel amacı-mızdır.

Önümüzdeki dönemlerde İSG labo-ratuvarlarının gelişimi açısından eğitimler ve karşılaştırma deneyleri düzenlemeyi düşünüyor musunuz?

Bu yıl içerisinde İş Sağlığı ve Güvenliği alanında ölçümler yapan laboratuar-ların çalışmalarının ele alınacağı bir çalıştay yapılması düşünülmektedir.

Ölçüm kapsamınıza eklemeyi düşün-düğümüz parametreler var mı?

Yeni çıkan İSG kanunu dolayısıyla tarımda çalışanlar da İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu kapsamına girmiş-tir. 2013 yılı içinde yapacağımız cihaz yatırımları ile 2014 yılı içersinde tarım sektöründe kullanılan önemli zirai ilaçlara maruziyetlerinin ölçülmesi planlanmaktadır.

Yeni açılacak olan KKD Labotavutarı hakkında bilgi alabilir miyiz?

Bilindiği gibi Kişisel Koruyucu Dona-nımların piyasa gözetimi ve denetimi, Genel Müdürlüğümüz denetmenleri tarafından etkin bir şekilde sürdürül-mektedir. Test aşaması, kişisel koru-yucu donanımların piyasa gözetimi ve denetiminin önemli bir ayağını oluş-turmaktadır. Ne yazık ki, bugüne kadar bir test laboratuarının olmamasından dolayı denetlenen şüpheli ve uygunsuz ürünlerin testleri yapılamıyordu.

Genel Müdürlüğümüz, piyasa gözetimi ve denetimi sisteminin daha hızlı ve etkin bir şekilde işlemesi, piyasa-da güvenli ürünlerin bulunmasının sağlanması amacıyla 2007 yılı Avrupa Birliği Mali İşbirliği Programı, “Piya-sa Gözetimi ve Denetiminin Kişisel Koruyucu Donanım (KKD) Testleri için Laboratuvar Kurulması Projesi (TR0702.11) kapsamında İSGÜM’de, bir test laboratuvarı kurulmuştur. Söz konusu laboratuar, yeni ve son tekno-loji test ekipmanları ile Avrupa’nın en büyük laboratuarlarındandır.

Laboratuvar, mevcut yapısıyla 6 kısımdan oluşmaktadır:

1) Göz Koruyucular İçin Testler2) Baş Koruyucular İçin Testler3) Yüksekten Düşmeye Karşı Koruyu-cular İçin Testler4) Ayak Koruyucular İçin Testler5) El Koruyucular İçin Testler 6) Koruyucu Kıyafetler İçin Testler.

Çeşitli mühendislik disiplinlerinden İSG Uzman ve Uzman Yardımcıların-dan oluşan bir ekip, İSGÜM bünye-sindeki KKD test laboratuvarında gerçekleştirilecek testler konusunda yurt içinde ve yurt dışında kapsamlı eğitimler almıştır.

Binanın önündeki dev LED ekran olduk-ça ilgi çekici. Bu artık kamu kurumları-nın da reklam ve tanıtım çalışmalarının önemini kavrayarak çok kısa zamanda çok köklü değişiklikler yapmayı hedef-lediğinin bir göstergesi mi?

Enstitü binamızın önünde yer alan LED bilgilendirme ekranı ile İş sağlığı ve Güvenliği Kültürünün yaygınlaş-

İSGÜM Enstitüsü bünyesindeki Mobil Sağlık Araçları adeta hastane konfo-runda hizmet veriyor. İçinde gerekli olan her türlü donanım son derece modern ve güvenilir.

tırılması ana hedefimizdir. Binamız mevki itibari ile her gün çok sayıda in-sanın seyahat ettiği, Ankara’nın büyük ilçeleri arasında ulaşımın sağlandığı Ankara- İstanbul karayolu üzerinde bulunmaktadır. Biz de reklam ve ta-nıtım çalışmalarının önemini kavra-mış bir kurum olarak, bu durumun avantajını kullanıp, toplumun dikkatini görsel olarak İş sağlığı ve Güvenliği alanına çekmeyi hedefledik.

6331 Sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nun tüm çalışanları kap-saması nedeniyle bu alanda sürekli yeni ve farklı çalışmalar yapılmasının gündeme geleceği kanaatindeyim.

İş güvenliği camiasına dergimiz ara-cılığıyla vermek istediğiniz özel bir mesajınız var mı?

Toplumda güvenlik kültürünün oluş-turulması konusunda başta okullar olmak üzere herkes üstüne düşeni yapmalı, her işte “önce güvenlik” anlayışı hakim olmalıdır. Enstitümüzü tanıtıcı çalışmanızdan dolayı sizlere teşekkür ederim.

Başınızı belaya mı sokuyorsunuz, yoksa barete mi? İSGÜM Test Etsin

Yüksekten düşecek olsanız emni-yet kemeriniz sizi askıda tıtacak kadar sağlam mı? İSGÜM KKD Test Laboratuvarı bunu ölçebilir.

Eldiveniniz gerçekten elinizi koruyabiliyor mu?

Tüm KKD’lerin Testi İSGÜM’de

Page 14: ÇESAM - ekoteknikisg.com · kaybetmek, zaman kazanmak şöyle dursun, çok çok hızlı hareket etme-si gerekli diye düşünüyorum. Her şeyden önce bakanlığın iş güvenliği

26

MAKALE Tevfik PaçacıÇalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığıİş Başmüfettişi

B Emeklilikte İlk Şok akanlıktan emekli olduktan sonra, eğitim kurumumuzun

belgelendirme çalışmaları için tek-rar bakanlığa gittim ve 30 yıl emek verdiğim bakanlıkta ilk şoku yaşadım. Emekliye ayrılırken tüm kimliklerimizi iade ettiğimizden kapıdan girişte “Kime gidiyorsunuz? Kimle görüşeceksiniz?” diye sordukları zaman, o sorular şamar gibi gelip, insanı kendine getiriyor. Emekliliğimdeki ilk şokumdur, İş Sağlığı Güvenliği Genel Müdürlüğü’ne gittiğim zaman genel müdüründen memuruna kadar bir çoğunun emekli olduğumu bana hissettirmesi.

Hal böyle olunca bir an önce nefes almak için kaçarcasına kendinizi dışarı atıyorsunuz. Özetle emekliliğin işe yarayan en önemli faydası maskeli insanların yüzlerini görebiliyorsunuz.

İş Teftiş Kurulu’nun gösterdiği hassas ve insani yaklaşım için ise teşekkür ediyorum. Emeklilik insanın duygu düzeyini biraz artırıyor bununda çok doğal olduğunu düşünüyorum.

6331 Sayılı Yasa İle Oluşan Büyük Sinerji

İş Güvenliği Uzmanı olmak için genç, orta yaş, hatta emekli olmuş mühen-disler büyük bir çığ gibi eğitim almak-talar. Ülkemizde işsizliğin boyutunun çok yükseklerde olması bu durumu tetiklerken, özellikle iş bulmakta çok zorlanılan bazı branşlardan mezun gençler için iş güvenliği uzmanlığı adeta bir umut kapısı oluşturmakta-dır. Üniversitelerimiz iş imkânı olma-yan bölümleri tekrar gözden geçirmeli ve Türkiye’nin ihtiyacı olan bölümlere yönelmeleri gerektiği görüşündeyim.

2010 yılı istatistikleri değerlendiril-diğinde, Türkiye’de 1.325.749 işyeri faaliyet göstermiş ve bu işyerlerinde 10.030.810 işçi istihdam edilmiştir. İş sağlığı ve güvenliği açısından ele alındığında, bu işyerlerinde 62.903 iş kazası ve 533 meslek hastalığı va-kası meydana gelmiş, toplam 1.454 çalışanımız hayatını kaybetmiştir. 2010 yılında iş kazaları ve meslek hastalıkları sonucu kaybedilen iş günü sayısı 1.516.024, sürekli iş

İş sağlığı ve güvenliğine gönül veren değerli dostlarım, 22 Ocak 2013 tarihi itibariyle Çalışma ve Sos-yal Güvenlik Bakanlığı İş Teftiş Kurulu’ndaki 30 yıllık görevimden emekli olarak Sivas’ta İş güvenliği uzmanlığı sertifika eğitimi sunan “Kariyer Akademi İş Sağlığı ve Güvenliği Eğitim Merkezi”nde göre-ve başladım. Şimdilerde emeklilik duygusunu yaşayamadan yoğun bir çalışma içine girdim. Huzur içinde yapılan çalışmada yorgunluk ne kadar çok olsa da, bu tatlı bir yorgunluk oluyor. Tatlılı-ğın içinde beklenmeyen acılar da var ama. Değişik duygular yaşatıyor emeklilik insana…

Bu yazımda hem emeklilik ile yaşadığım ilk şoku sizlerle paylaşmak hem de en sık gelen soru-lara yanıt vermek istiyorum.

göremez hale gelen çalışan sayısı ise 2.085’dir. İş kazaları ve meslek has-talıklarından 50 milyar lira kaybetti-ğimiz tahmin edilmektedir.

Bu nedenle elbette ki iş güvenliği rüzgârının devam etmesini diliyor ve bu ordunun yukarıda verilen istatis-tikleri büyük ölçüde değiştireceklerini ümit ediyorum.

İş Güvenliği Uzmanı Olmak İsteyenlerin Soruları

İş güvenliği uzmanı olmak isteyenlerin genel olarak sordukları ilk soru:

“Ben ..….. mezunuyum. İş güvenliği uzmanı olabilir miyim?”

Özellikle Teknik öğretmen olanlar sorularına cevap alamamaktalar.

Aşağıda alfabetik olarak iş güvenliği uzmanı olabilecek 112 mühendis, mimar ve teknik elemanların branş-larını veriyorum:

İnşaat sektöründe iş güvenliğinin uygulanabilir olması için meslektaşlarımla birlikte bü-yük emek verdiğim, taşın altına elimi değil tüm benliğimi koyduğum devletteki çalışmama nokta koymakta çok zorlandığım bir anda 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nun tüm Türkiye’de yarattığı büyük sinerji benim de emekli olmamda büyük etken olmuştur. Eminim ki, meslek arkadaşlarım benim devrettiğim bayrağı daha güvenli yerlere taşıyacaklardır.

1. Ağaç İşleri Endüstri Mühendisi2. Teknik Öğretmen (Aile Ve Tüketici Bilimleri)3. Balıkçılık Teknolojisi Mühendisi 4. Teknik Öğretmen (Bilgisayar Sistemleri)5. Bilgisayar Bilimleri Mühendisi 6. Teknik Öğretmen (Bilgisayar) 7. Bilgisayar Mühendisi 8. Teknik Öğretmen (Döküm) 9. Bilişim Sistemleri Mühendisi 10. Teknik Öğretmen (El Sanatları)11. Biyomedikal Mühendisi 12. Teknik Öğretmen (Elektrik)13.Biyomühendis14. Teknik Öğretmen (Elektrik-Elektronik)15. Çevre Mühendisi16. Teknik Öğretmen (Elektro-nik ve Haberleşme)17. Deniz Teknolojisi Mühendisi18. Teknik Öğretmen (Elektronik)19. Deniz Ulaştırma İşletme Müh.20. Teknik Öğretmen (Enerji)21. Deri Mühendisi22. Teknik Öğretmen Ev Ekono-misi Öğretmenliği)23. Doktor (Tıp) 24. Teknik Öğretmen (Ev-İş Ve Ev Ekonomisi Öğretmenliği)25. Elektrik Müh. 26. Teknik Öğretmen (Giyim End. Ve Giyim Sanatları Eğt.) 27. Elektrik-Eloktronik Mühendisi 28. Teknik Öğretmen(Giyim Yaygın) 29. Elektronik Mühendisi 30. Teknik Öğretmen (Giyim)

31. Elektronik ve Haber-leşme Mühendisi 32. Teknik Öğretmen (Kalıp)33. Endüstri Mühendisi 34. Teknik Öğretmen (Kontrol)35. Endüstri Sistemleri Müh.36. Teknik Öğretmen (Kua-förlük Ve Güzellik Bilgisi)37. Enerji Sistemleri Müh. 38. Teknik Öğretmen(M.İç Mimarı)39. Fizik Mühendisi 40. Teknik Öğretmen (Makine Resim Ve Konstrüksiyonu)41. Fizikçi 42. Teknik Öğretmen (Maki-ne Ressamlığı)43. Gemi Makineleri İşlet-me Mühendisliği 44. Teknik Öğretmen (Makine)45. Gemi Ve Deniz Teknolo-jisi Mühendisi46. Teknik Öğretmen (Matbaa)47. Gemi İnşaatı Mühendisi 48. Teknik Öğretmen (Me-katronik)49. Gemi İnşaatı ve Deniz Bilimleri Müh. 50. Teknik Öğretmen (Me-tal İşleri)51. Gemi İnşaatı ve Gemi Mak. Müh. 52. Teknik Öğretmen (Meta-lurji Eğitimi)53. Geomatik Mühendisliği 54. Teknik Öğretmen (Mo-bilya ve Dekorasyon)55. Gıda Mühendisi

56. Teknik Öğretmen (Motor)57. Harita Mühendisi 58. Teknik Öğretmen (Oto-motiv Teknolojisi)59. İmalat Mühendisi 60. Teknik Öğretmen (Otomotiv)61. İnşaat Mühendisi 62. Teknik Öğretmen (Ta-laşlı Üretim)63. İş Sağlığı ve Güv. Teknikeri 64. Teknik Öğretmen (Ta-laşlı İmalat)65. İşletme Mühendisi 66. Teknik Öğretmen (Tasa-rım ve Konstrüksiyon)67. Jeodezi Ve Fotogrametri Mühendisi 68. Teknik Öğretmen (Tek-noloji Eğitimi)69. Jeofizik Mühendisi 70. Teknik Öğretmen (Teks-til Dokuma Ve Örgü)71. Jeoloji Mühendisi 72. Teknik Öğretmen (Teks-til Eğitimi)73. Kimya Mühendisi 74. Teknik Öğretmen (Teks-til Teknolojisi)75. Kimya ve Süreç Mühendisi76. Teknik Öğretmen (Tekstil Terbiye)77. Kimyager 78. Teknik Öğretmen (Tekstil)79. Kontrol ve Bilgisayar Müh. 80. Teknik Öğretmen (Tele-kominikasyon)81. Maden Mühendisi

82. Teknik Öğretmen (Tesisat)83. Makine Mühendisi 84. Teknik Öğretmen (Tesviye)85. Makine ve İmalat Mühendisi86. Teknik Öğretmen (Yapı Ressamlığı)87. Malzeme Bilimleri Mühendisi 88. Teknik Öğretmen (Yapı)89. Malzeme Mühendisi 90. Teknik Öğretmen (Çocuk Gelişimi ve Ev Yönet.Eğitimi))91. Matematik Mühendisi 92. Teknik Öğretmen (İş ve Teknik Eğitimi Öğretmenliği) 93. Mekatronik Mühendisi 94. Teknik Öğretmen (İş ve Teknik Öğretmenliği)95. Metalurji Mühendisi 96. Teknik Öğretmen (İş ve Teknik)97. Metalurji ve Malzeme Mühendisi98. Tekstil Mühendisi99. Metoroloji Mühendisi 100. Uzay Mühendisi101. Nükleer Enerji Mühendisi 102. Uçak Mühendisi103. Orman Endüstri Mühendisi 104. Üretim Mühendisi105. Orman Mühendisi106. Üretim Sistemleri Mühendisi107. Petrol ve Doğalgaz Mühendisi 108. Yazılım Mühendisi109. Seramik Mühendisi 110. Ziraat Mühendisi111. Sistem Mühendisi 112. Su Ürünleri Mühendisi

İş Güvenliği Uzmanı Belgesi Alma Hakkı Bulunan Meslekler

İkinci soru ise: “Alacağımız risk ala-cağımız paraya değer mi? İş Güvenliği uzmanları ne kadar para kazanırlar?” yönündeki sorular.

Öncelikle iş güvenliği uzmanlığının ma-nevi tatmin yönü düşünülmelidir. Hayat kurtarmanın maddi ölçüsü olamaz. Bir insanın sizin alacağınız tedbirlerle hayatta kalmasına vesile olmak kadar mutluluk verecek bir iş yoktur.

Tabi ki her işte olduğu gibi iş güvenliği hizmetlerinde de risk vardır. Ancak biz-ler görevimizi yaptığımız takdirde riski sıfıra indirebiliriz. Olayı tamamen ticari düşünürsek görevimizi yapmamış ve

risk almış oluruz ki, Allah muhafaza kişilerin ölümüne sebep oluruz.

Ben bu mesleğe gönül verecek kişile-rin, eğitim aldıktan sonra bu görevde çalışmanın kutsal olduğunu anlama-sı gerektiğini düşünüyorum. Maddi boyutuna gelirsek, bu görev yapılırken de insanca yaşayabilecek, yaptığı-nız işin karşılığını alabileceğiniz bir kazancınız olacaktır. Zira siz bu parayı kazanırken, işveren sizin aldığınız tedbirlerle iş kazasından doğan büyük kayıpların, görünür ve daha önemlisi görünmez maliyetlerin yok olduğunu görecek ve bu kazancın sizlere ödediği maaş ile mukayese edilemeyecek

kadar büyük olduğunu fark edecek-tir. Bunu fark etmesinin yolu ise bir iş kazasının maliyetini çıkarmaktır. Günümüzde ölümlü bir iş kazasının işverene minimum maliyeti 500.000 TL dir. Ceza davası, tazminat davası, destekten yoksun kalma davalarında işverenin muhatap olacağı anlatıldığı taktirde bakış açıları değişecektir. Kesinlikle riskli bir iş diye bu görev-den imtina etmeyin, aksine bu riski sı-fıra çekmeye gayret edin. Zira bu riski sıfıra çekmek, iş kazalarını önlemek ülkenin de işverenin de çalışanların-da siz iş güvenliği uzmanlarının da kazanmasını sağlamak, vatandaşlık görevidir diye düşünüyorum.

İş Güvenliği Uzmanı Maaşları, Aldıkları Riske ve Sorumluluğa Değer mi?

27

EmekliOlduğumda...

Page 15: ÇESAM - ekoteknikisg.com · kaybetmek, zaman kazanmak şöyle dursun, çok çok hızlı hareket etme-si gerekli diye düşünüyorum. Her şeyden önce bakanlığın iş güvenliği

29

MAKALE

28

Prof. Dr. Sefer Aycan Halk Sağlığı Ana Bilim Dalı Öğretim ÜyesiGazi Üniversitesi Tıp Fakültesi

Sağlık Kuruluşlarında İşyeri Sağlık ve Güvenlik Birimi

Yıllardır iş sağlığı iş güvenliği denildiğinde öncelikli olarak akla yanlış bir şekilde hep sa-nayi kuruluşları gelmiştir. Oysa

iş sağlığının başlangıcında “yapılan iş kavramı” vardır ve sadece sanayiden sayılan işleri kastedilmemiştir. Gü-nümüzde çalışan sağlığı yaklaşımı ile tüm çalışanlar ve tüm işyerleri kaste-dilerek konu daha doğru bir yaklaşıma kavuşturulmuştur. Artık insanlar çok farklı sektörlerde çalışmaktadırlar ve her sektörde çalışanlar farklı riskler altında çalışmaktadırlar. Yapılan her iş ve işyeri ortamı çalışanın sağlığını az ya da çok olumsuz etkilemektedir.

Hizmet sektörün en önemli alanların-dan birisi de sağlık hizmetleri alanıdır. İnsanın var olmasından itibaren var olan sağlık hizmeti zaman içerisinde farklı yerlerde verilmiştir. Günümüzde sağlık hizmeti sunan sağlık kuruluş-larının bir taraftan sayıları artarken, diğer taraftan sağlık kuruluşlarının verdiği hizmetlerin kapsamı, tekno-lojisi arttıkça sağlık kuruluşları yatay olarak da büyümüştür. Böylece çok çeşitli olan sağlık kuruluşları içeri-sinde özellikle hastaneler çok büyük işyerleri haline gelmiştir. Günümüzde büyük hastaneler iki üç bin kişinin çalıştığı büyük işyerleri haline gelmiş-tir. Hizmet verdiği kişilerde dikkate alındığında büyük hastaneler birer kasaba nüfusunu içinde barındıran yerler haline gelmiştir.

Bu kadar büyük nüfusu içerisinde ba-

İşyerinde iş sağlığı ve güvenliği hizmetlerini yürütmek üzere kurulan, gerekli donanım ve personele sahip olan birim olarak tanımlanan işyeri sağlık ve güvenlik birimi her işyerinde olduğu gibi hatta daha fazlası ile sağlık kuruluşlarında da ihtiyaçtır ve mutlaka kurulmalıdır.

rındıran sağlık kuruluşlarının işleyişi, ortamın riskleri, güvenliği ve sağlık düzeyi ise hiç gündeme getirilmemek-tedir. Bilinenin aksine birçok sektör-den daha fazla iş sağlığı ve güvenliği sorunlarının yaşandığı sağlık kuruluş-ları çalışanlar içinde, hizmet alanlar içinde aslında hiç de güvenli olmayan ortamlardır.

Sağlık personeli birçok meslek has-talığı sayılacak hastalığa açık iken, diğer taraftan iş kazasına da açıktır. İnsanlara sağlık hizmeti verenler aslında bu zamana kadar kendi sağ-lıklarına önem vermemişlerdir. Sağlık çalışanları kendi sağlıklarını ilgilen-diren iş sağlığı ve iş güvenliği konu-larına özen göstermemiş veya yeteri kadar iyileşme sağlayamamıştır. Oysa sağlıksız ortamda da çalışanların, insanlara sağlık hizmeti vermesi de pek beklenen bir durum olamaz.

Sağlık personeli çeşitliliği de fazladır. Dünya Sağlık Örgütü’nün belirlediğine göre sağlık alanında 29 meslek grubu hizmet vermektedir(1). Bu nedenle sağlık kuruluşları çok farklı meslek-lerden ve çok sayıda kişinin birlikte çalıştığı büyük işyerleridir. Aslında çalışan sayısı ve riskleri dik-kate alındığında öncelikle işyeri sağlık ve güvenlik birimi sağlık kuruluşla-rında kurulması gerekirdi. Fakat bu zamana kadar bu alanda yeterli bir gi-rişim olmamıştı veya netice alınama-mıştı. Bilindiği gibi 20.06.2012 tarihin-

de kabul edilen 6331 sayılı İş Sağlığı Güvenliği Kanunu yıllardır sürdürülen haklı mücadelenin sonucudur. Yasa bütün işler ve işyerlerini, kamu özel ayırımı yapmadan kapsamaktadır ve tüm işyerleri işyeri sağlık ve güvenlik birimi oluşturmak zorundadır. Aslında iş ortamının riskleri ve çalışan kişi sayısından dolayı işyeri sağlık ve gü-venlik birimi kurması gereken sağlık kuruluşlarında da yasa ile birlikte işyeri sağlık ve güvenlik birimi ku-rulması zorunlu hale gelmiştir. Artık geçte olsa, yasal zorunluluktan dolayı da olsa sağlık sektöründe çalışanlara yönelik işyeri sağlık ve güvenlik birimi kurulmalıdır.

Türkiye’de Sağlık Kuruluşları

Türkiye’de sağlık sektöründe işyerleri farklı yapı ve büyüklüktedir. Genel-de bakıldığında sağlık kuruluşları sahiplik, nitelik ve hizmet anlayışı bakımından kamu sağlık kuruluşu ve özel sağlık kuruluşu diye ikiye büyük gruba ayrılabilir.

Kamu sağlık kuruluşları, tıp fakültesi hastaneleri, asker hastaneleri, diğer kamu kurumlarına ait sağlık kuruluş-ları ve Sağlık Bakanlığı’na bağlı sağlık kuruluşları diye sınıflandırılabilir. Elbette kamu sağlık kuruluşlarının çoğu Sağlık Bakanlığı’na bağlı sağlık kuruluşlarıdır. Sağlık Bakanlığı dışın-da tıp fakültesi hastaneleri ve askeri sağlık kuruluşları (hastane ve revirler) dikkate değer sayı ve büyüklükte yer-

lerdir. Özellikle tıp fakültesi hastane-leri çok kişinin çalıştığı iş yerleridir ve ayrı işyeri sağlık ve güvenlik birimi kurulması gereken yerlerdir.

Sağlık Bakanlığı’na bağlı 8 yüz 50 civarındaki hastane Türkiyede Kamu Hastaneleri Kurumu altında yönetim yapıları değişse de birlikte veya tek tek ele alındığında genellikle çalışan sayısı açısından bakıldığında bü-yük işyerleridir ve ayrı işyeri sağlık birimi açılması gerekecektir. Sağlık Bakanlığı’na bağlı diğer birçok çeşitte sağlık kuruluşu vardır. Bunlar içeri-sinde birinci basamak sağlık kuruluş-ları olarak kabul edilen toplum sağlığı merkezleri ve aile sağlık merkezleri Türkiye’de sağlık teşkilatının temel bi-rimleridir ve çalışan sağlığı açısından da dikkate alınması gereken sağlık kuruluşlarıdır. Ayrıca ilçe ve il sağlık müdürlükleri sağlık teşkilatı içeri-sinde yaygın ve önemi sayıda sağlık çalışanlarının çalıştığı iş yerleridir. Bunlar dışında da Sağlık Bakanlığı bünyesinde farklı amaçlarla kurulmuş çeşitli büyüklükte sağlık kuruluşları bulunmaktadır.

Özel sağlık kuruluşları da farklı risklerde ve farklı büyüklükte olmak-tadırlar. Özel hastanelerin bugün-lerde sayısı 500’e ulaşmıştır. Farklı büyüklükte olsalar da çalışan sayısı

farklı olsa da genel hastane risklerini taşımaktadırlar. Diğer özel sektöre ait sağlık kuruluşları genellikle daha az kişinin çalıştığı tanı ve tedavi merkez-leridir. Fakat bu sağlık kuruluşların-da çalışan sağlık personeli çalışma hayatının getirdiği riskler altındadır ve buralarda da iş sağlığı ve iş güvenliği hizmetlerine ihtiyaç vardır.

Sağlık Çalışanlarının Mesleksel Riskleri

Sağlık kuruluşları, özellikle hastane-ler olmak üzere tümü, kendileri halka sağlık hizmeti verir iken, çalışanları-nın sağlığına da zarar verebilir. Sağlık kuruluşlarının kendine özgü sağlık riskleri vardır. Elbette bu riskler ora-dan hizmet alanları da etkileyebilir. Fakat sürekli o ortamda olan sağlık çalışanları bu konuda daha fazla risk altındadır. Her işyeri çalışanın sağ-lığını az ya da çok etkilediği gerçeği dikkate alındığında sağlık hizmeti veren iş yerleri olan sağlık kuruluşları da buralarda çalışan sağlık persone-linin mutlaka sağlığını etkilemektedir. Hatta bu olumsuz etki sanıldığından fazladır.

Sağlık kuruluşlarında çalışanların sağlığı, çalışma şartlarından veya ça-lışma ortamından kaynaklan neden-lerden dolayı olumsuz etkilenebilir.

Çalışma ortamındaki olumsuz etken-leri ise, biyolojik, fiziksel, kimyasal, psikolojik faktörler olarak sınıflamak mümkündür.

Çalışma şartlarına bakıldığında, sağlık çalışanları içerisinde özellik-le hekimlerde mesai saati diye bir kavram yoktur. Mesainin başlama ve bitiş saati belirsiz dolayısı ile çalışma süresi daima öngörülen sürelerden fazladır. Ulusal veya uluslarara-sı normların geçerli olmadığı bir işkoludur. Ayrıca hekimlere yönelik içapçı nöbeti günlük mesaiyi 24 saate çıkaran bir uygulamadır. Tüm sağ-lık çalışanları için ise nöbet ve geçe mesaisi en önemli sorunlardır. Sağlık kuruluşları her gün 24 saat açık olan ve hizmet veren iş yeri olması nedeni ile çalışma şartlarının en ağır olduğu işyerleridir.

Sağlık kuruluşlarında özellikle biyo-lojik faktörler önemli bir sorundur. Bulaşıcı hastalıklar açısından çoğu zaman kaynak durumundaki hasta-lar ile sürekli temas halindeki sağlık çalışanları sürekli mikroorganizma bulaşma riski altındadır. Aynı za-manda laboratuarlardan veya sağlık kuruluşlardaki araç ve gereçlerden de mikroorganizma geçişleri olmaktadır. Bu biyolojik faktörler sağlık çalışan-larına özellikle solunum yoluyla veya

Aslında çalışan sayısı ve riskleri dikkate alındığında öncelikle işyeri sağlık ve güvenlik birimi sağlık kuruluşlarında kurulması gerekirdi. Fakat bu zamana kadar bu alanda yeterli bir girişim olmamış-

tı veya netice alınamamıştı. Bilindiği gibi 20.06.2012 tarihinde kabul edilen 6331 sayılı İş Sağ-

lığı Güvenliği Kanunu yıllardır sürdürülen haklı mücadele-

nin sonucudur.

Page 16: ÇESAM - ekoteknikisg.com · kaybetmek, zaman kazanmak şöyle dursun, çok çok hızlı hareket etme-si gerekli diye düşünüyorum. Her şeyden önce bakanlığın iş güvenliği

30

temas yoluyla geçebilmekte ve sağlık çalışanlarında risk oluşturmaktadır. Bu enfeksiyonların bir kısmı kronikleş-mekte hatta ölüme neden olmaktadır. Kimyasal faktörler içerisinde; anes-tezik ilaçlar ve gazlar başta gelen sorunlardır. Özellikle ameliyathanede çalışanlar için ve cerrahi branşlar için önemli bir risk faktörüdür. Kanser ilaçları, ilaçları hazırlayan ve uygula-yan sağlık çalışanları için önemli risk faktörleridir. Laboratuvar çalışanları ise özellikle kimyasal maddelere temas eden diğer bir grubu oluştur-maktadır. Ortam temizliği veya kim-yasal dezenfeksiyon ve sterilizasyon işlemleri de yoğun kimyasal maddeler olabilir.

Sağlık sektörü çeşitli nedenlerle fiziki risklerinde yüksek olduğu işyerleridir. Sağlık kuruluşlarında ileri teknoloji ürünü birçok araç gereç kullanılmak-tadır. Bu cihazlar gürültüye, vibras-yona veya ortamda ısı değişimlerine neden olmaktadır. Sağlık çalışanla-rının bir kısmı düşük ısılı bir kısmı ise yüksek ısılı ortamda çalışmak durumunda kalmaktadır. Önemli fiziki sorunlardan birisi de radyasyon ve elektro manyetik alandır. Radyasyon ışınlar veya parçacıklar şeklinde or-tamda bulunmakta. Özellikle radyo-loji, radyasyon onkolojisi, nükleer tıp çalışanları daha fazla olmak üzere radyasyon sağlık kuruluşlarında tüm sağlık çalışanlarını etkileyebilecek bir durumdur. Sağlık kuruluşlarında kullanılan cihazlar büyük elektro-manyetik alan oluşturmakta ve bu nedenle de sağlık çalışanları sürekli elektromanyetik etki altında çalış-maktadırlar.

Sağlık çalışanları kazalara ve yara-lanmalara da açıktır. Yüksek basınçla veya gazla çalışan araçlara bağlı pat-lamalarda önemli iş kazaları durum-ları ortaya çıkabilmektedir. Kesiler de en sık karşılaşılan yaralanma şekli olarak ortaya çıkmaktadır. Tüm sağlık çalışanlarını etkileyen diğer bir sorunda uzun süre ayakta kalmaya bağlı ortopedik sorunlardır. Variste sağlık çalışanlarının sık görü-len önemli sorunlardandır. Sağlık çalışanlarının en önemli

sorunlarından biri de özellikle yoğun bakım, ameliyathane, acil servis, doğumhane gibi yerlerde yüksek olsa da genelde tüm personeli etkileyen yapılan işin özelliğinden kaynaklanan stres faktörüdür. Hastaların ölüm olasılığı, sürekli sağlık sorunları olan kişilerle uğraşmak ve her şart altında tüm beklentilere cevap vermek sağlık çalışanları için iş hayatında sürekli var olan stres nedenidir ve bu durum sağlık çalışanına büyük bir travmadır.

Burada bir kısmını saydığımız gibi sağlık çalışanlarının kendi iş kolların-da kaynaklanan birçok riskleri vardır. Bu riskler sağlık çalışanlarının iş kazalarına ve meslek hastalıklarına neden olmaktadır. Her çalışan gibi sağlık çalışanlarının da sağlığının geliştirilmesi, iş kazalarına ve meslek hastalıklarına karşı sağlığının ko-runması için işyeri sağlık ve güvenlik birimine ihtiyaç vardır.

Sağlık Kuruluşlarında İşyeri Sağlık ve Güvenlik Birimi

Sağlık kuruluşlarında kurulacak İşyeri Sağlık ve Güvenlik Birimi farklı yapılarda olabilir. Elbette hastaneler-de ayrı bir İşyeri Sağlık ve Güvenlik Birimi olmalıdır ve bunların müstakil görevleri olmalıdır. Fakat hastane dışı sağlık kuruluşları için ortak İşye-ri Sağlık Birimi olabilir bu nedenle sağlık kuruluşları için iki ayrı model önerilebilir:

1-Sağlık Kuruluşları İçin Ortak İşyeri Sağlık ve Güvenlik Birimi

Küçük ölçekli hastaneler ve birin-ci basamak sağlık kuruluşları için ortak işyeri sağlık kuruluşu olabilir. Bu ortak işyeri sağlık birimini Sağ-lık Bakanlığı kendisi kurabilir. Bu kapsamda Toplum Sağlığı Merkezi görev tanımında iş sağlığı hizmeti olduğu için rahatlıkla Toplum Sağlığı Merkezleri’nde kurulabilir. Toplum Sağlığı Merkezleri hem kamuya hem de özel sektöre de bu hizmeti verebi-lir. Sağlık Bakanlığı’nın işyeri hekim-liği için 3 yıldır düzenleme yapması beklenmekte. Bu yeni düzenlemede kamunun iş sağlığı konusunda görev alması beklenmektedir. Bu durumda beklenti toplum sağlığı merkezlerin-de iş sağlığı biriminin kurulmasıdır.

Bu birimlerin yapısı desteklenerek hem kamu için, özelliklede sağlık kuruluşları için hem de özel sektör için iş sağlığı ve güvenliği hizmetleri verebilir.

Mutlaka konu ile ilgili bir düzenleme acil olarak yapılmalı, bu boşluk ve belirsizlik ortadan kaldırılmalıdır.

2- Müstakil Sağlık Kuruluşları İşyeri Sağlık Birimi

Büyük ölçekli ister kamu ister özel hastaneler için ayrı bir İşyeri Sağlık Birimi kurulmalıdır. Bu tür kuruluş-larda 2-3 bin sağlık çalışanının olduğu dikkate alındığında çalışan sayısına göre işyeri sağlık biriminde görevlen-dirme yapılmalıdır.

Kamu Hastane Birliği kapsamında küçük hastaneler içinde ortak işyeri sağlık birimi kurulabilir.

Sağlık kuruluşlarındaki işyeri sağ-lık biriminde çalışan görevliler özel olarak yetişmiş olmalıdır. Sağlık kuruluşları diğer kuruluşlardan farklıdır ve çalışanlar farklı risklere sahiptir. Bu nedenle işyeri hekimi ve işyeri hemşiresi de bu konularda özel olarak hazırlanmalıdır. İş güvenliği uzmanı ise sıradan bir iş güvenliği uzmanı olmamalıdır. Bizce sıradan bir mühendis yerine teknik konularda deneyimli bir sağlıkçının olması daha uygundur. Bu nedenle biyomedikal veya sağlık fizikçisi gibi sağlık kuru-luşlarını da bilen bir teknik elemanın olması uygun olacaktır.

Sağlık kuruluşları kendi çalışanları için ve diğer sektörlere örnek olması için hemen ideal iş yeri sağlık birimle-ri kurmalıdır.

Saray Mahallesi Keresteciler Sitesi Adnan Menderes Bulvarı No: 22 Saray-Kazan-Ankara -TürkiyeTel: +90 312 815 10 46 pbx • www.kocamanlar.com.tr • [email protected]

Ömür boyu estet ik

Page 17: ÇESAM - ekoteknikisg.com · kaybetmek, zaman kazanmak şöyle dursun, çok çok hızlı hareket etme-si gerekli diye düşünüyorum. Her şeyden önce bakanlığın iş güvenliği

3332

MAKALE Doç. Dr. Tayfun Güngör Uz. Dr. Cihan Toğrul Uz. Dr. Eralp BaşerDr.Zekai Tahir Burak Kadın Sağlığı Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Jinekolojik Onkoloji Kliniği

ASBESTOZ İLE İLİŞKİLİ HASTALIKLAR1-Parankimal intertisyel fibrozis (asbestozis) 2-Bronkojenik karsinoma 3-Plevral efüzyonlar 4-Plevral fibrozis 5-Mezotelyomalar 6-Laringeal , kolon ve kadın genital sistemi ile ilgili malignensiler

ASBESTOZ Jinekolojik Kanserler

&

Tablo-1

Asbestoz fibröz yapılı,kristalize,hidrate olmuş bir silikat grubudur.Epidemiyolo-jik çalışmalarda asbeztozun,farklı birçok hastalıklara neden olduğu gösterilmiştir.(Tablo-1) Asbestozun farklı formlarının konsantrasyon, boyut, şekil ve suda eriyebilirlik özellikleri hastalığın oluşup oluşmayacağını belirlemede etkili olur. Asbestozun serpentin (lifleri kıvrımlı ve esnek) ve amphibole (lifleri düz sert ve kolay kırılır) olmak üzere iki formu vardır. Bir serpentin olan ve endüstride kullanılan chrysolite, en sık görülen asbestoz nedenidir. Amphiboleler ise crocidolite(mavi asbeztoz)(Figür 1,Figür 2) amosite, tremolite ve diğerleri olarak ayrılır ve genel olarak amphi-boleler daha toksik olarak bilinir. Asbeztoz aynı anda birçok yerde bulunabildiğinden maruzi-yet mesleki veya mesleki olmayan birçok yoldan oluşabilir. Örneğin, madencilik asbestozun endüstriyel kullanımı (tekstil, izolasyon malzemeleri, gemi sanayi), mesleki olmayan maru-ziyet (sürekli olarak asbestozun bulaştığı kıyafetleri eve getiren asbestoz işçileri, asbestoz ile yalıtılmış yapılarda barınan insanlar, endüstriyel kullanım olan bölgelere yakın yaşayan insanlar)

GENEL BİLGİLER

Hayvan çalışmaları asbestoz ve over kanserleri ile ilişkiyi göstermiştir ve asbestoz fiberlerine insan overlerin-de de rastlanmıştır. Mesleki olarak asbestoza maruz kalan kadınlarda yapılan mortalite çalışmalarında over kanserlerinde (1-5) ve serviks kanser-lerinde artmış risk bulunmuştur.(2-6).Artmış risk uterus kanserleri (serviks veya korpus ayrımı yapılmadan) içinde söz konusudur (7-9). Bu çalışmaların çoğunda her bir kanser için vaka sa-yısı azdır ve maruziyet-sonuç ilişkisi tam olarak ortaya konulamamıştır. Patoloji materyallerinin incelenmesi ile yapılan çalışmalarda over kanser-lerinin bir kısmının yanlış tanı konulan malign peritoneal mezotelyomalar

olduğu anlaşılmıştır (1-5). Asbestoz tekstil fabrikalarında iki yıldan fazla süreyle çalışan kadınlarda da artmış meme kanseri mortalitesi gösteril-miştir (10). Ancak henüz asbestoza bağlı bu kanserlerin insidansını araş-tıran bir çalışma yoktur.

Asbestoz kullanan Norveçli kağıt ve kağıt hamuru işçilerinin ailesindeki kadınlarda yapılan over incelemele-rinde asbestoz fiberleri bulunmuş-tur(11-12). Asbestoza maruz kaldığı dökümante edilmiş erkekler ile aynı evde yaşayan 13 kadında ve insidental olarak ooferektomi olan 17 kadın-da overler elektron mikroskopisiyle incelendiğinde ev içi teması olan 13 kadının 9’unda (yüzde 69.2) anlam-lı biçimde asbestoz fiber kümeleri

görülmüş, ancak maruziyet öyküsü olmayan 17 kadının sadece 6’sında (yüzde 35) bu kümeler izlenmiştir.13 kadının 3’ünde(yüzde 23) over ağırlı-ğının gram başına düşen fiber sayısı 1 milyonun üzerindeyken, maruziyet öyküsü olmayan grupta bu kadar yük-sek oranda fiber bulunma oranı yüzde 6 olarak bulunmuştur (11). Asbestoz fiberlerinin overlere taşınma meka-nizması net olarak anlaşılamamıştır. Bir hipoteze göre asbestoz fiberleri vajinal kanaldan pasif transferle taşınır, çünkü buna benzer transfer genital organların enfeksiyöz hasta-lıklarında gösterilmiştir (11,13). Bu yol aynı zamanda serviks ve uterus kanserleri ve asbestoz arasında-ki ilişkiyi de açıklamaktadır. Pasif transfer ile patojenlere maruziyetin

tüp ligasyonu sonrası azalması ve tüp ligasyonu sonrası over kanserlerinde azalmanın gösterilmesi bu yolla taşın-masına ayrıca bir dayanak olabilir(14). Danimarkalı 65 bin tüp ligasyonu ya-pılmış kadında yapılan bir çalışmada over kanseri açısından anlamlı olarak normal populasyona göre daha düşük risk saptanmıştır, ancak serviks kanseri için koruyuculuk bulunama-mıştır(15). Ancak alternatif bir hipotez olarak da fiberlerin over ve diğer ge-nital organlara mezotelyumdan direkt penetrasyonu savunulmuştur.

Genital organlara ulaşma şekli ne olursa olsun, asbestoz fiberleri genital organlara ulaştıktan sonra patolo-jiyi başlatma şekli diğer organlarda olduğu gibidir. Dokuda yaraya veya kansere neden olan mekanik irritas-yon ve fiberlerin uzunluğundan dolayı makrofajlar tarafından tam olarak gerçekleştirilemeyen fagositoz sonucu oluşan hidroksillenmiş radikaller ve reaktif oksijen radikallerinden kaynaklanan hücre hasarı geli-şir(16-17-18). Asbestoz kanserogenezi açışından hidroksillenmiş radikal teorisi daha uygun olabilir çünkü mo-leküller direkt olarak hücresel DNA’yı modifiye edip hasar verebilir. Bu oksidatif hasarın yetersiz onarımı DNA mutasyonlara neden olabilir (19-20).

ASBESTOZUN JİNEKOLOJİK KAN-SERLER İLE İLİŞKİSİ

ASBESTOZ VE GESTASYONEL TRO-FOBLASTİK HASTALIKLARGestasyonel trofoblastik hastalıklar (GTH) benign mol hidatiformdan malign koryokarsinoma kadar uzanan geniş bir grup trofoblastik hücre proliferasyonunu içeren patolojilere verilen ortak isimdir. Büyük çoğun-luğu gebelik sonrası gelişir ve nadir görülürler. GTH için bilinen risk fak-törleri anne yaşı (<20 ve >40 yaş en yüksek riskin olduğu yaş grubudur), daha önce mol hidatiform öyküsü ve oral kontraseptif kullanımıdır (risk kullanım süresi uzadıkça artar). İnsidansın en yüksek olduğu yerler Asya (Japonya hariç),Güney Amerika, Afrika, Orta Doğu ülkeleri ve Kuzey Avrupa ülkeleridir. Literatüre bakıl-dığında Avustralya’dan Alison Reid ve arkadaşlarının asbestoz ve GTH ilişkisini inceleyen bir çalışması göze çarpmaktadır. Reid ve arkadaşları Batı Avustralya’da 1936-1992 yılla-

rı arasında Wittenoom bölgesinde yaşamış, crocidolite (mavi asbestoz) madenciliği yapmış veya maruz kal-mış kadınlarda GTH ilişkisini araş-tırmışlardır. Bu çalışmada yaklaşık 3 bin kadın ve kızın (yüzde 41’i bölgeye ilk geldiklerinde 15 yaşından küçük) kayıtları incelenmiştir. Mavi asbestoz madeni 1943-1966 yılları arasında işletilmiştir. Kadınlardan 2552’si kasabada yaşamış ancak madende çalışmamıştır, geri kalan 416 kadın maden veya madene bağlı işletmeler-de görev yapmışlardır. Kayıtlara göre 1963 yılında 3 tane koryokarsinom va-kası mevcuttur. Aynı yılda reprodüktif çağdaki kadın sayısı 302 (15-54 yaş).Buna göre Wittenoom Bölgesi’nde koryokarsinom için kaba insidans hızı 3/302 yani 9.9/1000. Ayrıca kayıtlara göre 1970 -2005 yılları arasında mol hidatiform tanısı alan 3 vaka mevcut ve yine bu yıllar arasında hastanede doğum sayısı 1,741.Mol hidatiform için kaba insidans hızı 3/1741 yani 1,7/1000’dir.

Asbestoz maruziyeti olmayan dönem-de Avustralya’da 2004-2005 yılında yeni tanı konulan 252 inkomplet mol hidatiform vakası ve 146 sınıflan-dırılamayan mol hidatiform vakası saptanmıştır. Koryokarsinom ise çok daha nadir görülür. Avrupa ve Kuzey Amerika’da insidansı 1/30.000- 1/40.000’dir. Molar gebelik sonrası görülme riski 1/40’dır. Koryokarsino-mun molar gebelik sonrası gelişme riski normal gebelikten sonra gelişme riskinden 1000 kat fazladır. Avustralya için 1982 verilerinde koryokarsinom kaba insidans hızı 0.1/100.000’dir.Benzer olarak bir başka çalışmada Sidney bölgesinde 1950-1966 yılları arasında mol hidatiform ve koryo-karsinom görülme sıklığı sırasıyla 1/962 ve 1/12.705 olarak saptanmıştır. Kaba insidans hızı olarak mol hidati-form için 1.04/1000, koryokarsinom için ise 0.08/1000 hesaplanmıştır. Bu sayılar Reid ve arkadaşlarının Witte-noom bölgesinde yaşamış kadınlarda saptadıkları insidans hızlarından oldukça düşüktür.(koryokarsinom için Reid ve arkadaşları insidans olarak 993/100.000 bulmuşlardır). Asebes-tozun bu nadir hastalıkların görül-mesiyle ilişkili olduğu mantıklı bir açıklama gibi görünmektedir.

Asbestoz fiberlerine asbestoz maru-ziyeti sorgulanmaksızın canlı ve ölü

doğan bebeklerin plasentasında da rastlanmıştır (21-23). Fiber yoğunluğu asbestoz ile ilişkili sektörde çalışan kadınların plasentalarında daha fazla görülmüştür. Plasental patoloji ve asbestoz varlığı arasında istatiksel olarak anlamlı bir ilişki saptanmış-tır. Haque ve arkadaşlarının yaptığı bir çalışmada ölü doğan bebeklerin plasentasında ve fetal dokularında benzer miktarda fiber saptanmıştır ve yine ölü doğan bebeklerin karaci-ğer ve plasentasında akciğer ve kas dokusundan daha fazla miktarda fiber saptanmıştır, bu da bu fiberlerin kan kaynaklı olduğu göstermektedir. Tüm bunlardan yola çıkarak fiberlerin ma-ternal sirkülâsyondan transplasental yol ile fetusa geçtiği söylenebilir(21). Plasental fiber yoğunluğu Wittenoom gibi yüksek miktarda asbestoz ma-ruziyeti olan bölgelerde daha yüksek saptanabilir(24).Asbestoz fiberleri veya asbestoz cisimciklerine akciğer, plevra, peritoneal mezotelyum, dalak ve overlerde asbestoz maruziyetinden yıllar sonra bile saptanmıştır (25-26).

Wittenoom Bölgesi’ndeki kadınlarda koryokarsinom bu bölgede yaşadıkları dönem içerisinde ortaya çıkmıştır, bu asbestoz maruziyetine hızlı bir cevap-tan kaynaklanabilir ancak mol hidati-form vakaları daha sonra saptanmış-tır. Sonradan ortaya çıkma nedeni bu kadınların asbestoza maruz kaldıkları dönemde çok genç yaşta olmaları ve fiberlerin ovaryan dokuda uzun bir süre kalmalarına bağlanabilir.

ASBESTOZ VE SERVİKAL, OVARYAN VE UTERİN KANSER İLİŞKİSİ

Literatüre bakıldığında Reid ve ar-kadaşlarının Wittenoom Bölgesi’nde yaptıkları yaklaşık 3 bin kadını kapsayan çalışma göze çarpmak-tadır.1943-1992 yılları arasında bu bölgede yaşamış ve/veya asbestoz madeninde çalışmış kadınları kap-sayan bu çalışmada kadınların yüzde 46’sı bölgeye ilk geldiklerinde 15 yaşın altındadır, 416 kadın maden-cilik firmasında çalışmış (satış ofisi, otel, şirket binası) geri kalan 2 bin 552 kadın ise bölgede yaşayan çoğu maden işçilerinin eşleri, kızları geri kalanlar ise yine bu bölgede yaşayan ancak diğer işlerde çalışan kadınlar-dan oluşmaktadır. 1960 -2006 yılları arasında 2 bin 968 kadından 145’inde yeni tanı meme kanseri veya jinekolo-

Page 18: ÇESAM - ekoteknikisg.com · kaybetmek, zaman kazanmak şöyle dursun, çok çok hızlı hareket etme-si gerekli diye düşünüyorum. Her şeyden önce bakanlığın iş güvenliği

353434

Tablo- 2 (1960-2006 yılları arasında Wittenoom Bölgesi’nde yaşayan kadınlarda yeni tanı konulan kanser olgularının dağılım özellikleri)

REFERANSLAR / 1. Wignall BK, Fox AJ. Mortality of female gas mask assemblers. Br J Ind Med 1982;39:34 – 8. 2. Acheson ED, Gardner MJ, Pippard EC, Grime LP. Mortality of two groups of women who manufactured gas masks from chrysotile and crocidolite asbestos: a 40-year follow-up. Br J Ind Med 1982;39:344 – 8. 3. Magnani C, Ferrante D, Barone Adesi F, et al. Cancer risk after cessation of asbestos exposure. A cohort study of Italian asbestos cement workers. Occup Environ Med 2008;65:164 – 70. Epub 2007 Aug 17. 4. Pira E, Pelucchi C, Buffoni L, et al. Cancer mortality in a cohort of asbestos textile workers. Br J Cancer 2005;92:580 – 6. 5. Newhouse ML, Berry G, Wagner JC, Turok ME. A study of the mortality of female asbestos workers. Br J Ind Med 1972;29:134 – 41. 6. Raffn E, Lynge E, Juel K, Korsgaard B. Incidence of cancer andmortality among employees in the asbestos cement industry in Den-mark. Br J Ind Med 1989;46:90 – 6. 7. Germani D, Belli S, Bruno C, et al. Cohort mortality study of women compensated for asbestosis in Italy. Am J Ind Med 1999;36:129 – 34. 8. Magnani C, Dalmasso P, Biggeri A, Ivaldi C, Mirabelli D, Terracini B. Increased risk of malignant mesothelioma of the pleura after residential or domestic exposure to asbestos: a case-control study in Casale Monferrato, Italy. Environ Health Perspect 2001;109:915 – 9. 9. Rosler JA, Woitowitz HJ, Lange HJ, Woitowitz RH, Ulm K, Rodelsperger K. Mortality rates in a female cohort following asbestos exposure in Germany. J Occup Med 1994;36:889 – 93. 10. Berry G, Newhouse ML, Wagner JC. Mortality from all cancers of asbestos factory workers in east London 1933-80. Occup Environ Med 2000;57:782 – 5. 11. Heller DS, Gordon RE, Westhoff C, Gerber S. Asbestos exposure and ovarian fiber burden. Am J Ind Med 1996;29:435 – 9. 12. Langseth H, Johansen BV, Nesland JM, Kjaerheim K. Asbestos fibers in ovarian tissue from Norwegian pulp and paper workers. Int J Gynecol Cancer 2007;17:44 – 9. 13. Ness RB, Cottreau C. Pos-sible role of ovarian epithelial inflammation in ovarian cancer. J Natl Cancer Inst 1999;91:1459 – 67. 14. Purdie DM. Commentary: Does tubal sterilization reduce the risk of gynaecological cancers? Int J Epidemiol 2004;33:603 – 4. 15. Kjaer SK, Mellemkjaer L, Brinton LA, Johansen C, Gridley G, Olsen JH. Tubal sterilization and risk of ovarian, endometrial and cervical cancer. A Danish population-based follow-up study of more than 65000 sterilized women. Int J Epidemiol 2004;33:596 – 602. 16. Robinson BW, Musk AW, Lake RA. Malignant mesothelioma. Lancet 2005;366:397 – 408. 17. Shukla A, Gulumian M, Hei TK, Kamp D, Rahman Q, Mossman BT. Multiple roles of oxidants in the pathogenesis of asbestos-induced diseases. Free Radic Biol Med 2003;34:1117 – 29. 18. Manning CB, Vallyathan V, Mossman BT. Diseases caused by asbestos: mechanisms of injury and disease development. Int Immunopharmacol 2002;2:191 – 200. 19. Craighead JE, Kane AB. The pathogenesis of malignant and nonmalignant serosal lesions in body cavities consequent to asbestos exposure. In: Jaurand M-C, Big-non J, editors. The mesothelial cell and mesothelioma, lung biology in health and disease. New York: Marcel Dekker, Inc; 1994. p. 78. 20. Kamp DW, Israbian VA, Preusen SE, Zhang CX, Weitzman SA. Asbestos causes DNA strand breaks in cultured pulmonary epithelial cells: role of iron-catalyzed free radicals. Am J Physiol 1995;268: L471 – 80 21. Haque AK, Mancuso MG, Williams MG, Dodson RF. Asbestos in organs and placenta of five stillborn infants suggests transplacental transfer. Environ Res 1992;58:163–75. 22. Haque AK, Vrazel DM, Uchida T. Assessment of asbestos burden in the placenta and tissue digests of stillborn infants in South Texas. Arch Environ Contam Toxicol 1998;35:532–8. 23. Haque AK, Vrazel DM, Burau KD, Cooper SP, Downs T. Is there transplacental transfer of asbestos? A study of 40 stillborn infants. Pediatr Pathol Lab Med 1996;16:877–92. 24. Reid A, Heyworth J, de Klerk NH, Musk B. Cancer incidence among women and girls environmentally and occupationally exposed to blue asbestos at Wittenoom, Western Australia. Int J Cancer 2008; 122:2337–44. 25. Williams V, de Klerk NH, Whitaker D, Musk AW, Shilkin KB. Asbestos bodies in lung tissue following exposure to crocidolite. Am J Ind Med 1995;28:489–95. 26. Heller DS, Gordon RE, Westhoff C, Gerber S. Asbestos exposure and ovarian fiber burden. Am J Ind Med 1996;29:435–9. 27. Graham J, Graham R. Ovarian cancer and asbestos. Environ Res 1967; 1:115 – 28.

Over Kanseri n (%)

07(44)8(50)1(6)

0

3(19)4(25)9(56)

0

11(69)3(19)1(6)1(6)

016

Serviks Kanserin (%)

08(42)

10(53)1(5)

0

2(11)10(53)7(37)

0

12(63)2(11)2(11)3(16)

0 19

Uterin Kansern (%)2(14)7(50)4(29)1 (7)

0

2(14)11(79)

1(7)0

9(64)4(29)1(7)

00

14

Meme Kanserin(%)6(6)

39(41)42(44)

8(8)1(1)

25(26)61(64)

9(9)1(1)

45(47)20(21)18(19)13(13)

096

Kanser Olmayan Vakalar / n(%)

109 (4)1,030(36)1,257(45)402(14)

25(1)

1,190(42)1,329(47)269(10)

35(1)

1,261(45)752(27)430(15)350(12)30 (1)2,823

Wittenoom’a Geliş Yılları1940’lar1950’ler1960’lar1970’lerBilinmeyenWittenoom’a Geliş Yaşları<1515’ten <40>40BilinmeyenMaruziyet Süresi <1 yıl1 – 3 yıl3-5 yıl>5 yılBilinmeyenToplam

jik kanser tespit edilmiştir (Tablo 2) Kanser tanısı alan ve almayan grup arasında Wittenoom’a geliş dönemleri arasında fark saptanmamıştır ancak over kanserlerinin yüzde 56’sı servikal kanserlerin ise yüzde 37’si bölgeye ilk geldiklerinde 40 yaş ve üzeri grup-tadır. Kanser olmayanların ise yüzde 10’nu bu gruptadır. Bölgede kalma süreleri açısından gruplar arasında farklılıklar mevcuttur. Over, servikal, uterin kanseri olan grubun yüzde 60’ından fazlası 1 yıl veya daha kısa süre kalmıştır. Bu sayı meme kanseri olan grupta yüzde47, kanser olmayan grupta ise yüzde45’tir. Uterin kanseri olanların yüzde 83’ü , over ve servikal kanseri olanların yüzde 54’ü, meme kanseri olanların yüzde 68’ i ve kan-seri olmayan kadınların yüzde 64’ü asbestoz madeninde çalışan işçileri ile birlikte yaşayan kadınlardır.

Wittenoom’da yaşayan kadınlara bakıl-dığında meme kanseri için değil ancak jinekolojik kanser için Avustralya’nın diğer bölgelerinde yaşayan kadınlara göre daha yüksek insidans saptanmış-tır ancak bu fark istatiksel olarak an-

lamlı değildir. Meme kanseri insidansi Wittenoom ve diğer bölgelerde benzer bulunmuştur.

Maden işinde çalışan kadınlara ba-kıldığında ise over kanseri insidansı Avustralya’nın diğer bölgelerinin yarı-sından azdır. Servikal kanser insidansı diğer bölgelere göre yüzde 80 - yüzde 240 daha fazladır ancak bu fark ista-tiksel anlamlı bulunmamıştır. Meme ve uterin kanser insidansları ise diğer bölgeler ile benzer bulunmuştur.

İlk maruziyetin üzerinden 40 yıl ve daha fazla zaman geçen kadınlarda uterin kanser hariç diğer kanserler için istatiksel olarak anlamlı bir düşüş saptanmıştır. Uterin kanserler için bu düşüş 20 yıldan daha kısa süre geçen kadınlarda görülmüştür.

Servikal kanser riski asbestoza ilk maruziyet yaşı 15-40 olan grupta 15 yaşından küçük gruba göre 2 kat artmış bulunmuştur ancak bu fark istatiksel olarak anlamlı değildir. Ancak ilk maruziyeti 40 yaşın üzerinde olan grupta 15 yaşın altındaki gruba

göre istatiksel olarak anlamlı 14 kat artış saptanmıştır (P<0.01), benzer olarak 40 yaş üzerinde ilk maruziyet olan grupta over kanser riski yüksek bulunmuştur ancak istatiksel ola-rak anlamlı fark saptanmamıştır. İlk maruziyet yaşı dışında diğer ölçülebilir asbestoz maruziyeti parametrelerinde over, uterin, meme kanseri olguları arasında anlamlı fark bulunamamıştır.

Reid ve arkadaşlarının yaptığı bu çalışmada Wittenoom bölgesinde yaşayan kadınlarda ve genç kızlarda jinekolojik kanser gelişme insidansı Batı Avustralya’da yaşayan kadın po-pulasyonuna göre daha yüksek bulun-muştur. Genel olarak serviks kanseri insidansı diğer bölgelerde yaşayan kadınlara göre iki kat fazla görülmüş-tür. Ancak bu artış istatiksel olarak anlamlı değildir. Maruziyet-sonuç ilişkisi incelendiğinde ilk maruziyet yaşı ve kanser gelişme riski açısından over, serviks, meme kanseri olgula-rında ters orantı saptanmıştır.

Daha önce yapılan çalışmalarda ma-ruziyet-sonuç ilişkisi tutarsız olsa da

mesleki asbestoz maruziyeti sonrası over kanseri mortalitesi artmış olarak saptanmıştır. İki çalışmada 2. Dünya Savaşı esnasında gaz maskesi işçi-lerinde crocidolite maruziyeti son-rası over kanseri mortalitesi yüksek saptanmıştır (1-2).Tekstil sektöründe asbestoza maruz kalan kadınlarda da over kanseri mortalitesi istatiksel anlamlı olarak yüksek bulunmuştur ancak asbestoza maruziyeti arasında tutarlı bir ilişki bulunamamıştır (3-5,10). Wittenom Bölgesi’ndeki maden işçisi kadınlar genelde madene bağlı market, otel ve hizmet binasında ça-lıştıkları için mesleki maruziyetleri daha önce yapılan çalışmalardaki kadınlar kadar fazla olmayabilir bu da Reid ve arkadaşlarının over kanseri için istatiksel anlamlı fark bulamama-larını açıklayabilir.Deneysel çalışmalarda asbestoz fiber-lerinin (tremolite) peritoneal boşluğa injeksiyonu sonrasında tavşan ve do-muzlarda over epitelinde erken over kanserlerindekine benzer değişimler saptanmıştır(27). Heller ve arkadaşla-rı(11) asbestoza maruz kalan kişilerle aynı evi paylaşan 13 kadının 9’unun overlerinde yüksek miktarda asbestoz fiberlerine rastlamışlardır. Yazarlar fiberlerin overe ulaşma mekanizma-sını transvajinal yoldan asbestozla kontamine bir erkek ile cinsel ilişki sonrası bulaş olarak açıklamışlar-dır(11). Ancak bu cinsel ilişki ile bulaş hipotezi Wittenoom da yaşayan kadın-larda desteklenememiştir.Mesleki asbestoz maruziyeti serviks kanseri içinde artmış mortalite ile

ilişkilendirilmiştir. 2.Dünya Savaşı sırasında gaz maskesi işçilerinde artmış serviks kanseri mortalitesi gösterilmiş ancak istatiksel olarak anlamlı bulunmamıştır(1-2). Bir baş-ka çalışmada artış saptanmış ancak istatiksel anlamlı fark bulunama-mıştır(2). Yine artmış serviks kanseri mortalitesi asbestoza maruz kalan tekstil işçilerinde de gösterilmiş an-cak istatiksel olarak anlamlı buluna-mamıştır(6,10). Reid ve arkadaşlarının yaptığı çalışmada ise mortaliteden çok serviks kanseri insidansı incelen-miş, istatiksel olarak anlamlı olmasa da serviks kanseri insidansında artış saptanmıştır.

Wittenoom Bölgesi’nde yapılan çalışma sonucunda Batı Avustralya popülasyonuna göre serviks kan-seri insidansında artış, over kanseri insidansında ise azalma saptanmıştır. Ancak bu bölgedeki düşük sosyo-eko-nomik düzey, cinsel partner sayısı, ilk

doğum yaşı, sigara ve HPV gibi sos-yodemografik faktörler ve jinekolojik kanserler için bağımsız risk faktörleri örneğin, doğum kontrol haplarının kullanımı, parite, menarş ve meno-poz yaşı, tüp ligasyonu gibi faktörler insidansları önemli ölçüde etkilemiş olabilir.

SONUÇAsbestoz maruziyet öyküsü olan kadınlarda gestasyonel trofoblastik hastalıklar ve jinekolojik kanserlerde artmış insidans riski açısından tutarlı kanıtlar yoktur. Bu alanlarda geniş çaplı ve iyi düzenlenmiş çalışmalara ihtiyaç vardır. Ülkemizde de asbesto-zun varlığı ve kullanım alanlarının ol-duğu düşünülecek olursa bu hastaları değerlendirirken geniş bir mesleki ve yaşadığı bölgeyle ilgili anamnez almak ve gerekirse asbestoz fiberle-rini veya cisimciklerini tespit etmek amaçlı uygun patolojik incelemeler yapmak yararlı olacaktır.

Gelecek Nesillerin Korunması İçin;

Meslek Hastalıklarına “DUR” Diyelim!

Page 19: ÇESAM - ekoteknikisg.com · kaybetmek, zaman kazanmak şöyle dursun, çok çok hızlı hareket etme-si gerekli diye düşünüyorum. Her şeyden önce bakanlığın iş güvenliği

3736

www.isaffuari.comwww.marmarafuar.com.tr [email protected] T. +90 212 503 32 32

BU FUAR 5174 SAYILI KANUN GEREĞİNCE TÜRKİYE ODALAR VE BORSALAR BİRLİĞİ (T.O.B.B.) İZNİ İLE DÜZENLENMEKTEDİR.

KAZAANALİZİ

Mansur Ziya KOÇ İş Güvenliği KoordinatörüMakina Mühendisi / ISG Uzmanı

İstatistiki Bilgiler:Kazanın Olduğu Sektör: Yol yapım işleri Kaza Tarihi: 20.02.2013Kaza Günü: ÇarşambaKaza Saati: 10.30 Kazalının Yaşı: 58Kazalının Cinsiyeti: Erkekİşe Giriş Tarihi: 20.12.2012 Kazalının İş Tanımı: Kamyona yüklenmiş olan malzemelerin İndirilmesiKaza Sonucu: Ölümlü Kaza

Kaza Öyküsü:Kamyon şoförü olarak çalışmakta olan H.K yağmur suyu ızgaralarını ve logar kapaklarını üreticinin iş yerinden aracına yükledikten sonra tüketicin iş yerine getirmiştir. Bu getirdiklerini teslim etmek amacıyla kamyon kasasını açmıştır. Bir süre bekledikten sonra yetkililere malze-meleri getirdiğini ve araçtan indi-rilmesini talep etmiştir. Bu esnada 15-20 dakika kadar oyalanmış, aracın yanında sigarasını içerken de büyük olasılıkla yoldaki titreşim nedeni-yle yüklü olan ızgaralar dengesini kaybetmiş, ızgaralar devrilmiş ve ızgaraları bağlayan çember H.K’nın başına geçmiştir. H.K. yaklaşık 1 ton ağırlığındaki malzemenin altında kalarak feci bir şekilde hayatını kaybetmiştir.

Kazanın Nedenleri:1- Yağmur ızgaraları usule uygun ambalajlanmamıştır. 2- Malzemelerin taşınması sırasında: - Yolculuk esnasında oluşabilecek titreşim, - Yolculuk esnasında oluşabilecek sıçrama ve zıplama, - İstifleme sırasında yırtılma de-linme, - Yükleme sırasında yanlış isti-fleme, - Ulaşım sırasında çarpmalar (araca, araca diğer malzemeler çarp-ma) gibi etkenler düşünülmemiştir.

3- Nakliye sırasında ambalajın dengede olması için ambalajın yüksekliği ile genişliği arasındaki orana dikkat edilmemiştir.4- Malzemelerin boşaltılması sırasında araç çalışır durumda bırakılmış olup aracın süspansi-

yon sistemleri ve motorunun neden olabileceği titreşimler göz ardı edilmiştir.

5- Araç şoförü dikkatsiz ve özensiz davranmıştır.

Uzmanın Önerileri:1- Araç şoförlerine nakliyede temel tehlikenin yükleme ve boşalmadaki özensiz ve dikkatsiz davranışlar olduğu konusunda bilgilendirme eğitimi verilmeli,

2- Yolun olumsuz şartları da göz önüne alınarak ızgaralar palet üz-erinden kaymayacak şekilde paletin her bir ayağına kopmaya mukavim şeritlerle bağlanmalı ve streç ile çevrilmeli,

3- Ambalaj yüksekliği malzemenin genişliğinden yüksek olmamalı.

İşçinin Boynunda Ölüm Çemberi

Page 20: ÇESAM - ekoteknikisg.com · kaybetmek, zaman kazanmak şöyle dursun, çok çok hızlı hareket etme-si gerekli diye düşünüyorum. Her şeyden önce bakanlığın iş güvenliği

3938

MAKALE Doç. Dr. İlyas ÜzümDin İşleri Yüksek Kurulu Üyesi

İş Güvenliği ile İlgili Boyutları Bakımından TEDBİR, TEVEKKÜL, TAKDİR!

Bazı İslam düşünürleri kusursuz ve mükemmel işleyişi bakımından, Evren’i ilahî bir makineye benzetir. Bir makinenin belli bir sistem dahilinde çalışarak işlevini gerçekleş-tirmesi gibi, evrenin de belirli bir sisteme dayalı olarak işlevini gerçekleştirdiği, gerçek-leştirmeye devam ettirdiği açıktır. Bu düşünce sahiplerine göre “makinelik” sadece evre-nin kendisi için değil, evrendeki tüm varlıklar için de geçerlidir. Başka bir ifadeyle yalnız evren değil, evrendeki her varlık ve nesne birer makinedir.Güneş bir makinedir… Ağaç bir makinedir… Karınca bir makinedir…

Sözü edilen düşünürleri bu ben-zetmeye sevk eden sebep, ge-rek bir bütün halinde evrende, gerekse evrendeki her varlıkta

bulunan “olağanüstü düzen”dir. Bu düzen kimilerince “tabiat kanunları”, kimilerince de “sebep-sonuç ilişki-sinin tezahürü” biçiminde anılmıştır. Bu anılmada işaret edilen yasaların tabiatta var olması bakımından “Ta-biat Kanunları”, teistik bir anlayışla, bunları koyan yani fonksiyonlarını icra ettiren bakımından “İlahî Kanunlar” olarak adlandırılması daha uygun olur. Öte yandan bilinmektedir ki bu kanunlar dışsal varlığa sahip olmayıp tamamıyla fonksiyonlardan ibaret-tir. Söz gelimi, kimse “Yer Çekimi Kanunu” diye dışsal bir varlıktan söz edemez, ama fonksiyon bakımın-dan “Çekim Yasası” inkarı mümkün olmayan bir gerçekliktir. Aslında fen bilimleri temelde bu kanunların varlı-ğı üzerine kurulmuştur.

Diğer taraftan evrendeki kusursuz işle-yişi “Sebep-Sonuç İlişkisinin Tezahürü” şeklinde ele almak da aynı kapıya çıkar. Ateistik bakışla bunlar evrende var olan düzenin ifadesi, teistik yani inanarak yapılan bir bakışla ise Yüce Yaratıcı’nın var kıldığı “Süreçler Bütünü”dür. Daha açık ifade etmek gerekirse, bu ilişkiler

Allah’ın evrende yaratma ve öteki fiil-lerini gerçekleştirme seyridir. Mesela, Allah bir canlıyı, diyelim ki bir kuzuyu sperm ve yumurtanın birleşmesinden başlayarak belli süreçlerin sonunda ya-ratmaktadır. Yine, diyelim ki bir buğday tanesinin başağa dönüşmesi yine belli süreçlerin tamamlanması sonunda gerçekleşmektedir.

İşte adına ister tabiat kanunları, ister ilahî yasalar, ister sebep-sonuç ilişkisi süreçleri diyelim, “tedbir” bu gerçekliği dikkate alarak davranmak demektir. Tarlasından ürün almak isteyen bir kimse tarlasını zamanında sürüp havalandırmalı, tohumu vak-tinde ekmeli, her aşamada sulama-dan gübrelemeye kadar yapılması gerekenleri yapmalıdır. Aynı şekilde arı yetiştirmek ve bal üretimi yapmak isteyen bir kimse arıcılığın şartlarını eksiksiz yerine getirmeye çalışmalı, çocuk sahibi olmak isteyen bir kimse bunun fizik alemde görülen süreçleri-ne uygun davranış sergilemelidir.

Tedbir kelimesinin etimolojisinde “dü-şünme, hesaba katma, dikkate alma” anlamları vardır. Bir mümin gözlemle-rine dayalı olarak Allah’ın bu alemde “fiillerini icra etme” yasalarını yahut süreçlerini sağlıklı bir şekilde düşün-

meli ve amaçlarına ulaşmak için hiçbi-rini atlamadan, bunları hesaba katan bir yol izlemelidir. Aksi halde amaçları-na ulaşmak mümkün olmayacaktır.

Öte yandan ilahî yasalar ya da sebep-sonuç dizisine ilişkin süreçler tümüyle bildiklerimizle sınırlı değildir. Her zaman öngörülmeyen sonuçlarla kar-şılaşılabilir. Bu olumsuz sonuçlar ya sebep-sonuç zincirindeki bir halkayı atlamaktan, ya bilmediğimiz başka süreçler olmasından ya da doğrudan doğruya ilahî irade ve hikmetin O’nun katındaki bir gerçeklikten kaynak-lanabilir. İşte bu bağlamda sonuca ilişkin ortaya çıkan –bizim açımızdan- olumlu olumsuz her gelişmeye “tak-dir” denilir, yani ilahî iradenin kulların tutumlarından sonra çok yönlü olarak “belirleme”de bulunması. “Tevekkül” ise kişinin kendi üzerine düşeni yap-tıktan sonra neticeyi Allah’a bırakma-sı, O’nun her işi hikmetli yapacağına inanarak O’na güvenip dayanmasıdır. Bu güvenin sonucu olarak da O’nun “takdirine rıza gösterme” devreye girer. Buna göre kul açısından sıra-lama tedbir, tevekkül ve takdire rıza gösterme şeklinde gerçekleşir.

Hz. Peygamber’in, devesini salıverdi-ğini, sonra da akıbetiyle ilgili olarak

Kuş beslenmek için ağzını açıp bekle-memekte, rızık bulmak için gün boyu kanat çırparak uhdesine düşen “tedbir”e riayet etmektedir.

Tedbir asıldır, arkasından da tevekkül gelmelidir. Şüphe yok ki, Allah’ın Kur’an-ı Kerim’de “sevdiğini söylediği tevekkül sahipleri” (Âl-i İmran 3/159) böyle olanlardır.Tedbir

Takdir’i Bozar Mı

İş Güvenliği ile İlgili Boyutları Bakımından TEDBİR, TEVEKKÜL, TAKDİR!

Allah’a tevekkül ettiğini söyleyen bir kimseye, “Önce deveni bağla, son-ra tevekkül et” (Tirmizi, “Kıyamet”, 60) diyerek onu yanlışlaması deveyi bağlama ile tevekkül arasındaki sağlıklı ilişkiye işaret etmektedir. Burada yine Hz. Peygamber’in, “Eğer siz hakkıyla tevekkül ederseniz, Allah kuşları rızık-landırdığı gibi sizi rızıklandırır” buyur-masını (İbn Mace, “Zühd”, 14) hatırla-mak gerekir. Zira kuş beslenmek için ağzını açıp beklememekte, rızık bulmak için gün boyu kanat çırparak uhdesine düşen “tedbir”e riayet etmektedir.

Tedbirsiz tevekkül, tevekkül değildir. Diğer bir ifadeyle tevekkül insanın uhdesine düşen görevleri yerine getirmeksizin kuru kuruya Allah’a dayanması olarak anlaşılamaz, bu –haşa- Allah’a karşı en azından bir tür saygısızlık olur. Tıpkı, derslerine çalışmayan ve talebeliğinin hakkını vermeyen bir öğrencinin öğretmeni hakkında kendi lehinde karar verece-ğini beklemesi gibi...

O halde kulun iradesine bakan yönü itibariyle tedbir asıldır, arkasından da tevekkül gelmelidir. Şüphe yok ki, Allah’ın Kur’an-ı Kerim’de “sevdiği-ni söylediği tevekkül sahipleri” (Âl-i İmran 3/159) böyle olanlardır.

Tedbir-tevekkül konusu, takdirle bağlantılı olarak şu önemli soruyu akla getirir: “Tedbir takdiri bozar mı?” Yani insanların kendi üzerleri-ne düşeni yapmaları, vaktiyle ilahî iradenin olumsuz sonuç doğmasına ilişkin yargısını değiştirir mi? Bu sorunun iki şıklı cevabı vardır. Bunlar-dan birisi Allah’ın mutlak ve sonsuz ilmine bakan boyutu, diğeri “şarta bağlı kader anlayışı” ile ilgili boyutu. Birinci boyutu itibariyle, Allah’ın ilmi bütün zaman ve mekanla-rı içine alan kuşatıcı bir ilim olduğu için, O, kulunun tedbir alıp-almayacağını bildiğinden hükmünü ona göre verir ve bu bağlamda O’nun takdirinde

her hangi bir değişiklik olmaz. İkinci boyut itibariyle, yani şarta bağlı kader anlayışı dolayısıyla ise tedbir takdiri bozar, çünkü Allah takdirini kulun tutumlarıyla ilişkili olarak tayin eder, kul O’nun tabiata koyduğu kanunlarına riayet ettiğinde takdir olumlu, etme-diğinde takdir olumsuz olacağından, kulun tutum ve davranışları öne çıkar, ilahî takdir buna göre hüküm verir.

Biz insanları ilgilendiren “Şarta Bağlı Kader”dir. Bunun birçok yönü vardır. Burada temel nokta, insan olarak, inanan olarak görevlerimizi en iyi şekilde yerine getirmemiz, Allah’ın evrene koyduğu yasaları dikkate al-mamız, ayrıca daima güzel eylemlere yönelmemizdir. Biz, böyle bir tutum sergilediğimiz takdirde Allah lehimize takdirde bulunacak, olumsuz sonuç-lardan bizi koruyacaktır. Bütün bun-lara rağmen irademizi aşan olumsuz sonuçlarla karşılaşırsak bunu bir im-tihan vesile olarak görüp sabretme-miz gerekecektir. Nitekim Kur’an’ın ilgili ayetleri ve Peygamber’in hadis-lerinden anlıyoruz ki, biz bizim eksik-liğimizden kaynaklanmayan olumsuz gelişmeler söz konusu olduğunda, bunlar bizim günahlarımızın affına, Allah katında değerimizin yükselme-sine vesile olacaktır.

Buraya kadar işaret etmeye çalıştı-ğımız hususlar dolaylı olarak iş güvenliği açısından alınacak derslere ilişkin ip uçları vermekle birlikte, biraz daha açık olarak şunları kaydede-biliriz:

Herkesin çok iyi bildiği gibi, iş kazala-rının önemli bir kısmı dikkatsizlikten, tedbirsizlikten, iş ve güvenlik kuralla-rına uymamaktan kaynaklanmaktadır. Oysa evrendeki ilahî yasalar ve var-lıklar arasındaki sebep-sonuç ilişkisi azami dikkat ve tedbir içinde hareket etmemizi zorunlu kılar.Ateş yakar, su belli bir ısı derecesi-ne yükseldiği zaman kaynar, ıslak elle elektriğe temas akımın bedene geçmesine yol açar, dalgın olarak bir makinenin karşısına geçip yanlış düğmelere basmak ağır bedellere yol açabilir. Bunlar ilahi yasalardır. Dola-yısıyla her iş ortamında, o iş ortamının gerektirdiği yasalara/kurallara uymak zorunludur. Burada sergilenecek bir zaaf, ihmal veya kusur telafisi zor veya imkansız kayıplara neden olabilir. Bu tür olumsuz gelişmelerden başkası değil, bizzat kişi sorumlu olur. Bu bağ-lamda tevekkülden de söz edilemez. Zira tedbirin olmadığı yerde tevekkül yoktur, ya da olsa olsa söze varan, söz-de kalan bir tevekkül vardır ki bunun adı tevekkül değil, boş vermişliktir.

O halde hem Allah’ın hoşnutluğunu ka-zanan hem de güvenli bir iş ortamında çalışan kimse olabilmek için “tedbir-te-vekkül” ilkesini dikkate alarak yaşamak zorunda olduğumuzu unutmamalıyız.

?

Page 21: ÇESAM - ekoteknikisg.com · kaybetmek, zaman kazanmak şöyle dursun, çok çok hızlı hareket etme-si gerekli diye düşünüyorum. Her şeyden önce bakanlığın iş güvenliği

40

MAKALEdo

gram

acim

ehm

et@

gmai

l.com

Mehmet DoğramacıAraştırmacı Yazar

41

İslam’a Uygun Yaşam, Profesyonel İş Yaşamını İnşa Eder“İş Hayatı” denince hepimizin aklına ilk gelen nedir? İşimizi ne derece sevdiğimiz ya da iş orta-mında ne derece sevildiğimiz doğrusu ince bir tahlile muhtaç. İşimizi sevmekten ne anlıyoruz, gerçek sevginin prensipleri nelerdir, işte bunlar üzerine bir miktar kafa yoralım istiyorum.Sevgi, gerçek anlamda kendini bulabilmesi için ne ister?.. “İşimi Seviyorum” diyebilmek ne gibi sorumluluklar getirir, bunları birlikte düşünelim:

1- KUSUR GÖRMEMEK- ELEŞTİR-MEMEK: İşiniz ile aranızda bir bağ olmasını istiyorsanız, öncelikle işinizi olduğu gibi kabul etmelisiniz. Zaman zaman işinizi eleştiriyorsanız, işinizi istediğiniz kalıba dökmek istiyorsunuz demektir. Yapılması gerekeni yapmak yerine, kusur gördüğünüz, eleştirdiği-niz ve kendi ölçütleriniz doğrultusun-da yoğurmak istediğiniz işi yapmak profesyonellik içermez. Profesyonel iş yaşamı, eleştiriyi ve kusur görmeyi kabul etmez. İşinizin kusurlarında dahi güzellik görmeye çalışmak yeri-ne daha çok kusur aramayın. Edebiyatımızda şaşı gözlü sevgiliye “Şehlâ Bakışlım”, hafif aksayana da “Keklik Sekişlim” diye hitap edilir. Spastik- zihinsel- bedensel özürlü ço-cukları bir de annelerine sorun. Yav-rularında kusur görseler, herkesten daha çok bakım isteyen bu çocukları bir ömür taşıyabilirler miydi? Siz de işinizi emekliliğe kadar taşıyacaksanız kusur görmemelisiniz. İşinize bugün tekrar bakın. Kusur görüyor, size ters bir iş olduğunu düşünüyorsanız, işinizi yeniden gözden geçirin. 2- SORGULAMAMAK: Hesaba çek-tiğiniz biri, emriniz altında olmasını istediğiniz, yönetmek, hâkimiyet kur-mak istediğiniz biridir. Hâkimiyet ve yönetim edaları olan yerde resmiyet başlar. Resmiyetin olduğu yerde ise içtenlikten bahsetmek imkânsızdır. Sevgi, içtenlik ister.

Hira’da Risaleti açığa çıkan Hz. Mu-hammed (s.a.v) dini kimlere anlataca-ğını düşünürken, önce eşi Hz.Hatice (r.a) İslam’ı sorgulamadan kabul

etmiş, daha sonra sadık arkadaşı Ebubekir: “Sana inzal olanı anlat ba-kalım, nasıl bir şeymiş” dahi deme-den, sorgulamadan, “Sen diyorsan; güzeldir, tamamdır” diyerek şahadet etmiştir. Sadık olmak, bağlı olmak, sorgulamadan sevmek, kadınlarda Hz.Hatice, erkeklerde Hz.Ebubekir’in şahsında anıtlaşır.Gemileri geceleyin karadan Haliç’e indirme fikrini vezirlerine açan Sultan Fatih’i, vezirler Hocası Akşemseddin’e şikâyet ederler: “Seninki olmaya-cak şeyler emrediyor” dediklerinde Akşemseddin şöyle diyecektir: “O diyorsa yapacaksınız, yürüyün halat çekmeye gidiyoruz!..”Sorgulamamak; “Sen öyle diyorsan öyledir” diyebilmekle gerçekleşir.“O öyle diyorsa öyledir” diyebildiğiniz yöneticileriniz olsun ve sizin dediğinizi sorgulamadan yerine getirebilecek yönettikleriniz olsun. Bunun tek yolu da içtenlik ve sevgidir.

3- KÜSMEMEK: Profesyonel iş yaşa-mında dargınlık, kırgınlık kavram-larına yer olmamalıdır. Her kırgınlık kalpte yara açar. Ne kadar kurusa da dokunulduğunda bir gün tekrar kana-ma ihtimali yüksektir. Yarayı sarmak yerine hiç yara açmamak, bir taraf yaralasa dahi razı olup ses çıkarma-mak, uzun ömürlü bir sevgi için şart-tır. İnsanlığın önderi Hz.Muhammed (s.a.v)’in ne eşlerine, ne de sahabesi-ne karşı kırgın durduğu, surat ekşittiği bir dakikası bile olmamıştır. Sevmek, bütünleşmekse uzaklaşmak niye?..

4- MENFAAT BEKLEMEMEK- KAR-ŞILIKSIZ SEVMEK: Belli bir maaş

ya da belli bir kazanç karşılığında iş yaşamı sürüyor. Ancak buna rağmen içinde para olsun olmasın karşılık bekleyerek yapılan tüm işler alış- ve-rişe benzer. Oysa çalışmak ibadete benzetilerek yapılması gereken bir eylemdir. Çalışmanız, tüccar mantığı-na sığmayacak kadar yüce ve büyük bir kavramda olsun. Temeli menfaate dayanan tüm işler sahtedir. Bazı makam sahipleri ve zenginler, iyi günlerinde kendilerine her fırsatta yağ çekenlerin, etraflarında fır dönen-lerin, düştükleri gün ortalıkta gözük-meyişleri karşısında yıkıma uğramış-lardır. Bu doğal bir sonuçtur. Menfaat tükenmişse alış- veriş biter.“İş arkadaşım/yöneticim beni an-lamıyor” türünden serzenişler dahi menfaattir. Anlayış beklemek yerine onu anlamayı neden denemiyorsu-nuz? “Ben acaba onu ne kadar anla-yabiliyorum?” dediğiniz gün, onun da sizi anladığını fark edeceksiniz.Öğretmenlerin öğrencilerini, anne-ba-banın evladını, eşlerin birbirlerini sev-meleri iş arkadaşlarınızı sevmenize örnek olsun. Sevginin en saf halidir. Hz. Hatice’nin Hz. Muhammed’e(sav), Hz. Fatıma’nın Hz. Ali’ye sevgisi gibi.Sevgiyi yaratan Allah, kullarını karşılıksız sever ve karşılıksız verir. Karşılık istese hangi lütfunu ödemeye gücümüz yeterdi ki? Maddi çıkarlar sevginizin önüne geçmesin. 5-KIYASLAMAMAK: Profesyonel iş ilişkilerinin süreklilik sağlayabilmesi için çok fazla gündeme gelmeyen bir hususa da değinmek istiyorum. İş arkadaşınızı hiç kimse ile kıyas etmeyiniz. İş arkadaşınızın anneniz

gibi sizi düşünmesini, köleler gibi itaat etmelerini bekliyorsanız kıyaslayarak seviyorsunuz. Sevgi, kişiye özeldir. Siz özel bir kişiyi ona özel sevgi ile sevmelisiniz. Personellerinizden başkalarının personelleri gibi ya da Yöneticinizden başka yöneticiler gibi davranış istemek, onları kaybetmeye kapı aralamaktır. Unutmayınız ki, hiç-bir insan başkasının yerinde olamaz ve buna mecbur da değildir. İnsan hiçbir biçimde kıyas kabul etmez. Olanı olduğu gibi sevenler, kazançlı çıkmıştır.

Benzemez kimse sana tavrına hayran olayım / Bakışından süzülen işvene kurban olayım / Lütfüne ermek için söyle perişan olayım / Bakışından süzülen işvene kurban olayım

Müzeyyen Senar’ın şarkısında olduğu gibi “Benzemez kimse sana” diye-bilmişseniz başarıyı yakalamışsınız demektir. 6- ŞİKÂYET ETMEMEK: İş yaşamı, sadakatle bağlılığı ve sırdaş olmayı gerektirir. İş hayatında biriyle aranızda geçenleri üçüncü şahıslara anlatıyor, aktarıyorsanız kaybedersiniz. İş arka-daşınızı diğer arkadaşlarınıza kötüle-mek ya da yönetime şikâyet etmekte, sizin aranızda kalması gereken sorunlar diğer şahısların gündemle-rine oturmakta, sırlar ifşa olmakta ve yıkımlar peş peşe gelmektedir. Mah-keme koridorlarında boşanma sırası bekleyen eşlerin çoğunun geçimsizlik problemleri altında yatan esas unsur, sır tutamayışları, problemleri başka-larına havale etmeleridir. İş arka-daşınızı başkalarına şikâyet ettikçe, başkalarının aranıza girişi daha kolay hale gelir.İş yaşamı da birer basamaktır. Çıkılması gereken asıl zirve, Allah’ı sevmektir. Allah’la olan bağınızı iyi düşünün. Başınıza gelen tüm dert ve sıkıntılar Allah’tan gelmiş ise onla-rı kullara anlatmak, Allah’ı kullara şikâyet etmek değil midir? Anlatmak yerine o dertleri seccadede Yüce Sev-giliyle paylaşmak daha yerinde olmaz mı? “Derdimi seviyorum, çünkü onu bana Allah’ım verdi” diyebildiğiniz gün, ibadet anlayışınız da iş yaşamınız da yeni bir boyut kazanacak. 7- FEDAKÂRLIK: Fedakârlık iş yaşa-mında olmazsa olmazdır. Çalışmak bir

anlamda katlanmaktır. Katlanmak ise aslında öyle güzel bir lütuftur ki… Hz. Muhammed’i (sav) seven ilk Müslü-manların neler çektiğini biliyoruz. Yine Peygamberler Tarihi’ne baktığı-mızda en fazla fedakârlık yapanların Resul ve Nebiler olduğunu görürüz. Fedakârlık, sevgiyle ayrılmaz ikilidir. Fedakârlığınız nispetinde işiniz kıymet kazanır. Allah, müminlerden malları-nı, canlarını, sevdiklerini Allah yolunda feda etmelerini ister. Müminler, Rab-lerini sevdikleri için dünyada nefisle-rine prim vermeyenlerdir. Cennet ve cemalini her daim yaşamak için!

Allah’ı seviyorsanız, vaktinizden, uykunuzdan, zevklerinizden ve hatta çok sevdiğiniz kimselerden fedakârlık etmeniz gerekir. Bursa’da Kadılık gibi yüksek makamda iken ağır bir sınava tabi tutulan Aziz Mahmud Hüdâî (k.s) nefsine egemen olan makam tutku-sundan fedakârlık etmeseydi bugün gönüllere taht kurabilir miydi? Asırlar geçti, nice kadıların, valilerin, vezirle-rin isimleri unutuldu, nesilleri kesildi ama, Hüdâî Üsküdar’daki makamında hala dipdiri!.. Doksan yaşında surlar önüne gelen Halid b.Zeyd (Eyüp Sul-tan) acaba İstanbul halkına asırlarca Medine atmosferi solutmak için mi fedakârlık etti? 8- SINIRSIZ- HESAPSIZ VERİCİ OLMAK: İşini severek yapanların sözlüğünde “Hayır- Olmaz- Yapa-mam” kelimeleri olmamalıdır. İslam, Medine’ye intikal ettiğinde mallarını, bahçelerini, hurmalıklarını, evlerini Mekke’li kardeşleri ile paylaşanlar, birbirlerine mirasçı olmayı dahi kabul-lenmiş, daha sonra ilahi emirle buna gerek olmadığı bildirilmişti. Başta bilgi birikiminizi olmak üzere iş arkadaşla-rımız ile paylaşımı bilmeliyiz. Tebük Savaşı hazırlıkları sürer-ken Resulullah (s.a.v) sahabesine mallarını getirmelerini, harp ha-zırlıklarına katkıda bulunmalarını istedi. Hz.Ebubekir(r.a) malının tamamını getirdi. Rasülullah(s.a.v): ”Ya Ebubekir! Geride ailene, çocuk-larına ne bıraktın?” diye sorunca Ebubekir(r.a.):”Allah ve Resulü’nün sevgisini bıraktım” dedi. 9- SEVİLENE SEVGİYİ BELLİ ETMEK: Sevgi, mutlaka belli edilmeli, sevilene “Seni Seviyorum” denmelidir. Sahabe-nin zaman zaman Resulullah(s.a.v)’e

“Anam Babam sana feda olsun Ey Allah’ın Resulü, seni her şeyden çok seviyorum” itirafına karşılık Rasulul-lah (s.a.v) şöyle diyecektir: “Emziren bir annenin evladına olan sevgisin-den daha çok ben sizi seviyorum, ümmetimi seviyorum.”Sevgiyi açıklamak karşılıklı bir ihtiyaç gibidir. Bu, sevenler arasındaki bağı artırır. Sevgiyi belli etmek adına nice şiirler yazılmış, nice besteler ya-pılmıştır, değil mi? Allah, kullarına sevgisini Resul ve Nebilerin gönlün-den açıklarken, kullar ibadet halinde Allah’la konuşarak sevgilerini bildirir-ler. Bu yüzden işinizi ve iş arkadaşla-rınızı sevin ve gerektiğinde sevginizi dillendirin.

10- DÜRÜST- GÜVENİLİR- ŞEFFAF VE DOĞRU OLMAK: Belki en başa al-mamız gereken madde bu idi. Ayakta kalmak için dürüst olmak şarttır. “Se-viyorum” dedikten sonra güven zede-leyici hareketler, sevgi ağacına vuru-lan balta gibidir. Her şeyi ile sevilene açık olmalı, yalan söylememeli, şeffaf olunmalıdır. Her ne pahasına olursa olsun doğru söylenmelidir. Saklanan her şeyin günün birinde açığa çıkma ihtimalini unutmamak gerekir. İnsan, sırları ile yaşayan bir varlıktır. Sırlar üçüncü kişilerle değil ancak sadece ilgilisi ile paylaşılır. İlgilisinden gizlenen sırlar, günün birinde açığa çıktığında aradaki güvene darbe indi-recektir. Çalışma alanınızdaki güvene darbe indirecek sırlardan sakının.

Evet, Değerli Dostlar,

İş hayatında profesyonelliğin hüküm sürebilmesi için gerekli prensipleri 10 madde halinde incelemeye çalıştık. Aslında bu prensipler artarak uzar gider. Biz, en çok sevgiyi yaralamasın-dan korktuklarımıza öncelik verdik.

Sevgi, yürek ve emek ister. Kalp, sevmekle yorulmaz. Nefret, kin, öfke, hırs kalbe yüktür. Yüklendikçe hafiflenilen, verdikçe çoğalan, paylaşmakla azalmayan tek olgu, sevgidir.

Son sözü Sevgi Sultanı Hz. Mevlana’ya bırakalım:“Seviyoruz; işte hayatımızın güzelliği bu yüzden.”

Page 22: ÇESAM - ekoteknikisg.com · kaybetmek, zaman kazanmak şöyle dursun, çok çok hızlı hareket etme-si gerekli diye düşünüyorum. Her şeyden önce bakanlığın iş güvenliği

42 43

Reel Sektöre Barterla Ödeme Fırsatı Veriyor

Dr. M.Sırrı Şimşek: “Türk Barter, başlattığı uygulamayla reel sektörün borçlarını yeniden yapı-landırıp, ödeme gücü bulunan ancak finansal sıkıntısı olan firmalara özel projeler sunuyor.”

Türk Barter Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Sırrı Şimşek

Dr. Sırrı Şimşek, geliştirilen borç yapılandırma sistemi ile ekonomik krizdeki şirketlerin nakit sıkıntısı sorununa çözüm getirildiğini, borç yapılandırması ve alacak yönetiminde barter siste-mini kullanmak isteyen her şirkete özel projeler hazırlandığını ifade ediyor.

Şimşek, Türk Barter’ın Türkiye ekonomisinin ilk yarısında daralan ve nakit sıkışıklığı içinde bulunan iş dünyasına, başlattığı uygulamayla reel sektörün borçlarını yeniden yapılandırıldığını kaydediyor.

Bu yaklaşımla finansal açıdan yetersizliğe düşmüş, ancak mal veya hizmetle ödeme kabiliyeti olan şirketlerin Türk Barter ile

anlaşarak borçlarını alternatif ticaret ve finans sistemi barter ile ödeyebile-ceklerini vurgulayan Sırrı Şimşek, aynı şekilde alacağı olan şirketlerin nakit sıkıntısına düşmüş firmalardan alacak-larını barter sistemiyle karşılayabildikle-rini bildirildi.

Türk Barter Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Sırrı Şimşek, Barter yaklaşımında firma-nın mal veya hizmet sunmadan teminat vererek borç yapılandırma talebinde bulunabildiklerini belirtiyor.Türk Barter sisteminde, şirketlerin borç-ları hemen ödendiğinden şirketler ağır faiz yükünden kurtulabilecekler.Dr. Sırrı Şimşek, borç yapılandırma mo-delinin, ekonomik krizi güç birliği yaparak aşmaya karar veren 6 bine yakın Türk Barter firması ile yapılan ortak çalışmayla oluşturulduğu, bu sistemle Türk Barter’ın firmalara destek kredisi verip darboğaz-dan geçmelerini sağladığı vurgulayarak, dikkat çekici tespitlerde bulunuyor.

Barter Sistemi nedir?Barter sistemi, ekonomilerin vazge-çilmez değer birimi ve değişim aracı olarak ürettiği paranın kısmen de olsa yerini alabilecek, spekülasyonlardan etkilenmeyen, gerçek değerini üretimden alan bir finansman modelidir. Dünyada

özellikle de ABD’de 40 yıldan bu yana uygulanan barter sisteminin Türkiye’de ki geçmişi 18 yıla dayanır. Türk Barter ise 16 yıldır Barter sisteminin Türkiye’deki kurucusu ve güçlü bir teknolojik alt ya-pıya sahip, 1994 yılından bu yana IRTA’da Avrupa’dan sorumlu Yönetim Kurulu Üyesi’yim ve Barter Etik Komite Başkanı olarak bulunuyorum. Amacımız global çevrelerde barter (takas) sisteminin öne-mine ilişkin farkındalığı arttırmak.

Barter Kanunu çıkmalı mı? Ne gibi faydaları olacak?Güçlü finansal araçlar ile teknolojik alt yapıya, uluslararası sertifika ile bel-gelendirilmiş kuruculara, tecrübeli ve yetişmiş personele sahip olarak hizmet vermelidir. Oysa Türkiye’de yeni kurulan şirketlerin Barter Sistemini çok kolay işletebileceklerini düşünerek hiçbir altyapıya, yetişmiş personele ve finansal güce sahip olmadan üyelerine hizmet vaatlerinde bulundukları gözlemlen-mektedir. Barter sisteminin en önemli iş süreci, şirketlerin likidite sıkışıklığında barter modeli ile ihtiyaçlarını karşılama-larına aracı olmaktır. Bu süreçte alıcının özellikle kredilendirmesi söz konusu ol-duğunda, sistemin borç-alacak dengesi gözetilmelidir. Karşılıksız verilebilecek krediler, barter sistemine ileriye dönük olarak çok ciddi zararlar verecektir.

Stokları barterla nasıl eritebiliriz?Barter sistemi firmaların (ya da devlet)

nakit para karşılığında satabildiği de-ğerlerle ilgilenmez. barter şirketinin ilgi alanı atıl kapasite üzerinedir. Yani şirket-lerin stoklarında bulunan, girişimlerine karşın satamadığı mal ve hizmetlerle ilgileniyoruz. Bu durumda sisteme üye şirketler ellerindeki atıl kapasiteyi siste-me sunuyor, bu atıl kapasitenin meyda-na getirdiği maddi değer karşılığında da sistemde bulunan on binlerce üründen ihtiyaç duyduğu mal ve hizmeti nakit para ödemeksizin alabiliyor.

Ne gibi hizmetler sunuyorsunuz? Yeni projeleriniz nelerdir?Dev bir pazar imkânı sunuyoruz. Satışla-rı ve karı arttırıyoruz. Yüzde 100 tahsilât garantisi sağlıyoruz. Atıl kapasitenizi değerlendiriyoruz. Ücretsiz ve etkin rek-lam sağlıyoruz. Risklerinizi yok ediyoruz. Ekonomik krizlere çözüm sunar. Kısaca-sı Barter Sistemi, stoklara, durgunluğa, tahsilât risklerine ve güvensiz satışlara son verir.

Dünyanın diğer ülkelerinde durum nedir? Barter (takas) uluslararası ticarette ne kadar yaygın? Her sene Birleşik Devletler’de gerçek-leştirilen Uluslararası Karşılıklı Ticaret Birliği Toplantısı’na katılıyoruz, dünyanın her yerinden 45 temsilci bu toplantıya katılıyor. Temsil edilen ülkeler arasın-da Çin, Singapur, Güney Amerika, Yeni Zelanda, Fransa, Portekiz ve Amerika Birleşik Devletleri de var.

Page 23: ÇESAM - ekoteknikisg.com · kaybetmek, zaman kazanmak şöyle dursun, çok çok hızlı hareket etme-si gerekli diye düşünüyorum. Her şeyden önce bakanlığın iş güvenliği

MAKALE

Jüpiter Çalış Bakanı ileÖmer TezcanGenel Müdür Taurus Ankara

45

Jüpiter’de İSG ile ilgili çalışmalar oldukça uzun bir zamandır de-vam etmekte imiş.

Çalış Bakanlığı yetkilileri, çeşitli dönemlerde, İSG dü-zenlemelerini içeren yasalar ve yönetmelikler çıkarmışlar. 20 yıl önce çıkardıkları yasa ile de çok ağır müeyyideler koymuşlar. Bakanın ifadesine göre, bu yasanın çıkarılma-sından sonraki 4 yıl içerisinde yasaya aykırı davrandığı tespit edilen 125 civarında işveren ömür boyu hapis cezasına çarptırılmış.

Sayın bakanın bu ifadelerini duyunca, ülkemdeki yasalar aklıma geldi ve endişelenme-dim değil. Bu durumu farke-den Sayın Bakan, “Ne mutlu ki, şimdi artık böyle bir durum söz konusu değil, biz bu so-runu kökten çözdük” diyerek sözlerini şöyle sürdürdü: “Ça-lışma hayatı ile ilgili yasaları hazırlarken, işverenleri zor-layıcı, uzun, anlaşılması zor metinlerle yıllarımızı geçirdik. Bir türlü hedeflerimize tam olarak ulaşamadık. İşveren-

Jüpiter Çalış Bakanı ileGeçen ay bir iş görüşmesi için jupiter’de idim. Seyahatim sırasında, Jüpiter Çalış Bakanı ile gezegendeki İSG sorun ve çözümleri konusunda uzun bir sohbet olanağı buldum. Bu sohbette aldığım bazı notları sizlerle paylaşmak istiyorum:

leri çok ağır cezalarla ceza-landırdık. Kurduğumuz işçi mahkemeleri ile çok büyük cezalar verdik. İş hayatının gerçeklerinden uzak, işveren-leri yola getirdiğimizde sorun-ları çözebileceğimizi zannet-tik. Göreceli olarak, başarılar elde ettik. İSG’nin yalnızca sayılardan ibaret olmadığını anladığımızda siz dünyalıların deyimi ile birde baktılar ki bir arpa boyu yol almışız. Sonra bir üniversite ile 2 yıl süren ortak bir araştırma yürüttük. Soru şuydu: Neden Başarılı Olamıyorduk?

2 yılın sonunda çok kapsamlı hazırlanan ve bizleri şaşırtan bir raporla karşılaştık. Rapor-da özetle şu noktalara vurgu yapılıyordu:

1. Çalış Bakanlığı’nın yıllar boyunca çıkardığı yasalarla eş zamanlı olarak diğer bakan-lıkların da kendi konularında çıkardıkları yasalar içerik özetleri ile listelenmişti.

Bu yasaların ortak bir yanı vardı: “Ağır Ceza”

İçişleri Bakanlığı trafik ceza-larını çok arttırmış, kazalar ölümler azalmamıştı.

Çevre Bakanlığı çevreyi kir-letenleri hapse atacağını ilan etmiş, endüstri tesisleri arıt-ma tesislerini bile kurmamış idi.

Maliye Bakanlığı vergi kaçak-çılığı ile mücadelede rekor cezalar ilan etmiş, bir türlü ekonomiyi kayıt altına alama-mış.

Kültür Bakanlığı tarihi eser-leri korumak için yasa üstüne yasa çıkarmış, ama bir türlü başarılı olamamıştı.

2. Çıkarılan yasa ve yönet-melikler tarafların tümünün sorumluluklarını tanımlamı-yor ve çoğu kez “Vur Abalıya” mantığı ile hazırlanıyordu.

3. Jüpiter genel eğitim düze-yi ve yaşam şartları dikkate alınmadan ve hatta bunun farkında olmayanların kale-me aldığı uygulama olanağı olamayan ya da uygulama

olanağı olmadığı biline biline yasalar çıkarılmıştı.

4. Çalışanların katılımcı ol-madığı çözümlerin arkasına takılıp seneler kaybedilmişti.

Daha Neler Neler?

Şöyle devam etti Sayın Jüpiter Çalış Bakanı: “Ömer Bey, İSG konusunun ülkenin diğer ko-nularından hiçbir farkı olma-dığını anladık. Daha önemlisi, hangi zorlayıcı şartı getirirsek getirelim tarafların tümünün bilinçli olarak kabul ettiği ve uygulama gönüllülüğünü gösterdiği yasaların gerekli olduğunu anladık. Buradan hareketle, gerçek çözümün Jüpiterde tüm ilgililerin eği-timi ile tüm sorunlarla baş edebileceğimizi anladık. Çalı-şanlarımızı çok erken yaşlar-da eğitmeye başladık. İşve-renlerimizin İSG konusunda alacağı her tedbirin yanında olduk. Vergi iadeleri ile onları destekledik. İşverenlerin ele-manlarını eğittik. Tüm bakan-lıkların katılımı ile 15 yıllık bir eğitim programı hazırladık.

Tüm birimler, Yaşanılabilir Bir Jüpiter İçin elele verdi. Tüm kaynaklarımızla insanımızı eğitmeğe hasrettik. Sonunda başardık.

• Eğitimli insanımız daha sağ-lıklı olduğu için sağlık gider-lerimiz azaldı. • Eğitimli insanımız trafikte daha dikkatli oldu, kazalar ölümler azaldı.• Eğitimli insanımız verginin ne anlama geldiğini bildiği için vergi gelirleri arttı.• Ve nihayet eğitimli işçimiz ve işverenimiz el ele vererek İSG’nin gereklerini herhangi bir zorlama olmadan uygular oldular.

…………….

Sayın Bakan’a teşekkür edip beni dünyaya getirecek uzay aracına bindim, dünya-ya dönüş yoluna koyuldum. Bakanın anlattıklarından çok etkilenmiştim. Yorgunluktan uyuyakalmışım. Rüya görme-ye başladım:

“Yıllar öncesindeyim. Bir pazar günü... Haftanın yor-

gunluğunun ardından sabah gazetelerini okuyorum. Kızım Zeynep henüz 8 yaşlarında… Gazeteye daldığım bir sırada kızım yanıma gelerek kendisi-ni çocuk parkına götüreceği-me söz verdiğimi hatırlatıyor. Üzerinde dünya haritası olan bir gazete ekini 10-15 parçaya ayırarak: “Kızım, bu haritayı yeniden düzelt, seni hemen parka götüreyim” diyorum.

Parça parça gazeteyi alıp yan odaya gidiyor. Ben en az yarım saat kazandım derken, 5 dakika sonra kızım gazete-deki haritayı tam ve çok güzel bantlamış olarak getiriyor. Çok şaşırıyor, bunu nasıl ba-şardığını soruyorum.

“Gazete sayfasının arkasında bir insan resmi vardı. Sayfanın arkasındaki insanı düzelttim. Dünya kendiliğinden düzeldi” diyor.

Uyandım!İnsanı düzelttim, dünya düzel-di. Ne güzel bir sözdü. Uyan-dım. “Ne’yi zaten biliyordum, Nasıl’ı bu yolculukta anladım”

Çok Özel SöyleşiÇok Özel Söyleşi

44

Page 24: ÇESAM - ekoteknikisg.com · kaybetmek, zaman kazanmak şöyle dursun, çok çok hızlı hareket etme-si gerekli diye düşünüyorum. Her şeyden önce bakanlığın iş güvenliği

46

MAKALE Hüseyin GELMEZE.Çevre Yönetimi Gen.Md.Yrd.ÇESAM Çevre Danışmanlık FirmasıGenel Koordinatör

Yapılan çalışmalar göstermiş-tir ki, alınacak basit önlem-lerle bile üretim sürecinde faydalı bir ürüne dönüşeme-

den atık haline gelen hammaddelerin daha etkin kullanımı sağlanabilmek-te, kayıplar önlenebilmekte ve atık üretimi azalabilmektedir. Günümüzde, ürünlerin maddesel içeriklerinin azal-tılması, üretim için kullanılan ham-maddelerin çevreye daha az zararlı olanlar ile ikame edilmesi, üretim ve kullanım sürecinde gerekli olan su ve enerji ihtiyaçlarının düşürülmesi gibi yaklaşımlar hızla artmaktadır.

Avrupa Komisyonu tarafından 1996 yılında, Avrupa Birliği IPPC (Entegre Kirlilik Önleme ve Kontrolü) Direktifi yayınlanmıştır. Bu direktifin amacı sanayi faaliyetlerinden kaynaklana-bilecek çevre kirliliğinin entegre bir yaklaşımla önlenmesi ve kontrolünün

Atık yönetiminin temel hedefi olan atık oluşumunun önlenmesi ve atık minimizasyonunu, atık üretiminin önlenmesi veya azaltılması, üretilen atığın kalitesinin arttırılması, zarar-larının azaltılması, geri dönüşümün, yeniden kullanımın ve geri kazanımın özendirilmesi şeklinde tanımlayabiliriz. “Toplam Kaynak Koruması” olarak da adlandırabileceğimiz, ürünlerin, hammaddenin ve enerjinin sorumlu ve dikkatli kullanımı, atık ön-leme ve azaltmada uygulanabilecek temel prensiplerdir

Atık Oluşumunun Önlenmesi ve

Atık Minimizasyonu

sağlanmasıdır. Avrupa Birliği adaylık sürecinde olan ülkemiz de, bu direkti-fe dayanarak 14 Aralık 2011 tarihinde “Tekstil Sektöründe Entegre Kirlilik Önleme ve Kontrol Tebliği”ni yayınla-mıştır. Gerek AB Direktifinin, gerekse tebliğin uygulanması, atık önleme ve atık minimizasyonu çalışmalarını zorunlu hale getirmektedir. Atık önleme, atıkların hem miktarının hem de tehlikelilik seviyelerinin azal-tılmasını kapsar. Atıkların oluşumu-nun önlenmesi, hem enerji kaynak-larının ve hem de doğal kaynakların israfının önüne geçilmesinde en etkili yol olup, çevrenin korunmasında ve doğal kaynakların sürdürülebilir kullanımında temel bir faktördür. Bu nedenle atık önleme ya da atık minimizasyonu, başta Çevre Kanunu olmak üzere atık yönetimine dair tüm düzenlemelerde birincil öncelik

olarak belirlenmiştir. Ancak mevzuatta en öncelikli politika olarak ifade edilme-sine rağmen, atık önlemenin hangi araç ve yöntemlerle sağlanması gerek-tiği açık olarak ortaya konulmuş değildir. Yönet-meliklerde ağırlık atık bertaraf po-litikalarına verilmiş, hatta ÇED Yönet-meliği kapsamı dışında olan bazı tesisler ünite içi atık geri dönüşü-mü yapmak sure-tiyle atık azatlımı

işlemi gerçekleştirdiğinde ÇED kap-samına dâhil edilmek suretiyle atık minimizasyonu çalışmaları sekteye uğratılmıştır.

Atık azaltımı çoğu kez üretim süreç-lerinde küçük maliyetlerle gerçek-leştirilen değişikliklerle sağlanabilir. Örneğin solvent bazlı maddeler yerine üretim sürecinde su bazlı ürünlerin kullanılması, üretilen atıkların hem miktarının hem de tehlikelilik düze-yinin azalması anlamına gelmektedir. Ancak burada dikkat edilmesi gere-ken husus, yapılan materyal değişi-minin toplam atık miktarı üzerindeki etkisidir. Solvent bazlı ürünlerin su bazlılarla değişimi işletmenin atık su hacmini ve konsantrasyonunu arttıra-bilir. Bu olay da atık su arıtma tesisini etkiler, deşarj limitlerinin aşılmasına neden olur ve belki de atık su arıtma çamurunun artmasına yol açar. Bu nedenle bir değişiklik yapılmadan önce, tüm deşarjlar üzerindeki etkisi

değerlendirilmelidir.

Hammaddelerin, ara ürünlerin, son ürünlerin ve bunlarla bağlantılı atık oluşumunun doğru kontrolü önemli bir atık azaltım tekniğidir. Birçok du-rumda atık, kullanma süresi geçmiş hammaddeler, kirlenmiş ya da gerek-siz hammaddeler, dökülme sonucu oluşan kalıntılar, zarar görmüş son ürünler olmaktadır. Doğru envanter ve doğru materyal yönetimi ile fazla hammadde alımının önüne geçilebilir ve üretim prosesinde dökülmeler, sızıntılar ve kirlenmeler önlenebilir.

En somut atık önleme uygulamaların-dan biri, kullanımı sonucu atık olması kaçınılmaz olan ancak geri kazanıla-bilir malzemelerden yapılan ambalaj-larla ilgili atık önleme çalışmalardır. Yapılan çalışmalarla cam kola şişeleri yüzde 17, yarım litrelik pet şişeler yüzde 53, alüminyum içecek kutuları yüzde 32, çelik konserve kutuları ise

yüzde 25 ağırlıkça azaltılmıştır.

Kamuoyu ve tüketici bilincinin gelişti-rilmesi de atık önleme politikalarının başarısında hayati öneme sahiptir. Endüstriyel sektörlerde olduğu kadar hizmet, ulaşım ve tarım sektörlerinde ve hatta günlük hayatta evde uygula-nacak basit önlemlerle atık önleme ve atık minimizasyonu konusunda küçümsenemeyecek sonuçlar almak mümkündür.

Atık önleme ve atık minimizasyonu konusunda her kesimin ve herkesin üzerine düşeni yapması, devletin çev-re dostu teknolojileri teşvik etmesi, üreticinin temiz ve mümkün olduğun-ca atıksız ve/veya az atıklı prosesleri tercih etmesi, tüketicilerin hem ürün tercihinde çevre dostu ürünlere önce-lik vermesi, hem de bilinçli tüketimle atık minimizasyonuna katkı sağla-ması, gelecek nesillere saygının bir gereğidir.

atık üretimi azalabilir

En somut atık önleme uygulamalarından biri, kullanımı sonucu atık olması kaçınılmaz olan ancak geri kazanılabilir malzemelerden ya-pılan ambalajlarla ilgili atık önleme çalışma-lardır. Yapılan çalışmalarla cam kola şişeleri yüzde 17, yarım litrelik pet şişeler yüzde 53, alüminyum içecek kutuları yüzde 32, çelik konserve kutuları ise yüzde 25 ağırlıkça azaltılmıştır.

!

Page 25: ÇESAM - ekoteknikisg.com · kaybetmek, zaman kazanmak şöyle dursun, çok çok hızlı hareket etme-si gerekli diye düşünüyorum. Her şeyden önce bakanlığın iş güvenliği

48

MAKALE Uz. Dr. Mehmet ERGİNEkoteknik İSGKlinik Mikrobiyoloji Uzmanı

ERİŞKİNLERDE AŞILAMAnın Toplum Sağlığındaki Önemi

Ülkemizde aşılama çocukluk çağı uygulaması ve çocuk hekimliğinin alanı olarak bi-linmektedir. Ancak erişkinler için aşı uygulamasının yetersiz olduğu gözlenmektedir. Hâlbuki son yıllarda önemli sayıda erişkin bireylerin aşı ile önlenebilecek enfeksiyonlar nedeniyle ciddi sağlık sorunlarıyla karşılaşmakta ve kaybedilebilmektedir.

Kronik hastalıkların oluştur-dukları hastalık problemleri ve kaybedilme olayları, eriş-kinlerin aşılamasının önemini

ortaya koyması açısından önem arz etmektedir. Aşılar, enfeksiyon hastalıklarını önler ve toplum sağlığı için anahtardır. Aşılar, öncelik olarak uygulandıkları bireyleri mikrobik hastalıklardan korur ve aşının koru-duğu bu aşılı bireyler, hastalığa sebep olan mikroorganizmaları toplumdaki diğer bireylere taşıyamayacağı için böylece aşılanmamış bireylere de enfeksiyonun bulaşması engellenir ve diğer bireyler de korunmuş olurlar. Bu durum toplumsal bağışıklık olarak adlandırılmaktadır.

Toplumda bağışıklık düzeyi yüksel-dikçe, bağışıklık kazanılan bulaşıcı hastalıkların, o toplumda salgın yapabilme güçleri azalmış olur. En-feksiyon hastalıklarının sebep olduğu bireysel hasar ve maliyetin yanı sıra, kısa sürede büyük kitlelere ulaşarak salgınlar yapması sonucunda oluştur-duğu zararlar çok büyük olmaktadır. Sağlık hizmeti verenler, bireyler finans kaynakları ve korumaya çalışanlar için, enfeksiyon oluşmasını önlemek, her zaman tedavi etmekten çok daha kolay ve anlamlıdır. Ortama elli yıl önce yaşamın bir parçası olan ve ölümlere yol açan mikrobik hastalık-lar, şimdi önlenebilmekte ve eradike edildiği gözlenmektedir.Böylece erişkinlerde aşılamanın ya-pılmasında görülen başlıca sorunlar, çocuklar için uygulanan aşı takviminin olmasına rağmen, erişkinler için böy-

49

Aşıların sağladığı en büyük yarar, toplum sağlığının devam ettirilmesi ve bulaşıcı tüm hastalıkların önlenmesidir.

Erişkin aşılmada, bilgi eksik-liği, yan etkiler konusundaki endişeler, aşı bedelinin sosyal güvenlik kurumları tarafından karşılanamıyor olması gibi faktörler de bu konudaki uygu-lamanın yetersiz kalmasında rol oynamaktadır.

İş sağlığı ve güvenliği açı-sından işyeri aşılama çalış-malarının da önemli olduğu ve işyerinde erişkin aşılama kapsamında, işyerinin faali-yet alanı, işyeri çalışma ortamı, çalışanların yaş ve sağlık durumu, çevre-sel faktörler ve karşılaşmakta oldukları diğer riskler değer-lendirilerek aşılama progra-mının yapılması gerekmektedir.

le bir takvimin olmaması ve aşılama uygulama zamanlarının ve endikas-yonlarının bilinmemesi, çocukluk döneminde yapılan difteri-tetanos gibi daha sonra tekrar rapel aşıları-nın uygun zamanda yapılamamasıdır. Erişkin aşılmada, bilgi eksikliği, yan etkiler konusundaki endişeler, aşı bedelinin sosyal güvenlik kurumları tarafından karşılanamıyor olması gibi faktörler de bu konudaki uygulamanın yetersiz kalmasında rol oynamaktadır.Aşı ile önlenebilen hastalıkların neden olduğu büyük maliyet harcamalarının yanı sıra, toplum ve bireylerin sağlığı yönünden faydası dikkate alınırsa eriş-kin aşılama programının önemi üze-rinde durulması gerekmektedir. Genel olarak bir erişkinin tetanos-difteri ve daha ileri yaşlarda daha ağır tablo ile seyredebilen, kızamık-kızamıkçık-ka-bakulak, hepatit-B, hepatit-A, influen-za hastalıkları için bağışıklığı olması gereklidir. Kişi toplumda bu aşıların uygulamaya başladığı yıllardan önce doğmuşsa doğal yoldan enfeksiyon geçirmiş immun değilse, bu hastalık-lara karşı duyarlıdır.

Neden Aşılama?

Çünkü aşılama ile hastalığın kontrolü-bireysel korunma-toplumsal korunma ve hastalığın endikasyonu sağlan-maktadır. Anlaşıldığı üzere, aşılama programları hastalığın kontrolü için gerçekçi bir hedeftir. Toplum bağışık-lığının devamının sağlanması da çok önem arz etmektedir, çünkü progra-mın uygulamasındaki aksamalar ve aşağıdaki etmenler nedeniyle bağışık-lık seviyesi düşmektedir.

A-Toplumda aşı olmayan bireylerin sayıca artması, duyarlılığın artması,B-Yeni doğumlar ve aşılama uygula-masında eksiklikler,C-Göçlerin yoğunluğu,D-Beslenme bozukluğu, dengesiz beslenme,E-Gelişen ağır toplumsal problemler,F-Hastalığa sebep olan mikroorganiz-maların patojenitesindeki değişimler,G-Hastalar ve toplumda hasta olma-dan etkeni taşıyan (portör) kişilerin olması,H- Hastalık etkeni taşıyan hayvanların olması,gibi toplum bağışıklık düzeyini olum-suz yönde etkileyen yukarıdaki etken-lerle karşılaşan toplumların bağışıklık düzeyleri düşer ve böyle durumdaki toplumlarda gelişen bulaşıcı hasta-lıkların salgın oluşturma olasılıkları yüksek olur.

Ayrıca iş sağlığı ve güvenliği açısın-dan işyeri aşılama çalışmalarının da önemli olduğu ve işyerinde erişkin aşılama kapsamında, işyerinin faaliyet alanı, işyeri çalışma ortamı, çalışan-ların yaş ve sağlık durumu, çevresel faktörler ve karşılaşmakta oldukları diğer riskler değerlendirilerek aşıla-ma programının yapılması gerekmek-tedir. Bütün iş kollarında olduğu gibi özellikle gıda sektörü çalışanlarında, erişkin aşılama yapılması toplum sağ-lığı açısından önem arz etmektedir. İşyerlerinde bulaşıcı hastalıklardan korunmak için aşılamanın işyeri he-kimlerinin görevlerinden biri olduğu ve yapabilir denilmektedir. İşyerlerin-deki erişkin aşılamasında diğer bir sorun maliyettir.

Ülkemizde henüz kabul edilebilir aşılama programı olmadığı için, Amerikan hastalık kontrol merkezi (CDC), ve bağışıkla-ma deneme komitesi (ACİP) önerileri referans olarak alınmaktadır.

Böylece bulaşıcı hastalıkları kontrol altına almak, yüksek oranda aşılama ile olmaktadır. Çünkü ortamda dolaşan virüs ve bakteriler az sayıda oldukları zannedilse de hala ortamda dolaşmak-tadırlar. Eğer biz dikkatimizi bir an bile

gevşetirsek, hastalık tüm güç ile geri dönebilir. Örneğin Tetanos bakterisi toprakta ve hayvanların gastrointesti-nal sisteminde daima var olup yaşa-mını sürdürdüğü için bu bakteri ile her an karşılaşma riski vardır. Bu nedenle,

aşılama gerekliliği görülmektedir.

Sonuç olarak ülkemizde erişkin aşıla-ması için gereken çalışmalar yoktur. Ulusal erişkin aşılma programının yapılması, bu doğrultuda olumlu adımların atılması gerekmektedir. Sağlık otoritelerinin bu konuda çalış-malar yapabileceği düşüncesiyle, iş-yeri hekimlerinin eğitimleri bu konuda güncellenerek, aşıların temin edilme-si güvencesi ile erişkinlerin aşılanma programında görev alabilirler.

Yaş ≥65Aşı yaşInfluenza

Her 10 yılda 1 Td rapeli -1 yaşından

küçükyenidoğanlatemas var ise

Tdab3 doz 3 doz

(kadınlarve erkekler için)

(erkekler için)

VarisellaZosterKızamık, Kızamıkçık, Kabakulak (KKK)Pnömokok (Polisakkarit)Hepatit AHepatit BMeningokok (KMA4)

1 veya 2 doz

2 doz3 doz

1 veya daha fazla doz

Human Papillomavirus (HPV)

2 doz1 doz

1 veya 2 doz 1 doz

Her yıl 1 dozTetanoz, azaltılmış Difteri, azaltılmış Boğmaca (Td, Tdap)

Yaşam boyunca 10 yılda 1 Td,

bu dozlardan bir tanesinde Tdap uygulanmalıdır

ACIP 2012 Erişkin aşılama şeması  1 

19-21 yaş 22-26 yaş 27-49 yaş 50-59 yaş 60-64 yaş

Açıklama:Önceden bağışıklanmamış ve bu yaş grubunda olan tüm bireyler (Aşı kartının olmaması veya önceden enfekte olduğuna dair kanıt olmayan)Başka bir risk faktörü varsa (medikal, mesleki, yaşam tarzı, diğer endikasyonlar)Öneri yok

1 MMWR February 10, 2012 / 61 (05):1-4.

Page 26: ÇESAM - ekoteknikisg.com · kaybetmek, zaman kazanmak şöyle dursun, çok çok hızlı hareket etme-si gerekli diye düşünüyorum. Her şeyden önce bakanlığın iş güvenliği

50 51

Ekoteknik Mikrobiyoloji Laboratuvarı’na Gelen Portörlerde Bulunan Hepatit Sıklığı

Hepatit-B ve hepatit-C’nin esas olarak kan yoluyla ve cinsel yolla bulaştığı bilin-mekle birlikte, vücudun deri

bütünlüğünün fiziksel nedenlerle bozulduğu durumlarda, dışkı, ter, idrar, tükürük, anne sütü, sperm vs. gibi diğer vücut sıvılarının mukozaya temasıyla bulaşabilir, bu bulaşma oranı düşük de olsa, ihtimal her daim vardır. Diğer önemli bir bulaşma yolu, birlikte yaşam şeklinde ve aile içi olarak horizontal bulaşma hepatit-B (hepatitler) için önemli bir durum ola-rak görülmesi gereklidir. Ayrıca jilet,

tırnak makası, ustura gibi kesici delici aletlerin ve diğer ortak kullanılan iş aletlerinin ortak kullanımıyla temas sonucu (deri bütünlüğünün bozuk olduğu durumlarda) bulaşma düşük de olsa ihtimal dahilindedir.

Hepatit virüsü oda ısısında yüzey-lerde, en az ortalama bir hafta canlı kalabilmekte, bulaşma kontamine yüzeylere temas ile de olabilmekte-dir. Laboratuarımıza, gıda sektörü ve temizlik gibi diğer yiyecek sektö-rü çalışanları ve ilgili iş alanlarına müracaat eden ortama 18-65 yaş

Daha çok kan ve cinsel yolla bulaşan, önemli sağlık problemlerine sebep olabilecek hepatit-B ve hepatit-C ‘nin toplumdaki yaygınlığının önlenmesi ve tedbirlerinin artırılma-sı oldukça önemlidir. Tüm dünyada yaygın olarak görülen hepatit-B virüs (HBV) enfek-siyonu yaklaşık olarak 400-500 milyon taşıyıcı (portör) ile önemli bir halk sağlığı sorunu olduğu görülmektedir.

arası erkek ve bayan kişilerden alınan serum örneklerinde, Hepatit B surface antigen Rapid test.(BİO-MİC) ile çalışma yapılarak, pozitif bulunan serum örnekleri (uygun saklama koşullarında) ,anlaşmalı olduğumuz laboratuarda, Roche HBS-Ag II kiti ve COBAS Analytic E170 eclia ile testler tekrar edilerek sonuçlar kaydedilmiş-tir. Toplam olarak her iki cinste (18 bin 384 kişi) total 196 HBS-Ag pozitif (yüzde 1,1), anti-HCV (3 bin 614 kişi) ,total 5 adet pozitif (yüzde 0,11) değer tespit edilmiştir. Bu bulgular aşağıda-ki çizelgede gösterilmektedir:

HBS Ag Pozitif

HCV Ag Pozitif

Test Edilen Toplam Kişi

Erkeklerde Toplam Pozitif

Kadınlarda Toplam Pozitif

Toplam Pozitif Sayısı

Pozitif Yüzde Oranı

(16.518E+1.866K)=18.384

( 3.009E +605K)=3.614

175

4

21

1

196

5

Yüzde 1.1

Yüzde 0.12

Görüldüğü üzere, hepatitlerin toplu-mun her kesiminde önemli bir sağlık sorunu olduğu gözlenmektedir. Gıda ve yiyecek sektörü çalışanlarında bu-lunan değerler, bu konuda tarama ve eğitim faaliyetlerinin önemini ortaya çıkarmaktadır. HBS Ag pozitif portör-lerin, çevrelerindeki sağlıklı kişilere virüsü bulaştırabileceklerini ve çok yönlü az veya çok bulaşma yollarının olması nedeniyle koruyucu önlemlerin uygulamadaki zorluğu görülmektedir. Toplu çalışma alanı olarak görülen

gıda –yiyecek v.s sektörü gibi değişik işyerleri görevlilerinin temizlik-hijye-nite ve dış görünüm kontrollerinin ya-pılması ve diğer boğaz-nazal ve gaita gibi örneklerde bakteriyolojik kontrol-lerin ve hepatitlerin belirlenerek ge-rekli korunma eğitimlerinin verilmesi toplum sağlığına katkı sağlayacaktır. Gıdalara bakteri-parazit ve virüsler, üretim-işleme-hazırlama-paketle-me ve dağıtım safhalarında bulaşma olduğu için, bu sektörde çalışanlar, bu mikroorganizmaların bulaşmasında

rol oynayabilirler. Sonuç olarak, bu sektör çalışanları, üretilen gıda ve çalışma ortamlarındaki nesnelere do-kunmadan önce ve sonrası el yıkama alışkanlığını kazanması, eldiven giyil-mesi, tüm gıda maddeleriyle kullanı-lan malzemenin kontamine olmasının önlenmesinde önemlidir. Böylece hepatitler ve tüm mikroorganizmaların bulaşabilirliğinin önlenebilmesi için en önemli unsur, çalışanların eğitimi ve hijyen ve sanitasyon kurallarına uyumlarının sağlanmasıdır.

Ülkemizde de yaklaşık olarak 5-7 milyon oranında (HBV) taşıyıcı bulunmaktadır. Ortalama taşıyıcılık oranı toplumun değişik kesimlerinde, yüzde 2-10 olarak görüldüğü yayınlarda belirtilmektedir. Hepatit-C oranının, hepatit-B ye göre düşük oranda olduğu bilinmektedir. Yine ortalama olarak HCV ‘nin taşıyıcılık oranı yüzde 0.5-1 olarak belirtilmektedir.

C

M

Y

CM

MY

CY

CMY

K

3M_Is_Guvenligi_ilan_210x285mm.pdf 1 01.04.2013 17:13

Page 27: ÇESAM - ekoteknikisg.com · kaybetmek, zaman kazanmak şöyle dursun, çok çok hızlı hareket etme-si gerekli diye düşünüyorum. Her şeyden önce bakanlığın iş güvenliği

52

ÖRNEKYARGITAY

KARARI

T.C.YARGITAY

21. HUKUK DAİRESİ

Mardin’in bir kö-yünde Milli Eğitim Bakanlığı’nın okul ve lojman inşaatında

çalışan iki kardeş, soğuktan üşüyünce el arabasında yak-tıkları ateşle ısınmak istedi. Sabaha karşı sızan karbon-monoksit nedeniyle iki kardeş zehirlenerek hayatını kaybet-ti. İki kardeşin aileleri Milli Eğitim Bakanlığı’na ayrı ayrı maddi ve manevi tazminat davası açtı.

İŞ GÜVENLİĞİ YOK

İşçi Mehmet Selim Oğuz’un ailesinin Ankara 9. İş Mahkemesi’ne verdiği dilek-çede, Mardin’de yaptırılan köy okulu ve lojman inşaa-tında çalışan iki kardeşin, olay gecesi barınacak başka yerleri olmadığı için inşaatta kaldıkları, ısınmak için el ara-basında ateş yaktıkları, gece uykuya daldıklarında ateşten çıkan karbonmonoksit gazın-

Mahkeme, köy okulu inşaatında el arabasında yaktığı ateşle ısınmaya çalışır-ken zehirlenip ölen işçinin ailesine 1 milyon 343 bin lira tazminat ödenme-sine hükmetti ve manevi tazminat ödemeye mahkum etti. Karar, Yargıtay 21. Hukuk Dairesi’nce oybirliği ile onanarak kesinleşti.

dan zehirlenerek yaşamlarını yitirdikleri belirtildi. Dilekçe-de, işverenin gerekli teçhizatı sağlayamamış olması ve iş güvenliğine aykırı davrandı-ğından kusurlu olduğu öne sürülerek, hayatını kaybeden işçinin geride kalan ailesinin, maddi ve manevi zararlarının karşılanması talep edildi.

BİLİRKİŞİ KUSURLU BULDU

Bakanlık avukatları, olayda kendi kusurları olmadığını, okulun Valilik tarafından yapıldığını, bu nedenle davanın reddini istedi. Teftiş ve bilirkişi rapor-ları olayın, “iş kazası” olduğunu ortaya koydu. Bilirki-şi raporunda, işverenin, işçilerin kaldığı lojmanda ısınma için gerek-li şartları sağlayamadığını, gerekli denetimleri yapmayan ve önlemleri almayan Milli

Eğitim Bakanlığı ile işçileri eğitmeyen müteahhit Hayret-tin Aslan’ın sorumluluklarının bulunduğunu belirtti.

İşçi Mehmet Selim Oğuz’un ailesinin açtığı dava Türk hukuk tarihine, insan ha-yatına biçilen en yüksek miktarlardan biri olarak geçerken aynı olayda hayatını kaybeden Casım Oğuz’un başka bir mahkemede devam eden davası sürüyor.

YARGITAY ONADI

Ankara 9. İş Mahkemesi Haki-mi Ayşim Sema Aktan, eşine ender rastlanan bir karara imza attı. Mahkeme, Bakanlı-ğı, “tarafların olaydan duydu-ğu üzüntü ve elem derecesi, paranın alım gücü, ekonomik sosyal durumlar, ölen sigor-talının yaşı, akrabalık du-rumları ve kusur oranlarını göz önünde bulundurarak” 6 yıllık yasal faiziyle birlikte toplam 1 milyon 343 bin lira maddi ve manevi tazminat ödemeye mahkum etti.

Karar, Yargıtay 21. Hukuk Dairesi’nce oybirliği ile ona-narak kesinleşti. Türk hukuk tarihine; insan hayatına biçi-len en yüksek miktarlardan

Üşüme Çocuk!Üşüdün mü Yandın demek, Yandın mı Öldün demek...

Bir inşaat köşesinde ölü bulunup,

Tabutlara kondun demek!

biri olarak geçti. Aynı olayda hayatını kaybeden Casım Oğuz’un başka bir mahkeme-de devam eden davası sürü-yor.

SADECE OĞUZ AİLESİ İÇİN DEĞİL, TÜM İNSANLIK İÇİN

ÖNEMLİ BİR KARAR

Oğuz Ailesi’nin avukatı Ayhan Özcan: “Bu karar hem hukuk adına, hem de insanlığa ve-rilen değer adına çok önem-li bir karar. Güneydoğu’da ücra bir köyde yaşayan aile ve evlerinin direkleri olarak gördükleri eşlerini kaybet-melerinin acısını bir nebze de olsun hafifletmesi açısından adaletin tecelli etmesi bizi de çok mutlu etti” dedi. Mehmet Selim Oğuz’un eşi Perişan

Oğuz, çocukları Mehmet, Elif, Müslüme, Abdulmelik, Sevgi, İsmail 6 yıldır zorluklarla sür-dürmeye çalıştıkları yaşama bu parayla yeniden başlaya-cak.” dedi.

Hiçbir miktar giden eşin / babanın yerini tutmamaz mu-hakkak. Ancak bu rekor ceza ile bundan sonrasında “insan için” iş güvenliği önlemi al-mayan işverenin, bundan son-ra en azından 1 milyon 343 bin lira ödeyip işyerinin ka-patılmasına mani olmak için iş güvenliği önlemi almasına faydası olur diye umuluyor. Bu dava çok net bir şekilde göstermiştir ki, önlemek öde-mekten ucuzdur. İş Güvenliği önlemleri almayan işletmenin ayakta durma şansı yoktur.

Page 28: ÇESAM - ekoteknikisg.com · kaybetmek, zaman kazanmak şöyle dursun, çok çok hızlı hareket etme-si gerekli diye düşünüyorum. Her şeyden önce bakanlığın iş güvenliği

DRAEGER MAKALE Baş

Koruyucu BaretlerBaretler endüstride, başa bir cismin düşmesi, çarpması, başın bir yere çarpması veya başın bir iletkene temas etmesini önlemek amacıyla kullanılmaktadır. Kullanım amacına göre belirlenmiş olan EN Standardını karşılayacak şekilde üretilen ve seçilen baret gövde materyali, gövde içeri-sinde yer alan darbe emici suspansiyon sistemi ve tasarım özellikleri, büyük önem taşımaktadır.

Genellikle inşaat, madencilik, metal ve metalurji iş kolla-rında kullanılmaktadır. Ayrıca baretler, uzun saçlı çalışanla-

rın statik elektrik tesiri ile saçlarının elektriklenerek makinelerin dönen kısmına sarılması nedeniyle oluşabi-lecek kazaların önlenmesini sağla-maktadır. Baretler, darbeler sonu-cunda oluşabilecek şoklara karşı başı korumak için çatlamayan ve kırılma-yan termoplastik malzemeden başın ergonomisine uygun tek parça olarak üretilmelidir. Baretlerin üretildiği materyaller zaman içerisinde hava koşullarına, UV ışınlarına, mekanik aşınmalara bağlı olarak eskirler. O nedenle baretler, üreticiler tarafın-dan belirlenmiş kullanım süresinden

sonra değiştirilmelidir.

Yönetim faaliyetleri dışında örneğin konstrüksiyon, operasyon ve onarım iş-lerinde çalışan ve bu işyerlerini ziyaret eden herkes, baret giymek zorundadır. Kullanıldığı kuruma göre değişiklik göstermekle birlikte barette renk stan-dardı genellikle aşağıdaki gibidir:

• Üst Düzey Yöneticiler, Ziyaretçiler ve Teknik Personel (Mimar, Mühen-dis, Tekniker): Beyaz• Bakım Grubu ve Formenler: Mavi• İşçiler: Sarı• Ustabaşı ve Teknisyenler: Turuncu • İş Güvenliği, Yangın, Savunma Perso-neli ve Kalite Kontrol Ekipleri: Kırmızı • Sağlık Personeli: Yeşil

EN 397: Bu Avrupa Standardı, en-düstriyel emniyet baretlerinin genel kullanımları için fiziksel ve perfor-mans gerekliliklerini, delinme ve darbe dayanımı test yöntemlerini belirtmektedir. Endüstriyel emniyet baretleri, öncelikli olarak beyin hasarı ya da kafa travması ile sonuçlanma-sı olası olan düşen cisimlere karşı kullanıcıyı korumayı hedeflemektedir. Baret gövde materyali ve baret ile baş arasında boşluk sağlayarak oluşabi-lecek darbelerin emilimini sağlayan iç süspansiyon sistemi, test sonuçlarını etkileyen en önemli faktörlerdir. Baretlerin ayrıca sıvı kimyasal sıçra-malarına karşı dayanıklı olması da aranan bir özelliktir.

EN 397’nin Yanı Sıra Baretler İçin Geçerli Diğer Standartlar:

EN 443: Yangın kaskları için geçerli olan bu standart, itfaiyeci başlığı için dayanıklılık, konfor ve koruma seviye-si ile ilgili temel özellikleri kapsar.

EN 812: Bariyerli koruyucu kepler için geçerli olan standarttır.

Bu standartlara ilave olarak ANSI Z89.1-2003 Endüstriyel Baş Koru-yucular için geçerli olan Amerikan Ulusal Standardı da elektriksel güç iletimi ve darbe dayanımı gereklilik-lerini tanımlamaktadır. Bu standartta baretler sınıflandırılmıştır:

Class E (Elektrikçiler İçin): Darbe ve sızdırmazlık özelliğinin yanı sıra yüksek voltajlı (<20.000V) ortamlarda kullanımı uygun olduğunu, yalıtkan ol-duğunu kanıtlayan bir sınıflandırmadır.

Class C: Bu sınıfa ait baretler Sadece darbe ve cisim düşmelerine karşı korumaktadır.

Class B (Endüstriyel Koruma Baretleri): darbe ve cisim düşmelerinin yanı sıra düşük voltajlı (<2000 V) çalışmalarda koruma sağlamaktadır.

Baretlerin farklı darbe dayanımının yanı sıra baret gövdesi içerisindeki havalandırma, özelliği, kullanımı son derece etkileyen bir unsurdur. Elekt-rikçi baretleri hariç diğer endüstriyel baretlerde ergonomik gereklilikler göz önünde bulundurularak üretilmiş olan baretlerde, karşılıklı yerleştiri-len havalandırma kanalları, kullanan kişinin terleme nedeniyle güvenli-ğini tehlikeye atacak şekilde bareti çıkartmasını da önlemektedir. Ayrıca baretlere takılan ter bantları da aynı şekilde terleme nedeniyle oluşan ra-hatsızlığı ortadan kaldırarak kullanım konforunu arttırmaktadır.

Baret içine monte edilen iç süspansi-yon sistemi, en az 4 bantlı bir yapıda olmalı ve baretin iç tepe üst nokta-sıyla arasındaki mesafe 30mm den az olmamalıdır. Baretin kullanıcının baş yapısına uyumlu olabilmesi için, ayarlanabilir iç süspansiyon sistemi-nin esnekliği ve dayanımı son derece önemlidir. Baret kafaya en az 8 cm geçmeli ve eğimli çalışmalarda kafa-dan düşmemelidir. Baretlerin ağırlığı 450 gr’ı geçmemelidir.

Her yıl 230 milyon tondan daha çok plastik malzemenin üretildiği dünya-mızda, son yıllarda çevreci bazı üretici firmaların geri dönüşümlü bioplas-tik malzemeden üretilen baretlerin üretimine yoğunlaştığı bilinmektedir. Hafifliği ve kullanıcının baş şekline göre ayarlanabilir iç tasarımı sayesin-de bu tip endüstriyel baretler, klasik baretlere kıyasla gün geçtikçe, en-düstriyel kullanıcılar tarafından daha fazla talep görmektedir.

54

Page 29: ÇESAM - ekoteknikisg.com · kaybetmek, zaman kazanmak şöyle dursun, çok çok hızlı hareket etme-si gerekli diye düşünüyorum. Her şeyden önce bakanlığın iş güvenliği

56 57

MAKALE Gül Deniz KoçakÜrün Müdürü 3M İş Sağlığı ve Güvenliği BölümüYüksek Görünürlük ve Kişisel Koruyucu Ürünler

Yapılan araştırmalara göre yayaları içeren ölümlü kazaların yüzde 22.2’si gündüz gerçekleşir-ken yüzde 77.8’i gece ya da düşük ışık koşullu ortamlarda gerçekleşmektedir ve bu kazalardaki temel neden “Görmedim” olmaktadır. İş Kazalarının da en önemli konularından biridir “Yüksek Görünürlük” ve ne yazık ki konuya çok hâkim olunmadığı için yanlış ya da uygun olmayan koru-yucu seçimi sonucu en riskli davranış gerçekleşir ve “korunuyoruz” zannederken korunmasız kalırız. 2013 yılının ilk iş kazası olarak haberlere taşınan kazanın sebebi de bu idi.

Bir kişiyi nasıl görünür yaparız sorusunun cevabı ise “Gündüz Görünürlüğü” ya da “Yüksek Işıklı Ortamlarda Görünürlük”

ve “Gece Görünürlüğü” ya da “Düşük Işıklı Ortamlarda Görünürlük” olarak iki ana başlık altında ele alınabilir.Gündüz görünürlüğünü sağlayan temel faktör “Florasan Kumaşlar”dır. Fakat bizim buradaki temel konumuz gece ya da düşük ışık koşullu ortam-lardaki görünürlüğü etkileyen “Retro-reflektif Ürünler” ya da halk arasında-ki tabiri ile “Reflektörler”

Retroreflektif ürünler üretim tekno-lojileri açısından ikiye ayrılır:

1- Cam Kürecik Teknolojisi: Cam kürecik Teknolojisi ile üretilen ürünler de kendi arasında ikiye ayrılmaktadır:

- Arka Yüzeyi Kumaş Olan Ürün-ler: Bu ürünler dikilerek uygulanan ve ağırlıklı olarak iş kıyafetlerinde kullanılan ürünlerdir. Özelliklerine göre farklılaşabilirler. Yıkama Sayı-larına göre, Endüstriyel yada Ev tipi yıkanmasına göre, Alev Direnci olması gibi farklı özelliklere göre sınıflandı-rılabilirler. İhtiyaca göre ürün seçi-mi yapılmalı ve yıkama konusu ile minimum yansıtma özelliklerine çok büyük önem verilmelidir.

- Transfer Baskı Yapılanlar: Bu ürünler ısı ve basınçla uygulanan ürünlerdir. İş kıyafetlerinde kullanıla-

bildiği gibi ağırlıklı olarak logo, yazı, spor kıyafetler gibi daha özel tasarım gerektiren şerit halinde ve özel şekil-lerde de kullanılabilirler. Bu ürünler de yine yıkama sayısı, endüstriyel ya da ev tipi yıkama gibi özelliklere göre ayrılmaktadır.

2- Mikroprizmatik Teknolojisi: Bu ürünler halk arasında PVC reflektif diye geçmektedir. Bu ürünler ağırlıklı olarak aşırı sulu ortamlarda tercih edilmektedir. Ürünler cam kürecik ürünlere göre daha pahalı, daha yük-sek yansıtma katsayısına sahip ve daha kalın ürünlerdir.Sonuç olarak bakıldığında en önemli olan nokta ihtiyacı doğru belirleme-ktir. Piyasada bakıldığında çok farklı

markalarda reflektifler bulunmaktadır.

Reflektif Seçimi yapılırken önem verilmesi gereken konular şunlardır:1- Güvenilir bir marka olması (her-hangi bir sorun yaşanması durumun-da ürününün arkasında durabilecek bir firma olması önemlidir)2- Ürünün EN 471 + A1, Oekotex gibi sertifikalara sahip olması (yansıtma katsayıları çok önemlidir. Reflektif adı altında satılan hiçbir yansıtma özelliği olmayan gri kumaşları dikkat ederseniz siz de çevrenizde görebilirsiniz.)3- Yıkama özellikleri ve sayıları (Birkaç yıkamadan sonra kullanılamayacak hale gelen bir reflektif ne kadar ucuz olur-sa olsun çöpe atılan paradan başka bir şey değildir, boşuna maliyettir.)

Düşen Işık

YansıyanIşık

ReflektifTabaka

Vinil Üst Katman

Prizma

Yansıyan Işık Kaynağa Geri Döner

Bir ürünün yansıtma özelliğinin olup olmadığını anlamanızı sağlayan en kolay yol küçük bir ışığı gözünüzün

yanında burnunuzun ucunda tuta-rak reflektife bakmanızdır. Fakat bu aslında çok basit bir yöntemdir. Çünkü

reflektiflerin de aslında yansıtma katsayılarına göre görülebilme me-safeleri değişmektedir.

Tabi gece beyaz giydiğimizde göründüğümüz fikrini tamamen aklımızdan çıkartabiliriz. Ekteki fotoğraflarda ya da youtube’da “3M No White At Night” videosunda görebileceğiniz gibi gece beyaz giy-menin aslında görünürlüğe neredeyse hiç faydası yoktur.

100m 150m 200mBazı ürünler 100 metreden görülebilirken bazıları 200 metreden görülebilmektedir.

(1 ft = 30.48 cm)

KAÇ KOŞUCU SAYIYORSUNUZ?

Göreceğiniz üzere beyaz kıyafetli koşucuları ancak 76 metrede görülmeye başlanıp ancak 30 metrede ayırt edilebiliyor.

Son önemli nokta ise doğru reflektif seçiminden sonra doğru reflektif dizaynının yapılmasıdır. Görülebilirlik standardı olan EN 471’de bel hizasındaki iki şerit yeterli olurken, gerçek hayat-taki uygulamalarda bunun yeterli olmadığı görün-mektedir. Kucağında bir koli taşıyan, yolda birşey almak için eğilen, kama hareketi yapan herhangi bir kişi bir anda görünmez hale gelmektedir.

Sonuç olarak baktığımızda aslında kalitesiz bir reflek-tifli kıyafet giymektense, hiç giymemeyi tercih etmek gerekmektedir.

Nedenine gelecek olursak, reflektifli bir kıyafet giymiş olan kişi göründüğünü düşünerek daha rahat hareket etmektedir. Kişi “nasıl olsa görünüyorum” diye rahat hareket ederken eğer giydiği ürün görünmüyorsa çok daha büyük risk altında olmaktadır.

Gözden Kaçarsanız

Ölebilirsiniz!

Page 30: ÇESAM - ekoteknikisg.com · kaybetmek, zaman kazanmak şöyle dursun, çok çok hızlı hareket etme-si gerekli diye düşünüyorum. Her şeyden önce bakanlığın iş güvenliği

58

Gönüllü Kan BağışçılarınaTeşekkürler

2012 yılında, gönüllü kan bağışı sayısı 1.469.807 üniteye ulaştı.Kan bağışlarınız, Türk Kızılayı aracılığı ile 1.535 hastanede ihtiyaç sahiplerinin

hizmetine sunuldu.

Gönüllü kan bağışları ile hayat veren tüm bağışçılarımıza teşekkür ederiz. 2013 yılı gönüllü kan bağışı hedefimiz 1.801.500 ünite.

Haydi Türkiye, Gönüllü ve Düzenli Kan Bağışına…KKan Acil Değil Sürekli İhtiyaçtır!

Alper Yasin ÖzçelikÇalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığıİş Sağlığı ve Güvenliği Enstitüsü Müdürlüğü (İSGÜM)İSG Uzman Yardımcısı-Elektrik Mühendisi

UZMANGÖRÜŞÜ

Foto

ğrafl

ar: A

hmet

Ers

oy

Bir sonraki sayımızda “Yüz Koruyucular” ile devam edeceğiz.

Baş KoruyucularBaş koruyucular şantiyeler, fabrikalar, madenler gibi başın dışarıdan gelebilecek ciddi etkilerle karşı karşıya olduğu pek çok iş kolunda hayati öneme sahiptir. Bu sebeple baş koruyucular ulus-lararası standartlarda belirtilen gereksinimleri karşılamakla yükümlüdürler. Bu gerekliliklerin yerine getirilip getirilmediği Türk Standartları Enstitüsü’nün yayınladığı ve uluslararası geçerli-liği olan standartlarda belirtilen testler sayesinde kontrol edilebilir. Standartlar koruyucu tipine göre çeşitlilik göstermekte olup şu şekilde sıralanmıştır:

• TS EN 397 - Endüstriyel Emniyet Baretleri• TS EN 443 - Binalarda ve Di-ğer Yapılarda Yangınla Müca-dele İçin Koruyucu Başlıklar• TS EN 812 - Sanayide Darbe-ye Karşı Kullanılan Başlıklar

Bu standartlara ilaveten baş koruyuculara uygulanacak testlerin detayları TS EN 13087-1:2012, TS EN 13087-2:2012, TS EN 13087-3:2012, TS EN 13087-4:2012, TS EN 13087-5:2012, TS EN 13087-6:2012, TS EN 13087-7:2012, TS EN 13087-8:2012, TS EN 13087-8/A1:2012, TS EN 13087-10:2012 standartların-da belirtilmiştir.

29 Kasım 2006 tarihinde 26361 sayılı Resmi Gazete-de yayımlanarak yürürlüğe giren “KİŞİSEL KORUYUCU DONANIM YÖNETMELİĞİ” kapsamında bütün üreticiler ülkemizde sattıkları Kişisel Koruyucu Donanımlar (KKD) için kullanım kılavuzu sağ-

lamakla yükümlüdür. Ayrıca ülkemizde satılan bütün KKD lerin kullanım kılavuzları Türkçe olmalıdır. Bu bilgilere ilaveten bütün kişisel koru-yucu donanımlarda olduğu gibi baş koruyucularda da CE (Conformité Européenne-Avrupa Birliği Direktifleri-ne Uygunluk) işareti olmak zorundadır. CE işareti; ima-latçının KKD yönetmeliğinden kaynaklanan bütün yükümlü-lüklerini yerine getirdiğini ve bir KKD’ nin ilgili tüm uygun-luk değerlendirme işlemleri-ne tabi tutulduğunu gösteren işarettir. Bu sayede kullanıcı güvenli ekipmanla çalışmış olur. Piyasada güvensiz ve uygunsuz ürün bulunmasının engellenmesi amacıyla, Çalış-ma ve Sosyal Güvenlik Ba-kanlığı tarafından KKD’ lerin piyasa gözetimi ve denetimi faaliyetleri etkin bir şekilde yürütülmektedir. Bu kapsam-da Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, İş Sağlığı ve Güven-liği Genel Müdürlüğü’ne bağlı

olarak faaliyet gösteren İş Sağlığı ve Güvenliği Enstitüsü Müdürlüğü (İSGÜM) bünyesin-de genel müdürlük tarafından yürütülen piyasa gözetimi denetimi faaliyetlerine des-tek amaçlı kurulan KKD test laboratuarında baş koruyucu donanımlara yönelik aşağıda-ki testler uygulanmaktadır:

• Baş koruyucular için darbe-ye karşı koruma testi (TS EN 397:2012)• Baş koruyucular için delin-meye karşı dayanım testi (TS EN 397:2012)• Çene bandı halkalarının gerilme kuvvetinin tayini (TS EN 397:2012)

Bu kısa bilgilendirmeden sonra baş koruyucu tiplerine geçelim.

I. Endüstriyel Emniyet Baretleri

Endüstriyel emniyet baretleri piyasada en çok karşımıza çıkan baş koruyuculardır. Bu

59

Page 31: ÇESAM - ekoteknikisg.com · kaybetmek, zaman kazanmak şöyle dursun, çok çok hızlı hareket etme-si gerekli diye düşünüyorum. Her şeyden önce bakanlığın iş güvenliği

60 61

KKD DOSYASI

yüzden alırken veya kullanır-ken gerekli güvenlik koşulla-rını sağlayıp sağlamadığına dikkat edilmelidir. Bu tip baş koruyucular için kullanılan standart TS EN 397 standar-dıdır. Bu sebeple kullanıcılar için faydalı olması açısından bu standart hakkında bilgi verelim.

TS EN 397: Türk Standartları Enstitüsü (TSE) tarafından kabul edilmiş ve 05.06.2012 tarihinde yürürlüğe girmiş-tir. Baretler konusunda en çok kullanılan standarttır. Bu standartta Endüstriyel Emni-yet Baretleri’nin sağlaması ve sahip olması gereken işaret-lemeler, fiziksel gereksinimler ve performans gereksinimleri tanımlanır.

A) İşaretleme

Baretlerde hangi özellikleri taşıdığını belirten etiketleme veya işaretleme olmak zo-rundadır. Kullanıcılara düşen görevde bir bareti eline al-dığında işaretlemesine bak-maktır. Çünkü baretin tipin-den üretildiği yıla kadar birçok bilgi işaretleme ve etiketinden anlaşılabilir. Bu sayede bareti kullanacak olan kişi yaptığı işe uygun olmayan özellikteki kafa koruyucuyu kullanmaya-rak olası olumsuz durumların önüne geçmiş olur. Endüst-riyel emniyet baretlerinin işaretlemede olması gereken bilgiler sırasıyla; standart numarası, üreticinin adı veya logosu, üretim yılı ve üretil-diği çeyrek (Bir yılı üç aylık

periyodlara bölerek bulunur.) , baret tipi (Hem baret yüze-yinde hem de kuşakta olmalı-dır), boyutu veya boyut aralığı (Hem baret yüzeyinde hem de kuşakta cm cinsinden olma-lıdır), baretlerin yüzeylerini kaplamak için üretilen malze-meleri belirten kısaltmalar TS EN ISO 472 standardına uygun olmak zorundadır.

B) Fiziksel Gereksinimler

Baretlerin sağlaması gereken fiziksel gereksinimler aşağıda sıralanmıştır:1. Malzeme ve yapısal gerek-sinimler2. Dış dikey mesafe3. İç dikey mesafe4. İç dikey açıklık5. Yatay mesafe6. Giyme yüksekliği7. Kuşak (Harness)8. Çene bandı9. Havalandırma10. Aksesuarlar

Konunun daha iyi anlaşılabil-mesi için yukarıda bahsedilen özellikleri kısaca açıklayalım.

1. Malzeme ve Yapısal Gerek-sinimlerBaretin TSE EN 397 standar-dına göre taşımak zorunda olduğu özellikler aşağıda sıralanmıştır:

• Yüzeyi olabildiğince sert ve yekpare olmalıdır. Hiçbir şe-kilde yüzeyde ek veya destek noktası olmamalıdır.

• Güneş ışığına, yağmura, soğuğa, toza, titreşime, terle-

meye karşı dayanıklı malze-meden üretilmelidir.

• Yüzey başı çevreleyerek ön kısımda bulunan kafa bandı-nın üst kısmında bitmelidir.

• Olabildiğince hafif ve kulla-nıcı dostu olmalıdır.

• İçinde harness denilen kuşak bulunmalıdır. Kuşa-ğı barete tutturan dikişler sürtünmeye karşı dayanıklı olmalıdır.

• Deriye temas eden kısımlar tahriş edici özellikte olmama-lıdır.

• Keskin yüzeyler ve noktalar olmamalıdır. Bareti kullanan kişiye hiçbir şekilde zarar vermemelidir.

• Hiçbir araca veya alete gerek kalmadan kolaylıkla giyilebilir ve kullanıcıya göre ayarlanabilir özellikte üretil-melidir.

• Yanlış ayarlamalara imkân vermeyecek şekilde üretilmeli ve tasarlanmalıdır.

• Barete ek olarak monte edi-len cihazlar kullanıcıya zarar verici nitelikte olmamalıdır. Herhangi bir kaza anında yara-lanmaları önlemek için baretin iç kısmında metal veya sert malzemeler bulunmamalıdır.

2. Dış Dikey MesafeBaretin dış yüzeyinin tepe noktasından başlayıp baretin içinde bulunan baş bandının

KKD DOSYASI

seviyesine kadar dik olarak iner. Standartta bahsedilen koşullarda ölçülmelidir. Dış dikey mesafe 80 mm den fazla olmamalıdır.

3. İç Dikey MesafeBarette kullanılan dolgu mal-zemesinin üst noktasından başlayıp baretin içinde bulu-nan baş bandının seviyesine kadar dik olarak iner. Stan-dartta bahsedilen koşullarda ölçülmelidir. Dış dikey mesafe 50 mm den fazla olmamalıdır.

4. İç Dikey AçıklıkBarette kullanılan dolgu malzemesinin alt noktasından başlayıp baretin içinde bulu-nan baş bandının seviyesine kadar dik olarak iner. Stan-dartta bahsedilen koşullarda ölçülmelidir. Dış dikey mesafe 25 mm den az olmamalıdır.

5. Yatay MesafeBaretin ön tarafında veyan taraflarında standartta bahse-dilen koşullarda ölçülmelidir. 5 mm’den az olmamalıdır.

6. Giyme YüksekliğiGiyme yüksekliğinin ayarlana-bilir olması için üç farklı ölçü verilmiştir. Küçük baş kalıpla-rı için 80 mm, orta baş ka-lıpları için 85 mm, büyük baş kalıpları için ise 90 mm den az olmamalıdır. Bu ölçümler standartta verilen koşullarda yapılmalıdır.

7. Kuşak (Harness)Kuşak baretin iç yüzeyini sa-rarak baretin kafada dengeli ve güvenli durmasını sağlar.

8. Çene BandıKullanıcının çenesini saran baret parçasıdır. Genişliği 10 mm den az olmamalıdır.

9. HavalandırmaEğer baretin dış yüzeyinde havalandırma amaçlı delikler varsa bu deliklerin toplam alanı 150 mm2 ile 450 mm2 arasında olmalıdır.

10. AksesuarlarStandarda uygun olarak üreti-len baret sabitleme tertibatları veya uygun delikler üretici fir-ma tarafından sağlanmalıdır.

C) Performans Gereksinimleri

Bir baretin standartta belirti-len şartları taşıyıp taşımadığı-nı ve performans özelliklerini kontrol edebilmek için bazı testler uygulanır. Testlerin ya-pılış şekli, gerekli numune sa-yısı gibi önemli bilgiler TSE EN 397-2012 standardında tarif edilmiştir. Bu testlerin bazıları baretlerin geçmek zorunda olduğu, bazıları ise opsiyonel nitelikte olan testlerdir.

Opsiyonel nitelikte olan testler sadece üreticinin iddia ettiği korunma çeşitleri için kulla-nılır. Örneğin üretici baretinin standartta belirtilen elektrik-sel özellikleri karşıladığını id-dia ediyorsa elektriksel testle-re tabi tutulur. Eğer üreticinin böyle bir iddiası yok ise bu test uygulanmaz. Zaten baretin kullanıcı kılavuzunda hangi koşulları sağladığı belirtilmiş-tir. Baretin ilk görevi çalışan-ları baş yaralanmalarından,

düşen nesnelerden ve beyin sarsılmalarından korumaktır. Bütün baretler bu temel özel-liği taşımak zorundadır.

Baretlerin geçmek zorunda olduğu testler dört adettir:

• Darbeye Karşı Koruma Testi• Delinmeye Karşı Dayanım Testi• Aleve Karşı Dayanım Testi• Çene Bandı Dayanım Testi

Opsiyonel (Tercihe bağlı ola-rak) testler ise beş adettir:

• Çok düşük sıcaklıklara da-yanım (– 20 °C veya – 30 °C)• Çok yüksek sıcaklıklara dayanım (+ 150 °C)• Elektriksel Özellikler• Yanal Deformasyon• Erimiş Metal Sıçramaları

Bu testler hakkında kısaca bilgi vermek konunun daha iyi anlaşılmasını sağlayacak-tır. Detaylı bilgilendirme için standarda bakmak faydalı olacaktır.

Darbeye Karşı Koruma Testi:

Bu testin amacı baretin ken-disine uygulanan kuvvetin ne kadarını başa yansıttığını ölçmektir. Öncelikle baret standartta belirtilen koşullar-da şartlandırılır. Baret uygun kafa kalıbına yerleştirildikten sonra 5 kg ağırlığındaki vuru-cu 1000 mm ( ± 5 mm) mesa-feden baretin üzerine bırakılır. Baretin testi geçebilmesi için darbeden sonra kırılmamış olması gerekir.

Page 32: ÇESAM - ekoteknikisg.com · kaybetmek, zaman kazanmak şöyle dursun, çok çok hızlı hareket etme-si gerekli diye düşünüyorum. Her şeyden önce bakanlığın iş güvenliği

62 63

KKD DOSYASIDelinmeye Karşı Dayanım Testi:

Bu testin amacı baretin sivri uçlu cisimlere karşı dayanıklı olup olmadığını belirlemektir. Öncelikle baret, standartta be-lirtilen koşullarda şartlandırı-lır. Ardından uygun kafa ka-lıbına yerleştirilir. Sonra 3 kg ağırlığındaki sivri uçlu vurucu 1000 mm ( ± 5 mm) mesafe-den baretin üzerine bırakılır. Baretin testi geçebilmesi için darbeden sonra kırılmamış ve kafa kalıbıyla temas etmemiş olması gerekir.

Aleve Karşı Dayanım Testi:

Bu testin amacı baret yüze-yinin aleve karşı dayanımını ölçmektir. Darbeye karşı koruma testinde kullanılan numunelerden 50 °C de test edilen numune kullanılır. Baret standartta belirtilen açıyla, propan gazının tutuş-turduğu aleve maruz bırakılır. Alev söndükten sonra baretin yüzeyinde 5 sn boyunca tutuş-ma olmamalıdır.

Çene Bandı Dayanımı Testi:

Bu testin amacı baretlerde bulunan çene bandının muka-vemetini ölçmektir. Delinmeye Karşı Dayanım testinde kulla-nılan numunelerden 50 °C de test edilen numune kullanılır. Baret kafa kalıbına yerleştirilir ve çene bandı yapay çeneye tut-turulur ve aşağı doğru çekilme-ye başlar. Çekilme işlemi yapay çene serbest kalana kadar devam eder. Çene bandı 150 N ila 250 N arasındaki bir kuvvete dayanmalıdır. Eğer yapay çene 150 N’ dan az veya 250 N’ dan

fazla bir kuvvette serbest kalır-sa test başarısız sayılır.

Baretlerin geçmek zorunda olduğu testler hakkında kısa-ca bilgi vermiş olduk. Şimdi sırasıyla baretler için gerçek-leştirilen opsiyonel testleri inceleyelim:

• Çok Düşük Sıcaklıklara Da-yanım (– 20 °C veya – 30 °C):Eğer baretin etiketlemesinde çok düşük sıcaklıklara karşı dayanıklı olduğu ifade edili-yorsa bu test gerçekleştirilir. Standartta belirtilen koşul-larda ve – 20 °C veya – 30 °C de bekletilen baretler darbeye karşı koruma ve delinme-ye karşı dayanım testlerine sokulurlar. Eğer bu testlerden geçerse baretin çok düşük sıcaklıklara karşı dayanımı vardır.

• Çok Yüksek Sıcaklıklara Dayanım (+ 150 °C): Eğer baretin etiketlemesinde çok yüksek sıcaklıklara karşı dayanıklı olduğu ifade edili-yorsa bu test gerçekleştirilir. Standartta belirtilen koşul-larda 150 °C ± 5 °C de bekle-tilen baretler darbeye karşı koruma ve delinmeye karşı dayanım testlerine sokulurlar. Eğer bu testlerden geçerse baretin çok yüksek sıcaklıkla-ra karşı dayanımı vardır.

• Elektriksel Özellikler:Baretin etiketlemesinde elektriksel özellikleri stan-dardı karşıladığı ifade edili-yorsa bu test gerçekleştirilir. Standartta belirtilen üç farklı yöntem sırasıyla uygulanır. Bu yöntemlerin hiçbirinde kaçak

akım 1,2 mA geçmemelidir.

• Yanal Deformasyon: Baretin yanal deformasyona karşı dayanıklı olduğu etiket-lemesinde ifade ediliyorsa bu test uygulanır. Baret kenarla-rının darbelere karşı dayanıklı olup olmadığı ölçülür.

• Erimiş Metal Sıçramaları:Baretin erimiş metal sıçrama-larına karşı dayanıklı olduğu etiketten anlaşılıyorsa bu test gerçekleştirilir. 150 g ± 10 g ağırlığındaki erimiş demir baretin üst kısmına standartta belirttiği şekilde dökülür. Eğer baret yüzeyinde delinme, de-formasyon olursa ve alev 5 sn içinde sönmezse test başarı-sız kabul edilir.

II. Binalarda ve Diğer Yapı-larda Yangınla Mücadele İçin Koruyucu Başlıklar

Bu tipteki ekipmanlar başı alev, ısı ve düşen cisimlerin olumsuz etkilerinden ko-rur. Koruyucu başlıklar için 09.04.2009 tarihinde yürürlüğe giren TS EN 443 standardı kul-lanılır. Bu standartta yan-gınla mücadele eden kişilerin genellikle itfaiyecilerin kullan-dığı baş koruyucuların sahip olması gereken minimum gereksinimler hakkında bilgi verilmiştir. Endüstriyel em-niyet baretlerinde de olduğu gibi koruyucu başlıkta hiçbir şekilde kullanıcıya zarar verici nitelikte keskin köşeler olma-malıdır. Ayrıca deriyle temas eden kısımların tahriş edici özellikte olmaması ve kullanıcı dostu olması gerekmektedir. Yangınla mücadele için kulla-

KKD DOSYASInılan baretlerde yüz koruyucu ve boyun koruyucu olmak zorundadır. Endüstriyel em-niyet baretleri için uygulanan testlerin bir kısmı (darbeye karşı koruma, delinmeye karşı direnç, çene bandı da-yanım testleri, erimiş metal sıçramaları) yine bu tip koru-yucu başlıklarda da uygulanır. Yalnız testleri geçmesi için gerekli değerler baret testle-rinden farklıdır. Bu testlerin haricinde radyan ısıya karşı dayanım, sıcak katı yüzeylere dayanım, ısıya karşı dayanım, elektrik özelliklerin ölçülmesi ve sıvı kimyasallarla temas testleri vardır. Koruyucu başlıklarda da tıpkı baretler-de olduğu gibi işaretlemelere bakılmalıdır.

Bu işaretlemelerde şu özel-likler belirtilir:

a) Standart numarası ve yılı, EN 443:2009b) Üreticinin adı veya logosuc) Üretim yılıç) Tipid) Modelie) Boyutu (cm)f) Düşük sıcaklık sınıfıi) -10 ºCii) -20 ºCiii) -30 ºCiv) -40 ºCg) Elektrik özellikleri (üretici ürünün elektrikstandarda uy-gun olduğunu iddia ediyorsa) ğ) Sıvı kimyasallara karşı da-yanım (üretici ürünün standar-da uygun olduğunu iddia edi-yorsa) “C” ile gösterilmelidir.

III. Sanayide Darbeye Karşı Kullanılan Başlıklar:Hafif ve yüzeysel yaralanma-

ların olabileceği ortamlarda kullanılır. Diğer baş koruyucu-larla karşılaştırdığımızda ko-ruyucu özelliği en az olan baş koruyucu çeşididir. Bu yüzden düşen veya fırlayan nesnele-rin ya da hareketli veya asılı durumdaki yüklerin etkilerine karşı koruma özelliği yoktur. Sanayide Darbeye Karşı Kullanılan Başlıklar ile ilgili TS EN 812:2012 standardı 05.06.2012 tarihinden beri yü-rürlüktedir. İlgili standartta bu tipteki koruyucu başlıkların taşıması gereken teknik özel-likler ve sahip olması gereken işaretler tanımlanmaktadır.

Baretlerde olduğu gibi baş-lıklarında geçmek zorunda olduğu testler bulunmaktadır. Bu testler sırasıyla:

• Darbeye Karşı Dayanım• Delinmeye Karşı Dayanım• Çene Bandı Dayanımı

Bu testleri geçen koruyucu başlık temel testleri geçmiş olur. Zorunluluk taşıyan test-lerin yanında opsiyonel testler bulunmaktadır. Daha önce-de belirtildiği gibi opsiyonel nitelikte olan testler sadece üreticinin iddia ettiği korun-ma çeşitleri için kullanılır. Bu nitelikteki testler ise sırasıyla şu şekildedir:

• Çok düşük sıcaklık (-20°C veya –30°C)• Aleve karşı direnç• Elektrikle ilgili özellikler

Bu testlerin yanında üretici bir takım işaretlemeler yapıp koruyucu başlığa yerleştirmek zorundadır. Bu işaretlemeler

şu bilgileri içermelidir:• Standart numarası (TS EN 812),• Üreticinin adı veya logosu, • Üretim yılı ve üretildiği çey-rek (bir yılı üç aylık periyodla-ra bölerek bulunur.) , • Baret tipi (hem baret yüzeyin-de hem de kuşakta olmalıdır), • Boyutu veya boyut aralığı (hem baret yüzeyinde hem de kuşakta cm cinsinden olmalı-dır. Metin büyüklüğü 8 punto-dan küçük olmamalıdır.

Baş koruyucuların taşıma-sı gereken özellikler genel anlamıyla bu kadardır. Şim-diye kadar anlatılanları kısa-ca özetleyecek olursak; baş koruyucu seçerken yapılan işi ve çalışma ortamını göz önüne almalıyız. Uygun işe uygun koruyucu tipini seç-meliyiz. Nasıl ürün seçileceği hakkında kesin bir fikrimiz yoksa bir uzmana danışmak faydalı olacaktır. Ayrıca kulla-nacağımız baş koruyucunun CE işareti taşımasına dikkat etmeliyiz. CE işareti taşıma-yan ürünleri kullanmamalıyız. Kullanım kılavuzunu mutlaka üreticilerden istemeliyiz. Bu bilgilere ilaveten deney me-totları, üretici yükümlülükleri gibi bilgiler için Türk Stan-dartları Enstitüsü’nün yayın-lamış olduğu standartlardan faydalanılmalıdır.

Ayrıca Çalışma ve Sosyal Gü-venlik Bakanlığı’nın çıkarttığı “Kişisel Koruyucu Donanım Yönetmeliği” ile “Kişisel Koru-yucu Donanımların İşyerlerinde Kullanılması Hakkında Yönet-melik” gibi yönetmeliklerin incelenmesi ve yasal mevzuatın takip edilmesi faydalı olacaktır.

Page 33: ÇESAM - ekoteknikisg.com · kaybetmek, zaman kazanmak şöyle dursun, çok çok hızlı hareket etme-si gerekli diye düşünüyorum. Her şeyden önce bakanlığın iş güvenliği

64

Ekoteknik İSG İş Sağlığı Güvenliği ve Çevre Dergisi

İş Sağlığı Güvenliği ve Çevre konularındaki tüm

gelişmeleri adım adım takip etmek, uzmanlarca

yazılan makalelere ulaşmak, özel söyleşilerimizi

okumak, iş sağlığı güvenliği ve çevre konularına

dair tüm haberleri bilmek için ,

Ekoteknik İSG’ye abone olun

Derginiz adresinize gelsin ...

Yurtiçi Abonelik Bedeli (Yıllık) 40 TLHesap No: YAPI KREDİ - Mithatpaşa Şubesi , 359 70305321VAKIFBANK - Finansmarket Şubesi , 353 0015 800728 759 0707

Adınız, Soyadınız:

Firmanız, Göreviniz:

Adresiniz:

Telefonunuz, Faksınız:

GSM:

E-posta: