ebelik lisans tamamlama programı normal ve rİsklİ...

12
Doğum Eylemi Ünite 9 1 NORMAL VE RİSKLİ, GEBELİK VE DOĞUM YÖNTEMİ Ebelik Lisans Tamamlama Programı Öğr. Gör. Neşe KARAKAYA

Upload: vuonghanh

Post on 04-Apr-2019

293 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Doğum Eylemi Ünite 9

1

NORMAL VE RİSKLİ, GEBELİK VE DOĞUM YÖNTEMİ

Ebelik Lisans Tamamlama Programı

Öğr. Gör. Neşe KARAKAYA

Ünite 9

İçİndekİler9.1. İÇİNDEKİLER................................................................................................................................ 39.2. DOĞUM.EYLEMİ......................................................................................................................... 3

9.2.1. Doğum Eyleminde Rol Oynayan Faktörler ................................................................................................. 3

9.3. DOĞUM.İÇİN.ÖNEMLİ.PELVİS.ÇAPLARI................................................................................. 49.3.1. Pelvis Girimindeki Çaplar ................................................................................................................................... 49.3.2. Pelvis Boşluğundaki Çaplar ............................................................................................................................ 59.3.3. Pelvis Çıkımı Çapları ............................................................................................................................................ 5

9.4. YUMUŞAK.KISIMLAR................................................................................................................. 69.5. DOĞUM.OBJESİ.......................................................................................................................... 7

9.5.1. Fetal Kafatasının Süturları ................................................................................................................................ 79.5.2. Fetal Kafatasının Fontanelleri ......................................................................................................................... 79.5.3. Fetal Kafatasının Çapları ................................................................................................................................... 8

9.6. DOĞUMUN.GERÇEKLEŞMESİNİ.SAĞLAYAN.GÜÇLER.......................................................... 99.6.1. Annenin Psikolojik Durumu ............................................................................................................................. 9

9.7. KAYNAKLAR..............................................................................................................................11

DOĞUM EYLEMİÖğr. Gör. Neşe KARAKAYA

Doğum Eylemi Ünite 9

3

9.1. İÇİNDEKİLER• Doğum Eylemi• Doğum Eyleminde Rol Oynayan Faktörler• Doğum Yolu• Doğum Objesi• Doğumun Gerçekleşmesini Sağlayan Güçler• Annenin Psikolojik Durumu

9.2. DOĞUM EYLEMİDoğum eylemi, düzenli gelip giden, rahatsız edici ağrılı uterus kasılmalarının serviksin in-celmesine (efasman) ve genişlemesine(dilatasyon) yol açarak, son menstrual periyoddan 40 hafta sonra, gebelik ürünü olan fetüsün ve eklerinin uterustan dış ortama atıldığı bir süreçtir. Doğum eylemi temelde dört ana faktörün etkisi altındadır. 1. Doğum yolu2. Doğum Objesi (Fetüs) 3. Doğum Eylemini Gerçekleştiren Güçler4. Annenin Psikolojik Durumu

9.2.1. Doğum Eyleminde Rol Oynayan Faktörler

9.2.1.1. Doğum YoluDoğum yolu kemik pelvisten ve yumuşak dokulardan oluşmaktadır. Kemik Pelvis: Genital organları içinde barındıran, fetüsü doğuncaya kadar taşıyan, anato-mik özellikleri doğumun seyrini etkileyebileceği için doğum eyleminde büyük öneme sahip olan bir kanaldır. Pelvis kemiği ilium, iskium ve pubis kemiklerinin oluşturduğu iki adet kok-sa, sakrum ve koksiks kemiklerinden oluşur. Pelvis Eklemleri ve Bağları: İki koksa, sakrum ve koksiks dört eklem tarafından birleşmiştir. Sakrumun eklem yüzeyleri ve ilium arasında sakroiliak eklem yer alır.Sinovial bir eklemdir ve bu sayede hafif derecede harekete izin verir.Sakrokoksigeal eklem sakrum ve koksiks ara-sında bulunan, fleksiyon ve ekstansiyona izin veren sinovyal destek eklemidir. Ekstansiyon sayesinde fetüs geçerken koksiks arkaya doğru hareketederek pelvisin ön-arka çıkım çapını arartırır. Bu durum doğum eyleminin gerçekleşmesi için önemli bir noktadır. Simfizispubis kıkırdak yapıda bir bağdır. Normalde hareket kabiliyeti azdır. Gebelik döneminde relaksin ve progesteron hormonu etkisi ile sakroiliak eklemler ve simfizispubisfleksibilitesinde artış olmaktadır. İlaveten eklemlerin çevresindeki bağlarda yumuşama ve hiperemi gözlenir. Pu-bik kemikler 1-2mm kadar ayrılabilir. Pubisteki bu değişimler ağrıya neden olarak yürümeyi zorlaştırabilir.

Normal ve Riskli, Gebelik ve Doğum Yöntemi

4

Şekil 2: Eylem ve Doğum. Demir S. C.,Küçükgöz Güleç Ü, (Eds) 6. Baskı, Ankara, Akademisyen Tıp Kitabevi, s.6.

Büyük (Yalancı) ve Küçük (Gerçek) Pelvis: Pelvis, linea terminalis veya iliopektineal çizgi denilen hayali bir çizgi ile ikiye ayrılır. İlium ile iskiumun birleştiği çizgiye linea terminalis denilmekte ve linea terminalisin üstünde yer alan bölüme büyük ya da yalancı pelvis al-tında kalan bölüme de gerçek pelvis denilmektedir.Büyük (yalancı) pelvis arkada lomber vertebralar, yanlarda iliak fossalar ve önde karın duvarı ile sınırlanmaktadır, obstetrik açıdan gebe uterusu desteklemek gibi küçük bir görevi vardır.Gerçek pelvis ile fetüs başı arasındaki uyum gebelik ve doğum sürecinde büyük öneme sahiptir. Yanlarda linea terminalis, önde simfizis pubisin üst ramusu arkada promontoryum ile sınırlanan bölgeye gerçek pelvis gi-rimi, pelvis kemiklerinin sonlandığı kısma ise pelvis çıkımı denir. Pelvis çıkımı elmas biçi-mindedir. Önde pubik ligament ve pubik ark, yanda iskial tuberositler ve arkada sakrumun tepesi ile sınırlıdır. Pelvis girimi ve çıkımı arasında kalan kısma pelvis boşluğu denir.

9.3. DOĞUM İÇİN ÖNEMLİ PELVİS ÇAPLARI

9.3.1. Pelvis Girimindeki Çaplar

Doğum Eylemi Ünite 9

5

Konjugata obstetrika: Promontoryumdan simfizispubisin ortasına kadar uzanır. Bu nok-ta pubisin arkasından pelvik kaviteye doğru çıkıntı yapan noktadır. Uzunluğu yaklaşık 11 cm’dir. Fetüsün içinden geçmek zorunda olduğu çaplardan birisi olması sebebi ile önemli bir ön-arka çaptır. Konjugata diyagonale:Promontoryumdan simfizis pubisin alt kenarına kadar uzanan yakla-şık 12.5 cm uzunluğundaki mesafedir. Pelvisin manuel olarak ölçülebilen tek iç çapı konju-gata diagonaledir. Bu çapı ölçmek için iki parmak promontoryuma ulaşana kadar vaginada posterior forniksten ilerletilir. Parmakların vaginal açıklığın dış kısmına temas eden bölgesi işaretlenir. El geri çekilip işaretli kısım ölçülür. Bu uzunluk konjugata diagonalisin uzunluğu-nu verir. Bu uzunluktan 1.5-2 cm çıkarıldığında obstetrik konjugatanın uzunluğu da bulun-duğu için önemli bir çaptır.

Şekil 3: http://liadongok.blogspot.com/p/kesempitan-pintu-atas-panggul.html

9.3.2. Pelvis Boşluğundaki Çaplar Ön-arka (anteroposterior) Çap: Simfizis pubisin alt sınırından 4.-5. Sakral vertebranın bir-leşimine uzanır ve yaklaşık 10.5 cm uzunluğundadır. Bu mesafeyi ebe vaginal muayene ile değerlendirebilir.Transvers Çap: İskial spinalar arası mesafedir ve yaklaşık 10.5 cm uzunluğundadır. Bu mesa-feyi değerlendirmek için ebe vaginal muayene esnasında işaret parmağını iskial spinalardan birisinin üzerine, orta parmağını da karşı taraftaki spina üzerine yerleştirerek değerlendirir İlaveten ebe vaginal muayenede yan duvarların alt kısmına doğru parmaklarını kaydırarak pelvik duvarın şeklini ve yapısını değerlendirebilir. Doğum eyleminde önde gelen kısmın pelvis kemiği içinde ilerleyişini değerlendirmek için pelvis boşluğu “Hodge Düzlemleri” olarak adlandırılan düzlemlere ayrılmıştır. Pelvis boş-luğunda yer alan iskialar orta pelvis olarak adlandırılır ve pelvis kemiğinin en dar kısmını oluşturur. Hodge düzlemlerinde iskial spinalar arası “0” olarak kabul edilir. Bu noktanın üstü “-”, altı ise “+” değerler ile tanımlanır

9.3.3. Pelvis Çıkımı Çapları Transvers Çap: İskial tuberositlerin iç yüzeyleri arasındaki mesafedir ve yaklaşık 11 cm uzun-luğundadır. Ebe bir elini yumruk yapıp iskial tuberositler arasına yerleştirerek bu mesafeyi

Normal ve Riskli, Gebelik ve Doğum Yöntemi

6

değerlendirebilir.

Şekil 4: Yumruk Kullanılarak Pelvik Çıkımın Ölçülmesi

Doğum ve Kadın Sağlığı Hemşireliği. Taşkın L. 13. Baskı, Ankara, Akademisyen Tıp Kitabevi, s.130.

Anterior Sagittal Çap: Transvers çapın ortasından subpubik açıya uzanır ve yaklaşık 6 cm uzunluğundadır. Pelvik çıkımın doğum için uygun olup olmadığını ebenin değerlendirmesi gereklidir. Ebe pubisin açısını değerlendirmek amacı ile başparmaklarını dıştan simfizis pu-bis kemiğinin kenarlarına koyar ve açının genişliğini değerlendirir. Parmakların 90’̊lik açıyı gösteriyor olması beklenir. Bu açı dar ise, parmaklar birbirine yakın durur. Simfizis pubisin basık mı yüksek mi olduğunu değerlendirmek için bir elin işaret parmağı simfizis pubis üze-rine konur ve kemiğin üst kenarından aşağıya doğru yerleştirilerek, işaret parmağına gelen kemiğin uzunluğu parmak üzerinden ölçülerek hesaplanır. Normalde 2.5 cm olmalıdır. Pu-bisin alt kenarının içe doğru eğimli olması çıkımın ön-arka kutrunu kısaltır ve pubik kemerin dar açılı olduğunu düşündürür. Eğer pubik kemer dar ise fetal başın ekstansiyonu zorlaşır.

Simfizis pubisin basık mı yüksek mi olduğunu değerlendirmek için bir elin işaret parmağı simfizis pubis üzerine konur ve kemiğin üst kenarından aşağıya doğru yerleştirilerek, işaret parmağına gelen kemiğin uzunluğu parmak üzerinden ölçülerek hesaplanır. Normalde 2.5 cm olmalıdır. Pubisin alt kenarının içe doğru eğimli olması çıkımın ön-arka kutrunu kısaltır ve pubik kemerin dar açılı olduğunu düşündürür. Eğer pubik kemer dar ise fetal başın eks-tansiyonu zorlaşır.

9.4. YUMUŞAK KISIMLAR Pelvik Taban: Ligamentler, pelvis bağ dokusu, pelvis tabanı ve perine kadın üreme organla-rının destek dokuları olarak bilinir ve genital organları yerinde tutma görevi vardır.Doğrudan ve dolaylı olarak pelvise tutunan pelvis tabanının yukarıdan aşağı doğru katları, 1. endopelvik fasya, 2. pelvik diyafram,

Doğum Eylemi Ünite 9

7

3. perineal membran (ürogenital diyafram) ve 4. süperfisyal tabaka (transvers superfisyal perine kası, bulbospongios ve ischiokavernöz)

kaslarıdır. Uterus: Fundus, korpus, istmus ve serviks olmak üzere dört bölümden oluşmuştur. Korpus doğum esnasında kasılarak fetüsün alt segmentlere itilmesini ve serviksin açılmasını sağ-lar. Doğum eylemi esnasında genişleyen istmus, uterusun alt segmentini oluşturur. Serviks (kollum uteri) yaklaşık 2.5 cm uzunluğunda, vagina ön duvarında sonlanan uterusun en alt parçasıdır. Serviks gebelik dışında sert, fibröz bir yapıda hissedilirken gebelik ile birlikte vas-külaritede artma, ödem ve glandlardaki hiperplazi nedeni ile yumuşak bir hal alır. Gebelikte glandlar aşırı aktif hale gelir ve fazla miktarda mukus üretirler. Sekresyon servikal kanalda birikerek mukus tıkacı oluşturur ve bu tıkaç assenden yoldan gelen enfeksiyonlara karşı ba-riyer görevi görür. Doğum eyleminin başında serviksin açılması ile atılır buna nişane denir. Vagina: Fibromusküler yapıda, 8-10 cm uzunluğunda, bir tüp olan vagina aşağıda vulva, yukarıda uterus, önde mesane ve arkada rektum ile çevrilidir. Serviks vagina içine doğru 1 cm kadar bir çıkıntı yapar. Böylece vaginanın çevresinde boşluklar oluşur. Bu boşluklara for-niks ismi verilir. Ön, arka ve yan forniksler vardır, arka forniks bimanuel muayenede iç üre-me organlarının değerlendirilmesinde kullanılır. Vagina çok sayıda rugae denen, akordeona benzeyen, mukozal katlantılar içerir ve bu yapılar özellikle doğum esnasında genişlemeye imkan sağlar.

9.5. DOĞUM OBJESİFetüs: Fetüs termde yaklaşık 50 cm uzunluğunda 2500 – 4000 gr ağırlığındadır. Fetüsün başı, gövdeden daha büyük olması nedeni ile doğum mekanizması yönünden önemlidir.Fetüsün kafa kubbesi (kraniyum) arkada oksipital kemik, yanlarda iki adet pariyetal ve iki adet temporal kemik, önde iki adet frontal kemikten oluşmaktadır. Bu kemikler zar içinde bulunur ve doğumda henüz yeterince kemikleşmemiş, dışarıdan gelen baskı ve basınç ile sıkışabilen ve sadece membranlarla birleşmiş durumdadır.

9.5.1. Fetal Kafatasının Süturları Süturlar kemikler arasındaki zarla kaplı boşluklardır. İlaveten süturlar sayesinde vaginal mu-ayenede bebeğin başının pozisyonu belirlenebilir. Sagittal Sütur: Pariyetal kemiklerin arasında yer alır. Lambdoidal Sütur: İki pariyetal kemik ve oksipital kemik arasında yer alır, arka fontanelden transvers olarak uzanır. Koronal Sütur:Frontal kemik ve pariyetal kemikler arasında yer alır, ön fontanelden trans-vers olarak uzanır.Frontal Sütur: İki frontal kemik arasında yer alır. Sagittal süturun öne doğru uzanan kısmın-dan oluşur.

9.5.2. Fetal Kafatasının Fontanelleri Süturların birleşmesi ile meydana gelen zarla kaplı yapılara fontanel denir.

Normal ve Riskli, Gebelik ve Doğum Yöntemi

8

Fetüs başında ön ve arka olmak üzere iki tane fontanel bulunur. Ön Fontanel (bregma): Sagittal, frontal ve koronal süturların birleşmesi ile oluşur. Ön fonta-nel doğumda moldingi kolaylaştırır.Arka Fontanel (lambda): Sagittal ve lambdoidal süturların birleşmesi ile meydana gelen üç-gen şeklinde bir açıklıktır.

9.5.3. Fetal Kafatasının Çapları Suboksipito-bregmatik kutur: Oksipital kemiğin alt ucu boyunca enseden, bregmanın mer-kezine kadar uzanan bölgedir. Başın en küçük kutrudur. Uzunluğu 9.5 cm’dir. Baş yeteri kadar fleksiyona geldiğinde prezante olan ön-arka çaptır. Oksipito-frontal kutur: Burun kökünden oksipital kemiğin en çıkıntılı kısmına kadar uzanır. Uzunluğu 11-11.5 cm’dir. Bebek düz şekilde prezante olur, baş fleksiyonda veya ekstansi-yonda değildir.

Oksipito-mental (vertikomental) kutur: Çeneden oksiputun en çıkıntılı kısmına kadar uzanır. Uzunluğu 12.5- 13.5 cm’dir. Fetal başın en uzun kutrudur. Alın gelişlerde görülür, baş yarı ekstansiyondadır.

Submento-bregmatik kutur: Alt çenenin boyunla birleştiği yer ile bregma arasındaki bölge-dir. Uzunluğu 9.5 cm’dir. Yüz gelişlerde, başın tam ekstansiyonda olduğu durumda görülür. Molding: Fetüs doğum kanalından geçerken bebeğin baş kemiklerinin dar kanala girebil-mek için uyum sağlamaya çalışmasına molding denir. Molding bipariyetal çapı yaklaşık ola-rak 1 cm kadar azaltır ve bu durum kemiklerin yumuşaklığı sayesinde gerçekleşir. Molding aşırı olmadığı ve yavaşça gerçekleştiği sürece bebeğin beynine herhangi bir zarar vermez. Fakat molding 2+’den sonra sefalo-pelvik uyumsuzluk gelişebileceği akılda tutulmalıdır. Kaput Suksadenyum: Bebek doğum kanalında ilerlerken, başın önde gelen kısmına uygula-nan basınca bağlı olarak ciltte oluşan ödemdir. Servikal halka tarafından oluşturulan basınç, venöz dönüşü engeller ve serviksin altında kalan skalp parçası ödemli hale gelir. Kafa derisi ve derialtı dokularında zedelenme söz konusudur. Kaput travayda ve membranlar rüptüre olduktan sonra oluşur. Kaput suksadenyumun boyutu, başa uygulanan basıncın derecesi ile doğru orantılı olarak artar. Yumuşaktır, üzerine bastırılınca çukur iz (gode) oluşur ve gode birkaç saat kalabilir. Doğumdan sonra küçülmeye başlar. Genellikle 2-3 gün içinde azalıp kaybolur ve özel bir tedaviye gereksinim duyulmaz .

Fetal Situs (Lie –Duruş): Fetüsün uzun ekseni ile annenin uzun ekseninin birbiri ile ilişkisidir. Fetüs ve annenin uzun eksenleri birbirine paralel olduğunda longitudinal, fetüsün uzun ekseni annenin uzun eksenine dik olduğunda transvers, eğik olduğunda da oblik situstan bahsedilir.

Fetal Habitus (Tavır-Davranış): Fetüsün bir parçasının diğerleri ile olan ilişkisidir. Fetüsün baş ve ekstremitelerinin gövdesine göre nasıl durduğunu anlamak için kullanılır. En sık, fetüsün sırtı öne doğru eğilmiş, kol ve bacakları gövdesinin önünde çaprazlanmış, çenesi göğsüne yaklaşmış ve başının öne eğildiği fleksiyon habitusu görülür.

Doğum Eylemi Ünite 9

9

Fetal Prezantasyon: Fetüsün pelvise hangi kısmı ile girdiğini belirtir. Bu durum, önde gelen kısım diye ifade edilir. Fetüs en sık baş ile doğum kanalına girer ve verteks prezantasyon görülür, kılavuz nokta oksiputtur. Prezante olan kısım vaginal muayenede parmakların ilk temas ettiği kısımdır. 1. Vertex prezantasyonunda oksiput 2. Makat prezantasyonunda sakrum 3. Yüz prezantasyonunda mentum 4. Omuz prezantasyonunda akromiyon referans noktası olarak alınır. Fetal Pozisyon: Fetüsün prezante olan kısmındaki kılavuz noktanın kadının pelvisi ile olan ilişkisine pozisyon denir. Verteks prezantasyonunda oksiput, yüz gelişlerde çene ucu (men-tum), makat gelişlerde sakrum, omuz prezantasyonunda akromiyon kılavuz noktadır. Kıla-vuz noktanın anne pelvisinin hangi tarafında olduğuna bağlı olarak sağ veya sol, pelvisin önünde, arkasında veya yanlarında olmasına göre ön, arka veya transvers olarak adlandırılır. (Örn: Sağ oksiput anteiror-ROA)

Fetal Angajman: Fetüsün gelen kısmı tamamen pelvis dışında ve pelvik girim üstünde ser-bestçe hareket edebiliyorsa gelen kısım mobildir. Fetüsün gelen kısmı pelvik girimi geç-miş ama angajman olmamışsa fetüs iniştedir. Gelen kısmın en geniş çapı, pelvis giriminden geçtiğinde angajman gerçekleşmiştir. Primigravidalarda angajman termden 2-3 hafta önce gerçekleşirken multiparlarda doğumun başlamasından hemen önce olabilir. Angajmanın gerçekleşmesi pelvik girimin uygun olduğunu gösterir ancak orta pelvis veya pelvik çıkım hakkında fikir vermez.

9.6. DOĞUMUN GERÇEKLEŞMESİNİ SAĞLAYAN GÜÇLER Birincil Güçler: Başlangıçta annenin hissettiği istemsiz uterus kontraksiyonları doğumun ilk evresinde servikste dilatasyon ve efasman sağlarlar. İstemsiz uterin kasılmaları oksitosin ve uterusta bulunan pace-maker’ler aracılığıyla oluşmaktadır. Kontraksiyonlar uterus kasları-nın geçici olarak kısalması ve kalınlaşması sonucunda oluşmaktadırlar. Sempatik sinir siste-minin etkisi ile gerçekleşmekte ve endokrin sistemden etkilenmektedirler. Kontraksiyonların sıklığı, süresi ve yoğunluğu palpasyon, EFM (eksternal toko) ve internal intra uterin basınç katateri ile değerlendirilir.İkincil Güçler: Spontan ıkınma hissinin de yardımıyla istemli kasılmalar devreye girer. Bu güçler karın kaslarının doğumun ikinci evresinde bebeği itmesine yardımcı olur. Karın içi basınç artar ve bebek doğum kanalından çıkar. İkincil güçler anne tarafından kontrol edile-bilen güçlerdir.

9.6.1. Annenin Psikolojik DurumuDoğum sürecinde kadının kişisel özellikleri, sağlık bakım sunucularının sağladıkları destek ve kadının aile ve arkadaşlarının sağladıkları destek sürecin sorunsuz olarak yönetilmesinde çok önemlidir.Doğum sürecine hormonların etkisi üzerine geliştirilen teoriler özellikle oksitosin üzerinde

Normal ve Riskli, Gebelik ve Doğum Yöntemi

10

yoğunlaşmıştır. Oksitosin hormonunun doğuma ilişkin başlıca işlevi uterusta kontraksiyon oluşturmaktır. Ayrıca memelerden süt atılımını sağlamak ve kan basıncını düşürmek gibi etkileri de vardır. Uterin dokunun oksitosine olan duyarlılığı, östrojenler tarafından artırılırken, progesteron tarafından azaltılmaktadır.Gebelik süresince artan progesteron sayesinde uterus oksitosin hormonuna karşı duyarsız olmaya devam etmekte ve kontraksiyonlar oluşmamaktadır.

Travayda progesteronun azalmaya ve östrojenin artmaya başlamasıyla uterus oksitosine duyarlı hale gelmekte ve kontraksiyon ile cevap vermektedir. Çünkü gebelik boyunca ok-sitosin reseptörleri ve oksitosine olan duyarlılıkları östrojen ve progesteron sayesinde art-mıştır.

Oksitosin, hipofizden belirli atımlarla salınmaktadır. Doğum eyleminin başlangıcında her üç beş dakikada bir atım varken doğumun ilerlemesiyle birlikte atım sıklığı artmaktadır. Yapılan çalışmalarda anne hipofizi dışında bebek hipofizinin ve koryon ve amniyon zarları-nın da oksitosin ürettiği ve sürece katkı sağladığı saptanmıştır. Çok gürültülü, ışıklı, kalabalık ortamlarda ve kişinin kendisinin izlendiği hissi uyandığında oksitosin salınımı durmaktadır.

Doğumda etkili olduğu düşünülen bir diğer hormon da beta endorfindir. Beta endorfinler vücudun doğal ağrı kesicileridir. Stres ve ağrı durumlarında hipofizden endorfin salgılan-makta ve ağrı algısı azaltılarak ve fizyolojik denge korunmaktadır. Endorfin ağrı kesici özel-liği sayesinde stresin etkilerini azaltarak mutluluk, neşe, sevinç gibi duyguların artmasını sağlamaktadır. Travayda artmaya başlayan bu hormon doğum esnasında en üst düzeyde salınmaktadır. Endorfin ayrıca kadının doğum süresince uyanık ve dikkatli olmasını sağla-makta ve uyum sürecini kısaltmaktadır. Doğumda oksitosin düzeyi arttıkça cevap olarak endorfin de artmaktadır. Müdahalesiz ve doğal doğumlarda bu süreç kusursuz şekilde ya-şanmaktadır.

Doğum sürecinde önemli bir diğer hormon ise katekolamin (adrenalin-noradrenalin) hor-monudur. Bu hormon sıklıkla literatürde savaş/kaç hormonu olarak da bilinmektedir. Böb-rek üstü bezlerinden üretilen bu hormon açlık, korku, soğuk, stres, heyecan, doğum gibi durumlarda salınmaktadırlar. Vücut kendisini baskı altında hissettiğinde hipotalamus hi-pofize adrenokortikotropin hormon (ACTH) salgılamasını sağlar. ACTH adrenal korteksten kortikosteroid üretimi yaparak cevap verir. Bu hormon vücutta karbonhidrat olmayan mo-leküllerinden glikoz yapımını aktive eder ve vücudun ekstra enerji elde etmesini ve bas-kının azalmasını sağlar. Özellikle doğum gibi enerji gerektiren bir durumda yedek enerji sağlanmış olur. Ayrıca adrenalin baskı altında iken hayati organlara giden kan damarlarında vazodilatasyon yaparak kalbe, beyne ve kaslara daha fazla kan akışını gerçekleştirir.

Doğum eyleminde, katekolamin düzeyleri yavaş ve kademeli olarak yükselmekte ve bebe-

Doğum Eylemi Ünite 9

11

ğin başının çıkmaya başlamasıyla birlikte pik yapmaktadır. Yapılan çalışmalarda yüksek ka-tekolamin düzeylerinin fetüsü fırlatma refleksini uyardığı ve anneye ve bebeğe enerji sağ-ladığı saptanmıştır.

Annenin aşırı korku ve anksiyetesi hormonal dengeyi etkileyebilmektedir. Aşırı korku ve anksiyete durumlarında kademeli olarak artması ve çıkımda pik yapması gereken adrenalin eylemin başın salınmakta dolayısıyla oksitosinin salınımını inhibe etmektedir. Bu da doğum kontraksiyonlarını durdurmakta ve sürece müdahale etme riskini beraberinde getirmekte-dir.

Anksiyete hissedilen ağrı algısını artırarak analjezi ve anestezi gereksinimini artırmaktadır. Yapılan çalışmalarda annede kronik stres varlığı sonucunda katekolaminlerin salınımının erken doğuma neden olduğu saptanmıştır.

Gebelik ve doğumda etkili olan bir diğer hormon da prolaktin’dir. Prolaktin hipofiz ön be-zinden sentezlenen bir hormondur. Bu hormon gebeliğin başında corpus luteumu aktive ederek devamlı progesteron üretimini sağlamaktadır. Prolaktin hormonu aktif süt bezi do-kusunun gelişmesine ve laktasyon sırasında süt oluşumuna yardım etmektedir. Prolaktin salınımı bebeğin annenin memesini emmesi ile aktive olmaya başlamaktadır. Prolaktin hor-monunun etkisiyle kadınlarda analık içgüdüsü gelişmektedir.

9.7. KAYNAKLAR

• Dereli Yılmaz S, Demirgöz Bal M, Dereli Yılmaz S(ed) (2017). Ebelere Yönelik Kapsamlı Doğum, Akademisyen Kitabevi, ,Ankara

• Kızılkaya Beji N(ed)(2016). Hemşire ve Ebelere Yönelik Kadın Sağlığı ve Hastalıkları, Nobel Tıp Kitabevi, İstanbul

• Taşkın L (2016). Doğum ve Kadın Sağlığı Hemşireliği. XIII. Basım. Akademisyen Tıp Kitabevi, Ankara.

• Kömürcü N, Doğum Ağrısı ve Yönetimi, Nobel Kitabevi,2014, İstanbul.• Demir S. C., Küçükgöz Güleç Ü, (Ed). Eylem ve Doğum. 6. Baskı, Ankara, Akademisyen Tıp Ki-

tabevi

Normal ve Riskli, Gebelik ve Doğum Yöntemi

12