Transcript
Page 1: İLER •Yaş, yaşlanma ve yaşlı •Yaşlanmanın farklı boyutları ile ......kaçınılmaz değildir. Bu yaşlanma hastalıklar, sigara, alkol ya da madde bağımlılığı gibi

GİRİŞ İÇ

İND

EKİL

ER • Yaşlılık nedir?

• Yaş, yaşlanma ve yaşlı kavramlarının tanımları

• Yaşlanmanın farklı boyutları ile tanımları

HED

EFLE

R •Bu üniteyi çalıştıktan sonra;

• Yaş, yaşlanma ve yaşlı kavramlarının tanımlarını tanımlayabilecek,

• Yaş, yaşlanma ve yaşlı kavramlarını arasındaki farkı gösterebilecek,

• Yaşlanmanın farklı boyutları ile tanımını yapabileceksiniz.

z

ÜNİTE

1

GERONTOLOJİK SOSYAL HİZMET

Prof. Dr. Emine ÖZMETE

Page 2: İLER •Yaş, yaşlanma ve yaşlı •Yaşlanmanın farklı boyutları ile ......kaçınılmaz değildir. Bu yaşlanma hastalıklar, sigara, alkol ya da madde bağımlılığı gibi

Giriş

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 2

Bütün dünyada özellikle de gelişmiş ülkelerde

yaşlı nüfus giderek artmaktadır. Bu, büyük

oranda teknolojik gelişmelerle birlikte sağlık hizmetlerinin

gelişmesi, dolayısıyla yaşam süresinin

uzaması ile ilişkilendirilebilir.

Gelişmiş ülkeler ile gelişmekte olan ülkeler arasında, yaşlı nüfusa

bakış farklılaşabilmektedir.

GİRİŞ

Dünyada nüfusun giderek yaşlanması, yeni yüzyılda öne çıkan en önemli

demografik olgulardan biridir. Günümüzde insanlar daha uzun yaşamakta, doğum

oranları azalmakta, yaşlı nüfusun toplum içindeki sayısı ve oranı artmaktadır.

Böylece nüfusun yaşlanması, sağlıktan sosyal güvenliğe, çevre konularından

eğitime, iş olanaklarına, sosyal - kültürel ve boş zaman aktivitelerinden aile

yaşamına kadar toplumu tüm yönleri ile etkilemektedir.

Gelişmiş ülkeler başta olmak üzere, tüm dünyada, yaşlı nüfusun giderek

artmasının en önemli nedenleri;

Son 50 yılda yaşanan hızlı teknolojik gelişmelerle beraber daha sağlıklı

yaşam koşullarının oluşması,

Antibiyotiklerin keşfi ile bulaşıcı hastalıkların etkinliğini yitirmesi,

İnsanların eğitim düzeylerinin yükselmesi,

Sağlık hizmetlerinin gelişmesi ve toplumun sağlık durumunda iyileşmenin

sağlanması ile yaşam süresinin uzaması olarak sıralanmaktadır.

Diğer yandan, yaşam süresinin uzaması ile mortalite (ölüm) hızının önemli

düzeyde düşmesi, özellikle gelişmiş ülkelerde yaşam beklentisini arttırarak, yaşlı

nüfusun artışını desteklemiştir. Günümüze değin gelişmiş ülkelerde daha görünür

olan yaşlanma olgusu, artık gelişmekte olan ülkeler açısından da önemle

değerlendirilmesi gereken bir konudur. Gelişmiş ülkeler ile gelişmekte olan

ülkelerin yaşlı nüfusa bakışları arasında önemli farklılıklar bulunmaktadır.

Bu bölümde yaşlılık, yaş ve yaşlanma kavramlarının farklı tanımları

açıklanacaktır.

YAŞLILIK NEDİR?

Günlük yaşamda yaşlılık ile ilgili birçok kavram kullanılmaktadır. “Yaş”,

“yaşlı”, “yaşlanma” ve “yaşlılık” kavramları aynı anlama geliyor gibi görünse de

farklı tanımlanmaktadır. Yaş; kronolojik ve biyolojik yaş olarak iki biçimde

açıklanmaktadır. İnsan yaşamının, doğumdan içinde bulunulan ana kadar olan

bütün dönemlerini kapsayan süreci “kronolojik yaş”; içinde bulunulan yaş

basamağının zaman birimi ise “biyolojik yaş” olarak ifade edilmektedir. Yaşlanma;

her canlıda görülen, tüm işlevlerde azalmaya neden olan evrensel bir süreçtir.

Gelişmiş ülkelerde yaşlı nüfus oranının yüksek olması ve bunun sonuçları ile

karşılaşmaları, öncelikli olarak, yaşlıların yaşamlarının iyileştirilmesine ve daha

kaliteli bir yaşam sürdürmelerine yönelik düzenlemelerin, uygulamaya yönelik

politikaların ve hizmetlerin geliştirilmesini sağlamıştır.

Ancak gelişmekte olan ülkelerde yaşlılık olgusunun sağlığa, ekonomiye ve

topluma etkilerine ilişkin farkındalık daha azdır. Gelişmekte olan ülkeler için yaşlı

Page 3: İLER •Yaş, yaşlanma ve yaşlı •Yaşlanmanın farklı boyutları ile ......kaçınılmaz değildir. Bu yaşlanma hastalıklar, sigara, alkol ya da madde bağımlılığı gibi

Giriş

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 3

Bireyin saçlarının beyazlaşması ya da dökülmesi, cildinin

kırışması “yaşlanma” olarak algılanmamalıdır.

Yaşlılık, ilk bakışta

fizyolojik bir olgu olup, döllenme ile birlikte

başlayıp, ölüme kadar devam eden değişim

sürecidir.

nüfusun ihtiyaçlarının karşılanması henüz bir sorun olmamakla birlikte, çok yakın

gelecekte bu ülkelerin yaşlılık eylem planlarını oluşturmaları kaçınılmaz hâle

gelecektir.

Başka bir deyişle, molekül, hücre, doku, organ ve sistemler düzeyinde süreç

içerisinde ortaya çıkan, dönüşü olmayan yapısal ve fonksiyonel değişikliklerin

tümüdür. Yaşlanma, beden yapısı ve işlevinde süregelen bozuklukların birikiminin

sonucudur. Diğer bir deyişle yaşlanma, önlenmesi mümkün olmayan kronolojik,

sosyal ve biyolojik bir süreçtir. Yaşlanmaya ilişkin tanımların ortak yanı ise, bu

olgunun canlılara özgü olduğu gerçeğidir. Yaşlanma beden yapısı ve işlevindeki

süregelen engellerin birikimi olarak ortaya çıkar.

Dünya Sağlık Örgütü (WHO), 1963 yılında yaşlıların sağlık sorunları

konusunda düzenlediği toplantıda yaşlıları kronolojik olarak üçe ayırmıştır:

1) orta yaşlılar (45-59 yaş)

2) yaşlılar (60-74 yaş)

3) ihtiyarlar (75 yaş ve üzeri)

Yaşlanma, genel olarak, organizmanın çevreye uyumunda gitgide artan bir

yetersizlik şeklinde ortaya çıkar. Bireyin saçlarının beyazlaşması ya da dökülmesi,

cildinin kırışması “yaşlanma” olarak algılanmamalıdır. Gerçekte birey çevresine

uyum göstermekte artık zorlanıyor ise yaşlanıyor demektir.

Yaşlanma:

birincil

ikincil

üçüncül yaşlanma şeklinde de incelenmektedir.

Birincil yaşlanma, (normal yaşlanma); izleri yıllarca ortaya çıkmasa da

yaşamın erken dönemlerinde başlar. Bütün organlar ya da sistemler aynı düzeyde

olmasa da beden genel olarak yaşlanır.

İkincil yaşlanma, insanların çoğunda ortaya çıkar, ama evrensel ya da

kaçınılmaz değildir. Bu yaşlanma hastalıklar, sigara, alkol ya da madde bağımlılığı

gibi kötü kullanımlar sonucunda bedenin yıpranmasıdır ve böyle bir yaşam

sürecinin sonucudur.

Üçüncül yaşlanma, yaşamın sonunu haber veren hızlı ve en ileri düzeydeki

bozulmadır. Sağlıkta, toplumsal yaşamda, bilişsel işleyişteki değişiklikler ile ortaya

çıkar.

Yaşlılık, tüm canlılarda görülen temel bir biyolojik süreçtir. Yaşlılık; bireylerin

fiziksel ve ruhsal güçlerini bir daha yerine gelmeyecek şekilde yavaş yavaş

kaybetme hali olarak tanımlanmaktadır. Yaşlılık, yaşam sürecinin çocukluk,

gençlik, yetişkinlik gibi doğal ve kaçınılmaz bir sürecidir. Fransızların büyüme ve

olgunluk sürecinden sonra “üçüncü çağ” olarak isimlendirdikleri yaşlılık, insan

yaşamının son dönemidir. Yaşlılık, ilk bakışta fizyolojik bir olgu olup, döllenme ile

birlikte başlayıp, ölüme kadar devam eden değişim sürecidir. Bu nedenle

Page 4: İLER •Yaş, yaşlanma ve yaşlı •Yaşlanmanın farklı boyutları ile ......kaçınılmaz değildir. Bu yaşlanma hastalıklar, sigara, alkol ya da madde bağımlılığı gibi

Giriş

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 4

Yaşlanma; kronolojik, biyolojik, fizyolojik,

psikolojik, sosyo-kültürel,

ekonomik ve toplumsal olmak üzere farklı

boyutları ile tanımlanmaktadır.

“Kronolojik yaşlanma” primer ve sekonder yaşlanma ayrımıyla

irdelenmektedir.

yaşlanmanın biyolojik, sosyal, ekonomik, ekolojik ve biyografik bir yazgı olduğu

kabul edilir.

Yaşlılık sürecindeki sorunları geniş bir bakış ile inceleyen

“Gerontoloji Bilimi”, yaşlanma ve yaşlı insanlar üzerinde çalışmak için

yaşlanmanın toplumsal ve kültürel boyutları ile ilgilenir.

Yaşlıların tıbbi sorunları ile de “geriatri” bilimi ilgilenmektedir.

Gerontoloji yaşlılığın biyolojik, psikolojik ve fizyolojik boyutlarına sosyolojik

olarak bakar. Çok boyutlu bir konu olarak ortaya çıkan yaşlılığın ve bu sürece ilişkin

sorunların interdisipliner (disiplinlerarası) ve transdisipliner (disiplinlerüstü) bir

yaklaşımla ele alınması gerekmektedir. Yaşlılığın toplumsal önemi geniş

kapsamlıdır. Bunun nedeni yaşlılığın gerçekte sunduğu fırsatlar ve getirdiği yükler

ile birlikte ne anlama geldiğini açıklayan mevcut verilerin ve bilginin çarpıcı bir

biçimde değişmesidir. Burada, birbiriyle bir ölçüde çelişkili olan iki süreç söz

konusudur. İlki, çağcıl toplumlardaki yaşlı insanların, modernizm öncesi

kültürlerdeki yaşlıların sahip olduklarından daha düşük bir konum ve güce sahip

olmalarıdır. Çünkü bugünkü Batı-dışı toplumlarda (Hindistan, Çin, geleneksel Türk

toplulukları vb.) olduğu gibi, yaşlılığın “bilgelik” olduğuna inanılmaktaydı. Önemli

kararlar hakkında söz sahibi olanlar genel olarak bu topluluklardaki en yaşlı

insanlardı. Bugün artan yaş bunun tersine bir döngüyü getirmiştir. Türkiye gibi

sürekli değişen bir toplumda yaşlı insanların bilgi birikimi genellikle

“genç nesillere” artık bir yararı olmayan, zamanın gerisinde kalan bir bilgelik yığını

gibi görünmektedir. Ancak bu noktada yaşlı insanların yaşlanmayı bugün insan

bedeninin kaçınılmaz bir çöküş süreci olarak görmeye daha az eğilimli oldukları da

diğer bir gerçektir. Burada bir kez daha anlaşılmaktadır ki sosyalleşme süreci,

doğal döngüyü de etkisi altına almaktadır. Yaşlanma süreci bir zamanlar, “yılların

yol açtığı yıkımın kaçınılmaz sonucu” olarak görülürken, giderek artan bir biçimde

yaşlanma doğal bir değer olarak görülmektedir. Tıp alanındaki ve beslenme

biçimlerindeki değişimler ile gelişmeler, kaçınıl(a)mazın artık yavaşlatılabileceğini

ya da ona karşı konulabileceğini göstermektedir.

Sağlık hizmetlerindeki ilerlemelerin sonucu olarak, yaşama süresi açısından

insanlar ortalama bir yüzyıl kazanmışlardır. Sosyologlar ve gerontologlar bunu “ak

saçlı güç” ya da “nüfusun grileşmesi” olarak ifade etmektedirler.

Yaşlanma; kronolojik, biyolojik, fizyolojik, psikolojik, sosyo- kültürel,

ekonomik ve toplumsal olmak üzere farklı boyutları ile tanımlanmaktadır.

Kronolojik Yaşlanma

Doğumla birlikte başlayan ve yaşın ilerlemesi ile geçen zaman “kronolojik

yaşlanma” olarak açıklanmaktadır. Günümüzde, fizyolojik olarak yaşlılığın

başlangıcını belirlemenin son derece güç, psikolojik olarak ise hemen hemen

olanaksız olduğu bilinmektedir. Bu bağlamda, doğumdan başlayarak yaşın

ilerlemesi ile geçen zaman olarak tanımlanan “kronolojik yaşlanma” primer ve

sekonder yaşlanma ayrımıyla irdelenmektedir.

Page 5: İLER •Yaş, yaşlanma ve yaşlı •Yaşlanmanın farklı boyutları ile ......kaçınılmaz değildir. Bu yaşlanma hastalıklar, sigara, alkol ya da madde bağımlılığı gibi

Giriş

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 5

Yaşlılığın başlangıcının

bireysel farklılıklar nedeniyle

değişebileceği anlaşılmakla birlikte, durdurulamayan bir

süreç olduğu da kabul edilmektedir.

Primer yaşlanma

Kronolojik yaşın ilerlemesiyle birlikte, sabit bir hızla gelişen biyokimyasal

değişimlerdir. Bunlar; beyin hücrelerindeki sürekli kayıp, otuzlu yaşlarla başlayarak

gelişen kırışma, kuruma gibi derideki değişimler ve çeşitli bedensel gerilemelerdir.

Primer yaşlanmanın genetik olduğu belirtilmekte ve insan vücudunda primer

yaşlanmaya yol açan bir genin varlığından da söz edilmektedir. Bu gen üzerinde

sürdürülen araştırmaların, kronolojik yaşlanma ile gelişen değişimlerin ortaya

çıkışını geciktirebilecek ya da önleyebilecek sonuçlar ortaya koyabileceği tahmin

edilmektedir.

Sekonder yaşlanma

Duygusal örselenmeler, hastalıklar, gerilimli ve yorucu bir yaşam temposu,

yetersiz ve dengesiz beslenme, fiziksel ve düşünsel aktivite yetersizliği gibi yaşam

baskıları ile primer yaşlanmanın hızlanmasıdır.

Bu noktada, yaşlılığın başlangıcının bireysel farklılıklar nedeniyle

değişebileceği anlaşılmakla birlikte, durdurulamayan bir süreç olduğu da kabul

edilmektedir. Burada bilim, insanlara yaşlanma sürecini anlama ve öğrenme

olanağını sunarken, sekonder yaşlanmadan korunarak, primer yaşlanmanın

yavaşlatılmasını sağlamaya yönelik yaşam biçimi değişiklikleri ile yeni davranış

kalıplarının geliştirilmesi gereğine de dikkati çekmektedir.

Biyolojik Yaşlanma

Biyolojik yaşlanma, zamana bağlı olarak bireyin anatomi ve fizyolojisindeki

değişiklikler ile ortaya çıkar. İskelet sistemindeki yıpranmaya bağlı olarak duruşta,

boyda, omuzlar arasındaki açıklıkta ve göğüs derinliğindeki değişikliklerde

gözlemlenir.

Fizyolojik Yaşlanma

Yaşlanmayla birlikte üretkenlikte ve fizyolojik süreçlerde sürekli ve

kaçınılmaz düşüşler görülmektedir. Vücut bileşimi, kalp-damar sistemi, böbrekler,

sindirim sistemi, karaciğer, beyin, sinirler, akciğerler ve endokrin sistemde islevsel

olarak yetersizlikler ortaya çıkmaktadır.

Psikolojik Yaşlanma

Psikolojik yaşlanma, bireyin zihinsel yetenek ve işlevlerindeki azalma ile

birlikte, davranışsal uyum yeteneğinde yaşa bağlı ortaya çıkan değişimleri ifade

etmektedir. Yaşlanma sürecinde sevilen birinin kaybı, işlevsel yetersizlik, kronik

fiziksel hastalıklar, günlük yaşam aktivitelerinde başkalarına bağımlılığın artması,

otonomi kaybı, ekonomik yetersizlik, sosyal destek kaybı gibi yoksunluklar ve

kurum bakımına duyulan ihtiyaç, depresyon olasılığını arttırmakta ve psikolojik

yaşlanmayı hızlandırmaktadır.

Page 6: İLER •Yaş, yaşlanma ve yaşlı •Yaşlanmanın farklı boyutları ile ......kaçınılmaz değildir. Bu yaşlanma hastalıklar, sigara, alkol ya da madde bağımlılığı gibi

Giriş

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 6

Sosyal/Sosyo-Kültürel Yaşlanma

Toplumun yaşlılığa bakışı, yaşlı bireyin kayıplarla başa çıkması, emeklilik ve

ölüme yaklaşımları bağlamında değerlendirilmektedir. Sosyal/sosyo-kültürel

yaşlanma, sosyalizasyon sürecinde gerçekleşmektedir. Sosyalizasyon, bireyin

çevresindeki bireylerle iletişim kurduğu ve toplumun normlarını, değerlerini, rol

beklentilerini öğrendiği, toplumsal yaşama ilişkin tutumlarını ve fikirlerini

geliştirdiği bir süreçtir. Böylece birçok toplumda yaşlılığa ilişkin değerler, yargılar,

gelenekler, diğer öğrenilmiş davranışlar ve tutumlar yaşlıların rollerini

belirlemektedir. Bu açıdan yaşlılık bireyler için aile bireyleri, çocukları, akraba ve

arkadaşları ile iletişim sürecinde öğrendikleri yaşam boyu gelişen bir süreçtir.

Ekonomik Yaşlanma

Emeklilik döneminin başlaması ile birlikte gelir azalmakta ve alışılmış

toplumsal statü giderek kaybolmaktadır. Bu da çoğu zaman yaşlılar için ilişkilerin

ve etkileşimlerin değişmesine neden olabilmektedir. Diğer yandan yaşlılık bilişsel ve

fiziksel gerileme, üreticilik rolünün azalması, sosyal statüde değişme, sosyal

desteğin zayıflaması, sağlığın kaybı gibi özgün sorunlarıyla bir “kayıplar dönemi”

olarak tanımlanabilir. Kayıpların birbiriyle kesişmesi ve yoksunluklara dönüşmesi;

gelirin düşmesi ile yoksulluğun başlaması yaşlıların öz-saygısını ve yaşamdan

duydukları tatmini azaltmaktadır. Böylece sağlık ve bakım maliyetinin arttığı bir

dönemde gelir kaynaklarındaki azalma, yaşlıların yaşam biçiminin değişmesini

kaçınılmaz hâle getirmektedir.

Toplumsal Yaşlanma

Toplumsal yaşlanma “doğumda beklenen yaşam süresi”, “toplumun

ortalama yaşı” göstergeleri bağlamında değerlendirilmektedir.

Bir toplumda 65 yaş ve üzerindeki birey sayısının toplam nüfus içinde aldığı

payın düzeyine göre toplumlar için “genç olgun-yaşlı” tanımlamaları

yapılabilmektedir. Yaşlı nüfusun toplam nüfus içindeki oranı % 4’ten az ise “genç

nüfus”; % 4 - % 6.9 arasında ise “olgun nüfus”; % 7 - % 10 arasında ise “yaşlı

nüfus”; % 10’un üzerinde ise “çok yaşlı nüfus” olarak tanımlanmaktadır.

Ayrıca “doğumda beklenen yaşam süresi” toplumda yaşlılığın

değerlendirilmesinde sık kullanılan bir değişkendir. Toplumdaki ölüm oranlarından

yararlanılarak, koşullar sabit olarak düşünülüp, yeni doğmuş bir bebeğin kaç yıl

yaşama olasılığı olduğu hesaplanmaktadır.

Page 7: İLER •Yaş, yaşlanma ve yaşlı •Yaşlanmanın farklı boyutları ile ......kaçınılmaz değildir. Bu yaşlanma hastalıklar, sigara, alkol ya da madde bağımlılığı gibi

Giriş

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 7

Öze

t •Yaşlılık, tüm canlılarda görülen temel bir biyolojik süreçtir. Bunun

yanında farklı boyutlarıyla da incelenmesi gerekmektedir. Yaşlılık; bireylerin fiziksel ve ruhsal güçlerini bir daha yerine gelmeyecek şekilde yavaş yavaş kaybetme hali olarak tanımlanmaktadır.

•Yaşlılık sürecindeki sorunları geniş bir bakış ile inceleyen “gerontoloji bilimi”, yaşlanma ve yaşlı insanlar üzerinde calışmak için yaşlanmanın toplumsal ve kulturel boyutları ile ilgilenir. Yaşlıların tıbbi sorunları ile de “geriatri” bilimi ilgilenmektedir.

•Yaşlanma “birincil, ikincil ve üçüncül yaşlanma” şeklinde de incelenmektedir.Birincil yaşlanma,erken dönemde başlar ve zaman içinde bedenin genel olarak yaşlanması olarakaçıklanabilir. İkincil yaşlanma ise kişilerin bireysel hastalıkları, alışkanlıkları ve bazı kötü kullanımlar sonucu bedenlerinin yıpranması olarak açıklanır. Üçüncül yaşlanma ise; yaşamın sonunu haber veren hızlı ve en ileri düzeydeki bozulmadır. Sağlıkta, toplumsal yaşamda, bilişsel işleyişteki değişiklikler ile ortaya çıkar.

•Bunun yanında yaşlanma; kronolojik, biyolojik, fizyolojik, psikolojik, sosyo-kültürel,ekonomik ve toplumsal olmak üzere farklı boyutları ile tanımlanmaktadır. yaşamın sonunu haber veren hızlı ve en ileri düzeydeki bozulmadır. Kaçınılmaz bir süreç olarak yaşlılığın, başarılı bir yaşlanma stili ile olumsuz etkilerinin azaltılabileceği düşünülmektedir.

Page 8: İLER •Yaş, yaşlanma ve yaşlı •Yaşlanmanın farklı boyutları ile ......kaçınılmaz değildir. Bu yaşlanma hastalıklar, sigara, alkol ya da madde bağımlılığı gibi

Giriş

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 8

Öd

ev •Kronolojik ve sosyo/kültürel yaşlanma arasındaki farkı örnekler

vererek açıklayınız.

•Hazırladığınız ödevi sistemde ilgili ünite başlığı altında yer alan “ödev” bölümüne yükleyebilirsiniz.

Page 9: İLER •Yaş, yaşlanma ve yaşlı •Yaşlanmanın farklı boyutları ile ......kaçınılmaz değildir. Bu yaşlanma hastalıklar, sigara, alkol ya da madde bağımlılığı gibi

Giriş

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 9

Değerlendirme

sorularını sistemde ilgili ünite başlığı altında yer alan “bölüm sonu testi” bölümünde etkileşimli

olarak cevaplayabilirsiniz.

DEĞERLENDİRME SORULARI

1. ………………….her canlıda görülen ve tüm işlevlerde azalmaya neden olan

evrensel bir süreçtir.

Yukarıdaki cümlede boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?

a) Yaş

b) Yaşlanma

c) Yaşlı

d) Yaşam beklentisi

e) Yaşam dönemi

2. Aşağıdakilerden hangisi birincil yaşlanmayı tanımlar?

a) Sigara, alkol gibi nedenlerle bedenin kötü kullanılması sonucu ortaya

çıkar.

b) Hızlı ve en ileri düzeydeki yaşlanmadır.

c) Organ ve sistemlerin en ileri düzeyde yıpranmasıdır.

d) Bütün organlar ve sistemlerde genel olarak yaşlanmadır.

e) Sağlıksız beslenme, spor yapmama nedeniyle ortaya çıkan yaşlanmadır.

3. Yaşlıların tıbbi sorunları ile hangi bilim dalı ilgilenir?

a) Klinik psikoloji

b) Klinik sosyal hizmet

c) Sosyal gerontoloji

d) Gerontoloji

e) Geriatri

4. Yaşlıların sosyal ve kültürel sorunları ile hangi bilim dalı ilgilenir?

a) Klinik psikoloji

b) Klinik sosyal hizmet

c) Sosyal gerontoloji

d) Gerontoloji

e) Geriatri

5. ”Kronolojik yaşın ilerlemesiyle birlikte sabit bir hızla gelişen biyo-kimyasal

değişimlerdir.” cümlesi hangi yaşlanmayı tanımlar?

a) Üçüncül yaşlanma

b) Primer yaşlanma

c) Ekonder yaşlanma

d) İkincil yaşlanma

e) İleri yaşlanma

Cevap Anahtarı:

1.B, 2.D, 3.E, 4.D, 5.B

Page 10: İLER •Yaş, yaşlanma ve yaşlı •Yaşlanmanın farklı boyutları ile ......kaçınılmaz değildir. Bu yaşlanma hastalıklar, sigara, alkol ya da madde bağımlılığı gibi

Giriş

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 10

YARARLANILAN KAYNAKLAR VE BAŞVURULABİLECEK

DİĞER KAYNAKLAR

AİKEN, L. R. 1995. AGİNG. SAGE PUB. LONDRA.

Akyol, D. A. 1996. Yaşlılığın tanımı ve toplumsal konumu. Ege Üniversitesi

Hemşirelik Yüksekokulu Dergisi. 12 (2): 75-92.

Cox, G. H. 1993. Later Life: The Realities of Aging. Prentice Hall, New Jersey.

Giddens, A. 2005. Sosyoloji (Hazırlayan: C. Guzel). Ayrac Yayınevi, Ankara.

Hablemitoğlu, Ş., Özmete, E.2010. Yaşlı Refahı,Yaşlılar İçin Sosyal Hizmet. Kilit

Yayınları, Ankara.

Hansson, R. O., Carpenter, B. N. 1994. Relationships in old age. The Guilford Pres,

New York.

Lawton, M. P. 1990. Aging and Performance of Home Tasks. Human Factors. 32

(5): 527-536.

Myers, T. S. 1989. How to Keep Control of Your Life After 50. Lexington Boks,

Lexington, Massachusetts.

United Nations. 1980. Problem of elderly and the aged. A/35/130.


Top Related