dostluk, kardeşlik ve strateji ortaklık

219
AZERBAYCAN-TÜRKİYE: DOSTLUK, KARDEŞLİK VE STRATEJİ ORTAKLIK DERLEYENLER Cavid VELİYEV Reşat RESULLU Kenan ASLANLI Ankara, 2012

Upload: phungkien

Post on 03-Feb-2017

273 views

Category:

Documents


5 download

TRANSCRIPT

Page 1: dostluk, kardeşlik ve strateji ortaklık

AZERBAYCAN-TÜRKİYE:

DOSTLUK, KARDEŞLİK VE

STRATEJİ ORTAKLIK

DERLEYENLER Cavid VELİYEV Reşat RESULLU Kenan ASLANLI

Ankara, 2012

Page 2: dostluk, kardeşlik ve strateji ortaklık
Page 3: dostluk, kardeşlik ve strateji ortaklık

Bu kitabın tüm hakları yazarına ve yayıncısına aittir.

ISBN 978-975-267-……

Genel Yayın Yönetmeni

Cuma AĞCA

Editör: Mübariz CEFERLİ

Tashih:

Akşin MEMMED

Tercüme: Könül MUHTAR

Dizayn:

İntikam MUHAMMETLİ

Grafik-Tasarım Biçer YILDIRIM

Kapak Tasarım

Mehmet FİDANCI

Tiraj adedi: 1000 (bin) adet

Baskı & Cilt BERİKAN YAYINEVİ

GMK Bulvarı Bulvar Apt. Nu.: 80/1 Maltepe / ANKARA Tel: (0312) 232 62 18 Faks: (0312) 232 14 99

Page 4: dostluk, kardeşlik ve strateji ortaklık
Page 5: dostluk, kardeşlik ve strateji ortaklık

Azerbaycan Türkiye İlişkileri Son 20 Yılda: Başarılar ve Olanaklar (Makaleler mecmusu)

Proje Organizatörleri: SAM | Azerbaycan Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Yanında

Strateji Araştırmalar Merkezi ATİB | Azerbaycan Türkiye İşadamları Birliği Proje Koordinatörleri: Cavit VELİYEV Reşat RESULLU Kenan ASLANLI Kitapta son yirmi yılda Azerbaycan ve Türkiye arasındaki

ilişkilerin çeşitli yönlerini anlatan makaleler toplanmıştır. Makale-lerde belirtilen fikirler yazarların kendi düşünceleri olup SAM ve ATİB'in resmi konumuyla örtüşmeyebilir.

Kitap, Azerbaycan ve Türkiye arasındaki ilişkilerin gelişim tarihi, eğilimleri ve perspektifleri ile ilgilenen geniş okur kitlesi için hazırlanmıştır.

Kitapla ilgili fikir ve tavsiyelerini belirtmek isteyen okurlar, SAM veya ATİB'e müracaatta bulunabilir; aynı zamanda [email protected] veya [email protected] elektronik adreslerinden de irtibat sağlayabilirler:

ISBN xxxxxx © SAM, 2011 © ATİB, 2011

Page 6: dostluk, kardeşlik ve strateji ortaklık
Page 7: dostluk, kardeşlik ve strateji ortaklık

İÇİNDEKİLER

ÖN SÖZ Elnur ASLANOV Azerbaycan-Türkiye: Dostluk, Kardeşlik Ve Strateji Ortaklık ............................9 GİRİŞ Hulusi KILIÇ Son Yirmi Yılda Azerbaycan ve Türkiye İlişkilerine Kısa Bir Bakış.................13 MAKALELER ................................................................................................21 Cavit VELİYEV Bölgesel Olayların Türkiye-Azerbaycan İlişkilerine Etkisi ...............................23 Genire PAŞAYEVA Parlamentolararası İlişkiler: Başarılar ve Perspektifler ...................................59 Reşat RESULLU-Kenan ASLANLI Azerbaycan-Türkiye Ekonomik İlişkileri: Temel Eğilimler ve Başarılar ...........77 Gülmira RZAYEVA Azerbaycan-Türkiye Enerji İlişkileri: Sorunlar Ve Perspektifler.....................105 Salih POLAT - Abbas HÜMMETOV Azerbaycan ve Türkiye Arasındaki Teknik Yardım Projeleri: TİKA örneği......21 Kulu NOVRUZOV Azerbaycan ve Kardeş Türkiye Arasındaki Eğitim İlişkileri ...........................137

Page 8: dostluk, kardeşlik ve strateji ortaklık

Elnur ASLANOV

-8-

Nazım CAFERSOY ve Araz ASLANLI Azerbaycan-Türkiye Askeri İlişkileri..............................................................151 Yahya MUSAYEV Askeri-Teknik Alanda Azerbaycan-Türkiye işbirliği (1991-2011) ..................175 Hatem CABBARLI Azerbaycan ve Türkiye Ortak Tarih Doktrini: Ermeni İddialarına Karşı Yeni Platformun Oluşturulması............................................................183 Araz ASLANLI Azerbaycan ve Türkiye STÖ`leri Arasındaki İlişkiler.....................................203

Page 9: dostluk, kardeşlik ve strateji ortaklık

ÖNSÖZ Azerbaycan-Türkiye: Dostluk, Kardeşlik ve Strateji Ortaklık Kadim tarihi köklere sahip olan Azerbaycan-Türkiye ilişkileri,

karşılıklı girişimler ve sarsılmaz irade temelinde geliştirilmektedir. Ulusal lider Haydar Aliyev`in seslendirdiği “Bir millet iki devlet” ifadesi, iki devletin yeni dönemdeki ilişkilerinin kendine özgü özellik-lerinin bariz tecessümüdür. 20. yüzyılın ilk dönemlerine baktığımızda Azerbaycanlılar ve Türklerin karşılaştıkları zorluklara her zaman omuz omuza göğüs gerdiklerini, ağır sınavlardan yüzü ak çıktıklarını görürüz. 1. Dünya Savaşı zamanında, Çanakkale Savaşı’nda Azerbay-canlı gönüllüler, Türk kuvvetleri ile birlikte savaşarak, büyük kahra-manlık göstermişlerdir. Zamanında Bakü’yü işgal eden Ermeni Taşnakları Bolşeviklerin yardımıyla 1918 yılının Mart ayında Azer-baycanlılara karşı soykırım gerçekleştirip, on binlerce soydaşımızı hunharca öldürdüğünde,1 Nuri Paşa komutanlığındaki Kafkas İslam Ordusu, kardeşinin yardımına gelmiştir.

O dönemde jeopolitik çıkarların dikkat merkezinde olan Azer-baycan, uluslararası sistemin temel “aktör”lerinin dünyaya egemen olma politikasında, her zaman stratejik önemde bir bölgedir. Zaman değişmekte, araçlar değişmekte. Fakat strateji, her zaman olduğu gibi objektif etkenlere, aynı zamanda devletin yerleştiği coğrafi konuma, sahip olduğu toprağın özelliklerine ve doğal kaynaklarına bağlıdır. Geçen yüzyılın başlarından bugüne kadar geçen uzun zamana rağmen, Azerbaycan stratejik önemini korumuştur ve halihazırda bölgesel siyasetin belirlenmesine direkt katılmaktadır.

1991 yılında Sovyetler Birliği parçalandıktan sonra Azerbay-can-Türkiye ilişkilerinde yeni bir dönem başlamıştır. Her iki devletin tarihine ve etnik köklerinin birliğine bağlı olan doğal yaklaşım, genel çıkarlar etrafında çabaların birleştirilmesi ile modern, küresel dünyada mevcut ve potansiyel tehlikelerin ortadan kaldırılmasına ve geleceğin

1 Guba`da bulunan toplu mezarlardaki insan cesetleri Azerbaycan’ın diğer bölgelerinde

de aynı vahşetin gerçekleştirildiğini göstermektedir.

Page 10: dostluk, kardeşlik ve strateji ortaklık

Elnur ASLANOV

-10-

kuvvetli temeller üzerinde kurulmasına olanak sağlamıştır. Yeni Dün-ya Düzeni’nde adaletin temel etken kabul edilmesi ile adalet, her iki devletin politik faaliyetinin ulaşmak istediği temel amaçlarından biri-ne de dönüşmüştür.

Azerbaycan’ın yüzde 20`si komşu Ermenistan tarafından işgal edilmiştir. Dünya birliğinin bu konudaki “çifte standartlı” tutumu, uluslararası barış ve güvenliğe darbe vurmakta, Ermenistan-Azerbaycan arasındaki Dağlık Karabağ sorununun barış yoluyla çö-zümünü geciktirmekte, Ermenistan`ı sürekli işgalci politika uygula-maya teşvik etmektedir. Uluslararası hukuk, işgalci devletin cezalan-dırılmasını öngörmektedir. Buna göre hiç bir devlet, diğer devletin toprak bütünlüğüne ve siyasi bağımsızlığına askeri müdahalede bulu-namaz. Kardeş Türkiye’nin 1993 yılında gördüğü işler takdire şayan-dır. Ermenistan tarafından Azerbaycan topraklarının bir kısmının işgal edilmesine cevap olarak Ankara’nın işgalci devletle olan sınırlarını resmi olarak kapatması yasal bir adımdır ve Ermenistan`ı uluslararası hukukun prensip ve normlarına göre davranmaya mecbur bırakmak amacını taşımaktadır. Dünya birliği bundan ibret almalı, Ermenistan`a karşı baskıları artırmalıdır. Bu, beşeriyetin geleceği için çok önemli-dir. Çünkü Azerbaycan’ın toprak bütünlüğüne karşı başka bir devletin askeri güç kullanmasına uluslararası birliğin bigane kalması, hukuki prensip ve normların üstünlüğüne dayanan mevcut dünya düzeninin ihlaline; uzun yıllar zarfında dünya devletlerinin zorlu çabalarıyla elde edilen başarıların heba olmasına; yasal uygulamaların ihlaline; sonu zararlı olabilecek başka olayların yaşanmasına neden olur. Bu amaçla Azerbaycan ve Türkiye tarafından uluslararası kurumlarda konu defa-larca gündeme getirilmiştir. Bu yararlı işbirliği kapsamına, Azerbay-can ve Türkiye parlamento temsilcilerinin çok yönlü alanlarda, sıkı işbirliği faaliyetlerini de eklemek mümkündür.

Tarih, araştırmacılar tarafından gelecek nesillere iletilir. Biz bugün, karşımızda Ermeni propaganda makinesinin yalan ve iftiraları-nı, tarihi belgeleri tahrif etme çabalarını görmekteyiz. Ermenistan yönetiminin zamanla seslendirdiği ve gerçek hiçbir yanı olmayan beyanatlar, onların iyi komşuluk politikası prensibinden ne kadar uzak olduğunu ve basit düşmanlık duygularının esiri olduklarının gösterge-

Page 11: dostluk, kardeşlik ve strateji ortaklık

AZERBAYCAN-TÜRKİYE: DOSTLUK, KARDEŞLİK VE STRATEJİ ORTAKLIK

-11-

sidir. Biz, Ermeni yönetiminin daha rasyonel olmasından ve geleceği düşünmesinden yanayız.

Mevcut globalleşen dünyada, en uygun ayakta kalma yolu, böl-gesel işbirliğinin arttırılması, karşılıklı yararlılık prensibi temelinde yeni politik ve ekonomik ilişkilerin kurulmasıdır. Azerbaycan ve Tür-kiye arasındaki ilişkilerin gelişim eğilimi bunun en iyi göstergesidir. 2011’in Kasım ayına kadar olan bilgilere göre, iki kardeş ülke arasın-daki toplam ticari devriye 1,4 milyar Dolar olmuştur. Yıl zarfında, Türk işadamlarının Azerbaycan ekonomisine yaptığı yatırımlar, 2 milyar Dolar’dan fazladır. Günümüzde birçok Azerbaycan şirketi, aynı zamanda Azerbaycan Devlet Petrol Şirketi (ARDNŞ) Türkiye ekonomisinin çeşitli sektörlerine yatırım yapmakta ve kendi faaliyet alanlarını genişletmektedir. ARDNŞ`in yatırım kapasitesi yaklaşık 5 milyar Dolar’dır.

Askeri alanda işbirliği, 16 Ağustos 2010’da imzalanan “Strateji ortaklık ve karşılıklı yardım ile ilgili” anlaşmadan sonra yeni aşamaya geçmiştir. Askeri silah ve mühimmat ortak üretimi, dinamik şekilde gelişen karşılıklı ilişkilerin lojistik sonucudur. Bu, Azerbaycan’ın askeri sanayi kurumunun gelişimine ivme kazandıracak ve ülkenin askeri gücünün artmasına yardım edecektir.

Her iki devlet arasında mevcut politik ve ekonomik ilişkiler, onları bölgesel jeopolitiğin temel “aktör”lerine dönüştürmüştür. Enerji projelerinin gerçekleştirilmesi, Azerbaycan’ın desteği ve aktif katılı-mı sonucunda mümkün olmuştur. Türkiye`den geçen petrol ve doğal-gaz boru hatları aracılığıyla Azerbaycan, hem enerji kaynaklarını dün-ya piyasasına çıkarmakta hem de merkezi Asya ülkelerinin doğal kay-naklarının taşındığı transit geçiş noktası olmaktadır. Azerbaycan ve Türkiye arasındaki karşılıklı inanç ve güven, dostluk ve kardeşlik de global projelerin gerçekleştirilmesine olanak sağlayan temel etkendir. Onlar Avrupa’nın enerji güvenliğinin temel elementleridir.

Bakü-Tiflis-Kars demiryolu hattının yapımı ve yakın gelecekte kullanıma açılması, tarihi İpek Yolu’nun yenilenmesini ve bölgenin yeni nakliye koridoruna dönüşmesini öngörmektedir. Bölgenin gele-cek gelişimi için zaruri olan bu proje iki taraf arasındaki taşımalarda mevcut zorlukları giderecektir.

Page 12: dostluk, kardeşlik ve strateji ortaklık

Elnur ASLANOV

-12-

Bugün çok sayıdaki Azerbaycanlı öğrenci Türkiye Cumhuriye-ti’nin çeşitli eğitim kurumlarında öğrenim görmektedir. Türkiye`ye öğrenim görmeye giden öğrenci sayısı her yıl artmaktadır. Eğitim alanında ilişkilerin genişlemesi, her iki ülkenin gençleri arasındaki sıkı ve yararlı ilişkilerin gelişmesini sağlamaktadır. Birbiriyle sürekli irti-batta olan gençlerin gelecekte her iki ülke hayatında yönetici güce dönüşeceği göz önünde bulundurulduğunda, bu ilişkilerin Azerbay-can-Türkiye işbirliğinin geleceği için önemi anlaşılmaktadır.

Azerbaycan-Türkiye ilişkilerinde iki ülkenin medya kurumları arasındaki ilişkiler, özel önem taşımaktadır. Türkiye televizyonları, Bakü`deki temsilcilikleri ile ülkemizin toplumsal-politik yaşamının detaylı şekilde Türkiye’ye aktarılmasında büyük çaba harcamaktadır. Bu başarılar, her iki tarafı da daha sıkı ve özverili faaliyet göstermeye teşvik etmektedir.

Aynı zamanda, son yıllar zarfında her iki devletin beyin mer-kezleri arasında da sıkı işbirliği yapılmaktadır. Bu işbirliğinin bariz örneği Azerbaycan Cumhurbaşkanı yanında Strateji Araştırmalar Merkezi ile Türkiye’nin bir takım strateji merkezleri, özellikle Dışişle-ri Bakanlığı yanında Stratejik Araştırmalar Merkezi ile aktif şekilde gerçekleştirilen ortak projelerin sayısının durmadan artmasıdır. Bu da, global tehdit ve fırsatlar için birlikte faaliyet stratejisi belirlemesi için zemin oluşturmaktadır. Bilimsel ilişkilerin ve koordinenin arttırılması bundan sonra da yükselen çizgide devam etmeli, yeni başarıların ka-zanılması için ortak çabalar daha da artırılmalıdır.

Azerbaycan-Türkiye ilişkilerini kısa bir makale kapsamında an-latmak, elbette, imkansızdır. Bu kitap da anlatılan çağırıları cevaplama misyonunu kendi üzerine almakta ve her iki devlet arasındaki mevcut ilişkilerin çeşitli alanlarda geliştirilmesi için öneriler sunmaktadır.

Elnur ASLANOV Cumhurbaşkanlığı Politik Analiz ve Bilgi Teminatı

Şubesi Müdürü

Page 13: dostluk, kardeşlik ve strateji ortaklık

SON YİRMİ YILDA AZERBAYCAN VE TÜRKİYE İLİŞKİLERİNE KISA BİR BAKIŞ

GİRİŞ Soğuk Savaş’ın sona ermesi uluslararası ilişkilerde birçok kav-

ramın yeniden tanımlanmasına ve çok sayıda ülkenin stratejik önemi-nin gözden geçirilmesine yol açmıştır. Bu çerçevede, Güney Kafkas-ya, dünya politikasında dikkatleri üstünde toplayan bölgelerden birisi olmuş; gerek sunduğu fırsatlar, gerek Soğuk Savaş yıllarının siya-si/askeri şartları bağlamında örtülü olan muhtelif anlaşmazlıkla-rın/çatışmaların ortaya çıkması dolayısıyla her zaman gündemde kal-mıştır. Bununla birlikte, küreselleşen dünyada artan enerji talebinin karşılanması açısından bölge ülkelerinin hem kaynak hem de transit ülkeler olarak öne çıkmaları, ayrıca bölgenin stratejik ulaştırma hatla-rının kesiştiği bir noktada bulunması, Güney Kafkasya’ya uluslararası ilişkilerde atfedilen önemi daha da artırmıştır.

Artan siyasi, ekonomik ve akademik ilgi çerçevesinde, bölgede meydana gelen olayların analizinde, hem bölge ülkeleri arasındaki ilişkileri, hem de diğer ülkelerin bölgeye yönelik politikalarını bir “büyük oyun” içerisinde, ülkelerin sadece çıkar odaklı hareket ettikleri varsayımıyla, stratejik ve jeopolitik unsurları özellikle vurgulayarak açıklamaya çalışan uluslararası ilişkilerin realist teorilerine ve türevi bakış açılarına sıklıkla başvurulmuştur. Her ne kadar pek çok olayın analizinde çeşitli avantajlar sağlıyor olsa da sözkonusu teorilerin ve bakış açılarının Türkiye’nin bölgeye yönelik politikasını, özellikle de Türkiye-Azerbaycan arasındaki ilişkileri açıklamada yetersiz kalacağı düşünülmektedir.

İki kardeş ülke olan, halkları arasında soy bağı bulunan, ortak dil, kültür ve geleneklere sahip Türkiye ile Azerbaycan arasındaki ilişkilerin 21. yıldönümünü kutladığımız 2012 yılında iki ülke ilişkile-

Page 14: dostluk, kardeşlik ve strateji ortaklık

Hulusi KILIÇ

-14-

ri, gerek yönetimler gerek halklar boyutunda kapsamlı ve derinliği olan bir düzeyde olup, her alandaki münasebetler gün geçtikçe hızla gelişmekte ve güçlenmektedir.

Bu çerçevede, Türkiye-Azerbaycan arasındaki işbirliği klasik çıkar ilişkilerinden öte, “özel” bir mahiyete haizdir. Bu bağlamda, sözkonusu özel bağı yansıtacak şekilde Türkiye ile Azerbaycan ara-sındaki ilişkilerin tarihi boyutu ve diplomatik münasebetlerin tesisi ile ikili ilişkiler ve uluslararası düzeyde yürütülen işbirliği hakkında bazı hususlar aşağıda paylaşılmaktadır.

Tarihi Boyut ve Diplomatik İlişkilerin Kurulması Türkiye ve Azerbaycan arasındaki yakın ilişkiler esasen ortak

tarihimize ve köklerimize dayanmaktadır. Kardeşlik ilişkilerinin doğal bir sonucu olarak Türkiye Cumhuriyeti 1991 yılında, tam 71 yıl sonra bağımsızlığını yeniden tesis eden Azerbaycan Cumhuriyeti’ni 9 Ka-sım 1991 tarihinde tanıyan ilk ülke olmuştur. Aramızdaki yakın ilişki ve kardeşlik münasebetlerine sadece 20. yüzyıl içerisinde baktığımız-da 1918 yılında kardeş Azerbaycan’ın Cumhuriyet olarak ilanını ve Azerbaycan topraklarını ve yapılan harekâtın sonunda 15 Eylül 1918 tarihinde Bakü’yü Bolşevik ile Ermeni işgalinden kurtaran Nuri Paşa komutasındaki “Kafkas İslam Ordusu”nu hatırlarız.

O dönemde Azerbaycan’ın Anadolu’da yaşayan kardeşlerine münasebetini ifade etmek için dönemin Cumhurbaşkanı Mehmet Emin Resulzade’nin şu sözlerini hatırlamak yeterlidir: “Küçük Türki-ye halkı ile büyük Türkiye halkı arasındaki münasebet iki kardeş mü-nasebeti kadar samimanedir...” Mustafa Kemal Atatürk ise “Azerbay-can’ın sevinci sevincimiz, kederi kederimizdir” ifadesini kullanmıştır.

Azerbaycan’ın bu bağımsızlık deneyimi Sovyet döneminde ge-çen uzun yıllar boyunca halkın bağımsızlığa özleminin varolmasını sağlamış, Azerbaycan Türkleri Sovyet dönemi boyunca kültürünü ve dilini muhafaza etmişler, zor koşullar altında Türkiye ile bağlarını sürdürmeye çalışmışlardır. İki ülkenin iftihar kaynağı olan ve müşte-rek tarihinden kaynaklanan gelenekleri, köklü kültürü ve dili bu uzun hasret döneminde iki halkı birleştiren bağı oluşturmuştur.

Page 15: dostluk, kardeşlik ve strateji ortaklık

SON YİRMİ YILDA AZERBAYCAN VE TÜRKİYE İLİŞKİLERİNE KISA BİR BAKIŞ

-15-

Türkiye Cumhuriyeti Azerbaycan’ı her zaman özel bir ilgiyle izlemiş, örneğin Azerbaycan halkının bağımsızlık mücadelesinde 1990 yılında yaşanan “20 Ocak Katliamı”, Türkiye’de kamuoyunu ayağa kaldırmış, medya, üniversite çevreleri, hükümet ve sıradan va-tandaşlar Bakü’de yaşanan insanlık dramını şiddetli şekilde kınamışlar ve Azerbaycan halkına desteklerini beyan etmişlerdir.

Ancak bu üzücü olaylar Azerbaycan halkının bağımsızlığa olan özlemini dindirememiş ve Azerbaycan Meclisi 30 Ağustos 1991 günü bağımsızlığını ilan etmiş, bu karar 18 Ekim 1991 tarihinde yürürlüğe konmuş, Azerbaycan Meclisi 29 Ekim 1991’de Azerbaycan’ın bağım-sızlığının tanınması için bütün dünya ülkelerine ve Birleşmiş Millet-ler’e çağrıda bulunmuştur.

Türkiye’den bağımsız Azerbaycan’ı ziyaret eden ilk heyet Dı-şişleri Bakanlığı temsilcilerinden oluşmuş ve 12-14 Eylül 1991 tarih-lerinde Bakü’de resmi temaslarda bulunmuştur. Heyet Türkiye’ye dönüşünde Azerbaycan’ı ilk tanıyan ülkenin Türkiye olması yolunda Hükümet’e rapor sunmuştur.

Nitekim 9 Kasım 1991 günü dönemin Başbakanı Mesut Yıl-maz, Azerbaycan’ın bağımsızlığının Türkiye tarafından tanındığını beyan etmiş, Kafkasya ve Orta Asya’daki Cumhuriyetlerin tanınma-sında aceleci davranılmaması için yapılan baskılara rağmen Türkiye Azerbaycan’ı tanıyan ilk ülke olmuştur.

30 Aralık 1991 tarihinde yayınlanan kararname ile Türkiye Cumhuriyeti Bakü Başkonsolosluğu’nun Büyükelçilik düzeyine yük-seltilmesi kararlaştırılmış, iki ülke arasında “Diplomatik İlişkilerin Kurulmasına Dair Protokol” 14 Ocak 1992 tarihinde imzalanarak, Bakü’de ilk Büyükelçilik Türkiye tarafından açılmıştır.

1923 yılında Cumhuriyetin ilanıyla bağımsızlığına kavuşan Türkiye kardeş Türk Cumhuriyetlerinin eksikliğini hep hissetmiş ve bağımsızlığı sonrasında ortak dil, kültür ve tarih bağları olan Azerbay-can’a imkanları ölçüsünde yardımcı olmayı ve destek sağlamayı, siya-si ve manevi bir görev bilmiştir.

Page 16: dostluk, kardeşlik ve strateji ortaklık

Hulusi KILIÇ

-16-

İkili İlişkiler ve Uluslararası Alanda İşbirliği 21 yıl zarfında Türkiye-Azerbaycan arasında her düzeyde bir-

çok ziyaret gerçekleştirilmiş, ikili ilişkilerin geliştirilmesine yönelik çok sayıda anlaşma akdedilmiştir. Türkiye, kardeş Azerbaycan’ın güçlenmesi ve uluslararası planda hak ettiği saygın konumu kazanma-sı doğrultusunda her türlü destek ve gayreti sergilemiş, Azerbaycan’ın önderi Haydar Aliyev bu dayanışmayı “Bir Millet, İki Devlet” sözüyle vecizleştirmiştir.

Geçen zaman içerisinde Türkiye ve Azerbaycan siyasi, askeri, iktisadi, kültürel, sosyal ilişkiler başta olmak üzere tüm sahalarda ortak adımlar atmışlar, esasen bölgesel çapta etkili sonuçlar doğuran önemli projeler gerçekleştirmişlerdir.

Türkiye ve Azerbaycan’ın dış politikalarında beraber hareket etme, dayanışma içerisinde olma ilkesi her zaman yol gösterici bir nitelik taşımıştır. Türkiye kardeş Azerbaycan’ın topraklarının işgal edilmesine tepki olarak Ermenistan’la sınır kapısını kapatmıştır. İkili ilişkiler bakımından bir devletin başka bir devlet için üçüncü bir ül-keyle olan sınırını kapatması münasebetlerin benzersiz olduğunun ve başka ülke ilişkileriyle mukayese edilemeyeceğinin bir göstergesidir.

İki ülkenin yakın işbirliği yürüttüğü temel konulardan birisi Yukarı Karabağ sorunudur. Türkiye, Azerbaycan’ın bağımsızlığı son-rasında karşı karşıya kaldığı Yukarı Karabağ sorununun da en başın-dan beri yakın takipçisi olmuş, Azerbaycan’ın haklı tutumunu ulusla-rarası alanda ve ikili görüşmelerde gündeme getirmeye gayret göster-miştir.

Yukarı Karabağ sorununun Azerbaycan’ın toprak bütünlüğü çerçevesinde çözülmesi ve işgal edilen Azerbaycan topraklarının iade-si Kafkasya’da kapsamlı barış ve istikrarın en önemli unsurunu teşkil etmektedir.

Kafkasya’da kalıcı barış, istikrar ve halklar arasında güvenin yeniden tesisi Türkiye'nin öncelikli hedefidir. Bu bağlamda, Yukarı Karabağ ihtilafı bölgenin güvenliği, istikrarı ve kalkınması bakımın-dan büyük bir engel teşkil etmekte olup, sorunun uluslararası hukuk

Page 17: dostluk, kardeşlik ve strateji ortaklık

SON YİRMİ YILDA AZERBAYCAN VE TÜRKİYE İLİŞKİLERİNE KISA BİR BAKIŞ

-17-

kural ve ilkeleri çerçevesinde çözülmesi ve Azerbaycan toprakların-daki işgalin en kısa sürede sona ermesi gerekmektedir.

Türkiye ile Azerbaycan arasında hemen her sahada karşılıklı is-tişareler ve etkileşim mevcuttur. 2010 yılında geleneksel ortaklığın, dayanışma azim ve kararlılığının doğal bir yansıması olacak şekilde Türkiye Cumhurbaşkanı Sayın Abdullah Gül’ün Azerbaycan’ı ziyaret-leri sırasında 16 Ağustos 2010 tarihinde Stratejik Ortaklık ve Karşılık-lı Yardım Anlaşması imzalanmıştır.

Stratejik Ortaklık seviyesinde bulunan ilişkilerin daha da per-çinlenmesini teminen 2010 yılında Türk Dili Konuşan Ülkeler Devlet Başkanları İstanbul Zirve Toplantısı sırasında Türkiye-Azerbaycan Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyinin (YDSK) Kurulmasına Dair Ortak Açıklama akdedilmiş ve Konsey’in ilk toplantısı 25 Ekim 2011 tarihinde Azerbaycan Cumhurbaşkanı Sayın İlham Aliyev ile Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın katı-lımıyla İzmir’de gerçekleştirilmiştir. İki kardeş ülkeden 10 Bakanın iştirak ettiği toplantıda 20’ye yakın metin imzalanmış, ikili ilişkilerin derinliği ortaya konulmuştur.

Ekonomik alanda ise her geçen yıl daha fazla gelişip güçlenen ikili ilişkiler Bakü-Tiflis-Ceyhan petrol boru hattı ve Bakü-Tiflis-Erzurum doğalgaz boru hattı projeleriyle farklı bir boyut kazanmıştır. 2013 yılında hizmete girmesi beklenen Bakü-Tiflis-Kars Demiryolu Avrasya çapında önemli bir ulaştırma bağlantısı kuracaktır. Son olarak YDSK’nin I. Toplantısı’nda imzalanan doğalgaz anlaşmaları, Türkiye-Azerbaycan ortaklığının bölgesel çapta oynayabileceği rolü layıkı veçhile göstermiş, Azerbaycan/Hazar gazının Türkiye üzerinden Av-rupa pazarlarına ulaştıracak Güney Gaz Koridoru’nun önünü açmıştır. Yakın gelecekte Azerbaycan gazı Türkiye üzerinden Avrupa pazarına ulaşacaktır.

İki ülkenin karşılıklı yatırımları önemli rakamlara ulaşmıştır. Türkiye’nin Azerbaycan’daki yatırımları 6,5 milyar Dolar seviyesin-dedir. Kardeş Azerbaycan’ın Türkiye’deki yatırımları 4 milyar Dolar seviyesine ulaşmış olup, 25 Ekim 2011 tarihinde İzmir-Aliağa’da

Page 18: dostluk, kardeşlik ve strateji ortaklık

Hulusi KILIÇ

-18-

Petkim’de SOCAR’ın 5 milyar Dolarlık büyük bir yatırımı gerçekleş-miş; yeni bir rafinerinin temeli atılmıştır.

Türk işadamları Azerbaycan’da 25 bin kişiye istihdam sağla-makta, Azerbaycan’ı kendi vatanları olarak görmektedirler. Halkları-mız arasındaki yoğun temasın bir numunesi olacak şekilde, Türk Hava Yolları ve Azerbaycan Hava Yolları tarafından İstanbul-Bakü güzer-gahında haftanın her günü günde karşılıklı 6 sefer düzenlenmektedir.

Türkiye ile Azerbaycan arasındaki ticaret hacminin 2011 yılı sonunda 3 milyar Dolar civarında gerçekleşmesi beklenmektedir. Türkiye kardeş Azerbaycan’ın ekonomisinin gün geçtikçe gelişmesi ve izlediği başarılı kalkınma stratejisi neticesinde ekonomik gücünün yükselmesinden memnundur. Türkiye ile Azerbaycan’ın küresel eko-nomik krize rağmen büyüyen başarılı ekonomiler olmaları, sadece ikili değil bölgesel iktisadi/ticari işbirliğinin yüksek potansiyele haiz olduğunu göstermektedir.

Tüm bunların yanı sıra tarım, turizm, eğitim, kültür, teknik alanda işbirliği, kamu kurumları arasında deneyim paylaşımı ve gittik-çe artan sayıda öğrencinin her iki ülkede eğitim görmesi iki ülkeyi ve halkları arasındaki ilişkileri kenetlemektedir.

Bunun son örneği 23 Ekim 2011 tarihinde Van ve çevresinde meydana gelen depremde Azerbaycan halkının depremzedelerin acıla-rını paylaşmasında ve bölgeye yardım ulaştırmak için sarf ettiği çaba-larda görülmüştür.

Uluslararası alanda, Türkiye ile Azerbaycan arasında uluslara-rası ve bölgesel platformlarda mevcut olan yapıcı işbirliği ve daya-nışma çerçevesinde hemen her konuda Türkiye Azerbaycan’ı, Azer-baycan da Türkiye’yi desteklemektedir. Nitekim Azerbaycan’ın Bir-leşmiş Milletler Güvenlik Konseyi 2012-2013 dönemi geçici üyeliğine seçilmesi için Türkiye aktif destek sağlamış ve Azerbaycan’ın ulusla-rarası güvenlik ve barışa hizmet eden böylesi önemli bir göreve seçil-mesinden büyük memnuniyet ve gurur duymuştur.

Azerbaycan’ın 20 yıl gibi kısa bir sürede BM Güvenlik Konse-yi geçici üyeliğine 155 oy alarak seçilmesi dünya kamuoyu tarafından

Page 19: dostluk, kardeşlik ve strateji ortaklık

SON YİRMİ YILDA AZERBAYCAN VE TÜRKİYE İLİŞKİLERİNE KISA BİR BAKIŞ

-19-

takdirle karşılanmıştır. Azerbaycan’ın bu büyük başarısını kardeş Azerbaycan halkına bağımsızlığın yeniden tesisinin 20. yıldönümü hediyesi olarak değerlendirmekteyim.

Türkiye’nin 2009-2010 yılları arasında Birleşmiş Milletler Gü-venlik Konseyi geçici üyeliğini yürütmesinden sonra Azerbaycan’ın da 2012-2013 yılları için bu görevi üstlenmesi her iki ülkenin uluslara-rası planda elde ettikleri prestiji göstermektedir.

Esasen bu prestij için Türkiye ve Azerbaycan’ın çeşitli plat-formlarda ortak faaliyet göstermektedir. Örneğin Türkiye ile Azerbay-can Asya’da İşbirliği ve Güven Arttırıcı Önlemler Konferansı (AİGK-CICA), Türk Dili Konuşan Ülkeler İşbirliği Konseyi, Türk Dili Konu-şan Ülkeler Parlamenter Asamblesi ve Uluslararası Türk Kültürü Teş-kilatı (TÜRKSOY) gibi ortak tesis edilen bölgesel teşkilatlar nezdinde işbirliğini devam ettirmektedir. Ayrıca Türkiye, NATO’nun en önemli üye ülkelerinden biri olarak Azerbaycan ve NATO arasındaki ilişkile-rin geliştirilmesi için her türlü katkıyı sağlamaktadır.

Türkiye ile Azerbaycan’ın Türk Dünyası için müşterek faaliyet-lerine özellikle değinmek gerekmektedir. 2009 yılında Türk Dili Ko-nuşan Ülkeler İşbirliği Konseyi (Türk Konseyi) kurulmuş, Türk Dili Konuşan Ülkeler Devlet Başkanları 9. Zirvesi Nahçıvan’da gerçekleş-tirilmiş ve 3 Ekim 2009 Nahçıvan Anlaşmasıyla ve ayrıca İstanbul’da düzenlenen Türk Dili Konuşan Ülkeler Devlet Başkanları 10. Zirve-si’nin İstanbul Bildirisiyle Konsey’in kurumsallaşmasının temeli atıl-mıştır. Keza Türk Konseyi ilk zirvesini 20-21 Ekim 2011 tarihlerinde Astana’da gerçekleştirmiştir.

Sonuç Sonuç olarak Türkiye Azerbaycan ilişkilerini başka ülkeler ara-

sındaki ilişkilerle mukayese etmek mümkün değildir. Soğuk Savaş’ın sona ermesi Güney Kafkasya’ya atfedilen

önemi daha da artırmış, bu çerçevede, uluslararası ilişkiler disiplini, bölgede meydana gelen olayları genel itibariyle realist bir yaklaşımla ele almıştır. Ancak söz konusu yaklaşım Türkiye’nin bölgeye yönelik politikasını açıklamakta yetersiz kalmaktadır. Özellikle Azerbaycan

Page 20: dostluk, kardeşlik ve strateji ortaklık

Hulusi KILIÇ

-20-

ile ilişkilerde, Türkiye’nin dış politikasını belirleyen unsurlar “çı-kar”ların ötesinde, bu ülkeyle olan tarihi, kültürel ve insani bağlarımız ve ortak çıkarlarımızdır. Diğer bir deyişle, Türkiye Azerbaycan’a yönelik olarak “değer” bazlı olarak tanımlanabilecek bir dış politika sürdürmekte ve bu temel üzerinde ikili ve çok taraflı düzeydeki işbir-liğini daha da geliştirmeye çaba sarfetmektedir.

İlişkilerin sahip olduğu bu özel mahiyet çerçevesinde siyasi, ik-tisadi, askeri, kültürel, sosyal tüm sahalarda Türkiye ve Azerbaycan’ın daha büyük başarılara birlikte imza atmaları hepimizin ortak isteği ve beklentisidir.

Hulusi KILIÇ Azerbaycan Cumhuriyeti Nezdinde

Türkiye Büyükelçisi

Page 21: dostluk, kardeşlik ve strateji ortaklık

MAKALELER

Page 22: dostluk, kardeşlik ve strateji ortaklık
Page 23: dostluk, kardeşlik ve strateji ortaklık

BÖLGESEL OLAYLARIN

TÜRKİYE-AZERBAYCAN İLİŞKİLERİNE ETKİSİ

Cavit VELİYEV Strateji Araştırmalar Merkezi

Türkiye Koordinatörü GİRİŞ Bugünkü Azerbaycan Cumhuriyeti'nin varisi olduğu Azerbay-

can Halk Cumhuriyeti (AHC), 1923’de Mustafa Kemal Atatürk'ün kurduğu Türkiye Cumhuriyeti'nden önce, 28 Mayıs 1918’de bağımsız-lık kazanarak doğunun ilk demokratik devleti statüsünü elde etmiştir. Fakat 1920’de Bolşeviklerin işgali ve 1922’de Azerbaycan'da Sovyet yönetiminin kurulması ile bağımsızlık kaybedilmiştir. Türkiye ise 1923’de Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucu anlaşması olan Lozan An-laşması’yla uluslararası ilişkiler sisteminde bağımsız devlet olarak yerini almıştır. 1991’e kadar Azerbaycan bağımsız bir “aktör” olma-dığı için bağımsız dış politika uygulayamamıştı. Bu bağlamda ona etki eden bölgesel ve küresel olaylara, tarafı olduğu Birliğin merkezinden –Moskova'dan– cevap verilirdi. Geçen yüzyılın 20'li yıllarında mütte-fik olmalarına rağmen, 2. Dünya Savaşı’ndan sonra Türkiye ve Sov-yetler Birliği -aynı zamanda Azerbaycan- rakip kutuplarda yer almış-lardır. Dolayısıyla bu dönemde, Türkiye ile Azerbaycan uluslararası arenada ve bölgede birbirine resmi tabirle “rakip” olmuştur.

Uluslararası ilişkiler sisteminde çift kutupluluğun tecessümü olan Soğuk Savaşı Türkiye'nin taraf olduğu Batı Birliği kazanmış ve neticede Sovyetler Birliği parçalanmıştır. Birliğin dağılması sonucu Azerbaycan, bağımsızlığını ilan etmiş ve tekrar bağımsız bir “aktör” olarak uluslararası ilişkiler sisteminde yer almıştır.

Page 24: dostluk, kardeşlik ve strateji ortaklık

Cavid VELİYEV

-24-

Bağımsızlığını elde ettikten sonra Azerbaycan'a bölgede gelişen olaylar direkt etki ettiği gibi, ülkenin kendisi de bölgede çıkarı olan devletlerin etkisindeydi. Bağımsız devlet olarak ülkenin ulusal çıkarla-rının korunması konusu gündeme geldi ve bu çıkarlara etki eden et-kenlere karşı siyasi ve müttefik ilişkiler kurma ihtiyacı oluştu. Bölge-de gelişen olaylar Türkiye ve Azerbaycan'ın müttefik ilişkiler kurma-sına neden oldu. Bölgesel olaylar bakımından Türkiye ve Azerbaycan-'ın müttefik ilişkileri her zaman aynı düzeyde olmamıştır. Her iki dev-letin diğer bölgelerde ilgi duyduğu başka konular da olmuştur. Lakin aynı zamanda, her iki devlet, çoğu zaman arzuları ile gerçek siyaset arasında seçim yapmak zorunda kalmıştır.

Bu makale, Azerbaycan’ın bağımsızlığını kazanmasından sonra Azerbaycan ve Türkiye’nin bölgede çıkarlarına etki eden müşterek olayların analizi temelinde yazılmıştır. Karabağ’ın işgali, Rusya, İran ve Gürcistan’ın bölgedeki konumu, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriye-ti’nin tanınması ve ekonomik izoleden kurtulması ile İsrail krizi gibi olaylar iki devlet arasındaki ilişkilere etki eden nedenler olmuştur. İki devletin ilişkilerinde enerji projeleri de belirleyici önemdedir. Fakat enerji konusuna SAM’ın enerji uzmanı Gülmira Rzayeva, Azerbay-can-Türkiye İşadamları Birliği çalışanları Reşat Resullu ve Kenan Aslanlı değindikleri nedeniyle bu makalede yer verilmemiştir.

Güney Kafkas’da Türkiye-Azerbaycan Birliği Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla birlikte bir yandan Türki-

ye’ye yönelik büyük bir tehlike ortadan kalktı, diğer yandan hem Sov-yetler Birliği (SSCB)’nin, hem de Komünizmin yenilgisiyle Türki-ye’nin Avro-Atlantik İttifak için önemi azaldı. Bağımsızlığını yeniden kazanan ülkeler, Avrupa ile Rusya arasında tampon bölgeyi kalınlaş-tırdı. SSCB’den sonra bölgede yeni, zayıf devletlerin oluşumu Türkiye için yeni fırsatlar doğurdu. Aynı zamanda oluşan etnik münakaşalar Türkiye için ciddi tehlikeye dönüştü, Rusya ve İran gibi tarihi rakip-lerle mücadele etmek zorunluluğu ortaya çıktı.

Soğuk Savaş döneminde Sovyetler Birliği ve İran, Orta As-ya’ya direkt götüren yollara hakimlerdi. Türkiye ile Asya ülkeleri

Page 25: dostluk, kardeşlik ve strateji ortaklık

BÖLGESEL OLAYLARIN TÜRKİYE-AZERBAYCAN İLİŞKİLERİNE ETKİSİ

-25-

arasında fiili bağlantı sadece dolaylı yollarla sağlanmaktaydı. Güney Kafkasya uluslararası diplomasinin bir parçası olduktan sonra Türkiye için Orta Asya ve Hazar havzasına giden ticaret ve enerji yolları açıl-dı. Neticede, Orta Asya ve Hazar havzası ülkeleri ile Türkiye arasında daha yakın coğrafi ilişkiler oluştu. Bu imkan bölgedeki güç boşluğun-dan kaynaklanan jeopolitik hakimiyet için mücadele etme fırsatı do-ğurdu. Türkiye hem tarihi, kültürel ve sosyal yakınlığı, hem de politik ve enerji çıkarları nedeniyle bölge devletlerinden Azerbaycan ile stra-tejik ilişkiler kurmaya başladı. Gürcistan’ın coğrafi konumu ve Azer-baycan’la olan ilişkileri sonucunda, bölgede Azerbaycan-Gürcistan-Türkiye üçlüğü oluştu.

Azerbaycan-Türkiye ilişkileri iki temel üzerinde kurulan ilişki-lerdir. İlki manevi yakınlık, diğeri de çıkarların örtüştüğü noktalardır. Genelde, “Güçlü Azerbaycan Güçlü Türkiye!” veya “Güçlü Türkiye Güçlü Azerbaycan!” şiarları her iki devletin elit kesimi tarafından kabul görse de tarafların ulusal çıkarlarına etki eden bölgesel olaylar da mevcuttur. Bazı bölgesel olaylar, Türkiye ve Azerbaycan’ın birlikte hareket etme zaruretini doğurur ve bir birliğin oluşumuna neden olur. Unutmamak gerekir ki, bölgesel konularla ilintili olarak iki devletin ulusal çıkarlarına farklı şekilde etki eden olaylar da yaşanmıştır.

Türkiye Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu Azerbaycan’ı genellikle Kafkas’ta, özellikle de Güney Kafkas’ta en önemli stratejik müttefik olarak görmektedir. Davutoğlu’na göre, Kafkas’ta Azerbay-can, Balkan yarımadasında ise Arnavutluk güçlü ve sabit bir bölgesel konum elde etmediği müddetçe Türkiye’nin her iki bölgede ağırlığını artırması, yakın deniz havzası olmakla birlikte Hazar’a doğru politik genişleme yaşayabilmesi imkânsızdır.1

Türkiye, tarihi ve kültürel yakınlığından faydalanarak Azer-baycan üzerinden bölgede var olmaya çalışmaktadır. Her iki devletin bölge devletleri olan Rusya, İran, Gürcistan ve Ermenistan’la sınırları vardır. Her iki devlet Akdeniz ve Karadeniz havzasında gelişen olay-larla karşılıklı etkileşmededir.2 1 Ahmet Davutoğlu, “ Stratejik Derinlik: Türkiye’nin Uluslararası Konumu”, İstanbul,

Küre, 2009. 34. Baskı, s. 127-128. 2 Karşılıklı etki tarafların birbirini etkileme imkanının olmasıdır.

Page 26: dostluk, kardeşlik ve strateji ortaklık

Cavid VELİYEV

-26-

Azerbaycan, Türkiye ile Orta Asya ülkeleri arasında boğaz ro-lünü üstlenmiştir. Rusya ve İran’ın Türkiye’nin müttefiki olan Batı devletleri tarafından tecrit edilmesi, Orta Asya petrol ve doğalgaz kaynaklarının Türkiye’ye ve Batı’ya iletilmesinde Azerbaycan’ın etkisini artırmaktadır. Türkiye’nin enerji köprüsü rolünü üstlenerek jeopolitik değerini artırma stratejisi, Ankara için Azerbaycan’ın değe-rini yükseltmektedir.

Türkiye’nin küresel politikada gücü ve değeri, yakın çevresin-deki gücüyle ilişkilidir. Yakın çevresi Güney Kafkasya’da güçlü ol-mayan Türkiye, Orta Asya ve Hazar havzasında da güçlü olamaz. Sonuçta, Rusya ve İran karşısında dar alanda dans eden bir “dansöz” gibi AB ve ABD için jeopolitik değeri azalmaktadır.3

Ahmet Davutoğlu, Türkiye’nin Bağımsız Devletler Birliği’ne (Azerbaycan’ın da üye olduğu) yönelik politikasını şaşkınlık, hayalci-lik, bekleme konumu ve strateji arama şeklinde dört döneme ayırmak-tadır.4 Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra Türkiye Güney Kaf-kas politikasında üç büyük sorunla karşı karşıya kaldı: 1.Türkiye 70 yıldır Sovyet yönetiminde olan bölgede iyi tanınmamaktaydı; 2.Türkiye’nin karşısında Rusya ve İran gibi iki büyük rakip vardı; 3.Bölgesel etnik sorunlar Türkiye için tehlike oluşturmaktaydı.5

Dağlık Karabağ ve Türkiye-Azerbaycan Dağlık Karabağ sadece terörizm, işgal veya Azerbaycan’la Er-

menistan arasında savaş konusu değil, aynı zamanda bölgesel ve küre-sel güçlerin Güney Kafkasya’da uyguladığı jeopolitik egemenlik mü-cadelesinin bir parçasıdır. Karabağ Savaşı sonucunda Rusya ve İran’ın müttefiki (aynı zamanda Türkiye’nin rakibi) olan Ermenistan, Türki-ye’nin stratejik müttefiki olan Azerbaycan’ın topraklarını işgal etmiş-tir. Azerbaycan topraklarının işgali Türkiye’nin Güney Kafkasya’daki 3 Ahmet Davutoğlu, a.g.e., s.125. 4 Ahmet Davutoğlu, a.g.e., s. 221. 5 Kamer Kasım, “Büyük Güçlerin Kafkasya Politikaları”, der. Cavit Veliyev ve Araz

Aslanlı, Güney Kafkasya: Toprak Bütünlüğü, Jeopolitik Mücadeleler ve Enerji, Ankara, Berikan, 2011, s. 331.

Page 27: dostluk, kardeşlik ve strateji ortaklık

BÖLGESEL OLAYLARIN TÜRKİYE-AZERBAYCAN İLİŞKİLERİNE ETKİSİ

-27-

konumuna ciddi darbe olmuştur. Bu anlamda, Ahmet Davutoğlu’nun Karabağ’ın Ermenistan tarafından işgalini Soğuk Savaş’tan sonra Türkiye’nin en önemli strateji kaybı6 olarak değerlendirmesinin nede-ni bu işgalin Türkiye’nin bölge politikasına ciddi şekilde olumsuz etki etmesidir.

19. yüzyılın ilk dönemlerinde Rusya, Azerbaycan’ı işgal ettik-ten sonra Azerbaycan’ın batısında Ermenileri yerleştirmiştir. Aşamalı şekilde Karabağ’da nüfus arttıran Ermeniler 1918 yılında Karabağ’ın Ermenistan’a verilmesi için bazı taleplerde bulunmuşlardır. Azerbay-can ve Ermenistan Bolşevikler tarafından işgal olunduktan sonra 1923’de Dağlık Karabağ’a Azerbaycan’ın terkibinde özerklik statüsü verilmiştir. Geçen yüzyılın 80’li yıllarının sonunda Gorbaçov’un “glasnost” ve “perestroyka” politikasını açıklamasıyla Ermeniler, Dağlık Karabağ’ın Ermenistan’a birleştirilmesi konusunu gündeme getirerek yerli Azerbaycanlı ahaliye taarruz etmişlerdir. Neticede, Dağlık Karabağ özerk bölgesi ve civarındaki yedi ilçe Ermenistan tarafından işgal olunmuştur.

O zaman bu konu Türkiye devletinde ilk önce Sovyetler Birli-ği’nin iç sorunu gibi değerlendirilse de, Türkiye kamuoyu olaya sert tepki vermiştir. Türkiye’deki yönetimler Karabağ konusundaki ihtiyat-lı davranışını Sovyetler Birliği parçalandıktan sonraki yıllarda da ser-gilemiştir.

Sovyetler Birliği’nin parçalanmasından sonra Türkiye kısa bir süreliğine tarafsız tutum sergileyerek, taraflar arasında aracı olmaya çalışmıştır. Fakat Türkiye’de sivil toplum örgütleri Azerbaycan’a askeri destek vermekten çekinmemişlerdir. Ermenilerin Karabağ’da işgali sürdürmeleri sonucunda toplumun ve basının baskıları ile Tür-kiye’deki yönetim zamanla Azerbaycan’ı destekleyen konum sergile-mek zorunda kalmıştır. Karabağ savaşlarına katılan Türkiye’den gelen gruplar, bazen Azerbaycan’ın iç politik mücadelelerine aktif şekilde müdahale etse de, Azerbaycan’da sistemli ordu kuruculuğu faaliyetle-rinin başlaması ile onlar Azerbaycan’ı terk etmiştir.

6 Ahmet Davutoğlu, a.g.e., s. 127.

Page 28: dostluk, kardeşlik ve strateji ortaklık

Cavid VELİYEV

-28-

Ermenistan’ın stratejik müttefiki olan Rusya ister Sovyetler dö-neminde, isterse de Sovyetler Birliği parçalandıktan sonra Karabağ savaşının kritik zamanlarında Ermenileri askeri yönden desteklerken, Türkiye Azerbaycan’a devlet düzeyinde bu desteği vermemiştir. Sade-ce Mart 1992’den itibaren Türkiye silah ambargosunu gerçekleştirmek amacıyla kendi toprağına iniş yapan Ermenistan uçaklarını kontrol edeceğini bildirmiştir. Bundan başka, Türkiye Ermenistan’a giden yardımların Türkiye üzerinden yapılmasına tepki göstererek, Azer-baycan’ın Ermenistan’a karşı ekonomik ambargosuna da destek ver-miştir. 1992 yılının Mart ayında “Washington Post” gazetesine röpor-taj veren Süleyman Demirel Türk hükümetinin ciddi baskı altında olduğunu ve daha ciddi adımlar atmak veya askeri müdahalede bu-lunmak zorunda kalacağını bildirmiştir.7

Diğer yandan, Kasım 1992’de Türkiye’nin Ermenistan’a 300 milyon KW elektrik enerjisi satmak için anlaşma imzalaması Azer-baycan’da ciddi itiraza neden olmuş; itirazlar sonucunda anlaşma uygulanmamıştır.8

Karabağ sorunundan farklı olarak, Nahçivan konusunda Türki-ye aktif ve sonuca etki edecek tutum sergilemiştir. Kars ve Moskova Anlaşmaları’nın Türkiye’ye verdiyi garantörlük hakkı Türkiye’nin bu konudaki konumunu kuvvetlendirmiş, Ermenistan ve Rusya’yı ise daha hassas olmaya mecbur bırakmıştır.9

Geçen yüzyılın 90’lı yıllarının ilk dönemlerinde Türk toplumu ve milliyetçi kesimlerin baskılarına ve Azerbaycan’ın beklentilerine rağmen, Türkiye’nin Ermeni işgaline karşı askeri müdahalede bulun-mamasının objektif ve sübjektif nedenleri aşağıdakılardır:

1. Azerbaycan resmi şekilde hiçbir zaman Türkiye’den askeri destek istememiştir. Azerbaycan, Karabağ gerçeklerinin Batı devletle-rine iletilmesinde Türkiye’nin desteğini beklemiştir.10

7 Svante E. Cornell, Turkey and The Conflict in Nagorno Karabakh, Middle Eastern

Studies, Vol.34, No.l, January 1998, pp.51-72, s. 61. 8 Svante E. Cornell, a.g.e., s. 62, 67. 9 Bilal Şımşır, “Azerbaycan”, Bilgi Yayınevi, İstanbul, 2011, s. 175. 10 Svante E. Cornell, belirtilen eseri, s. 60.

Page 29: dostluk, kardeşlik ve strateji ortaklık

BÖLGESEL OLAYLARIN TÜRKİYE-AZERBAYCAN İLİŞKİLERİNE ETKİSİ

-29-

2. Batı devletleri Azerbaycan’a destek vermemesi için Tür-kiye’ye baskı uygulamıştır.11

3. Azerbaycan’ı askeri alanda desteklemek için Türkiye tara-fında güçlü imkanlar ve politik irade bulunmuyordu.

4. Rusya, Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra da Tür-kiye için halen tehlike kaynağıydı. Türkiye, Azerbaycan tarafına aske-ri desteğin Rusya-Türkiye savaşına neden olabileceğinden endişeliydi. Dönemin Türkiye Genelkurmay Başkanı Doğan Güreş, Rusya’nın Türkiye için büyük tehdit olarak kaldığını bildirmiştir. Hocalı soykı-rımından sonra Cumhurbaşkanı Turgut Özal Türkiye’nin savaşa girme ihtimalini açıklamış ve savaşa müdahale konusu Türkiye’de ciddi müzakereye neden olmuştu. Rusya’nın Savunma Bakanı Yevgeni Şapoşnikov Türkiye’nin müdahalesinin 3. Cihan Harbi’ne neden ola-bileceğini belirtmişti.12

Türkiye olaylara askeri alanda müdahale edemese de, uluslara-rası arenada Azerbaycan’ı destekleyen ve konuyu uluslararası organi-zasyonların gündemine getiren tek devlet olmuştur. Dönemin Türkiye Dışişleri Bakanı Hikmet Çetin, Karabağ konusunu Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatının (AGİT) gündemine getirmek için ciddi diplo-matik faaliyet göstermiştir. 1992’de AGİT tarafından Karabağ konu-sunun diplomatik yolla çözümü için Minsk Grubu oluşturulmuştur. Türkiye de bu grubun üyesi olmuştur. Fakat 6 Aralık 1994’de oluştu-rulan Minsk Grubu Eşbaşkanları arasında Türkiye yer alamamış ve bu olay Türkiye’nin Karabağ konusuna diplomatik müdahale imkanlarını kısıtlamıştır.

Türkiye devletinin Karabağ savaşına aktif şekilde müdahalesi 1993’den itibaren başlamıştır. Kelbecer’in işgalinden (3 Nisan 1993) sonra Türkiye, Ermenistan’a işgali bırakmayı tavsiye etmiş ve ilişkile-rini aşamalı şekilde kısıtlamıştır. Ermenistan’ın işgali sürdürmesi nedeniyle Türkiye bu ülke ile sınır kapılarını kapatma kararı almıştır. 5 Nisan 1993’de Cumhurbaşkanı Turgut Özal ile birlikte Türk cumhu-riyetlerine resmi ziyaret düzenleyen Dışişleri Bakanı Hikmet Çetin, 11 İbid., ss.63-65. Yakup Hurç, a.g.e., ss. 49-50. 12 Cumhuriyet, 21 Mayıs 1992, s. 17

Page 30: dostluk, kardeşlik ve strateji ortaklık

Cavid VELİYEV

-30-

Türkiye üzerinden Ermenistan’a giden bütün sosyal yardımlara izin verilmeyeceğini, bu yasağı ihlal etmek isteyen uçaklara ateş edilece-ğini beyan etmiştir. 13

1993’den sonra Türkiye’nin Karabağ konusuna müdahalesi, sı-nırlarını kapatması Azerbaycan’ın yararına oldu. Türkiye’ye uluslara-rası düzeyde ciddi baskıların yapılmasına rağmen, Ankara ülke içi kamuoyunu ve Azerbaycan’ın konumunu dikkate alarak sınırları aç-mamıştır.

Fakat 2000’li yıllardan itibaren Karabağ konusunun çözümü-nün uzaması ile Türkiye’de farklı fikirler seslendirilmeye başlanmıştır. Bu konudaki temel iddialar:

1. Ermenistan sınırların kapatılmasına alıştığı için bu, konunun çözümüne olumlu etki edememiştir,

2. Azerbaycan, Karabağ konusunu çözmek istememekte; bu nedenden Türkiye sınırları açarsa Karabağ sorununun çözümünde rolü artabilir.

3. Türkiye-Ermenistan sınırları açılırsa, Ermenistan’ın Rus-ya’ya bağımlılığı azalır, Türkiye’nin Ermenistan’da politik karar ver-me sürecine etkisi artar ve Ermenistan’ın Karabağ sorununda olumlu adım atmasına etki eder.

4. Türkiye Ermenistan’la sınırları kapatmakla Güney Kafkas-ya’ya politikasını Karabağ’ın esiri etmiş, taraf olmuş ve Güney Kaf-kasya’nın bütünlüğüne etki etmek olanağı bu şekilde kısıtlanmıştır.

5. Türkiye Ermenistan’la sınırları kapattığı için birçok devlet-le, aynı zamanda Avrupa Birliği ve ABD ile ilişkileri zarar görmüştür.

Bu iddialar Türkiye’nin Ermenistan ve Karabağ politikasının değişmesine neden oldu. Süreç Türkiye-Ermenistan arasında önce gizli görüşmelerin başlaması, sonra da sınırların açılması ve diploma-tik ilişkilerin gelişimine dair protokollerin imzalanması ile sonuçlandı. 10 Ekim 2010’da Türkiye ile Ermenistan arasında imzalanan protokol-lerde Dağlık Karabağ koşulu yer almadı. Ermenistan, Karabağ soru-

13 Ayın Tarihi, Nisan 1993; Yakup Hurç, a.g.e, s. 55.

Page 31: dostluk, kardeşlik ve strateji ortaklık

BÖLGESEL OLAYLARIN TÜRKİYE-AZERBAYCAN İLİŞKİLERİNE ETKİSİ

-31-

nunun Türkiye-Ermenistan sınırları konusuna ait olmadığını belirterek ABD ve Rusya aracılığıyla Türkiye’ye baskı yaparak Türkiye-Ermenistan sınırlarının açılmasına muvaffak olmaya ve Türkiye-Azerbaycan ilişkilerine zarar vermeye çalıştı.

Zamanla Ermenistan’la görüşen Azerbaycan, Türkiye-Ermenistan diplomatik görüşmelerine karşı çıkmadı. Azerbaycan’da itiraza neden olan konu görüşmelerin gizli şekilde devam etmesi ve protokollerde Karabağ koşulunun yer almaması oldu. Sınırların kapalı olmasını Ermenistan’a baskı aracı olarak gören Azerbaycan, Karabağ konusu çözüme kavuşmadan sınırların açılmasına karşı çıktı. Azer-baycan sınırların açılmasından sonra Ermenistan’ın taviz vermeyece-ğini ve daha da cesaretleneceğini düşünmekteydi. Öte yandan sınırları açmanın Türkiye’nin Erivan’ın siyasi kararlarına etki etme olanağı vermeyeceği zira Rusya’nın Ermenistan’daki etkisinin ve gücünün buna izin vermeyeceği görülüyordu. Azerbaycan tarafı Ermenistan’ın 2008’de dünya ekonomik krizi ve Rusya-Gürcistan savaşının yarattığı ekonomik olumsuzlukların etkisinden korunmak için sınırların açılma-sına daha çok ihtiyaç duyduğunu belirtmişti.

Bu olay bölgesel bir konuda Türkiye-Azerbaycan arasında or-taya çıkan fikir ayrılığıdır. Fakat bu fikir ayrılığı uzun sürmedi; Türki-ye Büyük Millet Meclisi (TBMM) protokolleri onaylamadı. Ermenis-tan Anayasa Mahkemesi’nin aldığı karar ise süreci dondurdu.14 Proto-kollerin imzalanmasından sonra Türkiye Karabağ konusunu uluslara-rası arenada daha çok gündeme getirdi. Türkiye Ermenistan’la nor-malleşme sürecine gitme yoluyla Minsk Grubu Eşbaşkan ülkeleri arasında yer almaya çalıştı ve bu noktada Azerbaycan’da Türkiye’nin Minsk Grubu Eşbaşkan ülkeleri arasına girmesini destekledi. Fakat Rusya ve Ermenistan protokollerin Karabağ konusuna ait olmamasını neden göstererek buna karşı çıktılar.

Karabağ sorunundan başka Türkiye ve Azerbaycan’ı Ermeni konusunda birleştiren diğer mesele her iki devletin uluslararası arena-da Ermeni diasporasının hedefinde olmasıdır. Ermeni diasporası Tür-

14 Cavit Veliyev, Türkiye-Ermenistan protokolleri: Kazanan kim, kaybeden kim?, SAM-ın

icmali, No 1, Sayı 1. (Mayıs 2010), s. 25.

Page 32: dostluk, kardeşlik ve strateji ortaklık

Cavid VELİYEV

-32-

kiye’ye karşı iddialarını ve Karabağ’ın işgalini kabul ettirmek için uluslararası arenada propaganda yapmaktadır. Ermeni diasporasına karşı mücadele etmek amacıyla 2007’de Bakü’de Türkiye-Azerbaycan Diasporalararası İşbirliği Kurultayı gerçekleştirilmiştir. Halihazırda ABD ve Avrupa’da Türkiye ve Azerbaycan diasporası Ermeni iddiala-rına karşı birlikte faaliyet göstermektedir. 2010’da ABD Kongresi’nin Temsilciler Kanadı Dış İlişkiler Komitesi’nin 1915 olaylarına ilişkin kabul ettiği karara karşı Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, Türkiye Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ü arayarak Türkiye’ye destek, karara da itirazını bildirmiştir.15 Aynı gün Azerbaycan’da siyasi parti temsilcileri ve devlet resmileri de açıklamaları ile ABD Kongresi Temsilciler Kanadı Dış İlişkiler Komitesi’nin kabul ettiği karara kendi itirazlarını bildirmişlerdir. Azerbaycan Parlamentosu ise 5 Mart 2010’da Kongre’ye müracaat ederek, Temsilciler Kanadı Dış İlişkiler Komitesi tarafından kabul edilen bu kararın Kongre tarafından kabul edilmemesini talep etmiştir.16

Rusya ve Azerbaycan-Türkiye ilişkileri Azerbaycan yaklaşık son iki yüz yıl zarfında Rusya’nın yöne-

timi altında olmuştur. 1991’de Azerbaycan resmi Moskova’ya karşı mücadele ederek bağımsızlığını elde etmiş ve bu mücadele zamanı yaşanan bazı olaylar Azerbaycan halkında Rusya’ya karşı “nefret” duygusu doğurmuştur. 1918’de kurulan Azerbaycan Halk Cumhuriye-ti’nin (AHC) Bolşevikler tarafından işgal olunması, tüm Azerbaycan-Ermenistan savaşlarında Rusların Ermenileri desteklemesi, 19-20 Ocak 1990’da Sovyet Ordusu’nun Bakü’yü işgal ederek sivil insanları öldürmesi ve Karabağ Savaşı döneminde bölgedeki Rus kuvvetlerinin Ermenilere yardım etmesi, Azerbaycan halkının Rusya’ya güvenini tüketmiştir. 1980’lerin sonlarında Azerbaycan’daki halk harekatı li-derlerinin şiarları halktaki bu nefreti daha da artırmıştır.

15 http://www.mediaforum.az/articles.php?lang=az&page=00&article_id=

20100305081100545, (2010-03-05). 16 http://www.meclis.gov.az/?/az/statement/view/27/

Page 33: dostluk, kardeşlik ve strateji ortaklık

BÖLGESEL OLAYLARIN TÜRKİYE-AZERBAYCAN İLİŞKİLERİNE ETKİSİ

-33-

Türkiye ile Rusya, Güney Kafkasya’da yüz yıllar boyunca bir-birine rakip olmuştur. 19.y.y.da iki devlet arasında dört savaş yaşan-mıştır. Aynı zamanda Güney Kafkasya da Rusya tehlikesine karşı Türkiye için bir tampon bölge olmuştur. Örneğin, 1877-1878’li yıllar Rus-Türk savaşında ve İkinci Dünya Savaşı`ndan sonra Sovyetler Birliği, Türkiye’yi Güney Kafkasya üzerinden tehdit etmiştir.17

Ortak düşman (İngiltere) nedeniyle 1920’li yıllarda Türkiye’de Kurtuluş mücadelesi, Rusya’da ise Bolşevik devrimi zamanında müt-tefik olan bu iki devlet İkinci Dünya Savaşı`ndan sonra tekrar “düş-man” devletlere dönüşmüştür. İkinci Dünya Savaşı`ndan sonra bölge-de koşulların değiştiğini belirten Sovyetler Birliği Birinci Dünya Sa-vaşı`nda Türkiye’ye vermek zorunda kaldığı toprakları geri talep et-miştir. Türkiye’nin NATO’ya üyeliğine neden olan bu olay Stalin’in ölümüne kadar devam etmiş, ondan sonra Sovyetler Birliği Türkiye ile ilişkilerini düzeltmeye çalışmıştır. Stalin’in ölümünden sonra ikili ilişkilerde ciddi sorun yaşanmasa da, Sovyetler Birliği’nin dağılma-sından sonra Güney Kafkasya uğrunda rekabet halen devam etmekte-dir.

Azerbaycan halkı Rusya’dan farklı olarak Osmanlı Devleti’ni ve Türkiye Cumhuriyeti’ni kendi müttefiki olarak görmüştür. 1918’de Nuru Paşa komutasındaki Kafkas İslam Ordusu’nun Bakü’yü işgalden kurtarması, 1920’de Bolşevik işgalinden sonra AHC temsilcilerinin Türkiye’ye taşınması, Sovyetler Birliği döneminde Azerbaycan’da binyıllığın korunmasında Türkiye’nin manevi yardımı, geçen yüzyılın 80’li yıllarındaki bağımsızlık harekatı, Karabağ konusunda Türkiye halkının Azerbaycan’a desteği ve ulusal harekat liderlerinin Türkiye eğilimli olması Azerbaycan elit kesiminin ve cemiyetinin Türkiye’yi seçmesine neden olmuştur.

Sovyetler Birliği döneminde Azerbaycan’daki halk harekatını Sovyetlerin iç meselesi gibi gören Türkiye hükümetleri kendi halkın-dan farklı olarak hem Karabağ, hem de ulusal harekata karşı mesafe-liydi.18 1990’da ABD’ye resmi ziyaret gerçekleştiren Türkiye Cum-

17 Ahmet Davutoğlu, a.g.e., s.125. 18 Bilal Şimşir, a.g.e., s. 178.

Page 34: dostluk, kardeşlik ve strateji ortaklık

Cavid VELİYEV

-34-

hurbaşkanı Turgut Özal’ın 20 Ocak olayları ile ilgili konuşma yaptığı zaman Azerilerin Şia olmasını vurgulayarak19 Azerbaycan’a sahip çıkmamasının Türkiye’nin bu politikasının işaretidir. Azerbaycan’ın bağımsızlığının Türkiye tarafından tanınması sürecinde Rusya’nın konumu dikkate alınmıştır. Dönemin diplomatlarından Bilal Şimşir’in “Azerbaycan’ın bağımsızlığını tanımayı Ruslara nasıl açıklayacağız?20 sorusu bu politikanın bir itiraftır.

Türkiye bölge ülkeleri için parlamenter demokrasisi, serbest ekonomisi ve devlet sistemiyle model ülke olarak gösterilmektedir. Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra Türkiye’nin Güney Kafkas-ya’da asıl amacı Rusya’nın etkisini azaltmak, bu bölgenin Batı dünya sistemine entegresini sağlamaktır. Bu dönemde Türkiye yönetiminin temel amacı Güney Kafkasya ülkelerinin, aynı zamanda Azerbay-can’ın eski Sovyet sisteminden koparılıp, Batı merkezli sisteme enteg-resini sağlamak olmuştur. Aynı zamanda, Rusya ve İran’ı bölgeden uzaklaştırmak, onların bölgesel olay ve devletlere müdahalesini asga-riye indirmek istenmiştir. 21

Azerbaycan’ın bağımsızlığının ilk yıllarında Türkiye’nin Gü-ney Kafkasya’ya yönelik enerji, güvenlik ve ekonomik politikası Batı müttefiklerinin planları ile örtüşmüştür. Fakat Türkiye Batıyla ortak hareket ederken Rusya’yı küstürmemeye de çalışmıştır.

Rusya’nın bölgedeki konumunu zayıflatma siyasetine Azerbay-can Ebulfez Elçibey zamanında başlanmış, Haydar Aliyev ve İlham Aliyev’in zamanında devam edilmiştir. Bu anlamda Rusya’nın bölge-deki etki gücünü Azerbaycan kadar zayıflatan ikinci bölge devleti olmamıştı ve Türkiye ile Azerbaycan’ın Rusya politikası sanki birbiri ile yarışmaktaydı. Azerbaycan’ın ilk Cumhurbaşkanı Ayaz Mutallibov zamanında Azerbaycan dış politikada Rusya’ya yönelmiş ve 21 Aralık

19 Milliyet, 19 Ocak 1990, s. 13 20 Bilal Şimşir, a.g.e., s. 266. 21 Mitat Çelikpala, Güney Kafkasya’da Yeni Jeopolitik Denge, der. Cavit Veliyev ve Araz

Aslanlı, Güney Kafkasya: Toprak Bütünlüğü, Jeopolitik Mücadeleler ve Enerji, Ankara, Berikan, 2011, s.297.

Page 35: dostluk, kardeşlik ve strateji ortaklık

BÖLGESEL OLAYLARIN TÜRKİYE-AZERBAYCAN İLİŞKİLERİNE ETKİSİ

-35-

1991’de Azerbaycan Bağımsız Devletler Birliği’ne (MDB) girmiştir.22 Mutallibov’un dış politikada Rusya’ya yönelmesi Azerbaycan’ın iç ve dış politikasındaki sorunlarının çözümüne yardım edemedi çünkü Rusya Azerbaycan ile bağımsız devlet gibi değil, halen kendi yöneti-mindeki bir vilayet gibi ilişki kurmaya çalışmaktaydı.

Mutallibov döneminden farklı olarak Azerbaycan Halk Cephe-si’nin yönetimde olduğu yıllarda dış politikada Türkiye ön plana geç-miştir. Kendisini “Atatürk’ün askeri” olarak adlandıran Ebulfez Elçibey’in Cumhurbaşkanlık döneminde Azerbaycan Rus kuvvetlerini ülkesinden çıkaran ilk eski Sovyet ülkelerinden oldu. Ticaret-ekonomik ilişkileri bir anda azaldı ve Bakü, MDB’ye üyelik anlaşma-sını onaylamadı.23 Azerbaycan bu dönemde Rusya ile eşit haklara sahip devlet gibi ilişki kurmaya, Rusya’nın bölgedeki etkisini azalt-maya ve Türkiye ile Batı devletleriyle ilişkilerini artırmaya çalışmak-taydı. Azerbaycan Türkiye ile stratejik işbirliğine dair ve güvenlik alanında anlaşmalar imzalamak istemekteydi. Diğer ülkelerden farklı olarak Türkiye ile imzalanan dostluk ve işbirliği anlaşmasının süresi 5 yıl değil, on yıl oldu ve Türkiye ile ekonomik, askeri ve eğitim alanla-rında işbirliği genişletildi.24

Aynı yıllarda Rusya Azerbaycan’ın karşılaştığı birçok sorunun sadece temel kaynağı değil aynı zamanda çözüm yolu gibi gösteril-mekteydi. Elçibey zamanında Rusya’ya karşı ve Türkiye eğilimli siya-set Azerbaycan’ın iç ve dış politikasında Rusya’dan kaynaklanan birçok probleme neden oldu. Bu gerçeği anlayan Haydar Aliyev enerji ve Karabağ görüşmelerinde resmi Moskova’nın tutumunu yumuşat-mak amacıyla Rusya ile ilişkilere önem verdi. 1993 yılının yaz ayla-rında Rusya’ya resmi ziyaret düzenleyen Haydar Aliyev Azerbay-can’ın dış politikasında Rusya ile ilişkilere üstünlük vereceğini ve MDB’ye üye olacağını bildirdi. 20 Eylül 1993’de Azerbaycan parla- 22 Eldar İsmayılov ve başkaları, Azerbaycan tarihi, Bakü, 1995, s. 341. 23 Rasim Musabekov. “Na stıke poley prityajeniya”, http://www.globalaffairs.ru/print/

number/Na-styke-polei-prityazheniya-15230, (11.06.2011). 24 Nazim Cafersoy, “Bağımsızlığının Yirminci Yılında Azerbaycan”, der. Cavit Veliyev ve

Araz Aslanlı, Güney Kafkasya: Torpak Bütünlüğü, Jeopolitik Mücadeleler ve Enerji, Ankara, Berikan, 2011, s. 41.

Page 36: dostluk, kardeşlik ve strateji ortaklık

Cavid VELİYEV

-36-

mentosu uzun görüşmelerden sonra ülkenin MDB’ye üyeliğini onay-ladı ve 24 Eylül tarihinde Haydar Aliyev Moskova’ya giderek MDB’ye üyelik anlaşmasını imzaladı. Fakat Haydar Aliyev’in yöne-timdeki ilk yıllarında dış politikada Rusya’ya önem vermesi Azerbay-can için sonucu değiştirmedi. Rusya’nın değişmez konumu Azerbay-can’ı Batı devletleri ile daha sıkı işbirliği yaparak, dengeleme politika-sını yürütmek zorunda bıraktı.25

Özellikle, 20 Eylül 1994’de imzalanan “Asrın Anlaşması” Rus-ya’nın bölgedeki konumunun zayıflatılması bakımından önemli oldu. Bakü-Tiflis -Ceyhan (BTC) petrol ve Bakü-Tiflis-Erzurum (BTE) doğalgaz boru hatları bölgedeki dengeyi son 20 yılda ciddi şekilde değiştirdi. Haydar Aliyev’in Türkiye Cumhuriyeti’nin o dönemdeki Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel ile kişisel ilişkileri hem ülke için-de, hem de Batı devletleri ile ilişkilerinde Azerbaycan’a üstünlükler verdi. Türkiye-Azerbaycan ilişkileri bu dönemde “Bir millet iki dev-let” şiarı temelinde gelişmeye başladı.

1993’de kabul ettiği “yakın çevre” doktrini ile Rusya’nın Azer-baycan politikası daha da sertleşti. Türkiye ile Rusya arasında rekabe-tin davam ettiği bu dönemde Rusya Azerbaycan’dan daha çok taviz elde etmek için hem dahilden, hem de Ermenistan aracılığıyla baskı gösterirlerdi. Rusya-Ermenistan-İran üçlüsünün arasında kalan Azer-baycan sadece Gürcistan-Türkiye aracılığıyla kuşatmayı delmeyi ba-şardı. Azerbaycan-Gürcistan-Türkiye üçlüsü BTC, BTE gibi enerji hatlarını destekledi, Karabağ, Güney Osetya ve Abhazya gibi konula-rın devletlerin toprak bütünlüğü kapsamında çözümüne destek verdi, Rusya-Ermenistan-İran üçlüsü ise BTC, BTE ve Batı devletlerinin bölgede enerji projelerine karşı çıktı, Hazar’ın sektörlere bölünmesi problemini yarattı, bölgede Ermenistan gibi işgalci devleti, Abhazya ve Güneyi Osetya’da terörist güçleri destekledi.26 1990’larda da zor durumda enerji projelerini gerçekleştirmeyi başaran Azerbaycan-

25 Araz Aslanlı ve İlham Hasanov, “Haydar Aliyev Dönemi Azerbaycan Dış Politikası”,

Ankara, Platin, 2005. 26 Hatem Cabbarlı, “Bağımsızlık Sonrası Ermenistan-Rusya İlişkileri”, Ankara Çalışması,

ASAM, Ankara, 2004.

Page 37: dostluk, kardeşlik ve strateji ortaklık

BÖLGESEL OLAYLARIN TÜRKİYE-AZERBAYCAN İLİŞKİLERİNE ETKİSİ

-37-

Gürcistan-Türkiye üçlüsü zafer kazandı ve bölgede rakip üçlünün konumunu zayıflatmayı başardı. Fakat rakibin elinde çözülmemiş Karabağ, Güney Osetya ve Abhazya gibi sorunlar koz olarak durmak-tadır.

Rusya’da Putin’in yönetime gelmesi, enerji projelerinin gerçek-leştirilmesi, sorunların yaşandığı bölgelerde istikrarın sağlanması bölgede rekabeti azalttı. 2001 Afganistan harekatı ve 2003 Irak hare-katı dünyanın dikkatini Güney Kafkasya’dan söz konusu yerlere çekti. ABD’nin mücadelesine destek veren Azerbaycan, Irak ve Afganis-tan’a asker gönderdi, Afganistan’daki Azerbaycan askerleri Türkiyeli meslektaşlarının komutanlığında faaliyet gösterdi. Türkiye ve Azer-baycan gibi Rusya da ABD’ye destek vererek, bu konuda Türkiye ve Azerbaycan ile aynı tarafta yer aldı.

Bölgesel anlamda Türkiye-Azerbaycan-Rusya arasında fikir ay-rılığına neden olacak diğer bir olay 2004’de Gürcistan’da yaşanan devrim ve Mihail Saakaşvili’nin yönetime gelmesi olmuştur. Bölgede Rusya ile Batıyı karşı-karşıya getiren bir sonraki olay Ağustos 2008’deki Rusya-Gürcistan savaşı idi. Saakaşvili’nin yönetime gelme yöntemi ve Batı eğilimli olması, Rusya’ya karşı radikal dış politikası Azerbaycan ve Türkiye’de olumlu karşılanmasa da, Gürcistan’ı koru-mak her iki devletin bölgesel politikasının temelini oluşturdu.

2000’li yıllardan itibaren Türkiye’nin Rusya politikası Soğuk Savaş ruh halinden daha farklı bir duruma geçti ve Türkiye-Rusya ilişkileri özellikle ticarette gelişti. Adalet ve Kalkınma Partisi’nin (AK Parti) yönetimi döneminde de bu gelişim politikada da yayılmaya başladı. 2008 yılındaki Rusya-Gürcistan savaşında müttefiki ABD ve Gürcistan’ın itirazı pahasına Gürcistan’a yardım götüren ABD askeri gemilerine 1936 tarihli Mondros Boğazlar Anlaşmasını uyguladı ve sonuçta ABD gemileri 21 gün zarfında Karadeniz’i terk etmek zorun-da kaldı. Resmi Ankara Rusya’nın da taraf olduğu Barış ve İstikrar Platformunu önerdi. ABD uzmanları Türkiye’nin bu önerisinden Washington’un habersiz olmasını iratla karşıladı. Gürcistan, Avrupa Birliği ve ABD’nin bu platformda yer almamasına itirazını bildirdi; Azerbaycan ise koşulsuz platformu destekledi. Aslında söz konusu

Page 38: dostluk, kardeşlik ve strateji ortaklık

Cavid VELİYEV

-38-

destek, Türkiye’nin Güney Kafkas’ta kurmak istediği sisteme veril-mekteydi.

2009’da Türkiye-Azerbaycan ilişkilerinde Türkiye-Ermenistan protokolleri nedeniyle yaşanan buhranı Rusya daha da derinleştirmeye çalıştı. Bir yandan Türkiye’nin Ermenistan’la gizli protokoller imzala-dığını resmi Bakü’ye bildirerek ilişkilere zarar vermeye çalışan Rusya, Azerbaycan’ı kendi tarafına çekerek enerji anlaşmalarında bu fırsattan yararlanmak istedi. Diğer yandan Türkiye-Ermenistan sınırlarının açılmasına karşı çıkmayan Rusya, protokollerin onaylanması için Türkiye’nin ileri sürdüğü Karabağ koşulunun kabul edilmez olduğunu bildirdi. Azerbaycan’ın Rusya ile enerji anlaşması imzalaması ve Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in Rusya ziyareti Ankara’da “Türki-ye’ye gözdağı” olarak değerlendirdi. Nitekim gerçekten de Azerbay-can, bölgenin büyük devleti olan ve Karabağ konusunda anahtar rolü-nü oynayan komşusu Rusya ile yakınlaştığında Türkiye’nin itirazlarıy-la karşılaşır. “Karabağ’ın işgalinde temel rol oynayan Rusya” ile Azerbaycan’ın işbirliğini eleştirmesi Türkiye’nin yaklaşım farklılığı-nın tezahürüdür.

Türkiye son yıllarda dış politikada aktifliğini artırırken Azer-baycan’a desteğini de artırmıştır. Türkiye Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün 16 Ağustos 2010 tarihli Azerbaycan ziyareti sırasında “Strate-jik Ortaklık ve Karşılıklı Yardım ile İlgili” anlaşma imzalanmıştır.27 Anlaşmanın ilk maddesinde “tarafların her hangi birinde toprak bü-tünlüğünün, bağımsızlığının ve sınırlarının dokunulmazlığının tehdit edildiği veya tehlike altında olduğu fikri oluştuğu takdirde, taraflar bu tehdit ve tehlikelerin giderilmesi yönünde görülebilecek işlerle ilgili zaman kaybetmeden görüşmeler yapacaklar” hükmü düzenlenmiştir. 2.maddeye göre de Taraflardan biri üçüncü devlet veya bir grup dev-let tarafından silahlı saldırı veya saldırıya maruz kalırsa, Taraflar BM Antlaşması`nın 51. maddesi ile tanınan bireysel veya kolektif kendini savunma hakkının gerçekleştirilmesi için askeri olanak ve güçlerinden 27 Türkiye-Azerbaycan arasında “Strateji Işbirliği ve Karşılıklı Yardım ile İlgili Anlaşma”nın

metni için bkz. http://www.mediaforum.az/articles.php?lang=az&page= 02&article_id= 20101215054430699, (15 Ağustos 2010).

Page 39: dostluk, kardeşlik ve strateji ortaklık

BÖLGESEL OLAYLARIN TÜRKİYE-AZERBAYCAN İLİŞKİLERİNE ETKİSİ

-39-

yararlanmakla birlikte mevcut olanakları kapsamında bütün zaruri tedbirlerin alınması amacıyla birbirine karşılıklı yardım gösterecek-lerdir. Bu yardımın şekli ve hacmi zaman kaybedilmeden taraflar arasında kararlaştırılacaktır. Bu anlaşma, Azerbaycan’ı Rusya-Ermenistan ikilisinin saldırılarından koruma özelliğini taşır. Bu ziya-retten üç gün sonra Rusya Cumhurbaşkanı Dmitri Medvedev Ermenis-tan’a resmi ziyaret gerçekleştirerek Ermenistan’daki Rus askeri üssü-nün kalma süresini 49 yıllığına uzattı. İmzalanan anlaşma gereğince Rus askeri üsleri Ermenistan’da olduğu süre zarfında Ermenistan Si-lahlı Kuvvetleri ile birlikte Ermenistan’ın güvenliğini korur ve bu amaçlar için Rusya tarafı Ermenistan’ın modern ve gereken silahlar, askeri (özel) araç-gereçle teçhizinin gerçekleşmesine yardımcı olur.28

Türkiye ve Azerbaycan’ın Rusya ile ilişkileri düzeltmek ama-cıyla sürdürdükleri gergin faaliyetlerine rağmen resmi Moskova, Er-menistan kozunu kullanmaktadır. Rusya’nın Güney Kafkasya’da Tür-kiye ile rekabetini devam ettirdiği ve halen de bazı bölgesel konuların çözümünde samimi olmadığı düşünülür. Türkiye ve Azerbaycan Ba-tı’nın Güney Kafkasya’daki müttefikidir fakat her iki devlet de bölge-de Rusya ile olumlu ilişkiler kurmadan konumlarının güçlü olmayaca-ğını düşünürler. Bu anlamda, bu iki devlet Güney Kafkasya ile sorun-larının çözümünde Rusya ile işbirliğine önem vermektedir.

Türkiye ile Rusya arasında ikili ilişkilerde yaşanan buhranlar Güney Kafkasya’da rekabeti koşullandırır/hızlandırır, bu da Azerbay-can’a baskıyı artırmaktadır. Bir tarafta komşusu, diğer tarafta da kar-deş devleti ve stratejik müttefiki Türkiye arasında seçim yapmakta zorlanan Azerbaycan, dış, enerji ve güvenlik politikasında ilave prob-lemlerle karşılaşmaktadır. 2012’de Güney Kafkasya’da ve Rusya’nın iç politikasında yaşanacak bazı değişiklikler bölgede yeni rekabet alanı yaratacaktır. Cumhurbaşkanlık makamı için tekrar aday olan Vladimir Putin, “İzvestiya” gazetesinde yayınlattığı makalesinde eski Sovyet mekanında politik ve ekonomik alanda entegre olmuş bir “Av-rasya Birliği” kurmak arzusunu ifade etmektedir. Bu kuruma katılma-yacağını bildirmesi, Azerbaycan’a Rusya’nın baskılarının artmasına 28 http://www.tert.am/tr/news/2011/04/12/base/ (2 Aralık 2010)

Page 40: dostluk, kardeşlik ve strateji ortaklık

Cavid VELİYEV

-40-

neden olacaktır. Rusya’nın “Avrasya Birliği” projesi bölgede Türkiye-Rusya rekabetini artıracak, aynı zamanda Türkiye’nin Batı ile işbirli-ğini sıkılaştıracaktır. Rekabeti artıracak diğer bir konu da Rusya’nın NATO Füze Savunma Sistemi’ne karşı kendi sistemini kurma kararı-dır. NATO’nun Füze Savunma Sistemi’nin bir parçası Türkiye’de konuşlanmakta ve bu da Türkiye’yi Rusya füzelerinin hedefine dönüş-türmektedir.

Azerbaycan’a baskıyı artıracak ikinci bir konu da Türkmenistan ve Kazakistan doğalgazını Batı’ya iletecek doğalgaz hattının Ha-zar’dan çekilmesi planlarıdır. “Transhazar” projesine Batı devletleri-nin desteği zamanla artmaktadır. BTC ve BTE’nin gerçekleştirilme-sinden sonra bölgedeki gücüne ciddi zarar vurulduğunu düşünen Rus-ya’ya göre, “Transhazar” projesi onun Orta Asya’daki gücüne karşı yönelmiştir. Bu nedenle de Rusya Azerbaycan’a ve Türkmenistan’a baskılarını artırabilir. 29

Gürcistan’ın konumunun güçlendirilmesi Ermenistan’ın Azerbaycan topraklarını işgal etmesi ve Türki-

ye’ye karşı toprak talepleri sonucunda her iki devletle sınırlarının kapatılması Gürcistan’ın bölgede jeopolitik değerini artırmıştır. Gür-cistan Azerbaycan’ın Batı’ya çıkış kapısı ve Hazar Havzası enerji hatları için yegane güvenilir yön olmuştur. Öte yandan Gürcistan’da yaşayan 400 bin Azerbaycan Türkünün sosyal, ekonomik ve politik durumu Azerbaycan devleti ve toplumunu ilgilendirmektedir. Gürcis-tan’da yaşayan Ermenilerin politik faaliyetleri hem Azerbaycan, hem de Türkiye’nin dikkat merkezindedir. Nitekim Türkiye, 1921 Mosko-va ve Kars Anlaşmaları ile Gürcistan sınırları içindeki Müslümanların çoğunlukta olduğu Acaristan Özerk Bölgesi’nin statüsü için garantör devlettir.30 Saakaşvili’nin yönetime gelmesinden sonra Acaristan’ın özerklik statüsünün azaltılması adımları Türkiye’de itirazla karşılan- 29 Sergey Kulikov, “Voyna na Kaspii mojet stat realnostyu”http://www.ng.ru/economics

/2011-11-22/1_kaspiy.html, (22.11.2011). 30 Türkiye-Gürcistan siyasi ilişkileri, http://www.mfa.gov.tr/turkiye-gurcistan-siyasi-

iliskileri.tr.mfa, (19.10. 2011).

Page 41: dostluk, kardeşlik ve strateji ortaklık

BÖLGESEL OLAYLARIN TÜRKİYE-AZERBAYCAN İLİŞKİLERİNE ETKİSİ

-41-

mıştır.31 Azerbaycan ve Türkiye, 1944’de Gürcistan’dan Stalin tara-fından kovulan Ahıska Türkleri’nin geri gönderilmesi için Tiflis’in faaliyetlerini desteklemektedir. Türkiye’deki Gürcü ve Abhaz lobisi de Türkiye’nin buraya olan ilgisini canlı tutmaktadır. Hem Azerbay-can hem de Türkiye, Güney Osetya ve Abhazya sorunlarının Gürcis-tan’ın toprak bütünlüğü kapsamında çözümünden yanadır.

Gürcistan bölgede elde ettiği jeopolitik değeri azami tavizler kazanmak için kullanmaktadır. Azerbaycan ve Türkiye’nin taraf oldu-ğu projelerin merkez ülkesi olarak Gürcistan sadece Güney Kafkasya için değil, Doğu-Batı projelerinde de önem kazanmıştır. Karadeniz’de limanları olan Gürcistan Azerbaycan’ın petrol ve diğer ürünlerinin açık denizlere çıkışında önemli rol oynamaktadır.

Ermenistan ve Ermeni faktörü, Gürcistan-Türkiye-Azerbaycan üçlüsünün ortak sorunudur. Ermeni milliyetçi teşkilatının doğum yeri Gürcistan’ın günümüzdeki başkenti Tiflis’tir. 1918’de Gürcistan da Ermenistan’ın taarruzuyla karşılaşmıştır. Sovyetler Birliği’nin kurul-ması ile Azerbaycan’la Ermenistan arasında olduğu gibi Gürcistan-Ermenistan arasında da sorunlar dondurulmuş ve SSCB parçalandık-tan sonra tekrar alevlenmiştir.32

Gürcistan’da Azerbaycanlılardan sonra ikinci büyük azınlık Ermenilerdir.33 Gamsahurdiya’nın Gürcistan’da etnik politikasından endişe duyan Ermeniler 1990’larda organize olmuştur. Cavah Halk Harekatı başta olmakla bazı Ermeni birlikleri Ermenilerin çoğunlukta olduğu Cavahetya bölgesinde yönetimi ele geçirmişti. Bu birlikler Rusya’dan aldığı destekle merkezi yönetime karşı özerklik talep et-miştir. Gürcistan merkezi hükümetinin zayıf olduğu 1991-1994 döne-minde Cavahetya üzerinde kontrol azalmıştır.34

Sovyetler Birliği’nden sonra Gürcistan’ın Cavahetya bölgesin-deki 62. Rus askeri üssü burada yaşayan Ermeniler için ekonomik ve

31 Hasan Kanbolat, “Gürcistan’da neler oluyor?”, Zaman, (8.05.2004). 32 Kamil Ağacan, “Ermenistan Gürcüstan İlişkileri”, Ermeni Araştırmaları, Sayı 19,

Sonbahar 2005 33 Ethnic Groups in Georgia–Armenians, The Georgian Times, (14.04.2008). 34 Kamil Ağacan,a.g.e.

Page 42: dostluk, kardeşlik ve strateji ortaklık

Cavid VELİYEV

-42-

güvenlik bakımından çok önemli idi. Bu nedenle bölge Ermenileri Rus askeri üssünün Gürcistan’dan çıkarılması kararına, Gürcistan Hükü-meti’nin Türkiye ve Batı devletleri ile ilişkilerini kuvvetlendirmesine, Türkiye ve Azerbaycan’ın Gürcistan’da etkinliğini artıracak her türlü faaliyete karşı çıkmışlardır.35

Ermenistan, bir yandan Rusya yönetiminde bir devlet olması nedeniyle36 diğer yandan da Gürcistan’da yaşayan Ermenileri destek-lemesi nedeniyle Gürcistan için tehlike kaynağıdır. Türkiye ve Azer-baycan’la sınırları kapalı olan ve Rusya ile kara ilişkisini Gürcistan üzerinden sağlayan Ermenistan, resmi şekilde Gürcistan’a karşı irredantist politika izleyemedi. Fakat Ermenistan’daki bazı radikal partiler ve STÖ’ler Gürcistan’daki Ermenilere destek verdi. Hem Gür-cistan hem de Ermenistan karşılıklı olarak birbirine bağımlı durumda yaşamaktadır. Türkiye-Ermenistan sınırlarının açılması Ermenistan’ın Gürcistan’dan bağımlılığını azaltacaktır ve bu da Ermenistan’ın Gür-cistan’a karşı politikasını değiştirmesine neden olabilir. 37

Azerbaycan ve Türkiye, Rusya ve Ermenistan baskılarına karşı Gürcistan’ı korumakta ortak işbirliği içerisindedir. Bu iki devletçe Gürcistan’ın desteklenmesi onun bölgesel projelere alınmasıyla baş-lamıştır. Bölgesel dengesi değişen ve transit ülkelere dış baskılara karşı ciddi üstünlüğe sahip BTC ve BTE gibi enerji projeleri Gürcis-tan`dan geçmektedir. 2008’de Gürcistan’a ait bölgeyi bombalayan Rusya Hava Kuvvetleri BTC’ye dokunmamış ve bu hatt Gürcistan’ın Rusya tarafından tekrar işgaline karşı bir tür sigorta rolünü oynamıştır. Azerbaycan Devlet Petrol Şirketi (ARDNŞ, İngilizce SOCAR) Gür-cistan’a 470 milyon Dolar yatırım yapmıştır. Birçok doğalgaz şebeke-si SOCAR’ın elindedir. Bu şirket Kulevi petrol terminalinin sahibidir ve Gürcistan’da yaklaşık 60 kadar benzin istasyonu bulunmaktadır.38

35 Mamuka Komakia, Armenian Population in Georgia, United Nations Association of

Georgia, january-february 2003. S. 22. 36 2008’de Rusya-Gürcistan savaşı zamanı Ermenistan’da Gümrü’deki Rus askeri

üssünden kalkan uçakların Gürcüstan’ı vurduğu iddia edildi. 37 Cavit Veliyev, Türkiye-Ermenistan protokolleri: Kazanan kim, kaybeden kim?, a.g.e., s.

31-32. 38 Trend, (26.07.2010).

Page 43: dostluk, kardeşlik ve strateji ortaklık

BÖLGESEL OLAYLARIN TÜRKİYE-AZERBAYCAN İLİŞKİLERİNE ETKİSİ

-43-

Azerbaycan ve Türkiye’nin ortak desteği ile Gürcistan bölge-sinden geçen Bakü-Tiflis-Ahalkelek-Kars (BTAK) Demiryolu Projesi ile Batı-Doğu taşımacılık sektöründe Gürcistan önemli konumda ol-muştur. Azerbaycan ve Türkiye itirazını bildirdiğinden söz konusu proje Ermenistan’dan geçmemiş, bu nedenle Ermeni diasporasının faaliyeti sonucunda Avrupa ve ABD bankaları projeye mali destek sağlamaktan imtina etmiştir. Maddi sorunlar yaşayan Gürcistan ABD ve Avrupa bankalarının vereceği kredilerden mahrum bırakılsa da, demiryolunun Gürcistan bölümünün yapımı için Azerbaycan bu ülke-ye 200 milyon Dolar kredi vermiştir. Bundan başka, Azerbaycan eski demiryolunun imarı için Gürcistan’a yıllık %-5'lik faizle 25 yıl süreli-ğine 575 milyon Dolar kredi ayırmıştır. Projenin 2013’de faaliyete başlaması beklenmektedir.39 Öte yandan 2006’da Rusya, Gürcistan tarım ürünlerine ve mineral sularına ambargo uygulamışsa da Türkiye Gürcistan’la imzaladığı “Serbest Ticaret ile İlgili” Anlaşma ile piyasa-sını bu ürünlere açmıştır.40

Türkiye, Gürcü ordusunun eğitimine destek vermekte; lojistik ve teknik yardım göstermektedir. Tiflis’teki Askeri Akademi’yi Tür-kiye kurmuş, Marneuli Askeri Hava Limanını ve Rus ordusunun terk ettiği Vaziani Askeri Üssünü modernleştirmiştir.41 Öyle ki, 2008’de Rusya-Gürcistan savaşında Rus basını Gürcülerin silahları ve cesareti Türkiye’den aldığını yazıyordu.

Rusya-Gürcistan savaşı bölgede askeri ve siyasi güç dengesinde yeni değişiklikler yapmıştır. Güney Kafkasya’da 1991’den başlayan jeopolitik egemenlik uğrundaki mücadelenin ikinci aşaması gibi kabul edilen bu savaş Türkiye ve Azerbaycan’ın bölge politikasına de etki etmiştir. Müttefikleri Gürcistan’ın Rusya tarafından taarruza maruz kalması Türkiye ve Azerbaycan için sınav özelliğini taşıyordu. Ulusla-rarası arenada Batı ile Rusya’nın karşı-karşıya geldiği savaş olarak

39 http://1news.com.tr/azerbaycan/ekonomi/20111110065053324.html, (10.11.2011). 40 İvane Chikhikvadze, “Zero Problems With Neighbors: The Case of Georgia”, Turksih

Policy Quarterly, Summer 2011 Vol.10 No.2. pp. 1-9, p.6. 41 İbid. p. 3.

Page 44: dostluk, kardeşlik ve strateji ortaklık

Cavid VELİYEV

-44-

bilinen bu olayda Türkiye’nin taraf olmaması Rusya ile ilişkilerine olumlu etki etmiştir.

Bu savaş Azerbaycan için de savaş özelliğini taşımaktaydı. Çünkü bir tarafta müttefiki Gürcistan ve onun ayrılıkçı bölgelerine karşı güç kullanması vardı. Gürcistan kuvvet aracılığıyla toprak bü-tünlüğünü sağlasa ve buna Rusya razı olsaydı Azerbaycan için olumlu bir ortam oluşacaktı. Fakat Gürcistan’a açık şekilde destek vermenin Azerbaycan-Rusya ilişkilerine zarar vereceğini düşünen Bakü Gürcis-tan’ı dolaylı yolla destekledi.

Bu savaş bölgede dengeleri değiştirdiği gibi Türkiye ile Azer-baycan arasında da iki önemli sorun oluşturdu. Savaştan sonra Türkiye Ermenistan ile görüşmeleri hızlandırdı. Diğer yandan BTE ve BTC uzun süre faaliyetini durdurduğu için Azerbaycan enerji rotasına alter-natif yollar aramaya başladı. Elbette, bu da iki devlet arasında enerji alanında sorunlara neden oldu. Fakat Türkiye Büyük Millet Mecli-si’nin protokolleri onaylamaması ve 25 Ekim 2011’de Cumhurbaşkanı İlham Aliyev'in İzmir ziyareti sırasında Türkiye-Azerbaycan arasında imzalanan enerji anlaşması ile sorunlar çözülmüştür.42

Türkiye-Azerbaycan ilişkileri ve İran İran, yüz yıllar boyunca Güney Kafkasya’yı yönetmek için böl-

gedeki devletlerle mücadele etmiştir. 18 ve 19. yüzyıllarda Güney Kafkasya, Rusya İmparatorluğu, Osmanlı İmparatorluğu ve Kacar devleti43 arasında paylaşılmıştır. Gülüstan ve Türkmençay Anlaşmala-rı ile Azerbaycan, İran ve Rusya arasında iki kısma bölünmüştür. Bu parçalanmadan sonra günümüzde sayısı 30 milyona ulaşan Azerbay-canlılar İran Devleti’nin sınırları içinde kalmıştır.

1925 yılında İran'da İngilizlerin desteğiyle Fars kökenli Rıza Şah Pehlevi yönetime gelene kadar İran coğrafyası Türk kökenli lider-ler tarafından yönetilmiş ve İran'daki sosyal, kültürel ve siyasi olay-larda orada yaşayan Azerbaycanlılar önemli etken olmuşlar. 1905-

42 Avrupa'ya gaz 2018' de ulaşacak, CNNTurk, 26 .11.2011. 43 Şimdiki İran.

Page 45: dostluk, kardeşlik ve strateji ortaklık

BÖLGESEL OLAYLARIN TÜRKİYE-AZERBAYCAN İLİŞKİLERİNE ETKİSİ

-45-

1908’li yıllardaki Anayasa harekatında Azerbaycanlılar önemli etkiye sahip olup, 7 Nisan 1920’de Seyit Muhammed Hiyabani Azadistan Devleti’ni ve 1945’de Sovyetler Birliği’nin desteği ile Seyit Cafer Pişeveri Azerbaycan Milli Hükümeti’ni kurmuştu.44 Nitekim 1979’da da İran'daki İslam Devrimi’nde İran'da yaşayan Azerbaycanlılar önemli rol oynamıştır. Günümüzde de İran'ın politik, ekonomik ve askeri yapısında binlerce Azerbaycanlı yer almaktadır. Azerbaycan şehri olan Tebriz'in İran politik yaşamında oynadığı rol, İran seçimle-rinde de kendisini göstermiştir.

Soğuk Savaş döneminde (1945-1991) İran'da Şah rejimi hüküm sürmüş ve NATO üyesi olmasa da, Yakın Doğu'da NATO üyesi gibi ABD'den destek görmüştür. Bu nedenle İran ile Türkiye arasında ciddi bir sorun yaşanmamıştır. Hatta Türkiye ve İran, Sovyetler Birliği’nin Yakın Doğu’da Komünizmi yayma faaliyetlerine karşı ABD'nin kur-duğu “Yeşil Kuşak” politikasının bir parçası idi. 1979 yılındaki İslam devrimi ile birlikte İran'da rejim ve onun müttefikleri değişti. Dış poli-tikasında “Ne Batı, ne de Doğu” ilkesini kabul eden İran, ABD'yi “Büyük Şeytan”, Sovyetler Birliği’ni ise “Küçük Şeytan” ilan etti. İran İslam Rejimi’nin ihracını temel amaç edindi. Bu amaçla etrafında ve dünyanın birçok bölgesinde onu destekleyen gruplar oluşturdu. Neticede, İran Batı devletleri tarafından yaptırımlarla karşılaştı ve dünya devletleri tarafından tecrit olundu. İran dış politikasında Türki-ye iki yönde değerlendirilmiştir: 1. İran'ın “Büyük şeytan” olarak ad-landırdığı ABD ve onun kurumu olan NATO'nun bölgedeki müttefiki; 2. Nüfusunun çoğunluğu Müslüman olduğu için rejimini ihraç edebi-leceği topraklar.

Sovyetler Birliği parçalandığı dönemde İran Batı devletleri ta-rafından ekonomik yaptırımlarla karşılaştığı için dünyadan tecrit olunmuş, ekonomik sorunlarla karşı-karşıya kalmış ve rejim ihracını gerçekleştirmeye çalışmıştır. Sovyetler Birliği’nin dağılması sonrasın-da İran için yakın çevresinde ekonomik ambargoyu delebilecek yeni pazar oluşmuş ve nüfusu Müslüman olan devletler rejimin ihracı için

44 Arif Keskin, “Güney Azerbaycan Milli Harekatının Tarihi Temelleri”, Avrasya Dosyası,

Cilt 5, Sayı. 3. 1999.

Page 46: dostluk, kardeşlik ve strateji ortaklık

Cavid VELİYEV

-46-

yeni fırsatlar vaat ediyordu. Bağımsızlığını elde eden Türk-Müslüman devletler, Türkiye ve İran arasında yeni rekabet arenasına dönüştü.

İran Azerbaycan’ın İslam, Türkiye ise dünyevi rejimi kabul et-mesini istemekteydi. Azerbaycan Halk Cephesi'nin “Güney Azerbay-can” politikası Türkiye’deki milliyetçi gruplar tarafından de destek gördü. Karabağ savaşı ise Azerbaycan ve Türkiye’de olduğu gibi Gü-neyi Azerbaycan’da da milliyetçi duyguları artırmıştı. Bu dönemde Karabağ savaşlarında Güney Azerbaycanlılar da savaşıyordu, güneyde Azerbaycan'a destek mitingleri de yapılıyordu. Azerbaycan’ın bağım-sızlığını elde etmesi ise İran'da yaşayan Azerbaycanlılar için manevi bir destek idi. Azerbaycan’ın Türkiye modelini seçmesi ve Türkçülük politikasını gerçekleştirmesi İran'ı bölgede iki Türk devletinin arasın-da kalmıştır.

Azerbaycan daha bağımsız olmadan enerji kaynaklarının çıka-rılması için Türkiye, ABD ve Avrupa şirketleri ile görüşmelere başla-dı. İran Batı emperyalizminin araçları olarak gördüğü bu şirketlerin yakın komşusu olan Azerbaycan’da faaliyete başlamasını kendisine tehlike görüyordu. Yenice bağımsızlık kazanmış Azerbaycan’ın ise “off shore” enerji yataklarında petrol ve doğalgaz çıkarmak için ser-mayesi ve teknolojisi yoktu ve Rusya-İran sermayesi ve teknolojisine güvenmiyordu.

Bundan başka, Azerbaycan Türkiye, ABD ve Avrupa şirketle-rinin bölgeye gelmesini Rusya ve İran'a politik baskılarını dengelemek amacı ile kullanmaktaydı.

Enerji kaynaklarının çıkarılması için Batı devletleri ile Azer-baycan’ın imzaladığı anlaşmaları engellemek amacıyla İran “Alev-Azeri-Şark” petrol yataklarına karşı iddiada bulundu ve bu amaçla 2001’de İran uçakları Azerbaycan sınırlarını ihlal ederek Hazar'da araştırma yapan gemileri tehdit etti. Buna karşılık olarak Türkiye İran-'a nota verdi,45 aynı yılın 24 Ağustos tarihinde Türk uçaklarının Bakü semasında gösterisini organize etti ve Türkiye Cumhuriyeti Silahlı

45 Hürriyet, (13.08.2001).

Page 47: dostluk, kardeşlik ve strateji ortaklık

BÖLGESEL OLAYLARIN TÜRKİYE-AZERBAYCAN İLİŞKİLERİNE ETKİSİ

-47-

Kuvvetleri Genelkurmay Başkanı, Orgeneral Hüseyin Kıvrıkoğlu Bakü'ye resmi ziyareti46 ile Azerbaycan'a destek verdi.

Enerji konusunda İran'ı Türkiye ve Azerbaycan'la rekabete iten diğer bir durum da enerji kaynaklarının taşınması yönünde idi. İran Hazar havzası enerji kaynaklarını kendi bölgesinden geçirerek dünya piyasasına çıkarmakla uluslararası ilişkilerde konumunu kuvvetlen-dirmek niyetindeydi. Azerbaycan ve Türkiye buna karşı çıktı, BTC ve BTE örneğinden görüldüğü gibi enerji hatları Türkiye üzerinden dün-yaya çıkarıldı.

İran'ın Azerbaycan ve Türkiye ile ilişkilerinde diğer sorun ikili-nin İsrail ve ABD ile olan ilişkileri olmuştur. Bu nedenle İran İslam Cumhuriyeti’nden yetkililer kimi zaman Azerbaycan'ı Siyonist rejim olarak adlandırmakta İsrail'in çıkarlarını koruyan devlet olarak lanse etmekte ve İsrail keşif birliklerinin Azerbaycan'da İran'la ilgili bilgi topladığını iddia etmektedir. Bu iddiaları gündeme getiren İran resmi-leri ve basını, Azerbaycan resmi yetkililerini hedef alan ve hakaret içeren açıklamalarda bulunmuşlardır. ABD'nin Azerbaycan'da askeri üs kurduğunu ve buradan da İran'ı vurabileceğini iddia eden İran bası-nı, Azerbaycan'daki dini inancı olan insanları yönetime karşı kullan-maya çalışmıştır. Fakat bugüne kadar “MOSSAD Azerbaycan'da İran-'a karşı faaliyettedir” veya “ABD Azerbaycan'da İran'a karşı askeri üs kurdu” iddiaları ispat edilmemiştir.

Fakat İran dış politikasındaki ikili standartlar halen cevabını bekleyen sorular olarak kalmaktadır. İran resmi yetkilileri, işgalci devlet olarak adlandırdıkları İsrail'i yeryüzünden silme çağrısında bulunurken işgalci devlet olan Ermenistan'ı ekonomik yönden destek-lemektedir. Batı devletleri ve İsrail ile işbirliği yapan Azerbaycan'ı suçlasa da, Batı’nın bölgedeki ana müttefiki olan Gürcistan'a karşı aynı eleştiride bulunmamaktadır.

İran'ın nükleer programı Batı devletleri kadar bölge devletlerini de rahatsız etmektedir. Bölge devletleri, aynı zamanda Türkiye ve Azerbaycan bu coğrafyada İran'la rakip oldukları için nükleer progra- 46 http://www.voanews.com/turkish/news/a-17-a-2001-08-22-1-1-87860997.html,

(22.08.2001).

Page 48: dostluk, kardeşlik ve strateji ortaklık

Cavid VELİYEV

-48-

mının nükleer silah ile sonuçlanmasını istememektedir. Diğer yandan her iki devlet İran'a karşı ekonomik yaptırımların uygulanmasına ve askeri müdahaleye karşıdır. İran'a karşı askeri müdahale sonucunda yaşanacak bölgesel kargaşanın her iki devlete sıçrama olasılığı olduğu gibi İran'da yaşayan milyonlarca Türkün savaştan zarar göreceği ve Azerbaycan ve Türkiye'ye sığınacakları da aşikardır. Hem askeri mü-dahale, hem de ekonomik yaptırımlar Azerbaycan ve Türkiye’nin İran'la ekonomik ilişkilerine ciddi zarar verecektir.

Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti) hükümetinin İran'a karşı ekonomik yaptırımlar ve askeri müdahaleye karşı çıkması İran tara-fından memnunlukla, ABD tarafından ise itirazla karşılanmaktadır. Türkiye İran'la olan ilişkilerdeki güvensizliğin giderilmesinden yarar-lanarak, Azerbaycan-İran ilişkilerinin de düzelmesine destek vermeye çalışmıştır. Bu amaçla Ahmet Davutoğlu'nun girişimiyle Azerbaycan ve İran'ın Dışişleri Bakanları arasında görüşme yapılmıştır. 23 Aralık 2010’da İstanbul'da yapılan üçlü görüşmede bölgesel sorunların dev-letlerin toprak bütünlüğü çerçevesinde çözümü, terör, organize cinayet ve silah, uyuşturucu ve insan ticareti dahil olmak üzere bölgesel ve küresel müşterek çıkar bulunan olaylarda Dışişleri Bakanları düzeyin-de ortak müşaverelerin devam ettirilmesi ve Bakanlar’ın mütemadi görüşmelerinin sürmesi kararlaştırılmıştır.47

2011’de Yakın Doğu'daki “Arap Baharı” Türkiye - İran ilişkile-rinde yeni perde açmıştır. Türkiye, Yakın Doğu ülkelerinde (Mısır, Tunus, Libya ve Suriye) gelişen halk harekatlarına ciddi destek verir-ken İran ise ülkelere göre farklı tutum sergiledi. Özellikle İran'ın böl-gedeki müttefiki Suriye'de gelişen olaylarda Türkiye ve İran farklı tutum sergilemekteydi. Bundan başka, Füze Savunma Sistemi’nin radarlarının Türkiye'de İran'a yakın bölgeye yerleştirilmesi ikili ilişki-ler için sınav özelliğini taşımaktadır. Ne ilginçtir ki, Azerbaycan-İran ilişkilerinin gerginleşmesi Türkiye-İran ilişkilerinde yaşanan gerginlik dönemine deng gelmiştir.

47 http://www.1news.com.tr/azerbaycan/spor/20110417110909741.html, 17 Nisan 2011.

Page 49: dostluk, kardeşlik ve strateji ortaklık

BÖLGESEL OLAYLARIN TÜRKİYE-AZERBAYCAN İLİŞKİLERİNE ETKİSİ

-49-

Türkiye-Azerbaycan ilişkileri ve İsrail 1970’li yıllardan itibaren Yakın Doğu'da değişen duruma para-

lel olarak Türkiye-İsrail ilişkileri gelişmiştir. Bu ilişkiler esasen iki tarafın güvenlik ve askeri teknoloji alanında karşılıklı işbirliği ihtiya-cından doğmuştur. 1996’da imzalanan bir anlaşma ile ikili ilişkilerde güvenlik ve askeri teknoloji alanında işbirliği resmileşmiştir.48 Çok geniş hava ve kara alanı olmadığı için İsrail, askeri eğitimler için Tür-kiye’nin hava ve kara sahasını kullanmıştır. Türkiye de askeri teknolo-ji alanındaki boşluklarını İsrail aracılığıyla doldurmaya çalışmıştır.

1990’larda İsrail'in ismi Güney Kafkasya’daki kutuplaşmalarda Azerbaycan-Türkiye-Gürcistan üçlüsü ile birlikte anılmaya başlamış-tır. İsrail ve Türkiye zamanla Azerbaycan’ın konumunun bölgede kuvvetlenmesi için işbirliği yapmıştır. Her iki devletin Güney Kafkas-ya politikası örtüşmekteydi ve her ikisi de ABD'nin bölgedeki mütte-fikleriydi. İran'ın bölgede yaymak istediği rejime karşı Türkiye-İsrail ve Azerbaycan’ın çıkarları örtüşmekteydi.

İsrail-Azerbaycan ilişkilerinin gelişiminde Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra İsrail'e göç eden Azerbaycanlı Yahudilerin ve Türkiye’nin büyük rolü olmuştur. Azerbaycan’ın İsrail ile bağımsızlık döneminden sonra yakın ilişkiler kurmasının kendine özgü nedenleri aşağıdakilerdir:

1. Bağımsızlığının ilk yıllarında bir yandan Ermenistan’ın iş-galine maruz kalan Azerbaycan diğer yandan uluslararası arenada Ermeni diasporasının hedefine dönüşmüştü. 1992 yılında ABD Kong-resinin Azerbaycan'a karşı 907. değişikliği kabul etmesi Ermeni dias-porasının zaferi olarak değerlendirilebilir. Bu yıllarda diaspora faali-yeti henüz gelişmemiş olan Azerbaycan, Yahudi diasporasının olanak-larından yararlanmak için İsrail ile ilişkilerine önem verdi. 49

2. Karabağ Savaşı yıllarında Ermenistan, Ermeni diasporası ve Rusya’dan ciddi silah desteği alıyordu, Azerbaycan ise askeri tek-

48 Mustafa Kibaroğlu, “Turkey and İsrael Strategize”, Middle East Quarterly, Winter

2002, Volume IX, Number 1, pp. 61-65. 49 İlya Bourtman, “İsrael and Azerbaijan’s Furtive Embrace”, Middle East Quarterly,

Summer 2006, pp. 47-57, p. 48.

Page 50: dostluk, kardeşlik ve strateji ortaklık

Cavid VELİYEV

-50-

noloji alanında eksiklerini İsrail ile işbirliği yaparak gidermeye çalışı-yordu.50 Askeri sanayi tesisi kurma isteği Azerbaycan'ı bu alanda gelişmiş İsrail ile işbirliğine sevk etmektedir.

3. İsrail ile ilişkiler Azerbaycan`ın bölgede İran`ı dengeleme politikasının bir parçasıdır.

İsrail'in de Azerbaycan'la iyi ilişkiler kurmak için kendine özgü nedenleri vardır. İsrail dünya enerji kaynaklarının yüzde 65'nin çıka-rıldığı Yakın Doğu bölgesinde konuşlanmasına rağmen enerji kaynağı olmayan ve enerji zengini Arap komşuları ile düşman durumunda olan devlettir. İsrail doğalgaz ve petrol ihtiyacını Azerbaycan'dan sağlama-ya çalışmaktadır. İsrail Azerbaycan ile enerji ilişkilerini Türkiye’nin Ceyhan Limanı ve Karadeniz üzerinden kurmaktadır. Filistin sorunu nedeniyle İslam dünyasında çok olumsuz bir çehre oluşturan İsrail bu çehresini değiştirmek için diğer Müslüman devletler ile (Pakistan, Türkiye, Azerbaycan) yakın ilişkiler kurmak istemektedir. Bu anlam-da Azerbaycan'la kurduğu ilişkiler onun Müslüman dünyasında çehre-sinin olumlu yönde değişmesine neden olabilir.

Bazı araştırmalara göre, 90’lı yıllarda Türkiye-İsrail ilişkileri-nin yükselen çizgide gelişimi İsrail hükümetinin Filistin konusunda barışa yakın olmasından doğmaktadır. 2000 yılında İsrail'de Ariel Şaron hükümetinin yönetime gelmesi ile birlikte İsrail barış sürecin-den uzaklaştığı için Türkiye-İsrail ilişkileri değişmeye başlamıştır.51 Değişen ilişkiler bölgesel olaylara da etki etmiştir. Irak'ın işgalinden sonra İsrail'in Kuzey Irak'daki faaliyetleri, 2006’da Filistin'de yapılan seçimlerde Hamas'ın zaferinden sonra Hamas Politik Bürosu Başkanı Halit Meşal'ın Türkiye tarafından kabul olunması, 2006’daki İsrail-Lübnan Savaşı`na Türkiye’nin sert tepkisi, 2008’de İsrail'in Filistin'e karşı askeri harekatı ve bu harekatta kullandığı silahlara Türkiye’nin tepkisi, Erdoğan'ın Davos'ta İsrail Cumhurbaşkanı Simon Perez'e karşı tepkisi ve nihayet “Mavi Marmara” gemisinde 9 Türk vatandaşının İsrail askerleri tarafından öldürülmesi iki ülke arasında diplomatik

50 İbid, s. 49. 51 Özlem Tür, “Türkiye-İsrail İlişkileri: Yakın İşbirliğinden Gerilime?”, Orta Doğu Analiz,

Nisan 2009, Cilt 1, Sayı. 4, ss. 22-29, ss. 23-24.

Page 51: dostluk, kardeşlik ve strateji ortaklık

BÖLGESEL OLAYLARIN TÜRKİYE-AZERBAYCAN İLİŞKİLERİNE ETKİSİ

-51-

ilişkilerin ikinci katip düzeyine düşmesine neden olmuştur. Önceki yıllardan farklı olarak “Davos” ve “Mavi Marmara” olayları sadece politik değil, ekonomik ve askeri ilişkilere de zarar vermiştir. Türkiye-İsrail ilişkilerinde yaşanan krizin İsrail'in mevcut hükümetinin tuttuğu konumdan kaynaklandığını savunan Türk hükümeti uluslararası are-nada her fırsatta İsrail'in mevcut hükümetine karşı sert açıklamalar vermektedir. Türkiye İsrail-Filistin meselesini ve İsrail'in nükleer silahları konusunu uluslararası organizasyonlarda gündeme getirmek yoluyla İsrail hükümetine baskıları artırmaya çalışmaktadır.

İsrail hükümeti her fırsatta Türkiye ile ilişkileri düzeltmek iste-diğini belirtse de, Türkiye hükümeti İsrail'in Hamas ve Filistin konu-suna bakış tarzı değişmedikçe geri adım atmayacağını bildirmektedir. Uzmanların birçoğu Türkiye’nin İsrail'e karşı bu politik değişikliğini ABD'deki Barak Obama yönetiminin İsrail politikasının değişmesin-den kaynaklandığını savunmaktadır. Bazı uzmanlar ise Türkiye’nin değişen İsrail politikasının Yakın Doğu'daki Arap halklarının desteği-ni almak amacı taşıdığını düşünmektedir.

Türkiye'de, Türkiye-İsrail ilişkilerinde yaşanan değişikliklerde Azerbaycan’ın da Türkiye'ye açık destek vereceği beklentisini doğ-muştur. Türkiye’nin Azerbaycan'daki Büyükelçisi Hulusi Kılıç'ın “Türkiye Azerbaycan'a göre Ermenistan'la sınırlarını kapalı tuttu, Azerbaycan da İsrail ile ilişkilerini yeniden gözden geçirmelidir” söz-leri Türkiye ve Azerbaycan'da ciddi tartışmalara neden olmuştur. Hu-lusi Kılıç'ın açıklamasına cevaben Azerbaycan Cumhurbaşkanlığı’nın Toplumsal – Politik Konular Şubesi Müdürü Ali Hasanov Azerbay-can’ın her zaman Türkiye’nin yanında olduğunu ve bundan sonra da olacağını belirtmiştir. İktidar Partisi olan Yeni Azerbaycan Partisi'nin İcracı Direktörü Ali Ahmetov Azerbaycan’ın Türkiye veya İsrail ara-sında seçim yapmak zorunda kalırsa Türkiye'yi seçeceğini bildirmiştir.

Büyükelçi Azerbaycan’ın İsrail ile ilişkilerini yeniden gözden geçirmeyi önerse de, tam anlamda Azerbaycan'dan İsrail'e karşı hangi yaptırımların uygulanmasının istenildiğini açıklamamıştır. Türkiye-İsrail arasında olduğu gibi Azerbaycan-İsrail arasında da ilişkiler daha çok askeri teknoloji alanındadır. Türkiye’nin İsrail'de elçiliğinin olma-

Page 52: dostluk, kardeşlik ve strateji ortaklık

Cavid VELİYEV

-52-

sına rağmen Azerbaycan’ın İsrail'de elçiliği de yoktur, hatta İsrail Başbakanı Benyamin Netenyahu 1997’de Haydar Aliyev ile görüştüğü zaman bu konuyu rica etmişse de bugüne kadar Azerbaycan’ın İsrail'-de elçiliği açılmamıştır.52 Azerbaycan’ın Türkiye-İsrail ilişkilerindeki rolü ile ilgili ülkede fikir ayrılığı mevcuttur. Bir grup insan Türki-ye’nin İsrail politikasının değişmesini doğru bulmasa da, diğer grup Türkiye'yi desteklemekten yanadır. Üçüncü grup bu konuda taraf ol-maktan daha çok sorunun çözümü için Azerbaycan’ın aracı olabilece-ğini belirtmektedir. Genellikle, Azerbaycan’ın iki müttefiki arasındaki ilişkilerin daha çok zarar görmesi hem Azerbaycan’ın bölgesel çıkar-larına zıttır, hem de Azerbaycan'ı zor durumda bırakmıştır.

Azerbaycan’ın Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) politikası Kıbrıs 1571 yılında Osmanlı devleti tarafından fethedilmiş ve

Anadolu'dan binlerce Türkmen adaya yerleştirilmiştir. 1878’de Os-manlı Devleti, Rusya ile savaşta İngiltere'nin desteğini alma karşılı-ğında Mısır yolu için önemli olan Kıbrıs'ın yönetimini İngiltere'ye vermiştir. Anlaşma gereğince, Kıbrıs yasal yönden Osmanlıya bağlı olup ve vergisini İstanbul'a ödemiştir. Fakat 1914 yılında Osmanlı devletinin İngiltere'ye karşı Almanya tarafından savaşa girmesi ile İngiltere adayı tamamen ele geçirmiştir. İngiltere'nin yönetimine geç-tikten sonra her fırsatta Yunanistan’la birleşmeyi (Enosis) talep eden Kıbrıs Yunanları 2.Cihan Harbi zamanı ve ondan sonra adada politik teşkilatlanmalarını artırmışlardır. 1950’li yıllarda “Enosis” taleplerinin adada yaşayan Türklere karşı etnik temizleme politikasına dönüşmesi Türkiye’de ciddi endişe yaratmış ve İngiltere'nin aracılığıyla sorunun çözümü ile ilişkili Londra ve Zürih’te Yunanistan, Türkiye, Kıbrıs ve İngiltere arasında müzakereler yapılmış, müzakereler sonucunda dört taraf arasında Kıbrıs Cumhuriyeti'nin kurulmasına ait Esas Anlaşma; İngiltere, Türkiye, Yunanistan ve Kıbrıs arasında Garanti Anlaşması; 52 Elhan Şahinoğlu, “İsrail`de elçilik açmak gerekir”, http://www.mediaforum.az/az

/2009/05/29/%C4%B0SRA%C4%B0LD%C6%8F-S%C6%8FF%C4%B0RL% C4%B0K-A%C3%87MAQ-LAZIMDIR-014429267c02.html, (29.05.2009).

Page 53: dostluk, kardeşlik ve strateji ortaklık

BÖLGESEL OLAYLARIN TÜRKİYE-AZERBAYCAN İLİŞKİLERİNE ETKİSİ

-53-

Kıbrıs Cumhuriyeti, Türkiye ve Yunanistan arasında İttifak Anlaşması imzalanmıştır. Fakat bu anlaşmalar sorunu çözmemiş ve 1964 yılında adaya müdahale etmek isteyen Türkiye ABD Cumhurbaşkanı John-son'un mektubu ile durdurulmuştur.

Kıbrıs'daki Yunanların lideri Makarios ile Yunanistan arasında sorunların yaşanması, 1974’de Kıbrıs adasına Yunanistan’ın askeri müdahalesi ile sonuçlanmıştır. Türkiye tarafı bu müdahaleyi 1960 yılında Zürih ve Londra Anlaşmaları`nın ihlali olarak değerlendirmiş ve 20 Temmuz 1974’de adadaki Türkleri korumak için askeri müda-halede bulunmuştur. Türkiye’nin ilk müdahalesi uluslararası arenada itirazla karşılanmamıştır. Türk ordusunun ilk müdahalesi çok dar bir alanda kalmıştı ve adada yaşayan Türklerin % 65'i halen Rumların yönetiminde idi. Bunun için ikinci harekat gerçekleştirildi. Türki-ye’nin bu ikinci harekatı uluslararası alanda tepkiyle karşılanmış ve BM Güvenlik Konseyi 1 Kasım 1974’de 3212 sayılı kararı kabul ede-rek Türk askerlerinin adadan geri çekilmesini istemiştir.53

15 Kasım 1985’de, Kıbrıs Türk Federal Devleti Meclisi, kendi kaderini tayin hakkından yararlanarak Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriye-ti'ni (KKTC) ilan etmiştir. KKTC ilan olunduğu günden sonra sadece Türkiye tarafından tanınmıştır. Pakistan ve Bangladeş KKTC'yi tanı-mak istese de, dış baskılar sonucunda geri adım atmak zorunda kal-mışlardır. KKTC'ye ekonomik ambargo uygulanmıştır ve bu ambargo günümüze kadar devam etmiştir.

Türkiye'deki seçimlerden sonra Cumhurbaşkanı ve hükümet Başkanları bir kaide olarak ilk ziyaretlerini ya KKTC'ye ya da Azer-baycan'a gerçekleştirmektedir. Bu üç devlet arasında birçok bölgesel konuda fikir birliği mevcuttur. Türkiye halkı gibi Azerbaycan halkı da KKTC konusuna hassaslıkla yaklaşmaktadır.

Azerbaycan basını, 1974 yılı Kıbrıs Barış Harekatı’nı Mosko-va'nın izin verdiği bilgiler kapsamında yazabilmiştir. Fakat 1988’den itibaren Azerbaycan'da Halk Harekatı, KKTC'nin Batı tarafından ta-

53 Melek Fırat, “Yunanıstanla İlişkiler”, der. Baskın Oran, Türk Dış Politikası: Kurtuluş

Savaşından Bugüne: Olgular, Belgeler, Yorumlar. I Cild. İletişim, 1-ci Basım 2011, İstanbul, ss. 718-767

Page 54: dostluk, kardeşlik ve strateji ortaklık

Cavid VELİYEV

-54-

nınmamasını kınayarak bu meseleye hassaslığını ifade etmiştir. Bu tarihten itibaren Azerbaycan basını KKTC konusunu devamlı günde-me getirmiştir. Bağımsızlığın yeniden kazanılmasından sonra Azer-baycan’daki bütün iktidarlar KKTC konusunda adım atmak zorunlu-luğunu hiss etmiştir

11 Kasım 1991’de KKTC Azerbaycan’ın bağımsızlığını tanı-mış54 ve Aralık 1991’de KKTC Cumhurbaşkanı müşaviri Ahmet Gazioğlu Azerbaycan'ı ziyaret etmiştir.55 Haydar Aliyev'in Nahçivan Özerk Bölgesi Meclisi (Ali Meclisi) Başkanı olduğu dönemde Nahçivan Meclisi, KKTC'yi tanıma kararını kabul etmiştir. Fakat bu karar Azerbaycan devleti adına hiçbir hukuki sorumluluk taşımamak-tadır. Azerbaycan’ın KKTC'de diplomatik temsilciliği yoktur fakat KKTC'nin Azerbaycan'da Ticaret Temsilciliği ve 2005 yılında kurulan Turizm ve Tanıtım Koordinatörlüğü vardır.56

Azerbaycan'la KKTC arasında sıkı kültürel ve sosyal ilişkiler mevcuttur. KKTC'de yapılan konferanslara Azerbaycan'dan çok sayı-da heyet katıldığı gibi, Azerbaycan'da gerçekleştirilen programlara da KKTC'den temsilci heyetleri katılmaktadır. Hatta 2007’de Bakü'de gerçekleştirilen Türk Dünyası 11. Dostluk, Kardeşlik ve İşbirliği Kurultayı'na KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat57 Yunanistan ve Kıbrıs'ın Yunan toplumunun baskılarına rağmen davet olunmuştur. Kurultayda Mehmet Ali Talat konuşma yaparak Kıbrıs adasındaki son durum ile ilgili katılımcıları bilgilendirmiş ve KKTC'nin izole ortam-dan çıkarılması yolları kurultayda görüşülmüştür.58

24 Nisan 2004’de Kıbrıs konusunun çözümüne dair BM Genel Sekreteri Kofi Annan tarafından hazırlanan “Annan Planı”59 için yapı-

54 Turgut Turhan, “ Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti-Azerbaycan İlişkileri”, Ankara

Universiteti Hukuk Fakultesi Dergisi, No 60, Sayı 1. 2011. (175-196), s. 196. 55 Sebahattin Şimşir, “Azerbaycan Kamuoyunda Kıbrıs”, http://www.orkun.com.tr/asp/

orkun.asp?Tip=Makale&Makale_Nu=!P*R/YYLPYDIWDUHLOKYSJAOYHGUH*/E/DRLHBQGALVEEO*F-C/B,OQEA.JS/EOAA/WATDU!

56 Turgut Turhan, a.g.e., s. 196. 57 Mustafa Ünal, “Bir Haftada İki Kez Bakü”, Zaman. (10.10.2007). 58 Trend, (13.10.2007). 59 Annan planı, http://www.abbulteni.org/pdf/ANNANPLANItrOZET.pdf

Page 55: dostluk, kardeşlik ve strateji ortaklık

BÖLGESEL OLAYLARIN TÜRKİYE-AZERBAYCAN İLİŞKİLERİNE ETKİSİ

-55-

lan oy kullanımında Türk tarafı % 64.9 oyla bu plana “Evet”, Yunan tarafı ise %75.8 oyla “Hayır” demiştir. Türk tarafı, bu oylamanın so-nucunda KKTC'nin tanınmasa bile ekonomik ambargonun kaldırılaca-ğını düşünüyordu. Fakat referandumdan sonra tam tersi bir süreç baş-ladı ve Kıbrıs'ın Yunan tarafı 1 Mayıs 2004’de bütün adanın temsilcisi gibi Avrupa Birliği üyeliğine kabul edildi. Bu olaydan sonra Türkiye hükümeti Avrupa Birliği'ni samimiyetsizlikle suçladı ve Avrupa ülke-lerinden KKTC'nin izolesinin giderilmesi sözünü tutmasını istedi. Avrupa Birliği ise Türkiye ile ittifak arasındaki müzakerelerin başla-ması için Türkiye limanlarının Kıbrıs Yunan gemilerine açılması tale-bini belirtmekte ısrar etti.

Kıbrıs'ta yapılan “Annan Planı” referandumundan önce Azer-baycan tarafının “Türkler Annan planına “Evet”, Yunanlar ise “Hayır” derse, biz KKTC'yi tanıyacağız” açıklaması KKTC`de umut yarattı. Fakat bu açıklama Kıbrıs Rum kesiminin ve Yunanistan'ın Azerbay-can'a karşı baskılarına neden oldu. Bu baskıya Avrupa Birliği'nin bazı üye devletleri de destek verdi ve KKTC'nin Azerbaycan tarafından tanınması durumunda onların da Karabağ'ı bağımsız devlet olarak tanıyacakları beyan edildi.60

Referandumdan sonra Azerbaycan KKTC'yi tanımadı, fakat 2005 yılında Azerbaycan KKTC'ye karşı gerçekleştirilen izole politi-kasını gidermek için ekonomik faaliyetlerde bulundu. 20 Temmuz 2005’de Bakü'den 8 Milletvekilinin olduğu bir heyet Kıbrıs Barış Harekatı’nın 31. yıl dönümü törenine katılmak için KKTC'ye gitti.

2005 yılının 29 Temmuz tarihinde Azerbaycan-Türkiye İşa-damları Birliği (ATİB) ve KKTC'nin ilgili kurumlarının ortak organi-ze ettikleri KKTC-Azerbaycan İş Forumu'na katılmak için işadamları, resmiler, basın temsilcileri ve sanatcılardan oluşan heyet Bakü'den KKTC'ye direkt uçtu. Bu, uzun yıllardan sonra, Türkiye dikkate alın-mazsa, KKTC'ye gerçekleştirilen ilk direkt uçak seferiydi. Forum zamanı ATİB ve Kıbrıs Türk Sanayi ve Ticaret Teşkilatı, KKTC Ban-

60 Gözde Kılıç Yaşın, Araz Aslanlı, “KKTC’ye Karşılık Dağlık Karabağ Şantajı”,

Cumhuriyet Strateji, (15.08.2005). S. 59.

Page 56: dostluk, kardeşlik ve strateji ortaklık

Cavid VELİYEV

-56-

kalar Birliği ve Azerbaycan Bankalar Birliği arasında işbirliği konu-sunda Protokol imzalandı.61

ATİB'in organize ettiği ziyarete cevap olarak 29 Ağustos 2005’de, 30 yıl sonra ilk defa KKTC'nin Eski Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş ve Başbakan Yardımcısı, Dışişleri Bakanı Serdar Denktaş'ın başkanlığındaki temsilci heyeti Azerbaycan'a direkt uçuş gerçekleştir-di, misafirler Bakü'de KKTC pasaportları ile kabul edildi. Ziyaret zamanı Serdar Denktaş baskılara rağmen bu ziyaretin teşkiline destek verdiği için Azerbaycan yönetimine teşekkür etti.62 Bu ziyaretle ilişki-li açıklama veren Azerbaycan Cumhurbaşkanlığı’nın Dış İlişkiler Şubesi Müdürü Novruz Memmedov Azerbaycan’ın bu ziyareti eko-nomik ilişkilerin gelişimi kontekstinde gerçekleştirdiğini63 bildirdi. Ziyarette ATİB ile KKTC'nin turizm, tarım ve ticaret kurumları ara-sında beş protokol imzalandı. ATİB Başkanı Ahmet Erentok 5 ay sonra KKTC'den Azerbaycan'a portakal ihracatına başlanacağını, Azerbaycan'dan da Kafkas ve Orta Asya ülkelerine satılacağını ve ilk olarak yıllık ihracat miktarının 1 milyon Dolar olacağını bildirdi.64

Bu ziyaretten sonra Azerbaycan'dan KKTC'ye direkt uçuşun yapılması gündeme geldiği için Yunanistan ve Kıbrıs Yunanları Av-rupa Birliği ve Rusya aracılığıyla Azerbaycan'a baskı göstermiştir. Avrupa Birliği Komisyonu’nun Dış Politikası Konuları Üyesi Benita Ferrero-Valdner KKTC ile ilişkilerini kesmezse, Birliğin Azerbaycan'-la ilişkilerini gözden geçireceğini bildirmiştir. Kıbrıs Yunanları Azer-baycan’ın Avrupa Birliği'nin “Genişletilmiş Avrupa Politikası” prog-ramına girmesine veto uyguladıkları için Birlik Güney Kafkasya dev-letlerine yönelik bu programını lağvetmiştir. Yunanistan Azerbay-can’a nota vermiş, Kıbrıs'ın Yunan tarafı ise KKTC'ye Azerbaycan'-dan direkt uçuş olduğu zaman, Dağlık Karabağ'a direkt uçak seferleri organize edeceğini bildirmiştir.65 Azerbaycan Başbakan Yardımcısı

61 Vatan Gazetesi, (27.07.2005). 62 Hürriyet, (30.08.2005). 63 Trend, (29.08.2005). 64 Vatan Gazetesi, (31.08.2005). 65 http://www.usakgundem.com/haber/1567/rumlar-ab-kafkasya-ilkiskilerini-kilitledi.html

Page 57: dostluk, kardeşlik ve strateji ortaklık

BÖLGESEL OLAYLARIN TÜRKİYE-AZERBAYCAN İLİŞKİLERİNE ETKİSİ

-57-

Ali Hasanov'un sözlerine göre, Azerbaycan KKTC'yi tanıdığı zaman 15 devlet Karabağ’ın de-fakto bağımsızlığını tanıyabilirdi.66

Azerbaycan bağımsızlığını elde ettiği günden itibaren KKTC'nin tanınması yönünde bir adım atmak zorunluluğunu sezmiş fakat realpolitik bu isteğin karşısında engel olmuştur. Azerbaycan’ın KKTC'nin tanınması ve ambargonun kaldırılması yönündeki faaliyet-leri de hiçbir sonuç vermemiştir. Azerbaycan KKTC'yi tanımadığı gibi, KKTC'ye direkt uçuşlar da gerçekleştiremedi ve iki taraf arasında bu gün ithalat ve ihracat yapılamamaktadır. Azerbaycan’ın attığı adımların sonuçsuz kalmasında Karabağ`ın işgalinin ve bu yönde Kıbrıs Rum kesiminin ve Yunanistan’ın Avrupa kurumları aracılığıyla Azerbaycan'a baskılarının etkisi çok olmuştur. Bundan başka, BM Güvenlik Konseyi’nin KKTC ile ilgili kabul ettiği karar, Karabağ konusunda Güvenlik Konseyi kararlarının uygulanmasını isteyen Azerbaycan'a KKTC'nin bağımsızlığının tanınması bakımından zorluk oluşturmaktadır. Azerbaycan halkı ile KKTC'nin Türk kesimi arasında eğitim ve kültürel alanlarda ilişkiler devam etse de, Azerbaycan devle-ti ve hükümeti realpolitik ve arzuları arasında sıkışıp kalmıştır.

Sonuç Azerbaycan-Türkiye ilişkileri sadece iki devleti ilgilendirme-

yen; bölge dengelerini belirleyen ve bölgesel olaylara etki edebilen, bölgesel ve küresel güçlerin bölge politikalarının yanında ve karşısın-da ortak hareket edebilen ve bölgesel olayların etkisine maruz kalan ilişkilerdir. İki devletin birçok bölgesel olayda ortak tutum sergilemesi bölgesel çıkarlarının örtüşmesinden doğmaktadır. Enerji kaynakları ve hatları, Ermeni sorunu, Rusya, İran ve ABD’nin Güney Kafkasya politikası Türkiye ve Azerbaycan’ın ilişkilerine etki eden bölgesel konulardır ve bu konularda her iki tarafın fikirleri bazen farklı olsa da genelde örtüşmektedir.

Soğuk Savaş’tan sonra her iki devlet bölgede aynı kutpda yer aldı. Karşılıklı ortak güven, toplumun baskıları, Azerbaycan politik

66 Haberturk, (11.07.2011).

Page 58: dostluk, kardeşlik ve strateji ortaklık

Cavid VELİYEV

-58-

kesiminin Türkiye'yi seçmesi ve iki devletin bölgesel anlamda ortak tehditlerle karşı-karşıya kalması onların bölgesel politikalarının ör-tüşmesine ve bölgesel konulara benzer tepki vermesine neden olmuş-tur. Ortak tehlikelere karşı benzer tepkiler iki devletin bölge politika-sını birlikte kurmasına neden olmuştur.67 Bu anlamda iki devletin bölgesel ilişkilerinde bir karşılıklı bağımlılığın (“interdependence”) olduğunu söylemek mümkündür.

Bu iki devletin bölgesel işbirliği kapsamında gerçekleştirdikleri projeler, askeri projeler değil, bölge insanının sosyal ve ekonomik refahını artıracak projelerdir. BTC, BTE ve BTAK bu projelerin bariz örnekleridir. Bu iki devlet Gürcistan'a da destek vererek bölgede üçüncü bir devletin gelişimine ve bağımsızlığının kuvvetlenmesine yardım etmiştir.

Türkiye ve Azerbaycan, Ermenistan’a Karabağ civarındaki iş-gal ettiği ilçeleri terk edeceği zaman iletişim ve enerji hatlarını yeni-den onaracakları konusunda söz vermişlerdir. Ermenistan bu öneriyi kabul ettiği zaman bölgede onun da yararına olan genel bir ekonomik ve sosyal işbirliği mekanizması yaratılabilir. Bu da bölgede işbirliği teşkilatının ortaya çıkmasına ve dış güçlerin bölge içi konulara müda-halesinin azalmasına neden olacaktır.

67 Bilal Şimşir, belirtilen eseri, s. 296.

Page 59: dostluk, kardeşlik ve strateji ortaklık

PARLAMENTOLAR ARASI İLİŞKİLER:

BAŞARILAR VE PERSPEKTİFLER

Ph.Dr. Genire PAŞAYEVA Azerbaycan Parlamentosu Milletvekili

2012 yılında Azerbaycan Cumhuriyeti’nin devlet bağımsızlı-

ğının yeniden kazanmasının 20. yıldönümü tamamlanmıştır. Azerbay-can ve Türkiye’nin ortak tarihi, her iki devletin yüksek düzeydeki işbirliğini koşullandıran temel hususlardan biridir. Tecrübeler, ortak tarihin ortak etnik köke, ortak ulusal, kültürel ve manevi değerlere, zengin geleneklere dayandığını kanıtlamaktadır. Söz konusu ortak tarih, 20. yüzyılın başlarında Azerbaycan ve Türkiye arasındaki ilişki-lerin içeriğini belirleyerek her iki halkın bağımsızlığına kavuşmasına büyük katkı sağlamıştır. Azerbaycanlı gönüllüler 1915 yılında Çanak-kale savaşında Türk kardeşleri ile omuz omuza çarpışmışlardır. Birin-ci Dünya Savaşı`nda politik ve askeri açıdan zor durumda olmasına rağmen Osmanlı Devleti Azerbaycan’a askeri yardımda bulunmuştur. Kafkas İslam Ordusu 1918 yılında Bakü’nün işgalden kurtarılmasında büyük emek harcamıştır. Azerbaycan “Bolşevik” Rusya tarafından işgal edildikten sonra da Türkiye bir taraftan Sovyet liderlerinin Azer-baycan politikasını izleyerek, diger taraftan Azerbaycanlıların hakları-nı korunmaya çalışmışlardır. Geçtiğimiz yüzyılın 20-30’lu yıllarında binlerce Azerbaycanlı, Türkçü, Turancı, Panturkist, Türkiye ajanı olmakla suçlanarak iftira atılmış, kimisi idam edilmiş, kimisi tutuk-lanmış, kimisi de Sibirya’ya sürgüne gönderilmiştir.

Stalin’in ölümünden sonra ülkedeki sert rejimin kısmen yumu-şaması sonucunda 60’lı yılların başlarından itibaren SSCB-Türkiye ilişkilerinde soğukluk ortadan kalkmaya başlamıştır. Türkiye temsilci heyetleri SSCB’ye ziyaret kapsamında Azerbaycan’a da gelmişlerdi.

Page 60: dostluk, kardeşlik ve strateji ortaklık

Genire PAŞAYEVA

-60-

Bu ilişkilerde Türkiye Büyük Millet Meclisinin (TBMM) temsilci heyeti özel yer tutmaktaydı. SSCB’yi ziyarette bulunan Türk temsilci heyetleri, Azerbaycan’ı SSCB-Türkiye ilişkilerinde itibarlı köprü olarak görmekteydiler. SSCB’nin çöküşü arifesinde Azerbaycan ile Türkiye arasında diğer alanlarda olduğu gibi Parlamentolar arası iliş-kilerde de belirli adımlar atılmıştır. Fakat bu, doğrudan ilişkiler değil-di. Kasım 1991’de henüz SSCB’nin parçalanmadığı bir tarihte Türki-ye Cumhuriyeti Azerbaycan Cumhuriyeti’nin Devlet bağımsızlığını tanımıştır. Bu, Türkiye tarafından atılan cesaretli bir adımdı. Sonunda dünyayı uzun yıllardan beri korku altında tutan SSCB’nin dağılması dünyada ve bölgede yeni bir durum ortaya koymuştur. Türkiye bölge politikasında yeni olanaklar kazanmıştır. Bağımsız ilişkilerin kurul-ması için ilk adımlar atılmıştır. Fakat söz konusu ilişkiler daha ziyade duyguların; uzun yıllardan beri birbiriyle ayrı kalan kardeş halkların kavuşmasını yansıtan duyguların yansımasıydı.

1993 yılından itibaren Azerbaycan ile Türkiye arasında ilişkiler yeni temeller üzerinde kurulmaya başlamıştır. Parlamentoların da müstesna rol oynadığı bu ilişkilerin mimarı, büyük devlet adamı Hay-dar Aliyev olmuştur. Bu durumda, geçen yıllarda iki ülke arasındaki ilişkilerin durumunu nasıl değerlendirebiliriz? Parlamentolar arası ilişkiler hangi gelişim yolunu tamamlamıştır ve kazanılan başarılar nelerdir? Beklentileri nasıl değerlendirmek mümkündür?

Karşılıklı Çıkarlar Temelinde Kurulmuş İşbirliği Azerbaycan ve Türkiye’nin stratejik anlamda birbirini tamam-

layan bütünün ayrılmaz parçaları olduğu konusunda dünyanın önde gelen stratejik araştırma merkezleri ve nüfuzlu siyaset bilimcileri hem-fikirdirler. Dil, din, kültür hususunu bir yana koysak bile, politik-stratejik anlamda her iki ülke birbiri için önemli birer aktördür. Tür-kiye için Azerbaycan’ın önemi birkaç anlamda özel mahiyet taşımak-tadır.

Öncelikle Güney Kafkasya’nın lokomotif aktörü olan Azerbay-can, Türkiye için bölgeye giriş ve orada güçlenmenin ana teminatçısı-dır. Yine Güney Kafkasya’da geniş kapsamlı işbirliği ortamını şekil-

Page 61: dostluk, kardeşlik ve strateji ortaklık

PARLAMENTOLAR ARASI İLİŞKİLER: BAŞARILAR VE PERSPEKTİFLER

-61-

lendirmek ve bunu uzun vadede sürdürmek için Azerbaycan-Türkiye işbirliği özel önem taşımaktadır. Çeşitli özelliğe haiz projelerin ger-çekleştirilmesi ve bu projeler kapsamında stratejik üstünlüklerin elde edilmesi Ankara için özel avantaj demektir. Bakü-Tiflis-Ceyhan, Bakü-Tiflis-Erzurum ve Bakü-Tiflis-Kars gibi projeler gerçekleşirken sergilenen stratejik ortaklık-işbirliği örnekleri söylenenleri kanıtlayan sağlam delillerdir.

İkincisi, Doğu’yla Batı’nın kavşağında konuşlanmış Azerbay-can, önemli transit noktaları gibi stratejik açılımlar bakımından çok önemli konuma sahiptir. Çünkü Asya’dan Avrupa’ya uzanmak için Azerbaycan etkeni çok önemlidir. Bu, ister çeşitli enerji projeleri, isterse de bölgesel işbirliği gerçekleştirildikçe daha bariz şekilde orta-ya çıkmaktadır.

Üçüncüsü, Azerbaycan ve Türkiye daima uluslararası ortamda birbirine karşı “dual devlet” konumunda olduklarını yansıtabilmişler. İster BM kapsamında, ister çok yönlü ilişkiler şeklinde, isterse de global yapılı diğer ilişkiler fonunda Bakü ve Ankara mütemadi şekilde birbirini desteklemektedirler. Bu da, hiç şüphesiz, karşılıklı, samimi, yararlı ve uzlaştırılmış ilişkileri daha da kuvvetlendirmektedir.

Elbette, Türkiye’nin Azerbaycan’a karşı daha hassas yaklaşı-mını koşullandıran ciddi etkenlerin sayısını dilediğimiz kadar artırabi-liriz. Fakat her halükarda bunlar Azerbaycan- Türkiye’nin dış politika stratejisinin temel belirleyicilerindendir.

Aynı zamanda Türkiye de Azerbaycan için zaruri stratejik öneme sahip ortaktır. Bölgede barış ve istikrarın sağlanması, emperya-list aktörlerin yıkıcı faaliyetinin durdurulması, bölgede yeni işbirliği platformlarının oluşturulması, yeni enerji coğrafyası ve haritasının oluşturulması, global ölçekte ulusal ve uluslararası çıkarların savun-ması anlamında Ankara, Bakü için özel öneme sahiptir.

Azerbaycan-Türkiye ilişkilerine genel bakış Ulu önder Haydar Aliyev’in dediği gibi, Azerbaycan ve Türki-

ye “Bir millet, iki devlet”tir. Bu, karşılıklı ilişkilerin yeni keyfiyet aşaması anlamındadır. Azerbaycan Türkiye’nin, Türkiye de Azerbay-

Page 62: dostluk, kardeşlik ve strateji ortaklık

Genire PAŞAYEVA

-62-

can’ın dış politikasında özel bir yere sahiptir. Azerbaycan Cumhuriye-ti Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in de belirttiği gibi, “Dünyada Türki-ye ile Azerbaycan kadar birbiriyle politik, ekonomik ve kültürel alan-da samimi yararlı işbirliği yapan ülkeler yoktur”. Bu işbirliği sadece etnik, kültürel ve dil birliğine değil, aynı zamanda karşılıklı çıkarlara dayanmaktadır. Devlet bağımsızlığını yeniden kazanmış Azerbaycan için Türkiye ile işbirliği toprak bütünlüğünün sağlanması, uluslararası desteğin kazanılması, Batı’nın politik, ekonomik, askeri birimlerine entegresi bakımından büyük önem arz etmektedir. Batı devletlerinin stratejik müttefiki olan Türkiye’nin Güney Kafkasya ve Orta Asya bölgesinde yürüttüğü politikada Azerbaycan özel yere sahiptir. Bölge-nin kilit ülkesi olan Azerbaycan’ın jeostratejik konumu, zengin enerji kaynakları, Orta Asya bölgesine açılan “altın köprü” rolünü oynaması, gerçekleştirilmesi arzu edilen politikaların başarılı olması için Azer-baycan’ın iştirakini zorunlu kılmaktadır. Bölgede nüfuz kazanmak isteyen herhangi bir devlet, muhakkak Azerbaycan’la yakın işbirliğin-de olmak zorundadır. Geçen yıllar zarfında Azerbaycan ile Türkiye arasında karşılıklı ilişkilerin maddi temelleri kuvvetlendirilmiştir. Kurulan strateji işbirliği bölgede birçok önemli projelerin gerçekleşti-rilmesine ortam sağlamıştır. Bakü-Tiflis-Ceyhan, Bakü-Tiflis-Erzurum gibi enerji projelerinin, Bakü-Tiflis-Kars gibi Avrupa’yı Asya ile birleştiren taşımacılık projelerinin yerine getirilmesi iki ülke-nin politik ve ekonomik çıkarlarını temin ederken bölgenin genel ola-rak gelişiminde de özel etkiye sahip olmuştur. Bu projelerin gerçekleş-tirilmesi dünya politikasında Azerbaycan ve Türkiye’nin önemini arttırmakta, onları doğalgaz ve petrol nakil ülkelerine dönüştürmekte-dir. Tüm bunlar, iki ülkenin sıkı işbirliği sonucunda mümkün olmuş-tur. Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in “Azerbaycan-Türkiye işbirliği olmadan bölgede hiçbir proje gerçekleştirilemez” sözleri ortak çıkar-lara dayanan bu işbirliğinin bölgede barışın, istikrarın ve güvenliğin sağlanmasında büyük öneme sahip olduğunu gösterir.

Azerbaycan ile Türkiye arasındaki ortak tarihe ve genel çıkarla-ra dayanan işbirliği, bu iki devletin sorunlu konularda da ortak faaliye-tini zaruri kılmaktadır. Türkiye, Ermenistan’ın Azerbaycan toprakları-

Page 63: dostluk, kardeşlik ve strateji ortaklık

PARLAMENTOLAR ARASI İLİŞKİLER: BAŞARILAR VE PERSPEKTİFLER

-63-

nı işgal etmesine cevap olarak, bu ülke ile sınırlarını kapatmış ve ulus-lararası kurumlar kapsamında Azerbaycan’ı her zaman desteklemiştir. Ermenistan-Azerbaycan, Dağlık Karabağ sorununun Azerbaycan’ın toprak bütünlüğü kapsamında çözümü, Azerbaycan’la birlikte, Türki-ye’nin de dış politikasında öncelikli yer edinmektedir. Türkiye’nin son dönemlerde Ermenistan’la ilişkilerini iyileştirmek çabalarına rağmen, Azerbaycan Türkiye’nin Cumhurbaşkanı, Başbakan ve Dışişleri Ba-kanı düzeyinde verdiği “Dağlık Karabağ’ın işgaline son vermedikçe Ermenistan’la olan sınırlar açılmayacak” vaadine inanmaktadır. Er-menistan-Azerbaycan ve Türkiye-Ermenistan ilişkileri çözümünü aynı anda bulmak zorundadır. Sözde Ermeni “soykırımı” iddiaları da Azer-baycan ve Türkiye’nin ortak sorunu olarak kabul edilir. Türkiye’ye karşı toprak iddiaları, tazminat taleplerinde bulunan ve “soykırımı iddiaları”nın uluslararası toplumda tanınmasına çalışan Ermenistan’ın, Ermeni diaspora ve lobisinin bu adımı sadece Türkiye’nin değil, bütün Türk Dünyası’nın genel çıkarlarına karşı yönelmiştir. Azerbaycan, Ermeni iddialarına karşı mücadelede her zaman Türkiye’nin yanında olmuş, onu desteklemiştir. Azerbaycan özellikle, ABD Kongresinde Ermeni “soykırımı”nın tanınmasını öngören yasanın olası kabulüne itirazını bildirmiş, bu işte ABD’deki Azerbaycan diasporası Türk di-asporası ile ortak hareket etmiştir. Genellikle, Azerbaycan ve Türkiye bölgede ve dünyadaki olaylara genel çıkarlar bakımından yaklaşmak-tadır. Her iki ülke arasında genel çıkarlara dayalı strateji işbirliği, sorunlu konulara ortak tutum iki ülkenin konumunun tam uygunluğu-nu ve aralarındaki işbirliğinin kalite düzeyini göstermektedir. Geçen yılların deneyimi, bu ilişkilerde parlamentoların da önemli rol oynadı-ğını göstermektedir.

Parlamentolar Arası İlişkilerin Gelişim Dinamiği Geçen yıllar zarfında iki ülke arasında parlamentolar arası işbir-

liği karşılıklı ziyaretler, ortak müzakereler, görüşmeler, uluslararası kurumlar kapsamında işbirliği vb. şeklinde geliştirilmiştir.

Şubat 1994’de Azerbaycan Cumhurbaşkanı Haydar Aliyev’in Türkiye’ye ziyareti, yaptığı görüşmeler ve TBMM’de yaptığı konuş-

Page 64: dostluk, kardeşlik ve strateji ortaklık

Genire PAŞAYEVA

-64-

ma, parlamentolar arasındaki ilişkilerde yeni bir aşamanın başlangıcını oluşturmuştur. Azerbaycan Cumhurbaşkanı, iki halk ve iki ülke ara-sındaki karşılıklı ilişkilerin tarihinde ve mevcut durumunda parlamen-toların özel yerinin olduğunu bildirmiş; parlamentolar arası ilişkileri artırmayı tavsiye etmiştir.

1994 yılının sonlarında dönemin TBMM Başkanı Hüsamettin Cindoruk’un başkanlığındaki beş kişilik parlamento heyetinin Azer-baycan’a ziyareti işbirliğine yeni ivme kazandırmıştır. Bu ziyaretin devamında Nisan 1995’de Azerbaycan Parlamentosu’nun temsilci heyetinin Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasının 75. yıldönümü ile ilgili programa katılması ilişkilerde başka bir adım olmuştur.

19-20 Mart 1997 tarihlerinde Azerbaycan’a resmi ziyarette bu-lunan dönemin Türkiye Parlamento Başkanı Mustafa Kalemli başta olmak üzere temsilci heyetinin asıl amacı iki ülke parlamentoları ara-sındaki ilişkileri geliştirmekti. Mustafa Kalemli Türkçe konuşan dev-letlerin uluslararası parlamento kurumunun oluşturulmasının da fikir babalarından olmuştur.

1999 yılında Türkiye’de Demokratik Sol Parti (DSP), Milliyet-çi Hareket Partisi (MHP) ve Ana Vatan Partisi koalisyon hükümeti kurduktan sonra iki ülke parlamentoları arasındaki ilişkiler daha da canlanmıştır. 7 Şubat 2000 tarihinde TBMM Başkanı Yıldırım Akbu-lut Azerbaycan’a ziyarette bulunmuştur. Akbulut’un ziyareti döne-minde iki ülkenin Parlamento Başkanları arasındaki müzakerelerin temel mevzusu, Batı’daki bazı devletlerin parlamentolarının sözde Ermeni soykırımını tanımaları olmuştur. Azerbaycan Parlamentosu da defalarca sözde Ermeni soykırımını görüşmeye çıkaran veya tanıyan ülkelerin parlamentolarına karşı sert müracaatlar kabul etmekten çe-kinmemiştir. 7 Kasım 2000 tarihinde sözde soykırım iddialarını kabul eden Fransa Senatörlüğü’ne Azerbaycan parlamentosuna tepki ver-mekte gecikmemiş, Azerbaycan tarafının konuya ilişkin konumunu beyan etmiştir.

Artık 2000 yılının başlarından itibaren iki ülke Parlamento Başkanları ve milletvekilleri arasındaki karşılıklı ziyaretler artmaya başlamıştır.

Page 65: dostluk, kardeşlik ve strateji ortaklık

PARLAMENTOLAR ARASI İLİŞKİLER: BAŞARILAR VE PERSPEKTİFLER

-65-

9-14 Temmuz 2001 tarihlerinde Türkiye’de ziyarette olan Azerbaycan Parlamento Başkanı ve Temsilci Heyeti Türkiye Cum-hurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, TBMM yeni Başkanı Ömer İzgi ve Türkiye Başbakanı Bülent Ecevit ile görüşmüştür. Ömer İzgi ile ger-çekleştirdiği karşılıklı görüşmede Azerbaycan Parlamento Başkanı Murtuz Aleskerov, Türkiye’de ekonomik çıkarları olan bazı güçlerin Ermenistan’la sınırlarının açılması ve ilişkilerin normalleştirilmesi ile ilgili faaliyetlerinden Azerbaycan’ın duyduğu endişeyi Türkiye yetki-lilerine iletmiştir.

7 Şubat 2002’de Bakü’ye gelen TBMM Başkanı Ömer İzgi Türkiye-Ermenistan ilişkileri konusunda bu ifadeleri kullanmıştır: “Dağlık Karabağ sorunu çözülmeden, hiçbir şekilde Türkiye-Ermenistan ilişkileri söz konusu olamaz”.

2000’li yıllarda Türkiye ve Azerbaycan parlamentoları ulusla-rarası parlamento kurumlarında da işbirliği gerçekleştirmiştir. Avrupa Konseyi Parlamento Asamblesi’nde (AK PA), Azerbaycan Temsilci Heyeti, Türk meslektaşları ile ortak hareket ederek, birçok belgenin kabul edilmesini ve kurum üyesi devletlerin temsilcilerine dağıtılma-sını başarmıştır. AK PA’nın 2005’de Ermenistan-Azerbaycan, Dağlık Karabağ sorunu ile ilgili 1416 No’lu Kararı kabul etmesine de Türkiye temsilci heyeti yardım etmiştir. Bu Karar, Ermenistan’dan işgal ettiği Azerbaycan topraklarından geri çekilmesini, Azerbaycanlı zorunlu göçmenlerin kendi evlerine geri dönmesinin sağlanmasını talep et-mektedir. Aynı zamanda, Azerbaycan Temsilci Heyeti de her zaman Türkiye ile ilişkilerde kardeş ülkeyi desteklemiştir. Türkiye Temsilci Heyeti üyesi Mevlüt Cavuşoğlu’nun AK PA Başkanı görevine seçil-mesine aktif destek vermiştir.

İki devletin temsilci heyetleri, AK PA’dan başka AGİT, NA-TO, KİİT ve benzeri uluslararası kurumların parlamento kurumlarında ciddi işbirliği yapmaktadır. Azerbaycan temsilci heyetleri bu özelliğe sahip kurumlarda kabul edilecek genel çıkarlara hizmet eden her hangi bir belgeyi imzalamadan önce Türk meslektaşları ile de görüşmeler yapmaktadır. İki tarafın bazı konuları önceden görüşmesi artık gele-neksel olmuştur.

Page 66: dostluk, kardeşlik ve strateji ortaklık

Genire PAŞAYEVA

-66-

2000 yılının ilk dönemlerinde iki ülke parlamento üyelerinin karşılıklı ziyaretlerinde ve iki ülke parlamentosundaki mevcut dostluk gruplarının görüşmelerinde, en çok Ermenistan’ın tecavüzü sonucunda oluşan Dağlık Karabağ sorunu, enerji (Bakü-Tiflis-Ceyhan Boru Hattı; Bakü-Tiflis-Erzurum Doğalgaz Hattı; Türkmenistan doğalgazının Azerbaycan ve Türkiye’den geçerek Avrupa’ya ithali gibi) konuları, sözde Ermeni soykırımı, Türk işadamlarının Azerbaycan’daki yatırım-ları gibi meseleler müzakere edilmiştir.

2002 yılında iki ülke parlamentoları arasındaki ilişkiler daha da artmıştır. TBMM Başkanı Bülent Arınç’ın 9 Şubat 2005 tarihindeki Bakü ziyareti ve ardından Azerbaycan Parlamento Başkanı Oktay Asedov’un 8-12 Şubat 2006 tarihlerinde Türkiye’ye düzenlediği resmi ziyaret iki ülke arasındaki çok yönlü ilişkilerin gelişimine katkı sağ-lamıştır. Bülent Arınç’la yapılan görüşmede Oktay Asedov Ata-türk’ten “Azerbaycan’ın kederi bizim kederimiz, sevinci bizim sevin-cimizdir” ifadesini örnek göstererek iki ülke Parlamentolar arası ilişki-lerinin önemini vurgulamıştır. Azerbaycan-Türkiye dostluk grubunun da ziyarette olmasını anlatan Oktay Asedov bunun Azerbaycan parla-mentosunda en büyük grup olduğunu belirterek “125 millet vekilinin her biri bu dostluk grubunda olmak isterdi” fikrini belirtmiştir. Türki-ye işadamlarının Azerbaycan’daki yatırımlarda 2. sırada olduğunu belirten Azerbaycan Parlamentosu Başkanı ilişkilerin arttırılması için Parlamentolar arası işbirliğinin önemli olduğunu hatırlatmıştır.

17-19 Haziran 2008 tarihinde dönemin TBMM Başkanı Köksal Toptan’ın Azerbaycan ziyareti kapsamında parlamentolar arası işbirli-ği konuları müzakere edilmiştir. Yapılan görüşmelerde Azerbaycan Parlamentosu için modern enformasyon teknolojileri ile donanmış çağdaş kütüphane sisteminin geliştirilmesi görüşülmüştür. Temmuz 2010`da Azerbaycan Parlamentosu’nun milletvekili grubu TBMM`nin bu konudaki deneyiminden yararlanmak amacıyla Ankara’da olmuş-tur.

16 Temmuz 2008’de Azerbaycan-Türkiye Tarih Araştırma Vakfı (ATAF) sözde Ermeni soykırımını araştırmak amacıyla faaliye-te başlamıştır. ATAF’ın kurulmasında her iki ülkenin parlamentoları

Page 67: dostluk, kardeşlik ve strateji ortaklık

PARLAMENTOLAR ARASI İLİŞKİLER: BAŞARILAR VE PERSPEKTİFLER

-67-

ciddi emek harcamıştır. Kurumun Onursal Başkanları iki ülke Cum-hurbaşkanları; Başkan Yardımcıları ise Türkiye ve Azerbaycan Par-lamento Başkanları olmuştur.

Bakü’de ziyarette bulunan TBMM Başkanları Azerbaycan Par-lamentosu’nda konuşma yaparak defalarca “Dağlık Karabağ sorunu çözüme kavuşmadan, Azerbaycan’ın toprak bütünlüğü sağlanmadan, Azerbaycan’ın yaklaşık 1 milyona zorunlu göçmeni kendi ata yurduna geri dönmeden Türkiye-Ermenistan ilişkileri söz konusu bile olamaz” beyanatlarını vermişlerdir. Fakat 2009 yılının birinci döneminde Tür-kiye ve Ermenistan diplomatlarının iki ülke arasında diplomatik ilişki-lerin geliştirilmesi ve sınırlıarn açılması için yaptıkları gizli görüşme-ler sonucu Ankara ve Bakü arasında yaşanan sorunlar parlamentolar arası ilişkilere de yansımıştır. Bu dönemde MHP İzmir Milletvekili Şenol Bal’ın daveti ile 15 Nisan 2009’da Türkiye’ye ziyarette bulunan bir grup Azerbaycanlı kadın Milletvekili, Türkiye’de Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, TBMM Başkanı Köksal Toptan, muhalefet partileri olan MHP Başkanı Devlet Bahçeli, CHP Başkanı Deniz Baykal ve diğer politikacılarla görüşerek son olaylara ilişkin Azerbaycan’ın duy-duğu rahatsızlığı ifade etmişlerdir.Türk milletvekilleri Azerbaycan’ın endişesini anlayışla karşıladıklarını belirtmişlerdir.

Bu ziyaretin ardından, 19 Nisan tarihinde TBMM’de temsil olunan muhalefet partileri MHP ve CHP üyesi milletvekillerinden oluşan temsilci heyeti Azerbaycan’ı ziyaret ederken dönemin TBMM Başkanı Mehmet Ali Şahin de ilk yurtdışı ziyaretini Azerbaycan’a gerçekleştirmiştir. Azerbaycan yetkilileri ile görüşen Şahin, Türkiye yönetiminin Azerbaycan’la ilgili politikasında hiçbir değişiklik olma-dığını ve Dağlık Karabağ sorunu çözülmeden, Azerbaycan’ın toprak bütünlüğü sağlanmadan, Ermenistan’la her hangi bir diplomatik ilişki kurulması ve sınırların açılmasının söz konusu olamayacağını bildir-miştir. TBMM Başkanı’nın söz konusu ziyareti iki ülke arasında olu-şan gerginliği azaltsa da, “Protokol Krizi” ile oluşan gerginliği gider-mek için Azerbaycan Parlamentosu Uluslararası İlişkiler ve Parlamen-tolar Arası İlişkiler Komitesi Başkanı Samet Seyidov Başkanlığındaki 11 kişilik milletvekili grubu Ankara’da Başbakan Recep Tayip Erdo-

Page 68: dostluk, kardeşlik ve strateji ortaklık

Genire PAŞAYEVA

-68-

ğan, TBMM Başkanı Mehmet Ali Şahin ve ana muhalefet parti lider-leri ile görüşerek konuyu müzakere etmişlerdir.

Söz konusu ziyaretten kısa bir süre sonra TBMM Dış İlişkiler Komisyonu Başkanı Murat Mercan Başkanlığındaki temsilci heyeti Azerbaycan’a gelmiştir. Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ve Azerbaycan Parlamentosu Başkanı Oktay Asedov tarafından kabul edilen heyet, Azerbaycan’ın çıkarlarına zarar verecek hiç bir adımın atılmayacağını bir daha beyan etmiştir.

Sonuçta 10 Ekim 2010`da Türkiye ve Ermenistan arasında dip-lomatik ilişkilerin geliştirilmesi ve sınırların açılması için imzalanan protokolları TBMM onaylamayarak Türkiye-Azerbaycan ilişkilerinde ortaya çıkabilecek uzun dönemli krizi önlemiştir.

Türkçe Konuşan Devletlerin Parlamento Asamblesi Kurulmasına Uzayan Yol Devletçilik, bağımsızlık, toprak bütünlüğü, ulusal güvenliğin

korunması, uluslararası arenaya çok yönlü entegrasyonun sağlanması, ekonomik ve jeostaratejik çıkarların sağlanması dış politikada önemli görevlerden biri olarak nitelendirilmektedir. Devletlerin iki taraflı işbirliğinin yanı sıra, bölgesel ve daha geniş global mekanizmalar kapsamında çok yönlü işbirliği söz konusu hususun gerçekleşmesi bakımından büyük önem taşımaktadır. Uluslararası ilişkilerin mevcut durumunda, her bir devletin uluslararası camiada nüfuz ve konumunu güçlendirmesi, ulusal sorunların çözümüne yönelmiş çabalarını ulusla-rarası kurumlar kapsamında gerçekleştirmesi, çok yönlü işbirliği ile diğer devletlerin kolektif desteğini elde etmekle mümkün olmaktadır.

Sovyetler Birliği’nin parçalanması sonucunda Güney Kafkas-ya ve Orta Asya’da yeni bağımsızlığını kazanmış devletler, toprak bütünlüğü ve güvenliğin sağlanmasını, aynı zamanda politik-ekonomik-sosyal problemlerin çözümünü uluslararası ortama entegre olmakta gördüğünden ikili ve çoklu işbirliğine üstünlük vermişlerdir. Bu ülkeler, devlet bağımsızlıklarını kazandıkları ilk yıllarda, BM, AGİT, BDT gibi evrensel ve bölgesel kurumlara üye olmuş veya aday

Page 69: dostluk, kardeşlik ve strateji ortaklık

PARLAMENTOLAR ARASI İLİŞKİLER: BAŞARILAR VE PERSPEKTİFLER

-69-

statüsü elde etmiştir. Zamanla bu devletler bulundukları bölgede en-tegrasyon sürecini hızlandırmak ve milli çıkarların daha yüksek dü-zeyde sağlanması amacıyla sadece mevcut olan belirli kurumlara üye-likle yetinmemişlerdir. Daha büyük tecrübeye ve Batı’yla sıkı ilişkile-re sahip bir devletle belirli bölgesel girişim ve ideoloji uğrunda birle-şerek, bu mekanizma kapsamında karşılıklı sorunların eşit koşullarda çözümü ve mevcut işbirliklerinin arttırılması yoluna gidilmesi zaruret oluşmuştur. Türkçe Konuşan Ülkelerin Parlamento Asamblesinin kurulmasını bu zaruretin tezahürü gibi kabul etmek mümkündür. Türkçe Konuşan Ülkelerin bu adımı tarihi, kültürel, dini ve dil birliği-ne dayalı ilişkilerinin modern çağda daha da geliştirilmesi, devletlerin çıkarlarına uygun çoklu işbirliğinin genişletilmesi isteği ile açıklanabi-lir.

Elbette, Türkçe konuşan ülkelerin yasama birimlerinin belirli mekanizma kapsamında ve çeşitli yönlere göre ortak faaliyet girişimi bölgesel ortamda yeterince önemli ve başarılı adımdır. Diğer yandan bu girişime ve onun gerçekleşmesine ortam oluşturulmuştur ve daha önceki sürecin gözden geçirilmesine ihtiyaç duyulmaktadır.

Azerbaycan, Kazakistan, Türkmenistan, Özbekistan ve Kırgı-zistan dış politikalarında uluslararası ortama entegreyi öncelikli görev-lerden biri gibi görüp, bu kapsamda aynı etnik ve tarihi köklere sahip oldukları Türkiye ile işbirliğine önem vermişlerdir. Özelikle Türkiye bu devletlerin bağımsızlığını tanıyan ilk ülkelerden biri olarak onlarla ilişkilerin geliştirilmesine çaba göstermiştir. Böyle bir durumda Tür-kiye’nin girişimleri ve 1992 yılında önerdiği Türkçe Konuşan Ülkele-rin Devlet Başkanlarının Zirve Görüşmesinin gerçekleştirilmesi, yeni bağımsızlık kazanmış ülkeler için hem Türkiye ile işbirliğinin genişle-tilmesi, hem de kendi aralarında Sovyet döneminde mevcut olan poli-tik-ekonomik ilişkilerin yeniden kazanılması amacıyla alternatif me-kanizmaların oluşturulması bakımından önemli olmuştur. 28 Ağustos 1995’de Bişkek’te yapılmış Türkçe Konuşan Ülkelerin Devlet Baş-kanları’nın 3. Zirve Görüşmesinde Azerbaycan Milli Lideri Haydar Aliyev`in söylediği fikirler çok önemlidir: “Bizim ülkelerimiz Sovyet-ler Birliği’ne üye oldukları için hem ekonomik bakımdan, hem de

Page 70: dostluk, kardeşlik ve strateji ortaklık

Genire PAŞAYEVA

-70-

kültürel değerlerin alış-verişi bakımından görüşmelerin yapılması, birbirine temsilci heyeti gönderilmesi bakımından daha sıkı irtibat-taydılar. Bugün bu ilişkiler azalmıştır. Fakat temennimiz, bu ilişkilerin genişletilmesidir. Tarihi geçmişimizi, genel köklerimizi, bizi bu görüş-te toplayan zemini esas alarak Azerbaycan devleti Orta Asya’nın bü-tün ülkelerinin daha sıkı ekonomik, kültürel, bilimsel-teknik işbirliği kurmasından ve bu entegrede olmasından yanadır.”

Yeni mekanizmanın oluşumunda Türkiye’nin de rolü inkar edi-lemez. Türkiye Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın da belirttiği gibi, So-ğuk Savaş’ın sona ermesi ve SSCB’nin dağılması Türkiye’ye bölgede lider ülke olmak imkanı sağlamıştır. “XXI. yüzyıl Türk asrı olacak”, “Adriyatik Denizi’nden Çin Seddi’ne uzayan Türk Dünyası” gibi ideal-lerin belirli şekilde gerçekleşmesine çalışan Türkiye, bölgede etki olanaklarını genişletmeye, Türkçe Konuşan Devletlerle aynı değerlere dayanan işbirliğini hızlandırmaya, diğer taraftan da bu devletlerin uluslararası camiaya uyumunda “birleştirici halka” rolünü oynamaya çaba göstermiştir.

1992-2001 yılları arasında düzenlenmiş yedi zirve toplantısı Türkçe konuşan ülkeler arasında ve genel anlamda bölgede mevcut olan sorunların, işbirliği perspektiflerinin müzakeresi bakımından önemli olmuştur. Fakat 2001 yılından sonra zirve toplantılarında uzun aralar gözlenmekteydi. Bu da ülkelerin daha ziyade ikili işbirliğini öne çıkarması, Batı’nın bölgeye olan ilgisinin artması ve Rusya’nın eski nüfuzunu yeniden kazanma isteğiyle izah edilebilir.

Türkçe Konuşan Ülkelerin Devlet Başkanları’nın zirve toplantı-larının 5 yıllık aradan sonra yeniden gerçekleştirilmesi, tarih, din ve kültür birliğine sahip olan devletlerin sadece politik değil, günümüz gerçeklerine ve taleplerine uygun şekilde ekonomik ve ticaret ilişkile-rinin de geliştirilmesi isteğinden ve daha yararlı temellere dayanan işbirliği perspektiflerinin belirlenmesi çabalarından doğmaktadır. Türkçe konuşan ülkelerin daimi faaliyet gösteren kurumlarının oluştu-rulması niyeti de bu girişimlerin tezahürüdür. Özelikle belirtmek ge-rekir ki, 2-3 Ekim 2009’da Nahçivan’da gerçekleştirilmiş Türkçe Ko-nuşan Ülkelerin Devlet Başkanlarının 9. Zirvesi’nde Türkçe Konuşan

Page 71: dostluk, kardeşlik ve strateji ortaklık

PARLAMENTOLAR ARASI İLİŞKİLER: BAŞARILAR VE PERSPEKTİFLER

-71-

Ülkelerin İşbirliği Konseyi’nin kurulması ile ilgili Nahçıvan Anlaşma-sı kabul olunmuştur. Bu Türkçe konuşan ülkeler arasındaki işbirliğinin kurumsallaştırılması yönünde atılmış bir adımdır.

İki ülke arasında Strateji İşbirliği Konseyi’nin kurulması ile ilgili Ortak Beyanname’nin imzalanması, Bakü-Ankara ilişkilerinde yeni olumlu değişikliklerle birlikte, bütün alanlarda daha geniş ve kapsamlı işlerin yerine getirilmesi için ek olanaklar sağlamaktadır. Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, Türkçe Konuşan Ülkelerin Devlet Başkanları’nın 10. Zirve Görüşüne katılım kapsamında Türki-ye Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve Başbakan Recep Tayyip Erdo-ğan’la iki ülke arasındaki stratejik ilişkilerin gelişim eğilimlerine dair fikir alışverişi yapmıştır. Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’la “Çırağan” Sarayı’nda gerçekleştirdiği gö-rüşmede “Azerbaycan Cumhuriyeti ile Türkiye Cumhuriyeti arasında Yüksek Düzeyli Strateji İşbirliği Konseyi’nin kurulması ile ilgili” Ortak Beyanname imzalanmıştır. Beyannamenin imzalanması ile ül-keler arasındaki ilişkiler yeni bir düzey kazanmıştır.

Tarihin çeşitli dönemlerinde olduğu gibi son zamanlarda bazı güçler Azerbaycan’la Türkiye arasına ihtilaf yaratmak amacıyla planlı çalışmalar yürütülmektedir. Daha doğrusu, dünyayı yöneten bazı glo-bal aktörler kendi ulusal ve uluslararası çıkarlarını gerçekleştirmek amacıyla siyasi anlaşmalara taraf olmakla iki kardeş ülkenin ilişkileri-ne zarar vermeye çalışmaktadırlar. Örneğin, “Büyük Ortadoğu” proje-sinin sonraki halkası olan Türkiye ile Ermenistan arasında “Zürih Protokolleri”nin imzalanmasına çaba gösteren büyük aktörler, esasen Güney Kafkasya’da yeni jeopolitik harita kurma eğiliminde olmuşlar-dır. İşgalci Ermenistan’ın izoleden çıkması amacını da kapsayan söz konusu Protokol, Azerbaycan-Türkiye ilişkilerinin yapısına zıt olan prensipleri içermesiyle beraber, iki ülke arasındaki tarihi temellerin sarsılması anlamını da taşımaktaydı. Ankara kardeş ülke Azerbay-can’ın toprak bütünlüğü sağlanmadan yani Ermenistan işgali sonlan-dırmadan, sınırların açılmasının mümkün olamayacağını bildirdi. Bundan başka, Batı’nın sabotaj özellikli faaliyetleri de Bakü-Ankara tandeminin temellerini sarsamadı.

Page 72: dostluk, kardeşlik ve strateji ortaklık

Genire PAŞAYEVA

-72-

Azerbaycan ile Türkiye arasında yüksek düzeyde Stratejik İş-birliği Konseyi’nin Kurulması ile ilgili beyannamenin imzalanması, politik, ekonomik, askeri, kültürel - ideolojik ve diğer alanlarda daha geniş, kapsamlı ortak adımların atılması için yeni olanaklar ortaya koyacaktır. Cumhurbaşkanı İlham Aliyev bu hususla ilgili, “İki ülke arasında imzalanmış bu belge stratejik önem taşımaktadır ve tarafla-rın tam şekilde müttefikliğini sergilemektedir” ifadesini kullanarak “Bu gün gerçekten de tarihi bir gündür ve bugün bir arada olmamız-dan çok memnunum. Eminim ki, bugün Türkiye ve Azerbaycan arasın-da imzalanmış tarihi belge her iki ülkenin ilişkilerinin gelecekte daha da gelişmesini temin edecektir... Bizim halklarımız arasında yüzyıllar boyu dostluk, kardeşlik ilişkileri mevcuttur. Bu ilişkiler bu gün zengin-leşmekte ve yeni düzeylere çıkmaktadır. Söz konusu ilişkiler, aslında, iki ülke arasında olan ilişkilerin temelidir. Bizler bu ilişkileri sağlam temel üzerinde kurmaktayız. Azerbaycan bağımsızlığını ilan ettikten sonra Türkiye ile ilişkileri daim geliştirmiş ve bu gün söz konusu iliş-kiler müttefiklik düzeyine ulaşmıştır.” şeklinde konuşmuştur.

Bu yönden bakıldığında, Türkçe Konuşan Ülkelerin Devlet Başkanları’nın 2006 yılında Antalya’da gerçekleştirilen zirve toplantı-sında teklif edilen Türkçe Konuşan Devletlerin Parlamento Asamble-si’nin oluşturulması, Türkçe Konuşan ülkeler arasında işbirliğinin önemli hususu olmuştur. Parlamento diplomasisinin öneminin ve ro-lünün bir hayli arttığı çağdaş dünyada bu tür bir kurumun kurulması, Türkçe Konuşan ülkeler arasında Parlamentolar Birliği şeklinde ortak bir mekanizmanın kurulmasına ve karşılıklı ilişkileri güçlendirerek politik bakışların uyumlaştırılmasına, tecrübe alış verişine, ortak pro-jelerin gerçekleştirilmesine olanak sağlamaktadır.

TürkPA Kapsamında işbirliği 21-22 Şubat 2008 tarihinde Antalya’da Türk Dilli Devletlerin

Parlamento Asamblesi (TürkPA) ile ilgili gerçekleştirilen ilk toplantı-da Asamblenin kurulması ile ilgili niyet protokolü imzalanmıştır. 27-28 Mart tarihinde Astana’da yapılan toplantıda ise TürkPA’nın kurul-ması ile ilgili belgeler onaylanmıştır. Nihayet, 21 Kasım 2008 tarihin-de Azerbaycan, Türkiye, Kazakistan ve Kırgızistan Parlamento Baş-

Page 73: dostluk, kardeşlik ve strateji ortaklık

PARLAMENTOLAR ARASI İLİŞKİLER: BAŞARILAR VE PERSPEKTİFLER

-73-

kanları’nın İstanbul’daki toplantısı gerçekleştirilmiştir. Toplantıya Azerbaycan’ı temsilen Azerbaycan Parlamentosu Başkanı Oktay Asedov başkanlığında bir heyet katılmıştır. Toplantı sonunda Türkçe Konuşan Ülkelerin Parlamento Asamblesi’nin kurulması ile ilgili “İstanbul Anlaşması” imzalanmış ve TürkPA resmen kurulmuştur. Söz konusu teşkilatın esas maksatlarından biri parlamentolar arası işbirliğinin kalite bakımından yeni safhası olan parlamento diplomasi-si vasıtalarının yardımıyla devletler arasında politik diyalogun daha da geliştirilmesine yardımcı olmaktır.

TürkPA’nın 29 Eylül 2009 tarihinde Azerbaycan Cumhuriyeti Milli Meclisi’nin, Kazakistan Cumhuriyeti Parlamentosu Senato-su’nun, Kırgızistan Cumhuriyeti Parlamentosu’nun, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin temsilci heyetlerinin katılımıyla Bakü’de gerçekleş-tirilmiş birinci olağan toplantısı kurumun gelecek faaliyeti ile ilgili kararların kabul edilmesi bakımından önemli olmuştur. Toplantıda, teşkilatın 26 maddeden oluşan Tüzüğü ve Sekreterlik Yönergesi, bu-nun yanı sıra toplantı sonuçları ile ilgili Bakü Beyannamesi kabul edilmiştir. Beyannamede TürkPA kapsamında işbirliğinin, üye devlet-ler arasında politik, ekonomik, kültürel ve diğer ilişkileri derinleştir-me, halkları birbirine daha da yakınlaştırma adına önemli bir araç olduğu, parlamento diplomasisi vasıtalarının yardımı ile devletler arasında politik diyalogun daha da geliştirileceği, bölgesel ve global güvenliği korumak maksadıyla çeşitli teşebbüslerin öne sürülmesi ve gerçekleştirilmesi için elverişli politik ortam oluşturacağı belirtilmek-tedir.

Türkçe Konuşan Ülkeler arasında işbirliğinin genişletilmesinde, aynı zamanda TürkPA’nın kurulması sürecinde, Türkiye ve Azerbay-can özel rol oynamıştır. Türk Dilli Ülkelerin Birliği’nin kurulması teklifini öne süren ve bu işte büyük çabalar gösteren Türkiye’nin yanı sıra Azerbaycan da bu düşüncelerin gerçekleşmesi yönünde etkin faaliyet içerisinde olmuştur. Türkçe Konuşan ülkelerin birliğinin ku-rulması ve geliştirilmesi düşüncesi Azerbaycan dış politikasının önce-liği olmuştur. Azerbaycan’ın aynı anda hem TürkPA’nın ilk toplantı-sına hem de Türk Cumhuriyetleri Devlet Başkanları’nın Zirve Toplan-tısı’na ev sahipliği yapması, Azerbaycan’ın bu birliğe ne kadar önem verdiğinin bir göstergesiydi. Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham

Page 74: dostluk, kardeşlik ve strateji ortaklık

Genire PAŞAYEVA

-74-

Aliyev’in Türk Birliği’ni desteklemesi ile ilgili defalarca beyanatta bulunması, bu yönde politik iradenin sergilenmesi olarak anlaşılmalı-dır: “Bizim isteğimiz, Türk Dilli halklar ve ülkeler arasında birlik daha da güçlensin. Bu, bizim tarihimiz, bizim kültürümüz, bizim kökle-rimizdir. Aynı zamanda, bugünümüzün gerçekleridir”. Teşkilatın Da-imi Sekreterliği’nin Bakü’de yerleştirilmesi, Azerbaycan’a bu süreçte özel rolün ayrılması anlamına gelmektedir. Çünkü şu anda Azerbay-can Türkiye ile Orta Asya arasında politik, ekonomik ve stratejik önem taşıyan köprü fonksiyonunu taşımaktadır.

Türkmenistan ve Özbekistan’ın Türkçe Konuşan Ülkeler ara-sındaki işbirliğinde pasif rol alması ve özellikle TürkPA’nın üyeleri arasında yer almaması, Türk Dilli ülkeler arasındaki entegrasyon süre-cine olumsuz etki göstermektedir. Her ne kadar teşkilatta iştirak, gö-nüllülük esasında olsa da gelecekte gerçekleştirilecek projelerin söz konusu ülkeler için cazip olacağına ve onların da teşkilatın faaliyetin-de yer alacağına dair umutlar canlıdır.

Türkçe konuşan ülkelerin gerçek birliğinin kurulması bakımın-dan mevcut mekanizmalar kapsamında ortak dilden yararlanılması önemli husus olarak öne çıkmaktadır. Önceleri Türkçe konuşan ülke-ler arasında yapılan görüşmelerde ve yüksek düzeyli diğer toplantılar-da, genellikle konuşma dili olarak Rusça kullanılmaktaydı. Fakat şim-di TürkPA’nın İstanbul toplantısında her bir devletin temsilcisi kendi ana dilinde konuşmakta ve konuşmalar simultanr tercüme edilmekte-dir. Bu hem Türklerin birbirlerini daha iyi anlamaları için geniş im-kanlar sunmaktadır, hem de her biri Türkçe konuşan ülkenin, kullan-dıkları Türkçe’nin kendine özgü yapısını toplantı katılımcılarına ulaş-tırmasına olanak sunmaktadır. Bu bağlamda, Türkçe konuşan ülkele-rin gelecekte ortak dilde konuşması düşüncesinin gerçekleşmesi istis-na edilmemelidir.

TürkPA’nın gelecekte gelişimi ve nüfuzlu uluslararası teşkilata dönüşmesi ile ilgili gerçek perspektifler mevcuttur ve bu perspektifle-rin kısa zamanda belirlenerek gerçekleştirilecek faaliyet planına alın-ması, kurumun çevik bir mekanizmaya dönüşümüne olanak sağlaya-caktır. Şu an üye devletler arasında ikili ve çoklu şekilde gerçekleştiri-len enerji ulaşım, kültür ve diğer alanlarda projeler mevcuttur.

Page 75: dostluk, kardeşlik ve strateji ortaklık

PARLAMENTOLAR ARASI İLİŞKİLER: BAŞARILAR VE PERSPEKTİFLER

-75-

TürkPA, üyesi olan devletlerin sorunlarının müzakeresi, rahatsızlık veren hususların hukuki yönden değerlendirilmesi, ortak yasama mev-zuatlarının hazırlanması, bu alandaki deneyimin mübadelesi, üye ülke-lerle bağlı tavsiye karakterli kararların kabul edilmesi için önemli bir platform rolünü oynamaya kadirdir. Diğer taraftan, üye devletler ara-sında mevcut olan ve gerçekleştirilmesi mümkün projelerin teşkilat kapsamında müzakeresi, fikir birliğinin oluşturulması ve desteklenme-si bu projelerin gerçekleştirilmesi için elverişli ortam sağlayabilir. Üye devletler arasında çok yönlü entegrasyonun elde edilmesi için ekono-mik ve ticaret ilişkilerinin genişletilmesi ve bu istikamette ortak proje-lerin gerçekleştirilmesi önemlidir. Hatta üye devletler arasında ortak ekonomi piyasasının, serbest ticaret bölgelerinin oluşturulması düşün-celeri de göz ardı edilmemelidir.

TürkPA’nın faaliyet alanlarından biri olarak Türkçe konuşan ülkelerin birlik şeklinde uluslararası dünyada temsil olunması düşünü-lebilir, bu amaçla kurumun uluslararası organizasyonlarla ilişkilerinin güçlendirilmesi zaruridir. TürkPA’nın nüfuzlu uluslararası kurumlarda gözlemci ve üye statüsünde kabul olunması Türkçe konuşan ülkelerin konumlarının uluslararası ortamda kolektif şekilde savunulmasına, mevcut sorunlarla ilişkili şekilde uluslararası kurumlar kapsamında bazı girişimlerin önerilmesine olanak sağlayabilir.

Çeşitli ülkelerin parlamentolarının Türk soylu milletvekillerinin ve Türkçe konuşan özerk kurumların, TürkPa’nın işlerine iştirak im-kanları da araştırılmalıdır. Bu, kurumun uluslararası düzeyde tanınma-sı ve kapsamının genişletilmesi için zaruridir.

Türkçe Konuşan Ülkelerin Parlamento Asamblesi’nin oluştu-rulması, Türkçe konuşan ülkelerin birliği için önemli bir olaydır. Bu husus Türkçe konuşan ülkeler arasındaki ilişkilerin kapsamlı ve hızlı bir şekilde geliştiğini göstermektedir. Türkçe Konuşan Ülkelerin Par-lamento Asamblesi, söz konusu devletlerin globalleşen dünyaya en-tegrasyonu ve dünya kapsamında büyük güce dönüşmesi için elverişli zemin oluşturmaktadır.

Page 76: dostluk, kardeşlik ve strateji ortaklık
Page 77: dostluk, kardeşlik ve strateji ortaklık

AZERBAYCAN-TÜRKİYE EKONOMİK İLİŞKİLERİ:

TEMEL EĞİLİMLER VE BAŞARILAR

Reşat RESULLU

Azerbaycan- Türkiye İşadamları Birliği Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı

Kenan ASLANLI

Azerbaycan- Türkiye İşadamları Birliği Şube Müdürü

GİRİŞ Azerbaycan ve Türkiye ekonomik ilişkileri son 20 yılda diğer

komşu ülkeler için örnek ve model olabilecek kalite ve hareketlenme düzeyine yükselmiştir. 9 Kasım 1991 tarihinde, Türkiye, Azerbay-can’ın bağımsızlığını tanımış, diplomatik ilişkiler ise 14 Ocak 1992 tarihinde kurulmuştur.

Türkiye Azerbaycan’ın devlet bağımsızlığını tanıyan ilk devlet-tir.1 Türkiye-Azerbaycan ilişkilerinde bağımsızlığın ilk yıllarında olduğu gibi iki ülke arasındaki kurumsallaşma dönemlerinde de ilginç yenilikler yaşanmaktadır. Öncelikle Strateji İşbirliği Kurulu’nun oluş-turulduğunu belirtmek gerekir. Aynı zamanda, enerji sektörü başta olmak üzere ekonominin bütün alanlarında işbirliği yeni bir düzeye gelmiştir.

Azerbaycan’ın sosyal-ekonomik gelişiminde yeri doldurulamaz hizmetleri olan Türk şirketlerinin (sayısı 1000’den fazladır) ülkede petrol ve petrol dışı sektöre yaptığı yatırımların toplam hacmi 6 milyar

1 http://mfa.gov.az/images/stories/Ikiterefli%20munasibetler/Avropa/Turkiye.pdf

Page 78: dostluk, kardeşlik ve strateji ortaklık

Reşat RESULLU – Kenan ASLANLI

-78-

Dolar’dan fazladır. Bunun yarısı petrol dışı sektöre aittir. Alınan son bilgilere göre, bu rakam 3 milyar Dolar’dan fazladır. Türkiye serma-yeli şirketlerde toplamda 50.000 işçi çalışmaktadır.2 Azerbaycan’da faaliyet gösteren Türkiye şirketlerini diğer ülkelerin şirketlerinden farklı kılan temel etken, bu şirketlerin ekonominin, yaklaşık bütün sektörlerinde faaliyet göstermesidir.

Türkiye şirketleri, petrol dışı sektörünün gelişiminde özel etki-ye sahiptir. Türkiye şirketlerinin inşaat, hizmet, tarım ve gıda sektörü, banka ve sigorta sektörü, tekstil ve hafif sanayide konumları yeterince güçlüdür.

Son zamanlarda yerli Azerbaycan şirketleri işletmelerinde Tür-kiyeli yöneticileri çalıştırmaktadır; bu da ülkelerimiz arasındaki eko-nomik-sosyal ilişkilerin gelişimine olumlu katkı sağlamaktadır. Son yılların önemli gelişmelerinden biri de Azerbaycan Devlet Petrol Şir-keti’nin (ARDNŞ/SOCAR) timsalinde Türkiye’ye değeri milyar Dolar-larla ölçülen yatırım yapmasıdır.

Olayı daha da netleştirdiğimizde halihazırda Türkiye’de 850 Azerbaycan şirketi faaliyet gösterdiğini ve son yıllarda söz konusu şirketlerin Türkiye ekonomisine 4.5 milyar Dolar sermaye yatırdığını görüyoruz.3

İkili ekonomik ilişkilerin hukuki temeli

Türkiye ile Azerbaycan arasındaki ekonomik ilişkilerin hukuki kapsamını oluşturan “Türkiye ve Azerbaycan Arasındaki Ticari ve Ekonomik İşbirliği ile İlgili” Anlaşma 1992 yılında; “Türkiye ile Azerbaycan Arasında Yatırımların Karşılıklı Teşviki ve Korunması ile İlgili” Anlaşma ile “Türkiye ve Azerbaycan Arasında Çifte Verginin Alınmasının Önlenmesi ile İlgili” Anlaşma ise 1994 ve 1997 yılların-da imzalanmış ve böylece de yasal altyapının kurulması önemli dü-zeyde tamamlanmıştır.

2 http://www.atib.az (2011) 3 http://abc.az/news_28_11_2011_59965.html

Page 79: dostluk, kardeşlik ve strateji ortaklık

AZERBAYCAN-TÜRKİYE EKONOMİK İLİŞKİLERİ:TEMEL EĞİLİMLER VE BAŞARILAR

-79-

Türkiye ve Azerbaycan Arasında İmzalanan Önemli Ekonomik İşbirliği Anlaşmaları

№ Belge adı Yeri ve tarihi 1. Azerbaycan Cumhuriyeti Hükümeti ile Türkiye

Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Turizm Sektörün-de İşbirliği ile İlgili Anlaşma

Ankara, 2 Kasım 1992

2. Azerbaycan Cumhuriyeti Hükümeti ile Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Uzman Personelin Hazırlığı ile İlgili Protokol

Ankara, 2 Kasım 1992

3. Azerbaycan Cumhuriyeti Hükümeti ile Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti arasında Ticari-Ekonomik İşbirliği ile İlgili Anlaşma

Ankara, 2 Kasım 1992

4.

Azerbaycan Cumhuriyeti Hükümeti ile Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Küçük ve Orta Ölçekli Sanayi Kurumlarını Geliştirme Yönünde Teknik İşbirliği ile ilgili Protokol

Ankara, 2 Kasım 1992

5. Azerbaycan Cumhuriyeti ve Türkiye Cumhuriyeti Arasında Yatırımların Karşılıklı Teşviki ve Korun-ması ile ilgili Anlaşma

Ankara, 9 Şubat 1994

6.

Azerbaycan Cumhuriyeti ve Türkiye Cumhuriyeti Arasında Tarım Sektöründe Bilimsel, Teknik ve Ekonomik İşbirliği ile ilgili Protokol

Ankara, 9 Şubat 1994

7. Azerbaycan Cumhuriyeti ve Türkiye Cumhuriyeti Arasında Gümrük Alanında İşbirliği ve Karşılıklı Yardıma Dair Protokol

Ankara, 9 Şubat 1994

8. Azerbaycan Cumhuriyeti ve Türkiye Cumhuriyeti Arasında Gelirlerden Çifte Vergi Kesintisinin Ön-lenmesi ile İlgili Anlaşma

Ankara, 9 Şubat 1994

9. Azerbaycan Cumhuriyeti ve Türkiye Cumhuriyeti arasında Ekonomik İşbirliği ile ilgili Memorandum

Bakü, 8 Aralık 1995

10. Azerbaycan Cumhuriyeti ve Türkiye Cumhuriyeti Arasında Azerbaycan Doğalgazının Türkiye’ye Nakline Dair Anlaşma

Ankara, 12 Mart 2001

11.

Azerbaycan Cumhuriyeti Milli Bankası ve Türkiye Bankası Düzenlenme ve Denetleme Ajansı Ara-sında Banka Denetimi Sektöründe Anlaşma Me-morandumu

7 Eylül 2005

Page 80: dostluk, kardeşlik ve strateji ortaklık

Reşat RESULLU – Kenan ASLANLI

-80-

12. Azerbaycan Cumhuriyeti ve Türkiye Cumhuriyeti Arasında Uzun Süreli Ekonomik İşbirliği Programı ve Uygulama Planı

Bakü, 6 Kasım 2007

13. Azerbaycan Cumhuriyeti Menkul Değerleri ile İlgili Devlet Komitesi ve Türkiye Cumhuriyeti Sermaye Piyasası Kurulu Arasında İşbirliği ve Bilgi Alışverişi ile İlgili Anlaşma Memorandumu

Ankara, 13 Temmuz 2010

14. Azerbaycan Cumhuriyeti ve Türkiye Cumhuriyeti Arasında Strateji Ortaklık ve Karşılıklı Yardım ile İlgili Anlaşma

Bakü, 16 Ağustos 2010

15.

Azerbaycan Cumhuriyeti ve Türkiye Cumhuriyeti Arasında Yüksek Düzeyli Strateji İşbirliği Konse-yi’nin Oluşturulması ile İlgili Ortak Beyanname.

İstanbul, 15 Eylül 2010

Kaynak: Azerbaycan Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı

16 Ağustos 2010 tarihinde Bakü şehrinde imzalanmış Azerbay-can Cumhuriyeti ve Türkiye Cumhuriyeti Arasında Strateji Ortaklık Ve Karşılıklı Yardımla İlgili Anlaşma ile taraflar, ülkelerinde ve üçüncü devletlerde enerji kaynaklarının geliştirilmesi, nakli ve satışı-nın sağlanması için ortak sermaye projelerini gerçekleştirmek amacıy-la Enerji Sektöründe Ortak Komisyon oluşturulması konusunda an-laşmışlardır.4

6 Kasım 2007 tarihinde Bakü şehrinde imzalanmış “Azerbay-can Cumhuriyeti ve Türkiye Cumhuriyeti Arasında Uzun Süreli Eko-nomik İşbirliği Programı ve Uygulama Planı”na göre taraflar, ekono-mik işbirliğinde sekiz önemli alan - ticaret, serbest ekonomi bölgesi, sanayi, enerji, taşımacılık, iletişim, turizm ve tarım- belirlemişlerdir. Plana göre, taraflar arasında serbest ekonomik bölgesinin oluşturulma-sı imkanlarının araştırılması amacıyla müzakerelere başlanmalı ve müzakereler sonucunda oluşturulacak rapor, serbest ekonomik bölge projesinin hazırlanması ve gerçekleştirilmesi ile uğraşan kurum ve firmalara sunulmalıdır. Azerbaycan’da serbest ekonomik bölgenin

4 http://e-qanun.az/print.php?internal=view&target=1&docid=21158&doctype=0 (2011)

Page 81: dostluk, kardeşlik ve strateji ortaklık

AZERBAYCAN-TÜRKİYE EKONOMİK İLİŞKİLERİ:TEMEL EĞİLİMLER VE BAŞARILAR

-81-

oluşturulması için eğitim desteğini ve teknik yardımları Türkiye tarafı sağlayacaktır.5

İkili Ekonomik İlişkilerin Kurumsal Temeli 15 Eylül 2010 tarihinde İstanbul şehrinde “Azerbaycan Cumhu-

riyeti ve Türkiye Cumhuriyeti arasında Yüksek Düzeyde Strateji İş-birliği Kurulu’nun Oluşturulmasıyla ilgili” Ortak Beyanname imza-lanmıştır. Beyannameye göre, Kurul, Azerbaycan ve Türkiye arasında mevcut olan politik, askeri, ekonomik, ticaret, enerji, taşımacılık, kültür, bilim ve sosyal alanlarda gerçekleştirilen ilişkilerin stratejisini belirleyecek; bu strateji temelinde işbirliği projelerinin gelişimini ve söz konusu projelerin icra olunmasını teşvik edecektir. Azerbaycan Cumhurbaşkanı ve Türkiye Başbakanı, kurumun Eş başkanları göre-vini kendi üzerlerine almışlardır. Kurul toplantılarına, gündemde olan konulara uygun olarak Azerbaycan ve Türkiye Cumhuriyeti hükümet-leri üyeleri katılacaklardır. Kurul toplantıları tarafların razılığı ile düzenli gerçekleştirilecektir. Hükümet üyeleri Kurul’un kararlarının gerçekleştirilmesi için sorumluluk taşıyacaklardır. Kurulda politik konularda iki ülke arasındaki ilişkilerin ve işbirliğinin daha da gelişti-rilmesi, ikili, bölgesel ve global konularda politik fikir alışverişinin yapılması ve işbirliğinin öncelikli alanlarının ve projelerinin belirlen-mesi amacıyla Ortak Strateji Planlama Grubu kurulacaktır. Grup toplantıları yılda en az bir defa, Dışişleri Bakanlarının Eş başkanlığı ile gerçekleştirilecektir. Ortak Strateji Planlama Grubu, gerektiğinde Danışman/Danışman Yardımcısı ve Bakan Yardımcısı düzeyinde ve ilgili diğer kurum temsilcilerinin katılımıyla ilave toplantılar organize edebilecektir. Grup, toplantıların sonucu hakkında Kurul’a bilgi vere-cektir.

Ekonomi ve ticarette işbirliği konularında, Ortak Hükümetler Arası Komisyon temel mekanizma rolünü oynamaya devam edecektir. Komisyon, toplantıların sonuçları hakkında Kurul’a bilgi verecektir. Enerji güvenliği, nakli ve teminatı sektöründe ortak projelerin hazır-lanması ve uygulanması amacıyla iki ülkenin ilgili birim ve kurum

5 http://e-qanun.az/print.php?internal=view&target=1&docid=13851&doctype=0 (2011)

Page 82: dostluk, kardeşlik ve strateji ortaklık

Reşat RESULLU – Kenan ASLANLI

-82-

temsilcilerinin katılımıyla kurulacak Ortak Enerji Komisyonu enerji sektöründe işbirliğinin arttırılması konusunda temel mekanizma rolü-nü oynayacaktır. Komisyon yıl zarfında en az bir defa toplanacak ve faaliyet sonuçlarını Kurul’a sunacaktır.

İki ülke halkları arasında mevcut olan çok yönlü ilişkiler kap-samında diyalogların verimliliğini daha da artırmak, aynı zamanda STÖ’lerin işbirliğini genişletmek amacıyla Sivil Toplum Forumu ku-rulacaktır. Foruma ticari kurumlar, eğiticiler, diaspora kurumlarının da katıldığı çeşitli STÖ temsilcileri, sanatçılar, bilim adamları, medya temsilcileriyle birlikte toplumun bütün kesimleri katkı sağlayabilecek-tir. Forum toplantıları Kurul toplantılarından önce veya aynı zamanda Kurul toplantılarının organize olunacağı şehirde gerçekleştirilecektir.6 Aslında, bu yeni kurumsal mekanizma resmi yetkililerin daha sıkı görüşmesine ve gündem konularıyla daha hızlı ilgilenmelerini sağla-yacaktır.

Sermaye Akışı Ve Ortak Kurumlar ARDNŞ`ın Türkiye’deki yatırımlarının temposunu artırması ve

iki ülkenin petrol-kimya tesislerinin entegre etme niyetini açıklaması gelecekte önemli sonuçlar doğurabilecektir. Bu entegre, iki kardeş ülke ekonomilerinin ortak şekilde çalışması yönünde ciddi bir adım olacaktır. Tüm bunlar ülkelerimiz arasında sermaye akışının karşılıklı-lık özelliğini aldığının göstergesidir. Bundan önce genellikle Türki-ye’nin Azerbaycan’a yatırımlarından söz ediliyordu şu an ise Azer-baycan da Türkiye’ye büyük hacimli yatırımlar yapmaya başlamıştır.7 Türkiye’nin şu anda Azerbaycan ekonomisine yatırım hacmi 10 mil-yar Dolar’a yaklaşmaktadır. Türkiye, aynı zamanda, Azerbaycan’ın petrol dışı alanlarına yatırımların hacmine göre de liderliğini koru-maktadır. Azerbaycan’daki 1000’den fazla Türk şirketinin (Azerbay-can’daki bütün yabancı sermayeli şirketlerin üçte biri) toplam serma-yesi Türk Petrolleri Anonim Ortaklığı’nın (TPAO) enerji sektörüne sermayeleriyle birlikte 6 milyar Dolar hacmindedir. Türk şirketlerinin

6 http://e-qanun.az/print.php?internal=view&target=1&docid=21161&doctype=0 (2011) 7 http://www.gun.az/interview/15000 (2011)

Page 83: dostluk, kardeşlik ve strateji ortaklık

AZERBAYCAN-TÜRKİYE EKONOMİK İLİŞKİLERİ:TEMEL EĞİLİMLER VE BAŞARILAR

-83-

(daha çok inşaat sektöründe) 2010 yılı başlarında Azerbaycan’da üslendikleri 198 projenin toplam değeri 3.3 milyar Dolar’dan fazla olmuştur.8 Şu anda Azerbaycan’da Türk sermayesi ile faaliyet göste-ren banka sayısı 5’tir.

2010 yılında Türkiye’de yabancıların kurduğu 2 bin 479 şirket-ten 136’sı Azerbaycanlı işadamlarına aittir. Azerbaycanlılar Türki-ye’de şirket kuran yabancılar listesinde 4. sıraya yükselmişlerdir. Bu yılın ilk 5 ayının verilerine göre, Türkiye’de yabancı ülke vatandaşları tarafından 401 şirket kurulmuştur. Söz konusu şirketlerden 86’sı Azerbaycan vatandaşlarına aittir. Türkiye’de Azerbaycan sermayesiy-le kurulan şirketlerin 74’ü İstanbul’dadır. 2010 yılında Azerbaycan sermayesiyle 6 Anonim şirket, 130 limited şirket kurulmuştur. Azer-baycan sermayesinin olduğu şirketlerin çoğu inşaat sektöründe faali-yet göstermektedir. 2010 yılında Türkiye’de yabancı yatırımla kurulan limited şirketler arasında Azerbaycan dördüncü; anonim şirketler ara-sında ise 14. sıradadır.9

Kaynak: Azerbaycan Devlet İstatistik Komitesi

8 http://www.mfa.gov.tr/turkiye-azerbaycan-ekonomik-iliskileri.tr.mfa 9 http://www.milli.az (2011)

Türkiyənin Azərbaycandakı birgə müəssisələrə investisiyası (mln.$)

96.2109.2

76.860.8

136.6147.5

0

20

40

60

80

100

120

140

160

2005 2006 2007 2008 2009 2010

Türkiye`nin Azerbaycan`daki ortak şirketlerdeki sermayesi (Milyon Dolar)

Page 84: dostluk, kardeşlik ve strateji ortaklık

Reşat RESULLU – Kenan ASLANLI

-84-

Azerbaycan tarafı, son dönemlerde Türkiye’de ortak kurumlar oluşturmakla yeni yatırımlar yapma eğilimindedir. 2008 yılında ARDNŞ’nin SOCAR & TURCAS Enerji A.Ş. (STEAŞ) alyansı PETKİM kimya konsorsiyumunun yüzde 51’lik bölümünün satışında ihaleyi kazanmış ve bunun için 2,04 milyar Dolar para ödenilmiştir. PETKİM Petrokimya Holding plastik ambalaj, tekstil, temizlik mad-deleri vb. üretmektedir. 2011 yılında ARDNŞ toplam sermayesi 2010 yılının ilk dönemlerinde 3.4 milyar Dolar olan10 “SOCAR-TURCAS” ortak kuruluşunda payını artırdığını da bildirmiştir. Türkiye’nin Aksoy şirketi (“SOCAR-TURCAS”ın temsilcisi) ile yeni anlaşmadan sonra ortak kurumun kuruluş sermayesinde ARDNŞ’nin payı yüzde 51’den yüzde 74,98’e kadar artmıştır. Aynı zamanda, ARDNŞ İstanbul ve Ankara’nın doğalgaz dağıtıcı şebekelerinin özelleştirilmesinde yer almak niyetindedir. Böylece, 2012 yılında ARDNŞ “PETKİM”in faaliyetinden daha çok gelir beklemektedir. 2010 yılında ARDNŞ’in gelirleri Türkiye’de 2 milyar dolar civarında olmuştur.11 Son yıllar aktif şekilde faaliyetini genişleten ARDNŞ’nin kurduğu “SOCAR-TURCAS” şirketi, Türkiye’nin iç piyasasında doğalgazın toptan pa-zarlama hakkını kazanmıştır. Türkiye’nin Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu, “SOCAR-TURCAS Petrokimya” şirketine bu ülkede doğal-gazın toptan satışı için 30 yıllık lisans belgesi vermiştir. “SOCAR-TURCAS”ı ARDNŞ yönetmektedir. Bu, Azerbaycan’ın en önemli yabancı yatırımıdır. ARDNŞ, 2011 yılında Türkiye’nin iç piyasasında 1,2 milyar m3 doğalgaz satmayı planlamaktadır. Bu hacmin büyük kısmı Petkim Holding’e, diğer bölümü ısıtma elektrik istasyonlarına verilecek.

25 Ekim 2011’de her iki ülkenin devlet ve hükümet başkanları-nın katılımıyla İzmir’de SOCAR’ın sermayesi ile yapılacak yeni pet-rol-kimya tesisinin temelinin atılması ikili ekonomik ilişkilerde yeni safhanın simgesine dönüşmüştür. “Star Rafineri” olarak adlandırılan kurumu, SOCAR-TURCAS ortak kurumu ortaklaşa yapmaktadır. Bu projeye yatırılacak sermaye 5.5 milyar Dolardır. SOCAR ve TURCAS şirketlerinin sahibi oldukları PETKİM şirketine ait bölgede yapılacak STAR petrol-kimya kurumuna yatırılmış sermaye Türkiye özel sektö-rü tarihinde tek noktaya yatırılan en büyük sermayedir. 2015 yılında

10 http://www.socarturcas.com.tr/Content/1/561/HAKKIMIZDA.aspx 11 http://www.socar.az (2011)

Page 85: dostluk, kardeşlik ve strateji ortaklık

AZERBAYCAN-TÜRKİYE EKONOMİK İLİŞKİLERİ:TEMEL EĞİLİMLER VE BAŞARILAR

-85-

ilk tesisleri kullanıma verilecek petrol-kimya kurumunda senelik 1 milyon 600 bin ton nafta üretilecek, bu da Petkim şirketinin bu ürüne olan ihtiyacını tam şekilde karşılayacak. Böylece PETKİM’in haliha-zırda bu ürünün ithaline olan yüzde 80’lik bağılılığı sıfıra inecektir. Yıllık üretim kapasitesi 10 milyon ton olan fabrikada PETKİM şirke-tinin temel ham maddesi nafta ile birlikte, yaklaşık 6 milyon ton aşağı kükürtlü motorin, 500 bin ton uçak yakıtı, 500 bin ton reformat, 630 bin ton petrokok ve benzeri ürünler üretilecek ve bunların sonucunda Türkiye’nin yıllık yabancı ticaret eksiği yaklaşık 2 milyar Dolar aza-lacaktır. Tesisin yapımı zamanı 10 bin kişi, faaliyeti zamanı ise bin kişi çalışacaktır. Tesisin inşaatı sonucunda Petkim tesisi hammaddeyle temin edilmeli, ARDNŞ dizel yakıtı, uçak gazyağını ve kimya sanayi-si için hammaddeyle Akdeniz piyasasına çıkmalıdır. SOCAR-TURCAS ortak kurumu, toplamda Petkim’e 2023 yılına kadar 10 milyar Dolar sermaye yatırmayı planlamaktadır12.

Azerbaycan Türkiye İşadamları Birliği Onursal Başkanı Ahmet Erentok, bu proje ile ilgili “Türkiye ve Azerbaycan arasındaki sarsıl-maz kardeşlik ilişkilerinin simgelerinden olacak; STAR petrol-kimya tesisi ülkelerimiz arasındaki stratejik ortaklığı daha da artıracak” de-miş ve şunları eklemiştir: “25 Ekim Azerbaycan ve Türkiye için tarihi gündür. Azerbaycan petrolü artık hammadde gibi değil, ilave değer oluşturularak yarı hazır ve hazır ürün gibi üçüncü ülkelere ihraç edile-cektir. Aynı zamanda, üretilen ürünler Türkiye’nin iç talebini karşıla-yarak ithali önemli şekilde azaltacaktır. Aynı zamanda, her iki ülke ekonomilerinin temel sektörlerinden olan petrol-kimya tesislerinin entegresi, diğer sektörler için multiplikatör efekti rolünü üstlenerek onların da entegresine neden olabilir. Mevcut Avrupa Birliği temelin-de Avrupa Kömür ve Çelik Birliği bulunmaktadır. Azerbaycan ve Türkiye’nin petrol-kimya ürünlerinin entegresinin bölgede analoji sonuca getireceği iddiasından uzağım. Fakat bu entegre iki kardeş ülke ekonomilerinin ortak şekilde çalışması yönünde ciddi bir adım olacak-tır. Bir sözle, Türkiye ve Azerbaycan’ın stratejik gücünü artıracak bu proje, ülkelerimizin bölgedeki ve dünyadaki konumlarını daha da kuvvetlendirecektir.”13

12 http://abc.az/news_28_11_2011_59966.html 13 http://www.atib.az (2011)

Page 86: dostluk, kardeşlik ve strateji ortaklık

Reşat RESULLU – Kenan ASLANLI

-86-

Ticaret ilişkileri Son on yılda iki ülke arasındaki mal devriyesi, yaklaşık 10 defa

artmış ve halihazırda yıllık 2,5 milyar Dolar olmuştur. 2010 yılında Türkiye ve Azerbaycan arasındaki mal devriyesi %12,2 artmıştır. 2010 yılında Azerbaycan Türkiye’den 771.2 milyon Dolarlık ürün ithal etmiştir. Bu da ithalatta Türkiye, taraf ülkeler arasında Rusya’dan sonra ikinci sıradadır. Azerbaycan’ın temel ithal partnerleri arasında Türkiye’nin konumu (Rusya’dan sonra ikinci sıra) son dört yılda de-ğişmeden, aynı kalmaktadır14.

2010 yılında Azerbaycan`dan Türkiye’ye 170.8 milyon Dolar-lık ürün ihraç olunmuştur.15 Bu göstergeye göre, Türkiye, Azerbay-can’ın ihracattaki temel partnerleri sıralamasında Tayland’dan dahi geride kalmaktadır. İthalat-ihracata göre Türkiye ve Azerbaycan’ın resmi istatistik kaynakları aşağıdaki tablodan da anlaşıldığı gibi farklı bilgiler vermektedir.

Azerbaycan-Türkiye ticaret devriyesine dair her iki ülke ile

ilgili istatistik göstergeler

2005 2006 2007 2008 2009 2010

Azerbaycan’ın resmi istatistik bilgisi temelinde

İhrac (mln.$) 276 388.2 1056.3 626.2 107.6 170.8

İthal (mln.$) 313 385 624.6 807.1 906.9 771.2

Türkiye’nin resmi istatistik bilgisi temelinde

İhrac (mln.$) 272.3 340.5 329.7 928.4 752.8 865.1

İthal (mln.$) 528.1 695.3 1047.7 1667.5 1400 1551

Kaynak: Azerbaycan Devleti İstatistik Komitesi; Azerbaycan Dev-let Gümrük Komitesi; Türkiye İstatistik Kurumu

14 http://www.azstat.org (2011) 15 http://www.customs.gov.az (2011)

Page 87: dostluk, kardeşlik ve strateji ortaklık

AZERBAYCAN-TÜRKİYE EKONOMİK İLİŞKİLERİ:TEMEL EĞİLİMLER VE BAŞARILAR

-87-

Taraflar önümüzdeki dönemde ticaret devriyesini 5 milyar Do-lara ulaştırmayı hedeflemektedir. Türkiye’nin Azerbaycan’a yönelik ihracatının yüzde 85.6’ı sanayi ürünleri, yüzde 10.96’ı ise tarım ürün-leridir. Türkiye’nin Azerbaycan’dan ithalatında ise yüzde 81.9’u pet-rol ve doğalgaz olmuştur (2009).16

Azerbaycan ile Türkiye arasındaki ticaret devriyesi (Milyon Dolar)

Kaynak:Azerbaycan Devlet İstatistik Komitesi Azerbaycan’la Türkiye arasında ticaret devriyesinin dinamiği

son 5 yılda önceki dönemlere kıyasla daha yüksek olmuştur. Azerbay-can’la Türkiye arasında ticaret devriyesi 1995 yılında toplam 167 milyon Dolar, 2000 yılında 234 milyon Dolar, 2005 yılında ise 589 milyon Dolar olmuştur. Bu ticaret devriyesi Azerbaycan’ın toplam yabancı ticaret devriyesinin 1995 yılında yüzde 12.8’ini, 2000 yılında yüzde 8’ini, 2005 yılında ise yüzde 7’sini oluşturmaktadır. 1995 yılın-da Azerbaycan’ın ithal işlemlerinin beşte biri (yüzde 21’i), 2000 yılın-

16 http://www.mfa.gov.tr/turkiye-azerbaycan-ekonomik-iliskileri.tr.mfa

Page 88: dostluk, kardeşlik ve strateji ortaklık

Reşat RESULLU – Kenan ASLANLI

-88-

da yüzde 11’i, 2005 yılında ise yüzde 7.4’ü Türkiye ile yapılan ticare-te aittir.17

Son yıllarda Azerbaycan, Dünya Ticaret Örgütü’ne üyeliği kap-samında da Türkiye ile işbirliğini başarıyla devam ettirmektedir. Azerbaycan Parlamentosunda müzakere edilen yeni Gümrük Mevzua-tı’nı hazırlayanlar arasında Türkiye uzmanları da vardır. Bu belge ülkenin gümrük sisteminin ve uygulanan gümrük rejimlerinin tekmil-leşmesini öngörür. Bugünkü safhada iki ülke arasındaki mevcut güm-rük mevzuatı, gümrük istatistik bilgisi ve gümrük raporlarının tek standarda getirilmesine de ihtiyaç vardır.

Azerbaycan’n dış ticaretinde Türkiye’nin konumu

Kaynak: Azerbaycan Devlet İstatistik Komitesi Karşılıklı artan çıkarlar ülkelerimiz arasındaki ticaret ilişkileri-

ne de olumlu katkı sağlamıştır. Azerbaycan’ın ithalattaki temel part-nerlerinin listesinde Türkiye 2006 yılında dördüncü, 2007-2010 yılla-

17 http://www.azstat.org (2011)

Page 89: dostluk, kardeşlik ve strateji ortaklık

AZERBAYCAN-TÜRKİYE EKONOMİK İLİŞKİLERİ:TEMEL EĞİLİMLER VE BAŞARILAR

-89-

rında ise ikinci yere sahip olmuştur.18 İhraç ortakları arasındaki konum ise son yıllarda biraz gerilemiştir (2006 yılında 3., 2007 yılında 1., 2008 yılında 12., 2009 ve 2010 yıllarında 22. sırada olmuştur). Bu da ülkemizin ihraç hacminin petrol ve doğalgaz hesabına 2007 yılından sonra çok genişlemesi ve Türkiye’nin daha çok bu kapsamda transit ülke rolünü oynaması ile ilişkilidir. Hesaplamalara göre yabancı tica-ret petrol-doğalgaz etkeninden temizlendiğinde Azerbaycan’ın yaban-cı ticaret devriyesindeki payına göre Türkiye, Rusya’nın da önüne geçerek ilk sırayı tutmaktadır. 2011 yılının ilk yarısında bu göstergeler 166,1 milyon Dolar ve 599,8 milyon Dolar olmuştur. 2011 yılının ilk 10 ayı zarfında iki ülke arasındaki ticaret devriyesi 1.4 milyar Do-lar’dan çok olmuştur. Bu bağlamda, ithalin hacmi 990 milyon Dolar, ihracın hacmi ise 400 milyon Dolar olmuştur. Geçen yılın aynı döne-mi ile kıyasla ticaret devriyesi yüzde 85, İthalat yüzde 64, ihracat yüzde 2,7 defa artmıştır.19

18 http://www.azstat.org (2011) 19 http://abc.az/news_28_11_2011_59965.html

Page 90: dostluk, kardeşlik ve strateji ortaklık

AZERBAYCAN’IN TÜRKİYE’DEN TİCARİ DEĞERİNE GÖRE 10 TEMEL META GRUBU VE TÜRÜNE GÖRE İTHALATI

2006 2007 2008 2009 2010

Ürünler Miktarı

(ton)

Meblağı

(bin $)

Miktarı

(ton)

Meblağı

(bin $)

Miktarı

(ton)

Meblağı

(bin $)

Miktarı

(ton)

Meblağı

(bin $)

Miktarı

(ton)

Meblağı

(bin $)

1. Metal yapılar 7571 15462 10080 18315 15139 31282 17460 38755 17839 40852

2. Kağıt ürünleri 2723 9541 6378 26365 8361 34904 9521 36489 11181 38288

3. Sentetik yıkayıcılar 12719 14456 15834 20947 18177 28267 20898 33397 22437 37709

4. Siyah metal ürünleri 14299 11036 33192 18490 77295 66215 81987 106670 26507 23858

5. Mobilyalar (adet) 49786 7004 82918 12024 81468 11534 77622 13350 119104 23688

6. Plastik ürünler 4940 4601 6844 6077 6784 9649 10710 12661 15344 22944

7. Çimento ve petrol yağları 6238 3063 19511 5866 292041 19432 208858 17046 111116 16653

Page 91: dostluk, kardeşlik ve strateji ortaklık

AZERBAYCAN-TÜRKİYE EKONOMİK İLİŞKİLERİ:TEMEL EĞİLİMLER VE BAŞARILAR

-91-

8. Tarım makineleri. (adet) 46 2249 216 16991 168 12196 33340 12821 12109 16613

9. Tel ve kablolar 2141 6964 2238 10542 2129 8002 3627 15286 2456 12551

10.Taze meyve ve sebze 7513 1073 6608 1000 9176 2257 12520 4678 39916 11815

AZERBAYCAN’IN TÜRKİYE’YE TİCARİ DEĞERİNE GÖRE 10 TEMEL META GRUBU VE TÜRÜNE GÖRE İHRACATI

2006 2007 2008 2009 2010

Ürünler Miktarı

(ton)

Meblağı

(bin $)

Miktarı

(ton)

Meblağı

(bin $)

Miktarı

(ton)

Meblağı

(bin $)

Miktarı

(ton)

Meblağı

(bin $)

Miktarı

(ton)

Meblağı

(bin $)

1. Ham petrol ve distile ediciler 297700 116210 1723 838804 625800 274462 --- --- 64446 32968

2. Beyaz petrol ve benzin 3.3 1565 13100 7223 10300 10298 15500 13444 3486 3474

3. Gazolin (dizel, bin ton) 310 174468 182 112022 237300 208353 94 42955 78 46186

4. Petrol yağları 19914 8558 38657 13657 11061 5656 14536 4994 41548 17961

Page 92: dostluk, kardeşlik ve strateji ortaklık

Reşat RESULLU – Kenan ASLANLI

-92-

5. Alkol ve türevleri 9138 5516 6343 5061 6971 6555 3822 3392 10489 9050

6. Etilen polimerleri 35768 32908 18934 22882 28458 39274 5349 5539 19903 21509

7. Ham bakır ve Alüminyum 8693 15074 11069 20986 29061 58643 5010 3866 5286 7544

8. İşlenmemiş deri (bin adet) 1317 3110 928 985 690 1520 739 2025 1331 3877

9. Elek.enerjisi

(milyon.kVt/s)

--- --- 15 539 61 2125 126 4411 138 5329

10. Meyve-sebze suları 2311 1527 429 704 82 443 505 1858 769 2168

Kaynak: Azerbaycan Devlet İstatistik Komitesi

Page 93: dostluk, kardeşlik ve strateji ortaklık

İki ülke arasında ticaret hacminin artmasına engel oluşturan en büyük etken gümrük vergilerinin çok olmasıdır. Gürcistan’la Türki-ye’nin uyguladığı “Ticari İmtiyazlara Dair Devletlerarası Anlaşma” (“intercountry adoption agreement on trade preferences”) bu proble-min çözüm yoludur. Türkiye’ye İthal edilen Yunanistan üretimi olan polietilen Avrupa Birliği ile Türkiye arasındaki Gümrük Birliği an-laşması kapsamında gümrük vergisinden muaf tutulsa da, Azerbay-can’dan ithal edilen polietilenden gümrük vergisi alınmaktadır. Benzer şekilde, Azerbaycan’a ithal edilen, Rusya’da üretilmiş çimento, güm-rük vergisinden muaf tutulduğu halde, Türkiye’den ithal edilen çimen-todan gümrük vergisi alınmaktadır. Fakat iki ülke arasında ticari imti-yaz benzeri bir anlaşma gerçekleşirse, karşılıklı ticaret hacmi en az 2-3 defa artar, hatta gümrüklerdeki zaman kaybına neden olan prosedür-ler büyük ölçüde ortadan kalkar. Aynı zamanda, özel gümrük kolay-lıklarının sanayi ürünlerinin listesinin hazırlanması ve özellikle de Türkiye’den ithaline son dönemler ara verilen ürünlerin ithalinin teş-viki ve her iki ülkenin gümrük temsilcilerinin işadamları ile mütemadi görüşerek mevcut durumu müzakere etmeleri büyük önem taşımakta-dır. Gümrük vergilerinin yanı sıra, gümrük resmileştirmesi, gümrük rejimlerinin seçimi ve gümrük depolanmasında kolaylıkların sağlan-ması daha uygun olurdu.

Yukarıda istinat edilen ortak icra planına esasen Azerbaycan’ın ve Türkiye’nin ilgili kurumları tarafından iki ülke arasında Ayrıcalıklı Ticaret Anlaşması’nın imzalanması olanakları araştırılacaktır. İki ülkenin özel sektöre ait kurumları ve firmaları arasındaki ekonomik ve ticaret faaliyetinden kaynaklanabilecek sorunların en kısa sürede ve adaletli çözümü için Çalışma Grubu oluşturulacaktır. Azerbaycan-Türkiye İş Konseyi`nin toplantılarının mütemadi olarak yılda bir defa yapılması amacıyla her iki ülkenin ilgili kurumları teşvik edilecek, Azerbaycan’da ve Türkiye’de organize edilen uluslararası sergilerde her iki ülkenin firmalarının etkin katılımı desteklenecek, yılda bir defa, ticaret heyetleri arasında karşılıklı etkinliklerin organizasyonu temin edilecektir.88

88 Azerbaycan Cumhuriyeti ile Türkiye Cumhuriyeti arasında uzun dönemli ekonomik

işbirliği Programı ve Uygulama Planı, http://www.e-qanun.az (1 Şubat 2008)

Page 94: dostluk, kardeşlik ve strateji ortaklık

Reşat RESULLU – Kenan ASLANLI

-94-

Nahçivan-Iğdır sınır bölgesinde Serbest Ticaret Bölgesi’nin oluşturulması yönünde iki ülkenin ilgili kurumları arasında diyalog başlatılmalıdır. Bu, Nahçivan’ın gelişiminin yanı sıra, Türkiye’nin depresif ekonomik bölgeleri olarak bilinen Kars ve Iğdır şehirlerinin de gelişimine katkı sağlayacaktır. Bu arada, Ermenistan’la sınırların açılmasının taraftarı olanların temel argümanlarından birisi, “Türkiye ile Ermenistan arasında sınırların açılması Türkiye’nin doğu illerinin gelişimine büyük katkı sağlayacaktır” görüşüdür. Bu bakımdan Erme-nistan’la sınırda bulunan Türkiye’nin Kars ve Iğdır şehirlerinin eko-nomik sorunlarının çözümünde Azerbaycan kardeş ülkeye destek vermelidir.

Sanayi, Tarım ve Turizm Sektöründe İşbirliği Ortak ekonomik işbirliği programı ve onun icra planına esasen

Azerbaycan ve Türkiye’nin kurum ve firmalarının her iki ülkedeki sermaye, sanayi üretimi ve modernizasyon faaliyetlerinde iştirakleri teşvik edilecektir. Bu çerçevede, özellikle küçük ve orta işletmeler arasındaki işbirliğinin gelişimini temin etmek amacıyla küçük ve orta büyüklükteki işletmeler için bilgi altyapılarının karşılıklı uygulanması, bilgi ve tecrübe alışverişinin sağlanması, uzman değiş tokuşu gibi faaliyetler gerçekleştirilecektir. Sanayi sektöründeki işbirliğinin geli-şimini sağlamak için her iki ülkenin sermaye programları ve öncü sektörleri ile ilgili mütemadi şekilde bilgi alışverişi yapılacaktır.89 Tarım sektöründe işbirliğinin gelişimi yönünde ise çalışmalar Azer-baycan-Türkiye Tarım İcra Komitesinin faaliyetleri kapsamında ger-çekleştirilecek, mevcut Anlaşma ve protokollerde öngörülen işbirliği alanlarının yanı sıra, yeni işbirliği alanlarının belirlenmesi ile ilgili fikir alışverişi yapılacaktır. Azerbaycan ve Türkiye’nin turizm potan-siyelinin her iki ülke vatandaşlarına yüksek düzeyde tanıtılması ama-cıyla işbirliği devam ettirilecek, her iki ülkenin devlet kurumları ve özel şirketleri arasında ilişkiler genişletilecek, Azerbaycan’daki turizm altyapısının yenilenmesi veya gelişimi yönündeki çalışmalarda işbirli-ği olanakları müzakere edilecektir. Bununla ilgili, söz konusu Progra-

89 http://e-qanun.az/print.php?internal=view&target=1&docid=13851&doctype=0 (2011)

Page 95: dostluk, kardeşlik ve strateji ortaklık

AZERBAYCAN-TÜRKİYE EKONOMİK İLİŞKİLERİ:TEMEL EĞİLİMLER VE BAŞARILAR

-95-

mın ve İcra Planı’nın yürürlüğe girme tarihinden itibaren altı ay içeri-sinde bir araştırma raporu hazırlanacak ve her iki ülkenin ilgili kurum ve kuruluşlarına takdim edilecektir. Müşterek turizm projelerinin ger-çekleştirilmesi sektöründe her iki ülkenin yatırımcılarının teşvik edil-mesi yönünde çalışmalar gerçekleştirilecektir. Türkiye’nin ilgili eği-tim kurumları ile Azerbaycan’da yeni kurulmuş Azerbaycan Turizm Enstitüsü arasında ilişkiler kurulacak ve Türkiye’den uzmanlar davet edilecektir.

Taşımacılık ve İletişim Sektöründe İşbirliği Yapımına 2008 yılında başlanan ve 2013 yılında bitirilmesi

planlanan Bakü-Tiflis-Kars Demiryolu Hattı’nın faaliyete başlaması ile Azerbaycan’la Türkiye arasında kurulması öngörülen stratejik altyapı hatları büyük ölçüde tamamlanacaktır. Bu da her iki ülkenin bölgedeki stratejik, jeopolitik ve jeoekonomik nüfuzunun daha da güçlenmesini sağlayacaktır. Azerbaycan, aynı zamanda Kars’tan Nahçıvan’a demir yolunun inşaatı ile Nahçıvan’la doğrudan demir yolu bağlantısı olanağı kazanacaktır. Kars-Akalkalaki (Gürcistan) arasında 98 kilometrelik yeni bir demiryolunun inşaatı, Gürcistan’da ise 160 kilometrelik mevcut demiryolunun modernizasyonu ile birlikte Türkiye-Gürcistan-Azerbaycan demiryolu şebekelerinin doğrudan birleştirilmesini öngören “Bakü-Tiflis-Kars” demiryolu projesinin 2012 yılında tamamlanması da planlanmaktadır.90 Bundan başka, Türkiye Devlet Demiryolları İşletmesi ile Azerbaycan Devlet Demir-yolu İdaresi arasındaki kurumsal işbirliğinin geliştirilmesi, stratejik işbirliğinin daha da arttırılması amacıyla Hazar ve Karadeniz havzala-rında büyük ölçekli taşımacılığın gelişimi öngörülmektedir.

İletişim sektöründe ise Azerbaycan ile Türkiye arasında Trans-Asya-Avrupa fiber-optik kablo bağlantısının Gürcistan üzerinden kurulması, Türkiye ile Nahçivan arasında fiber-optik kablo bağlantısı-nın kurulması, Azerbaycan’ın Türksat A.Ş. uydularının iletişim ve yayım hacminden faydalanması, Azerbaycan’da enformasyon teknolo-jileri ile ilgili Serbest Ticaret Bölgesinin - IT Teknoparkının Kurulma-sında Türkiye ile işbirliği konuları gündemdedir. 90 http://www.mfa.gov.tr/turkiye-azerbaycan-ekonomik-iliskileri.tr.mfa

Page 96: dostluk, kardeşlik ve strateji ortaklık

Reşat RESULLU – Kenan ASLANLI

-96-

İnsan Kaynaklarının Serbest Dolaşımı Yukarıda ismini andığımız “Azerbaycan Cumhuriyeti ve Tür-

kiye Cumhuriyeti arasında stratejik ortaklık ve karşılıklı yardım” An-laşmasının 18. maddesinde: “Taraflar milli yasamalarına uygun ola-rak vatandaşlarının karşılıklı olarak ülkelerine gediş-dönüşlerinin kolaylaştırılması, bir ülkenin vatandaşının diğer tarafın ülkesinde yaşamasının, taşınmaz emlak sahibi olmasının, çalışması ve sosyal haklarının temin olunması için kolaylıklar sağlayacaktır.” düzenleme-si yapılmıştır.

Aslında, konumuz daha geniş alanı kapsamaktadır ve meseleye daha geniş bir perspektifle yaklaşıldığında Azerbaycan ve Türkiye arasında emek (işçi) kaynaklarının serbest hareketi ile ilgili anlaşma-nın imzalanmasına ihtiyaç olduğu görülmektedir. Günümüz şartların-da bu hususun gerçekleşmesi zor olsa da bu konuyu düşünmenin ve altyapı çalışmalarına başlamanın zamanı gelmiştir. Söz konusu faali-yetin gerçekleşmesi durumunda her iki ülkenin vatandaşları karşılıklı olarak kendi mesleklerine uygun ve çalışma bedeli beklentilerini kar-şılayacak iş alanlarında hem Azerbaycan’da hem de Türkiye’de kolay-lıkla çalışabileceklerdir. Aslında, bu durumda Azerbaycan’ın elde ettikleri Türkiye’ninkinden daha fazla olacaktır. Türkiye ekonomisi kapasite bakımından Azerbaycan ekonomisinden defalarca büyüktür. Sonuçta işçi akışında dengenin Azerbaycan’ın yararına olacağı açıktır. Diğer taraftan bu, Azerbaycan’a kısa süre zarfında hizmet, turizm, telekomünikasyon, sağlık, sanayinin çeşitli alanları ve tarım ile ilgili alanlarda profesyonel kadro kazandırabilecektir.

Son zamanlarda sıkça dile getirilen üçüncü ülkelerde ortak pro-jelerin gerçekleştirilmesi açısından bu makalede belirtilen konular önemlidir. Azerbaycan-Türkiye İşadamları Birliği'ne üye Türkiye sermayeli şirketlerden birçoğu ilk zamanlar çalıştırabilecekleri kalifiye yerel personel bulamadıkları için Türkiye’den uzman personel getirt-mek zorunda kalmaktaydılar. Fakat yaptığımız gözlem, zaman geçtik-çe Türkiye'den getirilen kalifiye elemanların yerini onların yanında yetişen yerel kadroların aldığını göstermektedir. Sonuçta yabancı şirketlerde yerel çalışanlar büyük çoğunluktadır. Söz konusu şirketler, Azerbaycan vatandaşı olan çalışanlarından bir kısmını Türkiye’de ve

Page 97: dostluk, kardeşlik ve strateji ortaklık

AZERBAYCAN-TÜRKİYE EKONOMİK İLİŞKİLERİ:TEMEL EĞİLİMLER VE BAŞARILAR

-97-

aynı zamanda diğer ülkelerde gerçekleştirdikleri projelerde de kul-lanmaktalar. Dolayısıyla emeğin serbest hareketinin sağlanması ile üçüncü ülkelerde ortak projelerin gerçekleştirilmesi için ciddi personel potansiyelini oluşturmak mümkündür.

İki ülkenin işadamları üçüncü ülkelerde, özellikle de eski Sov-yetler Birliği’ne üye Cumhuriyetlerde ortaklıklar kurarak ciddi başarı-lara imza atmaktadır. Azerbaycan ile Türkiye arasındaki ilişkiler mü-teşekkil şekilde artırılarak, sinerji oluşturmalı ve bu, ülkelerimiz ara-sında mevcut olan ilişkilerin yanı sıra, diğer ülkelerle ilişkilere de olumlu katkı sağlamalıdır.

Görüldüğü üzere Azerbaycan bu süreçten kaliteli insan kaynak-ları akını, Türkiye ise işsizlik sorununun kısmen de olsa yumuşaması faydasını görecektir. Karşılıklı vize talebinin, genel anlamda lağve-dilmesi ve BDT mekanında uygulanan vizesiz rejimin bu durumda Türkiye vatandaşlarına uygulanması önemlidir. Azerbaycan’a giriş yaptığı zaman toplam 3 ülkenin vatandaşları vize bedeli ödemekten tamamen veya kısmen muaf tutulmaktadır: Bunlar Türkiye, Pakistan ve Japonya vatandaşlarıdır.

Şu anda Azerbaycan’da 11,3 bin yabancı işçi çalışmaktadır. Azerbaycan, 2006 yılına kadar işçi gücü ihraç ediyordu; 2011 yılının 01 Haziran tarihindeki verilere göre ise yaklaşık 90 ülkeden çalışmak için Azerbaycan'a yabancı işçi geldiği görülmektedir. Burada ön sıra-ları Rusya, Türkiye ve İran paylaşmaktadır.91

Enerji Taşıyıcılarının İhracı Sektöründe İşbirliği Azerbaycan ve Türkiye arasında 20 yıllık ekonomik işbirliğinde

enerji sektörü özel bir yer tutmaktadır. Bakü-Tiflis-Ceyhan (BTC) Petrol Boru Hattı ve Bakü-Tiflis Erzurum Doğalgaz İhraç Boru Hatla-rında Türkiye, hem transit ülke, hem de proje katılımcısı olarak yer almaktadır. TPAO, BTC’de yüzde 6.53, “Azeri-Çırak-Güneşli” proje-sinde yüzde 6.75, “Şahdeniz” projesinde yüzde 9'luk bir paya sahip-tir92. Beş yıl önce, 4 Haziran 2006’da, petrolün ilk partisi BTC ile

91 http://www.apa.az (2011) 92 http://socar.az/btc-az.html (2011)

Page 98: dostluk, kardeşlik ve strateji ortaklık

Reşat RESULLU – Kenan ASLANLI

-98-

Azerbaycan, Gürcistan ve Türkiye sınırlarından 1768 km yol kat ede-rek Ceyhan limanına ulaşmıştır.

Bakü-Tiflis-Erzurum Doğalgaz Boru Hattı, Şahdeniz doğalgaz yatağından çıkarılan doğal gazın bir kısmını (7,7 milyar m3) Bakü’den Türkiye’nin Erzurum şehrine nakletmek için inşa edilmiştir. Uzunluğu 970 km olan, kapasitesi yılda 30 milyar m3 olan boru hattı, BTC`ye paralel inşa edilmiştir. Kemerin inşaatı 2004 yılında başlanmış ve 2006 yılında tamamlanmıştır. Yapılan anlaşmalar gereği Türkiye 15 yıl zarfında 91,0 milyar m3 doğalgaz alacaktır.93 Söz konusu boru hattı Erzurum şehrinden Türkiye’nin dahili doğalgaz kemerleri şebekesine bağlanacaktır ki, bu da Azerbaycan doğalgazının Türkiye’nin batısına nakledilerek Güney Avrupa ülkelerine ulaşmasına olanak sağlayacak-tır. Böylece, Azerbaycan doğalgazını yalnız Türkiye’ye değil, aynı zamanda Türkiye üzerinden Yunanistan’a, İtalya’ya, Balkan yarıma-dasına ve başka Avrupa ülkelerine ihraç etmek mümkün olacaktır.

Bunun yanı sıra ARDNŞ Orta Doğu piyasasına da Türkiye ara-cılığıyla çıkmak niyetindedir. Azerbaycan doğalgazının Suriye’ye nakli 65 km'lik Türkiye-Suriye (Kilis-Halep) boru hattı inşa edildikten sonra mümkün olacaktır. Fakat Suriye’deki politik istikrarsızlık proje-nin tamamlanma süresini olumsuz yönde etkilemiştir. Türkiye’nin BOTAŞ şirketi söz konusu hattı önümüzdeki sene tamamlamayı plan-lamaktadır. Söz konusu boru hattı, Türkiye’yi Halep ile birleştirecek ve ARDNŞ’nin doğalgazını Ürdün ve İsrail'e satma olanağı sunacak-tır.

Türkiye ve Azerbaycan’ın işbirliği yapabileceği bir sonraki pro-je “Nabucco” projesidir. “Nabucco” projesi (TAP ve ITGI projeleri ile paralel) Hazar Denizi bölgesinden doğalgazın Rusya sınırları içerisine girmeden, Azerbaycan, Gürcistan, Türkiye, Bulgaristan, Macaristan, Romanya ve Avusturya’dan Avrupa ülkelerine naklini öngörmektedir. Bu proje yılda 31 milyar metre küp doğal gaz nakli için planlanmıştır. Söz konusu proje 2020 yılında Avrupa Birliği ihtiyacının yüzde 5 kadarını karşılayacaktır. Proje katılımcıları Avusturya’nın “OMV”, Macaristan’ın “MOL”, Bulgaristan’ın “Bulgargaz”, Romanya’nın

93 http://socar.az/btc-az.html (2011)

Page 99: dostluk, kardeşlik ve strateji ortaklık

AZERBAYCAN-TÜRKİYE EKONOMİK İLİŞKİLERİ:TEMEL EĞİLİMLER VE BAŞARILAR

-99-

“Transgaz”, Türkiye’nin “BOTAŞ” ve Almanya’nın “RWE” şirketle-ridir. Söz konusu şirketlerden her birinin projede katılım payı yüzde 16,7 oranındadır. “Nabucco Gas Pipeline International GmbH” ve beş transit ülkesinin (Avusturya, Bulgaristan, Macaristan, Romanya ve Türkiye) yetkili Bakanları arasında proje destek anlaşmasının imza-lanmasıyla “Nabucco” boru hattı ile ilgili hukuki çerçeveler tamam-lanmıştır. Proje sonrasında destek anlaşmalar mahiyetinde, Nabucco Konsorsiyumuna üye şirketler ve her bir transit ülkenin hükümeti arasında -ikili hukuki anlaşmalar- imzalanmıştır. Destek anlaşmaları-nın temel elementleri, Türkiye yasaması temelinde Avrupa Birliği'nin yardımı ile hazırlanmış verimli transit rejiminin onaylanması, “Nabucco” boru hattının yasalarda potansiyel değişikliklerden korun-ması ve projenin gelecekte uygulanması için mevzuat ve idari faaliye-te destekten ibarettir.

İki ülke arasında doğal gaz sektöründe işbirliğinin perspektifleri çok kapsamlıdır. Azerbaycan 2011 yılında Bakü-Tiflis-Kars demir yolu projesi için ek kaynak ayırmıştır. Aynı zamanda elektrik enerjisi sektöründe işbirliği, özellikle Türkiye, Gürcistan ve Azerbaycan’ın elektrik nakil hatlarının birleştirilmesi, hatta Türkiye’ye elektrik ener-jisi ihracı da gündemdedir.

Enerji sektöründe iki ülke arasında uzun süreden beri müzakere konusu olan doğalgazın nakli fiyatlarında yeni formül hususunda da anlaşmaya varılmıştır. Bu bağlamda hem “Şahdeniz” yatağı ile ilgili ilk safhada Türkiye’ye satılmış doğalgazın yeni fiyatlarının belirlen-mesinden sonra söz konusu ülkenin doğalgaz borcu sorunu, aynı za-manda 2.safha ile ilgili yeni nakil hacmi ve fiyatı sorunu kısmen çö-züme kavuşmuştur. 2010’un Aralık ayı sonunda Türkiye “Şahdeniz” hissedarlarına doğalgaz borcunu da ödemeye başlamıştır. Haziran 2010’da Bakü ve Ankara, Türkiye piyasasındaki doğalgazın fiyatı ve “Şahdeniz 2” projesi kapsamında Azerbaycan doğalgazının hacmi hususunda anlaşmaya varmışlardır.

“Şahdeniz” petrol yatağının işletilmesinin 2. safhasında, Türki-ye’ye yılda 6 milyar metre küp ve Türkiye’den transitle Avrupa'ya 10 milyar metre küp doğalgaz gönderilmesi mümkündür. “Safha 2” pro-

Page 100: dostluk, kardeşlik ve strateji ortaklık

Reşat RESULLU – Kenan ASLANLI

-100-

jesi kapsamında petrol boru hattının yapımı da dâhil olmak üzere 25-30 milyar Dolar yatırım yapılacaktır. “Şahdeniz” doğalgazının temel alıcısı olan Türkiye, alış hacmini daima azaltmaktadır. Eğer 2008 yılında Türkiye Azerbaycan’dan 5,3 milyar metre küp doğalgaz almış-sa, 2009 yılında 5,1 milyar metre küp, 2010 yılında ise toplam 4,9 milyar metre küp doğalgaz almıştır. 2011 yılında söz konusu rakamın 4,75 milyar metre küpe düşeceği beklenilmektedir.94

Ekim 2011’de iki ülke arasında, Türkiye’nin Azerbaycan’dan doğalgaz almasına ve Azerbaycan doğalgazının Türkiye sınırlarından Avrupa'ya transitine olanak sağlayan bir dizi önemli doğalgaz ihracı anlaşması imzalanmıştır.

Bu belgelere Azerbaycan Hükümeti ile Türkiye Hükümeti ara-sındaki Hükümetler Arası Anlaşma, ARDNŞ ve BOTAŞ arasındaki ve aynı zamanda Azerbaycan Doğalgaz Teçhizatı Şirketi ile BOTAŞ İnternational Limited arasındaki Doğalgaz Satışı Anlaşmaları, ARDNŞ ve BOTAŞ arasındaki Doğalgaz Transiti Anlaşması ve Azer-baycan menşeli doğalgazın Türkiye toprakları aracılığıyla transiti için kural ve koşulları belirleyen Kapsam Anlaşması dâhildir. Anlaşmalara uygun olarak Türkiye’den gerçekleştirilecek transit ya BOTAŞ’ın mevcut şebekesinin modernleştirilmesi ya da Türkiye bölgesinde yeni bir boru hattının kurulması yolu ile gerçekleştirilecektir. Bu belgeler “Şahdeniz” yatağının tam kapasite kullanılması için ve Azerbaycan’ın Hazar'daki bu devasa doğalgaz yatağından “Safha -2” doğalgazını Türkiye’ye ve Avrupa piyasalarına çıkarmak için imkânlar açmakta-dır. “Şahdeniz” yatağının kullanılmasının 2.safhası Azerbaycan do-ğalgazını Avrupa'ya ve Türkiye’ye iletecek devasa projedir. Bu proje yeni “Güney Doğalgaz Koridoru” ile Avrupa piyasalarına doğalgaz teçhizini ve enerji teminatını artıracaktır. Projenin ilk safhasında elde edilen yıllık yaklaşık 9 milyar m3 doğalgaza yılda 16 milyar m3 do-ğalgaz ilave edileceği beklenilmektedir. Bu, dünyada en büyük doğal-gaz işletim projelerinden biridir.95

94 http://www.milli.az (2011) 95 http://socar.az/3889-news-view-az.html

Page 101: dostluk, kardeşlik ve strateji ortaklık

AZERBAYCAN-TÜRKİYE EKONOMİK İLİŞKİLERİ:TEMEL EĞİLİMLER VE BAŞARILAR

-101-

Para ve Maliye Sektöründe İşbirliği “Azerbaycan Cumhuriyeti ve Türkiye Cumhuriyeti arasında

Uzun Vadeli Ekonomik İşbirliği Programı ve İcra Planı”na göre, Azerbaycan ve Türkiye bankaları arasındaki ilişkilerin daha da gelişti-rilmesi amacıyla işbirliği devam ettirilecektir. Azerbaycan’da para piyasası ve borsaların geliştirilmesi amacıyla işbirliği yapılacak, bu alanda Azerbaycan’ın ihtiyaç duyduğu teknik yardım ve uzman perso-nel imkanlara göre Türkiye’den temin edilecektir96.

Ortak parasal alanın kurulmasında ulusal dövizlerin rolü inkar edilemez. Yeni Türk Lirası (TRY), Yeni Azerbaycan Manatı (AZN) karşısında son 5 yılda çeşitli faktörlerin etkisiyle değişken kur sergi-lemiştir. 2006 yılının ortalarına kadar devam eden Lirada dalgalı ucuz-lama, yerini 2008 yılı başlarına kadar devam eden dalgalı pahalılaş-maya bırakmıştır.

2008 yılının başlarından 2009 yılının başlarına kadar ise durak-lama ve yeniden Liranın Manat karşısında pahalanması dönemi ol-muştur. 2009 yılı Nisan ayında ise Lira bir miktar değer kazanarak 1 YTL = 0.5 AZN düzeyine ulaşmıştır. Fakat 2010-2011 yılları zarfında söz konusu kurda bazı değişiklikler olmuştur. 2011 yılının ortalarına doğru yeni Türk Lirası daha da değer kaybederek 1 YTL = 0.42 AZN düzeyine gerilemiştir.97 Dolayısıyla Lira’nın uzun vadede değer kaza-nacağı ihtimali çok düşük gözükmektedir. Manat hemen - hemen aynı reaksiyonu Euro ve Dolar karşısında da göstermiştir. Lira ise Euro ve Dolar karşısında kısa zaman aralığında daha değişken ve dalgalanmalı kura sahiptir ve Lira’nın global döviz piyasasında gerçekleşen değişi-me doğal olarak daha hassas olduğunu söyleyebiliriz.

Azerbaycan’ın Türkiye ile karşılıklı ticaret faaliyetlerinin he-saplanmasında üçüncü ülke parasını kullanmadan Manat-Lira bazında gerçekleştirilmesi perspektifi gerçektir. Çünkü karşılıklı ticaret devri-yesi arttıkça anlaşma ve değiş tokuş giderlerini azaltmak için üçüncü ülke parasını kullanmadan ödemelerin doğrudan Manat-Lira bazında yapılması gereksinimi de artmaktadır.

96 http://e-qanun.az/print.php?internal=view&target=1&docid=13851&doctype=0 97 http://www.cbar.az (2011)

Page 102: dostluk, kardeşlik ve strateji ortaklık

Reşat RESULLU – Kenan ASLANLI

-102-

Sonuç Azerbaycan ile Türkiye arasındaki ticaret ve sermaye hacminin

yükselen dinamiğine rağmen toplam mal devri, karşılıklı potansiyeli yansıtmamaktadır. Türkiye’den Azerbaycan’a ithal edilen sanayi ve sermaye eğilimli malların, aynı zamanda hammadde ve yarı mamulle-rin gümrük vergilerinden muaf tutulması, bir çıkış yolu olarak değer-lendirilmelidir.98 Öte yandan, Türk işadamlarının, Azerbaycan’daki nispeten ucuz işçi gücü ve düşük üretim masraflarından yararlanarak üretimlerini burada kurmaları ve Azerbaycan üzerinden Orta Asya ve diğer bölge ülkelerine mallarını ihraç etmeleri de yararlı olacaktır. BDT ülkelerine (Türkmenistan istisna olmak üzere) ödünlü gümrük rejimi uygulanmaktadır. Azerbaycan’ın Türk mallarını reeksport et-mek olanakları da geniştir. İki ülke arasında tarife dışı engellerin (non-tariff barriers) de yumuşatılması önemlidir.

Bölgede Rusya-Gürcistan sorunu, Orta Doğu'da yaşananlar ve Ermenistan’la sınırların açılması kargaşası sonucunda oluşan yeni durum ve bu hususun ikili ilişkilere etkisi hususu gözden geçirilmeli-dir. Bölgedeki enerji projelerinin (Nabucco, Mavi Akım 2, Güney Akı-nı) perspektifi, Azerbaycan ve Türkiye’nin bu yönde bölgesel aktör-lerle -bu bağlamda Avrupa Birliği ile- ilişkileri, aynı zamanda ikili yeni enerji anlaşmalarının mümkün koşullarının müzakeresi ise bir sonraki adım olacak.

Azerbaycan ve Türkiye arasında karşılıklı ticaret devriyeli ve yatırımlar net olarak artsa da, özellikle son global ekonomik krizden sonra daha güvenli piyasaların arandığı bir dönemde, ekonomik işbir-liğinin tam potansiyeline kavuştuğunu söylemek mümkün değildir. İkili sermaye ve ticaret ilişkilerinin ulusal mevzuat, gümrük ve vergi sistemlerinin talepleriyle ilgili, aynı zamanda, karşılıklı işbirliği için sanayi ve tarım ile birlikte, diğer etkenlerin tam belirlenememesi ile ilgili sorunlar geniş müzakere olunmalıdır.

Türkiye’nin ekonomik bakımdan aktif bölgelerinde Azerbay-can’ın yatırım imkânlarının tanıtılması ve aynı zamanda Azerbay-

98 Elbetteki diğer ticari mallarda uygulanan gümrük kuralları ve vergi düzeyleri korunabi-

lir.

Page 103: dostluk, kardeşlik ve strateji ortaklık

AZERBAYCAN-TÜRKİYE EKONOMİK İLİŞKİLERİ:TEMEL EĞİLİMLER VE BAŞARILAR

-103-

can’da söz konusu faaliyetin yapılması çok önemlidir. Ticari denetim ve mevcut lisanslaştırma sürecinin zorluğu, ülkede sürekli ikamet etmedikleri için Türkiye’den gelen personelin sağlık sigortasının ol-maması da mevcut sorunlardandır. Ekonomik entegre düzeyi de iki ülkenin potansiyeline uygun değildir. Türkiye’de global maliye krizi-nin etkisiyle halen daha bir dizi sanayi kurumunda durgunluk devam etmektedir. Onların bir kısmı belirli teşvikler ile Azerbaycan’a getiri-lirse burada, çok perspektifli şekilde BDT ülkeleri piyasalarına taşı-macılık bakımından daha rahat, ekonomik yönden daha uygun koşul-larla faaliyet gösterebilirler.

Türkiye tarafı, Azerbaycan’da çalışan Türk şirketlerinin uygun koşullu kredilerle temin olunmasına da önem verilmelidir. Her iki ülkenin şirketlerinin karşılıklı şekilde özelleştirme ihalelerine daha aktif şekilde katılmalarına ihtiyaç duyulmaktadır. Ülkelerimiz arasın-da eğitim, kültür ve diğer sosyal ilişkilerin de gelişimine özel önem verilmelidir. Standartlaştırma ve sertifikalaştırma sistemleri uygunlaş-tırılmalı, ticaret lojistiği imkânlarının ortak kullanımıyla ilgili işbirliği de arttırılmalıdır. Azerbaycan ve Türkiye arasında ekonomik ilişkile-rin, özellikle sermaye ilişkilerinin koordinasyonu ve mevcut durumun sürekli gözden geçirilmesi için “Azerbaycan-Türkiye Karşılıklı Ser-mayeler Danışma Kurulu”nun kurulması ekonomik entegreyi artıran önemli bir adım olurdu.

Her ne kadar ikili kültürel ilişkiler, sivil toplum örgütleri düze-yindeki ilişkilerden daha etkin olsa da onun temel organizatörü hükü-met kurumlarıdır.

Bu durumda, sosyal ilişkileri daha da kitleselleştirmek gerekir. Karşılıklı etkin platformlar oluşturulmalı ki, kültürel kurumlar, sivil toplum örgütleri, üniversiteler, araştırma merkezleri hükümetlerin çağırısı olmadan da ikili ekonomik, kültürel, bilimsel, tarihi, sosyal ve ekoloji ilişkilerin gelişimine katkı sağlayabilsinler.99

99 Yazıda kullanılan ek kaynaklar; http://www.deik.org.tr; http://www.setav.org;

http://www.sam.gov.tr

Page 104: dostluk, kardeşlik ve strateji ortaklık
Page 105: dostluk, kardeşlik ve strateji ortaklık

AZERBAYCAN-TÜRKİYE ENERJİ İLİŞKİLERİ:

TEHDİTLER VE PERSPEKTİFLER

Gülmira RZAYEVA Strateji Araştırmalar Merkezi

Ekonomi Analizi ve Küreselleşme Şubesi Araştırmacısı

GİRİŞ Azerbaycan ve Türkiye’nin politik, askeri ve ekonomi ilişkileri

son yirmi yıl zarfında daha aktif bir şekilde gelişmeye başlamıştır. Her iki ülkenin kuvvetli etnik, tarihi ve coğrafi bağlılığı olsa da, politika ve enerji alanlarındaki ilişkilerde belirli boşluklar kalmaktadır. “Yük-sek politikaya” (high politics) ait olan politik ve askeri işbirliği halen her iki ülke için öncelik teşkil etmemektedir. Oysa “düşük politikaya“ (low politics) ait olan ticaret ve enerji ilişkileri daha önemli şekil ala-rak, kendi anlamından çıkıp tabiri caizse, “yüksek politika” etkisi göstermektedir. Özellikle enerji işbirliği diğer alanlardaki ilişkilere etki ederek, onları iyileştirme veya kötüleştirme gücüne sahiptir. Ener-ji konuları ticaret ve çıkarla ilişkili olduğundan her iki ülke, karar verirken “rasyonel seçim” teorisine uygun olarak ulusal çıkarlarını göz önünde bulundurmaktadır. Bu durumda yukarıda belirttiğimiz etnik, tarihi ve coğrafi bağlılık gibi etkenler kararların kabul olunmasında etkileyici güce sahip olmamaktadır.

Son yirmi yıl zarfında bu iki Türk devletinin enerji sektöründe karmaşık ilişkiler oluşmuştur. Bağımsızlığın ilk yıllarında Azerbay-can'ın enerji sektörüne getirilen ilk ülkelerden biri Türkiye olmuştur. Geçen asrın 90'lı yılların başından bugüne kadar her iki ülke arasında enerji işbirliği üçüncü tarafların etkisi ve çok yönlü ilişkiler kapsa-mında gerçekleştirilmektedir. Bu anlamda Türkiye’nin politik ve ener-

Page 106: dostluk, kardeşlik ve strateji ortaklık

Gülmira RZAYEVA

-106-

ji çıkarları Türkmenistan’dan Avusturya’ya, Rusya'dan Suriye’ye kadar karmaşık jeopolitik bağlamda gelişmektedir. Şüphesiz, Soğuk Savaş’tan sonraki dönemde enerji alanında ikili ilişkiler yürütülmesi ve her iki devletin transit veya üretici ülke gibi sadece kendi çıkarları-nı temsil etmesi, diğer oyuncuların çıkarlarının dikkate alınmaması yanlış olurdu. Bu bakımdan, Hazar Denizi enerji kaynaklarının Türki-ye üzerinden Batı’ya taşınması ile ilgili her iki ülke arasında yapılan görüşmelerde tek taraflı şartların dayatılması, genelde sürecin uzama-sına neden olmakta ve sonuca varılmasını engellemektedir. Azerbay-can-Türkiye enerji ilişkileri değerlendirilirken, üçüncü tarafların rolü, bu veya diğer projenin gerçekleşmesi noktasında çıkar gruplarının yürüteceği lobi faaliyetleri ve uluslararası enerji şirketlerinin etkisi dikkate alınmalıdır. Makalede, iki ülke arasındaki karmaşık enerji ilişkilerinde mevcut olan boşluklar analiz edilmiş; birbiriyle ilişkili kararların kabul edilmesinde güçlü ve zayıf taraflar anlatılmıştır. Çok aşamalı yaklaşım kapsamında her iki devletin rasyonel seçiminin ana-lizi göz önünde bulundurulmuştur.

Bakü-Tiflis-Ceyhan (BTC) Petrol Boru Hattı Bağımsızlığının ilk yıllarında Azerbaycan'ın enerji sektörüne

getirilen ülkelerden biri Türkiye idi. Yıl henüz 1993 idi ve Türki-ye’nin devlet şirketi BOTAŞ, petrolün olası ihraç yollarını önererek en uygun ve potansiyel güzergâhın Bakü ve Türkiye’nin deniz limanı olan Ceyhan arasında olduğunu iddia etmekteydi. TPAO da (Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı) “Azeri-Çırak-Güneşli” yatağından petrol hâsılatına dair görüşmelere katılan konsorsiyumun terkibinde idi.

1993’de Azerbaycan'da yönetime gelen Haydar Aliyev'in özel-likle enerji alanında yürüttüğü dengeli politika, Ankara'yı tek ve önemli stratejik ortak kısmında görmemekteydi. Bunun sonucunda TPAO, Azerbaycan Uluslararası İşbirliği Şirketi (AİOC) Konsorsi-yumu’nda yalnız yüzde 2 paya sahip olmuştur1.

1 Hemming, Jonathan (1998) “The Implications of the Revival of Oil Industry in Azerbai-

jan”, CMEIS Occasional Paper 58 (Durham: University of Durham), available at http://dro.dur.ac.uk/94/1/58DMEP.pdf

Page 107: dostluk, kardeşlik ve strateji ortaklık

AZERBAYCAN-TÜRKİYE ENERJİ İLİŞKİLERİ: SORUNLAR VE PERSPEKTİFLER

-107-

Bu durum Azerbaycan’ın dış politikasının batı yönünde denge-lenmiş olarak şekillendiğinin habercisidir.

Azerbaycan`ın AİOC Konsorsiyumu’nda İran`a yüzde 5’lik payın verilme isteği, Türkiye’yi rahatsız etmiştir. Türkiye’ye kıyasla iki defadan fazla payın İran’a verilmesi, Türkiye devletinin bundan sonraki aşamada, büyük pay kazanmak için değil, petrolün nakil gü-zergahının Türkiye sınırlarından geçmesi yönünde faaliyete başlama-sını tetiklemiş ve Türkiye’nin bölgede enerji alanında üstünlük sağla-masına katkı sağlamıştır. Bunun sonucu olarak Azerbaycan petrolünün Gürcistan aracılığıyla kardeş ülke bölgesinden dünya pazarlarına çıka-rılmasını savunan ana devlet Türkiye olmuş ve bu yaklaşım BTC’nin gerçekleşmesine büyük katkı sağlamıştır.

Transit gelirlere ek olarak BTC hattı Türkiye için, petrolün dünya pazarına, gereğinden fazla yoğunluk ve kirlilik yaşanan İstan-bul Boğazı’ndan değil diğer güzergâhlardan nakledilecek olması ne-deniyle de çok önemliydi. BTC projesi ilk kez gündeme geldiğinde bazı AİOC`u oluşturan şirketler söz konusu girişimi politik ve karma-şık olarak nitelendirerek, alternatif olarak Bakü-Supsa Hattı’nın geniş-letilmesini ve ilave hacimde petrolün bu şekilde naklini önermişlerdi. Fakat Türkiye haddinden ziyade yük alan İstanbul Boğazı’ndan petro-lün taşınmasına kesin olarak itirazını bildirmekte ve bu hususta çevre-ye verilen zararı gerekçe göstermekteydi. Ankara’dan yapılan resmi açıklamada, Boğaz’da tanker yoğunluğunu azaltmak amacıyla Türki-ye’nin boğazlardan geçişi kısıtlama yetkisinin bulunduğu hatırlatılmış-tır. Bu husus Bakü-Supsa Boru Hattı’nı ticari bakımdan yararsız du-ruma düşürmüştür.

Şirketler 1936 tarihli Montrö Boğazlar Sözleşmesi’ne2 istina-den İstanbul Boğazı’ndan geçiş haklarının mevcut olduğunu iddia etseler de ABD, Türkiye’nin konumunu ve BTC’nin gerçekleşmesini destekliyordu. Bunun yanı sıra BTC, ABD’nin Hazar Denizi enerji politikasının merkezini oluşturuyordu. AİOC’in Başkanı Terri Adams, petrolün Bakü-Supsa ve Bakü-Novorossiysk Boru Hatları aracılığıyla nakli arzusunda olmasına rağmen BTC’yi desteklemiş ve

2 “Montreuk Convention 1936” http://www.globalsecurity.org/military/world/naval-arms-

control-1936.htm (October 20, 2011)

Page 108: dostluk, kardeşlik ve strateji ortaklık

Gülmira RZAYEVA

-108-

projenin gerçekleşmesinde önemli rol oynamıştır.3 Proje ABD’nin politik çıkarlarını tam olarak karşılamaktaydı; boru hattı ne Hazar Denizi’nden Rusya sınırlarına uzanarak Karadeniz’e, ne de İran sınır-larından Türkiye’ye çıkmaktaydı. Bu husus ABD için çok önemliydi.

Bakü’nün söz konusu projeye İran gibi karmaşık bir partneri getirmesi ve ona yüzde 5 pay ayırması tesadüf değildi. 1990’ların başında Hazar Denizi enerji kaynaklarının Batı istikametinde nakli, İran’ın da milli çıkarlarına zıttı ve bu sebepten dolayı İran keskin şe-kilde itiraz sergilemekteydi. İran için Hazar Denizi’nin ulusal sınırla-rının belirlenmesi ile ilgili sorun çözülmeden ve İran'ın katılımı olma-dan her hangi bir enerji yatağının kullanılması ve büyük projelerin gerçekleştirilmesine izin verilemezdi. Söz konusu tarihteki yönetim, İran’ın bu bakımdan engel oluşturmaması için AİOC’den İran’a pay ayırmakla İran'ı projenin gerçekleşmesinde çıkar sahibi taraf konumu-na getirmiştir. Fakat Bakü’nün bu planı ABD Hükümeti ve şirketleri tarafından olumlu karşılanmamış ve ABD tarafı AİOC’ten ayrılacak-larını bildirerek Bakü’ye baskı uygulamaya çalışmıştır. Bunun sonu-cunda 1995 yılı başlarında Azerbaycan Cumhuriyeti Devlet Petrol şirketi (ARDNŞ, İngilizce SOCAR) kendisine ait payların yarısını satmayı kararlaştırmış ve TPAO bu payları alarak pay oranını yüzde 6,75’e çıkarmıştır.4 Fakat TPAO’nun payının artması petrolün dünya pazarlarına ulaştırılması için boru hattı güzergâhı sorununu çözme-mekteydi.

BTC projesiyle Türkiye ilk kez Azerbaycan’ın enerji sektörüne girmiş ve bu işbirliği 1996 yılında “Şahdeniz” doğalgaz yatağının yüzde 9 payına sahip olması ile başarılı bir şekilde sürdürülmüştür. Bu tür manevralar ve Azerbaycan’ın artan gelirleri sonucunda Türkiye, Azerbaycan için enerji yatırımcısından ziyade enerji ortağına dönüş-mektedir. 1999 yılında Azerbaycan-Türkiye-Gürcistan tarafından 3 Terry Adams (2009) “Baku Oil Diplomacy and ‘Early Oil’ 1994-1998: an Ekternal

Perspective”, in Petersen, Alekandros and Fariz Ismailzade (2009) Azerbaijan in Global Politics: Crafting Foreign Policy (Bakü: Azerbaycan Diplomatik Akademisi), s. 225-252.

4 “Baku-Tbilisi-Ceyhan Pipeline: Oil Window to the West”, edited by S. Frederick Starr and Svante E. Cornell http://www.silkroadstudies.org/new/inside/publications/BTC.pdf (October 23, 2011)

Page 109: dostluk, kardeşlik ve strateji ortaklık

AZERBAYCAN-TÜRKİYE ENERJİ İLİŞKİLERİ: SORUNLAR VE PERSPEKTİFLER

-109-

BTC’nin yapımıyla ilgili hükümetler arası anlaşmanın imzalanması, doğalgaz alanında işbirliği için yeni kapı açmış ve yeni İpek Yolu’nun temelini atmıştır.

Doğu-Batı enerji koridoru Ankara ve Bakü arasında politik ve ekonomik ilişkileri güçlendirse de Türkiye’nin Azerbaycan’da yatı-rımlarının çoğalmasına olanak sağlamamaktadır. Türkiye, Azerbay-can’dan yılda 6.6 milyar metre küp doğal gaz ithal etmektedir fakat buna rağmen Türk şirketleri ülkede çok pasif faaliyet göstermektedir. Şahdeniz’de az paya sahip olan TPAO şirketi, hiçbir zaman stratejik konularda söz sahibi olmamıştır. Söz konusu durum 2001 yılında doğalgaz anlaşmasının yeniden onaylanması zamanı daha da kötüleş-miştir. TPAO devlet şirketi olduğundan AİOC’in diğer üyeleri TPAO’nun görüşmelere katılmamasını talep etmekteydiler. Bu ba-kımdan Azerbaycan doğalgazının nakli hususunda görüşmelere TPAO şirketinden hiç bir temsilci davet edilmemiştir.

Yatırımlar Son birkaç yıl zarfında Türkiye’nin Azerbaycan’a enerji yatı-

rımları dikkat çekici bir keskinlikle azalmıştır. Türkiye’nin iki en büyük devlet şirketi olan BOTAŞ ve TPAO Azerbaycan’a, genellikle yatırım yapmamaktadır.5 Azerbaycan’ın petrol gelirleri perspektifini dikkate alarak bu şirketler, bugün Orta Doğu ülkelerine, özellikle Irak’ın petrol “upstream” sektörüne yatırımların yatırılmasına üstün-lük vermektedirler. Son on yılda Azerbaycan’da yeni petrol yatakları-nın kuru çıkması neticesinde bir çok enerji şirketi hasılat mekanlarını terk etmiştir. Örneğin, Türkiye’nin “TEKFEN Construction” şirketi mütemadi şekilde Azerbaycan’da enerji altyapılarının yapılması ve imarına ilişkin anlaşmaları imzalamıştır. En büyük anlaşma 2007 yı-lındaki Sangaçal’da Güney Koridoru Boru Hattının doğalgaz ihraç terminalinin yapımıydı6. Bakü ve Ankara arasında işbirliği artsa da, son birkaç yıl zarfında Azerbaycan’ın enerji sektörüne Türkiye’nin yatırım hacminde artım gözlenilmemektedir.

5 Bağırov Sabit (2007) Azerbaycan Petrolü: Gelirler, Giderler ve Riskler (Bakü: Merkezi

Avrupa Üniversitesi). 6 http://www.tekfeninsaat.com/achievements_awards.asp (October 24, 2011)

Page 110: dostluk, kardeşlik ve strateji ortaklık

Gülmira RZAYEVA

-110-

Bu, iki nedenle ilişkilidir. Bir taraftan Azerbaycan’da sadece doğalgaz “upstream” projeleri ilgi çekicidir ve her Türk şirketi Ha-zar’dan doğalgazın çıkarılması için gereken teknoloji ve maliye ola-naklarına sahip değildir. Diğer taraftan ise Türkiye’nin diğer komşula-rı daha ilgi çekici birer yatırım alanına dönüşmektedir. Dikkate almak gerekir ki Irak, büyük hacimde petrol ve doğalgaz potansiyeline sahip-tir ve bu nedenle de söz konusu ülke Türkiye’nin en büyük enerji yatırım mekânına dönüşmüştür. Bundan başka, Ankara’nın bu ülkede politik çıkarları da mevcuttur. Türkiye’nin bugünkü yönetiminin amaçlarından biri Arap ülkeleri ve Irak’ta politik etkisini yeniden kazanmak ve Osmanlı İmparatorluğu döneminde olduğu gibi etki coğrafyasını genişletmektir.

İki ülke arasında enerji ilişkilerinde ilk on yılda gözlemlenen Türkiye’nin Azerbaycan’a olan kısıtlı enerji yatırımları, Azerbay-can’ın Türkiye’deki yatırımları ile yer değiştirmektedir. 2005 yılına kadar Azerbaycan Türkiye’de, özellikle enerji sektöründe yatırım yapma gücüne sahip değildi. 2000 yılına kadar petrol gelirlerinin bü-yük kısmı, devlet bütçesinin eksiklerinin giderilmesi için harcanıyor-du. Petrol Fonu’nun oluşturulması ve fiili faaliyetinden sonra petrol gelirlerinin bir kısmı Azerbaycan ekonomisini geçindirmek için har-canmaktaydı. Fakat son yıllarda devlet bütçesine en çok gelir sağlayan ARDNŞ, Azerbaycan dışında da faaliyetinin artırılması için yatırımlar yapmaktadır.

ARDNŞ’nin bu kadar hızlı aktifleşmesi ve zenginleşmesi olum-lu anlamda şaşırtmaktadır. ARDNŞ, on beş yıl zarfında deneyim ve gelirlerini artırarak hem şirketin hem de ülkenin çıkarlarına uygun şekilde yurtdışında petrol “downstream” piyasalarına yatırım yapmak-tadır. Böyle bir politikanın uygulanması Azerbaycan gibi üretici bir ülke için çok önemlidir. Türkiye’de ve diğer komşu ülkelerde petrol üretim ve petrol-kimya ürünleri üretimine büyük miktarda yatırım yapılması ve benzin istasyonlarının “SOCAR” logosuyla açılması, Azerbaycan’ı hammadde ülkesinden hazır petrol ürünleri ihraç eden devlete dönüştürmekte, bu da petrol gelirlerinin akımını birkaç defa artırmaktadır.

Page 111: dostluk, kardeşlik ve strateji ortaklık

AZERBAYCAN-TÜRKİYE ENERJİ İLİŞKİLERİ: SORUNLAR VE PERSPEKTİFLER

-111-

ARDNŞ ilk olarak Gürcistan’da petrol “downstream” piyasası-na yatırım yapmıştır fakat son birkaç yılda yatırımlarını daha çok Türkiye’ye kaydırarak sermaye politikasını da genişletmiştir. Örneğin, 2006 yılında ARDNŞ, Türkiye’nin perakende yakıt satışı yapan “Turcas Petrol” şirketi ile strateji ortaklığı oluşturmuştur. Sonra Tür-kiye’de yatırım olanaklarını genişletmek amacıyla her iki şirket, STEAS (SOCAR Turcas Enerji AŞ) isimli ortak kurum kurmuştur7. Temmuz 2008’de Türkiye Hükümeti, petrol-kimya şirketi olan PETKİM’in yarısını özelleştirmeye karar verdiği zaman, bu şirket de ilk defa faaliyete başlamıştır.8 Konsorsiyum, SOCAR, TURCAS ile yüzde 51 pay iddiasında olan Suudi Arabistan şirketi İnjaz’dan oluş-maktaydı; fakat İnjaz şirketinin yatırdığı 2,04 milyar Dolar yeterli değildi. Sonradan Türkiye’nin Özelleştirme Kurumu konumunu değiş-tirdi ve İnjaz Konsorsiyum’u terk ederek payını geri aldı.

PETKİM, Azerbaycan’ın Türkiye’deki yatırımlarının başlan-gıç noktası oldu. STEAS Türkiye için günde iki yüz bin varil petrol ürünü üretme gücüne sahip yeni petrol hasılatı fabrikasının Aliağa’da kurulmasına ilişkin planını –sonraki birkaç on yılın çıkar projesini- oluşturdu. 4 milyar ABD Doları hacminde sermaye koyulacak fabri-kanın 2014 yılında kullanıma geçeceği beklenmektedir. PETKİM aynı zamanda Türkiye’de en büyük piyasaya sahip olmak umuduyla petrol-kimya üretimini çeşitlendirmek niyetindedir. STEAS Karadeniz bölgesinde ARDNŞ’i petrol-kimya ürünleri üreten lider şirkete dönüş-türmeyi de büyük stratejisinin bir parçası olarak kabul etmiştir.

Akdeniz sahilinde petrol-kimya ürünlerinin üretimine yaptığı yatırım ARDNŞ’i Karadeniz ve Akdeniz bölgesinde petrol ürünlerinin büyük sahibine dönüştürecek ve şirket denizler aracılığıyla bu ürünleri uzak ülkelerin pazarlarına ihraç etmek imkânına sahip olacaktır. Bu-nun sonucunda ARDNŞ’nin konumu, petrol ürünleri ihraç ettiği ülke-lerde, özellikle Avrupa piyasalarında daha da güçlenecektir ve bu da ek gelir imkânı doğuracaktır. Azerbaycan şirketi verimliliğini ve aktif- 7 http://www.socarturcas.com.tr/UserFiles/Files/Steas/Sayi1/files/search/searchtekt.kml

(accessed October 25, 2011) 8 “Azerbaycan Cumhurbaşkanı ve Türkiye Başbakanı ARDNŞ`in Türkiye`de yaptırdığı

petrol üretim fabrikasının temel atma törenine katılacak” http://az.apa.az/ news.php?id=238711 (October 25, 2011)

Page 112: dostluk, kardeşlik ve strateji ortaklık

Gülmira RZAYEVA

-112-

liğini artırmak niyetindedir. Bu nedenle ARDNŞ kurumu olan Azerkimya 2020 yılına kadar PETKİM ile yakinen işbirliği yapmalı, böylece bölgede gelirin ve değerin optimallaştırılmasına katkı sağla-malıdır. Aynı zamanda, Aralık 2007’de açılan ve İsviçre’de konuşla-nan SOCAR Trading, her iki şirket için ligroin alma yetkisine sahip-tir9.

STEAS ile işbirliği sonucunda ARDNŞ sonraki birkaç yılda Türkiye’nin enerji piyasasında daha güçlü rol oynayabilecektir. Aralık 2010’da Türkiye’nin Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK)10 STEAS’a 30 yıllık pazarlama sertifikası vermiştir. Bunu Haziran 2010’da SOCAR ve BOTAŞ arasında memorandum imzalanmasının mantıklı sonucu kabul etmek mümkündür. Sonra EPDK, ARDNŞ ve PETKİM’e Türkiye’nin iç piyasasında 1,2 milyar m3 doğalgaz sat-maya izin verdiyini ve doğalgazın kalan kısmını STEAS iç tüketicile-re kendisi satacağını belirtmiştir. ARDNŞ’nin Türkiye piyasasında doğalgaz kullanıcılarına direkt ulaştırılması büyük üstünlüktür. Şirket böylece kendisini petrole endeksli doğalgaz fiyatlarının sürekli değiş-mesi nedeniyle doğan satış zamanı maliye kaybına karşı kendisini sigortalamış olur. Bunu yabancı şirket için istisnai üstünlük gibi kabul etmek mümkündür, çünkü Türkiye’nin özel şirketleri ve devlet inhi-sarcıları yerli doğalgaz dağıtıcı piyasada çoğunluktadır. Tüm bunlar, Azerbaycan’ın Avrupa’ya doğalgaz satışı ile ilgili yaptığı görüşmele-rin ne kadar karmaşık ve zorlu bir ortamda gerçekleştiğini ortaya koymaktadır. Azerbaycan, Türkiye’ye doğalgazın ucuz satılmasını, bu doğalgazın direkt Türk ve Avrupa tüketicilerine satma hukukuna sahip olması ile açıklayabilir. Her iki mesele memorandumda yer almıştır.

26 Ekim 2011’de Türkiye’nin İzmir şehrinde Azerbaycan ile Türkiye arasında doğalgaz transiti ile ilgili imzalanan anlaşmadan başka toplam değeri 5 milyar Dolar hacminde olan petrol üretim fab-rikasının 2015 yılına kadar İzmir’de, SOCAR ve TURCAS tarafından yapımına ilişkin anlaşma da sağlanmıştır. Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ve Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan imzaladı-

9 http://www.socartrading.ch/ (accessed October 26, 2011) 10 http://www.epdk.gov.tr/web/guest;jsessionid=2D5A9B575513C81FE5AFCE653

1CBF1F8 (October 26, 2011)

Page 113: dostluk, kardeşlik ve strateji ortaklık

AZERBAYCAN-TÜRKİYE ENERJİ İLİŞKİLERİ: SORUNLAR VE PERSPEKTİFLER

-113-

ğı11 Anlaşma’ya göre SOCAR fabrikanın % 75 payına sahip olacaktır. Türkiye’nin tek yatırımlı en büyük yatırımı olan bu proje, ülkeye ek gelir akımını ve yeni iş yerlerinin açılmasını temin edecektir. Bundan başka, yılda 10 milyon ton likit doğalgaz gereksinimi olan ve hazırda bunu ithal eden Türkiye, fabrika aracılığıyla kendi hesabına ülkeyi likit doğalgazla temin etme gücüne sahip olacaktır.

Neticede, Azerbaycan Türkiye’de yeni “downstream” piyasası-na çıkışını planlamıştır. Gürcistan’da başarıyla yerleştikten sonra SOCAR, Türkiye’nin enerji piyasasında ister petrol ürünleri, ister petro-kimya, isterse de doğalgaz piyasasında artan aktif role sahiptir.

Hem Azerbaycan, hem de Türkiye’nin yatırım deneyimi, her iki ülkenin yeni ekonomi konumunu yansıtmaktadır. Ekonomik etkisini eski Sovyet mekânında yaymak konusunda başarısız olan Türkiye, bu bölgede enerji yatırımları konumundaki ilerlemesini kısıtlamakta ve enerji üreten ülkelerle işbirliğine önem vermektedir. Bundan başka, Azerbaycan ekonomik ve politik zorluklardan sonra sınırlarında ve aynı zamanda Türkiye’de enerji sektörüne yatırım yapmaya başlamış-tır. Zamanında Türkiye’den yatırım alan Azerbaycan, bugün Türki-ye’ye sermaye yatırmaktadır. Bu durum, Azerbaycan’ın Hazar-Karadeniz bölgesinde enerji alanında artan lider konumundan doğ-maktadır. Bu, aynı zamanda enerji ortaklığında yeni ilişkilerin temeli-ni de oluşturmaktadır.

Türkiye Enerji Kavşağına Dönüşebilir mi? Nadide uygun coğrafi durumu, Doğu-Batı ve Kuzey-Güney ko-

ridorlarının kesişmesinde konuşlanması, Türkiye’nin geniş bölgenin enerji kavşağına, uluslararası bir deyim olarak yerleşmiş şekliyle “enerji hub”ına ve bölgede büyük petrol, doğalgaz, petrol-kimya ve petrol ürünlerinin satış merkezine dönüşmesine olanak sağlamaktadır. Türkiye, dünyanın enerji kaynaklarının yüzde 70’nin toplandığı Hazar Denizi, Rusya, Yakın Doğu ve Kuzey Afrika bölgelerinin petrol, gele-neksel ve diğer doğalgaz kaynaklarını kendi bölgesinden nakil gücüne sahiptir. Eğer mevcut olanların yanı sıra planlanan tüm diğer doğalgaz 11 “Azerbaycan-Türkiye doğalgaz anlaşmaları imzalandı” http://www.socar.az/3889-

news-view-az.html (October 27, 2011)

Page 114: dostluk, kardeşlik ve strateji ortaklık

Gülmira RZAYEVA

-114-

boru hatları çalışmaya başlarsa Türkiye’nin naklini gerçekleştirdiği doğalgazın hacmi 100 milyar m3’e ulaşabilecektir.

Fakat belirtilen geniş bölgenin enerji ürünlerinin satış merkezi-ne dönüşmesiyle birlikte Türkiye bu görevi yerine getirmekte başarısız da olabilir. Türkiye’nin bölgesel dış politikası; enerji-transit konuları-na ve ülke içi enerji altyapısına yaklaşım tarzı; genel olarak Türki-ye’nin dünyadaki bugünkü konumuna dair belirsizlik ve Avrupa’ya entegresindeki olası sorunlar bunda belirleyici olacaktır. Bütün bunlar Türkiye’nin doğalgaz satış merkezine dönüşmesi olanağının kendi elinde olduğunun göstergesidir. Bu amaca ulaşılması için Türkiye öncelikle ülke içi piyasanın liberalleştirilmesi yolunu seçmeli ve bu yönde gereken işleri görmelidir.

Ülke bölgesinden geçen büyük ölçekli ve yılda 50 milyon ton petrol naklini gerçekleştiren BTC petrol boru hattı, aynı zamanda, doğalgaz boru hatları Türkiye’nin fiziki ve coğrafi olarak enerji mer-kezi olduğunun göstergesidir. Mevcut doğalgaz hatları aracılığıyla Türkiye ülkesine büyük miktarda doğalgaz ithal etmektedir: Türkiye yıllık, İran`dan 10 milyar m3 doğalgaz, Azerbaycan`dan 6,6 milyar m3, Rusya’dan 16 milyar m3, Cezayir ve Nijerya’dan 5,2 milyar m3 likit doğalgaz12 almaktadır. Bundan başka, Türkiye planlanan ve kısa zaman zarfında gerçekleştirilmesi beklenilen Trans Hazar Boru Hattı ile 16 milyar m3 Türkmen doğalgazı, Türkiye-Irak boru hattı ile sene-de 10 milyar m3 ve Arap doğalgaz boru hattı ile senede 10 milyar m3 Suriye doğalgazını ithal ederek Avrupa piyasasına nâkilini gerçekleş-tirmeyi planlamaktadır. Aynı zamanda Türkiye üzerinden Azerbaycan doğalgazının Suriye’ye nakli ile ilgili 2010 yılında memorandum im-zalanmıştır; gelecekte buradan 1 milyar m3 hacminde doğalgazın ihra-cı öngörülmektedir. Bu doğalgaz hattının son kolunun yapımının 2012 yılında sonlandırılması planlanmıştı fakat “Arap Baharı”ndan sonra, büyük olasılıkla boru hattının kullanıma verilmesi biraz ertelenecektir. Ankara, ülkenin güney ve kuzey limanlarında likit doğalgazı kabul etmek amacıyla yeniden doğalgazlaştırma fabrikaları üretmektedir ve

12 http://www.enerji.gov.tr/indek.php?dil=tr&sf=webpages&b=dogalgaz&bn=221&h

n=&nm=384&id=40694 (October 28, 2011)

Page 115: dostluk, kardeşlik ve strateji ortaklık

AZERBAYCAN-TÜRKİYE ENERJİ İLİŞKİLERİ: SORUNLAR VE PERSPEKTİFLER

-115-

gelecekte bunları iç piyasaların likit doğalgaz ihtiyacını karşılamak ve doğalgaz transitini artırmak için kullanılacaktır.

Bundan başka Türkiye, Irak’ın doğalgaz yataklarına güvenmek-te ve Arap doğalgaz hattı aracılığıyla gelecekte Irak’ın doğusunda konuşlanmış büyük “Akkas” yatağından doğalgaz nakli gerçekleştir-meyi planlamaktadır. Irak’ta konuşlanan büyük umut doğuran petrol ve doğalgaz yataklarının hasılatı ve onların nakil projeleri de Türk şirketleri tarafından hazırlanmaktadır. Yeni Çamçamal ve Kor-Mor yataklarının Türkiye’nin güney kısmıyla birleştirilmesi ile ilgili öneri-ler ülkenin ilgili yönetim birimine sunulmuştur. Bu plana göre, Kuzey Irak’tan Türkiye doğalgaz hattına birleşecek 180 kilometrelik boru hattının yapımı 2014 yılında sona erecektir.

Şüphesiz, bütün bunlar Türkiye’yi bölgede fenomenal boru hat-lar kavşağına dönüştürmektedir. Fakat bu kavşak ülkeyi “hub” olarak adlandırmak doğru mudur? “Hub” sadece çeşitli boru hatlarının ke-sişme noktası mıdır, yoksa reel ve gerçek ticaret mekanını mı ifade eder? Avrupa’nın diğer ülkeleri de bu gibi özelliğe sahiptirler ve ken-dilerini bölgenin enerji alım-satım merkezine dönüştürmek niyetinde-dirler. Onları da Avrupa’nın transit merkezi olarak adlandırmak müm-kün müdür? Örneğin, İtalya Cezayir ve Libya’dan doğalgaz almakta ve doğalgazın bir kısmının kuzeye -İsviçre ve Avusturya- transitini gerçekleştirmektedir. Bölgenin ITGI (Türkiye-Yunanistan-İtalya Inter konektörü) ve TAP (Trans Adriyatik boru hattı) projeleri İtalya’ya ve oradan da kuzey yönündeki diğer komşu ülkelere doğalgaz naklini planlamaktadır. Eğer “hub” denildiğinde boru hattı kavşağı dikkate alınıyorsa, o zaman İtalya, Yunanistan ve Bulgaristan da bölgenin enerji “hub”ı olarak adlandırılmak iddiasında olabilirler.

Türkiye boru hatlarının kavşağı olma kriterlerine sahiptir. Yu-karıda belirtilmiş, mevcut ve planlaştırılan bütün boru hatlarının ihti-yaç olduğunda ters yönde çalışması da mümkündür. Bu bölgesel or-tamda çok önemlidir çünkü gelecekte doğabilecek farklı tür doğalgaz eksikliğini de giderebilecektir.

Enerji ile ilgili Türkiye’nin büyük beklentileri bulunmaktadır. Türkiye, enerjinin ticaret merkezine dönüşmek istemektedir. Bu etken esasen doğalgaza aittir. Petrolle ilgili söylemek gerekir ki, Türkiye

Page 116: dostluk, kardeşlik ve strateji ortaklık

Gülmira RZAYEVA

-116-

sadece dünyanın büyük petrol boru hatlarının kesiştiği mekan değildir. Azerbaycan ve Irak petrolünü dünya piyasalarına çıkaran Ceyhan limanı artık fiyat belirleyen bir merkeze dönüşmüştür. Ceyhan aynı zamanda Azerbaycan ve Irak’la birlikte, Rusya, Kazakistan ve İran petrolünü dünya piyasalarına dönüştürme potansiyeline sahiptir. Bu-rada Anadolu ticaret merkezi oluşturarak, bölgenin petrol piyasası fiyat standardını belirleyebilir. Belirtmek gerekir ki, açık, uluslararası piyasa ortamında faaliyet göstermek ve hammadde alış ve satışından gelirini artırmak için Türkiye ürüne değer ilave etmeli ve değer zinciri oluşturmalıdır. Bu, ham petrolü bir fiyatta alıp, onu daha yüksek fiyata satmanın fazlasını gerektirir. Bu, esasen petrol-kimya veya petrol üretimi kurumları yoluyla gerçekleştirilebilir. Bu nedenle Türkiye ve Azerbaycan başarılı ve aktif şekilde PETKİM petrol-kimya fabrikası-nın yapımını gerçekleştirmektedir. Azerbaycan tarafından projeye 13 milyara kadar yatırımın yapılması öngörülmektedir. 26 Ekim 2011’de temeli atılan petrol üretimi ve petrol-kimya fabrikası Türkiye’yi değer zincirine dönüştürecektir. Bundan başka, Ceyhan’da likit doğalgaz (LNG) fabrikasının yapımı öngörülmektedir ve bu da Ceyhan’ın önemli ticaret “hub”una dönüşmesini temin edecektir.

Doğalgazla ilgili “hub” mekanında bir çok üretici ve tüketici açık ve şeffaf bir piyasada faaliyet göstermektedir. Böyle bir “hub”un yaratılması, sadece buradan boru hatlarının geçmesi anlamına gelme-mektedir, her şeyden önce, bu, piyasanın liberalleşmesi anlamını taşı-maktadır. 2001’de Türkiye’de doğalgaz piyasası ile ilgili 4646 sayılı kanunun geçerli olmasıyla piyasanın liberalleşmesi resmi amaca dö-nüşmüştür. Yasa yüksek kaliteye sahip doğalgazın istikrarlı ve rekabe-te devamlı değerde satışını sağlamaktadır. Yasa, özellikle özel şirket-lerin serbest şekilde piyasaya katılmasını, doğalgaz teminatında BO-TAŞ şirketinin tekelciliğinin lağvedilmesini, tüketicilerin çıkarlarını koruyacak şekilde uygun fiyatların teklif olunmasını ve doğalgaz dağı-tıcı sistemin liberalleşmesini dikkate almaktadır. Bundan başka, ger-çek “hub” denildiğinde doğalgazın ithali ve ihracında yüksek rekabe-tin mevcudiyeti dikkate alınmaktadır. Aynı zamanda, doğalgaz üreti-cisi olan ülkelerin BOTAŞ doğalgaz boru sistemi ile ilgili objektif bilgiye ulaşabilmesi ve şirkete ait boru hatlarının toplam kapasitesi ve

Page 117: dostluk, kardeşlik ve strateji ortaklık

AZERBAYCAN-TÜRKİYE ENERJİ İLİŞKİLERİ: SORUNLAR VE PERSPEKTİFLER

-117-

boş kalan kapasitesi ile ilgili bilginin açık ve ulaşılır olması ülkenin “hub”a dönüşmesine büyük katkı sağlayacaktır.

Fakat 4646 sayılı yasanın kabulünün üzerinden 10 yıl geçmesi-ne rağmen, BOTAŞ Ekim 2012’ye kadar ülkenin yüzde 80-90 piyasa-sına sahipti. Azerbaycan ve Türkiye arasında imzalanan Transit An-laşması BOTAŞ şirketinin tekelciliğini sonlandırmakta ve ülkenin yakın birkaç yılda gerçek doğalgaz “hub”ına dönüşümüne olanak sağlamaktadır.

Azerbaycan ile Türkiye arasında imzalanan İzmir Transit Anlaşması Haziran 2010’da doğalgazın transiti ve fiyatı konusunda anlaş-

ma sağlandıktan ve memorandum imzaladıktan sonra Türkiye ile Azerbaycan arasındaki görüşmeler bir yıldan fazla sürdü. Nihayet, bu süreç 26 Ekim 2011’de İzmir şehrinde Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ve Türkiye Başbakanı Recep Tayyib Erdoğan’ın Transit Anlaşması imzalaması ile sona erdi.

Anlaşma, Güney Doğalgaz Koridoru’nun hayata geçmesinde sonuncu engel olan transit sorununu çözmekle projenin gerçekleşme-sini biraz kolaylaştırdı. Anlaşmaya göre, Azerbaycan “Şahdeniz” do-ğalgaz yatağının ikinci aşamasında (2017 yıldan itibaren) elde ettiği yıllık 6,6 milyar m3 doğalgazı Türkiye'ye ve yılda 10 milyar m3 do-ğalgazı Türkiye üzerinden Avrupa piyasalarına ihraç edecektir.

İki ülke arasında Transit Anlaşması’nın imzalanması Azerbay-can, Türkiye ve Avrupa enerji ilişkilerinde yeni aşamayı başlatmıştır. Doğalgaz teçhizatının yüzde 60'na yakınını tek bir kaynaktan –Rusya'dan- alarak, ona bağımlı durumda kalan Güneydoğu Avrupa ülkeleri ve Balkan bölgesi, Şahdeniz yatağının ikinci aşamasının hası-latından sonra (2017 yılından itibaren) enerji güvenliği bakımından daha iyi durumda olacaktır. Güneydoğu Avrupa ülkeleri ve Balkan bölgesi için enerji güvenliği çok önemlidir, çünkü bir ülkeye bağımlı olmak ülkelerin milli güvenliği için tehdit unsuru olabilmektedir. Bu bakımdan, yeni bir kaynaktan –Hazar’dan Batı yönüne- doğalgazın nakli çok önemlidir ve Avrupa da Azerbaycan doğalgazının Batı yö-nünde nakline çok fazla ilgi göstermektedir.

Page 118: dostluk, kardeşlik ve strateji ortaklık

Gülmira RZAYEVA

-118-

Gelecekte Şahdeniz’in ikinci aşamasından başka, yeni bulun-muş ve halihazırda geliştirilen yataklardan (Abşeron, Ümit, Babek, Zafer-Meşale, Nahçivan gibi) çıkarılan doğalgazın da Türkiye üzerin-den Avrupa piyasalarına nakledilmesi öngörülmektedir. Her biri 200 milyar m3'ten 400 milyar m3'e kadar doğalgaz kaynağına sahip olan Ümit, Babek ve Abşeron yataklarından ilave 10 milyar m3 doğalgazın ihracı 2020 yılından sonra mümkün olacaktır. Başka bir deyişle, Azerbaycan 2020 yılından sonra Avrupa piyasalarına doğalgaz ihraca-tı hacmini 20 milyar m3'e çıkarma gücüne sahiptir.

Bundan başka, 12 Eylül’de Avrupa Birliği (AB) Konseyi ve Avrupa Komisyonu Trans Hazar Boru Hattı’nın gerçekleşmesine dair Azerbaycan ve Türkmenistan’la ortak kurum gibi görüşmeler yapma-sından sonra yasal güce sahip olan bir anlaşmanın imzalanmasını ka-rarlaştırmıştır.

Bu karar Avrupa Birliği’nin tek bir dış enerji politikası gerçek-leştirime niyeti bakımından önemli gelişmedir ve AB'nin projede ne kadar kârlı olduğunu da göstermektedir. Her zaman bölgede Rus-ya’nın çıkarlarını dikkate alan ve onunla titiz politika yürüten AB ilk defa Rusya’nın çıkarlarına zıt olacak türden bir adım atmakta ve bu konuda kesin kararlı olduğunu göstermektedir. Bu karar, Güney Do-ğalgaz Koridoru’nun gerçekleşmesine geniş olanak sağlamakta ve özellikle AB için stratejik ve en büyük proje olan “Nabucco”nun ger-çekleşmesi konusundaki doğalgaz hacminin azlığı sorununa da çözüm üretmektedir. Öte yandan Trans Hazar Boru Hattı’nın bölgenin en büyük ve elverişli “hub”ına dönüşmesi konusunda da Türkiye’nin imkanlarını ve rolünü daha da artırmaktadır. Bu proje, Türkmenistan, Azerbaycan ve Türkiye bölgesinden ilkin olarak yılda 10 milyar m3, gelecekte 20 milyar m3 ve daha fazla doğalgazın Avrupa piyasalarına naklini gerçekleştirecektir. Projeye gelecekte Özbekistan ve Kazakis-tan’ın da katılması mümkündür.

Fakat AB'nin Trans Hazar projesiyle ilgili uyguladığı politikayı yeterince düşünülmüş kabul edemeyiz. AB önce altyapının kurulması-nı önermişti. İngiltere'nin jeoloji şirketi Glaffney, Cline&Assosiate'in verdiyi bilgiye göre, Türkmenistan’ın bilinen doğalgaz kaynakları 23 trilyon m3'tür. Büyük hacimde doğalgaz kaynakları Türkmenistan'ı

Page 119: dostluk, kardeşlik ve strateji ortaklık

AZERBAYCAN-TÜRKİYE ENERJİ İLİŞKİLERİ: SORUNLAR VE PERSPEKTİFLER

-119-

doğalgazda dünyanın en zengin dördüncü ülkesine dönüştürmektedir. Fakat “onshore” yataklardaki doğalgaz Çin şirketleri tarafından çıka-rılmaktadır. Türkmenistan’ın “upstream” projelerinde Avrupa şirketi yatırımı hiç yoktur. Yani Avrupa’nın Türkmenistan doğalgazına girişi yoktur ve doğalgaz yataklarının belirli bir kısmını Çin elinde bulun-durmaktadır. Çin çıkardığı doğalgazın Batı`ya naklinde istekli olabilir mi? Şüphesiz, hayır! Doğalgaz olmadan altyapıyı kurmak aslında altyapı hazır olduktan sonra en az 10 yıl beklemek demektir. Eğer Avrupa bugün Merkezi Asya ülkelerinde “upstream” projelerine yatı-rıma başlarsa, doğalgazın çıkarılması en azı 10 yıl zaman gerektire-cektir. Bu nedenle öncelikle boru hattını yapmak ve 10 yıl doğalgazın çıkarılmasını beklemek hiç de uygun değildir.

Böylece, eğer mevcut olan boru hatları ile birlikte planlanan projeler gerçekleşirse, Türkiye yılda 100 m3 doğalgazı transit etme gücüne sahip olacaktır. Bu, ülkeyi bütün bölgede yegane, hatta Avus-turya’nın Baumkarten “hub”undan da büyük doğalgaz ticaret merke-zine dönüştürecektir. Son imzalanan transit anlaşmasında Türkiye’yi böylesi bir merkeze dönüştürmek için gereken tüm hususlara değinil-miştir. Güney Doğalgaz Koridoru’nun terkibinde olan üç projeden – Nabucco, ITGI, TAP’tan biri seçilirse, Bakü-Tiflis-Erzurum hattı ile birlikte Türkiye bölgesinde yeni Trans Anadolu Boru Hattı yapılacak-tır ve bu hat BOTAŞ’ın tekelinde olmayacaktır; diğer özel şirketler de açık, şeffaf ve rekabet temelinde bundan yararlanabilecektir. Bundan başka, aynı boru hattı Türkiye yasaları ile değil, uluslararası kanunlara uygun şekilde belirlenecek ve eğer herhangi bir sorun yaşanırsa, İsviç-re mahkemelerinde çözüm aranacaktır.

Bu boru hattı Hazar Denizi’nin zengin kaynaklarını Türkiye aracılığıyla artan rekabete dayalı, şeffaf, elverişli ve hukuki açıdan iyi şekilde düzenlenen, 500 milyon tüketicisi olan Avrupa piyasasına bağlayacaktır. Böylece, Türkiye uluslararası doğalgaz ticaret merkezi-ne dönüşecek, bu da ülkenin hem politik, hem de ekonomik konumu-nu kuvvetlendirecek ve Hazar Denizi, hatta Orta Doğu ve Kuzey Afri-ka ülkelerinin enerji kaynaklarını kendi bölgesinden Avrupa’ya nakli-ne olanak sağlayacaktır.

Page 120: dostluk, kardeşlik ve strateji ortaklık

Gülmira RZAYEVA

-120-

Sonuç Türkiye, dünya enerji kaynaklarının yüzde 70’nin toplandığı

bölgenin tam merkezinde konuşlanmasına ve dünyanın en büyük ve elverişli enerji ticareti merkezine dönüşme potansiyeline sahip olma-sına rağmen bu imkân, bugüne kadar yararlı şekilde kullanılamamıştır. Aynı zamanda, doğalgazı Azerbaycan’dan ve diğer ülkelerden daha düşük fiyatla alıp yüksek fiyata diğerlerine satması bu ülkeyi söz ko-nusu global hedeflerden uzaklaştırmaktadır. Dünyanın en büyük “hub”una dönüşmesi için Türkiye bölgesinde sadece boru hatlarının kesişmesi yeterli değildir.

Ülkeyi enerji ticaret merkezine ve “hub”una dönüştürecek en önemli etkenler, ilgili mevzuatlarla belirlenen enerji piyasasının libe-ralleştirilmesi ve üçüncü şirketler için boru hatları sistemine kolay ve serbest girme olanağının sağlanmasıdır. Modern enerji ticaretinin taleplerine uyum göstermek zorunluluğu nedeniyle Azerbaycan yatak-larının gelişimine çok sayıda yatırım yapılmış ve bölgede büyük güce sahip Batılı uluslararası enerji şirketlerinin çıkarlarını ve Avrupa alıcı-sını dikkate alan Ankara, İzmir’de Azerbaycan’la anlaşma imzalamak-la enerji politikasında köklü reformlar gerçekleştirmiştir. Güney Do-ğalgaz Koridoru aracılığıyla Azerbaycan doğalgazının Avrupa’ya nakli ile ilgili transit koşullarında BOTAŞ’a ait boru hattının liberal-leşmesi, üçüncü tarafın bu hatta serbest şekilde katılma imkânının sağlanması Türkiye’nin enerji politikasında önemli bir dönüş noktası-dır. Anlaşma gereğince Azerbaycan doğalgazının nakli için yapımı öngörülen Trans Anadolu Boru Hattı, uluslararası yasa ve uluslararası enerji şirketleri tarafından yönetilecek ve Türkiye’nin bölgenin en büyük ve en önemli enerji merkezine dönüşümünde başlangıç proje olacaktır. Azerbaycan da bununla Avrupa piyasalarına çıkışını sağla-mış olmakta ve Güney Koridoru aracılığıyla Rusya, Kuzey Afrika ve Norveç’ten sonra Avrupa’nın dördüncü doğalgaz teçhizatçısına dö-nüşmektedir.

Page 121: dostluk, kardeşlik ve strateji ortaklık

TÜRKİYE’NİN AZERBAYCAN’DAKİ TEKNİK

YARDIM PROJELERİ: TİKA ÖRNEĞİ Dr. Salih POLAT1

Abbas HÜMMETOV* * 1990’lı yıllar dünya coğrafyasında hızlı değişimlerin ve bunlara

bağlı değişikliklerin yaşandığı bir dönem olmuştur. Bu dönemde, Varşova Bloğu ve SSCB’nin çökmesi sonucunda, Orta Asya, Güney Kafkaslar ve Balkanlarda yeni yapılar meydana çıkmıştır. Gelişmiş devletler bekleme politikası izlerken, Türkiye müşterek tarih, kültür ve dil bağları ile bağlı olduğu yeni devletlerin bağımsızlıklarını tanımış-tır. Türkiye’nin tarihi sorumluluğu, sahip olduğu tecrübeyi bölge ülke-leriyle daha rahat paylaşabilme üstünlüğü ve bu ülkelerin dünya ile entegrasyonuna yardım edebilme imkânları özel bir görev ve sorumlu-luk anlayışı oluşturmuş; bu anlayıştan hareketle 1992 yılında Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı (TİKA) kurulmuştur. Türkiye Cumhuriyeti, uzun yıllar boyu soydaş ve kardeş devlet ve topluluklara sözle ve kalben vermiş olduğu desteği, bu tarihten itiba-ren teknik işbirliği kapsamındaki projeler ile somutlaştırmayı öncelikli dış politika hedefine dönüştürmüştür. Bu çerçevede, başta Türkçe konuşan ülkeler, akraba topluluklar ve Türkiye’ye komşu ülkeleri olmak üzere, gelişmekte olan tüm ülke ve topluluklar ile ekonomik, ticaret, teknik, sosyal, kültürel ve eğitim alanlarında işbirliğini geliş-tirmek yoluyla bu ülkelerin kalkınmalarına destek gösterilmesi amaç-lanmıştır. Türkiye Cumhuriyeti Başbakanlığı’na bağlı olarak faaliyet gösteren TİKA, geniş alana yayılan proje ve programlarının koordi-nasyonunu sağlamak amacıyla işbirliği yaptığı ülkelerde Program

1 TİKA Azerbaycan Program Koordinatörü * * TİKA Azerbaycan Program Koordinatörlüğü Asistanı

Page 122: dostluk, kardeşlik ve strateji ortaklık

Salih POLAT – Abbas HÜMMETOV

-122-

Koordinasyon Ofisleri açmıştır. Bugün, Arnavutluk, Azerbaycan, Bosna-Hersek, Etiyopya, Afganistan, Filistin, Gürcistan, Kosova, Makedonya, Moldova, Moğolistan, Karadağ, Kazakistan, Kırgızistan, Pakistan, Özbekistan, Senegal, Sırbistan, Sudan, Suriye, Tacikistan, Türkmenistan ve Ukrayna’da olmak üzere toplam 23 ülkede 26 TİKA Program Koordinasyon Ofisi faaliyet göstermektedir.

TİKA Bakü Program Koordinasyon Ofisi, Türkiye ile Azer-baycan Hükümetleri arasında 1994’de imzalanmış “Teknik İşbirliği Protokolü” çerçevesinde faaliyet göstermektedir. Bakü Program Ko-ordinasyon Ofisi öncelikli olarak ekonomi, tarım, turizm, kurumsal altyapıların geliştirilmesi, sosyo-kültürel ve eğitim alanları olmak üzere gerçekleştirdiği proje ve faaliyetlerle dost ve kardeş Azerbay-can’ın devlet ve sivil toplum kuruluşları ile işbirliği kurulmasına özel önem vermektedir.

Bu çerçevede, bugüne kadar Azerbaycan’ın kalkınmasına des-tek verilmesi ve Türkiye-Azerbaycan dostluğunun pekiştirilmesine yönelik TİKA tarafından Azerbaycan’ın inkişafına ilişkin devlet prog-ramlarına uygun olarak 1994-2011 yılları aralığında hayata geçirilen 600’ü aşkın proje ve faaliyete ilişkin sektörler bazında hazırlanmış kısa özet bilgiler aşağıda verilmiştir.

Tarım Alanında Yürütülen Projeler Azerbaycan-Türkiye Tohum Üretim ve Araştırma İşletmesi Azerbaycan’da sertifikalı tohumculuğun geliştirilmesine yöne-

lik 1995 yılından itibaren hayata geçirilen faaliyetlerin kurumsal bir yapı aracılığıyla sürdürülmesi ve Türkiye ile Azerbaycan kökenli tohum çeşitlerinin denenmesi, iyileştirilmesi ve uygun tohum çeşitle-rinin üretilmesi amacıyla 2001 yılında Haçmaz Bölgesi’nde Azerbay-can-Türkiye Tohum Üretim ve Araştırma İşletmesi kurulmuştur. İş-letme çağdaş tarım makineleri, tohum ve gübre ile teçhiz edilmiş ve kaliteli sertifikalı tohum üretimlerine başlanmıştır. Ayrıca, İşletme’de çiftçilerin eğitim almaları için Çiftçi Eğitim Merkezi kurulmuş ve personel için eğitim programları düzenlenmiştir. İşletmede yürütülen

Page 123: dostluk, kardeşlik ve strateji ortaklık

AZERBAYCAN VE TÜRKİYE ARASINDAKİ TEKNİK YARDIM PROJELERİ: TİKA ÖRNEĞİ

-123-

tohumculuk çalışmaları sonucunda, ürün verimliliğinde %25-30 düze-yinde artış sağlanmıştır. TİKA tarafından Türkiye’den getirilen to-humların deneme ekimleri sonucunda, yıllık ortalama 500-600 ton kaliteli tohum üretilerek, ülkenin çeşitli bölgelerindeki tohum üretimi ile meşgul olan çiftçilere dağıtımı sağlanmaktadır.

Bitki Muhafazası ve Karantina Laboratuarlarının Yenilenmesi Projesi Azerbaycan’a ithal edilen bitki ürünlerinin sağlıklı bir şekilde

analiz edilerek ülkeye girişinin yapılmasının sağlanması amacıyla, 2000-2006 yılları arasında hayata geçirilen proje kapsamında, bitki sağlığı ve karantina konusunda hizmet veren Azerbaycan Cumhuriyeti Devlet Bitki Sağlığı ve Kontrol İdaresi’ne bağlı olarak faaliyet göste-ren Bakü Merkez, Astara ve Samur Sınır Karantina Laboratuarları yeni ekipmanlar ile donatılmış ve söz konusu laboratuarlarda görev yapan 100 kişilik uzman kadro için Türkiye ve Azerbaycan’da eğitim-ler düzenlenmiştir. Proje çerçevesinde, Türkiye’den görevlendirilen uzmanlar tarafından Devlet Bitki Sağlığı ve Kontrol İdaresi’ne danış-manlık hizmetleri de verilmiştir. Ayrıca, Azerbaycan Cumhuriyeti bitki sağlığı ve karantina mevzuatının geliştirilmesine yönelik çalış-malara da destek sağlanmıştır.

Hayata geçirilen projenin, Azerbaycan’da bitki kökenli hastalık ve zararlıların ülke dışından ülkeye, ayrıca, ülke içinde bölgeler arası yayılmasının önlenmesini sağlayan bir denetim mekanizmasının oluş-turulması, tarımsal üretimin geliştirilmesi ile gıda güvenliği gibi ulusal hedeflerin gerçekleştirilmesi ve mevzuat altyapısının güçlendirmesine önemli katkıları olmuştur.

Gence, Guba ve Abşeron Proje Araştırma Kimya Santralleri-nin (Toprak Analiz Laboratuarlarının) Modernizasyonu Projesi

Ekim alanı olarak kullanılan toprakların kimyasal içeriğinin öğrenilmesi, toprak ve bitkilerde verimliliğin artırılması ve çevre so-runlarının önlenmesi amacıyla, 2004-2009 yılları arasında hayata

Page 124: dostluk, kardeşlik ve strateji ortaklık

Salih POLAT – Abbas HÜMMETOV

-124-

geçirilen proje çerçevesinde, Gence, Guba ve Abşeron bölgelerinde faaliyet gösteren üç laboratuarın altyapısı iyileştirilmiş, laboratuarlar çağdaş ekipmanlar ile donatılmış ve laboratuarlarda çalışan uzmanlar (yaklaşık 40 kişi) için değişik tarihlerde laboratuar analizleri ile ilgili eğitim programları düzenlenmiştir. Proje kapsamında, Türkiye’den görevlendirilen uzmanlar tarafından laboratuarlarda yürütülen analiz-lerle ilgili belli aralıklarla incelemeler yapılmış ve gerekli danışmanlık hizmetleri verilmiştir.

Bahse konu proje sayesinde, Gence, Guba ve Abşeron toprak analiz laboratuarlarının hem teknik ekipman olarak imkanları artmış hem de verilen eğitimler sonucu çalışan personelin tecrübesi artmıştır. Diğer taraftan, yeni teknik ekipmanlar ile donatılan laboratuarlar, toprakların ekim ve sulamaya elverişli olmasının öğrenilmesi bakı-mından azot, fosfor, klor ve benzeri 70’in üzerinde kimyasal analiz yapılabilme imkânına kavuşmuştur.

Damızlık Ana Arı Yetiştiriciliği Projesi Azerbaycan’da arıcılığın geliştirilmesi ve tanıtımı, çağdaş arı

besleme teknolojilerinin uygulanması, arı hastalıkları ile mücadele, arı gen fonunun korunması ve damızlık arı yetiştiriciliğinin sağlanması amacıyla hayata geçirilen proje çerçevesinde, Türkiye’den ana arı yetiştiriciliği ekipmanları temin edilerek Azerbaycan’da damızlık ana arı yetiştirilmesine yönelik faaliyet gösteren Dağ Arıcıları İçtimai Birliği’ne teslim edilmiştir.

Projenin uygulanması ile aşağıdaki olumlu sonuçlar elde edil-miştir:

Güney Kafkasya ülkeleri arasında ilk defa Azerbaycan’da uluslararası standartlara uyumlu kitlesel damızlık ana arı yetiştirilme-sine başlanmıştır,

Bir yıl içerisinde 5.000 adetin üzerinde ana arı yetiştiril-mesi sağlanmıştır. Önceki yılların rakamı 600 adet civarında olmuştur,

Page 125: dostluk, kardeşlik ve strateji ortaklık

AZERBAYCAN VE TÜRKİYE ARASINDAKİ TEKNİK YARDIM PROJELERİ: TİKA ÖRNEĞİ

-125-

İşletmelerin verimli ana arılarla temin edilmesi sonucunda bal verimliliği yüzde 35-40 artmıştır. Bir başka ifade ile yıllık 30 ton ek bal üretimi sağlanmıştır,

Ülkenin birkaç bölgesinde ana arı yetiştirilmesine başla-nılmıştır,

Ana arı yetiştiriciliği alanında yerli uzmanlar hazırlanmış-tır.

Hayvan Nesli Islah Projesi (Koyunculuk Projesi) Küçükbaş hayvancılıkta verimliliğin arttırılmasını teminen,

Azerbaycan’da hayvancılığın geliştirilmesi ve yüksek verimli koyun ırkları elde etmek amacıyla, et ve süt verimliliği ile öne çıkan İvesi ve Sakız cinsi 30 baş koç ve koyun 2004’de Türkiye’den temin edilerek Gence Hayvancılık Enstitüsü’ne teslim edilmiştir.

Anılan Enstitü tarafından, Türkiye’den getirilen koyun cinsle-rinin artırılarak ülkenin değişik bölgelerindeki koyunculuk işletmele-rine dağıtılmasına yönelik çalışmalar sürdürülmektedir. Söz konusu yeni koyun cinsi sayesinde süt ve et verimliliğinde önceki dönemlere kıyasla önemli artışlar sağlanmıştır.

Azerbaycan Tarım Master Planı ve Kırsal Kalkınma Strateji-

sinin Hazırlanması Projesi Bölgelerin tarım master planlarının hazırlanması konusunda

uzman kadroların yetiştirilmesi ve söz konusu uzman kadrolar tarafın-dan Azerbaycan’ın tüm bölgelerinin tarım master planlarının hazır-lanmasının sağlanması amacıyla 2005 – 2006 yıllarında gerçekleştiri-len proje çerçevesinde, Türkiye’den Azerbaycan’da görevlendirilen uzmanlar tarafından Azerbaycanlı uzmanlara eğitim ve danışmanlık hizmeti verilmiş ve faaliyet planı hazırlanmıştır. Projenin devamında, 27 Azerbaycanlı uzmana tarım master planlarının hazırlanması konu-sunda 3 haftalık “eğiticilerin eğitimi” programı düzenlenmiş ve eğitim materyalleri hazırlanmıştır. Eğitim programına iştirak eden uzmanlar arasından, seçim yapılarak belirlenen iki bölgede tarım master planla-

Page 126: dostluk, kardeşlik ve strateji ortaklık

Salih POLAT – Abbas HÜMMETOV

-126-

rının hazırlanması alanında çalışacak çalışma grupları oluşturulmuş-tur. Söz konusu çalışma gruplarının hayata geçirdiği 15 günlük alan çalışmalarına Türkiye’den uzmanlar da katılım sağlayarak gerekli bilgi, tecrübe ve danışmanlık desteği göstermiştir.

Azerbaycan’da Organik Tarımın Geliştirilmesi Projesi Azerbaycan Cumhuriyeti Hükümeti tarafından ülkede organik

tarımın geliştirilmesine yönelik yürütülen çalışmaların bir parçası olarak organik tarımın bilimsel altyapısının sağlanmasından sorumlu devlet kurumu olan Azerbaycan Cumhuriyeti Ekonomi Kalkınma Bakanlığı Ekonomik Reformlar Bilimsel Araştırma Enstitüsü ile işbir-liğinde devam ettirilen proje çerçevesinde, ülkede petrol dışı sektörle-rin ve bölgelerin kalkındırılması bakımından alternatif bir zirai üretim biçimi olan organik tarımın geliştirilmesi hedeflenmektedir. Bu doğ-rultuda, organik tarım alanında Türkiye tecrübesinin Azerbaycan’a aktarılması ve iki ülke kurumları arasında işbirliğinin geliştirilmesine yönelik olarak Azerbaycanlı uzmanların Türkiye’de organik tarım alanında düzenlenen eğitim, tecrübe ve araştırma programlarına katı-lımları sağlanmıştır. Proje çerçevesinde, 31 Ekim - 04 Kasım 2011 tarihleri arasında Gence ve Bakü’de Türkiye’den davet olunan organik tarım uzmanları ve yerli bilim adamları ile uzmanların katılımıyla Azerbaycan’da organik tarımın geliştirilmesi konusunda seminerler düzenlenmiştir. Projenin bir sonraki aşamalarında, uluslararası bir konferansın organize edilmesi, Türkiye’den uzman görevlendirilmesi ve pilot üretim projesinin hayata geçirilmesi öngörülmektedir.

Azerbaycan’ın tarım sektörünün geliştirilmesine yönelik, TİKA tarafından yukarıda belirtilen proje ve faaliyetlere ek olarak, zirai araştırma merkezlerine ekipman alınmış, Azerbaycanlı çiftçilerin eği-tilmesi için görsel, işitsel ve yazılı materyaller temin edilmiş, gübre ve tohum yardımları yapılmış, Azerbaycanlı uzmanlar için eğitim prog-ramları düzenlenmiş, tarım makineleri hibe edilmiş, tarımla ilgili Tür-kiye’de düzenlenen konferans, seminer, fuar ve benzeri çok sayıda organizasyona Azerbaycanlı uzmanların katılımlarına destek verilmiş-tir.

Page 127: dostluk, kardeşlik ve strateji ortaklık

AZERBAYCAN VE TÜRKİYE ARASINDAKİ TEKNİK YARDIM PROJELERİ: TİKA ÖRNEĞİ

-127-

Ekonomik Kalkınma İçin Yürütülen Projeler Abşeron Organize Sanayi Bölgesi Kurulması Projesi Azerbaycan’da petrol dışı sektörlerin geliştirilmesi, sanayi po-

tansiyelinin arttırılması, bölgeler arasında gelişmişlik farklarının azal-tılması, bölgelerde sosyo-ekonomik kalkınmanın sağlanması, ihracat imkânlarının ve yatırımların teşviki amacıyla Azerbaycan’da kurula-cak ilk pilot organize sanayi bölgesinin altyapı plan, harita ve projele-rinin hazırlanması işi 2005–2007 yılları arasında TİKA tarafından hayata geçirilmiştir.

Küçük ve Orta Ölçekli Girişimciliği Kapsayacak Internet Ağının Kurulması Projesi Azerbaycan’da faaliyet gösteren ve ihracata yönelik üretim ya-

pan küçük ve orta ölçekli girişimcilerin dış pazarlara çıkmalarını ve uluslararası işbirliğini sağlamak amacıyla “KOS-NET”– küçük ve orta ölçekli girişimcileri kapsayacak internet ağının kurulması projesi ha-yata geçirilmiştir

Azerbaycan’ın Dünya Ticaret Örgütü’ne Üyelik Sürecine Destek Azerbaycan’ın Dünya Ticaret Örgütü’ne üyelik sürecine ivme

kazandırmak amacıyla Türkiye’nin DTÖ’ye üyelik ve dünya ekono-misine entegrasyon alanlarında sahip olduğu birikim ve deneyimlerin Azerbaycan’a aktarılmasını teminen eğitim programları düzenlenmiş, danışmanlık desteği verilmiştir.

Dağlık Şirvan Bölgesinin Sosyo-Ekonomik Kalkınma Pilot Projesi “Azerbaycan Cumhuriyeti Bölgelerinin Sosyo-Ekonomik Kal-

kınması Devlet Programı” çerçevesinde 10 ekonomik bölgeden birisi olan Dağlık Şirvan Ekonomik Bölgesi’nin Master Planı’nın hazırlan-ması çalışmalarına TİKA tarafından destek verilmiştir.

Page 128: dostluk, kardeşlik ve strateji ortaklık

Salih POLAT – Abbas HÜMMETOV

-128-

A.C. Ekonomik Kalkınma Bakanlığı Antitekel İdaresi ile İş birliği Projesi Serbest piyasa ekonomisinin temel unsuru olan rekabetin sağ-

lanması ve tüketici hakları konularında mevzuatın hazırlanması göre-vini üstlenen A.C. Ekonomik Kalkınma Bakanlığı bünyesinde faaliyet gösteren Antitekel İdaresi ile Türkiye Cumhuriyeti Rekabet Kurumu ve Sanayi ve Ticaret Bakanlığı Tüketici Haklarının Korunması Genel Müdürlüğü arasında tecrübe paylaşımını sağlayan işbirliği tesis edil-miştir.

Yukarıda belirtilen proje ve faaliyetlere ek olarak söz konusu alanda aşağıdaki proje ve faaliyetler de hayata geçirilmiştir:

- Azerbaycan Yatırımların Teşviki ve Danışmanlık Fonu İle İş-birliği,

- Kalite ve Standartlar Alanında Teknik Destek ve İşbirliği Projesi,

- Vergi Eğitimi Programları, - Bankacılık ve Sigorta Eğitimi Programları, - Azerbaycan Cumhuriyeti Özel Ekonomik Bölgeler Kanun Ta-

sarısına Danışmanlık Desteği - Azerbaycan Cumhuriyeti’nde Girişimciliğin Geliştirilmesi

Devlet Programı’na Danışmanlık Desteği, - Rekabet Hukuku Eğitimi, - Girişimciliğin Geliştirilmesi Konulu Eğitim Programı, - Tüketim Mallarına Denetim Alanında Eğitim Programı.

Sağlık Alanında Yürütülen Projeler Kemik İliği Nakli Merkezi Kurulması Projesi TİKA Başkanlığı, Azerbaycan Cumhuriyeti Sağlık Bakanlığı ve

Haydar Aliyev Vakfı işbirliğinde Bakü’de Kemik İliği Nakli Merkezi kurulmasına destek verilmiştir. Bakü’de inşa edilen Talasemi Merkezi bünyesinde kurulan Kemik İliği Nakli Merkezi’nin tıbbi ve laboratuar ekipmanları ile donanımı 2008 yılı içerisinde TİKA tarafından gerçek-

Page 129: dostluk, kardeşlik ve strateji ortaklık

AZERBAYCAN VE TÜRKİYE ARASINDAKİ TEKNİK YARDIM PROJELERİ: TİKA ÖRNEĞİ

-129-

leştirilmiştir. Kemik İliği Nakli Merkezi’nde görev alacak doktor ve diğer sağlık personeli için Azerbaycan ve Türkiye’de eğitim program-ları düzenlenmiştir.

Bakü 1 Sayılı Cumhuriyet Psikiyatri Hastanesi Doktorlarına Eğitim Programı A.C. Sağlık Bakanlığı Bakü 1 Sayılı Cumhuriyet Psikiyatri

Hastanesi’nden toplam 20 kişiden oluşan doktor ve diğer sağlık per-soneline yönelik olarak 2010 ve 2011 yılları içerisinde İstanbul’da Bakırköy Mazhar Osman Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi’nde çeşitli konularda eğitim programları düzenlenmiştir.

Milli Onkoloji Merkezi Doktorlarına Türkiye'de Eğitim Programlarının Düzenlenmesi 2010-2011 yılları içerisinde Milli Onkoloji Merkezi’nde gö-

rev yapan 14 doktorun Türkiye’nin değişik üniversite ve hastanelerin-de çeşitli sağlık konularında eğitim almaları sağlanmıştır.

Nahçıvan Özerk Cumhuriyeti Sağlık Bakanlığı Doktorları Türkiye Staj Programı Nahçıvan Özerk Cumhuriyeti’nde (NÖC) verilen sağlık hizmet-

lerinin kalitesinin artırılması amacıyla, NÖC sağlık sektöründe çalışan sağlık personeli için TİKA destekleri ile Türkiye’de çeşitli konularda eğitim ve staj programları düzenlenmiştir. 2007-2011 yılları arasında düzenlenen eğitimlere toplam 52 sağlık personelinin katılımı sağlan-mıştır.

Sağlık sektöründe yukarıda belirtilen çalışmalara ek olarak aşa-ğıdaki proje ve faaliyetler de hayata geçirilmiştir:

- Üreme Sağlığı Hizmetleri Eğitim Programları, - Şemkir Bölge Merkez Hastanesi Doktorlarına Eğitim Prog-

ramı, - Merkezi Klinik Hastanesi Doktorlarına Eğitim Programı,

Page 130: dostluk, kardeşlik ve strateji ortaklık

Salih POLAT – Abbas HÜMMETOV

-130-

- Çeşitli sağlık konularında ve alanlarda düzenlenen ulusla-rarası kongre, sempozyum, konferans v.b. etkinliklere Azerbaycanlı uzmanların katılımlarının desteklenmesi.

Eğitim Alanında Yürütülen Projeler Azerbaycan Diller Üniversitesi Tercüme Fakültesinde Simül-

tane Tercüme Laboratuarı Sisteminin Kurulması Azerbaycan’da tercüme alanında kaliteli mesleki eğitimin ve-

rilmesini sağlamak amacıyla, Azerbaycan Diller Üniversitesi’nde hayata geçirilen eğitim reformları çerçevesinde, TİKA Başkanlığınca 2010 yılında üniversitenin Tercüme Fakültesinde 12’şer kişilik 2 sınıf odası ve 1 konferans salonundan oluşan simültane tercüme laboratuarı sistemi kurulmuştur. Kurulan simültane tercüme laboratuarı sisteminin yardımı ile sınıf odalarında eşzamanlı iki grubun ders yapmalarına ve konferans salonunda ise öğrencilerin eğitim süresince staj yapmak üzere faydalanmalarına imkan sağlanmıştır.

Bakü Devlet Üniversitesi Sosyal Bilimler ve Psikoloji Fakülte-

sinde Elektronik Kütüphanenin Kurulması Bakü Devlet Üniversitesi Sosyal Bilimler ve Psikoloji Fakülte-

sinde hayata geçirilen bilimsel araştırma ve eğitim faaliyetlerinin daha modern teknik araç ve gereçlerle yürütülmesi, Fakültenin akademik ve öğrenci kadrosunun küresel bilim mekanına entegrasyonuna destek verilmesi amacıyla fakülte bünyesinde bir adet elektronik kütüphane kurulmasına destek verilmiştir.

Eğitim alanında yukarıda zikredilenlere ek olarak aşağıdaki proje ve faaliyetler de hayata geçirilmiştir:

- Azerbaycanlı Öğretmenler İçin Hizmetiçi Eğitim Program-larının Düzenlenmesi

- Bakü Devlet Üniversitesi’nde Türk Odası Kurulması - Nahçıvan Devlet Üniversitesi Atatürk Merkezi’ne Ekipman

Yardımı - Azerbaycan Devlet Pedagoji Üniversitesi Türk Araştırmaları

Merkezine Destek

Page 131: dostluk, kardeşlik ve strateji ortaklık

AZERBAYCAN VE TÜRKİYE ARASINDAKİ TEKNİK YARDIM PROJELERİ: TİKA ÖRNEĞİ

-131-

- Bakü Slavyan Üniversitesi’nde Türkiye Araştırmaları Merke-zi’nin Kurulması

- Qafqaz Üniversitesi Öğrencilerinin Türkiye Yaz Staj Progra-mı

- Sanayi Otomasyon Teknolojileri Eğitimleri - 149 sayılı Ağdam Kaçkın Okuluna Ekipman ve Malzeme Yar-

dımı - Kitap Yardımları Turizmi Geliştirmek İçin Yürütülen Projeler Turizm Eğitim Programları Azerbaycan Cumhuriyeti’nde turizm sektöründe hizmet kalite-

sinin artırılması amacıyla, TİKA Başkanlığı tarafından Azerbaycan Cumhuriyeti Kültür ve Turizm Bakanlığı işbirliğinde Azerbaycan’ın değişik bölgelerinde faaliyet gösteren turizm işletmelerinde çalışan personel için eğitim programları düzenlenmiştir. 2001-2011 yılları içerisinde düzenlenen turizm eğitim programlarında 800-den fazla Azerbaycanlı turizm çalışanına eğitim verilmiştir. Diğer taraftan, Azerbaycan’ın turizm sektörünün geliştirilmesine yönelik Azerbaycan Cumhuriyeti Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından hazırlanan “Azer-baycan’da 2006-2015 yılları arasında Turizmin Geliştirilmesi Devlet Programı”nın hazırlanmasına danışmanlık desteği verilmiştir.

TİKA Başkanlığı ile Azerbaycan Cumhuriyeti Kültür ve Tu-rizm Bakanlığı işbirliğinde Azerbaycan ile Türkiye arasındaki tarihi, kültürel ve turizm ilişkilerinin geliştirilmesi amacıyla “Babaların Ta-rihi Zafer ve Şahadet Yolu” adlı proje hayata geçirilmiştir.

İdari Altyapıların Geliştirilmesine Yönelik Projeler Azerbaycanlı Hakim Adayları İçin Eğitim Programları Azerbaycan’ın yargı alanında hayata geçirilen reformların

desteklenmesi amacıyla 2008-2009 yılları içerisinde hâkim adayları için Azerbaycan ve Türkiye’de çeşitli eğitim programları düzenlen-miştir.

Page 132: dostluk, kardeşlik ve strateji ortaklık

Salih POLAT – Abbas HÜMMETOV

-132-

Mahkeme-Hukuk Konseyi İçin “Eğiticilerin Eğitimi” Programı Azerbaycan Cumhuriyeti’nde yargı sürecindeki verimliliğinin

arttırılması ve mahkeme faaliyetlerinin iyileştirilmesi amacıyla, Azer-baycan’ın adalet sisteminde çalışan 20 kişi için 28 Mayıs-05 Haziran 2011 tarihleri arasında Türkiye’de “eğiticilerin eğitimi” programı düzenlenmiştir.

Azerbaycan Cumhuriyeti Merkez Bankası Personeli Eğitim Programları Azerbaycan Merkez Bankası’nın personelinin Türkiye Cumhu-

riyet Merkez Bankası ve Bankacılık Denetleme ve Düzenleme Kuru-lu’nda değişik konularda eğitim programlarına katılımlarına destek verilmiştir. Bugüne kadar Azerbaycan Merkezi Bankası’nın 26 perso-nelinin eğitim almak üzere Türkiye’de görevlendirilmeleri sağlanmış-tır.

Azerbaycan Cumhuriyeti Devlet İstatistik Komitesi’ne Eğitim ve Danışmanlık Desteği 1990’lı yıllarda ilk istatistik bilgi kitabının basımına destek

verilen Devlet İstatistik Komitesi’nin merkez teşkilatı ile bölgesel birimleri arasındaki elektronik bilgi ağının kurulması işini de hayata geçiren TİKA tarafından Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) işbirliğin-de Azerbaycan Cumhuriyeti Devlet İstatistik Komitesi’ne çeşitli alan-larda eğitim ve danışmanlık hizmeti verilmesine ilişkin 2011-2013 yıllarını kapsayan bir çalışma programı hazırlanmış ve 2011 yılı ça-lışma programı çerçevesinde, Bakü’de 25-29 Nisan 2011 tarihleri arasında "Balıkçılık İstatistikleri", 12-16 Eylül 2011 tarihleri arasında ise “Yıllık İş İstatistikleri” konularında danışmanlık hizmeti program-ları düzenlenmiştir. Programın devamında, 20-26 Kasım 2011 tarihleri arasında A.C. Devlet İstatistik Komitesi uzman heyeti için TÜİK’de "Balıkçılık İstatistikleri" ve “Yıllık İş İstatistikleri” konularında eğitim programları düzenlenmiştir.

Page 133: dostluk, kardeşlik ve strateji ortaklık

AZERBAYCAN VE TÜRKİYE ARASINDAKİ TEKNİK YARDIM PROJELERİ: TİKA ÖRNEĞİ

-133-

2011 yılı içerisinde verilen eğitim ve danışmanlık hizmeti prog-ramlarına Devlet İstatistik Komitesi’nin 25 uzmanının katılımı sağ-lanmıştır.

Menkul Değerler Komitesi Kapasite Geliştirme Programı Azerbaycan Cumhuriyeti Menkul Değerler Devlet Komitesi

(MDDK) ve Türkiye Cumhuriyeti Başbakanlık Sermaye Piyasası Kurulu (SPK) işbirliğinde düzenlenen eğitim ve tecrübe paylaşımı programlarının gerçekleştirilmesine TİKA tarafından destek verilmiş-tir. Bakü ve İstanbul’da gerçekleştirilen programlarda MDDK’nın 40 personeline eğitim verilmiştir. MDDK’nın talebi üzerine Azerbaycan Milli Depozito Merkezi’nden 8 kişinin Türkiye’nin Takasbank ve Milli Kayıt Kuruluşu’nda düzenlenen eğitim programlarına katılımla-rına da destek sağlanmıştır.

İdari altyapıların geliştirilmesine yönelik olarak yukarıda belir-tilen proje ve faaliyetlere aşağıda sıralanan proje ve faaliyetleri de eklemek mümkündür:

- Tapu-Kadastro Alanında İşbirliği - Uluslararası Polis Eğitimi İşbirliği Projesi - Azerbaycan Cumhuriyeti Milli Meclisi Bürokratları Eğitim

Programı

Bilimsel ve Kültürel Alanlarda İşbirliği “21. Yüzyılda Kadının Rolü Uluslararası Konferansı” Azerbaycan Parlamentosu’nun himayesinde, TİKA Başkanlı,

Türk Dili Konuşan Ülkeler Parlamenter Asamblesi (TÜRKPA), Lider Kadınlar İçtimai Birliği ve Diyalog Avrasya Azerbaycan Temsilciliği organizasyonuyla, Azerbaycan Cumhuriyeti Aile, Kadın ve Çocuk Problemleri Devlet Komitesi’nin de katılımıyla, Azerbaycan, Kazakis-tan, Kırgızistan, Özbekistan ve Türkmenistan’ın bağımsızlıklarını ilan etmelerinin 20. yıl dönümü münasebetiyle 3-4 Ekim 2011 tarihlerinde Bakü’de “21. Yüzyılda Kadının Rolü Uluslararası Konferansı” düzen-lenmiştir. Azerbaycan Cumhuriyeti Milli Meclisi binasında düzenle-

Page 134: dostluk, kardeşlik ve strateji ortaklık

Salih POLAT – Abbas HÜMMETOV

-134-

nen konferansa T.C. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Sn. Fatma ŞA-HİN, A.C. Aile, Kadın ve Çocuk Sorunlarından Sorumlu Devlet Ko-mitesi Başkanı Sn. Hicran HÜSEYNOVA, Azerbaycan, Türkiye, Kazakistan ve Kırgızistan’dan kadın milletvekilleri ve akademisyen-ler, Azerbaycan’da mukim Türkiye, Kazakistan, Kırgızistan ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Büyükelçileri, Özbekistan ve Türkmenis-tan’dan bilim kadınları, TİKA Başkanlığı uzmanlarının içerisinde bulunduğu 150 civarında yerel üst düzey siyasetçi, bürokrat ve sivil toplum kuruluşu temsilcisi katılmıştır.

Bilgi ve İletişim Teknolojilerinin Uygulanması Konulu 5. IEEE Uluslararası Konferansı Azerbaycan Cumhuriyeti Haberleşme ve Enformasyon Tekno-

lojileri Bakanlığı, Azerbaycan Cumhuriyeti Eğitim Bakanlığı, Qafqaz Üniversitesi, Azerbaycan Ulusal Bilimler Akademisi Bilgi Teknoloji-leri Enstitüsü, UNESCO IITE, Türkiye ve Özbekistan IEEE ComSoc Temsilcilikleri, Elektrik ve Elektronik Mühendisleri Enstitüsü-IEEE (ABD) ve Başkanlığımız Bakü PKO koordinasyonu ile 12-14 Ekim 2011 tarihleri arasında Azerbaycan’da gerçekleştirilen 5.Bilgi ve İleti-şim Teknolojilerinin Uygulanması Konulu 5. IEEE Uluslararası Kon-feransı’na 31 ülkeden 162 bilim adamı katılmıştır.

Bilimsel ve kültürel alanlarda işbirliğine yönelik yukarıda belir-tilen proje ve faaliyetlere ek olarak aşağıda isimleri zikredilen proje ve faaliyetleri sıralamak mümkündür:

- AMİA M. Fuzuli Elyazmaları Enstitüsü’nün Modernizasyonu Projesi

- II. Türk Filmleri Festivali - Uluslararası Türkçe Olimpiyatları - Uluslararası Nasreddin Hoca Karikatür Festivali - Uluslararası Çocuk Muğam Festivali - Uluslararası Özel Hukuk Sempozyumu - Nevruz Bayramı Programı

Page 135: dostluk, kardeşlik ve strateji ortaklık

AZERBAYCAN VE TÜRKİYE ARASINDAKİ TEKNİK YARDIM PROJELERİ: TİKA ÖRNEĞİ

-135-

- “Yunus Emre’den Fuzuli’ye İnsan Sevgisi” Uluslararası Konferansı

- “Geçmişten Günümüze Ahmet Yesevi” Konferansı - Güney Kafkasya’da İstikrar ve İşbirliğini Artırma Konferans-

lar Serisi - Küreselleşme Sürecinde Kafkaslar ve Orta Asya Kongresi Sosyal Proje ve Faaliyetler Savaş Mağduru Ailelerin Çocukları İçin Bilgisayar Kurslarının Düzenlenmesi Azerbaycan’da faaliyet gösteren Bölgesel İnsan Hakları ve

Medya Merkezi tarafından Berde Bölgesi’nde düzenlenen bilgisayar kursları için gerekli ekipman desteği sağlanmıştır. 2010 ve 2011 yılları içerisinde düzenlenen kurslarda 121 savaş mağduru çocuk bilgisayar programları sertifikası almıştır. Eğitim kursları, bu kursları bitiren çocuklardan 27 kişinin iş bulmalarına hizmet etmiştir.

Gence Çocuk Yuvası’na Destek Gence Eğitim İdaresi’ne bağlı olarak faaliyet gösteren Gence

Çocuk Yuvası’nda 14-15 yaşlarına geldikten sonra yuvadan ayrılmak zorunda kalan çocukların meslek sahibi olmalarını temin etmek ama-cıyla eğitim programlarının düzenlenebileceği binaların hazırlanması ve diğer ihtiyaçların karşılanması için gerekli olan destek sağlanmıştır.

Şeki “Ruhsal ve Fiziksel Engelliler İçin Eğitim Kurslarının Düzenlenmesi Projesi” Şeki Özürlülere Yardım İçtimai Birliği ile işbirliğinde hayata

geçirilen “Ruhsal ve Fiziksel Engelliler İçin Eğitim Kurslarının Dü-zenlenmesi Projesi” çerçevesinde düzenlenen eğitim kurslarında, özürlülere halıcılık, goblen, trikotaj, dikiş ve bilgisayar eğitimlerinin verilmesi için ihtiyaç duyulan ekipman, donanım ve malzemelerle ilgili giderler karşılanmıştır. Kurslara devam eden özürlülerin ulaşım probleminin çözüme kavuşturulması amacıyla, bir adet minibüs satın alınarak adı geçen Birliğe teslim edilmiştir.

Page 136: dostluk, kardeşlik ve strateji ortaklık

Salih POLAT – Abbas HÜMMETOV

-136-

Özürlü Çocuklar İş Merkezi’ne Destek Azerbaycan’da özürlü çocuk ve gençlerin sosyal problemlerinin

çözümüne yönelik faaliyet gösteren Özürlü Çocuklar İş Merkezi’ne, özürlü çocukların boş zamanlarını değerlendirebilmeleri için, dikiş makineleri ve spor malzemeleri Başkanlığımızca temin edilerek hibe edilmiştir. Ayrıca, özürlü çocuk ve gençlerin değişik amaçlarla şehir içi ulaşımlarının sağlanması amacıyla bir adet minibüs Başkanlığımız tarafından satın alınarak çocukların kullanımı için Merkez’e teslim edilmiştir.

Sosyal proje ve faaliyetlere ek olarak aşağıda yer alan projele-rin isimlerini zikretmek mümkündür:

- Savaş Gazisi Kadınlara Geçim Hizmetleri Merkezi Kurulması - İnsan Kaçakçılığı Mağdurları İçin Sosyal Reentegrasyon

Merkezi Kurulması - Azerbaycan Özürlüler Cemiyeti Yasamal Rayon Şubesine

Destek - Bakü Özürlü Çocuklar Rehabilitasyon Merkezi’ne Ekipman

Yardımı - Azerbaycan Çocuk Teşkilatı Yasamal Rayon Şubesi’ne Isıtma

Sistemi Kurulması Sonuç TİKA, Azerbaycan’ın kalkınmasına destek sürecinde bugüne

kadar 600’den fazla proje ve faaliyet hayata geçirmiştir. Söz konusu proje ve faaliyetler sonucunda 4.500’ün üzerinde Azerbaycanlı uzma-na, tecrübe ve uzmanlıklarının arttırılması için değişik alanlarda teorik ve pratik eğitimler verilmiştir. TİKA, faaliyet gösterdiği süre içerisin-de kardeş Azerbaycan’ın kamu ve özel sektör kuruluşları ile yoğun işbirliği içerisinde bulunmuş, gerçekleştirilen proje ve faaliyetleri ise yerel talepler belirlemiştir.

Türkiye’nin tüm sektörlerde sahip olduğu çağdaş teorik ve pra-tik tecrübeyi dost ve kardeş Azerbaycan’ın kalkınmasına destek ve-rilmesi amacıyla paylaşılması için, TİKA Başkanlığı Azerbaycan’daki faaliyetlerinin başlangıcında olduğu gibi, bugün ve bundan sonra da, kapsamlı işbirliği faaliyetlerini devam ettirecektir.

Page 137: dostluk, kardeşlik ve strateji ortaklık

AZERBAYCAN-TÜRKİYE

EĞİTİM İLİŞKİLERİ

Kulu NOVRUZOV Azerbaycan Cumhuriyeti

Milli Eğitim Bakanı Yardımcısı Azerbaycan’ın eğitim alanında işbirliği yaptığı ülkelerden biri

de Türkiye Cumhuriyeti’dir. Halihazırda Azerbaycan’la Türkiye ara-sında çok yönlü ve gelişmiş eğitim ilişkileri mevcuttur. Azerbaycan’ın Türkiye ile bu alandaki işbirliği, hem anlamına, hem de kapsamına göre başka ülkelere nazaran çok geniş yelpazededir.

Geçen 15 yıl zarfında iki kardeş ülke arasında eğitim alanında çok yönlü işbirliği gerçekleştirmek için gereken yasal altyapı oluştu-rulmuştur. 1992 yılında Azerbaycan Cumhuriyeti Eğitim Bakanlığı ile Türkiye Cumhuriyeti Milli Eğitim Bakanlığı arasında “Eğitim Alanın-da İşbirliği” ile ilgili Sözleşme, Şubat 1994’de Türkiye Cumhuriyeti ile Azerbaycan Cumhuriyeti arasında “Bilim, Teknoloji, Sosyal, Kül-türel ve Ekonomi Alanlarında Kapsamlı İşbirliği” ile ilgili Sözleşme, Mart 1997’de Azerbaycan Cumhuriyeti Eğitim Bakanlığı ile Türkiye Cumhuriyeti Milli Eğitim Bakanlığı arasında “Eğitim ve Bilim Alan-larında İşbirliği” ile ilgili Protokol imzalanmıştır. Bu belgelerde, eği-timin çeşitli alanları, karşılıklı öğrenci değişimine olanak sağlayan maddeler olsa da Azerbaycan yüksek öğrenim okullarındaki ihtisasla-rın Türkiye tarafından tanınması konusu çözülmemiştir. Bu, sonraki yıllarda Azerbaycan yüksek öğrenim okullarından mezun olan Türki-ye vatandaşlarının diplomalarının Türkiye’nin ilgili kurumları tarafın-dan tanınmaması gibi ciddi bir soruna neden olmuştur. Türkiye Cum-huriyeti vatandaşları, sadece ülkelerinin Yüksek Öğrenim Kurumu (YÖK) tarafından tanınan yüksek öğrenim okullarının ilgili ihtisasla-rında eğitim aldıklarında sorunla karşılaşmamaktalar.

Page 138: dostluk, kardeşlik ve strateji ortaklık

Kulu NOVRUZOV

-138-

Türkiye’de daha çok ihtiyaç duyulan ihtisaslara göre eleman yetiştiren Azerbaycan yüksek öğrenim okullarının diplomalarının kardeş ülkede tanınması için hukuki altyapının oluşturulması son de-rece zaruri idi. Bu konu Azerbaycan Cumhuriyeti Eğitim Bakanı Misir Merdanov’un 1998 yılının 2-9 Kasım tarihleri arasında Türkiye’ye resmi ziyareti sürecinde çözüme kavuşturulmuştur. Ziyaret esnasında Azerbaycan Cumhuriyeti Eğitim Bakanlığı ile Türkiye Cumhuriyeti Milli Eğitim Bakanlığı ve Yüksek Öğrenim Kurumu Başkanlığı ara-sında “Eğitim Ve Bilim Alanlarında İşbirliği” ile ilgili Anlaşma Pro-tokolü imzalanmıştır.

Bu Protokolün eğitim alanında imzalanmış önceki anlaşmalar-dan temel farkı, Türk öğrencilerin Azerbaycan yüksek öğrenim okul-larında eğitim almasını düzenleyen 14. maddenin içeriğindedir. Proto-kolün söz konusu maddesi aşağıdaki şekilde ifade edilmektedir:

“Azerbaycan yüksek öğrenim kurumları tarafından aşağıda gösterilen ihtisaslarda her düzeyde verilen yüksek öğrenim diplomala-rı Türkiye Cumhuriyeti Yüksek Öğrenim Kurumu tarafından tanına-caktır. Azerbaycan Cumhuriyeti Eğitim Bakanlığı tarafından belir-lenmiş resmi devlet üniversitelerindeki fen bilimleri, tarih, güzel sa-natlar tarihi, coğrafya, sosyoloji, klasik arkeoloji, Türk dili ve edebi-yatı, modern Türk dilleri ve edebiyatları, İngiliz dili ve edebiyatı, Fransız dili ve edebiyatı, Alman dili ve edebiyatı, Hollanda dili ve edebiyatı, Polonya dili ve edebiyatı, İtalyan dili ve edebiyatı, İspanyol dili ve edebiyatı, Arap dili ve edebiyatı, Rus dili ve edebiyatı, Bulgar dili ve edebiyatı, Fars dili ve edebiyatı, Urdu dili ve edebiyatı, Japon dili ve edebiyatı, Kore dili ve edebiyatı, Güzel sanatlar, Uygulamalı matematik, hesaplama teknolojisi, Fizik öğretmenliği, Matematik öğ-retmenliği, Kimya öğretmenliği, Biyoloji öğretmenliği, Beden eğitimi ve spor öğretmenliği, Güzel sanatlar öğretmenliği, Yabancı dil öğret-menliği, Azerbaycan Devlet Petrol Akademisi’nde Asfaltit ve petrol-doğalgaz üretiminin fiziki aşamaları, Denizde petrol ve doğalgaz üre-timinin teçhizatı, petrol ve doğalgaz jeolojisi, petrol ve doğalgaz kuyu-larının ve depolarının projelendirilmesi, yapımı ve işletmesi, petrol ve doğalgaz üretim makineleri ve teçhizatı, petrol ve doğalgaz kaynakla-

Page 139: dostluk, kardeşlik ve strateji ortaklık

AZERBAYCAN VE KARDEŞ TÜRKİYE ARASINDAKİ EĞİTİM İLİŞKİLERİ

-139-

rının işletmesi ve kullanımı, Azerbaycan Teknik Üniversitesi’nde Bil-gisayar Mühendisliği alanlarındaki örgün (gündüz) eğitimi ihtisasları.

Azerbaycan Cumhuriyeti Eğitim Bakanlığı her yıl için eski yı-lın Kasım ayının sonuna kadar bu ihtisaslara kabul edilecek öğrenci sayısını ve diğer koşulları bildirecektir”.

Protokolde, aynı zamanda, eğitimin çeşitli alanlarında, ortaokul ve yüksek öğrenim kurumu öğretmenlerinin değişimi, derslik ve ya-yın, Türkçe konuşan ülkelerde öğretilecek ortak tarih ve edebiyat kitaplarının yazılması gibi konularda işbirliğin kurulması ve daha da genişletilmesi yer almıştır. Azerbaycan temsilci heyeti ziyareti esna-sında Türkiye’nin çeşitli eğitim kurumlarına gitmiş, orta ve yüksek öğretim sistemini araştırmıştır. Bu ziyaretten ve belirtilen Protokolün imzalanmasından sonra Azerbaycan’la Türkiye arasında öğrenci deği-şimi alanında işbirliği kapsamında çok ciddi değişiklikler olmuştur. Bu zamana kadar Azerbaycan vatandaşları başka devletlere, özellikle Türkiye’ye öğrenim görmeye gönderilirken onların daha önemli olan ihtisaslarda öğrenim görmelerini sağlama konusunda belirli sorunlar vardı. Çoğu zaman bu, belirli anlaşmalar göz önünde bulundurulma-dan öğrencilerin kendi isteğine göre gerçekleştirilirdi. Neticede, bazı ihtisas dalları için yüksek öğretimli uzmanlara ihtiyaç olmasa da Tür-kiye’de yetiştirilmekteydi. Örneğin, 1997/1998 öğretim yılının istatis-tik bilgilerine göre, Ankara, Gazi, İstanbul, Marmara, Ege, Dokuz Eylül, Selçuk, Uludağ ve On Dokuz Mayıs üniversiteleri üzerinde yapılmış araştırma, bu yüksek öğrenim okullarında öğrencilerimizin %34,1’nin Pedagoji, %27’si Ekonomi, Yönetim ve Halkla İlişkiler fakültelerinde (Maliye, Ekonomi, İşletme, Uluslararası ilişkiler, Sos-yoloji, Psikoloji), %8,2’si Hukuk ve Basın yayın, %8’i İlahiyat, %5,1’i Mühendislik, %4,1’i Ziraat ve %4,3’ü Tıp ihtisasları üzere eğitim almışlardır. Vatandaşlarımızın %9,2’si yüksek öğrenim okullar nezdinde faaliyet gösteren iki yıllık lisans eğitimi veren (meslek yük-sek okulları) okullara kabul edilmiştir. Görüldüğü üzere, öğrencileri-mizin 1/3’lik kısmı ülkemizin birçok yüksek öğrenim okullarında mevcut olan ihtisaslar üzerine eğitim almışlardır.

Page 140: dostluk, kardeşlik ve strateji ortaklık

Kulu NOVRUZOV

-140-

Belirtilen Protokol, Azerbaycan’da gerçekleştirilen ve gerçek-leştirilecek eğitim reformlarına Türkiye tarafının her yönlü yardım göstermesi ve bu alanda yararlı işbirliğin kurulması için de gerçek ortam oluşturmuştur. Eğitim Bakanı Misir Merdanov’un başkanlığın-daki temsilci heyetinin 22 Temmuz – 4 Ağustos 1999 tarihinde Türki-ye’ye gerçekleştirdiği ziyareti yeni perspektifler açmıştır. Aynı yıl Dünya Bankası- Uluslararası Gelişim Kurumu’nun ayırdığı kredi ile Azerbaycan Eğitim Bakanlığı orta eğitim sisteminde ıslahatlara baş-lamıştır. Batı eğitim sistemine entegre yolunda büyük başarılar elde etmiş Türkiye okullarının deneyiminin öğrenilmesi ve eğitim reform-larının gidişatını görmek ziyaretin amaçları arasında bulunmaktaydı.

Artık eğitim ilişkileri kurulmuş ve faaliyet için hukuki temel oluşturulmuştur. Ülkelerimiz arasındaki işbirliği genişletilmiştir. Bu bakımdan Azerbaycan temsilci heyetinin Karadeniz Üniversiteler Birliği’nin İstanbul’da 2-11 Temmuz 2000 tarihinde gerçekleştirdiği 2.Uluslararası Kongre’ye katılımı da yararlı olmuştur. Kongrenin açılışındaki konuşmasında Misir Merdanov, bu programın Karadeniz havzası üniversiteleri arasında yeni ilişkilerin kurulması ve işbirliğinin daha da geliştirilmesinde önemli role sahip olacağını bildirmiştir.

Kongre’de Arnavutluk, Bulgaristan, Gürcistan, Ermenistan, Moldova, Romanya, Rusya, Yunanistan ve Ukrayna’dan da katılımcı-lar yer almıştır. Karadeniz Üniversiteler Birliği’nin olağan toplantısı 2002 yılında Bakü’de gerçekleştirilmiştir.

Eğitim alanında işbirliği ile ilgili önemli olaylardan biri de Ara-lık 2000’de Misir Merdanov’un daveti ile Türkiye Cumhuriyeti Milli Eğitim Bakanı’nın Bakü’ye yaptığı ziyaretidir. Türkiye Cumhuriyeti Milli Eğitim Bakanı Metin Bostancıoğlu Azerbaycan’a yaptığı ziyareti esnasında aynı yıl Bakü’de depremden zarar görmüş iki okulun tamir giderlerinin Türkiye Cumhuriyeti Milli Eğitim Bakanlığı tarafından ödenileceğini bildirmiştir. Bakü şehrindeki Güzelsanatlar Okulu ve Sebail bölgesindeki 7 No’lu ortaokulun tamirine Türkiye Cumhuriyeti Milli Eğitim Bakanlığı 50.000 Dolar para ayırmıştır. Ziyaret esnasında Eğitim ve Bilim Alanlarında İşbirliği ile ilgili yeni bir Protokol imza-lanmıştır. Bu Protokolün 14. maddesinde yüksek öğrenim diplomala-

Page 141: dostluk, kardeşlik ve strateji ortaklık

AZERBAYCAN VE KARDEŞ TÜRKİYE ARASINDAKİ EĞİTİM İLİŞKİLERİ

-141-

rının karşılıklı tanınmasını hızlandırmak amacıyla Azerbaycan Cum-huriyeti Eğitim Bakanlığı ile Türkiye Cumhuriyeti Yüksek Öğretim Kurumu (YÖK) Başkanlığının uzmanlarından oluşturulmuş Ortak Komisyonun yılda bir defa Bakü’de veya Ankara’da faaliyeti için gerekli ortamın sağlanması düzelenmiştir. Bu nedenle oluşturulmuş Ortak Komisyon’un faaliyeti sonucunda Azerbaycan yüksek öğrenim okullarının ilgili ihtisaslarının tanınması alanında bazı gelişmeler elde edilmiştir.

Protokolün 12. maddesine “Türk Dünyası Tarihi” ve “Türk Dünyası Edebiyatı” ders kitaplarının basımı için bugüne kadar yapı-lan işlerin devam ettirilmesi”, 19. maddesine Azerbaycan ve Türki-ye’nin karşılıklı şekilde karşı tarafın eğitim çalışanları için “Azerbay-can dilini öğretme ve eğitim sistemini tanıtma” ve “Türk dilini öğret-me ve eğitim sistemini tanıtma” konularında hizmet eğitim seminerle-rinin organize edilmesi”, 22.maddesine “İki ülke arasındaki tarafların kendi imkanları göz önüne alınarak yüksek öğretim çalışanlarının karşılıklı değişimini güçlendirmek için gerekli altyapı çalışmalarının yapılması”, 24.maddesine Türkiye tarafının yeni eğitim teknolojileri alanındaki zeka ve yeteneklerini Azerbaycan tarafı ile paylaşmayı, ders araç ve gereçlerinin hazırlanmasında ve öğretmenlerin bu alan-da uzmanlaşmaları yönünde, aynı zamanda Azerbaycan tarafının Dünya Bankası ve başka uluslararası kurumlarla gerçekleştireceği proje faaliyetlerine her türlü teknik yardım göstereceği”, 26. madde-sine pedagoji personelinin çeşitli ihtisaslar üzerine uzmanlık geliştir-me, yeniden hazırlanma, yönetim alanında bilimsel teorik, pratik bil-gilerin artırılması, uzaktan eğitim, rehber ve pedagoji personelin terfi mekanizmaları ile ilgili” işbirliği konularını düzenleyen ibareler ilave edilmiştir.

Taraflar iki ülke arasında, özellikle 1998 yılından itibaren eği-tim ve bilim alanlarında işbirliğinin başarılı olduğunu ifade etmekle birlikte, bazı alanlardaki zorlukları, özellikle de birçok ihtisas alanında Azerbaycan yüksek öğrenim diplomalarının Türkiye tarafından tanın-maması konularına değinmişlerdir. Görüşmeler sonucunda Azerbay-can Cumhuriyeti Eğitim Bakanlığı ile Türkiye Cumhuriyeti Yüksek

Page 142: dostluk, kardeşlik ve strateji ortaklık

Kulu NOVRUZOV

-142-

Öğrenim Kurumu arasında “Yüksek Öğrenim Alanında İşbirliği” Pro-tokolü imzalanmıştır. Bu Protokolde Azerbaycan yüksek öğrenim okulları tarafından verilen ekonomi, uluslararası ilişkiler, mimarlık ve inşaat, elektrik-elektronik ve makine mühendisliği ihtisaslarının en yakın zamanda tanınması için gereken işlemlerin yapılması öngörül-müştür. Taraflar iki ülkenin yüksek öğrenim okullarının tıp ihtisası mezunlarının diplomalarının tanınması koşullarının belirlenmesinde anlaşmaya varmışlardır. Azerbaycan’ın Türkiye vatandaşları için be-lirlediği kontenjan kapsamında Türkiye’de yapılmış üniversite sınav-ları sonucunda Azerbaycan Tıp Üniversitesi’ne kabul edilmiş öğrenci-ler ilk 3 yılı bu okullarda öğrenim gördükten sonra eğitimlerini Türki-ye’nin öncül yüksek öğrenim okullarında devam ettirmeleri konusun-da uzlaşılmıştır. Protokolde Türkiye’de “Tıpta uzmanlık” programı kapsamında devlet kanalıyla öğrenim görmeye gönderilen Azerbay-can`ın tıp mezunları bir öğretim yılı “Türkçe Öğretim Merkezi”nde okuduktan sonra Ege Üniversitesi’nde düzenlenecek ihtisas sınavları-nın sonucuna göre Yüksek Öğrenim Kurumu tarafından ilgili yüksek öğrenim okullarına yerleştirilecekleri düzenlenmiştir. Aynı zamanda, taraflar ister devlet, isterse de özel kurum ve kişi aracılığıyla karşılıklı şekilde ayrılmış burs kapsamında diplomadan sonraki eğitime (Mastır, Doktora) öğrenci kabulünün artırılması amacıyla ilgili işlemlerin ya-pılması konusunda anlaşmaya varılmışlardır.

2000 yılından başlayarak Bakü’nün 6, 14, 41, 56 ve 261 No’lu okullarında Türkçe dersi verilmektedir. Dersler Bakü’deki Bakü Türk Liselerinin Türkiyeli öğretmenleri tarafından verilmektedir. Derslerin daha verimli ve güzel yapılması için Türkiye Cumhuriyeti Bakü Bü-yükelçiliği söz konusu okulların her birinde bir sınıf odasını yeni okul mobilyası, bilgisayar takımı, televizyon ve gereken ders kitaplarıyla donatarak “Türk dili” dershanesini oluşturmuştur.

Türkiye tarafı ile eğitim alanında imzalanmış protokollerin il-gili maddelerine uygun olarak işbirliği istikametinde görülen işlerin icrasına nezaret, karşılıklı görüşmelerin yapılması, olası sorunların zamanında çözülmesi amacıyla ilgili önerilerin hazırlanması, iki ülke-nin Eğitim Bakanlıkları arasında işbirliğinin geliştirilmesi amacıyla

Page 143: dostluk, kardeşlik ve strateji ortaklık

AZERBAYCAN VE KARDEŞ TÜRKİYE ARASINDAKİ EĞİTİM İLİŞKİLERİ

-143-

her iki tarafın temsilcilerinden oluşturulmuş Daimi Komisyon’un faaliyeti düzenlenmiştir. Bugüne kadar Daimi Komisyon’un 8 toplan-tısı yapılmıştır.

Türkiye Cumhuriyeti Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik’in da-veti ile Azerbaycan Cumhuriyeti Eğitim Bakanı Misir Merdanov’un başkanlığındaki temsilci heyeti 14-20 Mart 2005 tarihinde Türkiye’de bulunmuştur. Ziyaretin asıl amacı Azerbaycan ile Türkiye arasındaki eğitim alanındaki çok yönlü ve gelişmiş işbirliğinin geliştirilmesi, diplomaların (özellikle yüksek öğrenim diplomalarının) karşılıklı tanınmasına ilişkin görüşmelerin yapılması idi. Azerbaycan temsilci heyeti ile Türkiye Cumhuriyeti Yüksek Öğretim Kurulu Başkanlığı ve Milli Eğitim Bakanlığı arasında önceden planlanan görüşmelerde, ülkelerimiz arasında eğitim alanındaki ikili ilişkilerin geliştirilmesi, 1993 yılından itibaren Türkiye tarafından finanse edilen “Büyük Öğ-renci Projesi” kapsamında yüzlerce Azerbaycanlı gencin Türkiye’nin önde gelen yüksek öğrenim okullarının Azerbaycan ekonomisinin bugünkü taleplerine cevap veren modern ihtisaslara (aynı zamanda tıp) göre hazırlanması, aynı zamanda Türk gençlerinin devlet ve özel kurum veya kişiler aracılığıyla Azerbaycan’ın yüksek öğrenim okulla-rında eğitimleri ile ilgili fikir alışverişi yapılmıştır.

Azerbaycan yüksek öğrenim okulları ihtisaslarının Türkiye Yüksek Öğrenim Kurumu tarafından tanınmasının önemi belirtilmeli-dir. Türkiye’nin eğitimle ilişkili mevzuatı ve Yüksek Öğrenim Kuru-mu’nun kuralları gereğince, Türkiyeli gençler yabancı ülkelerdeki yüksek öğrenim okullarının sadece Yüksek Öğrenim Kurumu tarafın-dan tanınan ihtisas alanlarında eğitim alabilirler. Tersi durumda dip-lomaları Türkiye tarafından tanınmamakta, neticede aldıkları diploma-ların denkliğinin sağlanmasında çok ciddi sorunlarla karşılaşmaktadır-lar. Bu nedenle, Türkiyeli gençler, yabancı ülkelerde Yüksek Öğrenim Kurumu tarafından tanınan belirli yüksek öğrenim okullarının belirli ihtisas alanlarında eğitim alabilirler. Burada, Türkiyeli öğrenci adayla-rının ülkelerinde belirlenmiş yabancı ülkelerin yüksek öğrenim okulla-rı için ayrılmış kontenjanlara göre sınava girdikten sonra eğitim hakkı kazanabilmeleri de önemli bir faktördür.

Page 144: dostluk, kardeşlik ve strateji ortaklık

Kulu NOVRUZOV

-144-

Türkiye ile işbirliği ilişkilerinin inkişafının devamı dışında Azerbaycan Cumhuriyeti Eğitim Bakanı Misir Merdanov başkanlığın-daki temsilci heyeti, Avrupa Konseyi ve Türkiye Milli Eğitim Bakan-lığı’nın daveti ile 4-5 Mayıs 2007 tarihlerinde İstanbul’da Avrupa Ülkeleri Eğitim Bakanları’nın Daimi Konferansı’nın 22.Toplantısına katılmıştır.

Sosyal durumuna, etnik ve dini kökenine, fiziksel ve zeka geli-şimine bağlı kalınmaksızın bütün çocuklara eşit eğitim olanaklarının sağlanması, insan hakları, kültürlerarası eğitim ve etnik azınlıkların eğitimi alanında öğrenim kalitesinin artırılması ile ilgili konuların müzakeresi söz konusu konferansın temel amacı olmuştur. Toplantı sonunda Avrupa Ülkeleri Eğitim Bakanları’nın Sonuç Bildirgesi kabul edilmiştir.

28-31 Mayıs 2008 tarihlerinde Türkiye Cumhuriyeti Yüksek Öğretim Kurulu’nun 5 kişilik temsilci heyeti Azerbaycan’ı ziyaret ederek yüksek öğretim ve dolaysıyla belirli yüksek öğrenim okulları-nın faaliyetini yakinen izleyebilmişlerdir. Ziyaretin asıl amacı, Azer-baycan tarafının ayrı ayrılıktaki yüksek öğrenim okullarının ihtisasla-rının ilaveten tanınması ile müracaatını değerlendirmek idi. Temsilci heyeti Bakü Devlet Üniversitesi, Azerbaycan Tıp Üniversitesi, Azer-baycan Mimarlık ve İnşaat Üniversitesi, Azerbaycan Teknik Üniversi-tesi ve Azerbaycan Pedagoji Üniversitesi’ni ziyaret etmiştir. Heyet yüksek öğrenim okullarının lojistik yapısını, kütüphanelerini, çeşitli laboratuarlarını, sınıflarını ve bazı ihtisaslara göre öğretim programla-rını izlemişlerdir.

Türkiye ile eğitim alanında işbirliği konusunda konuşulduğun-da “eğitim temsilciliği” konusuna değinmemek olmaz. İki ülkenin Eğitim Bakanlıklarının uzlaşısıyla Türkiye hükümetinin ilgili kararı ile “Büyük Öğrenci Projesi” kapsamında bu ülkenin yüksek öğrenim okullarında Azerbaycan ve diğer Türkçe konuşan ülkelerden gelen öğrencilerin eğitim, iaşe ve diğer konularla ilgilenmesi amacıyla Eği-tim Temsilcisi makamı oluşturulmuştu. 2008’den itibaren eğitim tem-silcisi görevi lağvedilerek Azerbaycan’ın Türkiye’deki Elçiliği’nin nezdinde Eğitim Ataşesi görevi oluşturulmuştur.

Page 145: dostluk, kardeşlik ve strateji ortaklık

AZERBAYCAN VE KARDEŞ TÜRKİYE ARASINDAKİ EĞİTİM İLİŞKİLERİ

-145-

2008 sonlarında Azerbaycan ve Türkiye arasında eğitim alanın-da işbirliğinin gelişimi karşılıklı ziyaretlerin teşkili ile pekiştirilmiştir. 12-14 Kasım 2008 tarihinde Türkiye Cumhuriyeti Yüksek Öğretim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan’ın başkanlığındaki tem-silci heyeti Bakü’ye ilk resmi ziyaretini gerçekleştirmiştir. Azerbaycan Milli Eğitim Bakanı Misir Merdanov’la görüşmüştür. Görüş zamanı Bakan misafirlere iki ülke arasında mevcut olan ilişkilerin geliştiril-mesi için yapılan işlerle ilgili detaylı bilgi vermiş ve diğer ülkelere nazaran Türkiye’de eğitim gören Azerbaycanlı öğrencilerin sayısının her yıl daha da arttığını bildirmiştir. Bakan, Cumhurbaşkanı İlham Aliyev tarafından onaylanmış “2007-2015 yıllarında Azerbaycan Gençlerinin Ülke Dışındaki Eğitimi ile İlgili Devlet Programı” konu-sunda heyete bilgi vermiştir. Eğitim Bakanı, ülkemizde faaliyet göste-ren “Çağ” Öğretim İşletmeleri Şirketi’nin, Azerbaycan Türk Özel liselerinin ve Kafkas Üniversitesi’nin örnek eğitim kurumları olarak tanındığını, bu eğitim kurumlarının Azerbaycan’la Türkiye arasında köprü olduğunu bildirmiştir.

Türkiye ile eğitim alanında işbirliğinin en öncül alanlarından biri de öğrenci değişimidir. Yukarıda adı geçen anlaşma ve protokollar öğrenci değişimi alanında başarılı işbirliği için geniş perspektifler açmaktadır. Karşılıklı şekilde belirlenmiş sayıda bursların ayrılması, aynı zamanda burs dışında kendi olanaklarıyla karşı tarafın yüksek öğrenim okullarında eğitim görmesiyle ilgili şartların düzenlenmesi söz konusu anlaşmalarda yer almıştır. Bu nedenle Azerbaycan vatan-daşlarının ülke dışında en çok öğrenim gördüğü ülke Türkiye’dir. Aynı zamanda eğitim için Azerbaycan’a gelmiş yabancı uyruklu öğ-renciler içinde kardeş ülke, temsilci sayısı bakımından da ilk sıradadır. Genelde, her iki ülkeden karşı tarafın yüksek öğrenim okullarında öğrenim gören öğrencilerin sayısı birkaç binden fazladır. Belgelerde de belirtildiği gibi her iki taraf ülkelerinde faaliyette olan devlete ait yüksek öğrenim okullarında taraf ülkeden gelen öğrencilerin eğitim almaları için gereken ortamın sağlanması görevini kendi üzerine al-mıştır. Bunun için taraflar belirli kontenjanda burslar vermektedir. Bu

Page 146: dostluk, kardeşlik ve strateji ortaklık

Kulu NOVRUZOV

-146-

çerçevede, 1992 yılından itibaren Türkiye hükümetinin gerçekleştirdi-ği “Büyük Öğrenci Projesi” kapsamında Azerbaycanlı gençler Türki-ye’nin yüksek öğrenim okullarında çeşitli ihtisaslarda öğrenim gör-müşlerdir ve görmeye de devam etmektedirler. Sırf bu projenin ger-çekleştirilmesi sonucunda onlarca Azerbaycanlı genç diploma sonrası eğitim – Tıpta uzmanlık programları dahil olmak üzere eğitim- almak için Türkiye yüksek öğrenim okullarına gönderilmiş ve onların da büyük bir grubu eğitimlerini başarıyla bitirerek dönmüşlerdir ve bu-gün ülkemizin örneğin çeşitli sağlık kurumlarında tıbbın çeşitli ihtisas-larında (kalp-damar cerrahiye, üroloji, jinekoloji, göz doktoru vb.) uzman personel olarak faaliyet göstermektelerdir.

Genel olarak, Azerbaycan’ın yeniden bağımsızlığını kazandığı tarihten itibaren kardeş Türkiye’nin yüksek öğrenim okullarında 4000 kadar Azerbaycanlı genç devlet kanalıyla eğitim almak olanağına sahip olmuştur. Yukarıda da belirtildiği gibi, bu sürecin daha nizamlı ve organizeli şekilde gerçekleştirilmesi 1998 ve sonrasındaki yıllarda Eğitim Bakanlığı’nın Türkiye’nin ilgili eğitim kurumları ile imzaladı-ğı anlaşma ve protokollarla sağlanmıştır.

Türkiye Cumhuriyeti’nin yıllara göre Azerbaycan’a ayırdığı Burslar ve Azerbaycan tarafının kullandığı burs sayısına ait

İstatistik Bilgi

Yıllar 1998 1999 2000 2001 2002 2003 2004

Ayrılan burs sayısı

150 150 150 150 150 150 150

Kullanılan burs sayısı

174 138 141 140 150 150 150

Page 147: dostluk, kardeşlik ve strateji ortaklık

AZERBAYCAN VE KARDEŞ TÜRKİYE ARASINDAKİ EĞİTİM İLİŞKİLERİ

-147-

Türkiye Cumhuriyeti’nde devlet kanalıyla

öğrenim gören öğrencilere ait İstatistik Bilgi

Öğretim yılı

1997- 1998

1998- 1999

1999- 2000

2000- 2001

2001- 2002

2002- 2003

2003- 2004

Öğrenci sayısı

1503 1327 837 667 610 543 561

Özetlemek gerekirse 2006 yılına kadar gençlerimiz daha çok çeşitli ihtisaslarda üniversite eğitimi almak için Türkiye’ye gönderil-mişse de 2006 yılından itibaren gençlerimizin Azerbaycan’ın ihtiyaç duyduğu ihtisas alanlarına (İT, Tıp, Mühendislik, Kamu Yönetimi ve Maliye) göre üniversite eğitimi almalarına ve sonrasında da Mastır, Doktora programlarına katılmalarına öncelik verilmiştir. Pratisyenlik ve diş hekimliği ihtisasları üzerine temel eğitimlerini bitiren öğrencile-rin tıbbın çeşitli alanlarında uzmanlık eğitimlerini alabilmeleri için gereken ortamın sağlanılması üzerinde özellikle çalışılmıştır.

Geçen yıllar zarfında yaklaşık iki bin öğrencimiz mezun olarak ülkemizin çeşitli sektörlerinde başarıyla çalışır duruma gelmişlerdir.

Yıllar 2005 2006 2007 2008 2009 2010 2011

Ayrılan burs sayısı

150 150 150 125 125 125 125

Kullanılan burs sayısı

140 128 126 93 91 117 117

Öğretim yılı

2004- 2005

2005- 2006

2006- 2007

2007- 2008

2008-2009

2010- 2011

2011-2012

Öğrenci sayısı

636 734 659 605 548 503 487

Page 148: dostluk, kardeşlik ve strateji ortaklık

Kulu NOVRUZOV

-148-

Bugün ülkemizin lise ve yüksek okulları, üniversiteleri Azerbaycan Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı yanında Strateji Araştırmalar Merkezi, İçişleri ve Dışişleri Bakanlıkları, Adliye Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı, Diaspora Devlet Komitesi, Devlet Gümrük Komitesi, Anayasa Mah-kemesi, Milli Bilimler Akademisi, Nahçivan Özerk Bölgesi ve diğer devlet kurum ve müesseselerinde çalışan uzmanlar arasında Türkiye yüksek öğrenim okullarının mezunlarını görmek mümkündür. İhtisas alanı iktisat ve bankacılık olanların bazıları, ülkede faaliyet gösteren birçok devlet ve özel bankalarında çalışmaktadırlar.

Türkiye yüksek öğrenim okullarından mezun olmuş bazı Azer-baycanlı gençler dünyanın çeşitli ülkelerinde (ABD, Japonya, Alman-ya, İngiltere, Rusya vb.) eğitimlerini devam ettirmekte veya bu ülkele-rin özel şirketlerinde çalışmaktadırlar.

Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in 16 Nisan 2007 tarihli, 2090 sayılı kararı ile onaylanmış “2007-2015 yıllarında Azer-baycan Gençlerinin Ülke Dışında Eğitimi ile İlgili Devlet Programı” gençlerimizin kardeş Türkiye’nin üniversitelerinde eğitim alma ola-naklarını daha da artırmıştır. Bu Program kapsamında halihazırda 853 kişi dünyanın tanınmış yüksek öğrenim okullarında eğitim görmekte-dir. Onların da 201’i Türkiye’nin önde gelen yüksek öğrenim okulla-rında eğitim görmektedir. Program kapsamında eğitim gören öğrenci-lerin bütün giderleri (eğitim, yaşam, gediş-dönüş vb.) Azerbaycan devleti tarafından ödenmektedir.

Program katılımcıları olan Azerbaycanlı gençler Türkiye’nin temel yüksek öğretim kurumlarının eğitim düzeylerinde çeşitli ihtisas alanlarında (tıp, ekonomi ve yönetim, sanayi ve mühendislik, İKT, hizmet) eğitimlerini sürdürmekteler. Geçen 4 öğretim yılı zarfında (2007/2008-2010/2011) yaklaşık 130 kişi Türkiye’de eğitim alma hakkı kazanmışsa, sadece 2011 yılında bu rakam 103 kişi olarak ger-çekleşmiştir. 2011/2012 öğretim yılında Türkiye’ye gönderilenlerin 80’i özellikle de pratisyen doktorluk programları olmak üzere tıp ihti-sası alanında eğitim almıştır. 5 yıllık artım ile ilgili rakamlar 2011

Page 149: dostluk, kardeşlik ve strateji ortaklık

AZERBAYCAN VE KARDEŞ TÜRKİYE ARASINDAKİ EĞİTİM İLİŞKİLERİ

-149-

yılında öğrencilerin en çok tıp ihtisası için Türkiye’ye gönderildiğini göstermektedir.

Azerbaycan gençlerinin Türkiye’de eğitim görmeleri gibi Tür-kiye vatandaşları da Azerbaycan’ın çeşitli yüksek öğrenim okullarında çeşitli ihtisas alanlarında verilen burslar kapsamında veya kendi ola-naklarıyla eğitim almaktadırlar. Azerbaycan’da eğitim alan yabancı öğrencilerin büyük çoğunluğunu kardeş Türkiye Cumhuriyeti’nden gelen öğrenciler oluşturmaktadır.

Halihazırda Bakü Devlet Üniversitesi’nde, Azerbaycan Devlet Petrol Akademisi’nde, Azerbaycan Mimarlık ve İnşaat Üniversite-si’nde, Azerbaycan Diller Üniversitesi’nde, Azerbaycan Teknik Üni-versitesi’nde, Azerbaycan Devlet İktisat Üniversitesi’nde, Bakü Musi-ki Akademisi’nde ve diğer yüksek öğrenim okullarında 3459 (2010/2011 öğretim yılında) Türkiye vatandaşı eğitimlerini devam ettirtmektedir. Türkiye’den gelen öğrenciler, özellikle, Bilgisayar Mühendisliği, Uluslararası İlişkiler, Mimarlık, Petrol ve Doğalgaz Jeolojisi, Azerbaycan Dili ve Edebiyatı, Yabancı diller, Rus Dili ve Edebiyatı, Senaryo Yazarlığı, Marketing, İşletme, Ekonomi, Fen Bi-limleri ve Sosyal Bilimler Öğretmenliği, Tıp, Müzik, Dizayn, Grafik ihtisas alanlarında ülkemizin devlet ve özel yüksek öğrenim okulların-da eğitim almaktalar.

Azerbaycan Cumhuriyeti’nin Yüksek Öğrenim Okullarında Eğitim Alan Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşları ile İlgili

İstatistik Bilgileri - 2004-2010

Öğretim yılları

2004/2005 2005/2006 2006/2007 2007/2008 2008/2009 2009/2010 2010/2011

Öğrenci-lerin sayısı

2640 3365 3874 4218 4499 4073 3459

Azerbaycan halkının doğal serveti olan “siyah altının (petro-lün) insan sermayesine dönüşümü” projesine katkı sağlayan Azerbay-

Page 150: dostluk, kardeşlik ve strateji ortaklık

Kulu NOVRUZOV

-150-

can ile Türkiye arasında eğitim alanındaki işbirliği bundan sonra da yükselen hızla gelişecektir.

Ülkelerimiz arasındaki eğitim alanında zamanla genişleyen işbirliği halklarımızın birbirine daha da yakınlaşmasına hizmet etmek-te ve gerek Türkiye’de gerekse de Azerbaycan’da bilimin, eğitimin ve kültürün gelişimi için geniş imkânlar sağlamaktadır.

Page 151: dostluk, kardeşlik ve strateji ortaklık

TÜRKİYE-AZERBAYCAN

ASKERİ İLİŞKİLERİ

Dr. Nazim CAFERSOY Araz ASLANLI

GİRİŞ Azerbaycan-Türkiye askeri ilişkileri her iki ülke bakımından

sürekli gündemde olan bir konudur. Fakat özellikle bazı dönemlerde konu daha yoğun bir biçimde konuşulmakta ve çeşitli öneriler günde-me getirilmektedir. Örneğin, Azerbaycan topraklarının halen Ermenis-tan işgali altında bulunması dolayısıyla Azerbaycan-Ermenistan cep-hesinde gerginlik tırmandığı sıralarda, Rusya ile Ermenistan arasında-ki askeri ilişkilerin geliştirilmesine ilişkin adımlar atıldığında (ikili askeri ilişkilere ilişkin anlaşmalar imzalandığında veya Rusya’nın Ermenistan’a büyük hacimde askeri yardım yaptığına ilişkin bilgiler ortaya çıktığında), Ağustos 2008 olayları benzeri gelişmeler yaşandı-ğında (kuzeyden ve güneyden Azerbaycan’ın bağımsızlığına ve toprak bütünlüğüne yönelik tehditler arttığında) ya da hem Azerbaycan hem de Türkiye açısından stratejik öneme sahip olan enerji nakil hatları (Bakü-Tiflis-Ceyhan Petrol Boru Hattı, Bakü-Tiflis-Erzurum Doğal-gaz Boru Hattı) saldırıya maruz kaldığında özellikle Azerbaycan med-yasında yoğun olmak üzere Azerbaycan-Türkiye askeri ilişkilerinin ileri düzeylere taşınması gerektiği konusu yoğun bir biçimde konu-şulmaktadır. Konu NATO ile işbirliği vesilesiyle de gündeme gelmek-tedir.

İktisat Üniversitesi Türk Dünyası İşletme Fakültesi Öğretim Görevlisi Kafkasya Uluslararası İlişkiler ve Stratejik Araştırmalar Merkezi (QAFSAM –

www.qafsam.org) Başkanı

Page 152: dostluk, kardeşlik ve strateji ortaklık

Nazım CAFERSOY – Araz ASLANLI

-152-

Tehdit ya da tehlike karşısında Azerbaycan’da bu beklentinin Türkiye’ye oranla daha fazla yükselmesi de aslında çok doğal karşı-lanmalıdır. Keza, askeri kapasite, askeri ittifaklara üyelik ve diğer etkenler göz önünde bulundurulduğunda Türkiye’nin kendisini güven-ce altına almak üzere Azerbaycan’a duyduğu ihtiyaç ile Azerbay-can’ın benzer ihtiyaçları kıyaslanamaz bile. Türkiye açısından ise konu daha çok enerji güvenliği, “stratejik derinlik”, tarihsel misyon ve benzeri boyutlar çerçevesinde değerlendirilmektedir.

Diğer yandan genel olarak Azerbaycan-Türkiye ilişkilerinin mevcut ruhunun temelinde 20. yüzyılın başlarında Türkiye ve Azer-baycan toplumlarının birbirlerinin yaşam mücadelelerine farklı boyut-larda da olsa yaptıkları katkı (Çanakkale Savaşı’na Azerbaycan’dan gönüllü katılımlar, Bakü’nün ve genel olarak Azerbaycan’ın kurtulu-şunda Türkiye’den gelen desteğin oynadığı hayati rol, Kurtuluş Sava-şı’na Azerbaycan’dan yapılan maddi katkılar), ortak kader (Ermeni çetelerinin gerçekleştirdiği katliamlar, Rus işgali ve zulmü ve s.) önemli ölçüde askeri niteliğe sahip olmuştur. Tüm bunlardan dolayı Türkiye-Azerbaycan ilişkileri denince ilk akla gelen konular arasında mutlaka askeri ilişkiler de yer almaktadır.

Dış Politika ve Güvenlik Azerbaycan-Türkiye askeri ilişkilerinin daha iyi anlaşılması

açısından göz atılması gereken bir diğer konu da her iki ülke açısından askeri konuların dış politikada tuttuğu yerdir. Çünkü ikili askeri ilişki-lerin genel olarak ikili ilişkilerde tuttuğu yer sadece ilişkilerin genel ruhundan değil, aynı zamanda genel olarak bu iki ülke için askeri konuların taşıdığı önem ve askeri konuların bu iki ülkenin dış politika-sında tuttuğu yerden kaynaklanmaktadır.

Türk dış politikasında resmi söylemde ilk vurgu barış üzerine-dir. Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı ve çeşitli ülkelerdeki Türkiye Büyükelçiliklerinin resmi internet sitelerinde dış politikanın genel ilkeleriyle ilgili kısımda mutlaka vurgulanan ilk husus Türkiye Cumhuriyeti’nin “kuruluşundan bu yana, Mustafa Kemal Atatürk’ün ‘Yurtta Sulh, Cihanda Sulh’ ilkesi doğrultusunda barışçı, gerçekçi ve

Page 153: dostluk, kardeşlik ve strateji ortaklık

AZERBAYCAN-TÜRKİYE ASKERİ İLİŞKİLERİ

-153-

tutarlı bir dış politika” izlediği hususudur.1 Fakat Türkiye Cumhuriye-ti’nin dış politikasına azacık vakıf olanlar bile Mustafa Kemal Ata-türk’ün Birinci Dünya Savaşı’nı ve İstiklal Savaşı’nı yaşamış bir ülke olarak Türkiye için koyduğu bu hedefin aslında bir mesaj olmaktan öteye gidemediğini bilirler. Gerçi potansiyel teşkil edebilecek nitelikte tarihi temelleri bulunmasına ve çok sayıda riske rağmen Türkiye o tarihten sonra uzun süre hiçbir savaşta yer almamıştır. Ama yine de İkinci Dünya Savaşı sırasında, Soğuk Savaş ortamında, PKK terörü nedeniyle hemen hemen tüm komşularıyla, Yunanistan ve Suriye’nin (bunlara SSCB’nin dağılmasıyla Ermenistan da eklendi) toprak iddia-ları, Irak ile sınıraşan sular, İran ile PKK ve rejim ihracı ve diğer ko-nulardan dolayı Türkiye sürekli tehditlerle karşı karşıya kalmıştır (ya da öyle algılamıştır). Bu nedenle de iç ve dış tehditler Türkiye günde-minde her zaman ilk sırada yer almıştır.

Diğer yandan Soğuk Savaş sonrasında (buna 11 Eylül olayları sonrası dönemi de ayrıca bir aşama olarak eklemek mümkün) güven-lik kavramı genişlemiş, terörün küresel anlamda artan etkisi, kitle imha silahları, sınırötesi suç örgütleri, siber saldırılar daha da önemli hale gelmiştir. Zaten bu nedenle olacak ki, Türkiye Cumhuriyeti Dı-şişleri Bakanlığı resmi internet sitesinde “Yurtta sulh, cihanda sulh” ilkesinin hemen ardından vurgulanan kavramlar “güvenlik” ve “istik-rar”dır. Bu çerçevede dış politikanın hedefi olarak ilk belirtilen hedef de “ülke güvenliğinin sağlanması” olarak tanımlanmıştır. Resmi me-tinlerde Türk dış politikasında en önemli yapı olarak ön plana NATO çıkarılmaktadır. Türk dış politikasında ikili askeri ilişkilerin önemli belirleyiciliğinin olması, Türkiye’nin çok uluslu askeri müdahalelere katılımı ve sınır ötesi askeri harekatları, “asker”in iç ve dış politikada özellikle 1980’lerde ve 1990’larda artan rolü dikkat çekmiştir.

Türkiye’de bazen eleştirel söylem çerçevesinde kullanılan Tür-kiye’nin “3 tarafının denizlerle, 4 tarafın da düşmanlarla çevrili olma- 1 “Genel Görünüm”, http://www.mfa.gov.tr/dis-politika-genel.tr.mfa (01.05.2012); “Dış

Politika - Genel esaslar”, http://www.washington.emb.mfa.gov.tr/MFA.aspx (01.05.2012); “Dış Politika - Genel esaslar”, http://moskova.be.mfa.gov.tr/MFA.aspx 01.05.2012); “Büyükelçinin Mesajı”, http://www.ljubljana.emb.mfa.gov.tr/ AmbassadorsMessage.aspx (01.05.2012)

Page 154: dostluk, kardeşlik ve strateji ortaklık

Nazım CAFERSOY – Araz ASLANLI

-154-

sı” ifadesi de Türk dış politikasında güvenlik konusunun (tehdit algı-lamalarının) yerine işaret edilmesi açısından önemlidir. Birkaç yıl önce Türkiye Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu tarafından gündeme getirilen ve ister dış politikanın ruhuna uygunluğu, isterse de uygula-nabilirliği (bugün itibariyle aynı zamanda sonuçları) ciddi bir biçimde tartışılan “sıfır sorunlu dış politika” kavramını da “dört tarafı düşman-larla çevrili ülke durumundan kurtulmuş olma” hedefinin ifadesi ola-rak yorumlamak mümkündür.2

Konuya Azerbaycan açısından bakıldığında da benzer manza-rayla karşılaşılmaktadır. Daha bağımsızlık mücadelesi sırasında top-rakları komşusu Ermenistan tarafından işgal edilen Azerbaycan için güvenlik kendiliğinden en önemli konu haline gelmiştir. Buna kuzey-den ve güneyden ülkenin bağımsızlığına ve toprak bütünlüğüne (hatta genel olarak varlığına) yönelmiş tehditler (tehdit algılamaları), rejim ihracı ve askeri üs edinme girişimleri de eklenebilir.

İster Karabağ sorunu çerçevesinde isterse de genel olarak sa-vunma konusu (askeri konular) Azerbaycan dış politikası için sürekli olarak enerjiyle beraber en öncelikli iki konudan birisi olmuştur. Azerbaycan’ın Ulusal Güvenlik Doktrini (Milli Tehlükesizlik Konsepsiyası) ve Askeri Doktrini ülkenin askeri ve genel olarak gü-venlik öncelikleri konusuna ışık tutmaktadır.

23 Mayıs 2007 tarihli Ulusal Güvenlik Doktrini Azerbaycan’ın dış politikasının ve güvenlik politikasının önceliklerini düzenlemekte-dir.3 Bu belgede özel vurgulanan hususlardan birisi Azerbaycan’ın bölgenin askerileşmesine karşı olduğu hususudur. Azerbaycan bölge-

2 “Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Türk Dış Politikasını ANALİST'e Değerlendirdi”,

http://www.usak.org.tr/haber.asp?id=1355 (01.05.2012); Doç. Dr. İdris Bal, “Türk Dış Politikasında Süreklilik ve Değişim”, http://www.tbbd.org/index.php?option= com_content&view=article&id=57:tuerk-d-politikasnda-suereklilik-ve-deiim&catid =38:haberler (01.05.2012); Aydın Bolat, “Eksen Kayması Değil Yeni Türkiye Vizyonu”, http://www.sde.org.tr/tr/haberler/539/eksen-kaymasi-degil-yeni-turkiye-vizyonu.aspx (01.05.2012).

3 Azerbaycan Ulusal Güvenlik Doktrini`nin tam metni için bakınız: “Azәrbaycan Respublikasının milli tәhlükәsizlik konsepsiyası”, http://www.mns.gov.az/img/3766779-_5me02.%20Milli_Tehlukesizlik_Konsepsiyasi.pdf (01.05.2012)

Page 155: dostluk, kardeşlik ve strateji ortaklık

AZERBAYCAN-TÜRKİYE ASKERİ İLİŞKİLERİ

-155-

de silahların ve silah sistemlerinin aşırı yoğunlaşmasını, bölgede baş-layabilecek silahlanma yarışını ve yabancı askeri üsleri, bölgesel istik-rara ve güvenliğe tehdit olarak değerlendirmektedir. Aynı zamanda bu tür çabaları sınırlı ekonomik kaynakların sosyo-ekonomik kalkınma yerine gereksiz alanlara harcanmasına ve karşılıklı güven kaybına yol açtığı için eleştirmektedir.4 Ulusal Güvenlik Doktrini’nde özel olarak vurgulanan hususlardan birisi de içinde bulunduğumuz bölgenin kitle imha silahlarından tamamen arındırılması ve bölge ülkelerinin birbir-lerinin egemenliğine ve toprak bütünlüğüne mutlaka saygı duymaları gerektiğidir.

Belgede Türkiye ile ilişkiler bakımından önem taşıyan husus-lardan birisi Azerbaycan için Avrupa ve Avro Atlantik siyasi, güven-lik, ekonomik ve diğer yapılara entegrasyonun öncelikli stratejik he-defler arasında zikredilmesidir.5 Azerbaycan’ın uluslararası güvenliğe katkı anlamında kendisi için belirlediği hedefler de Türkiye’nin benze-ri konularda ifade ettiği resmi hedefleriyle büyük ölçüde örtüşmekte-dir.

Belgenin bölge ülkeleri ile işbirliği bölümünde ilk kısım Türki-ye’ye ayrılmıştır. Bu kısımda önce Azerbaycan, Gürcistan ve Türkiye arasındaki üçlü stratejik ortaklık ve genişleyen işbirliği, bölgesel istik-rarın temeli olarak nitelendirilmektedir.6 Bu işbirliğinin Karadeniz ve Hazar havzasının önemini artıran, Avrupa ve genel olarak küresel enerji güvenliğine katkı yapan üç başarılı enerji projesiyle (bu projeler Bakü-Supsa, Bakü-Tiflis-Ceyhan Petrol İhraç Boru Hatları ve Bakü-Tiflis-Erzurum Doğalgaz Boru Hattı olarak sıralanıyor) Avrupa için yeni hayati ve güvenli enerji kaynağının temelini oluşturduğu ifade edilmektedir. Bakü-Tiflis-Kars demir yolu bağlantısı ise jeostratejik açıdan önemli, aynı zamanda, yeni küresel imkanlar sunan bir proje olarak tanımlanmaktadır. Azerbaycan’ın bağımsızlığını tanıyan ilk devlet olan ve bölgede barış ve istikrarın sağlanması açısından önemli bir rol oynayan devlet olarak Türkiye ile tüm alanlarda kapsamlı iliş-

4 “Azәrbaycan Respublikasının milli tәhlükәsizlik konsepsiyası”, s. 5. 5 “Azәrbaycan Respublikasının milli tәhlükәsizlik konsepsiyası”, s. 5-6, s. 11, s. 12. 6 “Azәrbaycan Respublikasının milli tәhlükәsizlik konsepsiyası”, s. 10.

Page 156: dostluk, kardeşlik ve strateji ortaklık

Nazım CAFERSOY – Araz ASLANLI

-156-

kilerin Azerbaycan için “son derece önemli” olduğu, Türkiye ile Azerbaycan’ın etnik, kültür ve dil bakımından birbiri ile sıkı bağlarla bağlı olması, ikili ilişkilerin stratejik niteliği, Türkiye’nin Karabağ sorununun çözümüne yönelik çabaları özellikle vurgulanmaktadır.

Belgede savunma yeteneğinin güçlendirilmesi başlığı altında sı-ralanan amaçlar da Türkiye ile işbirliğini zorunlu kılmaktadır. Bu kısımda ister Azerbaycan’ın kendi başına askeri kapasitesini geliştir-me adına, isterse de NATO çerçevesinde işbirliği adına belirlenen hedefler Azerbaycan-Türkiye askeri ilişkilerinin geliştirilmesine temel hazırlamaktadır. Hemen arkasından gelen enerji güvenliği politikası kısmındaki hususlar da benzer niteliktedir. Azerbaycan’ın doğal kay-naklarına, ana ihraç petrol ve gaz boru hatlarına, terminallerine yöne-lik olası tehditlerin tespit edilmesi, değerlendirilmesi ve uygun tedbir-lerin alınması Azerbaycan’ın milli güvenliğinin en önemli hedeflerin-den birisi olarak tanımlanmaktadır.

8 Haziran 2010 tarihli Askeri Doktrin Azerbaycan Cumhuriye-ti’nin taraf olduğu uluslararası anlaşmalarda öngörülen durumlar dı-şında, Azerbaycan topraklarında yabancı askeri üslerin yerleştirilmesi tamamen yasaklanmıştır.7 Fakat askeri-siyasal şartlarda önemli deği-şiklikler gerçekleştiği takdirde, Azerbaycan’ın kendi topraklarında yabancı askeri üslerin yerleştirilmesine ya da farklı bir şekilde yabancı askeri varlığa geçici izin verebileceğinin de altı çizilmiştir. Buradaki ilk yasak anlaşılabilir. Azerbaycan bununla öncelikle kendi Ulusal Güvenlik Doktrini’nde ortaya koyduğu, bölgenin yabancı askeri üsler-den arındırılması ve silahlanma yarışından uzak durulması hedeflerine bağlılığını göstermiştir. Diğer yandan Azerbaycan İsrail-İran-ABD-Rusya mücadelesi ve benzeri mücadelelere taraf olmamak için kendi-sini temel yasalarıyla sınırlamıştır. Fakat diğer bölge ülkelerinin aksi yöndeki politikalarının Azerbaycan’ın varlığına, bağımsızlığına ve toprak bütünlüğüne yönelik olumsuz sonuçlarından sigortalamayı da

7 “Azәrbaycan Respublikasının Hәrbi doktrinası”, http://www.mediaforum.az/

az/2010/06/04/AZ%C6%8FRBAYCAN-RESPUBL%C4%B0KASININ-H%C6%8FRB%C4%B0-DOKTR%C4%B0NASI-051003255c05.html (02.05.2012)

Page 157: dostluk, kardeşlik ve strateji ortaklık

AZERBAYCAN-TÜRKİYE ASKERİ İLİŞKİLERİ

-157-

ihmal etmemiş, o nedenle de bunun istisnalarının olabileceği vurgu-lanmıştır.

Bu arada Azerbaycan Savunma Bakanlığı’nın resmi internet si-tesinde konuyla ilgili yer alan açıklamada, bugüne kadar 29 ülke ile askeri amaçlı çeşitli anlaşmaların imzalandığı ifade edilmiştir.8 Açık-lamada önümüzdeki dönemde 27 ülke ile daha askeri işbirliği anlaş-masının imzalanacağı kaydedilmiştir.

İkili Askeri İlişkiler Yukarıda da kısmen değinildiği üzere Türkiye-Azerbaycan as-

keri ilişkilerinin yakın tarihini, biraz da geniş bir çerçevede ele alarak 20. yüzyılın başlarına kadar götürmek mümkündür. Fakat ikili askeri ilişkilerin kurumsallaşması için Azerbaycan’ın bağımsızlığına yeniden kavuşması gerekmiştir. Yine de Türkiye Cumhuriyeti Jandarma Genel Komutanlığı resmi internet sitesinde de yer aldığı şekliyle ikili askeri ilişkileri 20. yüzyılın başına kadar götürenler de mevcuttur.9

Daha bağımsızlık mücadelesi döneminde Ermenistan’ın toprak iddialarına ve saldırılarına hedef olan Azerbaycan için askeri ilişkiler özel önem taşımaktaydı. Yabancı ülkelerle geliştireceği askeri ilişkiler Azerbaycan için ordusunu kurma, işgale karşı direnme ve yeni strate-jik çizgi belirleme süreçlerinin bir parçası olma niteliğine de sahipti.

Türkiye ve Azerbaycan arasındaki resmi ilişkilerde askeri bo-yutun dile getirilmesi ilk kez 25 Ocak 1992’de Ankara’ya gelen Azer-baycan Devlet Başkanı Ayaz Mütellibov’un basın toplantısında bir soruya verdiği cevapla gerçekleşmiştir.10 Mütellibov acilen Azerbay-can’ı savunmak üzere ordu kurmaları gerektiğini belirterek, bu konuda Türk yetkililerle görüştüğünü ve Türkiye’nin bu konuda yardımcı olacağını belirtmiştir. Fakat bu demeç laftan öteye gitmemiş ve gerçe-ğe dönüşmemiştir.

8 “İkitәrәfli Hәrbi Əmәkdaşlıq”, http://www.mod.gov.az/beynalxalq/2.html (03.05.2012) 9 “Azerbaycan İle İlişkiler”, http://www.jandarma.gov.tr/diger/dis_iliskiler.htm

(05.05.2012) 10 Tayfun Atmaca, Yirminci Yüzyılın Sonunda Azerbaycan ve Türkiye Münasebetleri

(1993-1999), Ankara, 1999, s. 220.

Page 158: dostluk, kardeşlik ve strateji ortaklık

Nazım CAFERSOY – Araz ASLANLI

-158-

Ardından 3 Kasım 1992’de Türkiye’de temaslarını sürdürürken Azerbaycan Devlet Başkanı Ebülfez Elçibey iki ülke arasında askeri alanda işbirliğini geliştireceğini ifade etmiştir. Bu arada daha önce, yine Elçibey iktidarı döneminde, 11 Ağustos 1992 tarihli Askeri Eği-tim İşbirliği Anlaşması imzalanmış,11 bu çerçevede Türk ordusundan emekli subaylar Azerbaycan ordusunun eğitim sürecine önemli katkı-larda bulunurken, iki yüz Azerbaycanlı öğrenci de askeri okullarda eğitim almak üzere Türkiye’ye gönderilmiştir. Fakat Elçibey yönetimi için bunlar yeterli değildi. O dönemde Azerbaycan, Türkiye ile Rus-ya’nın Ermenistan ile yaptığına benzer askeri işbirliği anlaşmasını arzu etmişti. Eski Dağlık Karabağ Özerk Bölgesi dışındaki Kelbecer rayonu Rusya destekli Ermenistan ordusu tarafından işgal edilirken Türkiye’den yaralıları taşımak üzere helikopter istenmiş, fakat Elçibey’in ifadesiyle “Demirel bunlara yanaşmamıştır”.12

Elçibey dönenimde Azerbaycan-Türkiye ilişkilerinin askeri bo-yutuna ilişkin beklentiler kimilerine göre Türkiye’deki yönetimlerin çekingen tavırları, kimilerine göre Elçibey’in beklentilerinin aşırı ve gerçekçi olmaması, kimilerine göre ise dönemin uluslararası şartları müsait olmadığı için gerçekleşmemiştir.

Askeri ilişkilerde gelişimin ivme kazanması süreci belirli bir aralıktan sonra Haydar Aliyev iktidarı döneminde gerçekleşmiştir. Türkiye Cumhuriyeti Genelkurmay yetkililerinin Azerbaycan ziyare-tinin ardından 10 Haziran 1996’da Türkiye ve Azerbaycan arasında Ankara’da “Askeri Alanda Eğitim, Teknik ve Bilimsel İşbirliği An-laşması” imzalanmıştır.13 Anlaşmaya, Türkiye adına Genelkurmay Başkanı Orgeneral İsmail Hakkı Karadayı, Azerbaycan adına Savun-ma Bakanı Tümgeneral Sefer Ebiyev imza atmıştır. Genelkurmay Başkanı Orgeneral Karadayı imza töreninde yaptığı konuşmada, Tür- 11 “MİLLETLERARASI ANDLAŞMA”, http://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2009/02/

20090206-1.htm (05.05.2012) ; “Azәrbaycan vә Türkiyә arasında hәrbi әmәkdaşlıq inkişaf etdirilmәlidir – nazir Vecdi Gönül” , Trend, 10 mart 2011, http://az.trend.az/news/politics/1842626.html (05.05.2012)

12 Milliyet, 4 Nisan 1993, s. 12. 13 “Azerbaycan İle İlişkiler”, http://www.jandarma.gov.tr/diger/dis_iliskiler.htm

(05.05.2012)

Page 159: dostluk, kardeşlik ve strateji ortaklık

AZERBAYCAN-TÜRKİYE ASKERİ İLİŞKİLERİ

-159-

kiye ile Azerbaycan arasındaki ilişkilerin özel bir yere sahip olduğunu ifade etmiştir. Sefer Ebiyev de imzalanan anlaşmanın Azerbaycan halkının ve Silahlı Kuvvetleri’nin hayatında tarihi bir olay olduğunu söylemiştir.14 1997 yılında ise Azerbaycan-Türkiye sınır hattının iki tarafında kalan onar kilometrelik alan içinde yapılacak sivil ve askeri vasıtaların uçuşunu düzenleyen protokol ve strateji işbirliğinin geniş-letilmesine ilişkin ortak bildiri imzalanmıştır.15

Türkiye-Azerbaycan ilişkilerinin genelde özel ilişki olarak nite-lendirilmesine rağmen, uzun süre boyunca iki ülke arasında geniş kapsamlı askeri işbirliğini öngören askeri-siyasal nitelikli bir anlaş-manın imzalanmaması eksiklik olarak nitelendirilmiştir. Askeri ilişki-ler uzun süre Azerbaycan subaylarının Türk askeri okullarında eğiti-mi, Azerbaycan askeri okullarında Türk uzmanların eğitim vermeleri ve Kosova’daki Barış Gücü’nde görev yapan Azerbaycan taburunun finanse edilmesi ile sınırlı kalmıştır.16

Türkiye Cumhuriyeti Genelkurmay Başkanı Orgeneral Karadayı’nın 10 Nisan 1999’da başlayan Azerbaycan ziyareti sırasın-da Kafkasya’ya Türk askerlerinin yerleştirilebileceğine ilişkin mesaj-lar basına da yansımıştır. İddiaya göre, Azerbaycan Devlet Başkanı Haydar Aliyev’le Genelkurmay Başkanı Orgeneral Karadayı arasın-daki görüşmede, Hazar petrollerinin taşınması konusu da gündeme gelmiş, bu çerçevede, petrolü taşıyacak boru hatlarının güvenliğinin sağlanmasına Ankara’nın katkısı hususu konuşulmuş ve bölgeye Türk askerleri yerleştirilmesi olasılığı üzerinde durulmuştur.17

İkili ilişkilerdeki askeri boyut konusunda 1999 yılının başların-dan itibaren yeni bir dönemece girilmiş bulunmaktadır. Bu süreç Azerbaycan Devlet Başkanı’nın Dış Politika Danışmanı Vefa Guluzade’nin “Azerbaycan’ın kendi güvenliğini sağlayabilmesi için

14 “Ayın Tarihi 1947 -: 1996 / Haziran”, http://www.byegm.gov.tr/ayin-tarihi.aspx

(06.05.2012) 15 Araz Aslanlı, “Türkiye-Azerbaycan askeri ilişkileri – 1”, 11 Nisan 2011,

http://www.1news.com.tr/yazarlar/20110411124133719.html (08.05.2012) 16 Araz Aslanlı, İlham Hasanov, Haydar Aliyev Dönemi Azerbaycan Dış Politikası,

Ankara, Platin Yayınları, 2005, ss. 162-163. 17 Cenk Başlamış, “Kafkasya'ya Türk Askeri”, Milliyet, 16 Nisan 1998.

Page 160: dostluk, kardeşlik ve strateji ortaklık

Nazım CAFERSOY – Araz ASLANLI

-160-

Batı ile askeri işbirliği yapması gerektiğini ve bu kapsamda Türki-ye’deki İncirlik NATO üssünü Abşeron Yarımadası’na taşıması” öne-risinin ardından ivme kazanmıştır. Her iki ülkenin yetkilileri Rusya faktörü nedeniyle bu öneriye ilk başta mesafeli tavır sergileseler de, Ocak 2000’den itibaren giderek daha fazla üst düzey yetkili bu olasılı-ğa dikkat çekmeye başlamıştır. Ocak 2000’de Ankara’yı ziyaret eden Azerbaycan Savunma Bakanı Sefer Ebiyev “Bakü ve Ankara arasında askeri ittifak anlaşması imzalanabileceğini” ifade etmiştir.18 Şubat 2000’de Türkiye Genelkurmay Başkanlığı Lojistik Kuvvetler Komu-tanı Korgeneral İbrahim Tülün ve Kara Kuvvetleri Lojistik Dairesi Başkanı Tümgeneral Orhan Tiryaki Bakü’yü ziyaret ederek görüşme-lerde bulunmuştur.

17 Haziran 2000’de Azerbaycan Savunma Bakanı Sefer Ebiyev’in daveti ile Bakü’de temaslarda bulunan Türkiye Kara Kuv-vetleri Komutanı Orgeneral Atilla Ateş, Azerbaycan Cumhurbaşkanı Haydar Aliyev ve Sefer Ebiyev’le bir arayla gelerek Azerbaycan Si-lahlı Kuvvetleri’nin gelişmesine yönelik projeler üzerinde fikir alışve-rişinde bulunmuştur.19

1999’dan itibaren ikili askeri ilişkilerde Türkiye’nin Azerbay-can’a karşılıksız yardımlarına ilişkin çok sayıda anlaşma ve protoko-lün imzalanması dikkat çekmiştir. 2000’de Türkiye’nin Azerbaycan’a TCG AB-34 (P-134) tipi iki askeri hücum botunu hibe etmesine ilişkin protokol imzalanmış ve botlar kısa sürede Azerbaycan’a teslim edil-miştir.

1 Mart 2001’de Savunma Bakanı Sefer Ebiyev Türkiye Genel-kurmay Başkanlığı Planlama ve Kaynak Yönetim Dairesi Başkanı Tümgeneral Şerafeddin Telyazan’ın başkanlık ettiği heyetle bir görü-me yapmıştır. Ebiyev iki devlet arasında askeri ilişkileri geliştirme gereksiniminden söz ederken, görüşmeler sonucu “Azerbaycan Hü-kümeti ile Türkiye Hükümeti Arasında Karşılıksız Askeri Yardım”

18 Dr. Nazim Cafersoy, “Azerbaycan - Türkiye ilişkileri (1993 - 2000)”,

http://www.turksam.org/tr/a200.html, 1 Ocak 2001 (10.05.2012) 19 Der: Ramiz Mehdiyev, Heydər Əliyev - Müstəqilliyimiz Əbədidir, Bakı, Azәrnәşr,

2009, s. 294.

Page 161: dostluk, kardeşlik ve strateji ortaklık

AZERBAYCAN-TÜRKİYE ASKERİ İLİŞKİLERİ

-161-

anlaşması ve “Azerbaycan Savunma Bakanlığı ile Türkiye Genelkur-may Başkanlığı Arasında Mali Yardım” protokolü imzalanmıştır. Bu anlaşmalar, Türkiye’nin Azerbaycan Silahlı Kuvvetleri’ne 3 milyon ABD Doları tutarında yardım yapmasını düzenlemiştir.

İlişkilerde önemli bir nokta da 1997’de kurulan yeni Azerbay-can Ali Harbi Mektebi’nin (Yüksek Askeri Okulu’nun) 25 Ağustos 2001 tarihli ilk mezuniyet törenine Türkiye Cumhuriyeti Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hüseyin Kıvrıkoğlu’nun ve Türk Yıldızları’nın da katılması olmuştur. Türk Yıldızları’nın 24 Ağustos 2001 tarihinde Bakü’de Hazar kıyısında yaptıkları gösteri sokak ve meydanları dol-duran milyonlarca kişi tarafından ilgiyle izlenmiştir. Olayın Azerbay-can ile İran arasında gerginlik yaşandığı dönemde gerçekleşmesi, Azerbaycan kamuoyunda Türkiye’nin kendisini İran karşısında des-teklemesi şeklinde algılanmış, ayrıca benzeri yorumlar Türk ve ya-bancı araştırmacılar tarafından da yapılmıştır.20

Ardından 14 Eylül 2001’de Türkiye ile Azerbaycan arasında yapılan askeri alanda eğitim, teknik ve bilimsel işbirliği anlaşması kapsamında Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından Nahçıvan’da eğitim amaçlı yaptırılan dershaneler hizmete açılmıştır. 15 Eylül 2001 tari-hinde ise aynı anlaşma kapsamında Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından Nahçıvan 5. Kolordu Komutanlığı’na hibe edilen 80 askeri araç ile 4 iş makinesi törenle teslim edilmiştir.21

Azerbaycan Devlet Başkanı Haydar Aliyev’in 24-28 Haziran 2002 tarihleri arasında gerçekleştirdiği Türkiye ziyareti sırasında 27 Haziran 2002`de Türkiye Cumhuriyeti Genelkurmay Başkanlığı’nda gerçekleştirilen görüşme iki ülkenin askeri ilişkilerine önemli katkı niteliğine sahip olmuştur. Haydar Aliyev, ziyaret sırasında Genelkur-may Başkanı Orgeneral Hüseyin Kıvrıkoğlu’na Azerbaycan Cumhuri-yeti’nin en yüksek devlet ödülü olan “Şeref” madalyasını takdim et- 20 “İran'a gözdağı”, http://arama.hurriyet.com.tr/arsivnews.aspx?id=11636 (14.05.2011);

“Türk Yıldızları Büyüledi”, Akşam, 26 Ağustos 2001; Xalid Kazımlı, “Könül Fatehleri”, Yeni Müsavat, 27 Ağustos 2001; “‘Türk Yıldızları’ Bakü Semalarında”, http://arsiv.ntvmsnbc.com/news/101828.asp (14.05.2012)

21 “TSK tarafından Nahçıvan`da yaptırılan tersaneler hizmete açıldı”, Zaman, 15 Eylül 2001.

Page 162: dostluk, kardeşlik ve strateji ortaklık

Nazım CAFERSOY – Araz ASLANLI

-162-

miştir.22 Genelkurmay Başkanlığı’ndaki görüşme sırasında konuşma yapan Devlet Başkanı Haydar Aliyev, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin subay heyeti karşısında ilk defa konuştuğunu, bu nedenle de heyecanlı olduğunu ifade etmiştir. Haydar Aliyev, Azerbaycan Ordusu’nun ya-pılanmasında Türkiye’nin desteğini her zaman hissettiklerini ve bu destek sayesinde ciddi bir askeri yapı oluşturabildiklerini vurgulamış-tır.23 Orgeneral Hüseyin Kıvrıkoğlu konuşmasında Azerbaycan ile askeri ilişkilerde kararlı olduklarını ifade etmiştir.24

10 Temmuz 2002’de Türkiye’nin yeni Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök’ün Azerbaycan ziyareti başlamıştır. Ziyaret sırasında Orgeneral Hilmi Özkök, Azerbaycan Devlet Başkanı Haydar Aliyev ve Savunma Bakanı Sefer Ebiyev başta olmakla üst düzey yetkililerle görüşmeler gerçekleştirmiş, askeri birlikleri ve askeri okul-ları da ziyaret etmiştir.25 Bu arada sivil üst düzey Türk yetkililerin göreve geldikten sonra ilk yurtdışı ziyaretlerini Azerbaycan’a yapmış olmaları geleneğine askerlerin de katılması ikili askeri ilişkilere veri-len önemin ifadesi olarak değerlendirilmiştir.

Sonraki yıllarda Azerbaycan-Türkiye askeri ilişkileri önemli bir sürekliliğe sahip olmakla beraber bazı dönemlerde bu konuda özellikle yoğunluk yaşanmıştır. Örneğin, 5-6 Şubat 2007’de Azerbaycan Sa-vunma Bakanı Sefer Ebiyev Türkiye’yi ziyaret etmiş Cumhurbaşkanı Sezer, Başbakan Erdoğan, Savunma Bakanı Gönül ve Genelkurmay Başkanı Büyükanıt ile görüşmeler gerçekleştirmiştir. Yaklaşık 20 gün sonra Türkiye Cumhuriyeti Genelkurmay Başkan Yardımcısı Ergin Saygun Azerbaycan’ı ziyaret etmiş, Devlet Başkanı İlham Aliyev ve diğer yetkililer ile önemli görüşmeler gerçekleştirmiştir. Bundan yak-

22 “Ayın Tarihi 1947 -: 2001 / Ağustos”, http://www.byegm.gov.tr/ayin-tarihi2-

detay.aspx?y=2001&a=8 (15.05.2012) 23 “Azerbaycan Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Haydar Aliyev`in, Türk Silahlı Kuvvetleri

Genelkurmay Başkanı Hüseyin Kıvrıkoğlu`na "Azerbaycan Bayrağı" Madalyasının verilmesi töreninde konuşması - 25 Ağustos 2001”, http://library.aliyev-heritage.org/tk/2189832.html (15.05.2012)

24 “Eliyevin Çoxşaxeli Seferi”, Zaman (Azerbaycan), 29 Haziran 2002. 25 “Azәrbaycan Xalqinin Ümummilli Lideri Heydәr Əlirza Oğlu Əliyevin Hәyat Vә

Fәaliyyәtinin Xronologiyasi 1993-2003”, , s. 226.

Page 163: dostluk, kardeşlik ve strateji ortaklık

AZERBAYCAN-TÜRKİYE ASKERİ İLİŞKİLERİ

-163-

laşık 10 gün sonra 6-7 Mart 2007 tarihlerinde bu kez Türkiye Cumhu-riyeti Kara Kuvvetleri Komutanı İlker Başbuğ’un Azerbaycan ziyareti gerçekleşmiştir. 22-25 Mayıs 2007 tarihlerinde ise 8. Uluslararası Savunma Sanayii Fuarı’na katılmak üzere Azerbaycan Savunma Ba-kanı yine Türkiye’de bulunmuştur.

Benzer yoğunluğa sonraki yıllarda da zaman-zaman şahit olunmuştur. Örneğin, 2011 yılı karşılıklı ziyaretler açısından çok ha-reketli geçmiştir. 2011 yılının ilk ziyareti 17-18 Ocak 2011 tarihlerin-de Türkiye Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Necdet Özel’in Azerbaycan ziyareti olmuştur. Daha sonra Genelkurmay Başkanı olan Orgeneral Necdet Özel Azerbaycan Devlet Başkanı İlham Aliyev, Savunma Bakanı Sefer Ebiyev ve diğer yetkililer ile görüşmeler yap-mıştır. Orgeneral Özel Azerbaycan Devlet Başkanı ile görüşmesi sıra-sında göreve geldikten sonra ilk ziyaretini Azerbaycan’a yapmış ol-maktan büyük mutluluk duyduğunu, Azerbaycan’ı ikinci vatanları olarak gördüklerini ve Türkiye’deki gençliği de bu ruhta yetiştirdikle-rini ifade etmiştir.

2011 yılı içerisinde ikili askeri ilişkilerde en önemli gündem maddelerinden birisini Azerbaycan Savunma Bakanı Sefer Ebiyev’in Ankara’ya gerçekleştirdiği ziyaret teşkil etmiştir. 7 Nisan 2011 tari-hinde başlayan ziyaretinde Sefer Ebiyev ve beraberindeki heyet önce Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan ve Genelkur-may Başkanı Işık Koşaner, 8 Nisan 2011 tarihinde ise Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve Savunma Bakanı Vecdi Gönül görüşmeler gerçekleş-tirmiştir.26

Görüşmelerde taraflar karşılıklı desteğe ve işbirliğine ilişkin bi-linen görüşlerini tekrar vurgulamıştır. Aynı zamanda askeri alanda ve savunma sanayi alanında işbirliğinin geliştirilmesi konusundaki karar-lılık dile getirilmiştir.

Görüşmelerde ve sonrasında yaptığı açıklamalarda Azerbaycan Savunma Bakanı Ebiyev devamlı ve her alandaki desteğinden dolayı Türkiye’ye teşekkür etmiş, aynı zamanda Azerbaycan Silahlı Kuvvet- 26 “Azәrbaycanın müdafiә naziri Türkiyә Silahlı Qüvvәlәri Baş Qәrargahının rәisi ilә

görüşüb”, http://www.milli.az/news/politics/43754.html (16.05.2012)

Page 164: dostluk, kardeşlik ve strateji ortaklık

Nazım CAFERSOY – Araz ASLANLI

-164-

leri’nin güçlenerek Ermenistan işgali altındaki topraklarını kurtarmak için tam hazır olduğunu ve Ermenistan’ın kayıtsız şartsız Azerbaycan topraklarını terk etmemesi halinde gerekenin yapılacağını vurgulamış-tır. Türkiye Cumhuriyeti Savunma Bakanı Vecdi Gönül’ün görüşme-nin basına açık kısmında iki ülkenin öncelikli askeri konuları arasında Azerbaycan’ın işgal altındaki topraklarını kurtarma konusunun da görüşüleceğini özel olarak ifade etmesi dikkat çekmiştir.27

Türkiye Cumhuriyeti Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Er-dal Ceylanoğlu 18-19 Nisan 2011’de Bakü’de en üst düzeydeki siya-sal ve askeri makamlarla görüşmelerde bulunmuştur.28

12 Ekim 2011’de Türkiye Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz başkanlığındaki heyetin (heyette Savunma Sanayii Müsteşarı Murat Bayar’ın yanı sıra ASELSAN, ROKETSAN ve MKEK Genel Müdür-leri de yer almaktaydı) Azerbaycan’ı ziyareti başlamıştır. 15 Ekim’e kadar süren ziyaret boyunca heyet Azerbaycan Devlet Başkanı İlham Aliyev, Azerbaycan Savunma Bakanı Sefer Abiyev, Savunma Sanayii Bakanı Yaver Camalov, Devlet Sınır Hizmeti Başkanı Elçin Guliyev, Jandarma Genel Komutanı Zakir Hesenov ve diğer üst düzey yetkili-lerle görüşmeler yapmıştır. Görüşmelerde ülkeler arasındaki askeri ve askeri-teknik alanda işbirliğinin mevcut durumu ve geliştirilmesi ola-nakları, ayrıca Azerbaycan tarafının Türk savunma sanayisinin bazı büyük projelerine katılımı konuları ele alınmıştır.

2012 yılının ilk yarısı da askeri ziyaretler bakımından yoğun geçmiştir. Türkiye Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel 6-9 Şubat 2011 tarihlerinde Azerbaycan`ı ziyaret etmiş ve Azerbaycan Devlet Başkanı İlham Aliyev dahil üst düzey yetkililer tarafından kabul edilmiştir.29 27 “Azeri Bakan Ankara'da”,TRT, 08.04.2011, http://www.trt.net.tr/Haber/HaberDetay.

aspx?HaberKodu=a3785308-1d53-4cea-991f-2d41cdf88fb4 (16.05.2012); “Gönül: Azerbaycan’ın işgali kabul edilemez”, Türkiye Gazetesi, 9 Nisan 2011

28 Araz Aslanlı, “Türkiye-Azerbaycan askeri ilişkileri - 4”, http://www.1news. com.tr/yazarlar/20110429041119344.html (16.05.2012)

29 “Aliyev, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Özel'i kabul etti”, Zaman, http://zaman. com.tr/haber.do?haberno=1241763&keyfield=417A657262617963616E20536176756E6D612042616B616EC4B1 (16.05.2012)

Page 165: dostluk, kardeşlik ve strateji ortaklık

AZERBAYCAN-TÜRKİYE ASKERİ İLİŞKİLERİ

-165-

5-8 Haziran tarihlerinde ise Kara Kuvvetleri Komutanı Orgene-ral Hayri Kıvrıkoğlu Azerbaycan’ı ziyaret etmiştir.30 Orgeneral Hayri Kıvrıkoğlu’nun Azerbaycan ziyareti sürüyorken Azerbaycan İçişleri Bakanı Ramil Usubov’un Türkiye’de Şehit Türk Binbaşı Ercan Kurt’un cenaze törenine katılması önemli bir sembolik göstergeydi.31 Hemen arkasından 10-13 Haziran tarihlerini Türkiye Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Bekir Kalyoncu’nun, 19-22 Haziran tarihlerinde ise Sahil Güvenlik Komutanı Tümamiral Serdar Dülger’in Azerbay-can ziyareti gerçekleşmiştir.32 Komutanlar Azerbaycan’da Devlet Başkanı İlham Aliyev ve Savunma Bakanı Sefer Ebiyev dahil üst düzey yetkililerle görüşmeler yapılmıştır. Görüşmelerde Azerbaycan ve Türkiye Silahlı Kuvvetleri arasındaki işbirliğinin perspektifleri ele alınmış, yapılan açıklamalarda karşılıklı destek ifade edilmiş, ayrıca toplam 14 anlaşma imzalanmıştır. Anlaşmaların 3’ü iki ülkenin Sahil Güvenlik Komutanlığı, 3’ü Jandarma Genel Komutanlığı ve 8’i de Kara Kuvvetleri Komutanlıkları arasında imzalanmıştır. Özellikle son üç ziyaretin Ermenistan’ın Azerbaycan’a saldırılarını yoğunlaştırdığı ve İran’dan Azerbaycan’a yönelik sözlü saldırıların ve askeri tehditle-rin arttığı dönemde gerçekleşmesi Azerbaycan basınında Türkiye’nin desteği olarak yorumlanmıştır.

Son yıllarda ilişkilere savunma sanayi boyutunun eklenmesi ve askeri vurgulara da sahip olan stratejik işbirliği anlaşmasının imza-lanması Azerbaycan-Türkiye askeri ilişkilerindeki boşlukların doldu-rulması adına olumlu gelişmeler olarak nitelendirilebilir. Sadece 2011 yılının Mart ve Nisan aylarında Azerbaycan basınında yer alan haber-

30 “Azerbaycan'a 'kuvvetli' ziyaret”, http://www.haberturk.com/dunya/haber/748331-

azerbaycana-kuvvetli-ziyaret (06.06.2012); “Aliyev Org. Kıvrıkoğlu'nu kabul etti”, http://www.sabah.com.tr/Gundem/2012/06/06/aliyev-org-kivrikoglunu-kabul-etti (06.06.2012)

31 “Şehitler uğurlandı”, http://www.cumhuriyet.com.tr/?hn=342942 (06.06.2012); “İçişleri Bakanı Usubov Şehit Türk Binbaşı Ercan Kurt’un Cenaze Törenine Katıldı”, http://www.1news.com.tr/azerbaycan/siyaset/20120606094120975.html (06.06.2012)

32 “Savaş gerginliğinde Türkiye’den iki paşa”, Hürriyet, http://www.hurriyet.com. tr/planet/20736686.asp (11.06.2012); “Sahil Güvenlik Komutanı Serdar Dülger Azerbaycan`da”, http://www.tnthaber.net/sahil-guvenlik-komutani-serdar-dulger-azerbaycan-da.html (20.06.2012)

Page 166: dostluk, kardeşlik ve strateji ortaklık

Nazım CAFERSOY – Araz ASLANLI

-166-

lere bakmak bile kısa sürede bu konuda ne kadar önemli mesafe kat edildiğini görmek için yeterlidir. 26 Mart 2011’de Türkiye’nin Azer-baycan’ı modern piyade tüfeği projesine davet ettiğine, 29 Mart’ta Azerbaycan’ın Türkiye’nin HAVELSAN şirketinden askeri gemiler için kontrol sistemi, 30 Mart’ta ise Fırtına zırhlı araçlarının alımı için görüşmeler yaptığına ilişkin açıklamalar yapılmıştır.33 Daha sonra ise 2010 yılında Türk Savunma Sanayi sektöründen iki şirketin (Roketsan ve Otokar) Azerbaycan’a yaklaşık 270 milyon Dolarlık ihracat gerçek-leştirdikleri açıklanmıştır.

Önceki dönemlerde Türkiye’nin Azerbaycan Savunma Sanayi-si’nin gelişimine katkıda bulunduğu, aynı zamanda Azerbaycan Sa-vunma Sanayisi’nin bazı ürünlerine ilgi gösterdiği de açıklanmıştı. Örneğin, Azerbaycan Savunma Sanayii Bakanlığı’nın ROKETSAN ile ortaklaşa kısa menzilli (11 km ve 40 km) füze üretimi konusunda, Ekim 2010’da ROKETSAN yetkililerinin Azerbaycan ziyareti sırasın-da uzlaşmaya varılmıştır. 20-24 Şubat 2011 tarihleri arasında BAE’nin başkenti Abu-Dabi’de National Exhibition Centre (ADNEC)’da ger-çekleştirilen IDEX 2011 Uluslararası Savunma Fuarı ve Konferansı sırasında ise roketlerin ortak üretim modeliyle Azerbaycan’da üretil-mesi amacıyla ROKETSAN ile Azerbaycan Savunma Sanayii Bakan-lığı Arasında bir protokol imzalanmıştır.34 İmza törenine Türkiye Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül ve Savunma Sanayii Müsteşarı Murad Bayar da katılmıştır. Savunma Sanayii Müsteşarlığından yapılan resmi açıklamada 2011 yılı için konan 1 Milyar Dolarlık ihracat hedefi ba-kımından MKEK, ROKETSAN ve OTOKAR firmalarının Azerbay-can’a 2011 yılında yaklaşık 500 Milyon Dolarlık savunma sanayii ürünü ihraç etme sözleşmesi imzalamalarının önemi vurgulanmıştır.35

33 Araz Aslanlı, “Türkiye-Azerbaycan Askeri Ilişkileri - 4”, http://www.1news.com.tr

/yazarlar/20110429041119344.html (16.05.2012) 34 “ROKETSAN-Azerbaycan Sav. San. Bakanlığı Ortak Üretim Protokolü”, Savunma

Sanayii Gündemi, 2001/1, Sayı 14, s. 60, http://www.ssm.gov.tr /anasayfa/kurumsal/SSM%20Dergisi/SSM_14.pdf (28.05.2012)

35 “Savunma Sanayinde Pasifik Seferberliği”, Savunma Sanayii Gündemi, 2011/2, Sayı 15, s. 75, http://www.ssm.gov.tr/anasayfa/kurumsal/SSM%20Dergisi/SSM_15.pdf, (28.05.2012)

Page 167: dostluk, kardeşlik ve strateji ortaklık

AZERBAYCAN-TÜRKİYE ASKERİ İLİŞKİLERİ

-167-

Azerbaycan-Türkiye askeri ilişkileri, direkt ikili ilişkilerin dı-şında uluslararası örgütler ve faaliyetler çerçevesinde de gelişme kay-detmiştir. Azerbaycan, NATO’nun önderlik ettiği BM Güvenlik Kon-seyi’nin kararları ile onaylanmış barışı sağlama operasyonlarına da katkı sağlamış ve bu çerçevede 1999-2008 yıllarında NATO’nun Ko-sova’daki barış gücü operasyonunda (KFOR- Kosovo Force) yer al-mıştır.36 Ayrıca NATO’nun Afganistan’da yürüttüğü NATO-Uluslararası Güvenliğe Yardım Kuvvetleri (ISAF- International Security Assistance Force) operasyonlarında da aktif görev üstlenmiş-tir. Her iki faaliyetinde de Azerbaycan askeri birlikleri sürece Türk bölüğü çerçevesinde katılmıştır.

Azerbaycan ile NATO arasındaki ilişkilerin gelişmesi açısından önemli bir süreç olan Barış İçin Ortaklık Programı çerçevesinde NA-TO tarafından ortak ülkelere eğitimler de Türk ordusu tarafından ve-rilmektedir.

Bu arada zaman zaman Türkiye’nin NATO üyeliğinin ikili as-keri ilişkilerin gelişmesi, ya da Azerbaycan ile Türkiye arasında askeri ittifak anlaşmasının imzalanması açısından engel teşkil ettiğine ilişkin değerlendirmeler de yapılmaktadır. Fakat çeşitli örneklerden de görül-düğü üzere NATO üyesi devletler, NATO üyesi olmayan ülkelerle önemli askeri anlaşmalar imzalayabilmekte ve NATO dışındaki müt-tefikleri için askeri kapasitelerini sonuna kadar seferber edebilmekte-dirler.

Askeri İlişkiler ve Karabağ Sorunu İkili askeri ilişkiler bakımından önemli bir konu Azerbaycan

topraklarının Ermenistan tarafından işgali sorununa ilişkin Türki-ye’nin takındığı tutumdur. 20. yüzyılın sonlarında Azerbaycan Erme-nistan işgaline uğrarken Türkiye’nin desteği yine büyük önem taşı-maktaydı. Fakat çoğu kişiye göre bu aşamada Türkiye’nin Azerbay-can’a desteğinin askeri boyutu yeterli seviyede (nedenleri üzerine 36 Aygün Askerzade, “NATO Çerçevesinde Azerbaycan-Türkiye Askerî İşbirliği ve

Bölgesel Güvenlik Sorunları”, Karadeniz Araştırmaları, Sayı: 20, Kış 2009, ss. 6-7, http://www.karam.org.tr/Makaleler/121387085_askerzade.pdf (28.05.2012)

Page 168: dostluk, kardeşlik ve strateji ortaklık

Nazım CAFERSOY – Araz ASLANLI

-168-

farklı yorumlar yapılmakla beraber) değildi. Azerbaycan açısından askeri ilişkilerde Karabağ sorunu özel yer tuttuğu için belki de bu boyutun üzerinde biraz daha ayrıntılı durmak gerekir.

Türkiye diğer alanlarda her türlü özveriyi göstermesine rağmen, Azerbaycan’ın ısrarlı tutumu karşısında Azerbaycan topraklarının Ermenistan tarafından işgali sürecinde Rusya’nın Ermenistan’a gös-terdiği yardımı dengelemek üzere Azerbaycan’a gerekli askeri desteği verememiştir. Türkiye konunun askeri boyutuna ilişkin olarak 1992-1993 yıllarında devamlı, “Azerbaycan’da dünya ile hareket edece-ğiz”37 ve yine “Türkiye’nin tek taraflı müdahalesi söz konusu değil-dir” şeklinde beyanlarda bulunmuştur.38

Tabii ki, Türkiye’nin bu savaşta Azerbaycan’a hiç yardım et-mediği söylenemez. Azerbaycan yetkililerinin de sürekli dile getirdik-leri üzere Türkiye, Ermenistan işgali karşısında Azerbaycan mutlaka hakkaniyet içerisinde ve sürekli olarak savunan tek ülke olmuştur. Türkiye açısından sadece askeri anlamda Azerbaycan’a açık destek vermekten kaçınılması söz konusu olmuştur. Türkiye, Ermenistan’ın işgalci saldırılarının durdurulmasını ve sorunun çözümünü daima uluslararası örgütler aracılığıyla yapılacak görüşmelerde görmüştür. Şöyle ki, Şubat 1992’de bölgede olaylar tırmanırken Türkiye sorunu bir yandan NATO Konseyinin gündemine getirmiş, öte yandan Mart 1992 sonlarında AGİT Helsinki zirvesinde Azerbaycan ile Ermenistan arasında barışın sağlanması için uluslararası Minsk Konferansı yapıl-ması ve aralarında Türkiye’nin de bulunduğu 11 ülkeden oluşan Minsk Grubu oluşturulmasını sağlamıştır. Bunun yanında Türkiye 11 Mart 1992’de bir barış planı hazırlamış, ancak bir sonuca ulaşamamış-tır.39 Türkiye’nin çabalarıyla 28 Şubat 1992’de AGİT, “sınırların do-kunulmazlığı ve tek taraflı olarak değiştirilemeyeceği” yolunda bir karar almıştır. Ayrıca Kelbecer’in işgalinden sonra, Türkiye BM Gü-venlik Konseyi’nin Kelbecer’in boşaltılması kararını almasında aktif

37 Cengiz Çandar, “Elçibey için ileri”, Sabah, 19 Haziran 1993 38 Şükrü Elekdağ, “Şaşkınlığın Daniskası”, Milliyet, 27 Haziran 1993. 39 Aslanlı, Hasanov, a.g.e., ss. 29-30.

Page 169: dostluk, kardeşlik ve strateji ortaklık

AZERBAYCAN-TÜRKİYE ASKERİ İLİŞKİLERİ

-169-

rol oynamış ve bu rayonun (bölgenin) boşaltılması için ABD ve Rusya ile ortak önerge hazırlamıştır.

Bu dönemde Türkiye’nin, Azerbaycan topraklarının Ermenistan tarafından işgali meselesine ilişkin tutumuna baktığımız zaman, o dönemin Cumhurbaşkanıyla, hükümet başkanı arasındaki görüş farklı-lıklarını da görmekteyiz. Nitekim dönemin Cumhurbaşkanı Turgut Özal her defasında “Azerbaycan’ın yanında” olduklarını dile getirmiş ve “Türk milletinin sabrının zorlanmamasının gerektiğini” belirterek, gerekirse askeri müdahalede bulunacaklarını ifade etmiştir. Hatta Özal, bu dönemde verdiği bir demeçte, Türkiye’nin Ermenistan-Azerbaycan çatışmasına müdahalesinin cesaret işi olduğunu ve Türki-ye’nin bu cesaret örneğini Kıbrıs müdahalesinde gösterdiğini hatırlat-mıştır. Özal’ın bu açıklamalarının aksine, dönemin Türkiye Başbakanı Süleyman Demirel, Ermenistan’ın Azerbaycan’a yönelik işgalci saldı-rılarında Türkiye’nin “askeri güç kullanmayacağını” açıklamıştır.

Ermenistan’ın Azerbaycan’a saldırıları devam ederken Türkiye Azerbaycan’a askeri eğitim ve danışmanlık hizmeti de vermiştir. As-keri danışmanlık hizmeti Azerbaycan’a yollanmış üst düzey askeri yetkililer aracılığıyla verilmiştir. Harp Okullarında ve Harp Akademi-lerinde uzun süreli kadro eğitiminin yanı sıra kısa dönemli askeri eği-tim projeleri de gerçekleştirilmiştir. Savaş sırasında Rusya’nın Erme-nistan’a verdiği askeri destekle kıyaslanacak boyutta olmasa bile bu hususların da göz ardı edilmemesi gerekir.

Azerbaycan bağımsızlığına kavuştuktan sonraki aşamada Tür-kiye’nin Azerbaycan’a askeri desteği açısından en önemli noktalardan birisini yukarıda da ifade edildiği üzere Türk Yıldızları’nın 24 Ağus-tos 2001 tarihinde Bakü’de Hazar kıyısında yaptıkları gösteri teşkil etmiştir. Olayın Azerbaycan ile İran arasında gerginlik yaşandığı, İran’ın Azerbaycan sınırını birkaç kere ihlal ettiği dönemde ve Türki-ye’nin İran’a bu konularda nota verdikten sonra gerçekleşmesi hem Azerbaycan kamuoyunda, hem de dışarıda Türkiye’nin Azerbaycan’ı İran karşısında askeri açıdan desteklemesi şeklinde algılanmıştır. Tür-kiye’nin bu adımı Ermenistan Azerbaycan topraklarını işgal ederken Türkiye’den arzuladığı askeri yardımı alamadığını düşünen Azerbay-

Page 170: dostluk, kardeşlik ve strateji ortaklık

Nazım CAFERSOY – Araz ASLANLI

-170-

can toplumu için önemli bir psikolojik destek görevini de yerine ge-tirmiş ve gelecek açısından özgüven oluşturmasına neden olmuştur.

Türkiye’nin bu aşamada desteğini askeri boyutta ortaya koyma-sı, sadece olayın Karabağ sorunuyla aynı niteliklerde olmamasından (ister karşısındaki devletin gücü itibariyle Rusya’dan daha zayıf olma-sı, ister sıcak çatışma ihtimalinin zayıflığı, ister sıcak çatışmanın ya-şanması halinde Batı’dan alınacak destek bakımından daha avantajlı konumda olması) değil, aynı zamanda Türkiye’nin 1990’ların başları-na göre daha cesaretli dış politika çizgisine sahip olmasından kaynak-lanmaktaydı. Türkiye’nin bu adımı İran tarafından kısmen tepki, kıs-men de kıskançlıkla karşılanmıştır. Nitekim yıllar sonra Aralık 2007’de Türkiye’nin Azerbaycan’daki Büyükelçisi Hüseyin Avni Karslıoğlu, “Azerbaycan Ermenistan işgali altındaki topraklarını kur-tarmak üzere savaşa başlarsa Türkiye’yi yanında bulacağını” ifade ettiğinde40 İran devlet radyosu konuya ilişkin özel program hazırlata-rak bu açıklamayı “dalga konusu” yapmaya çalışmış, ama başarılı olamamıştı. Sonraki Büyükelçi Hulusi Kılıç’ın çeşitli açıklamaları da dahil olmak kaydıyla Türkiye, 2000’li yıllar boyunca işgali ortadan kaldırmaya yönelik her türlü çabasında Azerbaycan’a gerekli desteği vermekten geri durmayacağını defalarca vurgulamıştır.

Stratejik İşbirliği Anlaşması 2010 yılında Azerbaycan-Türkiye askeri ilişkileri açısından bü-

yük önem taşıyan iki gelişme yaşanmıştır. Önce Türkiye Cumhurbaş-kanı Abdullah Gül’ün 16-17 Ağustos 2010 tarihleri arasında Azerbay-can’a gerçekleştirdiği resmi ziyaret sırasında “Azerbaycan Cumhuri-yeti ile Türkiye Cumhuriyeti Arasında Stratejik Ortaklık ve Karşılıklı Yardım Anlaşması” imzalanmıştır.41 Daha sonra ise 15-16 Eylül 2010

40 Araz Aslanlı, “Türkiyә-Azәrbaycan hәrbi münasibәtlәri vә Qarabağ problemi”,

http://karabakh-doc.azerall.info/ru/articls/artc131az-5.php (28.05.2012) 41 “Türkiye Cumhuriyeti ile Azerbaycan Cumhuriyeti Arasında Stratejik Ortaklık ve

Karşılıklı Yardım Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Dışişleri Komisyonu Raporu (1/979)”, http://www.tbmm.gov.tr/sirasayi/ donem23/yil01/ss645.pdf (28.05.2012); “AZƏRBAYCANLA TÜRKİYƏ ARASINDA

Page 171: dostluk, kardeşlik ve strateji ortaklık

AZERBAYCAN-TÜRKİYE ASKERİ İLİŞKİLERİ

-171-

tarihlerinde İstanbul’da gerçekleştirilen Türk Dili Konuşan Ülkeler Devlet Başkanları 10. Zirvesi’nde Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan ile Azerbaycan Devlet Başkanı İlham Aliyev Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi’nin kurulmasını kararlaştırmışlardır.42 25 Ekim 2011’de ise her iki ülke liderlerinin ve Savunma Bakanlarının da katılımıyla Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi’nin ilk toplantı-sı gerçekleştirilmiştir.43

Stratejik Ortaklık ve Karşılıklı Yardım Anlaşması 10 yıllık bir süre için imzalanmış ve taraflardan birisi bu Anlaşmanın yürürlüğü-nün sona ermesinden en az 6 ay önce diplomatik kanallardan yazılı olarak fesih bildiriminde bulunmadıkça yürürlük süresinin kendiliğin-den 10 yıllık sürelerle uzaması öngörülmüştür. Toplam 23 maddeden oluşan Anlaşma’da ilişkilerin temelleri Askeri-Siyasi ve Güvenlik Konuları, Askeri ve Askeri Teknik İşbirliği Konuları, Ekonomik İşbir-liği Konuları ve İnsani Konular olmak üzere dört konu ve Genel ve Nihai Hükümler başlığı altında belirlenmiştir.

Girişte taraflar sınırların dokunulmazlığı ilkelerinin önemini te-yit ederek, bağımsızlıklarına, egemenliklerine, toprak bütünlüklerine yönelik silahlı saldırı halinde gerekli karşılıklı yardım önlemlerinin hayata geçirilmesinin zaruriliğini vurgulamıştır. Milli güvenliklerinin sağlanması, ekonomik kabiliyetlerinin güçlendirilmesi ve ortak değer-lerinin korunması tarafların en öncelikli hedefleri olarak tanımlanmış-tır. Güncel uluslararası meselelerde ortak tutum sergilemek amacıyla,

STRATEJİ TƏRƏFDAŞLIQ vә QARŞILIQLI YARDIM HAQQINDA MÜQAVİLƏNİN MƏTNİ”, http://www.mediaforum.az/az/2010/12/15/AZ%C6%8FRBAYCANLA-T%C3%9CRK%C4%B0Y%C6%8F-ARASINDA-STRATEJ%C4%B0-T%C6%8FR%C6%8FFDA%C5%9ELIQ-054430699c02.html (28.05.2012).

42 “Türkiye-Azerbaycan arası stratjik imza atıldı”, Hürriyet, 15 Eylül 2010, http://www.hurriyet.com.tr/gundem/15791668.asp (28.05.2012); “Azerbaycan ile Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi Kuruluşu Anlaşması imzalandı”, Zaman, 15.09.2010, http://www.zaman.com.tr/haber.do?haberno=1028143&title=azerbaycan-ile-yuksek-duzeyli-stratejik-isbirligi-konseyi-kurulusu-anlasmasi-imzalandi (28.05.2012)

43 “Edoğan: Azerbaycan`a müteşekkiriz”, http://www.ekoavrasya.net/Manset.aspx? pid=48&lang=TR&Ara=Ciz (28.05.2012); “Azәrbaycan-Türkiyә sәnәdlәri imzalanmışdır”, 25 oktyabr 2011, http://www.president.az/articles/3391 (28.05.2012)

Page 172: dostluk, kardeşlik ve strateji ortaklık

Nazım CAFERSOY – Araz ASLANLI

-172-

uluslararası ve bölgesel teşkilatlarda iki ülke arasındaki mevcut işbir-liğinin daha da kuvvetlendirilmesinin önemini vurgulanmıştır.

Askeri-Siyasi ve Güvenlik Konuları başlığı altındaki ilk iki maddesi ile Askeri ve Askeri Teknik İşbirliği Konuları başlığı altında yer alan 7. ve 8. maddeler iki ülke açısından zorunlu olarak değerlen-dirilen askeri işbirliği anlaşmasının günümüze kadar halen imzalan-mamış olmasından kaynaklanan eksikliği belirli ölçüde giderici niteli-ğe sahiptir. 1. Maddede tarafların, komşu ve kardeş devletler olarak birbirlerinin bağımsızlığının, egemenliğinin, toprak bütünlüğünün, sınırlarının dokunulmazlığının sağlanması ve korunmasında birbirle-riyle sıkı işbirliği yapacakları, tarafların herhangi birinin toprak bütün-lüğünün, egemenliğinin ve devlet sınırlarının dokunulmazlığının teh-dit edildiği veya tehlike altında bulunduğu kanaatinde olduğunda, tarafların bu tehdit ve tehlikelerin ortadan kaldırılması yönünde alına-bilecek önlemler konusunda acil danışmalar gerçekleştirecekleri; 2. maddede ise taraflardan birinin, bir üçüncü ülke veya bir grup ülke tarafından silahlı saldırı veya askeri tecavüze maruz kalması halinde, BM Şartının 51. maddesinin tanıdığı bireysel veya ortak meşru sa-vunma hakkının hayata geçirilmesi için askeri imkan ve kabiliyetleri-nin kullanılması da dâhil mevcut olanakları çerçevesinde gerekli bütün önlemlerin alınması amacıyla tarafların birbirine karşılıklı yardımda bulunmak hususunda mutabık kalmış oldukları ifade edilmiştir. An-laşmada bu yardımın biçiminin ve kapsamının taraflarca acilen belir-leneceği ifade edilmiş olsa da bu hususta bir ilerleme sağlanıp sağ-lanmadığı konusunda resmi bir açıklama yapılmamıştır.

Askeri ve Askeri Teknik İşbirliği Konuları başlığı altında yer alan 7. ve 8. maddeler karşılıklı askeri yardım açısından önemli husus-lara açıklık getirmektedir. 7. maddede tarafların, anlaşmada öngörülen savunma işbirliğinin ve karşılıklı yardımın hayata geçirilmesi için ulusal mevzuatları ve uluslararası yükümlülükleri temelinde ve meşru savunma ihtiyaçlarının karşılanması gereğini gözeterek, silahlı kuv-vetlerinin kuvvet ve komuta kontrol yapılarının koordinasyonu için gerekli planlamayı yapacakları; 8. maddede ise tarafların, işbu anlaş-manın 2. maddesinde tanımlanan savunma ve karşılıklı yardımın ha-

Page 173: dostluk, kardeşlik ve strateji ortaklık

AZERBAYCAN-TÜRKİYE ASKERİ İLİŞKİLERİ

-173-

yata geçirilmesi çerçevesinde müşterek askeri harekatların icra edil-mesi maksadıyla askeri altyapılarının geliştirilmesi, silahlı kuvvetlerin her yönden hazırlığı ve zaruri silah ve askeri araçlarla donatılması için gerekli tüm ulusal tedbirleri alacakları ifade edilmiştir.

Sonuç “İki dost ve kardeş ülke arasında siyasi ve askeri ilişkiler çok

iyi düzeyde seyretmektedir. Büyük potansiyele sahip ekonomik ve ticari ilişkilerin daha da geliştirilmesi için ortak çaba sarf edilmekte-dir.” Bu cümleler Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı’nın inter-net sitesinde Azerbaycan-Türkiye ilişkileriyle ilgili kısımda yer al-maktadır. 2008-2009 döneminde siyasal ilişkilerde yaşanan gerginlik dikkate alındığında “çok iyi düzey” vurgusunun süreklilik açısından sadece askeri ilişkilere atfedilebileceği açıktır. Bu kısa süreli ve kısmi gerginlik dönemi, siyasal gerginlikten etkilenmemesi bağlamında askeri ilişkilerin niteliğinin anlaşılması bakımından da çok önemli olmuştur.

Tüm olumlu boyutlarına rağmen bazı eksiklikleri ve önerileri de ifade etmekte yarar vardır. Azerbaycan Savunma Bakanı Sefer Ebiyev Ocak 2000’de Ankara’yı ziyaret ederken dile getirdiği “Bakü ve Ankara arasında askeri ittifak anlaşması imzalanabileceği” hususu-nun artık gerçekleştirilmesi gerekir. Azerbaycan’ın bağımsızlığına kavuşmasının üzerinden yaklaşık 20, Sefer Ebiyev’in açıklamasının üzerinden yaklaşık 11 yıl geçmesine rağmen sadece stratejik işbirliği anlaşması imzalanabilmiştir.

Her iki ülkenin “kırmamak için özen gösterdikleri” Rusya, Azerbaycan topraklarını işgali altında tutan Ermenistan ile askeri iş-birliğinin alanını ve süresini her geçen gün daha da derinleştirirken Azerbaycan ile Türkiye arasında geniş çerçeveli ve daha özel hususla-rı düzenleyen askeri işbirliği anlaşması imzalanması şart olmuştur. Türkiye’nin ve Azerbaycan’ın önemli komşuları olan Rusya ile ilişki-leri tabii ki gelişecektir ve karşılıklı hassasiyetler dikkate alınacaktır. Ama Rusya-Ermenistan askeri işbirliği ne kadar “Türkiye ve Azer-

Page 174: dostluk, kardeşlik ve strateji ortaklık

Nazım CAFERSOY – Araz ASLANLI

-174-

baycan aleyhinde değil” ise, Türkiye-Azerbaycan askeri işbirliği de en az o kadar Rusya açısından tehdit olarak görülmemelidir.

Bunun yanı sıra başka adımlar da atılabilir. Örneğin, ortak bir-likler oluşturulması konusunda daha da ileri gidilmesi gerekebilir. Zaten Kosova ve Afganistan’da barış gücü faaliyetleri ortak komuta altında gerçekleştirilmişti. Defalarca gündeme getirilen ve aslında zorunluluk da teşkil eden BTC Savunma Gücü oluşturulması ve ben-zeri adımlar artık şart olmuştur.

Bölgede oldu-bittilere fırsat verilmemesi, kalıcı barış, istikrar ve güvenlik açısından Türkiye-Azerbaycan askeri ilişkilerinin büyük önem taşıdığı aşikardır. Bu nedenle de Stratejik Ortaklık ve Karşılıklı Yardım Anlaşması’nda ifade edilen karşılıklı askeri yardımın biçimi-nin ve kapsamının taraflarca acilen belirlenmesi hususu doğrultusunda ivedilikle adımlar atılması gerekmektedir. Aynı zamanda hem Azer-baycan’ın hem de Türkiye’nin kendileri için belirledikleri, en önemli resmi belgelerinde ortaya koydukları ülkesel, bölgesel ve küresel ön-celikler ve hedefler doğrultusunda bir askeri ittifak anlaşmasını biran evvel imzalamaları gerekmektedir. Türkiye-Azerbaycan askeri ittifak anlaşması sorunların adil ve kalıcı çözümüne, kalıcı bölgesel ve küre-sel istikrara sadece katkı yapacaktır.

Page 175: dostluk, kardeşlik ve strateji ortaklık

ASKERİ –TEKNİK ALANDA

AZERBAYCAN - TÜRKİYE İŞBİRLİĞİ

(1991-2011) Yahya MUSAYEV

Azerbaycan Cumhuriyeti Savunma Sanayi Bakan Yardımcısı

GİRİŞ Rus egemenliği döneminde Azerbaycan’ın 170 yıl süresince

kendisine ait bir ordusu olmamıştır; Azerbaycan’a bu hak tanınmamış-tır. Bağımsızlığını kazandıktan sonra halkların yaptığı ilk iş kendi devletlerinin temel unsurlarını oluşturmak olmuştur. Azerbaycan da 18 Ekim 1991 tarihinde bağımsızlığını ilan ettikten sonra devletin temel unsurlarını oluşturmak için kolları sıvamıştır. Bu bağlamda devletin temel unsurlarından en önemlisi Silahlı Kuvvetlerdir.

Bağımsızlığını kazandıktan sonra Azerbaycan, daha ilk günler-den çözümü karmaşık sorunlarla karşılaşmıştır. Bunlardan birisi Er-menistan’ın saldırılarıdır. Sovyet İmparatorluğu’nun dağılacağını anlayan Ermenistan kendi silahlı gruplarını oluşturmuştur. Nitekim bu gruplar Ermenistan Silahlı Kuvvetleri’nin temelini teşkil etmişlerdir. Ermenistan, daha sonra, dağılmış Sovyet ordusunun paralı askerlerinin de yardımıyla Azerbaycan’a karşı toprak iddialarında bulunarak ilan edilmemiş bir savaşa başlamıştır. Söz konusu yıllarda, Azerbaycan halkı, Ermeni silahlılarının işgalci saldırılarına karşı gönüllülerden oluşan silahlı birlikler oluşturmuşlardır. Fakat söz konusu gönüllü gruplar, savaş ve askerlik deneyimleri olmadığı, düzenli birlikler oluş-turulmadığı ve tek bir komutanlık altından birleştirilmedikleri için Ermeni ordusunun işgaline karşı başarı sağlayamamışlardır. Bu du-rumda acil olarak gerçek disiplinli ordunun kurulması gündeme gel-miştir. Fakat yeni ordu kurmak en zorlu süreçtir. O dönemde askeri

Page 176: dostluk, kardeşlik ve strateji ortaklık

Yahya MUSAYEV

-176-

alanda Azerbaycanlı milli kadro sayısı çok azdı ve mevcut personelle Silahlı Kuvvetlerin oluşumu yalnız barış ve istikrar ortamında müm-kündü. Fakat Ermeni işgali hızla devam etmekteydi. Çıkış yolu, bir yandan gönüllüleri askeri eğitime tabi tutmak ve bir yandan da düzenli bir orduyu oluşturmaktan geçmekteydi.

Yeni kurulacak Azerbaycan Silahlı Kuvvetleri’nin genç subay-larına eğitim vermek, çeşitli eğitim ve gelişim kurslarına katılımlarını sağlamak ve aynı zamanda yeni oluşturulan orduya teknik yönden yardımda bulunmak amacıyla 1992 yılında Azerbaycan Hükümeti ile Türkiye Hükümeti arasında “Askeri Alanda Bilimsel Teknik ve Eği-tim Öğretim İşbirliği Anlaşması” imzalandı. Anlaşma koşullarını yeri-ne getirmek ve daha geniş yelpazede eğitim vermek maksadıyla Türk Silahlı Kuvvetleri içerisinden seçilmiş en yetenekli subay ve astsubay-lar Azerbaycan’a getirildi. Gerçekten de Bağımsız Azerbaycan devle-tinin en zor anlarında onun yanında olan ve destekleyen ilk devlet Türkiye Cumhuriyeti olmuştur. Şöyle ki, savaşın yapıldığı sırada gençlere askeri eğitim veren, deneyimsiz genç subaylara yardım eden Türk ordusunun temsilcileri, aynı zamanda Azerbaycan Silahlı Kuv-vetleri’nin geliştirilmesi sürecinde de rol almışlardır. Söz konusu ta-rihlerde subayların bulunduğu eğitim merkezlerinden birinin girişinde şöyle bir yazı vardı “Azerbaycanlı kardeşlerimize yardım Türklerin vicdan borcudur.” Bu sözler ne bir dahinin, ne de bir filozofun sözle-riydi. Bu sözler zor gününde kardeşinin yardımına koşan sade bir Türk subayının kalbinden gelen samimi hisleri ifade etmekteydi.

Türkiye ile Azerbaycan Arasında Askeri Alanda İşbirliği Bağımsızlığın ilk on yılını Azerbaycan Silahlı Kuvvetleri’nin

gelişim devri olarak nitelendirebiliriz. Söz konusu dönemde Azerbay-can’ın askeri yapısında hizmette bulunan binlerce subay ve astsubay Türk Silahlı Kuvvetleri’nin eğitim öğretim merkezlerinde eğitim gör-müş ve çeşitli gelişim kurslarına katılmışlardır. En yetenekli Azerbay-canlı subaylar ise Türk Silahlı Kuvvetleri’nin askeri akademilerinde eğitimlerini sürdürmüşlerdir. Azerbaycan Silahlı Kuvvetleri’nin yapı-sının gelişmesine yakinen katılan Türk Silahlı Kuvvetleri, Azerbaycan

Page 177: dostluk, kardeşlik ve strateji ortaklık

ASKERİ-TEKNİK ALANDA AZERBAYCAN-TÜRKİYE İŞBİRLİĞİ (1991-2011)

-177-

Ordusu’na çeşitli alanlarda askeri yardımlarda bulunmuşlardır. Tüm bu yardımlar uluslararası hukuk çerçevesindeki anlaşmalarla düzen-lenmiştir. Söz konusu tarihlerde Azerbaycan ile Türkiye arasında bir-kaç uluslararası anlaşma imzalanmıştır. Ulusal lider Haydar Aliyev Azerbaycan - Türkiye ilişkilerine, bu bağlamda askeri alanda işbirliği-nin geliştirilmesine büyük önem vermekteydi. Bunun sonucu olarak Türk Silahlı Kuvvetleri’nin katılımı ve desteği ile Azerbaycan Harp Okulu, Azerbaycan Askeri Hava Kuvvetleri Okulu ve Azerbaycan Askeri Denizcilik Okulu prensip olarak yeniden yapılandırılarak NA-TO standartları düzeyine çıkarılmıştır. Günümüzde söz konusu okul-larda eğitim - öğretim düzeyinin yüksek standartlarda olduğunu itiraf eden yabancı devletlerin askeri alandaki uzmanları, kendi ülkelerinin gençlerinin de söz konusu okullarda eğitim görmeleri için Azerbay-can’dan istekte bulunmuşlardır.

Azerbaycan Silahlı Kuvvetleri’nin kurumsal yapısı oluşturul-duktan ve ordunun teknik teçhizatı gerekli düzeye ulaştırıldıktan sonra Silahlı Kuvvetler’in önündeki yeni hedef, mevcut yapının geliştirile-rek çağdaş standartlara getirilmesi olmuştur. NATO üyesi olan Türki-ye, bu aşamada da Azerbaycan Silahlı Kuvvetleri’ne geniş kapsamlı yardımlarda bulunmuştur. Türk Silahlı Kuvvetleri danışmanlarının tavsiyelerini dikkate alan Azerbaycan, şimdi bölgenin en hızlı ve güç-lü ordusuna sahiptir. Bu süreçte yine Türk Silahlı Kuvvetleri’nin des-teği ile Azerbaycan Silahlı Kuvvetleri’nin Askeri Akademisi kurul-muştur. Bugün Azerbaycan ordusunun yetenekli subayları söz konusu Akademi’de askerlik ve savaş sanatının inceliklerini öğrenmektedir. Askeri Akademi’nin başarılı faaliyetleri sonucu günümüzde Azerbay-can Ordusu’nda muvazzaf general ve subayların sayısı artmıştır. Söz konusu general ve subayların yeteneği ile Azerbaycan Silahlı Kuvvet-leri’nin savaş kabiliyeti bir hayli yükselmiştir.

Savunma sanayi alanında işbirliği Yeni şekillenmiş bir Silahlı Kuvvetler’in savaş kabiliyetinin ar-

tırılması için en önemli husus teknik teçhizattır. Azerbaycan devleti-nin Savunma Sanayisi mevcut olmasına rağmen verimli faaliyet göste-

Page 178: dostluk, kardeşlik ve strateji ortaklık

Yahya MUSAYEV

-178-

remiyordu. Söz konusu olumsuzluğu gidermek için Türkiye’nin Aske-ri Sanayi Kompleksine ait şirketler Azerbaycan Silahlı Kuvvetleri’nin ihtiyacını karşılamaya çalışıyorlardı. Söz konusu tarihlerde Türkiye Milli Savunma Bakanlığı ile Azerbaycan Silahlı Kuvvetleri arasında oluşan işbirliğini özellikle vurgulamak gerekir. Fakat tüm yardımlara rağmen Azerbaycan Ordusu’nun ihtiyacı tam olarak karşılanamamak-taydı. Azerbaycan’ın Askeri Sanayi yapısını oluşturan Özel Makine ve Dönüşüm Komitesi de gelişmiş ordunun ihtiyacını karşılayamamak-taydı. Komitenin faaliyetini artırmak maksadıyla 20 Eylül 2000’de Özel Makine ve Dönüşüm Komitesi ile Türkiye’nin askeri mühimmat-lar üreten Makine ve Kimya Endüstrisi Kurumu (MKEK) arasında “Savunma Sanayi Alanında İşbirliği” ile ilgili Anlaşma imzalanmıştır. Anlaşmada, MKEK‘in Azerbaycan Askeri Sanayi Kurumu’nun geli-şimine çok yönlü yardım edilmesi hedeflenmekteydi. Anlaşma, Özel Makine ve Dönüşüm Komitesi’nin faaliyetine olumlu katkı sağlasa da kurum modern dönemin taleplerini karşılamakta yetersiz kalıyordu. Aralık 2005’de Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in imzala-dığı bir kararla Azerbaycan’ın savunma gücünü artırmak ve dışa ba-ğımlılığını azaltmak amacıyla Askeri Sanayi Kurumu’nu bir bünyede birleştiren Savunma Sanayisi Bakanlığı (SSB) kuruldu. Kurumun modern teknoloji ve cihazlarla teçhiz edilmesi için uluslararası alanda faaliyet göstermek koşulu aranmaktaydı. Bu amaçla Azerbaycan Cumhuriyeti Savunma Sanayi Bakanı Yaver Cemalov yurtdışına ilk resmi ziyaretini 11-15 Eylül 2006 tarihinde Türkiye Cumhuriyeti Milli Savunma Bakanı Sayın Vecdi Gönül’ün davetlisi olarak kardeş ülkeye yapmıştı. Her iki ülke Bakanları arasında askeri teknik alanda işbirli-ğinin genişletilmesi ile ilgili görüşmeler yapılmıştır. Ziyaret çerçeve-sinde temsilci heyet, Türkiye’nin askeri sanayi kurumuna ait olan bir dizi fabrikaya ziyarette bulunarak incelemeler yapmıştır. Bu ziyarette NATO standartları ve modern teknoloji temelinde çalışan Türki-ye’deki fabrikalarla işbirliğinin daha da geliştirilmesi meselesi karar-laştırılmıştır.

Mart 2007’de dönemin Türkiye Cumhuriyeti MKEK Genel Di-rektörü Ünal Önsipahioğlu başkanlığındaki temsilci heyet, Azerbay-

Page 179: dostluk, kardeşlik ve strateji ortaklık

ASKERİ-TEKNİK ALANDA AZERBAYCAN-TÜRKİYE İŞBİRLİĞİ (1991-2011)

-179-

can Cumhuriyeti Savunma Sanayi Bakanlığı’na ziyarette bulunmuştur. Ziyarette işbirliğinin geliştirilmesi ile ilgili fikir alış verişinde bulu-nulmuş ve fabrikalarımızla ilgili bilgi aktarılmıştır. Ziyaret sonunda taraflar arasında birkaç anlaşma da imzalanmıştır. MKEK, fabrikala-rımızdan birine bedelsiz olarak av silahları için kurşun üretimi hattının verilmesi hususunda karar kabul etmiştir. Temmuz 2008’de söz konu-su makineler getirilerek montaj edilmiştir. Halihazırda makineler mermi üretmektedirler. Bunun yanı sıra “ROKETSAN” Şirketinin temsilcileri Azerbaycan’da ziyarette bulunarak çeşitli temaslarda bu-lunmuş ve görüşmeler sonrasında işbirliği alanları belirlenmiştir.

İşbirliği alanları çoğaldığından taraflar bu sürecin yoğunlaştı-rılması ve yararlılığının artırılması amacıyla 2007’de Yüksek Düzeyde Askeri Diyalog toplantısını düzenlemişlerdir. Yüksek Düzeyde Askeri Diyalog yılda iki kez toplanarak ortaya çıkan sorunların çözümü ve işbirliğinin genişletilmesi istikametinde çok yönlü faaliyet yürütmek-tedirler.

2008 yılı süresince Türkiye Milli Savunma Bakanlığı Savunma Sanayi Müsteşarlığı yönetimi ve temsilci heyeti çeşitli dönemlerde Azerbaycan’ı ziyarette bulunmuşlardır. Temmuz 2008’de Türkiye Savunma Sanayi Müsteşarı Murat Bayar’ın Başkanlığındaki temsilci heyeti aynı yılın Eylül ayında Uluslararası ilişkiler Daire Başkanı Lütfi Varoğlu, Azerbaycan Savunma Sanayisi Bakanlığı`nı ziyaret etmiştir. Misafir heyet aynı zamanda fabrikalarımızda incelemelerde bulunarak yapılan modernizasyon çalışmaları ile ilgili gözlemlerde bulunmuşlardır. Söz konusu ziyaret sonucunda yeni işbirliği alanları belirlenmiştir. Her iki ziyaret sonrasında da birkaç anlaşma imzalan-mıştır. Anlaşmalar sayesinde fabrikalarımıza Türkiye’deki fabrikalar-dan ham madde ve çeşitli makineler alma olanağı sağlanmıştır. Diğer bir anlaşmayla Türkiye Savunma Sanayisi Müsteşarlığı, Azerbaycan Cumhuriyeti Savunma Sanayisi Bakanlığını Kasım 2008’de Pakis-tan’da gerçekleştirilen Uluslararası Savunma Mamulleri Sergisi’ne katılmaya davet etmiştir. Söz konusu davet gereği Türkiye kiraladığı sergi standında Azerbaycan Cumhuriyeti’nin Savunma Sanayisi Ba-kanlığı için de bir bedel alınmadan köşe ayırmıştır. Bununla da tarihte ilk kez Azerbaycan ürettiği milli silahlarını uluslararası düzeyde sergi-

Page 180: dostluk, kardeşlik ve strateji ortaklık

Yahya MUSAYEV

-180-

lemek imkanı kazanmıştır. Başarıyla gerçekleşen söz konusu sergi iki ülke arasında kardeşlik ilişkilerinin gelişmesinin bir örneğidir.

Diğer bir anlaşmayla uzman personelin Türkiye’de ihtisas kurslarına katılmaları hususunda anlaşama sağlanmıştır. Söz konusu anlaşma gereği 2009 yılı süresince birkaç fabrikamızın uzman perso-neli Türkiye’de ihtisas artırma kurslarına katılmışlardır. Bunun yanı sıra Türkiye’nin “TİSAŞ” şirketi Azerbaycan Savunma Sanayisi Ba-kanlığı ile küçük çaplı silahların ortak üretimi projesini gerçekleştir-mişlerdir. Şu anda proje bütünlükle uygulanmakta ve fabrikalarımızda söz konusu ürünün üretimi yapılmaktadır.

Uluslararası alanda işbirliği Fabrikalarımızda yapılan modernizasyon çalışmaları ve modern

teknolojilerin alınması sonucunda Savunma Sanayisi üretim tesisleri rekabete dayanıklı ürünler üretmektedir. Bunun sonucu olarak Türkiye Milli Savunma Bakanlığı, Azerbaycan Cumhuriyetinin Savunma Sa-nayisi Bakanlığı’na ait fabrikaların ürettiği ürünleri uluslararası sergi-de sergilemek amacıyla İstanbul’da gerçekleştirilen IX Uluslararası Savunma Sanayisi Sergisi’ne (IDEF-2009) davet etmiştir. Azerbaycan Cumhuriyetinin Savunma Sanayisi Bakanlığı sergide 27 çeşit ürünü başarılı şekilde sergilemiştir. Serginin açılışında Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Sayın Recep Tayip Erdoğan, Azerbaycan Standını ziyarette bulunarak ürünlerle ve özellikle “İstiklal” isimli keskin nişancı tüfeği ile yakından ilgilenmiştir. Azerbaycan’ın kısa süre zarfında kazandığı başarılarla mutlu olduğunu belirten Başbakan, Savunma Sanayisi Bakanlığı`na faaliyetinde daha büyük başarılar kazanması temennisin-de bulunmuştur. Sergi zamanı Savunma Sanayisi Bakanlığı birkaç anlaşma imzalamayı da başarmıştır. Türkiye’nin “ASELSAN” Şirketi optik cihazlar alanında fabrikalarımızla işbirliği hakkı elde etmiştir. Bunun sonucu olarak fabrikalarımızda çağdaş teknolojilerle optik cihazlar üretilecektir. Şu anda tam kapasite üretim için başlatılan süreç sona ermek üzeredir. Bununla ilgili olarak Azerbaycan’dan bazı uz-manlar ASELSAN şirketinde ihtisas kurslarına katılmaktadırlar.

Page 181: dostluk, kardeşlik ve strateji ortaklık

ASKERİ-TEKNİK ALANDA AZERBAYCAN-TÜRKİYE İŞBİRLİĞİ (1991-2011)

-181-

2010 yılında Türkiye’nin “ROKETSAN” şirketi ile görüşmeler sürdürülmüş ve işbirliği hususunda anlaşma sağlanmıştır. Aynı senede Azerbaycanlı uzmanlar Türkiye’de tank yapım fabrikasını ziyarette bulunarak deneğim alışverişinde bulunmuşlardır. Bundan başka Tür-kiye’nin birkaç fabrikası ile işbirliği anlaşmaları imzalanarak faaliyete geçilmiştir. 16 -18 Ağustos 2010 tarihinde Azerbaycan’ı ziyarette bulunan Türkiye Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün başkanlığındaki heyette bulunan Türkiye Savunma Sanayisi Müsteşarı Murat Bayar Azerbaycan Savunma Sanayi Bakanı Yaver Cemalov’la görüşerek işbirliğinden duyduğu memnuniyeti dile getirerek gelecek işbirliği planları ile ilgili fikir alışverişinde bulunmuşlardır.

Bu amaçla Nisan 2011’de MKEK Genel Direktörü Ünal Önsipahioğlu Azerbaycan Savunma Sanayisi Bakanlığı’nı ziyarette bulunarak gelecek planlarla ilgili fikir alışverişinde bulunmuşlardır

Azerbaycan Cumhuriyeti’nin Savunma Sanayisi Bakanlığı Ma-yıs 2011’de İstanbul’da gerçekleştirilen “IDEF-2011” 10. Uluslararası Savunma Sanayisi Sergisine 89 çeşit ürünle katılmıştır. Serginin açılış günü Türkiye Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Azerbaycan standını ziyarette bulunarak başarılar dilemiştir. Söz konusu ziyaret Azerbay-can’a verilen değerin ve önemin bir göstergesiydi.

Sergi zamanı Azerbaycan’ın Savunma Sanayisi Bakanı Yaver Cemalov Türkiye’nin Savunma Sanayi Bakanı Vecdi Gönül’le görü-şerek ülkelerimize fayda getirecek önemli anlaşmalar imzalamışlardır. Anlaşmalar gereği her iki tarafın uzman personeli prensip bakımından yeni tür silahların üretiminde görev alacaklardır. Böylelikle Azerbay-can Cumhuriyeti Savuma Sanayisi Bakanlığı yeni bir merhaleyi baş-latmıştır. Savunma Sanayisi Bakanlığı, yeni gelişim düzeyine ulaştığı-nı, geleceğin temelini atabilecek zihinsel potansiyele sahip olduğunu göstermektedir. Her iki tarafın uzmanları Haziran 2011’de bir araya gelerek ortak faaliyet göstermeleri ile ilgili karar kabul etmişlerdir ve projenin başarıyla sonuçlanacağına emin olduklarını bildirmişlerdir.

Bağımsızlığını kazandıktan sonra kısa sürede başka ülkelere bağımlılığını azaltan çok az ülke bulunur. Azerbaycan Cumhuriye-ti`nin bu konuda başarılı bir çizgide olduğu söylenebilir. Geçen yirmi

Page 182: dostluk, kardeşlik ve strateji ortaklık

Yahya MUSAYEV

-182-

yıllık süre zarfında Azerbaycan Cumhuriyeti ister ekonomide isterse de halkın sosyal teminatında, ister devlet ve isterse de ordu kuruculu-ğunda kazandığı başarılarla bağımsızlığını yeni kazanmış devletlere iyi bir örnek olmaktadır. 26 Haziran 2011 tarihinde Azerbaycan Cum-huriyeti Silahlı Kuvvetler günü dolayısıyla gerçekleştirilen askeri törende devletimizin bu yönde elde ettiği başarılar sergilenmiştir. Askeri tören Azerbaycan’ın hayallerle yaşamadığını, yarını düşünerek geleceğe güvenle yürümekte olduğunun ispatı olmuştur.

Şu anda Azerbaycan’ın Savunma Sanayisi Bakanlığı ile Türki-ye’nin Askeri Sanayi kurumları arasında işbirliği çeşitli alanları kap-samaktadır ve hızlı bir şekilde gelişmektedir. Türkiye’nin sahip oldu-ğu çağdaş askeri sanayi Azerbaycan için de gurur kaynağıdır. Çünkü güçlü Türkiye aynı zamanda güçlü Azerbaycan demektir.

Page 183: dostluk, kardeşlik ve strateji ortaklık

AZERBAYCAN VE TÜRKİYE ORTAK TARİH DOKTRİNİ: ERMENİ İDDİALARINA KARŞI YENİ

PLATFORM OLUŞTURULMASI

Dr. Hatem CABBARLI Azerbaycan Cumhuriyeti Milli Meclisi

Analitik Enformasyon Dairesi Başkan Yardımcısı, Avrasya Güvenlik ve Strateji Araştırmalar Merkezi Başkanı

1. GİRİŞ Küreselleşmenin yeni bir döneme girdiği dünyamızda sadece

siyasi, ekonomik, güvenlik alanlarında değil, sosyal, kültürel, tarihi ve bilimsel alanlarda da ortak noktalar bulunmaktadır. Sovyetler Birliği’nin çökmesi üzerine Azerbaycan ve Orta Asya Türk Cumhu-riyetleri’nin bağımsızlığını kazanmalarından sonra Türk dünyasının tarihi ve bilimsel değerlerinin ortak noktalarda birleştirilmesi için yeni imkan ve fırsatlar ortaya çıkmıştır. Azerbaycan ve Türkiye, tarihin bazı kesimlerinde karşı karşıya gelseler de, zamanla bu anlaşmazlıklar aşılmış, karşılaştıkları ortak sorunların halledilmesi için uygun ortam oluşmuştur. Özellikle 18 Ekim 1991’de bağımsızlığını ilan ettikten sonra Azerbaycan ve Türkiye arasında çeşitli alanlarda işbirliği gelişmiş ve ilişkiler yeni bir düzeye yükselmiştir. Elbette, iki ülke arasındaki gelişen işbirliği taktire şayandır. Ancak Türk dünyasının tamamının bu konularda ortak paydada buluşmaları, gelecekte siyasi bütünleşmenin temelini oluşturacak siyasi, güvenlik, ekonomik, tarih, kültür, bilim, teknoloji alanlarında işbirliğinin genişlemesi bugünün gerçeklikleri ve Türk dünyası liderlerinin siyasi iradesiyle doğrudan ilintilidir.

Bu makalede, yukarıda ifade edilen fikirler doğrultusunda, her iki ülkenin karşılaştığı tarih sorunlarının çözülmesinde devletlerin desteği ile Dışişleri Bakanlıkları, Kültür Bakanlıkları Eğitim Bakan-

Page 184: dostluk, kardeşlik ve strateji ortaklık

Hatem CABBARLI

-184-

lıkları, üniversiteler, enstitüler ve sivil toplum kuruluşları arasında işbirliğinin geliştirilmesinin yolları, ortak tarih doktrinin oluşturul-ması, 2-3 Ekim 2009’da Nahçivan’da düzenlenen Türk Dili Konuşan Ülkeler Devlet Başkanları’nın IX Zirve Toplantısı’nda alınan kararların taraflarca uygulanması için görülecek işlerin çerçevesi, Dağlık Karabağ sorununun ve hukuki temelden yoksun olan sözde Ermeni soykırımının gerçek anlamının uluslararası kamuoyuna tanıtılması, yabancı devletlerin arşivlerinde ortak araştırmaların yapılması imkanları değerlendirilmiştir.

2. Azerbaycan ve Türkiye Ortak Tarih Doktrininin

Kurumsallaşması Türk dünyasının ünlü düşünürü İsmail Bey Gaspıralı’nın

“Dilde, fikirde, işte birlik” düşüncesinin XIX. yüzyılın sonu, XX. yüzyılın başlarında uygulanma fırsatı, bulunmasa da, Aralık 1991’de Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra Türk dünyasının birlik ve beraberliğini sağlamak için yeni bir dönem başlamıştır. Bu tarihten itibaren Güney Kafkasya’da Azerbaycan, Orta Asya’da Kazakistan, Özbekistan, Kırgızistan ve Türkmenistan bağımsızlıklarını ilan etmiştir. Dünyanın siyasi haritasını yeniden şekillendiren jeopolitik değişiklikler Türk dünyasının bir gaye, bir amaç etrafında birleşmeleri için uygun ortamı beraberinde getirmiştir. 100 yıldan fazla tarihin karanlık geçmişinde kalmış Türk Birliği- “Dilde, fikirde, işte birlik” düşüncesi yeniden canlanmış, Türk soylu milletlerin ortak platfor-munu oluşturacak tarihi fırsat elde edilmiştir. Bu işin öncülüğünü Türkiye Cumhuriyeti üstlenmiş, Türk Birliği’nin oluşumunda bir ilke imza atarak merhum Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın girişimleri ile Türk Zirvesi ilk kez 30-31 Ekim 1992’de Ankara’da yapılmıştır. Daha sonraki zirve toplantıları 1994’te İstanbul’da, 1995’te Bişkek’te, 1996’da Taşkent’te, 1998’de Astana’da, 2000’de Bakü’de, 2001’de İstanbul’da, 2006’da Antalya’da ve 2009’da Nahçıvan’da düzenlen-miştir.

Ankara Zirve Toplantısı (1992), büyük beklentilerle başlasa da, ilk toplantı olması itibarıyla daha ziyade tanışma ve ortak sorunları

Page 185: dostluk, kardeşlik ve strateji ortaklık

AZERBAYCAN VE TÜRKİYE ORTAK TARİH DOKTRİNİ:

-185-

belirleme özelliği taşımıştır. Buna rağmen yine de bu toplantıda Türksoyun kurulması, Türk dünyasının bilim ve kültür alanında tanınmış isimlerinin ortak anılması konusunda kararlar alınmıştır.

Taşkent’te 1996’da yapılan 4. zirveye kadar “Türk Zirvesi” olarak geçen toplantıların adı, “Türk Cumhuriyetleri Devlet Başkanları Zirvesi”, 1998’de Astana’da yapılan toplantıda “Türkçe Konuşan Ülkelerin Devlet Başkanları Zirvesi” olarak değiştirilmiştir. 1992 yılından itibaren belirli aralıklarla düzenlenen zirvelerde Türk Dünyası’nın sorunları gündeme getirilmiştir. Türkçe Konuşan Ülkelerin Devlet Başkanları’nın 9. Zirve toplantısı 2-3 Ekim 2009’da Nahcıvan’da gerçekleşmiştir.

Türkçe Konuşan Ülkelerin Devlet Başkanları Zirvesi’nin temel amaç ve görevi Türk devletleri arasındaki siyasi, ekonomik, kültürel, sosyal, ortak tarihi ve kültürel bağları derinleştirmek, karşılıklı işbirliğini geliştirme ve ortak tarihi mirasa sahip çıkmaktır. Buna göre:

Ortak kültürel değerler bakımından: -Türk halkları arasındaki mevcut ilişkileri daha da geliştirmek; -Türk cumhuriyetleri arasındaki dostane ve yapıcı ilişkileri

güçlendirmek; -Türk dünyasının ortak alfabesini geliştirmek; -Türk lehçelerinin karşılaştırmalı sözlüğünü hazırlamak; -Türk tarihini araştıracak Ortak Türk Tarihi Enstitüsü kurmak; -Ortak kültür mirası olan tarihi eserlerin korunması, onarılması

ve tanıtılması ile ilgili projeler hazırlamak ve uygulamak. Ortak eğitim bakımından: -Eğitim Bakanlıkları ve üniversiteler arasındaki işbirliğini

teşvik etmek; -Karşılıklı burslu öğrenci değişimini geliştirmek; -Lise ve üniversitelerarası öğrenci değişim ve dolaşım sistemi

kurmak; -Ortak Türk tarihi kitabı ve ortak tarih müfredatı oluşturmak.

Page 186: dostluk, kardeşlik ve strateji ortaklık

Hatem CABBARLI

-186-

Bölgesel ve uluslararası güvenliğin temin edilmesi bakımından: -Uluslararası barış ve güvenliğin temin edilmesine hizmet eden

olumlu katkıları artırmak; -Terörle, kaçakçılıkla mücadele ve güvenlik alanında işbirliğini

genişlendirmek; -Avrasya’da Türk varlığı ve işbirliği potansiyelini daha da

arttırmak; -Bağımsızlık sonrası Türk dili konuşan ülkelerin siyasal,

ekonomik ve güvenlik alanında ortak hareket etmesine katkıda bulunmak;

-Ortak askeri tatbikatlar düzenlemek. Ekonomik bakımdan: -Türk coğrafyasını işbirliği, istikrar ve barış bölgesine

dönüştürmek; -Uluslararası ve bölgesel platformlarda ortak hareket ederek

siyasi ve ekonomik etkinliklerini artırmak; -Türk dünyasını birbirine bağlayacak enerji politikaları

oluşturmak; -İstanbul-Almatı tren ve genel ulaşım ağına Bişkek’i dahil

etmek ve Bakü-Tiflis-Ahalkelek -Kars demiryolu inşasına desteği arttırmak;

-İpek Yolu’nun tarihi önem ve işlevselliğini canlandırmak; -Çeşitli alanlarda çok taraflı ve ikili işbirliğini geliştirmek; -Türk dünyasının ekonomik bütünleşmesini temin etmek

amacıyla ortak gümrük antlaşması imzalamak; -Ulaşım ve haberleşme projeleri uygulamak, ticari ve ekonomik

ilişkileri geliştirmek. Kurumsallaşması bakımından: -Daimi bir sekreterya oluşturmak; -Diğer alanlarda işbirliği koordinasyonunu sağlamak için çeşitli

alt komite ve komisyonlar kurmak.

Page 187: dostluk, kardeşlik ve strateji ortaklık

AZERBAYCAN VE TÜRKİYE ORTAK TARİH DOKTRİNİ:

-187-

Siyasi bakımdan: -Parlamentolararası Konsey ve Parlemantolararası İlişkiler

Enstitüsü kurmak; -Ülkeler arasındaki bölgesel ve uluslararası sorunlar hakkında

fikir alışverişinde bulunmak ve ortak strateji geliştirmek amaçlan-mıştır.

Türkçe Konuşan Ülkelerin Devlet Başkanları Zirvesi’nin mevcut potansiyelini daha da arttırarak Avrupa Birliği modelinde “Türk Devletleri Topluluğu”nun kurulması için harekete geçmek gerekmektedir.

Bu toplantıların devamı niteliğinde olan Türkçe Konuşan Ülkelerin Devlet Başkanları’nın Nahçivan Zirve Toplantısı kurumsal-laşma, bu ülkeler arasında işbirliğinin geliştirilmesi, dış politikalarının koordinasyonu, bölgesel ve uluslararası problemlerin müzakeresi, Türk dünyasının geleceğinin tasarlanması ve uzun vadede işbirliği alanlarının belirlenmesi ve öncelikli konulara göre sınıflandırılması bakımından büyük önem arz etmektedir.1

Türkçe Konuşan Ülkelerin Devlet Başkanları’nın Nahçıvan Zirvesi’nde ikili görüşmeler yapılmış ve bölgesel işbirliği konuları ile küresel sorunlar ele alınmıştır. Bu zirvede Azerbaycan Devlet Başkanı İlham Aliyev ve Türkiye Cumhurbaşkanı Abdullah Gül arasında doğrudan yapılacak görüşmelerin Ermenistan Açılımı ve Protokolle-rinin imzalanması öncesine denk gelmesi de ayrıca önemli olmuştur. Nahçivan Zirvesi’nde alınan en önemli kararlardan biri de devletler arasında işbirliğinin kurumsallaşmasını temin eden Türk Dili Konuşan Ülkeler İşbirliği Konseyi’nin kurulmasına dair Antlaşmanın imzalanmasıdır. Nahçıvan Antlaşması uyarınca, Türkçe Konuşan Ülkeler Devlet Başkanları Konseyi, Türkçe Konuşan Ülkeler Dışişleri Bakanları Konseyi, Kıdemli Memurlar Komitesi, Aksakallar Heyeti ve merkezi İstanbul’da olacak Sekretarya’dan oluşan düzenli bir

1 Rovshan IBRAHIMOV, ‘Türk Dili Konuşan Devletlerin Zirvesi: Sembolik toplantı mı,

yoksa çalışan bir kurum?’, http://www.caspianweekly.org/turkce-makale/turk-dis-politikasi/3054-turk-dili-konusan-devletlerin-zirvesi-sembolik-toplanti-mi-yoksa-calisan-bir-kurum.html

Page 188: dostluk, kardeşlik ve strateji ortaklık

Hatem CABBARLI

-188-

danışma mekanizması oluşturulmuştur. Nahçıvan Antlaşması gere-ğince Türk Konseyi’nin akademik merkezi Kazakistan, Parlamento merkezi (TÜRKPA) Bakü olmuştur. Türksoy da doğrudan bu Kon-sey`e bağlanmıştır.

Konsey`in ilk toplantısı 2010 yılında İstanbul`da, 2011 yılında Astana`da, 2012 yılında Bişkek`te Türkce konuşan ülkelerin devlet ve hükümet başçıları arasında yapılmıştır. İstanbul Zirvesi`nde Konsey`in hukuki altyapısı oluşturulmuş, Astana Zirvesi`nde ekonomik bütünleşme yönünde görüşmeler yapılmış ve Bişkek Zirvesi`nde ise bilim ve kültür alanında işbirliği yolları konuşulmuştur. Bişkek toplantısında Türk Akademisi`nin Kazakistan`da, Türk Kültür Vakfı`nın ise Azerbyacan`da kurulması karara bağlanmıştır. Bişkek Zirvesi`nde alınan karara göre Konsey`in bir sonrakı toplantısı 2013 yılında Azerbaycan`da yapılacaktır.

9. Zirve’nin Nahçıvan’da düzenlenmesinin bir diğer özelliği de son zamanlarda Ermenistan’ın Nahçıvan’a yönelik toprak iddialarıdır. Zirve’nin Nahçivan’da gerçekleşmesi Azerbaycan’ın siyasi ve kültürel merkezinin yalnızca Bakü’den oluşmadığının vurgulaması ve Ermenistan’ın asılsız toprak iddialarına karşı Türk dünyasının verdiği ortak cevap olması bakımından da önem taşımaktadır.

Türkçe Konuşan Ülkelerin Devlet Başkanları’nın Zirve toplan-tılarının yüksek düzeyde daimi katılımcıları Türkiye, Azerbaycan, Kazakistan ve Kırgızistan olmuştur. Diğer Orta Asya ülkelerinin bazı nedenlerden dolayı toplantılara katılmaması/daha düşük düzeyde katılmaları gibi sıkıntılar, zamanla bu devletlerin kendi aralarındaki ekonomik, kültürel ve siyasi alanda işbirliğinin zaruriliği anlaşıldıktan sonra çözüme kavuşacaktır.

Türk Cumhuriyetleri arasındaki işbirliğinin daha ziyade ticari, ekonomik, kültürel ve insani alanlarda gerçekleşmesi ihtimali daha yüksektir. Bu işbirliğinin geliştirilmesinde Hazar havzası özel öneme sahiptir. Bu alanda Transhazar petrol ve doğalgaz boru hatları projelerinin müzakeresi ve ortak çıkarların korunması ön plana çıkmaktadır.

Page 189: dostluk, kardeşlik ve strateji ortaklık

AZERBAYCAN VE TÜRKİYE ORTAK TARİH DOKTRİNİ:

-189-

Türk Cumhuriyetleri arasında dış politikanın koordinasyonu, kendi aralarındaki problemlerin çözümü, uluslararası örgütler nezdinde işbirliği konularında ciddi adımlar atmak mümkündür. Şimdilik bu konuda devletler temennilerini bildirmiş ancak somut adımlar atılmamıştır.

Bir başka problem de, diğer Türk Cumhuriyetleri’nin Azerbay-can topraklarının Ermenistan tarafından işgal edilmesi sorununa Türkiye kadar, Türkiye’nin uluslararası alanda karşılaştığı sözde Ermeni soykırımı propagandası ve Kıbrıs sorununa Azerbaycan kadar duyarlı olmamalarıdır.

Bütün bu olumsuzluklara rağmen Türk Cumhuriyetleri arasında yaşanan bazı sorunlar ilişkileri zedeleyecek olan ögeler değil, daha da pekiştirecek ögeler olarak değerlendirilmeli ve ortak çözüm yolları üretilmelidir. Türkçe Konuşan Ülkelerin Devlet Başkanları’nın Zirve Toplantısı’nın hem kendi aralarında karşılaştıkları sorunlara hem de bölge ve bölge dışı devletlerin bu tür birliğin oluşmasına karşı çıkmalarına rağmen günümüzde de devam etmesi büyük bir başarı olarak değerlendirilmelidir. Önemli olan Türk Cumhuriyetleri’nin bu konuda siyasi iradeye sahip olmaları ve zamanla daha da kurumsal-laşacak olan Türk Birliği’nin Türk dünyasının, bölgesel ve uluslararası sorunların çözümüne katkıda bulunacaklarına inanmalarıdır.

Türk dünyasının birlik ve beraberlik içerisinde olması onların doğal hakkıdır ve dünyada son zamanlarda gelişen jeopolitik değişik-likler bunu zorunlu kılmaktadır. Önemli olan bu siyasi irade ve potansiyeli gerçeğe dönüştürmektir.

Azerbaycan ve Türkiye’nin Türkçe Konuşan Ülkeler Devlet Başkanları Zirvesi çerçecesinde olduğu gibi, ikili anlaşmalar çerçevesinde de siyasi, ekonomik, askeri, kültürel, eğitim, bilim alanlarında ikili ilişkilerini geliştirmesi için ciddi imkanları vardır. Sadece bu imkanlardan yararlanmak için yakın, orta ve uzun vadeli strateji planlama yapılmalıdır.

Azerbaycan ve Türkiye arasında uzman kadroların hazırlan-ması, eğitim kurumları ve bilim akademileri arasında işbirliğinin

Page 190: dostluk, kardeşlik ve strateji ortaklık

Hatem CABBARLI

-190-

kurulması, spor, kültür ve diğer alanlarda ortak faaliyet alanlarının temelini aşağıdaki protokoller ve antlaşmalar teşkil etmektedir:

- Azerbaycan Cumhuriyeti Hükümeti ile Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti arasında Uzman Kadroların Hazırlanması Hakkında Proto-kol (2 Kasım 1992);

- Azerbaycan Cumhuriyeti ile Türkiye Cumhuriyeti Arasında Talim, Eğitim, Teknik ve Bilimsel İşbirliği Antlaşması (3 Mayıs 1992);

- Azerbaycan Cumhuriyeti Bilimler Akademisi ve Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu (TUBİTAK) Arasında Bilimsel ve Teknik İşbirliği Hakkında Antlaşma (2 Kasım 1992);

- Azerbaycan Cumhuriyeti Devlet Televizyon ve Radyo Komitesi ve Türkiye Cumhuriyeti Radyo ve Televizyon Kurumu Arasında İşbirliği Protokolü (2 Kasım 1992);

- Azerbaycan Cumhuriyeti ile Türkiye Arasında Spor Alanında İşbirliği Hakkında Protokol (9 Şubat 1994);

- Azerbaycan Cumhuriyeti ile Türkiye Cumhuriyeti Arasında Kültür ve Sanat Alanlarında İşbirliği Hakkında Protokol (9 Şubat 1994);

- Azerbaycan Cumhuriyeti ile Türkiye Cumhuriyeti Arasında Tahsil ve Bilim Alanında İşbirliği Hakkında Protokol (9 Şubat 1994);

- Azerbaycan Cumhuriyeti ile Türkiye Cumhuriyeti Arasında Bilimsel, Teknik, Sosyal, Kültürel ve İktisadi Alanlarda İşbirliği Hakkında Antlaşma (30 Mayıs 1994);

- Azerbaycan Cumhuriyeti ile Türkiye Cumhuriyeti Arasında Televizyon Yayımları Hakkında Antlaşma (8 Aralık 1995);

- Azerbaycan Cumhuriyeti Kültür Bakanlığı ile Türkiye Cumhuriyeti Kültür ve Turizm Bakanlığı Arasında Kültürel İşbirliği Hakkında Protokol (13 Nisan 2004).2

2 Bu konuda geniş bilgi için bkz: http://www.mfa.gov.az/index.php?option=

com_content&task=view&id=348&Itemid=68, (24 Ekım 2011)

Page 191: dostluk, kardeşlik ve strateji ortaklık

AZERBAYCAN VE TÜRKİYE ORTAK TARİH DOKTRİNİ:

-191-

3. Ermeni İddialarına Karşı Yeni Platform Oluşturulması

3.1. Ermeni Sorununun Ortaya Çıkması, İsyanlar, Nemesis İntikam Örgütü ve ASALA

Ermeni sorununun ortaya çıkması 93 Harbi olarak anılan 1877-1878 yılları Osmanlı-Rus Savaşı’nı bitiren Yeşilköy (31 Mart 1878) Antlaşması’na dayanmaktadır. Osman Devleti bu savaşla sadece top-rak kaybetmemiş, aynı zamanda iç işlerine müdahale edilmesine izin verecek kadar zayıflamıştır. Osmanlı ve Rusya arasında 31 Mart 1878’de yapılan barış görüşmelerinde Ermeniler tartışma konusu ol-mamıştır,3 ancak anlaşma metni hazırlandığı zaman Ruslar, Ermeni-lerle ilgili olan bir maddenin kabul edilmesini başarmıştır. Buna göre, Yeşilköy Anlaşması’nın 16. maddesi gereğince Osmanlı, Ermenilerin can ve mal güvenliğini korumayı taahhüt etmiştir. Yeşilköy Anlaşma-sı’nın şartları İngiltere’nin çıkarlarına ters düştüğü için Osmanlı ile görüşerek Rusya’ya karşı savunacağını bildirmiş ve yeni barış konfe-ransının toplanmasını teklif etmiştir. Uzun müzakerelerden sonra kon-feransın Berlin’de toplanmasına karar verilmiştir. 13 Temmuz 1878’de toplanan Berlin Konferansı’nda Ermeni meselesi 61. madde-de ele alınmıştır. Böylece Ermeni sorunu ilk defa uluslararası bir bel-gede yer edinmiş ve günümüze kadar uzanan bir süreç başlamıştır.

Ermenilerin ilk defa 1890’da Erzurum’da ayaklanmaları4 ve daha sonra çıkardıkları isyanlar Osmanlı Devleti’ni oldukça zor duru-ma düşürmüş; Birinci Dünya Savaşı’nın başlaması ise olayların seyri-ni tamamen değiştirmiştir. Birinci Dünya Savaşı’nın başlaması Taşnakları bir seçime zorlamıştır: Ya Osmanlı’ya bağlı kalarak Hü-kümetin yanında olacaklar ya da Rusya ile işbirliği yaparak hedefleri olan bağımsızlığı almak için Osmanlı’ya karşı savaşacaklardı. Taşnaklar Temmuz 1914’te yaptıkları Kurultay’da Rusların yanında olmayacakları hakkında karar almış ancak daha Osmanlı Devleti Bi-

3 Eduard Oganesyan, Vek Borbı, Tom 1, Myunkhen-Moskva, İzdatelstvo, Feniks, 1991.

S. 53. 4 Recep Karacakaya, Kaynakçalı Ermeni Meselesi Kronolojisi (1878-1923), İstanbul

2001, s. 8.

Page 192: dostluk, kardeşlik ve strateji ortaklık

Hatem CABBARLI

-192-

rinci Dünya Savaşı’na girmeden Parti’nin Doğu Bürosu, Batı Erme-nistan’da Ermenilerin “yok edilme tehlikesi” ile karşı karşıya kaldığını iddia ederek ikinci yolu seçmiş ve Ruslarla birlikte Osmanlı’ya karşı savaşmak için silahlı birlikler kurmuştur.5

Savaş başladığı zaman Zeytun Ermenileri hükümete itaat et-memiş ve vergi ödememişlerdir. Ermeniler, hükümetten kumandan ve subayları kendilerinden olmak üzere “Zeytun Fedai Alayı” adıyla bölgelerini muhafaza etmek için bir milis teşkilatının kurulmasına izin istemiş ancak olumlu cevap almayınca, 30 Ağustos 1914’de silahlı isyana başlamışlardır.6 Zeytun İsyanı’nın ardından Kayseri, Bitlis, Erzurum, Mamuratil Aziz, Diyarbakır, Sivas, Trabzon, Ankara, Adana ve Halep Ermenileri de ayaklanmıştır.

Ermeni silahlı birlikleri, Doğu Cephesi’nde Rus ordusu ile iş-birliği yapmış, sivil halka karşı katliamlar, terör eylemleri düzenlemiş, ülke genelinde isyan çıkarmış, iç ve dış güvenliği ciddi şekilde tehdit etmişlerdir. Bu durum karşısında Osmanlı Hükümeti 24 Nisan 1915’de Ermenilerin daha çok etkili olduğu 14 valilik ve 10 mutasar-rıflığa Ermeni komite ve derneklerinin kapatılması ve liderlerinin tutuklanması hakkında talimat göndermiştir.7 Bu talimattan sonra 2345 Ermeni komiteci tutuklanmıştır. Ancak Ermenilerin devlete karşı eylemlerinin kontrol altına alınamaması üzerine Hükümet, 27 Mayıs 1915’te Tehcir Kanunu olarak bilinen ‘Vakt-ı Seferde İcraat-ı Hükü-mete karşı gelenler için cihet-i askeriyece ittihaz olunacak tedabir hakkında kanun-ı muvakkat’ adlı dört maddelik geçici sevk ve iskan kanunu çıkarmıştır. Bu kanun gereğince Doğu Cephesi’nde bulunan Ermenilerin Ruslarla işbirliğinin engellenmesi ve sivil halkın güvenli-ğinin temin edilmesi amacıyla Ermeniler geçici olarak başka bölgelere göç ettirilmiştir.

5 Ovannes Kaçaznuni, Taşnaksütyun bolşe neçego delat!, Baku, El, 1990. S. 10. 6 Hüsamettin Yıldırım, Kafkaslarda Türk-Rus-Ermeni Münasebetleri (1914-1918), Anka-

ra Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara 1990, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, s. 68.

7 Yavuz Ercan, ‘Ermeniler ve Ermeni sorunu’, Osmanlıdan Günümüze Ermeni Sorunu, Ankara 2001, Yeni Türkiye yayınları, ss.75-104.

Page 193: dostluk, kardeşlik ve strateji ortaklık

AZERBAYCAN VE TÜRKİYE ORTAK TARİH DOKTRİNİ:

-193-

Taraflar arasında savaş devam ederken, 1919’da Taşnaksutyun Partisi’nin toplantısında Ermenilere karşı “soykırım” yapmış Türk devlet adamlarının cezalandırılması için ‘Nemesis’ adlı özel bir grup kurulmuştur.8 Bu silahlı grup sözde Ermeni soykırımından sorumlu Türk devlet adamlarını ve Ermenilerin milli davalarına ‘ihanet’ eden Ermenileri katletmiştir.

Ermenistan’ın 1920’de Bolşevik Rusya tarafından işgal edil-mesinden sonra Taşnaklar ve Hınçaklar ülkeden sürgün edilmiş, Sov-yet Ermenistan’ı Türkiye’ye karşı bağımsız politika geliştiremediği için Ermeni meselesi ve sözde soykırım iddiaları 1960’lı yıllara kadar gündeme getirilmemiştir. Ancak bu ara dönemde bile Avrupa ve ABD Ermeni diaspora teşkilatları bu konuda propagandalarına devam et-miştir.

1965’te Ermenistan Hükümeti, sözde soykırım kurbanlarını anmak için 24 Nisan’da tören düzenlemiş ve Çiçernakabert kentinde soykırım anıtı inşa etmiştir. Bu tarihten sonra Ermenistan Hükümeti yurtdışında yaşayan Ermenilerin soykırım propagandası faaliyetlerini koordine etmeye başlamış, diaspora Ermenileri Taşnaksutyun Parti-si’nin öncülüğünde yeniden teşkilatlanmıştır. İki yıl sonra Taşnaksutyun Partisi’nin 1967’de Beyrut’ta yapılan 19. Kurultayında Avrupa devletlerinin sözde Ermeni soykırımına yaklaşımları ciddi şekilde eleştirilmiş ve Türkiye ile beraber Avrupa devletleri de Ermeni “soykırımı”ndan sorumlu tutulmuştur.

Aralık 1972’de Viyana’da yapılan 20. Kurultayında ise Par-ti’nin devrim geleneğinin yeniden canlandırılmasına karar verilmiştir. Bu kurultayda ‘Ermeni meselesinin -daha doğrusu Ermeni soykırımı-nın- neden manevi ve siyasi sahnede olmadığı’ tartışma konusu ol-muştur. Müzakereler iki ayrı problem üzerinde yoğunlaşmıştır:

-Dünya, 1915’te Ermenilere karşı yapılmış soykırımı bilmiyor. Dünya kamuoyunun Ermenilere karşı yapılan vahşet nedeniyle ür-permeleri için arşiv belgelerini aramak, bulmak ve yayımlamak yeter-lidir. Bu durumda aydınlar, insan hakları teşkilatları, hükümetler ve parlamentolar Ermenilerin ihlal edilmiş haklarını geri almak için onları savunacaktır; 8 Eduard Oganesyan, a.g.e., S. 193.

Page 194: dostluk, kardeşlik ve strateji ortaklık

Hatem CABBARLI

-194-

-Dünya 1915’te neler olduğunu çok iyi biliyor ama siyasi ne-denlerden dolayı bu konuda sessiz kalmaya üstünlük veriyor.

Bu sorulara cevap aramak için ‘Ermeni Meselesi Kurumu’ oluşturulmuştur. Kurumun konuyla ilgili kanaati şu şekilde olmuştur:

“Çeşitli ülkelerinin arşivlerinde çok sayıda Ermeni ‘soykırımı’ hakkında belge vardır. Dünya basını 1915’te bu konuda sayısız haber yapmıştır. Bu haberleri ve arşiv belgelerini toplayarak yayımlamak zor değildir (bu iş sonralar yapılmıştır). Ancak bugün dünya basını Ermeni meselesi ile meşgul değildir ve kimse bu konuyla ilgilenme-mektedir. Ermeniler ve Ermeni meselesi çoktan arşivlere kaldırılmış ve müzelere konulmuştur, dolayısıyla çağdaş dünyada hiç bir etkisi yoktur. Avrupa devletleri NATO’da işbirliği içinde bulundukları Tür-kiye’yi siyasi ve güvenlik nedeniyle rahatsız etmek istemiyor. Dünya basınının dikkatini çekerek Ermenilerin merak edilen bir halk oldukla-rını, dünya kamuoyuna Ermenilerin uluslararası diplomaside dikkate alınması gerektiğini kanıtlamak ve böylece Türkiye’ye karşı baskı uygulamalarını sağlamak gerekmektedir. Soykırımın tanınması için değil, Ermeni meselesinin yeniden uluslararası gündeme gelmesi için Türkiye’ye baskı uygulanmalıdır. Taşnaklar Avrupa ve ABD’de Erme-ni meselesini yeniden gündeme getirmek için aynen XIX yüzyılın sonu, XX yüzyılın başlarında olduğu gibi silahlı eylemlere başlamaya karar vermiştir.9 Böylece, Taşnaksutyun Partisi’nin kurduğu ASALA (Er-menistan’ın Kurtuluşu için Gizli Ermeni Ordusu- Armenian Secret Army for the Liberation of Armenia) terör örgütü eylemlerine başla-mış ve Türk diplomatlarını, ailelerini ve görevlilerini yaralamış ve şehit etmiştir.

3.2. Azerbaycan ve Türkiye’nin Ermeni İddialarına Karşı Ortak Faaliyet Planı

Aynı soydan gelmeleri itibarıyla Azerbaycan ve Türkiye doğal olarak ortak tarihi paylaşmaktadırlar. Ancak tarihin bazı dönemlerinde iki ülke arasında bazı kopukluklar olmuştur. Azerbaycan’ın yaklaşık

9 Eduard Oganesyan, a.g.e., ss. 454-455.

Page 195: dostluk, kardeşlik ve strateji ortaklık

AZERBAYCAN VE TÜRKİYE ORTAK TARİH DOKTRİNİ:

-195-

200 yıl Rusya’ya bağlı kalması, tarihi, kültürel değerlerin farklı şekilde gelişmesine neden olsa da kökünden kopmamıştır. Azerbaycan ve Türkiye başta olmak üzere tüm Türk Cumhuriyetleri eski çağlardan günümüze kadar olan tarihin yazımında ortak araştırmalar yapmalı ve ortak hareket etmeli; ortak Türk tarihinin yazılması yönünde çaba harcamalıdırlar. Türk Cumhuriyetleri Tarih ve Arkeoloji Enstütüleri bir araya gelerek, öncelikli konuları tespit etmeli ve bu yönde projeler hazırlayıp uygulamalıdırlar.

Son iki yüz yılda Azerbaycan ve Türkiye farklı tarihi gelişmele-re tanıklık etseler de, XX. yüzyılın başlarından itibaren her iki devlet de Ermeni sorunu ile uğraşmak zorunda kalmıştır. Günümüze kadar devam eden bu sorun, muhtemelen bundan sonra da devam edecektir. Ermenistan son yüz yılda Türkiye’yi sözde soykırımla suçlamış, yap-tığı propaganda sayesinde dünyanın çeşitli devletlerinde sözde soykı-rımın tanınması yönünde kararlar alınmıştır. Türkiye’nin bütün iyi niyet girişimlerine rağmen, Ermenistan sözde soykırım propagandası-na devam etmektedir. Azerbaycan ve Türkiye XX yüzyılın başlarında Ermenistan ile savaş durumunda olmuş, Ermenistan Dağlık Karabağ Özerk Vilayeti’nde yaşayan Azerbaycan vatandaşları olan Ermenilerin ayrılıkçı faaliyetlerine destek vermiş ve 1991-1994 yılları arasında Azerbaycan topraklarının yüzde 20’sini işgal etmiştir. Sorunun çözü-mü için ikili ve uluslararası örgütler çerçevesinde bu güne kadar mü-zakereler devam etse de, taraflar arasında nihai barış antlaşması imza-lanmamıştır. Azerbaycan ve Türkiye’nin karşılaştıkları bu sorunlar onları Ermenistan’a karşı ortak paydaya getirmiş ve öncelik sırasına göre kısa, orta ve uzun vadeli strateji eylem planı hazırlamaya ve uy-gulamaya yönlendirmiştir. Eylem planı hazırlama ve uygulama fırsat-ları doğru şekilde değerlendirilirse, Ermenistan karşısında ciddi başa-rılar elde etmek mümkün olabilir. Bu fırsatları aşağıdaki gibi tasnif etmek mümkündür:

-Ermeniler sözde soykırım konusunda yaklaşık 100 yıldır ara-lıksız olarak propaganda yapmaktadır. Ancak 1980’li yıllarda bu ko-nuda başarı sağlayabilmiştirler. Bu bakımdan Azerbaycan ve Türkiye tarihçileri ve araştırmacıları Ermeni propaganda tarihini araştırmalı,

Page 196: dostluk, kardeşlik ve strateji ortaklık

Hatem CABBARLI

-196-

onların hangi konulara ağırlık verdiklerini tespit etmeli, zayıf noktala-rını belirlemeli ve genel olarak bu yönde karşı propaganda çalışmala-rına öncelik tanımalıdırlar.

-Ermenistan uluslararası alanda bulduğu her fırsatta arşivler açık olsa da, Türkiye’yi arşivleri kapalı tutmakla suçlamaktadır. Tür-kiye, Ermenistan ve Taşnaksutyun Partisi’nin arşivlerinin kapalı oldu-ğu iddiasının gerçeği yansıtmadığını ve ayrıca Ermenistan ve Taşnaksutyun Partisi’nin arşivlerinin kapalı tutulduğunu ne iç ne de uluslararası kamuoyunda yeterince gündeme getirmemiştir. Bu konu-da Türkiye Ermenistan ile gayet rahat bir şekilde polemiğe girebilir.

-Türkiye’de Batı ve Doğu Ermeniceyi bilen uzmanların sayısı oldukça azdır ve bu uzmanlar ileri düzeyde Ermenice bilmemektedir-ler. Türkiye son zamanlarda bu eksikliğini giderecek bazı adımlar atarak Ankara Üniversitesi’nde Ermenice dersleri ve Erciyes Üniversi-tesi’nde Ermeni dili bölümü açsa da, Ermeni dili gramerini ve Erme-niceyi mükemmel bilen öğretim görevlisi bulunmadığından sorun halen devam etmektedir. Türkiye basınında çıkan haberlere göre, öğ-retim görevlisinin Ermenistan’dan getirilmesi tartışma konusu olmuş-tur. Bu stratejik bir hata niteliğindedir ve güvenlik bakımından ileride ciddi sorunlara neden olabilir. Azerbaycan’da bu konuda durum fark-lıdır. Ermeniceyi mükemmel bilen insanlar vardır; Azerbaycan Devlet Radyosu ve ATV International televizyon kanalı her gün Ermenice yayın yapmaktadır. Azerbaycan’da Ermeniceyi mükemmel bilen kişi-ler Ankara ve Erciyes Üniversiteleri’nde istihdam edilerek bu sorun çözülebilir.

-Rusya, Fransa, ABD, İngiltere ve Vatikan arşivlerinde sözde Ermeni soykırımı ile ilgili gizlilik süresi dolan arşiv belgelerinin öğre-nilmesi konusu da özel önem arz etmektedir. Zira Ermenistan ve bazı yabancı tarihçiler, adı geçen devletlerin arşivlerinde Türklerin soykı-rım yaptığını kanıtlayan ciddi belgeler olduğunu iddia etmektedirler. Bu dezenformasyondan başka bir şey değildir. Eğer bu devletlerin arşivlerinde gerçekten de Türkleri soykırımla suçlayacak nitelikte belgeler olsaydı, çoktan araştırmalara konu olur ve Türkiye itham edilirdi. Aksine bu devletlerin arşivlerinde XIX. yüzyılın sonlarından

Page 197: dostluk, kardeşlik ve strateji ortaklık

AZERBAYCAN VE TÜRKİYE ORTAK TARİH DOKTRİNİ:

-197-

XX. yüzyılın başlarına kadar Osmanlı Ermenilerinin örgütlenmesine ve isyan çıkarmalarına edilen yardımlar, ASALA (Armenian Secret Army for the Liberation of Armenia) terör örgütüne ve Ermenistan’ın asılsız soykırım iddialarına verilen destek hakkında Türkiye’nin lehine birçok belge mevcuttur. Çalışmalar bu konu üzerine yoğunlaştırılma-lıdır.

-Azerbaycan ve Türkiye, Ermenistan’a karşı yapacakları propa-ganda faaliyetlerinde dünyaca ünlü BBC, CNN, Amerikan FOX News, ABC, CBS, NBC, El Cezire ve başka televizyon kanallarında kendi görüşlerini yansıtan programların ve belgesellerin; National Geographic, History Review, Political Science Quarterly, Foreign Affairs, Journal of American History ve Journal of Defence and Diplomacy dergilerinde makale ve araştırmaların yayınlanmasının yollarını aralamalıdır. Bu konuda özellikle sivil toplum kuruluşlarının bölgesel ve uluslararası alanda çalışmaları Dışişleri Bakanlıkları tara-fından koordine edilmelidir.

- Hazırlanacak web sayfalarında, Ermeni propagandasına karşı Azerbaycan ve Türkiye’nin gerçeklerini ihtiva eden arşiv belgeleri, Türk ve yabancı bilim adamlarının eserleri İngiliz, Alman, Fransız dillerinde yayınlanmalıdır.

-Çağdaş dünyamızda bölgesel ve uluslararası terörizmle müca-delenin yeni bir döneme girdiği dikkate alınarak yabancı dillerde Er-meni terörü hakkında elektronik dosyalar hazırlanarak dünya devletle-rinin Dışişleri Bakanlıkları’na, arşivlerine, üniversitelerine gönderil-melidir. Bu dosyada yazılı ve görsel medyanın olanaklarından yarar-lanmak suretiyle, 1919’da Osmanlı devlet adamlarını katletmek için kurulan ‘Nemezis’; 1970’li yıllarda Türk diplomatlarına karşı terör eylemleri düzenleyen ASALA terör örgütleri; Ermenilerin kendi dev-let adamlarına karşı düzenledikleri terör eylemleri; Ermeniler tarafın-dan Azerbaycan’ın Dağlık Karabağ bölgesinde Azerbaycan Türklerine karşı yaptıkları Hocalı Soykırımı hakkında bilgilerin verilmesi müm-kün olabilecektir.

-Ermenistan ve Ermeni diasporası sözde soykırım hakkında çok sayıda belgesel ve film çekmiştir ancak bugüne kadar Türkiye’nin bu

Page 198: dostluk, kardeşlik ve strateji ortaklık

Hatem CABBARLI

-198-

konuda görüşlerini destekleyen bir kaç belgesel istisna olmak üzere (ki yetersizdir) belgesel ve film çekilmemiştir. Yönetmenliği Natuk Baytan’a, senaryosu Mim Kemal Öke’ye ait olan “Duvardaki Kan” filmi tarihi gerçeklikleri gözler önüne sermesi bakımından önemlidir ancak bu film uluslararası gösterime girmemiştir. Teodor Jivkof dö-nemi Bulgaristan’da Türklere karşı yapılan zulmü konu eden, yönet-menliği Osman F. Seden’e, senaryosu Sevinç Çokum’a ait olan “Ye-niden Doğmak” filminin gösterime girmesinden sonra Bulgar ma-kamlarının verdiği tepki, belirli bir hedefle yapılan doğru propaganda-nın sonuç verdiğini ispatlamaktadır. Bu bakımdan son yıllarda ciddi gelişme kaydeden Yeşilçam, Hollywood ile birlikte asılsız Ermeni iddialarını konu eden filmler çekebilir. Propagandanın istenilen sonu-ca ulaşması bakımından Türkiye’nin tezini destekleyen belgesel ve filmleri Yeçilçam’ın adının geçmediği bağımsız yabancı stüdyoların çekmesi daha etkili olacaktır.

-Çağımızda devletlerden ziyade sivil toplum kuruluşlarının yaptıkları propagandanın güvenilirlik arz etmesi ve daha ciddi sonuç-lar vermesi bakımından Avrupa, Rusya ve ABD’deki Azerbaycan ve Türkiye diaspora kuruluşlarının faaliyetlerinin yönlendirilmesi ve koordine edilmesi oldukça önemlidir. Azerbaycan ve Türkiye’nin dünya genelinde yaşayan diaspora temsilcilerinin sayısı yaklaşık 10 milyon kişidir. Bu oldukça ciddi bir rakamdır ve doğru şekilde örgüt-lenirse, istenilen başarıyı elde etmek mümkün olabilecektir. Bu dias-pora kuruluşlarının propagandaları mevsimlik olmamalıdır; süreklilik arz ederse sonuca ulaşmak daha kolay olacaktır. Ancak bu diaspora kuruluşları genelde sözde Ermeni soykırımının gündeme geldiği 24 Nisan ve Hocalı Soykırımı’nın gündeme geldiği 26 Şubat’ta çalışma-larına hız vermekte, daha sonra ise arka planda kalmaktadırlar. Hiç şüphesiz, süreklilik arz etmeyen propaganda çalışmaları istenilen so-nucu vermeyecektir.

-Azerbaycan ve Türkiye’nin görüşlerine yakın olan Avrupa ve ABD’li bilim adamlarını tespit ederek onlarla görüşmek, Azerbaycan ve Türkiye’ye davet ederek bu ülkelerin gerçeklerini tanıtmak, arşiv-lerde araştırma yapmalarına olanak ve kolaylık sağlamak, bulundukla-

Page 199: dostluk, kardeşlik ve strateji ortaklık

AZERBAYCAN VE TÜRKİYE ORTAK TARİH DOKTRİNİ:

-199-

rı ülkelerde ve diğer ülkelerde sempozyum veya konferanslar düzen-lemelerine destek olmak, yazdıkları makale ve kitapları diğer dillere tercüme etmek daha ciddi sonuç elde etmeye imkan sağlayacaktır.

-Avrupa ve ABD’de bilim, sanat ve spor dalında tanınmış Azerbaycan Türklerinin ve Türklerin bulundukları ülkelerde televiz-yon ve radyo kanallarında konuyla ilgili programlar hazırlayarak onla-rın konuşma yapmalarını organize etmek mümkündür. Özellikle ABD’de lobi kuruluşlarına paralel olarak bu kişilerin de Senato ve Temsilciler Meclisi’nde lobi çalışmaları için hukuki ve siyasi destek temin etmesi mümkün olabilir.

-Terörle İslamı özdeşleştirenlere karşı argümanlar sunmak ve İslam dininin Batı’da bilindiği gibi şiddet içermediğini mantıklı bir şekilde açıklamak; Avrupa’da ve ABD’de sözde Ermeni soykırımını tanıyan veya tanımaya yakın olan devletlerde veya şehirlerde Azer-baycan ve Türkiye tarihini, sanatını, kültürünü, folklorunu tanıtan sergilerin düzenlenmesi kamuoyunu etkileyen yöntemler olarak değer-lendirilebilir.

Yukarıda ifade edilenler çerçevesinde yürütülecek propaganda faaliyeti durumu tamamen değiştirmese de, Azerbaycan ve Türkiye’ye birçok bakımdan avantaj sağlayacaktır. Fiili olarak bu yönde çalışma-lara başlanması bakımından Türk Tarih Kurumu, Azerbaycan Milli İlimler Akademisi Tarih Enstitüsü, Bakü Devlet Üniversitesi ve Azer-baycan Türkiye İşadamları Birliği’nin (ATİB) ortak faaliyet gösterme-leri ve 15 Mayıs 2006’da Bakü Devlet Üniversitesi’nde “Azerbaycan ve Türkiye tarihinde Ermeni Meselesi” adlı konferans düzenlemeleri takdirle karşılanmalıdır. Konferansın sonuç bildirgesinde adı geçen dört kurumun imzası ile Bakü Bildirisi imzalanmıştır. Bu kurumların 27 Şubat 2008’de Ankara’da düzenlenen toplantısında planlanan işle-rin daha sistematik olarak hayata geçirilmesi için ATİB bünyesinde sivil toplum örgütü-Azerbaycan Türkiye Tarihi Araştırmaları Fondu (Vakfı) (ATAF) kurulmasına karar verilmiştir. 14 Mayıs 2008’de Türk Tarih Kurumu’nda ATAF’ın Himaye Konseyi’nin ilk toplantısı düzenlenmiştir. Toplantıya Azerbaycan ve Türkiye’den devlet temsil-cileri, bilim adamları, sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri, işadam-

Page 200: dostluk, kardeşlik ve strateji ortaklık

Hatem CABBARLI

-200-

ları katılmıştır. Toplantıda Himaye Konseyi’ne üye sayısı 11’den 52’ye kadar artırılmış; Türkiye Cumhuriyeti’nin 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel Himaye Konseyi’nin Başkanı, Prof. Dr. İhsan Doğramacı, Azerbaycan Milli Meclisi’nin üyesi Samed Seyidov ve ATİB Başkanı Ahmet Erentok Başkan Yardımcıları seçilmiştir. Bu toplantıda Azerbaycan ve Türkiye Devlet Başkanlarının ATAF’ın Fahri Başkanları olmaları konusunda mektupla müracaat edilmesi hakkında karar alınmış; ATAF Yüksek Danışma Konseyi’nin tüzüğü onaylandıktan sonra Himaye Konseyi tarafından Azerbaycan Cumhu-riyeti Milli Meclisi Başkanı Oktay Asadov ve dönemin Türkiye Bü-yük Millet Meclisi Başkanı Köksal Toptan Yüksek Danışma Konse-yi’nin Eşbaşkanları; Azerbaycan Milli Meclisi Milletvekili Nizami Caferov ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Milletvekili Mustafa Ka-bakçı Yüksek Danışma Konseyi’nin yardımcıları seçilmiştir.

Toplantıda ATAF Yüksek Bilim Konseyi’nin tüzüğü onaylan-dıktan sonra dönemin Türk Tarih Kurumu Başkanı Yusuf Halaçoğlu Başkan, Azerbaycan Milli İlimler Akademisi Tarih Enstıtüsü Başkanı, Milletvekili Yakup Mahmudov, Bakü Devlet Üniversitesi Rektörü Milletvekili Abel Muharremov, Azerbaycan Milli Arşiv İdaresi Baş-kanı Atahan Paşayev, Türkiye Devlet Arşivleri Genel Müdürü Yusuf Sarınay Başkan Yardımcıları seçilmiştir. Toplantıda aynı zamanda ATAF Denetim Komisyonu ve ATAF Yönetim Konseyi üyeleri se-çilmiştir.10

ATAF bu yönde çalışmalarına devam ederek 27-28 Eylül 2008’de Ankara’da, Azerbaycan, Türkiye ve ABD’den gelen temsilci-lerin katılımı ile konferans düzenlemiştir. Konferansta uluslararası hukuk, Azerbaycan ve Türkiye açısından Ermeni meselesi müzakere edilmiş ve ATAF’ın gelecek faaliyetleri ve hedefleri, 2009-2015 yılla-rında ATAF’ın çalışma stratejisi tespit edilmiştir.11

10 Ankarada Azәrbaycan Türkiyә Tarix Araşdırmaları Fondunun (ATAF) Himayә Şurası-

nın ilk iclası keçirildi. ATAF resmi belgeleri. No: 08.01.01, 16.08.2008 11 Ankarada Azәrbaycan Türkiyә Tarix Araşdırmaları Fondunun (ATAF) Araşdırma

Konfransı Keçirildi. ATAF resmi belgeleri. No: 08.02.02, 03.10.2008

Page 201: dostluk, kardeşlik ve strateji ortaklık

AZERBAYCAN VE TÜRKİYE ORTAK TARİH DOKTRİNİ:

-201-

ATAF, 2008’de Türkiye’de bazı “aydınların” Türklerin Erme-nilere yaptığı “soykırımdan” dolayı başlattıkları “özür kampanyası”na da duyarsız kalmamış, bu kampanyaya katılanları kınamıştır.12 ATAF, Ermenistan ordusu tarafından 26 Şubat 1992’de Hocalı’da yapılan soykırımın 17. yıldönümünde bir ilki gerçekleştirerek Korhan Yurtse-ver yönetmenliğinde Hocalı soykırımı konusunda Türkçe “Hocalı Katliamı. Bu, Son Olsun” adlı film çekmiştir. Film Azerbaycan, İngiliz ve Rus dillerine çevrilmiş ve yayımlanmıştır.13

Sonuç Azerbaycan ve Türkiye’nin ortak tarih doktrini oluşturması yö-

nünde gördükleri veya görecekleri işler günümüzün jeopolitik gerçek-likleri ile örtüşmelidir. İki ülke arasında ve genelde Türk coğrafyasın-da ilk başlarda birlik ve beraberliği sağlamak belki zor olabilir. Ama bu yönde güvenle atılan her küçük adım, Azerbaycan ve Türkiye ara-sında ve genelde Türk coğrafyasında bir tuğlanın daha yerine oturtul-ması gibi değerlendirilmelidir. Yaklaşık 100 yıldır devam eden Erme-ni propagandası sayesinde Türkiye Avrupa’nın birçok devleti ve ABD tarafından sözde Ermeni soykırımı ile suçlanmış, Azerbaycan toprak-larının Ermenistan tarafından işgal edilmesi ulusların kendi kaderlerini tayin etmesi olarak değerlendirilmiştir. Bu Türkiye ve Azerbaycan’la kıyasta her bakımdan oldukça küçük olan Ermenistan’ın başarısıdır. Ermenistan’ın tarihi gerçekliklerden yoksun olan, sadece iftira ve yalanlar üzerinde kurulmuş propagandası bu gün daha da genişlemek-tedir. Ermeni propagandasının sonuç vermesinde etkili olan iki faktör vardır; yabancı devletlerin Azerbaycan ve Türkiye düşmanlığı (buraya din faktörünü de eklemek mümkündür) ve Ermeni propagandasının sürekliliği. Azerbaycan ve Türkiye, Ermeni propagandasına karşı etkili olmak istiyorsa, Türkiye yerleştiği jeopolitik konumundan, Azerbaycan sahip olduğu enerji kaynaklarından yararlanarak yabancı devletlerin düşmanlığını minimize etmelidir. Aksi takdirde Azerbay-

12 Tarix xәyanatkarları ve qondarma iddıaların ömrünün uzun olmayacağını

göstәrәcәkdir. ATAF resmi belgeleri. No: 08.04.04, 18.12.2008. 13 ‘Hocalı Katliamı. Bu, Son olsun,’ ATAF resmi belgeleri. No: 08.01.05, 25.02.2009.

Page 202: dostluk, kardeşlik ve strateji ortaklık

Hatem CABBARLI

-202-

can ve Türkiye yine de Ermeni propagandasını geriden izlemeye mec-bur olacaktır.

Propaganda dünyada en son teknoloji ile üretilen silahtan daha etkilidir. Bu gerçeği anlamadan ve kısa, orta ve uzun vadeli propagan-da planlaması yapılmadan istenilen sonuca ulaşmak imkânsız olacak-tır. Azerbaycan ve Türkiye’nin insan kaynakları, maliye ve diğer bü-tün faktörler bakımından ciddi propaganda potansiyeli vardır. Bu po-tansiyel planlı bir şekilde harekete geçirilmeli, işbirliği yapılmalı ve bu yönde siyasi irade tecelli etmelidir.

Page 203: dostluk, kardeşlik ve strateji ortaklık

AZERBAYCAN-TÜRKİYE SİVİL TOPLUM

KURULUŞLARI İLİŞKİLERİ

Araz ASLANLI GİRİŞ Azerbaycan-Türkiye ilişkileri hakkında yazılması hem en ko-

lay, hem de en zor konulardan birisidir. Zira “herkesin hakkında her şeyi bildiği” ama bazen de “aslında daha bilmediğimiz ne kadar konu varmış” dediği bir ilişkiyi yazmak çok kolay olmasa gerek. Diğer yandan ikili ilişkiler üzerine genel nitelikli çok sayıda makale, kitap, hatta yüksek lisans ve doktora tezi yazıldığı da bir gerçektir. İlişkilerin siyasal, göreceli olarak daha az olmakla beraber ekonomik, askeri, daha az sayıda ise kültürel boyutları üzerine de çalışmalar yapılmıştır.

Azerbaycan-Türkiye ilişkileri açısından hemen hemen yok de-necek kadar az çalışma yapılmış bir alan daha var: İki ülkenin sivil toplum kuruluşları arasındaki ilişkiler ya da genel olarak ikili ilişkiler-de sivil toplum kuruluşlarının yeri.

Sivil toplum kuruluşlarının dış politikada ve bu arada Azerbay-can-Türkiye ilişkilerindeki yeri aslında genel olarak üzerinde (Türkiye örneğinde en azından diğerlerine oranla, Azerbaycan örneğinde ise tamamen) az çalışılmış bir konudur. Sivil toplumun öneminin her geçen gün arttığı bir dünyada Azerbaycan`da ve Türkiye`de ister genel olarak sivil toplum-dış politika ilişkileri bağlamında, isterse de direkt Azerbaycan-Türkiye sivil toplum ilişkileri bağlamında çalışmaların ciddi bir yoğunluk kazanmış olmaması ciddi bir eksilik olarak dikkat çeken hususlardan birisidir.

Kafkasya Uluslararası İlişkiler ve Stratejik Araştırmalar Merkezi (QAFSAM-

www.qafsam.org) Başkan Yardımcısı, Hazar Üniversitesi öğretim görevlisi

Page 204: dostluk, kardeşlik ve strateji ortaklık

Araz ASLANLI

-204-

Diğer yandan bu konudaki bilimsel çalışmaların eksikliğinin doğal nedenleri de mevcuttur. Zaten son yıllar hariç Azerbaycan-Türkiye ilişkileri açısından eksikliği en çok vurgulanan hususlardan birisi ilişkilerin önemli ölçüde resmi düzeyle sınırlı kalması hususu olmuştur.

Bu çalışma konuya ilişkin ilk çalışmalardan birisi olması itiba-riyle en azından bir durum tespitini hedeflemekte, eksik ve ya yanlış-lıklar yapılması ihtimalini de göz önüne almaktadır. Çalışmada dış politikada sivil toplum kuruluşlarının oynadığı role genel olarak göz atılacak, ardından Azerbaycan-Türkiye ilişkilerinin genel niteliğinden bahsedilecek, daha sonra ikili ilişkilerde sivil toplum kuruluşlarının yeri ortaya konmaya çalışılacaktır. Bu bağlamda sivil toplum kuruluş-larının sınıflandırması yapılacak, devletin sivil toplum kuruluşları üzerinden yapılan çalışmalara ilişkin tutumuna ayna tutulmaya çalışı-lacak, sivil toplum kuruluşlarının ikili ilişkilere katkısı anlamında bazı örneklerden bahsedilecektir. Özellikle ikili ilişkiler bakımından daha çok hassaslık taşıyan bazı süreçlerde sivil toplum kuruluşlarının oyna-dığı rollere ilişkin olarak da örnekler üzerinden değerlendirmeler yapı-lacaktır.

Dış Politika ve Sivil Toplum Kuruluşları Klasik anlamda uluslararası ilişkiler uluslararası sistemdeki ak-

törlerin, özellikle de uluslararası ilişkilerin başlıca aktörü olarak kabul edilen devletlerin, diğer devletlerle ve devlet dışı aktörlerle (uluslara-rası/bölgesel/hükümetlerarası örgütler) olan ilişkilerini kapsamaktay-dı. Sonradan bu tanımlamaya uluslararası şirketler, uluslararası norm-lar ve uluslararası toplum da eklendi. İkili ilişkilerden kastedilen de çok büyük ölçüde bir devletin diğer bir devlet ya da devletlerce oluş-turulan yapılar ile ilişkileriydi. Fakat sivil toplumun siyasal ve top-lumsal yaşamda rolünün artmasına paralel olarak bu tanımlama biraz da değişti. Siyasal literatürde “katılımcılık”, “yönetişim” (daha sonra “iyi yönetişim”) kavramlarını daha çok duyar olduk ve daha da ötesi bu ikisi kavram olmanın ötesinde uluslararası kuruluşlarca geniş bir çerçevenin genel ismi olarak ulus-devletlere ödev olarak sunulmaya başlandı.

Page 205: dostluk, kardeşlik ve strateji ortaklık

AZERBAYCAN VE TÜRKİYE SİVİL TOPLUM KURULUŞLARI ARASINDAKİ İLİŞKİLER

-205-

Katılımcılık ve yönetişimin temel bir değer haline gelmesi sü-reciyle birlikte, bazen de ondan bir ölçüde bağımsız olarak sivil top-lumun, örgütlü bir biçimde devlet yönetiminde klasik demokrasi araç-larıyla direkt temsil dışında yeni araç ve yöntemlerle söz sahibi olma-ya başladığı görüldü. Tüm bu gelişmeler yaşanırken hiç kuşkusuz dış politika ve dolayısıyla devletin diğer devletlerle ikili ilişkileri de Türkçe’de genel olarak sivil toplum kuruluşları (STK’lar) ya da sivil toplum örgütleri (STÖ’ler) olarak isimlendirilen yapıların etki alanın-da yer almaya başladı.

Daha eskiye ilişkin (sınırlı) örnekleri bulunmakla beraber sivil toplum kuruluşlarının dış politikada yer almaları daha çok İkinci Dün-ya Savaşı sonrası döneme özgüdür. Bu süreçte iki aşamadan bahsedi-lebilir. Bunlardan ilki Soğuk Savaş’ın başladığı, ikincisi ise sona erdi-ği dönemdir. İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra (Soğuk Savaş’ın başla-dığı dönemde) uluslararası örgütlerin ve sivil toplum kuruluşlarının uluslararası ilişkilerin yeni aktörleri olarak ortaya çıkmaları diğer etkenlerle birlikte geleneksel diplomasi konseptinin de değişmesine sebep olan en önemli etkenlerdendi.

Sivil toplum kuruluşlarının dış politikadaki rolünün günümüz-deki düzeye varması ise direkt Soğuk Savaş sonrası döneme özgüdür (önemli bir kısmı ideolojik temelli göreceli farklı değerlendirmeler mevcut olmakla birlikte yaygın kanaat budur). Bu, bir yandan ulusla-rarası ilişkilerinin doğasının değişmesiyle ilişkili olmuş, diğer yandan ülkelerin yaşadıkları değişimlerden ve kendi ihtiyaçlarından kaynak-lanmıştır.

Yukarıda da ifade edildiği üzere demokratik dönüşümler, katı-lımcılık ve iyi yönetişim sivil toplum kuruluşlarının siyasal karar alma süreçlerinde ve bu arada dış politikada yer almalarını zorunlu kılmaya başlamıştır. Bunun yanında devletlerin artık sadece diğer hükümetleri veya uluslararası örgütleri değil, yabancı kamuoylarını da hedefleyen politikalar geliştirmek zorunda olmaları, klasik diplomasi anlayışı ve kavramlarının yanında toplumun, kültürün, bilgi ve enformasyonun, kamuoyu oluşturma ve gündem belirleme/etkileme becerilerinin önem kazanması da sivil toplum kuruluşlarına bir alan sağlamıştır. Tüm bu

Page 206: dostluk, kardeşlik ve strateji ortaklık

Araz ASLANLI

-206-

ifade edilenler ışığında dış politikada sadece diğer devletler değil ka-muoyu, medya, sivil toplum kuruluşları, toplum önderleri, bilim adamları ve aydınlar, ekonomik güçler (ulusal ve uluslarara-sı/çokuluslu şirketler), üye olunan ve olunması hedeflenen uluslararası kuruluşlar, imzalanan ve imzalanması planlanan uluslararası ve bölge-sel anlaşmalar, dini liderler ve yapılanmalar da etki ve baskı aracı olarak yer almaya başlamıştır.

Sivil toplum kuruluşları faaliyetlerini dış politika bağlamında çeşitli biçimlerde gerçekleştirmeye çalışmışlardır. Bunları genel ola-rak burada ifade ettikten sonra Azerbaycan-Türkiye ilişkileri ile ilgili kısımda örneklerini de paylaşmaya çalışacağız. STK’lar devletle işbir-liği içerisinde, resmi politikanın tamamlayıcısı rolünde ve/veya devle-tin dış politikada boş bıraktığı, çok ilgi göstermediği alanlarda çalışır-lar; dış politika konularında karar alıcılarla işbirliği içerisinde süreçte yer almaya çalışırlar. Karar alıcılara uzmanlık ve kamuoyunu yönlen-dirme desteği verirler. STK’lar resmi devlet politikasının etkisinin eksik olduğu ülkeye direkt ya da dolaylı yollardan etkide bulunmaya çalışırlar. Örneğin, STK’lar dış politikanın hedefine (diğer bir ülkenin kamuoyuna, politikacılarına, medyasına) hitap ederek bu yolla etkide bulunmaya çalışırlar. Hedef ülkenin SKT’ları ya da hedef ülkede etki-si bulunan üçüncü ülkelerin STK’ları aracılığıyla etkide bulunmaya çalışırlar. STK’lar uluslararası ya da uluslarüstü yapılanmalar aracılı-ğıyla da (beraber projeler gerçekleştirerek vs.) hedef üzerinde etkili faaliyette bulunmaya çalışırlar.

Bu arada vurgulanması gereken hususlardan birisi de STK’ların bazı devletler tarafından diğer devletlerin iç politikalarına müdahale aracı olarak kullanılabilirler ya da bazı devletler bu konuda ciddi endi-şeler yaşarlar. Bu husus sivil toplum kuruluşlarının imajları açısından sorun oluşturmakla beraber bazı ülkelerde hedef olarak görülmelerine de neden olabilmektedir. Özellikle, eski Sovyet coğrafyasında bu konuda ciddi endişeler dile getirilmektedir. Katılımcı demokrasiden çekinen ya da gerçekten de STK’ların yabancı ülkeler tarafından do-laylı araç olarak kullanıldığına ilişkin kesin bilgilere sahip olan ikti-darlar bu nedenle STK’lar konusunda çekingen tavırlar sergilemekte-dirler.

Page 207: dostluk, kardeşlik ve strateji ortaklık

AZERBAYCAN VE TÜRKİYE SİVİL TOPLUM KURULUŞLARI ARASINDAKİ İLİŞKİLER

-207-

Bu çalışmamızda temel alacağımız sivil toplum kuruluşları Türkiye ve Azerbaycan dış politikasında yukarıda zikredilenler içeri-sinde özellikle konjonktürel gelişmeler nedeniyle daha fazla önem kazanmışlardır. Örneğin, Türkiye’nin çevresinde yaşanan olaylar bu ülkedeki çeşitli kesimleri, daha açık ifadeyle farklı etnik, düşünsel, dinsel, dilsel, kültürel, coğrafi (örneğin, Kafkasyalı, Balkanlı vs.) ve ideolojik kimlik taşıyıcılarını harekete geçirmiştir. Türkiye`de yaşayan çeşitli kesimlerin köken ve diğer bağlar ile bağlı oldukları coğrafya-larda yaşanan çeşitli sorunlar (Bosna-Hersek’te yaşananlar, Ermenis-tan’ın Azerbaycan topraklarını işgali, Filistin sorunu, Çeçenistan sava-şı, Kosova sorunu, Abhazya sorunu, Irak’ta yaşananlar ve özellikle Türkmenlerin durumu, Uygur sorunu, Keşmir sorunu, Kırım Türkleri-nin ve Ahıska Türklerinin durumu ve diğerleri) ve çeşitli hedefler (AB üyeliği, Türk dünyasının entegrasyonu, Müslüman dünyasının birliği, Avrasyacılık) 1990`lı yıllarda Türkiye`de dış politikanın “toplumsal-laşmasına”; toplumun dış politika konularına ilgisinin artmasına ve çeşitli araçlarla dış politika karar alıcılarını etkilemeye çalışmasına neden olmuştur.

Bunun yanı sıra biraz küresel, biraz da ulusal nedenler dolayı-sıyla, doğal süreçle ilgili dış politika Soğuk Savaş döneminin standart kalıplarının dışına çıkılmıştır. Ekonomik, toplumsal ve siyasal liberal-leşmenin etkileri de hissedilmiştir. Dış politikada resmi olmayan araç-ların rol üstlenmesi bir yandan devletten rol çalma olarak da yorum-lanmakla beraber, bu gelişmelerin devlet açısından dış politikada yeni kanalların açılmasını sağladığı da düşünülmüştür. Aslında o döneme kadar önemli bazı devletlerce kullanılan ve yeni dönemde Türkiye’de de hissedilen dış politikada yeni araç ihtiyacı bir nevi bu yolla karşı-lanmıştır. STK’lar Türkiye’nin kardeş ve akraba topluluklarla ilişkile-rinde, Çeçenistan ve Bosna-Hersek örneklerinde görüldüğü üzere savaşlarda, Abhazya konusunda olduğu üzere devletin resmi politika-sına paralel politikaların geliştirilmesinde önemli bir araç işlevi gör-müştür.

İç politika-dış politika bütünleşmesine de neden olan bu süreç, yönetimlerin dış politikalarını belirlerken iç politikaları da dikkate

Page 208: dostluk, kardeşlik ve strateji ortaklık

Araz ASLANLI

-208-

alma zorunluluklarını doğurmuştur. Hatta biraz da ötesi uluslararası ilişkiler o kadar toplumsallaşmıştır ki, bir ülke (bu arada Türkiye de) ikinci bir ülkeyle ilişkileri konusunda adımlar atarken sadece kendi kamuoyunu ve ikinci ülkenin kamuoyunu değil, ilgili üçüncü ülkelerin de kamuoyunu dikkate alma durumunda kalmaktadır.

Azerbaycan açısından STK’ların oluşumu da, genel olarak top-lumsal yaşamda, özel olarak ise dış politikada yer almaları daha yeni bir konudur ve önemli ölçüde profesyonel bir aşamaya geçememiştir. Türkiye’de TİKA’nın, Azerbaycan’daysa Azerbaycan Cumhurbaşkanı Yanında Sivil Toplum Kuruluşlarına Devlet Desteği Fonu’nun oluştu-rulması ve hem bu iki yapı, hem de diğer kamu kurum ve kuruluşları aracılığıyla sivil toplum kuruluşlarına yurt içinde ve yurt dışında pro-jeler yaptırılması bu alanın güçlenmesine ciddi katkılar yapmıştır.

Genel Olarak Azerbaycan-Türkiye İlişkileri Bu çalışma genel anlamda Azerbaycan-Türkiye ilişkilerini de-

ğil, özel konu olarak sadece STK’lar bağlamında ilişkileri incelemeyi hedeflediğinden burada ikili ilişkilere ayrıntılı değinilmeyecektir. Sadece ilişkilerin genel niteliği ortaya konmaya çalışılacak ki, bu genel nitelik çerçevesinde STK’lar bağlamında ilişkileri daha iyi an-latmak mümkün olsun.

Türkiye ve Azerbaycan Türkleri aynı milletin evlatları olarak uzun yıllar boyunca aynı çatı altında yaşamışlardır. Fakat devletleşme sürecinde tarihin belli dönemlerinden itibaren bu iki toplum ayrı ayrı devletler kurmuş, farklı çatılar altında yaşamaya başlamışlardır. Özel-likle Osmanlı ve Safevi döneminde bu iki Türk toplumu arasında ciddi kopukluk, hatta toplumsal düzeyde değilse de devlet düzeyinde çatış-ma yaşanmıştır. Safevi Devleti’nin dağılışının ardından Azerbaycan coğrafyasında ortaya çıkan hanlıklar ile Osmanlı Devleti arasında, yoğunluğu ve niteliği zaman içerisinde değişmekle beraber ilişkiler mevcut olmuş, Osmanlı Devleti ile Çarlık Rusya’sı arasında yaşanan savaşlarda çok sayıdaki diğer Kafkas toplulukları gibi Azerbaycan Türklüğü de toplum olarak genelde Osmanlı’dan yana tavır almıştır.

Page 209: dostluk, kardeşlik ve strateji ortaklık

AZERBAYCAN VE TÜRKİYE SİVİL TOPLUM KURULUŞLARI ARASINDAKİ İLİŞKİLER

-209-

Azerbaycan ve Anadolu Türkleri arasındaki ilişkiler 19. yüzyılın son-ları, 20. yüzyılın başlarında üst düzeye çıkmıştır.

20. yüzyılın başlarında, Osmanlı’dan Türkiye Cumhuriyeti’ne geçilmiş, Kuzey Azerbaycan topraklarında ise Azerbaycan Halk Cumhuriyeti kurulmuştur. Azerbaycan Halk Cumhuriyeti’nin ömrü-nün kısa olması nedeniyle bu iki devlet arasında pek bir ilişki gelişe-memiştir. Türkiye topraklarında Azerbaycan Türklerinin ideolojik anlamda, Azerbaycan topraklarında Türkiye Türklerinin, bağımsızlı-ğın pekiştirilmesine ve toprak bütünlüğünün sağlanmasına katkı anla-mında önemli adımları olmuştur. Azerbaycan Halk Cumhuriyeti Bol-şevik Rusya tarafından işgal edildikten sonra da Türkiye ile Azerbay-can arasındaki ilişkiler bir süre devam etmiş, fakat daha sonra zamanla sınırlandırılmış ve sona erdirilmiştir.

Azerbaycan’ın Sovyet İmparatorluğu’nun işgali altında bulun-duğu 1991 yılına kadar, Azerbaycan ve Türkiye toplumları arasındaki ilişkiler tam kesilmiş olmasa da, çok sınırlı olmuştur. Genellikle iliş-kinin temelini hasret duyguları, gizli faaliyetler ve çok sınırlı sayıdaki karşılıklı ziyaretler (bazı yetkililerin, sanatçıların vs.) oluşturmuştur.

1991’de Azerbaycan’ın bağımsızlığına kavuşması sürecinden itibaren, iki toplum arasındaki ilişkiler yeniden yoğunluk kazanmaya başlamıştır. Bağımsızlık mücadelesi döneminde Azerbaycan’ın, en çok yardımı Türkiye’den gördüğü herkesçe bilinen bir gerçektir. As-lında, Türkiye’nin hiçbir şey yapmayıp, sadece devlet olarak varolması bile Azerbaycan’daki mücadele açısından çok önemli ol-muştur. O kadar ki, 20 Ocak 1990’da Sovyet Ordusu Bakü’ye saldıra-rak katliam yaptığında, Azerbaycan kamuoyunda, Türkiye’nin olayla-ra askeri olarak müdahale ederek Azerbaycan’ı kurtaracağı yönünde ilginç bir beklenti bile mevcut olmuştur.

Azerbaycan bağımsızlığına kavuştuğunda kendisini ilk olarak Türkiye tanımış, Rusya ve İran destekli Ermenistan’ın kendisine sal-dırması durumunda yine en çok desteği Türkiye’den görmüştür. Azer-baycan’ın bağımsızlığına kavuşmasından bu yana geçen 20 yılı aşkın süreye göz attığımızda, iki ülke arasındaki ilişkilerin önemli aşamalar katettiğini söyleyebiliriz. İlişkiler başlangıçta duygu ve ideoloji yo-

Page 210: dostluk, kardeşlik ve strateji ortaklık

Araz ASLANLI

-210-

ğunluklu bir dönem geçirmiştir. Bu iki ülke açısından da geçerli ol-muştur. Bunu bir ölçüde doğal karşılamak mümkündür. Çünkü hem Türkiye’de, hem de Azerbaycan’da daha bağımsızlığına kavuşmadan konuya hassas milliyetçi bir kesim mevcut olmuştur.

İkinci aşamada kişisel ilişkiler ön planda olmuştur. Azerbaycan Devlet Başkanı Haydar Aliyev ile Türkiye Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel arasındaki kişisel ilişkiler ikili ilişkilerin temel direğini teşkil etmiştir.

Üçüncü aşama ise ilişkilerin kurumsallaşması aşamasıdır. Te-melleri önceki yönetimler tarafından atılmakla beraber Azerbaycan’da İlham Aliyev, Türkiye’de AK Parti hükümetinin görevde olduğu dö-nemlerde daha çok bu boyut dikkat çekmiştir.

Sahip oldukları tarihi geçmiş, devlet gelenekleri ve kurumsal-laşma düzeyleri arasındaki farklılıklar, 1. ve 2. Dünya Savaşlarına ve Soğuk Savaş dönemine ilişkin farklı algılamalar, Soğuk Savaş sonrası döneme ilişkin genellikle ortak beklentilere rağmen maruz kaldıkları farklı etkenler Azerbaycan ve Türkiye’nin dış politikalarının şekil-lenme süreçleri arasında ciddi farklılıklar ortaya çıkarmıştır. Yine de genel olarak 1991-2011 dönemini siyasal ilişkilerin devamlı güçlen-mekte olduğu dönemler olarak nitelendirmek mümkündür. Bu süreçte kısa süreli ve göreceli fakat önemli iki kesintiden bahsetmek müm-kündür. Bunlardan ilki Mart 1995’te Azerbaycan’daki bir askeri darbe girişiminin Türkiye ile ilişkilendirilmesi üzerine başlayan ve Haydar Aliyev ile Süleyman Demirel arasındaki kişisel ilişkinin de yoğun olarak katkısıyla ortadan kaldırılan gerginlik olmuştur.

İkincisiyse daha uzun süren ve ilişkilerde tam bir kırılmaya ne-den olmasa bile kırılganlığı artıran 2008-2009 dönemindeki Türkiye-Ermenistan ilişkilerinin geliştirilmesine yönelik girişimlerin ön planda olduğu “protokoller süreci” olmuştur. Bu süreçte iki ülke arasında “derdini kardeşine anlatamama” ya da “doğru anlaşılamama” konusu daha çok ön plana çıkmıştır. İleride örneklerini de vereceğimiz üzere bu dönem ikili ilişkilerde sivil toplum kuruluşlarının rolü açısından belki en yoğun dönem olmuştur. Liderler birbirlerine ve kamuoylarına daha çok hitap etmeye başladıktan sonra ise ikili ilişkilerde zirve sayı-

Page 211: dostluk, kardeşlik ve strateji ortaklık

AZERBAYCAN VE TÜRKİYE SİVİL TOPLUM KURULUŞLARI ARASINDAKİ İLİŞKİLER

-211-

labilecek bir döneme geçilmiş ve önce (2010 yılında) iki ülke arasında Stratejik İşbirliği Anlaşması imzalanmış ve Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi kurulmuş, daha sonra (Ekim 2011) Azerbaycan-Türkiye Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi’nin Türkiye Baş-bakanı Erdoğan tarafından “adeta iki ülkenin ortak kabine toplantısı” olarak nitelendirilen ilk toplantısı gerçekleştirilmiştir.

Azerbaycan-Türkiye İlişkilerinde Sivil Toplum Kuruluşları İkili ilişkilerin genel seyrine bu çalışmada çok kısaca göz atıl-

dığından dikkat çekmeyen, fakat giriş kısmında ifade edilen bir hususu tekrar vurgulamakta yarar vardır. İlişkilerin sivil toplum boyutunun ciddi bir eksiklik içerisinde olduğu ilişkiler üzerine yapılan çalışma-lardan da kolayca görülmektedir. İkili ilişkilerin siyasal boyutu en çok dikkat çeken boyuttur. Bir süre ikincil konumda ekonomik ilişkilere son yıllarda iki ülkenin savunma sanayileri arasındaki ilişkiler saye-sinde askeri ilişkiler rakip olmaya başlamıştır. Azerbaycan-Türkiye ilişkilerinde ekonomik boyut daha geniş, askeri boyut ise daha sağlam ve sorunsuz bir alanı temsil etmektedir. Son yıllarda ilişkilerin askeri ve ekonomik boyutu ciddi ortak yatırımlarla (ortak askeri mühimmat üretimi, Aliağa’daki Star rafinerisi, Trans Anadolu Boru Hattı Projesi vs.) adeta birbirleri ile yarışırken ilişkilere daha sağlam köprüler ka-zandırmıştır.

Fakat Azerbaycan-Türkiye ilişkilerinin kurumsallaşma adına ciddi mesafe kat ettiği bu dönemde ilişkilerin toplumun tüm katmanla-rını kapsayacak şekilde genişlemesi gerektiği, bu konuda ciddi bir eksikliğin mevcutluğunun tespiti, bu eksikliğin giderilmesi için de sivil toplum kuruluşlarının özel rol üstlenmeleri gerektiği sıkça vurgu-lanmaktadır.

İkili ilişkilerde sivil toplumun rolü bilimsel olarak çok çalışıl-mamış bir konudur. Diğer yandan da daha çok yeni ve dar bir konu-dur. Konu hemen hemen tamamen çok yakın döneme ilişkin olmakla birlikte 20. yüzyılın başlarında Türkiye’de İstiklal Savaşı verilirken Azerbaycan’da kurulmuş olan dönemin sivil toplum kuruluşlarının ciddi yardım kampanyaları gerçekleştirmiş olduklarını ve olayın ikili

Page 212: dostluk, kardeşlik ve strateji ortaklık

Araz ASLANLI

-212-

ilişkilere “gardaş kömeği” olarak geçtiğini de hatırlatmakta yarar var-dır.

Azerbaycan-Türkiye ilişkilerinde STK’ların rolü bakımından ifade edilecek hususlardan birisi iki ülkenin STK’ları arasında üst düzey bir ilişki bulunmamakla beraber, her iki ülkede STK’ların ikili ilişkilere katkı anlamındaki faaliyetlerinin geniş bir alanı kapsadığıdır. Alanlar derinlik ve genişlik kazanmaları bakımından arzulananın çok gerisinde olsalar da sosyal, askeri, eğitim, ekonomik, spor, hukuk (insan hakları), sağlık, çevre, medya, sendikacılık ve diğer alanlarda işbirlikleri geliştirilmiştir. Son yıllarda bu alanlara iki ülkedeki araş-tırma merkezleri (özellikle de siyasal bilimler-uluslararası ilişkiler-dış politika üzerine yoğunlaşan) araştırma merkezleri arasındaki işbirlik-leri de eklenmiştir.

İki ülke arasındaki ilişkilerde STK’ların rolünü birkaç gruba ayırmak mümkündür. Bunlar içerisinde en önemlilerini Türkiye’deki Azerbaycan derneklerinin bu ülkedeki tanıtıcı çalışmaları, Azerbay-can’daki bazı Türk derneklerinin bu ülkedeki tanıtım çalışmaları, Azerbaycan’daki bazı STK’ların Türkiye’deki çalışmaları, Türki-ye’deki bazı STK’ların Azerbaycan’daki çalışmaları, Azerbaycan ve Türkiye STK’larının bu iki ülkedeki ortak faaliyetleri, Azerbaycan ve Türkiye STK’larının bu iki ülkeden birisinin sorununa ya da ortak bir konuya ilişkin olarak üçüncü bir ülkedeki ortak faaliyetleri, Azerbay-can ve Türkiye STK’larının daha genel bir çerçevede yaptıkları ama diğer ülkeyi de kapsayan faaliyetleri (AGİT, NATO ve diğer uluslara-rası kuruluşlara, Müslüman ya da Türk kimliğine yönelik faaliyetler), üçüncü ülkelerde isminde “Azerbaycan” ve “Türk” kelimelerinden birinin ya da her ikisinin geçtiği STK’ların çalışmaları teşkil etmekte-dir.

Azerbaycan’daki STK’lar ikili ilişkiler açısından önemli ölçüde devletle işbirliği içerisinde, resmi politikanın tamamlayıcısı rolünde çalışmıştır. Bazı STK’lar devletin dış politikada göreceli olarak daha az ilgilendiği alanlarda çalışmıştır. Türkiye ile Azerbaycan’ın daha fazla entegrasyonuna yönelik çabalar ya da KKTC’nin tanınmasına yönelik Türkiye’nin beklentisinin karşılanmasına yönelik çalışmalar

Page 213: dostluk, kardeşlik ve strateji ortaklık

AZERBAYCAN VE TÜRKİYE SİVİL TOPLUM KURULUŞLARI ARASINDAKİ İLİŞKİLER

-213-

bu çerçevede değerlendirilebilir. Karar alıcılara kamuoyunu yönlen-dirme konusunda ve resmi devlet politikasının etkisinin eksik olduğu ülkeye direkt ya da dolaylı yollardan etkide bulunma konusunda des-tek olmaya yönelik faaliyetler bakımından “protokoller süreci” yoğun-luklu olmak üzere bazı dönemlerde Azerbaycan STK’larının faaliyet-leri daha çok dikkat çekmiştir.

Yakın dönemden Türkiye’deki bazı STK’ların dış politikada yer alma biçimlerinden ve rollerinden de örnekler vermek mümkün-dür. Türkiye’deki STK’lar içerisinde araştırma merkezi nitelikli olan-ların bazıları devletle işbirliği içerisinde, resmi politikanın tamamlayı-cısı rolünde ciddi çalışmalar yapmışlardır. Örneğin, SETAV, TA-SAM, USAK ORSAM ve diğer bazı STK’ların düzenlediği toplantıla-ra her iki ülkenin yetkilileri katılmış, toplantılar daha çok mevcut yönetimlerin politikalarını anlatmaya, temellendirmeye ve mevcut ilişkilere katkı yapmaya yönelik olmuştur. Daha çok USAK yoğunluk-lu olmak üzere STK’ların karar alıcılara uzmanlık ve kamuoyunu yönlendirme konusunda destek verdikleri de gözlenmiştir. Uzun bir süre boyunca özellikle uzmanlık desteği ve bilimsel çalışmalar yoluyla kamuoyu oluşturma desteği konusunda şu anda çalışmalarına ara ver-miş olan Avrasya Stratejik Araştırmalar Merkezi’nin (ASAM) çok ciddi çalışmalar yaptığını da hatırlatmakta yarar vardır. ASAM bunun yanı sıra Türkiye’de ve Azerbaycan’da ikili ilişkilere ve daha genel konulara ilişkin çok sayıda toplantı da organize etmiştir.

Türkiye’de devletin dış politikada boş bıraktığı, çok ilgi gös-termediği ya da kendisini çok ilgi göstermemek zorunda hissettiği alanlarda çalışan ve Azerbaycan ile ilişkilere ciddi katkılar yapan kuruluşlar arasında Türk Ocağı, Azerbaycan Kültür Derneği, Marmara Grubu, TÜDEV başta olmak üzere bazı STK’lar ciddi çalışmalar yapmışlardır.

STK’lar resmi devlet politikasının etkisinin eksik kaldığı dö-nemde Azerbaycan’a direkt ya da dolaylı yollardan etkide bulunma konusunda Azerbaycan ve Türk kamuoyuna, politikacılarına, medya-sına hitap ederek ikili ilişkilere katkıda bulunmaya çalışma konusunda en ciddi örneklerden birisini TÜRKSAM sergilemektedir. TÜRKSAM

Page 214: dostluk, kardeşlik ve strateji ortaklık

Araz ASLANLI

-214-

ayrıca, Azerbaycan ve Azerbaycan’ın ilgi duyduğu temel konularla ilgili sürekli çalışmalar (araştırma, yayın, etkinlik, açıklama vs.) yapan ender sivil toplum kuruluşları arasında yer almaktadır.

Azerbaycan-Türkiye ilişkilerinde sivil toplum kuruluşlarının oynadıkları rollere ilişkin ilk örnekler 1990’lı yılların başlarında Tür-kiye’de isminde “Azerbaycan” kelimesi geçen, Türk ve Müslüman coğrafyasına ilgi duyan dernek ve vakıfların yaptıkları çalışmalar olmuştur. Türk Ocağı, Azerbaycan Kültür Derneği, Azerbaycan Da-yanışma Derneği, Türkiye-Azerbaycan Dostluk ve Dayanışma Derne-ği, KÖKSAV ve diğer dernek ve vakıflar Türkiye’de genel olarak Azerbaycan’ın, Karabağ sorunu başta olmak üzere Azerbaycan’ın sorunlarının, Azerbaycan kültürünün tanıtılmasına, ikili ilişkilerin çeşitli alanlarda gelişmesine ciddi katkılar yapmıştır.

Özellikle 2000’li yıllarda Türkiye’de isminde “Azerbaycan” kelimesi geçen derneklerin sayısında ciddi artış gözlenmiştir. Bunun hem ilişkilerin kazandığı ivme, hem Türkiye’deki ilgili mevzuattaki değişimler, hem de Azerbaycan Diaspora Komitesi’nin çalışmaları sonucunda gerçekleştiği tahmin edilmektedir. Dernek sayısındaki artışın faaliyet sayısına arzulandığı şekilde yansımadığı şeklinde eleş-tiriler de bulunmakla beraber, her bir STK’nın sadece kuruluş toplan-tısıyla ilgili bir haberin yarattığı kamuoyu bilgilendirme etkisi bile bu artışın önemini anlatmaktadır. Diğer yandan Türkiye’nin çeşitli kent-lerinde o kentin adıyla “Azerbaycan” kelimesinin yan yana geçtiği isimlerde derneklerin kurulması iki ülkeyi köklü bir biçimde yakınlaş-tırma potansiyeline sahip süreçler olarak değerlendirilebilir. İzmir Azerbaycan Kültür ve Dayanışma Evi Derneği, Çanakkale Azerbay-can Evi Derneği Kocaeli Azerbaycan Evi Derneği, Ankara Azerbay-can Evi Derneği, İstanbul Türk Azerbaycan Dostluk Kültür ve Daya-nışma Derneği, Eskişehir Azerbaycanlılar Derneği, Antalya Azerbay-can Evi Derneği, İstanbul Azerbaycan Kültür ve Sanat Derneği bunun örneklerindendir. Bu derneklerin bir kısmı bütünleşme arayışı içerine girmiş ve Türkiye Azerbaycan Dernekleri Federasyonu adıyla ortak bir çatıda birleşmiştir

Page 215: dostluk, kardeşlik ve strateji ortaklık

AZERBAYCAN VE TÜRKİYE SİVİL TOPLUM KURULUŞLARI ARASINDAKİ İLİŞKİLER

-215-

Türkiye’deki Azerbaycan isimli derneklerin ilki olan Azerbay-can Kültür Derneği, 1 Şubat 1949 tarihinde kurulmuş ve dernek ilk sayısı 1 Nisan 1952’de olmak üzere Azerbaycan isimli bir dergi de yayınlamaya başlamıştır. Dernek ayrıca Azerbaycan’ın tarihi, sanatı ve siyasi oluşumları üzerine 56 adet kitap yayınlayarak Azerbaycan’ın Türkiye’de daha iyi tanınmasına ciddi katkılar yapmıştır.

Son yıllarda kurulan dernekler içerisinde ise Türkiye-Azerbaycan Derneği daha çok dikkat çekmektedir. 31 Temmuz 2010’da Ankara’da kurulan dernek kısa süre içerisinde ciddi faaliyet-lere imza atmış, bir yılını tamamladıktan kısa süre sonraysa 24 Eylül 2011’de Derneğin İstanbul Şubesi, aralarında milletvekillerinin ve Azerbaycan yetkililerinin de bulunduğu büyük bir törenle açılmıştır.

Azerbaycan’da daha ciddi çalışmalar yapan kuruluşlar olarak Türkiye Sanayisi ve İşadamları Birliği (TÜSİAB), Azerbaycan Türki-ye İşadamları Birliği (ATİB) ve Gençliğe Yardım Fonu dikkat çek-mektedir. Bu kuruluşlar çeşitli sosyal, akademik, kültürel faaliyetler düzenlemekte, düzenlenen faaliyetlere destek olmakta, ayrıca Türkiye adına yardımlar gerçekleştirmektedirler.

İkili ilişkilere katkı anlamında çalışmalar yapan en önemli ku-ruluşlardan birisi Azerbaycan’daki İreli İctimai Birliği isimli dernek-tir. İreli (Türkçe “İleri” anlamında) Derneği ikili ilişkiler bağlamında orijinal sayılabilecek etkinlikler gerçekleştirmiştir. Örneğin, Dernek 27 Ocak - 6 Aralık 2010 tarihleri arasında Erzurum’da gerçekleştirilen 25. Dünya Üniversitelerarası Kış Olimpiyatlarına 20 kişilik bir ekiple katılarak yabancı heyetler için karşılıksız olarak ek çevirmenlik deste-ği sağlanmıştır. Benzer çalışma 23-30 Temmuz 2011 tarihleri arasında Trabzon’da gerçekleştirilen 11. Avrupa Gençler Yaz Olimpiyatlarında da yapılmıştır. Her iki çalışma Türk ve Azerbaycan medyasının dikka-tini yakından çekmiş ve İreli’nin adımları ikili ilişkilerde karşılıksız destek örneği olarak alkış almıştır.

İreli, 2009 yılından itibaren her yaz Türkiye’de (Karabük) ve Azerbaycan’da (Lenkeran) her iki ülkeden 20’şer olmak kaydıyla toplam 40 öğrenci için “Türkiye ve Azerbaycan Gençlerinin Dostluk Kampı” isimli yaz programı gerçekleştirmektedir. Bunun dışında 56.

Page 216: dostluk, kardeşlik ve strateji ortaklık

Araz ASLANLI

-216-

Eurovision Şarkı Yarışması'nın final turundan önce, yarıfinalde Türki-ye’nin elenmesi üzerine İreli’nin öncülüğünde Bakü'de bir grup Türk ve Azerbaycanlı öğrenci, Türkiye'nin de Azerbaycan'ı desteklemesini isteyen etkinlik gerçekleştirdi. Bakü'deki Kız Kalesi önünde bir araya gelen Türk ve Azerbaycanlı gençler, müzik eşliğinde dans ederek, Azerbaycan'ın Cumartesi günü düzenlenecek 56. Eurovision Şarkı Yarışması'nda birinci olacağına inandıklarını söylediler. Nitekim diğer bazı STK’ların da desteğiyle, Azerbaycan ve Türkiye’nin yardımlaş-ması da sağlanarak Azerbaycan büyük bir başarıya imza atmış ve bu yarışmada birinciliği elde etmişti.

Yakın dönemde de görüldüğü üzere Türkiye-Ermenistan ve Azerbaycan-İsrail ilişkilerinde devletler bazen sadece kendi kamuoy-larını değil birbirlerinin kamuoylarını da dikkate almak durumunda kalmıştır. Aslında özel süreçler olarak nitelendirebileceğimiz Türkiye-Ermenistan ilişkilerindeki protokoller sürecinde, Türkiye’de terör saldırılarının arttığı dönemlerde, KKTC’ye destek konularında ve son Van depremi sırasında da görüldüğü üzere elim olaylar sırasında bir yandan iki ülkenin sivil toplum kuruluşları inanılmaz bir karşılıklı destek örneği sergilemiş, diğer yandan ikili ilişkilerde sivil toplumun etkisinin artmasının gerekliliği daha çok anlaşılır olmuştur. Özellikle protokoller süreci, Azerbaycan tarafında Türkiye ile ilişkilerde STK’lara daha fazla önem vermenin anlaşılması bakımından en önem-li aşamalardan birisi olarak görülebilir. Bu süreçte Azerbaycan’daki ve Türkiye’deki çok sayıda STK’nın ortak hedef için çalışmaları ikili ilişkilerin asıl potansiyelinin ortaya konması bakımından önemli ol-muştur.

Protokol gerginliğine kadar aslında Türkiye-Azerbaycan-Ermenistan üçgeninde Türkiye-Ermenistan ilişkilerinin geliştirilmesini yoğun bir biçimde savunan STK’lar daha ön planda olmuşlardır. Bu STK’lar çok büyük ölçüde yabancı fonlardan desteklenen projeler gerçekleştirmek, medya üzerinden çok ciddi çalışmalar yapmak sure-tiyle yetkilileri yönlendirme ve kamuoyu oluşturma adına ciddi mesa-fe kaydetmişlerdir.

Page 217: dostluk, kardeşlik ve strateji ortaklık

AZERBAYCAN VE TÜRKİYE SİVİL TOPLUM KURULUŞLARI ARASINDAKİ İLİŞKİLER

-217-

Protokoller sürecinde her iki ülkedeki STK’larda “duygusallığı bir kenara bırakalım, Ermenistan ile daha iyi ilişki kuralım” diyenler ve devletin resmi politikasının bir parçası olanlar mevcut olduğu gibi, resmi politikayı eleştirerek farklı görüşler ortaya koyanlar da olmuş-tur.

Azerbaycan’da Türkiye’nin tutumuna sert eleştiriler yöneltil-mekle beraber bunların önemli kısmında eleştirinin hedefi Türki-ye’deki yönetim olmuştur. Bu dönemde karşılıklı olarak çok sayıda sivil toplum örgütü temsilcisinin karşılıklı ziyaretleri ve gerçekleştiri-len toplantılardaki inanılmaz yoğunluk dikkat çekmiştir. Azerbay-can’dan yapılan ziyaretler içerisinde Sivil Toplum Kuruluşları Milli Forumu ve Cumhurbaşkanı Yanında Sivil Toplum Kuruluşlarına Dev-let Desteği Fonu temsilcilerinin yaptıkları ziyaretler ve gerçekleştirdi-ği toplantılar kamuoyunda ciddi yankı bulmuştur.

Azerbaycan ve Türkiye’nin ekonomik alanda araştırma yapan STK’ları arasında proje bazında işbirlikleri mevcut olmuştur. Bu alan-da en yoğun çalışan derneklerden birisi olan Azerbaycan İktisadi Araştırmalar Merkezi Türkiye’deki İktisadi Araştırmalar Vakfı ile işbirliğini geliştirmek üzere karşılıklı ziyaretler gerçekleştirmiş ve toplantılar düzenlemiştir. Toplantılarda iki ülke arasındaki ekonomik ilişkilerin geliştirilmesine yönelik bilimsel seminer/konferans düzen-lenmesi için karşılıklı olarak çalışmaların başlatılması hususunda gö-rüş birliğine varılmıştır.

Bu arada Azerbaycan İktisadi Araştırmalar Merkezi (İTM) Türkiye-Ermenistan protokolleri dolayısıyla Azerbaycan-Türkiye ilişkilerinde gerginlik yaşandığı dönemde gelişmeleri değerlendirmek üzere Bakü’de Kafkasya Uluslararası İlişkiler ve Stratejik Araştırma-lar Merkezi (QAFSAM) ile ortaklaşa bir konferans da gerçekleştirmiş-tir. Konferansta ikili ilişkilerin diğer boyutlarının yanında ekonomik boyutları derinlemesine müzakere konusu olmuştur.

QAFSAM ise Türkiye`deki iki sivil toplum kuruluşu TÜRKSAM ve Azerbaycan Birlik Teşkilatı (ABT) ile ortaklaşa Tür-kiye`deki çok sayıda üniversite öğrencisini kapsayacak şekilde bir tanıtım projesi gerçekleştirmiştir.

Page 218: dostluk, kardeşlik ve strateji ortaklık

Araz ASLANLI

-218-

İki ülke STK’ları arasında sağlık sektöründeki işbirliğinin de az sayıda olmakla beraber örnekleri bulunmaktadır. Sağlık Mensupları Derneği (SAMEDER) ile Uluslararası Sivil Toplumu Destekleme ve Geliştirme Derneği (USİDER) tarafından gerçekleşen işbirliği doğrul-tusunda Türkiye ile Azerbaycan arasında “şifa köprüsü” kurulmuştur. Söz konusu projeye Azerbaycan'dan Sağlığımız Namına Tabipler Derneği (SNT) de katılarak destekte bulunmuştur. Proje çerçevesinde Bakü'ye giden Türk doktorlar burada 4 bin Azerbaycan vatandaşını ücretsiz sağlık taramasından geçirmiştir. Bu alandaki bir diğer örnek sayılabilecek çalışma Ankara merkezli Avrasya Gastroenteroloji Der-neği tarafından yapılmaktadır. Dernek sürekli olarak Azerbaycan STK`larıyla ortaklaşa etkinlikler gerçekleştirmekte, tıp alanında ortak bilimsel çalışmalara ciddi katkılar yapmaktadır.

Avrasya Metal İşçileri Konfederasyonu çerçevesinde ayrıca di-rekt Azerbaycan Hemkarlar Teşkilatı Konfederasiyası ile Kamu-Sen arasındaki işbirliği çerçevesinde yapılan faaliyetler sendikacılık ala-nında, Avrasya İnsan Hakları Federasyonu çerçevesinde yapılan faali-yetler insan hakları alanındaki sivil toplum faaliyetlerine örnekler teşkil etmektedir. Yine medya alanında çalışmalar yapan Azerbaycan Parlamento Muhabirleri Derneği`nin Türkiye`deki çok sayıdaki ulusal ve yerel gazeteciler dernekleriyle imzaladıkları anlaşmalar ve yaptık-ları faaliyetler ikili, Türk Dünyası gazetecilerini bir araya getirme çabaları çerçevesinde yapılan faaliyetler ise çoklu ortamda yapılan sivil toplum faaliyetleri olarak dikkat çekmektedir.

SONUÇ Sonuç olarak Azerbaycan-Türkiye ilişkilerinde sivil toplum ku-

ruluşlarının yerinin göreceli olarak az olduğu söylenebilir. Fakat bu alanın her geçen gün geliştiği ve STK`ların ikili ilişkilerde oynadığı rolün her geçen gün arttığı da gözlenmektedir. STK`ların özellikle hassas konularda (Karabağ sorunu, KKTC, PKK terörü) ve önemli süreçlerde (protokoller, Mavi Marmara saldırısı vs.) sağlam bir köprü işlevi gördükleri ve ciddi bir potansiyele sahip oldukları tespit edil-miştir.

Page 219: dostluk, kardeşlik ve strateji ortaklık

AZERBAYCAN VE TÜRKİYE SİVİL TOPLUM KURULUŞLARI ARASINDAKİ İLİŞKİLER

-219-

Bu alana genişlik ve derinlik kazandırılması için girişimlerin yoğunlaşması faydalı olacaktır. Bundan önceyse belki ikili ilişkilerde STK’ların yerine yönelik çok ciddi bir alan çalışmasının ve tam bir durum tespitinin yapılması gereklidir. Konunun her iki ülke için öne-mi de dikkate alınarak çeşitli alanlardaki ikili ilişkiler üzerine çalışan STK’ların projeleri, güncel konular çalışılması talebi ileri sürülmeksi-zin, özellikle de uzun vadeli sonuçlar sağlaması bakımından faydalı olacak konular yoğunluklu olmak üzere desteklenmesi bu alanın ge-lişmesine ciddi katkılar sağlayabilecektir.