kÜresel aktÖrlere karŞi kÜltÜrel kahramanlar: sosyalleŞme sÜrecİnde masallar (151-160)
TRANSCRIPT
1
TÜRK KÜLTÜRÜNÜ ARAŞTIRMA ENSTİTÜSÜ YAYINLARI
TÜRK DÜNYASI MASAL
ARAŞTIRMALARI
(TASTARAKAY’DAN KELOĞLAN’A)
Hazırlayan / Editör
İsa ÖZKAN
ANKARA/2015
2
TÜRK KÜLTÜRÜNÜ ARAŞTIRMA ENSTİTÜSÜ YAYINLARI
© Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü, 2015.
Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü yayınlarının tamamının veya bir kısmının
yayımcının yazılı izni olmadan herhangi bir yolla çoğaltılması yasaktır. Yayınların fikri
sorumluluğu ve imla tercihi yazarlarına aittir. Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü
yayınlarında yer alan başka kaynaklardan alınmış tablo, resim ve benzeri şeylerin yasal
kullanım sorumluluğu yazarlarına aittir.
TÜRK KÜLTÜRÜNÜ ARAŞTIRMA ENSTİTÜSÜ YAYINLARI
TÜRK KÜLTÜRÜ BİLDİRİLER DİZİSİ 02
Genel Yayın Editörü
Prof. Dr. Dursun YILDIRIM
Teknik Editör:
Dr. Yılmaz YEŞİL
Kapak ve Sayfa Tasarımı
SEMETEYHAN
İletişim Adresi:
T ü r k K ü l t ü r ü n ü A r a ş t ı r m a E n s t i t ü s ü
Bahçelievler, 7. Cad. 17. Sok. Nu. 38, 06490 Ankara / TÜRKİYE
Tel: (0090312) 2133100 Belgegeçer: (0090312) 2134135
Genel ağ: http://www.turkkulturu.org.tr e-posta: [email protected]
Türk Dünyası Masal Araştırmaları (Tastarakay’dan Keloğlan’a) Matus Basımevi’nde,
500 adet basılmıştır (Matbaacılar Sitesi 1514 Sokak Nu: 2 İvedik Organize Sanayi Sitesi,
Yenimahalle / ANKARA Tel: (0312) 395 95 96).
Ankara-2015
Özkan, İsa (Ed.)
Türk Dünyası Masal Araştırmaları (Tastarakay’dan Keloğlan’a) /
İsa Özkan
X+646 s. 24 cm.
ISBN 978-975-456-133-3
1. Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü 2. Edebiyat 3. Masal
DR422 T88 2015
v
İ Ç İ N D E K İ L E R
Dursun YILDIRIM
Sunuş (i-ii)
İsa ÖZKAN
Söz Başı (iii-iv)
Dursun YILDIRIM TÜRK MASALLARI SEMPOZYUMU AÇIŞ KONUŞMASI (1-4)
Bakıt ABJET KAZAK MASAL VE EFSANELERİNDEKİ ARKAİK MOTİFLERİN ORTAYA
ÇIKIŞ TARİHLERİ ÜZERİNE (5-18)
Mehmet AÇA TIVA MASALLARI VE MASALCILIK GELENEĞİ (19-68)
Ali Berat ALPTEKİN BEŞ YAZILI KAYNAKTA (EVLİYA ÇELEBİ SEYAHATNÂMESİ, HACI BEKTAŞ
VELİ VELÂYETNÂMESİ, BATTAL GAZİ DESTANI, SALTUKNÂME VE
HAZRETİ ALİ CENKLERİNDE) DEV (69-82)
Арбачакова Л.Н. СОВРЕМЕННОЕ СОСТОЯНИЕ ШОРСКИХ СКАЗОК (83-92)
Bülent BAYRAM ÇUVAŞ TÜRKLERİNİN MASALLARI ÜZERİNE BİR DEĞERLENDİRME (93-150)
Hayati BEŞİRLİ KÜRESEL AKTÖRLERE KARŞI KÜLTÜREL KAHRAMANLAR: SOSYALLEŞME
SÜRECİNDE MASALLAR (151-160)
Huang ZHONGXİANG A RELATIONS BETWEEN KAZAK FANTASY
STORIES AND HEROIC EPICS (161-174)
Zauzirat Hasanovna CANHOTOVA KARAÇAY VE BALKARLARIN OLAĞANÜSTÜ MASALLARININ GENEL TÜRK
MİTOLOJİSİNDEKİ YERİ (175-180)
vi
Muvaffak DURANLI YAKUT (SAHA) MASALLARINI DERLEME VE YAYIN ÇALIŞMALARININ
TARİHÇESİ (181-210)
Metin EKİCİ TÜRK DÜNYASI MASAL ARAŞTIRMA YÖNTEMLERİ
ve MASALLARDAKİ BAZI DEĞERLER (211-230)
Nuriye EMIRSUINOVA QIRIMTATAR MASALININN ESAS METNI ILE VARYANTLAR (231-242)
Selami FEDAKÂR ÖZBEK MASAL ARAŞTIRMALARININ TARİHİ GELİŞİMİ (243-306)
Mustafa GÜLTEKİN KAZAN TATAR MASALLARI ÜZERİNE YAPILAN ÇALIŞMALAR: DERLEME,
METİN YAYINLARI VE YÖNTEM BAKIMINDAN ANALİTİK BİR
DEĞERLENDİRME (307-351)
Abdurrahman GÜZEL OTTO SPİES VE GYULA NEMETH’İN
TÜRK MASALLARI ÜZERİNE YAPTIĞI ÇALIŞMALAR
HAKKINDA KISA BİR DEĞERLENDİRME (353-425)
Gülnur HUSAİNOVA BAŞKURT HALK MASALLARI ÇALIŞMALARI (427-436)
Zekeriya KARADAVUT KIRGIZ MASALLARININ TİP VE MOTİF YAPILARININ
DİĞER TÜRK BOYLARININ MASALLARINDAKİ PARALELLERİ ÜZERİNE (437-445)
İhsan KALENDEROĞLU GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE TÜRKMEN MASALLARI (449-462)
Servet KARABAĞ - Murat GÜLBETEKİN TÜRK MASAL COĞRAFYASI ÜZERİNE TESPİTLER (461-474)
Ayşe KOKIYEVA QIRIM-TATAR MASALLARINDA QADIN-QIZLAR
SIMASINIÑ AYDINLATILUVI (475-480)
Mehman MUSAOĞLU TÜRK MASAL ARAŞTIRMALARINDA DERLEME VE DİYALEKTOLOJİ
ÇALIŞMALARININ YERİ VE ÖNEMİ (481-500)
vii
Р.Н. НАЗЫРОВА ХАКАС НЫМАХТАРДЫ ШИНДЕГЕНИ (501-504)
İsa ÖZKAN UYGUR TÜRKLERİNİN ÇIN TÖMÜR BATIR DESTANINDAKİ
MASAL MOTİFLERİ (505-538)
Т.М. САДАЛОВА АЛТАЙ КАЙ ЧÖРЧÖКТÖРДÖ ТАСТАРАКАЙДЫҤ
JŸЗŸН-БАШКА УЧУРЫ (539-544)
Saim SAKAOĞLU TÜRK MASALLARININ TİP VE MOTİF KATALOĞUNU
HAZIRLAMA SORUNLARI (545-554)
А.М. СУЛЕЙМАНОВ СТРУКТУРЫ ОБРАЗОВ И МОТИВОВ В СКАЗКАХ БАШКИР О ЕРЕНСЕ-
СЭСЭНЕ И СОПОСТАВЛЕНИЕ ИХ СО СТРУКЕТУРАМИ ОБРАЗОВ И
МОТИВОВ В СКАЗКАХ ДРУГИХ ТЮРКСКИХ НАРОДОВ (555-566)
Fikret TÜRKMEN - Yılmaz YEŞİL MASAL VE MASALIN DİĞER TÜRLERLE İLİŞKİSİ (567-572)
Seyfullah YILDIRIM KAZAK TÜRKLERİNİN MASALLARININ DERLENMESİ VE
YAYIMLANMASIYLA İLGİLİ YAPILAN ÇALIŞMALAR (573-596)
Yılmaz YEŞİL TÜRKİYE’DE MASAL ÜZERİNE YAPILAN ÇALIŞMALAR (597- 616)
SEMPOZYUM PROGRAMI (617-621)
SEMPOZYUM KATILIMCILARI (623-625)
BASINDA SEMPOZYUM (627-630
FOTOĞRAFLAR (631-646)
viii
TASTARAKAY’DAN KELOĞLAN’A
TÜRK MASALLARI ULUSLARARASI SEMPOZYUMU
BİLİM KURULU
Prof. Dr. Dursun YILDIRIM-TÜRKİYE
Prof. Dr. Fevzi YAKUBOV-KIRIM/UKRAYNA
Prof. Dr. Mehmet Bahaeddin YEDİYILDIZ-TÜRKİYE
Doç. Dr. Ranetta GAFAROVA-KIRIM/UKRAYNA
Prof. Dr. İsa ÖZKAN-TÜRKİYE
Prof. Dr. Ahmet M. SÜLEYMANOV-BAŞKURDİSTAN
Prof. Dr. İbrahim DİLEK-TÜRKİYE
Prof. Dr. Bakyt ABZHET-KAZAKİSTAN
Doç. Dr. Bülent GÜL-TÜRKİYE
Prof. Dr. Talantaaly BAKCHIEV-KIRGIZİSTAN
151
KÜRESEL AKTÖRLERE KARŞI KÜLTÜREL KAHRAMANLAR:
SOSYALLEŞME SÜRECİNDE MASALLAR
Hayati BEŞİRLİ
ÖZET
Hızla değişen dünyada kültürel kimliklerin, evrensel aktörlerin baskısı altında
kaldıklarını ve açtıkları mevzilerde kendilerini savunma durumunda olduklarını
görmekteyiz. Bu savunmanın başarısızlığının sonucu sadece bir mevziinin kaybı veya bir
cephenin düşmesi değildir. Toplu bir var oluş mücadelesinin kaybedilmesidir.
Toplumların nasıl yaşayacakları veya ne ölçüde sahibi oldukları kültürleri
koruyabilecekleri, küresel değiştirme sürecine direnmelerine göre şekillenecektir.
Kültürün Temel İki Özelliği: Simgesellik ve Öğrenilmişlik
Bir toplumu ifade eden ve bu anlamıyla biricik olan kültürün iki temel
özelliği söz konusudur. Bu özelliklerden birincisini simgesel olarak inşa
edilmesi ifade ederken ikinci özelliğini ise öğrenilmişliği oluşturmaktadır. Bu
özelliklerden birincisi kültürü diğer kültürlerden ayırıcı vasıfların nasıl
oluştuğunu ortaya koyar. Öğrenilmişlik özelliği ise kültürün nasıl aktarıldığını
ve bu aktarmanın önemi belirtmektedir.
Kültürün simgeselliği anlam ağlarının, içinde yaşalanılan toplum
tarafından örülmesine işaret eder. Bir nesneye yüklenen simgesel anlam
toplumsal yapı içinde oluşmaktadır. Bu kapsamda bir nesnenin farklı
toplumlarda aynı etkiyi yaratması beklenemez. Kültürün şekillendiriciliği
esasında farklı kültürlerde öne çıkan unsurlar görülecektir. Bu unsurlar kendine
atfedilen anlamlar esasında değerlendirilecektir. Atfedilen anlamlar bilinmeden
bireylerin o unsurlar ile olan ilişkilerini ve bunların sosyo-kültürel yapı içindeki
yerini anlamak mümkün olmayacaktır. Neyin göz kırpma anlamı taşıdığını
bilmeden ya da fiziksel açıdan gözünüzü nasıl kırpacağınızı bilmeden onay ya da
ret anlamında göz kırpamazsınız. Kültür toplumsal açıdan yerleşik anlam
yapılarının oluşturduğu ve insanların bunları paylaşma ve paylaşıma katılma
olduğu ifade edilebilir. Bu duruma ilişkin aynı çalışma, insanın kendi ördüğü
anlamlılık ağında oturan bir hayvan olduğu görüşüne inanarak, kültürü bu
ağların kendisi biçiminde tanımlanmıştır, bu nedenle kültür analizi anlam arayan
yorumsal bir bilimdir şeklinde ifade edilmektedir(Geertz, 2010:18-28).
Prof. Dr., Gazi Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Sosyoloji Bölümü, Türkiye
SOSYALLEŞME SÜRECİNDE MASALLAR
152
Kültürün öğrenilmişliğinde ise sosyalleşme süreci önem taşımaktadır.
Toplumsal normların birey tarafından öğrenilmesi ve benimsenmesi sosyalleşme
sürecinde gerçekleşmektedir. Sosyalleşme süreci insanın sosyal bir varlık
olmasını ifade etmektedir. Bu süreç iki farklı bakış açısıyla elle alınmaktadır. Bu
bakış açılarından birincisini daha çok psikoloji esaslı olan ve bireyin toplumun
ferdi olmasının bireyde gerçekleşen değişmelere göre açıklayan yaklaşımlar
oluşturmaktadır. Bu yaklaşımlarda bireylerin biyolojik ve psikolojik değişimi ve
gelişimi incelenmektedir. Bireydeki bu gelişimde, bedeni kontrol ve çevreye
uyum sağlamadaki özellikleri göz önünde bulundurulmaktadır. Burada bazı
yaklaşımlarda model alarak öğrenme üzerinde durulmaktadır. Öğrenmelerimiz
arasında gözleyerek veya dolaylı öğrenmelerimiz oldukça yaygındır. Bireyler
düşmanlık veya saldırganlığını nasıl sergileyebileceğini öğrenmektedir. Bu
kapsamda sosyal öğrenme kuramında –Bandura- modelin ne yaptığına ilişkin
olarak dikkat çekicilik gerekliliğini vurgulamaktadır. Model dikkat çekici ise
bunun öğrenilmesi kolaylaşmaktadır. İkinci olarak modelin ne yaptığını
hatırlamamamız gereklidir. Üçüncü olarak ta öğrenilmiş olanın eyleme
dönüştürülmesi gereklidir. Burada davranışa dönüştürme bir neden ortaya
çıktığında oluşabilir(Morris, 2002:341-407). İnsanın sosyal bir varlık olması
sadece belirli bir dönemde gerçekleşen öğrenme olayından ibaret değildir.
Psikolojide ahlak problemi de büyük ölçüde bir gelişme problemidir. Bu gelişme
insanın bebeklikten yetişkinliğe kadar geçirdiği değişmeleri ifade eder. Bu bir
taraftan psikolojik ve sosyal anlamda değişmeyi de sağlar. Bu değişmelerin bir
bölümüne olgunlaşma ve bir bölümüne de gelişme adı verilmektedir.
Olgunlaşma terimi öğrenmeye bağlı bulunmayan, insandaki biyolojik
potansiyelin zaman içinde ortaya çıkmasına dayalı değişmeleri ifade etmektedir.
Sosyalleşme sürecini açıklayan ikinci yaklaşım ise toplumun bireyi benzeştirme
sürecine odaklanan ve bu kapsamda içselleştirme, uyum ve dönüştürme
mekanizmalarını inceleyen sosyolojik yaklaşımlardır(Güngör, 1993:15).
Toplumsal hayatı oluşturan ve düzeni tesisi eden normların öğrenilmesi de
sosyalleşme sürecinin bir sonucudur. Ahlak normları sosyal normlar içinde
değerlendirilmektedir. Bu normları sosyal normların bir çeşidini teşkil
eder(Güngör, 1993:8).
Hayati BEŞİRLİ
153
Kültürel Bir Unsur Olarak Değer
Masalların işlevi nedir? Sorusuna verilecek yanıtlardan biri de masalların
toplumsal değerlerin aktarımı sürecindeki önemini ortaya koymaktadır. Bu soru
esasında değer nedir? Değer hükmü, bir şeyin arzu edilebilir veya edilemez
olduğunu belirten ifade ise, o halde değerde bir şeyin arzu edilebilir veya
edilemez olduğu hakkındaki inançtır. Fakat değer subjektif bir
yakınlaştırmamıdır. Bizim inancımız dışında objektif bir gerçeği temsil etmez
mi? Ahlaki değerin objektif bir temelinin bulunamaması, iyi ve kötü konusunda
herkesin kabul edebileceği esaslar ortaya koyamamak demektir(Güngör
1993:15).
Ahlaki olgular olarak değerlerin bilimsel incelenmesinde sosyolojide hâlâ
paradigmatik öneme sahiptir. Durkheim’ın kolektif bilinç/vicdan dediği şey hem
bilinç hem de vicdanı çağrıştırır ve bu çifte anlam, toplumsal entegrasyonda
değerlere atfettiği merkezi konuma işaret eder. Büyük ölçüde Parsons’un
Toplumsal Eylemin Yapısı adlı çalışmasında toplumsal entegrasyonun her
şeyden önce paylaşılan değerler sistemi tarafından temin edildiği anlayışı Kuzey
Amerikan işlevselci yaklaşımda yaygın bir görüştür. Parsons, aktörlerin
alternatif amaçlar seçmesinin gerektiği anlamında “eylemin normatif yönelimi”
toplumsal düzenin tesis edilmesi için eylemlerin geniş çapta ortak bir değerler
sistemine yönelmesinin gerekliliği kavrayışını esas almıştır. Burada işlevselcilik,
pratikte toplumda temel entegre edici mekanizma olarak değerler konsensüsü
varsayımına dayanır. Bu yaklaşımın düşüşü sapma ve gençlik sosyolojisinin
değerlerde alt-kültürel değişkenliği göstermesiyle birlikte başlamış ve alt
kültürlerin 1960’larda radikal siyasal muhalefet hareketleri olarak alternatif
hayat tarzlarını geliştirmesiyle tamamlanmıştır. Bu arada resmi çatışmacı teoride
bir yandan işlevselci teoriyi ve değerlerin önceliği konusundaki “idealist”
uygulamayı ret ederken ortak değer sistemi temasına da sıcak
bakmıştır(Outhwaite, 2008:150).
Arzu edilen, arzu edilebilen şey, olaylarla ilgili insan tavrı olarak ta ifade
bulmaktadır. Değer (olması gereken şey) ve hakikat(olan şey) birbirinden
ayrıdır. Değer olgular ve nesneler hakkında ihtiyaç ve ideallere göre verilen
yargıyı ifade eder. Değerde inanç ön plandadır. Değerler kabul edilebilir tekrar
edilebilir olmalıdır. Yoksa yaygın olarak devamlı olamaz. Zaman ve mekan üstü
kaynağa dayanmazsa değerler kalıcı olamaz(Bolay, 1997:93).
Değerlerin öğrenilmesi, daha ziyade rol öğrenmesi şeklindedir. Herkesin
toplum içinde bir mevkii ve bu mevki için toplumun uygun gördüğü rolleri
SOSYALLEŞME SÜRECİNDE MASALLAR
154
vardır. Şu halde biz bulunduğumuz mevkide o mevkideki insanların neler
yapması, neler düşünmesi ve nelere kıymet vermesi gerektiği hakkında fikirlere
sahip oluruz. Biz erkek olarak cesaret, azim ve sebat, soğukkanlılık gibi vasıflar
bizim değer verdiğimiz şeyler olur. Bir birey namus, iffet gibi unsurların büyük
bir değer olduğunu öğrenir. Bu değerler arkalarında toplumun desteğini
buldukça bizde kuvvetli yer eder. Fakat bu destek zayıflayınca değişmeye veya
dejenere olmaya müsaittir(Güngör,1993:50).
Burada, halk bilimi ürünlerinin kültürü gelecek kuşaklara aktarma işlevi
bağlamında önemi söz konusudur. Bu çalışmada özellikle değerlerin
aktarımında, çocuk eğitiminde masalın üstlendiği rol üzerinde durulmaktadır.
Genellikle halkın yarattığı, hayale dayanan, sözlü gelenekte yaşayan, çoğunlukla
insanlar, hayvanlar ile cadı, cin, dev, peri vb. varlıkların başından geçen
olağanüstü olayları anlatan edebî tür olarak masallar(TDK, 2013), “Anonim
Halk Edebiyatı” içinde yer alır ve toplumun ortak malıdır. Masal, halkın hayal
gücünden ve ortak bilincinden doğmuş, dilden dile aktarılarak kuşaktan kuşağa
aktarılan gerçeküstü “hikâye”lerdir. Masalın hikâye olarak tanımlanması sözlü
anlatıya dayalı olmasından kaynaklanır. Masallar, insanın hayat ve tabiat
karşısındaki tavrını, duygu, sezgi ve düşüncelerini konu alırlar. İnsanın tabiatla
mücadeleye başladığı dönemin olağanüstü unsurları masallara vücut vermiştir.
Dolayısıyla masallarda eski kültürlere, dinlere ve törelere ait motiflere sıkça
rastlanır. Bir ülkenin herhangi bir yöresinde anlatılan bir masal az çok
farklılıklarla o ülkenin başka yörelerinde de anlatılır. Hatta bir ülkeye ait bir
masalın bazı motif ve unsurlarla başka ülkelerde de anlatıldığı görülür. Bu
durumdaki masallar, millî ve evrensel değerlerin genç kuşaklara aktarmada,
eğitimcilere uygulamada kolaylık ve yarar sağlayacak, onların eğitim
ortamlarında kullanılma gerekçesi ve yöntemini belirleyecektir(Karatay,
2007:463-465). Bu özellikleri masallarda ortaya konulan karakterler ve
temsilleri esasında önemli kılmaktadır.
Hayali öğelerle dolu masalın zararlı olduğu yada çağdaş yaşamda masalın
işlevini yitirdiği veya buna benzer şekilde günümüzde çocukların perilere,
devlere inanmadıkları gibi görüşler ileri sürülmektedir. Her şeyden önce
masallardaki hayal öğesinin çocuklar için zararlı olduğunu söyleyemeyiz.
Kendilerine masal anlatılsın ya da anlatılmasın hayali öğeler çocukların zihinsel
gelişim süreçlerinde önemli bir yere sahiptir. Yine şunu söylemekte fayda vardır
ki buda günümüz de görsel ve/veya işitsel materyallerde geliştirilen kahramanlar
Hayati BEŞİRLİ
155
incelendiğinde, hayali ve olağan üstü vasıflara sahip kahramanların veya
mekânların önemi koruduğu görülecektir(Dökmen, 1984:186).
Masal
Genelde hitap ettiği kitleleri eğlendirmek ve onlara hoşça vakit geçirtmek
gibi işlevleri yerine getirdiği düşünülen halk bilimi ürünlerinin bunların dışında,
diğer bazı önemli işlevleri de vardır. Halk bilimi ürünlerinin işlevleri üzerinde en
kapsamlı değerlendirmeleri, Bascom yapmıştır. Bascom, halk bilimi ürünlerinin
işlevlerini su şekilde sıralamaktadır(Ekici, 2004a:104-105).
1. Hoşça vakit geçirme, eğlenme, eğlendirme işlevi
2. Değerlere, toplum kurumlara ve törelere destek verme işlevi,
3. Eğitim ve kültürün genç kuşaklara aktarılması işlevi,
4. Toplumsal ve kişisel baskılardan kurtulma işlevi
Halk bilimi ürünlerinin işlevlerini bu şekilde sınıflandıran Bascom,
folklorun temel işlevinin kişiyi içinde yaşadığı toplumda kabul edilmiş değerlere
uymayı, onları kabullenmeyi, onları gelecek kuşaklara aktarmayı amaçladığı ve
toplumsal değerlerin toplumsal kurumların onaylanmasını böylece değerlerin
güçlenip toplum içinde yaşamasını tesis etmeyi yerine getirdiğini ifade
etmektedir. Bloch, masalın din gibi “halk için bir afyon” egemen sınıflar
tarafından hazırlanmış uyuşturucu bir iksir, halkın dikkatini kendi
faaliyetlerinden uzaklaştırmak için mucizelerle oyalama olarak kabul edem
Marksist bir anlayış söz konusu olduğu ifade eder. Bu ifade masaldaki konuların
işleniş tarzının ve kahramanların önemi ve fonksiyonlarını değerlendirmek
bakımından oldukça önemlidir(Buch, 2006:335)
Masallarda genellikle tek kahraman ve onun etrafında gelişen olaylar
anlatılır. İyi-kötü, doğru-yanlış, haklı-haksız, erdem-erdemsizlik, adalet-zulüm,
alçakgönüllülük-kibir gibi karşıt kavramlarla özdeşlesen kahramanların
mücadelesi vardır. “İyilik ve kötülüğün, güzellik ile çirkinliğin, zenginlik ile
yoksulluğun, bir başka deyişle olumlu ile olumsuzun mücadelesi anlatılır. Bazı
istisnalar dışında masallar, mutlu sonla; iyilerin, güzellerin, akıllıların kazanması
ile biter. Masallarda talihsizlik ve aksilikler gerçek hayattan farklı alarak bir
kerede veya birbirine bağlı olarak arka arkaya çıkar. Bunlar çözümlendikten
sonra yeni sıkıntılar söz konusu olmaz. İktidarı, başarıyı ve mutluluğu sembolize
eden taç ve evlilik bir daha zarar görmez” (Günay, 1992:326). Bunların yanında,
ulaşılması güç hedefler bu hedeflere ulaşma iradesi, gücün sınanması, aklın test
SOSYALLEŞME SÜRECİNDE MASALLAR
156
edilmesi ve liyakat kazanma gibi özellikler işlenir. Masallar, kimi zaman millî ve
yerel, değerlerle kimi zaman evrensel değerlerle zenginleşir. Masalda islenen
maddi-manevi kültürel ve evrensel değerler ile motifler, insanlara örnek ve
model oluştururlar Bütün masallarda iyi meziyetler güzelde ve güçlüde; kusurlar
ise çirkinde ve kötüdedir (Tezel, 1985:I).Masallarda sosyal hayat kabul gördüğü
milletin dini inanç ve yaşama tarzı içinde gelişir. Hayata ilişkin üretilen
semboller toplumsal yapının ürünüdür. Halk kendine yabancı gelen unsurları
atar. Yerine milli olanları büyük bir başarı ile yerleştirir. Örflere, adetlere, ahlaki
kabullere bütünüyle ters düşen masalların dil sınırlarını aşamaları mümkün
olmamaktadır. Bin Bir Gece Masalları bu sebeple sözlü Türk kültürü içinde
yaygınlaşmamıştır(Günay, 19982:431). Masallarda dürüst-sahtekâr, mert-
namert, cesur-korkak, akıllı-aptal, adil-zalim, tembel-çalışkan insan tipleri karsı
karsıya gelir. Bu iyi ve kötü karakterler aracılığıyla örnek alınacak ya da
sakınılacak davranış biçimleri tanıtılır. Masalın sonunda daima iyiyi temsil eden
kahraman kazanır; kötüyü temsil eden karakterler cezalandırılır. Masal, bir
yandan çocukların düşünce ve hayal dünyalarını zenginleştirirken bir yandan da
onların kazanması gereken iyilik, dürüstlük, çalışkanlık ve yardım severlik gibi
erdemlerin olaylar içinde edinimini sağlar. Masalların, çocuksu duyarlılığı en iyi
yansıtan edebî tür olduğu söylenebilir. Masal, çocuk ruhunu besleyip hayal
dünyasını zenginleştirirken çocuğu hayata, dolayısıyla geleceğe hazırlar.
Masallar taşıdıkları sembolik unsurlardan ayıklandığında ortaya gerçek hayat
çıkar. Çocuk hayal ürünü olan masallarda, kendini geleceğe hazırlayan
tecrübelerin bir kısmını kazanır. Çocuk, zıtlıkları masallarda tanır. İyi ile
kötünün, doğru ile yanlısın, güzel ile çirkinin, güçlü ile zayıfın bir arada
bulunduğu ve bu zıtlıkların kıyasıya yarıştığı masallar, çocuğa sahici bir dünya
fotoğrafı çizer. Dikkatli incelendiği zaman masalların insan hayatını aksettirdiği
görülür(Karatay, 2007:463-465).
Masallarda figürler olduğu gibi belirtilmiştir. Masalda karakterler ve
duygular konu ile ortaya konur. Kötülük bencillik, aynı şekilde merhamet ve iyi
kalplilik gibi duygulardan açıkça söz edilir. Ama masal aşırı heyecan ve
şehvetten söz etmez. Figürlerde olduğu gibi masaldaki olaylar da kesin olarak
belirmiştir. Masalda insan mevcudiyetinin bütün hayati unsurları görülebilir.
Aile ve toplum düzeni, ölüm içgüdüler ve insan hayatını tayin eden olaylar
halindeki ilk fenomenler, alın yazısının yanı sıra mutluluk ve felaket halinde
ahlaki değerler ve onların karşı değerleri söz konusudur(Ewig, 2005:384).
Hayati BEŞİRLİ
157
Türk masal kahramanlarından Keloğlan’dan da ortaya konulan insan tipi
bu kapsamda önem kazanmaktadır. Keloğlan, ihtiyar ve yoksul bir karı-kocanın
veya dul bir kadının oğludur. Hayatını zor koşullar içinde sürdüren tarım
toplumunda bir ailenin üyesi olan Keloğlan’ın taşıyacağı özellikler bu kapsamda
önem kazanmaktadır. Kahramanın gösterdiği davranışlar eleştirilen bir
tembellik, olaylar karşısında keskin bir zekâ, kurnazlık ve karşılaşacağı birçok
hile ile baş edebilme kabiliyetidir. Taşıdığı bu meziyetler onun mücadelelerinde
en önemli yardımcılarıdır. Yoksa Keloğlan’ın ne toplumsal konumu itibariyle
nede fiziksel olarak bir avantajı yoktur. Olaylara karşı pratik yaklaşımı onu
diğerlerinden farklı kılmaktadır. Esasında kahramanın olaylar karşısındaki tavrı
adalet ve hakkaniyet esasında şekillenmektedir. Adaleti arayan kahraman,
haksızlığa tahammül göstermez ve olaylar karşısında bu esasta tepki verir. Galip
gelen ve bunun sonucunda ödülüne ulaşan kahraman adaleti hâkim kılar. Bu
mücadele iyilik ve kötülüğün, zulüm ile adaletin bir mücadelesidir. Bu
mücadelenin sonunda ise iktidarı sembolize eden taht veya mutluluğu sembolize
eden evlilik vardır. Genellikle iyi kötü çatışması üzerine kurulan, iyinin kötüye
galip gelişini anlatan ve geçmişte, çocukların temel değerleri kazanmasında en
önemli araçlardan birisi olarak görülen masallar eğlendirirken ve hoş vakit
geçirirken kahramanlar taşıdıkları özelikler ve olaylara verdikleri tepkiler ile
temelde bazı mesajları da vermeyi amaçlar(Aça, Ercan 2004:125) .
Halk anlatıları binlerce yıllık zaman diliminde kendi soylu repertuarlarını
oluşturmuşlardır. Kahramanlar serüvenleri boyunca doğanın grotesk güçleriyle
çatışarak soylu ve yüce olana ulaşmaya çalışırlar. Onun dünyasında insanların iç
kırılmaları ve iç monoluğu görülmez. Onların asıl kavgaları düzenini bulmamış
dış dünya iledir. Bu kavga işe kendilerindeki meziyetler esasında başarılı olurlar.
Bu meziyetler ile doğa karşısında hâkimiyeti kazanılır. Burada sadece doğa ifade
bulan anlamıyla değil aynı zamanda ifade ettiği insanı yabanıl karakteriyle de
önem kazanmaktadır(Özcan 2013: 249).
Türk masallarının temel felsefesine göre çile çekmeden, hüner
göstermeden, kişiliğini ispat etmeden başarı ve mutluluğa erişmek mümkün
değildir. Büyük talihsizliklerle karşılaşan masal kahramanlarının toplumsal
konumu soyluluğu, zenginliği veya sıradanlığı, fakirliği onun kaderini etkilemez.
Masallar esasında onun toplumsal konumuna ilişkin olarak didaktik bir süreç
uygulanmaz. O hangi toplumsal konumdan gelirse gelsin gayesi uğruna çile
çeken zekâ ve hüneriyle kendini gösteren, diğer tüm vasıflarından sıyrılmış
bireylerdir(Günay, 1998:432).
SOSYALLEŞME SÜRECİNDE MASALLAR
158
Türkteki zekâ gücünü Keloğlan kadar temsil eden başka bir masal
kahramanı gösterilemez. Yoksul içinde yaşayan keloğlanın küçük yaşta olmasına
rağmen yaşından ve boyundan, halinden ve tavırlarından hiçte umulmayan kesin
bir zekânın veya akla gelmeyen kurnazlıkların, hilelerin yardımıyla düşmanlarını
alt edebilir, hatta zengin olabilir. Kötülük yapan kimseleri kolayca saf dışı
edebilir. Adalet ve hakkaniyeti üstün kılarak haksızlar, hırsızlar zalimler, hatta
devlerden intikam alır. Padişah da olsa adalet ve hakkaniyet davranışlarında
esastır. Keloğlan kurduğu tuzaklarla toplumsal yapının olumsuzluklarını gülünç
duruna düşüren bir kahramandır. Bu kapsamda Türk milletinin evrensel insan
tecrübesinden yaptığı bir ödünçlemedir. Türk milleti soylu hükümdar karşısında
yarattığı bu karakter ile halk kahramanını ortaya koymuştur(Tezel, 2009:17)
Masalın dinleyici üzerindeki etkisini, bütünüyle senaryo yada kurgudan
ibaret olan televizyon dizileriyle sinema filmlerinin bıraktığı etki ile birlikte
düşünmek gerekmektedir. Dinleyicinin, sonu genellikle ölüm ve ayrılıkla biten
halk hikâyelerinin kavuşma ve uzun ömür sürme ile bitmesi yönündeki
taleplerini de göz önünde bulundursak, geçmiş dönemlerde, anlatılan masal ya
da halk hikâyelerinin “ gerçek” ve “yalan” bağlamında dinleyici üzerinde
bıraktığı etkiyi anlamak daha da kolaylaşacaktır. Konuya inandırıcılık
boyutundan ziyade etki boyutundan bakmak gerekmektedir. Burada söz konusu
olan “yalancı” öykünün gerçekmişçesine bir etki bırakması ve dinleyicinin ona
“tepki” vermesidir (Aça, Ercan 2004:125).
Sonuç
Ahlaki davranışlara ilişkin inançlarımız birer değer yargısından ibarettir.
Değer hükümlerimizin operasyonel tanımları yapılamadığına göre, bunlara
ilişkin bakış açılarında tam bir kültürel görecelilik esas olacaktır. Böylece sosyal
bilimlerde ahlak problemi insan gruplarının çeşitliliği esasında anlam
kazanacaktır(Güngör,1993:8).
Toplumsal yaşam ihtiyaçlar esasında oluşturulan araçlardan mürekkeptir.
Bunu sağlayan önemli unsurlardan birini de sözlü halk edebiyatına ilişkin türler
oluşturmaktadır. Bu türlerden biri olan masallar bireylerin toplumsal beklentiler
esasında şekillendirilmesinde önemli bir fonksiyon icra etmişlerdir. Özellikle
kitle iletişim teknolojilerinin bu düzeyde yaygınlaşmadığı ve gelişmediği
dönemlerde toplumsal değerlerin aktarılmasında, ortaya konulan kahramanlar ve
taşıdıkları özellikler o toplum için oldukça önemli bir didaktik araç olmuştur.
Hayati BEŞİRLİ
159
Globalleşme ve teknolojik değişimler yeni problemleri de beraberinde
getirmektedir. Çalışma kapsamında bu iki boyutu ile önem kazanmaktadır.
Değerlerdeki farklılaşma ve teknolojik gelişme. Bu süreçte ortaya konulacak
kahramanlar ve bu kahramanların hedef kitle ile buluşmasında bu iki değişim
unsurunun göz önünde bulundurulması gereklidir. Özellikle yeni teknolojilerin
gelişmesi karakterlerin yeniden sunumu sorununu gündeme getirmektedir.
Değerler zamanla değişim gösterecektir. Bu değişiklikler doğrultusunda değerle
eğitimi de önem kazanacaktır (Dilmaç, 20023). Değerlerin aktarımı sürecinde
toplumsal hafızanın önemli bir aktarıcısı olan masallar önem kazanmaktadır.
Tecrübenin ortaya koydu toplumsal değerler yüklü kahramanlar teknolojinin
ürettiği ve yaygınlaştırdığı sanal kahramanlar karşısında yok olmaktadır.
Özellikle toplumların kültürel birikimleri ve değerleri ile şekillendirdikleri sözlü
edebiyat unsurlarının teknoloji ile desteklenmemesi bu silinmeyi
hızlandırmaktadır. Bunun yanında yeni üretilen modern zaman kahramanlarının
beslendiği değerler de önem kazanmakta ve ortaya konulan karakterler genç
bireylerce daha hızlı benimsenmektedir. Bu süreçte Türk kültürünün kellik ve
akıl esasında bir araya getirdiği karakter olan Keloğlan, adalet ve hakkaniyet
gibi değerler ile ortaya koyduğu mücadeleci karakteri ile sadece fiziksel gücü
esas alan karakterler karşısında aktarılamamaktadır. Bu kapsamda sanal
kahramanların kazandıracağı değerler ve kültürel hayattan üretimi önem
kazanmaktadır.
KAYNAKLAR
AÇA, M. ve M. Ercan, (1994), “Masal”, Türk Halk Edebiyatı El Kitabı, Edt.
Öcal Oğuz, Ankara: Grafiker Yayınları.
BUCH, Wilferd, (2006), “Masal ve Efsane Üzerine”, Çev. Ali Osman Öztürk,
Halk Biliminde Kuram Ve Yaklaşımlar 1, Yayınma Haz. Öcal Oğuz. Ankara:
Geleneksel Yayıncılık, s. 354-363
BOLAY, Süleyman Hayri, (1997), Felsefi Doktrinler Ve Terimler Sözlüğü,
Ankara: Akçağ Yayınları.
DİLMAÇ, Bülent,( 2002), İnsanca Değer Eğitimi, Ankara: Nobel Yayınları.
SOSYALLEŞME SÜRECİNDE MASALLAR
160
DÖKMEN, Üstün, (1984), “Grimm ve Türk Halk Masallarındaki Davranış
Modellerinin Operant Şartlama ve Denetim Odağı Açısından İncelenmesi”,
Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi Dergisi, Cilt:17,1:185-209
EKİCİ, Metin, (1994), “Araştırma Yöntemleri”, Türk Halk Edebiyatı El
Kitabı, Edt. Öcal Oğuz. Ankara: Grafiker Yayınları.
EWİG, Ursula, (2005), “Masal, Masal Araştırması ve Derlemesi Üzerine”, Çev.
Zeki Arda, Halk Biliminde Kuram ve Yaklaşımlar 2, Yayına Haz. M. Öcal
Oğuz. Ankar: Geleneksel Yayıncılık, s 376- 388
GEERTZ, Clifford, (2010), Kültürlerin Yorumlanması, Çev. Hakan Gür,
Ankara: Dost Yayınları
GÜNGÖR, Erol, (1993), Değerler Psikolojisi, Hollanda: Hollanda Türk
Akademisyenler Birliği Yayınları
GÜNAY, Umay,(1998), “Masal”, Türk Dünyası El Kitabı, Ankara: Türk
Kültürünü Araştırma Enstitüsü Yayınları, c 3 s. 425-438
KARATAY, Halit,(2007), “Dil Edinimi ve Değer Öğretimi Sürecinde Masalın
Önemi ve İşlevi”, Türk Eğitim Bilimleri Dergisi, Gazi Üniversitesi, Yaz 2007,
5(3), 463- 475.
MORRİS, Charles, (2002), Psikolojiyi Anlamak, Çev edt. Belgin Ayvaşık,
Melike Sayıl, Ankara: Türk Psikologlar Derneği Yayınları.
OUTWAİTE, William, (2008), “Değerler”, Modern Toplumsal Düşünce
Sözlüğü, Edt. Outwaite, William. Çev. Melih Pekdemir, İstanbul: İletişim
Yayınları.
ÖZCAN, Tarık, (2013), “Modern Bir Öncü: Keloğlan”, Bilig, Türk Dünyası
Sosyal Bilimler Dergisi, Ankara, 65: 247- 258.
TEZEL, Naki,(2009), Türk Masalları, İstanbul: Bilge Kültür Sanat Yayınları
TDK, (2013) www.tdk.gov.tr