küresel ekonomik kriz ve göçmen İşçi gelirleri
TRANSCRIPT
1
KÜRESEL EKONOMİK KRİZ VE GÖÇMEN İŞÇİ GELİRLERİ (REMITTANCES):
GELİŞMEKTE OLAN ÜLKELER VE TÜRKİYE ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ
Ertan OKTAY1,
İdris AKKUZU2,
ÖZET
Bu çalışmanın temel amacı küresel ekonomik krizin gelişmekte olan ülke ekonomileri
üzerindeki etkilerini, göçmen işçi gelirleri bakımından karşılaştırmalı olarak incelemektir. Ayrıca bu
bağlamda Türkiye’nin durumunu da tespit etmektir. Göçmen işçi gelirleri ve kalkınma ilişkisi
hakkında oldukça geniş bir literatür bulunmaktadır. Göçmenlerin geride kalan ailelerine gönderdiği bu
gelirlerin yoksullukla mücadelede önemli bir araç olduğu bilinmektedir. Ayrıca, küresel kriz
öncesindeki son dönemde hızla artan göçmen işçi gelirlerinin küresel düzeyde önemli bir finans
kaynağı haline geldiği genel kabul görmektedir. Ancak 2008 yılında ortaya çıkan küresel resesyonla
birlikte göçmen işçi gelirlerinde de azalma görülmüştür. Bu gelişmenin nedenleri, gelişmekte olan
ülkeler için ortaya çıkaracağı sonuçlar, göçmenler ve aileleri üzerinde yaratacağı etkiler önem
kazanmış ve dolayısıyla araştırılması gereken önemli konular haline gelmiştir.
Dünya Bankası verilerine göre özellikle 2000’li yıllarda %15’in üzerinde bir büyüme hızıyla
artan gelişmekte olan ülkelere yönelik göçmen işçi gelirleri 2008 yılında 336 milyar dolara ulaşmıştır.
Aynı verilere göre bu hızlı artış resesyonun etkisiyle sona ermiş ve 2009 yılında gelişmekte olan
ülkelere yönelik göçmen işçi gelirlerinin %6 oranında azaldığı görülmektedir. Ancak ülkeler arasında
önemli farklılıklar olduğu anlaşılmaktadır. Latin Amerika, Karayip ülkeleri bu süreçten çok ciddi
biçimde etkilenmiştir. Türkiye’de 2009 yılında göçmen göçmen işçi gelirlerinde %40’lık bir kayıp
yaşamıştır. Bangladeş ve Pakistan gibi ülkelerde ise genel sürecin tersine artış görülmüştür. Bu aykırı
gelişmenin nedenlerini irdelemek ve sonuçlarını ortaya çıkarmak da yararlı ve kaçınılmaz
görünmektedir.
Çalışmada ILO,OECD,IMF,WB verileri başta olmak üzere ikincil verilerden hareketle küresel
ekonomik kriz ve göçmen işçi gelirleri arasındaki ilişki kalkınma perspektifinden ele alınacaktır.
Gelişmekte olan ülkeler arasında bir karşılaştırma yapılırken Türkiye’nin durumu da özellikle
değerlendirilecektir. Göçmen işçi gelirlerinin kalkınmaya olumlu etkilerinin artırılabilmesi için ulusal
ve uluslararası düzeyde ileri sürülen önlemlerin araştırılıp değerlendirilmesi çalışmada önemli bir yer
almaktadır. Bu irdeleme ve değerlendirmelerden çıkarılacak sonuçlardan hareketle Türkiye için de
önlem ve politika seçenekleri geliştirilecektir.
Jel: Economic Development (migration), International Economics (Remittances)
1 Prof.Dr., Doğuş Üniversitesi, İİBF Dekanı
2 Yrd.Doç.Dr., Doğuş Üniversitesi, Uluslar arası Ticaret ve İşletmecilik Bölümü
2
1. Giriş
Bu çalışma 2008 yılının sonlarında ABD’de patlak veren ve 2009 yılında tüm dünyaya
yayılarak küresel nitelik kazanan ekonomik krizin işçi dövizleri (remittances) üzerindeki
etkisini incelemektedir. İşçi dövizleri, gelişmekte olan ülkeler açısından önemli bir kalkınma
aracı olarak görülmüş ve bu anlamda çok sayıda araştırmaya konu olmuştur. Türkiye’de
1960’lardan bu yana göç veren ülke olarak göçmenlerden önemli büyüklükte işçi dövizleri
elde etmiştir. 2008/09 ekonomik krizi ile birlikte ortaya çıkan küresel resesyon, işsizliğin ve
göçmen işsizliğinin artması, yabancı sermaye hareketlerinin azalması gibi gelişmeler krizin
işçi dövizlerini nasıl etkileyeceğine yönelik ilgilerin de artmasına yol açmıştır. Bu anlamda
çalışma, hem dünya genelinde hem de Türkiye özelinde 2008/09 küresel ekonomik krizin işçi
dövizlerini nasıl etkilediğini analiz etmekte ve gelecek eğilimler hakkında ipuçları
sunmaktadır.
Çalışma giriş bölümüyle birlikte altı bölümden oluşmaktadır. İzleyen bölümde tarihsel
olarak dünya ekonomisinde büyüme ve işçi dövizleri trendi incelenmiş ve ilişkilendirilmiştir.
Üçüncü bölümde ekonomik kriz döneminde işçi dövizlerinde meydana gelen değişmeler Latin
Amerika, Asya, Ortadoğu, Avrupa gibi bölgeler bazında ele alınmış ve farklılıkların
nedenlerine vurgu yapılmıştır. Dördüncü bölümde 2010 ve 2011 yılları için işçi dövizleri
açısından tahminler değerlendirilmiştir. Beşinci bölümde Türkiye’nin işçi dövizleri serüveni
incelenmiştir. Özellikle 2000’lerde azalmasının nedenleri ele alınmış ve ekonomik kriz
dönemlerinde işçi dövizlerinde gözlemlenen eğilim ortaya konmuştur. Altıncı ve aynı
zamanda sonuç bölümünde ise işçi dövizlerinin istikrarını korumak ve etkinliğini artırmak
amacıyla dünya genelinde ve Türkiye özelinde uygulanması önerilen politika seçeneklerine
değinilmiştir.
2. Uluslararası Göç ve İşçi Gelirlerine Genel Bakış
A. 1980 Sonrası Dünya Ekonomisinde Büyüme
Savaş sonrası dönemden günümüze dünya ekonomisinin yaşadığı en büyük resesyon
2008 - 2009 kriziyle birlikte görüldüğüne ilişkin çok sayıda görüş ve bu görüşleri destekleyen
göstergeler mevcuttur. Örneğin uluslararası ticaret hacmi IMF’nin tahminlerine göre 2009
yılında yıllık olarak %12 azalmıştır. Haziran 2008’de 134 milyar dolar olan ticaret hacmi
Haziran 2009’da 119 milyar dolara gerilemiştir (Green ve Winters, 2010).
Reel GSYİH açısından bakıldığında dünya ekonomisi 2009 yılında % -1,4 küçüldü.
Bu rakam 2009 yılı için yapılan % 4’lük büyüme tahmini ile birlikte değerlendirildiğinde
resesyonun şiddeti hakkında daha çarpıcı bir gösterge olmaktadır. Küresel resesyon dünya
ekonomisinin çeşitli bölgelerini farklı şiddetlerde etkilemiştir. Örneğin, Doğu Avrupa ve
Merkez Asya’da küçülme %5’in üzerinde iken gelişmekte olan Asya ülkeleri krize karşı
direnebilmişlerdir. Günümüzde 2010 ve 2011 yılı için reel GSYİH’nin tekrar artış eğilimine
gireceği tahmin edilmektedir.
3
Şekil 1: Kişi Başına Reel GSYİH: Krizin Olduğu ve Olmadığı Koşullar, 1980=1
Gelişmiş Ülkeler Gelişmekte Olan Ülkeler
Kaynak: Winters ve Green, 2010.
Şekil 1’de Dünya Bankası’nca derlenen dünya geneli için reel kişi başına gayri safi
yurt içi hasıla rakamları yer almaktadır. 2008 itibarı ile de iki farklı durum gösterilmektedir.
Birincisi krizin olmaması durumunda gerçekleşebilecek eğilim, ikincisi ise krizle birlikte
mevut durumdur. Buna göre 1980 yılından bu yana sürekli artış eğiliminde olan kişi başına
reel Gayri Safi Yurt içi Hasıla 2008 yılında ciddi bir sapma yapmıştır ve 2009 yılının son
çeyreği ile birlikte tekrar artış eğilimine girmiştir.
Tablo 1: Gayri Safi Yurt İçi Hasıla, Önceki Döneme Göre % Değişim
Kaynak: OECD Dataset
Tablo 1’de seçilmiş ülkelerde 2007’nin 3. Çeyreği ile 2010’un ilk çeyreği arasında
Gayri Safi Yurt İçi Hasıla değişimleri yer almaktadır. Bir önceki döneme göre yüzde değişimi
ifade eden tabloya göre ABD ve Kanada’da 2008’in ilk çeyreğinde başlayan eksi büyüme
Quarterly
2007 2008 2009 2010
2007 Q3
2007 Q4
2008 Q1
2008 Q2
2008 Q3
2008 Q4
2009 Q1
2009 Q2
2009 Q3
2009 Q4 2010 Q1
Kanada 0,56 0,5
- 0,17
- 0,02 0,09
- 0,8
- 1,8
- 0,7 0,22
1,21 1,48
Almanya 0,8 0,14
1,59
- 0,57
- 0,32 - 2,4
- 3,5 0,4
0,73 0,18
0,16
Rusya 1,21 3,21
1,93 1,18
- 0,73 - 1,2
- 9 - 0,04
1,04 ..
..
Türkiye 0,83 1,82
1,06
- 1,19
- 0,7
- 5,8 - 5,7
5,4 3,32
1,7 0,15
Bir. Kırallık 0,5 0,54
0,72
- 0,08
- 0,93 - 1,8
- 2,6 - 0,7
- 0,3 0,44
0,31
ABD 0,89 0,53
- 0,18 0,36
- 0,68 - 1,4
- 1,7
- 0,2 0,55
1,36 0,68
4
ikinci çeyrekle birlikte hemen hemen tüm ülkelere sıçramış ve 2009’un üçüncü çeyreğine
kadar etkisini sürdürmüştür. Dolayısıyla 2008/09 ekonomik krizi küresel bir niteliğe sahiptir
ve 2010 yılının ilk sinyallerine göre etkisini giderek yitirmektedir.
2008/09 Dünya ekonomik krizinin önemli özellikleri şöyle sıralanabilir (Lackzo,
2010):
- Çok hızlı bir şekilde meydana gelmiş ve öncekilerine göre daha fazla ülkeyi etkisi
altına almıştır.
- Uluslararası insan hareketliliğinin en yüksek olduğu bir zamanda meydana
gelmiştir. Günümüzde her 33 insandan biri uluslar arası göçmendir.
- Ülkeler ve bölgeler arasında emek piyasalarına eşitsiz etkilere neden olmuştur.
- Krizle birlikte azalan istihdamdan en çok etkilenen işçi kategorisi göçmen işçiler
olmuştur.
OECD ‘nin 2010 yılı için hazırladığı uluslar arası göç raporuna göre Küresel
ekonomik krizle birlikte ortaya çıkan olgular şunlardır(SOPEMI,2010):
- Kalıcı tipte yasal göç hareketliliğinde azalma kaydedilmiştir.
- Özellikle iş arama amaçlı göçte ciddi azalma görülürken yasal göçler aile birleşimi
biçiminde ağırlık kazanmıştır.
- İşle ilgili nedenler, aile birleşimi göçü gibi nedenlerle gerçekleşen kalıcı tipte yasal
göçmenlerle karşılaştırıldığında geçici emek göçmenleri ekonomik krizden en çok
etkilenenler olmuştur. Geçici emek göçü kategorisinde yer alan mevsimsel işçilik,
şirket içi transferler gibi kategoriler kriz döneminde artış göstermeye devam
ederken, sabit dönemli emek göçü azalmıştır. Bu azalış büyük ölçüde geçici emek
göçü programlarının kriz döneminde etkisini yitirmesidir.
- 2008/2009 yılları arasında görülen yabancılar arasındaki işsizlik artışı yerlilere
göre daha fazladır.
- 2009’un son çeyreğiyle görülen istihdam artışları için yabancılar ile yerliler
kıyaslandığında yabancılar arasındaki istihdam artışının daha düşük düzeylerde
kaldığı görülmektedir.
- Krizle birlikte göçmen politikalarında da değişiklikler görülmüştür. İşsiz
göçmenlere vize uzatımı gerçekleştirilmezken bazı ülkeler de göçmenleri
ülkelerine geri dönmeye ikna etmek için ödül sistemi uygulamıştır. Genel olarak
göç politikalarının katılaştığı söylenebilir.
Küresel ekonomik krizle birlikte dikkat çeken bir başka olgu da krizin işçi dövizlerine
olan etkisidir. Özellikle 2000’li yıllarda giderek büyüyen hacmi ve gelişmekte olan ülke
ekonomilerinin kalkınmalarına olan olumlu etkisi nedeniyle dikkat çeken işçi dövizlerinin
krizle birlikte nasıl bir seyir izlediği önem kazanmıştır.
5
B. Dünya Ekonomisinde İşçi Dövizlerinin Önemi
İşçi dövizleri, gelişmekte olan ülkeler için nispi olarak istikrarlı bir niteliğe sahip
giderek büyüyen önemli bir dış kaynaktır. Küresel resesyon nedeniyle doğrudan dış
yatırımlar, sermaye hareketlerinin son yıllarda önemli istikrarsızlıklar göstermekte olmasına
karşın işçi dövizleri önemli kalkınma kaynağı olma potansiyelini korumaktadır. 2008 yılında
gelişmekte olan ülkelere yönelik işçi dövizleri 305 milyar dolara ulaşmıştır (Ratha v.d., 2010).
Yüksek gelirli OECD ülkelerinden gönderilen işçi dövizleri resmi kalkınma yardımlarından
(Official Development Aid) % 39 daha fazladır.
Göçmenlerin ülkelerine gönderdikleri dövizler hakkında yapılan araştırmalarda öne
çıkan birçok boyut vardır. Bunlardan birincisi işçi dövizlerinin yoksulluğu azaltıcı, gelir
dağılımını olumlu yönde değiştirici etkisidir. İkincisi, istihdam yaratma, büyüme artışı
sağlama gibi ekonominin bütününe olan etkisidir. Üçüncüsü ise cari işlemler açığını düzeltici
etkisidir (IMO, 2006: 153). Ayrıca göç, veren ülke için beşeri sermaye kaybı olarak
değerlendirilirken işçi dövizleri bu kaybı tazmin edebilecek bir unsur olarak
değerlendirilmektedir. Ancak işçi dövizlerinin gelişmekte olan ülke ekonomilerine olumlu
etkileri için sahip olduğu potansiyelin gerçekleşmesi konusunda kimi tartışmalar söz
konusudur. Bu tartışmalar büyük ölçüde işçi dövizlerini belirleyen faktörler ve transfer
mekanizmaları ekseninde dönmektedir.
Şekil 2: En Çok İşçi Dövizi Alan 10 Gelişmekte Olan Ülke, 2008
Milyon ABD Doları, 2009e ,
GSYİH içindeki payı, 2008, %
Kaynak: Ratha vd., 2010.
6
Şekil 2’de yer alan verilere bakıldığında ve 2009 yılı için verilerde yapılan revizyonlar
da göz önünde bulundurulduğunda en çok işçi dövizi çeken ülkeler Hindistan, Çin, Meksika
ve Filipinler’dir. Gayri Safi Yurt İçi Hasıla’ya oranla karşılaştırıldığında ise Tajikistan,
Tonga, Moldova, Kırgızistan, Lübnan gibi küçük ekonomiler öne çıkmaktadır.
Kriz döneminde gönderilen işçi dövizlerinde bir azalma görülürken diğer finansal
akımlarla karşılaştırıldığında bu azalmanın çok keskin olmadığı ve istikrarlı yapısını
koruduğu görülmektedir. Bu olgu Şekil 3’te görülebilmektedir. Özel borç ve portföy
yatırımları, doğrudan dış yatırımlar 2008 yılından itibaren keskin bir biçimde azalırken kayıtlı
işçi dövizi akımındaki düşüş daha makul düzeylerde seyretmiştir.
Bu durumu aşağıdaki etkenlerle açıklamak mümkündür (Ratha vd., 2010):
- İşçi dövizleri son 1-2 yıl içinde gerçekleşen göç hareketlerine değil uzun
yıllarca biriken göçmen sayısına (göçmen stoku) bağlıdır. Yeni göçler
kesildikçe işçi dövizlerindeki azalma sürecektir. Ancak göç hareketleri
tekrar hızlandığında bu azalma sona erecektir.
- İşçi dövizleri göçmenlerin toplam gelirlerine oranla küçük bir paya
sahiptir. Göçmen gelirleri krizden etkilense dahi bunun işçi dövizlerine
etkisi mütevazi bir seviyede kalmaktadır.
- Avrupa ve ABD’de olduğu gibi kısıtlayıcı göç politikaları ve göçmenlere
karşı toplumsal hassasiyet arttıkça göçmenler geri dönmek konusunda
isteksiz duruma gelecek ve kalış süreleri uzayacaktır. Bu da işçi
dövizlerinin devamlılığını sağlayacaktır.
- Göçmenler geri dönmek niyetinde olsa dahi, dönerken birikmiş tüm
tasarruflarını da yanlarında götürecektir. Birikimlerini memleketlerinde
yatırıma dönüştürmek ve yeni bir yaşam kurmak amacı işçi dövizlerinin
toplu biçimde artışını sağlayabilecektir.
- Birçok gelişmiş ülke kriz dönemlerinde mali önlemler almaktadır. Kamu
harcamalarında görülen bu artışlar göçmen işçilere de talebi artıracaktır.
Sosyal güvenlik ve işsizlik ödeneği alan göçmen hanelerinin diğer göçmen
hanelerine kıyasla işçi dövizi gönderimi konusunda daha fazla eğilimli
olduğuna ilişkin çalışmalar vardır (Taylor, 2000).
7
Şekil 3: İşçi Dövizleri ve Özel Sermaye Akımları, Milyar ABD Doları
Kaynak: Ratha vd., 2010.
Tablo 2: Gelişmekte Olan Ülkelere İşçi Dövizleri, 2002-2008 (Milyar ABD Doları)
Kaynak: SOPEMI,2009
Tablo 2’de 2002-2008 yılları arasında kayıtiçi işçi dövizlerinin farklı bölgeler ve farklı
gelir düzeyine sahip ülkeler arasında nasıl paylaşıldığını ve hangi ülke gruplarından ne
miktarda işçi dövizi çıkışı gerçekleştiğini gösteren rakamlar yer almaktadır. Buna göre dünya
genelinde her yıl giderek artan işçi dövizlerinin büyük bölümü OECD dışında kalan ülkelere
ve gelişmekte olan ülkelere yönelmektedir. İşçi dövizi çıkışı açısından ise büyük payı yüksek
gelirli OECD ülkeleri üstlenmektedir.
8
3. Küresel Ekonomik Krizin Etkileri
A. İşçi Dövizlerinde Gelişmeler
Şekil 4’te görüldüğü gibi 2009 yılında yaşanan işçi dövizlerinde negatif artış yıl sonu
itibarı ile yerini toparlanmaya bırakmıştır. 2010 ve 2011 yılları için de bu artışın sürmesi
beklenmektedir. Bölgesel eğilimlere bakıldığında ise karşımıza bazı farklılıklar çıkmaktadır.
Latin Amerika ve Karayip ülkelerine yönelik işçi dövizleri 2009’un son çeyreği ile en dip
seviyeye inmiştir. Güney ve Doğu Asya’ya yönelik artış eski seviyelerde olmasa da
sürmüştür. Avrupa, Merkez Asya, Orta Doğu ve Kuzey Afrika bölgelerindeki azalma
beklenenden az gerçekleşmiştir. Sahra-altı Afrika ülkelerinde ise önemli değişiklikler
görülmemiştir (Ratha v.d., 2010).
Şekil 4: Gelişmekte Olan Ülkelere İşçi dövizleri, % Değişme
Kaynak: Ratha v.d., 2010.
Şekil 4, Şekil 5 ve Şekil 6’da da görülebildiği gibi Latin Amerika ve Karayip
Bölgelerinde ABD’de krizin başlangıç tarihi olan Eylül 2008’den sonra işçi dövizlerinde
önemli azalmalar görülmüştür. Bunun başlıca nedeni bölgeye transfer edilen işçi dövizlerinin
büyük bölümü ABD kaynaklıdır. Dolayısıyla ABD ekonomisinde yaşanan gelişmeler Latin
Amerika ve Karayip ülkelerine yönelik işçi döviz miktarını da etkilemektedir. Azalma eğilimi
2009 yılının sonlarına dek sürmüştür. Bu tarihten itibaren gönderimler artış sürecine girmiştir.
Gönderimlerin tekrar artış sürecine girmesi ABD ekonomisinin toparlanma sürecine girmesi
ile yakından ilgilidir. Ülkeler arasında farklılıklar görülse de genel olarak 2009’un son
çeyreğinden bu yana işçi dövizlerinde toparlanma sürecinin başladığı söylenebilir.
9
Şekil 5: Latin Amerika, Güney ve Doğu Asya’da İşçi Dövizleri
Kaynak: Ratha v.d., 2010
Şekil 6: Latin Amerika ve Karayip Ülkelerine İşçi Dövizleri
Kaynak: Ratha v.d., 2010
Latin Amerika’nın aksine Güney ve Doğu Asya’ya yönelik işçi dövizleri küresel kriz
döneminde de artmaya devam etmiştir. Elbette bu artış kriz öncesi döneme kıyasla daha düşük
düzeydedir ve çeyrekler itibarı ile artış göstermemiştir. 2009’un ilk çeyreğinde önemli bir
azalış görülmüş iken bu azalma 2009’un diğer çeyreklerindeki artışlarla karşılanmıştır.
Azalmanın kaynağı büyük ölçüde körfez ülkelerinden gelen işçi dövizlerindeki azalmadan
kaynaklanmıştır.
Şekil 7: Asya Ülkelerine Yönelik İşçi Dövizleri
10
Kaynak: Ratha v.d., 2010
Avrupa, Merkez Asya, Ortadoğu ve Kuzey Afrika ülkelerine yönelik işçi dövizleri ise
2009 yılında beklenenden daha fazla azalma göstermiştir. Sahra-altı Afrika ülkelerine yönelik
verilerin yetersizliği göz ardı edilmeden 2009 yılında işçi dövizlerinin bu ülkelere de azaldığı
görülmektedir.
İşçi dövizlerinin bölgesel analizi bizi şu sonuçlara götürmektedir (Ratha v.d., 2010):
- Göçmenlerin hedef ülke sayısı arttıkça, çeşitlendikçe işçi dövizlerindeki
istikrar artmaktadır. Ör: Hindistan ABD, Körfez ülkeleri, Avrupa, Avustralya
gibi çok sayıda ülkeye göç vermektedir. İşçi dövizlerindeki istikrarın temel
nedenlerinden biri de budur.
- Emek hareketliliğinin kolaylıkla sağlandığı koridorlarda işçi dövizleri ile
konjonktürel dalgalanmalar arasında güçlü bağlantılar vardır. Ör: Rusya ve
Bağımsız Devletler Topluluğu ülkeleri arasında böylesine ilişkiler söz
konusudur.
- Döviz kurlarında meydana gelen değişmeler işçi dövizlerini de etkilemektedir.
Ör: Hindistan rupee si ve Filipinler peso su ABD doları karşısında değer
yitirdikçe bu ülkelere yönelik tüketim ve yatırım eğilimi yükselmekte ve
nispeten ucuzlayan Hint ve Filipinler varlıklarına yönelik harcamalar
şeklindeki işçi dövizleri artmaktadır. Diğer yandan ABD dolarının Rusya
rublesine karşı değer yitirmesi ise ABD’den Rusya’ya yönelik işçi dövizlerinin
azalmasına yol açmıştır.
B. Kaynak Ülkelerde İşçi Dövizlerindeki Gelişmeler
İşçi dövizlerindeki hareketliliğe işçi dövizlerine kaynak olan ülkeler açısından
bakıldığında bir kısım farklılıklar karşımıza çıkmaktadır. Krizin etkisini şiddetli bir şekilde
hissettirdiği İspanya, İtalya ve İngiltere gibi ülkelerden kaynaklı işçi dövizleri akımı önemli
ölçüde azalmıştır. Ancak özellikle 2009’un 3. Çeyreği itibarı ile tekrar artma eğilimine
girmiştir.
Şekil 8: İngiltere, İspanya, İtalya’dan İşçi Dövizleri, % değişme
11
Kaynak: Ratha v.d., 2010
Rusya da özellikle komşu ülke vatandaşlarının hedefinde yer alan önemli göçmen
merkezi ülkelerden biridir. Kriz döneminde Rusya’dan çıkış yapan işçi dövizlerinde önemli
azalmalar görülmüştür. Bunun başlıca nedeni yukarıda da vurgulandığı üzere Rusya ve komşu
devletler arasındaki emek hareketlerinin denetiminin zayıf olması ve bu nedenle Rusya
ekonomisinin yaşadığı konjonktürel hareketlere işçi dövizlerinin aşırı tepki vermesidir. Petrol
fiyatları ile işçi dövizi arasındaki ilişkiye Rusya özelinde bakıldığında anlamlı bir ilişki
görülmektedir. Petrol fiyatlarında meydana gelen artışlar Rusya’dan işçi dövizi çıkışını da
artırmaktadır. Fakat Suudi Arabistan örneğinde görüldüğü gibi petrol fiyatlarındaki
dalgalanmalar tek başına işçi dövizlerini belirleyen bir değişken değildir. Çünkü Suudi
Arabistan kota uygulaması içeren bir göç politikası uygulamaktadır. Bu da konjonktürel
dalgalanmaların etkisini azaltan bir unsur olmaktadır.
Şekil 9: Rusya’dan İşçi Gelirleri
Kaynak: Ratha v.d., 2010
Şekil 10: Suudi Arabistan’dan İşçi Gelirleri
12
Kaynak: Ratha v.d.,2010
C. Göçmen İşçilerin İstihdam Edildiği Sektörler ve Göçmen İşsizliği
Ekonomik kriz döneminde işlerini ilk olarak kaybeden göçmenlerdir. Örneğin AB’de
konjonktürel talebin yüksek olduğu inşaat, perakende, turizm gibi sektörlerde yoğunlukla
istihdam edilen AB dışından gelen göçmenler krizle birlikte işlerini kaybetmişlerdir. Fakat
yine de geriye dönüş konusunda gönülsüz oldukları görülmektedir. 2009’un son aylarından
itibaren dünya ekonomisinin tekrar büyüme eğilimine gireceğine yönelik tahminler belli
ölçüde doğru çıkmakla beraber büyüme sürecinin beklentileri tam anlamıyla karşılayamaması
konu ile ilgili belirsizliğe neden olmaktadır. Yine de kriz döneminde yaşanan istihdamda
azalma eğilimi tersine dönmüştür. Bu eğilim göçmen istihdamının da artacağının habercisidir.
Özellikle göçmenlerin yoğun olarak istihdam edildikleri sektörlerde tekrar istikrar sürecine
girildiğine dair sinyaller işçi dövizlerinin zamanla daha da artacağına yönelik bir işaret olarak
algılanmalıdır.
Şekil 11: İşsizlik Oranlarında % artış, 2008-2009
Kaynak: Laczko, 2010
D. İşçi Dövizlerinin Bağlı Olduğu Faktörler
13
Ekonomik krizin işçi dövizlerini nasıl etkilediği ile ilgili olarak öne çıkan faktörler
şunlardır (SOPEMI, 2009):
i- Hedef ülkede göçmen sayısının fazlalığı ve bunların işgücüne katılımının yüksekliği
işçi döviz miktarının da yüksek olmasına yol açar,
ii- Göçmenlerin kalış süreleri ve aile bağları ile işçi döviz gönderme eğilimleri
arasında ilişki vardır. Bu eğilim göçmenlerin kalış süreleri uzadıkça düşmekte diğer taraftan
aile bağları kuvvetliyse yükselmektedir.
iii- Uzun dönemli ortalama transfer miktarı.
Tüm bu faktörler ekonomik krizden etkilenebilmektedir.
OECD ülkelerinde ve ABD’de yaşayan göçmenlerin gelirleri kriz nedeniyle
azaldığından kısa dönemli döviz akımları olumsuz olarak etkilenmektedir. Fakat işçi
dövizleri, göçmenlerin uzun süreli birikimlerinden ayrılan paylar olarak değerlendirildiğinden
uzun dönemde istikrarlı ve kriz koşullarına dirençli eğilim gösterdiği söylenebilir.
İşçi dövizlerinin kısa dönemli göçmen akımlarına karşın göçmen stokuna bağlı bir
değişken olduğu gerçektir. O nedenle kriz dönemlerinde azalma eğilimi gösteren göç
akımının işçi dövizlerinin uzun dönemli istikrarlı konumunu değiştirmez. Fakat göç akımının
azalma süresi uzadıkça işçi dövizlerinin azalma ihtimali de artar. Çünkü genellikle son
göçmenlerdeki döviz gönderme eğilimi eski göçmenlere kıyasla daha kuvvetlidir. Dolayısıyla
kriz nedeniyle, göçmenlerin yaşadıkları işsizlik ve gelir kayıpları tekrar toparlanma sürecine
girmelidir. Konuyla ilgili bir başka unsur, kriz koşullarında işçi dövizlerinin konjonktür karşıtı
hareketidir. Göçmenlerin ailelerini finansal olarak desteklemek amacıyla ekonomik koşulların
kötüleştiği dönemlerde döviz transferlerini de artırdığını ileri süren çalışmalar vardır (Sayan,
2004; Sayan, 2006; Akkoyunlu ve Khodolin, 2006)
4. 2010 ve 2011 Yıllarına İlişkin Öngörüler
2010 ve 2011 yılları için IMF ve Dünya Bankası tarafından yapılan tahminlerde
gelişmekte olan ülkelere yönelik işçi dövizlerinde artış öngörülmüştür. Buna göre 2010
yılında % 6,2, 2011 yılında %7,1 ‘lik artışlar beklenmektedir. Fakat 2009 yılında görülen
şiddetli azalma ve istihdam belirsizlikleri işçi dövizlerindeki artışların kriz öncesi döneme
ulaşması konusunda kuşkular uyandırmaktadır. Kriz öncesi dönemde işçi dövizleri büyüme
rakamlarından daha hızlı artış kaydetmişti. Bunun başlıca nedeni küresel ekonomide özellikle
gelişmiş ülke ekonomilerinde yaşanan gelişmelerdi. Bu dönemde ekonomiler patlama
yaşamış, enformel sektörden formel sektöre kaymalar görülmüştü. Oysa kriz sonrası dönemin
en önemli özelliği işsizlikte yaşanan artış ve işsizliğin gelecekteki belirsizliğidir.
Şekil 11: Yüksek Gelirli OECD Ülkelerinde İşsizlik Oranları
14
Kaynak: IMF, WEO, 2010
Yukarıdaki figürde de görüldüğü gibi yüksek gelire sahip OECD ülkelerinde işsizlik 2009
yılında ortalama % 8,0’e ulaşmıştır. Yakın gelecekte bu rakamın azalması beklenmemektedir.
Bu şartlarda göçmen karşıtlığı da rağbet görmeye devam edebilir. Göçü kısıtlayıcı politikalar
da buna eklendiğinde göçmen akımında azalmalar beklenmelidir. Bu da işçi dövizlerinin
zamanla azalma eğilimine gireceği riskini ifade eder. ABD, OECD ülkeleri, Avustralya,
İngiltere bu konuda öne çıkan ülkelerdir. Her ne kadar bu ülkeler için ekonomik büyüme
rakamları negatiften pozitife dönmüş olsa da kriz öncesi konumuna ulaşabilecek bir
performans sergileyememiştir. Bütün bu gelişmeler ışığında bu ülkelere yönelik göçmen
akımının artış göstermeyeceği ileri sürülebilir. Oysa diğer yandan Rusya, Körfez ülkeleri,
Güney Kore gibi ülke ekonomileri daha çabuk toparlanma sürecine girmiştir. Bu da göçmen
emeğine olan talebin artmasına ve göç akımının bu ülkelere yönelmesine neden olacaktır.
5. Türkiye’ye Yönelik İşçi Dövizleri
Türkiye işgücü göçü vermeye başladığı günden beri işçi dövizleri Türkiye ekonomisi için
önemini korumuştur. Başlangıçta dış ticaret açığının sigortası olan, döviz kaynağı olarak
görüle,n işçi dövizleri etkin kullanılamamış ve potansiyel gücünü yitirmiştir. Dünya genelinde
Türkiye, uzun yıllar işçi dövizi çeken ilk on ülkeden biri olagelmiştir. Türkiye’nin bu özelliği
2000’lere değin sürmüştür. Ancak o tarihten sonra işçi dövizleri girişi azalmıştır.
Aşağıdaki şekilden de takip edilebileceği gibi 1970’lerin ikinci yarısındaki devalüasyonlar
dönemi ve 1980’lerin istikrarsız dönemlerinde azalmalar kaydeden işçi gönderimleri
1990’larda önemli artışlar kaydetmiştir. 1998 yılında ise zirve noktasına ulaşmıştır. Ancak bu
tarihten sonra sık aralıklarla yaşanan krizlerle birlikte işçi dövizleri azalma eğilimine
girmiştir. Bu veriler ışığında Türkiye’ye yönelik resmi işçi dövizlerinin Türkiye ekonomisinde
yaşanan olumsuzluklardan ciddi biçimde etkilendiği ileri sürülebilir.
İşçi dövizlerinde önemli azalmanın görüldüğü yıl 2003 yılıdır. Bu tarih işçi dövizi
hesaplama yönteminin değiştiği tarihtir. Ancak oransal olarak bakıldığında 2003 sonrası işçi
dövizlerinin yine artış eğilimine girdiği görülmektedir. Bu artış 2008 yılında sona ermiş ve
2009 yılında bir önceki yıla kıyasla yaklaşık %35’lik bir azalma görülmüştür.
15
Şekil 12: Türkiye’ye Yönelik İşçi Dövizleri, 1974-2009, Milyon Dolar
0
1000
2000
3000
4000
5000
6000
Mil. $
74757677 787980 818283 84858687 888990 919293 949596 97989900 010203 040506 070809
İşçi Dövizleri- Türkiye
Kaynak: Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası (TCMB)
Türkiye’ye yönelik işçi dövizlerinin belirleyenlerine göz attığımızda karşımıza çıkan
unsurlar şunlardır (Van Dalen v.d., 2005; Alper, 2005; Aydaş v.d., 2004; Köksal, 2006):
- Aile bağları başlıca değişkendir. Göçmenlerin geride bıraktıkları ailelerinin
ekonomik durumu ve ilişki düzeyi döviz miktarını belirleyen önemli bir
değişkendir. Burada fedakarlık (altruism) haddine bağlı olarak hanehalkı
düzeyinde gelir-refah maksimizasyonu motivasyonu ön plana çıkmaktadır.
- Bir diğer önemli değişken Türkiye ekonomisinin istikrarıdır. Türkiye’de
yatırıma yönelecek işçi dövizleri için göçmenlerin bu konuda ülke
ekonomisinin istikrarını algılamak ister.
- Göçmen sayısı ve göçmenlerin yaşadıkları ülkede elde ettikleri gelir seviyesi
ile de işçi dövizleri arasında pozitif ilişki vardır.
- Türkiye ve göçmenlerin yaşadıkları ülkedeki faiz oranı farklılıkları, enflasyon
seviyesi ve döviz kuru da işçi dövizlerini belirleyen etkenler arasında yer alır.
Buna göre faiz oranı farklılıkları ile işçi döviz miktarları arasında pozitif ilişki
vardır. Faiz oranları ve döviz kurları işçi dövizlerini uzun dönemde pozitif
yönde etkilemektedir. Enflasyon oranında yaşanan artış göçmenlerin geride
bıraktıkları aileleri reel gelir kaybına uğratıyorsa göçmenler bu kaybı tazmin
etmek adına gönderimlerini artırabilirler. Ancak sürekli yüksek enflasyon
olgusu makroekonominin istikrarsızlığına işaret olarak da algılanabilir.
- İşçi dövizleri için finansal alt yapı da önemli bir değişkendir. İşçi döviz
gönderim maliyetini aşağıya çeken ve yatırım çeşitliliğini artıran güçlü bir
altyapı işçi dövizlerini olumlu yönde etkiler.
Bu unsurlar arasında kriz dönemlerinde öne çıkanlar Türkiye ekonomisinin
güvenirliği, geride kalanların krizden etkilenme koşulları ve yaşanan ülkedeki gelir
seviyesidir. 2008/09 küresel resesyon finansal göstergeler açısından değerlendirildiğinde
Türkiye açısından iyi yönetilmiş görüntüsü vermektedir. Enflasyon oranının %10’lar
16
seviyesinin altında kalması, tahminin üzerinde büyüme rakamları kaydedilmesi, sermaye
girişinin sürmesi Türkiye ekonomisi için istikrarın sağlandığı izlenimi uyandırmaktadır.
Ancak gözden kaçırılan konu 1990’larda ve 2000’lerin başında yaşanan krize kıyasla 2008/09
krizinin bir reel kriz olduğu gerçeğidir. Bu gerçeğin altını çizen olgu ise işsizlik rakamlarında
görülen hızlı artıştır. Bu durum yurt dışında yaşayan göçmenlerin Türkiye’ye geri dönmek
gibi bir seçeneğini zayıflatmaktadır. Büyük ölçüde aile ve akraba ilişkilerinin şiddetine bağlı
olarak şekillenen işçi döviz gönderimleri ekonomik krizden göçmenlerin ve geride kalan
ailenin nasıl etkilendiğine göre belirlenmektedir.
Şekil 13’te 1994 krizi, 2001 krizi ve 2008/09 krizi dönemlerinde işçi döviz girişlerinde
meydana gelen değişmeler yer almaktadır. Buna göre işçi dövizleri kriz dönemlerinde
azalmaktadır. Ancak işçi dövizlerinin kısa vadeli istikrarsız yapısının belirlediği uzun vadeli
trendin kriz dönemlerinde ciddi sapmalara uğramadığı görülmektedir. Buradan hareketle 2010
yılından itibaren oransal olarak işçi dövizlerinin tekrar artış sürecine gireceği ileri sürülebilir.
Türkiye ekonomisi açısından temel sorun işçi dövizlerinin kriz dönemlerindeki seyri
değil uzun dönemde giderek azalma eğiliminde olmasıdır. Bu da günümüzde önemli bir dış
kaynak olarak görülen işçi dövizlerinden Türkiye ekonomisinin yararlanamaması demektir.
Çoğunlukla aile içinde hareket eden işçi dövizlerinin makroekonomiye kazandırılması için
politika seçenekleri geliştirilmelidir.
Bu anlamda işçi dövizleri Türkiye’nin eksikliğini devamlı hissettiği genel bir göç
stratejisinin bir parçası olarak ele alınmalı ve bu bağlamda önlemler sıralanmalıdır. Buna göre
işçi döviz gönderimleri için vergiler ve işlem maliyeti azaltılmalı ve aktarımlar resmi
kanallara çekilmelidir. Yurt dışında elde edilen tasarrufların Türkiye’de değerlendirilebilmesi
için finansal varlık opsiyonları çoğaltılmalıdır. İşçi dövizlerinin mikrofinans etkinliği
sağlamak amacıyla kullanılmasının yolları aranmalıdır.
Şekil 13: Türkiye’ye Yönelik İşçi Dövizleri, 1992-2009 (Aylık), Milyon Dolar
İsçi Dövizleri
0
100
200
300
400
500
600
700
01-1
992
11-1
992
09-1
993
07-1
994
05-1
995
03-1
996
01-1
997
11-1
997
09-1
998
07-1
999
05-2
000
03-2
001
01-2
002
11-2
002
09-2
003
07-2
004
05-2
005
03-2
006
01-2
007
11-2
007
09-2
008
07-2
009
Years
Mil.$/ Ay
2008-09
Krizi
2001-02
Krizi
1994
Krizi
Kaynak: Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB)
17
6. Sonuç
Küresel ekonomik krizin etkisini şiddetli bir biçimde gösterdiği 2009 yılında gelişmekte
olan ülkelere yönelik işçi dövizlerinde de azalmalar görülmüştür. Diğer özel sermaye akımları
ile karşılaştırıldığında azalışın düşük düzeylerde kalması ve dünya ekonomisinin tekrar
büyüme kaydedeceğine ilişkin tahminlerin çoğalmasıyla tekrar artışa geçmesi işçi dövizlerinin
dış kaynak olarak önemini ortaya koymaktadır. Ancak genel görünüm kimi riskleri de
içermektedir. Öncelikle dünya ekonomisinde 2009’un sonlarında başlayan toparlanmanın
devam edip etmeyeceği hala kuşkuludur. Özellikle ABD ve Avrupa ülke ekonomilerinin
performansına dair kötümser beklentiler mevcuttur. Hatta krizin tekrar derinleşeceğine ve
ikinci bir dip yaşanacağına dair öngörüler işçi dövizleri açısından olumsuz sinyaller olarak
algılanmalıdır. Çünkü 2008- 2009 deneyimi göstermiştir ki resesyonun en ağır şekilde
hissedildiği ülkelerden kaynaklı işçi dövizleri de o ölçüde azalma eğilimine sahiptir. Kriz
derinleştikçe göç hareketleri daha da azalacak ve yeni göçmen sayısındaki azalma işçi
dövizlerinin gelecekte düşmesine yol açacaktır. İşçi dövizlerinin artışının sürmesinin bir diğer
koşulu göçmen istihdamının yoğunluk kazandığı inşaat, imalat, hizmetler gibi sektörlerde
iyileşmelerin hız kazanmasıdır. Büyümenin temel dinamiği de olan bu sektörlerde olumlu
gelişmelerin kaydedilmesi bu anlamda zorunlu görülmektedir. Ancak 2009’un sonlarında
başlayan iyileşmenin sürekliliği konusunda endişeler işçi dövizleri açısından riskli durumun
sürdüğünü ifade etmektedir.
Türkiye ekonomisi 1990’lı yılların sonlarında kısa süreli finansal krizler yaşamış ve son
olarak 2001 kriziyle büyük çöküş yaşamıştır. Bu gelişmelerle birlikte 1999 depreminin
yarattığı güvensiz ortam da 2000’lerde Türkiye’ye yönelik işçi dövizlerindeki azalmaların
nedenini oluşturmaktadır. Tarihsel eğilime göz atıldığında Türkiye ekonomisinde yaşanan
bunalım dönemlerinde işçi dövizlerinde de azalmalar görülmektedir. 2009 yılında yaşanan
resesyonda da işçi dövizleri azalmıştır ve azalmaya da devam etmektedir. Bu anlamda
göçmenlerin işçi döviz gönderme eğilimleri ile ekonomik kriz arasında ilişki olduğu ileri
sürülebilir.
Ancak Türkiye’ye yönelik işçi döviz miktarlarının uzun dönemde azalma eğiliminde
olması daha ciddi bir sorun olarak görülmelidir. Özellikle gelişmekte olan ülkeler için
büyüme kaynağı olan işçi dövizlerinden Türkiye ekonomisinin de yararlanabilmesi
gerekmektedir. Bu açıdan sadece kriz dönemleri için değil uzun dönemli politikalara ihtiyaç
vardır. Daha fazla işçi dövizi çekebilmek için de mutlaka kapsamlı bir göç stratejisinin
eksikliği hissedilmektedir. Göçmen işçi gönderimlerinde istikrarın korunması ve uzun
dönemde miktarın artırılması için alınması gerekli önlemlerin başında işçi dövizi
gönderimlerinde formel kanalların özendirilmesi için maliyetlerin düşürülmesi gelmektedir.
Ayrıca Türkiye-Almanya arasında da görüldüğü gibi uzun tarihsel deneyimlerle oluşmuş göç
koridorlarında işçi dövizlerinin kolaylıkla hareket edebilmesini sağlayabilecek uygulamalara
gereksinim vardır. Göçmenlerin Türkiye-Almanya arasında ticari ve yatırım faaliyetlerinin iki
yönlü olarak artması için kolaylaştırıcı unsurlar önemlidir. Bu unsurlar finansal varlıkların ve
getirilerin çeşitliliğini artırmak, işçi dövizlerini mikrofinans uygulamalarına yönlendirmek,
vergi avantajları sağlamak gibi uygulamalardır.
18
Kaynakça
Akkoyunlu, S. and K.A. Kholodilin. (2006). What Affects the Remittances of Turkish
Workers: Turkish or German Output?. German Institute for Economic Research Discussion
Paper (622).
Akkoyunlu, S. and B.Siliverstovs. (2007). The Role of Remittances in Migration Decision:
Evidence from Turkish Migration. German Institute for Economic Research Discussion Paper
(691).
Alper, A.M. (2005). İsçi Dövizlerini Belirleyen Makro Ekonomik Etkenler: Türkiye Örneği.
Uzmanlık Yeterlilik Tezi. Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası İsçi Dövizleri Genel
Müdürlüğü.
Awad, I.(2009). The Global Economic Crisis and Migrant Workers: Impact and Response.
Geneva: International Labor Organization.
Aydas, O. T., Neyapti, B. and Metin-Ozcan, K. (2004). Determinants of Workers
Remittances: The Case of Turkey, Bilkent University Department of Economics Discussion
Paper.
Dustmann, C. and J. Mestres. (2010). Remittances and Temporary Migration. Journal of
Development Economics, 92, 62-70.
Grabel,I. (2009). Remittances: Political Economy and Developmental Implications,
International Journal of Political Economy, Volume 38, Number 4/Winter 2009-10,86-106
Green, T. And L.A.Winters. (2010). Economic Crises and Migration: Leraning From The
Past And The Present, Working Paper, Development Research Centre on Migration,
Globalisation and Poverty, University of Sussex.
International Monetary Fund. (2009). World Economic Outlook (WEO) Crisis and
Recovery. Washington, DC: International Monetary Fund).
International Monetary Fund. (2010). World Economic Outlook (WEO) Rebalancing
Growth. Washington, DC: International Monetary Fund).
International Organization for Migration. (2008). World Migration Report 2008:
Managing Labor Mobility in the Evolving Global Economy. Geneva, Switzerland:
International Organization for Migration.
International Organization for Migration. (2009). Global Estimates and Trends, IOM
database, Geneva, Switzerland.
Laczko, F. (2010). Remittances And The Movement Of Workers, ILO-GTFA Conference
Kapur, D. (2004). Remittances, The New Development Mantra? United Nations Conference
on Trade and Development, G-24 Discussion Paper Series, No. 29.
19
Karagöz,K. (2006) Workers’ Remittances and Economic Growth: Evidence from Turkey.
Journal of Yasar University, 4(13), 1891-1908.
Köksal, N.E. (2006). Determinants and Impact of the Turkish Economy of Remittances,
http://www.luc.edu/orgs/meea/volume8/PDFS/koksal.pdf, Erişim: 14 Mayıs 2010.
Martin,P. (2009). Recession and Migration: A New Era for Labor Migration, IMR Volume
43, Number 3 (Fall 209): 671-691.
Martin, P.L. (1991). The Unfinished Story: Turkish Labor Migration to Western Europe,
with Special Reference to Federal Republic of Germany. Geneva, International Labour
Office.
Organization for Economic Cooperation and Development. Dataset
Organization for Economic Cooperation and Development. (2009). OECD Annual
Report: 2009.
Organization for Economic Cooperation and Development. (2009). International
Migration Outlook, Special Focus: Managing the Labor Migration Beyond the Crisis. Paris:
OECD.
Ratha, D., S. Mohapatra, and A. Silwal. (2009). Outlook for Remittance Flows 2009-2011.
Washington, DC: World Bank.
Ratha, D., S. Mohapatra, and A. Silwal. (2010). Outlook for Remittance Flows 2010-2011.
Washington, DC: World Bank.
Sayan, S. (2004). Guest Workers' Remittances And Output Fluctuations in Host and Home
Countries: The Case of Remittances From Turkish Workers in Germany. Emerging Markets
Finance and Trade, 40, 68-81.
Sayan, S. (2006). Business Cycles and Workers’ Remittances: How Do Migrant Workers
Respond to Cyclical Movements of GDP at Home. Working paper WP/06/52, International
Monetary Fund, February 2006.
SOPEMI (2009). International Migration Outlook, OECD
SOPEMI (2010). International Migration Outlook, OECD
Straubhaar,T. (1986). The Determinants of Workers’ Remittances: The Case of Turkey.
Weltwirtschaftliches Archiv 122, no.4: 728-740
Taylor, J. (2000). Do Goverment Programs Crowd in Remittances? Inter-American Dialogue
and the Tomas Rivera Policy Institute, Washington D.C.
TCMB (2010). Elektronik Veri Dağıtım Sistemi, Ödemeler Dengesi İstatistikleri.
United Nations Department of Economic and Social Affairs, Population Division. (2009).
Trends in International Migrant Stock: The 2008 Revision, UN database,
20
POP/DB/MIG/Stock/Rev.2008. New York, NY: United Nations Department of Economic and
Social Affairs, Population Division.
Van Dalen, H.P., G.Groenwol ve T.Fokkema (2005). Remittances and Their Effect on
Emigration Intention in Egypt, Morocco and Turkey. Tinbergen Institute Discussion Paper,
TI 2005-030/1