küresel ekonomik kriz ve göçmen İşçi gelirleri

20
1 KÜRESEL EKONOMİK KRİZ VE GÖÇMEN İŞÇİ GELİRLERİ (REMITTANCES): GELİŞMEKTE OLAN ÜLKELER VE TÜRKİYE ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ Ertan OKTAY 1 , İdris AKKUZU 2 , ÖZET Bu çalışmanın temel amacı küresel ekonomik krizin gelişmekte olan ülke ekonomileri üzerindeki etkilerini, göçmen işçi gelirleri bakımından karşılaştırmalı olarak incelemektir. Ayrıca bu bağlamda Türkiye’nin durumunu da tespit etmektir. Göçmen işçi gelirleri ve kalkınma ilişkisi hakkında oldukça geniş bir literatür bulunmaktadır. Göçmenlerin geride kalan ailelerine gönderdiği bu gelirlerin yoksullukla mücadelede önemli bir araç olduğu bilinmektedir. Ayrıca, küresel kriz öncesindeki son dönemde hızla artan göçmen işçi gelirlerinin küresel düzeyde önemli bir finans kaynağı haline geldiği genel kabul görmektedir. Ancak 2008 yılında ortaya çıkan küresel resesyonla birlikte göçmen işçi gelirlerinde de azalma görülmüştür. Bu gelişmenin nedenleri, gelişmekte olan ülkeler için ortaya çıkaracağı sonuçlar, göçmenler ve aileleri üzerinde yaratacağı etkiler önem kazanmış ve dolayısıyla araştırılması gereken önemli konular haline gelmiştir. Dünya Bankası verilerine göre özellikle 2000’li yıllarda %15’in üzerinde bir büyüme hızıyla artan gelişmekte olan ülkelere yönelik göçmen işçi gelirleri 2008 yılında 336 milyar dolara ulaşmıştır. Aynı verilere göre bu hızlı artış resesyonun etkisiyle sona ermiş ve 2009 yılında gelişmekte olan ülkelere yönelik göçmen işçi gelirlerinin %6 oranında azaldığı görülmektedir. Ancak ülkeler arasında önemli farklılıklar olduğu anlaşılmaktadır. Latin Amerika, Karayip ülkeleri bu süreçten çok ciddi biçimde etkilenmiştir. Türkiye’de 2009 yılında göçmen göçmen işçi gelirlerinde %40’lık bir kayıp yaşamıştır. Bangladeş ve Pakistan gibi ülkelerde ise genel sürecin tersine artış görülmüştür. Bu aykırı gelişmenin nedenlerini irdelemek ve sonuçlarını ortaya çıkarmak da yararlı ve kaçınılmaz görünmektedir. Çalışmada ILO,OECD,IMF,WB verileri başta olmak üzere ikincil verilerden hareketle küresel ekonomik kriz ve göçmen işçi gelirleri arasındaki ilişki kalkınma perspektifinden ele alınacaktır. Gelişmekte olan ülkeler arasında bir karşılaştırma yapılırken Türkiye’nin durumu da özellikle değerlendirilecektir. Göçmen işçi gelirlerinin kalkınmaya olumlu etkilerinin artırılabilmesi için ulusal ve uluslararası düzeyde ileri sürülen önlemlerin araştırılıp değerlendirilmesi çalışmada önemli bir yer almaktadır. Bu irdeleme ve değerlendirmelerden çıkarılacak sonuçlardan hareketle Türkiye için de önlem ve politika seçenekleri geliştirilecektir. Jel: Economic Development (migration), International Economics (Remittances) 1 Prof.Dr., Doğuş Üniversitesi, İİBF Dekanı 2 Yrd.Doç.Dr., Doğuş Üniversitesi, Uluslar arası Ticaret ve İşletmecilik Bölümü

Upload: marmaraedu

Post on 21-Feb-2023

0 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

1

KÜRESEL EKONOMİK KRİZ VE GÖÇMEN İŞÇİ GELİRLERİ (REMITTANCES):

GELİŞMEKTE OLAN ÜLKELER VE TÜRKİYE ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ

Ertan OKTAY1,

İdris AKKUZU2,

ÖZET

Bu çalışmanın temel amacı küresel ekonomik krizin gelişmekte olan ülke ekonomileri

üzerindeki etkilerini, göçmen işçi gelirleri bakımından karşılaştırmalı olarak incelemektir. Ayrıca bu

bağlamda Türkiye’nin durumunu da tespit etmektir. Göçmen işçi gelirleri ve kalkınma ilişkisi

hakkında oldukça geniş bir literatür bulunmaktadır. Göçmenlerin geride kalan ailelerine gönderdiği bu

gelirlerin yoksullukla mücadelede önemli bir araç olduğu bilinmektedir. Ayrıca, küresel kriz

öncesindeki son dönemde hızla artan göçmen işçi gelirlerinin küresel düzeyde önemli bir finans

kaynağı haline geldiği genel kabul görmektedir. Ancak 2008 yılında ortaya çıkan küresel resesyonla

birlikte göçmen işçi gelirlerinde de azalma görülmüştür. Bu gelişmenin nedenleri, gelişmekte olan

ülkeler için ortaya çıkaracağı sonuçlar, göçmenler ve aileleri üzerinde yaratacağı etkiler önem

kazanmış ve dolayısıyla araştırılması gereken önemli konular haline gelmiştir.

Dünya Bankası verilerine göre özellikle 2000’li yıllarda %15’in üzerinde bir büyüme hızıyla

artan gelişmekte olan ülkelere yönelik göçmen işçi gelirleri 2008 yılında 336 milyar dolara ulaşmıştır.

Aynı verilere göre bu hızlı artış resesyonun etkisiyle sona ermiş ve 2009 yılında gelişmekte olan

ülkelere yönelik göçmen işçi gelirlerinin %6 oranında azaldığı görülmektedir. Ancak ülkeler arasında

önemli farklılıklar olduğu anlaşılmaktadır. Latin Amerika, Karayip ülkeleri bu süreçten çok ciddi

biçimde etkilenmiştir. Türkiye’de 2009 yılında göçmen göçmen işçi gelirlerinde %40’lık bir kayıp

yaşamıştır. Bangladeş ve Pakistan gibi ülkelerde ise genel sürecin tersine artış görülmüştür. Bu aykırı

gelişmenin nedenlerini irdelemek ve sonuçlarını ortaya çıkarmak da yararlı ve kaçınılmaz

görünmektedir.

Çalışmada ILO,OECD,IMF,WB verileri başta olmak üzere ikincil verilerden hareketle küresel

ekonomik kriz ve göçmen işçi gelirleri arasındaki ilişki kalkınma perspektifinden ele alınacaktır.

Gelişmekte olan ülkeler arasında bir karşılaştırma yapılırken Türkiye’nin durumu da özellikle

değerlendirilecektir. Göçmen işçi gelirlerinin kalkınmaya olumlu etkilerinin artırılabilmesi için ulusal

ve uluslararası düzeyde ileri sürülen önlemlerin araştırılıp değerlendirilmesi çalışmada önemli bir yer

almaktadır. Bu irdeleme ve değerlendirmelerden çıkarılacak sonuçlardan hareketle Türkiye için de

önlem ve politika seçenekleri geliştirilecektir.

Jel: Economic Development (migration), International Economics (Remittances)

1 Prof.Dr., Doğuş Üniversitesi, İİBF Dekanı

2 Yrd.Doç.Dr., Doğuş Üniversitesi, Uluslar arası Ticaret ve İşletmecilik Bölümü

2

1. Giriş

Bu çalışma 2008 yılının sonlarında ABD’de patlak veren ve 2009 yılında tüm dünyaya

yayılarak küresel nitelik kazanan ekonomik krizin işçi dövizleri (remittances) üzerindeki

etkisini incelemektedir. İşçi dövizleri, gelişmekte olan ülkeler açısından önemli bir kalkınma

aracı olarak görülmüş ve bu anlamda çok sayıda araştırmaya konu olmuştur. Türkiye’de

1960’lardan bu yana göç veren ülke olarak göçmenlerden önemli büyüklükte işçi dövizleri

elde etmiştir. 2008/09 ekonomik krizi ile birlikte ortaya çıkan küresel resesyon, işsizliğin ve

göçmen işsizliğinin artması, yabancı sermaye hareketlerinin azalması gibi gelişmeler krizin

işçi dövizlerini nasıl etkileyeceğine yönelik ilgilerin de artmasına yol açmıştır. Bu anlamda

çalışma, hem dünya genelinde hem de Türkiye özelinde 2008/09 küresel ekonomik krizin işçi

dövizlerini nasıl etkilediğini analiz etmekte ve gelecek eğilimler hakkında ipuçları

sunmaktadır.

Çalışma giriş bölümüyle birlikte altı bölümden oluşmaktadır. İzleyen bölümde tarihsel

olarak dünya ekonomisinde büyüme ve işçi dövizleri trendi incelenmiş ve ilişkilendirilmiştir.

Üçüncü bölümde ekonomik kriz döneminde işçi dövizlerinde meydana gelen değişmeler Latin

Amerika, Asya, Ortadoğu, Avrupa gibi bölgeler bazında ele alınmış ve farklılıkların

nedenlerine vurgu yapılmıştır. Dördüncü bölümde 2010 ve 2011 yılları için işçi dövizleri

açısından tahminler değerlendirilmiştir. Beşinci bölümde Türkiye’nin işçi dövizleri serüveni

incelenmiştir. Özellikle 2000’lerde azalmasının nedenleri ele alınmış ve ekonomik kriz

dönemlerinde işçi dövizlerinde gözlemlenen eğilim ortaya konmuştur. Altıncı ve aynı

zamanda sonuç bölümünde ise işçi dövizlerinin istikrarını korumak ve etkinliğini artırmak

amacıyla dünya genelinde ve Türkiye özelinde uygulanması önerilen politika seçeneklerine

değinilmiştir.

2. Uluslararası Göç ve İşçi Gelirlerine Genel Bakış

A. 1980 Sonrası Dünya Ekonomisinde Büyüme

Savaş sonrası dönemden günümüze dünya ekonomisinin yaşadığı en büyük resesyon

2008 - 2009 kriziyle birlikte görüldüğüne ilişkin çok sayıda görüş ve bu görüşleri destekleyen

göstergeler mevcuttur. Örneğin uluslararası ticaret hacmi IMF’nin tahminlerine göre 2009

yılında yıllık olarak %12 azalmıştır. Haziran 2008’de 134 milyar dolar olan ticaret hacmi

Haziran 2009’da 119 milyar dolara gerilemiştir (Green ve Winters, 2010).

Reel GSYİH açısından bakıldığında dünya ekonomisi 2009 yılında % -1,4 küçüldü.

Bu rakam 2009 yılı için yapılan % 4’lük büyüme tahmini ile birlikte değerlendirildiğinde

resesyonun şiddeti hakkında daha çarpıcı bir gösterge olmaktadır. Küresel resesyon dünya

ekonomisinin çeşitli bölgelerini farklı şiddetlerde etkilemiştir. Örneğin, Doğu Avrupa ve

Merkez Asya’da küçülme %5’in üzerinde iken gelişmekte olan Asya ülkeleri krize karşı

direnebilmişlerdir. Günümüzde 2010 ve 2011 yılı için reel GSYİH’nin tekrar artış eğilimine

gireceği tahmin edilmektedir.

3

Şekil 1: Kişi Başına Reel GSYİH: Krizin Olduğu ve Olmadığı Koşullar, 1980=1

Gelişmiş Ülkeler Gelişmekte Olan Ülkeler

Kaynak: Winters ve Green, 2010.

Şekil 1’de Dünya Bankası’nca derlenen dünya geneli için reel kişi başına gayri safi

yurt içi hasıla rakamları yer almaktadır. 2008 itibarı ile de iki farklı durum gösterilmektedir.

Birincisi krizin olmaması durumunda gerçekleşebilecek eğilim, ikincisi ise krizle birlikte

mevut durumdur. Buna göre 1980 yılından bu yana sürekli artış eğiliminde olan kişi başına

reel Gayri Safi Yurt içi Hasıla 2008 yılında ciddi bir sapma yapmıştır ve 2009 yılının son

çeyreği ile birlikte tekrar artış eğilimine girmiştir.

Tablo 1: Gayri Safi Yurt İçi Hasıla, Önceki Döneme Göre % Değişim

Kaynak: OECD Dataset

Tablo 1’de seçilmiş ülkelerde 2007’nin 3. Çeyreği ile 2010’un ilk çeyreği arasında

Gayri Safi Yurt İçi Hasıla değişimleri yer almaktadır. Bir önceki döneme göre yüzde değişimi

ifade eden tabloya göre ABD ve Kanada’da 2008’in ilk çeyreğinde başlayan eksi büyüme

Quarterly

2007 2008 2009 2010

2007 Q3

2007 Q4

2008 Q1

2008 Q2

2008 Q3

2008 Q4

2009 Q1

2009 Q2

2009 Q3

2009 Q4 2010 Q1

Kanada 0,56 0,5

- 0,17

- 0,02 0,09

- 0,8

- 1,8

- 0,7 0,22

1,21 1,48

Almanya 0,8 0,14

1,59

- 0,57

- 0,32 - 2,4

- 3,5 0,4

0,73 0,18

0,16

Rusya 1,21 3,21

1,93 1,18

- 0,73 - 1,2

- 9 - 0,04

1,04 ..

..

Türkiye 0,83 1,82

1,06

- 1,19

- 0,7

- 5,8 - 5,7

5,4 3,32

1,7 0,15

Bir. Kırallık 0,5 0,54

0,72

- 0,08

- 0,93 - 1,8

- 2,6 - 0,7

- 0,3 0,44

0,31

ABD 0,89 0,53

- 0,18 0,36

- 0,68 - 1,4

- 1,7

- 0,2 0,55

1,36 0,68

4

ikinci çeyrekle birlikte hemen hemen tüm ülkelere sıçramış ve 2009’un üçüncü çeyreğine

kadar etkisini sürdürmüştür. Dolayısıyla 2008/09 ekonomik krizi küresel bir niteliğe sahiptir

ve 2010 yılının ilk sinyallerine göre etkisini giderek yitirmektedir.

2008/09 Dünya ekonomik krizinin önemli özellikleri şöyle sıralanabilir (Lackzo,

2010):

- Çok hızlı bir şekilde meydana gelmiş ve öncekilerine göre daha fazla ülkeyi etkisi

altına almıştır.

- Uluslararası insan hareketliliğinin en yüksek olduğu bir zamanda meydana

gelmiştir. Günümüzde her 33 insandan biri uluslar arası göçmendir.

- Ülkeler ve bölgeler arasında emek piyasalarına eşitsiz etkilere neden olmuştur.

- Krizle birlikte azalan istihdamdan en çok etkilenen işçi kategorisi göçmen işçiler

olmuştur.

OECD ‘nin 2010 yılı için hazırladığı uluslar arası göç raporuna göre Küresel

ekonomik krizle birlikte ortaya çıkan olgular şunlardır(SOPEMI,2010):

- Kalıcı tipte yasal göç hareketliliğinde azalma kaydedilmiştir.

- Özellikle iş arama amaçlı göçte ciddi azalma görülürken yasal göçler aile birleşimi

biçiminde ağırlık kazanmıştır.

- İşle ilgili nedenler, aile birleşimi göçü gibi nedenlerle gerçekleşen kalıcı tipte yasal

göçmenlerle karşılaştırıldığında geçici emek göçmenleri ekonomik krizden en çok

etkilenenler olmuştur. Geçici emek göçü kategorisinde yer alan mevsimsel işçilik,

şirket içi transferler gibi kategoriler kriz döneminde artış göstermeye devam

ederken, sabit dönemli emek göçü azalmıştır. Bu azalış büyük ölçüde geçici emek

göçü programlarının kriz döneminde etkisini yitirmesidir.

- 2008/2009 yılları arasında görülen yabancılar arasındaki işsizlik artışı yerlilere

göre daha fazladır.

- 2009’un son çeyreğiyle görülen istihdam artışları için yabancılar ile yerliler

kıyaslandığında yabancılar arasındaki istihdam artışının daha düşük düzeylerde

kaldığı görülmektedir.

- Krizle birlikte göçmen politikalarında da değişiklikler görülmüştür. İşsiz

göçmenlere vize uzatımı gerçekleştirilmezken bazı ülkeler de göçmenleri

ülkelerine geri dönmeye ikna etmek için ödül sistemi uygulamıştır. Genel olarak

göç politikalarının katılaştığı söylenebilir.

Küresel ekonomik krizle birlikte dikkat çeken bir başka olgu da krizin işçi dövizlerine

olan etkisidir. Özellikle 2000’li yıllarda giderek büyüyen hacmi ve gelişmekte olan ülke

ekonomilerinin kalkınmalarına olan olumlu etkisi nedeniyle dikkat çeken işçi dövizlerinin

krizle birlikte nasıl bir seyir izlediği önem kazanmıştır.

5

B. Dünya Ekonomisinde İşçi Dövizlerinin Önemi

İşçi dövizleri, gelişmekte olan ülkeler için nispi olarak istikrarlı bir niteliğe sahip

giderek büyüyen önemli bir dış kaynaktır. Küresel resesyon nedeniyle doğrudan dış

yatırımlar, sermaye hareketlerinin son yıllarda önemli istikrarsızlıklar göstermekte olmasına

karşın işçi dövizleri önemli kalkınma kaynağı olma potansiyelini korumaktadır. 2008 yılında

gelişmekte olan ülkelere yönelik işçi dövizleri 305 milyar dolara ulaşmıştır (Ratha v.d., 2010).

Yüksek gelirli OECD ülkelerinden gönderilen işçi dövizleri resmi kalkınma yardımlarından

(Official Development Aid) % 39 daha fazladır.

Göçmenlerin ülkelerine gönderdikleri dövizler hakkında yapılan araştırmalarda öne

çıkan birçok boyut vardır. Bunlardan birincisi işçi dövizlerinin yoksulluğu azaltıcı, gelir

dağılımını olumlu yönde değiştirici etkisidir. İkincisi, istihdam yaratma, büyüme artışı

sağlama gibi ekonominin bütününe olan etkisidir. Üçüncüsü ise cari işlemler açığını düzeltici

etkisidir (IMO, 2006: 153). Ayrıca göç, veren ülke için beşeri sermaye kaybı olarak

değerlendirilirken işçi dövizleri bu kaybı tazmin edebilecek bir unsur olarak

değerlendirilmektedir. Ancak işçi dövizlerinin gelişmekte olan ülke ekonomilerine olumlu

etkileri için sahip olduğu potansiyelin gerçekleşmesi konusunda kimi tartışmalar söz

konusudur. Bu tartışmalar büyük ölçüde işçi dövizlerini belirleyen faktörler ve transfer

mekanizmaları ekseninde dönmektedir.

Şekil 2: En Çok İşçi Dövizi Alan 10 Gelişmekte Olan Ülke, 2008

Milyon ABD Doları, 2009e ,

GSYİH içindeki payı, 2008, %

Kaynak: Ratha vd., 2010.

6

Şekil 2’de yer alan verilere bakıldığında ve 2009 yılı için verilerde yapılan revizyonlar

da göz önünde bulundurulduğunda en çok işçi dövizi çeken ülkeler Hindistan, Çin, Meksika

ve Filipinler’dir. Gayri Safi Yurt İçi Hasıla’ya oranla karşılaştırıldığında ise Tajikistan,

Tonga, Moldova, Kırgızistan, Lübnan gibi küçük ekonomiler öne çıkmaktadır.

Kriz döneminde gönderilen işçi dövizlerinde bir azalma görülürken diğer finansal

akımlarla karşılaştırıldığında bu azalmanın çok keskin olmadığı ve istikrarlı yapısını

koruduğu görülmektedir. Bu olgu Şekil 3’te görülebilmektedir. Özel borç ve portföy

yatırımları, doğrudan dış yatırımlar 2008 yılından itibaren keskin bir biçimde azalırken kayıtlı

işçi dövizi akımındaki düşüş daha makul düzeylerde seyretmiştir.

Bu durumu aşağıdaki etkenlerle açıklamak mümkündür (Ratha vd., 2010):

- İşçi dövizleri son 1-2 yıl içinde gerçekleşen göç hareketlerine değil uzun

yıllarca biriken göçmen sayısına (göçmen stoku) bağlıdır. Yeni göçler

kesildikçe işçi dövizlerindeki azalma sürecektir. Ancak göç hareketleri

tekrar hızlandığında bu azalma sona erecektir.

- İşçi dövizleri göçmenlerin toplam gelirlerine oranla küçük bir paya

sahiptir. Göçmen gelirleri krizden etkilense dahi bunun işçi dövizlerine

etkisi mütevazi bir seviyede kalmaktadır.

- Avrupa ve ABD’de olduğu gibi kısıtlayıcı göç politikaları ve göçmenlere

karşı toplumsal hassasiyet arttıkça göçmenler geri dönmek konusunda

isteksiz duruma gelecek ve kalış süreleri uzayacaktır. Bu da işçi

dövizlerinin devamlılığını sağlayacaktır.

- Göçmenler geri dönmek niyetinde olsa dahi, dönerken birikmiş tüm

tasarruflarını da yanlarında götürecektir. Birikimlerini memleketlerinde

yatırıma dönüştürmek ve yeni bir yaşam kurmak amacı işçi dövizlerinin

toplu biçimde artışını sağlayabilecektir.

- Birçok gelişmiş ülke kriz dönemlerinde mali önlemler almaktadır. Kamu

harcamalarında görülen bu artışlar göçmen işçilere de talebi artıracaktır.

Sosyal güvenlik ve işsizlik ödeneği alan göçmen hanelerinin diğer göçmen

hanelerine kıyasla işçi dövizi gönderimi konusunda daha fazla eğilimli

olduğuna ilişkin çalışmalar vardır (Taylor, 2000).

7

Şekil 3: İşçi Dövizleri ve Özel Sermaye Akımları, Milyar ABD Doları

Kaynak: Ratha vd., 2010.

Tablo 2: Gelişmekte Olan Ülkelere İşçi Dövizleri, 2002-2008 (Milyar ABD Doları)

Kaynak: SOPEMI,2009

Tablo 2’de 2002-2008 yılları arasında kayıtiçi işçi dövizlerinin farklı bölgeler ve farklı

gelir düzeyine sahip ülkeler arasında nasıl paylaşıldığını ve hangi ülke gruplarından ne

miktarda işçi dövizi çıkışı gerçekleştiğini gösteren rakamlar yer almaktadır. Buna göre dünya

genelinde her yıl giderek artan işçi dövizlerinin büyük bölümü OECD dışında kalan ülkelere

ve gelişmekte olan ülkelere yönelmektedir. İşçi dövizi çıkışı açısından ise büyük payı yüksek

gelirli OECD ülkeleri üstlenmektedir.

8

3. Küresel Ekonomik Krizin Etkileri

A. İşçi Dövizlerinde Gelişmeler

Şekil 4’te görüldüğü gibi 2009 yılında yaşanan işçi dövizlerinde negatif artış yıl sonu

itibarı ile yerini toparlanmaya bırakmıştır. 2010 ve 2011 yılları için de bu artışın sürmesi

beklenmektedir. Bölgesel eğilimlere bakıldığında ise karşımıza bazı farklılıklar çıkmaktadır.

Latin Amerika ve Karayip ülkelerine yönelik işçi dövizleri 2009’un son çeyreği ile en dip

seviyeye inmiştir. Güney ve Doğu Asya’ya yönelik artış eski seviyelerde olmasa da

sürmüştür. Avrupa, Merkez Asya, Orta Doğu ve Kuzey Afrika bölgelerindeki azalma

beklenenden az gerçekleşmiştir. Sahra-altı Afrika ülkelerinde ise önemli değişiklikler

görülmemiştir (Ratha v.d., 2010).

Şekil 4: Gelişmekte Olan Ülkelere İşçi dövizleri, % Değişme

Kaynak: Ratha v.d., 2010.

Şekil 4, Şekil 5 ve Şekil 6’da da görülebildiği gibi Latin Amerika ve Karayip

Bölgelerinde ABD’de krizin başlangıç tarihi olan Eylül 2008’den sonra işçi dövizlerinde

önemli azalmalar görülmüştür. Bunun başlıca nedeni bölgeye transfer edilen işçi dövizlerinin

büyük bölümü ABD kaynaklıdır. Dolayısıyla ABD ekonomisinde yaşanan gelişmeler Latin

Amerika ve Karayip ülkelerine yönelik işçi döviz miktarını da etkilemektedir. Azalma eğilimi

2009 yılının sonlarına dek sürmüştür. Bu tarihten itibaren gönderimler artış sürecine girmiştir.

Gönderimlerin tekrar artış sürecine girmesi ABD ekonomisinin toparlanma sürecine girmesi

ile yakından ilgilidir. Ülkeler arasında farklılıklar görülse de genel olarak 2009’un son

çeyreğinden bu yana işçi dövizlerinde toparlanma sürecinin başladığı söylenebilir.

9

Şekil 5: Latin Amerika, Güney ve Doğu Asya’da İşçi Dövizleri

Kaynak: Ratha v.d., 2010

Şekil 6: Latin Amerika ve Karayip Ülkelerine İşçi Dövizleri

Kaynak: Ratha v.d., 2010

Latin Amerika’nın aksine Güney ve Doğu Asya’ya yönelik işçi dövizleri küresel kriz

döneminde de artmaya devam etmiştir. Elbette bu artış kriz öncesi döneme kıyasla daha düşük

düzeydedir ve çeyrekler itibarı ile artış göstermemiştir. 2009’un ilk çeyreğinde önemli bir

azalış görülmüş iken bu azalma 2009’un diğer çeyreklerindeki artışlarla karşılanmıştır.

Azalmanın kaynağı büyük ölçüde körfez ülkelerinden gelen işçi dövizlerindeki azalmadan

kaynaklanmıştır.

Şekil 7: Asya Ülkelerine Yönelik İşçi Dövizleri

10

Kaynak: Ratha v.d., 2010

Avrupa, Merkez Asya, Ortadoğu ve Kuzey Afrika ülkelerine yönelik işçi dövizleri ise

2009 yılında beklenenden daha fazla azalma göstermiştir. Sahra-altı Afrika ülkelerine yönelik

verilerin yetersizliği göz ardı edilmeden 2009 yılında işçi dövizlerinin bu ülkelere de azaldığı

görülmektedir.

İşçi dövizlerinin bölgesel analizi bizi şu sonuçlara götürmektedir (Ratha v.d., 2010):

- Göçmenlerin hedef ülke sayısı arttıkça, çeşitlendikçe işçi dövizlerindeki

istikrar artmaktadır. Ör: Hindistan ABD, Körfez ülkeleri, Avrupa, Avustralya

gibi çok sayıda ülkeye göç vermektedir. İşçi dövizlerindeki istikrarın temel

nedenlerinden biri de budur.

- Emek hareketliliğinin kolaylıkla sağlandığı koridorlarda işçi dövizleri ile

konjonktürel dalgalanmalar arasında güçlü bağlantılar vardır. Ör: Rusya ve

Bağımsız Devletler Topluluğu ülkeleri arasında böylesine ilişkiler söz

konusudur.

- Döviz kurlarında meydana gelen değişmeler işçi dövizlerini de etkilemektedir.

Ör: Hindistan rupee si ve Filipinler peso su ABD doları karşısında değer

yitirdikçe bu ülkelere yönelik tüketim ve yatırım eğilimi yükselmekte ve

nispeten ucuzlayan Hint ve Filipinler varlıklarına yönelik harcamalar

şeklindeki işçi dövizleri artmaktadır. Diğer yandan ABD dolarının Rusya

rublesine karşı değer yitirmesi ise ABD’den Rusya’ya yönelik işçi dövizlerinin

azalmasına yol açmıştır.

B. Kaynak Ülkelerde İşçi Dövizlerindeki Gelişmeler

İşçi dövizlerindeki hareketliliğe işçi dövizlerine kaynak olan ülkeler açısından

bakıldığında bir kısım farklılıklar karşımıza çıkmaktadır. Krizin etkisini şiddetli bir şekilde

hissettirdiği İspanya, İtalya ve İngiltere gibi ülkelerden kaynaklı işçi dövizleri akımı önemli

ölçüde azalmıştır. Ancak özellikle 2009’un 3. Çeyreği itibarı ile tekrar artma eğilimine

girmiştir.

Şekil 8: İngiltere, İspanya, İtalya’dan İşçi Dövizleri, % değişme

11

Kaynak: Ratha v.d., 2010

Rusya da özellikle komşu ülke vatandaşlarının hedefinde yer alan önemli göçmen

merkezi ülkelerden biridir. Kriz döneminde Rusya’dan çıkış yapan işçi dövizlerinde önemli

azalmalar görülmüştür. Bunun başlıca nedeni yukarıda da vurgulandığı üzere Rusya ve komşu

devletler arasındaki emek hareketlerinin denetiminin zayıf olması ve bu nedenle Rusya

ekonomisinin yaşadığı konjonktürel hareketlere işçi dövizlerinin aşırı tepki vermesidir. Petrol

fiyatları ile işçi dövizi arasındaki ilişkiye Rusya özelinde bakıldığında anlamlı bir ilişki

görülmektedir. Petrol fiyatlarında meydana gelen artışlar Rusya’dan işçi dövizi çıkışını da

artırmaktadır. Fakat Suudi Arabistan örneğinde görüldüğü gibi petrol fiyatlarındaki

dalgalanmalar tek başına işçi dövizlerini belirleyen bir değişken değildir. Çünkü Suudi

Arabistan kota uygulaması içeren bir göç politikası uygulamaktadır. Bu da konjonktürel

dalgalanmaların etkisini azaltan bir unsur olmaktadır.

Şekil 9: Rusya’dan İşçi Gelirleri

Kaynak: Ratha v.d., 2010

Şekil 10: Suudi Arabistan’dan İşçi Gelirleri

12

Kaynak: Ratha v.d.,2010

C. Göçmen İşçilerin İstihdam Edildiği Sektörler ve Göçmen İşsizliği

Ekonomik kriz döneminde işlerini ilk olarak kaybeden göçmenlerdir. Örneğin AB’de

konjonktürel talebin yüksek olduğu inşaat, perakende, turizm gibi sektörlerde yoğunlukla

istihdam edilen AB dışından gelen göçmenler krizle birlikte işlerini kaybetmişlerdir. Fakat

yine de geriye dönüş konusunda gönülsüz oldukları görülmektedir. 2009’un son aylarından

itibaren dünya ekonomisinin tekrar büyüme eğilimine gireceğine yönelik tahminler belli

ölçüde doğru çıkmakla beraber büyüme sürecinin beklentileri tam anlamıyla karşılayamaması

konu ile ilgili belirsizliğe neden olmaktadır. Yine de kriz döneminde yaşanan istihdamda

azalma eğilimi tersine dönmüştür. Bu eğilim göçmen istihdamının da artacağının habercisidir.

Özellikle göçmenlerin yoğun olarak istihdam edildikleri sektörlerde tekrar istikrar sürecine

girildiğine dair sinyaller işçi dövizlerinin zamanla daha da artacağına yönelik bir işaret olarak

algılanmalıdır.

Şekil 11: İşsizlik Oranlarında % artış, 2008-2009

Kaynak: Laczko, 2010

D. İşçi Dövizlerinin Bağlı Olduğu Faktörler

13

Ekonomik krizin işçi dövizlerini nasıl etkilediği ile ilgili olarak öne çıkan faktörler

şunlardır (SOPEMI, 2009):

i- Hedef ülkede göçmen sayısının fazlalığı ve bunların işgücüne katılımının yüksekliği

işçi döviz miktarının da yüksek olmasına yol açar,

ii- Göçmenlerin kalış süreleri ve aile bağları ile işçi döviz gönderme eğilimleri

arasında ilişki vardır. Bu eğilim göçmenlerin kalış süreleri uzadıkça düşmekte diğer taraftan

aile bağları kuvvetliyse yükselmektedir.

iii- Uzun dönemli ortalama transfer miktarı.

Tüm bu faktörler ekonomik krizden etkilenebilmektedir.

OECD ülkelerinde ve ABD’de yaşayan göçmenlerin gelirleri kriz nedeniyle

azaldığından kısa dönemli döviz akımları olumsuz olarak etkilenmektedir. Fakat işçi

dövizleri, göçmenlerin uzun süreli birikimlerinden ayrılan paylar olarak değerlendirildiğinden

uzun dönemde istikrarlı ve kriz koşullarına dirençli eğilim gösterdiği söylenebilir.

İşçi dövizlerinin kısa dönemli göçmen akımlarına karşın göçmen stokuna bağlı bir

değişken olduğu gerçektir. O nedenle kriz dönemlerinde azalma eğilimi gösteren göç

akımının işçi dövizlerinin uzun dönemli istikrarlı konumunu değiştirmez. Fakat göç akımının

azalma süresi uzadıkça işçi dövizlerinin azalma ihtimali de artar. Çünkü genellikle son

göçmenlerdeki döviz gönderme eğilimi eski göçmenlere kıyasla daha kuvvetlidir. Dolayısıyla

kriz nedeniyle, göçmenlerin yaşadıkları işsizlik ve gelir kayıpları tekrar toparlanma sürecine

girmelidir. Konuyla ilgili bir başka unsur, kriz koşullarında işçi dövizlerinin konjonktür karşıtı

hareketidir. Göçmenlerin ailelerini finansal olarak desteklemek amacıyla ekonomik koşulların

kötüleştiği dönemlerde döviz transferlerini de artırdığını ileri süren çalışmalar vardır (Sayan,

2004; Sayan, 2006; Akkoyunlu ve Khodolin, 2006)

4. 2010 ve 2011 Yıllarına İlişkin Öngörüler

2010 ve 2011 yılları için IMF ve Dünya Bankası tarafından yapılan tahminlerde

gelişmekte olan ülkelere yönelik işçi dövizlerinde artış öngörülmüştür. Buna göre 2010

yılında % 6,2, 2011 yılında %7,1 ‘lik artışlar beklenmektedir. Fakat 2009 yılında görülen

şiddetli azalma ve istihdam belirsizlikleri işçi dövizlerindeki artışların kriz öncesi döneme

ulaşması konusunda kuşkular uyandırmaktadır. Kriz öncesi dönemde işçi dövizleri büyüme

rakamlarından daha hızlı artış kaydetmişti. Bunun başlıca nedeni küresel ekonomide özellikle

gelişmiş ülke ekonomilerinde yaşanan gelişmelerdi. Bu dönemde ekonomiler patlama

yaşamış, enformel sektörden formel sektöre kaymalar görülmüştü. Oysa kriz sonrası dönemin

en önemli özelliği işsizlikte yaşanan artış ve işsizliğin gelecekteki belirsizliğidir.

Şekil 11: Yüksek Gelirli OECD Ülkelerinde İşsizlik Oranları

14

Kaynak: IMF, WEO, 2010

Yukarıdaki figürde de görüldüğü gibi yüksek gelire sahip OECD ülkelerinde işsizlik 2009

yılında ortalama % 8,0’e ulaşmıştır. Yakın gelecekte bu rakamın azalması beklenmemektedir.

Bu şartlarda göçmen karşıtlığı da rağbet görmeye devam edebilir. Göçü kısıtlayıcı politikalar

da buna eklendiğinde göçmen akımında azalmalar beklenmelidir. Bu da işçi dövizlerinin

zamanla azalma eğilimine gireceği riskini ifade eder. ABD, OECD ülkeleri, Avustralya,

İngiltere bu konuda öne çıkan ülkelerdir. Her ne kadar bu ülkeler için ekonomik büyüme

rakamları negatiften pozitife dönmüş olsa da kriz öncesi konumuna ulaşabilecek bir

performans sergileyememiştir. Bütün bu gelişmeler ışığında bu ülkelere yönelik göçmen

akımının artış göstermeyeceği ileri sürülebilir. Oysa diğer yandan Rusya, Körfez ülkeleri,

Güney Kore gibi ülke ekonomileri daha çabuk toparlanma sürecine girmiştir. Bu da göçmen

emeğine olan talebin artmasına ve göç akımının bu ülkelere yönelmesine neden olacaktır.

5. Türkiye’ye Yönelik İşçi Dövizleri

Türkiye işgücü göçü vermeye başladığı günden beri işçi dövizleri Türkiye ekonomisi için

önemini korumuştur. Başlangıçta dış ticaret açığının sigortası olan, döviz kaynağı olarak

görüle,n işçi dövizleri etkin kullanılamamış ve potansiyel gücünü yitirmiştir. Dünya genelinde

Türkiye, uzun yıllar işçi dövizi çeken ilk on ülkeden biri olagelmiştir. Türkiye’nin bu özelliği

2000’lere değin sürmüştür. Ancak o tarihten sonra işçi dövizleri girişi azalmıştır.

Aşağıdaki şekilden de takip edilebileceği gibi 1970’lerin ikinci yarısındaki devalüasyonlar

dönemi ve 1980’lerin istikrarsız dönemlerinde azalmalar kaydeden işçi gönderimleri

1990’larda önemli artışlar kaydetmiştir. 1998 yılında ise zirve noktasına ulaşmıştır. Ancak bu

tarihten sonra sık aralıklarla yaşanan krizlerle birlikte işçi dövizleri azalma eğilimine

girmiştir. Bu veriler ışığında Türkiye’ye yönelik resmi işçi dövizlerinin Türkiye ekonomisinde

yaşanan olumsuzluklardan ciddi biçimde etkilendiği ileri sürülebilir.

İşçi dövizlerinde önemli azalmanın görüldüğü yıl 2003 yılıdır. Bu tarih işçi dövizi

hesaplama yönteminin değiştiği tarihtir. Ancak oransal olarak bakıldığında 2003 sonrası işçi

dövizlerinin yine artış eğilimine girdiği görülmektedir. Bu artış 2008 yılında sona ermiş ve

2009 yılında bir önceki yıla kıyasla yaklaşık %35’lik bir azalma görülmüştür.

15

Şekil 12: Türkiye’ye Yönelik İşçi Dövizleri, 1974-2009, Milyon Dolar

0

1000

2000

3000

4000

5000

6000

Mil. $

74757677 787980 818283 84858687 888990 919293 949596 97989900 010203 040506 070809

İşçi Dövizleri- Türkiye

Kaynak: Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası (TCMB)

Türkiye’ye yönelik işçi dövizlerinin belirleyenlerine göz attığımızda karşımıza çıkan

unsurlar şunlardır (Van Dalen v.d., 2005; Alper, 2005; Aydaş v.d., 2004; Köksal, 2006):

- Aile bağları başlıca değişkendir. Göçmenlerin geride bıraktıkları ailelerinin

ekonomik durumu ve ilişki düzeyi döviz miktarını belirleyen önemli bir

değişkendir. Burada fedakarlık (altruism) haddine bağlı olarak hanehalkı

düzeyinde gelir-refah maksimizasyonu motivasyonu ön plana çıkmaktadır.

- Bir diğer önemli değişken Türkiye ekonomisinin istikrarıdır. Türkiye’de

yatırıma yönelecek işçi dövizleri için göçmenlerin bu konuda ülke

ekonomisinin istikrarını algılamak ister.

- Göçmen sayısı ve göçmenlerin yaşadıkları ülkede elde ettikleri gelir seviyesi

ile de işçi dövizleri arasında pozitif ilişki vardır.

- Türkiye ve göçmenlerin yaşadıkları ülkedeki faiz oranı farklılıkları, enflasyon

seviyesi ve döviz kuru da işçi dövizlerini belirleyen etkenler arasında yer alır.

Buna göre faiz oranı farklılıkları ile işçi döviz miktarları arasında pozitif ilişki

vardır. Faiz oranları ve döviz kurları işçi dövizlerini uzun dönemde pozitif

yönde etkilemektedir. Enflasyon oranında yaşanan artış göçmenlerin geride

bıraktıkları aileleri reel gelir kaybına uğratıyorsa göçmenler bu kaybı tazmin

etmek adına gönderimlerini artırabilirler. Ancak sürekli yüksek enflasyon

olgusu makroekonominin istikrarsızlığına işaret olarak da algılanabilir.

- İşçi dövizleri için finansal alt yapı da önemli bir değişkendir. İşçi döviz

gönderim maliyetini aşağıya çeken ve yatırım çeşitliliğini artıran güçlü bir

altyapı işçi dövizlerini olumlu yönde etkiler.

Bu unsurlar arasında kriz dönemlerinde öne çıkanlar Türkiye ekonomisinin

güvenirliği, geride kalanların krizden etkilenme koşulları ve yaşanan ülkedeki gelir

seviyesidir. 2008/09 küresel resesyon finansal göstergeler açısından değerlendirildiğinde

Türkiye açısından iyi yönetilmiş görüntüsü vermektedir. Enflasyon oranının %10’lar

16

seviyesinin altında kalması, tahminin üzerinde büyüme rakamları kaydedilmesi, sermaye

girişinin sürmesi Türkiye ekonomisi için istikrarın sağlandığı izlenimi uyandırmaktadır.

Ancak gözden kaçırılan konu 1990’larda ve 2000’lerin başında yaşanan krize kıyasla 2008/09

krizinin bir reel kriz olduğu gerçeğidir. Bu gerçeğin altını çizen olgu ise işsizlik rakamlarında

görülen hızlı artıştır. Bu durum yurt dışında yaşayan göçmenlerin Türkiye’ye geri dönmek

gibi bir seçeneğini zayıflatmaktadır. Büyük ölçüde aile ve akraba ilişkilerinin şiddetine bağlı

olarak şekillenen işçi döviz gönderimleri ekonomik krizden göçmenlerin ve geride kalan

ailenin nasıl etkilendiğine göre belirlenmektedir.

Şekil 13’te 1994 krizi, 2001 krizi ve 2008/09 krizi dönemlerinde işçi döviz girişlerinde

meydana gelen değişmeler yer almaktadır. Buna göre işçi dövizleri kriz dönemlerinde

azalmaktadır. Ancak işçi dövizlerinin kısa vadeli istikrarsız yapısının belirlediği uzun vadeli

trendin kriz dönemlerinde ciddi sapmalara uğramadığı görülmektedir. Buradan hareketle 2010

yılından itibaren oransal olarak işçi dövizlerinin tekrar artış sürecine gireceği ileri sürülebilir.

Türkiye ekonomisi açısından temel sorun işçi dövizlerinin kriz dönemlerindeki seyri

değil uzun dönemde giderek azalma eğiliminde olmasıdır. Bu da günümüzde önemli bir dış

kaynak olarak görülen işçi dövizlerinden Türkiye ekonomisinin yararlanamaması demektir.

Çoğunlukla aile içinde hareket eden işçi dövizlerinin makroekonomiye kazandırılması için

politika seçenekleri geliştirilmelidir.

Bu anlamda işçi dövizleri Türkiye’nin eksikliğini devamlı hissettiği genel bir göç

stratejisinin bir parçası olarak ele alınmalı ve bu bağlamda önlemler sıralanmalıdır. Buna göre

işçi döviz gönderimleri için vergiler ve işlem maliyeti azaltılmalı ve aktarımlar resmi

kanallara çekilmelidir. Yurt dışında elde edilen tasarrufların Türkiye’de değerlendirilebilmesi

için finansal varlık opsiyonları çoğaltılmalıdır. İşçi dövizlerinin mikrofinans etkinliği

sağlamak amacıyla kullanılmasının yolları aranmalıdır.

Şekil 13: Türkiye’ye Yönelik İşçi Dövizleri, 1992-2009 (Aylık), Milyon Dolar

İsçi Dövizleri

0

100

200

300

400

500

600

700

01-1

992

11-1

992

09-1

993

07-1

994

05-1

995

03-1

996

01-1

997

11-1

997

09-1

998

07-1

999

05-2

000

03-2

001

01-2

002

11-2

002

09-2

003

07-2

004

05-2

005

03-2

006

01-2

007

11-2

007

09-2

008

07-2

009

Years

Mil.$/ Ay

2008-09

Krizi

2001-02

Krizi

1994

Krizi

Kaynak: Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB)

17

6. Sonuç

Küresel ekonomik krizin etkisini şiddetli bir biçimde gösterdiği 2009 yılında gelişmekte

olan ülkelere yönelik işçi dövizlerinde de azalmalar görülmüştür. Diğer özel sermaye akımları

ile karşılaştırıldığında azalışın düşük düzeylerde kalması ve dünya ekonomisinin tekrar

büyüme kaydedeceğine ilişkin tahminlerin çoğalmasıyla tekrar artışa geçmesi işçi dövizlerinin

dış kaynak olarak önemini ortaya koymaktadır. Ancak genel görünüm kimi riskleri de

içermektedir. Öncelikle dünya ekonomisinde 2009’un sonlarında başlayan toparlanmanın

devam edip etmeyeceği hala kuşkuludur. Özellikle ABD ve Avrupa ülke ekonomilerinin

performansına dair kötümser beklentiler mevcuttur. Hatta krizin tekrar derinleşeceğine ve

ikinci bir dip yaşanacağına dair öngörüler işçi dövizleri açısından olumsuz sinyaller olarak

algılanmalıdır. Çünkü 2008- 2009 deneyimi göstermiştir ki resesyonun en ağır şekilde

hissedildiği ülkelerden kaynaklı işçi dövizleri de o ölçüde azalma eğilimine sahiptir. Kriz

derinleştikçe göç hareketleri daha da azalacak ve yeni göçmen sayısındaki azalma işçi

dövizlerinin gelecekte düşmesine yol açacaktır. İşçi dövizlerinin artışının sürmesinin bir diğer

koşulu göçmen istihdamının yoğunluk kazandığı inşaat, imalat, hizmetler gibi sektörlerde

iyileşmelerin hız kazanmasıdır. Büyümenin temel dinamiği de olan bu sektörlerde olumlu

gelişmelerin kaydedilmesi bu anlamda zorunlu görülmektedir. Ancak 2009’un sonlarında

başlayan iyileşmenin sürekliliği konusunda endişeler işçi dövizleri açısından riskli durumun

sürdüğünü ifade etmektedir.

Türkiye ekonomisi 1990’lı yılların sonlarında kısa süreli finansal krizler yaşamış ve son

olarak 2001 kriziyle büyük çöküş yaşamıştır. Bu gelişmelerle birlikte 1999 depreminin

yarattığı güvensiz ortam da 2000’lerde Türkiye’ye yönelik işçi dövizlerindeki azalmaların

nedenini oluşturmaktadır. Tarihsel eğilime göz atıldığında Türkiye ekonomisinde yaşanan

bunalım dönemlerinde işçi dövizlerinde de azalmalar görülmektedir. 2009 yılında yaşanan

resesyonda da işçi dövizleri azalmıştır ve azalmaya da devam etmektedir. Bu anlamda

göçmenlerin işçi döviz gönderme eğilimleri ile ekonomik kriz arasında ilişki olduğu ileri

sürülebilir.

Ancak Türkiye’ye yönelik işçi döviz miktarlarının uzun dönemde azalma eğiliminde

olması daha ciddi bir sorun olarak görülmelidir. Özellikle gelişmekte olan ülkeler için

büyüme kaynağı olan işçi dövizlerinden Türkiye ekonomisinin de yararlanabilmesi

gerekmektedir. Bu açıdan sadece kriz dönemleri için değil uzun dönemli politikalara ihtiyaç

vardır. Daha fazla işçi dövizi çekebilmek için de mutlaka kapsamlı bir göç stratejisinin

eksikliği hissedilmektedir. Göçmen işçi gönderimlerinde istikrarın korunması ve uzun

dönemde miktarın artırılması için alınması gerekli önlemlerin başında işçi dövizi

gönderimlerinde formel kanalların özendirilmesi için maliyetlerin düşürülmesi gelmektedir.

Ayrıca Türkiye-Almanya arasında da görüldüğü gibi uzun tarihsel deneyimlerle oluşmuş göç

koridorlarında işçi dövizlerinin kolaylıkla hareket edebilmesini sağlayabilecek uygulamalara

gereksinim vardır. Göçmenlerin Türkiye-Almanya arasında ticari ve yatırım faaliyetlerinin iki

yönlü olarak artması için kolaylaştırıcı unsurlar önemlidir. Bu unsurlar finansal varlıkların ve

getirilerin çeşitliliğini artırmak, işçi dövizlerini mikrofinans uygulamalarına yönlendirmek,

vergi avantajları sağlamak gibi uygulamalardır.

18

Kaynakça

Akkoyunlu, S. and K.A. Kholodilin. (2006). What Affects the Remittances of Turkish

Workers: Turkish or German Output?. German Institute for Economic Research Discussion

Paper (622).

Akkoyunlu, S. and B.Siliverstovs. (2007). The Role of Remittances in Migration Decision:

Evidence from Turkish Migration. German Institute for Economic Research Discussion Paper

(691).

Alper, A.M. (2005). İsçi Dövizlerini Belirleyen Makro Ekonomik Etkenler: Türkiye Örneği.

Uzmanlık Yeterlilik Tezi. Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası İsçi Dövizleri Genel

Müdürlüğü.

Awad, I.(2009). The Global Economic Crisis and Migrant Workers: Impact and Response.

Geneva: International Labor Organization.

Aydas, O. T., Neyapti, B. and Metin-Ozcan, K. (2004). Determinants of Workers

Remittances: The Case of Turkey, Bilkent University Department of Economics Discussion

Paper.

Dustmann, C. and J. Mestres. (2010). Remittances and Temporary Migration. Journal of

Development Economics, 92, 62-70.

Grabel,I. (2009). Remittances: Political Economy and Developmental Implications,

International Journal of Political Economy, Volume 38, Number 4/Winter 2009-10,86-106

Green, T. And L.A.Winters. (2010). Economic Crises and Migration: Leraning From The

Past And The Present, Working Paper, Development Research Centre on Migration,

Globalisation and Poverty, University of Sussex.

International Monetary Fund. (2009). World Economic Outlook (WEO) Crisis and

Recovery. Washington, DC: International Monetary Fund).

International Monetary Fund. (2010). World Economic Outlook (WEO) Rebalancing

Growth. Washington, DC: International Monetary Fund).

International Organization for Migration. (2008). World Migration Report 2008:

Managing Labor Mobility in the Evolving Global Economy. Geneva, Switzerland:

International Organization for Migration.

International Organization for Migration. (2009). Global Estimates and Trends, IOM

database, Geneva, Switzerland.

Laczko, F. (2010). Remittances And The Movement Of Workers, ILO-GTFA Conference

Kapur, D. (2004). Remittances, The New Development Mantra? United Nations Conference

on Trade and Development, G-24 Discussion Paper Series, No. 29.

19

Karagöz,K. (2006) Workers’ Remittances and Economic Growth: Evidence from Turkey.

Journal of Yasar University, 4(13), 1891-1908.

Köksal, N.E. (2006). Determinants and Impact of the Turkish Economy of Remittances,

http://www.luc.edu/orgs/meea/volume8/PDFS/koksal.pdf, Erişim: 14 Mayıs 2010.

Martin,P. (2009). Recession and Migration: A New Era for Labor Migration, IMR Volume

43, Number 3 (Fall 209): 671-691.

Martin, P.L. (1991). The Unfinished Story: Turkish Labor Migration to Western Europe,

with Special Reference to Federal Republic of Germany. Geneva, International Labour

Office.

Organization for Economic Cooperation and Development. Dataset

Organization for Economic Cooperation and Development. (2009). OECD Annual

Report: 2009.

Organization for Economic Cooperation and Development. (2009). International

Migration Outlook, Special Focus: Managing the Labor Migration Beyond the Crisis. Paris:

OECD.

Ratha, D., S. Mohapatra, and A. Silwal. (2009). Outlook for Remittance Flows 2009-2011.

Washington, DC: World Bank.

Ratha, D., S. Mohapatra, and A. Silwal. (2010). Outlook for Remittance Flows 2010-2011.

Washington, DC: World Bank.

Sayan, S. (2004). Guest Workers' Remittances And Output Fluctuations in Host and Home

Countries: The Case of Remittances From Turkish Workers in Germany. Emerging Markets

Finance and Trade, 40, 68-81.

Sayan, S. (2006). Business Cycles and Workers’ Remittances: How Do Migrant Workers

Respond to Cyclical Movements of GDP at Home. Working paper WP/06/52, International

Monetary Fund, February 2006.

SOPEMI (2009). International Migration Outlook, OECD

SOPEMI (2010). International Migration Outlook, OECD

Straubhaar,T. (1986). The Determinants of Workers’ Remittances: The Case of Turkey.

Weltwirtschaftliches Archiv 122, no.4: 728-740

Taylor, J. (2000). Do Goverment Programs Crowd in Remittances? Inter-American Dialogue

and the Tomas Rivera Policy Institute, Washington D.C.

TCMB (2010). Elektronik Veri Dağıtım Sistemi, Ödemeler Dengesi İstatistikleri.

United Nations Department of Economic and Social Affairs, Population Division. (2009).

Trends in International Migrant Stock: The 2008 Revision, UN database,

20

POP/DB/MIG/Stock/Rev.2008. New York, NY: United Nations Department of Economic and

Social Affairs, Population Division.

Van Dalen, H.P., G.Groenwol ve T.Fokkema (2005). Remittances and Their Effect on

Emigration Intention in Egypt, Morocco and Turkey. Tinbergen Institute Discussion Paper,

TI 2005-030/1