2008 kÜresel fİnans krİzİnİn gelİŞmİŞ ve gelİŞmekte olan Ülkeler Üzerİndekİ...
TRANSCRIPT
© Bu kitabın her türlü yayın hakkı Edge Akademi Yayıncılık Ltd. Şti.’ye
aittir, tüm hakları saklıdır. Kitabın tamamı veya bir kısmı 5846 sayılı
yasanın hükümlerine göre, kitabı yayınlayan firmanın ve yazarlarının
önceden izni olmadan elektronik, mekanik, fotokopi ya da herhangi bir
kayıt sistemiyle çoğaltılamaz, yayınlanamaz, depolanamaz.
ISBN: 978-605-5152-29-1
1. Baskı: Nisan2016
Dizgi-Grafik-Tasarım: Selman Ali Metin
Baskı: Tarcan Matbaası / Ankara
Yayıncı Sertifika No:26069
Matbaa Sertifika No:13987
İletişim: Edge & Elhan Kitap Yayın Dağıtım
Zübeyde Hanım Mah.1.Cad. Elif Sk.
Sütçü Kemal İş Mrk. 7/157-158 İskitler-ANKARA
Tel: 0312 434 34 12 - 230 60 46 Belgegeçer (Faks) : 0312 434 34 12
Online Satış: www.edgeakademi.com
YAZARLAR
MUSTAFA TALAS
SEFA SALİH BİLDİRİCİ
BARIŞ AYTEKİN
OSMAN ULUYOL
ÜNAL ŞENTÜRK
MUSTAFA ŞİT
ERKAN PERKTAŞ
BEKİR KOCADAŞ
MUSTAFA METE
HAKKI ŞİMŞEK
BURAK TELLİ
DİL EDİTÖRÜ
BURAK TELLİ
ÖNSÖZ
Küreselleşme, günümüz dünyasının baş döndürücü değişimle-
rinin sonucu olarak ortaya çıkmış olan bir olgudur.
Toplumsal hayatta ekonomik, sosyal, kültürel ve siyasal so-
nuçlara sahip olan bu olgu, toplumsal yapılarda ve kültürel do-
kularda çok derin etkiler bırakan birtakım devrimsel değişme-
lerde ifadesini bulan çok yönlü bir gerçekliktir.
Bahsedilen bu özelliklerinden dolayı çok fazla araştırılmış ve
araştırılması devam edecek olan bu mesele, tarafımızdan
farklı boyutlarıyla bir defa daha ele alınmaya çalışılmıştır.
Küreselleşme olgusunun ne anlam ifade ettiği bir giriş bölümü
tarzında tarafımdan ele alınmıştır. İkinci olarak küreselleşme-
den en çok etkilenen boyutlardan biri olarak yerel işgücü pi-
yasasının küreselleşmeden nasıl etkilendiği, en tipik küresel-
leşme göstergesi olarak finansal küreselleşme üçüncü bölüm
olarak değerlendirmeye tabi tutulmuştur. Dördüncü bölümde
küreselleşmenin çok etkilediği ulus devletler analiz edilmişken
beşinci bölümde ise azgelişmiş bölge piyasası olarak Türkiye
incelenmiştir. Küreselleşmiş topluma bilgi toplumu da dendiği
için bilgi yönetimi bu dönemde çok önemlidir. Bundan dolayı
altıncı bölümde de bilgi yönetimi ve küreselleşme ilişkisi de-
ğerlendirilmiştir. İletişim devriminin sonucu olan küreselleşme
6
olgusunun medya üzerindeki etkisi de yedinci bölümde ele
alınmıştır. Sekizinci bölümde de küresel finans krizi, 2008
Dünya Finans Krizi örneğiyle analize tabi tutulmuştur. Kitabı-
mızın dokuzuncu bölümünde küreselleşme kavramının dil üze-
rine etkisi değerlendirilmiştir. Küreselleşen dünyanın dili İngi-
lizcenin Türkçeyi ne yönde etkilediği ve ayrıca toplumların kül-
türlerine olan etkisi tartışılmıştır.
Komisyonumuz tarafından bilim camiasına faydalı olacağı
düşünülen bu çalışmayı daha önceki eserlerden ayıran en
önemli vasfı eserin çok boyutlu örnek olaylı bir yaklaşım tar-
zıyla hazırlanmış olmasıdır.
Prof. Dr. Mustafa TALAS
Niğde, Nisan 2016
İÇİNDEKİLER
ÖNSÖZ ......................................................................................................... 5
BİRİNCİ BÖLÜM ........................................................................................ 9
KÜRESELLEŞME OLGUSU ................................................................... 9
Mustafa TALAS .................................................................................... 9
İKİNCİ BÖLÜM........................................................................................ 19
KÜRESELLEŞMENİN YEREL İŞGÜCÜ PİYASALARINA
ETKİLERİ ................................................................................................... 19
Sefa Salih BİLDİRİCİ ....................................................................... 19
Barış AYTEKİN ................................................................................... 19
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM .................................................................................. 43
FİNANSAL KÜRESELLEŞME ............................................................. 43
Osman ULUYOL................................................................................ 43
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM ........................................................................... 93
KÜRESELLEŞME VE ULUS DEVLETİN VALSİ ............................ 93
Ünal ŞENTÜRK .................................................................................. 93
BEŞİNCİ BÖLÜM ................................................................................. 129
KÜRESELLEŞME-AZGELİŞMİŞ BÖLGE İLİŞKİSİ SORUNUNA
TÜRKİYE İÇİN BİR ÇÖZÜM ÖNERİSİ: GİRİŞİMCİLİK
EKOSİSTEMİNİ DOĞRU KULLANMAK ........................................ 129
Mustafa ŞİT ...................................................................................... 129
Barış AYTEKİN ................................................................................. 129
8
ALTINCI BÖLÜM ..................................................................................159
KÜRESELLEŞME VE BİLGİ YÖNETİMİ ........................................159
Erkan PERKTAŞ ...............................................................................159
YEDİNCİ BÖLÜM .................................................................................191
MEDYA-KÜLTÜR İLİŞKİSİ ÜZERİNE BİR
DEĞERLENDİRME ...............................................................................191
Bekir KOCADAŞ ...............................................................................191
SEKİZİNCİ BÖLÜM ..............................................................................219
2008 KÜRESEL FİNANS KRİZİNİN GELİŞMİŞ VE
GELİŞMEKTE OLAN ÜLKELER ÜZERİNDEKİ ETKİSİNİN
DEĞERLENDİRİLMESİ .......................................................................219
Mustafa METE ................................................................................219
DOKUZUNCU BÖLÜM .......................................................................249
KÜRESELLEŞEN DİL ..........................................................................249
Hakkı ŞİMŞEK ..................................................................................249
Burak TELLİ ......................................................................................249
SEKİZİNCİ BÖLÜM 2008 KÜRESEL FİNANS KRİZİNİN GELİŞMİŞ VE GELİŞMEKTE OLAN ÜLKELER ÜZERİNDEKİ ETKİSİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Mustafa METE20
Giriş
İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra başlayıp 1990 sonrasında
ivme kazanan ulusal ve uluslararası finansal piyasaların en-
tegrasyonu süreci finansal kriz olgusunu da beraberinde ge-
tirdi. Gelişmiş ve gelişmekte olan birçok ülkenin finansal sis-
temlerini liberalize edip sermaye hesabını dışa açık hale ge-
tirdiği bu dönemde, bir taraftan sermayenin uluslararası ha-
reketinde olağanüstü artışlar gerçekleşirken diğer taraftan
şiddeti ve etki alanı hızla genişleyen uzun süreli finansal kriz-
ler ortaya çıktı. Bu çerçevede yakın zamanlarda, özellikle ge-
lişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde ortaya çıkan bu krizlerin
20 Yrd. Doç. Dr., Gaziantep Üniversitesi İİBF Uluslararası İktisat ve Lojistik Bölümü
Mustafa METE
220
nedenleri ve çözüm önerilerine vurgu yapan yeni ve geniş bir
literatür oluşmaya başlamıştır. (Delice, 2003, s. 1)
2008 yılında küresel ölçekte oluşan krizde dünya ekonomisi
çok büyük bir bunalımla karşı karşıya kalmıştır. Bu krizin or-
taya çıkış sebebi Amerika Birleşik Devletleri’nde (ABD) son yıl-
larda kolay kredi döneminin başlayarak faizlerin düşmesine ve
konut kredilerinin aşırı derecede genişleme göstermesine
bağlanmaktadır. Bu dönemde, düşük faizlere güvenen düşük
gelir grupları da konut kredilerini tercih etmiştir. Ancak ardın-
dan ABD Merkez Bankası’nın faizleri yükseltmesi ve bir süre-
dir artış gösteren ev fiyatlarının düşüşe geçmesi kişilerin al-
dıkları kredileri geri ödeyememesine ve beklentilerinin ger-
çekleşmemesine neden olmuştur (Güzel, 2009).
Kriz, tıpkı 1929 Dünya Ekonomik Buhranı’nda olduğu gibi ser-
best piyasa olgusu ile ilgili tüm düşünceleri derinden sarsmış
ve regülasyon taleplerini artırarak maliye politikalarının daha
etkin bir şekilde devreye girmesini sağlamıştır. ABD’den sonra
ilk olarak Avrupa’da kendini gösteren finansal kriz bazı geliş-
mekte olan ülkeleride derinden etkilerken, özellikle Çin ve Hin-
distan gibi büyüme oranı yüksek olan ülkelerde ise etkisi kısa
sürmüştür.
Dünya ekonomisinin yönlendirilmesinde önemli bir yere sahip
olan Uluslararası Para Fonu’nun (IMF) yaşanılan krizlere uy-
guladığı politikalarla etkisi ve önlemlerinin başarısı uzun sü-
redir tartışmalara konu olmakla birlikte, bu konu 2008 küresel
krizinin oluşmasıyla etkinliği tekrar gündeme gelmiş ve tar-
tışma konusu olmuştur.
2008 KÜRESEL FİNANS KRİZİNİN GELİŞMİŞ VE GELİŞMEKTE OLAN ÜLKELER ÜZERİNDEKİ ETKİSİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
221
Bu çalışmanın amacı; 2008 finansal krizinin gelişmekte olan
ve yükselen ekonomiler üzerindeki etkisini çeşitli ekonomik
büyüklüklerle hazırlanmış grafik ve tablolar yardımıyla analiz
ederek IMF’nin 2008 krizi öncesi ve sonrası uygulamış olduğu
politikaların gelişmekte olan ülkeler üzerinde etkisini incele-
mektir. Çalışmanın birinci bölümünde 2008 finansal krizinin
genel çerçevesi, ikinci bölümünde 2008 finansal krizinin ge-
lişmekte olan ülkeler üzerindeki etkisi, üçüncü bölümünde
2008 krizinde IMF’nin politika önerileri, dördüncü bölümünde
IMF politika önerilerinin gelişmekte olan ülkelerin krizle mü-
cadelesi üzerindeki etkilerine dair literatür incelemeleri yer al-
mıştır.
1. 2008 Finansal Krizi
Klasik finansal kriz açıklaması yüzyıllar öncesine dayanmak-
tadır. Bu açıklamaya göre, finansal krizin nedeni, özellikle pa-
rasal fazlalıkların yol açtığı bir patlama ve kaçınılmaz bir çö-
küştür. 2008 finansal krizi ise konut kredilerindeki ödemenin
bankalara tekrar dönmemesinden kaynaklı ABD ve diğer ülke-
lerde meydana gelen finansal çöküş şeklinde gerçekleşmiştir
(Taylor, 2009, s. 1).
Bu krizin temelleri ise 2000 yılı sonundan itibaren gelişmiş
ülke merkez bankaları ekonomilerindeki yavaşlama belirtile-
rine yönelik olarak gevşek para politikası uygulamaya başla-
mışlardır. ABD’de düşük faiz ortamı, finansal kuruluşların bu
faiz oranlarından borçlanarak ipotekli konut kredisi plasman-
larını artırmalarına neden olmuştur. Genişleyen konut kredi
Mustafa METE
222
hacmi ise konut fiyatlarında artışlara yol açmıştır. Başta ABD
olmak üzere gelişmiş ülkelerde tercih edilen gevşek para po-
litikası stratejilerinin doğal bir sonucu olan küresel likidite ar-
tışı, gerek gelişmiş ülkelerde gerekse de yükselen piyasa eko-
nomilerindeki kredi hacimlerinde muazzam artışlar yaşanma-
sına yol açmıştır(Dağgeçen, 2012, s. 15).
Grafik 3: ABD, Net Finansal Akımlar, GSYIH %'si (Kaynak: World Development Indicators (WDI))
2008 krizinde, ABD ekonomisinde GSYH’nın yaklaşık %5’i ka-
dar finansal ani duruş gerçekleşmiştir. Bu durum çok rahat bir
şekilde ABD’nin o süreçte artık güvenli liman olmaması ile
açıklanabilir. Oysaki geçmiş krizlerde, gelişmekte olan çevre
ülkeler krizdeyken güvenli liman olan ABD ekonomisine ser-
maye girişlerinde artış gerçekleşmiştir. Örneğin 1982’den iti-
baren yaklaşık 6-7 sene Latin Amerika ülkeleri negatif finans
2008 KÜRESEL FİNANS KRİZİNİN GELİŞMİŞ VE GELİŞMEKTE OLAN ÜLKELER ÜZERİNDEKİ ETKİSİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
223
hesabıyla boğuşurken, bu süreçte ABD ekonomisinin net fi-
nansal hesabı sürekli bir artış içerisindedir. 1998-2000 yılları
arasında ise, Asya ülkelerinden net finansal çıkışlar olmuştur
ve aynı yılları kapsayan dönemde ise ABD ekonomisine yöne-
len net finansal akımlar da artış eğilimindedir. Bu krizlerde
gözlenen bu durumlar ABD ekonomisinin o süreçte güvenli li-
man olması ile açıklanabilir. Güvenli Liman Faktörü, geliş-
mekte olan ülkelerin 2007-2008 yıllarındaki finansal şokunun
nedeni de merkez ülkelerin güvenli liman olma özelliğini kay-
betmeleridir.
Küresel finansal krizi hazırlayan ekonomik görünüm küresel
likidite bolluğu, düşük faiz oranları ve yüksek risk grubunda
bulunan ipoteğe dayalı menkul kıymetlere olan talepteki artış
olarak özetlenebilecektir (Wim, 2009). Bununla birlikte bu
menkul kıymetlerin türev ürünlerinin giderek daha yoğun bir
şekilde ihraç edilmesi de finansal piyasalarda risklerin birik-
mesine neden olmuştur (Dağgeçen, 2012, s. 15).
Şokların ülkeler arasında yayılması konusunda literatürde öne
çıkan mekanizmaların başında ülkeler arasındaki ticaret iliş-
kileri (EichengreenI, 1996) ile finansal ilişkiler gelmektedir. Bu
iki kanaldan hangisinin krizlerin yayılmasında daha etkili ol-
duğu konusu ise literatürde çok tartışılan konulardan biri ol-
muştur. Bu konuyu araştıran Van Rijckeghem ve Weder (2001)
Meksika, Asya ve Rusya krizleri için ülkeler arasındaki finansal
ilişkilerin -banka kredileri- krizin yayılmasında önemli rol oy-
nadığına dair sonuç bulmuşlardır. Benzer şekilde Kaminsky ve
Mustafa METE
224
diğerleri (2003), yapılan çalışmaların çoğunda finansal bağ-
lantıların yayılmayı daha iyi açıkladığı ifade etmişlerdir.
Ülkeler arasındaki finansal bağlantılar geliştikçe şokların ül-
keler arasındaki yayılma hızı ve şiddetinin arttığı iddia edil-
mektedir. Haile ve Pozo (2007) 1990’lı yılar öncesindeki kriz-
lerin yayılma hızı ve etkileme gücü bakımından son yıllarda
yaşanan krizlerle karşılaştığında daha ılımlı olduğunu ifade
etmişlerdir (Dağgeçen, 2012, s. 6).
2008 krizinden bazı gelişmekte olan ekonomiler ciddi manada
sarsılsalar bile genel itibarıyla gelişmekte olan ülkeler krizi
gelişmiş ülkelerden daha az zararla atlatmışlardır. Gelişmekte
olan ülkelerin hemen hemen hiç birisi finansal bir çöküş yaşa-
mamıştır. Ayrıca orta ve alt gelir grubundaki ülkeler ortalama
olarak bir küçülme yaşamamış ve büyüme performansları
grafik 1’e bakıldığında dünya ortalamasının ve üst gelir sevi-
yesindeki ülkelerin çok üzerinde seyretmiştir. Gelişmekte olan
ülkelerin krizden çıkışları daha hızlı gerçekleşmiştir. Bunlara
ek olarak gelişmekte olan ülkeler 1980 ve 1990’lardaki kendi
geçmiş krizleriyle kıyaslandığında deneyimlerin bu son krizde
oldukça iyi bir performans sergilemelerine katkısı olduğu gö-
rülmüştür (Cömert, 2013, s. 2-3).
2008 KÜRESEL FİNANS KRİZİNİN GELİŞMİŞ VE GELİŞMEKTE OLAN ÜLKELER ÜZERİNDEKİ ETKİSİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
225
Grafik 4: Ülke Gruplarının reel GSYH büyüme oranları (Kaynak: World Development Indicators (WDI))
2. 2008 Küresel Finans Krizinin Gelişmiş ve
Gelişmekte Olan Ülkeler Üzerindeki Etkisi
Gelişmiş ve gelişmekte olan ülke kavramlarını tanımlamak ve
belirli sınırlara sokmak oldukça güçtür. Gelişmekte olan ülke-
lerin çok geniş bir alana yayılmış olması ve kendi aralarında
da türdeş olmamaları, bu ülkelerden bazıları küçümsenmeye-
cek bir kalkınma hamlesi içinde iken bazılarının yeterli bir kal-
kınma hızına ulaşamamaları, kavramın bir durumu değil süreci
ifade ettiğini göstermektedir. Gelişmekte olan ülke tanımla-
ması ise genellikle gelişmiş ülke kavramı ile karşılaştırılarak
yapılmaktadır. Bu sayede ülkeler arasında gelişmiş ve geliş-
mekte olan ülke diye sınıflandırma yapılabilmektedir
(Boyacıoğlu, 2007, s. 128).
Mustafa METE
226
Gelişmiş ülkeler; ellerindeki muazzam bilimsel ve teknik kay-
nakların beslediği yeni ve daha ileri teknolojilerle sürekli iler-
leme ve ekonomik büyüme sağlayan ve bu seviyeyi sürekli ko-
rumayı başaran ülkelerdir (TMMOB, 1993, s. 332).
Gelişmekte olan ülkeler ise; ekonomik büyüklükleri ve sistem
içinde aldıkları rol itibariyle, global sistem üzerine olumlu ya
da olumsuz herhangi bir etkisi olmayan ülkelerdir. Bu bağ-
lamda gelişmekte olan ülkeler sistemin göz ardı edilebilir par-
çalarını oluşturmaktadır (Özen, 2004, s. 201). Gelişmekte olan
ve gelişmiş ülkeler bu şekilde tanımlanmaktadır.
Win Neude, (2009) çalışmalarında krizin gelişmekte olan ül-
kelere etkisini üç kanaldan ele almıştır. Bunlar; bankacılık sek-
töründeki başarısızlık ve yurtiçi kredilerde azalma, ihracat ge-
lirlerinde azalma ve gelişmekte olan ülkelerde finansal akış-
larda azalmadır. Bu çalışmada ayrıca yükselen Pazar ülkeleri-
nin büyük boylularının (Çin, Hindistan gibi) diğer ülkelere na-
zaran kısa zamanda krizlerle başa çıkmalarını çeşitli sebep-
lere bağlamıştır;
Bu sebeplerin başında krizin merkez üssünün ge-
lişmiş ülkeler olması gelmektedir. Kriz önceki kriz-
lerden farklı olarak yurtiçi politikalardan değil dış
şoklardan kaynaklanmıştır.
İkinci sebep, gelişmekte olan ülkelerin bankaları
direkt olarak krizden etkilenmemiş Amerika’daki
riskli krize çok az maruz kalmışlardır.
2008 KÜRESEL FİNANS KRİZİNİN GELİŞMİŞ VE GELİŞMEKTE OLAN ÜLKELER ÜZERİNDEKİ ETKİSİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
227
Üçüncü sebep, son yıllardaki gelişmişlik düzeyle-
rindeki farklardır. Son zamanlarda AB ve Ame-
rika’nın Asya ülkeleri ile olan ticareti artış göste-
rirken, Afrika ve Latin Amerika’nın ihracat oranları
düşmüştür.
Dördüncü sebep, birçok gelişmekte olan ülke eko-
nomileri 1998 Asya krizi boyunca edindikleri tec-
rübeler sayesinde uyguladıkları daha iyi politikalar
ve böylece sağladıkları iyi büyüme oranları nede-
niyle diğer ülkelere göre çok daha esnektirler.
Beşinci ve son sebep ise G7 ülkelerindeki yavaşla-
maya rağmen Çin ve Hindistan gibi büyük geliş-
mekte olan ekonomilerin büyümesini devam etti-
receği beklentisidir (Wim, 2009, s. 1-2).
Tablo 6: ABD Ticaret Departmanı’nın sıralamasına göre 10 büyük ve önemli yükselen ekonominin (2006 – 2014) verileri
(Kaynak: www.worldbank.com)
YILL
AR
ÜLKE
LER
Arja
ntin
Brez
ilya
Çin
Hind
istan
Endo
nezy
a
Güne
y Ko
re
Mek
sika
Polo
nya
Güne
y Af
-rik
a
Türk
iye
2006
İŞSİZLİK 10,10 8,40 4,00 4,30 10,30 3,40 3,20 13,80 22,60 10,20
ENFLASYON 10,90 4,18 1,46 6,15 13,10 2,24 3,63 1,11 4,64 9,60
BÜYÜME 8,36 3,96 12,68 9,26 5,50 5,18 5,00 6,19 5,59 6,89
2007
İŞSİZLİK 8,50 8,10 3,80 3,70 9,10 3,20 3,40 9,60 22,30 10,30
ENFLASYON 8,80 3,64 4,75 6,37 6,41 2,53 3,97 2,39 7,10 8,76
BÜYÜME 8,00 6,10 14,16 9,80 6,35 5,46 3,15 7,20 5,36 4,67
Mustafa METE
228
2008
İŞSİZLİK 7,80 7,10 4,40 4,10 8,40 3,20 3,50 7,10 22,70 11,00
ENFLASYON 8,60 5,66 5,86 8,35 9,78 4,67 5,12 4,35 11,54 10,44
BÜYÜME 3,10 5,17 9,63 3,89 6,01 2,83 1,40 3,92 3,19 0,66
2009
İŞSİZLİK 8,60 8,30 4,40 3,90 7,90 3,60 5,20 8,20 23,70 14,00
ENFLASYON 6,30 4,89 -0,70 10,88 4,81 2,76 5,30 3,83 7,13 6,25
BÜYÜME 0,05 -0,33 9,21 8,48 4,63 0,71 -4,70 2,63 -1,54 -4,83
2010
İŞSİZLİK 7,70 7,90 4,20 3,50 7,10 3,70 5,20 9,60 24,70 11,90
ENFLASYON 10,80 5,04 3,31 11,99 5,13 2,96 4,16 2,71 4,26 8,57
BÜYÜME 9,14 7,53 10,45 10,26 6,22 6,50 5,11 3,70 3,04 9,16
2011
İŞSİZLİK 7,20 6,70 4,30 6,60 3,50 3,40 5,30 9,60 9,80 24,70
ENFLASYON 7,50 6,64 5,41 5,36 8,86 4,00 3,41 4,26 6,47 10,93
BÜYÜME 8,39 3,92 9,48 6,64 6,17 3,68 4,04 4,77 3,21 8,77
2012
İŞSİZLİK 7,20 6,10 4,50 6,10 3,60 3,20 4,90 10,10 9,20 25,00
ENFLASYON 7,20 5,40 2,65 4,28 9,31 2,19 4,11 3,56 8,89 2,21
BÜYÜME 0,80 1,76 7,75 5,08 6,03 2,29 4,01 1,82 2,22 2,13
2013
İŞSİZLİK 7,50 5,90 4,60 6,30 3,60 3,10 4,90 10,40 10,00 24,90
ENFLASYON 7,10 6,20 2,63 6,41 10,91 1,31 3,81 1,03 7,49 3,31
BÜYÜME 2,89 2,74 7,68 6,90 5,58 2,90 1,39 1,71 2,21 4,19
2014
İŞSİZLİK
ENFLASYON 6,33 1,99 6,39 6,35 1,27 4,02 0,11 8,85 5,56
BÜYÜME 0,47 0,14 7,35 7,42 5,02 3,31 2,12 3,37 1,52 2,87
ABD Ticaret Departmanı’nın sıralamasına göre on büyük ve
önemli yükselen ekonominin 2006 – 2014 yıllarındaki işsizlik,
enflasyon ve büyüme oranlarına bakıldığında tüm ülkelerde
krizin etkisi özellikle büyüme oranlarındaki düşüşle kendini
2008 KÜRESEL FİNANS KRİZİNİN GELİŞMİŞ VE GELİŞMEKTE OLAN ÜLKELER ÜZERİNDEKİ ETKİSİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
229
göstermiştir ancak bu etki gelişmiş ülkelerinkine nazaran ge-
lişmekte olan ülkeler üzerindeki etkisi kısa sürmüş, daha çok
gelişmiş ülkelerin etkilendiği görülmektedir. Son yıllarda bu
tür ülkelerin sosyo-ekonomik yapılarında sürekli ve hızlı deği-
şim ve iyileşme gerçekleştirmeleri bu ülkelerin dünya pazarına
uyum sağlayabilmelerini, hatta gelişmiş ekonomiler karşı-
sında güç kazanmalarına ve kısa zamanda diğer rakiplerine
göre üstünlük sağlamalarına neden olmuştur (Çivi, 2001).
2008 küresel finans krizi tam da gelişmekte olan ekonomile-
rin büyüme açısından olumlu seyirde oldukları ve bununla be-
raber birçok ülkenin önceki finansal krizlerden çıkardıkları
derslerden dolayı makroekonomik yönetimlerini geliştirdiği ve
bunun sonucu olarak da daha güçlü bir ekonomiye sahip ol-
dukları dönemde ortaya çıkmıştır. Kriz ülkeleri çeşitli kanallar-
dan ve farklı şekillerde etkilemiştir. Daha küçük ve Amerikan
ekonomisine fazlasıyla borçlu olan ülkeler ciddi şekilde etkile-
nirken Brezilya, Çin, Hindistan ve Afrika’dan birçok gelişmekte
olan ülkeler gibi büyük bir gelişen Pazarı olan ülkeler diğer ül-
kelere oranla güçlü büyüme oranları devam etmiştir (Wim,
2009). Şekil 3’te de görüldüğü gibi gelişmiş ülkelerin 2009 yı-
lında büyüme oranları gelişmekte olan ülkelerinkine göre daha
sert ve ani düşüşler yaşamıştır.
Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler GSYİH yıllık büyüme oran-
larına bakıldığında 2008 küresel finans krizi her iki ülke grubu
içinde yavaşlamaya ve gerilemeye neden olmuştur. Gelişmiş
Mustafa METE
230
ekonomilerdeki gerileme ve potansiyelin oldukça altında ger-
çekleşen büyüme beklentileri etkileyerek küresel piyasalar-
daki faaliyetlerde yavaşlamaya yol açmıştır.
Bu yavaşlamanın asıl sebebi Amerika’daki konut ve kredi pi-
yasasında meydana gelen durgunluktur. Büyümedeki yavaş-
lama Avrupa ve Japonya’ya yayılmıştır, zayıf iş birlikleri ve tü-
ketici duyarlılığı ticari kayıplara yol açmıştır, döviz kurların-
daki ani oynaklıklar da ticareti olumsuz yönde etkilemiştir. Ge-
lişmekte olan ülkelerin büyüme oranları gelişmiş ülkelere
oranla daha yüksek ve ortalamaya yakın seyretse de bu ülke-
lerin iç talebi oldukça etkilenmiş ve bu etki ani bir düşüş ile
kendini göstermiştir.
Grafik 5: Gelişmiş ve Gelişmekte Olan Ülkelerin GSYİH Yıllık
Büyüme Oranları (%) (Kaynak: www.imf.org)
2005
2006
2007
2008
2009
2010
2011
2012
2013
2014
2015
G.Ü. 2.74 3.08 2.75 0 -3.4 3.07 1.69 1.22 1.36 1.80 2.36
G.O.Ü. 7.24 8.16 8.66 5.82 3.08 7.38 6.24 5.16 4.99 4.59 4.26
-2.000
0
2.000
4.000
6.000
8.000
10.000
12.000
14.000
GSY
İH Y
ıllık
Bü
yüm
e O
ran
ları
2008 KÜRESEL FİNANS KRİZİNİN GELİŞMİŞ VE GELİŞMEKTE OLAN ÜLKELER ÜZERİNDEKİ ETKİSİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
231
Grafik 6: Gelişmiş ve Gelişmekte Olan Ülkelerin Yıllık
Enflasyon Oranları (%) Kaynak: www.ımf.org
Büyüme oranlarındaki gerilemenin aksine 2008 finansal krizi
enflasyon oranlarında ani bir yükselmeye neden olmuştur. Bu
patlama her iki ülke grubunda aynı oranda meydana gelmiştir;
ancak sonraki yıllarda gelişmiş ülkelerdeki enflasyon oranında
meydana gelen oynaklıklar gelişmekte olan ülkelere oranla
daha çok inişli çıkışlı bir trende sahiptir.
2005
2006
2007
2008
2009
2010
2011
2012
2013
2014
2015
G.Ü. 2.33 2.36 2.19 3.43 0 1.54 2.71 1.99 1.37 1.36 0
G.O.Ü. 6.20 6.10 6.63 9.39 5.26 5.89 7.32 6.08 5.94 5.09 5.40
0
2.000
4.000
6.000
8.000
10.000
12.000
14.000En
flas
yon
Mustafa METE
232
Grafik 7: Gelişmiş ve Gelişmekte Olan Ülkelerin Yıllık Mal İt-halat Oranları (%’lik Değişim) Kaynak: www.ımf.org
Grafik 5’teki grafik incelendiğinde gelişmiş ülkelerin ithalat
değerleri daha sert düşerken gelişmekte olan ülkelerin ithalatı
daha yumuşak bir şekilde düşmüştür. Bu durum krizin gelişmiş
ülkeleri gelişmekte olan ülkelere göre daha çok etkilediğini
göstermektedir.
2005
2006
2007
2008
2009
2010
2011
2012
2013
2014
2015
G.Ü. 6.4 7.9 5.0 0 -13 13. 5.4 0 1.7 2.5 3.0
G.O.Ü. 11. 11. 15. 8.9 -9. 14. 10. 5.9 4.9 3.5 3.6
-30.000
-20.000
-10.000
0
10.000
20.000
30.000
40.000İt
hal
at
2008 KÜRESEL FİNANS KRİZİNİN GELİŞMİŞ VE GELİŞMEKTE OLAN ÜLKELER ÜZERİNDEKİ ETKİSİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
233
Grafik 8: Gelişmiş ve Gelişmekte Olan Ülkelerin Yıllık Mal İh-racat Oranları (%’lik Değişim) (Kaynak: www.ımf.org. )
Grafik 6’daki grafik incelendiğinde küresel krizin 2009 yılında
gelişmiş ülkelerin ihracat değerinin gelişmekte olan ülkelerin
ihracat değerine göre daha çok düşüş gösterdiği görülmekte-
dir. Yine 2009 sonrasında gelişmiş ülkeler gelişmekte olan ül-
kelere göre de ihracat değerlerinin daha çabuk toparlandığı
da şekil üzerinde görülmektedir.
3. 2008 Küresel Ekonomik Krizi’nde IMF’nin
Politika Önerileri
İkinci Dünya Savaşı’ndan 1970’lere kadar uygulanan Bretton
Woods Sistemi’nin bir kuruluşudur. Breton Woods sistemi, sa-
bit döviz kurlarına ve resmi sermaye akımlarına dayanıyordu.
2005
2006
2007
2008
2009
2010
2011
2012
2013
2014
2015
G.Ü. 5.8 8.7 6.5 1.4 -13 14. 6.1 1.4 2.5 2.8 3.0
G.O.Ü. 11. 9.9 9.1 3.9 -8. 14. 7.5 4.8 4.4 3.5 4.9
-30.000
-20.000
-10.000
0
10.000
20.000
30.000
40.000İh
raca
t
Mustafa METE
234
Bu sistemde de bugün olduğu gibi geçici dış ödeme açıklarını
kapamak için IMF’nin üye ülkelere kısa vadeli krediler sağla-
ması öngörülüyordu. Ancak ne var ki bugünkü uluslararası pa-
rasal ve mali koşullar, IMF’nin kurulduğu yıllardaki koşullardan
çok farklıdır. Küreselleşme serbest rekabeti arttırmakla bir-
likte ülkelerin birbirleri ile olan ticaretini de arttırmış ve ko-
laylaştırmıştır. Ancak bu kolaylıkların yanı sıra bir ülkedeki
ekonomik gelişmelerin sonuçlarının diğerlerine kolayca bula-
şabilmesi de mümkün olmaktadır. Dolayısıyla küreselleşme ile
birlikte krizlerin yayılması da kolaylaşmaktadır.
Özellikle 1980’li yıllardan itibaren yaşanmaya başlayan küre-
selleşme süreci ile birlikte IMF, liberalizasyon politikalarının
ülkelerde uygulanmasında etkili olmuştur. Yaşanılan bu kriz-
ler, uygulanan iktisat politikalarıyla kriz teorilerinin etkinliği-
nin sorgulanmasını gerektirmiştir (Turgut, 2006, s. 5)
1997 yılında mali bir kriz olarak nitelendirilen Asya krizi ya-
şanmıştır. Bu krizin nedenleri; 1990’larda IMF’in desteklediği
finansal sektör liberalizasyonunun, Güneydoğu Asya ülkele-
rini, aşırı küresel sermaye birikimiyle karşı karşıya bırakması
ve buna bağlı olarak yaşanan gelişmeler şeklinde açıklanabi-
lir. Bu dönemde yatırımcıların yeterli bilgiye sahip olmamaları
sonucu aldıkları yanlış yatırım kararları, ülkelerin, sermaye ka-
çışları, para devalüasyonları ve borçlanma oranında artışlarla
yüzleşmesine yol açmıştır (Beeson, 2008, s. 399). IMF’nin bu
krizde eleştirildiği en önemli nokta; daha önce serbest piyasa
ekonomik sistemine ilişkin tecrübesi olmayan ülkelere, ekono-
2008 KÜRESEL FİNANS KRİZİNİN GELİŞMİŞ VE GELİŞMEKTE OLAN ÜLKELER ÜZERİNDEKİ ETKİSİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
235
mik büyümeyi sağlamak adına ani bir şekilde neoliberal poli-
tikalar uygulamalarını önermiş olmasıdır. Ayrıca politikalar
uygulamaya konulduktan sonra da ülkelerin ekonomik perfor-
manslarının gayet iyi olduğunu deklare etmesi ve hemen ar-
kasından ülkelerin yüzleştiği kriz dikkat çekmiştir. Bu durum
da IMF’nin krizi önceden tahmin edemediğinin ve ülkeleri yan-
lış yönlendirdiğinin düşünülmesine yol açmıştır (Beeson,
2008, s. 398).
Yine IMF’nin bu krizde eleştirildiği diğer bir nokta da ülkelere,
ülkelerin ekonomik ve sosyal durumlarını göz önünde bulun-
durmadan tek tip politika önermesidir (Chwieroth, 2008, s.
13). Ancak IMF kendisine yöneltilen bu eleştirilere rağmen kriz
sürecinde aktif bir şekilde rol almıştır (Turgut, 2006, s. 6). Ya-
şanan son kriz de yine uluslararası kuruluşların küresel ekono-
miyi iyi bir şekilde yönetip yönetmediği ile ilgili bazı soruların
akla gelmesine neden olmuştur. 10 yıl öncesine kadar piyasa
liberalizasyonuna yönelik politikalar ön plandayken, günü-
müzde serbest piyasalar çökmüş durumdadır.
Finansal krizlerin temelinde başıboş piyasaların yattığı düşün-
cesi yaygındır (Chorev, 2009, s. 459). 2008 krizinin de kapita-
lizmin finansallaşma sürecinin doğrudan bir ürünü olduğu dü-
şünülmektedir. IMF’nin de doğrudan olmasa bile dolaylı yol-
lardan 2008 krizini tetiklediği düşünülmektedir(Mete ve vd,
2014;76).
Mustafa METE
236
4. IMF Politika Önerilerinin Gelişmiş ve
Gelişmekte Olan Ülkelerin Krizle Mücadelesi
Üzerindeki Etkileri
IMF, küresel ekonomiyi yönlendiren bir kuruluştur. Neolibera-
lizm eski popülaritesini yitirmiş olsa bile liberal politikaları be-
nimsemiş olan IMF önemini yitirmemiştir (Chorev, 2009, s.
460). Ancak IMF’nin dünyada yaşanan küreselleşme süreciyle
birlikte geçirdiği evrim istenilen düzeyde gerçekleşmemiştir.
Son yıllarda da bazı kesimler tarafından IMF’nin küresel eko-
nomide ve finansal sistemde ülkelere yardımcı olma konusun-
daki rolünün azaltılması gerektiği savunulmuştur. 2005 yı-
lında IMF’nin verdiği toplam kredi tutarı 100 milyar dolarken
2008 yılında bu tutar 10 milyar dolara düşmüştür (Truman,
2009, s. 3).
Son bir yıla kadar IMF’nin finansal piyasalardaki rolünün azal-
tılması konusu tartışılırken yaşanılan kriz sonucu ülkeler yine
ilk olarak IMF’nin yardımına başvurmuşlardır. Krizi en az za-
rarla atlatabilmede alınacak isabetli kararların önemi büyük-
tür. Bu kriz sürecinde alınacak isabetli kararlar gelecek krizleri
önleyememekle birlikte, yaşanılan krizin olumsuz etkilerini en
aza indirerek finansal piyasalarda istikrarı sağlayabilir
(Truman, 2009, s. 3-4). İstikrarın sağlanması biraz da; IMF
içerisinde gerçekleşmesi istenen reformlara bağlıdır. Çünkü
bu süreçte IMF’nin, para sisteminde koordinasyonu sağlayan
tek kuruluş olduğu bir kez daha netleşmiştir (Businessday,
2009, s. 1).
2008 KÜRESEL FİNANS KRİZİNİN GELİŞMİŞ VE GELİŞMEKTE OLAN ÜLKELER ÜZERİNDEKİ ETKİSİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
237
2008 krizi kuruluşun çalışmalarında da derin etkiler yaratmış-
tır. Kriz sürecinde IMF, üye ülkelere destek olma sorumlulu-
ğunu almıştır. Daha önce geçiş ekonomileri tecrübesine daya-
narak ürettiği politika çözümlerini gelişmiş ve gelişmekte olan
ile krizin merkezinde olan ülkelere önermiş, kredi mekanizma-
larını modernize ederek ve üye ülkelerin ihtiyaçlarını göz
önüne alarak daha fazla sorumluluk alma ihtiyacı hissetmiştir
(Kato, 2009, s. 2). Finansal krizin etkilerinin ortadan kalkması
için, yeni bir küresel finans sisteminin oluşturulmasına ya da
yeni uluslararası kuruluşların kurulmasına ihtiyaç yoktur. Var
olan kurumsal çerçevenin bazı kurallarla yeniden düzenlen-
mesi ve dünyada piyasa ekonomisinin etkin bir şekilde işle-
mesi gerekmektedir (Haq, 2009, s. 163).
Krize karşı uygulanacak reformlar, ekonomik istikrarın sağ-
lanması, yenilikçiliğin geliştirilmesi gibi amaçlarla bağlantılı
olmalıdır. Küresel ölçekte krizle ilgili çözüm yolları değerlen-
dirildiğinde; kısa vadeli önlemler ancak mevcut durumu iyileş-
tirir. Ancak uzun vadeli önlemler yeni bir krizin oluşmasını en-
gellemeye yönelik olacaktır. Bu yapılmadığı sürece küresel
ekonomik istikrar, büyüme ve yoksulluğun azaltılması gibi ko-
nular olumsuz bir şekilde etkilenecektir (Stiglitz, 2009, s. 282).
IMF’nin ise “Stiglitz”e benzer şekilde kriz sonrası kendi içeri-
sinde aldığı birtakım değişim kararları vardır. Bunlar (Kato,
2009, s. 2): (1) Küresel finansal güvenlik ağının genişletilmesi,
(2) IMF kredilerinde esnekliğin arttırılması, (3) Gözetimin güç-
lendirilmesi, (4) Daha yararlanılabilir bir kuruluş haline gel-
mesi olarak sayılabilir.
Mustafa METE
238
IMF’nin modernize edilmesiyle ilgili çalışmalar 2008 yılında
yeniden yapılandırmayla hızlandırılarak 2009 yılında da de-
vam etmiştir. Kuruluş kriz ile birlikte hem ulusal hem de ulus-
lararası düzeyde acil politika önlemlerinin alınmasına karar
vermiştir (IMF, 2009, s. 2). Kuruluş bankaların yeniden serma-
yelendirilmesine, bilançoların temizlenmesine ve para politi-
kası desteğinin öneminin kavranmasına yönelik çalışmalar
yapmıştır. Hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ve yeterli
mali gücü olan ülkeleri bu güçlerini, talebi arttırmak için kul-
lanmaları yönünde teşvik etmiştir (IMF, 2009, s. 3-4).
IMF’in yönetim direktörü Dominique Strauss-Kahn, IMF’in
2008 yılının ilk çeyreğinde, üye altı ülkeye uyum programları
için 45 milyar dolar tutarında kredi desteğinde bulunduğunu
açıklamıştır. Ekim 2008’de de IMF İcra Kurulu yeni bir Kısa
Vadeli Kredi Kolaylığının oluşturulmasına karar vermiştir
(Truman, 2009, s. 4).
2008 yılından itibaren tüm dünyayı etkisi altına alan kriz, dışa
fazlasıyla bağımlı gelişmekte olan ülkeleri daha çok etkilemiş-
tir. Dünya ticaret hacminde yaşanan küçülme ve mal fiyatla-
rındaki düşüş krizin reel sektörü de etkisi altına almasına ne-
den olmuştur (Mete ve Diğ., 2014:76).
Doğrudan yabancı yatırımlar 2007 yılında en yüksek seviye-
sine ulaşmışken 2008 kriziyle birlikte düşüşe geçmiştir. Bu ya-
tırımların düşmesi de, özellikle petrol ve maden ihracatçısı
olup gelişmekte olan ülkelerin krizden olumsuz bir şekilde et-
kilenmesine neden olmuştur. Ayrıca gelişmiş ülkelerde başla-
2008 KÜRESEL FİNANS KRİZİNİN GELİŞMİŞ VE GELİŞMEKTE OLAN ÜLKELER ÜZERİNDEKİ ETKİSİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
239
yan işsizlik sorunu, bu ülkelere çalışmak için giden işçilerin iş-
siz kalmasına neden olarak gelişmekte olan ülkelerde zaten
yapısal bir sorun olarak süregelen bu konuyu daha da derin-
leştirmiştir (Karshenas, 2009, s. 1-2).
Ayrıca krizin etkisiyle artış gösteren gıda ve yakıt fiyatları
özellikle düşük gelirli ülkeleri olumsuz bir şekilde etkilemiştir.
Bu sebeple IMF Yoksulluğun Azaltılması ve Büyüme programı
adı altında bu ülkelere destek olmak için finansman desteğini
arttırmıştır. Krizin tüm dünyayı etkisi altına alması sonucu acil
finansman mekanizmasıyla hızlandırılmış destek sunmaya
başlamıştır. Nisan 2009’da da krizin gelişmekte olan ve düşük
gelirli ülkeler üzerindeki baskılarını hafifletmek adına G-20 li-
derleri bir araya gelerek IMF’nin normal kapasitesini genişle-
terek 750 milyar dolara yani üç misline çıkarmıştır. Buna bağlı
olarak IMF’nin düşük gelirli ülkelere verdiği imtiyazlı kredilere
ilişkin kaynakları iki katına ulaşırken Genel Özel Çekme Hak-
ları da 250 milyar Dolar tutarında artış göstermiştir (IMF,
2009, s. 4).
Kuruluş, krizin sebeplerini, kapsamını ve sonuçlarını anlamak
için finansal kurumlarla işbirliği sağlanması yönünde çaba
sarf etmiştir ve özellikle Finansal İstikrar Kurulu ile görüşme-
ler yaparak gelecekteki krizlerin önlemesine yardımcı olacak
dört alan belirlemiştir. Daha iyi düzenleme, daha iyi gözetim,
daha iyi finansman düzenlemeleri ve daha iyi uluslararası iş-
birliği ile krizlerin önlenebileceği düşünülmektedir (IMF, 2009,
s. 6).
Mustafa METE
240
2008 yılı başında başlayan ve 2009 yılında devam eden yeni-
den yapılandırmaya ilişkin reformlar IMF’yi daha iyi odaklan-
mış bir kurum haline getirmeye yöneliktir. IMF’nin gelir kay-
nakları çeşitlendirilerek kuruluşun yatırım yetkisi arttırılmaya
çalışılmıştır. 2009 yılındaki faaliyetler daha önceki yıllarda
başlamış olan saydamlık, hesap verebilirlik ve açıklık yönün-
deki çabalar doğrultusunda gerçekleştirilmiştir (IMF, 2009, s.
8)
Dünya Bankası ve IMF yine 2009 yılı içerisinde İstanbul’da her
yıl gerçekleştirilen toplantıyı düzenleyerek bazı kararlar aldık-
larını bildirmişlerdir. Alınan kararlar “İstanbul Kararları” adı al-
tında düzenlenmiştir. Bu kararlarda IMF ve Dünya Bankası’nın
çalışma biçimlerinin ve yaklaşımlarının değişmekte olduğu
vurgulanmıştır (Sak, 2009, s. 2).
IMF gelişmiş ve gelişmekte olan birçok ülkenin genel makro-
ekonomik değişkenleri (GSYİH, enflasyon oranları gibi) konu-
sunda tahminlerde bulunmaktadır. Bu, IMF’nin çok taraflı gö-
zetim aktivitesi olarak adlandırılmaktadır. Yatırımcılar yatı-
rımlarını gerçekleştirirken ülke değerlendirmelerini IMF’in bu
aktivitesi sonucu oluşturduğu verilere dayanarak yaparlar. Bu
sebeple de IMF tahminlerinin tarafsız ve etkin olması gerekir.
Ancak IMF üzerinde politik etkiler mevcuttur (Dreher, 2008, s.
146). IMF’in finansal kaynaklarını, üye ülkeler tarafından ko-
yulan kotalar oluşturmaktadır. Bu kotalar, ülkelerin alınacak
olan kararlarda oy gücünü ve aynı zamanda dünya ekonomi-
sindeki yerlerini de belirlediğinden önemli bir yere sahiptir.
2008 KÜRESEL FİNANS KRİZİNİN GELİŞMİŞ VE GELİŞMEKTE OLAN ÜLKELER ÜZERİNDEKİ ETKİSİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
241
IMF’nin bu anlamda en güçlü beş üyesi; ABD, Japonya, Al-
manya, Fransa ve İngiltere’dir. Örneğin ABD tek başına tüm
oyların %17’sine sahiptir. Bu ülkenin IMF’nin önemli kararla-
rını veto etme hakkı vardır. İşte IMF tahminleri üzerindeki et-
kiler bu noktada ortaya çıkmaktadır. Kuruluş güçlü ülkelerin
lehine olacak şeklide iyimser ya da kötümser tahminlerde bu-
lunabilmektedir. Makroekonomik göstergelerle ilgili yanlış bir
tahmin krizi hızlandırmaktadır. Dikkat çeken diğer bir nokta
da ekonomik istikrar risk altında iken kuruluşun tahminlerinin
çok daha iyimser olmasıdır (Dreher, 2008, s. 146-152).
2008 krizinden önce küreselleşme süreciyle beraber ekono-
mide istikrarın sağlanması, özelleştirmelerin yapılması, ser-
bestleşme gibi kurallar çerçevesinde uygulanan politikalar
merkezden çevreye tek yönlü olarak iletildiği için demokratik
olmama yönünden eleştirilmiştir. Bu sistemde daha çok İkinci
Dünya Savaşı’nda galip gelen gelişmiş ülkelerin çıkarları doğ-
rultusunda hareket edilmiştir. Kuruluşun finansman biçimi ve
bunu yansıtan oy hakları, gelişmiş ülkelerdeki ekonomik den-
gesizlikler karşısında etkisiz kalmasına yol açmıştır. G-7 ülke-
lerinin 1980 yılında dünya üretiminden aldığı payın %76 dü-
zeyinde gerçekleşip 2008 yılında %68’e inmiş olması, dünya
ekonomisinde G-20 ülkelerinin önemini arttırmıştır. Bu doğ-
rultuda IMF için oy dağılımı gelişmekte olan ülkeler lehine de-
ğişmektedir. Kurumların karar alma süreçleri tam anlamıyla
demokratikleşmedikçe ve gelişmiş ülkelerden bağımsızlaşma-
dıkça kriz konusunda kökten çözümlerin üretilmesi mümkün
olmayacaktır (Sak, 2009, s. 2)
Mustafa METE
242
Son otuz yıldır IMF’nin ekonomik bunalımlar karşısında kıs-
men başarılı olduğu düşünülmekle beraber, üç önemli proble-
min varlığından söz edilebilir. Birincisi, IMF’nin finansal des-
teği doğrultusunda ülkeler tarafından uygulanan ekonomik
uyum programları politik açıdan tartışmalıdır. İkincisi IMF’nin
küresel gözetim ve denetim sistemi yetersiz kalmaktadır. Ve
üçüncüsü, IMF özellikle ABD ve Avrupa Ülkeleri gibi endüstri-
leşmiş ülkeler tarafından yönlendirilmektedir. Bu da değişen
dünyada kuruluşun gücünü azaltmaktadır (Truman, 2009, s.
3).
Sonuç olarak şunlar ifade edilebilir: 2008 küresel ekonomik
krizi tüm dünyayı etkisi altına alarak tıpkı bir kartopu şeklinde
bütün ülkeleri az veya çok etkilemiştir. 2008 Küresel Ekono-
mik Krizi, 1929 Dünya Ekonomik Bunalımından sonra yaşanan
en büyük kriz olarak nitelendirilmektedir. ABD’deki mortgage
kredilerinin aşırı genişlemesi sonucu ortaya çıkan kriz, geliş-
miş ülkelerin finansal piyasalarında başlamış olup kısa sürede
özellikle az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler olmak üzere
tüm dünyayı etkisi altına almıştır. Kriz başladığında finansal
piyasalarla sınırlı kalacağı tahmin edilirken daha sonra reel
sektöre de sıçramıştır. Kriz sonrası önlemlerin yetersiz kal-
ması dünya ekonomisinde derin etkiler oluşmasına yol açmış-
tır. Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeleri ise daha çok etkisi
altına aldığı gözlenmektedir. Bu kriz gelişmiş ülkeleri geliş-
mekte olan ülkelere göre büyüme açısından daha çok etkilen-
diği büyüme verilerinden anlaşılmaktadır. 2008 küresel eko-
nomik krizi verilerden elde edilen sonuca göre enflasyon gös-
tergeleri açısından da gelişmiş ülkeler grafik 4’te görüldüğü
2008 KÜRESEL FİNANS KRİZİNİN GELİŞMİŞ VE GELİŞMEKTE OLAN ÜLKELER ÜZERİNDEKİ ETKİSİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
243
gibi bu krizden daha çok etkilenmiştir. Gelişmiş ve gelişmekte
olan ülkeler ithalat değerleri açısından ele aldığında yine ge-
lişmiş ülkeler gelişmekte olan ülkelere göre daha sert düşüşler
meydana gelmiştir. İhracat değerleri yönüyle de 2008 küresel
ekonomik kriz gelişmiş ülkeleri gelişmekte olan ülkelerle kı-
yaslandığında gelişmiş ülkelerin ihracat değerleri grafik 6 in-
celendiğinde gelişmekte olan ülkelere göre kriz yılarında daha
sert düşmüştür.
Krizin etkisinin bu denli yoğun hissedildiği bu küresel ekono-
mik ortamda IMF de krize dair birtakım politik önermelerde
bulunmuştur. Bazı kesimler tarafından IMF politikalarının krizi
tetiklediği savunulmuş ve IMF’nin etkinliğinin azaltılması ge-
rektiği söylemişlerdir. 2005 yılında IMF’nin kredi hacmi 100
milyar dolardan 2008 yılında bu rakam 10 milyar dolara geri-
lemiştir. Fakat krizle birlikte tekrar IMF’nin politik etkinliği
tekrar tartışma konusu olmuş ve IMF’den tekrar krizin çözü-
müne dair çare üretmesi istenmiştir. Bu kriz ortamında IMF’ye
Piyasada istikrarın sağlanması konusunda ciddi görevler yük-
lenmiştir. Krizle birlikte IMF’nin parasal sistemi kurtarmada
tek kuruluş olduğu tekrar vurgulanmıştır.
Krizin başlamasıyla birlikte gelişmiş ülkeler krizi daha yoğun
bir şekilde hissetmişler gelişmekte olan ülkeler ise krizden ge-
lişmiş ülkelere göre nispeten daha az etkilenmiştir. Ayrıca
gıda ve enerjide dışa bağımlılığı olan Düşük gelirli ülkelerde
2008 küresel finans krizinden ciddi bir şekilde etkilenmiştir.
IMF de krizle mücadele kapsamında bu ülkelere yönelik des-
teğini arttırmış ve düşük gelirli ülkelere kullandırdığı imtiyazlı
Mustafa METE
244
kredileri iki katına çıkarmıştır. IMF krizin sebep ve sonuçlarını
analiz ederek finansal kurumlarla işbirliği içerisine girmiş ve
gelecekte olabilecek krizleri engellemeye yönelik olarak dört
başlıkta önlemini almıştır. Daha iyi bir politik düzenleme, daha
iyi bir piyasa gözetimi ve denetimi, daha güçlü finans düzen-
lemesi, daha etkin bir uluslararası işbirliğinin krizleri engel-
leye bileceğini belirtmiştir.
Kaynakça
Beeson, M.,. (2008). Watching From The Sidelines? The Decline Of
The IMF’s Crisis Management Role. Contemporary Political,
393-409.
Boyacıoğlu, E. Z. (2007). Gelişmiş ve Gelişmekte Olan Ülkelerin Kal-
kınma Kriterleri Açısından Karşılaştırılması ve Türkiye İçin
Öneriler. Doktora Tezi. TEKİRDAĞ: Trakya Üniversitesi Fen
Bilimleri Enstitüsü.
Businessday. (2009). Global Economic Meltdown and IMF Reforms.
2010 tarihinde www.businessdayonline.com:
“http://www.businessdayonline.com/index. php?op-
tion=com_content&view=article&id=5937:global-economic-
meltdown-and-imfreforms&catid=98:editorial&Itemid=351
adresinden alındı
Chorev, N. S. (2009). The crisis of neoliberalism and the future of
international institutions: A comparison of the IMF and the
WTO. Springer Science, 459-484.
Chwieroth, J. M. (2008). Normative Change from Within: The Inter-
national Monetary Fund’s Approach toCapital Account Libe-
ralization. International Studies Quarterly, 129-158.
2008 KÜRESEL FİNANS KRİZİNİN GELİŞMİŞ VE GELİŞMEKTE OLAN ÜLKELER ÜZERİNDEKİ ETKİSİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
245
Cömert, H. Ç. (2013). Gelişmekte Olan Ülkelerdeki Kriz Sırası ve Son-
rasındaki Trendleri Açıklamakta “Güvenli Liman Faktörü” ve
Finansal Şokların Boyutunun Önemi: Türkiye Örneği. ERC
Working Papers in Economics, 1-32.
Çivi, Ç. Ç. (2001). Yeni Dünya Düzeninde Güç Kazanan Ülkeler: Yük-
selen Ekonomiler. Celal Bayar Üniversitesi İ. İ. B. F. Yönetim
ve Ekonomi, 81-92.
Dağgeçen, A. C. (2012). Küresel Finansal Kriz Öncesi ve Sonrasında
Gelişmekte Olan Ülke Döviz Kurları Arasındaki İlişki. Uzmanlık
Yeterlilik Tezi. ANKARA: Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
Piyasalar Genel Müdürlüğü.
Delice, G. (2003). Finansal Krizler: Teorik ve Traihsel Bir Prespektif.
Erciyes Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Der-
gisi, 57-81.
Dreher, A. S. (2008). The Political Economy of IMF Forecasts. Public
Choice, 145-171.
EichengreenI, B. R. (1996). Contagious Currency Crises: First Tests,
in Financial Liberalization and Macroeconomic Stability.
OXFORD: Torben M. Andersen and Karl O. Moene, Blackwell
Publishers.
Güzel, S. (2009). 2008 Küresel Ekonomik Krizi ve IMF'nin Önerdiği
Ekonomi Politikalarının Krizle Mücadeledeki Rolü. Uludağ
Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, 55-69.
Haq, U. Z. (2009). Financial Crisis and Its Remedies. African Journal
of Marketing Management, 161-164.
IMF. (2009). IMF Yıllık Raporu. 2009 tarihinde www.imf.org:
http://www.imf.org/external/lang/tur-
kish/pubs/ft/ar/2009/pdf/ar09_tur. pdf. adresinden alındı
Mustafa METE
246
Karshenas, M. (2009). The Impact of the Global Financial and Eco-
nomic Crisis on LDC Economies. www.unohrlls.org:
http://www.unohrlls.org/UserFi-
les/File/Elle%20Wang%20Uploads/UNLDC2. pdf, adresin-
den alınmıştır
Kato, T. (2009). The IMF’s Response To The Global Crisis. 2009 ta-
rihinde www.imf.org: http://www.imf.org/external/np/speec-
hes/2009/062509.htm adresinden alındı
Mete, M., Eren, M., & Çevik, F. S. (2014). Reasons of 2008 Global
Economic Crisis, Measures Taken and Recommendations for
Turkey. İnternatıonal Journal Of Economics, 1(3), 71-79.
Özen, Ç. (2004). Dünya Düzeni ve Gelişmekte Olan Ülkeler. Ekono-
mik Yaklaşım Dergisi, 185-205.
Sak, G. Ç. (2009). Washington Mutabakatından İstanbul Karar-
ları’na: Nereye Doğru Gidiyoruz? Türkiye Ekonomi Politikaları
Araştırma Vakfı, 1-6.
Stiglitz, J. E. (2009). The Current Economic Crisis and Lessons For
Economic Theory. Eastern Economic Journal, 281-296.
Taylor, J. (2009, January). The Financial Crisis And The Policy Res-
ponses: An Empirical Analysis Of What Went Wrong. NBER
Working Paper No. 14631.
TMMOB. (1993). Gelişmekte Olan Ülkelerin Tanımı, 1993 Sanayi
Kongresi Bildiriler Kitabı. Ankara.
Truman, E. M. (2009, January 22-23). The IMF And The Global Crisis:
Role and Reform. Peterson Institute for International Econo-
mics .
2008 KÜRESEL FİNANS KRİZİNİN GELİŞMİŞ VE GELİŞMEKTE OLAN ÜLKELER ÜZERİNDEKİ ETKİSİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
247
Turgut, A. (2006). Finansal Krizlerde IMF’nin Rolü Ve Önemi:1997
Asya Ve 2000- 2001 Türkiye Krizleri. Selçuk Üniversitesi Ka-
raman İ. İ. B. F. Dergisi, 1-14.
Wim, N. (2009). The financial crisis of 2008 and the developing co-
untries. United Nations University (UNU), World Institute for
Development Economics Research (WIDER), 1-20.