diyaloğun merkezi; dünya dinler parlamentosu...

8
Yrd.Doç.Dr. OKTAYa •Felsefe ve Din Bilimleri Bölümü, Din Felsefesi ABD, Süleyman Demirel Üniversitesi ilahiyat Fakültesi, ISPARTA Adresi/Correspondence: Yrd.Doç.Dr. OKTAY Süleyman Demirel Üniversitesi ilahiyat Fakültesi Felsefe ve Din Bilimleri Bölümü, Din Felsefesi ABD, ISPARTA [email protected] Copyright O 2007 by Journal 2007;20(3) Merkezi; Dünya Dinler Parlamentosu Konseyi The Center of Dialogue: The Council for a Parliament of the World' s Religions ÖZET defa 1893 Chicago'da toplanan Dünya Dinler Parlamentosu Konseyinin 4. 7- 13 Temmuz 2004 Barselona Dünya Dinler Parlamentosu misyonunu dünya dinleri ve ruhsal gruplar arasmdalci ahengi am.rmak, onlarm dünya ile ilgili görevlerini ve dinlerin esaslanyla ilgili gelenekleri adil, ve sürdürülebilir bir bilmek için olarak Dini ve ruhsal gruplarm, kültürlerin her birinin kalbini ve zihni.ni ve dünyanm kritik soruolan harekete geçilmesi gibi hedefler de bu misyanun bir Böylelikle dini bilincine vanlarak için yeni yollar 4. Dünya dinler parlamentosu yol, Dinlemenin hikmeti ve gücü temalan Bu genel ve ana amaçlar dünya çapmdaki mültecilerin desteklenmesi, olan ülkelere yük olan uluslar veya ertelenmesi, özellikle dinlerin motive ve hedef üstesinden gelinmesi ve temiz sulara konulan da bu odaklanmaya özel Genel olarak dinlerin inançlar ve dinler arasmda diyalog ve dini zenginlik, küresel problemlere dinlerin ve ruhsal gruplarm ortak çözüm bulma da parlamento süresince devarn etti. 9000'den fazla ve anda 20'den fazla otururnun parlamentoda onca arasmda dinler bu parlamentoda sadece gözlemlemek, bakmak dahi dinler, inançlar, insanlar fikir sahibi yetecekti. Herkes bir birine ve dini anlamaya Anahtar Kelimeler: Din, inanç, diyalog. ABSTR.Acr In 1893, the first World's Parliament ofReligions was hel d in Chicago. The fourth Par- liament of the World' s Religions was heldin Bareelona from July 7 to 13, 2004. Parliament of the World' s Religions explains its mission to cultivate harmony among religious and spiritual com.mu- nities and to foster their engagement with the world and its other guiding institutions in order to achieve a more peaceful, just and sustainable world. Some goals such as The world' s religious, spir- itual and cultural traditions to llsten to each other with open hearts and open mind, to awake to re- flect on critica! issues faciog the World are a part of this Thus during the meeting, discovering new pathways to peace by comprehending the richness of religious diversity was tried. The fourth Parliament of the World' s Religions was held together to make the themes ofParliament pathways to peace, the wisdom oflistening. the power of Except these general and main goals there w ere some special issues such as improving the plight of refugees worldwide, can- eeling international de bt for developing countries, overcoming violence, especially when religiously motivated or targeted and inercasing access to dean water. In generally during the parliament the search for comman solution continued among religious and spirirual com.muoities on religious di- versity, dialog among faiths and religions, richness of religious diversity, and global problems. In the parliament, where over 9000 participants met and over 20 sessions were held, just observing and looking around would be enough to get an opinion about religions, beliefs, and people in this place resembling a of religions. Everyone was approaching each other respectfully and trying to learn, know, and understand others' religious beliefs. Key Words: Religion, believe/faith, dialogue, peace, globalization Journal of!slamic Research 2007;20(3) :275-282 275

Upload: others

Post on 05-Sep-2020

2 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: Diyaloğun Merkezi; Dünya Dinler Parlamentosu …isamveri.org/pdfdrg/D00064/2007_3/2007_3_OKTAYAS.pdfDiğer sempozyum, seminer ve workshop türü ça lışmalardan bir kısmı her

Yrd.Doç.Dr. Ayşe Sıdıka OKTAYa

•Felsefe ve Din Bilimleri Bölümü, Din Felsefesi ABD, Süleyman Demirel Üniversitesi ilahiyat Fakültesi, ISPARTA

Yazışma Adresi/Correspondence: Yrd.Doç.Dr. Ayşe Sıdıka OKTAY Süleyman Demirel Üniversitesi ilahiyat Fakültesi Felsefe ve Din Bilimleri Bölümü, Din Felsefesi ABD, ISPARTA [email protected]

Copyright O 2007 by İsliım.i Araştırmalar

Journal ofisianık Researclı 2007;20(3)

Diyaloğun Merkezi; Dünya Dinler Parlamentosu Konseyi

The Center of Dialogue: The Council for a Parliament of the

World' s Religions

ÖZET İlk defa 1893 yılında Chicago'da toplanan Dünya Dinler Parlamentosu Konseyinin 4. sü 7-13 Temmuz 2004 yılında İspanya'nın Barselona şehrinde yapıldı. Dünya Dinler Parlamentosu misyonunu dünya dinleri ve ruhsal gruplar arasmdalci ahengi am.rmak, onlarm dünya ile ilgili görevlerini ve dinlerin diğer esaslanyla ilgili gelenekleri adil, banşsever ve sürdürülebilir bir dünyayı gerçekleştire bilmek için geliştirmek olarak açıklanmaktadır. Dini ve ruhsal gruplarm, değişik kültürlerin birbirleriİli tanıması, karşılıklı her birinin diğerine kalbini ve zihni.ni açması ve dünyanm karşı karşıya kaldığı kritik soruolan yansımıak amacıyla harekete geçilmesi gibi hedefler de bu misyanun bir parçasıdır. Böylelikle toplantı sırasmda dini çeşitliliğin getirdiği zenginliğin bilincine vanlarak barış için yeni yollar keşfedilıneye çalışıldı. 4. Dünya dinler parlamentosu Banşa yol, Dinlemenin hikmeti ve Bağlıhğın gücü temalan altında toplandı. Bu genel ve ana amaçlar dışında dünya çapmdaki mültecilerin desteklenmesi, gelişmekte olan ülkelere yük olan uluslar arası borçlannın atılması veya ertelenmesi, özellikle dinlerin motive ettiği ve hedef gösterdiği şiddetin üstesinden gelinmesi ve temiz sulara ulaşım konulan da bu toplantının odaklanmaya çalıştığı özel temalardı. Genel olarak dinlerin çeşitliliği, inançlar ve dinler arasmda diyalog ve dini çeşitliliğin getirdiği zenginlik, küresel problemlere dinlerin ve ruhsal gruplarm ortak çözüm bulma arayışlan da parlamento süresince devarn etti. 9000'den fazla insanın katıldığı ve aynı anda 20'den fazla otururnun yapıldığı parlamentoda yapılacak onca şeyin arasmda dinler laboraruarmı andıran bu parlamentoda sadece gözlemlemek, etra.fınıza bakmak dahi dinler, inançlar, insanlar hakkında fikir sahibi olmanıza yetecekti. Herkes bir birine saygıyla yaklaşıyor ve karşısındakinin dini inancını öğrenmeye, tanımaya, anlamaya çalışıyordu.

Anahtar Kelimeler: Din, inanç, diyalog. barış, küreselleşme

ABSTR.Acr In 1893, the first World's Parliament ofReligions was hel d in Chicago. The fourth Par­liament of the World' s Religions was heldin Bareelona from July 7 to 13, 2004. Parliament of the World' s Religions explains its mission to cultivate harmony among religious and spiritual com.mu­nities and to foster their engagement with the world and its other guiding institutions in order to achieve a more peaceful, just and sustainable world. Some goals such as The world' s religious, spir­itual and cultural traditions to llsten to each other with open hearts and open mind, to awake to re­flect on critica! issues faciog the World are a part of this ınission. Thus during the meeting, discovering new pathways to peace by comprehending the richness of religious diversity was tried. The fourth Parliament of the World' s Religions was held together to make the themes ofParliament pathways to peace, the wisdom oflistening. the power of commimıent. Except these general and main goals there w ere some special issues such as improving the plight of refugees worldwide, can­eeling international de bt for developing countries, overcoming violence, especially when religiously motivated or targeted and inercasing access to dean water. In generally during the parliament the search for comman solution continued among religious and spirirual com.muoities on religious di­versity, dialog among faiths and religions, richness of religious diversity, and global problems. In the parliament, where over 9000 participants met and over 20 sessions were held, just observing and looking around would be enough to get an opinion about religions, beliefs, and people in this place resembling a laboratoıy of religions. Everyone was approaching each other respectfully and trying to learn, know, and understand others' religious beliefs.

Key Words: Religion, believe/faith, dialogue, peace, globalization

Journal of!slamic Research 2007;20(3):275-282

275

Page 2: Diyaloğun Merkezi; Dünya Dinler Parlamentosu …isamveri.org/pdfdrg/D00064/2007_3/2007_3_OKTAYAS.pdfDiğer sempozyum, seminer ve workshop türü ça lışmalardan bir kısmı her

Ayşe Sıdıka OKTAY

D ördüncü Dünya Dinler Parl~entosu Konseyi

7-13 Temmuz 2004 yılında Ispanya'nın Barse­

lona şehrinde yapıldı. 1 Parlamento Barselona'­

daki The Universal Forum of Cultures'in ortaklığı ve

Katalanya Unesco merkezinin yardımlanyla organize

edildi. Parlamentonun çeşitli oturum ve aktiviteleri the

Forum ·site olarak anılan Akdeniz kenannda 30 hektar­

lık geniş bir arazi üzerindeki binalarda yapıldı. Bu mer­

kez yılın hemen her günü bir toplantı veya sempozyum

yapılmasıyla tanınıyor. Parlamentonun gerçekleştirildi­

ği sene içinde 100 ayrı toplanunın yapılması hedefleni­

yordu.

Dünya Dinler Parlamentosu ilk defa 1893 yılında

Chicago'da toplanmıştı. II.si ilkinin 100. yıldönümü ne­

deniyle 1993 yılında yine Chicago'da gerçekleştirildi.

Buradaki toplantıda "Küresel Ahlaka Doğru: Bir Başlan­

gıç Deklarasyonu" dünyaya tanıtıldı ve iki yüzden fazla

elini ve ruhsallider tarafından imzalandı.2 ID.sü ise Gü­

ney Amerika'nın Cape Town şehrinde 1999 yılmda ya­

pılmışnr.l

Dünya Dinler Parlamentosu misyonunu dünya cli.Q­leri ve ruhsal gruplar arasındaki ahengi artırmak, onll­

nn dünya ile ilgili görevlerini ve dinlerin eliğer

esaslanyla ilgili gelenekleri adil, barışsever ve sürdürü­

lebilir bir dünyayı gerçekleştirebilmek için geliştirmek

olarak açıklanmaktadır. Dini ve ruhsal gruplann, değişik

kültürle.rin birbirlerini tanıması, karşılıklı her birinin eli­

ğerine kalbini ve zihnini açması ve dünyanın karşı kar­

şıya kaldığı,kritik sorunlara çözüm bulmak amacıyla

harekete geçilmesi gibi hedefler de bu misyonun bir par­

çasıdır. Böylelikle toplantı sırasında elini çeşitliliğin ge­

tirdiği zenginliğin bilincine vanlarak barış için yeni bir

yol bulunmaya çalışıldı.

IV. Dünya elinler parlamentosu Banşa yol, Dinle­

menin hikmeti ve Bağlılığın gücü temalan alunda top­

landı. Bu genel ve ana amaçlar dışmda dünya çapındaki

mültecilerin desteklenmesi, gelişmekte olan ülkelere yük

olan uluslar arası borçlannın atılması veya ertelenmesi,

özellikle dinlerin motive ettiği ve hedef gösterdiği şid­

detin üstesinden gelinmesi ve temiz sulara ulaşım ko~u­

lan da bu toplannnın odaklanmaya çalıştığı ·özel

temalardı. Genel olarak dinlerin çeşitliliği, inançlar ve

dinler arasmda diyalog ve elini çeşitliliğin getirdiği ze.n­

ginlik, küresel problemlere dinlerin ve ruhsal gruplann

ortak çözüm bulma arayışlan da parlamento süresince

devam etti.

276

DİYALOGUN MERKEZI; DüNYA DİNLER PARLAMENTOSU KONSEYİ

Barselona İspanya'nın Katalan bölgesinde yer al­

makta ve Bahai, Budist, Hınstiyan, Müslüman ve Yahu­

eli gibi değişik din mensuplannın yaşadığı bir yer olarak

dikkati çekmektedir. Ayrıca kültürel alt yapısı ve mi­

mari güzellikleriyle de İspanya'nın en gözde şehirlerin­

den birisidir. Nitekim Olimpiyat oyunlan da daha önce

bu şehirde yapılmıştı. Katalan milliyetçiliğinin etkisiy­

le parlamentonun konuşma dili İngilizce, ispanyolca ve

Katalancaydı. Dil problemini çözümiemek için Parla­

mento'ya kayıt sırasında verilen çanralann içinde eliğer

dokümanlarla beraber kulaklıklı minik el radyolan ve­

rildi. Açılış, kapanış törenleri, ana konuşmacılar ve ba­

zı toplantılann İngilizce, ispanyolca ve Katalanca

anında tercümeleri yerel radyolann farklı kanallan ara­

cılığıyla yayınlandı. Kanal numaraları da konuşmacının

arkasındaki panolarda gösterildi. Böylelikle dünyanın

farklı ülkelerinden gelen ve değişik dillerini konuşan

dokuz binden fazla insanın dil sorunu aşılmaya çalışıl­dı.4

Toplantıdan kısa bir süre önce Madrid metrosu

bombalandığı için güvenlik önlemleri çok yüksek dü­

zeydeycli. Toplantının yapıldığı alana ilk girişte ve top­

lanunın yapıldığı binalann her girişinde parlamentonun

katılımcısı olduğunuzu gösteren kimlik kartlarınızı, eli­nizdeki eşyalan ve kendinizi sürekli güvenlik derektör­

lerinden geçirmek zorundaydınız. Güvenlik

detektörlerinin ne kadar güçlü olduğıı herkesin bilgisa­

yar, flash disk ve disketlerinin bir süre sonra bozulma­

smdan anlaşıldı. Ancak herkes kendi güvenlikleriyle

ilgili olduğıı düşüncesiyle anlayışla karşılamaya çalıştı.

Parlamentonun amacına uygun olarak dünyanın

pek çok ülkesinden katılımcı çeşitli etkinlikler için top­

lantıya gelmişlerdi. 15 den fazla ana konuşmaa arasında

2003 yılmda Nobel Barış Ödülünü kazanan İranlı kadın aktivist Şirin Ebacli, Malıatma Gandhl'nin tarunu ve M­rika Parlamentosu üyesi Ela Gandhi, Global Etik düşün­

cesinin mimarlanndan ve Global Etik vakfı başkanı Dr.

Hans Küng, Din Bilimci Karen Armstrong, Hindistan'­

dan Amma olarak tanman Sri Mata Amitanandamayi

(öylesine saygı gören bir kişi ki kapanış töreninde ko­

nuşma yapmak için kürsüye çıktığında nerede ise salo­

:ı;ı.un yarısı ellerini birleştirip önünde eğilerek selam

verdiler), Hint asıllı Hınstiyan Katalan filozof Raimon

Panikkar, Müslüman düşünürlerden Tank Ramazan en

dikkati çekenlerinden birkaçıydı. Dalai Lama'da açılış

oturumuna katılması beklenen ana konuşmacılardan bi­

risi olmasına rağmen toplantıya gelemecli.

Journal of Islamic Research 2007;20(3)

Page 3: Diyaloğun Merkezi; Dünya Dinler Parlamentosu …isamveri.org/pdfdrg/D00064/2007_3/2007_3_OKTAYAS.pdfDiğer sempozyum, seminer ve workshop türü ça lışmalardan bir kısmı her

DİYALOCUN MERKEZİ; DÜNYA DİNLER PARLAMENTOSU KONSEYİ

Toplannnın açılış konuşmalan olabildiğince sıkıcı

protokol konuşmalanndan sıyrılmaya çalışılmıştı. Res­

mi görevliler açılışa mesaj göndermekle yetinmişlerdi.

Açılışa İspanya ve Katalan bölgesinden tek resmi konuş­

macı olarak Barselona belediye başkanı katıldı. Onun

konuşması da ev sahibi olarak konuklara hoş geldiniz

demek ve şehirde güzel vakit geçirmelerini dilemekten

ibaretti.5 Açılış konuşmasının onur konuğu Şirin Eba­

di'ydi ve konuşmasını parlamentonun resmi dilleri dı­

şında Farsça yaptı. Herkes elindeki radyodan

tercümesini anlamaya çalıştı. Ebadi konuşmasında İs­

lam'ın insan haklan ve demokrasi ile uyuşabileceğine,

Allah'ın insanlan farklı yarattığına fakat bütün dinlerin

en son amacının mutluluk olduğuna işaret etti. Diğer

konuşmacılar Parlamentonun organizasyonunda görev

alan kişiler olup kısaca kendilerine düşen görevlerden

ve bu işlerin amaçlanndan bahsettiler. Bu konuşmalann

aralannda çeşitli diniere mensup kişiler kendi dini tö­

renlerine uygun şekilde dünya banşı, insanlığın mutlu

bir geleceğe sahip olması ve parlamentonun amacına

uygun hizmet etmesi için dua ettiler. Çoğunlukla onla­

rın bu ortak dileğine salondaki diğer din mensuplan da

amin diyerek katıldılar. Bu dua törenlerinin en dikkat

çekenlerinden birisi Afrikalı bir yerel din (Yoruba)

mensubunun davuluyla yaptığı ayindi. Bütün salona

kendi dilinde amin dedirtıneyi başardı. İnsanlar pop

müzik parçası söyler gibi ona eşlik ettiler. O kadar ilgi

gördü ki toplannnın bitiminde salonun dışında da tören

bir süre devam etti. Parlarnemoya katılan her dinin temsilcileri toplantının açılış, kaparuş ve benzeri ana

toplantılannda sırayla kendi dini inançlarına ve tören­

lerine uygun şekilde dünya barışı ve insanlığın gelece­

ği için dua ettiler. Böylece katılımcılar farklı dinlerin

dua törenlerinin nasıl olduğu hakkında küçük de olsa

fikir sahibi oldular.

Parlarnemoya çeşitli etkinliklerde bulunmak için 85'den fazla ülkeden 9000'in üzerinde katılımcı gelmiş­

ti. Büyük bir kısmı SOO'den fazla seminer, sempozyum,

workshop ve konferansta görüşlerini açıklarken diğerle­

ri film ve müzik gösterileriyle, günlük banş yürüyüşü,

barış ağacı dikilmesi, sergi, kitap şatışı vb. etkinliklerde

yerlerini aldılar. Bu etkinliklerio içinde 4 ana büyük ser­

gi ve gösteri, 22 daha küçük gösteri, 400 konser, 170 mü­

zik grubu, 16 film, 60 sokak gösterisi, 4 meydan gösterisi

bulunuyordu. Aynı anda planlı oturumlar ve sempoz­

yum oturumlan olmak üzere ortalama 20-25 toplantı ya­

pıldığı için katılımcılar bu kadar yoğun program ·arasında hangisine gideceklerini, hangi konulan takip edecekle-

Journal oflslamic Research 2007;20(3)

Ayşe Sulıka OKTAY

rini seçmekte gerçekten zorlandılar. Parlamento progra­

mın ne kadar yoğun olduğu program kitapçığının A4 bo­

yutuna basılmış 259 sayfadan meydana gelmesinden

anlaşılıyordu.

Parlamentoda gün, ilk gün öğleden sonra 4.30 da

yapılan açılış töreni dışında sabah 8.00 de başladı. Sa­

bah katılımcıların ilk işi genel program kitapçığındaki

değişikliklerin gösterildiği ve yoğunluk sebebiyle her

gün güneelleneo ispanyolca, İngilizce ve Katalanca dil­

lerinde hazırlanan yeni günlük prograrnı almaktı. Sa­

bah 8-9.00 arasındaki ilk programlar daha çok dua ve

dini seremonilerle ilgiliydi. Katılımcılar Balıallikten

Zerdüştlüğe, Amerikan yerlilerinin dinlerinden yeni­

çağın dinlerine kadar her dinin dua ve ibadetleri ile Bu­

dist, Hindu meditasyonlan, yoga vb. pek çok dini

ritüeli izleme ve katılma imkarn bulunabildi. Her gün

ortalama 17-20 arasında farklı dine ait dua merasirni

değişik salonlarda İcra edildi veya bunlann içerikleri

hakkında bilgi verildi. İslam dini adına her gün özel­

likle diğer dinlerle ilişkilerden bahseden Kur'an ayetle­

ri anlatıldı, namaz ibadetinden bahsedildi, bunun

yanında bazı günler Mevlana'dan şiirler okundu, bazı

günlerde sufi ilahileri dinletildi. Bu etkinlik katılımcı­

lara bir yandan kendi dinlerinde ibadet etme şansı sağ­

larken diğer yandan farklı dinlerin ibadetlerini izleme

ve öğrenme fırsatını bulabilecekleri bir imkan olarak

düşünülmüştü.

Diğer sempozyum, seminer ve workshop türü ça­

lışmalardan bir kısmı her gün intrareligious (dinin ken­

di içine bakış) adıyla 9.30-11.00 saatleri arasında yapıldı.

Dinlerin ve ruhani grupların kendi hikayelerini paylaş­

tıklan bu oturumlar genel olarak, bu grupların ve onla­

rın öğretilerinin, ibadetlerinin, geleneklerinin,

dinamiklerinin temelle.rinin anlaşılması, diyalog, arılaş­

mak ve işbirliği için bu grupların içindeki kaynaklar ve

akılcı sebepler ile dinin kendi içindeki yansıma ve di­

yalog için araçların neler olduğuna odaklanmayı hedef­

lemişti. Bu amaca yönelik olarak düzenlenen "Küba' da

Dinlerarası ve Kültürlerarası Diyaloga Doğru Problem­

ler", "Doğu Hıristiyanlığı'ndaki Geleneklerin Çeşitlili­

ği", "Küresel Toplumun Ortaya Çıkmasında Sevgi ve

Bağışlamayı Dinlemek", "Guru Grant Sahib: Dini Ço­

ğulculuk, Eşitlik, Sosyal ve Ekonomik Adalet İçin iler­

leme", "Ahlak, Sevgi ve Barış", "Sarnimiyet öğretisi :

Banşa Bir Şinto Yolu", "Yahudilik ve Adalet", "Mahat­

ma Gandhi ve Dini Çoğulculuk", "Dairenin İçinde ve

Dışında Putperest Diyalogu", "İnsan Kopyalanmasında

277

Page 4: Diyaloğun Merkezi; Dünya Dinler Parlamentosu …isamveri.org/pdfdrg/D00064/2007_3/2007_3_OKTAYAS.pdfDiğer sempozyum, seminer ve workshop türü ça lışmalardan bir kısmı her

Ayşe Sıdıka OKTAY

İsJ.ami Görüş", "Zen Bahçesi: Bir Cennet", "Çağdaş Dün­

yada Faslı İslami Model", "Sihizm' de Banşa. Yol", "Dün­

ya Banşına Yol: Bir Tai Budist Bakışı", "Zerdüştlüğün

Tarihi, Dini, Kültürü ve Günümüz Problemleri", "İs­

lam'ın Esası: Tann, Yol gösterici ve Ahiret", "Din, Din­

ler ve Dini Birille Bir Bahai Görüşü", "Hangi İsl~? İslam'ın Ruhu İçin Mücadele Eonek", "Kutsal Kitabın

Güncel Dünyaya Uygun Olması", "İsJ.ami Metafizik ve

Diğer Geleneklerle Diyalog", "Budizm'in Küresel Yüzle­

ri", "Scientology Dininin Doktrini", "Küresel Banş ve

Liderlik: Bir Cayinist Bakış", "İslam' da Adalet, Savaş ve

Banş", "Günlük Hayatta Sih Değerlerinin Uygulanma­

sı" adlı toplannlar 6 gün boyunca ortalama her gün ay­

m anda 20 ayn salonda düzenlenen oturumiardan

sadece birkaçının başlığıdır.

Dinler arası (İnterreligious) oturum adıyla her gün

11.30-1.00 saatleri arasında yapılan oturumlar ise dini ve

ruhani gruplann bir diğeriyle diyalogunu hedeflemek­

teydi ve dinler arası karşılaşma ve diyalog için fırsatların

yapılandınlınası, dünya ile ve diğerleriyle anlaşmak için

motivasyon ve inançların paylaşımı ve dinlerarası karşı­

laşma, diyalog ve işbirliği konularına odaklanmışo. Faıf­

lı bakış açılanndan dinlerarası ilişkilerle ilgili pek çok

konu aynı anda onalama 20 ayrı oturumunda, farklı sa­

lanlarda tarnşılma i.ı:nkfuıı buldu. Bu konulardan bazıla­

nnın isimleri şunlardır: "Çoğul Toplumda İnanç ve

Aidiyet", "inançlar arası Eğitim için Küresel Gereklilik",

"Dinlerarası Diyalogtın Teolojik ve Felsefi Yönleri", "i­nançlar arası Karşılaşma: Evlilik, Çocuk Yetiştirmek, Ce­

naze Törenleri ve Uygulamayla İlgili Diğer Sorunlar",

"Avrupa'da Kültürler arasından Dinler arasına", "Seküler

ve Küresel Toplumlarda Dinler ve Ruhani Yollar", "Din­

ler arası Anlayışın Ahlaki Kodu", " Kutsal Kitabın Aka­

demik Öğretimi: Tek Tannya İnamlan Dinlerde

(monoteist) Yorum", "Küreselleşmedeki Ortak İyiye Bir

İnançlar arası Bakış", "İslam, Hıristiyanlık ve Budizm' de

İnsanın Ahlaki Gelişimi", "Kadınların ve Çocukların

İnsan Hakianna Bakış Açısından Dini Metinlerio Yoru­

mu", "Değişmez Ah.lfu Sahip Olmak İçin Dine İhtiya­

cıınız Var mı?", "Keşfin Yolculuğu: Bir Müslüman

Hıristiyan Karşılaşmasının Deneyimleri", ''Müslüman,

Hıristiyan ve Yahudi Üçlü Diyalogu (Trialogue)", "Tan­

n için Savaşmak".

İspanyolların ünlü siesta-öğle arası dinlenme gele­

neği sebebiyle 1.00-3.00 arası uzun bir öğle yemeği ara­

sı verildi. Bu uzun arayı insanlar genellikle yine

parlamentonun aktiviteleri arasında yer alan çeşitli mü-

278

DİYALOCUN MERKEZI; DÜNYA DfNLER PARLAMENTOSU KONSEYİ

zik konserlerini dinlemek, film izlemek, banş yürüyü­

şüne kanlmak (her gün 1.00' de başlıyordu ve forum mer­

kezinin büyük bahçesinde sloganlarla dolaşmaktan

ibaretti.), sergi salonundaki kitap vb. sergileri dolaşmak,

Sih mutfağındaki ücretsiz vejetaryen yemekleri yemek

ve çe.şitli dinlerdeki insanlarla tanışıp sohbet eonek ve­

ya üstü açık otobüslerle Barselona'nın tarihi ve turistik

yerlerini dolaşnran tura kanlmakla geçirdiler.

Öğleden sonra saat 3.00-4.30 arasında yapılan otu­

rumlar dini ve ruhani toplulukların birlikte çalışmasını

hedefiernekte ve dini, ruhani insanların, toplulukların,

organizasyonların banşçı, adil ve sürdürülebilir bir gele­

cek için hizmet veren enstitülerin rehberliğinde işbirli­

ği kapasitesini artırmak, dünyadaki kritik konulara

adanan en iyi uygulamalar ve başarılı örnekler ile aktif

diyalog ve işbirliği için araçlar ve yarancı yaklaşıınlar

üzerine odaklanmışo. Yine her gün aynı anda onalama

20 ayrı salonda düzenlenen bu oturum başlıklanndan bir

kısmının isimleri şunlardır: "Ruhlar arası Diyalog: Uy­

gulamadaki Vizyon", "Din Değiştirme ve Dini Özgürlü­

k", "Dini Değerler ve Sosyal Aktivite", "Sufi Psikolojik

Forum: Zihinden Kal be: Banşa Yol", "Kültürel Çeşitlilik

Konusunda Farklı Dini Geleneklerin Sesi", "Kutsalın Kri­

zi", "Banş, Politika ve Ruhun Boyutları", "İslam ve De­

mokrasi", "Başörtüsü tartışmalan: Dini Kıyafet ve

Seküler Fundamentalizm", "Modem Ruhsal ve Bilinısel

Bağlamda Uyanışın Anlamı", "Yüzüklerin Efendisi: Dini

Arka plan", "İnsanlık ve Tabiat: Ekolojik problem konu­

suna İslami Bakış açısı", "Medeniyetler Diyalogu: Adil

ve Banşçı Dünyamn Araşnrılmasında İslam ve Bao",

"Dharm.a, Allah ve Yönetme: Bir Budist ve Müslüman

Diyalogu", "Amellerin Ruhaniliği", "İş Aktivitesi ve Ah­

laki Gereksinimler: Dinler Ne Söyler?", "Ban ve Doğu

Arasında Müslüman Kadın", "Dini Fundamentalizm ve

Şiddet: Dinlerarası Diyaloga Bir Meydan Okuyuş", "Si­

lahlı Çatışmalardan Etkilenen Çocuklar: Bizim Ahlaki ve

Geleneksel Sorumluluklanmız", "Küresel Sorumluluk:

Umut İçin Bir Sebep", "İslami Çoğulculuk: İdealler ve

Problemler arasında". Bu oturumlar sempozyumlardan

farklıydı ancak bazılan farklı veya aynı kanlımcılarla

birkaç gün sürdü.

Bu oturumlar dışında sabah 9.00 dan akşam 4.30 a

kadar süren ve genellikle birkaç gün devam eden 15 ay­

n sempozyum düzenlenmişti. Burada farklı dinler ve ro­

hani toplulukların, uluslar arası bilim adamlan ve konu

ile ilgili olarak aktifbir şekilde ilgilenen kişi ve kuruluş­

Iann (aktivist) kaolımıyla belli konulara derinlemesine

Journal of!slamic Research 2007;20(3)

Page 5: Diyaloğun Merkezi; Dünya Dinler Parlamentosu …isamveri.org/pdfdrg/D00064/2007_3/2007_3_OKTAYAS.pdfDiğer sempozyum, seminer ve workshop türü ça lışmalardan bir kısmı her

DİYALOCUN MER.KE2İ; DÜNYA DİNLER PARLAMENTOSU KONSEYİ

odaklanılması hedeflenmişti. Parlamentonun yapıldığı

Forum Site alanında yeterli yer bulunamadığı için genel­likle yakındaki AC Bareelona otelinin toplano salonla­

nnda bir araya gelinen bu sempozyumların konulan

şunlardı: "İbrahimi Yeniden Bir araya Gelme: Kutsal

Toprak'ta Barış Yapmak", "Din ve Çaoşma, Çözüm",

"Kutsalın Krizi", "Medeniyetler Diyalogu", "Dijital Hi­

kaye Aniatma Sana o", "Yeni Uyanış Zirvesi", "İnsan

Ha.klan", "İnançlar arası Eğitim", "Dinler ve Uluslar ara­

sı Enstitüler Hakkında", "Dinlerarası Organize Edilen

W arkshoplar Günü", "Dinlerin Geleceği, Medya ve Bi­

zim Toplumlanmız", "AIDS'in Yüzünün Keşfi", "Bilim

ve Din", "İnançlar arası Barış Yapma ve Yetenekleri",

"Dinlerarası ve Kültürlerarası bir Özgürlük Teolojisine

Doğru". Bu başlıklar al ondaki konular aynı anda 3-4 sa­

landa birkaç gün devam eden oturumlarda raroşıldı. Ba­

zı Sempozyumlann sponsoru Zygon: Journal ofReligion

and Science dergisiydi.

Parlamentodaki bütün oturumlar 1.30 dakika ola­

rak planlanm.ışo. Konuşmalann bir saat içinde biriril­

mesi ve kalan yarım saatin dinleyicilerden gelecek

sorularm tartışılmasına ve fikirlerin paylaşılmasına ay­

nlnıaya özen gösterildi. Genellikle bu kadar çok prog­ram arasından katılımcılar kendi mera.klarına uygun

oturumlan bulmakta zorlanmadılar ve kendilerinin de

ilgilendiği veya belli bir fikir sahibi olduğu konulan

açıkça tamşmaktan çekinmediler. Ancak bu tamşmala­

rm kıncı değil, yapıcı olmasına herkes özellikle dikkat etti.

Toplantının en dikkati çeken kaolımcılanndan Hans Küng "Çarpışma veya Konuşma: Bir Medeniyetler

Diyalogu" adlı oturumda Şirin Ebadi ile Müslüman ve

Hınstiyanlar arasında çatışma yerine kültürel bariyerle­

rin kaldırılıp yaraocı diyaloglarm başlaolması için neler

yapılabileceğini anlato. "Dini Ötekine Uzanmak: Bir

Fark yapan Pört İnançlar arası Enstitü" isimli geniş ka­

olımlı tarOŞ1Jlalı panelde ise Küng ve diğer üyeler dün­

yanın değişik bölgelerinde bulunan enstitülerin

çalışmaları, başarılan ve belli başlı problemlerini raroşı­lar. Küng'ün katıldığı "inançlar arası Eğitim" Sempoz­

yumunda da "Geleceğe Bakış: Buradan Nereye

Gidiyoruz?" oturumunda inançlar arası eğitimde küresel

değerlerin yeri tamşıldı. Küng'ün katıldığı her bir otu­

rum gerek kaolımcılann gerekse medyanın büyük ilgi­

sini çekti ve onların çeşitli konulardaki sorularına

muhatap oldu.

Journal of lslaınic Research 2007;20{3)

Ayşe Sıd.ıka OKTAY

Tarık Ramazan yedi ayrı oturumda görev aldı. "Dinlerarası diyalog ve Devredilemeyen Dogmalar" isimli raroşmalı panelde dinlerarası diyalogun sınırlan­

nı ve zorluklan üzerinde duruldu. "Özgürlüğün Teolo­jisi ve Dinlerarası Diyalog" adını taşıyan bir diğer

panelde dini çoğulculuğun yeni paradigmalan tartışıl­dı. Ramazan'ın kaoldığı diğer toplanolar genellikle ba­

oda yaşayan Müslüman kimliği ve bu kimliğin

korumnası vb. konularla ilgiliydi. Küng ve Ramazan gi­

bi ana konuşmacıların kaoldığı toplanoların hepsi bü­

yük salonlarda ve radyo yayınlanyla üç dilde similitane tercümeyle gerçekleştirildi.

Parlamentoya Türkiye' den sadece üç ilahiyat fakül­

teli akademisyen katılmışo. Onlarda buraya yurt dışın­

daki bazı gruplarla yapoklan ortak çalışmalar sayesinde

gelebilmişlerdi. Aslında parlamento dinler hakkında

farklı alanlarda ortak çalışmalara odaklandığı için birey­

sel düzeyde kaolımcı olmak teoride olabilirse de pratik­

te pek mümkün değildi. Türkiye'de başörtülü olarak

meclise girerneyen Merve Kavakçı da bu özelliği ve Ge­

orge Town Üniversitesi öğretim üyesi kimliğiyle Parla­

mentonun Başörtüsü Tartışmaları, Dini Kıyafet, Dini

Semboller, Dini Özgürlükler ve İslam'da Kadın gibi ba­

zı toplantıların baş konuşmacılan arasındaydı. Ayrıca

Harvard, Oxford, Cambridge, Notre Dome vb. dünyanın

sayılı üniversiteleri yanında Jamaika'dan Güney Afrika'­

ya, Meksika'dan Çin' e kadar dünyanın pek çok üniver­

sitesinden öğretim üyesi ortak projeleriyle parlamentoya

katılmışlardı.

Öğleden sonra genellikle 4.30 ile 5.15 arasında bir

veya iki grubun müzik gösterileri vardı. Ayrıca bütün

dini gruplar kendi aralannda belli saatte ve yerd~ topla­

narak tanışma ve tecrübelerini paylaşma şansını yakala­

dılar. Endonezya'dan Amerika'ya, Türkiye'den

Filipinlere, Güney Afrika Danimarka'ya kadar uzanan

değişik ülkelerden gelen Müslüman kaolımcılar her gün

5.00'da AC Bareelona otelinde toplandılar ve özellikle

ı ı Eylülden sonra Müslüman imajının düzeltilmesi ko­

nusunda neler yapılacağı ile ilgili görüşlerini dile getir­

diler. Ayrıca yapılan bir organizasyonla her dinin

Barselona'daki yerel temsilcileri (Balıailer, Zen Budist

ve Tibetian Budistler, Taoistler, Katolik, Ortodoks ve

Protestan Hıristiyanlar, Hindular, Hümanistler, Ameri­

kan Yerlileri-Kızılderili (lndigenous), Cainistler, Orto­

doks ve reformist Yahudiler, Mormonlar, Müslümanlar,

New Age olarak adlandırılan yeni din mensupları, Sih-

279

Page 6: Diyaloğun Merkezi; Dünya Dinler Parlamentosu …isamveri.org/pdfdrg/D00064/2007_3/2007_3_OKTAYAS.pdfDiğer sempozyum, seminer ve workshop türü ça lışmalardan bir kısmı her

Ayşe Sıdıka OKTAY

ler, Zerdüşder ve Putperestler) 9 Temmuz Cuma günü

dışardan gelen katılımcılar la buluşup tanışma. fırsatı bul­

dular ve kendi tecrübelerini gelen konukların dene­

yimleriyle paylaştılar. Bu toplantı genellikle o dinin

Barselona'daki mabederinde yapıldı. Müslümanlar katı­

lımcılar Barselona'daki Müslüman topluluğunun caııii­

i, toplantı merkezi vb. pek çok işlevi gören yerlerine

gittiler. Orada genellikle Fas asıllı Müslümanlardan

meydana gelen imamlar heyeti tarafından Arapça kon­

ferans verildi. Arap asıllı bir kaolı.ıncı İngilizceye ter­

cüme eoneseydi ne yazık ki pek çok batılı Müslüman

konuşmalan anlayamayacaktı. Daha sonra oraya yerle­

şen Faslı Müslümaniann çoğunlukla oturduğu yakın bir

yere davet edildi ve burada ikram edilen Fas yemekleri

ve Pakistan döneri yenildi. Barselona'da Fas, Cezayir,

Suudi Arabistan, Pakistan hatta Moritanya gibi ülkeler­

den pek çok Müslüman göçmenin yaşadığı ve orada bel­

li bir yer edindikleri öğrenildi. Pakistanlı bir grup

Müslüman market zincirlerine sahipken, Barselona'run

en ünlü turistik lokantalanndan birisinin sahibi de Fas­

lı bir Müslüman' dı.

Parlamento her akşam saat 7.00 de başlayan koni

ser, film gösterisi vb. etkinliklerle akşamlan da devam

etti. Bunların en dikkati çekeni ise 10 Temmuz Cumar­

tesi akşamı yapılan Sacred Music konseriydi. Ünlü mi­mar Gaudi'nin hala tamamlanamamış eseri Sagrada

Familia Katedrali önündeki büyük meydanın trafiğe ka­

paolmasıyla oluşturulan geniş mekanda yapılan gösteri

tam anlamıyl~ muhteşemdi. Amerikan yer !ileri, Katolik,

Protestan, Sih, Budist müzik korolannın sunduğu ilahi­ler dinlendi, Şin to dinine mensup müzisyenlerin dev de­

nilebilecek davullarla yaptığı gösteriler izlendi, çeşitli

din mensuplannın oluşturduğu koro da çok ilgi ç17kti.

Müslümanlan temsilen Mevlevi gösterisi yapıldı. Ayrıca

Balıallikten İslam'a kadar 10 ayrı dinden gençlik grubu

üyesi dünya barışı ve dinler arası diyalog için dua ettiler.

Konser Müslüman ve Yahudi müzisyenlerden oluşan

Kudüs'lü pop müzik grubunun bütün meydanı eaşturan

şarkılanyla sona erdi.

Parlamentonun en ilgi çeken ve en yoğun kanlım­

lı gösterilerinden birisi batıda Rumi olarak tanınan Mevlana törenleriydi. İlk gösteri öğle arası Balkanb. ol­

duğunu sandığımiz bir grup tarafından yapıldı. 6-7 kişi­

lik bayan ve erkeklerden kurulu bu grup önce bozuk

aksanlanyla Türkçe il~er söylediler. Daha sonra iki

bayan ve bir erkek sema gösterisi sundu. Ancak bu alı­

şık olunan Mevlevi Sema gösterisinden ziyade buz pate-

280

DiYALOCUN MERKEZ!; DÜNYA DINLER PARLAMENTOSU KONSEYİ

ni yapan dansçılann figürlerine benziyordu. Ama Türk

müziğinin dolayısıyla Türk kültürünün etkisini göster­

mesi bakımından kayda değerdi. Bu grup Sacred Music

konserinde de aynı gösteriyi sundu. Daha sonra Türki­

ye'den Kültür Bakanlığı Devlet Sema sanatçılannın öğ­

le arası ve "illuslar arası Dinlerarası Hareketin

Kutlaması" adlı genel toplanorun sonunda sunduğu son

derece profesyonel Mevlana Sema gösterileri izlendi.

Aralannda Silılerio de bulunduğu katılımcıların çoğu­

nun sıkıcı toplantıyı sonuna kadar sırf bu gösteriyi izle­

mek için beklediklerini ve pek çok baolırun salonun boş

alanlannda ayakkabılarını çıkarıp kollarını açarak sema

gösterilerine kanlmaya çalıştıklarını görmek unutulma­

yacak anılar arasındaydı.

Parlamento gençlik gruplan için de onların bütçe­

lerine uygun düzenlemeler yapmış ve Gençlik Liderlik

Gruplan ve Dinlerarası Gençlik Diyalog Gruplan gibi fa­

aliyetler organize etmişti. Çoğunluğu Harvard, Fordham,

Princeton, Yale, Chicago, Oklahoma, Güney California

üniversitelerin karşılaştırmalı dinler, sosyoloji, teoloji,

felsefe vb. bölümlerinde okuyan bu öğrenciler ilgi alan­

larına göre burada izledikleri ve takip ettikleri oturum­

lan ders notu haline getirip kredilerini tamamlama

şanslanna sahiptiler. Öğrencilerin masraflannın yansını

üniversiteleri karşllarken diğer yansını sponsor kuru­

luşlar destekledi. Her gün öğleden sonra danışman hoca­

lannın denetiminde toplanıp günün özeti çıkanlırken

ertesi gün için hazırlık yapıldı. Bu öğrenciler arasmda

eğitimlerini Amerika ve Avrupa ülkelerinde yapan Türk

öğrenciler de vardı.

Parlamentoda çeşitli diniere ait semboller, kartpos­

tallar, kıyafeder, kitaplar, CD'ler, tespihler vb.nin sergi­

lendiği, bilgi verildiği ve hediye eşya satışının yapıldığı

bir fuar alanı oluşturulmuştu. Putperesderin, Scientolo­

ji gibi yeni dinlerin dahi standarının olduğu bu alanda­

ki tek Müslüman ve Türk standı aynı zamanda oranın en

büyük, en dikkati çeken standanndan birisi olan Light

(Işık) yayınlannın yeriydi. Duvarlan Türk hat ve çini sa­

nab.nın en güzel resimleriyle süslenerek mescit havası

verilerneye çalışılmış, Türk lokumu da unutulmamıştı.

Stantta görevliler çok güzel İngilizce ve ispanyolca ko­

n.uşuyorlardı ve gelenlerin Türkiye, Sufizm, İslam ve Te­

rörizm hakkındaki sorularını sabırla cevapladılar onlara

dergi vb. şeyler hediye ettiler. Bu standın tek eksiği Kux­

'an'ı Kerim'in İngilizce veya diğer dillerde tercümeleri­

nin bulunmamasıydı. Çünkü gelenlerin ilk istediği kitap

buydu. Ne yazık ki Kux'an'm İngilizce ve diğer dillerde-

Journal of lslamic Research 2007;20(3)

Page 7: Diyaloğun Merkezi; Dünya Dinler Parlamentosu …isamveri.org/pdfdrg/D00064/2007_3/2007_3_OKTAYAS.pdfDiğer sempozyum, seminer ve workshop türü ça lışmalardan bir kısmı her

DİYALOCUN MERKEZİ: DÜNYA DİNLER PARLAMENTOSU KONSEYİ

ki tercümeleri ancak başka bir kitap standında buluna­

bildi.

Parlamento Akde"niz kenannda ama toplantı salon­

Ianna 15-20 dk. uzaklıkta bir alanda Müslümanlar için

bir camü yeri düzenlemişti. Etrafı açık, üstü tente ile ör­

tülmüş, yerlere halı serilmişti. Yakınındaki Sih mutfağı­

na gelen değişik din mensuplan b~en namaz kılanlara katılıp benzeri tecrübeyi yaşamak için aynı hareketleri

yaptılar.

Parlamentonun en kalabalık gruplanndan birisi İn­

giltere'den bir uçak dolusu gelen (yaklaşık 300 kişi) Sih

gönüllülerdi. A ynca Hindistan ve diğer ülkelerinden ge­

len veya Sih dinine mensup başlan türbanlı batılılar da

dikkat çekiyordu. Parlamento süresince her gün yaklaşık

8000 katılımcı ya ücretsiz vejetaryen öğle yemeğini elle­

riyle ilcram ettiler. Büyük salonun bir kısmı Sih tapına­

ğı olarak düzenlenmişti. Bu sebeple salona camiye girer

gibi ayakkabılar çıkanp giriliyordu. Ellerinizi size su dö­

ken Sihlerin yardımıyla yıkayıp başka bir Sihin size uzat­

tığı havluyla kuruluyordunuz. Başınızı da verilen üçgen

şeklinde bir tülbentle örtmeniz gerekiyordu. Öğle arası

uzun olduğu için katılımcılar burada ücretsiz yemek ye­

me, dinlenme değişik din mensuplanyla sohbet etme ve

her gün öğle arası yapılan Sih ayinini izleme {isteyen ka­

olabiliyordu) ve Sih müziklerini dinleme i.mkanını bul­

dular. Sih dini ve geleneklerinin propagandasının

yapıldığı bu alan katılımcılann yoğun ilgisini çekti. Öğ­

le arası hemen hemen herkes toplantı alaruna uzak ol­

masına rağmen buraya uğradı. Bu açıdan neredeyse her

bir din mensubunu kendi dini kıyafetleri ve sembolle­

riyle bir arada oturmuş sohbet ederken ve yemek yer­

ken bulabileceğiniz tek yer burasıydı.

Parlamento pek çok ilginçliği içinde banndınyor­

du. Hintlilerin kumaşın dolanmasıyla giyilen sarisi, por­

takal ve bordo rengi Budist rahip kıyafetleri veya şalvar

giymiş, başianna türban takmış veya kazıttınruş batılı

kadınlar ve erkekler bir yanda, değişik rütbelerde Hıris­

tiyan din adamı kıyafeti giymiş Çinli, Japon ve zenci Af­rikalılar diğer taraftaydı. Sanki dinler yavaş yavaş yer

değiştiriyor gibiydi. Batılı olduğu her hallerinden belli

olan Krişnacılar parlamentonun yapıldığı alarun bahçe­

sinde şarkılar söylerken diğer batılı Budistler doğıılu ar-

Journal of Islami c Researcb 2007:20(3)

Ayşe Sıdıka OKTAY

kadaşlannın yanında meditasyon yapıyor, bazı Budist­

ler ise Müslüman arkadaşlarıyla beraber kendi inançla­

rına uygun şekilde tespih çekerek yorgunluk atmaya

çalışıyorlardı. Amerikan yeriisi başlan tüylü din adam­

lan, Güney Amerika Maya dinine mensup kişiler, Afri­ka yerli dinine mensup katılımcılar, Ortodoks

Yahudiler tipik kendi kıyafetleriyle oturuyorlardı. De­

ğişik ülkelerden gelen başlan sanklı, beyaz kıyafetli

Müslüman sufilerle Sihler birbirine kanşıyordu. Her­

kes kendi dini kıyafetleriyle dolaşmaya özen gösteriyor,

dinle ilgili gösteriler ve etkinliklerde dini kıyafetler ve

semboller ön plana çıkıyordu. Özellikle toplantı salon­

ların kesiştiği merkezi salonlar adeta bir renk, kültür,

din ve insan cümbüşünü andınyordu. Bu salonların du­

varlarına eklenen ve oturumiara dikkat çekmek, kendi

enstitü ve kuruluşlannın tanıtımını yapmak amacıyla

asılmış ilanlar ve broşürler de bu renk cümbüşünü ta­

mamlıyordu. Aynı durum Sih tapınağındaki yemek sı­

rasında da mevcuttu. 9000'den fazla insanın katıldığı ve

aynı anda 20'den fazla oturumun yapıldığı parlamento­

da yapılacak onca şeyin arasında dinler laboratuvarını andıran bu alanlan sadece gözlemlemek, etrafımza bak­

mak dahi dinler, inançlar, insanlar hakkında fikir sahi­

bi olmanıza yetecekti. Herkes bir birine saygıyla

yaklaşıyor ve karşısındakinin dini inancını öğrenmeye,

tanımaya, anlamaya çalışıyordu. Çoğu insan bu kadar

farklı dinden insanı belki de ilk defa hayatında bir ara­

da gördü ve farklılıklara rağmen insan doğasının inan­

maya, ibadet etmeye, dua etmeye ne kadar çok ihtiyacı

olduğunu ilk kez bu kadar derinden hissetti. İsmi ne

olursa olsun her insanın yüce bir varlığa inandığını, ya­

şamak için enerjisini ondan aldığını ve ona dua ettiğini tecrübe etti, inanç ve duarun bütün insanlar için ortak

payda olduğunu fark etti. Bu ortak paydayı ayrımcılık

ve kavga için değil, paylaşmak için kullanabilecekleri­

ni anladı. İnsanlar karşılıklı saygı, sevgi olunca bir ara­

da yaşamanın, karşılıklı dünya sorunlarına çözüm

aramanın mümkün olduğunu dinler laboratuvarı sayı­

labilecek bu yerde, bizzat bu heyecanı hissederek, kısa

bir sürede olsa bir arada yaşayarak gördüler, test ettiler

ve başka dinlerden dostlar edinerek ülkelerine döndü­

ler. Bu şüphesiz parlamentonun en büyük kazanımla­

rından birisiydi.

281

Page 8: Diyaloğun Merkezi; Dünya Dinler Parlamentosu …isamveri.org/pdfdrg/D00064/2007_3/2007_3_OKTAYAS.pdfDiğer sempozyum, seminer ve workshop türü ça lışmalardan bir kısmı her

A~eSıdıkaOKTAY

1 Par1amento ile ilgili ayrıntılı bilgi için şu adrese ba­kabilirsiniz: www.cpwr.oig, www.cpwrglobaJ.net

http://www.partiamentofreligions.orglindex.cfm 07· 04-2008.

2 Bu Deldarasyonun Türkçe dahil çeşiUi dillerdeki sürümü şu adresten ücretsiz indirilebilir. h ı ıp ://www. w e 1 te tho s. o rg/d at· englisMndex.htm, 07-o4-2008. Aynca lngirızce sürümü için bkz. http://www.partiamentofreli­gions.org/_includesiFCKcontenVRiefToward­sAGiobaiEthic.pdf, 07-04-2008.

282

D lY ALOCUN MERKEZi; DÜNYA DİNLER P AJU.AMENTOSU KONSEYİ

HoiPNOTLAR 3 Dünya Dinler Parlamentosu hakkında Türkçe bilgi

için bkz. H. Küng, K.J. Kuschel, Evrensel Bir Ahlaka Doğru, Türkçeye çevirenler ve makale­leriyle katkıda .bulunanlar, Doç. Dr. Nevzat Y. Aşıkoğlu, Doç. Dr. Cemal Tosun, Ar. Gör. Recai Doğan, Gün Yayıncılık, Ankara, 1995, s. 79-106.

• Türkiye'de yapılan Dünya Felsefe Kongresinin resmi dilleri arasında (Ingilizce, Almanca, Fransızca, Rusça) ne yazık ki Türkçe yoktu. Türkiye'deki Felsefe Konusu bile Ingilizce tartışıldı. Burada ise bırakın Ispanyolca, Kata-

!anca dahi parlamentonun resmi diliydi. 5 Türkiye'de yapılan Dünya Felsefe Kongresinin

açılışına Cumhurbaşkanı ve bazı bakanlar, ka· panışına Milli Eğitim Bakanı katılmış ve kon­greyi izlemeye gelen bir Ingiliz bu dunımu garip bulduğunu, kendi ülkesinde bunun hoş kar­şıianmayacağım belirtmişti. Barselona'daki ha· vayı görünce Ingilizin ne söylemek istediği anlaşıldı. Toplantı dünya sonınlannı konuşmak ve çözüm üretmek amacıyla yapılıyordu ama son derece sivil bir hareketli ve resmi hiçbir katkıya ihtiyaç duyulmamıştı.

Journal of lslamic &esearch 2007;20(3)