davet - urojinekoloji2017.com¼rojinekoloji kitap.pdf · histerektomi idi. Çoklu lojistik...

51
1

Upload: ngotuyen

Post on 31-Aug-2018

237 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: Davet - urojinekoloji2017.com¼rojinekoloji kitap.pdf · histerektomi idi. Çoklu lojistik regresyon analizi sonrasında bu . 13 faktörlerden menapozal durum (OR=4.59; 95% CI =1.38-14.73;

1

Page 2: Davet - urojinekoloji2017.com¼rojinekoloji kitap.pdf · histerektomi idi. Çoklu lojistik regresyon analizi sonrasında bu . 13 faktörlerden menapozal durum (OR=4.59; 95% CI =1.38-14.73;

2

Davet

Değerli Meslektaşlarım,

Türk Ürojinekoloji ve Pelvik

Rekonstrüktif Cerrahi Derneği olarak “8.

Ulusal Ürojinekoloji Kongresi”ni 26 – 29

Ekim 2017 tarihleri arasında

İstanbul Harbiye Askeri Müze’de

gerçekleştireceğiz .

Ülkemizden ve dünyadan seçkin bilim

insanları ile birlikte pelvik taban sağlığı ve patolojilerini en

geniş çerçevede değerlendirme olanağı sunan ve iki yılda bir

gerçekleştirilen bu önemli organizasyonda bir arada olmayı

diliyorum. Kongremiz yerleşik bir uygulama haline geldiği

şekli ile birinci gün interaktif kurslar ile başlayacaktır. El

becerisini geliştirmeye yönelik, pratik ip uçları ile

zenginleştirilmiş bu kurslardan önemli kazanımlar elde

edeceğimizi düşünüyorum. Kongremiz multidisipliner bir

bakış açısı ile zenginleştirilmiş bilimsel program ile devam

edecektir.

Ülkemizin dört bir yanından ürojinekolojiye gönül vermiş siz

değerli meslektaşlarımızla buluşmak, sorunlarımızı konuşmak,

çözüm önerilerimizi değerlendirmek, birlikteliğimize güç

katmak ve daha çok çalışarak yeni ve büyük başarılara birlikte

ulaşmak dileği ile Ekim’de İstanbul’da buluşmak üzere sevgi

ve saygılarımı sunarım,

Türk Ürojinekoloji ve Rekonstrüktif Cerrahi Derneği Yönetim

Kurulu adına,

Yönetim Kurulu ve Kongre Başkanı

Prof. Dr. İsmail Mete İtil

Page 3: Davet - urojinekoloji2017.com¼rojinekoloji kitap.pdf · histerektomi idi. Çoklu lojistik regresyon analizi sonrasında bu . 13 faktörlerden menapozal durum (OR=4.59; 95% CI =1.38-14.73;

3

Kurullar

BAŞKAN Prof. Dr. İsmail Mete İtil

BİLİMSEL SEKRETERYA Prof. Dr. Petek Kaplan

DÜZENLEME KURULU Prof. Dr. Fulya Dökmeci

Prof. Dr. Berna Haliloğlu Peker

Prof. Dr. Nezihe Kızılkaya Beji

Doç. Dr. Funda Güngör Uğurlucan

Doç. Dr. Orhan Ünal

Prof. Dr. Ömer Tarık Yalçın

Prof. Dr. Önay Yalçın

Doç. Dr. Özgür Yeniel

Page 4: Davet - urojinekoloji2017.com¼rojinekoloji kitap.pdf · histerektomi idi. Çoklu lojistik regresyon analizi sonrasında bu . 13 faktörlerden menapozal durum (OR=4.59; 95% CI =1.38-14.73;

4

Page 5: Davet - urojinekoloji2017.com¼rojinekoloji kitap.pdf · histerektomi idi. Çoklu lojistik regresyon analizi sonrasında bu . 13 faktörlerden menapozal durum (OR=4.59; 95% CI =1.38-14.73;

5

Page 6: Davet - urojinekoloji2017.com¼rojinekoloji kitap.pdf · histerektomi idi. Çoklu lojistik regresyon analizi sonrasında bu . 13 faktörlerden menapozal durum (OR=4.59; 95% CI =1.38-14.73;

6

Page 7: Davet - urojinekoloji2017.com¼rojinekoloji kitap.pdf · histerektomi idi. Çoklu lojistik regresyon analizi sonrasında bu . 13 faktörlerden menapozal durum (OR=4.59; 95% CI =1.38-14.73;

7

Page 8: Davet - urojinekoloji2017.com¼rojinekoloji kitap.pdf · histerektomi idi. Çoklu lojistik regresyon analizi sonrasında bu . 13 faktörlerden menapozal durum (OR=4.59; 95% CI =1.38-14.73;

8

Page 9: Davet - urojinekoloji2017.com¼rojinekoloji kitap.pdf · histerektomi idi. Çoklu lojistik regresyon analizi sonrasında bu . 13 faktörlerden menapozal durum (OR=4.59; 95% CI =1.38-14.73;

9

1 - MİNİ-SLİNG'İN ETKİSİNİN 12 AYLIK GÖZLEMİ

Poster Bildiri / Poster Abstract

Özlem ÖZYILMAZ1, Zehra Meltem PİRİMOĞLU

1, Murat

ÖZDAMAR1, Orhan ÜNAL

2,

1Kartal Dr. Lütfi Kırdar Eğitim Araştırma Hastanesi,

2Sakarya

Üniversitesi Tıp Fakültesi,

Stress Üriner İnkontinans cerrahi tedavi yaklaşımlarından olan Mini-

Sling'in BMI(Body-mass-index), doğum sayısı ve menapoz durumuna

göre etkisinin 12 aylık süreçte değerlendirmek

Kartal Dr. Lütfi Kırdar Eğitim Araştırma Hastanesi'nde 2013 Mart ile

2016 Eylül tarihleri arasında SUI(Stress Üriner İnkontinans)

endikasyonu verilerek 60 hastaya Mini-sling(Ophira) uygulandı.

Hastalar post-operatif dönemde 3-6-9-12. aylarında objektif olarak

inkontinans açısından değerlendirildiler.

Post-operatif başarı 3.ayda 55/60(%92), 12.ayda 39/60(%65) olarak

izlendi. Daha sonra hastalar kendi aralarında BMI 25 ve üzeri - BMI

25'in altı, menapozda - menapozda değil, doğum sayısı 2 ve üzeri -

doğum sayısı 2'in altı olarak ayrıca değerlendirildiler. BMI 25'in

altında olan grupta 12. ay başarı oranının % 87, doğum sayısı 2'in

altında olan grupta 12. ay başarı oranının % 85, menapozda olmayan

grupta ise 12. ay başarı oranının % 76 olduğu izlendi.

Başarıya eki eden en önemli değişkenin BMI, ardından doğum sayısı

ve en son olarakta menapoz durumu olduğu düşünüldü. Mini-sling

BMI 25'in altında, doğum sayısı 2'in altında ve menapozda

olmayanlarda etkili bir cerrahi tedavi yaklaşımı olmakla beraber; obez

olanlar(BMI 25 ve üzeri), 2 ve üzerinde doğum sayısı olanlar ve

menapoz dönemindeki hastalarda öncelikli tercih nedeni değildir.

Page 10: Davet - urojinekoloji2017.com¼rojinekoloji kitap.pdf · histerektomi idi. Çoklu lojistik regresyon analizi sonrasında bu . 13 faktörlerden menapozal durum (OR=4.59; 95% CI =1.38-14.73;

10

2 - ÜRİNER İNKONTİNANSIN KADIN SAĞLIĞINA

ETKİLERİ

Poster Bildiri / Poster Abstract

Süreyya GÜMÜŞSOY1,

1Ege Üniversitesi,

Dünyada ikiyüz milyondan fazla insan Üİ sorunu yaşamaktadır fakat

gebelik, doğum ve postpartum dönem gibi annelikle ilgili faktörlerin

yanısıra, ileri yaş, menopoz dönemindeki değişimler, pelvik organ

prolapsusları, fistüller, anatomiye bağlı faktörler, pelvik organlara

ilişkin geçirilmiş operasyonlar, üriner sistem enfeksiyonları, şişmanlık

ve genetik olarak uygun olma gibi sebeplerden dolayı üriner

inkontinans kadınlarda erkeklerden daha yaygın olarak görülmektedir.

Science Citation Index, ScienceDirect, Academic OneFile, Scopus

veri tabanlarında ve Google Akademik’te yer alan üriner inkontinans,

kadın sağlığı, yaşam kalitesi, cinsel fonksiyon gibi anahtar kelimeler

kullanılarak tarama yapılmış ve araştırma için uygun bulunan

makalelerden faydalanılmıştır.

Üİ, kadınların başta özsaygısı, sosyal durumu, cinsel aktivitesi olmak

üzere yaşamını her alanda olumsuz etkileyebilmektedir. Yapılan

çalışmalar, Üİ sorunu yaşayan her üç kadından ikisinin dışarı çıkarken

hijyenik ped kullandığını, ulaşım konusunda, fiziksel aktivitelerinde,

elbise tercihlerinde kısıtlamalar getirdiğini, ailesi ve arkadaşları ile

ilişkilerinde sorunlar yaşadığını göstermektedir. Bu sorunu yaşayan

kadınlarda kendini değersiz kusurlu, eksik hissetme, çekici bulmama,

utanma, vücut imajında bozulma, gibi duygular gelişmekte, ileri

dönemlerde sosyal yaşamda izolasyon ağır depresyon veya anksiyete

yaşamalarına neden olmaktadır. Aynı zamanda cinsel aktivite

sırasında idrar kaçırma utanma, fark edilme, koku ve ıslanma gibi

sorunlar nedeniyle cinsel yaşamı da olumsuz etkilemektedir. Üİ koku,

temizlik, cilt irritasyonu gibi sorunlar sebebiyle sık çamaşır değiştirme

Page 11: Davet - urojinekoloji2017.com¼rojinekoloji kitap.pdf · histerektomi idi. Çoklu lojistik regresyon analizi sonrasında bu . 13 faktörlerden menapozal durum (OR=4.59; 95% CI =1.38-14.73;

11

ve yıkama, zaman kaybı gibi maddi ve manevi kayıplara da neden

olmaktadır.

Üİ, hastaların yaşamını her yönüyle olumsuz etkilediği için hastalar

fiziksel, psikolojik, sosyal ve çevresel etkenler yönünden

multidisipliner bir ekip yaklaşımı ile ele alınmalıdır. İyi bir tedavide

başarı ölçütü sadece fiziksel değil, psikososyal yönden de hastanın

kendisini iyi hissetmesi olmalıdır.

Page 12: Davet - urojinekoloji2017.com¼rojinekoloji kitap.pdf · histerektomi idi. Çoklu lojistik regresyon analizi sonrasında bu . 13 faktörlerden menapozal durum (OR=4.59; 95% CI =1.38-14.73;

12

3 - MİDÜRETRAL SLİNG OPERASYONLARI SONRASI

GELİŞEN ERKEN POSTOPERATİF İŞEME

DİSFONKSİYONU İÇİN RİSK FAKTÖRLERİ

Poster Bildiri / Poster Abstract

Uğur Kemal ÖZTÜRK1, Mahmut Kuntay KOKANALI

1, Sabri

CAVKAYTAR1, Demet KOKANALI

1, Melike DOĞANAY

1,

Orhan Seyfi AKSAKAL1,

1Zekai Tahir Burak Kadın Sağlığı Eğitim Ve Araştırma Hastanesi,

Midüretral sling operasyonları (TVT ve TOT) sonrası gelişen erken

işeme disfonksiyonu için risk faktörlerini tanımlamak.

Bu çalışma, aynı cerrahi ekip tarafından 4 yıllık bir süre içerisinde

midüretral sling operasyonu uygulanan 167 tane hastayı içeren

retrospektif bir vaka-kontrol çalışmasıdır. Hastaneden taburcu

olmadan,persistan postoperatif işeme sonrası rezidü idrar volümü

≥150 ml olan ve/veya idrarı boşaltmada zorluk yaşayan ve bundan

dolayı yerleştirilen meş materyali cerrahi olarak gevşetilen hastalar

erken postoperatif işeme disfonksiyonlu hastalar olarak değerlendirildi

ve vaka grubunu oluşturdu. Böyle bir işlem gerektirmeyen hastalar ise

kontrol grubunu oluşturdu. Hastaların demografik, medikal ve cerrahi

özgeçmişleri, işeme semptomları, ürodinamik değerlendirme sonuçları

ve intraoperatif özellikleri hastane kayıtlarından toplandı. Gruplar

arasındaki univaryant analizler bağımsız Student t testi ve ki-kare testi

ile yapıldı. Çoklu lojistik regresyon analizi kullanılarak erken

postoperatif işeme disfonksiyonu için anlamlı risk faktörleri belirlendi.

167 hastanın, 29 (17.4%)’u vaka, 138 (82.6%)’i kontrol grubunu

oluşturmaktaydı. Univaryant analiz sonucunda erken postoperatif

işeme disfonksiyonu ile ilişkili olabilecek yedi tane olası değişken

belirlendi. Bunlar, yaş, menapozal durum, preoperatif valsalva

kaçırma nokta basıncı, preoperatif ≥ grade 3 pelvik organ prolapsus

varlığı, TVT operasyonu, eşlik eden anterior kolporafi ve vajinal

histerektomi idi. Çoklu lojistik regresyon analizi sonrasında bu

Page 13: Davet - urojinekoloji2017.com¼rojinekoloji kitap.pdf · histerektomi idi. Çoklu lojistik regresyon analizi sonrasında bu . 13 faktörlerden menapozal durum (OR=4.59; 95% CI =1.38-14.73;

13

faktörlerden menapozal durum (OR=4.59; 95% CI =1.38-14.73;

p=0.013), TVT operasyonu (OR=16.26; 95% CI=4.12-64.37;

p<0.001) ve eşlik eden anterior kolporafi varlığı (OR=4.51; 95%

CI=1.05-20.05; p=0.043) erken postoperatif işeme disfonksiyonu

gelişimi için anlamlı risk faktörleri olarak belirlendi.

Erken postoperatif işeme disfonksiyonu TOT operasyonuna göre TVT

operasyonu sonrası daha sıktır. Menapozal durum ve eşlik eden

anterior kolporafi varlığı da erken postoperatif işeme disfonksiyonu

riskini arttırır. Bu risk faktörlerini bilme, cerraha bu komplikasyonu

azaltma olanağı sağlayabilir.

Page 14: Davet - urojinekoloji2017.com¼rojinekoloji kitap.pdf · histerektomi idi. Çoklu lojistik regresyon analizi sonrasında bu . 13 faktörlerden menapozal durum (OR=4.59; 95% CI =1.38-14.73;

14

4 - KADINLARIN PELVİK TABAN KAS EGZERSİZLERİ

HAKKINDA BİLGİ VE UYGULAMA DURUMLARININ

ARAŞTIRILMASI

Poster Bildiri / Poster Abstract

Hatice KAHYAOĞLU SÜT1, Burcu KÜÇÜKKAYA

1,

1Trakya Üniversitesi,

Çalışmanın amacı, kadınların pelvik taban kas egzersizleri hakkında

bilgi ve uygulama durumlarının araştırılmasıdır.

Kesitsel tipte bu araştırma, Trakya Üniversitesi Sağlık Araştırma ve

Uygulama Merkezi Kadın Hastalıkları-Doğum Polikliniği ve Üroloji

Polikliniği’ne farklı sağlık problemleri nedeniyle başvuran n=559

kadın üzerinde yürütülmüştür. Veriler, araştırmacılar tarafından

literatür incelenerek hazırlanan, kadınların sosyo-demografik ve

pelvik taban kas egzersizi (PTKE) bilgi ve uygulama durumları ile

ilgili özellikleri içeren, 30 sorudan oluşan bir anket formu ile

toplanmıştır. Verilerin değerlendirilmesinde tanımlayıcı istatistik, Ki-

kare ve Student T testi kullanılmıştır.

Kadınların yaş ortalaması 32.2±12.1 olup %53.7’sinin ilköğretim ve

altı eğitim durumunda olduğu bulunmuştur. İnkontinans durumları

incelendiğinde; %62.6’sının idrar kaçırdığını, %13.1’inin gaz

kaçırdığını, %1.1’inin ise gaita kaçırdığını sözel olarak ifade ettiği

belirlenmiştir. Kadınların PTKE bilgi ve uygulama durumlarını

incelediğimizde; %16.5’inin PTKE hakkında bilgisinin olduğunu

ifade ettiği ve yaş ortalamalarının (32.2±12.1) bilgisi olmadığını ifade

edenlerden (39.8±13.8) anlamlı olarak düşük olduğu bulunmuştur

(p=0.004). PTKE’ni bilenlerin sırasıyla internet (%33.7), öğrenci

hemşire (%25.0), kitap-dergi (%20.7), yakınları (%13.0), televizyon

(%7,6) kaynaklarından öğrendiği belirlenmiştir. PTKE’ni bilenlerin

%93.5’inin egzersizleri doğru tanımladığı, %68.3’ünün PTKE’ni

halen yaptığı, yapanların %94.6’sının pelvik taban kaslarını

güçlendirmek ve %62.6’sının pelvik taban yetersizliklerinde iyileşme

Page 15: Davet - urojinekoloji2017.com¼rojinekoloji kitap.pdf · histerektomi idi. Çoklu lojistik regresyon analizi sonrasında bu . 13 faktörlerden menapozal durum (OR=4.59; 95% CI =1.38-14.73;

15

sağladığını düşündüğü için yaptığı belirlenmiştir . Ancak PTKE’ni

yapanların nasıl uyguladıkları açık uçlu olarak sorgulandığında;

kadınların birbirlerinden farklı ve yanlış şekillerde uyguladıkları

saptanmıştır.

Çalışmada, kadınların büyük çoğunluğunun PTKE hakkında bilgisinin

olmadığı ve PTKE’ni uygulamadığı tespit edilmiştir. PTKE hakkında

bilgisi olan ve uygulayanların, sırasıyla pelvik taban kaslarını

güçlendirmek ve pelvik taban yetersizliklerinde iyileşme sağlamak

amacıyla uyguladığı belirlenmiştir. Ancak uygulama biçimleri

sorgulandığında, farklı ve yanlış şekillerde uyguladıkları saptanmıştır.

Page 16: Davet - urojinekoloji2017.com¼rojinekoloji kitap.pdf · histerektomi idi. Çoklu lojistik regresyon analizi sonrasında bu . 13 faktörlerden menapozal durum (OR=4.59; 95% CI =1.38-14.73;

16

5 - POLİKLİNİKLERE BAŞVURAN KADINLARDA PELVİK

TABAN KAS FARKINDALIĞININ DEĞERLENDİRİLMESİ

Poster Bildiri / Poster Abstract

Nalan ÇAPAN1,

2, Ayşe KARAN

1,

1İstanbul Üniversitesi, İstanbul Tıp Fakültesi, Fiziksel Tıp Ve

Rehabilitasyon Anabilim Dalı, 2Türk Ürojinekoloji Ve Pelvik

Rekonstrüktif Cerrahi Derneği, Non Cerrahi Çalışma Grubu,

Pelvik taban kas (PTK) disfonksiyonunun en önemli sonuçlarından

biri olan üriner inkontinans (Üİ) kadınlarda sık rastlanan ve yaşam

kalitesini etkileyen önemli bir sorundur. Çalışmamızın amacı

kadınlarda pelvik taban kas farkındalığını değerlendirmektir.

Türkiye Ürojinekolji ve Pelvik Rekonstrüktif Derneği, Noncerrahi

Çalışma Grubu aktivitesi olarak, 6 farklı merkezdeki Fiziksel Tıp ve

Rehabilitasyon (FTR) ve Kadın Hastalıkları ve Doğum (KHD)

kliniklerine başvuran 18 yaş üstü kadın hastalara, PTK ve Üİ

farkındalığını sorgulayan anket uygulandı.

Toplamda 1001 kadın hasta anket formu ile değerlendirildi.

Hastaların yaş ortalaması 44.3±15.2 yıl olup %80’2 si normal doğum

yapmıştı. %71.9 u doğum sırasında PTK’larının önemli olduğunu ve

% 78.6’sı PTK’larının zedelenebileceğini, % 77.2’si

PTK’larındakizedelenmenin Üİ’ya ve fekal inkontinansa sebep

olabileceğini bildiğini, % 97.3’ü PTK’larını korumak için çaba

gösterebileceğini, %91.2’si doğum sonrası daha önce PTK’larını

güçlendirme ile ilgili herhangi bir öneride bulunulmadığını ve egzersiz

gösterilmediğini belirtti. %26.4’ü egzersiz amaçlı PTK’larını

kasacağını bilmediğini, %91.1 i egzersiz ile PTK’larının

güçlenebileceğine inandığını, % 88.4 ü egzersizönerildiğinde düzenli

yapabileceğini, %83.8 i egzersizleri öğrenmek için hastaneye

gelebileceğini, % 82.8’ i PTK’larındaki güçsüzlüğün Üİ’ye sebep

Page 17: Davet - urojinekoloji2017.com¼rojinekoloji kitap.pdf · histerektomi idi. Çoklu lojistik regresyon analizi sonrasında bu . 13 faktörlerden menapozal durum (OR=4.59; 95% CI =1.38-14.73;

17

olacağını bildiğini, % 17.1’ i ise bilmediğini, % 95.6’sı egzersizlerin

önemli olduğu belirtilirse uygulayabileceğini ifade etti

Hastaların % 79’u (n:791) idrar kaçırdığını, % 21’i Üİ şikayetinin

olmadığını, Üİ şikayeti olan kadınların % 84’ü Üİ’nın normal

olmadığını bildiklerini , % 77.9’u Üİ’nın yaşlanmanın normal bir

sonucu olduğunu söyledi. Üİ olan kadınların % 71.8’i önlem olarak

sık tuvalete gittiğini, % 57.5’i aile ve sosyal yaşamlarının çok

etkilendiğini söyledi.

Toplumda üriner inkontinans sık olmakla birlikte kadınlar şikayetleri

sebebiyle doktora başvurmayı geciktirmektedirler. Kadınların

çoğunluğu doğumun pelvik taban kaslarını etkilediğini bilmekle

birlikte öncesinde önlem amacıyla kendilerine bir öneride

bulunulmadığını belirtmişlerdir. Pelvik taban kas farkındalığını

geliştirmek üzere doğum öncesi dönemden itibaren yeni stratejilerin

geliştirilmesi önemlidir.

Page 18: Davet - urojinekoloji2017.com¼rojinekoloji kitap.pdf · histerektomi idi. Çoklu lojistik regresyon analizi sonrasında bu . 13 faktörlerden menapozal durum (OR=4.59; 95% CI =1.38-14.73;

18

6 - LEFORT PARSİYEL VE TOTAL KOLPOKLEİSİS

OPERASYONU YAPILAN OLGULARIN YAŞAM

KALİTELERİNDE OLAN DEĞİŞİKLİKLERİNİN

DEĞERLENDİRİLMESİ

Poster Bildiri / Poster Abstract

İbrahim Egemen ERTAŞ1, Ahkam Göksel KANMAZ

1, Alper

BİLER1, Aşkın DOĞAN

1,

1SAĞLIK BİLİMLERİ ÜNİVERSİTESİ TEPECİK EĞİTİM VE

ARAŞTIRMA HASTANESİ KADIN HASTALIKLARI VE

DOĞUM KLİNİĞİ,

Çok yüksek başarı oranları bildirilen kolpokleisis operasyonu;

günümüzde daha çok yaşlı, cinsel aktif olmayan ve birçok ko-

morbiditeleri olan hasta popülasyonunda tercih edilmesine karşın;

rekontrüktif cerrahiler ve vajinal histerektomiler kadar cerrahlar

tarafından tercih edilmemektedir. Bu çalışmadaki amacımız;

kliniğimizde uygulanan kolpokleisis operasyonunun başarısını ve pre -

post operatif dönemde hastaların yaşam kaliteleri üzerine olan

etkilerini analiz etmektir

Kliniğimizde 2014-2016 yılları arasında; yaşları 57 ila 90 arasında

değişen (ortalama 74.5) ve evre 4 uterin ve kaf prolapsusu nedeniyle

Lefort operasyonu yapılan 19 hasta retrospektif olarak incelendi.

Kontrollerde eksiklik ve hastalara ulaşılamaması nedeniyle 3 hasta

çalışmadan çıkarıldı ve çalışma 16 hasta üzerinden değerlendirildi.

Prolapsus yaşam kalitesi ölçeği (P-yk) ile operasyon öncesi ve

operasyon sonrası 3. ayda hastalar sorgulandı. Hastalara bu anket

yapılırken operasyon sonrasında de-novo inkontinans varlığı

sorgulanarak, gelişen hastalara UDİ-6 anketi uygulandı ve hastalara

operasyon geçirdikleri için pişman olup olmadıkları soruldu. Anket

sonuçları Wilcoxon Regresyon analiz testi yapılarak değerlendirildi. P

değerinin <0.05 olması istatistiksel olarak anlamlı kabul edildi.

Page 19: Davet - urojinekoloji2017.com¼rojinekoloji kitap.pdf · histerektomi idi. Çoklu lojistik regresyon analizi sonrasında bu . 13 faktörlerden menapozal durum (OR=4.59; 95% CI =1.38-14.73;

19

Hastaların genel sağlık algılarında ve prolapsusun yaşam kaliteleri

üzerine, işeme üzerine, defekasyon üzerine etkilerinde operasyon

sonrasında anlamlı iyileşme izlendi. Rol sınırlılıkları ile fiziksel ve

sosyal sınırlılıkların büyük bölümünün operasyon sonrasında iyileştiği

gözlendi. Prolapsusun kişisel hayat, duygular ve uyku/enerji üzerine

etkilerinde operasyon sonrası istatistiksel anlamlı iyileşme

saptanmadı. Prolabe olan kısmın eski haline dönmesi için hastaların

sık sık önlem almaya gittikleri saptandı ve hastalardan hiç biri

operasyondan ötürü pişmanlık duymadıklarını belirtti (p<0.05). Takip

süresince hiçbir olguda pelvik organ prolapsus rekürrensi olmadı.

Lefort kolpokleisis operasyonu özellikle komorbiditeleri olan yaşlı

hasta grubunda; genel anestezi ve abdominal/laparoskopik cerrahi

yükünden kaçınılarak; daha az komplikasyon ile oldukça yüksek

başarı oranları elde edilebilen, postop yaşam kalitesinde çok anlamlı

iyileşme sağlayabilen ve hastaların pişman olmayacakları obliteratif

bir operasyondur.

Page 20: Davet - urojinekoloji2017.com¼rojinekoloji kitap.pdf · histerektomi idi. Çoklu lojistik regresyon analizi sonrasında bu . 13 faktörlerden menapozal durum (OR=4.59; 95% CI =1.38-14.73;

20

7 - SÖYLEYEMEM O BENİM YÜKÜM: ÜRİNER

İNKONTİNANSA YÖNELİK STİGMATİZASYON

Poster Bildiri / Poster Abstract

Özge SUKUT1, Resmiye ÖZDİLEK

2,

1İstanbul Üniversitesi,

2Kocaeli Üniversitesi,

Eski Yunancada“yara, iz, işaret”anlamına gelen stigma dilimizde ‘bir

kimsenin adını kötüye çıkaran, yüz kızartıcı durum” olarak ifade

edilmektedir.Damgalama konusunda çalışmaları bulunan Goffman,

damgalanmış kişiyi 'başkalarından farklı özelliklere sahip, daha az

istenen’ olarak tanımlamıştır.Kamu sağlığı bakış açısıyla damgalanma

özel bir önem taşımaktadır; kötüleşen sağlık sonuçlarıyla ilişkili

olduğu ve hastalığa stresli koşullar yaratarak kişinin bu koşullarla başa

çıkma becerisini zorladığı için genel bir risk faktörü olduğu

düşünülmektedir. İnkontinans hem kadınları hem de erkekleri

etkileyen kadınlarda daha sık görülen yaygın bir sağlık

sorunudur.İnkontinans yetişkinlerde utanma, kontrol kaybı, kaygı gibi

duygulara yol açtığı için tabu olarak görülen konular arasında yer

almaktadır. Birçok kişi utanma duygusunun doğası ve sosyal stigma

nedeni ile bu konuda yardım almak istememektedir.Araştırmacılar

görünür olan (paralizi gibi) ve görünmeyen kronik hastalıkların

(diyabet gibi) damgalanmasını ayırırlar.İnkontinansta bazı koşullar

hem görünür hem de gizlenebilir niteliktedir. İdrar kaçırmayı gizleme

konusunda yaşanabilecek başarısızlık sosyal izolasyonu beraberinde

getirebilir.Bu nedenle, kişi için damgalanma korkusu aslında

görünürlüğün korkusu olabilir. İdrar kaçırmada görünmez damgalama

yaratan bir mesele daha vardır ki; koku.Bir başka kişinin inkontinanslı

bireydeki idrar kokusunu algılaması, kişinin durumunu idare etmedeki

başarısızlığı şeklinde toplumsal yargılar bildirilmiştir.Kokunun fark

edilmesi durumunda bireye yöneltilen sessiz tepkilerin, kişinin

sorununu başkaları tarafından keşfedilemeyeceği şekilde yönetmesi

gerektiği yönündeki toplumsal bir beklentiyi yansıtır. İnkontinansta

Page 21: Davet - urojinekoloji2017.com¼rojinekoloji kitap.pdf · histerektomi idi. Çoklu lojistik regresyon analizi sonrasında bu . 13 faktörlerden menapozal durum (OR=4.59; 95% CI =1.38-14.73;

21

idrarın kıyafetin dışına sızması durumunda lekenin idrar veya başka

bir şey gibi yorumlanabileceği için 'sorun' hala potansiyel olarak

gizlenebilir.Öte yandan, idrar kokusu derhal tiksinti ve damgalanmaya

yol açar.Damgalanmaya karşı savunma olarak sessizlik korunma

mekanizması olabilir ancak bu sessizlik yardım arayışında bir engel

oluşturur.İnkontinanstan ayrı olarak idrar sıklığında artış ve idrara

çıkmada yaşanan aciliyet durumları da bireylerde içselleştirilmiş

damgalamaya yol açabilmektedir.Kaygı, depresyon, stres, güçsüzlük,

sosyal izolasyon, idrar kaçırma korkusu, umutsuzluk gibi duygu ve

düşüncelere yol açmaktadır.Sağlık profesyonelleri, idrar yapma

sıklığı, acil idrar yapma ve inkontinans semptomları olan kişilerde

damgalama sonuçlarını (depresyon,kaygı vb) değerlendirilmeli ve

damgalanmayı önlemek için tedavi seçeneklerinin etkililiğini

tanımalıdırlar.

Page 22: Davet - urojinekoloji2017.com¼rojinekoloji kitap.pdf · histerektomi idi. Çoklu lojistik regresyon analizi sonrasında bu . 13 faktörlerden menapozal durum (OR=4.59; 95% CI =1.38-14.73;

22

8 - PERİOPERATİVE COMPLİCATİONS İN ABDOMİNAL

SACROCOLPOPEXY, LAPAROSCOPİC

SACROCOLPOPEXY, VAGİNAL SACROSPİNOUS

LİGAMENT FİXATİON AND VAGİNAL İLİOCOCYGEUS

FİXATİON PROCEDURES

Poster Bildiri / Poster Abstract

Alper BİLER1, İ. Egemen ERTAŞ

1, Gökhan TOSUN

1, İsmet

HORTU2, Ahmet DEMİR

1, Cüneyt EFTAL TANER

1, Mehmet

ÖZEREN1, Fatih ŞENDAĞ

2,

1SBÜ Tepecik Eğitim Ve Araştırma Hastanesi,

2Ege Üniversitesi Tıp

Fakültesi,

To investigate the differences in terms of the perioperative results and

complications of patients who underwent abdominal

sacrocolpopexy/sacrohysteropexy, laparoscopic

sacrocolpopexy/sacrohysteropexy, vaginal sacrospinous ligament

fixation, and vaginal iliococcygeus fixation due to apical prolapse.

Patients who underwent surgery performed by same surgeons for

apical prolapse between January 2011 and June 2017 were

retrospectively reviewed. Only symptomatic uterine or vaginal vault

prolapse patients with POP-Q stage II and above were included.

Totally, 145 patients underwent apical prolapsus surgery including 68

patients abdominal sacrocolpopexy (44 sacrocolpopexy and 24

sacrohysteropexy), 13 patients laparoscopic sacrocolpopexy (10

sacrocolpopexy and 3 sacrohysteropexy), 57 patients vaginal

sacrospinous ligament fixation, and 7 patients vaginal iliococcygeus

fixation. Patients’ perioperative complications, blood loss, operative

time, and hospital stay were analyzed.

Median age, BMI, and menopause status were statistically different

between the groups. Patients underwent vaginal iliococcygeus fixation

Page 23: Davet - urojinekoloji2017.com¼rojinekoloji kitap.pdf · histerektomi idi. Çoklu lojistik regresyon analizi sonrasında bu . 13 faktörlerden menapozal durum (OR=4.59; 95% CI =1.38-14.73;

23

had higher median age, BMI, and menopause status than other groups

(p<0.01). Mean operating time was 179.62 min. in the laparoscopic

sacrocolpopexy group vs 122.89 min. in the vaginal sacrospinous

ligament fixation group, 117.35 min. abdominal sacrocolpopexy

group, and 107.14 min. vaginal iliococcygeus fixation group (p<0.01).

Furthermore; hospital stay was significantly shorter in the vaginal

iliococcygeus fixation group (1.86 days) when compared with the

other groups (p<0.01). The overall complications rate was not

statistically significant different between the groups (p=0.76).

Overall complications rates for abdominal sacrocolpopexy,

laparoscopic sacrocolpopexy, vaginal sacrospinous ligament fixation,

and vaginal iliococcygeus fixation were not satistically significant

different. However; minimally invasive approaches including vaginal

iliococcygeus fixation, vaginal sacrospinous ligament fixation, and

laparoscopic sacrocolpopexy are found to be less morbidity-related

procedures

Page 24: Davet - urojinekoloji2017.com¼rojinekoloji kitap.pdf · histerektomi idi. Çoklu lojistik regresyon analizi sonrasında bu . 13 faktörlerden menapozal durum (OR=4.59; 95% CI =1.38-14.73;

24

9 - KADINLARDA ÜRİNER İNKONTİNANSIN CİNSEL

FONKSİYON ÜZERİNE ETKİLERİ

Poster Bildiri / Poster Abstract

Ekin İlke ŞEN1, Gülşah GULA

1, Gözde GÜRSOY

1, Funda

GÜNGÖR UĞURLUCAN2, Nalan ÇAPAN

1, Ayşe KARAN

1,

1İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi Fiziksel Tıp Ve

Rehabilitasyon Anabilim Dalı, 2İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp

Fakültesi Kadın Hastalıkları Ve Doğum Anabilim Dalı,

Koital inkontinans, cinsel birleşme sırasında idrar kaçağının olmasıdır.

Bununla birlikte direkt olarak koital inkontinans yaşanmasa da üriner

inkontinansın varlığı kadınlarda cinsel fonksiyonu olumsuz yönde

etkilemekte ve önemli davranış değişikliklerine yol açmaktadır. Bu

durum libidoda azalma, vajinal kuruluk, disparoni, koital inkontinans

kaygısı gibi çeşitli etmenlerle ilişkilidir. Biz bu çalışmada üriner

inkontinansın kadınların cinsel fonksiyonlarını ne ölçüde etkilediğini

belirlemeyi amaçladık.

İstanbul Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Ürojinekoloji

Polikliniğinde stres/urge/mikst üriner inkontinans tanısı almış, cerrahi

öyküsü olmayan 41 hasta çalışmaya alındı. Hastaların cinsel

fonksiyonları 12 maddeden oluşan Pelvik Organ Prolapsusu/Üriner

İnkontinans Cinsel Fonksiyon Sorgulama Formu (PISQ-12) ve 19

maddeden oluşan Kadın Cinsel Fonksiyon İndeksi (FSFI) anketleri ile

değerlendirildi. PISQ-12 ve FSFI sorgulama formlarında yüksek

skorlar daha iyi cinsel fonksiyonu göstermektedir. İstatistiksel

analizlerde SPSS 22.0 programı kullanıldı.

Hastaların yaş ortalaması 47,17 ± 8,46 yıl idi. Hastaların %24,42’ünde

stres üriner inkontinans, %70,7’sinde mikst tip üriner inkontinans

mevcuttu. Hastaların %68,3’ünde evre 2 sistosel olduğu saptandı.

Çalışmamızda cinsel fonksiyon bozukluğu görülme sıklığı (FSFI

Page 25: Davet - urojinekoloji2017.com¼rojinekoloji kitap.pdf · histerektomi idi. Çoklu lojistik regresyon analizi sonrasında bu . 13 faktörlerden menapozal durum (OR=4.59; 95% CI =1.38-14.73;

25

skoru ≤23) %63,4 olarak saptandı. Hastaların PISQ-12 toplam skor

ortalaması 19,95 ± 7,61 olarak saptandı.

Üriner inkontinansı olan hastalarda cinsel fonksiyon bozukluğunun sık

olduğu ve emosyonel, fiziksel ve partner bağımlı faktörlerin bu

bozukluğa katkıda bulunduğu görülmektedir. Üriner inkontinanası

olan hastaların klinik pratikte cinsel fonksiyon bozukluğu açısından

değerlendirilmesi önem taşımaktadır.

Page 26: Davet - urojinekoloji2017.com¼rojinekoloji kitap.pdf · histerektomi idi. Çoklu lojistik regresyon analizi sonrasında bu . 13 faktörlerden menapozal durum (OR=4.59; 95% CI =1.38-14.73;

26

10 - SIKIŞMA TİPİ İDRAR KAÇIRMASI OLAN

KADINLARDA BİOFEEDBACK YARDIMLI PELVİK TABAN

KAS EGZERSİZLERİ VE ELEKTRİK STİMÜLASYONUNUN

ETKİNLİĞİ

Poster Bildiri / Poster Abstract

Şule FIRINCI1, Necmettin YILDIZ

1, Zafer AYBEK

2, Hakan

ALKAN1, Kadriye SAYAR

1,

1Pamukkale Üniversitesi Tıp Fakültesi, Fiziksel Tıp Ve

Rehabilitasyon Anabilim Dalı, 2Pamukkale Üniversitesi Tıp Fakültesi,

Üroloji Anabilim Dalı,

Sıkışma tipi idrar kaçırması (STİK) olan kadınlarda, biofeedback (BF)

yardımlı pelvik taban kas egzersizleri (PTKE) ve elektrik

stimulasyonunun (ES) ayrı ayrı ve birarada kullanımının

etkinliklerinin karşılaştırılması.

Ürodinamik olarak STİK tanısı konmuş 70 kadın, randomize olarak 4

gruba ayrıldı. Birinci gruba(n:18) mesane eğitimi (ME), ikinci gruba

(n:17) ME’ye ek olarak intravajinal basınç-BF yardımlı PTKE

(ME+BF), üçüncü gruba (n:18) ME’ye ek olarak intravajinal ES

(ME+ES) ve dördüncü gruba (n:17) ME’ye ek olarak intravajinal

basınç-BF yardımlı PTKE + intravajinal ES (ME+BF+ES) uygulandı.

Hastalar, tedavi öncesi ve tedavi sonunda (8.hafta) inkontinans şiddeti

(24 saatlik ped testi), PTK gücü (perineometre), 3 günlük işeme

günlüğü) (işeme sıklığı, inkontinans sayısı, nokturi ve ped sayısı),

sosyal aktivite düzeyi (VAS), yaşam kalitesi (IIQ-7), cinsel

fonksiyonlar (IFSF), tedaviden memnuniyet düzeyi (Likert skala) ve

tedavi başarısı (kür/iyileşme oranı) ile değerlendirildi.

Tedavi sonunda, ME+ES ve ME+BF+ES gruplarında diğer iki gruba

(ME ve ME+BF) göre inkontinans şiddeti, işeme sıklığı ve

inkontinans sayısı açısından anlamlı düzeyde daha fazla iyileşme

saptandı. Tedavi sonunda, tedavi başarısının ve hasta memnuniyetinin

ME+ES ve ME+BF+ES gruplarında ME ve ME+BF gruplarına göre

Page 27: Davet - urojinekoloji2017.com¼rojinekoloji kitap.pdf · histerektomi idi. Çoklu lojistik regresyon analizi sonrasında bu . 13 faktörlerden menapozal durum (OR=4.59; 95% CI =1.38-14.73;

27

daha yüksek olduğu, her iki parametre açısından da ME+ES ve

ME+BF+ES grupları arasında fark olmadığı ve en az hasta

memnuniyetinin ME grubunda görüldüğü belirlendi. Tedavi sonunda,

noktüri ve yaşam kalitesi açısından ME+ES ve ME+BF gruplarında

ME grubuna göre, ME+BF+ES grubunda ise diğer üç gruba göre

anlamlı düzeyde daha fazla iyileşme olduğu belirlendi. Tedavi

sonunda, PTK gücü, ped sayısı, sosyal aktivite düzeyi ve cinsel

fonksiyonlar açısından dört grup arasında fark yoktu.

STİK’li kadınların konservatif tedavisinde ME’ye BF ve/veya ES’nin

eklenmesi tedavi etkinliği artırmaktadır. ES eklenen

kombinasyonlarda tedavi etkinliği (inkontinans şiddeti, sayısı, işeme

sıklığı), tedavi başarısı ve hasta memnuniyeti daha fazladır. Üçlü

kombinasyon noktüri semptomlarını azaltmada ve yaşam kalitesini

artırmada en etkili tedavi seçeneğidir. Bu nedenle, tedavi

kombinasyonunun seçiminde hastanın baskın olan semptomu ve

hastanın tercihi göz önünde bulundurulabilir.

Page 28: Davet - urojinekoloji2017.com¼rojinekoloji kitap.pdf · histerektomi idi. Çoklu lojistik regresyon analizi sonrasında bu . 13 faktörlerden menapozal durum (OR=4.59; 95% CI =1.38-14.73;

28

11 - STRES ÜRİNER İNKONTİNANS BASKIN MİKST

ÜRİNER İNKONTİNANS TEDAVİSİNDE

TRANSABTURATOR TAPE OPERASYONU

BAŞARILIMIDIR?

Sözel Bildiri / Oral Abstract

Fatih ÇELİK1,

1Afyon Kocatepe Üniversitesi Tıp Fakültesi, Kadın Hastalıkları ve

Doğum Ana Bilim Dalı,

Transobturator tape (TOT) operasyonu, uzun dönem başarı oranlarının

yüksek olması, minimal invaziv bir girişim olması, operasyon

süresinin kısalığı ve komplikasyon oranlarının düşük olması nedeniyle

son yıllarda stres üriner inkontinansın cerrahi tedavisinde sık tercih

edilen bir cerrahi tekniktir. Çalışmamızda stres üriner inkontinans

baskın mikst üriner inkontinans hastalarında yapılan TOT

operasyonunun başarı oranları ve hasta memnuniyet düzeylerinin

tespiti hedeflenmiştir.

Çalışmamıza pür stres üriner inkontinans nedeniyle transobturator

tape operasyonu geçirmiş 39 hasta ile(Grup 1) stres üriner inkontinans

baskın mikst üriner inkontinans tanısıyla transobturator tape

operasyonu geçirmiş 27 hasta (Grup 2) olmak üzere toplam 66 hasta

dahil edilmiştir. Hastaların detaylı anamnezleri ve memnuniyet

değerlendirmeleri sonrası stres testi yapılarak başarı oranları

değerlendirilmiştir.

Tüm hastalar değerlendirildiğinde, hastaların %77,3’’ü ‘İdrar

kaçırmanız varmı?’ sorusuna yok veya daha iyi yanıtını verirken,

%22,7’si aynı yada daha kötü yanıtını vermektedir. Ayrıca idrar

kaçırma öyküsü veren hastaların %63’ünün stres testi negatif olduğu

halde idrar kaçırma tariflediği gözlenmiştir. 1. Gruptaki hastaların 9

(%22,5)’i idrar kaçırmasını aynı yada daha kötü olarak

değerlendirirken, 2.gruptaki hastaların 16 (%59)’ u idrar kaçağını aynı

yada daha kötü olarak tariflemektedir (p<0,05). Stres testi

değerlendirmesinde tüm hastaların 50 (%75,2)’ de negatif, hastaların 9

Page 29: Davet - urojinekoloji2017.com¼rojinekoloji kitap.pdf · histerektomi idi. Çoklu lojistik regresyon analizi sonrasında bu . 13 faktörlerden menapozal durum (OR=4.59; 95% CI =1.38-14.73;

29

(%13,6) ‘de hafif yada zorlamakla pozitif, hastaların 5 (% 7,6) ‘ında

orta, hastaların 2(%3)’ünde şiddetli pozitif saptanmıştır. Stres testi 1.

Grupta 10 (%15) hastada pozitif saptanırken, 2. Grupta 6 (%9) hastada

pozitif saptanmıştır. 1. Gruptaki hastaların 5 (%12)’i postoperatif

detrusor overaktivitesi semptomları tariflerken, 2. Gruptaki hastaların

14 (%51) ‘ü detrüsör overaktivitesi semptomları tariflemektedir

(p<0,05).

Tüm veriler göstermektedir ki; stres üriner inkontinansın cerrahi

tedavisi için transobturator tape operasyonu planlanacaksa en uygun

hasta grubu pür stres üriner inkontinans olan hastalardır. Stres üriner

inkontinansı baskın olan mikst üriner inkontinans olan hastalar cerrahi

için seçildiğinde detrüsör overaktivitesinin düzelmemiş olması ve

operasyonun bir komplikasyonu olan de-novo detrüsör

overaktivitesinin de eklenmesiyle operasyon sonrası %50 oranlarında

idrar kaçırma tariflemektedirler. Ayrıca bu durum operasyon

memnuniyet oranlarını düşürmektedir.

Page 30: Davet - urojinekoloji2017.com¼rojinekoloji kitap.pdf · histerektomi idi. Çoklu lojistik regresyon analizi sonrasında bu . 13 faktörlerden menapozal durum (OR=4.59; 95% CI =1.38-14.73;

30

12 - STRES ÜRİNER İNKONTİNANS HASTALARINDA

KEGEL EGZERSİZİNİN VE BİOFEEDBACK

UYGULAMASININ ÜRİNER İNKONTİNANSA, YAŞAM

KALİTESİNE VE CİNSEL FONKSİYONA ETKİSİNİN

DEĞERLENDİRİLMESİ

Sözel Bildiri / Oral Abstract

Aslı Kal Kaymaz1, Orhan Ünal

1, Hilal Uslu Yuvacı

1, Nermin

Akdemir1, Selçuk Özden

1, Serhan Cevrioğlu

1, Abdullah

Cevrioğlu 1,

1Sakarya Üniversitesi Eğitim Araştırma Hastanesi,

Biyofeedback tedavisi ve kegel egzersizleri stress üriner inkontinansta

uygulanan tedavi seçeneklerindendir. Bu çalışmada biyofeedback ve

pelvik taban kas egzersizi (kegel egzersizi) uygulamalarının pelvik

taban kas gücüne, yaşam kalitesine ve cinsel fonksiyonlar üzerine

etkisinin karşılaştırılması amaçlanmıştır.

Sakarya Eğitim Araştırma Hastanesi(SEAH) Kadın Hastalıkları ve

Doğum Kliniği ürojinekoloji polikliniğine Ocak-Aralık 2016 tarihleri

arasında başvuran, stres üriner inkontinans tanısı alan hastalar kapalı

zarf usulu ile randomize edilerek 2 gruba ayrıldı. Bir gruba haftada 3

kez, 20 dakikalık, 12 hafta süre ile Neurotrac® Myoplus 4 Pro

cihazıyla biofeedback tedavisi(n=30) yapılırken, diğer gruba kegel

egzersizleri (n=30) günde 3 kez, 10'ar defa 12 hafta boyunca hergün

yaptırıldı. Bütün hastalara tedavi öncesi ve sonrası digital palpasyon

yapılarak pelvik taban kas gücü Modifiye Oxford Skalası ile

kaydedildi. Tedavilerin yaşam kalitesine etkisinin değerlendirilmesi

için Uluslararası İnkontinans Konsultasyon Anketi-Kısa Formu (ICIQ-

SF: International Consultation on Incontinence Questionnaire-Short

Form) ve cinsel fonksiyonların değerlendirilmesi için Kadın Cinsel

İşlev İndeksi formu (FSFI: Female Sexual Function Index)

doldurtuldu.

Hastaların yaş ortalaması ortalama 49.28±7.88, BMI 30.25±5.56

Page 31: Davet - urojinekoloji2017.com¼rojinekoloji kitap.pdf · histerektomi idi. Çoklu lojistik regresyon analizi sonrasında bu . 13 faktörlerden menapozal durum (OR=4.59; 95% CI =1.38-14.73;

31

kg/m2 olup, iki grup arasında anlamlı fark izlenmemiştir. Olguların

sigara kullanımı, paritesi, epizyotomi ve menopoz durumları arasında

da gruplar arasında anlamlı fark bulunmamıştır. Kegel egzersizi ve

biyofeedback uygulanan grupların tedavi öncesi ve sonrası pelvik

taban kas gücü skorlarında anlamlı artış izlendi. Her iki tedavi

grubunda da tedavi öncesi ve sonrası ICIQ-SF ve FSFI skorlarında

istatistiksel anlamlı iyileşme izlenmiştir(p<0,001). Uygulanan tedavi

yöntemleri karşılaştırıldığında, hastaların tedavi öncesi ve tedavi

sonrası pelvik taban kas gücü, ICIQ-SF ve FSFI skorları anlamlı

farklılık göstermemiştir (p>0,05).

Stres inkontinansta, biyofeedback tedavisi ve kegel egzersizlerinin,

hastaların yaşam kalitesine ve cinsel fonksiyonlarına etkisi açısından

birbirine üstünlüğü saptanmamıştır. Bu çalışmada her iki tedavi

yönteminin, hastanın pelvik taban kas gücünde, yaşam kalitesinde ve

cinsel fonksiyonlarında belirgin iyileşme sağladığı gösterilmiştir. Stres

üriner inkontinans tedavisinde birinci tercih olarak her iki tedavi de

önerilebilir. Ancak hasta uyumuna, işlemin maliyetine ve hastanın

tercihine göre tedavi bireyselleştirilmelidir.

Page 32: Davet - urojinekoloji2017.com¼rojinekoloji kitap.pdf · histerektomi idi. Çoklu lojistik regresyon analizi sonrasında bu . 13 faktörlerden menapozal durum (OR=4.59; 95% CI =1.38-14.73;

32

13 - ULTRASONOGRAFİK MESANE VE DETRUSOR DUVAR

KALINLIĞI ÖLÇÜMÜNÜN ÜRİNER İNKONTİNANS

TANISINDAKİ ROLÜ

Sözel Bildiri / Oral Abstract

Özge ŞEHİRLİ KINCI1, Mehmet Ferdi KINCI

2, Mahmut Kuntay

KOKANALI3, Yasemin TAŞÇI

3,

1Kızılcahamam Devlet Hastanesi,

2Sağlık Bilimleri Üniversitesi

Gülhane Tıp Fakültesi, 3Zekai Tahir Burak Kadın Sağlığı Eğitim Ve

Araştırma Hastanesi,

Transvaginal ultrason ile mesane duvar kalınlığı (MDK) ve detrusor

duvar kalınlığı (DDK) ölçümünün, üriner inkontinans tanısındaki ve

sınıflandırılmasındaki rolünü değerlendirmek.

Ürodinamik olarak tanısı konulmuş, 51 saf stres üriner inkontinanslı

(SUI) ve 53 detrusor aşırı aktivite inkontinanslı (DAAI) kadın ile

üriner inkontinansı olmayan 50 kadın (control grubu) bu prospektif

kesitsel çalışmaya dahil edildi. Transvajinal prob kullanılarak, her bir

kadının ultrasonografik MDK ve DDK ölçümü mesane kubbesinin,

trigonun ve mesane ön duvarının en kalın yerlerinden ölçüldü.

Ölçümler mesane 250-300 ml doluyken (dolu mesane) ve işeme

sonrası <50 ml hacme sahipken (boş mesane) yapıldı ve üç ölçümün

ortalaması, MDK ve DDK ölçümü olarak hesaplandı.

Boş ve dolu mesanede MDK ve DDK ölçümleri DAAI grubunda

kontrol grubuna göre anlamlı derecede daha kalın idi. Buna karşın

SUI ve kontrol grubu ölçümleri arasında ise anlamlı herhangi bir fark

tesbit edilmedi. ROC eğrisi analiz sonucuna göre 4.35 mm’lik dolu

MDK ölçümü 59% sensitivite ve 76% spesifite ile; 1.95 mm’lik dolu

DDK ölçümü 36% sensitivite ve 90% spesifite ile; 5.95 mm’lik boş

MDK ölçümü 51% sensitivite ve 90%spesifite ile; 2.25 mm’lik boş

DDK ölçümü 57% sensitivite ve 82% spesifite ile DOI grup hastayı

predikte edici en iyi eşik değerleri olarak bulundu.

Dolu ve boş mesanedeki MDK ve DDK'nın transvajinal

ultrasonografik ölçümü, düşük sensitivite ve nispeten yüksek spesifite

ile DAAI hasta grubunun tanısında değerli olabilir.

Page 33: Davet - urojinekoloji2017.com¼rojinekoloji kitap.pdf · histerektomi idi. Çoklu lojistik regresyon analizi sonrasında bu . 13 faktörlerden menapozal durum (OR=4.59; 95% CI =1.38-14.73;

33

14 - ÜRİNER İNKONTİNANSLI KADINLARDA CİNSEL

SORUNLARIN ÇÖZÜMÜNDE KANIT TEMELLİ

YAKLAŞIMLAR

Sözel Bildiri / Oral Abstract

Nuriye Büyükkayacı DUMAN1,

1Üniversitesi Sağlık Yüksekokulu, Hemşirelik Bölümü, Çorum,

Pelvik organ prolapsusu ve üriner inkontinans kadın cinsel işlev

bozukluklarının başlıca nedenleri arasındadır. Konuyla ilgili

çalışmalar üriner inkontinansın disparanoyaya neden olarak cinselliğin

istek, uyarılma, orgazm boyutlarını olumsuz yönde etkilediğini

göstermektedir. Bu nedenle başta pelvik organ prolapsusuları olmak

üzere üriner inkontinansın tedavi edilmesi sekonder olarak cinsel

sorunların giderilmesine yardımcı olmaktadır. Kanıta dayalı

çalışmalar üriner inkontinanslı olgularda pelvik taban egzersizleri,

asiste pelvik taban egzersizleri, vajinal ağırlık, elekrik stimulasyonu,

sakral sinir stimulasyonu ve biyofeedback gibi uygulamaların cinsel

sorunların tedavisinde etkili olduğunu göstermekle birlikte konuyla

ilgili daha fazla çalışmaya ihtiyaç duyulmaktadır. Bunun sıra davraniş

terapisi ve psikoterapi cinsel sorunların tedavisinde önemli yer

tutmaktadır. Ancak üriner inkontinanslı olgularda bu uygulamaların

cinsel sorunlar üzerene etkisine ilişkin kanıtlar yetersiz düzeydedir.

Page 34: Davet - urojinekoloji2017.com¼rojinekoloji kitap.pdf · histerektomi idi. Çoklu lojistik regresyon analizi sonrasında bu . 13 faktörlerden menapozal durum (OR=4.59; 95% CI =1.38-14.73;

34

15 - STRES ÜRİNER İNKONTİNANSI OLAN ÜREME ÇAĞI

KADINLARINDA PELVİK TABAN KAS EGZERSİZLERİ VE

ABDOMEN EGZERSİZLERİNİN ETKİNLİĞİ

Sözel Bildiri / Oral Abstract

Burcu KÜÇÜKKAYA1, Hatice KAHYAOĞLU SÜT

1,

1Trakya Üniversitesi,

Çalışmada stres üriner inkontinansı olan üreme çağı kadınlarında

pelvik taban kas egzersizleri ve abdomen egzersizlerinin etkinliğinin

incelenmesi amaçlanmıştır.

Prospektif, randomize kontrollü özellikte bu araştırma da, Eylül 2016-

Mart 2017 tarihleri arasında T.Ü.T.F Hastanesi Ürojinekoloji ve

Üroloji Polikliniği’ne başvuran n=64 kadın randomize kontrollü

olgu=32 ve kontrol=32 olarak 2 gruba ayrılmıştır. Araştırma verileri;

hasta bilgi formu, PFDI-20, PFIQ-7, ürojinekolojik değerlendirme

testleri, işeme günlüğü kullanılarak toplanmıştır. Olgu grubuna kegel

ve abdomen egzersizi eğitimi; kontrol grubuna sadece kegel egzersizi

eğitimi verilmiştir.

Kegel ve abdomen egzersizi yapan olgu grubunun 8. hafta pelvik

taban kas gücü ölçüm sonucu (24,7±4,2) sadece kegel egzersizi yapan

kontrol grubundan (20,3±3,9) anlamlı olarak yüksek bulunmuştur

(p<0,001). Olgu grubunun 4. hafta stres test ölçüm sonucunun

negatiflik oranının (%93,8), kontrol grubundan (%53,1) anlamlı olarak

yüksek olduğu tespit edilmiştir (p<0,001). Olgu grubunun 0. hafta

stres test pozitiflik oranı %81,3 iken, 4. Hafta %6,3 ve 8. Hafta %0

olduğu ve değişimin anlamlı olduğu saptanmıştır (p<0,001). Kontrol

grubunun 0. hafta stres test pozitiflik oranı %93,8 iken, 4. Hafta

%46,9 ve 8. Hafta %0 olduğu ve değişimin anlamlı olduğu

belirlenmiştir (p<0,001). Olgu ve kontrol grupları arasında 0. ve 8.

hafta stres test sonuçları açısından anlamlı farklılık saptanmamıştır

(p>0,05).

Stres üriner inkontinansı olan üreme çağı kadınlarında kegel

egzersizine ek olarak abdomen egzersizinin yapılması pelvik taban kas

gücü artışında daha fazla etkili olmuş ve iyileşme daha erken dönemde

Page 35: Davet - urojinekoloji2017.com¼rojinekoloji kitap.pdf · histerektomi idi. Çoklu lojistik regresyon analizi sonrasında bu . 13 faktörlerden menapozal durum (OR=4.59; 95% CI =1.38-14.73;

35

başlamıştır. Her iki egzersiz de stres üriner inkontinans iyileşme

sürecinde fayda sağlamıştır.

Page 36: Davet - urojinekoloji2017.com¼rojinekoloji kitap.pdf · histerektomi idi. Çoklu lojistik regresyon analizi sonrasında bu . 13 faktörlerden menapozal durum (OR=4.59; 95% CI =1.38-14.73;

36

16 - LAPAROSKOPİK PEKTOPEKSİNİN KISA DÖNEM

SONUÇLARI VE YAŞAMKALİTESİ İLE SEKSÜEL

FONKSİYONA ETKİSİ

Sözel Bildiri / Oral Abstract

Ali Emre TAHAOĞLU1, Mehmet Sait BAKIR

1, Nurullah

PEKER1, İhsan BAĞLI

1, ahter tanay tayyar

2,

1S.B.Ü. Gazi Yaşargil Eğ. Ar. Hastanesi,

2S.B.Ü. Zeynep Kamil Eğ.

Ar. Hastanesi,

This study examined the early outcomes of laparoscopic (LS)

pectopexy and determined its effects on female sexual function and

quality of life.

Twenty-two patients with apical prolapse who underwent LS

pectopexy were included. Outcomes of the procedure were noted; the

Female Sexual Function (FSFI) and Prolapse Quality of Life (P-QOL)

questionnaires were completed preoperatively and 6

monthspostoperatively.

The percentages of conversion to laparotomy, relapse of apical

prolapse, de novo stress urinary incontinence, de novo urgency, de

novo cystocele, and de novo rectocele were 4.55%, 0%, 4.55%,

4.55%, 9.09%, and 13.6%, respectively (mean follow up: 10.41

months). The FSFI and P-QOL scores improved significantly (p <

0.05) postoperatively.

LS pectopexy presents promising results for pelvic organ prolapse

(POP) surgery with comparable outcomes. It also improved the FSFI

and P-QOL scores in POP patients.

Page 37: Davet - urojinekoloji2017.com¼rojinekoloji kitap.pdf · histerektomi idi. Çoklu lojistik regresyon analizi sonrasında bu . 13 faktörlerden menapozal durum (OR=4.59; 95% CI =1.38-14.73;

37

17 - MİDÜRETRAL SLİNG SONRASI MEŞ EROZYONU

GELİŞEN OLGULARIN SONUÇLARI

Sözel Bildiri / Oral Abstract

Ahkam Göksel KANMAZ1, Abdurrahman Hamdi İNAN

1, Emrah

BEYAN1, İbrahim Egemen ERTAŞ

1,

1SAĞLIK BİLİMLERİ ÜNİVERSİTESİ TEPECİK EĞİTİM VE

ARAŞTIRMA HASTANESİ KADIN HASTALIKLARI VE

DOĞUM KLİNİĞİ,

Halen tartışmaların devam etmesine karşın; iyi sonuçları, operasyon

kolaylığı ve dayanaklılığı nedenleriyle stres üriner inkontinans

tedavisinde midüretral sling (MÜS) prosedürleri altın standart olarak

kabul edilmektedir. MÜS sonrası 2015 yılında Blavis ve ark. ile 2016

yılında Ross ve ark. yaptıkları çalışmalarda uzun dönem

komplikasyon oranlarının %15.3 - 23 olarak bildirmişlerdir ve uzun

dönem sonuçlarının dahil edilmediği araştırmalarda bias olabileceği

düşünülmüştür. Çalışmamızda, kliniğimizde izlediğimiz midüretral

sling sonrası kısa ve uzun dönemde gelişen meş erozyonu olan

hastaların sonuçlarını sunmayı amaçladık.

Kliniğimizde 2013-2016 yılları arasında; stres üriner inkontinans

nedeniyle 283 mini sling ve 146 TOT operasyonu yapılan toplam 429

hastadan 125 hasta takip edilememiş olup, takip edilen 304 hasta

içinden meş erozyonu saptanan 30 olgu araştırmaya dahil edildi.

Hastalar meş eksizyonu sonrasında en az 6 ay takip edildi ve kontrol

muayeneleri yapıldı; muayene için gelemeyen hastalara telefonla

ulaşıldı.

Hastaların operasyon sırasında yaş ortalamaları 44.9 (31-63) idi. 23

hastada (%76) kronik pelvik ağrı, 13 hastada (%43) disparoni

saptandı. 30 hastadan; 21’inde mini sling ve 9’unda TOT operasyonu

mevcuttu. Midüretral sling operasyonunun şekli ve aynı seansta

yapılan ek operasyonlar ile meş erozyonu süresi arasında istatistiksel

anlamlı sonuç saptanmadı (p=0.406-0.774). Histerektomize hastalarda

Page 38: Davet - urojinekoloji2017.com¼rojinekoloji kitap.pdf · histerektomi idi. Çoklu lojistik regresyon analizi sonrasında bu . 13 faktörlerden menapozal durum (OR=4.59; 95% CI =1.38-14.73;

38

meş erozyonu süresinde anlamlı farklılık saptanmadı (p=0.134). Meş

rezeksiyonunu takiben üç hastaya meş tightening, iki hastaya TOT, bir

hastaya üretrolisis ve 10 hastaya medikal tedavi başlandı. IIQ-7 ve

UDİ-6 skorları ikincil operasyon veya medikal tedavi kullanan grupta

daha düşük olmasına rağmen istatiksel olarak anlamlı saptanmadı

(p=0.124). Hastaların meş eksizyonu öncesinde ve sonrasında yapılan

IIQ-7 ve UDİ-6 skorları arasında istatiksel olarak anlamlı farklılık

saptanmadı (p:=0.516 - 0. 493)

Midüretral sling sonrası meş eksizyonu yapılan olgularda kontinansı

açısından belirgin farklılık saptanmadı ve yaklaşık her üç hastanın

birinde ek tedavi gerekti. Ancak erode meşin çıkarılması, hastaların

pelvik ağrı ve disparoni semptomlarında belirgin iyileşme ile

sonuçlandı.

Page 39: Davet - urojinekoloji2017.com¼rojinekoloji kitap.pdf · histerektomi idi. Çoklu lojistik regresyon analizi sonrasında bu . 13 faktörlerden menapozal durum (OR=4.59; 95% CI =1.38-14.73;

39

18 - EVALUATION OF THE EFFECTIVENESS OF

INTRAVESICAL ONABOTULİNUM TOXIN A TREATMENT

İN OVERACTIVE BLADDER SYNDROME: RESULTS OF A

TERTIARY UROGYNECOLOGY CLINIC IN TURKEY

Sözel Bildiri / Oral Abstract

Funda GÜNGÖR UĞURLUCAN1, Cenk YAŞA

1, Omer DEMİR

1,

Sema TAŞ1, Goksen AYVACIKLI

1, Önay YALÇIN

1,

1İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları Ve

Doğum Anabilim Dalı Ürojinekoloji Bilim Dalı ,

To investigate efficacy of intravesical OnabotulinumToxinA

(OnaBoNT-A) injection in patients with overactive bladder(OAB)

refractory to behavioral and antimuscarinic treatment.

Patients diagnosed as OAB and have not responded to behavioral and

two antimuscarinic treatment for 3-months and underwent intravesical

OnaBoNT-A were included. Urodynamics, pretreatment and

posttreatment bladder diary were performed. Pretreatment and post-

treatment quality of life was evaluated using King’s Health

Questionnaire(KHQ). Need for second injection, duration till second

injection and need for antimuscarinic agents after injection were

evaluated.

Total number of patients was 15. All underwent bladder training and

14 used two different antimuscarinic agents before injection. One had

glaucoma and couldn't use antimuscarinic treatment. 12(91.7%)

underwent pelvic floor physiotherapy. Procedure was performed under

general anesthesia as an outpatient procedure. All patients received

100Units of injection in 20sites. No complications developed. Patients

were discharged after normal voiding. Foley catheter was not inserted.

None suffered from complete urinary retention. All patients were

followed-up at 2-weeks, 1-month, 3-months posttreatment and every

3-months thereafter. There was significant decrease in maximum flow

rate, no significant difference in mean flow rate and postvoid residual

Page 40: Davet - urojinekoloji2017.com¼rojinekoloji kitap.pdf · histerektomi idi. Çoklu lojistik regresyon analizi sonrasında bu . 13 faktörlerden menapozal durum (OR=4.59; 95% CI =1.38-14.73;

40

urine volume at 1-month posttreatment.(Table1) There was significant

improvement in number of urge incontinence episodes, there was no

significant difference in number of urgency episodes and nocturia,

although there was slight improvement in number of urgency episodes

at 1-month postreattment.(Table2) There was significant improvement

in all domains of KHQ except for personal relations.(Table3) Nine

patients were very satisfied and 3 were satisfied after treatment. 5

required re-injection. Injections were repeated 3-times in 2 patients

and 2-times in 3 which are summarized in Table4.

Intravesical OnaBoNT-A injection is a treatment choice for patients

who are intolerant of or refractory to antimuscarinics. It has a long

duration of action with minimal side effects. Consecutive injections

are effective as well.

Page 41: Davet - urojinekoloji2017.com¼rojinekoloji kitap.pdf · histerektomi idi. Çoklu lojistik regresyon analizi sonrasında bu . 13 faktörlerden menapozal durum (OR=4.59; 95% CI =1.38-14.73;

41

19 - KUTANÖZ SİNUS TRAKTINA NEDEN OLAN

SİLİKONLU POLİPROLEPLEN MESH REAKSİYONU

Sözel Bildiri / Oral Abstract

Nevin SAĞSÖZ1, Mahmut İlkin YERAL

1, Birhan AKTAŞ

1,

Cemile SAYAN1, Sema Zehra ÖZKAN

1, Murat BULANIK

2,

1Kırıkkale Üniversitesi Tıp Fakültesi,

2Devrek Devlet Hastanesi,

Trans obturatör bant (TOT) prosedürü stres üriner inkontinansın (SUI)

tedavisi için 2001'de tanımlanmıştır. Meşler, idrar kaçırma

cerrahisinde kullanılır. Silikon ve silikonsuz meş çeşitleri

kullanılabilir. Bu ameliyatlardan sonra komplikasyonlar nadirdir. Meş

reaksiyonu, bu komplikasyonlardan biridir ve yıllar sonra ortaya

çıkabilir. Bununla birlikte bildiğimiz kadarıyla, daha önce

yayınlanmış bir TOT işlemi sonrası kutanöz sinusa yol açan silikon

reaksiyon vakası yoktur. Silikonlu poliprolen meş yerleştirildikten

sonra tespit edilen kutanöz sinüs olgusunu sunmaktayız.

On yıl önce ameliyat edilen 55 yaşındaki bir kadın, bilateral kasık

lezyonu ile başvurdu. İnguinal lezyonlar seröz akıntılı fistül traktı

benzeri lezyonlardı. Hasta bir yıl önce aynı şikayetle başka bir

merkezde ameliyat edilmiş ancak şikâyetleri düzelmemişti.

Manyetik rezonans görüntüleme ile yabancı cisim ve sinüs traktı ile

uyumlu görüntü elde edildi. Operasyonla bilateral yabancı cisim ve

sinüs traktı çıkarıldı. Bu yabancı cisimlerin silikon olduğu tespit

edildi. Patolojik incelemede kronik aktif inflamasyon bulguları

saptandı.

Transobturator bant işlemi sonrasında, silikona bağlı sinüs oluşumu

söz konusu oalbilmektedir. Tedavi yöntemi silikon kolonun

çıkarılmasıdır.

Page 42: Davet - urojinekoloji2017.com¼rojinekoloji kitap.pdf · histerektomi idi. Çoklu lojistik regresyon analizi sonrasında bu . 13 faktörlerden menapozal durum (OR=4.59; 95% CI =1.38-14.73;

42

20 - BARİATRİK CERRAHİ VE KİLO KAYBININ

İNKONTİNANSI AZALTMADAKİ ETKİSİ

Sözel Bildiri / Oral Abstract

RUŞEN ÖZTÜRK1, OYA KAVLAK

1,

1EGE ÜNİVERSİTESİ HEMŞİRELİK FAKÜLTESİ,

Obezite, Dünya Sağlık Örgütü tarafından yağ dokularında sağlığı

bozacak ölçüde anormal veya aşırı miktarda yağ birikmesi olarak

tanımlanmaktadır. Morbit obezite son yüz yılda epidemik sorun haline

gelmiş olup, ölüme neden olan önlenebilir hastalıklar arasında

sigaradan sonra ikinci sıradadır. Obezite oranındaki bu artış obeziteye

bağlı kronik hastalıkların görülme sıklığını da artırmaktadır. Bu

yönüyle obezite inkontinans için de ciddi bir risk etmeni olarak kabul

edilmektedir. İnkontinans, ABD'de 13 milyondan fazla kadını ve

yaşam kalitelerini olumsuz yönde etkilemektedir, sağlık bakım

açısından 20 milyar dolardan fazla maliyete yol açmaktadır. Obesite

ve inkontinansın toplum sağlığı üzerindeki ciddi etkileri nedeniyle, bu

derleme de amaç; obesite ve inkontinans ilişkisini incelemek ve

bariatrik cerrahi ile kilo kaybının inkontinans üzerindeki etkisini

açıklamaktır.

Yapılmış çalışmalarda, kilo kaybı ve bariatrik cerrahinin inkontinans

sıklığı ve şikayeti azaltılmasında önemli ölçüde etkisi olduğunu

göstermektedir. Yapılan uzun süre takipli bir çalışmada, 6 aydan sonra

kilo kaybı programı uygulanan kadınlarda haftalık % 47.4, kontrol

grubunda ise % 28.1'lik oranla inkontinans epizodlarında azalma

olduğu saptanmıştır. Müdahale grubunun kontrol grubuna göre idrar

kaçırma sıklığında, %70 oranında istatistiksel olarak anlamlı azalma

olduğu tespit edilmiştir. Diyette yapılan değişiklikler sonrası üriner

inkontinans şikayetlerindeki azalma, benzer şekilde bariatrik cerrahi

sonrası dramatik kilo vermiş morbid obez kadınlarda da görülmüştür.

İnkontinanslı kilolu ve obez kadınlarla yapılan bir kohort

çalışmasında,% 5'ten daha fazla kilo kaybı olanların inkontinans

sıklığında en az % 50 oranında bir azalma olduğu görülmektedir.

Page 43: Davet - urojinekoloji2017.com¼rojinekoloji kitap.pdf · histerektomi idi. Çoklu lojistik regresyon analizi sonrasında bu . 13 faktörlerden menapozal durum (OR=4.59; 95% CI =1.38-14.73;

43

Benzer bir çalışma da, bariatrik cerrahi sonrası hastaların üçte birinde

kontinans saptanmıştır. Özelllikle, SUI ile BMI'nın direk ilişkili

olduğu, ancak orta yaşta urge inkontinans ile ilişkili olmadığı

saptanmıştır.

İnkontinans için cerrahi dışı tedavinin bir parçası olarak, obez kadınlar

için kilo vermenin etkisi vurgulanmalı, özellikle stress inkontinansı

olan kilolu hastalarda tedavinin bir parçası olacak şekilde, cerrahi

öncesi diyet ve egzersiz programları ile kilo kaybı sağlanmalıdır.

Page 44: Davet - urojinekoloji2017.com¼rojinekoloji kitap.pdf · histerektomi idi. Çoklu lojistik regresyon analizi sonrasında bu . 13 faktörlerden menapozal durum (OR=4.59; 95% CI =1.38-14.73;

44

21 - VAJİNAL HİSTEREKTOMİDE PROFLAKTİK

SAKROSPİNÖZ LİGAMAN FİKSASYONUNUN ETKİNLİĞİ

Sözel Bildiri / Oral Abstract

FUNDA KARATAŞ1, MESUT ÖKTEM

1,

1GAZİ ÜNİVERSİTESİ,

Vajinal histerektomi(VH) sonrası oluşabilecek vajinal apeks

prolapsusunu önlemek için VH ile eş zamanlı olarak uygulanan birçok

vajinal kaf süspansiyon tekniği bulunmaktadır. Uterosakral ve

sakrospinöz ligaman süspansiyonuyla 1. seviye vajinal destek

sağlanmaya çalışılır. Sakrospinöz Ligaman Fiksasyonu da en sık

uygulanan yaklaşımlardan biridir. Bu çalışmanın amacı VH sonrası

yapılan proflaktik sakrospinöz ligaman fiksasyonunun anatomik

iyileşme ve komplikasyon oranlarını değerlendirmektir.

Bu retrospektif ve tanımlayıcı çalışma Gazi Üniversitesi Hastanesi’

nde yapıldı. Yetmiş beş seksüel olarak aktif kadına Ocak 2010-Eylül

2015 tarihleri arasında evre 2 veya 3 uterin prolapsus rekonstrüktif

cerrahisi için VH ile proflaktik sakrospinöz ligaman fiksasyonuyla

tedavi edildi. Postoperatif anatomik düzelme ve komplikasyon

oranlarını inceledik.

Hastaların anatomik iyileşmesi % 90.7 olarak hesaplandı. Yedi

hastada(% 9.3) apikal prolapsusun anatomik rekürrensi oluştu. Ayrıca

sekiz vakada(% 10.7) anatomik kompartman defektleri saptandı .

Postoperatif disparenü ve üriner inkontinans sırasıyla % 16 ve % 23

oranındadır.

Vajinal apeks prolapsusunu önlemek için VH ile birlikte uygulanan

Proflaktik Sakrospinöz Ligaman Fiksasyonu yüksek oranda anatomik

iyileşme sağlar. Postoperatif komplikasyon oranları kabul edilebilir

düzeydedir ve 12-24. ay vizitlerde ise belirgin olarak azalmaktadır.

Sonuç olarak, VH esnasında yapılan proflaktik sakrospinöz ligaman

Page 45: Davet - urojinekoloji2017.com¼rojinekoloji kitap.pdf · histerektomi idi. Çoklu lojistik regresyon analizi sonrasında bu . 13 faktörlerden menapozal durum (OR=4.59; 95% CI =1.38-14.73;

45

fiksasyonu kolayca uygulanabilen, yüksek başarı ve düşük rekürrens

oranlarına sahip bir tedavi seçeneğidir.

Page 46: Davet - urojinekoloji2017.com¼rojinekoloji kitap.pdf · histerektomi idi. Çoklu lojistik regresyon analizi sonrasında bu . 13 faktörlerden menapozal durum (OR=4.59; 95% CI =1.38-14.73;

46

22 - MENOPOZAL DÖNEMDE CİNSEL DİSFONKSİYON;

DOĞAL VE CERRAHİ MENOPOZAL KADINLARIN

KARŞILAŞTIRILMASI

Sözel Bildiri / Oral Abstract

Derya Yüksel KOCAK1,

1Hitit Universitesi Sağlık Yüksekokulu, Çorum,

Çalışmanın amacı, cerrahi ve doğal menopoz yaşayan evli kadınların

cinsel fonksiyonlarının karşılaştırılması ve cinsel fonksiyonlarını

etkileyen faktörlerin belirlenmesidir.

Tanımlayıcı tipte olan bu araştırma Çorum il merkezine bağlı bir

hastanenin kadın doğum polikliniğinde yürütülmüştür. Araştırmanın

örneklemi 45-64 yaş aralığında, cerrahi ve doğal menopoz yaşayan,

evli, çalışmaya katılmayı kabul eden menopozal kadınlar

oluşturmuştur. Çalışmanın evrenini 33 doğal ve 19 cerrahi menopozal

kadın olmak üzere toplam 52 menopozal dönemdeki kadın

oluşmuştur. Veriler araştırmacı tarafından hazırlanan anket formu ve

19 sorudan oluşan Kadın Cinsel İşlev İndeksi (FSFI) kullanılarak

toplanmıştır. Uygulama öncesi kadınlardan sözel olarak izin alınmış

ve formlar kadınlarla yüz yüze görüşülerek kadın doğum

polikliniğinde araştırmacı tarafından doldurulmuştur. Çalışmada tüm

menopozal kadınların, cerrahi ve doğal menopoz yaşayan kadınların

toplam FSFI puan ortalamaları belirlenmiştir. Yaş, eğitim durumu,

eşin eğitim durumu, menopoz şekli, menopoz yaşı, menopoz süresi,

aylık gelir, yaşanılan yer, ilk adet yaşı, toplam gebelik sayısı, yaşayan

çocuk sayısı ve doğum şekli gibi faktörlerin cinsel işlevler üzerine

etkisi değerlendirilmiştir.

Araştırmadan elde edilen sonuçlara göre tüm menopozal kadınların

%36,54’ünün 50-54 yaş aralığında olduğu, 63,46’ünün doğal menopoz

yaşadığı, 55,76’sının 45-49 yaşları arasında menopoza girdiği

belirlenmiştir. Kadınların %75’i 5 yıldan uzun süredir menopozdadır.

Kadınların jineko-obstetrik özellikleri incelendiğinde %42,30’unun

Page 47: Davet - urojinekoloji2017.com¼rojinekoloji kitap.pdf · histerektomi idi. Çoklu lojistik regresyon analizi sonrasında bu . 13 faktörlerden menapozal durum (OR=4.59; 95% CI =1.38-14.73;

47

menarş yaşının 12-14 yaş aralığında olduğu, 51,92’sinin ilk gebeliğini

19-23 yaşları arasında yaşadığı, %48,07’sinin 2-3 gebelik yaşadığı,

69,23’ünün normal doğum yaptığı %46,15’inin 2-3 doğum yaptığı

belirlenmiştir.

Çalışmaya katılan tüm menopozal kadınlar ile doğal ve cerrahi

menopoz yaşayan kadınların FSFI ölçeğine göre cinsel işlevleri

karşılaştırıldığında cerrahi menopoz yaşayan kadınların FSFI ölçeğine

göre daha fazla lubrikasyon sorunları yaşadığı (p=0,033) ve cerrahi

menopoz yaşayan kadınların cinsel işlevlerinin daha kötü olduğu

belirlenmiştir (p=0,021). Yaş, eğitim durumu, çalışma durumu gelir

düzeyi, yaşanılan yer ve yaşayan çocuk sayısı değişkenlerinin

menopozal kadınların FSFI toplam ve alt boyut puanlarını etkilediği

belirlenmiştir.

Page 48: Davet - urojinekoloji2017.com¼rojinekoloji kitap.pdf · histerektomi idi. Çoklu lojistik regresyon analizi sonrasında bu . 13 faktörlerden menapozal durum (OR=4.59; 95% CI =1.38-14.73;

48

23 - PELVİK TABAN HASARI İLE İLİŞKİLİ ÜLKEMİZDE

YAPILAN ARAŞTIRMALARIN DEĞERLENDİRİLMESİ

Sözel Bildiri / Oral Abstract

ÖZLEM ŞAHAN BİLEN1, HATİCE ACAR BEKTAŞ

2,

1İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ, DOKTORA

ÖĞRENCİSİ, 2KOCAELİ ÜNİVERSİTESİ,

Bu çalışma, ülkemizde, son beş yılda pelvik organ hasarı ile ilgili

yapılmış çalışmaların değerlendirilmesi amacı ile yapılmıştır.

Pelvik taban anatomisinin relaksasyonu sonucu pelvik taban

fonksiyonlarının bozulmasıyla pelvik organ prolapsusu (POP), stres

üriner inkontinans (SÜİ), diğer alt üriner sistem ve boşaltım

bozuklukları, seksüel fonksiyon bozukluğu ve bazı kronik pelvik ağrı

sendromları ortaya çıkmaktadır. Gebelik ve doğumun tüm organ

sistemlerinde önemli derecede fizyolojik değişiklikler yarattığı

bilinmektedir. Literatürde en fazla hasarın özellikle ilk doğumda

meydana geldiği belirtilmektedir Yapılan çalışmalarda ise doğum

sayısı (parite), doğum şekli ve bebeğin doğum ağırlığının pelvik taban

yetersizlikleri üzerinde önemli risk faktörleri olduğu bildirilmektedir.

Gebelik ve doğumla olan ilişkili bu risk faktörlerinin pelvik taban

yetersizliklerinden olan üriner inkontinans, fekal inkontinans ve pelvik

organ prolapsuna yol açtığı yapılan çalışmalarda belirlenmiştir.

Hemşireler ve ebeler, kadınlara, risk faktörlerine bağlı pelvik taban

yetersizliklerinin önlenmesi ve korunma için eğitim ve danışmanlık

rollerini kullanarak sağlıklı yaşam biçimi davranışları konularında

bakım vermelidirler. Metod: “ Pelvik taban”, “inkontinans”, ve

“pelvik organ prolapsusu” anahtar kelimeler kullanılarak YÖK Ulusal

Tez Merkezi, Ulakbim, Google Akademik veri tabanlarında 2012-17

yılları arasında yayınlanan çalışmalarda tarama yapılmıştır. Tam metin

olarak ülkemizde yayınlanan çalışmalar incelemeye dahil edilmiştir.

Sınırlılıklar: Sadece tam metin yayınlanan makaleler incelenmiştir.

Tarama sonucu elde edilen çalışmalardan 14 tanesi incelemeye dahil

edilmiştir. Bu çalışmaların %43'ü (n=6) deneysel, %14'ü (n=2)

Page 49: Davet - urojinekoloji2017.com¼rojinekoloji kitap.pdf · histerektomi idi. Çoklu lojistik regresyon analizi sonrasında bu . 13 faktörlerden menapozal durum (OR=4.59; 95% CI =1.38-14.73;

49

derleme, %29'u (n=4) tanımlayıcıydı. İncelenen çalışmaların %50

(n=6) doktorlar, %50 (n=6) hemşireler ve diğer sağlık çalışanları

tarafından yapıldığı tespit edilmiştir. Ayrıca hemşirelerin bu konu ile

ilgili daha çok anket ve ölçeklerle tanımlayıcı çalışmalar yaptığı fark

edilmiştir.

Mesleki bilgi ve beceriyi ortaya koyacak ve artıracak hemşirelik ve

ebelik bakımı ile ilgili deneysel araştırmalara ihtiyaç olduğu

görülmektedir.

Page 50: Davet - urojinekoloji2017.com¼rojinekoloji kitap.pdf · histerektomi idi. Çoklu lojistik regresyon analizi sonrasında bu . 13 faktörlerden menapozal durum (OR=4.59; 95% CI =1.38-14.73;

50

24 - OBEZ KADINLARDA ALT ÜRİNER SİSTEM

ŞİKAYETLERİ

Sözel Bildiri / Oral Abstract

Arzu MALAK1, Ergül ASLAN

2, Nezihe KIZILKAYA BEJİ

3,

Önay YALÇIN4,

1Namık Kemal Üniversitesi Sağlık Yüksekokulu Hemşirelik

Bölümü, 2İstanbul Üniversitesi Florence Nightingale Hemşirelik

Fakültesi, 3Biruni Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Hemşirelik

Bölümü, 4İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi ,

Bu çalışma obez kadınlarda alt üriner semptomları belirlemek

amacıyla planlandı.

Bu çalışma tanımlayıcı kesitsel niteliktedir.Araştırma bir Üniversiteye

bağlı Araştırma ve Uygulama Merkezi’nde Nisan 2016-Nisan 2017

tarihleri arasında yürütüldü.Örneklem grubunu sağlıklı, 310 obez

kadın oluşturdu. Verilerin toplanmasında tanıtıcı bilgi formu ve

Bristol Kadın Alt Üriner Yol Semptomları

Ölçeği(BFLUTS)kullanıldı. Veriler yüz yüze görüşme yöntemi ile

elde edildi ve SPSS programında analiz edildi.

Çalışmaya katılan kadınların yaş ortalaması 46.16±11.64 ve beden

kitle indeksi (BKI) 35.44±4.77’dir. Grubun %57.7’si 1. derece obez

(BKI=30-34.99), %23.9’u 2. derece obez (BKI=35-39.99) ve %18.4’ü

3. derece obez (BKI=>40)’dur. Kadınların %46.5’i idrar yolu

enfeksiyonu geçirdiğini ve %28.7’si idrar kaçırma şikayeti olduğunu

bildirdi. BFLUTS puanları depolama=4.57±2.80; idrar

yapma=1.32±1.75; inkontinans=3.22±3.82; cinsel yaşam=0.29±0.85;

yaşamkalitesi= 3.31±3.75 ve toplam puan=12.70±9.80’dir. BFLUTS

toplam puanı 1. derece obez=11.63±8.93; 2. derece obez=12.84±9.82

ve 3. derece obez=15.89±11.70 olup, fark istatistiksel olarak anlamlı

değildi (p=0.072). BFLUTS alt boyutlarından yaşam kalitesi BKI’ne

göre anlamlı farklılık gösterdi (p=0.003). Bu fark 1. ve 3. derece obez

grupların puanlarından kaynaklanmaktadır.

Page 51: Davet - urojinekoloji2017.com¼rojinekoloji kitap.pdf · histerektomi idi. Çoklu lojistik regresyon analizi sonrasında bu . 13 faktörlerden menapozal durum (OR=4.59; 95% CI =1.38-14.73;

51

Obez kadınlarda üriner semptomların yaygın görüldüğü, obezite

derecesi arttıkça alt üriner semptomların daha sıklıkla ve yoğun olarak

yaşandığı ve yaşam kalitesini olumsuz şekilde etkilediği belirlendi.