bİyopolİtİk bİr nÜfus polİtİkasi olarak avrupa … · 2016-09-09 · ve İzmir emniyet ve...

36
BİYOPOLİTİK BİR NÜFUS POLİTİKASI OLARAK AVRUPA BİRLİĞİ’NİN DÜZENSİZ GÖÇ REJİMİ VE SINIRLARDA ÖLÜM SİYASETİ AS A BIOPOLITICAL POPULATION POLICY: THE EUROPEAN UNION’S IRREGULAR MIGRATION REGIME AND NECROPOLITICS AT THE BORDERS N . E LA G ÖKALP A RAS* 1 ÖZET Bu çalışmayla sınır güvenliği ve gözetim mekanizmalarıyla, bugün en tartışmalı politikalardan biri haline gelen Avrupa Birliği’nin (AB) düzensiz göç rejimi, Foucaultcu yaklaşım ile bir nüfus biyopolitikası olarak analiz edilmektedir. Çalışmada AB’nin, düzensiz transit göçmenler başta olmak üzere AB sınırlarına yönelen istenmeyen nüfusları kontrol, gözetim ve güvenlik teknolojileriyle yönetmeyi amaçlayan, düzenleyici bir iktidar olarak hareket ettiği ortaya konulmaktadır. Bu çerçevede çalışma, sınır kontrolünde temel kurum ve gözetim mekanizmaları olan Avrupa Birliği Üye Ülkelerinin Dış Sınırlarının Yönetimi için Operasyonel İşbirliği Ajansı (FRONTEX) ve Avrupa Sınır Gözetim Sistemi’ni (EUROSUR), kontrol pratikleriyle bugün göçmenler için dünyanın en ölümcül sınırları haline gelen AB dış sınırlarında incelenmektedir. ANAHTAR KELİMELER: Avrupa Birliği, Sınır yönetimi, Güvenlikleştirme, Biyopolitika, Düzensiz göç ABSTRACT The study analyzes the EU’s irregular migration regime, which has become the most contentious policies of the European Union (EU) today with its border security and surveillance mechanism as biopolitics of the population from a Foucaultian approach. The paper argues that the EU * Yrd. Doç.Dr., Gediz Üniversitesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Uluslararası İlişkiler Bölümü B- 229 Gediz Üniversitesi Seyrek Kampüsü, 35655 Menemen, İzmir. [email protected] Makale gönderim tarihi/Recieved on: 7 Aralık 2015/December 7, 2015 Makale kabul tarihi/Accepted on: 12 Nisan 2016/ April 12, 2016 67 NÜFUSBİLİM DERGİSİ / TURKISH JOURNAL OF POPULATION STUDIES 2014 36: 67–102

Upload: others

Post on 13-Feb-2020

3 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: BİYOPOLİTİK BİR NÜFUS POLİTİKASI OLARAK AVRUPA … · 2016-09-09 · ve İzmir Emniyet ve Jandarma kaçakçılık ve organize suçlar daireleri, göçmen kaçakçıları, alanda

BİYOPOLİTİK BİR NÜFUS POLİTİKASI OLARAK AVRUPA BİRLİĞİ’NİN DÜZENSİZ

GÖÇ REJİMİ VE SINIRLARDA ÖLÜM SİYASETİ

AS A BIOPOLITICAL POPULATION POLICY: THE EUROPEAN UNION’S IRREGULAR MIGRATION REGIME AND

NECROPOLITICS AT THE BORDERS

N. ELA GÖKALP ARAS*1

ÖZET

Bu çalışmayla sınır güvenliği ve gözetim mekanizmalarıyla, bugün en tartışmalı politikalardan biri haline gelen Avrupa Birliği’nin (AB) düzensiz göç rejimi, Foucaultcu yaklaşım ile bir nüfus biyopolitikası olarak analiz edilmektedir. Çalışmada AB’nin, düzensiz transit göçmenler başta olmak üzere AB sınırlarına yönelen istenmeyen nüfusları kontrol, gözetim ve güvenlik teknolojileriyle yönetmeyi amaçlayan, düzenleyici bir iktidar olarak hareket ettiği ortaya konulmaktadır. Bu çerçevede çalışma, sınır kontrolünde temel kurum ve gözetim mekanizmaları olan Avrupa Birliği Üye Ülkelerinin Dış Sınırlarının Yönetimi için Operasyonel İşbirliği Ajansı (FRONTEX) ve Avrupa Sınır Gözetim Sistemi’ni (EUROSUR), kontrol pratikleriyle bugün göçmenler için dünyanın en ölümcül sınırları haline gelen AB dış sınırlarında incelenmektedir.

ANAHTAR KELİMELER: Avrupa Birliği, Sınır yönetimi, Güvenlikleştirme, Biyopolitika, Düzensiz göç

ABSTRACT

The study analyzes the EU’s irregular migration regime, which has become the most contentious policies of the European Union (EU) today with its border security and surveillance mechanism as biopolitics of the population from a Foucaultian approach. The paper argues that the EU

* Yrd. Doç.Dr., Gediz Üniversitesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Uluslararası İlişkiler Bölümü B- 229 Gediz Üniversitesi Seyrek Kampüsü, 35655 Menemen, İzmir. [email protected] gönderim tarihi/Recieved on: 7 Aralık 2015/December 7, 2015Makale kabul tarihi/Accepted on: 12 Nisan 2016/ April 12, 2016

67

NÜFUSBİLİM DERGİSİ / TURKISH JOURNAL OF POPULATION STUDIES 2014 36: 67–102

Page 2: BİYOPOLİTİK BİR NÜFUS POLİTİKASI OLARAK AVRUPA … · 2016-09-09 · ve İzmir Emniyet ve Jandarma kaçakçılık ve organize suçlar daireleri, göçmen kaçakçıları, alanda

68 BİYOPOLİTİK AB GÖÇ REJİMİ

acts as a regulatory biopower, which aims to stop unwanted population, mainly irregular transit migrants at the EU borders through control, surveillance and security technologies. In this framework, the study focuses on the EU’s external borders, and border controls with a specific focus on the practices of the European Agency for the Management of Operational Cooperation at the External Borders of the Member States of the European Union (FRONTEX) and the European External Border Surveillance System (EUROSUR) and their implications as the EU’s external borders that today become the world’s most deadly border for immigrants.

KEYWORDS: European Union, Border management, Securitisation, Biopolitics, Irregular migration

GİRİŞ

Uluslararası göç, Soğuk Savaş sonrası dönemde genişleyen ve derinleşen yeni güvenlik tehditleri içinde yer alırken; hedef ülkeler tarafından göçe yönelik önleyici politikaların her geçen gün daha kısıtlayıcı ve daha seçici hale geldiği görülmektedir. Bu kategoriler içinde “düzensiz göçün”1 özel bir yeri olduğu ve bu göç kategorisinin hedef ülkeler tarafından sığınmacılar, mülteciler ve vasıfsız göçmenlerle birlikte istenmeyen nüfus şeklinde “dış tehdit” olarak algılandığı ve bir güvenlik sorunu haline getirildiği gözlemlenmektedir. Bu bağlamda AB, söz konusu istenmeyen nüfus hareketlerinin yönetilmesi için hayata geçirilen, bürokratik ve teknolojik kontrol ve gözetim uygulamalarının en önemli örneklerinden biri olarak karşımıza çıkmaktadır.

Kurumsallaşmasını önemli ölçüde tamamlamış bir bölgesel oluşum ve aynı zamanda da uluslararası göç konusunda kilit bir aktör olan AB, düzensiz göçün yönetimi konusunda karmaşık bir sistem ortaya koymaktadır. Bu sistemi üç ayrı kontrol alanı içinde incelemek mümkündür. Bu alanlar AB’nin iç sınırlarının olmadığı; ancak dış sınırların daha önem kazandığı Schengen Alanı2 olarak tanımlanan bölge, AB’nin dış sınırları ve son olarak da Schengen Alanı’nın dışı olarak sınıflanabilir (Triandafyllidou ve Dimitriadi 2014). Söz konusu alanlarda düzensiz göçü de farklı iki kategori altında incelemek mümkündür. Bu çerçevede, İçduygu’nun (2012, 20) “döngüsel (veya dairesel/circular) ve iş amaçlı göç” ve “transit göç” olarak kategorize ettiği bu ayrım, bu çalışmada da benimsenmiştir. Bu çerçevede ilk grup hali hazırda Schengen Alanı’nın içinde bulunan ve ülkeye giriş ve çıkıştan ziyade ikamet ya da çalışma izni gibi düzenlemelerle bulundukları ülkelerde kanunla ihtilaf haline düşen düzensiz göçmenlerden oluşmaktadır. İkinci grupta ise AB’nin dış sınırları ve Schengen Alanı dışında yer alan, AB sınırlarına düzensiz olarak

Page 3: BİYOPOLİTİK BİR NÜFUS POLİTİKASI OLARAK AVRUPA … · 2016-09-09 · ve İzmir Emniyet ve Jandarma kaçakçılık ve organize suçlar daireleri, göçmen kaçakçıları, alanda

N. ELA GÖKALP ARAS 69

girmek isteyen ya da AB’nin yaklaşımıyla Türkiye gibi transit ülkelerde3 bu potansiyele sahip olan “düzensiz transit göçmenler”4 yer almaktadır. Bu çalışmada temel odak, sınır kontrolleriyle doğrudan ilişkileri nedeniyle düzensiz transit göçmenlerdir.

Çalışmada AB’nin düzensiz göç rejiminin, ileri teknoloji ve gözetim sistemleriyle bugün sadece düzensiz transit göçmenleri değil, zorunlu göçmenlerle birlikte “karma nüfus hareketleri (mixed flows)”5 olarak kategorize edilen istenmeyen nüfusu, “Avrupa Kalesi”6 (Geddes 2008; Hanson 1998; Russel ve diğerleri 2000); haline gelen AB sınırlarının dışında tutmak olduğu savunulmaktadır. Bu çerçevede, AB transit ve kaynak ülkelerle yaptığı işbirlikleriyle, hem sınırlarını hem de gözetim mekanizmalarını dışsallaştırmaktadır. AB’nin düzensiz göçe ilişkin rejimi, kontrol ve operasyonlarla birlikte dış sınırlarda belirli noktalarda azalan düzensiz göç karşısında; yeni rotaları ve düzensiz göçün devamını sağlayan göçmen kaçakçıları gibi yeni aktörler yaratmaktadır. Söz konusu rejim, bu çalışmada da odaklanıldığı üzere insan hakları söylemine karşılık pratikte önemli hak ihlallerine7 ve Foucault’un ifade ettiği haliyle “ırkçı” uygulamalara da neden olmaktadır. Göçmenlere yönelik, devlet ve devlet-dışı aktörlerce uygulanan şiddetin en vahim sonucu ise şiddetin en uç noktası olan göçmen ölümleridir.

Çalışmada yukarıda ifade edilen argümanlar çerçevesinde, AB’nin iltica ve göç politikasının düzensiz göçe yönelik rejimi, egemen iktidarın tarihsel modern halefi olarak karşımıza çıkan biyoiktidarın8 nüfus politikası olarak incelenmektedir. Bu bağlamda, AB’nin düzensiz göçmenler başta olmak üzere istenmeyen nüfusları hedef alan kontrol ve güvenlik teknolojileri ile bu nüfusları yönetmeyi amaçlayan düzenleyici bir iktidar olarak hareket ettiği savunulmaktadır. Çalışmada Foucault’un biyopolitika kavramı kadar, Kopenhag Okulu tarafından kavramlaştırılan “toplumsal güvenlik” ve “güvenlikleştirme (securitisation)” kavramlarından da faydalanılmaktadır. Bu bağlamda çalışmanın temel sorusu, AB’nin nüfus biyopolitikasında Schengen Alanı içinde kalan ve AB’nin güvenliğini dış tehditlere karşı sağlamaya çalıştığı “yaşamı (nüfusu)” nasıl koruduğu ve bu korumanın doğurduğu sonuçlardır.

Bu soruya yanıt verebilmek için çalışma yukarıda ifade edilen AB’nin üç temel kontrol alanından dış sınırlara odaklanmaktadır. Bu çerçevede, AB’nin düzensiz göçün kontrolüne yönelik temel kurumu ve gözetim sistemi olan Avrupa Birliği Üye Ülkelerinin Dış Sınırlarının Yönetimi için Operasyonel İşbirliği Ajansı (FRONTEX) ve Avrupa Sınır Gözetim Sistemi (EUROSUR) kontrol pratikleriyle bugün göçmenler için dünyanın en ölümcül sınırları haline gelen AB sınırlarında incelenmektedir. Uluslararası Göç Örgütü’ne (IOM) göre 2000 yılından bu yana 40.000’den fazla göçmen ölümü gerçekleşmiş ve bu göçmenlerin yarısından fazlası Avrupa’ya göç yollarında hayatlarını

Page 4: BİYOPOLİTİK BİR NÜFUS POLİTİKASI OLARAK AVRUPA … · 2016-09-09 · ve İzmir Emniyet ve Jandarma kaçakçılık ve organize suçlar daireleri, göçmen kaçakçıları, alanda

70 BİYOPOLİTİK AB GÖÇ REJİMİ

kaybetmiştir (IOM 2014, 11). IOM, düzensiz geçişlerin ve ölümlerin önceki yıllara göre % 30 oranında artacağı endişesini de ifade etmektedir (a.g.e.). Bu endişeyi doğrular şekilde 2016 yılının sadece ilk ayında bile Akdeniz’de kayıt altına alınabilen 409 göçmen ölümü gerçekleşmiştir.9 Çalışma, özellikle de ölümlerin en yoğun yaşandığı Doğu-Akdeniz sınırlarına odaklanmaktadır.

Çalışmada, öncelikle göçün güvenlikleştirilmesi ve nüfusun biyopolitikasına ilişkin teorik ve kavramsal çerçeve ele alınmakta, ardından AB’nin düzensiz göçe yönelik ikinci kontrol alanı olan dış sınırlardaki kontrol ve gözetim mekanizması ve pratikleri FRONTEX ve EUROSUR özelinde analiz edilmektedir.

Mevcut düzenlemelerinde ve söyleminde “güvenlik” kadar uluslararası koruma ve insan hakları normlarına atıfta bulunan, göçmen ölümlerinin önlenmesi gereğine dikkat çeken AB’nin pratiklerinin, söylemi ile tezatlıklar taşıdığı gerçeğinden hareketle, yöntemsel olarak Kopenhag Okulu’nun söylem analizi kullanılmamıştır. Bunun yerine, Paris Okulu’nun üzerinde durduğu kurumlar, kontrol mekanizmaları ve pratiklerin analizi benimsenmiştir. Bu kapsamda öncelikli olarak çalışmanın odaklandığı FRONTEX ve EUROSUR’a ilişkin yasal dokümanlar ve kurumsal yapı resmi AB kaynaklarından incelenmiştir. Çalışmada yöntemsel olarak, nitel yaklaşım benimsenmiş; ancak AB’nin ilgili politikaları ve bu politikaların sonuçlarına ilişkin makro ölçekli bir perspektif sunulabilmesi için AB, IOM başta olmak üzere ikincil kaynaklara dayalı nicel verilere de yer verilmiştir. Özellikle göçmen ölümleri konusunda resmi istatistiklerin yetersizliği nedeniyle sivil toplum kuruluşları ya da uluslararası kuruluşların verilerinden, gazete haberlerinden, resmi ve resmi olmayan raporlardan faydalanılmıştır. Ayrıca çalışmada yazarın doktora tezi kapsamında10 Ağustos 2010- Mart 2013 aralığında, AB’nin Doğu Akdeniz sınırlarındaki iki önemli geçiş kenti Edirne ve İzmir’de yürüttüğü etnografik politika analizi niteliğindeki alan çalışmasında faydalanılmıştır. Söz konusu doktora tezi, AB’nin göç ve iltica politikaları kapsamında düzensiz göçe ilişkin rejiminin Türkiye’de yarattığı etkileri analiz etmektedir. Tez, bu analizi makro düzeyde rejimin yarattığı normatif ve kurumsal değişimleri; mezo düzeyde iki önemli geçiş şehri11 olan Edirne ve İzmir’deki düzensiz transit göçle ilişkili sosyal ağlara12 etkileri ve mikro düzeyde de düzensiz transit göçmenlerin göç deneyimleri üzerindeki etkilerine odaklanmaktadır. Dolayısıyla tezin, temel odağı sınır kontrolleri ve FRONTEX değildir. Ancak özellikle mezo düzeyde Edirne ve İzmir’de yürütülen bölümüyle makaleye önemli katkı sağlamaktadır. Avrupa’ya açılan geçiş şehirleri olmaları nedeniyle seçilen bu iki geçiş kenti, bugün AB’nin en ölümcül sınırı haline gelen Doğu Akdeniz sınırlarında yer almaktadır. Bu çerçevede tezde makro düzeyde 18; mezo düzeyde Edirne’de 40 ve İzmir’de 38 olmak üzere hareket ve kabul koşulları sağlayan ağlar olarak sınıflandırılan kurum ya da oluşumun temsilcisi toplam 78 ve son olarak

Page 5: BİYOPOLİTİK BİR NÜFUS POLİTİKASI OLARAK AVRUPA … · 2016-09-09 · ve İzmir Emniyet ve Jandarma kaçakçılık ve organize suçlar daireleri, göçmen kaçakçıları, alanda

N. ELA GÖKALP ARAS 71

mikro düzeyde de 11 düzensiz transit göçmen ile görüşülmüştür. Makro ve mezo düzeyde görüşme yapılan kişilerin temsil ettiği kurum ve kuruluşlara örnek olarak AB Türkiye Delegasyonu, Göç ve İltica Bürosu (Göç İdaresi Genel Müdürlüğü), Sınır Yönetimi Bürosu, Dışişleri ve AB Bakanlığı, Edirne ve İzmir Emniyet ve Jandarma kaçakçılık ve organize suçlar daireleri, göçmen kaçakçıları, alanda çalışan sivil toplum kuruluşları örnek gösterilebilir. Makalede, tezin özellikle sınır yönetimi ve FRONTEX’e ilişkin bölümleri ve ilgili görüşme alıntıları kullanılmıştır.

ARKA PLAN OYUNCULARI: GÜVENLİKLEŞTİRME VE BİYOPOLİTİKA

Geçtiğimiz son otuz yıl içinde, göç olgusunu şekillendiren söylem ve pratiklerde önemli değişimler meydana gelmiştir. İkinci Dünya Savaşı sonrasında göç, başta Avrupa’nın ekonomisini yeniden yapılandırmak işleviyle daha çok olumlu olarak algılanan ve liberal politikalarla, ekonomik ve insani söylemlerle teşvik edilmiştir. Ancak göç, 1970’lerle birlikte Avrupa ekonomilerinde yaşanan durgunluk nedeniyle artık teşvik edilmeyen bir nüfus hareketine dönüşmüştür (Koca 2014, 58). 1990’lar itibariyle özellikle hedef ülkelerin göç politikaları, istenilmeyen nüfusu daha net ortaya koyan ve önleyici politikalarıyla son derece dışlayıcı bir yapıya bürünmüştür. Bu değişim 1970’lerin ortalarında başlayan ve Soğuk Savaş sonrasında artarak devam eden güvenlik kavramının yeniden tanımlanması süreciyle de desteklenmiştir. Bu kapsamda devlet-merkezci ve askeri tehdit odaklı tanımlamalara indirgenmiş geleneksel güvenlik anlayışının yerini; çevre, yoksulluk ve nüfus hareketleri gibi birçok konuyu içine alan ve yeni tehdit unsurlarıyla genişleyen ve derinleşen bir güvenlik anlayışı almaya başlamıştır. Sonuç olarak göç, bugün ekonominin teşvik edilen itici gücü olmak yerine; suç, sosyo-ekonomik problemler, kültürel çöküş gibi sorunlarla ilişkilendiren ve hedef ülkelerin toplumlarına tehdit olarak algılanan bir hareket haline gelmiştir (a.g.e). Bu çerçevede özellikle düzensiz göçe, uluslararası terörle birlikte bir asimetrik güvenlik tehdidi olarak yaklaşıldığı görülmektedir.

Bu süreçte güvenlikle ilişkili aktörler yeniden tanımlanırken; güvenlik, ulus devletler tekelinden çıkmıştır. Ulusal, bölgesel ya da AB gibi supranasyonel aktörleri de içine alan şekilde çok aktörlü ve paydaşlı bir unsur haline gelmiştir.

Güvenlik gündeminin genişlemesinin ve derinleşmesinin göç çalışmaları üzerinde de önemli etkileri olmuş, özellikle göçün siyasi söylem ve pratiklerdeki yeri akademik çalışmaların da gündemine girmiştir (Koca 2014). 1990’larla birlikte, bu döneme kadar sadece insani müdahale

Page 6: BİYOPOLİTİK BİR NÜFUS POLİTİKASI OLARAK AVRUPA … · 2016-09-09 · ve İzmir Emniyet ve Jandarma kaçakçılık ve organize suçlar daireleri, göçmen kaçakçıları, alanda

72 BİYOPOLİTİK AB GÖÇ REJİMİ

gerektirecek bir konu olarak yorumlanan göç, artık gerek ulusal gerekse de dış siyasetin bir parçası olarak yüksek mahiyetli politikanın (high politics) en önemli gündem maddelerinden biridir. Söz konusu çalışmalar içinde geleneksel devlet-merkezli güvenlik yaklaşımına alternatif olarak; güvenliği “çevre”, “toplum”, ekonomi” ve “politika” olarak dört yeni sektörde ele alan Kopenhag Ekolü (Buzan 1991; Buzan ve diğerleri 1997; Waever ve diğerleri 1993; Weiner 1992; Weiner 1996) önemli bir yere sahiptir. Sovyet Blokunun çökmesi ve Avrupa’nın ortasında yaşanan soykırımlar sonucu ortaya çıkan zorunlu göçmenlerle artan mülteci sayıları ve kitlesel göç akınları (mass influx) da göçün değişen yeni güvenlik gündeminde kendisine daha önemli bir yer edinmesini sağlamıştır (Dannreuther 2013, 185). Benzer şekilde 2011 yılında başlayan Arap Baharı ve devamında Suriye savaşı sonucu ortaya çıkan kitlesel akınlar, göçü bugün sadece AB’nin güvenlik gündemindeki en önemli maddelerden biri haline getirmekle kalmamış, aynı zamanda Birliğin, AB değerlerinden ulusal güvenliğe kaymasındaki en önemli etkenlerden biri haline gelmiştir. Zira çalışmada değinilecek göçmenlere yönelik hak ihlalleri, Avrupa Topluluğunun üzerine temellendiği ilkelere13, uluslararası mülteci hukuku ve Avrupa insan hakları rejimine aykırılık teşkil etmektedir.14 Bu nedenle Avrupa bütünleşmesinin politik boyutunda önemli krizle karşı karşıyayken; düzensiz transit göç ve sığınma başvuruları nedeniyle ulusal güvenliği gerekçe göstererek kısa süreli de olsa Schengen Anlaşması’nı askıya alan üyeler nedeniyle bütünleşme aslında tüm alanlarda varlıksal bir sorunla karşı karşıyadır.

Bu çalışma açısından Kopenhag Ekolü tarafından ortaya konulan “toplumsal güvenlik” ve “güvenlikleştirme” kavramları önem taşımaktadır. “Toplumsal güvenlik”, Waever (Waever ve diğerleri 1993, 23) tarafından “...bir topluluğun kimliğine yönelik algılanan bir tehdide karşı savunulması” olarak tanımlanmaktadır. Burada esas olan bir toplumun onu o toplum yapan en önemli özelliklerini değişen koşullar ve olası ya da fiili tehditler altında sürdürebilmesidir. Bir başka deyişle; dil, kültür, birliktelik, din, ulusal kimlik ve gelenekleriyle varoluşuna devam edebilmesidir. Göç ile ilişkilendirildiğinde göçmen, sığınmacı, mülteci ya da düzensiz göçmenler, toplumun temel karakterinde yukarıda sayılan hususlarda yaratacakları olası değişiklikler nedeniyle güvenlikleştiren aktör tarafından tehdit unsurları olarak sunulmaktadırlar.

Kopenhag Ekolü ’nün temsilcileri Buzan, Waever ve Wilde, “güvenlikleştirmeyi” söylemsel ve siyasi bir süreç olarak ortaya koymaktadır. Bu süreçte, bir konu politikanın özel bir çeşidi ya da politika üstü olarak aşırı biçimde siyasılaştırılmaktadır (Buzan ve Waever 2003, 491). İlk olarak Waever’ın kavramsallaştırdığı “güvenlikleştirme” üç önemli retorik sürece sahiptir. Bunlardan ilkinde söz edimiyle bir konu dış tehdit olarak aşırı

Page 7: BİYOPOLİTİK BİR NÜFUS POLİTİKASI OLARAK AVRUPA … · 2016-09-09 · ve İzmir Emniyet ve Jandarma kaçakçılık ve organize suçlar daireleri, göçmen kaçakçıları, alanda

N. ELA GÖKALP ARAS 73

derecede siyasılaştırılırken; ikinci aşamada güvenlikleştirilen referans nesnesinin korunması için bu dış tehditle mücadelede kural dışı önemlerin alınabilmesi için yetki talebi söz konusudur. Bu bağlamda, göçmenlere yönelik idari gözetim, prosedürel garantiler olmadan sınır dışı edilme, usulsüz geri itmeler (push-backs)15, orantısız güç kullanımı ve en uç noktada ölüm riski altına alarak ya da doğrudan ölümlere neden olmak akla gelen kural dışı önlemler arasındadır. Son süreçse, tehdit unsuruna verilen hayati öncelik nedeniyle yukarıda bazıları sayılan kural dışılıkların meşrulaştırılmasını sağlamaktadır. Böylece günlük rutinin ötesinde, konunun en önemli gündem haline getirilmesi sağlanırken; normal koşullarda güvenlikleştirici aktörü bağlayan kuralların da (örneğin uluslararası insan hakları hukuku ya da mülteci hukuki gibi) çiğnenebilmesi meşrulaştırılmaktadır.

Kopenhag Ekolü, yukarıda verilen kavramsal çerçeveyle AB’nin özellikle de düzensiz göçü güvenlikleştirmesi ve kurumsal yapısını açıklayıcı önemli bir yaklaşım ortaya koymaktadır. Ancak söylem analizine yaptığı yöntemsel vurguyla, gerek mevcut pratikleri gerekse de bu pratiklerin sonuçlarını açıklamakta yetersiz kalmaktadır. Bu noktada Foucault (1998, 2002, 2003, 2009) “biyoiktidar” ve bu iktidarın yönetim biçimi “biyopolitika” ile çalışmaya önemli bir teorik çerçeve sağlamaktadır.

Foucault egemen iktidara yani yasaklayıcı ve sınırlayıcı olan, hükümranın yaşama hakkı üzerinde söz sahibi olduğu geleneksel iktidar modeline alternatif bir iktidar teknolojisi olarak “biyoiktidar”dan bahsetmektedir. Biyoiktidar, farklı ve yeni iktidar teknolojileriyle bedenlerin ve egemen iktidardan farklı olarak nüfusun kontrol altına alındığı “yaşamı düzenleyici bir teknoloji” olarak tanımlanmaktadır (Foucault 1998, 140). Biyoiktidarda odağın “disiplinci teknik” olduğu görülmektedir. Bu teknikte egemen iktidardan farklı olarak insan bedenine bir makine olarak yaklaşmaktadır (Foucault 1998, 249). Amacı bedeni disipline etmek, yeteneklerini geliştirmek ve ekonomik denetim sistemleriyle bütünleştirmek olan bu iktidar için esas olan, insan bedenini denetim mekanizmalarıyla iktidarın ihtiyaçlarına cevap verecek şekilde uysal ve verimli kılmaktır.

Biyoiktidarın diğer bir odağı ise bu çalışmanın da analiz ettiği ve yaşama odaklanan iktidar teknolojisidir. Bu noktada mesele bedenden (birey) ziyade “çok sayıdaki beden, sonsuz olmasa da en azından sayımı zorunlu olmayan sayıda bir sürü başı olan bir beden”dir (Foucault 2002, 21). Kopenhag Okulu’nun “toplum” olarak tanımladığı bu analiz birimi, Foucault için biyopolitikanın yönetmeye çalıştığı nüfustur.

Nüfusun biyopolitikasında, egemen iktidardan biyoiktidara geçişte egemen iktidarın “öldürme ya da hayatta bırakma” hakkının, “yaşatma ya da ölüme bırakma” hakkına dönüştüğü görülmektedir (Foucault 2002, 246). Biyoiktidar genel kural olarak, geliştirilen yeni iktidar teknikleriyle

Page 8: BİYOPOLİTİK BİR NÜFUS POLİTİKASI OLARAK AVRUPA … · 2016-09-09 · ve İzmir Emniyet ve Jandarma kaçakçılık ve organize suçlar daireleri, göçmen kaçakçıları, alanda

74 BİYOPOLİTİK AB GÖÇ REJİMİ

insan bedenini uysal ve itaatkâr hale getirirken; hijyen, toplu-konut, vs. sistemleri ve en önemlisi de demografi çalışmalarıyla çoklu bedenleri yani nüfusu düzenlenmeye ve denetime sokmaya çalışmaktadır. Dolayısıyla bu iktidar modeli bedensel şiddeti dışlayan, daha pozitif, üretkenliği ve yaşamı destekleyen bir iktidar biçimi olarak karşımıza çıkmaktadır. Çünkü bireyin biyolojik yaşamı ve onun sahip olduğu güçleri artırmak, en iyi şekilde kullanmak, denetlemek ve örgütlemek hedefine sahiptir. Geleneksel iktidar modelinin bireyi kapatarak ve güçlerini sınırlandırarak ya da onun bir parçasını, en uç noktada ise yaşamını alarak cezalandırmasından farklı olarak biyoiktidar modeli kapatılma mekânlarını (cezaevleri) cezalandırma ve topluma tekrar kazandırma/ıslah mekânlarına dönüştürmüştür. Ancak bu değişim disiplin ve cezanın tamamen ortadan kalktığı anlamına gelmez: “disiplin, insanların çokluğunu yönetmeye çalışır öyle ki bu çokluk gözetlenecek, eğitilecek, kullanılacak, belki de cezalandırılacak bireysel bedenlere dönüşebilmeli ve dönüşmelidir.“(Foucault 2002, 248).

Yeni iktidar için insan bedeni değerli ve insan yaşamı korunması gereken bir şey haline gelirken, nüfusun yönetimindeyse yeni yaklaşım, çoklu insan yapısının kontrolü ve korunmasıdır. Canlı bir varlık olarak nüfusu, güvenlik mekanizmalarıyla kontrol ve koruma altına almak ya da bireye benzer şekilde onun yaşayış biçimini en iyi durumuna getirmek hedeftir. Bu noktada çalışma, AB sınırlarına odaklanarak AB biyoiktidarı için Schengen Alanı içinde yaşamın (nüfus) nasıl korunduğunu ve iktidarın nüfus üzerinde nasıl kullanıldığını sonuçlarıyla birlikte sorgulamaktadır. Söz konusu nüfus için “yaşamı en iyi duruma getirmek”, bu nüfusu olası dış tehditlerden korumak anlamına da gelmektedir. Bu bağlamda; düzensiz transit göçmenler, sığınmacılar, mülteciler, Schengen Alanı içindeki nüfus için güvenlik tehdidi oluşturduğundan kontrol edilmeli ya da tehlike olarak bertaraf edilmelidir. Burada amaç, başka biyoiktidarların özneleri olan göçmenlerin disipline edilmesinden ziyade, bu dış tehdidin AB topraklarına varmadan ileri teknolojiler ile gözetimleri ve engellenmeleridir. Bu amaç için AB, Türkiye başta olmak üzere transit ve kaynak ülke konumunda olan ülkelerle işbirliği yapmakta ve aslında bu biyoiktidarlar da kendi öznelerine sahip çıkmaları için disipline edilmektedir.

Özetle biyopolitika, nüfusu düzenleyici bir denetim getirmektedir. Bu biyopolitik yönetim şekli, nüfusları yönetmeyi amaçlayan düzenleyici bir iktidarı işaret etmektedir. İktidar hâkimiyet alanını kurarken öncelikle onu çevrelediğinden, sınırlarını belirler ve egemenlik alanını işaretler. AB açısından Schengen Alanı ile ulus-devlet sınırları kalkarken, dış sınırlar ile AB’nin egemenlik alanı belirlenmektedir. Bu kapsamda AB’nin Entegre Sınır Yönetimi (ESY), Schengen Alanı ve AB üyelerindeki mevcut nüfusu yönetmeyi amaçlayan biyoiktidarın kontrol araçlarından biri olarak görülebilir.

Page 9: BİYOPOLİTİK BİR NÜFUS POLİTİKASI OLARAK AVRUPA … · 2016-09-09 · ve İzmir Emniyet ve Jandarma kaçakçılık ve organize suçlar daireleri, göçmen kaçakçıları, alanda

N. ELA GÖKALP ARAS 75

ESY, 2006’da Konsey Yönetmeliğiyle Schengen Sınırlar Kanunu16 kapsamında, AB’nin dış sınırlarını belirleyen ve bu sınır hareketlerini düzenleyen bir Topluluk düzenlemesi olarak kaşımıza çıkmaktadır.17 ESY özellikle gümrük dolandırıcılığı, insan ticareti ve insan kaçakçılığı gibi unsurlarla mücadeleyi hedefleyen ticaret, gümrük ve vize süreçlerini de kapsayan bir yapıdır. Aslında metaforik olarak bugün yükselen “Avrupa Kalesi”ni koruma stratejisi ve buradaki nüfus biyopolitikasının esası olarak da görülebilir. Bu nedenle çalışmada da ESY’nin temel unsurları olan FRONTEX ile EUROSUR’a odaklanılmaktadır.

Yukarıda tartışıldığı üzere genel olarak yaşamı çoğaltmayı, yaşam süresini uzatmayı ve yaşamı iyileştirmeyi hedef alan biyoiktidar nasıl öldürebilir? Foucault’un da dikkat çektiği gibi “...hedefi yaşatmak olan bu iktidar (biyoiktidara referans ile) nasıl ölüme bırakabilir? Biyoiktidar üzerine odaklı bir siyasal sistemde, öldürme gücü nasıl kullanılır, öldürme işlevi nasıl kullanılır?“(Foucault 2002, 260). İktidarın kendini rasyonel olarak haklı çıkarması gereken bir çağda, ölüm tehdidinin yerine yaşamın korunması ve sürdürülmesine yönelik iktidar teknolojilerinin üretilmesine vurgu yapılmaya başlanmıştır. Her ne kadar Foucault için modern toplumların iktidar biçimi olan biyoiktidarın sınırı ölüm18 olarak görülse de Foucault’un Cinselliğin Tarihi’nde savunduğu gibi yaşamı en yüksek değerine çıkarma yolunda biyoiktidarın karanlık bir yüzü de vardır (Canpolat 2003, 104). Bu çerçevede referans öznesi olan yaşama yönelik tehdit oluşturduğu söylenen herhangi bir grup, aynı güvenlikleştirmedeki meşrulaştırma gibi hiçbir ceza görmeden ya da kınamayla karşılaşmadan ortadan kaldırılabilir.

Foucault’un biyoiktidarın karanlık yüzüne ilişkin yanıtı, “ırkçılık”tır. Irkçılık aslında Kopenhag Okulu’nun “güvenlikleştirme” kavramıyla köprü kurarken bugün Avrupa’da ya da genel olarak hedef ülkelerde yükselen göçmen karşıtlığı ve göçmenlere yönelik nefret söylemini de açıklamaktadır. Egemen iktidar için temel prensip, “yaşamak istiyorsan öldürmelisin, öldürebilmelisin” iken; biyoiktidar için bu söylem “yaşamak istiyorsan, ötekinin ölmesi gerekir” şeklinde değişmiştir (Foucault 2002, 261). Ötekinin ölümü güvenlikleştirmeye atıfla nüfusun güvenliği için dış tehdit olarak adlandırılan “ötekinin ölümü, kötü ırkın, aşağı ırkın (ya da soysuzlaşmış olanın ya da anormal olanın) ölümü” dür. Biyoiktidarın temel amacı olan yaşamın iyileştirilmesi ve daha sağlıklı kılınması için de bu gerekmektedir (a.g.e.).

Irkçılıkla korunması hedeflenen nüfusun dışında kalanlar, bir başka deyişle içeridekiler ve dışarıdakiler tanımlanmaktadır. Biyoiktidar, ırkçılık sayesinde insanları yaşaması gerekenler ile ölmesi gerekenler biçiminde ayırabilmektedir. Böylesi bir iktidar, yaşayanlar ile ölüler arasındaki ayrımla kendisini de denetimini ele aldığı ve içerisine yerleştiği biyolojik alanla ilişkisi

Page 10: BİYOPOLİTİK BİR NÜFUS POLİTİKASI OLARAK AVRUPA … · 2016-09-09 · ve İzmir Emniyet ve Jandarma kaçakçılık ve organize suçlar daireleri, göçmen kaçakçıları, alanda

76 BİYOPOLİTİK AB GÖÇ REJİMİ

dâhilinde tanımlamaktadır. Bu denetim, mantıken, insan türünün gruplara dağıtılmasını, nüfusun alt-gruplar biçiminde bölümlenmesini gerektirir (Mbembe 2003, 16-17). Biyoiktidarın ırkçılığı; hayatta kalması ve korunması gerekenlerle tehdit unsurları arasında ayrım yapmaktadır. Bir başka deyişle, “biz ve öteki”, “normal ve anormal”, “vatandaşlar ve düzensiz göçmenler, sığınmacılar ya da mülteciler arasında ayrım yaratmaktadır. İkinci grup, ilkinin yaşamı için gözden çıkartılabilir ya da bir başka deyişle, içeridekilerin güvenliği için dışarıdakilerin öldürme yetkisi biyoiktidara verilebilir.

Gözden çıkartılabilenler için Foucault, sadece öldürme yetkisinden değil “ölüm riski altına” alma yetkisinden de bahsetmektedir. Bu noktada “dolaylı öldürme” ya da nüfusun daha büyük bir risk ile karşılaşmaması için bazı insanların istisnai bir durum olarak “ölüme mahkûm edilmesi” söz konusudur. Burada amaç, siyasal düşmanlar üzerinde zafer kazanmak değil, nüfusa yönelik biyolojik tehlikenin bertaraf edilmesidir. Foucault, dolaylı öldürmeyi “…öldürme de sayılabilecek her şeyi kastediyorum: ölüme bırakma, kimileri için ölüm riskini çoğaltmak ya da çok basit olarak, siyasal ölüm, ülke dışına sürme, dışlama, vb.” şeklinde tanımlamaktadır (Foucault 2002, 263). Bu bağlamda Foucault için ırkçılık, “...ölüme mahkûm etmenin kabul edilebilirlik koşuludur“(a.g.e. 262).

Öldürme, ölüme izin verme ya da mevcut pratiklerde en yaygın haliyle ölüme açık kılma, AB’nin bugün sınırlarda göçmenler adına yarattığı fiili duruma işaret etmektedir. AB’nin düzensiz göçe yönelik politikası, kurumsal yapısı, gözetim mekanizmaları ve pratiklerinin hedefi doğrudan öldürmek olarak görülemezse de devlet kadar devlet-dışı aktörlerin şiddetine yol açmaktadır. Bu şekilde söz konusu grupları tartışmasız şekilde ölüm riski altına almaktadır. Çalışmada da FRONTEX ve EUROSUR’ün gerek yasal gerekse de pratikleriyle ölüm siyasetinin bir parçası olarak göçmenler üzerinde yarattıkları filli durum irdelenmektedir.

“DIŞ TEHDİTİN” BÜYÜKLÜĞÜ

Göç, özellikle de düzensiz transit göç ve kitlesel göç hareketleri, hedef ülkeler için önemli bir dış tehdit unsuru olarak görülmektedir. Bu bağlamda, güvenlikleştirme söyleminin AB’nin dış sınırlarında yer alan ülkeler tarafından daha yoğun kullanıldığı dikkat çekmektedir. Bu bağlamda Yunanistan’ın kamu düzeninden sorumlu eski bakanı Nikos Denias’ın Arap Baharı sonrasında ülkenin bulunduğu durumu ifade etmek için yaptığı açıklamalar önemli bir örnektir:

Ülke mahvolmak üzeredir. Şu anda tam bir istila ile karşı karşıyayız… Her sabah uyanıyor ve soruyorum: Bugün Suriye’de ne oldu? Çünkü eğer Suriye’de

Page 11: BİYOPOLİTİK BİR NÜFUS POLİTİKASI OLARAK AVRUPA … · 2016-09-09 · ve İzmir Emniyet ve Jandarma kaçakçılık ve organize suçlar daireleri, göçmen kaçakçıları, alanda

N. ELA GÖKALP ARAS 77

bir şey olursa binlerce insan Yunanistan’a akacaktır. Yasadışı göçmenler hali hazırda bizim için çok büyük bir problem haline gelmiş urumdalar. Yasadışı göçmenlerin ülkeye gelmemeleri için şimdide büyük adımlar atıyoruz. Mevcut rakamların on katına çıktığını düşünün… (Dendias 2012)

Öte yandan AB’ye ilişkin gerek düzensiz gerekse de karma nüfus hareketleri incelendiğinde görülmektedir ki gerçek sayılarla söylemdeki “dış tehdidin büyüklüğü” çok da örtüşmemektedir. EUROPOL verilerine göre yıllık olarak tüm dünya genelinde 30 milyon ve AB özelinde ise 400-500.000 civarında düzensiz giriş olduğu tahmin edilmektedir (Özer 2014, 19). Söz konusu nüfus, içinde sadece düzensiz göçmenleri değil, aynı zamanda zorunlu göçmenleri de barındıran karışık bir nüfus hareketidir. AB düzeyinde tüm üye ülkeleri kapsayacak şekilde düzensiz göçe ilişkin güncel ve sağlıklı bir bilgi mevcut değildir. Ancak düzensiz girişlerin yanı sıra düzensizliğe neden olan çalışma ve ikamet gibi diğer unsurları da içine alacak şekilde Kovacheva ve Vogel AB27 için toplam sayıyı 1,9- ile 8 milyon olarak (Kovacheva ve Vogel 2009, 7) ifade etmektedir. Bu sayılara ilişkin olarak, FRONTEX’in 2015 raporuna göre, düzensiz girişler bir önceki yıla oranla % 138 artışla 280.000 olarak tespit edilmiştir (FRONTEX 2015a, 5). Öte yandan 2015 itibariyle sayılarda önemli bir artış olduğu da bir gerçektir. AB’ye ulaşan düzensiz göçmenlerin sayısı Eylül 2015 itibariyle yılın ilk dokuz ayında 500.000’e ulaşmıştır.19 IOM’in verileri ise sadece % 3’ü kara yolunu kullanmak üzere, Avrupa’ya ulaşan düzensiz göçmen ve mülteci nüfusunu 22 Aralık 2015 itibariyle 1.005.504 olarak ifade etmektedir.20

Yukarıda ifade edilen rakamların içinde sadece düzensiz transit göçmenler değil, farklı hukuki statülerine rağmen sınırlarda düzensiz göçmenler ile benzer prosedürlere tabi tutulan ve benzer muameleyle karşılaşan zorunlu göçmenler de mevcuttur. Bugün artık bilinen bir gerçektir ki sığınma hakkı arayan, mültecilik statüsü verilmesi gereken ve hatta bu statüyü taşıyan ya da Suriyeliler özelinde “geçici koruma” statüsünde bulunan birçok zorunlu göçmen uluslararası korumadan yoksun ve düzensiz göçmen statüsündedir. Ancak çoğu kez sınırlarda kâğıt üstündeki bu hukuki farklar görünmez olmaktadır.

Düzensiz transit göçmen sayıları dışında dünyadaki sığınmacı ve mülteci nüfusuna bakıldığında da zorunlu göçmen nüfusunun (kitlesel sığınma hareketleri de dahil) çok büyük bir bölümünün kendi topraklarını terk edemediği, terk edebilenlerin ise çok önemli bir çoğunluğunun çevre ve bölge ülkelerine sığındıkları görülmektedir. Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği’nin (BMMYK) Küresel Eğilimler Raporu’na göre 2015 yılı itibariyle, Türkiye 1,59 milyon mülteciye ev sahipliği yapmakta ve ilk sırada yer almaktadır. Barındırdıkları mülteci nüfusuyla ilk beşte yer alan diğer ülkelerse 1.51 milyon ile Pakistan, 1.15 milyon ile Lübnan, 982.000 ile İran,

Page 12: BİYOPOLİTİK BİR NÜFUS POLİTİKASI OLARAK AVRUPA … · 2016-09-09 · ve İzmir Emniyet ve Jandarma kaçakçılık ve organize suçlar daireleri, göçmen kaçakçıları, alanda

78 BİYOPOLİTİK AB GÖÇ REJİMİ

659.000 le Etiyopya ve 654.100 ile Ürdün’dür.21 AB’deki sayılara bakıldığında ise 2015 yılının dördüncü çeyreğinde bir önceki yıla oranla % 130’luk bir artış görülmekte ve söz konusu dönem itibariyle AB28 için toplan başvurunun 439.100’e ulaştığı kaydedilmektedir.22 AB28 için toplam rakamın, BMMYK listesinde yer alan ilk beş ülke ile farkı açıktır.

Bugün artık AB’nin endişelendiği ve kontrol etmeye çalıştığı nüfusun sadece düzensiz göçmenler olduğunu söylemek çok da gerçekçi olmayacaktır. Söz konusu grupların ortak noktaları geldikleri sınırlardır. Nedenlerine ve hukuki kategorilere bakılmaksızın hepsi AB açısından toplumsal güvenliği tehdit eden, kontrolü zor; ancak gerek üye ülkeler gerekse de transit ve kaynak ülkelerle ortak çözüm bulunması gereken bir problem olarak görülmektedir. Bu noktada, 15 Ekim 2015 tarihinde Avrupa Birliği Konseyi (Avrupa Devlet ve Hükûmet Başkanları Konseyi) ve önemli bir transit ülke olarak kabul edilen Türkiye arasında uzlaşma sağlanan Ortak Eylem Planı23 önemli bir örnektir. Söz konusu plan, 29 Kasım ve 7 Mart 2016 tarihli zirvelerde de önemli eklemelerle genişletilmiştir. 18 Mart 2016’da Ortak Eylem Planı’na, bir de son haline ulaştırılan uzlaşı belgesi24 eklenmiştir. Uzlaşıya, düzensiz göçmenler kadar uluslararası koruma statüsü altında yer alan Suriyeli mültecilerin de dahil edildiği görülmektedir. Uzlaşı, 20 Mart 2016 itibariyle Türkiye’den Yunanistan’a geçen tüm düzensiz göçmenlerin, 2014 yılında yürürlüğe giren Geri Kabul Anlaşması’nın25 da etkin uygulaması olarak, Türkiye’ye geri gönderilmesini öngörmektedir. Bu süreçte kişilerin iltica sistemine erişiminin sağlanması hedeflense de Türkiye’nin Yunanistan tarafından “güvenli üçüncü ülke”26 ilan edilmesi durumunda, iltica başvuruları için de söz konusu kişiler Türkiye’ye geri gönderilebilecektir. Bu gelişmeler, çalışmada savunulan gerek biyopolitikanın dışsallaştırılmasını ve başka biyoiktidarların disipline edilmesini gerekse de biyopolitikanın dış tehdit algısının sadece düzensiz göçmenleri değil, zorunlu göçmenleri de kapsayan karma nüfus hareketlerine odaklandığını göstermektedir.

BİYOPOLİTİKANIN BAŞROL OYUNCUSU: FRONTEX

Avrupa Birliği Üye Ülkelerinin Dış Sınırlarının Yönetimi için Operasyonel İşbirliği Ajansı (FRONTEX), AB nüfus biyopolitikasında ileri teknolojilerle donatılmış önemli bir militer aktördür.

Schengen Anlaşması’nın Mart 1995 itibariyle yürürlüğe girmesiyle dış sınırların kontrolü için ilk olarak Göç, Sınırlar ve İltica Strateji Komitesi’nin (the Strategic Committee on Immigration, Frontiers and Asylum- SCIFA) bir parçası olarak Dış Sınır Uygulayıcıları Ortak Birimi (the External Border Practitioners Common Unit) kurulmuştur. 2004 yılında ise 2007/2004 sayılı

Page 13: BİYOPOLİTİK BİR NÜFUS POLİTİKASI OLARAK AVRUPA … · 2016-09-09 · ve İzmir Emniyet ve Jandarma kaçakçılık ve organize suçlar daireleri, göçmen kaçakçıları, alanda

N. ELA GÖKALP ARAS 79

Konsey Tüzüğü27 ile kurulan FRONTEX, bu birimin görevini devralmış ve 3 Ekim 2005 tarihinde operasyonlarına başlamıştır. AB için genel olarak nüfus biyopolitikasının şemsiye yapısı ve ESY’nin olmazsa olmaz bir parçası olarak görülebilecek FRONTEX’in tüzel kişiliğinin yanı sıra operasyonel ve finansal otonomisi de mevcuttur. Ajans’ın ana merkezi, Polonya’nın başkenti Varşova’dadır.

Bir Topluluk ajansı olarak FRONTEX, AB göç politikasının temelinde yer alan “düzensiz göçü engellemek ve azaltmak” hedefini gerçekleştirmek için AB’nin dış sınırlarında uygulanan stratejinin ana araçlarından biridir (FRONTEX 2015b). Kurucu Konsey Tüzüğü, Ajans’ın temel yetki ve sorumluluklarını aşağıdaki madde ile tanımlamaktadır: “…Dış sınırların kontrolü ve gözetimi Üye Devletlere ait olmakla birlikte, Ajans dış sınırların yönetimine ilişkin mevcut ve gelecekteki Topluluk önlemlerinin uygulanmasını kolaylaştırmak ve daha etkin uygulamayı sağlamakla yükümlüdür…“(Madde 1 Paragraf 2)28

Amacı kısaca, AB üye devletlerine düzensiz göçle daha etkili “savaşmaları” için destek vermek şeklinde özetlenebilecek FRONTEX, gerek bütçe gerekse de insan kaynakları konusunda kurulduğu tarihten bu yana hızlı bir büyüme göstermektedir FRONTEX’in 2015 yılı bütçesi bir önceki yıla oranla % 17,5 artışla 114 milyon Avro’dur. Kara ve denizlerde yürüttüğü operasyonlar 31 milyon Avro ile toplam bütçesinin % 27’sine karşılık gelmektedir. Ancak ironik şekilde Ajans bütçesinin sınırlardaki ölümlerle doğru orantılı şekilde arttığı da bir gerçektir (Statewatch 2015).

Sahip olduğu yasal dayanak çerçevesinde AB’nin dış sınırlardaki aktivitelerini koordine eden ve operasyonlar düzenleyen FRONTEX’in pratikleri, Schengen Alanı içinde “yaşamın/nüfusun nasıl korunduğu” sorunu yanıtlamak açısından önemlidir. Kurucu tüzük ve Ajans’ın resmi web sayfasında29 de ifade edildiği üzere, FRONTEX söz konusu korumayı yedi temel aktivite başlığında gerçekleştirmektedir. Bu aktiviteler: üye ülkelerle ortak operasyonlar düzenlemek, üye devletlerin sınır muhafızlarını eğitmek, eğitim ve araştırma faaliyetleri yürütmek, risk analizi yapmak, istisna haline atıfla tüm üye devletlere kriz durumunda acil tepki kapasitesi sağlamak, EUROSUR özelinde ele alınacak olan bilgi sistemleri ve bilginin paylaşımını sağlayacak ortamı sağlamak ve son olarak üye devletlere ortak geri-gönderme operasyonlarında destek sağlamaktır. Çalışmada genel olarak güvenlikleştirme ve biyopolitikayla yakından ilişkili olan aktiviteler ve pratikler olan ortak ve geri dönüş operasyonları ile risk analizleri üzerinde durulacaktır.

Üye ülkelerle, düzensiz göçün önlenmesine yönelik ortak operasyonlar FRONTEX tarafından planlanmakta, koordine edilmekte, hayata geçirilmekte ve değerlendirmektedir. Bu kapsamda FRONTEX kendi bütçesi ve Topluluğun ilgili program bütçelerinin yanı sıra üye ülkelerin personel ve ekipmanlarını

Page 14: BİYOPOLİTİK BİR NÜFUS POLİTİKASI OLARAK AVRUPA … · 2016-09-09 · ve İzmir Emniyet ve Jandarma kaçakçılık ve organize suçlar daireleri, göçmen kaçakçıları, alanda

80 BİYOPOLİTİK AB GÖÇ REJİMİ

(kara, deniz ve hava olmak üzere) kullanmaktadır. Ajans’ın EYS yapısı içinde bu başlık altında temel görevi, AB’nin iç güvenliğini sağlamak amacıyla “düzensiz göçmenlerin” oluşturduğu istenmeyen hareketlilikleri deniz, kara ve hava dış sınırlarında operasyonlar ile önlemek ve kontrol etmektir.

Bu operasyonlarda, temel amaç arama kurtarma değil, AB sınırlarının başta düzensiz göçmenler olmak üzere istenmeyen nüfus hareketlerinden korunmasıdır. Operasyonlarda yüksek teknolojiyle düzensiz göçmenlerin tespit edilmesi, durdurulması, karaya çıkartılması, idari alıkonulma merkezlerine transferi ve ardından geri gönderilmeleri esastır (Koca 2014, 63). Gerek üye gerekse de üçüncü ülkelerle yapılan ortak operasyonlarda sadece sivil yapılar değil; Türkiye örneğinde olduğu gibi Sahil Güvenlik, Emniyet Kaçakçılık ve Organize Suçlar gibi militer aktörler de yer almaktadır. Ayrıca operasyonlarda sadece militer değil, para-militer yapılarla da işbirliği yapıldığı iddiaları vardır. Sınır dışı etme operasyonlarında para-militer statüdeki Yunan özel kuvvetlerinin de bulunduğu yönünde iddialar mevcuttur (Migeurop 2013, 31). Tam da bu noktada 11 Şubat 2016 tarihli NATO zirvesinde sağlanan uzlaşmayla, FRONTEX’in Soğuk Savaş döneminin önemli güvenlik örgütlerinden biri olan Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü’nün (North Atlantic Treaty Organization/NATO) desteği ve Türkiye’nin de işbirliğiyle daha militer bir yapıya dönüştüğünü vurgulamak gerekmektedir. Ege Denizi’nde düzensiz transit göç ve göçmen kaçakçılığıyla mücadelede başarısızlığı dile getirilen FRONTEX, artık göçmenlerin istenmeyen geçişlerinin önlenmesinde NATO’dan destek alacaktır.30 NATO’nun da dahil olduğu üçlü işbirliğine, 18 Mart 2016 tarihli AB-Türkiye zirvesinin sonuç belgesinde de yer verilmiştir.31

Daha hızlı yanıt verebilmek adına, Ajans’ın kendine ait Avrupa Sınır Muhafaza Timleri (the European Border Guard Teams- EBGT) mevcuttur. Bu timler üye ülkeler tarafından Ajans kullanımına sunulabilecek insan kaynakları, ekipman ve önemli bir veri tabanı erişimiyle desteklenmektedirler. Aşağıdaki harita AB üye ülkeleriyle işbirliği halinde olan FRONTEX’in insan kaynağı ve ekipman kapasitesi kadar operasyonların ağırlıklı olarak yürütüldüğü noktaları göstermektedir. Çalışmada daha sonra değinileceği üzere bu noktalar aynı zamanda göçmen ölümlerinin de en yoğun şekilde gerçekleştiği geçiş noktalarını da göstermektedir.

2007 yılında FRONTEX’in operasyonel, tepkisel, analitik ve yönetimsel kapasitesini güçlendirmek adına kurucu Konsey Tüzüğünde 863/207 sayılı Tüzük32 ile değişiklikler yapılmıştır. Yapılan değişiklikler, çalışmanın teorik kısmında ifade edilen istisna haliyle ilişkili olarak, “kriz” durumlarında FRONTEX’in rolüne değinmekte ve Ajans’ın müdahale alanını genişletmektedir. Bu çerçevede FRONTEX, gerektiğinde acil operasyonel destek için operasyonların yürütüldüğü ev sahibi üye ülkenin onayı ve gözetiminde silah taşımasına ve güç kullanmasına izin verilen Hızlı Sınır

Page 15: BİYOPOLİTİK BİR NÜFUS POLİTİKASI OLARAK AVRUPA … · 2016-09-09 · ve İzmir Emniyet ve Jandarma kaçakçılık ve organize suçlar daireleri, göçmen kaçakçıları, alanda

N. ELA GÖKALP ARAS 81

Şekil 1. İnsan Kaynakları ve Ekipman Büyüklüğü ve Kontrol Noktaları Açısından Üye Devletler ve FRONTEX

Kaynak: MIGEUROP (2014). “Yunanistan ve Türkiye Arasında FRONTEX: Geri Çevrilme Sınırı”, https://www.fidh.org/IMG/pdf/rapport_tu_web-sommr-tu-ok.pdf, (Erişim 01.11.2015), ss. 16.

Page 16: BİYOPOLİTİK BİR NÜFUS POLİTİKASI OLARAK AVRUPA … · 2016-09-09 · ve İzmir Emniyet ve Jandarma kaçakçılık ve organize suçlar daireleri, göçmen kaçakçıları, alanda

82 BİYOPOLİTİK AB GÖÇ REJİMİ

Muhafaza Ekipleri (RABIT-S) kurabilmektedir. RABIT-S’lerin devreye girmesiyle FRONTEX’in militarize yönü daha da güçlenmiştir. Örneğin, FRONTEX 2010 yılının Ekim ayında, Yunanistan’a Türkiye’ye kara sınırından ulaşmaya çalışan göçmenlerdeki artış nedeniyle ilk RABIT-S’leri Orestiada ve etrafındaki bölgelerde görevlendirilmiştir (Migeurop 2013, 17). Bu noktada FRONTEX’in “istisnai” durum gerekçesiyle RABIT-S birliklerini kullandığı görülmektedir. Ayrıca RABIT-S’i takiben, karada azalan düzensiz geçişlerin denizde artmasıyla FRONTEX aynı prensipler üzerine inşa edilen deniz operasyonları da başlatmıştır. Bu operasyonlardan örneğin Yunan deniz sınırlarında 2011’de başlatılan Poseidon Deniz Ortak Operasyonu Libya’dan gelen göç akımına cevap vermek için oluşturulmuştur. Ancak operasyonların gerçekleştiği bu alan, göçmen ölümlerinin en yüksek sayılara ulaştığı rotalardan biri haline de gelmiştir. Operasyonlar kapsamında iki önemli operasyon, Mare Nostrum ve Triton’a, AB’nin biyopolitikasını ortaya koymak açısından özel olarak değinilmesi gerekmektedir.

Mare Nostrum, İtalya Deniz Kuvvetleri tarafından denizde hayatın güvence altına alınmasını ve insan ticaretiyle mücadele edilmesini amaçlayan, askeri ve insani bir operasyon olarak nitelendirilebilir. Operasyon, Ekim 2013’te Lampedusa açıklarında 366 göçmenin ölümüyle sonuçlanan trajediye bir yanıt olarak faaliyetlerine başlamıştır. Görev yaptığı dönemde 920 personel ile aylık 9 milyon Avro’luk bir bütçeye sahip operasyon, Uluslararası Af Örgütü’nü (UAÖ) raporuna göre, görev süresince 40 binden fazla göçmeni kurtarmıştır (UAÖ 2014, 24-25). Asıl amacı göçmen kaçakçılarını yakalamak ve güvenliği sağlamak olsa da pratikte bir arama kurtarma operayonuna dönüşen bu oluşum, İtalya’nın yüksek operasyon bütçesini karşılayamaması gerekçesiyle iptal edilmiştir. Sınırlarında düzensiz transit göçün kontrolünde sorunlar yaşayan İtalya’nın külfet paylaşımına vurguyla AB desteği istemesi üzerine, Mare Nostrum bir AB operasyonu olan Triton’la ikame edilmiştir.

FRONTEX tarafından başlatılan Triton, Mare Nostrum’un 30 bin millik görev alanı karşısında sadece 30 millik operasyon alanına ve Mare Nostrum’un bütçesinin sadece onda birine sahiptir. Kendi gemilerine sahip olmayan ve üye devletlerin kaynaklarına bağımlı olan Triton’un, Akdeniz’deki göçmen ölümlerini önleyememesi üzerine BMMYK’dan da önemli eleştiriler gelmiştir. AB, daha etkin ve sınırların korunmasından ziyade daha insan odaklı bir yaklaşıma davet edilmiştir. BM Mülteciler Yüksek Komiseri Antonio Guterres (2015), iki operasyon arasındaki farklı şöyle değerlendirmiştir: “Bu hafta olanlardan sonra (Nisan 2015’te gerçekleşen yüksek ölümlü göçmen trajedisine atıfla), Avrupa Triton Operasyonunun, İtalyan Mare Nostrum operasyonunun yerine geçmekte üzücü derecede yetersiz kaldığı konusunda kuşkuya yer kalmamıştır.”33 BMMYK, AB’yi denizde insan ölümlerinin azaltılması için insanları bu tehlikeli yola iten problemlerin çözümü için ortak çalışmaya davet ederken; İngiltere gibi üyelerden Mare Nostrum gibi arama-

Page 17: BİYOPOLİTİK BİR NÜFUS POLİTİKASI OLARAK AVRUPA … · 2016-09-09 · ve İzmir Emniyet ve Jandarma kaçakçılık ve organize suçlar daireleri, göçmen kaçakçıları, alanda

N. ELA GÖKALP ARAS 83

kurtarma operasyonlarının düzensiz göçü teşvik edeceği eleştirileri gelmiştir. AB liderleri eleştirilere, 23 Nisan 2015 zirvesinde, Triton bütçesini üç katına çıkartarak yanıt vermeye çalışmışlardır.34

Operasyonlar bağlamında, aşağıda sunulan ve çalışmanın faydalandığı alan araştırması (Gökalp-Aras 2013) kapsamında gerçekleştirilen mülakat, FRONTEX’in genel amacı, işleyişi ve doğurduğu sonuçlar adına özet bir eleştirel çerçeve sunmaktadır:

Avrupa Kalesi’nin etrafında bir duvar örüyorlar ve bu duvarları korunma-sı için birliklere ya da sınır muhafızlarına ihtiyaçları var ki bu da FRON-TEX’e karşılık geliyor. Devletler kapılarını göçmenlere kapatmak istiyor. Şu anda içinden geçmekte olduğumuz dönem bir hayli ilginç. Bu devlet-ler bir ordu oluşturuyorlar ve bugün düşman olarak gördükleri göçmenle-ri durdurmak için buna bir servet akıtıyorlar. Bunun topyekün işlevsiz ol-duğunu söylemek mümkün değil. Sonuçta öldürüyorlar. FRONTEX aza-lan sayılarla gurur duyuyor ve biz de sınırın öbür yakasında ölümleri izli-yoruz. Geçen yıl göçmen ölümleri konusunda bir rekor kırdık. 500-600 in-san tün dünyanın gözleri önünde öldü. Eğer başarı buysa, evet FRONTEX son derece başarılı. Eğer düzensiz göçmenlerle mücadele bu anlama geli-yorsa, bunu yapmanın bir sürü yolu var. Sadece FRONTEX değil, ulusal ordular da aynı şeyi yapabilir. Eğer yasadışı göçmenlerin öldürülmesi ge-rekliyse gemileri batırırsınız, açlıktan ölmelerini sağlarsınız… Tüm bun-lar için FRONTEX’e gerek yok ki. Devletlerin zaten kendi sahil güvenlikle-ri, uçakları, helikopterler ve orduları var. Bu bir insanlık dramı, insanlı-ğa karşı işlenmiş bir suç (Uluslararası Af Örgütü Mülteci Koordinatörü ile görüşme, 20.03.2012, Ankara).

Ortak operasyonlar dışında güvenlikleştirmeyle yakından ilişkili olan ikinci aktivite alanı FRONTEX’in Kurucu Yönetmeliği’nin 4. Maddesi’yle35, “üye devletleri hedef alan düzensiz göçe ilişkin risk analizi yapmak ve kriz yönetimi” şeklinde düzenlemiştir. Burada riskten kastedilen, biyoiktidar tarafından istenmeyen nüfusun sınırlardan girme olasılığıdır. Kopenhag Ekolü’nün işaret ettiği sözedim sürecinde, FRONTEX tehdit unsurunu risk raporlarıyla ortaya koymakta ve göçü güvenlikleştirmektedir. Bu kapsamda FRONTEX “risk” ve “yönetim” ifadelerini “tehdit, güvenlik ve göç” kavramları yerine kullanmakta ve “Yıllık Risk Analizi”36 raporları yayınlamaktadır. Risk analizleri ve raporlarıyla, konu teknik bir konu olarak gösterilmekte ve bu teknik sorunsalın AB tarafından ele alınması istemi de güvenlikleştirmenin ikinci aşaması olan yetki talebini ortaya koymaktadır. Operasyonlarla da sözedim, pratiğe dönüştürülmektedir.

FRONTEX’in güvenlikleştirme ve biyopolitika çerçevesinde ele alınması gereken bir diğer önemli aktivitesi geri dönüş operasyonlarıdır.

Page 18: BİYOPOLİTİK BİR NÜFUS POLİTİKASI OLARAK AVRUPA … · 2016-09-09 · ve İzmir Emniyet ve Jandarma kaçakçılık ve organize suçlar daireleri, göçmen kaçakçıları, alanda

84 BİYOPOLİTİK AB GÖÇ REJİMİ

Kurucu Tüzüğün 9. Maddesinde geri dönüş operasyonları, “Topluluğun geri dönüş politikasının bir parçası olarak Ajans, Üye Devletlerin geri dönüş operasyonlarının organizasyonunda ihtiyaç duyulan desteği sağlar” şeklinde ifade edilmektedir. Bu çerçevede sadece dış sınırlarda istenmeyen nüfusun engellenmesi değil, ortak operasyonların başarısız olduğu durumlarda istenmeyen nüfusun kaynak ülkelere geri dönüşü de Ajans’ın koordinasyonunda ve Üye Devletlerin sorumluluğunda gerçekleşmektedir. Geri dönüş operasyonlarının finansmanında FRONTEX, geri dönüş politikası için ayrılmış olan Birlik bütçesini de kullanabilmektedir. Genel olarak dahil olunan yasal çerçeve 2008 yılında yürürlüğe giren Geri Dönüş Direktifi’dir.37 Bu kapsamda yürütülen operasyonlardaki temel prensip, düzensiz olarak Birlik topraklarına giren ve üye ülkelerde düzensiz olarak bulunan göçmenlerin AB sınırları dışına çıkarılmasıdır. Eğer göçmenlerin transit geçiş yaptığı ülkeler ya da menşe ülkeler ile AB arasında geri kabul anlaşmaları38 varsa söz konusu göçmenler bu ülkelere daha rahat şekilde geri gönderilmektedir. Bu operasyonlar, tehlike olarak görülen unsurların, güvenliği esas olan “yaşam”dan uzaklaştırılmasını ifade etmektedir.

FRONTEX’in istihbarata dayalı yapısı gizlilik prensibini de beraberinde getirmektedir. Aynı ulusal güvenlik ve geleneksel istihbarat yapısında olduğu gibi gizlilik, operasyonların başarısı için esastır (Carrera 2007, 14). Bu nedenle FRONTEX’in resmi web sayfasında, risk analizi raporlarında ya da FRONTEX temsilcilerinin ifadelerinden operasyonların nerede ve nasıl yürütüldüğüne dair bilgiler yer almamaktadır. Avrupa Parlamentosu, Avrupa Konseyi ve Avrupa Komisyonu’nun belgelerinin halka açık olması ile ilgili Avrupa kuralları39 gereği, bu operasyon planları ve ekleri isteğe bağlı olarak halka açık hale getirilmediği sürece FRONTEX’in operasyonlarına ilişkin hesap sorulması mümkün değildir (Carrera 2007; Koca 2014). Öte yandan, bilgiye erişimdeki kısıtlamaları haklı göstermek adına FRONTEX, kamu güvenliği, savunma, askeri güvenlik ve uluslararası ilişkiler alanında kamu yararı kavramına sığınmaktadır (Migeurop 2013, 23). Bu husus aşağıdaki alıntıda da net şekilde ortaya konulmaktadır.

FRONTEX yasadışı göçmenleri kontrol ederken, FRONTEX’i kim kont-rol edecek? Geçen yıl bir göçmen genci vurdular ve sonrasında soruşturma başladı. FRONTEX tüm suçlamaları reddediyor. Kim FRONTEX’i denet-leyecek? Etik kurallara uymuyor ve göçmen haklarına saygılı davranmı-yorlar. Kim bilir? (Yerel avukatla görüşme, 23.05.2012, Edirne).

Ancak pratikler ve sonuçları hakkında bilgiyi farklı kaynaklardan ve aktörlerden almak mümkündür. Bu konuda yüzlerce göçmenin tanıklıklarını aktaran, büyük örneklemli Uluslararası Af Örgütü (UAÖ) ve ProAsyl tarafından hazırlanmış sivil toplum raporları, Ege Denizi’nde Yunan sahil

Page 19: BİYOPOLİTİK BİR NÜFUS POLİTİKASI OLARAK AVRUPA … · 2016-09-09 · ve İzmir Emniyet ve Jandarma kaçakçılık ve organize suçlar daireleri, göçmen kaçakçıları, alanda

N. ELA GÖKALP ARAS 85

güvenliği tarafından yapılan geri-itmelerin 2012’den beri olağan olduğunu ortaya koymaktadır (ProAsyl 2013; UAÖ 2013, 2015a, 2015b). Söz konusu raporlarda göçmen teknelerinin Yunan kara sularından ya da Yunan sahasından Türkiye’ye doğru geri itildiği ve bu şekilde geri göndermeme ilkesi40 ile toplu sınır dışı etme yasağının ihlal edildiği ifade edilmektedir. Raporlar, keyfi tutuklama, alıkoyma, şiddet ve kötü muamelelere de dikkat çekmektedir. FRONTEX tarafından uygulanan şiddet ve hak ihlalleri bu makalenin de faydalandığı alan çalışması kapsamında gerçekleştirilen görüşmelerde de detaylı olarak görülmektedir.

FRONTEX memurları kendi kurumlarından sürülen, sorunlu ya yüksek oranda sosyal adaptasyon sorunu olanlar. Ayrıca Yunanistan’da da sınır muhafaza birliklerinin çoğunluğu paralı asker. Hem FRONTEX hem de Yunanistan askerleri sorunlu. Onların kendi suç kayıtları var. Onlar ba-ğımlılar. Kesinlikle bu gerçekleri biliyoruz. Eğer 10 göçmen görürlerse on-ları dövüyorlar. Geçenlerde bir göçmeni vurdular. Bildiğim kadarıyla so-ruşturma hala devam ediyor. Orestiada’da ofisleri var. Ben içine girme-yi başardım (FRONTEX karakolu). Fotoğraflar falan çektim. Onlar he-ronlar yani insansız hava araçları kullanıyorlar özellikle Meriç’te. Sıradan Avrupa memurlarına benzemiyorlar; onlar bir grup psikopatlar. Göçmen-lere sanki düşmanlarıymış gibi yaklaşıyorlar. (Ulusal haber kanalı yerel temsilcisiyle görüşme, 14.04.2012, Edirne.)

AB politikası zorunlu göçü ya da insanların yerinden edilmesini engelle-miyor; fakat sadece duvarlar örmeye yarıyor. Politikanın ardındaki genel mantık bu… Fakat aynı zamanda bu iş ile (göçmen kaçakçılığına refe-rans ile) mücadele ediyorlar, yasadışı göçün önlenmesi için… Onlara bir ruhu olan kırılgan kişiler olarak yaklaşmaktansa (göçmenlere) metalar olarak yaklaşıyorlar. Yasadışı göçmenler için tahammül edilemeyecek bir yaşam sunuyorlar. Bu benim kendi görüşüm değil, göçmenlerin ifadeleri-ne dayalı tespitim. Tutukluyorlar, gözaltına alıyorlar ve günlerce geri gön-derme merkezlerine koyuyorlar. Yiyemeyecekleri yiyeceklerle besleyip, plas-tik kelepçelerle hücrelere koyuyorlar. Psikolojik şiddet uyguluyorlar. Ya gi-deceksin ya da gitmesen yaşamın işte böyle kayıp gidecek. Verdikleri mesaj bu. Onları 3, 6 ay kadar gözaltında tutup sonra bırakıyorlar. Sonra yeni-den tutukluyorlar ve her şey sil baştan yeniden başlıyor. Bu her zaman psi-kolojik bir şey. Eğer Avrupa’ya gelirsen işte başına gelecekler bunlar. (Em-niyet Kaçakçılık ve Organize Suçlar birimi üst düzey memuru ile görüşme, 06.04.2012, Ankara)

2011 yılında FRONTEX tarafından Temel Haklar Stratejisi (FRONTEX 2011) kabul edilmiş ve takip eden yıl Temel Haklar Görevlisi görevlendirilmiştir. Ayrıca Temel Haklar Danışma Forumu’nu oluşturulmuştur; ancak hak

Page 20: BİYOPOLİTİK BİR NÜFUS POLİTİKASI OLARAK AVRUPA … · 2016-09-09 · ve İzmir Emniyet ve Jandarma kaçakçılık ve organize suçlar daireleri, göçmen kaçakçıları, alanda

86 BİYOPOLİTİK AB GÖÇ REJİMİ

ihlallerini soruşturacak bir mekanizma mevcut değildir. Akademi ya da sivil toplumun hak ihlallerine ilişkin araştırmaları, yürütülen operasyonları mercek altına alsa da FRONTEX’in insan hakları ihlallerine yönelik ne tür kararlar ve önlemler aldığına ilişkin bilgileri yayımlama zorunluluğu bulunmadığından, söz konusu çalışmalar yeterli bilgi sağlayamamaktadır.

2014 yılında ise FRONTEX’in özellikle geri-gönderme operasyonlarına ilişkin olarak Avrupa Ombudsmanı Emily O’Reilly tarafından AB üyesi devletlerden geldikleri ülkelere geri dönüş operasyonları41 kapsamında geri gönderilen göçmenlerin hak ihlallerine ilişkin bir soruşturma başlatılmıştır. Ortak geri dönüş operasyonlarının denetlenmesine ilişkin sorunların kötü muamele iddialarını da kapsayan soruşturma sonucundaki tespit “zorunlu geri dönüşler, doğaları gereği temel hakları ihlal etme potansiyeline sahip” şeklinde özetlenebilir. Burada dikkat çekilmesi gereken husus; raporda “potansiyel” olarak ifade edilen durumla, mevcut raporlar arasındaki farklılıklardır. Görülmektedir ki sınırlarda sadece düzensiz göçmenlerin değil, uluslararası korumadan faydalanması gereken ancak düzensiz yollara başvurarak kanunla ihtilaf haline düşen sığınmacı ve mültecilerin de aynı prosedürlere tabi tutulmaktadır. Ayrıca kişilerin zulüm, işkence ve diğer insanlık dışı muamele ya da cezaya maruz kalma risklerinin bulunduğu üçüncü bir ülkeye sınır-dışı etmeme yükümlülüğü olan ve uluslararası teamül hukukunun bir parçası haline gelmiş ”geri göndermeme (non-refoulement)” ilkesinin de ihlali raporlarla ortaya konulmaktadır Geri itme bildirimlerinde FRONTEX’e doğrudan suçlamalar görülmemektedir. Bu hususta, UAÖ’nün ilgili raporunda (UAÖ 2014, 17) da ifade edildiği üzere, örneğin Poseidon Deniz Ortak Operasyonu çerçevesinde mali destek sağlanan Yunanistan deniz araçlarının FRONTEX sembolünü taşımamasının yetkililerce de teyit edildiği durumlar önem taşımaktadır. Bu nedenle mülteci ve göçmenlerin de FRONTEX botlarını, Yunanistan sahil güvenlik araçlarından ayırabilmeleri mümkün değildir. Çalışmaya destek sağlayan alan çalışmasında da FRONTEX ile sınırdaki Yunan askerlerinin birbirinden ayrılmasın çok mümkün olmadığı tespit edilmiştir. Öte yandan geri itmeler adına hak ihlalleri her iki taraf için de sıklıkla ifade edilmiştir.

Yunanistan yasadışı göçmenleri Türkiye’ye sınır dışı ediyor. Bazen 50 göç-men bir kamyonda ya da bazen de bir şişme botun içinde nehirde olabi-liyor. Sonra onları Meriç’te Türkiye tarafına doğru itiyorlar. Bu nedenle siz bu sayıları istatistiklerde göremiyorsunuz. Botu patlatıp bizim tarafa doğru itiyorlar, bazen bu tarafa ya da nehirdeki bir yüksekliğe ulaşama-dan battığı da oluyor. Bunların çoğu deniz, su görmemiş, yüzme bilmeye-ni çok içlerinde... FRONTEX’i de Yunanı da hep aynı, hep bizim tarafa iti-yorlar (Edirne Jandarma Kaçakçılık ve Organize Suçlar Kom. ile görüş-me, 23.05.2012, Edirne).

Page 21: BİYOPOLİTİK BİR NÜFUS POLİTİKASI OLARAK AVRUPA … · 2016-09-09 · ve İzmir Emniyet ve Jandarma kaçakçılık ve organize suçlar daireleri, göçmen kaçakçıları, alanda

N. ELA GÖKALP ARAS 87

Tüm bu ifade edilen suçlamalara karşın, 2012 yılına dek FRONTEX aktivitelerine ilişkin bir dava söz konusu olmamıştır. Çünkü yukarıda da ifade edildiği üzere, ortak operasyonlar çok aktörlüdür ve bu durum hak ihlaline neden olan sorumluların ortaya çıkartılmasını zorlaştırmaktadır. FRONTEX’in de yasal mevzuat gereği sadece koordinatör rolü olması nedeniyle sorumluluk kabul etmediği görülmektedir. Yine de hak ihlalleriyle mücadele olumlu bir gelişme olarak görülebilecek, “Hirsi ve diğerleri İtalya’ya karşı” davasında FRONTEX’in de geri gönderme operasyonlarında sorumluluğu Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nce de dile getirilmiştir (EDAL 2012).

Hak ihlalleri ve şiddet iddialarının belki de en trajik formu, bu çalışmanın da odağında yer alan ve ölüm siyaseti ile ilişkilendirilerek ele alınan göçmen ölümleridir. Ölümlerin en çok yaşandığı rotalar, düzensiz transit geçişlerin ve FRONTEX operasyonlarının en yoğun olduğu rotalardır. Denizde giderek artan kaza sayısı, Mbembe’nin “ölüm siyaseti”nde ifade ettiği üzere AB tarafından denizlerde meydana gelen ölümleri önlemenin AB’nin ahlaki bir sorumluluğu olduğu söylemiyle meşru kılınmaya çalışılmaktadır. Ancak trajedilerin sayısı ve tekrarlanması, sınır operasyonlarının tehlike içindeki insanları kurtarma zorunluluğunu yeterince üstlenip üstlenmediği sorusunu gündeme getirmektedir. Aynı zamanda uluslararası koruma talep eden kişilere karşı uluslararası yükümlülükler açısından da bu operasyonların yasallığını sorgulatmaktadır. FRONTEX’in militer karakterli ve istisna hali gerekçesine dayalı operasyonları düzensiz göçü azaltmadığı gibi sınırlardaki ölümlerle de paralellik göstermektedir. Bugün sertleşen ve yoğunlaşan sınır kontrolleriyle AB sınırlarında meydana gelen trajediler arasındaki pozitif bir ilişki gözler önündedir. “Avrupa Kalesi” artık bir metafor olmanın çok ötesinde dünyanın en ölümcül sınırları haline gelmiştir.

2000 yılından bu yana sınırlarda gerçekleşen 40,000’in üzerinde göçmen ölümünün, 22,000’i Avrupa sınırlarında meydana gelmiştir (IOM 2014, 11). 2014 yılında dünyada kaydedilen 4,077 göçmen ölümününse 3,279’u Akdeniz’de meydana gelirken; 2015 yılında bu sayı 3,771’e ulaşmıştır (IOM 2014, 11; IOM 2015).). Göçmen ölümleri, 1990’lı yıllarda görünür hale gelmesine rağmen, ilgili politikalar açısından en önemli dönüm noktası Ekim 2013’te 366 kişinin ölümü ile sonuçlanan ve Lampedusa kıyılarında gerçekleşen göçmen trajedisidir (BBC 2013). Nisan 2015’te ise tam olarak aynı rotada 950 göçmenin ölümü ile sonuçlanan başka bir trajedi yaşanmıştır (BBC 2015).

Yukarıda ifade edilen göçmen ölümlerine ilişkin istatistikler gerçek resmi yansıtmaktan bir hayli uzaktırlar; çünkü ulusal ya da AB düzeyinde sistematik istatistik toplanmamaktadır ya da erişebilir değildir. 2013 sonrasına büyük ölümlü kazaların görünür hale gelmesiyle, IOM tarafından ilk olarak 2014 yılında bir rapor hazırlanmıştır. Ancak genel olarak ölümlere ilişkin sistematik veri hala mevcut değildir. Sivil toplum kuruluşları, platformlar ya da medya

Page 22: BİYOPOLİTİK BİR NÜFUS POLİTİKASI OLARAK AVRUPA … · 2016-09-09 · ve İzmir Emniyet ve Jandarma kaçakçılık ve organize suçlar daireleri, göçmen kaçakçıları, alanda

88 BİYOPOLİTİK AB GÖÇ REJİMİ

tarafından toplanan bilgiler, büyük kayıplı trajediler yanında görünmez kılınan haberler haline gelmiş ve sıradanlaşmaya başlamıştır. Aşağıda verilen haritada 1993-2012 dönemine ait sınırlarda tespit edilen göçmen sayıları görülmektedir. Söz konusu harita, çalışmada sunulan ilk haritanın tamamlayıcısı olarak FRONTEX tarafından yürütülen operasyonlarla göçmen ölümleri arasındaki paralelliği en azından lokasyon ve büyüklük olarak ortaya koymaktadır.

Türkiye’den AB’ye düzensiz transit geçişlerde iki önemli geçiş kenti olan İzmir ve Edirne’de yürütülen alan çalışmasından aşağıda aktarılan iki görüşme, sayılarla anlamsızlaştırılan ve çoklu bendenler olarak kimliksizleştirilen göçmenlerin ölümleri ardındaki gerçeği ortaya koymaktadır.

Biz ceset bile taşımak zorunda kalıyoruz. Muhtarlar olarak bizim ekstra resmi görevlerimiz var, biliyorsunuz. Fakat ceset taşımak bambaşka ve zor bir şey. Sizde bir iz bırakıyor ve derinden etkiliyor. Geçmişte ben mezarlığa

Şekil 2. 1993-2012 Yılları Arasında Tespit Edilen Göçmen Ölümleri

Kaynak: http://www.migreurop.org/IMG/pdf/map_36.1_des_morts_par_milliers_aux_frontieres.pdf (Erişim 21.05.2015)

Page 23: BİYOPOLİTİK BİR NÜFUS POLİTİKASI OLARAK AVRUPA … · 2016-09-09 · ve İzmir Emniyet ve Jandarma kaçakçılık ve organize suçlar daireleri, göçmen kaçakçıları, alanda

N. ELA GÖKALP ARAS 89

bile gidemezdim, şimdiyse kolaylıkla gidiyorum. Ceset taşımak bizim için günlük, sıradan bir iş haline geldi. Bazen kendimi mezarlıkta çalışıyor gi-bi hissediyorum ya da cenaze evi, işte ne derseniz ona. Nehirde (Yunanis-tan-Türkiye arasındaki Meriç Nehri’ne referansla) çürüyorlar ve siz onla-rı taşıyorsunuz. Yani gitmesen olmaz, kötü korkuyor. Arıyor, gel muhtar diyor. Yani çocuk nehir kenarında oynuyor, bir bakıyorsunuz çürümüş ce-setler hatta çürümüş çocuk cesetleri... Bunların bebeği de var. Sonra git za-bıt tut. Çoğu kez arabada taşıyoruz, yani Allah rahmet eylesin; ama o ko-ku çıkmıyor arabadan, üstünüzden. Hadi o çıktı da o gördükleriniz, yani zor iş bu ya. Hem bize gelmiyorlar (hedef ülkenin Türkiye olmadığına atıf-la), ceremesini biz çekiyoruz... (Edirne’de bir sınır köyü muhtarıyla görüş-me, 15.05.2013, Edirne).

Türkiye ile Yunanistan arasındaki iki hektarlık bir alanda hala mayın var ve orada olmaması gerek. Bazen bir patlama duyuyorsunuz; ama Yunan tarafı hemen gitmiyor. Biz olanları buradaki Fen Lisesi’nin tepesinden gö-rüyoruz. Sadece sabahları geliyorlar ve patlama sonrasında ceset parçala-rını çöp poşetlerine topluyorlar. Ama mayınları da yeniliyorlar, uluslara-rası kanun ve sözleşmelere aykırı olsa da yeniliyorlar işte. Bu yüzden öyle göçmenlerin kimlik teşhisine falan da gerek kalmıyor, neyi teşhis edecek-sin. Yakalamaları kayda alıyorlar; ama bu ölümler kayıt dışı. Biz de bili-yoruz, işte ne zaman bir patlama olsa biliyoruz ki birileri yine gitti... (NTV Edirne Muhabiri ile görüşme, 14.04.2012, Edirne).

Tüm geri itme ve hak ihlalleri iddiaları özellikle geri göndermeler için bir kenara bırakılsa bile göçmenlerin sınır gözetim ve denetim mekanizmaları karşısında daha tehlikeli güzergâhları tercih etmek zorunda kaldıkları bilinen bir gerçektir. Sınırlamalar, göçmen kaçakçıları gibi yeni ve devlet-dışı aktörleri yaratırken, karlı yeni bir sektörün doğuşu da göçün politik ekonomisi kapsamında değerlendirilebilir. Ancak bu çalışma açısından en önemli nokta, Foucault’un ifade ettiği gibi biyoiktidarın göçmenler için fiilen yarattığı dolaylı ölüm riski altına almadır. Aşağıda sunulan görüşme alıntıları, göçmenleri ekonomik olarak sömüren kaçakçılık sektörünü ve devlet-dışı aktörlerce uygulanan şiddeti ortaya koymaktadır.

Eğer buradan durdursanız, Mısır’dan, Mısır’dan durdurursanız İsra-il’den hareket edecekler. Örneğin 1 milyon Dolarlık yatın günlük kira-sı 3000. Eğer 30 VIP müşterim olursa kişi başı 15.000 Euro alıyorum, bu da 450.000 Euro yapar. Eğer 50.000 Eurosunu sana verirsem, beni sen mi durduracaksın yoksa FRONTEX mi? (Göçmen kaçakçısı ile görüşme, 19.9.2012, İzmir).

Page 24: BİYOPOLİTİK BİR NÜFUS POLİTİKASI OLARAK AVRUPA … · 2016-09-09 · ve İzmir Emniyet ve Jandarma kaçakçılık ve organize suçlar daireleri, göçmen kaçakçıları, alanda

90 BİYOPOLİTİK AB GÖÇ REJİMİ

Ne FRONTEX ne de psikopat Yunan askerleri ne de TCK işe yaramadı tabi ki. Eğer para işin içindeyse bu işi kanunla çözemezsin. Eğer 100 kaçak ta-şırsam bugün 700.000 Euro kazanırım. Benim için sadece 3-5 gün alıyor. Beni kim yakalayacak ayda maksimum 5.000 TL kazanan polis memu-ru mu? Bu sistemi değiştiremezsin; çünkü iyi para var. Benjamin’in dedi-ği gibi “herkesin bir fiyatı vardır, benim de” İşte bu kadar basit. Eğer için-de para varsa bu beni de seni de herkesi bozar. Sonunda da tüm önlemler anlamsız hale gelir. Herkesin bir fiyatı vardır (Göçmen kaçakçısı ile görüş-me, 07.12.2012, İzmir).

Can da yakmadık değil; ama yapacak bir şey yok. Evde de çoluk çocuk var bakacak. Bir kez baktım Yunan teknesi yaklaşıyor. Verdim gazı, verdim gazı sonra bir salto, savruldu koyunlar (göçmenler) denize; ama yapacak bir şey yok. Yakalandın mı hele ki Yunan yakaladı mı bittin işte. İşken-ce var, bir ... yaptırmıyorlar, elin kolun bağlı bekle işte. Yani bir o var işte üzüldüğüm; ama dedim ya yapacak bir şey yok. Kız kolejde, oğlan işe ya-ramaz, aile geçindiriyoruz... (Göçmen kaçakçısı, 01.07.2012, İzmir).

ÖLÜM SİYASETİNİN PANOPTİKONU: EUROSUR

İstisna halinde bazı kural dışılıkların meşrulaştırılmasından yola çıkarak; denizlerde meydana gelen ölümleri önlemenin AB’nin ahlaki bir sorumluluğu olduğu gerekçesiyle oluşturulan Avrupa Gözetim Sistemi’nin (EUROSUR), güvenlikleştirmenin ölüm siyasetiyle desteklenmesi olarak değerlendirilebilir.

“Mezbaha tezgâhına mana katmak“(Çongar 2011) olarak eleştirel şekilde ifade edilebilecek EUROSUR, AB söylemine göre “Avrupa’nın dış sınırlarının kontrolünde bir bilgi-değişim platformu olarak ve üye devletlerin durumsal farkındalıklarının ve sınır aşan suçlara yanıt verme kapasitelerinin arttırılması, düzensiz göçle mücadelenin sağlanması ve denizlerdeki ölümlerin önlenmesi amaçlarıyla“(FRONTEX 2015c) kurulmuştur. FRONTEX koordinasyonundaki Ulusal İstihbarat Noktaları üzerine inşa edilen EUROSUR, yasal mevzuatta da ifade edildiği üzere “düzensiz sınır geçişleri ve suça ilişkin aktiviteler konusunda” yerel ve ulusal düzeyde bilgi toplayacak bir istihbarat merkezi olarak görev yapacaktır (a.g.e.). Kontrol alanı, bu çalışmanın da odaklandığı Schengen sınırları ve ötesidir.

EUROSUR, kara ve deniz dış sınırlarında meydana gelen olayları ve sınır devriyelerinin konumunu; analitik raporlar, istihbarat ve ulusal durum fotoğrafları aracılığıyla üye devletlerle paylaşmaktadır. Bir anlamda EUROSUR, Jeremy Bentham’ın (2008) hapishanelerin gözetimi için ortaya koyduğu “panopticon”dan hareketle Bigo (2008) tarafından ortaya konan

Page 25: BİYOPOLİTİK BİR NÜFUS POLİTİKASI OLARAK AVRUPA … · 2016-09-09 · ve İzmir Emniyet ve Jandarma kaçakçılık ve organize suçlar daireleri, göçmen kaçakçıları, alanda

N. ELA GÖKALP ARAS 91

“banopticon” metaforunun, göç yönetiminde vücut bulmuş şekli olarak karşımıza çıkmaktadır. EUROSUR, ortaya koyduğu yapıyla, AB’nin güvenliği için potansiyel suçlular ya da risk gruplarına yönelik seçici hedefler yaratmakta ve sahip olduğu ileri teknolojiyle onları gözlemlemektedir. Bu noktada FRONTEX, “büyük birader” olarak genel koordinasyon görevi üstlenirken; iktidarın teknolojik gözü olan EUROSUR yardımıyla istenmeyen nüfuslar da “gözaltına” alınabilmektedir. Bu ileri teknolojilerle donatılmış göz; insansız hava araçları gibi modern izleme teknolojilerini de içinde barındırmaktadır. Bu teknolojilerin maliyeti 2020 yılına dek EUROSUR’a tahsis edilen 340 Milyon Avro’luk bütçeden karşılanmaktadır.

EUROSUR, uydular ve diğer ileri teknolojik gözetim araçlarından gerçek zamanlı olarak toplanan bilgilerin paylaşımı kadar FRONTEX tarafından operasyonel kullanım için geliştirilen analitik araçları da AB üyesi devletlerin kullanımına sunmaktadır. EUROSUR teoride, kontroller sırasında şüpheli görülen durumların ve düzensiz göçmenleri taşıyan araçların koordinatlarının uygun teknolojiyle tespitini üstlenmektedir. Bu sayede göçmen kaçakçılarının yakalanması kadar denizlerdeki göçmen ölümlerin de önlenmesini hedeflenmektedir. Ancak son tahlilde EUROSUR bir arama kurtarma operasyonu değildir ve EUROSUR’un bertaraf etmeye çalıştığı risk, göçmen yaşamlarına yönelik riskten ziyade AB refahı ve güvenliğine yönelik dış tehditlerce yaratılan; yani bir başka deyişle, göçmenlerin sınırlardan geçme olasılığına ilişkin risktir.

EUROSUR’a ilişkin yasal mevzuat incelendiğinde, Kurucu Tüzük42, Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku, Cenevre Sözleşmesi, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi başta olmak üzere uluslararası hukukun uygulama sorumluluğunu esas olarak üye ülkelere vermektedir (paragraf 25). Tüzük, kişisel verilerin toplanması ve geri göndermeme ilkelerine saygı gösterileceğini ve özellikle zulüm tehlikesi olan durumlarda göçmenlerin geri gönderilmelerine izin verilmeyeceğini ifade etmektedir. Tüzük, göçmenleri taşıyan küçük teknelerin tespitinin zorluğuna dikkat çekmekte, EUROSUR’le üye devletlerin reaksiyon kapasitesinin artacağını savunmaktadır. Bu çerçevede Kurucu Tüzüğün Genel Hükümler Madde 2, Madde 3 (i) altında, göçmen “vakası” olarak “yasadışı göçe ilişkin bir durum olarak, sınır aşan suçlar ya da göçmenlerin yaşamlarının dış sınırlarda ya da sınır yakınlarında tehlike altında olması” şeklinde bir tanımlama yapılmaktadır.

Özetle AB, EUROSUR’le düzensiz göçmenlerin sınırlarına gelmeden tespitini, FRONTEX ile engellenmelerini, geri gönderme anlaşmalarıyla da engellenmeyenlerin topraklarına geri gönderilmelerini sağlamaya çalışmaktadır. A ancak bugün belirli rotalarda göçmen ölümleri istikrarlı şekilde artarken EUROSUR’un göçmen yaşamlarının korunmasına ilişkin iddiaları tartışmalı hale gelmektedir. Zira EUROSUR’un en büyük gerekçesi

Page 26: BİYOPOLİTİK BİR NÜFUS POLİTİKASI OLARAK AVRUPA … · 2016-09-09 · ve İzmir Emniyet ve Jandarma kaçakçılık ve organize suçlar daireleri, göçmen kaçakçıları, alanda

92 BİYOPOLİTİK AB GÖÇ REJİMİ

göçmen ölümlerini önlemek ve arama kurtarma faaliyetleri olmuştur; ancak pratikler incelendiğinde bu mekanizmanın da biyopolitikanın en önemli bileşenlerinden biri olduğu görülmektedir. 2013 yılında, 366 göçmenin ölümüyle sonlanan trajediye ilişkin Charles Heller ve Lorenzo Pezzani tarafından 2014 yılında hazırlanan Liquid Traces- The Left-to-Die Boat Case başlıklı belgeselde de açıkça görüldüğü üzere Libya açıklarında günlerce sürüklenen göçmenleri taşıyan teknedekiler herkesin gözleri önünde susuzluktan ve açlıktan ölmüşlerdir (Heller ve Pezzani 2014). Dolayısıyla ifade etmek gerekir ki esas sorun EUROSUR’un kendini gerekçelendirdiği göçmen teknelerinin tespit edilememeleri değil, Akdeniz’i karış karış izleyen uydularda, sahil güvenlik radar ekranlarında istenildiğinde büyük biraderin gözünde “görülmez” olmalarıdır (Ulusoy 2014). Bugün artık kabul edilemez hale gelen göçmen ölümleri, başta FRONTEX ve EUROSUR olmak üzere AB biyopolitikasının tamamına haklı eleştirileri yönelmektedir.

SONUÇ

Çalışmayla genel olarak AB’nin nüfus biyopolitikasındaki başrol oyuncusu FRONTEX’in ve EUROSUR’ün gerek yasal dayanakları gerekse de pratikleri analiz edilerek, düzensiz transit ve zorunlu göçmenler için sınırlarda doğrudan ya da dolaylı şiddet uygulamaları da dahil olmak üzere yarattıkları sonuçlar ortaya konulmuştur. Ancak bugün tüm ihlaller arasında belki de en vahim olanı, en temel insan hakkı sayılabilecek yaşam hakkının ihlali olan göçmen ölümleridir. Arama-kurtarmadan çok yasadışı ve şiddet içeren uygulamalara yönelik iddialar; çalışmayla biyopolitika ve ölüm siyasetiyle açıklanmıştır. Uygulayıcı aktör olarak, AB’nin düzensiz göç rejimine nüfusun biyopolitikası olarak yaklaşılmıştır. Sınırlarda kötü muamele ve ölümle sonlanmasa bile geri gönderme ilkesinin ihlalinin zorunlu göçmenler için zulüm, kötü muamele ya da ölüm riskleriyle karşılaşabilecekleri ülkelere zorla geri gönderilmeleri anlamına gelmektedir. Bu ihlal de sınırların dışsallaştırılması gibi ölüm siyasetinin de dışsallaştırılması olarak görülebilir.

Çalışmayla bu rejimin çözüm odaklı olmaktan çok uzak olduğu, sadece belirli rotalarda belirli dönemler için geçişlerde azalma sağlasa da aslında sayıları azaltmadığı vurgulanmıştır. Giderek katılaşan göç politikalarının ve sınır kontrollerinin de yasadışılığı, yeni devlet dışı aktörleri ve bu aktörlerce ortaya konan hak ihlalleri ve şiddeti beraberinde getirdiği ifade edilmiştir. Göçmenler için göç yollarında mevcut riskleri arttırdığı ve şiddetin farklı formlarına ve en uç noktada da ölüm riskine ya da ölüme maruz bıraktığı ortaya konulmuştur.

Göçmen ölümlerinin ışığında, onların yaşamlarının hak ettiği üzere anlamlandırılması için bazı önemli konuların vurgulanması ve sorgulanması

Page 27: BİYOPOLİTİK BİR NÜFUS POLİTİKASI OLARAK AVRUPA … · 2016-09-09 · ve İzmir Emniyet ve Jandarma kaçakçılık ve organize suçlar daireleri, göçmen kaçakçıları, alanda

N. ELA GÖKALP ARAS 93

gerekmektedir. Bunlardan belki de en önemlisi, AB’nin ölüm siyasetinin mevcut insani söylemlerle daha ne kadar sürdürülebileceği, mikro düzeyde göçmenler için bu politikaların doğurduğu sonuçlar, AB’nin nüfus biyopolitikasının nasıl bir yöne doğru değişeceği ya da değişmesi gerektiği, benzer biyopolitikaların göç rejimleri ile benzerlikler ve farklılıklar araştırılma ihtiyacı duyulan diğer konular olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu çalışma ve bu alanda yapılacak diğer çalışmalar mevcut söylemlerin reel pratiklerle eleştirisini sağlarken, aynı zamanda politikaları sorunsallaştırarak hak temelli yeni ve eleştirel bir bakış açısı da sağlayacaktır.

Notlar

1. Kısaca ülkeye giriş-çıkış, ikamet ve çalışma konularında kanunla ihtilaf haline düşen göçmenleri ifade etse de, düzensizlik Morehouse and Blomfiled (2011, 4) ise son derece farklı şekillerde ortaya çıkabilen bu göç kategorisi için nedenleri sınıflayarak aslında oldukça kapsamlı bir tanım ortaya koymaktadır: 1. Yasadışı giriş (yasadışı sınır geçişi); 2. Sahte dokümanlarla giriş; 3. Yasal dokümanlar kullanarak; ancak bu belgelerde yanlış bilgi vererek giriş yapmak; 4. Vizesiz seyahat dönemi veya geçici ikamet izninin süresi dolduktan sonra ülkeyi terk etmemek (over-stayers); 5. İkamet izninin yenilenmemesi veya ikamet için gereken kuralların ihlali ile kaybedilen yasal statü sonucu düzensiz statüye geçmek; 6. Ebeveynleri nedeniyle düzensiz göçmen statüsü ile doğmak (düzensizlik içine doğmak); 7. Sığınma prosedürü sırasında kaçmak ya da sığınma başvurusunun reddedilmesi sonrasında ülkeyi terk etmemek; 8. Kaynak ülkelerin yasal ya da pratik nedenlerle geri dönüş kararını baskı ile uygulaması ve bu uygulamada başarısızlık (devletin hatası olarak).

2. Schengen Alanı, 1985 yılında imzalanan Schengen Antlaşmasını uygulayan yirmi beş Avrupa ülkesinin topraklarını kapsamaktadır. Schengen Alanı içinde iç sınır kontrolleri yokken, bu alan dışında uluslararası seyahat edenler için ise tek bir devlet gibi yeknesak bir kontrol sisteminden bahsetmek mümkündür. Schengen Alanı bugün 400 milyon kişilik bir nüfusu ve 4.312.099 kilometrekarelik bir alanı kapsamaktadır (Avrupa Komisyonu, 2015a)

3. Transit ülkeler, kısaca coğrafi olarak kaynak ve hedef ülkeler arasında ve uluslararası göç güzergâhları üzerinde bulunan ve geçici nüfus hareketlerini kontrol etmek durumunda kalan ülkeler olarak tanımlanabilirler.

4. Transit göçü diğer göç kategorilerinden ayıran en önemli unsurlar, zaman, mekân ve göçmenlerin niyetidir”. Papadopoulou (2005, 4) transit göçe bir kategori yerine bir “durum” olarak yaklaşırken transit göçü, “yasal ya da yasadışı olarak ikamet edilen ülkede, yapısal etkenler olarak ilgili politikalar ve bireysel etkenler olarak da sosyal/ aile ağlarının değerlendirilmesiyle bir göçmenin bir başka ülkede bir başka üçüncü ülkeye göç edip etmemesiyle sonuçlanacak belirsiz süreli ikametidir” şeklinde tanımlamaktadır.

5. Göç literatüründe “mixed flow” olarak geçen kavram bu çalışmada güvenlikleştirmenin sıklıkla kullandığı bir ifade olması nedeniyle “karma

Page 28: BİYOPOLİTİK BİR NÜFUS POLİTİKASI OLARAK AVRUPA … · 2016-09-09 · ve İzmir Emniyet ve Jandarma kaçakçılık ve organize suçlar daireleri, göçmen kaçakçıları, alanda

94 BİYOPOLİTİK AB GÖÇ REJİMİ

akın” yerine “karma göçmen hareketleri” olarak kullanılmıştır. Uluslararası Göç Örgütü (IOM) tarafından bu kategori mülteciler, sığınmacılar, ekonomik göçmenler ve diğer göçmenleri de kapsayan kompleks nüfus hareketleri” olarak tanımlanmaktadır (IOM 2004, 42).

6. “Avrupa Kalesi” kavramı ilk olarak İkinci Dünya Savaşı sırasında Nazi Almanya’sı tarafından işgal edilen Kıta Avrupası ile karşısında kalan İngiltere’yi betimlemek için kullanılmış olsa da 1990’lar itibariyle Avrupa Ortak İltica ve Göç Politikasıyla ve özellikle de Schengen Anlaşmasıyla dış sınırları daha belirgin hale gelen AB için bu kullanılan bir metafor haline gelmiştir. Ancak bugün gelinen noktada “Avrupa Kalesi” bir metafor olmanın ötesinde fiziksel olarak görünür haldedir. FRONTEX ve EUROSUR’un ileri teknolojiler ve gözetim mekanizmalarıyla yarattığı sınır kontrolleri dışında göçmenleri önlemeye yönelik geleneksel duvar ya da tel örgüler olarak karşımıza çıkan sınır bariyerleri, bugün AB’nin dış sınırlarında artan şekilde yükselmeye devam etmektedir. Ocak 2016 yılı itibariyle, ilki 1993 yılında İspanya ve Fas arasında olmak üzere göçmenler için oluşturulan sınır bariyerlerinin sayısı 11’e ulaşmıştır.

7. Uluslararası Af Örgütü (UAÖ 2014, 28-29) ihlal edilen hakları şu şekilde özetlemektedir: Yaşam hakkı, Kişi, özgürlüğü ve güvenliği hakkı, İşkence ve diğer zalimane, gayriinsanî veya küçültücü muamele veya ceza yasağı, Kendi ülkesi de dâhil olmak üzere herhangi bir ülkeden ayrılma hakkı, Zulümden başka ülkelere sığınma ve bu haktan yararlanma hakkı, Etkili başvuru hakkı, Toplu sınır dışı yasağı, Geri Göndermeme İlkesi, Cenevre Sözleşmesi’nin 31. Maddesi gereği taraf Devletler yasadışı yollardan girişleri veya bulunuşları nedeniyle [sığınmacılara] ceza vermeyeceklerdir; Çocukları ilgilendiren tüm işlemlerde […] çocuğun yüksek yararı esas alınacaktır. Ancak bu çalışmada odaklanılan en önemli hak ihlali ölüm, ölüme sebebiyet verme, ölüm riskine alma üzerinden Yaşam Hakkı’nın ihlalidir (İnsan Hakları Evrensel Bildirisi, Madde 3; Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, Madde 2; Avrupa Birliği Temel Haklar Şartı, Madde 2; Medeni ve Siyasi Haklar Uluslararası Sözleşmesi, Madde 6).

8. Biyopolitika olarak da kullanılacaktır.

9. https://www.iom.int/news/mediterranean-migrant-arrivals-2016-pass-76000-deaths-top-400 (Erişim 10.03.2016)

10. Gökalp-Aras, Ela N. (2013). “A Multi-level and Multi-sited Analysis of the European Union’s Immigration and Asylum Policy Concerning Irregular Transit Migration and Its Implications for Turkey: Edirne and Izmir as Two Major Gateway Cities”, basılmamış doktora tezi, Orta Doğu Teknik Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara,http://etd.lib.metu.edu.tr/upload/12616581/index.pdf (Erişim 02.04.2016).

11. Düzensiz transit göçün özellikle transit veya geçiş kentleri olarak adlandırılan ve transit ülkelerde yer alan yerel, transnasyonel ve aynı zamanda göç ağları ve sistemleriyle ilişki halinde olan mekânlarda kendini sürdürdüğü bir gerçektir. Bu geçiş mekânları uluslararası göç sisteminin, bir başka deyişle daha geniş bir dönüşüm ve küresel sistemin parçasıdırlar. Göçmenler bu mekânlarda planladıklarından daha uzun süreler için kalmaktadırlar. Parçası oldukları işbirlikleri ve sosyal ağlar gerek göç hareketlerinin gerekse de hayatta kalma

Page 29: BİYOPOLİTİK BİR NÜFUS POLİTİKASI OLARAK AVRUPA … · 2016-09-09 · ve İzmir Emniyet ve Jandarma kaçakçılık ve organize suçlar daireleri, göçmen kaçakçıları, alanda

N. ELA GÖKALP ARAS 95

stratejilerinin önemli bir parçasını olmaktadır. Bu nedenle söz konusu geçiş şehirlerinin sadece hedef ülkelere geçiş için kapılar olmadığını, aynı zamanda istihdam, barınma ve diğer önemli imkânlara da ulaşabildikleri mekânlar olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır. Bu kentler, göçmen hareketliliğinde önemli aktarma merkezleri olarak kişilerin, bilgilerin, hizmetlerin ve göçe ilişkin birçok değişimin gerçekleştiği aynı zamanda da makro düzeydeki politikaların da göçmeler için anlamlı hale geldiği ve günlük yaşam pratikleriyle ilişkilendirildiği önemli lokasyonlardır (Gökalp-Aras 2013, 539).

12. Bu şehirlerde Thomas Faist (1997, 2000) tarafından gönderen (sending networks) ve kabul eden (receiving networks) şeklinde kavramsallaştırılan sosyal ağlar, transit ülkeler ve düzensiz transit göçe özgün unsurlar göz önüne alınarak “hareket ve kabul koşulları sağlayan ağlar” şeklinde kategorileştirilmiştir.

13. 22 Haziran 1993 tarihinde yapılan Kopenhag Zirvesi’nde, kabul edilen Kopenhag siyasi kriterleri kapsamında Avrupa topluluğunun insan haklarına saygı ilkesi akla ilk gelen ilke ihlalidir, http://eur-lex.europa.eu/summary/glossary/accession_criteria_copenhague.html (Erişim 02.04.2016).

14. Zira AB’nin nüfus biyopolitikası, ileride değinileceği üzere 18 Mart 2016 tarihli AB-Türkiye uzlaşısıyla resmi olarak istenmeyen nüfusa düzensiz göçmenlerin yanı sıra uluslararası koruma altında olan Suriyelileri de dahil etmiştir. Söz konusu uzlaşı BMMYK tarafından destek görmezken, BM Mültecilerin Statüsü’ne İlişkin Sözleşme’nin (1951) “geri-göndermeme” ilkesine ilişkin 33. Maddesi ve bu maddenin AB Temel Haklar Sözleşmesi’ndeki izdüşümü olan 19. Maddesine aykırıdır. Zira Türkiye gibi 1951 Sözleşmesine ilişkin coğrafi çekincesi henüz kaldırmamış bir ülkenin, güvenli üçüncü ülke olarak kabulü mümkün değilken, AB ve Türkiye arasında sadece düzensiz göçmenlerin geri kabul anlaşması kapsamında karşılıklı iadeleri değil, aynı zamanda uluslararası koruma altında olması gereken Suriyelilerin de kapsama alındığı görülmektedir.

15. Kişilerin sınırı geçmelerinden ardından kısa bir süre zorla geri gönderilmelerine itiraz edebilecekleri bir fırsat sunulmadan ayrılmaya çalıştıkları bir ülkeye ve bazı hallerde de açık denizlere geri püskürtülmelerine geri itme denir (UAÖ 2014, 21).

16. 562/2006 sayılı Tüzük Avrupa Parlamentosu ve Konseyin 15 Mart 2006 tarihli kararı ile Kişilerin sınırdan geçişlerini düzenleyen hükümleri içeren bir Birlik kanunu tesis edilmesi (Schengen Sınırlar Kanunu), http://syb.icisleri.gov.tr/ortak_icerik/syb/Schengen%20S%C4%B1n%C4%B1rlar%20Kanunu.doc (Erişim 30.11.2015).

17. Council Regulation (EC) No 562/2006 of the European Parliament and of the Council of 15 March 2006 establishing a Community Code on the rules governing the movement of persons across borders (Schengen Borders Code).

18. Egemen iktidar öldürüp, yaşama izin veriyorken, biyoiktidar tersine yaşatmaktan ölmeye izin vermeye odaklanmaktadır.

19. http://frontex.Avropa.eu/news/more-than-500-000-migrants-detected-at-eu-external-borders-so-farthis-year-fGa82v (Erişim 20 Eylül 2015).

20. https://www.iom.int/news/irregular-migrant-refugee-arrivals-europe-top-one-million-2015-iom (Erişim 14.03.2016).

Page 30: BİYOPOLİTİK BİR NÜFUS POLİTİKASI OLARAK AVRUPA … · 2016-09-09 · ve İzmir Emniyet ve Jandarma kaçakçılık ve organize suçlar daireleri, göçmen kaçakçıları, alanda

96 BİYOPOLİTİK AB GÖÇ REJİMİ

21. BMMYK Küresel Eğilim Raporu 2015, http://www.unhcr.org.tr/?content=640 (Erişim 20.11.2015).

22. http://ec.europa.eu/eurostat/statistics-explained/index.php/Asylum_quarterly_report (Erişim 14.03.2016).

23. http://europa.eu/rapid/press-release_MEMO-15-5860_en.htm (Erişim 12.12.2015).

24. http://www.consilium.europa.eu/press-releases-pdf/2016/3/40802210113_en_635939208600000000.pdf (Erişim 21.03.2016).

25. Geri Kabul Anlaşması’na ilişkin detaylı bilgi için: http://www.ab.gov.tr/files/pub/turkiye_ab_vize_muafiyeti_sureci_ve_geri_kabul_anlasmasi_hakkinda_temel_sorular_ve_yanitlari.pdf (Erişim 25.03.2016).

26. AB’nin İltica Usulleri Yönergesi›nde yer alan güvenli üçüncü ülke tanımına göre, güvenli olduğu varsayılan ülkelerden geçerek gelen sığınmacıların başvuruları hakkında esasa ilişkin bir değerlendirme yapılmadan, onları güvenli sayılan ülkelere göndermek mümkündür. 1951 Cenevre Sözleşmesi›nde düzenlenmeyen «güvenli üçüncü ülke» terimi AB’nin Ortak İltica Sistemi arayışı sürecinde ortaya çıkmıştır. Sığınmacının AB üyesi ülkelere gelirken, kısa bir süre için dahi bulunduğu bir ülke “güvenli” kabul edilmekte ve başvurucunun talebi esasa girilmeden reddedilebilmektedir. Bir anlamda Dublin 19 Temmuz 2013 tarihinde yürürlüğe giren DublinIII Tüzüğü’nün üçüncü ülkelere yönelik uygulaması olarak görülebilir. Bir başka deyişle AB’nin iltica sisteminin dışsallaştırılmasının bir aracı olarak da değerlendirilebilir.

27. Council Regulation (EC) No 2007/2004 of 26 October 2004 establishing a European Agency for the Management of Operational Cooperation at the External Borders of the Member States of the European Union (Erişim 11.06.2015).

28. Yazar tarafından yapılmış resmi olmayan çeviridir.

29. Ayrıntılı bilgi için: http://frontex.europa.eu/

30. http://frontex.europa.eu/news/frontex-and-nato-to-cooperate-in-the-aegean-sea-nZMSYr 8 (Erişim 21.03.2016).

31. Ayrıntılı bilgi için: http://www.ab.gov.tr/index.php?p=50241 (Erişim 10.04.2016)

32. Council Regulation (EC) No 863/2007 of the European Parliament and of the Council of 11 July 2007 establishing a mechanism for the creation of Rapid Border Intervention Teams amending

33. http://www.unhcr.org.cy/tr/haberler/article/5b859bbd86d1c057120e4c5279e5964f/bmmyk-triton-operasyonunun-kurtarma-icin-gerekli-kaynak-ve-yetkiye-sah.html (Erişim 21.03.2016)

34. http://europa.eu/rapid/press-release_MEMO-14-609_en.htm; http://www.ibtimes.co.uk/eu-triple-funding-operation-triton-tackle-mediterranean-migrant-crisis-1498100 (Erişim 21.03.2016).

35. Council Regulation (EC) No 2007/2004 of 26 October 2004 establishing a European Agency for the Management of Operational Cooperation at the External Borders of the Member States of the European Union http://Frontex.europa.eu/assets/Legal_basis/Frontex_regulation_en.pdf (Erişim 29.09.2015).

Page 31: BİYOPOLİTİK BİR NÜFUS POLİTİKASI OLARAK AVRUPA … · 2016-09-09 · ve İzmir Emniyet ve Jandarma kaçakçılık ve organize suçlar daireleri, göçmen kaçakçıları, alanda

N. ELA GÖKALP ARAS 97

36. Risk raporlarına erişim için http://Frontex.europa.eu/publications/ (Erişim, 09.08.2015)

37. Directive 2008/115/EC of the European Parliament and of the Council of 16 December 2008 on common standards and procedures in Member States for returning illegally staying third-country nationals, http://eur-lex.europa.eu/LexUriServ/LexUriServ.do?uri=OJ:L:2008:348:0098:0107:EN:PDF (Erişim 01.09.2015).

38. Geri dönüş ve geri kabul anlaşmaları: http://ec.europa.eu/dgs/home-affairs/what-we-do/policies/irregular-migration-return-policy/return-readmission/index_en.htm (Erişim 27.11.2015).

39. 1049/2001 sayılı yönetmeliğin Avrupa Parlamentosu, Konseyi ve Komisyonu’nun belgelerine halkın erişimi konusunda 4 (1) (a) sayılı madde.

40. Devletlerin mültecileri herhangi bir şekilde yaşam ve özgürlüklerinintehdit altında olabileceği ülkelere ya da sınırlara geri göndermesini yasaklayan uluslararası mülteci hukuku ilkesi (IOM 2004, 34-35). Aynı zamanda 1951 Cenevre Sözleşmesi’nin 33. maddesinde; “Hiçbir taraf devlet, bir mülteciyi, ırkı, dini, tabiiyeti, belli bir sosyal gruba mensubiyeti veya siyasi fikirleri dolayısıyla hayatı ya da özgürlüğü tehdit altında olacak ülkelerin sınırlarına, her ne şekilde olursa olsun geri göndermeyecek veya iade etmeyecektir.” ifadesi ile ger-göndermeme ilkesi tanımlanırken, bu temel kuralın istisnası, oldukça ciddi şartlarda maddenin 2. fıkrasında düzenlenmiştir: “Bununla beraber, bulunduğu ülkenin güvenliği için tehlikeli sayılması yolunda ciddi sebepler bulunan veya özellikle ciddi bir adi suçtan dolayı kesinleşmiş bir hükümle mahkûm olduğu için söz konusu ülkenin halkı açısından bir tehlike oluşturmaya devam eden bir mülteci, işbu hükümden yararlanmayı talep edemez.” Sözleşme için http://www.goc.gov.tr/files/files/multec%C4%B1ler %C4%B1nhukuk%C4%B1statusune%C4%B1l%C4%B1sk%C4%B1nsozlesme.pdf (Erişim 14.03.2016).

41. FRONTEX tarafından 2006 ve 2013 yılları arasında 209 operasyon ve operasyonlar sonucunda toplamda 10 bin 855 kişi geri gönderilmiştir (Bianet 2014).

42. Regulation (EU) No 1052/2013 of the European Parliament and of the Council of 22 October 2013 establishing the European Border Surveillance System (Eurosur), http://Frontex.europa.eu/assets/Legal_basis/Eurosur_Regulation_2013.pdf (Erişim 2.11.215).

KAYNAKÇA

Avrupa Komisyonu (2015a), The Schengen Area, on November 17, 2015, http://ec.europa.eu/dgs/home-affairs/what-we-do/policies/borders-and-visas/schengen/index_en.htm (Erişim 17.11.2015).

Avrupa Konseyi (2015). Meeting of heads of state or government with Turkey–EU-Turkey statement, 29/11/2015, http://www.consilium.europa.eu/en/press/press-releases/2015/11/29-eu-turkey-meeting-statement/ (Erişim 05.12.215).

BBC (213). Lampedusa Boat Tragedy, http://www.bbc.com/news/world-europe-24866338 (Erişim 10.08.2015).

Page 32: BİYOPOLİTİK BİR NÜFUS POLİTİKASI OLARAK AVRUPA … · 2016-09-09 · ve İzmir Emniyet ve Jandarma kaçakçılık ve organize suçlar daireleri, göçmen kaçakçıları, alanda

98 BİYOPOLİTİK AB GÖÇ REJİMİ

Bianet (2014). Frontex’in Göçmenleri Geri Gönderme Operasyonlarına Soruşturma, http://bianet.org/bianet/goc/159597-Frontex-in-gocmenleri-geri-gonderme-operasyonlarina-sorusturma (Erişim 15.09.2015)

Bentham, Jeremmy (2008). Panoptikon: Gözün İktidarı, İstanbul: su Yayınları.

Bigo, Didier (2008). Globalized (In)security: the Field and the Banopticon, Terror, Insecurity and Liberty: Illiberal Practices of Liberal Regimes after 9/11 içerisinde Didier Bigo ve Anastasia Tsoukala (eds.),, New York: Routledge, 5-49

Buzan, Barry (1991). People, States and Fear: An Agenda for International Security Studies in the Post-Cold War Era. Hertfordshire: Harvester.

Buzan, Barry ve diğerleri (1997). Security: A New Framework of Analysis, Colorado: Lynne.

Buzan, Barry ve Oliver Waever (203). Regions and Powers: The Structure of International Security, Cambridge: Cambridge University Press.

Canpolat, Nesrin (2003). Michel Foucault, Kadife Karanlık içerisinde, Su yay, İstanbul.

Carrera, Sergio (2007). The EU Border Management Strategy: FRONTEX and the Challenges of ‘irregular’ Immigration in the Canary Islands. CEPS Working Document 261, Brussels: Centre for European Policy Studies.

Castles, Stephen, and Mark J. Miller (2008). Göçler Çağı: Modern Dünyada Uluslararası Göç Hareketleri, Istanbul: İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları.

Dannreuther, Ronald (2013). International Security, the Contemporary Agenda, Cambridge: Polity Press.

Dendias, Nikos (2012). The country is about to perish, http://heindehaas.blogspot.com.tr/2012/09/a-greek-migration-myth-syrian-invasions.html. (Erişim 27.09.215).

EDAL (2012). ECtHR–Hirsi Jamaa and Others v Italy [GC], Application No. 27765/09, http://www.asylumlawdatabase.eu/en/content/ecthr-hirsi-jamaa-and-others-v-italy-gc-application-no-2776509 (Erişim 27.09.215).

Euroactiv (2015). Parlament sagt ja zu Überwachungssystem EUROSUR, 2015, http://www.euractiv.de/soziales-europa/artikel/parlament-sagt-ja-zu-ueberwachungssystem-eurosur-008106 (Erişim 11.10.215)

European Council (2015). Meeting of the EU heads of state or government with Turkey, 07/03/2016, http://www.consilium.europa.eu/en/meetings/international-summit/2016/07/ (Erişim 14.03.2016).

Eurostat. Migration and Migrant Population Statistics, http://ec.europa.eu/eurostat/statistics-explained/index.php/Migration_and_migrant_population_statistics (Erişim 17.11.2015).

Faist, Thomas (1997). The Crucial Meso-Level, International Migration, Immobility and Development içerisinde T. HAMMAR ve diğerleri (eds.), Berg Press, the Great Britain.

Faist, Thomas (2002). The Volume and Dynamics of International Migration and Transnational Social Spaces, Oxford: Oxford University Press, ISBN: 0 19 829726 2.

Foucault, Michel (1998). The History of Sexuality: Volume 1, New York: Random House.

Page 33: BİYOPOLİTİK BİR NÜFUS POLİTİKASI OLARAK AVRUPA … · 2016-09-09 · ve İzmir Emniyet ve Jandarma kaçakçılık ve organize suçlar daireleri, göçmen kaçakçıları, alanda

N. ELA GÖKALP ARAS 99

Foucault, Michel (2002). Toplumu Savunmak Gerekir, İstanbul: Yapıkredi Yayınları.

Foucault, Michel (2003). Society Must Be Defended: Lectures at the Collège de France 1975–1976, New York: Picador.

Foucault, Michel (2009). Society, Territory, Population, New York: Palgrave.

Foxnews (2015). Migrant boat capsizes off Libya, 400 feared dead, http://www.foxnews.com/world/2015/04/15/migrant-boat-capsizes-off-libya-400-feared-dead/ (Erişim 01.09.2015).

FRONTEX (2011). Frontex Fundamental Rights Strategy http://frontex.europa.eu/assets/Publications/General/Frontex_Fundamental_Rights_Strategy.pdf (Erişim 11.10.2015).

FRONTEX (2013). Annual Risk Analysis Report 2014, http://frontex.europa.eu/assets/Publications/Risk_Analysis/Annual_Risk_Analysis_2013.pdf (Erişim 02.08.2015).

FRONTEX (2014). Annual Risk Analysis Report 2014, http://frontex.europa.eu/assets/Publications/Risk_Analysis/Annual_Risk_Analysis_2014.pdf (Erişim 17.11.2015).

FRONTEX (2015a). Annual Risk Analysis Report 2015, http://frontex.europa.eu/assets/Publications/Risk_Analysis/Annual_Risk_Analysis_2015.pdf (Erişim 27.09.2015)

FRONTEX (2015b). Mission and Tasks, http://Frontex.europa.eu/about-Frontex/mission-and-tasks/ (Erişim 13.08.215).

FRONTEX (2015c). EUROSUR, http://frontex.europa.eu/intelligence/eurosur/ (Erişim 02.12.2015).

Geddes, Andrew (2008). Immigration and European Integration: Beyond Fortress Europe?. Manchester Univ Press.

Gökalp-Aras, Ela N. (2013). A Multi-level and Multi-sited Analysis of the European Union’s Immigration and Asylum Policy Concerning Irregular Transit Migration and Its Implications for Turkey: Edirne and Izmir as Two Major Gateway Cities, PhD. diss., Middle East Technical University.

IOM (2004). Migration Glossary, http://publications.iom.int/bookstore/free/IML_1_EN.pdf (Erişim 02.10.2015).

IOM (2014). Fatal Journeys Tracking Lives Lost during Migration, International Organization for Migration (IOM), http://publications.iom.int/bookstore/free/FatalJourneys_CountingtheUncounted.pdf (Erişim 14.08.2015).

IOM (2015), IOM Counts 3,771 Migrant Fatalities in Mediterranean in 2015, https://www.iom.int/news/iom-counts-3771-migrant-fatalities-mediterranean-2015 (Erişim 14.03.216).

İçduygu, Ahmet (2012). Kentler ve Göç Türkiye, İtalya, İspanya Örnekleri, İstanbul: İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları.

Heller, Charles ve Lorenzon Pezzani (2014). Liquid Traces–The Left-to-Die Boat Case, https://vimeo.com/89790770 (Erişim 05.12.2015).

Page 34: BİYOPOLİTİK BİR NÜFUS POLİTİKASI OLARAK AVRUPA … · 2016-09-09 · ve İzmir Emniyet ve Jandarma kaçakçılık ve organize suçlar daireleri, göçmen kaçakçıları, alanda

100 BİYOPOLİTİK AB GÖÇ REJİMİ

Hanson, Brian. T. (1998). What happened to fortress Europe?: External trade policy liberalization in the European Union. International Organization, 52(01), 55-85.

King, Russell ve diğerleri (eds.) (2000). Eldorado or Fortress?: Migration in Southern Europe, London: Macmillan.

Koca, Burcu T. (2014). Biyopolitika, güvenlik ve Frontex’in Türkiye-Yunanistan Sınırındaki Rolü, Göç Dergisi, Vol. 1/1, 57-76.

Mbembe, Achill (2003). Necropolitics, Libby Meintjes(çeviri), Public Culture 15(1): 11–40.

Migeurop (2013). Yunanistan ve Türkiye Arasında FRONTEX: Geri Çevrilme Sınırı, https://www.fidh.org/IMG/pdf/rapport_tu_web-sommr-tu-ok.pdf (Erişim 01.11.2015).

Migrant at Sea (2015). Push Backs, http://migrantsatsea.org/tag/push-back-practice/ (Erişim 10.10.2015)

Kovacheva, Vesela, and Dita Vogel (2009). The Size of the Irregular Foreign Resident Population in the European Union in 2002, 2005 and 2008: A Dynamic Aggregate Country Estimate, Database on Irregular Migration, Hamburg Institute of International Economics, Working Paper No. 4/2009.

Morehouse, Christal and Michael Blomfeild (2011). Irregular Migration in Europe, Migration Policy Institute, Washington, DC: Migration Policy Institute.

Özer, Yeşim (2014). Europeanizing Migration Control and Asylum at the South-Eastern Borders of the European Union: Turkey’s Case, Migration, Asylum and Refugees in Turkey içerisinde, Nurcan Özgür Baklacioğlu ve Yeşim Özer (eds.), New York: The Edwin Mellen Press, 19-77.

Papadopoulou, Aspasia (2005). Exploring the Asylum-Migration Nexus: A Case Study of Transit Migrants in Europe, Global Migration Perspectives, No: 23, Geneva: Global Commission on International Migration, http://www.gcim.org/gmp/Globalper cent20Migrationper cent20Perspectivesper cent20Noper cent2023.pdf (Erişim 06.11.2015).

Statewatch (2015). Frontex Budget, http://www.statewatch.org/news/2015/feb/eu-frontex-budget%202015.htm (Erişim 06.11.215)

Topak, Özgün E (2014). The Biopolitical border in Practice: Surveillance and Death at the Greece-Turkey Borderzones, Environment and Planning D. Society and Space, Volume 32, 815-833.

Triandafyllidou, Anna (2014). Mixed Migration Flows and Transnational Governance Networks, European University Institute Working Papers, http://www.eui.eu/Documents/RSCAS/PapersLampedusa/FORUM-Triandafyllidoufinal.pdf (Erişim 12.08.2015).

Triandafyllidou, A. and Angeliki Dimitriadi (2014). Governing Irregular Migration and Asylum at the Borders of Europe: Between Efficiency and Protection, Instituto Affari Internazionali, No: 6, May (2014), 1-34.

Ulusoy, Orçun (2015). Göçmenler, Ölümler ve İnsanlık Onuru, http://www.multeci.net/index.php?option=com_content&view=article&id=343%3Agoecmenl

Page 35: BİYOPOLİTİK BİR NÜFUS POLİTİKASI OLARAK AVRUPA … · 2016-09-09 · ve İzmir Emniyet ve Jandarma kaçakçılık ve organize suçlar daireleri, göçmen kaçakçıları, alanda

N. ELA GÖKALP ARAS 101

er-oeluemler-ve-insanlk-onuru&catid=47%3Aorcun&Itemid=11&lang=en (Erişim 24.8.2015)

UNDP (2015). News on Migration, http://www.unfpa.org/migration (Erişim 17.11.215).

UNHCR (2015a). Global Trends: Forced Displacement in 2014 Global Trends, http://unhcr.org/556725e69.html. (Erişim 21.06.215).

UNHCR (2015b). Syrian Refugees, http://data.unhcr.org/syrianrefugees/regional.php. (Erişim 02.11.2015).

Pro Asyl (2013). Pushed Back: Systematic Human Right Violations against Refugees in the Aegean Sea and at the Greek-Turkish Land Border, http://www.proasyl.de/fileadmin/fm-dam/l_EU_Fluechtlingspolitik/proasyl_pushed_back_24.01.14_a4.pdf (Erişim 26.08.2015).

UAÖ (2013). Frontier Europe: Human Rights Abuses on Greece’s border with Turkey, http://www.amnestyusa.org/sites/default/files/greece_embargoed_until_7am_tomorrow.pdf (Erişim 24.08.2015).

UAÖ (2014). Kale Avrupası’nın İnsan Bedeli: Avrupa Sınırlarında Göçmen ve Mültecilerin Karşılaştıkları İnsan Hakları İhlalleri Raporu, https://www.amnest.org/download/Documents/8000/eur050012014tr.pdf (Erişim 06.11.2015).

UAÖ (2015a). Avrupa’nın Bekçisi Raporu, http://amnesty.org.tr/uploads/Docs/avrupaninbekcisiraporu912.pdf (Erişim 29.12.2015).

UAÖ (2015b). Korku ve Tel Örgüler Raporu, http://amnesty.org.tr/uploads/Docs/korku-ve-tel-orguler-formatted33.pdf (Erişim 29.12.2015).

Waever, Ole ve diğerleri (1993). Identity Migration and the New Security Agenda in Europe, New York: St. Martins Press.

Weiner, Myron (1992). Security, Stability, and International Migration, International Security, 17/3 (1992), 91-126.

Weiner, Myron (1993). Bad Neighbours, Bad Neighbourhoods, International Security, 21(1), 5-42.

Page 36: BİYOPOLİTİK BİR NÜFUS POLİTİKASI OLARAK AVRUPA … · 2016-09-09 · ve İzmir Emniyet ve Jandarma kaçakçılık ve organize suçlar daireleri, göçmen kaçakçıları, alanda