balyoz raporu basin toplantisi 02/06/2014 · 1 balyoz raporu basin toplantisi -chp genel merkezİ...

24
1 BALYOZ RAPORU BASIN TOPLANTISI -CHP GENEL MERKEZİ – 02/06/2014 CHP CEZAEVİ İNCELEME VE İZLEME KOMİSYONU DEĞERLİ BASIN MENSUPLARI; Bugün burada CHP Cezaevleri Komisyonu üyeleri olarak, aslında AKP’nin eseri olan ve ne yazık ki bizim tarihe not düşmek zorunda kaldığımız bir raporu daha açıklamak için bulunuyoruz. Bugün Yürütmenin başındaki şahıs, Recep Tayyip Erdoğan, Yaramaz mahalle çocuğu gibi “BEN YAPMADIM O YAPTI” diyor. Eşbaşkanları ile birlikte işledikleri kabahat için şimdi “Ben Yapmadım, onlar yaptı” diyor. Biz biliyoruz ki bu ikisi, ODATv, KCK, Ergenekon, Balyoz, Askeri Casusluk derken 12 yıldır mahalleyi cehenneme çevirdiler, herkesi canından bezdirdiler.

Upload: others

Post on 06-Jan-2020

5 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

1

BALYOZ RAPORU BASIN TOPLANTISI

-CHP GENEL MERKEZİ –

02/06/2014

CHP CEZAEVİ İNCELEME VE İZLEME KOMİSYONU

DEĞERLİ BASIN MENSUPLARI;

Bugün burada CHP Cezaevleri Komisyonu üyeleri olarak, aslında

AKP’nin eseri olan ve ne yazık ki bizim tarihe not düşmek zorunda

kaldığımız bir raporu daha açıklamak için bulunuyoruz.

Bugün Yürütmenin başındaki şahıs, Recep Tayyip Erdoğan,

Yaramaz mahalle çocuğu gibi “BEN YAPMADIM O YAPTI”

diyor.

Eşbaşkanları ile birlikte işledikleri kabahat için şimdi “Ben

Yapmadım, onlar yaptı” diyor.

Biz biliyoruz ki bu ikisi, ODATv, KCK, Ergenekon, Balyoz, Askeri

Casusluk derken 12 yıldır mahalleyi cehenneme çevirdiler,

herkesi canından bezdirdiler.

2

Herkesi canlarından bezdirdikleri davalardan biri de Balyoz

Kumpası.

Kitaplaştırmış olduğumuz “Balyoz Kumpası” raporumuzu halen

cezaevinde haksız yere yatan tüm tutsaklara, cezaevindeyken

hayatını kaybedenlere ve onların cefakar ailelerine ve yakınlarına

ithaf ediyoruz.

Başlarken,

Dava sürecinde hayatlarını kaybeden

Tarık Akça ( Emekli Hava Albay)

Halil Yıldız (Emekli Albay)

Murat Özenalp (Deniz Kurmay Albay) ‘i

rahmet ve saygıyla bir kez daha anıyoruz.

Her şeyden önce bir kez daha böyle bir rapor ile karşınızda

olmaktan dolayı utanç duyduğumuzu belirtmek zorundayım.

DEĞERLİ BASIN MENSUPLARI

Bizler, bu kitapla CHP Cezaevi Komisyonu olarak hazırladığımız

onlarca raporun yanına yani utanç listelerimize bir yenisini daha

eklemiş olduk.

3

Siyasi davalardan biri olan “Balyoz Darbe Planı” Davasında

yaşanan haksızlıkları ve hukuksuzlukları tarihe not düşüyoruz.

Bu kitapta 2010 yılında başlatılan bir kumpasın kronolojik bir

değerlendirmesini sunuyoruz.

Davada yargılanan 365 kişinin %43'ü Deniz Kuvvetleri

Komutanlığı personeli.

237 sanığın cezası onandı

Cezası onanların ise %57 si denizci.

Bu kumpas süresince 3 kişi yaşamını yitirdi.

Bugüne kadar bu Kumpas hakkında 49 kitap yazıldı.

Bu kitaplarda, gerçek Balyoz’un Subaylara nasıl indirildiği

anlatıldı.

Bizim hazırladığımız kitap 50. Kitap.

Bu kitabı hazırlamadan önce tıpkı diğer tüm siyasi davalarda

olduğu gibi, Balyoz tutsaklarına da defalarca ziyarette bulunduk.

Her bir raporumuzu sizlerle tek tek paylaştık.

4

Kimini Hasdal’da,

kimini Silivri’de,

kimini Hadımköy’de

kimini Maltepe’de

kimini ise Mamak’ta ziyaret ettik.

Onların cezaevinden yükselen seslerine soluk,

Ailelerinin ise her Cumartesi yükselen sessiz çığlıklarına destek

olduk.

DEĞERLİ BASIN MENSUPLARI;

Bu davada yargılanan

365 kişiden;

82’si amiral/general

122’si albay/yarbay

165’i subay/binbaşı/yüzbaşı/üsteğmen

36’sı Astsubay

-------------

278’i muvazzaf

87’si emekli

5

--------------

250’si tutuklu yargılandı

115’i tutuksuz yargılandı.

Dört yıldır söylüyoruz;

Sahte deliller, hukuksuzluk, iftira hepsi bu davada.

Bu dava asrın iftirası olarak anılacak bir dava.

Adeta Türkiye’nin Dreyfus davasıdır.

Balyoz davası; Türkiye’nin hukuk, siyasi ve askeri tarihinin utanç

duyulacak kapkara bir lekesidir.

Balyoz davası, Türkiye’nin tarihindeki karanlık dönemlerin

aktörlerinin vücut değiştirerek kurguladıkları ve başarıya

ulaştıkları bir kumpastır.

Bu noktada hafızalarımızı tazelemekte fayda var.

5-7 Mart 2003 tarihlerinde önceden Kara Kuvvetleri Komutanlığı ve

Genelkurmay Başkanlığı tarafından planlanan ve bu komutanlıkların

gözlemcileri nezaretinde düzenlenen seminerde Ordu Komutanın

emriyle ses kaydı alınıyor.

6

Plan hazır.

Kumpas işte bu, kimsenin reddetmediği ses kayıtları üzerine

kurgulanıyor.

Dava, Silivri Tiyatro çadırında görülmeye başlanıyor.

Sonucu baştan belli bir dava AKP’nin ileri demokrasi aracı Özel

Yetkili Mahkemeler aracılığıyla görülüyor.

Kes-kopyala-yapıştır mantığıyla hazırlanan iddianamelere bir

yenisi daha ekleniyor.

İddia edildiği tarihte yaşamayan kişiler,

olmayan sokak ve cadde isimleri ve daha niceleri var

iddianamelerde.

DELİLLERİN HEPSİ DİJİTAL, HEPSİ BU HARDDİSK İN

İÇİNDE. BU HARDİSKİN İÇİNDEKİLER YÜZLERCE İNSANIN

CANINI YAKTI.

Hangi bilgisayarda üretildikleri belli değil,

Ordu’nun bilgisayarlarında üretilmediği kanıtlanmış,

Yerli ve yabancı onlarca adli uzman, bilirkişi ve

akademisyenler “dijitallerde sahtecilik yapıldı” tespitini

içeren raporlar vermiş, açıklamalarda bulunmuş.

7

Savcılar sanık lehine olan bilirkişi raporlarını görmezden

gelmiş,

Önyargılı davranmış,

Gerçeği gören hakimler ya sürülmüş, ya da emekliliğe

zorlanmış,

BAŞBAKAN “KUMPAS VAR” DEDİĞİNDEN BERİ TAM 159 GÜN

GEÇTİ

Soruyoruz!

Bu kumpası kim kurdu.

Bu soru gayet meşru soru.

Burası zurnanın zırt dediği yerdir.

Ama bu sorunun cevabı 159 gündür yok!

DEĞERLİ BASIN MENSUPLARI

CHP-CK olarak ziyaret ettiğimiz askerler diyor ki bizim davada

“Dreyfus davası, Sokrates’in savunması ve Yassıada davaları

ile karşılaştırılmayacak kadar hukuksuzluk var!”

Nedir o hukuksuzluklar? Artık herkes biliyor.

8

Sadece şunları tespit etmek bile dava sürecinin nasıl önyargılı

yürütüldüğünün kanıtı.

Balyoz Davası’nda dijital verilerde 1783 adet zaman-mekan

tutarsızlıkları ve teknik hatalar tespit edilmiş durumda.

Bunlar üzerine ve çeşitli konularda savunmanın 1000

talebinin sadece 2’si kabul edilmiş. Ama öte yanda iddia

makamının mahkemeden 750 talepten ise sadece 2’si

reddedilmiş. Yani savunma lehte bir talep iletince kapı

duvar, iddia makamı bir talepte bulununca yol geçen

hanı.

Gölcükte bulunan CD’de o günkü Microsoft yazılımlarında

olmayan bir yazı karakteri kullanılmış ve bu iddia bizzat Microsoft

tarafından doğrulanmış,

Üstelik, bu davanın siyasi bir dava olduğu en başından belli iken,

Genelkurmay Başkanlığı suskun kalmış,

9

Genelkurmay Başkanı’na neden suskunsun diye sorunca şu cevabı

veriyor:

“Susmadık, bu davaya her gün mesai ayırdık”.

Ama Sayın Özel, ne yazık ki Suskunluğunu Balyoz Kararları ile

değil, kendisine yöneltilen istifa et çağrılarının üzerine bozmuştur.

Genelkurmay Başkanı Ekim 2011 tarihinde Hasdal’a yaptığı

ziyarette “bu konuyu kendi yöntemlerimle çözeceğim” ifadelerini

kullanıp kullanmadığını dahi yanıtlayacak MERTLİĞİ

gösterememiştir.

Kara Kuvvetleri Komutanlığı döneminde ki öğrencilerini

kumpastan kurtarmak için Yargıtay Başkanına “Karacılar

yakınımdır” ziyareti yapıp yapmadığına ilişkin ŞÜPHELERİ de

ortadan kaldırma cesaretini göstermemiştir.

Şimdi buradan soruyoruz,

Genel Kurmay Başkanı,

10

Hangi ailenin üzüntüsünü paylaşmıştır?

Genel Kurmay Başkanı bu süreçte kime destek kime köstek

olmuştur?

DEĞERLİ BASIN MENSUPLARI;

Tüm bu süreçte, öküz ölmeden, ortaklık bitmeden önce, yandaş

medya ÇARŞAF ÇARŞAF tüm askerleri DARBECİLİKLE suçlamıştır.

Oynanan tiyatrodan çıkan karar sonrası bir kısım gazeteler

“Altın kılıçlar iade”,

“Balyoz kararı emsal olacak”,

“Ders olsun”, “Demokrasi kazandı” başlıklarıyla çıkmıştır.

Sonra bir gün 17 Aralık oluyor.

Rüşvet, yolsuzluk her yeri sarıyor.

Öküz ölüyor ve ortaklık bitiyor.

Bir zamanlar gazetelerde “PARALEL ORDU KURDULAR” “DARBE

İÇİN CUNTA KURDULAR” denilen ordu için bir anda bizzat

Başbakanın danışmanı Yalçın Akdoğan tarafından ORDUYA

11

KUMPAS KURULDU yorumu yapılmaya başlandı. Tüm yandaş

medyanın manşetlerini Kumpas lafı süslemeye başladı.

Ve bu süreçten sonra her ne hikmetse

Zirve yayınevi katilleri,

Mafya Babaları tahliye oldu ama denizciler içeride kaldı.

Hırsızlar çıktı,

Yolsuzlar çıktı,

Ama denizciler içerde kaldı!

DEĞERLİ BASIN MENSUPLARI;

Bakınız; cevabı olmayan bir başka soru daha var.

Dava devam ederken tutsak askerler tarafından kumpası ortaya

çıkaracak bir başvuru yapılıyor.

Kumpasın arkasındaki bilirkişi raporunu hazırlayan Ahmet

Erdoğan için suç duyurusunda bulunuluyor.

12

Mağdurların suç duyurusu kabul ediliyor. Kuzey Deniz Saha

Komutanlığı Mahkemesi askerlerin talebini haklı görüyor ve

mahkeme için gün veriyor.

İşte ne oluyorsa o gün oluyor.

Hukuk tarihimizde bir ilk yaşanıyor:

Nasıl olduysa birileri araya giriyor. Milli Savunma Bakanı’nın

emriyle Askeri Yargıtay’da “kanun yararına bozma” isteniyor.

Böylelikle Bakan yetkisini kullanıyor ve kumpasın üstünü sessizce

örtüyor. Bu çok tartışmalı bilirkişi raporunu yazan Ahmet

Erdoğan, yargılanmaktan kurtulmuş oluyor.

DEĞERLİ BASIN MENSUPLARI

Tutsak askerleri ziyarete gittiğimizde bize anlattılar.

Dediler ki ;

“MSB bugüne kadar kimi böyle korumuş? Bakanlığı bunu yapmaya

iten kimdir, nedir, merak içindeyiz. Bu hukuk tarihimizin ve Silahlı

Kuvvetlerin kara lekesidir.”

Şimdi biz de soruyoruz:

13

Bugün Bekir Bozdağ’ın kullanmadığı yetki o gün neden İsmet

Yılmaz tarafından kullanılmıştır?

Soruyoruz?

O gün bu kumpası ortaya çıkaracak olan davaya müdahil olup

sürecin önünü tıkayanlar, neden şimdi kumpasın aydınlatılması

adına kıllarını bile kıpırdatmıyorlar?

Daha geçtiğimiz hafta Bekir Bozdağ nasıl bir açıklama yapıyor?

Diyor ki Bakan: “Çaresiz kaldık!”

Nasıl bir çaresizlikse bu!

Diyor ki biz bir formül bulamadık yeniden yargılama için. Sonra da

AYM’yi işaret ediyor. En sorunsuz yolun AYM olduğunu söylüyor.

Kumpas olduğunu göreceksin, bas bas bağıracaksın sonra da elim

kolum bağlı hiçbir formül üretemiyorum diyeceksin.

Çok değil Mayıs ayının başında ne diyordu bu Bakan: “5 nolu

Harddiskle ilgili kanun yararına bozma talebinde bulunabilirim.”

14

Çok değil, bundan birkaç ay önce hepsi tutuşmuş yeniden

yargılama formülü arıyordu!

Buradan bir kez daha söylüyoruz ortaya attığınız bahaneleri

gelecekte hakları yenmiş bu tutsak askerlerin çocuklarına nasıl

anlatacaksınız merak ediyoruz.

DEĞERLİ BASIN MENSUPLARI

Bakın;

17 Nisan günü Hasdal’da ziyaret ettiğimiz komutanlardan biri

anlatıyor;

BU KALE’DEKİ İŞİNDEN AYRIL, BANA HEDİYE ALMASAN DA

OLUR!”

“Sabrın sonuna geldik. Ailelerimiz ve çocuklarımızı düşündükçe

sabrımız tükeniyor. Hepsinin ruh hali bozuldu. Çocuklarımız

ziyaret geldiğinde anneleri dışarıdan aldıkları oyuncakları hediye

etmemiz için gizlice bize veriyorlar. Oyuncağı verirken burada

çalışıp para kazanıp size hediye alıyoruz diyerek burada kalışımızı

çocuklarımıza izah etmeye çalışıyoruz. Ama çocuklar bir daha

bana oyuncak alma baba, bu KALE’deki işinden ayrıl evimize gel”

15

diyorlar. Bu yüzden artık sabrımız tükendi: “Hırça mapaya

dayandı!”.

Biz eminiz ki

Recep Tayyip Erdoğan “Hırça mapaya dayandı” ifadesinin ne

demek olduğunu bilmiyor

Bir çocuğun bir cezaevine KALE demesinin ne demek

olduğunu hiçbir zaman anlamayacak!

Bu dava nedeniyle zor günler yaşayan, aile yakınlarının

çoğunu kaybeden, bu dava nedeniyle hastalanan, üzüntü

nedeniyle kanser olan o BALYOZ ZEDE ailelerin neler

yaşadığını hiç mi hiç anlamayacak!

Bu davanın adı Balyoz, Evet ama bu davada şu anda yakınları ile

birlikte onlarca, yüzlerce, binlerce BALYOZ ZEDE var.

Birilerinin SİYASİ emelleri yüzünden,

Filler tepişirken ezilen onlarca asker ve ailesi var.

Şimdi,

SIRF İNLERİNE GİRECEĞİZ dediği için

ÇARK EDEN Yürütmenin başındaki Şahsa sesleniyoruz:

16

Yaptığımız bir ziyarette ““amca babamın tayinin çıkartabilir

misiniz”” diyen bu çocuklara büyüdüklerinde HANGİ cevabı

vereceksin.

DEĞERLİ BASIN MENSUPLARI;

Balyoz davası sahte dijital veriler üzerine kurgulanmış, TSK’yı ve

nihayetinde Türkiye’inin hukuk düzenini hedef alan

kumpaslardan, buna hizmet eden siyasi davalardan yalnızca

biridir.

Yargı sistemi bu kumpası kurgulayanları ve yapanları ortaya

çıkaramamaktadır.

Gelinen aşamada vakit geçirmeksizin TBMM bu konuyu

gündemine almalıdır.

Bu kapsamda;

“TBMM’de konu tüm boyutları araştırılmalı, gerçekler

halkımıza sunulmalı ve gereken önlemler tespit edilmeli, Balyoz

Kumpasını kurgulayanların ve yapanların ortaya çıkarılmasına

17

olanak sağlayacak şekilde bir rapor hazırlanarak yargıya intikal

ettirilmeli,

“Birleşmiş Milletler Keyfi Tutuklamalar Çalışma Grubu”nun

kararlarına dahi “Bağlayıcılığı Yoktur” diyebilecek kadar ve

çıkarılan kanunlara yönelik benzer davranışları ile Yüce Meclis’in

iradesini yok sayan yargı anlayışının demokrasi ve hukuk devleti

normlarına oturtulabilmesi için gerekli tedbirler alınmalı,

Balyoz kumpası mağdurlarının tüm hakları iade edilmelidir.

DEĞERLİ BASIN MENSUPLARI;

Balyoz Mahkemesi kararları gibi

kamuoyunda çok tartışılan

kamu vicdanını yaralayan,

toplumun her kesiminden kişinin kararları hakkında öyle ya da

böyle şüphe duyduğu davalar var. Hepsi için yapılması gereken

açıktır.

Hukukun temel ilkesi olan adil yargılanma hakkına saygı gereği

Yargıtay Başsavcısının bu kararın düzeltilmesi için kendiliğinden

18

itiraz yoluna gitmesi gerekmektedir. Ancak, gitmeyeceklerini

biliyoruz. Çünkü Başsavcılık yapılan başvuruları reddetmiş ve bu

yola gitmeyeceğini açıkça göstermiştir.

Yargıtay Genel Kurulunun bütün dairelerden temsilci aldığını

Yargıtay’ın 9. Dairesinin Balyoz kararlarını onaylamak üzere özel

maksatlı ve özel yetkili mahkemelerin devamı özel yetkili bir daire

olduğu ile ilgili yaygın şüphe ve iddiaların gerçek olmadığı

kamuoyuna ispatlanacaksa eğer buradaki yegane yol budur.

Anca Yargıtay Ceza Genel Kuruluna Adalet Bakanının kendisi

güvenmemektedir.

Herkes bu kararların siyasi olduğunu bilmelidir.

Yargıyı töhmet altından kurtarmak ve bu ayıbı düzeltmek için

yapılması gereken yollar vardır.

Ama herkes işi bir başkasının üzerine atmakta ve bu ayıbı

düzeltmekten, sorumluluktan kaçmaktadır.

19

DEĞERLİ BASIN MENSUPLARI

Türkiye’de Adalet ve Hukukun son 5 yılda nasıl çökertildiğini,

katledildiğini bir film seyreder gibi seyrediyoruz.

İşte bu elinizdeki rapor bu trajikomik komplo filminin

kitabıdır.

Yazan Tayyip’in Adamları ve eski dost yeni düşman Cemaat

Yöneten Tayyip Erdoğan

Figüranlar Necdet Özel, Bekir Bozdağ ve Yargıtay

İftiharla sunmaktadır.

Kim olursa olsun, kimliği, kişiliği, etnik kökeni, iddia edilen suçu

ne olursa olsun bütün yurttaşların adil yargılanma hakkı vardır.

Adil yargılanma hakkı temel bir haktır. Eşit yurttaş olmanın temeli

adil yargılanma hakkıdır.

Açılım, Demokrasi paketi, şu bu…

Bunların hepsi adil yargılanma hakkı varsa bir anlamı olabilir. Adil

yargılanma hakkı yoksa her türlü paketin her türlü demokrasi

söyleminin önüne bir sıfır koyabilirsiniz.

20

Her türlü söz her türlü demokrasi paketi tam anlamı ile sıfır olur.

Şu çok açık ki; Türkiye’de adil yargılanma hakkı yoktur. Yargı

güven kaybetmiştir. Balyoz ve benzeri davalar da yargı maskesi ile

siyasi bir operasyon yapılmıştır.

Bu büyük bir zulümdür. Bu zalimliği insanım diyen vicdanı olan

hiç kimse içine sindiremez.

Zulme sessiz kalmak zalimle bir olmaktır. Zalimle işbirliği

yapmaktır.

DEĞERLİ BASIN EMEKÇİLERİ,

Şimdi gelelim balyoz davasına.

Balyoz davasının ilk kelimesinden son cümlesinin son kelimesine

dek baştan aşağıya dek yalandır. Düzmecedir.

Balyoz davasında eylem yoktur. İddia edilen eylemlerin delili de

yoktur.

İddia edilen eylemlerin darbe teşebbüsü ile sebep sonuç ilişkisi

yoktur.

21

Delil ve olgu yoksa orada hukuk yoktur. Olsa olsa tuzak ve iftira

vardır.

Zulüm vardır düşmanca bir operasyon vardır.

Göreceğiz ki eylem yoktur savcının iddia ettiği eylemlerin delili

yoktur. İddia edilen suç ile eylemlerin sebep sonuç ilişkisi yoktur.

Peki, bu durumda ne yapmalıyız? Ne yapılmalıdır?

Bu görüşlere dayanarak Balyoz konusunu bütün dünyanın

insanlık vicdan mahkemesine taşımalıyız.

BU ÇIKMAZ SOKAKTAN NASIL ÇIKACAĞIZ?

DEĞERLİ BASIN MENSUPLARI;

Böyle bir karmaşanın içinde, herkesin suçu ve sorumluluğu bir

başkasına attığı bir süreçte TEK VE EN ETKİN ÇÖZÜM milletin

iradesi ile Mecliste bulunan milletvekillerinden, yani TBMM’den

geçmektedir.

Şimdi tüm bu siyasi davalar için Meclise tarihi bir sorumluluk

düşmektedir.

22

Anayasada yapılacak bir değişiklik ile Meclise “iade-i itibar”

yetkisi verildiği takdirde Balyoz ve diğer tüm bu siyasi davalar

çözüme kavuşacaktır.

Eğer samimi ise, bunun çözümü budur!

Üstelik, bu öneri AKP için son derece basittir.

Tıpkı, dönemin Maliye bakanı Kemal Unakıtanı kurtaran “naylon

fatura yolsuzluğu” için çıkan yasa değişikliği gibi,

Tıpkı MİT müsteşarı ve ekibini soruşturmadan kurtarmak için jet

bir şekilde çıkartılan MİT Yasası gibi,

Çözüm son derece basittir..!

Ayrıca, Meclisimiz çok değil bundan birkaç hafta önce, Avrupa

Konseyi Siber Suçlarla Mücadele Sözleşmesini onaylamıştır.

Bu sözleşme ile dijital delillerin tek başına delil sayılmayacağı da

kabul edilmiştir. Nitekim Anayasamızın 90 ıncı maddesi de açıktır

23

Ama biliyoruz ki, samimi değiller.

Aslında yargılananların temize çıkması gibi bir niyetleri yok.

Sadece –mış gibi yapıyorlar.

Çünkü kendi kurdukları adalet sisteminin içinde şimdi kendileri

boğuluyorlar ve amaçları da bu sistemi düzeltmek falan değil!

Tek bir amaç var.

Yolsuzluğun ve rüşvetin üstünü örtmek.

12 yıllık AKP iktidarının son 5-6 yılı, kendisine muhalif olan

herkesin yargılanması sürecinde yaşadığımız, haksız hukuksuz

gözaltılar ile tartışmalı delillerden, haklarındaki iddiaların

gerçekliği daha kanıtlanmadan basında çarşaf çarşaf gazete

sayfalarında ilan edilmesine kadar şaibelerle, haksızlıklarla dolu

geçti.

24

Ama şimdi onlar için tek bir mesele var: 17 Aralık’tan nasıl

kurtulacakları?

Oysa bilmiyorlar ki, tarih önünde elbet bir gün yargılanacaklar!

İşte bu yüzden biz de bu raporumuzu tarihe not düşmesi için

kamuoyu ile paylaşıyoruz.

Şimdi bizde burada gerçek balyozu kamuoyunun önünde

indiriyoruz.

Sessiz çığlık artık son bulsun diye bu balyozu son kez kaldırıp tüm

hukuksuzlukların, tüm haksızlıkların son bulması adına

indiriyoruz.