annan plani sÜrecĐ’nde yaŞanan toplumsal …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/30878/250316.pdf ·...

215
i T.C. ANKARA ÜNĐVERSĐTESĐ SOSYAL BĐLĐMLER ENSTĐTÜSÜ SĐYASET BĐLĐMĐ VE KAMU YÖNETĐMĐ (SĐYASET BĐLĐMĐ) ANABĐLĐM DALI ANNAN PLANI SÜRECĐ’NDE YAŞANAN TOPLUMSAL HAREKETLENMEDE KIBRIS TÜRK SENDĐKACILIĞI’NIN ROLÜ Yüksek Lisans Tezi Hakan GÜNDÜZ Ankara-2008

Upload: others

Post on 06-Feb-2020

2 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: ANNAN PLANI SÜRECĐ’NDE YAŞANAN TOPLUMSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/30878/250316.pdf · zamana ve oluşan yeni iç ve dış değerler karşısında her toplum kaçınılmaz

i

T.C.

ANKARA ÜNĐVERSĐTESĐ

SOSYAL BĐLĐMLER ENSTĐTÜSÜ

SĐYASET BĐLĐMĐ VE KAMU YÖNETĐMĐ (SĐYASET BĐLĐMĐ)

ANABĐLĐM DALI

ANNAN PLANI SÜRECĐ’NDE YAŞANAN TOPLUMSAL

HAREKETLENMEDE KIBRIS TÜRK SENDĐKACILIĞI’NIN

ROLÜ

Yüksek Lisans Tezi

Hakan GÜNDÜZ

Ankara-2008

Page 2: ANNAN PLANI SÜRECĐ’NDE YAŞANAN TOPLUMSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/30878/250316.pdf · zamana ve oluşan yeni iç ve dış değerler karşısında her toplum kaçınılmaz

ii

T.C.

ANKARA ÜNĐVERSĐTESĐ

SOSYAL BĐLĐMLER ENSTĐTÜSÜ

SĐYASET BĐLĐMĐ VE KAMU YÖNETĐMĐ (SĐYASET BĐLĐMĐ)

ANABĐLĐM DALI

ANNAN PLANI SÜRECĐ’NDE YAŞANAN TOPLUMSAL

HAREKETLENMEDE KIBRIS TÜRK SENDĐKACILIĞI’NIN

ROLÜ

Yüksek Lisans Tezi

Hakan GÜNDÜZ

Tez Danışmanı

Prof. Dr. Serpil SANCAR

Ankara-2008

Page 3: ANNAN PLANI SÜRECĐ’NDE YAŞANAN TOPLUMSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/30878/250316.pdf · zamana ve oluşan yeni iç ve dış değerler karşısında her toplum kaçınılmaz

i

T.C.

ANKARA ÜNĐVERSĐTESĐ

SOSYAL BĐLĐMLER ENSTĐTÜSÜ

SĐYASET BĐLĐMĐ VE KAMU YÖNETĐMĐ (SĐYASET BĐLĐMĐ)

ANABĐLĐM DALI

ANNAN PLANI SÜRECĐ’NDE YAŞANAN TOPLUMSAL HAREKETLENMEDE KIBRIS TÜRK SENDĐKACILIĞI’NIN

ROLÜ

Yüksek Lisans Tezi

Tez Danışmanı: Prof. Dr. Serpil SANCAR Tez Jürisi Üyeleri

Adı ve Soyadı Đmzası

Prof.Dr. Serpil Sancar ...................................

Doç.Dr. Alev Özkazanç ...................................

Yrd.Doç.Dr Koray Karasu ...................................

Tez Sınavı Tarihi....................................

Page 4: ANNAN PLANI SÜRECĐ’NDE YAŞANAN TOPLUMSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/30878/250316.pdf · zamana ve oluşan yeni iç ve dış değerler karşısında her toplum kaçınılmaz

ii

ĐÇĐNDEKĐLER

Sayfa No:

KABUL ONAY ....................................................................................................... i

ĐÇĐNDEKĐLER ....................................................................................................... ii

KISALTMALAR .....................................................................................................v

TABLOLAR DĐZĐNĐ ........................................................................................... viii

GRAFĐKLER DĐZĐNĐ ..............................................................................................x

BÖLÜM I .................................................................................................................1

1. Giriş......................................................................................................................1

BÖLÜM II................................................................................................................8

2. Sendika ve Sendikacılık .......................................................................................8

2.1 Sendika – Siyaset Đlişkisi .................................................................................11

BÖLÜM III ............................................................................................................17

3. Kıbrıs’ta Devlet-Toplum Đlişkileri ve Toplumsal Hareketler.............................17

3.1. KKTC’nin Kuruluş Süreci ve Siyasal Rejimin Nitelikleri..............................17

3.2. Siyasal Rejim, Toplumsal Hareketler ve Milliyetçilik....................................28

BÖLÜM IV ............................................................................................................48

4. Kıbrıs Türk Sendikal Geleneğinin Oluşum ve Gelişim Dinamikleri .................48

4.1. 1974 Öncesi Dönem......................................................................................48

4.2. Sendikal Örgütlenme Tarzı ve Đdeolojik Eğilimler-1974 Sonrası

Dönem...........................................................................................................56

4.3. Kıbrıs Türk Sendikal Hareketinde “Sendika-Siyaset” Đlişkisine, Kıbrıs

Türk Sendika Başkanlarının ve Kıbrıs Türk Toplumunun Tutumları...........63

Page 5: ANNAN PLANI SÜRECĐ’NDE YAŞANAN TOPLUMSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/30878/250316.pdf · zamana ve oluşan yeni iç ve dış değerler karşısında her toplum kaçınılmaz

iii

BÖLÜM V .............................................................................................................80

5. ‘Annan Planı’ Sürecinde ve Sonrasında Kıbrıs Türk Sendikalarının

Pozisyonu .........................................................................................................80

5.1. Annan Planı Referandumu Öncesi KKTC’deki Ekonomik Durum ve

Đlerleyen Toplumsal Huzursuzluk.................................................................81

5.2. Annan Planı Öncesi KKTC’deki Siyasal Durum............................................98

5.2.1. Koalisyonlar Dönemi ve Siyasal Đstikrarsızlık.............................................98

5.2.2. Asker-Sivil Yönetim Gerginliği .................................................................101

5.2.3. Muhalefete Yönelik Baskılar: Casusluk Đddiaları ve Siyasal Cinayet .......104

5.2.4. Cumhurbaşkanlığı Seçimi ve Rejim Krizi .................................................106

5.2.5. Annan Planı ve 2003 Seçimleri..................................................................109

5.2.6. Demografik Yapının Değişmesi.................................................................112

5.3. Sendikal Hareketin Şahlanışı: Bu Memleket Bizim Platformu.....................115

5.3.1. “18 Temmuz 2000” Mitingi ve Yeni Bir Sürecin Başlangıcı ....................115

5.3.2.Annan Planı’nın Hazırlanması Süreci.........................................................122

5.3.3. “Çözüm ve AB Mitingleri” ve Annan Planı Üzerinden Saflaşmalar.........131

5.3.4. Sivil Toplumun Gelişmesi Ve Kıbrıslılık Bilinci.......................................140

5.4. Bir Sürecin Sonu ...........................................................................................152

BÖLÜM VI ..........................................................................................................159

6. Sonuç................................................................................................................159

7. Kaynakça..........................................................................................................164

8. Ekler .................................................................................................................176

EK: 1 Görüşülen Mevcut Sendika Başkanlarının Đsimleri ve Sendikaları ...........176

EK: 2 Ulaşılan Sendika Eski Başkanlarının Đsimleri ve Sendikaları ...................178

Page 6: ANNAN PLANI SÜRECĐ’NDE YAŞANAN TOPLUMSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/30878/250316.pdf · zamana ve oluşan yeni iç ve dış değerler karşısında her toplum kaçınılmaz

iv

EK: 3 Tezde Kullanılan Grafiklerin Oluşturulmasında Faydalanılan Tablolar ...182

Grafil 1.’in Oluşturulmasında Kullanılan Veriler ................................................182

Grafil 2.’nin Oluşturulmasında Kullanılan Veriler ..............................................183

Grafil 3.’ün Oluşturulmasında Kullanılan Veriler ...............................................184

Grafil 4.’ün Oluşturulmasında Kullanılan Veriler ...............................................186

Grafil 5.’in Oluşturulmasında Kullanılan Veriler ................................................188

EK: 4 Araştırmalar Sırasında Kullanılan Anketler ..............................................190

TEZ ÖZETĐ..........................................................................................................202

SUMMARY.........................................................................................................203

Page 7: ANNAN PLANI SÜRECĐ’NDE YAŞANAN TOPLUMSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/30878/250316.pdf · zamana ve oluşan yeni iç ve dış değerler karşısında her toplum kaçınılmaz

v

KISALTMALAR

Adalet ve Kalkınma Partisi AKP

Amerika Birleşik Devletleri ABD

Avrupa Birliği AB

Barış ve Demokrasi Hareketi BDH

Basın Emekçileri Sendikası BASIN-SEN

Bayrak Radyo Televizyonu Çalışanları Sendikası BAY-SEN

Belediye Emekçileri Sendikası BES

Birleşik Kıbrıs Partisi BKP

Birleşmiş Milletler BM

Bizim Parti BP

Büro Đşçileri Sendikası BÜRO-ĐŞ

Büro Đşçileri Sendikası BÜRO-ĐŞ

Cumhuriyet Halk Partisi CHP

Cumhuriyetçi Türk Partisi CTP

Cumhuriyetçi Türk Partisi-Birleşik Güçler CTP-BG

Çağdaş Memurlar Sendikası ÇAĞ-SEN

Çalışan Halkın Đlerici Partisi AKEL

Demokrat Parti DP

Demokratik Mücadele Partisi DMP

Devlet Planlama Örgütü DPÖ

Devrimci Genel Đş Sendikası Dev-Đş

Doğu Akdeniz Üniversitesi Birlik ve Dayanışma Sendikası DAÜ-BĐR-SEN

Doğu Akdeniz Üniversitesi Çalışanları Sendikası DAÜ-SEN

Page 8: ANNAN PLANI SÜRECĐ’NDE YAŞANAN TOPLUMSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/30878/250316.pdf · zamana ve oluşan yeni iç ve dış değerler karşısında her toplum kaçınılmaz

vi

Doğu Akdeniz Üniversitesi Personel Sendikası DAÜ-PER-SEN

Dünya Sendikalar Federasyonu’nun DSF

Gayri Safi Milli Hasıla GSHM

Gümrük Çalışanları Sendikası GÜÇ-SEN

Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığı GKK

Hür Demokrat Parti HDP

Kamu Çalışanları Sendikası Kamu-Sen

Kamu Đktisadi Teşebbüsler KĐT

Kamu Đşçileri Sendikası KAMU-ĐŞ

Kıbrıs Komünist Partisi KKP

Kıbrıs Türk Đşçi Birlikleri Kurumu KTIBK

Kıbrıs Đşçi Federasyonu PEO

Kıbrıs Türk Amme Memurları Sendikası KTAMS

Kıbrıs Türk Belediye Müstahdemleri Sendikası BEL-SEN

Kıbrıs Türk Dayanışma Sendikası, Koop. Görevlileri Sendikası KOOP-SEN

Kıbrıs Türk Elektrik Kurumu Çalışanları Sendikası EL-SEN

Kıbrıs Türk Federe Devleti KTFD

Kıbrıs Türk Hekimler Sendikası TIP-ĐŞ

Kıbrıs Türk Hür Đşçi Sendikaları Federasyonu HÜR-ĐŞ

Kıbrıs Türk Đlkokul Öğretmenler Sendikası ĐLK-SEN

Kıbrıs Türk Đşçi Sendikaları Federasyonu TÜRK-SEN

Kıbrıs Türk Kamu Görevlileri Sendikası KAMU-SEN

Kıbrıs Türk Liman ve Taşıt Đşçileri Sendikası LĐMAN-SEN

Kıbrıs Türk Orta Eğitim Öğretmenler Sendikası KTOEÖS

Page 9: ANNAN PLANI SÜRECĐ’NDE YAŞANAN TOPLUMSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/30878/250316.pdf · zamana ve oluşan yeni iç ve dış değerler karşısında her toplum kaçınılmaz

vii

Kıbrıs Türk Öğretmen Sendikası KTÖS

Kıbrıs Türk Ticaret Odası KTTO

Kıbrıs Yayıncılar Birliği Kıb-Yay

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti KKTC

Memur Sendikaları Federasyonu MEMUR-SEN

Milli Güvenlik Kurulu MGK

Milliyetçi Adalet Partisi MAP

Milliyetçi Hareket Partisi MHP

Özel Harb Dairesi ÖHD

Sivil Savunma Teşkilatı SST

The Peace Research Institute, Oslo PRlO

Toplumcu Kurtuluş Partisi TKP

Türk Mukavemet Teşkilatı TMT

Türk Silahlı Kuvvetleri TSK

Türkiye Cumhuriyeti TC

Türkiye Đşadamları Derneği TUSĐAD

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği TOBB

Ulusal Birlik Partisi UBP

Ulusal Diriliş Partisi UDP

Yeni Kıbrıs Partisi YKP

Yeniden Doğuş Partisi YDP

Yurtsever Birlik Hareketi YBH

Page 10: ANNAN PLANI SÜRECĐ’NDE YAŞANAN TOPLUMSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/30878/250316.pdf · zamana ve oluşan yeni iç ve dış değerler karşısında her toplum kaçınılmaz

viii

TABLOLAR DĐZĐNĐ

Sayfa No:

Tablo 1: Ölçek Maddelerine Yönelik Puanlama ve Sınıflandırmalar ..................7

Tablo 2: Kıbrıs Türk Sendika Başkanlarının, Kıbrıs'ta Siyasi Partiler

Oylarını Arttırmak Amacıyla Seçim Dönemlerinde Aday

Listelerinde Sendikacılara da Yer Veriyorlar mı? Konusundaki

Görüşleri (Soru # 32) ...........................................................................73

Tablo 3: Kıbrıs Türk Toplumunun, “Kıbrıs'ta Siyasi Partiler Oylarını

Arttırmak Amacıyla Seçim Dönemlerinde Aday Listelerinde

Sendikacılara da Yer Verirler” Sorusuna Yanıtları (Soru # 143) ........74

Tablo 4: Kıbrıs Türk Sendika Başkanlarının, Sendikaların Yönlendirildiği

Konusundaki Görüşleri ........................................................................75

Tablo 5: KKTC’de 1991-1996 Dönemi Temel Ekonomik Göstergeler .............82

Tablo 6: KKTC’de 1997-2004 Dönemi Temel Ekonomik Götergeler...............83

Tablo 7: KKTC’de 1977-2002 Dönemi Enflasyon ve Đşsizlik Oranı.................85

Tablo 8: KKTC’de 1977-2004 Dönemi Fert Başına GSMH..............................87

Tablo 9: KKTC’de 1977-2001 Dönemi Kamu Hizmetlerinin GSYH Payı

ve Kamu Hizmetinde Çalışan Nüfusun Çalışan Nüfus

Đçerisindeki Payı...................................................................................88

Tablo 10: Geçmişten Günümüze KKTC’de Meydana Gelen Ekonomik

Krizler Ve Bu Krizlerin Ekonomik Daralma Üzerindeki Etkisi ..........89

Tablo 11: Kıbrıs Türk Sendika Başkanlarının, Annan Planı ve Referandum

Sürecinde Halkta Yaşanan Hareketliliği Algılayış Biçimi.................145

Page 11: ANNAN PLANI SÜRECĐ’NDE YAŞANAN TOPLUMSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/30878/250316.pdf · zamana ve oluşan yeni iç ve dış değerler karşısında her toplum kaçınılmaz

ix

Tablo 12: Kıbrıs Türk Sendika Başkanlarının, Annan Planı ve Referandum

Sürecinde Sendikalarda Yaşanan Hareketliliği Algılayış Biçimi ......147

Tablo 13: Kıbrıs Türk Toplumunun, Annan Planı ve Referandum Sürecinde

Sendikalarda Yaşanan Hareketliliği Algılayış Biçimi .......................149

Tablo 14: Kıbrıs Türk Toplumunun, Annan Planı Referandum Sürecinde

Halkta Yaşanan Hareketleri Algılayış Biçimi....................................150

Tablo 15: Kıbrıs Türk Sendika Başkanları ve Kıbrıs Türk Toplumunun,

Kıbrıs Sorunu Konusundaki Çözüm Düşünceleri ..............................153

Page 12: ANNAN PLANI SÜRECĐ’NDE YAŞANAN TOPLUMSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/30878/250316.pdf · zamana ve oluşan yeni iç ve dış değerler karşısında her toplum kaçınılmaz

x

GRAFĐKLER DĐZĐNĐ

Sayfa No:

Grafik 1: Kıbrıs Türk Sendika Başkanlarının Sendika-Siyaset Đlişkisine

Bakış Açıları.........................................................................................64

Grafik 2: Kıbrıs Türk Toplumunun Sendika-Siyaset Đlişkisine Bakış

Açıları...................................................................................................66

Grafik 3: Sendikaların Siyasi Yöntemleri ile Đlgili Sorulara Kıbrıs Türk

Sendika Başkanlarının Yanıtları ..........................................................68

Grafik 4: Sendikaların Siyasi Yöntemleri ile Đlgili Sorulara Kıbrıs Türk

Toplumunun Yanıtları..........................................................................71

Grafik 5: Kıbrıs Türk Toplumunun, Kıbrıs Türk Sendikal Hareketinde

Sendikaların Yönlendirilmesi ve Sendika Başkanlarına Olan

Güvenleri..............................................................................................77

Page 13: ANNAN PLANI SÜRECĐ’NDE YAŞANAN TOPLUMSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/30878/250316.pdf · zamana ve oluşan yeni iç ve dış değerler karşısında her toplum kaçınılmaz

1

BÖLÜM I

1. Giriş

“Değişim” her toplum için etkisinden kaçınılmaz bir olgudur. Değişen

zamana ve oluşan yeni iç ve dış değerler karşısında her toplum kaçınılmaz olarak

değişime uğrar. Toplumların bazıları değişime daha açık kimileri daha muhafazakar

bir tavır gösterirler. Kuşkusuz bu tavır her toplumun kendi yapısından kaynaklanır.

Özellikle toplumsal kurumlarındaki yapısal özellikler bunda etkili olur. Toplumun

herhangi bir yerinde oluşabilecek bir değişim ivmesi diğer toplumsal kurumları da

etkiler. Bu toplumsal hareket süregelen bir devinimle devam ederken bunun nedeni

içsel ya da dışsal nedenler olabilir.

Sendikalar da gerek ekonomi gerekse siyaset kurumu içerisinde önemli bir

yere sahip kuruluşlardır. Sendikaların toplumda yarattıkları hareketler toplumsal

anlamda her zaman için önemli olmuştur. Sendikalar, işçilerin kendi hak ve

çıkarlarını korumak ve geliştirmek üzere oluşturdukları, örgütlendikleri sınıfsal ve

toplumsal örgütlerdir. Ancak günümüz koşullarında sendikalar işçi sınıfının

ekonomik örgütleri olarak yalnızca ücretlerin ya da parasal sosyal hakların

belirlenmesi amacıyla toplu sözleşmeler yapan örgütler değildir. Sendikalar;

toplumsal ve siyasal yaşamın içinde; çalışanların çıkarları doğrultusunda

etkinliklerde bulunurlar. Sendikalar üyelerinin sosyal ve ekonomik hakları için her

zaman siyasi mevkilerle mücadele etmek zorundadır. Kimi zaman uzlaşarak kimi

Page 14: ANNAN PLANI SÜRECĐ’NDE YAŞANAN TOPLUMSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/30878/250316.pdf · zamana ve oluşan yeni iç ve dış değerler karşısında her toplum kaçınılmaz

2

zaman çatışarak bu mücadeleyi yürütürler. Ama her halükarda siyasetin başat

aktörlerinden biri olarak karşımıza çıkarlar.

Sendikacılık olgusunu tartışırken demokrasi olgusunu da tartışmaya katmak

doğru olur. Demokratik olmayan bir toplumsal yapıda sendikacılık faaliyetleri de

sınırlı kalacaktır. Sendikacılık faaliyetlerinin sınırlı olduğu bir toplumda da

demokrasi olgusuna kuşku ile bakılacaktır. Bugün toplumların demokratik ve

gelişmişlik düzeyleri analiz edilirken ülkedeki sendikal faaliyetler de önemli bir

kriter olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu veriler ışığında o toplumun demokratik

düzeyi hakkında karar verilmektedir. Bu bağlamda hedefini batıya çevirmiş olan ve

kendini batı çağdaş toplumlarından biri olarak görmek isteyen Kıbrıs Türk toplumu

için de bu olgu oldukça önem taşımaktadır. Özellikle Annan Planı olarak bilinen ve

adada kalıcı bir çözümü hedefleyen BM Planının oluşumu ve referandum sürecinde

Kıbrıs Türk toplumunda yaşanan hareket, demokratik bir toplumsal hareket olması

bakımından sendikal dinamiğin analizini gerekli kılmaktadır. Sendikalar bu süreçte

kurdukları şemsiye örgütlerle ve organize ettikleri grev ve gösterilerle öncülü bir rol

üstlenmiş, yüz binlerin sokaklara dökülmesiyle yapılan lehte hareketler ve sendikal

faaliyetlerin o dönemdeki canlılığı, üzerinde durulması gereken önemli bir siyasal ve

sosyal olgu olarak karşımıza çıkmıştır. Bu çerçeve içerisinde üzerinde durulması

gereken, Annan Planı sürecindeki Kıbrıs Türk sendikal hareketinin tabandan gelen

toplumsal ve siyasal dinamikleridir. Ayni zamanda bu toplumsal hareketin

oluşmasında siyasal, ekonomik ve sosyal sorunların oynağı roldür.

Kıbrıs sendikal hareketi hiçbir dönemde sadece sınıfsal mücadele yapmamış

ayrıca toplumsal hareketler içinde de çok önemli roller üstlenmiştir. Bu roller Kıbrıs

Page 15: ANNAN PLANI SÜRECĐ’NDE YAŞANAN TOPLUMSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/30878/250316.pdf · zamana ve oluşan yeni iç ve dış değerler karşısında her toplum kaçınılmaz

3

sorunu seyrinde de kendini göstermiştir. Bugün geldiğimiz noktada Annan Planı

olarak adlandırılan BM Planı sürecinde sendikalar ve sivil toplum örgütlerini bir

araya getiren şemsiye örgüt olan “Bu Memleket Bizim Platformunu” oluşturan

örgütlerin büyük bölümü sendikalardır. Özellikle memur ve öğretmen sendikaları

geniş halk hareketlerinde başat roller üstlenmiş ve kimi kesimlerde ‘ demokratik

toplum devrimi’ diye adlandırılan hareketlerde başrolleri almışlardır. Bu dönemde

demokrasinin gereklerini yerine getirmiş ve toplumda bir irade oluşmasında ciddi

devinimler yaratmıştır. Toplumsal dinamikleri tartışılan, ekonomik ve siyasal

egemenliği tartışılan bir toplum yapısında oldukça önemsenmesi gereken bir durum

olarak karşımıza çıkar.

Onlarca yıldır Kıbrıs Türk Toplumunda oluşan toplumsal olaylarda sendikal

faaliyetlerin canlılığı dikkat çekmiştir. Kıbrıs sorununun varlığı her dönemde

sendikal faaliyetlere de yansımış ve onun şekillenmesinde rol oynamıştır. Sendikalar

vasıtası ile ulusalcılık yüceltilmiş, sokak çatışmaları çıkmış, gösteriler, mitingler ve

ayaklanmalar olmuştur. Ulusalcılık hareketlerinde çatışmaya kadar her yöntemi

kullanan EOKA-TMT gibi örgütlerin de beslenme alanı sendikalar olmuştur.

Günümüzde de sendikalar özellikle kitle iletişim araçlarının da gelişimi ile daha canlı

tutulabilir veya yönlendirilebilir olmuştur. Kıbrıs Türk Toplumunda da sendikalar

ekonomik örgütler gibi görünseler de aslında hem politik hem de toplumsal işlevleri

de bünyesinde barındıran en önemli örgütler olmuştur.

Bu araştırma, Kıbrıs Türk sendikal hareketini araştırmanın sınırlı ölçüsünde

irdelemeyi ve ‘Annan Planı’ sürecinde yaşanan “demokratik toplumsal devrim”

hareketinin nedenlerini ve bu toplumsal harekette Kıbrıs Türk sendikacılığının rolü

Page 16: ANNAN PLANI SÜRECĐ’NDE YAŞANAN TOPLUMSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/30878/250316.pdf · zamana ve oluşan yeni iç ve dış değerler karşısında her toplum kaçınılmaz

4

hakkında bugüne kadar elde edilmemiş bulgulara ulaşmayı amaçlamaktadır. Bu

bulgular Kıbrıs Türk sendikaları ve ‘Annan Planı’ döneminde yaşanan toplumsal

hareketlerin nedeni hakkında daha somut akıl yürütebilme olanağı bulmamıza neden

olacaktır. Bu araştırma kapsamında bu noktaların irdelenmesine çalışılmıştır.

Bu tez, ‘Annan Planı’ sürecinde Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde yaşanan

toplumsal hareketlerin dinamiğini ve Kıbrıs Türk sendikal hareketinin bu toplumsal

hareketteki rolünü konu edecektir. Araştırma ‘Annan Planı’ dönemindeki sendikal

faaliyetlerle sınırlandırılmıştır. Ancak Kıbrıs sorunu ekseninde gelişen ve şekillenen

Kıbrıs’taki sendikal faaliyetlerin tarihsel gelişiminin aktarılması konuyu daha iyi

anlamamız açısından da gereklidir. Bunun yapılması çalışmanın sınırları içerisinde

mümkün olabilmektedir. Geniş bir dönemi kapsasa bile konu ile ilgili yapılan

bilimsel çalışmalar da oldukça sınırlıdır. Kıbrıs sorunu ekseninde gelişen sendikal

faaliyetler geniş bir yelpazeyi oluşturmaktadır. Çalışma ‘Annan Planı’ dönemindeki

sendikal faaliyetlerle odaklanırken; bu dönemde yaşana sorunların kaynağına

inilmesi kaçınılmazdır.

Tüm toplumsal hareketlerde olduğu gibi, 2000-2004 yılları arasında ülkede

yaşanan toplumsal hareketlerde, siyasal, ekonomik ve toplumsal sorunlar büyük bir

rol oynamıştır. Annan Planı’nın müzakere edildiği dönemde yaşanan bu toplumsal

hareketlerde sendikaların bu anlamda öncü rol oynaması ve bir şekilde bunda başarılı

olmalarının nedeni buna dayanmaktadır. Bu toplumsal hareketler Annan Planı’na

dair referandum sonrasında sona ermiştir. Bu noktada sendika-siyasal parti ilişkileri

belirleyici olmuştur. 2003-2004 yıllarında yapılan seçimler sebebiyle sendika

liderlerinden bir bölümünün milletvekili ve bakan olması, halen meclis üyelerinin bir

Page 17: ANNAN PLANI SÜRECĐ’NDE YAŞANAN TOPLUMSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/30878/250316.pdf · zamana ve oluşan yeni iç ve dış değerler karşısında her toplum kaçınılmaz

5

bölümünün sendikacılık kökenli liderler olmaları, bürokrasinin atanmış kısmında

birçok sendika liderinin görev almış olup hala bir bölümünün görev almaları sendikal

faaliyetlerin gücünü etkilemiştir. Ada’nın kuzeyinde devrimsel nitelikte toplumsal

hareketler yaşanmıştır. Ülke nüfusunun büyük bir kısmı bu hareketlere katılmıştır.

Toplumsal hareketin ortaya çıkış nedenleri, sendikalarının bu süreçte öncü rol

üstlenmeleri ve daha sonrasında bu sürecin siyasal parti-sendika ilişkileri nedeniyle

etkisini yitirmesi, ülkedeki sendikal hayatın, demokratik yapının ve siyasal rejimin

geleceğine ışık tutacak niteliktedir. Bu da bu tezi önemli kılan temel noktadır.

Bu araştırma yazılı literatür taraması ve alan araştırması şeklindedir. Yazılı

literatür taramasında net verilere 1974 sonrası ulaşılacağına inanıldığından, yazılı

literatür 1974-2008 yıllarını kapsayan dönem için taranmıştır. Araştırmada yazılı

literatür dışında, destekleyici olarak sormaca (anket) da hazırlanmıştır.

Araştırmaının yazılı literatür taraması ve destekleyici olarak kullanılarak

yapılmasının nedeni araştırmanın var olan durumu belirleme amacı ile ilişkilidir.

Araştırmanın evrenini sormacanın yapıldığı tarihteki DPÖ verileri ışığında

KKTC’de 18 yaş üstü olan 126.500 kişi oluşturmuştur. Araştırmanın evrenin tümüne

ulaşılma sınırlılığı ve fayda analizi açısından sakıncası dikkate alınarak araştırmada

Çıngı Formülü örneklem tekniği kullanılmıştır. Hodge & Gillespie örnekleme

stratejisine göre paralel kabul edilen Çingi formülü örnekleme tekniğinde 120.000

kişiden kalabalık örnekleme grupları için oran 0.00298 dir (126.500X0.00298=377).

Araştırma sürecinde 5 farklı bölgeden toplam 377 kişiye ulaşılmıştır. 377 kişinin

bölgelere dağılımı ise oranlı tabakalı örnekleme (Gökçe: 07,117) yaklaşımı

çerçevesinde bu oranlar Lefkoşa için %32.10, Magosa için %25.73, Girne için

Page 18: ANNAN PLANI SÜRECĐ’NDE YAŞANAN TOPLUMSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/30878/250316.pdf · zamana ve oluşan yeni iç ve dış değerler karşısında her toplum kaçınılmaz

6

%18.83, Güzelyurt için %13.26 ve Đskele için %10.08 olarak tesbit edilmiştir.

Araştırmanın önemli veri kaynaklarının biri olarak kabul edilen mevcut 42

sendikanın başkanlarının tümüne ulaşılmış fakat başkanların ikisi sormacaya

katılmak istememiştir. Sendikaların eski başkanlarına ulaşılma sürecinde ise

örnekleme yoluna gidilmemiş olunmasına rağmen 185 eski sendika başkanından

hayatta olan ve KKTC sınırları içerisinde yaşayan 88 sendika başkanına ulaşılmıştır.

Görüşülen mevcut sendika başkanlarının isimleri ve sendikaları EK 1 ve ulaşılabilen

sendika eski başkanlarının isimleri ile sendikaları da EK 2’de verilmiştir.

Araştırmada örneklem gruptan elde edilen veriler; çok başarılı, başarılı, ne

başarılı ne başarısız, başarısız, çok başarısız değişkenleri ve tamaman katılıyorum,

katılıyorum, ne katılıyorum ne katılmıyorum, katılmıyorum, hiç katılmıyorum

şeklinde beş dereceli soru tipi; her zaman katılırım, genellikle katılırım, bazen

katılırım, hiç katılmam şeklinde dört dereceli soru tipi; güveniyorum, belirli oranda

güveniyorum, güvenmiyorum şeklinde üç dereceli soru tipi kapsamında

çözümlenmiştir. Elde edilen veriler SPSS 10.00 ortamında ortalama ve yüzde olarak

saptanmış ve yorumlanmıştır. Araştırmada Beş, Dört ve Üç dereceli soru tipi ölçek

maddeleri için kabul edilen puanlama ve sınırlandırmalar tablo 1’de gösterilmiştir.

Page 19: ANNAN PLANI SÜRECĐ’NDE YAŞANAN TOPLUMSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/30878/250316.pdf · zamana ve oluşan yeni iç ve dış değerler karşısında her toplum kaçınılmaz

7

Tablo 1: Ölçek Sorularına Yönelik Puanlama ve Sınıflandırmalar.

Ölçek Puan Ortalama

Ağırlığı

Yüzde Aralığı

Beş Dereceli Soru Tipi 1

Çok Başarısız 1 1,00-1,79 %20,00-%36,00

Başarısız 2 1,80-2,59 %36,01-%52,00

Ne Başarılı ne Başarısız 3 2,60-3,59 %52,01-%68,00

Başarılı 4 3,60-4,19 %68,01-%84,00

Çok Başarılı 5 4,20-5,00 %84,01-100,00

Beş Dereceli Soru Tipi 2

Hiç Katılmıyorum 1 1,00-1,79 %20,00-%36,00

Katılmıyorum 2 1,80-2,59 %36,01-%52,00

Ne Katılıyorum ne Katılmıyorum 3 2,60-3,59 %52,01-%68,00

Katılıyorum 4 3,60-4,19 %68,01-%84,00

Tamamen Katılıyorum 5 4,20-5,00 %84,01-100,00

Dört Dereceli Soru Tipi

Hiç Katılmam 1 1,00-1,75 %25,00-%43,75

Bazen Katılırım 2 1,76-2,50 %43,76-%62,50

Genellikle Katılırım 3 2,51-3,25 %62,51-%81,25

Her Zaman Katılırım 4 3,26-4,00 %81,26-100,00

Üç Dereceli Soru Tipi

Güvenmiyorum 1 1,00-1,66 %33,00-%55,30

Belli Oranda Güveniyorum 2 1,67-2,33 %55,31-%77,60

Güveniyorum 3 2,34-3,00 %77,61-100,00

(Balcı, 1993: 63)

Page 20: ANNAN PLANI SÜRECĐ’NDE YAŞANAN TOPLUMSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/30878/250316.pdf · zamana ve oluşan yeni iç ve dış değerler karşısında her toplum kaçınılmaz

8

BÖLÜM II

2. Sendika ve Sendikacılık

Sendika, üyelerinin ortak mesleki çıkarlarını savunmak için kurulmuş

örgüttür. Genel olarak ekonomik mücadele aracı olarak kabul edilen sendika, esas

amacı üyelerinin hayat şartlarını geliştirmek olan, işgüçlerini ücret karşılığında

kiralayanların kurdukları bir tür örgüttür (Martin, 1992: 11).

Sendikalar, belli çıkarlar doğrultusunda yönlendirilen bir grup davranışı

olmaktadır. Doğuşu ve tarihsel gelişimi açısından birer işçi kuruluşu olan sendikalar,

sanayi devrimiyle ortaya çıkmıştır. Fabrikaların kurulmasına paralel olarak sayıları

gittikçe artan işçiler ortak çıkarlarını savunmak için “sendika” denen örgütlerde bir

araya gelmişlerdir. 19. yüzyılın işçi hareketleri çok düşük ücretlerin, uzun çalışma

sürelerinin, kötü çalışma şartlarının ve müteşebbisin piyasaya bağımlılığının

doğurduğu ve yönlendirdiği bir grup davranışı olmuştur. 19. yy.da bir hareket olarak

başlayan işçi hareketleri ekonomik kökenli olmasına rağmen siyasi bir niteliğe

bürünmüştür. Bugünkü sendikalara benzer özellikte bilinen ilk sendikal

örgütlenmeler 1700’lü yılların başında Đngiltere’de ortaya çıkmıştır. Bunların

çoğunluğu meslek sendikalarıdır (Martin, 1992: 10).

Genel olarak, sendikaların bazı temel amaçları vardır. Sendika üyelerinin

haksız olarak işsiz kalmalarını önlemeye çalışır, üretimin paylaşılmasında emeğin

payını artırmaya ve çalışandan alınan artı ürün miktarını azaltmaya gayret gösterir

Page 21: ANNAN PLANI SÜRECĐ’NDE YAŞANAN TOPLUMSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/30878/250316.pdf · zamana ve oluşan yeni iç ve dış değerler karşısında her toplum kaçınılmaz

9

(Martin, 1992: 11). Ülkelere göre niceliği ve niteliği değişse de sendikalar çeşitli

faaliyetlerde bulunurlar. Bunlar grev, toplu sözleşme, yönetime katılma, hakeme

başvurma ve diğer faaliyetlerdir (Martin, 1992: 12). Grev, idare veya işveren

karşısında sendikalara tanınan en etkili direnme aracıdır. Genel olarak grev, işverene

veya yönetime isteklerini benimsetinceye kadar çalışanların topluca ve ani olarak

işlerini bırakmalarıdır. Bir başka tanıma göre grev isteklerini işverene kabul ettirmek

amacıyla işçilerin işlerini topluca bırakmalarıdır (Martin, 1992: 13).

Sendikacılık, çalışanların ortak çıkarlarını savunmak üzere, aynı mesleğe

sahip kişileri bir araya getirme ve ulus yaşamında sendikaların etkili bir rol oynaması

amacını güden öğretidir. Đşçi sendikacılığı, tarihi boyunca, ulusal ve siyasal koşullar

içinde sanayi işçiliğinin ve üretim tekniklerinin hızlı değişmelerine uyum sağlamak

zorunda kalmış, ülkelere ve çalışma alanlarına (işkollarına) göre farklı sendikacılık

gelenekleri ortaya çıkmıştır. Günümüz sendikacılığı, bu çeşitli gelenekler arasındaki,

çoğu kez sert geçen tartışmalarla beslenmiş, Büyük Britanya, Fransa ve ABD’de

kurulan ilk sendikalar çoğu kez vasıflı belirli meslek dalları ve yerel temeller

üzerinde örgütlenmiştir (Hobson, 2004: 3).

19. yüzyıldan başlayarak Korporatist gelenek, reformcu gelenek ve devrimci

gelenek olmak üzere üç büyük sendikacılık geleneği ortaya çıkmıştır. Korporatist

gelenek, meslek esasına dayanan bölgesel ve ulusal düzeyde federasyonların

kurulmasını teşvik etmiş, eski loncaların izinden giderek ilk ortaya çıkan meslek

odaları gibi korporatif sendikacılık da daha çok, makine kullanımının ve liberal

sanayinin yaygınlaştırdığı proleterleşmeye karşı kendini savunan, nitelikli işçileri

harekete geçirmiştir. O yıllarda meslek sendikaları işçinin bir günlük çalışma ücreti

Page 22: ANNAN PLANI SÜRECĐ’NDE YAŞANAN TOPLUMSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/30878/250316.pdf · zamana ve oluşan yeni iç ve dış değerler karşısında her toplum kaçınılmaz

10

kadar aidat almıştır. Bu sendikalar, kuruldukları günden itibaren yalnız üyelerinin

ücretleri ve çalışma koşullarıyla değil, aynı zamanda mesleğe (işe) alınmanın

denetimiyle de ilgilenmişlerdir. ABD’deki American Federation of Labor (AFL),

1955’te Congress of Industrial Organaizations (CIO) ile birleşene kadar, ilke olarak,

meslek sendikalarının korporatif biçimdeki örgütlenmesidir (Montgomery, 1992: 20).

Reformcu geleneği sürdüren sendikalar, toplumun kapitalist örgütlenme

biçimini eleştirmezler, devlet ve özel sektör kuruluşlarındaki yetkililerle yalnızca en

iyi koşullar içinde pazarlık yapma yollarını araştırırlar. Sendika federasyonları, her

meslekteki işçileri, sanayi kollarına göre gruplandırırlar. Bu tür sendikacılık, sosyal

güvenlik ve iş yasalarının iyileştirilmesi için toplu iş sözleşmeleri ve ulusal çapta

büyük pazarlıklar yapabilme amacını güder. Anglosakson sendikaların çoğu, çeşitli

sanayi dallarını etkileyen iktisadi sorunlar karşısında uzman profesyonel kadroları ve

gerektiğinde etkin grevleri örgütleyebilecek önemli mali kaynaklarıyla, bu tür

sendikacılıkta çok ustalaşmıştırlar. Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra batılı

sendikaların çoğu, reformcu bir stratejiyi benimsemişlerdir (Hobson, 2004: 10).

19. yüzyılın sonunda Fransa ve Almanya’da oldukça canlı olan devrimci

sendikacılık geleneği, sınıf dayanışmasını geliştirmek ve kapitalist sistemi devirecek

koşulları yaratmak için her meslekten işçiyi bir araya getirmekten yanadır. O

dönemde genel grev, devrimci sendikacıların burjuva sınıfını yıkmak için seçtikleri

bir amaçtır. Çoğunlukla devrimci sendikacılık, antimilitarist düşüncenin sıkı bir

savunuculuğunu yapar ve K. Marx’ın “işçilerin vatanı yoktur” yolundaki sözünü

benimser. Birinci Dünya Savaşı’nın ilanı ve genel seferberlik, devrimcilerin sendika

hareketi içindeki etkisini zayıflatır (Hobson, 2004: 11).

Page 23: ANNAN PLANI SÜRECĐ’NDE YAŞANAN TOPLUMSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/30878/250316.pdf · zamana ve oluşan yeni iç ve dış değerler karşısında her toplum kaçınılmaz

11

2.1. Sendika – Siyaset Đlişkisi

Sendika-siyaset ilişkisi dünyada hep tartışıla gelmiştir. Pratikte yaşanan

konuyla ilgili her yeni olay, tartışmanın yinelenmesine nedendir. Sendika siyaset

ilişkisi, sendikal anlayışlardaki farklılığın en temel nedenlerindendir. Böyle olunca

da bu tartışma güncelliğini her zaman için korur.

Sendikaların öncelikli talebi ücret talebidir. Çalışanların ücretlerinin

artırılması ekonomik nedenlere bağlı taleptir. Bu noktada devletin olanakları

argümanı ortaya çıkmakta ve devlet olanakları, bu olanakların nasıl ve kimlerin

lehine kullanıldığı; yani kaynakların adil paylaşılması gündeme gelmektedir.

Devletin vergi politikasını, vergilerin kimlerden hangi oranda alındığını ya da

alınamadığını, alınabilen vergilerin nasıl paylaşıldığı tartışması konunun odak

noktasını oluşturmaktadır. Böylece siyasi bir sorunu tartışma noktasına

gelinmektedir.

Sendikaların ekonomik taleplerinin birinci sırasında yer alan daha iyi ücret

talebi bile, sendikaları ilk adımda siyasi konuların göbeğine sokmaktadır.

Sendikaların uğraşması gereken ekonomik ve sosyal haklardan hangisi ele alınırsa

alınsın, bu hakların elde edilmesi, kullanılması, bir biçimiyle mutlaka siyasetle

yakından ilgilidir. Sendikaların bu sosyal hakları savunmaları, bir baskı grubu olarak

da ister istemez, siyasal davranışlarda bulunmaları demektir.

Sendikalar aynı zamanda birer baskı grubudur ve örgütlü kesimler yönetenler

ile yönetilenler diyalogunun sadece seçimlerde oy verme biçimiyle sınırlı kalmasına

izin vermez. Örgütlü güçleriyle siyasal iktidarı, seçim dönemlerinin dışında da

Page 24: ANNAN PLANI SÜRECĐ’NDE YAŞANAN TOPLUMSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/30878/250316.pdf · zamana ve oluşan yeni iç ve dış değerler karşısında her toplum kaçınılmaz

12

etkileyerek kolektif bir menfaat sağlamaya çalışırlar. Siyasal iktidardan elde edilecek

bu menfaat siyasallaşır ve siyasal çıkara dönüşür. Ekonomik, sosyal, kültürel hak ve

çıkarların korunup geliştirilmesi işlevi, geniş anlamda siyasetten soyutlanamaz.

Sendikalar siyasal partiler gibi iktidara talip değildirler. Sendikaların siyasi

çalışmaları ve bu çalışmaları yaparken hükümetlerden bağımsızlığına ilişkin 1952

yılında alınan; “Sendikal Hareketin Bağımsızlığı Hakkında Uluslararası Çalışma

Konferansı Karar”ında şöyle denilmektedir: “Sağlam, özgür ve bağımsız bir sendikal

hareketin iyi endüstriyel ilişkiler için temel koşul olduğunu ve genel olarak her

ülkede sosyal koşulların gelişmesine katkıda bulunacağını, Sendikal hareket ile

siyasal partiler arasındaki ilişkilerin kaçınılmaz olarak her ülkeye göre değişeceğini,

Sendikaların herhangi bir siyasi üyelik durumunun ya da siyasi eylemin her ülkenin

ulusal koşullarına bağlı olduğunu” belirleyerek sendika siyaset ilişkisi konusunda,

her ülkenin kendine has koşullarının belirleyici olması gerektiğinin özellikle altı

çizilmiştir (ILO Resolution, 1952).

Uluslararası Çalışma Konferansı, sendikal hareketin özgürlüğü ve

bağımsızlığı ile işçilerin sosyal ve ekonomik refahını geliştirmeye yönelik ana

görevini korumak için temel bazı ilkelerin belirlenmesi gerektiğini dikkate alarak, 26

Haziran 1952 tarihinde aşağıdaki kararları ilke olarak kabul etmişti:

• Sendikal hareketin temel ve değişmez görevini işçilerin ekonomik ve sosyal

yönden gelişmeleridir.

• Sendikaların ayrıca tek tek her ülkede sosyal ve ekonomik gelişmeyi teşvik

etmek ve toplumu bütünüyle ileri götürmek gibi diğer unsurlarla ortaklaşa

sürdürmek durumunda olduğu önemli bir görevi vardır.

Page 25: ANNAN PLANI SÜRECĐ’NDE YAŞANAN TOPLUMSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/30878/250316.pdf · zamana ve oluşan yeni iç ve dış değerler karşısında her toplum kaçınılmaz

13

• Bu amaçlar için siyasi değişmeler ne olursa olsun, ekonomik ve sosyal

görevini yerine getirecek bir konumda olması için sendikaların hareketin her

ülkede özgürlüğünü ve bağımsızlığını koruması temeldir.

• Böylesi bir özgürlüğün ve bağımsızlığın koşulu, sendikaların ırk, ulusal

köken ya da siyasi üyelik ayrımı yapmayan bir üyelik yapısına göre

oluşturulmaları ve sendikal amaçlarına bütün işçilerin ekonomik ve sosyal

çıkarları ve dayanışma temelinde ulaşmalarıdır.

• Ekonomik ve sosyal politikalarını uygulamada sendikalarla işbirliği yapmak

isteyen hükümetler, bu işbirliğinin değerinin büyük ölçüde sosyal

kalkınmanın teşvik edilmesinde temel etken olarak sendikal hareketin

özgürlüğüne ve bağımsızlığına dayandığını bilmek zorundadırlar ve sendikal

hareketin siyasi amaçların elde edilmesine yönelik birer araç haline

dönüştürmek ya da bir siyasi parti ile özgürce kurulan ilişkisi nedeniyle,

sendikal hareketin olağan işlerine karışmak gibi girişimlerde

bulunmamalıdırlar (ILO Resolution, 1952).

Sendika-siyaset veya parti ilişkisi konusunda farklı ülkelerde çok ilginç farklı

uygulamalar göze çarpmaktadır. Sendikayla işçi partileri arasındaki ilişkiler

konusunda, sendikacılık tarihinde, dört büyük görüş vardır.

Anarko-sendikacılık, sendikaların her tür siyasal partilerden kesin olarak

bağımsız olmasını savunur. Bu görüş, üretimin bizzat işçiler tarafından

denetlenmesinden yana olduğundan, sendikaların kendi içinde “temel” girişimlerde

önceliklere sahip olmasını ileri sürer. Bu anlayış içindeki sendikaların federasyon ve

konfederasyonları, ilke olarak, eşgüdüm işlevi görürler. Anarko-sendikacılığın en

Page 26: ANNAN PLANI SÜRECĐ’NDE YAŞANAN TOPLUMSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/30878/250316.pdf · zamana ve oluşan yeni iç ve dış değerler karşısında her toplum kaçınılmaz

14

güçlü örnekleri Fransa, Đtalya ve Đspanya’da görülür. Fransa’daki tüm işçi

sendikalarının statüsü, Genel iş Konfederasyonu’ndan (CGT) ve 1906 Amiens

kurallarından sonra, görüşlerine yakın her tür siyasal partilerden, kurumsal olarak,

tümüyle bağımsızdır (Strikes, 1986: 23).

Đtalya’da 3 Haziran 1944 tarihinde Sosyalist, Komünist, Hıristiyan Demokrat

sendikalar bir anlaşma imzalayarak, Đtalya sendikacılık hareketinin birliğini sağlama

anlamında Đtalyan Genel Emek Konfederasyonu’nu (CGIL) oluşturur. Ortaya

koydukları anlaşma metninde yer alan ifadeler, işçi sınıfının siyasal tercihlerinin

farklılık gösterdiği durumlarda, sendikal birliğin sağlanmasında siyasal partilerden

bağımsızlığın önemini vurgulanır. Soğuk savaşla birlikte Đtalyan sendikacılık

hareketi siyasal çizgilere göre bölünür. Ancak, 1969 yılındaki kitle eylemleri

sendikal bölünmüşlüğün işyeri düzeyinde aşılmasını getirir. Farklı siyasal

eğilimlerden ve sendikalardan işçiler, işyerlerinde ortak komite ve konseyler

kurarlar. Tabandaki bu gelişmeler, sendikalar ve üyeler arasında siyasal parti

farklılıklarının sürdüğü durumlarda, konfederasyonlar arasındaki işbirliğinin

sağlanmasının önkoşulu olarak, sendikaların siyasal partilerden bağımsızlaşmasının

gereğini savunurlar.

Mesleki sendikacılık, bir işçi partisi aracılığıyla ya da sendika örgütünü

doğrudan doğruya temsil edecek üyelerle Parlamento’da sendikalist bir siyasetin

temsil edilmesi esasına dayanır. Đngiltere’deki Labour Party, 1906’da kurulduğunda,

sendikaların sosyal nitelikli yasa önerilerini Parlamento’da savunmalarına olanak

sağlayan, 29 trade-union üyesi Parlamento’da temsil edildi. Đngiltere’de 1976 yılında

Sendikalar Kongresi’ne üye 113 sendika mevcuttu ve bunların 61’i Đşçi Partisine

Page 27: ANNAN PLANI SÜRECĐ’NDE YAŞANAN TOPLUMSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/30878/250316.pdf · zamana ve oluşan yeni iç ve dış değerler karşısında her toplum kaçınılmaz

15

üyeydi. Bu tarihte Đşçi Partisi’nin 6.5 milyon toplam üyesinin, 5.8 milyonu, partiye

üye sendikalar aracılığıyla sağlanan kolektif üyelikten oluşuyordu. 1975 yılında Đşçi

Partisi’nin toplam geliri 1.247.000 Sterlindi ve bu miktarın 1.118.000 Sterlinlik

bölümü sendikaların aktardığı kaynaktan oluşmaktaydı (Strikes, 1986: 23).

Sosyal demokrat çözüm, işçilerin siyasal dilekleri konusunda sosyalist partiye

öncelik ve üstünlük tanıma esasına dayanır. Sendika ile parti arasında bir işbölümü

vardır. Sendikalar, iktisadi mücadeleleri yönetir, partiler de işçi hareketlerine görüş

açıları verirler. Gotha’da Alman sosyal demokrat parti birinci kongresi dolayısıyla

toplanan sendika konferansı şu savları ileri sürer: 1. Đşçilerin görevi, siyaseti

sendikalardan uzak tutmaktır; 2. Đşçilerin manevi yükümlülüğü, proletarya elverişli

iktisadi ve siyasal konum sağlayabilecek tek parti olan sosyal demokrat partiye

girmektir (Hyman, 2001: 60).

Leninci çözüm, sınıf mücadelesi içinde komünist partiye yönetici bir rol verir.

Sendika bir kitle örgütüdür. Bu örgüt Marxçı kurama dayanan doğru bir siyaset

geliştirebilecek yetenekte değildir. Parti, militanları aracılığıyla, siyasetini sendikaya

kabul ettirmelidir. Sendikanın, parti ve işçi kitlesi arasında bir “aktarma kayışı”

olmasından, ancak bu anlamda söz edilebilir. Öteki anlamda, militan işçileri ortaya

çıkarmak ve onları deneyden geçirmek anlamında komünizmin bir ilkokulu olarak

sendikacılıktan söz edilebilir. Böylece Lenin, bir yandan sendikaların korporatist ve

gerici yönünü belirtirken öte yandan bu örgütlerin birçok işçi için “tam bir

örgütsüzlükten ilkel, aşağı, en basit ve erişilmesi en kolay örgütlenme biçimine ilk

kez” bir geçiş oluşturduklarını kabul eder (Hyman, 2001: 63).

Page 28: ANNAN PLANI SÜRECĐ’NDE YAŞANAN TOPLUMSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/30878/250316.pdf · zamana ve oluşan yeni iç ve dış değerler karşısında her toplum kaçınılmaz

16

Sendikacılık söz konusu olunca bazen “siyasal” olan her şeye şüpheyle

bakılır. Bunun nedeni siyasetin varlıklı kişilere özgü bir uğraş alanı olduğu ve bu

alanda bağlantıları olan unsurların kendi çıkarlarıyla hiçbir ilgisi bulunmadığı

kanaatinin işçilerde yerleşmesidir. “Sendikaların siyasete girdiği vakit kendi öz

sorunlarının unutulacağından, güçlerinin başkalarının çıkarları için

sömürüleceğinden endişe eden işçilerin tepkilerini anlamak kolaydır. Siyaset

karşısında uyanabilen bu olumsuz yargı ve tutum bazı ülkelerde siyasal iktidarların

sendikalar için siyasal eylemi yasaklamasını kolaylaştırmaktadır. Dolayısıyla, siyasal

eylemin kanun yoluyla veya başka yollarla yasaklanmış olması ve sınırlandırılması

halinde sendikaların faaliyet alanlarının daraltılması teşebbüslerini onaylamayanların

siyasal eylem tanımının çerçevesini dar tutmak yönünde çaba harcamaları

beklenebilir. Siyasal eylem; siyasal iktidarların ele geçirilmesi, ortadan kaldırılması

gibi köklü bir amaca yönelik olabileceği gibi, var olan iktidara bazı kararlar

aldırmaya veya iktidarı bazı kararlardan vazgeçirmeye yönelik olabilir. Ayrıca

siyasal eylem mutlaka bir şeyler yapmak değildir. Bazen hiçbir şey yapmamak da

siyasal eylem sayılabilir” (Işıklı, 1990: 58).

Siyasal eyleme ilişkin böyle bir tanımı kabul edince, sendikaları siyasal

eylemde bulunmayan kuruluşlar olarak görmek imkansızlaşmaktadır. Sendikacılığın

oluştuğu ve geliştiği toplumlarda siyasal iktidarın, bireylerin ve siyasal sınıf ve

tabakaların hayatında kazandığı fonksiyonlar dolayısıyla, sendikalar ister istemez

siyasete dahil olurlar.

Page 29: ANNAN PLANI SÜRECĐ’NDE YAŞANAN TOPLUMSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/30878/250316.pdf · zamana ve oluşan yeni iç ve dış değerler karşısında her toplum kaçınılmaz

17

BÖLÜM III

3. Kıbrıs’ta Devlet-Toplum Đlişkileri ve Toplumsal Hareketler

3.1. KKTC’nin Kuruluş Süreci ve Siyasal Rejimin Nitelikleri

Kıbrıs Türk toplumunun siyasal düzeni zamanla değişik evrelerden geçmiştir.

1960 Anayasasının öngördüğü Başkanlık Sistemi’ne dayalı iki toplumlu düzen, 1963

Aralık ayında Türk toplumuna yapılan saldırı ve bu toplumun Cumhuriyet

hükümetinden dışlanması ile son bulur. Bu tarihten sonra Kıbrıs’ta iki toplumun

birbirlerinden kopması ile toplumların yürütme, yasama ve yargı sistemlerinde de

farklılaşma baş göstermiş olur (Necatigil, 1988: 1).

1960 Kıbrıs Cumhuriyeti Anayasasında öngörülen haklarından yoksun

bırakılan ve Cumhuriyet yönetiminden dışlanmış olan Kıbrıs Türk Toplumu kendi

yönetimini kurmak zorunda kalmıştır. 1963-1967 devresinde Türk toplumu merkezi

bir “Genel Komite” tarafından yöneltilmektedir. Aynı zamanda 1960 Anayasası

altında kurulan Türk Cemaat Meclisi de görevine devam eder. Temsilciler Meclisi

Türk üyeleri de bazen ayrı olarak toplanmakta ve elzem olan konularda yasama

görevini yerine getirmektedir. Bu devrede Kıbrıs Türk toplumunun yargı işlemleri

Genel Komite tarafından kurulan bazı Komisyonlar tarafından görülür. Đlk etapta

Ceza Komisyonu ve Kira Takdir Komisyonları kurulmuştur (Necatigil, 1988: 1-2).

Page 30: ANNAN PLANI SÜRECĐ’NDE YAŞANAN TOPLUMSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/30878/250316.pdf · zamana ve oluşan yeni iç ve dış değerler karşısında her toplum kaçınılmaz

18

1967 Aralık ayında Temel Kuralların kabul edilmesi ile Kıbrıs Geçici Türk

Yönetimi kurulur. Temel Kurallar, Yönetimin yasama, yürütme ve yargı organlarının

esas teşkilatlanmasında gerekli olan düzenlemeyi sağlar. Aynı zamanda 1960 Kıbrıs

Cumhuriyeti Anayasası’nın kuralları, Geçici Türk Yönetiminin yargı işlerinin

bağımsız Türk mahkemeleri tarafından görüleceğini, mahkemelerin teşkili ve

yargıçların yetki, görev ve statülerinin yasa ile düzenleneceğini öngörmektedir.

Temel Kurallara göre, Türk yargıçlar Türk Yönetimi yürütme Kurulu Başkanı

Yardımcısının teklifi üzerine Başkan tarafından tayin edilmektedir. Bu yöntem 1975

yılına kadar devam eder.

1974 Barış Harekatından sonra Kıbrıs Geçici Türk Yönetimi bu defa Otonom

Kıbrıs Türk Yönetimi olarak isimlendirilir. Kıbrıs Türk Federe Devleti ise, Kıbrıs

Cumhuriyeti ülkesinin kuzey kesiminde etkin bir rol oynayan Otonom Kıbrıs Türk

Yönetimi’nin 13 Şubat 1975 tarihili bildirisi ile kurulur. Bu girişimin amacı bildiride

özetle şöyle belirlenmiştir: “Temel maddeleri antlaşmalarla saptanmış bulunan Kıbrıs

Cumhuriyeti Anayasasının iki toplumlu ve iki bölgeli federal yapıyı ön görecek

biçimde aynı usulle değiştirilmesine kadar geçecek süre içerisinde Kıbrıs Türk

Yönetimi’nin yeniden düzenlenmesi ve teşkilatlanması ve Kıbrıs Türk Toplumunun

sosyal ve iktisadi hayatının yeni ve sağlıklı bir düzene tabi kılınmasını sağlamak ve

ayrıca, Federal Kıbrıs Cumhuriyeti’nin kurulmasına yol açacak düzenlemenin

hukuksal esasının yaratmak” (Necatigil, 1988: 3).

Kıbrıs Türk halkının tüm kesimlerini temsil eden elli üyeli KTFD Kurucu

Meclisi ilk toplantısını 24 Şubat 1975’te yapar. KTFD Kurucu Meclisinin hazırladığı

ve kabul ettiği Anayasa halkın büyük çoğunluğu tarafından bir referandumla

Page 31: ANNAN PLANI SÜRECĐ’NDE YAŞANAN TOPLUMSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/30878/250316.pdf · zamana ve oluşan yeni iç ve dış değerler karşısında her toplum kaçınılmaz

19

onaylanır. Bu, Kıbrıs Türklerinin kendi iradeleri ile hazırlayıp onayladığı ilk anayasa

olur. Kıbrıs Türkleri böylece hem kendi devletine, hem kendi anayasasına sahip oldu.

Kıbrıs Türk Federe Devleti’nin kurulmasını müteakip kabul edilen yeni

Anayasa’da; Devletin idare şekli yeni esaslara bağlanarak Devlet Başkanının

yürütme erkini Meclis’e karşı sorumlu olduğu belirtilen Bakanlar Kuruludan oluşan

hükümete ve hükümetin başı olarak Başbakanlık makamının ilk kez düzenlendiği

hükümlere bırakmıştır. Đlk Başbakan Nejat Konuk’tur. Yapılan Milletvekilliği genel

seçimleri sonrasında Cumhurbaşkanı tarafından hükümeti kurma görevini alarak 5

Temmuz 1976 da hükümeti kurmuştur. 12 Temmuz 1976 tarihinde Mecliste

Hükümet Programını okuyarak göreve başlamıştır. Federe Devlet döneminde kurulan

hükümetlerin biri Kurucu Meclis döneminde geçiş hükümeti, beşi tek parti, biri de

koalisyon hükümetidir.

Kıbrıs’ta ‘Federal Kıbrıs Cumhuriyeti’nin kurulması gerçekleşmemiştir.

Diğer taraftan gerçekten eşit statüde görüşme yapacak hale gelme amacıyla, halkların

kendi kaderlerini tayin etme (self-determination) hakkına dayanılarak, 15 Kasım

1983 tarihinde Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ilan edilir. Kıbrıslı Türklerin amacı

ilerde kurulacak Kıbrıs Federe Cumhuriyetinin eşit haklarla ortak kurucularından biri

olduğunu kesinleştirmektir. Ayni gün Türkiye yeni Cumhuriyeti tanır; fakat BM

Güvenlik Konseyi ‘sözde ayrılık yasal olarak geçerli değildir’ kararını alır (Necatigil,

1996: 4-6).

Daha sonra 2 Aralık 1983te yapılan Meclis Toplantısında Meclisin 70 üyeden

oluşan bir Kurucu Meclis haline gelmesini öngören bir karar sureti kabul edilmiştir.

Kurucu Meclisin oluşturulmasında esas amaç, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin

Page 32: ANNAN PLANI SÜRECĐ’NDE YAŞANAN TOPLUMSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/30878/250316.pdf · zamana ve oluşan yeni iç ve dış değerler karşısında her toplum kaçınılmaz

20

anayasasını yapmak ve seçimler yapılıp yeni meclisin göreve başlamasına kadar

geçecek sürede gerekli diğer yasaları yapmaktır. Bir başkan ve on dört üyeden oluşan

Anayasa Komisyonu’nun hazırlamış olduğu Anayasa Tasarısı 8 Haziran 1984 gün ve

57 sayılı Resmi Gazete Ek I, Bölüm II’de halkın görüşüne sunulmak üzere

yayınlanmıştır (Necatigil, 1988: 15-16).

Kurucu Meclis Anayasa çalışmalarını 12 Mart 1985’te tamamlar. Meclisin bu

tarihte kabul etmiş olduğu Anayasa 21 Mart 1985 gün ve 24 sayılı Resmi Gazetede

yayınlanır. Anayasa 5 Mayıs 1985’te halkoylamasına sunulur ve seçmenlerin

%70’inin “evet” oylarıyla kabul edilir. Anayasada, halkoylaması sonucu birlikte 7

Mayıs 1985 günü Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin Anayasası olarak yürürlüğe

girer (Necatigil, 1988: 15).

164 Madde ve 13 geçici maddeden oluşan Anayasanın hazırlanmasında, 1975

Kıbrıs Türk Federal Devleti Anayasası baz olarak alınmıştır; ancak, sözkonusu

Anayasanın, Kıbrıs uyuşmazlığının kısa bir sürede çözüme kavuşturulabileceği

inancıyla, federe bir devlet olma esası gözetilerek yapılmış olması nedeniyle, yeni

oluşturulan cumhuriyetin gereksinimlerini yanıtlayacak düzenlemelere gidilmiştir.

Bir yandan 1975 Anayasasının uygulanmasıyla ortaya çıkan aksaklık,

eksiklik ve yetersizlikleri gidermek, egemenliğin kayıtsız şartsız sahibi olan halkın

istek ve gereksinimlerini karşılamak, bir yandan da bağımsız ve etkin bir devlet

olmanın gereklerine uygunluğu sağlamak amacıyla, 1985 Anayasasında 1975

Anayasasına oranla köklü değişiklikler ve yeni düzenlemeler getirilmişti.

Page 33: ANNAN PLANI SÜRECĐ’NDE YAŞANAN TOPLUMSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/30878/250316.pdf · zamana ve oluşan yeni iç ve dış değerler karşısında her toplum kaçınılmaz

21

Anayasada, Birleşmiş Milletler gözetiminde sürdürülmekte olan

toplumlararası görüşmelerde Kıbrıs sorununa bir çözüm olarak kabul edilen iki

toplumlu ve iki bölgeli federasyondan söz edilmemektedir. Bununla birlikte,

Anayasa çalışmaları sürdürülürken, Kurucu Meclis 12 Mart 1985 tarihli toplantısında

kabul ettiği bir kararla, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin ilanının, iki eşit halkın ve

onların kurdukları yönetimlerin, gerçek bir federasyon çatısı altında yeniden bir

ortaklık kurmalarını engellemeyeceğini, bunun aksine federasyonun kurulmasına

yardımcı olacağını, vurgulamaktadır (Necatigil, 1988: 15-16).

Kabul edilen Anayasa bir temsili demokrasiyi öngörmektedir. Egemenlik

KKTC yurttaşlarından oluşan halkındır ve halk adına görevlendirilen organlar eliyle

kullanılır. Hiçbir organ, makam veya merci kaynağını bu anayasadan almayan bir

yetkiyi kullanamaz. Anayasa, Genel Đlkeler Başlığı altında, Devletin şekli ve

niteliğini “demokrasi, sosyal adalet ve hukukun üstünlüğü ilkelerine dayanan laik bir

Cumhuriyettir” diyerek açıklamaktadır (KKTC Anayasası: 6).

1975 Anayasasıyla karşılaştırıldığında, 1985 Anayasası temel hak ve

özgürlükleri koruyan daha detaylı hükümler içerir. Örneğin ceza yasası altında

verilen taammüden adam öldürme için idam cezası, geçici 13. madde ile

kaldırılmıştır. Madde 15, idam cezasının sadece savaş halinde vatana ihanet,

devletlerarası hukuka göre korsanlık ve tedhiş suçları için uygulanabileceğini ilan

eder. Bu durumlarda bile idam cezası Yasama Meclisinin madde 78 altındaki hükme

göre vereceği kararı olmadan icra edilemez. Açlıktan korunma hakkı, işsiz ve

muhtaçların korunması, tüketicilerin korunması ve sporun geliştirilmesi gibi yeni

ekonomik ve sosyal haklar da öngörülmüştür. Vatandaşların kazanılmış haklarını

Page 34: ANNAN PLANI SÜRECĐ’NDE YAŞANAN TOPLUMSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/30878/250316.pdf · zamana ve oluşan yeni iç ve dış değerler karşısında her toplum kaçınılmaz

22

koruyan kapsamlı hükümler bu anayasada mevcuttur. Bu hak ve özgürlüklerin

kullanılması ile ilgili yasanın öngördüğü şekilde tahdit ve sınırlamalar her maddede

özel olarak belirtilmiştir. Bu kısıtlamalar genel olarak, ulusal güvenlik, başkalarının

haklarının korunması ve demokratik kurumların devamı ve kamu düzenini sağlamak

amaçlarıyla yasa emriyle uygulanabilir.

Cumhurbaşkanı devletin başıdır ve 5 yıllık bir dönem için seçilir. Anayasaya

saygının korunması, kamu işlerinin kesintisiz ve düzenli bir şekilde yürütülmesi ile

devletin devamlılığından sorumludur. Cumhurbaşkanı Kabine toplantısına başkanlık

edebilir; fakat oy verme hakkına sahip değildir. Cumhurbaşkanı görevi ile ilgili

işlerden sorumlu değildir, fakat Başbakanın ve Bakanların sorumlulukları devam

eder. Cumhurbaşkanı milletvekilleri arasından Başbakanı ve Başbakanın önerisi

üzerine Bakanları atar. Cumhurbaşkanı, Başbakanın isteği üzerine herhangi bir

bakanın görevine son verebilir (Necatigil, 1988: 34).

Cumhurbaşkanı Meclisten geçen yasaları geri çevirmeye veya Resmi

Gazete’de yayımlatarak ilan etmeye yetkilidir. Cumhurbaşkanı, Anayasa Mahkemesi

olarak oturum yapan Yüksek Mahkemeden Meclisin herhangi bir yasasının veya

kararının anayasaya aykırı olup olmadığı görüşünü alabilir. Anayasaya göre

sıkıyönetim ve seferberlik hali ilan edildiğinde, Cumhurbaşkanı başkanlığında

toplanan Bakanlar Kurulu olağanüstü durumun veya sıkıyönetimin gerekli kıldığı

konularda yasa gücünde kararname çıkartabilir.

KKTC’de Cumhurbaşkanının rolü, parlamenter sistem ölçeğinde kabul

edilebilir sınırlarda olsa da sembolik olmaktan üstün bir konumdadır.

Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi, Cumhurbaşkanını, yürütme organında

Page 35: ANNAN PLANI SÜRECĐ’NDE YAŞANAN TOPLUMSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/30878/250316.pdf · zamana ve oluşan yeni iç ve dış değerler karşısında her toplum kaçınılmaz

23

önemli bir pozisyona sokmaktadır. Bütün bunların ötesinde, KKTC’yi Kıbrıs sorunu

ile ilgili görüşmelerde Cumhurbaşkanının temsil etmesi pratiği, dış politikada önemli

bir konuma getirdiği Cumhurbaşkanını sembolik olmanın ötesinde yetkiler ile

donatmaktadır. Bu biçimiyle KKTC, saf bir parlamenter sistem olmanın ötesinde,

“Çeyrek Başkanlık Sistemi” dir.

KKTC’nin ‘Yarı Başkanlık Sistemi’ ölçüsünde olmayan yürütme organı

pozisyonu ve parlamenter sistemin ötesine geçen Cumhurbaşkanının rolünü, ‘Çeyrek

Başkanlık Sistemi’ olarak nitelendirilebilir; ancak Kıbrıs Türk toplumu içerisinde

tarihten gelen “Denktaş karizması” anayasal olmasa bile hükümetler ve siyasal rejim

üzerinde hep etkili olmuştur.

KKTC Anayasası Bakanlar Kurulunun Başbakan ve Bakanlardan oluşmasını

şart koşar. Başbakan, Cumhurbaşkanı tarafından milletvekilleri arasından atanır.

Bakanlar milletvekili olmayan kişiler arasından atanabilir. Bakanlar, Başbakanın

önerisi üzerine Cumhurbaşkanı tarafından atanır. Bakanlıklar, anayasa tarafından

öngörülen prensiplere uygun olarak, Başbakanın önerisi ve Cumhurbaşkanının

onayıyla, kararname ile kurulur. Bakanlıkların sayısı 10’u geçemez. Başbakan,

bakanlar arasındaki koordinasyonu sağlamak, Bakanlar Kurulunun genel politikasını

belirlemek, ve ilgili yasaların uyumunu gözetmek zorundadır. Bakanlar Kurulu

toplantılarına Başbakan başkanlık eder. Yeni kurulan hükümet göreve başlamadan

önce güvenoyu almak zorundadır (Necatigil, 1988: 36).

Anayasa egemenliğin kayıtsız şartsız Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni

oluşturan vatandaşlara ait olduğunu ifade eder. Devletin yasama yetkileri beş yıllık

bir dönem için seçilmiş 50 milletvekilinin oluşturduğu Meclis tarafından icra edilir.

Page 36: ANNAN PLANI SÜRECĐ’NDE YAŞANAN TOPLUMSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/30878/250316.pdf · zamana ve oluşan yeni iç ve dış değerler karşısında her toplum kaçınılmaz

24

Meclisin kanun yapma, Bakanlar Kurulunu ve Bakanları denetleme, bütçe ile ilgili

kanun tasarılarını tartışma ve onaylama, genel ve özel af çıkarma, ve mahkemeler

tarafından verilen ölüm cezalarının uygulanıp uygulanmaması ile uluslararası

anlaşmaları onaylama yetkisi vardır (Necatigil, 1988: 31-34).

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ndeki en üst mahkeme Yüksek Mahkemedir.

Yüksek Mahkeme, Anayasa, Yargıtay ve Yüksek Đdare Mahkemesi olarak görev

yapar ve Anayasanın emrettiği tüm konularda son kararı vermekle yetkili tek

mahkemedir. Yargıtay göreviyle oturum yapan Yüksek Mahkeme, KKTC’de en

yüksek Đstinaf Mahkemesidir. Adli mahkeme kararlarına ilişkin belirli konularda

yeniden inceleme yapma ile yetkilidir. Yüksek Đdare Mahkemesi göreviyle; oturum

yapan Yüksek Mahkeme, idari hukuka ilişkin konularda karar verme yetkisine sahip

tek mahkemedir. Yüksek Mahkeme Başkanı ve üyelerinin atanması KKTC

Cumhurbaşkanının onayına tabidir (Necatigil, 1988: 41-47).

Anayasanın 53’üncü maddesi çalışanlar ve işverenlerin, önceden izin

almaksızın sendikalar ve sendika birlikleri kurma, bunlara serbestçe üye olma ve

üyelikten ayrılma hakkını düzenlemektedir. Anayasa’nın 54. maddesi de çalışanların,

işverenle olan ilişkilerinde, ekonomik ve sosyal durumlarını korumak ve düzeltmek

amacıyla toplu sözleşme ve grev hakkını tanımaktadır. Anayasa grev hakkının

kullanılmasına, yalnızca ulusal güvenliği, anayasal düzeni, kamu güvenliğini

korumak amacıyla sınırlama koymaktadır. Đlgili madde uyarınca yargıçlar, savcılar,

silahlı kuvvetler mensupları, polis mensupları ve sivil savunma kilit personelinin

grev hakkı yoktur. Kamu Görevlileri Yasası’nın 112. maddesi de sendika yönetim

kurulu üyelerine veya yönetim kurulunun uygun göreceği sendika üyelerine, yasal

Page 37: ANNAN PLANI SÜRECĐ’NDE YAŞANAN TOPLUMSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/30878/250316.pdf · zamana ve oluşan yeni iç ve dış değerler karşısında her toplum kaçınılmaz

25

yıllık izinlerine ek olarak yılda 15 gün ödenekli ve aralarla da kullanılabilen 6 ay

ödeneksiz izin verilmesini düzenlemiştir.

1960’ta Kıbrıs Cumhuriyeti kurulduğu zaman bu cumhuriyet Başkanlık

Sistemi’ne dayalı bir mekanizmayla büyük ölçüde şekillendirilmiştir. Başkanlık

Sistemi’ne dayalı bir yapı içerisinde coğrafi olmayan fonksiyonel federatif sistemin

Kıbrıs Türk Halkı’na siyasal eşitlik olarak düşünülen noktaları Cumhurbaşkanı yanı

sıra Cumhurbaşkanı Muavinine büyük ölçüde endeksleyen bir mekanizma

oluşturulmuştur.

Bu mekanizmanın içerisinde Kıbrıs Türk Halkı’nın o günkü tarihsel koşulda,

toplum olma yapısı dikkate alınmış ve her iki tarafın Cemaat Meclisleri’ne yetki ve

fonksiyonları çok sınırlı bir şekilde oluşturulmuştur. Cemaat Meclisleri’nin yetki ve

fonksiyonları da parlamenter bir yapıdadır. O dönemde Kıbrıs Türk toplumunda çok

partili bir düzen gelişmemiştir. Büyük ölçüde o günün konjonktürüne göre ‘ulusal

hedefler’ doğrultusunda şekillenen siyasi bir atmosfer vardır.

Kıbrıs Türk toplumu demokratik olmayan, otoriter bir Başkanlık Sistemi’ni

1963-74 yılları arasında yaşamıştır. Cemaat Meclisi’nin rol ve fonksiyonu önemli

ölçüde zayıflamıştır. O günün tarihsel koşulları bu sürecin içerisinde büyük ölçüde

lider yönetimine dayalı toplum içi bir siyasi ilişki oluşturmuş, bu siyasi ilişki Kıbrıs

Türk Halkı’nın içerisinde büyük ölçüde bir sıkıntı yaratmıştır. Bu dönemde adada

yaşanan çatışmalar ve toplumlar arası gerginliğin getirdiği bir belirleyicilik vardır.

1970’te siyasi partilerin önderliğinde milletvekili adayları belirlenmediğinden

ulusal şemsiye çerçevesi tarafından belirlenen milletvekili adayları ilk kez bir liste

Page 38: ANNAN PLANI SÜRECĐ’NDE YAŞANAN TOPLUMSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/30878/250316.pdf · zamana ve oluşan yeni iç ve dış değerler karşısında her toplum kaçınılmaz

26

halinde topluma sunulmuştur. Her ilçeden çıkan bağımsız adaylar toplumdan siyasi

tartışmalara neden olmuştur.

Bu tartışma toplumdaki bir arayışı gündeme getirmiştir. 1970’te yaşanan

gelişmelerin yanı sıra sistem de kendi içinde bir sıkıntı yaratır. 1973 Cumhurbaşkanı

Muavinliği seçimlerinde, Türkiye’nin müdahalesiyle Dr. Fazıl Küçük’ün aday olması

ve sonrasında adaylıktan çekilmesi; Cumhuriyetçi Türk Partisi’nin kurucusu Mithat

Berberoğlu’nun aday olması ve onun da bir müddet sonra adaylıktan çekilmesi,

toplumda Başkanlık Sistemi ve mantığı doğrultusunda içte önemli bir tartışma

yaratır; ama Kıbrıs sorunuyla ilgili mücadele ve buna bağlı olan yapı büyük ölçüde

bu konuyu tam anlamıyla öne çıkarmaz.

20 Temmuz Barış Harekatı’yla birlikte bu kez oluşan yeni konjonktürde,

farklı bir durum ortaya çıkar. Đki bölge oluşur, iki bölgede Kıbrıs Türk Halkı’nın

kendi kendini yönetmesi için o güne kadar var olan Geçici Türk Yönetimi, sonra

Kıbrıs Türk Yönetimi, Otonom Kıbrıs Türk Yönetimi’ne, sonra Kıbrıs Türk Federe

Devleti’ne dönüşen, bununla da ilgili olarak bir Kurucu Meclis oluşumu ve Kurucu

Meclis oluşumuyla birlikte Kıbrıs Türk Federe Devleti’nin Anayasal sürece doğru

giren gelişmesi başlamıştı.

Burada farklı konjonktürel değişimler de ortaya çıkmıştır. Kurucu Meclisin

oluştuğu dönemde Anayasa taslağı olarak Meclise sunulan ilk taslak ağırlıklı olarak

bir Başkanlık Sistemi yapısını öngörüyor; ama yaşanan sürecin içerisinde özellikle

Kıbrıs Türk toplumunun içerisinde 1963-74 yılları arasında tek lider yönetimine

dayalı bir idari yapıya yönelik tepkiler, bunun yanı sıra Türkiye’de özellikle Bülent

Ecevit’in büyük ölçüde Parlamenter Demokratik Sisteme dönük yapıya halkın

Page 39: ANNAN PLANI SÜRECĐ’NDE YAŞANAN TOPLUMSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/30878/250316.pdf · zamana ve oluşan yeni iç ve dış değerler karşısında her toplum kaçınılmaz

27

sempatisi bu noktada belirleyici olmuştur.1963-1974 yılları arasında toplum içinde

yaşanan anti demokratik uygulamalar ve dönemin Toplum Lideri Rauf R. Denktaş’ın

diktatörlüğüne yol açabilecek modeller demokratik kesimlerin en büyük endişesidir.

Denktaş ile sembolleşen Başkanlık sistemi insanları korkutur. Ayrıca Kıbrıs Türkleri

içerisinde dünyada var olan 68 kuşağının yarattığı bir kısım demokratik etkileşimler

farklı bir tartışmayı Kıbrıs Türk toplumunun gündemine de taşımış ve Kurucu

Meclise 68 kuşağının temsilcisi pek çok insan katılmıştır. Bunun yanı sıra Kurucu

Mecliste Cemaat Meclisinden gelen ve bu yapıyı sorgulayan bir kısım

milletvekillerinin de katılımıyla Anayasa tartışmaları Parlamenter Demokratik

Sisteme dönük ağırlık taşıyan bir içeriğe kavuşmuştur (Garip, 2008: 694).

1974 sonrası oluşan ortamda Kıbrıs Türk Federe Devleti’nin bu ilk Anayasası

ağırlıklı olarak Parlamenter Sisteme dayalı bir yapı içermekteydi; ancak, Kıbrıs

sorunu gibi temel bir sorun Kıbrıs Türk toplumunun en önemli konusu olduğu için ve

bütün görüşme süreçlerinde Cumhurbaşkanının Toplum Lideri olarak görüşmelerde

taraf olması, Kıbrıs Türk toplumunun lideri olarak taraf olması çerçevesinde büyük

ölçüde Cumhurbaşkanlılığının Kıbrıs sorununda belirleyici olduğu bir yapı oluşmuş

oldu. Bu yapı KKTC’nin kuruluşundan sonra da kimi zaman çelişkilerle, kimi zaman

farklı yönleriyle yeni bir ilişki biçimi getirmiştir. Oluşan Parlamenter Demokratik

yapı Kıbrıs Türk toplumunun içerisinde önemli bir kısım sıkıntıların gündemden

düşmesini engelleyememiştir.

Page 40: ANNAN PLANI SÜRECĐ’NDE YAŞANAN TOPLUMSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/30878/250316.pdf · zamana ve oluşan yeni iç ve dış değerler karşısında her toplum kaçınılmaz

28

3.2. Siyasal Rejim, Toplumsal Hareketler ve Milliyetçilik

Kıbrıs’ın kuzeyinde, 1976-2003 dönemi milletvekilliği seçimlerinde

süreklilik arz eden siyasal partiler Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP), Ulusal Birlik

Partisi (UBP), Toplumcu Kurtuluş Partisi (TKP) ve Demokrat Parti (DP)’dir. 20

Temmuz 1974 sonrasın ilk gündem maddesine TMT içinden farklı ve çelişkili iki

model önerilmesiyle orta çıkan çatlak, 1975’te oluşturulan Kurucu Meclise de

yansıyınca, TMT’nin feshedilip Kuzey Kıbrıs’ta, biri Denktaş’ın kurduğu UBP, öteki

de TMT’nin üç kurucusundan biri olan Burhan Nalbantoğlu’nun öncülüğünde

kurulup toplumcu düzen talep eden ulusalcı demokratik Toplumcu Kurtuluş Partisi

olmak üzere iki farklı çizgi ve partinin devlet iktidarı için yarışacağı bir siyasal

sistem ortaya çıkaracaktır.

KKTC’nin en eski partisi ve sol ideolojiye sahip olan Cumhuriyetçi Türk

Partisi 27 Aralık 1970 tarihinde Avukat Ahmet Mithat Berberoğlu’nun liderliğinde

kurulmuştur. Başlangıçta önemsiz, marjinal rol oynayan CTP’nin ilk başkanı Ahmet

Mithat Berberoğlu’dur. Daha sonra parti başkanlığına Özker Özgür, 14 Ocak 1996

tarihinde ise Mehmet Ali Talat seçilmişlerdir. 1990 Milletvekilliği seçimlerine

Demokratik Mücadele Partisi (DMP) ile seçim ittifakına gitmesi nedeniyle parti ismi

ile katılmayan Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP), 13 Ekim 1991 tarihli Milletvekilliği

Ara Seçimlerini de protesto ederek katılmamıştır. CTP 10 Temmuz 2003 tarihinde

Parti tüzüğünde yapılan Geçici Madde değişikliği ile 14 Aralık 2003 seçimlerine

CTP-BG (Birleşik Güçler) amblem ve logosu ile katılmıştır (Aydoğdu, 2005: 128).

Page 41: ANNAN PLANI SÜRECĐ’NDE YAŞANAN TOPLUMSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/30878/250316.pdf · zamana ve oluşan yeni iç ve dış değerler karşısında her toplum kaçınılmaz

29

Merkez sağ ideolojiye sahip Ulusal Birlik Partisi, 11 Ekim 1975’te kurulmuş

ve bu partinin ilk genel başkanlığını Rauf Raif Denktaş yapmıştır. UBP tam bir

devlet partisi olup başkanı Denktaş, 1976 yılındaki genel seçimlere kadar resmen

uygulanan başkanlık rejimi uyarınca, hem devlet hem parti başkanıdır. Daha sonra

Nejat Konuk, Osman Örek ve Mustafa Çağatay’ın genel başkanlığını yaptığı bu

partide en uzun süreli genel başkanlığı Derviş Eroğlu yapmıştır (1983-2004). 1976-

2003 dönemi seçimlerinin tamamına katılmış olan UBP, KKTC’nin temel siyasi

partisi olma vasfını 14 Aralık 2003 hariç tüm milletvekilliği genel ve ara

seçimlerinde birinci parti olmasından almaktadır (ibid.128). 14 Aralık 2003 seçimleri

yanısıra 24 Nisan 2004 tarihinde yapılan Annan Planı Referandumu sonrasındaki

gelişmeler çerçevesinde UBP Genel Başkanı Derviş Eroğlu 13 Temmuz 2004

tarihinde “UBP Đlerleme ve Gelişim için Siyasal Vizyon” adı ile partinin yeni bakış

açısını açıklamıştır. 16 Aralık 2006 ‘da yapılan XVI. Olağan Kurultay’da Tahsin

Ertuğruloğlu, UBP Genel Başkanı seçilmiştir.

18 Mart 1976’da kurulan ve merkez sol ideolojiye sahip olan TKP’nin ilk

başkanı Alpay Durduran’dır. Đsmail Bozkurt, Mustafa Akıncı ve Hüseyin Angolemli

daha sonra genel başkanlık görevinde bulunmuşlardır. 1990 Milletvekilliği

seçimlerine Demokratik Mücadele Partisi (DMP) ile seçim ittifakına gitmesi

nedeniyle parti ismi ile katılmayan Toplumcu Kurtuluş Partisi (TKP), 13 Ekim 1991

tarihli Milletvekilliği Ara Seçimlerine de protesto ederek katılmamıştır. Toplumcu

Kurtuluş Partisi 14 Aralık 2003 tarihinde çeşitli siyasi ve toplumsal kuruluşların

desteğini almak üzere bir ittifaka giderek bünyesindeki milletvekillerinin istifası ile

Mustafa Akıncı’nın başkanlığında Barış ve Demokrasi Hareketi’ni (BDH)

kurmuşlardır. Seçimlere kadar TKP Genel başkanlığını sürdüren Hüseyin Angolemli

Page 42: ANNAN PLANI SÜRECĐ’NDE YAŞANAN TOPLUMSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/30878/250316.pdf · zamana ve oluşan yeni iç ve dış değerler karşısında her toplum kaçınılmaz

30

siyasi partiler yasasındaki mali destek için partide kalmış, seçimlerde BDH’dan aday

olarak milletvekili seçilmiştir. 14 Aralık 2003 seçimlerinden sonra BDH’dan istifa

ederek partiye geri dönmüştür (ibid.144). 2007 yılında TKP ve BDH birleşmiştir.

Toplumcu Kurtuluş Partisi adı altında siyasi faaliyetlerini Mehmet Çakıcı

başkanlığında halen sürdürmektedir.

4 Mayıs 1992’de “Dokuzlar Muhtırası” akabinde UBP’den istifa eden Hakkı

Atun, Serdar Denktaş, Mustafa Adaoğlu, Süha Türköz, Taşkent Atasayan, Nazif

Borman, Aytaç Beşeşeler, Erkan Emekçi, Atay A. Raşit; Hakkı Atun’un ilk Genel

Başkanlığında Demokrat Partiyi kurmuşlardır. Parti merkez sağ ideolojiye sahiptir.

Parti genel başkanlığı, Serdar Denktaş, Salih Coşar ve tekrar Serdar Denktaş arasında

değişim göstermiştir. 14 Aralık 2003 seçimleri sonucunda DP “kilit parti” olmuştur.

CTP-DP Koalisyon protokolüne göre oluşturulan yeni hükümetin içinde yer alan bu

partideki iki milletvekilinin (Ahmet Kaşif, Ünal Üstel) partiden istifa etmesi ile

hassas bir denge ile kurulan hükümetin üyesi olan partiler Mecliste azınlık durumuna

düşmüşlerdir (ibid. 145).

Adanın kuzeyinde tarihsel süreç içerisinde sendikaların siyasal partiler

üzerinde etkin oldukları rahatlıkla gözlenebilmektedir. 1968 yılında kurulan KTÖS,

var olan tüm siyasal partilerden de daha eskidir. KTÖS 1960lı yılların baskıcı

yönetiminin Kıbrıslı Türkler üzerinde hakim olduğu dönemde toplum içinde farklı

sesleri dile getirebilen ve siyasal parti gibi muhalefet yapabilen tek örgüttür. O

dönemde ulusal sol ideolojiye sahip öğretmenler sendika içerisinde aktif olup

TMT’nin de belkemiğini oluşturmaktadır.1974’ten sonra kurulan ve ana omurgasını

öğretmenlerin oluşturduğu TKP’nin kökenlerin de KTÖS vardı (Egemen, 2006: 155,

Page 43: ANNAN PLANI SÜRECĐ’NDE YAŞANAN TOPLUMSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/30878/250316.pdf · zamana ve oluşan yeni iç ve dış değerler karşısında her toplum kaçınılmaz

31

259). Ulusalcı demokratik solun partisi olan TKP’nin toplumsal tabanı, başta

öğretmen ve memur gibi orta sınıflardan oluşmaktadır. 1976-1993 döneminde

ulusalcı ideolojinin en büyük rakibi ve muhalefeti TKP’de vücut bulmuştur. Ülkede

seçmenlerin önemli bir kısmını oluşturan memur kitlesinin, anayasal ve yasalarla

siyaset yapması yasaklanmıştır. Memurların siyasi partilere üye olmaları, siyasal

içerikli makale yazmaları, seçimlerde çalışmaları, parti lehine kamuoyu önünde

konuşmaları da yasaklanmıştır (Kamu Yasası, 1979: madde36,37,38,39). Siyaset

yapmak isteyen öğretmen ve memurlar, siyaset yasağının delinebilmesi için

sendikaları bir araç olarak kullanmışlardır. Bunun neticesinde de sendikaların siyasi

partileri yönlendirdiği ve her zaman sendikaların siyasetin bir parçası olduğu bir yapı

ortaya çıkmıştır. KTÖS-TKP ilişkisi ve etkileşimi bu doğrultuda gelişmiştir. Đşçi

sendikası DEV-Đş’in de CTP üzerinde benzer ağırlığı bu dönemde etkisini

göstermiştir. 1974 sonrasında ülkede devlet adına çalışan sanayi, işçi kesiminin

doğması buna bir etkendir; ancak bu durumun en olumsuz yanı 1974 sonrasında

siyasi farklılıkların neticesinde sendikal hayatın yapılanmasında, aynı iş kolunda

birden fazla sendikanın ortaya çıkmasına da neden olmasıdır. Sol ideolojiye sahip

olan, önce TKP sonrasında ise CTP’ye yakın duran Kıbrıs Türk Amme Memurları

Sendikasına alternatif olarak ulusalcı çizgiye sahip olan Kamu-Sen’in iktidar

odakları tarafından kurulması bu durumu yansıtır niteliktedir.

1981-85 yılları arasındaki sürece bakıldığı zaman, KKTC’de özellikle

iktidardaki partiye muhalefet eden bir çoğunluğun Meclise seçildiği görülmektedir.

Bu dönemde halkın sol partilere verdiği desteğin artması karşısında, iktidarını

sağlamlaştırma ve güvence altına alma gereksinimi hisseden sağ parti, Ulusal Birlik

Partisi (UBP) yeni bir hamleyle seçim kanununu değiştirir. Yapılan yeni seçim

Page 44: ANNAN PLANI SÜRECĐ’NDE YAŞANAN TOPLUMSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/30878/250316.pdf · zamana ve oluşan yeni iç ve dış değerler karşısında her toplum kaçınılmaz

32

kanununun amacı, birinci parti olan UBP’nin alacağı oy oranıyla mütenasip

olmayacak biçimde tek başına iktidara gelmesinin ve solun Parlamento’da eksik

temsil edilmesin, gerçekleştirebilmektedir. Bu noktada, en güçlü iki sol parti,

önlerindeki tek çıkar yolun Cumhurbaşkanlığı ve Parlamento seçimlerine

oluşturulacak bir muhalif cepheyle katılmak olduğunu tespit eder ve bu amaçla

sağdaki küçük partilerden biri olan ve 1984 yılında kurulan Yeniden Doğuş Partisi

(YDP) ile seçim ittifakı oluşturur. Đlk başkanlığını Emekli subay Aytaç Beşeşler’in

yaptığı bu parti seçmen tabanı olarak Türkiye’den gelen göçmenlere yönelmiş ve

Türkiyeliliği ön plana çıkartmıştır. Parti başkanlığına Beşeşler’den sonra Orhan Üçok

ve Ali Özhan Altınışık seçilmiştir. Partinin, bir dönem itibarıyla tüm başkan ve

üyelerinin Türkiye kökenli olması kamuoyunda tepki toplamış; bunun üzerine parti

Türkiye kökenli olmayan üyelere de açılırken Dr. Ahmet Kaşif bu kritere uyan ve

milletvekili seçilen ilk kişi olmuştur. Partinin siyasal yaşamı 1992 yılında Demokrat

Partiye katılması ile sona ermiştir. Bu anlayış, 1981 seçimlerinde sağın iktidarını

kaybetme ihtimalinin ortaya çıkmasının ardından, devletin bir tehlikeye maruz

kalması durumunda hangi tedbirlerin gündeme alınabileceğini göstermektedir. O

dönemde Türkiye Cumhuriyeti’ni yönetmekte olan müttefiklerle birlikte hareket

edilerek solun iktidara ortak olması engellenmiş ve Kıbrıs’ta ilk defa güvensizlik oyu

kullanılarak bir hükümetin düşürülmesi sürecini getiren siyasi atmosfer, parlamento

içi bir kısım değişimler ve Türkiye’deki askeri yönetimin müdahalesiyle kesintiye

uğramıştır (Garip, 2008: 690-694).

Türkiye Cumhuriyeti’nde sivil idareye geçilmesinden bir hafta önce,

KKTC’de bağımsızlık ilan edilmiştir. Bu adım, 1975 Anayasasındaki federal devlet

projesine bağlı kalmak isteyen sol üzerinde şok etkisi yapmıştır. Uzun süren

Page 45: ANNAN PLANI SÜRECĐ’NDE YAŞANAN TOPLUMSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/30878/250316.pdf · zamana ve oluşan yeni iç ve dış değerler karşısında her toplum kaçınılmaz

33

tartışmaların ardından, solun bir kesimi, devletin kurulmasına karşı çıkmaya, buna

gücünün yetmeyeceği anlaşılınca da, 1985 Anayasasına karşı çıkmaya karar

vermiştir. Bu dönemde, solun iki güçlü siyasi partisinden biri olan Toplumcu

Kurtuluş Partisi’nin (TKP) Anayasaya destek vermesine karşın, halkoylamasında %

29.82 oyla ‘hayır’ çıkmıştır (Necatigil, 1988: 1).

6 Mayıs 1990’da yapılan KKTC’nin 2. genel seçimine üç parti katılmıştır.

Seçime TKP, CTP ve YDP “Demokratik Mücadele Partisi” (DMP) adı altında

birleşerek girmiştir. UBP % 54.7 ile 34 milletvekili çıkartarak, tek başına iktidara

gelmiş, DMP % 44.5 ile 16 milletvekili çıkartırken, Yeni Kıbrıs Partisi (YKP) % 0.8

oyla barajın altında kalmıştı. 30 Haziran 1990’da toplanan Meclis Genel Kurulu,

seçimlere Türkiye’nin müdahale ettiği gerekçesiyle oturumlara katılmayan 12 DMP

milletvekilinin milletvekilliğinin düşürülmesi yönünde Hukuk ve Sosyal Đşler

Komitesi’nden gelen raporu 4’e karşı 33 oyla kabul etmiş, böylece 50 kişilik

Cumhuriyet Meclisinde 12 sandalye boş kalmıştır. 13 Ekim 1991’de ara seçime

gidilmiş. CTP ve TKP ara seçimi de boykot etmiştir. Seçime katılan 6 partiden UBP

11, Hür Demokrat Parti (HDP) ise 1 milletvekili çıkarmıştır (Aydoğdu, 2005: 145).

1993’te erken genel seçimler yapılmıştır. UBP % 29 oy oranı ile 17, 1992’de

UBP’den ayrılanların kurduğu DP % 29.2 ile 15, CTP % 24.2 ile 13, TKP % 13.3 ile

5 milletvekilliği kazanmıştır. 1993 erken genel seçimlerinde UBP’nin 17 yıllık

iktidarı elinden alınırken CTP ilk defa iktidara gelmiştir. Bu seçimlerde ve sonraki

seçimlerde Anayasaya göre tarafsız olması gereken Cumhurbaşkanı Rauf Raif

Denktaş DP’ye yakın bir tavır izlemiş, bunu kimi zamanlar (özellikle de 1993’te)

açık bir şekilde belirtmiştir. DP % 29,2 oy oranı ve 17 milletvekiliyle mecliste

Page 46: ANNAN PLANI SÜRECĐ’NDE YAŞANAN TOPLUMSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/30878/250316.pdf · zamana ve oluşan yeni iç ve dış değerler karşısında her toplum kaçınılmaz

34

bulunurken Cumhuriyetçi Türk Partisi ile birlikte koalisyon hükümetini kurmuştur.

Bu hükümette DP genel başkanı Hakkı Atun başbakan olarak yer almış, Rauf Raif

Denktaş’ın oğlu Serdar Denktaş da Gençlik Bakanlığı yapmıştır. 1996’da DP-CTP

hükümetinin bozulmasıyla Dr. Derviş Eroğlu başkanlığındaki UBP-DP hükümetinde

küçük ortak olarak yer almış, bu koalisyon hükümeti 3 kez bozulup kurulmuş,

partiler arası yapılan transferlerle, 6 Aralık 1998’deki genel seçimlerden önce

Mecliste UBP 17, DP 14, CTP 12, TKP 5 ve YBH 1 sandalyeye sahip olmuştur, bir

de bağımsız milletvekili bulunmuştur (ibid.145).

6 Aralık 1998’de yapılan genel seçimde UBP oy patlaması yaparken, DP ve

özellikle de CTP’nin oylarında azalma olur. Seçimde UBP % 40.33 oy oranıyla 24

milletvekili, DP % 22.61’le 13, TKP % 15.36 ile 7 milletvekili, CTP % 13.35 ile 6

milletvekili çıkarmış, seçime giren, Yurtsever Birlik Hareketi (YBH), Milliyetçi

Adalet Partisi (MAP) ile ittifak yapan Ulusal Diriliş Partisi (UDP) ve Bizim Parti

(BP) % 5’lik seçim barajının altında kalmıştır. 1993’te % 92.9 olan seçime katılım

oranı 1998’de % 85 dolayına düşmüştür.

2003 seçimleri ise BM’nin çözüm planının gölgesinde gerçekleşmiştir.

1997’de, Kıbrıs sorununun temel parametreleri değişmiştir. AB’nin Kıbrıslı

Rumlarla üyelik görüşmelerine başlaması kararı, çözümün önünde yeni bir engel

yaratmış, AB’nin bu kararı, Kıbrıslı Rumların bir çözüme ulaşma motivasyonlarını

ortadan kaldırmıştır. Bunun yerine, üye olana kadar bekleyecekler ve sonra bu gücü,

kendi lehlerinde bir çözümü zorlamak için kullanmayı planlamışlardır. Aralık

1999’da Helsinki’de toplanan Avrupa Konseyi’nde alınan bir kararla Türkiye’nin AB

üyeliğine aday olarak ilan edilmesinin ardından, Türkiye ve AB arasındaki gerilim

Page 47: ANNAN PLANI SÜRECĐ’NDE YAŞANAN TOPLUMSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/30878/250316.pdf · zamana ve oluşan yeni iç ve dış değerler karşısında her toplum kaçınılmaz

35

azalmış. Aynı zamanda, New York’ta yeni bir görüşme süreci başlamıştır, fakat bu

kısa süreli olmuş, takip eden yaz dönemine kadar, görüşmeler bozulmuş, Ada’nın

AB’ye gireceği belirginleştikçe, Türkiye ve AB arasındaki gerginlik de tekrar

artmaya başlamıştır. Dönemin Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş, belki durumun

vahametini anlayarak gözlemcileri şaşırtacak bir hareketle, dönemin Rum Yönetimi

lideri Glafkos Klerides’e, yüz yüze görüşmeyi teklif eden bir mektup yazmış ve

teklifi kabul görmüş, iki lider arasında Kasım ve Aralık 2001’de yapılan birçok gayri

resmi toplantının ardından, 14 Ocak 2002’de BM gözetiminde yeni bir barış süreci

başlamıştır. Annan Planı’na tam destek belirten CTP, 2003 seçimlerine hazırlanırken

Annan Planı temelinde bir çözüme ulaşmak için listelerini merkez sağ, sosyal

demokrat ve liberal kesimlere açarak CTP-Birleşik Güçler doğmuştur. Aralık 2003’te

yapılan seçimlere “Avrupa Evet”, “Ortak Görüş: Tek Đktidar” ve “Talat Görüşmeci”

sloganlarıyla giren CTP bu seçimlerden 1. parti olarak çıkmış ve Mecliste 19

milletvekiliyle yer almıştır. Ocak 2004’te Demokrat Parti ile koalisyon hükümetini

kuran CTP, bu hükümette başbakanlık ve 5 ayrı bakanlıkla temsil edilmiş. Kıbrıslı

Türkler ilk kez bir sol partiyi iktidara birinci parti olarak çıkarma kararını

verirlerken, Annan Planı referandumunun ilk provası da genel seçimlerde

gerçekleşmiştir.

1970’ten bu tarihe kadar Rauf Raif Denktaş, içeride Kıbrıslı Türklerin

Başkanı, dışarıda ise Kıbrıslı Türklerin Toplum Lideri olmuştur. 1970 seçimlerinde

Türk Cemaat Meclisi Başkanlığına seçilen Denktaş, 28 Şubat 1973’e kadar Kıbrıs

Cumhurbaşkanı Muavini ve Kıbrıs Türk Yönetim Başkanı seçilmiştir. 13 Şubat

1975’te Kıbrıs Türk Federe Devleti’nin ilanından sonra Devlet ve Meclis Başkanı

görevlerini de yürüten Denktaş, Anayasa uyarınca 1976’da yapılan ilk genel

Page 48: ANNAN PLANI SÜRECĐ’NDE YAŞANAN TOPLUMSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/30878/250316.pdf · zamana ve oluşan yeni iç ve dış değerler karşısında her toplum kaçınılmaz

36

seçimlerde Devlet Başkanlığına seçilmiş, 1981 yılında ikinci kez Devlet Başkanı

olmuştur. 15 Kasım 1983’te Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin ilanından sonra

tekrar Cumhurbaşkanlığına seçildi. 22 Nisan 1990’da yapılan erken seçimde ikinci

kez Cumhurbaşkanı seçilmiştir. 1995’teki seçimlerde de Cumhurbaşkanı seçildi.

1974 sonrası sürece bakıldığında iki kez KTFD Devlet Başkanlığı, dört kez KKTC

Cumhurbaşkanlığı seçimi yapılmış, biri ara diğeri erken seçim olmak üzere sekiz kez

milletvekilliği seçimleri gerçekleşmiş, yedi kez de Belediye Başkanlığı, Belediye

Meclis Üyeliği, Muhtarlık ve Đhtiyar Heyeti Üyeliği seçimleri yapılmıştır.

Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekilliği seçilerinin iki kez ayni tarihlerde geçekleştiği

bu dönemde on dokuz ayrı seçim süreci yaşanmıştır. 1974 Barış harekatından sonra

“Otonom Kıbrıs Türk Yönetimi” ve 1976 KTFD Anayasasının kabul edilmesi

sürecinde 13.2.1975 - 5.7.1976 döneminde görev alan Bakanlar Kurulu dışarıda

tutulursa, 5.7.1976 tarihinde göreve başlayan 1. Konuk Hükümetinden 13 Ocak 2004

tarihinde göreve başlayan Talat Hükümetine kadar toplam 17 hükümet görev

yapmıştır. Bu sayıya kabinelerde yapılan değişiklikler dahil edilmemiştir. Bu dönem

zarfında aradan geçen 28 yılda 17 hükümetin görev yapması oldukça sıkıntılı bir

atmosferi yansıtmaktadır. Hükümetlerin ortalama görev süresi yaklaşık bir buçuk

yıla tekabül etmektedir. 1994 yılına kadar 10 kez tek parti tarafından hükümet

kurulmuş iken bu tarihten itibaren seçimler sonucu oluşan Meclis aritmetiğine göre 7

kez koalisyon hükümetleri görev yapmıştır. 1976 yılından günümüze kadar yapılmış

olan Cumhurbaşkanlığı, milletvekilliği ve yerel seçimler ortalama bir buçuk yıllık bir

takvim içerisinde gerçekleşmiştir. Özellikle Yasama, Yürütme aynı zamanda

partilerin Merkez Yönetim Kurulları iç içe girmiştir. Parti kurullarının Yasama ve

Yürütmeyi kontrol ettiği bir yapı ülkedeki siyasal huzursuzlukların ve

Page 49: ANNAN PLANI SÜRECĐ’NDE YAŞANAN TOPLUMSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/30878/250316.pdf · zamana ve oluşan yeni iç ve dış değerler karşısında her toplum kaçınılmaz

37

istikrarsızlıkların oluşmasında ve sık sık koalisyonların ortaya çıkmasında etken

olmuştur. Bu durum seçim ekonomisini daima gündemde tutmuş ve sonuç olarak

seçim ekonomisinden kurtulamayan, sağlıklı karar almaktan uzak hükümetler ve bu

dönemlerin kazanımları beklentisi içerisinde olan bir toplum ortaya çıkmıştır.

Kıbrıslı Türkler açısından 1980’li yıllar 1990’lı yıllara göre siyasal anlamda

daha istikrarlı bir dönem olmuştur. 1974 sonrasında Kıbrıslı Türklerin en temel

ihtiyacı güvenliktir ve bu bir şekilde sağlanmıştır. Ekonomik gereksinimlerden çok

güvenlik ve siyasi istikrar Kıbrıslı Türklerin temel ihtiyacının bir ifade olarak

sandığı da yansımıştır. KKTC’de temel olma vasfını elde etmiş partilerin oy

tabanları uzun yıllar değişmemektedir. Halkın ideolojik çizgilerinde 1980’li

yıllarda süreklilik mevcuttur; ancak bu saptama başlı başına ülkedeki durumu

özetler nitelikte değildir. Kuzey Kıbrıs’ta Ankara’nın müdahale etmediği tek bir

milletvekili ya da başkanlık seçimi yapılmamıştır. Türkiye her dönemde ülkedeki

seçimlere müdahale etmiştir. Türkiye’nin belirlediği siyasal partiler ve siyasetçiler

adanın kuzeyinde iktidara gelebilmiştir (Düzel, 2007: 1).

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, adı devlet olan ama bir devletin

fonksiyonlarını yerine getiremeyen ve Türkiye’nin denetimi altında olan bir

yapıdır. KKTC 1983 yılında ilan edildiği halde dünyanın tanımadığı, hatta

Türkiye’nin bile tanımanın gereklerini yerine getiremediği bir ülkedir. Türkiye’nin

asker ve sivil bürokrasisi ülkedeki siyasal hayata daima müdahale etmiştir. Bu

müdahaleler kimi zaman bir siyasi parti kılığında, kimi zaman bir partinin genel

başkan yardımcısı kılığında, kimi zaman asker kılığında, kimi zaman sivil bürokrat

kılığında olmuştur.

Page 50: ANNAN PLANI SÜRECĐ’NDE YAŞANAN TOPLUMSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/30878/250316.pdf · zamana ve oluşan yeni iç ve dış değerler karşısında her toplum kaçınılmaz

38

KKTC Anayasası’nın geçici 10. maddesi ülke güvenliğini tamamen Türk

ordusuna verirken, ordunun ülke içindeki konumunu güçlendirmekte ve bir çok anti

demokratik yapılanmanın ortaya çıkmasına neden olmaktadır (KKTC Anayasası:

madde 62). Kıbrıslı Türklere ait olan Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığı (GKK)

yaklaşık 4500 kişiden oluşmaktadır ve başlarındaki General Türkiye Genel Kurmay

Başkanlığı tarafından atanmaktadır. GKK’nın başına herhangi bir Kıbrıslı Türk

atanmış değildir, ki son zamana kadar Kıbrıslı Türklerin Albaylık’tan sonra

Generalliğe yükselmeleri GKK yasasına göre mümkün bile değildi, diğer yandan

KKTC’deki Polis Genel Müdürlüğü de GKK’ya bağlıdır, bu durum ülkedeki polis

teşkilatının tamamen asker denetiminde olmasına sebep olmaktadır. Polise bağlı olan

Đtfaiye Teşkilatı da bu kapsam içerisindedir. Sivil Savunma Teşkilatının başında da

mutlaka Türkiye’den gelen sivil giyimli bir albay bulunmakta ve ülkede orduya bağlı

bir de Sivil Đşler adıyla bir istihbarat örgütü faaliyet göstermektedir. KKTC Merkez

Bankası Başkanı da Ankara tarafından atanmaktadır (Düzel, 2007: 1).

Ülkedeki bu anti demokratik yapı Türkiye’nin KKTC üzerinde etkinliğini

ortaya koyarken bu unsurlar tarafından sık sık sivil hayata ve siyasete müdahale

edildiği görülmektedir. Seçilmişlerin yetkilerini paylaşma isteği ve arzusu ülkede bir

gelenek halini almıştır. Özellikle Lokmacı Sınır Kapısı’nın açılması konusunda

Cumhurbaşkanı ve asker arasında yaşanan gerilim bunun en son somut örneğidir.

Askerin Anayasa’nın geçici 10. maddesine dayanarak, KKTC Cumhurbaşkanı’nın

talimatına rağmen, Sınır Kapısı’nın açılması askerin “yetki bendedir” tavrı yüzünden

mümkün olmamış ve konunun çözümü KKTC Cumhurbaşkanı’nın Ankara’ya

gitmesi ve orada T.C Cumhurbaşkanı, Başbakanı ve Genelkurmay Başkanı ile

görüşme yapmasıyla mümkün olmuştur (Hastürer, 2007: 9).

Page 51: ANNAN PLANI SÜRECĐ’NDE YAŞANAN TOPLUMSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/30878/250316.pdf · zamana ve oluşan yeni iç ve dış değerler karşısında her toplum kaçınılmaz

39

KKTC’de askere ait “Radyo Vatan” ve “Kuzeyin Sesi” isimli iki radyo kanalı

da faaliyet göstermektedir. Bu radyo kanalları milliyetçi çizgide yayın yapmak

suretiyle ülkede kamuoyu oluşturmaya çalışmaktadır. Özellikle Annan Planı’nın

yoğun bir şekilde ülke gündeminde tartışıldığı dönemde her iki radyo kanalı, plan

aleyhine yayınlar yapmıştır. Siyasetin dışında olması gereken asker bu dönemde

yoğun bir şekilde konuya müdahil olmuş ve plan aleyhinde ülkedeki milliyetçi

cephenin oluşturulmasında öncü rol üstlenmiştir.

Türkiye’nin asker ve sivil bürokrasisinin ülkedeki siyasal hayata müdahalesi

örtülü de yapılmaktadır. KKTC’de faaliyet gösteren ve üyelerinin büyük

çoğunluğunu Türkiyeli gazetecilerin oluşturduğu ‘Dış Basın Birliği’, ‘Emekli

Subaylar Derneği’, ‘Kıbrıs Türk Mücahitler Derneği’, ‘KKTC’yi Koruma Derneği’,

‘Ulusal Halk Hareketi’, 1984 yılında Türkiye kökenli seçmenlere yönelik kurulan ve

ilk Başkanlığı’nı emekli subay Aytaç Beşeşler’in yaptığı ‘Yeniden Doğuş Partisi’

Türkiye asker ve sivil bürokrasisinin kurdurmuş olduğu oluşumlardır. Türkiye’den

gelen göçmenlere ise ‘Hataylılar Derneği’, ‘Karadenizliler Derneği’, ‘Adanalılar

Derneği’, ‘Göçmenler Derneği’ gibi ‘sivil toplum’ örgütleri kurdurtmak suretiyle

Türkiye ülkedeki siyasal hayata dolaylı şekilde müdahale etmektedir. 1974’den

sonrasında Türkiye’den ülkeye taşınan nüfus önemli bir güç olmuş durumdadır. Bu

insanların kesin rakamı hakkında resmi bir bilgi ve veri yoktur. Tahmini rakam ise

100,000 civarındadır. 2006 nüfus sayımına göre KKTC nüfusu 265,100 kişidir (DPÖ

Đstatistik Yıllığı, 2007: 30).

KKTC bütçesinin önemli bir kısmı ve yatırımların tamamı Türkiye tarafından

karşılanmaktadır. Bu yardımlar hibe şeklinde olup kontrolü ve dağıtımı, TC Lefkoşa

Page 52: ANNAN PLANI SÜRECĐ’NDE YAŞANAN TOPLUMSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/30878/250316.pdf · zamana ve oluşan yeni iç ve dış değerler karşısında her toplum kaçınılmaz

40

Büyükelçiliği bünyesinde yer alan ‘TC Yardım Heyeti’ vasıtası ile

gerçekleşmektedir; ancak söz konusu kurumun etkinliği ve faaliyetleri ve KKTC’li

makamlara ast üst ilişkisi boyutunda yaklaşımları ülkede her dönem sıkıntı

yaratmaktadır.

Kıbrıslı Türklerin siyasi iradelerine yönelik dıştan gelen bu müdahaleler

olumsuz karşılanmakta ve Türkiye ve Türkiyelilere yönelik olarak toplum içinde bir

tepkinin oluşmasına neden olmaktadır. Özellikle ülkeye Türkiye’den gelen kaçak

işçilerin (50,000 kişi olduğu tahmin edilmektedir) iş piyasasında yaratmış olduğu

haksız rekabet ortamı ve kültür farkı gibi etmenler bu yapının pekişmesine neden

olmuştur (DPÖ Đstatistik Yıllığı, 2004: 137-143). KKTC’de üniversite eğitimi almak

için gelen yaklaşık 30,000 Türkiyeli öğrencinin, devamlı suretle ülkedeki siyasal

hayata müdahil olmaya başlaması ülkedeki hoşnutsuzluğun bir diğer sebebidir (DPÖ

Ekonomik ve Sosyal Göstergeler, 2004: 66-68).

Ülkede yurttaşlık yasasın aykırı olarak yapılan gayrı yasal vatandaşlıklar ise

toplumda tepkiyle karşılanmaktadır. Ülkenin demografik yapısının bozulmasıyla

birlikte siyasi iradelerinin ellerinden alınacağı endişesi Kıbrıslı Türklerin

çoğunluğunun ortak paydasıdır. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhuriyet

Meclisinin 21 Mayıs 1993 tarihli birleşiminde kabul olunan “Kuzey Kıbrıs Türk

Cumhuriyeti Yurttaşlık Yasası”, Anayasa’nın 94 (2) maddesi gereğince, yabancı bir

kişi KKTC’de Bakanlar Kurulu veya Đçişleri Bakanlığı Kararı ile de Yurttaşlık Hakkı

kazanabilir. Aranan koşulların başında ise başvuru tarihinden geriye doğru Kuzey

Kıbrıs Türk Cumhuriyetinde beş yıl kesintisiz ikamet etmiş olmak bulunmaktadır.

Sonrasında Đçişleri Bakanlığı’nın yapılan yurttaşlık başvurularını bir önerge ile

Page 53: ANNAN PLANI SÜRECĐ’NDE YAŞANAN TOPLUMSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/30878/250316.pdf · zamana ve oluşan yeni iç ve dış değerler karşısında her toplum kaçınılmaz

41

Bakanlar Kuruluna sunması ve kabul edilen başvuruların Resmi Gazete’de

yayınlanması gerekmektedir (Yurttaşlık Yasası, 1993: 11 sayı: 25/1993)

Özellikle bu üç husus dikkatte alınmadan yapılan hukuk dışı uygulamalar,

Kıbrıslı Türklerin en büyük kaygılarından biridir. Bu konuyla ilgi yapılan hukuk dışı

uygulamaların sembolü haline gelen olay ise 2002-2003 yıllarında Ankara Ticaret

Odası Başkanı Sinan Aygün ve 156 kişinin Kıbrıs yurttaşlığına alınmalarıdır. Bütün

bu yaşananlar Kıbrıslı Türkler arasında ‘Kıbrıslılık’ kimliğinin ön plana çıkmasına ve

ülkede genelinde daha fazla vurgulanmasına neden olmuştur. Bu dönüşüm özellikle

1990’lı yılların ikinci yarısından sonra artışa geçmiştir. Bu konuyla ilgili detaylı

çalışma 5. Bölümde yapılmıştır.

1980’li yıllarda ve 1990’lı yılların ilk yarısında Kıbrıslı Türklerin 1974’ün

getirmiş olduğu güven ortamıyla birlikte milliyetçi çizgide olan siyasal partilerin

argümanı olan ‘Kıbrıs sorunu 1974 yılında sona ermiştir’ yaklaşımı büyük oranda

toplum tarafından da kabul görmektedir. Bu dönemde Türk milliyetçiliği ön planda

çıkmış hatta Türkiye ile entegrasyona gidilmesi meselesi hararetli bir şekilde

tartışılmış, toplumun büyük çoğunluğu tarafından da entegrasyon fikrine sıcak

bakılmıştır, ancak uluslararası konjektür buna imkan vermemiştir. ‘Kıbrıs’ta barış’,

‘Rumlarla yeniden bir arada yaşama’ gibi söylemler sınırlı sayıdaki sol ideolojiye

sahip kişilere aittir. Ülkedeki baskıcı rejim ve devlet kanalından başka bir medya

organının olmayışı bunun neticesinde tek boyutlu enformasyon bir çok hususun

devlet tarafından da maniple edilmesine neden olmaktadır. Yazılı basın ise sıkı sık

susturulmakta ve gazeteciler mahkemelerde yargılanmaktadır. CTP’nin yayın organı

olan “Yenidüzen” gazetesinin basılabilmesi için Rum komünist partisi AKEL’in para

Page 54: ANNAN PLANI SÜRECĐ’NDE YAŞANAN TOPLUMSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/30878/250316.pdf · zamana ve oluşan yeni iç ve dış değerler karşısında her toplum kaçınılmaz

42

veya matbaa makinesi gönderdiği iddiaları karalama kampanyasına dönüşmüş ve

dönemin CTP genel Başkanı Özker Özgür bir makalesinden dolayı Denktaş ile

davalık olmuş, Denktaş mahkeme sonucu kazandığı tazminatı alabilmek için

gazetenin matbaa makinelerine 1988’de polis vasıtasıyla el koymaya çalışmıştır.

Siyasi görüşlerinden dolayı 1974 sonrası hapse atılan, Meclis kararıyla hapisten

çıkarılan ve defalarca yargılanan Kıbrıs Türk Öğretmenler Sendikası (KTÖS)

Başkanı Gazeteci Arif Hasan Tahsin’in durumu ise buna bir başka örnektir. Öte

yandan, 1989 yılında Toplumcu Kurtuluş Partisinden uzaklaştırılan Alpay Durduran

ve arkadaşları tarafından kurulan Yeni Kıbrıs Partisi (YKP), “Kıbrıslılık” bilincini ön

plana çıkaran siyasal bir çizgi benimserken, bunun bedelini ağır ödemiştir. YKP bu

dönemde ülkede yaşanan baskıcı rejimden en çok nasibini alan muhalif harekettir.

Muhalif hareketini parti binası defalarca bombalanmış ve kurşunlanmıştır. Parti

Başkanının arabası da bir kez havaya uçurulmuştur. 2000’li yıların başında Avrupa

gazetesinin sahibi ve köşe yazarlarının casusluk iddiasıyla tutuklanmaları ve bu

gazeteye yönelik şiddet içerikli saldırılar konuyla ilgili bir diğer örnektir. Konu

detaylı olarak 5. bölümde incelenmiştir.

Muhalif partiler ve gazetecilere yönelik baskılar aynı zamanda sendikalara da

yapılmaktadır. Bu baskı neticesinde toplumun sendikalara üyelikleri sınırlı düzeyde

kalmakta ve sendikaların kitlesel eylemleri az sayıda katılımla gerçekleşmektedir.

Ülkedeki siyasal baskılar sendikalaşmanın ve sendikal faaliyetlerin önündeki en

büyük engeldir; ancak buna rağmen sendikaların devlete karşı gücü her zaman etkin

olmuş, gerek Kıbrıs sorunu bağlamında gerekse çalışanların haklarının korunması

konusunda seslerini her zaman yükseltebilmişler ve gerektiğinde seslerini duyurmayı

başarmışlardır. Kuzey Kıbrıs’ta sivil toplum örgütleri aslında çok etkili değildir.

Page 55: ANNAN PLANI SÜRECĐ’NDE YAŞANAN TOPLUMSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/30878/250316.pdf · zamana ve oluşan yeni iç ve dış değerler karşısında her toplum kaçınılmaz

43

Kayıtlı olarak var olan sivil toplum örgütleri ya çok küçük örgütlenmeler ya da

hükümet, devlet veya AB-ABD tarafından desteklenen örgütlerle yakın ilişkide

bulunan örgütlenmelerdir. Durum böyle olunca da, toplumsal çıkarların yani ülke

çıkarlarının neler olduğuna dair bir söz söyleme ve eylem yaratmak zorlaşmaktadır.

Sivil toplumun yarattığı bu boşluğu da daha fazla eylemlilik gösteren meslek

örgütleri ve sendikalar gidermektedir. Sendikalar 2000’li yılların öncesine kadar

büyük kitlesel hareketlerle örgütlemeyi başaramamalarına rağmen bu dönemde

Türkiye tarafından dayatılan ekonomik paket, ve Kıbrıslı Türklerin iradelerine

yapılan müdahaleler, sendikaların bir ilke imza atmalarını sağlamıştır.

Geçmiş dönemde sendikal ve muhalif hareketlere katılımın düşük olmasının

bir diğer sebebi ise ekonomik durumdur. Kıbrıs Türk toplumunun 1963 sonrasında

sergilediği askeri hizmetlere dayalı mücahit toplum görüntüsü, 1974’ten sonraki

dönemde, sivil kamu hizmetlerine dayanan memur toplum görüntüsüne dönüşmüştür.

1974 sonrasında ekonomik izolasyonlar, Türkiye’ye bağımlı ekonomik yapı Kıbrıslı

Türkleri üretimden koparmış ve kamu önemli bir ekonomik faaliyet alanı olmuştur.

1974 sonrasının Kıbrıs Türk toplumunda, istihdam edilenler içinde devlet

memurlarının oranı istikrarlı bir seyirle hep artmıştır. KKTC’de 20,000 üzerinde

kamu çalışanı devletten maaş almaktadır (Garip, 2008: 769). Devlet memurluğu

temel istihdam kaynağı olmuş ve pek çok ailede en az bir devlet memurunun

bulunduğu bir yapı ortaya çıkmıştır. Kamu sektöründeki bu rakam toplam nüfusa

göre önemli bir orandır. Devlet ise kamuda görev alma talebini insanlara yönelik

önemli bir siyasi koz olarak kullanmıştır. Bu dönemde insanların fikirlerini açıkça

söylemeleri ve bir konuda taraf olmaları, kamuya girişte belirleyici rol oynamaktadır.

Devlet bu kozunu önemli bir silah olarak kullanmış ve kendisine karşı oluşacak

Page 56: ANNAN PLANI SÜRECĐ’NDE YAŞANAN TOPLUMSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/30878/250316.pdf · zamana ve oluşan yeni iç ve dış değerler karşısında her toplum kaçınılmaz

44

muhalif hareketlerin doğmasını engellemiştir. Memur kitlesinin işe alınıp göreve

başlaması, atanması, terfi, nakli, disiplin ve özlük işleriyle görevden alınması “Kamu

Hizmeti Komisyonu” adı verilen ve Anayasa tarafından “özerk” bir organ olması

öngörülen beş kişilik bir kurulun elindedir. Komisyon üyelerinin hepsinin siyasi

atama olması Komisyon’un yalnızca kağıt üstünde özerk bir yapıda olmasına sebep

olmuş ve işe alımlarda tamamen siyasal tercihler rol oynamıştır. Türkiye’nin açık

müdahalesine şahit olduğumuz 1981 seçimlerinde 4000’e yakın seçmen işe alınmış

aileleriyle birlikte düşünüldüğünde seçmenlerin %15-20’sine yakınının desteği

böylece sağlanmıştır (Egemen, 2006: 165).

1974 sonrasında 80,000 Kıbrıslı Türk Güney’den Kuzey’e göçmen olmuştur.

Ayni zamanda yaklaşık 30,000 insan Türkiye’den Kıbrıs’a göçmen olarak

getirilmiştir. Bu insanların ortak dertleri, ihtiyaçları ve beklentileri: Ev sahibi olmak

ve geçim kaynağını sağlamaktır. Adanın %37’lık kısmını oluşturan Kuzey Kıbrıs

toprakları ve bu topraklar üzerindeki taşınır taşınmaz bütün kaynaklar devletin eline

geçmiştir. Bu kaynakların topluma paylaştırılmasında da yine siyasal tercihler

belirleyici olmuş ve insanların temel ihtiyaçlarını ve kendini geliştirebilme talepleri,

devlet tarafından siyasi bir koz olarak kullanılmıştır. Ülkede uzun yıllar süren

Denktaş-UBP iktidarının varlığını sürdürebilmesinin bir diğer nedeni de budur.

Ülkede ganimet ekonomisine dayalı sistem bu yapının, siyasal varlığının temelini

oluşturur (ibid. 165-169).

Page 57: ANNAN PLANI SÜRECĐ’NDE YAŞANAN TOPLUMSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/30878/250316.pdf · zamana ve oluşan yeni iç ve dış değerler karşısında her toplum kaçınılmaz

45

Ülkede uzun yıllar süren tek parti, tek adam iktidarının sürdürülebilmesi için

liberal ekonominin* gerekleri tam anlamda uygulanmamış ve özellikle mali sektör

uzun yıllar siyasilerin kontrolünde faaliyet göstermiştir. Merkez Bankası kaynakları

mali sektörün denetlenip kontrol altında tutulması ve olası krizlere erken müdahale

için kullanılmamış, kaynaklar daha çok politik amaçlı istihdamları karşılayabilmek

ve bütçe açıklarını kapatabilmek için siyasiler tarafından kullanılmıştır. Bunun

neticesinde ise ülkede 2000 yılında derin bir mali ve finansal kriz yaşanmış ve

toplumsal tepkinin oluşmasına neden olmuştur.

1974’ten KKTC Merkez Bankasının kuruluş tarihi olan 1984 yılına kadar

KKTC’de Merkez Bankası fonksiyonları TC Ziraat Bankası tarafından

yürütülmektedir. KKTC Merkez Bankasının kurulması ile TC Ziraat Bankasının bu

görevi sona ermiştir. Mali sektörü düzenleme yetkisi Ekonomi Bakanlığında

toplanmış, denetlemede ise hem Merkez Bankası hem de Ekonomi Bakanlığı yetkili

kılındığından nihai karar merci Bakanlık, yani siyasi otorite olmuştur. Ayrıca ilgili

yasal düzenlemelerde de yetersizlikler ve zayıflıklar olması bilinmesine rağmen

zamanında gerekli tedbirler alınmamıştır. Merkez Bankasının en temel görevleri

* KKTC yasal mevzuat altyapısına baktığımız zaman uygulamada zaman zaman sıkıntılar yaşansa da

mali sektörde liberal bir ekonomik modelin yer aldığı rahatça görülebilir. KKTC’de 38/1997 Sayılı

Para ve Kambiyo Yasası liberal ekonominin altyapısını hazırlamıştır. Ülkede tedavüldeki resmi

paranın Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetine ithali ile yurt dışına ihracı, yurt içinde ve yurt dışında her

türlü kullanımı serbesttir. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde gerçek ve tüzel kişilerin döviz

bulundurması, dövizle tasarruf yapması, dövizi bir mübadele aracı olarak kullanması ve ödeme emri

ve akitlerdeki rakamları döviz ile ifade etmesi serbesttir.

Page 58: ANNAN PLANI SÜRECĐ’NDE YAŞANAN TOPLUMSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/30878/250316.pdf · zamana ve oluşan yeni iç ve dış değerler karşısında her toplum kaçınılmaz

46

Avrupa Birliği ve dünyanın pek çok ülkesinde olduğu gibi para politikalarının etkin

kullanımı ile fiyat istikrarını sağlamaktır. KKTC’nin kendi parası olmadığından para

istikrarını sağlaması da mümkün olmamaktadır. Bu nedenle finans sektörünün etkin

denetimi ve düzenlenmesi ile mali sektörün istikrarı hedeflenmiştir. Merkez

Bankalarının ikinci KKTC Merkez Bankasının ilk fonksiyonu olan finansal istikrar

krizden sonra daha da büyük önem taşımaya başlamıştır. KKTC finans sektörü

ağırlıklı olarak Bankalar tarafından yönlendirilmektedir. Bu nedenle finansal istikrarı

sağlamak için bankacılık sisteminin etkin denetimi önem kazanmaktadır. Ancak

Avrupa Birliği normlarına uygun yeni ve çağdaş teknikler yardımıyla bu denetimler

daha etkin hale getirilmeye başlanmış yaşanan finansal krizden sonraya denk

gelmiştir. KKTC Merkez Bankası geçmişte kamu harcamalarını finanse etmek,

hükümete danışmanlık yapmak ve son para merci olmak gibi amaçlarla sınırlıdır.

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde, özellikle 1990’lı yıllarda sektörde faaliyet

gösteren banka sayısının hızla artması mevcut kontrol mekanizmasının son derece

yetersiz ve hantal olduğunu ortaya çıkarmış ve sistemde sorunlar yaşanmaya

başlamıştır. 1999 yılı sonunda, Türkiye Cumhuriyetin’de meydana gelen ekonomik

krize paralel olarak, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetin’de de genelde ülke

ekonomisinde özelde ise bankacılık ve finans sektöründe problemler yaşanmaya

başlamış ve sonuç olarak bankalar krizi baş göstermişti. Bu dönemde, gerek mali

gerekse idari açıdan ciddi problemleri bulunan KKTC Merkez Bankası Mali Sektöre

etkin bir şekilde müdahale edememiştir. Bu sıkıntıları gidermek için ancak kriz

sonrasında yasal altyapı ile teknik altyapının günün gelişen şartlarına uyum

sağlayabilmesi amacıyla bu konuda değişiklikler yapılabilmiştir. Bunlardan en

önemlileri Bankalar Yasası ve KKTC Merkez Yasası ve Tassaruf Mevduatı Sigorta

Page 59: ANNAN PLANI SÜRECĐ’NDE YAŞANAN TOPLUMSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/30878/250316.pdf · zamana ve oluşan yeni iç ve dış değerler karşısında her toplum kaçınılmaz

47

Fonu Yasasıdır. Đlgili yasalar ile Merkez Bankasının özerk bir yapıya kavuşturularak,

bankaların kuruluşundan tasfiyesine kadar olan süreçte alınacak karar ve yapılacak

eylemler hususunda KKTC Merkez Bankası yetkili kılınmıştır. Siyasi otoritenin

ekonomi üzerindeki etkinliğinin sınırlandırılabilmesi ancak ülkede yaşanan derin

ekonomik kriz sonrasında gerçekleştirilebilmiştir.

(http://www.kktcmb.trnc.net/ser/turkce/mevzuat/mevzuat_merkezbankasi.html).

Page 60: ANNAN PLANI SÜRECĐ’NDE YAŞANAN TOPLUMSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/30878/250316.pdf · zamana ve oluşan yeni iç ve dış değerler karşısında her toplum kaçınılmaz

48

BÖLÜM IV

4. Kıbrıs Türk Sendikal Geleneğin Oluşum ve Gelişim Dinamikleri

4.1. 1974 Öncesi Dönem

1570 Osmanlı işgalinden sonra Kıbrıs’a Türkiye’den gelen ve çoğunluğu

tarım işçisi olan ilk Müslüman yerleşik nüfus yoğun sömürüye maruz kalmıştır.

Yerel Müslüman nüfusun büyük bölümü için de geçerli olan bu durum karşısında

19.yy.’ın sonunda Kıbrıs’ta sınıf bilincinin yavaş yavaş geliştiği görülür, ancak

Kıbrıs’ta ilk işçi birliği Nisan 1919 da kurulur. Bu, Đnşaat Đşçileri Birliğidir ve

Kıbrıs’taki ilk işçi sendikasıdır. Đnşaat işçilerinin örgütlenmesinin ardından tütün

işçileri, liman işçileri, terziler, berberler de sendikal örgütlenmeye gitmişlerdir

(Kürkçügil, 2003; 302).

Kapitalist üretim ilişkilerinin ortaya çıktığı her yerde olduğu gibi 20.yüzyılın

başında yabancı işletmelerin kuruluşuna bağlı olarak hızlanan kapitalistleşmeyle

birlikte Kıbrıs’ta da toplumsal sınıflar belirginleşmiş ve sınıf eksenli bakış açısı da

oluşmaya başlamıştır. Oluşan işçi sınıfı da zamanla kendi örgütlerini kurmaya

başlamıştır. Đlk işçi sendikaları ardı ardına kurulurken, Türk ve Rum işçiler aynı çatı

altında örgütlenmeye başlamış, milliyetler temelinde bir örgütlenme yerine, daha

bilinçli olarak sınıf temelinde, sınıf çatısı altında örgütlenmeye yönelmişlerdir

(Kızılyürek, 2003: 255).

Page 61: ANNAN PLANI SÜRECĐ’NDE YAŞANAN TOPLUMSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/30878/250316.pdf · zamana ve oluşan yeni iç ve dış değerler karşısında her toplum kaçınılmaz

49

Kıbrıs’ta ilk grevler de yine bu yıllarda başlamıştır. 1926 yılında kurulan

Kıbrıs Komünist Partisi (KKP), Kıbrıslı Rum ve Türk Đşçileri birlikte örgütlenmeye

çağırmıştır. Kıbrıs’ta kapitalistleşme sürecine ve yabancı işletmelerin kuruluşuna

bağlı olarak artan işçi sayısı hızla yeni sendikal örgütlenmelere yol açmıştır. Yabancı

yatırımların yoğunlaşmasıyla özellikle maden işletmeciliğinde hatırı sayılır sayıda

işçi, oldukça ağır koşullarda çalışıyordu. Örneğin, 18 Mart 1925 tarihinde, bir maden

ocağı kazasında 11 işçi yaşamını yitirmişti. 1930’lu yıllarda pek çok iş yerinde her

iki etnik toplumdan işçilerin katılımıyla çeşitli grevler gerçekleştirilmişti. Kıbrıs

Komünist Partisi üyelerinin ezici çoğunluğu Kıbrıslı Rum olmasına karşın, parti,

Helen milliyetçiliği ve Enosis politikasına karşı çıkmış, işçi-köylü iktidarına dayalı

tam bağımsız bir Kıbrıs Sovyetler Cumhuriyeti’nin kurulmasını ve oluşmasını

umduğu Sovyet Sosyalist Balkan Federasyonu’na katılmayı savunmuştur. Kıbrıslı

Türk ve Rumların kapitalizm ve emperyalizme karşı ortak cephe kurmasında ısrarcı

olan parti, hem Ortodoks Kilisesi hem de sömürge yönetimi tarafından baskı altına

alınmıştır. Örneğin 1926 yılında, Limasol’da gerçekleştiren yapıcılar grevi, işçilerin

“Helenler” ve Komünistler” olarak bölünmesiyle başarısızlığa uğramıştır

(Kızılyürek, 2003:256-257). Sömürge yönetimi, anti-komünist olduğu için Ortodoks

Kilisesi’ni komünistlere karşı kullanmaya çalışmış ve bu yüzden Kıbrıs Kilisesi’ni

tam denetim altına almaktan kaçınarak Kilise’ye belli ölçüler içinde özgürlük

tanınmıştır.

1920’li ve 30’lu yıllarda Kıbrıslı Türk ve Rum işçiler aynı çatı altında

örgütlenmişler ve işçi mücadelesinde Kıbrıslı Türkler aktif olarak yer almışlardır.

Komünist partisine resmen üye olmamışlar; fakat o yıllarda verilen mücadele ve

yapılan grevlere örgütlü olarak katılmışlardır. 1936 yılında 3000 işçinin katıldığı

Page 62: ANNAN PLANI SÜRECĐ’NDE YAŞANAN TOPLUMSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/30878/250316.pdf · zamana ve oluşan yeni iç ve dış değerler karşısında her toplum kaçınılmaz

50

Karadağ maden grevini yönlendirmek üzere oluşturulan ve sömürge yönetimi

tarafından bir haftalık hapis cezasına çaptırılan ortak komitenin 8 üyesinden 3’ü

Türk’tür. Bu grev, 1936’da Karadağ Maden Ocağında çalışan 2000’i aşkın Kıbrıslı

Türk ve Rum işçinin maaşlarında şirketin gerçekleştirdiği keyfi kesinti üzerine

gerçekleşmiştir (Varnava, 1997: 12-13). Đşçiler topladıkları grev kurulunda, şirkete

iletilecek taleplerin incelenmesi ve grevin yürütülmesi için ortak bir komite

seçmişler, grev, polisin müdahalesi ile sona ermiş ve grev komitesi üyeleri

tutuklanarak bir hafta boyunca cezaevinde tutulmuşlardır. Bu grevde işçiler henüz

örgütlü değillerdir, çünkü şirket o yöndeki tüm girişimleri işten atma ve bölgeden

sürgün ile cezalandırmıştır.

Sendikal mücadele 1930’lu yılları sonuna doğru ise iyice güçlenmiştir. 1939

yılında Đşçi Sendikaları Federasyonu kurulması için girişim başlatılmış ve 1941

yılında, 7500 işçiyi temsilen bir araya gelen 194 işçi, ilk federasyon olan Kıbrıs

Sendikalar Komitesi’ni kurmuşlardır. Örgüt, 1946 yılında Kıbrıs Đşçi Federasyonu

(PEO) adını almıştır. Aynı yıl (1941), büyük çoğunluğu yasa dışı Kıbrıs Komünist

Partisi üyesi olan solcu önderler, ‘Çalışan Halkın Đlerici Partisi’ adıyla AKEL’in

Kuruluşunu gerçekleştirmişlerdir.

Ayrı Türk Sendikalarının henüz var olmadığı bu dönemde, Đşçi Federasyonu,

Kıbrıslı Türk işçileri de bünyesinde toplamıştır. PEO sendikalarının birçok Kıbrıslı

Türk üyesi, işçi genel kurulu ve kongrelerinde çeşitli sendikal organlara seçilmiş ve

ait oldukları sendikaların ve PEO’nun faaliyetlerinde rol almışlardır (Varnava, 1997:

15-17).

Page 63: ANNAN PLANI SÜRECĐ’NDE YAŞANAN TOPLUMSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/30878/250316.pdf · zamana ve oluşan yeni iç ve dış değerler karşısında her toplum kaçınılmaz

51

Aynı sendikalarda örgütlenme ile ifadesini bulan ortak sendikal mücadele,

1944-45 döneminde Kıbrıslı Rumların Enosis mücadelesinin hız kazanmasıyla büyük

yara almış ve ortak siyasal anlayışa dönüşememiştir. Đşçi federasyonu kurulur

kurulmaz, AKEL gibi tavrını Enosis’ten yana belirlemişti ve bu tutumuyla işçi

sınıfının ortak mücadelesini ta başından zorlaştırmıştı. Kıbrıslı Rumlar ve sendikal

hareket, Đkinci Dünya Savaşı’nın sona ermesiyle, Britanya ve diğer müttefik

ülkelerin savaşın amaçları arasında olduğunu ilan ettikleri ve Kıbrıslı Rumlar için

Yunanistan ile birleşme anlamına gelen “halkların self-determinasyon” hakkının

hayata geçirilmesi için harekete geçmişlerdir (Kızılyürek, 2003: 256-258).

1944 Ağustosu’nda Britanya’nın Sömürge Bakan Yardımcısı Sör Kosmo

Parkinson’un Kıbrıs’a ziyareti sırasında yaşanan halk hareketi ortak sendikal hareketi

de olumsuz olarak etkilemiştir. Bu bağlamda, çok sayıda Kıbrıslı Türk işçinin

çalıştığı Lefkoşa Ayakkabı Sektörü Sendikasında gelişen olaylar bu duruma bir

örnek teşkil etmektir. Söz konusu sendikanın 13 Ekim 1944 sayılı bildirisinde

Parkinson’un ziyareti sırasında gerçekleştirilen etkinlikler neticesinde 120 Kıbrıslı

Türk üyenin örgütten kopup Türk sendikaları oluşturmak amacıyla harekete

geçtikleri vurgulanmıştır.

Öte yandan, Parkinson’a Enosis lehinde bir muhtıra veren ve “Kıbrıs

işçilerinin Enosis istediğini” iddia eden PEO sendikasına üye Türk işçiler de bunu

protesto için 22 Ağustos 1944 tarihinde bu solcu sendikadan ayrılarak aynı gün

“Güneş Türk Đşçi Birliği” ni kurmuş, bu birliğe Niyazi Dağlı başkanlığındaki Türk

Đşçileri de katılınca, 1000 civarında Türk işçisi bir çatı altında toplanmıştır.

Page 64: ANNAN PLANI SÜRECĐ’NDE YAŞANAN TOPLUMSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/30878/250316.pdf · zamana ve oluşan yeni iç ve dış değerler karşısında her toplum kaçınılmaz

52

Ayrı Türk sendikalarının kurulmasına karşın, hatırı sayılır oranda Kıbrıslı

Türk işçi, Đşçi Federasyonunda kalmaya devam etmiştir; ancak 1941’den itibaren

benimsenen Enosis politikası, Đşçi Federasyonunun, 24-25 Eylül 1944 tarihli üçüncü

kurultayında resmen benimsenmiştir. Toplam 464 işçi temsilcisinin katıldığı

Kurultayda dokuz Kıbrıslı Türk hazır bulunmuştur. Bu durum, gelişen Enosis

politikasına karşı Kıbrıslı Türklerin temkinli davranmaya başladığının ve hatta ayrı

örgütlenme girişimlerinin başlatıldığının bir göstergesidir. Milliyetçilik ekseninde

güçlenmeye başlayan bu Enosis hareketi Kıbrıs’ta sendikal örgütlenmeyi olumsuz

yönde etkilemiş, Rum ve Türk işçilerin birlikte hareket etmelerini zorlaştırmıştır

(Varnava, 1997: 17-21).

Enosis politikasını benimseyen AKEL ve Đşçi Federasyonunun, söylemlerinde

Kilise ve Kıbrıs Rum sağından farklılıklar göstermesine rağmen Türk azınlığın ulusal

demokratik haklarından bahsetmeleri Kıbrıslı Türkleri rahatsız etmiştir. Enosis

tarafından Kıbrıslı Türk işçiler açısından ortak bir politika olması mümkün

görülmemektedir. Kıbrıs Türk liderliği, sömürge yönetiminin desteği ile Enosis’e

karşı yoğun bir mücadele başlatmış, Kıbrıslı Türk işçilerinin de bu mücadelede yer

alması yönünde tavır sergilenmiştir. Kıbrıslı Türk seçkinleri, yapılan gizli

toplantılarda Türk işçisinin Rum işçisinden ayrılması gerektiği konusunda mutabık

kalmış ve Kıbrıs Türk işçi Birlikleri Sendikası kurulması konusunda Türk işçilerine

çağrıda bulunmuşlardır.

Bu dönemde Enosis politikası ile başlayan sendikal ayrışma, Kıbrıslı Türk

seçkinlerin girişimiyle ayrılmaya dönüşmüş ve bu ortamdan faydalanmak arzusunda

olan sömürge yönetiminin katkısıyla kurumlaşmaya başlamıştır. Enosis’e karşı

Page 65: ANNAN PLANI SÜRECĐ’NDE YAŞANAN TOPLUMSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/30878/250316.pdf · zamana ve oluşan yeni iç ve dış değerler karşısında her toplum kaçınılmaz

53

oluşturulan ve Kıbrıslı Türk işçiler arasında baş gösteren Enosis endişesinden

beslenen bu ‘kutsal ittifakın sonucu olarak ayrı ilk Türk sendikası kurulmuştur. Đlk

etapta marangozlar Kıbrıs Türk Đşçi Birliğini (sendikasını) kurmuşlar, ardından

Telefon Müstahdemleri Sendikası ve Lefke Maden Đşçileri Sendikası kurulmuştur.

1944 yılında, “Güneş Türk Đşçi Birliği” isim değiştirerek “Lefkoşa Türk Birliği”

olmuş ve Kıbrıs’taki bütün Türk işçilerini bir çatı altında toplamak; Kıbrıs Adası

Türk Đşçi Birlikleri Siyasi Partisini kurmak; ve Kıbrıs’taki tüm kuruluşları bir çatı

altında toplamak ve Enosis’e karşı tek bir vücut olarak karşı çıkmak amacı

gütmüştür. 1945’te ise, çatı örgütü olarak, “Kıbrıs Türk Đşçi Birlikleri Kurumu”

(KTIBK) kurulmuştur (Kızılyürek, 2003: 262-263).

Đşçilerin içinde bulundukları ağır koşullar ve Türk sendikalarının mali

olanaksızlıkları, ayrı bir örgütlenmeye gitmelerine karşın, sendikalar arası işbirliğini

kaçınılmaz kılmıştır, bu durumda KTIBK ile PEO arasında, 8 Ocak 1948’de işbirliği

anlaşması imzalanmış, bu anlaşmayla işçi sınıfının yaşam koşullarını iyileştirmek

için iki taraf da, sıkı bir işbirliği yapmayı taahhüt etmiştir. KTIBK ve PEO, Kıbrıs

Maden Şirketinde aynı yıl gerçekleştirilen Kıbrıs tarihinin en büyük grevinde ortak

hareket etmişlerdir. 16 Aralık 1947’te Kıbrıs Maden Şirketinde çalışan 700’ü Kıbrıslı

Türk olan 2000’den fazla işçi çalışma koşullarının iyileştirilmesi, tatil hakkı, ek

mesai ödeneği, 8 saatlik iş günü gibi taleplerle 13 Ocak 1948’de, grev

başlatmışlardır. Kıbrıs tarihinin bu en uzun grevi 16 Mayıs 1948’de son bulmuştur.

Halkın da büyük desteğini kazanan bu ortak işçi eyleminde, 17’si Kıbrıslı Türk olan

74 işçi hapse mahkum edilmiştir (Varnava, 1998: 22).

Page 66: ANNAN PLANI SÜRECĐ’NDE YAŞANAN TOPLUMSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/30878/250316.pdf · zamana ve oluşan yeni iç ve dış değerler karşısında her toplum kaçınılmaz

54

Kıbrıslı Rumlar ile Türkler arasındaki çalışma ilişkilerini etkilemiş olan

önemli bir olay da, 15 Ocak 1950’de yapılan Enosis ile ilgili halk oylamasıdır. Oy

hakkı olan 224,757 Kıbrıslı Rum’dan toplam 215,108’i (% 95,70), Enosis için oy

kullanmıştır. 800 Kıbrıslı Türk de Yunanistan’la birleşmeden yana oy kullanmıştır.

Bununla beraber Kıbrıslı Türklerin çoğunluğu, oylamaya güçlü bir tepki göstermiş,

11 Aralık 1949’da Kıbrıslı Türkler, bir süre önce açıklanan oylamaya karşı,

Lefkoşa’da bir miting düzenlemişlerdir. Nisan 1950’de, Kıbrıs Türk toplumunun,

Kıbrıs’ın Yunanistan’la birleşmesine ilişkin bütün fikirlere karşı olduğunu ifade eden

bir memorandum Birleşmiş Milletler’e sunulmuştur. Bu tepkinin tipik bir örneği,

Kıbrıs Milli Türk Halk Partisi’nin başkanı Dr. Fazıl Küçük tarafından Đngiliz

hükümetine gönderilen ve 80.000 Kıbrıslı Türkün Enosis’e karşı olduğunu belirten

bir telgraftır. Telgrafta “80 bin Kıbrıslı Türk, Kıbrıs’ın Yunanistan’a bağlanması ve

muhtariyete ilişkin Rum taleplerini oybirliğiyle reddetmiş bulunmaktadır. Kıbrıslı

Türkler, Enosis ve muhtariyetin Türk toplumunun yok olmasına yol açacağına

inanmaktadır’’ (Kürkçügil, 2003: 325) denilmektedir.

1940’lı ve 1950’li yıllarda hem PEO’nin hem de komünist hareketin Enosis

beklentisiyle milliyetçi söyleme yönelmesi Türk işçileri rahatsız etmiş, ancak büyük

bir ayrışma olmamıştır. Ancak Enosis’in bir etkisi olarak 1958’de Taksim’in ortaya

çıkması işçi sınıfında milliyetçilik temelinde bir bölünmeyi başlatmıştır. 1954

yılında, toplam 18,085 üyesi bulunan PEO’nun 1700 Kıbrıslı Türk üyesi vardır.

KTIBK’da ise 740 üye kayıtlıdır. Bu rakamlar, giderek KTIBK lehine değişir. 1955

yılında, PEO’da 1400, KTIBK’da ise 2,214, 1957 yılında ise toplam 3,244 örgütlü

5,256 örgütsüz Kıbrıslı Türk işçiden, 1,114’ü PEO’da, 1,800’ü ise KTIBK’da

toplanmışlardır. Bu rakamlardan da görüleceği üzere 1958 yılında Kıbrıslı Türk işçi

Page 67: ANNAN PLANI SÜRECĐ’NDE YAŞANAN TOPLUMSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/30878/250316.pdf · zamana ve oluşan yeni iç ve dış değerler karşısında her toplum kaçınılmaz

55

ve işçi önderlerine dönük terör eylemlerinden önce Kıbrıslı Türk işçiler Türk

sendikalarında yoğunlaşmaya başlamıştır.

1958 yılında anti-komünist EOKA örgütünün, AKEL ve PEO üyelerine karşı

başlattığı terör olayları ile Kıbrıslı Türk işçiler de öldürülmeye başlanmıştır. 1958

yılı 1 Mayıs kutlamalarına Kıbrıslı Rumlarla birlikte katılan PEO üyesi işçiler,

TMT’nin yayınladığı bir bildiriyle PEO üyeliğinden istifaya çağrılmıştır.

Volkan’ın, Özel Harb Dairesi (ÖHD) tarafından, Türk Mukavemet

Teşkilatı’na (TMT) dönüştürülmesi ile birlikte ayrışma süreci dışarıdan müdahaleler

ile daha da hızlandırılmıştır. TMT Rumlarla ortak sendikalarda PEO çatısında

örgütlü mücadeleye devam etmek isteyenlere karşı şiddete dayalı baskıya

başvurmuştur. TMT Türk işçilerin PEO’den istifa ettiklerini gazetede ilan

etmemeleri halinde öldürüleceklerini bir ilan ile duyurmuş, bunu da kararlılık ile

yerine getirmiştir. Böylece tek çatı altında sınıf temelli örgütlenmenin yerini milliyet

temelinde, milliyetçi duygular içeren bir örgütlenme almıştır. Enosis ve Taksim

işçiler arasında da somutlaşmıştır.

Sömürge yönetiminin sona ermesi ve 1960 yılında Kıbrıs Cumhuriyeti’nin

kuruluşundan kısa bir süre sonra, 1963 yılına gelindiğinde Kıbrıs’ta gelişen Rum

ırkçı-milliyetçi hareketine dönüşen ENOSĐS hareketi ve ona tepki olarak tetiklenen

Türk milliyetçiliği, iki toplumu bir ayrışmanın eşiğine getirmiştir. Makarios’un

Anayasa değişikliği ve paralelinde Kıbrıs Türk tarafının Cumhuriyet’ten atılması ve

yaşanan çatışmalar ayrılıkçılığı belirginleştirmiştir. 1968 yılı sonunda, Kıbrıslı Türk

işçi ve memurlarının kurmuş olduğu 9 sendika, daha sonra TÜRK-ĐŞ’e de üye olacak

Page 68: ANNAN PLANI SÜRECĐ’NDE YAŞANAN TOPLUMSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/30878/250316.pdf · zamana ve oluşan yeni iç ve dış değerler karşısında her toplum kaçınılmaz

56

olan, Türk-Sen adı altında bir araya gelerek, en önemli çatı örgütlerini

oluşturmuşlardır (Akkaya, 2004).

Sivil toplum örgütlenmesine izin verilmesiyle 1968 yılı sonrasında kurulan

birçok sendikanın yanı sıra 1970 yılında bir sol hareket olarak Cumhuriyetçi Türk

Partisi (CTP) de kurulmuştur. Türk Mukavemet Teşkilatı (TMT) kurulan sendikalar

üzerinde etkili olmakla birlikte birçok sendikanın genel kurullarında boy

göstermiştir. O dönemde siyasi bir misyon ile kurulan Kıbrıs Türk Öğretmenler

Sendikası (KTÖS) 1973 yılındaki Genel Kurulu’nda TMT Bayraktarlığı bir liste

hazırlamış ve o listenin dışında kimsenin aday olmasına imkan tanınmamıştır.

(Hastürer, 2005: 5)

1974’e gelinceye kadar her iki kesim arasında sınıfsal temelde bir işbirliği ve

mücadele isteği, güçlü olmasa da varlığını sürdürürken Kıbrıs’ta 1974 ‘te yaşanan

gelişmelerle yeni bir süreç başlamıştır.

4.2. Sendikal Örgütlenme Tarzı ve Đdeolojik Eğilimler-1974 Sonrası Dönem

15 Temmuz 1974 darbesi ve bunu izleyen 20 Temmuz Barış Harekatı

sonrasında bölünen adada yeni bir politik ortam oluşmuş ve iki halk kendi

yönetimleri altında yaşamaya başlamışlardır. Đngiliz üslerinde ve Birleşmiş Milletlere

ait işyerleri dışında ortak çalışma alanı kalmayınca Kıbrıs Türk sendikal gelişimi de

kendi yolunu bulmaya başlamıştır. Bu süreçteki sendikal hareketin kendi içinde bir

rekabeti ve bu rekabetin sonucu olarak parçalanma süreci olmuştur. Önceleri

ideolojik olarak başlayan bölünme, devamında işyeri ve meslek sendikacılığı

Page 69: ANNAN PLANI SÜRECĐ’NDE YAŞANAN TOPLUMSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/30878/250316.pdf · zamana ve oluşan yeni iç ve dış değerler karşısında her toplum kaçınılmaz

57

temelinde sürmüştür. Bu da etkisiz ve güçsüz bir yapılanmaya sebebiyet vermiştir.

Ayrıca, 1974 sonrası dönemde Kıbrıs Türk sendikacılığı, özellikle Türkiye’deki

üniversitelerde eğitim gören ve daha sonra Kıbrıs’a dönen Kıbrıslı öğrencilerin

sendikal örgütlenmeye ve bu sendikaların politikalarına yaptıkları katkı ile

Türkiye’deki sendikacılıktan etkilenmiştir. Bu süreci iç bölünmeler ve sağ-sol

temelinde yeniden yapılanma çabalarıyla geçiren Kıbrıs Türk sendikal hareketi,

milliyetçiliğin doruk noktalara ulaştığı ve güvenlik kaygısı ile yapılan sıkı denetim

ve uygulamalar çerçevesinde gelişmeye çalışmıştır.

1963 tarihine kadar ada ekonomisini etkileyecek önemli bir gücü olmayan ve

1963-1974 yılları arası dönemi de varlığını sürdürme çabası içerisinde geçiren Kıbrıs

Türk toplumu birkaç küçük işletme dışında önemli bir sanayi kuruluşuna sahip

değildir. Sanayi işçileri, Kıbrıs Türk toplumunda 1974 sonrasında ortaya çıkan bir

sınıftır. Bu sınıf devlet işletmelerinde “devlet işçisi” olarak çalışmakta ve istihdam

edilen nüfusun % 10’unu bulmamaktadır. Bu durumları nedeniyle de devlete yakın

çevrelerden işe alınmakta ve muamele görmektedirler. Bunun yanı sıra 1980’li

yılların ikinci yarısından sonra Türkiye’den gelen kaçak işçi sayısında hatırı sayılır

bir artış gerçekleşmiştir. Bu nedenler Kuzey Kıbrıs’taki işçiler nitelik olarak kaçak

ya da göçmen statüsünde bulunan kişilerden oluşmaktadır. Sonuç olarak bu sınıfın

siyasete ağırlık koyabilecek bir örgütlenmeye gitmesi mümkün olmamıştır (Egemen,

2006: 186-187).

1974 sonrasında Kıbrıs Türk toplumunda sermaye birikiminin olmaması ve

Türkiye’de uygulanmakta olan karma ekonomi modelinin benimsenmesi sonucu var

olan işletmeler de devlet denetimindeki şirketlere devredilmiştir. 1980’lerde

Page 70: ANNAN PLANI SÜRECĐ’NDE YAŞANAN TOPLUMSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/30878/250316.pdf · zamana ve oluşan yeni iç ve dış değerler karşısında her toplum kaçınılmaz

58

Türkiye’de serbest piyasa ekonomisine geçilmesi ile birlikte izleyen yıllarda KKTC

ekonomisinde de karma ekonomi modeli terk edilerek serbest piyasa ekonomisine

geçilmiş, bu geçişe rağmen kamunun ekonomi içindeki ağırlığı azalmamış, aksine

artmıştır. Özel sektörün payı ise azalmış, bunun sonucu olarak kamu kuruluşlarının

büyük bir kesim tarafından gelir kapısı olarak görülmesi kamu personeli sayısını

hızla artırmış ve 20 binin üzerinde kamu görevlisi ortaya çıkmıştır. Bu noktada,

Kuzey Kıbrıs’ta sanayileşme düzeyinin düşüklüğü, sanayi işçisi sayısındaki azlık ve

kamu sektöründe çalışan nüfusun çokluğu sınıf perspektifli bir sendikal örgütlenmeyi

engellemiştir. Bu nedenle KKTC’de sendikal örgütlenmeye daha çok memurlar

katılmış ve kamu sendikacılığı oluşmaya başlamıştır.

KKTC Anayasası’nın “Sosyal ve Ekonomik Haklar, Özgürlükler ve Ödevler”

başlığı altındaki Üçüncü Bölümü’nde yer alan 53. maddesi uyarınca çalışanlar ve

işverenlere sendika kurma ve sendikalara serbestçe üye olma hakkı tanınmıştır. Bu

hak “ulusal güvenliğin, kamu düzeninin ve genel ahlakın korunması amacıyla”

sınırlanabilen bir yasayla korunmaktadır. Bunun yanı sıra anayasanın 54. maddesi de

çalışanlara, “işverenlerle olan ilişkilerinde, ekonomik ve sosyal durumlarını korumak

ve düzeltmek amacıyla toplu sözleşme ve grev hakkı” sunmaktadır. Yargıçlar,

savcılar, silahlı kuvvetler mensupları, polis mensupları ve sivil savunma kilit

personelinin grev hakkı yoktur. (KKTC Anayasası, s. 22) Kamu personeline anayasa

ile sendika kurma ve sendikaya üye olma hakkı verilirken KKTC Kamu Görevlileri

Yasası’nın 112. maddesi de kamu görevlilerinden sendika yönetim kurulu üyesi

olanlara veya yönetim kurulunun uygun göreceği sendika üyelerine sendikal

amaçlarda kullanılmak koşuluyla, yasal yıllık izinlerine ek olarak 15 gün ödenekli ve

6 ay ödeneksiz izin verilmektedir. (KKTC Kamu Görevlileri Yasası, s. 72)

Page 71: ANNAN PLANI SÜRECĐ’NDE YAŞANAN TOPLUMSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/30878/250316.pdf · zamana ve oluşan yeni iç ve dış değerler karşısında her toplum kaçınılmaz

59

Kıbrıs Türk sendika başkanlarının meslek guruplarına bakıldığında

başkanların büyük bir çoğunluğunun kamu çalışanı olduğu görülmektedir.

Sanayileşme oranı oldukça düşük, sınırlı turizm ve eğitim sektörünün ekonomik

dinamikler oluşturduğu Kıbrıs Türk ekonomisi ve toplum yapısı içerisinde kamu

çalışanlarının oransal fazlalığı sendikalaşma yapısına da yansımıştır. Sanayileşmenin,

sendikalaşmanın başladığı dönemde de sınırlı olması, bu hareketin ağırlıklı olarak

memur sendikacılığı şeklinde başlamasına sebep olmuştur. Đşte bu geleneğin hala

devam ettiği gözlemlenmektedir. Bu araştırmaya katılan sendika başkanlarının

sendikaları ise aşağıdaki gibidir:

Kıbrıs Türk Đngiliz Askeri Üs Müstahdemleri Sendikası (AS-SEN), Kıbrıs

Türk Banka Ticaret ve Büro Çalışanları Sendikası (BANK-SEN), Basın Emekçileri

Sendikası (BASIN-SEN), Kıbrıs Türk Ofis Banka ve Ticaret Çalışanları Sendikası

(BASS), Bayrak Radyo Televizyonu (BRT) Çalışanları Sendikası (BAY-SEN),

Kıbrıs Türk Belediye Müstahdemleri Sendikası (BEL-SEN), Belediye Emekçileri

Sendikası (BES), Büro Đşçileri Sendikası (BÜRO-ĐŞ), Çağdaş Memurlar Sendikası

(ÇAĞ-SEN), Doğu Akdeniz Üniversitesi Birlik ve Dayanışma Sendikası (DAÜ-BĐR-

SEN), Devrimci Genel Đş Sendikası, Doğu Akdeniz Üniversitesi Personel Sendikası

(DAÜ-PER-SEN), Doğu Akdeniz Üniversitesi Çalışanları Sendikası (DAÜ-SEN),

Devrimci Đşçi Sendikaları Federasyonu (DEV-ĐŞ), Diyanet ve Vakıf Görevlileri

Sendikası (DĐN GÖR-SEN), Devrimci Genel Đş Sendikası, Kıbrıs Türk Elektrik

Kurumu Çalışanları Sendikası (EL-SEN), Birleşik Kamu Koperatif Tarım ve Diğer

Sanat ve Hizmetler Emekçileri Sendikası (EMEK-ĐŞ), Kıbrıs Türk Gıda, Tütün ve

Müşkirat Đşçileri Sendikası (GIDA-SEN), Gümrük Çalışanları Sendikası (GÜÇ-

SEN), Kıbrıs Türk Hür Đşçi Sendikaları Federasyonu (HÜR-ĐŞ), Kamu Đşçileri

Page 72: ANNAN PLANI SÜRECĐ’NDE YAŞANAN TOPLUMSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/30878/250316.pdf · zamana ve oluşan yeni iç ve dış değerler karşısında her toplum kaçınılmaz

60

Sendikası (KAMU-ĐŞ), Kıbrıs Türk Kamu Görevlileri Sendikası (KAMU-SEN),

Kıbrıs Türk Hemşireler Birliği, Kıbrıs Türk Đşverenler Sendikası, Kıbrıs Türk

Dayanışma Sendikası, Kooperatif Görevlileri Sendikası (KOOP-SEN), Kıbrıs Türk

Amme Memurları Sendikası (KTAMS), Kıbrıs Türk Orta Eğitim Öğretmenler

Sendikası (KTOEÖS), Kıbrıs Türk Öğretmenler Sendikası (KTÖS), Kıbrıs Türk

Liman ve Taşıt Đşçileri Sendikası (LĐMAN-SEN), M/SA Türk Genel Đş Sendikası,

Memur Sendikaları Federasyonu (MEMUR-SEN), Kıbrıs Türk Sağlık ve Sosyal

Hizmetleri Kamu Görevlileri Sendikası (SAĞLIK-SEN), Kıbrıs Türk

Telekomünikasyon Müstahdemleri Sendikası (TEL-SEN), Turizm Emekçileri

Sendikası (TES), Kıbrıs Türk Hekimler Sendikası (TIP-ĐŞ), KKTC Petrol Đşçileri

Sendikası (TÜRK-PETROL ĐŞ), Gelir ve Vergi Dairesi Çalışanları Sendikası

(VERGĐ-SEN) ve Veteriner Hekimler Sendikası (VET-SEN).

KKTC oluşan sendikalara bakıldığında, sendikaların 1990’lı yıllarda daha çok

mesleki temelde bir örgütlenmeye gidildiği, çok parçalı bir özellik gösterdiği

görülmektedir ki bu durum da dağınık, çok sayıda, güçsüz sendikanın varlığını

göstermektedir. 2000’li yıllarda, aynı işkolundaki sendikalar, gönüllülük temelinde,

tek çatı altında örgütlenmeye yönelmiş ve bu da güçlü bir sendikacılığın oluşmasının

ilk işareti olmuştur. “Karayolları çalışanlarının kurduğu YOL-ĐŞ’i (YOL-ĐŞ, daha

sonra, 5. Genel Kurul’unda Emek-Đş adını aldı), ile Devrimci Genel Đş Sendikası

(1975 yılında kuruldu) 1976 yılında bir araya gelerek, Türk-Đş’in denetimi ve

güdümündeki Türk-Sen’e karşı sınıf sendikacılığını savunan Devrimci Đşçi

Sendikaları Federasyonu’nu (DEV-ĐŞ) kurdular. Sınıf perspektifli bir örgütlenme

olan Dev-Đş, Dünya Sendikalar Federasyonu’nun (DSF) 10. Kongresinde, 1986

yılında üyeliğe kabul edildi ve bu üyeliği hala sürmektedir. DEV-ĐŞ’e yukarıda

Page 73: ANNAN PLANI SÜRECĐ’NDE YAŞANAN TOPLUMSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/30878/250316.pdf · zamana ve oluşan yeni iç ve dış değerler karşısında her toplum kaçınılmaz

61

belirtilen kurucu iki sendikadan başka KKTC Petrol Đşçileri Sendikası (TÜRK-

PETROL-ĐŞ) ve Kıbrıs Türk Kamu Hizmeti Đşçileri Sendikası (YÖN-SEN) da

üyedir. Kuzey’in ilk tepe örgütü olan Türk-Sen’in, 2000 yılına gelindiğinde

politikalarında da önemli değişiklikler yaşanmış, Türk-Sen ile Türk-Đş Kıbrıs

sorununun çözümü konusunda zıt politikaları savunur hale gelmişlerdir. Türk-Sen de,

birleşik Kıbrıs’ı ve AB’ye üyeliği savunan Bu Memleket Bizim Platformu ve Ortak

Vizyon’un kurucu üyesidir. 1994 yılında kurulan Tüm Kıbrıs Sendikalar Platformu

(All Cyprus Trade Unions Form) kurucu üyeleri arasındadır. Türkiye’de Türkiye Đşçi

Sendikaları Konfederasyonu (TÜRK-ĐŞ) üyeliği yanı sıra Uluslararası Hür Đşçi

Sendikaları Konfederasyonu (ICFTU) ve Avrupa Đşçi Sendikaları Konfederasyonu

(ETUC) üyeliğine sahip olan Federasyon, Kıbrıs’ta uluslararası ilişkileri en örgütlü

olan sendikal kuruluştur” KKTC Hür Đşçi Sendikaları Konfederasyonu (HÜR-ĐŞ) ise

Kıbrıs’ın üçüncü tepe örgütüdür. Bu Konfederasyon’a ise şu sendikalar üyedir:

Kıbrıs Türk Đlkokul Öğretmenler Sendikası (ĐLK-SEN), Doğu Akdeniz Üniversitesi

Yönetsel Personel Sendikası (DAÜ-PER-SEN). Kıbrıs Türk Đlkokul Öğretmenler

Sendikası (ĐLK-SEN), 1984 yılında Başöğretmenler Sendikası adı altında kurulmuş,

5 Kasım 1988 tarihinde gerçekleştirilen olağanüstü genel kurulda bugünkü ismini

almıştır. 1999 yılı itibarı ile 268 üyesi vardır. DAÜ-PER-SEN ise 6 Kasım 1995

tarihinde kurulmuştur. Bu üç üst tepe örgütüne üye olmayarak, bağımsız kalan çok

sayıda, ama içlerinde oldukça etkili olan başka sendikalar da bulunmaktadır.

(Akkaya, 2004).

Kıbrıs Türk sendikacılığına tarihsel süreç içerisinde bakıldığında

sendikacılığın Kıbrıs Sorunu ile paralel geliştiği ve şekillendiği görülmektedir. Kıbrıs

tarihinde gelişen olaylar çerçevesinde Enosis ve Taksim politikalarının milliyetçi

Page 74: ANNAN PLANI SÜRECĐ’NDE YAŞANAN TOPLUMSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/30878/250316.pdf · zamana ve oluşan yeni iç ve dış değerler karşısında her toplum kaçınılmaz

62

temelleri üzerine kurulmaya çalışan sendikal hayat 1960’lı yılların sonlarına doğru

Kıbrıslı Türklerde yaşanan sivilleşme hareketi ile gelişmiştir. 1974 sonrasında ise

Kıbrıs Türk sendikalarının gelişiminin ideolojik olarak ayrıştığı görülmektedir. Bu

durum neticesinde adanın kuzeyinde sendikacılık zayıf ve etkisiz kalmaya

başlamıştır. Bunun başlıca nedeni çalışanların sınıf perspektifli sendikalardan

ayrılmaya zorlanması ve yönetime yakın sendikalara yönlendirilmeleridir. 2000’li

yıllara gelene kadar, Kuzey Kıbrıs’ta kamu hizmetinde çalışan kişi oranının yüksek

olması devletle yapılan özlük hakkı, maaş artışı gibi pazarlıklarda devlet ayağının

güçlü olmasına neden olmuştur. Bunun yanı sıra özellikle aktif olan sol görüşlü

sendikalar, sol siyasi partilerle her zaman sıkı bir ilişki içerisinde olmuş ve bu

partilere destek vermişlerdir. Bütün bu sendikal faaliyetlerin toplum üzerindeki etkisi

minimum düzeyde gerçekleşmekte ve faaliyetleri kendi üyeleri ile sınırlı

kalmaktadır. Ülkedeki baskıcı siyasal rejim toplumun örgütlenmesinde en büyük

engelken sendikacılık toplum üzerinde sınırlı bir etkiye sahiptir.

2000’li yıllara gelindiğinde sendikal hareketlerin siyasi partiler ve hükümetler

üzerinde etkin bir rol oynamaya başladığı görülmektedir. Birleşik Kıbrıs ve AB

üyeliğini politikalarının merkezine yerleştirmiş olan çok sayıda sendika, muhalefetin

de en dinamik unsuru olmuştur. Şöyle ki bu sendikaların “Bu Memleket Bizim

Platformu” ile “Ortak Vizyon” çatısı altında diğer siyasal partiler ve demokratik kitle

örgütleri ile birlikte hareket ettiği görülmektedir. 1970’lerin ve 1980’lerin sendikal

politikaları ile karşılaştırıldığında, özellikle Dev-Đş ve bağlı sendikalarının anti-

emperyalist, bağımsız bir devlet söyleminden vazgeçerek daha güvenli gördükleri

Avrupa Birliği çerçevesinde gelişimlerini sürdürdükleri söylenebilir. Bu dönemde

Kıbrıslı Türkler arasında ilk kez on binlerin sokaklara döküldüğü toplumsal

Page 75: ANNAN PLANI SÜRECĐ’NDE YAŞANAN TOPLUMSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/30878/250316.pdf · zamana ve oluşan yeni iç ve dış değerler karşısında her toplum kaçınılmaz

63

hareketlilik gerçekleşmiş ve ülkede yaşanan bu toplumsal hareketliliğin merkezinde

de sendikalar yer almıştır.

4.3. Kıbrıs Türk Sendikal Hareketinde “Sendika-Siyaset” Đlişkisine, Kıbrıs

Türk Sendika Başkanlarının ve Kıbrıs Türk Toplumunun Tutumları

Sendikalar kuşkusuz ki meslek örgütleridir. Öncelikli hedefleri mesleki

çıkarlardır. Bu bağlamda sendikaların en öncelikli talepleri de ücret talebidir; ancak

gerek ücret talebi gerekse diğer sosyal çıkarlar sendikaları siyasal eylemde

bulunmaya iter. Bu siyasal eylemler çerçevesinde seçim dönemlerindeki tavırlar,

siyasal ve ekonomik çevrelerce kurulan seçim dönemi ve diğer dönemlerdeki ilişkiler

önemli yer tutar. Genel anlamda sendikal literatür ve sendikal pratik göstermektedir

ki sendika – siyaset ilişkisi her zaman kuşku ile karşılanmıştır. Sendikaların temel

işlevleri olan mesleki çıkarları savunmak için bağımsız olmaları gerekliliği sürekli

vurgulanmıştır. Bu bağlamda sendikaların nasıl bir siyasal tavır sergileyecekleri,

siyasal parti ve siyasi kişilerle olan ilişkileri hep göz önünde tutulmuştur.

Sendikaların bağımsızlığı vurgulanırken kendi dışındaki ekonomik çevrelerin de

sendikaların bağımsızlığına tehlike düşürecek boyutta ilişkilerde bulunmaları

sorgulanmıştır.

Kıbrıs Türk Sendikal Hareketi değerlendirildiğinde sendika siyaset ilişkisinin

ne kadar canlı olduğunu görülmektedir. Genelde Kıbrıs tarihinde özelde Kıbrıs Türk

Sendikal Hareketinin temelinde her zaman sendikalara biçilen ulusal ve uluslararası

siyasal roller çok ciddi yer tutmuştur. Bu bağlamda yapılan saha araştırmasında

Page 76: ANNAN PLANI SÜRECĐ’NDE YAŞANAN TOPLUMSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/30878/250316.pdf · zamana ve oluşan yeni iç ve dış değerler karşısında her toplum kaçınılmaz

64

gerek Kıbrıs Türk Sendikal Hareketine yön veren başkanlarının gerekse Kıbrıs Türk

halkının konu ile ilgili tutum ve bakış açılarının tezin bütününü destekler nitelikte

olduğu ve önemli sonuçlar çıkaracağı düşünülmüştür. Bunun için iki eksende sorular

geliştirilmiştir. Kıbrıs Türk sendika başkanlarının tutumları ve Kıbrıs Türk

toplumunun tutumları. Seçim dönemlerinde sendika-siyasal parti ilişkileri, genel

anlamda karşılıklı sendika siyasal parti ilişkileri, bazı sendika dışı özel kişilerle ilişki

kurma eğilimleri, sendikaların ekonomik ve siyasal çevrelerce yönlendirilmesi ile

ilgili sorular geliştirilmiş ve sorgulanmıştır.

Grafik: 1. Kıbrıs Türk Sendika Başkanlarının Sendika-Siyaset Đlişkisine Bakış

Açıları.

Grafik 1.’de sendikal hareketin önemli ilişkilerinden biri olan sendika siyaset

ilişkisi araştırılmıştır. Günümüz Kıbrıs Türk sendika liderlerinin sendika siyaset

ilişkisine bakış açılarını gösteren 5 maddelik Grafik 3.’de genel anlamda % 55,20

oranında ne katılırım ne katılmam aralığında baktığı gözlenmiştir. Özellikle

55,2060,50

66,50

47,50

62,50

39,00

20

36

52

68

84

100

Genelortalama

1 2 3 4 5

1. Sendikalar seçim dönemlerinde kendi çıkarları doğrultusunda bir parti lehinde veya alehinde tavır alabilir.

2. Sendikalar siyasi partilerin uyguladıkları politikaları belirlemelidir.3. Siyasi partiler sendikaların uyguladıkları politikaları belirlemelidir.4. Sendikalar seçim zamanı kendi davalarını destekleyen partilere yardımcı olmalıdırlar5. Sendikalar siyasi partilere örgütlü bir biçimde parasal yardım yapmalıdırlar

X

Page 77: ANNAN PLANI SÜRECĐ’NDE YAŞANAN TOPLUMSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/30878/250316.pdf · zamana ve oluşan yeni iç ve dış değerler karşısında her toplum kaçınılmaz

65

sendikacılık literatüründe her zaman tereddütle bakılan sendika-siyasal parti ilişkisini

içeren sorulardan biri olan sendikalar seçim dönemlerinde kendi çıkarları

doğrultusunda bir parti lehine veya aleyhine tavır alabilir sorusunun % 60,50 bir

oranda ne katılırım ne katılmam aralığında bir tutuma sahip olduğu gözlenmiştir. Bu

soru sendika başkanlarının seçim dönemlerinde sendikaları lehine herhangi bir

partiye destek verilebilme ihtimalini olası olarak gördüklerini gösterir. Burada

olumsuz bir tutum içinde olmadıkları ve bu ihtimali olası gördükleri gözlenmektedir.

Bu demokratik bir tavır olarak algılanabilir. Bu ilişki çerçevesinde bir diğer soru ise

sendikaların siyasi partilerin uyguladıkları politikaları belirlemelidir sorusudur ki bu

ilişkiye de % 66,50 oranında ne katılırım ne katılmam aralığında bir tutum

gözlenmiştir. Bu da gösterir ki Kıbrıs Türk sendika başkanlarının sendikaların parti

politikalarını belirlemede istekli ve bu ilişkiye olumsuz bakılmadığıdır; ancak bu

ilişkinin tersi sayılabilecek bir soru olan siyasi partiler sendikaların uyguladıkları

politikaları belirlemelidir sorusu ve bu ilişkiye Kıbrıs Türk sendika başkanlarının

%47,50 oranında katılmam aralıkta olumsuz baktığını gösterir. Kıbrıs Türk sendika

başkanları önemli sayılabilecek bir oranda siyasal partilerin politikalarını

belirleyebilme ilişkisine olumsuz bakmazken, partilerin ayni ilişki çerçevesinde

sendikaların politikalarını belirlemelerine olumsuz bakmaktadırlar. Kuşkusuz ki

sendikalar meslek örgütleri olarak meslek çıkarlarını korurken siyasal partileri

etkilemelidir; bu tavır hem siyasal hem de mesleki bir tavırdır. Bu yüzden

demokratik ve mesleki bir tavır olarak Kıbrıs TürkSendika başkanları bu ilikiye olası

bakmaktadır. Sendika siyasal parti ilişkisine yönelik bir diğer soru ise sendikaların

seçim dönemlerinde kendi davalarını destekleyen partiler yardımcı olmalıdırlar

sorusudur ki bu soru da % 62,50 oranında ne katılırım ne katılmam aralığında yine

Page 78: ANNAN PLANI SÜRECĐ’NDE YAŞANAN TOPLUMSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/30878/250316.pdf · zamana ve oluşan yeni iç ve dış değerler karşısında her toplum kaçınılmaz

66

çekimser tutum gözlenmiş ve bu ilişki ihtimal dahilinde tutulmuştur. Bir nevi ödül

niteliğinde olan ve sendikal mücadelelerinde destek veren siyasi partilerin bu

desteklerinin devamı için seçim desteği vermek sendika başkanlarının kendi

davalarında siyasal güçleri kullanmayı olası gördüklerini gösteren bir diğer

göstergedir. Ancak Kıbrıs Türk sendika başkanları bu ilişkinin meşru zeminler dışına

çıkmasına da olumlu bakmamaktadır. Şöyleki sendikaların siyasi partilere örgütlü ve

düzenli bir biçimde parasal yardım yapmaları sorusu % 39,00 oranında ortadan az,

katılmam aralığında bulunmuştur. Bu da Kıbrıs Türk sendika liderlerinin meşru

zemin olarak herhangi bir organik sendika-siyasal parti ilişkisini görmediklerini ve

bu ilişkiyi onaylamadıklarını gösterir. Bunu özellikle bunu parasal yardım yaparak

sendikal mücadelede siyasal partiler yönünde çıkar sağlama düşüncesinin olumlu

karşılanmadığı şeklinde yorumlanabilir. Bu tavır da Kıbrıs Türk sendika

başkanlarının bu ilişkileri demokratik sınırlar içerisinde tutulması gerektiği inançları

olduğunu gösterir.

Grafik: 2. Kıbrıs Türk Toplumunun Sendika-Siyaset Đlişkisine Bakış Açıları.

57,37

65,71

56,0351,71

64,04

49,34

20

36

52

68

84

100

Genelortalama

1 2 3 4 5

1. Sendikalar seçim dönemlerinde kendi çıkarları doğrultusunda bir parti lehinde veya alehinde tavır alabilir.

2. Sendikalar siyasi partilerin uyguladıkları politikaları belirlemelidir.3. Siyasi partiler sendikaların uyguladıkları politikaları belirlemelidir.4. Sendikalar seçim zamanı kendi davalarını destekleyen partilere yardımcı olmalıdırlar.5. Sendikalar siyasi partilere örgütlü bir biçimde parasal yardım yapmalıdırlar.

X

Page 79: ANNAN PLANI SÜRECĐ’NDE YAŞANAN TOPLUMSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/30878/250316.pdf · zamana ve oluşan yeni iç ve dış değerler karşısında her toplum kaçınılmaz

67

Grafik 1 de yorumlanan sorular Grafik 2’de de sendikacılık siyaset ilişkisine

Kıbrıs Türk toplumunun nasıl baktığına yönelik sorulardır. Grafik 2.’den de

görülebileceği üzere Kıbrıs Türk toplumu sendikacılık-siyaset ilişkileri ile ilgili 5

sorunun geneline %57,37 ortadan aralıkta ne katılırım ne katılmam aralığında

algıladığı gözlenmiştir. Bu da gösteriyor ki Kıbrıs Türk halkı sendikacılık siyaset

ilişkisi konusunda olumlu ya da olumsuz net bir tutum geliştirememiştir. Genel

bakıştan sonra soru bazlı analizleri değerlendirecek olursak sendikaların seçim

dönemlerinde kendi çıkarları doğrultusunda bir parti lehine veya aleyhine tavır

alabilir sorusunda % 65,71 oranı ile, sendikalar siyasi partilerin uyguladıkları

politikaları belirlemelidir sorusunda % 56,03’le, siyasi partiler sendikaların

uyguladıkları politikaları belirlemelidir sorusunda % 51,71 oranı ile, sendikalar

seçim zamanlarında kendi davalarını destekleyen partilere yardımcı olmalıdırlar

sorusu % 64,04 oranı ile ne katılırım ne katılmam aralığında algıladıkları

gözlenmiştir. Sendika siyaset ilişkisinde siyasal partilerle sendikaların ilişkisi her

zaman kuşku ile karşılanmış ve bu ilişkinin boyutu her zaman tartışılmıştır. Ancak

Kıbrıs Türk toplumu sendikaların siyasal partilerin politikalarını belirlemelidir

ilişkisine daha meşru bakarak bu ilişkiyi demokratik sınırlar içerisinde algılamıştır.

Ancak daha somut ve organik bir ilişki olan sendikaların siyasi partilere örgütlü bir

biçimde para yardımı yapmalıdırlar sorusunda Kıbrıs Türk toplumu % 49,34 ile

katılmıyorum olarak algılamıştır. Siyasi partilere destek verme ve etkileşim içine

girme noktasında net tavır alamayan, hatta sendikaların partileri desteklemelidir ve

politikalarını elirlemelidir sorularına daha olumlu bakması; ancak Kıbrıs Türk

toplumu bu ilişkinin boyutu organik bir bağa dönüşme ihtimaline karşı tavrını

netleştirmiş ve bu boyuta katılmadığı demokratik sınırlarda görmediği gözlenmiştir.

Page 80: ANNAN PLANI SÜRECĐ’NDE YAŞANAN TOPLUMSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/30878/250316.pdf · zamana ve oluşan yeni iç ve dış değerler karşısında her toplum kaçınılmaz

68

Grafik: 3. Sendikaların Siyasi Yöntemleri ile Đlgili Sorulara Kıbrıs Türk Sendika

Başkanlarının Yanıtları.

Grafik 3.’den de takip edilebileceği gibi 7 farklı soru ile sendika siyaset

ilişkisi irdelenmeye devam etmiştir. Sendikacılık siyaset ilişkisi sendikacılığın en

temel ilişkilerinden biridir. Sendikal mücadelenin yapıldığı temel arenalardan biri

olan siyaset arenası sendikaları ister istemez siyasetin içinde olma zorunluluğu ile

karşı karşıya bırakır. Bu bağlamda kimi zaman ürkülen ve çekinilen bir alan olan

siyasi alan sendikalar için kaçınılmaz ilişkilerin öründüğü bir alandır. Siyasi

mücadele tarzının sedikacılık modellerinde temel kriterlerden bir olduğunu

düşündüğmüzde bu alanlardaki ilişkiler örüntüleri de sendikacılık olgusu için önem

taşır. Đşte grafikte ki sorular sendikacılık siyaset işikisine Kıbrıs Türk sendika

başkanlarının nasıl baktığna yönelik sorulardır. Özellikle sendika siyaset ilişkisinde

siyasi yöntemlerle ilgili bu sorularda grafik 4’den de anlaşılacağı üzere Kıbrıs türk

59,2253,33

71,50

44,00

62,50

38,95

70,2674,00

20

36

52

68

84

100

Genelortalama

1 2 3 4 5 6 7

1. Sendikalar belirli görevlerdeki seçilmiş siyasilerle özel ilişkiler kurmalıdırlar2. Sendikalar basın gücüyle siyaseti etkilemelidirler.3. Sendikalar siyasi parti kurup mücadelelerini siyasi platformda da yürütmelidirler.4. Sendikalar tarafsız kalıp siyasette güncel politikalar benimsemelidirler.5. Sendikalar her yerde genel grev yaparak siyasi sistemi çökertmelidirler.6. Sendikalar tabanın sesine göre siyasi duruşunu belirlemelidir.7. Sendikalar siyasi partilere eşit mesafede olmalıdır

X

Page 81: ANNAN PLANI SÜRECĐ’NDE YAŞANAN TOPLUMSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/30878/250316.pdf · zamana ve oluşan yeni iç ve dış değerler karşısında her toplum kaçınılmaz

69

sendika liderleri % 59,22 oranında bir oranda ne katılırım ne katılmam aralığında

çekimser tutumla çılmıştır. Bu da gösteriri ki Kıbrıs Türk sendika liderleri bu

maddelerde de sendika siyaset ilişkisine olumlu yada olumsuz herhengi bir tutuma

sahip değil kararsız bir tutum içindedir.

Özellikle sendikal mücadelenin siyasi mücadele yöntemlerinden biri olan

sendikaların siyaseti basın yolu ile etkilemesi gerektiği sorusu % 71,5 oranında

ortadan çok aralıkta yüksek bir olumlulukla baktılkarı gözlemlenmektedir.

Günümüzde basın her türlü siyasi ve ekonomik mücadelenin oluştuğu temel bir

alandır. Demokrasinin temel gereği olan toplum kesimlerine ulaşmak ve buradaki

iradeyi etkilemek noktasında da en etkili töntemlerden biridir. Basını kullanarak

sesler en ulaşılmaz noktalara gerek ulusal gerekse uluslararası coğrafyalara

ulaşabilir. Bu bağlamda sendikal mücadele açısından da basını kullanarak ekonomik

ve siyasi çevreleri etkilemek son derece önemli bir demokratik tavırdır. Bu sorudan

da gözlenebileceği gibi Kıbrıs Türk sendika başkanları da sendikaların basınyolu ile

siyaseti etkilemesini en etkili ve kabuledilir yöntem olarak bakmaktadırlar.

Bir diğer soru is sendikaların seçilmiş kişilerle özel ilişkiler kurarak siyaseti

etkilemelidir sorusudur. Bu soruda siyasilerin kapalı kapılar ardından da bazı ilişki

türlerini kullanıp siyaseti sendikalar lehine etkileyebileceklerine nasıl baktıklarıdır.

Gözlendiği üzere Kıbrıs Türk sendika başkanları bu ilişki düzeyine de %53,33

oranında ne katılıyorum ne katılmıyorum aralığında kararsız bir tutuma sahiptir.

Seçilmiş kişilerin insan olma özelliklerinin de kullanarak sendikalar lehine bu

özelliklerinin siyaaset arenasında kullanılabileceği siyasi etik anlamında olumsuz

karşılanabilir. Batıda lobi faaliyeti olarak da adlandırılabilen bu faaliyet Kıbrıs Türk

Page 82: ANNAN PLANI SÜRECĐ’NDE YAŞANAN TOPLUMSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/30878/250316.pdf · zamana ve oluşan yeni iç ve dış değerler karşısında her toplum kaçınılmaz

70

sendika liderleri tarafından da kabul edilemez bir yöntem olarak görülmemektedir.

Batı demokrasisinin en etkili yollarından olan lobi faaliyetleri net bir tavırla kabul

edilmese de yine de olası bir yöntem olarak karşımıza çıkmaktadır.

Grafik 3.’de de gözlenebilen sendikalar parti kurup mücadelelerini siyasi

platformda da yürütmelidir, sendiklar tarafısız kalıp siyasette güncel politikalar

benimsemelidir ve sendikalar her yerde genel grev yaparak siyasi sistemi

çökertmelidir soruları Kıbrıs Türk Sendika başkanlarının siyasal hareket tarzındaki

tutumlarına işaret eder. Soruları tek tek ele aldığımızda siyasi mücadele

yöntemlerinden biri olan siyasi parti kurup sendikal müculadeleyi bu yolla devam

ettirme sorusu Kıbrıs Türk sendika başkanları tarafından % 44,00 oranında

katılmıyorum aralığına olumsuz bir tutum içinde olduklarınını belirtmişlerdir. Bir

başka siyasi mücadele yöntemi olan genel grevlerle siyasi sistemi çökertmek ise

%38,95 oranında katılmıyorum aralığında olumsuz olarak kabul edilmiştir ve bu

yöntemin başkanlar tarafından benimsenmediği gözlemlenmektedir. Bu iki soru

birlikte değerlendirildiğinde her iki siyasi mücadele tarzı da Kıbrıs Türk sendika

başkanları tarafından benimsenmemiştir. Bir diğer siyasi mücadele yöntemi olan

tarafsız kalıp siyasette güncel politikalar benimsemek yöntemi Kıbrıs Türk sendika

başkanları tarafından ise % 62,50 aralıkta ne katılırım ne katılmam aralığında

çekimser bir tutumda oldukları gözlenmektedir. Bu yöntem de net olarak sendika

başkanları tarafından kabul edilir bir yöntem olmasa da diğer iki yönteme göre daha

kabul edilir olarak algılanmaktadır. Sendikaların siyasi partiler eşit mesafede

olmalıdır sorusu da Kıbrıs Türk sendika başkanları tarafından % 74,00 oranında

katılırım aralığında kabul edilmiştir bu durum tarafsız sendikacılık anlayışının Kıbrıs

Türk sendikal liderleri arasındaki daha kabul edilebilir eğilimini güçlü olduğunu

Page 83: ANNAN PLANI SÜRECĐ’NDE YAŞANAN TOPLUMSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/30878/250316.pdf · zamana ve oluşan yeni iç ve dış değerler karşısında her toplum kaçınılmaz

71

kanıtlayan bir diğer değişkendir. Burda ölçülen bir diğer soruda da sendikaların

siyasi duruşunu belirlemede tabanın sesine göre olması gerektiği sorusudur. Bu soru

da Kıbrıs Türk sendika liderleri tarafından %68,50 oranında katılıyorum aralığında

olumlu karşılanmıştır. Bu da göstermiştir ki Kıbrıs türk sendika liderleri siyasi

mücadele gibi hassas ve zemini kaygan olduğu bir alanda tabanına bağlı hareket

etme eğilimindedirler. Bu da demokratik bir tavır olarak algılanabilir.

Grafik: 4. Sendikaların Siyasi Yöntemleri ile Đlgili Sorulara Kıbrıs Türk

Toplumunun Yanıtları.

Grafikte ki Sorular sendikacılık siyaset ilişkisine Kıbrıs Türk toplumunun

nasıl baktığına yönelik sorulardır. Đşte bu ilişkiler örüntüsünde özellikle sendikaların

siyasi yöntemleri ile ilgili olan bu maddelerin genel değerlendirmesinde bu maddeler

bir arada Grafik 4.’den de görüldüğü gibi % 62,27 aralığında ne katılırım ne

katılmam aralığına algılandığı gözlemlenmektedir. Genel anlamda Kıbrıs Türk

toplumunun bu ilişkiyi olası gördüğü yorumu yapılabilir. Soru analizine geçecek

61,90 59,89

51,95

74,14

41,51

69,42

61,82

74,58

20

36

52

68

84

100

Genelortalama

1 2 3 4 5 6 7

1. Sendikalar belirli görevlerdeki seçilmiş siyasilerle özel ilişkiler kurmalıdırlar.2. Sendikalar siyasi parti kurup mücadelelerini siyasi platformda da yürütmelidirler.3. Sendikalar tarafsız kalıp güncel politikalar benimsemelidirler.4. Sendikalar her yerde genel grev yaparak sistemi çökertmelidirler.5. Sendikalar tabanın sesine göre siyasi duruşunu belirlemelidir.6. Sendikalar basın gücüyle siyaseti etkilemelidirler.7. Sendikalar siyasi partilere eşit mesafede olmalıdır.

X

Page 84: ANNAN PLANI SÜRECĐ’NDE YAŞANAN TOPLUMSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/30878/250316.pdf · zamana ve oluşan yeni iç ve dış değerler karşısında her toplum kaçınılmaz

72

olursak Kıbrıs Türk toplumu sendikalar belirli görevlerdeki seçilmiş kişilerle özel

ilişkiler kurmalıdır maddesine % 59,89’luk bir oranda ne katılırım ne katılmam

ayağında algılamıştır. Kıbrıs Türk toplumu bu ilişkiyi de reddedmemiş ve olası

görmüştür. Sendikal hareketin karakteristik hareket tarzlarından biri de sendikaların

siyasal arenadaki hareket tarzıdır. Sendikaların siyasi parti kurup mücadelelerini

siyasi platforma bu yolla taşıma fikri Kıbrıs Türk toplumuna sorulduğuna tablodan

da anlaşılacağı üzere Kıbrıs Türk toplumu % 51,95 oranı ile katılmamaktadır. Burada

gözlenen sonuç Kıbrıs Türk toplumunun sendikaların siyasi parti kurup mücadeleyi

bu tarzda siyasallaştırmasına olumsuz baktıklarıdır. Buna paralel bir diğer siyasal

hareket tarzı olan genel grevler yaparak sistemi çökertme yöntemine de Kıbrıs Türk

toplumu tablodan da görülebileceği gibi % 41,51 oranında katılmam aralığında

gözlenmiş ve bu yönteme karlı bir şekilde olumsuz bir tutum belirmişlerdir. Her iki

soruya da baktığımızda ne siyasal parti kuruma ne de genel grevlerle sistemi

çökertme tarzları Kıbrıs Türk Toplumu tarafından kabul edilen siyasal hereket

tarzları değildir. Bir diğer siyasal hareket tarzı olan sendikaların tarafsız kalıp güncel

politikalar benimsemesi gerektiği hareket tarzı ise Kıbrıs Türk toplumunda %74,14

oranında katılırım aralığında gözlenmiştir. Bu da göstermektedir ki Kıbrıs Türk

halkına göre sendikalar için tarafsız siyaset daha uygun ve kabul edilir bir

siyasal yöntemdir. Buna paralel sendikalar siyasi partilere eşit olmalıdır sorusu da

Kıbrıs Türk halkı tarafından yine % 74,58 oranı ile katılırım aralığında çıkarak

yukarıdaki yorumu yani Kıbrıs Türk sendikaların siyasi arenada partisel alanda

tarafsız kalması gerektiğini benimsemiş ve bunun olumlu bulmuştur. Kıbrıs Türk

halkının olumlu bulduğu ve katıldığı bir diğer yargı da sendikaların siyasi duruşlarını

tabanın sesine göre almalarının gerektiğine olan inançlarıdır. Tablodan da

Page 85: ANNAN PLANI SÜRECĐ’NDE YAŞANAN TOPLUMSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/30878/250316.pdf · zamana ve oluşan yeni iç ve dış değerler karşısında her toplum kaçınılmaz

73

görülebileceği gibi bu yargı % 69,42 oranında katılırım aralığında gözlenmiştir.

Kıbrıs Türk halkının bu tutumu sendikaların lider hegomonyasıda idare edilmesi

yerine demokratik bir şekilde tabandan kaynaklanan taleplerle yönetilmesi

gerektiğine duyulan inançtan kaynaklanır. Kıbrıs Türk halkının çekimser kaldığı bir

diğer nokta da sendikaların basın yolu ile siyaseti etkilemeleri ihtimalidir. Grafik

8’den de görülebileceği gibi Kıbrıs Türk toplumu sendikalar basın yolu ile siyaseti

etkilemelidir maddesine % 61,82 oranında ne katılırım ne katılmam aralığında

inandıkları gözlenmiştir.

Tablo 2: Kıbrıs Türk Sendika Başkanlarının, Kıbrıs’ta Siyasi Partiler Oylarını

Arttırmak Amacıyla Seçim Dönemlerinde Aday Listelerinde

Sendikacılara da Yer Veriyorlar mı? Konusundaki Görüşleri (Soru # 1).

Frekans (n) %

Tamamen katılıyorum 3 7,50

Katılıyorum 26 65,00

Ne katılırım ne katılmam 3 7,50

Katılmıyorum 6 15,00

Hiç katılmıyorum 1 2,50

F.Y./C.Y. 1 2,50

Toplam 40 100,00 3,62 72,31

Tablo 2.’den de takip edilebileceği gibi, sendikal mücadele siyasi alanla iç içe

olmuş bir mücadeledir. Bu mücadelenin doğal sonucu olarak özellikle göz önünde

olan sendikacıların önemli bir siyasi potansiyelleri oluşmaktadır şöyle ki sendikal

mücadele sırasında geniş üye tabanına ulaşabilen sendikacı kamuoyundaki

mücadelede de tanınmış bir sima olmaktadır. Bu durum ise sendikacıyı önemli, siyasi

Page 86: ANNAN PLANI SÜRECĐ’NDE YAŞANAN TOPLUMSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/30878/250316.pdf · zamana ve oluşan yeni iç ve dış değerler karşısında her toplum kaçınılmaz

74

potansiyele sahip kılmaktadır. Pek doğal bir başka sonuç da bu siyasal potansiyelden

kendi mücadelesinde yararlanmak isteyen siyasal partilerin seçim dönemlerinde aday

listelerinde sendikacılara yer verme isteği ve eğilimidir. Đşte buna yönelik bir soru

olan Kıbrıs’ta siyasi partiler oylarını artırmak amacı ile seçim dönemlerinde aday

listelerinde sendikacılara yer verirler sorusudur. Bu soruya Kıbrıs Türk sendika

liderleri % 72,31 oranında katılırım aralığında bakıldığı gözlemlenmektedir. Bu da

gösterir ki Kıbrıs Türk sendika liderleri Kıbrısta siyasi partilerin oylarını artırmak

amacıyla aday listelerinde sendikacılara da yer verdiklerine inanmalarıdır. Bu sonuç

dikkat çekicidir ve bu ilişkilerin varlığını gösterir.

Tablo 3 : Kıbrıs Türk Toplumunun, “Kıbrıs’ta Siyasi Partiler Oylarını Arttırmak

Amacıyla Seçim Dönemlerinde Aday Listelerinde Sendikacılara da Yer

Verirler” Sorusuna Yanıtları (Soru # 2).

Frekans (n) %

Tamamen katılırım 14 3,70

Katılıyorum 228 60,60

Ne katılırım ne katılmam 22 5,90

Katılmıyorum 66 17,60

Hiç katılmıyorum 1 0,30

F.Y./C.Y. 45 12,00

Toplam 376 100,00 3,57 71,36

Grafikte irdelenen soru Kıbrıs’ta siyasi partiler oylarını artırmak amacı ile

seçim dönemlerinde aday listelerinde sendikacılara yer verirler maddesidir. Tablo

3.’den de görülebileceği gibi bu maddeye Kıbrıs Türk toplumu % 71,36 oranında

Page 87: ANNAN PLANI SÜRECĐ’NDE YAŞANAN TOPLUMSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/30878/250316.pdf · zamana ve oluşan yeni iç ve dış değerler karşısında her toplum kaçınılmaz

75

katılırım aralığında bakıldığı gözlemlenmektedir. da gösterir ki Kıbrıs Türk halkı

Kıbrıs’ta siyasi partilerin oylarını artırmak amacıyla aday listelerinde sendikacılara

da yer verdiklerine inanmalarıdır. Gerek Kıbrıs Türk sendika başkanları gerekse

Kıbrıs Türk toplumu siyasal partilerin sendikacıları oylarını artırmak için aday

listelerine koyduklarına inandıklarıdır. Bu durum sendika- siyaset ilikisinin kamuoyu

nazarında gayet canlı algılandığının hatta yadırganmadığının göstergesidir.

Tablo 4: Kıbrıs Türk Sendika Başkanlarının, Sendikaların Yönlendirildiği

Konusundaki Görüşleri.

Frekans (n) %

Kıbrıs Türk Sendikaları Siyasi Güçler Tarafından Yönlendiriliyor (Soru # 3).

Tamamen katılıyorum 1 2,50

Katılıyorum 10 22,50

Ne katılırım ne katılmam 12 30,00

Katılmıyorum 16 42,50

Hiç katılmıyorum 1 2,50

Toplam 40 100,00 2,85 57,00

Kıbrıs Türk Sendikaları Ekonomik Güçler Tarafından Yönlendiriliyor (Soru # 4).

Katılıyorum 2 5,00

Ne katılırım ne katılmam 4 10,00

Katılmıyorum 29 72,50

Hiç katılmıyorum 5 12,50

Toplam 40 100,00 2,08 41,50

Sendikal mücadelede önemli bir tartışma konusu olan müdahale, güdüm ve

yönlendirme konusunda Kıbrıs Türk sendika başkanlarının görüşleri Tablo 4.’de

Page 88: ANNAN PLANI SÜRECĐ’NDE YAŞANAN TOPLUMSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/30878/250316.pdf · zamana ve oluşan yeni iç ve dış değerler karşısında her toplum kaçınılmaz

76

karşılaştırılmaya çalışılmıştır. Günümüzde literatürde sendikaların mücadelesinin

güdümlü olup olmadığı bu gücün siyasi ve ekonomik çevreler tarafından kullanılıp

kullanılmadığı önemli bir meseledir. Sendikalar burjuva egemen sınıfının, kendi

egemenliklerini devam ettirmek için yönlendirip, güdülediği hatta bazen var ettiği

uydu örgütlermidir? Sendikalar farklı mücadele yöntemleri ile işçi sınıfının gücünü

bölüp egemen sınıfa hizmet mi etmektedirler? Sosyal, politik ve ekonomik

sömürünün devamını mı sağlamaktadır? Đşte bu tartışmalar kitle iletişim araçlarının

geliştiği ve yönlendirmenin daha rahat yapılabileceği bir ortamda hala tatışma

zeminini korumaktadır. Bu meseleye yönelik Kıbrıs Türk sendika başkanlarımıza

sorulan sorularda grafikte de görülebileceği üzere genel anlamda Kıbrıs Türk

Sendika başkanlarının siyasi ve ekonomik alanlardaki yönlendirmenin olduğuna

yönelik inançları % 49,25 oranında ne katılırım ne katılmam aralığında olduğu

gözlenmiştir. Anılan amaç çerçevesinde madde bazında baktığımız zaman özellikle

siyasi yönlendirmenin varlığına olan inancın % 57,00 oranında ne katılırım ne

katılmam aralığında olması dikkat çekicidir. Ekonomik yönlendirme olduğuna dair

sendika başkanlarında var olan inanç ise % 41,50 oranında katılmıyorum aralığında

algılanmıştır. Hatta siyasi yönlendirmenin ne katılırım ne katılmam aralığında

çıkmasına rağmen oranın yüksekliği oldukça dikkat çekicidir. Bu durum da net

olarak kabul edilmesede, bir siyasi yönlendirmenin varlığının kabulu olarak da

yorumlanabilir. Demokratik bir süreçte sendika siyaset ilişkisinin canlı olması

normal karşılanmalıdır. Gerek sendikaların gerekse siyasalpartilerin demokratik

sınırlar çerçevesinde birbirlerini yönlendirmeleri bu yüzden Kıbrıs Türk senika

başkanları ve Kıbrıs Türk toplumu tarafından olası karşılanmışır. Ayni durum

Page 89: ANNAN PLANI SÜRECĐ’NDE YAŞANAN TOPLUMSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/30878/250316.pdf · zamana ve oluşan yeni iç ve dış değerler karşısında her toplum kaçınılmaz

77

ekonomik yönlendirmede olumsız karşılanmış ve demokratik sınırlar içerisinde

görülmemiştir.

Grafik: 5. Kıbrıs Türk Toplumunun, Kıbrıs Türk Sendikal Hareketinde Sendikaların

Yönlendirilmesi ve Sendika Başkanlarına Olan Güvenleri.

Kıbrıs Türk sendikal hareketinde sendikaların yönlendirilmesi ve sendika

başkanlarına olan güven maddelerinin birlikte değerlendirilmesi Grafik 5.’de

görülebilir. Bu maddeler olumsuz yargı bildiren maddeler olup tersten

değerlendirilmiştir. Bu bağlamda Kıbrıs Türk halkı sendikaların yönlendirilmiş bir

hareket içerisinde olabileceğine ve sendika başkanların güvensiz olabileceklerine

yönelik maddelere % 64,91 oranında ne katılıyorum ne katılmıyorum aralığında

kabullenmiştir. Bu da Kıbrıs Türk sendikaları ve başkanlarına yönelik bu olumsuz

yargıları benimsemediği sonucunu çıkarır. Ancak buradaki değerin çekimser bir

tutum olması dikkat çekicidir. Sendikal mücadelede müdahale, güdüm ve

yönlendirme önemli bir tartışma konusudur. Günümüzde literatürde sendikaların

64,91 68,2061,08 62,26

68,09

20

36

52

68

84

100

Genelortalama

1 2 3 4

1. Kıbrıs Türk sendikaları siyasi güçler tarafından yönlendiriliyor2. Kıbrıs Türk sendikaları ekonomik güçler tarafından yönlendiriliyor.3. Kıbrıs Türk sendika yöneticileri bu görevlerinden dolayı haksız yere ekonomik çıkar elde

ederler.4. Kıbrıs Türk sendika yöneticileri bu görevlerinden dolayı haksız yere siyasi çıkar elde ederler.

X

Page 90: ANNAN PLANI SÜRECĐ’NDE YAŞANAN TOPLUMSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/30878/250316.pdf · zamana ve oluşan yeni iç ve dış değerler karşısında her toplum kaçınılmaz

78

mücadelesinin güdümlü olup olmadığı bu gücün siyasi ve ekonomik çevreler

tarafından kullanılıp kullanılmadığı önemli bir meseledir madde bazlı analizlere

gelince Grafik 5.’den de görülebileceği üzere Kıbrıs Türk toplumu Kıbrıs Türk

sendikaları siyasi güçler tarafından yönlendiriliyor şeklindeki yargıya % 68,20

oranında katılıyorum aralığında bir tutum ortaya koymuştur. Siyasi yönlendirme

sendikal mücadelede güven sarsıcı bir unsurdur. Sendikal mücadele ekonomik alanda

olduğu kadar siyasi alanda da paralel bir mücadeledir. Marx sınıfsal kalkınmanın

kaldıracı olarak gördüğü sendikalara siyasi mücadeleyi de işaret etmiş ve sınıfsal

kalkınmanın ancak bu şekilde olabileceğini belirtmiştir. Siyasal yönlendirmenin

varlığının kabulu demokrasi sınırlarında olası olarak algılanmıştır. Ancak bu

yönlendirmenin ekonomik çevreler tarafından yapıldığı sorusuna ise Grafik ‘den de

görülebileceği gibi % 61,08 oranında ne katılırım ne katılmam aralığında tutum

gözlenmiştir. Bu bulgu Kıbrıs Türk toplumunun sendikalara karşı ekonomik

çevrelerce yönlendirilip yönlendirilmediği konusunda kararsız kalıp çekimser bir

tutum sergilediğini göstermektedir. Yani Kıbrıs Türk toplumu ekonomik çevrelerin

yönlendirmesi yoktur dememektedir ancak vardır da dememektedir. Kıbrıs Türk

sendika yöneticileri bu görevlerinden dolayı haksız yere ekonomik çıkar elde eder

şeklindeki yargıya da % 62,26 oranında ne katılırım ne katılmam aralığında tutumu

gözlemlenmektedir. Buna paralel Kıbrıs Türk sendika liderleri bu görevlerinden

dolayı haksız yere siyasi çıkar elde eder şeklindeki yargıya ise % 68,20 ile katılırım

aralığında bir tutum gözlenmiştir. Kuşkusuz bu maddelerin içerdiği yargılar ağır ve

sert yargılardır. Kıbrıs Türk sendika başkanlarına duyulan güvenin ve tutumun

anlaşılabilmesi için önemli sonuçları bünyesinde barındırır. Bu bağlamda Kıbrıs

Türk sendika başkanlarındın bu görevlerinden dolayı haksız yere ekonomik çıkar

Page 91: ANNAN PLANI SÜRECĐ’NDE YAŞANAN TOPLUMSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/30878/250316.pdf · zamana ve oluşan yeni iç ve dış değerler karşısında her toplum kaçınılmaz

79

elde ederler şeklindeki çok ağır bir yargıya bile çekimser kalmaları düşündürücüdür.

Belki bu yargıya katılmamışlardır ancak böyle ağır bir yargıya olumsuz bir tutum da

geliştirmemiş ve ihtimalleri eşit kılmıştır. Araştırmacı bu konuda güvensizlik olarak

değerlendirmiştir. Buna paralel siyasi çıkar noktasında Kıbrıs Türk halkı sendika

başkanlarının bu görevleri ile ilgili haksız yere siyasi çıkar elde ediyor olduklarına

olumlu tutum belirtmiş ve buna katıldığını belirtmişlerdir. Bir de hak mücadelesi

yapan ve bir sınıf veya kesimin çıkarları için mücadele edilen bir mücadele alanında

bu durum hiç kabul edilebilir değildir. Ancak Kıbrıs Türk halkının bu konudaki

yargıları oldukça önemli ve düşündürücüdür.

Page 92: ANNAN PLANI SÜRECĐ’NDE YAŞANAN TOPLUMSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/30878/250316.pdf · zamana ve oluşan yeni iç ve dış değerler karşısında her toplum kaçınılmaz

80

BÖLÜM V

5. ‘Annan Planı’ Sürecinde ve Sonrasında Kıbrıs Türk Sendikalarının

Pozisyonu

Yarım asırlık Kıbrıs sorununun en önemli dönüm noktalarından birisi “Annan

Planı” isimli BM, ABD ve Đngiliz patentli çözüm planının adada yaşayan iki halkın

onayına referandumla sunulmasıdır (Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Başbakanlığı,

2004: 1-6). 2004 yılında referanduma sunulan bu planın hazırlık safhası yaklaşık 4

yıl sürmüştür. 2000 yılından itibaren süreç yoğunluk kazanmış ve Kıbrıslı Türklerin

sivil toplum örgütleri bu süreçte önemli bir rol oynamıştır.

Süreçte önemli ve aktif bir rol oynayan sivil toplum örgütlerinin yer aldığı

“Bu Memleket Bizim Platformu”nda yer alan sendikalar bu oluşumun ana

omurgasını oluşturmuşlardır. Bu oluşum Kıbrıs Türklerinin tarihlerindeki bir ilki

gerçekleştirerek, devletten bağımsız bir harekette sürece müdahil olmalarını

sağlamıştır.

Yaklaşık 200 bin kişilik nüfusa sahip Kıbrıslı Türklerin on binlercesinin

meydanlara doluşması Kıbrıslı Türklerin siyasal tarihinde önemli bir dönüm noktası

olmuştur. Sendikaların bu dönemdeki rolünü ve bu kitlesel hareketlerin neden

gerçekleştiğini sağlıklı bir şekilde tahlil edebilmek için bu dönemde ve öncesinde

yaşanan ekonomik, siyasal ve sosyal olaylara göz atılması kaçınılmazdır.

Page 93: ANNAN PLANI SÜRECĐ’NDE YAŞANAN TOPLUMSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/30878/250316.pdf · zamana ve oluşan yeni iç ve dış değerler karşısında her toplum kaçınılmaz

81

5.1. Annan Planı Referandumu Öncesi KKTC’deki Ekonomik Durum ve

Đlerleyen Toplumsal Huzursuzluk

KKTC ekonomisi geçtiğimiz yıllarda kronikleşmiş iç sorunlar, dış

etkenlerden kaynaklanan sorunlar, ekonomik istikrar programlarının tam olarak

uygulanamaması, yasal ve kurumsal altyapı eksiklikleri ve art arda yaşanan mali

krizler neticesinde istikrarlı olamamış ve hedeflenen büyüme trendini

yakalayamamıştır. Ekonomi kimi zaman yüksek büyüme oranları yakalamasına

rağmen süreklilik arz edememiş ve pek çok dönemde küçülme göstermiştir. Temel

ekonomik göstergelerden enflasyon, bütçe açığı ve dış ticaret açığı yüksek oranlarda

süreklilik göstermiştir. Fert başına milli gelir kimi zaman azalmasına rağmen Dolar

bazında küçük artışlarda olmuştur. Ancak bu artışlar yine de Avrupa Birliği ve diğer

gelişmiş ülkelerin ortalamalarının gerisinde bir seyir izlemiştir.

1974 yılından KKTC’nin kuruluş yılı olan 1983 yılına kadar olan dönemde

Devlet Planlama Örgütünün (DPÖ) 1976 yılında kurulması ve 1977 yılında planlı

ekonomiye geçiş sürecinin başlamasına kadar sağlıklı istatistik bilgisi

tutulmamaktaydı. 1976 yılından sonra tutulmaya başlanan istatistik bilgilerinden bu

dönemde yüksek enflasyon, istikrarsız büyüme, iç ve dış açık sorunlarının var olduğu

gözlemlenmektedir. 1984 yılında KKTC Merkez Bankasının kurulmasından sonra

genel ekonomik göstergelerden büyüme hızı, kişi başına düşen milli gelir pozitif

eğilimli olmasına rağmen iç ve dış borçlanma sorunu büyümekte, enflasyon oranının

ise % 40-70 oranına yaklaştığı görülmektedir. 1991’de küçülen ekonomi daha

sonraki iki yılda yüksek bir büyüme oranı yakalamış, 1994 krizi neticesinde yeniden

küçülen ekonomi 1995’ten sonra tekrar büyüme trendine girmiştir. Enflasyon

Page 94: ANNAN PLANI SÜRECĐ’NDE YAŞANAN TOPLUMSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/30878/250316.pdf · zamana ve oluşan yeni iç ve dış değerler karşısında her toplum kaçınılmaz

82

kronikleşmiş ve % 215’lere (1994 yılı) varan oranlara kadar yükselmiştir (DPÖ

Ekonomik Sosyal Göstergeler, 2004: 70-71). Đç ve dış borçlanma sorunu devam

etmesine rağmen Fert başına düşen milli gelir 1994 yılı hariç Dolar bazında artmaya

devam etmiştir (Tablo 5).

Tablo 5: KKTC’de 1991-1996 Dönemi Temel Ekonomik Göstergeler.

TEMEL GÖSTERGELER /

YILLAR

1991 1992 1993 1994 1995 1996

GSMH (Milyon $) 541.4 585.5 624.9 554.3 755.7 773.9

Reel Büyüme Hızı (%) -5.3 7.8 5.9 -3.7 2.6 2.9

Fert Başına GSMH ($) 3,116 3,343 3,528 3,093 4,167 4,222

Enflasyon Oranı (%) 46.3 63.4 61.2 215.0 72.2 87.5

Bütçe Açığı (Milyon $) 60.8 49.5 46.7 29.4 83.7 32.0

Dış Ticaret Dengesi (Milyon $) -248.6 -316.8 -309.4 -233.2 -298.8 -247.9

Đşsizlik Oranı (%) 1.41 1.00 0.75 0.92 0.98 1.16

Kaynak: Devlet Planlama Örgütü

4 Ekim 2000 tarihinde yürürlüğe giren ve 2003 yılı sonuna kadar

uygulanması düşünülen ekonomik istikrar programı, ekonomide ihtiyaç duyulan

yapısal değişimlerin sağlanmasını özellikle kamu açıklarının sürdürülebilir seviyeye

getirilmesini, bunun sonucunda kalkınma sürecinin başlatılmasını öngörmüştür;

ancak KKTC’deki 2000 yılı bankalar krizi ve Türkiye’de 21 Şubat 2001 krizi sonrası

geçilen dalgalı kur sistemi Ekonomik Đstikrar Programı’nda yer alan bazı önlemlerin

Page 95: ANNAN PLANI SÜRECĐ’NDE YAŞANAN TOPLUMSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/30878/250316.pdf · zamana ve oluşan yeni iç ve dış değerler karşısında her toplum kaçınılmaz

83

uygulanabilirliğini olumsuz yönde etkilemiştir. 1997 yılından 1999’a kadar yüksek

bir büyüme gösteren KKTC ekonomisi art arda meydana gelen krizler neticesinde

2000 yılındaki bankalar krizinin yarattığı olumsuz etki de eklenince durgunluk

sürecine girmiş ve 2001 yılındaki kriz neticesinde ekonomi küçülmüştür. 2002

yılından itibaren GSMH Dolar bazında artmış, reel büyüme hızı %10’nun üzerinde

gerçekleşmiştir (DPÖ Ekonomik Sosyal Göstergeler, 2004:44). Aynı dönemde fert

başına GSMH artmış, enflasyon oranı düşmeye başlamıştır. Đç açık düşmeye

başlamasına rağmen yüksek gerçekleşmiş, dış açık sorunu ise artış trendi ile

devamlılık göstermiştir (Tablo 6).

Tablo 6: KKTC’de 1997-2004 Dönemi Temel Ekonomik Göstergeler.

Temel Göstergeler / Yıllar 1997 1998 1999 2000 2001 2002 2003 2004

GSMH (Milyon $) 759.8 890.5 963.9 1,039.9 908.8 941.4 1,283.7 1,765.2

Reel Büyüme Hızı (%) 4.1 6.0 7.4 0.8 -5.4 6.9 11.4 15.4

Fert Başına GSMH ($) 3,763 4,361 4,666 4,978 4,303 4,409 5,949 8,095

Enflasyon Oranı (%) 81.7 66.5 55.3 53.2 76.8 24.5 12.6 11.6

Bütçe Açığı (Milyon $) 22.6 29.6 66.6 68.6 146.1 225.1 176.9 104.2

Dış Ticaret Dengesi (Milyon $) -298.9 -377.1 -360.3 -374.5 -237.4 -264.2 -427.0 -791.1

Đşsizlik Oranı (%) 0.90 0.98 1.08 1.56 1.63 1.62 1.37 1.70

Kaynak: Devlet Planlama Örgütü

1.Dış yardımlar ve Borçlanmalar hariç.

KKTC ekonomisi reel olarak istikrarsız bir büyüme hızına sahiptir. Đnişli

çıkışlı büyüme hızı ekonomi için belirsizlik yaratmakta ve geleceğe yönelik plan ve

Page 96: ANNAN PLANI SÜRECĐ’NDE YAŞANAN TOPLUMSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/30878/250316.pdf · zamana ve oluşan yeni iç ve dış değerler karşısında her toplum kaçınılmaz

84

programları olumsuz etkilemektedir. Büyüme hızının istenilen istikrardan uzak

olması, hedeflenen kalkınma hamlesine geçilememesinin en önemli nedenidir. 2003-

2004 döneminde yakalanan %10’un üzerindeki büyüme hızı sürdürülebilir değerlerin

çok üzerinde olduğundan ekonomiye istikrar getirmesi çok güçtür. Ticaret ve turizm

gelirleri bazı yıllarda düşmesine rağmen genelde pozitif bir büyüme göstermiştir.

Tarım üretimi dalgalı bir seyir izlemiş ve 2001 yılına kadar da 1977 yılındaki

seviyesinin üzerine pek çıkamamıştır. Sanayi üretimi ise Ticaret ve Turizm gelirleri

gibi bazı yıllarda düşmesine rağmen genelde pozitif bir trend izlemiş özellikle 1997

yıllından sonra istikrarlı bir büyüme trendine girmiştir. 2001 yılı ve sonraki 3 yılda

Ticaret ve Turizm sektöründeki gelir miktarı diğer iki sektörün üzerinde artmıştır

(DPÖ Ekonomik Sosyal Göstergeler, 2004: 60). Enflasyon gelecek için belirsiz bir

ortam yaratmakta ve TL’ye olan güvenin ortadan kalkmasına neden olmaktadır.

KKTC’nin en önemli sorunu bu dönemde kronikleşmiş enflasyondur. Yıllardır

enflasyon %50 seviyelerinde seyretmekteydi. Đşsizlik oranı düşük seviyelerdeydi.

Ancak işsizlik oranının göç ve kayıt eksikliği nedenleriyle saptanan rakamlardan

daha fazla olduğu tahmin edilmektedir (Tablo 7).

Page 97: ANNAN PLANI SÜRECĐ’NDE YAŞANAN TOPLUMSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/30878/250316.pdf · zamana ve oluşan yeni iç ve dış değerler karşısında her toplum kaçınılmaz

85

Tablo 7: KKTC’de 1977-2002 Dönemi Enflasyon ve Đşsizlik Oranı.

Yıllar Enflasyon Oranı (%) Đşsizlik Oranı (%)

1977 - 2,90

1978 32,4 5,04

1979 77,7 4,04

1980 93,0 3,29

1981 42,8 2,94

1982 33,2 2,44

1983 33,8 2,15

1984 70,7 2,69

1985 43,0 2,23

1986 48,1 2,38

1987 43,0 1,79

1988 62,6 1,32

1989 51,8 1,10

1990 69,4 1,18

1991 46,3 1,41

1992 63,4 1,00

1993 61,2 0,75

1994 215,0 0,92

1995 72,2 0,98

1996 87,7 1,16

1997 81,7 0,90

1998 66,5 0,98

1999 55,3 1,08

2000 53,2 1,66

2001 76,8 1,63

2002 40,0 1,62

2003 1,37

2004 1,70

Kaynak: Devlet Planlama Örgütü

Page 98: ANNAN PLANI SÜRECĐ’NDE YAŞANAN TOPLUMSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/30878/250316.pdf · zamana ve oluşan yeni iç ve dış değerler karşısında her toplum kaçınılmaz

86

Dolar kurundaki değişim oranının en düşük olduğu 1990 yılında Dolar kuru

değişim oranı % 22.4 seviyesindedir. 1980 ve 1994 yıllarında % 100’ün, 1997 ve

2001 yıllarında ise % 80’in üzerinde bir artış gösteren dolar kuru değişim oranı

ortalama olarak % 61’lik bir değişim göstermiştir (DPÖ Ekonomik Sosyal

Göstergeler, 2004: 40). Buradan çıkarılacak en önemli sonuç Dolar kurundaki bu

yüksek oranlı değişimlerin kamuoyunda bir belirsizlik yaratması, satın alma gücünü

kaybeden TL’ye olan güvenin yitirilmesi ve enflasyonun körüklenmesidir.

Ambargolar altındaki KKTC ekonomisi yeterince ihracat yapamamaktadır. Ayrıca

yerli üretimin düşük seviyelerde kalması ve ithalata ağırlık verilmesi KKTC’nin

sürekli ve yüksek oranlarda dış ticaret açığı verilmesine neden olmaktadır. Dış ticaret

açığının GSMH’ya oranı genelde % 40 ve üzerinde seyretmekteydi. Sürekli dış açık

KKTC ekonomisinin gelişimini olumsuz etkilemekteydi. Đhracatın ithalatı karşılama

oranı sürekli olarak bir düşüş göstermiş ve % 10-15 seviyelerine kadar düşmüştü

(DPÖ Ekonomik Sosyal Göstergeler, 2004: 54-56). Bunun en önemli nedeni dışa mal

satımlarının istenilen seviyede olmaması ve sürekli ithalat artışlarıdır. Bu nedenle dış

açık süreklilik arz etmiş ve ekonomik kırılganlığı artırmıştı.

Dolar bazında fert başına düşen milli gelirde yıllar içerisinde genelde artış

gözlemlenmektedir (DPÖ Ekonomik Sosyal Göstergeler, 2004: 2-6), fakat fert başına

milli gelir her zaman için Güney Kıbrıs, Avrupa Birliği ve diğer Gelişmiş Ülke

ortalamalarının oldukça altında kalmıştır (Tablo 8).

Page 99: ANNAN PLANI SÜRECĐ’NDE YAŞANAN TOPLUMSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/30878/250316.pdf · zamana ve oluşan yeni iç ve dış değerler karşısında her toplum kaçınılmaz

87

Tablo 8: KKTC’de 1977-2004 Dönemi Fert Başına GSMH.

Yıllar Fert Başına GSMH ($) Yıllar Fert Başına GSMH ($)

1977 1444 1991 3116

1978 1463 1992 3343

1979 1556 1993 3528

1980 1561 1994 3093

1981 1435 1995 4167

1982 1361 1996 4222

1983 1305 1997 3763

1984 1274 1998 4361

1985 1498 1999 4666

1986 1757 2000 4978

1987 2009 2001 4303

1988 2043 2002 4409

1989 2513 2003 5949

1990 3447 2004 8095

Kaynak: Devlet Planlama Örgütü

KKTC ekonomisi sürekli olarak bütçe açığı veren bir yapıdadır. Kronik bütçe

açıklarının dolar cinsinden GSMH’ya olan oranı genelde %5’in üzerinde bir seyir

izlemiştir (DPÖ Ekonomik Sosyal Göstergeler, 2004: 40-44) Bütçe açıklarının

finansmanının mali sektörden ve Merkez Bankasından sağlanması sektörü ve Merkez

Bankasını olumsuz etkilemişti. Nakit sıkıntısı yaşayan bankalar reel kredi faizlerini

yüksek tutmakta, asli görevleri olan reel sektöre kredi yaratma, yatırımları teşvik

etme görevlerini yerine getirememekte ve böylece reel sektörün önü tıkanmaktadır.

Ayrıca, mali bünyesi zayıflayan Merkez Bankası piyasaları düzenleme görevini

yerine getirememektedir.

Kamu kesiminin GSYH içerisindeki payı, kamuda çalışan personelin toplam

çalışan nüfus içerisindeki payından her yıl için daha düşüktür. Bu da bize kamu

Page 100: ANNAN PLANI SÜRECĐ’NDE YAŞANAN TOPLUMSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/30878/250316.pdf · zamana ve oluşan yeni iç ve dış değerler karşısında her toplum kaçınılmaz

88

kesiminin verimsiz çalıştığını göstermektedir. Kamuda çalışan nüfus ortalama %20

seviyelerindeyken kamu çalışanlarının GSYH üretimine katkıları özellikle son

yıllarda %16 seviyelerine kadar düşmüştü (DPÖ Ekonomik Sosyal Göstergeler,

2004: 76). Yani verimsiz çalışanların oranları artmaktadır (Tablo 9).

Tablo 9: KKTC’de 1977-2001 Dönemi Kamu Hizmetlerinin GSYH Payı Ve Kamu

Hizmetinde Çalışan Nüfusun Çalışan Nüfus Đçerisindeki Payı.

Yıllar Kamu Hiz.

GSYH

Payı

Kamu Hiz. Çalışan

Nüf.’un çalışan Nüf.

Đçerisindeki Payı

Yıllar Kamu

Hiz.

GSYH

Payı

Kamu Hiz. Çalışan

Nüf.’un çalışan Nüf.

Đçerisindeki Payı

1977 19,9 29,1 1991 19,3 22,4

1978 16,4 28,8 1992 18,7 21,9

1979 16,3 30,7 1993 18,7 21,7

1980 16,0 30,1 1994 22,0 21,9

1981 17,4 30,7 1995 20,6 21,7

1982 15,9 30,8 1996 19,5 21

1983 16,2 22,7 1997 19,2 20,4

1984 17,4 22,6 1998 21,4 20,5

1985 14,7 23,5 1999 22,6 20,2

1986 17,8 22,9 2000 24,0 20,2

1987 16,6 22,8 2001 18,6 20,0

1988 16,2 22,6 2002 19,7 19,4

1989 14,7 22,1 2003 21,6 18,8

1990 16,9 22,3 2004 20,8 18,4

Kaynak: Devlet Planlama Örgütü

Page 101: ANNAN PLANI SÜRECĐ’NDE YAŞANAN TOPLUMSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/30878/250316.pdf · zamana ve oluşan yeni iç ve dış değerler karşısında her toplum kaçınılmaz

89

Verimsiz çalışan kamu kesimi yeterli kaynak yaratamadığından yıllar

içerisinde bütçe açıkları vermektedir. Bu açıklar Merkez Bankası avansları ile kamu

kurum ve kuruluşlarına kullandırılan Banka plasmanları ile kapatılmaya

çalışıldığından mali piyasaların gücü zayıflamakta, reel faizler yükselmekte ve reel

sektör yeteri kadar fonlanamamaktadır. Bahsedilen diğer temel ekonomik

büyüklüklerin de zayıf olması ekonomideki kırılganlığı artırmakta ve KKTC

ekonomisinin krizlerden ağır bir şekilde etkilenmesine neden olmaktadır. KKTC

ekonomisinde dönüm noktası oluşturan gerek iç gerekse dış dinamiklerden

kaynaklanan 5 büyük kriz dönemi yaşanmıştır (Tablo 10). Kriz dönemlerinde

ekonomik daralmalar büyük oranlı gerçekleşmiş ve arzulanan ekonomik atılımlar

gerçekleştirilememiştir.

Tablo 10: Geçmişten Günümüze KKTC’de Meydana Gelen Ekonomik Krizler Ve

Bu Krizlerin Ekonomik Daralma Üzerindeki Etkisi.

Yıllar GSMH Artış (%) Açıklama

1981 -7.5 1980 Yılı Develüasyonu

1991 -5.3 Asil Nadir’in Đflası

1994 -3.7 ABAD Kararları ve 1994 Develüasyonu

2000 -0,6 Ekonomik Kriz

2001 -5,4 Ekonomik Kriz ve 2001 Develüasyonu

Kaynak: KKTC Merkez Bankası

KKTC’de bankacılık sektörünün faaliyetleri 1974 öncesinde oldukça sınırlı

iken 1974 sonrasında gelişmeye başlayan bankacılık faaliyetleri dolayısı ile banka

sayısında artışlar gözlemlenmiştir. Bu artışlar Türkiye kökenli kamu bankalarının

Page 102: ANNAN PLANI SÜRECĐ’NDE YAŞANAN TOPLUMSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/30878/250316.pdf · zamana ve oluşan yeni iç ve dış değerler karşısında her toplum kaçınılmaz

90

KKTC’de şube açmaları ve işadamlarının kendi özel bankalarını kurmaları ile devam

etmiştir. Mali istikrarsızlığın en önemli nedenleri; mevcut mevzuatın sektörün

ihtiyaçlarını karşılamakta yetersiz kalması, çok fazla sayıda ve küçük ölçekli

bankaların sektöre girmesi, asgari sermaye miktarının çok düşük bir seviyede

düzenlenmiş olması, aktif kalitesinin az olması, kanuni takibe intikal etmiş kredilerin

fazla ve bunlara ayrılan karşılıkların yetersiz olması, kamu açıklarının kapatılması

amacıyla bankaların ve Merkez Bankasının nakit kaynaklarını kullanması ve bu

paraların geriye dönüşünün zor ya da hiç olmaması nedeniyle söz konusu

kuruluşların mali bünyelerinin zayıflatılması ve sektör üzerindeki etkinliklerinin

azaltılması gösterilebilir.

Bankalar krizinin en temel 3 nedeni olarak kırılgan ekonomik yapı, kırılgan

mali sektör ve zayıf Merkez Bankası otoritesi konuları sıralanabilir.

Ülke ekonomisinin reel büyüme hızının aşırı dalgalı olması belirsiz bir ortam

yaratmakta ve geleceğe yönelik yatırım kararlarını olumsuz etkilemektedir. Kamu

haricinde çalışan nüfusun % 35’ten fazlası Ticaret-Turizm, Sanayi ve Tarım

sektörlerinde istihdam edilmiştir (DPÖ Ekonomik Sosyal Göstergeler, 2004: 76).

Ancak bu sektörlerin yıllar içerisinde arzulanan GSMH katma değeri yaratamamaları

ekonominin istenilen düzeyde büyüme gerçekleştirmesine engel olmuştur. Kronik

enflasyon sorunu yıllarca ekonominin en önemli sorunu olmuş, enflasyon TL’nin

satın alma gücünü düşürdüğünden TL’ye olan güven yitirilmiş, belirsizlik yaratan

enflasyon ortamında faizler aşırı yüksek olduğundan yatırımcıların yatırım kararları

alması güçleşmiş ve ekonomik yatırımlar durmuştur. 1980, 1994 ve 2001 yıllarında

Page 103: ANNAN PLANI SÜRECĐ’NDE YAŞANAN TOPLUMSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/30878/250316.pdf · zamana ve oluşan yeni iç ve dış değerler karşısında her toplum kaçınılmaz

91

yaşanan yüksek devalüasyonlar ve diğer yıllardaki % 60-65 dolayındaki Dolar kuru

artışları TL’nin hızla erimesine ve enflasyonun daha da artmasına neden olmuştur.

Dış ticaret açığının GSMH’ya oranı yüksektir, ayrıca tasarruf tedbirlerinin

yetersizliğinden yıllardır yatırımlar yurtiçi tasarrufların üzerinde bir seyir izlemiştir.

Bu nedenle yatırımlar dış kaynaklardan finanse edilmektedir. Sürekli ortaya çıkan iç

ve dış açık ise ekonominin kırılganlığını artırmaktadır. Bütçe Açıkları’nın GSMH’ya

oranı genelde %10 civarındadır. Bütçe Açıkları KKTC’nin para basma olanağı

olmadığından, Merkez Bankasından çekilen avanslar ya da mali piyasalardan

borçlanma yolu ile kapatılmaya çalışılmıştır. Bunun neticesinde yüksek reel faizler,

mali bünyesi zayıflamış Mali Sektör ve Merkez Bankası yaratılmıştır.

Kamu kesiminin Borç Stok’u fazladır. Aşırı Borç Stok’u Kamunun kaynak

yaratmasını engellemekte ve yeni yatırımlara olanak vermemektedir. Bunun

neticesinde ekonomi istenilen seviyede büyüyememektedir. Kaynağı olmadan tarım

sektörüne transferler yapılmış, erken emeklilik imkanları ile kamunun yükü artırılmış

ve geçmiş yıllarda seçim dönemlerinde yüksek reel maaş artışları yapılmıştır.

KĐT’lerin populist yönetimlerle zarar ettirilmeleri, Kamu borçlarına yüksek reel faiz

tahakkuk ettirilmesi ayrıca 1974 öncesi primleri ödenmemiş olmasına rağmen sigorta

kapsamına alınan hizmetler bütçe açıklarının en önemli nedenleri arasında

gelmektedir. Kamu Açıklarının en önemli nedenlerinden birisi de yıllardır Kamunun

GSMH’ya katma değerinin düşük, çalışan sayısının yüksek olması nedeniyle

memurların verimsiz çalışması ve Kamu finansman gereğinin yıllardır artarak

sürmesiydi. Geçmişten günümüzde Kamudan çek alan kişilerin sayısındaki artış bu

kişilerin nüfus içerisindeki oranının sürekli olarak artmasına neden olmaktadır.

Page 104: ANNAN PLANI SÜRECĐ’NDE YAŞANAN TOPLUMSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/30878/250316.pdf · zamana ve oluşan yeni iç ve dış değerler karşısında her toplum kaçınılmaz

92

Günümüzde 260.000 kişilik bir nüfusta Kamudan çek alan yaklaşık 60.000 dolayında

kişinin oluşturduğu %28.3’lük oran çok büyük bir orandır (DPÖ Đstatistik Yıllığı,

2004: 138). Bu nedenle Kamu sürekli olarak açıklarını kapatmak için daha önce

belirtilen kaynaklardan borçlanmakta ve borç stoku sürekli olarak yüksek seviyelerde

seyretmekteydi.

KKTCde bankacılık sektörünün analizi yapıldığında mevcut duruma

gelinmesindeki temel sorunlar dört başlık altında toplanabilir. Bu sorunların başında

1990’lı yıllardan itibaren, banka kurma şartlarının kolay olması sonucu, banka kurma

girişimlerinin ivme kazanması ve banka sayısındaki hızlı artışa rağmen sistemde

yeniliğe ve yapılanmaya gidilmemiş olmasıdır. Ekonomik ortamın bozuk olması

(yüksek enflasyon, siyasi güvensizlik, uzun vadeli tahminde bulunamama) bankacılık

sektörünün gerçek faaliyetlerini engellemiş, sistem reel sektörü fonlamaktan çok

kamu kesimine borç veren bir yapıya dönüşmüştür. Mali sektörün düzenlenmesi ve

denetlenmesi siyasi otoritenin kararlarına bağlı olduğu halde ilgili yasal

düzenlemelere gidilmemiş ve zamanında gereken tedbirler alınmamıştır. Bazı

bankaların bankacılık hizmetleri dışında farklı alanlarda da faaliyette bulunmaları bu

bankaların mali gücünü zayıflatmaktadır. Kooperatif bankalarının, bankacılık

mevzuatından kaynaklanan yükümlülüklere tabi olmadan, bankacılık faaliyetleri

yürütmesi sonucu, haksız rekabete neden olması ve sektördeki dengelerin bozulması,

sistemin önemli sorunlarından biridir. Bankacılık kesiminin en önemli sorunları

arasında özsermayelerinin uluslararası kriterlere göre çok düşük seviyede olması

nedeniyle krizlere karşı savunmasız bir yapı oluşturması, bankaların aile şirketi

şeklinde kurulması ve banka kaynaklarını kendi işlemlerinde kullanmaları, kredilerin

büyük oranda grup kredisi olarak kullandırılması ve bu kredilerin geriye

Page 105: ANNAN PLANI SÜRECĐ’NDE YAŞANAN TOPLUMSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/30878/250316.pdf · zamana ve oluşan yeni iç ve dış değerler karşısında her toplum kaçınılmaz

93

dönüşlerinde mevcut yasal düzenlemelerden dolayı sıkıntı yaşanması sayılabilir.

Sonuç itibarı ile bankaların aktif kaliteleri oldukça zayıflamıştır. Tüm bunlara

ilaveten genelde bankaların kendi iç kontrol mekanizmalarını oluşturmamaları ileriye

yönelik risklerin göz ardı edilmesine neden olmuştur. Bankaların açık pozisyon

taşımaları ve bu gibi risklerden korunma mekanizmalarının olmayışı kriz için

elverişli bir ortam ve kırılgan bir bankacılık sektörü yaratmıştır. Likidite ve faiz riski

taşıyan bankacılık sektörü, Şubat Krizi sonrası TL’nin dalgalanmaya bırakılması ile

kur riski kayıpları ve yükselen faizlerle bilançolardaki olumsuzluklar ile de karşı

karşıya kalmıştır. Ülkedeki ekonomik ve siyasi istikrarsızlık neticesinde mevduat

vadeleri kısalırken, kısa vadeli borçlar yatırımcıya uzun vadeli kredi olarak

verilmiştir, bunun neticesinde vade uyuşmazlığı sorunu ortaya çıkmıştır. Mali

sektörü düzenleme yetkisi Bakanlıkta toplanmış, denetleme de ise hem Merkez

Bankası hem de Bakanlık yetkili kılınmış ancak, nihai karar merci Bakanlık yani

siyasi otorite olmuştur. Bu durumda mali sektörün düzenlenmesi ve denetlenmesi

siyasi otoritenin kararlarına bağlı hale gelmiştir. Ayrıca ilgili yasal düzenlemelerde

de yetersizlikler olduğu halde zamanında gereken tedbirlerin alınması yoluna

gidilmemiştir. Merkez Bankalarının kaynaklarının en önemli kalemini emisyon

oluşturmaktadır. Ancak KKTC Merkez Bankası bu fonksiyonu yerine

getirmediğinden, yükümlülüklerinin önemli bir kısmı yabancı kaynaklardan

oluşmaktadır. Bu da yabancı kaynağa dayalı bilanço yapısında varlıkların büyük

oranda likit kalemlerden oluşmasını gerektirmektedir. Merkez Bankasının bilanço

yapısına bakıldığında ise kaynaklarının önemli bir bölümünün kamu finansmanında

kullanıldığı ve geri ödemelerin sınırlı kaldığı veya hiç yapılmadığı ortaya

Page 106: ANNAN PLANI SÜRECĐ’NDE YAŞANAN TOPLUMSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/30878/250316.pdf · zamana ve oluşan yeni iç ve dış değerler karşısında her toplum kaçınılmaz

94

çıkmaktadır. Bunun sonucunda Merkez Bankasının mali gücü zayıfladığından,

sektörde oluşabilecek herhangi bir probleme müdahale edebilme yeteneği azalmıştır.

Yukarıda belirtilen ana nedenlerden temeli zayıflayan sektör kırılgan bir

yapıya bürünmüş ve meydana gelebilecek küçük krizlere dahi karşı koyamayacak bir

duruma gelmiştir. KKTC’deki bankalar krizi 24 Aralık 1999 tarihinde Türkiye

Cumhuriyetinde Yurtbank A.Ş.’ye devlet tarafından el konulması ile birlikte, ayrı bir

tüzel kişilik olmasına rağmen ülkemizde ayni isimde faaliyet gösteren banka ile ilgili

mudiler arasında tedirginlik yaşanması ve bu tedirginliğin bir krize dönüşmesi ile

başlamıştır. Eşzamanlı olarak kamuoyunda bir panik başlamış ve diğer bankalardan

da yoğun mevduat çekilişi talebi olmuştu. Bu talebi karşılayamayan mali bünyeleri

zayıflamış, mükellefiyetlerini yerine getiremeyen 5 bankanın (Yurtbank,

Everestbank, Kıbrıs Finans Bank, Hürbank ve Kıbrıs Kredi) yönetimi Bakanlar

Kurulu kararı ile Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonuna (TMSF) devredilmiştir.

Sözkonusu bankaların bankacılık yapma ve mevduat kabul etme izinleri kaldırılarak

tasfiye süreci başlatılmıştır. Oluşan paniği yatıştırmak amacıyla Tasarruf Mevduatı

Sigorta Fonu Yasasında yapılan değişikliklerle 7000 STG’ne kadar Tasarruf

Mevduatı Sigorta Fonu güvencesi kapsamında olan bankalardaki tasarruf hesapları

2004 yılına kadar %100 güvence altına alınmıştır.

Hükümetin tüm önlemlerine, yatırımı teşvik için ayrılan kaynağın bankalara

aktarılmasına rağmen, bankalar sektöründeki sorun, “fiskos” haberlerinin de etkisiyle

tam olarak giderilememiştir. Ortalıkta dolaşan dedikoduların etkisi ile, mevduat

sahipleri bankalardaki paralarını çekmeye devam etmiş, bazı bankalar, mali

bünyesinde sorun olmadığını göstermek için, trilyonları masanın üzerine yığarak,

Page 107: ANNAN PLANI SÜRECĐ’NDE YAŞANAN TOPLUMSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/30878/250316.pdf · zamana ve oluşan yeni iç ve dış değerler karşısında her toplum kaçınılmaz

95

banka içinde mevduat sahiplerine sergilemiş, ortam bir süre durulmuş ancak, 8

Mayıs’ta, mali durumları zayıfladığı ve likidite sorunu yaşadığı için, Asil Nadir’in

sahip olduğu Kıbrıs Endüstri Bankası ile dönemin Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’ın

dünürü Salih Boyacı’nın sahibi olduğu Kıbrıs Kredi Bankası’nın yönetimine, devlet

el koymuş. Bakanlar Kurulu, iki bankaya devlet tarafından yönetici atanması ve

mevduat ödemelerinin 6 ay durdurulması yönünde karar almıştır. Son gelişme

sonucu paniğe kapılan halk, bankadaki paralarını çekme işlemini hızlandırınca,

Peyak Bankası, nakit sorunu yaşadığı gerekçesiyle kapatmış, hükümet, bankaya nakit

akışı yapmış ve bir gün sonra normal faaliyetlerine tekrar başlamıştır.

Hükümetin kendilerini kandırdığını savunan mudiler, hak aramak için daha

sonra yeniden sokağa dökülmüş, hak arama eyleminde, kimsenin beklemediği

gelişmeler yaşanmış ve halk 24.7.2000 tarihinde Cumhuriyet Meclisi’ni işgal ederek

tahrip etmiştir (Türk Ajansı Kıbrıs, Temmuz 24, 2000: 10). Onuncu Yıl Parkı’nda

toplanan yaklaşık 2 bin mudi önce Cumhurbaşkanlığı binasına yürüyerek, bildiri

okumuş. Bildiride Cumhurbaşkanının hükümetle gerekli işbirliğini yaparak banka

zedelerin mevduatlarını geri alması için gerekli çalışmayı yapması istenmiştir.

Kızgın kalabalık daha sonra sloganlar atarak Cumhuriyet Meclisi binasına yürümüş.

Meclis’in bahçe kapısından içeri giren mudiler, binanın ana giriş kapısında polisin

engellemesiyle karşılaşmıştır. Meclis genel kurulunun yapıldığı sırada binaya gelen

mudiler, Genel Kurul Salonuna girerek ve Meclis kürsüsüne çıkmış, mudileri

temsilen Meclis kürsüsüne çıkan avukat Ali Rıza Görgüner, Başbakan Derviş

Eroğlu’nu görüşmek için Meclis’e çağırmıştır. Meclis’teki broşür ve kitapları yerlere

atan mudiler bu arada camları kırmış, ancak bazı kişilerin gözaltına alınmasından

sonra mudiler bu kez polisi, pet şişe, taş, yumurta ve kola kutusu yağmuruna

Page 108: ANNAN PLANI SÜRECĐ’NDE YAŞANAN TOPLUMSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/30878/250316.pdf · zamana ve oluşan yeni iç ve dış değerler karşısında her toplum kaçınılmaz

96

tutmuşlardır. Bunun üzerine polis Meclis binası önündeki göstericileri dağıtmak için

göz yaşartıcı bomba kullanmıştır. Bir polis aracını da ters çeviren eylemciler, Meclis

bahçesindeki milletvekili otomobillerine de zarar vermişlerdir.

KKTC’de yaşanan bu bankacılık krizinin topluma maliyeti yaklaşık

$200,000,000 olmuştu. Krize giren 6 bankada, 60 binin üzerinde mudi ve 120 trilyon

TL’nin üzerinde ise mevduat vardır (Türk Ajansı Kıbrıs, Temmuz 25, 2000: 14-15).

Mali sektörün olumsuz yapısı ülke ekonomisinde derin yaralar bırakmıştır;

ancak bu ekonomik sıkıntılara uluslararası aktörelerin de katkısı vardır. 1994 yılında

Avrupa Birliği Adalet Divanı’nın kararı buna bir örnek teşkil etmektedir. (Gökçekuş,

2008:4-7). KKTC’nin narenciye, patates ve konfeksiyon ihracatını engellemek için

Rumlar tarafından Đngiliz Mahkemelerinde dava açılmıştır. Đngiltere

Mahkemelerinde açılan bu davalar daha sonra, ABAD’a aktarılmış ve 5 Temmuz

1994’de ABAD’ın verdiği kararla narenciye ve patatesin AB üyesi ülkelere ihracı

yasaklanmış, Kıbrıs konfeksiyonuna da % 14 oranında gümrük uygulaması

başlatılmıştır. GSYĐH içerisindeki payı (% 9) yıldan yıla azalmakla beraber tarım,

yarattığı katma değer, istihdam payı (% 18), ihracat payı (% 32) ve diğer sektörlere

katkısı dolayısıyla KKTC ekonomisinin belkemiği olmuştur. Sanayi ürünleri

ihracatının da % 24’ü tarımsal kökenliydi, ancak ABAD kararları ve ihracatta sağlık

sertifikası sorunu gibi nedenler, tarım üretimi ve ihracatının azalmasına ve tarımda

çalışan nüfus payının düşmesine neden olur. 1993 yılında Kuzey Kıbrıs’tan AB’ye

yapılan ihracat yaklaşık $37 milyonu bulurken, sözkonusu karar neticesinde bu

rakam 10 yıl içerisinde $12.5 milyona düşmüştür (DPÖ Đstatistik Yıllığı, 2004: 223-

243).

Page 109: ANNAN PLANI SÜRECĐ’NDE YAŞANAN TOPLUMSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/30878/250316.pdf · zamana ve oluşan yeni iç ve dış değerler karşısında her toplum kaçınılmaz

97

KKTC ekonomisi bir ada ekonomisinin özelliklerini taşımaktadır. Doğal

kaynakların kısıtlı olması, ulaştırma ve enerji problemleri, bir ada ekonomisi

olmasından kaynaklanan en tipik sorunlardır. Bunlardan da önemli bir diğer sorun ise

Türkiye haricinde diğer ülkelerce tanınmamasından kaynaklanmaktadır. Türkiye ile

kurulan sıkı ekonomik ve siyasi ilişkiler, para birimi olarak TL’nin kullanılması,

KKTC ekonomisinin, gerek yapısal olarak, gerekse konjonktür dalgalanmaları

itibariyle Türkiye ekonomisinden etkilenmesine yol açmaktadır. 1990’lı yıllarda Asil

Nadirin iflası, ABAD kararları, peşi sıra gelen ekonomik krizler ambargo altında

küçük bir ada ülkesi olan KKTC’de telafisi uzun süre mümkün olmayan sorunlar

yaratmıştır.

Annan Planı’nın referandumu öncesinde, Kıbrıslı Türklerin ekonomisinin son

10 yılı bu genel çerçevede gelişmiştir. Ülkede yaşanan ekonomik sıkıntıların siyasete

ve toplumsal hayata yansımalarının olması kaçınılmazdır. Özellikle ortaya çıkan

ekonomik sıkıntılar Kıbrıslı Türklerin siyasal düşüncelerini yeniden şekillendirmiş,

Kıbrıslı Türklerin aktif bir şekilde toplumsal hareketlerde yer almasını sağlamıştır.

Siyasal baskılardan rahatsız olan ve Türkiye’nin kendi iradelerine saygı göstermesini

bekleyen Kıbrıslı Türkler bu beklenti ve taleplerini siyasal arenaya ilk kez taşımayı

başarmışlardır. Türkiye’nin ekonomik ve siyasi dayatmalarından rahatsız olan

Kıbrıslı Türkler, Türkiye ile olan ilişkilerinin yeni bir boyut kazanması yönündeki

taleplerini yüksek sesle dile getirmeye başlamışlar, Kıbrıslı Türkler açısından

ekonomik sıkıntılardan çıkış yolu olarak da Avrupa Birliği üyeliği ön plana çıkmıştır.

Page 110: ANNAN PLANI SÜRECĐ’NDE YAŞANAN TOPLUMSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/30878/250316.pdf · zamana ve oluşan yeni iç ve dış değerler karşısında her toplum kaçınılmaz

98

5.2. Annan Planı Öncesi KKTC’deki Siyasal Durum

5.2.1. Koalisyonlar Dönemi ve Siyasal Đstikrarsızlık

11 Ekim 1975’te kurulan ve 1976-2005 dönemindeki seçimlerinin tamamına

katılan Ulusal Birlik Partisi (UBP), KKTC’nin temel siyasi partisi olma vasfını 14

Aralık 2003 hariç tüm milletvekilliği genel ve ara seçimlerinde birinci parti

olmasından almaktadır. Bu partinin ilk genel başkanlığını Rauf Raif Denktaş’tır.

Daha sonra Nejat Konuk, Osman Örek ve Mustafa Çağatay’ın genel başkanlığını

yaptığı bu partide genel başkan olan Derviş Eroğlu bu görevi 1983’den itibaren

devralmıştır.

6 Mayıs 1990’da yapılan parlamento seçimleri ve sonuçları 1990’lı yıllardaki

iç siyasal gelişmelerin yeniden şekillenmesinde bir dönüm noktasıdır. Yapılan

seçimlerde UBP 34 milletvekili ile mecliste önemli bir çoğunluk elde etmiş,

Toplumcu Kurtuluş Partisi, Cumhuriyetçi Türk Partisi ve Yeniden Doğuş Partisi

seçimlere “Demokratik Mücadele Partisi” (DMP) adı altında katılmış ve 16

milletvekili çıkartmıştır. DMP’den seçilen 16 milletvekilinden 14’ü Cumhuriyet

Meclisi’nin ilk birleşimine, seçimlere Türkiye tarafından müdahale edildiği

gerekçesiyle katılmamışlar, 30 Haziran 1990’da toplanan Meclis Genel Kurulu,

oturumlara katılmayan 12 DMP milletvekilinin milletvekilliğinin düşürülmesi

yönünde Hukuk ve Sosyal Đşler Komitesi’nden gelen raporu 4’e karşı 33 oyla kabul

etmiştir. Böylece 50 kişilik Cumhuriyet Meclisi’nde 12 sandalye boş kalmış, bunun

üzerine 13 Ekim 1991’de ara seçime gidilmiş, CTP ve TKP ara seçimi de boykot

etmiştir. Seçime katılan 6 partiden UBP 11, Hür Demokrat Parti (HDP) ise 1

milletvekili çıkarmıştır (Aydoğdu, 2005: 46-48).

Page 111: ANNAN PLANI SÜRECĐ’NDE YAŞANAN TOPLUMSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/30878/250316.pdf · zamana ve oluşan yeni iç ve dış değerler karşısında her toplum kaçınılmaz

99

Ara seçimlere güçlü muhalif iki siyasal partinin girmemesi neticesinde

Mecliste UBP milletvekillerinden oluşan bir yapı ortaya çıkmıştır. Dönemin

Cumhurbaşkanı Rauf Raif Denktaş; Meclisin dışa yönelik görünümünde ters etki

yaratmaması ve tek parti ezici çoğunluğunun olmaması açısından UBP’nin de bu ara

seçimlere katılmaması yönünde UBP yönetimine dolaylı olarak telkinde bulunmuş

ancak UBP yetkilileri bu durumu kabul etmeyerek ara seçimlere katılmıştır.

Seçimler sonucunda 50 milletvekilinden oluşan KKTC Cumhuriyet

Meclisinde 45 milletvekili çoğunluğuna sahip olan UBP parti içerisinde, içten ve

dıştan kaynaklanan bölünme eğilimlerinin ön plana çıkacağı bir sürece girmiştir. Bu

durumu hisseden UBP Başkanı ve dönemin Başbakanı Derviş Eroğlu; parti

bünyesinde “Dokuzlar Hareketi” olarak adlandırılan grup içinde bu hareketin

nüvesini teşkil eden mevcut bakanları (Serdar Denktaş hariç) seçimlerden yaklaşık

üç ay sonra hükümet içerisinde yapmış olduğu değişikliklerle yeni Bakanlar

Kuruluna almayarak bu eğilimleri bir ölçüde törpülemeye çalışmıştır. Yeni Kurulan

Bakanlar Kurulunda görev alan Serdar Denktaş’ın 1992 tarihinde bu görevinden

istifa etmesi ile birlikte UBP içindeki bölünme su yüzüne çıkarak yeni bir parti

kurulması hazırlıkları başlamış ve sonuçta UBP’den ayrılan dokuz milletvekili Hakkı

Atun başkanlığında Demokrat Parti’yi (DP) 30 Temmuz 1992 tarihinde

kurmuşlardır.

Bu siyasal bölünmenin kökenlerine bakıldığında ideolojik bir ayrışmadan çok

kişisel kaygıların ağır bastığı ve daha derinde temel meselenin seçim boykotuyla

başlayan genel siyasi kriz olduğu anlaşılmaktadır. Cumhurbaşkanı Denktaş’ın

UBP’nin kurucusu olarak partiye hakim olma arzusu bu bölünmenin temel nedeni

Page 112: ANNAN PLANI SÜRECĐ’NDE YAŞANAN TOPLUMSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/30878/250316.pdf · zamana ve oluşan yeni iç ve dış değerler karşısında her toplum kaçınılmaz

100

iken onun tek adam-tek parti özelliği netleşmekte ve aynı zamanda görünür ve gayri-

meşru hale gelmekte, krizi daha da derinleştirmektedir. Đdeolojik olmayan bu

bölünmenin sonuçları KKTC’de koalisyonlar dönemini açarken; siyasal istikrasızlık

ve çalkantılar 1990’lı yılların ve 2000’li yılların başında iç siyaset dünyasının temel

gerçeği olmuştur.

Bu koşullar altında, 1993’te erken genel seçimler yapılmıştır. UBP % 29 oy

oranı ile 17, 1992’de UBP’den ayrılanların kurduğu Demokrat Parti (DP) % 29.2 ile

15, CTP % 24.2 ile 13, TKP % 13.3 ile 5 milletvekilliği kazanmış, DP ile CTP

koalisyon hükümeti kurmuş, bu koalisyon hükümeti 3 kez bozulup kurulmuştur.

1996’da, Derviş Eroğlu’nun başbakanlığında UBP-DP koalisyonu kurulmuştur.

Partiler arası yapılan transferlerle, 6 Aralık 1998’deki genel seçimlerden önce UBP

17, DP 14, CTP 12, TKP 5 ve Yurtsever Birlik Hareketi de (YBH) 1 sandalyeye

sahiptir. Bir de bağımsız milletvekili bulunmaktadır (Aydoğdu, 2005: 53-54).

6 Aralık 1998’de yapılan genel seçimde UBP oy patlaması yaparken, DP ve

özellikle de CTP’nin oylarında azalma olur. Seçimde UBP % 40.33 oy oranıyla 24

milletvekili, DP % 22.61’le 13, TKP % 15.36 ile 7 milletvekili, CTP % 13.35 ile 6

milletvekili çıkarır. Seçimlerde birinci ve üçüncü olan partiler tarafından UBP-TKP

Koalisyon Hükümeti kurulur. Hükümetin kurulmasında ikinci parti olan DP ile

koalisyon arayışına gidilmemesinde en büyük etken önceki seçim sonrası DP-CTP

koalisyonu sırasında UBP’nin dışlanması kadar UBP ve DP parti tabanlarının

genelde aynı seçmen kitlesine hitap etmesi olduğu söylenebilir.

6. Eroğlu Hükümeti’nin TKP kanadının dış politika ve iç güvenlikle ilgili

konularda Cumhurbaşkanı ile uyumsuzluğu, hükümetteki UBP ile TKP arasındaki

Page 113: ANNAN PLANI SÜRECĐ’NDE YAŞANAN TOPLUMSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/30878/250316.pdf · zamana ve oluşan yeni iç ve dış değerler karşısında her toplum kaçınılmaz

101

görüş farklılığını ortaya çıkarmış ve bu uyumsuzluk hükümetin 2001 yılında sona

ermesinde etkili olmuştur. UBP-TKP koalisyon hükümetinin bozulması ve yerine

UBP-DP hükümetinin kurulması en sessiz gidiş geliş oldu. Denktaş’la Eroğlu’nun

arasındaki anlaşmazlıklar o dönemde de kendini göstermesine rağmen

Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş, hiç sıkıntı çekmeden hükümeti kurma görevini

Eroğlu’na vermiştir. Halbuki Meclis aritmetiği, UBP dışında hükümet oluşumlarına

izin verir, ancak UBP-TKP koalisyonunun bozulup, UBP-DP koalisyonunun

gündeme gelmesi, iç politikadan ziyade dış politikayla bağlantılıdır. Kıbrıs

konusunda gelişmeler hızlanırken, tam uyumlu ve her türlü manevraya açık bir

koalisyon hükümeti, Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş tarafından istenmiş ve bu istek

kabul görmüştür. Türkiye’nin UBP-TKP koalisyon hükümetine yeterince sıcak

bakmadığı ortaya çıkmış, bu duruma daha fazla dayanamayan UBP, ortağını

değiştirmeye karar vermiştir (Aydoğdu, 2005: 54-56). Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş,

dış politikadaki etkinliğine karşılık, iç politikada etkinsizliği kabullenemeyip DP’yi,

hükümet ortağı yapmak istedi. Aslında kurulan UBP-DP değil, UBP-Denktaş

koalisyon hükümetidir. Ancak UBP ve TKP Hükümetinin yıkılış gerekçeleri

ülkedeki genel siyasi atmosferin daha iyi anlaşılması için irdelenmesi gerekmektedir.

5.2.2. Asker-Sivil Yönetim Gerginliği

Đç siyasal gelişmeler açısından KKTC’de yaşanan bu dönemle ilgili olarak en

önemli gelişme asker ile sivil yönetim arasında yaşanan gerginliktir. UBP-TKP

koalisyon hükümeti programında olmamasına rağmen merkez sol ideolojiye sahip

koalisyonda turizmden de sorumlu Başbakan Yardımcılığı görevi yapan TKP Genel

Page 114: ANNAN PLANI SÜRECĐ’NDE YAŞANAN TOPLUMSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/30878/250316.pdf · zamana ve oluşan yeni iç ve dış değerler karşısında her toplum kaçınılmaz

102

Başkanı Mustafa Akıncı, polisin ve itfaiyenin sivil otoriteye bağlanmasını sıkı sık

dile getirmiş, ancak dönemin Güvenlik Kuvvetleri Komutanı (GKK) Ali Nihat

Özeyranlı bu isteğe karşı çıkarak tartışmayı tırmandırmıştır.

Başbakan Yardımcısı Mustafa Akıncı, “Biz kendi kendimizi yönetmek

istiyoruz!” şeklinde bir yaklaşım içine girmiş, bunun üzerine dönemin

Cumhurbaşkanı Denktaş, askeri yönetimden yana tavır takınarak Akıncı’nın sözleri

karşısında Özeyranlı da “iç ve dış tehditlere karşı mücadele yürüttüklerini”

söyleyerek; “Đhanetin bir bedeli vardır, bu bedel devlet tarafından, yasalar tarafından

ödettirilecektir” demiştir (Türk Ajansı Kıbrıs, Temmuz 1, 2000: 12-14). Bu sözlere

kimi “sol” partilerden şu yanıt gelmiştir: “Asker kışlaya dönsün!” “Sol” partilerin bu

tavrı üzerine Özeyranlı muhtıra niteliğinde bir konuşma yapmış, konuşmasında:

“Şayet toplumun gözü önünde devletin temellerine dinamit konulursa, yıkılmaya

çalışılırsa, GKK’dan önceki yetkililer, devlete sahip çıkmazsa, sahip çıkacak makam

milletin anayasayla görevlendirdiği GKK’dır. TSK generalinin boğazı dokuz

boğumludur, her aklına geleni söylemez ama yerinin geldiğine karar verirse

değerlendirmeyi yapar” (Türk Ajansı Kıbrıs, Temmuz 1, 2000: 14). Polis Genel

Müdürlüğünün yeni merkez binasının açılış töreninde yapılan konuşmaya törende

bulunan Başbakan Yardımcısı Akıncı tepki göstermiş ve töreni terketmiştir. General

konuşmasına devam ederek; söylediği sözlerde ne kadar haklı olduğunu vurgulayıp

sözlerini şöyle sürdürmüştür: “Demokrasiyi hazmetmelisiniz. Demokrasiyi abur

cuburla karıştırıp usulüne uygun yemez, elle yerseniz midenize oturur, karnınızı

şişirir, gaz yapar, sizi rahatsız eder, sonra rahatlayayım diye önce devlete sonra

kendinize zarar verirsiniz” (Türk Ajansı Kıbrıs, Temmuz 1, 2000: 14). Özeyranlı’nın

bu “muhtırasına” Akıncı, “Komutan son günlerdeki demeçleriyle çizmeyi aşmıştır.”

Page 115: ANNAN PLANI SÜRECĐ’NDE YAŞANAN TOPLUMSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/30878/250316.pdf · zamana ve oluşan yeni iç ve dış değerler karşısında her toplum kaçınılmaz

103

diyerek “kendi kendilerini yönetmek istediklerini” bir kez daha dile getirmiştir (Türk

Ajansı Kıbrıs, Temmuz 2, 2000:11-15).

Bu tartışmalara dönemin CTP Genel Başkanı Mehmet Ali Talat da katılır.

Talat, GKK Komutanı’nın ‘kendi emir ve komutası altındaki’ sivil örgütlerle

görüşerek sivil iradeye veryansın ettiğini, son olarak da Polis Merkez Binası’nın

açılışında halkın oylarıyla seçilenlerin yönettiği kurumlara güvensizlik aşılamaya

çalışarak polis örgütünün sivil iradeye bağlanmasına karşı çıktığını söyler. Talat,

komutanın demokrasi güçlerine, Devlet Bakanı Başbakan Yardımcısı Akıncı’ya ve

sivil idareye ‘saldırısı’ sonucu, Kıbrıs Türk halkının hak etmediği bir tavırla karşı

karşıya kaldığını ve Güvenlik Kuvvetleri Komutanı’nın görevden alınması

gerektiğini” açıklar (ibid, s. 9-10).

KKTC’nin en büyük ve etkili gazetesi olan “Kıbrıs” gazetesinin Yazı Đşleri

Müdürü Başaran Düzgün, Akıncı ile GKK Komutanı arasındaki gerginliği konu alan

yazısında darbe iddiasına şu şekilde yer verir:

“Türkiye’de Ergenekon operasyonu ile ortaya çıkan kimi

gerçekler veya iddiaların boyutu zaman zaman Kıbrıs’ı da kapsıyor, ama

bunlar şimdilik iddia ötesine geçemedi. Eski Cumhurbaşkanı Rauf

Denktaş’ın tutuklanan orgenerallere yakınlığı, yine tutuklananların

önemli bir bölümüyle siyasi mesai yapması ve nihayette Ergenekon

davasını “saçma-sapan bir dava” olarak nitelendirmesi güçlü kanaatler

oluşturdu ama kesin deliller oluşturamadı. Bu yüzden de Ergenekon’un

Kıbrıs ayağı hep eksik kaldı. Malumdur, Türkiye’de, üstlerine vazife

sayıp darbeye heveslenenler çok oldu. Bunların bir kısmı ordu içinde

Page 116: ANNAN PLANI SÜRECĐ’NDE YAŞANAN TOPLUMSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/30878/250316.pdf · zamana ve oluşan yeni iç ve dış değerler karşısında her toplum kaçınılmaz

104

diğerleri de sivil yapılanma çerçevesinde tasfiye edildiler. Peki Kıbrıs’ta

darbe yapmaya heveslenenler oldu mu? Bu sorunun enteresan bir yanıtı

var. Aslında tam bir darbe girişimi mi bilmiyorum ama siyasal

tarihimizde mutlaka yer alması açısından da bu “tarihi olayı” okuyucu

ile paylaşmak istiyorum. Đddiaya göre Akıncı’nın “General çizmeyi aştı”

açıklamasından ve muhalefetin “General derhal görevden alınmalıdır.”

taleplerinden sonra Güvenlik Kuvvetleri Komutanı Ali Nihat Özeyranlı

emrindeki askeri birlikleri alarma geçirmiş ve “darbe tebliği”

sayılabilecek bir bildiri hazırlamıştır. Bu durumu haber alan ve harekete

geçen dönemin Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş dönemin kolordu

komutanını da yanına alarak General Özeyranlı’nın makamına gitmiş,

Özeyranlı hazırladığı bildiriyi gözyaşları içinde okumuş ve “Şerefli Türk

ordusu bu hainliğe seyirci kalamaz!” demiştir. Bunun üzerine Denktaş

devreye girmiş ve “Paşam bu bir darbe ilanıdır. Hassasiyetinizi

anlıyoruz; ama biliniz ki Kıbrıs davasını kaybederiz” demiştir.

Denktaş’ın müdahalesi üzerine Özeyranlı teskin olmuş ve mesele

“darbeye dönüşmeden” kapatılmıştır.” (Düzgün, 2008:5).

5.2.3. Muhalefete Yönelik Baskılar: Casusluk Đddiaları ve Siyasal Cinayet

Bu dönemde KKTC’de yaşanan siyasal gelişmeleri casusluluk iddiaları takip

etmiştir. Sol muhalif çizgisini Avrupa gazetesine yansıtan, yayınlarıyla Denktaş

yönetimini, Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığını ve Türkiye’nin Kıbrıs siyasetini

eleştiren gazetenin sahibi ve başyazarı Şener Levent ile gazetenin iki yazarı Harun

Page 117: ANNAN PLANI SÜRECĐ’NDE YAŞANAN TOPLUMSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/30878/250316.pdf · zamana ve oluşan yeni iç ve dış değerler karşısında her toplum kaçınılmaz

105

Denizkan ve Ali Osman Tabak, bir astsubay, eşi “casusluk” iddiasıyla

tutuklanmışlardır. 7 Temmuz 2000’de gerçekleşen tutuklama Güvenlik Kuvvetleri

Komutanı Ali Nihat Özeyranlı’nın girişimiyle gerçekleşir. Güvenlik Kuvvetleri

Komutanlığı ertesi günü adeti olmayan bir biçimde bir bildiri yayımlayıp, Levent’i

‘casusluk şebekesinin başı olarak’ suçlanmış, ancak Yargıç Emine Dizdarlı, dönemin

Cumhurbaşkanı Denktaş’ın “casusluk delillerini gördüm” demesine rağmen 11 gün

sonra Levent’in beraatına karar vermiştir; çünkü Levent’in Denktaş ve ailesinin özel

mülkleri haline getirdikleri Girne’nin batısında yer alan ve Yılan Adası olarak bilinen

bölgede dahil olmak üzere askeri bölgeleri fotoğrafladığına dair kanıt

bulunamamıştır (Avrupa, Temmuz 16, 2000: 1).

Gazetecilerin tutuklanmasının arkasında yatan gerçek, KKTC’de Güvenlik

Kuvvetleri Komutanı Ali Nihat Özeyranlı ile koalisyon hükümetinin Başbakan

Yardımcısı Mustafa Akıncı arasında yaşanan, polisin kime bağlanması gerektiği

noktasında ilerleyen tartışmada Avrupa gazetesinin polisin sivil idareye bağlanmasını

isteyen görüşe destek vermesi ve buna karşı çıkan Güvenlik Kuvvetleri Komutanı Ali

Nihat Özeyranlı’yı eleştirmesidir. KKTC’de askeri eleştirmenin karşılığı Avrupa

gazetesine askeri mahkemede açılan 70, normal mahkemelerde açılan 35 dava

olmuştur.

Başbakan Yardımcısı ve Toplumcu Kurtuluş Partisi (TKP) lideri Mustafa

Akıncı ile girdiği tartışmalar ve Avrupa gazetesine yönelik casus operasyonuyla

tartışma konusu olan GKK Komutanı Ali Nihat Özeyranlı’nın yerine atanan

Tuğgeneral Galip Mendi’nin adaya varışı da yeni gerilimlerin işareti olmuş,

Tuğgenerallikten Tümgeneralliğe yükseltilen ve Türkiye’ye dönen Özeyranlı’nın

Page 118: ANNAN PLANI SÜRECĐ’NDE YAŞANAN TOPLUMSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/30878/250316.pdf · zamana ve oluşan yeni iç ve dış değerler karşısında her toplum kaçınılmaz

106

yerine, adada daha önce Sivil Savunma Teşkilatı (SST) Başkanlığı yapan Mendi’nin

getirilmesi muhalefette tepki yaratmıştır.

Tepkinin nedeni, 1996’da muhalif gazeteci Kutlu Adalı’nın, başında Galip

Mendi’nin bulunduğu Sivil Savunma Teşkilatı (SST) tarafından öldürüldüğü

yolundaki yaygın iddialardır. Denktaş’ın özel kalem müdürlüğünden gelen; ancak

daha sonra muhalifler arasında saf tutan Adalı, öldürülmesinden önceki günlerde, art

arda SST’yi hedef alan yazılar yazmıştır. Adalı özellikle, SST’nin Saint Barnabas

Manastırı’na yaptığı esrarengiz baskının üzerine gitmiştir. Đddiaya göre baskında

manastır bekçileri bağlanmış ve 1974 öncesi buraya gömülen bir ganimet

çıkarılmıştır. Bekçiler ‘baskıncıların’ kullandığı arabaların SST’nin plakalarını

taşıdığı yönünde ifade vermiştir. Ardından Adalı tehditler almaya başlamış ve eşinin

iddiasına göre tehditlerden biri bizzat Mendi’den gelmiştir. Adalı cinayetinden önce

Abdullah Çatlı’nın adaya geldiği de iddia edilmiş ve bu iddia yalanlanmamıştı.

Mendi’nin GKK Komutanlığı sırasında ise Afrika ismini alan Avrupa gazetesinin

matbaaları bombalanmıştır. Bu gelişmeler Kıbrıslı Türkler arasında büyük tepkiye

neden olmuştur. Bugün Korgeneral olan Mendi, Türkiye’de Ergenekon soruşturması

çerçevesinde, Kandıra Cezaevi’nde tutuklu bulunan emekli orgeneraller Hurşit Tolon

ve Şener Eruygur’u TSK adına ziyaret etmiştir (Mutluyakalı, 2008:7).

5.2.4. Cumhurbaşkanlığı Seçimi ve Rejim Krizi

Đç siyasi gelişmeler açısından, 15 Nisan 2000 tarihinde yapılan KKTC

Cumhurbaşkanlığı seçimleri ve ardından yaşanan siyasi gelişmeler de analiz edilmesi

Page 119: ANNAN PLANI SÜRECĐ’NDE YAŞANAN TOPLUMSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/30878/250316.pdf · zamana ve oluşan yeni iç ve dış değerler karşısında her toplum kaçınılmaz

107

gereken diğer bir konudur. 15 Nisan 2000’ de yapılan Cumhurbaşkanlığı 1.tur

seçiminde hiçbir aday kullanılan geçerli oyların yarıdan bir fazlasını alamadığından

en çok oy alan bağımsız aday Rauf Denktaş ile UBP adayı Derviş Eroğlu arasında 22

Nisan 2000 tarihinde yapılacağı ilan edilen 2. tur Cumhurbaşkanlığı seçiminde

Derviş Eroğlu’nun adaylıktan çekilmesiyle Rauf Denktaş yasa gereği

Cumhurbaşkanı seçilmiş olur.

KKTC’de Kıbrıs sorunuyla ilgili görüşmecilik görevini Meclisin vermiş

olduğu yetkiyle Cumhurbaşkanı sürdürmektedir. Bu sebepten yıllarca Rauf Denktaş

bu görevlendirme çerçevesinde Kıbrıslı Rumlarla gerçekleşen toplumlararası

müzakereleri Kıbrıslı Türkler adına yürütmüştür. 2000’de Türkiye’de iktidarda

bulunan Bülent Ecevit başkanlığındaki koalisyon hükümetinde “Kıbrıs milli

davasının”, Denktaş ile sürdürülebileceğine dair inanç mevcuttur. Bu bakış açısı

aslında yıllarca Denktaş’ın KKTC’deki iktidar varlığının nedenini de

oluşturmaktadır. Türkiye’deki hükümet, asker ve bürokrasinin ayrı desteğini almış

olan Denktaş, 2000 yılındaki seçimleri bir çok soru işareti altında kazanmıştır.

Eroğlu’nun adaylıktan çekilmesinin en büyük gerekçesi, ki bu durum toplumun

büyük bir kesimi tarafından da paylaşılmaktaydı, Türkiye’den gelen müdahaleler ve

baskılardır. Bu müdahale ve baskılar Eroğlu tarafından seslendirilmese bile herkesin

kabul ettiği gerçeklerdir. Bu dönemle ilgili olarak yaşananları Kıbrıs gazetesinin köşe

yazarı Hasan Hastürer, 8 Kasım 2004 tarihinde köşesinde şu şekilde aktarmaktadır:

“2000 yılındaki Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde, ikinci tura

Rauf Denktaş ve Dr. Derviş Eroğlu kalmıştı. Eroğlu’nun morali

yerindeydi. Đkinci tura kalmalarının sonrasında aralarında benim de

Page 120: ANNAN PLANI SÜRECĐ’NDE YAŞANAN TOPLUMSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/30878/250316.pdf · zamana ve oluşan yeni iç ve dış değerler karşısında her toplum kaçınılmaz

108

bulunduğum bir grup gazeteciye, Girne Dome Otel’de yemek vermişti.

Dome Otel’deki o akşamı dün gibi anımsarım. Eroğlu’nun sol yanında

oturuyordum. Üç dört kritik telefon görüşmesi yapmıştı. Garsonların

dışarı çıkmasını istedikten sonra Türkiye kaynaklı müdahaleleri

gündeme getirip, Cumhurbaşkanlığı seçimlerine müdahale için adaya

gönderilen Mit ajanlarını anlatmıştı. Yemek ve sohbet, gece yarısına

kadar sürmüştü. Ertesi akşam Hasan Kahvecioğlu’nun televizyon

programında birlikte olmak için anlaştık. Yani gece yarısına kadar

adaylıktan çekilmesi gündemde değildi. Ertesi gün sabah saatlerinde

Eroğlu’nun adaylıktan çekileceği, kulislere fısıldandı...Eroğlu, birkaç

saat sonra adaylıktan çekildi. O günden sonra Eroğlu, çeşitli

ortamlarda adaylıktan çekilmesiyle ilgili, başta o dönemdeki koalisyon

ortağı TKP olmak üzere, Denktaş’a karşı partilerin kendini

desteklememesini gösterdi. Söylediklerine hiç inanmadım. Ankara

kırılmasın diye gerçeği hep gizledi...”(Hastürer, 2004: 9)

Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden sonra Denktaş ile Eroğlu arasında siyasal

kriz tırmanışa geçmiştir. Denktaş iki başlı bir yapı oluştuğunu, bu koşullarda birlikte

çalışmanın koşullarının ortadan kalktığını, Eroğlu ile çalışmak istemediğini bildirir

ve Eroğlu’na istifa etmesi gerektiğini söyler. Eroğlu ise istifa etmeyeceğini

açıklayarak “tabanı bulunduğunu”, seçimle işbaşına geldiğini söylemiştir.

Bunun üzerine çok açık bir biçimde Denktaş’tan yana tavır koyan Türkiye,

Eroğlu yerine bir teknokratlar hükümeti kurulabileceğini telaffuz etmeye başlamış;

Denktaş böyle bir hükümetin başarılı olacağını söylemiştir. Ayrıca rejim

Page 121: ANNAN PLANI SÜRECĐ’NDE YAŞANAN TOPLUMSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/30878/250316.pdf · zamana ve oluşan yeni iç ve dış değerler karşısında her toplum kaçınılmaz

109

değişikliğine ihtiyaç duyulduğunu, Başkanlık sistemine geçilmesini istemiştir. Bu

gelişmeler Rauf Denktaş ile Derviş Eroğlu’nun arasını iyice açar, Denktaş, Cenevre

görüşmelerinden dönüşte Eroğlu ve ekibi tarafından karşılanmadığından, Denktaş ise

haftalık olağan görüşmeyi iptal etmiştir. Tüm bu tartışma ve gerginlikte taraf olan

Türkiye’nin Kıbrıs Đşlerinden Sorumlu Devlet Bakanı Şükrü Sina Gürel de Derviş

Eroğlu ile tartışarak Eroğlu’nun huzursuzluklar karşısında ayrı yapmadığını

söylemiş, böylece Şükrü Sina Gürel de, tartışmalarda taraf olma sıfatıyla muhalifini

sıkıştırmanın yollarını aramıştır.

5.2.5. Annan Planı ve 2003 Seçimleri

14 Aralık 2003’te yapılan Milletvekilliği Genel Seçimleri bir önceki

seçimden 5 yıl sonra yapılmıştır, ancak bu seçim Kıbrıslı Türklerin bugüne kadar oy

verdikleri seçimlerden çok ayrı bir atmosfer içerisinde gerçekleşmiştir. Seçime

Güney Kıbrıs Rum Yönetiminin Mayıs 2004’te AB’ye katılımı ve Birleşmiş

Milletler Genel Sekreteri Kofi Annan’ın hazırlamış olduğu Annan Planı damgasını

vurmuştur.

Seçim öncesinde özellikle o dönem muhalefette yer alan partilerden

Cumhuriyetçi Türk Partisi ve Mustafa Akıncı’nın liderliğindeki Barış ve Demokrasi

Hareketi Partisi ile Kıbrıs Ticaret Odası Başkanı Ali Erel’in kurmuş olduğu Çözüm

ve Avrupa Birliği Partisi “AB, Çözüm ve Barış” simgeleri altındaki propaganda ve

örgütlenmeleri ile milletvekili seçimini bir ölçüde “AB’ye, Çözüme ve Barışa-Annan

Planına evet diyenler” ile “hayır diyenler” havasına büründürmüş; bir diğer deyişle

Page 122: ANNAN PLANI SÜRECĐ’NDE YAŞANAN TOPLUMSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/30878/250316.pdf · zamana ve oluşan yeni iç ve dış değerler karşısında her toplum kaçınılmaz

110

bu seçim “Annan Planında öngörülen referanduma’a dönüştürülmüştür. Đktidar

partileri olan UBP ve DP ise “AB’ya, Barışa ve Çözüme Hayır” demediklerini ancak

“Annan Planını bu haliyle kabul etmediklerini” seçim sürecinde vurgulamışlardır. Bu

atmosfer içerisinde yaklaşık sekiz ay boyunca radyo, televizyon ve basında yer alan

haber ve programlar bu iki konu üzerindeki farklı görüşlerin mücadele ettiği bir nevi

arena görünümünü almış; toplum bu konuda ikiye bölünmüştür.

Kıbrıs Türkleri arasında yaşanan bu sıcak seçim atmosferine KKTC’yi

tanımamış olmalarına rağmen özellikle ABD, Đngiltere ve AB’ye üye olan ülkelerin

hemen hemen hepsi doğrudan veya dolaylı olarak müdahil olmuşlardır. Bu ülke

yetkililerinin basına yansıyan açıklamalarında, bir taraftan Türkiye’nin seçimde

tarafsız kalmasını isterlerken diğer yandan, yetkililerin seçimi Cumhurbaşkanı Rauf

Denktaş ve iktidar partilerini doğrudan hedef alan ifadeleri olmuştur (Türk Ajansı

Kıbrıs, Aralık 2, 2003: 23-24). 14 Aralık 2003 Milletvekilliği Genel Seçimlerini,

ülke seçim tarihinin hiçbir döneminde görülmediği kadar yüksek sayıda yabancı

parlamenterler, uluslararası gözlemci ve basın mensubu izlemiştir. Seçim sonucunda

CTP % 35,17 ile birinci parti olarak çıkmış ve Mehmet Ali Talat başbakanlığında

CTP-DP Koalisyon Hükümeti kurulmuştur.

Batılı devlet ve örgütlerin KKTC’de yapılan herhangi bir seçime bu kadar

karıştıkları başka bir dönem olmamıştır; ancak Kıbrıslı Türklerin siyasal kültürüne

bakıldığında bunların seçim müdahalelerinin Türkiye’nin müdahalesi karşısında

etkili olmayacağı açıktır. Đlk kez sol bir parti KKTC’de hükümeti kurma görevini

eline alırken yine ilk kez sol bir parti Ankara’daki hükümetin desteğini almıştır. Bu

siyasal dönüşümün temelinde yatan gerekçe aslında KKTC’deki iktidara gelişin

Page 123: ANNAN PLANI SÜRECĐ’NDE YAŞANAN TOPLUMSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/30878/250316.pdf · zamana ve oluşan yeni iç ve dış değerler karşısında her toplum kaçınılmaz

111

değişmeyen temel gerçeğidir. Bir kez daha Ankara’daki hükümetin işaret ettiği

siyasal parti KKTC’de iktidara gelmiştir.

Adalet ve Kalkınma Partisi’nin 2002 yılında iktidara geldiği günlerde, Annan

Planı masaya yaratılmış ve Cumhurbaşkanı Denktaş, ilk başta AKP’den bir tepki

almasın diye planı müzakere ediyormuş gibi davranmıştır. Bu dönemde AKP lideri

Tayyip Erdoğan ve Başbakan Gül’ün çözüm çağrısı yapan açıklamaları artınca,

Denktaş tutumunu değiştirmiş ve AKP’ye karşı tutum almıştır. KKTC

Cumhurbaşkanı TSK’nın bazı etkili kişilerini, Dışişleri Bakanlığının Kıbrıs Dairesi

ve Bakanlığın en tutucu isimlerini ve Mümtaz Soysal’ı arkasına alarak Kıbrıs’tan

Erdoğan liderliğine ve partisine karşı muhalefet yapmaya başlamıştır. Denktaş, bu

muhalif hareketini, çözüm olduğu taktirde çıkarı bozulacak dernekleri, eski silah

arkadaşlarını, ülkücü gençleri ve Türkiye’den gelip Üniversite tahsili yapan MHP

eğilimli gençleri kullanarak sokağa taşımıştır.

Kıbrıs sorununun, Rum Yönetimi’nin tek başına AB üyesi olacağı 1 Mayıs

2004 öncesi çözümünde kilit önem taşıyan KKTC genel seçimlerinin öncesinde

Ankara-Lefkoşa hattında ilişkiler daha da gerginleşmeye başlamıştı. Denktaş’ın

muhalefetine karşı TC Başbakanı Tayyip Erdoğan’ın, 14 Aralık seçimi sonrası

adanın kuzeyinde yeni bir yönetim olursa Kıbrıs konusunun farklılık

kazanabileceğini söyleyerek, çözüm ve AB yanlısı muhalefete destek vermesi KKTC

Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’la iplerin tamamen kopmasına ve CTP’nin iktidar

yolunun açılmasına neden olmuştur. Đdeolojik olarak AKP ve CTP’nin farklı bir

çizgide olmasına rağmen, Kıbrıs’ta çözüm perspektifi bu iki partinin ortak bir

paydada buluşmasına neden olmuştur. Bu iki partinin yakınlaşmasının temel nedeni

Page 124: ANNAN PLANI SÜRECĐ’NDE YAŞANAN TOPLUMSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/30878/250316.pdf · zamana ve oluşan yeni iç ve dış değerler karşısında her toplum kaçınılmaz

112

de budur. Buna muhalefet eden Denktaş ve UBP siyasal arenada Ankara hükümeti

tarafından dışlanır ve bu durum KKTC siyasetinde yeni bir dönemin başlangıcı olur.

Bu gelişmeler aynı zamanda, Annan Planı sonrasında 2005 yılında gerçekleşen

KKTC Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Ankara hükümetinden ihtiyacı olan desteği

alamayan Denktaş’ın 40 yıllık iktidarının sonunun da habercisi olmuştur (Radikal,

Ekim 22, 2003: 1).

5.2.6. Demografik Yapının Değişmesi

KKTC’deki demografik yapının değişmesi, artan nüfusla işsizlik oranın ve

adli suç oranın artması bu dönemde yaşanan en önemli sosyal sorunların başında

gelmektedir. Kaçak iş gücü sorunu, sosyo-ekonomik yapı ve kamu maliyesi üzerinde

olumsuz etki yapmaktadır. Ülkede kaçak iş gücü sorunu önemli boyutlara ulaşmıştır.

2000 yılı için kaçak işgücü sayısının yaklaşık 21,000 olduğu tespit edilmişti. Bu

işgücünün yarattığı ekonomik kayıp ise GSMH’nın % 6,4’üne, kamu gelirlerinin %

14’üne karşılık gelmekteydi (Devlet Planlama Örgütü Yıllığı, 2001: 34-36).

Kıbrıslı Türklerin, KKTC hükümetlerinin seçim arifelerinde yoğun olarak

uyguladıkları “keyfi vatandaşlıklar” diğer bir hassas konudur. Toplumun sürekli

değişen demografik yapısı büyük bir huzursuzluk sebebi olmaktadır. Hiçbir kıstasa

uymadan yapılan vatandaşlıklar Kıbrıslı Türkler açısından iradesini, kimliğini ve

varoluşunu sürekli tehdit eden bir sorun olarak görülmektedir. Vatandaşlık

işlemlerinden sorumlu olan Đçişleri Bakanı Mehmet Albayrak’ın katıldığı bir radyo

programında ‘son yapılan vatandaşlıklardan bilgim yok’ demesi olayı daha da ciddi

Page 125: ANNAN PLANI SÜRECĐ’NDE YAŞANAN TOPLUMSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/30878/250316.pdf · zamana ve oluşan yeni iç ve dış değerler karşısında her toplum kaçınılmaz

113

bir hale sokmuştur. Sadece ‘üçüncü kuşak’ yurttaşlık dosyalarını Bakanlar Kuruluna

sunduğunu ifade eden Albayrak, diğer vatandaşlıklarla ilgili bir bilgisi olmadığını

anlatarak, vatandaşlıkların keyfi yapıldığını gözler önüne sermiştir. Bu konuda

yaşanan en çarpıcı gelişme ise KKTC Bakanlar Kurulu’nun 2002 ve 2003 yılları

arasında 15 ayrı Bakanlar Kurulu kararıyla 156 kişiye mevcut yasaya aykırı olarak

vatandaşlık vermesidir. Bu uygulamalar ülkedeki demografik yapının bozulduğu

endişesini taşıyan Kıbrıslı Türklerin yoğun tepkisini çekmiştir. Ankara Ticaret Odası

Başkanı Sinan Aygün’ün KKTC’de bir konferansta, KKTC kimliğini göstererek

“Yarım saat içinde vatandaş oldum” demesi, Annan Planı için yapılan referandum

öncesinde, Kıbrıs sorununun çözümü için “Denktaş’ın çizgisi”ni takip eden Sinan

Aygün’e toplumun ve muhalefetin büyük tepki göstermesine neden olmuştur. Sinan

Aygün, 29 Şubat 2003 tarihinde iktidarda bulunan Derviş Eroğlu liderliğindeki UBP

ve Serdar Denktaş liderliğindeki koalisyon hükümetinin kararıyla vatandaş

yapılmıştır. Daha sonra KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat, 2002 ve 2003

yılları arasında 15 ayrı Bakanlar Kurulu kararıyla vatandaşlık verilen çoğu Türkiye

Cumhuriyeti vatandaşı 223 kişi aleyhine, 2003 yılında muhalefet lideriyken, dava

açmıştır, halen iktidarda bulunan Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) de o dönemdeki

liderleri Talat’a katılarak davacılar arasında yer almıştır. 5 Şubat 2003 tarihinde

açılan dava 4 yıl sürmüş ve mahkeme 2007 yılında haklarında dava açılan 223

kişiden 156’sının vatandaşlığını iptal etmiş (Hürriyet, Kasım 17, 2007: 1) ancak bu

uygulamalar toplumun tepkisini çekmesinin yanında ülkede Kıbrıslı-Türkiyeli

tartışmalarının ve ayrımcılıklarının da pekişmesine ve gelişmesine yol açmıştır.

Genel olarak 1975-2005 arası dönemde oluşan siyasi tabloya bakıldığında,

Kıbrıs sorunu hakkındaki politikası ve iç siyasete yönelik tavırlarıyla Türkiye’den

Page 126: ANNAN PLANI SÜRECĐ’NDE YAŞANAN TOPLUMSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/30878/250316.pdf · zamana ve oluşan yeni iç ve dış değerler karşısında her toplum kaçınılmaz

114

onay almış UBP iktidarının gerek tek başına gerekse kurduğu koalisyon

hükümetleriyle etkin bir rol oynadığını görmekteyiz. Ancak, bu dönemde kurulan

UBP-TKP koalisyon hükümeti ile birlikte KKTC’de asker-sivil yönetim

gerginliğinin yaşandığı ve bunun da KKTC siyasal yaşamında birtakım taşların

yerinden oynamasını sağladığı söylenebilir. Asker ve sivil yönetim arasındaki

gerginlik aynı dönemde yaşanan ekonomik sıkıntılar ve Türkiye tarafından empoze

edilen ekonomik paketler sivil toplumda bir hoşnutsuzluğun baş göstermesine sebep

olmuştur. 2000 yılında yapılan Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde de Türkiye’nin etkin

bir şekilde rol alması Türkiye’nin KKTC siyasal yapısında ne kadar etkin olduğunu

bir kez daha gözler önüne sermiştir.

Bu dönemde Kıbrıs sorununa adil ve kalıcı bir çözüm bulma çabaları

çerçevesinde başlayan yüz yüze görüşmeler neticesinde taraflara sunulan Annan

Planı ve beraberinde getirdiği tartışma ortamı doğal olarak KKTC’nin siyasal

yaşamını da yakından etkilemiştir. 2003 yılında yapılan Milletvekilliği seçimleri, bu

anlamda Annan Planı’na onay veren ve vermeyen partiler arasında bir rekabet

ortamında gerçekleşmiştir. Bu dönemde yine Türkiye’nin müdahalesi gündeme

gelmiş ve seçim sonuçlarını etkilemek anlamında birçok kişiye yasalara uygun

olmayan vatandaşlıklar verilmiştir. Kıbrıslı Türklerin demografik yapılarının

bozulmasıyla birlikte siyasal iradelerinin ellerinden alınması endişesi ve

Türkiye’deki sivil asker bürokratların ülkenin içişlerine müdahaleleri büyük tepki

almaya başlamıştır. Türkiye’nin anti demokratik müdahaleleri ve hukuk dışı

uygulamaları ve bunları kendi uzantıları ile ülke içerinde yapmaya çalışması ülkede

“Kıbrıslılık” kavramının gelişmesine ve bu yönde siyasal hareketlerin oluşmasına

neden olmuştur.

Page 127: ANNAN PLANI SÜRECĐ’NDE YAŞANAN TOPLUMSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/30878/250316.pdf · zamana ve oluşan yeni iç ve dış değerler karşısında her toplum kaçınılmaz

115

5.3. Sendikal Hareketin Şahlanışı: Bu Memleket Bizim Platformu

Ülkede yaşanan ekonomik sıkıntılar ve Türkiye tarafından topluma dayatılan

ekonomik paketler ve reçeteler Kıbrıslı Türkler arasında tepkinin artmasına, siyasal

iradelerine de Türkiye tarafından saygı gösterilmediğini düşünen Kıbrıslı Türklerin

Türkiye’ye yönelik tepkilerin oluşmasına neden olmuştur. Kıbrıslı Türklerin genel

toplumsal yapısının 1974’ten bu döneme kadar siyasal, ekonomik ve sosyal konular

ve problemlere yönelik olarak genelde tepkisiz olduğunu söylemek mümkündür,

ancak 1990’lı yıllarda başlayan ve 2000’li yıllara da damgasını vuran siyasal,

ekonomik ve sosyal sorunlar ve çalkantılar muhalif bir toplumsal hareketin ortaya

çıkmasını kaçınılmaz bir hale sokmuştur. Özellikle derin ekonomik sıkıntılar ve

insanların ekonomik kayıpları kitlesel bir tepkinin temellerini oluşturmuştu. Sendikal

hareket ise toplumun bu yönde nabzını tutarak sürece yön vermeye başlamıştır.

Ülkede, Türkiye’ye siyasi ve ekonomik bağımlılık karşısında “halk iradesi”,

“Kıbrıslılık” ve “demokrasi” talepleri yükselmiştir.

5.3.1. “18 Temmuz 2000” Mitingi ve Yeni Bir Sürecin Başlangıcı

Uluslararası Para Fonu’nun, Türkiye’nin ekonomik darboğazdan çıkması için

kendisine sunduğu acı reçetelerin benzerini, 2000 yılında Türkiye de KKTC için

uygulamaya koymuştu. Bu dönemde Türkiye bürokratları tarafından hazırlanan ve

KKTC hükümetine sunulan sosyo-ekonomik paket ülkenin gündemini işgal

etmektedir. “Paket”, “Sosyo-Ekonomik Paket”, “Đstikrar Paketi” veya bir başka

kesimin “Yıkım Paketi” olarak dile getirdiği “Paket” sözcüğü siyasilerin, medyanın,

Page 128: ANNAN PLANI SÜRECĐ’NDE YAŞANAN TOPLUMSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/30878/250316.pdf · zamana ve oluşan yeni iç ve dış değerler karşısında her toplum kaçınılmaz

116

sivil toplum örgütlerinin ve özel sohbetlerde bireylerin en çok kullandığı bir sözcük

haline gelmiştir. Ekonomik sorunlarla gündeme gelen “Paket”le ilgili gelişmeler

2000 yılına ve onu takip eden yıllara damgasını vurmuştur (Türk Ajansı Kıbrıs,

Mayıs 31, 2000: 5).

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin ekonomik sıkıntılarından çıkış yolu

bulunması amacıyla, KKTC Hükümeti yetkilileri ve TC yetkililerinin işbirliğiyle

hazırlanan ve özellikle kamu giderlerinde birçok kısıtlamalar öngören sosyo-

ekonomik paketin uygulanmasına, sendikalar ve sivil toplum örgütleri, kazanılmış

hakların geri alınacağı ve ekonomiye canlılık getirmeyeceği gerekçesiyle pakete

karşı çıkmışlardır. Görüş ayrılıkları dolayısıyla 2000 yılında iktidar ile muhalefet;

sendikalar ile hükümet arasında demokratik platformlarda tartışmalar yaşanmış,

grevler yapılmış, mitingler düzenlenmiştir. Sosyo ekonomik paketin ve alınan bazı

kararların KKTC halkının iradesini yansıtmadığını savunan 41 örgüt “Bu Memleket

Bizim” sloganı altında bir platform oluşturmuştur. Türkiye ve onun KKTC’deki

uzantıları olan asker, sivil bürokratların ülkedeki faaliyetlerine tepki olarak

oluşturulan “Bu Memleket Bizim Platformu” Türkiye’den kendi siyasi iradesine

saygı talep eder ve demokratik olmayan uygulamalara tepkisini ortaya koyar. “Bu

Memleket Bizim Platformu”nu oluşturan örgütlerin büyük bölümü sendikalardır.

Özellikle memur ve öğretmen sendikaları geniş halk hareketlerinde bu dönemde

başat roller üstlenmiş ve kimi kesimlerde devrim diye adlandırılan hareketlerde

başrolleri almışlardır. KKTC halkının iradesi ve demokrasi talepleri bu dönemde öne

çıkmaya başlamıştır. Bu da Annan Planı sürecinde, KKTC’nin siyasal rejimine karşı

çok yönlü bir sorgulamanın başlatılması anlamına gelmektedir.

Page 129: ANNAN PLANI SÜRECĐ’NDE YAŞANAN TOPLUMSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/30878/250316.pdf · zamana ve oluşan yeni iç ve dış değerler karşısında her toplum kaçınılmaz

117

“Bu Memleket Bizim Platformu”nun kökeni, 31 Mayıs 2000’de 25 sivil

toplum örgütünün hükümetin ortaya koyduğu Sosyo- Ekonomik Paketi geri alıncaya

kadar hükümetle görüşme yapılmaması ve yaygın eylemlerin hayata geçirilmesi

kararını aldıkları döneme dayanır. Daha sonra bu platformun üye sayısı 41’e

yükselmiştir. 25 örgüt† adına yazılı bir açıklama yapan KTOEÖS Başkanı Ahmet

Barçın, “sözde ekonomik ve sosyal paket” olarak tanımladıkları paketin, toplumun

tüm kesimleri tarafından reddedildiğini duyurur” (ibid, s.5.) Oluşturulan platformun

temel ayağını ülkede yer alan sendikalar oluşturmaktadır. Özellikle platformda yer

alan memur ve öğretmen sendikaları bu sürecin kilit rolünü üstlenmektedirler.

Bu kitlesel oluşumun önemli ilk kitlesel hareketi 18 Temmuz 2000’de

gerçekleşir. Aralarında CTP, TKP, YBH gibi siyasi partilerin de bulunduğu 33 kitle

örgütü, 18 Temmuz 2000 tarihinde “Bu Memleket Bizim” sloganıyla miting

düzenleme kararı alır. Düzenleme komitesi tarafından yapılan açıklamada, halkın

ülkeyi özgür ve demokratik çerçevede yönetmesi gerektiği ifade edilir. Komite,

komplo teorileriyle tutuklananların serbest bırakılmasını sağlamak ve askeri

otoritenin sivil yaşama müdahalelerini ortadan kaldırmak gerektiğine vurgu yapar.

Amaçlarının barış, demokrasi, çözüm, adalet için, yıkım paketlerine, dayatmalara

hayır demek olduğunu belirten Platform yetkilileri Kıbrıs’ta barışın yolunu açmak

† 25 örgüt şunlardan oluşmaktaydı: KTOEÖS, KTÖS, KTAMS, DEV-ĐŞ, KT Çiftçiler Birliği, TÜRK-

SEN, GÜÇ-SEN, KAMU-SEN, EMEK-ĐŞ, KAMU-ĐŞ, Devrimci Genel Đş, EL-SEN, TEL-SEN,

KOOP-SEN, HÜR-ĐŞ, ĐLK-SEN, KT Hayvan Üreticileri Birliği, KITSAB, Serbest Çalışan Hekimler

Birliği, KT Esnaf ve Zanatkarlar Odası, Müteahitler Birliği, Tüketiciler Derneği, Yeşilırmak-

Yedidalga Üreticiler Birliği, Kıbrıs Kredi ve Kıbrıs Endüstri Bankası Mudileri

Page 130: ANNAN PLANI SÜRECĐ’NDE YAŞANAN TOPLUMSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/30878/250316.pdf · zamana ve oluşan yeni iç ve dış değerler karşısında her toplum kaçınılmaz

118

için halkı “‘Bu memleket bizim’ diye haykırmaya” çağırır. (Türk Ajansı Kıbrıs,

Temmuz 18, 2000: 5).

Bu kitlesel hareketin temel gerekçesi Türkiye’den getirilen ekonomik pakete

karşı duruş ve banka mudilerinin demokratik tepkilerinin ortaya konmasıdır; ancak o

günlerde Türkiye’nin iç siyasete müdahaleleri, sivil-asker gerginliği ve gazeteci

Şener Levent’in tutuklanmasının siyasal arenaya da çekilmesine neden olmuştur.

Mitingde “Bu Memleket Bizim” sloganının seçilmiş olması ve özünde ‘Kıbrıslılık’

bilinci ve milliyetçiliğinin yattığı bu duruş ülkedeki genel atmosferi anlatır

niteliktedir. Bu slogan Annan Planı’nın tartışıldığı süreçte de 41 kitle örgütü

tarafından en çok kullanılan slogan olacaktır.

Aralarında CTP ve YBH’nın de bulunduğu 33 örgütün ortak organize ettiği

“Bu Memleket Bizim” mitingi daha sonra bir çok tarihi mitinge de ev sahipliği

yapacak olan Lefkoşa Đnönü Meydanı’nda gerçekleşmiştir. Mitinge katılan Kıbrıslı

Türkler ellerinde, “Denktaş gidecek barış gelecek”, “Baskılar bizi yıldıramaz”,

“Faşizme geçit yok”, “Yönetme hakkı bizimdir” yazılı pankartlar taşırlarken; miting

boyunca sık sık, “Denktaş istifa”, “Faşizme hayır”, “Birlik-mücadele-dayanışma”,

“Özgür basın susturulamaz” gibi sloganlar atılmıştır (ibid, s.5). Miting sırasında

Yurtsever Birlik Hareketi (YBH) Genel Sekreteri Đzzet Đzcan ve Cumhuriyetçi Türk

Partisi (CTP) Genel Başkanı Mehmet Ali Talat birer konuşma yaparlarken,

programda olmamasına rağmen tutukluluğu aynı gün sona eren gazeteci Şener

Levent de kısa bir konuşma yapmıştır. Konuşmacılar özellikle son günlerde yaşanan

casusluk suçlamaları ve ekonomik paket üzerinde durmuşlardır. Đzcan konuşmasında,

“Başbakan’ın emrinde olan bir general, Başbakana ve onun yardımcısına hakaret

Page 131: ANNAN PLANI SÜRECĐ’NDE YAŞANAN TOPLUMSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/30878/250316.pdf · zamana ve oluşan yeni iç ve dış değerler karşısında her toplum kaçınılmaz

119

ediyor, Cumhurbaşkanı da, ‘Konuşmasını ben istedim’ diyor. Yani halkının üzerine

askeri sürdüğünü itiraf ediyor. Böyle bir Cumhurbaşkanı Kıbrıs Türk halkını temsil

edebilir mi?” ifadelerini kullanmıştır.

CTP Genel Başkanı Mehmet Ali Talat’da mitingde yaptığı konuşmada,

“Burada ‘polisimi de, ekonomimi de, itfaiyemi de ben yönetmek istiyorum’ mesajını

en iyi şekilde verdiniz. Bundan böyle yurdumuza daha fazla sahip çıkacağız. Hangi

partiden olursanız olun, hukuk düzeni için, adaletli düzen için mücadele edeceğinizi

gösterdiniz” dedi. Talat ayrıca, “Casusluk komplolarına gelmedi” dediği yargıç

Emine Dizdarlı’ya da teşekkür etmiştir. Avrupa gazetesi Genel Yayın Yönetmeni

Şener Levent ise yaptığı konuşmada, “Herkes Kıbrıs Türkünün üzerine ölü

toprağının serildiğini söylüyordu. Gelsinler ve Kıbrıs Türkü’nün nasıl dimdik ayakta

olduğunu burada görsünler”. Tutuklandığı gece polislere, “Ya beni burada öldürün,

ya da çıktıktan sonra silah bendedir” dediğini açıklayan Şener Levent, “Ama benim

silahım kalemimdir” diyerek elinde tuttuğu kalemini halka gösterir (ibid. s.5).

18 Temmuz 2000 tarihinde gerçekleşen miting önemli sonuçlar doğurmuştur.

33 örgütün ve Kıbrıs Türk sendikalarının öncülüğünde gerçekleşen bu miting o güne

kadar ülkede gerçekleşen devletten bağımsız en büyük kitlesel hareket özelliğindedir.

Geçmişte Kıbrıs Türk sendikalarının gerçekleştirmiş oldukları mitingler, “1 Mayıs”

kutlamaları veya eylemler az sayıda katılım ile kendi üyeleri arasında

gerçekleşmekteydi. Tarihte ilk kez sendikalar on bin kişinin katılımıyla böylesine

büyük bir kitlesel hareketi oluşturmayı başarmışlardır. Bu başarıları 33 örgütten

oluşan “Bu Memleket Bizim” platformuna daha sonra Kıbrıs Türk Ticaret Odası gibi

örgütlerin de katılımını sağlayarak “41 örgüt” diye anılmalarına sebep olmuştur.

Page 132: ANNAN PLANI SÜRECĐ’NDE YAŞANAN TOPLUMSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/30878/250316.pdf · zamana ve oluşan yeni iç ve dış değerler karşısında her toplum kaçınılmaz

120

Burada yaşanan oluşum ideolojik olarak farklı kamplarda yer alan sendikalar ve

işveren örgütlerinin aynı amaç doğrultusunda bir araya gelmeleridir. Bu ittifakın

ömrü referandumun gerçekleşeceği güne kadar devam edecektir.

Ada’nın Kuzeyindeki alışık olunmayan bu hareketlenme Rum tarafında da

takip edilmektedir. 18 Temmuz mitingini Rum basını kendi beklentilerini de katarak

şu şekilde yansımıştır: HARAVGĐ, “Đşgal Bölgelerindeki Büyük Mitingte Talep

Edildi.. Denktaş Đstifa..”; POLĐTĐS, “Đşgal Bölgelerinde Denktaş’a Karşı Büyük

Miting..”; ALĐTHĐA, “Đşgal bölgelerindeki Büyük Mitingte ‘Rauf Denktaş’ın Đstifası

Đstendi..”; CYPRUS MAĐL, “Kuzey’de Binlerce Denktaş Aleyhtarı..”;

FĐLELEFTHEROS, “Denktaş’ın Đstifasını Đstediler.. ve Atilla’nın Geri Dönmesini..”

(Türk Ajansı Kıbrıs, Temmuz 20, 2000: 7) .

18 Temmuz mitinginden sonrada ülkedeki eylemler durulmuyordu. 2000

yılının ekonomik paket tartışmalarıyla geçmesi bunun en büyük nedenidir.

Hükümetin uygulama kararı aldığı Ekonomik Đstikrar Paketi’ni “Yıkım Paketi”

olarak nitelendiren “Bu Memleket Bizim” Platformu’ndaki 17 sendika yanında Hür-

Đş’e bağlı sendikalar Kamu-Đş, Bay-Sen, Daü-Per-Sen, Đlk-Sen, Büro-Đş, ayrıca

herhangi bir federasyona bağlı olmayan Kamu-Sen ülke genelinde 4 Aralık 2000

tarihinde Genel Grev başlatmıştı. 35 bin kişin katıldığı grev ülkede hayatı felce

uğratmıştır. KTÖS ve KTOEÖS’ün grevi nedeniyle okullardaki eğitim hizmetleri

tamamen durmuştur. Sendika başkanları grevle ilgili olarak yaptıkları

değerlendirmelerde, özellikle stratejik işyerlerinde genel greve katılım oranının

yüksek olmasından memnuniyet belirtmişlerdir. Sendika başkanları, grev kararını

yeniden gözden geçirme konusundaki asgari müştereklerinin, hükümetin ekonomik

Page 133: ANNAN PLANI SÜRECĐ’NDE YAŞANAN TOPLUMSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/30878/250316.pdf · zamana ve oluşan yeni iç ve dış değerler karşısında her toplum kaçınılmaz

121

paket çerçevesinde meclise götürdüğü yasaları geri çekmesi olduğunu

duyurmuşlardır. Dönemin Başbakanı Eroğlu ise sendikaların yapmış olduğu

grevlerin siyasi amaçlı olduğunu açıklayarak sendikaları suçlamış, Başbakan Derviş

Eroğlu’nun genel grevi “siyasi” olarak niteleyen açıklamasını da 20 sendika adına

değerlendiren KTÖS Genel Sekreteri Varol Öztuğ, “Süresiz genel grev elbette

siyasidir. Ama olguları yaratan sendikalar ve çalışanlar değil, Ankara’nın

dayatmaları ve hükümetin tutumudur” diye cevaplamıştır (Türk Ajansı Kıbrıs, 4

Aralık 2000: 4).

Ülkedeki siyasi gerilim daha da tırmanmaya devam eder. Öğretmenler

Sendikası KTÖS’ün, Ocak 2001 tarihinde gazetelere vermiş olduğu ilan ülkede

siyasal bir depreme neden olmuştur. KTÖS Gazetelere verdiği ilanla “ne paranı, ne

paketini, ne memurlarını istemiyoruz…esir olmak istemiyoruz” diyerek Ankara’ya

seslenmiştir. Dönemin Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş, gazetelere verdiği ilanla

Ankara’ya seslenen Öğretmenler Sendikası KTÖS’ü kınamıştır. Đlanı okuyunca şok

olduğunu söyleyen Denktaş, “Bu düşmana hizmettir, nankörlüktür. Böyle bir bildiri

ancak Rum tarafından gelebilirdi” demiştir. Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş, bu

zihniyette insanlara öğretmenlik izni verilmemesi gerektiğini de söyleyerek yasalarda

bu konuda eksiklik varsa gereğinin yapılmasını istemiştir (Türk Ajansı Kıbrıs, Ocak

30, 2001: 2).

Kıbrıs Türk Mücahitler Derneği, Ulusal Hedef Đçin Mücadele Platformu,

Parlamenterler Birliği, Baf Türk Birliği, Barış Harekatı Gaziler Derneği ve Đlk-Sen;

Kıbrıs Türk Öğretmenler Sendikası (KTÖS)’ün yerel bir gazeteye verdiği ilanın,

Kıbrıs Türk Halkı ile Anavatan Türkiye’nin arasını açacak nitelikte olduğunu

Page 134: ANNAN PLANI SÜRECĐ’NDE YAŞANAN TOPLUMSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/30878/250316.pdf · zamana ve oluşan yeni iç ve dış değerler karşısında her toplum kaçınılmaz

122

belirterek tepki göstermişler. Ulusal Hedef Đçin Mücadele Platformu Merkez

Komitesi’nden yapılan açıklamada ise “Bu paralı ilanı veren KTÖS yetkilileri hangi

güçlere, hangi misyonlara hizmet etmektedir. Rum tarafındaki dostlarına mı, yoksa

Avrupa’daki dostlarına mı yaranmaya çalışmaktadır?” diye eleştirilmiştir (ibid., s.4).

Bu gelişmeleri öğretmen Nilgün Orhon’un tutuklanması takip etmiş.

Türkiye’yi “işgalcilikle” suçlayan Avrupa Gazetesi’ne köşe yazıları yazan şehit kızı

tarih öğretmeni Nilgün Orhon, Türkiye’nin Kıbrıs politikasını eleştirerek ülkede yeni

bir krize yol açmıştır. Köşe yazısında ‘Ayşe tatile çıktı’ parolasıyla Kıbrıs’a gelen

Türk askerini kastederek ‘‘Ayşe artık işbaşı yapsın’’ diyen Orhon görevinden

alınmıştır. Bu gelişmeleri 6 sendikacının polis tarafından gözaltına alınması takip

etmiş, olay, meslektaşlarının bir yazısından ötürü görevinden alınan tarih öğretmeni

Nilgün Orhon’un göreve iadesi istemiyle bir günlük grev kararı almasıyla

başlamıştır. ‘20 Temmuz Fen Lisesi’ni basan polis protesto gösterisi yapan

öğretmenleri okuldan çıkarmış ve 6 sendikacıyı da gözaltına almıştır. Gözaltındaki

sendikacılardan bir süre haber alınamaması üzerine çok sayıda sivil toplum örgütü

temsilcisi olay yerine gelmiş, Lefkoşa’daki diğer okullardan da öğretmenler 20

Temmuz Lisesi önünde toplanmaya başlamış ve diğer bölgelerden öğretmenler de

olay yerine gelerek Meclis’e doğru yürüyüş gerçekleştirmişlerdir.

5.3.2. Annan Planı’nın Hazırlanması Süreci

Ülkede bu siyasal çekişmeler ve ekonomik kriz yaşanırken Annan Planı’nın

müzakere edileceği süreç bu dönemde başlamıştır. Annan Planı çerçevesindeki

Page 135: ANNAN PLANI SÜRECĐ’NDE YAŞANAN TOPLUMSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/30878/250316.pdf · zamana ve oluşan yeni iç ve dış değerler karşısında her toplum kaçınılmaz

123

müzakereler iki yıllık yoğun bir diplomasi trafiğine sahne olmuş, Rauf Denktaş’ın

isteğiyle taraflar 16 Ocak 2002’de doğrudan görüşmelere başlamıştır. Ancak

görüşmeler çıkmaza girmiş ve bunun üzerine BM Genel Sekreteri Kofi Annan,

sürece müdahale ederek iki tarafı da 3-4 Ekim’de New York’a davet etmiştir.

Görüşmeler sonunda, iki komite kurulmasına karar verilmiştir.

Annan, 11 Kasım 2002’de taraflara kapsamlı çözüm önerisiyle iki harita

sunmuş ve ilk değerlendirmelerini bir hafta içinde istemiştir. Rum tarafı, planı

müzakere etmeyi kabul ettiğini ancak “planda değişiklik olmazsa kabul

etmeyeceğini” açıklamış, Türk tarafı ise “planı müzakere edilebilir bir hale getirmek

için müzakereye hazır olduğu” yanıtını vermiştir. Đki tarafın önerileri doğrultusunda

gözden geçirilen plan 10 Aralık’ta yeniden sunulmuş, Denktaş, “planın, eski plan

olduğunu” açıklamıştır. AB’nin 12-13 Aralık 2002’de Kopenhag’daki genişleme

zirvesinde, Rum kesimi üyeliğe kabul edilir. Zirvede, 28 Şubat 2003’e kadar çözüme

varılması yönünde taraflara çağrı yapılır. Annan, 28 Şubat’a kadar izlenecek

prosedürle ilgili yol haritası niteliğinde mektup gönderir. Bu arada Rum kesimindeki

başkanlık seçimlerini Tassos Papadopulos kazanmıştır. Annan, gözden geçirilmiş

planın 3. şeklini taraflara sunmak üzere 26 Şubat’ta Kıbrıs’a gelir. BM Genel

Sekreteri Kofi Annan, adaya yaptığı ziyaret sırasında Yeşil Hat’ta Rum Yönetimi

Başkanlığı’nı Klerides’ten devralacak olan Tasos Papadopulos ve KKTC

Cumhurbaşkanı Denktaş ile bir araya gelir. Görüşmeye Klerides de katılır. Denktaş

ve Papadopulos’un ilk kez aynı masada oturduğu görüşmede Annan sürpriz bir öneri

ortaya atar. Genel Sekreter liderlere ‘Planı sizin imzanıza gerek kalmadan

referanduma sunun. Kararı iki toplum versin’ der.

Page 136: ANNAN PLANI SÜRECĐ’NDE YAŞANAN TOPLUMSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/30878/250316.pdf · zamana ve oluşan yeni iç ve dış değerler karşısında her toplum kaçınılmaz

124

KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’ın Anayasa Danışmanı Mümtaz Soysal

da, BM Genel Sekreteri’nin, taraflardan 30 Mart 2003’de üçüncü planı referanduma

götürme, 10 Mart 2003’te ise bir Avrupa başkentinde taahhütname imzalanmasını

istediğini açıklar. Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş hemen, Birleşmiş Milletler Genel

Sekreteri Kofi Annan’ın referandum önerisine karşı olduğunu açıklar. Denktaş,

referandumun hatalı ve yanlış olacağını söyler. Denktaş gelişmeleri “Halk ne

yapacak. Bir şey bilmeden evet diyecek veya hayır diyecek. Bu halka haksızlıktır.

Böyle bir şeyin evvela Meclisten geçmesi lazım, referanduma gidip gitmeme

konusunda kararı Meclisin vermesi lazım” sözleri ile değerlendirir ve planı

avukatların dahi zor anladığını söyler. Denktaş, Rumların, Türk tarafı evet de, hayır

da dese Avrupa Birliği’ne girmenin rahatlığı içerisinde olduğunu, liderlerin onayı

alınmadan referanduma gidilmesinin Türk tarafını hedef alan bir yaklaşım olduğunu

söyler (Yeni Düzen, Şubat 28, 2003: 1).

Denktaş, Annan ve Rum liderler Papadopulos ve Klerides’le yaptığı dörtlü

görüşmenin ardından Bakanlar Kurulu’nu olağanüstü toplar. KKTC Cumhuriyet

Meclisi bu isteği karara bağlamaz ve görüşmeler sonuçsuz kalır. Denktaş’ın 31

Mart’ta “Türk tarafının hazırlığı var” açıklamasını yapması müzakerelerde yeni bir

dönemi de başlatır. Denktaş, 2 Nisan’da Kıbrıs Rum tarafına 6 maddeden oluşan

güven artırıcı önerilerini sunar. Papadopulos, öneriyi reddeder ve “Sadece BM

çerçevesinde görüşebilirim” der. Rum kesimi AB’ye giriş sözleşmesini imzalar.

Bunun üzerine KKTC Bakanlar Kurulu, 21 Nisan 2003’de yaptığı olağanüstü

toplantıda, KKTC ile Rum kesimi arasındaki geçişlerin serbest bırakılması yönünde

tarihi bir karar alır.

Page 137: ANNAN PLANI SÜRECĐ’NDE YAŞANAN TOPLUMSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/30878/250316.pdf · zamana ve oluşan yeni iç ve dış değerler karşısında her toplum kaçınılmaz

125

Başbakan Erdoğan, KKTC’nin 20. kuruluş yıldönümü törenlerine katılmak

için 15 Kasım’da KKTC’yi ziyaret eder ve Kıbrıs Türk tarafının yaptığı açılımların

heba edilmemesi çağrısında bulunur. KKTC’de ise 14 Aralık 2003’te tarihinde

yapılan milletvekili genel seçimleri sonucunda CTP ve DP, “toplumsal uzlaşı ve

çözüm hükümeti kurduklarını” açıklar. Kıbrıs sorunuyla ilgili taraflar müzakere için

girişimleri hızlandırır. ABD Başkanı George Bush, Yunanistan Başbakanı Kostas

Simitis ve Erdoğan’a mektup göndererek, Annan Planı temelinde çözüm için çaba

göstermeleri çağrısı yapar. Çankaya Köşkü’nde 8 Ocak 2004’te toplanan Kıbrıs

zirvesinden ise “Türkiye, BM’nin müzakere sürecine etkin katkıda bulunmaya

devam edecektir” kararı çıkar. MGK’nın 23 Ocak’taki toplantısında da, Türkiye’nin,

BM Genel Sekreteri’nin iyi niyet misyonuna olan desteğini sürdürdüğü ve Annan

Planı da referans alınarak adanın gerçeklerine dayalı bir çözüme ulaşılması

konusundaki siyasi kararlılığını yinelediği belirtir (Yetkin, Ocak 20, 2004: 1).

MGK’nın ardından Davos’a hareket eden Erdoğan, Annan ile bir araya gelir

ve iki tarafın da güvendiği bir arabulucu atamasını ister. Kıbrıs müzakerelerinin

yeniden başlamasına giden süreçte Erdoğan’ın ocak ayı sonundaki ABD ziyareti de

önemli bir etken olur. Bush, Türk tarafının isteği üzerine Kıbrıs konusunda Dışişleri

Bakanı Colin Powell’ı görevlendirir. Annan, 5 Şubat’ta Denktaş ve Papadopulos’u,

müzakerelere yeniden başlamaları için 10 Şubat Salı günü New York’a davet eder.

New York görüşmelerinin sonunda her iki tarafın da onayıyla Annan, müzakerelerin

19 Şubat’ta adada başlamasını öngören deklarasyonunu açıklar. Annan, tarafların

değişiklik önerilerini dikkate alarak hazırladığı planın son halini 31 Mart gecesi

sunarak, bu metnin daha önceki taahhütler çerçevesinde referanduma götürülmesini

ister. Denktaş ve Papadopulos, referandumda “hayır” kampanyası yürüteceklerini

Page 138: ANNAN PLANI SÜRECĐ’NDE YAŞANAN TOPLUMSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/30878/250316.pdf · zamana ve oluşan yeni iç ve dış değerler karşısında her toplum kaçınılmaz

126

açıklarken, her iki lider de halklarına plana “hayır” demeleri çağrısında bulunur.

Referandumlarda, Kıbrıslı Türkler % 65 oranında “evet” derken, Rumlar % 76

oranında “hayır” der (Hannay, 2008: 1-7).

Kıbrıs Türk tarafınca kabul edilen ve Rumların büyük çoğunluğu tarafından

reddedilen Annan Planı, temel olarak iki kurucu devletin ortaklığına dayanan yeni bir

federal devleti öngörmektedir. Kurulacak yeni devlette merkezi otoritenin zayıf

olduğu ve ondan artan tüm yetkilerin kurucu devletlere bırakıldığı bir model

düşünülmektedir. Kurulacak olan yeni devlette sayısal olmayan ancak siyasal eşitlik

ana hususlardan biridir. Bunun ifadesi olarak da yeni devletin başkanı rotasyon

usulüyle Kıbrıslı Türk ve Kıbrıslı Rumlar arasında belirlenecektir. Bunun için bir

Başkanlık Konseyi oluşturulacaktır. Başkan ve başkan yardımcıları farklı oluşturucu

devletten gelecektir. Uluslararası temsiliyetin eşit paylaşımı, Yüksek Mahkemede

eşit sayıda yargıcın bulunması gibi prensiplerle iki tarafın siyasi eşitliği Planda etkin

bir şekilde vurgulanmıştır (Kıbrıs Sorunun Kapsamlı Çözümü, 2004: 8-55).

Yeni bir sınır düzenlemesi yapılarak Kıbrıslı Türklerin elinde olan % 37’lik

toprak parçası % 29’a düşürülecektir. Verilecek olan topraklar üzerine 1974’te

göçmen olan Rumlar geri dönebilecektir. Kıbrıs Türk devletçiğine dönecek olan

Rumlarda söz konusudur, ancak bu rakam her bölgede Kıbrıslı Türklerin nüfuslarının

% 10’unu geçmemek üzere sınırlandırılmıştır. AB müktesebatına aykırı olmasına

rağmen bu kısıtlamalar Kıbrıs’ın özel durumu nedeniyle AB içinde kalıcı

derogasyonlar haline geleceklerdir. Annan Planı mülkiyet rejimi konusunda sınır

düzenlemesi dışında kalan yerlerde, Rum malları üzerinde yaşayan Kıbrıslı Türklere

öncelik hakkını tanımaktadır, ancak mal-mülk meselesi Kıbrıs konusunun en

Page 139: ANNAN PLANI SÜRECĐ’NDE YAŞANAN TOPLUMSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/30878/250316.pdf · zamana ve oluşan yeni iç ve dış değerler karşısında her toplum kaçınılmaz

127

karmaşık meselesidir ve bu karmaşık meselenin çözüm önerileri de o derece

karmaşık halde plana yansıdığı bir diğer gerçektir. Malın 1974’teki bedeline 30 yıllık

faiz oranı da eklenerek, Kıbrıslı Türkler o malın sahibi olabilecektirler. Bu

düzenleme ile 1974’te göçmen olan 160,000 Kıbrıslı Rum’un 100,000’nin yeniden

topraklarına dönebileceği hesaplanmıştı (ibid. 125-174). Garantörlük sistemi yeni

devlette de devam edecektir ve adada bulunan Türk ordusu zaman içerisinde

kademeli olarak düşürülecektir, 15 yıl sonunda ise bu rakam 950 kişi olacaktır.

Türkiye’nin AB üyeliğinin gerçekleştiği zaman ise taraflar Garantörlük sistemini

yeniden değerlendireceklerdir (ibid. 8, 15-17).

Dönemin Cumhurbaşkanı Denktaş’a göre BM Genel Sekreteri Kofi Annan,

planı dört kez tarafların önüne getirmiş ancak bir kaç küçük ayrıntının dışında bütün

planlar daha öncekilerle hemen hemen aynı olmuştur. Denktaş planın kabul edilmesi

halinde AB içerinde Kıbrıslı Türklerin azınlığa düşeceğine inanmaktadır ve

kurulacak yeni devlet içerisinde de Kıbrıslı Türklere azınlık haklarının verildiğini

düşünmektedir. Kurucu devletlerin egemen birer devlet olmadıklarını ve ABD’deki

gibi eyalet yetkileriyle donatıldığını hatta bir çok yetkinin belediye yetkisi olduğunu

değerlendirmektedir. Bu sebepten dolayı yeni devletin zaman içerisinde

Rumlaşacağına inanan Denktaş, plan mevcut haliyle kabul edilirse KKTC’nin

Güzelyurt’tan Yeşilırmak’a kadarki bölümünün tamamı Rumlara verilerek, 50-60 bin

Kıbrıslı Türkün yeniden göçmen duruma düşürüleceğini ifade etmektedir. Bu

bölgelerin Ada’nın tarıma en elverişli bölgelerinden bir tanesi olup buraların

Rumlara verilmesinin, Türk tarafının tarım alanlarından en önemli kısmını

kaybetmesi anlamına gelmektedir. Denktaş, planın kabulü halinde Türk askerini

zaman içerisinde Ada’dan atılacağını ve Kıbrıslı Türklerin Rumların merhametine

Page 140: ANNAN PLANI SÜRECĐ’NDE YAŞANAN TOPLUMSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/30878/250316.pdf · zamana ve oluşan yeni iç ve dış değerler karşısında her toplum kaçınılmaz

128

bırakılacağını ve Türkiye’nin güneyinin de Rumlar tarafında sarılacağını

düşünmektedir. Böylece Rumların yıllardır tekrarladıkları, Türkiye’nin Ada’da

işgalci bir devlet olduğu yönünde ki propagandalarının da geçerlilik kazanacağı

fikrindedir. Denktaş dış güçlerin, ‘ya imza ya referandum’, ‘planı sizin imzanıza

gerek kalmadan referanduma sunun, kararı iki toplum versin’ diyerek planın bir an

önce geçmesi için dayatmada bulunduğunu ve daha önce dünyanın hiç bir bölgesinde

bir devlete dışardan böyle dayatmanın olmadığını dile getirmektedir. Denktaş, sözde

demokratik çözüm olarak ortaya konulan bu belge ile devletin tüm yasal kurum ve

kuruluşlarının devre dışı bırakılarak bu amaçların hayata geçirilmeye çalışıldığını

düşünmektedir (Yeni Düzen, 2003: 1).

Türkiye hükümeti planı desteklemektedir. Çözümün 2004 sonrasına özellikle

Türk tarafından kaynaklanan bir isteksizlik ya da engelleme sonucunda ertelenmesi,

Türkiye’nin AB üyeliğinin önünü büyük ölçüde tıkayacaktır. AB’nin güçlü ülkeleri,

Almanya ve Fransa, Türkiye’nin üyelik müzakerelerine başlamasını

engelleyebileceklerdir. Çözümsüz bir Kıbrıs sorununun, çeşitli nedenlerle

Türkiye’nin üyeliğini hazmedemeyen yeni ve eski pek çok AB ülkesi tarafından

bahane olarak kullanılması kaçınılmazdır. Gerçek dönüm noktası ise 1 Mayıs

2004’tü. Bu tarih itibarıyla geçici dahi olsa soruna çözüm bulunamazsa, Rum tarafı

AB içinde Türkiye’ye ilişkin her konuda söz sahibi olacaktır. 1 Mayıs 2004

öncesinde varılacak bir çözümle Kıbrıslı Türklerin Kıbrıs Rumlarıyla eşit statüde

AB’ye girmeleri, özellikle de Türkçe’nin AB’nin resmi bir dili olması, hem

siyaseten, hem de psikolojik olarak AB’de Türkiye lehine önemli bir katkı

sağlayacağı değerlendirilmektedir. Öte yandan, Avrupa Đnsan Hakları

Mahkeme’sinde, Rumlar tarafından Türkiye aleyhine açılan mal-mülk meseleleriyle

Page 141: ANNAN PLANI SÜRECĐ’NDE YAŞANAN TOPLUMSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/30878/250316.pdf · zamana ve oluşan yeni iç ve dış değerler karşısında her toplum kaçınılmaz

129

ilgili davalar da Türkiye’nin başını ağrıtmaktadır. Ama Türkiye devleti Plan’a

desteğini bazı kırmızı çizgilerle ortaya koymaktadır. Bunlar Türkiye’nin

garantörlüğü, iki kurucu devletten oluşan yeni devlet, siyasal eşitlik ve sınır

çizgisinin düz bir hat şeklinde belirlenmesidir. Bunlar ABD’nin de sürece müdahale

etmesiyle plana girmiş ve Türkiye bu koşullar altında Annan Planı’nı desteklemiştir.

Plan mükemmel değildir ve Türk tarafının tüm beklentilerini

karşılamamaktadır. Özellikle Planın mülkiyete ilişkin düzenlemelerinde, ikametten

doğan hakların kullanılmasında, çözülmesi gereken sorunlar vardır. Annan Planı,

doğal olarak Türk tarafının siyasi pozisyonlarında ifade edilen tüm beklentilerini

karşılamaktan uzaktır; ancak Plan, Türk tarafının çıkarlarını da koruyan bir belgedir.

Annan Planı şimdiye kadar ortaya konmuş tek kapsamlı çözüm önerisidir. Annan

Planı, 1968’den 2004 yılına kadar gerçekleşen toplumlararası görüşmelerin bir

ürünüdür. Çözümsüzlüğün sürmesinin bedelinin Türk tarafınca ödenmesi olasılığı

beklenen bir gelişmedir. Annan Planı nihayetinde bir uzlaşma önerisidir. Türk

tarafının beklentilerini karşılamadığı ölçüde, hatta ondan çok daha fazla Rum

tarafının beklentilerini de karşılamamaktadır; ancak Plan sürdürülebilir bir çözümün

hayata geçirilebilmesini mümkün kılmaktadır. Annan Planı tarafların çıkarları kadar,

AB normlarını da dikkate alan nitelikte bir belgeydi. Plan içinde Türk tarafı lehine

derogasyonlar bulunmaktadır. Türk tarafının iki kesimlilik talebini tam olarak

karşılamasa da, yerleşim ve mülk edinme özgürlükleri kişi ve sermaye dolaşım

özgürlükleri çerçevesinde ciddi kısıtlamalara tâbiiydi. Buna rağmen iki kesimlik

günümüzde saf bir etnik ayrımcılık mantığı temeline oturtulamaz. Türk kesiminin

içinde Rum kökenlilerin olmasından daha doğal bir şey olamaz. Lozan sonrasında

Türkiye ile Yunanistan arasında imzalanan Mübadele Antlaşması dahi Đstanbul

Page 142: ANNAN PLANI SÜRECĐ’NDE YAŞANAN TOPLUMSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/30878/250316.pdf · zamana ve oluşan yeni iç ve dış değerler karşısında her toplum kaçınılmaz

130

Rumları ile Batı Trakya Türklerini yerlerinde bırakmıştır. Önemli olan oluşturucu

devletlerin ulusal karakterlerinin korunması, taraflardan birinin azınlık konumuna

düşürülmesinin önüne geçilmesidir.

Planla Türkiye’nin AB üyeliği arasında bağlantı bulunmaktadır. Rumların

Türk kesimine yerleşimi ile ilgili kısıtlamaların kaldırılması, askerlerin çekilmesi

Türkiye’nin üyeliğine bağlanmıştır. Genellikle iddia edilenin aksine, Annan Planı

Türkiye’nin ve Türk tarafının güvenlik çıkarlarını şu anki durumdan daha fazla

koruyabilecektir. Adanın silahsızlanması Türkiye’nin güneyden çevrelenmesi

olasılığını ortadan kaldırmaktadır. Türkiye’ye hasım, Avrupa Birliği şemsiyesi

altında silahlanmış bir Kıbrıs yerine, ortaklık devletini kurmuş ve silahsızlanmış bir

Kıbrıs, Türkiye’nin güvenlik çıkarlarına daha fazla hizmet edeceği muhakkaktır.

Çözümün sağlanmasından sonra KKTC’nin yaptığı yasal, idari veya herhangi bir

işlem Annan Planının herhangi bir hükmü ile çelişmediği ve uluslararası hukuka

aykırı olmadığı oranda geçerli kabul edilecektir. Bir çözüm sonrası KKTC üzerindeki

ambargoların kalkmasıyla ve dış dünyaya daha rahat açılmasıyla elinde

bulundurduğu özellikle turizm potansiyelini iyi kullanabilen bir Kıbrıs Türk Kurucu

Devleti çok kısa zamanda yüksek büyüme hızıyla ekonomisini geliştirebilecektir.

Ülkede statükonun devamını açıkça savunan Denktaş’ın Planı değerlendirme

safhasında ortaya koyduğu fikirler kaçınılmaz olarak bu düşüncesi çerçevesinde

gelişmiştir. Güzelyurt bölgesinde 30,000 Kıbrıslı Türk’ün yeniden göçmen olacağı

bir gerçektir; ancak bu bölgeden plana verilen destek ülke geneli olan % 65’in de

üstüne çıkarak % 75’leri bulduğu çarpıcı bir gerçektir. 30 yıl boyunca her toprak

düzenlemesi tartışıldığında Kapalı Maraş ve Güzelyurt bölgesi listenin başında yer

Page 143: ANNAN PLANI SÜRECĐ’NDE YAŞANAN TOPLUMSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/30878/250316.pdf · zamana ve oluşan yeni iç ve dış değerler karşısında her toplum kaçınılmaz

131

almaktadır. Bu sebepten dolayıdır ki hem bu bölgede yaşayan insanlar hem de devlet

bölgeye yatırım yapmamıştır. Bir gün Rumlara verecekleri topraklara yakınlarını

defnetmek istemeyen insanlar yakınlarını Lefkoşa’ya defnetmektedir. Đnsanların

köylerinde kendilerine ait mezarları yoktur. Bu durum da Kıbrıs’ta yaşayan

insanların sosyo-psikolojik yapısını yansıtır niteliktedir.

5.3.3. “Çözüm ve AB Mitingleri” ve Annan Planı Üzerinden Saflaşmalar

Türkiye’den ‘dayatıldığı’ düşünülen ekonomik ve sosyal pakete bir tepkinin

neticesinde sendikaların öncülüğünde oluşturulan “Bu Memleket Bizim

Platformu”nun gerçekleştirmiş olduğu mitingler ve mitinglere halk katılımının

yüksek olması, platformun yeni bir misyon üstlenmesine neden olmuştur. Yine

sendikaların ve özellikle memur ve öğretmen sendikalarının liderliğinde yeni kitlesel

eylemler Annan Planı’nın müzakere edildiği döneme damgasını vurur. Annan

Planı’nın 2002 yılında taraflara resmen sunulmasının ardından, 41 örgüt adada kalıcı

barışın bulunması ve birleşik Kıbrıs’ın AB’ye üyeliği yönünde siyasilere baskı

yapılması ve halkın eğilimlerinin bu yönde gelişmesi doğrultusunda kitlesel

hareketlere başlarlar. Sol eğilimli siyasal parti, sendikalar, sivil toplum örgütleri ve

ekonomik odalardan oluşan 41 örgütün temel hedefi Kıbrıs’ta çözüm ve Avrupa

Birliği üyeliği olup; sloganları ise “Kıbrıs’ta Barış Engellenemez” olur. Bu süreçte

de yine memur ve öğretmen sendikaları anahtar rol üstlenirken, grev ve mitinglerle

KKTC’li yöneticiler üstünde bu anlamda önemli bir siyasi baskı unsuru olurlar. BM

planının kabulü için yapılan bu eylemler, Kıbrıslı Türklerin 1974’den sonra

gerçekleştirdiği ilk önemli sivil siyasal harekettir. 12 Aralık 2002’de gerçekleştirilen

Page 144: ANNAN PLANI SÜRECĐ’NDE YAŞANAN TOPLUMSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/30878/250316.pdf · zamana ve oluşan yeni iç ve dış değerler karşısında her toplum kaçınılmaz

132

Avrupa Birliği’nin (AB) Kopenhag Zirvesi, Türkiye açısından üstü örtülmeye

çalışılan bir hayal kırıklığıyla sonuçlanmıştır. Bu hayal kırıklığının sebebi büyük

oranda Türkiye’ye AB üyeliği için müzakere tarihi verilmemesidir. Türkiye AB

yolunda yerinde sayarken, Kopenhag Zirvesine damgasını vuran AB’nin genişleme

dalgasında ‘Kıbrıs’ da üyeliğe kabul edilmiştir.

Kopenhag zirvesinin sonuç bildirgesinde yer alan “Kıbrıs’ın tam üyeliğe

kabulü” ibaresinin netliğe kavuşturulması için, Kıbrıs sorununun Türk ve Rum

taraflar arasında yürütülecek müzakerelerle önce 28 Şubat 2003 sonra da 28 Mart

2003’e kadar çözülmesi öngörülmüştür; ancak 12 Aralık’tan sonra ki süre zarfında,

Denktaş ile Kleridis -ve ardından Papadopoulos- arasındaki kimi zaman kesintilere

uğrayan görüşmelerden bir sonuç alınmaması, Denktaş’ın işi yokuşa sürmesi ve

TSK’nin Denktaş’ın bu tavrının arkasında durması, belirlenen tarihe kadar bir

anlaşmaya varılmasının imkansız olduğunu göstermektedir.

“Biz 200 bin kişi, 65 milyonun hakkını, geleceğini, güvenliğini zarara

uğratacak bir adım atamayız. Onun için anavatanla tam bir işbirliği içerisinde

yürümek bizim boynumuzun borcudur.” Denktaş’ın bu sözleri, başta TSK olmak

üzere, CHP’den MHP’ye kimi güçlerin sözcülüğünü yaptığı, Türkiye’nin resmi

Kıbrıs politikasının özeti niteliğindedir. Annan Planı ilk haliyle sunulduktan sonra,

plana karşı alınacak tavır konusunda Türkiye ciddi bir saflaşma yaşanmıştır. Yaşanan

bu saflaşma iç politika alanında var olan çelişkilerin ve gerilimlerin üzerine bir

yenisini daha ekler; saflaşmanın bir cephesinde AKP ve Batıcı laik burjuvazi yer alır.

Türkiye Đşadamları Derneği (TUSĐAD), Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB)

gibi demokrat çevreler, Kıbrıs sorununa, AB ile ilişkileri olumsuz yönde

Page 145: ANNAN PLANI SÜRECĐ’NDE YAŞANAN TOPLUMSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/30878/250316.pdf · zamana ve oluşan yeni iç ve dış değerler karşısında her toplum kaçınılmaz

133

etkileyebilecek gelişmelerin önüne geçilmesini esas alarak yaklaşırlar. Kıbrıs

konusunda yaşanan geçmiş anlaşmazlıklarda “Kuzey Kıbrıs’ı ilhak ederiz!” tehdidini

savuruveren eski hükümetlerin yaklaşımından farklı olarak AKP hükümeti, Annan

Planı etrafında şekillenecek bir anlaşmaya olumlu bakar. Türkiye’nin liberal ve

demokrat kesimleri de Annan planına destek vermektedir. Bu kesim, Kıbrıs’taki bu

demokratik ve toplumsal devrimin Türkiye’ye de yansıması umudu içerisindedirler.

Saflaşmanın bir diğer kanadını ise TSK’nın başını çektiği “çözümsüzlük cephesi”

oluşturur. “Çözümsüzlük cephesi” Denktaş’ı da yanına alarak Annan Planı

doğrultusunda bir anlaşma gerçekleştirilmesinin önünü kesmeye çalışmaktadır

(Kızılyürek, 2008: 4).

Türkiye’de tartışmalar hararetli bir biçimde devam ederken Kuzey Kıbrıs

tarihinin en büyük gösterilerine sahne oluru. Bu Memleket Bizim Platformu ve Sivil

Toplum Örgütleri Ortak Vizyon Komitesi’nin ortaklaşa düzenlediği “Çözüm ve AB”

mitinglerine katılımı arttırmak için Kuzey Kıbrıs’ın değişik bölgelerinden otobüs

seferleri düzenlenir; aralarında öğretmen ve memur sendikalarının da bulunduğu

sendikalar iş bırakarak mitinge katılır. “Çözüm ve AB” mitinglerine Annan Planı’nın

bir an önce imzalanmasını talep eden anlayış rengini verir. Kıbrıslı Türkler, AB

yolunu açan Annan Planı’na bel bağlamış durumdadırlar. Kıbrıs’ta çözüm ve Avrupa

Birliği üyeliği öngören “Ortak Vizyon”a imza koyan 92 sivil toplum örgütü,

mitinglerle ilgili olarak halka şu çağrıyı yapar:

“Toplumsal varlığımızın devamı; siyasi irademize sahip olmak;

insan haklarının ve hukukun üstünlüğünün egemen olacağı bir düzen;

baskıların sona ermesi; çözüm ve AB üyesi olacak bir Kıbrıs; planlı bir

Page 146: ANNAN PLANI SÜRECĐ’NDE YAŞANAN TOPLUMSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/30878/250316.pdf · zamana ve oluşan yeni iç ve dış değerler karşısında her toplum kaçınılmaz

134

ekonomi; üretmek ve üretilenleri satabilmek; istikrarlı bir para birimine

kavuşmak; Kıbrıs’ta ve bölgede barış ortamının sağlanması; insanca

yaşam koşullarına ulaşmak; halkımızın ve gençlerimizin göç etmemesi;

uluslararası tanınmışlığa sahip olmak; çözümün hemen olması gerektiği

hususundaki kararlılığı kanıtlamak; BM planının görüşme zemini olarak

kabul edilmesini ve müzakerelere hemen başlanması gerektiğini yüksek

sesle haykırmak; Avrupa Birliği ve dünyadaki onurlu yerimizi almak için

haydi meydanlara…” (Yeni Düzen, Kasım 27, 2002: 1).

Kamu çalışanları ve öğretmenlerin grev yaparak, esnaf ve iş adamlarının da

kepenk kapatarak destek verdiği mitinglerde, BM Genel Sekreteri Kofi Annan’ın

taraflara sunduğu “Çözüm Planı” hakkında halka bilgi verilirken, planın görüşülmesi

amacıyla halkın ağırlığını kullanması istenmektedir. 27 Kasım 2002, 26 Aralık 2002,

14 Ocak 2003, 27 Şubat 2003 ve referandumdan kısa bir süre önce 14 Nisan 2004’te

on binlerce kişinin Lefkoşa sokaklarına aktığı mitingler tam da Annan Planı’nın

müzakere edildiği ve taraflara sunulduğu dönemlerde gerçekleşmiştir. Bu durum

Denktaş üzerindeki baskıyı daha da arttırmıştır. Kıbrıs Türk sivil toplum örgütlerinin

“Kıbrıs’ta Çözüm ve Avrupa Birliği Üyeliği” konusunda Lefkoşa’nın Đnönü

meydanında düzenledikleri mitinglere katılan on binlerce kişi, Kıbrıs, Türkiye ve

dünya kamuoyu ile siyasilere “BM Genel Sekreteri Kofi Annan’ın taraflara sunduğu

planı görüşmeye zemin olarak kabul ettikleri” mesajını vermişlerdir. Đnönü

meydanını dolduran onbinlerce kişi, ‘Çözüm ve Avrupa Birliği’ üyeliği konusundaki

taleplerini attıkları sloganlarla dile getirmişlerdir.

Page 147: ANNAN PLANI SÜRECĐ’NDE YAŞANAN TOPLUMSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/30878/250316.pdf · zamana ve oluşan yeni iç ve dış değerler karşısında her toplum kaçınılmaz

135

Kıbrıs Türk Ticaret Odası’nın inisiyatifiyle oluşturulan “Ortak Vizyon”a imza

koyan 92 örgütün ve Bu Memleket Bizim Platformu’nun çağrısı ve TKP, CTP, YBH

ve BKP gibi partilerinin desteklediği “Çözüm ve AB” mitinglerinde en çok

kullanılan sloganlar “Kıbrıs’ta Barış Engellenemez”, “Kıbrıslı Türk’ün Đradesine

Saygı”, “Denktaş Masaya”, “Sorunu Çözelim, AB’ye Girelim” ve özellikle gençlerin

“Kıbrıs’tan Göç Etmek Đstemiyoruz” şeklinde olmuştur. Miting alanının ön

saflarının, üzerinde okul formaları bulunan ortaokul ve lise öğrencileri tarafından

doldurulması dikkati çekmektedir. Öğretmen sendikalarının bu mitinglere katılımı ve

okullarda greve gidilmesi mitinglerin yoğun genç nüfusun katılımıyla

gerçekleşmesini sağlamıştır. Özellikle genç neslin hedefinde Cumhurbaşkanı

Denktaş durmakta ve ‘Kıbrıs’tan göç olgusu’ sloganlarının en tepe noktasını

oluşturmaktadır. On binlerin katıldığı mitinglerde “Bu Memleket Bizim Platformu”

içinde bulunan KTÖS, KTOEÖS, KTAMS, TÜRK-SEN, DEV-ĐŞ başta olmak üzere

onlarca sendika bu sürecin öncüsü durumundaydılar. Mitinglerde “Bu Memleket

Bizim Platformu” adına halka konuşmalar yapan sendika başkanları, yöneticileri

“kuklalık yapmaktan öteye gidememekle” suçlarlarken “Kıbrıs’ta çözüm, barış,

eşitlik, ortaklık ve güvenlik” taleplerini dile getirmektedirler. Dönemin

Cumhurbaşkanı Denktaş’a da çağrıda bulunarak “Halkımız bir an önce BM Genel

Sekreterine olumlu cevap verilmesini ve görüşmelere oturup bu planı temel alarak

meseleyi bir an evvel bitirmeyi istiyor” denilmektedir. Öte yandan Denktaş “Bu

mitingleri misyonerler düzenliyor”, “Eylemler KKTC’nin iradesini yansıtmıyor”

şeklinde açıklamalar yapmaktadır. “Bu Memleket Bizim Platformu” adı altında

örgütlenen siyasi parti, sendika ve sivil toplum kuruluşları, 24 Nisan’da referanduma

sunulacak Annan Planı’na ‘Evet’ denilmesi için son mitinglerini 14 Nisan 2004

Page 148: ANNAN PLANI SÜRECĐ’NDE YAŞANAN TOPLUMSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/30878/250316.pdf · zamana ve oluşan yeni iç ve dış değerler karşısında her toplum kaçınılmaz

136

tarihinde düzenlemişlerdir. Lefkoşa Đnönü Meydanı’da düzenlenen mitinge katılımı

artırmak ve destek vermek amacıyla bazı sendikalar yine genel greve girmişlerdir.

Miting alanını dolduran kalabalık, ellerinde mavi beyaz balon ve ‘Birleşik Kıbrıs

Cumhuriyeti’ bayrağı taşımaktadırlar. “Referandumda evet deyin” mitingine

katılanlar, ‘Kıbrıs’ta barış engellenemez’ sloganı atarken ellerinde ‘Yes be annem’,

‘Evet bizi dünyaya bağlar’, ‘Her şey çocuklar için’ ve ‘Kıbrıs evet de dünya seninle’

gibi pankartları taşımışlardır. Rum komünist AKEL partisinin referandumun

ertelenmesi yönündeki kararına da mitingde tepki gösterilmiştir (Türk Ajansı Kıbrıs,

Nisan 14, 2004: 4).

Kıbrıslı Türklerin başlattığı demokratik süreç, Kıbrıslı Rumlara ilham

kaynağı olsa da Güney Kıbrıs’ta herhangi bir kitlesel hareketlilik yaratmamıştı.

Kuzeydeki eylemlerle eşgüdümlü olarak çeşitli destek gösterileri düzenlenmiştir. Bu

durum Kıbrıslı Türkler arasında büyük hayal kırıklığı yaratmaktadır. Bu hayal

kırıklığının gerekçesini ve Rum tarafının bu mitinglere genel bakış açısını dönemin

Rum Yönetimi Dışişleri Bakanı Yannakis Kasulides ile NE.O isimli siyasal partinin

Başkanı ve Rum Başkan adaylarından Nikos Kutsu açıklamaları oluşturur

niteliktedir. Kasulides adanın kuzeyinde yaşananları şöyle yorumlamaktadır: “Tüm

bunlar çok cesaret verici. Denktaş döneminin sona ermesine tanık oluyoruz. Bu

muhalefet tıpkı Romanya diktatörü Çavuşesku’yu deviren hareket gibi büyük bir çığa

dönüşebilir (Türk Ajansı Kıbrıs, Aralık 28, 2002: 1). Dönemin NE.O isimli siyasal

partinin Başkanı ve Rum Başkan adaylarından Nikos Kutsu ise: “Kıbrıslı Türkler’in

mitinginde 1963’ten beri ilk kez Kıbrıs bayraklarının sembolik mevcudiyeti, Kıbrıslı

Türkler’in Kıbrıs Cumhuriyetinin yeniden birleşmesini istediklerinin göstergesidir.

Cumhurbaşkanı Kıbrıs’ın tamamının temsilcisi olarak hareket etmek ve Kıbrıs’ta

Page 149: ANNAN PLANI SÜRECĐ’NDE YAŞANAN TOPLUMSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/30878/250316.pdf · zamana ve oluşan yeni iç ve dış değerler karşısında her toplum kaçınılmaz

137

yasallığın meyvesi olan Kıbrıs Cumhuriyeti’ni korumak zorundadır. 16 Nisan

2003’te AB’ye girmesi gereken budur. Kıbrıslı Türkler’in Kıbrıs Cumhuriyeti

pasaportu almak istedikleri bir zamanda, hükümetin kendi kendinden şüphe duyması

nasıl mümkün olabilir?” (ibid, s.1).

Adada gerçekleşen mitingler Türkiye’de de önemli yankı uyandırmıştır. Đlk

kez Türkiye medyası, Kıbrıs ile ilgili haberleri yoğun bir şekilde gündemine almıştır.

Bu sürede Kıbrıs, Türkiye medyasının ve kamuoyunun en başta gelen konusu

olmuştur. Bunda muhakkak ki Türkiye-AB ilişkileri anahtar rol oynamaktadır; ancak

KKTC’de on binlerce insan tarafından gerçekleşen mitingler, Kıbrıs sorunun Türk

kamuoyunun da gündemine girmesini sağlamıştır. Kıbrıs konusunda Denktaş’tan

farklı bir söyleme Türkiye kamuoyu ilk kez bu dönemde yoğun bir şekilde şahit

olmuştur. Mitinglerde “Türk bayrağı dalgalanmadı”, “Kıbrıslı Türklerde milli bilinç

konusunda ciddi bir çözülme olduğu” yönündeki değerlendirmeler dışında ülkede

gerçekleşen mitingler, Türkiye bürokrasisi ve hükümeti üzerinde de etkili olmuştur.

Karar alma organları izlenecek politika konusunda bu gerçekleri de dikkate almak

zorunda kalmışlardır ( Yetkin, Ocak 20, 2004: 1). Diğer yandan, Kofi Annan’ın

adaya ziyareti sırasında taraflara önerdiği “planın liderlerin imzası olmadan halkın

referanduma götürülmesi” önerisi miting meydanlarının desteğini almıştır. Annan’ın

gözetiminde gerçekleşen görüşmelerde referandum tartışması yaşanırken, adanın

Kuzeyi’nde gerçekleşen 27 Şubat mitinginin sonunda ise 6 maddelik bir de karar

tasarısı kalabalığın oyuna sunulmaktadır. Bazı maddeleri hep bir ağızdan “hayır”,

bazı maddeleri de “evet” diye yanıtlayan yığınsal kalabalık karar tasarısının tümünü

de “evet” diyerek kabul ederler. Meydandakilerin onayladığı karar tasarısı şöyledir:

Page 150: ANNAN PLANI SÜRECĐ’NDE YAŞANAN TOPLUMSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/30878/250316.pdf · zamana ve oluşan yeni iç ve dış değerler karşısında her toplum kaçınılmaz

138

1- ABD’nin Irak’a yönelik saldırıları ile savaş senaryolarını, Ortadoğu’dan

başlayarak geniş bir coğrafyada tam bir siyasal egemenlik kurma

çabalarını onaylıyor musunuz? (Hayır)

2- Halkımızın barış ve çözüm iradesine karşı direnen Sn. Denktaş’ın

halkımızı temsil etmediğini yeniden onaylıyor musunuz? (Evet)

3- Annan Planının 3. versiyonunu büyük bir kararlılıkla onaylıyor musunuz?

(Evet)

4- 30 Mart referandumunun gerçekleştirilmesi için tüm demokratik yolları

kullanarak sonuca ulaşılmasını kabul ediyor musunuz? (Evet)

5- Halkımızın iradesine ve kararlılığına rağmen Mecliste referandum

kararının alınmasına olumsuz tavır takınacak milletvekillerini halkımızın

vicdanında mahkum etmesini kabul ediyor musunuz? (Evet)

6- Kıbrıs’ta siyasal iki eşit toplum temelinde iki kurucu devletin oluşturacağı

Birleşik Kıbrıs Cumhuriyeti’nin kuruluşunu kabul ediyor musunuz?

(Evet) (Kıbrıs, Şubat 28, 2003: 1)

Özellikle Kıbrıslı Türk yöneticilerin referandum önerisine karşı duruşu,

bundan sonraki toplumsal hareketin temel hedefi haline gelir. Ülke genelinde kurulan

‘sembolik sandıklar’ ve ‘barış ateşleri’ ile referandum talebi seslendirilir. “Bu

Memleket Bizim Platformu”nun gerçekleştirdiği eylemler sayesinde Kıbrıslı Türkler

referandum haklarını bir yıl sonra kullanma şansına sahip olurlar. Referandum hakkı,

bu süreçte Kıbrıslı Türklerin elde ettikleri en somut kazanımlardan biridir. Öte

yandan 1974’ten, 23 Nisan 2003’te adada sınır kapıları kapalıdır. Türk ve Rum

bölgeleri arasında geçişler çok sınırlı ve özel izinlere bağlıdır. Sendikalar

Page 151: ANNAN PLANI SÜRECĐ’NDE YAŞANAN TOPLUMSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/30878/250316.pdf · zamana ve oluşan yeni iç ve dış değerler karşısında her toplum kaçınılmaz

139

öncülüğünde gerçekleşen bu büyük mitinglerde ifade edilen daha fazla özgürlük,

karşılıklı serbest geçişler ve insan haklarına saygı talepleri; Kıbrıs’ta sınır kapılarının

açılması sürecini de sağlamıştır. Özellikle bu demokratik talepler dönemin hükümeti

üzerinde büyük bir baskı unsuru olmuş ve adada yeni bir dönemin başlamasını

sağlamıştır. Bu sürecin Kıbrıs’ta yaşanabilmesinde Türkiye’deki siyasi yelpazenin

rengi ve değişimi de belirleyici olmuştur. Her zaman olduğu gibi bu dönemde de

Türkiye’deki siyasal yapı etkisini adaya yansıtmıştır. Türkiye’de Ecevit, Yılmaz,

Bahçeli ve Şükrü Sina Gürel’in ana aktörler olduğu ve Kıbrıs konusunda aşırı

milliyetçi bir tutuma sahip olan hükümetin yerini Kıbrıs konusunda daha liberal bir

tutum alan AKP’ye bırakması KKTC’de de etkisini önemli bir şekilde göstermiştir.

Mitinglerde devamlı suretle Kıbrıs sorunun çözümüne yönelik yapmış oldukları

söylemlerden dolayı Erdoğan ve Gül’e teşekkür edilmektedir. O dönemde adanın

kuzeyinde özellikle Erdoğan, çözüm ve AB’ye üye olma arzusunda olan kesimler

tarafında adeta bir halk kahramanı gibi kabul görmektedir. Ada’nın Güneyinde

yaşayanlar bile çözüm umutlarını Erdoğan’da aramaktadırlar.

Kıbrıslı Türklerde yaşanan bu sosyal patlamanın temelinde ülkede yaşanan

siyasal, ekonomik ve sosyal sorunlar yatmaktadır. Devlet tarafından halka yıllardır

uygulanan baskı ve sindirme siyaseti de bu noktada gözden kaçırılmamalıdır.

Özellikle üretimden kopuk Kıbrıslı Türklerin en önemli ‘geçim kaynağı’ olan kamu

hizmetine giriş, ülkede devlet tarafından insanlar üzerinde kullanılan en önemli

silahtır. Kıbrıslı Türklerin demokratik haklarını kullanma ve görüşlerini ifade

edebilmeleri geçmiş dönemlerde bu sebepten kolay ve doğal bir olgu değildir. Bu

dönemde siyasal baskılardan çekinmeyen Kıbrıslı Türkler, özellikle memur ve

öğretmen sendikaları öncülüğünde Kıbrıslı Türklerin siyasi hayatlarında yeni bir

Page 152: ANNAN PLANI SÜRECĐ’NDE YAŞANAN TOPLUMSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/30878/250316.pdf · zamana ve oluşan yeni iç ve dış değerler karşısında her toplum kaçınılmaz

140

sürecin başlamasını sağlamışlardır. Belki de bu süreçte Kıbrıslı Türklerin en büyük

kazanımı bu olmuştur.

5.3.4. Sivil Toplumun Gelişmesi, Kıbrıslılık Bilinci

Annan Planı’nın müzakere edildiği dönemde, adadaki iki toplumun 40 yıl

boyunca bir çözüm üzerinde anlaşmamaları, Kıbrıs dışından güçlerin müzakere

sürecine müdahale etmesine neden olmuştur. Genelde bu müdahaleler resmi

siyasetçiler ve diplomatlar tarafından yapılmıştır. Özellikle Birleşmiş Milletler bu

anlamda önemli rol oynamıştır. Önemli diğer aktörler ise ABD ve Đngiltere’dir. Bu

süreçte bir çok Avrupa devleti de oluşturdukları projelerle çözüm sürecine ve adada

tansiyonun düşmesine katkıda bulunmaya çalışmışlardır.

Bu süreçte önemli rol oynayan diğer bir kesim ise Kıbrıs dışındaki sivil

toplum örgütleridir. Bu dönemde Kıbrıs dışından önemli miktarda sivil toplum

örgütü geliştirdikleri projelerle sürece müdahil olmuşlardır. Bireysel katılımlar,

Fulbright Komisyonu tarafından desteklenen projeler ve diğer aktörler ile iki

toplumlu etkinlikler geliştirilerek, Kıbrıslı Türk ve Kıbrıslı Rumların ‘birbirlerini

tanımasını’ ve ‘yakınlaşmasını’ sağlamaya çalışmışlardır. Bu süreçte küresel çaplı

sivil toplum önemli bir rol üstlenmiş ve bu hedef doğrultusunda çeşitli yöntemler

geliştirilmiştir. Đki toplum arasında güven artırıcı önlemler, ortak çevre projeleri veya

Ricahard Holbrooke tarafından temelleri atılan iki toplumlu işadamları forumları bu

projeler tarafından tasarlanmış ve finansal olarak desteklenmiştir (Tirman: 2004).

Amerikan hükümeti tarafından desteklenen Full Bright Komisyonu’nun adaya

Page 153: ANNAN PLANI SÜRECĐ’NDE YAŞANAN TOPLUMSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/30878/250316.pdf · zamana ve oluşan yeni iç ve dış değerler karşısında her toplum kaçınılmaz

141

getirmiş olduğu, çatışma çözme uzmanları ile (conflict-resolution specialists) iki

toplum içerisinde çalışmış ve birçok projeler geliştirmişlerdir. Merkezi Norveç’te

bulunan “The Peace Research Institute, Oslo“, isimli örgüt de bu sürecin Avrupa ayağı

olarak önemli faaliyetlerde bulunmuş ve iki toplumda yer alan elit kesimler arasında

bir forum oluşturmuştur. Merkezi Kudüs’te bulunan “Seeds of Peace” isimli örgüt ise

2000 yılından itibaren iki toplumun gençlerinin oryantasyonu projelerini üstlenmiştir.

Bu dönemde birçok Amerikalı ve Avrupalı kuruluş, atölye çalışmalarıyla

adada aktif bir rol oynamakta ve neredeyse iki toplumun tüm kesimlerine

ulaşmaktadır. Bu çalışmalar sebebiyle iki toplum arasındaki temaslar yoğunlaşmaya

başlamıştır. Birçok sendika da bu faaliyetler kapsamında karşılıklı olarak birbirlerini

ziyaret ederek ve atölye çalışmalarında bulunarak bu sürecin parçası olmuşlardır.

Tüm çalışmalarda öne sürülen gerekçe ise adada bir çözümün bulunmasına katkı

sağlanmasıdır. Dönemin Cumhurbaşkanı Denktaş ise tüm bu gelişmeleri ‘ajan

faaliyetleri’ olarak değerlendirmekte ve ‘toplumun aklını çelmeye yönelik girişimler’

olarak yorumlamaktadır. Denktaş, “olmayan “Kıbrıslılık” bilincinin geliştirilip,

Kıbrıslılık propagandasının yapılması için dış güçlerden bu örgütlere para

aktarıldığı” yönünde iddiaları sık sık dile getirmektedir. Milliyetçi çizgide yer alan

ve Annan Planı’na karşı olan Volkan gazetesinin köşe yazarı Sabahattin Đsmail konu

ile ilgili olarak köşesinde şunları yazmaktaydı:

“Dolarla Yaratılmak Đstenen ‘Kıbrıslılık’ Kimliği”: 4 günden

beridir, sözüm ona ‘KIBRISLILIK’ propagandası yapmak ve Rumlarla

ortak ayrı bir ‘ KIBRISLI KĐMLĐĞĐ ‘ yaratmak amacıyla Dış güçlerden

para alan kişi ve örgütleri manşetlerimizde duyuruyoruz. Dış güçler

Page 154: ANNAN PLANI SÜRECĐ’NDE YAŞANAN TOPLUMSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/30878/250316.pdf · zamana ve oluşan yeni iç ve dış değerler karşısında her toplum kaçınılmaz

142

tarafından fonlanan kişi ve örgütler aslında Kıbrıs Türk halkına

yabancı değil...Bunlar uzun yıllardır dış güçlerle içli dışlı sarımsak

başlı olmuş, ABD ve AB Büyükelçilikleri ile çok yakın ilişki içinde olan,

kendilerini TÜRK olarak tanımlamak yerine KIBRISLI olarak

tanımlayan, Rumlarla Türklerin ortak KIBRISLILIK KĐMLĐĞĐ altında

birleşmesi ve ayrı bir KIBRISLI MĐLLETĐ yaratmaları gerektiğine

inanan kişi ve örgütlerdir...4 günden beri yaptığımız yayınlarda da

görüldüğü gibi, Dış güçlerden yüz binlerce doları cukkalamak için

yapılması gereken iş çok basit: 1- Onların güvendiği bir kuruluşun

yardımıyla bir proje hazırlayacaksınız...Şu an KKTC’de bu kuruluş,

ABD Büyükelçiliği’nin icazeti ve fonlaması ile kurulan Management

Center’dir...Bilindiği gibi bu merkez, BDH Genel Başkanı Mustafa

Akıncı’nın eski müsteşarı ve BDH kurucularından Bülent Kanol

tarafından kurulmuştur...2- Dış güçlere sunulacak ve Fonlama talep

edilecek proje ‘ĐKĐ TOPLUMLU’ olacaktır...3- Projenin amacı, ‘ ĐKĐ

TOPLUMU YAKINLAŞTIRMAK’ olacaktır...4- Projenin, GENÇLERE

YÖNELĐK olması desteklenmesi için tercih nedenidir...Çünkü hedef

uzun vadelidir...Rumlarla ortak KIBRISLI KĐMLĐĞĐ kazandırılacak

gençler, ileride önce kendi toplumlarının, sonra da Rumlarla ortak

kurulacak Birleşik Kıbrıs’ın yöneticileri olacaktır...Kendi çocuklarını

da TÜRK ve RUM olarak değil KIBRISLI olarak

yetiştireceklerdir...Nitekim, son yaptığımız yayınlarda da görüldüğü

gibi, 100 binle 200 bin dolar arasında fon talep edilen projelerin tümü

‘iki toplumlu ve gençlere yöneliktir’...Belli ki, bazı örgüt ve çevreler,

Page 155: ANNAN PLANI SÜRECĐ’NDE YAŞANAN TOPLUMSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/30878/250316.pdf · zamana ve oluşan yeni iç ve dış değerler karşısında her toplum kaçınılmaz

143

dış güçlerden para almanın yolunu bulmuştur...Onların ve Rum

yönetiminin esas amacının, KIBRISLI MĐLLETĐ yaratmak adı altında

Türk kimliğini adadan silmek olduğunu biliyorlar...”(Đsmail:2007: 1)

Öte yandan ABD, 2004 yılında gerçekleşen referandumda Rum tarafından

sonucun “hayır” çıkmasının nedeni olarak dönemin Rum lideri Papadopulos’u

sorumlu görmektedir. Bu dönemde ABD’nin artırdığı baskılardan bunalan

Papadopulos, karşı saldırıya geçerek, bu ülkenin ve BM’nin, referandumda evet

çıkarmak için Rum tarafında da para dağıttığını, elinde bunları kanıtlayacak belgeler

olduğunu açıklar. Papadopulos, Alvaro De Soto’nun, kendisine; ‘Referandumdan

önce Kıbrıs’ta para dağıtıldığını çünkü BM ve diğerleri tarafından, Annan planının

ileri götürülmesinin iki toplumlu bir mesele olduğunun ve güçlendirilmesi

gerektiğinin düşünüldüğünün’ belirtildiği bir mektup gönderdiğini açıklar (Türk

Ajansı Kıbrıs, Ekim 2004: 3-4). Rum tarafında Papadopulos’un açıklamaları büyük

yankı uyandırır. Rum gazeteleri, iki toplumlu amaçlar için paranın sadece BM

tarafından değil, Ocak 2004’te devlet bütçesinden ayrılan 12 milyon doların da ABD

tarafından verildiğini öne sürerler. Dönemin Rum Dışişleri Bakanı Yorgo Yakovu ise

gazetecilerin sorusu üzerine şu açıklamayı yapar: “Paraların kimde son bulduğuna

ilişkin Kıbrıs Cumhuriyeti bilgi edinmeyi başaramadı. Bildiğim şey Amerikanların

yılın başında belirttiğim miktarı serbest bırakmasıdır. Bunun ötesinde, bu paraların,

kimler tarafından kabul edildiğini ve nerelerde kullanıldığına ilişkin herhangi bir

bilgi toplayamadık”. Amerikalıların başka zamanlarda da Güney Kıbrıs’a para

aktarıp aktarmadığı sorusuna ise Yakovu, “ABD, 30 yıldır özgür ve işgal altındaki

bölgelere para veriyor. Başlangıçta bu para 14 milyon dolardı ve iki toplumlu

çalışmalar için kullanılıyordu. Bu paranın, hangi amaçlar için kullanılacağına Kıbrıs

Page 156: ANNAN PLANI SÜRECĐ’NDE YAŞANAN TOPLUMSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/30878/250316.pdf · zamana ve oluşan yeni iç ve dış değerler karşısında her toplum kaçınılmaz

144

Cumhuriyeti’yle birlikte karar verildi. 2003 yılı ortasından beridir Amerikalılar

Kıbrıs Cumhuriyeti’ne, bu paraların nasıl, nerelerde ve ne şekilde kullanıldığına dair

bilgi vermiyor “ (Türk Ajansı Kıbrıs, Ekim 16, 2004: 4-7).

BM’nin yetki ve görevlerinin dışında olmasına rağmen “Annan planıyla ilgili

bilgilendirme” adı altında Kıbrıs Türk toplumu içerisinde çalışmalar yaptığı herkes

tarafından bilinmektedir. “Kıbrıs Đçin Annan Planı: Vatandaşın El Kitabı” adlı

kitapçık, KKTC’de ilk kez 27 Ekim 2003 tarihinde gündeme geldi. PRlO’nun

hazırladığı “Cyprus Decides” adlı projenin ilk aşaması olarak bu kitapçık 20 bin adet

olmak üzere basılır ve KKTC’de ücretsiz olarak geniş biçimde dağıtılır. Birçok

medya kurumu da almış olduğu reklam ilanları ve programlarla bu sürece dahil

olmuşlardır. Ada’nın Kuzeyinde yer alan bir çok sivil toplum örgütü ve sendikalar bu

süreçte yapmış oldukları çeşitli faaliyet, projeler ve atölye çalışmaları bir şekilde

yukarıda bahsedilen kurumlar tarafından finanse edilmiştir. Bu yöntemin küçük bir

toplum olan Kıbrıslı Türkler üzerinde de etkili ve hatta başarılı olduğunu söylemek

mümkündür. Dışarıdan şekillendirilen bu sürecin, sendikaların öncülüğünde

gerçekleşen toplumsal hareketin, bir şekilde zemin bulmasında önemli bir yere sahip

olduğu gerçeği görmezden gelinemez. Kıbrıslı Türklerin iradesine saygı

gösterilmemesi, yaşanan anti demokratik ve hukuk dışı uygulamalar böyle bir kitlesel

hareketin yaşanmasındaki en önemli nedenlerdir. Dışarıdan yönlendirilen bazı

girişimler de bu sürecin oluşmasında belirleyici olmamasına rağmen bir katkıda

bulunduğu muhakkaktır; ancak, bu kadar kapsamlı kitlesel hareketlerin

gerçekleşmesinde dışarıdan yapılacak yönlendirmelerin Kıbrıslı Türklerin üzerinde

etkisi sınırlı kalmaktadır. Tarihsel süreç içerisinde bakıldığında Türkiye dışında

hiçbir uluslararası örgüt bu tarz bir kitlesel hareketin yaratılmasına sebep olmamıştır.

Bunun sebebi de Kıbrıslı Türklerin güvenlik endişesi ve güven duygusudur.

Page 157: ANNAN PLANI SÜRECĐ’NDE YAŞANAN TOPLUMSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/30878/250316.pdf · zamana ve oluşan yeni iç ve dış değerler karşısında her toplum kaçınılmaz

145

Bu noktada saha araştırmamıza dönerek şunları söyleyebiliriz: Kıbrıs Türk

sendika başkanları, Annan Planı ve referandum sürecinde halkta yaşanan

hareketliliği halkın kendi inisiyatifi ile gerçekleştiğine inanmaktadır. “Annan Planı

Referandum Sürecinde Halkta ve Sendikalarda Yaşanan Hareketliliği Kıbrıs Türk

Toplumu ve Kıbrıs Türk Sendika Başkanlarının Algılayış Biçimi” başlığı altında

yapmış olduğumuz saha araştırması ile ilgili tablo aşağıda verilmiştir.

Tablo 11: Kıbrıs Türk Sendika Başkanlarının, Annan Planı ve Referandum

Sürecinde Halkta Yaşanan Hareketliliği Algılayış Biçimi.

Frekans (n) %

Annan Planı ve Referandum Sürecinde Halkta Yaşanan Hareketlilik Halkın Kendi

Đnisiyatifi ile Gerçekleşmiştir (Soru # 5)

Tamamen katılıyorum 3 7,50

Katılıyorum 20 50,00

Ne katılırım ne katılmam 9 22,50

Katılmıyorum 8 20,00

Toplam 40 100,00 3,45 69,00

Annan Planı ve Referandum Sürecinde Halkta Yaşanan Hareketlilik Yönlendirilmiş

Bir Hareket Olarak Gerçekleşmiştir (Soru # 6)

Tamamen katılıyorum 2 5,00

Katılıyorum 9 22,50

Ne katılırım ne katılmam 5 12,50

Katılmıyorum 19 47,50

Hiç katılmıyorum 5 12,50

Toplam 40 100,00 2,60 52,00

Tablo 11.’de Kıbrıs Türk sendika başkanlarının, Annan Planı ve referandum

sürecinde halkta yaşanan hareketliliği nasıl bir hareket olarak gördükleri

Page 158: ANNAN PLANI SÜRECĐ’NDE YAŞANAN TOPLUMSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/30878/250316.pdf · zamana ve oluşan yeni iç ve dış değerler karşısında her toplum kaçınılmaz

146

araştırılmıştır. Ada da ilk defa 30 yılı aşkın bir süredir devam eden şu anki durumun

devamının değişebilmesi açısından kararlı bir süreç yaşanmıştır. Bunun araştırma

açısından önemi ise bu süreçte halkta ve sendikalarda yaşanan hareketliliktir.

Özellikle referandum sürecine gidileceği belli olduktan sonra dünya tarihinde az

rastlanan toplumsal hareketler gözlenmiştir. Adada kendi hareket alanını belirlemiş

birçok meslek örgütü, sivil toplum örgütleri ve sendikalar ‘Bu Memleket Bizim’

platformu adını verdikleri bir şemsiye örgüt kurarak bu harekete ivme kazandırmıştır.

Bu dönemde toplumda benzerine çok az rastlanan yoğunlukta yol gösterileri

yapmıştır. Hareketin karşısında olan iddialar hareketteki bu yoğunluğun yapay ve

bazı çevrelerin yönlendirmesi ile gerçekleştiği yönündedir. Bu noktada Kıbrıs Türk

sendika başkanlarının hangi inanç ve yönelimde olduklarını tespit etme amacıyla

oluşturulan bu iki maddenin birincisinde Kıbrıs Türk sendika başkanları % 69,00

oranında ortadan çok aralıkta katılırım tutumuyla bu hareketin halkın kendi inisiyatifi

ile gerçekleştiğine inandığı gözlenmiştir; ancak diğer maddede Kıbrıs Türk Sendika

liderleri % 52,00 oranında ne katılırım ne katılmam aralığında olarak bu hareketin

yönlendirilmiş ve yapay bir hareket olduğu ihtimali karşısında çekimser kalmışlardır.

Her iki madde birlikte değerlendirildiğinde çıkan sonuç düşündürücüdür. Halkta

yaşanan hareketliliğin halkın kendi inisiyatifi ile gerçekleştiğine olan inanç oranı çok

daha fazla olmakla birlikte başkanlar bu harekette yapay bir yönlendirmenin olduğu

seçeneğini de göz ardı etmemişlerdir.

Annan planı gerek ulusal gerek uluslararası kamuoyunda oldukça

önemsenmiş bir süreçtir. 30 yıllık bir çözümsüzlük süreci ve adanın her zaman ciddi

hesaplara sahne olması, dünyanın önemli güçlerinin adada aktör olması bu süreci

daha da önemli kılmıştır. Yani adada yaşanan her süreç uluslararası öneme sahiptir.

Page 159: ANNAN PLANI SÜRECĐ’NDE YAŞANAN TOPLUMSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/30878/250316.pdf · zamana ve oluşan yeni iç ve dış değerler karşısında her toplum kaçınılmaz

147

Böylesine önemli bir süreç karşısında Annan planı ve referandum sürecinde

uluslararası aktörlerin, ki bunların en önemlisi süreci yürüten BM’nin, sürece

müdahale etmemesi, plan ve referandum sürecinin başarısı için müdahil olmaması

beklenebilir miydi? Plana karşı çevreler bu konuda yapılan propagandaları

yorumlarken “halkı kandırıyorlar”, “satın alıyorlar” gibi yakıştırmalarla kendi

propagandalarını yapmışlardır. Tablo 11 ve maddelerden de anlaşılacağı üzere Kıbrıs

Türk sendika başkanları halkta yaşanan hareketliliğin kaynağının yine halk olduğunu

düşünmektedir. Bunun yanında yönlendirmenin yani propaganda faaliyetlerinin

etkisini de göz ardı etmeyerek bunu da olağan bir süreç olarak yorumlamışlardır.

Tablo 12: Kıbrıs Türk Sendika Başkanlarının, Annan Planı ve Referandum

Sürecinde Sendikalarda Yaşanan Hareketliliği Algılayış Biçimi.

Frekans (n) %

Annan Planı ve Referandum Sürecinde Sendikalarda Yaşanan Hareketlilik Sendika

Yönetimi ve Üyelerinin Kendi Đnsiyatifi ile Gerçekleşmiştir (Soru # 7)

Tamamen katılıyorum 5 12,50

Katılıyorum 21 52,50

Ne katılırım ne katılmam 4 10,00

Katılmıyorum 9 22,50

F.Y./C.Y. 1 2,50

Toplam 40 100,00 3,56 71,28

Annan Planı ve Referandum Sürecinde Sendikalarda Yaşanan Hareketlilik

Yönlendirilmiş bir Hareket Olarak Gerçekleşmiştir (Soru # 8)

Katılıyorum 14 35,00

Ne katılırım ne katılmam 4 10,00

Katılmıyorum 16 40,00

Hiç katılmıyorum 6 15,00

Toplam 40 100,00 2,65 53,00

Page 160: ANNAN PLANI SÜRECĐ’NDE YAŞANAN TOPLUMSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/30878/250316.pdf · zamana ve oluşan yeni iç ve dış değerler karşısında her toplum kaçınılmaz

148

Günümüz Kıbrıs Türk sendika liderlerinin Annan Planı sürecinde halkta

yaşanan hareketliliği algılayış biçiminin değerlendirilmesi çerçevesinde yazılanların

tümünün burada da geçerli olduğu vurgulanmalıdır; ayrıca bu hareketteki

sendikaların gücü yadsınamaz. ‘Bu Memleket Bizim’ platformunda yer alan birçok

sendika gösteri günleri genel grev yapmış ve üyeleri mitinglerde yer almıştır. Bu

hareketin en güçlü bacaklarından biri sendikalar olmuştur. Sendikalardaki bu

iradenin de yapay olup olmadığı tartışılmıştır. Đşte bu konudaki Kıbrıs Türk sendika

başkanlarının eğilimlerine yönelik bu araştırma maddelerinde de sonuç hemen hemen

aynı oranda daha önceki amaç sonucu ile aynı çıkmıştır. Şöyle ki, Tablo 12.’den de

görülebileceği gibi, Kıbrıs Türk sendika başkanları sendikalarda yaşanan

hareketliliğin % 71,28 oranında ortadan çok aralıkta katılırım, olumlu olarak bakmış

ancak, % 53,00 oranında ne katılırım ne katılmam aralığında da bu hareketin

yönlendirilmiş bir hareket olduğu ihtimaline olumsuz bakmadıkları da gözlenmiştir.

Bu durum bir önceki madde ile benzer sonucu doğurmuştur. Sendikalarda yaşanan

hareketliliğin sendikaların kendi inisiyatifi ile gerçekleştiğine olan inanç yüksektir

ancak yapılan propagandaların da sendikal harekette etkili olduğu yadsınmamıştır.

Page 161: ANNAN PLANI SÜRECĐ’NDE YAŞANAN TOPLUMSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/30878/250316.pdf · zamana ve oluşan yeni iç ve dış değerler karşısında her toplum kaçınılmaz

149

Tablo13: Kıbrıs Türk Toplumunun, Annan Planı ve Referandum Sürecinde

Sendikalarda Yaşanan Hareketliliği Algılayış Biçimi.

Frekans (n) %

Annan Planı ve Referandum Sürecinde Sendikalarda Yaşanan Hareketlilik

Sendika Yönetimi ve Üyelerinin Kendi Đnsiyatifi ile Gerçekleşmiştir (Soru # 9)

Tamamen katılırım 9 2,40

Katılıyorum 160 42,60

Ne katılırım ne katılmam 28 7,40

Katılmıyorum 120 31,90

Hiç katılmıyorum 3 0,80

F.Y./C.Y. 56 14,90

Toplam 376 100,00 3,16 63,25

Annan Planı ve Referandum Sürecinde Sendikalarda Yaşanan Hareketlilik

Yönlendirilmiş/Yapay bir Hareket Olarak Gerçekleşmiştir (Soru # 10)

Tamamen katılırım 11 2,90

Katılıyorum 181 48,10

Ne katılırım ne katılmam 26 6,90

Katılmıyorum 106 28,20

Hiç katılmıyorum 4 1,10

F.Y./C.Y. 48 12,80

Toplam 376 100,00 3,27 65,42

Annan Planı referandum sürecinde yaşanan sivil toplum hareketinin

büyüklüğü ve etkisi Tablo 13.’de ortaya konmaya çalışılmıştır. Bu maddede, Bu

süreçte “sendikalarda yaşanan hareketliliğin sendika yönetimi ve üyelerinin kendi

inisiyatifi ile gerçekleşmiştir” yargısına Kıbrıs Türk halkı % 63,25’lik bir oranda ne

katılırım ne katılmam demiştir. Kuşkusuz Annan Planı sürecinde yaşanan toplumsal

hareketin büyüklüğü ve yoğunluğu birçok tartışmayı da beraberinde getirmiş ve bu

bağlamda bu hareketin bazı güçler tarafından yönlendirilmiş olma ihtimali

Page 162: ANNAN PLANI SÜRECĐ’NDE YAŞANAN TOPLUMSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/30878/250316.pdf · zamana ve oluşan yeni iç ve dış değerler karşısında her toplum kaçınılmaz

150

tartışılmıştır. Bu bağlamda bu harekette baş rollerden birini oynayan sendikalar da bu

tartışmaların odağında kalmıştır. Madde sonucundan da anlaşılacağı üzere Kıbrıs

Türk halkı bu konuda net bir inanış ortaya koyamamıştır. Kuşkusuz maddenin karşıtı

olan, Annan Planı referandum sürecinde sendikalarda yaşanan hareketlilik

yönlendirilmiş bir hareket olarak gerçekleşmiştir maddesi % 65,42 oranla aynı

aralıkta algılanmıştır.

Tablo14: Kıbrıs Türk Toplumunun, Annan Planı Referandum Sürecinde Halkta

Yaşanan Hareketleri Algılayış Biçimi.

Frekans (n) %

Annan Planı ve Referandum Sürecinde Halkta Yaşanan Hareketlilik Halkın

Kendi Đnisiyatifi ile Gerçekleşmiştir (Soru # 11)

Tamamen katılırım 20 5,30

Katılıyorum 197 52,40

Ne katılırım ne katılmam 30 8,00

Katılmıyorum 107 28,50

Hiç katılmıyorum 6 1,60

F.Y./C.Y. 16 4,30

Toplam 376 100,00 3,18 63,72

Annan Planı ve Referandum Sürecinde Halkta Yaşanan Hareketlilik

Yönlendirilmiş/Yapay bir Hareket Olarak Gerçekleşmiştir (Soru # 12)

Tamamen katılırım 19 5,10

Katılıyorum 144 38,30

Ne katılırım ne katılmam 26 6,90

Katılmıyorum 153 40,70

Hiç katılmıyorum 14 3,70

F.Y./C.Y. 20 5,30

Toplam 376 100,00 2,84 56,86

Page 163: ANNAN PLANI SÜRECĐ’NDE YAŞANAN TOPLUMSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/30878/250316.pdf · zamana ve oluşan yeni iç ve dış değerler karşısında her toplum kaçınılmaz

151

Tablo 11.’de olduğu gibi Tablo 14.’de de Annan Planı ve Referandum

sürecinde halkta yaşanan hareketlilik sorgulanmıştır. Bu maddede Kıbrıs Türk

toplumunun kendi yarattığı hareket sorgulanmıştır. Kıbrıs Türk toplumu, bizzat

kendisinde yaşanan bu hareketin halkın kendi inisiyatifi ile gerçekleşmiş olma

inancında % 63,72’lik oranla ne katılırım ne katılmam aralığında kararsız kalmıştır.

Buna karşılık halkta yaşanan bu hareketliliği yönlendirilmiş bir hareket olma

ihtimaline de %56,86 oranında ne katılırım ne katılmam arlığında çıkmış olması net

bir tutum geliştiremediğini gösterir. Burada da toplumun kendi hareketine kuşku ile

baktığı görülmektedir. Ne katılırım ne katılmam aralığı kararsız bir aralıktır. Oysa ki

hareketin gözlenen ve gerek ulusal gerek uluslararası düzeyde yankısı daha güçlü ve

halkın daha inanarak katıldığı bir hareket olmuş olduğu araştırmacı tarafından tahmin

edilmekteydi.

Bunun nedenlerini düşünmek gerekir. Öncelikle araştırmacı bunun en önemli

nedeninin toplumsal hayal kırıklığı olduğunu düşünmektedir. Demokratik bir halk

devrimi niteliğinde olduğunu söyleyebileceğimiz bir hareket sonucunda Kıbrıs Türk

toplumu herhangi bir sonuç alamamıştır. Halk üzerine düşen görevi fazlasıyla

yapmış, sokaklara dökülmüş, değiştirilemez denen iktidarları, liderleri yarattığı

hareketle değiştirmiş, karşı konulamaz denilen güçleri bertaraf ederek referandumdan

da % 65 “evet”le plana destek vermiştir; ancak Rum tarafının % 75 gibi bir oranda

“hayır” demesi ile Plan rafa kalkmıştır. Kıbrıs Türk tarafı yaptığı devrimle “aferin”

den öte hiçbir somut kazanım elde edememiştir. Somut bir sonuç alamamanın

yanında uluslararası kamuoyunda da ciddi ve kazanımlar elde edememiştir. Bunun

toplumsal anlamda çok büyük bir hayal kırıklığı yaratmış olduğu açıktır. Bunun

yanında bir başka neden toplumu bir çözüm sürecine taşıyacağı iddiası ve talebi ile

Page 164: ANNAN PLANI SÜRECĐ’NDE YAŞANAN TOPLUMSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/30878/250316.pdf · zamana ve oluşan yeni iç ve dış değerler karşısında her toplum kaçınılmaz

152

iktidar olan CTP’nin bu konuda somut ilerlemeler kaydedememiş olmasıdır.

“Statükoya hayır”. “Denktaş, Eroğlu gidecek statüko bitecek” sloganları ile iktidara

gelen CTP ağırlıklı hükümetler statükoyu devam ettirmekten başka politikalar

izleyememişlerdir. Oysaki Kıbrıs Türk toplumu statükoyu değiştirmeleri için bu

partiyi iktidar yapmıştır. Gerek iç gerekse dış politikada statükonun değişimi ile ilgili

hiçbir somut gelişme sağlanamamıştır. 25 yıl boyunca iktidara geldiği anda “Kıbrıs

sorununu çözeceğim”, “Kıbrıs sorununun çözümü iki günlük bir meseledir” diyen bir

iktidarı Kıbrıs Türk halkı hem hükümet hem de Cumhurbaşkanı yapmış ve tüm

yetkileri vermiştir. Kısaca 25 yıldır toplumun barış yanlısı kesimlerine hep umut olan

bir siyasal partiyi Kıbrıs Türk Toplumu tüm kurumları ile iktidar yapmıştır; ancak

bunun karşılığını görmek bir tarafa toplumsal seyirde ne çözüm ne de toplumsal

hayatta bir değişiklik görmüştür. Bu da geriye yönelik Annan planına bakış

açısındaki netliği de etkilemiş ve Kıbrıs Türk Toplumu Plana %65 oranında “evet”

demesine rağmen bu konudaki araştırma maddesinde net bir tutum gösterememiştir.

5.4. Bir Sürecin Sonu

Yaşanan devrimsel hareketten sonra gerek sendikal harekette gerekse

toplumsal tepkilerde önemli değişmeler gözlenmiştir. Böyle bir hareketin gücünü

korumuş olup olmadığı önemli bir noktadır; ancak yapılan saha araştırmasında Kıbrıs

sorununun çözümü ile ilgili araştırma maddesi de üzerinde durulması gereken bir

maddedir.

Page 165: ANNAN PLANI SÜRECĐ’NDE YAŞANAN TOPLUMSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/30878/250316.pdf · zamana ve oluşan yeni iç ve dış değerler karşısında her toplum kaçınılmaz

153

Tablo 15: Kıbrıs Türk Sendika Başkanları ve Kıbrıs Türk Toplumunun, Kıbrıs

Sorunu Konusundaki Çözüm Düşünceleri.

Frekans (n) %

Kıbrıs Türk Sendika Başkanlarının, Kıbrıs Sorunu Konusundaki Çözüm

Düşünceleri (Soru # 13)

Đki toplumlu iki bölgeli federasyon 35 87,50

Đki bağımsız cumhuriyet 4 10,00

Hiçbiri 1 2,50

Toplam 40 100,00

Kıbrıs Türk Toplumunun, Kıbrıs Sorunu Konusundaki Çözüm Düşünceleri (Soru

# 14)

Đki bağımsız cumhuriyet 154 41,00

Đki toplumla iki bölgeli federasyon 133 35,40

Şimdiki durumun devamı 39 10,40

Kıbrıs Cumhuriyeti’nin devam ettirilmesi 27 7,20

Türkiye’ye entegrasyon 17 4,50

Hiçbiri 6 1,60

Toplam 376 100,00

Annan Planı referandum sonucu Kıbrıs Türk tarafı için “% 65 evet” olarak

sonuçlanmıştır. Bu şu demektir: BM’nin iki toplumlu bir federasyon önerisine Kıbrıs

Türk toplumu evet demiştir ve bu temelli bir devlet düzeninde yaşamayı gelecek

olarak benimsemiştir. Tablolardan da görüleceği gibi Kıbrıs Türk sendika

başkanlarında bu konuda herhangi bir tutum değişmesi yaşanmamıştır. Onlar için

hala iki toplumlu federasyon tezi % 87,50 ile en ideal çözümdür (Tablo 15.). Ancak

Kıbrıs Türk halkının bu konudaki tutumunu gösteren tabloda iki toplumlu iki bölgeli

federasyonu çözüm olarak benimseyen toplum kesimi % 35,40’tır. Oysaki Kıbrıs

Türk toplumu benzer bir öneri yapan Annan Planı’na % 65 evet demiştir. Bu durum

Page 166: ANNAN PLANI SÜRECĐ’NDE YAŞANAN TOPLUMSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/30878/250316.pdf · zamana ve oluşan yeni iç ve dış değerler karşısında her toplum kaçınılmaz

154

bize iki bölgeli bir federasyon tezinde Kıbrıs Türk sendika başkanlarının tutumlarının

zaman içerisinde değişmediğini gösterir. Ancak Kıbrıs Türk toplumundaki %100’e

yakın bir oranda yaşanan bir tutum değişikliği vardır. Kıbrıs Türk toplumunun iki

bölgeli federasyon tezine olan inancı zayıflamış ve kabul gören temel tez olma

özelliğini kaybetmiştir.

Bunun nedenleri ile ilgili Tablo 12., 13. ve 14.’te yapılan analizlerle benzer

bir analiz yapılabilir. Annan sürecinin çözüm yönünde başarısızlıkla sonuçlanması ve

hareketin bir diğer sonucu iktidar değişikliğinin de çözüm yönünde somut ilerlemeler

sağlayamamış olması toplumsal bir hayal kırıklığı yaratmıştır. Bu durum çözüm

yönündeki tutumunda da değişmesine neden olmuştur. Bu durum karşısında

gözlenmektedir ki yaşanan plan sürecindeki sonuçsuzluk ve iktidar değişikliğinin

statükonun değişmesi noktasındaki başarısızlığı Kıbrıs Türk toplumunun Kıbrıs

sorunundaki çözüm tercihini de değiştirmiştir. Annan Planı olarak bilinen BM planı

sürecinde yaşanan toplumsal hareketlilikte sendikaların öncü rol alması önemlidir.

Bu süreç, Kıbrıs Türk sendikal hareketinde de önemli bir yer tutmuştur; ancak

sendikalar öncülüğünde ülkede yaşanan dönüşüm Annan Planı sonrasındaki

dönemde ilerletilememiştir. Bu dönemde, ‘Bu Memleket Bizim’ platformu adı

altında toplanan sendikalar arasında bölünmeler gerçekleşmiştir. Bu sürecin bölünme

ile noktalanmasındaki en temel neden ise bazı sendikaların ve sendika liderlerinin

2004 yılında iktidara gelen CTP ile organik ve ideolojik bağlantıları kurmuş

olmalarıdır.

‘Bu Memleket Bizim’ platformu altında yer alan öğretmen sendikaları olan

Kıbrıs Türk Öğretmenler Sendikası (KTÖS), Kıbrıs Türk Orta Eğitim Öğretmenler

Page 167: ANNAN PLANI SÜRECĐ’NDE YAŞANAN TOPLUMSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/30878/250316.pdf · zamana ve oluşan yeni iç ve dış değerler karşısında her toplum kaçınılmaz

155

Sendikası (KTOEÖS), memur sendikası Kıbrıs Türk Amme Memurları Sendikası

(KTAMS) ve Devrimci Đşçi Sendikası’nın (Dev Đş) ve sendika başkanlarının CTP ile

ideolojik yakınlıktan öte siyasal bağlantıları mevcuttur. Annan Planı’nın müzakere

edildiği dönemde özellikle KTÖS, KTOEÖS ve KTAMS sendikalarının üyelerinin

öğretmen ve diğer memurlardan oluşması nedeniyle önemli bir şekilde sokaktaki

süreci yönlendirmeyi başardıkları bir gerçektir. Sonrasında ise bu sendika

başkanlarının CTP’den milletvekili çıkması veya siyasal atamalarla belli makamlara

gelmesi de bu süreci sona ermesinin nedenlerinden olmuştur. KTOEÖS, KTAMS ve

Dev Đş Başkanları CTP’den milletvekilli olurken, KTÖS Genel Başkanı ise Eğitim

Bakanlığı’nın müsteşarı olmuştur. Öte yandan, KTAMS genel başkanı Ali Seylani,

milletvekili seçildikten sonraki süreçte sendika başkanlığını da sürdürmüştür.

Seyla’nin bu iki kimliği sendikanın imajının halk nazarında zedelenmesine neden

olurken; bu durum ülkede sendika ve siyasi partilerin yakınlıktan öte ilişkilerinin

durumunu ortaya koyan en önemli gösterge niteliğini taşımaktadır. Özellikle halk

tarafından bu durum, söz konusu sendika liderlerinin toplumsal hareketlerde rol

oynayarak kendi kişisel hedeflerine giden yolda bir araç olarak kullanmaları olarak

algılanmıştır. Bu nedenle halkın sendikalara bakış açısında önemli bir erozyon ortaya

çıkmıştır. Sendikalar içerisinde yapılan değerlendirmeler ve tartışmalar sonucunda,

KTÖS ve KTOEÖS içerisinde yeni oluşumlar ortaya çıkmış ve bu yeni oluşumla

iktidar partisi CTP’ye uzak durmak suretiyle, sendikal ve siyasal talepleriyle ülkede

önemli bir ‘muhalefet’ alternatifi haline gelmişlerdir; ancak KTAMS ve Dev Đş için

aynı şeyleri söylemek mümkün değildir. CTP ile iki sendikanın ideolojik

etkileşimlerinin yanında siyasal bağlantıları devam etmektedir. Kıbrıs Türk Orta

Eğitim Öğretmenler Sendikası (KTOEÖS) Yönetim Kurulu, 3 Ekim 2007 tarihinde

Page 168: ANNAN PLANI SÜRECĐ’NDE YAŞANAN TOPLUMSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/30878/250316.pdf · zamana ve oluşan yeni iç ve dış değerler karşısında her toplum kaçınılmaz

156

sendikanın eski başkanı ve sendika üyesi Cumhuriyetçi Türk Partisi-Birleşik Güçler

(CTP-BG) Lefkoşa Milletvekili Ahmet Barçın’ı sendikadan ihraç talebiyle Disiplin

Kurulu’na sevk etmiştir. KTOEÖS Başkanı Adnan Eraslan yaptığı yazılı açıklamada

Barçın’ın, “hükümetle birlikte, gerçekleri saptırarak topluma anlattığı gerekçesiyle

Yönetim Kurulu’nun oybirliğiyle aldığı karar çerçevesinde Disiplin Kurulu’na sevk

edildiğini açıklamıştır (Türk Ajansı Kıbrıs, Ekim 3, 2007: 4-7).

Tüm bu gelişmeler ‘Bu Memleket Bizim’ platformu altında bir araya gelen

sendikalar arasında da önemli bir kamplaşmaya girilmesine neden olur. 30 Ocak

2008 tarihinde “Kıbrıs Barış Platformu” adı altında yeni bir platform oluşturulur.

Kıbrıs Türk Öğretmenler Sendikası (KTÖS), Kıbrıs Türk Orta Eğitim Öğretmenler

Sendikası (KTOEÖS), Kıbrıs Türk Hekimleri Sendikası (Tıp-Đş), Doğu Akdeniz

Üniversitesi Birlik ve Dayanışma Sendikası (Daü-Bir-Sen), Kıbrıs AB Derneği

(KAB), Toplumcu Demokrasi Partisi (TDP), Birleşik Kıbrıs Partisi (BKP), Yeni

Kıbrıs Partisi (YKP), Kıbrıs Yayıncılar Birliği (Kıb-Yay), Devlet Çalışanları

Sendikası (Çağ-Sen) bu platformda yer alan örgütlerdir (Türk Ajansı Kıbrıs, Ocak

30, 2008:24-25). Kıbrıs Barış Platformu “Kıbrıslı Türklerin siyasi iradesini geri

almak için, Kıbrıslı Türklere yönelik kültürel, siyasi ve ekonomik asimilasyonu

ortadan kaldırmak için, dış karışmacılığa karşı çıkmak, demokratik şeffaf ve Kıbrıslı

Türklerin iradesine dayalı sivil bir yönetim oluşturabilmek için” kurulduğunu açıklar

(ibid, s.24). “Kıbrıs Barış Platformu” aslında iktidar partisi CTP’nin örgütleri kontrol

etme niyetine karşılık olarak ortaya çıkan bir oluşumdur.

Örgütler arasındaki bölünmenin ilk somut etkisi 1 Mayıs Đşçi Bayramının iki

farklı etkinlikle kutlanmasıyla başlar. Başkent Lefkoşa, ‘1 Mayıs Tertip Komitesi’ ile

Page 169: ANNAN PLANI SÜRECĐ’NDE YAŞANAN TOPLUMSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/30878/250316.pdf · zamana ve oluşan yeni iç ve dış değerler karşısında her toplum kaçınılmaz

157

Kıbrıs Barış Platformu’nun ayrı zamanlarda ayrı yerlerde organize ettiği kutlamalara

ev sahipliği yapar. Aynı bölünme ‘1 Eylül Dünya Barış’ gününde de devam eder

(Sonay, Mayıs 6, 2008: 1). Belediye Emekçileri Sendikası (BES), Kıbrıs Türk Amme

Memurları Sendikası (KTAMS) ve Kıbrıs Öğretmen Sendikası (KTÖS)

sendikalarının ortaklığında faaliyet gösteren BELÇA Ltd. isimli Şirketine ait

Lefkoşa’da 4, Gazimağusa’da 1 süpermarket ve market bulunmaktadır. Görülüyor ki

sendikalar ülkede bir şekilde işveren durumundadırlar. BELÇA’da mali kriz

nedeniyle 10 işçinin işten çıkarılması söz konusu sendikalar arasında yeni bir

çatışmanın doğmasına neden olur. Dev Đş, işten çıkarılan işçilerin durumuna dikkat

çekmek ve KTÖS’ü protesto etmek için sendikanın kapısına siyah çelenk koyar.

Kıbrıs Türk Öğretmenler Sendikası ise sendikaya siyah çelenk koyan Devrimci Đşçi

Sendikaları Federasyonu’nun (Dev-Đş), Cumhuriyetçi Türk Partisi’nin (CTP)

“taşeron örgütü olduğu” iddiasıyla, “geri iade maksadıyla” CTP Genel Merkezi’ne

siyah çelenk bırakır. KTÖS Genel Sekreteri Şener Elcil basına yaptığı açıklamada,

CTP’nin kendi yapamadığını, kendine bağlı “taşeron” örgütlerini KTÖS’ün üzerine

“salarak” ve bir takım eylemlerle, hareketlerle protesto etmeye yönelerek yaptığını

ileri sürer. Tüm bu gelişmeleri CTP’ye yakınlığıyla bilinen Kıbrıs Türk Amme

Memurları Sendikası’nın (KTAMS), BELÇA Ltd. Şirketi’nin ortaklığından

ayrılacağı açıklaması takip eder. Devrimci Đşçi Sendikaları Federasyon’u da (Dev-Đş),

bundan sonra Kıbrıs Türk Öğretmenler Sendikası’nın (KTÖS) yöneticileriyle

ilişkilerini askıya aldığını ve BELÇA’daki “ayıbın temizlenmesine kadar” hiç bir

platformda birlikte olmama kararı aldığını açıklar (Kıbrıs Eylül 20, 2008: 20-21).

Bütün bu gelişmeler Annan Planı döneminde sendikalar arasında gerçekleşen

birlikteliğin sona erdiğinin ilanı niteliğindedir. Sendikaların siyasetle uğraşmasından

Page 170: ANNAN PLANI SÜRECĐ’NDE YAŞANAN TOPLUMSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/30878/250316.pdf · zamana ve oluşan yeni iç ve dış değerler karşısında her toplum kaçınılmaz

158

çok siyasetin parçası haline gelmeleri ve sendikacılarının konumlarını sıçrama tahtası

olarak kullanmaları bu bölünmenin nedeni olmuştur. Bu aynı zamanda tarihi bir

sürecin de noktalandığı anlamına gelmektedir.

Sendika başkanının sendikal mücadele gereği her zaman siyasetin içinde

olduğu söylenebilir. Yapılan mücadele büyük oranda siyasi platformdadır. Özellikle

de KKTC’de kamu alanında çalışanların oranının yüksekliği sendikal mücadeleyi

daha da siyasileştirmektedir. Bu durumda sendika başkanlarının bu mücadelede,

ileride siyaset yapma isteğini taşıması düşündürücüdür. Đleride herhangi bir siyasal

parti bünyesinde siyaset yapma eğilimi taşıyan bir başkanın bu mücadeleyi verirken

bu eğiliminden etkilenmeyip objektif davranmasını beklemek ancak iyimser bir

değerlendirme olur. Sendikal mücadelenin siyasi alanla iç içe olması ve bu

mücadelenin doğal sonucu olarak özellikle göz önünde olan sendikacılar, önemli bir

siyasi potansiyel oluşturmaktadır. Sendikal mücadele sırasında geniş üye tabanına

ulaşabilen sendikacı kamuoyundaki mücadelede de tanınmış bir sima olmaktadır. Bu

durum ise sendikacıyı önemli, siyasi potansiyele sahip kılmaktadır. Pek doğal bir

başka sonuç da bu potansiyelden kendi mücadelesinde yararlanmak isteyen siyasal

partilerin seçim dönemlerinde aday listelerinde sendikacılara yer verme isteği ve

eğilimidir. Kıbrıs’taki siyasi partilerin oylarını artırmak amacı ile seçim

dönemlerinde aday listelerinde sendikacılara yer vermesi siyasal partiler ile

sendikaların ilişkilerinin boyutunu yansıtır niteliktedir.

Page 171: ANNAN PLANI SÜRECĐ’NDE YAŞANAN TOPLUMSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/30878/250316.pdf · zamana ve oluşan yeni iç ve dış değerler karşısında her toplum kaçınılmaz

159

BÖLÜM VI

6. Sonuç

Kökenleri 19.yüzyıla dayanan Kıbrıs sorunu, 20. yüzyıldan itibaren adada

yaşayan iki temel toplum olan Kıbrıslı Türkler ve Kıbrıslı Rumların milliyetçilik

ideolojisi ile tanışmalarından sonra etnik bir çatışmanın ortaya çıkmasıyla

başlamıştır. 1950’li yıllarda yaşanan etnik çatışmalar Kıbrıs’ın ikiye bölünmesinin

temellerinin atıldığı dönemdir aslında. Đki tarafın da böyle bir ortaklığa hazır

olmadığı bir anda kurulan Kıbrıs Cumhuriyeti, varolan sorunların kısa süreli göz ardı

edilmesinden ve etnik kökenli çatışmamın ertelenmesinden başka bir amaca hizmet

etmemiştir. Yeni kurulan ortaklık devletini, iki toplumun da benimsemesi hiçbir

zaman olmamıştır. Ada’da tarih boyunca ‘Kıbrıslılık’ bilinci ve Kıbrıs milleti

oluşmadığı gibi, etnik kökenlerin ön plan çıkarılması hep süre gelmiştir. Ortaklık

Cumhuriyeti’nin yıkılmasından sonra EOKA ve TMT gibi iki silahlı örgütün

güdümünde bir Kıbrıs siyaseti belirlenmiş ve iki topluma da bu siyaseti uygulama

başka farklı bir seçenek sunulmamıştır. Taksim ve Enosis denkleminde geliştirilen

siyaset, Kıbrıs’ta süreci Türkiye’nin 1974’de adaya müdahalesine taşımıştır.

Özellikle Rumlar, Enosis hayalini bu hedefe en çok yaklaştıkları zaman

yitirmişlerdir.

Kıbrıs’ta yaşanan toplumlararası çatışmalar nedeniyle Birleşmiş Milletler,

1964’te adaya, ada barışının korunması için asker göndermiş ancak BM bu anlamda

Page 172: ANNAN PLANI SÜRECĐ’NDE YAŞANAN TOPLUMSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/30878/250316.pdf · zamana ve oluşan yeni iç ve dış değerler karşısında her toplum kaçınılmaz

160

her iki tarafı da tatmin eden herhangi bir başarı sergileyememiştir. Bütün bunlara

rağmen BM iki toplum arasında 1968’den başlayarak günümüze kadar iki toplum

arasındaki en önemli iletişim kaynağı olmuştur. Bu misyon çerçevesinde 1974’ten

sonra çeşitli fikirlerle BM iki taraf arasında arabuluculuk yapmak suretiyle adada

kalıcı bir barışın bulunmasına çalışmıştır. Bu çalışmalarının en önemlisi ve belki de

sonuca ulaşma anlamında en muhtemeli, 2004 yılında yaşanan referandum sürecidir.

Bu dönemde Kıbrıslı Türkler arasında ilk kez onbinlerin sokaklara döküldüğü

toplumsal hareketlilik gerçekleşmiştir. Ülkede yaşanan bu toplumsal hareketliliğin

merkezinde ise sendikalar yer almıştır. Tarihsel süreç içerinde Kıbrıs Türk

sendikacılığı, Kıbrıs sorunun paralelinde gelişmiş ve şekillenmiştir. Milliyetçilik

ekseninde gelişmeye çalışan sendikal hayat 1960’lı yılların sonlarına doğru Kıbrıslı

Türkler’de yaşanan sivilleşme hareketiyle yeni bir çehreye bürünmüştür. 1974

sonrasında sendikal hayatın adanın kuzeyinde ideolojik olarak ayrılmaya başlamıştır.

Ama bütün bu sendikal faaliyetlerin toplum üzerindeki etkisi minimum düzeyde

gerçekleşmekte ve faaliyetleri kendi üyeleri ile sınırlı kalmaktadır. Ülkedeki baskıcı

siyasal rejim toplumun örgütlenmesinde en büyük engeldir. Bu sebeple dolayı

sendikacılık toplum üzerinde sınırlı bir etkiye sahiptir.

2004 yılında yaşanan referandum sürecinde ise Kıbrıslı Türkler sendikaların

öncülüğünde, devletten bağımsız olarak ilk kez inisiyatif alarak süreci

yönlendirmeye çalışmış ve aktif bir şekilde süreçte söz sahibi olmuştur. Kıbrıslı

Türklerin bu sosyal ve kültürel yapıları dikkate alındığında bu durum bir ilk olma

özelliğini taşımaktadır. Kıbrıslı Türklerin nüfusu dikkate alındığında yaşanan bu

kitlesel hareketin önemi daha da artmaktadır.

Page 173: ANNAN PLANI SÜRECĐ’NDE YAŞANAN TOPLUMSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/30878/250316.pdf · zamana ve oluşan yeni iç ve dış değerler karşısında her toplum kaçınılmaz

161

2000 yılından referandumun gerçekleştiği 2004 yılına kadar gerçekleşen bu

tarihi toplumsal hareketin oluşmasına ülkede yaşanan siyasal, ekonomik ve sosyal

gelişmeler neden olmuştur. Özellikle ülkede yaşanan ekonomik krizler ve Kıbrıslı

Türklerin kendi iradesine sahip çıkma talepleri, bu toplumsal hareketlerin oluşmasına

neden olmuştur. Kıbrıs Harekatı’ndan bu yana askeri ve siyasi bakımdan Türkiye’nin

denetimi altında bulunan KKTC, ekonomik olarak da Türkiye’ye bağımlı hale

gelmiştir. Bu durum 1974’ten bu yana tarım ve sanayi sektöründe geri bırakılmanın

acısını çeken Kıbrıslı Türklerin işsizlik ve göç gibi sorunlarla boğuşmasına neden

olmuştur. Ekonominin Türkiye’ye bağımlı kılınması karşısında, adada kendilerine bir

gelecek göremeyen Kıbrıslı Türkler -özellikle gençler- çözümü göçte bulunmaktadır.

Sendikaların temelini oluşturduğu “Bu Memleket Bizim Platformu”nun

düzenlemiş olduğu mitingler, ülkedeki siyasi gündemin belirlenmesini ve

şekillenmesini sağlamıştır. Özellikle kamu sendikaları ve öğretmen sendikalarının bu

süreçte aktif rol oynamaları ve bu sendikaların grevleri ülkedeki toplumsal hareketin

oluşmasında önemli bir paya sahiptir. Ülkede yaşanan toplumsal hareketlerin

dışarıdan yönlendirildiği ve halkın kandırıldığına dair yaklaşımlar da mevcuttur.

Ancak, bu kadar büyük kitlesel hareketlerin gerçekleşmesinde dışarıdan yapılacak

yönlendirmelerin Kıbrıslı Türklerin üzerinde etkisi sınırlı kalmaktadır. Tarihsel süreç

çerçevesinde bakıldığında Türkiye dışında hiçbir uluslararası aktörün Kıbrıslı

Türkler üzerinde bu denli kitlesel hareketleri yaratması mümkün değildir. Kıbrıslı

Türklerin güvenlik endişesi ve güven duygusu bu gerekçenin temelini teşkil eder.

Ülkede toplumsal hareketlerin ortaya çıkmasındaki temel neden halkın ekonomik,

siyasal ve sosyal sıkıntıları ve istemleriyle, ilk kez sendikaların siyasal duruşlarının

bu denli ortak bir paydada buluşmasıdır. Geçmiş dönemlerde neden bu tür toplumsal

Page 174: ANNAN PLANI SÜRECĐ’NDE YAŞANAN TOPLUMSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/30878/250316.pdf · zamana ve oluşan yeni iç ve dış değerler karşısında her toplum kaçınılmaz

162

hareketlerin ülkede gerçekleşmediğinin cevabı da sendikaların bu konular

karşısındaki siyasal duruşlarında saklıdır. ‘Annan Planı’ diye tanımladığımız süreçte

ortaya çıkan toplumsal hareketlenmenin sebebi de buna dayanmaktadır.

Devlet destekli olmayan sendikalar öncülüğünde ilk kez halk tarafından

yapılan mitingler ülke tarihinde yeni bir sayfa açmıştır. Kıbrıslı Türkler kendi

idarecilerinin karşı olmasına rağmen bir çözüm planını referanduma götürmeyi

başarmışlardır. Ülkede tabu olan birçok konu tartışılmış ve adanın kuzeyinde

yaşayan insanlar ilk defa siyasi görüşlerini açıklama konusunda var olan korkularını

yenmişlerdir.

Kronikleşen Kıbrıs sorunu bugün hala bir çözüm beklemektedir. Bundan daha

önemlisi ise iki toplum arasında var olan sosyal ve psikolojik etkenler daha da

artmaktadır. Sendikalar tarafından örgütlenen toplumsal hareket bugün itibariyle

başlangıçtaki gücünü ve etkisini yitirmiştir. Değişimin temelinde yatan gerekçe ise

bazı sendikaların siyasi duruşlarını iktidar partisine endekslemesidir. Bu olgu “Bu

Memleket Bizim Platformu” çerçevesinde bir araya gelen sendikalar arasında fikir

ayrılıklarına ve aralarındaki birlikteliğin ortadan kalkmasına neden olmuştur.

Sonrasında sendikalar arasında yaşanan gerginlikler kamuoyunda sendikalara yönelik

bakış açısında büyük bir erozyonun ortaya çıkmasına neden olmuştur. Bu siyasal

hareketliliğin ardından birçok sendika başkanının iktidar partisinden milletvekili

çıkması veya kamuda hatırı sayılır görevler almaları da halk nazarında sendikaların

meşruluklarını yitirmelerine ve halktan büyük tepki almalarına neden olmuştur.

Sendikalar bir siyasi partinin yan örgütü konumuna gelirse, farklı siyasi

tercihi olanların o sendikayla bağları önce zayıflar sonra kopma noktasına gelir.

Page 175: ANNAN PLANI SÜRECĐ’NDE YAŞANAN TOPLUMSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/30878/250316.pdf · zamana ve oluşan yeni iç ve dış değerler karşısında her toplum kaçınılmaz

163

KKTC’de aynı iş kolunda birden fazla sendikanın ortaya çıkma nedeni siyasi

farklılıktır ve ülkedeki sendikaların hemen hemen hepsinin partilerle bağlantısı

olduğu yadsınamaz bir gerçektir. Sendikaların siyasi görüşü ve tercihi olabilir. Ama

bu tercih bir partinin yan örgütü noktasına getirmemelidir. Aksi durumda sendika

önemli güç kaybına uğramaya hatta yok olmaya mahkumdur.

Yukarda bahsi geçen durumlar sendikaların müzakere verimliliğini de

etkilemektedir. Siyasi erke yakınlıkla elde edilen kazanımlar şaibelidir ve sendikal

birikim açısından eksileri artılarından fazladır. Kıbrıs Türk toplumunda sendikal

hareketin geçmişi siyasi partilerden eskidir. Özellikle solda KTÖS, KTÖES ve

KTAMS’ın siyasi partilerden bağımsız bir etkinliğe sahibi olduğu tarihsel bir

gerçektir. Bir dönem ülkede partilerin sendikaları değil, sendikaların partileri idare

edip etmediği bile tartışılmıştır. Siyasi partiler doğrudan halka dönük örgütlenme

yerine sendikaları, sivil toplum örgütlerini kontrol altına almayı tercih ettiği gün

sendikalar ve sivil toplum örgütlerinde geriye gidişin başlaması kaçınılmazdır.

Siyasi partilerin misyonu ile sendikaların misyonu ayrıdır. Toplumsal yarar

için geniş platformda işbirliği olması gerekendir ancak sendikaların siyasal partilerin

alt örgütü haline gelmesi durumu değiştirmektedir. Sivil toplum örgütlerinde başarılı

çalışma yapanların aktif siyasi yaşama geçmelerine ilke olarak karşı çıkılmayabilir.

Ancak bu gerçekleşirken sendikanın ya da ilgili sivil toplum örgütünün sıçrama

tahtası yapılmaması gerekir. Sendikalar sıçrama tahtası yapılırsa bunun zararları

tahminlerin ötesinde olur. Milletvekili seçilen sendikacıların bir kısmı sendikal

görevlerinden ayrılmadan hem sendikacılık hem de politikacılık kimliklerini koruma

tercihi sendikal faaliyetlere verilebilecek en önemli zararlardan biridir.

Page 176: ANNAN PLANI SÜRECĐ’NDE YAŞANAN TOPLUMSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/30878/250316.pdf · zamana ve oluşan yeni iç ve dış değerler karşısında her toplum kaçınılmaz

164

7. KAYNAKÇA

Adams, Thomas and Cottriell, Alvin, Cyprus Between East and West, Baltimore,

The Johns Hopkins Press, 1968.

Alemdar, Şakir, International Aspects of the Cyprus Problem, in C.H.Dood (ed.),

The Political, Social and Economic Development of Northern Cyprus,

Cambridgeshire, England, The Eothen Press, 1993.

Alkan, Türker, Siyasal Bilinç ve Toplumsal Değişim, Ankara, Gündoğan yayınları,

1989.

An, Ahmet, Kıbrıs’ta Fırtınalı Yıllar (1942-1962), Lefkoşa, Galeri Kültür

Yayınları, 1996.

Armaoğlu, Fahir, 20. Yüzyıl Siyasi Tarihi (1914-1990), Ankara, Türkiye Đş Bankası

Kültür Yayınları, 1991.

Aydoğdu, Ahmet, Tarihsel Süreçte Kıbrıs Türk Seçimleri ve Yönetimleri,

Ankara, BRC Basım ve Matbaacılık, 2005.

Birand, Ali Mehmet, 30 Sıcak Gün, Đstanbul, Milliyet Yayınları, 1990.

Balcı, Ali, Sosyal Bilimlerde Araştırma, Ankara, Yavuz Dağıtım, 1993

Page 177: ANNAN PLANI SÜRECĐ’NDE YAŞANAN TOPLUMSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/30878/250316.pdf · zamana ve oluşan yeni iç ve dış değerler karşısında her toplum kaçınılmaz

165

Calvocoressi, Peter, Resilient Europe 1870-2000, London, Longman, 1991.

Crawshaw, Nancy, Cyprus: A Crises of Confidence, New York, World Today,

1994.

Cuellar, Perez De., Year Book of the 1988, New York, Department of Public

Information UN, Volume 32,1988.

Devlet Planlama Örgütü 2000 Yıllığı, Devlet Basım Evi, Lefkoşa, 2001, s.34-36.

Druşotis, Makarios, Karanlık Yön: EOKA, Lefkoşa, Galeri Kültür Yayınevi, 2005.

Egemen, Salih, Kıbrıslı Türkler Arasında Siyasal Liderlik, Lefkoşa, Ateş

Matbaası, 2006.

Ekonomik ve Sosyal Göstergeler, Lefkoşa, Devlet Planlama Örgütü, 2004

Erim, Nihat, Bildiğim ve Gördüğüm Ölçüler Đçinde Kıbrıs, Ankara, Ajns-Türk

Matbaacılık Sanayi, 1975.

Ertegün, Münir Necati, In Search of a Negotiated Cyprus Settlement, Lefkoşa,

Ulus Matbaacılık, 1981.

Ertegün, Münir Necati, The Cyprus Dispute, Lefkoşa, K. Rüstem&Brother, 1984.

Page 178: ANNAN PLANI SÜRECĐ’NDE YAŞANAN TOPLUMSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/30878/250316.pdf · zamana ve oluşan yeni iç ve dış değerler karşısında her toplum kaçınılmaz

166

Esenbel, Melih, Ayağa Kalkan Adam, Ankara, Bilgi Yayınevi, 1993.

Frieden, Jeffry and Lake, David, International Politics and International

Economics, New York, St.Martin’s Press, inc., 1991.

Garip, Tamer, Bir Ülke Düşü’nün ki, Ankara, Omay Matbaacılık, 2008.

Gökçekuş, Ömer, The Economic of the Isolation of Turkish Cypriots, Kyrenia,

FREEBIRDS Publishing, 2008.

Gökçe, Birsen, Toplumsal Bilimlerde Araştırma, Ankara, Savaş yayınevi, 2007

Gürel, S. Şükrü, Kıbrıs Tarihi (1878-1960), Đstanbul, Kaynak Yayınevi, 1985.

Hain, Peter, Political Strikes: The State and Trade Unionism in Britain, London,

Viking Press, 1986.

Hannay, David, Cyprus: The Way Ahead, in Ahmet Sözen (ed.), The Cyprus

Conflict: Looking Ahead, Famagusta, Published by Esatern Mediterranean

University Printing-House, 2008.

Hobson, John, Problems of Poverty, Montana, Kessinger Publishing, 2004.

Page 179: ANNAN PLANI SÜRECĐ’NDE YAŞANAN TOPLUMSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/30878/250316.pdf · zamana ve oluşan yeni iç ve dış değerler karşısında her toplum kaçınılmaz

167

Hodge, D.R., & Gillespie,D,: An Alternative To Likert Sacales. Social Work

Resarch, Phase Comletions, 2003

Hyman, Richard, Understanding European Trade Unionism: Between Market,

Class and Society, New York, Sage Publications, 2001.

ILO Resolution, Resolution concerning the Effective Prosecution in All

Countries of the Aims and Objectives of the International Labour Organisation

in Conditions of Freedom and Security, Switzerland, Resolution Adopted by ILO

in Geneva, 1952.

International Peace Research Institute of Oslo (PRIO) Report, “The Day After:

Commercial Opportunities Following a Solution to The Cyprus Problem”, 2008.

Işıklı, Alpaslan, Gerçek Örgütlenme: Sendikacılık, Đmge Kitapevi, 2005.

Đsmail, Sabahattin, Kıbrıs Cumhuriyeti’in Doğuşu-Çöküşü ve Unutulan Yıllar

(1967-1974), Lefkoşa, Başbakanlık Basım Evi, 1992.

Đstatistik Yıllığı, Lefkoşa, Devlet Planlama Örgütü, 2004.

Kıbrıs Sorunun Kapsamlı Çözümü (Annan Planı), Lefkoşa, KKTC Başbakanlığı,

Mart 31, 2004.

Page 180: ANNAN PLANI SÜRECĐ’NDE YAŞANAN TOPLUMSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/30878/250316.pdf · zamana ve oluşan yeni iç ve dış değerler karşısında her toplum kaçınılmaz

168

Kızılyürek, Niyazi, Milliyetçilik Kıskacında Kıbrıs, Đstanbul, Đletişim Yayınları,

2003.

Kızılyürek, Niyazi, Paşalar Papazlar, Londra, Đstanbul Graphic, 1988.

Kızılyürek, Niyazi, Ulus Ötesi Kıbrıs, Lefkoşa, Kassulitis Yayınevi, 1993.

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Anayasası, 1985.

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Genel Nüfus ve Konut Sayımı Kesin Sonuçları,

Lefkoşa, Devlet Planlama Örgütü, 2007.

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Kamu Görevlileri Yasası, 1979.

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Yurttaşlık Yasası, 1993.

Kürkçügil, Masis, Kıbrıs Dün ve Bugün, Đtkaki Yayıncılık, 2003.

Martin, Celalettin, Memur Sendikacılığı, Gazi Üniversitesi, Sosyal Bilimler

Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, Danışman: Y. Doç. Dr. Đbrahim Ongün, 1992,

Ankara.

Page 181: ANNAN PLANI SÜRECĐ’NDE YAŞANAN TOPLUMSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/30878/250316.pdf · zamana ve oluşan yeni iç ve dış değerler karşısında her toplum kaçınılmaz

169

Montgomery, David, Workers Control in America: Studies in the History of

Work, Technology and Labor Struggles, New York, Cambridge University Press,

1992.

Necatigil, Zaim M. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinde Anayasa ve Yönetim

Hukuku, Lefkoşa, Rüstem Kitapevi, 1988.

Necatigil, Zaim M., The Cyprus Question and the Turkish Position in

International Law, Oxford: Oxford University Press, 1989.

Necatigil, Zaim M., The Turkish Republic of Northern Cyprus: StateHood and

Recognition, Journal For Cypriot Studies, 1996, 2(1): 4-6.

Polyviou, Polyvious, Cyprus: Conflict and Negotiations 1960-1980, London,

Gerald Duckworth, 1980.

Rabie, Mohammed, Conflict Resolution and Ethnicity, London, Praeger, 1994.

Ray, Jag, A history of the anarchist origins of the largest trade union in France

1895-1921: The CGT, France, September 12, 2006. http://libcom.org/history/1895-

1921-the-cgt-france.

Stavrinides, Zenon, The Cyprus Conflict-National Identity and Statehood,

Nicosia, CYREP, 1999.

Page 182: ANNAN PLANI SÜRECĐ’NDE YAŞANAN TOPLUMSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/30878/250316.pdf · zamana ve oluşan yeni iç ve dış değerler karşısında her toplum kaçınılmaz

170

Swan, George, Constitutional Majority Rule and the Cyprus Constitution: The

1983 Cyprus Crisis in Critical Perspective, Boston College Third World Journal,

5(1): 63-65, Autumn 1984.

Swann, Dennis, The Economics of the Common Market: Integration in the

European Union, England, Penguin Books, 1995.

Tirman John, Working Towards a Just Peace, 2004. http://www.cyprus-

conflict.net/conflict%20res%20-%20section.htm.

Varnava, Pantelis, Bir Madenci Hatırlıyor, Lefkoşa, Baskı PEO, 1998.

Varnava, Pantelis, Kıbrıslı Rum ve Türklerin Ortak Đşçi Mücadeleleri, Lefkoşa,

Baskı PEO, 1997.

Volkan, Vamık and Itzkowitz, Norman, Turks and Greeks Neighbours in Conflict,

Cambridgeshire, the Eothen Press, 1994.

Xydis, Stephen, Cyprus Conflict and Conciliation 1954-1958, Columbs, The Ohio

State University Press, 1967.

Yavuzalp, Ercümet, Kıbrıs Yangınında Büyükelçilik, Ankara, Bilgi Yayınevi,

1993.

Page 183: ANNAN PLANI SÜRECĐ’NDE YAŞANAN TOPLUMSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/30878/250316.pdf · zamana ve oluşan yeni iç ve dış değerler karşısında her toplum kaçınılmaz

171

Yeşilada, A. Birol and Wood David, The Emerging European Union, Newyork,

Longman Publishers, 1996.

Yazılı Basın:

“Bu Memleket Bizim Mitingi” Yapıldı, Türk Ajansı Kıbrıs, Temmuz 18, 2000, s.5.

“Bu Vatan Bizim” Mitingi ve Rum Basını, Türk Ajansı Kıbrıs, Temmuz 20, 2000,

s.7.

24 Nisan’da Tarihle Randevumuz var... Barışa Ulaşmanın Yolu Đki ‘Evet’ten

Geçer’, Türk Ajansı Kıbrıs, Nisan 14, 2004, s.20.

25 Örgüt Paket Geri Alınan Kadar Hükümet Đle Görüşmeme Kararı Aldı, Türk

Ajansı Kıbrıs, Mayıs 31, 2000, s.5.

Banka Sorunu 8 Aydır Sürüyor, Türk Ajansı Kıbrıs, Temmuz 25, 2000, s.14-15.

BELÇA Krizinde Sendikal Ayıp, Kıbrıs, Eylül 20, 2008, s.20-21

Cumhurbaşkanı Denktaş KTÖS’ün Đladına Sert Tepki Gösterdi, Türk Ajansı

Kıbrıs, Ocak 2001, s.2.

Denktaş Masaya, Yeni Düzen, Kasım 27, 2002, s.1

Page 184: ANNAN PLANI SÜRECĐ’NDE YAŞANAN TOPLUMSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/30878/250316.pdf · zamana ve oluşan yeni iç ve dış değerler karşısında her toplum kaçınılmaz

172

GKK Komutanı Özeyranlı’dan Yeni Açıklamalar, Türk Ajansı Kıbrıs, Temmuz

1, 2000, s.12-14.

Grev, Türk Ajansı Kıbrıs, Aralık 4, 2000, s.4.

Güney’de Đç Savaş Ortamı, Türk Ajansı Kıbrıs, Ekim 16, 2004, s.4-7.

Halk Kararını Yineledi, Kıbrıs, Şubat 28, 2003, s.1

Kıbrıs Barış Platformu Oluşturuldu, Türk Ajansı Kıbrıs, Ocak 30, 2008, s.18-20.

Kıbrıs Kavgası Kızıştı, Radikal, Ekim 22, 2003, s.1

KKTC’de Muhalefet Kazanırsa Đyi Olur, Türk Ajansı Kıbrıs, Aralık 2, 2003, s.23-

24.

KKTC’deki Gösterinin Rum Basınına Yansıması, Türk Ajansı Kıbrıs, Aralık 28,

2002, s.1.

Komutan Tavrı Đle Gereksiz Yere Đç Politikada Taraf Oldu, Türk Ajansı Kıbrıs,

Temmuz 2, 2000, s.11-15.

KTÖS Yönetim Kurulu, Sendikadan Kesin Đhraç Đstemiyle Eski Başkanı Ahmet

Barçı’nı Disiplin Kuruluna Sevk Etti, Türk Ajansı Kıbrıs, Ekim 3, 2007, s.24-25.

Page 185: ANNAN PLANI SÜRECĐ’NDE YAŞANAN TOPLUMSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/30878/250316.pdf · zamana ve oluşan yeni iç ve dış değerler karşısında her toplum kaçınılmaz

173

Merkezi Londra`da Bulunan Ulusal Gazeteciler Sendikası`nın Temsilcileri,

Kıbrıs Rum Kesimi Yetkilileriyle Görüşecek, Avrupa, Temmuz 16, 2000, s.1

Mudiler Zorla Meclise Girdiler, Türk Ajansı Kıbrıs, Temmuz 24, 2000, s.10.

Papadopulos’un Açıklaması, Türk Ajansı Kıbrıs, Ekim 15, 2004, s.3-4.

Talat’ın Nüfus Kağıdı Temizliği, Hürriyet, Kasım 17, 2007, s.1

Toplumsal Birlik Ancak Demokrasi Đçerisinde Korunabilir, Türk Ajansı Kıbrıs,

Temmuz 2, 2000, s.9-10.

Balkır, Canan, KKTC Ekonomisi: Bir Đflasın Öyküsü, Radikal 26,2003, s.1

Düzel, Neşe, Türk Ordusunun Denetimini Başta Biz Đstemiyoruz, Radikal, Ocak

15, 2007.

Düzgün, Başaran, Kıbrıs’ta Darbeyi Kim Yapacaktı?, Kıbrıs, Temmuz 20, 2008,

s.5

Hastürer, Hasan, Demokrasi Kurumlaşmadıça !, Kıbrıs, Kasım 8, 2004, s.9.

Hastürer, Hasan, Đlle de Demokrasi, Kıbrıs, Şubat 27, 2005, s.9.

Page 186: ANNAN PLANI SÜRECĐ’NDE YAŞANAN TOPLUMSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/30878/250316.pdf · zamana ve oluşan yeni iç ve dış değerler karşısında her toplum kaçınılmaz

174

Đsmail, Sabahattin, Dolarla Yaratılmak Đstenen ‘Kıbrıslılık’ Kimliği, Volkan,

Nisan 23, 2007, s.1.

Kızılyürek, Niyazi, “Ergenokon” Bir Süreçtir: Türkiye’de Demokratikleşmeye,

Kıbrıs’ta da Barış’a Karşı “Kutsal Đttifak”, Yeni Düzen, Temmuz 14, 2008, s.4

Mutluyakalı, Cenk, Tesadüf mü? Komplo mu?, Yeni Düzen, Eylül 5, 2008, s.7.

Sonay, Meltem, Birlik Mücadele Dayanışma Rastgele Üretilmiş Bir Slogan

Değildir, Yeni Düzen, Mayıs 6, 2008, s.1.

Yetkin, Murat, Dışişleri Kriterleri, Radikal, Ocak 20, 2004.

Internet:

Akkaya, Yüksel, Avrupa Birliği ve Sendikacılık,

http://www.sav.org.tr/yazialmanak.asp?curyazi=AB_K_03_Y_Akkaya.htm,2002.

Akkaya, Yüksel, Enosis, Taksim, AB Hattında Kıbrıs’ta Emekçiler II,

http://www.sendika.org/yazi.php?yazi_no=489, 01 Haziran 2004.

Akkaya, Yüksel, Enosis, Taksim, AB Hattında Kıbrıs’ta Emekçiler,

http://www.sendika.org/yazi.php?yazi_no=51, 08 Mart 2004.

Page 187: ANNAN PLANI SÜRECĐ’NDE YAŞANAN TOPLUMSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/30878/250316.pdf · zamana ve oluşan yeni iç ve dış değerler karşısında her toplum kaçınılmaz

175

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Merkez Bankası, www.kktcmb.trnc.net, Kasım, 2008

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Merkez Bankası Yasası,

www.kktcmb.trnc.net/ser/turkce/mevzuat/mevzuat_merkezbankasi.html. Kasım, 2008.

Page 188: ANNAN PLANI SÜRECĐ’NDE YAŞANAN TOPLUMSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/30878/250316.pdf · zamana ve oluşan yeni iç ve dış değerler karşısında her toplum kaçınılmaz

176

8. EKLER

EK: 1 Görüşülen Mevcut Sendika Başkanlarının Đsimleri ve Sendikaları

SENDĐKA ĐSMĐ: BAŞKAN ĐSMĐ

KTOEÖS: Adnan Eraslan

BANK-SEN: Zübeyir Boransel

BES: Tahir Hoca

M/SA TÜRK GENEL –ĐŞ SEN: Halil Karagil

LĐMAN-SEN: Altunay Fahri

TEL-SEN: Erkan Birer

K.T HEMŞĐRELER BĐRLĐĞĐ: Fatma Savaşkan

KTÖS: Mehmet Karaali

KTAMS: Ali Seylani

EL-SEN: Hasan Kaide

AS-SEN: Adnan Tancer

TIP-ĐŞ: Erol Şeherlioğlu

EMEK ĐŞ: Đsmail Özbarış

KOOP-SEN: Mehmet Ali Güroz

KAMU-SEN: Mehmet Özkardaş

DEVRĐMCĐ GENEL-ĐŞ SEN: Hasan Felek

K.TÜRK ĐŞVERENLER SEN: Hasan Sungur

DEV-ĐŞ: Mehmet Seyis

BAY-SEN: Ahmet Çaluda

KAMU-ĐŞ: Hüseyin Z. Akyön

DAÜ-SEN: Ulaş Gökçe

Page 189: ANNAN PLANI SÜRECĐ’NDE YAŞANAN TOPLUMSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/30878/250316.pdf · zamana ve oluşan yeni iç ve dış değerler karşısında her toplum kaçınılmaz

177

TES: Bayram Karaman

BASIN-SEN: Kemal Darbaz

ÇAĞ-SEN: Ertaç Đçemen

HÜR-ĐŞ: Özay Andıç

GÜÇ-SEN: Mehmet Tosun

K.T.DAYANIŞMA SENDĐKASI: Mustafa Baturalp

GIDA-SEN: Arslan Bıçaklı

BEL-SEN: Fikret Keleş

BÜRO-ĐŞ: Yakup Ö. Latifoğlu

VERGĐ-SEN: Hayri Uğurlu

TÜRK-PETROL-ĐŞ: Levent Şenkat

DAÜ PER-SEN: Mudahar Akar

VET-SEN: Đshak Karal

VET HEK-SEN: Nazım Akçaba

MEMUR-SEN: Şener Özburak

BASS: Ali Yeltekin

DAÜ BĐR-SEN: Tevfik Yoldaş

SAĞLIK-SEN: Kemal Oktar

DĐN GÖR-SEN: Mehmet Dere

Page 190: ANNAN PLANI SÜRECĐ’NDE YAŞANAN TOPLUMSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/30878/250316.pdf · zamana ve oluşan yeni iç ve dış değerler karşısında her toplum kaçınılmaz

178

EK: 2 Ulaşılan Sendika Eski Başkanlarının Đsimleri ve Sendikaları

SENDĐKA ĐSMĐ: BAŞKAN ĐSMĐ

KTOEÖS: Ümit Serdaroğlu

Olgun Olay

Ahmet Barçın

BANK-SEN: Özel Tahsin

Ekrem Sayılı

Harun Dimililer

BES: Gülev Sıdal

TGĐS: Tuğrul Bicenleroğlu

Ahmet Öztenay

LĐMAN-SEN: Asaf Şentürk

TEL-SEN Hasan Değirmencioğlu

Özkan Atasoy

Mehmet Ceylanlı

K.T.H.BĐR Remzi Atakan

Baykal Sarper

Yeşim Kubilay

KTÖS: Arif (Hasan Tahsin)Desem

Bekir R. Hınçal

Ertan Ali Güllü

Mehmet Süleymanoğlu

Erdoğan Sorakın

KTAMS: Ali Rıza Kırçay

Page 191: ANNAN PLANI SÜRECĐ’NDE YAŞANAN TOPLUMSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/30878/250316.pdf · zamana ve oluşan yeni iç ve dış değerler karşısında her toplum kaçınılmaz

179

EL-SEN: Đrfan H. Paralik

Hüseyin Konuralp

Behzat (Ferdi)Ferdioğlu

Mehmet Süleyman Ekingen

Kubilay Özkıraç

TÜRK-SEN: Önder Konuloğlu

AS-SEN: Nihat Elmas

Sunalp Derviş Tancer

TIP-ĐŞ: Savaş Özyiğit

EMEK-ĐŞ: Đsmail Özbarış

Bayram Çelik

YÖN-SEN Hüseyin Alaysa

Niyazi Düzgün

KAMU-SEN: Ahmet Ötüken

Hasan Kozok

DEVRĐMCĐ GENEL ĐŞ: Ali Gülle

DEV-ĐŞ: Bayram Çelik

Ali Gülle

BAY-SEN: Gürel Safa

Mazhar H. Özkol

Günay Baykara

Sevgi Aşık

Cafer Özsoykal

Kemal Gökdel

Page 192: ANNAN PLANI SÜRECĐ’NDE YAŞANAN TOPLUMSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/30878/250316.pdf · zamana ve oluşan yeni iç ve dış değerler karşısında her toplum kaçınılmaz

180

Özer Kanlı

Cemal Dermuş

KOOP-SEN: Ziya Özçürümez

Halil Hürdoğan

Hüseyin Erk

KAMU-ĐŞ: Hüseyin Alaysa

Hüseyin Z. Akyön

ĐLK-SEN: Đlker Erdenizci

Hasan Yükselen

Đbrahim Bıyıkoğlu

Yusuf Yücem

Gönül Uygun

DAÜ-SEN: Mehmet Taşker

Đbrahim Ali Sezai

Tahir Çelik

Ayla Gürel

Hüseyin Demirel

Mustafa Uyguroğlu

Mehmet Çağlar

BASIN-SEN: Hüseyin Güven

Hüseyin Yaylalı

ÇAĞ-SEN: Mehmet Davulcu

GIDA-SEN: Osman Arif

BEL-SEN: Şevki Nasipoğlu

Page 193: ANNAN PLANI SÜRECĐ’NDE YAŞANAN TOPLUMSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/30878/250316.pdf · zamana ve oluşan yeni iç ve dış değerler karşısında her toplum kaçınılmaz

181

Mehmet Hasan Turan

HAVA-SEN: Mehmet Ergin

Osman Nalbantoğlu

KAP-SEN: Hasan Y. Işık

VET-SEN: Toğal Bayraktaroğlu

Uğur Çavuş

VET-HEK-SEN: Osman Korukoğlu

Tulgay Savaşan

Ramadan Gökşan

DAÜ-BĐR-SEN: Cem Süleyman Çıralıoğlu

MEC-SEN: Tayfun Oktar

TARIM-SEN: Şerifali Rifat

Đbrahim Koreli

KALK-SEN: Ercan Đbrahimoğlu

Page 194: ANNAN PLANI SÜRECĐ’NDE YAŞANAN TOPLUMSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/30878/250316.pdf · zamana ve oluşan yeni iç ve dış değerler karşısında her toplum kaçınılmaz

182

EK: 3 Tezde Kullanılan Grafiklerin Oluşturulmasında Faydalanılan Veriler

Grafil 1.’in Oluşturulmasında Kullanılan Veriler

Frekans (n) %

Sendikalar Seçim Dönemlerinde Kendi Çıkarları Doğrultusunda Bir Parti Lehinde

veya Alehinde Tavır Alabilir (Soru # 15).

Tamamen katılıyorum 2 5,00

Katılıyorum 15 37,50

Ne katılırım ne katılmam 6 15,00

Katılmıyorum 16 40,00

Hiç katılmıyorum 1 2,50

Toplam 40 100,00 3,02 60,50

Sendikalar Siyasi Partilerin Uyguladıkları Politikaları Belirlemelidir (Soru # 16).

Tamamen katılıyorum 2 5,00

Katılıyorum 22 55,00

Ne katılırım ne katılmam 5 12,50

Katılmıyorum 9 22,50

Hiç katılmıyorum 2 5,00

Toplam 40 100,00 3,32 66,50

Siyasi Partiler Sendikaların Uyguladıkları Politikaları Belirlemelidir (Soru # 17).

Tamamen katılıyorum 1 2,50

Katılıyorum 7 17,50

Ne katılırım ne katılmam 1 2,50

Katılmıyorum 28 70,00

Hiç katılmıyorum 3 7,50

Toplam 40 100,00 2,37 47,50

Sendikalar Seçim Zamanı Kendi Davalarını Destekleyen Partilere Yardımcı

Olmalıdırlar (Soru # 18).

Katılıyorum 22 55,00

Ne katılırım ne katılmam 3 7,50

Katılmıyorum 14 35,00

F.Y./C.Y. 1 2,50

Page 195: ANNAN PLANI SÜRECĐ’NDE YAŞANAN TOPLUMSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/30878/250316.pdf · zamana ve oluşan yeni iç ve dış değerler karşısında her toplum kaçınılmaz

183

Toplam 40 100,00 3,21 62,50

Sendikalar Siyasi Partilere Örgütlü Bir Biçimde Parasal Yardım Yapmalıdırlar

(Soru # 19).

Katılıyorum 2 5,00

Ne katılırım ne katılmam 4 10,00

Katılmıyorum 24 60,00

Hiç katılmıyorum 10 25,00

Toplam 40 100,00 1,95 39,00

Grafil 2.’nin Oluşturulmasında Kullanılan Veriler

Frekans (n) %

Sendikalar Seçim Dönemlerinde Kendi Çıkarları Doğrultusunda Bir Parti Lehinde

veya Aleyhinde Tavır Alabilir (Soru # 20)

Tamamen katılırım 15 4,00

Katılıyorum 193 51,30

Ne katılırım ne katılmam 14 3,70

Katılmıyorum 117 31,10

Hiç katılmıyorum 4 1,10

F.Y./C.Y. 33 8,80

Toplam 376 100,00 3,29 65,71

Sendikalar Siyasi Partilerin Uyguladıkları Politikaları Belirlemelidir (Soru # 21)

Tamamen katılırım 4 1,10

Katılıyorum 119 31,60

Ne katılırım ne katılmam 35 9,30

Katılmıyorum 184 48,90

Hiç katılmıyorum 6 1,60

F.Y./C.Y. 28 7,40

Toplam 376 100,00 2,80 56,03

Siyasi Partiler Sendikaların Uyguladıkları Politikaları Belirlemelidir (Soru # 22)

Tamamen katılırım 4 1,10

Katılıyorum 85 22,60

Page 196: ANNAN PLANI SÜRECĐ’NDE YAŞANAN TOPLUMSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/30878/250316.pdf · zamana ve oluşan yeni iç ve dış değerler karşısında her toplum kaçınılmaz

184

Ne katılırım ne katılmam 28 7,40

Katılmıyorum 212 56,40

Hiç katılmıyorum 11 2,90

F.Y./C.Y. 36 9,60

Toplam 376 100,00 2,59 51,71

Sendikalar Seçim Zamanı Kendi Davalarını Destekleyen Partilere Yardımcı

Olmalıdırlar (Soru # 23)

Tamamen katılırım 9 2,40

Katılıyorum 190 50,50

Ne katılırım ne katılmam 25 6,60

Katılmıyorum 128 34,00

Hiç katılmıyorum 4 1,10

F.Y./C.Y. 20 5,30

Toplam 376 100,00 3,20 64,04

Sendikalar Siyasi Partilere Örgütlü Bir Biçimde Parasal Yardım Yapmalıdırlar

(Soru # 24)

Tamamen katılırım 4 1,10

Katılıyorum 76 20,20

Ne katılırım ne katılmam 16 4,30

Katılmıyorum 233 62,00

Hiç katılmıyorum 18 4,80

F.Y./C.Y. 29 7,70

Toplam 376 100,00 2,47 49,34

Grafil 3.’ün Oluşturulmasında Kullanılan Veriler

Frekans (n) %

Sendikalar Belirli Görevlerdeki Seçilmiş Siyasilerle Özel Đlişkiler Kurmalıdırlar

(Soru # 25)

Katılıyorum 12 22,50

Ne katılırım ne katılmam 6 12,50

Katılmıyorum 17 50,00

Page 197: ANNAN PLANI SÜRECĐ’NDE YAŞANAN TOPLUMSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/30878/250316.pdf · zamana ve oluşan yeni iç ve dış değerler karşısında her toplum kaçınılmaz

185

Hiç katılmıyorum 4 12,50

F.Y./C.Y. 1 2,50

Toplam 40 100,00

2,67 53,33

Sendikalar Basın Gücüyle Siyaseti Etkilemelidirler (Soru # 26)

Tamamen katılıyorum 2 5,00

Katılıyorum 27 67,50

Ne katılırım ne katılmam 4 10,00

Katılmıyorum 6 15,00

Hiç katılmıyorum 1 2,50

Toplam 40 100,00

3,58 71,50

Sendikalar Siyasi Parti Kurup Mücadelelerini Siyasi Platformda da Yürütmelidirler

(Soru # 27)

Katılıyorum 6 15,00

Ne katılırım ne katılmam 1 2,50

Katılmıyorum 28 70,00

Hiç katılmıyorum 5 12,50

Toplam 40 100,00 2,20 44,00

Sendikalar Tarafsız Kalıp Siyasette Güncel Politikalar Benimsemelidirler (Soru #

28)

Tamamen katılıyorum 2 5,00

Katılıyorum 17 42,50

Ne katılırım ne katılmam 5 12,50

Katılmıyorum 16 40,00

Toplam 40 100,00 3,13 62,50

Sendikalar her yerde genel grev yaparak siyasi sistemi çökertmelidirler (Soru # 29)

Ne katılırım ne katılmam 3 7,5

Katılmıyorum 30 75

Hiç katılmıyorum 5 12,5

F.Y./C.Y. 2 5

Toplam 40 100 1,95 38,95

Sendikalar Tabanın Sesine Göre Siyasi Duruşunu Belirlemelidir (Soru # 30)

Tamamen katılıyorum 2 5

Katılıyorum 25 62,5

Ne katılırım ne katılmam 3 7,5

Page 198: ANNAN PLANI SÜRECĐ’NDE YAŞANAN TOPLUMSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/30878/250316.pdf · zamana ve oluşan yeni iç ve dış değerler karşısında her toplum kaçınılmaz

186

Katılmıyorum 9 22,5

F.Y./C.Y. 1 2,5

Toplam 40 100 3,51 70,26

Sendikalar Siyasi Partilere Eşit Mesafede Olmalıdır (Soru # 31)

Tamamen katılıyorum 2 5,00

Katılıyorum 30 75,00

Ne katılırım ne katılmam 2 5,00

Katılmıyorum 6 15,00

Toplam 40 100,00 3,70 74,00

Grafil 4.’ün Oluşturulmasında Kullanılan Veriler

Frekans (n) %

Sendikalar Belirli Görevlerdeki Seçilmiş Siyasilerle Özel Đlişkiler Kurmalıdırlar

(Soru # 32)

Tamamen katılırım 6 1,60

Katılıyorum 158 42,00

Ne katılırım ne katılmam 25 6,60

Katılmıyorum 156 41,50

Hiç katılmıyorum 8 2,10

F.Y./C.Y. 23 6,10

Toplam 376 100,0 2,99 59,89

Sendikalar Siyasi Parti Kurup Mücadelelerini Siyasi Platformda da Yürütmelidirler

(Soru # 33)

Tamamen katılırım 3 1,60

Katılıyorum 105 30,60

Ne katılırım ne katılmam 20 6,10

Katılmıyorum 197 51,60

Hiç katılmıyorum 28 4,00

F.Y./C.Y. 23 6,10

Toplam 376 100,0 2,60 51,95

Sendikalar Tarafsız Kalıp Güncel Politikalar Benimsemelidirler (Soru # 34)

Tamamen katılırım 29 7,70

Page 199: ANNAN PLANI SÜRECĐ’NDE YAŞANAN TOPLUMSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/30878/250316.pdf · zamana ve oluşan yeni iç ve dış değerler karşısında her toplum kaçınılmaz

187

Katılıyorum 263 69,90

Ne katılırım ne katılmam 12 3,20

Katılmıyorum 59 15,70

Hiç katılmıyorum 2 0,50

F.Y./C.Y. 11 2,90

Toplam 376 100,0 3,71 74,14

Sendikalar Her Yerde Genel Grev Yaparak Sistemi Çökertmelidirler (Soru # 35)

Tamamen katılırım 1 0,30

Katılıyorum 32 8,50

Ne katılırım ne katılmam 14 3,70

Katılmıyorum 270 71,80

Hiç katılmıyorum 53 14,10

F.Y./C.Y. 6 1,60

Toplam 376 100,0 2,08 41,51

Sendikalar Tabanın Sesine Göre Siyasi Duruşunu Belirlemelidir (Soru # 36)

Tamamen katılırım 14 3,70

Katılıyorum 234 62,20

Ne katılırım ne katılmam 28 7,40

Katılmıyorum 83 22,10

Hiç katılmıyorum 4 1,10

F.Y./C.Y. 13 3,50

Toplam 376 100,0 3,47 69,42

Sendikalar Basın Gücüyle Siyaseti Etkilemelidirler (Soru # 37)

Tamamen katılırım 4 1,10

Katılıyorum 177 47,10

Ne katılırım ne katılmam 24 6,40

Katılmıyorum 141 37,50

Hiç katılmıyorum 6 1,60

F.Y./C.Y. 24 6,40

Toplam 376 100,0 3,09 61,82

Sendikalar Siyasi Partilere Eşit Mesafede Olmalıdır (Soru # 38)

Tamamen katılırım 17 4,50

Katılıyorum 278 73,90

Ne katılırım ne katılmam 15 4,00

Katılmıyorum 45 12,00

Page 200: ANNAN PLANI SÜRECĐ’NDE YAŞANAN TOPLUMSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/30878/250316.pdf · zamana ve oluşan yeni iç ve dış değerler karşısında her toplum kaçınılmaz

188

Hiç katılmıyorum 3 0,80

F.Y./C.Y. 18 4,80

Toplam 376 100,0 3,73 74,58

Grafil 5.’in Oluşturulmasında Kullanılan Veriler

Frekans (n) %

Kıbrıs Türk Sendikaları Siyasi Güçler Tarafından Yönlendiriliyor (Soru # 39)

Tamamen katılırım 17 3,20

Katılıyorum 189 48,40

Ne katılırım ne katılmam 44 11,70

Katılmıyorum 82 23,10

Hiç katılmıyorum 2 0,50

F.Y./C.Y. 42 13,00

Toplam 376 100,00 3,41 68,20

Kıbrıs Türk Sendikaları Ekonomik Güçler Tarafından Yönlendiriliyor (Soru # 40)

Tamamen katılırım 5 1,30

Katılıyorum 138 36,70

Ne katılırım ne katılmam 45 12,00

Katılmıyorum 121 32,20

Hiç katılmıyorum 5 1,30

F.Y./C.Y. 62 16,50

Toplam 376 100,00 3,05 61,08

Kıbrıs Türk Sendika Yöneticileri bu Görevlerinden Dolayı Haksız Yere Ekonomik

Çıkar Elde Ederler (Soru # 41)

Tamamen katılırım 6 1,60

Katılıyorum 149 39,60

Ne katılırım ne katılmam 33 8,80

Katılmıyorum 118 31,40

Hiç katılmıyorum 4 1,10

F.Y./C.Y. 66 17,60

Toplam 376 100,00 3,11 62,26

Page 201: ANNAN PLANI SÜRECĐ’NDE YAŞANAN TOPLUMSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/30878/250316.pdf · zamana ve oluşan yeni iç ve dış değerler karşısında her toplum kaçınılmaz

189

Kıbrıs Türk Sendika Yöneticileri bu Görevlerinden Dolayı Haksız Yere Siyasi Çıkar

Elde Ederler (Soru # 42)

Tamamen katılırım 16 2,90

Katılıyorum 186 49,50

Ne katılırım ne katılmam 45 12,00

Katılmıyorum 79 22,30

Hiç katılmıyorum 3 0,80

F.Y./C.Y. 47 12,50

Toplam 376 100,00 3,40 68,09

Page 202: ANNAN PLANI SÜRECĐ’NDE YAŞANAN TOPLUMSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/30878/250316.pdf · zamana ve oluşan yeni iç ve dış değerler karşısında her toplum kaçınılmaz

190

EK: 4 Araştırmalar Sırasında Kullanılan Anketler

1, 3-6, 13-19, 25-31: Faal Sendika Başkanlarına Yöneltilen Sorular

7-8: Sendikalı Vatandaşlara Yöneltilen Sorular

2, 9-12,20-24, 32-42: Vatandaşlara Yöneltilen Sorula

Soru # 1: Kıbrıs'ta siyasi partiler oylarını arttırmak amacıyla seçim

dönemlerinde, aday listelerinde sendikacılara da yer verirler.

1) Tamamen katılıyorum

2) Katılıyorum

3) Ne katılırım ne katılmam

4) Katılmıyorum

5) Hiç katılmıyorum

6) F.Y. / C.Y.

Soru # 2: Kıbrıs’ta siyasi partiler oylarını arttırmak amacıyla seçim

dönemlerinde, aday listelerinde sendikacılara da yer verirler.

Tamamen katılıyorum

Katılıyorum

Kararsızım

Katılmıyorum

Hiç katılmıyorum

F.Y. / C.Y.

Soru # 3: Kıbrıs Türk sendikaları siyasi güçler tarafından yönlendiriliyor

1) Tamamen katılıyorum

2) Katılıyorum

3) Ne katılırım ne katılmam

4) Katılmıyorum

5) Hiç katılmıyorum

6) F.Y. / C.Y.

Soru # 4: Kıbrıs Türk sendikaları ekonomik güçler tarafından yönlendiriliyor.

Page 203: ANNAN PLANI SÜRECĐ’NDE YAŞANAN TOPLUMSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/30878/250316.pdf · zamana ve oluşan yeni iç ve dış değerler karşısında her toplum kaçınılmaz

191

1) Tamamen katılıyorum

2) Katılıyorum

3) Ne katılırım ne katılmam

4) Katılmıyorum

5) Hiç katılmıyorum

6) F.Y. / C.Y.

Soru # 5: Annan Planı ve referandum sürecinde halkta yaşanan hareketlilik

halkın kendi inisiyatifi ile gerçekleşmiştir.

1) Tamamen katılıyorum

2) Katılıyorum

3) Ne katılırım ne katılmam

4) Katılmıyorum

5) Hiç katılmıyorum

6) F.Y. / C.Y.

Soru # 6: Annan Planı ve referandum sürecinde halkta yaşanan hareketlilik

yönlendirilmiş/yapay bir hareket olarak gerçekleşmiştir.

1) Tamamen katılıyorum

2) Katılıyorum

3) Ne katılırım ne katılmam

4) Katılmıyorum

5) Hiç katılmıyorum

6) F.Y. / C.Y.

Soru # 7: Annan Planı ve referandum sürecinde sendikalarda yaşanan

hareketlilik sendika yönetimi ve üyelerinin kendi inisiyatifi ile gerçekleşmiştir.

1) Tamamen katılıyorum

2) Katılıyorum

3) Ne katılırım ne katılmam

4) Katılmıyorum

5) Hiç katılmıyorum

Page 204: ANNAN PLANI SÜRECĐ’NDE YAŞANAN TOPLUMSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/30878/250316.pdf · zamana ve oluşan yeni iç ve dış değerler karşısında her toplum kaçınılmaz

192

6) F.Y. / C.Y.

Soru # 8: Annan Planı ve referandum sürecinde sendikalarda yaşanan

hareketlilik yönlendirilmiş/yapay bir hareket olarak gerçekleşmiştir.

1) Tamamen katılıyorum

2) Katılıyorum

3) Ne katılırım ne katılmam

4) Katılmıyorum

5) Hiç katılmıyorum

6) F.Y. / C.Y.

Soru # 9: Annan Planı ve referandum sürecinde sendikalarda yaşanan

hareketlilik sendika yönetimi ve üyelerinin kendi inisiyatifi ile gerçekleşmiştir.

Tamamen katılıyorum

Katılıyorum

Kararsızım

Katılmıyorum

Hiç katılmıyorum

F.Y. / C.Y

Soru # 10: Annan Planı ve referandum sürecinde sendikalarda yaşanan

hareketlilik yönlendirilmiş/yapay bir hareket olarak gerçekleşmiştir.

Tamamen katılıyorum

Katılıyorum

Kararsızım

Katılmıyorum

Hiç katılmıyorum

F.Y. / C.Y

Soru # 11: Annan Planı ve referandum sürecinde halkta yaşanan hareketlilik

halkın kendi inisiyatifi ile gerçekleşmiştir.

Tamamen katılıyorum

Page 205: ANNAN PLANI SÜRECĐ’NDE YAŞANAN TOPLUMSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/30878/250316.pdf · zamana ve oluşan yeni iç ve dış değerler karşısında her toplum kaçınılmaz

193

Katılıyorum

Kararsızım

Katılmıyorum

Hiç katılmıyorum

F.Y. / C.Y

Soru # 12: Annan Planı ve referandum sürecinde halkta yaşanan hareketlilik

yönlendirilmiş/yapay bir hareket olarak gerçekleşmiştir.

Tamamen katılıyorum

Katılıyorum

Kararsızım

Katılmıyorum

Hiç katılmıyorum

F.Y. / C.Y

Soru # 13: Sizce aşağıdakilerden hangisi Kıbrıs Sorununa bir çözüm olabilir

(Faal Sendika Başkanarıa Yöneltildi)?

1) Đki toplumlu iki bölgeli federasyon

2) Kıbrıs Cumhuriyeti'nin devam ettirilmesi

3) Đki bağımsız cumhuriyet

4) Türkiye'ye entegrasyon

5) Şimdiki durumun devamı

6) Hiçbiri

7) Cevap Yok

Soru # 14: Sizce aşağıdakilerden hangisi Kıbrıs Sorununa bir çözüm olabilir

(Vatandaşlara Yöneltildi)?

1) Đki toplumlu iki bölgeli federasyon

2) Kıbrıs Cumhuriyeti'nin devam ettirilmesi

3) Đki bağımsız cumhuriyet

4) Türkiye'ye entegrasyon

5) Şimdiki durumun devamı

Page 206: ANNAN PLANI SÜRECĐ’NDE YAŞANAN TOPLUMSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/30878/250316.pdf · zamana ve oluşan yeni iç ve dış değerler karşısında her toplum kaçınılmaz

194

6) Hiçbiri

7) Cevap Yok

Soru # 15: Sendikalar seçim dönemlerinde kendi çıkarları doğrultusunda bir

parti lehinde veya aleyhinde tavır alabilir.

1) Tamamen katılıyorum

2) Katılıyorum

3) Ne katılırım ne katılmam

4) Katılmıyorum

5) Hiç katılmıyorum

6) F.Y. / C.Y.

Soru # 16: Sendikalar siyasi partilerin uyguladıkları politikaları belirlemelidir.

1) Tamamen katılıyorum

2) Katılıyorum

3) Ne katılırım ne katılmam

4) Katılmıyorum

5) Hiç katılmıyorum

6) F.Y. / C.Y.

Soru # 17: Siyasi partiler sendikaların uyguladıkları politikaları belirlemelidir.

1) Tamamen katılıyorum

2) Katılıyorum

3) Ne katılırım ne katılmam

4) Katılmıyorum

5) Hiç katılmıyorum

6) F.Y. / C.Y.

Soru # 18: Sendikalar seçim zamanı kendi davalarını destekleyen partilere

yardımcı olmalıdırlar

1) Tamamen katılıyorum

2) Katılıyorum

Page 207: ANNAN PLANI SÜRECĐ’NDE YAŞANAN TOPLUMSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/30878/250316.pdf · zamana ve oluşan yeni iç ve dış değerler karşısında her toplum kaçınılmaz

195

3) Ne katılırım ne katılmam

4) Katılmıyorum

5) Hiç katılmıyorum

6) F.Y. / C.Y.

Soru # 19: Sendikalar siyasi partilere örgütlü bir biçimde parasal yardım

yapmalıdırlar

1) Tamamen katılıyorum

2) Katılıyorum

3) Ne katılırım ne katılmam

4) Katılmıyorum

5) Hiç katılmıyorum

6) F.Y. / C.Y.

Soru # 20: Sendikalar seçim dönemlerinde kendi çıkarları doğrultusunda bir

parti lehinde veya alehinde tavır alabilir.

Tamamen katılıyorum

Katılıyorum

Ne katılırım ne katılmam

Katılmıyorum

Hiç katılmıyorum

F.Y. / C.Y.

Soru # 21: Sendikalar siyasi partilerin uyguladıkları politikaları belirlemelidir.

Tamamen katılıyorum

Katılıyorum

Kararsızım

Katılmıyorum

Hiç katılmıyorum

F.Y. / C.Y

Page 208: ANNAN PLANI SÜRECĐ’NDE YAŞANAN TOPLUMSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/30878/250316.pdf · zamana ve oluşan yeni iç ve dış değerler karşısında her toplum kaçınılmaz

196

Soru # 22: Siyasi partiler sendikaların uyguladıkları politikaları belirlemelidir.

Tamamen katılıyorum

Katılıyorum

Kararsızım

Katılmıyorum

Hiç katılmıyorum

F.Y. / C.Y

Soru # 23: Sendikalar seçim zamanı kendi davalarını destekleyen partilere

yardımcı olmalıdırlar

Tamamen katılıyorum

Katılıyorum

Kararsızım

Katılmıyorum

Hiç katılmıyorum

F.Y. / C.Y

Soru # 24: Sendikalar siyasi partilere örgütlü bir biçimde parasal yardım

yapmalıdırlar

Tamamen katılıyorum

Katılıyorum

Kararsızım

Katılmıyorum

Hiç katılmıyorum

F.Y. / C.Y.

Soru # 25: Sendikalar belirli görevlerdeki seçilmiş siyasilerle özel ilişkiler

kurmalıdırlar

1) Tamamen katılıyorum

2) Katılıyorum

3) Ne katılırım ne katılmam

4) Katılmıyorum

Page 209: ANNAN PLANI SÜRECĐ’NDE YAŞANAN TOPLUMSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/30878/250316.pdf · zamana ve oluşan yeni iç ve dış değerler karşısında her toplum kaçınılmaz

197

5) Hiç katılmıyorum

6) F.Y. / C.Y.

Soru # 26: Sendikalar basın gücüyle siyaseti etkilemelidirler.

1) Tamamen katılıyorum

2) Katılıyorum

3) Ne katılırım ne katılmam

4) Katılmıyorum

5) Hiç katılmıyorum

6) F.Y. / C.Y.

Soru # 27: Sendikalar siyasi parti kurup mücadelelerini siyasi platformda da

yürütmelidirler.

1) Tamamen katılıyorum

2) Katılıyorum

3) Ne katılırım ne katılmam

4) Katılmıyorum

5) Hiç katılmıyorum

6) F.Y. / C.Y.

Soru # 28: Sendikalar tarafsız kalıp güncel politikalar benimsemelidirler.

1) Tamamen katılıyorum

2) Katılıyorum

3) Ne katılırım ne katılmam

4) Katılmıyorum

5) Hiç katılmıyorum

6) F.Y. / C.Y.

Soru # 29: Sendikalar her yerde genel grev yaparak sistemi çökertmelidirler.

1) Tamamen katılıyorum

2) Katılıyorum

3) Ne katılırım ne katılmam

Page 210: ANNAN PLANI SÜRECĐ’NDE YAŞANAN TOPLUMSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/30878/250316.pdf · zamana ve oluşan yeni iç ve dış değerler karşısında her toplum kaçınılmaz

198

4) Katılmıyorum

5) Hiç katılmıyorum

6) F.Y. / C.Y.

Soru # 30: Sendikalar tabanın sesine göre siyasi duruşunu belirlemelidir.

1) Tamamen katılıyorum

2) Katılıyorum

3) Ne katılırım ne katılmam

4) Katılmıyorum

5) Hiç katılmıyorum

6) F.Y. / C.Y.

Soru # 31: Sendikalar siyasi partilere eşit mesafede olmalıdır

1) Tamamen katılıyorum

2) Katılıyorum

3) Ne katılırım ne katılmam

4) Katılmıyorum

5) Hiç katılmıyorum

6) F.Y. / C.Y.

Soru # 32: Sendikalar belirli görevlerdeki seçilmiş siyasilerle özel ilişkiler

kurmalıdırlar

Tamamen katılıyorum

Katılıyorum

Kararsızım

Katılmıyorum

Hiç katılmıyorum

F.Y. / C.Y.

Soru # 33: Sendikalar siyasi parti kurup mücadelelerini siyasi platformda da

yürütmelidirler.

Tamamen katılıyorum

Page 211: ANNAN PLANI SÜRECĐ’NDE YAŞANAN TOPLUMSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/30878/250316.pdf · zamana ve oluşan yeni iç ve dış değerler karşısında her toplum kaçınılmaz

199

Katılıyorum

Kararsızım

Katılmıyorum

Hiç katılmıyorum

F.Y. / C.Y.

Soru # 34: Sendikalar tarafsız kalıp güncel politikalar benimsemelidirler.

Tamamen katılıyorum

Katılıyorum

Kararsızım

Katılmıyorum

Hiç katılmıyorum

F.Y. / C.Y.

Soru # 35: Sendikalar her yerde genel grev yaparak sistemi çökertmelidirler.

Tamamen katılıyorum

Katılıyorum

Kararsızım

Katılmıyorum

Hiç katılmıyorum

F.Y. / C.Y.

Soru # 36: Sendikalar tabanın sesine göre siyasi duruşunu belirlemelidir.

Tamamen katılıyorum

Katılıyorum

Kararsızım

Katılmıyorum

Hiç katılmıyorum

F.Y. / C.Y.

Soru # 37: Sendikalar basın gücüyle siyaseti etkilemelidirler.

Tamamen katılıyorum

Page 212: ANNAN PLANI SÜRECĐ’NDE YAŞANAN TOPLUMSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/30878/250316.pdf · zamana ve oluşan yeni iç ve dış değerler karşısında her toplum kaçınılmaz

200

Katılıyorum

Kararsızım

Katılmıyorum

Hiç katılmıyorum

F.Y. / C.Y.

Soru # 38: Sendikalar siyasi partilere eşit mesafede olmalıdır

Tamamen katılıyorum

Katılıyorum

Kararsızım

Katılmıyorum

Hiç katılmıyorum

F.Y. / C.Y.

Soru # 39: Kıbrıs Türk sendikaları siyasi güçler tarafından yönlendiriliyor

Tamamen katılıyorum

Katılıyorum

Kararsızım

Katılmıyorum

Hiç katılmıyorum

F.Y. / C.Y.

Soru # 40: Kıbrıs Türk sendikaları ekonomik güçler tarafından yönlendiriliyor.

Tamamen katılıyorum

Katılıyorum

Kararsızım

Katılmıyorum

Hiç katılmıyorum

F.Y. / C.Y.

Soru # 41: Kıbrıs Türk sendika yöneticileri bu görevlerinden dolayı haksız yere

ekonomik çıkar elde ederler.

Page 213: ANNAN PLANI SÜRECĐ’NDE YAŞANAN TOPLUMSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/30878/250316.pdf · zamana ve oluşan yeni iç ve dış değerler karşısında her toplum kaçınılmaz

201

Tamamen katılıyorum

Katılıyorum

Kararsızım

Katılmıyorum

Hiç katılmıyorum

F.Y. / C.Y.

Soru # 42: Kıbrıs Türk sendika yöneticileri bu görevlerinden dolayı haksız yere

siyasi çıkar elde ederler.

Tamamen katılıyorum

Katılıyorum

Kararsızım

Katılmıyorum

Hiç katılmıyorum

F.Y. / C.Y

Page 214: ANNAN PLANI SÜRECĐ’NDE YAŞANAN TOPLUMSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/30878/250316.pdf · zamana ve oluşan yeni iç ve dış değerler karşısında her toplum kaçınılmaz

202

ÖZET

Bu araştırma Kıbrıs Türk Toplumunda Annan Planı Sürecinde yaşanan

hareketlenmeyi ve bu hareketlenmede Kısır Türk sendikacılığının üstlendiği rolü

konu edinir. Bahsi geçen bu dönemde Kıbrıs Türk Toplumunda devrimsel hareketler

yaşanmış ve bu dönemi olağanüstü öneme sahip bir dönem olarak karşımıza

çıkarmıştır. Araştırma bahsi geçen döneme ait bilimsel bir araştırma niteliğine

literatür taraması ve sormaca tekniği ile yaklaşmış ve yorumlanmıştır. Beklendiği

gibi yapılan araştırma ve çözümlemeler ışığında bahsi geçen dönemde oluşan

toplumsal hareketin demokratik halk hareketi niteliğinde olduğu düşünülmektedir.

Page 215: ANNAN PLANI SÜRECĐ’NDE YAŞANAN TOPLUMSAL …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/30878/250316.pdf · zamana ve oluşan yeni iç ve dış değerler karşısında her toplum kaçınılmaz

203

SUMMARY

This study covers the movements of Turkish Cypriot Community during the

Annan Plan and the role of trade unions on these movements. These movements

were extremely important and they also increased the importance of this period. This

study was conducted as research study on literatures and also questional technique

was used by asking questions to the leaders of trade unions and etc. The results and

evaluations of the findings showed that, as suggested, this movement was a

demographic society movement.