deri ve eklentileri (fazlası için )

Post on 23-Jun-2015

1.808 Views

Category:

Documents

0 Downloads

Preview:

Click to see full reader

TRANSCRIPT

Öğr.Gör.Dr.Mehtap NİSARİ

Anatomi ABD

DERİ: CUTIS

Ağırlığı: iskelet kaslarının % 8 i kadar

Yüzeyi: 1.2-2.2 m2 arasında değişir.

Kalınlığı: 1.5-4.0 mm arasında değişir.

Dağılımı: %9’u başta, %9’u üst ekstremite, %18’i alt extremite, %18’i göğüs ve karın ön duvarı, %18’i göğüs ve karın arka duvarında%1 genital bölgede

YAPISI:

Özellikleri ve embriyolojik kökenleri farklı olan iki tabakadan oluşmuştur.

Üstte epidermis, altta dermis (Corium).

Epidermis ve bunun eklentileri olan kıl, tırnak, yağ ve ter bezleri ekdodermal kaynaklıdır.

Dermis ise mezodermal kaynaklıdır.

Dermisin altında fascia superficialis bulunur. Bu tabakaya tela subcutenea veya hypodermis de denir.

dermis

epidermis

hypodermis

EPİDERMİS:

Ekdoderm kökenli olan epidermis, çok katlı yassı epitel hücrelerinden yapılmıştır.

Epidermisde damar bulunmaz beslenmesi ve metabolik değişimi diffüzyon ile olur.

Epidermis yüzeyinde görülen oluklara sulci cutis,

bu oluklar arasında görülen kabartılara ise cristae cutis denir.

Crista cutisler özellikle el ayası ve ayak tabanında belirgindirler. Kişiye özgü şekiller oluştururlar.

Parmak uçlarındaki crista cutislerin dizilimi her şahısta farklıdır. Bu yapılara toruli tactiles denir.

Bunlar bir nesneyi kavramada, yürürken yeri kavramada ve ayrıca kriminolojide önemlidir.

toruli tactiles

Epidermisin keratinize hücrelerden oluşan yüzeyel katına stratum corneum,

doğurgan olan derin katına ise (stratum corneum’un altında kalan 4 tabaka) stratum germinativum denir.

Stratum

germinativum

Epidermisin yapısı:

Epidermis yüzeyden, derine doğru 5 tabakadan oluşur.

1: stratum corneum,

2: stratum lucidum,

3: stratum granulosum,

4: stratum spinosum,

5: stratum basale

STRATUM CORNEUM: Epidermisin yüzeyini oluşturan keratinize tabakadır.

Cansız olan bu yapı keratin içeren hücre artıklarıdır. Yüzeydekiler zamanla dökülürler.

Kalınlığı: 30-330 mikron arasında değişir.

Dış ortamla temas halinde olan bölgeler travmaya maruz kaldığından fazla keratinize doku biriktirir. Ör. el ayası ve ayak tabanı.

Travmaya maruz kalmayan bölgelerde ise oldukça incedir.

STRATUM LUCIDUM: İnce bir tabakadır. Hücreleri elaidin içerir. Hücre sınırları pek belirgin değildir.

STRATUM GRANULOSUM: Keratohyalin içeren bu tabakanın hücreleri deri yüzeyine parelel olarak 2 veya 3 kat oluşturur.

Keratohyalin bu tabakanın yüzeyinde keratine dönüşür.

C = stratum corneumL = stratum lucidumG = stratum granulosumS = stratum spinosumB = stratum basale

STRATUM SPİNOSUM: Bu tabakada çok katlı poligonal hücreler bulunur.

Yüzeyel katlara doğru yassılaşırlar. Bu hücreler stoplazmik köprülerle birbirine bağlanmıştır. Bu sitoplazmik köprüler vasıtasıyla bir hücreden diğerine tonofibril denilen iplikler uzanır.

Tonofibriller stratum basaleden başlar. Önce deri yüzeyine dik olarak uzanır. Stratum lucidum’a gelince yön değiştirerek yatay pozisyona gelir.

Deri yüzeyine yapılan basınçla tonofibrillerin bu kavisli pozisyonu açılarak düzelir ve oblik bir pozisyon alır. Bu durumdan dolayı birim alana yapılan basınç daha fazla alana dağılır.

Parmak uçlarındaki tonofibrillerin durumu farklıdır.

Derinden gelen tonofibriller yön değiştirmeksizin crista cutislere kadar gelir ve bunların konveksliğine uyacak şekilde kıvrılarak tekrar geldiği yönde derine dalar.

Bu da parmak uçlarının daha hassas olmasını sağlar.

Ayrıca parmak uçlarında Meissner korpüskülleri de fazladır.

STRATUM BASALE: En derin tabaka olup silindirik hücrelerden yapılmıştır. Hücrelerin derin yüzlerinde diş şeklinde çıkıntılar bulunur. Bu çıkıntılar dermis’deki benzer çukurlara girer.

Hücreleri mitoz yoluyla çoğalır. Yeni hücreler eskilerini yüzeye doğru iterler. Stratum corneuma geldiklerinde çekirdeklerini kaybederler ve ortalarında bir boşluk oluşur ve ölürler. Boşluğun etrafında keratin oluşur ve hücrede dıştan bir zarla sarılır. Sertleşen hücreler vücudun korunmasına yardımcı olurlar.

Stratum basale’deki bir hücrenin en yüzeyel tabakaya gelmesi yaklaşık 30 günde olur.

DERİNİN RENGİ: Derinin rengini epidermiste bulunan pigmentler (melanin) verir.

Açık tenli ırklarda pigment sadece stratum basale’de bulunur.

Koyu tenli ırklarda ise stratum spinosum’a kadar olan bölümde bulunur.

Zencilerde ise dermis tabakasındaki bağ dokusunda da pigment hücreleri bulunur.

Bazı vücut bölgelerinde daha fazla pigment bulunur. Ör: Meme başı, dış genital organlar v.s.

Hamilelik döneminde hormonların etkisi ile pigment artar.

Melanom deri kanserlerinden biridir. Melanom, deriye rengini veren melanosit dediğimiz pigment hücrelerinin kanseridir. Melanom, melanositler aşırı miktarda artıp, çevre dokuya saldırmaya başlayınca gelişir. Bu hastalıktan korunmak için güneş ışığına aşırı maruz kalmamak gerekir özellikle çocuk ve bebeklerde.

Güneşin Kronik EtkileriMalin Melanom

• Tüm melanositlerin, genetik olarak ayarlanmış dejenerasyonu ve ortadan kaybolması vitiligo adı verilen depigmentasyon bozukluğu ile sonuçlanır.

SORU: Beyaz ırka ait insanlarda deriye rengini veren pigment (melanin) hangi tabakada bulunur?

CEVAP: Stratum basale

CEVAP: Stratum basale

DERMİS (CORIUM): Menşeini mezodermden alan dermis, kollagen ve elastik lifler ile bunlar arasındaki yağ ve bağ dokusu hücrelerinden ibarettir.

Sağlam ve elastik bir yapıya sahiptir.

Kalınlığı vücudun değişik bölgelerinde farklıdır.

El ayası ve ayak tabanında kalındır.

Sırt bölgesinde karın bölgesinden daha kalındır.

Göz kapakları scrotum, penis ve labia majora derisinde de oldukça incedir.

Scrotum, penis,labia majora ve meme başı derisinin dermis tabakası ve tela subcutenea tabakası içerisinde düz kas lifleri bulunur.

Kıl dibi kaslarının (m. errector pilorum) bir ucu epidermise, diğer ucu ise kıl follikülüne tutunur. Bu nedenle kontraksiyon yaptığında kılı dikleştirirler.

m. erector pilorum

Dermis, stratum papillare ve stratum reticulare olmak üzere iki tabakaya ayrılır.

STRATUM PAPILLARE: Dermisin üst tabakasıdır.

Bir lupla inceldiğinde bir çok çıkıntı görülür. Papilla adı verilen bu çıkıntılar epidermisin alt yüzeyindeki çukurlara girerler.

Bu çıkıntılar içerisinde sensitif sinir sonlanmaları ve damarlar bulunur.

Yüz derisinde papillar az sayıda ve gruplar halinde bulunur.

Kulak zarı, scrotum ve koltuk altı derisinde ise papilla bulunmaz.

epidermis

dermis

stratum papillare

hypodermis

m. e

rect

or p

iloru

m

Her bir papillada en az bir tane kapiller damar bulunur. Arteriel venöz kapillerler birbirleriyle anastomos yapar.

Papillalar içinde Meissner cisimcikleri bulunur ve sayıları çeşitli bölgelerde farklıdır.

Parmak uçları gibi crista cutis’lerin belirli şekiller oluşturduğu bölümlerde papillalar, cristaların şekline uygun dizilim gösterirler.

Her bir crista cutis’in altında iki sıra papilla bulunur. Bunların arasında ise ter bezlerinin kanalları açılarak crista cutislerin en çıkıntılı kısımlarına açılırlar.

Sulci cutislerin altına denk gelen kısımlarda dermiste papilla bulunmaz.

En hassas olan parmak uçlarında 1-2 mm. crita cutisin altında yaklaşık 180 papilla bulunur.

Bunların 50 sinde Meissner korpüskülü bulunur.

STRATUM RETICULARE:

Dermisin alt tabakasıdır.

Fibro elastik liflerden ve bağ dokusu bantlarından oluşur.

Vücudun bazı bölgelerinde sarı elastik liflerde içerir.

CİLT YAŞLANMASI

• Dermiste yaşa bağlı olarak histolojik ve biyokimyasal değişimler olur. Bu komponentlerden biri de bağ doku dejenerasyonudur

• Fotoyaşlanma süreci ile elastik liflerde önce sayıca çoğalma ve kalınlaşma olur. Mikrofibriler komponentteki değişim derinin gevşek bir hale gelmesine yol açıp kırışması ve sarkmasını kolaylaştırır.

Fotoyaşlanma

İnce kırışıklıklar ve derin kırışıklıklar.

Kırışıklıklar

Solar (Senil) Lentigo=Yaşlanma lekeleri

Deri kanserlerinin %90’ı güneşe maruz kalan bölgelerde oluşmaktadır.

TELA SUBCUTANEA: Deri ile fascia profundus arasında bulunur. Dermis ile aralarında kesin bir sınır yoktur.

İki yapraktan oluşur. Lamina superficialis ve lamina profundus.

Lamina superficialis’e bol yağ dokusu içermesi nedeniyle panniculus adiposus da denir.

Lamina profundus çok ince bir zar şeklinde olup yağ dokusu içermez fakat elastik lifler içerir.

Yüzeyel venler

İki lamina arasında yüzeyel arter, ven, sinir, lenf nodülleri, meme, mimik kaslar, platysma ve bir kaç kas bulunur.

SORU: Panniculus adiposus hangi tabakanın karşılığıdır?

CEVAP: Lamina superficialis fascia superficialis

TIRNAK: UNGUIS

0,5-0,75 mm. kalınlığında, yassı, elastik yapılardır.

İntrauterin hayatın 9. haftasında oluşmaya başlar ve 12. haftada tamamen teşekkül eder.

.

margo liber

margo lateralis

vallum unguis

eponchyium

corpus

Tırnağın yumuşak doku içerisine gömülü olan kısmına radix unguis, dışardan serbest olarak gözüken kısmına ise corpus unguis denir. Uzayan serbest kısmına margo liber, deriye gömülü iki yan kenara margo lateralis denir. Radix unguisin göremediğimiz kenarına margo occultus denir.Margo lateralisi ve radix’i örten deriye vallum unguis denir.

radix unguis

lunula

corpus unguisin köke yakın bölümünde yarımay şeklinde mat ve beyaz renkteki alana lunula denir. Lunula’yı kısmen örten zara eponychium, eponychium’un serbest kenarına perionyx denir. Parmak ucundaki stratum corneum tırnağın serbest kenarının üst yüzünde kalınlaşarak hyponychium denilen bir kenar oluşturur.

eponychium

perionyx

hyponychium

margo occultus

radix lunula

corpus

unguis

Tırnak büyümesi ortalama günde 0,1 mm kadardır.

Tırnağın altında corium (dermis) tabakasındaki papillalarda bol miktarda Meissner cisimcikleri bulunur. Bu yüzden daha duyarlıdır ve darbelere karşı hassastır.

vallum unguis

matrix unguis

hyponchium

Tırnağın derinin stratum germinativum tabakasına uyan bölümünün tırnak kökünden lunula’ya kadar olan kısmı doğurgan tabakadır ve matrix unguis denir. Radix unguis ve lunula altında kalan matrix unguis bölümü tırnağın büyümesini sağlar.

PİLİ : KILLAR

Kıllar epidermisden gelişen keratinize yapılardır.

Kıl bulunmayan bölgeler:

el ayası,

ayak tabanı,

distal phalanxların dorsal yüzleri,

göbeğin içi, glans penis,

preputium’un iç yüzü,

clitoris,

labium minor ve labium majör’ün iç yüzü

kadınlarda anüs.

Anne karnında erişkin kılların yerinde bulunan geçici kıllara lanugo denir. Doğumdan sonra ilk olarak kafa derisindeki lanugo dökülerek yerine saç çıkar. Fakat bu işlem intrauterin hayatın son aylarında da olabilir ve bu nedenle de bebek saçlı doğabilir.

Bazı bölgelerde lanugo’dan daha kalınca olan ve sonradan çıkan sarımsı tüyler (ayva tüyü) hayatın sonuna kadar kalır. Kadınlarda daha yaygın olarak bulunan bu tüyler, erkeklerde sadece yüzün, sakal ve bıyıkların bulunmadığı bölgelerde bulunur. Geri kalan bölgelerde ise tüyler bluğ çağında dökülerek yerlerine kalıcı terminal kıllar çıkar.

Kadınlarda da kalıcı kıllar koltuk altı, mons pubis ve labium major gibi bazı bölgelerde çıkar.

Kıl radix pili ve scapus (corpus pili) olarak iki bölüme ayrılır.

Radix pili: Kılların deri içindeki kök kısmıdır.

İnce kılların kökleri dermise (corium), kalın kılların kökleri tela subcutenea (subcutis) tabakasına kadar uzanır.

Radix pili

Kıl kökü, epidermisin derine çökmesi ile oluşan folliculus pili’nin içinde bulunur.

bulbus pili

papilla pili

Corpus piliye oranla daha beyaz ve yumuşak olan kıl kökünün geniş olan alt ucuna bulbus pili denir. Kıl follikülünde epidermisin, stratum germinativumuna ait tüm tabakalar bulunur. Daha derinde bulunan dermis tabakası bulbus piliye alt kısmından girerek, damardan zengin papille pili’yi oluşturur.

epidermis

dermis

folliculus pili

hypodermis

fibroblastlar

kan damarı

duyu siniri

ter bezi

Kıl follikülünün deri yüzeyi ile geniş açı yaptığı tarafta kıl dibi kası (m. errector pilorum) ve bu iki yapı arasında da yağ bezi (gl.sebacea) bulunur.

yağ bezi

Simpatik sistemden innerve olan kıl dibi kaslarının kasılması ile kıllar dikleşir ve kıl follikülleri ile arasıda bulunan yağ bezine de basınç yaparak salgısını boşaltmaya yardım eder.

Kıl dibi kasları kaş, kirpik, sakal, bıyık, koltuk altı, dış kulak yolu ve burun deliği kıllarında bulunmaz.

Kıllar bulundukları yere göre özel isim alırlar. Capilli, barba, mystax: barba labii superioris, cilia, supercilium, tragi, vibrissea, hirci ve pubes.

FOLLİKÜLİT• Kıl follikülünün yüzeyel veya derin

inflamasyonu

• Çok sayıda infeksiyöz yada noninfeksiyöz neden ile benzer görünüm ortaya çıkabilir. – (Bakteriyel, fungal, viral, paraziter,

inflamatuar, mekanik follikülitler)

Stafilokoksik follikülit bu grubun önde gelen tipleri arasında yer alır.

DERİ BEZLERİ: GLL. CUTIS

1- Gll. sebeceae halocrina (yağ bezleri): Yağ bezleri el ayası ve ayak tabanı hariç vücudun her yerinde bulunur.

Anüs, ağız, burun delikleri çevresi ve dış kulak yolunda fazla miktarda bulunur.

En çokta yüz ve baş derisinde bulunur. Boyutları 0.2-2 mm arasında değişir.

Genellikle derinin dermis tabakası içerisinde kıl follikülü ile kıl dibi kası arasında bulunur. Bu bezler 2-5 adet alveol kümesinden oluşur. Ancak bazen alveol sayısı 20’ye kadar çıkabilir.

Bezin tek ve geniş bir salgı kanalı vardır ve kıl follikülüne açılır. Bu tip bezlere gl. sebecea pilaris denir.

Ancak vücudun bazı bölgelerinde (dudakların serbest kenarları, ağız köşeleri, areola mammae, papilla mammae labium majus pudendi’nin iç yüzü, labium minus pudendi, glans penis, glans clitoridis ve sünnet derisinin iç yüzü) direkt olarak deri yüzeyine açılırlar. Bu tip bezlere gl. sebecea libera denir.

En büyük yağ bezleri yüz ve burun kanatları derisinde bulunur.

• Yağ bezlerinin iltihabına sivilce (akne) denir.

yağ bezi

ter bezi

kıl follikülü

kan damarı

sinir

pigment hücresi

Porus sudorifer

ductus sudorifer

2-Gll. sudoriferae (ter bezleri): Ter bezleri epidermis kökenli olup embryonel hayatın 3.-4. ayından itibaren oluşmaya başlar.

Ter bezlerinin kanalları deri yüzeyine yakın yarısı düz seyirli iken derin yarısı kıvrıntılıdır.

El ayası ve ayak tabanı gibi epidermisin kalın olduğu bölgelerde kanallar spiral şekilde seyreder.

yağ bezi

ter bezi

kıl follikülü

kan damarı

sinir

pigment hücresi

Porus sudorifer

ductus sudorifer

Şekil itibarıyla basit tübüler bezler olan ter bezlerinin deriye açılan deliklerine porus sudorifer, kanallarına ductus sudorifer ve yumak kısımlarına da portio terminalis denir.

Ter bezleri iki alt gruba ayrılır.

a)-Glandula sudorifer merocrina (eccrina): Kulak zarı, dudak kenarları, tırnak yatağı, meme başı, labium minus pudendi’ler, glans penis ve sünnet derisinin iç yüzü hariç vücudu örten tüm deri bölgelerinde bulunur.

Bezlerin yumak şeklindeki portio terminalis’leri dermis’te veya tela subcutanea’da bulunur.

gl. sudorifer merocrina

Tüm vücutta 3 milyon, her cm2 de 80-600 ter bezi bulunur. En fazla ayak tabanında bulunur. Salgıları asit karakterlidir. Vücudun korunmasında ve ısı regülasyonunda önemlidir. Ter yoluyla bir günde yaklaşık 700-900 gr. su kaybederiz. Soğuk günlerde bile farkına varmadan 90 gr. su kaybederiz.

b)-Glandulae sudorifer apocrina: Koltuk altı, burun kanatları, dudaklar, göbek çevresi, anüs çevresi, scrotum, mons pubis, labium majus pudendi ve perine derisinde bulunur. Bu bezler ergenlik döneminde faaliyete geçer. Salgıları bazik karakterde olup bulundukları bölgelerdeki merokrin bezlerin asidik karakterli salgılarını nötralize eder.

gl. sudorifer apocrina

Salgılarını yağ bezleri gibi kıl follikülüne boşaltır. Apokrin bezlerde hücre stoplazmasının bir kısmı salgıyla birlikte dışarı atılır. Dış kulak yolundaki gl. ceruminosa, göz kapakları kenarlarındaki gl. sudorifera (Moll bezleri) bu sınıfa dahil edilmektedir.

SORU: Yağ bezleri vücudun hangi bölgelerinde bulunmaz?

CEVAP: El ayası ve ayak tabanıSORU: Beyaz ırka ait insanlarda deriye rengini veren pigment (melanin) hangi tabakada bulunur? CEVAP: Stratum basale

Langer çizgileri

Langer, cerrahi insizyonlar sonucunda gelişebilecek skarı minimale indirgemek amacıyla kadavralar üzerinde yaptığı çalışmada birbirine paralel seyreden çizgiler belirlemiştir.

top related