Çakir - egitim.club±mı-Ünite-3.pdf · r •gİrİŞ acİl hasta bakimi •nedenler, sıklık ve...
TRANSCRIPT
İÇİN
DEK
İLER
• GİRİŞ
• Nedenler, Sıklık ve Dağılım
• Zehirlenmiş Hastanın Değerlendirilmesi
• Zehirlenmiş Hastalarda Genel Tedavi Prensipleri
• Yatış Gerekliliği ve Taburculuk
• Sonuç
HED
EFLE
R •Bu üniteyi çalıştıktan sonra;
•Zehrin ve zehirlenmenin ne olduğunu bilecek,
•En sık hangi zehirlenmelerin görüldüğünü öğrenecek,
•Hangi durumlarda hastanın zehirlendiğinden şüphelenileceğini ve neden zehirlenmiş olabileceğini kavrayacak,
•Akut dönemde zehirlenme vakasına nasıl yaklaşılması gerektiği hakkında bilgi sahibi olabileceksiniz.
TOKSİKOLOJİK DURUMLARDA ACİL
BAKIM
ACİL HASTA BAKIMI
Prof. Dr. Zeynep ÇAKIR
ÜNİTE
3
Toksikolojik Durumlarda Acil Bakım
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 2
Zehirlenmeler sağlık boyutunun yanı sıra toplumu derinden
etkileyen sosyo-kültürel boyutuyla da dikkat
çekmektedir.
GİRİŞ
Zehirlenme; kimyasal, organik ya da fiziksel bir toksinin ya da toksik dozda alınan
toksin olmayan bir maddenin organizmada meydana getirdiği zararlı, istenmeyen
etki durumunu tanımlayan genel bir terimdir. Tarihin ilk çağlarından beri insan
yaşamını ve insanlık tarihini derinden etkilemiş olan zehirlenmeler, sağlık
boyutunun yanı sıra toplumu derinden etkileyen sosyo-kültürel boyutuyla da
dikkat çekmektedir. Günümüzde, zehirlenme olguları insan soyunun değişen hayat
tarzı ve sosyal tutumları sebebiyle her geçen gün artmaktadır. Dünyada sağlık
çalışanlarının en önemli uğraşılarından biri zehirlenmiş hasta bakımı hâline
gelmiştir.
NEDENLER, SIKLIK VE DAĞILIM
Özellikle, akut olarak gelişen zehirlenmelerin neden ve etkenle olan ilişkisi
bireylerin sosyokültürel ve ekonomik durumlarıyla etkileşim hâlindedir.
Zehirlenmeler, sebebi ister kaza ister öz kıyım olsun, acil servis çalışanlarının sık
karşılaştığı, temelinde bir halk sağlığı problemi olarak değerlendirilmesi gereken
özel durumlardır. 2004 yılı verilerine göre, Amerika Birleşik Devletleri’ndeki (ABD)
62 zehir merkezinden, 250 milyon nüfus için 2.4 milyon zehirlenme vakası (%0.8)
olduğu rapor edilmiştir. Bu vakaların 1183’ü (%0.01) ölümle sonuçlanmıştır.
Amerikan Zehir Kontrol Merkezleri Birliği Ulusal Zehir Bilgi Sistemi 2012 ve 2013
yıllık raporlarına göre tüm zehirlenme vakalarının 1/3’ü yetişkinlerde
görülmektedir. Tüm yaş guruplarındaki zehirlenmelerin %71’i kazaen maruz kalma
ve ya istemsiz alım sonucu meydana gelirken yetişkinlerde bu oran öz kıyım
girişimleri lehine tersine dönmektedir. Yine tüm zehirlenmelerin %80’i beş yaş altı
çocuklardır ve çocuklarda görülen zehirlenmelerin hemen hepsi kaza sonucudur.
2004 yılı istatistiklerine göre ABD’de zehirlenme etkenleri arasında ilk sıraları ağrı
kesiciler, temizlik malzemeleri, kozmetikler, uyku ilaçları alır.
Ne yazık ki zehirlenme vakaları için ülkemiz genelinde gerçekleştirilen detaylı ve
kapsamlı neden, sıklık ve dağılım araştırmaları bulunmamaktadır. Yalnızca,
bölgesel, tanımlayıcı nitelikte bazı çalışmalar mevcuttur. Türkiye genelinde en sık
görülen zehirlenme etkenleri arasında ilk beş sırayı beşerî ilaçlar, tarım ilaçları ve
böcek öldürücüler, ev içi kimyasal temizlik malzemeleri, zehirli gazlar almaktadır.
Dokuz Eylül Üniversitesi İlaç ve Zehir Bilgi Merkezi (DEÜ-İZBM) 2007 yılı
analizlerine göre, maruziyet sebebi, %72,5 oranında ilaçlar olarak rapor edilmiştir.
Ülkemizde yapılan çalışmalarda bölgesel farklılıklar gözlenmekle birlikte nüfusa
dayalı özellikler açısından kadın cinsiyet ile genç yaş, neden olan etken olarak öz
kıyım ön plana çıkmaktadır. Çocukluk çağında gerçekleşen akut zehirlenme
olgularının dağılımı ülkemizde de yetişkinlere göre farklılık göstermektedir. Çocuk
acil ünitesine başvurular arasında, akut zehirlenme olguları, trafik kazası, düşme
ve yanıklardan sonra 4. sırada yer almaktadır ve kaza eseri olan zehirlenmeler ön
plandadır. Çocuklardaki zehirlenmelere bağlı ölüm oranları için %0.3 ile %8.6
arasında değişken rakamlar bildirilmiştir.
Toksikolojik Durumlarda Acil Bakım
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 3
Toksikolojik fizik bakıda yaşamsal bulguların tam
değerlendirilmesi, kaydedilmesi ve yakın
takibi önemli yer tutar.
Zehirlenmiş Hastanın Değerlendirilmesi
İlk müdahale ve hastanın stabil hâle getirilmesi; zehirlenmiş hastanın bakımı ilk
bakı ile başlar. Eğer hasta kritik durumda ise diğer tüm kritik durumdaki acil servis
hastaları gibi hava yolu, solunum ve dolaşımı stabil hâle getirmek ve hastayı
yaşamsal fonksiyonları açısından güvenlik çemberine almak ilk hedef olmalıdır.
Bunun için akut zehirlenme olguları, hastaların tam monitörizasyon ve yakın
takibine imkân sağlayan monitörlü gözlem ya da resüsitasyon odalarında
değerlendirilmeli ve tedavisi başlatılmalıdır. Mevcut ya da muhtemel ilaç ve sıvı
ihtiyaçları için geniş damar yolları temin edilmiş olmalıdır. Acil servise şuur geriliği
ile getirilen ve zehirlendiğinden kuşkulanılan bütün hastalara hem ayırıcı tanı
sağlamak hem de tedaviye katkıda bulunmak için dekstroz-tiamin-naloksan
uygulaması başlatılmalıdır. Şuuru geri ya da nöbetleri olan hastaların yatak başı
kan şekeri ölçülebiliyorsa sonuca göre gerekliyse, ölçülemiyor ise direkt dekstroz
verilmesi uygulamaları da başlangıç stabilizasyonunun bir parçasıdır. Yine, opiat
zehirlenmesi şüphesine eşlik eden solunum baskılanması bulunan hastalarda 0.4-2
mg IV (intravenöz) naloksan verilmesi endotrakeal entübasyon (solunum yollarına
tüp takılması) gereksinimini azaltabilir. Şuur problemi olan ve alkol kullanım
öyküsü bilinen hastalarda 100 mg IV Tiamin verilmesi Wernicke Ensefalopatisi
(Tiamin eksikliğine bağlı sinir sistemi hastalığı) için önleyici olacaktır. Bilinci kapalı
olan tüm zehirlenme olgularında servikal yaralanma olmadığı ispatlanana kadar
servikal hareketsizlik devam ettirilmelidir.
Öykü: Acil servise başvuran, zehirlenme olduğu bilinen ya da şüphelenilen
hastalarda, bizzat hastanın kendisinden, yakınlarından ya da eşlik eden kişilerden
mümkün olan en ayrıntılı öykü alınmalıdır. Zehirlenmenin oluş zamanı, olay yeri,
yakınlarda bulunan ilaç kutuları, enjektörler, hastanın kendisinin ya da yakınlarının
devamlı kullandığı ilaçlar, evde ulaşılabilir durumdaki tüm ilaçlar, ortamda farklı
bir koku bulunması, hastanın yaptığı iş, ruhsal durumu, diğer insanlarla ilişkileri,
muhtemel ikincil kazanç ihtimalleri, en son yenilen yemek öğrenilmelidir. Öz kıyım
girişimleri söz konusu olduğunda hastadan doğru ve tam bir öykü almak çoğu kez
kolay değildir. Bu gibi durumlarda tamamlayıcı bilgi ve belgeler daha da önem
kazanmaktadır. Olay yeri bulgularının sorgulanmasına ek olarak üst araması
yapılmalı ve hasta tam olarak soyundurulmalıdır. Hastanın öz geçmişi; alerjik
durumlar, geçirilmiş travma ve eşlik eden hastalıklar, devamlı kullanılan ilaçlar,
alışkanlıklar açısından incelenmelidir. Hasta dosyasında alerjik reaksiyon öyküsüne
ait yemek, ilaç ve maddeler kaydedilmiş olmalıdır. Öz kıyım girişimlerinde
tekrarlayan girişimler, psikiyatrik hastalıklar ve madde bağımlılığı özellikle
sorgulanmalıdır. Etken belirlendiği zaman Zehir Danışma Merkezi (ZDM) görüşü
alınabilir.
Yaşamsal Bulgular; toksikolojik fizik bakıda yaşamsal bulguların tam
değerlendirilmesi, kaydedilmesi ve yakın takibi önemli yer tutar. Ayrıca yaşamsal
bulgular etkenin tespiti açısından da önemli ipuçları içerebilirler. Farklı zehirlenme
etkenlerinin yaşamsal bulgular üzerine etkisi Tablo 1’de özetlenmiştir. Kan basıncı
ve nabız hastanın fiziki durumuna ve ek hastalık durumlarının varlığına bağlı olarak
Toksikolojik Durumlarda Acil Bakım
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 4
Toksidromlar, aynı
farmakolojik özelliğe sahip etkenlerin
oluşturduğu belirtiler topluluğudur.
değişiklikler gösterebilir. İlk ölçümlerin yanında bu ölçümlere göre olan
değişimlerde göz önünde tutulmalıdır.
Sistemlerin Muayenesi: Dikkatli bir sistemik muayene, zehirlenmenin yol açtığı
sorunlar hakkında ipuçları sağladığı gibi eşlik eden hastalıklar ya da travmatik
durumları da tespit etmemize yardımcı olur. Hastalara “tepeden tırnağa” ilkesiyle
gerçekleştirilen dikkatli bir sistemik muayene gastro-intestinal sistem kanama
varlığının araştırıldığı rektal muayene ile tamamlanmalıdır. Derideki döküntüler
ve/veya renk değişiklikleri (kızarıklık, solukluk, sarılık vb.), terleme, kuruluk,
soğukluk, travmatik izler, özellikle madde kullanımı ya da parenteral (damar içi ya
da kas içi) ilaç alımı şüphesi varsa enjeksiyon izleri araştırılmalıdır. Hastanın
üzerinde ya da elbiselerinde koku olup olmadığı kontrol edilmelidir. Baş-boyun
muayenesinde; göz bebeklerin çapı ve çapların birbiriyle eşit olup olmadığı
(izokori, anizokori), ışık refleksinin varlığı, yüzde asimetri varlığı, orofarinkste salgı
artışı olup olmadığı, nefeste özel bir koku varlığı incelenir. Nefeste bazı kokuların
varlığı zehirlenmenin nedeni hakkında fikir verebilir. Tablo 2’de tanıya yardımcı
karakteristik kokulara sebep olması muhtemel etkenler özetlenmiştir. Solunum
sistemi ve kardiyovasküler sistem muayenesinde; hava yolunun açıklığı, her iki
akciğerin solunuma eşit iştirakli olup olmadığı, ral, ronküs (akciğer ek sesleri) olup
olmadığı, kalpte üfürüm, ek ses varlığı ve aritmi (ritim bozukluğu) olup olmadığı
incelenir. Batın muayenesinde; bağırsak sesleri, hassasiyet, kitle, organomegali
(organ büyümesi), gebelik bulguları, mesane fonksiyonları açısından dikkatli
olunmalıdır. Nörolojik muayenede, bilinç durumunun değerlendirilmesi, nistagmus
8istemsiz göz salınımı) ve beyincik ve beyin sapı muayenesine ait bulgular özel
önem arz eder. Motor kuvvet, refleksler ve kas rijiditesi (sertliği, direnci) kontrol
edilmelidir.
Akut Yaşamsal Bulgular; Toksikolojik fizik bakıda yaşamsal bulguların tam
değerlendirilmesi, kaydedilmesi ve yakın takibi önemli yer tutar. Ayrıca yaşamsal
bulgular etkenin tespiti açısından da önemli ipuçları içerebilirler. Farklı zehirlenme
etkenlerinin yaşamsal bulgular üzerine etkisi Tablo 1’de özetlenmiştir. Kan basıncı
ve nabız hastanın fiziki durumuna ve ek hastalık durumlarının varlığına bağlı olarak
değişiklikler gösterebilir. İlk ölçümlerin yanında bu ölçümlere göre olan
değişimlerde göz önünde tutulmalıdır.
Toksikolojik Durumlarda Acil Bakım
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 5
Tablo 1. Farklı zehirlenme etkenlerinin vital bulgular üzerine etkisi
Vital Bulgu
Hipertansiyon
Ergot Alkoloidleri Kurşun (kronik) Monoamin Oksidaz İnhibitörleri Nikotin Fensiklidin
Hipotansiyon α 1-adrenerjik antagonistler α 2-adrenerjik agonistler β- adrenerjik antagonisler Anjiotensin Dönüştürücü Enzim İnhibitörleri Anjiotensin Reseptör Blokerleri Kalsiyum kanal blokerleri Diğer antiaritmikler Siyanid Trisiklik antidepresanlar Opioid grubu analjezikler Nitratlar ve Nitritler Fosfodiesteraz-5 inhibitörleri
Taşikardi
Antikolinerjikler Trisiklik antidepresanlar Metil ksantinler Fensiklidin Etilalkol Disülfiram Amfetamin Demir
Bradikardi α 2-adrenerjik agonistler β- adrenerjik antagonisler Kalsiyum kanal blokerleri Diğer antiaritmikler Opioid grubu analjezikler Baklofen
Taşi/ bradikardi
Dijital glikozitleri Organo fosfat ve karbamat içeren insektisidler Klonidin
Taşipne Etilen glikol Metanol Sempatomimetikler Salisilatlar Metil ksantinler
Bradipne
Barbitüratlar Benzodiazepinler Botilinum toksini Etilalkol Opioid grubu analjezikler
Taşi/ bradipne Organo fosfat ve karbamat içeren insektisidler
Hipertermi
Salisilatlar Klorfenoksiherbisidler Dinitrofenol ve benzerleri Amfetaminler Trisiklik antidepresanlar Antikolinerjikler Tiroksin Teofilin
Hipotermi
Etilalkol Karbonmonoksid Sedatif-hipnotik ajanlar Opioid analjezikler α 2-adrenerjik agonistler İnsülin Oral hipoglisemik ilaçlar
Hiper/ hipotermi
Fenotiazin türevleri Sedatif-hipnotik ilaçların yoksunlukları
Toksikolojik Durumlarda Acil Bakım
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 6
Sistemlerin Muayenesi: dikkatli bir sistemik muayene, zehirlenmenin yol açtığı
sorunlar hakkında ipuçları sağladığı gibi eşlik eden hastalıklar ya da travmatik
durumları da tespit etmemize yardımcı olur. Hastalara “tepeden tırnağa” ilkesiyle
gerçekleştirilen dikkatli bir sistemik muayene gastro-intestinal sistem kanama
varlığının araştırıldığı rektal muayene ile tamamlanmalıdır. Derideki döküntüler
ve/veya renk değişiklikleri (kızarıklık, solukluk, sarılık vb.), terleme, kuruluk,
soğukluk, travmatik izler, özellikle madde kullanımı ya da parenteral (damar içi ya
da kas içi) ilaç alımı şüphesi varsa enjeksiyon izleri araştırılmalıdır. Hastanın
üzerinde ya da elbiselerinde koku olup olmadığı kontrol edilmelidir. Baş-boyun
muayenesinde; göz bebeklerin çapı ve çapların birbiriyle eşit olup olmadığı
(izokori, anizokori), ışık refleksinin varlığı, yüzde asimetri varlığı, orofarinkste salgı
artışı olup olmadığı, nefeste özel bir koku varlığı incelenir. Nefeste bazı kokuların
varlığı zehirlenmenin nedeni hakkında fikir verebilir. Tablo 2’de tanıya yardımcı
karakteristik kokulara sebep olması muhtemel etkenler özetlenmiştir. Solunum
sistemi ve kardiyovasküler sistem muayenesinde; hava yolunun açıklığı, her iki
akciğerin solunuma eşit iştirakli olup olmadığı, ral, ronküs (akciğer ek sesleri) olup
olmadığı, kalpte üfürüm, ek ses varlığı ve aritmi (ritim bozukluğu) olup olmadığı
incelenir. Batın muayenesinde; bağırsak sesleri, hassasiyet, kitle, organomegali
(organ büyümesi), gebelik bulguları, mesane fonksiyonları açısından dikkatli
olunmalıdır. Nörolojik muayenede, bilinç durumunun değerlendirilmesi, nistagmus
istemsiz göz salınımı) ve beyincik ve beyin sapı muayenesine ait bulgular özel
önem arz eder. Motor kuvvet, refleksler ve kas rijiditesi (sertliği, direnci) kontrol
edilmelidir.
Tablo 2. Tanıya yardımcı karakteristik kokular ve olası etken ajanlar
Olası etken ajan
Sarmısak Arsenik Organik fosforlu bileşikler Selenyum Talyum Dimetil Sülfoksid
Aseton Etil alkol İzopropil alkol, Kloroform, Trikloretan Paraldehid Kloralhidrat
Havuç Su baldıranı
Meyve Nitritler (amil, Bütil)
Yumurta (çürük) Hidrojen sülfid Karbon disülfid Disülfiran Merkaptanlar
Balık Çinko fosfit Alüminyum fosfit
Sirke Asetik Asit
Acı badem Siyanid
Tütün Nikotin
Saman Fosgen
Ayakkabı Boyası Nitrobenzen
Biber O-klorbenziliden Malonitril
Toksikolojik Durumlarda Acil Bakım
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 7
Toksidromlar, aynı
farmakolojik özelliğe sahip etkenlerin
oluşturduğu belirtiler topluluğudur.
İp (yanmış) Marihuana, afyon
Çam Metil salisilat, paraldehid
Armut Kloralhidrat
Dezenfektan Fenol Katran
Akut zehirlenme ile acil servise başvuran hastalara yaklaşım ile ilgili akış şeması
şekil 1’de yer almaktadır.
Spesifik Toksidromlar (Toksik Sendromlar= Toksik Hastalık Tabloları):
Toksidromlar veya toksik sendromlar, aynı farmakolojik özelliğe sahip etkenlerin
oluşturduğu semptomlar (belirtiler) topluluğudur. Yeterli öykü ve bilginin olmadığı
ya da öykü ile belirti ya da bulguların uyumsuz olduğu durumlarda ayırıcı tanıda
faydalı olurlar.
Sempatomimetik Toksidrom: Epinefrin ve norepinefrin (otonom sistemin
sempatik yolunu çalıştıran ana hormonlar) salınımına neden olarak sempatik
uyarıya neden olan zehirli maddelerin oluşturduğu klinik durumdur. En belirgin
örnek, kokain ve amfetaminlerin neden olduğu zehirlenmelerdir. Sempatik
uyarının bütün tipik bulguları mevcuttur. Taşikardi (dakikadaki kalp atım sayısının
artması), hipertansiyon, taşipne (dakikadaki solunum sayısının artması),
hipertermi (vücut ısısının artması), ajitasyon (gerginlik, sinirlilik hali), terleme,
midriyazis (göz bebeklerinde büyüme), barsak seslerinde artış görülebilir.
Antikolinerjik (Asetilkolin ile çalışan parasempatik sistem karşıtı) Sendromlar:
Muskarinik veya nikotinik resptörlerde (parasempatik sistemi çalıştıran alıcılar)
asetilkolin salınımını ve ya resptör ile bağlanmasını azaltan zehirli maddelerce
oluşturulur. Antikolinerjik-muskarinik sendromlarda (trisiklik antidepresanlar,
antihistaminikler, belladona alkoloidlerinde olduğu gibi) taşikardi, hipertansiyon,
hipertermi ve midriyazis, cilt ve müköz membranlarda kuruluk, mesane globu
(mesane dolgunluğu) ve peristaltizm (otomatik barsak hareketleri) azalmasına
bağlı barsak seslerinde azalma ile karakterizedir. Hastalarda bilinç bozukluğu ve
deliryum (akut beyin yetmezliği) tablosu görülebilir. Nikotinik asetilkolin
resptörleri üzerinden etkili olan antikolinerjik-nikotinik sendromun
(Fenotiyazinler, iskelet kası gevşeticiler, antiparkinson ilaçlar vs) etkenleri daha
çok anksiyete (sinirlilik), kusma, terleme, salivasyon (tükürük salgısında artma) ve
tremora (titreme) neden olur. Bu bulgular kas güçsüzlüğü, paralizi, nöbetler,
aritmiler ve solunum yetmezliği ile sonuçlanır. Cilt ve müköz membranların kuru
olması ile sempatomimetik sendromlardan ayırt edilebilir.
Toksikolojik Durumlarda Acil Bakım
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 8
Toksikolojik Durumlarda Acil Bakım
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 9
Doğurganlık çağındaki
zehirlenmiş kadın hastalarda şüphe olsun
olmasın gebelik testi yapılmalıdır.
Kolinerjik (Asetilkolin ile çalışan parasempatik sistem çalıştırıcı) toksidrom:
Organik fosforlu insektisidler, bazı karbamatlı insektisidler, bazı tip mantarlar,
fizositigmin gibi zehirli maddelerce neden olunur. Salivasyon, lakrimasyon (gözyaşı
akması), idrar kaçırma, ishal ve kusma ile karakterizedir. Pulmoner ödem (akciğer
şişmesi), bradikardi (dakikadaki kalp atım hızının azalması), bronşlarda salgı artışı
ve bronkospazm (bronş kasılması) nedeniyle ölümler meydana gelebilir. Klasik
kolinerjik sendrom, bradikardi ve hipotansiyon içerse de hipoksi (oksijen azlığı) ve
pulmoner ödemin katekolamin stimulasyonu (uyarması) yapmasıyla taşikardi ve
hipertansiyona da rastlanabilir.
Opiad (etkisi afyona benzeyen herhangi bir kimyasal) Toksidromu: Hafif-orta
dereceli hipertansiyon, bradikardi, hipotermi (vücut ısısının düşmesi) ve
hipoventilasyon (solunum hız ve derinliğinin azalması) ile ilişkilidir. Pupiller (göz
bebekleri) ileri derecede miyotiktir (daralmıştır). Değişik düzeylerde bilinç
bozukluğu vardır. Barsak peristaltizmi azaldığı için barsak sesleri azalmıştır. Üriner
retansiyon (idrar atımının bozulması) beklenebilir.
Sedatif-Hipnotik (sakinleştirici ve uyku verici maddeler) Toksidromu:
Benzodiazepinler, etanol gibi sedatif- hipnotiklerin neden olduğu toksik tabloda
hipotansiyon, bradikardi ve bradipne izlenebilir. Bilinç durumunda bozulma ve
ataksi görülebilir, pupil genişliği normaldir.
Madde Yoksunluğu Toksidromu: Bu durum ile ilişkili iki klasik tablo söz
konusudur. Opiad çekilmesinde hastalarda anksiyete, ılımlı hipertansiyon,
taşikardi, lakrimasyon, rinore (burun kanaması), kusma, diyare, midriyatik
pupiller, esneme, piloereksiyon (vücut kıllarının dikleşmesi) izlenebilir. Sedatif-
hipnotiklerin yoksunluğu daha dramatik seyreder. Hızlı bir şekilde tanınıp tedavi
edilmezse öldürücü olabilir. Hipertansiyon, taşikardi, taşipne, hipertermi,
ajitasyon, tremor ve deliryum görülebilir. Midriyatik pupiller ve terleme eşlik
edebilir. Nöbet geçirme, koma ve ölümle sonuçlanabilir.
Tanısal Testler
Nonspesifik Tanısal Testler: Her zehirlenme hastasına mutlaka hemogram (tam
kan sayımı), kan glukoz düzeyi (kan şekeri), kan üre azotu (üre) ve kreatinin,
karciğer fonksiyonları, böbrek fonksiyonları, serum elektrolit değerleri, idrar
analizleri, kan gazı analizleri için numuneler gönderilmelidir. Doğurganlık çağındaki
kadın hastalarda şüphe olsun olmasın gebelik testi yapılmalıdır.
Elektrokardiyografi (EKG) ve ayakta direkt batın grafisi (ADBG) rutin olarak
yaptırılmalıdır. Ayırıcı tanı için daha ileri görüntüleme yöntemlerine de (bilgisayarlı
tomografi, manyetik rezonanas görüntüleme gibi) ihtiyaç duyulabilir.
Tam kan sayımı, anemi ve kemik iliği baskılanması gibi durumları ortaya koyarak
kronik maruziyetleri gösterebilir. Bozulmuş karaciğer, böbrek fonksiyonları, kan
glukoz düzeyi, serum elektrolitleri, asit-baz dengesi bozuklukları tanı ile ilgili
ipuçları verebildiği, ayırıcı tanıya katkı sağladığı gibi hastanın klinik takibi açısından
da önem taşır. Örneğin; kan glukoz düzeyi, alınan toksik maddenin kan şekerini
düzenleyen sistem üzerindeki etkisine göre düşük ya da yüksek olabilir. İnsülin ve
Toksikolojik Durumlarda Acil Bakım
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 10
Akut zehirlenmeler de
tedavinin asıl ve ilk hedefi yaşamsal
bulgularla ilgili tehditleri ortadan kaldırmak,
hastaya sıkıntı veren semptomları
rahatlatmak olmalıdır.
oral antidiyabetikler (ağızdan alınan şeker ilaçları) hipoglisemi (kan şekeri
düşüklüğü) yaparken, β- blokerler (hipertansiyon ve ritim bozukluğunda kullanılan
bir grup ilaç) gibi ilaçlar pankreas β hücrelerine etkiyle hiperglisemi (kan şekeri
yüksekliği) yaparlar. Bozulmuş kreatinin değerleri etilen glikol gibi böbrek
fonksiyonlarını etkileyen ya da dehidratasyona (sıvı kaybına) sebep olan bir etken
maddeden şüphelendirebilir. Dijital glikozidleri (kalp yetmezliğinde kullanılan ilaç)
ile olan zehirlenmelerde hiperkalemi (potasyum yüksekliği) görülür ve bu testle
hastalığın ölümcül gidişi ölçülebilir.
Özgün Tanısal Testler: Gerek idrarda gerekse serumda bir takım spesifik testlerle
bazı zehirlenme etkenleri kalitatif (nitel) ya da kantitatif (nicel) olarak tayin
edilebilir. Serumda, salisilat, parasetamol, antiepileptikler, digoksin, etanol,
metanol, pseudokolinesteraz aktivitesi, idrarda esrar, kokain, eroin, amfetaminler
gibi etkenler ülkemizde, özellikle de donanımlı sağlık merkezlerinde gösterilebilen
etkenler arasındadır. Zehirlenme vakalarının önemli çoğunluğunda etkenin kanda
ya da serumda gösterilmesi hastaya uygulanacak tedaviyi değiştirmezken bazı
zehirlenmelerde (teofilin, salisilat, digital glikozidleri, alkoller, ağır metaller vb.),
atılımın hızlandırılması ya da antidot (karşıt etken madde) verilmesi gibi tedavi
seçenekleri için yol gösterici olabilir.
Zehirlenmiş Hastalarda Genel Tedavi Prensipleri:
1. Fiziki Arındırma (Eksternal Dekontaminasyon): Belirli zehirlerle maruziyet
durumunda hastayı fiziksel olarak arındırma işlemi, başlıca iki önemli fayda sağlar:
İlki hastanın zehir ile daha fazla temas etmesinin önüne geçmek, ikincisi ise başta
acil servis personeli olmak üzere diğer bireylerin zehirli etken ile temasını
önlemektir. Çalışanların güvende olması acil servisin diğer hastalarının da
kesintisiz tedavi almalarını ve güvende olmalarını sağlar. Hastane öncesi sağlık
çalışanları tarafından bu vakalarda doğru öykü alınması her zaman farkındalık
yaratır. Arındırmanın ilk aşaması hastanın tüm giysilerinin çıkartılması ve usulüne
uygun paketlenmesidir. Hastayı karşılayan personel, koruyucu ekipman kullanmalı
ve solunumla ilgili önlemler almalıdır. Kuru parçacıklar vücuttan fırça ile
uzaklaştırıldıktan sonra tazyikli olmayan su ile hastanın vücudu yıkanarak kalan
toksinlerden de arındırılır. Organik fosforlu zehirlenmeler, kostik madde alımı ve
nükleer maruziyet durumları fiziki arındırmanın en önemli olduğu
zehirlenmelerdir.
2. Gastrointestinal (GI) Arındırma (GI Dekontaminasyon): Hastanın başlangıç
stabilizasyonu tamamlandıktan, öykü ile fizik bakı bitirildikten sonra
gastrointestinal sistemin (GIS) arındırılması üzerinde durulmalıdır. Oral yoldan
alınan ilaçlar ya da toksinlerin sistemik emiliminin engellenmesi ve mümkün
olduğunca çabuk GIS’den uzaklaştırılması için yapılan işlemlerden oluşur. GIS
arındırması bu hastaların yönetiminde önemli role sahiptir ve gerekli destek
tedaviye ek mevcut tek tedavidir. Kusturma, gastrik lavaj, aktif kömür
uygulanması, katartik (müshil) verilmesi ve bağırsak irrigasyonu (yıkanması) bu
amaçla kullanılan işlemler arasındadır. Bu uygulamaların kullanılması ile ilgili
kararlar, kar zarar oranları göz önüne alınarak dikkatlice verilmelidir. Amerikan
Toksikolojik Durumlarda Acil Bakım
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 11
Aktif Kömür
Uygulaması; zehirlenme ve yüksek doz madde alımlarında ana tedavi
yöntemidir.
Klinik Toksikoloji Birliği (AACT) ve Avrupa Zehirlenme Merkezleri ve Klinik
Toksikolojistler Birliği (EAPCCT) dekontaminasyon metotları üzerine ortak kararlar
bildirgesi yayınlamışlardır:
a- Kusturma; zehir alındıktan kısa süre sonra etken hâlâ midede iken faydalı
olabilir. Kusturma için ipeka şurubunun irritan (uyarıcı) olarak kullanılabileceği
hususu birçok klasik kitapta yer almasına ve ABD dâhil bir çok ülkede satışına ve
evlerde kullanımına (pediatrik vakalarda bile) izin verilmekteyken günümüzde
yararlılığı tartışmalı hâle gelmiştir. Hatta birçok yerde kullanımı tamamen
bırakılmıştır. Ancak alımın üzerinden dakikalar kadar kısa bir süre geçmişse, ciddi
şekilde yaşamı tehdit eden bir zehirlenme söz konusuysa, hasta en erken bir saat
içinde tıbbi tedavi alabilecekse kullanılması düşünülebilir. Altı aylıktan daha küçük
pediatrik vakalarda, bilinç bozukluğu olan ya da nöbet eşiği düşük, hava yolu
koruyucu refleksleri baskılanmış hastalarda kullanılmamalıdır. Çünkü ipeka şurubu
tekrarlayan kusmalara neden olabilir, bu da mide içeriğinin akciğerlere kaçması
riskini artırır. Ayrıca kostik madde (çamaşır suyu, tuz ruhu gibi yakıcı aşındırıcı
madde) hidrokarbonlar ve petrol türevleri alımı olan ve pıhtılaşma bozukluğu
olanlarda da kullanımından kaçınılmalıdır.
b- Gastrik Lavaj (mide yıkanması); sert ve yaşa göre uygun çaplarda orogastrik
(ağız yoluyla mideye yollanan) tüpün mideye gönderilmesi yoluyla gastrik (mide)
içeriğin aspire edilmesi (emilmesi) daha çok tercih edilen bir boşaltma metodudur.
Yukarıda sözü edilen AACT/EAPCT’nin kılavuzlarında mide yıkanması ile ilgili
öneriler şöyledir: Gastrik lavajın rutin kullanımı tavsiye edilmemektedir. Sadece
alımdan sonraki ilk altmış dakika içerisinde hastaneye ulaştırılmış ve hayatı tehdit
edici madde alımı olanlarda kullanımı uygundur. Günümüze kadar yapılan
çalışmaların hiçbirinde bu uygulamanın mortalite (ölüm oranları) üzerine pozitif
bir etkisi gösterilememiştir. Tersine komplikasyonları ciddi ve öldürücü olabilir.
Mide içeriğinin akciğerlere kaçması, ciddi larinks (ana hava yolu) kasılması,
özefagusta zedelenme veya delinme, taşikardi, aritmiler, hipotermi, hipoksi,
hiponatremi, burun kanaması ve özefagus varis kanaması beklenebilecek tehlikeli
komplikasyonlardır. Alınan etkenin fiziki, kimyasal özellikleri ve miktarı kullanım
kararı için önemlidir. Özellikle uzun salınımlı tabletler, uyuşturucu madde paketleri
gibi büyük etkenler orogastrik tüpten geçemezler. Kostik maddeler, petrol
türevleri, uçucu hidrokarbonlar mide yıkaması için uygun olmayan
zehirlenmelerdir. Mide kanaması ve delinmesi riski olanlarda da bu yöntemin
kullanılması sakıncalıdır.
c- Aktif Kömür Uygulaması; zehirlenme ve yüksek doz madde alımlarında ana
tedavi yöntemidir. Kusturma ve orogastrik tüp ile aspirasyon yöntemlerinin
dezavantajları nedeniyle, zehirlenme olgularında tek başına aktif kömür
uygulaması daha başarılı görülmektedir. Son zamanlarda yapılan çalışmalarda tek
başına gastrik boşaltmanın tek başına aktif kömür uygulanması kadar başarılı
olmadığı gösterilmiştir. Toksik maddelerin GIS’den emiliminin azaltılması ve
emilmiş olan toksinlerin atılımının hızlandırılması yoluyla etki eder. Aktif kömür,
organik bileşiklerin içerdiği karbon moleküllerinin damıtılması ve aktivasyon
sağlayıcı ajanlarla yüksek ısıda bağlama kapasitesinin yükseltilmesi sonucu elde
Toksikolojik Durumlarda Acil Bakım
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 12
Antidotlar, toksinlerin
olası etkilerini engellemek ya da mevcut etkiyi geri
çevirmek için kullanılırlar.
Katartikler, barsak
çalışmasını artırıp, dışkı atılımını hızlandırarak
GI pasajı kısaltan ajanlardır.
edilir. Toksin aktif kömürün yüzeyine bağlanarak sindirime uğramadan GIS
içerisinde kalır. Entübasyon ihtiyacı olabileceği düşünülen hastalarda aktif
kömürün nazogastrik tüpten verilmesi tercih edilmelidir. Alımı takip eden bir saat
içerisinde verilirse birçok madde için sistemik dolaşıma katılımı önler. Bir saatten
sonraki uygulamalarda yararlılığı kanıtlanmamıştır. Diğer GI dekontaminasyon
yöntemleri gibi ölüm oranını azalttığı ispatlanamamıştır. Fakat vaka bazında
potansiyel yararının, zararından üstün olduğu iddia edilmektedir. Alkoller (etanol,
izopropil alkol, glikol, aseton), güçlü asitler, güçlü alkaliler, lityum, hidrokarbonlar
(petrol türevleri, bitkisel hidrokarbonlar), metaller ve inorganik minareller
(sodyum, demir, kurşun, arsenik, iyot, flor, borik asit) aktif kömüre bağlanamaz.
Zehirlenmiş hastaya GI endoskopi yapılma ihtimali varsa yüzeyi görmeyi
engelleyeceği için ve bağırsak tıkanıklığı durumunda kullanılamaz. Aktif kömür,
toksinlere ek olarak gıdaların ve vitamin ve minerallerin de emilimini bozar. Sık
görülen basit yan etkileri arasında bulantı, kusma, kabızlık gelir. Sonuçları ölümcül
olabilen ciddi yan etkileri ise aktif kömürün tek başına ve ya mide muhtevası ile
birlikte akciğerlere kaçması orogastrik lavajın neden olduğu delinme sonucu aktif
kömürün karın boşluğuna geçmesidir. Bu önemli komplikayonların hiçbirisi direkt
aktif kömürle ilgili değildir. Bilinci açık hastalarda doğrudan ağız yolundan alımı
sağlanabilir. Etkili uygulama dozu 1 g/kg dır. Enterohepatik döngüye (karaciğerde
yeniden metabolizasyon döngüsü) giren ilaçlar, uzun salınımlı tabletlerle olan
zehirlenmeler ve zehirli maddenin mide boşalmasını geciktirdiği durumlarda çoklu
doz aktif kömür uygulaması atılımı hızlandırabilir. Tekrar dozları, 2-4 saat aralarla
verilir ve doz başlangıç dozunun yarısıdır (0.5 g/kg).
d-Katartikler (müshiller=ishal yapıcılar); barsak çalışmasını artırıp dışkı atılımını
hızlandırarak GI pasajı kısaltan ajanlardır. Yalnız başına katartik kullanımının, acil
servise zehirlenmeyle getirilen hastanın yönetiminde yeri yoktur ve bir barsak
dekontaminasyon yöntemi olarak önerilmez. Bununla beraber, kesinleşmiş insan
çalışmaları mevcut olmamakla birlikte, aktif kömür dozuna katartik eklenmesinin
toksinin biyoyararlanımını önemli ölçüde azalttığı ve hastanın klinik durumuna
katkıları olduğu, tek doz kullanımının güvenli ve uygun olduğu kabul edilir. Aktif
kömür ve katartik ikilisinin beş yaşından küçük çocuklarda, bağırsak
tıkanıklıklarında, herhangi bir kostik ajan alımında kullanımı sakıncalıdır. Katartik
olarak 25-30 g Sodyum Sülfat, %10’ luk Magnezyum Sitrat’dan 250 ml veya
1g/kg’dan %70’lik Sorbitolden biri tercih edilebilir. Magnezyum tuzları böbrek
yetmezliği durumunda tercih edilmez. Az sayıdaki komplikasyonlar arasında,
bulantı ve karın ağrısı, ciddi sıvı kaybı, elektrolit dengesizliği ve böbrek yetmezlikli
hastalarda hipermagnezemi yer alır.
e-Tüm Barsak İrrigasyonu (Yıkanması); bir başka GI dekontaminasyon metodudur.
Dengeli bir elektrolit solüsyonunun (polietilen glikol gibi) büyük miktarlarının
bağırsak içine verilmesi ile barsak temizliği sağlanmasıdır. Önerilen doz çocuklarda
yaşa göre 500-1000 ml/saat erişkinlerde ise 1500- 2000 ml/saatdir. Şu ana kadar
yapılmış kontrollü bir çalışma olmadığından rutin kullanımını destekleyen kanıt
yoktur. Yavaş salınımlı tabletlerden hayatı tehdit edici miktarlarda alanlarda,
demir ve lityum preparatlarıyla zehirlenmiş olanlarda, uyuşturucu paketlerini
Toksikolojik Durumlarda Acil Bakım
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 13
yutanlarda kullanılabilir. Sakınılması gereken durumlar ise hava yolu koruyucu
refleksleri olmayan, vital bulgular açısından stabil olmayan, önceden ağır diyaresi
olan, bağırsak tıkanıklığı olan hastalardır. Karın gerginliği ve kramplarına ve rektal
uyarılma bulgularına neden olabilir.
3. Atılımın Hızlandırılması: Vücuttan toksinin daha hızlı atılmasını sağlamak
amacıyla yapılır. Az sayıdaki zehirlenme olayında ve sadece belli başlı merkezlerde
uygulanabilecek alkali, zorlu diürez (idrar söktürme) ve ekstrakorporal
(hemodiyaliz, hemoperfüzyon, hemofiltrasyon, exchange transfüzyon ve
plazmaferez gibi) yöntemlerdir. Bu yöntemlerin herhangi birinin kullanılması
toksinin total arındırılmasını %30’dan fazla arttırmalıdır. Zehirlenmeye neden olan
maddenin farmakolojik ve toksikolojik özellikleri bilinerek doğru yöntem
seçilebilir.
4. Özgün Antidot (Karşıt Etken) Tedavisi: Bazı maddeler, fiziksel ya da kimyasal
antagonizma (karşıtlık) ile toksinlerin olası etkilerini engellemek ya da mevcut
etkiyi geri çevirmek için kullanılırlar. İdeal bir antidot bu işlevi yerine getirirken
başka bir soruna yol açmamalıdır. Bugüne kadar birçok madde antidot olarak
denendiyse de çoğu etkisiz bulunduğu için ya da olumsuz etkilerinden dolayı
vazgeçilmiştir. Flumazenil, naloksan gibi bazı antidotlar ciddi yan etkilerine rağmen
beklenen olası faydalarının önemi dolayısıyla kullanılmak zorunda olabilirler. Böyle
antidotların kullanımı esnasında hastanın yakın monitörizasyonu gereklidir.
Etkinliği kanıtlanmış karşıt etkenler ve kullanım alanı bulduğu zehirlenmeler Tablo
3’te verilmiştir.
Tablo 3. Özgün Antidotlar, Kullanım Alanları ve Dikkat Edilmesi Gereken
Özellikler
Antidot Endikasyon Özellik
Antivenom (Crotoalinae) Yılan sokmaları Krotalin tipi toksini olan yılanlarda
Antivenom (Elapidae) Yılan sokmaları Koral tipi toksini olan yılanlarda
Antivenom (Latrodectus Maktans)
Örümcek sokmaları Karadul tipi örümcek toksinlerinde
Atropin Kolinesteraz inhibitörleri (organofosfat, fizositigmin), muskarinik mantarlar (clitocibe, inocybe)
Botilinum antitoksini Botilismus
Calcium Ededate Sodyum Kurşun
Di cobalt EDTA Siyanür
Digoksin İmmün Fab (Digibind, digifab)
Digitaller
Dimercaprol (B.A.L) Arsenik, civa, altın ve kurşun gibi ağır metaller
D-penisilamin Bakır ve kurşu gibi ağır metaller
Etil Alkol Etilen glikol ve Metanol
Fentolamin Monoamin Oksidaz İnhibitörleri
Flumazenil (Romazikon) Benzodiazepinler Çoklu ilaç kullanımı söz konusu ise kullanılmalıdır, rutin kullanım önerilmez
Toksikolojik Durumlarda Acil Bakım
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 14
Zehirlenmelerin büyük
çoğunluğu yalnızca destek tedaviye ihtiyaç
duyarlar.
Folinik asit (Lökovirin) Metotrakseat, metanol
Fomepizol Etilen glikol ve Metanol
Glukagon Β adrenerjik antagonistler, Ca kanal blokerleri
Yakın kardiyak monitörizasyon gerekir
Hydroxycobalamin Siyanür
Hiperbarik oksijen Karbonmonoksit zehirlenmesi
Kolesiyanür (siyanid kit) Siyanür Yalnızca siyanür toksisitesine sekonder arrestlerde kullanılır. Siyanür toksisitesi olmadığında toksiktir.
Metilen Mavisi (%1’lik) Methemoglobinemi yapan zehirlenmeler
N-asetilsistein Asetaminofen Oral süspansiyon formu miktar olarak çok fazla olabilir, IV form tercih edilebilir
Naloksan Hidroklorid Opioidler, klonidin
Oktreoid Oral antidiyabetiklerin sebep olduğu hipoglisemi
Physostigmine Antikolinerjikler Kardiyak toksisiteyi tetikleyebilir
Pralidoksim Organofosfor ve Karbamatlı insektisitler
Silibinin Mantar zehirlenmeleri
Vitamin K Warfarin veya rodentisidlerin sebep olduğu koagülasyon bozuklukları
Yatış Gerekliliği ve Taburculuk:
Hastanın yatırılması ya da taburculuğu ile ilgili kararları ilacın olası etkileri ve
hastanın klinik durumu belirler. Hastanın bilincindeki bozukluk, yaşamsal
bulgulardaki istikrarsızlık, laboratuvar bulgularında anormallik, gecikmiş ya da
uzun etkili ilaç aşırı dozları yatarak izlenmelidir. Yoğun bakım yatışı gerektiren
hastalar belirlenmelidir. Hastaların hastanede mükerrer öz kıyım girişimi ihtimali
akılda bulundurulmalıdır. Öz kıyım düşüncesi devam eden olguların ilaca bağlı
izlemi bittikten sonra kapalı psikiyatrik serviste izlenmesi gerekebilir. Gerekli
sosyal desteği olmayan hastaların taburcu edilmesi risklidir.
Sonuç:
Zehirlenmelerin büyük çoğunluğu yalnızca destek tedaviye ihtiyaç duyarlar. Akut
zehirlenmeler de tedavinin asıl ve ilk hedefi yaşamsal bulgularla ilgili tehditleri
ortadan kaldırmak, hastaya sıkıntı veren semptomları rahatlatmak olmalıdır.
Hastadan mümkün olan en fazla miktarda toksini uzaklaştırmak, ancak bu
hedeflere hizmet ettiği takdirde faydalıdır.
Toksikolojik Durumlarda Acil Bakım
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 15
Öze
t • Zehirlenme, kimyasal, organik ya da fiziksel bir toksinin ya da toksik
dozda alınan toksin olmayan bir maddenin organizmada meydana getirdiği zararlı, istenmeyen etki durumunu tanımlayan genel bir terimdir. Tarihin ilk çağlarından beri insan yaşamını ve insanlık tarihini derinden etkilemiş olan zehirlenmeler, sağlık boyutunun yanı sıra toplumu derinden etkileyen sosyo-kültürel boyutuyla da dikkat çekmektedir. Günümüzde, zehirlenme olguları insan soyunun değişen hayat tarzı ve sosyal tutumları sebebiyle her geçen gün artmaktadır. Dünyada sağlık çalışanlarının en önemli uğraşılarından biri zehirlenmiş hasta bakımı haline gelmiştir. Zehirlenmelerin büyük çoğunluğu yalnızca destek tedaviye ihtiyaç duyarlar. Akut zehirlenmelerde tedavinin asıl ve ilk hedefi yaşamsal bulgularla ilgili tehditleri ortadan kaldırmak, hastaya sıkıntı veren semptomları rahatlatmak olmalıdır. Hastadan mümkün olan en fazla miktarda toksini uzaklaştırmak, ancak bu hedeflere hizmet ettiği takdirde faydalıdır. Hastanın yatırılması ya da taburculuğu ile ilgili kararları ilacın olası etkileri ve hastanın klinik durumu belirler. Hastanın bilincindeki bozukluk, yaşamsal bulgulardaki istikrarsızlık, laboratuvar bulgularında anormallik, gecikmiş ya da uzun etkili ilaç aşırı dozları yatarak izlenmelidir. Yoğun bakım yatışı gerektiren hastalar belirlenmelidir. Hastaların hastanede mükerrer öz kıyım girişimi ihtimali akılda bulundurulmalıdır. Öz kıyım düşüncesi devam eden olguların ilaca bağlı izlemi bittikten sonra kapalı psikiyatrik serviste izlenmesi gerekebilir. Gerekli sosyal desteği olmayan hastaların taburcu edilmesi risklidir.
Toksikolojik Durumlarda Acil Bakım
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 16
DEĞERLENDİRME SORULARI
1. Zehirlenme ile ilgili aşağıdakilerden hangisi yanlıştır?
a) Kimyasal, fiziksel ya da organik nitelikte olabilir.
b) Zehirlenmeye neden olan madde toksik yapıda olabilir ya da
toksik dozda alınmış toksin olmayan bir madde olabilir.
c) Bir madde zehirlenmeye neden olacaksa etkisini ilk 24 saatte
gösterir.
d) Zehirlenmeler, tarihin ilk çağlarından beri insan yaşamını ve
insanlık tarihini derinden etkilemiştir.
e) Dünyada sağlık çalışanlarının en önemli uğraşılarından biri
zehirlenmiş hasta bakımıdır.
2. Zehirlenme ile ilgili aşağıdakilerden hangisi doğrudur?
a) Tüm yaş gruplarındaki zehirlenmelerin%71’i öz kıyım girişimleri
sonucudur.
b) Çocukluk çağı zehirlenmeleri genellikle kaza sonucu meydana
gelmektedir.
c) Tüm zehirlenme vakalarının üçte ikisi yetişkinlerde görülür.
d) Yetişkin zehirlenmeleri çoğunlukla kaza sonucu oluşur.
e) Türkiye’de yapılan araştırmalara göre en sık zehirlenme etkeni
tarım ilaçlarıdır.
3. Zehirlenmiş hastanın değerlendirilmesi için aşağıdakilerden hangisi
yanlıştır?
a) Eğer hasta kritik durumda ise, solunum ve dolaşımı stabil hale
getirmek ve hastayı yaşamsal fonksiyonları açısından güvenlik
çemberine almak ilk hedef olmalıdır.
b) Mevcut ya da muhtemel ilaç ve sıvı ihtiyaçları için geniş damar
yolları temin edilmiş olmalıdır.
c) Acil servise şuur geriliği ile getirilen ve zehirlendiğinden
kuşkulanılan bütün hastalara hem ayırıcı tanı sağlamak hem de
tedaviye katkıda bulunmak için dekstroz-tiamin-naloksan
uygulaması başlatılmalıdır.
d) Zehirlendiğinden şüphelenilen tüm hastalara endotrakeal
entübasyon uygulanmalıdır.
e) Bilinci kapalı olan tüm zehirlenme olgularında servikal yaralanma
olmadığı ispatlanana kadar servikal hareketsizlik devam
ettirilmelidir.
Toksikolojik Durumlarda Acil Bakım
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 17
4. Aşağıdakilerden hangisi zehirlenmiş hastadan doğru öykü alınması için
yapılması gerekenlerden değildir?
a) Mümkün olan en ayrıntılı öykü alınmalıdır.
b) Hastanın yakınındaki kişiler çoğu zaman doğru bilgi vermediği için
hasta öyküsü bizzat hastanın kendisinden alınmalıdır.
c) Zehirlenmenin oluş zamanı, olay yeri, yakınlarda bulunan ilaç
kutuları, enjektörler, hastanın kendisinin ya da yakınlarının devamlı
kullandığı ilaçlar öğrenilmelidir.
d) Öz kıyım girişimlerinde hastadan doğru ve tam bir öykü almak çoğu
kez kolay değildir.
e) Hastanın öz geçmişi, alerjik durumlar, geçirilmiş travma ve eşlik
eden hastalıklar, devamlı kullanılan ilaçlar, alışkanlıklar açısından
incelenmelidir.
5. Aşağıdakilerden hangisi spesifik toksidromlardan (toksik sendromlar=
toksik hastalık tabloları) biri değildir?
a) Antikolinerjik sendrom
b) Sempatomimetik sendrom
c) Opiad Toksidromu
d) Kolinerjik sendrom
e) Down Sendromu
6. Sedatif- Hipnotik (sakinleştirici ve uyku verici maddeler) Toksidromu’nun
bulgularındandır?
a) Bilinç durumunda bozulma
b) Hipersalivasyon (tükrük salgısı artışı)
c) Lakrimasyon (göz yaşı salgısı)
d) Diyare (ishal)
e) Hipertermi (vücut ısısında artış)
7. Opiad (etkisi afyona benzeyen herhangi bir kimyasal) Toksidromu için
aşağıdakilerden hangisi yanlıştır?
a) Hafif-orta dereceli hipertansiyon görülebilir.
b) bradikardi, hipotermi (vücut ısısının düşmesi) ve hipoventilasyon
(solunum hız ve derinliğinin azalması) ile ilişkilidir.
c) Pupiller (göz bebekleri) ileri derecede miyotiktir (daralmıştır).
d) Değişik düzeylerde bilinç bozukluğu vardır.
e) Bağırsak sesleri artmıştır.
Toksikolojik Durumlarda Acil Bakım
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 18
8. Aşağıdakilerden hangisi zehirlenmiş hastada genel tedavi prensiplerinden
biri değildir?
a) Fiziki arındırma (eksternal dekontaminasyon)
b) Gastrointestinal (GI) arındırma (GI dekontaminasyon)
c) Üriner (idrar yolları) arındırma (dekontaminasyon)
d) Atılımın hızlandırılması
e) Özgün antidot tedavisi
9. Aşağıdakilerden hangisi gastrointestinal (GI) Arındırma (GI
Dekontaminasyon) yöntemlerinden biri değildir?
a) Kusturma
b) Gastrik lavaj (yıkama)
c) Aktif kömür
d) Hemodiyaliz
e) Katartikler (müshiller=ishal yapıcılar)
10. Aşağıdakilerden hangisi bir antidottur?
a) İpeka şurubu
b) Naloksan
c) Sodyum sülfat
d) Magnezyum Sitrat
e) Polietilen glikol
Cevap Anahtarı
1.C, 2.B, 3.D, 4.B, 5.E, 6. A, 7.E, 8. C, 9. D, 10. B
Toksikolojik Durumlarda Acil Bakım
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 19
YARARLANILAN VE BAŞVURULABİLECEK DİĞER KAYNAKLAR
1. Seydaoğlu G. Zehirlenme Epidemiyolojisi. Satar S, editör. Acilde Klinik
Toksikoloji. 1. Baskı. Adana: Adana Nobel Tıp Kitabevi; 2009. P.19- 37.
2. Petrie MR. The General Aproach to Medical Toxicology, Laboratory
Principles. In: Flomenbaum NE, Goldfrank LR, Hoffman RS, Howland MA,
Lewin NA, Nelson LS, eds. Goldfranks Toxicologic Emergencies. 8 th ed.
New York: McGraw-Hill; 2006. p. 89-108
3. Mowry JB, Spyker DA, Cantilena LR Jr, Bailey JE, Ford M. 2012 Annual
Report of the American Association of Poison Control Centers' National
Poison Data System (NPDS): 30th Annual Report. Clin Toxicol.
2013;51(10):949-1229
4. Mowry JB, Spyker DA, Cantilena LR Jr, McMillan N, Ford M. Annual Report
of the American Association of Poison Control Centers' National Poison
Data System (NPDS): 31st Annual Report. Clin Toxicol. 2014;52(10):1032-
283
5. Ayan M, Başol N, Karaman T, Taş U, Esen M. Zehirlenme ile Acil Servise
Gelen Hastaların Retrospektif Değerlendirilmesi: 20 Aylık Çalışma. The
Journal of Academic Emergency Medicine. 2012; 11: 146-50.
6. Avşaroğulları L, Şenol V, Akdur O, Akın A, Durukan P, Özkan S.
Characteristics of acute adult poisonings in a university hospital
emergency department in central Turkey: a three-year analysis. J Pak Med
Assoc 2012;62:129-133.
7. Dal O, Kavak H, Akay S, Ünlüer EE, Aksay E. Acil Servise Başvuran
Zehirlenme Olgularının Geriye Dönük İncelemesi. Çağdaş Tıp Dergisi
2013;3(1):22-27.
8. Yıldıztepe E, Aksay N H, Demir Ö, Arıcı A, Oransay K, Evcim S, Kalkan Ş,
Tunçok Y. Analysis of the Year 2007 Data of Dokuz Eylül University Drug
and Poison Information Center, Turkey. Turkiye Klinikleri J Med Sci
2010;30(5):1622-30
9. Ergun B, Cevik AA, Ilgın S, Atlı O, Saracoglu A, Acar N, Uzuncakara D. Acute
Drug Poisonings in Eskisehir, Turkey: A Retrospective Study. Turk J Pharm
Sci 2013;10(2):303-12.
10. Biçer S, Yılmaz A, Keleş ES, Aydoğan G. Çocukluk Çağı Zehirlenmelerinde
Etiyolojik Faktörlerin Değerlendirilmesi. Turkiye Klinikleri J Pediatr
2007;16(4):217-28
11. Ağın H, Çalkavur Ş, Olukman Ö, Ural R, Bak M. Çocukluk Çağında
Zehirlenmeler: Son 2 Yıldaki Olguların Değerlendirilmesi. Turkiye Klinikleri
J Pediatr 2002;11(4):186-93
12. Prosser JM, Goldfrank LR. Zehirlenen hastaya yaklaşım. Satar S, editör.
Acilde Klinik Toksikoloji. 1. Baskı. Adana: Adana Nobel Tıp Kitabevi; 2009.
P 67-73
Toksikolojik Durumlarda Acil Bakım
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 20
13. Lam SW, Engebretsen KM, Bauer SR. Toxicology today: what you need to
know now. J Pharm Pract. 2011;24(2):174-88.
14. Boyle JS, Bechtel LK, Holstege CP. Management of the critically poisoned
patient. Scand J Trauma Resusc Emerg Med. 2009; 29: 17-29.
15. Holstege CP, Dobmeier SG, Bechtel LK. Critical care toxicology. Emerg Med
Clin North Am. 2008;26(3):715-39
16. Eldridge DL, Holstege CP. Utilizing the laboratory in the poisoned patient.
Clin Lab Med. 2006;26(1):13-30
17. Eldridge DL, Dobson T, Brady W, Holstege CP. Utilizing diagnostic
investigations in the poisoned patient. Med Clin North Am.
2005;89(6):1079-105.
18. Barry JD. Diagnosis and management of the poisoned child. Pediatr Ann.
2005;34(12):937-46.
19. Buckley NA, Eddleston M. The revised position papers on gastric
decontamination. Clin Toxicol. 2005; 43(2): 129–30.
20. Albertson TE, Owen KP, Sutter ME, Chan AL. Gastrointestinal
decontamination in the acutely poisoned patient. Int J Emerg Med. 2011;
12(4):65.
21. Greene S, Harris C, Singer J. Gastrointestinal decontamination of the
poisoned patient. Pediatr Emerg Care. 2008;24(3):176-86
22. Höjer J, Troutman WG, Hoppu K, Erdman A, Benson BE, Mégarbane B,
Thanacoody R, Bedry R, Caravati EM. Position paper update: ipecac syrup
for gastrointestinal decontamination. Clin Toxicol. 2013;51(3):134-9.
23. Olson KR. Activated charcoal for acute poisoning: one toxicologist's
journey. J Med Toxicol. 2010;6(2):190-8.
24. Isbister GK, Kumar VV. Indications for single-dose activated charcoal
administration in acute overdose. Curr Opin Crit Care. 2011;17(4):351-7.
25. Chyka PA, Seger D, Krenzelok EP, Vale JA. Position paper: Single-dose
activated charcoal. Clin Toxicol. 2005;43(2):61-87.
26. Thanacoody R, Caravati EM, Troutman B, Höjer J, Benson B, Hoppu K,
Erdman A, Bedry R, Mégarbane B. Position paper update: whole bowel
irrigation for gastrointestinal decontamination of overdose patients. Clin
Toxicol. 2015;53(1):5-12
27. Chiristophersen AJ, Hoegberg LC. Techniques used to prevent
gastrointestinal abdorption. In: Flomenbaum NE, Goldfrank LR, Hoffman
RS, Howland MA, Lewin NA, Nelson LS, eds. Goldfranks Toxicologic
Emergencies. 8 th ed. New York: McGraw-Hill; 2006. p. 120-38
28. Proudfoot AT, Krenzelok EP, Vale JA. Position Paper on urine
alkalinization. J Toxicol Clin Toxicol. 2004;42(1):1-26