· 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete...

318
www.mustafaoselmis.com.tr www.mustafaoselmis.com.tr

Upload: others

Post on 29-May-2020

6 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

www.mustafaoselmis.com.tr

www.mustafaoselmis.com.tr

Page 2:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

2

Kitap Ġçeriği

ÖNSÖZ

I. BÖLÜM: ÇOCUKLARIMIZI NASIL YETĠġTĠRELĠM A-NİKAH ÖNCESİ

B-ÇOCUKLAR BĠZĠM ĠÇĠN ĠMTĠHANDIR

C-DOĞUMDAN ÖNCE

D-DOĞUM SONRASI

1-ĠYĠ BĠR ĠSĠM KOYMAK

2-ANNE ÇOCUĞUNA SÜT EMZĠRMELĠDĠR

3-ANNE BABAYA DÜġEN GÖREV

4-TERBĠYE NE ZAMAN BAġLAR?

5-SEVGĠ ĠLE ġEFKAT ĠLE MUAMELE

6-ÇOCUK OYUN ĠLĠġKĠSĠ

7-KIZ ERKEK AYRIMI

8-KÖTÜ ÇEVRE VE KÖTÜ ARKADAġIN ETKĠSĠ

9-CĠNSĠ GELĠġĠM VE CĠNSEL TACĠZDEN KORUMA YOLLARI

10-AHLAK DEĞĠġĠR MĠ?

E-DĠN EĞĠTĠMĠ

F-ÇOCUĞUN ANA BABASI ÜZERĠNDE HAKKI VARDIR

G-DAYAK KONUSU

H-ÇOCUKLARIN KORUNMASI

Ġ-ANA BABALARA BĠR KAÇ ÖĞÜT

J-ÇOCUK NASIL KÖTÜ HUYLU OLUR?

K-YAPILMAMASI GEREKEN HATALAR

L-EĞĠTĠMDE METOD NE OLMALIDIR?

M-EĞĠTĠMDE METODUN TEMEL ĠLKELERĠ

SONUÇ:

II. BÖLÜM: NASIL BĠR GENÇLĠK

A-GENÇLĠK NE DURUMDA

B-GENÇLĠK NE ĠSTĠYOR NELERE ÖZENĠYOR

C-GENÇLĠK YOZLAġMA YOLUNDA

D-BATAKLIKLAR GENÇLERĠ YUTUYOR

E-DĠN LÜZUMSUZ ADDEDĠLĠYOR

F-GENÇLERĠ BUNALIMA ĠTEN NEDENLER

G-CĠNSELLĠK PROBLEMĠ

H-GENÇLĠK PROBLEMĠ

Ġ-GENÇLERĠ BEKLEYEN TEHLĠKELER

J-BĠZE DÜġEN NEDĠR?

K-GENÇLER ĠLGĠ ĠSTĠYOR

L-GENÇLERĠ NASIL YETĠġTĠRELĠM

M-TERBĠYEDE METOD NE OLMALI?

N-ÇARE NE? NEYĠ NASIL YAPALIM?

SONUÇ:

Page 3:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

3

III. BÖLÜM: DOST VE ARKADAġ SEÇĠMĠ

A-ARKADAġIN ÖNEMĠ NEDĠR?

B-ARKADAġ SEÇĠMĠ NASIL OLMALIDIR?

C-ARKADAġIN ETKĠSĠ

D-KÖTÜLERDEN UZAK DURMAK

E – KUSURSUZ ARKADAġ BULMAK MÜMKÜN MÜ?

F-ĠYĠLERLE BERABER OLMAK

G-KĠġĠ SEVDĠĞĠ ĠLE BERABERDĠR

SONUÇ

IV. BÖLÜM: MÜZĠK VE EĞLENCE

A-MÜZĠK VE ĠNSAN

B-MÜZĠKLE TEDAVĠ

C-ĠSLAM VE MÜZĠK

D-MÜZĠK RUHUN GIDASI MIDIR?

E-GERÇEK MÜZĠK

F-ZARARLI EĞLENCE VE MÜZĠK

G-POP MÜZĠK – YOZ MÜZĠK

H-MEZHEPLERE GÖRE ĠSLAM’DA MÜZĠK

V. BÖLÜM: AZAR AZAR ÖLÜMÜN ADI SĠGARA

A-TÜTÜNÜN TARĠHÇESĠ

B-SĠGARAYA NASIL BAġLANIYOR?

C-SĠGARA DÜġMANDIR

D-SĠGARADAN ĠÇMEYEN DE ZARAR GÖRÜR

E-KĠMLER ĠÇĠYOR?

F-ANNEYE BABAYA DÜġEN GÖREV

G-SĠGARA EN ÇOK ÇOCUKLARA VE KADINLARA ZARAR VERĠR

G-ZARARSIZ SĠGARA VAR MI?

H-SĠGARA ĠMHA SĠLAHIDIR

Ġ-SĠGARANIN ZARARLARI

J-YEġĠLAY’IN SĠGARA RAPORU ADLI KĠTABINDAN ALINTILAR

K-SĠGARADAN VÜCUDA YĠRMĠ KÖTÜLÜK

L-ÇEġĠTLĠ GAZETE HABER BAġLIKLARI

M-DĠN NE DĠYOR?

N-SĠGARA PARASI HAYRA GĠTMELĠDĠR

O-SĠGARA NASIL BIRAKILIR?

SONUÇ

VI. BÖLÜM: ALKOL BELASI

A-ĠÇKĠ KÖTÜLÜKLERĠN ANASIDIR

B-HER GEÇEN GÜN YAYILIYOR

C-ALKOL VE GENÇLĠK

D-NASIL BAġLANIYOR?

E-ALKOL AĠLE DÜġMANIDIR.

F-NEDEN BAġEDĠLEMĠYOR?

G-DEVLETĠN GÖREVĠ

H-ALKOL HELAK SEBEBĠDĠR

I-AHLAK ĠÇKĠ ĠLE GERĠLER

Ġ-AZ OLUNCA ZARAR VERMEZ MĠ?

Page 4:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

4

J-ALKOLÜN BAZI ZARARLARI

K-ALKOL DERT MĠ DEVA MI?

L-ALKOLLÜ YĠYECEK VE ĠÇECEKLER

M. ĠSLAM VE ALKOL

N. ALKOLĠZM ĠNANÇLA ÖNLENĠR

VII. BÖLÜM: ĠNSANLARI BEYĠNLERĠ UYUġTURAN UYUġTURUCU

A-UYUġTURUCU FELAKETTĠR

B-UYUġTURUCUNUN YAPTIĞI TAHRĠBAT

C-NĠÇĠN BAġLANIYOR

D-NASIL YAYILIYOR

E-HEDEF TOPLUMUN UYUġTURULARAK ĠMHASIDIR.

F-UYUġTURUCU BAĞIMLILIĞI

G-GENÇLĠK KĠME TESLĠM

H-ĠNANCIN ÖNEMĠ

Ġ-UYUġTURUCU ĠLE MÜCADELE

J-UYUġTURUCU ÇEġĠTLERĠ

K-ÇARE NEDĠR?

VIII. BÖLÜM: ġER KUTUSU TELEVĠZYON

A-GAZETE VE DERGĠLER NĠÇĠN ÇIKAR?

B-YAYIN BASIN ORGANLARI YIKIM YAPIYOR

C-YAYIN HÜRRĠYETĠ SINIRSIZ MI?

D-YAYIN – BASIN KĠRLĠ OLMAMALIDIR

E-TEPKĠ GÖSTERMEK

F-YÜZAKI BASIN – YAYIN

G-MÜSTEHCEN YAYINLAR

H-TV AĠLE YUVALARI YIKIYOR

Ġ-TV YABANCI NESĠL YETĠġTĠRĠYOR

J-TV EĞĠTĠCĠ OLMALIDIR

K-TV’YE ESĠR MĠYĠZ?

IX. BÖLÜM: ASRIN BELASI KARA ÖLÜM AIDS

A-AIDS NEDĠR?

B-BULAġMASI

C-AIDS TEġVĠK EDĠLĠYOR

D-AIDS HIZLA YAYILIYOR

E–ÇARE NE ?

F–FUHUġ TURĠZMĠNE DĠKKAT

G–BĠLGĠLENDĠRMEK

H–YANLIġ ARKADAġ

Ġ-CĠNSEL ÖZGÜRLÜK TUZAKTIR

J-AIDS TEHDĠT EDĠYOR

K-BU GĠDĠġĠN SONU ALLAH KORUSUN HELAK OLMAKTIR.

X. BÖLÜM: HAYATI SÖNDÜREN KUMAR

A -ĠSLAM’DA EĞLENCENĠN YERĠ VE ÖLÇÜSÜ

B – KUMAR SOSYAL FELAKETTĠR

C- KUMAR DĠNEN YASAKTIR

D–KUMAR SAYILAN OYUNLAR NELERDĠR ?

Page 5:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

5

E–TAVLA OYUNU

F–SATRANÇ OYUNU

G-OKEY, TAġ, KAĞIT VE BUNA BENZER OYUNLAR VE LADES OYUNU

H-ATARĠ OYUNU

Ġ-ĠNTERNET

J-PĠYANGO

K-LOTO-TOTO

L-BĠLARDO

M-BORSA

N-GÜREġ KUMAR MIDIR?

O-GAZETELERĠN KUPON KARġILIĞI VERDĠĞĠ ġEYLER

Ö-SĠGORTA

P-OYUN OYNANAN KAHVEHANEYE GĠDĠLĠR MĠ, ORADA YENĠLĠR ĠÇĠLĠR MĠ?

SONUÇ

XI. BÖLÜM: ĠNTĠHAR VE SEBEPLERĠ

A – ĠNTĠHAR NEDĠR ?

B-ĠNSAN KUTSAL BĠR VARLIKTIR

C-ĠNTĠHAR SUÇTUR

D-ĠNANÇ BOġLUĞU ĠNTĠHAR NEDENĠDĠR

E-MEDYA ĠNTĠHARI TIRMANDIRIYOR

F-ĠNTĠHAR OLAYLARININ SEBEPLERĠ

G-ÇOCUKLARIMIZ NEDEN ĠNTĠHAR EDĠYOR?

H-ĠNTĠHAR EDENĠN CENAZE NAMAZI KILINIR MI?

Ġ-KĠMLER ĠNTĠHARA MEYLEDĠYOR?

J-ĠNTĠHAR KURTULUġ YOLU MUDUR?

K-YAġLI, ACI ÇEKEN BĠRĠNĠN ÖLDÜRÜLMESĠ ĠNSANĠ GÖREV MĠDĠR?

L-HATA ĠLE BĠRĠNĠN ÖLÜMÜNE SEBEP OLAN NE YARAR? KATĠL OLUR MU?

M-TEDBĠRSĠZLĠĞĠN SONU ĠNTĠHAR OLUR MU?

ÇÖZÜM NE?

Page 6:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

6

ÖNSÖZ

Bilindiği gibi son yıllarda insanımız bilhassa çocuklarımız ve gençlerimiz

kendisini ahtapot gibi saran tehlikelerle karşı karşıya bulunmaktadır.

Çocuklarımız ve gençlerimiz maneviyatsızlık nedeniyle su verilmesi ihmal edilmiş baygın çiçekler gibidir.

Düşman her zamankinden daha şiddetli ve daha acımasız bir şekilde saldırı planlarını uygulamaktadır.

Bu durumda biz ne yapıyoruz?

Belki sadece seyrediyoruz. Kınıyoruz, ayıplıyoruz. Ama elden geleni yapmıyor

ve çare aramıyoruz. Kendi eserimizi görmek istemiyoruz, anlamak istemiyoruz. İşimiz çok yavrularımıza ayıracak vaktimiz yok. Mal, para, şöhret daha kıymetli… Evlatlarımızı kendi hallerine bırakıyoruz. O zayıf, o tecrübesiz karşı koyamıyor,

tehlikeyi sezemiyor. Bilakis tehlikeler ona cazip geliyor, normal gösteriliyor. Sanki genç öyle olmak zorundaymış gibi telkin ediliyor.

Analar babalar çocuklarının takipçisi olamıyor. Maddi varlığından kuruşun

kaybolmasına asla rıza göstermezken, çalınan ve kaybolup giden evladını göremiyor. Evladı için zevkinden, eğlencesinden fedakarlık edemiyor. Nerede, kiminle, ne yapıyor, ne düşünüyor öğrenmek ve anlamak bile istemiyor.

Acaba düşündük mü?

- Nasıl bir evlat yetiştiriyoruz ?

- Yüz akımız mı olacak, yüz karamız mı?

- Yüzümüzü mü güldürecek, yüzümüzü mü kızartacak?

- Arkamızdan rahmet mi okuyacak, lanet mi okuyacak ?

- Cennetimiz mi olacak, cehennemimiz mi olacak?

Sahi nasıl bir evlat yetiştirdiğinin kaç ana-baba farkında acaba?... Gayretli olanların Allah sayısını ve gayretini arttırsın.

Ben bu eserimizde evlatlarımızı nasıl yetiştirmemiz gerektiği, etrafında dolaşan tehlikelerin neler olduğu ve bu tehlikelerden korunma ve koruma yolları üzerinde durdum.

Faydalı olabilmek için uzun zaman harcadım. Bir çok şeyden fedakarlık ettim faydalı olurum inşallah. Gayret bizden, hidayet ALLAH’tan

Page 7:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

7

A- NİKAH ÖNCESİ

Çocuk eğitimi, evlenme kararı ile başlar. Evlilik düşünülünce önce hayırlı eş akla

gelmelidir. İyi eşten ancak iyi anne, iyi baba olur.

Günah işleyen, iyi bir kul olmayan insanlar, temiz insanlar dünyaya getirip, hayırlı

evlatlar yetiştiremezler. Ne demişler: “Haram yiyenin harami evladı olur.” Bunlar kimse için

hayır soluk solumazlar. Kötülüğe çabuk meylederler.

Yoğurdun tatlı ve güzel olması, mayanın güzel olmasına bağlıdır. Hayırlı evlat için

bazı şartlar vardır:

1- Aile yapısının önemi büyüktür.

Her şeyden önce aile sağlam temellere oturmuş, malzemesi ve yapısı sağlam olmalıdır. Ailede inanç, ahlak anlayışı ve idealizm olmalıdır. Ana – baba çocuğa her

yönü ile örnek, iyi model olmalı, aile içinde olumsuz bir davranış sergilemekten kaçınılmalıdır. Eve iyi insanlar, iyi komşular girip çıkmalıdır. Evde her yönü ile disiplin düzen olmalıdır. Yani nasıl bir evlat isteniyorsa, aile fertleri öyle olmalı, öyle

yaşamalıdır. Bu her şeyin temelidir.

2- Başta eş seçimi iyi yapılmalıdır.

Çocuk eğitimi, evlilikten önce evlilik kararı ile başlar. Önce evlenilecek kimse iyi

seçilmelidir. Atalarımız: “”İşini, aşını ve eşini iyi bil! demişlerdir. Sokrat da: “Eşin iyi çıkarsa mutlu olursun, kötü çıkarsa filozof olursun” demiştir.

İyi meyve iyi ağaçtan olur. İyi evlat da iyi kimselerden dünyaya gelir. Nezih insan

nezih kimselerden olur. Nezih ortamda yetişir.

Kişiliği değil, dişiliği ile dikkat çeken, ar – haya duygularından yoksun bir kadın iyi

anne olamaz.

Kötü arkadaş çevresinde büyüyen, kötü alışkanlıklar edinen kimse iyi bir yuva

kuramaz. Çünkü o, ne eski arkadaşlarını unutabilir, ne de eski alışkanlıklarını terk edebilir.

O unutsa, terk etse onlar onu unutmaz ve terk etmez.

Bir şart da günahsız, lekesiz, nişan, günaha girmeden ve günaha sokmadan düğün

yapılmalıdır. Türk – İslam geleneğine uygun törenler yapılmazsa, o düğünlerin hayrı olmaz.

Ayrıca evliliğin yolu sokaktan geçmez.

Page 8:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

8

“Sokakta bulunan sokakta kaybedilir,” derler.

Ahlakı kötü, huyu kötü, kötü alışkanlıkları olan, hayası olmayan ve inancı olmayanla

evlilik, bir bakına haram olan evliliğe girer. Bile bile kendini yakmak, çocuk için de cehennemi

hayat hazırlamak olur.

Peygamberimiz: “Kadın dört şeyi için nikahlanılır: Malı, soyu, güzelliği ve dindarlığı,

sen dindar olanını tercih et ki, mutlu olasın.” (Buharı: Nikah: 15) buyuruyor, dindarlığı tavsiye

ediyor.

Böyle bir seçim olmadığı için iyi geçim olmuyor, cinayet bile işleniyor. Dayak olayı

oluyor, boşanılıyor, neden? İyi seçim olmadığı için.

Tercih, anahtarlar oluyor. Ev anahtarı, araba anahtarı ve işyeri anahtarı aranıyor. Çok

anahtar, övünç vesilesi oluyor. Neden? Çünkü seçim yanlış, ölçüler yanlış. Böyle bir

beraberlik uzun ömürlü ve huzurlu olmayacağı gibi bu evlilikten hayırlı evlatlar da yetişmiyor.

3- Dünya ön planda olmamalıdır.

Dünyada elin, ölünce de yerin beğeneceği bir evlat yetiştirebilmek için; önce dünya ve dünya hırsı ön planda olmamalıdır. Çünkü dünya, gaye olunca çocuğa ayıracak

vakit kalmıyor. Çocuklar unutuluyor. O zaman çocuk bakıcıları ortaya çıkıyor, ana – babanın ilgilenemediği çocuğa onlar bakıyor. Evin köpeği ile beraber çocuğu onlar yetiştiriyor. Böyle olunca çocuk, ana – baba şefkatinden mahrum, insani hisleri

gelişmemiş halde yetiştiği için, o da büyüyünce, ana – babasını başkalarının eline terk ediyor, acizler ve kimsesizler yurduna gönderiveriyor.

Ana – baba, “çocuğuma arsa aldım, ev aldım, iş kurdum, geleceğini garanti altına

aldım” diye dursun. Böyleleri, iyi evlat yetiştirmedikleri için kendi geleceklerini garanti altına alamıyor.

4- Çocuğun olmaması problem mi?

Cenab –ı Allah bazılarına kız, bazılarına erkek, bazılarına hem kız hem erkek evlat verirken bazılarına da vermeyebilir.

İnsan kendisi için neyin hayırlı, neyin aleyhine olduğunu bilemez. Eğer çocuk

olmadıysa asla problem edilmemelidir. Çünkü bir çocuk istenmeyen bir durumda da doğabilir. Sakat bir çocuk hem ana baba için, hem de çocuk için istenmeyebilir.

Bazı aileler çocuk yok diye şikayet etmemelidir. “Çocuk yoksa bu evliliğin anlamı da yok” şeklinde düşünmemelidir. Çocuğun olmaması ciddi bir problem olarak

görülmemelidir. Çünkü bir çok ana – baba bugün evladı için beddua ediyor. Keşke doğmasaydın diyor. Ölümünü istiyor, beddua ediyor.

Page 9:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

9

Ayrıca sadece ana baba olalım diye evlenilmiyor. Evlendik niye çocuğumuz yok

denirse, bu evlilik müessesine zarar verir.

Çocuğun olmaması değil, hayırlı olmaması üzücüdür. Çocuk olmuş ama hayırsız, ana – baba tanımıyor, ailenin yüz karası, merhametsiz. Böyle bir çocuğun olmaması daha hayırlıdır.

B- ÇOCUKLAR BİZİM İÇİN İMTİHANDIR

Çocuklar, anaya babaya Allah’ın bir emanetidir. Allah, emaneti muhafaza mı edecek, yoksa zayi mi edecek diye çocuklarla ana babayı imtihan eder. Çocukların hesabını

ana babadan sorar.

- Kur’an-da: “Bile bile emanete hainlik etmeyin” deniyor. (Enfal: 27)

- “Çocuklarınızı cehennem ateşinden koruyun.” (Tahrim: 6)

- “Mallarınız ve çocuklarınız bir imtihandır. Allah onlarla sizi imtihan etmektedir.”

(Tegabun: 15)

- “Ey iman edenler! Sizi mallarınız ve evlatlarınız Allah’ın zikrinden alıkoymasın, kimi alıkorsa işte onlar hüsrana uğrayanların ta kendisidir.” (Münafıkun: 9)

Dikkat edelim, çocuklar ana babanın ya cenneti ya da cehennemi olacaktır.

Evladı yetiştirmemek, evlat katili olmaktır. Çocuğunun dünyasını ve ahretini mahveden ana baba cinayet işlemiş olur.

Yetiştirmediği evlat için ana – baba “Keşke bu evladı dünyaya getirmeseydim” diyecek; o evlat, pişmanlık vesilesi olacak.

İyi yetiştirirse, o evladın yaptıklarının sevabından ona da verilecek, evladı yüzünden kabir azabı hafifleyecek, günahları azalacak, belki Allah onu affediverecektir.

Cenab –ı Allah, “Çocuklarınızı ateşten koruyun” diyor. Soruyorum koruyor musunuz?

Çocukları, sıcaktan, soğuktan, mikroplardan, sobadan koruyoruz da ateşten koruyor

muyuz? Onu cehenneme götürecek işlerden koruyor muyuz?

Son pişmanlık fayda vermez. Pişman olmadan çocuklarımızı iyi terbiye edelim. Dinini öğretelim, helal lokma ile besleyelim. Arsız, hırsız, isyankar yetişmesin, kötülükler,

hayat tarzı olmadan, güzel alışkanlıklar kazandıralım. Sonraki ah vah fayda vermez.

Ömer b. Ebu Seleme şöyle der:

Page 10:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

10

“Ben peygamberin terbiyesinde yetişen bir çocuktum. Yemek yerken tabağın her

tarafından yiyordum. Rasulullah bana:

- Besmele çek, sağ elinle ye ve önünden al, buyurdu. Ben ondan sonra hep öyle yaptım” der. (R. Salihin 1/297)

Çocuklarımızla fazla ilgilenmiyoruz. Okula veriyoruz okulda unutuyoruz. İşe gidiyoruz

evde unutuyoruz. Çarşıda pazarda unutuyoruz. Belediye otobüsünde bile unutanlarımız var.

Allah ana babaya yük yüklemiş, evlatlarından sorumlu tutmuş çocuğu Allah yaratır.

Ama ana baba şekillendirir.

Bugün ana babanın ihmali yüzünden sakat kalan veya taciz tecavüze uğrayan, fuhuş mafyasına sermaye olan milyonlarca çocuk vardır.

Ana babanın maneviyattan yoksun bıraktığı çocuklar ise azman olarak etrafa korku

salıyor. Toplumda suç artıyor suçlu da artıyor. Bunun sebebi ahlaki ve manevi değerleri kazandıramayan ana babalar ve eğitim sistemimizdir. Maneviyatsız faydacı insan yetişmez. Sevmeyi, acımayı, paylaşmayı bilmez, korkunç derecede bencil olur.

İşte bugünün maneviyattan uzak modern insanı...

C- DOĞUMDAN ÖNCE

Evlilikte eşlerin dikkat edeceği şeyler vardır.

Peygamberimiz (SAV) şöyle buyuruyor:

1- “İnsan elbisesini çıkarırken besmele çekmesi, cinlerin gözü ile avret arasında perde olur.” (Ramuz: 297/9)

2- “Eşinizle beraber olmadan “Bismillah” ve “Allah’ım bizi ve nasip edeceğin

evladımızı şeytandan uzaklaştır” derse, o evlada şeytan musallat olmaz.” (Ramuz: 356/3)

3- “Eşinizle beraber olurken örtünün, örtünmezseniz melekler utanarak çıkıp gider,

şeytan hazır olur, ortak olur. Doğan çocuk hayasız olur.” (Prof. Dr. İ. Canan , Sünnette terbiye: 59)

çocuk ana karnında iken, helal lokma ile beslenmelidir. Helal gıda ile büyütülmelidir.

Helal süt emzirilmelidir. Bilhassa şüpheli şeylerden de kaçınılmalıdır. Çünkü; haramdan hayır olmaz. Haram yedirenin harami evladı olur. Haramla beslenen çocuk asi olur.

İslam fıtratı üzerine doğan çocuk, kirletilmemedir. Baba kaçınmalıdır, eve helal

kazanç getirmeli, ana kaçınmalıdır, haram yiyip içmemelidir. Her günah, her haram

Page 11:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

11

ana karnında çocuğa yansır. Hamile anne, faiz belasından korunmalı, içki, sigara,

uyuşturucu almamalı, alkol katkılı, domuz katkılı yiyecekler içeceklerden uzak durmalıdır.

Hz. Ömer zamanında süte su katmayan kızdan Ömer bin Abdülaziz gibi bir insan dünyaya gelmiştir.

Isırdığı bir elmanın peşine düşüp helallik alan Sabit bin Hürmüz’den İmam –ı Azam dünyaya gelmiştir.

Psikiyatristler çocuğun anne karnındayken annenin yaptığı ve yaşadığı her

şeyi hissettiği ve bunlardan etkilendiği konusunda önemle dikkat çekiyorlar. Hatta anne ağlarken bebeğin de ağladığı, gülerken de güldüğü tespit edilmiş bir gerçektir. Prof. Dr. İbrahim Canan, “Peygamberimizin Sünnetinde Terbiye” adlı kitabında bu

konuya geniş yer verirken “Annenin hamileliği süresince yaşadığı sadece kısa bir döneme bile olsa rastlayan huzursuzluğu; çocuk, dünyaya geldikten sonra mutlaka bir süre yaşayacaktır” diyor. Çocuğun kişilik yapısının ilk tohumlarının atıldığı anne

karnında alimlerin tavsiyelerine göre:

- Öncelikle haram ve şüpheli yiyeceklerinden kaçınmak,

- Kur’an –ı Kerim ve vaaz kasetleri dinlemek, güzel müzik dinlemek

- Kelime –i Tevhid tekrarlamak

- Dua ve tesbihatı aksatmadan sürdürmek,

- Haram düşünce ve konuşmalardan kaçınmak,

- Çocukların huy ve yüz güzelliği için İnsan suresini okumak, tavsiye edilmiştir.

ÇOCUKLARIMIZI NASIL YETİŞTİRELİM?

ÖNSÖZ

Ana – babanın görevi, çocuğu dünyaya getirmekle bitmez. Esas görev ondan sonra başlar.

Bugün bir çok aile, çocuklarını, giyimini, yeme içmesi ve harçlığı dışında

unutmuştur. Sırtı pek, karnı tok mu tamam. Onun karnı toksa, beyni ile ilgilenilmemektedir. Halbuki karnı ile beraber beyni de doyacaktır. Maddi ihtiyacı kadar, manevi ihtiyacı da vardır. Gelişmesi vardır, korunması vardır.

Unutmayalım, çocuklarımız, imtihan vesilesidir. Allah’ın bize emanetidir. Onları en iyi şekilde yetiştirmeliyiz ki, dünyada el beğensin, ölünce de yer beğensin.

Page 12:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

12

İyi evlat yetiştirmek, ana baba için sadaka –i cariyedir. Onun için evlat ana

babanın ya cenneti ya da cehennemidir, denmiştir.

Evlat iyi yetiştirmeli, ana baba için pişmanlık vesilesi olmamalı, yüz akı olmalıdır.

Sevdiğimiz, uğrunda hayatımızı verdiğimiz yavrularımız dikkat etmezsek

helakımıza sebep olacaktır.

Cahiliye devrinde analar babalar, kız çocuklarını gömüyor, evlat katili oluyordu, diye kınıyoruz. Ya şimdi bazı ana babalar evlatlarını yetiştirmemekle hem dünyasını

hem de ahretini mahvederek evlat katili olmuyor mu?

Sonra yetiştirilmemiş evladın ilk acısını ana baba çeker.

Diğer taraftan ilgilenmediğimiz, Türk ve Müslüman kimlikli yetiştirmediğimiz çocuklarımızı çöplüğe atıverirsek, sokaklarda kaybediverirsek, onları başkaları sahip

çıkıyor. Misyonerler, ateistler, satanistler, yabancı ideolojilerin uşakları, insan tüccarları, mafyalar, çeteler, uyuşturucu tacirleri bekleşip duruyor.

Atalarımız: “Ağaç yaşken eğilir”, “Demir tavında dövülür” demiş. Biz de

zamanında çocuklarımıza sahip çıkalım ki, istenmeyen evlat durumuna düşmesin, elaleme de maskara olmasın.

“Bir köpek, bir bebek” diyerek çocuklarımızı köpek seviyesine indirmişiz, yavrularımız, istenmeyen varlıklar haline gelmiş.

Ahlat armuduna aşı yapılınca ne güzel armut verir..

Bir tencere çalkalanıp duran sütü, bir kaşık yoğurt nasıl durultur...

Hz. Peygamber; “Hiçbir baba çocuğuna güzel terbiyeden daha üstün bir hediye, bağış yapmış olamaz.” (Tirmizi Birr: 33) buyurmuştur.

Yetiştirilmemiş çocuk problemli çocuk olarak topluma salınmış olur ki, her yaptığından ana baba sorumludur.

Çocuklar, ailelerin ve toplumların geleceğe uzanan biricik teminatıdır. Ailelerin ve toplumların geleceğe ümitle bakabilmeleri, yetiştirecekleri yeni nesle bağlıdır.

Yeni nesli iyi yetiştirmeyen, geleceğin emanetlerini ehil ellere teslim etmeyen aileler ve milletler parçalanıp yok olmaya mahkumdur.

Bu gerçeği bilen insanlar olarak, acaba nasıl bir çocuk yetiştirmeye

çalışıyoruz? Bizi kahredecek bir nesil mi? Yüz akımız olacak, yüzümüzü güldürecek bir nesil mi?

Ayrıca bugünkü çocuklar yarın bize beddua mı edecek, rahmet mi okuyacak? Acaba bunun hesabını yapıyor muyuz?

Page 13:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

13

Bazılarımız “Ozon tabakası delindi, deliniyor mahvolacağız” diyor. Bazılarımız

ormanlarımız gidiyor. Bazıları kelaynak kuşlarının nesli bitti bitiyor. Bazıları kaplumbağaların nesli tükeniyor diye feryat ediyor. Bazıları laiklik elden gidiyor diye çıldıracak. Bazıları çevre kirliliği diye tutturmuş gidiyor. İnsanımız gidiyor, gençliğimiz

gidiyor yeni nesil kirleniyor, aldıran yok.

Para kazanmak her şeyin önünde. Aileler para kazanalım derken yavrularını unutuyor.

Önce insan gelmeli. Bazıları gururla sokaklarda, parklara sanki en önemli

vazife imiş gibi köpek gezdiriyor. Bu insan belki Allah’a kulluk yapmıyor, Allah’ın kullarına bu kadar hizmet etmiyor. Aç insanlar ölüyor, hastalar tedavi göremiyor, çağdaşlık iddiasında bulunan bir insan, vaktini, ömrünü ve parasını köpeğe harcıyor.

Eskiden biri birine beddua ederken “parası köpek parası olsun” diye beddua ederdi.

Bu bölümde eziyetle dünyaya getirdiğimiz, nice zahmetlerle büyüttüğümüz çocuklarımızın eğitiminden bahsedeceğiz.

1- İYİ BİR İSİM KOYMAK

Ana babanın çocuklarına ilk görevlerinden biri de ona iyi bir isim koymaktır.

Bunu,sağ kulağına ezan, sol kulağına a kamet getirerek koymalıdır. Bu sünnettir.

Peygamberimiz: “Kim, çocuğun sağ kulağına ezan, sol kulağına kamet okursa, çocuklardan ayrılmayan bir cin vardır ki, ona zarar veremez.” (K. Sitte: 1/309) buyurur.

Peygamberimize dedesi Muhammed adını verince:

- Bu adı nereden buldun, dediler – “Falan ne der?” demeyin. Kim ne derse desin, ismin güzelini, hayırlısını verin.

“Çocuklarınıza Müslüman adı koyun, dillenmeye başladıklarında ona Allah,

peygamber gibi sözleri, 7 yaşına geldiklerinde ise namazı öğretin. Annesinin başörtüsü, babasının takkesi ile onur duyan çocuk yetiştirelim.”

Peygamberimiz: “Kıyamet gününde kendi isimleriniz ve babalarınızın isimleri

ile çağrılacaksınız. Onun için çocuklarınıza güzel isimler veriniz.” buyurmuştur. (K. Sitte: 1/279)

İsim güzel olacaktır. Yabacı kültürlerin ve filmlerin etkisiyle kültürümüze,

inancımıza ters, kamuoyunu inciten yabancı isim koymak, bazı çevrelerde adet oldu. O çocuk da yabancılara özeniyor, yabancılar gibi hac takarak, küpe takarak büyüyor.

Page 14:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

14

Ana baba titiz olacak: Müslüman ismi koyacak, İslamı öğretecek ve Müslüman

biri ile everecektir.

Hz. Aişe: “Allah Resulü çirkin isimleri değiştirdi” der. (K. Sitte 1/293)

Birine peygamber (as):

- Adın ne? diye sorar.

- Cemre, cevabını verir.

- Hayır, senin adın cemil, olsun der. (Cemre = ateş parçası, Cemil = güzel demek)

Bir gün de sütlü bir deve için peygamber (as):

- Bunu kim sağacak? der. Biri:

- Ben, der. Ona:

- Adın ne? der

- Mürre (=acı) Tekrar:

- Bu deveyi kim sağacak? der. Biri:

- Ben der.

- Adın ne? der

- Harb, cevabını verir. Ona da “otur” der. Tekrar:

- Bunu kim sağacak? diye sorar. Biri:

- Ben der. Ona da:

- Adın ne? Onun güzel bir adı vardır. “Sen sağ” der. (K. Sitte 1/284)

İsim manası kötü, alay konusu olacak, kötülüğü çağrıştıracak olmamalı, aşağılayan isim de olmamalı, yabancı isim olmamalıdır. Ayrıca, kötü ad takma lakap takma da yanlıştır.

Hz. Peygamberin adı ve “Ebel Kasım” künyesi, Allah adı ve Allah’ın zatına ait sıfatları

isim olarak verilmez.

Başka künye kullanılır mı? Evet. Hz. Ali = Ebu Turab, Hz. Ebubekir = Sıddık, Ömer = Faruk, Osman = Zinnureyn gibi künyeler kullanılmıştır.

İsim, üç gün içinde, büyüklerinde onayı alınıp, konursa iyi olur. Doğup ölen çocuğa

da isim konmalıdır. Peygamber (as) şöyle der:

Page 15:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

15

“Allah’ın en çok sevdiği isimler Abdullah, Abdurrahman gibi isimlerdir. (K. Sitte 1/280)

Allah, kötülüğü hatırlatan gurur, kibire sebep olan, kötülüğü çağrıştıran isimleri sevmez.

Çocuğun göbeğinin cami temeline, duvarı dibine, avlusuna gömmenin camiye bağlı olacağı inancı yanlıştır. Camiye gidecek tarzda yetiştirilirse, camiye bağlı olur...”

Akika kurbanı kesme; gücü olan keser “Ya Rabbi sağlıklı büyüsün, hayırlı olsun” diye dua ederse iyi olur.

Kurbanın kanını çocuğun alnına sürme gibi bit’at işlenmelidir.

2-ANNE ÇOCUĞUNA SÜT EMZİRMELİDİR

Cenab –ı Allah Kur’an-da: “Anneler çocuklarını iki sene emzirirler. Anne ve çocuğun yiyeceğini, giyeceğini sağlamak, çocuğun babasına aittir.” buyurur. (Bakara: 233)

Analık, çocuğu dünyaya getirmekle bitmez. Canından can verecektir. Bazı aileler göğüslerim bozulur diye çocuğunu emzirmiyor, çocuk anaya yabancı yetişiyor.

Anne sütünün yerini hiçbir şey tutamaz. Anne sütü, zekayı geliştirir. Mama ile

beslenenlerden daha zeki olur. Hastalıklara da daha dayanıklı olur. Daha becerikli olur. Ayrıca süt, koruyucudur, besin ve şifa kaynağıdır. Allah öyle vermiştir.

Emziren anne de rahatlar, emzirmediği zaman huysuz olur, dengesiz olur. Stresli, sinirli olur.

Eğer çocuk, başkasına emzirilirse, o kadının dindar, ahlaklı ve helal lokma yiyen kadın olmasına dikkat edilecektir. Hz. Peygamber: “Çocuklarınızı fahişelere emzirtmeyin” buyurur.

İbni Sina: “Çocuğu emziren kadın sağlıklı ve iyi huylu olmalıdır” der.

İ. Gazali: (İhya: 3/72) “Haram yiyen kadından süt emen çocuk kötülüğe meyleder.” (İhya 6/247): “Çocuk, haram yiyen, kadının sütü ile beslenirse, çocuğun çamuru necasetle yoğrulmuş gibi olur, çocuk ileride kötü şeylerle uğraşır” der.

- “Kadının huyu, çocuğa tesir eder.” (Prof. Dr. İbrahim Canan Sünnette Terbiye 96)

Maddi manevi çocuğumuzla ilgilenirsek, çocuk, çabuk ve doğru gelişir, dengeli, hayırlı insan olur.

Burada hatırlatmak istediğim iki husus var:

1- Çocuk besmelesiz emzirilmemeli, besmelesiz yatırıp kaldırılmamalıdır.

Page 16:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

16

2- Çocuğa abdestsiz süt verilmemeye dikkat edilmelidir.

Hayırlı, nifaslı ne yapar? O da abdest alıyormuş gibi yapabilir. Ama mutlaka meme

uçlarını yıkamalıdır.

Demek ki, iki husus var ana kendi sağlığı için çocuğunu emzirecektir. Bir de çocuğun sağlığı için çocuğunu emzirecektir. İlk sütün emzirilmemesi ve çocuğun ilk kakasının

vücuduna sürülmesi yanlıştır. Abestir.

İkinci husus da ahlaki bozuk, haram yiyen ve zina eden kadınlardan çocuğun süt emmesine dikkat edilecektir.

Şöyle bir olay anlatılır:

Çanakkale’de iki kardeş evliya vardır. Ahmed –i Bican hazretleri ile, Mehmed –i Bican hazretleri...

Bir gün, Ahmed –i Bican hazretleri mescidde sohbet ve insanlara va’z-u

nasihat etmektedir... Cemaat b uhoş konuşmayı dinlerken, başlarını öne eğmiş, uyuklar gibi, sessiz sakin oturmaktadır.

Bir ara, mescide ağabeyi Mehmed –i Bican hazretleri girer. Onun geldiğinden

kimsenin haberi yoktur. Mehmed –i Bican hazretleri kapının eşiğinde ayakta bekler. İçeri girmez. Ondan kimsenin haberi yoktur ama vaaz eden Ahmed –i Bican hazretleri ağabeyinin kapı eşiğinde ayakta beklemesini görüp üzülür...

Vaaz bittikten sonra, akşam eve gittiklerinde, vaaz eden Ahmet –i Bican, annesine ağabeyi hakkında sitem ederek der ki:

- Anne, ağabeyim, benim vaazımı dinlememek için içeri bile girmedi.

Annesi, bunun sebebini, ağabey Ahmed –i Bican hazretlerine sorduğunda şu

cevabı alır:

- Anne, kardeşim vaaz ederken, caminin her tarafını melekler doldurmuştu. Oturacak yer bulamayıp, onun için ayakta bekledim. İçeri giremedim.

Annesi, Ahmed –i Bican hazretlerine üzülmemesini, durumun böyle olduğunu

söyleyince, Ahmed –i Bican annesine tekrar sorar:

- Peki anne, melekleri niye ağabeyim gördü de ben görmedim?

Anne, bunun sebebini izah edemez. Meseleyi geçiştirmek ister ama Ahmed –i Bican hazretleri ısrar edip:

- İyi düşün anne! Bunun bir sebebi olmalıdır, deyince kadıncağız düşünür, sonunda bulur sebebi. Ahmed –i Bican hazretlerine der ki:

Page 17:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

17

- Yavru, şimdi hatırlıyorum. Ben gerek ağabeyini, gerekse seni asla abdestsiz ve

besmelesiz emzirmedim. Bir keresinde namaza durmuştum. Namazdayken sen ağlamaya başladın. Selam verip seni emzirecekken o ara komşu kadın içeri girdi. Seni ağlar görünce alıp emzirmeye başladı. Her ne kadar yetişip hemen elinden

almak istedimse de yetişemedim. Meğer o komşu kadın seni emzirirken abdestsizmiş. Olsa olsa, senin melekleri görememen bundandır.

Bırakın haram lokma yemeyi, abdestsiz süt verilen yavrunun nelerden mahrum kaldığını görüyoruz. Artık haram lokmayla büyüyen çocukların ileride nasıl olacağını

varın siz hesap edin!..

Şöyle bir araştırma yapılmıştır:

Fransa’da 1740’ta yaşamış ayyaş bir kadının şimdiye kadar gelip geçen 834 torunu

var, 709’unun durumu tam tespit edilmiştir ki şöyledir:

106 gayri meşru çocuk

181 i fahişe

142 si dilenci

61 i acizler yurduna kaldırılmış,

76 sı suç işlemiş

7 si adam öldürerek katil olmuştur.

Bu ailede 5, batından sonra bütün kadınlar fahişe, erkeklerin hepsi de suç işlemiştir. (Yeşilay Cemiyetinin hazırladığı, Yeşilay Gençlik Rehberi. S. 164)

3- ANNE BABAYA DÜŞEN GÖREV

Dünyaya getirdim, görev bitmez. Bilakis görevler başlamıştır.

Çocuğun eğitimi daha çok anadan geçer. Çünkü annelik, bir sanattır, sevgi

işidir. Köpek gezdirmekten, köpek beslemekten çok daha şerefli bir iştir.

Çocuk için anadan daha iyi öğretmen olamaz. Ana için en önemli vazife evladın terbiye edilmesidir. Eğitim, ana kucağında baba ocağında verilir. Diğer

eğitimler onu geliştirmez. Sadece bazı eksiklikleri tamamlar.

Atalarımız: “Bakarsan bağ, bakmazsan dağ olur” demişlerdir. Çünkü insan eğitimle doğmaz, eğitimle yetişir. Eğitimle faydalı hale gelir, yalnız insanı faydalı hale

getiren eğitimin ilahi kaynaklı ve peygamber metodu ile olduğu unutulmamalıdır. Zira hayvanın eğitimi ile insanın eğitimi arasında fark vardır.

Page 18:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

18

Anne, Allah’ın emrettiği şefkat, merhamet ve sevgi ile çocuğa yaklaşmalıdır,

ciddiyeti elden bırakmamalı, mesafeyi de iyi ayarlamalıdır. Yaklaşımı da tatlı sert olmalıdır.

Ananın elinde bir silah vardır. Dua silahı. Bu silahı hep iyiye kullanıp, hayır dua etmeli, bedduadan her an kaçınmalıdır.

Hz. Peygamber: “Üç kişinin duası kabul olur; mazlumun, misafirin ve ana babanın” der. (Tirmizi Birr: 7)

Çocuğun yetiştirilmesinde babanın rolü de inkar edilemez. Peygamberimiz:

“Hiçbir baba evladına güzel terbiyeden daha kıymetli bir şey bırakmış değildir.” (Taç 5/8) der.

Baba, Allah’ın emanetini tertemiz teslim aldığı gibi teslim etmek için çaba gösterecektir.

Babanın görev yapmaması veya babasızlık, çocuk üzerinde büyük problem olmaktadır.

Bunun için önce baba güzel bir örnek hayat yaşayacaktır. Yoksa başarılı

olamaz. Ne diyor Allah:

“Ey iman edenler! Yapmayacağınız şeyi niçin söylüyorsunuz? Yapmayacağınızı söylemeniz Allah yanında şiddetli bir buğza ve azaba sebep olur.” (Saff. 23)

Hz. Peygamber de: “Kişinin öldükten sorna geride bıraktığı şeylerin en hayırlısı, kendine dua eden salih evlat, sevabı kendisine ulaşan sadaka –ı cariye, kendisinden sonra insanların amel ettiği ilim.” (K. Sitte. 1/381) buyurmuştur.

Bir makinenin çalışıp görev yapabilmesi için, çalıştıracak olan, usta olmalı ve

çalıştırma metodu bilmelidir. Bu durum, insan yetiştirmek, insaı faydalı hale getirmek için daha çok geçerlidir.

Ana babanın en önemli görevi evladını terbiye etmek, onu yetiştirmektir.

Yetiştirilmeyince kötü şeyler olur.

Cenab –ı Allah Kur’an-da: “Emanete hainlik etmeyin.” (Enfal: 27) buyuruyor. Ardından da:

- Evlatlarınız fitnedir, günaha girme sebebidir. (Enfal.28) diye de uyarıyor.

Hz. Peygamber (as): “Hepiniz çobansınız, güttüğünüz sürüden sorumlusunuz.” (Buhari, Cuma: 11) buyuruyor.

Bir ayette de:

- Ey iman edenler! Mallarınız ve çocuklarınız sizi Allah’ı anmaktan

alıkoymasın.(Münafıkın: 9) uyarısında bulunuyor.

Page 19:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

19

Nisa suresinin 75. ayetinde de: “Size ne oldu ki zavallı erkekler, çocuklar ve

kadınlar uğrunda uğraşmıyorsunuz” buyurarak kadın ve çocuklar için bir şeyler yapılmasını istemektedir. Demek ki çocuklar kendi haline bırakılmayacaktır.

Dokuz Eylül Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Namık Çevik, problemli ailelerin çocuklarının daha çok suç işlediklerini belirterek şöyle demiştir: “Suç işleyen

çocukların aile yapıları incelendiğinde ana babalarının ayrılığı, kötü alışkanlıklarının olduğu veya eğitim seviyelerinin çok düşük olduğu görülüyor. Kırsal kesimden gelen ailelerin çocukları da büyük mağazalara ve eğlence yerlerine girdiklerinde

başkalarına özeniyor, gördüklerine sahip olabilmek amacıyla yasal olmayan yollara başvuruyor” demiştir. (4.12.1992, Türkiye gazetesi.)

İzmir Çocuk Islahevleri Savcısı Şevki Levent, suçlu çocuklar için: ailelerin

ilgisizliğinden veya aşırı ilgisinden suça itildiklerini belirtmiş ve: “Aileler çocuklarının nerede ne yaptığını zamanında denetlemelidir. Sevgisizlik, denetimsizlik, ilgisizlik nedeniyle kötü alışkanlıklar edinen çocuklar hırsızlık, gasp, yaralama hatta cinayet

gibi olaylara karışmaktadır” demiştir. (5.12.1992. Türkiye)

Ailenin önemi büyüktür. Ana babadaki iyi de, kötü de, doğru da. Yanlış da çocuklara aynen yansır.

Ana baba, çocuğunda bir yanlış ve beğenmediği bir hal, bir davranış görürse

önce kendine bakmalı kendini düzeltmelidir. Çünkü atalarımız “Eğri cetvelin doğru çizgisi olmaz, eğri ağacın doğru gölgesi yoktur” demişlerdir.

Şöyle anlatırlar:

Bir zamanlar bir komutan evinden uzak bir göreve gider. O görevde iken bir

çocuğu olur. Çocuk siyahtır. Kadın, kocam yanlış düşünür diyerek çocuğu bir çingene kadının çocuğu ile değiştirir. Adam döner. Çocukla beraber ava giderler. Yolda çocuk ikide bir durup yol kenarındaki ağaçlara bakıp:

- Şu ağaçtan amma güzel kasnak olur ha!... der.

Adam hanımına durumu anlatır. “Bu işte bir yanlışlık var” der. Kadın dayanamayıp durumu anlatır. Bunun üzerine adam: “Benim dedem siyah idi” der.

Çingenelerin bulunduğu yere giderler. Yaklaştıklarında çocuklarını, diğer çocukları sıraya koymuş, ellerine silah diye sopalar vermiş, yürütüyor. Adam:

- İşte benim oğlum, diyerek bağrına basar.

Unutmayalım her şey aslına çeker.

Çocuk 6 yaşa kadar gelişiminin % 60 ını tamamlar. Onun için çocuk eğitiminde geç kalınmamalıdır.

Çocuk karnemiz zayıf. Elimizin altındaki çocuklarımızı iyi yetiştirmiyoruz. Sadece denetleyen, emreden olunuyor. Öğretici ve eğitici olunmuyor. 2 – 3 yaşındaki

çocuğu döverek, vahşice terbiye ettiğini zanneden ana babalar oluyor.

Page 20:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

20

Çocuk güzellikle ve güzel terbiye edilecektir. Bir hadiste:

- “Hiçbir baba çocuğuna güzel ahlaktan daha hayırlı bir miras bırakmış

olamaz.” (Tirmizi Birr: 33) buyrulmuştur. Babanın evde rolü büyüktür. “Ben çalışıyorum, evin ihtiyacını karşılıyorum ya” diyemez. Maddi manevi ihtiyaçlar beraber karşılanacaktır. Çocuğun her yönden gelişmesi sağlanacaktır.

Ana içinde çocuğu iyi bir şekilde terbiye etmek en önemli analık vazifesidir. Cenab –ı Allah kadınlara;

- “Evlerinizde oturun. Cahiliye devrinde olduğu gibi açılıp saçılmayın” (Ahzab:

23) talimatını vermiştir. Buna göre evlat özene bezene yetiştirilecektir. Çocuğa vakit ayrılacaktır. Çocukla ilgilenilecektir.

Çocukların gerçekten iyi bir insan olmasını isteyen ana baba, çocuklarını yarınlara göre hazırlamalıdır. Güzel bir şekilde eğitmelidir. Oyuncak aldığı kadar kitap

almalı, okuma sevgisi aşılamalıdır.

4- TERBİYE NE ZAMAN BAŞLAR?

Terbiye ana karnında başlar, beşikten mezara kadar devam eder. Terbiyede devamlılık esastır. Bir çiçeğe bile bir ara su vermeyi ihmal ederseniz kurur gider.

Bir kadın hocaya sormuş:

- Çocuğumu ne zaman terbiye edeyim?

- Çocuğunuz kaç yaşında?

- Beş.

- Beş yıl gecikmişsiniz, derhal eve koşun, geçmişi telafi edin, demiş.

Çocuk Allah’ın emanetidir. İyi korunmalı iyi yetiştirilmeli, ölünce yerin, yaşadığı

müddetçe de elin beğeneceği evlat olmalı. Ana babanın yüz akı ve cenneti olmalıdır. Ana baba için lanet okuyan değil rahmet okuyan bir insan olmalıdır.

Hayırlı evlat, ana baba için sadaka –i cariyedir.

Emanet iyi korunmazsa, helakına sebep olunur ki, bunun da vebali büyüktür.

Çocuğa küçük yaşlardan itibaren doğrular öğretilmelidir. Yanlışlıklar da küçükken düzeltilmezse hayat tarzı oluverir.

“Daha yaşı küçük” deyip terbiye geciktirilmemeli, şımarık hareketlerine de göz yumulmamalıdır... Yapıcı müdahale olmalıdır.

Page 21:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

21

Sadece insanlara karşı kibar, edepli yetiştirip Allah’a karşı nasıl davranacağı

unutulmamalıdır. Rahmetli hocam: “Benim karşımda nasılsan, unutma her an Allah’ın huzurundasın” demişti. O günden bu güne Allah’ın huzurunda ayak ayak üstüne atmam.

Kötü huylar edinmeden çocuk eğitilirse, çocuk kolaylıkla iyi bir insan olur.

Atalarımız: “Ağaç yaşken eğilir”, “Demir tavında dövülür” demişlerdir.

Çocuğa sadece yıkıcı şeyler, düşeceği yerler öğretilmemeli her türlü iyi ve her türlü kötü anlatılmalı, öğretilmelidir. Sorumluluklar küçük yaşta öğretilmeli evde hafif

görevler verilmelidir.

“Çocuk” deyip geçilmemelidir. Erken terbiyenin önemi büyüktür. Çünkü çocuk, küçükken daha çabuk şekil alır. O pişmemiş hamur gibidir, donmamış beton gibidir.

Vakti geçirirsek, şekil veremeyiz. Döveriz boşuna, söyleriz boşuna, öğüt veririz boşuna olur. İstediğimiz olmaz.

Önemli bir husus da; “Bir bebek bir köpek” denmemeli, çocuk köpekle bir arada büyümemelidir. Kutatgu Bilig de: “Arslan yanında köpekler arslanlaşır, köpek

yanında arslanlar köpekleşir” denmiştir.

Diğer bir konu da arkadaş konusudur. Analar babalar çocuklarını arkadaş seçimi konusunda iyi yönlendirmelidir.

Atalarımız: “Körle yatan şaşı kalkar” demişlerdir. İnsanı rezil de eden vezir de eden arkadaşıdır.

Suçlu çocukları genellikle suça iten arkadaşıdır. Çocuk, en büyük desteği ve cesareti arkadaşından alır. Onun için çocuğun iyi arkadaş edinmesinde

yönlendirmeyen ana baba da üzülür. Kusurlar hatalar çocukla beraber büyür, sonunda çocuk da üzülür.

İbni Sina şöyle der:

“Okulda çocuk, terbiyesi güzel, alışkanlıkları iyi olan çocuklarla arkadaşlık

etmelidir. Zira bir çocuk, diğer bir çocuk için daha çok telkin ve etki gücüne sahiptir. Çocuklar bir çok şeyi arkadaşlarından öğrenir.”

Cenab –ı Allah: “Mü’minler mü’minleri bırakıp kafirleri dost edinmesin.” (Ali

imran: 28) buyurmuştur.

Kötülükleri yönünden helak olanların “Yazıklar olsun bana (beni sapıtan) falanı dost edinmeseydim” (Furkan: 28) diye pişman olacağı haber verilmiştir.

Yavrularımızı kötü huylar edineceği, kötü yönde etkileneceği çocuklardan

korumalıyız.

Meşhur bir söz vardır: “Dimyata pirince giderken evdeki bulgurdan olmak” diye. Üç beş kuruş para kazanalım derken yavrularımızı kaybediyoruz. Göz göre göre

helak olmasına sebep oluyoruz.

Page 22:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

22

Peygamberimiz: “Kişi dostunun dini üzerinedir. Öyle ise her biriniz dost

edindiği kimselere dikkat etsin.” Buyurarak arkadaşın önemi belirtilmiştir. Hatta Gazali: “Terbiyenin aslı, esası çocukları kötü arkadaşlardan korumaktır” der. Çünkü çocuk, sigaraya, içkiye, kumara, sekse, uyuşturucuya, hırsızlığa ve bunun gibi her

konuda arkadaş etkisi ve arkadaş baskısı altındadır. Kötü çevreler, ateri salonları, kafeler, diskolar çocuğa cazip gelir, çocuğu mıknatıs gibi çeker. Buralar kötü son, kötü gidişat için zemin hazırlar.

Çocuğu korumanın en iyi yolu, milli manevi değerlere bağlı çevre bulmaktır.

İnançlı kardeşlerimizin özel okulları, yurtları, bir çocuğun yetişmesi için en güzel ortamlardır.

Meslek hayatımda çocuğunu kaybeden ana babalar “Keşke çocuğumu falan

okula, falan yurda verseydim” diyerek odamda ağladıklarını çok gördüm.

5- SEVGİ İLE ŞEFKAT İLE MUAMELE

Peygamberimiz çocukları çok sevmiştir. Çocuklara da hep sevdiğini söylemiştir. Şöyle buyuruyor:

- “Merhamet etmeyene merhamet olunmaz.” (Buhari Edep: 18)

- “Küçüklere merhamet etmeyen, büyüklere saygı gösteremeyen bizden

değildir.” (Tirmizi Birr: 15)

Bir göreve tayin edilen bir zat, Hz. Ömer’in çocuğunu öptüğünü görünce der ki:

- Benim birkaç çocuğum var, ama hiçbirini öpmem.

Hz. Ömer ise buyurur ki:

- Senin küçüklere şefkatin yokmuş, büyüklere nasıl merhamet edersin? Sana

verdiğim görevi geri alıyorum.

Sevgi, her şeyin başıdır. Peygamber: “İnanmadıkça cennete giremezsiniz, birbirinizi sevmedikçe iman etmiş olamazsınız” demiştir. (Müslim, iman: 2)

Anne babanın çocuğu sevmesi, çocuğun da onları sevmesini sağlar. Ve bir çok problemi de halleder.

Anne baba şefkatinden yoksun yetişen çocuk, problemli olur. İlgisiz olur acımasız olur. Hiçbir şeye umursamaz.

Sevgi, çocuğun ruhsal gıdasıdır. Ölçülü olmalıdır. Yetersiz sevgi, çocuğun katı olmasına neden olur, aşırı sevgi de onu şımartır, dengesiz insan yapar.

Page 23:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

23

Sevgi noksanlığı, çocuğu hırçın yapar, suça iter. Sevgi, çocuğa su kadar, hava

kadar ihtiyaçtır.

Çocuğu ana baba, zahmet olarak değil, rahmet olarak değerlendirmelidir.

Ana baba, çocuğun karşısında bazen kör, bazen sağır, bazen dilsiz olmalıdır. Hoşgörü de sonsuz sınırsız olmaz. Atalarımız; “Fazla yüz verme arsız olur, az verme

yüzsüz olur” demiştir. Aşırı hoşgörü, çocuğu tutarsız yapar. Her zaman aynısını göremeyince uyumsuz geçimsiz ve isyankar olur.

“Amerika’da 15 yaşındaki Kipland Kinkel, önce evde babasını anasını

öldürmüş, okula gelip iki öğrenciyi öldürmüş, 23 öğrenciyi yaralamıştır. Emniyette polise saldırıp bıçakla yaralamıştır. (24/5/1998. Türkiye)”

25/5/1998 zamana göre: “Asıl katil televizyon 15 yaşındaki katil Rambo’ya özendi.”

26/05/1998 Türkiye: “15’lik canavara silahları babası vermiş aşırı hoşgörünün sonu” şeklinde haber verilmişti.

Demek ki insan tepe gözü kendisi yetiştiriyor... Evladından şikayet edenlere

kim yetiştirdi onu? diyorum, susuyor.

Uygun olanı, tatlı sert olmak. Birçok çocuk, orta yol tutulmasından dolayı kaybediliyor. Bugün pek çok kayıp çocuk var. Evden kaçıyor. İntihar ediyor veya suça itiliyor. Hiçbir şey yapamazsa, içine kapanıyor.

Şiddet, çözüm değildir. Hele dayak, ileri yaşlarda çocuğu katı, zalim ve dayakçı yapmaktadır. Küçükken yediğini büyüyünce iade eder.

Aşırı kontrol de uygun değildir. Bir kuşu gevşek tutarsanız kaçar, sıkarsanız ölür.

Dikkat edilecek bir husus da; sevgi korku, dayak, ceza ve ödül hepsi bir arada olmalıdır.

Doktor, hastasını düşündüğü ve iyi olmasını istediği için iğne yapar, belki acı

verip, korkutur ama bu, hastanın iyiliğinedir...

Aşırı baskı, dayak hasta eder, sadece ceza yolu ile terbiye olumsuz sonuç verir. Dayak, göz önünde duracaktır. Ama gerekli olmadan asla kullanılmamalıdır. Hep dövülen çocuk, güçlenince dayakları geri iade etmeğe başlar.

Lüzumsuz ve sürekli ceza ve dayak, problemleri artırır. Dayaksız da terbiye olur. Ufak tefek cezalar verilince de çocuğu rencide edecek, aşağılayacak biçimde olmamalıdır.

Ayrıca öcü ve benzeri şeylerle korkutmak yanlıştır. Hangi yaşta olursa olsun, Allah korusunun dışındaki korkular, zararlıdır. Burada da Allah’tan sadece

Page 24:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

24

korkulamayacağı, daha çok sevileceği, Allah’ın hep cezalandıracağı değil,

rahmetinin, merhametinin daha çok olduğu öğretilmelidir.

Çocuk ödülü hak edince de, ödüllendirilmelidir. Çünkü ödül her zaman cezadan daha çok etkilidir.

Bir aile vardı çocuğun davranışına göre sorardı:

- Topitopluk mu?

- Aterilik mi? Hangisini derlerdi. Çocuk anlar durumu hemen düzeltirdi.

Ana baba, iş hayatındaki rolü ile evdeki ana babalık rolünü birbirine karıştırmamalıdır. Çocuğun yaklaşımına “yorgunum, seninle uğraşacak halim yok, git

anan veya baban seninle ilgilensin” dememelidir.

Çocuğa sevgi karşılıksız, hizmet beklentisiz olmalıdır. Her şeyden fedakarlık yaparak olmalıdır.

Çocuk sevilmeli, sevgi ile kucaklanıp öpülmeli, kibar ve nazik davranılmalı, tatlı

dil, yumuşak kelimelerle konuşulmalıdır. Çocukla iftihar edilmeli, “oğlum, kızım” derken önem verildiği hissettirilmelidir.

6- ÇOCUK OYUN İLİŞKİSİ

Oyun, oyuncak, çocuğun gıdasıdır. Onun için bu konuda çok dikkatli olunmalıdır.

- Oyuncak önce cinsiyete uygun olmalıdır.

- Yaşına göre olmalıdır.

- Eğitici ve çocuğun kişiliğini geliştirici olmalıdır. (Çakı, bıçak, silah gibi şiddet oluşturacak cinsten olmamalı.)

- Oyuncak, gayeli, oyalayıcı olmamalı, çocuk hem oynamalı, hem de bir şeyler

öğrenmelidir.

- Oyuncak, çocuğu eğlenceye, zevk, safaya yöneltmemelidir.

- Ağır pahalı oyuncaklar çocukta israf alışkanlığını yerleştirir.

- Kötülüğü hatırlatacak, kötü görünümlü olmamalıdır.

- Kötü alışkanlık kazandıracak oyuncaklarda olmamalıdır.

Page 25:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

25

Kur’an-da Cenab –ı Allah, Lokman suresinin 6. ayetinde eğlence, boş ve batıl

şeylere müşteri çıkılmasını kınamıştır.

Hz. Peygamber: “Çocuğu cevizle kumar oynar görüp de kulağını çekmeyen ana babanın 40 gün namazı kabul olmaz.” (K. Sitte: 7’154)

Age: 154: Hz. Ömer, tavla oynayanı görünce onu döver, aletini de kırardı,

denilmektedir.

Çizgi filmlerde çocuk için zararlıdır. Çocuk hayalci olur. Ateri oyunları da çocuğu robotlaştırır, normal gelişimine bile engel olur.

Bir de çocuğu ne büyükleri ile ne de küçükleri ile oynatmamalıdır. Kendi

cinsinden, yaşıtlarıyla oynaması sağlanmalıdır. Yoksa kötü şeyler olur.

Hep oyunda zararlıdır. Hep top da zararlıdır. Çocukta milli, insani, ve dini duyguları geliştirip besleyecek metod izlenerek; masallar hikayeler, tarihi olaylar

Kur’an-da anlatılan olaylar, okunmalı ve anlatılmalıdır. Yoksa çocuk problem olacaktır.

Yani çocuğu frenlemek lazım... Zabdetmek lazım... İyiye hayra yönlendirmek

lazım. Yani iyi bir rehberlik yapılması lazım.

İmkanı olanlar için bazı kreşler ve özel okullar en güzel ortamlardır. Çünkü nezih insan, nezih ortamlarda yetişir. Emeksiz ve zahmetsiz insan yetişmez.

7- KIZ ERKEK AYRIMI

Bazı aileler de kız çocuğu istenmiyor, kız olursa sevilmiyor veya erkek kadar sevilmiyor. Erkek çocuğu tercih ediliyor havası esiyor. Bunu açıkça çocuklarına karşı

söyleyenler de oluyor. Bu yanlıştır.

Allah hayırlı evlat versin.

Dinde, sevgide, muamelede, mirasta, hediye almada, adaletten ayrılmamamız isteniyor. Kız – erkek ayrımı yasaklanıyor.

Peygamber; “Allah’tan korkunuz, çocuklarınız arasında adalet ve eşitliğe riayet ediniz” buyurur. (Buhari hibe: 12)

Evlatlar Allah’ın emanetidir ve aynı muamele görme hakkına sahiptir. Ayrım, cahiliye adetidir.

Büyüklerimiz: “Ailenin rızkının bereketine daha çok kız çocukları sebeptir.” demiştir.

Page 26:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

26

Peygamberimiz de: “Kim kızlarla imtihan edilir de, o da onlara iyi davranırsa,

kızlar onun için ateşe perde olur.” (K. Sitte: 1/361)

- “Allah’tan korkun çocuklarınıza eşit davranın” (Age: 1/364) buyurur.

Ancak eğitimde, terbiyede, bilgide, oyuncaklarında ve giyiminde farklı muamele yapılır.

Bir de şu hususa dikkat çekelim: iffetli, namuslu olmak, iffetini korumak sadece kızlara ait bir şey değildir. Kıza gerekli olan, erkeğe de gereklidir. İffet, namus konusunda İslâm’da kız erkek ayrımı yoktur.

Evliliklerde, kızda çok şeyi arayıp erkeklerde aramamak, boşanma oranlarını

artırıyor. Kız da aranan iffet, namus erkekte de aranmadan mutlu yuvalar zor kurulur.

Kadın, namuslu yaşayacak da, erkek namuslu yaşamayacak mı?

Rabbim çocuk ihsan edince sınırsız bir muhabbetle onlara yönelmek veya

birine bir kısmına yönelmek doğru değildir. Sınırsız sevgi ancak Allah’a olur. Yavrularımız ancak bize imtihan için verilen emanetlerdir.

Çocuklar ana babalarını adil görmelidir. Her konuda ayrım yapmasın ister.

8- KÖTÜ ÇEVRE VE KÖTÜ ARKADAŞIN ETKİSİ

Çocuk üzerinde bu iki etkiden daha büyük etki yoktur. Atalarımız: “Üzüm üzüme baka baka kararır” “İtle yatan bitle kalkar” “Sarı öküzün yanında duran, ya

huyundan ya da tüyünden etkilenir” demişlerdir.

Çocuk ne öğrenirse etraftan, bilhassa arkadaşlarından öğrenir. Çocuk bir şey icad etmez, etkilenir. Onun için problemli çocuk yok, problemli çevre vardır.

Allah Müslümanlara:

- “Mü’minleri bırakıp kafirleri dost edinmeyin.” (Ali imran: 28)

- “Kötülükleri yüzünden helak olanların: Yazıklar olsun bana, beni saptıran falanı keşke dost edinmeseydim, diyeceğini haberi veriyor.” (Furkan: 28)

Bu ayetlerden anlıyoruz ki, çocuklarımızın iyi arkadaşlar seçmesi ve iyi

kimselerle arkadaş olması konusunda yardımcı olunacaktır. Yoksa kötü arkadaş, çocuğun helakına sebep olacaktır.

Çocuğu, kitaplarla ve yapıcı oyuncaklarla oyalarsak, daha olumlu gelişmeler

görülecektir.

Page 27:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

27

İlgisiz ve kötü etkilenen çocuklar, eninde sonunda sokağa düşüyor. Ve sokak,

o çocuğu yutuyor. Sokakta, çok kötü kimseler ve kötü alışkanlıklar onu çepeçevre sarıyor.

Bir yerde fuhşun yaygın oluşu, şiddet, sevgisizlik, evdeki geçimsizlik, boşanmalar, tacizler, tecavüzler sokağı cazip hale getiriyor. Sokaklar çocuklarla

doluyor. Sokak köpekleri ile ilgilenenler oluyor da, devlet dahil, kimse sokağa düşmüş çocuklarla ilgilenmiyor.

Ebu Hureyre’den:

“Hz. Peygamber, Nur Suresi’nin 6 – 7. ayetleri inince şöyle buyurdu: (Ayetler eşine iftira atarak boşanmak isteyen kimselerden bahsediyor)”

- Bir topluma, babası belli olmayan bir çocuğu bırakan kadına, Allah’tan hiçbir hak yoktur. Allah, onu bağışlamaz, cennetine de koymaz.

Kendisinden olduğu halde çocuğunu kabul etmeyen adamdan Allah, kıyamet gününde uzak kalır, onun bu yaptığını bütün insanların yanında açığa vurur. (Ebu Davud)

Boşanmalara da dikkat edelim. Olan çocuğa oluyor.

Bir de çocuğunu frenlemeyen, sokakta oynatan ve sokakta büyüten aileler oluyor. “Saldım çayıra, mevlam kayıra” diyor.

Atalarımız: “Kızı kendi haline bırakırsan ya davulcuya ya zurnacıya gider”

demiş. Çocuk cazibeye kapılıyor.

Sokakta çocuğu bekleyen tehlikeler:

1- Taciz, tecavüz ve para karşılığı satılması,

2- Uyuşturucu alışkanlığı, sonra da kuryelik,

3- Hırsızlık, yankesicilik,

4- Sigara, alkol alışkanlığı

5- Çetelere katılmak ve mafyanın eline düşmek,

6- Ateri salonları, kafeler, diskolar,

7- Kötü arkadaş edinme, argo, küfür öğrenme,

8- Her iyi duyguyu kaybetme,

9- Evden, aileden kopma gibi tehlikeler her an hazır.

Page 28:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

28

9- CİNSİ GELİŞİM VE CİNSEL TACİZDEN KORUMA YOLLARI

Cinsel konu, çocuğun merak ettiği bir konudur. Zaman zaman eliyle oynaması, bazen de utanması bunun içindir.

Önce baba, erkek çocuğu için erkek modeli, ana da kadın modeli oluşturmalıdır.

Çünkü üç yaşından sonra cinsiyet modeli arayışı başlar.

Bugün basın ve televizyonlar, cinsiyet problemini daha çabuk ortaya çıkarmakta cinsel ve cinsiyet konularında yanlış yönlendirmektedir.

Bu konuda da önce, çocuk müstehcen basın ve müstehcen kanallarla baş başa

bırakılmamalıdır. Bir de kendisinden büyük çocukların yanlış yönlendirmesine terk edilmemelidir.

Bugün çocuklar, argoyu, müstehcenliği, küfrü, hayasızlığı müstehcen filmlerden ve

kasıtlı oynatılan bazı filmlerden öğreniyor. Bunların başında Kemal Sunal’ın filmleri gelmektedir. Bazı eğitimcilerin, Kemal Sunal’ın şapşal filmler ini seyretmeyi talebelerine yasaklaması boşuna değildir.

Ana baba, çocuğu bütün yanlış etki yapan güçlerden korumalıdır. Giyimi ile, sözleri

ile çocukta var olan haya duygusunu koruyup geliştirmelidir. Ona utanmayı öğretmelidir. Ağaç yaşken eğilir.

Hele çocuk, başka çocuklarla oynuyorsa, sokakta oynuyorsa, bu durumda yaşıtlarıyla

oynaması sağlanmalı, ona yanlış şeyler öğretecek çocuklardan ve oyunlardan korunmalıdır.

Sokağa terk edilen çocuk, erken flört ediyor, erken arkadaşlık kuruyor, bir kısmı kirleniyor, bir kısmı fuhuş mafyasının eline düşüyor, bir kısmı evden kaçıyor, bir kısmı

kaçırılıyor, bir kısmı aldatılarak arkadaşlık yolu ile tuzağa düşürülüyor. Bundan sonra da satışı başlatılıyor...

Bazı aileler sosyalleşsin, içine kapalı, açılsın diye bazı öğretmenler de, neden

bilinmez, sıraya karışık oturtuyor. Tabi bu yozlaşmaya sebep oluyor.

Kız ve erkek ayrı iki cinstir, terbiyeleri ve eğitimleri de ayrı olmalıdır. Erkeğin utanması güzeldir, kızın utanması ise ondan daha güzeldir.

Cinsi bilgiyi, ana baba, yavaş yavaş zamanında doğru bir şekilde vermelidir. Hayalı,

arlı bir insan olarak çocuklarını yetiştirmelidir.

Cinsiyetine göre giyim, cinsiyetine göre oyuncak ve cinsiyetine göre oyun gerekir, terbiye gerekir.

Page 29:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

29

Cinsel eğitim ne zaman verilmeli?

- Bir tarafta cinsi bilgi ayıplarla tamamen örtülü

- Bir tarafta da her şeye meydan okuyan teşhircilik, yani cinsel hayatta tam bir anarşi hüküm sürüyor.

Bu konuda ideolojik hareket ediliyor. Bir de medya görevini olumsuz yönde

yapıyor. Kötü bilgilendiriyor.

Cinsellik, insani bir ihtiyaçtır. Yanlış suçların olmaması için yanlış, zamansız bilgi verilmemelidir.

Yeni doğmuş, beşikteki çocuğa bulgur pilavı ile acı biber turşusu yedirirseniz

ne olur? Kötü şeyler olur.

Erken yaştaki bilgi, aşırı bilgi, küçük yaştaki arkadaşlık cinsel sapıklığa neden olur.

Cinsel bilgi çocuğun yaşına göre din, ahlak ve insani duygularla paralel olarak

verilmelidir.

Kızlar annelerinden ablalarında, erkekler de babalarından ve ağabeylerinden eğitim alırsa daha uygun olur.

Dinin ibadetleri öğretme yaşı olarak nasıl 7 – 10 yaş arası kabul ediliyorsa cinsel bilgi de 7 – 10 yaşları arasında verilmelidir.

Eğer cinsel bilgiler, dini bilgilerle beraber verilirse, çocuk da ağlamaz, ana baba da ağlamaz, süt çocukları kandırılamaz.

Ayrıca sokaklardaki sululuklar olmaz.

Sınırsız iki cinsin arkadaşlığı da olmaz. Kızın kız arkadaşı, erkeğin erkek arkadaşı olur. Ana baba, her an tatlı tatlı uyarılarda bulunmalıdır.

Peygamberin tavsiyelerine göre 7 yaşında çocuğun yatağı ayrılacaktır.

Soyunurken, giyinirken dikkat edilecektir. Çocuk, anayı çıplak, şortlu veya deniz kıyafeti ile görürse ana imajı diye bir şey kalmaz. Saygı da olmaz. Utanma da olmaz. Ana utanmazsa, çocuk utanır mı?

Page 30:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

30

Cinsel tacizden nasıl koruyalım?

Çocuklar için en büyük tehlike, cinsel tacizdir. Çocukları korumak için önce

çocuğa, ar, haya ve utanma duygusunun verilmesi ve bu konuda bilgilendirilmesi lazımdır.

- Çocuk, güvenilmeyen kimselerle ve uygun olmayan ortamlarda yalnız

bırakılmamalıdır.

- Çocuklara tanımadıklarından para, hediye, yiyecek almamaları için sıkı tembih edilmelidir.

- Yabancıların soru sormaları, yardım istemeleri halinde dikkatli olmaları ve

arabalarına binmemeleri, konusunda uyarılmalıdır.

- Telefon çaldığında veya kapı çaldığında evde anne baba yoksa cevap vermemeleri konusunda uyarılmalıdır.

- Evden, okuldan, kreşten ayrılıp uzaklara gitmemeleri tembih edilmelidir.

- Tehlike anında bağırıp çağırması gerektiği öğretilmelidir.

- Bir şey diyen olursa, veya bir şey yapan olursa gizlemeyip, korkmadan söylemesi gerektiği öğretilmelidir. Yoksa tacizci sapıklığına devam edecek bir çok çocuğa daha

kötülük yapacaktır. (25/07/1995. Emniyetin cinsel taciz uyarısından)

- Biraz büyük çocuklar, karşı cins arkadaşlarından, flörtten, kafelerden, diskolardan ve kızlı erkekli gezilerden mutlak surette uzak durmalıdır, uzak tutulmalıdır.

- Ayrıca evi terk etmemelidir. Yoksa, kurda kuşa yem olur. Bu tehlike ona iyi

anlatılmalıdır.

Ana babalara da şunu söylemek istiyorum. Resmi açıklamalara göre; çocuklara cinsel tacizde bulunanların % 16’sı yakın, % 23’ü akraba, % 46’sı tanıdık, ancak %

16’sının tanınmayan kimseler olduğu bildirilmiştir.

Açıklamaya göre tacizci, cinselliği oyun gibi göstererek yaklaştığı veya önce yol, adres sorduğu, tacizden sonra ise korkuttuğu ifade edilmiştir.

Ana baba, her zaman uyanık ve duyarlı olmalıdır.

Cinsel tacize uğrayan çocuk, içine kapanır, saldırgan olur, başarısı düşer, bunalıma düşer, hafızası zayıflar, depresyon görülür, intihar eder. Sapıklık başlar...

Bütün mesele çocuğu giyimi ile, terbiyesi ile koruyucu tedbirlerle sahip çıkmaktır. Ona göre terbiye etmektir.

Page 31:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

31

10- AHLAK DEĞİŞİR Mİ?

Çocuğun ahlakından nasıl ana baba sorumlu ise hantal şekli bozuk, sağlığı bozuk çocuktan da ana baba sorumludur.

Bazı ana babalar, ne yaptıysak olmadı deyip işin içinden çıkmak istiyor. Doğru mu?

Hayır.

Ahlak doğuştan değildir; insan, ahlaklı veya ahlaksız doğmaz. Kimse kötü yaratılmamıştır. İnsan, nasıl bir sanatı, beceriyi sonradan öğreniyorsa, davranışları da sonradan öğrenir.

Herkes tertemiz, İslam fıtratı üzerine doğar. Değilse sorumlu olunmazdı. Allah, peygamber göndermez, kitap göndermezdi. Mükafatın ve cezanın anlamı olmazdı.

Ceza gören itiraz eder, Rabbim, sen beni kötü yaratmışsın, benim ne suçum var?

derdi...

Peygamberimiz: “Ahlakınızı güzelleştiriniz” diyor...

İnsan eğitimle doğmaz, eğitimle yetişir.

İslam’da pişmanlık vardır, tevbe vardır, değişme vardır. Değişen insanlar bunun

örneğidir.

Bir de her kötü alışkanlık sonradan kazanılır, istenirse bırakılır.

Kötülüklerle mücadele, hastalıklarla mücadele gibidir. Nasıl belirli yöntemlerle mikroplar öldürülüyor, hastalıklar tedavi ediliyorsa, ahlaksızlıkları gidermekle de

böyledir...

Cenab –ı Allah hiçbir emeği boşa çıkarmaz.

Sadaka –i cariye olacak çocuğu yetiştirmek de mümkündür. Pişmanlık vesilesi olacak evladı da yetiştirmek mümkündür.

Her şeyden önce çocuğa iyi örnek olunmalıdır.

Peygamberimiz:

- “Çocuklarınız konuşmaya başladığı zaman Lailahe illallah ı öğretin. Okumaya başladıkları zaman da namazı emredin”

- “Çocuklarınızın ilk sözü “Lailahe İllallah” olsun.” (Ramuz: 33/3 – 76/1) der.

Çocuğun küçük yüreğine Allah, Kur’an, peygamber sevgilerini yerleştirirsek, başka sevgiler de ardından gelir.

Page 32:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

32

Suriye’de 30 profesör araştırma yapıyor.

Besmele ile kesilen hayvanla, besmele çekilmeden kesilen hayvan üzerinde.

Sonuç:

1- Besmelesiz kesilenin et dokularında pıhtılaşmış kan ve çoğalmaya müsait bakteri ve mikroplar tespit edilmiştir.

2- Besmele ile kesilmeyen hayvanın eti koyu renkte ve çabuk bozulma özelliği tespit

edilmiştir. (2/6/2003) (Yeni Asya)

Mucizeye bakın.

Kur’an: “Üzerine Allah’ın adı anılmadan kesilen hayvanın etini yemeyiniz.” (Enam:

121) diyor. Ve bir ayette de:

- “Üzerine besmele çekilen hayvandan yiyin.” (Enam: 118) diye emrediyor.

İlk öğretilecek şeylerden biri de dilin terbiyesidir, dilin eğitimidir. Güzel konuşma eğitimidir.

Çocuğun ilk öğrenme yolu takliddir. Taklit ederek öğrenmeye çalışır. Doğrusu, kendi kendine başarması, şuurlu yapmasıdır. Taklide belirli ölçülerde müsaade edilmelidir.

Örnekler iyi sunulmalı, iyi şeyler öğrenmesi sağlanmalıdır.

Yedi yaşından sonra taklide müsaade edilmemelidir. Kişilik, ve kimliğinin gelişmesi

sağlanmalıdır.

Terbiyede en etkili yol, örnek olmaktır. Peygamberimiz: “Söyleme yap” demiştir.

Çocuğun iyi olmasını istemek, iyi olmasını hayal etmek, iyi olması için yeterli değildir. Çocuğunun iyi olmasını isteyen, önce kendisi iyi olmalı ve örnek olmalıdır. Çünkü;

çocuk ailede şekillenir, şahsiyetini, kimliğini ailede bulur. Onun için çocuğunu düzeltmek isteyen önce kendisi düzelmelidir. Eğer ana baba çocuğunda bir hata görüyorsa, onun kaynağını kendinde aramalıdır. Çocuğunda görmek istemediği şeyi

asla ana baba hayatında yer vermemelidir. Yalan söyleyen çocuğun niçin yalan söylediğini ana baba araştırırsa, kaynağı kendinde bulacaktır.

Atalarımız: “Rehberi karga olanın burnu pislikten kurtulmaz” demiştir. Çocuğun

yanında alkol almak, sigara içmek, çocuğa da sen de ilerde iç mesajı verir.

Çocuklara iyi yönde örnek olunmalıdır. İbadetleri onun göreceği şekilde yapmak, zaman zaman haydi deyip ilgisini çekmek ne kadar güzel olur, ne kadar etkili olur?

Çocuğunuzu

- İftiraya ortak etmeyin,

Page 33:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

33

- Gıybete ortak etmeyin,

- Yalana ortak etmeyin,

- Kıskançlığa ortak etmeyin. Her şeyi ana babanın elindedir.

Ne verilmiş de çocuk kabul etmemiştir. Çocuk boş kap gibidir. Ne katılırsa onunla dolar. Hamur gibidir. Nasıl şekil verilirse öyle şekil alır.

Çocuğu temizliği öğretmek, sağlıklı yetiştirmek de çok önemlidir. Peygamberimiz:

“Fıtrat beştir; Sünnet olmak, kasık kıllarını kazımak, koltuk altı kıllarını yolmak, bıyıkları kısaltmak ve tırnakları kesmek. (Ramuz: 226/7)” demiştir.

Sakat kalmaması, yara bere almaması için özen gösterilmeli, iyi gıdalarla, temiz

gıdalarla beslenmeli. Hantal, alay konusu olacak şekilde gelişmesine de müsaade edilmemelidir. Sonra kendine güveni de olmaz.

Hastalıklardan korunmak, aşılarını zamanında yaptırmak.

Tacizci, tecavüzcü, sapıklardan korumak, iffetli ve namuslu bir şekilde yetişmesini

sağlamak, analık babalık görevidir.

Cinsi terbiye, acele edilmeden, doğru bir şekilde, edep dairesinde verilmelidir. Çocuğun kafası küçük yaşta karıştırılmamalı, nefsi şeylere meylettirilmemelidir.

Karşı cinsle oyunu, arkadaşlığı, konuşması ölçülü olmalıdır. Değilse, kadınsı erkekler, erkeksi kadınlar yetişir.

Oyuncağı, yiyeceği, eşyaları kendi cinsiyetine uygun olmalıdır. Yani kızı, kız olarak yetiştirip terbiye etmeliyiz. Erkeği de erkek gibi yetiştirip terbiye etmeliyiz. Cinsel

eğitimden önce iffet eğitimi verilmelidir. Ana baba iffet örneği olmalıdır.

Edepsiz insan olmaz. Edepsiz insan, iyi insan değildir.

Önemli olan bir husus da, çocukta edep ve haya duygusunun geliştirilmesidir.

Mikrobik hastalıklardan çocuklarımızı korumazsak, üzülürüz. Manevi hastalıklardan

da çocuklarımızı korumazsak üzülürüz.

Yetkililer “Aşı zamanını aman geçirmeyin” diyorlar. Hemşireler, ev ev dolaşıp aşı yapıyor. Ya manevi aşılar... Hani nerede? Yapılmayınca neler olur, neler...

Aşı niçin yapılıyor? Hastalıklardan korunmak için. Hani ahlaksızlıklardan korunmak

için aşı? Küfürden korunmak için aşı?

Peygamberimiz: “Çocuklarınıza hoş muamele edin, onların edeplerini güzelleştirin” diyor. Biz terbiye ediyor, utanma duygularını geliştiriyor muyuz? Giyecekleri kıyafetler

konusunda özen gösteriyor muyuz? Yoksa iç çamaşırlarını gösteren, çırılçıplak mı giydiriyoruz. Kısacık bir şort giymesine müsaade mi ediyoruz? Veya “Kızım Allah, açık saçık giyinenleri sevmez” mi diyoruz.

Page 34:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

34

Açık saçık giyinen çocukta haya duygusu ölür, gelişmez. Açıklık, etrafa şehvet

kokusu yayar. Korumadığımız için taciz edilir, saldırıya uğrar, kaçırılır. Allah korusun, sonu ne kadar kötü olur.

Açıklıkta tahrik vardır, teşvik vardır. İlgi uyandırır.

Bilhassa sıcak havalarda çocuğumuza edeple giyinmesini öğretmeliyiz.

- “Çok sıcak!” derse ona:

- Cehennem daha sıcak yavrum! demeliyiz. Peygamber (as):

- “Haya imandandır”, “Haya hayır getirir”, “Utanmıyorsan dilediğini yap” demiş, yavrum de bakalım, ne olacak...

Aç Kur’an-ı oku,okut bakalım, ne diyecek...

Kızım alttan açık göbek üstten açık göbek meydanda. Sen böyle giyinmekten utanmayacak mısın? De bakalım ne cevap verecek.

Yakışıksız elbise isterken, o sana göre değil, o sana yakışmaz de bakalım, onu nasıl

bulacaksın?...

Biz vazifemizi yapmıyoruz. Hesabımızı nasıl veririz bilmem.

Son yıllarda suç işleme yaşı çok düştü. Edep ve utanmanın olmaması, küçük yaştaki çocukların kaçırılması, taciz ve tecavüze uğramasına neden olmaktadır.

Ağaçlar budanırsa daha verimli oluyor. Bakarsan bağ oluyor, bakmazsan dağ oluyor. İnsan da ilgiye, bakıma muhtaç. İnsan eğitimli doğmuyor, eğitimle, terbiye ile yetişiyor. Sonra insan, terbiyeye ihtiyacı olan ve kabul eden bir varlıktır.

İnsan terbiye ile olgunlaşır, terbiye ile faydalı hale gelir, terbiye ile namuslu insan

haline gelir.

İnsan eğitilmeyecek olursa, hayvan seviyesinde kalacaktır. Hayvanları bile utandıracak hale gelecektir. Utanmadığı içi her istediğini, her aklına geleni

yapacaktır. Cinselliği ön plana alacak ve şehvetten şaşı olacaktır.

İslam peygamberi: “Utanmıyorsan dilediğini yap” demiştir.

Yusuf Has Hacip, Kutadgu Bilig adlı eserinde şöyle der: “Ey baba olan, çocuğunu sıkı terbiye et; arkadan gelenler sana gülmesinler. Çocuklara fazilet ve bilgi öğret ki, onlar

iyi ve güzel yetişsinler.”

Çocuk, kendiliğinden yetişmez. Yetiştirilir, emek verilirse yetişir.

Page 35:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

35

D- DOĞUM SONRASI

Doğumdan sonra çocuğa güzel bir ad verilmelidir. Peygamberimiz: “Kıyamet günü kendinizin ve babanızın ismi ile çağrılacaksınız. O halde çocuklarınıza güzel isim koyun.” (Ebu Davud Edep: 69) buyurur.

Çocuk dünyaya geldikten sonra en kısa sürede sağ kulağına ezan, sol kulağına kamet getirilerek ismi ile çağrılır. Böylece ad konmuş olur.

Doğumundan sonra bir nefes dahi alsa canlı doğmuştur isim verilir, yıkanır, cenaze namazı kılınır, gömülür.

Ölü doğarsa, bir beze sarılır.

Doğum günü kutlanır mı?

- Bid’at işlemeden,

- Günaha girmeden,

- Güzel bir şekilde, hayra vesile olacak biçimde dualarla neden kutlanmasın.

Dua, hayra vesile olur. Çocuk içinde bir gıdadır.

- Hayırlı bir ömür,

- Sağlıklı bir hayat,

- Hayırlı insan olması, hayırlı işler görmesi için dua edilir, çocuklar amin der. Böylece doğum günü kutlanabilir.

Maddi durum iyi ise akika kurbanı kesilir veya çocuğun başı tıraş edilir, saçı ağırlığınca gümüş veya altın sadaka olarak dağıtılır. Hayırlı insan olması için dua

edilir.

Helal gıdalarla beslenir. Besmelesiz emzirilmez, besmelesiz yatırılıp kaldırılmaz.

Terbiye, doğar doğmaz başlar; her ayın, her yılın ayrı bir terbiyesi vardır...

Çocuğun terbiyesinden ana baba müşterek sorumludur. Hayrı da şerri de ana babaya aittir.

Page 36:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

36

E- DİN EĞİTİMİ

Din, kültürün özünü oluşturur. Bu bakımdan dinin insan hayatındaki önemi büyüktür. Ahlaksızlıklar, dinsizliğin acı meyvalarıdır. Yani din bilinmezse yanlış şeyler oluyor. Din eğitiminin yokluğu ve eksikliği toplumda onmaz yaralar açar.

Dinin insan hayatındaki rolünü bilen milletler, her din için okullar açıyor. Din eğitimi verilmeyen çocukların ana babalarına “Çocuğa dininizi öğretin. Siz öğretmezseniz biz ona dinimizi anlatacağız” diyorlar.

Din, insanın faydalı hale gelmesini sağlar. Çünkü din kadar etkili bir başka yaptırıcı

güç yoktur.

Din olmazsa insan boşluğa düşer, bunalıma düşer. Çünkü insan sadece biyolojik bir varlık değildir. Karnı doyunca problemleri bitmez. Ruhu da doyarsa mutlu olur. Ferdi

ve toplumu din eğitimi geliştirir ve olgunlaştırır. Din ihtiyacı giderilmeyecek olursa kusurlu ve hastalıklı kimseler çoğalır. Ortada iyilik, merhamet kalmaz.

Bugüne kadar ceza evlerinde verilen dini dersleri, yapılan konuşmalar son derece

etkili olmuştur. İnanan insanların koğuşuna düşen azılı suçlular bile yüzde yüz değişmişler, faydalı birer insan olarak topluma katılmışlardır.

Hıristiyan Almanya’daki durumu 33 yıllık papaz Tilman Steinert şöyle ifade etmiştir: (21/12/2002 Vakit.)

- Çocuk yuvalarında görevli papazlar, üç yaşındaki çocuklara yemeğin ardından dua edilmesini öğretiyor...

- Din derslerinin müfredatı kilise ve cemaatler tarafından belirlenir ve rahibeler derslerde görev yapabilir...

- Okul yönetmeliklerinde; “Öğrencilere Hıristiyan geleneği üzerine eğitim verilir” şeklinde hüküm bulunuyor...

- Her okulda; ilkokul birinci sınıftan lise sona kadar haftada 2 – 4 saat papazlar

tarafından ders verilir...

- Kilise okullarında kız ve erkek öğrenciler ayrı ayrı okuyor.

- Öğrenci istediği kılık ve kıyafetle derslere girebiliyor...

- Kilise okullarında öğrenciler sabah derslere başlamadan önce mutlaka dua eder ve

her sınıfta haç bulunur..

- Müslüman öğrenciler derslere başörtülü olarak giriyor...

- Müslüman öğrenciler için hazırlanan yemeklerde domuz eti pişirilmez.

Page 37:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

37

Amerika’da din eğitimi okullarda başlıyor. Hatta okul öncesi ve ana okullarında

başlıyor.

Bütün Avrupa papazı, kiliseyi ve İsa’yı unutturmamak için işe doğumda vaftizle başlıyor, nikahı kilisede kıyıyor, okullarda dini eğitimini eksik etmiyor.

Toplumdaki manevi çöküşü önlemek istiyorsak dindar gençler yetiştirmek zorundayız.

Cami ile, cemaatle ve toplumla barışık yetiştirmeliyiz. Başkaları ile ilgilenmeyi dini görev olarak öğretmeliyiz. Yaratan, yaşatan, öldüren ve hesap soracak olan Allah’ı öğretmeliyiz.

Bunu yapmazsak, geç kalırsak, babanın, dedenin dindarlığı oğul ve torunu kurtarmayacak, felaketleri beraberinde getirecektir.

“Ahir zamanda babalarından ötürü evlatların vah haline!”

Bu ferman, Allah Resulü’ne (sas) aittir. Bu söz üzerine sahabe şaşkınlık içinde sorar:

- Müşrik babalardan ötürü mü onlara kıyıldı da heder oldular?

- Hayır, mümin babaları onlara kıydı.

- Nasıl oldu ya Rasulullah?

- Babaları onlara dinin temel hükümlerini öğretmediler, diyor Allah Rasulü.

Evlatlarından hayır görmeyen ana babalar hep ana baba haklarının anlatılmasını

isterler. Kendileri çocukların haklarını yerine getirip getirmediğini düşünmezler.

Dua edilirken “yavrularımız, gençlerimiz” denince yüksek sesle gönülden “amin” deriz. Onlar için bir şeyler yapmayı düşünmeyi. Sadece duaya “amin” demekle olur

mu? Olmuyor işte. Salih evlatlar duasına “amin”, salih evlat olması için hani gayret? Hani terbiye ve eğitim?

Eğer ana baba çocuğuna görevini tam olarak yapmazsa, evladına zulmetmiş olur. Zira evladın ana baba üzerinde hakları vardır.

Din duygusu erken yaşlarda verilmelidir. Çünkü çocukta bu ihtiyaç, erken yaşlarda doğar. Küçükken Allah’ı, melekleri cenneti cehennemi sorar. Namaz kılanı görünce hemen o da kılmaya başlar. Oruç tutmak ister. Camiye gitmek ister...

İşte erken yaşlarda başlayan bu ihtiyaca vaktinde cevap verilmelidir. Bu duygu beslenmelidir. Doğru bir şekilde karnı doyurulduğu gibi beyni de doyurulmalıdır.

Allah’ı öğretiyorum diye “Allah baba” “Allah dede” dersek olmaz. Dini bilmeden din öğretilmez.

Page 38:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

38

Peygamber (as) şöyle buyuruyor:

“Her çocuk İslam fıtratı üzerine, yani Müslüman olarak doğar. Çocuğun ana babası

Yahudi ise, çocuğu Yahudi, Hıristiyan ise Hıristiyan, Mecusi ise Mecusi yapar.” (Buhari Muh. Ter. 4/529)

İmam Gazali de: “Çocuklar emanettir, hayra, yöneltilirse, hayır üzerine gelişir, şerre

alıştırılırsa, şer üzerine gelişir” der. Demek ki ana babanın rolü büyük. Bunun için vebal veya mükafat vardır. Çünkü; şekillendiren ana babadır.

Çocuğu Müslüman olarak yetiştirmek, Müslüman ana babanın borcudur. Ne diyor

peygamber: “Çocuklarınız dile gelir gelmez, yani konuşmaya başlar başlamaz, onlara “Lailahe illallah” demeyi öğretin.” (Ramuz el – Ehadis: 33/3)

Ya biz, bütün sanatçıları, futbolcuları, şarkıları, türküleri öğretirken bunu unutuyoruz.

Adam, arkadaşına gitmiş, adam oğlunu bildikleri ile öve öve bitirememiş. Çocuğa

demiş ki: “Oğlum bir kelime –i şahadet getirir misin?” Çocuk koşmuş öbür odaya, biraz sonra gelmiş, “Ben bulamadım, babam getirsin” demiş.

Çocuk gerçekten çok şey biliyor, nutuk çekiyor. Sordum – Sübhanekeyi biliyor

musun? 10 yaşındaki çocuk “Daha oraya gelmedim” dedi.

Kur’an-da: Lokman oğluna; “Oğulcuğum, namazını kıl” dediği bildiriliyor.

Başka konularda yorgun denmiyor. İş namaza geldi mi yatsın, yorgun deniliyor. Ana baba ısrarcı olacaktır. Kıldıracaktır, sevdirecektir, özendirecektir. Örnek olacaktır,

beraber kılmaya davet edecektir.

Bir insan küçük yaşta yaptığını büyüyünce de yapar. Alışkanlık haline getirir. Ona zor gelmez. Ama küçükken insan bir şeye alışmazsa, sonra zor gelir..

Terbiye ve din eğitimi zorlamak değildir. Yüce Allah öyle emrediyor, peygamber (as)

öyle yapmış. Kızına: “Kalk namazını kıl, babam peygamber diye güvenme” demiş.

Lokman Hekim’den oğluna öğütler:

Şöyle geçer:

- “Yavrucuğum, (yaptığın herhangi bir iyilik veya kötülük) bir hardal tanesi kadar bile olsa, hatta o göklerde, yahut yerin (toprağın) ya da bir kayanın içerisinde (gizlenmiş) olsa bile yine de Allah onu ortaya çıkarır (hesabını sorar). Çünkü Allah (kullarına

karşı) lütfu bol ve onların yaptıklarından da haberdar olandır.” (Lokman: 16)

- “Yavrucuğum, namazı dosdoğru kıl, iyiliği (Allahın emirlerine uygun olan davranışları başkalarına) emret, kötü olanlardan (Allah’ın yasakladığı davranışlardan) da (onları) vazgeçirmeye çalış. (Bu görevi yerine getirmen esnasında) sana erişecek

Page 39:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

39

(başına gelecek) bela ve musibetlere de sabret. Çünkü bunlar kati olarak emrolunan

(farz kılınan) işlerdendir.” (Lokman, 17.)

- “(Kibir taslayarak) insanlardan yüzünü çevirme, yeryüzünde de şımarık bir şekilde (Çalım satarak) yürüme. Zira Allah her kibir taslayanı da, böbürlenip kendini öveni de sevmez.” (Lokman, 18)

- “Yürüyüşünde mutedil davran (ölçülü ol, ne salına salına çok yavaş, ne de koşar gibi çok hızlı yürü), sesini de (konuşurken) alçalt (bağıra bağıra yüksek sesle konuşma). Çünkü seslerin en bed olanı (en hoşa gitmeyen ve çirkin olanı) gerçekten

de eşeklerin anırışıdır.” (Lokman, 19)

- “Yavrucuğum, eğer sen kârlı bir alışveriş yapmak istiyorsan takvayı (Allah korkusunu) seç. (Onu elde etmeye çalış) ki, herhangi bir mal ve eşya satın almadan

da kazançlı çıkmış olasın.”

Yavrularımıza şunu da anlatalım:

Allah’ın koyduğu haram, günah emirleri, özgürlüğü kısıtlamak değildir.

Cenab –ı Allah zararlı olanı yasaklamıştır.

Mesela:

- Başkalarının malına el uzatılmaz.

- Yalan söylenmez,

- İçki içilmez, içki her kötülüğün anasıdır.

- En kötü şey Allah’tan gafil olmaktır.

- Kalbini güzelliklerin merkezi yap.

- Karnını helallerle doldur, değilse kötülerden olursun...

Hz. Peygamberin talimatı şu:

“Çocuklarınız yedi yaşına gelince onlara namaz kılmalarını emredin. On yaşına

gelince kılmazlarsa hafifçe dövün ve artık yataklarını ayırın.” (R. Salihin: 1/338)

Taha suresi: 132 de Allah’ın talimatı da şöyle:

“Ehline namaz kılmalarını emret, kendin de namaza devam et!”

Daha çocukken ibadetler öğretilmeli, sevdirmeli ve alıştırılmalıdır, ona örnek

olunmalıdır. İbadetler ona kimlik ve şahsiyet kazandıracaktır. Ayrıca koruyacaktır.

Page 40:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

40

Sofra duası, her an besmele çekmesi, yemekten, içmekten sonra şükür demesi,

selam vermesi devamlı hatırlatılmalıdır.

Çocuklarının her ana baba, Müslüman olduğunu kabul ediyor, nüfus cüzdana da yazdırıyor, ama Müslüman gibi yetiştirmiyor. Namaz kılarken “oğlum, kızım, haydi namaza” demiyor. Peki sen nasıl kurtulacağını düşünüyorsun?

Çocuğun karnı tok, sırtı pek, dünya ile ilgili bilgileri biliyor, özel dersler almış, özel hocalar tutulmuş, ama manevi bilgilerden ve değerlerden yoksun. Kulağında küpe, boynunda haç, cinsiyetler birbirine karışmış, nefis ve şehvet ön planda. Soruyorum

kim yetiştirdi bu çocuğu?

Bir üniversiteli bana: “Anam babam bana gusül abdesti almayı öğretmedi” dedi ve ağladı. Orta yaşlı birine:

- Haydi cumaya gidelim, dedim. Beni babam, dedem hiç cumaya götürmedi, dedi.

Cuma kılmasını bilmediğini söyledi.

Ana babalar eve soktukları kitap, dergi ve gazeteye de dikkat etmiyorlar...

Adam çocuklarına sormuş:

-Ben ölünce, mezarımı ziyaret eder misiniz?

- Evet.

- Ne okursunuz?

- Eve getirip bize okuttuğun dergi, kitap ve gazeteleri okuruz.

- Terbiyesizlik etmeyin, saygısızlık etmeyin. O müstehcen şeyler okunur mu?

Çocukların cevabı:

- Sen bize saygı duydun mu ki... oluyor.

Şu anda kimlik bunalımı var bu bunalım dini tanımak ve öğrenmekle aşılır. Kılavuzu peygamber olmayanın yolu çıkmazdır. Rehberi Kur’an olmayanın hayatı karanlıktır.

Page 41:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

41

Bir baba oğluna şöyle seslenmiştir:

Hak’tan gayrı yol arama

İslamiyet Hak çocuğum

Kur’an yolu nurlu yoldur

Tefekkür et bak çocuğum

Birer araç okul ve ders

Olmamalı hiç Hakk’a ters

Küfre giden yolları kes

Nurlu yola bak çocuğum

İnsan yaşar kısa müddet

Nice kalbi sarar gaflet

Sen Hakk’ı bil O’na şükret

Hamd edene bak çocuğum

Parayla pul servetle han

Geçicidir biter her an

Sana lazım olan iman

Kabirlere bak çocuğum

Bir gün gelir göremezsin

Dizin tutmaz yürüyemezsin

Sen başı boş hiç değilsin

Yere göğe bak çocuğum

Page 42:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

42

Fizik Hak’tan örnek söyler

Kimya O’nu tesbih eder

Tüm ilimler Hakk’a gider

Bunca ilme bak çocuğum

Güneşle ay gökle yıldız

Bir sistem ki hiç hatasız

Kusuru yok hem yalansız

Şu aleme bak çocuğum

Cehennem var cennet vardır

Aydınlık var gaflet vardır

Mü’mine bir külfet vardır

Zor olana bak çocuğum

İç güzellik dışa vurur

Her ihlaslı nurlu olur

Kim neylerse onu bulur

Hakk yoluna bak çocuğum

Rabbim özel insanı seçti

Çok peygamberler geldi geçti

O şerbetten hepsi içti

Sen ecele bak çocuğum

Muhammet HAKSEVER

Page 43:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

43

“Dinin yoksa neyin vardır!

Var tabutun kendin kaldır

Din dayanak Hakk’tan kula

Dinsiz insan heder ola” demiş bir başka şair.

Çocuk ciddiye alınmalı selam verilmeli, selam vermesi istenmelidir. Peygamberimiz, çocuklara selam vermiştir.

Allah’a verdiği nimetlerden dolayı şükretmesi istenmeli, sofra duası öğretilmeli, işlerinde besmele çekmesi sağlanmalı, dini terimler öğretilmeli, “inşallah”, “maşallah” demesi için öğüt verilmelidir. Yemin, küfür, argo gibi sevimsiz sözler söylememe

alışkanlığı kazandırılmalıdır.

“İyi” yerine “Hayırlı”, “sağol” yerine “Allah razı olsun” demek öğretilmelidir.

Sünneti de erken yaptırmak da önemlidir. Erkek oldum, Müslüman oldum düşüncesi ona kimlik, kişilik kazandıracaktır.

Çocuk sünnet olacak, hazırlıklar yapılıyor. Çocuğa İslam anlatılmamış, sünnetin ne demek olduğunu kimse ona söylememiş, çocuk annesine soruyor:

- Hıristiyanlar sünnet olur mu? Anne:

- Hayır! Diyor. Çocuk:

- Keşke ben de Hıristiyan olsaydım, demiştir.

Bir Cuma mahallemde bir çocuğa:

- Haydi sen de cumaya git, demişler. Cevap olarak:

- Ben Müslüman değilim, Hıristiyanım, demiş.

- Neden, demişler?

- Ben sünnet olmayacağım, cevabını vermiştir.

İnsana inanç mutlaka lazımdır. Siz vermezseniz başkaları verir. Öğretmezseniz başkaları öğretir. Sen Müslüman yapmazsan, başkaları Hıristiyan yapar, ateist yapar,

satanist yapar.

Çocuğu inançlı yetiştirmek en başta gelen görevdir. Cenab –ı Allah evladın hesabını ana babadan, ana babanın hesabını da evlattan soracak.

Yavrumuzu dinini öğreterek onu faydalı hale getirmek lazım. Geçen gün sokakta bir

çocuk (7 – 8 yaşlarında) gazozu içmiş şişeyi kaldırım taşına vuruyor, şişe kırılmıyor.

Page 44:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

44

Dedim ki : - Yavrum kırma, arkadaşlarının ayağına batar, bak bisiklet binen

arkadaşlarının tekerini patlatır. Bana:

- Batsın, patlasın. Ben onu istiyorum zaten, dedi.

Bazıları da muzu yiyor, kabuğunu öyle bir yere koyuyor ki, biri düşsün de seyredeyim istiyor.

Zarar vermekten zevk alan, kötü niyetli kötü düşünceli insan yetiştiriyoruz. Buna müsaade etmeyelim.

Çocuğa dünya ve dünya ile ilgili bilgiler verilirken, din ve dinle ilgili bilgiler de verilmelidir. Çocuk her türlü müzik aleti çalmasını biliyor, araba kullanıyor, bilgisayar

kullanıyor da sübhanekeyi bilmiyor, namaz kılmayı bilmiyorsa, o dengeli bir insan olamaz.

Din duygusu erken yaşlarda başlar. Dini konular, beş yaşlarında ilgisini çekmeye

başlar. Zamanında din eğitimi verilmezse, din duygusu körelir. Dinle ilgili sorular sorar, anlatılanları diler ve taklit etmek ister...

Dini bilgiyi çocuklarımıza kendimiz veremiyorsak, vermenin yollarını aramak

zorundayız...

Sureleri ezberletmeliyiz, Kur’an okumayı öğretmeliyiz, camiye alıştırmalıyız, ibadet şekillerini öğretmeliyiz. İbadetin her çeşidine alıştırmalıyız. Yoksa, sonra olmaz. Çocuklarımızı eğer seviyorsak, onları cennete götürecek, cennetlik yapacak kulluğu

öğretmeliyiz. Uykusuz kalmasın diye sabah namaza kaldırmazsak onu sevmiyoruz demektir. Ahretini mahvediyoruz...

Cenab –ı Allah: “Ailene namazı emret, kendin de ona sabırla devam et” (Taha: 132).

Başka bir ayette de:

- “Ben cinleri ve insanları, ancak bana kulluk etsinler diye yarattım” (Zariyat: 56) buyuruyor.

Hz. Peygamber de:”Çocuğa yedi yaşında namazı öğretin, on yaşında kılmazlarsa

dövün” (Ramuz: 317/1) diye emretmiştir.

20 gün yanına gelen İslamı öğrenen kimselere peygamber (as):

- Şimdi giden aile fertlerine namazı öğretin, demiştir.

İman esasları, İslamın şartları hakkında sağlam bilgiler verilmelidir. Ölüm, ahret güzel

anlatılmalıdır.

Çocukken namaz kılmazsa, ana babasının cenaze namazını kılamaz. Çocukken camiye gitmezse büyüyünce camiye cenazesi gelir. Küçük yaşta örtünmezse, ölünce

kefenle örtünür.

Hz. Ömer (ra)’in mübarek adetlerindendi ki, her zaman camiye erken giderlerdi.

Page 45:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

45

Bürgün bir çocuğun erkenden koşarak, acele acele camiye gittiğini gördü. Hz. Ömer

(r.a) çocuğa:

- Yavrum ne oldu, böyle acele acele koşuyorsun? dedi. Çocuk:

- Namaza gidiyorum, efendim, namaz vakti yaklaştı, abdestim yok. Ezan okunmadan abdest alacağım, dedi. Hz. Ömer:

- Yavrum, sen daha küçüksün, sana namaz farz olmamıştır, buyurdu. Çocuk:

- Efendim bu işin küçüğü büyüğü olur mu? Dün benden küçük bir çocuk vefat etmişti de mezarlığa götürüyorlardı.

Hz. Ömer (r.a) çocuğun bu cevabından öyle duygulandı, öyle duygulandı ki, göz

yaşlarını tutamadı ve “Ya Rabbi! Bu çocuk ne iyi, ne akıllı çocuk,” demekten kendini alamadı.

Anneler babalar, çocuklarına Cenab –ı Allah’ın bir nimeti ve bir emaneti gözü ile

bakmalı ve ona göre davranmalıdır.

Çocuklarımıza en önce Allah’ı iyi anlatmalıyız:

- Allah’la korkutma yerine Allah’ı sevmeyi öğretmeliyiz.

- Cenab –ı Allah’la ilgili bilgileri noksansız ve doğru bir şekilde vermeliyiz.

- Suç işleyince Allah seni cezalandıracak, sevmeyecek, cehennemde yakacak,

cennetine koymayacak gibi ifadelerle Allah’tan uzaklaştıracak, nefret ettirecek bir şekilde davranmamak lazımdır.

- İyi olanları Allah’ın seveceği, mükafatlandıracağı ve cennete koyacağı telkin

edilmelidir.

- Allah’ı daha çok davranışlarımızla anlatmalıyız: Nasıl?

- Allah’ı anarak, (Besmele ile, zikirle, şükürle, hamd ile Allah’a emanet ol, Allah korusun, allahaısmarladık, gibi...)

- Ona kullukla...

- Yaşayışımızla Allah’ı akla getirerek, Allah’ı hatırlatarak...

- Dini hayatın içine çekerek, onunla beraber yaparak

- Allah’ın emirlerini tutup, yasaklarından kaçınarak örnek olabiliriz.

40 yaşlarında birine haydi cumaya gidelim, dedim. “Ah gidebilsem, bende gidecek hal

yok, ben babamın cenaze namazını kılamadım, bana bir şey öğretilmedi” dedi ve hüngür hüngür ağladı. Bu olay bende iz bırakan olaylardan biridir. Demek ki her çocuk bu duruma düşebilir.

Page 46:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

46

Çocuk için dua etmek ve bunu zaman zaman çocuğun işiteceği şekilde yapmak.

Benim için dua eden anam babam var şeklinde düşünmesi, onda iyi yönde etki yapacaktır. Diğer yönden ana babanın evladı için yaptığı dua red olmaz. Bunu da çocuğa öğretmekte fayda vardır. Hep ananın babanın hayır duasını almaya

çalışacaktır.

Ahlakı, hayası olmayan insanın ne kendine, ne de çevresine hayrı olmaz. Onun için bize Allah’ın birer emaneti olan yavrularımızı ahlaklı, hayalı arlı ve namuslu yetiştirmeliyiz. Irzını namusunu korumasını öğretmeliyiz.

Küçük yaştan itibaren çocukların giyimine dikkat edilmelidir. Açık saçık giyim, kötü mesaj verir, utanma duygusunu da yok eder. Uygun giyinmediği zaman uyarmalı, ikaz etmeliyiz.

Peygamberimiz: “Çocuğun avretine riayet edin ve onu örtün. Zira onun avreti de büyüğün avreti gibidir. Allah avret yerlerini açana rahmet nazarı ile bakmaz.” (Ramuz: 321/6) buyurur.

Daha buluğ çağına gelmeden ince ve kısa giyinen Esma’yı peygamberimiz ikaz

etmiş: “Ya Esma! Senin yaşındaki bir kızın daha güzel giyinmesi gerekmez mi?“ demiştir.

“Cenab –ı Allah Kur’an-da örtünmeyi emrediyor” şeklindeki telkinlerle çocuklara

anlatılmalıdır. Açılanı Allah sevmez. Peygamber sevmez, denirse, çocuk etkilenecektir. Açınmayı Allah’a isyan kabul edecektir.

Çocuğu, kendine çevresine saygılı yetiştirmek, ana babanın görevlerindendir. Büyüklere saygı, küçüklere sevgi ve şefkat öğretilmelidir. En önemlisi de her şeyi

veren Allah’a minnet borcu olduğunu bilmelidir. İnsanlara da gerektiğinde teşekkür etmesini bilmelidir.

F- ÇOCUĞUN ANA BABASI ÜZERİNDE HAKKI VARDIR

Çoğu zaman ana babanın çocuk üzerindeki haklarından bahsedilir de çocuğun haklarından pek bahsedilmez.

İslam, birinci derecede çocuktan ana babayı sorumlu tutar.

Ekmeğin şeklini veren fırıncıdır. Şekil bozuksa bundan ekmek sorumlu olmaz.

Evladını iyi yetiştiren ana baba için evladından bir şeyler bekleme hakkı vardır.

Ana babanın evladına görevlerinden bazıları şunlardır:

- Güzel ad koymak,

Page 47:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

47

- Sünnet ettirmek,

- Dinini öğretmek, ibadetlere alıştırmak,

- Helal rızıkla beslemek,

- Rızkını temin edecek meslek, sanat öğretmek

- Evlendirmek, hayırlı bir yuva kurmak,

- Sahip çıkmak, korumak, ev edinmesinde yardımcı olmak,

- Hangi yaşta olursa olsun ikaz ve uyarılarda bulunmak görüp, gözetlemek analık babalık görevidir.

Bir adam, Hz. Ömer’e, oğlunu şikayet eder. Hz. Ömer, bu kimsenin oğluna der ki:

- İmandan sonra birinci vazifemiz ana babanın kalbini kırmamaktır. Onlar ne kadar

kötü olsalar da, yine her şeyin üstünde hakları vardır. Onların kalbini kıranın ibadeti kabul olmaz. Müslüman doğmamıza ve Müslüman yetişmemize sebep olan ana babamızın kalbini kırarsak cennete nasıl gireriz? Onlar bize hakaret etse de,

yalvararak gönüllerini almamız lazımdır. Müslüman ana babamız, bizden razı olmadıkça, Allah-ü Tealanın sevdiği kulu olmak çok zordur.

Çocuk Hz. Ömer’e der ki:

- Ya Emir –el – müminin, söylediklerini aynen kabul ediyorum. Fakat çocuğun ana

babası üzerinde hiç mi hakkı yoktur?

Hz. Ömer buyurdu ki:

- Evet, çocuğun da hakkı vardır. Evlenirken çocuklarına anne olacak kızı veya kadını iyi aileden seçmesi, çocuğa güzel bir isim koyması ve dinini öğretmesi gerekir.

Çocuk, Hz. Ömer’e şöyle cevap verdi:

- Babam, bana terbiye nedir öğretmedi. Anam ise, zenci bir Mecusi’nin kızı idi. İsmimi “Karaböcek” koymuş ve Allah’ın kitabından bana bir harf bile öğretmedi. Maalesef

dinim hakkında hiçbir şey bilmiyorum.

Hz. Ömer, çocuğun babasına dedi ki:

- Gelmiş, bir de bana oğlunu şikayet ediyorsun; halbuki sen onun hakkını çiğnemiş ve o sana kötülük etmeden, sen ona kötülük etmişsin.

Bir baba da, oğlum beni dövdü diye Hz. Ömer’e şikayet eder.

- Sen oğluna dinini öğrettin mi? diye sorar. O da:

- Hayır, der. Hz. Ömer (r.a):

Page 48:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

48

- Dua et başını yarmamış, der.

Ana baba evlatlarına karşı olan görevlerini yaparlarsa, çocuktan bir şey beklemek

hakları olur. Yoksa çorak, bakılmamış, budanmamış bağdan üzüm beklenir mi?

Ana baba, yaşayarak, yaparak örnek olmalıdır. “Eğri cetvelin doğru çizgisi olmaz.” Ana baba önce kendini düzeltmelidir.

“Kıyamet gününde bir kimse getirilip cehenneme atılır. Bağırsakları dışarıda, değirmen çeviren merkep gibi döner. Cehennemdekiler toplanıp ona sorar:”

- Bu halin ne? bize iyi şeyler söyleyen sen değil miydin? derler. O da:

- Evet bendim. Lakin söylediğimi yapmazdım, yapmayın dediğimi yapardım, der.

(R.Salihin 196) buyurarak peygamber (as) yapmadan söyleyenin halini bildirmiştir.

Yanlış yapmamamız lazım. Eğer elbisenin ilk düğmesini yanlış düğmelersek, bütün düğmeler yanlış düğmelenmiş olur.

Bakın ben yanlış yazıyorum, düzeltmek o kadar zor oluyor ki, veya eksik bıraktığım

oluyor, tamamlamak için çok uğraşıyorum. Benim bu yanlış ve eksiklerim telafi edilebilir. Ama çocuk üzerinde, eğitimi konusundaki yanlış ve eksikliklerin telafisi olmuyor...

Terbiye etmenin yeri ve zamanı iyi kollamalıdır. Her zaman her yerde ve herkesin yanında terbiye olmaz. Onur kırıcı olur. Mahcup etmek, azarlamak, dövmek olumsuz etki yapar.

Hz. Peygamberin bir hadisi var. Şöyle buyuruyor:

“Bir kimse dünyada evladını rezil etmek için “Bu benim evladım değildir” derse, Allah da onu kıyamet gününde şahitler huzurunda rezil eder. Bu kısastır.” (Ramuz: 410/4)

Çocukla güzel bir diyalog kurmak lazım. Tatlı dilli, güler yüzlü davranmak lazım.

Hiçbir zaman sürtüşme ortamına girmemek lazım.

Bir de çocuğu küçük görmemek ve ihmal etmemek lazımdır. İnce ince, iğne oyaları örüp, çeyiz hazırlamak yerine ince ince çocuklar işlenmelidir. Köpek sevdasına, gezme uğruna ve pembe diziler aşkına çocuk kendi haline bırakılmamalıdır.

Her akşam gezmek için yer aramak yanlıştır. Çocuğu ihmal edilmişliğin içine iter. Çocuğu ana kucağı, baba ocağı olgunlaştırır.

Bilhassa çocuk herhangi bir soru sorduğu zaman o soru mutlaka en güzel bir şekilde

cevaplandırılmalıdır. Sona bırakılmadığı gibi eksik de bırakılmamalıdır.

Ashab –ı kiramdan Ebu Rıfa’a rivayet ediyor: Rasulullah hutbe okurken yanına vardım ve hutbe esnasında dedim ki:

Page 49:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

49

“Ya Rasulullah (kendimi kastederek) garip, yabancı bir adam geldi; dini hakkında bilgi

istiyor ve dinini iyice bilmiyor.”

Bunun üzerine Rasulüllah Efendimiz bana döndü, hemen hutbesini yarıda bırakıp indi ve yanıma geldi. Kendisine oturması için – zannedersem ayakları demirden – bir sandalye getirildi. Oraya oturdu ve Allah’ın kendisine öğrettiğinden bana öğretmeye

başladı. Sözü bitince döndü: tekrar hutbeye çıktı ve kaldığı yerden devam ederek hutbesini tamamladı.”

Görüldüğü gibi Peygamber Efendimiz, bir ferdi olsun İslam dairesine kazandırabilmek

için gerektiğinde farz bir ibadeti dahi – bilahare tamamlamak üzere – yarıda bırakarak tüm gücüyle gayret sarf ediyor. Ve doğan tüm fırsatları mutlaka vakit geçirmeden değerlendiriyordu. (Müslim, Cum’a 60)

Çocukta dini duygu erken gelişir, dini konuları merak eder. Allah’la, peygamberlerle, melekle, cennet cehennemle ilgili sorular sorar.

Onun sorularını tam ve doğru bir şekilde anlatırsak tatmin olur, itikadı düzgün yetişir, İslâm’ın dışında bir arayışa girmez, sapıtmaz, satanist olmaz, Hıristiyan olmaz.

Çocuğumuz niçin misyonerin tuzağına düşüyor, niçin ateist ve satanistlerle ilişki kuruyor? Dinimizi bilmediği için değil mi? eğer İslam öğretilseydi böyle mi olurdu? Olmazdı. Onun dini o zaman İslam olurdu.

Camilere gitseydi, Kur’an dinleseydi, ana baba ona dualarla yatırıp kaldırsaydı,

- Yattım Allah kaldır beni, nur içine daldır beni, eğer uyanamazsam Kur’an ile iman ile gönder beni.” Diyerek Allah’la yatıp, Allah’la kalksaydı, şer ve yaramaz olur muydu?

Yavrum seni kim yarattı? Dense, öğretilse, Allah’a isyan eder miydi?

Bir husus da çocuğu geleceğe hazırlamak çok önemlidir. Onu içinde yaşayacağı

zamana göre yetiştirmek gerekir.

Ayrıca uyumlu bir şekilde yetiştirmek, sosyal yönüne önem vererek eğitmek, hatta çok yönlü yetiştirmek, iyi bir çevre hazırlamak gerekir.

Çocuğa karşı ve çocuklar arasında adil olmak; hediyede, sevgide, öfkede, mirasta her konuda Allah adaleti emrediyor. Birini diğerine tercih, hata olur. Çocuğun bize karşı güveni sarsılır. Kardeşler arasında da kin ve düşmanlığa sebep olur. Birinin

yanında diğerini sevmek veya cezalandırmak, çocuğun nefret duymasına neden olur. Çocuklara adil ve eşit davranmak Allah’ın emridir.

Bir husus da çocuğu aldatmamaktır. “Sana şuna alacağım” deyip almamak, “Şunu vereceğim” deyip vermemek, çocuğun bize karşı güvenini sarsar. Dürüst olmak

lazımdır. Yalan söylenilen çocuk, yalan söyler. Aldatılan çocuk da aldatır.

“Babam evde yok” de demek çocuğa resmen yalancı ol mesajı vermek olur.

Page 50:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

50

Çocuğa karşı hoşgörülü ve merhametli olmak esastır. Kızılsa bile çocuğa

sezdirilmemelidir. Hz. Peygamber (as):

“Yaratılanlara merhamet edin ki, Allah da size merhamet etsin” (Tirmizi birr: 16) demiştir.

Çocuğa sevdiğini söylemenin, hissettirmenin önemi büyüktür. Zira çocuk sevgi ile

büyür.

Sevginin çocuğun büyümesinde ve gelişmesinde önemi büyüktür. Çocuğun yemesi, içmesi kadar, sevgiye de ihtiyacı vardır.

Ayrıca sevgi, çocuğa sevmeyi öğretir...

Çocuklarını sevmediğini söyleyen birini peygamber, görev verecekmiş vermemiş, vazgeçtiğini bildirmiştir.

Çocuklar sevilecektir ki, “evladım” demeye hakkımız olsun. Çocuk kreşlerde, yabancı

ellerde değil de ana kucağında baba ocağında yetişirse daha uygun olur. Ama buna ihtiyaç varsa, şefkat ve merhamet gösterecek kişi ve kreşler aranmalıdır. Ailenin dolduramadığı boşluğu dolduracak kimselere her zaman ihtiyaç vardır.

G- DAYAK KONUSU

Dayağın eğitimde yeri yoktur. Dayakla hiçbir yere varılmadığı gibi, dayakla olumlu insan da yetişmez.

Hz. Enes: “On yıl peygambere hizmet ettim, bana yapmadığım için neden yapmadın, hatam için de neden böyle yaptın diye azarlamadı” der.

Dayak, her zaman sürtüşme ve münakaşa ortamı oluşturur. Bağırıp çağırmak, uzaklaştırır ve zıtlaştırır. Küçükken yediği dayakları çocuk büyüyünce iade eder.

Çocuk, kırmış, bozmuş olabilir. Dövülürse çocuğunda kalbi kırılır. Aman şöyle yap, aman böyle yapma baskısı, çocuktaki kendine güven duygusunu sarsar. Bunun aksine çocuğa güven vermek, ardından da iş vererek yardımcı olmak gerekir.

Çocuk, altını ıslatabilir. Asla onu mahcup etmemek gerekir, başkalarına söylememek gerekir, dövmemek gerekir.

Çocuk, yaramaz da olabilir. Peygamberimiz: “Çocuğun küçüklüğünde yaramaz oluşu, büyüklüğünde aklının ziyadeliğidir” (Ramuz: 315/6) buyurmuştur.

Ana baba koruyuculuk kollayıcılık görevini iyi yapmalıdır. Bugün hayvanlar alemine baktığımız zaman hiçbir hayvan yavrusunu terk etmez, canı pahasına korur. İnsanlar

Page 51:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

51

da, ziynet eşyalarından, arabasından daha iyi yavrularını korumalıdır. Yoksa

yavrularımız bizim olmaktan çıkar, gider.

Maddi tehlikelere karşı belki biraz koruyoruz. Ama manevi tehlikelere karşı koruduğumuzu zannetmiyorum. “Aman hasta olmasın” diyoruz. “Aman ahlaksız, inançsız olmasın” demiyoruz.

Dikkat edelim:

Disiplin demek; sert sözler, bağırıp çağırma, sövüp dövme, baskı... demek değildir.

- Çok katı olmak çocuğun kalbini kırar, saldırgan veya çekingen yapar.

- Çok yumuşak olmak çocuğu ana kuzusu yapar.

- Kontrolsüz bırakılırsa yabani olur.

- Çocuğu dövmek ahlakını bozar. Çocuk, katı, acımasız olur. Kin besler sonra o da şiddete başvurur. Çocuk döver, hanım döver, kendini döveni döver.

- Dayak, onur, gurur kırıcı bir şeydir.

- Dayak yiyen dayağa alışır, cezaya aldırmaz, evi terk eder.

- Dayak, yalana sevk eder.

- Çocukla öfkeli ve sinirli iken bile konuşulmamalıdır. “Dayak cennetten çıkmadır”derler. Yani cennette dayağa yer yoktur.

- Kötü çocuk, cezalandırma ve dayak yerine şefkat ister güzel diyalog ve güzel yaklaşım ister. Sahip çıkılmalıdır. Sokak çocuklarının çoğu dayak yüzünden, şiddet yüzünden evlerini terk etmiş çocuklardır.

- Çocukları fazla sıkmak sorunlar çıkarıyor. Onun için hoşgörü ile disiplin arası

olunmalıdır. Yani tatlı sert olunmalıdır.

- Dayak çocuğu evden uzaklaştırır ve sokağa iter, arsız yapar.

- Aşırı baskı çocuğu yalana iter. Çocuğun her an yaptığını kontrol ediyorsanız çocuğa büyük kötülük ediyorsunuz demektir. Çocuğa karşı şiddet, öfke çocuğun altını

ıslatmasına kadar onun üzerinde olumsuzluklara sebep olur.

- Çocukların sebep ne olursa olsun korkutulmaması gerekir. Korku, çocuğu pısırık, başarısız yapar. İçine kapanmasına, bunalıma düşmesine sebep olur. Çocuk

üzerinde zeka geriliği ve sinirlilik hallerine neden olur.

- Çocuklar yaptıklarıyla hatalarından dolayı ayıplanıp, alay edilmemelidir. Çekingen ve korkaklığı ikide bir yüzüne vurulup kınanmamalı, korkuyu yenmesi için ne lazımsa

yapılmalıdır.

Page 52:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

52

- Bazı çocuklar geç anlayıp, geç öğrenebilir. Çocuk sol elini kullanabilir. Bunun için

zorlanmamalıdır. Problem edilmemelidir.

İbni Haldun’a göre “çocuklar için verilen ağır cezalar zararlıdır. Çünkü şiddet, kötü bir ortam meydana getirir. Baskı altında yetişen çocuk kabiliyetlerini geliştiremez ve hevesi yok olur. Ceza ve korku, çocuğu tembelliğe sürükler. Korku sebebiyle çocuk

iki yüzlülüğe başvurur. Cezadan kurtulmak için hileye sapar. Neticede hile ve ikiyüzlülük huy haline gelir. Kendisindeki insani vasıflar fesada uğrar.” (Mukaddime: 540)

Allah korkusunun dışındaki bütün korku vasıtaları insan için zararlıdır.

H- ÇOCUKLARIN KORUNMASI

Çocuklarımız her yönden tehlikelerle karşı karşıya. Bu yüzden korunmaya ihtiyacı var.

Kötü alışkanlıklar çocuğu kirletiyor. Para kirletiyor. Çevre kirletiyor. Yayın basın kirletiyor. Cinsellik kirletiyor. İnsanlar kirletiyor. Ana babanın, yetkililerin ilgisizliği

kirletiyor. Bu durumda koruma ve kollama görevi ortaya çıkıyor.

Namaz kılan bir insanın çocuğu ateşe düşme tehlikesi ile karşı karşıya olsa ne yapılır? Namaz bozulur, çocuk kurtarılır. Çocuklarımız için seferber olmazsak, elden

geleni yapmazsak çocuk katili oluruz.

Tahrim suresinde Allah: “Yavrularınızı ateşten koruyun” diyor. Buna göre yeni nesil korunacaktır.

- İnançsızlık ve ahlaksızlık hastalığından korunacaktır. Peygamberimiz (sav) şöyle

buyuruyor:

- “Çocuklara Allah’a kul olmayı, itaati ve ibadeti emreder, yine onları Allah’a isyan etmekten ve günahların sakındırırsınız. İşte bu onları korumaktır” diyor.

Çocuğu her zaman yanınızda bulundurup tehlikelerden koruyamazsınız. Sokakta,

okulda, orada burada tehlikelerle her zaman karşılaşabilir. Bu durumda çocuğa tehlikenin ne olduğunu ve tehlikelerden nasıl korunacağını öğretmezsek, çocuğumuzun kirlenmesine neden olmuş oluruz.

- Çocuğumuzu sigara, alkol, uyuşturucu ve fuhuş tehdidine karşı korumalıyız.

- Bir anlık ihmal, çocuğun elden gitmesine, kaybolmasına neden olabilir. Çocuklarımızı dilendirmek için, hırsızlık için ve fuhuş için kaçıran çetelere karşıda

uyanık olmamız lazım, organ mafyası çocuk kaçırıyor, satıyor.

Page 53:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

53

BM çocuk fonunun açıklamalarına göre yılda 1 milyar çocuk kaçırılmakta ve

satılmaktadır. (21/07/2003 Zaman)

İki gazete haberi:

“BATAKTA BULUNDULAR: Evden kaçan 13 – 22 yaşlarındaki 8 kız, fuhuş bataklığına sürüklendi: “Ailelerinin ilgisizliği ve özenti genç kızların hayatını karartıyor,

çeşitli hayaller kurarak, evden kaçan kızlar randevu evinde uygunsuz halde yakalandı.” (Türkiye 21/05/1997)

- “Ahlaki çöküntü ve lüks özentisi, gençleri evden uzaklaştırıyor. 15 yaşında evden

kaçan kız, namuslu bir ailenin yardımıyla batağa düşmekten kurtuldu. N.C. kurtuldu ya diğerleri? Diğerleri bu kadar şanslı değil.” (12/07/1994 Türkiye)

Kısaca küçük çocuklara öncelikle şunlar öğretilmelidir:

- Çocuğa, öncelikle anne ve babasının adı – soyadı, adresi ve telefon numarası

ezberletilmeli ki kaybolduğu zaman kendisini bulanlara, anne ve babasına ulaşabilecek bilgileri verebilsin.

- Farklı bir şehirde ve farklı bir adreste misafir iseniz kaldığınız yerin adresini ve

telefonunu öğretin yazılı olarak cebine koyun.

- Kaybolduğu zaman başına kötü şeylerin gelmemesi için polis, güvenlik görevlisi gibi insanlara başvurması gerektiğini söyleyin.

- Kaybolduğunda sakin olması gerektiğini, vereceği bilgilerle onu bulacağınızı tembih

edin.

- TV nin zararlarından çocuğumuzu korumalıyız. Hiçbir zaman çocuk TV ile oyalanıyor diye sevinmemeliyiz. Çocuk ne kadar çok TV seyrederse o kadar çok düşüncesiz ve hissiz olur, TV çocukların baş belasıdır.

Çocuk, daha olumlu ve daha yapıcı şeylerle, bazı yıkıcı etkilerden alıkonabilir, oyalanabilir. Veya seyredeceği, etmeyeceği zamanlar ayarlanabilir.

Bugünün çocuğu şuursuzca, sürekli ekran karşısında vaktini geçiriyor. Sessiz

oturduğu için ana baba da, seyretmesini istiyor. Hatta ona ayrı televizyon alıyor. Sonuç ne oluyor dersiniz?

- Erken yaşta gözlüklü çocuklar çoğalıyor.

- Şiddet seyrederek büyüyen, şiddet çocukları artıyor.

- TV nin esir aldığı, TV bağımlısı yavrular oluyor.

- Vurdulu, kırdılı şiddet cinayet filmleri seyrederek acımasız gençler artıyor.

- Müstehcen sahnelerle, şehvet kokan çocuklar oluyor.

Page 54:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

54

- Hayal ürünü çizgi filmlerle, hayaller dünyasına kayan çocuklar artıyor.

- Reklamlardan yanlış yönde etkilenenler oluyor.

- Poptan, toptan başka şey düşünmeyenlerin sayısı çığ gibi büyüyor.

Çocuklar televizyonun şekillendirmesine bırakılmamalıdır. Eğer TV hakimiyetinden çocuklar kurtarılırsa, suç işenmeden önlenmiş olur. Suça özendirilen çocuklar

kurtarılmış olur. Yoksa çocuğu TV yönlendirecek, o büyütecekse, kalıcı, kötü etkilenmeler olacaktır. Çocuk, TV çocuğu olacak, bizim çocuğumuz olmayacaktır.

Ankara’da 18 yaşındaki genç 12 tane küçük kız çocuğunu kirletmiş, emniyette “Beni televizyondaki müstehcen filmler mahvetti” demiştir.

Çocuğu ahlaksız yapan, ahlaksız dizi ve filmlerdir. Çocuğu şiddete iten, şiddet içeren programlardır.

Çocuklarımız TV den kötü şekilleniyor. Çocuğun dikkati başka yerlere çekilmelidir. Bu

haliyle TV, çocuklar için kurulu bir tuzaktır.

Çizgi filmler de tahribat yapıyor, robotlaştırıyor, zeka geriliğine sebep oluyor. Çocuk büyüyor ama, çocuk kalıyor, çocuksu davranışlardan kurtulamıyor, adam olamıyor.

Şiddet, korku ve macera filmleri, sanat değeri olmayan gösteriler, müstehcenlik,

argolu konuşmalar, çocukta olumsuz etkiler yapar. Çocukta güzel şeylerin yok oluşuna sebep olur.

Televizyon, masalı, güzel hikayeleri, ilgiyi, terbiyeyi, ve öğüt vermeyi yok etmiştir.

TV, çocuğu esir alırsa, o çocuğa siz bir şeyler veremezsiniz. Hep o verir.

TV de görünümü kötü olan çizgi film kahramanları, çocuklardaki güzeli yok ediyor. Mesela;

Çok sevilen Hugo, boynuzlu, sivri kulaklı ve kuyruklu insanımsı bir yaratıktır. Aslında bu yaratık, Hıristiyan tasvirlerinde yer alan şeytan figürüne çok benzemektedir.

Güzele dair anlayışın gelişmesi önemlidir. Çirkinliklerin çocuklara hoş gelecek şekilde gösterilmesi, ancak onların kalplerindeki güzellikleri bozmaya hizmet eder.

Çoğu çizgi filmlerde;

- Allah inancı yıkılıyor, kahramanlar her şeyin hakimi gösteriliyor.

- Dinsizlik veya Hıristiyanlık propagandaları yapılıyor.

- Kötü görünüp, cin – şeytan rolleri korkutuyor. Satanizm propagandası yapılıyor.

Aşırı televizyon ve içeriği uygun olmayan programları izlemek, ebeveyn kontrolünün

eksikliği çocukları olumsuz yönde etkiliyor. Onun için çocuğunuzun iletişim

Page 55:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

55

dünyasında sağlıklı bir şekilde yetişmesini istiyorsanız uzmanların önerdiği şu

hususlara dikkat etmek gerekiyor:

- Çocuğunuz günde 2 saatten fazla televizyon seyretmemelidir. (Video ve oyunlar dahil.)

- Çocuğunuzu izlediği televizyon miktarınca kitap okuması için teşvik edin.

- Yemek vakitlerinde, ödev ve oyun zamanlarında televizyonunuzu kapatın.

- Çocuğunuzun yaşına ve gelişimine uygun programları seçin ve seçtiğiniz program bitince televizyonu kapatın.

- Çocuğunuzla beraber televizyon seyretmek için ayırdığı zamanı nasıl kullanacağını

planlayın.

- Beraber televizyon seyredin ve izlediğiniz program hakkında çocuğunuzla konuşun.

- Eğer çocuğunuzla beraber televizyon seyretmiyorsanız, en azından onu kontrol edin.

- Çocuğunuza seyrettiği ve duyduğu şeyleri sorgulamasını öğretin.

- Haberler ve diğer yetişkinler için olan programları çocuklarınız yokken izleyin.

- Aile değerlerinize saygılı programlar seyredin.

- Kendiniz ne kadar televizyon seyrettiğinizi denetleyin ve özellikle çocuklar

etraftayken hassas olun.

- 900’lü hatlardan çocuğunuzu koruyun “Hemen arayın” çağrısı ona cazip gelebilir. Hemen arayabilir.

Ayrıca;

- Çocuğuma bilgisayar aldım, onunla oyalanıyor, demeyin. Odasına çekilmiş ders çalışıyor da zannetmeyin. Kontrol edin. Bugün internette hep güzel şeyler yok...

Bilgisayar, adeta bir tuzak. “Chat” yapan gençler, yalan söylüyor, aldanıyor, aldatılıyor, hayal dünyasında yaşıyor. Çocukların gelişimini olumsuz yönde etkiliyor.

İnternet kafeler, çocukları çürütüyor. Zararlı siteler ruh ve beden sağlığını bozuyor. Ayrıca bilgisayar oyunları çocukları yalnızlaştırıyor, şiddete yöneltiyor.

Kısacası çocuklara kontrolsüz televizyon, bilgisayar seyrettirmemelidir. Sürekli

seyrettirilmemelidir.

Bugün inançsızlık, iffetsizlik, şüphe, tereddüt, milli ve manevi değerlerimize yönelen tehlikeler var. Bunların olumsuz etkileri var. Bu konularla ilgili çocukların kafası

karışıyor. Her konuda gereken bilgi verilmeli, şüphe ve tereddütler giderilmelidir.

Page 56:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

56

Çocuklara lazım olan bilgiler verilmeli, sadece popla, topla büyümesine müsaade

edilmemelidir. Gençlerin yozlaşması, çürütülmesi önlenmelidir.

Çocuklarımızı maddi hastalıklardan koruduğumuz kadar, manevi hastalıklardan da korumazsak üzülürüz.

Bugün kendisinden şikayet edilen gençlik, ihmalin kurbanıdır.

Kötü arkadaş çevresinden korumak gerekir. Gazali: “Terbiyenin esası, çocukları kötü arkadaşlardan korumaktır” diyor.

Atalarımız da: “Körle yatan şaşı kalkar, itle yatan bitle kalkar” demiştir.

Çocuk nezih ortamlarda, nezih insanların yanında yetişir. Ashab –ı kehfin köpeği bile

iyi insanların yanında iyi olmuştur. Bir zamanlar, çamur gül kokmuş – sen çamursun neden gül kokuyorsun? Demişler. – ben bir zamanlar gülün dibinde eğleşmiştim, demiş.

Arkadaşın etkisi ve baskısı ağırdır. Her iyi ve kötü alışkanlık, arkadaş vasıtasıyla edinilir. Suça itilenlere bakın, arkadaş kurbanı gençler değil mi?

İbni Sina: “Okulda çocuk, terbiyesi güzel, alışkanlıkları iyi olan, çocuklarla arkadaşlık etmelidir. Zira bir çocuk, diğer bir çocuk için daha çok telkin ve etki gücüne sahiptir”

der.

Cenab –ı Allah, Furkan suresinin 28. ayetinde kötülükleri yüzünden helak olanların “yazıklar olsun bana, keşke beni sapıtan falanı dost edinmeseydim” diyerek pişman

olacağı haberi verilmiştir.

Çocuklarımızı ve gençlerimizi şu ortamda nelerden koruyalım:

- Kötü alışkanlıklardan korumalıyız. Çocuğu alkole götürecek yiyecek, içecekten,

- Uyuşturucu belasından,

- Fuhşa götürecek giyim kuşam, arkadaşlıklardan,

- Kumara götürecek tavla, satranç, bilardo, lades, bahis oyunlarından,

- Sigara illetinden korumalıyız.

Bu konuda öncülük yapmamalı ve kötü örnek olmamalıyız.

Yavrularımızı yetiştirirken onları tahrik eden, tahrip eden yayın – basın organlarının olumsuz etkisinden koruyup kurtarmalıyız.

Yayın basın organları, her an çocuklara kötü örnekleri sunabilmektedir. O kadar çabuk ve çok etkiliyor ki 6 – 7 yaşındaki çocuk silahla dehşet saçıyor. 12 yaşındaki

Page 57:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

57

çocuk, arkadaşlarını silahla tarıyor. 13 yaşındaki çocuk oyun arkadaşının ırzına

geçiyor.

Kötü örnekler, çocukları sapık yapıyor, saldırgan yapıyor, şehvetperest yapıyor, merhametsiz yapıyor. İlim adamlarının ifadesine göre aptallaştırıyor, robotlaştırıyor.

Çocuk, döven ana babasının yemeğine filmde seyrettiği gibi yapmış dövdüğü cam

kırıklarını yemeklerine katmış.

Bir çocuk da kırık not veren öğretmenine zehirli çukulota ikram etmiş, sebebi sorulunca televizyonda seyrettiğini söylemiştir.

Çocuğu evlendirmek, meslek sahibi yapmak da analık babalık görevlerindendir.

Peygamberimiz: “Üç şey gecikmez: Namaz, cenaze, vakti gelince evlilik.”

- Çocuk evlenecek yaşa gelince, imkanınız varsa hemen onu evlendirin. Yoksa çocuk günah işlerse vebali ebeveynlerin olur. (Ramuz. 411/7) buyurur.

Meslek sahibi yapmak ve evermekle de görevler bitmez. Ana her zaman ana, baba

her zaman babadır. Atalarımız: “Ana başa taç imiş, her derde ilaç imiş, evlat pir (ihtiyar) olsa da, bir anaya muhtaç imiş, demiştir.

İ- ANA BABALARA BİR KAÇ ÖĞÜT

Bir insan herşeyi bilemez. “Bin bilsen de bir sor” demişlerdir. Sonra herkes çocuk

yetiştiremez, bu bir sanattır. Ama öğreterek daha güzelini yapabiliriz. Bilgisizlikle evlat ziyan

olur.

Atalarımız: “Yolu iyi bilen yorulmaz” demiş. Gelin şu yavrularınızı güzelce yetiştirin. İki

cihan saadeti yaşasın ve yaşatsın...

Ey anne babalar!..

- Önce örnek olun, güven verin, sabırlı olun, çocuğu yetiştirmeyi görev bilin.

- Tatlı dilli, güler yüzlü olun, lanete, bedduaya, tehdide, korkuya yer vermeyin.

- Kolaylaştırınız zorlaştırmayınız, müjdeleyiniz nefret ettirmeyiniz.

- Mevsimsiz tohum bile yeşermez. Yer, zaman, ortamını iyi seçin.

- Olumsuzlukları değil, olumluları ele alınız.

- Yanlış mesajlar vermeyin, “Söyleme yap” denmiştir.

Page 58:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

58

- Hata ve yanlışların, çocukla beraber büyümesine müsaade etmeyin.

- Hiçbir zaman çocuğunuzu başkası ile kıyaslamayın, onun yanında başkasını

övmeyin.

- Çocuğunuzu TV nin tahrikinden ve müstehcenlikten uzak tutun.

- Yapmadığınız hiçbir şeyi çocuğunuzdan istemeyin. Unutmayın sizdeki istenmeyen

şey, çocukta kalıcı olur.

- Çocuğunuzun nasıl olmasını istiyorsanız, önce siz öyle olun. Çocuğunuzun

düzelmesini istiyorsanız önce siz düzeliniz.

- Çocuğunuzun yanında aile kavgası yapmayı, çocuğunuz kavga seyrederek

büyümesin. Evladınızda görmek istedimeğiniz şeyi, asla hayatınızda yer vermeyin.

- Yalan söyleyen, çocuğunu yalancı bulacaktır. Çocuktaki yanlışın kaynağını

kendinizde arayınız.

- Çocuk size bir sır verdiyse onu saklayın. Onunla alay etmeyin; ona gülmeyin, onu

kötülemeyin...

- Hatayı kızarak eğil, öğreterek düzeltin.

- Her istediğini yapmayın, yapılması gerekeni yapın.

- Başkasına yardıma alıştırın.

- Verdiğiniz sözden dönmeyin.

- Çocukların terbiyesini başkalarına bırakmayın.

- Size bakacak, “ana baba” diyecek, rahmet okuyacak evlat yetiştirin.

- Çocuğu sakın kötü işlerinize alet etmeyin.

- Kardeşler arası ilişkileri düzeltin.

- Kararlarına saygı duyun.

- Görevler vererek sorumluluklar yükleyin.

- Sertliğin, dayağın insan yetiştirmede yeri olmadığını bilin.

- Hayatı beraber yaşayın.

- Erken şöhret arzusu sonun başlangıcı olur. Çocuğu gereksiz yere övmeyin. Şu

olacak bu olacak demeyin.

Page 59:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

59

- Çocuğa yaramaz diye diye yaramaz etmeyin. Döverek arsız ve yüzsüz etmeyin.

- Sevgide de yergide de aşırılıktan kaçının.

- Devamlı öğüt ve nasihat ederek bıktırmayın. Yerinde zamanında gerektiği kadar

olursa faydalı olur. İkaz ve uyarılar yıkıcı olmasın yapıcı olsun.

- Ceza, suçun karşılığıdır. Ceza verilirken suça denk olmalıdır. Ödülde başarıya denk

olmalıdır.

Lokman (as) oğluna şu öğütleri vermiştir:

- “Yavrucuğum, sen düğün törenlerine değil, cenazelerin techiz – tekfin işlerine koş!

Zira cenazeler, sana ahret hayatın hatırlatır; düğünler ise dünyaya karşı doymak bilmeyen

arzunu kamçılar.”

- “Yavrucuğum, sen yatağında uyurken seher vakitlerinde avaz avaz öten şu

horozdan sakın daha aciz olma (sabahları ondan da erken uyanmaya çalış)”.

- “Yavrucuğum, aman ha tevbeyi sonra yapayım deme! Zira ölüm ansızın geliverir.”

- “Yavrucuğum, sakın cahil ile sami (İçli, dışlı) olmayı arzu etme (böyle bir özlem ve

gayret içinde bulunma) ki o, yaptığı kötü ve yanlış işleri senin de tasvip ettiğini (doğru

bulduğunu) düşünmesin.”

- “Yavrucuğum, Allah’tan kork! Ancak bir taraftan kalbin (aklın) günah tasarlayıp

dururken; insanların seni aşırı derecede methedip yücelterek sana ikramda bulunmaları

maksadı ile sırf riyakarlık yaparak kendini takva erbabındanmış gibi göstermeye kalkışma.”

- “Yavrucuğum, sükut etmiş olmandan asla pişmanlık duyma! Zira söz gümüş ise

sükut altındır.”

- “Yavrucuğum, kötülüklerin senden uzaklaşmasını istiyorsan; kötü olan işlerden

hemen uzaklaş! Çünkü kötü olan durumlar, kötüler için yaratılmıştır (onlar için

hazırlanmıştır.)”

Tabi ki bunlar kolay şeyler değil, ama isterseniz başarabilirsiniz. Allah yardımcınız

olsun.

Page 60:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

60

J- ÇOCUK NASIL KÖTÜ HUYLU OLUR?

Çocuk, iyiye de, kötüye de meyyaldir. Ana babanın ilgisizliği, yanlış yönlendirmesi

veya bilgisizliği çocuğun yanlış şeylere yönelmesine sebep olacaktır.

Ana baba, çocukta gördüğü, istenmeyen bir şeyi isterse, zamanında müdahale

ederse, düzelmemesi düşünülemez. Ana baba, yanlışı düzeltmezse, o yanlış çocukta kalır ve

onunla beraber büyür.

Parmağını emen çocuk, büyüyünce niye emmez? Ana baba ikaz eder durur da

ondan.

Bir yazar: “Siz çocuğa iyi huyları veriniz, büyüdüğü zaman onlardan ayrılamaz” der.

Demek ki, ne ekilirse o biçilecektir. Hangi tohum atılırsa o yeşerecektir.

Çocuk, herhangi bir yanlışa yönelirse, hemen düzeltilmelidir. “Daha çocuk”

denmemelidir. Veya yanlışları alkışlanmamalı, övünç vesilesi yapılmamalıdır.

Çocuk aile içinde kötü model bulmamalıdır. Mesela; çocuğun yanında yalan

söylenmemeli. O yalan söyleyince de hemen müdahale edip, yalanın kötü bir şey olduğunu

anlatmak gerekir.

Kötü örnek olan ana babanın yapacak bir şeyi yoktur. Sigara içen ana baba,

çocuğuna “içme” demesinin bir manası olmaz.

Çocuk kötülükleri ve kötü alışkanlıkları daha çok, duyarak veya bizzat görerek veya

ekranlarda seyrederek öğrenir.

Ne yazık ki, kötü alışkanlık edinme yaşı, küçüldü. Ana baba 5 yaşındaki çocuğunu

bakkala gönderip sigara aldırabiliyor. Yani çocuk kötülüğe alet ediliyor.

Çocuk, hırsızlık yapanları, kötü yolda olanları ve kötülere iltifat edildiğini, her an

medyada görebiliyor.

12 yaşındaki çocuğunu analar babalar, okula gidip gitmediğini, arkadaşlarının kimler

olduğunu sigara içip içmediğini, alkol alıp almadığını araştırmıyor.

Çocuk evde birayı, kolayı her an bulup içebiliyorsa, neden alkole yönelmesin? Çocuk

evde kumar aletleri görüyorsa, oynayanları seyrediyor ve piyango heyecanı yaşıyorsa neden

kumarbaz olmasın? Evde, yolda en yakın anasını şortla görüyorsa nasıl haya sahibi olsun?

O, neden, kimden utansın?

- Ana baba çocuğun yanında yalan söylerse, çocuk neden söylemesin?

- Kötü örnek olunursa, bilgilendirilmezse ve uyarılmazsa çocuk kötü alışkanlıklar

kazanacaktır.

Page 61:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

61

- Çocuğun kötü huylu olması isteniyorsa; onunla alay edilmeli, anlayışsız

davranılmalı, insanlar hep kötülenmeli, çocuğun yanında tartışılmalı, oyununa her zaman

engel olunmalı, dövülüp sövülmeli, güldüğü zaman ilgisiz kalınmalı, kardeşler arası ayrım

yapılıp adaletsizlik yapılmalı, hatalı hareketlerine tehditle cevap verilmeli, çocuk bir şey

söylediği zaman dinlenmemeli, işte o zaman kötü huylu bir çocuk elde etmiş oluruz.

- Çocuğu ana babadan soğutmanın yolu, kaba kırıcı davranmak ve çocuğu

korkutmaktır.

- Çocuğu güvensiz yapmak için, ona yalan söylemek ve boş vaatlerde bulunmaktır.

- Çocuğu kardeşine karşı huysuz yapmak için, aralarında ayrım yapmak, kardeşlerinin

yanında dövmek, kötülemek gerekir.

- İnatçı yapmak için her arzusunu yerine getirin.

- Çekingen, suçlu yapmak için, sürekli alay edin tenkit edin.

- Hileci, rüşvetçi yapmak için hak etmeden mükafatlandırın, yeterli olacaktır.

Bunlar tabiki olumsuz şeylerdir. İyi bir insan yetiştirmenin tersidir. Hayırlı evlat ve iyi

insan yetiştirmek için çocukla sıcak ve insani ilişkiler kurulmalıdır. Çocuğa güvenilmeli, sevgi

şefkatle muamele edilmeli. Nasıl olmasını istiyorsak biz de öyle olmalıyız.

Olumlu davranışlarını takdir ederken olumsuz yönlerini de tatlı dille tenkit etmeliyi.

Tenkit ederken çocuğu değil yanlış davranışı tenkit etmeliyiz.

Çocuk yalnız ve başı boş bırakılmamalı, çocuk mükafat beklerken cezanın da

geleceğini bilmelidir.

Hiçbir emek boşa gitmez. Bakarsan bağ olur, bakmazsan dağ olur. Sen nasıl istersen

öyle olur.

K- YAPILMAMASI GEREKEN HATALAR

1- Sorusuna cevap vermemek:

İki üç yaşından itibaren çocuk bazı şeylerin farkına varıp, öğrenme maksadıyla soru

sormaya başlar. Soruları anlamsız bulup cevapsız bırakmak yanlış olur. Ona öğretici,

doyurucu cevaplar verilmelidir. Asla kaçamak cevaplar verilmemelidir.

Git başımdan anana sor, babana sor dersek yanlış bilgi edinir. Öğrenme şevki kırılır.

Bilmiyorsak, bilmiyorum demek gerekir. Yanlış bilgi vermek doğru değildir.

Page 62:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

62

Çocuğa doğru şeyler öğretilmelidir. Bilhassa Allah’la ve göremediği şeylerle ilgili

olarak. Yanlış inancı düzeltmek çok zor olur. Küflü çivinin sökülüp atılması gibi.

2- Çocuğa durmadan emirler yağdırılmamalıdır:

Şunu şöyle yap, bunu böyle yap, şöyle yapma böyle yap. Gene mi yaptın? Ben sana

ne dedim? Bunlar çocuğu sıkar, yanlış etkilenir. Yapmamayı, geçiştirmeyi öğretir. Çünkü

bozuk plak gibi dönüp duran aileler iyi evlat yetiştiremez.

Yapacağı, yerine getirebileceği şeyleri söylemek ve istemek gerekir.

Kuru tehditler de savurmamak gerekir: “Şöyle yapmazsan bir daha böyle

yaparsan, şöyle ederim, böyle ederim, döverim, öldürürüm...” Bunlar çocukları kindar ve

inatçı yapar.

3- Çocuklara yaşının üstünde bir şey vermek: Bu bebekken pilav yedirmeye

benzer.

4- Dini zorla öğretmek: Allah’tan korkutmak, Allah’ın cezalandırıcı, cehenneminde

yakıcı olduğunu söylemek. Çocuğu dinsiz yapar.

5- Çocuğa yalan söylemek; yerine getiremeyeceğimiz şeyleri söylemek, çocuğa yalan söyletmek, yalan söylediği zaman uyarmamak, suçunu söyleyince dövmek,

çocuğu yalancı yapar.

6- Çocuğun yanında gıybet, dedikodu yapmak, başkasına iftira atmak onu iftiracı

yapar.

7- Hep şikayet, her şeyden şikayet, her şeyi kötü yönünden bakmak çocuğu nankör

yapar.

8- Ana babadan şikayet etmek, onlarla ilgilenmemek, isteklerini yerine getirmemek

çocuğu isyankar yapar.

9- Her an bir şeyler yedirmek, her istediğini buyur etmek, çocuğu obur ve bencil

yapar, arsız yapar.

10- Çocuğun yaptığını beğenmemek, bu adam olmaz demek, devamlı tenkit etmek,

çocuğu güvensiz yapar.

Çocuğu takdir etmek güven vermek onda kişilik gelişmesini sağlar.

Değişik yollarla başarılarını ödüllendirin. Kabiliyetlerinin gelişmesine yardımcı olun.

Hatalı yönlerini yargılamadan hata olduğunu anlatın.

Onunla samimi konuşun. Kendisini sevdiğinizi, değer verdiğinizi hissettirin.

Page 63:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

63

Ona söz hakkı verin. O konuşunca dinleyin, yüzüne bakın.

Aşırı ve kırıcı eleştiriden kaçının.

Başkasının yanında onu küçük düşürmeyin.

Başkası ile onu kıyaslamayın.

Aile içi bağları kuvvetlendirin.

Ona yapabileceği sorumlulukları verin. Onun işini siz yapmayın. “Benlik duygusunu”

geliştirin.

Yanlış cezalandırmayın... İşte o zaman bir şahsiyet olarak yetişecektir.

11- Çocuğun zekasını ölçtürmeyin:

Neden? Olumsuz yönde etkiler. “Senin çocuğun geri zekalı” veya “Orta derecede”

demek, çocuk ve ana baba üzerinde yıkım olur. “Çok zeki” demek çocuğu şımartır ve

tembelliğe iter. Yanlış beklenti içine girer.

Çocuk değişir, önemli olan onun gelişimini sağlamaktır.

Çocuklar değişik konularda kendilerini ortaya koyarlar. Bazen zeka gelişimi geç de

olabilir, gelişiminin önünü kapatmamak lazım.

Mesela çocuk bazı derslerden başarı gösterir. Bazılarından az gösterir, o zaman bu

çocuk çok zekalı mıdır? Az zekalı mıdır?

Çocuğun zekasını geliştireceğim diye asla zorlamayın. Yoksa aptallaştırırsınız.

12- Küçük yaşta bu şu olacak, bu olacak denmemesi lazım. Sen ne olacaksın? Diye

sorulmaması lazım. (Dr. Mühendis, Polis, Asker vb...)

Çocuğa önce iyi bir insan iyi bir vatandaş olma düşüncesi verilmelidir. Bir öğrencime:

Ne olacaksın? dedim. – “Cennetlik hocam” dedi. Böyle yüksek gaye ve idealler verilmelidir.

Önemli olan şey, önce insan olmalıdır.

13- Çocuklar arasında hiçbir konuda ayrımcılık yapılmamalıdır. (Yemede,

içmede, giyimde, sevgide, ilgide, muamelede...)

Çocuk adil olunmadığının farkına varırsa, kin besler. Hele kardeşi yüzünden bir çocuk

haksız bir şekilde cezalandırılmamalıdır.

Yerinde hak edince ödüllendirilmelidir. Bu çocuğa teşvik olur. Biri cezalandırılıp,

kardeşi ödüllendirilmemelidir.

Page 64:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

64

14- Aşırı nazlı yetiştirmek, içine kapalı yapar, suskun olur, gurubun gerisinde kalır.

Diğerleri çaba sarf ederken o ağlar, sızlar, sebepsiz ağlamaya başlar.

Şöyle derler: “Çocuğunu nazlı yetiştiren çok ağlar.”

15- Anne baba olarak çocuğa devamlı nasihat yanlıştır. Her zaman nutuk çekmek

de yanlıştır. Bunlar sorunları çözmez. Sonra çocukla anlaşamazsınız, sizi dinlemez.

“Ben şöyleydim ben böyleydim...” dememeli. Başkaları övülüp, onun başarısızlıkları

dile getirilmemelidir.

16- Vurdulu kırdılı filmler, silahlı dövüşlü oyunlar, sokak çocukları ile arkadaşlığı

çocuğu hırçın yapar, çete, mafya adamları olur.

Çocuk kötü örnekleri taklit eder.

Bugün suç işleme yaşı düşmüştür, neden? Kötü örnekler çok da ondan.

Çocuk dikkat çekebilmek için çeşitli şeyler yapar, şaklabanlık yapar. Yaptığı şeyler

anlamsız da olabilir. Bu yaramazlık olarak değerlendirilip, üzerine gidilip, susturulmamadır.

16- Çocuk her istediğini elde etmemelidir. İstekleri ölçülü, sınırlı yerine

getirilmelidir. Onların talepleri sınırsız olabilir. Onu kırmadan, ikna ederek anlatılmalıdır.

Her şeyi görsün, her istediğine sahip olsun düşüncesi yanlıştır.

- Fazla harçlık verilmemelidir.

- Çocuğa ekonomik durum uygun bir tarzda anlatılmalıdır.

- Küçük yaşta cep telefonu, bilgisayar, odasında özel televizyon olmamalı. Bunlar

çocuğu başarısız yapıyor.

Sınırları çocuk değil, siz belirlemelisiniz. Onu imkan ölçüsünde yetinme alışkanlığı

kazandırılmalıdır.

Bir çocuk adına hep karar veren ana baba olmamalıdır. Sonra çocuk sorumluluk

yüklenemez.

Her istediğini almamakla da, her dediğini yapmamakla çocuk cezalandırılmamalıdır.

Çocukları başı boş bırakmak da büyük risktir.

17- İhmal veya kasıt çocuklar için telafisi mümkün olmayan kayıplara neden

olmaktadır.

- Kaybolan Çocuklar

Page 65:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

65

- Sakat kalanlar,

- Yanıp kül olanlar,

- Sokağa terk edilenler,

- Rahat ve özgürce hayat için öldürenler,

- Kesen öldürenler,

- Gayri meşrulukla terk edilenler

Bunların hepsinin sonu pişmanlıktır. Hiçbir şey gizli kalmaz. Bazen ana babanın

hataları telafi edilemez.

18- Çocuk eğitiminde anne baba aynı tarafta olmalıdır. Farklı şeyler söylenmemeli

ve istenmemelidir.

Bazı şeyleri çocuk yaşayarak öğrenir, bazı şeyleri de görerek, sorarak öğrenir. Sabırlı

olmak gerekir. Ana babadan biri konuşurken diğeri susmalıdır.

19- Çok sıkıcı üzücü durumlarda bile çocuğa güler yüz gösterin. Gerektiğinde

yanlıştan dönün ve özür dilenecekse dileyin.

Bozulan kırılan şeyler için onu suçlamayın.

Olgun insanlar, iyi bir eğitimcidir.

20- Çocuk ağlarken asla ağlamaya terk edilmemelidir. Çocukla bir çok şeyi

paylaşın.

Ne halin varsa gör demeyin. Sen bunu hak ettin de demeyin.

Hastalığında da aşırı ilgi göstermeyin. Fazla nazlanmasına da müsaade etmeyin.

21- Çocuk televizyona, ateriye, bilgisayara, teslim edilmemelidir.

- Düzenli seyretmeyi öğrenmelidir.

- Düzenli yiyip içme ve yatıp kalkmayı alışkanlık haline getirmelidir. Yeme içmede

ders çalışmada zorlamayın, yönlendirin, uzlaşın, anlaşın, önünü kesmeyin.

22- Tuvalet eğitimi 2-3 yaşında verilmeli, çocukla alay edilmemeli, mahcup

edilmemeli ve dövülmemelidir. Hatası yüzüne vurulmamalıdır. Hatta altını ıslatması halinde

başkalarına söylemeyin.

Page 66:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

66

23- Asla çocuğunuzu kendinize uydurmaya çalışmayan. Siz onu dinleyin, o da sizi

dinler “Böyle istiyorum” demeyin. Ona fırsat verin. Hep siz haklı çıkmayın. Zaman zaman ona

“Aferin” demek de cömert olun. Onu övmekten korkmayın.

İşlerinize yardım etme fırsatı verin. Sonra da yardımı o size yapar. Yaptığı güzel işleri

takdir edin. Size karşı olan güzel davranışlarına teşekkür edin.

24- Çocuğu asla başkalarının yanında dövmeyin, azarlamayın, eleştirmeyin.

Kusurlarını sayıp dökmeyin. Kötü onur kırıcı adlarla çağırmayın.

Yani onu küçük düşürmeyin. Sonra inadına o da sizi küçük düşürür. Çocuğa öfkeyle

yaklaşmayın. Ani tepki göstermeyin.

25- Kızgınlığınızı, öfkenizi fazla uzatmayın, küsmeyin. Kızgın olduğunuz zaman

hayat dersi vermeye kalkmayın.

Çocuğa küfretmeyin, lanetlemeyin, beddua etmeyin, olumsuz konuşmayın.

Bazı hatalar için kör sağır ve dilsiz olun.

Sizin fedakarlık yapmanız en güzel, etkili bir ders olacaktır.

26- Ona çocuk gibi davranmayın, hep çocuk kalır. Olgunlaşmaz. Kimlik

kazanmasına yardımcı olun.

Çocuğa saygı gösterin ki, saygı göstermeyi öğrensin.

27- Sigara, alkol, fuhuş, kumar konularında zarar gören kimseleri ona gösterin,

tanıtın.

Çocuğu kötü ortamlarda, kötü arkadaşlarla tutmayın. Seyretmemesi gereken dizileri,

filmleri seyrettirmeyin.

28- Çocuğa fazla kural koymayın. Ne kadar kural koyarsanız o kadar şaşırır. Çok

sorunlar yaşanır. Yani yaşamayı zorlaştırırsak çocuk bıkar.

Kararları beraber verin, kuralları beraber koyun, çok daha iyi anlaşırsınız.

Bir şey zorla benimsetilmez. Ne kadar zorlarsanız, çocuk o kadar sizden uzaklaşır.

Problemleri çözmek için güç kullanmayınız. O zaman büyüyünce yapacak bir şeyiniz

olmaz.

Baskı olmayan ve güce başvurulmayan yerde daha güzel şeyler olur. Her an sevgi ile

yaklaşın.

29- Sorusundan, fikrinden, bir davranışından dolayı çocuk kınanmamalıdır.

Yanılmak insan içindir. Yapılacak şey, kırmadan düzeltilmelidir. İyiye yönlendirmektir.

Page 67:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

67

30- Sevgili anneler babalar,

Çocuğunuzu..................................

- Hoşgörü ile yetiştirseniz, sabırlı olmayı öğrenir.

- Destekleyip yüreklendirirseniz, kendine güven duymayı öğrenir.

- Yaptığı güzel şeyleri över ve beğenirseniz, takdir etmeyi öğrenir.

- Hakkına saygı gösterirseniz, adil olmayı öğrenir.

- Güven ortamı içinde yetiştirirseniz, inançlı olmayı öğrenir.

- Kabul ve onay gösterirseniz, kendini ve başkalarını sevmeyi öğrenir.

- Aile ortamı içinde dostluk ve arkadaşlık gösterirseniz, bu dünyada mutlu olmayı

öğrenir.

- Sevgi içinde büyütürseniz, güvenmeyi öğrenir.

- Sürekli eleştirirseniz, kınama ve ayıplamayı öğrenir.

- Kin ortamında büyütürseniz, kavga etmeyi öğrenir.

- Alay edip aşağılarsanız, sıkılıp utanmayı öğrenir.

- Devamlı utanç duygusuyla eğitirseniz, kendini suçlamayı öğrenir.

- Devamlı gülünç duruma düşürürseniz, çekingen olmayı öğrenir.

- Kendisine inanmazsanız, dolandırıcılığı öğrenir.

- Aşırı hoşgörülü olursanız, bencilliği öğrenir.

- Her zaman tenkit ederseniz, kendini kabahatli bulmayı öğrenir.

Page 68:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

68

Siz nasıl ana babasınız acaba? Bu konuda görüşler şöyle:

1- Denetleyici anne – babanın özellikleri:

Çocuğun doğuştan getirdiği özellikleri değiştirmeye yöneliktir.

- Tehdit eder.

- Fiziki şiddet kullanır.

- Sevgiyi esirger, küsüp iletişim keser.

- Aşağılayıcı ifadeler kullanır.

- Kızgın bir şekilde çocuğu döver.

- Çocuğu başkaları ile kıyaslar.

- Ona sürekli bağırır ve onun duygularını bastırır.

- Devamlı kendisiyle kıyaslama yapar.

2- Pasif anne – babanın özellikleri:

- Çocuğun etkinlikleri konusunda ilgisiz ve kayıtsızdır.

- Anne – babalar, hoşgörü ile boş vermişliğin karıştırırlar.

- Çocuğa sınırsız haklar tanımışlardır.

- Çocuğun bütün isteklerine cevap verirler.

- anne – baba tamamen kendi kabuğuna çekilmişlerdir.

- Çocuğun olumsuz ve uygun olmayan davranışlarına göz yumarlar.

- Biz çocukluğumuzu ve öğrenciliğimizi yaşayamadık, çocuklarımız yaşasın, dünya

nimetlerinden istifade etsin, derler.

- Öğretmenlerine ve arkadaşlarına karşı olumsuz davranış sergilerler.

Page 69:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

69

3- Destekleyici anne – babanın özellikleri

- Çocuğa yakın ilgi gösterirler. Sözle veya dokunarak sevgi gösterirler.

- Çocukla ortak faaliyette bulunurlar.

- Çocuğun davranışlarını onaylayan davranışlar gösterirler.

- Çocuklarını ikna yollarını kullanırlar.

- Sınırları belirlenmiş özgür ortam sağlarlar.

- Anne – baba tutarlı ve kararlıdırlar.

- Meselelerin sebep – sonuç ilişkisini anlatırlar.

- Çocukla arkadaş, dost olup eğitim ve öğretimi verirler.

Siz hangisindensiniz?

Özet olarak; ilim adamlarımızın görüşleri şöyledir:

Bunun dışında şu noktalara dikkat etmek gerekir:

- Çocuğunuzu yetiştirirken onun sizin istediğiniz kişiliğe bürüneceğini düşünmeyin.

Onunla kurduğunuz iyi ilişki sayesinde ona tavsiyelerde bulunabilirsiniz.

- Onun size saygılı olmasını istediğiniz kadar siz de ona saygı göstermelisiniz.

- Ona yeterince zaman ayırın ve hoşgörülü davranmaya çalışın (Kendi fikirlerini

söyleme şansı tanıyın)

- Örnek bir aile olmaya çalışın ve hatalarınız olduğunda bunu kabullenin, ona asla

yalan söylemeyin.

- Bazı şeyleri sizinle yaşayarak öğrenmesini sağlayın.

- Onun yanlışlarıyla fazlaca ilgilenmekten çok doğrularını yakalamaya çalışın.

- Para kullanmasını öğretmeye çalışın, boşuna para harcamak yerine gerektiğinde

harcamasını öğretin.

- Onu devamlı başkalarıyla kıyaslamaktan kaçının ve kendini aşmasını sağlayın.

- Ona ilgi göstermekten kaçınmayın ama bunu aşırıya kaçırmayın bundan sıkılabilir.

- Size yardım etmek istediğinde ona fırsat verin ve onu gayretinden ötürü kutlayın. Bu

ona kendine güvenme duygusunu verecektir.

Page 70:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

70

- Hatalarını gördüğünde onu suçlamayın yapması gerekenin ne olduğunu söyleyin.

- Eğitimine önem verin devamlı öğretmeniyle iletişim halinde olun.

- Ödevlerinde yardımcı olun ama asla onun yapması gerekeni siz yapmayın.

- Araştırmacı olmasına önem verin. Kendinize bir konu belirleyin ve bunu beraberce

araştırın.

- Onu övmekten kaçınmayın bunu yaparken de aşırıya kaçmayın.

- Üstünden gelemeyeceği yükler vermekten kaçının.

- Onunla hiçbir konuda pazarlık etmeyin, rüşvet vermekten kaçının.

- Davranışlarına dikkat edin sürekli aynı hatayı yapıyorsa neden böyle davrandığını

araştırın ve ona bunu düzeltmesinde yardımcı olun.

- Toplum içinde onu asla suçlamayın, bunu yalnız olduğu zamanda güzel bir biçimde

söyleyin.

- Onu sevdiğinizi ona söyleyin, bunu göstermekten asla kaçınmayın.

- Yatmadan önce çocuğunuza kitap okuyun, okuma alışkanlığı bu yaşlarda edinilir.

Eğer mali durumunuz elveriyorsa ona resimli kitaplar alın okuma bilmese de kitaplarla aşina

olmasına yardımcı olacaktır.

- Bütün çocukların da büyükler gibi ayrı bir şahsiyet olduğunu unutmayın. Onlara bir

şahsiyet gibi yaklaşın, kişisel isteklerine saygı duyun.

- Hata yapması için ona fırsat verin, kimse düşmeden bisiklete binmeyi öğrenemez.

- Çok fala kural koymayın, ama olan kurallara uyun.

Page 71:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

71

L- EĞİTİMDE METOD NE OLMALIDIR?

Her şeyin bir yolu, her şeyin bir metodu vardır. İnsanın yetiştirilmesi de kolay,

herkesin yapabileceği bir iş değildir. İnsan yetiştirmek bir sanattır.

Önümüzde insanlığın dünya ve ahret saadeti için gönderilmiş ve insan yetiştirmekte

metot ortaya koymuş Allah’ın rasulü peygamber efendimizin sünneti var, yolumuzun kandili

olmuş büyüklerimizin tecrübeleri var. elimizde rehber olarak Kur’an var. Bunlara uyarsak

yolumuzu kaybetmeyiz.

Aksi halde, tavuğun altına konan yumurtadan çıkınca suya dalan ördek yavrularının

ardından baka kalan tavuk gibi oluruz.

Bugüne kadar dini, kültürü ayrı yabancıların gösterdiği şekilde hareket edenler,

istenilen manada ve şahsiyette insan yetiştirememişlerdir.

Yol bilmeyen yorulur. Metot bilmeyen fayda yerine zarara neden olur. “Ürmesini

bilmeyen köpek, sürüye kurt getirir” diye boşuna söylenmemiştir.

“Çocuklarınıza ikram edin ve terbiyesini güzel yapın” buyuran Hz. Peygamber

(as)’dan iki örnek verelim:

Bir gün peygamberimiz hurma ağacına taş atan çocuğa:

- Yavrucuğum, hurma ağacını niçin taşladın, der. Çocuk:

- Karnım açtı, ondan, cevabını verir. Bunun üzerine peygamber (as):

- Bir daha acıkırsan taşlama, dibine düşenleri ye, der. Sonra da çocuğun başını okşar

ve “Allah’ım, bu çocuğun karnını doyur” diye dua eder. Bu olay, nasıl yasak konacak ve nasıl

ikaz edilecek konusunda güzel bir örnektir.

Ebu Seleme’nin oğlu Ömer der ki:

- “Ben peygamberin terbiyesi altında bir çocuktum. Yemek yerken elim tabağın her

tarafını dolaşırdı. Rasulullah bana:

- Ey oğul! Yemeğe başlarken Allah’ın adını an, sağ elinle ye ve önünden ye! dedi.

Bundan sonra ben hep böyle yaptım. Bu da güzel anlatımın ve tatlı sözlülüğün örneğidir.

Bir güzel örnek de Mimar Sinan’dan. Yanlışı anında düzelten bir örnek:

Mimar Sinan, Süleymaniye Camisini yaparken oralarda dört beş çocuğun minareye

bakarak:

Page 72:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

72

- Aa, bu minare eğri yapılmış! Dediklerini duydu. Geçip gidecekti, fakat aklına bir şey

gelmesi üzerine onlara sokulup:

- Doğru, bu minare eğri yapılmış. Yardım edin de hep birlikte doğrultalım, diyerek bir

ip aldı. Minareye bağladı, ipin ucunu çocuklara verip ”Haydi asılalım” dedi. Epeyce asıldıktan

sonra: Şimdi bakın bakalım, eğriliği kaldı mı?

Çocuklar, bir minareye, bir Mimar Sinan’a baktılar ve:

- Hayır, şimdi doğruldu, dediler.

Bunu gören kalfalar sebebini sorunca; Mimar Sinan şu cevabı verdi:

- Size tuhaf gelmesin, kötü haber çabuk duyulur. Minare eğri diye çocuklardan

mahalleye oradan İstanbul’a yayılır, minare gerçekten eğri zannedilirdi. Şimdi ise;

doğrulttuklarına inandılar, böylece bu tehlike önlenmiş oldu” der.

Bir önemli husus:

- Çocuğumuzu cinsiyetine uygun yetiştirmeliyiz. İnsanlar ayrı iki cins olarak

yaratılmışlardır. Sorumlulukları, üsleneceği görevleri, yapıları ve yaratılışları açısından kızla

erkek birbirinden farklıdır. Onların terbiyeleri de farklı olmalıdır. Oyuncakları, giyimleri farklı

olmalıdır. Gelecekte oynayacakları rollere göre yetiştirilip terbiye edilmelidir.

M- EĞİTİMDE METODUN TEMEL İLKELERİ

1- Devamlılık: Eğitimde, terbiyede süreklilik esastır. Eğer kesintiye uğrayacak olursa,

bağlar zayıflayacağından önceki verilenlerin etkisi çabuk kaybolur.

Eğitim işi, aksatmadan yapılmalı, çocuk her an gözetim altında olduğunu

hissetmelidir. Fakat yerli yersiz müdahaleden de kaçınılmalıdır. Çünkü; dozu iyi

ayarlanmayan, ilgi ve müdahale usandırır, bıktırır. Yerine göre kör, yerine göre sağır, yerine

göre dilsiz olmakta fayda vardır.

Aşırı denetim de çocuğu pasif yapar, aşırı hoşgörü de çocuğun şımarmasına neden

olur. Bunun için orta bir yol tutulmalıdır.

2- Samimiyet: Çocuk üzerinde etkili olabilmek için samimi olunmalıdır. Çocuk,

kendisiyle ilgilenen kimsenin samimiyetine güvenip ona inanmalıdır. “Yavrum, evladım, ben

senin annenim, babanım” gibi ifadelerle yakınlık, hatırlatılmalı, yapılmayan edilmeyen şey

söylenmemeli, ondan da istenmemelidir. Bir şey istenilince de evvela yapılmalıdır.

Page 73:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

73

Çocuğa karşı yalandan, riyadan, boş laftan kaçınılmalıdır. Şöyle olursan olursun,

olmazsan olmazsın, gibi tehditler savrulmamalıdır. Çocuk üzerinde ancak ciddi, samimi

ifadeler etkili olacaktır.

3- Örnek olmak: Eğitim ve terbiyenin temeli örnek olmaktır.

Allah bizleri şu ayetlerle uyarmıştır:

“Niçin yapmadığınızı söylüyorsunuz?”(Saf suresi: 2)

“Siz, insanlara iyilik yapmayı emredip kendinizi unutur musunuz?” (Bakara suresi : 44)

Buna göre insan, işe kendinden başlayacaktır. Kendini ıslah etmeden başkalarını

ıslah etmeye kalkışmak, boşuna bir emek olur. İnsan, kendisi iyi olmalı ve örnek olmalı ki,

başkalarına faydası dokunsun. Kendi yapmadığını başkalarına söyleyen, gülünç duruma

düşer. Öyleyse gençleri düzeltmek istiyorsak, önce kendimizi düzeltip ona örnek olmamız

gerekir.

Çocuklar ve gençler, şekil almak için hep kalıp arar. Zaten bunun için onu bunu taklit

etmek hevesindedir. Bu durumda iyi bir örnek bulursa iyi olacaktır.

Allah yapmadığımızı söylememiz gerektiğini bildirmiştir. Baba, sigara içecek, içki

içecek, oğluna içme, kumar oynama diyecek. Açık gözlük yaptığına inanarak başkalarının

hakkını yiyecek, devleti milleti dolandıracak, ondan sonra da çocuğunun kendine ve

başkalarına karşı dürüst ve namuslu olmasını isteyecek. İşte bu gerçeğe, kurallara ve

tecrübeye aykırıdır.

4- Tatlı dilli ve güler yüzlü olmak:

Atalarımız: “Tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır” demişlerdir.

İsra suresinin 53. ayetinde “güzel konuşmamız”, Taha suresinin 44. ayetinde

“yumuşak söz söylememiz”, Nahl suresinin 125. ayetinde “güzel öğütle davet etmemiz”

emredilmiştir.

Çocuklarımızın büyüklerini dinlemesini, öğüt tutmasını istiyorsak tatlı dil kullanmalıyız,

güler yüz göstermeliyiz, yumuşak söz söylemeliyiz. Düzeltme işini tatlı tatlı bıkkınlık

duymadan, bıkkınlık vermeden, gönlünü kırmadan ve mahcup etmeden yapmalıyız.

Sertlikten, kabalıktan, dayaktan kimse hoşlanmaz. Sert söyleyerek, kaba konuşarak, dayak

atarak, beddua ederek, söverek, lanetleyerek hiçbir şey elde edemeyiz. Kaybeden biz oluruz.

Tatlılıkla olmazsa o zaman biraz sertlik göstermek yerinde olur. Bu esnada sözlerin

yalan olmamasına dikkat edilmelidir. Olmayacak şeyler söylenmemelidir. Akla gelen her şeyi

söylemek, insan üzerinde etki yapmayacaktır. Söyleyen de acze düşecektir.

Page 74:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

74

Gençlerin hatası ve yanlış bir hareketi üzerine, “Bunu yaparken kendini, aile şerefimizi

hiç düşünmedin mi? şimdi biz başkalarının yüzüne nasıl bakarız?” gibi sözlerle düşünmesini,

hatasını anlamasını ve pişmanlık duymasını sağlayabiliriz.

Dayağın, kaba davranmanın, çocuğu arsız yapacağını unutmayalım. Dayaktan da

mutlaka kaçınalım. Dayakla belirli bir dönem, yani gücümüzün yettiği müddetçe hakimiyet

kurmuş gibi görünürüz. Ama bu uzun süre devam etmez, bazıları, geri iade etmeye başlar.

5- Kolay yolu göstermek:

Gençlerin eğitiminde kolay olanı seçmek, şiddetten, güçlükten kaçınmak esastır.

Şiddet ve güçlük, oluru olmaz, yapılır olanı yapılmaz hale getirmektedir.

Terbiyede yakınlık, kolaylık ve yumuşaklık yerine şiddetle sonuç alınacağını

zannetmek yanlıştır. Böyle olursa çocuğu isyana sev ederiz. İstemese de saygısızlık

etmesine neden oluruz. Çocuğun saldırgan, kavgacı olmasının nedeni, ana – babanın veya

eğitimcinin sertliğidir.

Alayın, dayağın ve korkutmanın da eğitimde yeri yoktur. Aksi halde çocuk, ailesinden

soğur, inatçı olur. Hatasını anlasa bile pişman olup özür dilemez. Çocuk, hatasından dolayı

sık sık azarlanmamalıdır. Azarlanırsa öğüte yer kalmaz. Artık nasihat kabul etmez. Hz. Enes,

on yıl Hz. Peygamberin yanında bulunduğunu, peygamberin bu zaman zarfında “öf” bile

demediğini, yapmadığı şey için “niye yapmadın” deyip azarlamadığını söyler.

Çocuklar kuş gibidir, çok sıkarsanız elinizde ölür, çok gevşek bırakırsanız o zaman da

uçar, kaçar.

Disiplin, saygı hiçbir zaman şiddetle kurulmaz. Bu şekilde çocuk yola getirilmez.

Çocuklara zorluk çıkarmadan kolay olan gösterilmeli ve zaman tanınmalıdır. Birden kesin bir

dille yasak koymak, kısa zamanda iyi oluvermesini beklemek olumsuz sonuç verir.

Çocuklara tatlı söz, güler yüz ve şefkat göstererek yaklaşılmalıdır. Çocuk, kendisinin

sevildiğini bilmeli, değer verildiğini anlamalıdır. Bazı ailelerde yüz bulmasın diye sevgi dışa

vurulmaz, bu yanlıştır. Çocuk, eğer sevildiğini anlarsa, o da büyüklerini sevecek, onları

dinleyecektir. Yoksa o da sevmez, aileden soğur. Sık sık çocukların evden kaçmalarının

nedeni evde sevgi, şefkat bulamamalarındandır.

Kısacası, kolay olan, en hayırlı olandır. İslam peygamberi, bu konuda şunu tavsiye

etmiştir:

“Kolaylaştırınız, zorlaştırmayınız! Müjdeleyiniz! Nefret ettirmeyiniz.”

6- İyiyi ve kötüyü tanıtmak:

Çocukları kendi haline bırakmak olmaz. Çocuklar kendi haline terk edilince,

bozulmamaları için ortam hazırlanmış ve fırsat verilmiş olur.

Page 75:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

75

Tuzağı bilen nasıl ondan kendini korursa, kötü ve zararlı olan şeyleri bilen çocuklar da

korunacak veya az zararla kurtulacaktır.

Genç neslimiz, iyi – kötü, faydalı – zararlı, ne varsa hepsini bilmelidir. Zarar göreceği

şeyleri tanımalıdır. İyi insan, kötü insan örneklerini bilmelidir. Kötülük yapmanın kolay olduğu,

her isteyenin, istediği an kötü olabileceği, ancak eksik insanların kötüyü tercih edeceği

öğretilmelidir. Yeni nesle büyüklerden örnekler aktarılmalı, iyi, kötü, faydalı, zararlı kavramları

iyice sindirilmelidir.

Çocuklarımıza, gençlerimize kötü olduğu söylenmemelidir, küçültücü ifadelerle suçu

yüzüne vurulmamalıdır. Komşunun, bir arkadaşın veya bir yakınının çocuğu ile karşılaştırma

hatasına düşülmemelidir. Başkaları onun yanında övülmemelidir. Bu da çok önemlidir. İyi

yönde ele alsak çocuk şımarır, kötü yönde ele alsak kendisine başkasının tercih edildiği

düşüncesi ile hem o çocuğa hem de bize düşman olur.

Dikkat edeceğimiz bir husus da, çocuğun zararlı olan arzu ve isteklerine sert bir

şekilde karşı çıkmamaktır. En doğru yol, onun zararını anlatıp ikna etmektir. Azarlayıp, dövüp

bir hatadan vazgeçireceğimizi zannetmek yanlıştır. İkna etmek en güzel yoldur. Aksi halde

insanın yasağa, gizliliğe karşı ilgisi fazladır.

7- Yer zaman seçimi:

Bir şeyin yeri, zamanı çok önemlidir. Yersiz, zamansız yapılan müdahale, fayda

yerine zarar getirir.

Her zaman, her yerde her şey söylenmez. Özel yer seçmek, zaman gözetmek

gerekir. Çünkü tohum bile her yerde, her zaman toprağa atılmaz. Ancak zamanında atılırsa

yeşerir, tavında atılırsa iyi yetişir.

Zamanın, yerin ayarlanmasıyla çocuk, büyüklerini ve söylenilenleri dikkatle

dinleyecektir. Olur olmaz yerde başkalarının yanında terbiye edeceğim diye yapılacak

müdahaleler, çocuğu mahcup etmekten başka bir işe yaramaz.

Olur olmaz zamanlarda yapılan müdahaleler de çocuğa bıkkınlık verecek “Gene mi?”

deyip dinlemeyecektir. Unutmayalım, demir tavında dövülür, tavında yapışır.

8- Teşvik etmek, ödüllendirmek:

Övülmek, ödüllendirilmekten hoşlanmayan insan yoktur. Bunlar, kim olursa olsun her

insanın nefsine hoş gelir, gururunu okşar.

Herkes gibi çocuk da takdir, teşvik ve ödül ister. Hem de büyüklerden daha çok. Ufak

bir iyi yönünü ele alıp onu övmek, onun iyiliklerini artıracak ve onu iyiliğe yaklaştıracaktır,

onda iyi insan olma arzu ve isteğini kamçılayacaktır.

Page 76:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

76

Allah’ın iyileri mükafatlandıracağı, cennetine koyacağı inancı, büyük insanı nasıl

harekete geçiriyorsa, çocuğu da istenilen konuda diri tutacaktır. İyi çocuğun büyükleri

tarafından sevilip, sayılacağı düşüncesi dikkat çekmek isteyen çocuk üzerinde etkili ve yapıcı

olacaktır.

Bunun için çocuğa iyinin mutlu huzurlu, büyük insan olacağı, sevileceği, kötülükle

insanın elde edebileceği hiçbir şey olmadığı anlatılmalıdır. Kötülerin cezalandırıldığını

tarihten ve çevreden örneklerle onun anlayacağı şekilde anlatılmalıdır.

Tecrübeli bir baba, eş dost ve komşuları tarafından sevilmeyen oğlu için, onun

duyacağı şekilde “siz oğluma kızmayın, şuandaki yaptıklarına bakıp onu kötülemeyin. Ben

ona haram yedirmedim, onun aslı temizdir. Bir gün mutlaka yaptıklarından vazgeçip aslına

dönecektir, göreceksiniz...” sözleri ile onu rencide etmeden, kötü insan damgasını vurmadan

kısa zamanda ıslah ettiğine şahit olmuştum.

Anneler, babalar! Övgüde yergide aşırı gitmeden, göklere çıkarıp şımartmadan ölçülü

bir şekilde gençleri yönlendirmek zor bir iş değildir. Yeter ki isteyin.

9- Açık konuşmak:

Çocuğun anlayabileceği bir dil kullanmak, inanıyorum ki işi yarı yarıya halledecektir.

Çünkü her çocuğun bir anlama, kavrama yaşı vardır.

Kapalı, imalı bir ifade kullanmak, yanlış anlaşılacak şekilde konuşmak, çocuğun

kafasını karıştıracaktır.

10- Soru sorarak dikkat çekmek:

Soru cümleleri, normal cümlelerden daha çok dikkat çeker, insanın ilgisini uyandırır.

Ayrıca soru yönelterek yapılan konuşmalara daha çabuk cevap alınır.

Bunu yapmakla veya yapmamakla ne kazanacaksın? Bu yaptığın ne biliyor musun?

Şöyle yapsan daha güzel olmaz mıydı? Gibi sorulardan sonra verilecek öğütleri çocuk

dikkatli dinler ve benimser.

Bunu başkasının sana veya senin şu yakınına yapılmasını ister misin? Şöyle

yapsaydın daha iyi olmaz mıydı? Bunu senden beklemezdim, gibi sorular caydırıcı olacaktır.

Page 77:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

77

11- Sabırlı olmak:

“Sabır goruğu erdirir, insanı da murada erdirir” derler.

Canlılar arasında insan en zor yetişen varlıktır, yetişmesi için çok emek ister, sabır

ister.

Önemli olan husus, ümitsiz değil, iyimser olunursa netice alınır. Sabretmeyip kendi

dünyaya getirdiği yavrusuna yenik düşerse, insan evladına olan analık, babalık görevini

yerine getiremez. Mum gibi yanar, tükenir etrafını aydınlatamaz.

Çocuğun istenmeyen, beğenilmeyen yönlerinin geçici olduğu unutulmamalıdır. Ana

babanın yapacağı şey, sabır göstermek ve anlayışla çocuğuna yaklaşmaktır.

12- Hoşgörülü davranmak:

Buluğ çağını atlatıncaya kadar çocuğa anlayışla ve hoşgörü ile davranılmalıdır. Fakat

hiçbir hatası da küçümsenmemelidir. Zira bugünkü her kötülük, küçük hataların ve ihmallerin

eseridir.

Müsamaha, çocuğu hatalarında serbest bırakmak değildir. Yapsın varsın, bir gün

yapmayacaktır demek de yanlıştır. Çünkü alışkanlıkları kazanmak kolaydır. Ama onları terk

edip onlardan kurtulmak çok zordur. Bir düşünürümüzün ifade ettiği gibi;

“Müsamaha kapısını aralamaya gelmez, bir gün ardına kadar açılıverir.”

Televizyonumuz bu konuda yanlış yönlendiriyor. Adı hoş olmayan kuşaklar arası

çatışma, “gençlik” gibi programlarda yozlaşmış. Türk aile yaşantısını kaybetmiş kimselerle,

aileleri çatıştırmak, parçalamak için büyük gayret sarf ediliyor. Babasını tanımayan gençler

özgürlük dersi veriyor.

Ben, gazetelerde okuduğumuz, yüzleri bantlı resimlerini gördüğümüz, bize “Başına

gelenler, genç kızlara örnek olsun” diye ders vermeye kalkanları her ana babanın

hatırlamasını istiyorum. O yola nasıl gidildiğini düşünmelerini istiyorum, tutucu demesinler

diye çocuklarını bataklığa giden yola itmemelerini istiyorum.

13- Duayı elden bırakmamak:

Gençlik için ne yapsak azdır. Her yapılması gerekeni yapıp, gereken ihtimamı ve

fedakarlığı gösterdikten sonra duayı elden bırakmamalıyız. Çünkü biz ne yaparsak yapalım,

bizim dışımızda ve üstümüzde çocuğumuzu var edip, bize emanet eden Allah var. O’nun

hidayeti ve müsaadesi olmadan biz bir şey yapamayız.

Page 78:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

78

Duanın hem psikolojik, hem de manevi büyük etkileri vardır. Dua etmekle gençlerin

hem bağışlanmasını, korunmasını sağlamış ve telkin yolu ile güç kazandırmış oluruz.

Peygamberimiz: “Allah’ım onları affet çünkü onlar ne yaptıklarını bilmiyorlar” diyerek sapıklık

içerisindeki insanların kurtuluşu için Allah’a yalvarmıştır.

Ayrıca gence dua ettiğimiz hissettirilmelidir. Bu onlara manevi destek olacak ve

psikolojik yönden etki yapacaktır. Peygamberimiz düzelmesini istediği veya birini kötülükten

alıkoymak istediği zaman, “Allah’ım, bu genci koru” “Bu gencin kalbini temizle” gibi duaları

insanların yüzüne yapmıştır.

Büyüklerimizin bize yaptığı hayır dualarına nasıl memnun olup, inanıyorsak, gençler

için de dua etmeyi ihmal etmeyelim. Bazıları için ana babasının hayır duasını aldı diyerek

neler anlatmak isteriz, değil mi?

Biz de dua edelim ve kabul olacak dua edelim. Duanın kabulü için en önemli husus,

soframızın ve ev halkının haram lokmadan korunmasıdır.

Salih evlat için ne kadar dua ediyoruz?

Tertemiz bir nesil için yüce Allah’a yalvarmalıyız. Böyle bir neslin yetişmesi için

elimizden gelen gayreti göstermeliyiz.

Ana babanın evladı için yaptığı dua red olunmaz. Öyleyse, her ana baba yeni nesil

için hayır dua edecek ve bedduadan kaçınacaktır.

Hanbeli mezhebinin kurucusu Ahmet Bin Hanbel’e bir baba, oğlunun kötü halinden,

bozuk davranışlarından şikayet eder ve ne yapayım? der. Ahmet bin Hanbel:

- Sen oğluna hiç beddua etti mi? diye sorar. Adam:

- Oğlumun kötü halini gördükçe bastım bedduayı der. Oğlundan şikayet eden babaya

Ahmet bin Hanbel kaşlarını çatarak der ki:

- Oğlunu başkası değil sen bozmuşsun, sen kötü etmişsin, der.

Şüpheli şeylerden kaçınılmalıdır. Atalarımız: “Haram yiyenin harami evladı olur”

demişlerdir. Haramla beslenen çocuğun, normal olması mümkün değildir.

Bir olay nakletmek istiyorum: İstanbul Vefa semtine adının verildiği büyük alim Şeyh

Vefa’nın oğlu yaramazdır. “Saka” denilen sucuların arabalarındaki veya sırtlarındaki su

tulumlarını şişle delmekten büyük zevk duyar.

Sakalar, durumu şeyhe sıkıla sıkıla aktarırlar. Şeyh onları dinledikten sonra,

zararlarını karşılar. Kendi kendine düşünür ve “bu konuda bizim de suçumuz olmalıdır” der.

Düşünür bir hatasını bulamaz. Bir şeyler hatırlayamaz. Konuyu hanıma açar. Hanımı bir şey

diyemez, derken şu olayı anlatır:

Page 79:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

79

“Bir gün komşuya gitmiştim, hamileydim. Masada bir portakal vardı, çok canım

istemişti, istemeye de utandım, çocuğa bir şey olmasın düşüncesiyle evin hanımı dışarıya

çıktığı sırada elimdeki şişi portakala batırıp onun suyunu emmiştim.”

İşte tutumlara batırılan şiş, portakala batırılan şiştir. İnsan yapmadığı bir şeyin

cezasını çekmez. Kur’an-da:

“Allah insanlara hiçbir şekilde zulmetmez. Fakat insanlar kendi kendilerine

zulmederler” buyrulmuştur. (Yunus suresi: 44)

14- Son olarak dinlemek – Dönüş yolunu göstermek:

Kurtuluş maddi ve manevi olur. Bir insanın her yönü ile kurtuluşu önemlidir.

Atalarımız: “Yolu iyi bilen yorulmaz” demişlerdir. Gençliği dinlemek, sıkıntılarını

anlamak, neyi nasıl yapacağımızı ortaya koyar, problemleri çözmemizi sağlar.

Hastalık teşhis edilmeden nasıl tedavi mümkün değilse, genç dinlenmeden,

anlaşılmadan yardımcı olunup problemleri çözülemez. Küçük görmek, “çocuk” deyip geçmek,

çocuğu dönüşü olmayan bir yere götürür.

Büyükler, her zaman küçüklerin güvenini kazanmalıdır. Her insanın hata

yapabileceğini kabullenmelidir. Önemli olan, hatasını anlayıp dönmek olduğu, hatadan

dönmenin ve tekrar etmemenin büyük fazilet olduğu düşüncesini, çocuğa kabul ettirmek, onu

kazanmak demektir.

Unutmayalım, ümitsizlik, karamsarlık duyguları yerine Allah’ın bağışlayacağı tevbe

kapısının her isteyene açık olduğu inancının verilmesi, gençlere her zaman ümit ve güç

kaynağı olacaktır.

Küçüklere bir hata yaptığı zaman yalanla gizleme, saklama yerine, özür dileyip telafi

yoluna gidecek ortam hazırlanmalıdır.

Kısacası şöyle de anlatılır, böyle de, ama anlatmadan anlatmaya çok fark vardır. Hani

bir sultan, rüyasında 32 dişinin de döküldüğünü görür ve üzülür. Baş vezirinden tabir etmesini

ister. Vezir:

- Sultanım, bütün dost ve akrabaların ölecek, hayatta yalnız kalacaksınız, der.

Sultan da üzülür, veziri görevinden azleder.

Diğer veziri söze karışır, rüyayı şöyle tabir eder;

- Sultanım, akraba ve yakınlarınızın arasında en uzun ömürlü siz olacaksınız, der.

Bunun üzerine Sultan, vezire ihsanlarda bulunur. Onu baş vezir yapar. İşte böyle.

Page 80:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

80

Mutlu bir toplum, mutlu fertlerden meydana gelir. Milleti huzurlu ve uzun ömürlü

yapmanın yolu, sağlam karakterli, ruh ve beden dengesini kurmuş gençler yetiştirmektir.

Bugün gençliği sağlam olmayan, uyuşturucu kullanan, içki, kumar müptelası olan seks

bataklığına düşmüş olan ailelerin ve toplumların geleceği, endişe vericidir.

Bir fidan bile verilen öneme, çekilen emeğe, bağlı olarak büyür, gelişir ve meyve verir.

Bunun için geleceğimiz yetiştireceğimiz gençliğe bağlıdır.

Gençler iyi insan, iyi vatandaş olarak yetişirlerse bize mutluluk ve huzur kaynağı

olacaklardır. İbrahim peygambere boynunu uzatan İsmail, anasına itaat eden Veysel Garani

gibi evlatlarımız olacak ve Allah onlar yüzünden bizi hesaba çekmeyecektir.

SONUÇ:

Değerli analar, babalar, çaresiz değiliz, her şey bizim elimizde, ne ekersek onu

biçeceğiz. “Ne yaptıysam olmadı” deyip suçu çocuğa veya başkalarına atmayalım.

Bugün vahşi hayvanlar bile terbiye edilirken, insan neden terbiye edilmesin? Neden

kötü alışkanlıklardan vazgeçmesin? Doğuştan değil ki hiçbiri, hepsi sonradan kazanılıyor.

Aşı yapılınca, elma ağacı, armut veriyor...

Yavrularımız bize her türlü yönlendirmeye açık bir şekilde teslim ediliyor.

Nasreddin Hoca yaramazlık yapan, bahçeyi alt üst eden buzağıyı tutamaz. Gelir,

direğe bağlı olan ineği dövmeye başlar.

- Ne oluyor, anasının suçu ne derler. Hoca : “Bu olmasa o yaramazlıkları nereden

öğrenecekti” der.

Diğer bir husus da; terbiye edilmemiş evladın acısını ilk ana baba çeker. Allah

yanında da mes’ul olur. Bugün çocuğuna sahip çıkmayan, yarın geleceğine sahip çıkmamış

olur.

Aileler olarak, millet olarak, devlet olarak “çocuk politika”mız olmalıdır. Gençliği

yetiştirme politikamız olmalıdır. Çocukların ve gençlerin istismarı önlenmelidir. Her türlü

yozlaşmaya karşı, alkol, kumar, fuhuş ve uyuşturucu belasından korunmalıdır. Maddi

çıkarları için çocukları, gençleri suça iten cezalandırmalıdır.

Sonu üzüntü verecek, arsız, hayasız ve müstehcen giyim kuşam ve davranışlara ana

baba olarak asla müsaade etmemeliyiz. Bilhassa ana babalar çocuklarını arlı ve onurlu

yetiştirmelidir.

Hayırlı evladı, iyi insanı, hayır inancına ve düşüncesine sahip analar babalar yetiştirir.

Evladından şikayet eden ana babalara hep sormuşumdur. O evladı kim yetiştirdi, diye. Allah

çocuğu verilen her şeyi kabul edecek durumda iken ana babanın kucağına vermiştir.

Page 81:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

81

Bir kazağı özenle örerseniz, zevkle giyersiniz.

Pastayı şekillendirip pişiren, yenecek veya yenmeyecek duruma getiren evin hanımı

değil midir?

Kısacası kötü çocuk, kötü insan yoktur. Kötü terbiye vardır. Yanlış terbiye vardır. Kötü

örnek olan ana baba vardır.

Yaşarken elin, ölünce yerin beğeneceği ve Allah’ın razı olacağı hayırlı evlat yetiştirmek en

büyük hizmettir. Allah her ana babaya bu hizmeti nasip etsin. Evlatlarımız bize lanet değil,

rahmet okusun.

A- GENÇLİK NE DURUMDA

Peyami Safa, “Gençliği ayakta olmayan cemiyet yataktadır” der.

Bugün gençliğin durumu iç açıcı değildir. Evde ana – baba şikayetçi, okulda öğretmen, idareci, sokakta normal vatandaş şikayetçi. Genç de şikayetçi, evde

aradığı şefkati bulamadığından, dışarıda muhtaç olduğu ilgiyi göremediğinden yakınıyor.

Günümüz gençliği çok değişik problemlerde karşı karşıyadır. Problemlerin ağır

oluşu, gençliği bunalıma itmektedir. Bir kısmı intiharda kurtuluş ararken, bir kısmı sekste, uyuşturucuda ve çılgınca davranışlarda kurtuluş aramaktadır. Gençlik kural tanımıyor, boş vermişliğin içinde, çaresiz, ümitsiz, hayaller dünyasında yaşıyor.

Durumunu yakından görenler irkiliyor.

Gençliğin önemli bir kısmı mutluluğu sokaklarda, diskoteklerde arıyor, alkolde arıyor. Sabahtan akşama normal olmayan ilişkiler peşinde koşturuyor. Büyüklerine inat çılgınlıklar yapıyor, lüks zevk, lüks eğlence peşinde. Tek kelimeyle manzara

tüyler ürpertici.

İnsanı insan yapan değerlere bağlılık zayıflamıştır. Utanma, namus, saygı ve sevgi gibi meziyetler anlamını yitirmiştir. Meziyeti, erdemi, sevgiyi, ancak çocuklara

ad olarak verir hale gelinmiştir. Kısaca ahlâkî, insanî ölçüler her geçen gün daha da zayıflıyor, insanımız, anlayışımız büyük yaralar alıyor.

Yeni nesil evliliğin yolunu pastanede, postanede arıyor. Sık sık düzenlenen

çay partileri, doğum günü toplantıları, aile kızlarının alışık olmadığı durumlarla karşı karşıya gelmelerine neden olmaktadır. Bu durum, genci ailedeki durum la serbest eğlence hayatını kıyaslamaya götürüyor. Sonuçta genç, ailenin ilgisini baskı olarak

kabul ediyor. Karşılaştığı olaylar evden soğutuyor. En ufak öğüt vermede, müdahalede çekinmeden evi terk etmekle tehdit ediyor.

Page 82:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

82

Gördüğüm kadarıyla gençlik tamamen, sokağın, gazetelerin ve televizyonların

hakimiyeti altına girmiştir.

Maksadım, kara bir tablo çizmek değil. Ama acı da olsa gerçeği bilmek de herkes için fayda vardır. Gencin büyüğünü, küçüğünü tanımaması, millî, insanî idealleri olmayışı, millî, dini, insanî kavram tanımaması, başıboşluğun özlemini

duyması, kısaca kör ayna gibi bizi göstermemesi, hayra alâmet değildir. Yani geleceğimiz açısından endişe vericidir.

Kimse alınıp gücenmesin, iyi bir nesil yetiştirmiyoruz. TV’in gayretleri, bizim

ihmâllerimiz karşısında yabancı bir gençlik yetişiyor. Genç, her an sunulan yabancı kültür kalıplarını ister istemez benimsiyor. Batının uysal bir temsilcisi haline geliyor.

Kısacası çocuklarımızı, gençliğimizi gerektiği gibi eğitemiyoruz. Koruyup

yetiştiremiyoruz. Eğitim hiçbir zaman kuru bilgiler vermek A yı B yi öğretmek değildir. Okuyan, diploma sahibi olan kişi, kendi kültüründen, kendine ait şeylerden habersiz ise, veya onlara cephe almışsa bu elbette eğitim değildir.

Gençler olmadık şeylerle kendini ispata çalışıyor. Nereden bakarsan bak

olumsuzluk söz konusu. İsmi yabancı, görünümü yabancı, inancı yabancı, kültürü, moda ve cinsellik kültürü. Kimlik arayışı içinde, şekil bozuk, psikolojisi bozuk, kendini, hayatını adeta çöpe atıyor. Dini, insanî ve ahlâkî değerlerden bahsedilince şaşkın

şaşkın bakıyor.

Genç, kural tanımıyor. Boş vermişlik, çaresizlik, ümitsizlik içinde, hayal peşinde, başka dünyalarda yaşıyor. Farklı düşünüyor farklı davranıyor. Mutluluğu,

kendini mahvedecek şeylerde ve yerlerde arıyor. Puta tapar gibi nefsine, sevdiğine tapıyor. İnsanı insan yapan değerleri kabul etmiyor. Ölçü ne? Menfaati, aile bağları çok zayıf; evi anında terk edebiliyor. Ufak bir sebepten dama çıkabiliyor.

Bugün dünya gençliğinin ideali, düşünce tarzı ile ana – babasına uymadığı bir

gerçektir. Çünkü gençleri kendi çıkarlarına uygun yöne kanalize etmeye çalışan ihmalci güçlerin yanında beynelmilel yıkıcı güçler vardır. Bu güçler, gençleri millî ideallerine, ana – babalarına, hatta kendilerine karşı ayaklandırmaktadır.

Gençliğin ölüm ötesi bir inancı ve görüşü yoktur, dünya görüşü ise şöyle özetlenebilir:

- Yaşamak, güzel yaşamak, hayatın tadını çıkarmak, dilediğini yapmak,

- Başkalarının ve yarın endişesinden uzak dertsiz yaşamak,

- Büyüklerin öğütleri ile zehirlenmemeye (!) dikkat etmek,

- Evlenmemek, evlense de bir kişiye bağlı kalmayıp özgürce yaşamak (!)

- Aile ocağına, toplum geleneklerine bağlı kalmamak, bağımsızlığına gölge düşürmemek,

Page 83:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

83

- Düşünerek kafasını yormamak, dünyayı hayal ettiği gibi görmek, dünyanın

tuzakları olarak nitelendirilen kötülüklerden korkmamak, her şeyi denemek,

- Çalışmadan, zahmete girmeden yaşamak,

- Mülkiyet, vatan, millet, örf, adet, ahlâk kavramlarından uzak kaygısız yaşamak, gibi tehlikeli ve bencil duygular içindedir. Ciddi ve görev yüklenecek

durumda değildir. Varlık, insan gibi konularda bilgi sahibi değil. “Bilmem ki bu dünyaya ben niye geldim” boş vermişliği içinde, ciddi sorulara kafasında yer vermeyen bir düşünceye sahip.

Hanımı Nasreddin Hocaya: Kime görünüp kime görünmeyeyim, diye sormuş. Hoca:

- Bana görünme de kime görünürsen görün, demiş.

Bugün bir çok gencin görünecek yüzü yok. Görevlerini yapmayanların bakacak

yüzü yok.

Bilmem düşündük mü? Acaba suçlu hep genç mi? Ana babanın, eğitimcilerimizin, eğitim sistemimizin, yetkililerin hiç mi suçu yok?

Efendim, gençler saygısız, söz dinlemiyor, şımarık, isyankâr... gibi sözlerle

gençleri suçluyoruz, şikayet ediyoruz.

Gençlik bu gibi ağır problemlerle boğuşurken, onu böyle tehlikeler yutarken seyretmek olmaz.

Genç, nehre düşmüş orada da yüzmek yasakmış.

- İmdat, dedikçe bekçi – Çık oradan, yüzmenin yasak olduğunu bilmiyor musun? diye bağırıyormuş. O da:

- Ben yüzmüyorum, boğuluyorum, deyince Bekçi:

- O başka öyleyse, demiş gitmiş. Genç boğulmuş..

Bu haliyle gençliği kör ayna gibi bizi göstermiyor diye kendi haline bırakamayız. Çünkü geleceğimiz bu neslin yetişip yetişmemesine bağıldır. Gençliği bu hale ihmaller getirmiştir. Çocuk bunlar bırakalım dünyayı hayal ettikleri gibi

görsünler. Biz gençliğimizi yaşamadık. O yaşasın devri geçmiştir.

Peki ne yapalım? Çiçek kuruyorsa, çare sudur. Genç için de çare; eğitimdir, inançtır, idealdir. O zaman ancak baygın gönüllere can gelecektir.

Page 84:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

84

B- GENÇLİK NE İSTİYOR NELERE ÖZENİYOR

Gençlik her konuda mutlak özgürlük istiyor. İş istiyor, aş istiyor, herkes kendisine kul köle olsun istiyor. Buna karşılık orda burada vakit geçiriyor, enerjisini boşuna harcıyor. Tercihini yanlış kullanıyor.

Gençlik, dün “sevgi, özgürlük” diyordu. Bugün önce para diyor, paralı meslek istiyor. Paralı iş ve eş arıyor.

Gençlik vaktini çıldırtan müzik dinleyerek, TV izleyerek, gezerek, uyuyarak, oyunda oynaşta geçiriyor. Okumuyor, düşünmüyor, ne yaptığının farkında değil,

psikolojik açıdan kaybolmuş bir gençlik.

Gençliğin manevî değerlerden uzaklaşarak inançsızlığa yönelmesi endişe verici bir durumdur.

Gençliğe renkli dünyalar vaat ediliyor. Sunulan dünya anlatıldığı gibi değil, sonu hayal kırıklığı oluyor, bunalımla bitiyor.

Popstar olabilmek için kuyruklarda gençlik birbirini eziyor. Bütün dertleri şöhret. Bu durum gençler için çok sakıncalıdır.

Ayrıcı gençlerin özendiği televole kültürü, gençlerde büyük sorunlara neden olmaktadır.

Bir de gençliğe mafya tipi bir hayat özendiriyor. Yayın basın organları böyle bir

hayat anlayışını dayatıyor.

Bütün bunların ardında kötü alışkanlıklar geliyor, gözyaşı geliyor, pişmanlık geliyor. Ama ne çare...

Gözlenen şudur ki, gençlik gittikçe mutsuzlaşmaktadır. Çünkü onun dünyası

yalanlar ve hayaller üzerine kurulmuştur. Her şeyi yabancıdır. Bütün ümidi ya mirastır ya da şans oyunlarıdır.

Bu haliyle gençlik koşuyor. Ama nereye koşuyor kendi de bilmiyor, başkaları da bilmiyor.

Gençlik yanlış yönlendiriliyor. Suç batağına itiliyor. Atalarımız: “Rehberi karga olanın burnu pislikten kurtulmaz” demiş. Rehber yanlış, hedef yanlış...

Aslında gençliği mahveden şeyler sun’i tuzaklar yani önüne geçilemeyecek

şeyler değil.

Gençlik, sorumluluk alma yaşıdır. Hayra da şerre de yönelme çağıdır. Hem hizmet çağı hem de şehvet çağıdır. Gençliği neye, nereye yöneltirseniz gençlik odur.

Page 85:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

85

13 – 15 yaşında cepheye giden gençlerimiz, Fatih, Ulubatlı Hasan genç değil

miydi?

Genç yaşında Hılf’ul–Fudulâ üye olan Muhammed (a.s) çocuk yaşında Müslüman olan Hz. Ali (r.a) genç değil miydi? Zalime bayrak açan Ashab-ı Keyf delikanlıları genç değil miydi?

Bugün yürekleri Allah'a kul, insana hizmet aşkı ile çarpan yavrularımız, iffet ve namus abidesi nur yüzlü bacılarımız genç değil miydi?

Gençliğin bu duruma gelmesinin en büyük sorumluklarından biri televizyondur.

Başta bugün televizyon, ana – babanın ve öğretmenin yerini almıştır. Yapılan

araştırmalara göre aile düzenine, kişilerin hayatına doğrudan etki etmektedir. Yemek, uyku, misafirlik her şeyi televizyon düzenlemekte, o programlamaktadır.

Bu program içinde kültürel faaliyet yoktur. Aile fertlerinin birbiri ile ilgilenmesine

yer verilmez. Herkes aynı noktaya bakacaktır. Hatta düşünmeyecektir. Yapılan yayınlar, küçüklerin kişiliğini derinden etkilemektedir. Fakat kişilik oluşturmamaktadır. Çocuklar ve gençler ekran kültürüne sahiptir. Ana baba yerine, öğretmeni yerine

ekrandaki kişilere özenti duymaktadır. İlgisi ekran dışına çıkmadığı için ana, baba, öğreten model olmuyor. Böylece aile bağları, evlilik bağları zayıflıyor. Yavaş yavaş ailenin kutsallığı diye bir şey kalmıyor.

Bir delikanlıya, kız arkadaşına şaka olsun diye yaptığı hareketi, “Senin kız kardeşine yapsalar nasıl karşılarsın” deyince o, kardeşimin sorunudur demesi, kıza da senin tepkin ne oldu? dediğimde “Biz her zaman şakalaşıyoruz” demesini fazla yadırgamadım. Çünkü namus anlayışımız, ahlâk anlayışımız devamlı törpüleniyor.

Basın organımız da yanlış yönlendirmektedir. Para kazanma uğruna yeni nesli mahvediyoruz. Gençlerin anlayışını, zevkini değiştiriyoruz. Kimlik ve şahsiyet arayışı içinde olan genç aileden de yakın ilgi görmeyince, gösterilen yanlış hedeflere kolayca

yönelmektedir.

Bugün televizyonun, gazete ve dergilerin eğitim görevi yaptığını, sorumluluklarını yerine getirdiğini kim söyleyebilir? Kim oldukları bilinmeyen gençleri

ekrana çıkarıp, milletine, ailelerine isyan ettiren, ana babaya savaş açtıran, özgürlük adı altında, gençleri başıboşluğa iten televizyon değil midir? Akşam – sabah yabancı müzik, yabancı film ve dizilerle beyin yıkayan televizyon değil midir? Türk

televizyonunun görevi bu olmasa gerek.

Page 86:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

86

C- GENÇLİK YOZLAŞMA YOLUNDA

Gencin adına bakıyorsunuz, yabancı, giyimine, davranışlarına ve düşüncelerine bakıyorsunuz, yabancı. Bu ne, diyorsunuz. “Bilmem, bilmiyorum” diyor. Böyle batılı olunmaz. Belki batılı gibi olunur. O da her konuda değil.

Her milletin kendine has kültürü ve yaşam biçimi vardır.

Atalarımız: “Kendi türküsünü bilmeyen, başkasının havasını söyler” demişlerdir.

Para kazanacağım diye, yavrusunu ihmal eden bir babanın oğlu hac takınca

çağırmıştım. Hacı gösterip “Bunu oğlun takıyor, ne dersin?” deyince baba ağlamaya başladı ve çocuğuna neden taktığını sorunca “Ben Hıristiyan oldum” demişti.

Bugüne kadar batılı gibi giyinmekle, batılı gibi eğlenmekle, küpe, haç

takmakla, köpek gezdirmekle batılı olmak istedik. Batının ahlâkını, çirkefliğini almakla bu hale geldik.

Kimi taklit ediyor gençler? Hasta olan, alkol, fuhuş bataklığına batmış olan batı gençliğine mi? Sonra batı gençliğinin neyine taklit ediyor? İlmine mi? Hayır.

Ahlâksızlığına mı? Evet. Ne kadar yanlış.

- “Batı, bataklıktadır. Manevî boşluk, uyuşturucu salgını, Batı gençliğini, azılı bir suç makinesi haline getirmiştir. Vahşet arz etmektedir.” (16.03.1998. Türkiye)

- “Batı gençliği hastadır. İngiltere’de yayınlanan bir araştırmaya göre; gençliğin bunalım ve rahatsızlıkları, aşırı özgürlük, evlilik dışı ilişkiler, alkol ve uyuş turucudan kaynaklanıyor. Asıl sebebinde “Savaşma seviş” diyen gençliğe tanınan seks özgürlüğü olduğu açıklanmıştır.” (31.05.1995. Türkiye)

- “Bugün Amerika, gençliğine güvenmiyor. Büyükler, gençleri saygısız, disiplinsiz bir nesil olarak görüyor. Ahlâkî değerleri hiçe saydığından şikayet ediyor. % 67’sinin de gençlere güvenmediğini belirtmiştir.” (30.03.1998. Türkiye)

- “Fransa’da yapılan bir araştırmaya göre; sokakların dilenci ve sokak serserileri ile dolu olduğu bildirilmiştir.” (15.09.1995) (Zaman)

Bu durumda kim, hangi hali ile ve niçin taklit edilecektir. Maymunvari taklit kime ne kazandıracaktır?

Page 87:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

87

D- BATAKLIKLAR GENÇLERİ YUTUYOR

Kafeteryalar, diskolar, diğer eğlence merkezleri, gençler için ve bilhassa öğrenciler için tuzaktır. Neden? Bu yerler kötü, cinsiyete dayalı arkadaşlıklara ve kötü alışkanlıklara zemin hazırlar. Eğitime olumsuz yönde etkiler. Sigara başta olmak

üzere, alkol, uyuşturucu, kumar ve fuhuş daha çabuk yayılıyor. Ahlâkî erozyonuna uğrayan genç, bazı kayıplara aldırmamaya başlar. Yaralı ceylanın etrafında dolaşan yırtıcılar gibi bazıları ondan faydalanmak için, ona üşüşürler. Gencin kendini onlardan

koruması ve kurtarması çok zordur.

19.12.1995 (Türkiye) yapılan araştırmaya göre, sonuç korkunç: Gençliğim Eyvah! Resmi lise öğrencilerinin alkol ve sigara düşkünlüğü ürkütüyor. Devlet

okullarında okuyanların % 95’i sigara, % 75’i alkol kullanıyor. Bilhassa kızlarda moda oldu. alkolle, sigara ile kız, erkekle eşit olduğunu ve varlığını ispatlamaya çalışıyor. Aşırı davranışları ile özgürüm, demek istiyor. Bunu kim yapıyor? Ar, haya duygusunu

yitirmiş, kimlik, kişilik bunalımına düşmüş kızlarımız yapıyor.

07/12/1995 Yeni Şafak: Kız öğrenciler alkol batağında, diye başlık atmıştı. Sigara alkol ve diğer kötü alışkanlıklara başlama yaşının 12 – 13 e düştüğü belirtiliyordu.

Hani devlet, anayasanın 58. maddesine göre “Devlet gençleri alkolden, uyuşturucudan, kumar ve benzeri alışkanlıklardan...” koruyacaktı, tedbir alacaktı?

Ana baba da yavrusu olduğu halde korumuyor. Daha kendisi kötü örnek oluyor...

İnancımıza göre; iyiliği emredip kötülükten vazgeçirecek, kötülüğe mani olacak insanlarda kalmadı. İlim adamları görevini yapmıyor. Mesela bugün Prof. lar baş örtüsüyle uğraşırken, üniversite gençliği AIDS’i bilmiyor. Bulaşma yollarını bilmiyor.

Nasıl bir hastalıktır, bunu bilmiyor. Bazı gençler bakire kalmayı çağ dışı görüyor. Bu fikir bize batıdan gelmedir. Bugün Amerika, Rusya, Avrupa gençliğinin ¾’ünün çürük olduğu açıklanmıştır.

Avrupa, bizim bu yollarımızdan geçmiştir. Kimse flörtü sosyal arkadaşlık, fuhşu cinsel özgürlük zannetmesin. Bu kirliliktir. Bayağılıktır.

Bugün çoğu kızımız kişiliği ile değil, dişiliği ile ön plâna çıkıyor. Evliliğin yolunu sokakta, flörtte arıyor. Bunlardan ne ana olur, ne de hanım olur. Flörtle evliliğe

gidilmez, fuhuş bataklığına düşülür. Namus kiri de temizlenmez...

Page 88:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

88

E- DİN LÜZUMSUZ ADDEDİLİYOR

Bugün genç nesil, ruh ve beden dengesini kuramadığı için, dengesizdir, ruh sağlığı bozuktur. Bunun için her türlü tahribata da açıktır.

Genci, yıllardan beri manevî gıdadan mahrum ederek bizi can evimizden

vurdular. Halbuki insanlık üzerinde dinden daha etkili bir güç yoktur. İnsanın maddî yönü ile beraber ruhu da vardır, acıkan karnı gibi beyni de doymak ister.

Gençliğin eksikliğini, biz tamamlamayınca, misyonerler tamamlıyor. Kulağına küpe, boynuna haç takan gencin ana babası feryat ediyor: “Keşke dindar

yetiştirseydim” çocuğu bakmıyor, hatta dövüyor. “Keşke Allah’ını peygamberini öğretseydim” diyor.

Gencin beyni doymayınca ateist olmaktan korkmuyor. Kötü alışkanlık

edinmekten çekinmiyor.

Bugün genci felakete sürükleyen alkolü, kumarı, uyuşturucuyu, fuhşu, dinden başka yasaklayan şey var mı? Din, güzel şeyleri emreder, kötü şeyleri yasaklar.

Maddî cezalar insanları korkutmuyor artık. İnsanı zabdetmek için din lazımdır.

Bugün genci, kendinden evinden, gerçeklerden kaçıran manevî boşluktur. Din, hayatın dışına itilemez. Çünkü dinin yerini dolduracak başka bir güç yoktur. Dini yok sayarsak, manevî sıkıntılardan kurtulamayız.

Dengeli bir nesil ve faydalı insanlar yetiştirmek istersek, bilelim ki, manevî gelişme çok önemlidir. Dinden, dindardan zarar gelmez. Atalarımız: “Kork Allah’tan korkmayandan” demişlerdir.

Malımızı, paramızı, arabamızı düşündüğümüz kadar çocuğumuzu

düşünmüyoruz. Malımızı sokakta unutmuyoruz, ama çocuğumuzu unutuyoruz.

“Bırakalım gençleri hayal ettikleri gibi yaşasınlar” zihniyeti, ahlâkî ve sosyal çöküntüye neden oluyor.

Maddî kaybımız ne kadar küçük olursa olsun, çok hassas davranıyoruz. Çeşme damlasa, hemen çaresine bakıyoruz. Manevî kayıplarımıza aldırmıyoruz.

Allah'a inandıramadığımız için genç, ateist oluyor veya ilahlara tapıyor veya şeytana tapıyor. Yani sakat yollara gidiyor. Üzüleceği ve yakınlarını üzeceği işler

yapıyor. En çok cinle, şeytanla, ruhla uğraşıyor.

Günde 3 öğün sofra kurup karnını doyurduğumuz gencin beynini doyurmayınca problem çıkıyor.

Biz gencin boşluğunu doldurmazsak başkaları doldurmak için hazır bekliyor. Ateistler var, misyonerler var, dış kaynaklı, İslâm dışı sapık güçler var.

Page 89:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

89

Din eğitimi olmayınca genç, doğru ile yanlışı ayırt edemiyor. İnanç boşluğu,

yanlış akımlara kapılmasına neden oluyor. Cinsel yönden ve inanç yönünden sapıtıyor.

Yaşlarına uygun eğitimle sahip çıkılmalıdır. Yoksa çocuk boşluğa düşüyor.

En önemli hususlardan biri de ibadet alışkanlığı kazandırmalıyız. Genci dini

hayatın içine çekmeliyiz. Yoksa kimsenin şikayet etmeye hakkı olmayacaktır.

Çocukları ve gençleri yetiştirmek insana büyük haz verecek ve öldükten sonra da sadaka –i cariye olacaktır.

İnsan, maddî ve manevî varlığı, hayatının anlamı bakımından diğer canlılardan

farklı bir varlıktır. Diğer canlılardan ihtiyaçları da farklıdır. İhtiyacının karşılanmaması halinde iç dünyasında fırtınalar kopar. Bu dış dünyasına da etkiler.

Günümüz insanının bunalımlarının sebebi ruhsal bozukluklardır. Ne kadar

sosyolojik, psikolojik problemler varsa hepsinin kaynağı, ruhi doyumsuzluk ve manevî tatminsizliktir. Çünkü karınlarla beraber beyinler de doyurulmamıştır.

Din insan için vazgeçilmez değerler topluluğudur. Bunun için insanlık tarih

boyunca manevî arayışın içinde olmuştur. Kendilerine din gönderilmeyen toplulukların kendi tanrılarını kendi elleriyle yapmaları düşündürücüdür.

Genç nesli bunalımlardan kurtarabilmek için gerçek anlamda dini ihtiyacın karşılanması lazımdır. Ailelerdeki, okullardaki dini eğitimin noksanlığı toplumumuz

için hep üzüntü kaynağı olmuştur. Yani milletimiz din eğitimi görmemiş kimselerin acısını ağır ödemiştir.

Din, insanı insana bağlar. İnsanı hayata bağlar. İnsan için teselli kaynağıdır.

Karamsarlık ve ümitsizliğe yer verilmez. Huzurun, başarının sırrıdır. İnanan bir insan, eline geçen kötü fırsatları değerlendirmeye kalkışmaz.

Peygamberimiz bir çok hadislerinde çocukların sevilmesini, eğitilmesini emretmiş, çocuk terbiyesine büyük önem vermiştir. Şöyle buyurur:

“Çocuk yedi yaşına elince namazı emrediniz, on yaşına geldikleri halde kılmak istemezlerse onları dayakla korkutun”

“Çocuklarınıza ikram ediniz, terbiyelerini de en güzel şekilde yapınız”

“Kendisine dua edecek salih evlat bırakan kimsenin amel defteri kapanmaz.”

“İnsanın cennette dereceleri yükseltilir de, o kendisi için nereden geldi der. Ona bu senin çocuğunun senin için mağfiret ve bağış dilemesi sebebiyledir, denir.”

“Her kim iki kız çocuğunu ergenlik çağına gelinceye kadar büyütüp terbiye

ederse kıyamet günü ben ve o şöyle yan yana olacağız, buyurarak parmaklarını birleştirir.”

Page 90:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

90

“Kim üç kız çocuğunu himaye edip büyütür; güzelce terbiye eder, evlendirir ve

onlara lütuf ve iyiliklerini devam ettirirse o kimse cennetliktir.”

“Kim kız çocukları yüzünden bir sıkıntıya uğrarsa onlara iyi bakarsa, çocuklar onu cehennem ateşinden koruyan bir siper olurlar.”

Şu anda din eğitimi kişinin, ailenin problemi olmaktan çıkmıştır. Toplumun

problemi haline gelmiştir. Bunun için din eğitimi ailelerde okullarımızda ve yaygın eğitimin bütün araçlarında ciddi bir şekilde ele alınmalıdır. Aksi halde problem büyüyecektir. Şikayetler artacaktır. En önemlisi de insanımızın ihtiyacı olan dini bilgi

ve dini duygu çeşitli güçler ve çeşitli kaynaklardan doldurmaya çalışacaktır. Korsan eğitim yapılacaktır. Din daha çok istismar edilecek, insanımız gurup taassubu içinde bölünüp düşman edilecektir.

Dinin Lüzumu:

Din eğitiminin insan ve toplum hayatında özel bir yeri vardır. Düzenli dengeli bir insan ancak din eğitimi ile yetişir.

Tarih boyunca insan dine yabancı değildir. Görülmüştür ki, nerede bir insan varsa orada bir din, bir inanç vardır. Onun için din insan hayatında lüzumu inkar edilemeyecek ihtiyaçlardandır.

İnsanın ödev ve sorumluluklarını yerine getirmesi, hak, hukuk, haram, helâl

ölçülerinin anlam kazanması dine, inanca bağlıdır. Dine inanmayanların kendine, ailesine, içinde yaşadığı topluma karşı görevini aksattığı görülmüştür. Ayrıca bir insanın devletine, milletine ve vatanına sahip çıkması inanıp inanmamasına bağlıdır.

Tarihteki zaferlerimizin sırları, dinimizin emrettiği vatana bağılılıktan, şehitlik gazilik inancımızdan kaynaklanmıştır.

Dinimizin millet hayatındaki yeri ve önemi iyi bilindiğinden düşmanlarımızın

tarih boyunca temel politikası, manevî yıkım olmuştur. Geleceğimiz açısından düşmanın saldırdığına sarılırsak kârlı çıkan biz oluruz.

Dinin Kazandırdıkları:

Dinimiz tarih boyunca ıslahat müessesesi olmuştur. İnsanlığı misli görülmemiş bataklıktan kurtarmıştır.

Bütün iyiliklerin kaynağı inanç, bütün kötülüklerin kaynağı da inançsızlıktır. Çünkü dinimiz insanlığın faydasına olan şeyleri emrederken, insanlığın zararına olan

her kötülüğü de yasaklamıştır.

İnançsız, insanları sadece maddî müeyyidelerle birbirine bağlamak aralarında güven ve huzuru gerçekleştirmek, dayanışma ve kardeşliği sağlamak mümkün

değildir.

Page 91:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

91

Allah'ın kendisini yaptığı iyilikler karşılığında mükafatlandıracağını, yaptığı her

kötülük karşılığında cezalandıracağına inanmayan, iyi ve faydalı işler yapamaz. Çıkarına uygun kötülükleri yapmaktan kendini alıkoyamaz. Dinimiz insanı daima iyiliğe sevk eder, kötülüklerden uzaklaştırır.

Bugüne kadar dinimiz sayesinde bozulup yok olmaktan kurtulduk, inancımız

millî ve manevî varlığımızın biricik teminatı olmuştur.

Başka ülkelerde okudukça insanlar dindarlaşıyor. Bizde ise okudukça dinsizleşiliyor. Bunda bir terslik var. Çocukken dindar, üniversitede ateist. Demek ki

ilim bir işe yaramamış, okullar bir şey vermemiş. Birçoklarında din duygusu, dini düşününce var fakat dini davranış yok.

Bilhassa kızlarımız daha az dindar. Bunun da nedeni din hizmetleri daha çok

erkeklere yönelik yapılmasındandır. Bunu için de kız çocuklarımız üzerinde daha çok durmak gerektiği ortaya çıkıyor.

Dini gençlere nasıl anlatabiliriz?

Bir şey ne kadar güzel, ne kadar hak olursa olsun, usulüne uygun bir biçimde

anlatılamazsa, olumlu netice vermez hatta zararı bile olur, ters tepki yapar. Bazı dindar ailelerin çocuklarının dinden soğuk olmasının nedeni İslâm’ın güzel bir şekilde sunulmamış olmasıdır.

- Hidayet Allah’tandır. Zorla güzellik olmaz. Baskı dayak dinden uzaklaştırır.

- Gencin iyi bir arkadaş ortamı edinmesi, işi kolaylaştıracaktır.

- Evde iyi bir örnek olması, beraber sevdirerek yaşanması, genci dine ısındıracaktır.

- Gencin yaşına uygun, anlayabileceği bir tarzda sunmanın önemi büyüktür.

- Güzel kitaplar, yüz akı gazete, dergi ve kanallarla destek sağlanmalıdır.

- Gence bir şeyler verirken güzel insanlar örnek gösterilmelidir.

- En önemlisi, aile içinde beraber gerçekleştirilecek yaşantıdır.

Page 92:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

92

F- GENÇLERİ BUNALIMA İTEN NEDENLER

Küçük, mama çocuğuna bulgur pilavı yedirirseniz midesine oturur.

Çocuklarımızı, gençlerimizi kurtarırken, bize batı insanını mahveden, filozofların, sosyologların çözümleri değil, peygamberin reçetesi ve Allah'ın vahyettiği

doğrular lazımdır.

Bugüne kadar, hep bize yabancı reçeteler ve eğitim sistemleri ile gençliğimizi yetiştirmeye çalıştık, istediğimiz tipte nesil elde edemedik.

Düne kadar gençler, insanların iki yakasını bir araya getiremeyen sosyalizme,

faşizme sevdalanmıştır...

Milleti yönetenler, gençliğe sahip çıkmamıştır.

Gençleri dünyaya getiren ana babalar, gençleri eğiten eğitimciler, gençliğe sahip çıkmamıştır.

Bunalım sebeplerini şöyle sıralayabiliriz:

- Gence, gencin inancına saygı duymadık, bize güvenmedi.

- Bunalım, stres, depresyon, intiharı körükledi.

- Uyuşturucu, alkol, fuhuş, kumar bağımlılığı

- Hayallerinin gerçekleşmemesi,

- Aşırı cinsel özgürlük,

- Manevî boşluk, dini bilgisizlik,

- Sıcak aile yuvasından ayrılış ve sokağa düşüş,

- Geçim sıkıntısı, işsizlik, iş bulamama endişesi

- Kimlik, kişilik noksanlığı,

- Rehberlik hizmetlerinin verilmemesi,

- Yurt, harçlık, sıkıntısı

- Vurdulu, kırdılı, şehvet kokan, pis korku saçan ekranlar,

- Okullardaki ideolojik kavgalar,

Page 93:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

93

- Gençlerin samimi, fedakar dostlar bulamaması,

- Ölüm, ölüm ötesi korkusu

- Çete baskınları,

- Flört sonu terk, aldatılmış olmak, tecavüze uğramak ve taciz korkusu,

- Vaat edilen sözlerin yerine getirilmemesi,

- İlgisizlik,

gibi nedenler gençleri bunalıma sürüklüyor. Unutmayın, bunalımın sonu kötü oluyor. Dönüş olmuyor.

Kendine yüz vermeyen arkadaşını da öldürüyor, kendini de öldürüyor veya intihar ediyor. Devlet kayıtsız, aile aciz... Ciddi tedbirlerin alınması lazım.

Ruh hastalıklarının, stres ve depresyonların doğrudan insanların iç dünyasıyla, manevî hayatıyla alakalı bir durum olduğunu ilgili uzmanlar söylüyor.

Dini duygu ve düşüncelerin insanların ruh dünyası üzerinde doğrudan etkili

olduğunu da yine psikologlar söylüyor.

Hayatını ibadetle taatle, İslami çerçevede geçiren insanların, halet –i ruhiyelerinin sağlıklı olduğu ve bu insanların sıkıntı ve stresten uzak bir hayat yaşadıkları da diğer bir gerçek.

Tam tersine, manevî değerlerden uzak, dine ve dini esaslara mesafeli gençlerin kolayca bunalıma girdikleri, intihara daha çok teşebbüs ettiklerini bu hastalıkların uzmanları söylüyor.

İnanç ve ibadetten uzak gençlerin daha çok depresyonlara girdikleri, daha çok

kendilerini içki ve uyuşturucuya verdikleri de diğer bir gerçek.

Yani kötü olmak için sebep çok.

Page 94:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

94

G- CİNSELLİK PROBLEMİ

Gençlik bir yönü ile delilik yaşıdır. Gencin kanı deli olur. Genç bazı şeylerin sonunu tam olarak düşünemez. Çabuk inanır, kolay aldanır. Akıldan ziyade nefsine uyar. Bu da gence en büyük sorun olur.

Gençler birbirilerine çok küçük yaşlarda ilgi duyuyor. Öyle görünüyor, öyle seyrediyor. Aradaki uçurumları düşünemiyor. Evliler gibi yaşıyor. Kendisinde değer yargıları da kayboluyor. Artık utanmaz oluyor, çekilmez oluyor. Sigaraya, alkole,

uyuşturucuya başlıyor. Dolmuştaki, otobüsteki ve sokaktaki utanmaz hali ortaya çıkıyor.

Gençlik yaşı, tehlikeli bir yaştır. Eğer bu gençlik devresi gencin, ailenin hassasiyeti ile zarar görmeden atlatılırsa, o genç de ağlamaz, ana baba da ağlamaz.

Bu tehlikeli ve riskli devrenin kazasız belasız atlatılabilmesi için:

- Utanmanın, iffetli kalmanın üstünlüğü anlatılmalıdır.

- Tehlikelerden korunma yolları öğretilmelidir.

- Dürüst, şahsiyetli iyi aile çocukları ile arkadaş olmaları sağlanmalıdır.

- Dini, ahlâkî ve insanî duygular ön plâna çıkarılmalıdır.

- Yoz müzikten, televizyonun yozlaştırmasından gençler korunmalıdır.

- İffetli insanla, iffetsiz insan farkı anlatılmalıdır.

- Mahremiyet sınırına dikkat çekmelidir.

- İffetsizliğin özgürlüğü olmayacağı anlatılmalıdır.

- Kötülük akla getirecek ne varsa kaçınılmalıdır.

- Kız erkek arkadaşlığı körüklenmemelidir.

- Şöhret olma arzusundan vazgeçirilmelidir.

- İnternette chat (sohbet, muhabbet) tuzağına karşı uyarılmalıdır.

- Gençler uyuşturucuya karşı uyarılmalıdır. Çünkü alkolün, uyuşturucunun ardından fuhuş gelir.

Page 95:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

95

H- GENÇLİK PROBLEMİ

Gençlik, toplumların ve ailelerin varlığının teminatıdır. Yani gelecek, bugünkü genliğin durumuna bağlıdır. Çünkü yarın onlarındır.

Yarınını düşünen milletler, yarın emanetleri teslim edecekleri gençleri nasıl

daha iyi yetiştirebiliriz çabasının içinde, ne yapalım, ne edelim telaşının içindedir.

Tarih boyunca milletimiz, üslendiği rol ve idealleri yüzünden devamlı düşman saldırıları ile karşı karşıya kalmıştır. Şimdi de, geleceğimizi mahvedebilmek için ihanetlerin, gençler üzerinde yoğunlaştığını görüyoruz. Aile hayatını nasıl yıkalım,

gençleri nasıl yozlaştıralım, basını, medyayı, sokakları nasıl müstehcen hale getirebiliriz diye yoğun bir çaba sarf ediliyor. Bizi yanlış kararlar aldırtıp yanlış yönlendiriyorlar.

Mesela, çevre kirliliği üzerinde durduğumuz kadar insanımızın kirliliği ile uğraşmıyoruz. Erozyonla uğraştığımız kadar, insanımızın kaybıyla uğraşmıyoruz. Bir zamanlar kaplumbağalar, kelaynak kuşlarıyla o kadar çok uğraştık ki, çocuklarımızla,

gençlerimizle uğraşamadık.

Bugünlerde de çok çalışma, çok kazanmaya istikamet gösterildi. Gene yavrular unutuldu.

Hani adam harman yerinde mahsulü kaldırırken bir yağmur yağmış, mahsulü

apar topar eve getirmişler, çuvalları selden yağmurdan korumuşlar, ama armut ağacının altına yatırdıkları çocuklarını unutmuşlar, koşmuşlar ama çocuğu sel götürmüş...

Bugün gençle ilgilenilmiyor, genç yetiştirilmiyor, genç inşallah, maşallah büyüyor. “Saldım çayıra, mevlam kayıra hesabı.”

Kur'an-da; kadınlar, çocuklar uğrunda ve Allah yolunda niye çarpışmıyorsunuz? Sorusu soruluyor. (Nisa: 75) Müslümanlar olarak bu soruya her

birimiz cevap bulmalıyız. Allah bize bu ayette zavallı erkekler, diye hitap ediyor.

Cayır cayır kaşınmamın ne bite ne de pireye çaresi vardır...

Bakın Kur'an ne diyor:

- “Kendine yazık eden kimselere melekler canlarını alırken “Ne işte idiniz?” –

“Biz çaresizdik, bir şey yapamazdık” derler. Melekler de: “Yeryüzünde Allah'ın yeri geniş değil miydi, başka bir yere gitseydiniz ya!” derler. İşte onların yeri cehennemdir. Orası ne kötü gidiş yeridir.” (Nisa.97)

Page 96:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

96

İ- GENÇLERİ BEKLEYEN TEHLİKELER

İç ve dış güçler gündemi belirliyor. Bizim kendi problemlerimize eğilmememiz için, bizi

başka yönlere çeviriyor. Düşünmekten, çözüm üretmekten alıkoyuyor. Şer kuvvetlerine de:

“Genç nesilleri ahlâka aykırı telkinlerle ifsad etmeli”

“Aile hayatını yıkmalı”

“San’atı zayıflatmalı, edebiyatı müstehcen ve şehevî hale sokmalı”

“Mukaddesata hürmesi yıkmalı, hürmetle anılan kimseler hakkında rezilâne vak’alar

uydurmalı”

“Hudutsuz bir lüks, baş döndürücü modalar icad etmeli, çılgınca sarfiyatı teşvik

eylemeli”

“Kalabalıkların vakitleri eğlenceler, oyunlarla oyalanmalı, herkes düşünmekten

alıkonulmalı”

“Beynelminel meseleler ihdas ederek milletler arasına kin ve nefret tohumları

serpmeli. (İhanet plânları: 197 – 198. Kemal Yaman)”

“Türk milletini ahlâk, milliyet, din ve gelenekleri bakımından çürütmek. Bu husus da:

Küfürler öğretmek, küfrü Türkler arasına yaymak, laubalileştirmek. Türkleri zinaya diğer

ahlaksızlıklara teşvik etmek, bilhassa asil Türk aileleri arasına genç, güzel Rum kızlarını ve

kadınlarını çalışan olarak sokup bu aile ocaklarını yıkmak. (A.g.e: 226) görevini veriyor.”

Diğer yandan da kurtuluşumuzun reçetesini Batının kokuşmuşluğunda aratıyor.

Gençliğimize batının gençliğinin çirkefliğini örnek olarak sunuyor.

Bize, batının çöküşüne sebep olan reçete, felsefe, düşünce ve hayat tarzı lazım değil.

Batıyı kurtaramayan bizi hiç kurtaramaz. Bize, millî kültür, millî hayat tarzı ve bütün insanlığa

kurtarıcı olarak gönderilen Muhammed Aleyhisselamın getirdiği doğrular lazım.

Genel olarak çocuklarımızı ve gençlerimizi bekleyen tehlikeler şöyle özetlenebilir:

- Taciz, tecavüz, kaçırma ve fuhuş mafyası,

- Kötü arkadaş, çeteler, evi terk ve sokak alışkanlıkları

- Sigara, alkol, uyuşturucu,

Page 97:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

97

- Kumar,

- Flört, kafeler, diskolar,

- Şöhret olma arzusu veya vaadi, ardından çirkef bir hayat, bunalım ve intihar,

- Kötü çevre, kötü arkadaş, kötülüğün başlangıcı bu oluyor denebilir.

Hz. Peygamber (a.s) şöyle diyor:

- “Kişi dostunun dini üzerinedir. Öyle ise her biriniz dost edindiğiniz kimseye dikkat

etsin.”

Arkadaş insanı vezir de eder, rezil de eder. Niceleri arkadaşlık yolu ile

kandırılmaktadır, hatta satılmaktadır.

Allah, kötü arkadaş edinip zararını görenlerin: “Yazıklar olsun bana, keşke falanı dost

edinmeseydim. Vallahi o beni sapıttı” deyip pişman olacağını haber veriyor. (Furkan: 26 – 29)

Atalarımız, köpekle yatan havlayarak kalkar, demiştir. Çinde bir çocuk evin köpeğiyle

yalnız kaldığı için, konuşmak yerine, havlamaya başlamıştır. Sebebi de, çalışan ana babanın

ilgisizliği olarak açıklanmıştır. (28/05/1994. Zaman)

Analık babalık, yavrusunu kötü çevre eve kötü arkadaştan korumaktır. Çünkü bu iki

şey çok büyük telkin ve etki gücüne sahiptir. Kiminle geziyor, cebindekini nereye harcıyor,

bunu ana baba bilecektir. Kontrol edilmezse, o para kötü alışkanlıklara götürür. Kötü arkadaş

da, isterse içeceğine uyuşturucu koyar, isterse satar bile. Sık sık gazete ve ekranlarda

gözleri bantlı çocuklar bu yüzdendir. Sonra da öğüt vermeye kalkarlar: “Başıma gelenler

gençlere ders olsun” derler.

- Bazı gençler kandırılıyor, şöhret olacaklar, çok para kazanıp, lüks hayat

yaşayacaklar. Öyle olmuyor işte. Bu gencin hayatını karartıyor. Evlerinden ayrılanlar batağa

düşüyor.

Dj olacak, artist olacak, manken olacak, şarkıcı olacak... Her şeyi filmlerdeki gibi

zannediyor.

İşte bir örnek; dünyayı toz pembe gören bir kızın haberi:

Kaçan 13 yaşındaki N.K., gözü dönmüş sapıkların kötü emellerine alet oldu. Önce

yardım istediği bir büfecinin sonra iki taksicinin daha sonra da bir tekstilcinin tecavüzüne

uğradı. N.K.’nın başına gelenler evden kaçan kızların birçoğu tarafından yaşanıyor. Gencecik

kızlar şöhret ve lüks hayat uğruna fuhşa düşüyor. (16/09/2000. Zaman)

Milyonlarca gencin AIDS mikrobu taşıması gelecek için düşündürücüdür.

- Bir tehlike de kandırılarak terörün içine çekilmedir.

Page 98:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

98

- Bir başka tehlike de sanal tuzak olan internettir. Bilinçsiz internet kullanımı gençleri

hasta edip, kötü alışkanlıklara, kötü yollara sevk etmektir.

J- BİZE DÜŞEN NEDİR?

Bugün hepimiz de bir sorumsuzluk, nemelazımcılık var. Çocuklar ve gençler, korumasız, başıboş istenmeyen şeylerle iç içe yaşıyor.

Ana baba, işin, aşın peşine düşmüştür. Sabahın erken saatlerinden akşamın geç saatlerine kadar para kazanacağım diye koşturmaktan yorgun düşmüştür. Yavrusuna ayıracak vakti yoktur. Çocuk başka ellere bırakılmış, televizyona

bırakılmış ve sokağa terk edilmiştir.

Gençle ailenin arası da iyi değildir. Egoizm hakimdir. Hayat anlayışları farklıdır. Ananın babanın etkisi kalmamış “Ne yapalım?” deyip, sorumluluktan kurtulduğunu

sanıyor.

Genç, kendine önem verilmediği için aileyi, toplum yapısını ve geleceğimizi tehdit eder hale gelmiştir.

Bir şey yapmadan iyilik beklemek boşunadır. Gençler üzerinde emeğimiz yok...

Gelin, başka şeylerden fedakarlık ederek zahmetle dünyaya getirdiğimiz ve eziyetle büyüttüğümüz çocuklarımıza sahip çıkalım. Onların bizim için değerli varlıklar olduğunu bilelim. Gençlerimize sahip çıkalım. Nasıl mı?

- Onları güzel bir şekilde terbiye edelim.

- Dinini öğretelim, hayati bilgiler kazandıralım.

- Uyuşturucuya kadar götürecek sigara, bira, kola gibi alışkanlıklardan koruyalım.

- Kendini korumasına yardım edecek, ahlâk ve utanma duygusu verelim.

- Ona, kötülükler kötüler ve kötü sonuçlar hakkında bilgi verelim. Düşebileceği tuzakları tanıtalım. Herkesin iyi niyetli olmadığını öğretelim.

- Bırakalım, onlar genç, hayatlarını yaşasınlar, yanlışlığına düşmeyelim.

- Diğer canlıların yavrularına gösterdiği ilgiyi, biz çocuklarımıza göstermezsek,

mürüvvetlerini göremeyiz. Biz onları ne emeklerle büyüttük. Emeğimizin boşa gitmesine nasıl müsaade ederiz?

Page 99:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

99

- Yalnız kendi çocuğumuzu değil, başkasının çocuğunu da korumalıyız. O

zaman Allah, bizim çocuğumuzu korur veya koruyacak birini karşısına diker. Bilhassa öğretmenlerimize büyük görevler düşüyor.

Fakat evladımızı düzeltmeye kalkmadan önce kendimizi düzeltmeye ihtiyacımız var sanıyorum. Şair:

“Laf ile verir dünyaya nizâmât,

Bin türlü teseyyüp bulunur hanelerinde” demiş.

Soruyorum: iki çiçekten birini baksak, birini de bakmasak ne olur? Biri kurur, biri canlı kalır.

Suç kuruyan çiçeğin mi?..

Genç aklı ile değil hisleriyle hareket eder. Her an karşı karşıya olduğu tehlikelere karşı savunma yapamaz. İşin nereye varacağını düşünemez. Korunmak

ister.

Genç işlenmeye hazır ham bir maddedir. Onu başkaları şekillendirmeden analar babalar şekillendirmelidir. Her insan tertemiz doğar sonradan kirlenir veya kirletilir.

Çocukları biraz da poptan, toptan kurtarmalıyız.

Çocuklarımıza popu, topu sevdikleri kadar Kur'an’ı, peygamberi hatta Allah'ı sevdiremedik. Doğru mu? Takımına dil uzattırmaz, sevdiği sanatçıya dil uzattırmaz...

Peygambere, Allah'a, Kur’an-a dil uzatılsa, el uzatılsa kılı kıpramaz. Doğru mu?

Aile için disiplin çok önemlidir. Eğer çocuk yaşta bir şeyler verir, bazı şeylerden haberdar edersek, büyüyünce olumsuzluklar olmaz, meyve vermeye başlar, yeter ki, tohum zamanında atılmış olsun, yeter ki aşı yapılmış olsun.

Yaşlanınca düzelme çok zor. Ashap ileri yaşta ıslah oldu, derseniz onları dirilten peygamberdi. O Allah Resulü ki, kuru dalları bile yeşertirdi. Bizimki ona benzemez.

- Çocuğumuz arkadaş edinmeden ana baba olarak çocukla ve ailesiyle

mutlaka tanışmalıyız. Arkadaşlarını eleştirmemeliyiz. Kötü arkadaşı varsa onunla arkadaşlık etmesini birden yasaklamamalıyız. Onun hatalarını göstermeliyiz. Çocuklar onu fark edecektir.

- Sorunlar aile meclisinde konuşulmalıdır. Bütün fertler belirli gün ve saatte toplanmalıdır. Herkesin görüşü alınmalıdır. Düşünceler keşfedilmelidir. Bir şeyler okunarak okuma alışkanlığı kazandırılmalıdır. Ana baba olmak, çocuğu dünyaya

getirmekten ibaret değildir.

- Genç en çok yalnızlıktan şikayet eder. Bu duygudan kurtarmak için ana baba gençle arkadaş gibi olmalıdır.

Page 100:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

100

- Birçok ailede problem çocuk değildir. Ana babadır. Ne verilmiştir de çocuk

almamıştır. Suçu çocuklara ve gençlere atmak acizliktir. Dövdüm olmadı, sövdüm olmadı gibi sözler suçluluk itirafıdır.

Bugün ailenin kutsallığı, ailelerin kutsal görev anlayışı büyük yara almıştır. Aile yuvaları cılızlaşmıştır. Eşler ferdiyetçi bir anlayışa itilmiştir. Aynı çatı altında birbirine

yabancı insanlar yaşamaktadır.

Daha önce ana, yavrusunu alır bağrına basardı. Şimdiki analar yavrularını arabada taşıyor, çantada taşıyor. Daha önce ana – babalar çocuklarını iyi insan, iyi

vatandaş olarak yetiştirmeye çalışırlardı. Şimdi sırtı pek, karnı tok, beyni aç nesil yetiştirmektedir. Yani ana – babaların çocukları ile ilgisi kesilmiş, çocuklar televizyona teslim edilmiş, sokağa terk edilmiştir. Çocuklar üzerinde ana – babalar titremiyor

artık. Aile yuvasında sorumluluklar yerine getirilmiyor. Hatta eşlerin birbirini mutlu etme gibi bir endişesi kalmamıştır.

Son yıllarda genç ile aile arasında geçimsizlikler, uyumsuzluklar ortaya

çıkmıştır. Aynı evi paylaşan fertler arasında bencil, duygular hakimdir. Değer yargıları değişmiştir. Hayat anlayışları farklıdır, dünya görüşleri farklıdır. Ana – baba söz geçiremiyor, sadece şikayet ediyor. Çocuk, yaramaz ve ahir zaman çocuğu olarak

tanımlanmıyor.

Ben şuyum, buyum, ben şöyle yaparım, böyle ederim diyen nice ailelerin çocukları var ki, gerçekten üzülmemek elde değil. İnsanın aklına şairin şu mısraları geliyor:

“Laf ile verir dünyaya nizamat,

Bin türlü teseyyüp bulunur hânelerinde”

Ana babaların ilk ve en önemli görevi, yaşadıkça elin, ölünce yerin beğeneceği evlat yetiştirmektir. Rabbimiz: “Ey inananlar! Kendinizi, aile fertlerini ateşten

koruyunuz.” (Tahrim suresi:6) buyurmuştur. Çocuk Allah'ın bir emanetidir. Bu emanet en güzel şekilde korunacaktır. Ona hem dünyası, hem de ahreti için yararlı şeyler öğretilecektir. Gıdasız kalan çocuk gibi yetiştirirsek manevî yükümüz ağırlaşır. Emek

çekilip yetiştirilen fidanla kendi haline terk edilen fidan bile elbette farklı olacaktır.

İnsan, eğitimle doğmaz, eğitimle yetişir. Eğitim insanı kendine, ailesine ve içinde doğup büyüdüğü topluma faydalı hale getirir. İnsanın kendini tanımasını, ödev

ve sorumluluklarını hatırlamasını, sağlar. İnsanı olgunlaştırır, durultur, düzenli ve disiplinli bir hayat yaşamasını sağlar. Gücünü aklını iyi yönde kullanmasını gerçekleştirir.

Bizim bugünkü eğitim sistemimiz, mükemmel insan yetiştirecek şekilde

değildir. Ders kitaplarında doğru, dürüst, faydalı ve fedakâr olması için gence hitabeden bir satır yoktur. Okullarımızda kuru bir öğretim vardır. Okullar diploma düzenleyen müesseseler durumundadır.

Yıllardan beri yaptığımız eğitim, taklitçi, ezberci ve kuru bir eğitimdir. Gençlerin ilgi ve kabiliyetlerini ortaya çıkaracak şekilde değildir. Verilen bilgiler, faydalı ve yararlı

Page 101:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

101

olmamaktadır. Millî ve manevî kültürümüzü tanıtıcı da değildir. Millî birlik, kardeşlik

duygularını geliştirici bir özelliğe de sahip değildir. Bu haliyle eğitim yuvalarımızdan iyi bir nesil, iyi bir insan, özel gayret olmadan zor yetişir. Çünkü millî değildir. Program yüklüdür, amaçsızdır. Üniversiteye gitme, oradan mezun olup para kazanma

idealinden başka bir ideal vermemektedir.

Aslında eğitilmeyecek, yetiştirmeyecek genç yoktur. Değişmeyecek insan yoktur. Yeter ki eğitimimiz millî olsun. İnsanî, millî insan tipi yetiştirmeye yönelik olsun. Geçmişe sövdürmesin, bize ait olanı küçümsetmesin.

Millî olmayan eğitimle kendi kendimizi sömürgeleştirme noktasına geldik. Yabancı eğitim sistemleri ile millî şahsiyetimizi bulamadık. İngilizlerin yıllarca Hindistan’da logaritma ezberlettiği gibi bizde de yıllarca evrim teorisi okutuldu.

İngilizce derslerinde İngiliz ailelerin yaşayışını ezberledik. İngilizce öğrenimi modası ile İngiliz kültürü ruhumuza sindi. Şuanda karşımızda adeta batılı gençlik var. Ayakkabısından tıraşına, defterinden kitabına, kaleminden silgisine kendine yabancı

bir gençlik... Demek ki Türk’ten Türk yetişmiyor.

Bütçede sağlığa ve eğitime en az pay ayrılması da büyüklerimizin bu işe pek önem vermediğini gösteriyor.

Eğer geleceğimizi düşünüyorsak yani varlığımızı sürdürmek istiyorsak şu

hususlara önem vermek zorundayız:

- İnsan eğitime muhtaç bir varlıktır. Devlet varlığını gücünü hissettirmelidir.

- Eğitim millî olmalıdır. Kopyacılıktan vazgeçilmelidir.

- Gençlere millî, ahlâkî idealler verilmelidir.

- Kuru bilgi ve ezbercilik yerine düşünme ve araştırma fırsatı verilmelidir.

- Bazı teorilerin, hayal ürünü iddiaların gerçekmiş gibi okutulmasından vazgeçilmelidir.

- Devletin sabit bir kültür ve eğitim politikası olmalıdır. Ders kitaplarında faydalı

ve yararlı bilgiler yer almalıdır. Geçmişimizle ilgili hatalar yanlışlıklar giderilmelidir.

- Gönüllerin kuruyup çölleşmesini, insanların bencilleşmesini önleyecek gerçek din ve ahlâk eğitimine yeterince yer verilmelidir.

Page 102:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

102

K- GENÇLER İLGİ İSTİYOR

Çocuklar ve gençler ilgi bekleyen, geleceğe hazırlanması gereken durumdadırlar. Bu yaşta kafaları, gönülleri bomboştur. Yazılmamış bir defter, çekilmemiş bir film, işlenmemiş, şekillendirilmemiş hammadde durumundadırlar.

İşlemek, istenilen şekli vermek mümkündür.

İnsan, temiz ve İslâm fıtratı üzerine yaratılmıştır. Bizim yapacağımız gençte mevcut olan iyiliği geliştirmek, onu yönlendirmek ve iyilikleri alışkanlık haline

getirmektir. Çocuklar, bizim içimizde bizimle beraber yaşıyor, onlar ayrı dünyaların insanları değil. Eğer bugün çocuklardan, gençlerimizden şikayetçi durumdaysak, bunun sebebini her şeyden önce kendimizde aramamız gerekiyor. Ona neler yaptık,

neler verdik. Hangi konuda fedakârlık yapıp üzerine eğildik? Sorularına cevap vermemiz gerekir. Genç ne istedi, neye muhtaç oldu, biz ne verdik? Gencin cebini para ile doldurmak, altına istediği marka araba çekmek, bataklığa kendi elimizle

salmak, analık da değildir, babalık da değildir. Düşman yapmaz bizim bu yaptığımızı. Böyle olunca tabi ki sonuç acı olacak, şikayetler artacak. Kötü olması için ortam hazırlıyorsunuz, kötü olunca da şikayet edeceksiniz. Bu olmaz.

Gençlerimizle yeterince ilgilendiğimiz söylenemez, ilgilenmiyoruz. Gençler

yalnız ve korumasız, yalnız kalıyor, suça itilmesi için zemin hazırlanıyor. Gençliğin karşısında seks, alkol bataklığı var. Uyuşturucu tehlikesi var. Yapılan telkinler karşısında başı boşluğu ailesine tercih ediyor. Aile bağları çok zayıf, kendini dünyaya

getirenleri çok çabuk unutuyor. Yozlaşmaya karşı direnme gücü yok.

Gençlerle yakın ilişki içine girilmeli ve ona ailesine, milletine insanı insan yapan değerlerine bağlayacak bir ruh ve ideal verilmelidir. Onu şahsiyet haline

getirecek inanç aşılanmalıdır. Bir hastayı, yaralıyı hayata döndürebilmek için nasıl ona uygun kan veriliyorsa, Türk gençliğine de Türk olduğunu hatırlatacak kan verilmelidir, millî ideal verilmelidir.

Analar, babalar: Çocuğunuzu, yıllarca emek verdiğiniz genci kaybetmek

istemiyorsanız, onunla ilgiyi kesmeyiniz. Zira tehlike çok yakın ve acı verici şekliyle tuzak kurmuş bekliyor. İlgiden yoksun olan gençler, sosyal ve psikolojik dengesizlikler sergiliyor. Bu tuzaklara doğru ilerliyor. Çocukla ilgilenmek demek, karnını doyurmak,

vücudunu örtmek değildir. Ruh ve beden dengesini kurmaktır. Gencin sıkıntılarını tespit edip ona yardımcı olmaktır. O güçsüzdür. Tek başına tehlikeyi görmesi, tehlikeden kendini kurtarması düşünülemez. Çocuklar, bizim için bir imtihandır. Onları

yetiştirmek, korumak ibadettir.

Okula gelen veliler, çocuğu hangi dersten kaç almış, zayıf ise nasıl beş alır bütün derdi bu. Okula gelmediği gün olmuş mu, olduysa nereye, kiminle, hangi

amaçla gitmiş bunu araştırmıyor. Bazıları evden okula diye çıkıp okula uğramadan vakit gelince eve dönüyor. İstenmeyen yerlere gidiyor, arzu edilmeyen işler yapıyor. Ana, baba bunlardan habersiz. Haberdar olunca da başlıyor şikayete.

Bu durumda şikayet çare değil. Gençlere sürekli öğüt verelim. Öğüt dinlemeyenlere yaklaşalım. Onları sevelim, kazancımızdan, eğlencemizden

Page 103:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

103

fedakârlık edelim. Onlar bizim canımız, onlar bizim bir parçamız. Onları koruyarak

sevgimizi ispatlayalım, sevgimizi hissettirelim, tehlikelerle karşı karşıya bırakmayalım.

Sultan II. Murat Han, 1444’de kazanılan Varna Zaferinden sonra savaş meydanını geziyordu. Düşman ölüleri çoğunlukla genç idi. Yanındaki Azap Bey’e dönerek:

- Azap: Ne dersin, bu kadar ölünün arasında hiç ihtiyar yok mu? Saçı ak bir kimse göremiyorum, diye sorunca,

Azap Bey gülerek:

- Padişahım, eğer içlerinde bir aksakallı olsaydı başlarına bu felâket gelir

miydi? cevabını verdi.

Bugün öğüt verilmeyen, öğüt dinlemeyen gençlerin başına beklenmedik felâketler geliyor. Çocukları sevelim, şefkat ve merhametle yol gösterelim.

Çocuklarını sevmeyen insanları sevmez, onlara karşı görevini yapmaz.

Peygamberimiz torunlarını okşarken biri ona:

- Çocukları çok seviyorsunuz, benim yedi tane çocuğum var hiçbirini böyle

okşamadım, deyince peygamberimiz öfkelenmiş:

- Allah senin kalbinden şefkati, merhameti söküp aldıysa ben ne yapayım, cevabını vermiştir.

İsrailoğullarının bozuluş nedenlerini Allah: “Onlar kötülük yaptıkları zaman

birbirlerini kötülükten alıkoymaya uğraşmazlardı” Maide suresi: 79. ayetinde böyle açıklamıştır.

Malımızı, altınımızı, ziynetimizi, paramızı nasıl koruyor ve sahip çıkıyorsak, en

değerli varlıklarımız olan evlatlarımızı da öylece koruyalım. Arabamızı çizenle, biraz paramızı çalanla ölüm dövüşü yapıp, evladımızda kötü izler bırakanlara göz yumarsak olmaz.

Milletimizi yok etmek isteyen güçler, genç nesli hedef alıyor. Gençliğimizin

ideallerini yok etmek ve başkalarına özenti duyan bir sürü haline getirmek istiyor. Düşünmez, tepki göstermez hale getirmek için ne lazımsa yapıyor. Seksin, uyuşturucunun tuzakları kuruluyor, kumar oyunları yaygınlaştırılıyor.

Düşmanın bu oyunlarına karşı uyanalım, evlatlarımızı koruma altına alalım. Onları sürekli izleyelim, yerinde zamanında müdahale edelim. Hatadan sonra değil, önce müdahale edelim. Nasrettin Hocamız gibi testiyi kırmadan önce önlem alalım.

Page 104:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

104

L- GENÇLERİ NASIL YETİŞTİRELİM

İnsan yetiştirmek kolay bir iş değildir. Canlılar arasında en zor yetişen insandır. Sabır ister, sevgi, şefkat, ihtimam ister.

Eğer gelecekte milletimizi mutlu ve güçlü bir millet olarak görmek istiyorsak

yeni nesli çok iyi yetiştirmeliyiz. Maddî manevî her şeyimizin teminatı onlardır. Milletimizin geleceği onların insanî, millî ve ahlâkî açıdan yetişmelerine bağlıdır.

İnsanın vatanına, milletine hatta kendi aile yuvasına verebileceği en büyük armağan, çocuğunu iyi insan, iyi vatandaş olarak yetiştirmesidir. Zira çocuk, toplumun

ve ailenin temelidir. İyi yetiştirilmeyecek olursa ailenin ve milletin felâketini hazırlar. Milletimizi utandırmayacak, dünyaya getirip kahrını çekenlerin yüzünü kızartmayacak evlât yetiştirmek her ana – babanın kutsal görevidir.

Karnı tok, sırtı pek, vitrin bebekleri gibi duygusuz insan yetiştirmenin vebali büyüktür. Bir çocuğun sadece karnının doyurulmasıyla, üzerinin giydirilmesiyle analık – babalık görevi bitmiş sayılmaz. Ruh ve beden sağlığı bakımından dengeli olarak

yetiştirilmeli, dünyasını ve ahretini ilgilendiren bilgileri dengeli almalıdır.

Ana – babaların evlatlarının terbiyesi ile uğraşmalarını, onun için helâl rızık kazanmalarını ibadet sayan dinimiz, iyi bir evlat yetiştiren ana – babaların, iyiliğe

sebep olan kimselerin amel defterlerinin kapanmayacağını bildirmiştir. Peygamberimiz (SAV) bir hadislerinde: “Kişinin öldükten sonra geride bıraktığı şeylerin en hayırlısı, kendisi için dua eden salih evlâttır.” Başka bir hadislerinde de: “Bir iyiliğe sebep olan, o iyiliği bizzat işlemiş gibidir” buyurur.

Çocuk Allah'ın bir emanetidir. En güzel şekilde korunması, yetiştirilmesi gerekir. Peygamberimiz, çocuğun babası üzerindeki haklarını bildirirken iyi bir şekilde terbiye edilmesini, güzel ad konmasını ve helâl rızkla beslenmesini ifade etmiştir.

Çocuğun dışına önem verildiği kadar içine de önem verilecektir. Alay konusu olmayacak anlamlı, güzel bir isim verilecektir. Helâl yedirilecek, haramdan korunacak, helâl kazanç yolları öğretilecektir. Bir de zamanında evlendirilerek iffet ve namusu

korunacaktır.

Cenab –ı Allah Kur'an-da şöyle buyurur:

“Mallarınız, çocuklarınız sizin için bir imtihandır.” (Teğabün:15)

“Ey inananlar! Kendimizi, çoluk, çocuğunuzu yakacağı insanlar ve taşlar olan

cehennem ateşinden koruyun.” (Tahrim 6)

Unutmayalım ki, kim çocuğun manevî yönünü ihmal eder, canla başla servet toplar da o servet de ilerde çocuğun azgınlığına sebep olacak olursa, hesabını

veremeyeceği yükün altına girmiş demektir.

Peygamberimizin ifadesiyle herkes güttüğü sürüden, yaptığı işten başında bulunduğu kimselerden sorumludur. Aile reisi de çocuklarından sorumludur.

Page 105:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

105

Gençlerimizi kumar hastalığını kazandıracak zararlı oyunlardan, onu sapıklığa

itecek kötü örneklerden, içkinin, sigaranın zararlarından her türlü kötülüğe sürüklenmekten alıkoymalıyız. Aslında bu zor bir iş değildir. İyi yönde örnek olmamız halinde bir çok şeyin kendiliğinden kolaylaştığı görülecektir. Genç, şekil almak için

her zaman kalıp arar. Burada da kendine yakın olanı tercih eder. Bunun için iyi örnek olmamız şarttır. Unutmayalım ki, hastalıklı tohumdan iyi ürün elde edilmediği gibi kötü örneklerle iyi insan yetişmez.

Peygamberimiz: “Evladını düzeltemeyen evvela kendi kusurlarını düzeltsin”

buyurmuştur. Hasan – ı Basri de: “Çocuğunuzda hoşlanmadığınız bir husus varsa, siz önce kendinizi düzeltiniz” öğüdünü vermiştir. Kutsal kitabımızda ise “Ey inananlar! Yapmadığınız şeyi niçin söylersiniz” (Saff:2 “Ehline namaz kılmalarını emret,

kendinde onda devamlı ol!” (Tâha: 132) Demek oluyor ki, örnek olmanın önemi büyüktür.

Gençleri büyütürken, kendine güven içinde, sorumluluk taşıyacak güçte, dini,

millî duygularla mücehhez ideal bir insan olarak yetiştirmeliyiz. Onları sokağın boşluğuna, kötülüklerin kucağına çekmek isteyen cazip gibi görünen tuzaklardan korumak için elimizden gelen her türlü maddi ve manevî fedakârlığı göstermeliyiz.

Onları kötülüklerden alıkoyacak, ailesine, vatan ve milletine bağlı kalmalarını sağlayacak inanç aşılamalıyız. Yirmi yıllık tecrübemle söylüyorum; gençlerin davranışlarına sınır koyan onları kötü düşüncelerden alıkoyan en etkili kuvvet dini

duygudur. Dini duyguyu ihmal eden ailelerin gelip “dinlemiyor, ne dediysem olmuyor...” diyerek ağladıklarını çok gördüm.

Peygamberimiz: “Utanmıyorsan dilediğini yap” buyurarak utanma duygusu olmayan kimsenin dilediğini yapacağını bildirmiştir. Serbest, başı boşluğun özlemini

duyan gençleri ancak inanç ve Allah korkusu zaptedebilir. Beş vakit namaz kılan, ramazan orucu tutan, diğer dini görevlerini yerine getiren bir kimse kötülüğe vakit bulamaz. Etrafına korku saçan insan, polisi, jandarmayı peşinden koşturan insan

herhalde inanmış insan değildir. Atalarımız boşuna mı söylemiş, “Kork Allah’tan korkmayandan” diye.

Çocuklarımızı başı boş bırakmamalıyız. Yalnız kalıp dilediğini yapmak

sevdasına düşmesin. Karakterli, yüzümüzü kızartmayacak ve ardımızdan sövdürmeyecek şekilde yetiştirmeliyiz.

Önemli bir husus da, bazı sapık duyguların gelişmemesi, erkeklerin

kadınlaşmaması, kadınların da erkekleşmemesi için kız ve erkek çocuklarının terbiyelerinin ayrı, giyimlerinin farklı olmasıdır. Giyim deyip geçmeyelim, insanın bir içi vardır, bir de dışı... Ayrıca iki cinsin kız, erkek olarak terbiye edilmemesi gençlik ve

olgunluk yılları için büyük sakıncalar doğurmaktadır. Kızlar ve erkekler, hayattaki oynayacakları rollere, yüklenecekleri görevlere göre değiştirilmelidir. Kız ise, hanımefendi ve bir ana, erkekse beyefendi ve bir baba rolü için hazırlanmalıdır. Aksi

halda roller birbirine karışır, ikisi de hayattaki rollerini iyi oynayıp görevlerini yapamazlar.

Demek oluyor ki, kız, erkek birbirinden ayrı iki cinstir. Yaşayacakları hayata, yapacakları görevlere göre yetiştirilmelidir. Eşitlik düşüncesinden iki cins birbirine

karıştırılmamalıdır.

Page 106:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

106

İkinci önemli husus da, iki cinse de utanma duygusunun verilmesidir. Bazı

ailelerde utanma duygusunun, namus anlayışının kızlarda aranıp da erkeklerde aranmaması çok yanlıştır. En az kadın kadar erkeğin de namuslu olmadığı toplumlarda namustan söz edilemez. Bu bakımdan iki cinse de utanma duygusu

verilmelidir. Çünkü utanma duygusundan yoksun insan, her an ayıp sayılan şeyi yapma cesaretini bulacaktır.

Ayrıca mamayı, çorbayı, pilavı yedirmenin bir yaşı varsa, cinsi bilgiyi de zamanında usulüne uygun vermelidir. Mama çocuğunun pilav nasıl midesine

oturursa, küçük yaştaki çocuk cinsi bilgiyi sindiremez. Vakitsiz bilgi çocukta şok etkisi yapar. Tahrik etmek olur. İki cins arasında vakitsiz münasebetlere zorlar. Arkadaşlığın, ilişkilerin zaman ve sınırı çok iyi anlatılmalıdır. İnsanın yüceliği,

kutsallığı öğretilmelidir. Örf, âdet ve geleneklerimizden sık sık söz edilmelidir. Kötülüklere fırsat verdirmeyecek olan dini inanç ve inancın gereklerini yerine getirme alışkanlığı kazandırılmalıdır.

Maddî dünya ve cinsi cazibe, yavrularımızın bütün güzelliklerini ve geleceklerini alıp götürmeden maddî ve manevî varlıklarını korumak hepimizin görevidir.

Şunu ifade edelim ki, herkes her şeyi yapamaz. Hele insan yetiştirme sanatını her insan beceremez. İş usulüne uygun yapılmalıdır. Büyüklerimiz neyi nasıl yapmış, araştırılmalıdır, ona göre bir yol takip edilmelidir.

İslâm Peygamberi: “Bir kötülük gördüğünüz zaman onu elinizle yok ediniz,

bunu yapamazsanız dilinizle yok ediniz. Bunu da yapamazsanız kalbinizle buğzediniz” diyerek bir kötülüğü yok etmenin çeşit çeşit yolları olduğunu, yeri ve zamanına göre müdahale etmek gerektiğini belirtmiştir.

Gençlik için “Bırakalım dünyayı hayal ettikleri gibi yaşasınlar” diyerek kendi haline bırakamayız. “Gençlik çağı, bunalım çağı, atlatırlar aman dokunmayalım” da denemez. Ciddi şekilde yaralı birine, nasıl acil müdahale gerekiyorsa, gençliğe de

aynı şekilde müdahale gerekiyor. Ama ne yapacağımızı, nasıl yapacağımızı bilerek. Bir çocuğu ateşe iyice yaklaştırırsak yakarız. Ateşten uzaklaştırırsak üşütürüz. Ne yakalım, ne de üşütelim.

En iyisi, bugüne kadar insanlara yön vermiş, kurtuluş yollarını göstermiş

Peygamberimizin ve büyüklerimizin bize tavsiye ettiği metotları ele alalım:

- Her ananın babanın evladına ilk görevi inancımıza, geleneklerimize uygun güzel bir isim vermektir. Peygamberimiz bunu evladın ana ve babası üzerindeki ilk

hakkı olduğunu bildirmiştir.

Ana – babaların çocuklarına başkalarının alay edeceği, anlamsız ve yabancı isim vermekten kaçınmaları gerekir. Geleneklerimize göre büyüklerin bir kulağına

ezan, diğer kulağına kamet okunarak Müslüman Türk adları konmuştur.

Ne yazık ki son zamanlarda kendimizden ve geleneklerimizden kopuş çok ciddi bir duruma gelmiştir. Son zamanlarda sokak adları, mahalle adları işyerlerinin ve çocukların adları kadar yabancılaşma gözlenmektedir.

Page 107:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

107

Hadi canım sende çocukların adları Hans, Cesika olmakla gavur mu oldu

demeyin. İsimler çok şey ifade eder. Bir Alman Müslüman olur ve adını hemen değiştirir, Müslüman ismi alır. Bu benim yıllarca taşıdığım adım kalsın demez. İsim bir insanın, bir milletin kimliğidir. Kendimizden kaçmayalım, Eti’leri, Hitit’leri Müslüman

Türk milletinin atası olarak görmeyelim. Çocuğun bize ait olarak kalmasını istiyorsak bize ait olduğunu ismi ile ilân edelim.

- İkinci husus, çocuğun bizim çocuğumuz olduğunu, ona karşı görevlerimizin bulunduğunu, Allah'ın onun hesabını bizden soracağını kabul ederek yetiştirelim.

- Çocuklarımızı kendi yaşadığımız zamana göre değil de onların yaşayacağı zamana göre terbiye edip yetiştirmeliyiz.

- İyi insanlarla arkadaşlık etmesini sağlamalıyız. Peygamberimiz: “Kişi sevdiği

ile beraberdir”, “Kişi dostunun (arkadaşının) dini üzerinedir” buyurmuştur.

Kur'an-da: “Keşke falancayı dost (arkadaş) edinmeseydim” (Furkan suresi: 27) nedametinin duyulacağı ifade edilmiştir.

Tirmizi’nin ifadesine göre Peygamberimiz: “İnsan, arkadaşının durumuna göre

tavır alır; bu sebeple her biriniz arkadaş olacağı kimseye dikkat etsin, iyi seçsin” demiştir.

Bir çocuk için, bir genç için arkadaş çok önemlidir. Hatta anadan, babadan, da

kardeşten de önemlidir. İnsan hayatın başlangıcında en çok arkadaşından etkilenir. Bunu için çocuğun kiminle arkadaşlık ettiğine dikkat etmek gerekir.

Atalarımız: “Körle yatan şaşı kalkar” diyerek arkadaşın ne derece önemli olduğunu ifade etmişlerdir. İnsanı arkadaşı vezir de eder, rezil de eder. İnsan iyi

arkadaşlar edinmediyse onun hakkında toplumun yargıları bile değişik olur. Meslek hayatım boyunca bir insanı suça iten, gençlerin bozulmasına neden olan birinci nedenin arkadaşları olduğunu gördüm. İyi arkadaşlar edinenlerin, iyi arkadaş gurubu

olanların da bozulmadıklarını kendilerini utandıracak, ailelerini üzecek işler yapmadığına şahit oldum.

Geçim sıkıntısı, çalışma hayatı, para kazanma hırsı, gezmeler, günler, oyunlar

ve eğlenceler bizi çocuğumuzdan uzaklaştırmasın, onu sokağa, kötü alışkanlıklara itmesin. Araba ile, maddî varlığımız ile caka satması hoşumuza gidip bizi gururlandırmasın. Bilelim ki, bugünkü zaaf ve kusurlarımız çocukla beraber

büyüyecektir.

Kızlarımızın, gençlerimizin arkadaşlık oyunları ile bozulmalarına, istenmeyen alışkanlıklar edinmelerine müsaade etmemeliyiz. Utanma duygusu çok önemlidir. Utanma duygusunu kaybetmiş evlat hiçbir ananın ve babının yüzünü güldürmez.

Page 108:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

108

M- TERBİYEDE METOD NE OLMALI?

- Önce zaman geciktirilmemeli, devamlılık esas olmalı,

- Samimi olunmalı, örnek olunmalı. “Söyleme yap” denmiştir.

- Tatlı dilli, güler yüzlü olunmalı,

- Kolay yol gösterilmeli,

- İyi ve kötü tanıtılmalı,

- Yer, zaman iyi seçilmeli,

- Teşvik edilmeli, ödüllendirilmeli,

- Açık konuşulmalı, güven verilmeli,

- Soru sorarak, dikkat çekerek anlatılmalı,

- Sabırlı olunmalı,

- Hoşgörülü olmak, arkadaşça davranmak,

- Duayı elden bırakmamak,

- Çocuğu genci dinlemek, dönüş yolunu göstermek,

- İnsani, Ahlâkî, dini noksanlıklarda çabuk, noksansız eksiklikleri gidermek,

- Talimatlar, emirler verme yerine yardımcı olunmalı,

- Yalanı hatası yüzüne vurulmamalı,

- Küçük görülüp, aşağılanıp hep tenkit edilmemeli,

- “Adam olamazsın” denmemeli, değer verilmeli, sana güveniyoruz, senin için

duacıyız gibi ifadeler kullanılmalı,

- Sen başaramazsın, beceremezsin gibi olumsuz ifadeler çocuğun nefret edip uzaklaşmasına sebep olur.

- Tatlı dil, güler yüz, bir çok şeyi halleder.

- Terbiyede yer ve zaman seçimi çok önem taşır.

- Soru sararak dikkat çekilirse, iyi – kötü tanıtılarak anlatılırsa, çocuk daha kolay etkilenecektir.

Page 109:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

109

- İstenmeyen şeylerden dönüş yolunu göstermek çoğu yerde onu

rahatlatacaktır.

Büyüklerimiz: “Yolu iyi bilen yorulmaz” demişlerdir. Neyi nasıl yapacağımızı bilirsek işler kolaylaşır.

N- ÇARE NE? NEYİ NASIL YAPALIM?

Her milletin kendine ait kültürü vardır. Bir milletin şahsiyeti, milleti meydana getiren insanların dünya görüşü, yaşayış biçimi kendi millî kültürüne göre tanzim

edilir. Milletleri birbirinden farklı kılan özelliklerin başında kültürleri gelir.

Kendi öz kültürünü, inanç sistemini gençlerine aktaramayan, millî, manevî kişiliğine sahip nesil yetiştiremeyen milletler, yabancı kültürlerin hakimiyeti altına

girer. Genç nesil, kişilik ve kimlik arayışı içinde kaybolup gider.

Tarihte milli kültürünü, yabancı kültürler karşısında koruyamamış milletler, başka milletlerin avı olmuştur. Yok olan milletler, düşman istilasına uğramadan, yabancı kültür istilasına uğramışlardır.

Bugün evimiz barkımız, yabancı müzik, yabancı dizi, yabancı filmler derken yabancı kültürlerin işgaline uğramıştır. Yabancı hayranlığı bizi küçültmüştür, aileleri parçalamıştır. Ana – baba ve genç arasında uçurumlar meydana gelmiştir. Kan bağı,

can bağı olanlar bir birlerine pamuk ipliğiyle bağlı hale gelmiştir. En ufak meseleler büyük gürültülerin kopmasına neden olmaktadır. Aileler basit meseleler yüzünden boşanmaktadır. Genç, ana – babasına sebepsiz baş kaldırıp isyan etmektedir.

Toplum hayatı da normal değildir. Herkes kendisinden başkasını düşünmez

acımaz, saymaz, sevmez hale gelmiştir. Bütün bunlar, çok şey kaybettiğimizi gösterir, yabancılaşmanın yayıldığını, yabancı kültürlere göre yaşandığını gösterir.

Çok geç kalmadan gençlerimize, bize ait olanı sunmalıyız. Yabancı kültürlere

karşı işte doğrusu, daha güzeli, daha insancıl olanı bizimkidir, deyip kendi kültürümüzü vermeliyiz. Yoksa gençliğimizi, benliğimizi yitireceğiz.

Problemlerimizin çözümünde en etkili yol, din eğitimidir. İnsanlık tarihi boyunca

insan hayatında en etkili kuvvet din olmuş ve insanlık hayatında derin izler bırakmıştır.

İnsanın maddî yönünün yanında manevî yönü de vardır. Diğer canlılardan farklı oluşu da bundandır. İnsan, iki yönü ile vardır ve iki yönü ile varlığını sürdürür.

Beden gelişmesi ile ruh gelişmesini de dengeli olarak sağlayamayanlar, hayatları boyunca eksik kalacak, eksikliklerini hissedecek ve mutlu olamayacaklardır.

İki şey vardır ki, elden gitmeden değerini anlamak zordur. Bunlar; sağlık ve

gençliktir. Ne derler: “Gençler bilebilseydi, ihtiyarlar yapabilseydi...”

Page 110:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

110

Geç kalınmamalıdır. Geç kalan öğüt ve nasihat, idamdan sonra affa benzer.

Nasıl ağaca verimli olması için aşı yapılıyorsa, çocuğa koruyucu olsun diye aşı

yaptırılıyorsa, gençlerin de aklı başının üzerinde duran çivi gibidir. Çakmadıkça içine gitmez. Vermek istemediğimiz şeyleri vermek için geç kalmamak gerekir. Geç kalınırsa faydası olmaz.

Atatürk, ölümünden on beş gün kadar önce dünyadaki Müslümanlara şu mesajı göndermiştir:

“Bütün dünyanın Müslümanları, Allah'ın son Peygamberi Hz. Muhammed’in

gösterdiği yolu takip etmeli ve verdiği talimatları tam olarak tatbik etmeli, tüm Müslümanlar Hz. Muhammed’i örnek almalı ve kendisi gibi hareket etmeli; İslamiyet’in hükümlerini olduğu gibi yerine getirmeli. Zira ancak bu şekilde insanlar

kurtulabilirler ve kalkınabilirler.” (A. Gürtaş, Atatürk ve Din Eğitimi, s.71)

Her iyi, her doğru dinden gelir. Bugüne kadar dinin hiçbir insana zararı olmamıştır. Din, doğruya, güzele karşı değil, zararlı ve kötüye karşıdır. Din, iyi olanı emretmiş, zararlı olanı yasaklamıştır. Çünkü dinin amacı insanın dünya ve ahiret

mutluluğudur.

Bunun için gençlere her şeyden önce dini gerçek yönü ile anlatmalıyız, dini sevdirmeliyiz. Çünkü bizim vermediğimiz dini bilgileri misyonerler verecektir.

Ulaşamadığımız genç, kiliseye gidiyor, haç takıyor, vaftiz oluyor. Verilmesi gereken dini bilgiler verilmediğinden gençlik, arayış içindedir, doyumsuzluk, tatminsizlik ağır basmaktadır.

Bugün gençlerin çoğu sadece beden yapısını biliyor, sadece görünen bedenini

temizliyor. Gönlü çorak, iç dünyasında fırtınalar kopuyor. 40 – 50 gencin meydana getirdiği sınıfta kendini yetiştirenlerin, bir arkadaşının veya bir tanıdığının cenaze namazının kılanların son görevini yerine getirecek genç adam hemen hemen yok.

Gençler, bilinmesi gereken en basit bilgileri bilmiyor. Sorulduğu zaman derin bir sessizlik ve mahcubiyet hâkim oluyor. Evinde Kur'an tercümesi olan çok az. Bir iki parmak kalkıyor. Bir kısmı da olup olmadığını bilmiyor.

Dinini tam olarak bilmeyen bu gençlere dinin hoşgörülü havası ile ilgilenilmelidir. Onlara gerçek manada dini bilgiler verilmelidir. Verilecek bilgilerin ölçülü olmasına dikkat edilmelidir. Din kendilerine sade bir şekilde aktarılmalıdır.

Gençler dini yanlış bilen, yanlış uygulayan din istismarcılarının eline bırakılmamalıdır.

Din bir ihtiyaç olduğu kadar aynı zamanda koruyucudur. Genci kötülüklerden korur, disiplinli bir hayat sürmesini sağlar, saygı duyan, seven insan haline getirir.

Ben kaybettiği evladı için “Keşke inançlı yetiştirseydim” diyen ana – babalarla çok karşılaştım. Çokları da evladının inanan arkadaşı olsun, inanan damadı, inanan gelini olsun istemişlerdir.

Gençlere dinin esaslarını ibadetlerin koruyucu yönünü anlatmak, camiye

ısındırmak onu kötülüklerden alıkoyacaktır, gencin aşırı arzu ve isteklerini söndürecektir.

Page 111:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

111

Ne yaparsak yapalım, tedbir köklü olmadan iyi bir sonuç elde edemeyiz.

Mesela insanı dürüst yapmak istiyoruz, onu dürüst olmasını sağlayacak inancı ihmal ediyoruz. Savurganlığı önlemek istiyoruz. İslam’ın dengeli ve ölçülü yaşamak için koyduğu kuralları tanımıyoruz. İnsanlığı felâkete sürükleyen içkiyi, kumarı, AIDS’i

önlemek istiyoruz. İçkiyi kumarı ve zinayı kesin olarak yasaklayan İslam’ı benimsemiyoruz. Tabi ki bir netice alamayız.

Kısacası, insanı din kadar etkileyecek başka bir güç yoktur. Saygı, sevgi, doğruluk, mutluluk hep dinin meyveleridir.

Dikkatli olalım, manevî açlığın, manevî doyumsuzluğun sonu strestir, bunalımdır. Ruhi hastalıkların, akıl hastalıklarının arttığını unutmayalım. Hepimiz görüyoruz, biliyoruz ki, hiçbir şey yok insan cinnet getiriyor, intihar edenler neden

intihar ettiğini bile bilmiyor.

NASIL BİR GENÇLİK

GİRİŞ

Gençlik, toplumlar ve aileler için temel taşıdır. Aynı zamanda toplumlar ve aileler için geleceğinin ve varlığının teminatıdır. İnsanların geleceklerine ümitle bakabilmeleri, genç nesle verecekleri şeylere ve yetiştirecekleri gençliğin seviyesine

bağlıdır.

Kendilerinden sonra yerlerini alacak nesli iyi yetiştirmeyen, emanetleri ehil ellere teslim edemeyecekleri için, kısa zamanda aileler, milletler parçalanıp yok

olacaklardır. Demek ki milletlerin kaderini gençlik tayin edecektir.

Hepimiz bir gençlik yaşadık. Sık sık “Ah...” çekeriz. Açarız ağzımızı “Bizim zamanımızda... Biz...” diye başlar, “şöyle yapardık, şöyle ederdik” bu devam edip gider. Ardından da “ah gençlik ah” deriz. Hani Nasreddin Hoca bir gün ata binmek

istemiş, bir sıçramış, iki sıçramış bir türlü binememiş “Ah gençlik ah!” demiş. Bir de bakmış ki kimse yok. “Biz senin gençliğini de biliriz” deyip yürümüş. Yani ne olursa olsun, hepimiz de geçmişin özlemini çekeriz, geçmişin eksikliğini hissederiz. Günler

geçtikçe gençliğin önemi ve yetişmesi herkesi düşündürür. Fakat çocukları küçük olanlar, çocukları olmayanlar bu konuya önem vermezler, endişe duymazlar. Ne zamanki kendi çocukları büyür, tehlikelerle karşı karşıya gelir. İşte o zaman

sızlanmaya, endişe duymaya ve tedbir alınmasını istemeye başlarlar.

İnsan, kutsal bir varlıktır. İnsana ait olan şeyler de kutsaldır. İnsanın bu kutsallığına yakışır bir şekilde yetiştirilmesi gerekir.

Bugün evinde hayvan besleyen, hayvan yetiştirenler çok iyi bilirler. Önemsenmezse sonuç iyi olmaz. Bahçe ile, bitki ile, fidanla uğraşanlar da bilirler. Bakarsan bağ, bakmazsan dağ oluverir. Yani bakılmazsa istenilen ürün alınmaz.

Page 112:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

112

Emekler heba olur. İnsanın durumu bunlara da benzemez. Diğer canlılara nazaran

insan, en geç ve en zor yetişen bir varlıktır.

İnancımıza göre her insan tertemiz olarak dünyaya gelir. İçinde yaşadığı toplum, aileye ve verilen öneme göre şekil alır. Yani çocuk için, örnek olma ve yönlendirme esastır. Çocuk bir hamur gibi istenilen şekli alır. Toprak gibi atılan her

tohumu yeşertir. Yani ister diken tohumu ek, ister çiçek, hangisini atarsan onu yeşertir.

İnsanın ilgiye, öğüte ve yol göstermeye su ve ekmek kadar ihtiyacı vardır. Hele

bu bir çocuksa, şefkat ister, destek ister. İlgi gösterilmezse kurda, kuşa yem olan yavru gibi heder olur gider.

Allah insanı yarattıktan sonra başıboş bırakmamıştır. Peygamber göndermiş,

kitap göndermiştir. Peygamberlerden sonra ana babayı evladından yöneticileri yönettiklerinden hülasa aklı başında olan herkesi birilerinden sorumlu tutmuştur. Buna göre herkesin iyiliği emretmek, kötülükten sakındırmak insanlık görevidir.

Her devrin bir problemi var. Denilebilir ki günümüzün en öne gelen problemi,

gençlik problemidir. Çünkü günümüzün hedefi gençliktir. Din, aile ve gençlik, bu üç noktadan saldırıya uğruyoruz.

- Hızlı bir yozlaşma ve değişime uğruyoruz.

- Sanatçı, sporcu adı ile bir avuç insan ilâh kabul ediliyor.

- Gençler popla, topla uyutuluyor, uyuşturuluyor.

- Cinsellik ön plânda. Eğlence, uyuşturucu, alkol gıdası.

- Çoğumuzun dini ateizm, satanizm. Boynuna haç takmaktan korkmuyor.

Yani gençlik, olmuş şehvet çağı, isyan çağı...

Biz ne yapıyoruz? Sadece seyrediyoruz. Sellerle kaybolan toprağın hesabını yaparken kaybolan gençliği hiç düşünmüyoruz. Kaplumbağalarla, kel aynak kuşları ile uğraştığımız kadar gençlerle ilgilenmiyoruz.

Çevre kirliliğinden bahsederken kirlenen gençliği unuttuk. Kedi – köpek

besleyelim derken yavrularımızı unuttuk.

Gençleri kurtarmak için batı insanını mutsuz eden filozofların reçetelerini kullandık, peygamberleri unuttuk.

Bugüne kadar yabancı eğitim sistemleri ile Müslüman – Türk çocuğunu yetiştirmeye kalktık. Sosyalizmle, kapitalizmle, komünizmle insanımızı ruhsuzlaştırdık.

Gençlik ve gençler bir nimettir. Kıymeti iyi bilinmelidir. Genç, sözü, yüzü ve

fiziği ile genç değildir. Genç düşüncesi ile yaptığı ile gençtir.

Page 113:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

113

Genç olmak demek, problemli olmak demek değildir.

Gençler ihmal edildiği için gerçek güzelliklerden mahrumdur. Geçici, sahte

güzellikler peşindedir. Ruh güzelliği ve ahlâk güzelliğinden mahrumdur. Genç yaşamadan ihtiyarlamıştır. Maddî hayat felsefesi ile ruhen ve bedenen çökmüştür.

Bu bölümde gençliğin problemleri ve çözüm yollarını ele alacağız.

SONUÇ:

Değişen dünya görüşü, artan ekonomik ihtiyaçlar ve zayıflayan ahlâk anlayışı,

insanımızı, bilhassa gençliğimizi tehlikelerle karşı karşıya bırakmıştır.

Gençlik, hatayı ve yanlışı bilmediği için yapıyor. Kendisi için pusuda bekleyen tehlikelerden habersiz yaşıyor. Yetkililerin tehlikeyi küçümsemesi, tehlikenin daha da büyümesine neden oluyor.

Bütün mesele gençliği uyandırmak. Kötü kişilere ve kötülüklere özenti duymaması için kötülüğü gerçek yüzü ile göstermeliyiz. Kötülüğün insana sağlayacağı bir yarar olmadığını anlatmalıyız. Bu konuda hepimize büyük görevler

düşüyor.

Batı ülkeleri yeni nesli korumak için tedbirler alıyor. Yasaklar koyuyor.

Bu milleti seviyorsak, ahlâkî çöküntü hızla yayılıyor. Gençliği tehdit eden başıboşluğa, uyuşturucu maddelere, seks salgınına karşı biran önce köklü tedbirler

almazsak geç kalmış olacağız.

Para kazanmaktan başka düşüncesi olmayan, milletimizi ahlaken çökertmeye yönelik seks filmlerine, her sabah boy boy çıplak resimlerle çıkan gazetelere, açıklığı

ve ahlâksızlığı sergileyen televizyona karşı yetkilileri göreve çağırıyoruz. Yavrusunu seven her ana – babanın çılgınlıklara karşı evlatlarını korumalarını istiyoruz. Gençlerden de Türk gençliğine yakışır biçimde davranmalarını, ailelerini milletimizi

sevmelerini ve kendilerini düşünmelerini bekliyoruz.

Vebal değil, hayır doğacak; rahmet olacak, rahmet okuyacak gençler yetiştirmek üzerimize borçtur. Atılan tohumu yeşertmeyecek kadar çorak bir insan yetiştirirsek, önce biz pişman oluruz.

Diken tohumu ektikten sonra, dikenlerin zararını görüp, şikayet etme hakkımızın olmadığına inanıyorum.

Terbiye etmezsek, helâl yedirmezsek, dinini öğretmezsek, yediğine dikkat

ettiğimiz kadar, okuduğuna da dikkat etmezsek, TV nin hakimiyetinden kurtaramazsak, müstehcenlikten koruyamazsak sonumuz kötü olur. Çok üzülürüz.

Page 114:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

114

Sonuç iyi olsun, sonunda üzülmeyelim diyen ana – babalar, çocukları

Müslüman – Türk genci olarak yetiştirelim. O zaman sonuç iyi olacaktır. Çocuğu zamanında yetiştirmiyoruz. Sonra da söz geçiremiyoruz. Şikayet ediyoruz, ağlıyoruz, sızlıyoruz. Ne çare? Geçti...

Her şeye rağmen müspet, yüz akımız olacak bir neslin varlığından da

bahsetmeden geçmeyelim.

Allah sayılarını artırsın, bir gence sordum:

- Ne olacaksın? Cevap gayet kısa ve açık:

- Cennetlik hocam inşallah!.. dedi gözlerim yaşardı.

- Ey genç, enerjini, zamanını, gençliğini boş yere harcama.

- Asıl güzellik ahlâk güzelliğidir. Çünkü ahlakı güzel olmayan güzel yüz, beş para etmez.

- Kusurlarını araştır; gör ve düzelt, ahlakını güzelleştir. Bu milletin inançlı,

ahlaklı, iffetli, Allah rızasını gözeten, vatanı, bayrağı, Kur’an-ı için canını feda edebilecek gençlere ihtiyacı vardır.

- Ey genç kardeşim! Seni popla, topla, yabancı kültürlerle uyutmaya,

uyuşturmaya çalışanlara karşı uyanık ol. İslâmı yaşamaman için sinsi oyunlar oynayanlara “Yeter artık” de.

- Müslüman Türk kimliğini kazanmanın yollarını ara...

- Hatırında mı? doğduğun zamanlar, herkes gülerdi sen ağlayan,

Öyle bir ömür geçir ki, herkes ağlayan sen gülen ol.

Evet gülen ol, güldüren ol.

Bunu başaramazsan sen de kaybolup gideceksin...

Rabbim hepimize iyi olmak ve iyi insanlar yetiştirmek nasip etsin. Bu, insan için

en büyük dünyanın da ahretin de nimetidir.

Page 115:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

115

A- ARKADAŞIN ÖNEMİ NEDİR?

Hz.Ali (RA): “ Dostu olmayan kişi, sağı olmayan sol el gibidir.” diyerek arkadaşın ne kadar önemli olduğunu belirtmiştir.

Hz. Ömer (RA) da ileri gelen sahabelerin bulunduğu yerde herkesin bir

temennide bulunmasını ister. Biri “oda dolusu altınım olsa, Allah yolunda harcasam” , diğeri “çok malım olsa da fakir fukaraya versem” gibi dilek ve temennilerde bulunurlar. Hz. Ömer’de yeni vefat eden Muaz bin Cebel’i hatırlatarak “Muaz bin

Cebel gibi dostlarım, arkadaşlarım olsun isterim ki, onlara Allah için ve devlet işlerinde görevler vereyim” demiştir.

Yine Hz. Ömer (RA) şöyle demiştir:

“Seni ilgilendirmeyen boş şeylerle uğraşma. Düşmanından uzak dur. Emniyet

ettiğin arkadaşlarına yakın ol. Çünkü güvenilir arkadaşın yerini hiç bir şey tutamaz. Günahkarla düşüp kalkma. Sonra yaptıklarını sana da alıştırırlar. Sırrını kötülere açma. Allah’tan korkanlarla istişare et.”

Halife Ömer, birini başka birine överken görür, ona:

- Sen onu tanıyor musun? der. O zat:

- Evet cevabını verir.

- Onunla yakınlığın var mı?

- Hayır.

- Onunla alış veriş yaptın mı?

- Hayır.

- Onunla yol arkadaşlığı yaptın mı?

- Hayır. Hz Ömer:

- “Öyleyse sen onu tanımıyorsun” demiştir.

İnsanları önce iyi tanımak lazımdır. Bu da alışverişte ve arkadaşlıkta tanınır. İyi tanımadan kurulan dostluklar kısa ömürlü olur, insanın başını ağrıtır. Yüzünü kara

çıkarır.

İmam-ı Azam Ebu Hanife Hz.leri bu konuda şöyle der:

“Arkadaş üç çeşittir:

1- Gıda gibidir: Her zaman aranır, ihtiyaç duyulur, derde deva olur.

Page 116:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

116

2- İlaç gibidir: kendilerine bazen ihtiyaç duyulur. İhtiyaç duyulduğu zaman da

derde deva olur.

3- Hastalık gibidir: kendilerine hiçbir zaman ihtiyaç duyulmaz. Yakın olunca da rahatsızlık verir, acı verir.”

Hayatta insanı rezil de eden, vezir de eden arkadaşıdır. Nice kimselerin kötü

arkadaşı yüzünden kötü durumlara düştüğüne, mahkemelik, emniyetlik olduğuna, hapse girdiğine şahit olmuşuzdur.

Hz. peygamber şöyle buyurur:

“Kişi, dostunun dini üzerinedir. O halde kişi kiminle dost olduğuna dikkat etsin.”

Kur’an’a göre; iman etmeyenlerle evlenilmeyecektir. (Bakara: 221) Ahlaksız, gizli dostlar edinenler hayat arkadaşı seçilmeyecektir. (Nisa: 24-25) – (Maida: 5) – (Nur: 3)

Dinimize göre önemli olan iyi arkadaşlıklar, kalıcı sağlam dostluklar kurmaktır. Çünkü insan iyi eş ve iyi arkadaş edinirse, kötülüklerden, haram ve günahlardan daha iyi korunur. Kulluğunu da sosyal görevlerini de daha güzel yapar. Böylece kurtuluşunu

da sağlamış olur.

Kötü arkadaş ise, kötülüğün, kötü alışkanlıkların kaynağı olur. Dini, insani duygu ve düşüncelerin yok olmasına neden olur. Bugün sigara, alkol, uyuşturucu, kumar ve fuhuş gibi kötülüklerin kaynağı kötü arkadaştır.

Demek ki arkadaş, bir insanın iyiliğine, mutluluğuna ve ebedi saadetine sebep olabileceği gibi, mutsuzluğuna, dünyada ve ahirette mahvolmasına da neden olabilir.

B- ARKADAŞ SEÇİMİ NASIL OLMALIDIR?

Bir filozofa sormuşlar:

- “Yolculuğu en uzun süren insan kimdir?” O’da:

- “Kim dost aramaya çıkmışsa odur” demiştir.

Herkes dost olmaz. Hz. Ebubekir’e sormuşlar:

- “Kiminle dost olalım?” cevap vermiş:

- Senin halini bilen, kendisinden emin olduğun, kendisinden bir şey saklama lüzumu duymadığınla dost olabilirsin” demiş.

Arkadaşı iyi seçmek lazımdır.

Page 117:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

117

- İş ortağı iyi seçilmemiş ise, sonu iflastır, kavgadır, üzüntüdür.

- Eş iyi seçilmemiş ise, dünya zindan olur, ahirette kaybedilir.

- Meleğin sesine değil de, şeytanın sesine kulak verilirse, hem dünya hem

de ahiret zindan olur.

Atalarımız “ işini, aşını ve eşini bil” demiştir.

Bir filozof’ta: “ Eşin, arkadaşın iyi çıkarsa mutlu olursun, kötü çıkarsa filozof olursun, kara kara düşünürsün” demiş.

- Alimle olanın ilmi artar, cahille olanın cehli artar.

- İyi ile olanın iyiliği, kötü ile olanın kötülüğü artar.

- Zenginle olanın hırsı, fakirle olanın şükrü artar.

- İçki içenle arkadaşlık yapanın yolu meyhaneye gider.

- Namaz kılanla arkadaşlık yapanın yolu camiye gider.

Arkadaşlık için her insan uygun değildir. Büyüklerimizden biri “ iki kişi ile

arkadaş ol”:

1. Kendisinden güzel şeyler öğreneceğin kimse ile,

2. Kendisine güzel şeyler öğreteceğin kimse ile, demiştir.

Konfiçyus’un bir sözü var:

“Dostlarınızı kendinizden aşağı olanlardan veya çok yukarda olanlardan

seçmeyin” diyor. Atalarımız da “Davul dengi dengine vurur” derler. Arada denkliğin olması lazımdır.

Hz. Peygamber: “Bir mecliste bulunup ta oradan kalktığında hoşuna gidecek

şeyler söylendi ve güzel şeyler dinlediysen oraya tekrar git. Şayet güzel şeyler söylenmediyse, bir daha oraya gitme” buyuruyor. (Ramuz El Ehadis: 13/5)

Bir hadistede: “kişi sevdiği ile beraberdir” (R.Salihin:367)

Bir Arap atasözünde: “ insan arkadaşı ile bilinir” denmiştir.

Cenab-ı Allah’ın bildirdiğine göre:

- İnançlı kimseler inançlı olanları bırakıp inançsızları dost edinmeyecektir.

Onlara sır verilmeyecektir. Onlara meyledilmeyecektir.

Bu konuda Kur’an dan birkaç ayet meali nakledelim:

Page 118:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

118

Ali İmran 28: “Müminler müminleri bırakıp ta kafirleri dost edinmesin. Bunu kim

yaparsa, Allah’tan hiçbir yardım görmez.”

Ali İmran 118: “Ey iman edenler! Kendi dindaşlarınızdan başkasını dost edinmeyin. Size fesat çıkarmakta kusur etmezler. Sarpa sarmanızı isterler. Kinleri ağızlarından taşmaktadır. Kalplerinin gizledikleri ise daha büyüktür.”

Ali İmran 149: “Ey iman edenler! Eğer kafirlere itaat edecek olursanız, sizi topuklarınızın üstünde gerisin geriye çevirirler de ziyan edenlerin haline düşersiniz.”

Nisa 144: “Ey iman edenler! Müminleri bırakıp da kafirleri dost edinmeyin.

Allah için aleyhinize açık bir hüccet vermek diler misiniz?”

Maide 51: “Ey iman edenler! Yahudileri ve Hıristiyanları dost edinmeyin! Onlar birbirinin dostudur. Sizden kim onları dost edinirse, hiç şüphesiz o da onlardandır. Allah zalimleri doğru yola iletmez.”

Nisa 139: “Onlar ki, müminleri bırakıp kafirleri dost ediniyor. Gücü kuvveti onların yanında mı arıyorlar? Şüphe yok ki bütün izzet ve kudret Allah’ındır.”

Mümtehine 13: “Ey iman edenler! Allah’ın gazap ettiği Yahudi kavmi ile dost

olmayın…”

Tevbe 119: “Doğrularla bir olun.”

Hud 113: “Zalimlere asla meyletmeyin. Aksi takdirde cehennem ateşi size dokunur” buyrulmuştur.

Her devirde Hanifler vardır. Peygamberimiz ve iyiler haniflerden olmuştur.

Peygamberimiz genç yaşta hılfulfudula üye olmuştur. İyi kimselerle olmaya dikkat etmiştir. Mekke’den hicret ederek iyi ortam aramıştır. Medine’ye göç etmiştir.

Hz. Peygamberin ifadesiyle:

- “İnsan dostunun dini üzerinedir. O halde dost edindiğiniz kimselere dikkat

edin”

(R. Salihin:336)

- “Müminlerden başkasıyla ile düşüp kalkma, yemeğini de ancak itikadı

düzgün olanlar yesin” (R.Salihin: 365) buyrulmuştur.

Peki, tamamen terk mi edelim? Hayır. Şimdi bir kişi çukura veya çamura düşse, onu terk mi ederiz? Kolundan tutup kurtarırız. Dostluk ayrı, görevler ayrıdır.

Peygamberimiz: “ Müslüman Müslüman’ının aynasıdır. Onu kusurlarından men eder ve onu her taraftan kuşatır” (Ebu Davut Edep: 5/4915)

Page 119:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

119

Dostluklar Allah rızası, din sevgisi ve iman üzerine kurulduysa, kopuvermez.

Ensar ile muhacirlerin dostluğu, sahabenin ve samimi iman sahiplerinin dostluğu güzel bir örnektir.

Önemli olan bir husus da arkadaş olmanın bir bedeli vardır. Bir vebali vardır. Yaptığı iyiliklere ortak, yaptığı kötülüklere de ortak olunur. Hatta oy verilen kimselerin

bile icraatına ortak olunur.

İyi arkadaş, samimi dost insanı hayata bağlar, insan için güç kaynağı olur. Onun için arkadaş seçiminde çok hassas olunmalıdır.

Zünnün-i Mısri:

- “ Kiminle dostluk kurayım” diyen Yusuf bin Hüseyn’e şöyle der:

- “Kalbinde dünyaya ait bir şeye malik olmayan, senin hiçbir halini

ayıplamayan, kendilerine karşı ne kadar çok değişirsen değiş, sana karşı takındıkları tavrı değiştirmeyenlerle dost ol ! …”

- Arkadaşlıkların en anlamlısı, Allah (c.c.) için kurulanıdır. Allah-ü Teala

Musa (a.s.)’a;

- “Ey Musa! Benim için bir amelde bulundun mu?” diye nida eder.

Musa (a.s.):

- “Ya Rabbi! Namaz kıldım, oruç tuttum, zekat ve sadaka verdim” diye

cevap verir. Cenab-ı Hak şöyle buyurur:

- “Ey Musa! Namaz sana bir burhandır. Oruç kalkandır, sadaka gölge, zekat

ise nurdur. Benim için ne işledin sen onu söyle! Musa (a.s.)

- “Ya Rabbi, ne olur bana onu bildir” diye yalvarınca Allah (c.c.) şöyle

buyurur:

- “Ey Musa! Benim için bir kimse ile dostluk kurdun mu? Benim için bir

kimseye buğzettin mi?”

İbadetlerin fazilet bakımından en güzeli ve sevapça en üstünü sevdiğini Allah

(c.c.) için sevmek, yerdiğini Allah (c.c.) için yermektir.

Demek ki, dostluk Allah içindir. Dostluklar kurulurken Allah rızası gözetilecektir. Allah rızası gözetilmeyen her şey noksandır.

En güzel, en sağlam dost da alemlerin Rabbi olan Cenab-ı Allah’tır.

Page 120:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

120

C- ARKADAŞIN ETKİSİ

Sevgili Peygamberimiz: “ Her doğan İslam fıtratı üzerine tertemiz doğar. Fakat onu çevresi Hıristiyan, Yahudi veya Mecusi yapar” demiştir. Burada çevrenin ve arkadaşın etkisine dikkat çekilmiştir.

Atalarımız:

- “ Sarı öküzün yanında duran, ya huyundan ya tüyünden alır.”

- “ Üzüm üzüme baka baka kararır.”

- “İtle yatan bitle kalkar. Körle yatan şaşı kalkar.”

- Kişi arkadaşından azar” gibi sözler söylemişlerdir.

Bunlar insanın insandan, çevresinden etkilendiğinin ifadesidir.

Hz. Peygamber söyle bir örnek verir:

“ İyi arkadaşla kötü arkadaşın misali misk taşıyanla, körük çeken insanlar gibidir. Misk sahibi sana ya kokusundan verir veya sen ondan satın alırsın. Körük çekene gelince ya elbiseni yakar veya sen onun pis kokusunu koklarsın” buyurur.

(İ.Canan Hadis Ans: 9/3332)

Gülistan- Bostanda şöyle anlatılır:

Çamur gül kokmuş.

- “Sen gül kokuyorsun” demişler.

- “ Evet” demiş.

- “Ama sen gül değilsin, nasıl oluyor bu” demişler.

- “Biraz gülün dibinde eğleşmiştim” cevabını vermiş.

Bugün iyi ve kötü alışkanlıkların hepsi, hemen hemen arkadaş vasıtasıyla edinilmektedir. 26 yıllık öğretmenlik hayatımda nice gençlerin kötü arkadaş kurbanı olduğunu, nice kötülüğe meyyal gençlerin iyi arkadaşların yanında iyi olduklarını

gördüm.

Bir çok suçlunun, inançlarından dolayı hapse girenlerin yanında iyi yönde etkilenip, iyi bir insan olarak hapisten çıktıklarına şahit olmuşumdur.

Bugün çetenin içine düşen veya arkadaşlarının etkisiyle evini terk edip

gazetelerde, ekranlarda gözleri bantlı gençleri seyrediyoruz.

Page 121:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

121

Yapılan araştırmalara göre; sigara, alkol, uyuşturucu, kumar, fuhuş gibi

benzeri tuzaklara düşenlerin çoğunun üzerinde kötü arkadaş etkisi vardır. Çünkü; başlayan ihtiyaçtan başlamıyor. Özenti ve kötü çevreden kaynaklanıyor. Kafe lere, diskolara, ateri ve eğlence merkezlerine arkadaşlık yolu ile ulaşılıyor.

Unutmayalım; pis kokuların, pis yerlerin bulunduğu ortam, insanı nasıl rahatsız

ederse, kötü arkadaş ve kötü çevre de bizi rahatsız edecektir.

Bunun için, arkadaş olarak iyi insanlar seçilmeli, iyi dostlar edinilmeli, iyi komşularla girilip çıkılmalıdır.

Arkadaş ve dost edinmek için, ne gibi şeyler aranmalıdır:

- Akıllı, ahlaklı olmalıdır.

- Dürüst ve dengeli olmalıdır.

- Vefalı olmalıdır.

- Dini, insani ve ahlaki değerlere bağlı olmalıdır.

- İyi şeyler ideali olmalıdır.

- İffetli, haya sahibi olmalıdır.

- Tok gözlü, kanaatkar olmalıdır.

- Her yönü ile güvenilir olmalıdır.

- Huysuz, dengesiz, ahlaksız, iffetsiz olmamalıdır.

- İnançsız, yalancı, çıkarcı olmamalıdır.

- Kötü alışkanlıkları olmamalıdır.

Kötü arkadaşa talip olan kötülüğe, belaya ve musibete talip olmuş olur.

Öğrencilerimden yanlış arkadaşlar edinenleri hiç unutmam. Hırsızlık yapan

arkadaşı ile beraber emniyete götürülüşünü, uyuşturucu satan arkadaşı ile hapse atılışını unutamıyorum.

Askerde paşanın kızına, sokakta laf atanın yanında yürüyen aslında tertemiz gencin çektiklerini unutmam mümkün değil.

Atalarımız boşuna mı “itle yatan bitle kalkar” demiş.

Kötü insanın zararı her zaman görülür ve her yerde sıkıntısı çekilir.

Page 122:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

122

Yılanla, ayı ile dostluk olmaz. Biri donmak üzere olan yılanı evine getirmiş,

ısınınca adamı sokmuş. Adamın biri de bir ayıyı tuzaktan kurtarmış. Adam bir ağacın dibinde dinlenirken kendisine iyilik eden adamı takip eden ayı, adamın yüzüne konan bir sineği büyük bir taşla öldürmüş. Ayı öldürdüğü adama iyilik ettiğini zannetmiş.

D- KÖTÜLERDEN UZAK DURMAK

Önce inancının ve ahlakının doğru dürüst kalmasını isteyen, kötü ve kötülüklerden uzak durması lazımdır.

Hasan Basri:

“Şerli kimselerle düşüp kalkan, iyi insanlara suizarda bulunur” demiştir.

Malik bin Dinar da şöyle demiştir:

“Din bakımından sana faydası dokunmayan arkadaşının sohbetini def et gitsin”

der. Hele insan dinde biraz zayıf ise, kötülerden şiddetle kaçınmalıdır. Çünkü; ona yapacakları etki büyük olacaktır. O kimse kendini savunamayacaktır.

Mevlana kötülerle konuşurken biri ona:

- “Sen bize kötülerle olmayın demiyor muydun. Şimdi sen ne yapıyorsun der.

Burada kötüler zayıflarla olmayacaktır. İslam’da tebliğ ise, ehil kimseler tarafından yerinde ve zamanında yapılacaktır.

Cenab-ı Allah bize “Doğrularla beraber olun” diyor.

Hz. Peygamber’de: “Sakın rakı bulunan sofraya oturmayın” buyuruyor. Burada

içenlerle beraber olunmayacaktır.

Hz. Ali’nin: “Cahillerle arkadaşlık yapma. Sen onlardan uzak ol. Kendinden de uzak tut. Zira nice cahiller, iyi kimselerin arkadaşı olduğu için onun başını derde

sokmuştur.” (İhya:4/418) dediği naklolunur.

Filozof Beydeba, Kelile Dimne adlı eserinde şöyle anlatır: Bitin biri zenginin yatağına yerleşmiş, rahat rahat yaşarken; bir pire ile arkadaş olur. Adam yatağına

yatınca pire, daha uyumadan öyle bir ısırır ki, adam fırlar kalkar. Pire sıçrar, kaçarken ortada bit kalakalır. Adam tutar onu öldürür…

“Rehberi karga olanın burnu pislikten kurtulmaz” demiş, atalarımız.

Bir köyde akıllı Fatma denilen bir kadın varmış; herkes ona akıl danışırmış.

Birinin öküzü, turşu küpünün içine başını sokmuş çıkaramamışlar, sormuşlar.

- Öküz başını küpün içine sokmuş çıkaramadık? Diye.

Page 123:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

123

- Öküzün başını kesin demiş. Kesmişler yine çıkmamış, tekrar:

- Öküzün başını kestik çıkmadı? Demişler. O zaman :

- Küpü kırıverin demiş.

Cahille arkadaşlık zarar verir:

Bir kral ava gider. Dağda çobana rastlar ona sorar:

- Bugün yağmur yağacak mı? yağmayacak mı? diye.

- Çoban gökyüzüne bakmış, keçinin kuyruğuna bakmış: yağmayacak demiş.

Birkaç saat sonra gökten boşanırcasına yağan yağmurla ıslanan Kral,

sığınacak bir yer de bulamamış, ellerini kaldırarak:

- Yağ yağmur yağ. Akıl hocası çoban, barometresi keçinin kuyruğu olana bu

azdır demiş.

Hz. Lut’un hanımı, Nuh peygamberin oğlu kötülerle beraber oldukları için peygamber ailesinden olma şerefini kaybettiler. Ashabı kehfin köpeği ise iyi insanların arkasına düşmüş aziz olmuştur.

Kur’an’da kötü arkadaşlarını terk etmesi nedeniyle cennete giren biri, arkadaşının nerede olduğunu sorar: “Arkadaşımın nerede olduğunu biliyor musunuz?” (Saffat. 54) Daha sonra bakar onu cehennemin ortasında görür (Saffat:

55) ve cehennemdeki arkadaşına şöyle der: “Yemin ederim ki, sen az daha beni de helak edecektin, ben sana uysaydın senin gibi cehennemin ortasında olacaktım” (Saffat: 55-57) der.

Yine peygamberi dost edinmeyenlerden şöyle bahsediliyor:

“Kıyamet günü zalim kimse ellerini ısırıp keşke peygamberle beraber bir yol tutsaydım. Vay başıma gelenlere. Keşke falancayı dost edinmeseydim. Yemin olsun ki, beni Kur’an’dan saptırdı” der, deniliyor. (Bkz. Furkan: 27-28)

Görülüyor ki arkadaş insanın cenneti veya cehennemidir.

Herkes kendi kendine sorsun.

- İyi insan mıyım, kötü insan mıyım?

Cevabı ben vereyim:

- Etrafındaki insanlara bak, arkadaşlarına bak, iş yaptıklarına bak. Onlar

iyiyse iyi insansın, onlar kötü kimseler ise, kötüsün demektir.

Page 124:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

124

Kötü arkadaştan, kötü dosttan uzak kalınmazsa, kötü koku nasıl insanın

üzerine, elbisesine sinerse, kötülerin kötülüğü de farkında olmadan insanın düşüncesine, davranışlarına, inancına ve kalbine siner. O da onun gibi olur.

Bunun için Kur’an’da:

- “Kötülere boyun eğme” (Kalem: 10)

- “Cahillerden yüz çevir” (Araf: 199) uyarıları yapılmıştır. Mesela Asiye

kocası firavuna uymamış, Aziz olmuştur.

Zayıflar, kötülerle beraber olmamalıdır. Ahlakı zayıf, inancı zayıf, idealleri zayıf

insanlar çok daha çabuk ve çok fazla etkilenirler, çok çabuk bozulurlar.

Peygamber efendimiz, kötü ortamlarda, kötü insanlarla eğleşilmesini istememiş ve müsaade etmemiştir. Mesela; Tebuk seferine giderken Semud halkını

dokuz yaramaz yüzünden helak olduğu Hıcır şehrinin bulunduğu yerden süratle geçmiş ve : “Helak olan kimselerin eğleştiği yerde eğleşmeyin ki, azap size de dokunmasın. Buranın insanlarından ibret alın” buyurmuştur.

Ebrehe’nin ordusunun helak olduğu yerde eğleşmemiştir. Ayrıca Mekke’den

Medine’ye göç etmiştir. Putperestlerin arasında kalmamıştır.

Bir hadislerinde: “Müşriklerle beraber yaşamayın. Onlarla oturup kalkmayın. Kim onlarla yaşarsa, onların ahlakı ile ahlaklanır, onlar gibi olur” buyurmuştur. (Tıbb-ı

Nebevi Ans: 1/121)

İbadet edecek, tevbe edecek olanlara büyüklerimiz doğru insanların bulunduğu iyi ortamlarda yaşamalarını tavsiye etmişlerdi.

Kur’an’da bakara suresinin 167. ayetinde güzel bir uyarı yapılmıştır:

- “ Kıyamet gününde kötülere uyanlar şöyle derler: “Ah keşke bir daha dünyaya geri gitmemiz mümkün olsaydı da şimdi onların bizden uzaklaştıkları gibi biz de onlardan uzaklaşsaydık.”

Böyle diyen ve pişman olanlardan olmamak için dünyada kime yakın, kime uzak olmamız gerektiği çok iyi bilinmelidir.

İnsan, ateşe dikkat etmezse, yanar. Uçurumun kenarında dolaşırsa, düşer. Çamurda yürürse, kirlenir. Yaramaz kimselerle beraber olursa, elbette başı ağrır ve

üzülür, onlarla beraber muamele görür.

Page 125:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

125

DOST VE ARKADAŞ SEÇİMİ NASIL OLMALIDIR?

ÖNSÖZ

Dünyada insan tek başına yaşayamaz. İhtiyaçlarını karşılayamaz. Hayat şartları o kadar ağır ki; tek başına baş edilemez. İnsan mutlaka eşi, dostu,

arkadaşları ile yaşamak, acı tatlı olayları paylaşmak zorundadır.

Yalnızlık Allah’a mahsustur.

Cenab-ı Allah insanı yaratırken tek başına yaratmamış; Adem’le beraber Havva’yı yaratmıştır. Sonra hayatta yaratılanlardan hiç bir şey tek değildir. Her şey

çift yaratılmıştır.

Başkalarına ihtiyaç duymadan ve tek başına yaşamayı deneyenler, yaşadıkları hayattan zevk almamışlar, çoğu da ruh ve beden sağlığını kaybetmiştir.

İnsan, hayatının her devresinde mutlaka birilerine ihtiyaç duyar:

- Çocukken oyun arkadaşı arar.

- Genç yaşta gönül arkadaşı arar.

- Olgunluk çağında da, vefalı gerçek dost arar.

- Yaşlılığında da hayat arkadaşı arar.

Bunların en önemlisi, genç yaşta edinilen arkadaşlıktır. Çünkü gençlik yaşı, iyi ve kötü alışkanlıkların kazanıldığı, insanın insandan etkilenerek şekil aldığı, kimlik

kazandığı bir yaştır.

Genç yaştaki en ufak seçim yanlışlığı insanı perişan eder. Hayat boyu pişmanlık duymasına ve acı çekmesine neden olur. Bu, kendi cinsinden arkadaş ta

olsa, karşı cinsten hayat arkadaşı da olsa değişmez.

Birçokları hayatta gerçek dost bulamamaktan yakınır. Aşık Veysel’in;

“ Dost dost diye nicesine sarıldım,

Benim sadık yarim kara topraktır.” demesi de bundandır.

Hele günümüzde her şey, menfaate dayandırılıyor, insanlar verdikleri sözleri yerine getirmiyor. Egoizm hakim, fedakarlık enayilik olarak görülüyor. Eskiden “Önce canan, sonra can” denilirdi. Şimdi “Önce can, sonra canan” deniliyor. Dostluklar uzun

süreli, can dostluğu olmuyor. Bağlar pamuk ipliği ile bağlı. Böyle bir ortamda gerçek ve gönülden dost bulmak da zor. Dostluklar dar ağacına kadar, ölüme kadar olmuyor artık…

Page 126:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

126

Denilebilir ki; inancın ve geleneklerin zayıflamasıyla her şeyimiz zayıfladı.

Dostluk anlayışımız da zayıfladı.

Çağdaş arkadaşlık zorlaması ve baskısı ile gençler arasında kız erkek arkadaşlığı yani flört teşvik edilmektedir. Böylece flört meşrulaştırılmaya ve yaygınlaştırılmaya çalışılmaktadır. Şehvet arkadaşlığı yaygınlaşmaktadır.

Ahlak ve maneviyat düşmanı güçler: “ kız erkek arkadaşlığını, flörtü teşvik edin, edebiyatı şehevi hale getirin, modada cinselliği ön plana çıkarın” gibi önerilerde bulunmuşlardır.

Arkadaşlığı, sadece cinsel yönden görürsek, o zaman ar-haya diye bir şey kalmıyor. Cinsler birbirine karışıyor. Kız erkekleşiyor, erkek de kadınlaşıyor. Bu tür arkadaşlıklardan kimse fayda görmüyor. Arkadaşlık, gönül eğlencesi oluyor.

Arkadaşlık, sevgi, saygı, hayır ve faydacı temele dayanmadan müspet bir

sonuç alınamaz.

İki elin birbirinin kirini yıkadığı gibi iyi ahlak temeline dayanan arkadaşlıklar da böyledir.

Arkadaşlık, iyi gün dostları, menfaat düşkünleri ile değil, darda ve zorda yar olacak kimselerle kurulursa, yüz güldürür.

Arkadaşlık, inançsız, ahlaksız kimselerle değil, imanlı, ahlaklı, ciddi ve samimi kimselerle kurulursa, hem dünya hem de ahiret mutluluğunu sağlayacak dostluk

kurulmuş olur.

Unutulmamalıdır ki; hayatın zorlukları inançlı, ahlaklı kimselerin arkadaşlığı ve dostluğu ile aşılır.

İnsan gül bahçesinde oturursa güzellikler görür, güzel kokular duyar, mutlu

olur, rahatlar. Güzel olmayan ortamlarda ve kötü insanlarla beraber olursa üzülür ve hayattan zevk almaz. Bunun için insan, işini, eşini ve arkadaşını iyi seçmelidir.

E – KUSURSUZ ARKADAŞ BULMAK MÜMKÜN MÜ?

Kusursuz insan bulmak elbette mümkün değil, kusur, insanın aczinin ifadesidir. Hatasız kul olmaz. Ancak Allah’ın korumasıyla peygamberler masumdur.

Onların dışında kimse masum değildir.

Şair: “İnsan beşer, durmaz şaşar.

Eyler hata üçer beşer” demiştir.

Page 127:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

127

Şu anda kimin hatası yok ki. İnsanların günahının rengi ve kokusu olsaydı,

dışa vursaydı kimin yüzüne bakılır, kimin yanına yaklaşılırdı ?

İsa peygamber, işlediği günah yüzünden halk tarafından recmedilmek üzere birini görür, halkın elinden kurtarmak ister, halkı yatıştıramaz. Ve der ki: “İlk taşı hiç günahı olmayan atsın” elindeki taşı bırakan oradan ayrılır ve kimse taş atma

cesaretini gösteremez.

Bir yazar: “Kusursuz arkadaş arayan arkadaşsız kalır” demiştir.

Cahız, Türklerin Faziletleri adlı kitabında şöyle diyor: “Her işte arkadaşını tenkit

edersen, tenkit edemeyeceğin birine rastlayamazsın. Ya yalnız yaşa, ya arkadaşınla iyi geçin. Zira arkadaş bazen kusur işlerse de, çoğu zaman ondan kaçar. Hangi akarsu, yılın dört mevsiminde berrak akar ? öyle zaman olur ki, üzerinden çörçöp

akan sudan içmezsen, susuz kalırsın.”

Mesela; sevdiğimiz bir arkadaşımız hata ederse, sevgimizi bırakıp buğuz mu edeceğiz ? bu zayıfların işidir.

Yolda arkadaşımız yere düşse, çamura batsa, tutup kaldırmayacak mıyız?

İnsan bir hareketi ile değerlendirilmemeli. Yanlış yolda ise onun kötü gününde de dost olup ona yardım edilmelidir. İnsan arkadaşa, dosta ihtiyacı olduğu bir anda onu yanında görmek ister.

Bir insan kötü halinde terk edilirse, kötü kalır veya daha da kötü olur. Elinden

tutulursa kurtulma ihtimali vardır, çoğu zaman kurtulur.

Atalarımız: “ dost acı söyler” derler. İnsana kusurlarını vaktinde ve açıkça söyleyecek arkadaş gerekir. Samimi dost ateş böceği gibi sadece geceleri parlar.

Gerçek dost iyi günlerde, davetle, kötü günlerde ise davetsiz gelir.

İyilerle kim olsa dostluğu devam ettirir. Kusurlularla dostluğu devam ettirmek olgun insanların işidir.

Birçokları hatayı bilerek, isteyerek de yapmaz. Onun için hoş görülü olmak

gerekir.

Bir çok insan dost, arkadaş ve eş bulamamaktan şikayet ederler. Kimseyi beğenmezler, herkese bir kulp takarlar.

Ne demişler; “kusursuz dost arayan yalnız kalır.”

Her meyvenin nasıl ayrı bir rengi, şekli ve tadı varsa insanlar da böyledir.

İnsan başkalarında kusur aramadan, önce kusuru kendinde aramalıdır. Kendi kusurlarına bakmalıdır. Bu yol birçok sorunu çözer.

Kusuru hep başkalarında arayan insan, kıskanç olur, iftiracı, dedikoducu olur

ve dostsuz kalır. En önemlisi de mutsuz olur.

Page 128:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

128

Gül, dikeniyle güldür. Dikensiz gül olmaz.

Dostluk, gönülden sevmekle olur. Dostluk muhabbet ister, sevgi ister,

fedakarlık ister.

Dost, kestiği zaman elmanın çürük tarafını sana vermiyorsa, gerçekten seni seviyor demektir. Muhtaç olduğun zaman sana “hayır” “yok” demiyorsa işte o senin

dostundur. Ufak tefek hataları pek o kadar önemli değildir. Çünkü kusursuzluk yüce Allah’a mahsustur.

F- İYİLERLE BERABER OLMAK

İyi arkadaş insanın felahı, kötü arkadaş da helakıdır. Zira iyi örnekler, iyi modeller insanın iyi olmasını, iyi yaşamasını sağlar.

Bir insan iyilerle amel işlese, fakat günahkarlarla düşüp kalksa, iyi amelleri

boşa gider. Kıyamette kötülerle beraber haşrolunur. Bir insanın ameli kötü de olsa, iyilerle beraber olsa, Allah onu iyilerle beraber haşredecektir.

İyilerle beraber olanların üzerine Allah’ın rahmeti yağar. İyilerle beraber

olanlara, Allah’ın melekleri sevap yazar. Çünkü o kişi iyilerden iyi şeyler öğrenir.

Hz. Peygamber: “İyi arkadaş güzel kokular satan dükkana benzer.” Buyurur. (R.Salihin:1/362) böyle bir dükkandan bir şeyler almasa da insan, oranın güzel

kokusunu teneffüs eder.

İyilerle olmak, insana huzur verir.

Firavunun karısı Asiye, iyilerle oldu. Ashab-ı kehfin köpeği iyilerle oldu, aziz oldu.

Hz. Peygamber şöyle anlatır:

“Üç kişi geceleyin bir mağaraya sığındılar. Bir kaya mağaranın kapısını kapattı, çıkamadılar. “ Bizi iyi amellerimizden başka bir şey kurtaramaz” dediler. Dua etmeye başladılar.

Biri: “Ya Rabbi, ihtiyar ana babama süt getirmiştim, uyumuşlardı. Onlar uyanıncaya kadar başlarında bekledim. Uyandıklarında sütlerini içirdim. Bunun senin yanında değeri varsa bize yardım et, kurtar” der. Kaya biraz aralanır.

Diğeri: “Ya Rabbi, bir kadına çirkin teklifte bulundum, karşılığında yardım

edecektim. Sonunda senden korktuğum için isteğimden vazgeçtim. Bunun için senin yanında bir değeri varsa bize yardım et, kurtar” der. Kaya biraz daha açılır. Fakat çıkmalarına imkan yoktur.

Page 129:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

129

Üçüncüsü de: “Ya Rabbi, yanımda ücretle çalışan işçi ücretini almadan

gitmişti. Onun ücreti ile bir kuzu aldım, çoğaldı. O kişi çıkageldi, alacağını istedi. Sürüyü gösterdim. İnanmadı, anlattım. Koyunları aldı, gitti. Bu hareketimin yanında bir değeri varsa, bizi buradan kurtar” der. Kapı çıkabilecekleri kadar açılır ve çıkar

giderler. (R.Salihin:1/12)

Bir iyi, bir iyilik yetmemiştir. Bela ve musibetlerin definde iyilere, iyiliklere ihtiyaç vardır.

Adamın biri ölür. Melekler: “ haydi cennete” derler. Adam cehennemi görmek

ister. Gördüğü manzara: Bir sofra var, her türlü yiyecek var, etrafında insanlar uzun saplı kaşıkların bileklerine bağlı olması nedeniyle herkes aldığını ağzına götürmek isteyen hepsi aç, muzdaripler.

Cennete götürüyorlar: Orada da aynı, aynı sofra, aynı yemekler, aynı kişiler, aynı kaşıklar. Fakat bir fark var, yemeği alan kendi ağzına götürmeye çalışmıyor. Herkes karşısındakinin ağzına götürüyor. Aç yok, hepsi mutlu kimseler.

İşte iyi insanların oluşturduğu ortam. İşte iyilerle gelen mutluluk…

Ebu Hureyra (RA) şöyle nakleder:

Allah Resulü buyurdu ki; zikredenlerin haberi Allah’a arzedilince Cenab-ı Allah şöyle der:

- Ey Meleklerim, sizi şahit kılıyorum, onları affettim, bağışladım.”

O sırada bir melek der ki;

- Ya Rabbi! Onların arasında falan günahkar kimse de var. O onlardan değil başka bir maksatla onların arasında bulunuyor.”

Bunun üzerine Cenab-ı Allah:

- Onu da affettim. Onlar öyle kimseler ki, onlarla beraber olanlar da kurtuldular” buyurur.

İyi insanlarla olmanın bir cemaat içinde bulunmanın mükafatına bakın…

Bir insan iyi de olsa, kötü insanların yanında bulunsa, Cenab-ı Allah onu da

diğerleri ile beraber cezalandıracaktır.

Musa (AS) zamanında yağmur duasına defalarca çıkıldığı halde yağmur yağmaz. Musa (AS): “Ya Rabbi yağmurun yağmamasına sebep ne?” diye niyazda

bulunur. Gelen vahiy: “İçinizde günahkarlar var” olur.

“Ak köpeğin pamuk pazarına zararı olur” derler. Günahkarların başkalarına da zararı olur. Allah’ın rahmeti bile yağmaz.

Bir insan Salihlerle, takva ehliyle beraber olursa, bir çok şey kazanır.

Page 130:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

130

- İyilik öğrenir, sevap kazanır, güzel bir hayat yaşar.

- Günahlardan uzak kalır. İyilere inen rahmetten ve aftan yararlanır.

- “Allah’ın doğrularla beraber ol” emrine uymuş olur.

- Hz. Peygamberin: “Kişi sevdiği ile beraberdir” hadisindeki müjdeye mahzar

olur.

Şöyle derler:

- Alimle olanın ilmi artar.

- Salihlerle olanın ibadeti artar.

- Takva sahipleri ile olanın günahtan kaçma arzusu artar.

- Günahkarlarla olanın günah işleme meyli artar.

- Zenginlerle düşüp kalkanın dünya sevgisi ve hırsı artar.

- Fakirlerle beraber olanın şükrü artar.

- Cahillerle, ahmaklarla beraber olanın pişmanlığı artar.

Gazali, Kimya-yı Saadet adlı eserinde arkadaşlığın şartlarını üç madde halinde şöyle ifade etmiştir:

1- “Arkadaş akıllı olmalı,

2- Güzel ahlaklı olmalı,

3- Salih kimse olmalıdır” (1/332) Arkadaş bu üç vasfa sahip olursa, zarar gelmez, fayda gelir.

Cafer-i Sadık, beş kimsenin arkadaşlığından kaçının diyerek beş kimseyi şöyle

sıralamıştır:

1- Yalancıdan kaçının. Çünkü yalancı sana yalan söyler ve aldatır.

2- Ahmaktan kaçının. Çünkü ahmak sana iyilik etmek istese de edemez. Bilmeden kötülük eder.

3- Cimriden kaçının. Cimri olan, kendisine en çok ihtiyaç duyduğun bir anda seni terk eder.

4- Korkak olandan kaçının. Korkak her an senin yanında olmaz. Seni

savunamaz, sana destek olamaz.

5- Fasık olandan kaçının. Fasık olan seni her yerde harcar.

Page 131:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

131

Görülüyor ki; iyilik isteyen, iyilerle olacak, iyiliği iyilerle beraber olmakla elde

edecektir.

Hastalardan uzak durulmazsa nasıl hastalık bulaşıyorsa, kötülüklerden uzak kalmayınca da kötülüklerinden uzak duramayız.

G- KİŞİ SEVDİĞİ İLE BERABERDİR

Hz. Peygamber: “ İnsan sevdiği ile beraberdir” buyurmuş. (R.Salihin:367)

Bir Arap gelir Peygamber’e:

- Ya Resulullah! Kıyamet ne zaman kopacak? diye sorar.

Namaz için kamet getirildiğinden namaza geçilmiştir. Namazdan sonra Peygamber (AS):

- Kıyamet soran nerede? diye sorar.Arap:

- Benim Ey Allah’ın elçisi der. Peygamber (AS):

- Kıyamet için ne hazırladın?der. Arap:

- Fazla hazırlığım yok. Üzerime farz olanların dışında bir şeyim yok ama

Allah’ı ve Resulünü çok seviyorum” der.

- Bunun üzerine Peygamber (AS):

- “ Kişi sevdiği ile beraberdir” demiştir.

Hz. Sevban Peygamberi çok seviyordu, hasretine dayanamazdı. Birkaç gün görmemişti ki, sararmış solmuştu. “ Ahirette makamın ayrı, hep onu düşünüyorum”

deyince Peygamber ona da “kişi sevdiği ile beraberdir” demişti. Bir de kendisine şehitlerle, sıdıklarla beraber haşrolunacağı müjdesini veren ayet inmiştir.

Yani kim kimi severse, kim kimi dost edinirse onunla beraber olacaktır. Ahmet’i seven Ahmet’le, Mehmet’i seven Mehmet’le beraber olacaktır.

Sevgiyi ızhar etmekte, dostlukların pekişmesinde faydası vardır.

Biri Hz. Peygamber(AS)a:

- “Ben şu insanı çok seviyorum” der. Peygamber:

- Sevgini ona söyledin mi? der.

Page 132:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

132

- Hayır deyince de:

- Git söyle buyurdu. O kişi koşar: “Ben seni Allah için seviyorum” der.

(İ.Canan Hadis Ans:9/3338) Kardeşlerimize, dostlarımıza “Seni Allah için seviyorum” dememiz gerektiğini öğrenmiş bulunuyoruz.

Düşmanlıkta ve dostlukta ölçüyü kaçırmamak gerekir. Bu konuda da Peygamberimizin şöyle bir uyarısı vardır:

“Dostunu severken ölçülü sev, günün birinde düşmanın olabilir. Düşmanına da

ölçülü davran, bir gün dostun olabilir.” (Age: 9/3340)

atalarımız da: “ Çok muhabbet tez ayrılık getirir” derler. Ölçüyü elden bırakmamak gerekir.

En önemli şey sevdiğini Allah için sevmek ve Allah’ın sevgili bir kulu olmaktır.

Peygamberimiz: “ Amellerin faziletlisi Allah için sevmek, sevmediğini de Allah için

buğzetmektir.” (Age:9/3344)

Rabbimizin bizi sevmesi, bizim onun sevdiklerini sevmemize bağlıdır. Sevmediklerini de sevmememize bağlıdır.

Bir insan, ahrette de, dünyada beraber oldukları ile beraber olacaktır. Cennet nimetlerinden beraber istifade edecek veya cehennem azabını beraber tadacaklardır.

Kur’an’da:

- “ Kim Allah’a ve Resulüne itaat ederse, işte onlar Allah’ın kendilerine

lütuflarda bulunduğu Peygamberler, sıdıklar, şehitler ve Salih kişilerle beraberdir. Bunlar ne güzel arkadaştır” (Nisa:69) buyuruluyor.

Günahkarlarda beraber olduğu, uyduğu kimselerle cehennemde beraber

olacaklardır. Bu durum Kur’an’da şöyle bildirilir:

- “ Her insan topluluğunu önderleri ile beraber çağıracağız” ( İsra:71)

- “ Firavun kıyamet gününde kavminin önünde gidecek ve onları çekip ateşe

götürecek. Varacakları yer ne kötü yerdir. (Hud: 98)

Beş vakit namazını kılan bir meslektaşım, inançsız bir komşusu ile bir başka inancı zayıf birine ziyarete gidiyorlarmış. Akşam karanlığında nur yüzlü bir ihtiyar,

karın boşluğuna bir yumruk atıp “senin ne işin var bunların arasında” diyor. Meslektaşım diyor ki; “ karnıma bir sancı girdi” diyerek geri döndüm…

Bakın, iyilerle beraber olmamız için gereken uyarılar yapılmıştır. Onun için iyilerle

beraber olmamak için bir mazeretimiz olamaz. İnançsızın, ahlaksızın yanında izzet aranmaz.

Page 133:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

133

Kısaca, bir insanın iyi olduğunu nasıl anlarız?

- Yaptığı işlerden, yaşayışından ve görünümünden iyi mi, kötü mü olduğunu

hükmederiz. Bir insan kötülüklerden kaçınıyor ve iyi işler yapıyorsa, o kimsenin iyi olma ihtimali fazladır.

Dikkat edilecek bazı hususlar da şunlardır:

- İyice tanımadan kimse ile arkadaşlık yapmamak,

- Basit şey yüzünden dostlara darılmamak,

- Bazılarına ölçülü ve mesafeli yaklaşmak,

- Kimseye tam güvenmemek,

- Arkadaşımıza gizli sırlarımızı vermemek, onun da bize emanet ettiği sırları

saklamak.

- Bize gelmesi muhtemel olan kötülüklere karşı uyanık olmak, ondan bana

kötülük gelmez dememek vb…

SONUÇ

İnsanı rezilde eden, vezirde eden arkadaşıdır. Bunun için dost ve

arkadaşlarımızı iyi seçmeliyiz.

Nasıl körün koluna girip bir yere gitmeyi düşünmüyorsak, bilgisiz ve kötü niyetli kimselerle de hayat yolculuğuna çıkamayız, ahiret yolculuğu yapamayız.

İnsanın beraber olduğu kişiler içinde yaşadığı ortam, ve çevresi her yönden

önemlidir.

Hz. Peygamber: “ Her doğan İslam fıtratı üzerine doğar. Fakat onu etrafı Hıristiyan, Yahudi veya Mecusi yapar” buyurarak çevrenin önemini ve etkisini

belirtmiştir.

Bu bakımdan iyi dost, iyi arkadaş ve iyi bir çevre edinmemiz gerekir. Kardeşlerimizden de daha ahlaklı, daha dindar olana yaklaşalım. Aile içinde dindar olana uyalım, Allah’ı anan, Allah rızası güden bir topluluk içinde olalım. İyileri,

doğruları dinleyelim, iyilerin ardından gidelim. İyilerle beraber olalım ki, biz de iyilerden olalım.

Sevgilerin en üstünü Allah sevgisi, peygamber sevgisidir. Bu iki sevgiyi

gölgeleyecek başka bir sevgi olmamalıdır. Allah’ı sevmek demek, Allah’a kusursuz imandan sonra Allah’ın emir ve yasaklarını noksansız yerine getirmekle olur. Hz.

Page 134:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

134

peygamberi sevmek demek, O’nun yolundan gitmek, O’nun sünneti dairesinde

yaşamak demektir.

Allah ve Resulünün dışındaki dostluklar geçici, sevgiler aldatıcıdır.

Allah ve peygamber yanındaki sevgisini öğrenmek isteyen kimse Allah ve Resulünü ne kadar sevdiğine bakmalıdır.

Kur’an’da: “Allah’ın dostlarına korku yoktur. Onlar üzülmeyeceklerdir.” (Yunus: 62) buyrulmaktadır.

Şair Yunus bizi eskimeyen, yok olmayan dostluğa şöyle çağırır:

“Ölüm haberi gelmeden,

Ecel yakamız almadan,

Azrail hamle kılmadan,

Gel dosta gidelim gönül.”

Allah’ın seveceği işler yapmadan kimse, Allah’ı sevdiğini iddia edemez. Hz.

peygamberin hoşlanacağı işler yapmadan kimse, peygamberi sevdiğini söyleyemez.

İyi kimselerle arkadaş olmadan iyi işler yapılamaz. İyi işler yapılmazsa, cennete gidilmez.

Kötü arkadaş, insanı dünyada da cehennem hayatı yaşatır, ahirette de

cehennem hayatı yaşatır.

İyi arkadaş, huzur verir, güven verir, destek olur ve hem maddi hem de manevi pisliklerden insanı korur. Üzüldüğünde, sıkıldığında yanında olur. Onun üzüntü ve sıkıntılarını paylaşarak azaltır. İnsana zevk verir, şevk verir, güç verir ve hayata

bağlar. Rabbim bize rızasına uygun bir şekilde yaşayabileceğimiz eş ve arkadaş versin inşallah.

Page 135:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

135

IV. BÖLÜM

MÜZİK VE EĞLENCE

Konumuz, müzik

Müzik kelimesi, Yunanlıların büyük putları olan Zeus’un kızları sayılan Mausa (Müz)

denilen dokuz heykelin adından alınmıştır.

Her toplumun kendine göre dini ve millî musikisi vardır.

İnsan, müzikle doğar, müzikle yaşar ve müzikle ölür. Şair: “Söz ola kese savaşı – söz ola kestire başı” demiş...

Söz, hayvanlara bile etki eder. Çoban kavalını çalmazsa koyunlar iştahla otlamaz. Müzik, kobra yılanını dans ettirir. Anneler ninnilerle çocuklarını avutur. Ezanlarla insanlar camiye çağrılır. Mekkeli müşrikler bile Kur'an-ı dinlemekten kendilerini

alamamıştı. Ezan sesi, Kur'an sesi bir gayr-i müslimi bile imana getiriyor.

Müziğin insan üzerindeki etkisi inkâr edilemez. İnsana müzik de eğlence de ihtiyaçtır. Bugün bundan yararlanılarak toplumları başka kültürlerin etkisi altına alma oyunları

oynanıyor. Çünkü müzik en etkili elçidir. Bir şeyin yapıcısı, faydalısı ve meşru olanı alınmalıdır. Eğer böyle yapılmazsa, insanlara meşru müzik, meşru eğlence sunulmazsa, insanlar yanlış düşünürler, yanlış yaparlar ve yanlış yaşarlar.

Meşru olanı sunamadığımız için müzik ve eğlence, kötülüğün aracı haline gelmiştir.

Türkiye’de bakın ne kadar kötülük varsa, neyimiz bozulmuşsa hepsi de müzik ve eğlence yolu ile olmuştur. Şuanda aynı yolla yozlaşma devam etmektedir. Öyleyse müzik ve eğlence konusuna el atılmalıdır. El atılmazsa çözülme ve yabancı

kültürlerden etkilenme, en önemlisi de, tahribat devam edecektir.

Gençler aslında çaldıkları müziği anlamıyor, o müzikten zevk almıyor, yaptığı eğlenceden zevk almıyor. Yaptığından o da bir şey anlamıyor. Yabancı müzik uğruna

meydanları dolduruyor. Saatler sonra ne anladığını o da bilmiyor. Onca tepinme nafile...

Dans etmekle, halay çekmek arasında ne gibi fark varsa, yabancı müzik, yabancı eğlencelerle; millî müzik, millî oyunlar arasında da o kadar fark vardır.

İnsanımız üzerinde sinsi, plânlı oyunlar oynanıyor. Çünkü sinsi oyunla, eğlence ile ve tahrik eden, tahrip eden müzikle insanları yoldan çıkması, kontrolden çıkması daha kolay olmaktadır.

Camide insan yoldan çıkmaz, kontrolden çıkmaz ama eğlence böyle değil. Eğlence, kaypak bir zemindir. Onun için eğlenelim derken ayağımız kayıyor. Aslında oyun ve eğlence bir tuzaktır. İnsan eğlenirken düşünemez. Eğlenirken insana telkin etmek,

Page 136:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

136

yön vermek kolaydır. Dansın yapıldığı salonlarda kalmaması bundandır. Oyun

eğlence derken nice insanlar kirlenmiştir, nicelerinin ayağı kaymıştır.

Gençlere kendi eğlence şekillerimizi, kendi müziğimizi sunmalıyız. Sunamazsak, gençler bizim gençlerimiz olarak kalamayacaktır. Gencin dili bozulacak, giyimi ve davranışları bozulacaktır.

Yerine göre tembelliğe sevk eden, ruhları ve bedenleri kirleten, çoğu zaman çocuklarımızın elden çıkmasına, evden kaçmasına neden olan konular var. Bunlardan birisi müzik...

- Bazı insanımız günahtan günaha sürükleniyor.

- Cinsellik ön plâna çıkıyor, şehvet kabarıyor, nefis şaha kalkıyor.

Gençliğimiz, batı müziği ile batılı değerler içinde müzik dinliyor ve öyle eğleniyor.

Radyosunu açıyor şıkıdım şıkıdım, televizyonunu açıyor, müstehcen görüntüler, abuk

sabuk şarkılar. Gazete ve dergiler, hayasızca soyunmuş kadınlarla dolu. Her şeyde seks unsuru ön plâna çıkıyor. Bu çok kötü bir taklittir.

Bu değişim bir faciadır. Şiddeti oldukça fazla bir deprem geçiriyoruz. Efendim bu bir arz taleptir diyemezsiniz. Bugün gençlere ne verirseniz onu alır. Gençler, tepki

gösterecek durumda değildir.

İnsanımızı, kültürümüzü korumada biraz kıskanç olmalıyız, yoksa tahribat devam edecektir.

Yıllarca devlet eliyle millî musikimiz yasaklanmıştır. Yabancı müzik, iltifat görmüştür. Osmanlı’da disiplini sağlayan mehter yasaklanmıştır. Türk müziği okullardan kaldırılmış, yasaklanmıştır.

Mehmet Akif’in dediği gibi:

- “Eski, eski olduğu için atılmaz, fena olursa atılır

Yeni, yeni olduğu için alınmaz, iyi olursa alınır.”

Müzik, şehvet duygularını ön plâna çıkarmamalı, maneviyatı ve insanın insan olduğunu unutturmamalıdır.

Genç, sporcuları ve şarkıcıları ilâh olarak görmektedir. Millî ve manevî değerlerimiz, spor ve müzikle unutturulmamalıdır. Sporcu örnek olmalı, müzik güzel şeyler hatırlatmalı. Şarkı türkü sözleri hepsi birer öğüt ve nasihat niteliğinde olmalıdır.

Genç, tahrik eden müzik dinlerse o yönde gelişir. Müzik kötü, sözleri kötü, sonuç tabi

ki kötü. Nefsi şahlanıyor. Artık ana baba dinlemiyor, kural tanımıyor. Utanma bilmiyor. Evden kaçıyor, kaçırılıyor. Taciz ediliyor, tecavüze uğruyor.

Page 137:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

137

Küçük çocuklar, değişik kelimelere ilgi duyuyor. Jiletle kendini kesiyor, etini doğruyor.

İbrahim Tatlıses’i dinliyor. Sigaraya, alkole, uyuşturucuya sarılıyor. Öbür taraftan millî musikimizi, dini musikimizi dinleyen kesim, mili manevî kayıplardan kurtuluyor, ruhen teskin oluyor, huzura eriyor. Müslüman Türk kimliğini koruyor. Çünkü insan, hangi

hava çalarsa ona göre oynar. Hangi müzik dinlerse ona göre davranır...

Acı bir tespiti sizinle paylaşalım:

Türk Sanat Müziği Sanatçısı Yıldırım Gürses, Türkiye’nin Osmanlı’dan kalma kültürü muhafaza edememesi durumunda, akıbetinin Sovyet Rusya ve Yugoslavya’dan farklı

olmayacağını söyledi. Batı Müziği’nin kilise kaynaklı olduğunu belirten Yıldırım Gürses, “Bugün kilise çanlarından şarkılar yapılarak ülkemizde çalınıyor” dedi. (11/06/1996. Gündüz)

Bugün yoz müzik dinlenecek gibi değildir. Dinleyenleri iyi şeyler öğretmiyor. Şiddet öğretiyor. Kötü alışkanlıklara sürüklüyor. İyi duyguları körelterek alkole, uyuşturucuya ve fuhşa sürüklüyor. Gençleri çürütüyor. Gencin ideallerini öldürüyor.

Gençleri bilinçli bir yozlaştırma yolu da Rap müziktir. Bu yolla gençlik millî kültürden

uzaklaştırılıyor, insanî ilişkilerden koparılıyor. Kalitesi düşük, bir de argolu olan müzik gençlerin her şeyini değiştiriyor ve onları yozlaştırıyor. Rock müzikle de kilise ve kilise evlerinde yeni nesil Hıristiyanlaştırılıyor.

A- MÜZİK VE İNSAN

Müzik: hisleri, düşünceleri, ses, hareket ve âletlerle ifade etme ve anlatma sanatıdır.

Başka bir ifadeyle müzik: insanın bedii zevkini okşayan ahenkli ses ve sözlerdir.

Aklı ve ruhi dengesi yerinde, normal her insan, güzel seslerden, yani musikiden zevk

duyar, ruhi bir haz duyar. Güzel seslerden ve güzel sözlerden hoşlanmayan, zevk almayan insanın ruhi dengesi normal değildir.

İnsan hayatında müziğin; güzel ses, güzel sözlerin önemli bir yeri vardır. İnsan müzikle doğar, müzikle büyür, müzikle ölür. Çocuk daha doğarken annenin iniltileri

arasında doğar, daha sonra annesinin terennüm ettiği güzel nağmeler ve ninnileri dinler. Birkaç gün içinde sağ kulağında ezan, sol kulağında kamet seslerini duyar. Büyüdükçe ezanlar, mevlitler, Kur'an nağmeleri, ilahiler, tekbirler, salavatlar derin

izler bırakır.

Özet olarak insan, müzikle doğar, müzikle büyür ve bu dünyadan ayrılırken de yaslarla, ağıtlarla, salâlarla mezarı başında okunan aşır ve yasinlerle hayatını

noktalar.

Page 138:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

138

B- MÜZİKLE TEDAVİ

Müzik, insan fıtratında olan zevklerden biridir. Beden gıdasını boğazdan alırken, ruh da gıdasını kulaktan alır. İnsanın ruhuna hitabeden, yani insanın haz duyduğu müzik, insan üzerinde hep müsbet tesirler göstermiş, insanın hem fikizi hem de ruhi

bakımdan sakinleşmesine, huzur duymasına neden olmuştur.

Müzik müspet ise, özümüzden kültürümüzden doğdu ise, yani bizim hislerimizi terennüm ediyorsa, o zaman bırakacağı tesirde müspet olacaktır. Bugüne kadar

insanı Hakk’a yaklaştıran müzik, ruhun gıdası olmuş, insanı rahatlatmış, insana huzur vermiş, bugün hemen hemen herkeste az veya çok görülen stresten korumuştur.

Müziğin insan üzerindeki etkilerini bilen atalarımız, müzikten yararlanmış; yorgun, ruhi dengesi bozuk, mikrobik olmayan hastalıklarda müzikle tedavi yoluna gitmiştir.

“Orta Asya’dan itibaren müzik, sakinleştirici olarak kullanılmıştır. Avrupa, akıl hastalarını ruhuna şeytan girmiş diye zincire vururken, yakarken atalarımız akıl ve ruh hastalıklarını müzikle tedavi yoluna gitmiştir. İlk akıl hastanelerini kuranlarda

Müslüman – Türklerdir. İlk müzikle tedavi yoluna giden de Yakub bin İshak El – Kindi’dir.”

“Müzik bugün de ameliyatta, hastane koridorlarında hastaları sakinleştirmek için

kullanılıyor. Felç vakalarından kansere, kansızlıktan ruhsal bozukluklara kadar tıbbın hemen her alanında müzikten faydalanılıyor. Elde edilen sonuç müspet. Eğitilebilir zihinsel özürlü çocuklarda müzik terapi ile müspet sonuçlar alınmıştır. ”

“Bugünkü gençlerin çileden çıkmasının sebeplerinden birisi de sözleri gürültüsünün

içinde kaybolmuş avaz avaz bağıran müziktir.” (Yeni Asya. 12/07/1994)

Bu konuda şunu da kaydetmeden geçemeyeceğim. Kaynaklardan öğrendiğimize göre Farabi, müzikle tedavi yoluna giden ilklerdendir. Açılan dârüşşifalarda, bedeni

arızaları bulunmayan hastalara müzikle hitabetmiş, böylece hasta olan ruhları tedavi yoluna gitmiştir.

Ayrıca Selçuklu ve Osmanlıların kurdukları hastanelerde müzikle tedavi, hikaye ve masal anlatılan, dua ve ibadetle tedavi bölümleri vardır.

C- İSLAM VE MÜZİK

İslam dininde düğün, sünnet ve bayram gibi sevinçli hallerde ve günlerde, erkek

erkeğe, kadın kadına oynamak, sevinç göstermek, çalgı aleti çalmak da bir sakınca yoktur.

Peygamber Efendimiz tef çalınmasına müsaade etmiştir.

Page 139:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

139

Peygamberimiz (SAV) bir hadislerinde:

“İçki içip davul ve çalgı aletlerini çalmak yüzünden ümmetimin bir kısmı

mahvolacaktır” buyurmuştur.

Demek oluyor ki, insanın şehvetini, nefsi arzu ve isteklerini tahrik etmeyen eğlence ve müzik caizdir. İnsanın şehvet arzularını tahrik eden, çılgınlıklara,

meşru olmayan şeylere meylettiren müzik ve sözler de caiz değildir.

Bugün nereye giderseniz gidiniz, müzik sesi duymamak hemen hemen mümkün değildir. Müzik aletleri de, müzik çeşitleri de çoğalmıştır. Bunların caiz olanla, caiz

olmayanı, müspet tesir bırakanla, olumsuz etki yapanı, bir birinden ayırmak zorundayız. Müzik, bir bıçak gibidir; iyi yönde kullanırsanız iyi olur, faydalanmış olursunuz. Müzik de böyledir. İsterseniz öyle bir müzik dinlersiniz ki, bedeniniz

rahatlar, ruhunuza da gıda olur. Başka bir müzik dinlerseniz, sinirleriniz harap olur, çıldıracak hale gelirsiniz, strese düşer, şehvetiniz kabarır, taşkınlıklar yaparsınız. Yani insanın dinlediği müziğin sağlığı, davranışları ve dünya görüşü üzerinde son

derece etkisi vardır. Müzik, muhtevasına ve icra edilişine göre insanın fiziki ve ruhi yapısı üzerinde etkisini gösterir.

Haramlığı ve helâlliğine gelince: “Müzik müziktir. Haramı helâli olmaz” denemez. Meselâ; şarap da sirke de üzüm suyudur. Biri faydalıdır, gıda olur, soframızı süsler,

biri de insanı aptallaştırır. Yapılmayacak delilikler yaptırır, insanın hayatını söndürür. Bunun için biri haramdır, biri de helâldir.

İslam’ın ölçülerine göre şehvet uyandıran, şehvet duygularını coşturan, insanı gaflete

götüren, uzun süre meşgul eden, tembellik veren, uyuşurucu, alkol gibi alışkanlıklar kazandıran, ümitsizliğe, karamsarlığa götüren, dans gibi kötü oyunlara yardımcı olan müzik de, müzik aleti de haramdır.

İnsanı teskin eden, iyi duygular veren, insanî, millî ve yüksek duyguları harekete

geçiren müziğe kimsenin diyeceği bir şey yoktur. Bugüne kadar kopuza, Yunus’un sazına, Mevlana’nın neyine, mehter müziğine, Süleyman Çelebi’nin mevlidine, ilâhilere, kasidelere, ezgilere millî manevî duyguları canlandırdığı için karşı çıkan

olmamıştır. Çünkü bunlarla kim kötü duygulara kapılır ki, karşı çıkılsın?

Hicret esnasında kadınların “Talaal bedru..” diye başlayan nağmelerine Allah Rasulü müdahale etmemiştir.

İslam dini müziğe karşı değildir. İslâmda müziğin ilk nüveleri Kur'an-ın ahenkli ve güzel bir biçimde okunuşu ile ortaya konmuştur. Bilal-i Habeşi’nin okuduğu ezan sesleri ile dini musiki başlamıştır.

Bugün güzel bir sesle okunan ezan, Kur'an, mevlid, tekbir, salavât, ilâhi... karşısında

haz duymamak, etkilenmemek, mümkün müdür? Bugün İslam’la şereflenen bazı yabancıların içindeki buz kütlelerini eriten nedir? Okunan bir ezan, okunan Kur'an değil midir?

Page 140:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

140

D- MÜZİK RUHUN GIDASI MIDIR?

Müzik öyle bir ilâçtır ki, kullanmasını bilenlerin işine yarar, bilmeyenler de zarar görür.

Bugüne kadar hep duymuşuz, hep söylemişizdir, “Müzik ruhun gıdasıdır” diye acaba gerçekten müzik ruhun gıdası mıdır? Nefsin gıdası mıdır? Hangi müzik ruhun

gıdasıdır?

Bugün öyle müzikler vardır ki, insanların cinsi duygularını harekete geçirir, eğlenceye çılgınlığa götürür. Kötü alışkanlıklar edinmesine neden olur. Böyle bir müz ik ruhun değil, nefsin gıdası olur. Ruhla nefis arasındaki farkı bilemeyenler, insanı gıdıklayan,

nefsini tahrik eden müziğe, ruhun gıdasıdır derler.

Şunu hemen belirtelim ki, insanda nefis ayrı, ruh ayrıdır. Bunların gıdaları da farklıdır. Nefse hitabeden, nefsi tahrik eden müzik, ruhu öldürür. İnsanî, ahlâkî duyguları

köreltir.

Ruhun gıdası olan müzik, ruha hitabeden, Allah'ı hatırlatan, insanda yüce duyguların oluşmasına vesile olan müziktir.

Önemli olan husus, ruhla nefsin istek ve ihtiyaçları farklıdır. Ruh Allah'ın istediği ve

beğendiği şeyleri ister, onlarla tatmin olur. Nefis ise, şehvete hitap eten, zevk ve keyif veren geçici şeylerden hoşlanır. Bunun için bir insanın ruhu tatmin olursa, o insan yücelir, huzura erer. Taşkınlıklardan, sapıklıklardan uzak, dengeli bir hayat sergiler,

bir insanın ruhu, alması gereken gıdayı almazsa, o insan hastalanır. Bir insan da nefsini besler ve ona uyarsa, o insan da mutsuz olur. Günah yoluna kolayca sapar. Çünkü her iyi duygu insanın ruhundan, her kötü duygu da nefsinden gelir.

E- GERÇEK MÜZİK

Gerçek müzik, insanı olumlu yönde etkileyen insanın içini dışını alt üst etmeyip,

yatıştıran, dinledikçe, delice hareketler yerine insanın sinirlerini yatıştıran, hayatın hayvani yönünü değil, insanî yönünü hatırlatan müziktir. Millî gururu okşayan ve coşturan müziktir. İnsanı kötülüklerden uzaklaştırıp, insan olduğunu hatırlatan

müziktir. Gerçek müzik, insanı Allah'a yaklaştırma müziktir.

Meselâ Mehter, bu diyarın nağmesidir. Mehter, bizim insanımızın bestesidir. Mehter, Müslüman Türk milletinin güftesidir. Mehter, Müslüman türkün ahengidir. Mehter, Osmanlı’nın kuvvetinin, asaletinin sesli bir görüntüsü olmuştur. Mehter müziği

savaşlarda Müslüman Türk askerlerini koca orduların karşısında coştururken, düşman askerlerine de korku vermiştir. Düşmanların çaldıkları müzikler ve çan sesleri ise ruhlarını tatmin etmemiştir.

Page 141:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

141

Tekbirleriyle Avrupa’yı gümbür gümbür hoplatan mehteri dinleyen, meşhur müzisyen

Mozart, kendinden geçerek, ayakta dinlediği mehteri, elleri kızarıncaya kadar alkışlamış: “İşte müzik budur, işte müzik buna derler” diyerek mehter için düşüncelerini gizleyememiştir. (31/05/1993. Zaman)

Ayrıca mehter, Osmanlı askerlerine disiplin vermiş, cesaret vermiş, insanı yücelttiği

için düşmana korku hissettirmiştir.

Bir örnek de İstiklal Marşımızdır. Bununla ilgili bir olay nakletmek istiyorum:

Erzurum’da Nurullah Ataç, büyük bir salonda konferans vermektedir. Söz Akif’e gelir.

Onu küçültmek için İstiklâl Marşı’na dil uzatır.

Salonda bulanan teğmen, ayağa kalkar İstiklâl Marşımızı söylemeye başlar. Bütün salon ayağa kalkar, hep bir ağızdan söylemeye başlarlar. Ataç’ın söyleyecek bir şeyi kalmamıştır. Daha İstiklâl Marşı bitmeden çantasını toplar salonu terk eder... İşte

gerçek müzik.

Yıllardan beri dini musikinin küçük büyük herkesin üzerinde gösterdiği müspet tesiri gören bir insan olarak diyorum ki, “İşte gerçek musiki!” Bizim müziğimiz...

F- ZARARLI EĞLENCE VE MÜZİK

Sevgili Peygamberimiz, çocukken cahiliye eğlencelerinden korunduğuna dair

rivayetler vardır. Bunlardan birini Hz. Ali (ra) nakleder:

Resulullah şöyle buyurur: “Cahiliye devri insanın arzu ettiği eğlenceleri hayatımda iki kez arzu ettim. Her ikisinde de Allah beni onlara bulaşmaktan korudu. Bir gece benimle koyun güden Kureyşli arkadaşıma: “Benim koyunlarıma da nezaret ediver de

bu gece Mekke’de şenlik seyredeyim” diye teklifte bulundum. O da kabul edince şehre indim. Sesler gelmeye başlayınca bu neyin nesi diye sordum. Düğün var dediler. Bu eğlenceyi seyretmek ve çalınan müziği dinlemek istedim. O sırada bir

uyku bastı ki, ertesi gün sabah güneşin harareti ile uyandım.”

“Bir başka gece arkadaşına aynı teklifte bulundum. Yine kabul etti. Şehre indim gene bir düğün ve eğlence vardı. Dinlemek, seyretmek istedim. Aynı şekilde uyuyakaldım.

Ertesi gün sabah uyanıp arkadaşımın yanına döndüm.”

Hz. Ali (ra) Peygamber Efendimizin sözlerini şöyle tamamladığını belirtir: “Bundan sonra Allah bana peygamberlik verinceye kadar cahiliye devri insanlarının işledikleri kötülüklerden hiç birine arzu duymadım.” (Kütup-i Sitte: 10/515, Prof.

Dr. İ. Canan)

Nefse hitabeden müziğin temelinde tahrik vardır, gayri meşru ilişkilere teşvik vardır. Müzikle kendilerini unutma yolunu seçen gençler, kendilerini bekleyen tehlikelerden

habersiz oluyor. Çılgınca eğlenmenin ardından ne gibi kayıpların olduğunu bilmiyor.

Page 142:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

142

Dünya ve hayatı oyundan ve eğlenceden ibaret zannedenler, sonunda yorgun düşer,

aileye, topluma bağlayan değerlerini yiyip bitirirler.

Faruk Nafiz Çamlıbel’in ifadesiyle:

“Fırtınayı andıran orkestra sesleri,

Bir ürperiş getirir senin sinirlerine”

Çocuklarımızın yoz müziğe meyletmesine göz yummayalım, alkışlamayalım...

Yahya Kemal’in ifadesiyle de:

“Çok insan anlayamaz bizim musikimizden,

Ve ondan anlamayan bir şey anlamaz bizden”

Müzik, ait olduğu toplumun ruhunu, zevkini terbiye eden yegane vasıtadır. Müzik, bir milletin sevincini, neşesini, aynı zamanda da hüznünü ifade eder. Bunun için müzik, milletin dilidir, ruhudur, kültürüdür. Yabancı müzikle ancak yabancılaşılır...

Millî musikimiz, insanı tepindiren, çığlık attırıp strese sokan bir müzik olmadığı gibi,

ayyaşın teselli bulup sığındığı, meyhanelerin mezesi bir müzik de değildir. Bugüne kadar hep kültürümüzü, ideallerimizi yansıtmış, insanımız üzerinde müspet tesirler icra etmiştir.

Ne yazık ki, son zamanlarda bir çok konuda olduğu gibi bu konuda da geldiğimiz nokta üzücüdür, düşündürücüdür. Müzik, geleneklerimize, kültürümüze, tarihimize göre olmalıdır, millî hislerimizi terennüm etmelidir. Hal böyleyken dış tesirlerle ve

içteki zorlamalarla Türkiye’de sanat ve sanatçılık ucuzlatılmıştır. Sonuçta müziğimizin en son geldiği nokta argo ve cinselliktir.

Bugün ekranlardaki sahnelerdeki bir çoklarına sanatçı denir mi?... Soyunmaktan başka marifetleri yok. Ahlâkı yıkıyorlar.

“Muzır şarkılar, uzmanlara göre çocukların ahlâkını bozuyor” (01/09/1994. Türkiye) Böyle diyordu gazete. Bu kendi musikisine cephe alan, toplumu süfli zevklerin peşine takıp sürüklemeye çalışan bir zihniyetin yaptığı katliâmdır. Bugünkü gençliğin

özlemini sadece çılgın müzik ve cinsellik olarak göstermek doğru değildir.

Bugün seyredilen bazı müzik ve sözler gençleri, çıldırma noktasına getirmektedir. Uyuşturup, sarhoş etmektedir. Gençlerin meydanlardaki, salonlardaki hareketlerini,

taşkınlıklarını, psikologlar ve sosyologlar “çılgınlık” olarak nitelendirmektedir. Çünkü; su isteyen gençliğe benzin verilmektedir. Onun için alev alev yanmaktadır.

Hacettepe Üniversitesi Çocuk Sağlığı Enstitüsü Müdürü ve Çocuk Hastanesi Başhekimi Doç. Dr. Murat Tuncer, muzır şarkıların çocuklarda olumsuz tesirler

yaptığını ve ahlâkî çöküntüye sebep olduğunu ifade ederek şunları söylemiştir:

Page 143:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

143

“Tekerlemeli şarkılar ile şiddet türü filmler, çocukların zekâ geriliği ile gece terörü

hastalığına yakalanmalarına sebep oluyor.”

Son zamanlarda yapılan şarkıların çoğunluğunun tekerlemelerden oluşması, çocukları tembelliğe itiyor. Böylece çocuk kolaycılığa kaçarak, araştırma yapma gereğini duymuyor. Dolayısıyla bu şarkılarla ilgilenen çocuklarda zekâ geriliği

meydana geliyor.

Argo kelimelerin yer aldığı şarkılar da, çocuklarda ahlâksızlığa yol açıyor. Çocuk yetiştirmede bazı kurallar vardır. Bunları yerine getirmek gerekiyor. Aksi halde

çocuklarda bulunması gereken utanma duygusu kalkar. (30/11/1994. Yeni Asya)

Pop müzik şarkıcısı Neco da: “Erotik müzik kliplerinin gençleri yanlış yönlendirdiğini belirterek bu çirkinliğe alet olanlara tepki gösteriyorum. “Bandıra bandıra ye beni” “Oy

şıkıdım şıkıdım” şarkı sözleri, güzel Türkçe’mizi de bozuyor. Bu tür sözler, özellikle genç beyinleri yanlış yönlendiriyor. Tamamen argo olan bu sözler toplumun ahlâkî değerlerini de sarsıyor” demiştir.

Türk toplumunda cinsellik hiçbir devirde bugünkü gibi ön plânda olmamıştır. Direk

insan nefsine hitap eden bugünkü müzik, dans figürleri ve müstehcen şarkılar, cinselliği ön plâna çıkarmıştır. Neticede şehvet kokan sözlerin oluşturduğu müzik, insandaki manevî duyguları köreltmiş, gönüllerde şehvet ateşini yakmış, gençleri

sokak ortasındaki köpekler gibi sevişecek duruma getirmiştir.

Sürekli nefse hitabeden müzik ve şarkıları dinleyenler, kötülüğe çabuk meylederler, cinsel yönden doyumsuz ve saldırgan olurlar, her an şeytan kulaklarına fısıldar. Ahlâk

bozucu müzik ve şarkıları dinleyenlere bunlar bir cezadır.

Diğer bir husus da, geçmişe baktığımız zaman müziğe, eğlenceye düşkün olanlar, sorumluluklarını ve üstlendikleri görevleri tam yerine getirememişlerdir.

Ayrıca diskoların dans salonlarının bitirip tükettiği gençler de bu milletin acı birer

kaybıdır. Bu gençler, inancımıza kültürümüze uymayan yabancı müzik kurbanıdır.

Bugüne kadar uyutmak istediklerini popla ve topla uyutmuşlardır. Ahlâk bozucu eğlencelerle oyalamışlardır.

Nöropsikiyatrist Prof. Dr. Ayhan Songar, pop müziğinin bir çeşit uyuşturucu olduğunu

savundu. Gürültüsünün bağımlılık yaptığını ileri süren Prof. Dr. Songar, “Pop müzik Avrupa ve ABD kanalıyla Türkiye’ye geliyor. Bu müziği sürekli dinleyenler dozun arttırılması hissini duyarlar. Pop müziği ülkemize getirenler çocuklarına

en güzel müzikleri dinletirken, bağımlılık yapan bu müziği ise bize pazarlıyorlar” dedi.

Balıkesir Aydınlar Ocağı tarafından düzenlenen “Uyuşturucu ve Ruh Sağlığı” konulu

konferansa konuşmacı olarak katılan Songar, kültürümüzün bir parçası olan Türk müziğinin en güzel müzik olduğunu belirterek, şöyle konuştu: “Bizim müziğimiz ruh sağlığı tedavisinde kullanılabiliyor. Maalesef bir kültür tahribatı yaşıyoruz.

Gençlerimiz uyuşturucu özelliği taşıyan pop müziğinin esiri oluyor.”

Page 144:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

144

(01/06/1996. Zaman) Uşak Emniyet Müdürlüğü Kaçakçılık ve İstihbarat Şube Müdürü

Ali Çabuk, müzikle uyuşturucu bağımlılığı arasındaki bağa dikkat çekerek, gençleri müzik konusunda doğru tercih yapmaya davet etti. Çabuk, günümüzün popüler ve gençliğin büyük bir kısmı tarafından dinlenen Hasmetal, Kraş ve

Hatburğ gibi müzikleri icra eden kişilerin müziklerine bakıldığında genellikle kin, ölüm ve nefret gibi konuları tema olarak işlediğine dikkat çekti. Bu konuları içeren müziği icra eden sanatçıların genelde hepsinin uyuşturucu alarak

sahneye çıktığını ileri süren Çabuk, “Aşırı dozdan uyuşturucu alması sonucu ölenlerin çoğunlukta olması bunun bir delilidir.” dedi.

Lise ve dengi okul öğrencilerine müzik ve uyuşturucu konulu bir konferans veren Çabuk, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Ülkemizde de bu tür müziklerin önemli oranda dinlendiği görülmekte. Bu müzikleri dinleyenler alkolle başlayan, uyuşturucuya kadar giden bir yola giriyorlar. Bu kişiler vücutlarında jiletle kan akıtıyorlar. Gençler bu tür müziklere ve bunlara genelde

yer veren diskoteklere, kahvehanelere, birahanelere, meyhanelere ve kafeteryalara gitmeden önce bir kere daha düşünsünler. Çünkü buralar özellikle uyuşturucuyu teşvik edici ve başlatıcı özelliğe sahip yerlerdir. Zira gelişi güzel seçilen arkadaş

grupları için de yer alan bazı kötü niyetli kişiler kola ve meyve sularının içine uyuşturucu hap katarak, gerek kız gerekse delikanlılara kötü yola sevk etmektedirler.”

G- POP MÜZİK – YOZ MÜZİK

Bugün medyanın zorlamasıyla ekranlara, sahnelere sık sık gelen pop müzik, yoz müziktir. Kimliksiz, kültürel yozlaşmanın ürünü bir müziktir. Bir bakıma yabancılaşmada gelinen noktayı gösterir.

Son zamanlarda gençlerin çileden çıkmasının en başta gelen sebeplerinden biri, millî kimliğimizle bağdaşmayan müziktir.

Bu tür müzikler yüzünden Amerika ve Avrupa’nın çökme noktasına geldiği,

sosyologların ifadesidir. Çünkü insanlar müspet her şeyi alt üst eden müzik vasıtasıyla alkol ve uyuşturucu ile tanışmışlardır.

“Ruh ve Sinir Hastalıkları Uzmanı Dr. Hulusi Badur arabesk türü müzik dinleyen kişilerin o andaki ruh halleri doğrultusunda beyinlerinde bir olumsuzluk reaksiyon

oluştuğunu ve bunların, kişileri alkol alma, sigara kullanma gibi kötü alışkanlıklara ittiğini söylemiştir.”

Özellikle depresyon safhasına gelmiş, ruhsal çöküntülerin tedavisinde, müziğin

öneminin gittikçe arttığını, hastalara, ilaç ve gevşeme tedavisinin yanı sıra, karamsarlık meydana getiren müzik dinlememe konusunda da tekliflerde bulunduklarını vurgulayan dr. Badur, arabesk türü müzik, kişileri karamsarlığa,

umutsuzluğa ve kötü alışkanlıklara sürüklüyor, demiştir. (22/05/1994. Türkiye)

Page 145:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

145

Demek oluyor ki, gençlere özendirilen yoz müzik alkole, uyuşturucuya ve kötü

alışkanlıklara davetiye çıkarmaktır.

Mozart zekâyı artırmıyor:

ABD’deki bir araştırma, klasik müziğin dahi bestecisi Wolfgang Amadeus Mozart’ın

müziğini dinleyen çocukların zeka seviyelerinin arttığı yolundaki inanışın yanlış olduğunu ortaya koydu. St. Louis kentinde bulunan McDonnel fonu araştırmacıların Kenneth Steele ve John Bruer, binden fazla denek üzerinde yaptıkları çalışmada,

Mozart müziği dinlemenin zeka üzerinde olumlu ve olumsuz hiçbir etkisi olmadığını belirlediklerini açıkladılar, 1993’te yapılan bir araştırmada, Mozart dinleyen çocukların analitik düşünme yeteneklerinin ilerlediği öne sürülmüş sonra da Mozart CD’leri satışı

patlama yapmıştı. İki bilim adamı, “Zekanın dinlenen müzikle ilgisi yok. Çocuğunuzu boşuna zorlamayın” dedi. (05/08/1999. Zaman)

Özel radyo ve televizyonların artmasından sonra, toplumumuzun ahlâkını, millî hislerini, inancını tehdit eden müstehcen yayınlar da tehlikeli boyutlara ulaşmıştır.

Faydalı, eğitici, verecek bir şeyi olmayan radyo ve televizyonlar, zararlı olduklarını bile bile müstehcen sözler ve görüntüler sergilemektedir.

Halbuki yayın organlarının görevi, ahlâkı müzikten çıkararak çocukların ve gençlerin

ruhunu katletmek değildir.

15/11/1994 tarihli Yeni Asya gazetesinde Türk musikisi Emekli Öğretmeni Doç. Dr. Ayhan Altınkuşlar şöyle demiştir:

“Müzik insanın varlığını yükseltmek için kullanılması gereken bir sanattır. Çirkin

kliplerle ve çirkin sözlerle bu güzel sanat bozulmamalıdır. Müziğin çirkinliklerden uzak kalması gerekir. Ahlâkın müzikten çekilip çıkarılması ve rezil görüntüler eklenerek ekranlarda gösterilmesi, böylece ahlâk tahribatına sebep olunması çok üzücü bir

durumdur.”

Ahlâksız sözlerle, ahlâksız görüntülerle sanat olmaz. Zira sanat, çirkinliklerle değil güzelliklerle olur.

“Türk Sanat Müziğinin emektarlarından Bestekâr Necdet Tokatlıoğlu, Türk müziğinde

son yıllarda sanat adı altında âdeta bir yozlaşmanın yaşandığını ve sanatçının halktan kopuk olduğunu belirterek; medya, sanatı çarpıtıyor. Ahlâksız sözlerle sanat olmaz. Sanatta halka sevgi ve saygı esastır. Nefse hoş gelen her şeyin müzik

olamayacağını belirten Tokatlıoğlu, devamla: “Medya, içeriği çıplaklık ve sokak küfürlerinden oluşan sözde müzikleri, sık sık gözler önüne sermekle, halkımıza en büyük ahlaksızlığı yapmıştır. Ahlaksızlık, hiçbir zaman sanat olamaz... Toplumun

ahlâkı ve sanat anlayışı, geçmişten gelen örf, adet ve din kaynağıyla pekişmeli, günümüze en güzel şekilde adapte edilmeli” demiştir. (16/12/1994. Zaman)

Adamın biri arkadaşına dinle bak tuvalette şiir yazdım, demiş. Okumuş. Arkadaşı:

“Kokusundan belli” demiş.

Page 146:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

146

Her önüne gelen bir şeyler söylüyor, bağırıyor, çağırıyor, saçını başını yoluyor,

tepiniyor, tepindiriyor. Bunun adına müzik deniyor.

Netice olarak; müzik kutusu radyolar, müstehcenlikten başka marifeti olmayan televizyonların muzır şarkıları, müstehcen görüntüleri çocukların, gençlerin ve insanımızın ahlâkını bozuyor.

Muhtevadan yoksun, ruhsuz, insanımızın seviyesini düşüren seviyesiz yayınlar kontrol altına alınmayacak olursa, yozlaştırma devam edecektir. Ruhsuz, hedefsiz, idealsiz nesil yetişecektir. Asi, isyankâr ruhlu kimseler olacaktır.

Kendi müziğimizi isteyelim, kendi ninnilerimiz, kendi müziğimizle yeni nesli yetiştirelim. Yavrularımızın beklentilerine cevap veremeyen yabancı, yoz müzik lere karşı alternatif olarak gönülleri fethedecek, ruhların gıdası olacak, öz müziğimizi

sunalım. Öz müziğimizi sunan radyolarımız var. Televizyonlarımız var, onları dinleyelim, dinletelim. Sonra neden böyle oldu demeyelim.

Müzik insanı teskin de eder, çıldırtır da. Bu türüne göre değişir. Bir ilâhi dinleyin kendinizi nasıl hissedersiniz? Bir de pop dinleyin... Bir de ahlâksız sözler içeren şarkı

dinleyin... Hepsi aynıdır, hepsi de dinlendiriyor, diyebilir misiniz?

Öyleyse müzik seçilecek, müzik kanalı seçilecek...

H- MEZHEPLERE GÖRE İSLAM’DA MÜZİK

Bu konudaki görüşler şöyledir:

- İnsanı Hakka yaklaştıran güzel nağmeler ruha neşe verir, kalbe ferahlık meydana getirir, ruh tedavisinde neşe kaynağıdır. İnsanı geç ihtiyarlatır, bazı hastalıkları

giderir, vücuda dinçlik verir. Nitekim Peygamberimiz (SAV): “Her kimin üzüntü ve kederi çok olursa, hastalığı da çok olur” buyurmuştur. (Tıbb-ı Nebevi Ans.2/666)

- İnsanı eğlendiren gönülleri ferahlatan ve kulaklara hoş gelen eğlencelerden birincisi

müziktir. Haddi aşmadığı ve günaha sürüklemediği takdirde İslâm hoş görür. Ayrıca coşturucu olmayan müziğin de eşlik etmesinde mahsur görmez.

Bir düğünden sonra Peygamber Hz. Ali’ye: “Beraberinde eğlence nevinden ne vardı? diye sormuştur.

Hz. Aişe (r.a) bir yakını evlenmişti. Peygamber (SAV) Hz. Aişe’ye:”

- Kızı gönderdiniz mi?

- Evet.

- Beraberinde şarkıcı gönderdiniz mi?

Page 147:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

147

- Hayır.

- “Size geldik size geldik. Bize merhaba” deyin, biz de size merhaba diyelim, diyecek

birini gönderseydiniz, demiştir.

Hz. Aişe(r.a): Bir kurban bayramıydı. Babam Hz. Ebubekir def çalıp söyleyen kadını azarlayıp susturdu. Hz. Peygamber: “Ey Ebubekir! Bırak çalsınlar, bayramdır” dedi

der. (Yusuf El Kardavi. İslamda Helâl ve Haram: 511 – 512)

- “Hanefilerle bazı Hanbeli alimlerine göre neşe verici çalgı aleti olmaksızın, şarkı söylemek de dinlemek de haramdır. Peygamber: “Şarkı kalpte münafıklığı yerleştirir”

demiştir.

Şafilerde, çalgı aleti olmadan şarkı mekruhtur.

Dört mezhebe göre, ud, tanbur, saz, davul, zurna, kaval çalmak haramdır.

Peygamber: “Ümmetimden şarabı, domuzu, ipeği ve çalgıları helâl kabul eden

kimseler çıkacak” buyurmuştur.

Bir başka hadiste de: “Ümmetimden bazı kimseler, şarabı başka isimler vererek içeceklerdir. Onların tepelerinde çalgılar çalınacak, şarkıcı kadınlar şarkı söyleyecektir. Allah onları yerin dibine geçirecek, onlardan domuzlar ve maymunlar

kılacaktır” buyurulur.

Ayrıca çalgı aletlerinin haram kılındığına dair şu ayet delildir: Lokman 6: “İnsanların kimisi de Allah'ın yolundan saptırmak için boş sözü satın alır.” İbni Abbas; “Bunlar

oyalayıcı ve eğlendirici şeylerdir” demiştir.

Zevk veren, Allah'ı anmaktan alıkoyan, ibadetten alıkoyan, malın telef olmasına sebep olan müzik haramdır.

Kırılma dökülme, eğilme bükülme gibi ölçülü bir takım hareketleri kapsayan raks,

dans haramdır. Helâl sayan fasıktır.

Düğünlerde kötülüklere arzu uyandıran şarkılar haramdır.

Günümüzde şarkı dinlemekten uzak durmak evladır. Sözleri kötü olanlardan uzak durmak gerekir.

Psikolojik ve asabi bazı hastalıkları tedavi için müzik dinlemekte mahsur yoktur. (İslam Fıkhı Ansiklopedisi. Prof. Dr. Vehbe zuhayli. 4/376 – 378)

- Prof. Dr. Mahmut Esat Coşan İslam’da müziğin hükmünü şöyle açıklıyor:

- “Müzik, bazen nifak tohumlarını yerleştirir. Tatlı bir şeydir. Kıvrak bir şeydir. Ruhun

gıdası derler, neyin gıdası bilmem, bakarsın iş çığırından çıkar.

Kişi hafız olur, sesi güzelse, mevlitten mevlide gezer, kesesini dolduran insan haline gelir. Bu bir düşmedir, büyük bir düşmedir. cızzzt diye insanın ayağını kaydırıverir.

Page 148:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

148

Musikînin uygulama yerlerinden bazılarına müsaade vardır. Mesela, Kur’an-ı Kerimin

ciddi bir edâ ile makamlı, ahenkli okunması emredilmiştir. “Okuyuşunuzu güzelleştiriniz” diye hadis vardır.

İlâhilerin beste ile okunmasında müsaade vardır. Çünkü onlar, insana İslâmi hakikatleri öğretir. Peygamber sevgisini öğretir. Başka güzel şeyleri sevdirir.

Makamla ilâhi okunur mu?

- Peygamberimiz, Medine’ye gelirken insanlar onu, “Talealbedru aleyne...” diyerek damların üstünde defler çalarak karşıladılar.

Bayramlarda peygamberimizin evine gelenler neşe alameti olarak, bizim ilâhî

diyebileceğimiz şekilde bir şeyler okudukları rivayet edilir. Bir defasında Hz. Ömer (r.a) men etmek istemişti de peygamberimiz ona şöyle demişti:

- Sevinçli zamandır, söylenilen şeyler, güzel şeyler olduktan sonra uygun olur,

mahzuru olmaz, der.

Evliyaullahtan nicelerinin şiirleri vardır, divanları vardır, ilâhileri vardır. Bunların aşkın, şevkin artması için, dini duyguların kuvvetlenmesi için okunmasında sakınca yoktur.

İçindeki şeyler güzel olan şiir güzeldir. İçindeki şeyler kötü olan şiir kötüdür.

Peygamberimizin özel şairi vardır. Düşmanın kötüleyici şiirlerine karşılık şiirle cevap verirlerdi. Hatta birine hırkasını vermiştir.

Süleyman Çelebi Peygamberi metheden Vesile tün –Necat adlı kitabını yazmış, 5

asırdan beri mevlit olarak okunmaktadır. Bunun gibi iyi konular içeren şiirlerin okunmasında sakınca yoktur.

İsmail Hakkı Hazretlerinin, Üftade Hazretlerinin ilâhileri vardır.

Aziz Mahmud Hüdâyi, Yunus, Mevlâna, Eşrefoğlu Ruminin şiirleri ve ilahileri var.

İslâm’da bir şeye müsaade varsa, o müsaadeyi tıkamak doğru değildir. Peygamberin

müsaade ettiğine karşı çıkmamak lâzım. (Güncel Meseleler. 1/293 – 294)

- “Şarkı ile şiir arasında fark yoktur. Eğer bunlar şehveti tahrik edip meşru olmayan şeylere sevk eder veya bir zalimi ya da bir kadını överse haramdır.

“Çalgı aletleri ile şarkı asla caiz değildir.” (Halil Günenç. Günümüzün Meselelerine Fetvalar. 2/199)

- Ebu Hureyra (r.a): “Hz. Peygamber, bir güvercinin peşine düşüp onunla eğlenen bir adam görmüştü: “Bir şeytan bir şeytanı takip ediyor” buyurdular. Boş, faydasız

bulduğu için o adamın işini peygamber beğenmemiştir. (Kütübbi Site. 14/5331)

- “Vakti işgal etme vasıtalarından belki en mühimi musikidir. Peygamberimiz bir gün çalınan bir musikiyi duymamak için kulağını tıkamıştır.

Page 149:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

149

Hz. Ömer (r.a) çarşıda şarkı söyleyen kız çocuğu için: “Şayet şeytan yerine birisini

bıraksaydı bunu bırakırdı” demiştir.

Peygamber (SAV) “Şarkı türkü kalpte nifakı yeşertir, suyun ekini yeşerttiği gibi. Zikir imanı yeşertir, tıpkı suyun ekini yeşerttiği gibi.” (Ramuz: 174/5)

Peygamber: “Mef’un iki ses vardır; nimete mahzar olunca çalgı, musibete maruz

kalınca inleme.” (Kütüb –i Sitte. 10/512) der.

- “Hz. Peygamber:

“Oyun için yaratılmadık

Çok gülme, gülmenin çoğu kalbi öldürür”

“Benim bildiğimi siz bilseydiniz muhakkak az güler, çok ağlardınız.” (Kütüb –i Sitte. 10/512)

- Peygamberimiz şöyle buyurur:

“Nikahı ilan ediniz. Onu mescitlerde kıyın ve onun üzerine def çalın.” (Tirmizi

Nikah:6)

Kitap, sünnette nefsi azdıran, beraberinde haramı getiren şarkı ve çalgı aletleri ile ilgili kınayıcı ifadeler yer alır.

Necim: 61’de: “… şarkıcılık ve gaflet içinde oyalanıyorsunuz” ifadesi vardır.

Hz. Ali’nin naklettiği bir hadiste işlenince başa belânın çökeceği bildirilen on hasletten biri “Şarkıcı kadınların ve çalgı aletlerinin türemesidir.” (Tirmizi Fiden: 31)

Hz. Peygamber şarkıcı kadının alacağı parayı yasakladı ve bunun için şu ayetin indiğini bildirdi. (Lokman: 6)

- Mezheplere göre durum:

Hanefilere göre; fuhşu ve günahı beraberinde getiren teganni caiz değildir. Müziği de caiz görmezler. Ancak yalnızlığı gidermek için mırıldanmanın sakıncalı olmadığını

söylerler.

Şarkıcılık, çalgı çalmak ve oynamaktan kazanılan ücreti helâl değildir, derler.

Malikiler, ancak düğün ve bayramlarda eğlenmeyi hoş görürler.

Şafilere göre dünya arzusu ve şehvet hisleri ile dolu olan gençler için bu duyguları

tahrik eden müzik haramdır.

Vakti müzikle uğraşıp, öyle geçirmek mekruhtur.

Page 150:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

150

Müzik, dinleyenin cinsel duygularını tahrik ediyor.

- Fuhuş ve içkiye teşvikte bulunuyorsa mü’minlerin bu gibi şarkı türkü ve müzik

aletleriyle icra edilen ses gösterilerinden uzak kalması gerekir.

Kadının şarkısı, kadınlarca dinlenmelidir. Şarkıcının kendisini bizzat veya televizyonda görüntü ile birlikte dinlemenin mânevî riski daha büyüktür. Bu yüzden

mü’min, ilânı kaseti, Kur’an ve dini musiki dinlemekle yetinmeyi şiar edinmelidir. Düğünlerde kadınların kendi aralarında eğlenmelerinde sakınca yoktur.

Düğünlerde ikram ve eğlencelerin İslam’a uygun olarak yapılması esastır. Haramların

işlendiği düğün davetine icabet etmemek gerekir. Orada günah işlendiğini görürse, terk etmesi gerekir. Peygamber: “Sizden kim bir kötülük görürse onu eliyle değiştirsin, buna gücü yetmezse dili ile değiştirsin, buna da gücü yetmezse kalbi ile buğze tsin.

Fakat bu, imanın en zayıf durumunu ifade eder.” (Müslim İman.78) der.

İslâm, müzik ve eğlenceyi kesin olarak yasaklamamıştır. Fakat bunların meşruluk sınırlarını belirlemiştir. Bu da terennüm edilen sözcüklerin, fuhşa özendirici veya insan vakar ve haysiyetini kırıcı, İslâm’ı ve mü’minleri küçük düşürücü ifadeleri

kapsamamasıdır. Eğlence, her iki cinsin arasında olmamalıdır.

Rad: 28’de “İyi bilin ki gönüller ancak Allah’ı anmakla huzur bulur” buyrulmuştur. (Prof. Dr. Hamdi Döndüren. Delilleriyle Aile İlmihali 188…196)

- Peygamber (as) şöyle buyurur:

“Şarkıcı kadınların parası haramdır. Onu dinlemek haramdır. Onun yüzüne bakmak haramdır parası da köpek parası gibidir.” (Ramuz: 269/6)

Ebu Ali Radbâri Hazretleri şöyle der:

Bir kimse çalgı dinler. Bunu dinlemek bana helâldir. Çünkü her ne kadar çalgı

dinlemek dinimize haram ise de benim kalbim temiz derse yanlış söylemiş olur. Çünkü haram olan şeylerin helâl olacağı bir makam yoktur. Allah’ın haram ettiği şeyler her zaman herkese, her makamda haramdır.

- İkram ve eğlenceler İslâm’a uygun değilse o düğüne ve düğün davetine gidilmez. Böyle bir evlilik için din adamları da nikah kıymakta, dua etmekte ve mevlit okumakta dikkatli olmalıdır.

Fıkıhçıların görüşü; içinde günah işlenen toplantılara gidilmez, günah iş lenen düğünün davetine de icabet edilmez. Gidilirse günaha iştirak edilmiş olur.

Müzik bedene hitap eder. Her müzik türü kendi hayat tarzını beraberinde getirir. Yani bir insan hangi müzik türünü dinliyorsa, ona uygun davranır, ona uygun yaşar. Bugün

yabancı müzik, pop, rock dinleyenlerin dilleri, davranışları ve dünya görüşleri ona göre değişir. İlahi dinleyenlerin de o ilâhinin sözlerine göre hareket eder ve mest olur. Hoplayıp zıplamaz, delice davranıp alkol, uyuşturucu almaz. Aklına kötü şeyler

gelmez. Nefsi duyguları değil, ilâhi aşkı hatırlar.

Page 151:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

151

İslâm’ın hoş görmediği müzik, karşı cinsi ilâhlaştıran sözlerle şirke malzeme

olmaktadır. Söyleyeni de dinleyeni de günaha sokmaktadır. İnsanı günaha ve harama meylettiren müziği İslâm hoş görmez.

- “Kalbinde kötülük olan kimsenin müzik dinlemekle cezası artar. Oyun eğlence için müzik dinlemek gaflet ehlinin işidir…”

Düğünleri, dansözlü, şarkılı, türkülü yapacaksın diye bir mecburiyet yok.

İslam’da eğlence yasak değil ama eğlence meşru olacak. Tahrik eden fuhuş kokan, ahlâk bozan, günahı haramı öven, meşrulaştıran şarkı, türkü yasak. Çünkü; şerle

başlayan her şey şerle devam eder…

Müzik, insana mâneviyatı unutturmamalıdır. Müzik insanı Allah’a götürmelidir. İnsan güzel sesten, nağmeden hoşlanır. Ama güzelin altında çirkinlik yatmamalıdır! İnsanın zaaf tarafına hitap edip, onu yanlış yere yönlendirmemelidir.

İslâm’a göre düğünlerde bayramlarda sevinç izhar ederek meşru bir şekilde eğlenmesinde haramlık yoktur. İlahiler çalgı aleti ile değil sâde okunmalıdır.

Musiki ile çalgı aleti ile Kur’an okunmaz. Teganni ezanda, ilâhi de, Kur’an okuma da

caizdir. Peygamberin emrine göre Kur’an güzel okunacaktır. İnsanı coşturacaktır. Fakat Kur’an-ın daha çok manasını anlama ve yaşama, onun atmosferine girmek daha güzeldir. Kur’an-ı okuyup; dinleyip hançerden aşağı geçmezse, bize Kur’an şifa

olmaz, huzur vermez, tat vermez.

Hadis-i şerifte düğünde def çalmanın caiz olduğu bildiriliyor. Buna göre, ibâdet ederken, zikrederken def veya başka çalgı çalmak da câiz olmaz mı?

Bu suâl, (Kahvaltıda çay içilir. Buna göre oruçlu iken de çay içmek câiz olmaz mı)

demeye benziyor. Düğünde câiz olan her şey, ibâdet yaparken de câiz olmaz. Düğünde oynamak caiz diye namaz kılarken de oynamak câiz denmez. İbâdete çalgı karıştırılmaz. Def ile, ney ile müzik ile namaz kılmak, zikir çekmek câiz olmaz.

Dinimizin hükmü şöyle:

Keyf için, eğlence için her çalgıyı çalmak ve dinlemek haramdır. Yalnız savaşta, bando, mızıka çalmak ve bunlara sulhta da hazırlanmak ve düğünlerde davul, def çalmak câizdir.

Zikir ve dua ederken dönmek, el çırpmak, def, dümbelek, ney, saz çalmak günahtır.

Aczimendilerin defle camide zikri doğru değildir. Def kadın kadına düğün de bayramda müsaade edilmiştir. Bu müsaade camiye, ibadete, zikre girmemelidir.

Bir yerden geçerken müziği duymanın sanatçıyı görmenin de bir sakıncası yoktur.

Göz zinasında ani görüşe günah yoktur. Bakmaya, niyeti bozmaya günah vardır.

İslâmî çevrede de müzik olmalıdır. Olmazsa gençler yoz müziğe kayacaktır. Yıkıcı müziğe karşı alternatif müzik olursa, gençlerin muhafazası kolay olur.

Page 152:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

152

Bizim musikimiz dini milli musikimizdir. Çünkü onda biz varız. Allahsız, ahlaksız,

müzik olmaz. Sanatçılarımız daha çok dini motif işlemelidir. Söz sanatını geliştirmeli. Bizlerde önem vermeliyiz.

Sonuç olarak; müziğin caiz olmadığını söyleyenler, lokman suresinin 6. ayetini delil gösterirler: “İnsanlardan öylesi vardır ki, herhangi bir ilmî delile dayanmadan Allah

yolundan saptırmak ve sonra da onunla alay etmek için boş lafı satın alırlar. İşte onlara rüsva edici bir azab vardır.”

Bir de: Allah Rasulünün: “Eğlence için yaratılmadınız” hadisini delil gösterirler.

Bazı hallerde, şartlı olarak müziği caiz görenler, zümer suresinin 18. ayetini delil gösterirler. “Ey Muhammed! Dinleyip de sözün en güzeline uyan kullarımı müjdele.”

Sözün en güzeli nedir? Güzel bir makam ve güzel bir sesle okumaktır.

Müzik caiz olsaydı, Kur’an-da belirtilir, açıkça belirtilmemesi mubah olduğuna delildir

derler.

Kısaca meşru olan ve olmayan müzik şöyledir:

- Uyuşturucuya kötü alışkanlıklara götüren,

- Ruhu maneviyatı öldüren,

- İnsani görevlerden alıkoyan, Allah’a kulluktan alıkoyan,

- Zamanı boşa harcatan,

- Nefsi tahrik eden, kötü duygu ve düşünceler akla getiren,

- Kötü söz ve kelimeler içeren,

- Aşk, meşk, şarap gibi şeyleri meşru gösteren, öven,

- İnsanın inancına zarar veren, meselâ; kahpe felek, sen nerdesin Allah’ım, muhannete muhtaç etme yerine Muhammed’e muhtaç etme gibi,

- İbadete, Kur’an-a ve dini şeylere katılan müzik meşru değildir.

Meşru olan ise:

- İnsanın ruhuna hitap eden, insanı dinlendiren rahatlatan tedavi amaçlı müzik,

- İnsanın üzerinde iyi ve olumlu etki meydana getiren,

- İslam’i bilgiler ve duygular veren,

Page 153:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

153

- Kur’an tilaveti, ezan, hac nağmeleri, telbiye, tekbir, salavat nat, ilahi, mevlitte müzik,

- Mehter, İstiklal Marşında müzik,

- Kötü söz ve kelimeler içermeyen, tahrik ve kötüye sevk etmeyen,

- Düğünde, nişanda ve nikâhta meşru olma kaydı ile çalınan müzik,

- İnsanı aslî görevlerinden uzaklaştırmayan ve Allah’a yaklaştıran- Tedavide kullanılan müzik,

- İnsanı ümitsizliğe karamsarlığa, alkole, uyuşturucuya, sigaraya, fuhşa, isyana götürmeyen müzik,

- Sözleri öğüt olan müzik “Sen Allah’ı seversen Allah seni sevmez mi” gibi.

- Beşikteki ninni de, minaredeki ezan da, hayatın sonundaki salâ da olduğu gibi insan

fıtratına uygun olan müzik meşrudur.

Page 154:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

154

V. BÖLÜM

AZAR AZAR ÖLÜMÜN ADI SİGARA

ÖNSÖZ

İnsan hayatının bir anlam taşıyabilmesi için ilk şart sağlıktır. Sağlık olmadan

hiçbir şeyin anlamı olamaz. İnsani görevler yerine getirilemez. Düzenli bir hayat, sağlık kurallarına uymak ve sağlığı korumakla olur. Böylece beden sağlığı korununca, bedenle sıkı bir ilişkisi olan ruh sağlığı da korunmuş olur ki, dengeli bir hayattan

ancak o zaman söz edilebilir.

İnsanın hayatında yaptığı davranışlar iyi ve kötü alışkanlıkların tekrarıdır. Hiçbir insan kötü olarak doğmaz. Sonradan kazandığı iradeye bağlı davranışların iyi

ve kötü oluşu ile insan iyi ve kötü olur. İradesiz ve dengesiz hayat, iyi alışkanlıkların kazanılmasını güçleştirir. O zaman insan kötülüklerde tatmin yolu arar ki, bu da büyük problemler doğurur.

Denilebilir ki, sigara insan sağlığını tehdit eden kötü alışkanlıkların en başında

gelmektedir. Çünkü diğer alışkanlıklara nazaran sigarayı kullananların sayısı daha çok olduğundan tesir sahası da geniştir. Devamlı kullanılan bir madde oluşu ile de zararı diğer alışkanlıklara oranla daha büyüktür.

Sigara alışkanlığı, aslında insan için bir ihtiyaç olmadığı halde kompleks ve problemlerin içinde kötü özentilerle başlar. Ve genç yaşta kazanılan bir alışkanlıktır.

Gençler arasında sigara içmek, büyüklere yakıştırılan bir davranış olarak kabul edilir. Benliği henüz tam gelişmemiş çocuk denecek yaştaki gençler kendilerine

duyduğu güvensizlik içinde yapmacık pozlarla büyükler gibi içmek, birini söndürüp diğerini yakmak, filmlerdeki gibi izmariti fırlatmakla büyüklük sevdasına kapılırlar. Dikkati çekmek ve enteresan görünmekle büyüdüklerini ispata çalışırlar.

Erkekler sigara içmeyi erkek olmanın bir şartı olarak görürken, kızlar da hak aldıklarına ve erkeklerle eşit olduklarına inanarak içerler. Sağlıklarına verdikleri zararı hiç düşünmezler. Her şeye rağmen kendilerini alışmaya zorlarlar. İstemediği halde

arkadaşlarının zoru veya başkalarına poz yapma arzusu ile eline aldığı sigaranın kısa zamanda esiri olurlar. Çünkü sigara kısa zamanda alışkanlık yapan bir maddedir. Bir doktorun dediği gibi: “Aslında sigaraya başlamak bırakmak kadar zordur.” Bu güçlüğe

rağmen gençler kendilerini zorlamakla sigara tiryakisi olur giderler.

Artık bırakmak zordur. Hele genç yaşta kazanılan bir alışkanlık olunca sigaralar, paketler birbirini takip eder. Yaşlandıkça gençlikteki çekilen “Oh”lar “Ah”lara

dönüşür. “ Bu son paket olsun” diyenleri, yemin edenleri çok görmüş ve duymuşuzdur. İşte bunlar sigaranın zararlarının fark edilmesidir. Bunun yanında bir de sigaranın zararlarına inanmayanları dinleriz. “ Şu kadar senedir içiyorum, zararını

görmedim” diyenler çıkar. Aslında zararlı olmadığına kendileri de inanmazlar. Fakat

Page 155:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

155

ne derlerse desinler, nefislerini yenememenin ötesinde kuru bir teselliden öteye

gidemezler.

Sigaranın zararsız olduğunu iddia edenlere inanmamak lazımdır. Sigaranın zararı gençlikte fark edilmeyebilir. Sigaranın zararı uzun vadelidir.

A- TÜTÜNÜN TARİHÇESİ

Tütün dünyanın en hızlı yayılan salgınıdır. Tütünün ilk vatanı Amerika’dır. Amerika’ya gelen göçmenler, kaşifler tütünü buradan başka ülkelere götürmüşlerdir. 16. yy da dünyaya yayılmıştır. Türkiye’de tütün 1601’de ekilmeye başlanmıştır.

4. Murat, tütünün içilmesine yasak koymuş, nice insanları da cezalandırmıştır.

Daha sonra gelişmiş ülkeler mücadele ederken, az gelişmiş ülkeler Pazar haline gelmiştir.

4. Murat bir yandan sigara içimini suç sayıp ceza koyarken diğer yandan

camilerde vaazlar verdirip, tütün aleyhindeki fetvaları camilere astırmıştır. Padişah iki sebepten yasaklamıştır. Başta kötü kokusu, diğeri de sebep olduğu yangınlardır.

Katip Çelebi 4. Murat’ın tütünle mücadelesini şöyle anlatıyor:

“Sultan Muradı Rabi asrının sonlarında kötülüklerin kapılarını kapamak için kahvehaneleri kapattığı gibi yangınlar çıktığı için tütüne de yasak getirmişti. Halk, yasağı dinlemediğinden Hünkar buyruğuna aykırı gitmek suçundan içenleri

cezalandırmak gerekti. Giderek kişi yasak nesnenin üzerine daha çok düşer dediklerince, içmeye hırs ve rağbet artıp bu suçtan nice adem yokluk ülkesine gönderildi…” (Bilim ve Teknik Dergisi c.15)

B- SİGARAYA NASIL BAŞLANIYOR?

Aslında bu alışkanlık zor kazanılabilecek bir alışkanlık. Güzel değil, tatlı değil. Çokları alışabilmek için neler çeker neler. Bulantılara, öksürüklere rağmen alışmaya

çalışır.

Başlangıçta yasak ilgiye götürüyor.

Toplumda “Kadın çocuksuz, erkek çubuksuz olmaz” gibi yanlış sözler, gençler üzerinde etkili oluyor. Bazı analar “Oğlum sigarayı telleyip püflemeyince, nara atıp

sövmeyince, erkek demem” diyerek gençleri tahrik ediyor. Bunlar olumsuz etkiler yapıyor.

Page 156:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

156

Kendisine sigara ikram edilen reddetmeyi bir eksiklik sayıyor. İçmeyen de

evinde, cebinde sigara taşımaya başlıyor. Hele kızlı erkekli guruplarda içmemek eksiklik sayılıyor. Yakarken, tutarken ve izmariti atarken ki pozlar diğer gençleri özendiriyor.

Aile ilgisiz, büyükler kötü örnek oluyor.

Önce şu hususu açıkça belirteyim ki; hiçbir insan sigara alışkanlığına ihtiyaçtan dolayı başlamaz. Bunun için de sigara, içende üstünlük, içmeyende noksanlık değildir.

Bu alışkanlığın başlamasının nedenlerini şöyle sıralayabiliriz:

- Sigara daha çok küçük yaşlarda içilmeye başlandığı için ana babaların ilgisizliğini ve arkadaş etkisini ilk başta zikretmek gerekir. Hatta kırsal kesimde bazı

ana babaların çocuğunun sigara içmesiyle gurur duyduğunu da söylemek gerekir.

- Önemli bir husus da günlük hayatımızda sigara, bazılarınca neşe kaynağı, bazılarınca da dert ortağı kabul ediliyor. Yani sevinen içiyor, üzülen içiyor. Hele biraz

iradesi zayıf, problemli kişiler sigaraya tutsak olmaktan kendilerini kurtaramıyor.

- İnsan yanlışı ve hatayı bilmediği için yapar derler. Gençlerde sigara ile büyüme, varlığını ispatlama kanısının yaygın oluşu, sigara alışkanlığının

başlamasında büyük etken olmaktadır. Genç, bir sigara yakıp gösteriş yapmayı, caka satmayı ve dumanını savurmayı marifet biliyor. Sigaranın kendini büyüttüğünü sanıyor. Bunu da daha çok sigaranın sağlayacağı iltifata muhtaç gençler yapıyor.

- Diğer önemli hususlardan biri de ikramcı toplum oluşumuz. Birbiriyle

karşılaşan, bir araya gelen insanımız, selamla beraber “ buyur, yak!” diyor. Hemen ikinci sigarayı da karşı taraf ikram ediyor. Zorlanıyor. İçmiyorum, içmeyeceğim

demek, içmemek sanki bir eksiklik olarak görülüyor.

- Büyüklerin kötü örnek olmalarını, gençleri özendirmelerini de unutmamalıyız.

- Süslü, çekici ambalajlar, aldatıcı reklamlar da insanımızı yanıltıyor. Halbuki

insanımıza sağlıklı bilgi verilse, kimse bu illetin pençesine düşmeyecektir.

- Sigara alışkanlığı daha çok sigara içen ana babalardan doğan, yıllarca onların sigara dumanlarını teneffüs etmiş çocuklar arasında yaygındır. Ve sigaraya böyle

çocuklar daha çabuk başlamakta, daha çabuk alışmaktadır.

İşte böyle başlanılan sigara kendisiyle kalmamakta, kısa zamanda içki ve uyuşturucu gibi alışkanlıkları da davet etmektedir.

Ayrıca dağılmış aile çocukları, gençlerdeki bunalım ve cehalet büyük etkendir.

Çocuğun bir defa sigarayı denemesi, başlaması için yeterlidir. Bunun için sokaklarda bedava sigara dağıtılmasının ardında sinsi planlar vardır. Yapılan p lanlar boşuna değildir. Reklamlarla sigara içmeyi cazip hale getirenlerin sonları şöyle

olmuştur:

Page 157:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

157

Marlboro reklamlarında gördüğümüz Wayne Mc Laren 1992 yılında 51

yaşında akciğer kanserinden öldü.

1950’li yıllarda ilk olarak 17 yaşında Lucky Strike sigaralarının reklamlarında daha sonra da Chester Field sigaralarının reklamında baş artist olan Janet Sackman akciğer kanseri olmuştu. Akciğerinin bir kısmıyla sesini büyük ölçüde kaybetmişti.

1981-1987 yılları arasında Winston sigaralarının reklamında başrolü oynayan David Goerlitz 35 yaşında felç oldu. Tatma duygusunu kaybeden sanatçı, vücudunun sol tarafını da kontrol edemez hale geldi.

Camell sigaralarının reklamlarında yer alan Will Thornbury, 1992 yılında 56 yaşında kanserden öldü.

Marlboro reklamlarındaki kovboylardan biri olan David Millar Jr. 1987 yılında sigara kullanmaktan dolayı yakalandığı anfizem hastalığından öldü.

C- SİGARA DÜŞMANDIR

Sigaranın maddi manevi hiçbir yönden insana faydası yoktur. Her ne kadar efkar dağıttığı, dert ortağı olduğu söyleniyorsa da ilmin ve ilim adamlarının ifadesine

göre sigara insanın dostu değildir.

Sigara daha çok geri kalmış ülkeler ve kırsal kesimde kendisini düşünmeyen, yakınları ile pek ilgilenmeyen kimseler tarafından rağbet görmektedir.

Yıllarca sigara içen, sigaraya bağımlı bir insana sorsak:

- Bunca yıl içtin ne kazandın? Herhangi bir faydasını gördün mü? Başkalarına tavsiye eder misin? desek…

Bize vereceği cevap:

- “Hiç, asla, nesini tavsiye edeyim” olacaktır.

Dünya sağlık teşkilatınca yapılan bir istatistikte, her yıl 5 milyon insan sigaranın sebep olduğu hastalıklar sonucu öldüğü bildirilmiştir. Tespit edilen öldürdüğü insan bu kadar. Ya can çekiştirdikleri…

Ayrıca sebep olduğu hastalıklar, verdiği acılar yanında sigara zayıf ve orta halli aileler için büyük bir ekonomik külfeti de beraberinde getirmektedir.

Sigara sadece içene zarar vermez. Onunla beraber çocuklara, eş, arkadaş, mesai arkadaşlarına ve yol arkadaşlarına da zarar verir. Yani sigaradan, beşikte

yatan çocuktan, köşesinde son anlarını yaşayan ihtiyara kadar herkes zarar görür.

Bu bakımdan sigara dost değil, düşmandır.

Page 158:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

158

Bugün zararsız sigara yok. Maddi manevi zarar görmeyen içici de yok.

Sigaranın verdiği zararı birine bir başkası verse neler olur neler… işte bu zararı insan kendi kendine veriyor.

Sigara içerken 4 binden fazla kimyasal madde vücuda giriyor. Bunların her biri zehirdir.

Prof. Dr. Saffet Solak: “Yerli yabancı hiçbir ilim adamı sigaranın bir tek faydasını gösteremez. Buna karşılık yüzlerce zararı ispatlanmıştır” demiştir.

Sigaranın parasını el alır, dumanını yel alır, içene de sadece zararı kalır.

Sigara, uyuşturucuya ve alkole götüren en büyük etkendir. Bugün sigara

kullanım yaşının iyice düşmesi alkol ve uyuşturucu tehlikesini de beraberinde getirmektedir.

Sigara içenler zararını bizzat çektiği halde, sigaradan eli ayağı doğranmış

kütük gibi kalmış insanları gördüğü halde, kanser olanları ve ölenleri yakınan bildiği halde, sigara içmeye devam etmesi ahmaklıktır. Zaten büyüklerimiz sigaraya “ahmak otu” adını takmışlardır.

İnsanımız sigarayı kullanmamaya özen göstermelidir. Üzerinde bile sağlığa zararlı olduğu yazılıdır. Sigara bünyeyi zayıflatır, başka rahatsızlıklara yol açar. Sigara içende iştah olmaz. Sigara sağlığa zararlı olduğu gibi insan karakterine bile

zarar verir. Sigara içen kadınlar erkekleşir, biraz yaşlanınca sakalı çıkar, yüzü çabuk kırışır.

Sigara vitamin düşmanıdır. Vücuttaki savunma gücünü azaltır. Zeka geriliğine sebep olur. Beyne normal oksijen gitmediği için beyinde hücreler ölür, felç tehlikesi

artar, insan çabuk yaşlanır. Sigara kemik erimesine neden olur.

Sigara içen kadının karnındaki çocuğuna az oksijen gittiği için zeka geriliği olur.

Sigara içenler ömründen kaybediyor. Çünkü öldürücü bir düşmandır.

Bütün bunlara rağmen içenler sigarayı birkaç açıdan savunabiliyor. Sinirlerimi yatıştırıyor. Halbuki sigara sinirleri tahrip eder, uyuşturur. İnsandaki zindeliği, yorgunluğa dönüştürür. Düşüncesinde bulanıklık meydana getirir. Çünkü beyin

hücrelerini öldürür. Sigarayı kim savunursa savunsun, sigara onu savunmaz.

Amerika’da yapılan bir araştırmaya göre; 2000 yılında 5 milyon insanın sigara sebebiyle hayatını kaybettiği belirlenmiş ve sigara içenlerin ölüm yaşı 30’a kadar

indiği açıklanmıştır. (25-11-2004 Vakit)

En son sigara ile ilgili haber şöyle idi: “ 42 yaşındaki Ahmet K sigara tiryakiliği yüzünden bir bacağını 23, diğerini ise 37 yaşında kaybetti. Hayatını tekerlekli sandalyede devam ettiren tiryaki, sigara içmeye devam ediyor.” (19-11-2004 Vakit)

E… boşuna ahmak otu dememişler.

Page 159:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

159

D- SİGARADAN İÇMEYEN DE ZARAR GÖRÜR

Sigaradan içen kadar içmeyen de zarar görür.

Hamile annelerin sigara içmeleri veya sigara içilen ortamlarda bulunmaları halinde ana karnındaki çocuk zarar görür.

Sigara içen ana baba yalnız kendilerine değil, doğacak çocuklarına ve evdeki

küçük yavrularına da zarar vermektedir.

Sigara içen erkeğin spermi de zarar gördüğünden kromozomlar tahrip olur ve genler de bozuluyor, böylece doğacak çocuklarda mutlaka bozukluk oluyor. (23-02-

1992, Zaman)

Londra Vellington hastanesinin açıklaması böyle. Hatta erkekte kısırlık yaptığını da ifade etmişlerdir.

Görülüyor ki; ana baba içiyor çocuk çekiyor. Bir doktor hamile kadını muayene

ediyor ve:

“Çocuğun sağlığı için sigarayı bırakman lazım” diyor. Kadın:

“Ben sigara içmem” diyor. Doktor:

“Öyleyse evde sigara içen biri var, o bıraksın” diyor.

İş yerlerinde, vasıtalarda, resmi dairelerde, evin içinde içenler varsa, içmeyenler de zarar görmektedir.

Demek ki sigara çevreyi kirletiyor. Çevredekilere de zarar veriyor. İçmediği halde içenlerin dumanından zarar gören pasif içiciler de kansere yakalanabiliyor.

Çocuklar düşük doğuyor veya zayıf doğuyor. Dumanla gelen ölümler artıyor.

E- KİMLER İÇİYOR?

Sigaranın zararlarını bilmek yetmiyor. Bir doktor, bir sağlıkçı, okumuş bir aydın sigara içebiliyor. Sigaranın zararları konusunda konferans veren, iki çekip ondan sonra kürsüye çıkabiliyor.

Sigarayı sorsan tıp fakültesi öğrencilerine: “ insan sağlığının en tehlikeli düşmanlarından biri” diyecekler, ama diğer fakültedeki arkadaşlarından daha çok içecekler. Burada bir hata var. Sigaranın zararını bilmek yetmiyor. Eksik olan ne?

Eğitim.

Page 160:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

160

Türkiye’de reklam, promosyon ve ücretsiz sigara ikramı derken, bu nesil tütüne

bağlı hastalıklardan ölüm rekoru kıracaktır.

Sigaranın bir zevk değil, ihtiyaç değil zehir olduğunu anlatmak gerek. Sigaradan zarar görenlerin fotoğraflarını, ölenlerin listesini göstermek gerek.

Sigarayı uyuşturucu kapsamına alan ülkeler, Türkiye’de yayılması için elden

geleni yapıyor. Türkiye’yi Pazar haline getirmek istiyor. Genç nesli hastalıklı ve bağımlı hale getirmek istiyor.

Bir düşünürün ifade ettiği gibi; “ alışkanlıklar halata benzer. Her gün birer lifini

örmek suretiyle sonunda onu kopması mümkün olmayan bir hale getiririz”.

Sigarayı en çok küçük yaştaki çocuklarımız içiyor. Özeniyor, büyüdüğünü ispata çalışıyor. Merak ediyor, eline kalem kitap yerine, elma şekeri yerine sigara alıyor. Çok küçük yaşta denemeye kalkıyor. İçen arkadaşlarından etkileniyor, onların

ikramını alıyor. Çevrenin baskısını görüyor. Sokak çocuğu bali, tiner gibi uçucu madde kullanıyor.

Bugün sigaranın, alkolün hatta uyuşturucunun ilköğretime inmesi ürkütücüdür.

Yapılan araştırmalara göre sigara kullanma yaşı 10- 11’e kadar düşmüştür. Böyle olunca alkol, uyuşturucu, cinsel ilişki çabuk geliyor.

Ortaöğretimde yapılan bir araştırmaya göre her 5 öğrenciden birinin sigara,

alkol ve uyuşturucu kullandığı ortaya çıkmıştır. Ortaöğretim resmen tiryakidir.

Aile içinde azarlanan, dövülen çocuklar daha çok sigara kullanıyor.

Dizilerde, filmlerde veya büyüklerinin, öğretmeninin içtiğini gören çocuklar atari salonlarında, kafelerde vakit geçiren çocuklar büyüdüklerini ispat için sigara içiyor.

Burada tek yapılacak iş çocukların korunmasıdır. Arkadaşları, çevresi,

harçlığını nereye harcadığı dikkat edilmelidir. Çünkü bu alışkanlık “sen de dene”, “bak bir şey olmaz” gibi sözlerden sonra bir tek sigara ile başlar.

Diğer bir husus okul yöneticilerine ve öğretmenlere düşmektedir.

Gençler sigara içiyor. İlgi çekmek isteyen yani bir sigaralık ilgiye muhtaç olan gençler içiyor. Büyüdüğünü, delikanlı olduğunu ispatlamak isteyen, karşı cinsin ilgisini çekmek, poz atmak isteyenler içiyor.

Sevinçli olanlar, üzüntülü olanlar içiyor. En önemlisi de bunalımlı gençler

içiyor. Kişilik gelişimini tamamlayamamış olanlar içiyor.

Liselilerin neredeyse yarısına yakını sigara kullanıyor. Bunun sebebinin de evde ana babaların, okulda öğretmen ve yöneticilerin kötü örnek olmasıdır.

Yeşilay’ın, sağlık kuruluşlarının ve yayın organlarının aleyhteki propagandalarına, ilim adamlarının sigaranın sebep olduğu hastalıkları açık olarak

Page 161:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

161

belirtmelerine rağmen, sigara tüketimi gün geçtikçe artmaktadır. Bu tüketime bağlı

olarak sigaranın doğrudan sebep olduğu veya yol açtığı hastalıklar da yayılıyor.

Sigara içen küçükler kendilerini büyüttüğünü, büyükler ise çeşitli sıkıntıları giderip, efkar dağıttıklarını zannederek içmektedir. Sigara içenler tarafından yakın arkadaş, dert ortağı sanılır. Gerçekten o da cebimizde bizi hiç terk etmeyen dost gibi

görünür. Üzülürüz hemen elimizdedir. Seviniriz yine hemen elimizdedir.

Kimisi sevinçten, kimisi üzüntüden içer. Ama o ne sevinç verir ne de efkar dağıtır. Yani sigara, hiçbir zaman insanın dostu değildir. Ancak dostlarının ikram ettiği

bir düşmandır.

Öğrencilerin diğer sigaraya başlama nedenleri şöyledir:

- Sorunlar

- Özenti

- Arkadaş etkisi, arkadaş toplantıları

- Hava atma

- Zevk

- Merak

- Yasağa, baskıya tepki

- Ders çalışırken zihin açtığı zannı.

Sigara içmeyen öğrencilerin içmeme nedenleri de şunlardır:

- Sigaranın zarar verdiği kimseleri görmesi, zararını bilmesi

- Ana babasının içmemesi

- Arkadaşlarının içmemesi

- Deneyince rahatsız olması ve bir daha denememesi

- Ekonomik yönü

- Spor yapması

- Kötü kokusu ve dini inancı

- Sigaralık ilgiye muhtaç olmaması gibi nedenlerdir.

Page 162:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

162

Sigarayı kadınlar içiyor. Bunalımlı, eşitlik sevdalıları ve zenginliği ile mağrur

olanlar içiyor.

Alkol alan, tavla konken gibi oyunlarla vakit geçiren, arkadaş toplantılarına katılan kadınlar içiyor.

Okumayan, genel kültürü zayıf, sigaranın verdiği zararları bilmeyen kadınlar

içiyor.

İşyerlerinde çalışan kadınlar içiyor.

Huzurlu ve mutlu bir aile yuvası kuramamış, geçimsiz, dayak yiyen kadınlar içiyor.

Genç kızlardan biraz haya duygusunu yitirmiş, karşı cinsle fazla haşır neşir olan, kendinde eksiklik hissine kapılan, bunalımlı, sigarada teselli arayan genç kızlar içiyor.

Bir de kendini çirkin hisseden kızlar içiyor.

Sigarayı en çok az gelişmiş, fakir bölgelerde yaşayanlar içiyor. Avrupa’da eskiden “ Türk gibi kuvvetli” denirmiş. Şimdi “ Türk gibi sigara içer” deyimi yer almış. Bunun sebebi;

- sigaranın ikram edilen şeyler arasında yer almasıdır.

- Sigara ile efkar dağıtma alışkanlığıdır.

- Neşe ve sevinç anında içilmesidir.

- Evde ve okulda gizli işlenen ilk suç olmasıdır.

- Göz yaşları ve öksürükler arasında etrafa içmenin gururunu sergilemesi

gibi nedenlerdir.

- Tabi en önemlisi eğitimsizlik, bilgisizliktir.

İyi bir terbiye almış ve eğitim görmüş gençlerin sigaraya ihtiyaçları yoktur. Sigara ile sağlayabilecekleri eksiklikleri yoktur. Sigaraya harcayacakları vakitleri de

yoktur, paraları da yoktur.

F- ANNEYE BABAYA DÜŞEN GÖREV

Ev yangınlarının üçte birinin sigara yüzünden çıktığı açıklanmıştır.

Ana babalara düşen görevler vardır. Mesela;

Page 163:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

163

- Ana baba sigara içerek kötü örnek olmamalıdır.

- Çocuk sigara görmemeli, içeni seyretmemelidir.

- Çocuk bakkaldan sigara almaya gönderilmemelidir.

- Arkadaşlarından gelen “ sen de iç, dene, yak” tekliflerini reddedecek eğitim

verilmelidir.

- Sigara içen ana babanın evladı, sigara içmeye her an istekli ve meyilli olur.

- Elinde sigara evladına öğüt veriyor: “ sakın içme, ben içiyorum sen içme,

bu zararlıdır”. Bu öğütlerin hiçbir faydası yoktur.

- Eğer başlangıçta göz yumulursa, sigaraya ilgisi ve içmesi gülerek

seyredilirse, o çocuğun sigarayı içmemesi zordur.

- Büyükler sigarayı bırakmak için yemin eder, bazıları azaltır, bazıları “son paket” olsun der söz verir ama sigara öldürürken içmeye devam ederse, kötü örnek

olursa, sigaranın önüne geçilemez. Çocuklarının içmesini istemeyenler önce kendileri içmemelidir.

Bir önemli husus ta devlet eliyle yapılacak mücadeledir. Bugüne kadar yapılan mücadele yeterli olmamıştır. Açılan kampanyalar, sigarayı bırakma günleri,

okullardaki Yeşilay kolunun faaliyetleri, yapılan konuşmalar hepside göstermelik olmuştur.

Sağlıklı toplum için ciddi tedbirler alınmalıdır. Özendiren yayınlara, filmlerde

dizilerde özendirici örneklere müsaade edilmemelidir.

Okullarda sıkı tedbirler alınmalıdır. Okul yönetimi ve öğretmenler disiplini bozan, çocuğu isyankar yapan ve diğer kötü alışkanlıklara neden olan sigara

alışkanlığının önüne geçmek için çareler aramalıdır. Çocuklukta iyi alışkanlıklarda kazandırılabileceğini eğitimciler ispatlamalıdır.

G- SİGARA EN ÇOK ÇOCUKLARA VE KADINLARA ZARAR VERİR

Sigara çocuk doğmasına manidir. Sigarada bulunan zehir, spermdeki irsi hali tahrip eder ve döllenmeyi önler. Florida Üniversitesi uzmanlarından Dr. R. Douperty, erkeklerde kısırlığın sigara yüzünden arttığını açıklamıştır. Aynı zamanda katılım

sağlayan genleri bozduğunu, yozlaştırdığını da ilave etmiştir. Sigara tiryakisi babanın spermlerinde meydana gelen genetik arızalar çocukta sakatlık ve karakter bozukluklarına sebep olduğunu söylemiştir.

Çukurova Üniversitesinden Dr. Nurdan Tunalı’nın bildirdiğine göre; “ sigara içen kadının üreme organının iltihaplanması doğuma etki yapmaktadır. Hamile kalma

Page 164:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

164

ihtimalini azaltmaktadır. Sigara içen kadının, içmeyenlere oranla hamile kalma

ihtimali üç kat daha azdır.

Hamilelik sırasında sigara içilmesi düşüklere ve erken doğuma ve bebek ölümlerine neden olmaktadır. Ayrıca sigara içen kadınlar, içmeyenlere oranla daha erken menopoz dönemine girmektedir. Erken yaşlarda kemik erimesine ve kalp

damar rahatsızlıklarına yakalanma riskini artırmaktadır. (30-10-1994 Yeni Asya)

Sigara hamileliğin düşmanıdır. Araştırmalara göre sigara içmeyenlerde kısırlık % 3,8 iken, sigara içenlerde % 41,8 dir. Sigara içen kadınlarda ay hali bozuklukları

içmeyenlere oranla üç kat daha fazladır. Menopoz sigara içenlerde 20 kat fazladır. (01-07-1996 Zaman)

“ Sigara akciğer kanseri, damar sertliği, kanser gibi hastalıklara sebep olur.

Ayrıca koroner kalp rahatsızlıklarına, felce, ülsere sebep olur. Hamile kadınlarda daha büyük zararlara yol açar. Düşük ihtimali artar. Çocuk doğarsa zayıf doğar.” (Aile sağlığı Ans.2/270)

sigara kadınlar için daha zararlıdır. Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi Doktoru

Celal Karlıkaya’nın yaptığı açıklamaya göre, erkeklere göre ciltlerinin sigara içen kadınların daha çabuk kırıştığı ve bozulduğu, kısırlığa neden olduğu, rahim ağzı kanserine, akciğer kanserinin nedeni, ölü doğumlara, çocukta zeka geriliğine sebep

olabileceğini belirtmiştir. (12-08-2003 Yeni Asya) Ayrıca Karlıkaya “balkonda içilen sigaradan bile bebeğe nikotin geçer” demiştir. (09-08-2003 Vakit)

Çocuk Sağlığı Hastalıkları Uzmanı Dr. İ. Afşin: “ Sigara ortamı çocukları hasta

eder. Sigara içen anne süt yoluyla çocuğuna nikotin verir. Nikotinli süt içen çocukta ise, huzursuzluk, kalp çarpıntısı, sebebi bilinmeyen kusma ve ishal görülür. Çocuğun sigara içilen ortamda kalması çocuğun ileride bronşite, akciğer kanserine yakalanma

riskini büyük ölçüde arttırır” demiştir. (13-07-1995 Zaman)

Hamileyken sigara içen annelerin çocuklarının oksijensiz kalmaları nedeniyle büyüyünce isyankar olduğu belirtilmiştir. Bu açıklamayı Amerikalı Doktor Alan Leshner yapmıştır. (03-09-2000 Vakit)

İngiliz Today Gazetesinin verdiği habere göre; sigara içenlerin çocuklarında sağırlığa çok sık rastlandığı belirtilmiştir. (13-06-1989 Sabah)

Demek ki sigara içen anne ve babalar yalnız kendilerine zarar vermekle

kalmıyor, yavrularının sağlığını da tehlikeye atıyor.

Anne ve babalar siz hala sigara içmeye devam edecek misiniz?

Page 165:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

165

G- ZARARSIZ SİGARA VAR MI?

Sigaranın her türlüsü insan sağlığı için zararlıdır. Az zararlı veya zararsız sigara yoktur.

Son zamanlarda yaygınlaşan “muhabbet fokurtusu” denilen nargile, sigara

kadar insana zararlıdır. Yani tütünün her kullanım şekli, her dozu ve her miktarı zararlıdır.

Sigaranın insan sağlığına verdiği zararlar asla küçümsenemez. Bilim adamlarının ifadelerine göre sigara insan sağlığını korkunç bir şekilde tahrip

etmektedir. Buna rağmen bir çok insanımız hala içiyor. Her gün sigaranın alt ettiği, acı çektirdiği insanları göre göre içmeye devam ediyor.

Benden biraz yaşlı bir dostuma sigarayı içmemesini söylediğimde bana

sigaranın hiçbir zararın görmediğini söyledi. Kendisine “sen mi sigarayı bırakacaksın, sigara mı seni?” dedim güldü. “ Biz dostuz, birbirimizi bırakmayız” dedi. İki ay sonra karşılaştığımızda hali perişandı. Gırtlak ve akciğer kanserine yakalanmış, nefes

borusunu almışlar, yerine bir hortum takmışlar, artık sigara içmiyordu…

Ne olursa olsun, ne yaparsak yapalım sigaranın zararını önlemenin mümkün olmadığı ilim adamlarının ifadesidir. İnsan sigaranın zararından ancak onu

bırakmakla kurtulabilir. Aksi halde, mide, ciğer, böbrek, sinir sistemi, beyin, solunum yolları, ani ölümlere yol açan damar ve kalp hastalıklarında sigara en önde gelen bir risk faktörünü oluşturmaktadır.

Herkesin bildiği gibi sigaranın sebep olduğu hastalıkların başında kanser gelir.

En basit ifadeyle sigara dumanı, boğazda tahriş meydana getirerek mikropların yerleşmesine zemin hazırlar. Farenjit denilen iltihaplanma meydana gelir ve kısa zamanda kanser…

İşin diğer düşündürücü yönü de sigara içen ana babalar kendi sağlıkları ile beraber, çok sevdiklerini ifade ettikleri çocuklarının da sağlığını riske atmaktadır. Sigaradan etkilenip hastalanan veya sakat doğan çocukların ömür boyu çekecekleri

ıstırabın vebalini aklı başında hangi ana baba üstlenebilir?...

H- SİGARA İMHA SİLAHIDIR

Bazı devletler kendi içinde sigara içimini azaltmak için her türlü gayreti

gösterirken, başka ülkeler için sigara ihracatını arttırmakta, kovboylara, artistlere reklam yaptırarak imha silahı olarak kullanmaktadır.

“ Sigarayı İslam dünyasına yaymak için cami şeklinde sigara fabrikaları

yapmak dahil her yola başvuruldu. Padişahlar ve dini terimler kullanıldı. Sigaraya

Page 166:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

166

Mekke adı bile verildi. Ayrıca sigara için İslam alimlerine “ haram” dedirtmemişler “

mekruh” diye fetva verdirtmişlerdir. Sigaraya “Mohammed” “Salem aleikum” adlarını verdiler. Hatta “Besmele” adı ile sigara çıkardılar. Kendileri sigarayı terk ederken İslam ülkelerinde içilmesini sağladılar”. (13-02 Zaman)

batı ülkeleri, bilhassa Amerika sigarada iki tuzak kurmuştur. Birincisi; kendi

tütünü ile yaptığı sigarayı silah olarak kullanması, diğeri de sigaranın zararlarından meydana gelen hastalıklar için ilaç ve tedavi aletlerinin satışıdır.

Evet sigara sömürülmeye müsait ülkeler için imha silahı olarak

kullanılmaktadır.

İ-SİGARANIN ZARARLARI

Sigaranın zararlarını saymak ve tartışmak zaman kaybından başka bir şey değildir. Fakat çoğunun bilgisizlikten içmesi nedeniyle ne gibi zararlar verdiğini gözler önüne sermekte fayda vardır.

Bugün içenler zehir içiyor. Sigaranın verdiği zararlar gözler önüne getirilecek

olursa, denilebilir ki sigara en tehlikeli salgındır. Sosyal afettir. Sigara ağır çekim intihardır. Tabut çivisidir. İnsanlık için en öldürücü silahtır. Bir çok insanın ölüm sebebidir. İnsanın hayatından yıllarını çalmaktadır. Öldürmediğini de sakat

bırakmaktadır.

Sigaranın nikotini 19 saniyede kana karışmaktadır. Anında beyin hücrelerini öldürmektedir. Ölen bu hücrelerin yerine yeni hücrelerin oluşmadığını yapılan

araştırmalar ortaya koymuştur. Görülüyor ki, sigara zihin açıcı değildir. Hafızayı zayıflatır, erken bunamaya neden olur. Yani sigara uyuşturucudur.

Sigarayı söndürmeyenlerin sigara hayatını söndürmektedir. Sigara insan sağlığından daha önemli değildir.

Sigaranın maddi yönden de zararı vardır. Bilhassa dar gelirli ailelerde, ekmek almakta zorlanan, çocuğuna simit parası veremeyen ai lelerde sigaraya yer olmamalıdır.

Sigaraya giden para, günlük, haftalık, aylık, yıllık ve ömür boyu hesap edilecek olsa, ihtiyaç sahibi bir aileyi rahat yaşatır, kimseye muhtaç etmez. Evsize ev alır. Yani bir tiryaki bir ev parasını duman etmektedir.

Sigaranın hiç mi faydası yok diyenlere Mahzar Osman’ın cevabı “var”olmuş ve

saymış:

1- “Sigara içeni köpek ısırmaz.

2- Sigara içenin evine hırsız girmez.

Page 167:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

167

3- Sigara içen ihtiyarlamaz” demiş.

Anlayamadık demişler. Anlatayım demiş, açıklamış: “köpek ısırmaz, bastonla

dolaşır. Evine hırsız girmez, sabaha kadar öksürür. İhtiyarlamaz, genç yaşta ölür” demiş.

Evet sigara öldürür, değilse sakat bırakır. Kimse zararını görmüyorum

diyemez. Eğer ufak tefek sinyal veriyorsa, geç kalınmış demektir.

J- YEŞİLAY’IN SİGARA RAPORU ADLI KİTABINDAN ALINTILAR

- Her türlü uyuşturucular arasında en fazla ölüme ve hastalıklara sebep olan madde sigaradır. (s.12)

- Sigara günümüz insanını tehdit eden önemli bir içtimai afettir ve insan kendisini bundan kurtarmak zorundadır. (s.15)

- Akciğer kanserinin %90’ı sigaradan kaynaklanmaktadır. (s.17)

- Kalp hastalıklarından ölenlerin % 80’i sigara tiryakisidir. (s.17)

- Gırtlak kanserinin % 99’na sigara tiryakiliği sebeptir. (s.17)

- Sigara içen annelerin çocukları, yeterli oksijen alamadığı için geri zekalı olur.

(s.18)

- Sigara içenlerin % 42’si kısır olmaktadır. (s.19)

- Erken doğum, düşük yapanların % 80’i sigara tiryakisidir. ( s.19)

- Sigara içen anneler, çocuğunuzu emzirmeyin. (s.21)

- İş kazalarının % 80’ne sigara sebep olmaktadır. (s.21)

- Damar tıkanıklığı olan kişilerin % 90’nın sigara içenlerde olduğu ilmi bir gerçektir. (s.25)

- Çıkan yangınların % 70’nin sebebi sigaradır. (s.27)

- Felcin birinci nedeni sigaradır. 25 yaşından sonra her tiryaki için söz

konusudur. (s.59)

- Kalp hastalıklarından korunmak istiyor, canınızın genç yaşta çıkmasını istemiyorsanız, sigara içmeyiniz. (s.63)

- Sigara depresyon ve beyin kanserine neden oluyor. (s.65)

Page 168:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

168

- Yüksek tansiyon ve kolesterolün damar sertliği yapıcı etkileri sigara içen bir

kimsede, içmeyene oranla çok daha yüksektir. (s.68)

- Sigara içen eşiniz sizi de kalp hastası yapar. (s.71)

Sigara içen kadınlarda genel olarak görülen en önemli arızaları şöyle özetleyebiliriz:

1- Adet bozuklukları,

2- Beslenme bozuklukları,

3- Deveran bozuklukları,

4- Erken yaş dönümü,

5- Kısırlık,

6- Cinsel ve hormonal bozukluk ve yetersizlikler,

7- Göğüs, mide, bağırsak ve rahim kanseri (s.77)

Sigara içen hamile kadınları ve bebekleri bekleyen tehlikeler özet olarak:

- Doğum zorlukları,

- Bebekte zeka geriliği,

- Daha fazla düşük,

- Çelimsiz ve zayıf çocuklar,

- Doğumdan önce ve sonraki bebek ölümleri,

- Hastalıklı ve sakat nesillerdir. (s.78)

- İktidarsızlığın % 64’ü sigaradandır. (s.86)

- Kısırlığın önemli sebeplerinden biri sigara alışkanlığıdır. (s.87)

- Gençler ana baba olmak istiyorsanız, alkol ve sigaradan uzak durun. (s.90)

- Sigara içen kızların ruh sağlığı yerinde değildir. Sakın sigara içen kızlarla

evlenmeyin. (s.92)

- Sigara içenlerin yüzleri daha çabuk kırışıyor. Sigara kadını çirkinleştiriyor. (s.93)

- Sigara kadını erkekleştirir.

Page 169:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

169

Sigara ne yapar?

a. Tahriş eder.

b. Felç yapar.

c. Kanser yapar.

d. Kansızlık yapar.

e. Damar sertliği yapar.

f. Böbrek iltihabı yapar.

g. Düşük yapar.

h. Cinsel gücü zayıflatır.

i. Sinirleri yıpratır. (s.96)

- Sigara en büyük katildir. (s.140)

Sigarayı bırakanlarda ne gibi değişiklikler olur?

- İştah artar,

- Uyku düzene girer,

- Sindirim normale döner,

- Enfarktüs riski azalacaktır,

- Yorgunluk azalacaktır,

- Kansere tutulma ihtimali azalacaktır,

- Sinirlilik yok olacak, neşe gelecektir,

- Görme kabiliyeti artacaktır,

- Enerji, cinsel güç artacaktır,

- Maddi zarar yok olacaktır. (s.147)

Sigara nasıl bırakılır?

- Kesin kararla ve bıraktığını herkese ilan ederek,

- Birden bırakıp atmakla,

Page 170:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

170

- Sigara ortamından uzak kalarak,

- Sigarayı hatırlatanlardan uzak kalmakla,

- Sigara arzusu uyandıran yiyeceklerden uzak kalarak,

- İbadetlere yönelerek,

- Sigaranın zararlarını ve sigara hakkında dinin hükümlerini düşünerek,

- Günlük sigara parasını bir yoksula ekmek alarak, (s.159)

- Sigara ömrü 18 yıl kısaltıyor. (s.169)

- Tarihin hiçbir döneminde tabii ve patolojik afetlerde dahil, hiçbir felaket insanlığı günümüzdeki sigara, alkol ve uyuşturucu salgını kadar tehdit eden bir sorun haline gelmemiştir. (s.228)

K- SİGARADAN VÜCUDA YİRMİ KÖTÜLÜK

1- İştahı keser,

2- Sindirimi güçleştirir,

3- Uykuyu kaçırır,

4- Vereme zemin hazırlar,

5- Bronşit yapar,

6- Vitaminleri öldürür,

7- Boğaz kanserine sebep olur,

8- Dişleri sarartır, ağız kokusu yapar,

9- Ciltte kırışıklıklara sebep olur,

10- Keyif kaçırır,

11- Ağız ve burundaki ince zarları tahriş eder,

12- Hafızayı zayıflatır,

13- Görme bozukluğuna sebep olur,

Page 171:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

171

14- Sinirleri tahrip eder,

15- Cinsel gücü azaltır,

16- İlgiyi daraltır,

17- İradeyi zayıflatır,

18- Kaslara gevşeklik verir, dinamizmi ve çevikliği ortadan kaldırır,

19- Kemiklerin erimesine neden olur,

20- Akciğer kanserine sebep olur.” (Geliyorum diyen tehlike: 85 Abdülkadir Türk)

Sigaranın zararını tartışmak bile zaman kaybıdır.

Dünya sağlık teşkilatının açıklamalarına göre; sigara gebeliğe engeldir, kısırlık

yapar. Florida Üniversitesi Profesörlerinin açıklamalarına göre; erkeklerde sperm miktarını azaltmaktadır.

Anaların çocukta meydana getirdiği genetik arızalar, çocukta sakatlık ve

karakter bozukluğuna sebep olmaktadır.

Birkaç gazete haberi ise şöyle:

13-11-1998 Zaman: “Sigara cenin genetiğini bozuyor”.

28-06-0996 Türkiye: “Sigara ve içki kısırlaştırıyor”

“Az içiyorum” diye kimse teselli bulmasın. Sigara ne kadar az içilirse içilsin

vücut, sigaranın tahribatından kurtulamaz. Sigara affetmez. Yıllarca Marlboro reklamı yapan kovboy kanserden ölmüştür.

Sigara içkiden de, uyuşturucudan da tehlikelidir. Çünkü ikisinin de

başlangıcıdır.

Page 172:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

172

L- ÇEŞİTLİ GAZETE HABER BAŞLIKLARI

23-11-1992 Zaman:

- “Sigara asrımızın kronik, müzmin, bulaşıcı, sinsi hastalığı”

“ Tütün canlı dokuyu uyuşturuyor”

- Sigara C vitamini düşmanı.

22-03-1993 Zaman:

- “ Sigara bütün hastalıklara davetiye çıkarıyor. Kalbin, ciğerlerin, damarların en büyük düşmanı olan sigara deride su kaybına sebep olarak cildin çok erken yıpranmasına neden oluyor.

- Sigara üst derideki hücreleri öldürüyor.

- Sigara ilaçların etkisini azaltıyor.

03-12-1992 Zaman:

- Sigara vitamin düşmanı.

23-02-1992 Türkiye:

- Sigara yüz cildini bozuyor.

- Sigara vücudun dengesini bozuyor.

19-05-1991 Zaman:

- Sigara içenlerin cildi daha çabuk kırışıyor.

- Güzelliğin baş düşmanı sigara. Sigara içenler;

* Normalden daha erken yaşlanıyor, saçları daha çabuk dökülüyor.

* Sigara dumanı göz hastalıklarına sebep oluyor.

* Koku alma hissi köreliyor.

* Sigara dumanı cildin gözeneklerini tıkıyor, deride kırışmalara neden oluyor.

- Sigara alan, sağlığını verir. Sigara yakan, kendini yakar.

02-06-1994 Milli Gazete:

Page 173:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

173

- Sigara taksit taksit öldürüyor; sigara her yıl binlerce kişinin parmak, kol ve

bacağının kesilmesine neden oluyor.

- Hayatını söndürmeden sigarayı söndür.

03-04-1994 Türkiye:

- Ayağı kesilmiş bir tiryaki Yılmaz Çetin gençlere sigaradan uzak durun

tavsiyesinde bulundu. “ İnsan bir başladı mı her şey bitiyor. Her gün bayiden sigara alırdım. Sonunda sigara benim bacağımı aldı”.

09-10-1993 Zaman:

- Sigara yılda 13 milyon ölüme sebep oluyor.

30-05-1994 Türkiye:

- Tek sigara ömrün beş dakikasına bedel.

01-06-1994 Zaman:

- Sigara taksitle öldürüyor.

08-03-1993 Zaman:

- Her dört tiryakiden birinin ölüm sebebi sigara.

28-03-1993 Zaman:

Sigaranın zararları şöyle sıralanmıştır:

1. Dudak, dil, yanak, damak, gırtlak ve akciğer kanserine sebeptir.

2. Kanı pıhtılaştırır, damar sertliğine ve yüksek tansiyona sebep olur.

3. Sinir sistemini tahrip eder.

4. Hücrelere hayat ve enerji veren C ve B vitaminleri başta ilaçların etkisini yok eder.

5. Kronik bronşite sebep olur.

6. Sigara insanı katran küpü haline getirir.

7. Sigara insanın estetiğini bozar, dişlerini, yüzlerini çirkinleştirir.

8. Sesi, ses tellerini bozar.

9. Pis ağız kokusu, boşanmalara, soğumaya götürür.

Page 174:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

174

10. Aile bütçesine zararı vardır.

11. Çocukların sağlığı tehlikeye atılmış olur. Sakatlıklar, ölümler, daha çok

sigaranın eseridir.

12. Sigara, içkiye, uyuşturucu alışkanlığına götürür.

31-05-1994 Zaman:

Sigaranın yol açtığı zararlardan şöyle bahsedilmiştir:

1. Akciğer kanserinin % 90’ı, gırtlak kanserinin % 99’u sigara kaynaklıdır.

2. Kalpten ölenlerin % 80’i sigara kullanıcısıdır.

3. Sigara içenlerin vücuduna % 15-33 daha az oksijen girer. Sigara içen annelerin çocuklarında oksijen azlığı nedeniyle zeka geriliği olur.

4. Uyuşturucular arasında en fazla ölüme sebep olan sigaradır. Sigara kullananların dörtte biri sigara yüzünden ölmektedir.

5. Sigara içen kadınlar, içmeyenlerden 10 yaş daha ihtiyar gösterir.

6. Sigara içen kadınlarda kısırlık 10 kat daha fazladır.

7. Erken doğum ve düşüklerin % 80’inin sebebi sigaradır.

10-03-1992 Türkiye:

Dünya sağlık teşkilatının raporunda, sigaranın zararları da şöyle sıralandı:

Sigara dumanında bulunan karbonmonoksit, kanda oksijen taşımasını

bozar.

İştahı keser, sindirimi güçleştirir.

Dişleri sarartır, ağız kokusu yapar.

Dudak, dil, yemek borusu kanserine yol açar.

Öksürük, balgam ve nefes darlığı oluşturur.

Akciğer ve gırtlak kanserinin % 90 sebebidir.

Damar sertliği ve tıkanıklığı yapar.

Beyni besleyen damarların daralmasına bağlı felçler meydana getirir.

Kalp kriz sigara içmeyenlere oranla 10 kat daha fazla görülür.

Page 175:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

175

Sigara öldürmezse sakat bırakıyor. Uyuşturucular arasında en fazla ölüme

ve hastalığa sebep sigara. Sigarayı bırak, sağlıklı yaşa.

24-05-1994 Yeni Asya:

- 83 milyon çocuktan 7 milyonu sigaradan ölecek.

19-02-1994 Zaman:

- Bebekler doğarken ağlamayıp, öksürecek!

23-02-1992 Zaman:

- Sigara içen erkeklerin çocuklarında mutlaka bir arıza oluyor.

- Baba içiyor, çocuk çekiyor.

13-06-1989 Sabah:

- Sigara tiryakilerinin çocukları sağır oluyor.

03-04-1994 Zaman:

- Sigara zeka geriliği yapıyor.

17-03-1991 Zaman:

- AİDS ile sigara aynı. Sigara AİDS’i hızlandırıyor.

26-04-1994 Milli Gazete:

- Sigara, alkol ve stres, veremi davet ediyor.

- Akciğer kanseri, tiryakilerde 12 misli daha fazla. Sigara kanser tehlikesini arttırıyor.

- Sigara % 90 Akciğer kanseri yapıyor. (10-03-1992 Türkiye)

- Sigara felç tehlikesini arttırıyor.

06-01-1992 Zaman:

- Kalp sektesine üç ana sebep: Sigara, kolesterol, yüksek tansiyon.

1. Sigara hipertansiyona sebep oluyor.

2. Tiryaki kadınlarda sakal çıkıyor.

3. Sigara kadını çirkinleştiriyor.

Page 176:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

176

Dünya Sağlık Teşkilatının raporuna göre:

Sigara akciğer, gırtlak, dudak kanseri yapar.

İştahı keser, sindirimi güçleştirir.

Dişleri sarartır, ağız kokusu yapar.

Öksürük, balgam ve nefes darlığı yapar.

Damar sertliği ve tıkanıklığı yapar.

Beyni besleyen damarların daralmasına ve felce sebep olur.

Kalp krizi riski 10 kat fazlalaşır.

Siz hala sigara içmeye devam edecek misiniz?

M- DİN NE DİYOR?

İslam bir şeyi yasaklarken bazı ölçüler koymuştur. Mesela İslam beş şeyin

korunmasını esas almıştır:

1. Dinin korunması

2. Neslin korunması

3. Malın korunması

4. Canın korunması

5. Aklın korunması

Eğer bir şey bunlardan birine zarar veriyor veya verdiriyorsa, o şeyi yasaklamıştır.

İslam insan sağlığına ve insana ait değerlere büyük önem verir. Sağlığın ve insana ait değerlerin korunmasını insana görev olarak vermiştir. Beden ve ruh insana emanettir.

İnancımıza göre insan ve insana ait her şey kutsaldır. Ayrıca insanın

görevlerini yerine getirebilmesi için dinimiz insan sağlığına büyük önem vermiştir. Bunun için insan sağlığına zarar veren şeyleri yasaklamıştır. Emirler de fayda ve zararı ölçü almıştır.

Page 177:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

177

Şüphesiz ki; sağlık Allah’ın insana verdiği en büyük nimettir. Beden de bir

emanettir. İnsanın görevi, sağlığın kıymetini bilmek ve emanetleri korumaktır. Ölüm ötesinde Allah’a bunların hesabını verecektir.

Dinimiz insan sağlığına olduğu gibi vücut temizliğine de büyük önem verir. Yüce Peygamberimiz: “ Kokmuş ağız, sararmış dişle yanıma gelmeyiniz” buyurarak

böyle kimseleri istemediğini belirtmiştir. Ayrıca kül tablası gibi kokan kimselere meleklerin yaklaşmayacağı büyüklerin söylediği bir sözdür.

İnancımız açısından diğer bir husus da israf konusudur. Dinimize göre parayı

faydasız, gereksiz yere harcamak israftır. Sigaranın bilinen hiçbir faydası olmadığı için sigaraya verilen para da israftır. İsraf ise dinde haramdır. Hele çoluk çocuğun rızkı söz konusu ise…

İnancımıza göre faydalı olmak esastır. İnsanın kendisine veya başkasına doğrudan veya dolaylı olarak zarar vermesi yasaklanmıştır. Bugün sigara içen bir kimse yalnız kendine zarar vermiyor.

Sigara, insan için zaruri bir ihtiyaç değildir. Açlıktan insanların öldüğü

dünyamızda insanın insana karşı elbette sorumlulukları vardır. Sonra Allah’ın bize verdiği nimetlerin yerinde harcanması, sigaraya verilecek paraların insanlığa faydalı yerlerde harcanması, çoluk çocuklarla yenilip içilmesi daha doğru olacaktır.

Din bilginlerine göre sigaraya verilen para israftır. Bazılarına göre sigara haram, bazılarına göre mekruh kabul edilmiştir. Helal diyen olmamıştır.

Henüz zararı bilinmediği zamanlarda tartışılmıştır. Tahrimen haram diyenler olmuş, tenzihen haram diyenler olmuş ama içilebilir diyen olmamıştır.

Sigaranın helal olabilecek yönü yoktur.

İnsanın sigara içmesi hak değildir. İnsan parasını israf edemez, haram da kullanamaz. Sağlığına zarar veremez, başkalarına da zarar veremez.

Kur’an da ve hadislerde sigara yasağı yoktur. Bundan sigaranın yasak

olmadığı çıkarılamaz. Bugün bir çok içki türü var ki, Kur’an da geçmiyor. Sigara, vahyin kesilmesinden sonra ortaya çıkmıştır. Böyle durumlarda icma ve kıyasa baş vurulur.

Sigaranın zararları ilim adamları tarafından açıklandıktan sonra sigara hakkındaki görüşler değişmiştir.

Sigara pistir, rahatsızlık verir, kokusu hoş değildir, hastalık sebebidir,

içmeyenlere bile zarar verir.

İslam’da zarar vermemek esastır. Bir adamın eşi rahatsız oluyor, kocasının sigara içmesini istemiyorsa, bey sigara içemez.

Tütün ekenler de zarara sebep oldukları için tütün ekmeleri meşru değildir.

Çünkü tütün başka bir yerde kullanılmıyor.

Page 178:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

178

Sigara faydasız bir şeydir. Ayrıca başka alışkanlıklara götürür. Bu haliyle dinin

sigarayı meşru sayması mümkün değildir.

Cenab-ı Allah Kur’an’da:

- “ Kendinizi öldürmeyin” (Nisa:29)

- “ Kendi elinizle kendinizi tehlikeye atmayın” (Bakara:195) buyuruyor.

Sigara içen kimsenin zarar görmemesi mümkün değil. Bir ayette de:

- “ Yiyin, için fakat israf etmeyin” (A’raf:31) buyrularak israf yasaklanmıştır. Sigaranın dumanını yel alıyor, parasını el alıyor. İnsan için ihtiyaç ta değil, israftır.

Bu konuda Peygamber (AS) da şöyle buyuruyor:

1. “ Sarhoşluk veren, uyuşturan her şeyden men ediyorum” (Ebu Davut:3/329)

2. “ Soğan, sarımsak yiyen mescidimize gelmesin. İnsanlara eziyet veren meleklere de eziyet verir” (Müslim:5/49)

3. “Kim Müslüman’a eziyet ederse, bana eziyet etmiş olur. Her eziyet eden

cehennemdedir.”

4. “Sararmış dişle, kokmuş ağızla yanıma gelmeyiniz” buyurmuştur.

Bu hadislere göre, sigara meşru sayılamaz. Çünkü ilim adamları sigarayı uyuşturucu sınıfına katmışlardır. Sigara başkalarına eziyet veriyor, kül tablası gibi

kokuyor.

İslam’da;

- Zarar veren şey,

- Dolaylı zarar veren şey,

- Zarara sebep olan şey,

- Harama götüren şey, helal değildir.

İslam alimlerine göre “sigara içene selam verilmez. Çünkü abesle iştigaldir. Oruçluyken isteyerek sigara dumanını içine çekenin orucu bozulur. Ayrıca sigarayı

ikram edilecek bir ihtiyaç görmemişler. Bey hanımın diğer zorunlu ihtiyaçlarını karşılarken, sigarasını temin etmek zorunda değildir” demişlerdir.

İslam alimlerine göre,

1. Küllü Müskirin haramün: Her sekir veren şey haramdır. Sigara içmeyen bir

sigara içse veya biri üst üste iki sigara içse ne olur? Başı döner sarhoş olur.

Page 179:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

179

2. Küllü müsrifin haramün: Her israf haramdır. Sigara ihtiyaç değil israftır.

3. Küllü habisün haramün: Her kötü kokan haramdır. Sigara içenin kokusu iyi

koku değildir.

4. Küllü müziin haramün: Her eziyet veren haramdır. Bugün sigaranın verdiği zararı, eziyeti başka bir şey vermiyor.

Bir de yabancı sigaralar yakıldıktan sonra hiç çekilmese de bitinceye kadar sönmüyor. Çünkü alkolle yıkanıyor. Buna göre sigara helaldir denilemez.

Fıkıhçılar ne diyor?:

- “ İnsan sigara içmekle hem israf etmekte, hem vücuda zarar vermekte, hem

de başkasına zarar vermektedir. Bu üç zarar gerçekleştiği için buna haram diyoruz. Bir şeye bu hükmü vermek için adının illa da naslarda geçmesi şart değildir. Mesela, eroin de naslarda geçmez. Ama zarar verdiği için haram diyoruz. Aynı şekilde

sigaraya da haram diyoruz. Daha önce sigaraya haram demeyenler, ne ölçüde zarar verdiğini bilmedikleri için haram dememiş olsalar gerek” (Prof. Dr. Hayrettin Karaman)

- “Sigara keyif verici ve bağımlılık yapar. Bugün sigaranın zararlı olduğu tespit edilmiştir. Hakkında ayet, hadis yok denemez. Asr-ı saadette afyon da bilinmiyordu. Fıkıhçılar onu şarapla kıyas ettiler. Sigaranın da zararı göz önüne alındığında

haramlığı kesindir.” (Prof. Dr. Hamdi Döndüren, İslam ilmihali:661)

- “Tıp ilmi, sigaranın zararını şüphe ve tereddütlü olmaktan çıkarmıştır. Sigara dinen haramdır.” (Türkiye Diyanet Vakfı yayını ilmihal: 2/69)

- “İslam’da başkalarına zarar vermemek esastır. Sigara zararlıdır, israftır,

abesle iştigaldir. Allah: “ kendinizi öldürmeyin. Kendi elinizle kendinizi tehlikeye atmayın” diyor. Sigara şüpheli bile olsa kaçınılmalıdır. Çünkü şüphe harama götürür.” (Prof. Dr. Faruk Beşer, Fıkhın penceresinden sosyal hayatımız s:137)

- “Zararlı bir şeyi yemek içmek haramdır. Müslüman’ın kendisine zarar veren

şeyleri kullanması caiz değildir. İsraf ve sağlık açısından sigara haramdır.” (02-06-1996 Zaman Yusuf el Kardavi)

- “Sigaranın sağlığa olan zararı, çocuklarının nafakasının sigaraya verilip

onların mağdur edilmesinden dolayı sigara haramdır.” ( Halil Gönenç, G.M Fetvalar 1/229-240)

- “Tütün zararlıdır, haramdır. Allah’ı zikirden alıkoyar, kötü kokusuyla meleklere

eziyet verir.” (02-06-1996 Zaman)

- “Nargile içenin imamlığı caiz değildir. Nargile ve sarhoşluk veren şeylerin ticaretini yapmak da caiz değildir.” (Şeyh Halid b. Ahmet Age)

- “Zararı kesine yakın olan haram, zararı hafif ve şüpheli olan ise mekruhtur.”

(Fıkhın penceresinden sosyal hayat s:145- Mustafa Zerka)

Page 180:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

180

Evet birkaç fetva böyle.

Kuzey Amerika Tıp Birliği üyesi Dr. İftehar Hüseyin şöyle der:

- “Sigara, İslam’i ölçüler içerisinde Müslüman’a yakışır bir nesne değildir. Sigara, alkolden daha tehlikelidir. Daha önce sigaranın kesin olarak zararlı olduğu iddia edilemiyordu. Sigaranın faydası yönünde hiçbir emare yok. Ben bir doktor

olarak, sigaranın bir çok zararı bulunduğunu gördüm. Bunun için sigara içmeyi bir Müslüman’a yakıştıramıyorum” demiştir.

Şöyle bir soru sorulsa:

- “Sigaraya giden para boşa mı gitmiştir, yoksa hayra mı gitmiştir? Cevap

olarak bir Allah’ın kulu çıkıp ta “hayra gitmiştir” diyebilir mi? Öyleyse boşa giden para israf olmuş bir para değil midir?

Buna göre Müslüman’ın cebinde sigara çakmak değil, tespih ve takke

bulunması gerekmez mi?

Cenaze yıkayan bir kardeşimiz: “Bir cenaze yıkadım, leş gibi sigara kokuyordu” demişti.

Bir kardeşimiz de: “Babam rüya görmüş Peygamber (AS) ona: “Ben pis kokan

insanı sevmiyorum. Sen sigara içiyorsun” demiş, kovmuş diye anlattı.

Bir hadislerinde: “Sararmış dişle, kokmuş ağızla yanıma gelmeyin” buyurmuyor mu?

- Süreyya ağabeyimiz rüya görüyor. Peygamber (SAV) çadır kurmuş. Herkes koşturuyor. İki barikat kurulmuş, birincide cepte sigara var mı bakılıyor, olan geri döndürülüyor. İkincide ağız koklanıyor. Ağzı kokan döndürülüyor, ağzı kokan Allah Resulüne ulaşamıyor.

- Mehmet Amcamız sık sık Allah Resulünü rüyasında görür ve Onun sohbetine katılırmış. Bir gün kapıyı açıp girince Allah Resulü ona “ sen gelme pis kokuyorsun” demiş, kabul etmemiş. Öylece üzüntüsünden uyanıp bir daha uyuyamamış. Sabah

namazına gidip gelmiş, kapıdan içeri girince hanımı: “ sen ne pis sigara kokuyorsun, sigara mı içtin” deyince o akşam kahveye gidip orada oturduğu aklına gelmiş.

- İki arkadaş sigarayı tartışa tartışa hacca gider. Vardıklarında zemzem içerler.

Biri “Zemzem içtik, bir de sigara iç” der. O “olur mu burada” der. “O zaman senin vücudun da Allah’ın evi, neden kirletiyorsun?” der.

- “İster fakir ol, ister fukara yak yemeğin üstüne bir sigara” sözü muteber bir söz değildir.

Page 181:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

181

N- SİGARA PARASI HAYRA GİTMELİDİR

Özgür iradenin kullanılamadığı yaşlarda sigara alışkanlığı başlıyor. Cep harçlığı boşa gidiyor. Maalesef çocuklukta başlayan bu zararlı alışkanlık ömür boyu sürüyor.

Yıllarca hatta ömrü boyunca içenlere sorsak “Ne kazandınız” diye. Bize verecekleri cevap sadece “hiç” olacak ve sigaranın verdiği maddi, manevi zarar ları saymaya başlayacaklardır. “ Tavsiye eder misiniz” desek, acaba bir kişi çıkıp ta “Ben

içiyorum zararını görmedim, tavsiye ediyorum” der mi?

Sigaraya kimsenin ihtiyacı yoktur. Bu yüzden helal değildir. Malımızı, paramızı nerelere harcadığımızı Allah soracak. İnsan isterse kötü alışkanlıklar yerine iyi alışkanlıklar kazanabilir. Parasını da faydalı yerler, yararlı işler için harcayabilir.

Hayat sigarasız çok daha güzeldir. Sigaranın parası israf edilmemeli, para hayra gitmeli, hayır işlerine gitmeli ve sevaplı işlere gitmelidir. Belki bir sigara parası insanın kurtuluşuna vesile olacaktır. Belki bir insanın karnının doymasına, ağrı ve

acılarının bitmesine veya bir gencin okumasına sebep olacaktır.

- Sigara parası ile kendimizin, çocuklarımızın ihtiyacını giderebiliriz.

- Sigara parası ile birkaç çocuk sevindirebiliriz.

- Bir hafta sigara içmesek, tüp alamayan bir aileye bir tüp alıp sevindirebiliriz.

Bir ay sigaraya verilen para ile bir yoksulu giydirebiliriz.

- Bir aylık sigara parası ile bir genci her ay burs vererek okutabiliriz.

(Ben başlangıçta her gün alınan bir ekmekle okudum. Yoksa okuyamazdım. Adını bilmediğim o kişiyi hep rahmetle anıyorum)

- Evet bir çok alternatif var. Sigara içmemekle her gün bir aileye ekmek alabiliriz. Her gün bir kitap alabiliriz. Bir müspet gazeteye abone, bir güzel dergiye abone olabiliriz.

- Sigara içmekle harcadığımız vakti, fikirle, zikirle, namazla, kaza kılarak

geçirebiliriz.

- Sigaraya harcadığımız zamanı hizmet yaparak geçirebiliriz.

- Sigara ile yıprattığımız vücudu Allah’a kullukta, hayır hizmetlerinde

kullanabiliriz.

- Sigaranın kül ve duman ettiği parayı sosyal hayır kurumlarına bağışlayarak sadaka-i cariye haline getirebiliriz.

Page 182:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

182

Sigaradan ölen intihar etmiş olur. Kur’an’ın ve Peygamberin uyarılarına isyan

etmiş olur.

O- SİGARA NASIL BIRAKILIR?

Sigara insan sağlığı açısından son derece zararlıdır. Sigaranın sebep olduğu

ölümler, diğer uyuşturuculardan 13 kat daha fazladır. Sigara öyle bir şeydir ki, zararı bırakıldıktan sonra 15 yıl daha devam eder.

Avrupa ülkelerinde sigara içenler farklı muamele görüyor. Hatta farklı ücret

alıyor.

Sigarayı bir çoğumuz içiyor ama bu kötü alışkanlığın nelere mal olduğunu, bize, çevremize ne gibi zararlar verdiğini kimse düşünmek istemiyor. Bunun için

diyorum ki, bilim adamlarının bunca açıklamasından sonra gelin sigarayı bırakın. Eğer sağlığınızı, geleceğinizi düşünüyor, kendinizi ve yakınlarınızı seviyorsanız sigarayı bırakmalısınız diyorum.

Sigarayı bırakmak için yol gösterenler çok olur. “ Bekara karı boşamak

kolaydır” derler. Kim ne derse desin, yılların bıraktığı bir alışkanlık kolay bir şekilde bırakılamaz. Fakat insan isterse bu bir irade işidir. Kim olursa olsun alışırken sarfettiği gayret kadar gayret sarf ederek sigarayı bırakabilir. Evet, yeter ki istesin. İnanıyorum

ki insanın başaramayacağı bir iş yoktur.

Bugüne kadar sigaranın zararını görüp veya okuyup “ son paket olsun” diyen, içmemek için yemin eden, söz veren ve bahse giren çok olmuştur. Sigarayı uzun

yıllar içmiş, bırakmış bir insan olarak söylüyorum. Hiçbir alışkanlık, insan iradesinin üzerinde değildir. Sonra bunca bırakan insanlar var. Oh kurtulduk diyorlar. Ben bıraktıktan sonra gördüm ki, insan sigarasız da yaşıyormuş, hem de çok daha rahat,

çok daha sağlıklı… sigara insan sağlığından daha önemli değildir. Zararın neresinden dönülürse kârdır. Fakat fazla gecikmemek gerekir. Çünkü dönülse de fayda vermeyeceği zaman da vardır.

Azaltayım, şöyle içeyim, böyle içeyim, bunlar laf. Gerçekten sigarayı bırakmak

isteyen kimse, “ben kendimi, insanları senden daha çok seviyorum. Ey sigara! Bu yüzden seni bırakıyorum” der o kadar.

İlmin bunca buluş, açıklama ve uyarılarına kulak asmayıp, sigara öldürürken

içmeye devam etmek, sigaraya bağımlı kalmak zannederim akıllıca bir iş değildir.

Bir gazete haberinde: “sigara yüzünden organları 38 kez azar azar kesildi. O yine bırakmadı.” (07-01-2004 Zaman)

Sigara zehir rekortmenidir. Sigara içen zararlarını mutlaka bilmelidir ki,

bırakabilsin ve zararlarından kurtulsun.

Page 183:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

183

Sigara bırakıldığı andan itibaren 20 dakika sonra tansiyon, nabız normale iner,

8 saat sonra kandaki oksijen normal düzeye çıkar, 24 saat sonra kalp krizi riski % 25 azalır. 8 saat sonra sinir uçları yenilenmeye başlar. 15 gün sonra akciğer fonksiyonu % 30 iyileşiyor. Üç ay sonra ciltteki bozukluklar düzeliyor. Bir yıldan sonra halsizlik,

öksürük azalıyor, akciğer temizlenmeye başlıyor. Kalp, akciğerden ölme riski yarı yarıya azalıyor. Bu açıklamalar bile sigarayı bırakmaya yetecek nedenler olabilir.

Sigarayı bırakmak bazıları için zor olabilir ama imkansız değildir. Hani ne derler “ eğer torununu görmek istiyorsan sigara içme, dedene kavuşmak istiyorsan

sigara iç.”

Gelelim sigaranın nasıl bırakıldığına:

- En etkili güç inançtır. Dinen haram kılınması inanan için başka neden

bırakmaz.

- Sigara şartlı bırakılmaz. Ani kararla birden bırakılır. İfade “ sigarayı bıraktım” olmalıdır.

- Sigara ihtiyaç değildir. Faydalı yönü yoktur. İnsan sigaraya mahkum da

değildir.

- Sigarasız gün ilan ediliyor. 31 Mayıs sigarayı bırakma günü veya ramazan ayı sigarayı bırakmak için büyük fırsattır.

- Dünyada açlıktan ölen insanlar göz önüne getirilebilir.

- Sigaranın zararları, sigaradan zarar görenler göz önüne getirilmelidir. Sigarayı bırakmayanı, sigara bırakacaktır. Hem de acılar, üzüntüler ve pişmanlıklar vererek bırakacaktır.

- Sigarayı bırakan, bıraktığını etrafına söylemelidir. Nefsine yenik düşmemesi

için dua etmelidir. En önemlisi sigara içenlerden, ikram edenlerden uzak durmalıdır.

- Sigara içmek boş iştir. Sigarayı bırakan faydalı işlerle meşgul olmalıdır. Spor yapma, kitap okuma, ibadet etme gibi…

- Kahve içmek, kahveye gitmek eğer sigara istetiyorsa, kahve içmemek, kahveye gitmemek gerekir.

- Bırakmadan önce günlük içilen sigaradan daha fazla sigara içerek tiksinti, isteksizlik meydana getirmek faydalıdır.

- İnsanın kendini telkin etmesi ve kendine güvenmesi şarttır. Sigara bırakılmaz değil, bir çok insan bırakıyor. Herkes bırakabilir.

- Sigara bırakılınca sağlık yönü ile, zaman yönü ile ve para yönü ile kazançlar

düşünülebilir.

Page 184:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

184

- Başka bağımlılarla beraber hareket etmenin de faydası olacaktır. Sigaranın

zararlarını başkalarına anlatmak, bıraktığını söylemek dönüşü zorlaştıracaktır.

- Sigarayı bırakmanın etkili bir yolu da Allah’a söz vermek, sevdiğiniz kimselere söz vermektir.

- İnanan bir insan için sigara almaktan, sigarayı elinde, cebinde taşımaktan ve

içmekten daha önemli ve daha kutsal yapılacak işler vardır.

Sigara hayatı duman ediyor. Vücuttaki vitaminlerin düşmanı. Sigara alınan ilaçların etkisini yok ediyor. Çünkü sigara 4 binden fazla zararlı madde ihtiva ediyor.

Sigara sağlık düşmanıdır.

Sigara efkar dağıtmaz, acı verir, üzüntü verir.

Sigara bırakıldığı andan itibaren insan faydasını görmeye başlayacaktır. Yani bir dertten, bir hastalıktan sağlığına kavuşması gibi tekrar sağlığını elde edecektir.

Sigara içmeyen başlamamalı, içen de hemen bırakmalıdır. İnsan gibi kutsal varlığın kendine zarar vermesi aczinin ifadesidir.

SONUÇ

Katip Çelebi, 1632’de sigarayla mücadele ile ömrünü noktalayan Cerrah İbrahim Efendi’den bahseder. “Çok gayret sarfetti, boşuna zahmetler çekti. O söyledikçe alem halkı daha çok içip direndi” der.

“ Konuş konuş, kendin dinle” diye bir söz var. Bazılarına ne söylenirse

söylensin, aldırış etmiyor. Halbuki bu güne kadar hiçbir düşman insana sigara kadar zarar vermemiştir.

Sigara içen zararını peşin olarak kabullenmiş olur. Ama kendisi ile beraber

başkalarını da zehirliyor. Kimsenin buna hakkı yoktur.

Bir doktor “sigara içeni tedavi etmem” demiş. “ Neden?” demişler. “Çünkü o zaten ölmek istiyor, ne diye vakit kaybedeyim” cevabını vermiş.

Bugün sigaradan doğan hastalıklarla nasıl mücadele ediliyorsa, esas sigara ile

mücadele edilmelidir. Yani bataklık kurutulmalıdır. Devlet tütün ekimini ve sigara üretimini durdurmalıdır. Sigaraya verilen paradan çok, sigaranın sebep olduğu hastalıkların tedavisine para harcanıyor.

Bugün çalışma hayatına giren sigara içmese de, kısa zamanda kadın erkek sigara içiyor. Sağlık ve zararının ötesinde zaman kaybına neden oluyor, yangınlara sebep oluyor. Bunun için iş sahipleri sigara içmeyen eleman almalı ve işyerinde

sigara içilmesine müsaade etmemelidir.

Page 185:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

185

Sigaraya tutsak olmuş kimseleri, kendi hallerine bırakmak olmaz. İçeni, ,içecek

olanı ve içenlerden zarar göreni kurtarmak, korumak bazılarının görevidir. Bu konuda ana babaya, öğretmene, ilim adamına ve bilhassa devlete büyük görev ler düşmektedir.

- Sigaranın zararları, sebep olduğu hastalıklar konusunda insanımız yeterince

aydınlatılmalıdır.

- Her an, her yerde sorumsuzca içilmesi önlenmelidir. Medeni bir insanın evde, işyerinde, otobüste ve diğer kapalı yerlerde sigara içerek başkalarına zarar

vermemesi gerektiği anlatılmalıdır.

- Özendirici davranışlara, reklamlara müsaade edilmemelidir.

- Sigara paketleri üzerine yazılan “zararlıdır” yazısı, bazı yerlere asılan “sigara içmek yasaktır” levhaları yeterli değildir. Zannederim bunlara aldıran bile yoktur.

Devlet eliyle köklü tedbirler alınmalıdır. Diğer insanları korumak için zorlayıcı da olsa bazı kurallar konmalıdır. Böylece içenlerin başkalarına zarar vermesi önlenmelidir.

- Bilim adamlarımızın ağzından radyoda, televizyonda ciddi uyarılar

yapılmalıdır. İş ciddiye alınmazsa olmaz. Devlet eliyle reklam yapılıyorsa, doktor sigarayı kürsünün dibinde söndürüp, sonra da çıkar zararlarını anlatırsa, baba elinde sigara ile öğüt verirse bunların hiçbir faydası olmaz.

- Sigarada kar ve döviz hesabı yapılıyorsa devlet insanını ve insan sağlığını hesap etmiyor demektir. Salgın hastalıklarla nasıl mücadele ediliyorsa, uyuşturucu nasıl takip ediliyorsa, insan sağlığını tehdit eden ve uyuşturucuyu davet eden sigara ile de aynı savaş sürdürülmelidir.

Sonuç olarak ben şöyle bir davette bulunmak istiyorum: “Sayın sigara tiryakileri ve içme çağında olan genç kardeşlerim, kendinizi, insanları seviyorsanız gelin sigarayı bırakın. Sigara sizi bırakmadan siz sigarayı bırakın. Sigaranın bir çeşit

intihar yolu olduğunu bilin. Göreceksiniz iki ay gibi kısa bir zamanda organların çalışması normale dönecek, içiniz, dışınız temizlenecek, yeniden dünyaya geldiğinizi hissedeceksiniz.

Page 186:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

186

Cemal Şirin’in bir şiiriyle konuyu bitirelim:

Gençliğe güvenip içme sigara,

Açar bedeninde onulmaz yara,

Ummadık bir anda düşürür dara,

İçmeyin dostlarım, içmen sigara.

Tarlada yeşildir, pakette sarı,

Her yudumda alır sanki efkarı,

Ne sağlık bırakır, ne alın teri,

İçmeyin dostlarım, içmen sigara.

Açta pakete bak, tam yirmi adet,

Zehirden bekleme bir nebze medet,

Kalbe zarar verir, kansere davet,

İçmeyin dostlarım, içmen sigara.

Köşeye sıkışmış sakin, biçare,

Ne dosta benziyor, ne sadık yare,

Yokluğunda yalvarttırır düşmana,

İçmeyin dostlarım, içmen sigara.

Page 187:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

187

İlk zamanlar varamazsın farkına,

Öyle taş koyar ki hayat çarkına,

Hasret bıraktırır ev ve barkına,

İçmeyin dostlarım, içmen sigara.

Gerçeği gör artık, yok onun tadı,

Gönlünden silinsin sigara adı,

Bir zamanlar dosttu, o çirkef cadı,

İçmeyin dostlarım, içmen sigara.

O kadar içtim de görmedim fayda,

Düzenim bozuldu, ok çıktı yayda,

Vücut harap oldu, gönül hayhayda,

İçmeyin dostlarım, içmen sigara.

Söz, nasihat değil arif olana,

Aklı ile doğru yolu bulana,

Kem sözüm olamaz bana gülene,

İçmeyin dostlarım, içmen sigara.

Page 188:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

188

VI. BÖLÜM

ALKOL BELASI

ÖNSÖZ:

Alkol ve alkol kullanma alışkanlığı insanlık tarihi kadar eskidir. M.Ö. 2000 yıllarında Hammurabi Kanunları’nda alkol ticaretinden söz edilmiştir. Eski Yunanda içki tanrısı vardır. Kutsal kitaplarda alkol yasağı vardır. Çünkü her devirde alkol,

kötülüklerin ana sebebi olmuştur. Bir yerde alkol varsa orada huzur yoktur. Yuva yıkan odur. İntihar ettiren odur. Kazalara, belâlara, cinayetlere sebep odur. Tacize, tecavüze, saldırıya sebep odur. Yani her kötülüğün anasıdır.

Alkol uzmanların ifadesiyle bir insanın, bir toplumun başına gelen en büyük

belâlardan biridir. Çalışma hayatına iş kaybına en büyük darbeyi alkol vurur. Feci kazalara sebep olan alkoliklerdir. Çeşitli suçların işlenmesinde alkolikler öndedir. Akıl hastanelerinde, hapishanelerde araştırma yapılsa, alkolikler başta gelir. Çılgınlıkların,

akıl almaz şeylerin altında alkol vardır. Uyuşturucuya, fuhşa başlamanın baş sebebi alkoldür. En çok intihar olaylarının alkol alınmasından sonra olduğu bir gerçektir.

Alkolün gerekli ve faydalı olduğunu savunanları alkol hiçbir zaman

savunmamıştır.

A- İÇKİ KÖTÜLÜKLERİN ANASIDIR

İçki, her kötü işleri ve bütün kötülükleri kendinde toplar. Bunun için bazı

ülkeler içkinin alınıp satılmasını bile yasaklamışlardır. Bazı ülkelerde de ayyaşlar için sigorta yapılmaması için çalışmalar yapılmaktadır. Dinin etkisinin dışında kalanlar için kanun yolu ile yasaklar konmuştur. Bütün gaye içkinin marifeti olan tatsız olayları

biraz olsun önlemektir.

Peygamberimiz: “İçki, deva değil derttir.” buyurmuştur. Zehirden deva olmaz. Tıp alimlerinin birleştiği nokta, içkinin öldürücü zehir oluşudur. Bu gün içkiyi müdafaa edenler vardır. Ama içki onları hiçbir yönden müdafaa edip haklı çıkarmaz. Çünkü

içki, büyük belâ ve üzüntülere sebep olur. Ziya Paşa’nın dediği gibi:

“Mey neşveye de zevke de mahsus değildir.

Belki erbab-ı gamı tez öldürmek içindir.”

İçkinin ilk anda verdiği neşe kısa zamanda kedere dönüşür. İnsanın yaşama

azmini kırar, yaşama gücünü azaltır. İnsanın hayatının tadını bozar. Boşanmak için

Page 189:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

189

mahkemeye müracaat eden kadınların çoğu, kocalarının ayyaşlıklarını ileri

sürmüşlerdir.

Bazıları içkinin besleyici olduğunu, vücudun alkole ihtiyacını ileri sürerek içkinin içilmesi gerektiğini savunurlar. Bu doğru değildir. Hayvanlar üzerinde yapılan denemelerde bile içkinin canlılar üzerinde yaptığı olumsuz tesirler apaçık

görülmüştür. İnsan vücudunun bir miktar alkole ihtiyacı vardır. Fakat şişedekine değil. İnsan vücudunun ihtiyacı olan alkolü meyveler de vermiştir. İçki, insanın hafızasını zayıflatır. Sinir sistemini bozar. Çeşitli akıl, beden ve ruh hastalıklarına sebep olur.

Sağlam vücutlu, sağlam iradeli nesillerin yetişmesine engeldir.

1970 yılında Amerikan Tıp Cemiyeti Aylık Dergisinde yayınlanan bir istatistikte 10 sarhoş ailenin dünyaya gelen 57 çocuğundan;

25’i ölüyor,

6’sı aptal oluyor,

5’i sakat doğuyor,

5’i cılız doğuyor,

5’i saralı oluyor,

1’i kolera hastası oluyor,

10’u ancak sağlam yetişebiliyor.

300 yıl önce hiyeroglif yazısı ile yazılmış olan bir yazıda şunlar okunmuştur:

“Fazla içki içmekle öğünmeyin, bunda gurur duyacak bir şey yok. İki kupa

içtikten sonra, siz bile kendi söylediğinizi anlayamazsınız. İçip içip pat diye düştükten sonra kimse sizi kaldırmaz. Halâ ayakta duran dostlarınız ise size iğrenerek bakar. “”Bu ayyaşı alıp götürün bu meclisten” diye bağırırlar.

İçkinin dalgalandırdığı kafa ile insan normal düşünemez, normal yaşayamaz.

Şair:

“Bir bey ki, sabah akşam içki içer,

Ülke nicedir bilmez, kara gam çeker.” demiştir.

İçki, insanın başını derde sokar. Şekspir içkinin zararlarını ifade etmek için: “Ey

içki! Senin adın olmasaydı sana iblis derdim.” demiştir.

Ziya Gökalp de: “Sarhoşluk insanı akli ve ahlâki seciyeden mahrum ederek hayvanlaştırır.” demiştir.

Hakim soruyor:

Page 190:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

190

- Neden yaptın? Cevap:

- Sarhoştum.

İçki, yapılmayacak şeyler yaptırır. İçenlerin ne hallere düştüğünü neler söylediğini ve neler yaptığını her an görüyoruz ve biz utanıyoruz.

Hz. Ali’ye sormuşlar:

- Müslüman olmadan hiç içtiniz mi?

- Hayır.

- Neden herkes içiyordu?

- Evet ama ne hallere düştüklerini görüyordum. Ondan ben içmedim.”

Cevabını vermiştir.

Bir aile bir eğlence merkezinde içmektedir. Hanım birkaç kadehten sonra göğüslerini açarak: “Yanıyorum, yok mu ateşimi söndürecek” diye bağırmaya başlamıştır.

1989 yılı Emniyet Genel Müdürlüğü ve Adalet Bakanlığı verilerine göre:

- Ülkemizde işlenen suçların % 66 sı,

- Trafik kazalarının % 61 i,

- Cinayetlerin % 35 i,

- Tecavüzlerin % 50 si,

- Boşanmaların % 80 i

alkol yüzündendir. Buradan da anlaşılıyor ki, her kötülüğün temelinde alkol vardır. İnsanımız içkiden gördüğü zararı hiçbir düşmandan görmemiştir.

Cenab – ı Allah ne demiş: “İçki şeytan işi pisliktir.”

Hz. Peygamber ne demiş: “İçki her kötülüğün anasıdır.” demiş.

Alkol 15 dakikada kana karışır. Başta beyin olmak üzere bütün organlar üzerinde etkisini gösterir. Bütün organlar olumsuz etkilenir. Davranışlar hemen değişir. Gevşeme görülür. Saldırgan olur. Dikkat yok olur, hafıza zayıflar. Sadece

içen değil hiç tanımadık insanlar bile zarar görür. Telafisi mümkün olmayan yaralar açılır, zararlar görülür.

Page 191:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

191

B- HER GEÇEN GÜN YAYILIYOR

Türkiye’de içilen sütün üç katı alkol tüketiliyor. Adeta su gibi içki içiliyor. Bu haliyle Türkiye dünya alkol tüketiminde ilk üçe girmektedir. Yani dünyanın en çok alkol tüketen üçüncü ülkesidir. Bu Dünya Sağlık Teşkilatının kayıtlarına böyle

geçmiştir.

Neslimiz bazı konularda olduğu gibi bu konuda da çok ağır baskılar altında bulunmaktadır. İçkinin her yerde serbestçe su ve meşrubat yerine içilmesi, içkili

düğünler dernekler ve buralarda içilen içkinin miktarının öğünç vesilesi olması, içenlere medenî ve ilerici gözü ile bakılması, mânasız festivaller, bu festivallerde içilen tonlarca şarap ve seçilen şarap güzelleri, neslimiz üzerinde olumsuz tesirler

yapmaktadır.

Bunlardan başka, toplumumuzun değişen ölçüleri içinde içki içmenin erkekliğin veya büyüklüğün sembolü sayılması, sanki bir meziyetmiş gibi çevrede içmeyenlerin hor görülmesi, herkesi içmeye zorlayan içki reklâmlarının devlet eli ile yapılarak

kurulan psikolojik baskılar, irade ve inanç zaafı içinde genç nesli içki alışkanlığına zorlamaktadır.

Milletimizin millî ve mânevî yapısı düşünülmeden otel musluklarından şarap

akıtan ve “Bir milletin medeniyet seviyesi kullandığı içkinin miktarı ile ölçülür.” diyen milletin başına belâ olan zihniyet, içki âfetinin yayılmasına sebep olan diğer bir nedendir.

Davetlerde, toplantılarda alkol mecburiyetinin oluşu çok düşündürücüdür.

1997 yılında Antalya’da ormancılık kongresi yapılmış ve 10 günde 40 milyar liralık alkol tüketilmiştir. ( 25/10/1997. Akit)

Alkol üretimi, alkol tüketimi yasaklanacağı yerde adeta teşvik edilmektedir.

Cami ile aradaki 200 metreyi de kapatmıştır. 11 – 12 yaşlara inmiştir. Bira, kola diye daha küçük yaştaki çocuklar içmektedir.

Üzülen içiyor, sevinen içiyor. Kazanan içiyor, kaybeden içiyor. Düğün içiliyor, bayram içiliyor. Erkek içiyor, kadın daha çok içiyor.

Bira, az içki kalp krizini önlüyor. Bira taş düşürüyor, şarap zayıflatıyor ve kemiklere iyi geliyor… yalan bunlar. Parklarda, bakkallarda çarşaf çarşaf reklâm yapılıyor. Her tarafta satılıyor, her yerde herkes içebiliyor. Her yer meyhane…

Alkolik bir toplum olduk, trafik kazalarının, cinayetlerin, ırz namusa tecavüzlerin, aile içi şiddetin, dövmenin boşanmaların ve intiharların daha da artmasını istemiyoruz. Eğer tedbir alınmayacak olursa, çocuklarımız ve gençlerimiz

alkol batağında batacaktır.

Page 192:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

192

C- ALKOL VE GENÇLİK

Alkolik bir nesil geliyor. Çocuklar alkolle çok erken yaşlarda tanışıyor. Anası, babası gibi, büyükler gibi içiyormuş gibi yapıyor. Suyu içerken kadeh kaldırıyor gibi yapıyor. Okul kantini alkollü içecekler satıyor. İçki içilen mekânlara ailecek gidiliyor.

Büyükler çocuk yanında alkol alıyor. Baba eve sarhoş geliyor, ana evde sarhoş oluyor. İçki, ikramlar arasında yer alıyor.

İçki alemlerinde gençler komaya giriyor, acillere taşınıyor.

“Alkol ve madde bağımlıları araştırma ve tedavi merkezince yapılan

araştırmaya göre; alkolle tanışma yaşı 12 ye düşmüştür. Televizyon alkol kullanımını su içmek kadar basit bir olay olarak gösteriyor…” (03/07/1991. Türkiye)

Meşrubat olarak her yerde satılan biralar ve kolalar çocukları ve gençleri alkol

bağımlılığına götürmektedir.

Lise öğrencileri arasında her yüz öğrenciden 27’sinin alkol kullandığı, % 32’sinin kızlar olduğu açıklanmıştır.

Bazı odakların gençleri zararlı madde kullanmaya ittiğinden alkol, uyuşturucu

kullanma yaşı gittikçe düşmektedir. İlgisizlik yüzünden gül bitmesi gereken gönüllerde diken bitmekte, ayrık otu bitmektedir. Analar babalar, yetkililer başlarını kuma gömmüş, gerçeği görmekten kaçıyor.

“Gençlik alkolde boğuluyor. Gençlik biracılara teslim. Sağlık Bakanlığı’nın araştırmasında kız öğrencilerin arasında sigara alkol ve uyuşturucu kullanımının daha çok yayıldığı açıklandı.” (07/12/1995. Yeni Şafak)

Gençler keyifsiz, durgun, günlük işlerden zevk almıyor, kendini derslere

veremiyor.

Üniversite gençleri ise alkol batağında Akdeniz Üniversitesi öğrencileri arasında yapılan bir araştırmaya göre % 41’inin harçlıklarının çoğunu içki ve sigaraya

harcadıkları ortaya çıkmıştır. (11/10/2003. Vakit)

Bugün ilköğretim okullarında her türlü suç işlenmektedir. Bu neyi gösterir? Bu noktaya nasıl gelinmiştir? Bunun sonu ne olacaktır?..

Şunu da ilave edelim: Özellikle bazı lokanta, otel ve eğlence yerleri gençleri

alkol kullanmaya özendirmek için su bardağı olarak bira bardağı ve kadeh şeklinde kullanmaktadır.

Page 193:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

193

D- NASIL BAŞLANIYOR?

Günlük hayatımıza giren alkol hemen hemen herkesi içmeye zorlamaktadır. Çünkü, alkolsüz, zararsız diye reklâmı yapılan bira, kısa sürede alışkanlık yapmakta, insanı alkolizme esir etmektedir.

Zaman zaman çeşitli vesilelerle ikram edilen az miktardaki içki, giderek daha fazlasını alma ihtiyacı doğurmakta sonunda kişi hem fiziksel olarak hem de manen alkolün tutsağı olmaktadır.

Sigara, içki, uyuşturucu gibi alışkanlıklar birbirini takip eder, biri diğerini davet

eder. Meselâ; sigara içen içkiye yönelir, içki içen uyuşturucuya yakın olur. Şöyle bir söz vardır: “İnsan önce alkolü içer, sonra alkol alkolü içer, en sonunda da alkol insanı içer.” derler.

Bu konuda ikramların da etkisi büyüktür. Önce ikramla başlar, gitgide dozu artar gider, doz arttıkça da bağımlılık artar, böylece alkolün esareti altına girilmiş olur.

Hiçbir alışkanlık küçümsenmemelidir. Bir defada bir şey olmaz, bir kadehten

ne çıkar denmemelidir. Cenap Şehabettin: “Müsamaha kapsını aralamaya gelmez, bir gün ardına kadar açılıverir” diyerek bu konuda taviz verilmemesi gerektiğini belirtmiştir.

Ayrıca içki şişesini bakkaldan çocuk getirirse, evlerde çocuğun gözü önünde

içilirse, hatta onun tatmasında sakınca görülmezse, o çocuk içkiye çabuk başlar. Hele reklâmlar, büyüklerin kötü yönde örnek olması, yeni nesil üzerinde olumsuz etkiler yapmakta, içki alışkanlığını yaygınlaştırmaktadır. Hatta gün geçtikçe korkunç felakete

sürüklenmekteyiz. Bugüne kadar bu yoldaki insanlar, aileler ve toplumlar iflah etmemiştir.

Kısacası insanımız sahipsizdir, gençler sahipsizdir. başıboşluk içinde olan

insanımızı koruyacak olan inanç da zayıflamıştır. Bu sahipsizlik içinde insanımız bunalıma sürükleniyor ve bu halde iken insanımıza olan oluyor.

Ücretsiz alkol ikramları tanıtım adı altında yapılıyor. Hiç içmeyen küçücük çocuklar bile alıyor.

Ayrıca çağdaşlık propagandası var. Devlet alkol kullanımını ilericiliğin, modern olmanın şartı sayıyor. Resmi devlet toplantılarında alkol ikramı kural haline gelmiş. İçti mi, içmedi mi araştırılıyor. Çoğu zaman görev verilmiyor. Geçmişte tespit

amacıyla alkollü toplantılar yapılmıştır.

Bir çok yerde çeşitli bahanelerle şarap güzelleri seçiliyor, festivaller düzenleniyor. Mezuniyet gecelerinde, doğum günlerinde, evlenme günlerinde içki

ikram ediliyor.

Gençler üzerinde arkadaş baskıları oluyor. İçmeyen büyümemekle kınanıyor. “Bir defadan bir şey olmaz” teklifleri ile gençler alkole teslim ediliyor.

Page 194:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

194

E- ALKOL AİLE DÜŞMANIDIR.

Alkol, aile yıkar. Alkolden en çok aileler zarar görmektedir. Alkolle eşler arası ilişki bozuluyor, aileler parçalanıyor. Eşler arasında, ailenin diğer fertlerine görevler yapılmıyor. Çoğu zaman boşanılıyor, çocuklar sokağın acımasızlığına terk ediliyor.

Akif’in ifadesiyle:

“Merhametin yok diyelim nefsine

Merhamet etmez misin evladına?”

Alkol, insanı geçimsiz yapar, huysuz yapar. İnsanı eşinden, çocuklarından,

evinden barkından eder. Alkol alanlar sürekli gergindir. Alkolik, kaba konuşur, söver, döver. Yaralama, öldürme olayları çok görülür.

Her gün gazetelerde: “Alkol yuva yıktı”, “Alkol bir aileyi daha parçaladı”, “Alkol yüzünden karısını öldürdü”, “20 yıllık yuva içki yüzünden dağıldı”, “Bizi alkol bitirdi”,

“Alkol yüzünden bu hale düştük” gibi başlıklarla alkol yuva yıkmaya devam ediyor.

F- NEDEN BAŞEDİLEMİYOR?

Her an tehlikelerle karşı karşıya olan insanımıza yılda bir defa Yeşilay Haftası münasebetiyle 51 hafta teşvik edilen, reklâmı yapılan, içmek için her türlü zemini hazırlanan içkinin zararından bahsetmekle meselenin halledilemeyeceğini herkes

bilir.

İçki ile mücadele bir mesafe alınabilmesi için evvelâ insanımızı alkolizme köle yapan zihniyetin yıkılması şarttır. İnsan kutsaldır. Ona ait olan şeylerde kutsaldır. Bu bakımdan insan mutlaka korunmalıdır. Ayrıca olumsuz yöndeki baskılar, kınamalar

kaldırılmalıdır. İnancından dolayı içmeyen alışamadığını ileri sürüyor, sağlığını bahane ediyor. İnsanımız ağır baskılar altındadır. Yakasını düzenbazların elinden kurtaramıyor. İkram gelenek haline gelmiş, içkili davetler, düğünler modalaşmış, çoğu

insanımız içmek zorunda bırakılmış.

Bugün her köşede içkinin her çeşidi satılıyor. Her isteyene içme ortamı hazır. Peki böyle olacak da nasıl önüne geçilecek?

İçki teşvik ediliyor. Çoğunun anası, babası, imrendiği büyükler gözünün önünde içiyor, ona içmesi gerektiği konusunda örnek oluyor, çocuk ne yapsın?

Zengin, düğününde, davetinde içirdiği içkinin miktarı ile övünüyor.

Page 195:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

195

Aydın her yemekte içiyor. İçki ile mücadeleyi, şerefe kadeh kaldıranlar ele

almış, ne garip değil mi?

Büyükler kötü örnek oluyor. Bir araya gelince veya her olayı kadeh kaldırmak için fırsat biliyorlar. Tüyü bitmemiş çocukların hakkını birbirlerine ikram ediyorlar. Böyle toplantılara katılmak zorunda olan içmeyecek de olsa düzen öyle kurulmuş

yavaş yavaş alışıp gidiyor.

Devlet yayın organlarından içmeye zorlayan reklâmlar yapılıyor, sevdiriliyor, özendiriliyor. Zararı anlatılacağı yerde içkinin cefası sefa olarak gösteriliyor. Devlet

eliyle festivaller düzenleniyor, devlet büyükleri milletin gözü önünde kadeh kaldırıyor. Testilerle küplerle içki içiliyor.

Dini duyguların zayıflaması, insanımızın haram, inancıma ters diyerek

reddetme gücünde olmayışı, başa çıkamamamızın nedenlerinden biridir.

Kısacası, kınamakla, zararlıdır demekle, pankartlar asmakla, yılda bir Yeşilay Haftası kutlamakla içki ile başa çıkmanın mümkün olmadığını anlamalıyız artık.

İçkiyi, uyuşturucuyu, insanı tembelleştiren, miskinleştiren her şeyi yasaklayan,

haram sayan bir dinimiz var. Dinimizi iyi tanımalıyız, ondan yararlanmalıyız. Arnold Toynbee’nin dediği gibi: “İslam’ı tarihî misyonuna çağırmalıyız.” İslam Dini, içkinin sadece içilmesini değil, yapımını, alım satımını taşınmasını, sunulmasını

yasaklamıştır. Yani ortaklık yok, yardım yok, teşvik yok, içkiye kesin tavır alınmış: “İçmeyeceksin.”

G- DEVLETİN GÖREVİ

Bugün alkol, uyuşturucu hatta sigara toplumumuzda sosyal birer yara haline gelmiştir. Savaşların öldüremediği insanı, yıkamadığı toplumları bu felâketler sessiz sedâsız yıkmaktadır. Bunun için insana zarar veren şeylerle mücadeleyi devlet

politikası haline getirmeliyiz. Çünkü insanın nefsinin, neslinin, malının, aklının ve dininin muhafazası devletin başta gelen görevlerindendir.

İnsanımızı perişan eden, aileleri ve toplumu yıkan, ahlâkî değerleri ayaklar

altına alan, toplumda sevgi, saygı, birlik gibi ihtiyacımız olan duygu ve düşünceleri yok eden içkiye karşı çıkılmalıdır. Bu konuda rehberlik, eğiticilik görevi olanlara, devlet yetkililerine büyük görev ve sorumluluklar düşmektedir. Zira uyuşturucu, alkol,

sadece kişiyi ilgilendirmiyor, sadece kişinin sağlığını bozmuyor, ailede, toplumda büyük tahribat yapıyor. Toplumun sosyal, kültürel, ahlâkî hatta ekonomik yapısı üzerinde büyük yaralar açıyor. Bu bakımdan en az uyuşturucu kadar içkiye de

mücadele bayrağı açılmalıdır. Özendirmek, reklâm etmekten vazgeçilmelidir. Çünkü her toplumda aynı tahribatı yapıyor. İşte bunların ağına düşmüş Batı… Ahlaken çökmüş milletler… Bizde de aynı tahribatı yapacağı unutulmamalıdır.

Page 196:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

196

Toplumlar geleceğini kendileri hazırlar. Yeşilay var deyip durum

geçiştirilmemeli, her isteyene meyhane izni verilmemelidir. İçki, tekel maddesi olarak devlet eliyle halka sunulmamalıdır.

Bugün ilim, ilim adamları içkinin zararlarını kabul ettiğine göre, devletin insanımızı koruyucu tedbirler alması elbette görevidir. Maddi manevi kalkınmayı

önleyen, insanın uyuşmasına, ailelerin yıkılmasına, toplumun huzursuzluğuna, suç oranlarının artmasına sebep olan içkiye karşı tedbir almak devletin görevi değilse, devlet niçin vardır? Görevi nedir?

Sonuç olarak diyebiliriz ki: İçkinin bize son yıllarda verdiği zararı hiçbir düşman vermemiştir. Düşmanın milletimizi uyutmak ve uyuşturmak için hazırladığı oyunu bozmalıyız. Yetersiz ve yanlış bilgilerle alkol ve uyuşturucu ağına düşmüş insanımızı

kurtarmalıyız.

Son yıllarda sosyal bunalımlarla beraber zararlı alışkanlıklar da tehlikeli bir ölçüde artıyor. Alışkanlıklar âdeta günümüz insanının bir parçası haline gelmiştir. Bu

da milletimizin geleceği açısından yakından ilgilidir. Ayyaş ailelerin durumu direk çocuğu etkilemektedir. Çocuk üzerinde hayatı boyunca bu olumsuz etki sürüp gidiyor. Yeni nesil kavgacı, uyumsuz, karamsar kimseler olarak büyüklerinin yerini alıyor.

Radyomuz, televizyonumuzu reklâm aracı olmaktan çıkarıp, içkinin zararları

ciddi bir şekilde anlatılmalıdır. Hiç unutmam, sigarayı bırakma kampanyası başladığı gün, tahrip görmüş ciğeri televizyonda gören bir arkadaşım “Ciğeri o haliyle gördükten sonra nasıl içerim” deyip sigarayı bırakmıştı. Görüntülü olarak anlatmanın

etkisi büyüktür. İçkiden, uyuşturucudan zarar görenlerin sık sık değişik yönleriyle gösterilmesi son derece etkili olacaktır.

Okullarımızda sağlık kuruluşlarının düzenleyeceği, yetkili kişilerin vereceği

bilgiler, göstereceği filmler daha işin başında felâketi önleyecektir. Zararlı alışkanlığın her türlüsüne karşı gençlerimiz sık sık uyarılmalıdır.

Basın yayın organlarımızın da bu konuda büyük katkısı olabilir.

Kısacası herkesin bu konuda mutlaka yapabileceği bir görevi vardır. Herkes

sorumluluğunu bilmeli ve bu işi benimsemelidir.

İşin acı yönü böyle bir felaketin devlet tarafından üretilip halka sunulmasıdır. Üstelik reklamının yapılmasıdır. Geçen yıl Ankara’da Tekel Satış Mağazasında

yapılan reklâmda Tekel binasının vitamin deposu olduğu, insan sağlığına yararlı olduğu şeklinde reklâm yapılmıştır. Üzerine alkol zararlıdır yazılması gerekirken faydalı olduğu iddia edilmiştir.

Yeşilay Başkanı Selahattin Kaptanağası şöyle tepki göstermişti: “Alkollü

içkilerin hepsi ilme, tıbba, akla ve dine aykırıdır. Böyle saçmalık olmaz. Alkole hangi vitamini karıştırırsanız karıştırın vitaminleri öldürür.” (22/07/2002. Vakit)

Page 197:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

197

H- ALKOL HELAK SEBEBİDİR

Adalet Bakanlığı ve Emniyet Genel Müdürlüğü’nden alınan bilgilere göre; ülkemizde işlenen - cinayetlerin % 35’i

- trafik kazalarının % 66’sı

- tecavüzlerin % 61’i

- boşanmaların % 80’i alkol yüzündendir.

Görülüyor ki, alkol, felaketin kaynağıdır. Alkolden yalnız içen değil herkes zarar görüyor.

Hz. Peygamber şöyle buyuruyor:

“Ümmetim beş şeyi helâl addederek benimserse, tarumar olur. (Darmadağın olur, iki yakası bir araya gelmez)” diyor.

1- Lânetleşirler ve aralarında sevgi saygı kalkarsa,

2- İçki içerlerse,

3- İpek giyerlerse,

4- Çalgıcı dansözler ittihaz ederlerse,

5- Erkekler erkeklerle, kadınlar kadınlarla yetinirse” (İ. Canan, Hadis Ans: 7/276)

Hz. Peygamber (a.s) a: İçkiye varis olan yetim için soruldu.

Hz. Peygamber: - Dök onu, buyurdu.

Sirke yapılsa olmaz mı? dendi.

- Hayır, şarabı dök küpü kır. (Age: 1/448) buyurdu.

Page 198:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

198

I- AHLAK İÇKİ İLE GERİLER

Ferde zarar veren şey topluma da zarar verir. Toplumun ahlâkı içki ile geriler. Yuvalar içki ile yıkılır. İçki, ahlâkın ve insanlığın düşmanıdır. İnsanlığın içki ile elde edilebileceği bir kazanç yoktur.

Gözünü bile kırpmadan şişeleri boşaltan kabadayılara, ucuz yiğitlik, sahte kahramanlık taslayan, içkinin taç giydirdiği ve tahta oturttuğu ayyaşlara inanılamaz. Çünkü içki, irade zayıflığı, güvensizlik ve iktidarsızlık eseridir. Ruhî, ailevî ve ahlakî

problemlerin doğurduğu bunalımın işaretidir.

Atalarımız: “Arayan mevlâsını bulur, arayan da belâsını bulur” demişlerdir. İçki insanın kendi eli ile bulduğu belâdır. İnsanın “Şerefe” diye kaldırdığı her kadeh, sürahi ölçüsünde şerefi yok eder. Her içki meclisi, sonunda mutlak pişmanlık verir.

Giydirdiği taç çabuk düşer. Oturttuğu taht da çabuk kaybolur.

İçkinin yaptığı ve sebep olduğu kötülüklere bakıp Şekspir: “Ey içki senin adın olmasaydı sana iblis derim” demiştir. Yusuf Has Hacip de içkinin kötülüğünü şöyle

anlatır:

“İçki o kadar kötüdür ki, onu içen alimler cahil olur

Artık cahil sarhoş olmuşsa daha neler olur, neler

Şarap içme şarap içen insanın uğuru kaçar

Sarhoşluk adamın adını budalaya çıkarır.”

İçki insanı aptallaştırır. Hz. Ömer’in ifadesi ile: “İçki insanın aklını örter. İçkinin yaptırdığı ve ortaya koyduğu ayıbı hiçbir şeyle örtmek mümkün değildir.”

Ziya Gökalp: “Sarhoşluk insanı aklî ve ahlâkî seciyelerden mahrum ederek

hayvanlaştıran bir âmildir.” der.

Hz. Ali (r.a)’a sorarlar:

- Müslüman olmadan içki içtin mi?

- Hayır içmedim.

- Neden, herkes içiyordu sen niçin içmedin?

- Evet herkes içiyordu. Ama hepsini de hayasızlaştırıyordu. Onların bu halini görüp içmedim, diye cevap verir.

Page 199:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

199

Alkol sınır tanımaz. Alkol alan niceleri yatalak ninelere, ağzı süt kokan

bebelere saldırmıştır. Yani sapık işler yapmıştır. Çünkü alkol beyni uyuşturur, aklı baştan alır. İnsanın insanlığını unutturur.

İ- AZ OLUNCA ZARAR VERMEZ Mİ?

Alkol tavsiyesi veya az alkol tavsiyesi reklâmdır, ticari amaçlıdır.

Dünya Sağlık Örgütü: “İçki içme konusunda son zamanlarda ileri sürülen tavsiyeler, daha çok içki satmak doğrultusunda ticari çıkar çevrelerince üretilmektedir.

Kalp için az şarap tavsiyesi, geri kalmış ülkelere yönelik bir reklâmdır.” şeklinde açıklama yapmıştır. (05/11/1994. zaman)

Bir açıklama da şöyle:

Amerikalı bilim adamları tarafından yapılan deneyler, alkolü az da olsa tüketen

kişilerin beyinlerinde ilerleyen zamanlarda küçülme meydana geldiğini kanıtladı. İçki içmenin beden ve ruh sağlığını olumsuz etkilediği herkes tarafından biliniyor. Ancak az alınan alkolün zararlarından pek çok kişi habersiz yaşıyor. Üstelik ölçülü tüketilen

alkolün kalp ve damar sağlığına yaradığını öne süren kimi insanlar bile var. Fakat Amerika’nın Baltimore eyaletindeki Johns Hapkins Üniversitesi’nde görevli Dr. Jingzhong Ding ve ekibi, yaptıkları araştırma ile bunun tam tersini ispatladı. Dr. Ding.

ve arkadaşlarının gerçekleştirdiği deneyler, az miktarda içilen alkolün de beyin hücrelerini öldürerek, küçülmesine neden olduğunu kanıtladı. (06/06/2004. Zaman)

Alkolün, azı da çoğu da ve adı ne olursa olsun, hepsi zararlıdır. Yetkili ağızlar,

alkolün bazı zararlarını şöyle ifade etmişlerdir:

- Alkol suça itiyor, intihara sürüklüyor, vücudun direncini azaltıp yavaş yavaş ölüme götürüyor.

- Alkol kullananların sağlığı bozuluyor. Şuur kaybı oluyor ve çevrelerinden

habersiz oluyorlar. Uzun süre kullananlarda bunamalar oluyor.

- Alkol, kısırlığa sebep oluyor, sakat doğumlara neden oluyor. Aile düzenini bozuyor, boşanmalara sebep oluyor.

- Alkol, dinî, millî, insanî ve ahlakî duyguları köreltiyor. “Şerefe” diye kaldırılan

her kadeh, insanı sapıklıklara götürür, şerefinden ediyor.

- Alkol insanın şahsiyetini, karakterini zayıflatır. Karamsarlığa, ümitsizliğe iter. İnsanın itibarını, saygınlığını yitirmesine neden olur.

- Alkol şişedeki durduğu gibi durmaz, boşalan her kadeh, kan ve gözyaşı ile dolar. Ahlakî çöküntü içki ile başlar. Onun için içkinin cefası sefa olarak gösterilemez.

Page 200:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

200

İçki içen anne babanın çocuğu da zihinsel ve bedensel geriliğe mahkumdur.

Yani alkol, bebeği ana karnında kurban almaktadır.

Alman Prof. Lothar Schmidt: “Alkol daha çok, esaretine aldığı şahısları değil, bunların çevresindeki kişileri etkiliyor” demiştir.

Göteborg Üniversitesi, yaptığı araştırmada “Alkolik annenin erkek çocuğu

kadınsı özellikler taşıyor” demiştir. (12 – 18 Ağustos 1989. Bayrak)

İçki insan sağlığını bozmakla kalmıyor, nesli de bozuyor. “1940’da Fransa’da yaşamış olan ayyaş bir kadının yaşayan 834 torunu üzerinde, Paris Tıp Fakültesi

tarafından araştırma yapılmış:

106’sı gayri meşru doğum yapmış,

181’i fahişe olmuş,

142’si dilenci olmuş,

61’i akıl hastanesine düşmüştür.”

72’sinin ağır suçlar ve cinayetler işlediği tespit edilmiştir. (Zafer Dergisi, Sayı: 92/8 – 9)

J- ALKOLÜN BAZI ZARARLARI

Alkolle gelen facialar içkinin zararlarını ortaya koymaya yeterlidir.

Alkol insanı bitiriyor, insana ait değerleri bitiriyor. Aileyi bitiriyor, toplumu bitiriyor.

Yapılan gözlemlere göre alkol, kullananları suça itiyor, intihara götürüyor. Şuur

kaybına neden oluyor. Kısırlığa sebep oluyor. Sakat doğumlara sebep oluyor. Her iyi duyguyu köreltiyor. Şerefe diye kaldırılan her kadeh, şerefi alıp götürüyor. İnsanda itibar, saygı bırakmıyor. Sefası, kısa zaman sonra cefaya dönüşüyor. Boşalan kadehler gözyaşı ile doluyor. Sadece içen değil herkes zarar görüyor. Bugün trafik

kazaları, büyük ölçüdeki maddî kayıp, zihinsel, bedensel özürlü çocuklar, kadınsı özellik taşıyan çocuklar, hep alkolün marifeti değil midir?

İçki içenin sinir sistemi sindirim sistemi zarar görür. İçkiden zarar görmeyen

insanın herhangi bir organı yoktur. İçkinin vücutta kimyasal reaksiyonlara yol açtığı ve genetik yapıya zarar verdiği bildirilmiştir. Karaciğer, böbrek, bağırsak etkilenir ve içki kanser yapar.

İçilen her bir kadeh vücutta 1000 – 2000 kadar sinir hücresini öldürdüğü, kalp kası bozukluğu, kansızlık, alkole bağlı şeker hastalığı, ağız kanseri, yemek borusu

Page 201:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

201

kanseri, Tiroid kanseri ve sarılık gibi karaciğer hastalıklarına sebep olduğu

bilinmektedir.

Alkol bilhassa gençleri uyuşturucu bataklığına, fuhuş bataklığına düşürerek genç yaşta hayatlarını söndürmektedir. Gençleri işe yaramaz hale getirmektedir. Alkolik bir nesil ise, toplumsal bir felakettir.

Göteborg Üniversitesi’nden Prof. Larson başkanlığındaki bir ekibin açıklamasına göre alkolün beyinde öldürdüğü hücreleri beyin yenileyemiyor. Hamile annenin çocuğu sakat doğuyor. %98’i normalden küçük oluyor. % 80’inde konuşma

bozukluğu oluyor. % 46’sında cinsel organ bozukluğu oluyor. Sürekli alkol alan kadınların erkek çocuğu kadınsı özellikler taşıyor. Alkol alan babalardan olan çocukların geri zekâlı olduğu tespit edilmiştir. (03/03/1993. Türkiye)

Uluslararası Kanser Dergisinin araştırmalarına göre içki içenlerde 24 çeşit hastalığın görüldüğü açıklanmıştır. Bir anne içki içecek olursa içkinin bebeğe etkileri şöyledir:

% 98 Normalden küçük doğum

% 90 İleri yaşlarda ortaya çıkabilecek rahatsızlıklar

% 80 Konuşma, doku bozukluğu

% 72 Saldırgan davranışlar

% 51 Parmaklarda eğrilik

% 41 Duyma bozukluğu

% 30 Tavşan dudak rahatsızlığı

% 29 Kalp rahatsızlığı

% 25 Göz bozukluğu

% 16 Ortopedik bozukluk

% 10 Böbrek yetmezliği olarak çocuğa yansımaktadır.

Alkol ve Alkol Katkılı Maddeler İmha Silahıdır:

Şuanda aziz milletimiz israfta dünya birinciliğine, kumarda dünya ikinciliğine,

içkide dünya üçüncülüğüne, sigarada da dünya dördüncülüğüne getirilmiştir.

Yahudi protokollerinde şu talimat vardır:

Page 202:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

202

- “İnsanları rakı ile sarhoş, şarapla sersem edip ahmaklaştırarak düşünmekten

alıkoymalıyız.” (C. R. Atilhan, Fesat programı, s.55)

- “İçkiye alıştırmalıyız. İlk kadehi kadınların elinden verip sarhoş halde herkesin içinde rezil etmeliyiz.” (K. Yaman, İhânet plânları, s.227)

- “Kalabalıkların vakitleri eğlencelerle, oyunlarla oyalanmalı herkes

düşünmekten alıkonmalıdır.” (Age.197)

Alkol, tarihte düşmanın gizli imha plânı olarak kullanılmıştır. Yaptığı tahribat yönü ile atom bombasından daha çok etki yapmıştır.

Alkol, tuzaktır. Kötü emellerin silahıdır.

-----

“Amerikalılar, kıtayı keşfettikten sonra Kızılderililerin mukavemetini ve gücünü içki ile kırmıştır.

Afrika ve Okyanus adalarında öğrendiğimize göre, Batılı sömürgeciler,

fethettikleri topraklardaki yerli halka bedava veya ucuz ve bol miktarda rakı vererek onları önce sarhoş sonra da alkolik etmişlerdir.” (İbrahim Canan, Kütüb – i Site: 6/291)

---

“İngiltere 19. yüzyılda Çin’i istilaya kalkışınca içki, afyon ve uyuşturucu tuzağını kullanmıştır. Bunun için Hindistan’da ürettiği afyonu Çin’e sevk etmek

istemiş, Hindistan direnince silaha başvurmuştur. Tarihe bu savaş “Afyon Harbi” diye geçmiştir.” (İ. Canan, K. Site: 6/292)

Osmanlıyı yıkmada düşmanın önde gelen silahı, içki ve kadın olmuştur.

----

Roma’yı, Bizans’ı yıkan da içkidir.

----

Türk illeri, 70 yıl Ruslar tarafından alkol ile uyuşturulmuş, ve kontrol altında tutulmuştur. Hatta öyle alıştırmışlar ki, sabah kahvaltısında bile sofrada alkol vardır.

Alkol Rus’un sömürü silahı olmuştur.

-----

Yakın bir misal de; Coca Cola Rusya’ya girdikten sonra Rusya dağılmıştır.

İçki nereye girdiyse orayı tarumar etmiştir, çirkinleştirmiştir.

Page 203:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

203

Bugün alkol tüketiminin teşviki, içenlerin çağdaş ilân edilmesi hep oyundur.

Alkolün faydalı olduğu ve reklâmın yapılması da oyunun bir parçasıdır.

İşte size bir örnek:

1996 Ramazan’ında Kazaklar “İçkiye hayır” kampanyası başlattı: Ord. Prof. Kaydarov: “İçki bize Rus oyunu. Ruslar bize içki belasını yayarak beyinlerimizi

süngerleştirdi. Ruslar, çok değişik taktiklerle içkiye alıştırdılar. Mesela; içki ikram etmeyen, dünyanın en leziz yemeklerini hazırlamış olsa da vazifesini yapmamış anlayışını yerleştirdiler. Bu içki belâsı, Rusların nüfuzumuzu yok etmenin ayrı bir

plânıdır.” demiştir. (8/2/1996. Zaman)

İçki öldürür. İçki rezil eder. İnana yapmayacak işler yaptırır. İnsanda utanma duygusu bırakmaz…

Dengesini kaybederek lağım çukuruna düşün bir adam kendisini çıkaran

itfaiyecilere ders veriyordu…

Alkol, en azılı katildir. Kazaların %70’inin sebebi alkoldür. Sebep olduğu cinayet, yaralamalar cabası… Kadınlar dul, çocuklar yetim kalıyor. Doğrananlar,

öldürülenler cabası…

Her lokantada benzin istasyonundan içki temin edilebiliyor.

Alkolün bir yudumu dahi insana etki yapar; dikkati azaltır, görüş netliği azalır, karar verme çabukluğunu kaybeder, mesafeyi tahmin edemez. Frene değil gaza

basar, insanı kabalaştırır, yorgunluk uyku verir. Alınan alkolün etkisi vücutta birkaç gün devam eder.

Alkol insana sahte güven verir, insanı kabalaştırır.

Alkol, cinayet işlemeye sebeptir. İçki kimseyi tanımaz. Yapılan araştırmalara

göre cinayetlerin temelinde alkolün yattığı açıklanmıştır.

Bazı gazete haberlerine bakalım:

- “Alkollü anne bebeğini boğdu.”

- “İçki alemi kanlı bitti: Aynı şişeden içki içen iki arkadaş – Sıra sende bende

diye tartışınca dostluğa kan bulaştı.”

- “Birlikte içtiği ağabeyini öldürdü.”

- “Alkolik baba oğlunu öldürdü.”

- “Alkollü koca, eşinin boğazını keserek öldürdü.”

- “Alkollü baba gürültü yapan 2 çocuğunu öldürdü.”

Page 204:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

204

Rusya’da “Canavar Ruhlu” bir adam, komşusunun 15 aylık kızını öldürüp yedi.

İtar Tass’ın haberine göre Sibirya’nın uzak doğu bölgesindeki Amursk’ta komşularıyla yiyip içen adam, sarhoş olduktan sonra bebeği öldürüp yedi. Yavrucağın anne ve babası, sarhoşluktan kurtulunca kızlarının kaybolduğunu fark etti ve durumu polise

bildirdi. Polis, bebeğin akıbetini ortaya çıkarmakta gecikmedi. Rus Komsomolskaya Pravda gazetesi de, önceki günkü sayısında 50 yaşındaki bir adamın arkadaşlarından birini öldürerek ölünün etiyle ziyafet vermekten 24 yıl hapis cezasına

çarptırıldığını yazmıştır. (04/08/2000. Türkiye)

Dünya Sağlık Teşkilatı’nın yapmış olduğu istatistiğe göre içki içenlerle işlenen suçlar arasındaki ilgi şöyledir:

% 27’si bıçak ve benzeri aletlerle yaralayanlar,

% 21’i ana babalarını öldürenler,

%17’si başka cinayetler işlenir

% 16’sı yangın çıkarmaya teşebbüs edenler,

% 15’i tecavüze yeltenenler,

% 18’i istemeyerek adam öldürenler.

Alkolizm felaketini açıkça ortaya koyan iki gazete haberini ibretle okuyalım:

“Beraber içtikleri arkadaşını hiçbir sebep yokken B. Işık emniyette, - İçtim içtim. İçtikçe azdım ve canım ciğerim arkadaşımı öldürdüm, öyle mi?..” demiştir.

“İzmir’de Kurban Bayramı arefesinde A.İ. ile C.Ö. bayram hazırlıklarını

tamamlayıp eğlenmek için gittikleri meyhanede ertesi gün yapacakları işleri plânlarken aralarında münakaşa çıkmış içkinin verdiği sarhoşlukla birbirlerini bıçaklamışlardır. Biri hastaneye, biri de mezara yolcu olurken, ailelerine bayramla

başlayan cehennem hayatı bırakmışlardır… ”

15 Ekim 1983 tarihli bir gazetede “Alkolle gelen çılgınlık” başlığı altında 19 yaşındaki Fahri Elmas’ın dört kardeşi ile annesini kestiği haberi, alkolün getirdiği bir

felâket olarak verilmiştir.

Alkol Sağlık Düşmanıdır:

İnsan, Allah’ın verdiği nimetleri yerinde kullanmalı ve ilâhi emre uyarak

onlardan ölçülü bir şekilde yararlanarak hayatını sürdürmelidir. Eğer insan, emrolunduğu gibi yaşamaz. Kendine zarar veren kötü alışkanlıklar edinirse ruh ve beden sağlığını koruyamaz. Hayattan fayda beklerken zarar görür.

Page 205:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

205

Hayatta insanın koruyacağı şeylerin başında sağlık gelir. Huzurlu yaşamın,

içinde doğup büyüdüğü topluma insanî görevlerini yapabilmenin şartı sağlıklı olmaktır. Kanunî Sultan Süleyman:

“Halk içinde mu’teber bir nesne yok devlet gibi,

Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi.”

Derken, insan hayatında sağlığın ne derece önemli olduğunu belirtmiştir.

Çağımız insanını kabus gibi saran tehlikelerden biri de alkolizmdir. İnsan sağlığını tehdit edecek boyutlara ulaşmış olan bu tehlike, gün geçtikçe kolayca yayılma imkânı bulmakta ve nesilden nesle kapanması güç yaralar açmaktadır.

Alkol nesli bozuyor:

Alkol kullanmaya devam eden 100 hamile hanımın dünyaya getireceği 100 çocukta muhtemel arıza toplamı 850 olarak ifade edilmektedir.

Bunlardan bazılarının % rakamları şöyle:

Normalden küçük doğum: % 98

İllerde ortaya çıkacak psikolojik sorunlar: % 89

Küçük kafa (bu küçük beyin demek olup genelde akli ve zihni arızalar

demektir.): % 84

Kalp rahatsızlığı: % 29

Doku bozukluğu: % 80

Saldırgan davranışlar: % 72

Ortopedik bozukluk ve kemik deformasyonu % 72

Cinsel ve hormonal bozukluklar: % 46

Ve böylece 19 arıza türü... 100 çocukta 850 arıza ve her bir çocukta 8,5 arıza söz konusu. Bu hale göre alkol kullanmaya devam eden hanımlar için sağlıklı çocuk

doğurma ihtimali: 0 (sıfır)

Türkiye Yeşilay Cemiyeti Elazığ Şubesi tarafından düzenlenen konferansta konuşan Prof. Dr. İ. Nadi ARSLAN, alkolün insan sağlığı üzerindeki etkilerini anlattı. Ülkemizde gittikçe yaygınlaşan alkol kullanımının tehlikeli boyutlara ulaştığını belirten

Nadi Arslan, “Alkol belki de AIDS’ten daha da tehlikeli, zira AIDS’e yakalanan kısa sürede ölür, ama alkol öyle değil. Çünkü dünyada milyonlarca kişi alkole esir olmuş durumda ve ölüme adım adım yaklaşmaktadır.” (12/03/1994. Zaman.)

Page 206:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

206

Alkol insanın sağlığını da bozar, ahlakını da bozar, güzelliğini de bozar,

ekonomisini de, işini de, aşını da, yuvasını da bozar.

Alkol intihar sebebidir.

Alkol alanın ruh sağlığı bozulur. Devamlı intihara meyilli olur. İntihara teşebbüs edenlerin alkol bağımlısı olduğunu belirlenmiştir. Bu oran % 43’tür.

Alkol, insandaki düşünme yeteneğini yok eder. Alkollü de irade denetimi olmaz.

Alkol, insandaki utanma hissini öldürür. Utanç verici çirkin şeyler yaptırır. Alkol, namus düşmanıdır, gelecek düşmanıdır, huzur düşmanıdır, namus düşmanıdır.

K- ALKOL DERT Mİ DEVA MI?

İçki de ilaç özelliği yoktur. Derttir deva değildir. Alkol hastalık ve dert

kaynağıdır.

Alkolün zararlarını bilen hiçbir kimse, kendisi içse de başkalarına asla tavsiye edemez. Çünkü bugün en etkili mutsuzluk formülü alkoldür. Buna rağmen bazı alkol

alanlar bir sürü problem yaşadığı halde alkolün faydalı olduğunu savunmaya devam eder. Ama hiçbir zaman alkol onu savunmaz.

Bugün alkol sosyal, ekonomik ve sağlık açısından “Şu yönü ile faydalıdır” denemez.

İnsan vücudunun alkole ihtiyacı yoktur. İhtiyacı Allah meyvelerde yaratmıştır. İnsan vücudunun demire de ihtiyacı vardır. Bunun için nasıl demir yalaması veya demir kemirmesi gerekmiyorsa, alkol içmesi de gerekmez.

Alkol insana faydalı olsaydı Allah haram kılmaz, emrederdi. Dinde bir şeyin

yasak olmasının sebebi zararlı oluşundan,zarar vermesinden ve zarar verdirmesindendir. Alkol hem vücudun hem de ruhun sağlığını bozan bir derttir.

Alkol, beyin hücrelerini bir daha yenilenmemek üzere öldürür. Hem de bir

kadehi, 1000 den fazla hücre öldürür.

Alkol, vitamin düşmanıdır. İnsan vücudundaki vitaminleri öldürür. Vitaminler alkolle karışınca hepsi ölür.

- Donmamak için alkol alanların donduğu, almayanların donma tehlikesinden

kurtulduğu açıklanmıştır.

İnsan vücudunun şişedeki alkole asla ihtiyacı olamadığı, sağlıkçılarımızın ifadesidir.

Page 207:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

207

- “Hz. Peygamber: Allah sizin şifanızı, size haram kıldığı şeylerde

yaratmamıştır, buyurmuş. Allah’ın haram kıldığı şeylerle tedavi olmanın haram olduğunu ve haramlarda şifa olmadığını bildirmiştir. İçki haram olduğuna göre onunla tedavide haramdır. Allah şifayı haram kıldığı şeylerde yaratmamıştır.” (İslam Fikhi.

Ans.7/439)

- Biranın böbrek taşı düşürdüğü de yalandır. Daha çok taş yaptığı açıklanmıştır. Fayda umarak hiçbir söze kanmamak lâzım.

- İçki içenin daha çok yaşadığı, daha az hastalandığı ve güzelleştiğini iddia

eden bir doktorun maaşının şarap fabrikasından karşılandığı ortaya çıkmıştır.

Bu güne kadar hiçbir doktor, alkolü tavsiye etmemiştir. Eden varsa kend isi alkoliktir.

Peygamber: İçki kötülüklerin anasıdır, derken onda fayda aramak yanlıştır.

Raporlar, istatistikler ortada iken alkolün faydasından söz etmek, gerçeklere ters düşer. Soruyorum: Bugün hangi alkolik baba, çocuğuna içkiyi tavsiye eder?

Bugüne kadar içkinin faydasını kimse görmemiştir.

Şairin ifadesiyle:

“Mey neşveye de zevke de mahsus değildir.

Erbab - ı gam-ı, belki tez öldürmek içindir.”

Alkolün insana sağladığı hiçbir fayda yoktur.

Alkol necistir, necasetle tedavi olmaz.

Hz. Peygamber: “İçki şifa değil, derttir.” (Müslim Eşribe: 6/1984) der.

Haramdan gıdada olmaz, şifada olmaz. İçki, kendisi derttir. Kendisi hastalıktır. Nasıl hastalığa şifa olsun?

Bazıları az alkolü insana tavsiye etmeye kalkıyorlar, bu son derece yanlıştır.

Dünya Sağlık Örgütü “Kalp için az şarap tavsiyesini, geri kalmış ülkelere yönelik, ticarî maksatlı reklâmdır” demiştir. (5/11/1994. Zaman)

Tarık B. Süveyd (r.a) anlatıyor: Bir hastalığım vardı. İçki yasak edilmeden evvel, o hastalığımın tedavisinde içki kullanıyordum. İçki yasak edilince, Allah

Resulü’ne gelip durumumu arz ettim ve benim için içkiye ruhsat olup olmayacağını sordum. Cevap olarak bana: “Hayır. İçki kendisi hastalıktır, asla deva olamaz” buyurdular. (Münzim Esribe: 12)

Demek oluyor ki içki hastalık kaynağıdır. Dert sebebidir. İnsanın organlarını tahrip eden zahirdir. Kısacası kötülüklerin anasıdır.

Page 208:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

208

L- ALKOLLÜ YİYECEK VE İÇECEKLER

Bugün haramdan kaçmak isteyen kaçamıyor. Bir çok yiyecek ve içeceğe alkol

karıştırılıyor. Domuz yağı karıştırılıyor. Haram tek kelimeyle harman olmuş. Alkollü

yiyecekler, içecekler adeta günlük gıda haline gelmiş.

Alkollü kadehten içmeyen, değişik yollarla alkol alıyor. Domuzu sevmeyen domuzdan

nasibini alıyor.

Çocuk yaşta alkollü gıdalara bağımlı hale gelen yavrularımızın sayısı az değildir. Hele

dışardan gelen gıdalar problemi daha da arttırmaktadır.

İnanan biraz dikkatli olacak şuurlu yaşayacak. İslâmı yaşadığı gibi değil, inandığı gibi

yaşayacak. Ne yediğine ne içtiğine iyi bakacak. Harama düşmekten korkacak ve korunacak.

Şüpheli şeylerden de kaçınacak. Değilse, harama düşmekten kendini koruyamaz.

İnancımıza göre azı haram olanın çoğu da haramdır. Azdan ne çıkar demeyecek.

Amerika’da yaşayan Müslümanlar kendilerini aile fertlerini koruyabilmek için kitapçık

hazırlamışlar, hangisinde alkol, hangisinde domuz katkısı var, ona göre yiyip içerek

kendilerini koruma yoluna gitmişler.

- Bugün yabancı sigaralar alkolle yıkanıyor.

- Dondurmaya alkol katılmaktadır. İşte haberi:

Bazı şehirlerde yaygınlaşan şaraplı dondurma özellikle çocukları psikolojik

olarak alkole ısındırıyor.

Artık dondurmaya da “Kötülüklerin anası” olan alkol karıştırılıyor. Antalya

Belediyesi Sağlık İşleri Müdürü Ergun Ekici, şehirde şaraplı dondurmalara sıkça rastlandığını

söyleyerek şöyle konuştu: “Alkollü dondurma insanda alkole karşı psikolojik bir rahatlığın

oluşmasına sebep olmaktadır. Mevzuat gereği dondurmaya katılan şaraba engel olamıyoruz.

Bu noktada görev vatandaşa düşüyor. Biz dondurmanın sağlığa uygun şartlarda, cam

bölmeler içinde satılmasının sağlanması dışında bir şey yapamıyoruz. Dondurmacılar, katkı

maddelerini açıklayıcı bir yazıyı görünür bir yere asmalıdır. Vatandaşlarımızı bu konuda

dikkatli olmaya çağırıyoruz.” (24/04/1994. Zaman)

- Şarap, eti güzelleştirsin diye ete şarap dökülüyor veya lüks lokantalarda yemeğe

şarap katılıyor. Bir aşçımız şöyle sesleniyor:

Uzun yıllar aşçılık yapan Cafer Kökçek, etlere konan alkollü içkiler etin lezzetini

artırmadığını; bunun tamamen psikolojik bir etkilenmeden kaynaklandığını söylüyor. Kökçek,

alkollü içkilerde bekletilen etlerin besin değerlerinin ve doğal lezzetlerinin de kaybolduğunu

belirtiyor.

Page 209:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

209

Eğer etlerinizi ille de yumuşatmak istiyorsanız bunun için maden sodası, yoğurt,

soğan suyu ve mısırözü yağı kullanabilirsiniz. (26/05/1998. Zaman)

Alkol Katkılı Maddeler:

a. Alkol katkılı ilâçlar kullanmak:

- Mezheplere göre; sarhoş eden şeyin adi ve miktarı ne olursa olsun, ilaç niyetiyle de

olsa alınıp kullanılamaz. Alim satımı da caiz değildir.

- Sarhoşluk veren alkol ile saç parlatmak, gargara yapmak, yaraya sürmek, bir miktar

almak, gıda veya ilaç niyetiyle kullanmak olmaz.

- Domuz, alkol gibi haram kılınan şeylerden yapılmış veya katkı maddesi olarak

kullanılmış, yiyecek - içecek ve ilâçlara son derece dikkat edilmelidir.

Bazı konularda alternatif arayışına girmeliyiz...

Meselâ bir doktor vücudu ısınmayan birine alkol al demiş. Bir Müslüman doktor ise,

pekmez içmesini söylemiş, ikisini de kullanan adam, pekmezin daha faydalı olduğunu ifade

etmiştir. Alkolden bir fayda görmemiş.

- Tarık bin Süveyh, şarabı peygambere sordu. Peygamber “yasak” dedi. Tarık “Ama

biz ilaç olarak kullanıyoruz” dedi. Peygamber: “O deva değildir” demiş ve “Kim onda deva

ararsa, Allah ona şifa vermesin” diye dua etmiştir. (Müslim, Eşrıbe: ız)

peygamber bir hadislerinde: “Allah sifayı, haram kıldığı şeylerde yaratmamıştır.” (Ebu

Davut, Tıb: 11) buyurur.

- Alkolün katkı olarak kullanıldığı ilâçlarda alternatif aranacaktır. Alternatif yoksa,

hayatî tehlike varsa, o zaman inançlı bir doktorun tavsiyesi alınacaktır. O ilâcı kullanmak da

zaruret halinde, zaruret miktarınca alınacaktır.

- Metil alkol gibi sarhoş etmeyen alkol kullanılabilir. Yalnız bunun da zararı vardır.

Cilde, vücuda zarar verir. Zehirlidir, deniyor. Onu da kullanmamak gerekir.

İslâm’daki tedavi, temiz ve helâl şeylerle olur. Necasetle tedavi olmaz. Mezhep

imamlarına göre; içinde alkol bulunan ilâç, şurup, ancak alternatifi yoksa ve inançlı bir doktor

uygun görüp, tavsiye ettiyse kullanılabilir.

Page 210:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

210

b. Sirkenin durumu:

Üzümden ve diğer meyvelerden içkide yapılıyor, sirke de yapılıyor, isteyen pekmez

de yapabiliyor.

Kur’an-da: “Hurma ve üzüm gibi meyvelerden hem içki hem de güzel gıdalar

edinirsiniz...” buyruluyor. (Nahl: 67)

Hz. Peygamber (as): “Sirke ne güzel katıktır” buyurmuştur. (Prof. Dr. V. Zuhayli, İslam

Fıkhı Ans:7/261) Demek ki meyvelerden elde edilen sirke helâldir. İçkiden elde edilen sirke

haramdır.

c. İspirto:

İspirto, alkolün bir çeşididir. İçilmez. İspirto, en ucuz içkidir. Diğer içkileri alamayanlar

ispirto içerler. Alkolün sonunu bulanların içkisidir.

d. Kozmetikler:

Bunların çoğu alkol katkılıdır. Bazı şampuanlarda, parfümlerde ve deodorantlarda

alkol vardır.

Kozmetikler, ceninden, kedi, maymun, köpek ve fareden elde ediliyor.

Kremler de hayvan ve kürtaj plasentaları kullanılıyor.

Kozmetik ürünlerinde zehirli maddelerde kullanılıyor. Bunlar kanserden tümöre kadar

çeşitli hastalıklara yol açıyor. (21/07/2003. Vakit.)

Son zamanlarda bazı firmalar alkolsüz parfüm ve deodorantlar üretmişlerdir.

e. Koku:

Ceylan kanından elde edilen mis, dönüşerek kan olmaktan çıkmaktadır.

Sünnet olan koku, alkolsüz olanıdır. Üzerinde “alkolsüz” yazı yazması bizim için

delildir.

Page 211:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

211

f. Kolonya:

Kur’an-da alkol, pis ve necisdir. İçilmez, kullanılmaz.

İçki bulaşan bir şey güzelce yıkanır. Çünkü ayette “alkol kullanmayın, kaçının” emri

vardır.

Bir şeyin çoğu yasaksa, azı da damlası da yasaktır. Kolonyanın içine ne kadar

konursa konsun kaçınılacaktır.

Kesin olmayıp şüphe varsa bile yine kaçınılacaktır. Elimize yüzümüze sürdüysek

veya üzerimize damladıysa, iyice yıkanmalıdır.

Kolonyanın içilmemesi, göze kaçırılmaması gerekir.

Bir haberde: “Kolonyada metil alkol tehlikesi” başlıklı bir haber vardı. Şöyle deniyordu:

“Etil alkole göre çok daha ucuz olduğu için yasak olmasına rağmen kolonya ve deodorant

imalatında kullanılan metil alkolün insan sağlığına zarar verdiği belirtildi. Kolonyaya katılan

metil alkolün göze ve cilde ciddi zarar verdiği açıklanmıştır.” (03/11/1996. Zaman)

Haberlerde dinledim. Kadın kolonya koklamış, bitkisel hayata girmiş ve 6 ay o halde

yaşamış ve ölmüş.

Çameli ilçesinde içki bulamadıkları için kolonya içen iki genç ölmüştür. Diğer iki

arkadaşı koma halinde hastaneye kaldırılmıştır. (30/01/2000. Zaman)

Edirne’de kolonya içen 3 arkadaş ölmüştür. (06/01/2000. Zaman)

Kolonyayı gözüne kaçıran kadın kör olmuştur.

g. Bira:

Şair:

“Kitaptan çok iskambil, sudan çok bira, şarap,

Anladınız mı şimdi, neden halimiz harap” demiştir.

Birayı allayıp, pullayıp güzellik maddesi ilân ettiler, vitamin deposu dediler. Böbrekleri

temizler dediler. En sonda alkolsüz ilân ettiler. Çocukları, gençleri alkolik yaptılar.

Bira, gençleri alkolizme götüren yoldur. Diğer içkiler gibi bira da aynen sarhoş eder.

Kaza mahallindeki bira şişeleri bunun delilidir.

Page 212:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

212

Zarar yönü ile de biranın diğer içkilerden farkı yoktur. Bira alkollü içkilerin ilk

basamağıdır. Dünya sağlık Teşkilatı, Bira dahil her türlü içki içmeyi, miktarı ne olursa olsun,

içen herkesi alkolik kabul etmiştir.

Alkolsüz bira olmaz:

Tüketimi artırmak için üretici firmaların reklâmı bu. Alkolsüz bira tuzaktır.

Yetkililer “Alkolsüz bira üretimi teknik açıdan mümkün değildir. Bira da en az % 2,5

oranında alkol vardır” diyor.

Gümüşay Sağlık ve Çevre Derneği Genel Başkanı Eczacı Mehmet Gebenç: “Alkolsüz

bira üretimi teknik açidan mümkün değildir. Her birada en az 2,5 oranında alkol vardır”

demiştir.

Yeşilay Genel Başkanı Selahattin Kaplanagasi: “Alkolsüz olduğu söylenen bira,

alkollü içkilerin ilk basamağıdır. Bira üreticileri bira tüketimini artırmak için ve birahanelerin

ayakta kalabilmesi için uydurulmuş yalandır. Ayrıca, ülkemizin kalkınmasını önlemek için

Türk gençliğini alkol, uyuşturucu ve fuhuş bataklığında boğmak istemektedirler” demiştir.

İnsan vücudunun biraya ihtiyacı yoktur:

İnsan vücudunun ihtiyacı olan şeyleri Allah diğer yiyecek, içeceklerde vermiştir.

Şişeden alınan alkole ihtiyaç yoktur.

Bira, vitamin düşmanıdır. Aşırı kilo yapar. Bismark: “Bira budalalık ve tembellik

kaynağıdır” der. Dünya Sağlık Teşkilatı:

- Bira, içen herkesi sarhoş eder.

- Her alkolik ise bira ile başlamıştır.

- Birada % 2,5 tan % 18 oranında alkol vardır.

Şeklinde açıklama yapmıştır.

Kimse birayı meyve suyu sanmamalıdır.

Az alkolün faydalı olduğu da yalandır. Bir şeyin çoğu zararlı ise azı da zararlıdır.

Page 213:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

213

h. Bira Mayası:

Bira mayası, haram olan vasıfta değildir. Adına bakıp da hüküm vermemek gerekir.

Bu maya başka bir hale geçerse, o zaman haram olur.

Helâl olan yiyecekler de kullanabiliriz. Onunla mayalama yapabiliriz.

Bira mayası ile değil de, biranın kendisi ile mayalama yapılırsa, o haramdır. Likörlü

şeylerde olduğu gibi likör şekeri nasıl haram yapıyorsa, o da öyledir.

Biranın kendisi ile mayalamada az kullanıyoruz denemez. Çoğu haram olanın azı da

haramdır.

Bira mayası adı ile satılan, kullanılan maya da sakınca yoktur.

i. Cola (Kola):

İçindeki maddeler gereği bağımlılık yapan bir maddede koladır. Kolayı insanlığın

başına belâ eden Amerika, kendi insanına süt içirirken başkalarına coca cola içiriyor.

COCA COLA’nın içinde neler var?

- “107 yıllık gizli formül çözüldü; Kafein, kokain ve alkol” (04/08/1993. Hürriyet)

Bu haliyle coca cola insan vücudundaki gıdaları öldürüyor ve beyinleri uyuşturuyor.

Bunun içindir ki Amerika nereye girdiyse, coca cola ile girmiştir. Rus İmparatorluğu bile coca

cola ile çözülmüştür.

Akdeniz Üniversitesi Tıp Fak. Diyetisyeni Yeter Alpay şöyle demiştir: “Cola, anemi

denilen kansızlık hastalığına neden oluyor. Özellikle kadınlarda anemi daha yaygın. Cola

aynı zamanda dişleri çürütüyor. Asit ve kafein yönü ile de mideye zararlı. Çocuklarda kemik

gelişimini engelliyor. Çocuklara tokluk hissi verdiği için çocuk yemek yemiyor. Hemen

tüketilmeyen colalar yüzünden acile gelenler oluyor.” (18/02/1997. Zaman)

Cola, sütü ve ayranı unutturmuştur. Sebebi, reklâmlarda sevimli ve zorunlu gösterilip

özendirilmesidir.

Coca colanın içinde kafein, kokain ve alkol gibi üç tane uyuşturucu vardır. Devamlı

içildiği zaman alkol bağımlılığına ve uyuşturucuya götürmektedir. Ayrıca beyinlerin

uyuşturulmasında, sağılığın ve nesillerin bozulmasında silah olarak kullanılmaktadır.

Sermayesi de İslam ve Müslümanlar aleyhinde kullanılmaktadır.

Page 214:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

214

M. İSLAM VE ALKOL

Alkol, inancımızda yasaktır. Kur’an-da şöyle buyrulur:

- “Ey iman edenler, içki, kumar, tapınmak için dikili taşlar, fal okları şeytan işi pisliktir. Onun için bunlardan kaçının ki kurtulasınız. Şeytan içki ve kumarla aranıza

kin ve düşmanlık sokmak, sizi Allah’ı anmak ve namazdan alıkoymak ister. Bunlardan vazgeçtiniz değil mi?” (Maida: 90-91)

Bir ayette de: “Kendi ellerinizle kendinizi tehlikeye atmayın” (Bakara: 195) emri vardır.

Kur’an-da içki üç safhada yasaklanmıştır. İlk Bakara suresinin 219. ayeti, daha sonra Nisa suresinin 43. ayeti, en sonda Maida suresinin 90. ayeti ile kesin olarak yasaklanmıştır.

Hz. Peygamber (as) hadislerinde şöyle buyurur:

- “İçki, büyük günahlardandır; bütün kötülüklerin anasıdır.”

- “Zina eden, Müslüman olduğu halde zina etmez. Hırsızlık yapan Müslüman olduğu halde hırsızlık yapmaz. İçki içen de, Müslüman olduğu halde içki içmez.” (İ.

Canan, Hadis Ans: 7/276)

- “Allah’a ve ahiret gününe inanan kimse içki içmesin. Allah’a ve ahret gününe inanan kimse içki içilen sofraya oturmasın.”

- “Üç kimse cennete girmeyecektir:

1. Eşini başkalarına sunan, kıskanmayan erkek.

2. Kendini erkeklere benzeten kadın,

3. İçki içmeye devam edenler.

- İçki, şifa değil derttir. (Müslim Eşribe: 6/1984)

- “İçki, kötülüklerin anasıdır.” (Nesei, Eşribe: 4/5632)

- “Sarhoşluk veren şey haramdır.” (Buhari Eşribe: 1891) + (Ramuz: 85/1)

- “Çoğu sarhoşluk veren şeyin azı da haramdır.” (Ebu Davut, Eşribe: 3681)

- “Enes (ra) şöyle der: Peygamber (as) şöyle buyurdu:

Page 215:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

215

Allah’ın Rasulü içki sebebiyle 10 kişiyi lânetlemiştir:

1. Onu yapan,

2. Yaptıran,

3. İçen,

4. Taşıyan,

5. Taşıtan,

6. Sunan,

7. Satan,

8. Satınalan,

9. Kendisi için satınalan,

10. Kazancını yiyen, (Ramuz el Ehadis: 11/2)

- “Korkarım ümmetim içkiye ayrı ayrı adlar koyarak içeceklerdir.”

Bunlar içki ile ilgili Peygamber Efendimizin hadislerinden sadece birkaçıdır.

İçki yasağı keyfi bir yasak değildir. İnsanı ve insana ait değerleri korumaya yönelik bir yasaktır.

İslâm’ın emir ve yasaklarında bir ölçü vardır. Bir şey insanın aklına, malına, canına, nefsine ve nesline direkt veya dolaylı olarak zarar veriyorsa, o şey yasaktır.

İçkiyi sadece içmek değil içirmek de haramdır; misafirlikte, düğündü, dernekte

ikram etmek de yasaktır.

İnsan içki içse veya içilmesine vasıta olsa, günahkâr olur. Ama içki için: “Günah değildir.” “Bu da mı haram olur canım”, “insana faydalıdır” derse, o zaman da imanından olur.

İslâm’ın içkiyi yasaklamasındaki gaye; dinin, canın, aklın, neslin ve malın korunmasıdır.

İslâm’da içki dört kaynağa göre haramdır. Helâl olan miktarı, helâl olan çeşidi yoktur. İçkiden menfaat sağlamak da yasaktır. Büyük günahlardan olduğu

bildirilmiştir.

Sarhoşluk mazeret değildir. Kendi isteği ile içen ve küfre götüren söz ve davranışlarda bulunan kimsenin imanı da, nikâhı da gider.

Page 216:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

216

Ömer bin Abdülaziz, içki sofrasına oturanları da sarhoşlarla bir tutmuş ve

onları da cezalandırmıştır.

Abdülaziz Revvâd Hazretleri şöyle anlatır; “Yolda gidiyordum, bir evden çağırdılar. Ölmek üzere olan biri vardır. Kelime-i Şahadet getirdim ve getirmesini bekledim, getiremedi. Birkaç defa daha tekrar ettim. Gene getiremedi. Bana dedi ki:

“getiremiyorum işte!...” Şahadet getiremeden öldü. Durumunu sordum, devamlı içki içtiğini söylediler.”

İçki, insanın hem dünya hem de ahret hayatını mahveder. İnsanı felaketten

felakete sürükler. İnsan her şeyini içki ile kaybeder. İçki kötülüklerin anasıdır; insana akıl mantık dışı işler yaptırır, insanı uyuşturucu ve kumar gibi kötülüklere götürür. Fuhşa iter.

Peygamber Efendimiz: “İçki kötülüklerin anasıdır” demiş ve şöyle anlatmıştır: Devamlı ibadet eden birine bir fahişe musallat oldu. Adamı fırsatını bulup evine çağırdı, kapıyı kapattı, ona şöyle dedi:

- “Ya benimle yatarsın, ya şu çocuğu öldürürsün ya da şu şarabı içersin. Adam

zinayı cinayeti düşündü ve şarabı içeyim de kurtulayım, dedi. İçti, sarhoş oldu, hem zina etti hem de çocuğu öldürdü.” (Nese i Eşribe: 5632)

İslâm’da alkoliğin kestiği hayvanın eti yenmez. Alkollü olana selam verilmez.

Alkol alınıp satılan yerden alışveriş edilmez. Alkol içilen yerin yemeği yenmez, çayı içilmez. Alkol içenin yanında durulmaz. Alkol sunulan yerlerde çalışılmaz. Bile bile içki fabrikasına üzüm satılmaz. Alkollü iken ibadet edilmez. Alkolün ticareti yapılmaz.

Peygamber (as) “içkiyi satmayın da, almayın da” buyurur. (Prof. Dr. İ. Canan Hadis Ans: 7/244)

Alkol alana satana mülk kiraya verilmez. Çünkü kötülükte yardımlaşılmaz ve kötülüğe sebep olunmaz. Allah kullarına nereden kazandığını ve nereye harcadığını

soracaktır.

- İçki, büyük günah sayılmıştır. (Ramuz el Ehadis: 205/14)

- Elinde içki kadehi tutanın duası kabul olmaz. (Hadis Ans: 7/276)

- İçki içenin kalbinden iman nuru çıkar. (Age: 7/276)

Bu konuda Peygamber (as) ın birkaç hadisi de şöyle:

- “İçki müptelası adam kabrinden kalkar. İki gözü arasında şöyle yazılıdır: “Allah’ın rahmetinden mahrumdur” Faiz yiyen kabrinden kalkar, onun da iki gözü

arasında: “Allah’ın yanında hücceti yoktur” diye yazılıdır. Karaborsacı kalkar onun da : “Ya kafir, ateşten yerine hazırlan” yazılıdır.” (Ramuz: 508/1)

- “Zahireden yapılan içeceklerin hangisi olursa olsun sarhoşluk verdi mi haramdır. Beyazı da, kırmızısı da, siyahı da, yeşili de haramdır.” (Ramuz: 234/4)

Page 217:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

217

- “Ümmetimden bir gurup içkinin adını değiştirerek içer. Başlarında çalgıcı

kadınlar çalar ve söyler. Allah bunları yere batırır. Maymun ve domuz suresine sokar.” (Ramuz: 367/6)

- “Kim Allah’a ve Peygaberine inanıyorsa içki içilen sofraya oturmasın.” (Ramuz: 439/6)

- “Bir kimse sabah içki içerse, akşama kadar Allah’a şirk koşmuş gibi olur.”

Bir kimse akşam içki içerse sabaha kadar Allah’a şirk koşmuş gibi olur.

Kim içer de sarhoş olursa Allah 40 gün namazını kabul etmez.

Kim damarlarında içkiden bir şey varken ölürse cahiliye ölümü ile ölmüş olur.

(Ramuz: 4224/14)

Evet böyle buyuruyor. İslam peygamberi. Müslüman olduğunu iddia eden birinin bunları göze alması mümkün müdür?

N. ALKOLİZM İNANÇLA ÖNLENİR

Eğer içki, insanlık için faydalı olsaydı, dinimiz mutlaka içilmesini emrederdi. Dinimiz içkinin açtığı içtimâi yaraları, yıktığı yuvaları, sebep olduğu rezalet ve

kepazelikleri göz önüne alarak onu yasaklamış ve içilmesini büyük günahlardan saymıştır.

İslâm dininin içkiyi yasaklaması, isabetsiz veya keyfi bir yasak değildir.

Kanunların yasakladığı bir şey isabetsiz olabilir. Veya bazıları için uygun bazıları için de uygun olmayabilir. İslâm dininin emir ve yasaklarının hiçbirinde isabetsizlik veya uygunsuzluk yoktur. İslâm, bir şeyi emrederken veya yasaklarken fayda veya zarar

durumuna göre haram, helâl ölçüsünü koymuştur. İslâm’ın yasakladığı bir şeyde fayda, emrettiği bir şeyde de zarar düşünülemez. Yani insanın yapıp da zarar göreceği İslâm’ın bir emri yoktur. İslâm, bir şeyi faydalı ise emretmiş, mala, nefse,

nesle, akla zarar veriyorsa ve başkalarına zarar verdiriyorsa yasaklamıştır.

Bazıları, üzüm, arpa helâl olsun da bunların suyu neden haram olsun? Bunun için İslâm dininin içki yasağı yersiz bir yasaktır, derler. Dinimiz, insanın karısını helâl, ondan doğan kızını da haram kılmıştır. Diğer bir iddia da İslâm peygamberi içkiye

alışamamış, alışsaydı yasaklamazdı, şeklindedir. Her şeyden önce bir peygamber de, içki içmeyi ilericilik sayan ve “Bir milletin medeniyet seviyesi kullandığı içkinin miktarı ile ölçülür” diyen meyhane kırıntılarında aranan şartlar aranmaz. Peygamber

kendiliğinden bir şeyi emredip yasaklayamaz. O, ilâhî vahye tabidir.

İçki, iman, irade zayıflığından ve hayatın engelleri ile mücadele azminin yitirilmiş olmasının sonunda içilir. Yapılan istatistiklere göre dini inançların

zayıflamasının alkol tüketimini artırdığını ortaya koymuştur.

Page 218:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

218

Dini afyon sayan zihniyet, alkol batağına saplanmıştır.

20. yy modern Rus Çarlarının uyguladığı politikalar, Ruslar’a da büyük zarar

verdi. Bunlardan biri, Ruslar’ın içki ve kötülükler içerisinde yüzer duruma gelmesiydi. Gorbaçov durumu değiştirmeye çalıştı. İlk icraatlarından biri, alkollü içkiler aleyhine karar almak oldu. Gorbaçov, Slav milletinin milli alışkanlığı ve önü alınamaz derecede

yaygın olan alkollü içki tüketiminin onları tedricen ölüme götürdüğünü fark etmişti.

Alkol aleyhine alınan karar, üzüm bağlarının ortadan kaldırılması ile başladı. Bu da Azerbaycan, Moldova ve Gürcistan’ın milli ekonomisine inanılmaz bir darbe

vurdu. Milyonlarca insanın ekmek güvencesi olan üzüm bağları, bir yaz ortasında yok edildi. Ancak Rusya’da votka içme arzusu azaltılamadı. İçki bulamayanlar, kimyasal maddelere, uyuşturucu ilaçlara hücum etti. Daha büyük bir bela ile karşılaştığını

gören Gorbaçov, kararını geri aldı.

Amerikalı bir ordinaryüs profesör bu hususu şöyle açıklıyor:

“Hz. Muhammed (s.a.v.) Kur’an vâsıtasıyla içkiyi men’etmiş ve asırlarca büyük insan kitlelerini içkinin zararlarından korumuştur. Bu netice 20. asırda modern

Amerika’da her nevi propagandaya ve teknik ilerlemeye rağmen, elde edilememiştir.” (Yeşilay Dergisi, Ocak 1990)

Bugün zararlarını gören batılı ilim adamları alkolün yasaklanmasını

istemektedir. “İçkiye hayır” kampanyaları düzenlenmektedir.

Alkolizme karşı en etkili silah inançtır. Korunmada ve vazgeçmede en etkili yol da ibadet alışkanlığıdır.

Gazi üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Alparslan Özyazıcı,

içkiyi terk etmekle inanç arasında önemli bir ilişkinin bulunduğunu açıklamıştır.

İnançlı insan zaten içki içmez. İçki içenlerden uzak durur. Çünkü, din alkolü kesin olarak yasaklamıştır. İslâm peygamberi: “Kişi mü’min olduğu halde içki içmez.

İçki içenin kalbinden iman nuru çıkar gider” buyurur.

Bir hadislerinde de: “Mü’minlerden başkasıyla düşüp kalma, yemeğini de inancı düzgün olanlar yesin” demiştir. (R. Salihin:1/397)

Sonuç olarak alkolü bırakmak isteyen:

- İbadet gibi, insanlara yardım gibi hayır işlerine yönelmelidir.

- Alkol kullananlardan ve kullanılan yerden uzak durmalıdır.

- Allah’ı yasakladığını, alkolün zararlarını ve alkolden zarar görenleri unutmamalıdır.

- Alkol tekliflerine, reklâmlara aldırış etmemeli, içerek çağdaş olunamayacağını bilmelidir.

Page 219:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

219

- İçkili davetlerden, içkili düğünlerden uzak durmalıdır.

- Alkolü destekleyen sigara, cola, bira gibi alışkanlıkları bırakmalıdır.

Bugüne kadar sağlığa, şerefe diye kaldırılan kadehler sağlığı da şerefi de yok etmiştir.

Sözün özü: Alkolsüz hayat daha mutlu, daha huzurlu bir hayattır. Alkol insana

hiçbir şey kazandırmaz, insandan birçok şeyi alır götürür.

Yıllarca alkol kullanıp bırakan bir vatandaşın ifadesi şöyle: “25 yıl alkol kullandım. Hatta bunun için tekel bayiliği aldım. 25 yıl içerisinde çok zarar gördüm. Hiç dostum kalmadı. Ailemle aram çok kötü idi. Önce alkol satışını bıraktım. Sonra

içmeyi bıraktım. Kısa zamanda huzur buldum. Kaybettiğim çevremi kazandım. Huzurlu bir aile hayatım var. Alkolü bıraktım, huzur buldum.”

Evet sözün özü, kötülüklerin anası olan alkol terk edilirse, şeytan işi pislikler de

birer birer insanı terk edecektir.

Page 220:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

220

VII. BÖLÜM

UYUŞTURUCU

ÖNSÖZ

İnsanlığı tehdit eden felaketlerden biri de uyuşturucudur. Adı üstünde uyuşturucu.

İnsanı maddi ve manevi bitiren illet. İnsanda akıl, mantık, şeref, haysiyet, ahlâk, namus, itibar

ve hiçbir ideal bırakmayan asrın belâsı uyuşturucudur. Uyuşturucu, insanlığın sinsi

düşmanıdır. Nesilleri, aileleri ve toplumları esaret altına alan amansız tuzaktır.

A- UYUŞTURUCU FELAKETTİR

Uyuşturucu kullanan aklını ve mantığını kullanamaz. Uyuşturucu öyle bir felakettir ki,

kullananları aptallaştırır.

Bugün bilhassa gençliğin etrafında dolaşan tehlikeler ciddi boyutlara ulaşmıştır.

Bugün dünya gündeminin ilk sıralarını oluşturmaktadır.

Uyuşturucu belâsı, kullananları hem ruhsal hem de fiziksel açıdan olumsuz etki

yapmakta ve çeşitli hastalıklara sebep olmaktadır. Uyuşturucu kullananın ne dünyası vardır

ne de ahreti vardır. O hayal aleminde yaşamaya başlar. Hiçbir şeyin onun için önemi yoktur.

Bugün kullananların sayısının kat kat artması, hatta ilk öğretime kadar inmesi,

hepimizi ciddi olarak düşündürmelidir.

Üzerinde yeterince durulmaması, genç beyinlerin uyuşmasına neden oluyor.

Uyuşturucu kullanımı, Avrupa’yı ve Amerika’yı neredeyse yakalamıştır. Operasyonlarda artık

kilolarla yakalanmıyor, tonlarla yakalanıyor. Tırlarla yakalanıyor.

Gençlerimizin kendisi için, ailesi için ve milleti için harcayacağı enerjiyi bitirmek ve

beyinleri uyuşturmak için plânlı ve programlı bir şekilde çalışıldığı görülmektedir. İnsanlar

sadece para kazanmak için kendilerini bu kadar riske atmaz. İşin içinde başka şeylerde

vardır.

Aynı zamanda uyuşturucudan başka bir şey genç nesli bu kadar hayattan, ideallerden

koparıp saf dışı edemezdi.

Şer güçlerin maksadı bedeni beyni uyuşmuş, insani ve ahlaki duyguları körelmiş bir

nesil oluşturmaktır. Böyle bir nesilden hiçbir şekilde hayır gelmez.

Page 221:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

221

Tarihin hiçbir döneminde, hiçbir felâket yeni nesli ve aziz milletimizi bu kadar tehdit

etmemiştir. Çünkü; sadece uyuşturucuya bağımlılıkla kalınmıyor, arkasından bütün topluma,

aileye yönelen felâketler söz konusu oluyor.

Başlangıçta genç sadece merakını gidermek ister, denediğini zanneder. İlk anlarda

kendini çok cesur ve güçlü hisseder. Kısa sürede esaret başlar her şeyini kaybeder, sağlığı

da bozulur. Beyninde kalıcı bozukluklar oluşur. Ruhi problemler başlar, cesaret gider yerine

korkular gelir, ölümcül hastalıklar onu tehdit eder. O artık yaşayan ölü olur. Tedavi çoğu

zaman imkânsızdır.

Uyuşturucu her şeyi yıkar, mahveder; kişilerin dünyasını yıkar, iş hayatini mahveder,

aile düzenini bitirir. Toplum hayatını da alt üst eder.

Bir annenin ibret verici şu sözü ne kadar manidardır: “İki oğlum ölseydi bu kadar

üzülmezdim uyuşturucuya alıştılar, her şeylerini kaybettiler ve sürünüyorlar. Onları görmek

benim için dayanılmaz bir işkence oluyor. Bir de onların benden zorla para isteyişleri var ki,

buna hiç dayanamıyorum."

Uyuşturucu dünyasında para varsa, uyuşturucu vardır. Hemen vardır. Para yoksa,

ahlak, namus ve insanlıktan vazgeçilerek, uyuşturucunun temini mümkündür.

Uyuşturucu batağına düşenlerde ve ülkelerde hiç de huzur ve mutluluk falan yoktur.

Felâket vardır, acı vardır, üzüntü vardır. Böyle yanlış propagandalara kanılmamalıdır.

Gençliğin aldanmasına ve aldatılmasına müsaade edilmemelidir.

Uyuşturucu ile çaresiz hastalıklar arasında yakın bir ilişki vardır. Uyuşturucu ve AIDS

ikisi de tüyler ürperten çağın belâsı... Çünkü uyuşturucu fuhşu davet ediyor. Damardan

vurulan iğne de AIDS'i davet ediyor. Sebebi de genellikle aynı enjektör paylaşılıyor.

Uyuşturucu intihardır, azar azar intihardır. Sonu adım adım ölümdür. Kullananı başta

sahte dünya, sahte mutluluk ve sahte cennet sunan uyuşturucu, her gün kullananı adım adım

ölüme götürüyor. Yetkililerin açıklamasına göre vücuda giren bir gram uyuşturucu, beyinde

bir milyon hücreyi götürüyor. Uyuşturucunun 1-2 defa kullanımı bile bağımlılık yapmaya

yetiyor.

Uyuşturucu kullananlarda ruhsal çöküntü meydana geliyor. Ahlâk dışı davranışlar

görülüyor.

Bazı ilim adamları uyuşturucunun adına "Zeka zehri" demektedir. Çünkü insanda ne

akıl bırakıyor. ne de mantık. Uyuşturucu bağımlılığı namus sattırır, ev sattırır, çocuk bile

sattırır.

Uyuşturucu çok şiddetli beyin zehridir. Zeka zehri olduğu yetkililerin ifadesidir.

Uyuşturucu insanı uyuşturuyor. Her şeyini elinden alıyor.

Gazetelerde yayınlanan bir olayı nakletmek istiyorum:

Page 222:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

222

"Eroin dünyasının kendisine güzelliğinden dolayı "Prenses Banu" dediği ama

sonunda değil güzellik insanlıktan bile çıkardığı Banu'yu dinleyelim:

"Genç bir kızdım, zengin bir ailem vardı. Her istediğim yapılıyordu. Ben arkadaş

gruplarıyla diskoteklere alıştım. Önce müzik tutkusu, sonra uyuşturucu alışkanlığı...

Kusmalar, hayaller... Pencereden inekler, kızılderililer gördüm. Bize ok atıyorlardı, sandalyeyi

cama fırlattım. Ellerim ölü eli gibi çekildi. Eklem yerlerimde sancı, ter, titreme... Ben onun

pençesine düştüm. Allah başka gençleri, başka aile çocuklarını korusun o canavardan. Çok

mutlu, çok rahat bir aile düzenim vardı. Annem, babam üzerime titrerdi. Bir mühendisle

evlendim. Bir oğlumuz oldu. Ama benim o zehire alıştıktan sonra ne yuvamı, ne çocuğumu

görür halim vardı. Kocam benden ayrıldı..." (17/01/1983. Hürriyet)

Basına yansıyan bir haberi birlikte okuyalım:

"İstanbul Devlet Güvenlik Mahkemesi'nde (DGM) dün görülen bi davada

uyuşturucunun insan hayatını ne denli olumsuz etkilediği gözler önüne serildi. "Teşekkül

halinde uyuşturucu ticareti yaptığı" iddiasıyla hakim karşısına çıkan Feridun Metin Gönenç,

uyuşturucu bağımlılığı yüzünden her şeyini, hatta ailesini bile kaybettiğini söyledi. Hamza

Çetin ise "Eşimi bu illetten kurtarmak için çok uğraştım; ama olmadı. Ben kullanmadığım

halde eşim için eroin temin ediyordum." dedi. İstanbul 6 nolu DGM'de görülen duruşmada

eroin ve kokain sattığı iddiasıyla hakim karşısına çıkan 36 yaşındaki Feridun Metin Gönenç,

uyuşturucu yüzünden her şeyini kaybettiğini söyledi. 13 yıldır bağımlı olduğunu söyleyen

Gönenç, 16 kez tedavi girişiminde bulunduğunu; ancak başarısız olduğunu belirtti. Gönenç

"Uyuşturucu yüzünden kuyumcu dükkanımı ve ailemi kaybettim. Bir evim vardı, en sonunda

onu da sattım." dedi. Gönenç, 13 yıldır uyuşturucu kullandığını; ancak ticaretini yapmadığını

söyledi. Eroin bağımlısı olduğunu kabul eden Demet Çetin ise 8 yıldır eroin kullandığını, krize

girdiği zaman eşinin ona uyuşturucu temin ettiğini söyledi. Demet Çetin ile iki yıldır evli

olduğunu belirten Hamza Çetin, eşini bağımlılıktan kurtarmak için çalıştığını; ama

başaramadığını belirterek, "Tedavi olması için 6 kez hastaneye yatırdım. Ben kullanmadığım

halde eşime kriz dönemlerinde uyuşturucu temin ediyordum." diye konuştu. (14/12/2002.

Zaman)

B- UYUŞTURUCUNUN YAPTIĞI TAHRİBAT

Uyuşturucu, insanı hem bedenen hem de ruhen çökerten, insanın mutsuzluğuna yol açan bir afettir. Her gün mal kaybından, can kaybına insanın kaybına neden olan felâkettir. Manevi duyguları da törpüler, kötülüklere neden olur.

Verdiği zarar telâfi edilemez.

Uyuşturucu, insanın beynini uyuşturur, insanda akıl bırakmaz. Uyuşan beyin vücudu idare etme yeteneğini kaybeder. İnsanı kendi aleyhine iş yaptırır.

Uyuşturucu kullananlar, erken bunama, hafıza kaybı ve felç gibi sorunlarla

karşılaşırlar. Depresyon, hayal görme, korku, endişe, intihar etme arzusu taşırlar.

Page 223:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

223

Emniyet Genel Müdürlüğü'nce yayınlanan bir broşür, uyuşturucu hakkında

bilmediğimiz gerçekler ortaya koyuyor. Buna göre, vücuda giren 1 gram eroin, beyindeki 1 milyon hücreyi öldürüyor.

Uyuşturucu bağımlısı 28 yaşındaki bir annenin, 8 yaşındaki kızını tecavüz edileceğini bilerek kokainle takas ettiği de belirtilen broşürde yer alan bilgiler şöyle:

- İnsan vücudu kullanılan uyuşturucu madde miktarını bir süre sonra yetersiz buluyor. Bağımlılar madde miktarını sürekli artırmak zorunda kalıyor, bu da ölüme sebep veriyor.

- Uyuşturucunun imal ve taşınması çok pis ve iğrenç koşullarda yapılıyor. Uyuşturucu midede ve vücut boşluklarında bile taşınıyor.

- Uyuşturucu insan kabiliyetlerinin tümünü yok ediyor. Ruhen ve bedenen sağlıklı bireyler kişilik ve karakteri zayıf, korkak, kendine güveni olmayan, asalak ve

hasta insanlar haline dönüşüyor.

- Bazı insanlar ilk dozu merakla alıyor ve bir daha uyuşturucudan kurtulamıyor. Çünkü bir çok uyuşturucu madde bir kere alınmakla bağımlılık yapıyor.

- Eroin bağımlılarının vücutları bir süre sonra çok kötü kokmaya başlıyor.

- Uyuşturucu madde satıcıları alıştırma döneminde, uyuşturucunun fiyatını ucuz tutuyor veya ücretsiz veriyor. Bağımlı olduktan sonra fiyatlar sürekli artıyor.

- Elvis Presley de uyuşturucu bağlantılı kalp krizi sonucu ölenlerden...

(11/01/2000. Zaman)

Uyuşturucunun yaptığı diğer bazı tahribatlar da şöyledir:

- İlk kullanımda yanlış deneme sonucu boğularak ölüm.

- Yüksek dozdaki kimyasal maddeler direkt kalp yetmezliğine neden oluyor.

- Akciğerdeki oksijenin tükenmesi ölümü beraberinde getirir.

- Kalıcı ve geçici hastalıklar ve hasarlar meydana gelir.

Uyuşturucu kullanan annenin kullandığı zehir çocuğa da zarar veriyor:

Hong Konglu bir anne, uyuşturucu âlemine götürdüğü 10 haftalık bebeğinin

ölümüne sebep oldu. Lorraly Ng Lok-wan (21) adındaki anne dün çıktığı mahkemede, bebeğini öldürdüğünü kabul etti. Savcılara göre, Ng Lok-wan geçen yıl Şubat ayında 27 saat süren uyuşturucu âlemi sırasında bebeğini kucağında tuttu. Ng

Lok-wan, bebeğinin ağzından ve burnundan süt gelmesi üzerine onu hastaneye götürdü, ancak bütün çabalara rağmen bebek kurtarılamadı. Savcılar, hastanede

Page 224:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

224

yapılan testlerde bebeğin kanında, onun altı kez ölümüne yetecek miktarda morfin

tespit edildiğini söylediler. (31/05/2001. Türkiye)

Uyuşturucuyu genellikle aydın geçinen kesimle, zengin kesim kullanıyor. Bugün üniversite de çok yaygın. Geçim derdi olmayanlar da değişik eğlence şekilleri arıyor. Alem yapıyorlar, aşırı dozdan ölüyorlar. "Lüks otellerde uyuşturucu alemi

yapan" diye geçen haber başlıkları ile ölüm haberleri çıkıyor. Çocuk yaştaki kız, yaşlı kimselerle ölü bulunuyor.

Bu çılgınlıklar Avrupa ve Amerika ülkelerinde daha yaygın. Tek kelimeyle Batı

batakta. Avrupa insanı, aile tanımıyor, aile mutluluğu tanımadığı için mutluluğu hapta, alkolde ve uyuşturucuda arıyor. değişik şekillerde tatmin yolları arıyor. Sevgiyi de insanda bulamadığı için hayvanda arıyor. Denilebilir ki, bu insanlar topyekün cinnet

geçiriyor, her gün biraz daha felâkete sürükleniyor. Toplum hasta, hastaneler bağımlılarla, komaya girenlerle dolu.

Avrupa’da mutluluklar, geçici olarak hapla elde edilen, alkolle, uyuşturucu ile

devamı sağlanan sahte mutluluktur. Çocukların ekserisi evlilik dışı. Çoğu insan çocuk istemiyor. Çocuk yerine köpeği tercih ediyor. Onunla yiyor, içiyor, onunla yatıp kalkıyor. Bu durumda "kara ölüm" denilen AIDS yaygın. AIDS'liler ordusu gün

geçtikçe artıyor.

İşin üzücü ve düşündürücü yönü de bu sefih hayatın insanımız arasında da yayılmaya çalışılmasıdır. İnsanımızın bataktaki kimselere özenmesid ir.

C- NİÇİN BAŞLANIYOR

Uyuşturucu alışkanlığı özellikle gençlerde daha çok görülen toplumsal bir yaradır.

Uyuşturucu bağımlılığının bir çok sebebi vardır. Bunlar arasında, başta

yabancılaşan, maddi ve manevî değerlerini yitirenler, kişiliğini geliştiremediği için genellikle alkol veya uyuşturucu bağımlılığına sığınmaktadırlar.

Diğer faktörlerden bazıları da: kişilik bozukluğu, güvensizlik ve güçsüzlüktür,

irade zayıflığıdır.

Bir başka neden de; gelecekle ilgili kaygılardır. Eğitim, meslek ve iş bulma endişesi önemli bir etkendir.

Bu arada arkadaş baskısı, medyanın kötü örnek sergilemesini de göz ardı

etmemek lâzımdır. Çünkü insan hiçbir kötü alışkanlığa tek başına başlamaz. Kötü arkadaş, kötü bir ortam her şeyi kolaylaştırıverir.

Page 225:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

225

Hiçbir kötü alışkanlık, ihtiyaçtan veya gerekli oluşundan dolayı başlamaz ve

yayılmaz. Çoğu yavrularımız arkadaşının etkisi ve merak gibi nedenlerle ilgi duymaya başlar.

En önemli husus da geleneksel ve manevi değerlere karşı çıkmanın bir yansıması olarak uyuşturucu alışkanlığı başlar.

Uyuşturucunun baş sebebi özentidir. Başbakanlık Aile Araştırma Kurumu Başkanlığı tarafından 10 okulda yapılan araştırmaya göre gençler uyuşturucu kullanmaya özenti ile başlıyor. Yapılan ankette 204 öğrenci ve 201 öğretmen

katılmış, özenti ile başlama yaşının 15'in altında olduğu ortaya çıkmıştır. (11/01/1996. Türkiye)

Uyuşturucu alışkanlığının yayılmasında birinci derecede medyanın tutumu

yatmaktadır.

Bazı televizyon kanalları kurulduğu günden bu yana aralıksız güzellik yarışması düzenliyor. Genç kızlar teşhir ediliyor. Popstar yarışmaları düzenleniyor. Programlarda gayr-i meşru ilişkiler en ince noktasına kadar yayınlanıyor. Sapıklıklar

cazip gösterilerek özendiriliyor. Aile hayatı kabul etmeyenler, insani ve ahlaki değer tanımayanlar örnek gösteriliyor. Gençliğin hayatında idealinde bunlar oluyor.

Erken yaşlarda başlanan alkol ve alkol katkılı maddeler uyuşturucuya sevk

ediyor.

Bir önemli etken de sigaradır. Sigara alışkanlığı da önce alkole sonra da uyuşturucuya, bunun devamında da fuhşa götürüyor. Bunun da ötesi intihar ve ölüm.

Gençliğin en önemli hastalıklarından biri de çağdaş yaşama hastalığıdır. Çoğu

bu çağdaş bataklığında boğulmaktadır. Bazı ölçü ve sınır tanımayan, sanatçı denilen kişiler örnek gösteriliyor. Bu yola sevk edilen gençler onlar gibi yaşamayı hedefliyor. Şöhret ve para sahibi olabilmek için aileden kopuyor, ar haya sınırını aşıyor. Onlar

gibi yaşamaya başlıyor. Artık alkolün, uyuşturucunun ve fuhşun pençesine düşmüş oluyor.

Modern dünyanın örnek sanatçı, örnek insan olarak gösterdiği Afife Jale'ler,

Burçin Bircan'lar uyuşturucu bataklığında acınacak şekilde ölmüşlerdir.

Uyuşturucuya daha çok içinde manevi boşluk olanlar çabuk başlıyor. Hele böyle alışkanlıkları olan arkadaş çevresine düştüyse, kendini koruması çok zordur.

Bugün şu bir gerçek ki her kötü alışkanlık, özenti ve arkadaş etkisiyle

başlamaktadır. Yapılan bir araştırmaya göre sonuç şöyledir:

Page 226:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

226

Uyuşturucuya başlama sebepleri:

Arkadaş: % 30,0

Merak : %21,7

Deneme: %4,3

Çevre : % 2,9

Kendi isteği : % 2,9

Değişik : % 13,0

(Herhangi bir cevap bulamayanlar ise % 26,1)

Uyuşturucu bağımlığına giden yollardan biri de uçuculardır. Tiner, çakmak gazı, benzin, uhu, bali gibi maddelerdir. Fakir semtlerdeki çocuklar bu maddeleri

kullanarak uyuşturucu batağına düşmektedir. Ayrıca kokulu silgi, kokulu yapıştırıcılar da çocukların uyuşturucu kullanmasını kolaylaştırmaktadır. Bu konuda öğretmenlerin ve ailelerin dikkatli olmasında fayda vardır.

Bu konuda herkesin duyarlı olması lâzımdır. Çocuklara ve gençlere uyarıcı bilgiler verilmeli ve koruyucu tedbirler alınmalıdır. En önemli şey "bir defa" "Bir defadan bir şey olmaz" sözleridir. Bu başlangıç olmaktadır. Aileler bir de eğlence,

gezi, yaş günü partileri, mezuniyet geceleri gibi tuzaklara karşı uyarıcı olmaları ve gençleri bilgilendirmeleri şarttır. Bir çok alışkanlık erken yaşta başlamaktadır.

İstanbul Emniyeti'nin 1000 uyuşturucu bağımlısı üzerinde yaptığı araştırmaya göre, en büyük risk grubu olarak tespit edilen gençlerin yüzde 43'ü merak ve özenti

ile, yüzde 36'sı ise arkadaşla çevresinin etkisiyle zehir batağına sürükleniyor. Sonuçlar, Narkotik Şube'nin "Öğretim Yılında Uyuşturucu Sorunu ve Mücadele Stratejileri" konulu toplantısında açıklandı. Burada konuşan İstanbul Emniyet Müdürü

Hasan Özdemir, zehir ticaretinin teröre maddi destek veren organize bir suç haline geldiğini söyledi.

Özdemir, sadece İstanbul'da gerçekleştirilen 622 operasyonda, bin 800 kişinin

3 ton 650 kg uyuşturucu madde ve 75 adet silahla birlikte ele geçirildiğini bildirdi. Özdemir, 1991 yılından beri İstanbul'da 150 kişinin uyuşturucudan hayatını kaybettiğini vurguladı. Narkotik Şube Müdürü Ferruh Tankuş da ankete göre

uyuşturucuya başlamanın temel nedeninin "Ben bağımlı olmam" "Bir kere denemekle bir şey olmaz" düşüncesi olduğunu açıkladı. (18/09/1998. Zaman)

Eğer anne adayı uyuşturucu kullanıyorsa, o zaman uyuşturucu bağımlılığı anne karnında başlıyor. Çocuğun genetik yatkınlıkla uyuşturucuya erken yaşlarda ilgi

duyduğu yetkililerin ifadesidir.

Kız - erkek kafelerde, diskolarda, düzenlenen eğlencelerde uyuşturucuda diğer alışkanlıklarla birlikte yayılma imkânı buluyor. Zaten çoğu yakınlıklar ve arkadaşlıklar

uyuşturucu kullanımı ve uyuşturucu ticareti üzerine kuruluyor.

Page 227:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

227

Uyuşturucu alışkanlığında çevrenin önemi çok büyüktür. Gençler, uyuşturucu

kullanmaya, arkadaşları ile eğlence yerlerinde başlıyorlar. Bu yüzden aileler evlatlarını dikkat etmelidir. Kiminle nerede olduklarını her an takip etmelidir. Gençlerin uyuşturucu ile ve uyuşturucu kullanan, pazarlayan ve sunan kimselerle ilk

temaslarının önlenmesi, çok önemlidir.

Büyük şehirlerimizde öğrencilerin % 60'ı sakinleştirici haplardan, sigaradan, biradan, işe başlıyor. "Bir sigaradan bir şey olmaz" "Bir biradan ne çıkar" telkinleri ile başlıyorlar. Başın mı ağrıdı? Alsana hap bu yol, gençleri daha büyük daha kötü

alışkanlıklara, uyuşturucu bağımlılığına götürüyor.

Bilhassa bulüğ çağındaki gençler, kendilerini ispatlamak için değişik davranışlar gösteriyor. Bazen kendilerini ispatlamak bazen de merakları nedeniyle

kafelere, diskolara, buna benzer yerlere gidiyorlar, değişik eğlencelere katılıyorlar, yediklerinin, içtiklerinin içine azar azar konulan uyuşturucunun farkına varamıyorlar. Kısa sürede o yerlere bağımlı halen geliyorlar, oralara gitmeden edemiyorlar. Artık

okul etkiliyor.

İradesi, inancı zayıf olan gençlerde çevrelerinin etkisi, televizyondan ve medyadan gördükleri özenti ile uyuşturucuya başlıyor. Bazıları da bir defadan bir şey

olmaz düşüncesi ile uyuşturucu müptelası olup çıkıveriyor. Çünkü her şey ilkle başlıyor. birle başlayıp çoğalıyor. Böylece uyuşturucu bağımlılığı patlama noktasına geliyor.

Uyuşturucu alışkanlığının başlamasında pazar arayanların, taşıyıcı

isteyenlerin veya gençlerin cinselliğinden yararlanmak isteyenlerin etkisi ve rolü de unutulmamalıdır.

Okullardaki kokulu kalem, kokulu silgi ve yapıştırıcı gibi maddeler, daha ilkokul

çocuklarını ilerde uyuşturucuya kolayca yaklaşacağı konusunda ilim adamlarının uyarıları vardır. Ayrıca boya incelticileri, tiner, çakmak gazları, benzin gibi maddelerin de uyuşturucu alışkanlığında etkili olduğu unutulmamalıdır.

Bir de masum kozmetiklerin uyuşturucu bağımlılığı yaptığı açıklanmıştır:

“Akdeniz Üniversitesi Psikiyatri Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sunar BİRSÖZ, parfüm çeşitleri, sprey ve deodorantların uzun süreli kullanılması halinde uyuşturucu bağımlılığına yol açabileceği söylenmiştir.

Ayrıca Birsöz: “Kahve, kolalı içecekler, sigara gibi keyifle tüketilen maddelerin aşırı alınmaları uyuşturucu bağımlılığına zemin hazırlıyor” demiştir. (23.09.1995 Zaman)

08.10.1995 tarihli Zaman gazetesinde yayınlanan açıklamaya göre; “Resmi istatistiklere göre uyuşturucu kullananların % 37’si meraktan dolayı uyuşturucu almaya başlıyor. Genç kitle üzerinde yoğunlaşan uyuşturucu merakının, uygulamaya

dönüştürüldüğü yerler ise genel olarak disko, kafe, bar, pavyon gibi yerlerdir. Eğlence yada dinlenme amacıyla disko ve kafeleri seçen gençliği buralarda bekleyen en büyük tehlike uyuşturucu tacirleridir, kötü arkadaştır.

Page 228:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

228

Denetimden uzak disko ve kafeler orta ve lise öğrencilerinin başlıca uğrak

yerleridir. Buralarda kendilerine masum adımlarla yaklaşan uyuşturucu satıcıları, başlangıçta para dahi almadan gençleri uyuşturucuya alıştırıyor. Mübtela olan genç, uyuşturucu alacak para bulamayınca, hırsızlık, gasp ve cinayet gibi olaylara karışıyor.

Gerekirse vücudunu pazarlıyor.

Ayrıca İzmir Emniyet Müdürlüğü Narkotik Şube Müdürü Fatih Özkan: “Disko ve kafe gibi yerlerin uyuşturucu kültürünün filizlendiği yerler olduğunu, uyuşturucu kullananların ahlak değerinin sıfıra indiğini belirtmiş ve pahalı bir madde o lan

uyuşturucunun temin edilebilmesi için, mübtelaların her türlü kötülüğü yapabileceğini belirtmiştir.”

Bir haberde 09.10.95 tarihli Zaman gazetesinden: “Alkol, uyuşturucuya sevk

ediyor: Gençlerin uyuşturucuya başlamasının altında; çekingenlik, yetersizlik, uyumsuzluk, başarısızlık yatmaktadır. Bir çok genci, yalancı cennetin bataklığı, uyuşturucuya itiyor. Ailedeki uyumsuzluk, geçimsizlik, ailede alkol kullanan birinin

varlığı, çocukları uyuşturucunun kucağına itiyor.”

Bu konuda ailelere çok büyük görevler düşmektedir. Çünkü herkesin çocuğu uyuşturucu ile tanışabilir. Bu konuda kimse emin olmamalıdır. Tehlike uzak değil.

Benim çocuğum yapmaz dememelidir.

Analar babalar her zaman çocuğunun tavırlarına dikkat etmelidir. Kiminle vakit geçirdiğine dikkat etmelidir. Verdiği harçlığa, çocuğun harcamasına dikkat etmelidir. Bir de kuryelerle teması önlenmelidir.

Page 229:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

229

Uyuşturucuya başlayan gençlerin:

1- Enerjisi azalır, derslerdeki başarısı düşer.

2- Sık arkadaş değiştirir. Temiz arkadaşlarından uzaklaşır.

3- İçine kapanır, etrafıyla ilişkiyi keser.

4- Dikkati dağılır, durgun, içine kapalı bir hal alır.

5- Birden sevinir, birden üzülür.

6- Odasına kapanır.

7- Kendine bakmaz, temizliğe dikkat etmez.

8- Ölçüsüz para harcar.

9- İşini, derslerini, okulunu aksatır.

10- Geleceğe iat her hangi bir planı olmaz, ideal taşımaz.

11- Elleri titrer, aşırı bir şekilde terler.

12- Yatar uyuyamaz, uykusuzluk çeker. Yani herşey alt üst olur, düzen bozulur.

D- NASIL YAYILIYOR

Son zamanlarda uyuşturucuda patlama yaşanıyor. Kullanılanlarda büyük artış var, operasyonlarda tonlarla rakamlar zikrediliyor. Uyuşturucunun verdiği zarar ve artan

hastalıklar endişe verici boyutlara yayılıyor.

Birkaç gazete haberi:

- “8 ayda 11 ton uyuşturucu ele geçirildi.” (28/08/2004. Yenişafak)

- “Uyuşturucu yaşı 11’e düştü.” (16/07/2004. Yenişafak)

- “Dağ köyler geçimini hayvancılıktan değil esrar üretiminden sağlıyor. Köy evleri esrar üretim merkezi haline geldi.” (16/11/1995. Türkiye)

- “Her on lise öğrencisinden biri uyuşturucu kullanıyor.” (16/07/2004. Türkiye)

Page 230:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

230

Uyuşturucu trafiğinde korkunç artış var. Bu ne demek? Tehlike yayılıyor

demek. Eskiden büyük şehirlerde görülen uyuşturucu, son yıllarda ilçelere hatta köylere kadar ulaşmıştır.

Bunun sebebi nedir?

- Başta devletin baş örtüsüne olan duyarlılığı kadar bu konulara ilgi

duymamasıdır.

- Medya özendirici, yönlendirici ve yanlış örnekler sergiledikten sonra eğitici programları geç saatlere vermesi ve hep kötü örnekler sergilemesidir.

- Kız erkek arkadaşlığının yaygın oluşu, cinselliğe dayanmasıdır.

- Ailelerin dağılması ve ilgisizliği.

- Gençlerin eğitimsizliği ve bilgisizliği.

- Toplumda sevgi azlığı.

- İnsani ve ahlâkî değerlerin korunamaması, pişmanlık veren, yüz kızartan

olayların artması.

- Pop müzik çılgınlığı.

- İnanç ve değer yargılarının kazandırılamaması gibi nedenlerdir.

Bugün kafeler, diskolar uyuşturucu tarlası gibi. Uyuşturucu kültürü buralarda

filizleniyor, buralarda yeşeriyor. Ondan sonra ahlâkî değerler sıfıra iniyor. Uyuşturucu temin edebilmek için her türlü kötülük çekinmeden yapılabiliyor.

Bir başka yol da uyuşturucu için internetin kullanılmasıdır. Bir gazete haberi şöyleydi:

“Uyuşturucuyu internet patlattı: İnternetteki yetersiz denetimler sonucunda uyuşturucu maddeler üretimden pazarlamaya kadar sanal alemde kendine yer buluyor. Kullanılan şifreleme teknikleri yüzünden haberleşmeler izlenememektedir.”

(28/02/2002. Türkiye)

En son tüyler ürperten haberlerden biri:

- “Uyuşturucu kullanma yaşı 11’in altına indi. Hazırlanan raporda uyuşturucunun Türk toplumunu tehdit edici noktaya ulaştığı, uyuşturucu ve madde

bağımlılığının 11 yaşın altına indiği belirtilmiştir. Bebek denecek yaşlarda yüzlerce çocuğun uyuşturucu ve madde bağımlısı olarak kayıtlara geçtiği açıklanmıştır.”

Raporda özet olarak verilen rakamlar şöyle:

- Bin 911 kız, 18 bin 781 erkek çocuk olmak üzere toplam 20 bin 692 sigara bağımlısı.

Page 231:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

231

- 144 kız, 2 bin 577 erkek olmak üzere toplam 2 bin 721 alkol bağımlısı.

- 2 kız, 683 erkek olmak üzere toplam 685 çözücü bağımlısı.

- 12 kız, 328 erkek olmak üzere toplam 340 uyuşturucu bağımlısı.

- 40 kız, 548 erkek olmak üzere toplam 588 hap bağımlısı.

- 11 – 18 yaş arası uyuşturucu ve madde bağımlısı çocukların sayısı 26 bin 398 olurken, 11 yaş grubunun altındaki 328 bağımlı çocuk sayısı da eklenince bu

sayı 26 bin 726’ya yükseliyor. (09/11/2004. Yenişafak)

Bir ürkütücü sonuç da şöyle:

- “Liseliler uyuşturucu ve alkol ablukasında” başlığının altında, Uyuşturucu

Türkiye’yi bir ahtapot gibi sardı. Yapılan bir araştırmaya göre tüm öğrencilerin % 32’si esrar, % 22’si hap, % 6’sı morfin gibi uyuşturucu kullanmıştır. Bu araştırmaya sağlık bakanlığı tarafından 7 ilde yapılmıştır.” (08/12/2004. Yenişafak)

Buna karşılık ilgisizlik de tehlikeyi büyütüyor.

Bugün genç neslin bataklıklara sürüklenmesi için her şey yapılmaktadır. İşte size bir örnek:

“Mavi yıldız” adıyla anılan bir tür dövme (cilde yapıştırılan çıkartma)

öğrencilere satılmaktadır. Bu dövme, üzerinde mavi yıldız taşıyan küçük bir kâğıt parçasıdır. Kalem ucundaki silgi büyüklüğünde olan bu kâğıtlardaki yıldızlara L S D (uyuşturucu) emdirilmiştir. BU UYUŞTURUCU KAĞIT ELLENDİĞİNDE DERİ

YOLUYLA KANA KARIŞMAKTADIR. Bundan başka parlak renklerde ve posta pulu görünümünde, kâğıt dövmeler de satılmaktadır.

Süpermen, Mik-Mause, Palyaço, Disney karakterleri, Bart simpson ve keleb gibi BU RESİMLERDEN HER BİRİ FOLYO KAĞIDINA SARILMIŞ DURUMDADIR.

BU, KÜÇÜK ÇOCUKLARA HİTAP EDEREK ASİT SATMANIN YENİ BİR YOLUDUR. Çocuğunuz bunlardan herhangi birini alırsa, bu resmi elletmeyin, ellemeyin. Bu asitlerin çok suretle reaksiyona girdiği bilinmektedir ve bazıları da STRİKNİN ihtiva

etmektedir.

Çok dikkatli olmak gerekiyor. Çünkü küçücük yavrular, gencecik çocuklar, uyuşturucu mafyası tarafından evvela küçük dozlarla uyuşturucuya başlatılıyorlar,

sonra da alıştırıyorlar. Artık çok paralar gerekmeye başlıyor. Bulunamadığı zaman kanun dışı işler yapılıyor, yaptırılıyor. Genç kızlar satılıyor. Harçlık vermeyen ana baba dövülüyor, öldürülüyor.

Uyuşturucu yüzünden her şeyini kaybetmiş bir gencin feryadı şöyle:

“Beyoğlu’nda bir restoranda garsonluk yapıyordum. İranlı iki samimi arkadaşım vardı. Birlikte onların kaldığı otele gittik. Küçük naylon poşetin içerisinden beyaz bir toz çıkardılar, “Al bunu çek bütün dertlerini unutursun” dediler. Ne olduğunu bile

Page 232:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

232

anlayamadan burnuma çektim. Arkası geldi, ikinci, üçüncü gün derken. Küçük naylon

poşetteki zehirin esiri olduğumu anladım.

Çok samimi bildiğim arkadaşlarım, işte o andan sonra gerçek yüzlerini gösterdiler. Daha önceki ikram ettikleri eroini parayla satmaya başladılar. Onların beni eroine alıştıran uyuşturucu tacirleri olduğunu o zaman anladım. Eroine olan

bağımlılığım beni öyle hale getirdi ki, önüme milyarları ve eroini koyup birini tercih et deseler, gözümü kırpmadan eroini isterim.

Bir kez tedavi oldum, hastaneden çıktıktan sonra kendimle mücadele

ediyordum. İçmeyecektim. Eroin bağımlısı arkadaşlarım kahvemin içine gizlice eroin karıştırmışlar. Bu benim için ikinci yıkım oldu. Eroine tekrar başladım. Cihangir’e takılıyordum, oradaki zencilerden bu maddeyi temin ediyordum. Sonumun eroinin

pençesinde ölüme gitmek olduğunu biliyorum ama, bir şey yapamıyorum.”

Dikkat edilmesi gereken bir husus da parçalanmış aile çocuklarıdır. Sokakları kendilerine ev edinmiş bu çocuklar, tüketici veya taşıyıcı tuzağına çabuk düşerler.

Misafirliklerde baş ağrısı çekenlere bir hap uzatılması, eczanelerin reçetesiz

hap satması, gençlerin içtiği meşrubatın içine, yediği tostun arasına konulması, uyuşturucunun yayılmasını kolaylaştırmaktadır.

Aileler, “benim oğlum, benim kızım içmez, kullanmaz, yapmaz, etmez” dememelidir.

Dikkat edilmezse, tehlike çok yakındır. Umulmadık bir şekilde, beklenmedik kimseler tarafından tuzağa düşürülebilir. Bir gazetede şöyle bir haber vardı: Olmaz olsun böyle dede, diye. 69 yaşındaki Nezir dede okul öğrencilerine uyuşturucu satarken

yakalanmış, tespit edilerek emniyete getirilen gençler arasında 17 yaşındaki torunu da varmış. Dede para kazanabilmek için başta torununa ikram etmiş. Sonra da uyuşturucu bağımlısı müşterisi olmuş. (25/11/1995. Türkiye)

E- HEDEF TOPLUMUN UYUŞTURULARAK İMHASIDIR.

Uyuşturucu pazarında batı pazarı doymuştur. Şimdi hedef, az gelişmiş kalabalık nüfuslu ülkelerdir. Bu ülkelerin arasında ülkemizde Pazar haline getirilmek

istenmektedir.

Şer güçlerin talimatında Türk gençlerinin eğlence ile, alkol ile uyuşturucu ile uyuşturulması talimatı vardır.

Amerika Irak’ı işgal ettikten sonra ilk verdiği özgürlük milli ve manevi direncini kırmak için uyuşturucu ve porno filmler dahil her türlü ahlaksızlığı serbest bırakmıştır. Daha önce de Afganistan’da aynı serbestliği getirmiştir. (14/05/2003. Vakit)

1800’lü yıllarda İngilizler, Hindistan’da afyon üretip, bol miktarda Çin’e sokarak

Çinlileri uyuşturmaya başlamıştı. Vatandaşlarını uyuşmuş gören yetkililer 1931’de

Page 233:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

233

afyon kullanımını ve ithalini yasaklamıştır. Neticede Çin’le İngilizler arasında “Afyon

Savaşı” olarak anılan ve tarihe geçen savaş çıkmıştır.

Uyuşturucu bir ülkeyi çökertme silahı olarak tarih boyunca kullanılmıştır.

Sömürgeci ülkeler, milli direnci kırarak o ülke halkını oyalayarak ve uyuşturarak her türlü sömürüye müsait hale getirmektedirler.

Uyuşturucu, doğacak nesillere bile zarar verdiği için bu yola baş vurulmaktadır. Bağımlı olan kadınlardan doğan çocukların beyinleri tahrip olmaktadır. Süt yoluyla da çocuk uyuşturucu bağımlısı olmaktadır.

Millet olarak topyekün uyuşturulmak istenilen ülkelerden biri de Müslüman

Türk milletidir. Bu yüzden ülkeyi yönetenler, aileler ve ilim adamları gereken tedbiri almalıdır. İnsanımız maddi ve manevi yok oluş demek olan bu tür tuzaklara karşı uyarılmalı ve eğitilmelidir.

Uyuşturucu tacirleri ellerindeki zehiri satabilmek için gece gündüz çalışıyor, sinsi tuzaklar hazırlıyor. Bunun için:

- Erkek – kız arkadaş ilişkilerini kullanarak gençlere yaklaşıyor. İçlerinden

kurye seçiyor. Bunalımlı, yalnızlık çekenlere yaklaşıyor.

- Bazı eğlence merkezlerini seçiyor. Esrarlı sigara içine uyuşturucu katılan meşrubat ikram ediliyor.

- Okul önlerinde seyyar satıcıları kullanıyor.

- Çeşitli bahanelerle gezi ve eğlenceler düzenleniyor.

Unutmayalım, tonlarla yakalandığı bildirilen miktar, devede kulaktır.

F- UYUŞTURUCU BAĞIMLILIĞI

Adı üstünde, uyuşturucu; beyinleri, bedenleri, nesilleri, aileleri ve milletleri uyuşturan, esaret altına sokan, düşmanın amansız tuzağı.

Başlangıç noktası, nanevî, ahlakî zayıflık ve kötü alışkanlıklardır. Gençlerin bügünkü yaşayış anlayışı, arkadaş ortamı ve eğlence biçimi uyuşturucuyu davet

ediyor. Uyuşturucunun kaynağı da, başı boş gençlerin peşinde ve eğlence yerlerinde dolaşıyor.

Gençler, sigaradan, biradan, uyuşturucuya azar azar geliyor. Pazar arayanlar,

taşıyıcı arayanlar başta gençlere ikram ediyor veya fark ettirmeden yiyeceğine, içeceğine azar azar koyuyor.

Page 234:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

234

İlkokul sıralarında, kokulu kalem, kokulu silgi, yapıştırıcı, tiner, çakmak gazları

çocukları uyuşturucuya itiyor.

Bir hususa dikkat çekmek istiyorum: Bir tür dövme oluyor, cilde yapıştırılan çıkartma şeklinde. Bunlara uyuşturucu emdiriliyor. Vücuda yapıştırılınca kana karışıyor. Ve yakın zamanda uyuşturucu mübtelası yapıyor.

Bir de kâğıt çıkartmalar var onlar da ellendiği ve yapıştırıldığı zaman etki yapmaktadır.

Yetkili bir ağızdan müthiş itiraf:

“Simitte uyuşturucu: okulların açılmasına az bir zaman kala bakan Işılay

Saygın aileleri uyardı. Okul önlerinde satılan simitin üzerine uyuşturucu konulduğu uyarısında bulundu. Çocuklarınıza sahip çıkın. Benim çocuğum yapmaz demeyin. Nice mutaassıp ailelerin çocukları uyuşturucuya kurban gitmiştir” diye uyardı.

(10/09/1998. Zaman)

Uyuşturucu kullanım yaşının 11-12’ye düşmesinin nedenleri vardır. Yapılan açıklamalara göre;

- İlk olarak sigara içme yaşı ortalaması 11,

- Her gün sigara içme yaşı ortalaması 12,

- İlk kez sarhoş olma yaşı ortalaması 11,

- İlk kez uçucu madde kullanım yaşı ortalaması 12,

- İlk kez sakinleştirici hap kullanım yaşı ortalaması 11,

- Alkol kullanan öğrenciler içinde anne ve babasının ilişkisini kötü olarak değerlendirenlerin oranı yüzde 14 iken hiç madde kullanmamış olanlar için bu oran yüzde 7,5. (20/02/2002. Zaman)

Bu işin şakası yok. Kimse çocuğundan emin olamaz. Çünkü tehlike, tek bir kaynaktan

gelmiyor. Baskılar çok. Bunun için her aile çocuğuna iyi bir aile ortamı hazırlamalıdır. Çocuğun ruh ve beden dengesini kurmalıdır. Kötü örnek olmaktan kaçınmalıdır. Çocuk sokağın ve bodrum katların, arka sokakların insafına bırakılmamalıdır.

Ergenlik çağında cinsellikle başbaşa bırakılmamalıdır. Karnı tok sırtı pek felsefesinden vazgeçilmelidir. Yoksa çocuk zararlı şeylere ilgi duyuyor. Sonu üzüntü ve pişmanlık oluyor.

Ailenin sıcak ilgisiyle beraber en güçlü engel inançtır.

Dine ilgi her insanın fıtratında vardır. Bazı şeyler uygun bir şekilde dinen kötü, günahtır, haramdır. Allah soracak ve cezalandıracaktır şeklinde telkin edilirse

caydırıcı olacaktır.

Page 235:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

235

Sözün özü, gençlerin uyuşturucu alışkanlığından kurtulma şansı çok zayıftır.

En iyisi uyuşturucuya başlamamasını sağlamaktır.

Akdeniz Üniversitesi Profesörlerinden Sunar Birsöz’ün açıklamalarına göre; parfüm, sprey ve deodorantların sürekli kullanılması, uyuşturucuya götürüyor. Ayrıca sigara, kahve ve kolanın aşırı alınması uyuşturucuya zemin hazırlıyor. (23/09/1995.

Zaman)

İzmir Emniyet Müdürlüğü’nün açıklamalarına göre; “Kafe, disko, bar ve pavyonlar uyuşturucu kültürünün filizlendiği yerler olmaktadır. Para yetmeyince de

her türlü ahlaksızlık söz konusu oluyor.”

Her an çocuğumuz uyuşturucu ile tanışabilir; Her aile her genç uyanık olmalıdır. Çocuklar başı boş kalmamalıdır.

“Al bunu çek, bütün dertlerini unutursun” diyenler, dost değildir. Bir anlık zevk,

ömür boyu köleliktir.

Milletleri yıkan şeylerin en etkilisi, fuhuş ve uyuşturucudur.

Bugün uyuşturucu kullanım yaşı, ilk okula inmiştir. Çünkü çocuk, tuzağa

düşürülüyor. Ayranına, tostuna uyuşturucu konursa elbette böyle olur. Alkole, sigaraya erken başlayan, elbette uyuşturucuya da erken başlayacaktır.

Aman ne olur anne babalar, yavrularını takip etsin, iyi eğitsin. Gençler de dikkatli olsun.

Gençlik, paslanmış demir gibi için için çürüyor. Çünkü; cinsellik ön plânda, cinsi hayat erken başlıyor.

Uyuşturucuya ve fuhşa en büyük engel aile ve din engelidir. Bu iki gücü iyi kullanmalıyız.

Eğer çocuklarımızı böyle tuzaklardan ve bataklıklardan korumak ve kurtarmak istiyorsak inancını ve aile bağlarını güçlendirmeliyiz.

G- GENÇLİK KİME TESLİM

Birkaç habere göz atalım:

Gençliğe uyuşturucu tehdidi korkutuyor. 07/10/1995 tarihli Milli Gazetede yayınlanan rapora göre; İstanbul’da bu yılın ilk 9 aylık döneminde, aşırı dozda

uyuşturucudan 14 kişi ölmüş, ölenlerin üçte birini 20 yaşın altındaki gençler oluşturmaktadır.

---

Page 236:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

236

19/08/1995 tarihli Türkiye gazetesi, “Sinsi Tuzak” diye büyük başlık atmış,

altında da şunları yazmıştır: “Gençleri bekleyen tehlike büyüyor. Türkiye, alkol tüketiminde dünyada 3. sıraya yükseldi. 16 yaşındaki gençlerin % 4’ünün uyuşturucu kullandığı ortaya çıktı.”

---

10/12/1994 tarihli Türkiye gazetesinin bir başka ürkütücü haberi ise şöyle: “Son 10 yılda, uyuşturucu müptelası yüzde 100 arttı. Gençler beyaz zehirin pençesinde. İşte acı gerçek: Uyuşturucuya başlama yaşı ilkokul seviyesine kadar

indi. Uzmanlara göre: Türkiye’de eroin patlaması” yaşanıyor.

-------

Tüyler ürpertici bir haber daha 20/07/1994 Türkiye gazetesinden. “İstanbul’da 18 yaşından küçük 158 kişi hakkında kanuni işlem yapıldı. Gençler uyuşturucu

kıskacında: Uyuşturucu tacirlerinin gençleri seçmekteki en önemli hedefi, okulları Pazar haline getirmek. Tacirler, önceleri bedava vererek gençlerin uyuşturucu bağımlısı olmalarını sağılıyorlar. Bu gençler daha sonra kendi ihtiyaçlarını karşılamak

için satıcılığa da başlıyorlar. Tacirlerin ikinci hedefi, okullardan sonra varlıklı ailelerin çocuklarını da aynı metotla tuzağı düşürmek oluyor.”

---

Okulların çevreleri tuzaklarla dolu. Bu yerler eğitim ve öğretimi olumsuz yönde etkilediği gibi, öğrencilerin ahlak ve moral değerler yönünden dejenere olmasına neden oluyor. Öğrenci, okulların etrafındaki yerlerde bir çok kötü alışkanlıklar ediniyor ve okulla, aileleriyle olan bağlarını koparıyor.

Bugün üzülerek ifade edeyim ki, öğrencilerimiz kafecilere, biracılara teslim edilmiştir. Küçük yaştaki çocuklara bile, alkolsüz numaralarıyla bira satılıyor. İşte bu alışkanlık, zamanla uyuşturucuya kadar götürüyor.

Bu konuda bazı öneriler şunlardır:

- İlkokul öğrencileri de dahil gençlerin davranışları, sürekli izlenmelidir. Dalgınlıkları, uyuklamaları, odasına ve içine kapanmaları, gözlerinin kızarıklıkları ve

vücutlarındaki alerjik belirtiler göz ardı edilmemelidir.

- Çocuklar olumsuz çevre ve arkadaşlardan korunmalıdır.

- Aile ilgisi, aile eğitimi sıcak bir şekilde devam etmelidir.

- Yediğine, içtiğine dikkat edilmeli, bira içmesine göz yumulmamalıdır.

- İnanç, ahlak eğitimi ihmâl edilerek yavrular, sorunlu hale getirilmemelidir.

- Gençlerin okul içi ve okul dışı yaşantıları titizlikle ve sürekli izlenmelidir.

Page 237:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

237

- Gençlere ihtiyacından fazla harçlık verilmemelidir.

- Okullardaki kantinler, okul idarelerince sıkı bir şekilde kontrol edilmelidir.

Korkunç gerçek; Avrupa gençliğinin % 90’ı esrarkeş durumdadır. Bu durum diğer dünya ülkelerinde pek farklı değildir.

Kendimizi aldatmayalım. Türkiye’deki uyuşturucu gerçeğini gömemezlikten

gelerek bir yere varamayız. Bir şey elde edemeyiz. Biz de uyuşturucuya karşı tavrımız tepkimiz, kültürümüzden, inancımızdan dolayı biraz değişiktir. Fakat bu direnme fazla uzun sürmez.

Gençlik bugün paslanmış demir gibi için için çürüyor. Mânevî boşluğun olduğu

kişiler, aileler ve kesimler içine kurt girmiş ağaç gibi kuruyup gidiyor. İnsanımıza yavrularımıza sahip çıkalım diyorum.

Sahip çıkmayacak olursak, çocuğumuzu kaybederiz. Geç kalırsak

kurtaramayabiliriz.

İki annenin feryadını size nakletmek istiyorum:

Bir annenin dramı şöyle:

“İçinde uyuşturucu bulunan yapıştırıcıları koklayan 13 yaşındaki İ.H’yi bu

alışkanlığından vazgeçirebilmek için ailesi zincire vurdu. Arkadaşları yüzünden uyuşturucu müptelası olduğunu söyleyen İ.H., “Kurtarın beni, tedavi olmak istiyorum.” diyor. İ.H’nın annesi Kadriye hanım, oğlunun durumuna çok üzülüyor.” (06/09/1995.

Türkiye)

Bir annenin feryâdı da şöyle:

“Benim çocuğum 13 yaşındayken uyuşturucu kullanmaya başladı. Oğlumu takip için bara gittim, kimle arkadaşlık yapıyor diye bakmaya. Genç bir bayan

olduğum için beni herhalde müşteri zannettiler ve erik getirdiler. Tuz zannedilen şeyi bana göstererek “Abla esrar ister misin?” diye sordular. Yani barlarda tuzun içine esrar koyuyorlar. Bunların engellenmesi gerek. Oğlum gençliğini mahvettiği gibi beni

de sürekli dövüyor. Çok mağdur durumdayız.” (10/09/1998. Zaman)

H- İNANCIN ÖNEMİ

İnancımıza göre insanın sağlığına, aklına, nesline, nefsine ve malına zarar veren şey

haram kılınmıştır. Haram olan bir şeyin sadece yenmesi, içilmesi değil, alması, satması, yapması, taşıması da haramdır.

Uyuşturucunun inançlı kişi ve toplumlarda çok az görülmesinin sebebi,

inancımızda günah ve yasak oluşundandır. Zaman zaman yapılan dinî telkinlerin müsbet yönde tesir ettiği muhakkaktır. Gençlerin tuzaklara düşmemeleri için öncelikle sağlam bir inanca sahip olmaları gerekir.

Page 238:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

238

Emniyet Genel Müdürlüğü İnterpol Daire Başkanlığı, Milletler Arası

Kaçakçılıkla Mücadele Şube Müdürlüğü tarafından hazırlanan “Uyuşturucu maddeler, öldürücü tuzak” isimli raporda milli ve manevi değerlerin uyuşturucuya karşı panzehir olduğu belirtilerek, dini bağların zayıflamasının uyuşturucu alışkanlığına yol açtığı

bildirilmiştir.

Ayrıca raporda, uyuşturucu alışkanlığına iten sebepler şöyle sıralanmıştır:

- Zayıf iradeli, kişiliği gelişmemiş gençler,

- Ailesi tarafından horlanan aşağılananlar,

- Aileleri tarafından aşırı tatmin edilen gençler,

- Seks hayatına erken giren, karşı cinse ilgi duyan çocuklar,

- Manevi terbiye almamış, ruh sağlığı bozuk olanlar, kolay başlıyor.

Çare olarak da okul öğrencilerine kabiliyetlerine göre yönlendirmek, boş zaman bırakmayıp, kötü alışkanlıklar edinmelerine fırsat vermemek şeklinde ifade

edilmiştir. (01/05/1995. Zaman)

Beş vakti olanın boş vakti olmaz. Nasıl inanan insan, alkol almıyorsa, uyuşturucu da almaz. İnanç kötülüklere engeldir.

Din kötülüklere karşı panzehirdir.

İnanç sistemlerinin geliştirilmesi, işler hale getirilmesi gençleri uyuşturucudan korumaktadır. Örneğin, ABD’nin en fazla cinayet ve suç işlemede ikinci sırada yer alan New Jersey Eyaleti’nin uyuşturucu merkezi olan Newark’taki Branfort St. Ve

New York’un suç işleme rekoruyla meşhur Harlem semtindeki İslam’a dönüş, yörenin birkaç sene içinde en güvenli bölge olmasını sağlamış. Bunları göz önüne alan Amerikalı gözlemciler dini yaşantının geliştirilmesiyle uyuşturucu salgınının

engelleneceğini ileri sürmektedir.

İslâm, huzur bozacak, sağlık bozacak ve kayıplara neden olacak, insanın aklına, düşünce yapısına ve ahlakına zarara neden olacak şeyleri yasaklamıştır.

Alkollü içkiler, uyuşturucular, keyif verici maddeler insanın kendisine zarar

verdiği için ve başkasına da zarar verdirdiği için din yasaklamıştır. Bugün bir çok kötülüğün sebebi ve anası bu yasaklar değil midir?

Allah insanı güzel bir şekilde yaratmıştır ve canlılar arasında şerefli bir varlık

kılmıştır. Her şeyi de insanın emrine ve hizmetine vermiştir.

Kur’an-da: “Kendi elinizle kendinizi tehlikeye atmayın” diye de uyarılmıştır. (Bakara: 195) Uyuşturucu yüzünden ölen kimse intihar etmiş olur.

Page 239:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

239

İ- UYUŞTURUCU İLE MÜCADELE

Uyuşturucu, sakinleştiren, bazı problemleri unutturan, insana güç, güven verip sakinleştiren ve mutlu eden bir madde olarak görülmemelidir.

Uyuşturucu hakkında yapılan olumsuz propagandalar önlenmeli, bunların

aldatıcı olduğu yalan dünya cenneti vaadettiği anlatılmalıdır.

Gençleri uyuşturucuya yönelten problemlere çözüm getirilmelidir.

Gençler bilgilendirilmek suretiyle merak ve özentileri yok edilmelidir. Bir felaket olduğu, merak edilecek ve özenilecek bir şey olmadığı anlatılmalı, ikna edilmelidir.

Bunun için konferanslar verilmeli, uyuşturucudan zarar görenlerin resimleri gösterilmeli, ölenlerin hayat hikayeleri ve perişan ölümleri gözler önüne serilmelidir. Ayrıca ders konusu olmalıdır.

Sadece polisiye tedbirleriyle önleneceğini düşünmek yanlış olur. Mücadelede en etkin ve masrafsız yol olan inanç değerlerini kazandırmak gerekir. Çünkü uyuşturucu bağımlılarının inancı tanımayan, dinle tanışamamış kesimlerden olduğu

unutulmamalıdır. Gençler inanç boşluğundan kurtarılmalıdır. Karnı doyan insanın beyni doymazsa istenmeyen şeyler olur.

Çevre ve arkadaş grubuna dikkat edilmelidir. Kötü maksatla kurulan eğlence yerleri sıkı bir şekilde denetlenmelidir.

Uyuşturucuya götürecek alkol, sigara gibi alışkanlıkların önüne geçilmelidir. Medya tahrik, teşvik ve kötü yönlendirme yerine, üzerine düşün görevi yapmalıdır.

Sosyal aksaklıklar giderilmeli, insanların önü karanlık gösterilmemelidir. Kimlik kişilik bunalımına düşmemesi için gençlere şahsiyet kazandırılmalıdır.

Aileler çocuklarını başı boş bırakmamalıdır. Devamlı ilgi göstermelidir. Bugüne kadar korunmamız ve bazı kesimlerde uyuşturucunun yaygın olmaması, aile yapımızın sağlam oluşu ve dinimizin koruyucu özelliğindendir.

Bugün ailelerin çoğu çocuğu ile ilgilenmiyor. Ne zaman ki çocuk suç işledi, ceza gördü veya kötü bir duruma düştü o zaman uyanıyor. O zaman geç kalmış oluyor.

Aileler, çocuklarının yakın arkadaşı olmalı, çocuğunun bir grup içine girmesini

önlemelidir. İyi arkadaş edinmelerini sağlamalıdır.

Eğer çocuk uyuşturucu kullanıyorsa gerçek suçlu ailedir.

Başbakanlık Aile Araştırma Kurumu’nun yaptığı bir araştırmada, ailenin

uyuşturucu maddelere karşı olan tutumunun gencin davranışlarını belirlemede çok etkili olduğu, dolayısıyla ailelerin bu konuda çocuklarına örnek olacak davranışlar sergilemeleri gerektiği kaydedildi. Başbakanlık Aile Araştırma Kurumu Başkanlığı’nın

Page 240:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

240

“Uyuşturucu madde kullanımının aile üstüne etkisi” konulu araştırmasına göre, aile

ilişkileri kişinin toplumsal yaşamının belirlenmesinde büyük rol oynuyor. Ailenin uyuşturucu maddelere karşı olan tutumunun da, gencin davranışlarını belirlemesinde çok etkili olduğu ifade edilen araştırmada, “Ailenin madde bağımlılığını önlemede pek

çok rolü var” deniliyor.

Önlemler şöyledir:

Araştırmada, anne – babalara çocuklarını uyuşturucu madde bağımlılığından

uzak tutabilmeleri için şu tavsiyelerde bulunuluyor:

- Sigara, alkol, kafein gibi maddeler kullanmayarak çocuğunuza örnek olun

- Anne – baba, çocuk için eğitim ve bilgi kaynağıdır. Çocuğunuzu yasal olmayan maddeler, bunların etkileri ve sonuçları hakkında bilgilendirin.

- Anne – babalar aile içi kuralları koyan, ailenin alkol ve madde konusundaki politikasını belirleyen kişilerdir. Dolayısıyla bu konuda bazı kısıtlamalar getirin ve bunları uygulayın.

- Eğlenceli aile etkinliklerinin düzenleyicisi ve katılımcısı olun. Böylece

sıkıcılığa, alkol ve diğer maddelerin kullanıldığı etkinliklere alternatif oluşturun.

- Çocuklarınızı arkadaş baskısı ile nasıl başa çıkabilecekleri konusunda eğitin.

- Çocuğunuzun nerede olduğunu bilin.

- Diğer aileler ile iş birliği yaparak çocukların madde kullanmasını engelleyin.

- Madde kullanımını teşhis eden kişiler olun.

- Çocuğunuzun madde kullanımına müdahale edin ve yönlendirin.

- İyileştirici etkinliğe yardımcı olmak için kendi duygularınızı da yönetin.

Aileler uyuşturucu kullanan çocukları nasıl tanıyabilirler:

Çocuğunuzun uyuşturucu kullanıyor olmasından şüpheleniyor, ancak emin

olamıyorsunuz. Acaba uyuşturucu kullanan genç nasıl anlaşılır?

Uyuşturucu madde kullanan gençte gözlemlenebilecek değişiklikler şunlardır:

- Eski arkadaş çevresi ile birlikte olmak yerine yeni bir çevreye girmeyi tercih

ederler. Yani arkadaş çevreleri değişir.

- Gözlerde kanlanma olabilir.

- Ağız kuruluğu, sık sık terleme, bulantı ve kusma başlıca değişikliklerdir.

Page 241:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

241

- Vücutta iğne ve yara izleri görülür.

- Enerji ve kilo kaybı olur.

- Ev içinde yalnız olmayı tercih eder.

- Dikkat eksikliği başlar.

- Sürekli bir yorgunluk ve uykusuzluk görülür.

- Psikolojisinde değişimler ve ruhsal dengesizlikler görülebilir.

- Madde ihtiyacı hissettiğinde çeşitli davranış değişiklikleri gözlemlenebilir.

Yukarıda sıralanan özellikleri çocuğunuzda gözlemliyorsanız, herhangi bir yargıda bulunmaksızın, çocuğunuzla konuşup onu anlamaya çalışın. Ayrıca bir uzmanla görüşüp çocuğunuzun yardım almasını sağlayın.

Her aile çocuğunu korumak uğruna uyuşturucuyu ve uyuşturucuya götüren şeyleri tanımak zorundadır. Tanımadan yapılacak olan mücadele fayda yerine zarar getirir.

Bugüne kadar bilinçsiz kampanyalar, uyuşturucuyu hep azdırmış, daha çok yayılmasına neden olmuştur. Ana babanın zorla çocuğunu karşısına alıp bilgisiz ve hazırlıksız olarak nasihat etmesi, yarar yerine zarar verecektir. Öğrencileri zorla

salonlara toplayıp konferans dinletmek istediğimiz zaman öğrenciler dinlemeyecektir. Sigarayı, alkolü bırakma kampanyaları hep böyle olduğu için bir netice alınamamıştır.

Şöyle bir haber nakledelim: “İstanbul’da 18 bin taksi ve minibüs gençleri beyaz zehire karşı uyarmak için dört gün “Uyuşturucuya Hayır” pankartı ile gaza

basacaklar.” (10/09/2004. Yenişafak)

Ne kadar, nasıl faydası olur bilemem...

Hatice Güldiken hanımefendi valiliğin halk gününe katılmış “Oğlumu uyuşturucu belasından kurtarın” diye yalvarmıştır. Çaresiz ve acılı anne evdeki

eşyaları satıp uyuşturucu kullanan oğlu için valilikten yardım istemiştir. (17/07/2003. Yenişafak)

Bu annenin çocuğu kurtarılabilir mi bilemem...

Bugün okulların etrafında uyuşturucu almış kızlı erkekli gençleri görüyorum. 12 – 13 yaşlarında Leyla gibi dolaşıyor. Birbirinin koluna girmiş, kimse umurunda değil, ne yaptığının, ne söylediğinin de farkında değil. Belki biraz sonra derse gidecek.

Belki de sevgili anne babacığının yanına gidecek...

Çocuğunuz uyuşturucu kullanıyorsa ne yapmalısınız?

Doç. Dr. Ögel, madde kullandığı tespit edilen çocuklarla kurulacak iletişimi dört aşamaya ayırıyor.

Page 242:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

242

1- Hazırlık aşaması

- Bırakın duygularınız yatışsın. Sakinleşin ve olaylara sağduyu ile bakar hale gelin. Yeterli gözlemi yapın ve veri toplamaya çalışın.

- Kendinizi suçlamayın. Bu duygunuz öfkeye dönüşebilir ve sorunun

çözümüne hiçbir katkıda bulunmaz.

- Konu hakkında iyice bilgilenin. Bilmediğiniz şeyler hakkında fikirler ileri sürmeyin.

- Önyargılardan arının. Her birey farklıdır. Sizin çocuğunuz da diğer

uyuşturucu kullananlardan ve bağımlılardan farklı özelliklere sahiptir.

- Ailenin diğer üyelerinden gerekirse fikir alın. Ancak bu durumu herkesin duymasından kaçının.

2- Durumun saptanması

- Çocuğunuz gerçekten madde kullandı mı? Öncelikle bundan emin olun. Son günlerini bir gözden geçirin. Yeterli bilgi edinmek için sağlık kuruluşlarına

başvurabilirsiniz.

- Eğer madde kullandıysa hangi maddeyi ne kadar süreyle ve ne miktarda kullandığını araştırmaya çalışın.

- Okul öğretmenleri ya da arkadaşlarıyla görüşün. Ancak bunu yaparken

çocuğunuzu zora düşürmemesi için çok dikkatli olun, başkalarının anlamayacağı tarzda yapın.

3- Konuşma aşaması

- Gencin madde etkisi altında olması konuşmayı güçleştirir ve yararsız olur. Bu nedenle madde etkisinin geçmesi veya etkisinin azalması gerekir.

- Bu konuyu konuşmaktan korkmayın. Korkularınızı ve kuşkularınızı onunla açıkça yaklaşın.

- Konuşurken onu korkutmamaya özen gösterin. Tamamen gerçekçi samimi ve yalın olun.

- Amacınızın ne olduğunu üstüne basarak vurgulayın. Ona yardımcı olmak

istediğinizi anlatın. Her zaman onun yanında olacağınızı hatırlatın.

Page 243:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

243

- Onun düşünce, yaşantı ve korkularını anlamaya çalışın.

- Genellikle insanlar madde kullandıklarını inkâr ederler. Eğer inkâr ederse çok

fazla ısrar etmeyin. Bu konuda konuşmak isterse onu dinlemeye hazır olduğunuzu belirtin. Bir dönem onu gözleyin. Aradan zaman geçtikten sonra bu konuyu gündeme getirebilirsiniz.

- Madde kullanmasından dolayı onu suçlamayın. Ancak bunun sonuçlarına kendisinin katlanacağını hatırlatın.

4- Yönlendirmek:

Yardım ve bilgi alabileceğiniz tedavi kurumlarını öğrenin.

- Genelde bu gençler tedavi kurumlarından çekinirler. Bu nedenle onu tedavi için cesaretlendirin. Eğer bir tedavi kurumuna gitmek istemiyorsa en azından

danışmanlık için başvurmasına yardımcı olabilirsiniz. Bu durumu ona “Bir gidip öğrenelim. Ne yapmak gerekiyor? Ona göre karar verelim. Danışmanın hiçbir zararı yoktur” biçiminde açıklayabilirsiniz.

- Genç tarafından söylenen olumlu düşünceleri onun ardından siz de onun

sözleri ile yineleyin.

- Sık sık mesajlarınızı yineleyin

- Tüm bu desteklerinizin yanında ondan bu maddeyi kullanmamasını isteme

hakkınız vardır. Bırakma konusunda yardıma hazır olduğunuzu belirtin.

- Onun sorumluluğunu onun yerine üstlenmeyin. Onun kendi sorumluluğunu üstlenmesine yardımcı olun.

- Birkaç kez madde kullanımıyla bağımlılık gelişmeyebilir. Bu dönemde daha

ağır uyuşturucular kullanmasını ve denemesini önlemeye çalışın.

- Ancak unutmayın hiçbir zaman kişinin isteği dışında maddeyi bıraktırmak ve tedavi etmek mümkün değildir.

- Eğer o madde kullanımını bırakmak istemiyorsa böyle bir durumda ona

destek olamayacağınızı belirtin. Karşılaştığı zorlukları onun yerine siz aşmayın. (Örneğin okulla ilgili yada yasal sorunlar) Kendi kararlarının sonuçlarına katlanmayı öğrenmek zorundadır. (01/10/2002. Zaman)

Page 244:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

244

J- UYUŞTURUCU ÇEŞİTLERİ

1- AFYON: Haşhaş bitkisinin kapsülünden elde edilen afyon kuvvetli bir uyuşturucudur.

- “İslâm alimleri, afyon eroin gibi uyuşturucuların bedene, akla, dine, ahlaka

ve mizaca verdiği zararlar açısından “İçkiden çok daha berbat” olduğunda ittifak etmişlerdir. Yakın bir zamanda Mısır müftüsü, yakın geçmişte afyonun aynen şarap gibi haram olduğuna fetva vermiştir.” (K. Sitte 7/269 Prof. Dr. İ. Canan)

- “Sıvı yiyecekler dışında benç (uyku veren bitki) afyon, haşhaş gibi aklı gideren

herşey haramdır.” (İslam Fıkhı Ansiklopedisi. Prof. Dr. Vehbe Zuhayli 7/448)

- “Esrar afyon ve benzeri sarhoşluk veren şeylerin tümü haramdır. Esrar afyon çok yönlü zarar verdiği için daha çok günahtır. Bütün mezheplere göre; bu yolla

kazanılan para da haramdır. Ancak tedavi ve ameliyatlarda kullanılabilir.” (Ahmet Şahin – Fetvalar: 30)

“Afyon, esrar ve uyuşturucu madelerin üretimi, dağıtımı, kullanımı sarhoş edici

maddeler gibi haramdır. (Yusuf El Kardavi – İslâmda Helal Haram: 141)”

“Haşhaş otu, sarhoş etse de etmese de haramdır.” (Age: 82)

“İnsanın aklını gideren, vücudunu zehirleyen, sağlığına zarar veren afyon, haşhaş gibi şeylerin yenmesi caiz değildir. ” (Ömer Masuhi Bilmen – İslam İlmihali:

457)

Bazı şeyler defalarca soruluyor. Ona soruluyor, buna soruluyor. İşimize geldiği şekilde fetva arıyoruz. Bizim yaptığımız gibi birileri çıksın istiyoruz. İşin İslâmcasına, takva yönüne bakan olmuyor.

Afyon otu, kozasının sütü zehir ihtiva eder. Zehir kozadadır. Daneler çıkarılırken kırılan kozanın tozu insanı sarhoş eder. Bir yaşlı: “Biz otu kurutur tütün gibi içerdik” demiştir.

Peygamber (as) da bizi şöyle uyarmıştır:

“Çoğu sarhoşluk veren şeyin azı da haramdır”

“ Şüphe veren şeyi bırak, şüphe vermeyene bak.”

Tartışmalı konularda kimin isabet ettiğini bilemezsiniz. Onun için takva yolunu

seçerseniz kârlı çıkarsınız. Hem Allah yanında sevgili kul olursunuz.

Mesela; eğlence helâl şarkı haramdır, kolonyağında hanefiler yumuşak, şafiler settir. İşin fetvadan çok takva yolu fayda verir.

Page 245:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

245

Afyon dane olarak sarhoşluk verecek durumda değildir, yenilir. Mesela;

üzümün mayalanmamış hali gibi.

Afyon ekip biçmenin hükmüne gelince, eğer üzümün şarap fabrikasına satıldığı gibi uyuşturucu üretmek maksadıyla ekilir ve uyuşturucu yapılan yere satılırsa caiz değildir. Çünkü bir nimet zararlı hale getirilmiş olur.

Gizlice sütünü almak maksadıyla yapılan gizli ekim de caiz değildir.

2- BAZ MORFİN: Afyondan elde edilir. Parlak toz şeklindedir. Afyondan on kat daha güçlüdür.

Önce kullanana keyif verir, sonra uyuşturur, daha sonra da sinir sistemini felç

eder.

3- EROİN: Uyuşturucuların en kuvvetlisi ve ölümcülüdür. Tedavisi çok zordur.

4- ESRAR: Kenevirden elde edilir. Esrar, uyuşturucunun basamağıdır

denilebilir.

5- KOKAİN: Koku ağacının yapraklarından elde edilir.

6-KODEİN: Eroin bağımlıları, eroin bulamazlarsa bunu kullanırlar.

7- CRACK: Kısa sürede bağımlılık yapar. Bağımlısını paranoyak haline getirir.

Bunu daha çok fuhuş mafyası çalıştırdığı kadınlara kullandırır.

8- LSD: Çok etkili ve tehlikelidir. Bazı şeylere emdirilmek suretiyle taşınması ve kullanılması sağlanır.

“Mavi yıldız” adıyla anılan bir tür dövme (cilde yapıştırılan çıkartma) öğrencilere

satılmaktadır. Bu dövme, üzerinde mavi yıldız taşıyan küçük bir kâğıt parçasıdır. Kalem ucundaki silgi büyüklüğünde olan bu kâğıtlardaki yıldızlara L S D (uyuşturucu) emdirilmiştir. BU UYUŞTURUCU KAĞIT ELLENDİĞİNDE DERİ YOLUYLA KANA

KARIŞMAKTADIR. Bundan başka parlak renklerde posta pulu görünümünde, kâğıt dövmeler de satılmaktadır.

9- HAP: “Mutluluk Hapı” adı ile piyasaya sürülüyor. Bu haplar bağımlılık yapıyor. Eğer alkolle kullanılırsa korkunç sona çabuk gidiliyor.

10- BALİ: Küçük yaştaki çocuklar arasında kullanımı başlıyor. Ucuz ve kolay temin edilebiliyor. Her çocuk bilhassa parçalanmış aile çocukları bu tehlike ile karşı karşıyadır.

11- KAFEİN: Fazla kullanıldığında bağımlılık yapar ve insan sağlığını tehdit eder.

Bir çoklarımız kahvesiz yapamayız. Yemekten sonra yorgunluk anında onu ararız, bizi dinlendirdiğini sanırız. Aslında enerji vermez, hatta bitkinliğe yol açar.

Verdiği zindelik geçicidir.

Page 246:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

246

Bir fincan kahvede 15 mg kafein bulunmaktadır.

Çayda, kolada da kafein vardır. Bu içecekleri sağlık açısından az kullanmak

gerekiyor. Kullanmamak en güzelidir.

Fıkıhçılarımız kahve içmeyi hoş görmemişlerdir. (İslâm Fıkhı Ans: 7/449 Prof. Dr. Vehbe Zuhayli)

K- ÇARE NEDİR?

Uyuşturucu bağımlılığı her gün korkunç bir artış göstermektedir. Bunun için çok ciddi önlemler alınmalıdır. Devlet yetkililerine, aileye, öğretmelere ve ilim adamlarına büyük görevler düşmektedir.

Şebnem Dergisinin 10. sayısında uyuşturucu kullanan gençlerin uyuşturucu kullanmadan 4 yıl önceki resimleri ile uyuşturucu kullanan halleri yanyana yayınlandı. Bu resimler uyuşturucu belâsının ruh ve beden çöküşünün resmiydi.

Gençler uyuşturucu ile işini, sağlığını, namusunu ve her şeyini kaybediyor. Daha sonra bir hayalet gibi hayal aleminde korkularla, şüphelerle yaşayan birer robot haline geliyor. Bu tehlike karşısında aciz değiliz.

Çareleri kısaca maddeleştirecek olursak:

1- Gençlerdeki manevi boşluğu gidermek, olaylar ve problemler karşısında inancını devreye sokabilecek hale getirmek, ibadet alışkanlığı kazandırmak.

2- Gençlere kimlik, kişilik kazandırmak,

3- Gençlerde utanma, namus gibi duyguları canlandırmak,

4- Kahvehane, disko, bilardo salonları, birahaneler, kafeler gibi yerlerden uzak tutacak bilgi vermek ve meşguliyet kazandırmak,

5- Aile bağlarını kuvvetlendirmek. Aile içi sevgi saygı ve merhamet duygularını diri tutmak,

6- Uyuşturucuya götüren sigara, alkol, kahve, çay, kola gibi maddelerden uzak tutmak,

7- Aile içinde güzel örnek olmak, kötü örneklerden, kötü arkadaştan, kötü

çevreden uzak tutmak,

8- Çocukları kaba kırıcı davranışlarla, ağır cezalarla cezalandırarak sokağa itmemek,

Page 247:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

247

9- Tehlikelere ve tehlike gelecek kişilere, yerlere ait bilgiler vermek, uyarmak

ve bilgilendirmek,

10- Gençleri spor ve sosyal faaliyetlerin içine çekmek. Okuma alışkanlığı kazandırmak, ibadet hayatına alıştırmak suretiyle çılgın eğlencelerden, müstehcenlikten ve nefsin kötü arzularından alıkoymak,

11- En önemlisi de, eziyetsiz ve masrafsız bir yolda ana babanın şerden ve şerlilerden duaları ile yavrularını korumalarıdır.

Rabbim yavrularımızı ve gençlerimizi her türlü tehlike ve tuzaklardan korusun.

Page 248:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

248

VIII. BÖLÜM

YAYIN BASIN VE ŞER KUTUSU TV

ÖNSÖZ:

Bu bölümde her şeyi istediği gibi yönlendiren medyadan bahsedeceğiz.

Eğiticilik görevini nasıl yapıyor, milli çıkarlarımızı nasıl koruyor, milletin inancına kültürüne nasıl katkıda bulunuyor, bunu ele alacağız.

Medyanın olumsuz çabaları insanı şaşırtıyor. Çünkü medyanın bize ettiğini

bugüne kadar hiçbir güç etmemiştir. Hani ağaca sormuşlar: “Derdin ne?” diye. Ağaç: “Balta” demiş. Ve ilâve etmiş “Ah sapı benden olmasa!...”

Medya bizim yakamızdan paçamızdan asılıyor… Medya aslî görevini yapmadığı için insanımızın kimliğinden kişiliğinin kopmasına neden oluyor. Aileler

dağılıyor, gençlik dejenere olmuş, ahlaksızlık, müstehcenlik her kesime yayılmıştır. Yabancılaşma yozlaşma artmış, adeta insanımızın şekli bozulmuş, her iyi duygu körelmiştir. Düşüncenin ve ilişkilerin şekli değişmiştir.

En önemlisi de zevkler değişmiştir. Anlayışlar değişmiştir. Tek kelimeyle insan değişmiştir.

A- GAZETE VE DERGİLER NİÇİN ÇIKAR?

Milletin eğitimi, okulu, ailesi ve basını ile bir bütündür. Hatta basın, en güçlü eğitim aracıdır. Basının verdiği haberler, verdiği mesajlar çok önemlidir. Herkesime hitabettiği için, kültür seviyesinin yükselmesi bakımından önemli rol oynar.

Basının halka karşı sorumluluk duygusu içinde hareket etmesi gerekir. Kendini yaşatan halka eğitim, kültür hizmeti vererek minnet borcunu ödeyecektir. İnsanımızın problemlerine sahip çıkacak, onların çözümünde yardımcı olacaktır.

Basının bu görevlerini yaptığı söylenemez. Dergiler ve gazeteler milletin vicdanının sesi, gönlünün tercümanı olması gerekirken, ters yönde yayın yapıyor, yapacağı yerde yıkıyor. Çoğu zaman dil uzatıyor. Bazı konularda dış güçlere

muhbirlik yapılıyor. Zaaflarımızı sergiliyor.

Haberleri, moral bozucu haberler oluyor, olayın iyi ve yapıcı tarafından ele almıyor, verdiği haberi tekrar tekrar veriyor.

Page 249:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

249

Haberi araştırmadan, kasıtlı veya yalan veriyor. Yargının yerini alıyor, birilerini

veya bir kesimi suçluyor, suçlu ilân ediyor. Mağdur ettikleri oluyor, hatta bazılarını intihara bile sürüklüyor.

Cenab-ı Allah: “Ey iman edenler! Eğer bir fâsık size bir haber getirirse, onun doğruluğunu araştırın. Yoksa bilmeden bir topluluğa kötülük edersiniz de sonra

yaptığınıza pişman olursunuz.” (Hucurât: 6)

“İnsanlardan öylesi var ki, herhangi bir ilmî delile dayanmadan Allah yolundan saptırmak ve sonra da onunla alay etmek için boş lafı satın alır. İşte onlara rüsvay

edici bir azap vardır.” (Lokman: 6) buyurur.

Gazeteler şunu bunu verme yerine dürüst gazetecilik yapmalıdır.

Allah aşkına, bu gazete ve dergiler ne yapıyor ne üretiyor? Ve halka ne veriyor? Bu konuda sizi düşünmeye davet ediyorum. Basının verdiği mesaj çok

önemlidir.

1905 yılında Amerika’da toplanan Yahudi konseyinde basınla ilgili çok önemli kararlar alıyorlar. Bu kararlardan en önemlisi şöyle:

Madde 14: Yakın bir gelecekte basın yoluyla müstehcen sanatı ve aşırı spor iptilasını aşılayacağız. Bu hareket; kafaları, zihinleri bizimle mücadele etmekten alıkoyacaktır. Yahudi olmayanlar kendi zeka ve düşünceleri mahsulü olan karar ve

hükümlerden yavaş yavaş uzaklaşacaklardır. Biz dünyanın bütün dizginlerini elimize aldığımız zaman dahi bu müstehcen neşriyat bir müddet daha devam edecektir.

İnanıyorum ki, gazetelerin görevi müstehcenlik değildir. Ne acıdır ki, Türkiye’de ilk güzellik yarışmasını 1924’te Cumhuriyet gazetesi düzenlemiştir.

1932’de Brüksel’de yapılan güzellik yarışmasında güzel olmadığı halde, Cumhuriyet gazetesinin seçtiği güzel, Keriman Halis birinci seçiliyor. Jüri sözcüsünün ifadesi çok gariptir: “Sayın Jüri üyeleri! Bugün Avrupa’nın ve Hıristiyanlığın zaferini kutluyoruz…”

Zafer, Müslüman Türk kızının mayo ile teşhiridir. Kanuni’nin torunu soyulmuş birinci seçilmiş, fakat kadehler Avrupa’nın zaferi için kalkmıştır. Bu tür işlere ilk basın alet olmuş ve bugün de görevini maalesef medya düzenliyor.

B- YAYIN BASIN ORGANLARI YIKIM YAPIYOR

Milli manevi değerlerimize saldıran, bir kaşık suda fırtınalar koparan, kendi

basınımızdır. Meselâ: % 99’u Müslüman olan halkımız arasında anket yapılıyor: “Bekâretin önemli olmadığı mesajını veriyor. Aile yuvalarımıza, namusumuza saldırıyor. Resimleriyle yazılarıyla haberleriyle fuhşu yaymaya çalışıyor.”

Ülke meselelerini unutturmak için, meseleler icat ediyor. Sporla eğlence ile

dedikodu ile vakit geçirtiyor. Bir uzaylılar konu ediliyor. O bitiyor Van Gölü canavarı ortaya çıkıyor. O bitiyor, cinler – periler manşetlere geçiyor…

Page 250:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

250

Yabancı kültürlerin içinde erimiş kimselere çeşitli adlar takılıp, unvanlar

verilerek sürekli, onların yediği, içtiği, kullandığı alkol, uyuşturucu, sevgilileri, seks hayatı, özel işleri konu ediliyor. Açık saçık resimleri basılıyor. İnsanımıza kötü model, kötü örnek sunuluyor.

İnsanımızın ideolojik guruplara ayrılması için elden gelen esirgenmiyor.

Sporda, siyasi alanda, ırkta, mezhepçilikte, tarikatta, bölgelicilikte, şekilcilikte insanımızı cephelere ayrılıyor.

Siyonizm programının ana maddelerinin 13. maddesi şöyle:

“Kafalarını işleterek, idraklerini kullanarak hakikate vakıf olmasınlar diye onları eğlenceler, oyunlar türlü zevkler, sefahatlar ve umumhanelerle oyalayacağız.”

“Yakın bir gelecekte, gazeteler ve dergiler vasıtasıyla her çeşit spor eğlenceleri ve müsabakaları ortaya atacağız. İnsanlar düşünme kabiliyetlerini

kaybederek eninde sonunda bizim gibi ve bizim istediğimiz gibi düşünecek ve konuşacaklardır.”

Hiç unutmam bir zamanlar bir gazete, eli tüfekli çoban kızının resmini basmış,

altına da “iki köy halkı birbirine girdi” haberi ile iki köy birbirine girmişti.

1970 yılında “Denizli’de kolera salgını” başlıklı haber, çarşıda – pazarda haftalarca sebze – meyve alışverişini durdurmuştu. Halbuki, baştabibin açıklamasına

göre bir tek kolera vakası yoktu.

Ayrıca gazetelerdeki fallar, bulmacalar, yanlış yönlendirme ve zaman harcatma yolu olarak seçilmiştir. Laik, antilaik, çağdaş, çağdaş olmayan kavgası, medyanın zevkle sürdürdüğü kavga değil midir?

Ne yazık ki, büyük bir kesim yıkım yapıyor. Basın hürriyeti her zaman yıkıcı, bölücü, bozucu alanlarda kullanılıyor. Gençlere aileye zarar verebilmek için, çıplak resim basmak için yol arıyor. Üstteki resimle alttaki haberin alâkası olmuyor veya

yazı kimsenin ilgi duyacağı bir yazı değil. Böylece hayvanî hisler ayağa kaldırılıyor, hasta ruhlu insanlar artıyor. Gençler o hale getiriliyor ki, kötü duyguları düşünceleri kovamaz hale geliyorlar. Gençlikte açılan yaralar, taze fidan da açılan

yaralar gibi oluyor, onun büyümesi ile büyüyor.

Medya, her şeyi menfi yönden ele alıyor ve en korkunç yozlaşmayı medya yapıyor. Mehmet Akif:

- Türlü adlarla çıkan namütenâhi gazete,

Ayrılık tohumunu bol bol atıyor memlekete,

İt yetiştirmek için toprağı gayet mümbit bularak; fuhuş ekiyor salma gezen bir sürü it.”

Page 251:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

251

Derken, Arif Nihat Asya da:

Çoğu bilmez, hoşlanmaz… açıkça nefret eder;

İmtihana çekersen üç sıfır alır dünden…

Lâkin ayın dördünde çıkar beş tarihlisi;

Bizde yarını satar gazeteler, bugünden! demiştir.

Bugün televizyonun insanımız, bilhassa gençler ve çocuklar üzerinde yaptığı

tahribatın boyutları korkunçtur. Bütün dikkatleri üzerinde toplayan televizyon, kısa sürede insanı değiştirecek güçtedir. Televizyondan bugün hiçbir ülke memnun değildir. Bazı ülkeler televizyonun etkisini bertaraf edebilmek için dernekler

kurmuştur.

Millî, ahlâkî ve insanî değerlerimizin birer birer yıkılmaya çalışıldığını görmek, her aklı başında olan insanı kahredecek boyuttadır. Gençler, çocuklar televizyonca

düşünüyor, televizyonca konuşuyor, televizyonca yaşıyor. İnsanımız tembel olmuş, ufku daralmış, ekran çağı yaşanıyor. Birçoklarında kimlik ve karakter kaybolmuştur.

İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Nurdoğan Nigel, medyadaki şiddet salgınının sebeplerini araştırmış, televizyonun toplum ahlakını

tehdit eden en önemli tehlikelerin başında geldiğini açıklamıştır.

Atatürk Üniversitesi Araştırma Hastanesi Beyin Cerrahi Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. İsmail Hakkı Aydın, yaptığı açıklamada şunları söylemiştir:

“Kontrolsüz biçimde yayın yapan radyo ve televizyon kanallarının beyin hücreleri üzerinde tahribat yaptığını, toplumu düşünme, muhakeme, okuma ve anlama gibi yeteneklerden uzaklaştırarak, tembelliğe ittiğini ve olaylara ilgisiz tepkisizliğe yönelttiğini belirtmiştir. İlâve olarak “robotlaşan beynin zamanla

fonksiyonlarını kaybederek düşünemez hale gelir.” demiştir. (08/04/1995. Zaman)

İngiltere’deki muhafazakâr çevreler de televizyon programlarından memnun değil. Muhafazakâr eğilimli Ulusal izleyiciler ve dinleyiciler derneği tarafından yapılan

açıklamada, TV programlarında evlilik dışı seks ilişkilerinin reklam edildiğini ve bunun da AIDS gibi hastalıkların yayılmasına yardımcı olduğu kaydedildi.

Derneğin ünlü başkanı Mary Whitehouse, “Önüne gelen kişiyle seksin

normalleştirilmesinde medyanın oynadığı rol, bu yıkıcı ve en tehlikeli AIDS problemini oluşturan ana faktörlerden birisidir” dedi.

Derneğin TV programlarını iki hafta boyunca izlediğini ve bazı sonuçlar çıkardığını belirten bayan Whitehouse, programlardaki insanların yüzde 49’unun

evliliğine sadık insanlar olarak görüntülendiğini bildirdi.

Ancak bayan Whitehouse, programlardaki kişilerden yüzde 19,5’inin evlilik dışı ilişkilere girdiklerini, yüzde 11’inin de evlenmeden birlikte yaşadıklarına dikkat

çekti.

Page 252:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

252

Programlardaki kişilerin yüzde 33,5’inin bekar, ancak önüne gelenle cinsi

ilişkiye giren tipler olduğunu söyleyen bayan Whitehouse yüzde 7’sinin de eşcinsel ilişkilerde görüntülendiğini bildirdi. (19/11/1992. Zaman)

Merhum Cemil Meriç, “Televizyon kültürü” üzerine neler söylüyor; birlikte takip edelim: “Televizyon kültürü diye bir mefhum tanımıyorum. Televizyon; ayık şuuru

iğdiş edilmiş, hiçbir zaman okumak ve düşünmek alışkanlığı kazanmamış sokaktaki adam için icat edilmiş, bir nevi afyondur (...)” Gerçek hayattan uzaklaştırmaya hizmet eder. Televizyon tam bir kaçıştır. Yokluğa, boşluğa, şuursuzluğa açılan bir kapı. Bu

korkunç tiryakilik insanları Batılaştırmaz, batırır. Arada bir kabak çekirdeği nevinden bilgi kırıntıları, bu fikir temelinin aldatıcı tesellisidir.”

Bugün toplumsal bunalımın suçlusu televizyondur. Uzmanlar, ahlaki değerleri

gözardı eden televizyonların bunalımın kaynağı olduğnuu söylüyor. Bir uzmanın uyarısı şöyle:

- “Psikolog Farika Teymur: “Televizyonun magazin programları, gençlerimizi

evlilik öncesi ilişkilere özendirirken, uyuşturucu ve alkol gibi kötü alışkanlıklara da sevk ediyor, yozlaşmanın başını çekiyor...” (21/01/2004. Vakit)

Bu durumda aile, inancımız ve ideallerimize sahip çıkmalıyız. Televizyon izlemeye sınır koymalıyız. Çocuklarımızın televizyon tutsağı olmasını önlemeliyiz.

Sınırlı programları seyrederek ve ettirerek televizyonu yararlı hale getirmeliyiz.

Aileyi, çocukları ve bir çok insanî, ahlakî değerlerin kaybolup gittiğini gören bazı batı ülkeleri “Temiz TV” kampanyası açmıştır. Bu konuda dernekler kurulmuştur.

C- YAYIN HÜRRİYETİ SINIRSIZ MI?

İnsanımız, eskiden Rus elçisinin açıklamalarına, davranışlarına bakıp, tersini yaparak

doğrusunu bulurmuş. Bugün de medyanın tutumu, akl-ı selim sahibi insanımıza doğruyu

bulma ve anlamada zıtlık ölçüsü sergilemektedir.

Batı basını bile bizimki gibi değildir. Batı basınında, şımarıklığa, müstehcenliğe, kişi

haklarına saldırıya, devlet millet çıkarlarına saldırıya yer yoktur. Basın, kendi sınırları içinde

hürdür. Yalan yanlışla ortalığı toz duman etme hakkına sahip değildir.

Bizde basın hürdür, başkaları hür değildir. Basın hürriyeti yatak odasına uzanan

hürrriyet değildir, teşhir etmek değildir, itham etmek, suçlu ilân etmek değildir. Halkın

inancına – ahlâkına dil uzatmak, basın hürriyeti değildir. Anayasanın teminatı altında olan

şeylere dokunulamaz.

Page 253:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

253

Basın, tuttuğunu göklere çıkarıyor, tutmadığını da yerin dibine batırıyor. İnançlara,

düşüncelere karşı hazımsız davranıyor.

Bazı şeylerin kirliliğinden bahsediyoruz. Kirlilikse, medyanın kirliliği başta gelir.

Medyada çift standart uygulama yapılıyor. İnsanlar birbirine düşürülüyor. Milletin

ahlâk yapısına uygun yayın yapılmıyor. Cinselliği ön plânda tutuyor. Mesela cami, Kur'an

kursu, imam hatip liseleri, mesele din ise, medya kuduruyor. Müslüman Türk kimliğine ters

yayın yapıyor. Dikkatler başka yerlere çekiliyor. Cambaza bak, cambaza oluyor...

Bizde yayın organları görevini yapmıyor. Eğitmiyor, öğretmiyor. Kültür seviyesini

yükseltmeye çalışmıyor. Hatta “Sen kimden yanasın?” sorusuna muhatap olacak kadar milli

çıkarlarımıza ters yayın yapıyor. Para kazanmak ve menfaat elde etmekten başka hedefi

yok. Medyanın çıkarları, milli menfaatlerin üstünde değildir.

Medyada intiharlara, cinayetlere ve nice nice kötülüklere sebep olan kamera şakası

denilen eşek şakaları, cıvık programlar, şiddet programları, kötü örnek olan diziler, her şeyi

sulandıran eğlence programları bitmelidir.

Yetkililerin toplumsal sorumluluk duygusu içinde hareket etmesi sağlanmalıdır.

Medya yetkilileri, aynı toprağı, aynı havayı ve aynı hak ve hürriyetleri kendileriyle

paylaşan milyonlarca insanın olduğunu düşünmelidir. Eninde sonunda sorumsuzluğun bir

günde kendilerine ve yakınlarına etkileyeceğini düşünmelidir.

D- YAYIN – BASIN KİRLİ OLMAMALIDIR

Bugünkü basının ekseriyeti kirlenmiştir. Soruyorum bugün utanmadan evinize

görebileceğiniz kaç gazete kaç dergi vardır? Ailecek veya misafirlerinizle yüzünüzü

kızartmadan dinleyebileceğiniz, seyredebileceğiniz kaç radyo, kaç televizyon vardır? Bu

haliyle bu araçların yetiştirildiği genç nasıl olur. Ne düşünür, nasıl yapar? Bu sorunun cevabı

çok açık. İşte şehvetten şaşı olmuş gençlik.

Kötü yayın, en büyük kirliliktir.

Adam, ölüm döşeğinde çocuklarına sormuş:

- Mezarıma gelir ziyaret eder misiniz?

- Ederiz, etmez miyiz hiç! Diye cevap vermiş. Adam tekrar:

- Mezarıma gelince ne okursunuz? Ben size görevimi yapamadım, emek çekmedim,

demiş. Çocukları cevap vermiş:

Page 254:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

254

- Bize, evimize alıp getirdiğin müstehcen gazete ve dergileri alır gelir başında okuruz.

Adam:

- Saygısızlara bak! Demiş. Çocuklar da:

- Sen bize saygı duydun mu baba! Demişler.

Gazete inancımıza, kültürümüze, ahlakımıza, tarihimize dil uzatmamalı, yıkıcı değil

yapıcı basın olmalı, milli menfaatlerimizin, milli değerlerimizin oluşmasında, korunup

geliştirilmesinde basınımız, görev üstlenmelidir. Basınımız, insanımızı gayri meşruluğa,

yabancılığa özendirmemelidir. Nefse, şehvete değil akla hitap etmelidir. Dilimizi, kültürümüzü

yozlaştırmamalıdır. Gazete, eğitim aracıdır.

Gazeteci de nasıl daha iyi gazete veririz, nasıl daha güzel moral verecek haber

yaparız, okuyucularımızı nasıl daha iyi bilgilendiririz diye çabalamalıdır.

Gazete ve gazetecinin kirlenmesini, daha çok okuyucu önleyecektir. Okuyucu nasıl

gazete istediğini bildirecektir. Nasıl mı? Almayarak, tepki göstererek. Çünkü; bu milletin

ahlâkının kirlenmemesi çok önemlidir. Fatih Sultan Mehmet: “Bu milletin ahlâkını bozanları

Allah lânetlesin” diye dua etmiştir.

Muzır ve müstehcen yayınlar, ahlâkî çöküntüyü getiriyor. Her türlü ahlaksızlık güncel

olayların bir parçası haline geliyor. Ahlâksız ve hiçbir değer tanımayan gençler yetişiyor.

Yayınlar suça itiyor. İnsanımıza baş belası oluyor. Müzik, televole, eğlence programları

gençliği bitiriyor. Kimliksiz ve eyyamcı bir nesil meydana geliyor. Diziler beyinleri uyuşturuyor.

Dizilerde oynayan bir sanatçımız, dizi bağımlılığının insan beynini uyuşturduğunu ifade

etmiştir. Çünkü her şey ticari oluyor ve ahlâksızlık üzerine kuruluyor.

Çıldırtan müzik ve çıldırtan eğlenceler, kişilik bozukluğuna neden oluyor ve kötü

alışkanlıklar kazandırıyor.

Bugünkü hali ile televizyonlardaki eğlence türleri bir tür uyuşturucudur. Çürümeye

kendimizden ve sorumluluklarımızdan kopmaya neden olmaktadır. Ahlâksızlıkları arttırarak

aile yuvalarının yıkılmasına sebep olmaktadır. İnsanımızı alkole, uyuşturucuya ve fuhşa

sürüklemektedir.

Eleştirmen Ali Osman Aydın şöyle diyor:

“Eğleniyoruz, çünkü mutsuzuz. Televizyon bize her fırsatta eğlenmemizi öğütlüyor.

Eğlence, halkların yeni dini. Eğlence bir tür afyon. Sorunlarla karşılaşan korkak bireyler,

çözümü erteleyerek eğlenceyle zihinlerini uyuştururlar. Tamamıyla gereksiz futbol ve

bilumum spor oyunları, pop müzik, sinema, tiyatro, sergiler, bunların hepsi saçmalık.

Problemlerimiz var, acılarımız var ve çok ciddi sorunlarımız var. Eğlenmek, bir erteleme

biçimidir” dedi. (06/12/2004. Vakit)

Reklamlar utandırıcı oluyor, müstehcenlik gösterisine dönüşüyor. Diğer yönden israfı

körüklüyor.

Page 255:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

255

Şiddet filmleri ise şiddet doğuruyor. Seyreden gençler vahşi oluyor, acımasız oluyor,

katil oluyor.

Bir husus da seks programlarıdır. Bu programlar zinayı yaygınlaştırmıştır. Gençlerin

hayallerinin yıkılmasına intiharlara ve ailelerin yıkılmasına neden olmaktadır.

Toplumumuz kontrolsüz yayınlar yüzünden zarar görüyor. İşte bazı örnekler:

31/12/1995 tarihli Türkiye Gazetesinin haberi:

“Televizyonda izledikleri filmin etkisi altında kalan, yaşları 15 – 17 olan üç genç Selim

Paşa da bir marketi soymaya kalktı ve mahkemede 31 yıl 2 ay 10 gün cezaya çarptırıldı.”

İşte bir haber daha: “Tarsus’ta eşi ile iki çocuğunu öldüren Kadir Demir, cinayeti

videoda seyrettiği filmin etkisinde kalarak işlediğini söyledi. Filmde kadın, kocasını

aldatıyordu, çocuklar kötü yola düşüyordu... diye ifade verdi.” (09/12/1994. Türkiye)

Size bir de geçen yıl olmuş bir olayı anlatayım:

Küçük bir kız, evin bahçesinde yerde çırpınıp duran, ölmek üzere bulunan serçe

kuşunu alıp eve getirir. Annesi ona yem ve su verir, iyileşmesi için gayret gösterirse de sonuç

alınamaz. Cılız kuş çırpınarak ölüverir.

Çocuk oldukça üzülmüştür. Biraz ağladıktan sonra, annesine döner ve “Bunu

gömelim mi?” diye sorar. Annesi “olur” deyince, çocuk bahçeye koşar, orada küçük bir çukur

kazdıktan sonra serçeyi çukura yerleştirir. Toprağı da üzerine kapatır. Fakat yapacağı

bitmemiştir. Küçük kız, kibrit çöplerinden bir “haç” yaparak toprağın üzerine yerleştirir.

Annesi:

- Kızım ne yapıyorsun! diye sorduğunda aldığı cevap şudur:

“Anne, televizyondaki filmlerde hep böyle yapmıyorlar mı?”

Televizyon, evimizdeki şer kutudur. Yaptığı maddî, manevî, millî, dini tahribatın bir

çoklarımız farkında değiliz. Çok seyrediyoruz bize zarar veren yönünü göremiyoruz.

Bugün televizyonun reklamları bile kötü alışkanlıkları körüklüyor.

09/04/1996 tarihli Türkiye gazetesinin haberine göre: “Amerikan toplumunun

büyük bir kısmı, televizyonun kötülüklerin anası olduğuna inanıyor. Yapılan bir araştırmada

halk televizyonu şiddet, zina, küçük çocukların hamile kalması, boşanma ve ahlâkî değerlerin

reddini körüklemekle suçlamıştır.”

02/10/1995 tarihli, aynı gazetenin haberi de şöyle: “Kocaeli Üniversitesi Tıp

Fakültesi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Özhan Göldeli: “Gerilim ve stresi yüksek

programların, kalp ve tansiyon rahatsızlığı bulunan kişilerde olumsuz etkiler yapıyor. Mesela

kalp atışı hızlanır, yüksek tansiyonda beyin kanamalarına sebep olur. Fazla salgılanan mide

asitleri ülsere yol açar” demiştir.

Page 256:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

256

Televizyonun tahribatı büyük... yapılan araştırmalara göre bugünkü televizyon

programları, intihar, cinayet, kötü alışkanlıklar ve cinsel suç gibi kötü sonuçlara yol açıyor.

20/10/1994 Türkiye: Norveç’te 5 yaşındaki kız çocuğu Silje, oyun oynadığı aynı

yaştaki arkadaşları tarafından öldürülmüştür. Bunun üzerine çocuklar, filmlerde böyle

gördüklerini söylemiş, başlayan tartışma sonucu televizyonlar şiddet içeren filmleri

durdurmuştur.

Bugün bizim televizyonlarımız olan bunca olaydan sonra bu sorumluluğu

hissetmemektedir. İnadına şiddeti, vahşeti ve dehşeti artırmaktadır. TV’lerimiz şiddet

kutusudur. Şiddetle beslenmektedir ve insanlarımızı suç işlemeye yöneltmektedir.

Yapılan bir araştırmada TV’nin gençleri sapıklığa ve saldırganlığa ittiği ortaya

çıkmıştır. (19/03/1993. Türkiye)

“İngiltere’de yapılan bir araştırma şiddet filmlerini izleyen gençlerin onda birinin,

filmden sonra daha saldırgan hale geldiklerini ortaya çıkarmıştır. ” (12/04/1994. Yeni Asya)

16/12/1996 tarihli Zaman gazetesinin haberine göre; İngiltere’deki olumsuzluklar için

TV temsilcileri, iş adamları ve hükümet yetkilileri TV şiddeti ile mücadele de, yine televizyonla

yapılacağı görüşüne varmışlardır.

Ankara’da Yeni Mahallede 12 kız çocuğuna sarkıntılık eden 18 yaşındaki sapık A.D.

emniyette verdiği ifadede “Beni TV de seyrettiğim erotik filmler sapık yaptı. Bu filmlerin

etkisinde kalarak bu suçları işledim” demiştir. (02/03/1993. Zaman)

TV’lerin verdiği mesajlar yanlıştır. Kötü duyguları körüklemektedir. Cinselliği ön plâna

çıkarmış, kadını sermaye olarak kullanmaktadır. Bugün sokaklarda dinine karşı yürüyen bacılarımız, kendilerini reklam aracı haline getiren ve seks metaı olarak gören TV’lere karşı yürümelidir.

TV’lerin tahriki ile küçücük çocuklar şekerle aldatılarak tecavüze uğruyor veya

yataktaki yatan nineler tecavüze uğruyor. Çünkü fuhşu özendiriyor, aşırı derecede tahrik

ediyor.

TV, Amerikalı uzmanlar tarafından “enayi kutusu” ilân edilmiştir. “Çocuklar üzerinde

olumsuz etkiler yapmaktadır. TV, insanı ölü düşünceye sevk ediyor ve çeşitli

şartlandırmalarla insanı esir alıyor” demiştir.

TV, toplumu az okuyan, az düşündüren çok seyreden ve lüzumsuz işler yapan

şuursuz hale getirmiştir.

Reklamlar da ayrı bir derttir. Malzemesi kadın ve yalandır. Sadece ticarî amaç söz

konusudur. Reklamlar aldatıcıdır. Haksız ve aşırı talep uyandırmaktadır. İsrafı

körüklemektedir.

Page 257:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

257

TV, insanî, ahlâkî, ve millî değerlerden uzaklaştırıyor. Değerleri öldürüyor, insanları

bencilleştiriyor ve acımasız hale getiriyor. İşte bizden önce TV tuzağına düşmüş kısır,

ahlâksız ve acımasız Batının hali...

TV ekranlarında seyredilen yüz kızartıcı sahneler, gençleri fuhuş bataklığına itiyor.

Parklarda, sokaklarda utanmadan ekranın görüntüsü sergileniyor. Her taraf zevksizliklerle

dolu. Batının kokuşmuş hayatını ekranda seyrede ede ne ar kaldı ne de haya...

Haberlere gelince; iyi haber, muteber haber değildir. Haber kötü olacak, kan olacak,

vahşet olacak, tecavüz olacak, ahlâksızlıkları meşrulaştıracak, insanımızı birbirine düşürüp

bölecek, moral bozacak, mide bulandıracak. İşte haber...

Kamuoyu, medya ile oluşur, şekillenir. Bunun için medya, kötüye kullanılırsa son

derece tehlikeli olur.

Medyanın müstehcen yayınlarının insan üzerinde menfi tesirleri, ilim adamları

tarafından açıklanmıştır.

Emniyette, mahkemede bir çok saldırgan, bir çok sapık, kendilerini, müstehcenliğin o

hale getirdiğini, müstehcen yayınların etkilediğini itiraf etmişlerdir.

Geçen yıl müstehcen yayınlar yapan bir televizyonda ahlâksız bir film oynamaktadır.

Cemaat temsilcileri telefon eder filmin durdurulmasını ister, müdüre iletilir. Müdür: “Ne var

bunda?” diye cevap verir. Ardından bir psikolog telefon eder. Bu film, insanlar üzerinde

olumsuz etkiler yapar, der. Durdurulmasını ister. Müdür: “Ne olacak, bu filmi benim kızım

erkek arkadaşları ile beraber seyrediyor” der. Telefonu kapatır. Biraz sonra sekreter müdüre:

“Efendim emniyetten aradılar, kızınız tecavüze uğramış. Emniyette sizi bekliyorlar” demiş...

Atalarımız: “Alma mazlumun âhını çıkar aheste aheste” demiş.

- “Ev yıkanın olur hanesi vîran” denmiştir.

Bizim televizyonlarımız aile yıkıyor, ahlâk yıkıyor, gönül yıkıyor, hayat söndürüyor...

Medya ne yapmak istiyor?

IV. Murad’ın meşhur bir sözü vardır:

“Rus çarına da verin, Leh kralına da verin. Yardım alan buyruk da alır.”

Bir insan nereden beslenirse onun davulunu çalar.

Bugün medyanın sermayesi kadındır. Para kazanmak, ahlâk değerlerini yıkmak

hedefidir.

Türk basınının 70 yıldan beri belirli silahları var. Bunlardan biri “lâiklik elden gidiyor”

diğeri “Şeriat hortluyor” üçüncüsü de müstehcenliktir. Müstehcenlik sanki ana vazifesidir.

Page 258:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

258

Ayrıca basında, bir yarıştır sürüp gidiyor. Müstehcenlik de kültür, inanç düşmanlığında

öne geçmek için tiksinti veren resimler görüntüler de sınır tanınmıyor. Hayasızca yayınlar

yapılıyor. Bunların adına da sanat deniyor.

Bir de inançları, düşünceleri ve kafaları allak bullak edecek cinler, şeytanlar, ruhlar,

mezarlar, cesetler, ufolar ve medyumlar, medyanın ana konularıdır.

Gözden kaçmayan bir konu da; Din bilmeyen, mezhep, sünnet tanımayan, Kur'an-dan

başka kaynak tanımayan belirli kimselerin, sütunlardan ekranlardan ve dergi kapaklarından

eksik edilmemesidir. Bunlarla zihinler meşgul ediliyor, kafalar karıştırılıyor.

Bir husus da bugüne kadar asılsız iddiaları gerçekmiş gibi gösterip, yanıltma ve

aleyhte kamu olu oluşturma, basın yayın organlarımızda bir çok kereler kanıtlanmış

gerçeklerdir.

E- TEPKİ GÖSTERMEK

Amerika’da görev yapan Ayşe Göktürk bir gazetede yayınlanan makalesinde: “Her

türlü rezaletin kol gezdiği New York şehrinde Türk gazetelerini Amerikalı tanıdıklara, bu bizim

gazetemizdir, diye göstermekten çekiniyorum. Çünkü Amerikan gazeteleri yazı ile dolu açık

saçık poza rastlayamazsınız. Gazete edepli bir organ. Halk böyle istiyormuş. Birkaç sene

önce İrlandalı bir yayımcı, müstehcen resimlere yer veren bir gazete çıkarmayı denemiş.

Halktan büyük tepki görmüş. Daha doğrusu satılmamış, alan olmamış...

Peki ya, Türkiye’deki vatandaşlarımız, çocuklar, gençler! Gazetelerden memnunsalar

diyecek bir şey yok ama değilseler satın almasınlar” diye yazmış.

Bugün dilencinin beğenmediği paraya gazete satılıyor. Birçokları da bunu alıyor. Ucuz

diye gazete alınmaz.

Gücünü insanımıza, inancımıza karşı kullanan yayın organı desteklenmez, gücüne

güç katılmaz. Gösterilecek her çeşit tepki ibadettir.

İnsanımız üzerinde yıkım yapan güçler, maalesef bizim tarafımızdan bilerek veya

bilmeyerek destek görmektedir.

Bu sorumsuzluğa, ilgisizliğe son verilmesi lâzımdır. Çünkü gemi batırılıyor, biz

aldırmıyoruz. Halbuki içinde biz de varız.

Düşman cesur, düşman atılgan; biz pısırık. Bu olmaz. Tepki gösterme, tavır koyma,

iman ölçüsünde olur. Elle, dille yapamadığımızı en azından kalben buğzetmek her inandım

diyenin görevidir.

Page 259:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

259

Umursamazlık, tepkisiz toplum haline gelişimiz bize çok şey kaybettirmiştir. Her

birimiz Müslümanız diyoruz, aldığımıza, okuduğumuza, seyrettiğimize bakmıyoruz.

Büyüklerimiz, insanımızın inancı, idealleri üzerinde tahribat yapan yıkımı hedef alan

basın yayın organlarının alımını satımını, seyredilmesini, destek olmak, gücüne güç katmak

olacağından hoş görmemiştir.

Nasıl yayın, nasıl basın istediğini kaç kişi söyleyerek, yazarak, telefon ederek, en

önemlisi de satın almamak suretiyle bildirmiştir.?

Olumsuzluğa tepkinin ardından, olumlu olanı da alarak, destek vererek, iyi çığır

açmak da hepimizin görevidir.

Yıkıcı, bozucu her şeye karşı insanımızı korumak, başta devletin görevidir. Devlet,

insanımızı içkiden, fuhuştan, kumardan koruyacağı gibi ahlâksızlıktan ve müstehcenlikten de

korumak görevidir.

Devlet, sağlığa zararlı gıda maddeleri ile nasıl mücadele ediyorsa, ahlâk bozucu

yayınlarla da mücadele etmelidir. Bugüne kadar devletin her konuda insanımızı ne ölçüde

koruduğu herkesçe bilinen bir husus.

Şair; Mert çıkmazsa meydana

Nâmert çıkar merdâne, demiş devlet ortaya çıkmıyorsa, birileri ortaya çıkar. İyi

niyetli ise sonuç iyi olur. Ama kötü niyetli ise kötü olur.

Tepki gösterecek çok şeye bakıyoruz. Çok şey seyrediyoruz, sonuçta tepkisiz

kalıyoruz. Bu tepkisizlik de bizi o şeye yaklaştırıyor, ısındırıyor ve alıştırıyor.

İnsanın kendini ırzını, namusunu, yavrusunu savunma ve koruma görevi, önce

kendisinindir. Her şeyden önce uzun zaman televizyon seyretmek, kanaldan kanala gezmek

ve seviyesiz her programı seyretmek zorunda değiliz. İlk tepki, seyretmemekle gösterilebilir.

TV ekranına esir olursa tepki gösteremeyiz. Bugün televizyonlarda en çok kullanılan

kelimelerden biri “Lanet olsun” kelimesidir. Bizde kendi diliyle, televizyonun yıkıcı yayınlarını

lânetlemeliyiz. Yoksa kızıp köpürmenin, sövmenin siğmenin bir faydası olmaz. Atalarımız:

“Keskin sirkenin küpüne zararı olur” demişlerdir. Bir güzel söz de; “Sövmekle şeytanın sayısı

artar.”

Rahatsız olan insanımız bir şey yapmıyor. Bugün şikayet mercileri var. Şikayetçi

oluyoruz ama şikayet etmiyoruz. Şikayetçi olan, tepki gösteren, hep başkaları oluyor. Telefon

ediyor, faks çekiyor, sokakta yürüyor ve davacı oluyor. Böylece icraat makamlarının ve

kamunun ibresi o tarafa kayıyor. Dikkatler oraya çevriliyor.

Müstehcenlik böyle devam ederse gelecek nesil, ihmalimizi lânetleyecektir. Onun için

bu yozlaştırmaya mutlaka karşı çıkılmalıdır.

Page 260:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

260

Televizyon kuruluş ve yayınları kanununun 4. maddesine göre; bu milletin

değerlerine, aile yapısına, gençlerin her yönü ile korunmasına millî çıkarlar esasına uygun

yayın yapması gereken televizyonlar, aksine yayın yapıyor. Ne yazık ki, tepki görmüyor.

Özel hatlarla cinsel eğitim adı altında yanlış mesajlar veriyor. Çocuklar şehvetten

şaşı olmuş, sokakta öpüşüyor, kaldırımda tatmin oluyor. Hani nerede çocuklarını çok

sevdiğini söyleyen ana babalar...

Uyanalım, uyanmazsak bizi uyaracaklar. Uslu oturan çocuktan, ağlayan çocuk daha

çok ilgi görür. Bazı kesimler hem vurur, hem de bağırır. “Ne vuruyorsun?” der.

Çocuk tepki göstermezse elindeki oyuncağını da, yiyeceğini de kaptırır.

Kadın tepki göstermezse, ırzına geçerler. Sokakta çantasını kaldırıp vuracağı

bilinirse, kadına laf atan olmaz. Bu hal, kadına namuslu yaşama ve namuslu kalma hakkını

kazandırır.

Kötülere ve kötülüğe karşı çıkmayanın akıbeti, helak olmaktır. Hayat hakkı verdiği

kötülük, ona aynı hakkı vermeyecektir.

Geçen bir gazetede: “ABD’de “Temiz TV kampanyası” başlığının altında şunlar yazılı

idi: Amerika’da sabrı taşan halk, şiddet ve seks filmlerini oynatan TV kanallarını boykot

çağrısı yaptı. ABD vatandaşları, ahlâk dışı TV yayını istemiyor” haberi yer alıyordu.

Amerikan halkı bile gençleri ve aileleri korumak için harekete geçerken, öfkesini

kampanya ile dile getirirken susmak, her şeyi sineye çekmek, tepkisiz kalmak bize yakışır mı

Allah aşkına? Neme lazımcılık, pasiflik ve uyuşukluk, Müslüman’ın vasfı olamaz.

Unutmayalım hep savunmada kalan kaybeder, tepki gösteren hükmeder.

Hz. Ömer (r.a) Allah’a: “Zındıkların atılganlığından, Müslümanların uyuşukluğundan

sana sığınırım Rabbim!” diye dua etmiştir.

Yavrumuz, elden ve evden çıktıktan sonra feryat etmenin, birilerine namus davası

açmanın kime ne faydası olur?

Yunan’ın Aydın ilini işgal ettiği günler, bir köyden geçen çete reisi, çeşmeye yanaşır,

su dolduran kadın hiç çekilmez, çete reisi sorar:

- Ne zamandan beri kadınlar, erkeklerden çekinmez oldu?

Kadının biri şöyle cevap verir:

- Vatan işgal altında, köyün erkekleri Yunanla savaşıyor. Burada benim gibi kadınlar,

senin gibi kadın kılıklı erkekler kaldı, der.

Bizi biz yapan ahlâkımızı kültürümüzü, kaybetmeden, yavrularımıza sahip çıkalım.

Bugüne kadar hangimiz tepki gösterdik?

Page 261:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

261

Bunun için neler yapabiliriz?

- Her şeyden önce inancımıza kültürümüze uygun yaşayarak çocuklara ve gençlere

iyi örnek, iyi model olmalıyız.

- İnancımızı bütün güzellikleri ile hayatımızın her kesimine yansıtarak “İşte İslâm”,

“İşte Müslüman” dedirtmeliyiz.

- Evimizin en güzel odasına, en güzel köşesine yerleştirdiğimiz şer kutusundan emir

– komuta yetkisini mutlaka almalıyız. Çocuklarımıza rehberliği biz yapmalıyız.

- Televizyonun karşısına geçip esir alınma yerine, açmasını kapatmasını bilerek onu

biz esir almalıyız. Unutmayalım ki, bir kutuya mahkum değiliz. Bizi onun yönlendirmesine

müsaade etmemeliyiz. Şöyle bir olay oluyor:

100’lük Habibe Nine, oğlunun yeni aldığı televizyonun nasıl bir şey olduğunu

merak ettiği için gelip karşısına oturdu.

Az sonra televizyon açıldı. Ekranda bir erkek spiker belirdi. Habibe nine spikerin kendisine baktığını sanıp sırtını döndü.

Birkaç dakika sonra göz ucuyla yandan baktı, spiker hala bakıyordu. Çok sinirlendi. Oğluna çıkıştı. Oğlum! Şu getirdiğin

adama haddini bildirsene durmadan bana bakıyor, sırtımı döndüm nafile hala bakıyor. Ne utanmaz adammış, hiç

namahreme bakılır mı oğlum, diyor.

Hiçbir şey yapamazsak kapatabiliriz.

- TV konusunda önce ana babalar uyarılmalıdır. Seyredeceklerse, çocuklar belirli

zamanlarda, bilinçli seyrettirilmelidir. Çocuklar çabuk etkilenirler, televizyonun şiddetinden

müstehcenliğinden ve uyuşturmasından korunmalıdır. Müstehcen dergiler ve gazetelerden

uzak tutulmalıdır.

- Allah'a şükür bugün olumlu mesajlar veren televizyonlar ve radyolar var. Bunlar

desteklenmeli, bunlar seyredilip, dinlenmelidir. Radyo ve televizyonlarımız, böyle radyo ve

televizyonlara ayarlı olmalıdır.

- İstenmeyen yayınlara, seviyesiz programlara gereken tepki gösterilmelidir.

- Sohbete, okuyamaya, düşünmeye, üretim ve araştırma gibi faydalı işlere

yönelinmeli ve yöneltilmelidir.

- Zaman zaman bazı medya patronlarına da nasıl yayın istediğimizi, çeşitli

yollarla iletmeliyiz. Medyanın görevinin sadece kötü haber, müstehcen yayın ve

yabancılaştırma olmadığını hatırlatmalıyız. Bu millet bizim, bu vatan hepimizin, zarar

verdiğiniz insan bizim insanımız, batırmak istediğiniz gemi de sizde varsınız, demeliyiz.

- Unutmayalım başkasına, başkasının çocuklarına zarar veren insan, iflah olmaz.

Çocukları da hayır etmez. Atalarımız “Ev yıkanın olur hanesi viran” demişlerdir.

Page 262:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

262

- Medya sahipleri ve program yapanlar da, bizi her şeyimizle yok etmek isteyen

düşmanlarımıza çirkin yayınları ve müstehcenlik silahı ile yardımcı olmasınlar kaleyi içten

fethetmesinler.

- Medyanın haber alma, program yapma metodu yanlıştır. Medyanın insanın

üzerine gitmeye, zorla konuşturmaya, söylenen bir sözü saptırmaya, inançlarla düşüncelerle

alay etmeye hakkı yoktur. İnsanın değil medyanın karşısında, mahkemede bile konuşmama

hakkı vardır.

Sonuç olarak; televizyonların olumsuz yönlerini göz önüne getirirsek diyebiliriz ki,

televizyonlu odadan televizyonsuz odaya gitmez hicrettir. Bu bizim selametimiz ve

saadetimiz için geçerlidir.

F- YÜZAKI BASIN – YAYIN

Zaman zaman soruyorlar TV seyredemez miyiz? Gazete dergi alıp

okuyamaz mıyız?

Her kanal, her program seyredilemez. Her türlü yayın organı satın alınıp okunamaz.

İslâm, iyi ortam iyi çevre oluşmasını ister. Kötü ile beraber kötülüğe

götürecek şeyleri de yasaklar.

Dine karşı olan, dinsizliği öven, inanca, ahlâka ters yayın organının dergide olsa gazete de olsa, almak satmak okumak ve okutmak din büyüklerimizin verdiği bilgilere göre doğru değildir.

Ancak bazı kimselerin bilgi edinip cevap vermek, tedbir almak niyetiyle alıp okuyabilecekleri bildirilmiştir. Değilse bu tür yayınların alımını, satışını ve okunmasını meşru görmemişlerdir.

İnançsızlığı metheden, ahlâksızlığa teşvik eden, özendiren, yaymaya çalışan basına para vermek ve o basında çalışmak, satma yolu ile para kazanmak da meşru görülmemiştir.

Bu işler kerhen yapılsa da gene günaha girilmiş olur. İsteyerek, severek

insanımız üzerinde tahribat yapan basının dağıtımı, satışı, alınması okunması ve başkalarına okutulması, onu tasvip anlamına gelir.

Kur'an-da Allah: “Kötülük ve düşmanlık üzerine yardımlaşmayın. (Maida:2”

buyurarak yardımcı olmayı, desteklemeyi yasaklamıştır.

Müstehcen, ahlâk bozucu gazeteyi, dergiyi, satın almak ve okumak, o işi o fikri tasvip etmek, desteklemek, yayılması için vasıta olmak manasına gelir. Ayrıca

Page 263:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

263

gücüne güç katmak, onu ayakta tutmak ve yaptığı tahribatta ortak olmak demektir.

Böylece günaha da ortak olunur.

Tepki göstermek, günaha girmekten kaçınmak varken, şuursuzca alınır, okunursa büyük hata olur.

Verilen paralar insanımıza düşmanlık olarak dönüyorsa, kim ondan pay

almak ister?

Şer güçleri, gücünü yabancı tandanslı yayın organlarından almaktadır. Bunun için yüz akı yayın organları desteklenerek denge sağlamak gerekir.

Müsbet yayın organlarına her zaman ihtiyaç vardır. Saldırgan medya, yıkıcı

yayın organları ancak alternatifi ile susturulabilir.

Alıp alıp, okuyup okuyup, şikayet etmek, sövmek, lânetlemek çare değil, çare almamak, okumamak suretiyle tepki göstermektir. Alternatif olanı ayakta tutmak,

alternatif oluşturmaktır. Alternatif olanlar da insanımıza ideallerimize bağlı olarak görev yapmalıdır. Medya ile bozulan şeyler medya ile düzelecektir.

Kur'an-da şöyle buyrulur:

- “Kötülük ve düşmanlık üzerine yardımlaşmayın.” (Maida:2)

- Gücümüzün yettiği kadar kuvvet hazırlayın. Karşıdakinin silahı ile silahlanın. (Enfal: 60)

- “Kim iyi bir işe aracılık ederse onunda o işten bir nasibi olur. Kim kötü bir

işe aracılık ederse, onun da ondan nasibi olur. Allah her şeyin karşılığını verir.” (Nisa: 85)

- “İnsanlardan öyleleri vardır ki, herhangi bir ilmi delile dayanmadan Allah yolundan saptırmak ve sonra da onunla alay etmek için boş lafı satın alır.. .”

(Lokman:6)

- “İnsanlardan öyleleri vardır ki, dünya hayatı hakkında söyledikleri senin hoşuna gider. Hatta böylesi kalbinde olana (samimi olduğuna) Allah'ı şahit tutar.

Halbuki o hasımların en yamanıdır.” (Bakara: 204)

- “O bir iş yaparken yer yüzende ortalığı fesada vermek, ekinleri tahrip edip, nesilleri bozmak için çalışır Allah bozgunculuğu sevmez.” (Bakara: 205)

Bu ayetlere göre iş ciddidir. Herkese destek verilmez. Herkesle

yardımlaşılmaz. Her yapılanın sonunda iyi veya kötü insana bir pay ayrılır. Ayrıca insan parasını nereye harcadığından sorumludur. Kime destek olduğunun hesabını verecektir.

İnanan insan, iyi iş yapacaktır. Hayra vesile olacaktır. İyi çığır açacak ve iyi örnek olacaktır. İnancına, ideallerine hizmet eden yayın organlarını desteklemek zorundadır. Çünkü yıkılanın yapılması, bozulanın tamir edilmesi gerekir.

Page 264:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

264

İr arkadaşım anlatmıştı. 90 yaşında komşuları, zor gördüğü halde her gün

bir gazete alıyormuş. Ona soruyor: “Bey amca senin gözün görmüyor, okuyamadığın halde bu gazeteyi niye alıyorsun?”

İhtiyar cevap veriyor:

- Evladım, bu gazete benim için militanlık yıllarımdaki fikrimi savunuyor.

Onun devamlı çıkması ve dincilere karşı fikrimi savunup, yaşatması için alıyorum, diyor.

İstanbul ilkokullarından birinde öğretmen çocuklara şu ebatta, şu kadar

sayfalı defter alın, der. Ermeni çocuğu üç gün olmuş hala almamıştır. Bunu gören öğretmen: “Sen niye almadın yavrum” deyince çocuk cevap verir: “Bizim bakkalımız üç günden beri kapalı öğretmenim.”

İstanbullu bir esnaf anlatır: “Yahudi günlük bir gazeteye abonedir. Alır

okumadan paket yapar. Müftü sorar: “Sen gazete alıyorsun, okumadan paket yapıyorsun.” Yahudi: “Ben okuma yazma bilmem” der. Peki bu gazeteyi niye alıyorsun, sorusuna da “Benim inancım, ideallerim doğrultusunda yayın yapıyor.

Benim ona destek olmam lazım” cevabını veriyor.

Alıp, paralar verirken, seyrederken, reklamla desteklerken, kime para verdiğimizi, kimi desteklediğimizi, bilmek zorundayız. Tabi, bilmek yetmiyor

hesabını da vermek durumundasınız.

Soruluyor, kupon karşılığı gazetelerin verdiği promosyon alınabilir mi?

Gazetelerin verdiği şeyler alınabilir. Ama bazı gazetelere para verilmesi doğru değildir.

Şans yok bahis yok...

Hatta kupon biriktirenler arasında Kur'a bile çekse gene alınabilir.

Gazete her kupon biriktirene vaat ettiğini veriyor. Alınmasında hiçbir sakınca yoktur. Çünkü para karşılığı gazete alıyor.

Hele bazı gazetelerimiz çok güzel kitaplar veriyor ki ne güzel.

Ne verirse versin her gazete alınmaz. Bir şeyler veriyor diye de her gazete eve sokulmaz. Ne verirse versin. Allah ne verecek sen ona bak. Sonra bir gazetenin getirdiği, götürdüğü çok önemlidir.

Page 265:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

265

H- TV AİLE YUVALARI YIKIYOR

TV aileden biri, ama dostluğu sorgulanması gereken biridir...

TV eşe çocuğa tercih ediliyor, bu da ailede huzuru bozuyor. Ailede sıcak ortamı, eşler arasındaki yakınlığı zedeliyor. Programlar ailedeki huzuru olumsuz etkiliyor. Ailedeki

iletişim yolunu kapatıyor. İşinden dönen eş, eşi ve çocukları ile konuşmuyor. Aile yuvasını yıkan şeyler ekranla evlerin içine giriyor.

Newyork’ta bulunan dünya milletlerini tanıma enstitüsü, TV lere üç hedef göstermiştir: Genç, İslâm ve aile.

TV yayınları aile müessesesini tehdit ediyor. Son yıllarda milletimizi ayakta tutan aile müessesemiz, yıkıcı güçler tarafından hedef seçilmiştir.

Bugün TV lerin hedefi ailedir. Çağdaş adı ile aile yapısını bozma ve aileyi temelden

sarsma, Batı’nın parçalanmış, kokuşmuş aile yapısını yerleştirmeye çalışılmaktadır.

Psikiyatrist Prof. Dr. Kemal Çakmaklı, televizyonlardaki seks ve şiddet programlarının aile yapısını olumsuz yönde etkilediğini, kişiliği henüz olgunlaşmamış gençler üzerinde zararlı etki yaptığını ve çocukları resmen hasta ettiğini söylemiştir.

Ayrıca ailenin sahipsiz kaldığını, zayıflayan aile yapısında, televizyonun başı boş kalan çocuklara daha fazla etki yaptığını, zayıflayan ailenin problemlerle baş edemediğini ifade etmiştir. (18/11/1994. Zaman)

Psikiyatri Uzmanı Dr. Celal Tuna da: “Televizyona aşırı ilgi, ailedeki sıcak ortamı ve eşler arasındaki yakınlığı zedeliyor. Akşamları evine dönen erkekler hemen televizyonun başına geçiyorlar. Bu durumda, anne ve çocukların gücüne gidiyor.

Nihayetinde ailede soğukluk baş gösteriyor” demiştir. (21/09/1994. Zaman)

Türk aile düzeni, ailede saygı – sevgi bağını tahrip edebilmek için bütün silahlar aileye çevrilmiştir. Gençleri aileden koparma, ana babalarına isyan ettirme, kadını aslî görevlerinden uzaklaştırma, eşleri birbirine ihanet ettirme gayretleri ön plândadır.

Bilhassa kadın her vesile ile kışkırtılmaktadır. Özgürlük, çağdaşlık, hak adına tahrikler yapılıyor. Kadına seviyesiz yayınlarla hitab ediliyor. Kocalarını aldatan fahişelerin filmleri, dizileri ve hayat hikayeleri sık sık ekrana getiriliyor. Metres hayatı yaşayanlar,

evlenip evlenip boşananlar, sık sık ekrana getiriliyor. Böylece nikah ve evlilik gereksiz gibi gösteriliyor, evlilik dışı ilişkiler övülüyor.

Batıda dağılan aileyi toparlamak için TV ler kurtarıcı olarak ön plâna çıkmıştı. Bu

olmadı. TV, aksine aileleri tamamen çökertti. Aile fertleri arasına girdi. Aileleri kısırlaştırdı. Çocuk yerine köpek sevgisini aşıladı. Her tarafa sapık ilişkiler ve şehvet kokusunu yaydı.

En büyük tahribatlardan biri de kuşaklar arasında çatışmayı, sürtüşmeyi körüklemesidir. Çocuklar TV başında aptallaşmıştır. Erken aldığı bilgilerle kafası karışıktır. Kimlik, kişilikle daha tanışmamıştır.

Page 266:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

266

Diğer bir husus da aileler arası ziyaret, sohbet, ilgi dayanışma ve sorumluluklar

bitmiştir. Aileler yabancı kültürlerin ve ahlâk dışı yayınların tehdidi altındadır. Aile yuvalarının ayakta kalabilmesi için, acil tedbirler alınmalıdır. Türk ailesi yıkılmazsa, Türk toplumu yıkılmayacaktır.

Temiz bir medya, temiz ekran istemeliyiz. Sesimizi yetkililere duyurmalıyız. Yoksa

ailelerimize nasıl sahip çıkacağız?

İ- TV YABANCI NESİL YETİŞTİRİYOR

TV çocuklara da olumsuz etki yapmaktadır. TV bir canavardır. Hem de körpe dimağları kemiren bir canavardır.

Şimdi, televizyon çocuğu yetişiyor, hem de televizyonun dadılık yaptığı bir nesil

yetişiyor.

TV nin en çok istismar ettiği iki şey var, biri kadın, diğeri çocuktur.

Bugün TV nin çocuklara yönelik yayınlarına bakın. Oluk oluk kan akıyor, kollar, kafalar kopuyor. Organlar kesiliyor, gözler oyuluyor, yanmış ezilmiş cesetler, korku

veren sahneler, sapık ilişkiler, tek kelimeyle vahşet. Güzellik yok, merhamet yok, insanlık yok. O küçücük kalp buna nasıl dayanır? Tabi çocuk, ürkek, çekingen, saldırgan, küfürbaz ve yaramaz oluyor.

Çocuk, televizyona çok düşkün. Çok ve yakından izleyenlerde göz rahatsızlıkları görülüyor. Dersler zayıf, arkadaşları ile ilişkileri kötü, çok acayip, televizyonla ilgili her şeyi biliyor. Ama bilmesi gereken bir çok şeyi bilmiyor.

TV çocukları kolay esir alıyor, savunamadığı için de çabuk yiyip bitiriyor.

Çocuklardaki çarpıklığın ve başarısızlığın en büyük sebebi, TV nin yayınlarıdır.

Amerika’da çocuklar üzerinde yapılan araştırmaya göre; “Kimi daha çok seviyorsunuz?” sorusuna çocukların % 44’ü “Televizyonu” cevabını vermiştir.

İngiltere’de yapılan bir araştırmaya göre; çocukların çoğu, hayatta işlenen vahşet

ve cinayet olaylarını normal gördüklerini açıklamışlardır. Bilim adamları bunun sebebinin TV de gösterilen sahneler olduğunu açıklamışlardır.

TV ler, çocukları kişilik kimliklerinden kopararak şiddete, sekse, alkole, uyuşturucuya,

isyana, cinayete yöneltiyor.

Çeşmeden damlayan su dahil maddî kayıplarına tahammül etmeyen büyükler, yavrularının kaybına aldırış etmiyor. Aslında seviyesiz programlardan sakındırmak ve

bize çevrilen tehlikelere tepki göstermek hepimizin görevidir.

Page 267:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

267

Büyükler bir bakıma TV nin zararlarından kendilerini bir ölçüde koruyabilirler. Ya şekil

alma, kimlik kişilik kazanma çağındaki çocuklar ne olacak? Onları, zahmetle dünyaya getirip, eziyetle büyütmedik mi? Onları göz göre göre tehlikeye atmamız doğru mu?

Televizyonkolik olan gençlerin, bugün seyredebilecekleri, ekranın yüz akı kanallar da var. Dini millî yayın yapan radyolarımız var. Alternatifsiz değilsiniz.

Bir tehlike de siyonizmin ve misyoner teşkilatının elde etmek istediği sonuç var. Devlet yetkilileri, görevlerini yapmadığına göre, ana babalara sesleniyorum. Sağlıksız nesil yetiştiriyoruz. Düşman, sistemli çalışıyor. TV nin sergilediği ahlaksızlıkların

müstehcenliklerin boyutu, çocukların taşıyamayacağı kadar ağır.

Oturup şikayet etmek çare değil, kızmak sövmek, lânetlemek çare değil. Tepki göstermeliyiz, şikayetçi olmalıyız. En önemlisi, önce kamuoyu oluşturmalıyız,

müstehcen kanalları seyretmeyerek boykot etmeliyiz. Bundan başka:

- Çocukları tek başına televizyon seyrettirmemeliyiz. Çocuğun yanında yanlışın yanlış olduğunu söyleyecek birinin bulunması lâzımdır ki, çocuğun kötü değil iyi ilişkiler anlamasında yardımcı olunsun.

- Çocuğun programlar ve kanallar arasında seçim yapmasında yardımcı olmalıyız. Görüntü hileleri, sun’i olan yangın, kaza öldürme olayları anlatılmalıdır.

- Bazen sorular sorarak neleri yanlış algıladığını öğrenin, doğrusunu öğretin, vakit

geçmeden düzeltin.

- Kötü etkileneceği sahnelerde çocuğun dikkatini başka yerlere çekin.

- Televizyonu izleme sınırı koyun. Çocuk televizyon karşısında uyuşmasın. Çok televizyon seyreden çocuk, içine kapanıyor, başkaları ile ilişkiyi kesiyor. Hatta

bunalıma düşüyor. Topluma uyum sağlayamıyor, sinirli ve âsi oluyor.

- Batı’da, Amerika’da şiddet filmleri yasaklandığı halde bizde yarış var bu yarış içinde çocuklar olumsuz etkileniyor.

- Televizyon seyretmekle, kanal seçmekte çocuğa örnek olunmalıdır. Genellikle

televizyon bağımlısı olan çocuklar, ana babalarından öğrenmediyse kimden öğrenecekler?

- Çocuğun dikkatini okumaya, düşünmeye, temiz arkadaş grubu ile oynamaya, ders

çalışmaya bilhassa ev işlerinde yardımcı olmaya yöneltmeliyiz.

- TV açmasını kapatmasını bilen bir toplum haline gelmeliyiz. Sabahtan akşama, akşamdan sabaha açık olmamalıdır.

- TV çocuğu kolayca esir alıyor, okumasını çalışmalarını engelliyor, kötü alışkanlıklar

edinmesine neden oluyor, çocukta neşe kalmıyor, çocuğu aptallaştırıyor ve gelişmesine engel oluyor. Bu durumda çocuğun kontrollü ve sınırlı seyretmesi sağlanmalıdır.

Page 268:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

268

- Çocuklar seyrettikleri şeyi aynen uyguluyor. Onun için çocuğun dadısı TV olmamalı,

çocuk TV ile oyalanıyor diye uzun süre TV ile başbaşa bırakılmamalıdır. Zira bir çok istenmeyen şeylerin erken başlamasının sebebi TV dir.

- Yapılan araştırmalara göre; çocukları TV tembelliğe itiyor. Merhametsiz yapıyor, saldırgan ve sapık hale getiriyor. Şiddet üretiyor. Küçük yaştaki çocuklar katil oluyor.

Bunun önüne geçmek için çocukları kötü arkadaş olan TV den kurtarmalıyız.

- TV çocukları sorumsuz, dikkatsiz yapıyor. Çocuğun gelişimine, zor konuşmasına, görme ve duyma duyularının körelmesine neden oluyor. Çocukları şişmanlatıyor.

Çocuklar anne karnında bile olumsuz etkileniyor.

- Çıldırtan müzik, bize yabancı dizi ve filmler, gençlerde kişilik bozukluğuna sebep oluyor. Çete kuran şiddetten hoşlanan, sokakta öpüşen, köpek zevkine sahip olanlar

çoğalıyor.

Bugün artan soygun, hırsızlık, saldırı, tecavüz olaylarının, içki ve uyuşturucu artışının en büyük tahrikçisi televizyon değil midir?

Soruyorum bu nereye kadar gidecek? Tepegözler yetiştirdiğimizin ne zaman

farkına varacağız? Dilerim iş işten geçmeden kendi çocuklarımızın da bu toplumda yaşadığının ve yaşayacağının farkına varılsın.

- Dünyada “TV yayınlarının çocuklar üzerindeki etkileri” üzerine ilk araştırmalar

1950 yılında ABD’de yapılmış. Daha sonraki yıllarda konuya ilişkin araştırmalar İngiltere, Japonya, Kanada ve Fransa’da devam etmiş. Ancak ülkemizde bu konuda yetersiz kalındığından sağlıklı ve geniş kapsamlı bir örneklemeye gidilememiştir.

Çocuklar üzerinde yapılan araştırmalardan elde edilen neticeler, dikkatleri şu

noktalara çekmektedir.

- Çocukta televizyona karşı ilgi dört yaşında başlayıp, altı yaşında en üst düzeye ulaşmaktadır.

- Televizyon, çocukta kişiliğin belirlenmesinde önemli bir etkendir.

- Çocuğun davranışları bazı yayınların etkisiyle değişiklik göstermektedir.

- Çocukta şiddet, saldırganlık ve cinsiyete bağlı rollerin benimsenmesinde, TV önemli bir sebebi teşkil etmektedir.

Görüldüğü gibi çocuklar, TV nin olumsuz yayınlarından son derece

etkilenmektedirler. Açılışından kapanışına kadar TV izleme alışkanlığının yaygın olduğu toplumumuzda çocuklar, yetişkinler için hazırlanan her türlü yayınları seyretmekteler. Burada yayın yapan kuruluş kadar ebeveyn de sorumludur. Anne

baba, çocukların izleyeceği programları seçmeli ve çalışma, oyun ve TV izleme saatlerini düzene koymalıdır.

Page 269:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

269

Program seçiminde ise çocukların karakter gelişimine uygun, eğitici,

yetenekleri geliştirici, aile ve kültür yapımıza ters düşmeyecek programlar seçilmesine son derece özen gösterilmelidir.

Şer kutusundan öncelikle çocuklarımızı, sonra gençlerimizi sonra da aile yuvalarımızı korumalıyız ki, varlığımızı devam ettirelim. Bu herkesin görevidir.

- Reklam aldatıcı, müstehcen ve israfa yönelik oluyor. Ayrıca çocukların kötü alışkanlıklar kazanmasında etkili oluyor. Çünkü reklamlar çocuk ve yetişkin arasında ayrım yapmadan sunuluyor.

Reklam çocukta özendirici ve kalıcı etki yapıyor.

- TV hasta ediyor. Gerilim filmleri, stresi yüksek spor karşılaşmaları heyecanı ve üzüntüyü aynı anda yaşattığı için hasta ediyor. Hasta olanlarında hastalığını alıyor. Hareketsiz kaldıkları için kaslar ölüyor.

Yapılan araştırmalara göre dünyada en çok televizyona bağlı bir millet olduğumuz ortaya çıkmıştır. Yani Türk toplumu televizyon hastasıdır. Çocuklar da televizyon çocuğudur.

Bilinçsiz yayın izleme ruh ve sinir hastalıklarını artırmıştır. Cinnet geçirenlerin, intihar edenlerin her geçen gün sayısı çoğalmaktadır. Erkanlardaki kötü sahneler kat kat fazla tekrar ekranlara yansımaktadır. Çocuklar çekingen oluyor, duyarsızlaşıyor,

saldırgan oluyor. Yaşlılar da nefes daraltıyor, ülsere neden oluyor ve sinir hastalığını artırıyor.

Çocuklar, taciz, tecavüz, hırsızlık, cinayet gibi olayları hayatın bir parçası ve eğlence türü zannediyor. Böylece şiddet ve vahşet kurbanları çocuklar oluyor.

Öldüren filmler, diziler, intihar ettiriyor. Ayrıca yabancı müzikler çocukları ve gençleri ruh hastası yapıyor. Şeklini karşı cinsinkine benzetiyor. Seyredilen müstehcen sahneler, sevgi, saygı, utanma duygularını öldürüyor ve şehvetten şaşı yapıyor.

- TV, ahlâkî, insanî ve millî değerlerden uzaklaştırıyor. Çünkü TV nin halet-i ruhiyesi bozuk. Ahlâksızlık örnekleri sunuyor. Ahlâksızlığı teşvik ediyor. Suç işletiyor. Böylece ahlâk seviyesini düşürüyor.

Kısacası TV;

- Aile içinde çocukların dadısı durumundadır. Eşlere birbirinden daha yakındır.

- Eşlerin arasına girmiştir. Boşananlar artmıştır.

- Çocuklar ona teslimdir. O eğitir, o büyütür.

- Bayan için ev işinden önce, pembe diziler ve filmler gelmektedir.

- Emir ve komuta ondadır. O ne derse o olur.

Page 270:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

270

- Öğrenci için diziler, filmler, eğlence programları ve spor karşılaşmaları derslerden

önce gelmektedir.

- Televizyon var diye ana baba, eş dost, komşu ziyaretleri de bitmiştir.

- En önemlisi okuma, düşünme, görevler, kulluk bitmiştir. İnsan robotlaşmıştır.

Bu durumda analar babalar, ilim adamları ve yetkililere görevler düşmektedir.

Bilhassa çocukların ve gençlerin evde hanımların dikkati faydalı meşguliyetlere çekilmelidir.

Bir şey faydalı mı, zararlı mı? Seyredilir mi, seyredilmez mi? Niçin tartışmasını başlatmak gerekir.

Devlet insanımızı korumasız bırakırsa görevini yapmamış olur. Zehirli gıda imal edip halkı zehirleyene müdahale etmemek olur mu? Zehirlenen halkı kendi haline bırakmak olur mu? Bir baba evladını nasıl yok oluşa terk edemezse, tehlikelerle karşı

karşıya korumasız bırakmamalıdır. Devlet de babadır. O da koruyuculuk görevini terk edemez. “Şikayetçi olan, rahatsız olan televizyonun düğmesini kapatıversin” demek çare olmadığı gibi bir devlet adamının söyleyeceği söz değildir.

J- TV EĞİTİCİ OLMALIDIR

Aslında televizyon istenirse en güzel eğitim aracıdır. Bugünkü hali ile televizyon

yayınlarının eğitici yönü hemen hemen yoktur. Sabahtan akşama kadar kötülükte çığır açmakta ve kötülük sergilemektedir. İyi örnek ve kötülüklerin zararını ortaya koymaktan uzaktır.

Yayınlar nasıl olmalı? TV sihirli bir kutudur. İyiye kullanılmazsa, maddî manevî yıkıma

sebep olur, fitne, fesat kaynağı olur.

İçkisiz, kumarsız, zinasız, hırsızlık, cinayet, uğursuzluk ve müstehcenlik olmayan yayın çok az. Böyle olunca TV, bozulmaya katkısı bakımından birinci sıradadır.

Yayınlar eğitici olmalı, argolu küfürlü sadece cinsellik sergileyen yayınlar, seviyeli

insan yetiştirmez. TV ler eğitim aracı haline dönüştürülmelidir.

Bugün, Fransa, İslâm’ın hızla yayılmasını önlemek için, İslâm’i yayın yapan televizyonları susturma yoluna gidiyor. Bizim yetkililerimiz de insanımızı korumak için

millî çıkarlarımıza ters yayın yapan, birlik ve düzenliğimizi bozan, mezhep kışkırtıcılığı yapan, şer kuvvetlerinin emri ile ahlâk bozan, müstehcenlik kokan yayınlar durdurulabilir.

Unutulmamalıdır ki, iyi bir program, uzun yıllar yapılan vaazlara ve ana babanın bir çok öğüdüne bedeldir.

Page 271:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

271

Bizim televizyonlarımızın bazısı ne yazık ki, yunan televizyonu gibi yayın yapıyor. Bu

ülkede yayın yapan TV, bu ülke insanının millî çıkarlarına uygun yayın yapmalıdır.

TV sorumsuz değildir. Genel ahlâka aykırı yayınlar, üst kurul tarafından takip edilip durdurulmalı, gerekli uyarılar yapılmalıdır. Üst kurulu da göreve çağıracak, gene bizim insanımızdır.

TV lerin haber alma ve haber verme tarzı yapıcı değil yıkıcıdır. Haber elemanı, kendini yargı yerine koyuyor, yargısız infaz yapıyor, birilerini yalan haber uğruna mağdur ediyor. Ve hiç ceza görmüyor.

Reklamlar ise aldatıcıdır, israfa yöneliktir, kontrolsüzdür.

Biz bir milletiz, bizim de bir dinimiz, ahlakımız, şerefimiz var. Bunlara kimsenin hakaret etme hakkı yoktur.

TV ler iyi örnek, iyi model sunmalıdır. Yabancılara, yabancı ideolojilere hizmet

etmemelidir.

TV güzel ahlakımızı, güzel dilimizi geleneklerimizi bozmamalı, yıkmamalıdır. Eğiten, yetiştiren TV olmalıdır.

G- MÜSTEHCEN YAYINLAR

Reyting kapma ve rekabet, TV için her şeyden önemli. Ahlâkî kuralları bir tarafa bırakıp lağım kanalı gibi evlere, gönüllere pislik akıtıyor. Her an hayvanlardan daha

açık, istenmeyen sahneler çıkabileceği için aileler topluca televizyon seyredemiyor. İzlenme oranlarını hangi kanal verdiyse o başta oluyor. Hepsi de aynı şeyi yaptığı için çocuklar bile gülüyor.

Birbirleriyle yarış uğruna kanallarda müstehcenlik artmıştır. Tiksinti veren hale gelmiştir. Sorumsuzca sürdürülen bu yayınlar ahlâk duvarını aşmış, ar haya damarını çatlatmıştır. Aklı başındaki insanımızın yüzünü kızartır durumdadır.

Devlet yetkilileri de aynen böyle diyor ve şikayet ediyor. Halkın şikayeti normaldir

ama devlet adamına şikayet yakışmaz o icraat adamıdır. İşte problemlerin çözülmemesinin sebebi budur.

İnsanımızın insanî yönünü kaybetmesi için ne lazımsa yapılıyor. Tahrik edici

sahneler, tüyler ürperten görüntüler, felaket sahneleri, planlı bir şekilde sergileniyor. Bunlar gelenek, göreneklerinize de uymuyor. Bizde kadın saygı değer bir varlıktır. Ama ekrana bakınız, kadın öncelikle zevk ve seks aracı olarak sergilenir.

Bir değer verdiğimiz de yavrularımız ve gençlerimizdir. TV çocuk ve gençlerimizin ruh sağlığını bozacak, kişilik ve karakter gelişimi üzerinde olumsuz etkiler yapacak, korku

Page 272:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

272

veren, şiddet estiren, cinsel sapıklık, inanç ve ahlâk konusunda alaysı yayınlar

yapılmaktadır.

Hatta TV’nin müstehcen yayınları gençleri kısırlaştırmaktadır. Doç. Dr. İsmail Hakkı Aydın’ın yaptığı açıklamaya göre erotik diziler ve şiddet filmlerini aşırı derecede seyreden kişilerin hormonal dengeleri bozularak kısırlıklara hatta beyin

urlarına sebep olmaktadır.”

Türk TV’leri, komşu ülkeler içinde yüz karasıdır. Türk illerinden müstehcenliği nedeniyle seyredilememektedir. Mısır yönetimi din görevlilerini hutbe ve vaazlar

aracılığı ile müstehcen Türk kanallarına karşı mücadeleye çağırmıştır. (04/04/1994. Zaman)

Televizyonların müstehcen yayınları sonucu sapık ve cinsel anarşi her gün

tırmandırılmaktadır.

- Psikolog Prof. Dr. Bekir Grabene ülkemizde cinsel anarşi yaşandığını belirterek “Ruhsal ve psikolojik bozuklukların ana faktörü cinsel sapıklıklardır. Seks dergileri ve TV ler bu sapıklığı körüklüyor. Artık Türk mizahı bile sekse dayandırıldı” demiştir.

(18/12/1992. Zaman)

Sapık yetişen elbette sapık yaşayacaktır. Müstehcenlik her kesimi tahrik etmektedir. Bilhassa çocuklar üzerinde erken yaşlarda sapıklığa sevk etmektedir.

İnsanı zapteden tek şey din duygusudur. Müstehcenlik ve ahlâkî çöküntü, dini noksanlıkla orantılı olarak artmaktadır. Bunun için ailelerde ve okullarda din eğitimine önem verilmelidir. Müstehcenliğe “dur” denmeli ve ahlâkî çöküntünün önüne geçilmelidir. Ana babalar, kumandayı ellerine almalı, yavrularını TV nin

hakimiyetinden kurtarmalıdır.

Müstehcenlik, tepki görmeli, protesto edilmeli, telefon telgraf ve faksla nasıl yayın istediğimiz iletilmelidir.

Bir ilim adamının ifadesiyle:

TV hakkında Doç. Dr. İsmail Hakkı Aydın da şunları söylemiştir: “Erotik diziler, şiddet filmleri beynin gelişmesini engeller, kişilerin muhakeme gücünü azaltır. Batıda “Aptal Kutusu” olarak nitelendirilen TV, uzun süre seyredildiği zaman beyin, muhakeme

kabiliyetini, düşünme yeteneğini kaybeder. Şiddet ve erotik programlar, gerçek anlamda bilimsel seviyesi ve beyin fonksiyonları seviyesi düşük olan insanlar tarafından izlenmektedir. Bu tür programları seyredenlerin hormonal dengeleri

bozularak kısırlıklara, hatta beyin urlarına bile sebep olmaktadır. Erotik ve şiddet filmleri, kritize edemeyen, fikir üretemeyen, problemlere çözüm getiremeyen ölü toplumlar yetiştirir.”

Müstehcen yayınlar sapıklığı körüklüyor. Cinsel anarşiyi tırmandırıyor.

Page 273:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

273

İşte bir gazete haberi:

18 yaşındaki A.D. “Beni TV sapık yaptı”. Yeni mahallede 12 kız çocuğuna sarkıntılık

ve tecavüz suçundan yakalanan 18 yaşındaki sapık A.D. Emniyette verdiği ifadede, “Beni özel TV’de seyrettiğim kırmızı noktalı erotik filmler sapık yaptı. Bu filmlerin etkisinde kalarak bu suçları işledim” dedi. (02/03/1993. Zaman)

RTÜK’ten yapılan açıklamaya göre “En çok şikayet cinsellik” tir. Ekranları en çok kan ve cinsellik doldurmaktadır.

Ekranlarda soyunup kırıtanlar tanınmış sanayicilerden daha çok vergi veriyor. Bu

utanç verici olduğu gibi ne hale geldiğimizin delilidir.

K- TV’YE ESİR MİYİZ?

Dünyada televizyonu ABD’lilerden sonra en fazla Türkler izliyor. Yapılan araştırmaya

göre bu konuda da dünya ikincisiyiz. Yani kara kutunun esiriyiz. Magazin haberlerine olan ilgi, bilim ve sanat içerikli haberlere göre daha fazla. Herkesi evde hapis tutan televizyon, her şeyi belirliyor, tayin ediyor.

Millet olarak televizyon müptelasıyız. İyi alışkanlıkların yerini televizyon seyretmek aldı. Her gün televizyona diziliyoruz. Bu kadar esaret fazla. Aydınımız bile kitap okumuyor. Ana baba ziyaretinin bile televizyon önüne geçmiştir.

Televizyon, çeşitli şartlandırmalarla insanı esir almış ve ölü düşüncelere sevk etmiştir. Televizyonun hipnotize edici bir özelliği vardır. İnsanı adeta büyüler, kendisine bağlar.

Millet olarak nasıl televizyon izliyoruz?

1- Savunmasız izliyoruz.

2- Ne çıkarsa ayrım yapmadan izliyoruz.

3- Aklımızı kullanmıyoruz.

Bu durumda televizyon bize olumlu bir şey kazandırmıyor, kaybettiriyor.

Hayatımızdan güzellikler kaybolup gidiyor.

TV evimizin baş köşesine kuruldu. İşte o zaman sohbet, muhabbet sessizce kapıdan bacadan çıkıp gitti. Ziyaretler olmaz oldu. Aile için eğitim bitti, televizyonun hakimiyeti

başladı.

Page 274:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

274

TV yokken okuma vardı, düşünme vardı. İnsanlar görevlerini daha güzel yapıyorlardı.

TV izlerken seçici olmalıyız. Seyredilen programların eğitici öğretici olmasına dikkat etmeliyiz.

TV ye karşı alternatif işler bulmalıyız. Alternatif kanal keşfetmeliyiz. Oluklar çift birinden nur akar, birinden kir.

Daha çok TV ye değil, kendi işimize, kendi programlarımıza bakmalıyız. Televizyona bağımlılıktan kurtulmalıyız.

TV yi nasıl kapatabiliriz, nasıl alternatif bulabiliriz? Bunu için;

- Kumandayı elden bırakmalıyız.

- Yüce yaradanı hatırlamalıyız.

- Spor yapmalıyız.

- Farklı bir radyo dinlemeliyiz.

- Okumalıyız.

- Bir şeyin üretimini yapabiliriz.

- Sosyal yardım kuruluşlarında çalışabiliriz.

- Evimizin tertip düzeni, bahçemizin tanzimi ile meşgul olabiliriz.

- Çocuklarımızın eğitim, öğretimi ile ilgilenebiliriz.

Bugüne kadar az okuyan, çok seyreden, çok manasız şeylerle meşgul edildik. Halbuki önümüzde o kadar çok yapılacak faydalı iş var ki onlara zaman kalmıyor.

İnsanın hayatı, insanlığı öğrenebilmesi için TV yi kapatıp kitabı açması lazım. Çünkü kitap insan hayatının bir parçasıdır. Hem de en önemli bir parçasıdır. İnsana hava

gibi su gibi lâzımdır.

TV iki yüzlü bir silahtır. Bıçak gibi iyiye de kullanabilirsiniz, kötüye de. İyi şeyler için kullanılırsa, güzel bir tebliğ aracı olur.

TV yi kapatıp, bakmayı bırakmanın bir nedeni de dinimizdir. Dinimizin emrine göre kadın ve erkek gözlerini harama bakmaktan alıkoyacak ırz ve namuslarını koruyacaklardır. (Nur suresi: 30-31)

Kulak, göz, gönül her biri yaptıklarından sorulacaktır.

Page 275:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

275

Bir şairin dilinden:

BENİM ADIM TELEVİZYON

Cami cemaati, beş on

Benim ki bin kere milyon

Dinli dinsiz, laik mason

Benim adım televizyon

Yatsı namazı kıldırmam

Sabah namazına kaldırmam

Kim ne söylerse aldırmam

Benim adım televizyon

Zorla her eve girerim

Ev sahibine söverim

Gafilleri pek severim

Benim adım televizyon

Amerika evinizde

Gorbaçov bu akşam sizde

Bir gemi batmış denizde

Benim adım televizyon

Page 276:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

276

Bana bakan gözler yandı

Yalanıma herkes kandı

Ne söyledimse inandı

Benim adım televizyon

Yıktım utanma hissini

Yaptın her şeyin tersini

Bozdum İSLAM’ın neslini

Benim adım televizyon

Ne rahmetim ne lânetim

Aslında masum aletim

Yoktur kasıtlı gayretim

Benim adım televizyon

Ben deccalin güdüğüyüm

Sam amcanın düdüğüyüm

Şeytanların en büyüğüyüm

Benim adım televizyon

Bazıları çanak anten tuttu

Çanak tutan hapı yuttu

Ar’ı namusu unuttu

Benim adım televizyon

Page 277:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

277

Geyik gibi boynuzum var

Paylaşacak kozum var

Namusunuzda gözüm var

Benim adım televizyon

Ben var isem olmaz sohbet

O semte uğramaz rahmet

Kin, maraz ve şehvet

Benim adım televizyon

Ben her gün akın ederim

Uzağı yakın ederim

Sade bana bakın derim

Benim adım televizyon

Beni reddetti sofular

Sonunda teslim oldular

Karşı duramaz oldular

Benim adım televizyon

Işık değilim aynayım

Ben hep güçlüden yanayım

Bir rol verildi oynarım

Benim adım televizyon

Page 278:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

278

IX. BÖLÜM

ASRIN BELASI KARA ÖLÜM- AIDS

İnsanlığın karşı karşıya kaldığı bela ve musibetler sebepsiz değildir.

Cenab-ı Allah bazı suçlar vardır ki; af etmez, bekletmez, dünyada cezalandırır.

AIDS belasının sebebi genel olarak zina yasağının çiğnenmesi ve yayılan

fuhuşun acı faturasıdır.

Dünya sağlık teşkilatının raporuna göre önümüzdeki yıllarda AIDS sebebiyle milyonlarca çocuk anne babasını kaybederek öksüz ve yetim kalacaktır. Milyonlarca

çocuk da annesinden aldığı mikrop sebebiyle küçük yaşta hayata veda edecektir.

AIDS’li olan ananın çocuğu büyük ihtimalle AIDSli doğacaktır.

AIDS’i hafife almamak gerekir. Bugüne kadar AIDS’lileri resimlerden, filmlerden seyredenlerin, onların azar azar nasıl eriyip gittiklerini görenlerin ibret

almaması, ilgisiz ve duyarsız kalması tehlikeyi büyütmektedir.

A- AIDS NEDİR?

AIDS, insanın savunma sisteminin çökmesi demektir.

AIDS, maneviyatsızlığın ve gayri meşruluğun sebep olduğu felakettir.

AIDS, tedavisi olmayan kara ölümdür.

AIDS virüsü, bir ağacı içten kemiren ağaç kurdu gibi insanı içten kemiren, yiyip bitiren bir kurttur.

Bediuzzaman, Dabbet’ül- arz ile ilgili bilgi verirken şöyle der:

“Dabbet’ül- arz, insanın kemiklerini ağaç kurtları gibi kemiren ve dişinden tırnağına kadar yerleşen bir derttir. Müslümanlar imanları ve bu günahlardan

kaçınmaları ile bu beladan muhafaza olurlar.” (Şualar:497)

Page 279:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

279

AIDSin tedavisi mümkün değil. İnsanlık ve ilim bu musibet karşısında aciz

kalmıştır. Virüs devamlı şekil değiştirdiği için tedavide sonuç alınamıyor.

Fuhuş ve homoseksüel hastalığı olarak bilinen AIDS, cinsi temas yolu ile, enjeksiyon, kan, organ nakli yolu ile masum insanlara bulaşıyor.

Belirtileri ise; ateş, terleme, kilo kaybı, lenf bezlerinde şişme, yorgunluk,

iştahsızlık, ağızda beyaz benekler, deride koyu renkteki lekeler olarak özetlenebilir.

Bulaşma yolları arasında tokalaşma, öpüşme, ter, tükrük, dışkı, çeşme muslukları, kapı kolları, öksürük, çatal, kaşık, bıçak, aksırmak, yüzme havuzları,

deniz, hamamlar da unutulmamalı ve çok dikkat edilmelidir. Hatta diş fırçası, havlu, tabak, bardak müşterek kullanılmamalıdır.

AIDS, ilk Amerika’da New York şehrinde eşcinseller arasında görülmüş ve aynı yolla dünyaya yayılmıştır.

Türkiye’de 1981 yılında görülmüştür.

AIDS, bulaştığından birkaç ay sonra beş yıla kadar ortaya çıkabilir.

B- BULAŞMASI

Unutulmamalıdır ki; milyonlarca insan bu hastalık sebebiyle hayatını kaybetmiştir. Milyonlarca insan da bu virüsün tehdidi altındadır. Bunun için kimse “ bana bulaşmaz” dememelidir. Allah korusun herkese yakındır. Hatta ana karnındaki

bebeğe bile…

Virüs sinsice yayılıyor. AIDS virüsü bulaşan bir kimse, 8- 10 yıl hiçbir şikayeti olmadan yaşayabilir. Bu zaman içinde hastalığı başkalarına bulaştırır.

Prof. Dr. Bülent Baysal “ AIDS ve Eğitim” konulu bir konferans vermiş ve

şunları söylemiştir:

AIDSe çözüm: Dünyada en çok AIDS hastasının Amerika’da bulunduğunu ve her 250 Amerikalı’dan birinin AIDSli olduğunu söyleyen Prof. Baysal “ İslam

ülkelerinde AIDS vakası çok az görülüyor, neden? Çünkü İslam’ın emirleri buna en büyük engeli teşkil ediyor da ondan” dedi.

AIDS nasıl bulaşıyor: Asrımızın vebası olarak görülen AIDS virüsünün insana

cinsi temas, kan ve kan ürünleri, tıraş, dövme, manikür ve pedikür, hamilelikte ve emzirme yoluyla geçtiğini belirten Prof. Dr. Bülent Baysal, “ AIDS eğitimine önem vererek, ortaokullarda ahlak derslerinin yanında AIDS in ele alındığı cinsi dersler de

verilmeli” teklifinde bulundu.

Page 280:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

280

AIDS insanlık onurunu zedeleyen bir felakettir. Birçok yolla bulaştığı için gizlice

yayılmaktadır. Fuhuşun yaygın olması da tehlikenin boyutunu büyütmektedir.

Time Dergisinin yazdığına göre:

Trabzon Belediyesinde görevli Kemal Ünlüler’in “ Bütün Karadeniz büyük bir geneleve döndü” sözlerine yer veren Time, erkeklerin bir zamanlar boyunlarından

eksik etmediği altın kolyelerin artık Rus kadınlar uğruna bozdurulduğunu ifade ediyor.

Time Dergisi Türkiye ile ilgili haberini üniversite mezunu Rus İrina’nın şu sözleriyle noktalıyor: “ Biz Türkleri sahip oldukları maddi ve manevi varlıklarıyla

birlikte sağıyoruz.”

AIDS en çok cinsi temas yolu ile bulaşır. AIDS’li ananın doğumda çocuğuna bulaşır. Sütünden bulaşır. Kan yoluyla bulaşıyor, manikür, pedikür, akupunktur, dövme, ameliyat, tıraş olma, damar yolu ile uyuşturucu kullanımı, kürtaj ve güzellik

salonları vasıtası ile virüs bulaşıyor.

Dövme meraklısı gençler bir çok kan hastalığının ve AIDS in kendilerine bulaşabileceğini asla akıllarından çıkarmamalıdır.

Bu hastalık sadece homoseksüel hastalığı değildir. Evet ilk önce homoseksüeller arasında görülmüştür, ama bir çok yolla bulaşmaktadır.

Halk arasında çok yanlış bilgiler dolaşıyor. Bu konuda ilim adamları şu hususlara dikkat çekiyor:

Sadece cinsel ilişki ve kan yoluyla geçen AIDS, yalnızca homoseksüel hastalığı değil. Karşı cins ile ilişki de belirgin geçiş yollarından biri.

AIDS, kişiler arası normal temaslarla, kapı kollarından, yatak

çarşaflarından, havlulardan, paradan, sabundan, ortak kullanılan banyo, sauna, kaplıcalar ve plajlardan bulaşmaz.

AIDS ter, idrar ve dışkı ile yayılır ve bulaşır kavramları yanlış.

Sivrisinekler AIDS bulaştırmaz.

AIDS virüsü taşıyan bir kimsenin kullandığı iğnenin, herhangi bir nedenle paylaşılması virüsü bulaştırır.

Gebelikte AIDS virüsü taşıyan bir anneden, bebeğine virüs bulaşması olasılığı vardır.

AIDS virüsü taşıyan kişiyi, hastalık belirtileri çıkmadan sağlıklı kişilerden ayırt etmek için test yapılmalıdır. (02-10-2003 Yeni Şafak)

En güzel korunma yolu eğitimdir, hastalığı, bulaşma yollarını ve korunma yollarını tanımaktır. Ve bu yollardan uzak kalmaktır.

Page 281:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

281

Okullarda ve halka yönelik bilgiler verilir ve AIDS in nasıl tehlikeli bir hastalık

olduğu anlatılırsa, insanlar bile bile hastalığın üzerine gitmeyecektir.

AIDS daha çok gayri meşru ilişkilerin yaygın olduğu, uyuşturucu kullanımının fazla olduğu, cahil ve geri kalmış ülkelerde büyük bir hızla yayılmaktadır.

C - AIDS TEŞVİK EDİLİYOR

Ciddi bir şekilde mücadele edilmesi gereken asrın belası AIDS, ne yazık ki teşvik ediliyor, yayılması için zemin hazırlanıyor.

Gayri meşru ilişkilerin serbest olması, vücudunu satanların ceza görmemesi, flörtün serbestliği, AIDS’e özgürlük veriyor.

Turistik bölgelerimiz AIDS kıskacında. Turist adı ile yabancı kadınların kendilerini resmen peşkeş çekmesi tehlikeyi artırmaktadır.

Gençler arasındaki bilgisizlik de AIDS’i yaygınlaştırıyor.

Bir zamanlar Milli Eğitim Bakanı ilköğretim okullarındaki çocukların cinsel eğilimini öğrenmek için anket yaptırmıştı. Basın bu ankete “ ahlaksız anket” diye

başlık atmıştı. Ankette 6- 13 yaşındaki öğrencilerin ilişki kurup kurmadıkları, flört konusunda görüşleri bazı şeyleri akla getirici şekilde soruluyordu. Mesela bazı sorular:

Flört anlamında ilişki kurmak istiyorum.

Karşı cins arkadaşla sinemaya gitmeyi çok istiyorum.

Karşı cinsle çok ilgilendiğimden ders çalışamıyorum.

Karşı cinsle ilişkimi kimseye söyleyemem.

Arkadaşımın karşı cinsle arkadaşlık kurmasını kıskanıyorum.

Karşı cinsle konuşurken sıkılıyorum.

Kız-erkek arkadaşlığını çevremiz hoş karşılamıyor.

Kız-erkek arkadaşlığını öğretmenlerimiz hoş karşılamıyor.

Kız-erkek arkadaşlığını ailemiz hoş karşılamıyor.

Arkadaşlarımın karşı cinsle ilişki kurmalarını doğru buluyorum.

Page 282:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

282

Kız - erkek karışık (karma) okumak istiyorum.

Karşı cinse güvensizlik duyuyorum.

(24-04-2002 Vakit)

Sağlık Müdürlüğü AIDS günü afiş asıyor “Korunmasız İlişki AIDS’i davet eder” diyor. Kondom tavsiye ediliyor. AIDS’le mücadele bu kadar basit değil.

Başka ülkeler bu afişlerle AIDS’in önüne geçemedi. Aksine AIDS kat kat arttı.

Bu tür şeyler ilgiyi arttırır. Hiç ilgilenmeyenin bile ilgisini çeker. Bu tür afişler yerine zevkine bedel AIDS olmuş, azar azar ölenlerin resimleri, altına da onların öğütleri asılsa daha faydalı olmaz mı? Ne dersiniz?

Bir çok artistin, sanatçının, zenginin, nikahsız hayatlarından basında, TV’de, radyolarda, dergilerde övgü ile bahsedilerek nikahsız yaşama teşvik ediliyor. Bunun çağdaşlık adına yapıldığı söyleniyor. Bundan geçlerimiz kötü yönde etkileniyor.

Gayri meşru ilişkileri ballandıra ballandıra anlatan kitaplar, dergiler ve basın

devletten kredi alıyor, destek görüyor. Bazı evliler boşanıyor: “bundan sonraki hayatımızı nikahsız olarak beraberce sürdüreceğiz” şeklinde beyanat veriyorlar, medya da bunu, kasıtlı olarak çok yanlış değerlendiriyor, malzeme yapıyor. Buna

karşılık boşanmalar artıyor.

Ayrıca müstehcenlik kol geziyor. Tiksindirecek, iğrendirecek şekilde yayılıyor. İç ve dış kaynaklı destek de görüyor.

Baş örtüsünü hazmedemeyen bazı çevreler, erotizmi sanatın gereğiymiş gibi savunuyor. Filmlerde erotik sahnelere yer veriliyor. Bu da çıplaklığın ve ahlaksızlığın toplumda yayılmasına neden oluyor.

Gençlere telkin edilen flört hayatı, iki cinsin sınırsız arkadaşlığı, genç kızların

giyimi kuşamları, pervasızca tahrik eden davranışları, sapık ilişkileri arttırmaktadır. Ahlak kurallarını alt üst etmektedir.

Filmlerde öyle şeyler yayınlanıyor ki, sanki normali o, sanki olması gereken o.

Halk da yavaş yavaş buna alıştırılıyor.

Medya, cinsel bombardımana geçmiştir. Her gün yapılan yayınlar, her türlü değer yargısını allak bullak etmektedir. Güzellikler yerine çirkinlikler korkunç cazibeyle insanımıza sunulmaktadır.

Kadın istismar edilmemeli mal gibi alınıp satılmamalı, sırtından para kazanılmasına müsaade edilmemelidir. Hak, özgürlük, eşitlik, flört uğruna kadın sıcak yuvasından koparılmamalıdır.

Kadın denilince, parfümleri sürüp, vücudunun fazlasını açıp, orada burada dolaşan varlık akla gelmemelidir.

Page 283:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

283

D- AIDS HIZLA YAYILIYOR

AIDS, inanılmaz hızla yayılıyor. Her yılda katlayarak artıyor. AIDS ile mücadele örgütü UNAIDS’in açıklamasına göre dakika da 11 kişi AIDS’e yakalanıyor. Dünyanın her yerinde kontrol dışı yayıldığı bildirilmiştir. Milyonlarca insan AIDS ten

ölüyor. Hastalık ise gizleniyor.

Henüz AIDS’in tedavisi yok. AIDS hastalığının virüsü yeni değil. İlk AIDS hastası, 1959 yılında tespit edilmiştir. Hangi ülkeye bakarsanız bakın, AIDS’in

bilançosu ağır. Buna rağmen 1- Aralık Dünya AIDS Günü ve haftası bazı tedbirlerin konuşulması, bazı açıklamaların yapılması dışında AIDS’le fazla ilgilenildiği, halkın bilgilendirdiği söylenemez.

Toplantılarda şok eden raporlar sunuluyor, basın bu raporları yayınladığı ayni

sayfada fuhuşun adeta reklamını yapıyor.

Verilen bilgilere göre hastalığa yakalananlar arasında gençlerin sayısı daha fazla. Erkeklere nazaran kadınların sayısı da daha fazla. Küçücük çocuklar bile ana

karnında doğarken ve süt emerken hastalığa yakalanabiliyor.

Hasta, kendisini neyin hasta ettiğini bilemez. Hastada, yorgunluk, zayıflama, yüksek ateş, aşırı terleme, salgı ve lenf bezlerinin kabarması, ağızda lekelerin

oluşması, sürekli ishal, uzun süren kuru öksürük gibi tıbbın hemen hemen her dalını ilgilendiren belirtiler olarak ortaya çıkar.

Tıp ilim adamları bütün araştırmalara rağmen bir netice alamamıştır. Çağın vebası olarak tanınan hastalığın yayılmasını önleyici tedbirlerin etkin olarak

uygulanmaması sonucu bütün dünyada yayılmaya devam etmektedir.

Bilhassa dış ülkelerden gelen kadınlar bu hastalıkla beraber yaşıyor. AIDS’in yaygın olduğu ülkeler, fuhuşun en çok yaygın olduğu yerlerdir.

Yetkililerin açıklamalarına göre AIDS, nükleer dehşetten çok daha kötü bir

AIDS patlaması olacaktır. Bugüne kadar bildirilen rakamların çok üstünde AIDS’li vardır.

Türkiye’den sadece bir mazbut ilimizden bir örnek verelim:

Erzurum’da fuhuş yaparken yakalanan Ukrayna uyruklu fahişe Oksana Topor’un (28) AIDS mikrobu taşıdığı ve 3 ay içinde 1350 erkekle ilişkiye girdiği tespit edildi. ( 29-12-2003 Gazeteler)

Bu korkunç olayı, basın yayın organlarımız kadının basına ve halka teşhir

edilip edilemeyeceğini günlerce tartışmış, tehlikeyi göz ardı etmiştir.

24-10-2000 tarihinde yetkili bir ağızdan yapılan açıklama şöyle:

Page 284:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

284

“AIDS ile Mücadele Derneği Genel Başkanı Prof. Dr. Melahat Okuyan, AIDS

olgusunun dünyada giderek yayıldığına dikkat çekerek, “ dünyada artık yeni bir AIDS’li çocuk nesli yetişiyor. Taşıyıcı anne babadan doğan çocukların bakımını üstlenecek kimse yok. Bu çocuklar yetim kalacak. En büyük sorun bu. 2010 yılında

44 milyon çocuğun AIDS’ten etkileneceği belirtiliyor” diye konuştu.

Prof. Dr. Okuyan, AIDS hastalığının “asrın vebası” olarak nitelendirilmesinin yanlış olduğunu vurgulayarak “hiç olmazsa vebanın aşısı var” dedi.

Türkiye’de AIDS danışma merkezlerinin olmadığına dikkat çeken Prof. Dr.

Okuyan, özellikle gençlerin bu tür merkezlere büyük ihtiyaç duyduklarını dile getirdi. Okuyan, ilk basamak olarak kentin her bölgesini bir ağ gibi saran sağlık ocakları bünyesinde “AIDS Danışma Merkez”leri oluşturulabileceğini kaydetti.

Gençlerin AIDS’i çok iyi tanıdıklarını, ama (Bana tesadüf etmez) anlayışıyla davranışlarına yansıtmadıklarını ifade eden Prof. Dr. Okuyan, hastalığa karşı radikal önlemlerin alınması gerektiğini söyledi.”

AIDS’ten korunmak için ilim adamlarının açıklamalarına dikkat etmek en akılcı

çözüm olarak tavsiye edilmektedir.

BM tarafından yayınlanan istatistiklere göre günde 16 bin kişinin AIDS’e yakalandığı bildirilmiştir. (03-03-1998 Türkiye)

Özellikle kara Afrika’yı AIDS’in imha edeceği, bilhassa aile yapısı çöken ülkelerde tehlike geliyorum diyor.

Bugün ABD’de yılda 40 bin kişinin AIDS’e yakalandığı, 104 bin çocuğun tecavüze uğradığı, kadınlardan % 22’sinin gasp ve tecavüze maruz kaldığı ve 12

milyon kişinin cinsel bulaşıcı hastalık taşıdığı belirtilerek kurtuluşun okullarda cinsel eğitimden değil, iffet, duygusallık ve evlilikte olduğu kaydedilmiştir. Cinsel hastalıklara ve istenmeyen hamileliğe karşı kesin çözümün meşru evlilikte olduğu bildirilmiştir.(05-

07-2001 Akit)

AIDS, ekilen çılgınlık, ahlaksızlık tohumlarının acı meyveleridir.

Amerika’da fuhuşla mücadele derneği kurulmuş, ikinci yıl fahişeler derneğin yapılan kongresinde derneği ele geçirmiştir. Homoseksüellik Amerika’yı Avrupa’yı etki

altına almıştır. Resmen erkekle erkeğin nikahı kıyılmaktadır. Homoseksüeller her hakka sahiptir.

Amerika’da Adam City lisesinde öğrencilerin hamile kalmalarını önlemek için

kondom dağıtılınca, hamile kalan öğrencilerin sayısı % 31 arttı. Amerika’lı Dr. K. Hein: “ AIDS virüsü, ortaokul ve lise çağındaki gençler arasında, sessizce ve hızla yayılıyor. Milyonlarca genç tehlike içinde”. (15-05-1996 Yeni şafak)

“ Avrupa, önce okullara cinsellik dersi koydu. Daha sonra okullara kondom (prezervatif) makineleri koydu. Hiçbir yasak ve haram tanımayan batı insanı, seksi yeni bir din olarak görmeye başladı. Evlilik ve aile günden güne çöktü. Çocuk yaştaki

gençlerin ilişkileri adeta teşvik edildi. Batı hükümetlerinin tek kaygısı, artık iffet ve

Page 285:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

285

namus değil, sadece gençlerin birbirleriyle özgürce çiftleşmeleri, fakat bunu yaparken

AIDS hastalığına yakalanmamaları oluyordu. Bir haberde:

Fransa’da Sida dedikleri AIDS hastalığına yakalanmamaları için liselerde devletin yeterli önlemleri almak için var gücü ile çalıştığı bildirildi.” (18-5-1995Vakit Gazetesi)

“Kuzey Avrupa’da doğan her iki çocuktan biri gayri meşru, İzlanda’da doğum yapan kadınların % 56.4’ünün bekar olduğu açıklandı.” (12-11-1992 Türkiye)

Afrika’nın manzarası da kısaca şöyle:

“Kara kıtanın sorunları sadece sınır anlaşmazlıklarıyla ve iç çatışmalarla

sınırlı değil. Sorunlar yığınla. Açlık, çöken ekonomiler, AIDS, hızla tırmanan ırkçılık…

Hiç şüphesiz AIDS kara kıtanın kara belası adeta. Kıtada yaşayan AIDS trajedisi gerçekten küçümsenmeyecek boyutlarda. Dünya Sağlık Örgütü’nün

rakamlarına göre Afrika’da Sahara Çölü’nün güneyinde 23 milyon kişi AIDS’li, bu güne kadar HIV/ AIDS’ten hayatını kaybeden toplam 13 milyon kişiden 11 milyonu, Afrika kıtasının güney ülkelerindeydi. Afrika’daki AIDS salgının boyutlarını yansıtan

istatistikler, salgının toplumsal birçok felakete de yol açabileceğini gösteriyor. Güney Afrika Cumhuriyeti, dünyanın en hızlı artan HIV bulaşma oranı sergiliyor; ülkede 4.2 milyon kişinin, yani nüfusun yaklaşık %10’unun HIV virüsü taşıyıcısı olduğu tahmin

ediliyor. (Altınoluk sayı: 172 – Haz. 2000)

Hindistan’ın durumu pek farklı değil.

Nüfusu 1 milyarı aşan Hindistan’da milyonlarca kişi tehlikeli biçimde yayılan AIDS virüsüne yenik düşüyor. Bombay’daki Falkland caddesi boyunca dizilen

genelevler, AIDS virüsünün yayılmasında en büyük etken. Hindistan genelinde her üç fahişeden birinin AIDS virüsü taşıdığı bildirildi. Her gün binlerce kişinin tedavi altına alındığı Rwanda’daki Kigalı Hastanesi, hastaları yatıracak yer bulamayınca, bir

yatağa iki-üç hasta birden almaya başladı. 1989’dan beri aynı yatakta ölümü bekleyen Augustine Akizanarah ve karısı her geçen gün bir mum gibi eriyor. (06.07.1992 - Türkiye)

E – ÇARE NE ?

AIDS virüsü, yetkililerin ifadesine göre virüslerin en kurnazıdır. İlim adamları henüz bir ilaç keşfedemediler.

İnançlı olan ilim adamları çareyi İslam’da görüyor, ilahi devayı gündeme getiriyor. Ve AIDS’in İslam ülkelerinde çok daha az oluşunu örnek gösteriyor, delil sayıyor.

Amerikalı AIDS uzmanı Prof. Panzer: “ İslam dini AIDS’e kalkandır. İslam

ülkelerinde yayılışını İslam ahlakı önlüyor. Artık lüt kavmini ve İslam’ı anlamanın zamanıdır” demiştir. (20.05.1996 - Türkiye)

Page 286:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

286

Bugün bizde AIDS’i körükleyen bazı çevrelerdeki inanç zayıflığıdır.

İslam dini:

- “Açık olsun, gizli olsun fuhşiyata sakın yaklaşmayın” (En’am: 151)

- “Zinaya yaklaşmayın. Hiç şüphesiz o, çok çirkin bir şeydir ve kötü bir yoldur.”

(İsra: 32) diyor.

Hz. Peygamber (A.S.) da:

- “Bir toplulukta fuhuş yapılır da bu çirkin işi işleyenler çekinmeden bunu

anlatır hale gelirse, o toplumda taun hastalığı ve daha önceki toplumlarda

görülmeyen hastalıklar ortaya çıkar.” (İbn-i Nace, Fiten: 22) buyurarak mucizevi ikazda bulunmuştur.

Meşhur artist A. Perkins, AIDS’ten ölmeden evvel şöyle demiştir:

- Bu hastalığı Allah’ın bir intikamı gibi gören çok insan var. AIDS virüsü

Allah’ın vazifeli bir memurudur. Hatta azmış insanları ıslah etmek için vazifesini yapmaya devam edecektir” (23.05.1994 – Zaman)

AIDS tedavisi henüz olamayan bir hastalıktır. Laf olsun, dostlar alışverişte görsün diye değil, ciddi ve koruyucu tedbirler alınmalıdır.

Kendini ve sevdiği bir kimseyi AIDS’e kurban vermek istemeyen, üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmelidir.

İslam, inananlar için bu konuda da sigortadır. İslam’ın koyduğu yasaklar, Allah’ın koruluğudur. Yasağı çiğneyen elbette zarar görecektir. AIDS, Allah’ın yasağını çiğnemenin acı faturasıdır.

AIDS gibi korkunç bir hastalığı sadece 1 Aralık gününde hatırlamak ve anlatmak yeterli değildir.

Bazı çevrelerdeki İslami bilgilerin noksanlığı AIDS’i körüklediği bir gerçektir.

TV’lerde AIDS’e davetiye çıkaran programlar, insanları isyan ettiriyor.

Yetkililer camilerde AIDS hutbesi okutmaklar vazifesini yaptığını zannetmemelidir. Fuhuş ve eğlence merkezleri bir tarafa bırakılarak çare yanlış yerde aranmamalıdır.

AIDS’in çaresi İslam’dır. İslam’ı yaşamaktır. Dr. Ayhan Yiğit: “Düzenli ve

ahlaklı toplumlarda AIDS tehlikesi olmaz. İslam kurallarına uyan toplumlarda daha az hastanın olduğu bir gerçektir. Bu hastalığın önlenebilmesi için İslam’i vecibeler tam manasıyla yaşanmalıdır” demiştir. (10.01.1995 – Zaman)

Amerika Cleveland Hastanesi doktorlarından Conrad Simpfondorfer şöyle demiştir:

Page 287:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

287

“Türk hastalarının kalplerindeki Allah’a olan sonsuz inancın, onlara hastalıkları

ile mücadele etmeleri için büyük güç verdiğini ifade etmiştir” (21.11.1986 - Tercüman)

İnsan hayatında inancın önemli bir rolü vardır. AIDS’ten korunmak ta en büyük etkendir.

İslam dini AIDS’e yol açan zinayı, homoseksüelliği, içkiyi, uyuşturucuyu, kirli

ortamları kesin olarak yasaklamıştır.

Amerikan kanser derneğinden Dr. Michael Thun: “Sünnet olmanın gelecekte başka faydaları da ortaya çıkacaktır. Sünnet AIDS’in yayılma hızını düşürüyor.

Yaptığımız araştırmalara göre sünnet AIDS’e karşı koruma sağlıyor” demiştir. Görülüyor ki, İslam’ın sünnet olma emri de koruyucu bir tedbirdir. (Mayıs 2002 – zafer dergisi)

Harvard Üniversitesinden Araştırmacı Uzman Edward G. Gren Washington

Times’a verdiği demeçte aynen şöyle diyor: “HIV virüsü hedef hücreleri olan Langerhan hücrelerini arar ve yerleşir, bu hücreler ile HIV virüsü arasında anahtar -kilit ilişkisi vardır.” Kuzey Afrika Gelişim Topluluğu AIDS ölçme ve derecelendirme

komitesi başkanı Dr. Jimmy Gazi sünnet olmamış bir erkeğin, sünnetli bir erkeğe göre hastalıklı bakterileri tutma oranının çok yüksek olduğu ve bunun da sünnet derisinin varlığından kaynaklandığını açıkladı. Bu da cinsel temasla AIDS virüsü

kapma riskinin daha yüksek olması anlamına geliyor.

Çare Nedir ?

Yetkililer konuyu halka iyi anlatmalı, AIDS olup da ölümü bekleyenlerin fotoğraflarını, sözlerini insanları koruma açısından belirli yerlere asmalıdırlar.

Eşler birbirine ilgi göstermelidir ki, eşler başka yerlerde tatmin yolu aramamalıdır. Ailenin sıcak ve huzurlu ortamı korunmalıdır. Gençlere haramlar,

yasaklar iyi anlatılmalı temiz bir hayat yaşamaları sağlanmalıdır.

Çare çoğu zaman yanlış yerlerde yanlış kişilerde aranıyor. Camide AIDS hutbesi okutuluyor. “Ey cemaat, zina yapmayın AIDS belası sizi mahveder” cami cemaati

zina etmez, her an fuhşa yakın olan flörtü, seks özgürlüğünü savunanlardan kim duyar.

Çarenin ikincisi de ailedir. Çünkü aile ocağının, eş ve çocukların vereceği

mutluluğu ve sıcaklığı hiçbir ortam veremez. Onun için ailenin önemi büyüktür. Anneye babaya da büyük sorumluluk düşmektedir. Bir yetkilinin ifadesiyle:

“Asrın vebası olarak bilinen ve şu ana kadar çaresi bulunamayan AİDS hastalığından korunmanın tek yolu, “sağlam değerlerle yüklü aile yapısının muhafaza

edilmesidir.” Diyen Başbakanlık Müşaviri ve Aile Araştırma Kurumu eski Başkanı Dr. Necmettin Türinay, “Batı da ciddi boyutlara ulaşan AİDS hastalığının bizde o kadar

Page 288:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

288

fazla görülmemesinin tek sebebi bizim sağlam bir aile yapımızın olmasından

kaynaklanmaktadır. Fakat ne acıdır ki, televizyon ve basın sapık ilişkileri özendiriyor. Halbuki bunlar bir takım hastalıkların tezahürü olarak kabul edilmelidir” dedi.

Bu durumda ana ve babaya ciddi görevler düştüğünü ifade eden aile Aratırma Kurumu eski başkanı Başbakanlık Müşaviri Dr. Necmettin Türinay, “Annaler kız

çocukları ile babalar da erkek çocukları ile sıkı bir arkadaşlık kurmalı, onların dertlerini dinlemeli, onları konuşturmalılar. Anne-babalar artık eskisi gibi çocukları ile yeterince ilgilenmiyorlar. Eskiden ebeveynler çocukları ile daha fazla ilgilenir, onların

daha sosyalleşmelerini ve topluma kazandırılmalarını sağlarlardı. Çocuklar daha kişilikli yetişirlerdi. Televizyonların ve basının bu tür yayınlarına karşı babanın çocuklarının her şeyiyle ilgilenmesi gerekir. Erkek çocuk oyun oynarken eğer anne

rolünü üstleniyor, kız çocuk da baba rolünü üstleniyorsa, ana-baba bunun önünü bir an önce almalıdır. Şu hiçbir zaman unutulmamalıdır; AIDS Batı’da sınırsız özgürlüğün bir ürünü olarak ortaya çıktı ve bu hale geldi” diye konuştu. (15-12-1992-

Zaman)

Dini duyguların, iffet ve namus anlayışının zayıflaması aile ocağını söndürür. Aileye, inancımıza ve ahlak anlayışımıza ne kadar önem verirsek o kadar asrın

belasından uzak kalırız. Düzenli aile hayatını alkolle, uyuşturucu ile ve meşru olmayan ilişkilerle bozacak olursak, asrın vebası hayatımızın zevkini kaçıracaktır.

Gayri meşru hayat yaşadıktan sonra AİDS’e yakalanan ve bu cezayı hak ettiğini söyleyen AİDS’linin hasta yatağında neler söylediğine kulak verelim:

Yıllar boyu sosyete içerisinde gayr-ı meşru bir hayat yaşadıktan sonra henüz çaresi bulunmayan ve adeta fuhuşun cezası olan asrın hastalığı AIDS’e yakalanan

“Murtaza Ergin, bu hastalığın kendisine bir nevi ceza olduğunu belirterek,

“Tüm insanlara sesleniyorum; ben yaşadığım hayatla adeta hak ettim. Siz sakın kendi hanımınızdan başka kimseyle münasebette bulunmayın” dedi.

Ailenin, eş ve çocuklarının vereceği mutluluk ve sıcaklığın yerini hiçbir sıcaklığın dolduramadığını da belirten Murtaza Ergin, şöyle devam etti: “Dünyada

fuhuş, flört, adeta normal duruma getirildi. Bu son derece yanlış. Ne yazık ki bunu, şu halden AİDS olduktan sonra anlayabiliyorum. İnsanlar evlenip kendi ailelerini kurmalı ve sağlıklı nesil yetiştirmeliler. Bu kadar şeyi yaşadıktan sonra geriye dönüp bakınca

sonra adeta kahroluyorum. Üzüntümden yerin dibine girmek istiyorum. Bir kabus yaşıyorum ben. Her gece yüzlerce defa gözlerimi kapayıp, “Ne olur Allah’ım! Çocukluğuma geri dönebileyim” diye yalvarıyorum. Çocukluğumu bir defa daha

yaşayabilmek için her şeyimi verirdim.

Çocuk olup annemin sıcaklığını hissetmek istiyorum. Annem beni kucaklasın, gözlerimden öpsün istiyorum”

Zaman zaman şuurunun gidip geri geldiğini, bu yüzden konuşmada güçlük çektiğini söyleyen Murtaza Ergin, geçmiş senelerde yaptıklarıyla bu cezayı hak ettiğine inandığını belirterek, “AİDS benim için bir talihsizlik oldu. Ama biraz da ben

hak ettim. Benim durumumda bir çok AİDS’li var ama isimleri basında çıkmasın diye

Page 289:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

289

saklanıyorlar. Bu hayatın içine girdikten sonra böyle bir son bir nevi ceza oluyor.”

Şeklinde konuştu.

AIDS olduktan sonra, bir çok samimi dostunun kendisine sırt çevirdiğini de belirten Murtaza Ergin şunları söyledi: Benim bu duruma düşmemde bazı gazetelerin de büyük rolü oldu. Bir çok hareketim magazin basınında abartılarak ve özendirilerek

yazıldı, adeta desteklendik. Hasta olduktan sonra ise kimse yanıma uğramaz oldu. Evim var ama oraya gitmiyorum. Çünkü gidenim yok, gelenim yok. Evimde tek başıma hayalet gibi oturuyorum.

Artık gazetelere konu olmak istemiyorum. Gazetesiz bir dünyada yaşamak istiyorum. Allah devlet ve milletimize zeval vermesin. Kendim bu hastalığa düştükten sonra, bir takım insanların daha düşmesini istemiyorum. Ve onlara acıyorum.

Sonlarının nasıl olacağını bilmiyorlar. Adeta dünya sarhoşluğundalar ” (28-05-1992 Zaman)

İbret alınacak bir başka olayı da Haseki Hastanesi AİDS Kliniği Şefi Dr.

Özcan Nazlıcan anlatıyor. (28-11-1993 Türkiye)

Haseki Hastanesi AİDS Kliniği , iki genç insanın hatalar üzerine kurulu “hazin” sonlarına şahitlik ediyor bugünlerde: Gençliğini sefahat bataklığında harcayan ve AİDS’e yakalanan İ.Ö ile aynı hastalıktan muzdarip karısı, bir yandan geleceklerinin,

diğer yandan 4 yaşındaki çocuklarının kaygısı ile yaşıyorlar. Zayıflıktan yakınarak 3 yıl önce hastaneye başvuran ve korkunç gerçekle yüz yüze gelen İ.Ö bir Romen fahişeden kaptığı AİDS’i eşine de bulaştırdı. Tedavileri sürmekte olan çift, herkesin

kendilerini terk ettiğini ve yapayalnız kaldıklarını belirterek, “Allah kimseyi bizim durumumuza düşürmesin” diyorlar. Aynı hastanede tedavi gören genç çift, haberin yayılmasından sonra bütün yakınlarının kendilerini terk ettiğinden yakınarak,

“oğlumuz için bu hastalığı yenmeye karar verdik. Her gün Allah’a dua ediyoruz. Biliyoruz ki, Allah’tan ümit kesilmez. Ama ne olur insanlar bizim hatalarımızı tekrarlamasın” diyorlar.

Başkaları ile ilişki ciddi bir iştir. AİDS başka ülkelerde sınırsız özgürlüğün mahsulüdür. “Beden bizim” diyerek sokaklarda pankart taşıyanlar, bekarete karşı çıkan kokanalar bu işin sonunu bilmiyor. Cinsel özgürlük sapıklıktır. Sapıklığın da

bedeli ağırdır. Frengi,bel soğukluğu, asrın vebası AİDS, cinsel özgürlüğün acı meyveleridir.

Pansiyonlar, barlar, pavyonlar, diskolar, kafeler, eğlence merkezleri iyi denetlenmelidir. Sıtmayı önlemek için sivrisinekleri öldürmek mücadele değildir.

Bataklığın kurutulması lazımdır. AIDS’i önlemek için uyuşturucu kültürü, fuhuş, cinsi sapıklık, alkol, nikahsız yaşama, müstehcenlik ve inançsızlık, ahlaksızlık gibi konularda mücadele etmek gerekir.

Mücadelede AIDS’lilerin verdiği mesajları, bir deri bir kemik kalmış resimleri ne güzel malzeme olur.

AIDS’in tedavisi yoktur. Çare korunmaktır. Bunun için:

- Alkolden, fuhuştan uyuşturucudan uzak durulmalıdır.

Page 290:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

290

- Fuhuş yapanlardan, yapılan yerlerden, eşcinsellerden,

- Başkalarına ait özel eşyaları kullanmaktan,

- Öpüşmekten, tokalaşmaktan, AIDSli ile arkadaşlıktan ve evlenmekten

uzak durmak gerekir.

- Evlilik öncesi flörtten, çok eşlilikten kaçınmak, cinsel özgürlük

aldatmacasından kaçınarak tek eşliliğe, eşler arasındaki sadakate ve sıcacık aile ortamına sığınmak gerekir.

- Daha önce bu yollardan geçmiş sıcak aile ortamını arayan ülkeler taklit

edilmekle elde edebileceğimiz bir şey yoktur.

Kur’an’da bir uyarı var:

- “Mü’minler arasında fuhşun yayılmasını arzu edenlere, dünyada ve ahirette can

yakıcı bir azap vardır. Allah bilir, siz bilmezsiniz” (Nur: 19)

F – FUHUŞ TURİZMİNE DİKKAT

AIDS riskini arttıran turizme dikkat edilmelidir. Bu gün turizm bölgeleri daha çok risk altındadır. Fuhuş turizminin fazla olduğu ülkelerin durumları iyi

değerlendirilmelidir. Yoksa boşanmalar artacaktır, aile yuvaları yıkılacaktır, genç nesil fuhuşun pençesine itilecektir, hastalıklar yayılacaktır.

Bu konuda binlerce hastalıklının girip çıktığı havuzlar ve deniz kirliliği unutulmamalıdır.

Fuhuş turizmine çare olarak, alternatif inanç turizmini canlandırmaktır.

G – BİLGİLENDİRMEK

AIDS evrensel afettir. Yapılan açıklamalara göre 2005 yılında 100 milyon AIDS’li olacak. AIDS’ten korunabilmek için bu tehlikeyi çok iyi tanımak ve tanıtmak gerekir. Bu yapılabilecek en büyük iyiliktir.

1 – 8 Aralık tarihleri tanımak, tanıtmak için fırsat bilinmelidir.

Bir Üniversitenin yaptığı AIDS anketinde öğrencilerin AIDS’i tanımadıkları ortaya çıkmıştır. Muğla Üniversitesi’nde iki öğretim görevlisinin yaptığı çalışmada 274

Page 291:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

291

kız, 377 erkek öğrenci olmak üzere 651 kişi ankete tabi tutulmuştur. Netice,

üniversiteliler AIDS cahili çıkmıştır.

AIDS patlaması olmadan İlköğretim, lise ve üniversitelerde sağlık dersleri konmalı AIDS belası tanıtılmalı, bulaşma yolları ve korunma yolları anlatılmalıdır.

Vatandaşları bilgilendirmek amacıyla “Alo AIDS Danışma hattı” yoğun ilgiyle

karşılanmıştır. Ankara’da Temmuz 2003’te kurulan hat, Türkiye’nin her tarafından ilgi görmüştür. Bu tür bilgilendirme her ilde olmalıdır.

H – YANLIŞ ARKADAŞ

AIDS felaketi kapıda, bütün dünyayı tehdit ediyor. Bu durumda dikkat edilecek hususların başında AIDS’li arkadaş olarak seçilmemelidir. Hele hele eş olarak asla

seçilmemelidir.

Genellikle AIDS’li olanlar, kendilerindeki hastalığı başkalarına bulaştırarak insanlardan intikam alma yoluna gitmektedir.

20.01.1997 tarihli Zaman’ın haberine göre iki AIDS’li genç toplumdan intikam

alma düşüncesiyle AIDS’i bulaştırma itirafı yapması bir dehşeti ortaya koymuştur. Gençler önce arkadaşlarına bulaştırdıklarını, bundan sonra hedeflerinin toplum olduğunu ifade etmişlerdir. Bile bile kan verdiklerini, başkalarıyla sırf hastalık

bulaştırabilmek için ilişkiye girdiklerini. Berber olan genç: “Her gün ölümü beklemem beni insanlardan nefret etmeme sebep oldu. Müşterilerime AIDS ile ilgili düşüncelerini soruyorum, alay edenlerin yüzünü kesip ona AIDS bulaştırıyorum” şeklinde

konuşmuştur.

Bir zamanlar iğne batırarak AIDS bulaştırmak isteyenler oldu.

AIDS’li olduğu halde evlenen veya arkadaşlık yapan “ Müjde AIDS hastasısınız” diyerek ayrılanlar çok olmuştur.

Bir haber:

İzmit’li genç bir kadına, geçen yıl tatil için gittiği Bodrum’da tanıştığı sevgilisi tarafından bilerek asrın vebası AIDS bulaştırıldığı bildirildi. Kocaeli İl Sağlık Müdürlüğü’nden alınan bilgiye göre, AIDS’li sapık, tatil sonunda, genç kadına evine

döndüğünde okunmak üzere, “ Müjde AIDS’e yakalandın. Aramıza hoş geldin” yazılı bir kart verdi.

Önce bunu kötü bir şaka olarak yorumlayan, ancak içindeki kuşku nedeniyle

hastaneye başvuran genç kadın, testler sonunda ortaya çıkan acı gerçekle yıkıldı.

Tedavi için İstanbul’a sevk edilen talihsiz kadın, 6 aylık periyotlarla kontrole gidiyor ve amansız hastalığı yenmek için çaba harcıyor. (15-06-1998 Gazeteler)

Page 292:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

292

Amerika’da bir baba oğluna nafaka ödememek için hastalıklı kan enjekte

etmiştir. 11 aylık çocuğuna canavar baba bilerek hastalık bulaştırmıştır. (07-12-1998 Türkiye)

İ- CİNSEL ÖZGÜRLÜK TUZAKTIR

Bazı şeyler insan hürriyetini kısıtlayıcı gibi görünse de insanın ve toplumun yararınadır.

Din ve ahlak kuralları insanın kendine ve çevresine zarar vermesine müsaade

etmez. İnsanın eşi ile ilişkisinde zarar görmeyen din, başkaları ile neslin ve nesebin bozulmaması için beraberliğini günah saymıştır.

Zinayı hürriyet saymak aileyi ve çocukları gözden çıkarmak ve sağlığı

tehlikeye atmaktır.

Cinsel özgürlüğü kabul eden ülkelerin durumu bugün meydanda. Çocuk gayri meşru doğuyor. Küçücük çocuklar ana baba oluyor. Yetkililer bu durumdan kurtulmanın yollarını arıyor.

Bugün eşini, kızını, başkasının yatağında, kucağında kim ister. Hayvanlarda bile tek eşlilik hayatı var.

Çağdaş yaşam, insan fıtratına ters olamaz. Yoksa bedeli AIDS olur. İlişkilerin

serbest olduğu ülkelerde AIDS hastalığı kat kat fazladır.

Cinsel özgürlük ne demek? İhanet etmek, yapılan akite bağlı ka lmamak, fuhuş yapmak demektir. Fuhuş, dipsiz ve karanlık bir kuyu. Bu kuyuya düşenler, insani duygularını kaybeder, acı çeker.

Bugün flört, masum bir arkadaşlık mıdır? Flörtün sonu, evli olsun bekar olsun, pişmanlık ve utanç değil midir? Flört ahlak dışı şeyler yaptırır. Sonu da aldatılmadır.

Zina bütün dinler tarafından suç sayılmıştır. Çünkü zinadan herkes zarar görür. Lüt kavminin helak olduğu gibi bütün insanlık zarar görür. Bilinmeyen

hastalıklar yayılır.

Cinsi özgürlükle kadın meta haline gelir. Bugün genel ev kadını bile zinayı savunmaz. Çünkü zina insan onurunu zedeler.

Mutlu azınlık, zinaya çağdaşlık kılıfı geçirerek, savuruyor. Bir avuç marjinal gurup Müslüman Türk kadınını temsil edemez. Bugüne kadar kimlerin bekarete karşı çıktığını insanımız çok iyi bilmektedir.

İnsanı hayvandan ayıran bazı özellikler vardır. Bunları yok sayar, ayaklar

altına alırsanız, insanın hayvandan ne farkı kalır.

Page 293:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

293

Cinsel özgürlük denir. Zina, suç ve ahlaksızlık olmaktan çıkarılırsa, tacizin,

tecavüzün önüne nasıl geçilecek?

J- AIDS TEHDİT EDİYOR

Geçmişte olası tehdit olan AIDS bugün gerçek tehdit haline gelmiştir. Son

geldiğimiz nokta da bir çok olumsuz şey hastalığın yayılmasına neden olmaktadır.

BM tarafından raporda; anası veya babası AIDS yüzünden ölen 15 milyon çocuk ailesiz kalmıştır. (14-08-2004 Yeni Şafak)

UNICEF’in açıklanan raporuna göre; her ay yüz binlerce çocuk ve genç ölümcül virüsü kapmaktadır. Dakikada 11 kişi AIDS’e yakalanmaktadır. Bizdeki bilinçsizlik ise tehlikeyi büyütmektedir. (30-11-2000 Türkiye)

AIDS, ortalama 62 olan yaşam süresini 49’a düşürdüğü açıklanmıştır. (07-07-

2004 Yeni Şafak)

AIDS’ten günde 8 bin kişi ölüyor. (02-12-2003 Yeni Şafak) AIDS’e yakalananların sayısı 40 milyonu, ölenlerin ise 22 milyonu aştı. (02-12-2003 Türkiye)

K- BU GİDİŞİN SONU ALLAH KORUSUN HELAK OLMAKTIR.

“ Bir toplumda fuhuş yayılıyorsa Allah o toplumu adı bilinmeyen hastalıklarla cezalandırır.” demiştir Peygamber (AS).

AIDS Amerika’da ilk ortaya çıktıktan sonra, ahlaksızlığın bir bedeli olarak bütün dünyaya yayılmıştır.

Eğer çare aranmaz ve ahlaksızlıkların önüne geçilmezse, insanlığın sonu Lüt

peygamberin kavminin sonu olacaktır. Pompe halkı da aynı akıbete uğradı. Eğlence gemisi Titanik, ilk seferinde battı. Halbuki; “ Tanrı bile batıramaz” denilerek denize indirilmişti. Son telgrafta “ yapılacak bir şey yok” denilmiştir.

AIDS, ölüm saçıyor. Bu hastalığa yakalanan kim olursa olsun, sonu yüzde

yüz ölümdür. Çeke çeke, mum gibi eriye eriye ölümdür.

AIDS vücudun direncini kırdığı için her türlü hastalığa açıktır.

Geçmişte sapıklıkları yüzünden helak olanlar, insanlığa uyarı için, ikaz için

helak olmuşlardır. Şu anda helak olanların yolunda olanlar, aynı yolun yolcusudur.

Page 294:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

294

Bugün artık sadece hasta olanlar değil, masum insanlar da tehlikededir.

Yüce yaratıcı olan Allah, her hastalığı dermanı ile verirken AIDS ve ihtiyarlığı

dermansız vermiştir. Hz. Peygamber (AS): Bulaşıcı ve salgın hastalık olan yere girilmemesini, oradan da dışarı çıkılmayıp korunmayı tavsiye etmiştir.

“Stop AIDS” yazarak “Dur” demekle AIDS durur mu?

Kur’an’da:

“İnsanların bizzat kendi işledikleri yüzünden karada ve denizde düzen bozuldu, ki Allah yaptıklarının bir kısmını onlara tattırsın, belki de tuttukları kötü yoldan dönerler” (Rum: 41)

“Zulümleri sebebiyle gökten üzerlerine pislik ve ceza gönderdik… (A’raf: 162) buyrularak Allah’ın gazabından bahsedilmiştir.

Sözün özü; AIDS’e karşı en büyük çare günah ve haram olan her türlü gayri

meşruluktan uzak, temiz ve ahlaklı bir hayat yaşamaktır. Tek eşliliktir.

Page 295:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

295

XI. BÖLÜM

İNTİHAR VE SEBEPLERİ

GİRİŞ

- Geçim dar, sefalet diz boyu…

- İlişkiler bozuk, herkesin cinleri tepesinde…

- Ahlak zayıf, maneviyat yok, kalpler dar, asap bozuk…

- Aileler dağılmış; İlgi, sevgi, görev bitmiş…

- Toplumda merhamet yok. “Acıma acınacak hale gelirsin”, “Merhametten

maraz doğar” denilip geçiliyor, köpeğe acıyanlar, sefalet içine düşmüş

insana acımıyor…

- İçki, kumar, fuhuş intihar ettiriyor…

- Ortada hak hukuk anlayışı kalmamış. Adaletsizlik diz boyu…

- İnanç tatile çıkmış. İnançsızlık bunalıma düşürüyor, bunalım intihar ettiriyor.

- Haya insanları, insanlar hayayı terk etmiş. Allah’tan da kuldan da

utanılmıyor.

- Zevkler hep boş ve geçici, dünya hayal dünyası…

- Baba hovarda, ana teşhircilikle meşgul.

Kısaca bu manzaranı sonu bunalım, depresyon ve intihar… kokuşmayı

önleyecek tuz kokmuş, problemi önleyecek olanların kendileri problemli. “Dağ adamı hasta eder sağ adamı” demişler.

Bu yolun son durağı intihar. Yeter diyenler, canı burnuna gelenler, ölsem de

kurtulsam diye düşünenler, insanlarla kavgalı olanlar, kalbi kararan, içi daralanlar, hayattan zevk almayanlar bu konuyu okuyacak.

İntihar bir çoklarının kapısında. İntihar etme noktasına gelebilir. Acı çekmek ve acı çektirmek istemeyenler için bu konuyu kaleme aldım.

Son günlerde toplumda sıkıntılar, bunalımlar haddinden fazla arttı. Yani intihar mevsimi geldi diyebiliriz.

Page 296:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

296

İnsanımız, hiçbir şeyi hoş görmüyor. Çabuk kızıyor, hiçbir sabır, tahammül

gösteremiyor. Yaşama azmi, yaşama gücü kalmadı.

İnsanımız, Allah’ın her şeyle kendisini imtihan ettiğini düşünmüyor. İdeal yok, kendisi için hayırlı bir ömür niyazında bulunmuyor. Sıkıntılar karşısında intihar edip kurtuluvereceğini zannediyor. “Yetti, bitti” diyor.

İntihar, moda oldu. Hele önümüzde havalar ısınıyor. Bir de dönem sonu geliyor. Onun için her an herkese bir şeyler olabilir. Aileler sıkıntıda, bağlar zayıf.

Gençlerin gittiği yol, yol değil, yaptığı iş, iş değil. Yüzünü güldürmez, çevresinin

de yüzünü ağartmaz. Ahlak anlayışları zayıf, kendilerini koruyacak manevi atmosferden yoksun. Ailelerine pamuk ipliği ile bağlı. Medya, müstehcenliği, kötü haberleri ve yanlış yönlendirmesi ile tahrik edip durur. Hele her gün intihar gösterileri

ve teşhirciliği ile “Sen de… Sen de” deyip duruyor.

Her çaresiz, her problemli intiharı tehdit vasıtası olarak kullanıyor. Dama çıkıyor. “Atlarım, atlıyorum” diye etrafa mesajlar gönderiyor. Çoğu, şov yapıyor.

Biri ağır yük taşıyormuş, sırtındaki ağır yükü bırakmış: “Allah’ım, şu canımı al

artık” demiş. Allah Azrail’i göndermiş. Azrail’i gören adam şöyle demiş: “Şu yükümü biraz kaldırıver de yoluma devam edeyim.”

Yaşamak güzel. Ama hayatın temizini, iyi taraflarını yaşamak güzel.

Her insan yaşamak ister. Ama bazılarının seçtikleri hayat tarzı çekilmez

oluveriyor. Bazıları da, eksik bıraktığı şeyler yüzünden bunalıma düşüyor, istenmeyen sonla hayatını noktalıyor, ebedi hayatını da karartıyor.

İntiharın, insanın inancı ve inancını yaşaması ve içinde yaşadığı aile hayatı ile

yakından ilgisi vardır. Bu gün inançlı ve mutlu olanlar intihar etmiyor.

Ayrıca intiharın, insanın alışkanlıkları, arkadaş çevresi ile de yakından ilgisi vardır.

Bir de hayatı, dünyayı boş vermişlik de bir intihardır.

“İntihar, insanın öfkesinin içine gömülmesidir…” derler.

İlk intihar bizde Tanzimat’ta görülmüştür. Türklerin din değiştirmesi teklifinde bulunan Beşir Fuat, bileklerini keserek intihar etmişti. Daha sonra kültürümüzden, inancımızdan uzaklaştıkça intihar olayları da arttı. Bugün yine de aile yapımız ve

inancımız nedeniyle dünyada son sıralarda olduğumuz da söylenebilir.

Bugün daha çok gizli intihar var. Buna “Bilinçsiz intihar” deniyor. Bu daha çok ailevi nedenlerden kaynaklanıyor. Yeme - içme azalıyor, kilo kaybı oluyor, ekonomik

nedenlerden dolayı huzursuzluklar, ana babanın geçimsizliği karşısında çocuktaki olumsuz etkiler, çocuğun dini bilgi noksanlığı gibi nedenlerle içine kapanmalar, çoğu zaman intiharı akla getiriyor. Bazen de bu durum ölümle sonuçlanıyor.

Page 297:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

297

Önemli bir neden de, yanlış ilişkiler, kötü alışkanlıklar iyi şeyler yaptırmıyor.

Bazıları da, geçmişine bir bakıyor, “Berbat”. Diyor ki; “Benim gibi günahkar birini

Allah kulluğa kabul eder mi hiç? Tövbe etmeyi, dönmeyi, iyi olmayı düşünmüyor. İntiharı düşünerek geçmişin kirlerinden temizlenmek istiyor. Bu düşünce yanlış. Rad Suresinin 11. ayetinde: “Kul halini değiştirmedikçe Allah onlara verdiğini değiştirmez”

buyruluyor.

Kul neye layıksa Allah onu yazar. Biz iyiliklere layık olalım inşallah. Cenab-ı Allah da bizim için iyilikler yazsın, iyi şeyler takdir etsin.

A – İNTİHAR NEDİR ?

İntihar, bir insanın herhangi bir sebeple kendini öldürmesi, hayatına kendi eliyle

son vermesidir.

İntihar maddi ve manevi sıkıntıya düşen kimsenin engelleri aşma yerine, kurtuluşu ölümde görmesi sonucu hayatına son vermesidir.

Dünya hayatını yaşarken insanın asi olması, görevlerinden kaçması da

intihardır. Çünkü manen intihar etmiş, ahiret hayatını öldürmüştür.

Faiz, kumar, alkol, fuhuş gibi haram ve günah olan herhangi bir şeyi benimsemiş olması da manen intihardır.

İntihar, sosyal çöküntünün bir ürünüdür. İntihara sebep olan psikolojik, sosyal,

ekonomik ve kültürel faktörlerin sonunda ortaya çıkan şahsi iç çatışmadır.

Bugün maddi alandaki gelişmelere rağmen insan ne yazık ki mutlu değildir. Bunun sebebi manevi boşluk ve manevi açlıktır. Bu hal kişinin düzenini ve dünyasını

altüst ediyor. Mutsuzluk ve hüzün veriyor. İnsan yaşamaktan zevk almamaya başlıyor. Her şeyi kötü görüyor, ümitsizlik ve karamsarlık içine düşüyor. Ümit kestiği an iş bitiyor.

Sebep ne olursa olsun insan gücünü yitirmemelidir. Ölümü hiçbir zaman

temenni etmemelidir.

Hayat bir imtihandır. Olayların her biri imtihandır.

Yüce Allah şöyle buyurur:

- “Sizi biraz korku, biraz açlık, biraz mal, can ve mahsul eksikliği ile imtihan

ederiz. Sabredenlere müjdele.” (Bakara:155) buyurarak çeşitli yollarla imtihan edeceğini bildirmiştir.

Page 298:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

298

Peygamber(AS) da: “Sizden biriniz kendisine isabet eden herhangi bir

zarardan dolayı sakın ölümü temenni etmesin” buyurur. (Müslim:2680)

Canı alacak olan Allah’tır. O verir, O alır. Bize “Canımı Müslüman olarak al” diye dua etmemizi emreder. (Yusuf:101)

Bakara 195. ayette de “kendi elinizle kendinizi tehlikeye atmayın. Yaptığınızı

güzel yapın” emri vardır. Bu ayete göre dikkatsizlik, tedbirsizlik olmayacak, insan kendisini riske atmayacaktır. Kendisini intihara götürecek bir şey yapmayacaktır.

Bir Müslüman ben şehid olacağım deyip kendini düşman üzerine atsa, şehid

olur mu? Tabi ki olmaz. İntihar etmiş olur.

Tedbirli olmaz arabayı hızlıca sürerse, kaza yapıp ölürse, intihar etmiş olur.

Sigara içerse, bu ağır çekim intihardır. Alkol alır ölürse, uyuşturucu kullanır ölürse, intihardır. Çünkü bunlar intihar sebebidir. Bile bile kendine zarar veren iş

yapmıştır.

Basit sebepler yüzünden ve kendini ölüme götüren nedenler yüzünden kendini yakanlar, öldürenler oluyor. Bu pisi pisine ölümdür. Ölüm orucu tutanlar, bir şey elde

etmiyor, intihar etmiş oluyor.

B- İNSAN KUTSAL BİR VARLIKTIR

Allah insanı en güzel biçimde yaratmış, yeryüzünün halifesi kılmıştır. İnsanın

canı kutsaldır, hayatı kutsaldır. İnsana ait ne varsa kutsaldır.

İslam, kendini öldürerek cennete girmeyi vaat etmez. “Ölümü beklemektense, karşılamak evladır” demez.

İnsan iyide olsa, kötü de olsa yaşayacaktır. Kötü ise tevbe etme ve düzelme

imkanını bulacak, iyi ise iyiliklerini arttıracaktır. Hataları telafi edecektir.

İntihar eden, dinen suç işlemiştir. Can Allah’ın emanetidir. İnsanın çevresine karşı görevleri vardır. Bu görevlerinden kaçan, çevresine karşı suç işlemiştir.

Yetiştirmek, bakmak zorunda olduklarına karşı kötü örnek olmuştur. Suç işlemiş olur.

İnsanın kendi hayatına son verme hakkı yoktur. Yaşama hakkı, diğer hakların başında gelir. İnsanın başkasının hayatına son verme hakkı olmadığı gibi, kendi

hayatına da son verme hakkı yoktur.

İntihar eden kimse zayıf, aciz kimsedir. Mesele ölümse, ölmekse nasıl olsa bir gün ölecektir. Kutsal bir varlık olan insana mundar bir ölümle ölmek yakışmaz.

Page 299:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

299

Bir genç insan ölürken ne hissediyor acaba deyip intihar etmiş. Şu zayıflığa ve

manasızlığa bakın. “Ne şehit, ne gazi, pisipisine gitti Niyazi” derler buna.

C- İNTİHAR SUÇTUR

Kur’an’da: “Doğrusu biz diriltiriz, biz öldürürüz. Dönüş bizedir” (Kaf:44)

buyrularak yaratanın Allah, yaşatanın da öldürecek olanında Allah olduğu bildirilmiştir.

Nisa suresinde “Kendinizi öldürmeyiniz” (Ayet:29)

- “Kendinizi öldürmeyin. Allah’ın rahmetinden ümidinizi kesmeyiniz” (Zümer:53) buyrulmuştur.

Bu Kur’an ayetlerine göre intihar etmemek Yüce Allah’ın emridir.

Bu konuda Peygamber(AS) da şöyle buyurur:

- “Sizden önce biri vardı. Vücudunda yarası vardı. Onun acısına

dayanamayıp bıçakla kendini öldürdü. Allah: “Kulum ölümü temenni ederek önüme geçti. Ben de ona cenneti haram kıldım” buyurdu. (Tecrid-i Sarih Terc.9/192)

- “Sizden hiç biriniz başına gelen bir musibetten dolayı sakın ölümü

istemesin. Şöyle desin: “Allah’ım benim için yaşamak hayırlı olduğu müddetçe beni yaşat. Ölüm benim için hayırlı olduğu zaman beni öldür” desin” (Müslim,Zikir:10)

İbrahim Hakkı Hazretleri:

“Hak şerleri hayreyler,

Zannetme ki gayreyler,

Arif anı seyreyler,

Mevla görelim neyler,

Neylerse güzel eyler” demiş.

Müslüman ölmeyi istemeyecektir. Cuma suresinin 7. ayetinde “onlar önceden yaptıklarından dolayı ölümü asla temenni etmezler” buyrulur.

İnsanın yaptığı iş eğer kötü ise, başına herhangi bir kötülük geldiyse,

kötülükleri bırakmak, kötülüklerden kurtulmak için çalışacaktır.

Kimse beden benim, hayat benim, can benim diyerek intihar etmeyecektir. Bu hak ona verilmemiştir. Çünkü her şey Allah’ındır.

Page 300:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

300

Hz. Peygamber(AS) kendini bıçakla öldüren birinin cenaze namazını

kılmamıştır. (Taç 1/366)

Bir hadiste de şöyle bildirilmiştir:

- “Kim kendini yüksek bir yerden atarak öldürürse, o kimse cehennem ateşinde kendini hep yüksekten atarak azap görür.

Zehir içerek kendini öldüren de elindeki zehiri içerek azap görür. Kendini silahla öldüren de o hali ile azap görür.” (Müslim, İman: 175+Hadis Ans., İ. Canan: 13/501)

Görülüyor ki ne sebeple olursa olsun intihar inancımız da suçtur.

Dünyasını da ahiretini de karartan bir suçtur.

İnancımızda kötü olaylar, istenmeyen haller sabırla şükürle ve inanç devreye sokularak geçiştirilecektir.

Yunus: “Lütfun da hoş, kahrın da hoş,

Narın da hoş, nurun da hoş” demiştir.

Her şeyin iyi tarafını görmek, her şeyi hoş görü ile karşılamak, problemleri yarı yarıya çözecektir.

İnsan hayatında inancın önemi büyüktür.

Ankara Üniversitesi bünyesinde oluşturulan İntihar Kriz Merkezi tarafından yapılan bir araştırmada intihar olaylarında %50 artışın olduğu ve intiharın sebepleri sıralamasında birinci sırayı maneviyatsızlığın aldığı belirtilmiştir.

Eskiden ülkemiz son sıralarda iken maneviyatsızlığın artması ile beraber intihar olayları da artmaktadır. Buna karşılık yapılan şey şudur: seyretmek ve seyrettirmek…

Yapılacak şey nedir? Ahlak ve maneviyat düşmanlığının önüne geçmektir.

Türkiye’deki intihar olaylarının az oluşunun sebepleri vardır. Devlet İstatistik Enstitüsü’nün 1992 yılındaki raporunda ülkemizdeki intihar olaylarının diğer ülkelere göre az olmasının sebebi İslam dini olarak gösterilmiştir. Çünkü inanan insan kendini

yalnız ve desteksiz hissetmez. Hep Allah’a güvenir, Allah’a dayanır. Başına gelenler için sabreder, şükreder, tevekkül eder, her şeyin kendisi için imtihan olduğunu düşünür. Hayatını iyi bir şekilde noktalamaya çalışır.

Gerçek İslam inancına sahip olan bunalıma düşmez,stresli bir hayat yaşamaz. Nefsine hakim, olaylara hakim olur.

Geçen yıl Danimarka’da yayınlanan Psikiyatri Dergisindeki bir araştırmaya göre, insanın kendine zarar veren davranışlar dahil bütün yanlış davranışların İslam

Page 301:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

301

dini tarafından yasaklandığı için suç ve intihar olaylarının Müslümanlar arasında az

görüldüğüne dikkat çekilmiştir.” (20.03.1993 - Zaman)

İslam insanın yüzünü kızartacak, insanın mahcup ve pişman olacağı kötülüklere müsaade etmez. İnsanın içini karartan düşüncelere yer vermez. İnsana dayanma gücü verir. İbadetler ise insanı olgunlaştırır, kötülüklerden uzaklaştırır,

insan için iyi bir ortam hazırlar.

Bugüne kadar “Dua ve ibadet olmasaydı çıldırırdım” diyenler boşuna söylememiştir.

Mesela; insanların çoğunun ilgi duyduğu ramazan ayında diğer suçlarla beraber intihar olayları da azalıyor.

Devlet İstatistik Enstitüsünce yayınlanan “İntihar istatistikleri” raporunda inancın intihara set olduğu belirtilmiştir.

Kur’an’da dinini yaşamayanların sıkıntılı bir hayatlarının olacağı bildirilmiştir. (Taha: 124)

Şikayet ediliyor, sızlanılıyor. Namaz var mı? ibadet var mı? deyince “yok”

diyor. Allah bir reçete yazmış, göndermiş. Ona uyulmayınca tabi ki sıkıntı olacak. Bu hem itaatsizliğin hem de isyanın cezası olmaktadır.

İnanç zayıfladı, intiharlar arttı. İnanç boşluğuna düşen intihara yöneliyor. İnanç kuvvetli ise, ekonomik sıkıntı ve sosyal felaketler aşılabiliyor. Ama yoksa veya

zayıfsa, güç yok ki nasıl aşılsın.

Dindar bir yaşantı içinde; dayanışma görülüyor, dertler paylaşılıyor, ekmek paylaşılıyor, ailede sorumluluklar yerine getiriliyor, yalnızlığa terk olmuyor, ayrıca yüz

kızartıcı suç işlenmiyor.

Dini hayatta intihara yer yoktur. Çünkü dinde iyi şeyler vardır. Ölüm ötesi hayatın sonsuzluğuna inanan, intihar edebilir mi? Allah’ın huzuruna çıkıp bir bir hesap vereceğine inanan kötü olabilir mi, kötülük yapabilir mi?

İnançsız olan, din duygusu zayıf olan veya inandığı halde dini bir hayat yaşamayan kesimlerde intihar olayları sürekli artmaktadır. Çünkü gelecek inancı yoktur. Ruhlar bomboştur.

Bakın Allah (cc) ne buyuruyor:

- Allah kimseye zulmetmez, insan kendi kendine zulmeder. (Yunus:44)

- Başınıza gelen herhangi bir musibet, kendi ellerinizle işlediğinizin

yüzündendir. (Şüra:30)

- Allah, teslimiyet gösterenleri günahkarlar gibi tutmaz. (Kalem:35)

Page 302:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

302

- Kim Allah’ı zikirden gafil olursa, yanından ayrılmayan şeytanı ona musallat

ederiz. (Zuhruf:36)

- Kalpler ancak Allah’ı anmakla zuhur bulur. (Rad:28)

- Kim beni anmaktan yüz çevirirse, şüphesiz onun sıkıntılı bir hayatı olur, ve biz

onu kıyamet gününde de kör olarak haşrederiz. (Taha:124)

Hz. Peygamber’de:

- “Evlerinizde namaz kılın, kabire çevirmeyin.

- İçinde Kur’an bulunmayan kalp, harap ev gibidir.

- Kim Kur’an’ı önüne alır, ona uygun yaşarsa, kalbine genişlik verir, rızkını

artırırız. Kim de Kur’an’ı arkasına alırsa, onunda kalbini daraltır, rızkını da azaltırız.”

Buyurur.

Görevlerini yapan insanların sıkıntısı olmaz. Kur’an Allah’ın talimatıdır. İnsanın mutluluğu için prensiplerdir.

Üniversiteli bir gencimiz 8 ay bunalım içinde çırpındı durdu. En son namazı öğrendi. Bir dostumun da gayreti ile namaza başladı. Bütün derslerden başarısızdı. Bir dersin dışında hepsini başardı. “Şimdi çok rahatım” dedi ve yüzü gülüyordu.

Bakın 29.03.1997’de Amerika’da lüks villalarda yaşayan 21’i kadın, 18’i erkek

39 kişi güneş tarikatına mensuptu ve intihar etti. 50 kişi de 5.10.1994’te topluca intihar etmişti.

1995 yılında Fransa’da 16 kişi ölü olarak bulunmuştu.

İnanamayınca, Allah’a ulaşamayınca iş çığırından çıkıyor. Bizde de şeytana

tapanlar tarikatına mensup gençler intihar ediyor. Şeytan onlara “vur, kır, öldür, vurup kırıp, öldüremezsen, kendini öldür” emrini veriyor, kendilerini öldürmeyi görev biliyorlar.

Bunlar kan içiyor, önüne gelenle yatıp kalkıyor. Bunlar, İslam’a inanamamış, İslam’la tanışamamış, Allah’a kul olamadığı için şeytana kul olmuş gençlerdir.

Bu gençlerde intihar oyun haline gelmiştir. Çıldırma noktasında başvurulan

değil, planlı, birilerinin teşviki ile olan bir oyun.

Şunu söylüyorum, çocuğu ile ilgilenmeyen, çocuğun karnı ile birlikte beynini doyurmayan her ana baba, çocuğu kaybedebilir.

Dini bilgi noksanlığı da sıkıntıya sokuyor.

Dinin emrettiği paylaşma, dayanışma ve yardım emri uygulanmayınca sıkıntı artıyor. “Ne halin varsa gör” demek bunalımı arttırıyor.

Page 303:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

303

Dünyada intihar birincisi Danimarka, dünya ikincisi de Rusya’dır. Çünkü

intihar, inanç ve manevi çöküntünün çürük meyvesidir.

Üçüncü olarak Japonya’dır ki, toplu intiharlar meydana gelmektedir. Bu da sapık inançların eseridir. 1997 yılında şöyle bir toplu intihar olmuştur:

Hale-Bopp kuyruklu yıldızının arkasında saklanan bir ufo ile cennete

gideceklerine inanarak topluca intihar eden Cennetin Kapısı Tarikatının 39 müridinin kendilerini aylar öncesinden ölüme hazırladıkları ve kuyruklu yıldızı bekled ikleri ortaya çıktı. Tarikatın internetteki web sayfalarında yer alan bilgilere göre kiraladıkları

bir villada zehir içerek topluca intihar eden tarikat üyelerinin, kuyruklu yıldız gelmeden önce başka nedenlerle ölerek cennete gidememekten korktukları öğrenildi. Bu arada Cennetin Kapısı Tarikatının Türkiye’de de müritleri olduğu ileri sürülüyor. Türkiye’de

bulunan bazı amblemlerin bu tarikatın amblemleri ile benzeşmesi bu ihtimali güçlendiriyor. (16-04-1997 Zaman)

D- İNANÇ BOŞLUĞU İNTİHAR NEDENİDİR

Uzmanlar, intihar olayının kişinin inanç boşluğundan kaynaklandığı görüşündedir. Ahiret inancı olmayanların veya inancı zayıf olanların intihara daha

çabuk yöneldiklerini ifade etmişlerdir. (10-05-1995 Zaman)

İntihar, her geçen gün tırmanıyor. Dünya’da en çok Danimarka’da her bin kişiden 28’i intihar ediyor. İkinci olarak Sovyetler Birliği’nde her bin kişiden 24’ü intihar ediyor.

İngiltere’de “Exit” isimli intihar etme cemiyeti vardır. Bu cemiyetin üyeleri, kolay zahmetsiz intihar etme usullerini öğrenmekte ve öğretmektedir.

Yapılan bir araştırmaya göre, Amerika’da yaşları 15-19 arası gençlerin üçte biri intihar etmeyi düşünmektedir. Amerikan Gençliği, fevkalade rahatsızdır ve manevi

boşluk içindedir. Amerika’da maddi gelişme arttıkça, mide zevk ve eğlence hayatın hedefi oldukça, toplumdaki rahatsızlık artmaktadır. Süper Güç insanını mesut edememiştir. (12-04-1991 Zaman)

E- MEDYA İNTİHARI TIRMANDIRIYOR

Sosyal ekonomik şartların ağırlaşmasıyla ve dini inancın, ahlak anlayışının

zayıflamasıyla her geçen gün intihar olayları artmaktadır. Bugün insanımızın büyük bir kesimi boşluktadır. Aile bağları zayıflamış, idealler sönmüş, stresi, bunalımı arttıran olaylar fazlalaşmıştır. Mal, makam, şan şöhret, oyun, eğlence ön plana

geçmiştir. İnsanı çıldırtan müzik, sokaklara taşmıştır. Her biri, dibi olmayan karanlık

Page 304:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

304

kuyuya benzeyen kötü alışkanlıklar çok yaygındır. Bu yüzden intihar olayları

tırmanışa geçmiştir.

İntiharı tırmandıran en büyük neden medyanın tutumudur. Medyanın haddinden fazla intihar olaylarıyla ilgilenmesi, intihar olaylarını arttırıyor. Verilen haberler adeta ilgi uyandırıyor. İntiharı düşündürüyor, akla getiriyor. Tepesi atan, canı

sıkılan dama çıkıveriyor.

İntihar haberleri öyle veriliyor ki, özendiriliyor, intihar için ortam hazırlanıyor. Çünkü, intihar olayı günlerce, haftalarca sürekli gündemde tutuluyor. İntihara meyilli

olanlar; iradesi zayıf, sorunlu olanlar için örnek model teşkil ediyor.

Bugün yazılı basın olsun, televizyon kanalları olsun bu tür olayları, tecavüz, cinayet olaylarını vermekte birbirleriyle yarışıyorlar. Yani işin teşhirciliği yapılıyor.

Yapılan yayınlar üzerine intihar başka bir intiharı çekiyor. Sanki olayı muhabir

ortaya çıkarmış gibi baştan sona en ince noktasına kadar anlatılıyor, anlattırılıyor. Çekimler yapılıyor, rengarenk fotoğraflar basılıyor. İntihar eden, adeta kahraman ilan ediliyor. İlgi noktası oluyor, azıcık ilgiye ihtiyacı olan özendiriliyor.

Olayın sunuluşunda, ölüm basit bir kurtuluş yolu olarak gösteriliyor. Ölenin veya yakınlarının çektiği acılar gizli kaldığından, görünen yüz cazip geliyor, intihar kurtuluş yolu olarak gösteriliyor, intihara meylettiriliyor.

İntiharlarda asıl suçlulardan biri medyadır. Yayınlar kontrolsüz ve tahrik edici yayınlar almış başını gidiyor. Onun için ana babalara büyük görev düşüyor. O da çocukları televizyonlara teslim etmemektir.

TV’ler olayı öyle görüntüleyip sunuyor ki, sanki başka çaresi yokmuş gibi.

İntihar eden sanki bir kahramanlık yapmış, kahraman gibi gösteriliyor. Zayıf olanlarda özeniyor.

Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi Başhekim Yardımcısı Dr. Mecit

Çalışkan, olayların başlıca nedenlerinin, namus, menfaat, alacak davaları, cinsel sapıklıklar, yazılı ve görüntülü medyanın şiddet içeren görüntüleri ve silahlanma olduğunu bildirdi. Dr. Çalışkan, intihar olaylarının nedenlerini ise, “adalet sisteminin

yetersizliği, ekonomik dengesizlikler, topluma verilmesi gereken hoşgörü ve sevginin eksikliği, gençlerde kimlik kargaşası, manevi değerlerin yerini ferdi çıkarların alması ve diyalog eksikliği”ne bağladı.

Psikiyatrist Uzman Dr. Çalışkan, gazete ve TV’lerdeki şiddet içeren yayınların

cinayete ve intihara sebep olduğunu belirtirken, Hacettepe Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof.Dr. Birsen Gökçe de, medyadaki olumsuz yayınların kimlik bunalımındaki gençleri özendirdiğini ifade etti. (01-07-1995 Yeni Asya)

Trakya Üniversitesi’nden Prof. Dr. Ercan Abay’ın ifadesiyle:

- “Medya da intihar olaylarında etkili oluyor. Medyadaki intihar haberleri,

depresyonu olup, intihara hazır kişileri tetikliyor. Televizyonlarda yayınlanan intihar

görüntüleri ve haberler, intiharı düşünenlerde olumsuz etki yapıyor. Bu haber ve

Page 305:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

305

görüntüler, olgunlaşmış meyveleri ağaçtan düşürür misali, intihara hazır kişileri

devreye sokuyor.”

Medya kuruluşlarının intihar haberlerini verirken dikkatli olması, neden ve nasıl olduğu ayrıntısına girmemesi gerekir.

F- İNTİHAR OLAYLARININ SEBEPLERİ

İntiharın en önemli sebebi yapılan açıklamalara göre inanç ve maneviyat yokluğudur.

Batman ilimizde intihar olayları artınca yapılan araştırma sonunda şu sebepler sıralanmıştır:

1. İnanç boşluğu, bunalım,

2. Yanlış evlilikler,

3. Karma okul,

4. Erken yaşta flört (intihar edenlerin çoğu bakire çıkmamıştır)

Filmler, diziler, intihar olaylarını istismar eden programlar, intiharı, şeklini ve

modelini yaygınlaştırıyor, empoze ediyor, ondan sonra da intihar eden edene. İntihar eden, neden intihar ettiğini, çevresi bu işin nasıl olduğunu bile bilemiyor. “Bir şey yoktu” diyor.

İntiharlarda erotizmin rolü büyüktür. Sanat, eğlence, cinsellik, açık saçık

filmler, diziler, cinsel ilişkilerin aynen sergilenmesi, 900’lü kanallar, ahlakı bozuyor, aile bağlarını zayıflatıyor, genci bunalıma itiyor, gençleri telafisi mümkün olmayan hatalar işletiyor. Sonunda kimsenin yüzüne bakacak yüz kalmıyor. Yaşamanın bir

anlamı kalmıyor.

İnsanın cinsel yönü çok zayıf ve istismara açıktır. Hele cinsel özgürlük teraneleri, flörtün teşvik edilmesi, ortam hazırlanması gençleri çileden çıkarmaktadır.

Nefsin arzularının durak noktası yok ki, dibi karanlık kuyu. Bu durumda cinsel sapıklık yayılıyor, yayıldıkça ahlaki bunalım, ahlaki bunalım içinde ruhi bunalım, uyuşturucu, sonra evden kaçmalar, hayata küsmeler ve de intiharlar…

Bu olumsuz şartlar altında, intihar moda oldu. Meşhur olmayı aklına koyan, en

ufak bir şeye kızan, tepesi atan dama çıkıyor.Toplanan halk, “atla da görelim” gazeteciler, televizyoncular “atla da görüntüleyelim” dercesine seyre dalıyor. Kahramanımız, biraz naz, biraz itiraz… atalarımız ne güzel söylemiş: “Arayan

Mevlasını, arayan belasını bulur” diye.

Page 306:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

306

Yapılan araştırmalara göre intiharın sebepleri şöyle sıralanmıştır:

- Manevi boşluk,

- Bunalım,

- Ümitsizlik,

- Dikkat çekme,

- Ölene eşlik etme,

- Cezadan kaçma,

- Aşkını ifade etme,

- Gizli ilişki,

- Baskı,

- İffetsizlik,

- Alkol, uyuşturucu,

- Kumar borcu,

- Özendirici olaylar,

- Geçim darlığı,

- Aşırı sıcaklar,

- Yalnızlık korkusu,

- Hayatı anlamsız bulma,

- Kimlik krizi,

- Aile içi geçimsizlikler gibi nedenlerdir.

Page 307:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

307

İntiharın belirtileri de şöyle özetlenebilir:

- Yaşamanın anlamı kalmadı, hayattan zevk almıyorum.

- Gitmiyor artık, ben yapamayacağım,

- Ölmek istiyorum, bu acı yakında bitecek,

- Uyuyacağım, bir daha uyanmayacağım gibi sözler

- İlgisizlik,

- Vasiyet, helalleşme,

- Tehlikeden korkmama,

- Alkol alma,

- Ani kişilik değişiklikleri,

- İntihar girişiminde bulunma,

- İştahsızlık, uykusuzluk gibi davranışlar,

- Silah taşıma,

- Geçimsizlik, boşanma,

- Ölüm gibi kayıplar,

- Maddi kayıp,

- Kalıcı hastalıklar gibi sebepler,

- Bazen aşırı yokluk, bazen aşırı zenginlik intihar ettirir.

- Hayata bir mana verememe, hayatın bir gayesinin olmaması,

- Kuru bir hayat yaşama,

- Çıldırtan müzik, intihar ettiriyor.

İntihar olaylarının artış sebepleri konusunda görüşlerini bildiren Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi doktorlarından Psikiyatrist Mecit Çalışkan, intiharın daha çok gençler arasında görüldüğünü belirtti. Çalışkan, intihar sebeplerini şöyle

açıkladı:

Page 308:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

308

- Nesiller arasında meydana gelen kültürel uçurum,

- Özellikle gençler arasında görülen kimlik krizi,

- Aile içi huzursuzluklar, değer yargılarının farklı farklı oluşu,

- TV ve gazetelerin önemli rol oynadığı ahlaki çöküntü,

- İnsanlar arası ilişkilerde menfaatin ön plana çıkmasıyla oluşan içtimai

huzursuzluk.

İntiharın en önemli sebeplerinden biri de depresyondur.

Çağımızın sorunları nedeniyle depresyon, insanımızda ruhsal bozukluklar meydana getirmektedir. Prof. Dr. Ahmet Çelikkol’un bildirdiğine göre; baş ağrısı, iştahsızlık, kilo bozukluğu, halsizlik ve durgunluk veya hırçınlıkla başlayan depresyon,

hastanın yaşam kalitesini düşürür, hastanın ailesi ve çevresi ile olan ilişkisini bozar ve intiharla sonuçlanabilir. (Sağduyu, 09-06-1999)

Depresyonun, kişinin kendini mutsuz ve hüzünlü hissetmesi ve hayata karşı isteğinin azalması ile seyreden bir hastalık olduğuna dikkat çeken Atatürk

Üniversitesi Yakutiye Araştırma Hastanesi Başhekim Yardımcısı Doç. Dr. İsmet Kırpınar, depresyonlu kişilerin her şeyi kötü gördüğünü ve hiç bir şeyin iyi olmayacağına da kendini inandırdığını söyledi. Kırpınar, “depresyon hastalığına

yakalanan kişiler, ümitsizlik ve karamsarlık içerisindedir. Uyku ve iştah azalması, halsizlik ve bitkinlik gibi belirtiler de bu duruma eşlik eder” dedi. (22-06-1995 Zaman)

Gelir düzeyi düşük ve baskı gören insanlarda daha çok görülen depresyon,

erkeklere nazaran kadınlarda daha çok görülmektedir. Ve depresyona giren kişi hayattan, yaşamaktan zevk almamaya başlıyor.

Tedavi için, depresyonun sebeplerini ortadan kaldırmak, geç kalmadan iyi

ilişkilerle, iyi bir ortam hazırlamak lazım.

- Sıcakların artmasıyla intihar olayları da artmaktadır.

- Düzensiz bir iş hayatı, işsizlik, düzensiz uyku…

- Ailelerin çocukları ile yakın ve sıcak ilişkiler kuramaması, şiddet ve sert

muamele veya tamamen başıboş bırakmak, ilgisizlik nedeniyle şekil bozukluklarının meydana gelmesi…

- Gençlere güzel öğütlerin verilmemesi, ana babaların çocukları için manevi

desteği, duayı kaldırmamak gerekir.

- Gençlerin kötü huy ve kötü alışkanlıklarından korunması, kötü arkadaşlık

yapıp flört eden, zinaya düşenlerin mahcubiyeti, duyulma endişesi, bunalım, sonra da intihar sebebi oluyor. İlahi cezadır Cenab-ı Allah açıklığı, müstehcenliği ve zina durumunda olan ilişkileri pek affetmez.

Page 309:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

309

Her geçen gün, bunalımların artması, geçim sıkıntısı, seyredilen filmler ve çok

değişik nedenler yüzünden dama çıkan, zehir içen, kendini atan ve asanların sayısı artıyor. Bunlar da intihar etmeyi, intihar etme şeklini ve modelini yaygınlaştırmaktadır.

İntiharın ruh ve beden dengesini sağlayamamış, ruhen sağlıklı olmayan, mücadele azmini kaybetmiş, inancı zayıf, iradesi zayıf ve ahlakı zayıf kimseler

tarafından düşünüldüğü ve başvurulduğu bir gerçektir.

Yapılan araştırmalara göre, intihar olayları arasında çok ilginç olanları vardır. Mesela; bir modanın sonucu olanları veya aklına gelen her şeyi yapmış, hayatında

hiçbir şeye ihtiyaç duymamış kimselerin insanın ölürken neler hissedeceğini merak etmesi gibi nedenlerle intihar edenler olmuştur.

Öte yandan tarlasını süren köylünün doğru gitmeyen öküzlerine kızıp kendini

armudun dalına asması, yağan yağmurlara kızan pamukçunun zehir içmesi, geçimini sağlayamayan memurun intiharı, zayıf alan öğrencinin intiharı, hayatı toz pembe görüp sonuçta hayalleri gerçekleşmeyenlerin, evlilikte aradığı mutluluğu

bulamayanların, içki, kumar ve fuhşun doğurduğu sonuçlar nedeniyle intihar edenlerin sayısı pek çoktur.

İntihar edenler genellikle iç ve dış sebeplere yenilecek kadar zayıf olan kimselerdir. Bunlar olaylarla başa çıkamayıp, engelleri aşamamış, bunalıma düşerek

ölümü çare olarak görenlerdir.

Ayrıca bugünün insanı eğitim eksikliğinden mi diyeceğiz, günün 24 saati koşturmaktan mı diyeceğiz, çok hırçın, kavgacı, geçimsiz, durup dururken kavga

ediyor. İnsani ilişkiler zayıf, değer ölçüleri zayıf. Bu duruma fevri hareketler neden oluyor.

G- ÇOCUKLARIMIZ NEDEN İNTİHAR EDİYOR?

Bugün tek sebep yok, bir çok sebep var. Çocuklarımızı intihara götüren belli başlı sebepler şunlardır:

1- Sağlam bir inanç olmayışı, inancın gereği görevlerini yapmaması, hayata

bir mana verememesi, niçin yaratıldım,vazifem ne? diyememesi.

2- Ailelerin çocuklarına yakın ve sıcak ilgi gösterememesi, aile bağı zayıf, herhangi bir şeyde intihar etmekle, evi terk etmekle tehdit ediyor. Çocuk, önce sesli

konuşuyor, sonra davranış bozuklukları gösteriyor, ana baba müdahale etmiyor.

3- Çocuk, çılgın eğlence, çılgın müzik peşinde.

4- Uygun olmayan zamanda ve kişilerle arkadaşlık kuruyor.

5- Yüzünü kızartacak, mahcup olacağı işler yapıyor.

Page 310:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

310

6- Sevgi, saygı, aile bağı, görev anlayışı zayıf. Sohbet edilmiyor, güzel şeyler

söylenmiyor. (Peygamber, kızı Fatma gelince ayağa kalkar alnından öpermiş)

7- Üzüntü, sıkıntıları paylaşılmıyor, konuşunca dinlenmiyor.

8- Koruması gereken değerleri olduğu anlatılmalıdır.

9- Çocuk, televizyonlara teslim edilmemelidir.

10- Evlatlar arası ayrım yapılmamalı, farklı davranılmamalıdır.

11- Çocukların arkadaş çevresine dikkat edilmelidir.

12- İnternette web sayfasında “nasıl intihar edilir” diye sayfa var. Buralara girmesi engellenmelidir. Çünkü internet intihar ettiriyor: “iki yıl evvel çocuklarımıza

pokemon diye bir oyunu musallat etmişlerdi. Oyunun etkisinde kalan birkaç çocuğumuz, oyunun kahramanlarına özenerek kendilerini pencereden atmıştı. Bugünlerde ise, ergenlik yaşındaki gençlerimizin intiharına sebep olan internet

oyunları gündemimize girdi. Gençler arasında “satanizm” akımı gittikçe taraftar bulmakta, gençler üzerinde olumsuz etki yapan porno siteler ve oyunların zararlı etkileri konuşulmaktadır. Müstakil Tüketiciler Birliği bu oyunlardan en yaygın olanı

FRP yani Fontosy Role Playing isimli oyunu incelemiş ve oyun hakkında ürpertici bir rapor hazırlamış. Sevgi noksanlığının oluşturduğu boşluğu gençlerimiz; alkol, uyuşturucu, hap, sigara, porno gibi alışkanlıklarla doldurmaya kalkışmaktadırlar.(14-

02-2002 Vakit)

13- Ruh dünyamız altüst. Dünya Sağlık Örgütü, dünya genelinde ruhsal hastalıklardan etkilenenlerin sayısının giderek arttığını belirtmiştir. Bunalıma girdi intihar etti deniliveriyor. Acaba ne yaptı, nasıl bir hayat yaşadı da intihar etti, bunlar

araştırılmıyor, yazılmıyor.

14- Baskı, dayak, sevgi, ilgi noksanlığı ve güçlü ailenin olmayışı.

15- Okulunda ve derslerinde başarısızlık.

16- Kötü alışkanlıklar.

17- Gelecek endişesi, iş bulamama korkusu.

18- Sorumluluk duygusu verilmemesi.

19- Ahiret inancının olmayışı.

20- İntihar etmenin dinde büyük suç olduğunun bilinmemesi gibi nedenler intihar

ettiriyor.

Page 311:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

311

H- İNTİHAR EDENİN CENAZE NAMAZI KILINIR MI?

Dinde intihar büyük günahtır. İntihar Allah’ın yarattığını ortadan kaldırmak demektir. Bunun için intihar korkunç bir cinayettir. İnsanın haline razı olmaması, sabretmemesi Allah’a isyandır.

Bir kimse inancımıza göre ölüme hazır olsa da, ölümü istemeyecektir. İyiliklerini daha çok arttıracaktır. İnsan kötü ise, bir kötülük yaptıysa, düzelme, tevbe etmeye çalışacaktır. Yani günahı olan da yaşayacaktır, günahsız olan da

yaşayacaktır.

Eğer bir insan “inandım” diyorsa Allah’tan gelene razı olacaktır. Hayırda, şerde Allah’tandır. Şer görünen birçok şey belki bizim için hayırdır. Bunu zaman gösterecektir. İnanan bir insan her şeyin yaratıcısı olan Allah’a küsmez.

Hz. Peygamber(AS): “Sizden hiç kimse dünyada maruz kaldığı musibet sebebiyle ölümü temenni etmesin” buyurur.

Müslüman neyi temenni edecek? Hayırlı olanı temenni edecek. Mesela;

Müslüman olarak ölmeyi temenni edecek. Çünkü Allah: “Müslümanlar olarak can verin” diyor. Büyüklerimizden büyük işkencelere maruz kalanlar bile intiharı düşünmemişlerdir.

İntihar eden hakkında görüşler şöyledir:

Peygamber(AS) intihar eden bir kimse için “Ben onun üzerine cenaze namazı kılmıyorum” demiştir. (İ. Canan, Hadis Ans.13/4937)

Halk arasında da intihar edenin namazı kılınmayacağına dair söylentiler

vardır.

Ekseriyete göre intihar etmenin sebebi dinsizlik olmadığı için namazı kılınır. Peygamberimiz, caydırmak için böyle demiştir.

Maliki mezhebine göre intihar edenin tevbesi kabul olmaz ve namazı

kılınmaz.

Hanefi mezhebine göre intihar eden günah işlemiştir. Günah onu dinden çıkarmaz, cenaze namazı kılınır.

Alimlerin ekseriyetine göre de intihar büyük günahtır. Allah’a isyandır ama cenaze namazı kılınır. Bunlara karşılık kılınmaz diyenler de vardır.

Kılınır diyenler intihar, küfür sebebi değildir. Allah’ı inkar değildir. Şirk de değildir. İman zayıflığıdır, bir hatadır derler.

Page 312:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

312

Halil Günenç hoca efendi şöyle der:

- “İntihar etmek, içki içmek, namazı terk etmek ve zina gibi bir günahtır. Fakat

ehl-i sünnet alimlerine göre küfre sebep değildir. Bu yüzden cenaze namazı kılınır” (G.M Fetvalar 1/201)

Diğer büyük günah işleyenler gibi namazı kılınır ve affı için dua edilir.

Sara hastası gibi hastalıktan veya şiddetli bunalıma giren kimse şuurlu bir şekilde intihar etmediği için günah işlemiş olmaz.

İ- KİMLER İNTİHARA MEYLEDİYOR?

Dünya Sağlık Örgütünün açıklamasına göre dünyada her kırk saniyede 1 kişi intihar ediyor. Bu artış nedeniyle 10 Eylül intiharı önleme günü olarak ilan edilmiştir.

Dünyanın bazı ülkelerinde intihar 1 numaralı hastalık. İntihar eden hangi

sebepten dolayı intihar ederse etsin haklı gösterilmez. Çünkü intihar çare değildir.

Bugün maddi yönden her şeye sahip, mutlu olmaması için bir sebep yok. Ama intihar ediyor. Alınan arabanın marka tartışması intihar ettiriyor.

- Karşı cinsle girdiği ilişki intihar ettiriyor.

- Yakınının ölümü intihar ettiriyor. Eşinin ölümü üzerine ruh doktoru intihar

ediyor.

- Ona buna sinirlenen, tepesi atan intihar ediyor.

- Zamanında çalışmayan, görevini yapmayan intihar ediyor.

- Rüşvet alıyor, kumar oynuyor, hakkı olmayan şeyi gasp ediyor, intihar ediyor.

- Bir sanatçı öldü diye veya bir şarkı yüzünden intihar ediyor.

- İntihar şovları intihar ettiriyor.

- Seyrettiği filme özeniyor intihar ediyor.

- İffetini namusunu koruyamayan intihar ediyor.

- Zevk olsun diye alkol alıyor, uyuşturucu alıyor intihar ediyor.

- Eşini seçemiyor, çok mutluyuz diye evleniyor intihar ediyor.

- Tuttuğu futbol takımının yenilmesiyle intihar ediyor.

Page 313:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

313

- Yağmurun yağmasına kızan, yağmamasına üzülen intihar ediyor.

- Ölürken ne hissedeceğini merak eden intihar ediyor.

- Hayatı filmlerdeki gibi toz pembe gören, hayalleri yıkılan intihar ediyor.

- Eşeğine kızıyor, doğru çizgide gitmeyen öküzlerine kızıyor intihar ediyor.

- Yakınlarından intikam almak isteyen intihar ediyor.

- Yaşamaktan korkan, kendini küçük gören intihar ediyor.

- Problemleri aşamayan, zayıf inançlı zayıf iradeli olanlar kurtuluşu ölümde

arıyor, intihar ediyor.

J- İNTİHAR KURTULUŞ YOLU MUDUR?

İnsanın hata etme zaafı vardır. Hatasız kul olmaz. Önemli olan hatayı

anlamak ve hatadan dönmektir.

İslam’da tevbe kapısı her zaman herkese açıktır. Günah işleyen, eksik yapan, fazla yapan yani hata eden tevbe etmeye çağırılır.

İnsan telafi yoluna gitmeyerek intihar yolunu seçerse, hiç bir şeyden

kurtulamaz, aksine problemleri artırır. Yakınlarını sıkıntıya sokar. Suç işlediği için de ahirete günahkar gider.

İntiharı önleme merkezleri ile de önlenmez. İntihar bugün körükleniyor.

İntihara sebep olan ahlaksızlığın ve maneviyatsızlığın önüne geçilmezse, intihar önlenmez. Çiçeği susuz bırakırsanız ne olur? Çiçek kurur. Su yerine gübre verirseniz ne olur, yanar…Bu gün toplum madde ve mana dengesini yitirmiştir. Bir çok kesimde

inanç lüzumsuz görülmektedir.

Çare nedir? Dengeli insan yetiştirmektir. İnsanı hayata ve insanlara bağlayan inanç kazandırmak, aile yuvalarını huzur duyulan yerler haline getirmektir.

Bazılarının iddia ettiği gibi çare ileri teknoloji değildir. Bu gün en çok intihar

olayları gelişmiş ülkelerde ve zengin kesimlerde olduğu unutulmamalıdır.

Çare paylaşımcı toplum oluşturmaktır. Dünya ve ahiret dengesini kurmaktır. İslam’da bir ölçü vardır. İslam Peygamberi şöyle buyurur:

- “Kendinizden üsttekilere bakıp imreneceğinize, kendinizden aşağıdakilere bakıp halinize şükredin, mutlu olun”

Page 314:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

314

Bazı çevrelerde insanın ruhi ve manevi yönü hiç dikkate alınmıyor. İşte bu

yolla insan içine düştüğü sıkıntı ve bunalımdan kurtulamıyor. İnsanlık her zaman Allah’a teslimiyetin ve dinin vereceği huzura muhtaçtır. Çünkü insan diğer canlılar gibi karnı doyunca problemleri bitmiyor. Ruhunda, beyninde doyması lazım ki mutlu

olsun.

Bugün stresi aşmak ve bunalımdan kurtulmak için insanımızın ibadetlere ve ibadet sevabı olan davranışlara ihtiyacı vardır. Din eksenli bir hayat insanı daha çok mutlu edecektir. Dini insan hayatından çıkarın atın, hayat zehir olacaktır. Her şey

bomboş ve manasız görünecektir.

İntiharları önlemek için insan, yalnız ve sahipsiz bırakılmamalıdır.

- Büyükler intiharı düşünmemelidir ki, küçükler örnek almasın.

- İnsan içinde bulunduğu noktayı son nokta kabul etmemeli , geri dönüşü

denemelidir.

- Bunalım dönemlerinde ve ergenlik çağına geçiş sıralarında, arkadaşlık

konularında gençler yalnız bırakılmamalıdır.

- Acılar insanı intihar ettirmemelidir. Aksine olgunlaştırmalıdır, ders almasını

sağlamalıdır.

- Güneş her gün yeniden doğar. Geri geri gidip geçmişin acılarına, olaylarına

takılıp kalınmamalıdır. Acıları tazeleyip durmanın hiçbir faydası yoktur.

- Devlet; koruyuculuk, kollayıcılık görevini noksansız yapmalıdır. İnsanımızı

kendi haline terk edip, “ne halin varsa gör” dememelidir.

- İçinde yaşadığımız aileyi sevgi, saygı duyulan yerler haline getirirsek, toplumu

hoşgörülü toplum yaparsak bundan herkes mutlu olacaktır.

- Allah’ın kullarına talimatı var. Eğer ona uyulursa acılar zevke dönüşür ve Allah

kulunu terk etmez. Eğer insanlığın mutluluğu için gönderilen Hz. Peygamber’e

uyulacak olursa mutlu olmamak için neden olmaz.

- Her şeyin başı insanın anlayışı, yaşayışı ve alışkanlıklarıdır. Eğer yüzünü

kızartacak bir şey yapmazsa, başı ağrımaz. Dansöze, şarkıcıya özenmedikten sonra

insan değişmez. Kimse de değiştirmez.

Page 315:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

315

K- YAŞLI, ACI ÇEKEN BİRİNİN ÖLDÜRÜLMESİ İNSANİ GÖREV MİDİR?

Ötenazi Yunanca’da kolay ölüm demektir.

Bu nedenle kimsesiz, yuvalarında, hastanelerde veya evlerinde yalnız ihtiyarları öldürüp “ben iyilik yaptım, insani görevlerimi yaptım” diyenler oluyor.

İnsan öldürmek savaş ve nefsi müdafaa dışında en büyük günahlardandır.

Cenab-ı Allah haksız yere kimseyi öldürmeyin diyor.

İnancımızda canı veren alır. Can alma yetkisi Allah’a aittir.

Herkesin yaşama hakkı vardır. Bu hakka kimse müdahale edemez. Ederse

cinayet olur.

İnsanın öldürülmesine ancak kanun ve kanun adamı karar verebilir.

Yaşlılık da öldürme sebebi olamaz.

Kim yaşlı babası, dedesi, ninesi veya anneannesinin, hatta kendisinin

yaşlanınca başkaları tarafından yaşlı diye öldürülmesini ister?

Yaşlılar bizim dua ağacımızdır. İhtiyacımız var onlara. Unutmayalım o yaşlıların yüzü suyu hürmetine rızıklandırılıyoruz. Onları öldürürsek rızkımızı kesmiş oluruz.

Diğer yandan yaşlılara hizmet edeceğiz, sevap kazanacağız. Bir de küçüklerimiz bizim ne yaptığımızı görecek, onlarda bize bakacak, görevini yapacak.

Bırakın öldürmeyi, kültürümüze göre, inancımıza göre büyüğümüze iyi bakmadık, ölümüne sebep olduk, cinayettir.

- Tedavi ettirmedik, öldü cinayettir. Çünkü Allah “tedavi olun” diyor.

- “Ölsün, gebersin” dedik beddua ettik, günah işlemiş oluruz

- Terk ettik, evden kovduk, ilgisizlikten öldü, cinayet işlemiş oluruz.

Öyleyse, iyi geçineceğiz, o bizimle iyi geçinmese bile biz görevlerimizi yapacağız. Onlarla aramız iyi olursa, Allah’la aramız iyi olur. Onlarla aramız iyi olmazsa, Allah’la aramız iyi değil demektir.

Bu bize göre değil, Avrupa, Amerika ve Rusya’ya göredir.

Ahiret inancı olmayanlara göredir.

Page 316:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

316

Birinin intihar etmesine yardımcı olunur mu?

Olunmaz. Ona intihar etme fikri vermek, intihar etme ortamı hazırlamak,

intiharı telkin etmek, insana intihar etme günahı kazandırır. Peygamberimiz “Bir iyiliğe sebep olan bizzat o iyiliği işlemiş gibi olur” demiştir.

Bu durumda intihar edenin günahı azalır mı? azalmaz. O kanmayacak,

aldanmayacaktır. Zira aldanmak ta suçtur.

Şeytanın tuzağına düşen biri, Allah’a: “Ya Rabbi beni şeytan aldattı” dese olur mu? Olmaz. “Niye aldandın” denir.

Kutsal kitabımızda: “İyilikte yardımlaşın, kötülükte yardımlaşmayın”

buyrulmuştur.

L- HATA İLE BİRİNİN ÖLÜMÜNE SEBEP OLAN NE YARAR? KATİL OLUR

MU?

Kasıt yoksa ona katil denmez. Katil muamelesi yapılmaz.

Bilmeyerek veya hata ile bir insanın ölümüne sebep olan kimse, ölenin

yakınlarına:

- Diyet öder, bundan sonra;

- Tevbe, istiğfar eder, bundan sonra;

- 60 gün oruç tutar, bu orucu tutamayacak durumda ise;

- 60 fakiri sabah, akşam doyurur. Gücü yetmezse tevbe, istiğfar eder.

- Mağdur ettiği kimseler varsa onlarla ilgiyi kesmez, onlara yardımcı olur. Böyle

yaparsa Allah onu affeder.

M- TEDBİRSİZLİĞİN SONU İNTİHAR OLUR MU?

- Bir kimse kalp, tansiyon, şeker gibi bir hastalığa tutulmuş, yemesine

içmesine dikkat etmez, ilacına dikkat etmez, kasti hareket eder ve ölürse, intihardır, intihar etmiş olur.

- Hız sınırını aşar, yolun kenarını bırakır, ortadan yürürse, intihardır. Yani

tedbirsizlik ölüme neden olmuşsa, intihardır.

Page 317:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

317

- Hapları çocuktan uzak tutmayan, çocuğu ateşten korumayan da ölüme

sebep olmuştur. Öldürme günahı kazanır.

- Sigara, alkol ve uyuşturucudan ölen de intihar etmiş olur.

Durkheim: “Ölüme götüreceğini bilerek, olay kurbanı tarafından girişilen olumsuz bir eylemin doğrudan doğruya yada dolaylı olarak meydana getirdiği her

ölüme intihar denir” diyor.

- Tehlikeli oyunlar, gösteriler, her şeyi bırakıp zevk için dağcılık, kayak için tehlikeye atılmak.

- Boğaların önünde zevk aramak bile bile lades olur. Ölen intihar etmiş sayılır.

- Yani ölümü davet etmek, tehlikenin üzerine gitmek ve tedbir almamak intihardır.

ÇÖZÜM NE?

İntihar etmek hiçbir sorunu çözmez. İntihar çare değil, kaçmaktır. Kendini

mahvettiği gibi yakınlarını da bir sürü problemle baş başa bırakmaktır. Yani onların başına çorap örmektir.

İntihar edenlere bakacak olursak; manevi değerleri zayıflayanlar daha çabuk

ve daha çok intihar ediveriyorlar. Hele dinsiz olmak, intihar için en önemli faktördür.

İntihara çözüm, maneviyata dönüştür. Bir çok ilim adamı çareyi Allah’a ve ahirete imanda görüyor.

İlaçla tedavi belki geçici bir rahatlık sağlayabilir, ama çare değildir. Nedir

çare? Çare, bizi yaratan, yaşatan, bizi bilen ve her yönü ile tanıyan Allah’ın gönderdiği reçetedir.

Mesela, Ankebut Suresinin 45. ayetinde “namaz her türlü kötülükten korur”

buyrulur. Evet namazda huşu, huzur vardır. Namaz kılanın huzura ereceği Mü’min suresinin 1. ayetinde haber verilmiştir. “Gerçekten Mü’minler kurtuluşa ermiştir” denilmiştir.

Fransız İlahiyatçı, filozof ve paleontolog (1881-1955 yılları arasında

yaşamıştır) Teilhard de Chardin, 20.yüzyılın insanının “intihar ile ibadet” arasında tercih yapma durumunda kalacağını söylemiştir.

Sadece namaz değil, bütün ibadetler insan için huzur kaynağıdır. Huzur

arayanları İslam’a çağırıyoruz. Gelin, görün…

Page 318:  · 6-Çocuk oyun ĠlĠġkĠs ... k-Çare nedĠr? viii. bÖlÜm: ġer kutusu televĠzyon a-gazete ve dergĠler nĠÇĠn Çikar? b-yayin basin organlari yikim yapiyor c-yayin hÜrrĠyetĠ

GENÇLİĞİN ETRAFINDAKİ TUZAKLAR Mustafa ÖSELMİŞ

318

Önlemi “intiharı önleme merkezleri” kurmakta görmek yanlıştır. “İmdat” diyene

zamanında yetişmezseniz, cenaze kaldırırsınız. Yangın bittikten sonra gelen itfaiye, ne kadar yardımcı olabilir? Biz, yangın çıkmasın istiyoruz. İntihar noktasına gelinmesin istiyoruz. Onun için İslam diyoruz.

İntiharın panzehiri nedir?

- Olayları büyütmemektir.

- Beterin beteri olduğunu akıldan çıkarmamaktır.

- “Allah beni imtihan ediyor” diye düşünmektir.

- Kendinden üsttekilere değil, kendinden aşağıdakilere bakıp haline

şükretmektir.

- Bu da geçer deyip, olayları savuşturmaktır.

- “Allah bir kapıyı kapatırsa, başka bir kapıyı açar” demek Allah’a dayanıp

güvenmektir.

- Yüz kızartıcı, utandırıcı, pişmanlık veren davranışlardan uzak durmaktır.

- Evet, panzehir İslam’dır.

İnançtan sonra sevgi ve ilgi gelir. Bunu da asr suresinde görürüz: “Mü’minler

birbirine hakkı, sabrı tavsiye edecekler, Salih amel işleyeceklerdir”.

Özün özü, çare İslam’dır. Çünkü Allah’a ve ahirete inanan, imansız ölmekten korkar, kendine ve çevresine asla kötülük yapmaz. Kötü duruma düşürmez. Sıkıntıya sokmaz. Çünkü İslam, insanı kötü duruma düşürecek şeyleri, pişman olacağı işleri,

yüzünü kızartacak davranışları yasaklamıştır.

Büyüklerimiz hep “hüsnü hatime” (güzel bir son) için dua ederlerdi.

Bugün başı sıkışan ölmek isteyebilir. Ama nasıl ölecek? İntihar ederek mi? Bu

yolla iyi gidilmez, hayat iyi bir şekilde noktalanmış olmaz. Yani imanla gidilmiş olmaz.

Allah hepinize hayırlı bir ömür versin. Müslüman doğduğunuz gibi Müslüman olarak ölmek, Allah’a kavuşmak nasip etsin, inşallah…