diziler ikinci yayin

“On Birinci Kitap” İkinci Yayın

DİZİLER

TAM METİNON BİRİNCİ KİTAP - İKİNCİ YAYIN

www.tebder.tr.gg 1


DİZİLER

DİZİLER

TEB-DER TOKAT EHLİBEYT DERNEĞİ

Eğitim YayınlarıŞiir serisi

www.tebder.tr.gg 2


DİZİLERŞiir Kitaplarındanİlk Yayın Tarihi: Temmuz 2012İkinci Yayın Tarihi: Aralık 2012Seri Numarası: 9060072012238Yazarı: Erkan YazarganDağıtım: TebDer Dağıtımİletişim Telefon: +90 535 063 84 23Kitabın Adı: Diziler (Şiir Kitaplarından)Kitabın Sloganı: On Birinci Kitap – İkinci YayınAdresi: Semerkant Mahallesi Murat Apartmanı No. 32 TokatSayfa Düzeni: TebDer Dizayn OfisiDanışmanlık: TebDer Hukuk OfisiDizayn: TebDer Dizayn OfisiWeb Adresi: www.tebder.tr.gg SAYFA ADEDİ: 228 (Yorumsuz)Dağıtım Adedi: 325.000Dağıtım Şekli: KüreselSatış Bedeli: 50TL

İÇİNDEKİLER

Önsözİlk Dizi

Denemesi Bedava “Cami Cemaatine”Allah Kurtara “Kabuğa”

Saltanat “Köle Ruhlulara”Dağıtıyorum “Menfaatçilere”

Yanlış Bilgi “Gelenlere”

İkinci DiziGerçek Nefesim “Beni Düşünene”

Cevaplar “Arayana”Kurmak “Duaya ve Kadere”

Dost “Âşıklara”Ne Görmüş Ne Bulmuş “Çakırkeyifliğe”

Meyhaneden Sonra “Perdesize”

www.tebder.tr.gg 3

http://www.tebder.tr.gg/


DİZİLERVahiy “İlhama”

Kazova “Kale Kapısı, duvarı ve muhafızına”

Üçüncü DiziLanetlenmiş Büyü “Kindara”

Kullanılmayan Kelimeler “Sürekli Okuruma”Bir Resim Beş Yüz Bin Dolar “Aç Adama”

İnek “Pişmanlığa”Sansasyonel “Rekortmene”

Dokuz Yalan (Saçmalıklar) “Dindara”Baş Başa “Gelene”

Satılık Don “Zengin Müşteriye”Vaaz “Papaza”

Dördüncü Dizi – Gece 03 30 ŞiirleriHuzur Bozucu Çocuklar “Çocuk Sahiplerine”

Irak Yine Kan Gölü “Sünni’ye”Doğrusu “Herkese”Sonuç “Düşünene”

Farklılıklar “Yine düşünene”Olduğu Kadar “Derin Düşünene”

Dört Kuram “Bilim İnsanına”Düştü “Komutana”

Beşinci Dizi – Sanata DairSeyahat Ve Rapor “Başarıya”

Ben Ve Sen “Acımasıza”Keçi “Keçiye”

Soyut Zaten “Anlatıp Durana”Küfürbaz “Kötü Alışkanlıklara”

Fazıl Say “Bunalmışlara”

Altıncı Dizi – Söylenemeyenlere DairAbbas’ın Anası “Yanık Yüreklere”

Yalancı Nihat Hatipoğlu “Lanetletmiş Yalancılara”Kapitalist Müslüman “Söylenemeyen Sıfatlara”

www.tebder.tr.gg 4


DİZİLERYedinci Dizi

İmece “Çağrıya”Boyunduruk “Yok, a”

Lokma “Miskine”Saksağan “Kötü Soruya”Ne Demeli “Yorgunlara”

Bir Acıklı Öykü “Kahpeye”Yara “Kanamalara”Sevgili “Vücuduma”

Denyolar “O Arkadaşlara”Başlamak “Karışık Düzene”

Sekizinci DiziOldum Bile “Fahişelere”

Ölü Şarkıcısı “Ölmeyen Yaşama”Kendi Bulan “İşlemeye”Kuyruk “Daha Güzele”Ilık Uyarı “Uyarılara”

Çizgi “Doğala”Dört “Sıralı Dörde”

Ophiuchus “Takım Yıldıza”Yaşam Ağacı “Töreye”

Üç “Üçe”

Dokuzuncu DiziTürkmen Kızına Âşık Çingene “Tutkuya”

Bulaşmadan Kalan Bir İki Adam “Temizliğe”Çamlıca’ya Cami “Enteresana”

www.tebder.tr.gg 5


DİZİLERTutmayan Maya “Debelenene”

Necef Kerbela Basra “Anlamsız Gürültülere”

Onuncu Dizi – Son DiziMarilyn’i Kurtarmak “Gayrete”

Rüyada Gerçek “Akan Kana”Cami Direğine İşeyen Bedevi “Kuru Toprağa”

Harçlık “İhtiyaçlılara”Tutarsız Mesajlar “Şaşkına”

Uysal “Koyuna”Asi “Sırça Saraya”

Sınırlar “Tel Örgüye”İç Çatışma “Tatlıya”

Tepki “Otobüse”İletişim Zorluğu “Dalgına”

Müdahale “Acile”Ortak Payda “Ortaklıklara”Yoğun Çalışma “İktidara”

Farkındalık “Cama”Garaudy’i Yakmak “Kazanmaya”

O Gerçek “Aydınlığa”

ON BİRİNCİ DİZİ

TÜRKMEN KIZINA ÂŞIK ÇİNGENE “Tutkuya”MHP “NATO Tetikçilerine”

…MAYINCAYA KADAR “Hazreti Mehdi’ye”ZOR “Yalvarmalara”

KOMEDİ “Tiyatro’ya”

ON İKİNCİ DİZİ

40 BİN KIZILBAŞ “Kurtuluş Savaşına”TAHMİN “Elinde Tutana”GÜLİZAR KİTABEVİ “Boşa”

BİR GECELİK SEVGİLİ “Tazeliğe”

ON ÜÇÜNCÜ DİZİ

SİRKELEN “Kaybedenlere”UYANIŞ “Bu güne”

www.tebder.tr.gg 6


DİZİLEREGO “Lekeye”

ÜSTAT HAKUİN (ÖYLE Mİ?) “Üç aşamaya”

ON DÖRDÜNCÜ DİZİ

DAVUL “Aziz İslam’a”HIZLA “Konuşturana”

UĞUR “Devlete”KERİZ “AKP’YE”

ALNI KIRMIZI NOKTA “Amcama”

ON BEŞİNCİ DİZİ

KALAN YAZI “Eylemliliğe”TEBESSÜM “Yıkıma”

ZENCİ BAY LİNCH “Vücuda”ZOR SANAT “Şair olmak isteyene”

YEDİ YER “Hıristiyanlığın kutsallarına”DOKUNMA “Meraklıya”

ON ALTINCI DİZİ

Bütünün Başlığı: GEÇMİŞTEN GÜNCELEİÇİMİZDEKİ “Ateistlere”

HANGİ MEVLANA “Mollalara”İNANCIMIZ “Laftan anlamaza”

YİTİK HAZİNE “Yitirene”YENİ KATILAN “Kalıcı misafire”HAYK “Tarihteki ilginçliklere”

VİLADİMİR “Doğu’ya ve Batı’ya”İSLAMCI AYDIN! “Zifiri karanlığa”

RUHSUZ DUVAR “Cesede”BOŞ DÜKKÂN “Ruhsuzluğa”

BİLEK GÜREŞİ “Stajyere”

ON YEDİNCİ DİZİ

DURULMAFELSEFE (ONUNCU DERS) “Düşünene”

www.tebder.tr.gg 7


DİZİLERŞARLATAN “Canavara”

FETULLAH ERDOĞAN DAVUTOĞLU “İğrendiklerimize”TAŞ KÖPRÜ “Aşka”

DOĞAL KADIN “Dudu’ya”TAKDİR EDİLEN DAVRANIŞ “İnsanlara”

KUCAKLAŞMA “Oturmaya”IŞIK “Sürekli ışığa”

MEĞER “Hissedebilene”ALEKS DE SOUSA “Kasırgaya”

KİMDİ “Utanmaza”BİLİNE “Şaire”

OLDULAR “Nesillere”DEĞERİN “Bu güne”

DURGUN NEHİR “Durulmaya”

ON SEKİZİNCİ DİZİ

KAHRAMANLAR!ÜÇ TÜR ŞAİR “Atıp tutana”

İSKENDERİYE KÜTÜPHANESİ “Ömercilere”YAVUZ “Tarih profesörlerine”

İSMAİL “Yine tarih profesörlerine”MESAJ “Dedelere”

HASAN “Prodüktöre”FATİH “Sen benim şiirlerimi okuma”

ON DOKUZUNCU DİZİ

BU TARAF ŞİİRLERİBU TARAF “Dem bu deme”TENEKE BİRA “Kumarbaza”

UMUT “Mucizeye”ÖRGÜT “Kirli anlaşmalara”

www.tebder.tr.gg 8


DİZİLERÜMİT “Cem ibadetine”

MARAŞLI ALEVİ! TİKKOCU “Piçlere”SANAT FİLMİ “Sahneye”

TASAVVUF ZIRVALARI “Tasavvufa”DÖKÜP İNDİR “Yıkıma”

YİRMİNCİ DİZİ

SAİME(DİZİLER KİTABI İKİNCİ YAYININ SON DİZİSİ)

OBAMAŞiir Planı

İNCİR DÖKÜLEN YOLLAR “Cedit Mahallesine”İSİ YIKANAN LAMBA “Eski Yaşama”

KOYUN KOYUNA YATAN KARDEŞLER “Örgüye”RADYOLU GÜNLER “Kardeşlik’e”

GÖÇ YİNE NOKTA “Değişime”ÇOCUKLAR “Dört yalnıza”

ELİN ÇOCUĞU “Bakıma muhtaç insanlığa”SON DURAK “Obaya”

HİÇLİK YENİ DOĞUM “Ölüme”

Yazarın Diğer Eserleri

ÖNSÖZ

“Diziler”, başlı başına bir kitap olmaktan çok temel on kitabın son kısım şiirleri toplamlarından oluşan bir seçki niteliğindedir. Yıllar önce planladığım gibi içinde yüzer şiir olan on kitap yazmayı tamamladıktan sonra, her şeyin artık bittiğini düşünmüş olabileceklere “hayır! Her şey henüz yeni başlıyor” demek istedim.

Temel on kitap, deyimini biraz daha açarak başlamak isterim. Yayınlanmış ilk şiirim “Katledilenler Taifeniz” den sonra başlayan şiirler sayı olarak “bin”i buldu. Sistemin gereği de buydu zaten. Sistemden amacım, onluk düzenle doğup büyüyen ve alabildiğine geniş yaygınlık kazanan bir sistem. On çarpı on eşittir yüzdür. Yüz çarpı on ise bin. Her birisinin içinde yüz şiir olan bir kitaptan

www.tebder.tr.gg 9


DİZİLERon kitap yazılırsa toplam bin şiir yazılmış olur. Bin ve on bin, beyit okuyucuları için hafızlık makamıdır. Genellikle ne kadar beyit bildikleri sorulduğu zaman, kendine güvenenler “on bin” derler. Mucizenin özü buradadır. Yüz yıllar boyu nineden toruna nakledilen bir kültür. Öyle bir kültür ki millet ve medeniyet yaratan bir kültür. Elinizde bulunan bu kitap beyitler dünyasına yepyeni bir kapı açmak için ve mucizenin ispatı için bulunmaz bir anahtar niteliğindedir. “Diziler” den başlayarak “Şiirle Semah”a, “Hikmet Damlaları”na oradan “Gülümsemeler” ve “Bu mu Dünya” ya erişmenizi diliyorum. —İddialı gibi gelen bu birkaç cümlenin ardına asıl iddialı olan cümlemi ekleyeceğim.Lütfen buyurun, aradığınız her şey burada var. Kapakların içinde şiirler, şiirlerin içinde cümleler, cümlelerin içinde ise sırlar gizledim. Herkese, her topluma, her bireye, yazara, düşünüre, çocuğa, kadına, erkeğe sunulmuş sırlardır bunlar. Daha fazla acı ve sıkıntı çekmenize gerek kalmadı artık, alın ve kullanın. Alabildiğine ortalıkta ve alabildiğine göz önünde apaçık durmaktadır.

Kırk İki yıllık yaşam serüvenimde benim de koleksiyoncularım oldu. Yaşamın her alanına meraklı gözlerimle baktım, baka kaldım, inceledim, düşündüm, derin düşündüm, okudum, araştırdım. Bir gün geldi ve yazmaya başladım. Yazmak zorunda hissettim kendimi, daha doğrusu zorlandığımı yazmaya itildiğimi, başka bir şey yapamayacağımı hissettim. “O halde herkes, istemeden de olsa zorlandığım bu yazgıya ortak olmak zorundadır” diyerek devam ettim. Koleksiyoncularıma geri dönecek olursam, şiirlerimi toplayan arkadaşlar onlar. Arayarak veya mesaj atarak, “Hocam, şu kitabınızdaki yüz şiirden doksan tanesini buldum fakat on tanesi eksik, tamamlamama yardımcı olur musunuz?” diyenler oluyor. “Bin şiirinizden dokuz yüz tanesini topladım” diyenler de. Henüz tamamlanmamış fakat yayınlanmış bir kitap! Size de ilginç gelmez miydi?

Bir kitaba başlayarak yazan yazarlardan değilim. Okul yıllarından hatırlarsınız, bir günde on derse girdiğiniz olmuştur. Hele benim gibi bir üniversite diplomasından sonra iki üniversiteye daha devam edenler sabahtan akşama kadar pek çok derse girip çıkarlar. Bu açıdan bakarsanız benim yöntemimi daha kolay ve anlaşılabilir bulursunuz. Şimdiye kadar otuz dört kitap yazıp yayınladım. Bunlardan on bir tanesi şiir kitabıdır. Kalanları felsefeden, ilahiyata, araştırma dizilerinden, belge etütlerine kadar geniş bir yelpazeyi kapsar. Şu an üzerinde çalıştığım elli üç kitabım daha var fakat onlar henüz yayınlanma aşamasına gelmediler. Kısaca açıklamaya çalıştığım, eskiden ilham alarak yepyeni bir şeyler yapmak istiyorsanız size önereceğim bir yöntemdir bu ve adını ben koydum, “çoklu yazı üretim mekanizması” kısaltacak olursak, ÇYÜM olarak kısaltabiliriz. Yapmak, anlamak, söylemek, okumak, düşünmek, araştırmak, denemek ve benzeri yöntemlerin sonucu bana göre “yazmak” tır.

www.tebder.tr.gg 10


DİZİLERKısaca şiirlerimin yazım aşamasındaki hislerime de değinerek önsözü

tamamlamak istiyorum. Diziler kitabının ilk dizisinde beş şiir yer almıştır. “Denemesi Bedava” şiirim günün koşullarına göre toplumun yanlış yönlendirildiği acısını çekerken kaleme alınmış bir şiirdir. —Sürekli kalem ve defter kullanırım ve orijinal metinleri her zaman saklarım. Belli mi olur belki siz de orijinal sayfalardan bir tanesine sahip olabilirsiniz? Şehrin en büyük camisinin ki cami burada Müslüman bir ülkede yaşamamızdan kaynaklı bir ulaşımdır, başka ülkelerde başka ibadet yerleri olabilir. Önüne bir masa koyduğunuzu ve ibadetten çıkanlarla söyleşi yaptığınızı farz edin, hatta belgeleştirmek için bir anket çalışması yapın! On tane sorunuz olsun. Soruların ana fikrinde “marifet” kelimesine ulaşmayı hedefleyin. “Toplumun bu mucize kelime hakkında var olan bilgileri nelerdir?” diye merak edin. Senaryoyu ben, bu şekilde geliştiriyorum, siz daha farklı biçim ve boyutlarda geliştirebilirsiniz. Kendimce emin olduğum hatta çoğu zaman karşılıklı sorularla cevaplandırdığım bu sorunun cevabını kendinizin bulmasını istiyorum. Asırlık geçmişi olan, içinde yaşadığımız bu toplum “marifet” ile yoğrulmuşken büyük bir çoğunluğumuz maalesef ve hala farkına varmadan yaşam sürdürmeye devam ediyoruz. Bu yakıcı gerçeği şiirimde vermeye çalıştım. Yazı yöntemimin ısıran, dokunan, yakan hatta inciten, yaralayan yanı işte bu seçtiğim konular ve işleyiştir. “Allah Kurtara” da ve “Saltanat” ta yine topluma yutturulmaya çalışılan kokmuş, kokuşmuş, geri prangaların iç yüzünü göstermeye çalıştım. “Dağıtıyorum” da ise insanların özellikle beni tanımasına gerek olmadığını, anlaşılmanın daha güzel bir edinim olduğunu anlatmaya çalışıyorum. “Yanlış Bilgi” şiirim de bütün bu bölümün sonuna konulan bir nokta niteliğindedir.

İkinci Bölüm’de kendi geçmişime dönerek merak eden okurlarıma kendimi tanıtmaya çalıştım ve uzun çabalar sonucu edindiğim bazı doğruları, bulduklarımı, bulabildiklerimi paylaşmaya çalıştım. “Sarhoşluk” temasına farklı bir pencereden bakarak insanların tamamını loş meyhaneye davet ettim. “Vahiy” şiirimde ilham ki benim yolum ve yöntemimdir, duyumsayabilmelerin önemine vurgu yaptım. Aslında çok yüce, kutsal, erişilmez varlıkların bizim dünyamıza ait olduklarını ispatlamaya çalıştım. Bu arada iddia sahibi olmadığımı yeniden vurgulamak isterim. İkinci bölümün son şiirinde, yöremizin güzelliklerinden “Kazova”mızı tanıtarak turizme katkı sunmak istedim!

Üçüncü bölüm ile birinci bölüm paralellikler taşısa da “Satılık Don” ayrımı göz önüne apaçık bir biçimde sermektedir. Sabırlı okurlar burada var olan döngüyü yani semahı kolaylıkla fark edebileceklerdir.

Dördüncü bölümde güncelden gerçeğe bir yolculuğa çıktık birlikte, siz ve ben, birlikte, hepimiz. Konuşmak her zaman kolay yapmak ise zor olanıdır. İddia sahipleri bol keseden atıp tutarlar. “Ben olsaydım, biz olsaydık” ile başlayan cümleler boş, anlamsız, geçersiz cümlelerdir. Ortada bir haksızlık, yanlışlık varsa

www.tebder.tr.gg 11


DİZİLERherkesin ortak suçudur ve herkes bu ortak suçtan ortak şekilde cezalandırılmaktadırlar. Üstün olan, egemen güç ki bu hükümetler veya devletler olmayıp evrenin kendisinde var olan adalet sistemidir, eninde sonunda, er veya geç tahakkuk eder yani yerini bulur. Günümüz evreninde nasıl toz zerreleri hala yerlerini arayıp bir gezegen, yıldız, uydu veya başka bir şey olmaya çabalıyorlarsa, dönüp duruyorlarsa kendini bulamayan, yerini arayıp duran toz zerreleri de eninde sonunda yerlerini bulacaklardır. Ölüm bir son değildir. Bu semah sonsuza kadar sürüp gider. Tanrı insanlara fırsatlar verir, kendine çağırır, yol gösterir ve kendisini örnek gösterir. İnsanın ve tüm canlıların yönü tanrıya dönüktür. Her zerre eninde sonunda Onu bulmak zorundadır. Sonsuza kadar süren bir semah olsa bile bu yolculuğun sonu, varacağı yer bellidir. Bilincimiz bu gün bize, var olduğumuz bu andan haber verip açıklamalar yapmaya çalışır fakat farkına varamadığımız sonsuza açık gerçeklik vardır. Korkutulmuşluklar, tılsımlanmışlıklar, büyülenmişlikler, tutulmuşluk, tutuklanmışlıklar, çaresizlikler, inat ve bilgisizlikler eninde ve sonunda eriyip bitmeye mahkûmdurlar.

Beşinci bölümde yer alan şiirler sanata kapı açan, hikâyeden başlayan ve yaşanılanı ele alarak geleceğe dair bir şeyler söyleyen şiirlerdir. Şiirin gücüne bir örnek olması için “Fazıl Say” başlıklı bir tane yazdım. Yöneticilerin işi her zaman halkla uğraşıp durdukları ve günümüzde uluslar arası entrika ve üstün gelme çabalarından dolayı zordur. Siyaseti bu yüzden hiçbir zaman tavsiye etmem, bana göre zaman kaybı ve inanılmaz hızlı enerji tüketen bir mekanizmadır. İdarecilerin sıkıntıya düştükleri zaman toplumlarının duygularını, inançlarını kullandıkları olmuştur. Kültürel değerlerden önce insanın ürkek kalbi gelir yani kitle psikolojisi denilen eyyamcılıkla birlikte, menfaat ve kazanç amacı. Fazıl Bey’e destek olabilmişsem bundan mutlu olurum. Bu da bir tür sanatçı dayanışması olarak algılanabilir. Onun sanatı ile benim çalışma alanlarımız ne kadar bir birlerinden farklı olsa da “Her şeyi ben yapamam ki” diyen kendisine buradan bir omuz vermek istedim.

Yedinci dizide eskide kalmış değerlerimizi yeniden hatırlatmak istedim. “Lokma” şiirimde ki bu şiirimden övünçle bahsedebilirim. Bize genellikle “Hep Alevilikten bahsedip duruyorsunuz, dönüp dolaşıp sürekli bu konuları açıp duruyorsunuz” diye eleştiride bulunanlara, “Kardeşim, ne yapayım dönüp dolaşıp yine kendimize geliyoruz. Sen ismi boş ver, madem böylesi takıntıların varsa ismi boş ver. Ne biliyorsan öyle söyle. Onunda sonunda geleceği yer aşk, muhabbet, gerçeklikler, doğruluk, insanı kâmildir”.

Sekizinci Dizi’de “Oldum Bile” ile başlayarak aşkın ne menem bir şey olduğunu, kalbi titreten duyguları, çevre algılarını ve insanın ilginç bazı yönlerini kaleme alarak kendimce ölümsüzleştirmeye çalıştım. “Ölü Şarkıcısı”nda ise bizden çok farklı gibi görünen bir kültürden bahsettim. Kültür göstergelerine

www.tebder.tr.gg 12


DİZİLERdair pek çok şey yazılmıştır. Mezarlıklar ve biçimleri ile cenaze merasimlerinin kültürlere etkisi hale incelenmeye değer bir konudur kanısındayım. “Kendini Bulan” şiirimde ise değişimler ile bir uçtan bir uca savrulmalar hakkında birkaç temel noktaya değinmeye çalıştım. Kimine göre huyların değişmesi imkânsızdır. Can çıkar huy çıkmaz” sözü aşağı yukarı her dilde kendince yerini bulur. Fakat öyle bir şey vardır ki, insanı en onulmaz yerinden tutup çeviriverir, başkalaştırır, dönüştürür. “Kuyruk” ile geçen zamana, kadının cefa ve fedakârlıklarına, “Ilık Uyarı” ile beynin algıları ile bilgi depolama gücü ve motor etkisine değindim. “Çizgi”de görünen ile gerçekliğin farkını ortaya koymaya çalıştım. “Dört” şiirimde ise farklı bir yöntem ile farklılıkların birlik içinde nasıl birleştirilebileceğini göstermeye çalıştım. Devamı niteliğinde olan “Üç” ile birlikte okunursa yöntem bilgileri konusunda farklı açılımlar ve katkılar sunacağı inancındayım. “Ophiuchus” ise benim vazgeçemediğim konulardan birisi olmuştur sürekli. Burada yine karşınıza çıkarak kendisini unutmamanız gerektiğini hatırlatır. “Yaşam Ağacı” şiirimle derinliklere inerken çaput, dal, kader, istek, beklenti, yalvarma ve en üstte bulunan kapıdan bahsettim.

Dokuzuncu Dizi, tartışılan konulara yer vermektedir. Son dizide ise yazı kültürünün son bulmayacağı, ondan kopulamayacağına vurgu yaparcasına on yedi ayrı konuyu şiirleştirerek değerli, çok sevgili, paha biçilmez, olmazsa olmaz okuyucularıma ulaşmaktadır. Bu bölümde, Mariliyn ile Garaudy birleşirler. Birleşmekten kasıt, bir bölümde yer alırlar. Birisi aktris diğeri düşünür olan iki kişi dişilik ve erkeklik yönlerinden ziyade yaşayıp bitirdikleri yaşamları ile gözümüze çarpar. “Cami Direğine İşeyen Bedevi” farklı, kolay bir form olmakla birlikte anlatılması zor konuları ve hatta ideolojileri bile bir çırpıda, bir nefeste, değerli bir dostun deyimiyle “su gibi”, daha da uzatılması gereken lezzetli bir yemek tadında, vurgusu güçlü, cesur ve çözümlemeci bir yaklaşımla gözler önündedir. Rivayetlerle edindiğimiz bilgiler, hayalden inanca dönüşürken, masal tadında, kalıcı, başkalarına anlatılabilir, hatta değerli olabilirler.

Önsözü burada bitirirken siz değerli dostların paylaşımlarından dolayı, kendilerine teşekkürü borç bilirim. Her zaman belirttiğim gibi “çekinmeyin, kendi malınız gibi kullanın” ne de olsa ben de sizden bir parça, sizde benden bir parça hepimiz bir bütünün parçalarıyız. Sevgiyle kalmanız dileklerimle, şiir dolu günler.

“Öz Kardeşlerime”

Erkan YazarganTOKAT05.07.2012

www.tebder.tr.gg 13


DİZİLER

İLK DİZİ

DENEMESİ BEDAVA ”Cami Cemaatine”

At bir masa, şehrin en büyük camisinin önüne

— Bağış toplayıcı zannederler seni,

Alışkın olduklarından …–

Bilindik bir yöntem ile bir de anket hazırla

Yaşlılarından veya gençlerinden başla

Tek soru veya on soru fark etmez

“Marifet Nedir?”

www.tebder.tr.gg 14


DİZİLERSakalına çoktan kır düşmüş ihtiyarlar

Kırk yıllık cami cemaatinden

Müdavim, aralıksız

Korkar çünkü dinden çıkmaktan

En fazla üç cumaya gelmeyen

Cehennemliktir ona göre

Her hafta dinler hutbeyi, vaazı

Soru basit, “marifet nedir?”

Cevap veremez yüzde doksanı

Çekip gider veya bu da nereden çıktı

Anlatılmaz çünkü hiçbir vaazda

Adalet, Hak, hakikat veya marifet

Hoca efendinin derdi başka

Maaşlı adam, mevzuata bağlı

Hatta faksla gelir okuyacağı vaazları

Ağaç dikimi anlatılırda, sahabelerin üstünlükleri filan

Ehli Sünnetin kerametleri, padişahların büyüklükleri

Vatan, bayrak sevgisi eyvallah

Marifet anlatılmaz nedense?

Anlatılmaz çünkü gelmez bir dahaki cumaya

Hiç kimse belki

“Ne işim var benim burada

Ne yapıyorum, amacım ne?”

Sormaya başlayınca bir defa insan

İnsanların arasından çıkar gider artık

Hatta kalabalıklar

Ona zindan gelmeye başlar.

Nezle, grip, tifo ve sarılığın her türü

Camilerden bulaşır halk yığınlarına.

Hem vallahi, hem billahi

www.tebder.tr.gg 15


DİZİLERNe kadar yemin varsa hepsine yemin

O gördüklerinizin, yüzde doksanı

En başta da Diyanet İşleri Başkanı

Bilmiyor marifeti

Bilseydi zaten, oralarda duramazdı, Pis pis sırıtamazdı,

Tuhaf sorulara, tuhaf cevaplara imza koyamazdı.

“Pir Dergâhı

Şimdiki anlayışla değil

Zamanındaki gibi olursa

Açılmalıdır” demiş molla

Babasının malı ya, ondandır

Babasının yolu ya, ondandır.

Hiçbir şeyden haberin yok senin molla

Olsaydı zaten molla olamazdın

Atardın fesi, cübbeyi

Sakalı da keserdin

Dalardın bizim gibi

Çoktan sarhoş

Çoktan uçuk, kaçık, deli – divanelerin arasına

Boğazından, sakalından, türbanından ve diniden

Bağlayıp uzunca bir iple halkı

Çekiştirmek bir o yana bir bu yana

Parası olanı hacca

Olmayanı camiye doldurmak mı marifet?

Bulaşıcı hastalıkların her türünü

Camilerden yaymak mı marifet?

Neden kabul edilmez sizin dualarınız?

Neden böyle perişan, rezil hallerdesiniz?

Hani keramet ehli, gönül ehli mübarekler?

Neden yetişmez oldu arifler, filozoflar?

Siyaset belasına bulaştırıp milleti

www.tebder.tr.gg 16


DİZİLERİliklerine kadar sömürüp beyinleri

Afyonlayıp her sinir hücresini

Semerler vurmak için halkın sırtına

Her odasını düşman etmek için

Kine batırmak için insanları

Evleri, sokakları, her yeri kısacası

Parselleyip nokta ve nokta

Sizden olanlar ve olmayanlar diye bölüp

Geçinmek için duyguların sırtından

Topladığın kulların, kölelerin, eşeklerin

Çoğunu yine şeytana sunup

Pay almayı umduğundan

Denemesi bedava

At bir masa ve sor.

Soruyorum her gün de ondan

Biliyorum olup biteni

Denemesi bedava

TOKAT

12.04.2012

“DIŞARDAN” ŞİİR KİTABINDAN

ALLAH KURTARA “Kabuğa”

Gez, gör be kardeşim

Ne güzellikler var dünyada

Her şehrinden bir nefes al

Her çiçeğinden bir koku

Her insanıyla kucaklaş, tokalaş

www.tebder.tr.gg 17


DİZİLERBak gözlerinin içine

Çocuklarının saçlarına dokun, başlarını okşa

Kapanmışsın şu kısacık hayatta

Kendi kahrolası kabuğunun içine

Ne dışarı çıkarsın

Ne kimseyi alırsın yanına

Çürümektesin böylece farkında mısın?

Kendi eliyle kendini zincirler mi insan

Kendi ayağını bağlar mı?

Sorarsan “param yok abi!”

Yok diye diye “yok” ettin her şeyi

Kendinin farkında değilsin

Bencilliğinden ve kibrinden

Düşmüşsün bu hallere

Allah kurtara

TOKAT

11.04.2012

“Bu Mu Dünya” şiir kitabından

www.tebder.tr.gg 18


DİZİLER

SALTANAT “Köle Ruhlulara”

Şu, sultan severlere şaşarım hep

Hem de ölmüşlerini bile.

Ulan zorbaydı bunlar

Saltanat diye bir şey uydurdular

Roma’dan ve eski krallardan kalan,

İslam ile hiçbir alakası olmayan

Lanetlenmiş bir yol

Başı zulüm, ortası zulüm, sonu zulüm

Adaletten yoksundur, tek damla

Sultanın beslenmesi lazım

Yeni sultanlar üretmesi için

Muaviye’den sonra Yezit

Halkın başına bela olmalı

Ulu Hakan, Büyük Sultanlar üremeli

Halife olmalılar bir de

Tanrının yerdeki gölgeleri,

Papaların kutsadığı krallar gibi

Hangi çağdasın haberin var mı?

Neden kendini bu kadar ucuza satarsın

Neden bataklığa batarsın battıkça

Bu kadar mı aciz, düşük, aşağılıksın

Bir damla da olsa içinde ruhun kalmadı mı?

Hadi okumuyorsun diyelim tarihi

Bilmiyorsun, anlamıyorsun

Düşünceni de mi yitirdin?

Uçtu mu beynin?

www.tebder.tr.gg 19


DİZİLER

Bunların hepsi, tamamı, tümü

O, tahtlara oturanlar

O kaftanları giyenler

O, sağa sola emirler verenler

“Kesile, doğrana, yakıla, alına, savaşıla!”

Tam kahpe döllüler

Çoğu da geberip gitti, gebertilme korkularıyla

Seni bu masallarla uykuya daldıranlar

Ensende yine boza pişirmeye

Köle etmeye yine seni

Sömürmeye ruhunu, emmeye iliğini

Söz vermiş, ahlaksız, dinsiz, imansız

Sultan paçavraları

Dalkavukları, soytarıları

Anlamıyor musun hala!

Kendin batmışsın bari çocuklarını koru

10.04.2012

TOKAT

“BU MU DÜNYA” KİTABINDAN

www.tebder.tr.gg 20


DİZİLER

DAĞITIYORUM ”Menfaatçilere”

Para dağıtıyorum para!

Toplanın kapıma.

Bedava cennet dağıtıyorum

Koşun! Kalmaz sonra

Akrabalara haber verin

Konuya komşuya

Gelin, koşun, toplanın, kapışın

Yiyin, doyun, tıkışın

Fikret’çe

Patlayıncaya kadar

Bir de korkutulmuşluklar

“Gitmeyin sakın oraya

Başınız belaya girer,

Selam vermeyin O adama!”

09.04.2012

TOKAT

“GÜLÜMSEMELER” KİTABINDAN

YANLIŞ BİLGİ “Gelenlere”

El pençe divan durmuş karşımda

İki kelimesinden biri “efendim”, “ben kimim!”

Derdin ne senin?

Soymaya mı geldin beni?

Seni kim gönderdi?

Belediye miyim ben? Kapıma öylesine şakadan

Bir yazı mı asılı

Neden kendine gelemiyorsun bir türlü

Borç isteyen mi dersin,

www.tebder.tr.gg 21


DİZİLERKredisine onay arayan mı?

Elinde kalan malları kakalamaya çalışan mı?

Pazarlamacıdan, tüccardan geçilmez oldu

Son zamanlarda

Yanlış bir haber yayılmış belli!

Oy isteyen yeni seçimlerde

Odalardan birine

Başkan olmak için, çevremde

Masa kapmak için yine bir yerlerden

İnanmayacaksınız ama

Kızına koca arayanından tut

Kocasını dövdürmek isteyene kadar

Yanlış bilgi sahipleri

Ne emniyetim, ne belediye

Ne valilik binası burası ne de kerhane

Okuman yoksa bile, ilan ettim artık.

İşte bu yüzden nefret ederim bürokrasiden

Resmi işlemlerden, dilekçelerden

Yolum bambaşka benim

Vaktim yok bütün bu saçmalıklara

Her şeyim açık tarihim, kimliğim. Yerim yurdum belli

Uğraşamam sizlerle “hadi başka kapıya”

Birde bu sıralar

Bolca din tüccarı

Dolaşıp durur kapımda

Ben bazen anlatırım insanlara

Dinimi öğretmeye çalışır bunlar bana

İzin versem

Anahtarlarımı alacaklar elimden

www.tebder.tr.gg 22


DİZİLERBir süre sonra, kovacaklar beni de belli

Ey! Din tüccarı

Siyaset bezirgânı

Alçaklar

Hadi başka kapıya

Kapatacağım sizin yüzünüzden bütün kapıları

Bu defa mahrum kalacak hak edenler de

Sizin yüzünüzden

Amacınız yoksa bu mu?

İşte bu yüzden

Kongreler, toplantılar, imza günleri

Bana göre değil.

Ömrüm kalmadı fazla

Vaktim yok

Daha fazla zorlamayın

Başka kapıya

06.04.2012

TOKAT


İKİNCİ DİZİ

www.tebder.tr.gg 23


DİZİLER

GERÇEK NEFESİM “Beni Düşünene”

Tüm gerçekleri kavrayamazsın zaten

İçlerinden birine sarılman bundandır

Henüz kendini kaybetmemişsen

Her farklı ortamda farklı benler

Zamanla yabancılaşma ve çatışma

Lucterus: “Senin hikâyendir anlatılan.”

Hikâyelerin sevilmesi bundandır.

Herkes kendinden bir şey arar ve bulur

Hikâyelerin içinde

Korkut Atanında sırrı budur

Tepegözü anlatırken

Bilinmedik devler, yaratıklar

Boğaç derken,

Ad koyma yeteneğe göre

Kaç bin yıl geçmiştir

Kaç Korkut Dede

Bana sorarsan yüzlerce

Tanıdığımız bir tane

Öyle dolu ve içten anlatır, mimikleri tamdır

Ritim tutturmak için sazı vardır

Zihinlere kazınır

Anladığınca, sana dolduğunca

Saklayamazsın artık, sen de başlarsın anlatmaya

Anlatmak zorundasındır.

Mektepli değil, nefesten şairim ben

Teorilerle, sözlüklerle, sanat akımlarıyla beslenmedim

Sadece bir gün ve bir an kesinlikle

Anlatmıştım daha önce

www.tebder.tr.gg 24


DİZİLERCellü Nenedir bana nefes veren,

Karadutun altında,

Oda Kul Himmetten, Oda Pir Sultandan

Onlardan da öncekilere gider benim bağım

Benim farkım çağa göre, evrimce

Olup bitenlere, olacaklara

Hecesiz ama yine düzgünce

Üflemektir nefesi

Gençler yetişir göz önünde veya hissederim içimden

Uzaklardan büyümeler, nefes almalar.

Çulsuzlar köyünden kimince cahil

Çıkıp gidenler şimdi dünyanın her yerindedir

Öz budur.

Nefes budur.

Adalet budur.

Diğerlerini hocalara sor

Ruhtur benim işim.

22.03.2012

TOKAT

HİKMET DAMLALARI KİTABINDAN

www.tebder.tr.gg 25


DİZİLER

CEVAPLAR “Arayana”

Kendini bulmak için mum ışığına veya

Uzaklardaki kırmızı bir ışığa bak önce

Sonra yum gözlerini

Alnının ortasında yoğunlaştır hislerini

Daha sonra kaplasın ışık her yeri

Seni de içine alsın

Sonra sorularını sor kendine!

Yeniden başla öğrenmeye

Sırayla öğren telaşlanmadan

Sakince, sessizce, usulca

Önce güven kendine – özüne

Bütün sorularına cevap verilecektir.

Şu ana kadar her ne olmuşsa olmuş

Ne kadar bildiklerin varsa var

Hatta acıların, hastalıkların, korkuların, endişelerin

Bencilliğin, inadın, öfken, hatta kinin

Yok, olacaktır noktadan başlayan

Çevreni kuşatan aydınlık içinde

www.tebder.tr.gg 26


DİZİLER

Sonra alışkanlık haline gelip

Her başvurunda dolacaktır içine huzur

Konuşup duran

Dönüp duran çekmek için, saptırmak için

İşlemeyecektir artık sana

Ne ok, ne kurşun, ne diğer aldatmalar

Buldun artık bulacağını

Diğerlerinin debelenmeleri bulamadıklarındandır

Kıvranmaları, sinirleri, zorbalıkları

Hırstan titremeleri, dişlerini sıkmaları

Her yana emirler yağdırmaları

Ötekilerini susuz bırakmaları

Suyun yönünü çevirme çabaları

Semerleri, ipleri, zincirleri

Bombaları, korkutmaları

Bulamadıklarındandır.

22.03.2012

TOKAT

HİKMET DAMLALARI KİTABINDAN

www.tebder.tr.gg 27


DİZİLER

KURMAK “Duaya ve Kadere”

Farkında olmadan kalbinin ortalarından

Yoğunlaştığında o zamana

Kadar en derin, en ağırından

Keşke ile başlayan bir cümle kurup

Sonunu “olsa” ile bağladığımız

Geçmişte kalan günlerimizden birinden

Bu günümüzü ve yarınımızı kurarken

Bilmeden

Sonradan farkına varıp

Değiştirmeye çabalasak bile

Değiştiremediğimiz bir türlü

Nefret etmek örneğin zenginin birinden

Yaptığı ahlaksızlıklarından

“Keşke” veya “Ey Tanrım!”

“Ne kadar yalvarsam da

Verme bana para

www.tebder.tr.gg 28


DİZİLERBu adam gibi olmak istemiyorum

Çünkü.”

Sonradan fakirlik çukurlarına

Yuvarlanıp hatırladıkça o duamızı

Pişman olsak da

Değiştirememek artık yazıyı

Sen yazdın, sen söz verdin, mührünü de bastın

Ne olursa olsun

Pişmanlıktan kıvransam da

Verme bana

İşte marifet

Bilmekten gelen, hakikati bilmek

Bilirse insan bir kere

Vazgeçebilir mi artık?

O yüzden müjdelenmiştir marifetin sahibi.

13.04.2012

TOKAT

“Şiirler Semah” Kitabından

www.tebder.tr.gg 29


DİZİLER

DOST “Âşıklara”

Dost, sen ve ben, birlikte ikimiz

Yalnız bırakmazsın bilirim beni

Sınırsız boşluklar içinde.

Ayrılıklar bir de eski hazları hatırlatıp duran

Durmadan, hiç durmadan

Bulunamayan başka bir yerde

O yüzden kutsatmıştır belki

Aşk, ayrılıklar ve dostluk

Arayıp durduğu insanın gece ve gündüz

Kırlarda, havada, rüzgârda ve çocukta

Yüreğe dalan, vücuda dolan

Sonradan dışarı taşan

Değiştiren insanı.

Âşıkları gördüyseniz

Öyle dalgın kendi halinde

Dokunsan ağlayacak

Sevgilisinden bahsederken heyecanlı

Onlarca yıl geçse bile

Halleri

Bambaşkalıkları

Vazgeçmişlikleri

Ayrılmışlıkları dışarıdakilerden

www.tebder.tr.gg 30


DİZİLERDışarıdakilerin de kendinden.

Delilik işte bir çeşit

Aklıyla hareket edememe

Rezalete bile

Eyvallah deme

Ömrünün sonuna kadar bekleyebilme

O anlardan bir an

Yakaladıysan

Kurtardın işte geleceği

İstesen de bırakamazsın artık

En parlak yıldız işte bu

İçinde doğan ve batmayan

Korkularının tamamının karanlığını

Aydınlatan

Senide parlak bir yıldıza çeviren

Mucize.

13.04.2012

TOKAT


NE GÖRMÜŞ BULMUŞ “Çakırkeyifliğe”

Ne görmüştür, ne bulmuştur

Öyle çekici

Geceleri uyuyuncaya dek

Akıldan çıkmayan

Gündüz her yeri kaplayan

“Öyle sevdim ki seni

www.tebder.tr.gg 31


DİZİLERNe yöne baksam, bakmasan

Her yönde, içimde sen

Parlak gözün, gülen yüzün

Kızaran yanakların, konuşmaların

Kapladı, kuşattı beni.”

“Sonraları kilolarım azaldı.

Yemekten kesildiğimden

Tat almadığımdan.”

Hoşuma gitti gideli

Ara sıra, âşık olmayı yeniden

Ayrılıvermeyi, kaybolmayı

İstediğim zaman dönmeyi öğrendim.

Yani kâr etmeyi artık

Yani harcamamayı

Biriktirmeyi artık başkalarına da

13.04.2012

TOKAT

“SADE YAZILAR” KİTABINDAN

www.tebder.tr.gg 32


DİZİLER

MEYHANEDEN SONRA “Perdesize”

Yine loş, mum ışıklı, fısıltıların arasından

Geçip yavaşça oturmalı o sehpaya

Saki bilir ne zaman ne getirip sunacağını.

Sırtını dönmeli veya yüzünü

Gözünü kısmalı veya

Bir işaretle selam vermeli sağa sola

Yalnızlıktan çoğunluğa açılıp

Ortamdakilerin tümünü çağırıp

“Bendensizin bu gün!

Keyfim yerinde değil!

Ellerinizi bana verin

Omzumdan tutun hatta

Düşebilirim başlamadan

Alışkın olsam da

Yeniden yaşamak istiyorum.”

Cilveli, göz süzen huri

Sürmeli gözleri

Dolgun göğüsleri

Caydırmak için yine yolumdan

Çekip almak isterken arkadaşlarımın arasından

Bir parmağını da ıslak dudağına götürüp

Sulandırırken yine hislerimi

Taptaze çıplak kızlar yeni yıkanmış

www.tebder.tr.gg 33


DİZİLERDönmeye başlarsa yine sırayla

Omuz, kalça kıvırmalarıyla

Kulağa fısıldamalarıyla

Yine ayıptan ayıp sözlerini

Testi tükendi meyhaneci

Kesilemiyorum bu gece bir türlü

Yerimden de kalkamıyorum.

Mahallenin çirkin sürtüğü

Becermiş yine mahallenin körpelerini

Girişte merdivenin altında

Küfeci gel! Bu gün ben seninleyim

Anlaşalım meyhaneci kapanmayalım bu gece

Olabildiğine dolgunum

Yürek kıpırtılarım kuşkanadı

Döllenmiş piliç uçmaları

Çakırkeyif, dumanlı, uçuk

Ne huri kaldı, ne dostlar, ne küfe

Ne küfeci

Meyhaneci!

Çoktan çekmiş perdeleri

Sabah olunca uyanır mıyım?

Gelmez miyim bir daha bu meyhaneye!

Bu kapının önünden içeri

Geçiremeyeceğin şeyler vardır

Hatta bu kapı

Hiçbir şeyi geçirmeyen kapıdır.

Boşalt ceplerini!

Ne şefaatçi, ne referans

Ne sakladığın tanıdıkların kâğıtları

Yapayalnız ve çırılçıplak

www.tebder.tr.gg 34


DİZİLERGeçmelisin bu kapıdan

Sırada bekleyenin olmadığı bu kapı

Önünde duranların olmadığı sıra

Sadece sen ve kapı

Hani bunca yolculuğun?

Aşıp geçtiğin engeller, dikenler ve sular

Bunca zahmetin

Yola birlikte çıktığın yoldaşların

Ayrıldılar teker teker

Azığın, suyun, yediğin, içtiğin

Doyduğun kana kana

Dinlendiğin sonra devam ettiğin,

Seni zaten önceden tanıyanlar

Senin sonradan tanıyacakların

Sadece bir kapı, duvarı yok

Perdesi, bekçisi de yok.

13.04.2012

TOKAT

“SEMAHA ŞİİR” KİTABINDAN

VAHİY “İlhama”

Melek göründükten, bir kez daha göründükten

Sonra uzun süre görünmedi.

“Okuyacağız ve unutmayacaksın!”

O titreten korkudan sonra,

www.tebder.tr.gg 35


DİZİLERAlışkanlık olup,

Onun ki bambaşka

Göğe açılan kapı

Ağırlık basması vücuda, yüzün kızarması, alnın terlemesi

Sarsıntı tutması ve sonra

Rahatlama

Okumaya başlama olup biteni

“Yapmamış olursun vazifeni!”

“İndirdik, koruyacağız”

“Sen bilmezsin biz biliriz.”

“Onlara bırakacağım Arzı.”

Kopsaydı kıyamet, şimdiye kadar

Çoktan kopardı.

Kopacak olan başka bir kıyamet.

13.04.2012

TOKAT


KAZOVA “Kale kapısı, duvarı ve muhafızına”

www.tebder.tr.gg 36


DİZİLERKel Kuru Dere’nin kıyılarında kuru çalılar

Çalıların içinde kuş yuvaları,

Kıyılarında kurbağa larvaları

Bahara doğru

Sabah serinliği üşütürken hala

Güneş aydınlatırken ama ısıtmazken henüz

Hızla geçen aracın kaldırdığı toz

Yavaştan inerken önceki toz yığınına

Altında kalırken yapraklar, tomurcuklar

Açıktan koyuya çalmaya başlarken makiler

Adına düzenlenmiş ormanlar birilerinin

Ulusal Koruma Alanları, kuş çiftlikleri

Kıyılarına kurulu dikizleme kuleleri

Ahşap, yosun bağlayacağı şimdiden belli

Yıldırımdan tutuşan kuru otlar için

Telaşlananlar, hiç olmazsa bir kısmı kurtarılmalı

Yanan kuş yumurtaları

Bereket versin, kalanı kurtarıldı!

Kazova, Kazova

Erkilet’i duyduysan Kat Kasabası’nı

Pazar’ı ve Ballıca Mağarası’nı

İşte oralar, yani buralar

Yeşil Irmağın nemiyle ve suyuyla beslediği

Çevresi alabildiğine güzel dağlar

Sivas’tan, Tokat’tan, Amasya’dan gelenler

Buradan görülür.

İki yolu vardır. Başka yolu yok

Vadilerin arasına girmek cesaret ister

O yüzden karargâh, o yüzden kuytuk

Yedin Oba’nın başları, on ikinin yedisinin

Dağılıverin erzaklarınızla

Çocuklarınıza iyi bakın, gözetin

www.tebder.tr.gg 37


DİZİLERYaşlıları bilgeliklerinden

Gözlerindeki ışıklarından dolayı koruyun

Umulur geçer günler, siz yaşarken

Geleceğim her birinizin kapısına teker teker…

Ve sonra

İniş olacak yeniden

Dağ başlarından medeni şehirlere

Dünyanın öbür uçlarına kadar

Yayıp o sevgiyi ve ışığı

Kaleme dökmeden kulaktan

Görenler zaten anlayıverecekler sizi

Tınısından, ritminden, zikrinden kalbinizin

Sonra bekleye durduğunuz duyulunca

Mirasa kalagelen ninelerinizden:

“Oğlum duyulunca

Ardına bakma bu mirastır,

On bin yıldan beri.”

13.04.2012

TOKAT

“KAYIP KİTAP” KİTABINDAN

ÜÇÜNCÜ DİZİ

LANETLENMİŞ BÜYÜ “Kindara”

Büyücülerin toplantıları bu defa

Evlerden örgütlenerek başlayan “Yasin” okumaları

Kara kıyafetli, asık yüzlü karılar bu defa

Telefonlu büyüler. Her şehirden bin “yasin”

Haber vermişti peygamber: “Öyle günler gelecektir ki,

Öyle karanlık, kapkaranlık günler

Tıklım tıklım dolacaktır camiler, İçlerinde bir tek inanan olmadan”

www.tebder.tr.gg 38


DİZİLERKin, nefret, düşmanlık, garez sarmıştır her yanı

İlahi peygamberin mucizelerinden biri de bu mu?

Sırf hırslarını köpürterek yeniden,

Kinlerini titreterek yeniden, İnanç adına

Evet, inançtır bu da, iblisliğe inanç olsa gerek.

Yok, edilmesi gerçeğin, doğrunun

Yakılması insanlığın yeniden

Dikkatli bakınca yine karanlık, kabarmış yürektir yine

Evleri dolaşıp birer birer

Melun tohumlarını eker yine

Asık surat, kara kıyafet

Titreyen, titreten kin

İşte budur keramet

Hem de namazdadırlar

Namazdan hemen sonra da beddualar başlar

Şunu kahret, bunu mahvet!

18.04.2012

TOKAT


KULLANILMAYAN KELİMELER ”Sürekli Okuruma”

Alışık olduğumuz süre giden yaşamlarımız

Uyanmak, duş, kahvaltı, iş, mola, trafik

www.tebder.tr.gg 39


DİZİLERNehir veya deniz kıyısından suyu taşlamamız

Sektirmemiz taşları ve dalgalandırmamız suyu

Gemiden, takadan, ardından izlememiz denizi

Öylesine dikilmemiz yol kenarında, kapı önünde

Tanımadığımız biriyle sohbete dalmamız

Ciddiyetimiz veya gerginliğimiz

Yaşam nedenlerimiz veya biri

Durum gözlemlerimiz, değerlendirmelerimiz

Enfeksiyon kapması birilerinin, bir yerlerden

Hastalığının ilerlemesi

Panik

Istakoz, istiridye, levrek, aperatif bir şeyler

Önce atıştırmalık. Çorba, salata, birkaç çeşit meze

Bayat

Bisiklet yine yol kenarında duran

Yakalamak bir şeyi veya soyut bir şeyleri

Toksin biriktirmek ve atmak

Çift otobüs, Batı usulü

İnsanların içinde ağlayan insanlar yalnız

Yastığa gömülen gözler ve yüz.

Bahar, pazartesi veya başka sendromlar

Fenerbahçe taraftarıydım çocukken ben

Çoktandır Galatasaray taraftarıyım

Laboratuar hayvanları renk renk

Denenmeleri

Ölürler mi, yaşarlar mı?

Şüpheler: tutan, atan, iten veya çıkaran

Meyan kökü suyu şifa niyetine

“Çiçekleri severdi O, öldü şimdi

www.tebder.tr.gg 40


DİZİLERAdet değildir bizde, mezarlığa çiçek götürmek.”

Dalı kırılıp koparılmamış kalmalı çiçek

İsimler yine

Burada İbrahim orada Abram sonra Abraham

Yusuf, Josef, Yakup, Jakop, İlyas, Elyas

Mikail, Michael, Maykıl, Michel, Michael, Meikell

Şeytan, Satan

Cebrail, Gabriel, İsa, Jesus

Tütün, Soda, Sabun

Kirlilik ve cezası tanrının “fundamentalizm”

Kaçın ama nereye kadar

Nefes tükeninceye kadar

Saklanacak bir yer buluncaya kadar

Yüzde çil, kolda ben, sıralı yıldız

İşaret yazıları

Yıka elini yüzünü, kendine gel

19.04.2012

TOKAT


BİR RESİM BEŞ YÜZ BİN DOLAR “Aç Adama”

Aç birisi için sanatın hiçbir değeri yoktur

Bu kadar saf olma

www.tebder.tr.gg 41


DİZİLERFırsat bulunca

Sanattan anlamazın vur suratına

Anlayışlı biriyle evlenip

Çocuklar yapmak ardı sıra

Güzel, güler yüzlü, temiz çocuklar

Bahçede onlarla oynamak ara sıra

Yaramazlıklarıyla eğlenebilmek

Boyamalarıyla örneğin duvarlarını evin

Halıya dökmeleriyle veya boyaları

Çamurlu bisiklet tekerleğiyle dolaşmalarıyla evde

Taklit olmayan, kandırma karışmamış

Çocuk saflığında ve haylazlığında

Büyük annenin dişleri su bardağında

Mantıksız bir dolu iş, iş değil uğraş

Daha çok sıradan deneysel bir şeyler

Fırça şart değil kömür de olur

Aranılan başka şey

Satılamayan, müşterisi olmayan eserler

Telli bir çalgının kemanın örneğin

Basa yakın kalın sesi ama yavaş yani ağır

Kafa ütülemeyen

İhtiyarlık çağlarımdayım

Yüksek ve hızlı ritmik sesler tırmalıyor beynimi

Artık okula gitmeye bile utanan genç

Nasıl bir aile

Kızını

Böyle kötü işlerde çalışmaya

Zorlar

Zengin olmak, sosyeteye girmek istemiyorum

“Boyanmamış yerlerden ayrılma, çizgide kal!”

www.tebder.tr.gg 42


DİZİLERKenarlarından gitmeye çalış az kaldı.

İlk göze çarpan kırmızıdır

Sonra mavi, sonra sarı, sonra yeşil

Bu da ne?

Tuvale boya serpmek, sürmek, saçmak değil amaç

Tanımadığın adam hakkında ne bilebilirsin

Uydurmalardan, tahminlerden başka

İş ve sanat

Emek ve adına ne dersen de, işte o

Patronun kazanmalı ki sende kazanmalısın

Fabrika üretmeli, satmalı ki

Sen de maaşını düzenli alabilmelisin.

Fakat bu çok farklı

Kaçıncı el değiştirmesidir bu sanat eserinin

Eskidikçe, üstünden geçtikçe günler

Piyasası

Beş yüz bin dolara bir resim olur mu?

19.04.2012

TOKAT

“SANATA İZİN” KİTABINDAN

www.tebder.tr.gg 43


DİZİLER

İNEK “Pişmanlığa”

Çok pişman, çok

Berbat etti yine her şeyi

Yine yüzüne bulaştırdı

Ünlü olamadan, yine

Sanattan anlamayanlar

Utanılacak bir yığın iş

Evden kaçıran hatta

Çiftlikte çalışmaya başlatan

Havyarlar var ya o hayvanlar

Ortalığa sıçan

Sütüyle besleyen yine bebekleri

19.04.2012

TOKAT


www.tebder.tr.gg 44


DİZİLER

SANSASYONEL “Rekortmene”

Sarsıcı, kışkırtıcı, yıkıcı birilerini kırıcı

Kızdırıcı

“İşte paran, çok teşekkür ederim.”

Umarım iyisindir?

Sınırları zorlama sırası sende

Nefesini tut örneğin

Çılgınca, daha çılgınca, kimsenin yapamadığı

Bakalım neler gelebilir

Fikir bulmak

İlham yakalamak

En büyük balığı avlamak gibi

19.04.2012

TOKAT


www.tebder.tr.gg 45


DİZİLER

DOKUZ YALAN (SAÇMALIKLAR) “Dindara”

“Bütün bu saçmalıkların, yanlışların

Dinle bir alakası yoktur.” Bak söyledim,

Söylettin sonunda

“Hak’tan başkasına boyun eğmemektir, din”

Bu cümlenin dışındakilerin

Hiç birinin alakası yoktur dinle

Saydırma şimdi, baştan bir daha

Bildiğinin, inandığının onda dokuzu

On tanesinden dokuz tanesi, sonradan uydurma

Önce şu cenneti ve cehennemi

Koy kenara

O iş, Allah’ın işi. Sen O’na karışma.

Sonra ibadetleri de koy kenara

O da senin işin, buna beni karıştırma.

Şeraiti, tarikatı da koy öbür kenara

Onların çağı çoktan geçti.

Gördün mü? Şimdi ne rahatız sen ve ben

İnandın mı şimdi bana

Dokuz yalanın dokuzu da ortada

Anladın, inandın. At yükünü artık

Kimsenin inancıyla da oynama

İşine gücüne bak

Vurup durma başını duvarlara, taşlara

Düşersen mollanın, hocanın eline

Kurtaramazsın yakayı bir daha

Soyun – sopun, akrabaların da gider elden

Kolun, omzun, başın ve her şeyin de

Dört sene necaset

www.tebder.tr.gg 46


DİZİLERDört sene taharet

Gitti mi sekiz sene!

Hele bir de Arapçaya, Farsçaya başlarsan

Aklına da kaybettin mi temelli!

Kalmadı bir şeyin, sermayeni kaybettin

Denemesi bedava

Sor bakalım, sen sor biz birlikte bakalım

Biter mi, sonu gelir mi? Mollanın isteğinin

Ne yaparsan yap, onu memnun edemezsin

Yine surat asık

Yine işkembe büyük

Yine göz aç

Şimdi de

Kurban ister çocuklarını bile

Kurtar yakayı

Sana söyledik on sene önce

Bulaşıcı hastalıktan kaçar gibi

Kaç molladan

19.04.2012

TOKAT


BAŞ BAŞA “Gelene”

“Hoş geldin! Canım” da

Ben sana “gel” demiştim.

Siz!

Evlad ü ıyal, akrabayı taallukat

www.tebder.tr.gg 47


DİZİLERNeyin var, neyin yoksa bütün tanıdık

Cenge gider gibi

Toplanıp gelmişsiniz

Hani yalnızlık, saflık kapısıydı bu kapı

Şefaatçilerin olmadığı

Yeminler ederim inanmazsın

Belgeler tanıklar kandırmaz seni

Önyargıların kırılmadan, yok olmadan

Anlayamayacaksın

Çulsuzun tekiyim ben, param yok

Hem vallahi, hem de billahi.

Dünyanın her yerinde öğrencilerimin olduğu doğru

Fakat bu, para demek değil ki

İsa’nın bir gömleği, bir de sandaleti vardı

Ali’nin yamalı ayakkabıları

Bende onlarda yok

İnanmazsan sor tanıyanlara

19.02.2012

TOKAT


www.tebder.tr.gg 48


DİZİLERSATILIK DON “Zengin Müşteriye”

Hiçbir şeyim olmadığından

Zenginlerin arasına katılmayı umduğumdan!

Satılığa çıkarıyorum beyaz donumu

Aslını sorarsan

O da pederin donu.

Çamaşır suyunda güzelce kaynatılınca

Kullanılabilir yeniden.

Kullanılsın diye değil

Beni zengin etmesi için

Almalı alacak olan

İster hatıra diye saklasın

İster çöpe atsın

İsterse başkasına satsın

Beni ilgilendirmez artık

Yeter ki alsın

Bir milyon dolar versin yeter

İstemiyorum başka bir şey

19.04.2012

TOKAT


www.tebder.tr.gg 49


DİZİLER

VAAZ “Papaza”

İnanç, sıradan insanlar için doğru

Bilgeler için yanlış, yöneticiler için yararlıysa

Neye inanmaktasın?

Sarıya dönmüş rengi, taş bina beş yüz yıllık

Duvarında kilisenin ilan panosu

“Pazar ayininde bu hafta…

Peder Caşua konuşmacılardan biri!”

Ne zırvalayacak acaba bu hafta?

“Bu dünyada yapacağınız bağışlarla

Cennetten köşkler yapın kendinize!”

Kafayı yemiş bunlar.

Başkalarını da çıldırtmaktalar

“Babamız İsa, biz insanların suçları için

Feda etti kendini.”

“Büyük günah, Âdem’in günahı Havva ile

Bütün insanlığa, çocukları olduğumuzdan

Miras kalan kötülük, nasıl affedilecek.”

Ana cadde sağlam inançlılarla dolu

Hepimiz ölümsüz, ruhani varlıklarız

Büyük pederin rahipleri her yerdeler.

Yüksek bir yerden konuşan papaz

İlla ki yüksek bir yerden

Kalabalık yine sessiz

Dedikleri dinlenmeli

Affetme odasında, günah çıkarmaz sonra

“Tanrı seni korusun ve kutsasın evladım.”

Tespih, zincir, kılıç, haç, kitap tarikatları

Katolik, Protestan, Anglikan mezhepleri

www.tebder.tr.gg 50


DİZİLERDaha neler neleri…

Biri tutmuş etekten

Diğeri yakadan

Oradan, buradan, şuradan

Elleri gırtlağında milletlerin

Basarlar tekmeyi düşersin ateşe.

Her şehrin en eski ve büyük yapıları

En geniş ve verimli toprakları

Kilisenindir neden?

Tersine mi çevirmeli haçı?

Ahıra mı çevirmeli binalarını

Sırf inat olsun diye.

Sevgiyle dolu İsa’nın dindarı,

Nasıl oldu da

En büyük ama en büyük cinayetlere

İmzalarını koydu?

İşte budur dostum vaazın sonu:

“Mollayla papazın farkı yoktur burada

İkisi de sahtekâr

İkisi de yalancı.”

19.04.2012

TOKAT


DÖRDÜNCÜ DİZİ - GECE 03: 30 ŞİİRLERİ

www.tebder.tr.gg 51


DİZİLER

HUZUR BOZUCU ÇOCUKLAR “Çocuk Sahiplerine”

Huzur bozucular banket taşlarını söküp

Polis aracını taşladı.

Bira şişelerine gaz yağı ile benzin karıştırıp

Molotof yapan huzur bozucular.

O kadar huzurluyduk ki

Ne olduğunu anlayamadık

Huzurumuz bozuldu.

Çocuktular on iki, on üç yaşlarında

Çoğu erkekti bunların

Oyun zannediyorlardı.

Oyunları lastik yakmaca, taşlamaca

Yine bir yerlerinde ülkemin

“Bütün çiçeklerimi bana verin!”

Diyen öğretmen yüreği sızlamada neden?

Bir ağrı, sızı, acıdır bu

Toplum vücudunun bir yerlerinde

Baş ağrısı, sırt ağrısı, karın ağrısı…

Dünyada ilk defa yapılan yüz nakli,

Yanmış yüze ölü yüz, şimdi canlı!

www.tebder.tr.gg 52


DİZİLERKılı bile çıkan, mimikleri yeniden yeşeren

Hangisi marifet?

Günde beş vakit avazı çıktığı kadar bağırmak

“Haydin kurtuluşa! Haydin kurtuluşa!”

Ruhu yanan çocuklar?

Cayırtıyla.

Ülkemin doktorları, profesörleri

En mahir elleri, vicdanları

Daha ne kadar yanmalı bu yürek?

Afyon işlemez olur özgürlük tutkusuna

Aşkların en üstünü var olmak

Sayılmak, adam olmak

Hele hakkını kaybetmişse bir toplum

Bütün hücrelerini kaplar zamanla tılsım

“Hakkımı istiyorum!”

Neden senin çocukların yemek seçerken

Benim çocuklarım aç yatsın?

Yakarım haliyle caddeni, sokağını

Al da başına çal! Dinini, imanını

Ne olmak istiyorsun yavrum, büyüyünce sen?

Öğretmek istiyorum sana lazım olanı

Önce kaldıracağız hep birlikte savaşları

Silahları, kavgaları

Biz halkız! En güçlüyüz

Bizi yalnız bırakma, satma bizi

Acılarımızı çoğaltma

Yaralarımızı sar, iyileştir, kanatma!

Duydun mu hiç?

“Ben büyüyünce öğretmenim,

Terörist olmak istiyorum

Mafya, hırsız, katil, psikopat, manyak, cani

www.tebder.tr.gg 53


DİZİLEROlmak istiyorum öğretmenim.”

Asla.

Oysa bu mekanizma

Üretir her çeşidinden bunların,

Beyefendilerin bulduğu çözüm:

“Dindar nesil yetiştirmek”

Yani, katilin dindarından olsun olacak

Hırsızın, mafyanın, psikopatın dindarından

Koltuğunu kaybetme korkusundan

“Bilmem, yapamam, benim işim değil” demez de

“Yaptık, çağ atlattık” der durur yalancı

Gözüm var. Görüyorum

Kulağım var duyuyorum.

Yanar durmadan ülkemin sokakları

Hem sokakları, hem vicdanları

Geleceğin ümidi çocuklarımca

Tutuşturulmakta fitiller

Fitil, benzin ve daha ne tür patlayıcılar

Üretenler kimler?

TOKAT

19.04.2012


IRAK YİNE KAN GÖLÜ “Sünni’ye”

Şii mahallelerinde bombalar patladı yine

Mıymıntının biri çıkmış televizyona:

“Şiilerin bazılarının,

Ali’yi Allah bildikleri için

Müslüman olmadıklarını” vaaz eden,

Yalan.

Kabak, Ömer Tuğrul İnançer diye birisi.

www.tebder.tr.gg 54


DİZİLERHiçbir alevinin ne tarihte, ne şimdi

“Ali Allah’tır” dediğini duymadım.

Dinden çıkarmak için kendinden olmayanı

Atılan bir yalan, bir iftira.

Usul ud dinimiz vardır bizim

Açın bakın kitaplarımıza.

İşte bu katliamlarda

İftiracı, yalancı din adamlarının payı

Oysa biz, kimseyi dinden çıkarmayız

İnsanı insan olduğu için severiz.

Allah’ı Allah, Ali’yi Ali biliriz

Fakat sen ey! Sünni

İmamete inanmadığın için

Dön de bak! Önce kendi haline

Gerçekte Müslüman mısın?

O bombaları koy sen, bence kendi altına

Nasıl olsa uçup gideceksin,

Tapulu cennetine

20.04.2012

TOKAT


DOĞRUSU “Herkese”

Doğrusu şu:

Tüm kurumlara mesaj attım:

Alevi, Sünni, resmi – legal, illegal

Beş senedir gün ve gün bu işin içindeyim,

İçinden öte, başındayım

www.tebder.tr.gg 55


DİZİLERBütün mesajları ilk önce ben görürüm,

Yoktur bu konuda yardımcılarım.

Doğrusu şu:

Gönderdiğim onca mesaja

Bir tane bile cevap almadım

Bir tek tanesine bile?

Onun için açıklıyorum,

“Hep yalan”

Alevisi de yalan, sünnisi de yalan

Yoktur hiç birinin diğerinden farkı

Bu konuda.

Dava külah davası

Doğrusu şu:

Parayla satın alırsın en iyisinden şeyhleri, dedeleri

Siyasete kurban olmuştur bütün emekler

Sünniler AKP’li, Aleviler CHP’lidir.

Beklenen de yalan, bekleyen de yalandır.

Doldur cebini sende! Hadi birazda sen oyalan.

20.04.2012

TOKAT


www.tebder.tr.gg 56


DİZİLER

SONUÇ “Düşünene”

Düşün bir kere de tanrısız gibi!

Bakalım neler bulacaksın?

Deney yap! Öylesine

Sonucu görmek isterim

Bana söyleyebilirsin

Sana güveniyorum

İstersen yaz da gönder sonucu

20.04.2012

TOKAT


FARKLILIKLAR “Yine düşünene”

www.tebder.tr.gg 57


DİZİLER

Neden, her şeyi değiştirebileceğini düşünenler

Farklılıkları düşünmezler

Kabul etmezler veya neden?

Akıl yürütmeyle sonuca varamayız

Bu da hakikatlerden bir hakikat

Sonuç için gereken başka şeyler

Bence

İçimi doldurup, tatmin eden her hücremi

Bir şeylerdir lazım olan

Hissetmeliyim

Dokunamıyorsam, koklayamıyorsam bile

Başka bir şekilde

Anlamalıyım varlığı

Onun için de

Akıl, olmazsa olmaz

Fakat o da yeterli değil

Lazımlardan bir lazım sadece

20.04.2012

TOKAT


www.tebder.tr.gg 58


DİZİLER

OLDUĞU KADAR “Derin Düşünene”

Düşünce bile, kendimizde varsaydığımızdır sadece

Ezbercileri, taklitçileri saymıyorum bile.

Düşünenlerden bahsediyorum,

Mutlaktan bahsedersek hele,

Önü ve sonu belli ama

Sonsuz içinde belli olmayan aslında

Hadi bul bakalım

Varsaydığın düşüncenle

Nereye kadar?

Olduğu kadar.

20.04.2012

TOKAT


www.tebder.tr.gg 59


DİZİLER

DÖRT KURAM “Bilim İnsanına”

Şimdiye kadar fizikte bulunan,

Dört teori, var oluş veya oluşla ilgili

Birincisi, “Big Bang” yani büyük patlama

İkincisi, “Enerji Kuramı” - Einstein’ın kuramı

Üçüncüsü, “Kuantum” ve

Sonuncusu hâla Newton’un “Çekim Kuramı”

Bilim, totaliterliği kendinde ve dışarıda

Kabul edemez zaten.

Olamaz, olursa bilim olamaz.

Alabildiğine geniş ve boş hatta sonsuz

Alanların çalışmasıdır ve sonucudur bilim.

Anlaşılamazlıkları kabul ediyoruz zaten

Hissedilebilirliklerin peşindeyiz.

20.04.2012

TOKAT


www.tebder.tr.gg 60


DİZİLER

DÜŞTÜ “Komutana”

Askeri liselerin kapısına kadar dayandı gericilik

Hay! Allah

Yurt savunması yine bize düştü.

Yüzyıllar boyu horlanan Anadolu

—Dünyanın Kalbi –

Halkı dağ başlarına sürülmüştü,

Dönüp dolaşıp yine gelmişlerdi kapımıza

Bu iş yine Bektaşi’ye düştü.

Mucize midir, keramet mi?

En acımasız saldırıların ardından

Moğol, Emevi, Abbasi kıyımlarından

Osmanlı zorbalıkları, sarhoşluklarından

Sonra yine

Çıkar bir Bektaş Veli

İster Yesevi de, istersen Ali

Üfler tekrar nefesi

Diriltiverir

Kuru toprağı

Çorak bozkırı nura çevirir

Semaha durdurur yeniden canları

Cem eder

Göz kırpmasıyla kaldırır korkuları

Sonra yine gelmek üzere çeker gider.

www.tebder.tr.gg 61


DİZİLERBen duydum, biliyorum

Askeri kurumlarda

Alevinin horlanıp dışlandığını

Zararlılar ve tehlikeliler arasına yazıldığını

Hay! Allah

Kurtaramadı mı sizi paşalar!

Ürettiğiniz mollalar,

Çiftlik yine hazan durdu, dökülüyor yapraklar

Laf anlamaz bunlar komutanım!

Bunlar bilmez yurdu, töreyi

“Analarını bile satarlar menfaat için” bunlar

Ne beklersin, ne umarsın bunlardan

Söyledik dinlemedin

Başkalarını da dinletmedin.

Çek bakalım şimdi bu zilleti

Halkın kafasında boza pişiren komutan

Sizin belinize kuşak bağlayan hünkârdır.

Yolunuzu açan, şereflendiren sizi hünkârdır.

Çulunuzu, kılıcınızı kuşatan da hünkârdır.

Nerede kaldı, baba hakkı.

Saygı göstermedin töreye

Çekip bağladın ipin ucunu NATO’ya

Bir oraya bir buraya

Doldurdun babasızları Yuva’ya

Onları da düşman ettin halka

Bok yedirdin, süründürdün, sömürdün

Çek bakalım şimdi komutan

Çekmen gereken rezaleti, meskeneti

Abdest almayı öğretecekler önce

Bot çıkarmak zor gelir sana beş vakit

“Selamün Aleyküm” demeyi de öğreneceksin

www.tebder.tr.gg 62


DİZİLERYok, öyle eskisi gibi, iki de bir

Atatürk İlkeleri

Bundan sonra başucu kitabın

Namaz Hocası, İlmihal, Dualar

Duaya kaldı işin komutan. Anladın mı?

Bir bardak rakıya kanmak yok artık

Çocuklarımıza eziyetlerine göz yummak yok artık

Halkımızı hor görmen yok artık

Töre bilmemen yok artık

Dön gel komutan

Vergilerimizle besleriz seni

Koyunlarımız şişmanlatır göbeğini

Önünde hazır olda dururuz yine

Yeter ki sen emret komutanım!

Duymuştum fısıldamalarınızı aranızda,

“Acayip hoşuma gidiyor

Bunları böyle düşkün görünce” demeleriniz.

Gâvur muyduk biz komutan?

21.04.2012

TOKAT


BEŞİNCİ DİZİ – SANATA DAİR

SEYAHAT VE RAPOR “Başarıya”

Buza dönen su ve buhar, yakıcı rüzgâr

İçine kapanan soğuktan insanlar

Meşe odunu ocakları dolduran kış işte

www.tebder.tr.gg 63


DİZİLERSoğuk, zemheri, şubat ayı

Kale dibi, yüksek, çeker, açık alan Sivas’a doğru

Sivas’tan gelen fırtına

Tek oda

Ahşap bina

Akan dam

Yeni evli bir yıllık, zayıf beden

Koş gel ebesi mahallenin doğum yaklaştı

Hazırlayın komşular sıcak su, temiz havlu,

“Ikın yavrum!”

Hadi toplanalım, toparlayalım eşyaları bir odalık

İki sandalye, bir çeyiz sandığı, birkaç kap

İki kilim ve bir bebek

Neden ağlaması durmaz bunun?

Derdi nedir bu çocuğun?

Memnun değil mi geldiğine dünyaya?

Eski otobüs alır eşyaların tümünü

Yine kışa doğru bir yolculuk

Yeni bu defa yine bilinmedik bir yere doğru

Yine dağlara doğru bu defa Toroslar

Küpeli, Ferzine duydun mu?

Sümbül Baba’yı bırakıp Seyit Harun’a doğru

Bir oda yine, yine damı akan

Yamulmuş tavanı, kontrplaktan

Üstü saz dallarından ve çamurla yoğrulu

Yine gaz lambası, yine soğuk, zatürree

Zavallı çocuk ve ailesi, kavga ekmek kavgası

Bakkal Ahmet, asık surat ama şefkatli

Fakir aile çocuğuna

www.tebder.tr.gg 64


DİZİLERBilmezsin gazete kâğıdından torba yapmayı

İşte o Ahmet amca satın alır “Ağır bunlar, ne kattın buna?”

“Unla yapıştırdım Ahmet amca”

Bilge dede on torununu toplayıp

Her birine ayrı bir görev verince

Senede bir de olsa gördüğüm adımı veren dedem

Çocukluğumda kucağına yattığım

Bana Hayber Hikâyelerini anlatan dedem

Anlatırken gözlerimin içine bakan dedem

Kahraman dedem at arabacısı

Kasketini ve zayıf yüzünü hatırladığım bir de

Yemeğinden pay veren, ayranı seven dedem

Yoktu o zamanlar, bu kavgalar

Hele dine sövenler

Münafık yöneticiler yüzünden

Herkes, her komşu birken

Akşam yemekleri birlikte yenirken

Sular mahalle çeşmesinden doldurulurken

Duygudan geçip kalbi ve bilindik hisleri

Aşkı bir kenara bırakıp

Sonunda aklı bulup, şimdilik oda

Öğüt vermeye çalışırken bu günlerde

Kupkuru olmayan, hile tanımayan

Soytarı, dolandırıcı, tüccar kokmayan

Hisleri coşturan, tavan yaptıran, aklı bulup

Evet, şimdi kurduk koskoca bir okul

Adını tebder koyduk

Beslendiğimiz topraklardan doğan

Babamın dölü, anamın yumurtaları

Helal ve safkan tertemiz

www.tebder.tr.gg 65


DİZİLERİlhamlarla dolu ve ilham veren

Aşk olsun mayalayana, teşekkürler yol açana

Aferin okuyana, üretene, yolu sürdürene

Bilen bilir kimseden para almadık

Kayıt tutmadık, diploma dağıtmadık

Salıverdik suyun kendini

Bırakın akıp gitsin, akacağı yere

Sel, fırtına ekmedik

O yüzden mutlu, o yüzden rahatız biz

İnanmayacaksınız belki akıl almaz

Beş senede, on iki bin sekiz yüz yirmi dört

Kursiyer mezun ettik. Dile kolay

Nerededirler? Dünyanın her yerindedirler

Her şehrinden, her köyünden

Rüzgâr gibi tohum eken

Su gibi doyuran ve susuzluğu gideren

Cevapsız soru yoktur: bilmiyorum veya

Biliyorsak cevap hazırdır zaten.

Ne din tüccarıyız, ne sahte kabadayı

Ne siyaset bezirgânıyız, ne sahtekâr

İşimiz eğitim

Emanetimiz bilgi, saf, tertemiz, doğru

Sarhoşluk veren insanları delirten

Ayetlerden, hadislerden uydurmadık

Ne dini kullandık ne de uydurduk

Tartışmayı haram saydık

İnadı, zorbalığı, cehaleti haram

Plansızlığı da cehalet saydık

Başkalarının planlarıyla yatıp kalkmadık

Günümüzü üçe böldük

Ne kendimizi yorduk, ne başkalarını

www.tebder.tr.gg 66


DİZİLERTelaşlanmadık, korkmadık

Kin, nefret, hırs ve zorbalıktan kaçtık

Üzerimize vazife olmayan işe karışmadık

Boş konuşmadık, ahkâm kesmedik

Şeytani siyasetçilerden nefret ettik

Devletlerin entrikalarına karışmadık

İnsanı kutsadık

Bu yüzden açıldı yollarımız

Bu yüzden dolgun ve verimlidir buğdayımız

Cemaatlere karşı mücadele verdik ve kazandık

Rezil etmedik, aşağılamadık yine de

Toplu ve tek tek geldiler bize de

Katıldılar aramıza

“Muhterisliklerinizi kapıda bırakın

İnanmıyor musunuz Hakk’a?”

Tarikatların tümü kapandı

Anladılar ve ağladılar

Çağ marifet çağı

Aziz hakikatin ışığı yayılmalıdır tüm arza

İşte bilgelik, işte adalet

İşte kardeşliği tüm halkların

Dalaveresiz gerçekten

İnsanlar anladılar içlerindeki ortak cevheri

Onunla bakmaya ve nefes almaya alıştılar

Saf, temiz, arı – duru, katışıksız

İşte bu yüzden

Yok, olup gitti karanlık

İşte bu yüzden bağırarak yok oldu cahillik

Eskiden ne kötü günlerdi

Nasıl kıvranır acı çekerdi bilgeler

Kılık, kıyafet, gösteriş, görünüş ve ses yüzünden

www.tebder.tr.gg 67


DİZİLERÇan sesi, ezan sesi

Başörtüsü, sakal, cübbe ve haç

Yüzünden ve daha ne kepazelikler

Dışlardı insanlar birbirlerini

Ateşe atmak için fırsat beklerdiler

Kardeşler – öz kardeşler bile bir birine kin beslerken

Ne karanlık, ne kötü günlerdi

“Allahu Akber” naralarıyla

Tetiğe basardı insanımsılar birbirini öldürürken

Şehrin caddelerinde sokaklarında bağırıp dururdular

Saçma sapan, ahlaksız ve akılsız

İnançlar vardı.

İnandıklarının çoğu yalandı.

Önce inanırlardı uyduruk imanlarına

Sonra inandırırdılar başkalarını da

Yüzdeki kıl bile kutsanmıştı çaresizlikten

Kesmek haramdı.

En Müslüman en çok kılı olandı.

İlahi metinler büyü için kullanılırlardı.

“Yasin” bile büyü için okunurdu.

Düşman çatlatmak, oy toplamak için

Mahallenin kara giysili, peçeli karıları

Toplanırlardı bir araya

Dedikodu eder, beddua ederdiler

Kendilerinden olmayan komşularını bile

Lanetlerdiler.

Yüzler yerdeydi. Kimse kimseye bakamazdı

Her şey menfaat, her şey satılıktı.

Camiler dolardı ama inanan yoktu,

Hastalıktan başka bir şey saçmazdı.

Hocalar maaşlı mollaydı.

Düğün yemeklerinin etlileri, yağlıları hep takkeyeydi.

Hem beddua ederdiler Yahudi’ye

www.tebder.tr.gg 68


DİZİLERHem krallarını hala severdiler

Minberde, mihrapta yine Yahudiydiler.

Horlanmış, itilmiş Yahudi din adamı

Peygamberini tanrıyla güreştirip

O’nu da yendirip

Musa’nın taşağına bahse giren

Lut’unkinin üzerine oturtan

Sonunda yine kara, yine kıllı

Yine sahtekâr, büyücü, yalancıydılar.

Nasıl da kalkıverdi bir anda

O anda işte o anda

İnsanlığın bekleyip durduğu aydınlık

Çabalamayla, çırpınmayla, debelenmeyle

Olmadı olacak olan

Zaten olacaktı da ondan oldu

Zamanı gelmişti de ondan oldu.

26.04.2012

TOKAT


BEN VE SEN “Acımasıza”

www.tebder.tr.gg 69


DİZİLERBen derim, “güneş”. Sen dersin, “gece”

Ben derim, “nur”. Sen dersin, “balçık”

Ben derim, “Allah”. Sen dersin, “para”

İkimizden biri yok olmalı!

“Gece, balçık ve para değersizdir” derim

Dikkat et başka bir şeyler söylerim.

İnadı bırakıp teslim olmazsan

Kıyafetten öze dönmezsen artık

Sende gireceksin değersizler sınıfına

Cesur olsaydın keşke

Keşke dönseydin bir an kendine

Bıraksaydın kavgayı gerçeklerle

Ne güzel olurdu dünya

Başka bir şeyden bahsediyorum dikkat et

Şey olmayan bir şey

Bana acımazsın belli

Acı bari kendine

25.04.2012

TOKAT


KEÇİ “Keçiye”

www.tebder.tr.gg 70


DİZİLER

Hem inatçı hem hayvan

Laf anlamaz

Bakar görmez

Kuyruğu da var

Az daha büyük olsa, tam davar

Keçi

Adı çıkmış keçinin

Bir köprüde karşılaşır iki inatçı keçi

İkisi de boylar sonunda suyun dibini

Bir de dağ keçileri

Hani vahşi, hani yabani

Evcilleştirilmemiş yani

Boynuzlu

Kurban geldi

Keçileri kurban etmeli

Bırakmalı yakasını zavallı koyunun

Öyle değil mi keçi?

24.04.2012

TOKAT


www.tebder.tr.gg 71


DİZİLER

SOYUT ZATEN ”Anlatıp durana”

Soyuta dalış nefese gerek kalmadan

Nefes alıp ama aldığını bilmeden

Açıp gözlerini kırpmadan

Görüp ezberlemek ve

Anlatmak diğerlerine de görülence

Madde olmamalı bu ön koşul

Yani dokunulan hacmi olan

Ağırlığı ve yoğunluğunca

Ortak tecrübeler ispat edilemeyen

Kelimelerle oynayıp durmalar

Anlamıyor musun be adam!

O ismi koyan yine insan

Kelimenin içindedir asıl anlam

Anlama baksana

Bana anlatmaya çalışmasana

23.04.2012

TOKAT


www.tebder.tr.gg 72


DİZİLER

KÜFÜRBAZ “Kötü Alışkanlıklara”

Küfürbaz gençler

Tembelliğinden sakalı

Her soruya küfürle bir cevabı hazır

Ezberlenmiş gibi

Hepsinin cevabı aynı

Soran da dalgasında

Atıveren de kendini ortaya

Kim daha tuhaf küfür uydurursa

Gülünecek şöyle

Sokuver, ediver, yapıver, çakıver

Başı döner insanın, midesi bulanır

Hamilelik halleri gibi

Doğacak yeni bir tane daha

Farkı olmayan diğerlerinden

Ne gereği var?

Boşuna rezillik, boşuna uğraş

22.04.2012

TOKAT


SERİLİ TESBİH “Türbedara”

Bak şimdi sahtekâr hocaya!

Ölmüş babasına bile merhameti olmayan

Hacı Hüsamettin Efendi Hazretleri Vakfı

www.tebder.tr.gg 73


DİZİLERKendi babasını kutsayan

Düzenbaz, gözü dönüp duran kravatlı

Tanıyoruz seni ve babanı

Anlayışsız, kalın kafalı

Cahil ve muskacıydı

Senin baban.

Bu nesil hatırlamaz haliyle

Mahallede göz dikmediği kız kalmamıştı

Osmanın karısını da baban boşatmıştı

Kendi koynuna almak için

Şaşar kalırım

Eskinin yol kesicilerinin

Bugün dolan türbelerine

Hem türbelerine hem

Dokuz yüz doksan dokuzluk tespihlerine

İlla ki vardır her türbede

Bir tespih duvara asılı

Veya betonun üzerine serili

21.04.2012

TOKAT


www.tebder.tr.gg 74


DİZİLER

FAZIL SAY “Bunalmışlara”

Hayyam’dan birkaç dörtlük yazdı diye

En keskininden birkaç söz

Anlamazın anlaması için

Saldırıya geçmişler adama

Beş yüz bin “twit”, “defol git! Fazıl”

Memleket ne derin yerindedir Fazıl’ın

Halk kesimlerinden bahseder, o iğrendiren.

“Aynı dili konuşup anlaşamamak”

Bağnazlığın bu yük olmaya başlaması

Sanatçıları kaçırması yine

Bir yalan, bin iftira. Oysa

Hayatına yer açmaya çalışan Fazıl

Bu zavallı halkımın cehaleti

Sıkılmışsın, sevmiyorsun artık Türkiye’yi belli

Her şeyin sorumluluğunu alamaz Fazıl.

Sanatın dışlanmışlığı. Sanat evrenseldir

Sanatçının iyisi vardır, kötüsü de

İnsanca yapılan, insana hitap eder

Muhafazakâr sanatı kim uydurabilir

Sanatın olmadığı yerde

Türünün olması ne hazindir.

Uhrevi dünyasında melekler uçuşur Fazıl’ın

www.tebder.tr.gg 75


DİZİLERAnlamayan anlamasın sen boş ver!

“Mezopotamya’yı” çalıp gidecek misin?

Mücadelenin verilmesi berbattır zaten

Bu durumda.

Karanlığı ve aydınlığı önceden hisseden Fazıl

New York Filarmoni ile on beş kez çalan

Amerikalı bir müzisyen ömründe bire razıyken

UFO gibi inip sonra gitmenin anlamı yok

Mekanizması olmalı sanatın. Yok, oğlu yok

Köy enstitülerinin kapanması ile

Zaten vurulmuş kültüre balta

Suç kimin suçu?

Bir ağzında cami

Bir ağzında entrika, münafıklık

Olsaydı Fazıl’ın

El üstünde tutarlardı onu da.

Dine küfredilmezdi buralarda kardeşim

Seni de sevmeyen münafıklar yüzünden

Küfredilir oldu dine her gün.

26.02.2012

TOKAT

“Sanata İzin” kitabından

ALTINCI DİZİ – SÖYLENEMEYENLERE DAİR

ABBAS’IN ANASI “Yanık Yüreklere”

Her gün, bu gün gelir yüreğimin yarası, ciğer sızım

Sensizim, çok mutsuzum, üzgünüm yavrum

www.tebder.tr.gg 76


DİZİLERGelirsin ve kucaklarım, bırakmamacasına bir daha

Oğlum, yavrum, ümidim, belimin direği Abbas’ım

Neredesin?

Ne yaptılar sana?

Otuz beş sene her gün

Beklediler oğullarını

“Biz cennete gideriz umarım,

Siz sürdürün bu yolu,

Ben bir kayıp anasıyım.”

Arjantin’den, Panama’dan, Türkiye’den

Bir kayıp anası, her gün kovulan

Yüreğim neredesin.

Abbas’ın Anası gibi

Yol kenarına kurup hasır çadırı

“Abbası gördün mü?

Hani güzelliğiyle ve yiğitliğiyle, mertliğiyle, erkekliğiyle tanınan

Güzel oğlum, canım, yavrum

Ne oldu sana?”

02.05.2012

Tokat

“ŞİİRLE SEMAH” ŞİİR KİTABINDAN

YALANCI NİHAT HATİPOĞLU “Lanetlenmiş Yalancılara”

Tarih boyu. Senin gibi ne sahtekâr, yalancılar

Üredi, türedi, sen daha iyi bilirsin Hatipoğlu.

Nedense bu Kürtlerde vardır böyle bir damar

Bir yanı Ömer, bir yanı Osman, bir yanı Naile

Bu yüzdendir, yine tarih boyu adam olamamaları

Sürekli başkalarının keçisini gütmeleri

Devletsiz ve bayraksız piç gibi ortalıkta kalmaları

www.tebder.tr.gg 77


DİZİLER“Ey Naile! Ben Rasulullah’a söz verdim

Ölsem de vazgeçmeyeceğim hilafet makamından

Kan gölüne dönsün ümmet

Doğransın azizler ve oğulları umurumda değil

İnmem bu koltuktan Naile”

Ne tuhaf, Ebu Süfyandı bu sözü söyleyen

“Ne olursa olsun

Vazgeçmeyeceksiniz iktidardan

Devlet topunu kendi aranızda

Çevirip duracaksınız, akrabalarım!”

Hatipoğlu gibilerin Rasulü Ebu Süfyandır

Onun gibilerin tamamı zalimdir.

Ey zalimler! Gözünüz dönmüş hırstan

Kene gibi yapıştığınız koltuklarınızdan

Yuvarlanıp düşersiniz bir gün,

Masallarınızın sonu gelsin artık

Karıştırmayın hak ile batılı birbirine,

Anlatıp durduğunuz ateşten önce siz korkun!

05.05.2012

Tokat

“BU MU DÜNYA” ŞİİR KİTABINDAN

KAPİTALİST MÜSLÜMAN ”Söylenemeyen Sıfatlara”

“Recep Tayip Erdoğan” münafıktır.

Yakasını şeytana kaptırmış bir zavallıdır, O

Başka bir şey yapamaz, yaptırmazlar

www.tebder.tr.gg 78


DİZİLERBatmıştır bataklığa.

“Fethullah Gülen” de münafıktır.

O ise kaptırmıştır cübbenin ucunu şeytana

Hem kendini hem cemaatini batırır, battıkça

Firavunluklarına gelince

Henüz olamadılar.

Mehdiliklerini ilan ettiler çoktan

Allahlıklarını ilan edemediler henüz

Mevcut muhafazakâr iktidar

Hırs belasına batmıştır çoktan

Kendilerinden başkasını insan bile saymazlar

Bu oyunu kim kurdu?

Bana sormayın, zaten dışarıdayım.

Daha açık konuşulamaz, yazılamazdı galiba!

05.05.2012

TOKAT


YEDİNCİ DİZİ

İMECE “Çağrıya”

Bir kişinin altından kalkamayacağı işler eskiden

Su kanalı kazmak, yola çakıl döşemek

Afetlere karşı koymak birlikte yapılırdı.

Bir araya gelince çalışkanlar

www.tebder.tr.gg 79


DİZİLERİş arasında sohbet de ederdiler.

Hal hatır sormak yani

Haberdar olmak birbirinden

Çalışana çay olmazsa ayran, olmazsa su ikram edilirdi.

Yemek vakti gelince her evden yemek gelir

Serilirdi yere her çeşidinden

Çocuklar, hanımlar ve herkes yerlerdi.

Telefonun ucunda şimdi yardım merkezleri

Emeğin karşılığı ödenerek yapılır oldu işler!

Hangisi daha güzel?

Sırf aradaki sohbetlerden dolayı

İmeceyi tercih ederim modern zamanlarda bile

Aş gibi, su gibi beslenmesi için insanlığın

Herkes ortaya koymalıdır ürünlerini

Saklamadan biriktirmeden

Ortak akla ulaşmak için

05.05.2012

TOKAT

“HİKMET DAMLALARI” KİTABINDAN

BOYUNDURUK “Yok, a”

Hırs kazığı saplanmış baştan sona

Başka yöne dönemez boyunduruklu

Bakmayın öyle sahte gülümsemelere

Ne faydası dokunur, ne de işer yaraya

Karşıdakinin ezildiğini gördükçe mutludur

www.tebder.tr.gg 80


DİZİLERİçten içe kendini yer, eritir

Titreme tutar vücudunu

Bağırır da bağırır

Atamaz bir türlü içindeki kini

Ne itiraf eder ne kabullenir

Bilerek doğruları çarpıtır

Tutturmuştur kötü bir yol

Pire için yorgandan sonra âlem yakar

İnadına kurban olmuştur aslında

Istırap içinde kıvranmaktadır

Kısacası bulmuştur belasını

Ne kurtarıcısı vardır ne de gerçek bir dostu

Olmadığından, kalmadığından insanlığından eser

Kâh paraya tutunur, kâh makama, rütbeye

Dine sarılır, yalana sığınır

Bulamaz çıkacak bir yol

Yoktur anlayacağın varlık içinde

09.05.2012

TOKAT


www.tebder.tr.gg 81


DİZİLER

LOKMA “Miskine”

Her gece bekler oldum miskin, yatağımda

Sırtında çuvalı ikramlı efendi gelir diye

Elim ayağımda tutar ama

Aşığı oldum o güzel yüzün ve dilin galiba

Nasibin varsa dostum

O ıssız gecede bile

Gelir bulur seni helal lokma

Alışırsan birde hele o güzel yüze

Ne vazgeçebilirsin tadından

Ne de bırakabilirsin bu miskinliği

Kim ne derse desin

Tükürseler bile yüzüne

Eyvallah der geçersin güzelin hatırına

O bahsettiğim köy var ya

Kuş uçmaz kervan geçemez köy

Kovulduğum köydü benim

Kendi karısını satan adamlar vardı orada

Gerçekten inatçı ve cahildiler

Fakat O güzel yüzlünün adının hatırına

Aldım o çamur köyü

Yükselttim ta göklere

Şimdi onları herkes aziz bilir

Oysa hepsi hem rezil hem kirliydiler

Onun gece gezmeleri bundandır

Omzundaki çuval yarası bundandır

www.tebder.tr.gg 82


DİZİLEROğullarına miras kalan

Şimdi bile gece uykularının tutmaması

Benim için yani

Ve Onun azizliği

Geceyi kutsaması, gece bekleyeni

Alışkanlık olsun diye

Zannetme geçti ve gitti

Yine her gece dolaşır miskinlerini

Dağıtır yine lokmalarından

Her sorunun cevaplarından

Çıkar bu defa çuvalından

İlahi marifetler ve hikmetler.

İnanmazsan

Bekle bakalım birkaç gece

İster aç avucunu

İster içinden çıkamadığın sorularını hazırla

Nasılda doluverecek

Tıka basa

Bekleyedurduğun lokma

24.05.2012

TOKAT

“ŞİİRLE SEMAH” KİTABINDAN

SAKSAĞAN “Kötü Soruya”

www.tebder.tr.gg 83


DİZİLERKarga cinsi bir kuş işte

Kanatlarındaki beyaz çizgileridir tek farkı

Kalanı tıpkısının aynı

Sabahın erken saatinde,

Düşünürken hayatımın ezikliklerini

Öylesine dolmuşken içime sıkıntılar

Aldanmalarım, kandırılmalarım, hayallerim

Açgözlülük veya daha çok istemelerimden doğan,

Atmışken kendimi balkona hava almak için,

Tam karşımdan uçarak gelip cevize konan,

Saksağan

Kumrular vardı her sabah uyandıran

Bu sabah, nereden çıktı bu saksağan?

Ve yine bir ses, araba motoru sesi, ifrit eden

Ve yine karnımda kıvrandırmalar,

Midemde ekşimeler,

Sağ omzumdaki ağrı ve

Göz ağrılarım

28.05.2012

TOKAT


www.tebder.tr.gg 84


DİZİLERNE DEMELİ “Yorgunlara”

Ne demeli

Anlayamadığım ve çoktan terk ettiğim cevap

Yorgunum işte anlasana

Kolayından, sökmeden ciğerimi anlatsana

Hani vazgeçtiğimi söyleyeli çok oldu da

Yeminler edeli bir daha, bir daha

Dönüp gideli

Bırakalı, terk edeli

Baş ağrılarım ve hatıralarım, ne demeli?

Durduğum şu an, şimdi

Bu kadar güvenilmez, denenmeli

Yüzü gözü kan revan

Bükük belli ve hastalıklı

Tükenmiş neredeyse

Kalmamış yani bitik

Daha ne vermeli,

Daha nelerden vazgeçmeli?

28.05.2012

TOKAT


www.tebder.tr.gg 85


DİZİLER

BİR ACIKLI ÖYKÜ “Kahpeye”

Görev, o acıklı öyküyü aktarmak,

Çıkarıp atmak içerden kendim için,

Kurtulmak çaresiz kıvranmalardan,

Ümit bağlanmış kadın

Çocukların annesi

Neden bu çocuklar bu kadar uyumsuz,

Bir tür hastalık mı bu?

Sabahın erken saatlerinde yine

Veya alışık olunmayan kaybolmalar, gitmeler

Ansızın habersiz gelmeler

İşte o beklenmedik gelişin

Beklenmedik görüşü

Uzayıp giden hayaller içinde gerçek

Kadın kocasını aldatıyordu

Hem de çirkin bir adamla.

Çirkin adam zevkleri hayallerken

Çocuklar tanımadıkları adamı bilirlerken

Kadın kocasından ve babasından intikamını alırken

Gizliden süzülmeler, dolaşmalar evin çevresinde

Kadından bir işaret beklenirken

Yakalanıvermek kocaya

—kaldıralım şimdi habersi gelmeleri

Çıkaralım yani ümitli kocanın kendini

www.tebder.tr.gg 86


DİZİLERSonra devam edilecektir kocayla

İşareti alan çirkin tutar kapının yolunu

Usulca açılır kapı

Ayakkabılar içeriye çıkarılır

Çocuklar odalarında babalarının aldığı

Oyuncaklarıyla meşguldür

Bu kaçıncı süzülmeler

Bu kaçıncı eve almalar başkalarını

Otobüste, okulda veya sokakta tanıdığı

Hovarda, erkek veya düzücü kadının

Bir donu bir entariyi sıyırmak kolaydır

Birkaç saniyelik iştir

Mutfakta, banyoda veya yatak odasında kocasının

Ateşli sevişmeler

Koparırcasına dudakları ve sımsıkı

Sarılması çirkinine

Çocukların gürültüleri ve ağlamaları boşunadır

Sıcağa ve hazza alışkın et

Tatmin edilmeli, becerilmelidir

Kafası gömülmelidir kelin göğüslere

Ve en sertinden girilmelidir girilecek yere

Bağıramamalı, konuşulamamalıdır

Günahın en çirkinindense kime ne

Olamamak bir türlü yıllar ve yıllar sonra

Bulamamak, kanamamak, doyamamak

Hep ama hep aramak

Yanmak zaten için için

Kavrulmak, kıvranmak hatta

Şaşkın kel ve vicdanının bir yerlerinden çaresiz

Boşaltması bağırsaklarının oralardan bir şeyler

www.tebder.tr.gg 87


DİZİLERFışkırtması içine ve dışına

Yüzüne, gözüne, ağzına

“İntikam” suçlu kim? Ya adam

Zavallı adam

Onca kahrı, zahmeti ve sıkıntıyı

Bunlar için mi çeker

İşte budur öykünün acıklı yönü

En dokunaklı, en hazin, en orta yeri

Buradan al istersen sen de kullan

Yakmak istiyorsan, mecbursan

Genişlet öyküyü bir ucu ulaşsın marsa

Diğer ucu katliam romanlarına

Karşılıksız sevgilere

Kuytularda iğfal edilmişlere

Çıkılamaz içinden bir türlü gerçeklere

Sen de ulaştır bir yerlere

Sanat olsun, film olsun bir yerlerde

Söylenemeyenleri söylesin

Gerçek değilmiş gibi

Hiç olmamış gibi

Hayalmiş, kurguymuş gibi

Utandığından ve ağladığından vicdanın

28.05.2012

TOKAT


www.tebder.tr.gg 88


DİZİLER

YARA “Kanamalara”

Göğsümün solunda yine duran, parmak dokunuşu

Kanaması, sızlaması, ağlaması göğsümün

Yüreğimin oralarda bir yerlerde

Yaraya dönüşen

Öldüreceğini bildiğim beni

Yine gösterdi kendini

Hatırlattı, unutturmadı, bildirdi kendini

28.05.2012

TOKAT


www.tebder.tr.gg 89


DİZİLER

SEVGİLİ “Vücuduma”

Sevgili vücudum ne diyorsun,

Bütün varlığınla, organlarınla, hücrelerinle

Artık dayanamıyor musun?

28.05.2012

TOKAT


DENYOLAR “O Arkadaşlara”

Soldan sağa üç denyo

Biri Pomak, biri Kürt, biri Laz

www.tebder.tr.gg 90


DİZİLERİspat edemezler bir türlü kendilerini

O yana bu yana çarpmaları bundandır

Oturmak isterken bir Itri halısında hoş

Biri takmışken kafayı yirmi yıldır Meriç’e

Meriç ırmağın adı olduğundan mıdır nedir?

“İsmi benim ismime, doğduğum yerlere benziyor.”

Ondan dolayı severim adamı, edaları

Her denyo kendince ezberinden

Ezberletilmişlerinden

Konuşulmaz evladım, yaşanır haller

İlginç buluşmalar

Fiyakalı duraksamalar

Yüreklerinin bir yerlerinde var, belli

Ama ne demeli

Durduğunuz yer nemli

Islatmamalı memeleri

Gençliğinde kapar insan hastalığı

Anlamazsın haliyle şimdi

Bu oturmaların kalkmaları da vardır

Yâri olana yar

Olmayana Hak vardır.

28.05.2012

TOKAT

“DIŞARDAN” KİTABINDAN

www.tebder.tr.gg 91


DİZİLERBAŞLAMAK “Karışık Düzene”

Ne müzik, ne kucak, teselli etmeyen

Her şeye gülen yine farkında olmadığından

Kurulu tuzaklar korunmak içinse içerden

Kapıları kilitleyen düşmana dışardan

Göğse bastırmak istenen başlar

Aslında çocuklar sürekli gülümserken

—Çorap ne zaman moda olmuştur?

Asilzadelerin tepeden bakmaları, dik duruşları

Yeni yapılan demir köprü, pas tutmaya hazırlanırken

Badem çiçekleri, beyaz çite dolanırken

Toz tutan kıyafetler, ağırdan ağıra kirlenirken

—Aktör bir tanıdığı, akrabası olan yok mu?

Dönen çark kendi ritmince

Adam saymayan, -yerine koymayan komşusunu

Gerinerek oturan bilgiç, ukala

—İtfaiye baltasının bir ucu sipsivri

Kaybetmek örneğin olanlarından bazısını

Anlaşılmaz sesler çıkarmak ve işaretleşmeler

Okuduğunu asla unutmayan

Kitap düşkünü, kütüphane müdavimi

Görevin yeniden ve yeniden başlamak

28.05.2012

TOKAT

“DIŞARDAN” KİTABINDAN

SEKİZİNCİ DİZİ

OLDUM BİLE “Fahişelere”

www.tebder.tr.gg 92


DİZİLERÖylesine gelip gideni ilgilendirmeyen

Talihsizlerden talihsiz bir hikâye işte

Süzülen gözyaşı

Dinlemeyi bekleyen adam

Fahişe olmayı hiç istemeyen kadın

Cakasını bastığını düşünürken

Sınıf arkadaşları, O

En iyi öğrenciydi

Söylenilmesi gereken değilken bunlar

Geniş ve güzel yüzlü birisine âşık olmuştu

Harika gözleri olan

Kirli, pis sakalı olmalı

İşte odur kötü yola düşüren kadını

Ne yağmurundan bahsediyorsun

Senin için döktüğüm gözyaşlarıdır bu

Gerçek, çoğu zaman duymak istediğimiz son şeyken

Yeni elbisesine yağsa da yağmur

Her şeyi öğrenmek istiyorum

Yoksa âşık mı oluyorum

Oldum bile

29.05.2012

TOKAT


www.tebder.tr.gg 93


DİZİLER

ÖLÜ ŞARKICISI “Ölmeyen yaşama”

İspanyol usulü ölü gömmelerin

Zenginleri için tabii ki

—Yoksulluktan öleni zaten atıver bir çukura

“İlahi” desek, onun gibi bir şeyle işte

“İskolanti Planiti” havaları

Takım elbise yine siyah

Gömlek olabilir sadece beyaz, İskolanti

İç savaşı İspanyanın destan üstüne destandır

Ne bitmez tükenmez günler Allahım

Engizisyonu, vebayı, Gırnata’yı geçtikten sonra

Birilerinin yine birilerine yalvarması gerekir

Bir dilim ekmek için

—Hele tutkusu o milletin

Boğa güreşlerinden midir, arenalarından mıdır?

“Ole, ole”

Kocasının ölmesini bekleyen, eski

Sevgilisinin daha genç kocasının

Aşk işte, aklını yitirmişliktir bir tür

Ölüm, yatağında ölürken,

Pişman olduğu ölecek olanın

Söylemesinden sonra belli olan

Aşk için ölüyor olmasıdır.

Vefasız ilk sevgiliden sonra

Önüne gelen her şeyi becermek veya

www.tebder.tr.gg 94


DİZİLERAtmak kendini denizlere

İki seçenekten biridir aslında, delirmenin dışında.

Sana dostum

Şöyle belini kütürdetecek

Kocaman bir sevgili lazım şimdi

Ve bu aşk tecrübesinden sonra

Âşık olup yolunu şaşıranlara

Yol bile gösterebilirsin artık.

Bir de Alzheimer, bunama başlangıcı

Unutmak istediği hatıralarının

Silip süpürmesidir olup biten her şeyi

“Artık hayat yok Olimpia!

Kırmızı gül goncası

Tutsak ihtiraslarının girdabına

Dalmış, çılgın, tatminsiz âşık

Hoşa gitmeleri kaçamakların yok artık

Al beni de oraya, her neresiyse ora

Şarkıcının tek üzüntüsü

Kendi cenazesinde onun kadar

İyi bir şarkıcının şarkı söyleyemeyecek olmasıdır.

02.06.2012

TOKAT


www.tebder.tr.gg 95


DİZİLER

KENDİ BULAN “İşlemeye”

Hamama pantolonla giren sakallı genç

Balkonunda donsuz güneşlenmeyi öğrenince

Terk ediverdiği gerilerinde tutukluklarını

Hayıflanıp geçip giden günlere ve

Tadına zamanında bakamadığı duygularını

Hatırlayıverince ara sıra

Hamamcının şaşkınlıkları

Tecrübeli ihtiyar müşteri uyarısı:

“Kendine gelir birazdan

Öğrenir yaşayaraktan

Ummadığı anlar eninde sonunda

Suç kimin, vebal kimin?”

Bir uçtan diğer uca savrulmalar

Tutunmak bir yerlerine duvarların

Yalnız bulmak kendini

Kimsenin el uzatamamasından

02.06.2012

TOKAT


KUYRUK “Daha güzele”

www.tebder.tr.gg 96


DİZİLER

Tepede güneş, hava sıcak ve nemli

Bunaltıcı yani

Biri elde biri kucakta çocukları kadının

İtiş – kakış

Pirinç kuyruğunda ezilen otuz yıl önce

Şimdilerde harçlık kuyruğunda

“Nüfus kâğıdını unuttun mu kadın?”

Kuyruk

Uluslar Arası Kamyonların kasası un dolu

Yağ dolu, kimisi su dolu

Yine kadın. Çocuklar doymalı

Hani şöyle huzurlu ve mutlu yaşamak varken

Her şey düzenli yerli yerinde olmalıyken

Yarınından endişeli kalabalıklar

Kalabalıkların orta yerinde kadınlar

Var bir yerlerde bozukluk

Planlamacıların hataları

Ya beni bulan sonunda sıkıntı

Daha güzel şeyler yazmak varken

Neden bu kuyruk?

05.02.2012

TOKAT


ILIK UYARI “Uyarılara”

www.tebder.tr.gg 97


DİZİLER

Vücut kimyasallarının, sinir uçlarına

Hücrelerine dokunuşu ile

Uyarılar, emirler, iletiler ve

Harekete geçmesi bir yerlerin

Son zorlamalar

Kalanı bulmalar ve atmalar, çıkarmalar, sunmalar

Kabul edilir veya

Edilmez. Yayılır veya yayılmaz

Ürettiğim şiirler

İki beyin lobunun

Arkasına doğru tepenin

Ilık bir uyarı sürekli

Uyandıran ve uyuşuklukları çözen

Kendine, aslına, gerçeğe uygun

Yepyeni düzenlemeler ile

Kaldırımın kıyısına bir gece

Çömelip, bırakıp, doğurup, çekip gidip

Bırakılan bebek, hayatına sarılan

Sana neler anlatılacak büyüyünce

Nasıl doğmuştun sen yavrucak?

05.06.2012

TOKAT


www.tebder.tr.gg 98


DİZİLER

ÇİZGİ “Doğala”

Grafiklere ve resimlere bakıp sen

Çizgiler dünyasına daldığından

İbaret olduğunu düşündüğün çizgilerden

Doğada yoktur çizgi aslında değil mi?

Gündüz, bulut ve görülen Ay

Aslında güneş ışığının yansımasıdır

Gökyüzünün maviliği de

Yansıyan görüntüsüdür yine denizlerin

Ve gördüğün her şeyin dostum

Bir içi vardır. Atomlarına varıncaya kadar

Görüleni işte böyle göstermenin

Yapmanın resmini başka yolu yoktur

Çizgisiz olmaz yani ressamca

İlla ki en az birkaç çizgi olmalı

Fırça darbeleri bile sonunda

Çizer sınırları

05.06.2012

TOKAT


www.tebder.tr.gg 99


DİZİLER

DÖRT “Sıralı Dörde”

Güneş altında aslan

Yine bir sembol

Ormanın kralı aslan, göğün kralı güneş

Dokunamayan bir birlerine, bahçelerine

“Dolaşma sen buralarda, sana ait değil

Bu bahçenin köpeği, bahçıvanı ve her neyi

Sen değilsin.”

Ağaca bakan kral

Dedesinden önceden kalan ağaç

www.tebder.tr.gg 100


DİZİLERYaprakları düzenli yeşeren

Kıskandıran kralı

Ağaç olmak isteyen kral keşke

Daha uzun yaşamak için

Üzerinde gezecek böceklere ve

Dolanacak vücuduna sarmaşığa rağmen

Zaman dümeni

Fırtınada belli olur kaptanın kaptanlığı

Düz yolda sürmenin mahareti yok

Kırılması dümenin, bozulması motorun

Tüm planları yok eden

Sekiz, on iki izli dümen

Kuzey batının alt ucu

Saatin ikiye bakan yönü

Tüm yönlü, doğrusal ve küre

Akrep

Yukarı kalkan kuyruk ucunda iğne

Ağızda dişten, elde yumruktan farkı

Tam kendi sırtına saplanması

Enjekte etmesi kendi zehrini

Ve kıvrılması, uyuşması, ölmesi, kuruması

05.06.2012

TOKAT

“KAYIP KİTAP KİTABINDAN”



DİZİLER

OPHİUCHUS “Takımyıldıza”

Ophiuchus, arkada kalıp safa dizilemeyen

İstenmeyen, beğenilmeyen, sıra dışı belki

Bir yıldız, kütleler bütünü müsün sen?

Yoksa

Önüne geçirdiğin çömezlerini hizaya dizen

Nöbet tutan bir nöbetçi

“Arzın efendisinin işareti benim”

Diyen misin yoksa tüm rütbeler omuzlarında

Kıs kıs gülen, bıyık altı düzen bozan

“Siz bilmezsiniz, ben bilirim.” Edaları

Buradan baktığım için

Gördüğüm için sonradan, aralardan

Sümerli gözlemciler değil

Bakan, gözleyen ve gözlemcinin

Görebildiği ince güzellik

02.06.2012

TOKAT


YAŞAM AĞACI “Töreye”

Ağaç dalına çaput bağlamak adettir bizde



DİZİLERÖzellikle bir yatırın başında büyümüşse bir ağaç

Alıç ağacı daha makbuldür

Çaputu kadınlar bağlamalıdır özellikle

Ey! Kutsal ağaç

İşte! İnançlarımı, isteklerimi, geleceğimi

Ümidimi bağladım sana

Hatırlatıyorsun bana

Zihnimin ve benliğimin derinliklerinden

Bildiğim, var olan büyük tılsım

Bir çekirdekten, kökü toprağa saplı, gömülü

Daha sonra zamanı gelince

Çekirdekten yeşerip, olgunlaşıp, üreyecek yine

Üretecek çekirdeklerini

Ve dallar

Ve yükselmek göğe

Ve yayılmak yayılabildiği kadar

Ve gölge

Ve meyve

Ve bağlanması kaderlerin

Ve Sitretül Müntehada

03.06.2012

TOKAT




DİZİLER

ÜÇ “Üçe”

Totaliter

Konuşmak, yazmak, gündeme olmak bile

İstemem bu tür kelime ve kavramları

Kaybedilmesi istenmeyen eldekilerin

Elde olduğu düşünüldüğünden

Zorla ve kandırmacalarla hatta

Düşman olacağını bilerek sonrakilerin

Sırası gelenlerin, oğlu olsa bile

İştah

Doyuma ermekten çok, delik kabın dolması



DİZİLERTabansızsa şayet, şelalenin altında olsa da

Doldurulamayan boş kap

Sürtünmesi kıyılarına suyun veya başka

İstenilenlerin, her şeyin

Karşıdan bakmak bir de güzelliklere

Dokunmadan, koklamadan

Göz ile sadece

Bulmak için

Başkalarına da buldurmak için

Herkesin bulması için

İktidar çözümlemeleri

En baştan tam ortaya şu esası koyalım:

Tüm dünyada adalet olmadıkça

Bir yerlerde adaletçiklerin olması

Oldurulmaya çalışılması, çözemez sorunları

Aşamalarla geçilmelidir ileriye doğru

İleride olacak olana doğru.

O halde

Önce bulmalıdır insan, şimdiki yerini

Karıştırmamalıdır öncekileri ve sonrakileri

Şimdiye

05.06.2012

TOKAT


DOKUZUNCU DİZİ



DİZİLER

TÜRKMEN KIZINA ÂŞIK ÇİNGENE “Tutkuya”

Edalı Türkmen güzeli, hem de nazlı, cilveli

Yalçın dağlar gibi dik duruşlu, sağlam

Esinti kadar yumuşak, zeki ve anlayışlı

Düzen kuran, çekip çeviren, dişi kuş

Genlerinde “giz”lidir tarihin her dizesi.

İnsanın her cinsinin - doğulu köklerden, bulunduğu ülkem

Rivayetlere göre çingeneler yani romanlar Hint kökenlidir.

Göçlerde Avrupa’nın uçlarına – İspanyaya kadar gitmişlerdir.

Giderken de orada burada dağılmış, kalmışlardır.

Çok eski kültürdür Hint kültürü, kadim yani

Ama gel gör yolcularına, ne çaresiz, ne çekilmiş kendinden

Türkmen’in yolculuğu da çok öncelerden başlar

Ben diyeyim “on bin” sen de “yirmi bin yıl”.

Sulaktır önceleri ilk geldikleri topraklar ve geniş ve verimli

Sonraları, yedi bin yıl önce kuraklık olur

Dağılır Türkmen obaları, çadırları

Binlerce, öbek, öbek bir o yana bir bu yana



DİZİLER

Üç Ok boyum, Çepni soyum. Kimine göre dağlı

Aslında biz ovaların adamıyken önceleri

Sonradan düştük bu hallere.

Bilmiyorsunuz ama insanlığa medeniyeti,

Tarımı, yol yapmayı, şehirleşmeyi, hayvan evcilleştirmeyi

Töreyi, bize göre – kendimizce, aslımıza uygun kanunu

Devlet olmayı, devletsiz kalmamayı

Yaşamayı düzen içinde,

Adaleti, Hak bilirliği

Doğayı, doğalı ve doğumu

Tanı ve Tanrıyı

İki kelimeyle anlatabilmeyi geçmişi ve geleceği

Sözün engin deryalarını ve

Dünyanın en güzel dili olan Türkçeyi

Çingene ile Türkmen Kızı

Biri esmer biri beyaz tenlidir.

Köklerinden kopmamalıdır insan

Sonra şaşırır ne yapacağını

Kiminle ve nasıl dostluk, birlik kuracağını,

Eski serhat boylarının çocuklarıdır bir de

Doğrusu, en başta insansa başlangıç, farkı yoktur

Ama sonradan fark edilir farklılıklar

Derinlerine daldıkça bilginin, sırrın

Ayrışır bir düzen içinde topluluklar

Demem o ki

Bu sevda hani

Olmazı olur yapma çabası

Bir tutkudur aslında, aşkın ötesi bir çekim

İhtiras mı dersin, inat mı, ne dersen de?

Kürt toplulukları da, farksızdır çingeneden

Tarih boyu, birkaç gün bile



DİZİLERHak Teala, vermemiştir onlara devlet nimeti

Bir çeşit lanettir bu aslında.

Aleviler Kürt değildirler, olamaz

Kürtlükle Alevilik bağdaşamaz

“Sonradan olanlar esrardır, onda da bir keramet vardır.”

İşin sırrı Mehdi’nin Hükümeti

Yok, edecektir zaten birkaç günlük devleti,

Bu yüzden bana kızanlar varsa varsın kızsın

Kimse değiştiremez, değiştirilemezi.

Çok acı çektirdiler Türkmen’e

Anlatılamayan, bala çevrilen acılar

On yıl değil yüz yıllar boyunca

Önce Arap belası, din adına saltanat kurup

Yaktı baştan sonra Türkmen çadırlarını

Sonra Moğol, sonra diğer zorbalar

Gelin görün neden dağlı olduğumuzu

Şimdi daha iyi anlarsınız

Görünce de hayretler içinde yaşarsınız, yaşarırsınız

Ajite etmiyorum, hakikattir bunlar

Hakk’ın Adaleti var. Eminim kendimden emin olduğum kadar

Toplanmıştı o zamanlarda

Aç karınlarını doyurmak için

Sultanın gözüne girmek için

Yaldan pay almak için

Yani kölelik, esaret, haysiyetsizlik, dalkavukluk

Ve daha bildiğiniz fakat söyleyemediğimiz şeyler

İşte bu yüzden

O zorba topluluklar cezayı hak ettiler



DİZİLERİşte bu yüzden tutku, sevda, aşk

Belki affedilirler umuduyla, kendilerini affettirmek arzusuyla

Kendi adıma

Affedemem, bana kalmış değil yani

O gün

Kuyuya doldurulan küçük Türkmen kızı

Sevimli hayaller içindeyken

Kendisinden önce annesi atılmışken çukura

O da, onun yanına

“Tevekkeltü teal Allah”

Allah’ a bırakmışlardı yani işin sonunu

Karışamam haliyle O Yücenin işine.

Duaların, yalvarmaların kar etmediği günlerdir artık

Kulakların duymadığı, gözlerin görmediği

Zihinlerin durduğu, akılların köreldiği

Anlayışların tıkandığı

Kısacası

Tam gündür artık

İster anla, ister anlama

İster yalvar, ister yalvarma

Kaderse kader, yazıysa yazı, intikamsa intikam

İntikam alan el Müntakim olan Hakk’ın kendisi

15.06.2012

TOKAT


BULAŞMADAN KALAN BİR İKİ ADAM “Temizliğe”

Adam denilen insan yani, illa erkek değil



DİZİLERÖyle kadınlar bilirim, insanlığı doğuran

İyiliklerin tümünü kendisinde yoğuran,

Hani böyle kirli, bulaşık her şey, her yer

İşte o bulaşıklığa bulaşmayan temizler

Aç gözlü değil öncelikle

Yüreği arı – duru, sevgi dolu hakikatinden

Harcamamış, tüketmemiş sermayesini

Uzak durduğundan çirkefliklerden

Hem de akıllı, gerçek akıl

Yani bilgili, bilen işin sonunu, nereye varacağını

Ne müneccim, ne büyücü

Sadece iyi bir gözlemci

Hem de cesur kurtulmaya, girmemeye

Cesareti olanlardan

Kendisinden çok az kalanlardan

Almaz haliyle yanına kimseyi

Yalnızlığı tercih eder

Ne gerek var

Kendini atar mı insan bile bile?

Dipsiz kuyulara, uçurumlara

Sonu görülmeyen yollara

Atmaz haliyle

Kalan birkaç adam

06.06.2012

TOKAT


ÇAMLICAYA CAMİ “Enteresana”

Türkiye’nin en büyük camisi Diyarbakır’a yapılacakmış

Yirmi bin kişinin bir anda saf tutabileceği bir cami



DİZİLERÇamlıca’ya da, İstanbul’un her yerinden görülebilen bir cami

Dini anlamayanların

Anlamak istemeyenlerin

Anladığını zannedenlerin

Kapıldığı bir tuzaktır bu

Hele bir de toplumları dolandırmanın

En enteresan yolu

Çamlıca denilince önceleri gazoz

Sonra herkesin bildikleri gelir akla

Sultan Ahmet vardı, bunlardan önce

Kuyucunun padişahı

Anadolu’da doğranmadık Türkmen bırakmayan

Mallarına, canlarına el koyan, ganimet alan!

Ganimetlerle cami yaptıran

Çalınmış paralar, mallar yani

Şimdilerde yine kana giren, kanlar boyundan aşan

Ahmak, zorbalar. Zorbalığın kulları

Paranın tutsakları

Münafıklar yani tam “Kuran” deyimiyle

Ardı ardına yaptırmaya başladılar yine cami

07.06.2012

TOKAT




DİZİLER

TUTMAYAN MAYA “Debelenene”

Olmaz be kardeşim

Tutmaz bu maya

Tuttursaydı şimdiye kadar

Tuttururdu tutturmak isteyenler

Muhammed’in Lokması

Kalır sahtekârın boğazında

07.06.2012

TOKAT




DİZİLER

NECEF KERBELA BASRA “Anlamsız Gürültülere”

Kardeş!

Sana sesleniyorum, duyuyor musun?

Ben, ülkemde ezan sesinden şikâyet ederken

—O da günde beş vakit

“Sala”ları katmadan

Hak sözüne karşı olduğumuzdan değil

Şikâyetimiz gürültü kirliliğinden.

Bozuk ses düzenlerini sen geç

Milyon voltluk olsalar da

Böyle zulüm olur mu?

Doğum günü, ölüm günü bahane

İnsanın beynine, zihnine, duyularına

Ciddi tecavüzlerdir bunlar

Her direğe bir megafon bağlayıp

Sabahtan akşama kadar

Delirtmek mi milleti?

Riyakârlığın, münafıklığın bu çağda tezahürü

Mersiye zaten üzerken herkesi

Yıllarca, aylarca sürekli

Bu nasıl bir inat, nasıl bir akıl tutulması



DİZİLERBunun için mi boşa gider

Bütün emekler

Bunun için mi?

Zıvanadan çıkar inanmışlar

Güzel kardeşim!

İnancın da ne güzel

Bağırmana ne gerek var o halde

Önce bir sus da kendini dinle

Bence bu korku

Kendini dinleme korkusu

Doğayı dinleme, kuşu – böceği dinleme

Bak neler söyler sana

İçinde durup durduğun

Mükemmel mucize

Gözünü kapamasana

Kulağını, kulağımı tıkamasana

Bu seni kandıran gürültülerle

Beni de delirten, kızdıran, zıvanadan çıkaran

Bağırtılarla

İşkencene bir son versene

Gürültücü

15.06.2012

TOKAT


ONUNCU DİZİ - SON DİZİ



DİZİLER

MARİLYN’İ KURTARMAK “Gayrete”

Hani esmer bomba değil sarışın bombaMarilyn Monroe, yazmasan olmaz—Bazıları sıcak sever.- “Ne kalça var be kadında”Hele o saf tavırlarAcındırmalar kendiniKurguyu kurana maşallahPara kazanmayı seven bir yapımcıMenajer veya editörSöylemem o ki:Kurtarmalı Marilyn’i birileri

Kadın, yine çok güçlüdürÖyle bir enerjisi vardır ki,Yüz erkeğin arasına girse bir kadınFazla güzel veya dekolteli olmasına gerek olmadanBütün başlar ona dönerBütün bakışlar ve yüzlerGüneş dönen ayçiçeği gibi.İşte bu yüzden bulmalıdır kadın kendiniÖnce cesaretini toplamalıSonra toparlamalıdır şuDarmadağın olmuş dünyayı

22.06.2012TOKAT“BU MU DÜNYA” KİTABINDANRÜYADA GERÇEK “Akan Kana”

Kafayı bulmak için almalı birazŞöyle yavaştan, çevredekilerinÖnce fulûlaşıp sonra yok olmalarıUçar gibi, süzülür gibiKendinden geçer, bayılır gibiYorgunlaşıp, ağırlaşıpAtıvermek ister gibi yatağa kendini



DİZİLERSonradan hatırlayacağı rüyaları dalıpÇakıl taşlarından şırıldayarak akanNehrin sesiyle birlikteİçinde yüzüp, kıyısına yatanTüysüz kızlar dolgun, olgun, dişiAlabildiğine çekiciYaklaştıkça uzaklaşan veyaKoşan sana doğru çırılçıplakGöğüsleri hoplayarakDişiliğini gösteren alabildiğine

İnancından dolayı utanmana gerek yokAyıp hislerin, düşlerin için deTelli bir sazın bam teliyle başlayanDevam eden sonradan, inceye doğruAralarında duraksayan ansızınEzberletmekGüzelliğini bildirmek içinKızarmıştan karaya dönen ten rengiGözlerine katarakt çökenGöremeyen eskisi gibi ama alışkanAlışan sonraları, köre yakın, gezmelerEl yordamıyla bulmalar eşyaları, içecekleriO yüzden, işte o yüzden Gitmemek bilmediği yere—sadece destek olunmalıYanında tuttuğu veya sokulduğu yanınaEski oğullardan bir oğul veyaBakıma muhtaç bir başkası

Ağzı burnu kan revan içindeDüşüp yüzüstüDağıttığından kendi suratını

17.06.2012TOKAT“DIŞARDAN” KİTABINDAN



DİZİLER

CAMİ DİREĞİNE İŞEYEN BEDEVİ “Kuru Toprağa”

Bende oradaydımYine!

Mesajın ulaştığı yerlerden zar zor,Merak eden kimi bedevilerİnceliksiz yani alabildiğine çölGece ayaz, gündüz yine yakıcıDiken yetişen tek tükBir de vahaları olan yerlerUfuklarında sisle, buharla, sıcakla karışık.Keçi ve deve sürüleri vardır.Rüzgârın yaktığıYer yer çizdiği yanaklarTepelerindenKum fırtınalarından, tanelerindenKorunmak için peçe ile örtülünür.Yakıcı güneşten korumak için beyniSarıkları vardır

Hem alış veriş hem gezi amacıylaMedine’ye gelen bedevi kervanıSusuzluğa alışıkÇiğ süt içmeye ve Kertenkele yemeyeYokluktan işte inzivaya çekileni saymaYaşamın bu türü zor oğlu zordurAltında petrol keşfedilmemiştir henüzTutunacak başka dallar aranır

Gelelim Muhammed’in yaptığı kerpiç binayaÜzerinin bir kısmı hurma dallarıyla kaplıGüneşten korunmak için.



DİZİLERAlabildiğine sade ve süssüzdürBakmayın şimdiki çinili, mücevherli binalaraDört direği vardır yine hurma ağacındanMihraba yakın.Mesajı dinlemeye gelenlerHalka olmuştur yine güneşin çevresindeKıyılarından sokulur bedeviKılık ve kıyafetinden kirli ve tozlu hallerindenYanık yanaklarından ve ellerindenTedirginliğinden, yabancılığından bellidirBuyur ederler kaş, göz, el işaretleriyle.Başlar dinlemeye bedevi:“Ey insanlar!” diye başlayan konuşmalarSessizce dinlemelerKardeşlik, adalet, hak ve hukukEfsunlamıştır herkesi

Sonradan çişi geldi bedevininKalktı ve isedi oracıkta, hurma ağacından direğeKızanlar oldu hattaKafasını oracıkta koparmak isteyenler.Sakinleştirdi Muhammet.“Bu onun âdetidir. Hakaret için yapmadı,Bir kova, olmazsa iki kovaSu döküverin, işediği yere”

Sonradan anlar bedeviToplum içinde işemek ayıptırAyıptır ve de günahtırSaygılı olmak gerek.Çöl ortasındaIssız ve kuru yani çorakBir yer değil burası

18.06.2012TOKAT“DIŞARDAN” VE “SEMAHA ŞİİR” KİTAPLARINDAN



DİZİLER

HARÇLIK “İhtiyaçlılara”

“Maaşı almışsın,Harçlık versene biraz bana”“Sittir lan! Harçlık yok, yatan adama”Yatmasam istemezdimYattığımdan istedim.Saplanmış hançerKanar ha kanar

18.06.2012TOKAT“BU MU DÜNYA” KİTABINDAN



DİZİLER

TUTARSIZ MESAJLAR “Şaşkına”

Bir öyle bir böyle, bir ona göre bir buna göreYel ne yönden eserseEsmese de eseceğini söylese bileSallayan yapraklarıSarsılmazlar nerede?Bak yine sis, bak yine buzÇalı, diken, vahşi hayvanNe olduğu bilinip, bilinmeyenBilinmemekten haliyle bu tutarsızlıkTavırlar ve halOnun döneminde insanlarŞaşkınlıklardan, şaşırmışlıklardanNe yapacaklarını şaşırmıştılar




DİZİLER

UYSAL “Koyuna”

Koyun hani,Kimi kuyruğunu hoplatarak koşanVeya önündeki koyunun peşinden koşanUçurumlara atlayan ardı sıra

Çoban köpeğine ne demeliAra sıra dişlerini göstermeliÖnleri yanları sıra koşmalı

Güneşleyen veya gölgelenen ağaç altındaUysal, uysal oluncaNe gerek var köpeğeHatta çobana.Kesimi geldiyse, sırasıysa o da başka




DİZİLER

ASİ “Sırça saraya”

Benim gibisinKabul etmeyen kabul ettirilmek istenenleri,Anlayan, bu günden yarınlarıİstemediğin, beğenmediğin ta ezelden beriYakıştıramadığın kendineO yüzden yaklaştırmayan kimseleriDiken üstündeHazırlıklı

Değişecek bu düzenİstemeyenler istemese de, merak etmeBu kadar eziyetten sonraYıkılacak haliyleTüm duvarlar ve surlar.Gir kolumaSıkı tut beniBen de tutarım seniİkimiz birden bir omuz attıkmı İkimiz birden bir tekmeBir kafaDarmadağın ederiz bu sırça sarayı




DİZİLER

SINIRLAR “Tel örgüye”

Dur!Geçemezsin karşı kıyı yabancıSana uygun değilSen de uygun değilsin orayaİşte burası sınır

Merak etsen de, gizliden geçmek istesen deElektrik var tellerdeGece nöbetçileri, barikatlar, dürbünlerGözlem altındadır sınırlarKorunması gereklidirKoruyucuları olan, korunan sınırlar




DİZİLER

İÇ ÇATIŞMA “Tatlıya”

Bir gürültü, ağrı ve baş dönmesiKendini kaybetmeye başlama yavaştanAlgılayamama hormonlarıYeni gelen besinden doğan toksinKuşatması etrafını alyuvarlarınDenge kuyusunun dengesinin bozulmasıDüşmeVurma, başı kıyıdaki taşaKan boşalmasıÜzerinden geçmesi bir TIR’ınBak neler oldu şeker yüzünden

15.06.2012TOKAT“DIŞARDAN” ŞİİR KİTABINDAN



DİZİLER

TEPKİ “Otobüse”

Tokada yaklaştın ama yenidenŞöyle kulağının altına doğruUyandırıverecekSana kendini hatırlatıverecekNeredesin ve ne yapmaktasınGüvenme ona, bunaÖğrenedurdukların şimdiye kadarHep seni kurtarmak içindirYaklaştın ama

16.06.2012TOKAT“SEMAHA ŞİİR” KİTABINDAN



DİZİLER

İLETİŞİM ZORLUĞU “Dalgına”

Evladım!“Ne söylediğimi anlamıyorsun galiba?Ortak dili kullanmıyor muyuz yoksa?Aklın başka yerde mi?Sevgilin mi geldi aklına, borçların mı?Şantajcının şantajları mı?”“Öptürmezsen rezil ederim seni el âleme!”Bana bak!Yüzüme bak!Gözüme bak!Konuşurken ben seninleBaşka şeylerle ilgilenme!Mutlaka anlamalıyız birbirimiziMutlaka




DİZİLER

MÜDAHALE “Acile”

Acil müdahale timi, birlikleri veya bölükleriKonusunda uzman, eğitimli görevlilerKazaya müdahaleSaldırıya müdahaleErken müdahale kansere“Nasıl olsa öleceksin!”Beş sene daha fazla yaşamak içinYutulur mu bu zehir?Öldürmesi, yok etmesi, eritmesi içinMutlak zafer kazanacak olan hücreleriSonradan olan, saplanan ve yayılanNeresinden bakarsanNasıl anlarsanYorumlarsan




DİZİLER

ORTAK PAYDA “Ortaklıklara”

Hepimiz insanızHepimiz hayvanızHepimiz canlıyız

Hangi organsa nakli yapılamayanİşte odur asıl organKalbin nakli olur, oluyor, yapılır, yapılmaktadırOmurilik ve beyinNakli yapılamayan tek organOnların içinde gizlidirİnsanın sırrıHer insanın. Sen ve benO ve diğerleriAslında hepimiz bir parçanın bütünü




DİZİLER

YOĞUN ÇALIŞMA “İktidara”

Emekçiler yine sabahın erken saatlerindeYemekhanenin açık pencereleriSabah havası içeriye dolsun diyeDemlenmiş çay düzenleriÇevir musluğu, kırmızı çaySıcak ve buharlı dolayısıylaKarın doymalı tıka basaVince yardım edilmeliKazmalar ve küreklerBaretler ve eldivenlerSonradan önünden geçemeyeceğinSarayı yapmak için




DİZİLER

FARKINDALIK “Cama”

İncecik bir görüntü uzaklardaParıltısından anladım bendeHerkes başka yöne bakarkenÇimlerin arasındaKırık bir cam parçasıTam gözümün hizasında olduğundanGözümü aldığındanOndan anladım




DİZİLER

GARAUDY’İ YAKMAK “Kazanmaya”

Sonradan Müslüman olan ünlüler listesindeydi.Tyson, Jacson, Cassius, Stevens, Kaptan Coustouİsimlerini değiştirmiştilerMalik, Ali, Muhammet, Yusuf ve saire olmuştularOlmuştular. OlamamıştılarGelip gidip, dönüp dolaşıpBir o yana bir bu yanaBir o sahile, bir bu sahileVurmuştular.Ünlüydüler, daha da ünlenmiştilerKimini üzmüş, kimini sevindirmiştirler—pokerde tutturan aynı kartlarıYutturan karşısındakine blöfünüArtıran açık artırmada, müzayede de örneğinEn çok artıranındır satılık malElim üstünde elim

Yakmalı Garaudy’i özellikleDoğduğu yere savrulmalı külleriAilesine vasiyetiSöylediğine göre:Ne sizden, ne bizden yani anlayacağınKaybedilmişBlöf tutmaz dava




DİZİLER

O GERÇEK “Aydınlığa”

Bu gün halaKaranlık varsa ki öyledirHaksızlıklar, yalanlar, aldatmalarZulüm varsa her yerde ki, öyledirGözyaşı, çaresizlik ve delirmelerHer şey tam tersineyse ki, öyledir

Gerçeği kimse ama hiç kimse söylemediŞimdiye kadarHissetmedi, bulmadı, duymadıSezmedi, algılamadıVar olduğunu söyleyenlerde gerçeğinSadece ve sadece, “var olduğunu” söyledi

Olsaydı eğer olması gerekenBulunsaydı yani gerçekKaplardı her yanı gerçek aydınlıkŞimdiye kadar var olan aydınlıklarSadece ama sadece o gerçeğin hayali


ON BİRİNCİ DİZİ



DİZİLERTÜRKMEN KIZINA ÂŞIK ÇİNGENE “Tutkuya”

Edalı Türkmen güzeli, hem de nazlı, cilveliYalçın dağlar gibi dik duruşlu, sağlamEsinti kadar yumuşak, zeki ve anlayışlıDüzen kuran, çekip çeviren, dişi kuşGenlerinde “giz”lidir tarihin her dizesi.

İnsanın her cinsinin - doğulu köklerden, bulunduğu ülkemRivayetlere göre çingeneler yani romanlar Hint kökenlidir.Göçlerde Avrupa’nın uçlarına – İspanyaya kadar gitmişlerdir.Giderken de orada burada dağılmış, kalmışlardır.Çok eski kültürdür Hint kültürü, kadim yaniAma gel gör yolcularına, ne çaresiz, ne çekilmiş kendinden

Türkmenin yolculuğu da çok öncelerden başlarBen diyeyim “on bin” sen de “yirmi bin yıl”.Sulaktır önceleri ilk geldikleri topraklar ve geniş ve verimliSonraları, yedi bin yıl önce kuraklık olurDağılır Türkmen obaları, çadırlarıBinlerce, öbek, öbek bir o yana bir bu yana

Üç Ok boyum, Çepni soyum. Kimine göre dağlıAslında biz ovaların adamıyken önceleriSonradan düştük bu hallere.Bilmiyorsunuz ama insanlığa medeniyeti,Tarımı, yol yapmayı, şehirleşmeyi, hayvan evcilleştirmeyiTöreyi, bize göre – kendimizce, aslımıza uygun kanunuDevlet olmayı, devletsiz kalmamayıYaşamayı düzen içinde,Adaleti, Hak bilirliğiDoğayı, doğalı ve doğumuTanı ve Tanrıyıİki kelimeyle anlatabilmeyi geçmişi ve geleceğiSözün engin deryalarını ve Dünyanın en güzel dili olan Türkçeyi

Çingene ile Türkmen KızıBiri esmer biri beyaz tenlidir.Köklerinden kopmamalıdır insan



DİZİLERSonra şaşırır ne yapacağınıKiminle ve nasıl dostluk, birlik kuracağını,Eski serhat boylarının çocuklarıdır bir deDoğrusu, en başta insansa başlangıç, farkı yokturAma sonradan fark edilir farklılıklarDerinlerine daldıkça bilginin, sırrınAyrışır bir düzen içinde topluluklarDemem o kiBu sevda haniOlmazı olur yapma çabasıBir tutkudur aslında, aşkın ötesi bir çekimİhtiras mı dersin, inat mı, ne dersen de?

Kürt toplulukları da, farksızdır çingenedenTarih boyu, birkaç gün bile Hak Teala, vermemiştir onlara devlet nimetiBir çeşit lanettir bu aslında.Aleviler Kürt değildirler, olamazKürtlükle Alevilik bağdaşamaz“Sonradan olanlar esrardır, onda da bir keramet vardır.”İşin sırrı Mehdi’nin HükümetiYok, edecektir zaten birkaç günlük devleti,Bu yüzden bana kızanlar varsa varsın kızsınKimse değiştiremez, değiştirilemezi.

Çok acı çektirdiler TürkmeneAnlatılamayan, bala çevrilen acılarOn yıl değil yüz yıllar boyuncaÖnce Arap belası, din adına saltanat kurupYaktı baştan sonra Türkmen çadırlarınıSonra Moğol, sonra diğer zorbalarGelin görün neden dağlı olduğumuzuŞimdi daha iyi anlarsınızGörünce de hayretler içinde yaşarsınız, yaşarırsınızAjite etmiyorum, hakikattir bunlarHakk’ın Adaleti var. Eminim kendimden emin olduğum kadar

Toplanmıştı o zamanlardaAç karınlarını doyurmak için Sultanın gözüne girmek için



DİZİLERYaldan pay almak içinYani kölelik, esaret, haysiyetsizlik, dalkavuklukVe daha bildiğiniz fakat söyleyemediğimiz şeylerİşte bu yüzden O zorba topluluklar cezayı hak ettilerİşte bu yüzden tutku, sevda, aşkBelki affedilirler umuduyla, kendilerini affettirmek arzusuylaKendi adımaAffedemem, bana kalmış değil yaniO günKuyuya doldurulan küçük Türkmen kızıSevimli hayaller içindeykenKendisinden önce annesi atılmışken çukuraO da, onun yanına“Tevekkeltü teal Allah”Allah’ a bırakmışlardı yani işin sonunuKarışamam haliyle O Yücenin işine.

Duaların, yalvarmaların kar etmediği günlerdir artıkKulakların duymadığı, gözlerin görmediğiZihinlerin durduğu, akılların köreldiğiAnlayışların tıkandığıKısacasıTam gündür artıkİster anla, ister anlamaİster yalvar, ister yalvarmaKaderse kader, yazıysa yazı, intikamsa intikamİntikam alan el Müntakim olan Hakk’ın kendisi




DİZİLER

MHP “NATO Tetikçilerine”

Hiçbir zaman milli olmadıHiçbir zaman TürkTürklüğün sırtında bir kamburdur MHPTöre bilmez,Tarihi çarpıtırÇoğu Çingene, çoğu devşirmelerin çocuğuBir yanı Yavuz – kuduz köpekBir yanı İbn Kemal, İbn Suud’durTürkü hor gören sultanların kuludur MHP

Tetikçi lazımsa NATO’ya ABD’yeBu taifeden daha iyisi yokturEn acımasız, vicdansız cinayetleri işleyebilirler kolaycaHem kanları, hem sütleri bozukturAvrupa’da PKK’ya haraç verenTürklüğün önündeki engelMide bulandırıcı, iğrençAlçak oğlu alçaklar topluluğudur




DİZİLER

…MAYINCAYA KADAR “Hazreti Mehdi’ye”

Kestikten sonra iki düşmanının boğazınıKendisinin olmayan kız çocuğunuTeslim edip kendi annesineKalıp kendisi ve gönderince onları

Göstermez kendiniSusmayıncaya kadar bağırmalarEzan bağırtıları ve benzerleri yaniTa önceden verilen haberAlametlerden bir diğeriRahatsız eden en çokHakikatiBu kadar kolayBu kadar zor mu?




DİZİLER

“Bozgunculuk etmeyin denilince, biz düzeltenleriz derler.”

ZOR “Yalvarmalara”

Lütfen! Mutlu olsun herkesŞu üç günlük dünyadaAçgözlülük, hırslar ve talan son bulsunCehalet, bağnazlık yok olsunLütfen!Rica ediyorum. YalvarıyorumNe olurHerkes ama herkes mutlu olsunÇocuklar gülsün, anneleriyleEl ele tutsun insanlıkDans etsin, eğlensinGülsün gözlerin içiKimse kırmasın kimseyiHor görmesin insanlar birbiriniSevemese bileAşağılamasınLütfen! Zor mu?İnsana yakışan, insanca“Salaklaştım bak yine!”




DİZİLER

KOMEDİ “Tiyatro’ya”

Ulu Manitu veya her neyseHani şu ortalığı kasıp kavuranMasalcı dedenin korkuttuğu kendisiyleEkmeğin, suyun, yağmurun sebebiKızınca vermeyen, açlıktan öldürenSırtında akbaba büyütenİmanın var mı senin, iman öğütlerkenNeye inanırsın, nedir bu dalavereler!Babil’in Kurbam Sunağı’nda fahişeGanj’ın kıyısında yılan, sığırMısır’da Güneş, Arap çöllerinde akrepİşkenceci, zorba, entrikacı, paracıKorkutucu, yıldırıcı, mide bulandırıcı

Gerçek tanrının yerine geçme çabaların yüzündenSana inananların, kandırabildiklerinSaçma dinlerinin, adi din adamlarıSenin adamların yaniBu yüzdendir tüm dengesizlikler

Şeytan tanrının değil, insanın zıddıdırTanrı zıddı olmayandırGerçekleri görmeyip, görmezden gelenleriKurduğu adalet düzeniyle zatenElini sürmeden



DİZİLEREninde sonunda cezalandırıverendirCeza derkenAnlaşıldık, bilindik, sanılan türden değilOda insanın anlaması için yine kendi dilindenAnladığı dilden yaniYoksa ne sana, ne ona, buna, ne de cezayaİhtiyacı ve gereği olmayandır.Zaten herşeyin içinde var olduğundanGözleri de, gördükleri de, ışığı da, zerrelerin zerrelerindedir.Kader derken yazgı yaniOlacakları her anına kadar kaydetmesi bir yerlerdeZaten olan varlık ve bilginin içindedirZaman derken, dünya yaniSemah etmesi güneşin ve kendi çevresindeOlup bitendir. Sabah ve akşam, hafta ve ayGitmesi bir yerden bir yere ışığınKaç milyar yıl?Hani o zerreden patlayanÖncesi ve sonrası olmayanYanları, kıyıları ve devamıKüçükten küçük derken tüm bilinenOrtaklıklar ve enerjiAslında ne yazıldıysa ve ne yazıldıysa, söylendiyseŞimdiye kadarBundan sonra da söylenecek olanlar hattaHepsi, o kalemin yazdığı o defterde varOlmalı yani öyledir, uydurmadan zatenBak şimdi!Çoktan geçip giden o kadınYine o güzel dizide oynarkenEksiksiz, kusursuz, tam, bozulmadan görünenRolünün gereğiYazarın yazdıklarını tekrar ederkenRol arkadaşları? Oysa şimdi yaşayanSonrada onlar da geçip gidecek olanNe tuhafBende geçip gidecek olanKendi sözlerimi yazarken, başkalarının yazmadığıVe yazmalar olup biteni, içindekileriKendini kaybediveren zorlanmış



DİZİLERFırlayıp giderken evrenden birinin bir yerlerineYolunu, gidişini, gelişini kaybedenÜzerine vazife mi?DeğilTüketip bitirmişken zaten bitecek olanı---------Bavul, bavulİçine konulan, yolculuktan önce lazım şeylerÜtülü kıyafetlerUfak tefek şeyler, süsler, totemlerTaştan oyma tespih taneleriÇeşitli, rengârenk, içinde karıca olanFosil, yani olduğu gibi duran ama kuru, cansızKıymetini herkesin bilmediğiBir de eritip hurdaya çıkartılan el işleriBundan yani bu tarihtenSekiz bin altı yüz elli yıl önceAltay’ın öbür kıyılarındaBir nehir kıyısında kurulan, temeli taşÜst yanı köknar gövdesiyle yapılıBinanın odalarından birinde yaşardı, bir kızBundan 8.650 yıl önceBizim kızlarımızdan bir kız gibiMeraklı, maharetli, üretken, sevimli, zekiİşte o kız, ismini bilmiyoruz, önemi de yokYani isminin önemi yokKendisi çok önemliYapıp bıraktıklarındanBurada yine bir kişiKız mı, erkek mi, bilmiyoruz yineBu defa cinsiyetinin önemi olmayanDağın yamacındaEski Ermeni Prensliklerinden kalanKalın, yontulmuş, düzeltilmiş, işlenmişTaş duvarların arasındaŞimdi toprağın altında kalmışDört bin beş yüz yirmi yıllık bir kolyeHem eli değmiştir, hem yüreğiYine renkli taşlar, karıncasızİşte bu günün definecisi, talancısı, açgözlüsü



DİZİLERBulmuştur onlardan, o parçalardan bir kaçınıVe satmıştır kuyumcuyaKuyumcuda eritmiştir sonsuza değin-----------Yılandan korkan insan kendini koruma çabasındadırİçgüdü denilse de zaten olanHerkesin bildiği ve yaşadığıAslında Darwin Dede’nin, hani o sevilmeyenHayatta kalma ve neslini devam ettirebilme çabasıdır.Her kim veya ney kurmuşsa sistemiAnlaşılabildiği kadar ucundan, kıyısındanİnkar edilemez gerçek. Gerisini boş ver.Bize en yakın yıldız dört ışık yılındadırSamanyolu’nun yarıçapı yirmi beş bin ışık yılıEvren ise kırk beş milyar ışık yılı büyüklükte ve büyümekteCern’de on bin bilim insanı çalışırBildiğimiz on dört milyar yıllık bir geçmiş

Ulu Manitu veya her neysenZihnimde yerlice, kartal tüyü bol ve renkliAkbaşlı Kartal, pençeleri sivri, gagası keskinGözleri, ya gözleriAnçetu Mamata Hatun, Ultacunun babaannesiAğaçlarla kaplı, havası temiz ve serinDağlık ve su pınarları yamaçlarından kaynayanKanadı renkli, irili ufaklı kuşların olduğuSesleri renkleri gibi çeşitliMamata’nın dillerini çözdüğü ve anladığı kuşlarTaneleri sever kuşlar, kursakları vardırKarnındaki kıpırtı canlının anneninÖnce kuşları izledi, onlara yuva hazırladıYumurtadan çıkan civcivleri gördü, anladıTüremenin bu türünü ve kendindekiniHayret ettiOkul filan yoktu o zamanlardaBüyükler küçüklere anlatırdıHikâyelerin içinde gizliydi bilgilerO da topladı bilgilerden kendi torunlarına,Komşu çocuklarına anlatmak için



DİZİLERBüyüklerimiz yine yaşarmış oradaÇalışmak, hazırlamak, yardımlaşmak varmışHerkes kardeşmişDoğan yeni bebekAyırmadan emermiş tüm annelerin memeleriniSonradan hatırlaması içinYoksulluk, hastalık veya yaşlılık günlerinde annelerininEmdiği o memenin sahibine sahip çıkmakElini tutmak yokuşu çıkarkenEvine su taşımakHatırını sormak, dertleşmek, dinlemekYardım etmek yani, yalnız bırakmamakBabalar ve dedeler yine kardeşmişlerDoğa herkesin, ambar herkesinmişDelinin biri bir gün hayal görüpKendi kendine uydurmaya başlayınca masallarÜstün güçler ve üstün güçlerin en üstününüYani yağmuru yağdıran, sonra sel ve boğulmaGüneşi yeniden ve yeniden çıkaran ve yakanYeri sallayan ve evleri yıkan içindekilerleGalip gelmiş sevgiye ve aklaDüşünemez olmuş insanlar, teslim olmayı seçmişlerHatta her gelen yeni bir şeyler uydurmuşSonra açgözlülük baş göstermiş“Bütün genç, güzel kızlar benimOnları ben döllemeliyimTüm çocuklar, benim olmalı” diyenler“Ambarın sahibi benimİstediğime veririm, istemediğimi aç bırakırımO var ya, işte O Manitu, O beni seçti.”Sonra taht olmuşBu aç gözlü adam da o tahta oturmuşSonra kendi babalarını ve dedelerini kutsamışTahtın yanlarına onların heykellerini oydurmuşGel zaman git zaman o da ölmüşOnun yerine oğlu oturmuş“Hani seni emzirmiştim ben. Sütannen.”“O da zaten benim malımTüm topraklar, nehirler, evler, insanlarBenim malım.”



DİZİLERSonra mızrak, kama, kalkan ve savaşSonra küsmüş doğaDallarından ağaçlarının mızrak yapılmasıTaşlarının yine ağaçlarla eritilip demirDemirden kılıçÜzmüş doğayıArtık acımaz olmuş acımasızaVolkanlarını taşırmışYerlerini sallamış, sallamış, sallamışAç gözlü insanlar ve hayvanlarKaçmışlar oradan orayaİçlerinden biri öncekilerdenYazmış bütün olup biteni ve saklamışAnlatmalarım bundandırOda zihnimde kaldığı kadar

14.07.2012TOKAT“GÜLÜMSEMELER” ŞİİR KİTABINDAN

ON İKİNCİ DİZİ



DİZİLER

40 BİN KIZILBAŞ “Kurtuluş Savaşına”

Yoluna çıkıp selam almalıAlmalı yorgunluğunu bir nebze, endişeleriniYüzüne gülmeli, eli sıkılmalı, kucaklamalı – sarılmalı, sevmeli“Hoş geldiniz Paşam!Ününüz bu bozkıra kadar geldi.”“Ölmeyi emredebilecek bir liderElbette cennetin kapısındanGülerek, koşarak geçip gitmeyi, geçirmeyiBilendir, olmalıdır.”O. Siz misiniz yoksa?Nenelerimizden beri haberi dillerde dolaşanHani saltanatı – zorbalığı yere çalacak olanHani düzenini sahtekârların, yalancılarınCam şişesini paramparça edecek olanDarmadağın edecek cam şişesiniKoparıverecek zincirleri…Hoş geldin!

Anadolu ana, toprak, fedakar, cevval ve vefakardırİnsanı ermiş, derviş, yoğrulmuş, zavallı!Çınar, koca çınar, yaban elması, gül ve dikenKucaklaşalım sımsıkı, koklayalım birbirimiziİçimize çekelim kendimiziYüzlerce yıl ihmal edilen, hor görülenTalan edilen, nasırlı eller, yanık yüreklerAyağa kalkmalı yeniden.

“Önce ilan edeceğiz cumhuriyetiSonra sürdüreceğiz devrimleriBirer, ikişer”“İşte buna içilir,Ne gelirse elimizdenNe istersen söyleyiver!”“Pirim bize lazım şimdi, gürbüz savaşçılarŞöyle KöroğluŞöyle çakalı, kurdu, yılanı, çıyanıEzip, tepeleyecek, dik duruşlu, sakin bakışlıYiğitler, Anadolu”

“Kırk bin er hazır ederiz bir aydaŞöyle bir haber uçuruncaKuş uçmaz yerlerden, dağlardanKartal yuvalarındanEl değmemiş topraklardan, pınar başlarından



DİZİLERBir haber uçuruncaToplanır gelirler üçer, beşerKırk bin er.”

Toplandı kırk bin KızılbaşKimseye bildirmeden kendileriniBağırıp çağırmadılarHakka kurbandılar, hürriyete, cumhuriyete“Kimsin?” diye sorana“Şuranın, şu köyünden, şunun oğlu şu”Gevezeliği sevmeyenlerdenKomutanları hayret ettiler, duruşlarınaBudaktan gözünü sakınmayanDisiplin, azim, çalışkanlın, direnç ve güçYorgunluk bilinmez bu zamanlarda“Nerden çıktı bunlar?Böyle bir ordu kurulmamıştı çoktandır beriHa gayret aslanlar,Yok olduğu sanılan bu milletElmastan savaşçılar, Hamza pazuluPaha biçilemez Ali, ZülfikarHa gayret, az kaldı.Düşman dökülmelidir denize,Böyle bir fırtına kopmamıştı daha önceKeçeli top tekerleriAğzı bağlı atlar.Biz omuz attıkmı, bir omuzDağıtırız cepheleriKaçacak yer aramalıdır kem göz, hainİlk hedefimiz Akdeniz!Yiğitler! İleri”Onların haberleri ulaşınca düşmanaPek çoğu kutsal topraktan, Anadolu’dan, Trakya’danSessiz sedasız çekip gittilerKaçıp gittilerÖncekilerin belasına uğramamak için

05 Ağustos 2012TOKAT“DIŞARDAN” ŞİİR KİTABINDAN

TAHMİN “Elinde Tutana”

Her okumada aynı yazıyıSürekli değişiyorsa bir şeylerŞiirin kendisi, öğrettikleri ve bildiklerin



DİZİLERDeğişiyorsa ve değiştirebiliyorsaİşte o yüzden değerlidir.Sana kim olduğunu hatırlatıpDüşündürebilenİçinde kendini bulup, yonttuğun, törpülediğinOndan bir şeyler alıp, seçip, özenerekKendine kattığın, taktığın

Bak yine gece yarısıBak yine yapayalnızKurşun kalem beyaz kâğıtta geziniyor yineSonrakilere kalacak olan cümlelerAnlatabilir mi beni.İmbikten damlayan, buharlaştıktan sonraBir damlacık, o kadar yoldan sonraEğri – büğrü, sarp ve yokuşYemin ederim! Bu yoldan daha önceGeçmemiştir, gitmemiştir hiç kimseİşte bu yüzden bana ait, sadece banaOkumalar paylaştığımdandırPaylaşmadıklarımı sen tahmin et!

18.07.2012TOKAT“SADE YAZILAR” KİTABINDAN



DİZİLER

GÜLİZAR KİTABEVİ “Boşa”

Giderken sağda, gelirken soldaEmniyet binasına doğruTelevizyon reklâmlarından birinden gördüğüm“Gülizar Kitap Kırtasiye”“Sekiz GB’lık Flash bellekler çıktı aldın mı?”Reklâm işte daldırdı beni orayaGitmişken bir de defter aldımŞimdi bu şiirleri yazdığım defterCiltli ve çizgisiz, üzerinde “notes” yazanKara kaplı defter

Kitap aşkım “çoşa gelince”Bir kez daha yolum düştüArka kapısından girdim bu defaArandım bulamadımAlt kattaymış meğer kitaplar.



DİZİLERAlt kat, orta kat, üst katlar…Bayağı büyük bina, iç inşaatı hala devam edenNeyse indim alt kataÖnce çıktı karşımaTanımadığım bir yazarın reyonuOnu geçtim.Yanında “yeni çıkan kitaplar” reyonuEn altta Yılmaz Özdil. Boynumu bükerek, eğilerek Baktım raflara teker tekerSeçtim üç dört kitapBiri gezi, biri siyaset, biri şiir, biri felsefeAsıl bulmak istediğimBilim ve teknoloji kitaplarıydı oysa

Birkaç tur daha attımSınava hazırlık kitapları da varKarşı raflarsa baştan aşağı din kitabıİşlemeli, sırmalı, ciltli kitaplarMeraklıyım ben, sözümü de sakınmamİşletme sahibine“Bilim seriniz neden yok, bir tane bile?”“Sipariş verirseniz getirebiliriz” dedi banaBir de o tür kitapların müşterisi olmadığından bahsetti“Getirmezsen tabi olmaz müşterisi!”

Meğer nurcuların yeriymiş burasıNurcu dediysemBizim yoldan değil, bildiğiniz ışık yoluHani çok bahsettiğim bin yıllıkİmam Rıza’dan gelen yol.Bunların yolu uydurukAsık yüzlü satıcısından anladım hallerini


BİR GECELİK SEVGİLİ “Tazeliğe”

Güzelliğinin farkında fakatGüzelliğiyle ne yapacağını bilemeyenYeni, farklı kıyafetler ve saç modelleri



DİZİLERÖnemlisi, herkese tatlı bir gülücükKörpecik, kuzucuk, can, Cancağızımİçindekiler kadındır, işve ve naz

İnsanların tanışıp kaynaştığı o yerlerİç çekmeler, baka kalmalar veya arsızcaOmuz atmadan hemen sohbete dalmalarİnce ayrıntılara kadarO gün ne yaptığından, beğenilerine kadarEş seçmeler, ömür boyu ve gecelikSırlı, gizli konuşmalar bir deArdına saklanılan alabildiğine uydurmalarRomanlardan, filmlerden, arkadaşlardan alınanEzberlenmiş cümlelerYani başkalarına ait, kendinin olmayanKorkudan ve çekindiğindenPot kırmak istemediğinden hani rezil olmaktanYeni tanışılan ortamlar ne de olsaAile boyu asalet, zenginlik, kültürBence hiç uzatmadan doğrudanKonuya girmek en verimlisi—onuna teklif edersenMutlaka kabul eder biri!“Güzelim gerçekten çok çekicisinYatmak istiyorum seninle yaniSevişmek.”

Şimdi hayal edelimBir resim olsun, usta bir ressamın yapacağıGerçek bir sanatçının kendi içindenBaşka kimselerden kopyalamadığı

Tarlası, çocukları, uçağı ve atı hariçKendi motor gücüyle ve pilotun maharetiyleHareket edemeyen, bozuk bir uçakOralardan bir yerlerden bir çiftçi gelmiş olsunAtı olan hatta atları olan bir köylüYaşlı köylü, köyünden başka bir yer bilmeyenTorunları tarlanın kıyısındaAğaçların altında oynayan örneğinPilot rica etsin köylüdenKanatlarından veya tekerlerindenKalınca bir halatlaÇekelim bozuk uçağı, atlarlaTablo bu olsunTarlada uçağı çeken köylü ve atlarıAdını “bozuk” koyalım tablonun



DİZİLEROlmaz ama

İlk defa yaklaşan dudaklarınBir başkasının dudaklarınaEllerin saçlarında, nefesin, hormonlarınSıcaklığı ve sıcaklığınUzak yerlerden bir esinti midir?Zamanı gelen bir kucaklaşmaHani ortam da sessiz, ürkütecek kadarDışardan gelen sokak lambasının ışığı olmasaZifiri karanlık. Yak mumları!Kokulu mumlarKırmızı, yeşil, mavi, pembe mumlarÇilek, portakal, ahududu, lavanta kokulu mumlarUtanıyor musun?Soyunmalara gelmeden dahaÜşümelere, tüyleri diken diken olmalaraDaha yeni başlamaya başlarkenDaha çok yol varkenTecrübe, dokunma, koklamaUçup gitme bilinmedik yerlereTarif edilemeyen, görülemeyenSonra bir daha, bir dahaKaybetme korkusu, cinayeti tetikleyenSözümüz bu muydu?Bir gecelik sevgili!


ON ÜÇÜNCÜ DİZİ

SİRKELEN “Kaybedenlere”



DİZİLERYeni doğanın her cinsiCivciv, enik, sıpa veya insan yavrusuFarklı bir yerden gelmiş belliBu dünyaya ait olmayanGüzellik, tatlılık, canlılık veMasumiyet

Duyarsız ve bilinçsizlerde bileUyandırıveren o muhteşem duyguyu

Aldanma perdeleri haniGörmeyen gözler, duymayan kulakları örtenDelilikle gölgelenmiş insan zekâsı

Farkında olmadan, farkına varmadan düşünmekŞaşırmaktır aslındaYolu kaybetmek yaniYeni yollar uydurması zihnin yeniden

Eşya ile kendini tanımlayan insanNe tuhaf! Zaten çürüyecek olan eşyaBencillik yani “ego” şimdilerde adıSirkelen, at! İşe yaramaz enerjilerini

Bir yerlerde bir zamanKaybeden her şeyiniYepyeni bir bilince yükselirÖzün özü, kendinin kendisiGerçeğin kendisi


UYANIŞ “Bu güne”

Savaşın her türü yok eder aslındaTerör, uyuşturucu, ahlaksızlıklar ve diğerlerine karşı



DİZİLERKendileriyle savaştığın dönüştürür seni kendineOrtaya çıkar başka kıyafetlerde bu defaDaha yaygın, daha güçlü ve daha vahşiSaldırdığın yani becerir dönüştürmeyiBelki yer değiştirirKılığına girersin zamanlaKatılırsın kısır döngüsüne böylece

Dışımızdakilerin içindeki ilahi nefesGörülünce aslında en eğlenceli olandırMutluluk aranmaz çünkü arayışın tam tersidir

Kadının gücünün farkına varılmalıdırAcılarla bağı kesilmeden düşünce biçimininMutluluğu bulamaz insan, kadını da

Uyanış karanlığa karşı ışıktırUyanmışların kurduğu dünyaUyanık eylemleriyleCoşku yani tanrısal kuşatmaKuşatmaktadır zaten hızla ve yavaşçaGelecekteki doğumun anlamı yokturÖzgürlük, aydınlık bu gündür.


EGO “Lekeye”

Kendini birinden üstün veyaAşağılık görüyorsan bu egodur.



DİZİLERKurban rolü oynamayı sever egoHaksızlığa uğradığı vurgular sürekliAyrıştırır kendini bu şekilde diğerlerindenÖzel hissettirmektir derdiOlsun da nasıl olursa olsun

Kendini rolüne kaptıran insanGerçek ilişkiler kuramazÜstat KasanHani krallık ailesindenZiyaretçileri gelinceEllerinin içi terleyen veBu yüzden çömezlerinin okuluna geri dönenYedi sene daha talim yapan

Yani dostum, herkese karşı eşit değilsenBazılarından miden bulanıyorBazılarından titriyorsanDönmek en iyisidir, gerisin geriyeHiç olmazsa üstatlık sıfatınLekelenmemeli




DİZİLER

ÜSTAT HAKUİN (ÖYLE Mİ?) “Üç aşamaya”

Adam JaponBizden değil yani!Konuşsa anlaşılmaz, yazsa okunmazAma bakın ne yapmış ta eskidenBu güne, sana gelen hikâyedenOkuyup anladığın dilden

Saygın bir adamdı HakuinKimin bir derdi olsa veya sorusuOna gelirlerdi, sakin biriydi.Günlerden bir gün, ergen bir kızYakındaki evlerden birinden



DİZİLERHamile kalınca ailesine şikâyet etti:“Üstat Hakuin hamile bıraktı beni.”Üşüştüler başına, ayıpladılar, kınadılarHakuin dedi ki:“Öyle mi?”

Kimse gelmez oldu artıkGünler geçti kız doğurdu.Kızın annesi bebeği alıp dikildi yine kapıya“Bu çocuk senin olduğuna göreSen bakacaksın!”Hakuin dedi ki:“Öyle mi?”

Aldı bebeği kendi bebeğiymiş gibiSevdi ve besledi ve büyüttüAradan geçti bir seneBebek büyüdüKız pişman olduÖzledi çocuğuBir akşam vaktiDayandı yine kapısına üstadın“Çocuğumu istiyorumSenin değil o çocuk benimBana tecavüz eden de sen değildinKasabın çırağıydı, söyleyemedim.”Hakuin dedi ki:“Öyle mi?”


ON DÖRDÜNCÜ DİZİ



DİZİLER

DAVUL “Aziz İslam’a”

“Davul islamdır” deyip çıktı davulcuTopladı etrafına epey de çapulcuTam çapulcu,Hani eskiden çapula çıkanÖlülerin elbiselerini soyanDişlerini söken…

Davulcunun mesleği buKimliği yani, kendisi, kazancı“Bak davulcu geçiyor.”Senede bir ayKalan zamanlarda düğün olursa çalar davulu

On sene önce olsaydıİnternetin, cep telefonlarının olmadığıOn sene önceO sevimli kız,Haberdar eden rezaletiDuyuran, duyarlılaraYoktu şimdi o ve ailesi.Taşlanmıştılar, kurşunlanmıştılar, yakılmıştılarİslam davulu yüzünden!



DİZİLER“Kardeşim biz oruç tutmuyoruz.Evimiz müstakil, görüyorsunUzaktayız sizden yani, anlasanaDavulunu burada çalmasana,Dinlenmeliyiz, yarın yapacak çok işimiz var.”

Anlamaz davulcuAnlamak istemez, algılayamazO anlatılan yalanlar, masallar yıkamıştır beynini“Ya Allah, Bismillah, Allahu Ekber”Köpekçilerin sloganı

Bak şimdi yeniden, en baştan anlatıyorum:İyi dinle!İslam azizdir çünkü son d indir.Tek tanrıya çağırır insanıO’nu tanımaya, bilmeye, görmeye çalışmayaBütün insanlığı.Dışındakilerin hepsi yalanNe koltuk sevdalılarınınNe de muhterislerin, sahtekârların, yalancılarınMasalcıların, korkakların, cahillerinİşi değildir bu işÖnce kurtulmalısın korkularındanSoru soramamalarından.

Sor bütün sorularını hazırımAklına takılan ne varsaKaybetmeden, yanındayken, şimdi


HIZLA “Konuşturana”



DİZİLERİmkânı olanlara derim ki:Yeniden planlayın her şeyiŞimdiye kadar konuşanları susturunHiç konuşmamış olanları bulunBakın, nasıl değişiyor her şey zamanla


UĞUR “Devlete”



DİZİLER

Hasan Baba’lılar toplayıcıydı. *şehidin köyüGerisini boş ver, burada dur!Uğur şehit oldu. ErBeytüşşebap, babamın da askerlik yaptığı yer“Kasığından vurulmuştu SamsunluKatıra yükleyip gönderdi çavuşSamsunlu yolda öldü.”Vay babam vay!“Kanı yerde kalmayacak!Acı çektirenler acı çekecek!İntikamı alınacak!Şehidim hakkını helal et bize!Şehitler ölmez, vatan bölünmez…”

Dışardan bakınca tam aptallıkKaç yıl?Hadi babamı geçelim. Benim bildiğimOtuz yıl.İnatçı, aptalların yüzünden öldü Uğur.

Her kimin hak talebi varsa verilmelidirİster homo olsun, ister lez *lezbiyenİster Rum, Ermeni, Kürt.Devletsen eğer gerçektenMutlu ve huzurlu olmalıdır toplumunTercih onlarınHatalıysalar çekerler zaten cezalarınıAkılsızlar akıllanırBilgisizler bilgilenirSen zincirleri çözüver, bir de şiddetiSultan masallarıylaUydurmalarıyla, uyuşturmalarıylaNe zamana kadar idare edeceksin milleti?

Şehidin babası:“Vatan Sağ olsun”Olsun da neden olsun?“Gözünün içine bakarak büyüttüğüm



DİZİLERBir oğlum, bir oğlum dahaKör, kahpe, üç liralık, aptal bir kurşunaGelsin!” diye mi?Gözü - karnı doymaz açgözlüler doysunLiderlik sevdalıları tatmin olsunDiye mi?Kahrolsun Vatan!Kahredip duruyorsa beniSussun ezan, çıldırtıyorsa beniİnsin bayrak, esaretimin sembolüyse.Anlamayan aptallara tecavüz haktırYazıkOlup bitenden habersizMasum çocuklar ve saf kalplilerBöyle rezil, böyle ahlaksız, çaresiz…Ruhun şad olsun masum Uğur.

05.09.2012TOKAT“BU MU DÜNYA” ŞİİR KİTABINDAN

KERİZ “AKP’YE”



DİZİLER“Bir keriz bulsakta (s…sek), itsek çamuraAslansın, kaplansın, sultansın deyipAyağımız batmamalı, kirlenmemeli çizmeÖlürse bu keriz basarız üstüne.”

Gel diyaloga geçelim!Yatak odam sıcak, parfüm kokuluSen soyunmaya başla yavaştanBen patlatırım şampanyayıZırlamayı kes hoca!Ben varım artık yanında. Gel sen, bakarım sanaÇiftlik, derslik, jigolo… Ne lazımsaMasaj bahanesiyle çözeriz düğümü

Bak düşmanların nefret ediyor sendenHele bir de ellerine düşersenBeter edecekler, yolacaklar tüyleriniKafana geçirecekler, ipekli pijamalarını…

Cüzdan, cüzdan ey! cüzdanKredi kartı, kredi kartıGizli hesaplar, onda bir ihalelerdenArkadan yaklaşan jop, iner veya girer!

Attan düşüp ölmüştü dürzüİnmişti başına Köroğlu’nun gürzüBöyle koyunlara ben gibi kurt lazım…

05.09.2012TOKAT“KAYIP KİTAP” ŞİİR KİTABINDAN

ALNI KIRMIZI NOKTA “Amcama”



DİZİLER

Bak ne hallere geldik amca!“Rahatsız etmeyecek artık” demiştinDeşildi ciğerimKan tükürmeye başladım yineNe adaçayı, ne zencefil, zerdeçalDindirmez oldu yarayı


ON BEŞİNCİ DİZİ



DİZİLER

KALAN YAZI “Eylemliliğe”

Yazıya bu denli önem vermemİçinde yaşadığım toplumdandır.Düşünmeyi düşünemiyoruz madem,Madem düzenli gelişemiyor düşüncelerO halde yazmalıdır insanOkumayı, okuma sırasını bilmiyorHiç olmazsa yazsında, okusun bari yazarken

Tam yoğunlaşmışken bir doğruyaÜzerinde giderken bir izinPatlayıveriyor bir yerde bir bombaNe akıl kalıyor, ne düşünceTam düzeltecekken bir yanlışıKopuveriyor bir fırtınaNe defter kalıyor, ne kalemTutunmuşken bir dala, kırılıveriyorBakarken bir güzele ölüveriyorEyleme geçeyim derken tamKramp giriyor, başım dönüyor, midem bulanıyor

Anlaşılan o ki:Başkaları yapmalı bu işiEngellenmelerim bundandır anlaşılanO halde sende birkaç kitap yazıverBakarsın yapar başkaları




DİZİLER

TEBESSÜM “Yıkıma”

Her şeyi ama her şeyi yıkacağım sonuncaBundandır eklerim bir şeyler şimdiye kadar eklenenlere.Adamın gözünün nuru, yaşam sevinci, bağıDayanağı yani varlık sebebidir biriktirdikleri.Doğayı örnek alırım bir yerde, bir yerde doğumuKışa gelmeli eninde sonunda mevsimler bahar içinYepyeni bir bahar, şimdiye kadar gelmemiş olanDoğmamış insanlar ve diğer canlılar

Devam etmek istemezdim ama gerekliNasıl olsa birileri ve dolayısıyla yapacaktı biriBaşka türlü izah edilemez olup bitenlerŞimdiye kadar gelenler, getirilenler zorlaDüşünsene bu kadar zorlanmalarHem insanı, hem her şeyi sonuna kadar

Yıkmam için tabiî kiBaşka türlü anlaşmalar. İnsanlar yanıldılarŞimdiye kadar yıkılamaması bu anlaşmalardandı.Bir türlü anlayamadıklarındandıKendilerini “bir şey” sandıklarındandı.İnandın mı şimdi bana ne kadar güçlüyüm?Hiç kimsenin yapamadıklarını yapıyorum.

07.09.2012TOKAT“GÜLÜMSEMELER” KİTABINDAN



DİZİLER

ZENCİ BAY LİNCH “Vücuda”

Görevimiz genç insanlarımızın eğitimiÖnlerinde bir yol olduğunu bilmeliler.Cehaletten, sonsuz karanlıktan çıkarakUçmalılar görkemli ışığa doğru.

Kendi hayatını mahveden öğrenciGece yarıları sağda solda sürten,Köle tüccarı Bay Linch derdi ki:“Vücudunu bırakıp akıllarını alın.”Adı kalır Linch’in tüm dillere “linç” olarak.Ne yapmalı o halde, ona göre“Aklı geri almalı, kaptırmamalı, çaldırmamalı”

Evet, bir gün gelecek ve zenciler ile beyazlarAynı kampüste dolaşıp, ders alacaklar.Kutsal şarap, sakal ve zeytinyağıGüç verir, iyileştirir insanı!

Akıl hastaneleri İsa ve Mehdilerle doludur,Tavuk çalan aç zenci, hapse girer,İhale soyguncusu zengin, milletvekili olurHer şey değişinceye kadar

10.09.2012TOKAT“KAYIP KİTAP” KİTABINDAN

ZOR SANAT “Şair olmak isteyene”

Bir kel bulmalısın önceEvinin etrafında dolaşan



DİZİLERSonra kaybetmelisin her şeyi,Kaybetmelisin kendiniIssız sokaklarda aç - susuz dolaşmalısınParklarında yatmalısın “mağmur şehrin”Uyuyamamalısın geceleriKıvranmalısın yani. Bir o yana, bir bu yana

Sonra bulmalısın mucizeyiHayret etmelisin - şaşırıp kalmalısın.Kahkahayla gülenler her zaman,Sadece gülmek içinIstırap çekenlerin sıkıntılarını umursamadan,Umursayamadan, kendi korkularından.Sen kuşanmalısın cesareti ve yokluğu - varlığıKavrulmayı sonsuzca pişmanlığa rağmen

O kadar kolay mı?Kalemi eline alıp bir şeyler yazmak,Zor sanattır şair olmak

12.09.2012TOKAT“SANATA İZİN” ve “DIŞARDAN” kitaplarından

YEDİ YER “Hıristiyanlığın kutsallarına”

Bizim ülkemizdedir yedi kutsalı Hıristiyanlığın,En büyük dini dünyanın



DİZİLERİnananlarının sayısı bakımından.Haydi, birlikte bakalım, şu kutsallara

St. Paul kurucudur, doğduğu yer TarsusÇanakkale – Odun İskelesi, Luke ile buluştuğuVe Troas’dan otuz mil yürüdüğü Asosİlk konsilin toplandığı ve put yapıcılarlaTartıştığı yerdir İznik ve EfesMeryem Ana’nın mezarı da burada.Barnabas ile buluştuğu yer Antalya“Santa Claus’un doğduğu yer PataraYaşadığı ve kilisesini kurduğu Derme – Myra”Hıristiyan adının alındığı ve ilk kilisenin kurulduğu AntakyaSüryanilerin merkezi Edessa – UrfaRoma zulmünden kaçanların sığınağı Kapadokya“Galatyalılara Mektup” epistolünün yazıldığı HaymanaPsidian Antioch, Yahudilere tebliğ yeridir,Şimdiki adı YalvaçSt. Theala’nın doğduğu, St. Paul’ün uğradığı İconium – KonyaYine Efes, yedi kiliseKutsal mabetlerle doludur:Laodicea, Smyrna, PhiledephiaPergamum, Thyatira, Sümela, Ayasofia—Anladığımız dilden;Denizli, İzmir, Alaşehir, Bergama, ManisaTrabzon ve İstanbul…


DOKUNMA “Meraklıya”

Geberirsin ağlamaktan dokunma bana!Altı yaşındaki kızımdan bahsedersemOnu nasıl sevdiğimden



DİZİLEROnunda beni nasıl sevdiğindenVe nasıl ayrıldığımızdan birbirimizdenÖğrenirsen

Nasıl bir öğrenci olduğumu bilirsenÇekemeyenlerin hor görmelerindenÇalışkanların ezildiğinden yoksulkenTemizlerin kirletildiğindenİftiralardan ve idamlardanHele soykırımlarındanAnanın gözünün önünde oğla olanlardanGenç insana işkencelerdenTenhaya çekilenlerdenKörpe bedene sırayla tecavüzlerdenAydınların hapisliklerindenÖzgürlük aşığı olduklarındanHele cahillerin başa geçmelerindenİşbirlikçilerin, satılmışların, kahpelerin, hainlerin

Kendi anası insanın, doğduğu kadınHer gün ölmesini bekliyorsa veHer gün kovuyorsa kendi evindenKendi kardeşi insanın, öz kardeşiDelirdiğine hükmediyorsaMahallenin kocakarıları bile acıyorsa halineDokunmamalı, incitmemeli, açmamalı yaraları

Kerametin varsa gerçektenGerçekten insansan, insanlığı bulduysanZalim olmaktan korkuyorsanHakkı tanıyorsan bir nebzeDokunma bana!Geberirsin ağlamaktan.


ON ALTINCI DİZİ

Bütünün Başlığı: GEÇMİŞTEN GÜNCELE



DİZİLERİÇİMİZDEKİ “Ateistlere”

Ateist olduğu için özenen tanrıya, *tanrının tanrısı olmamasıAristoteles’in tanrısı işi bitirdikten sonra çekildi kenaraNisch’in tanrısı ölmeden önce vardı.Hayranî makamında değilim henüz *Bektaşi ozanTanrısı babasız olduğu için Ona kızan“Anladım şimdi tüm felaketleri, piç olduğundan.”Güreşecek kadar Yakup olmadım,İsrail arzum yok zaten.İbni Teymiyye’nin tahta oturttuğu tanrı,Maharajalardan birinin içine sığdırdığı altın heykelin

Böcekte hatta yılanda hareket edenAslanın dişinde veya timsahın, köpekbalığınınAkbaşlı kartalın boynundaki halkaŞamanın üfleyerek yaydığı dumanYa yeni doğanın çıkışı, doğumuSu dolu bir yerdenVe tabi her sabah, karanlığı aydınlatan güneşVe bizdeki nefes, neyin nesi?


HANGİ MEVLANA “Mollalara”

Siz hangi Mevlana’dan bahsediyorsunuz beyler?



DİZİLER“Ne olursan ol!” diyen veyaMatem günlerinde Ehlibeyti Yezit’e dua ettiren mi?*Bizim bildiğimiz MevlanaMollaları köpek bilirdi.Bilirdi ve açıkça da söylerdi.Günlerden bir gün, bir öğrencisi geldi:“Üstadım, mollalar sizin hakkınızdaDedikodu ediyorlar yine” dedi.Mevlana şöyle buyurdu, o gün açıkça:“İki çeşit köpek vardırBiri tasmalı, biri tasmasızİşte bunlara benzer onların durumuTasmalı köpeğin sahibi vardırSahibine göre havlayıp, kuyruk sallarTasmasız olanı sokak itidirÇöp deşer ve her kavgaya dalar.”

Şimdilerde almış başını gitmiş bir yalanKoskocaman bir yalan bir dumanKendilerine benzetmeye çalışır oldularMadrabaz, sahtekârlar Mevlana’yı da.


İNANCIMIZ “Laftan anlamaza”



DİZİLERKaç yüz yıldan beridir gece gündüzSünni propagandalarınızDümdüz etmeye çalıştıysa daİnancımız derinlerindedir benliğimizinHem bizim, hem geleceğimizin.

Sizin peygamberiniz Ebu Süfyan’dır.Hem kinci, hem yalancı, hem zorba:Saltanat kayığını suya itenMasumiyete zehirli hançer indirenVe melun soyunu, huyunu sürdüren

Korkması gereken biri varsa o da sensinBak! Ben dipdiri, capcanlı buradayımDoğruları söylüyorumSana boyun eğmiyorumVe eğmeyeceğim asla

Sen varlık içinde bir yoksunHem zorba, hem cahil, hem yoksunsunAnlaşılacak elbette her şey o günİtiraf etsende etmesendeİşte inancım, işte varlığım, işte ben.


YİTİK HAZİNE “Yitirene”



DİZİLERDurup dururken kin güttüğün adamınTakılıp ayağı – tökezleyinceDüşmesi yüzünün üstüneSeni, bu kadar mutlu ettiyse,“Haberi yoktu senden.”Bilgisizliğinden, “öyle” sandığındanAnlatılan, düzülen yalanlardanDüşman edindin kendine durup dururken

Bak şimdi yine evde kalmışYine kimsesiz, geleceksiz, çaresizEski halindesin yineDeğişen bir şey yok yani sendeTökezledi diyeYok olsaydı da tamamen, fark etmezdi Hiç olmamış olsaydı da aslında

AldandığındanÜstüne basacak bir şeyler aradığındanBöylece yükseleceğini sandığındanÇektin ve çekiyorsun, çekeceksin bu çileyi

Bir de dışardanİkinize birden bakanlardanDuy olanları:“Ne kadar eğlenceli,Ne kadar acı!Düne kadar komşuydular, dosttular hattaBir kilim yüzünden girdiler birbirlerineBu arada toplayalım biz hazineyiZaten sahip çıkamazdı bu aptallarİyi oldu. Belalarını buldu her ikisi deYiyip bitirdiler birbirlerini.”

Sen de bir adım dışardan bakmayıÖğrenseydin keşke her şeyeHem bulur, hem de sahip olurdun o hazineye

23.09.2012TOKAT“DIŞARDAN”

YENİ KATILAN “Kalıcı misafire”

Gel ve tut elimden bilmezsin sen buralarıTariflere uymaz. Çok daha güzel:



DİZİLERHangi dalın ucunda ne var?Karakarga ne zaman öter?Hangi taşın arkasından çıkar bir köpek?Nereler diken, nereler çamur?Yormayan en kestirme yollar Tehlikelere yakalanmadanŞakacı komşuların şakalarına hatta

Sen bilmezsin buralarıHavası temiz, suyu berrak, insanı safArısından - durusundan her şeyinÇocuk huylular işte buradalarKaldıkları kadar.


HAYK “Tarihteki ilginçliklere”

Oku!



DİZİLERNeler anlatacağım yineTarihin gizlerindenÖmer’in yaktırdığı dünyanın en büyükKütüphanesi ve içindekiler sonraki konu.Bu şiirin konusu: Ermeni Gizleri

Sincar’dan Yafes evladı Nuh’un torunuHayk Nahabed – Mezin (Büyük) Hayk,Milattan önce iki bin iki yüz atmış beşteKurucu hükümdarı Ermenilerin

Pakradu’lar Yahudi kökenlidirEsir edip getirdiği Büyük Dikran’ın.Eşkan hanedanlarının adı ArsasNusaybin merkez.

Büyük Bel ile savaşmıştır HaykO da Babil imparatoruArmenag, Hay’ın oğludurBüyük ihtimalle isim de buradan gelir“Harmenia” nın bir başka anlamı “Yüksek Memleket”Aramis, Amasya, Aram, Gartos, ArpakZavan, Van, Sur, Hrant: prenslerinin adıdır, il değil.Bartev ile Vardabet:Yunan dilinden ermeni alfabesiniDolayısıyla yazısını üreten patriktir.Gregoryan oldukları Rus Çarı’nın imasıAsıl mezhepleri, Lusaveroçagan’dır.Ormanyan’ı kurtaran kabadayı, Beyaz LevonAllah’ın Katı ise, Yerortutyun.Bana göre, barışmalıdır hatta kucaklaşmalıdırAzerbaycan ile ErmenistanHatta bütün düşman devletler, kabileler


VİLADİMİR “Doğu’ya ve Batı’ya”

“Fransız Devrimi hakkında ne düşünüyorsunuz?”



DİZİLERDenilince Çin Başbakanı Zhou Lai’eBin dokuz yüz elli senesinde“Bir şey söylemek için henüz erken” demişti.Tarihe geçmişti böylece

Viladimir, Rusya’nın kurucusuAlkol ve domuza karşı olduğu için İslam’ıKutsal şehirleri Kudüs’ü yitirdikleri için YahudiliğiUygun bulmamıştı kendilerine.Kasvetli Katolik kilisesi de sıkıcıydı.O yüzdenFestivali andıran Ayasofya törenleri Ortodoksların Büyülemişti Viladimir’i

Doğu – Batı karşıtlığı, söylemem o ki:Bizimle alakasız bir tahterevalliOrtodoks Bizans ile Katolik Roma’nınAralarındaki bir kavgadır aslında.Bizimkisi “b.. yemek” Üzerimize vazife olmayan kavgaya dalmakYine sokakları doldurmakYine bağırıp çağırmak boşu boşunaRoma’nın çocuklarının, varislerininKavgalarından bize ne?

Sen şimdi dersin: “Küfrettiler peygamberimize!”Tahterevallinin bir ucuna sürekli basılmalıDiğerinin havalanması içinYani, her zaman rekabet edecek birileriHele böyle güçsüz bir serseri rakipBulup sunmak seyircilereRoma’nın entrikaları değil de ne?


İSLAMCI AYDIN! “Zifiri karanlığa”



DİZİLERŞöyle kasılarak oturup, ciddi ciddi konuşanKaşlarını da çatan hafiftenCiddiyetini belirtmek içinİslamcı aydınlar takımı!Kavramları evirip çevirip kendilerince“Zındık, şuradan girmiş,Kâfir, toprağı örtenmiş,Gâvur, Müslüman olmayanmış…”

Sizin Müslümanlığınızdan ne hayır gördük ki?Cahil başbakan ferman buyurmuş:“İslamafobi insanlık suçu olsun,*Antisemitizm nasıl insanlık suçuysa!”Yahudilere özene özeneFarkınız kalmadı zaten mıymıntılıktaAlaverelerinizi başkalarına kurun öyleyse

Gümüş yüzük takanlar, dışlanmış bu memleketteÖyle diyor aydın!Yine tutuyor başörtüsünün ucundanÇekiştirmek için kadını hâla, o tarafa

Küreselleşme ve gök çağındaTaşla taharetlenen, sünnet sandığından

Ben de sürekli deney yaparımBirini gözler, ondan “tümevarırım”Geçerli bir deney yöntemidir bu.

Ortaçağa dönmek istiyorsa bir toplum inatlaPapazlara bırakmak istiyorsa dizginleriYakmayı yeniden katranlayarak istemedikleriniZincirlenip, hapsedilmeyiBunca çabadan sonra.Bırakıverin dostlar!Ne halleri varsa görsünlerSiz, uzak durun yeter kiDevam edin yolunuza takılmadan, sürekli.


RUHSUZ DUVAR “Cesede”



DİZİLERAnlaşıldı. Bu milletin ırgalandığı yok.Duvar gibi, hani şu beton duvar var yaHareketsiz, sessiz, soğuk ve renksizKatı yani ruhunu yitirmişçesineDuyarlılığını kaybetmiş, duymazlıktan gelir.Uyanıklığını yitirmiş, görmezden gelir.

Hani bir bunağın, tecavüze uğrayan:“Öyle mi, hiç haberim olmadı,Yapma yahu!Gerçekten mi?Aman canım, boş verSen kendi işine bak!” demesi gibi


BOŞ DÜKKÂN “Ruhsuzluğa”

Sabahın altısı, kapalı dükkân



DİZİLERYollar boş, gelip giden yokSessizlikDükkânın sahibi gelinceye kadarKapısını açıp, ışıklarını yakıncaya kadarCanlandırıncaya kadarHareketlendirinceye kadarÇocukları örneğin mahalleninŞekerleme almak içinDoluncaya kadarÜst kattaki ihtiyar kadınKavga edinceye kadar, az pişmiş ekmek içinİçecek kamyonu gelinceye kadarBomboş, sessiz, ruhsuz bir dükkan




DİZİLER

BİLEK GÜREŞİ “Stajyere”

Köprünün altından daha çok sular akarBilgisayar bilmem, adım karışmışİspatlarsalar kendimi yakarım Taksim’deBütün bu belalar İran’ın yüzündenÜlkemize geldiklerinde ziyaret bile etmiyorlar

Hileli güreş, kilolar uygun değilO kalleş öldürüldüDinimizi, kitabımızı kullanarak esir ettiler bizi



DİZİLERSırtından vurdular kahraman polisiMaşallah yeni dizi başlıyormuş anlat bakalımKurutulan bitkiler, yöre halkına dağıtılıyormuşKesinlikle organikÇorbalarını yapardık önce, “üşüttüğümüzde”

Sanatkârı da unutmayalım bu aradaÜlkemizin birliğine, beraberliğineDokuz muvazzaf asker teslim olup tutuklandılarYirmi sene yavrum geçer mi?Adamlar zaten yetmişindeHerkes Kenan Bey gibi gamsız değil kiYok ağabey! Çıkamaz bunlarCezalar ağır ama yapacak bir şey yokYemeğime fare zehri koyacaktılar

Tuncay paşa mıydı hangisi“Yüzümüzü doğuya, Çin’e – İran’a döneriz yoksa”Sigortaları attı NATO’LU amcalarınDön de görelim.

Kimse babamla arama girmesinSiz kuvvet komutanlığının ne olduğunu bilir misiniz?Kolay mı bir derneği idare etmek?Hem yurtiçinde hem yurtdışında faaliyet yürüten

Dolduruşa gelen sayın baylarKararı duyunca bayılıp düşenler“İstiklal Marşı” okuyanlarYeni yeni polemiklerFilm senaryosu ile seminer senaryosu karışırKimi avuç ovuştururKimi kahkahayla güler kenardanDaha çok aşama varBu devleti idare eden kim?On sekiz yaşında bir stajyerİsmi Ben De War.


ON YEDİNCİ DİZİ

DURULMA



DİZİLER

FELSEFE (ONUNCU DERS) “Düşünene”

Asıl gerçek Platon’a göre, soyut örüntülerdiAristo, formların dünyanın bir parçası olduğunu söylediDemokritos, Epikürüs ve LukretiusDünyanın tümüyle atomlardan oluştuğunu öne sürdüAmaç ölümü kabullenerek onu yenmekti.

Descartes ile birlikte zihin – beden karşıtlığıFelsefenin temeli haline geldi.Madde fiziğe bağlıyken, zihin çok farklıydı.Berkeley, düşüncenin temeli olan fikirlerinGerçeğin de temeli olduğuna inandı.Her şeyin zihinsel olduğunu söylediğinden idealistti.Hegel, Kant’ın düşüncelerine dayandıİnsanlık tarihinin gerçeğin temeli olduğunu savundu.

Yirminci yüzyılı etkileyen iki düşünceMantıksal pozitivizm ve bilimsel gerçekliktiDolayısıyla metafiziğe hiç sıcak bakılmıyordu.Pozitivizm, deneysel olarak kanıtlanamayan ve çürütülemeyeninAnlamsızlığına hükmetti.Mantıkta Russell ve Wittenstein’inErken dönem dil felsefesi etkindi bu dönemdeCarnap, bu Viyanalıların en etkiniydi.Daha sonra gerçeklik karşıtı görüşlerBilimin, tek gerçeklik anlayışına karşı çıkarDolayısıyla her insan içinde bulup ispatlamalıdır hikmeti.

Kavramlara gelinceDoğruluk, özge, argüman, otorite, inançlarŞüphe, buyruk, kesinlik varsayımı.Deontoloji, sonuçları ne olursa olsun bazı eylemlerinYasak veya izin verilebilir olduğu, ahlak teorisidir.Dogmatizmi az çok bilirizDeterminizm, yerindeliktir.Düalizm ise zihin ve fizik ile iki türü kabul eder.Epikürcülük, varoluşçuluk, deneycilik bilinmelidir.Mantık, iyi veya kötü akıl yürütmenin incelenmesi.Paradoks, inanılması zor sonuçKanıt, sonucunun doğru olması gerektiğini gösteren argüman

Akıl ise, doğru olanı veNe yapmamız gerektiğini keşfetmek için kanıtlarıHafıza ve mantığı kullanarakKarar verme ve düşünme yetisidir.



DİZİLER

Kısacası dostum, kimseye ispatlaman gerekmeyenSenden öncekilerde de var olanSonrakilerde de var olacak olanİnsana has, canlıdaki enerjiİçine üflenmiş, zamanla hissettiğinFarkına varabildiysen ona dayanarakTüm soruları çözdüğünVicdan, ruh, akıl, can hepsi bir kelime aslında

Şeriat çağında komut vardır, yap denir yaparsınTarikat çağında âşık olursunHer şeyin aşk ve aşktan olduğuna inanırsınMarifet çağında yürekten beyine çıkar hikmetAşktan vazgeçip gerçek aklı bulursunHakikatte ise, varlığın kendi olur durursun Durulur, sakinleşir kendine gelirsinTüm evreni kucağında, önünde hissedersinGerinde ise, geçip geldiğin yerler.Sırlar kapısı aslında bir tek sırdırO da bir tek damlacıkSu damlası gibi bir damla değil bildiğinAtom veya içindeki Higgs Bozonu veya boşluğu“Kün” emrinden önce, içine her şeyi alan.

17 Ekim 2012TOKAT“SEMAHA ŞİİR” KİTABINDAN

ŞARLATAN “Canavara”



DİZİLERŞarlattı yine yüksek sesiyle ortalığıSüpürge sırığı, sıvı fosfor, soğuk suRöportaj veren General Karpinski:“Evlerinden daha iyi yaşamlarıCezaevinden çıkmayacaklarını düşünüyorum rahattanEbu Gureyb tutsaklarının.”

Tecavüz tehdidiHücre duvarına çarpıldıklarından yaralarıMakata kimyasal ampulÜzerlerine aç köpek salmalarıBaşına kum torbasıAltı yüzlük havlu işkencesi, bilinenMastürbasyona zorlama ve fotoğraflamaÇıplak vücutlardan piramitlerDemokrasiİleri medeniyet

Ya bizim! Şarlatanlara ne demeli?Gece – gündüz durmadan savaşı çağıranBas bas bağıran“Lütfen gelin, bombalayın şu ülkeyi, bu ülkeyi.”Canavarlar bile şaşırdı“Hayret! Ne oluyor bu adamlara?”Bu kadar düşman olur mu insan insana?Müslümanlığı boş ver.




DİZİLER

FETULLAH ERDOĞAN DAVUTOĞLU “İğrendiklerimize”

Birileri kandırmış bu adamları çok fena“Kurtarıcısın sen!” demişlerBir kurtarıcı lazım nasıl olsaYüzlerce yıldan beri beklenenDinlerin ve dindarların beklediğiAkıllarına geleni söyleyenlerAlametlerini sayıp dökmüşlerÜst üste koysan yüz bin kitap eder.

Daha önce “Kafayı Yemişlere” ithaf etmiştim“Bereketli Toprak” şiirimiİsimlerini saymıştım birer birerAradan geçti onca zaman, tekrarlıyorumGüncelliyorum o şiirimi böylece

Zırdelilere önceden “zincir delisi” denirdiYani bağlanmalıydı o delilerIsırırdılar, saldırırdılar, bağırırdılar



DİZİLERMakam sahibi oysa bunlarİnananları da var

“Seyyiduna felan” diye başlayan konuşmalarSeyidi karga olanın yani efendisiOlacağı budur.

Zıvanadan çıkmaya başladı insanlarDeliren delireneDelirmiş liderler yüzündenUtanmaları da yok, arlanmaları, uslanmaları daKaptırmışlar çok fenaUmurlarında değil dünyaİnsanlık, masumiyet, zavallı çocuklarKadınlar, yaşlılar, anneler

Daha düne kadarKaç milyon insanı öldürdülerBilerek, isteyerek, doğrudan doğruyaTarih böyle zavallılığı az bulur doğrusuMüslüman geçinen Müslüman katilleriDoymadılar kana

Bir de üstelik bizi Müslüman saymazlarZorbalıklarına razı olmadığımız için mi acaba?İnanmadığımızdan, desteklemediğimizdenSevmediğimizden, sevemediğimizdenUzak durduğumuzdan, kaçtığımızdanNefret ettiğimizden, iğrendiğimizden hatta

15 Ekim 2012TOKAT“BU MU DÜNYA” KİTABINDAN

TAŞ KÖPRÜ “Aşka”

İş ciddiye alınmalı



DİZİLERMühendisin çizimi ve gözlemi olmalıHatta ustanın başında durmalı sürekliBir taşı yanlış yere koyarsa biriBozulur tüm düzenBir daha düzeltebilene aşk olsun!


DOĞAL KADIN “Dudu’ya”

Kadının kocaman, siyah, gözleri vardı



DİZİLERGüzel gözleri anadan sürmeliBeyaz teni, pürüzsüz ve sağlıklıSızlanmayı sevmezdi.Sürekli söylenen türkülerden bilirdi.Söylerdi, mırıldanırdı.Herkese ayrı bir senfoniZihnindekine uydurmaya çalışmayanZorlanmayan, doğal olduğundan

17 Ekim 2012TOKAT“KAYIP KİTAP” KİTABINDAN

TAKDİR EDİLEN DAVRANIŞ “İnsanlara”



DİZİLERNe güzel çocuklar bunlarAkıllı, uyumlu, güzel görünümlü, temizZeki ve zihni karışık olmayan, güzel bakışlı

Sokak kedisi gibi pisKötü bakışlı, saldırgan, tedirginDeğil bunlar

Kendi çocuklarına karıştırmayanEl âlemin çocuklarını, dikkatli anneKuşatmaya bak sen, inada, yanlışa inanmışlığaKapıdan kovulsa bacadan girecek cinsten

Benzer düşünüyoruz, o halde ayrılmalıyızFaydalanamayız birbirimizden Farklı düşünen birilerini bulsaydın keşkeKavram üretmeliyiz öz TürkçeMuhtaç olmamak için başkalarına

Takdir edilen davranış gelişir dolayısıylaTakdir edilmelidir insanlar.




DİZİLER

KUCAKLAŞMA “Oturmaya”

Ahlaksız bir hayat dayanılmazdır.Yere basamayan ayak, asılmış gibiAra sıra esen rüzgâr değmelerindenHatırlasa da yaşadığınıDeğemez olur bir türlü yere

Dokunmak bir yabancıyaTen temasıKucaklayabilmek, şaka olmadanİrkilmesi beklemeyenin o dokunmaylaÇatması kaşını, kovması, terslemesi“Deli misin nesin?” demesi

En kalabalık caddesinde şehrinİstiklal Caddesi örneğin İstanbul’unOrtasına durup



DİZİLERAçabildiğince açıp kollarıDursa bir insanKaç kişi acaba sıcacıkGelipte kucaklar o yalnız insanı

Kimse kucaklamasa bileYavaşça harekete geçipİlk önüne geleneBakıp gözlerinin içine, şakadan değil“Önyargısızım, hastalıksızımTanımıyorum gerçekten, önceden de tanışmadık zatenİçimden geldiğindenYapmak istediğimden, cesaretimdenSevgimden ve yalnızlığımdanMuhtaç olduğumdanSıcak bir kucaklaşmayaÖnyargısız, içten, yürekten”

Acaba katılır mı bize başkaları daSen beni algıladıktan, anladıktan sonraGelip kucaklar mı hiç tanımadığımız bir başkası biziİçten, yürektenBirken, ikiyken, üçkenSonra oturup, olduğumuz yere bizlerTutuşup el eleSorabilir miyiz?İsminden, memleketinden, işinden önceNe hissettiklerini“Şu an hakkımda ne düşünüyorsun?”Ya sen!


IŞIK “Sürekli ışığa”

Doğumunu görmeseydim



DİZİLERAnlayamazdım, bilemezdim, algılayamazdımBüyüklüğünü yani yüceliğiniEy Ali


MEĞER “Hissedebilene”



DİZİLER

Öyle bir sıkıntıydı ki:Daha önce hiç yaşamadığımZindanı, açlığı, işkenceyi, ölümüBilmeme, yaşamama rağmenO gece, hiç olmayanÇekilmeleri içimdekilerin, kıvranmalarımGözlerime yüklenmesi tüm tansiyonunKasılması ayaklarımınKramp girmesi sürekli farklı yerlerimeTerlerken üşümekSoğuktan titrerken terlemekMidemim bulanıp kusamamamBir ağırlık çökmesi, bir ağırlık

Sabah olunca anladım:Televizyonu açınca,Haberleri izleyince,Dokuz nokta beş şiddetindeKaç bin kişi ölmüştü o geceKıvranarak veya boğularakJaponya depreminde


ALEKS DE SOUSA “Kasırgaya”



DİZİLER

Efsane futbolcu, duygusal adam, BrezilyalıKıvırcık saçlıydı, iyi oyuncuÖrnek aile hayatlı, Samet’in babası

Fırtınada geminin içinde olanlara benzer kaos durumuTecrübeli kaptan ve mürettebat lazımdırZamanında dümen kıracak, “yelkenler fora!”

İşin aslı, göz koymuştu aç gözlülerGanimete konmayı arzuladılarŞimdi kenardan bıyık buranlarTalan etmek isteyen hazineyi

Kasaları asırlık şarap doluTadı mayhoş ve her tattanÖğreten adama tadın ne olduğunuGitmeyen bilmez Arjantin rüzgârınıVe Kayseri pastırmasıEyer altı, çiğ koyun budu, sığır sırtı


KİMDİ “Utanmaza”



DİZİLERBabası öldürülmüşlerden bir kızNe olduğunu anlatır babasızlığınHatırlatmasaydılar unutmuştu oysa çoktanYaşasaydı belki, sürekli kavga edeceklerdiÖz babasıyla

Ölmüşlerin ardından düzülen partallarCanımı sıkar benimYaşayanların değerini bilmezkenMezar mezarYıldönümü yıldönümü dolaşan şairlerÖlmüş gitmiş adam zatenYaşayanları dolaşsanıza

Pir Sultan, görevini yapıp gittiGiderken de taşlandıAnlatıldığına göre türkülerde.Peki, taşlayan kimdi?

Fuzuli yapayalnız ve çulsuzduSonradan oldu, yedi uludan biriPeki, yalnız bırakan kimdi?

Nesimi Genci: yüzüldü derisi diri diriDerisini yüzen kimdi?Derinin yüzülmesini kim seyretti?Neden kimse Nesimiyi indirmedi?Sahip çıkmadı yaşarken.

Bu gün her muharremdeİnsanları toplayıp İmam Hüseyin aşkınaOyun oynayan veya anan, andığını sananOnu da yalnız bırakan, hatta çağıranÇocuklarına bile acımayanSu bile vermeyenKimdi?

Bu gün hala kan akıyorsa oluk olukAzizler yalnız, azizler çaresizBilgeler kovulmuş, itilmişBir kez daha düşünmeli değil mi?Yaşarken bilinmeli insan değeriÖldükten sonraYalandan ağlayıp, yalandan toplananaYalandan anıp, söyleyeneNe denir? Siz deyiverin bari söylenmesi gerekeni



DİZİLERMezar gezicilerini kınıyorumTörenin sonunu getiriyorumKabul etmiyorum, desteklemiyorumYanlışlığına inandığımdan beriHele birde sırtlarından geçinenlereÖlünün adına konuşanlaraÇok kızıyorumÖlüler adına yazıyorum: hepsini topluyorumYüzlerine atıyorum.


BİLİNE “Şaire”

Daha dün dostlarıyla vedalaşıp



DİZİLERHelalleşmişti herkesleHak isteyip, hak vermişti yazdığındaVurmuştu teline de sazınDertli dertli de çalmıştıHalka vermişti varını“Biz halkın ozanıyız.” demişti.Kendini ozan yerine koymuştu.

Bu gün mahkemeye vermiş beniHaberi geldiŞiirlerini yaydığım için!Para kazandığımı kurmuş besbelliMilyoner olduğumu hesaplamış, hesap makinesiylePay almayı ummuşYazlık hayal etmiş kendince

Oysa benimHalkın şiirlerini yaydığım doğrudurDiğer dillere çevirdiğimBaşka ülkelere gönderdiğimDoğrudurBasmıyorum kardeşim, ağabeyciğimBasmak isteyen varsa düzenliyorum ayrıcaPul değil bedavayaDolduramaz bu gözü ölü yatağındaBöyle biline

15.10.2012TOKAT“BU MU DÜNYA” ŞİİR KİTABINDAN

OLDULAR “Nesillere”

Eskilerden bir anlatı yine TürkçeYine yaşadığım, yanlarında olduğum:



DİZİLERİki odalı kerpiç binanın tabanı toprakDışarıda bir değirmen taşı yanında elekUn öğütmeye ve hamur yoğurmayaDoyurmaya

Yürüyen taşlardan bahsetmiyorumKâmilin üstüne binip geldiğiGölge olan bulutlardan veyaOnu koruyan vahşi hayvanlardanMasal dizmiyorumOlanları söylüyorum, hayret edilen“Olamaz” denilen

Ateş aramak için Tur’a çıkıp bulanSu isteyene parmağından emzirenGemi delen, çocuk öldüren, duvar yıkanYa filan “medet”, kurtar beniElim ayağım tutmaz benim!Dağdan deve çıkmıştı, kesmiştiler onu daMeleklere sulanıp öpmek istemiştilerDalga geçmiştiler kocaman gemiyleKardeşlerini öldürmüştüler başına vurdukları taşlaGömmüştüler sonra ağacın altınaMağaraya sığınmıştı yoldaşlar, korkularındanUyanmıştılar yıllar sonra, kendileri de şaşırmıştılarDağdan ev oymuştularSet kurup suyu durdurmuştularTaşları üst üste yığmıştılarYerin oymuştular, altında yaşamıştılar yüzyıllarcaAnlamıştılar, anlayamamıştılarKâh gülüp, kâh ağlamıştılarÇölde turlamıştılarSandıktan yiyip doymuştularKitaplar dolusu anlatılmıştılarHesabı bulmuştular, ölçmeyiSavaşmıştılar, savaş için silah yığmıştılarSürekli korkmuş, korkutmuş, korkutulmuştularAkıllanmıştılarAnlamıştılarGülüp geçmiş, ağlamıştılar, vardılar, oldular

15 Ekim 2012TOKAT / “KAYIP KİTAP” ŞİİR KİTABINDAN

DEĞERİN “Bu güne”



DİZİLER

İnsanlığın beklediği arınmadır çamurdanKurtulmadır yokluktanVar olmadır yani daha yeniBunca gelip geçenden sonraDeğerini bildin mi?Senden öncekiler bu sırra eremedi


DURGUN NEHİR “Durulmaya”



DİZİLERÖğretmenlerimden çok şey öğrendim bu güne kadarBu yüzden mahcup, müteşekkir ve minnettarımÖnceki nesillerden sonraki nesillereGelişerek akmaktadır durgun nehirBu arada, aptalların sözü kanıt olamazOysa gerçekler acı ve acıtıcıdır.

Evrenin kanunu budur: arınıp durulmayanİlgiyi çekemez, çekse bile anlıktırSürekli çekim alanı oluşturmak için,Ölüm gibi kesin durağanlık lazımdır.İnsanların öldükten sonra değerlenmeleriBundandır. Yani durulduklarındandır.


Azgınlıkları yüzünden yalanladılarEn haydutları ortaya çıkıp başkaldırıncaHınç ve kızgınlık duygularıylaİçlerinden birinin bir yetiminYoksulluğuna değinerek peygamberliği istediler kendilerineNefes aldırmayınKölelerimizi elimizden alacakTanrılarımızı kıracakCehennemi duyuran YahudiGaz odalarında buldu kendiniKuşkusuz rabbinin darbesi çok şiddetlidirMusibet kadrosu dincilerSöylemi tüm bildiklerimi şahit olBağırıyor yine hoca beş vakit, lanet olsunBundan büyük zulüm olur mu?Vay nemrutlar vay!

ON SEKİZİNCİ DİZİ

KAHRAMANLAR!



DİZİLER

ÜÇ TÜR ŞAİR “Atıp tutana”

Üç türdür şairlerBiri bağırsaktan, biri yürekten diğeri beyinden şairlerSiparişle şiir olur mu, ne komik şey?“Yeni çıkan dergimize bir şiir yazar mısınız?”“Yazmam, yazamam.Aramayın sakın bir daha böyle komik isteklerle beni.”“Şiir gecemize katılır mısınız?”“Katılmam, katılamam. Şiir okuyucusu değilim ben!”Sıra gecesi mi bu? “Gel çiğ köfte yiyelim.”İşin gücün boğaz, gırtlak, mide, bağırsak senin!




DİZİLER

İSKENDERİYE KÜTÜPHANESİ “Ömercilere”

Şimdi geldik yaktırılan kütüphaneyeO zamana kadar var olan, bilinenOn binlerce kitabı barındıranOrijinalleri olmazsa kopyası mutlaka çıkarılmış olanDünyanın en büyük kütüphanesiydiYaktırdığı zorbanın.

Hissettin mi içinde sen de bir yangınNe denir kitap yaktıranaÖylesi günlerden beri cehalet dumanıYanan kitaplardan göğe yükselenHala dağılmadı, dağıtılamadı, yok edilemediKutsallaştırıldığından zorbalarSöyleyemediğinden korkaklarBir türlü gerçekleri

Bu gün izledim haberlerde ve topladım sayılarınıBin iki yüz Müslüman öldürüldü bu gün ateşli silahlarlaGırtlak gırtlağa ümmetKendilerince, söylediklerine göreİşte o günden beriCezalarını çekmektedir cahillerAkıllanıncaya kadar.

19. Ekim 2012TOKAT“KAYIP KİTAP” KİTABINDAN

BOŞ SAYFA

YAVUZ “Tarih profesörlerine”



DİZİLER

Babasının belli olmadığını belirtelim öncelikleSonra tarihin en büyük Türk düşmanı olduğunuBir ayet ve bir söz ile devam edelim:“Heva ve hevesinden konuşmaz peygamber.”Bu ayettir. Söze gelince, şöyle buymuştu peygamber:“Ey Ali sana düşmanlık edenVeledi zinadır veya münkir.”Hevesinden konuşmayan böylece haber verirAli çok değerlidir.Ebu Süfyan’ın oğlu olduğu söylenen MuaviyeDüşmandır Ali’yeKötü bir yol kurmuşturİşte o yolu Yavuz sürdürmüştür.Önce babası olduğu söylenen Beyazıt’ıSonra kardeşlerini,Ve Âliyi sevenleri öldürmüştür.Türkün başına Arap belasını sarmıştırBizim köydeKuduz köpeğin adıdır Yavuz


İSMAİL “Yine tarih profesörlerine”

Çocukluğundan beri çilelerle gizlenerek büyüdü.Kürt soylu olduğu bile söylendi



DİZİLERŞeyh Safa’dan dolayıDevleti kuran cihangirBazı Fars aydınların “kara şia” dediğiVe hor gördüğü pir-i muganO zamanVe şimdiye kadarGeçmiş değildi kendilerinden, böylesine insanlarTüfek icat olup mertlik bozuluncaKendine çekildi mertliğinden dolayıİçine düştüğü şarap kadehlerine ne demeliYa kaynatılmış yağ kazanlarıAl şia, kara şia vur başınaTantana, ipekli, simli, altınlı, mücevherli tahtlarYakışır mı bizeAl birini vur ötekineBu yüzden gülmedi kader yüzümüzeAma ne yürekten şiirler, öz Türkçe“Koparmadım asla kokladım bir gülKafir oldum ise imana geldim.”Gündüze, gündüze, gündüze


MESAJ “Dedelere”



DİZİLERUyanık! Geçinen SünnilerTarikatı kabul ettiripTekkelerini yeniden açma kurnazlığındalarAlevi – Bektaşilere

O çağı çoktan kapattık haberiniz olsunBir daha asla açılmamacasınaHizmetleriniz için teşekkürlerŞimdiye kadar olan

Bundan sonra taliplerinizeMarifeti anlatınBağlarını koparınHer birey kendisiÖz benliğiyle ve varlığıylaBulacaktır HakkıBu çağ marifet çağı


HASAN “Prodüktöre”



DİZİLER

Zengin oldu diyeToplandı diye çevresine birkaç popçuŞiirlerimize“Uyuşturucu çekmiş bağımlı”Muamelesi yapan prodüktörKabaca bacaklarını açarakOturduğun yeşil koltukTavandaki gizli kameraDaha fazla konuşmaİhtiyacımız yok yakın korumalaraAsıp geldik derimiziİster inan, ister inanma


FATİH “Sen benim şiirlerimi okuma”



DİZİLERBin yıl ders verebiliriz sanaAlfabesinden başlayarak bilgi toplamanınAkşam yemeğine istihbarat yoktur bizdeEntrikalar karnımız tokKimseye ispat derdimiz yokNe maaşlıyız, ne yüzdelikliAvanaklık senin tarihinDön de bak, halinden belli

Hesabına göndersem “yüz bin” liraÇalışırsın bundan sonra bana daNe anladım böyle şakadanBir hafta sonrasına bak senBırak sonsuza hesap kurmayıHer gün gelip geçtiğin, çıktığın yoldan

Bir şefaatçi kurtardı onuÇoktan yok olmuştu.Kısa boylu bir şefaatçiŞimdi kendi kıvrananKurtaramazdı hiç kimse inan


ON DOKUZUNCU DİZİ



DİZİLERBU TARAF ŞİİRLERİ

BU TARAF “Dem bu deme”

Sarhoşlar topluluğuHer akşam bir zenginin mekânındaUkala, sevimsiz, alkol kokuluPis sohbetler, mide bulandırıcıNe alakası var? Demle devranla


TENEKE BİRA “Kumarbaza”



DİZİLER

Karısının evden kovduğuYeşil gözlü, sarışın, güzel yüzlü genç adamBalıkesir’in bir kasabasındanGüzel de bir oğlu olanHer aybaşıOyun makinesinin başında bulur kendiniVe teneke biraDikle babam dikleDoldur bozuk paraları makineyeKendini kaybetmişsin belli çok fenaOğlunu, karını, geleceklerini düşünsene


UMUT “Mucizeye”



DİZİLERUmut veren bir şairKelime kullanımları, cümle kuruluşlarıİçine sokuşları gerçeği cümlelerinKonu bütünlüğü, dağılmamış, düzenliYepyeni Ummanlara, ufuklaraGötürmesi okuyucuyuEngellenemeden, maniple edilemedenAlabildiğine özgür ve zekiceKumpas kurmadan, yürektenYürektende yukardan zihindenDoldurması tüm boşluklarıCevaplaması hatta sorulmamış soruları bileMucize arayana mucizeSanat isteyene sanat işte


ÖRGÜT “Kirli anlaşmalara”



DİZİLER

Örgüt toplantılarıKararları önceden başka yerlerde alınmışBoşuna tartışmalarİmzası çoktan atılmış, on yıllık gelecek planları

Kıskançlık nöbetleri, kulağa kadar kızarmaSandalye kırma yandaki üyenin başında“Benim suçum değil, kışkırttı.”

Pazarlık ve içki sohbetleri dansözlüBıyık altı iğrençlikler veSakal yanı. Kirli, ütüsüz, kokmuşKıyafeti bozuk, düzensiz örgütler


ÜMİT “Cem ibadetine”



DİZİLER

Dincilere bu kadar saydırdıktan sonraDağda avlanmış yaban domuzu etine rakı“Lezzetli” sohbetleriDamarına basmak birilerininSinirlerini hoplatmakÇevir kalemi bu tarafa“Ulan kendi karısını pazarlar bunlarKöye yeni gelmiş jandarma komutanına.”Uçkur düşkünü, ayık gezmezler takımıÜst üste yığılmış boş bira kasalarıİçki kokan sokaklarPavyondan âşık olduğu Rus güzeliniKarı diye getirip annesiyle tanıştıran“İşte gelininKaç kişi geçti üstündenTecrübelidir kendisiGüzel, sarışın çocuklarımız olacak artıkSenin de torunların.”Parti bahanesiyle asılmalar kızlaraBir de sübyancılarHep buradan çıkar nedenseKurtarır mısın kendini, senede bir ceme girmeyle!




DİZİLERMARAŞLI ALEVİ! TİKKOCU “Piçlere”

Maraşlı bir TİKKO’CUAvrupa’ya kaçmış zamanında.Komünizm adınaAhlaksızlığın, dinsizliğin her türlüsü,Yanında çalışanEmekçinin taze karısını yoldan çıkaranPiçin birisi


SANAT FİLMİ “Sahneye”



DİZİLERİçten pazarlıklı, menfaatçi, entel sohbetleri“Yemek yerken çıkar şu şapkayıBoğazındaki atkıyı”Şerefinize – ProstYoğurt yanı rakıMesaj verdiğini sanan, sanat filmi olmayanSanat filmi senaryolarıÇıplaklık, sarhoşluk“Sarhoştum, hatırlamıyorum.Nerelerin ağrıyor bu defa?”Kızları korkutarak etkileme sahneleri


TASAVVUF ZIRVALARI “Tasavvufa”



DİZİLER

Suyunu çıkardılar onundaMüridine tecavüz etmeye başladı şeyhler, hocalarBulaşıcı hastalıklarını birbirlerineAynı kaptan, bardaktan içirerek bulaştırdılarKafadan kontak, bunak, pis heriflerDedeleri ayırdığımı zannetmeyinFarkları yoktur. Hepsi aynı kazanın kepçeleriKapattık o devirleri, delilikleriUymasanız, uyamasanız daSonunda tokuşacakO kalın kafalar birbirineTakdir edilen budur işteİşte kader, işte gerçek

28 Ekim 2012TOKAT“KAYIP KİTAP” KİTABINDAN

DÖKÜP İNDİR “Yıkıma”



DİZİLERBir şeylerin olmasını beklemeye başlamakSessiz mitingler, oturma eylemleriÖlüm orucu. Şahidin benimDalgası küçük adam, sürekli sinirlidirPaylaşmak zorunda kendinin olanı“Kendine yeterli adam, savunma şu keçiyi”Kolundan tutup götürmek, çekiştirmekNeyse ne? SöyleseneRiya, yalakalık her yerdeDışardan bakınca iğrençtir.Camları, bardakları, tabakları indir yereKırıp dök, yıkıp yak ne varsaGeleceğini ummuyordun, unutmuştunÇok zaman geçti aradanNiye geldin ki?


YİRMİNCİ DİZİ

SAİMEYİRMİNCİ DİZİ (DİZİLER KİTABI İKİNCİ YAYININ SON DİZİSİ)



DİZİLER

OBAMA

İkinci kez seçimi kazandı amaKızlarının ve karısının saçları hâla ütülü Obama. *

* Afrikalıların saçları genetik olarak kıvırcıktır. Beyaz ırkın baskı ve dışlamalarının etkisiyle, onlara benzemek için kıvırcık saçlarını ütüleyerek düzeltirler. Kıvırcık saçı düzeltme onlarda bir kültürdür. Avrupa ve Amerika’da sadece bu işi yapan kuaförler ve moda evleri vardır.

Şiir Planı:

1. Çocukluğu2. Yaşam Biçimi3. Kardeşleri4. İşleri5. Evlilikten Sonra6. Göç, İkinci Göç7. Çocukları8. Torunları9. Beklentileri10. Ölümü

Kahraman Veysel Erkan Hüseyin AliTürcihan Naci Leyla Zehra Betül Nadir Elvan Zeynep Azra Daştan Ekrem Şevval Sevim Saime Yeter Kaya Kudret

İNCİR DÖKÜLEN YOLLAR “Cedit Mahallesine”

Yürü kalem iz bırak yine beyaz üstüne



DİZİLERSes çıkarmadan konuş gözüme siyah renginle

Bin dokuz yüz kırk sekiz de doğdu bir kızDokuz çocuklu bir ailenin altıncısıGöçüp gelen Bayburt’un Çalık Köyü’ndenDayılarıyla birlikte, küçük bir aşiretYine yokluk, kuraklık, susuzlukDüşüren yollara at arabalarıyla ve yükleriyleNiksar’ın Cedit Mahallesi son durakKızın doğacağı o iki odalı eveYokuştur buralar çeşmesi mahallenin öbür ucundaBir curcuna, heyula, keşmekeş yaşamKimi köyden, kimi başka yerlerdenYine Türkmen yine Çingene yine MuhacirAtkuyruğu kılından serçe tuzağı ayak takılanOlmazsa olmaz at, arabayı çekmeyeSel basan Kelkit’in suladığı verimli ovaEkilmeli, beslenmeli, doymalı, doyurmalıBirbirine bakarak öğrenir insanlarÖrnek alarak özenerek türlü yollarMahallenin eski sakinleri vardırTaş malikâneleri olan koskocaman“Çocukluğum ah!” ara yollar, horozlarCeviz dökülen yollar, nar ağaçları ve incir.



DİZİLERİSİ YIKANAN LAMBA “Eski Yaşama”

Hatıralar üzer insanı çoğu zamanBoğaza düğümlenen, göğse yığılanYeni kelime “nostalji”, ya yaşam biçimi:Sabah erkenden kalkılır hazırlanılmalıdırİcara tutulan birkaç seneliğine efendinin tarlasıMısır ekilmelidir, buğday, kaçak tütünAmbar dolmalı, gübre dışarı atılmalı, atlar tımarlanmalıOdun yığılmalı, süpürülmelidir yerler çalı süpürgesiyleAkşama yemek hazırlanmalı, yine çorba – pilavVakit bulunca arada birArka bahçedeki duta çıkılmalı dut toplamalıHamur mayalanmalı fırın yakılmalıdırKilerine evin sahip çıkmalıCalitler, gelenguler kovulmalıdırAkşam konuşmaları, yorgunluk çayı demlenmelidirYine yıkanmalıdır yığılı bulaşık cağdaKarman çorman ama yine gülümsemeli hayataKomşu çocuklar, evler, kadınlar herkes kardeş sırdaş“Elektiriği nerde gördük!Evlendikten sonra Tokat’ta”Yakılmalı gaz lambası, fitili değişmeli, gazı doldurulmalıİsi silinmeli, yıkanmalı camıHa babam, de babam çabala ha çabalaTadımlık günlük yaşam işteEski, çok eski günlerdenGaz lambasından önce çıraDaha öncesi karanlık



DİZİLERKOYUN KOYUNA YATAN KARDEŞLER “Örgüye”

Sahip çıkan ağabeyler vardır küçük kardeşeÇapaya gitmesine gerek yoktur, diğer kızlar kıskansa daÇocukluktan zayıf, çelimsiz, bakımsız o yüzden.En çok sevilen bir ağabey adı gizliKorkunca ona koşulan yanına saklanılanGizliden gizliye cebinden şeker çıkaranO kadar kardeş arasında yetmediğinden herkese.Okula göndermedi babası yokluktanBir de “kız çocuğu okusa ne olacak!”O yüzden işte, o yüzden okula giden ağabeyinGömleği ütülenmelidir özenle kömür ütüsüyle kirletmedenDikiş – nakış öğrenmek bir de çeşmenin oradakiMahallenin öbür ucunda komşu terziCeviz sergenleri çeyizlik, harçlıkSonra çok sonra geldi halı tezgâhlarıHerkesin evinde ahır vardı mutlakaDoymalı, doyurmalı, yaşamalı, hayatta kalmalıDayanmalı kardeş kardeşe“O salak gördüğün çok zengin olacakO güvendiğin ölecekO sevdiğin unutacakDüşman olacak hatta” kardeşe bakHani koyun koyuna yatan kardeşler



DİZİLERRADYOLU GÜNLER “Kardeşlik’e”

Mahalleden komşu Hüseyin Amca’nın karısı Duduİşte onun oğlu, küçük oğlu HasanAğabeyinin sınıf arkadaşı bir araBabasının kapısına dayanan kalan yevmiyeyi almak içinŞimdiki kocası, çocuklarının babası, iyi adamİstenilince kiminin sevinip, kiminin kızdığıEvlilik çağı geldi. Bir sandık çeyizDudu kadın o zaman dulOnun babasından kalma malikâne şimdi yeni yuva Hiç olmazsa mal derdi yok, kalabalık yokRahata ermek umulur bunca yıldan sonra.O da garip, O da çaresiz. Ümidi oğluKıskanır haliyle kaynana geliniEn iyisi Tokat’a göçmeli.İşte geldik şimdi burayaBu defa tek odalı bir evYine soğuk, yine yeni komşularKardeşliği Naciye, o günlerden kalanBu gün hala görüşülen tek dostOlur! Olur, hiç olmazsa elektrik varÇevirince düğmeyi aydınlık veRadyo. Radyo tiyatroları, sabah dokuzu on geçeGünlük takip edilen



DİZİLER

GÖÇ YİNE NOKTA “Değişime”

Bu kaçıncı göç, topla eşyaları, bırak her şeyi gerideYenidenBaşka yerlere başka dostluklara belkiÜmit, mecburiyet, daha güzel iş imkanlarıSaplanıp kalmamalı mı, yetmez mi artık?Bahçesine diktiğim çiçek kalacak orada.Bu defa birde çocuk, bebek yani, üredi“Soğuk hey, üşümek, sarınmak bir şeylereSıcak nerede şimdiki doğal gazlı evlerBu çizginin bu noktası bana aitBenden başkası içine sığmayan, başkasını almayan”Ne çileli yaşam, ne gerek var? Göze inen bulut şimdiYa durakalmalar, donakalmalar, dalıp gitmelerKonuşmalıdır insan atmalıdır içinden bir şeylerTutmamalı, yığmamalı, biriktirmemeli veyaDoldurmalıdır testiyi çeşmeden su akarken.İşte böyle bir arada bir derede bir yerlerdeNe kadar kaçarsan, göçersen, gidersenDönüp durduğun aslında bir noktacıkAyakkabısız o çocuğa sorsaydınız çocukkenNeler olacağını, bu günleriniElbette kendisi de bilemezdiBir de bilseydi insan geleceğiniGeleceğin hiçbir anlamı kalmazdı.



DİZİLERÇOCUKLAR “Dört yalnıza”

“Memenin altında beze var hanımDallas’tan hatırlarsan, büyükanneninAlmıştılar göğsünüİşte onun gibi birde kanser riski”Ne yapmalı“Yeni bir bebek iyi olur, emmeli memeyi”Birkaç düşük ama kalan dört çocukİkisi kız ikisi erkekDördüncüsü bu bezeyi emenYani sonuncu.Akıllı çocuklar, hepsi üniversite mezunuŞanslısı ikinci kızBir kızı olan şimdiHayatından memnunEn mutsuzu görünenEn büyük olan ilk doğan oğlanBoşandı, çocuklarını bıraktı ve varlığıAlmanya’ya gitmişti okulu bitirdikten sonraOrada da tutunamadıYoksul, düşkün, hasta şimdiBirinci kız gibi evde kalmış, çaresizKendi kendine gülen yalnız



DİZİLERELİN ÇOCUĞU “Bakıma muhtaç insanlığa”

İlk torun sarışın bir erkek çocuk, inanılmaz zekiÜç yaşındayken okuma – yazmayı öğrenen kendiŞimdi yüz on kilo şişkonun biriOn senede bir gördüğü yeğeninin oğlu!Babasına sorarsan o da elin oğluİki kız ve bir kız daha üç kız torun dahaDört çocuktan dört torun şimdi“Şevvalim ah yavrumAnnesi ve babası öğretmen olduğundan yani çalıştıklarındanBebekliğinden beri büyüttüğüm”Şimdi özel okula gidenUmut işte biri olmazsa biriTutmazsa biri bu defa diğeriTohum ekersin ya tarlaya onun gibiSaçarsın ya hattaKimi çürür kimi tutarDal verir kimi döküntüdenDönüşür zamanla beş yüz yıllık çınaraKimini kuş yer kimin böcek karıncaTutarsa elin çocuğu hani korku?Bir el vermek zor zamanındaBir tas su susuzluğaBir tas çorbaBakıma muhtaç insanlığa



DİZİLERSON DURAK “Obaya”

Hani şöyle bahar olsa cıvıl cıvıl, şiirliRengârenk, capcanlı, kıpır kıpır melodiliSıcacık olsa her yer, yürekler pırıl pırılİçi dışı bir insanlar saydam yani su gibiAyvaz gibi şifalı güneş gibi enerjiİnsan gibi insan.Çocukları mutluEşi mutlu, huzurlu, başarılı, saygınBir yerlere iyi bir yerlere gelmiş torunlarıArayıp soranHani otuz seneden, kırk seneden sonraBir telefon ve tanıdık bir sesÖylesine hatırlayıp ta arayanSesini, son halini, durumunu soranKendi halinden anlatanHal hatır soranAra sıra kahkaha atanBir kâğıt parçasına yazılmış hatıra birkaç dize“Ey sevdiğim senden ne haberGöçtü kervan oradan orayaSon durağında mutlu musun sevdiğim?”



DİZİLERHİÇLİK YENİ DOĞUM “Ölüme”

Annesinin saçları tamamen dökülmüştüAyakta duramaz, kendine bakamaz olmuştuAnlatıldığına göre onun annesi deKan kanserinden ölmüştü.Irsi hastalık yani

Onun da saçları döküldüAyakta duramaz, çişini tutamaz oldu“Kimin yanındaydı?”Eşi, oğlu, kızı, torunu, kardeşliği, komşusuBakıcısı, hemşiresi veya yapayalnızŞakaya gelmeyen ciddi yaşamBir nefes daha alınan derin bir nefesBir kadın, bir ümit, bir çabaBıraktıkları bilerek veya bilmeyerekİşte bütün okudukların o kadının ürünüYani o olmasaydı olmayacaktıHiçbir şey

15 Kasım 2012TOKAT“SEMAHA ŞİİR” KİTABINDAN



DİZİLERYAZARIN DİĞER ESERLERİ

1. Ahlak (Davranış Bilimlerine Giriş) 396 sayfa /Aralık 2007 TebDer Yayınları

2. Alevi Ocakları 564 sayfa / Ağustos 2010 TebDer Yayınları

3. Ahlak Felsefesi (Davranış Bilimleri Açısından) 146 sayfa/ Haziran 2008 TebDer Yayınları

4. Başörtüsü - Mızrağın Ucundaki Kuran 136 sayfa/ Eylül 2010 TebDer Yayınları

5. Bektaşi Dergâhları 448 sayfa / Şubat 2011 TebDer Yayınları

6. Benlik (Komisyon) 229 sayfa / Haziran 2008 TebDer Yayınları

7. Bu mu Dünya 224 sayfa / Temmuz 2011 TebDer Yayınları

8. Buzluk Dağı 282 sayfa / Nisan 2009 TebDer Yayınları

9. Celali Ayaklanmalarında Törenin Yeri 212 sayfa / Temmuz 2008 TebDer Yayınları

10. Cinnetten Cinayete (Ş.Fad. Cinayeti) 580 sayfa / Kasım 2010 TebDer Yayınları

11. Kavram Olarak Diyalog 276 sayfa / Şubat 2011 TebDer Yayınları

12. Dua - Niyaz 238 Sayfa Aralık 2007 TebDer Yayınları

13. Edep - Resullerin Ahlakı 145 sayfa / Mayıs 2008 TebDer Yayınları

14. Emevi Sünniliğinden Türkmen Aleviliğine 362 sayfa / Nisan 2008 TebDer Yayınları

15. Essah’tan Erikli Baba’ya 684 sayfa / Mart 2011 TebDer Yayınları

16. Evrenin Sırrı - Semah 348 sayfa / Mayıs 2011 TebDer Yayınları

17. Habis Umer Ağacının Meyvesi - Mollalar 584 sayfa / Temmuz 2009 TebDer Yayınları

18. Hayatta Kalma - Düzen Kurma 216 sayfa / Mart 2008 TebDer Yayınları

19. İkrar 434 sayfa / Eylül 2009 TebDer Yayınları

20. Kurban (Tarihin Kalbi Kerbela) 360 sayfa / Ocak 2008 TebDer Yayınları

21. Kuran’da İnsan (Komisyon) 132 sayfa / Ağustos 2009 TebDer Yayınları

22. Metodoloji (Yöntem Bilim) 136 sayfa / Aralık 2007 TebDer Yayınları

23. Mevlana’nın Piri - Hacı Bektaş Veli 380 sayfa / Eylül 2008 TebDer Yayınları

24. Sade Yazılar 242 sayfa / Temmuz 2011 TebDer Yayınları

25. Sanata İzin 212 sayfa / Temmuz 2011 TebDer Yayınları

26. Sevgi (Komisyon) 182 sayfa / Ocak 2011 TebDer Yayınları

27. Semaha Şiir 236 sayfa / Haziran 2011 TebDer Yayınları

28. Semah Felsefesi Açısından Zuhur İnancı 846 sayfa / Temmuz 2011 TebDer Yayınları

29. Semah Felsefesi 186 sayfa / Aralık 2011 TebDer Yayınları

30. Şiirle Semah 412 sayfa / Mayıs 2011 TebDer Yayınları

31. Tekeli’de Zuhuru Beklemek 680 sayfa / Mayıs 2011 TebDer Yayınları

32. Tevhid (Hadisler Işığında) 127 sayfa / Temmuz 2008 TebDer Yayınları



DİZİLER33. Zül Fi Kâr (Yorumlu Şiirler) 548 sayfa / Şubat 2012 TebDer Yayınları

34. Diziler (Şiir Kitaplarından) 228 sayfa / Temmuz 2012 TebDer Yayınları


diziler ikinci yayin

Documents