dersim, ağrı,zilan vd. kat liamlar halepçeden daha büyük yıkımiara yol açmışlardı. ama...

28
BO KURDISTANEKi SERBIXWE YEKBÜYi DEMOKRATIK Ü J 1 BO (Hejmar): ll (Awgusl) ·· .. 3 DM BAGIMSIZ DEMOKRATiK KÜRDiSTAN VE SOSYALiZM fçiN TÜRK HALEPÇE PLANLARI ve Özgürlük A YDlN D *Devrimci tutsaklarm Tür- kiye ve Kürdistan 'da destek gördü. * öliJm orucuna devam ederken 52. gününde sonucu sona erdi. Kürdistan ve Türkiye'de ce- zaevleri hep hassas siyasi alanlar Siyasal gerginligin hiç bir zaman bir alan. Ne- den dinsin ki? sömürgeci Türk devletinin devrimci siyasal tut- saklar üzrinde ve terör hiç bir dönem eksik Cezaevleri özgürlük ve sö- mürgeci burjuva devlete esir en gün geçtikçe öldürüldükleri, ölüme gönderildikleri alanlar göre- vini gördü. Cezaevleri terör ve katliam merkezlerine bu yana bu du- rum bütün ile gözler önündedir. sömürgeci Türk Devleti on her gün politik ve sosyal alanda daha da zindan etme ser- gilerken; zindanlarda sürekli terör ve ölüm sayfa 3 de Kürdistan Ulusal Mücadelesinin yükselmesi Türk Devleti katliam tehditine *KUZEY Kürdistan 'da Türk Devletinin kimyasal bomba belgeler/e *1988 yazmda Hani'nin Serdi köyünde PKK kimyasal bomba ortaya *CUD i kimyasal bomba planlan büyük tepki/ere yol Altay Tokat "Benim ntemim/e bu böl- gede insan, ot dahi bitmez." diyerek, Türk ve ortaya serdi. *Kürdistan ve Kürdistan parti ve örgütler büyük tepkilerle; kat- liam daha güçlü mücadele ile cevap vererek, sömürgecilerden her darbenin misilieri ölçüsünde hesap belirttiler. *Kürdistan Proletarya Hareketi,' Yekitfya Proletarya KiJrdistan ve KA- WA, Kürdistan 'da UKM'nin yükseltilmesi ve tüm yurtsever siyasal hareketleri daha çok ve milcade/eye Ala Yekiti seslenerek, Türk imha ve katliam ve biJtiJnüyle etkisiz için Ulusal Mücadelemizi bütün alanlarda yakse/tmeye KiJrdistan ve yönelik ciddi derecede bu dönemde temellerde birlik ve miJcadelenin yükseltilmesinin hayati önem önemle belirtir. Kürdistan'da Ulusal Mücadelesinin giderek Türk Sömürgecilerini büyük korku ve itti. Gerek yurtsever PKK gerilla ve ge- rekse zindan ve onun paralelinde içerde ve yükseltilen Ulusal · sömürgeci Türk yöneti- mini onu kendi engelleme üzerinde hesa- plar yapmaya iterek yeni katliam tehditleri, yapmaya götür- Al...aPa1 .. .. .... .... . ... . ... .. . 611 Tirider Ye .. .. .... . •• •• . 11 ...... . .. .... .. 14 ... .. . .... ..... . .. .... :za www.arsivakurd.org

Upload: others

Post on 09-Feb-2020

4 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: Dersim, Ağrı,Zilan vd. kat liamlar Halepçeden daha büyük yıkımiara yol açmışlardı. Ama Kür distan halkı her defasında dimdik ayakta durmasını bilmiş ve Ulusal Kurtuluş

BO KURDISTANEKi SERBIXWE YEKBÜYi DEMOKRATIK Ü J 1 BO SOSYALİZM

Sayı (Hejmar): ll Ağustos (Awgusl) ı989 ·· .. yalı (8ıha): 3 DM

BAGIMSIZ BİRLEŞİK DEMOKRATiK KÜRDiSTAN VE SOSYALiZM fçiN

TÜRK DEVLETİNİN

YENİ

HALEPÇE PLANLARI Bagımsızhk ve Özgürlük

Mahkumlarının

A YDlN D iRENİŞİ

*Devrimci tutsaklarm direnişi Tür­kiye ve Kürdistan 'da geniş destek gördü.

* Direniş öliJm orucuna dönüşerek devam ederken 52. gününde yapılan görüşmeler sonucu başarıyla sona erdi.

Kürdistan ve Türkiye'de ce­zaevleri hep hassas siyasi alanlar olmuşlardır. Siyasal gerginligin hiç bir zaman dinmediği bir alan. Ne­den dinsin ki? Faşist sömürgeci Türk devletinin devrimci siyasal tut­saklar üzrinde estirdiği işkence ve terör dalgası hiç bir dönem eksik olmadı. Cezaevleri halklarımızın özgürlük ve kurtuluş kavgasında sö­mürgeci burjuva devlete esir düşen en değerli evlatlarımızın gün geçtikçe adım adım öldürüldükleri, ölüme gönderildikleri alanlar göre­vini gördü. Cezaevleri işkence, terör ve katliam merkezlerine dönüştürüldü. Faşist cuntanın

işbaşma gelişinden bu yana bu du­rum bütün çıplakhgı ile gözler önündedir.

Faşist sömürgeci Türk Devleti on yıldır dışarda halklarımıza her gün yaşamı, politik ve sosyal alanda daha da zindan etme politikası ser­gilerken; zindanlarda sürekli işkence, terör ve ölüm koşullarını

Devamı sayfa 3 de

Kürdistan Ulusal Kurtuluş Mücadelesinin yükselmesi karşısında, Türk Devleti katliam tehditine başvuruyor.

*KUZEY Batı Kürdistan 'da faşist Türk Devletinin kimyasal bomba kullandığı belgeler/e tartışılıyor.

*1988 yazmda Hani'nin Serdi köyünde PKK savaşçılarının katliamında kimyasal bomba kullamldığı ortaya çıkarıldı.

*CUD i dağında kimyasal bomba planlan büyük tepki/ere yol açtı.

*Faşist Tuğgeneral Altay Tokat "Benim yöntemim/e savaşırsak bu böl­gede değil insan, ot dahi bitmez." diyerek, Türk Sömürgeciliğinin alçakllğını ve canavarlığını ortaya serdi.

*Kürdistan halkı ve Kürdistan 'lı parti ve örgütler büyük tepkilerle; kat­liam planiarına daha güçlü mücadele ile cevap vererek, sömürgecilerden her alınan darbenin misilieri ölçüsünde hesap soracak/arını belirttiler.

*Kürdistan Proletarya Hareketi,' Yekitfya Proletarya KiJrdistan ve KA­WA, Kürdistan 'da sömürgeciliğe karşı UKM'nin yükseltilmesi amacıyla halkımızı ve tüm yurtsever siyasal hareketleri daha çok birliğe ve milcade/eye çağırır. Ala Yekiti aracılığıyla halkımıza seslenerek, Türk Sömürgeciliğinin imha ve katliam girişim ve planlarını biJtiJnüyle etkisiz kılmak için Ulusal Kurtuluş Mücadelemizi bütün alanlarda yakse/tmeye çağırır. KiJrdistan halkının varlığına ve kurtuluşuna yönelik faşist-s6mürgeci saldırıların ciddi derecede boyutlandığı bu dönemde doğru temellerde birlik ve miJcadelenin yükseltilmesinin hayati önem arzettiğini önemle belirtir.

Kürdistan'da Ulusal Kurtuluş Mücadelesinin giderek boyutlanması Türk Sömürgecilerini büyük korku ve telaşiara itti. Gerek yurtsever PKK savaşçılarının

geliştirdiği gerilla eylemliliği ve ge­rekse zindan direnişçilerinin ve onun paralelinde içerde ve dışarda yükseltilen Ulusal Kurtuluş

· eylemliliği sömürgeci Türk yöneti­mini köşeye sıkıştırarak; onu kendi yıkımını engelleme üzerinde hesa­plar yapmaya iterek yeni katliam tehditleri, planları yapmaya götür-

Al...aPa1 .. . . .... .. .. . ... . ... .. . 611 Tirider Ye IUinllıt8a . . .. .... . •• •• . 11 H~lıp1Maad ...... . .. . . . . .. 14 v.,_.~ .......... ............ :za

www.ars

ivaku

rd.o

rg

Page 2: Dersim, Ağrı,Zilan vd. kat liamlar Halepçeden daha büyük yıkımiara yol açmışlardı. Ama Kür distan halkı her defasında dimdik ayakta durmasını bilmiş ve Ulusal Kurtuluş

dü. Bir kez daha açıkça gözlemlendi ki, Türk Devleti Kürdistan üzerin­deki sömürgeci işgalini, dünya halklarının nezdinde nefret ve lanet­le anılan en korkunç silahlara, hiç çekinmeden başvurarak devam et­tirme caniligini göstermektedir.

Faşist-sömürgeci Türk devleti­nin Kürdistan' da hayata geçirdiiii pratik dehşet vericidir. Saddam Re­jiminin kimyasal bomba mezalimin­den kaçan ve ne acıdır ki kendi ül­kesinde ''sığmmacı'' statüsüne mec­bur kılman Güney Kürdistan 'h halkımıza karşı zehirierne komplo­sunun üzerinden henüz çok geçmedi. Hatta bu dehşet verici ze­hirlemeyi gizlerneyi başardıklarını

sandıkları bir anda, konuyla ilgili ingiliz bilim kuruluşları belgeleriyle olayı ispatladılar. Üstelik Türk Devletinin bütün engellemelerine ragmen, İngiliz bilim adamları "göçmen Peşmerge ailelerinin " yardımı sonucu, "göçmenlerden" aldıkları kanda yaptıkları inceleme­lerde zehirli gaz izlerine tesadüf etti­ler. Bu zehirli gaz, sinir gazı denilen ve kimyasal bombalarda kullanılan, ve de siyımür gazının bir benzeri olan bir gaz! Türk ve Irak devletlerinin ortak olan bu zehirle­me girişimi 2000 dolayında K ür di­stan'lmın vücutlarmda büyük za­rarlara ve sakathklara yol açmıştı. Ağustos ayında ingiltere ve Avrupa basını bu zehirierne olayım teşhir et­ti.

Bununla yetinmeyen faşist Türk yönetimi, Kürdistan köylerini boşaltıp tampon bölge yaratma he­defmdedir. Cudi dağında, köylüle­rin yiğitçe yarattığı direnişe rağmen karşı-devrimci emellerini bütün işgalci zorunu harekete geçirerek uygularnaya soktu. Kürdistan emekçi köylüleri, sömürgeci işgal

ordularının işkence ve katliam yük­lü tüm zoruna rağmen toprakların­dan ayrılmamak için kahramanca direndiler. Bütün dünya bu direnişi gözlemlernesine rağmen, hala sessiz kahyorsa, Kürdistan halkını deste­klemiyorsa, insanlığın uluslararası

sözleşmelerle lanetlediii silahlarla Kürt köylüsüne saldıran ve bu ne­derıle tüm insanlığa karşı suç işleyen Türk devletinin suç ortaklığını yapmaktadır. Kimyasal bombalarta Kürdistan köylerini ve Ulusal Kurtuluş savaşçılarını bombalıyım

Türk devletine karşı bütün insanlık olarak mücadele etmek, insan

Ala Yekftl 2

olmanın gereklerinden biridir .Dü­nya demokratik kamuoyu, insanlık bu görevi yerine getirme se de, K ür­distan halkı, bu saldırıları da boşa çıkaracak savaşım ve isyan yolunu bulacaktır. Bütün dünyaya isyanının haklılığını gösterecektir. Ancak, Kürdistan halkı isyanlarını yükselterek, dünya kamuoyundan sömürgeci devletlerin mezalimine karşı görevini yerine getirmesini de isiiyecektir. Bu onun doğal hakkıdır da.

Cudi dağmda kimyasal bomba­lama planları yapılırken, Türk dev­letinin Hani kazasının Serdi köyün­de Yaz-SS'de kimyasal bomba kul­landıgı ortaya çıktı. "Yanık baca­klar" olayını kendi burjuva basını dahi gizliyemedi. Bütün bu barbarlık ve cinayetler tüm Kürdi­stan sathında uygulanıyor; işkence ve katliam halkımızın günlük yaşamı haline getiriliyorken; yetkili faşist generallerin ağzından zehir kosareasma Türk devletinin cani planları ortaya çıkıyor. Hakkari'de­ki faşist tuğgeneral Altay Tokat Na­zi subaylarının alçakhğına taş çıkartırcasma "Benim sistemimle olsa, çok kısa sürede bunları yok edebiliriz. Kendi sistemim uygulandığı taktirde değil insan ot bile bitmez. Biz şimdiye dek en ha­fif silahlarımızı kullandık. Güney­deki komşumuz, 50 yıl kendilerine karşı savaşan insanları, bir harekat­la hepsini yok etti. Biz istesek onları aynı şekilde yok edebiliriz." deme­cini vererek, Saddam faşizminin

açıkça sahiplenmeye cüret göstermediği Halepçe Katliamı tü­ründen katliamları savunma cüreti­ni gösteriyor. Yine ayuı dönemde Türk Genel Kıirmay Başkanı Necip Torumtay kudurmuşçasma " silaha karşı silah" histerileriyle, Kürdi­stan' da sivil halka karşı savaşın ve daha büyük katliamlarm gerekliligini savunma cüretkarlığını gösterebiliyor. Ayuı tavrı sömürge valisi faşist Kozakçıoğlu, "kitlesel gözaltı ve işkenceyi",

''meşrulaştırma'' amacıyla

tekrarlıyor.

Ne demek gerekiyor, bütün bunlara? Dünyamızda hala bu tür­den aşağılık barbarların, ve üstelik devlet olarak varlığı, tek kelimeyle UTANÇ VERfCf dejil mi? Türk Halkı adına utanç vericidiri Dünya halkları adına utanç vericidiri Kür­distan Devrimi bu utanç kayuağı sö-

mürgeci mahlükatları yeryüzünden silip atarak dünya tarihine altın har­flerle yazılacak bir sayfa kazandıracaktır. Elbette sorun bu söylenenlerle bitmiyor.

Sömürge generalleri ve valileri faşist zehirlerini ne kadar kosariar­sa kussurılar; sonlarını engelliyemi­yeceklerdir. Nice sömürgeci ve faşist Dehak'larm beyuini parçalayan ezilen halklar ve de Kür­distan halkı; günümüzün sömürgeci-faşist Dehaklarının (ge­neralleri ve valileri ile birlrkte ) bey­nini parçalıyacaktır. Hiç bir güç söümrgeci-faşistleri, demirci KA­W A'nın ihtilalci ruhu ile ayaklanan halkımızın acımasız intikammdan kurtaramıyacaktır. Sömürgeci zavallı ve 'asker'kafalı genaraller şunu unutuyorlar: Kürdistan halkı bugüne kadar onlarca katliam yaşadı. Dersim, Ağrı,Zilan vd. kat­liamlar Halepçeden daha büyük yıkımiara yol açmışlardı. Ama Kür­distan halkı her defasında dimdik ayakta durmasını bilmiş ve Ulusal Kurtuluş Mücadelesini daha da güçlü olarak yükseltmiştir. Çünki, ezilen halkların UKM'si katliamlar­la engellenemedi ve engellenmesi de mümkün değildi. Çünkü tarih Kür­distan halkından yana kararını

vermiştir. Çünkü tarih, Kürdistan Ulusal Kurtuluş Mücadelesi'nin za­ferinden yana kararını vermiştir.

Bu sorunun bir yönü ... Diğer yönde oldukça önemlidir. "Kürdi­stan Halkı'nın artık sömürgeci barbarlığa tahammülü kalmamıştır. Kürdistan'da girişilecek yeni kat­liarniara müsade etmeyecek, önüne set çekecektir. Türk devletinin girişeceği her katliamm hesabını mi­silleri ölçüsünde soracaktır. Bu, dost ve düşman güçler tarafından açıkça bilinmelidir. Kürdistan halkının ve devrimci örgütlerinin buna gücü vardır ...

Kürdistan halkı ve devrimcileri açısından sorun çok daha ciddidir. Kürdistan halkı ve tüm ulusal kurtuluşçuları, kendilerini, zafere giden yolda, her türden engelleme­nin hesabını eksiksiz sormaya hazırlamak durumoyla karşı

karşıyadır ... Bu Kürdistan devrimi­nin zaferi açısından zorunlu bir hazırlıktır... Devrimimizin zaferi­nin güvence altına alınması için şarttır ...

www.ars

ivaku

rd.o

rg

Page 3: Dersim, Ağrı,Zilan vd. kat liamlar Halepçeden daha büyük yıkımiara yol açmışlardı. Ama Kür distan halkı her defasında dimdik ayakta durmasını bilmiş ve Ulusal Kurtuluş

1. Sayfanın devamı egemen kılmaya çalıştı.

Halklarımızın özgürlük ve sosya­lizm savaşında esir düşen en kararlı, en fedakar, en direnişçi evlatları en çağdışı yöntemlerle; hiç bir kural tanımayan sınırsız bir barbarlıkla

her gün yeniden katiedildL Evren­özal yönetimi direnişler sonucu devrimci tutukluların kazandığı en temel insan haklarını, yeni komplo ve saldırılarla, bütün sözvermelerini iki yüzlüce ve alçakça çiğneyerek gaspetme yolunu tuttu. Bu pratik kendisini öylesine çarpıcı bir şekilde gözler önüne sermektedir ki, bu ne­denle devrimci tutsaklar yılda en azından birkaç kez açlık grevine ya­da ölüm orucuna baş vurmak zo­runda kalmaktadırlar. Direnişler olur, bütün soylu ve yüceligiyle de­stanlar yaratır, geniş kitlelerin haklı desteğini alır, şehitler verilir ve köşeye sıkışan Evren-özal yönetimi devrimci tutsakların isteklerini ka­bul etmek zorunda kalır. Direnişin isteklerinin kabulü yetkililerin ağzından kamuoyuna duyurulur. Ancak aradan daha bir kaç ay geçmeden bütün haklar geri alınır, tutuklulara karşı terörcü saldırıya geçilir. Dünyanın hiçbir tarafında gözlemlenemeyen bu politika, faşist-sömürgeci Türk devletinin insanlık düşmanı yüzünü çok açık bir şekilde gözler önüne sererken; halklarımız ve devrimciler açısından önemli dersler çıkarmayı gerektir­mektedir. Her alanda olduğu gibi, cezaevleri alanında da Türk Devleti hiç bir kural tanımamaktadır.

Bırakalım uluslar arası burjuva kurallarını, kendi koyduğu hukuk­sal çerçeveyi istedigi anda hiçe saymaktadır. Bu açıdan olaya bakıldıgında, faşist Türk Devleti'nin meşru hukuksal zemini­nin olmadıgını belirlemek ve ona karşı mücadeleyi (özellikle uluslar arası alanda) bu belirleme ışığında yükseltmek gerekmektedir. Tüm insanlık normlarının dışında kalan, çağdaş burjuva uygarlığın dahi bir yüz karası olan bu faşist sömürgeci devletin ortadım kaldırılması tarih için bir zorunluluk teşkil etmekte­dir. Bu sonucun devrimci demokra­tik kamuoyu nezdinde doğru bir şekilde bilince çıkarılması ve ona uygun mücadele metodlarının

geliştirilmesi büyük önem arz et­mektedir. Bundıın sonra devrimci tutsaklara yönelik gelişecek faşist-

terörcü saldırıya karşı yükselecek direnişlerde bu durum dikkate alınmalıdır. Halklarımız en değerli evletlarının binbir hile ile geliştirilen komplo ve işkence sonucu katiedil­melerine artık tahammül etmemek­tedir. Eskişehir ve Aydın merkezin­de gelişen son direnişler bunu apaçık ortaya koydular.

Başlarken üzerinde önemle durduğumuz bu gerçek üzerinde ciddiyeıle durulmalıdır. Kürdistan Ulusal Kurtuluş Devrimi, Sosyalizm ve Türkiye'de Halk Demokrasi ve Sosyalizm uğruna savaşta esir verdiğimiz en kararlı, en fedakar, en direngen ve de en değerli

evlatlarımızın bütün dünyanın göz­leri önünde en barbar işkenceyle öl­dürülmelerine müsaade etmek iste­miyorsak; cezaevlerindeki yaşamın en temel insani hakların uluslar arası normlara göre düzenlenmesi için mücadeleyi süreklileştirmek,

sadece direniş dönemleriyle sınılamamak zorunluluğu kendisini dayatmaktadır.

Bu belirlemelerden sonra Eskişehir cezaevindeki direnişin

gelişimini tarihsel olarak ele alabili­riz.

Eskişehir cezaevinde devrimci tutsaklar 29 Haziranda açlık grevi şeklinde direnişe geçtiklerini kamu­oyuna duyurdular. Neden, herza­man oldugu gibi yine aynıydı. Yö­netim bir tünel olayını balıane ede­rek, 88 sonbahar direnişiyle kazanılan tüm hakları gaspetti ve kaldırıldığını bizzat bakanlarının

ağzıyla duyurdukları " 1 Agustos Genelgesini" yürürlüğe koyacagını belirterek, kaba şiddetle tutuklulara saldırıya geçti. Tüm bu gelişmeler biline biline, sömürgeci Türk Devle­ti'nin faşist bakanı Oltan Sungurlu hiçbir sıkılmaya ihtiyaç duyınadan, tutukluların siyasi mesaj için ölüme gittiklerini duyurur. Faşist Türk Devleti'nin yalana dayalı

politikasının ürünü olarak hile ve yalana dayalı bildirimlerinin de gerçek dışılıgı açıkça sırıtmaktadır. Cezaevlerinde tüm tutukluların

vücutları yara bere içindeyken çeşitli heyetler bu durumu tanıldarken bu sıkılmazca ifadenin ne anlamı olabilir? Daha 35. günü­de insarılar açlık grevinde ölüyorsa, (aslında öldürülüyorsa) kamuoyunu

yanılımaya yönelik bu yalanın ne anlamı olabilir? fki Direniş Şehidinin ölümünün dayak ve işkence sonucu gerçekleştiji doktor­lar tarafından tesbit edilirken bu yalanın alçaklıgı ve adiliğinin ne arılamı olabilir? Bu konuda olayı gelişimi içinde anlatırsak, Hükümet ve Yönetimin alçak ve iki yüzlü tavrı daha da ortaya çıkacaktır.

Açlık grevinin 35. gününde, doktorların iradesine karşılık 300 dolayında devrimci tutsak kaba şiddet, işkence ve dayakla Aydın'a taşındı. Bu taşınma esnasında yapılan işkence sonucu PKK davasından yargılanan iki devrimci, Mehmet Yalçınkaya ve Hüseyin Hüsnü Eroğlu şehit düştü. Tam da bu dönemdeki gelişmeler tüm Tür­kiye ve Kürdistan'ı bir baştan bir başa sarstı. Binlerce insan bu barbarlığa karşı protesto seslerini yükseltti. Ama yine aynı dönemde faşist devlet yetkililerinden biri ola­rak Aydın Cumhuriyet Savcısı sev­kedilme esnasında "tutuklular çırılçıplak soyunmuş olsalardı, işkence olmayacaktı" demecini ver­ecek derecede alçalıyor. fHD, Baro­lar Birligi, Tabibler Birligi ve SHP üyelerinden oluşan bir heyet tutukluları ilk günlerde görür ve aracılıjja başlar. Ancak yönetimin ve esasında devketin insarılıga

düşman tavrından dolayı görüşmeler bir kaç gün sonra kesi­lir. Aydın'a toplanan yüzlerce tutu­klu yakını degişik şekildeki

direnişlerini yoğunlaştıdı. Bunun üzerine 40 dolayında tutuklu yakını gözaltına alındı ve bir yada iki gün işkenceden geçirildi. Görüşmeler

koptuğu gibi, tutuklularla tüm görüşmeler yasaklandı.

Aydın' da yükselen direniş tüm Türkiye ve Kürdistan' da ve de yurt dışında büyük dayanışma ve destek gördü. Binler eylemlilik içine girdi. Çanakkale ve Bursa' dan başlayıp Antep, Diyarbakır, Siirt ve Van'a kadar tüm cezaevlerinde binlerce devrimci tutuklu açlık grevierine başladılar. Diyarbakır cezaevindeki tutsaklar 4 Agustos günü saat 1 1.00, 15.00 ve 18.45 te pencereler­den dışarıya slogarılar atarak, Aydın' daki direnişi desteklemek ve iki devrimcinin şehit edilişini prote­sto etmek amacıyla açlık grevine başladığını duyurdular. Ayrıca

Ala Yekftf 3

www.ars

ivaku

rd.o

rg

Page 4: Dersim, Ağrı,Zilan vd. kat liamlar Halepçeden daha büyük yıkımiara yol açmışlardı. Ama Kür distan halkı her defasında dimdik ayakta durmasını bilmiş ve Ulusal Kurtuluş

değişik şekillerde amaç ve isteklerini devrimci kamuoyuna ilettiler. Ala Yekiti tüm cezaevlerini temsilen sa­dece Diyarbakır ve Ankara'daki devrimci tutsakların duyurnlarını

sunar.

DUYURU VE ÇAÖRI

Hükümet cezaevlerindeki tünelleri bahane ederek devrimci tutuklulara karşı saktın politikasına devam et­mektedir. En yetkili agızlarca

birçok kez "1 Ağustos Genelgesi" nin uygulanmayacagı sözü verilme­sine ragmen bir kez daha Eskişehir cezaevinde devrimci tutuklulara yö­nelik akıl almaz faşist baskılar yeni­den gündemleştirilmiştir. Bu haskılara karşı başlatılan açlık grevi direnişinde arkadaşlarıiıız Hüseyin Hüsnü Eroğlu ve Mehmet Yalçınkaya şehit düşmüşlerdir.

Ayrıca birçok arkadaşımız da şu an­da ölümle yüz yüzedir. Bizler bu faşist uygulaınaları protesto ediyor, tüm cezaevlerini, yurtseverleri, dev­rimcileri, demokrat ve duyarlı ka­muoyunu bu ölümlerio sorumlularından hesap sorulınası

için insanlık adına seslerini yükselt­meye çaguıyoruz. Verilen onurlu direnişte şehit düşen

arkadaşlarımızın anısı önünde saygıyla eğiliyoruz ve 4. 8. 1989 gü­nünden itibaren açlık grevine başlıyoruz.

DİYARBAKIR 1 NOLU CEZAE­VfNDEKI PKK DA V ASI TUTU­KLULARI ADlNA FETHI YIL­DIZ, TKP-ML. DAV ASI TUTU­KLULARI ADINA MÜSLÜM EL­MA, DEVRfMCf YOL DAV ASI TUTUKLULAR! ADINA ABBAS SOYLEMEZ, KAWA DAVASI TUTUKLULAR! ADINA ŞEFIK GÜLAÇTI, KUK DA V ASI TUTU­KLULAR! ADINA BEDRf AKA­LIN.

KAMUOYUNA

Çeşitli bahanelerle cezaevlerinde estirilen teröre bizler de maruz kaldık. Bulunduğumuz cezaevi şartlannı, işkenceleri, Eskişehir' de­ki siyasi tutukluları desteklemek, 1 Ağustos Genelge'sini protesto et­mek için 1. 8. 1989 tarihinden itiba­ren üç günlük açlık grevine başlıyoruz.

Ala Yek1t1 4

ANKARA MERKEZ KAP AU CE­ZAEVİNDEN DEVRiMCI SOL­DEVRİMCİ YOL- TDKP- KA­WA TUTUKLULARI ADlNA SE­MİHGENÇ.

Ayrıca Kürdistan ve Türkiye'de dayanışma açlık grevleri dalga dalga her tarafı sardı.

5.Ağustos'ta Diyarbakır'da tutuklu yakınları ve eski tutuklular SP binasında açlık grevine başladılar .Açlık Grevi boyunca Kürdistan'ın degişik ilçelerinden dayanışma amacıyla katılırnlar ol­du. Dayanışma her türlü baskı ve teröre rağmen giderek kitleselleşti.

Açlık grevının ölüm orucuna dönüşmesinden sonra katılım gide­rek daha da yükseldi. Dayanışma amacıyla değişik protesto eylemleri gerçekleştirildi. En son 84 kişi Diyarbakır'da açlık • grevinde bulunmaktaydı. Türkiye'nin degişik şehirlerinde de d;ıyanışma eylemleri yükseldi. ·

Binlerce insan açlık grevlerinde ölüme giderken, yüzün üzerinde devrimci tutsak komaya düşerken, devletin her yetkilisi "bu mesele be­ni aşmıştır, dev Jet meselesidir" diy­erek, binlerce insanın ölüme gidişine umursamaz tavır takınacak kadar insanlık normlarından

uzaklaştı. Faşist baskı ve terör o de­rece yogunlaştırıldı ki, aile yakınları dahi, yerli yabancı hiç bir heyet tu­tuklularla görüştürülmedi. Ancak gerek Diyarbakır' da ve gerekse Aydın'da yerli ve yabancı basın ve yayın kuruluşları dışardaki durumu bizzat kendileri gözlenılediler,

dayanışmada bulunan direnişçilerle degişik progrıi\1) ve röpörtajlar dü­zenlediler.

Direnişin 48. gününde aile yakınları bütün dünya kamuoyu­nun gözleri önünde, iki gün içinde soruna çözüm getirilmediği taktirde "Toplu intihara" baş vuracaklarını ilan ettiler. Bu dönemde iki SHP milletvekili aracılığıyla görüşmeler

sürdürülüyordu 18 Ağustos günü direnişin 50. gününde 7,5 saat süren görüşme sonucu, saat 23.00 te direnişçilerio 61 isteğini kabul edildiğinin bildirilmesi üzerine direniş . başarıyla sonuçlandı.

Direniş bittiğinde yüz dolayında

devrimci tutsağın durumu ciddi ve ağırdı serumla beslenmeleri gerekiy­ordu. 20 Ağustoslada halen 32 dev-

rimci tutsagın durumunun ağır

olduğu ve serunıla beslenmelerinin gerektigi belirtildi. Aile yakınlarının bu tutukları görmelerine hala izin verilmedi. KA W A davasından

yargılanan devrimci tutsaklarda du­rumu agır olanlar arasındadır. Yine durumu çok agır olan bu devrimci tutsakların çeşitli organlarından sa­kat kalma ihtimalinin yüksek oldugu söylenmektedir.

Halklarımızın gözbebeği en degerli evlatlarırnız devrimci tutsa­klara bu canavarca saldırının

yarattı&ı etki ve sonuçlar iyi değerlendirilmek zorundadır.

Birçok yönüyle bu direniş ayrı özel­likler taşımaktadır. örneğin bazıla­rının eylemi önceden terketme tu­tumları, direnişi oldukça olumsuz yönde. etkilemiştir. Ancak bunun degerlendirmesini, direnişçilerio

kendi degerlendirmelerine bırak­

mak üzere daha sonra ki döneme er­teliyoruz.

Aynı şekilde bu direniş daha öncekilere nazaran daha fazla kitle desteği almasına karşın, Faşist Ozai yönetimi daha umursamaz bir tavırla, insanlarımızın ölüme gidişlerini gayri insani bir alçaklıkla gözlemlemiştir. Yada yetkililerinin bir kesimi görüşme masasına otu­rup tüm talepleri kabul ettigine dair söz verirken, Adalet Bakanı kalkıp hiç pazarlığa oturmadıklarını söyle­ine yüzsüzlüğünü gösterebi!mekte­dir. Bu yÜzsüzlügü açıklayacak her­hangi bir negatif ifade bulmak mümkün değildir. Bu gün Aydın'da pratik olarak, direnişçilerio irade ve bilgileri dışında tek taraflı ateşkes ilanı hilesine baş vurulmuştur. Tüm bu faşist terörcü politikanın

hesabının sorulması dogrultusunda yeni mücadele tedbirlerinin günde­me getirilmesi zorunluluk teşkil

etmiştir.

Yurt dışında da dayanışma

amacıyla binlerce insan değişik ey­lemliliklere baş vurdu.

ALMANYA

Eskişehirdeki devrimci tutsakların Aydın' a kaba şiddet ve işkence yo­luyla sevkedilmesi sırasında iki dev­rimeının şehit edilmesinin duyulmasıyla birlikte tüm duyarlı devrimciler, demokratlar harekete

www.ars

ivaku

rd.o

rg

Page 5: Dersim, Ağrı,Zilan vd. kat liamlar Halepçeden daha büyük yıkımiara yol açmışlardı. Ama Kür distan halkı her defasında dimdik ayakta durmasını bilmiş ve Ulusal Kurtuluş

geçtiler. Çeşitli kuruluşlar işgal edi­lerek olay protesto edildi, Alman ve Avrupalı kuruluşlardan destek istendi. Aynı dönemde 5 Ağustos günü Düsseldorf' da konsolosluk önünde korsan protesto gösterisi gerçekleştirildi. Hemen ertesinde gerçekleştirilen Almanya çapındaki merkezi eylem birliği sonucu Bonn'da 9 Ağustos günü şehir mer­kezinde açlık grevine gidildi. 130 dolayında devrimci açlık grevinde yer aldı. Açlık grevinin 4. gününde aynı alanda protesto miting ve gö­sterisi düzenlendi bu gösteriye 3500-4000 dolayında katıldı.

önemliydi. Bunun yeterince saglandığı söylenemez. Kawa taraftarlan bütün bu eylemliliklerde en aktif desteği göstererek yer aldılar ve eylemin dogru hedeflere ulaşması için çaba sarfettiler. Daha sonra çeşitli Alman kuruluş, parti ve örgütleriyle ilişki oluşturarak protestoların yükseltilmesi ve direnişçilerio desteklenmesi için çalışmalarda bulundular.

Bu çalışmaların yanısıra, Yeşiller Partisi, milletvekilleri bay­an Jutta österle Schwerin ~a1k~nlığıında bir

TKP-ML ve Av. Dev Genç taraftarlarının katılımı ile gerçekleştirilmiştir. Benzeri eylem birlikleri Avrupa'nın diğer ülkele­rinde de gerçekleştirildi. Avusturya ve Hollandıı da 50 nin üzerinde fsviçre ve Fransa da 100 dolayında devrimcinin katılımıyla dayanışma açlık grevleri gerçekleştirildi. Dani­marka, fsveç ve Belçika'da da ben­zeri dayanışma eylemleri yapıldı. Böylece sadece Avrupa' da binler dayanışma açlık grevierine ve ey­lemlerine katıldı.

PARIS

Almanya'daki aç/tk Grevi

Sömürgeci Türk Devleti kudur­muşçasına Kürt halkına karşı bir to­plu kıyıma girişmiş bulunmaktadır. Yıllardan beri Kürt halkına girişmiş olduğu katliamları, son bir yıldır, en üst boyutlara çıkarmış bulun­maktadır. Daha geçenlerde Yeşilyurt köyünde meydana gelen "Dış kı olayı" açık bir şekilde göste­riyorki, sömürgeciler Kürt halkının onuroyla oynamak ve aşağılamak için en iğrenç yollara baş vurabile­cekleri açık bir şekilde görüldü. Türk devleti, Kürt ulusunun anti sö­mürgeci mücadelesini engellemek, Kürt halkını bölmek ve yönetmek için, geliştirip hayata geçirdiiii "köy koruculuğu" neticesinde, Kürdistanın bir çok bölgesinde kelle avcıları kol geziyor. Son aylarda sö­mürgeci Türk devleti faşist Irak sö­mürgecilerinin kürt halkına karşı

Almanya'da açlık grevının

gerçekleştirilmesinin karşısında po­lisin gösterdiği engellemeler nedeni­yle, eylem birliği yeni protesto ey­lemleri .geliştirmeyi kararlaştırdı. Büyük illerde konsolosluklar önün­de kitlesel gösteri yapma, konsoloslukları çalışamaz duruma getirme şeklindeki eylemler devam etti. Bütün bunların yanısıra bir dizi şehirde de aynı şekilde de yirmişer -otuzar gruplar halinde açlık grevie­rine gidildi.

Bu açlık grevlerinde geniş ey­lem birliğinin yaratılması olumluy­du. Ancak eylem alanında siyasal örgütlerin biribirierine güç göster­me, biribirierine propoganda göste­risinde bulunma küçük burjuva mantıj!ı oldukça olumsuzdu. Alman kamuoyuna yönelik propaganda ve çalışmanın eksikliği, Kawa tııraftıırlarınca defalarca eleştirilmesine rağmen giderilmedi. Yürüyüş ve mitingde de aynı arılayışın hakim olması nedeniyle, propaganda sadece Türkiyeli'ler ve Kürdistarılı'lara (aslındıı kendi ken­dilerine) yönelik olarak sınırlı kaldı. Büttin bu eylemliliklerde sonuç al­mak, uluslar arası desteği almak

yolladı. Bu heyetle gitmeden önce ilişki sağlanarak aktüel bilgiler ver­ildi. Bilindiği üzere bu heyetin Tür­kiye'de devrimci tutukluları görme­si de engellendi. Onlar da Türkiye'de bu durumu protesto ederek, Türkiye'ye gönderilen eko-

Bonn 'daki aç/tk grevi

nomik yardımın kesilmesin talep edip, bu sorunu Federal Parlamen­toya getireceklerini vurguladılar. Ayrıca cezaevlerindeki insan haklarını çiğnendiğini, işkencenin sistemli uygulandığını kamuoyuna duyurdular.

' Almanya'da gerçekleştirilen

eylem birliği Kawa, ERNK, Hewiya Gel, SVP, TDKP- YDö, Ekim,

tatbik ettiiii tüm plarıları tek tek hayata geçinneye çalışmaktadır. Hakkari, Siirt ve Mardin bölgesinde kırka yakın köyün zorla boşaltılması, 80 bin nüfusa sahip olan gOçerlerin yaylalara çıkışının engellenmesi, toplu mezarlar olayı, köylülerin diri diri yakılması Kürdi­stan' dıı yaşanan vahşetin vardığı boyutları açık bir şekilde ortaya koymaktadır.

Ala Yekfti 5

www.ars

ivaku

rd.o

rg

Page 6: Dersim, Ağrı,Zilan vd. kat liamlar Halepçeden daha büyük yıkımiara yol açmışlardı. Ama Kür distan halkı her defasında dimdik ayakta durmasını bilmiş ve Ulusal Kurtuluş

Son aylarda bagıınsızlık ve öz­gürlük mahkumlarının giriştikleri

açlık grevleri ve ölüm oruçları Kür­distan'ın ve Türkiye'nin tüm ce­zaevlerinin tek bir talep temelinde yani "ı Ağustos Genelgesini n" kaldırılması noktasında bütünleştir­

miştir. Sömürgeci Türk Devleti, 12 Eylül askeri faşist darbesinden son­ra zindanlara doldurduğu 100 bin­lerce bagımsızlık ve özgürlük mah­kumuna karşı her türlü yöntemi uy­gulayarak, teslim alma girişimlerine başvurduğunda, her seferinde öz­gürlük mahkumlarının şanlı direni­şiyle karşılaştı. "1 Ağustos Genel­gesiyle giriştikleri karşı-devrimci

taarruz hareketi, daha önce birçok defa siyasi tutukluların

oluşturdukları barajiara takılarak uygulanamaz hale gelmişti.

Ama Faşist Türk Devleti yıllardan beri halkianınıza karşı yapmış olduğu katliamların gedikli­si olarak, eli kolu bağlı insanlar karşısında aldığı bu yenilgilerden dolayı, daha da kuduzlaşarak "1 Ağustos Genelgesini" kusursuz hayata geçirmek için yeniden hare­kete geçti. Fakat herzaman olduğu gibi, bu sefer yine bağımsızlık ve öz­gürlük mahkumlarının şanlı direnişleriyle karşılaştılar.

22. 06. 1989 da Eskişehir

zindanlarında "Tünel bulundu" bahanesiyle giriştikleri saldırılar ve bu saldırılar karşısında özgürlük mahkumlarının giriştikleri açlık grevleri sömürgecileri tedirgin eder­ken 2 Ağustosta greveileri Aydın ce­zaevine sürgün ettiler. Yol boyunca ve Aydın cezaevinde yapmış

oldukları işkenceler neticesinde Hü­seyin Hüsnü Eroğlu ve Mehmet Yalçınkaya adlı devrimciler alçakça katiedildiler. Onlarca devrimci bit­kisel hayatta olup, komada bulunınaktadır.

Biz, Paris Kawa taraftarları

olarak Sömürgeci Türk Devleti'nin Kürdistan'da giriştigi katliamlara, köy boşaltıp tampon bölge oluşturma girişimlerine karşı,

kaldığımız Fransa'da, Fransız ka­muoyunu duyarlı kılmak için, önce­likle Türkiye'li ve Kuzey Kürdistan'lı güçlerle biraraya gele­rek, ortak bir platform oluşturmak için harekete geçtik.

Viyana' daki katliam ile

Ala Yekftf 6

başlayan Kürdistandaki toplu göç ve zindanlardaki özgürlük mahkumlarının başlattıkları açlık

grevleri ve ölüm oruçlarıyla ilgili Paris 'te yürütülen faaliyetlere ve bazı örgütlerin oportunist tavırlarına değinmekle yarar vardır. Türk soluna mensup bazı hareketler yukarıda söz konusu olan sorunlar­dan hareketle yUrUttUgümüz faaliy­etlerin merkezileştirilmesi, daha doğrusu sounlarla dorudan ilgile­nen ve bu sorunlara baglı olarak ha­rekete geçen bir çok gücü tek bir çatı altında toplama yönündeki yapıcı ve birleştirici çabalarımız

karşısında hep sekter solcu ve özün­de sağcı anlayışlarını her zaman ileri sürüp, oluşturmak istediğimiz plat­formun dagılması için tüm güçlerini seferber ettiler.

DHB. ve Partizan (konferans­çılar) Kuzey Kürdistan'lı bazı hare­ketlerle aynı platforma gelmernek ıçın ellerindeki tüm kozları

kullandılar. Biz ve Dev Genç li arkadaşlar, Kürdistan sorunu ve ce­zaevlerindeki açlık grevleri ve zo­runlu göç olayını kamuoyuna mal etmek için, duyarlı olan tüm güçleri seferber etmek gerektiğini temel alarak, pratik olarak bu sekter anlayışları aşabildik. Bir dizi tartışmalar neticesinde tüm güçlerin birleştiği daha doğrusu kabul ettiği ortak bir çağrı ve bir "Koordinasy­on Komitesi" oluşturuldu. Koordi­nasyon Komitesi önderliğinde 5 Ağustosta Türk konsoloslugu önünde biten bir izinli gösteri yaptık. Gösteri ve yuruyıişe

yaklaşık olarak 1000 kişilik bir katılım oldu. Yürüyüş boyunca Kürdistan 'daki. katliamları, zorunlu göç olayını yeren ve cezaevlerindeki açlık greveilerini destekleyen ortak sloganlar atıldı. Yürüyüş fransizca ve türkçe yapılan konuşmalarla son buldu.

Hemen gösteri yürüyüşünün

akabinde, Koordinasyon Komitesi­ni oluşturan güçler bir araya gelerek , 7 Ağustos'ta Eyfel kulesinin işgal edilmesi yönünde görüşbirliği

sağlandı. 7 Ağustos günü yüze yakın bir kitleyle kulenin birinci katı işgal edildi. Işgal eylemi 2 saat­ten fazla sürdü. Bu esnada yüzlerce Kürdistan'lı ve Türkiye'li kulenin çevresinde fransızca ve ingilizce ka­leme alınan bildiriler dağıtarak,

işgalcilerle birlikte, Türk sömUrgeci devletini yeren, Kürdistan ve Türki-

ye gerçeğini dile getiren sloganlar haykırdılar. Fransız basını ve televi­zyonu işgal eylemini yerinde görün­tüleyip yayırıladılar.

Oluşturduğumuz komite; KA­WA, Dev Genç, TKP-ML Hare­keti, PKK, TKP İşçinin sesi, TDKP, Ekim, Acilciler, TKP-ML (konferansçılar ve benzeri güçleri kapsıyordu.

12 Ağustos günü komitenin önderliğinde, THY nın önünde bir korsan gösteri düzenlendi. Gösteri­ciler THY binasının camlarını

kırarak, Pari'in merkezinde 15 dakikalık korsan bir yürüyüş dü­zenlediler. Yürüyüş boyunca KUrdi­stan'daki katliamları ve özgürlük mahkumlarının açlık grevierini dile getiren sloganlar atıldı ve fransızca, türkçe bildiriler dağıtıldı.

Viyana'daki katliamdan sonra, İ-KDP önderlerinden Abdurrah­man Kassemlo ve Abdullah Kadiri Paris'te toprağa verildiler. Biz Paris Kawa taraftarları, cenaze töreninin yapılması için teknik konularda ak­tif bir şekilde görev aldık yürüyüş öncesi Halepçe Komitesi adına bir bildiri dagıtarak kamuoyu oluşturduk. 20 Temmuz 1989 da yapılan cenaze törenine aktif bir şekilde katıldık. 20 Temmuzda yapılan cenaze töreninde TKP-ML Hareketi bir bildiri yayınladı. Bu bidiride TKP-ML Hareketi: "PDK-İ · nin Kürdistan'ın bagımsızlıgı için mü­cadele" ettiği, "İran Kürdistan'ında bağımsızlık için mü­cadele yürüten PDK-f. Mollalar rejimince susturulamayan muhale­fetin başında yer aldı" yorumda değerlendirmeler yaptı. Bildigirniz kadarıyla ve İran KDP sinin programında sabit olduğu ölçüde bir gerçek vardır ki, o da İ-KDP "Kürdistan'a otonomi, iran'a de­mokrasiyi" savunmaktadır. TKP-ML Hareketi, PDK-İ yi bağımsızlıkçı ilan ederken, kuzey Kürdistan'da PDK-1 ile aynı para­lelde olan ve hatta daha ileri pozisy­onlarda yer alan hareketleri, "Karşı devrimci'' ''Emperyalizmin uşagı,' diyerek her türlü eylem birliklerini red ediyor. Bu çifte standatlık ne zamana kadar sürecek ! "Uzaktan davulun sesi hoş gelir" mantığıyla

Devamı 27. sayfada . (o. • ,.

www.ars

ivaku

rd.o

rg

Page 7: Dersim, Ağrı,Zilan vd. kat liamlar Halepçeden daha büyük yıkımiara yol açmışlardı. Ama Kür distan halkı her defasında dimdik ayakta durmasını bilmiş ve Ulusal Kurtuluş

VE ANNELER YÜRÜYOR

"ÇOCUKLARIMIZI ÖLDÜRTMEYECEGIZ"

Diyerek!

Ey canevinden vurulmuş Toz duman olmuş bacılar inanın oğullarımza Kök oldular onlar

sade kök

Kan suratlı taşlar altında dağılınadı kemikcikleri

A.ğızları ısırır hala kuru barutu

Ve ben ölmedim der yumrukları

Yukarı kalkık yumrukları.

Pablo NERUDA

Çocuklarının, canlarının,

evlatlarının bir gece apar topa.-evle­rindeıı götürülüşlerinin üzerinden 9 yıl gibi bir zaman geçti. Bu 9 yıl in­saıı ömrünün hiçte küçümsenıncyecek bir zaman dili­mi ...

12 Eylülden sonra sorgu için göıürülen evlatlarını arayan; ıııorgları, ijkencehaneleri dolaşan;

"Ya ölüsünü, ya dirisini istiyorum, ogluınun!" diye haykıran

aııalarımız eviatiarına yapılanları

dehjet ve öfkeyle protesto ediyor.

Çocuklarının idamla yargılamyar olması kimilerini umuısuzluga sevketti, kimilerine imihan düşündürdü. Ve de kimi an­alar, babalar intihar ettiler. Kimileri kalp yetmezsizliginden, kimileri çıldırdıkları için akıl hastanelerinde yattılar.

Bazı analar ve babalar ise evlatlarının içerde direniş potansiy­eli ve moral kaynakları oldular. .. inançları, idealleri doğrultusunda yaşayan ve bu ugurda tutsak edilen evlatlarıyla gurur duydular.

Ve 12 eylül sonrası yaşanan

işkence, zulüm tutsak yakınlarının cezaevi sorunlarına sahip çıkmalarını da beraberinde getirdi. Cezaevlerinde eviatiarına daha onurlu bir yaşam sağlamak için yaktıkları ağıtlarını isyana ve eyle-

me dönüştürdü analarımız ... Yılların acısını, ezilmişliğini, öfkesi­ni yüreklerinde taşıyarak fırladılar

sokaklara; bir iken 100 ve 1000 lere ulaştılar.'

80 sonrası Türkiye ve Kürdi­stan cezaevlerinde işkencelere,

baskılara ve kişiliksizleştirme

çabalarına karşı sürekli bir direniş gelenegi yaşatıldı. Amaç; devrimci kişiligi yok etmeye, devrimci onuru ayaklar altına almaya ve düzen uşağı birer kişi haline getirmeye yö­nelik politikayı boşa çıkarmaktı. İn­san yaşamında öyle anlar vardır

ki,ölmek bile en görkemli yaşamdır! Rahime ve Sali ha anaların, eviatiarına insanca bir liilşam sunmak için, kendilerini yakmalarından daha görkemli bir isyan olabilir mi? ...

Analar direnmenin, gururun

sırrını, anahtarını buldular. Evlatlarını korumanın bedeli polis saldırısı, coplama, gözaltı, işkence, tutuklama oldu. En son Aydın'da 50 gün süren açlık grevinde analar, aileler çocuklarıyla bütünleştiler.

iyiyi, doğruyu, güçlü idealleri on­lardan öğrendiler. Cezaevi kapılarında onlarla beraber onuru korumayı, direnmeyi yaşadılar ve öğrendiler. Ölüme kucak açan direnişçileri bagırlarına basarak, yürüdüler kah beyazlara kah kara­lara bürünerek. Ceza evi, gözaltı

görmemiş 60-80 yaşındaki analar, nineler göz altında coplanarak sabahladılar. 60 lık vücutları co­plarla çürütüldü, ve kavradılar

evlatlarının davalarının haklılığını.

Ve haykırdılar; "Eğer bunlar bizle­re böyle davranırsa;

oğullarımıza,kızlarımıza ne yap­mazlar ki! ''

Sokaklarda sabahladılar. Tek tip elbise uygulamasına ve kürıçc

konuşma yasağına karşı açlık grev­Ierine günlerce yanılar. Talepleri kabul edilmesinden sonra zafer işareti yaparak halaylar çektiler.

Umut ve isyan dolu artık

analarımız. Zalimlerden korkınayı

değil karşı koymayı, direnmeyi öğrenmişler. Onurlarını

çignetmemek ıçın her türlü fedakarlıkları, acıları, eziyetleri gö­ze alıyorlar. Hatta, bu uğur da seve seve canlarını vermeye hazırdırlar. Onlar yıllarca çocuklarının ezilme­mesi, horlanmaması için cezaevi kapılarında, cezaevinden cezaevine, sürgünden sürgüne sürüklendiler. Bu kapıların önünde, tel örgüterin ardında çile doldurdular. ..

Ve onlar bağımsızlık ve özgür­lük mücadelemizin bir parçası, in­san haklarının kararlı savunucuları, haksızlıga, baskıya karşı direnenie­rin dışardaki en güçlü sesi ve direniş potansiyeli oldular ...

Onlar adaletsizliklere karşı

hakların ancak direnerek aranabildigini, birkez daha direne­rek öğrendiler ve öğrettiler ...

Seyran Dilan

* Kasım Arslan

Ağustos 1982 de Diyarbakır

zindanında yapılan işkenceler sonu­cu şehit düştü.

Tüm zindan direniş şehitleriyle birlikte Kürdistan Ulusal Kurtuluş Savaşı ve Sosyalizm mücadelemizde vasatılıvar ve vasatılacaktır. ·

Ala Yekitf 7

www.ars

ivaku

rd.o

rg

Page 8: Dersim, Ağrı,Zilan vd. kat liamlar Halepçeden daha büyük yıkımiara yol açmışlardı. Ama Kür distan halkı her defasında dimdik ayakta durmasını bilmiş ve Ulusal Kurtuluş

KÜRDiSTAN SORUNU

ALMAN PARLAMENTOSUNDA

Kürdistan sorunu ı 9 Haziran I 989 tarihinde İnsanhakları ve Dış işleri alt komisyonunda, 22 Haziran I 989 tarihinde de parlamentoda tartışıldı.

19 Haziran'da dış işleri ve in­san hakları alt komisyonundaki toplantıya Av. Şerafettİn Kaya, O. Tuku, A. Sternberg-Spohr etnik azınlıklar ve Türkiye'de Kürt soru­nu, Prof. Dr. Tomoschat; Türk hu­kuk sistemi ve insan hakları, Prof. Bülent Tanör, H. Oberdiek; psiko­lojik işkence, Dr. Tellenbach Türk ceza hukuku, ceza usul hukuku ve tutuklama şartları, konularında

bilirkişi olarak beş saat boyunca konuştular.

Av. Şerafettİn Kaya yaptıgı

konuşmada, 70 yıldır katliamlara karşı sürekli direnen ve ulusal kurtuluş savaşı veren Kürtlerden "etnik azınlık " olarak sözetmenin yanlış oldugunu, ortak bir ruhi şekillenmeye, ortak bir kültüre ve dile sahip oldugunu belirterek Kürt­lerin bir ulus olduğunu, ve ulusların kendi kaderlerini tayin hakkına degindi. Batılı devletlerin Türk dev­letiyle aynı askeri, ekonomik ve siy­asi ittifaklar içinde yer almış

olmalarından dolayı özgür bir KOr­disıana karşı olduklarını ve sorunu baglı bulundukları devletlerin aske­ri ve siyasi sistemi içinde, Kürt halkının iradesini hesaba katmadan çözmeyi düşündüklerini vurguladı. Türkiye'de demokrasi ve insan haklarının Kürt sorununun çözümüne baglı oldugunu belirten Ş. Kaya, T.C'nin Kürdistan'da işledigi suçlara NA TO ve Avrupa Ekonomik Toplulugu'na üye ülke­lerin de ortak olduğunu, Türk dev­letinin onların askeri ve siyasi desteğiyle Kürdistandaki varl@nı

sürdürebildiini belirtti.

Ezilen Halklar Birliği adına

konuşan Prof. Dr. Tomuschat, Türkiye'nin Kürdistan politikasını, Yezidi ve Asurilere yapılan baskıları örnekleriyle sergiledi ve Lozan antlaşmasının sagladıgı "Azınlık

hakları" ndan sadece istanbul'daki Rum ve Ermenilerin yararlanabildiğini belirtti. Prof. Tomusehat ayrıca Alman hüküme-

Ala Yekiti 8

tinin Kürtlere karşı tavırlarını ve yalnış politikasını, oluşturulacak

bir parlamento araştırma komisyo­nunda ele alınmasını, Almanya'da yaşıyan yabancılara seçme ve seçilme hakının tanınması, ve T.C'nin Kürdistan politikasına Al­man devletinin karşı çıkmasını talep etti. Konuşmasında Türk Hüküme­tinin Kürt aşiretlerini nasıl birbirine düşman yaptığını, sınır boylarında

devletin kanunsuz ve terörist uygulamalarını, Yezidi halka karşı sindirme politikasını, 9,5 milyon Kürdistanlı'yı surgun etme çabalarını örnekleriyle açıklayan

Prof. Tornasehat gerici aşiret

agaları arac@yla yoksul Kürtleri silahlandırarak kendi militarisı

emelleri için kullandıinı belirtti.

Amnesty international adına konuşan Helmut Oberdiek, Türki­ye'de işkencenin yaygın ve sistemli olduğunu, 1980'den bu yana 250 bin kişinin tutuklandıgtnı ve hemen hepsine işkence yapıldığını, hükü­metin İşkenceyi görmemezlikten geldigini, hatta teşvik ettigini, bu zaman zarfında 200'ün üzerinde insanın işkence ile öldürüldügünün resmen açıklandıinı belirtti.İşkence yöntemlerine de değinen H. Ober­diek, Ai işkence iddiaları bagımsız bir komisyonda araştırmasına Türk hükümetinin yanaşmadıinı, işkence iddialarını yalanladığını,somut de­liller karşısında da sustugunu, işkence yapan bazı polislerin itiraflarının da yalan olduunu be­lirtmekle yetindigini söyledi. ı 980-1985 yılları arasında 5138 polis hakkında işkence yaptıkları iddia edildi. Savcılık 5 I I polis hakkında I 35 dava açtı ve bu davalar sonuçsuz kaldı. Işkence iddiasında bulunanların iddiaların

soruşturulması için, bu kişilerin

işkencecinin adını vermeleri yetmiy­or, OilU şahsen teşhis etmesi gereki­yor. Oysa bu mümkün değil, çünkü işkence sırasında işkence kurbanlarının gözleri kapalıdır .1988 de Türkiye işkenceye karşı sözleşmeyi imzaladı ama işkence dozajından hiç bir şey kay­betmedi. Işkence sadece sorgu aşamasında polisçe yapılınıyor, ce­zaevlerinde de devam ediyor. Ai'ye,

Türkiye'nin birçok cezaevlerinde işkencenin sürdügüne dair iddialar ve bu iddiaları doğrulayan deliller ulaşmıştır. ı980'den bu yana 700 kişi hakkında idam kararı verilmiş, 235 kişinin idamı kesinleşmiş, 50 kişi idam edilmiştir.

Dışişleri ve insan hakları komi­syonundan sonra Kürt sorunu Par­lamento genel kurulunda gündeme getirildi.

GRÜNE, SPD, FDP, CDU-CSU ve hükümet adına konuşmalar

yapıldı. İlk konuşmayı Yeşiller adına milletvekili Angelika Beer yaptı. Konuşmalar özetle şöyle idi:

Angelika Beer: (Grüne) Irak basını ilk defa geçen pazartesi günü Kürtlerin kuzeyden güneye sürüldügünü yazdı. Daha önce "Medico international" bu konuda geniş bilgiler vermişti ve 200 bin Kürdün güneye sürüldüünü, bunun dışında 250 bin kişinin kimyasal saldırılardan kurtulmak amacıyla Doğu ve Kuzey Kürdistan'a kaçtıgını, kaçanların ve sürgün edi­lenlerin dönüşünü imkansız kılmak için, ayakta kalan köyleri n de yerle bir edildiğini bildirmişti. Kürtler İran, Irak, Türkiye tarafından yogun bir baskı altında tutulmakta, ve aynı zamanda birbirlerine karşı da kullanılmaktadırlar. Körfez savaşında da böyle oldu ve Irak bunu bahane ederek KOrdi­standa vahşice bir katlİama girişti. Dünyanın gözleri önünde sivil Kürt halkını kimyasal bombalarla bombaladılar. Unutmıyalım ki, son dönemlerin en büyük sürgününden kısa bir süre önce Kürtler dünyanın en barbar ve kanlı katliamını yaşadılar. Binlereesi geçen yaz gaz bombalarıyla katiedildiler. Kurtu­lanlar, Türkiye ve Iran'a kaçtılar ve şu anda Türkiye'de 36 bin ırakh Kürt bulunmaktadır. Kısa bir süre önce bu insanlarla konuşma imkanı buldum. Bunlar Türkiye'de esir muamelesi görmekte, etrafı tel ör­gülerle ve silahlı askerlerle çevrilmiş yaşama şartları son derece kötü, çadırdan oluşmuş kamplarda tutulmaktadırlar. Ayrıca son aldığımız bilgilere göre, Mardin kampında 5000 kişi verilen zehirli ekmekle zehirletilmiştir. Yüzlercesi­nin durumu kritiktir. Bu insani oldugu kadar politik skandaldır da. Sınırın her iki yakasında girişilen bu

www.ars

ivaku

rd.o

rg

Page 9: Dersim, Ağrı,Zilan vd. kat liamlar Halepçeden daha büyük yıkımiara yol açmışlardı. Ama Kür distan halkı her defasında dimdik ayakta durmasını bilmiş ve Ulusal Kurtuluş

katliam, Kürtlerin kendi kaderlerini tayin etmesini engellemek içindir. Unutmıyalım ki; bugün Kürtlerin esir olarak tutuldugu kamplar da Kürdistan' dadır.

Kürtlerin katliamında Alman hükü­metinin sorumluingunu da hatırlatmak isterim. Yarın burada, Kürt halkına karşı kullanılan zehirli gazların üretilmesine katılan Alman Firmalarının cezalandırılnmasını

ıartışacagız. Alman Hükümeti, Irak hükümetinden Kürtlere yönelik saldırılarını durdurmasını, zorla sü­rülenlerin geri gönderilmesini ve in­san haklarına riayet etmesini iste­mesinin tam zamanıdır. Alman hü­kümeti, Kürtlere gönderilen yardımların Türk hükümetice en­gellenmemesini istemeli, direk ve acele kaydıyla yardım etmelidir. Al­man hükümeti, bu insanların poli­tik ilticacı olarak kabul edilmesi için Türkiye'ye baskı yapmalıdır. Şimdi "geçici Misafir" statüsünde tutulan Kürtlerin bulundugu kampların ida­resi Birleşmiş Milletiere devredilme­lidiL Son olarak Alman hükümeti, Kürt sorununun politik çözümü için politik insiysatifini kullanmalıdır.

Kürtler İran, Irak ve Türkiye tarafından baskı altında

tutuldukça, yaşamlarını kendileri­nin düzenleme hakları olmadıkça, bugün oldugu gibi sürekli göçler Ve katliamlar sürüp gidecektir. VOGEL(CDU-CSU): Irak'taki durum hakkında çok az bilgimiz var. Kısa bir süre önce bir Kürt ön­deri Bonn'da durumları hakında

bilgi verdi. Konuyla ilgilenmek zorundayız. Türkiye'deki Irak'lı

göçmenlerin durumu ile lraktaki durumu ayrıletmek zorundayız.

Türkiye'ye karşı uluslararası hukuk kurallarını ileri süremeyiz. Türkiye'deki 36 bin Irak'lının duru­mu insani bir sorundur. Türkiye bunları kabul etmekle bir yükün altına girmıştır. Onun için Türkiye'yi azarlama degil ona teşekkür etmeliyiz. Son zehirierne iddiası Kızıl Haç tarafından henüz dogrulanmaınıştır. Almanya'ya gel­mek isteyen 4 bin göçmenin duru­mu, yabancılar kanununun 22. maddesi ile birlikte degerlendirilmelidir ve dikkatimizi bu noktaya vermeliyiz.

BINDIG ( SPD ): Bugün baskı

altında, takibat altmda ve kitlesel

olarak sürgün edilen Kürtlerin du­rumu acılarımızı lazeliyor. Bir sene önce burada, Irak' ın intikam saldırılarına girişeceginden

bahsetmiştik. Pazartesi gunu, insanhakları komisyonunda, bütün gün Türkiye'de Kürtlere nasıl baskı yapıldıgını, kültürlerinin ve ulusal kimliklerinin nasıl yok edildigini dinledik. Çarşamba günü dışişleri

alt komisyonunda Irak'ın kimyasal bombalarından kurtulan 36 bin kişinin Türkiye'deki durumu üzeri­ne konuştuk. İran'a sıgınan 100 bin ırak'lı Kürt ile orada yaşıyan 6 mily­on Kürd'ün durumu da oldukça kö­tüdür. Ve bugün Irak Kürtleri zorla göçettirerek bir yıl öncesi saldırilarını yenilemekledir. Bu saldırılar ne demektir? Bu bir kitle­sel yokediştir, savaştan sonra ayak ta kalan köy! erin yıkımıdır. Güney­de Kuveyt ve Suudi Arabistan sınırında oluşturulan Askeri kam­plarda Kürtlerin hapsedilmesidir. Son zoraki göçün ardındaki amaç, geçen yıl kimyasal saldırılardan

sonra ayakta kalabilen bölgeleri Kürtlerden arındırmak ve bu bölge­lere Arapları yerleştirmektir. Son göç dalgası 250 bin, son bir yılda ise 500 bin Kürdü kapsamaktadır ve 4000 köy yıkılmıştır. Burada birkez daha gelişmeleri etkiliyebilecek, Kürt halkının acılarını hafifletebile­cek olanaklardan yoksun oldugumuz için öfkeleniyoruz. Al­man hükümetinin, işi EG Koordi­nasyon Kuruluna havale etmesini ve orada işin Irak'ın bir iç meselesi olarak görülmesine kızgınız.

Gerçekten 1989 yılında, dünyada herşey, hiç bir etkisi olmayan prote­stodan mı ibarettir. Yıllardır 20 mi­lyon, bu devletler tarafından baskı altında tutuluyor ve dünya sadece bakıyor. Çok kötü bir durum söz konusu ise kısa bir süre dikkatler bu soruna çevriliyor ve hemen ardından yine un utuluyor.

Kürt sorunu Avrupa Parla­mentosu, Avrupa Konseyi ve BM sorunudur. Bu insanlara yardım et­rnek için bu kuruluşlarda herhangi bir imkan bulunaıriaz mı? Bu konu­da düşünmek zorundayız. Yine sor­mak zorundayız. Biz üsttimüze düşeni yaptık mı? Dün, hükümetin 2 milyon DM. gönderdigini ögrendik. Şu anda bütçede fazla im­kan yoksa, bütçe dışı yıllık planlar dahilinde yardım yapılabilir. Dış

işleri bakanlıgildan rica ediyorum, bütçeyi tekrar gözden geçirsinler ve Türkiye'deki Kürt göçmenlere daha fazla yardım imkanı yaratsınlar.

Frau Dr. Harnın Brücher (FDP): Irak'ın Kürt'lere karşı giriştigi katliam bir soykırımdır. Er­kekleri tümden yok etmek; kadınları, kızları çöle sürmenin başka bir adı yoktur. Herşeyin olup bitmesini bekliyemeyiz. Birinci Dü­nya Savaşı'ndan sonra, bu bölgede, parçalanmış Kürt Halkının kötü ka­deri konusunda, arkadaşlar beni ik­na ettiler. Bu halk dört devlet tarafından parçalanmış ve bu gün de birleşmek, kendi dillerine, kül­türlerine sahip çıkmak istiyor. Ki, bu isteklerini ciddiye almamız ve desteklememiz gerekiyor. Parçalanmış, dagıtılmış Bu halkın yaşama, kaderini belirleme, idari ve kültürel hakları söz konusudur. in­sani yardımların arttırıldıgını yeni duydum. Bu konuda ne yapabiliriz. Uluslar arası bir yardım komisyonu oluşturabiliriz. Bölgeye resmi ka­nallardan bir delegasyon gönderile­bilir. ingiliz Parlamentosunun böy­le bir girişimine izin verilmemiş,

Irak mOsade etmemiş. Ohalde BM iç işlere karışmaksızın, bu konuda bir yol bulabilir, araştırma yapabi' !ir. insan, dünyada vukubulan bu gibi kötü olaylar hakkında,

hiçbirşey yapamadan günde birkaçkez konuşursa kalbi sıkışır.

Ama birşey yapılmış olur: O da sü­rekli tartışarak, konu güncel tutula­rak onları huzursuz etmiş oluruz.

Schafer (Devlet Bakanı): Hü­kümetimiz Irak'taki gelişmelerden derin kaygılar duymaktadır. Irak'ın zoraki göç planları büyük bir zorbalıkla, genişleyerek yürütOl­rnekiedir. Şehirler ve köyler boşaltılmakla ve yerle bir edilmek­tedir. Göç ettirilen erkekler katledil­mektedir. Bu yüzden erkeklerin çogu komşu ülkelere göç etmekte, sürgün edilenler sadece kadınlar ve kızlardır ki, gelen haberlerde de Gü­neyde oluşturulmuş kamplarda sa­dece kadınlar ve kızlar

bulunmaktadır. Sürgün edilen yer­lerde ekinler ve otlar yakılınaktadır. Sürgün bölgesi, Dogu Kürdistan, iran-Irak sınırı boyunca 30 Km. lik alan olarak düşünülmüş, fakat şu

andaki göç, ülke derinliklerinde de gerçekleştiriliyor. Irak Hükümeti,

Ala Yekiti 9

www.ars

ivaku

rd.o

rg

Page 10: Dersim, Ağrı,Zilan vd. kat liamlar Halepçeden daha büyük yıkımiara yol açmışlardı. Ama Kür distan halkı her defasında dimdik ayakta durmasını bilmiş ve Ulusal Kurtuluş

bu tedbirleri halkın mutlulugu ve refahı, hayat seviyesini yükseltmek için aldıgını söylüyor. Göç dalgası sadece körfez savaşında, lrak'a karşı savaşan grupları kapsamıyor,

ı üm halkı kapsıyor ve insan haklarına aykırıdır. BM Tüzügü ve insan Hakları Beyannamesi evren­sel nitelige sahiptir ve Irak 'ta BM üyesidir, BM Tüzügüne diger üyeler gibi uymak zorundadır. Alman Hü­kümeti EG nin diger üyeleri ile bir­likte 19 Eylül 1988 tarihinde Irak'ın dikkatini çekti ve insan haklarına

riayet etmesini istedi. Biz Irak'ın

Kürtlerle birlikte yaşamasını ve Kürt sorununa politik bir çözüm bulmasını bekliyorduk. 3,5 milyon Kürt, Irakla en büyük azınlıktır ve Irak bunu kabul etmek zorundadır.

Domiya rupeta /9

Mesud Barzani : Peşmergen Kurdi­stane li ber dilen hernil Kurdan pir! şerinin. Ew şfir il mertale jina me ne. Ew sitfina hebilna me ne. Bey! Peşmerge Dujmene çavsor u dir de Welate me bi careke bide weranki­rin, Gele me de bi careke bide kol e il bendekirin, na biji betir, de wi bi de qirkirin. Ji ber ve ji Peşmergen Kur­ctisıane bi erke xweyi Mejüyi bi merxasi O. gemasi li ser çiya, li dol il newalen Kurdistan@ beramber bi Dujminen Hov il dir radibe. Ew ji­na xwe, hebfina xwe ji bona rum et il namusa wi, ji bona bext1yar1ya Gele xwe dide peşkeşkirin.

Avetina Çeken kimyayili Helepçe, li Behdinan il ci hen din merxasiya Peşmerge neda şinekandin. Le em ı ev de dizanin şer herarnberi Çeken Kimyawi bi şeweyi şere "Bav il Kalan" neme di­kare bi xurıi mina bere bete kirin; ji her vi ji bi neçari dive em şeweyi şere xweli seren çiyan, di nava dol, new al il deştan de bidin guhertin. Li ser me di ve, ku em şeren ten ji bona sitandina mafeyen xwe di nav Gund il Bajaran de il bi taybeli ji di nava Gund il bajaren Dujmin de bidin li­karxistin O. vexistin. Bi vi cori li gora Bir il baweriya min de peşmergen Kurdistan ledanen piri il biheztir ji bona dujminen Hov il dir bidin daweşandin.

Ala Yekiti : Hun rewşa ironi ya Kurdistan@ çawa dibinin?

Mesud Barzani : Ger ku em li mejfi­wa vi sedsali dawi ji Xebata xweyi

Ala Yekiti 10

Baskı ve sürgün, sorunu daha da zorlaştırmakta,

çözümsüzleştirmektedir. 50 bin Kürt savaş sırasında komşu ülkelere sığmınıştır. Alman Hükümeti Kızıl Haç aracılığıyla bu insanlara yardım etmiştir. Ülke dışında bulu­nan sayısız Kürt Almanya 'ya gelmiştir. Konuşmalarda, yardımın

Avrupa Birligi üzerinden koordine edilmesi önerilmişti. Biraz önce İn­giliz meslektaşım Devlet Bakanı

Waldegrawe ile konuştum. Bana parlamentoda bu konu ile ilgili konuşma metoini gösterdi. Kendile­riyle tamamen aynı görüşteyiz. Söy­lemek yapmaktan daha rahattır.

Resmi bir komisyonu oraya gönder­menin zorlukları var. Geçen sene de aynı olayı yaşadık ve Irak, kimyasal

siyasi hfir il kfir le bidin ıemaşekirin, de erne di roja iro de peşveketineke piri mezin ji bona xe­bata xweyi neha bidin dıtin. Raste, xebata me hejt piri ji arınanca xwe dur teıe ditin, lebele ji xebata me dergeheki fireh ji bona bi serketine we ıete dilin. Siyahfina Mili li sera­naser Kurdistan@ rojeke ji Rojan weha nebatiye geş il gilrkirin. Wena rojake ji rojan ji Ierzeke wisa mina iro heji ji bona nava cerk hinaven Dujmin nexistibil. Avetina Çeken Kimyawi ji bona nava Kurdistan@ ji tevaya dunyaye re topavetina Siya­seta Rejima İraqe bermberi sertewa­dina Kurdan dide derxistin. Her wehaj1 pereji berzbuna Vi na Xebata Milete Kurd ji bona sitandina Ma fe­ye xwe teıe diyarkirin. Rojeke ji ro­jan ji weha nave Kurd li seranseri Ghane nebatiye berz u balakirin. Xelk cara peşiye, ku ew di dunyaye de ji xwe didin pirskirin, Çima Kur­distan ji bomben Kimyawi ji bal Re­jima İraqe tete barandin? Bi karanina Bomben Kimyawi ji bona ıevaya dunyaye metirsiyeke nuh dayite derxistin ii bi taybeli ji bona bi karanina betir il betir di Rojbila­ta Navin de dide derxistin. Hiç ji gürnan le nayete kirin, ger weha ev bete kirin, de Rojbilata me pişti

Cenga cihane duwem bi meydane avetina bomben Atomi bete kirin. Em hevidarin, ku bikaranina Bom­ben Kimyawi de li seranseri dunyay­e bete qedexekirin.

Her wehaji ger ku em nehaji ji xwe re ji li Neqşa siyasiyi Cihan~ ji bidin temaşekirin, ku tevaya siyase­ta dunyaye li qazanca çarekerina

gazların kullanılıp kullanılmadıgını

araştırmak için oluşturulan BM Ko­misyonuna giriş izni vermedi. Şimdi bizim gibi diger devletler de açıklamalar yapıyor ve bölgeyle ilgi­leniyorlar. Ama Irak bildigini yapıyor. Size hükümet adına belir­teyim ki, Kürtlere yardım için yapılması gerekeni yapmaya devam edecegiz.

Hükümet adına yapılan

konuşmadan sonra Bayan Luuk (SPD) ve Bay Lummer (CSU-CDU) söz alıp konuştular

ve Akınelle Stunde (Güncel Saat), oturumu bitirildL

Derleyen K. Aydın

pirsiyariya Kurd ıeıe ditin. Tevaya Siyaseıa dunyaye ji bona demokra­sıye il bicihanina Mafeye Miravaniye dide xebatkirin. Wehaji ev ji bi palpedaneke mezin ji bona gihandina arınanca me di serxwebil­na Kurdistana me de ji me re dide yarmetikirin. Her wehaji ger ku em ji li Serjimara Kurdan j1 li Kurdista­ne ji bidin ıemaşekirin, em de Şerjimara wan betir ji 25. Melyon kes betir bibinin. Ev Serjimara hane hane de pişti nezika 20. salen din betir ji 45. M el yon Kes bete der k e­tin il nezika 40. salen din de ew beıir ji 90. Melyon Kes bete derketin. Weha ev Milete merxas ii gemas, ev Milete bi nav il deng di Rojbilata Navin de, hele Pahlewanen Rojbila­ta Navin de de çawa dewlemendiya Welaıe wi bete talankirin il ma de çawayi ew bete kole ii bendekirin, na heji betir ma de çawa ew bi Bom­ben Kimyawi bete qirkirin?

Ez Serxwebfina Kurdistane bi saya qehremaniya xebata Kurd dibinim. Serxwebiln bi xwe ji bona hernil Miletan li semaseri dunyaye mafeye wani seriişti bi xwe ye. Ev Mafeye hane bi xwe ji nayete dan, lebeleji ew bi daree zore tete sitan­din. Dara Azadiye bi xwine tete av­dan.

Ala Yekiti : Em bi nave kedkaren rojnama Ala Yekiti bona hevpeyvi­na we zor sipas dikin.

www.ars

ivaku

rd.o

rg

Page 11: Dersim, Ağrı,Zilan vd. kat liamlar Halepçeden daha büyük yıkımiara yol açmışlardı. Ama Kür distan halkı her defasında dimdik ayakta durmasını bilmiş ve Ulusal Kurtuluş

JÖN TÜRKLER VE KÜRDISTAN M. KALMAN

Geçen sayıdan devam

Osmanlı Devleti içerisinde birçok valiye ilişkin şikayetlerin

ardı arkası kesilmediği için böylesi bir olay karşısında padişahın halkın istemlerine uyması halinde otoritesi sarsılacağı ıçın "Padişah,

selamlarını ve hakkından itimadının tam bulunduğunu mütemadiyen va­liye tebliğ ederek, fUtur gösterme­mesini ve halkın dağılılmakla bera­ber bir daha telgrafhane önünde toplanmamaları esbabının istikma­lini beklediğini, şifrelerle bildirmeye başlamıştır. Bu suretle halkın haki­ki gayesini henüz bir filizken kuruı­mak i stemiştir" (Nedim Ulusalkol, Erzurum ihtilali, s. 9)

Padişah, sorunun 4. Ordu Müşiri Zeki Paşa'ya aktarır. Halkı destekleyen subayların olmaması

için bu kararı alır. Fakat Zeki Paşa Erzincan'dan Erzurum'a gelmez. Bunun üzerine Vali Erzurumdan alınır, Kastamonu veya Diyarbakır'a tayini yapılır. (Aynı

eser) Vali Nazım Meşrutiyet'in

ilanından sonra Adiiye Nazırlığına getirlmiş, 3 1 Mart isyanında ise öldürülmüştür. (Bkz. Nedim Ulu­salkul, Erzurum ihtilali, s. ı 7)

Ayaklanma yerel yöneticilerin etkisiz kılınmasını geıirdigi gibi halkın istemının de başarılı

sonuçlanmasını getirmiştir. Mart ayının 13 ünde çıkan bu isyan sonrasında Diyarbakır Valisi Ata Bey Erzurum'a tayin edilir.

2. ERZURUM İSYANI

Ata Bey göreve başladıktan

sonra olayların yumuşamasını be­kler. Kendisine bir hükümet konağı yaptırır. Biriken maaşları öder. Rüşveıçilige karşı önlem adı altında yeni memurlar atar. Askerleri hoşnut etmek için maaşlarını düzen­li öder. Tüm bu yaklaşımlar halkıa kendisine karşı bir güvenin gelişmesini saglar. (Bkz. M. Nusret, age. s. 62) Ayrıca İstanbul'da bir in­celeme heyeti de gelir. Şehrin ileri gelenleri ulema ve eşraf heyete dilekçe vererek neden son vergileri vermeyeceklerini izah ederler. Daha sonra heyet geri döner ve uzun bir

süre de haber çıkmaz. Vali gelecekte isayanın

elebaşılarını kendisine karşı gelme­mesi için onları ortadan kaldırmanın yollarını düşünür.

i syanın elebaşılarının isimlerini sap­tar.

"Hacı Akif Ağa, Müftü Hacı Lütfuilah Efendi, Abdi Beyzade Tahsin Bey, Durak Bey, Hasan Ağazade Faruk Bey, Kirlizade Yu­suf Efendi, Hacı Şevket Efendi, Hacı Samizade Şeyh Efendi (koyun tüccaı), Mezararkalı Mevlüt Aga, Seyfullah Efendi (avukat), Ragıp

Beyzade Fazı! Bey, Fe h mi Usta (ka­sap), Mevlut Efendizade Mehmet Efendi" den ibaretti. Bunlar hakkında ömür boyu sürgün cezası isterneyi hesaplar. (Bkz. age., s 63)

İkinci dereceden sorumlu kişiler ise şöyle saptanıyordu;

"Nazım Bey (dava vekili), Tahtacı Dede Bey, Yusuf Usta (mesçi), Marancı Tevfik Efendi, Çeltikoğlu Hacı, Kavvuızade Hafız Efendi, Hacı Halil Efendizade Şevket Bey.'' (Bkz. age., s. 63-64)

isyandan üçüncü derecede so­rumlu tutulanlar ise; "Hacı Sabri Ağa (yağ tticcarı), Malyemezzade İzzet Bey" idiler. Bunlar hakkındaysa geçici hapis cezaları

istenilecekti (age., s.64). Vali bu isimleri İstanbul'a ya­

lar. Saray sürgün edilmeleri doğrultusunda cevap yollar. Vali harekete geçer. Askeri tedbirler alınması için emirler yagdırır. Aske­ri sorumlu ateş edilmesine karşı

çıkar. Hatta tutuklamaların

yapılmasından yana dahi olmaz. Çıkabilecek karışıklıklardan kor­kar. 4. Ordu Müşirliğine telgraf çeker. Şehirde önemli yerlere askeri tedbirler alınması için Merkez Kumandanlığı'na emir de verir (age., s.64).

23 Ekim 1906 gecesi tutukla­malar sessizce başlatılır.

Müftü Lütfullah, Abdizade Tahsin, Kirlizade Yusuf, Hacı

Şevket tutuklanıp sürgün yerlerine doğru çıkarıılırlar (Bkz. age., s. 65)

Hacı Akif Aga ise jandarmaya karşı direnir. Halk olayı böylece du­yar. Hacı Akif'i kurtarırlar. Diğer ileri gelenler de araştmhp

bulunamayınca Gürcü Kapısı'nda

toplanırlar. Binbaşı bu tür

davranışların yanlış oldugunu söy­ler, fakat halk karakala girerek başkomiser ve oğlunu öldürür. Ayrıca bir başka polisi de öldürür­ler. (Bkz. age, s.66)

isyan artık büyümektedir. Bu sefer kan da dökülmüştür. öfkeli halk Vali'nin konağını basmak için

· ilerler. Vali kaçıp başka bir eve sığınır. Fakat yakatanır ve İbrahim Paşa Camisi'ne hapsedilir.

Erzurumdaki Fransız Konsolo­su "Ata Bey'in başından

yaralandığını, ihtilalcilerin elinde esir olduğunu, hayatını da Garni­zon Kumandanına borçlu olduğunu" İsıanbul'a yazar (Milliy­et Gazetesi, 30.5.1973)

Erzurumdaki olayların

içerisinde olan bir iııihaıçı yanlısının "Terekki" Gazetesinde çıkan yazısında "Vali Ata'yı

basıÔnlarımızın alıında sürükleye sürükleye ibrahim Paşa Camisi'ne getirdik ve orada hapseııik. Hükü­metin, ihıilalin başkanları olarak tanıdıgı ulema ve eşrafımızdan

birkaç kişi tutuklanarak derhal yola çıkarılmışlar. Halk, işi duyar duy­maz akla hayale getirileıneyecek bir heyecan ile yola çıktı. Ve hızla

yetişip zaptiyelerin ellerinden kurtardı. Yasal amacımıza karşı

müstebiı hükümete alet olan Mer­kez Komiseri, diger iki yardakçısı

ile beraber o gün kentin ortasında Mithat Paşa uğruna kurban edildi." (Terakki, Paris, sayı ll, s. 5. Aktaran, H.Z.Kars, Belgelerle 1908 Devrimi öncesinde Anadolu, s. 32)

Elli kadar kişi süvari halk arasından seçilerek tutuklananları

kurtarmak için Aşkale'ye doğru yo­la çıkar. Jandarmanın elinden onları alırlar. Şehre geldiklerinde büyük bir coşkuyla da karşılanırlar. (Y.A. Petrosyan, Sovyet Gözüyle Jön Türkler, s. 236)

Erzurum'daki Rus Konsolosu, Skryabinde yazdıgı raporda askerle­rin olaylara müdahele etmemesini yadırgamaktadır. Garnizonda hal­ka ateş etmemesi dogrultusunda ko­nuşmaların olduğunu da belirtir. (Aktaran, H.Z.Kars, age. s.32)

Terakki Gazetesinde "ı 5 gün­den beri memleketıe hükümet yok! Fakat Erzurum'da anarşinin bu ka­dar istikrarlı olduğu bir zamanda

Ala Yekitf ll

www.ars

ivaku

rd.o

rg

Page 12: Dersim, Ağrı,Zilan vd. kat liamlar Halepçeden daha büyük yıkımiara yol açmışlardı. Ama Kür distan halkı her defasında dimdik ayakta durmasını bilmiş ve Ulusal Kurtuluş

olmadı. Her tarafta d ük kanlar açık, ticaret serbest. Sokaklarda polis ve zapliye gibi asayiş memurları ... Hiçbir şekilde dikkat çekmiyar." (Paris, Syı ll, s.5)

Erzurum'da artık sözsahibi olan ayaklananlardı. "istediklerini gereksiz yere hapis, arzu ettiklerini ister can i olsun tahliye ediyor, mah­kemeleri parmaklarında oynatıyorlardı." (M.Nusret, age. s.67)

Rus Konsoloso Skaryabin ra­porunda bölgesindeki gelişmeleri şöyle özetler; "... Rus sınırına yakın illerdeki müslümanlar arasında hükümetin aldığı vergileri iyice arttırmasından dogan olaylar, hükümetin son günlerde para ka­zanmak için Rusya'ya gitmek istey­enlere pasaport verilmesini yasaklaması üzerine iyice büyüdü. Alınan bu önlem, bir kaç bin müslümanı, tüm geçim olanaklarından yoksun bıraktı. İşçiler arasındaki bu dalgalanmala­ra, gene hükümetin politikasından hoşnut olmayan tüccarlar da karışmış bulunuyorlar." (Petrosy­an, Sovyet Gözüyle Jön Türkler, s. 234-235)

1906 sonlarında Vali Ata Bey görevinden alınır. Yerine Nuri Bey atanır.

Nuri Bey, Meşrutiyet yanlısıdır. Fakat gösteriler yine Er­zurum'da durmaz. Ayrıca diğer şehirlerde de benzer gelişmeler görüldüğünden bir anlamıyla bütü­nüyle Erzurum dikkatleri de üstüne toplamaz. l907'nin 5-22 Mart arasında Erzurum'da kitle gösterile­ri hız kazanır.

Canveren örgütü yanlıları 8 ve I I Mart'ta İstanbul'a iki defa tel­graf çekerler. Istekleri kabul edil­mez. 15 Mart'ta 20.000 kişilik bir kitle postaneyi ele geçirir. Abdülha­mid'i telgraf başına çağırırlar. Ab­diilhamid bazı tavizler vermek zo­runda kalır. Abdülhamid Mart 1906 isyanına katılanlar ile Ekim 1906 isyanında polisleri öldürenlerin affedildigini, ayrıca H. 1321-1322 (1903-1904) yıllarına ait vergilerin halktan toplanılmayacagını bildirir.

Vali, Sultan'ın "bütün müslü­man halkın şahsi vergiden ve l Mar­ta kadar ödenmeyen Hayvanat-ı Ehliyye Vergisi'nden muaf tuttuğunu, ama bu tarihten başlayarak Hayvanat-ı Ehliyye Ver­gisi'ni herkesin, şahsi vergiyi ise yalnızca zenginlerin ödeyeceğini bil-

Ala Yekitf 12

dirir." (Erzurum Konsolosu Skrya­bin'in Raporu, Rus Dış Politika Arşivi, d. ı642, 1.43)

Ama halk her iki vergiyi öde­miyeceğini bildirdigi gibi Erzurum­lu gençleri askere alınıp da başka il­lere yollanması halinde çocuklarını askere yollamayacaklarını da bidi­rirler.Halk padişahın tavizlerini ka­bullenmez. Abdülhamid bu sefer daha degişik yaklaşır. "(!) Eşekler hariç bütün diger evcil hay­vanlardan alınacak olan vergi 10 kuruştan üç kuruşa indirilmiştir.

(2) Eşsek başına verilecek vergi de 5 kuruştan 2 kuruşa indirilmiştir.''

(Fr. Konsoloso A. Peraidi'nin Ra­porundan aktaran ö. S. Coşar, Mil­liyet Gazetesi, 2.6. ı 973)

Fakat bu tavizleri de halk ka­bullenmez. Saray 22 Mart'ta zorun­lu olarak iki vergiyi de kaldırır. Halk kendisine okunan yazıdan

sonra olaysız dagılır. Gelen yazıda Sadrazam; "Erzurum vilayetinin yabancı bir devlete komşu olması nedeniyle bu şehir halkının şahsi vergiden ve Hayvanat-ı Ehliyye Vergisi'nden muaf tutoldugu açıklanıyordu" (Skryabin, Rus Po­litika Arşivi, d. 1652, 1.56)

Gösterilen gerekçe itibarlarını korumak içindi. Fakat Ermenilere daha da azgınca yüklenilir. Ermeni halk kurtuluşu Ruslarda görmeye başlarlar. Hatta Rus vatandaşlığına geçmek için imza kampanyası açar lar.

Petrosyan, Canveren örgütü­nün vergilerin kaldırılmasından sonra dahi yeni istemleri ileri sürdüilünü yazmaktadır. Hamidiye alaylarının kaldırılmasını, askerle­rin maaşlarının düzenli ödenmesini, il bütçelerinin denetlenmesini ister­ler. (Bkz. age. s.237)

Canveren örgütü ı 907 sonlarında Erzurum'da siyasi iste­kleri içeren bir bildiri de dağıtır. Anayasanın yürürlüğe konulması, Meclis'in toplanması başlıca istem­leridir. Ayrıca yüksek vergiler, yabancıların içişlere karışmaları vs. gibi konularda da halkın dikkatleri­ni çekmeye çalışırlar.

Erzurum'daki olaylan bastırmak için Saray'ın 4. Ordu Müşirine verdiği emirler neticesiz kalır. Müşir Zeki Paşa Erzurum üzerine asker yollamaz. İttihatçı yayın organları Zeki Paşa'dan övgü ile bahsederler.(Bkz. Meşveret, No. ı93, ı Kasım ı907)

Halkın üzerine 1907 sonlarında ancak tutuklamalara gidilir. Kitlesel tutuklamalar yapılmaya başlanılır. Canveren örgütünden 92 kişi dağıttıkları bildiriden sorumlu tutu­larak tutuklanırlar. Tutuklananların birçoğu şehrin zen­ginleri ve din adamlarıdır. (Bkz. Pe­trosyan, age, s.238-239) Meşvereı gazetesi ise tutuklananlara ağır işkenceler yapıldığını yazar.

Bu arada vali de değişmiştir. Arnavut Abdulvahap Paşa, bu sefer Zeki Paşa'nın yardımıyla Agrı'dan getirdiği askerlerle birlikte Erzu­rum'da tutuklamalar yapar. Tutu­klananlar yargılanırlar, 8 kişiye ölüm cezası, 18 kişiye ömür boyu hapis, geri kalanlar ise daha hafif cezalara çarptırılır. Tutuklulardan Hüseyin Tosun Bey İstan'bul'a, digerleri Sinop Cezaevi 'ne yollanır. Fakat mahkemeler devam ederken Temmuz 1908 Meşrutiyeti ilan olu­nur. Ardından af çıkar. Erzurum ihtilalcileri de Erzuruma dönerler.

Erzurum isyanına halkın kısa zamanda büyük katılımı hiç şüphesiz bir birikimin sonucuydu.

Rusya'da meydana gelen olayların benzerinin olmaması için devletçe alınan tedbirler özellikle ti­caret burjuvazisi arasında hoşnutsuzluk yaratmıştı. Ayrıca Rusya'ya çalışmak ıçın giden işçilere de sınır kapatılınca büyük bir darbe vurulmuş olunuyordu. Bu nedenle Erzurum Başkonsolosu Skryabin 1906'da tüccarların oluşturduğu Canveren örgütüne katılımın fazlaca olduğunu rapor eder.

H. Ter Arutyunov, "Hristiyan halkın Rusya, Amerika, İran, Bul­garistan ve Yunanistan'a göç etme­sine neden olan Ermeni katliamından sonra ticaret yavaş yavaş müslümanların eline geçmeye başladı. Zengin Anadolu hayvancılığı ve İngiltere, Fransa, Almanya ve İtalya'ya artan hayvan ihracatı Türk tüccarların eline geçti". (Çağdaş Türkiye'de Siyasi Partiler, Rus Düşüncesi, 1908, Ki­tap ıx,. s.168) derken önemli bir noktaya işaret ediyor. Türk müslü­man burjuvazisinin gayrimüslimler aleyhinegelişimini izah ediyor.

Kürdistan'da acentacılık yapan ticaret burjuvazisinin dayandığı ke­sim sanayi burjuvazisiydi. Yeterince gücü olmadığı halde oynadığı rol önemliydi. Kürtler adına hareket et­meyen bu yönüyle de Türk burjuva-

www.ars

ivaku

rd.o

rg

Page 13: Dersim, Ağrı,Zilan vd. kat liamlar Halepçeden daha büyük yıkımiara yol açmışlardı. Ama Kür distan halkı her defasında dimdik ayakta durmasını bilmiş ve Ulusal Kurtuluş

zisinin temsilcisi rolünü üstlenmiş olan bu kesim, daha önce subaşlannı tutmuş olan Ermenilerin katledilmesi sonucu giderek palazlanmaktaydı. Fakat Ermeni nüfus hala bu bölgelerde yoğundu. Onlar da Il. Abdülhamid'in politikasından memnun degillerdi.

Erzurum isyanındaki halkın

istemlerinden biri de Ermenilerden alınan Bedel-i Askeriye adlı vergi­nin de kaldırılması doğrultusundaki istemdir ve dikkat çekicidir. Açıktır ki Ermeniler de isyanı

desteklemişlerdi. Keza, Hamidiye Alaylan'nın

lağvedilmesi, memurların rüşvet olayiarına karışmasından dolayı de­netim altına alınması, maaşların na­kit olarak ödenmesi isyanın

boyutlarını göstermektedir. Politik sUrgünlerin de isyanda

rolleri olmuştur. Padişahın sürgün politikası aslında kendisine karşı ör­gütlenmenin de yayınlaşmasına se­bep olmuştur. Yanısıra Padişah'a

ilişkin tabularıo da yıkıldığını bu arada görüyoruz.

Canveren örgütü'nün şehirde

yönetimi ele alması, adı rüşvetçiliğe çıkan memurları görevden almaları ve örnek davranışları halktan sem­pati uyandırır.

İsyancılar, şeriatın uygulanmad@nı da ileri sürerek di­ni sloganları kullanmaktan geri dur­mazlar.

Yöneticiler, kadınlara da silah dağıtırlar. Kararlı oldukları imajını

böylelikle verirler. Devlet Erzurum'daki

birlikteliği bozmak için müslüman­lardan alamadıkları vergileri Erme­nilerden tahsil etmeye çalışır. Erme­ni köylüler iliklerine kadar sömürü­lUr. Müslüman eşraf bu oyundan hoşnuttur.

Erzurum' daki bir diğer önemli olay da fırıncılann fırsattan

yararlanıp ücretleri arttırmaları,

halkın fırınları elegeçirmesini geti­rir. Ayrıca un tüccarlarının de­polarını da yağmalar. Cangüvenliği

bulamayan bazı zenginler şehri

terkederler. Yönetim karşıtı Jön Türklerin

bazı grupları, örneğin Türk Liberal­ler Komitesi ve İttihat ve Terakki Ermeni ve Rumların müslümanlarla birlikte davranmalarını istemezler. Fakat olaylar bu anlayışın

savunuculanna rağmen farklı gelişir. Kürtleri ve Türkleri Osmanlı · yöneticileri Ermeniler üzerine kışkırtarak mücadeleyi saptırlmaya çalışır. Erzurum'daki isyancılar arasında gerçekten devrimci bir ör­gütün olmaması bir boşluk

doğurduğundan boşluğu toprak ağaları ve eşraf doldurur.

Kürdistan'daki ulusal ve to­plumsal kurtuluş mücadelesini ör­gütleyecek işçi sınıfının partisinin yokluğu karşısında meydana gelen bu tür olaylar bize gerçek halk güçlerinin örgütsüzlllgünün çarpıcı bir örneğini vermektedir.

Halk düzene muhaliftir. Yol­suzluk, aşırı vergi, uzun askerlik, savaşlar, vs. gibi nedenlerle tepkisi vardır. Onun bu tepkilerini örgütle­yecek aynı zamanda ulusal mücade­lesiyle de birleştirecek bir örgütün olmaması en büyük dezavantajıdır. Bu durumdan yararlanan da Türk burjuvazisi olmuştur. Atamayana atarlar misali örgütlenmesini yapar ve halka bir umut olarak gözükür.

Erzurunida dagıtılan bildiriler­den iki örnek:

''Erzurum Müslüman Komite­si'nin Orduya Yapııgı Çagn:

'Asker Evlatlarımız! Biz sizin ana-babalarınız ve

kardeşleriniziz. Biz sizin askerlik görevinde iki seneden, olağanüstü durumlarda üç seneden fazla kalmamanızı, bu sürenin sonunda da yedeğe ayrılarak evinize dönüp ailelerinizle birlikte yaşamanızı isti­yoruz. Kışlalarınızda herşeyin dü­zenli olmasını, hastanelerde ilaçsızlıktan, yataksızlıktan ölme­menizi, öldügünüz zaman da kefen-

Devam edecek

Merhaba Ala Yekiti Dergisi çalışanları,

Ben kısa bir süredir Ala Y ekiti okuyorum. Bazı şiir çalışmalarım

var. Mümkünse derginizde yayın­lanmasını istiyorum. Şu an sizlere bir şiirimi yolluyorum.

KIN Ezgiler bizim ezgilerimiz Acı, kin, nefret, buram buram

Ozgar/IJk kokan Her ezgide bir kavga

bir umut bir acı

bir öfke var Asırlardır yokedilmek istenen Bir ulusun bağımsızlık ve özgiJriiJk

için başkaidırısı var. Ey zulmün, barbarlığın

boyunduruğunda

Ezilen halk Kaldır başını haykır acmı

Unutma Kanlarıyla toprakları sulayan

O yiğit insanları, Babaları, ana/arı, bacıları,

kardeşleri

Ana rahminde süngüye takılan bebeyi

Yüreğindeki her atışta Damarlarmdaki her damla

Ezgilerde yaşat haykır kanda

bUtUn danyaya En son nefesine kadar

7.4.1989 Bir KA W A Sempatizam

Delal

Hasan Harputlu, Kemal Binici

... Ağustos 1978 de Ankara'da sivil faşist gücler ve kontr-gerillanın

kurduğu pusuda, bindikleri aracın taranınası sonucu şehit düştüler.

Bagımsız, Birleşik, Demokratik Kürdistan ve Sosyalizm mücadele­ınizde yaşıyorlar

Ala Yekltl 13

www.ars

ivaku

rd.o

rg

Page 14: Dersim, Ağrı,Zilan vd. kat liamlar Halepçeden daha büyük yıkımiara yol açmışlardı. Ama Kür distan halkı her defasında dimdik ayakta durmasını bilmiş ve Ulusal Kurtuluş

HEVPEYVIN LI GEL SEKRETERE

GIŞTiYE PARTi DEMOKRATi

KURDISTANi-IRAK:

KAK MESÜD BARZANi Ala Yekiti : Dikari me re peş bikaran1na gazen Kimyevi li ser Mintiqeyi rizgar1 agader bikey? Mesod Barzani : Xebata me ji bona Demokrasiye il Atonomi ji bona Korelistana İraqe ji mej -::e. weke hfin dizanin, dest pehatlye kirin. Me ji neçari bi dare zore sere xwe li ber Rejimen İraqe dayile berzkirin. Ev rejimen hane Dewlemendiya Welate

Sekreter/ Giştf ye PDK-1 Mesüd Barzani

me il bi taybeli Nefta Kurdistana me, a ku ew betir ji 90 Melyon Ton Neft her sal tete derketin. Ji xwe re dielin talandikin il bi serdeji Milete me ji xwe re didin kole il bendeki­rin. Ew wi ji ıevaya Mafeye wiyi Mirovani O Niştimani dielin be peşk O parkirin. Weha bi vi rengi Milete Kurd li Korelistana Jraqe neçari li­berxwedane ji bona man il nemane xwe beramber bi Şoviniya Ereblyi Talankera Kordisıane hatiye kirin. Ve xebata hane ji sala I 9 I 8 de ji de­ma rOxandina Seleleneta Osmani de di dawiya Cenga Cihaniyi Yekem de il di pela parvekirina Rojbilata Nav"!n de li ser bingebe Lihevhatina Saykes-pirko dayile destpekirin. Wehaji pişti ketina ŞOreşa Ilona mezin di sala 1975 de me careke din ji nfive agire ŞOreşa lion! li ser çiya O di nava Do! il Deşten Kurdistane

Ala Yekitl 14

de beremberi şoviniya Talankera Erebi di 26. Gulana Sala I 976 de date vexistin. Careke din Milete Kurd bi neçar1 dOçari li berxwedana man il nema xwe hale kirin. Dujme­ne çavsor dixwest Kurdistane ji Gele Kurd bide valakirin. W1 betir ji Niv Melyon Kurden beguneh ji nava Xake Bav il kalen wan bi dare zore ew ji bona Jeri İraqe dane sorgonki­rin. Da ku ew Kordisıane bi careke ji xwe re bidin talankirin u Milete Kurd ji xwe re bi din kol e il bendeki­rin. U ve care ji mina her çar ji di rriejfiwa xebaıa meyi direj de ji di seranser1 mejfiwe de herarnberi Dagirkiren Kordisıane de Milete Kurd sere xwe ji Dujmin re neda ıe­wandin. Wi agire Şfireşa Gulane li Kurdistane date dedan. Roj bir roj topraxa xake. rizgarkiri Peşmergen Qehreman, Lehengen Kurdistan bi xwina xweyi pak ji bin gemara tapa­nen Faşiyen Ereb dane pak fi Riz­garkirin. Weha bi saya merxasi fi gernasiya Peşmerge Topraxa Here­men Rizgarkiri li Kurdistane betir ji Topraxa Libnane, ango ji 10,000 Km. beıir dihate derkeıin. Di nava ve Herema Rizgarkiri de hemfi Peşmergen Kurdistan! bi serbesti xebata xweyi siyasi fi ya çekdari li dar didan xistin. Wanan ledanen weha tfij fibi ziyan her fi her bi sipa­hen faşiyen Bexdade didan dan, ku Sipahe Dagirker neçardibfi, ku ew ji bona xwe Kurdistane bi Goristan dida ditin fi wl bi hemfi çeken werankirineyi nuh nema dikaribfi herarnberi V"ına Gele Kurdistane ji bona Demokrasiye ji Iraqe fi Ewtonomlya rast durfist ji bona Kurdistane bete rawestandin; ji ber ve ji ve Rejima Hov di sala 1987 de fi di sala 1988 de Kurilistane Ciwan bi Bomben Kimyayi date barandin. Bi hezaran Xelken Beguneh ji Me­nal, Zarok, Pirek, Kal fi P""ır hatin kuştin fi bi he=an ji van ji nava

Heremen rizgarkiri neçari duçari re­ve ji bona Tur ki fi Irane hatin kirin. Ve Rejima hane bi vi kare hovi hane tevaya Yasan, qanfinan fi Peyma­neo Navnetewi li bin Tapanen xwe dane danin. Peymana Cinefi sala I 925 de ya qedexekirina bikaranina çeken kimyayi ve Rejima Sedami Xwinrej di ser guhe xwe re date ave­tin. W e di karanina çeken Kimyawi de tawnkariyeke mezin nebes der bare Kurd de her wehaji dermabre ıevaya Miravaniye de aniye bikaranin; ji ber ve ji ev Rejima ha­ne ji nala Tawnkare Cenge herarnberi Mirovanye li ser binge­hen yasayen Nurinberge ıeıe ditin. Em bawerin, ku de Milete Kurd bi Taybeli fi her wehaji Milete Iraqe bigişti de ve Rejima hane di encame xebata xwe de ji bona ser sergoye mejfiwe nala Hitler, Musilini, Fi­ranko fi Faşiyen din bide rekirin.

Ala Yekiti : Di Minteqey rizgari de rewşa gel ya abori, siyasi, Jeşkeri, rexisıina medresi fi idari çawabfi?

Mesud Barzani : Mineku me li jor li ser Heremen Rizgarkiri dayile axiv­tin, careke din ji li ser ve pirsa we ez dixwazim bejim: Ku di nava Here­men rizgarkiri de rewş O zineta Gel di ware Abfiri de, Siyasi de, Leşkeri de, Rexisıina Xwendine de O Serpereştiye de piri dijwar bO. Di her wareki de ji wan waren bi navkiri me ji bona çarekirina pirs u dijwariyen wan bi dilsozi didan xe­batkirin.

Li hemO Heremen Rizgarkiri Gel bi xwe desthilatiya xwe bi xwe di da kir in. Wi bi xwe bi azadi, serbesti xwedibOna xwe dida kirin. Rewşa wiyi Aburi li ser çandinye fi xwedikirina Terş O Mer O Bazirganiya biçfik diliate kir in. W an bi sadebOn jiyana xweyi roja­ne didan debarkirin. Şeweyi

www.ars

ivaku

rd.o

rg

Page 15: Dersim, Ağrı,Zilan vd. kat liamlar Halepçeden daha büyük yıkımiara yol açmışlardı. Ama Kür distan halkı her defasında dimdik ayakta durmasını bilmiş ve Ulusal Kurtuluş

Jindariy~ li nava Xake Herem~n rizgarkiri piri dujwarbiln, lebele il hernil Hez~n Welatperwerôn Kurdi­stan ji bona xweşkirina jlna Neşivanen van Heremen didan xe­batkirin. Me, Parti, tevaya heza xwe ii bona hesankirina ilyana Gel dida tirxankirin.

Di ware Siyasi de Gel bi xwe wl ii xwe re Rexisıinen xweyl Siyasi bi azadi didan helbiiartin il şewe kar wl ii xwe re dida danln. Di ware Serpereştlye de wl Encilmenen Serpereştlye ii xwe re ii nava xwe il ii bona Serpereştiye xwe bi azadi di­da helbiiartin. Van Encilmenen ha­ne li gel Parti di her warekl de bi azadi ii bona xweşbilna

Rilniştvanen van Hereman didan karkirin. Her wehail di ware Xwen­dine de li gora tuwana xwe li gel Parti wan Xwendegeh ii bona Biçilken Kurmancan didan vekirin il serpereşli lectidan kirin.

Di ware Leşkerl Parasıina van Heremen hane li gel Rilniştvanan bi hev re dihate kirin. Liberxwedan di peşl de ii bona van heremen rizgarkiri ii bona hoste Peşmerge dihate ketin il bi dilsozl Peşmerge dihate ketin il bi dilsozl Peşmerge bi tevaya karinen xwe ve li ber azadiya il parasıina van Heremen Rizgarkirl didan didan. Her wehaji Rilniştvanan ji bona Peşmergen

xwe roieke ji ro ian il tirxemin neda­ne kirin. W an ew nala reşlken çaven xwe didan parstin il xwedlkirin. Peşmerge ji bona xelken Heremen Rizgarkirl bi xwe ew xebatkerbiln. Piri çaran, gava ku re li Peşmerge ji desten Sipah il Caşen iraqe dihatin tengkirin, tevaya Xelken Heremen Rizgarkiri, her yek li gora tuwana xwe bi Lez il bez di hewara wan de dihatin. Weha Hezeke xurt ji bona Peşmerge di nava Xelken Heremen Rizgarkirl de ji bona çilne li ser xe­bata xwe ji bona Pekanina Demokrasiye ji bona Iraqe il bi cihanina Ewtonomly'l rast durilst ji bona Kurdistane dihate pekahtin. Xelken Heremen Rizgarkirl tevl nexweşiya şeweye jiyana xwe jl ew ji bi dilxweşl il bextiyari di nava wan Heremen Rizgari de diiyan. Ew bi we iiyana dijwar il bi tirs serfiraz il serbilind biln. Bel~ ew di nava Xake Kurdistana xwe de serbest il azad­bfin. W an ew xake Peres! ji gemara tapenen faşiyen Sew'lyen Elleqi da­bi!n pak il rizgarkirin. Baye azadi il serxwebilna kurdistanS di kar de di

ware jine de Şev il roj bi kfirbiln ji na va nive cerg il hinaven xwe didan kişnadin. Behna ve azadiye il serx­webilna hane ii nava tevaya çiya il d eş ten Kurdistane mina be h na gu­lan di buhara jina wana de bi ser wan de dihate ffirandin. Tewi wan dijwariyen bejimarl jine ji ew di na­va wan Heremen rizgarkiri de piri dilgeş, dilxweş il bextiyar bfin. W e­ha ger ku em neha li rewşa jina wan Rilniştvanen Xelken Heremen Rizgar ki ri bi din temaşekirin, ji yen kô ew neha ii bona nimilne li Tur ki penahide ne. De ji erde tani ezma­nan cudabône bidin dltin. Weha ii me tevan re bidlyari tete derketin, ku Buhara Jina Mirovaniya me bi xwe ew azadikirin il Serxwebilna Kurdistana me bi xwe ye. Beyi vena jl de em her il her di ve jina hane de ji li ser xake xwe bende il kolebin. Hiç ne Mafeye meyi Mirovaniye il neji ye meyl Mili ji ıete ditin; ji ber ve il bi neçari ii il bi dare zore ji li serme dive, ku em ji nii ve ji U care­ke din ji xake xwe bin tapenen faşyen Bexdade bidin rizgarkirin. Evaya arnıanca jlna me bi xwe ye, na heji betir ev bi xwe Mirovaniya me bi xwe ye.

Ala Yekifı : Çi muşkôlat li ber peş damezrandina cepha Kurdistan! he­biln?

Mesud Barzani : Di tevaya direjbil­na xebata meyl siyasi de ji beri se­dan sal ve kurme duberiye il herberiye di nava Welate me de, di nav hesteyen laşen me de ô di nava meiiye me ji bi xwe di da xwedikirin. Dujmlnen me her il her ew kurmen dara jina me ji bona qazanç ô berjewendiya xwe didan dermaleki­rin. Hernil serhildanen me, hernil Raperinen me, hernil Şilreşen me bi van kurmen du beriye il herberiye pe dihatin Iawzkirin il di encame dawi de bi wan dihatin xistin. Ev rastiyen haneyi piri tirş il tal heji li ber çaven me dirin il ten.

Ji ber ve ji pir dijwari ji bona pekanina Dereki Neştimaniyl

Demokrasi her il her dihate peşya me. Lebele jine ji bi hernil ziravbil­na xwe ji ii me tevan re date derxi­stin, ku em bi duberi il berberiya hev hiç nikarin zora Dujminen xwe bibin il hiç ji em her yek bi tenha xwe nikarin ji bo na biçilktirin ar­manca xwe bighen gihaştin Jine bi neçari, bi dare çü em dane hin il fer-

kirin, ku ji bona pekanina Bereki Neştlmaniyi Demokratiyi Kurdistani ne bes tene bi pewisti te­te dilin, lebeleji ew bi xwe man u ne­ma me bi xwe dide derxistin. Weha li ser bingebe hiş, zanebiln, dilsoziya Kurdistane Q

berjewendiya Milete me hernil ew kelem Q kospen li ser reya nehişılna pekanına Bere Neştlmaniyl

Demokrat! hatin hilanin il Bere Kurdistani hate pekahtin. Bi ve yekitiya hane li ser qada xebate li Kurdistana İraqe Tevaya Gele Kur­ctisıane peyhale dilşad Q bextiyarkirin. Me tevan bi hev re dikaribün wan ketemen pir yen li peşiya xwe ii ber xwe bidin allkirin. Weha bi vi renge hane rupeleki nuh! geş Q xweş di mejilwa xebata me de

. hate destpekirin. Em de vi Beri Neştimaniyi Kurdistan! mina reşika çaven xwe, Şev il roj bidin parstin il w i! her il her bi din geşkirin. Bi ve Y ekitiya meyi peres! bingebe bi ser­ketina me bi kurttirio dem il kemtirin gori ii bona serxwabuna Kurdistana me hatiye danin. Ewaya il bes avaya derınane derde me ye. Ez hevidarim, tani roja serxwebilne ku de her Layek ve yekitlya hane di asilye asmane KurdistanS de ji xwe re bide berz il balakirin.

Ala Yekifı : Bi fikra me cepha Kurdistan! zor dereng sazbu. Hiln li ser ve çi difikirin? Sebeba dereng damezrandina cephe çi bil?

Mesud Barzani : Li gora bir Q

baweriya min ji Bere Kurdistan! pir bi derengi hate pekhatin. Xwezi ji ew ii zuveji bihata pekhatin! Lebeleji tevliveji em bi pekhatina wi ji ji nehaji pir dilşad il bextiya­rin. Weke ku min li jor date xuyanikirin, ku ev kurme Duberiye il Derberiye di nava Civaka me de, beli! di nava Kurdistana me de piri jikevnar hatiye peydakirio. E w bi xwe ji di rastiya rastiye de bi xwe ji ii nava nive şewe iiyana Civaka Kurdistanebi xwe ti!te derketin. Be­le piri raste, ku dujminen me di Şahinşahiya Sefew'l de u di selteneta Osmani de ji xwe re ev Duberi u Berberiya na va me ji xwe re j i bo na talankirina Kurdistana me il xistina raperinen me ji xwe re dane bikara­nin, da ku ew hezen me ji xwe re ji hev bidin tar Q markirin il her Q her serdarikirina xwe di nava Kurdisıa­na me de ji xwe re bidin direjkirin.

Ala Yekfti 15

www.ars

ivaku

rd.o

rg

Page 16: Dersim, Ağrı,Zilan vd. kat liamlar Halepçeden daha büyük yıkımiara yol açmışlardı. Ama Kür distan halkı her defasında dimdik ayakta durmasını bilmiş ve Ulusal Kurtuluş

W an bi xwe ew deqa lawaziya civa­ka me ji xwe re datin naskirin u wan ew ji xwe re bi pin u bi başbun ji bo­na berjewendiyen xwe dane bi karanin. Ev pirsa hane ji tevaya Dilsoz, Zana il Hozanen Kurdistane di seranseri MejOwa me de ji xwe re danekirin. Her yeki berseva ve pirse li gora zanebilna xwe jl ji xwe re dayite dan. Berseva we pirse ji te­vaya Kurdan re ji Xani bigir tanı ne­ha jl pir! bi diyarı tete dltin. Ez li gora zanebuna xwe sebeba neyekti­ya me Kurdan tanı neha di bingehe Ciyografiya Dorhela Kurdisıane de diblnim. Li ser vl bingehe hane te­vaya sebeben din bi neçarl tetin ava­kirin. Le vaye !ro em dur yanjl nezik guhertina sebeba Bingeh1y1 Ciyografiy1 Dorhela Kurdistane dibinin. Re O ban di n ava çi ya yen bilindi sexıı Welate me de ıetin veki­rin. Piren biçilk il mezin li ser Çem il RObaren me ıetin avakirin. Şeweye jlyana xwedikirina Terş u Çandiniye dinava Welaıe me de dür yanji n ezik bi xurti tete guherıin. Bazirgani il Sazkirin di nava Kurdi­stana me de ıeıe bipeşwexistin. Ba­zara Biçilki terkiri ji bana xelke di nava Gund il bajaren me de ıeıe hilweşandin u di ŞOna we de dur yanji nezik Bazara Sermeyedanye cihe xwe roj bi roj dide xurtkirin. Ew ıevaya pewendiyen Ellt1y1 kev­nar ji hev dide tar u markirin. Şiyarbilna Mili li semaseri Kurdi­stane dide berz il balakirin. Duberi u Berberiya me bi hernil rupelen avziraviya xwe ve, bi hernil tirş il taliya xwe ve ew ji bana na va xaniy­en ant1kan dide rekirin. Ev rastiya hane ji me re bi dare zore bi hinera peşweçOnen qanunen. Jine Azadi, Serxwebfin il yekitiya Kurdistana me ji me re il her wehaji heji betir bi serdeji ji ıevaya dünyaye re bi carekejl piştl avetina Rejima Iraqe bomben Klmyawı ji bana nava kur­ctisıana me dide mujdekirin.

Ala Yekitl : Em rewşa Parti Korninisı ya İraqe li ser pirsa Kurdi­stan da eldi il samımı ji dilva nabinin (ev ji siyaseıa Parti Kominista ya lraqe wusa ye), hfin çawa ji mera clh girtina Parti Korninisı ya İraqe di ve cephe da izah dikin?

Mesud Barzani : X wezi w e ev pir sa hane ji Partiya Komonista iraqe bi­da kirin. Begilman de we baştir ji

Ala Yekftf 16

we re li ser siyaseta xwe derbare Pirsiyariya kurd de bir dilr il direjl bida kirin. Tevlvejl em dile we di vl ware hane de jl nahelin. Erne li gora zanebiln u bexte xwe Berseva ve pir­sa we bidin kirin.

Ji roja Pekhatina Partlya Komunisti Iraqe her il her betir ji hernil Partiyen din li İraqe we pişta xebaıa Gele Kurd daye girıin il we ji bana bi aşitl il demokrasi çarekirina pirsa kurd li İraqe dayile xebatki­rin. Tevaya Mejilwa Xebaıa Kurd li Kurdisıana Iraqe bi glşıi il serpeha­tiya partlya me bi taybetl jimere di­de diyarkirin: ku çend dostanı ii hevaltl di navbera Partiya Komu­nist de u Tevgera Gele Kurd il Partl de xurte be, weha deha xebata te­vaya hezen demokrasi li Iraqe xurı­tir il bi heztir ıeıe derketin il pereji xebaıa Gele Kurd geştir ı ete dltin. Heviya guherıineke Demokrasi li seransı İraqe betir peşb1niya bi ciha­nina we tfte ditin.

Ev rasıiya hane ne bes ıene ji bona Tevgera kurd tete dlyarkirin. Her wehajl Partlya Komunist! İraqe ji li ser serpehatiyen xweyl tirş il tal j1 pe dide bawerkirin. Ji ber ve ji her guherıineke demokrasi u peşveketi­neke Civakl jl li İraqe be çarekirineke Demokrasi ji bona pirsiyarlya kurd li Kurdistana İraqe nayete dilin. Çarekirina pirsiyariya Kurd bi Şeweyeki Demokrasi killta aramiye, aşitiye, demokrasiye, peşvegetin u geşbuna CivakiJi İraqe · dide pekanin. Ev rastlya hane jl ji Partlye Komunisti Iraqe re roj bi roj betir ıete diyarkirin. Ji ber ve jl ew li gel Hezen Kurdislan1 j1 bi gişı1 ii li gel Partiya me bi taybeti jl pewendiyen piri xurti dostanı ii hevalbendetiye dide danln. Ketina partlya komunist ji bana na va Bere Kurdistan! beşeki giring ji xebata Partiya komunist li İraqe dide pekanın u ew bey! ve Siyaseta hane nikare bi erk il karen li ser xwe bela rabiln. Hejl betir Em bawerin, ku Partiya komunist di rojen ten de de deha jl hejl betir bi neçarl piştl ba­randina Kurdistane bi Bomben Klmyawl ji bal Rejima lraqe ve ji bana nava Kurdistane den u bala xwe O careke din jl ji nü ve jl li te­vaya sitratlclya xwe beramber bi Pirsiyanya Kurd ne bes li Kurdistan Iraqe, libelejl ji bana Pirsiyarlya Kurd li tevaya Kurdistane bide temaşekirin il serpehallyen nuh je bide wergirtin. Li gora bir u baweri-

ya me ev rastiya hane jl ne bes tene ji bona Partıya Komunist] Iraq e ı ete xwestin, lebeleji bi neçarl jl neha jl ew ji tewaya Partıyen Komunisten wan Welatan ıeıe xwestin, ji yen ku wan di nava xwe de Kurdistan ji xwe re dane perçekirio il bi serdeji dewlemendiya we ji xwe re her u he didin ıalankirin ii pereji Gele Kurd ji xwe redidin kole ii bendekirin, na hejl ew dixwazin, mina ku Dewleta İraqe dide kirin, ku ew Gele Kurd ii Tevaya Jlndarlya li Bomben Klmyawl ii Biyoloji li ser xaka Kur­ctisıane bidin berbat u qirkirin. Ev siyaseta haneyi nuh bi dare zore li ser ıevaya Hezen Kurdistan! u her wehaj1 pereji li ser Partiyen Komu­nisten İraqe, Turkl, İrane u Sur! j1 siyaseteke nuh dide neçarkirin.

Em bawerin, ku de Partiya Ko­munista İraqe bi erke li ser xwe be­ramber bi Gele lraqe bi giştl ı1 be­ramber bi Gele Kurd bi taybeti bete bete rabun.

Ala Yekiti : Em wek KAWA bi prenslb li dijl eleqe u danilstanddin li gel dewleten ku nav hevda Kurdi­stan beş ii kolon! kirine (Tirklya, İran, iraq u Surlya)

Hün çawa li ser Partiyen Kur­ctisıane yen ku li gelİrane danustan­din il eleqe giredidin difikirin?

Mesud Barzani :Ez bawerdikim, ku hernil hezen siyasıyı Kurd li seranserl Kurdistane ji sala 1514 de wan ji dilO. cane xwe giredana pe­wendiyen xwe li gel wan Dewletan nedane girectan, ji yen ku wan Kur­distan di nava xwe de ji xwe re dane parvekirin. Ev rastıya hane bi hemıl tirşbun ii talbunen xwe ve divl li ve dere bete gotin. Pewendiyen Kur­dan li gel wan Dewletan ji neçarl, bele ji hez u heneren ki!rkirl di ve Herama me de il hejl bi serdeji betir ji ji şeweye parvekirina Kurdistane di nava wan Dewletan de dihate derketin. Ji ber ve ji wehajl hıln dihlnin, ku we di vi ware pewendiy­en hane jl tu tişteki nuh ji ne daye dozandin. Ji bona numune Xani ji ben sesed sali ve ev rastlya hane bi hernil diyan, dilrblni il peşblni bi kOri ii qoll daye diyarkirin. Letevlivejl li ser me tete neçarkirin, ku em ji dil il can li ser ve pirsa hane betin rawestandin ıl berseveke rast il durust il heji betir li ser bingeheki zanisti bidin kirin, da ku belki em tev bi hev re je sud il kelk bidin wer­girtin.

www.ars

ivaku

rd.o

rg

Page 17: Dersim, Ağrı,Zilan vd. kat liamlar Halepçeden daha büyük yıkımiara yol açmışlardı. Ama Kür distan halkı her defasında dimdik ayakta durmasını bilmiş ve Ulusal Kurtuluş

P€wendiy€n Partiyen Kurdistan! li gel Iran€ li ser tegihiştina van partiyan tete dltin, ku ew ji nakokiya di navbera Iran il lraqe de ji xwe re sud ji bona bi cihanina armanc€n xwe di lraq€ de bidin wergirtin. Her wehajl Dewleta lrane jl ew dixwaze ji xwe re di reya van Partiyen hane de siyaseta xwe beramberl Iraq e li ser berjewandlya xwe bide bicihanln. Weha bi kurti ji me tevan re bi sadebiln cewhera siy­aseıa van pewendiyan tete derketin. Ev bi xwe jiji me re il her wehaji ji Dewleıa lrane re pir bi diyar teıe ditin. Ev pevendiyen hane li ser kareki nişankiri il di demeke nişankiri de j! ji her dil !ayan re ji piri diyar ıeıin danin. Evaya ji bi neçari li ser Hezen Kurdistani ji tere kirin. Ev neçariya hane ji bi xwe ji ji tavaya keren kerkiri bi Pirsiyariya Kurd ve li seranseri Kurdistane il bi parvekirina wena ve tete girectan. Her wehaji ev pewendiyen hane ji ji şeweyi sitraticiya meyi sipahi, a ku bi xwe ji li ser we tevaya sitraticiya meyl siyasi G aramancen meyi dur il nezik ji tetin avakirin, bi xwe ji bi dare zore t€tin derketin. Serpehatiya tevaya Mejilwa xebata me ji me re tani neha rastiya hane di de derxistin: ku ji van pewendiyen hane Kurdan nikaribiln je sildeki baş ji xwe re bidin wergirtin. Em we çaxe, we hingave dikarin van pewendlyen hane bi başi ji bona xwe bidin bikaranin, gava ku em te­vaya sitratlclya xweyl slpahl ji nO ve lebidin temaşekİrİn il veguhertin. Ez gOman dikim, vaye jlne bi xwe jl bi· avetina Bomben K1myaw1 di nava Kurdistana me de bi dare zore li me di de zor kirin, ku em bevin yan ne­vin, ji bona man U namane, dive em tevaya van pewendlyan ji nil ve li wan careke din bidin temaşekirin il wan li ser bingehen nuh bidin danın. We çaxe il we hingave ev pewendlyen hane dikarin bi gazanca kurdan betin dawikirin. Wehajl li vir jl dive careke din jl bere gotin, ku Partlya me li ser ve pirsa hane bi dOr o direjl ji di Rebaze xwe de hatiye rawestandin ii bir il bawerlyôn xwe tede bi diyari dayile derxistin, ye ku ew ji bal Kongire Nehemi parti de di sala 1979 de hatiye blryarkirin. Xwezl hOn care­ke din li ser ve pirsl li Rebaze me bi­din temaşekirin. Ala Yelıiti : Bi muwaqet ji bibe ma­beyna şer! İran ii İraqe da, hinek

Partlyen Kordisıana Başiir zor he­saben milhim li ser vl şere da çekiri n, le bel e partlyen me yen Kur­ctisıana Başilr di vl şere da istlfade nekirin, em bawer dikin ku hiln ji weha difikirin, dikari me ra wan se­b~ban beii? Mesud Barzani : Bele raste partiyen Kordisıane Jeri hevlyen pir! giran li ser vı şere hane ji xwe re didan danln. Evaya bi xwe ji tişteki piri di· yar dihate dilin. Şereki wisa giran heji di ve Rojhilata me de piştl Cen­ga Clhana Yekem jl nahtiya ditin. Du Dewleten Dewlemend di geşbilna bilindbilna buhaye Nefte de Şer di navbera wan de tete veke­tin. Hej! betir di pela şı1reşa lrane de Dewleta Sedame Xwinrej Herlşa Sipahi bi hernil Hezen xwe ve bi ser lrane ve ji bona vegirtina we il ta­lankirina Nefta we Mina Kurdistane date rakişandin. Ma gelo di şereki wisa de başblniyeke baştir ji Kurdan re li Kurdistane lraqe nedihate d!tin? Raste li gora bir il baweriya min ji Partiyen Kurdistane betir ji pewistiye hevi li ser vı şere hane di­dan giredan il heji beıir wan bi xwe ji ji vi şere hane mina bi pewisı kar G qazanç ji xwe re nedan wergirtin. Sebeba ve ji careke din ji li gora bir u bawer1ya min, ji wan sebeben li jori hatine gotin, ti~tin derketin, lebeleji bi kurti u givaşti jl careke din jl ez dikarim bejim: Netegihiştina me hişt, ku em tev we­ha remanbikin u hej1 betri hi.ıt, ku em weha reftarbikin. Hlvldarim, ku em tev de ji ve serpehatlya hane ji ji xwe re sud il kelk bidin wergirtin.

Ala Yekiti : Şere Iran u lraqe Şereki nehaq bu. Bi fiqra me hezen neıewi ya Kurdistan be teref bimana, ew eleqe u danustandin li gel İrane zor zereri dane xebata rizgariya Neteway1 Kurdistan. Hun çawa di­fikirin?

Mesud Barzani : Şer bi xwe di her kat O zernaneki de ew bi xwe nerewa ye. Ubelej1 di seranserlya mejuwe de Şeren libexedane jl her u her ji ew tetin dltin di 22. İIOna sala 1980 de Sipahe iraqe bi hemO hezen xweyi leşkerl ve xwe bi ser tuxuben İrane de date rakişandin il Dewleta iraq e Ceng li ser Ir ane da te dazenln. Ma gelo evaya bi xwe ne vexistina Ceng u Şer li ser İrane bu?Ev Cenga cenawer1 vexisti li ser İrane ji bal Rejima faşlyi Bexdade ma çawa me-

ro dikare we bi nerewa li dar bide xistin. Tevlivejl Partlya me di roja vexistina qadisiya Sedame Xwlnrij de Daxuyanlyek di vı ware hane de date derxistin il ev cenga cenawer ji bal Rejlma iraqe date tawanbarki­rin, a ku betir ji Yek Milyon Ten te­te ji Gelen lrane u ye lraqe hatin kuştin, Birindarkirin il tawikirin u bi serdeji ji yek Bilyon Dolar jl ziy­an bi herdil Dewletan ve hate ketin. Her wehaji di ve li vir jl beıe gotin, ku tevaya Hezen iraqiyi Beramber vexisina Cenga iraqe li ser İrane ji bal Rejima Sedame Takritlyi Xwlnrij bi tawanbarl ji tevaya Clhane re datin derxistin.

Li gor remana we divabu He­zen Netewi Kurdistanl ji ve Cenga hane bi layengerl bi mana. Ez dix­wazin ji we rehinekili vir bidin diy­arkirin: Ku şere me li gel ve Rejima hane careke din ji nuh ve ji sala 1976 de hate destpekirin. Sere me di bin durujme Demokrasi ji bona ira­qe ü Ewtonomiya rast u durust ji bona Kurdistane di 26 Outana sala 1976 de hate vexistin. Me Sere liberxwedanlye li ber xwe dida ki­rin. Di tevaya yasa, qanGn G aylnreyen Xwedanı de Mafeye li­berxwedane ji bona her Mirovekl, her Miletekl, her Netawaki di vl du­nya hane de herarnberi çawsoren xwe tete ditin. Ev liberxwedana hanejl ji bona Mafeye meyl Mirovani u Mill ne bes nete Mafeye me ye, na heji betir ew bi xwe Erke li ser şane me bi xwe ye. Em nizanİn çawa Mero dikare di şereki weha de xwe be ali bide derxistin? Li gora Blr u bawerlya me Mafeye Newete Kurd li Kurdistana iraqe bu, ku ew li gel İrane ji bona Ruxandina ve Rejima hane bi de kar il xebatkirin. Lebeleji divljl livederjl careke din jl bi diyari bete gotin: Ku em u Dewle­ta irane li ser yek deqe bi tenha xwe bi hev dighaştin, ew jl rilxandina ve Rejima hane bi xwe bU. Me her u her li gel Hezen Demokrasi u Neştiman1y1 Iraqiyi din di Bere COT de ji bona Rüxandina ve Reji­ma hane, ji bona Rawestandina Şer di navbera Iran u İraqe de, ji bona pekanina Serdariyeke Demokrasiyi Ligelhev il ji bona Ewtonomiyeke rası O durust ji bona Kurdistane di­da kar ü xebatkidn. Her wehaji livederejl careke din ji dive bete go­lin, ku Pewendlyen me li gel irane li ser rohanlya wan deqen jorl dihatin danln. Em bi xwe nablnin, ku li ser

Ala Yekftf 17

www.ars

ivaku

rd.o

rg

Page 18: Dersim, Ağrı,Zilan vd. kat liamlar Halepçeden daha büyük yıkımiara yol açmışlardı. Ama Kür distan halkı her defasında dimdik ayakta durmasını bilmiş ve Ulusal Kurtuluş

bingeM van Pewendiyan ziyan bi xebata me hatiye ketin. Şere me li gel Serdarlya İraqe bi gelekı ji van pewendiyen me li gelİrane kevtirin. Weha Şere Kurd li Kordisıana İraqe ji bona Mafeye xwe ji sala 1918 de, ji dema rilxandina Selenteneıa

Osman! de, herarnberi Ingilistane di peş1 de il di pişt re beramber1 Rej1men İraqe de tanı ve roja mey1 nehaj1 hej1 tete kirin. Rasete me ni karlbil bi başi ji v1 şere hane j1 sud qazance ji xwe re bida wergirtin. Ev j1 bi xwe j1 ji bedbext1ya nezan1ya me bi xwe ye. Me sebeben ve j11i jor j1 datin xuyan1kirin.

Ala Yekiti : Em wek gel çawa geh1ştin qetl1ama Halepçe? Bi tayberi rola İrane ve Qetl1amda çi bil? Eger rola İrane ve qet11ame da hebu, eleqe danilstandina hezen Kurdistan li gel İrane çawa berde­wam dike?

Mesud Barzani : Berseva beşi peşi ji pirsa we, be çawa em mina Gel bi Kilştina Gişt1y1 Helebçe ve hatin gihaştin? Di rast1ya rast1 de li ser min !ete divakirin, ku ez tevaya me­jilwa Kurdistane il Xebata Milete me li hernil perçen Kurdistane j1 ji we re bi dar bidim vekirin, da ku berseva ve pirse bete dan. U h On bi xwe ji dizanİn ev ji ji min ji xwe ji nayete kirin. Ez dikari m di peş1 de ji we re bejim: Ji xwe re ji bona berse­va ve pirsa hane li Niv1stoka Me)O­wa Kord O Kurdistane bidin temaşe­kirin. Hiç gOman tede niye, ku erne bi dur O direj1 j1 ji we Nivistoke her­seve ji xwe re bidin wergirtin. U ıevlivej1 ez dixwazim ji we re bi kurt1, bi givaşt1 il hej1 betir bi gihaşti li ser ve pirsa hane bejim: Xebata me ji bon Demokrasiye O Ewtonomiya rast O durOst weha li Kordisıana İraqe hat1bil geş il gOr­kirin ku Rej1ma Sedame tekritiy1 Xw1nrij ne bi Top, Tank, bi Belafi­ren Cengin1, bi MOşekan, bi Bom­ben Napalm, Fosfor! il yen Goşini, bele bi hemO Çeken Werankirineye Nuh nema dikar1b0 Xebata mey1 peres! il bi taybet1 j1 piştıııekhatine Bere Kurdistan! ji bide şikenandin. We çaxe we hingave Rejima Sedarn bi barandin Kordisıane bi Bomb~n Kimyayı date biryarkirin, da ew De­lemendiya Welate me O nemaze Nefta Kordisıane ji xwe re bide ta­lankirin il bi serdaj1 Milete me ji xwe re bide kole O bendekirin.

Ala Yekftf 18

Evaya tevaya rast1ya avetina Bom­ben Klmyaw1 il Biyoloci ji bona na­va Kordisıana me d ide derxistin. Weha ve Rejima hane ji Meha Nlsa sala 1987 de tani Septemra sala 1988 de pir Heremen Kordisıane bi Bom­ben K1myaw1 date barandin. Weha Helebçe di Avdare de O li Behd1na di A wgost, Sebtemra sala 1988 de hi Bomben K1myay1 ji bal Serdariya İraqe ve hatin barandin. Weke hOn dizanin, li Herema Bahd1nan Serdariya İraqe pişt1 rawestandina şere iraq O İrane Bomben K1myaya1 herarnberi betir sed Hezar Kesen Beguneh ji Xelken Heremen Rozgarkir1 dane bikaranin; ji ber ve ji bi bezeran Zarok, Menal, pir O kal ji hatin kuştin il betir ji Sed he­zar Kesi ji ji bona nava Xake Turk1 O İrane ji ji xwe re dane bazdan O li we dere di rewşen pir1 tirş il ta! de dijin. E w li ber man Q ne ma jina xwe didin dan. Li vi ez ji we dipir­sim, ma çi pewendiya İraneli gel ve barandina Bomben Kimyawi tete ditin? Ez gOmandikim, dive Miro ıucarl Kirdar Pekerdar, yani Sebeb il musebeb şuna wan bi hev nede gu­hertin, ger ku Mero bixwaze bi rastiye beıe gihaştin. Dive tanı Ku Kur d li ser rilwe ve zemine betin jiy­andin, tani ku xw1n di damaren wan de betin gerandin, rojeke ji rojan, behneke ji behnan ve kOştina giştiyi Helepçe O barandina Heremen Kor­disıane bi Bomben K1myawi ji bal Rejima İraqe nedin jib1rkirin. Dive li ser hernil Kurden ji hemfi Perçen Kordisıane bi xw1na Zarok, Menal, P1r O Kalen Helebçe bidin sud il pe­yın xwarin, ku ew de, ger ji ku bi ave j1 ma be, tevaya talankirina Kor­disıane O tola Helepçe ji Faş1yen Sew1yen Efleq bidin sitandin.

Ala Yekiti : Paş qetliama Helepçe du civ1nen navnetew1 bona mehkOm kirina Yraqe pek hatin, di v1 herd1 · civinan da yek1t1ya Sovyet li diji mehkOm kirina İraqe deng li gel dewleta İraqe bikaran1.

Bedengt1 ya yek1t1ya Sovyet O Welaten rojava li hember qetllama Helepçe çawa dib1nin? HOn li ser A11kariya dlplomat1k ya yek1t1ya Sovyet bona İraqe çi komentareki di kin?

Mesud Barzani : Li ser beşe yekem ji pirsa we em bi xwe neagehdarin. Li ser bedenglya Sovyete me bi diyari b1r O baweriyen xwe O her

wehajl rexneyen xwe j1 ji bona Dew­leta Sovyete dane diyarkirin. W e la­ten Rojava di v1 ware hane de dfır yanjl nez1k bir o bawer1yan turebu­na xwe dane derxistin. Wehaji di meha yekem de ji sala 1989 de Kogirekly1 Cihaniyi Navdewletl li Parise ji bona qedexekirina Çeken K1myaw1 hate giredan. Begfiman bi­karanina çeken Klmyawl ji bal Dewleta İraqe ve tevaya Bexte du­nyaye date hejandin. Cara peş1 ji bona tevaya dunyaye bi eşkerebiln hale diyarkirin, ku Xebata Gele Kurd li Kordisıana Yraqe ji bona Mafeyl wlyl Mill nema bi çeken werankirinayl "kevin" dikare bete sertewandin. Her wehaji ji tevaya dunyaye re hate diyarkirin, ku eve­tina çeken Klmyaw1 ji bona nava Kurdistan topavetina siyaseıa

iraqey1 Sipahl beramber bi Kurdan dide derxistin. Her wehaj1 ji ıevaya dunyaye re ve avetina çeken Klmyaw1 ji bona Qirkirina Gele Kurd li Kordisıana Yraqe ji bal dew­leta Yraqe ve date diyarkirin. Vi ka­re dir hov j1 ji tevaya dunyayi re bi dare zore date diyarkirin, ku bengi­zandina Faşlyen Eflaql ji nava xake Kurdistana me bi saya xebata Keç O Lawen me, date betir bilezkirin u hej1 betir ji tevaya dunyaye re ji bo­na serxwebOna Kordisıane daıe mujdekirin.

Li ser beşe si yem ji pirsa we we­ha me nedltlye; ji ber ve j1 gotenek me li serwe niye. Ala Yeklti: Em wek KAWA ji de­mazrandina xwe heta lro, hedefe me ya stratejik Kurdistaneki serbixwe­yekhev il demoqrat e. Me xebat xwe bi w1 hedefi ra gireday1 ye. Hiln li ser ve ç1 dibejin? Mesud Barzani : Weke ku hun diza­nin, Part1ya me, Partlya Demokrat! Kurdistan ji sala 1946 de hatiye de­mazirandin o we j1 dur yanjl nezik reberlya xebata Gele Kord li Kurdi­stan İraqe daye kirin. Her wehaje we gewretirin u direjtirin ŞOreş di mejfiwa tevaya Kurdistane dedayite lidarxistin. Em Partiyeke demokrasine O Em ji dil O can bi bir O bawer1yen Demokrasiye di nava ıevaya Civaka Kordisıane de O di hemO warekl de jl pe bawerdikin. Ji ber ve jl em rez Q rOmete li ıevaya bir O bawerl O her wehaj11i hem u ar­mancen Parti fi Sazmendiyfıı

Kurdistan! li seranseri Kurdistan di­din kirin. Her wehajl em ve jl li \>ir O armancen we jl didin girtiıı. Her

www.ars

ivaku

rd.o

rg

Page 19: Dersim, Ağrı,Zilan vd. kat liamlar Halepçeden daha büyük yıkımiara yol açmışlardı. Ama Kür distan halkı her defasında dimdik ayakta durmasını bilmiş ve Ulusal Kurtuluş

Partiyek, her sazmendiyek li Kurdi­stane dikare ve arınance yanji ya din ji xwe re bide berz (1 bala kirin. mr (1 baweriyen meyi xurti bi demokrasiye ve li ser me didin neçarkirin. Em bawerin, ku kilrM­na tegihiştina Kurdan bi bir u baweriyen demokraslye (1 ferbfina wan ji ji bona we dema gihaştina me ji bona Serxwebfina Welate me dide kurtkirio ô Ooriyen we dide kemki­rin.

Ala Yekiti: Çawa ku hôn j1 dizanin Celal Talaban1 çô Emerika (USA) fi hat, hfin ç(lylna wl ô hatina wl ya Emerlka ra çi dibejin?

Mesud Barzani : Beli! min j1 çôn ha­tina Celal ji bona Emerlka j1 bihist. Li ser ve çôn fi hatine j1 ji bal min hlç tu gotin nayetin ditin. Ez gfi­mandikim, min hej1 ji kesekı j1 çôn u hatina Kurdan ji bona Emerlka nebih1st1ye, ku ew ji hatiye qedexe­kirin. Çfin fi halin ji bona Emerlka tiştek1 ii ser xwe ye ô her wehaj1 ew bi xwe ji mafeye her Kurdek1 bi xwe ye. Ji ber ve j1 tu peven min ii ser ve çfrn u hatlne j1 nayetin dltin.

Ala Yekiti : Heta niha em dizanin ku tu Part1yek1 Kurdistana Başfir li ser derheqa çfrylna Emerlka ya Ce­lal Talabn1 tlştek net got.

Hôn bl çiva giredin fr li ser ve pirse çi difikirin?

Mesud Barzani : Em bi xwe j1 bi rast1 j1 di mebesta pirsa we de hej1 nebatina gihaştin. Weke ku min ji we re ii jor date dazanin, ku çfrn ıl

hatina Emerlka ji bona Kurdan Kurdan heji ji bal kesek1 j1 nehatlye qedexekirin. Çôn ô halin ji bona Emerlka bi xwe ew bi azad1 tete ki­rin. Li vir, li ser ve pirsa hane ji tu remanen min li ser neyetin dltin.

Ala Yekiti : Em wek KAWA bi prensibi ii ser bingehikl rast fr dirust dosteyet1 fr eleqeyen qenc di

· mabeyn1 h ezen Kurdistan dixwezin. Em bawerin ku Part!

Demoqrati Kordisıanan iraq (PDK­İ) ji waha difikire. Hôn di ve mesele da çi peşniyaran bona me KA W A u ji bona hezen Kordisıanan Bakôr dikin?

Mesud Barzani : Em bi ve pirsa we pir ki!fxweşdibin. Tevaya mejôwa xebata me ji me re duberlye u

berberlye bi hemô tirş ô talbfina wan ve li ber çaven me dide danin. Kurme duberiye ô herberiye di nava xebata me de her ô her bi ziyanan wl dayile kerkirin. Bes ô bi tenha der­ınane derde nexweşiya lipaşvemayln fi bindestiya me di yekitlya me de te­te dltin. Dujminen me her fi her ev nexweşlya hane di nava Civaka Kurdistana me de ji bona qazanc ô berjewendlyen xwe dane ge ş fr gfir­kirin. Li ser me tevan tete neçarkirin, ku em şev roje ji bona yekitlya Hezen Welat1 ji bona gi­handina arınanca mey1 peres! di serxwebfrne de bi kurtirln dem ô kemtirln Gor1 bidin kar fr xebatki­rin. Em ji dil ô can di v1 w are hane dedidin karkirin, da ku Bere Welat1 li her perçeyeki Kurdistane b ete da­mezirandin fr xurtkirin. Her wehaj1 perej1 u li gel j1 em ji bona pekanina Berek1 fireh ji bona ıevaya Hezen Seranseri Kurdistane didin kar ô xe­batkirin. Em di van Beren hane de ji bona her perçeyek1 ji Kurdistane u her wehaj1 ji bona Bere Gişt1y1

Seranser1 Kurdistan bes fr bi tena bi­ser ketine li ser hezen Dujminen xwe Parvekirvan fr Talankeren Kurdi­stane diblnin. He zek bi tenha xwe nema dikare li v1 Perçi yanj1 ye din bi v1 kare Weiat1y1 peres! ji bona azad1 fr serxwebôna Kurdistan@ bete rakirin. Peşneyara min ji bo we ô her wehaji ji bona me tevan j1, na hej1 betir banga min ji bona her Kurdeki dilsoz j1: beramberi Dujmi­nen Kaledar, Talankeren Kurdista­ne hevbigirin fr bi yekbin. Evaya bi xwe banga Xan1 ji bona me ye. Evaya derınane derde me bi xwe ye, na heji betir evaya bi xwe Mirovanlya me bi xwe ye.

Ala Yeklti :Bi fiqra me hemô hi!zen Kurdistan@ paş ew bfiyaren dawi u paş qetllama Heiepce xetten xwe y­en siyası u eieqe ô dan üstandine xwe caredln kontrol bikin. Em dizanin ku hôn d vi meseiey1 da baş difiqirin Ewa çaw bibe?

Mesud Barzani : Di seranseri mejô­wa Milete me de ji penç hezar sal ô bi vir de hej1 wehaj1 rojeke ji ji ro­jan j1 ew ber man ô nemane xwe nebatiye ketin. Bele di mejôwa we­late me de pir şer ô cengen giran ji pela Şomer1, İllami, Babilon1, Aşôr1, Akadi, Partiyan, Yonani, Ereblyi Musulmant1, Mengoli, Turki, Sefewi hd. hatine lidarxistin.

Pir ji Xelen Kurdistane di nava van Şeren sext fi giran de hatine kuştin, Lebeiji tevlvej1 rojake j1 ji rojan j1 tev li hemfi dirbfin fi hovitlya wan Ceng ô Şeran ji qirkirina Kurd ô te­vay Jindarlye ii ser xak1 wl nehatlbô biryarkirin. Vaye cara peşlye di Me­jüwa me de ji bal faşiyen Sewlyen Efleq biryara qirkirina Milete Kurd fi tevaya Jlndariye li rfrwe Zemlna Kurdistane bi Bomben kimyaw1 fi Biyoloci hatiye dan. Rejima İraqe herarnberi bi hernil yasan fi qanô­nen Navnetewi fi beramber bi hem O Ayinreyen Oldarı Bomben Klmyawi fi yen Biyoloci di nava Kurdistana me bi ser Zarok, Menal, plr ô kalen mey1 beguneh de dide barandin, da ku ew Dewlemendlya Kurdistna me O bi taybetl Nefta Welate me ji xwe re bide talankirin (1 bi serdej1 Milet Kurd ji xwe re bide koie ô bende ki­rin, naheji betir wl fi tevaya jindarlye li ser xaka wi bide qirki­rin. Ev hovitiya be numune ii Heiebçe fi ii Behdlna fi cihen din ii Kurdistana İraqe ji bal Rejima İra­qe hate bikaranin. Ev dir u hovitiya hane bi careke me Kurdan li seranser1 Kurdistane me duçari neçari levegerandina tevaya Sitratlciya xweyi Sipahi di de kirin, a ku li ser we j1 tevaya şeweye Rexisıi­nen mey1 Siyası ô pereji Armancen meyi siyası j1 tetin danin. Bi kurtili gora blr u baweriya min, bext u za­nebôna min ji me Kurdan re careke din ji nôve dive li tevaya Sitratic1ya meyi Sipahl, şeweye Rexisıinen

meyi Siyası ô armancen meyi siyasi bi dür u direji li wan bete temaşekirin O li ser van rôdanen nuh serpehali ji wan betin wergir­tin, da ku em bi kurtirln dem ô kemtirin gor1 bi arınanca xwe di Serxwebüna Weiate xwe de betin gihaştin. Ez pir bi bawermendim, Ku de Milete Kurilistane di ve ten­gaya hane j1 re bi serfiraz1, serbest! u serbilind1 bete derbaskirin u ew de Xake Welate xwe ji bin tapanen Ta­lankeran ô Daglrkeran bide pakki­rio ô wan ji nava Kurdistana mey1 ci w an 1 şerln b ide bengizandin O de Kurdistan di nava Rojbilata Navln de bi Serxwebôna xwe bete tae u xe­latkirin. Ala Yekiti : Em wek KAWA Peşmergeyen Kurdistan ezlz dibinin. Hôn dikarin li ser rewşa u quweta Peşmergeyan bi axifin, Beri Qetllama Helepce çawa bu? Neha çawaye? Dumayik rupel /0 de

Ala Yekitf 19

www.ars

ivaku

rd.o

rg

Page 20: Dersim, Ağrı,Zilan vd. kat liamlar Halepçeden daha büyük yıkımiara yol açmışlardı. Ama Kür distan halkı her defasında dimdik ayakta durmasını bilmiş ve Ulusal Kurtuluş

Sayfa 28 in devamı

·VIYANA KATLIAMI· Bu nedenle O'nun ve diğer Viy­

ana şehiilerinin anısı önünde saygıyla eğilir, binlerce Kürdistan şehidi gibi onların da Kürdistan devriminde halkımızın kalbinde yaşatılacağı inancıyla, intikamlarının Kürdistan devrimi­nin zaferiyle tüm sömürgecilerden acımasızca sorulacağı bilinciyle aşagıdaki yazıyı Viyana'daki alçakça katliamın iç yüzünün teşhiri için yayınlıyoruz.

Ala Yekiti

SOMORGECiLERDEN KOR­ViSTAN HALKINA SINSi VE KALLEŞ B{R TUZAK DAHA.

13 Temmuz 1989 günü İran sömürgecileri Kürdistan Ulusal Kurtuluş Mücadelesine ve onun ön­derlerine alçakça bir saldırı düzenle­yip, müzakere masasında Kürdistan halkının üç degerli eviadını katletti. Prof. Abdurrahınaıi Qasimlo'nun, Kak Abdullah Kadri Azar'ın ve Kürt politikacısı Viyana ve Kahire Üniversitelerinde ders vermekte olan Prof. Mella Fadıl Resul'un öl­dürülmesiyle Kürdistan halkının acıları doruga çıkmıştır. Sömürgeci hainler bilıuelidirler ki; acımız büy­üktür, ama diger ulusal kurtuluş savaşı şehitlerimizin ardından ma­tem tutmadığımız gibi kaybettiği­miz bu insanlarımızın arkasından da matem tutmayacagız. Eninde so­nunda sömürgecileri ulusal kurtuluş savaşı aleşimizle eritip yok edecejiiz ...

1979 iran devrimiyle birlikte Dogu Kürdistan' daki kitle hareketi­ni yönlendiren KDP-İ, iran'daki sö­mürgeci rejime karşı en ciddi muha­lefeti oluşturuyordu. Faşist Şah Re­jimi'nin yıkılmasıyla birlikte, mer­kez Tahran'da kitleler ayağa kalktıiii gibi, Doğu Kürdistan'da da kitleler ayağa kalkmış, ondan fazla Kürdistan ili uzun bir dönem peşmerge güçlerinin denetimine geçmişti. fran devriminin, önderligini gerici mollaların eline kaptırmasıyla birlikte iran'da dev­rimci hareketin kazandığı mevziler bir bir kaptırılırken, Dogu Kürdis­tan'ında kitleler molla rejimine karşı da direnrniş, kendi özgürlüiiü ugruna hiçbir fedakarlıktan kaçınmamıştı.

Ala Yekftf 20

Prof. Abdurrahman Qasim­lo bu kitle hareketinin tartışılıuaz önderiydi. Gerici molla rejimi Beni Sadr döneminde başlamak üzere Kürdistan illerine napalıularla saldırmış, binlerce insanımızın kat­ledilmesine sebebiyet vermişti. Yalnızca 1979-1989 yılları arasında halkımız çogu sivil olmak üzere 50 binin üzerinde insanı şehit verdi. Söriıürgeci İran reıımı hem uluslararası arenada, hem de askeri alanda Kürdistan Cephesinde büy­ük bir darbe yedi. Iran-Irak savaşı döneminde düşmanın toplarının çogunun Kürdistan topraklarında patlattıldığı, Merivan ve Halepçe gi­bi birçok Kürdistan kenti insanlar­dan arındırıldıgı halde, Dogu Kür­distan halkı yılmadı. Savaş sonrası İran sömürgecileri Dogu Kürdistan'ı denetim altına almış gö­rünüyor lar. Görünüşte öyle de olsa, gerçekte Doğu Kürdistan halkı her an sömürgecileri yokedecek patla­maya hazır bir bomba gibidir. Dolayısıyla İran sömürgecileri hem askeri, hem de diplomatik alanda büyük bir yenilgi almış durumdadır. Onların tüm Kürdis­tan seferleri zafersiz sonuçlanmış bulunuyor. Tüm dünya buna tanık. Bundan dolayıdır ki, İran sömürge­cileri kendi baglantılarını devreye sokarak KDP-İ önderligiyle anlaşmak istediklerini belirttiler. I ,5 yıla yakındır iran sömürgecileri ile KDP-İ önderliiii arasında görüşmeler sürüyordu. Basma gizli tutulan bu görüşmeler, kısmen Kür­distan'lı diger hareketlere sızmasına rajiınen, görüşmelerin mahiyeti ve ne türden sonuçların çıkabileceği tahmin edilmesine rajiınen kesin olarak bilinemiyordu.

IRAN SÖMÜRGECiLERi VIYANA'DAKi KATLIAMI

NASIL GERÇEKLEŞTIRDILER?

Prof. Abdurrahman Qasim­lo yanına KDP-İMerkez Komite Üyesi ve Yurtdışı Paris temsilcisi Abdullah Kadri Azar'ı alarak Parti­sının iran sömürgedieriyle 1,5 yıldan beri süren gizli müzakereleri sonuçlandırmak için Viyana'ya ge­lir. özellikle bir Kürt heyetinin Tah­ran'da hükümet makamlarınca ka­bul edilmesi, Güney Kürdistan'da kurulan Kürdistanİ Cephe'nin "fran İslam Cumhuriyeti" ile olan "iyi" ilişkileri, Celal Talabani ve

KDP-Irak önderlerinin Tahran'da bulunması, Viyana'da iran makarnları ile KDP-1 önderleri arasında arabuluculuk yapan Prof. Mella Fadıl Resul'un "fran islam Cumhuriyeti" makamlarıyla olan "dostluk" ilişkileri (bazı çevreler Avusturya 'nın Ortadogu muhabiri Hener Bichler'inde devrede olduğunu söylemektedir), Prof. Qa­simlo'yu sömürgeci İran makamlarıyla yapacağı görüşmeler­de olumlu sonuç alma konusunda iyice ümitlendirmiştir.

Viyana'da görüşme yerını,

Prof. Mella Fadıl Resul temin eder. Görüşme yeri, 1030 Wien. Linke Bahngasse 5, 3. kattaki daire dir. ilk görüşme 12 Temmuz Çarşamba günü gerçekleşir. İlk görüşmeye ikincisinde oldugu gibi muhtemelen yine altı kişi katılır;

Prof. Abdurrahman Qasimlo, Prof. Mella Fadıl Resul, Kak Ab­dullah Kadri Azar, Mohammad Djafari Saharoodi (Abdullah Rabi­mi ismini de Viyana'da kullandıgı tespit edilmiştir), Amir Mansur Bo­sargion, Mustafa Haji (Hajifadi takma ismini de kullanır). Sömür­geci İran devleti adına görüşmeye katılan Mohammad Djafari Saha­roedi ve Mustafa Haji diplomat sıfatlıdırlar. Amir Mansur Bosor­gian ise koruma muhafızı sıfatlıdır. İlk toplantı 12 Temmuz Çarşamba günü gerçekleşir. Toplantıdan bir sonuç alınmaz, toplantı 14 Tem­muz Cuma günüı:le ertelenir. Prof. Abdurrahman Qasimlo yabancı bir ülkeden eski prominent bir şahsiyetin gözlemci olarak Cuma günü yapılacak toplantıya

katılmasını talep eder. Bu talep il­kin sömürgeci Iran makamlarınca kabul edilir. 13 Temmuz Perşembe günü İran makamları toplantının Cuma gunune bırakılmamasını, toplantının Perşembe günü yapılmasını talep ederler. Qasimlo toplantının Cuma degil de Perşembe gününe alınmasında bir sakınca görmez. Toplantı 13 Tem­muz Perşembe günü yeniden başlar. Cuma gunu gözlemci olarak toplantıya katılması düşünülen yabancı diplomat, toplantı bir gün öncesine alındığı için toplantıya katılamamıştır. 13 Temmuz Perşembe gunu yapılan toplantısında, inasa başında Prof. Abdurrahman Qasimlo, Kak Ab-

www.ars

ivaku

rd.o

rg

Page 21: Dersim, Ağrı,Zilan vd. kat liamlar Halepçeden daha büyük yıkımiara yol açmışlardı. Ama Kür distan halkı her defasında dimdik ayakta durmasını bilmiş ve Ulusal Kurtuluş

dullah Kadri Azar ve Prof. Mella Fadıl "Resul katledilirler.

OLAY NASIL ORTAYA ÇlKTI?

Yaralı bir iran'lı toplantının yapıldığı evin kapısına çıkmış, İngi­lizce bildiği çat-pat kelimelerle ''yardım-polis-arkadaşlarım''

şeklinde bağırmaktadır. (Bağırıp

yardım isteyen İran diplamatı Mo­hammad Djafari Saharoodi'dir.) Olay yerinden geçen Avusturya'lılar hemen polis ve cankurtarana tele­fon ederler. Olay yerine henüz polis gelmeden bir yabancı yaralı olan Mohammad Djafari Saharaadi'ye yaklaşır, onunla birşeyler konuşur, Saharoodi konuştuğu bu şahsa ce­binde bir demet dolar (9000 Dolar oldugu söyleniliyor) ve bir de içerisinde evrak olan bir zarf çıkartıp verir. Dolar demetini ve ev­rak zarfını alan şahıs hemen olay yerinden kaçarak uzaklaş ır. (Koşup uzaklaşan Amir Mansur Bosorgian '­dır). Bir müddet sonra Amir Man­sur Bosorgion olay yerine bir daha geri döner. Olay yerine ilk yardım, polis ve gazeteciler de gelmiştir.

Olay yerinde bulunan Avusturyalı­ların; bu adam y~alıg_!!n bir demet dolar ve bir evrak zarfı alıp kaçıp gidendir demeleri üzerine, polis Amir Mansur Bosorgian'ın ifadesi­ne başvurulması için gözaltına alır. Mohammad Djafari Saharoodi yaralı olduğu için hastaneye kaldırılır. Polis evin üçüncü katındaki dairesinde öldürülenlerin; Prof. Abdurrahman Qasimlo, Kak Abdullah Kadri Azarve Prof. Mella Fadıl Resul oldugunu tespit eder. Avusturya radyosu, televizyonu ve gazeteleri "Kürt liderleri Viyana'da bilinmeyen eller tarafından katledil­di" şeklinde baş haber olarak dü­nya kamuoyuna haberi duyururlar. Kara haber Kürdistan'da ve dünyanın diğer bölgelerindeki Kür­distanlılar arasında birkaç saatte yayılır. Hiç kimse gelen kara habere inanmak istemez. Herkes KOP-İ sorumlularını arar. Olayın dogru olup olmadığını öğrenmek

ister .Maalesef haber doğrudur.

Karşılıklı ilk etapta Kürdistan halkının başı sağolsı.ı_'!...demekle yeli­nilir. Değerli önder şahsiyetler Prof. Abdurrahman Qasseınlo, Kak Abdullah Kadiri Azar ve Prof. Mella Fadıl Resul katiedilmişlerdir.

İLKİN KiMLERDEN ŞÜPHELENiLDi?

Katliamın, Kürdistan Ulusal Kurtuluş Hareketine düşman, Kür­distan Ulusal Kurtuluş Hareketinin önderligini tasfiye etmek isteyen güçler tarafından yapıldıgı kesindi. Sömürgeci güçlerin kendi uluslara­rası bağlantılarını da bu katHarnda kullandıkları mutlaktı. Kürdistan Halkının düşmanları çok olduğun-dan katliamın direkt hangi sörnürgeci güç tarafından yapıldığını belirtmek güçtü. Katliamın İran sömürgecileri tarafından düzenlenmiş olma ihti­malinin yanı sıra, katliamın Irak ve Kürdistanı işgal altında tutan diğe_!: sömürgeci güçler tarafından

gerçekleşiiriimiş olma ihtimali de vardı. KOP-İ temsilcisi görüşmeleri ıeferruatlı bildiği için ilk etapta ken­disi ile görüşüldügünde "Katliamı İran sömürgecileri gerçekleştirdi" dedi. Olayı ilk degerlendirmemizde bizdeki genel kanı da aynıydı. Katliamın İran sömürgecileri tarafından gerçekleştiritmiş olma ihtimali "'o 99'du. İran sömürgecile­ri ile "iyi" baglantı içerisinde olan bazı Kürt hareketlerinin !iderleri, katHarnın Irak sömürgecileri tarafından gerçekleşiiriimiş olduğunu umuyorlardı. KDP-İ'nın İran'la yaptığı görüşmelerin hiçbir zaman Irak sömürgecilerinin işine gelmeyecegini, görüşmeleri baltala­mak için, Irak ajanlarının bu katliamı gerçekleştirdiklerini açıklıyorlardı. Nitekim Celal Tala­bani ve Mesud Barzani katliamın Irak sömürgecileri tarafından gerçekleştirildiğine ilişkin demeçler verdiler. Kürdistan'lı hareketlerin !iderleri, katliamın kimler tarafından yapıldıgını tartıştıkları

bir ortamda, Irak ve İran sömürge­cileri karşılıklı birbirlerini suçlayarak gerçekleştirilen insanlık dışı katliamı açıktan sahiplenmek istemiyorlardı. Bu iki rejimin Viya­na'da terör odakları durumunda olan konsoloslukları, hergün verdi­kleri yeni demeçlerle katliamı bir­birlerinin üzerine atmaya çalışıyorlardı. Olay oldukça açık ve net olduğu halde, tüm yeterli delille­re rağmen, Avusturya emperyalist burjuvazisi katliamdaki rolünü giz­lemek için olayı oldukça sürünce­mede bırakıyor, "olayın faillerinin meçhul olduğunu", "olayın bir

kördüğüme dönüştüğünü", "poli­sin elindeki delillerle kesin bir sonu­ca varamayacağını" açıklıyordu.

KATLiAM ÜZERİNDEKİ SiS PERDELERi

NASIL DAGILMAYA BAŞLADI?

Kamuoyunun kafasını kur­calayan birinci soru; yaralı olarak sokakta görülen Mohammad Djıı: fari Saharoodi;J\inir Mansı.i_r_ Bo­sorgian'a bir dolar demetini ve olay yerinde uzaklaştırması için bir ev­rak zarfını niçin vermişti?

İkinci soru; parayı ve zarfı alıp bir müddet kaybolduktan sonra Amir Mansur Bosorgiyan olay yeri­ne niçin tekrardan dönmüştü?

Üçüncü soru; üç Kürt diplamatma sıkılan kurşunların

hepsi öldürücü mahiyette oldugu halde böyle bir katiianıda İran'lı di­plomat Mohammad Djafari Saha­roadinin yaknızca yaralı olması ve olayda giğerlerine bukadar isabetli sıkılan kurşunlara rağmen onun kurtulması nasıl açıklanabilirdi?

Dördüncü soru; toplantıda oldugu tespit edilen ikinci iranlı di­plomat Mustafa Haji nereye kaybolmuştu?

Beşinci soru; toplantının il­kin Cuma günü yapılması düşünü­lürken, toplantı iran makamlarının isteği üzerine nıçın sonradan Perşembe gününe alınmıştı? Bunun yapılmasıyla, yabancı konuk diptomatın toplantıya katılması

ustaca engellenınek mi istenmişti? Altıncı soru; Avusturya dev­

letinin en yüksek düzeydeki politi­kacılarının adlarının karıştığı, dö­nem dönem sanık, dönem dönem de tanık olarak mahkemeler önünde hesap verdikleri Noricum skandalı­nın bu öldürme olayıyıyla ilişkisi

var mıydı? Kürt politikacılarının öl­dürülmesi konusunda Avusturya devleti iran sömürgecileri ile anlaştı mı? Anlaştıysa karşılığında ne aldı?

Yedinci soru; Prof. Mella Fadıl Resul toplantı öncesi Avustu­rya makamlarından korunm"' iste­mesine rağmen, Kürtlerin yaptığı en ufak toplantıya dahi resmi hafiyele­rini yo'llayan Avusturya dev i et i bu sefer gafip bir şekilde Prof. Mella Fadıl Resul'un korunma istemine niçin yanıt vermemişti?

Sekizinci soru; Prof. Qasiın­Jo korumasız neye güvenerek toplantı y_erine gitmişti?

Ala Yekiti 2/

www.ars

ivaku

rd.o

rg

Page 22: Dersim, Ağrı,Zilan vd. kat liamlar Halepçeden daha büyük yıkımiara yol açmışlardı. Ama Kür distan halkı her defasında dimdik ayakta durmasını bilmiş ve Ulusal Kurtuluş

Avusturya'daki KDP-İ sorumluları­nın kendisini koruma istemlerini nıçın reddetmişti? Anlaşmayı

saglayan aracı güçlerin "büyüklü­klerinden" dolayı kendisini çok mu enıniyeıte hissetmişti?

Dokuzuncu soru; Daire ka­pısının yalnızca kapanır görünmesi gerçek anlamda kapanmaması için plastik parçasını kilidin önüne kim ycr\e~tirmişti?

Onuncu soru; Molıamnıad

Djafari Saharoodi'ye sıkılanlarla

birlikte cesetlerde toplam 16 kurşun yara~ı vardı, orada bulunan boş

kovanların sayısı ondöruür. Acaba -,ıkılaıı kurşunlardan iki tanesi iki !..işiye birden mi isabet etmişti?

OLAY ADlMADlM

ORTAYA ÇlKlYOR

Olay yerinde bir müddet uzaklaştıktan sonra bir daha olay yerine geri gelen Amir Mansur Bo­sorgian; polise verdigi ilk ifadesinde toplantıya koruma muhafızı olarak katıldıgını, toplantı esnasında yiye­cek birşeyler almak için sokağa

çıktıgını, dönüşünde arkadaşı Mo­hammad Djafari Saharoodi'yi yaralanmış vaziyette gördügünü sö­yler. ilk ifadesi esnasında oldukça çelişkili konuşan muhafız sıfatlı

Amir Mansur Bosorgian Avusturya polisi tarafından serbest bırakılır.

Bay Bosorgian hemen İran konsolosluğuna sıgınır. Bay Bosar­gion 'un yemek için birşeyleri falan­ca büfeden aldım dediği yere soru­lur. Orada onun tarafından hiçbir şey alınmamıştır. Diğer yandan ko­ruma muhafızının toplantı bitme­den, toplantı yerini terkedebilmesi kimseye mantıki görünmemektedir. Görüşmenin yapıldığı dairenin kapısının kilidinin kapanmaması

ıçın bir plastik parçası

yerleştirilmiştir. Toplantıda hazır

bulunan birilerinin bu plastik parçasını yerleştirdilli kesindir. ölen Kürtler olduklarına göre pla­stik parçasını yerleştiren

İranlılardan bir tanesidir .Avusturya polisi kendi kamuoyunun nezdinde suçlu duruma düşmemek için, gö­stermelik de olsa Bay Bosargion hakkında tutuklama ve olay mahal­linde tekrar araştırma kararı verir. İran konsolosluğuna sıgınan Bay Bosargion İran makamları tarafından Avusturya polisine veril-

Ala Yekftf 22

rnek istenmez. İran konsolosluk makamları bir şartla Bay Bosargi­on'ı Avusturya polisine verebilece­klerini bflirtirlfr. Bosorgian'ın bir daha serbestçe İran konsolosluğuna dönebilme şartı~ Avusturya polisi Bay Bosargion hakkıııdaki tutukla­ma kararını kaldırtır. Bay Bosargi­on bir daha olay mahalline getirilir. Bay Bosargion gerek toplantıya

katılan ve olaydan sonra olay yerin­tk tüyen ikinci iranhn diplomat Mustafa Haji hakkıııda, gerekse ilk verdigi ifadesiyle çelişen ve bocalay­an ifadeler verir. Bay Bosargion '111

söyledikleri inandıncı olmamasına

ragıııen, daha önce i ran makamiarına geriye dönmesi konu­sunda garanti vcrildigi için, Bay Bo­sargion elini kolunu saliaya saliaya Iran kon~olosluğuna geri döner. iraıı makamları bunu da. kendileri­nin her zaman Avusturya makamlarıyla olayı aydınlatmak

için hazır oldukları şeklinde kamuo­yuna lanse t:tmcyc çalışırlar.

Basının ve Avusturya kamuPyuııuıı tepkisiyle Avusturya polisi Bay llo­sargion hakkıııda bir daha ı utukla­ma kararı çıkart ır. Fakat Bay Bo­sargıoıı iraıı konsolo~luğuna sığındığı için oııa dokuııulama1.

Iran kmısolosluk makamları Avu­sturya polisinin bu tutuklama kararını protesto eder .. Tutuklama kararı havada kaldığı halde.

Bu arada hastaneye kaldırı­lan Mohammad Djafari Saharoodi yaralı olduğu için bir haftaya yakııı bir süre boyunca, sözlü ifadesi güya alınamaz. Bay Saharoodi'ııin

yalnızca, toplantı esnasında iki veya üç kişi olduğunu tahmin ettiği

meçhul kişilerin aniden içeri dalıp

ateş ettiklerini, sırtının kapıya dö­nük olmasından ve kapıya en yakın kişi bulunmasından dolayı ilk kurşunları kendisinin alıp yere düştüğünü, katilleri görmediğini

söylediği, söylenir. Orada bulunan cesetlerin durumuna göre, üç Kürt diplomatının odada da sırtları du­vara ön cepheleri oda kapısına ba­kar durumda oldukları tesbit edil­miştir. 3 İranimm ise sırtlarıyla oda kapısına önden duvara bakar tarzda oturdukları tepit edilmiştir. Yine üç Kürt diplamatın yere düşmüş ceset pozisyonlarından hareketle, Prof. Mella Fadıl Resul'un ve Kak Abdul­lah Kadri Azar'ın Qasimlo'yu koru­mak istedikleri anlaşılmıştır. Bay Saharoodi sadece çenesinden bir

kurşun yemiş ve bir de sıyrık

almıştır. Uç Kürt diplamatma sıkılan kurşunların hepsi öldürücü mahiyettedir. Bu kadar profesyonel katillerin Saharaadi'ye de öldürücü kurşun sıkamamaları, bütün kamu­oyunu ve basını düşündüren bir noktadır. Bay Saharaaditoplantıda bulunan diğer iki İranlı hakkında sıkıştırıldıgında, onların kendisine yaralı olduğu halde yardım etmedi­klerini ağzından kaçırır. Avusturya makamları ortada öldürülmüş üç şalııs oldugu lıalde ve Bay Bosargi­on ile Salıaroodi birbirleriyle çelişen ifadeler verdikleri halde, Bosorgian ve ortalıkta "kayıp" Mustafa Haji hakkında tuıuklaına kararını,

yaralanmış Bay Mohammad Djafa­ri Saharnodi'yc yardım cınıediklcri iı.;iıı çıkarı ır. ilkin yalmzca Mustafa isnıiylc tespit edilen üçüncü İraıılınııı, daha sonra diplomaı ,ıfallı Mı"tafa Haji <>lduğu

anlaşılır. Mustafa Haji olay yerin­den hcnll'ıı u;aklaştığı için "bulu­naına;" (c."asında bulunmak istcn­mcz). Basıııda Musıara Haji'niıı de Iran koıısnlnsluğuna sığıııınış nlabilcccği ıarıışılırkcn, hallları

onun çoktan Tuhraıı'a uçınu~

olduğunu yazarlar. İran konsolnsluğu Mustafa Haji'niıı

keııdilcriııc gclıııcdigini, kendisinin nerede olduğunu bilmcdiklcrini, ha11a kendilerinin de Mustafa Haji 'nin hayat ında n eııdi~c cı ı ikic­rini w:,.'ıklar.

Olayın oldugunun ertesi gü­nün gccc,si (veya ertesi günf yolda geçenler olay yerinden fazla uzak olmayan Naschnıarkt pazarında bir çöp bidonuııda susturucuları ile bir­likte iki tabanca, bir adet si yalı ren­kli kasket bulunur. Dalıa sonra tabancaların bulundugıtyere yakın

bir kavşakta, plastik torbaya sarılmış vaziyette bir çöp sepetinde bir adet tomson ve kolu kana bulanmış bir adet gri-mavi renkli fermuarlı mo nt bulunur. Aynı cad­de üzerinde atılmış kırık bir dikiz aynası, iki adet motorlu taşıt

anahtarı, bir satış senedi, bir adet servis kitabı, bir adet muamele ver­gisi için kullanılmış export belgesi bulunur. Polis bunların Suzuki GSX 500 E marka kırmızı renkli bir motorsiklete ait olduğunu tespit eder. Motorsikletin yapılan araştırma neticesinde Ocak I 989 Vi­yana'da satıldıgı tespit edilmiştir.

Fakat trafik için kimse motorsikle-

www.ars

ivaku

rd.o

rg

Page 23: Dersim, Ağrı,Zilan vd. kat liamlar Halepçeden daha büyük yıkımiara yol açmışlardı. Ama Kür distan halkı her defasında dimdik ayakta durmasını bilmiş ve Ulusal Kurtuluş

tin kaydını polise yapıırmamıştır. Bulunan belgelerle polis motorsikle­tin satıcısını bulur. Motorsiklet satıcısına beş farklı insanın resmi gösterilir. Motorsiklet salıcısı bir bakışta Saharodi'nin resmini alıcı olarak teşhis eder. 19 Temmuz Çarşamba günü motorsiklet salıcısı Saharoodi'nin kaldıgı Fransız Jo­seph hastanesine getirilir, satıcı Sa­haroodi'yi ilk bakışta yine tanır ve hemen teşhis eder. Her ne hikmetse(!!?) Saharoodi gözaltına alınmaz. Saharoodi 21 Temmuz ögleden önce hastaneden çıkar ve hemen İran konsolosluğuna sıgınır. Viyana polisi Saharoodi 'nin tutuklanması için dilekçe hazırlar.

Çünkü katliamdakullanılan motor­sikletin Saharoodi tarafından Ocak 1 989'da satın alındıgı tespit edilmiştir ve olay net olarak gün ışıgına çıkmıştır. Fakat savcı Bay Sepp-Dieter Fasching halen Saha­roadi hakkında tutuklama kararının çıkmasına karşıdır. Saha­roadi İran konsolosluguna s@ndıktan bir gün sonra hiçbir en­gelle karşılaşmadan Tahran'a uçar. Kendisi hakkında herhangi bir tutu­klama kararı çıkmadıgı ıçın

havaalanı görevlileri müdahale et­mezler. Bay Saharoodi Tahran'a vardıktan bir gün sonra Avusturya makamları gülünç bir şekilde Saha­roadi hakkında tutuklama kararı

çıkarttı. Avusturya İçişleri Bakanı Bay Franz Löschnock ve Avusturya Adalet Bakanı Bay Egmont Foreg­ger Kürt diplomatlarının katiedil­mesine İran 'lı kalillerin Avusturya makamlarınca serbest bırakılması­

na ilişkin palyaçovari demeçler ver­diler. "Maalesef tutuklama kararı bize çok geç ulaştı, tutuklama kararı bize ulaşt@nda Saharoodi Tahran'a varm1ştııt şeklinde ...

İran makamlarıyla anlaşmalı bir şekilde Saharaadi'nin İran'a dönmesini saglayan Avusturya üst düzey yetkilileri halkın ve basının tepkisini kısmen de olsa engellemek için, İçişler Bakanı Bay Löschnack aracılıgıyla Saharoodi 'nin ger veril­mesi için İran makamiarına bir dilekçe ile başvurulması gerekligini açıkladılar. Tabii ki bu açıklama hiç bir kimseye inaıldırıcı olmadı ve Avusturya gazeteleri, ''Saharoodi olayın kurbanı değil, kurşun

sıkanlardandı" şeklinde manşetler

atmaya başladılar. Katliam planı

bazı ufak aksaklıklara ragmen Tah-

ran sömürgecileri ve Avusturya te­kelci burjuvazisinin emperyalist temsilcileri tarafından başarılı bir şekilde gerçekleştirilmişti.

BUNCA KANITT AN SONRA OLAY KENDİSİNİ ŞUŞEKİLDE

AÇIGA VURMAKTADIR:

Sömürgeci İran makamları toplantıyı bilinçlj_ Cuma gününden Perşembe gününe aldırtmışlardır.

Böylelikle yabancı diplamatların

toplantıda hazır bulunması

engellenmiştir. Eger yabancı diplo­mat toplantıda hazır bulunmuş

olsaydı; geriye olaya tanık

bırakmamak için onu da öldürmek zorunda kalacaklardı. Yabancı di­plomat şahsiyet in_ beraber öldUrüldügU bir katliamın açıga

çıkması halinde hem Tahran sömUr­gecileri, hem de Avusturya empery­alistleri zor durumda kalacaklardı. Uluslararası alanda şimdilik devlet düzeyinde Kürtlerin dostu olmadıgı ıçın katliamı rahatlıkla

gerçekleştirebileceklerdi, fakat yabancı diplamatın diger KUrt diplomatlarıyla öldürülmesiyle, Kürtlere belki de dogal müttefik bir güç çıkacaktı. Olay Birleşmiş Mil­letler'e, İnsan Hakları ·Adalet Divanı'na, Avrupa Parlamentosu'­na gelebilirdi. Bu ne fran sömUtge­cilerinin, ne de Avusturya emperya­list burjuvazisinin işine gelirdi.

Bay Bosargion ve Sahamo­di'nin yalan söyledikleri giln gibi açıga çıkmıştır. Bosorgion 'un ye­mek için inip birşeyler aldım dedigi yerde, hiçbir şey almadıgı ve öyle birinin oraya ugramadıgı tespit edilmiştir, Bay Bosargion katliam esnasında olay yerindedir ve silah­lardan bir tanesini kullanandır. Bay Mohammad Djafari Saharoodi ya­lan söylemektedir. Katliamdan son­ra bir veya iki katilin olay yerinden uzaklaşmak için kullandıkları ve po liste kaydı olmayan kırmızı renkli Suzuki GSX 500 E motorsiklet Ocak 1989'de Bay Saharoodi tarafından satın alınmıştır. Saha­roadiye isabet eden iki kurşundan biri Saharoodi'yi sıyırmış, ikincisi hızını kaybetmiş kurşun olarak çe­nesine saplanmıştır. Hızını kaybet­miş, çünkil, Saharaadi'nin çenesine girdigi yeri dağıtmamıştır. Sadece saplanmıştır. Saharaadi 'ye is&bet

eden iki kurşunun daha önce öldü­rillen Kürt diplomatlarının vUcu­dundan geçtikleri OJo 99'dur. Çünkü KUrt diplomatlarının cesetlerinde 14 kurşun yarası sayılmıştır. Ondört tanede boş kovan toplantı odasında bulunmuştur. Eger Saharoodi'ye isabet eden iki kurşun farklı

kurşunlar olmuş olsaydı, muhteme­len OJo 99'1uk bir ihtimalle onların boş kovanları da odada olurdu ve toplam 14 degil 16 boş kovan bulu­nurdu. 26 Temmuz Çarşamba günü bilirkişi heyeti silah uzmanlarıyla olay mahallinde bir inceleme yapmıştır. Yapılan incelemede sıkılan kurşunların yalnızca kapı

yönünden sıkılmadığı,

Saharaadi'nin oturdugu yerdeki yönden de Kürt diplomatlarına kur­şun sıkıldıgı tespit edilmiştir.

Dolayısıyla Bay Saharoodi olay ye­rinde Kürt diplomatlarına silah sıkanlardan bir tanesidir. Bay Saha­roadi arkadaşlarının alelacele Kürt diplomatlarına sıktıkları

kurşunlarla yaralanmıştır. Olaydan sonra "ele geçmeyen" Mustafa Ha­ii katliamın bir numaralı planlayıcı figUrUdür. Katliamı gerçekleştiren­lerdendir. Katliamdan sonra muhte­melen yalnız veya kimliği açıga

çıkmayan katille beraber motorsik­lette olay yerinden uzaklaşmıştır.

Katliam Avusturya makamlarının

bilgisi dahilinde planlandıgı için; olayın ele geçen failieri Avusturya makamlarınca tuıuklanmamıştır.

Normalde en ufak şüpheli bir du­rumda kimlik kontrolü yapıp

insanları günlerce gözaltı hapsine alabilen Avusturya polisi (özellikle yabancılara yönelik bunun sayısız

örnekleri mevcuttur) ve makamları fran sömürgecileriyle anlaştıkları için olayı sürekli kitabına uydur­maya çalışmışlar, hile-i şehriyeya

başvurmuşlardır. Hem de en sıradan insanı inandıramayacak

tarzda. Kapının kapanmaması için, plastik parçasını muhafız kılıklı Bay Bosargion; muhtemelen toplantı ye­rine sonradan gelen ve kimligi açıga çıkmayan dördüncü kaatille koope­rasyon u rahatlıkla saglamak için koyınuştur. Bay Saharoodi olay esnasında arkadaşlarının

silahlarından çıkan kurşunlarla

yaralanmış, evdeki hesap çarşıya

uymamıştır. Bay Saharoodi yaralandıktan sonra kan kaybetme­ye başladıgı için kaçan katiller tarafından birlikte

Ala Yekftf 23

www.ars

ivaku

rd.o

rg

Page 24: Dersim, Ağrı,Zilan vd. kat liamlar Halepçeden daha büyük yıkımiara yol açmışlardı. Ama Kür distan halkı her defasında dimdik ayakta durmasını bilmiş ve Ulusal Kurtuluş

götürülememiştir. Kan kaybeden birisi tüm sokaktakilerin dikkatleri­ni üzerine çekecegi için, kaçmak isteyen diger katillerin kaçışını en­gelleyecekti. Bu düşünceden hare­ketle Bay Saharoodi olay yerinde bırakılmıştır. Bay Bosargion 'ın olay yerinden kaçtıktan sonra tekrar ge­riye dönmeye niyeti yoktur, katille­rolaydan hemen sonra İran konsolosluguna sıgınmadan Tah­ran 'a uçmak için yanlarına bol para almışlardır. Polis yalnızca Bay Sa­harood'nin Bosargian'a verdigi parayı 9 bin dolar olarak tespit etmiştir. Ki, muhtemelen bu daha fazladır, bu kadarı yalnızca açığa çıkanıdır. Bay Bosargion ve diger katil/ler kaçmışlardır, fakat kaçışları esnasında paranın Bay Sa­haroodi'de kaldıgını tespit etmişlerdir. Bay Bosargion parayı almak için Saharoodi'nin yanına te­krar dönmüştür. Parayı almış olay yerinden son sürat uzaklaşmışlır.

Bu arada kendisini Avusturya'lılar da görmüştür. Muhtemelen Bay Bo­sargion parayı diğer katile yetiştirmiş, en azından paranın bir kısmını ona vermiştir. Bu arada diger katil arkadaşı ile tartışmış,

Avusturyalılar kendisini parayı alıp kaçarken gördükleri için bir müddet sonra Bay Bosargion 'ın tekrardan olay yerine dönmesi kararlaştırıl­

mıştır. Bu amaçla elinde para ve zarfla kaçan Bay Bosargion olay mahalline dönmüştür. Bay Bosargi­on dönmeden muhtemelen diger İran istihbarat servislerine telefon etmiş, olayın gidişatı hakkında on­lara ilk ön bilgiyi de vermiştir. Bo­sargian olay yerine tekrardan dön­dükten sonra, kendisini, parayı alıp kaçan olarak Avusturyalılar teşhis etmiştir. Bu amaçla Avusturya poli­si Bay Bosargion'ın ifadesine başvurmak zorunda kalmıştır.

MÜZAKERE MASASINDA KÜRDiSTAN

ULUSAL KURTULUŞ ÖNDERLERİNiN KATLEDiLMESi

YENi BİR OLAY DEGİLDİR

Ülkemiz tarihinde Ulusal Kurtuluş Mücadelemizin ateşi karşısında duramayan sömürgeci hainler, ülkemizdeki kurtuluş meşalesini söndürmek, askeri ve di­plomatik alanda aldıkları bir dizi yenilgiden sıyrılmak için; hile, tertip

Ala Yekiti 24

ve kalleşliklerle Kürdistan Ulusal Kurtuluş önderlerini tüm insanlıgın gözleri önünde, eşkiya kanunlarını da geride bırakır tarzda hayasızca imhaya yönelmişlerdiL Öyle ki; on­larca Kürdistan Ulusal Kurtuluş ön­deri çagırıldıkları müzakere masalarında katiedilmiştir veya gö­stermelik olarak yapılan

antlaşmalardan sonra, sömürgeciler k~ndileriyle uzlaşan Kürdistan Ulu­sal Kurtuluş önderlerini hemen im­haya yönelmişlerdir. Bunlardan birkaç tanesine deginmekte yarar var:

Birinci Dünya Savaşı dönemin­de Kürdistan'daki Şikak aşiretleri

(Şikak, Şekutti, Mukri, Şaweli ve Botan) sömürgeci İran ve Osmanlı hakimiyetlerini tehdit etmeye başla­mışlardı. Şimko İsmail'in ağabeyi Cafer Aga'nın önderliginde kenetle­nen Kürt aşiretleri gittikçe sömürge­cilerin gözünde dikenden de öte, mertek olmuştu. Duruma askeri müdahele ile hakim alamayacaklarını bilen İran sömür­gecileri Cafer Aga ile anlaşmak için, onu 1907'de Tebriz'e davet ederler. İran sömürgecileri Cafer Aga'yı anlaşma masası başında katlederler. Bir dönem sonra Kürt aşiretlerinin öndediğini Cafer Aga'nın kardeşi

Sırnka İsmail ele alır. Sım ko İsmail otoritesini adım adım tüm Kürdi­stan'a yayınaya çalışır, bunu haz­medemeyen fran sömürgecileri kalleş bir oyun daha tertiplerler. Sırnka isınail'in üvey anasının yakın bir ak rabası Azerbeycan' da önemli bir hükümet temsilcisidir. İran makamları bu hükümet temsil­cisinin Sırnka ile akrabalığını kulla­narak, içinde tatlı yiyecek maddele­rinin oldugu süsü verilmiş bir hedi­ye paketini Sırnka İsmail'e yollar­lar. Paket Sırnka İsmail'in evinde açılır, bomba patlar, patlamada Sırnka İsmail'in kendisi değil, bir kardeşi yaşamını yitirir. 1930 yılına kadar Sırnka İsmail Doğu Kürdis­tan'da adım adım iktidar olur, Kür­distan'ı birleştirmek için Şeyh Mah­mud Serzenci'ye mektup üzerine mektup yazar, hatta Şeyh

Mahmud'u ikna için Güney Kürdis­tan'a gider ve Şeyh Mahmud ile görüşür. Sırnka İsmail artık yalnızca Iran sömürgecilerinin değil, Kürdistan'ı işgal altında tutan diger sömürgecileri de tehdit etmeye başlamıştır. Kuzey-batı

Kürdistan'da 1927-1930 yılları

arasında doruk noktaya varmış

Agrı İsyanı General İhsan Nuri Paşa'nın önderliginde ve Hoybun Cemiyeti 'nin desteğinde sürmekte­dir. Askeri olarak Sırnka'yu alt edemeyeceğini anlayan İran sömUr· gecileri, uzun bir süre Sırnka ile anlaşmak için (bunda Türk sömür­gecilerinin İran sömürgecileri ile yaptıkları görüşmelerinin ve gerçekleştirdikleri toprak takasının rolü de vardır) elçiler devreye sokar-lar. Sımko İsmail, İran makamlarıyla görüşmeye

yanaşmaz. İran sömürgecileri büy­ük vaadlerde bulunarak Sırnka'ya elçi üzerine elçi yollamaya devam ederler. İran makamları Sımko ile anlaşma imzalamak için onu Şino'ya (Uşnevi'ye) çağırırlar.

Sırnka İsmail artık İran sömürgeci­lerinin kendisine samimi davrandıklarına kanaat getirmiştir. Stmko İsmail anlaşma imzalamak için ufak bir grup peşmergesi ile Şino'ya varır. Sımko İsmail tıpkı ağabeyi Cafer Aga gibi anlaşma

masasında fran makamlarınca hun­harca katledilir. Dogu Kürdistan'daki hareket etkilerini Kürdistan'ın diger parçalarına tam taşırmadan önderliksiz kalır ve dağılır.

1938'de Türk sömürgecileri Dersim cephesinde darbe üstüne darbe yerler. Türk sömürgecileri şu kanıya varır: "Dersim'e sefer olur ama asla zafer olmaz." Dersim ihti­lali'nin politik önderi Alişer bir komplo ile öfdürüldükten soiıra Se­yit Rıza, Vet. Nuri Dersimi ile bir­likte hareketi yönetmektedir. Türk sömürgecileri Kürdistan'ın

bagımsızlıgının tanınacagını, bunun bir anlaşma ile sonuçlanması

gerektiğini Seyit Rıza'ya haber ola­rak verirler. Seyit Rıza görüşmeye gitmez. Bunun üzerine Türk sömür­gecileri savaş öncesi Seyit Rıza ile "dost" olan Erzincan Valisi'ni dev­reye sokarlar. Erzincan Valisi, Seyit Rıza'nın şehire inip anlaşmayı

imzalaması için elçi üzerine elçi yol­lar. Seyit Rıza yine gitmez. En so­nunda Erzincan Valisi son bir elçi daha yollar, "eğer Türk hükümeti­ne güvenin yoksa, biz o kadar dost­luk, bana da mı güvenin yok" de­dirtir. Seyit Rıza eski "dostu" Er­zincan Valisi'nin sömürgeci Türk devletinin bir parçası oldugunu gözardı ederek, Kürdistan 'ın bağımsızlıgını tanıyacak anlaşmayı

www.ars

ivaku

rd.o

rg

Page 25: Dersim, Ağrı,Zilan vd. kat liamlar Halepçeden daha büyük yıkımiara yol açmışlardı. Ama Kür distan halkı her defasında dimdik ayakta durmasını bilmiş ve Ulusal Kurtuluş

imzalamak için yanındaki birkaç peşmergesi ile birlikte Erzincan il merkezine askeri olarak savaşmaya değil, Türk sömürgecilerine karşı

kazandığı askeri zaferini diplomatik bir anlaşma ile sonuçlandırmaya

gelmiştir. Seyit Rıza ve yanındakiler, Erzincan Hükümet Konağı 'nda müzakere masası

başında tutuklanır, getirilip Elazığ Buğday Meydanı'nda idam edilir­ler. Dersim'deki hareket başsız

kalır. Türk sömürgecileri buna ragmen kesin bir zafer sağlayamazlar ama, Dersim'deki hareketı~ ileriye doğru adım ata­mayacak bir duruma gelir ve bir dö­nem sonra söner. Seyit Rıza Kürdis­tan'da gelecek nesile sömürgecilerin niteliğini tanıırnak için Erzincan Hükümet Konağı'ndan

çıkartılırken, kanı beynine sıçramış tarzda "Hukumeto be şeref il zure­ker" (Şerefsiz ve yalancı bir devlet) şeklinde bağırır.

1970 senesinde Irak'taki Baas sömürgecileri Kürdistan cephesinde tam bir yenilgiye almışlardır. Bu­nun için Kürdistan'daki hareketle uzlaşır görünmeye çalışırlar. Bu amaçla Barzani 'nin oıoınomi tale­bini kabul eder bir antlaşmayı

KOP-I önderliğiyle imzalarlar. Da­ha otonomi antlaşmasının imzaları kurumadan Baas sömürgecileri Mu­stafa Barzani 'ye bombalı bir suikast düzenlerler, Barzani olayda kılpayı kurtulur.

Ülkemiz tarihinde benzeri ör­nekleri sayısızca vermek mümkün­dür. Kürdistan Ulusal Kurtuluş ön­derleri kendi tarihlerini ve Kürdi­stan'ı işgal altında tutan sömürgeci güçlerin niteliklerini kavramadan, sürekli imha olmakla karşı

karşıyadırlar. Prof. Abdurrahman Qasimlo Kürdistan tarihini iyi bilen bir şahsiyetti. Ki, bu konuda derin araştırmaları, cilt cilt kitapları olan bir insandı. İran sömürgecilerinin planladıkları bu tuzağa düşmesi · insanı düşündürücüdür.

Qasimlo'nun gözardı ettiği şey fran sömürgecilerinin niteliğinden çok, Avusturya emperyalist burjuvazisi­nin niteliğidir. İran sömürgecileri­nin yabancı bir ülke toprağı üzerin­de, bu türden alçakça bir olaya başvurabileceğidir. Emperyalist so­syal demokrasinin özünü kavraya­maması veya yeterince ciddiye almaması veyabutta ona biçtiği

dostluk değerini abartmasıdır.

AVUSTURYA DEVLETiNiN KÜRDiSTAN

ULUSAL KURTULUŞ ÖNDERLERİNE,

DEVRİMCiLERE BENZERİ OYUNLARI YENi DEGiLDiR!

8 Şubat 1979'da Wien-Meidling'de Mesud Barzani'ye ateş açılır. Mesud Barzani 'nin yan ındakiler üzerine kapanarak öl­dürülmesini engellerler. Mesud Bar­zani'yi koruyan iki kişi ağır

yaralanır. Olay oldukça açık ve net olduğu halde Avusturya makamları olayın failierini bulmazlar.

1978 yılında Tufan kökenli İranlı devrimci Harnit Cihatgar görüşmeler için İran makamlarınca Viyana'ya çağrılır. Harnit Cihatgar görüşmeyi yaptığı 1030 Wien'deki evde öldürülür. Avusturya polisi olayın failierini bulmaz.

Halepçe katliamından sonra, Kürdistan'lılar Viyana'daki Irak Konsolosluğu önünde bir protesto gösterisi yaparlar. Irak konsolosluk görevlisi olayı hazmetmeyerek gö­stericilere ateş açar. Buna rağmen dönemin Avusturya İçişleri Bakanı Karl Blech Irak konsoloslugundan özür diler (katliamı yapan Irak sö­mürgecileri rahatsız edildigi için!)

Skandallar ülkesi Avusturya devleti şimdiye kadar bir çok olayda yaptıgı gibi, Qasimlo olayında da dosyayı hasıraltı etmeye çalışacak­tır.Avusturya devleti uluslararası

alanda sıkıştırılmalı, Qasimlo dosyasının hasıraltı edilmesine mü­sade edilmemelidir. Avusturya dev­Jetinin Qasimlo ve yanındakilerin

öldürülmesine gözyumması

karşısılığında ne aldığı ortaya çıkarılmalıdır. Avusturya devleti Uluslararası Adalet Divanı ve Avru­pa Parlamentosu'nun önünde yar­gılanmalı ve mahkum edilmelidir. Avusturya basını ve kamuoyu kendi devletlerinin bu igrenç tutumuna · sessiz kalmamalıdır·.

KATLIAMDAN SONRA AVUSTURYA'DA

KAWA TARAFfARLARI NE YAPTI?

Katliamdan hemen sonra KDP-İtaraftarları hem kendilerine iletilecek taziyeleri almak, hem de şehit edilen insanların niteliklerini ve mücadelelerini kitlelere tanıtmak gayesiyle çeşitli toplantılar düzenle-

diler. Toplantılara katılan KA W A taraftarları ilk günden itibaren baştan sona kadar olayla ilgilendi­ler, aktif görev aldılar, sömürgecile­ri ve Avusturya emperyalist burju­vazisini teşhir ettiler. KDP-i yöneti­cilerine olaydan hemen sonra şu

mesajı ilettiler: Ji bo hevalanl il endamanl

Parti Demokrate Kurdistana-iran Me şehitkirina heval il sekrete­

re Part! Demokrate Kurdistana İran Dr. Abdurrahman Qasemlou il no- · nere Part! Demokrate Kurdistana İran li Paris Kak Abdullah Kadir Azar il hevale Heja Kak Fade! Mel-. la Mahmud Rasoul bih!sı. Em diza­nin ku ew hevalana bi desten hezen reş O tari yen dijmin va hatin şeh!dkirin. Bi şehitbuna wan h eva­lanan birinen Kurd di dile me il dile gele Kurdistan da vebu. Ev xebera reş dile me hemu Kurdan şewitand.

- Serxoşi bo milete Kurdistan! - Şeh!den şoreşa Kurdistan be

mirinin! KA w A - Liqe Austria

I9 Temmuz Çarşamba günü Prof. Qasimlo ve Kak Abdullah Ka­dri Azar'ın cenazeleri morgtan alınıp, Paris'e yollanmak üzere Viy­ana havalanma getirilirken, KA W A taraftarları Kürdistan'ın diğer

parçalarından insanlarla beraber el­lerinde kızıl güllerle oradaydılar.

Normalde cenazelerin morgtan alınıp törenle Viyana Belediye Binasının önüne getirilmesi ve tüm insanların şehitlere son saygı

duruşunda bulunması planlanmıştı.

Avusturya devleti katHarnda suç ortağı olduğu için polisleri ile bunu engelledi, müsade etmedi. Cenaze­lere yalnızca morgtan Franz-Joseph tren istasyonuna kadar (2-2,5 km) törenle refakat edilmesine müsade edildi. Yürüyüş insanların elinde kızıl güller ve şehitlerin resimleriyle sessiz bir şekilde gerçekleşti. Polisle yapılan uzlaşmaya göre, yürüyüş

sonunda insanların arabalarına dö­nüp cenaze arabasına refakat ede­bilmeleri için, cenaze arabaları

yavaş yol alacaktı. fakat daha in­sanlar arabalarına yetişmeden polis cenaze arabalarını süratlendirdi ve birçok arabanın cenaze konvoyuna yetişmesini engelledi. Havalanında cenazeler apar topar uçağa bindiri­lirken birkaç dakika gecikmeyle havalanı kapısına arabaları ile yetişen onlarca Kürdistanlı içeri sokulmadı, Havaalanına yakın yer-

Ala Yekfti 25

www.ars

ivaku

rd.o

rg

Page 26: Dersim, Ağrı,Zilan vd. kat liamlar Halepçeden daha büyük yıkımiara yol açmışlardı. Ama Kür distan halkı her defasında dimdik ayakta durmasını bilmiş ve Ulusal Kurtuluş

lerde arabalar çevrildi. Uzun süren kimlik kontrolleri yapıldı. Böylece Kürdistanlı insanların şehitlerine son görevlerini yapmaları engellen­di. Havaalanında KOP-İ yöneticile­ri 15 dakikalık bir süre için Basın salonunu tutmuşlardı. Buraya birçok insan ve basın sorumlusunun girişi engellendi. Avusturya televi­zyonunun çekim yapması gizli istih· bar at elemanlarınca engellendi. Basın Toplantısı sonunda, Avustu­rya televizyon ekibine çekim niçin yapmadınız diye soruldugunda, "si­vil polis cenaze sahiplerinin çekim yapmamızı istemediklerini söyledi, biz de onun için çekim yapamadı k" cevabı alındı. Daha sonra anlaşıldı ki, sivil polis Basın salonuna girmek isteyen basın mensuplarını, çekim yapmak isteyenleri cenaze sahipleri isıemiyor diyerek engellemiş. Aynı polis Cenaze Komitesi'ne, "hükü­meıimiz cenazeleri uğurtamak için buraya temsilci yollamışıır, çekim yapılamaz" vs. türünden şeyler söy­lüyor.

Qasimlo ve Kadir Azar'ın ce­nazelerinin Paris'e -ugurlanmasın­dan birkaç gün sonra Prof. Fadıl Mella Resul'un ailesinin Bagdaı hü­kümetiyle gerçekleştirdigi geçıcı uzlaşma neticesinde Bagdata yollandı.

Avusturya makamları

gerçekleştirilen katliamdan sonra olayı Avusturya'da yaşayan tüm Kürdisıan'lılara karşı bir saldırıya

dönüştürmeye çalıştı., Katliam ön­cesi Avusturya'da yaşayan iltica müracaatçılarının bir kesimine çalışma müsadesinin verilmesi için belli bir kontenjan ayrılmıştı. Avu­sturya'nın güney eyaleılerinde se­zonluk işler için çalışma müsadeleri­nin düzenlenmesi planlanmıştı. Bu sezonluk işler için kayıtlar İş ve İşçi Bulma Kurumu'yla paralel çalışan yarı resmi yabancı işıcilerin sorunlarıyla ilgilenen dernekler tarafından yapılıyordu. Katliam ön­cesi yüzlerce iltica müracaatçısının kaydı yapılmış, bunlar arasında on­larca da Kürdistanlı yer almıştır. Katliamdan hemen sonra Avustu­rya üst düzey makamlarınca Viya­na'daki yabancıların sorunlarıyla il­gil~en demege ve İş ve İşçi Bulma Kurumu'na telefon edilir, sezonluk işler için müracaat eden Kürdistanlı iltica müracaatçılarının müracaatlarının geri çevrilmesi, kayıtları yapılanların kayıtlarının

Ala Yekftf 26

silinmesi talep edilir. Avusturya devletinin katliam

sonrası ve katliamdaki tutumunu protesto etmek için, KA W A taraftarlarının da katıldıgı bir yürüyüş 28 Temmuz Cuma günü Viyana'da yapıldı. Yürüyüşe

300'ün üzerinde insan katıldı.

Yürüyüşte "Avusturya devleti bu katliam karşısındaki tutumunu ııetlige kavuşturmalıdır!," "Avu­sturya devleti İranlı teröristler önünde diz çöktü!," "Viyana'daki fran konsoloslugu terör merkezi!," Kalırolsun İran İslam Cumhuriyeti!," "Yaşasın Enterna­syonalizm!," "Kürdistan'a özgür­lük!" türünden sloganlar atıldı. Yürüyüşte Dışişleri Bakanlıgının

önüne kadar yüründü. Kürdistan 'lı ları temsilen bir delega­syon Avusturya Dışişler Bakanlığı

ıııakamlarıyla görüştü. Avusturya Dışişler Bakanlığı makamları dele­gasyona bozuk bir plak gibi daha önce Bay Löschnack ve Foregger'in söylediklerini ıekrarladılar. Avustu­rya makanıları bu konuda artık faz. la rahatsız edilmek istemiyorlardı. Avusturya gazeteleri, "Kürt kanının bir değeri yok mudur?" şeklinde başlıktarla yorumlar yap­maya başladılar. Kürdistan 'daki diger katliamlarda olduğu gibi "ile­rici" insanlık bu olayda da SUS­KUN, SAGIR ve DİLSİZ ...

••• KÜRT POLfTİKACJLARININ öLDÜRÜLMESI İÇIN A VUSTU­RYA MAKAMLARI İRAN Sö­MÜRGECfLERf fLE NASIL ANLAŞTI?

Avusturya· anayasası; savaş ha­lindeki iki taraftan birine savaş

esnasında silab satışını yasaklamaktadır. Fakat karın OJo 300 ün üzerinde oldugu ticari ilişkilerde anayasa işlemez, burju­vazi ve hakim sınıflar kendi yaptıkları kanunların ırzına geçerler , o yaptıkları kanunları ayaklar altına alırlar. Işte Avusturya tekelci burjuvazisinin de yaptıgı bu. Avu­sturya tekelci burjuvazisi VOEST'e bağlı olarak silah üretimini gerçekleştiren ve satan Noricurn Firması vasıtasıyla birtaraftan Ür­dün'e satılmış gibi belge tanzim edip Irak'a, diger yandan Libya'ya silab satışı yapılmış gibi belge tan­zim edip Iran'a, fran-Irak savaşı

boyunca silab satar. Yani, Irak-İran savaşı boyunca hem lran'a hem de Jrak'a Avusturya tekelci burjuvazi­sinin milyarlarca dolarlık silabiarı akar. Avusturya Atina büyükelçisi Herbert Amry bu silah satışından haberdar olur. Avusturya basınına sızdıgı kadarıyla Herberi Amry'nin satıştan haberdar olması şöyle

gerçekleşir: Atina'da 4 Temmuz 1985 te Avusturya ticaret delegesi Dr. Günther Wurzer'e Haji Dai is­minde İran'lı bir ticaret adamı gelir. Haj i Dai Avusturya Norcurn firmasından; Nuricum ile merkezle­ri Japonya ve fran'da bulunan Iran ''Fasami''firmasının arasında silah satışını sagladıgı için 100 milyon şitinglik komisyon (sus payı) ister. 5 Temmuz günü Dr. Wurzer aracılıgıyla büyük elçi Herberi Am­ry Iran ticaret adamı Haji Dai ile görüşür. Haji Dai istegini tekrarlar. 6 Temmuzda Haji Dai VOEST ge­nel müdürü Heribert Apfalter'e te­lefon eder, parayı sızdırtmak için Herbert Amry ile yaptıgı

görüşmeden söz eder. VOEST mü­dürü olayla yeterince ilgilenmez. Bunun üzerine Haji Dai tekrar Her­beri Aınry'nin makamına gelir. Avusturya ve İran arasında gerçekleşen silab ticaretinin tüm bil­gilerini aktarır ve Amry'nin makamında onun Heribert Apfal­ter'e telefon etmesini ve kendisinin böyle söyledigini söylemesini ister. Apfalter silah ticaretini Amry ile yaptıgı telefon konuşmasında inkar eder. Bunun üzerine Haji Dai 12 Temmuzda elindeki tüm yazılı bel­geleri Amry e verecegini söyler. Amry daha kendisine yazılı· belge­ler gelmeden, olaydan Avusturya başbakanını ve dış işleri bakanını bir telexle haberdar etmeye çalışır. (Sanki olaydan haberleri yokmuş!). Bu ara VOEST genel müdürü, Haji Dai ile iki milyon dolara anlaşır. ll Temmuz gecesi Amry beklenmedik bir anda öldürülür. Amry bilinınİy­en eller tarafından zehirlenıniştir. Amry'nin kalp yetmezliğinden

öldügü söylenir. Amry'nin cesedi ne hastanede inclenir, ne de otopsisi yapılır. Bıinu yapan Avusturya makamlarıdır! Olaya Avusturya basınına skandal olarak yansır. Skandal tartışıla dursun, VOEST genel müdürü Heribert Apfalter emekliye ayrılır. Fakat Heribert Apfalter Irak ve fran'a satılan gizli silahları teferruatlı bilen kilit

www.ars

ivaku

rd.o

rg

Page 27: Dersim, Ağrı,Zilan vd. kat liamlar Halepçeden daha büyük yıkımiara yol açmışlardı. Ama Kür distan halkı her defasında dimdik ayakta durmasını bilmiş ve Ulusal Kurtuluş

adamdır. Skandala ilişkin onun hakkında da soruşturma açılır. Onun konuşması herşeyi altüst ede­cektir. 25 Ağustos 1987 de bilinme­yen eller doğal bir ölüm süsü verer­ek kilit adam Heribert Apfalter'i de öldürürler. Yatağında ölmüş halde bulunan Heribert Apfalter, bazı Avusturya milletvekilierine göre Digitalis-Glykoside ile doğal bir ölüm süsü verilerek öldürülmüştür.

Heribert Apfalter'in öldürül­mesiyle ortalık daha da karıştı. Biri­birlerini suçlayan Avusturya'lı politikacılar, müdürler, ticaret dele· geleri, vd ...

Günümüzde VOEST yönetici­lerinin devletin üst düzey kademele­riyle ortaklaşa gerçekleştirdikleri bu skandaim mahkemesi sonuçlanmış değildir. Geçmişte Avusturya üst düzey kademelerinde yer almış ve halen görev yapmakta olan bir çok prominent politikacı (hemen hemen tüm partilare mensup) ve memur, bazen tanık bazen de sanık olarak Avusturya adalet divanı önünde gö· stermelik de olsa hesap vermekte· dir. Olayın tüm boyutlarıyla ortaya çıkması, Avusturya kamuoyunun nezdinde tüm iktidar partilerinin prestijlerinin sıfıra inmesine neden olacaktır. Çünkü VOEST skandalında devletin üst düzey politikacılarının, müdürlerinin, ti· caret delegelerinin aldıkları rüşvetterin haddi ve hesabı yoktur. Sömürgeci İran devleti'nin elinde VOEST'in lran'a Noricum firması vasıtasıyla sevk ettiği milyarlarca dolarlık silalım yüzlerce belgesi ve rüşvet verdikleri onlarca Avusturyalı devlet adamının listesi mevcuttur. Avusturya Devleti'nin Kürt politikacılarının katledilmesi konusunda İran'la uzlaşmasının ve­ya andiaşmasının biricik nedeni bu· dur.

önümüzdeki dönem, ya Avu­sturya Devleti basınının ve Kamuo­yununun tüm şiddetli elştirilerine göz yumarak Iran'la olan uzlaşmasını sürdürecek, ya da bazı politikacılarını cezalandırıp içeri tıkama pahasına Iran'la olan ilişkilerini bir dönem kesecektir. Bakalım hangisi ağır basacak?! !

TESBİT EDILEN KATILLER KIMDiR? Mobammad Djafari - Sabaroodi: Takma adı Abdullah Rabimi • dir. Ramazan karargMıl.arı için planla-

ma ve operasyon şefi. Aynı zaman­da Sakız bölgesi İran askeri birlikle­rinin baş komutanı ve Istihbarat örgütü Savama'nın şefi. Yüzlerce insanın katili. İran Islam Cumhuri­yetinin diplomatik pasaportunu taşır.

Mustafa Haji: Takma adı; Haj Fadi. Pasdaran Komutanlığının dış işleri sekreterligini yapar. Viyana'daki katliamı yöneten adam. Yüzlerce insanı öldürmOs azılı bir katil. Di­plomat pasaporlu taşır

Amir Mansur Bosorglan: İran ordusunda subay, İran istihba­rat servisi savama ile Pasdaran birli­kleri arasında kurye. On yıldan faz­la Kürdistan' da kalmış kürtçe bilir, eli yüzlerce insanın kanına bulanmış profesyOnel bir katil. İran Islam Cumhuriyeti memur pasaportu taşır.

Not:Bu katillerin resimleri Avusturya polisinde olmasına rağmen şimdiye kadar basma verilmemiştir.

Avusturya'dan bir Ala Yekiti okuru

Aşağıda Kawa Merkez Komitesinin 1-KDP MK sine baş sağlığı dolayısıyla yolladığı mesajı yayırılıyoruz.

KOP .j MERKEZ KOMİTESiNE Değerli Arkadaşlar,

Değerli önder, hayatını Kürdis· tan balikının davasına adayan KOP­i Genel Sekreteri Prof. Abdurrah­man Qasimlo, Paris Temsilcisi ve KOP -İ Merkez Komite Üyesi Kak Abdülkadir Azar ve Kürdistan davasına yaptıkları hizmetleriyle u­nutulmayacak olan değerli Kürt politikacısı Prof. Fadıl Mella Resul'un 13.7.1989'da Viyana'da sömürgecilerin kalleşçe pusuları so­nucu şehit oluşlarını derin bir üzün­tü ile duyduk. Bu saldırı bütün Kür­distan halkına yöneltilmiş, önderle­rini ve ulusal kurtuluş kavgasını tas· viye amacı taşıyan haince bir saldı­rıdır. Kürdistan halkının başı sağolsun. Bu saldırı acımızı ve kini­mizi daha da kabartmıştır. Şehit­lerimizin intikamlarının acımasız olacağına inacımız ve kararlılığımız tam dır.

15.7.1989 KAWA

Merkez Komitesi

Jı bo Qomlta Merkezi ya Parti De­mokrati Kurdistan-iran,

Hevalfn berez,

Me, roja 13.07.1989 lı Viyana bı aliye qolonyalistan bı dafa qeleşi şehidkınna seroke heja, ye ku bo doza Kurdistan jiyana xwe amadekıriye, sekretere gışti ya PDK-i Prof. Abduhrahman Ka­simlo, nonere Paris il endame qomi­ta merkezi ye PDK-i Kak Abdol­kadir Azari il polltlkvane heja Prof. Fadıl Mela Resul, ye ku ji bo doza Kurdistan xebaten gıranbıha peka­niye, bı xemginlke kur bihist.

Ew enşa lı dıji hemu gele Kurdıstan hatiye kınn. Ew erış bo­na bertefkırına seroketiya herekeyi netewi il bona berterefkırına şere rızgarlya netewi ye. Sere mılete

Knrdıstan xoşbe. Ve erışe jan O her­sa me zMetır kır.

Baweri il daxweziya me ewe kn heyfa şehid@n me bilinsafi be gırt9.

15.07.1989

Qoınita Merkezi ya KA W A

6. Sayfadan devam.

bazı güçleri olduğundan farklı gö­sterme çabaları Kuzey Kürdistan hakkında ürettikleri politikayı haklı çkaramaz. Bilinmelidir ki Türkiye Devrimcilerinin, Filistin. Tigre ve Eritredeki Ulusal Kurtuluş Hareket· lerine karşı sarmını olup olmadıklarının ölçütü Kuzey Kürdi­stan Ulusal Kurtuluş Hareketine karşı takınacakları tavırdan geçer. Lenin haklı olarak, kendi burjuva­zisinin sömürgelerini görmeyen ve başka ülkelerin sömürgelerini say­ınakla bilirerneyen Sosyal Demo­kratlarla alay ediyordu.

• Ayrıca 16 Ağustosta Paris 'te bir dayanışma açlık grevini ve buna bağlı olarak bir dizi faaliyeti plarılamış bulunmaktayız.

*KAHROLSUN SöMÜRGE­CILİK!

*KÜRDISTAN SöMÜRGE­CiLERE MEZAR OLACAK !

Devrimci selamlarımla X e bat

Ala Yekftf 27

www.ars

ivaku

rd.o

rg

Page 28: Dersim, Ağrı,Zilan vd. kat liamlar Halepçeden daha büyük yıkımiara yol açmışlardı. Ama Kür distan halkı her defasında dimdik ayakta durmasını bilmiş ve Ulusal Kurtuluş

İRAN SÖMÜRGECİLİGİNİN

VİYANA KATLİAMI * Dogu Kürdistan Ulusal Milcadele önderlerine y6nelik katliam Kürdi­stan halkına ve Ulusal Kurtuluş

Milcade/esine y6neliktir.

* Kilrdistan Demokrat Partisi- Iran Genel Sekreteri Prof. Abdurrah­man Qassemlo, KDP-1 MK üyesi Kak Abdullah Kadri Azar, Kürt Si­yaset Adamı Prof. Fadıl Mel/a Re­sul kat/edildi.

* Avusturya Hilkümeti Iran Ter6-rist Rejimi'nin karşısında diz ç6ktü.

* Sosyal Demokrasinin ve "Tarafsız" geçinen Avusturyanın

Kürt Halkına bir ihaneti daha.

*Katiller serbest bırakıldı.

• Olaydan hemen sonra KA W A Merkez Komitesi KDP-1 Merkez Komitesine baş saglıl mesajı iletti

1-KDP Genel Sekreteri Abdurrah­man Qassemlo

13. Temmuz 1989 da KDP-f Genel Sekreteri Prof. Abdurrahman Qas­semlo ve diger Kürt önderlerinin Vi­yana da alçakça fran Istihbarat ör­gütünce katledilmesi Kürdistan Bağımsızlık mücadelesine ve halkına indirilmiş bir darbe olarak tarihe yazılacaktır. Kürdistan Ulu­sal Hareketi ülke bütününde düşmanın oldukça vahşi

saldırılarına maruz kalmaktadır .

Halepce J enositi ile doruga ulaştırılan ve Kürdistan' ın dört parçasında da yoğun bir şekilde sür­dürülen bu çağ dışı sömürgeci

saldırıların eşi ve benzerine tesadüf etmek dahi mümkün değildir. Viya­na katliamı da yok olmayla pençeleşen ve bu nedenle gün geçtikçe daha çok çag dışılaşan,

insanlıktan uzaklaşan, barbarlaşan

sömürgeci devletlerin saldırı zinciri­nin bir halkası olarak telakki edile­cektir.

Dünya tarihinde, diplomasi geçmişinde böylesine alçakça cinay­etler enderdir. Ancak Kürdistan'ın tarihinde, Ulusal Direniş önderleri­ne anlaşma, barış ve diplomasi adına hazırlanan pusular pek de en­der sayılmaz. Bu durum, Kürdistan halkının düşmanlarının durumu ve niteliği noktasında belirli bilgiler sunmaktadır. Onlar, Kürdistan ulu­sal kurtuluş mücadelesinin zafere yakıniaşması karşısında düştükleri

telaşla, insanlıkla, insan olma ile düşünülebilecek en zayıf bağın dahi dışında kalacak türden barbarlığa başvurmaktan hiç bir zaman çekinmemişlerdir, çekinmemekte­dir. Kürdistan Ulusal Kurtuluş Ha­reketi bu barbarlığı da boşa

çıkarmanın etkin önlemlerini almak durumuyla karşı karşıyadır. O za­man zafere ulaşmak daha az sancılı

ve daha emin adımlarla olacaktır.

Bugün Kürdistan'ın dört parçasında Kürdistan Ulusal Hare­keti içinde değişik sınıfları temsilen, değişik siyasal akımlar yer almaktadır. Ala Yekiti , daha önce­leri de belirttiği gibi, Kürdistan Ulusal Kurtuluş Savasına hizmet eden tüm siyasal güçlerin sömürgeciliğe karşı savaşta savunuculuğunu, proletaryanın sesi olmanın sorumluluklarından biri olarak değerlendirmenin gereği ola­rak üstlenir. Sömürgeciliğe karşı

savaşta siyasi çizgilerinin farklılığına bakmaksızın tüm ulusal kurtuluş şehitlerini kendisinin ve Kürdistan devriminin şehitleri ola­rak değerlendirerek, sahip çıkar.

Ulusal Kurtuluş Şehitlerimizin mü­cadelelerini ve katiedilmelerini vesi­le ederek bağımsızlık mücadelesinin yükseltilmesi savaşını verir. Bu

Doğu ve Güney Kürdistan için geçerli olduğu gibi Kuzey-Batı Kür­distan için de geçerlidir.

Bugün Doğu Kürdistan'da gelişen ulusal mücadelenin tartışmasız önderi Qassernlo ve arkadaşlarının katledilmesi olayında da durum böyledir. Hare­ketimiz, otonomici hareketin Dogu ve Güney Kürdistan'da ki durumu­nu M-L bilim ışığında en kararlı, il­keli ve tutarlı eleştirisini yıllar önce ilk yapanlardandır. Otonomi hede­finin Kürdistan halkı için kurtuluş olmadığını, sömürgeciligi ülkemiz­den tasfiye etmediğini, bağıms~lık hedefine ulaşmadığını belirterek bi­limsel eleştirisini, yurtsever güçleri geliştirme ve dostluğu ilerietme te­melinde yaptı. Ayrıca Kürdistan'da feodal-burjuva, burjuva önderliğe yönelik devrimci eleştirilerini hiç bir dönem eksiltmedi. Bu Kürdistan Ulusal kurtuluş mücadelesi için zo­runluydu ve zorunlu olarak da kalacaktır. Bu siyasi eleştirilerinin yanısıra, Kürdistan Ulusal Kurtuluş mücadelesi içinde yer alan, ona en küçük hizmette bulunan tüm yurt­sever güçlerle dostluk ve ittifak ilişkilerini de devrimci kamuoyuna ayrıntılarıyla açıkladı. Genel ifade­yle dile getirilecek olunursa dostluk ve eleştiri biribirlerini dıştalayan, biribirine zıt .olgular değil tersine Ulusal Kurtuluş mücadelemizde ihtiyaç duyulan zorunlu olgular arasında olduğu gibi biribirlerini geliştirecek, devrimimizi yükselte­cek olgulardır.

Abdurrahman Qassemlo, sade­ce Kürdistan'da değil, Dünya ölçüsünde sosyal demokrasinin önemli şahsiyetlerinden biri olarak Kürdistan davasına hizmetlerde bulunmuştur. Doğu Kürdistan'daki ulusal direnişin önderi olarak tarihi­mizde sürekli anılacaktır. Uluslar arası alanda Kürdistan sorununun önem kazanmasında büyük katkılarda bulunmuştur. Büyük bir bilim adamı ve bir diplomat olarak KUrdistan Ulusal Kurtuluş mücade­lesine önemli değerler kazandırmıştır.

Devamı sayfa 20 de

www.ars

ivaku

rd.o

rg