yürüyüs 24

54
AKP’nin Halk Düşmanı Polisi Ankara’da ‘Parasız Eğitim’ İsteyen Dev-Genç’lilere BİBER GAZI, PORTAKAL GAZI VE COPLARLA SALDIRDI! AKP İktidarında Gaz Bombası İle Katledildiler 1 Mayıs 2007: İbrahim Sevindik 4 Nisan 2009: Mahsum Karaoğlan 6 Ekim 2009: İshak Kalvo 9 Ekim 2009: Mehmet Uytun 27 Nisan 2011: Kazım Şeker 31 Mayıs 2011: Metin Lokumcu 12 Haziran 2011: Hatice İdin 26 Temmuz 2011: Doğan Teyboğa 28 Ağustos 2011: Yıldırım Ayhan 21 Mart 2012: Hacı Zengin 27 Mayıs 2012: Çayan Birben İşkence Yapmak Şerefsizliktir! İnsanlık Onuru İşkenceyi Yenecek! AKP’nin Bütün Karakolları İşkence Merkezidir! İşkencecilerden Hesap Sorduk Soracağız! İŞKENCE YAPMAK ŞEREFSİZLİKTİR! 24 KARAKOL’DA 24 ÖLÜM! 24’ÜNDE DE KAMERALAR BOZUK! www.yuruyus.com [email protected] [email protected] Haftalık Dergi Sayı: 24 24 Haziran 2012 Fiyatı: 1 TL (kdv dahil) www.yuruyus.com

Upload: age-age

Post on 21-Mar-2016

258 views

Category:

Documents


13 download

DESCRIPTION

Turkish-language weekly magazine

TRANSCRIPT

Page 1: Yürüyüs 24

AKP’nin Halk Düşmanı Polisi Ankara’da‘Parasız Eğitim’ İsteyen Dev-Genç’lilere BİBER GAZI, PORTAKAL GAZI

VE COPLARLA SALDIRDI!

AKP İktidarında GazBombası İle Katledildiler

1 Mayıs 2007:İbrahim Sevindik

4 Nisan 2009:Mahsum Karaoğlan

6 Ekim 2009: İshak Kalvo

9 Ekim 2009: Mehmet Uytun

27 Nisan 2011: Kazım Şeker

31 Mayıs 2011:Metin Lokumcu

12 Haziran 2011: Hatice İdin

26 Temmuz 2011:Doğan Teyboğa

28 Ağustos 2011:Yıldırım Ayhan

21 Mart 2012: Hacı Zengin

27 Mayıs 2012: Çayan Birben

İşkence Yapmak Şerefsizliktir! İnsanlık Onuru İşkenceyi Yenecek! AKP’nin Bütün Karakolları İşkence Merkezidir!

İşkencecilerden Hesap Sorduk Soracağız!

İŞKENCE YAPMAK ŞEREFSİZLİKTİR!24 KARAKOL’DA 24 ÖLÜM!

24’ÜNDE DE KAMERALAR BOZUK!

www.yuruyus.com

[email protected]

info

@yu

ruyu

s.com

Haftalık DergiSayı: 24

24 Haziran 2012Fiyatı: 1 TL (kdv dahil)

ww

w.y

uru

yu

s.c

om

Page 2: Yürüyüs 24

ÖÖğretmenimizğretmenimiz

Gerisi hayat...Gerisi hayat...

Küçük gö revleri yerine getirmeyen devrimcilerinsüreç içinde görev ve sorumluluk bilinçlerinin

zayıflaması, gerilemesi kaçınılmazdır.

Devrimci heyecan, devrimci so rumluluk yerinegetirilen küçük küçük pratik gö revler üzerinde

kökleşip gelişir.

De neyim ve tecrübe böyle kazanılır. Büyük işleriyapmanın temeli küçük işler yapıla rak örülür.

Oysa pratik görevlerden so yutlanmış tüm büyüksöylemler, devrim ci heyecandan, tecrübe

kazanmaktan, so mutu kavramaktan uzaktır.

Dolayısıyla bu soyut söylemler gelişmenin değil,an cak ve ancak çürümenin,

yozlaşmanın belirtisidir....

Sahibi ve Yazıişleri Müdürü:Sadık ŞENBABAAdres: Kocatepe Mah. FeridiyeCad. Farabi Sok. No: 7 / 9 Beyoğlu/İSTANBUL

Ofset Hazırlık: Ozan Yayıncılık

Adres: Gülbahar Mah. Cemal SahirSok. Kral Apt. 7/1 B Blok No: 17Daire: 6 Mecidiyeköy / İSTANBULTel: (0-212) 216 41 78

Faks: (0-212) 216 41 79

Yurtdışı Büro: Vakıf EFSANE

Pieter de Hoochstr. 303021 CS Rotterdam/Nederland

ISSN: 1306-2034

Baskı: Ezgi Matbaacılık-SanayiCad. Altay Sok. No: 10Çobançeşme / Yenibosna / İST.Tel: (0-212) 452 23 02

Dağıtım: Turkuvaz DağıtımPazarlama San. ve Tic. A.Ş.Tel: (0-216) 585 90 00

Avrupa: 4 EuroAlmanya: 4 EuroFransa: 4 Euroİsviçre: 6 Frank

Hollanda: 4 Euroİngiltere: £ 3Belçika: 4 EuroAvusturya: 4 Euro

www.yuruyus.com [email protected]ık Süreli Yerel Yayın

Siyasi Dergi Fiyatı: 1 TL

Page 3: Yürüyüs 24

İİ ç i n d e k i l e r

6 24 karakolda 24 ölüm!

24’ünde de kameralar bozuk!

9 Basına ve halkımıza duyurulur!

AKP’nin İstanbul Valisi ve EmniyetMüdürü bir katliam içinzemin hazırlıyor!

10 46 yaşında delikanlı bir savaşçı...Ant olsun ki, hesabını soracağızBu deli̇kanlı yüreklerhi̇ç susmayacak!

11 DHKC Açıklama: Halk adaletsizkalmaz! Yaşasın halkın adaleti!

12 Şehidimizin cenazesini aldık,ona yaraşır bir cenazetöreni yapacağız!

16 İşkence yapmak şerefsizliktir!

İnsanlık onuru işkenceyi yenecek!

17 Devrimci İşçi Hareketi:AKP baskı, yasak ve zulümde

sınır tanımıyor!

18 Evlerimizi yıkmak öyle kolaydeğil! Halk komitelerimizdeörgütlenecek ve direneceğiz!

4 AKP’nin bütün karakolları

işkence merkezidir!İşkence yapmak şerefsizliktir!

Halk Adaletsiz Kalmaz!Yaşasın Halkın Adaleti!

21 Yasalarınız zorbalığınızın

üstünü örtemez! Halkımızınhakları bu düzeni̇n yasalarındandaha güçlüdür!

23 Haklıyız Kazanacağız: Halkın

evini, arsasını gasp eden hi̇çbi̇r yasa,meşru deği̇ldi̇r

25 Halk Düşmanı AKP:AKP dini inançlar dahil herinanca saldırır AKP’nindini imanı paradır!

26 Halkın Hukuk Bürosu:Faşizmin demokrasine karşıhalkın demokrasisini savunmayadevam edeceğiz

28 Cepheli: Alınganlık ve küsmek

hastalıklı ruh hali̇di̇r!

29 Devrimci Okul: İ̇deoloji̇k sağ-

lamlık ve i̇lkeli̇ olmak...

31 Hayatın Öğrettikleri:Alevi ya da sünni, ezilentüm yoksul halkımızdır!

32 Sınıf Kini: Üzüntüyü değil sınıf

kinimizi büyüteceğiz

33 SOL’un Köşe Taşları:Evrensel diyor ki; “Sen benimyalanımı ortaya çıkarttın,ben de senin ilanınıyayınlamam!..”

35 Dünden Bugüne HalkGerçekleri: Anadolu halkınınyüzyıllardır süren

"köy seyi̇rli̇k oyunları!"

36 Özgür Tutsaklar’dan:Bu komplo ilk değildir son da

olmayacaktır!

38 Kürt sorununda Amerikanoperasyonu sürüyor! Sahteumutlara bel bağlamayın!AKP faşizmine karşı birleşelimdirenelim kazanalım!

41 Röportaj:Andolu Halk Festivali!

43 Çayan Festivali yapıldı

44 Röportaj: Ergene Nehri!

Ülkemizde Gençlik

TİYATRO PANEL SERGİ FİLM GÖSTERİMİ HALK OYUNLARI SÜPRİZ

SANATÇILAR GRUP YORUM

29-30 HAZİRAN1 TEMMUZ

SİBEL YALÇINPARKIOKMEYDANI

0 212 238 81 46

İDİL KÜLTÜR MERKEZİ

47 Gelenek yaşıyor

Dev-Genç’li̇ler savaşıyor

43 yıldır kavga sürüyor (Bölüm 4)

48 Liseliyiz Biz:Ailelerimiz ve biz (Bölüm 2)

50 Avrupa’da Yürüyüş...

52 Yitirdiklerimiz...

54 Haberler...

55 Öğretmenimiz

Page 4: Yürüyüs 24

İstanbul Fatih’te 7 polis ortalaları-na almışlar bir kişiyi tekme, tokat,

yumruk, cop vuruyorlar. Yıkıyorlaryere. Genç yığılmış yerde ikibüklümkendini korumaya çalışıyor. Kafası-na gözüne, midesine her tarafına peşpeşe tekmeler yağıyor. Bir polis ge-rinip gerinip indiriyor copu. Kenardankadın ve çocuk çığlıkları geliyor.Diğer sokaklardan çığlık sesini du-yanlar da olay yerine geliyor. Gelenbir vatandaş üzerine tekme ve copla-rın yağdığı yerde yatan genci koru-maya çalışıyor. Ama işe yaramıyor.Olay yerine çığlık sesini duyan baş-ka polis ekipleri geliyor. Onlar da ge-lir gelmez yorulan meslektaşlarınayardım ediyor; hepsi bir taraftan ka-paklanmış yerde yatana bir tekme, bircop vurmak için birbirleriyle yarışı-yorlar. Halktan insanların olay yeri-ne gelmesinden rahatsız olan polisleryerde yatan genci kaldırıp kimseningöremeyeceği ara bir sokağa götürü-yor. Dayak orda da sürüyor. Polislerşimdi daha çekincesiz vuruyor. Bir po-lis hırsını alamamış; belindeki pa-laskasını çıkartıyor gerinip gerinip in-diriyor gencin vücuduna. Yerde yatangenç kafasına, gözüne inen cop ve tek-melerden korunmak için içgüdüselolarak başını kollarının arasına almışkorunmaya çalışıyor. Bu kez polislerkollarını arkadan kelepçeleyip öyledövüyorlar. Kolları ağrımış bir poli-sin: İki eliyle tutmuş copu: Gerinip ge-rinip tüm gücüyle indiriyor. Ara so-kakta da rahat edemiyorlar; yerde ya-tan genci ekip otosuna götürüyorlar,ekip otosu uzaklaşıyor. Kamera çe-kimi yapılan yerin dışına çıkıyor. İş-kence Yenikapı’da daha ıssız bir yer-de sürüyor.

Böyle bir saldırıya hiç bir nedengösterilemez, fakat saldırı nede-

ni AKP’nin polislerinin gerçek nite-liğini de ortaya koymaktadır. Hami-le bir kadını hastaneye yetiştirmeyeçalışan Ahmet Koca adındaki genç,polislerden yol istemiş. Senmisin

AKP’nin polisinden yol isteyen...Bütün bunlar hem de hastaneye ye-tiştirilmeye çalışılan hamile bir ka-dının, eşinin ve çocuklarının gözüönünde gerçekleşiyor. Duyduğumuzçığlıklar onların çığlığı... Olay halk-tan bir kişinin bu saldırıyı cep tele-fonu ile kaydetmesi üzerine basınayansıdı ve haberimiz oldu. Bu, tesa-düfen haber olan insanlık dışı bir iş-kencedir. Emin olun her gün yurdunher tarafında buna benzer onlarca ör-neği yaşanmaktadır.

Geçtiğimiz hafta içinde GençlikFederasyonu üyeleri Kürecik’te

yapılan radar sistemine karşı 2011 yı-lında Kocaeli’de “Füze Kalkanı De-ğil, Demokratik Lise İstiyoruz”yazılı pankart açtıkları için tutuklananGülşah Işıklı ile Meral Dönmez’inserbest bırakılması için yaptıkları ikigünlük açlık grevinin arkasındanTBMM’ne yürümek istediler. Fakatişkenceci polisler buna engel oldu.Dev-Gençliler’e biber gazı ve coplarlasaldırdı. O kadar çok gaz sıktılar ki,çevredeki esnaflar, yoldan geçen halkbile gazdan hastanelik olacak şekilderahatsızlandı. Gençlerin biber gazınınetkisini azaltmak için limon kullan-dığını gören polis bu sefer limonunetki yapmadığı portakal gazı kullan-maya başladı. Polis, gazı özel bir alet-

le, doğrudan insanların yüzünü, gö-zünü hedef alarak sıktı. Eylemi da-ğıtmak gibi bir amacı yoktu polisle-rin, doğrudan öldürme kastıyla, ku-durmuş köpekler gibi saldırıyordu po-lisler. Somut örnekleri var: AKP ik-tidarında 11 kişi polisin sıktığı gaz-larla öldürüldü.

2007 yılında AKP iktidarı tarafın-dan çıkartılan “Polis Vazife ve Se-

lahiyetleri Yasası'nda yapılan deği-şiklikten bu yana 107 kişi polisler ta-rafından katledildi. BUNLARDAN24’Ü POLİS KARAKOLLARIN-DA İŞKENCEYLE KATLEDİL-Dİ! AKP’nin tüm karakolları iş-kencehanedir. Hamile bir yakınınıacil hastaneye yetiştirmek isterken so-kak ortasında bir gencin başına ge-lenleri tüm halkımız izledi. Sokak or-tasında bunları yapan polislerin ka-rakollara götürdüklerine neler yapa-bileceklerini tahmin edersiniz.

İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nde2001 yılında DHKP-C savaşçısı

Yunus Güzel’in işkenceyle katle-dilmesinden sonra karakollarda hüc-relerin içine kamera yerleştirildi.Daha sonra AB uyum yasaları çerçe-vesinde sorgu odalarında da kameraile kayıt yapılması zorunlu hale geti-rildi. Ancak gerçek olan şu ki, bütünkarakollar işkencehane olarak işl-evini sürdürüyor.

24 KARAKOLDA 24 KİŞİ İŞ-KENCE İLE ÖLDÜRÜLDÜ.

24 KİŞİNİN ÖLDÜRÜLDÜĞÜBU KARAKOLLARIN 24’ÜNDEDE TEK BİR KAMERA KAYDIYOK! 24 KARAKOLDA DA KA-MERALARIN “BOZUK” OLDU-ĞU AÇIKLAMASI YAPILDI. Ne-den bozulduğuna ilişkin ise tek bir so-ruşturma açılmadı. Ölen öldü, AKP ta-rafından korunan işkenceciler işken-ce yapmaya devam ediyor.

Yine geçtiğimiz hafta içinde 276kişi kapasiteli Urfa E Tipi Ha-

pishanesi’ne 1050 kişi doldurulmasına

AKP’nin Bütün Karakolları İşkence Merkezidir!

2007 yılında AKP iktidarıtarafından çıkartılan

“Polis Vazife ve SelahiyetleriYasası'nda yapılan

değişiklikten bu yana107 kişi polisler tarafındankatledildi. BUNLARDAN

24’Ü POLİSKARAKOLLARINDA

İŞKENCEYLEKATLEDİLDİ!

İşkence Yapmak Şerefsizliktir!

4

Yürüyüş

24 Haziran2012

Sayı: 24

Page 5: Yürüyüs 24

isyan eden 18 ile 25 yaşları arasındakitutuklulardan 13’ü diri diri yakılarakkatledildi. Adalet Bakanı Sadullah Er-gin’in açıklamasına göre kapasitefazlalığı var fakat başka ne bir kusur,ne bir ihmal, ne de devletin bundandolayı bir sorumluluğu var. Adli tu-tuklular vantilatör yüzünden birbir-leriyle kavga etti ve koğuştaki eşya-ları yakmaları sonucu 13 tutuklu du-mandan zehirlenerek ve yanarak öldü.Bakanın açıklamasında 6 kişilik hüc-reye neden 18 kişinin doldurulduğu-nun cevabı yok. Yangın başladıktansonra üzeri kilitli olan kapıların nedenaçılmadığının cevabı yok. Gardiyan-lara, hapishane idaresine toz bilekondurulmuyor. Suçlu tamamen diridiri yanan tutuklular...

Fatih’te Ahmet Koca adındaki gen-ce yapılan işkence haberinin tel-

evizyonlara yansıdığı aynı gün (20Haziran 2012) İstanul polisi Asayiş-te kullanmak üzere alınan yeni “man-yetik cop”un tanıtımını yaptı. Cop-lar metalden yapılmış. Kapalı halde20 santimetre açılınca 60 santimetreoluyor. Manyetik copların diğer adı da“teleskopik cop.” İç içe geçtiği içinteleskoba benziyor. Manyetik copunen önemli özelliği polisin copu çek-tiği andaki çıkarttığı sesin “caydırı-cılığı...” Şırak diye çıkan ses karşı-dakilerinde büyük bir korku yarata-cakmış. Yapılan açıklamaya göre“vatandaşın huzur ve güvenliği”için bu coplardan 6 bin adet alınmış.Psikolojik, fiziki... halka zulmün enince ayrıntılarına kadar düşünülerekyapılmış bir cop...

Korkuyla sağlanan “huzur ve gü-venlik...” Kimin güvenliği? Hal-

ka karşı kullanılan cop nasıl kimin hu-zur ve güvenliğini sağlayacak? Elbettehalkın değil. Bu kadar pervasızlık ol-maz. Fatih’teki gence alçakça, yapı-lan işkencelerin izlettirildiği aynıgün bu copların tanıtımı yapıldı.Daha coplar kafamıza, sırtımıza ora-mıza, buramıza inmeden adıyla, çı-kardığı sesle 75 milyon halkımıza “ta-nıtım” adı altında cop çekildi. Aklı-nızı başınıza almaz, bize karşı gelir-seniz Fatih’teki genç gibi yaparım sizidiyor AKP’nin polisi...

İşkence yapmak şerefsizliktir! AKPiktidara gelirken “işkenceye sıfır tö-

lerans” demişti. AKP’nin tüm kara-kolları işkence merkezi olarak çalış-maktadır. Tüm işkenceciler AKP’ninkoruma zırhıyla korunuyor. 24 ki-şinin işkenceyle katledildiği 24 ka-rakolda kamera kayıtları silinerekişkenceciler korunduğu gibi EnginÇeber davasında kamera görüntüleridurmasına rağmen işkenceci katillerzaman aşımıyla serbest bırakılmayaçalışılıyor.

AKP iktidarı da kendinden önce-kiler gibi işkencecidir. Faşist

devlet bugüne kadar onlarca dev-rimciyi işkenceyle katletti. Bu devletOsmanlı’dan bugüne işkencenin enaşağılık yöntemlerine başvurmuştur.İşkence, halkı düşman olarak görenfaşist devletin halkı sindirme yönte-midir.

İşkence yapmak tüm dünyada enaşağılık insanlık suçudur. Ve bu suç,

şu ya da bu polisin bireysel tavırlarısonucu yapılmıyor. Devlet, polisleri-ne işkencenin en ince ayrıntılarını öğ-retmek için özel eğitimlerden geçiri-yor. İşkence yapmak için özel işken-ce aletleri satın alıyor. İşkence, ikti-darlar tarafından sistemli bir şekildesürüyor. AKP iktidarında ise işkencesadece işkencehanelerde yapılmıyor.Manyetik cop gösterisinde olduğugibi, her eylemin gazla boğulduğu gibi

işkence tüm halka yapılıyor.

Halkımız, işkence yapmak insan-lık suçudur. İşkence yapmak şe-

refsizliktir. İşkenceyi yaptıran faşistdevlet olduğu için işkenceciler hiç birzaman cezalandırılmadı ve cezalan-dırılmıyor.

İŞKENCECİLERDEN SADECEHALKIN ADALETİ İLE HESAP

SORULUR. HESABI SADECEDEVRİMCİLER SORAR!

Teşkilat olarak AKP’nin tüm pol-isleri halkın düşmanıdır. Mesele

bir teşkilat içindeki “çürük elmalar”meselesi değildir. Polisler kurum ola-rak halkın düşmanlarıdır. Aldıklarıeğitim de düşman diye tanımladıkla-rı halktır.

İşkenceci halk düşmanı polislerimahallelerinize sokmayın. Onlara

kiralık ev vermeyin. Aynı apartman-da oturmayın. İşkenceci polislerlehiç bir alışveriş ilişkisinde bulunma-yın. Onlarla girdiğiniz her ilişkidemutlaka size zarar verirler. Onlar ka-tildir. İşkencecidir. Hırsızlık, yolsuz-luk, rüşvet, uyuşturucu, namussuz-luk... her türlü pislik onlardadır. Se-lam dahi vermeyin polislere.

Halk düşmanlarına halkın adale-tinin tecelli etmesi için devrim-

cilere yardımcı olun. İnsanlık suçu iş-leyen işkencecilerden hesap sorul-maması işkencelerin devam etmesidemektir. Yıllardır halka çektirilenzulmün sorulacak hesabı var. Halkişkencelerle, saldırılarla, katliam-larla açlıkla sesini çıkartamaz halegetirildi.

Halkımız, korkmayın! Zulüm hepböyle sürüp gitmez. İşkenceci

polislerin işkenceleri, katliamları kar-şısında bu halkın onurlu evlatlarıdevrimciler her zaman alınlarınınakıyla direndiler. Polisin en aşağılıkişkenceleri karşısında teslim olmadı-lar. Canlarını verdiler halkına ihanetetmediler. İnançlarına, değerlerinesahip çıktılar.

İnsanlık dışı işkenceci polislerekarşı devrimcilerin yanında yer

alın. İşkence yapmak şerefsizliktir.İşkenceciler cezasız kalmayacak!YAŞASIN HALKIN ADALETİ...

Halkımız, işkence yapmakinsanlık suçudur. İşkence

yapmak şerefsizliktir.İşkenceyi yaptıran faşist

devlet olduğu için işkencecilerhiç bir zaman

cezalandırılmadı vecezalandırılmıyor.

İŞKENCECİLERDENSADECE HALKIN

ADALETİ İLE HESAPSORULUR. HESABI

SADECE DEVRİMCİLERSORAR!

24 Haziran2012

5

Yürüyüş

Sayı: 24

Page 6: Yürüyüs 24

AKP’nin işkenceci-katil polisineyönelik cezalandırma eylemleriylebir kez daha tartışılan ve gündemeçıkarılan polisin işkenceci katliamcıyüzü ve halkın adaleti oldu.

Burjuva medya dahi artık polisinişkenceciliğini gizleyemez, haklıçıkaramaz durumda. Bundandır kimedya polise yönelik eylemleri ka-ralayamaz hale geldi. ÇünküAKP’nin halk düşmanı polisi, halkınen meşru, hatta yasal taleplerine

karşı şiddeti tek yol olarak ele al-maktadır. Bütün TV kanalları, ga-zeteler gün geçmiyor ki polisin birişkence haberinden, gaza boğulmuşinsanlardan bahsetmesin. Budurhalkın adaletinin meşruluk kaynağı.

AKP’nin polisi, basit bir sokakkavgasından, Fenerbahçe taraftar-larına olduğu gibi futbol karşılaş-malarına, hastanelere, okullara,meşru-demokratik bir eylemden,trafikte tartıştığı şoförlere kadarhemen herkese çocuk, kadın, yaşlı,hasta demeden saldırmakta adetagaz bombardımanına tutmaktadır.

Sadece sokakta veya eylemlerdedeğil, ekip otolarından, sıradanmahalle karakollarına, siyasi şubeişkencehanelerinden jandarma ka-rakollarına kadar yapılan işkenceve halk düşmanlığı AKP polisinintek ve vazgeçilmez yöntemi halinegelmiştir.

Bütün bu işkenceler ve katli-amlar “işkenceye sıfır tolerans”demagojisi etrafında sürdürülmek-tedir. AKP, karakolların hepsininkameralarla donatıldığını, artık hiç-bir polisin işkence yapamayacağını,hatta ve hatta po-lislerin kasklarınadahi kamera yerleştirdiğini belir-terek, işkenceye, kötü muameleyeizin verilmeyeceğini tekrarlayıp

durmaktadır.

AKP’nin demagojilerine karşınişte gerçekler:

AKP’nin iktidar olduğu 2002’denbu yana, 129 faili meçhul cinayetgerçekleşti. Aynı tarihlerde yargısızinfaz, dur ihtarına uymama veya rast-gele ateş açılma sonucu 428 kişi ha-yatını kaybetti. AKP iktidarı döne-minde sayısız işkence ve kötü mua-mele vakaları kayıtlara geçerken,gözaltında veya cezaevlerinde ölümvakaları artarak devam ediyor. 2002den bu yana gözaltında veya ceza-evinde 322 kişi işkeceyle katledildi.

AKP iktidarının 2002-2009 yıllarıarasında 29 Bin 511’i polis olmaküzere 34 bin 931 kolluk kuvveti hak-kında işkence nedeniyle şikayettebulunuldu. Savcılar 20 Bin kollukgücü hakkında “takipsizlik” kararıverirken, sadece 8 Bin 415 kişi hak-kında kamu davası açıldı. Mahke-melere giden davaların ise yüzde 90oranında beraatla sonuçlandı.

İzmir'de “dur ihtarına uymadı”denilerek polis tarafından açılan ateşsonucunda öldürülen Baran Tursunadına kurulan vakıf, TBMM İnsanHakları İnceleme Komisyonu'na baş-vurarak “polis karakollarında ölü bu-lunanlar” ve “faili polis olan ölümolaylarının” incelenmesini istedi. Va-

24 Karakol’da 24 Ölüm! 24’ünde de Kameralar Bozuk!

AKP’nin Bütün Karakolları İşkence Merkezidir!

AKP İKTİDARINDA;

129 faili meçhul cinayet

428 kişi dur ihtarına uymadıdenilerek katledildi

322 kişi gözaltında ve hapis-hanede işkenceyle katledildi,

2002-2009 yılları arasında 29bin 511’i polis olmak üzere 34bin 931 kolluk kuvveti hakkındaişkence nedeniyle şikayette bulu-nuldu.

20 bin polis, jandarma vegardiyan hakkında “takipsizlik”kararı verildi.

8 bin 415 polis, jandarma vegardiyan hakkında kamu davasıaçıldı. Bu davaların yüzde 90’ıberaat ettirildi.

2007 yılında “Polis Vazife veSalahiyetleri Yasası'nda yapılandeğişiklikten sonra bugünekadar polis tarafından 24’ükarakollarda işkenceyle olmaküzere toplam 107 kişi öldürüldü.

24 kişinin işkenceyle öldürül-düğü 24 karakolun 24’ünde dekameralar bozuk dendi.

Ahmet Karlangaç, BakiErdoğan, Ömer Aydoğmuş, AliRıza Ağdoğan, Birtan Altınbaş,Bülent Ülkü, İsmet Güvenç,Hanım Gül, Mustafa Işık, RıfatÖzgüner, Mehmet Ali Karasu,Yunus Güzel, Engin Çeber,Hayrettin Eren, Lütfiye Kaçar,

Yusuf Erişti, Ali Efeoğlu,Ayhan Efeoğlu, HüsamettinYaman, Soner Gül, DüzgünTekin, Erdoğan Şakar, İsmailBahçeci, Recep Güler, AyşeNur Şimşek, Mehmet AliMandal, Neslihan Uslu, Metin Andaç, Hasan Aydoğan.

İşkenceci Polislerin Gözaltına Alıp İşkencedeKatlettiği ve Kaybettiği Cephe Savaşçıları!

İŞKENCE YAPMAK ŞEREFSİZLİKTİR!6

Yürüyüş

24 Haziran2012

Sayı: 24

Page 7: Yürüyüs 24

kıfın raporunda;

“Polis Vazife ve Sala-hiyetleri Yasası'nda 2007yılında yapılan değişikliktenbu yana 24’ü karakollardaolmak üzere faili polis olan107 ölüm vakası gerçek-leştiğini belirtiyor.”

Bu ölümlerin 24’ü dekarakollarda yapılan işken-celer sonucudur. Ancak buölümler için ne, tek bir iş-kence soruşturması, ne dehakkında işlem yapılan birpolis vardır. Çünkü polisintuttuğu tutanaklar bütünölümlerin intihar, hastalıkveya doğal ölümler sonucu olduğunusöylenmiştir.

24 Karakol 24 Ölüm… İşkenceyi ve “kötü muameleyi”

önleme adı altında polislerin kask-larına dahi kamera takan AKP, ne-

dense karakolda öldürülenlerin “fa-illerini” bulamamış. Çünkü bu ölüm-lerin olduğu karakollarda kameralarbozukmuş!

Ne tesadüf değil mi, işkenceyleölümün olduğu 24 karakolun 24’ündede kameralar bozulmuş. Nasıl bo-zulmuş, ne zaman bozulmuş, kim

bozmuş ve neden tamiredilmemiş, bunlara bircevap yok. Bu ölümle-rin nedenlerini kim so-ruşturmuş, tabi ki iş-kenceyle öldüren po-lisler, onlarda kendile-rini aklamışlar.

İşte AKP’nin işken-ceci, katil ve aynı za-manda savcı-hakimpolisleri. Vuruyorlar,her türden zehirli gazlaboğuyorlar, işkenceler-de katledip, sakat bıra-kıyorlar daha sonra dakendilerini aklıyorlar…Çünkü düzen içerisinde

hesap soran yok. AKP, “polisin elinisoğutmayalım” anlayışını kendisinedestur edinmiştir. Bundandır ki po-lisine, jandarmasına ve bütün işken-ceci güruhuna sahip çıkmaktadır.

Zulme uğrayan, hakkını aradığıiçin işkencelerden geçirilen, gaza

Mustafa Kökçe 36 yaşındaİstanbul’da KARAKOLDAöldürüldü 2007

Dariusz Witek, İstanbul’daKARAKOLDA öldürüldü 2007

Gökhan Belgüzar,İstanbul/Osmaniye KARAKOLDAöldürüldü 2007

Festus Okey, 35 yaşındaİstanbul’da KARAKOLDAöldürüldü 2007

Hakkı Cangı, 26 yaşındaÇanakkale/Anafartalar KARAKO-LUNDA öldürüldü 2007

Abbas İnan, 39 yaşındaÇanakkale/Anafartalar KARAKO-LUNDA öldürüldü 2008

Orhan Oflaz 28 yaşındaAntalya’da KARAKOLDAöldürüldü 2008

Ahmet Laçin, 23 yaşındaİstanbul’da KARAKOLDAöldürüldü 2008

Metin Yüksel, 27 yaşında

Zonguldak’ta KARAKOLDAöldürüldü 2008

Selçuk Yıldır 32 yaşındaKocaeli’nde KARAKOLDAöldürüldü 2008

Ahmet Akbaş, 43 yaşındaİstanbul/ Esenler KARAKOLUN-DA öldürüldü 2009

Serkan Çedik, 25 yaşındaBursa’da KARAKOLDAöldürüldü 2009

Osman Aslı, 20 yaşındaİstanbul/Firüzköy KARAKOLUN-DA öldürüldü 2009

Abdurrahman Sözen, 24 yaşındaİzmir/Gümüşpala KARAKOLUN-DA öldürüldü 2009

Resul İlçin, 52 yaşındaŞırnak/İdil KARAKOLUNDAöldürüldü 2009

Ahmet Cömert, 23 yaşındaKocaeli/Darıca KARAKOLUNDAöldürüldü 2009

Kenan Yılmaz SULTAN GAZİ

Polis Karokolu’nda fenalaştı,ambulansla hastaneye götürülürkenöldü.

WİLLEM TYAS /İngiliz/Antalya'nın Manavgat İlçesi ŞelalePolis Karakolu’nda ölü bulundu,64 yaşında.

HAMEDU LOUFA SAYID/Mersin’de Yumuktepe PolisKarakolu nezarethanesinde ölübulundu, 26 yaşında

Özcan Kurtuluş, 23 yaşındaİzmir’de KARAKOLDA öldürüldü2010

Murat Konuş, 43 yaşındaİstanbul’da KARAKOLDAöldürüldü 2010

Fuat Bayoğlu, yaşındaİstanbul/Beyoğlu KARAKOLUN-DA öldürüldü 2010

Erhan Turan, 28 yaşındaİstanbul/Şişli KARAKOLUNDAöldürüldü 2010

AKP’ni̇̇n İşkence Merkezleri̇nde İşkenceyle Katledi̇̇ldi̇ler!İşkenceleri̇̇ni̇̇n Üzeri̇̇ni̇̇ Örtmek İçi̇n Kamera Görüntütleri̇̇ni̇̇ Yok Etti̇ler!

24 Haziran2012

77

Yürüyüş

Sayı: 24

İŞKENCECİLERDEN HESAP SORDUK SORACAĞIZ!

Page 8: Yürüyüs 24

DHKC’nin, 15 ve 16 Hazirangünlerinde İstanbul Avcılar ve Ga-ziosmanpaşa’da polise yönelik silahlıeylem gerçekleştirmesinin ardından,halkın adaleti karşısında korkuyakapılan polis, burjuva basın aracılı-ğıyla eylemlerin sorumlusu olarakiki kişinin fotoğraflarını yayınladı.Eylemlerle bir ilgisi olmayan bu fo-toğraflarla, 2 devrimciyi katletmehazırlıkları yapan polis, Halkın Hu-kuk Bürosu (HHB) ve TAYAD’lıAileler tarafından yapılan eylemlerleteşhir edildi.

HHB, “İstanbul Polisi KatliamPeşinde!” başlıklı ve 20 Haziran ta-rihli duyuruda, 21 Haziran’da Çağ-layan Adliyesi C kapısı önünde ya-pacakları basın açıklamasının ardın-dan, sorumlular hakkında suç du-yurusunda bulunacaklarını açıkladı.

“Müvekkilerimizin yaşamına yö-

nelecek her türlü saldırıdan İstanbulValisi ve İstanbul Emniyet Müdürüsorumludur. Müvekkillerimizi hedefgösterenler hakkında suç duyuru-sunda bulunuyoruz.” denilen açık-lamada, fotoğrafları basına dağıtılanmüvekkilerinin ailelerinin de suçduyurusunda bulunacakları belirtti.

Açıklamada ayrıca, “İstanbul Va-lisi, Emniyet Müdürlüğü ve burjuvamedya el ele verdiler. Hükmü kesipinfaza koydular. Her yerde ‘poliskatilleri’ diye fotoğrafları bastırılandevrimciler bizim müvekkillerimiz-dir. Şayet haklarında böyle bir iddiavarsa bu iddiayı soruşturacak, ko-vuşturacak ve hükmü infaza koyacakmakamlar bellidir. Ancak başta İs-tanbul Valisi olmak üzere, olaya failyaratmak için ‘suçluları bulduk’yaygarası koparıp, müvekkillerimizinve onlarla birlikte başka insanların

da yaşam haklarının gaspına kadarvaracak iğrenç bir oyun oynamak-tadırlar. Bu oyunda burjuva medyada katliam zemini yaratmak için rolüstlenmiştir. Bu oyuna seyirci kal-mayacağız. Üzerinde gizlilik kararıolan bir soruşturma kapsamında hiçkimsenin fotoğraflarını yayınlaya-mazsınız! Demokrasicilik oyunu oy-nanan bir ülke bile olsa suçu sabitoluncaya kadar herkes masumdur.Kimseyi hedef gösterip bir katliamazemin hazırlayamazsınız. Bu oyunaseyirci kalmayacak, bu ülkenin onur-lu evlatlarını sahipleneceğiz. Herkesihalkın evlatlarını sahiplenmeye, birkatliamın ortağı olmamak için so-rumlu davranmaya ve göz göre göreyapılan bir katliam hazırlığını en-gellemeye çağırıyoruz” denildi.

boğulan halkın acılarını kim dindi-recek. Karakolda işkenceyle öldürülenhalkın 24 evladının hesabını kim so-racak. Dur ihtarına uymadığı gerek-çesiyle öldürülen gençlerimizin, dö-vülen memurlarımızın, işçilerimizin,tutsak yakınlarımızın, Urfa Hapis-hanesinde diri diri yakılan tutsaklarınhesabını kim soracak? Düzenin yar-gısının sormayacağı kesin. Çünküoligarşinin hukuk sistemi asıl olarakhalka karşı işlenen suçların meşru-laştırıldığı, katillerin aklandığı si-temdir.

Bu halkın çocuklarını, onurlu ev-latları devrimcilerini İşkencehane-lerde, hapishanelerde, dağlarda, kuytuyerlerde korkakça sorgusuz-sualsizinfaz eden katiller, ellerini-kollarınısallayıp gezdiği sürece halkın acısıhep canlı kalacak.

Halkın Adalet ÖzlemiEr-Geç Gerçekleşecektir!

Halkın adalet özlemi can alıcı,hava-su-ekmek kadar temel ve vaz-

geçilmezdir. HALK ADALETE SU-SAMIŞTIR. Her koşul ve fırsattahaksızlıkları dile getirmekte, oligar-şinin düzeninde adalet olamayacağınısöylemektedir. Bu halkın adalettenvazgeçtiği anlamına gelmemektedir.Tam tersi gerçek adaletin tecelli et-mesini beklemektedir. Gerçek adalet,halkın uyguladığı adaletidir.

Oligarşinin düzeninde ise adaletyok. AKP iktidarında adaletin A’sıyok. AKP’nin polisi, jandarması,savcı ve hâkimi, bürokrasisi bir bütünolarak halkın baskı-terör altında tu-tularak sömürülmesi üzerine kurgu-lanmıştır. Buna itiraz eden herkesAKP için terörist, düşmandır. AKP,düşman gördüğü halkı sindirmek,kendine karşı mücadele etmesini en-gellemek için işkencenin, baskınınher türlüsüne başvurmaktadır. AKPiktidarı için, her türlü yöntemi meşrugörmekte dir. Yapılan baskıların, iş-kencelerin hiçbiri kendiliğinden mey-dana gelen veya işgüzar polislerinyaptığı uygulamalar değildir. Birdevlet politikası, AKP politikasıdır.

Halka karşı işkencenin, baskının,terörün sistematik olarak devlet eliyleuygulandığı yerde, devletin “adalet”kurumlarından beklentiye girmek ol-mayacak duaya amin demektir.AKP’nin politikalarına çanak tutmak,halkın oyalanmasına, katledilmesinedestek vermektir.

Adaleti ancak ve ancak halkınbirleşmiş, örgütlü gücü sağlar. Bun-dandır ki AKP’nin polisi, halkın ör-gütlenmemesi için kesintisiz saldırı-larını sürdürmekte, halkın meşru ör-gütlenmelerini dağıtmak için ope-rasyonlarına aralıksız devam etmek-tedir.

Ancak halk çaresiz değildir. Bir-leşmiş halkın gücü ve yaratıcılığınıhiçbir güç engelleyemez. AKP’debütün baskı ve terörüne rağmen en-gelleyemeyecek.

Halkın evlatları, savaşçıları bütünbaskı, denetim, gözdağlarına karşınörgütlenecek hesap sormaya devamedecektir. AKP halka hesap verecektir.

AKP’nin İstanbul Valisi ve Emniyet MüdürüBir Katliam İçin Zemin Hazırlıyor!

İŞKENCE YAPMAK ŞEREFSİZLİKTİR!8

Yürüyüş

24 Haziran2012

Sayı: 24

Page 9: Yürüyüs 24

19 Haziran’da İstanbul polisi “16Haziran’da Gaziosmanpaşa’da öl-dürülen polislerin failleri” diye ba-sına iki kişinin fotoğraflarını ve ka-mera görüntüleri diye bazı görüntülerdağıttı. Televizyonların akşam ha-berlerinde, bu resim ve görüntüleredayanılarak haber yapıldı.

Resim ve görüntüleri dağıtılanbu kişiler demokratik kurumlardaçalışan ve demokratik faaliyetle-rinden dolayı polis tarafından ta-nınan bilinen kişilerdir.

Fotoğrafları dağıtılan evlatlarımız,eylemle ilgili gerçek failleri bula-mayan İstanbul Valisi ve EmniyetMüdürü tarafından yeni bir katliamiçin hedef gösterilmektedir.

Basını uyarıyoruz: Polis kaynaklıyalan haberlerle yeni bir katliamaortak olmayın.

Özellikle Kanal D Ana HaberBülteni sunucusu Mehmet Ali Bi-rand ve ATV Anaber YönetmeniErdoğan Aktaş’ı uyarıyoruz!

Polisin yalan haberlerine daya-narak evlatlarımızı hedef göstermeyin.

Polisin katliamlarına alet olma-yın!

Polis bugüne kadar yüzlerce dev-rimcinin katledilmesine meşrulukkazandırmak için burjuva medyayıkullanmıştır.

Tekrar tekrar uyarıyoruz; 19Aralık katliamındaki rolünüzden dersalın. Habercilik adına polisin yap-tırdığı ettirdiği haberlerle yeni bir

katliama ortak olmayın.

Bugüne kadar polisin onlarca ya-lan haberine tanık oldunuz. Alet ol-dunuz. Katliamlara zemin hazırladı-nız.

Emniyet müdürleri, Valiler gelipgeçicidir. Habercilik adına yaptığınızyayınlarla evlatlarımızın kanının akı-tılmasına ortak oluyorsunuz. Bu suç-larınızdan asla silinmeyecektir. Meh-met Ali Birand bu konuda sabıkalıdır.

Polisin bu tür haberlerini hiçbirsorumluluk taşımadan yayınlamış vepolis terörüne meşruluk zemini ya-ratmıştır. Yine aynı şeyi yapıyor.

Yapmayın! Sizlerin de çocuklarıvar. Sizler de ana babasınız. Polisinkatliamlarına ortak olmayın!

Haberlerinizde yayınladığınız oresimlerin, görüntülerin Gaziosman-paşa’daki eylemle ne ilgisi var? Yıl-ların gazetecisisiniz. Polisin dağıttığıresim ve görüntülerle yapılan eylemlerarasındaki bağlantıyı nasıl kurdunuz?Tüm Türkiye’de ses kayıtları, görüntükayıtları havada uçuşuyor. Görüntü-den, sesten çok ne var piyasada.AKP’nin polisi AKP gibi düşünmeyenher kese istediği zaman bir ses kaydı,bir görüntü kaydı uyduruyor.

Sizleri AKP polisinin bu kom-plolarına ortak malzeme olmamanıziçin, ortak olmamanız için uyarıyoruz.Kendinizi kullandırmayın. Katliamaortak olursunuz. Bunun sorumluluğuağırdır.

Yaptığınız haberlere tekrar bakın:

Polisin dağıttığı resim ve görüntülerleyapılan eylemlerin ne ilgisi var? Hiçbir ilgisi yoktur. O zaman neye da-yanarak evlatlarımızı hedef gösteri-yorsunuz? Polisin evlatlarımıza yö-nelik yapacağı bir katliamdan siz desorumlu olacaksınız.

AKP’nin İstanbul valisi HüseyinAvni Mutlu ve İstanbul EmniyetMüdürü Hüseyin Çapkın’ı Uyarı-yoruz: Evlatlarımızın canına kastet-mekten vazgeçin. Evlatlarımızı kat-letmekten vazgeçin. Bu faşist devleton yıllardır sizin gibileri çok kullan-mıştır. Bir katil yetiştirip halk ço-cuklarını katlettirmiş işi bittiğindede bir kenara atıvermiştir.

Halkımız; AKP’nin İstanbul valisiHüseyin Avni Mutlu ve İstanbul Em-niyet Müdürü Hüseyin Çapkın, ey-lemcileri yakalayamamanın acziiçinde bilinen tanınan devrimcilerihedef gösteriyor. Polis burjuva basınayaptırdığı haberlerle yapacağı birkatliama zemin hazırlıyor. Resimleridağıtılan kişiler devrimcilerdir. Dev-rimci çalışmaları nedeni ile polis ta-rafından bilinen, onlarca kez gözaltınaalınan Dev-Genç’lilerdir.

Onlar sizin de evladınızdır.AKP’nin evlatlarımızı katletmesineizin vermeyelim... AKP’nin katliamgirişimlerini boşa çıkartalım.

BİZ DOĞURDUK SİZE ÖL-DÜRTMEYECECEĞİZ!

20 Haziran 2012

TAYAD

Biz DoğurdukSize Öldürtmeyeceğiz

TAYAD’lı Aileler de, 22 Haziran günüİstanbul Emniyet Müdürlüğü önünde eylemyaparak, devrimcilere yönelik bu katliamhazırlığının önünde duracaklar. Eylemekatılım çağrısında bulunan TAYAD’lı Ai-leler, “Polis bugüne kadar yüzlerce dev-rimcinin katledilmesine meşruluk kazan-dırmak için burjuva medyayı kullanmıştır.

Sizleri, AKP polisinin bu kom-plolarına ortak olmamanız içinuyarıyoruz. Resimleri dağıtılankişiler devrimcilerdir. Devrimciçalışmaları nedeniyle polis ta-rafından bilinen, onlarca kezgözaltına alınan Dev-Genç’liler-dir. Komploları ve kontra ha-berleri teşhir etmek için yapa-cağımız eylemimize tüm halkı-mızı çağırıyoruz” dediler.

24 Haziran2012

99

Yürüyüş

Sayı: 24

İŞKENCECİLERDEN HESAP SORDUK SORACAĞIZ!

Basına ve Halkımıza Duyurulur!

AKP’nin İstanbul Valisi ve EmniyetMüdürü bir katliam için zemin hazırlıyor!

Page 10: Yürüyüs 24

Erdal Dalgıç 1966 doğumlu 46yaşında delikanlı bir yürek. Milyon-larca yoksul halkımızdan birisiydi.12 yaşındaki birisi henüz çocuktur.Yoksul halk çocukları 12 yaşındaemekçidir. Erdal’da bir kuyumcu dük-kanında çırak olarak çalışmaya baş-ladığında 12 yaşındaydı. Pahalı ma-denleri işliyorlardı ama aldığı yevmiyekarnını doyurmaya yetmiyordu. Oyaşta karın doyurma savaşının tamortasındaydı. 1979 yılında buzdolabıtamircisinin yanında çalışmaya başladı.Sonra bakkalcılık, tezgahtarlık, hay-vancılık, şoförlük, inşaat işçiliği, fab-rikalarda ağır işçilik... Sömürü düze-ninde hayatta kalabilmek için bir çokişte çalıştı.

Eski döneklere, küçük burjuvalarasorarsan devrimcilik “gençlik heye-canı”dır. Özellikle de üniversiteninilk yıllarında yapılıp geçen gençlikheyecanıdır.

Erdal devrimciliğin öyle olmadığınıbir kez daha gösterdi. Devrimcilerletanıştığında 32 yaşındaydı.

Sömürü düzenini, açlığı, yoksul-luğu, işsizliği çok iyi tanıyordu. Dev-rimcilerle tanıştıktan sonra bu düzeninnasıl yıkılacağını öğrendi. Devrimci-

lerle tanıştıktan sonra yeniden doğmuşgibiydi Erdal: Benden geçti demedi.32 yaşında dört elle sarıldı kavgaya.Tüm saflığıyla, tüm doğallığıyla herşeye hazırım dedi.

Her şeye hazırım demek bir dev-rimci için düzenle olan tüm bağla-rını koparmaktır. Düzenle tüm bağ-larını koparttı. Büyük iş, küçük işdemedi. Devrimci mücadelenin herişi onun için yapılması gerekendi.

Bir dönem Ankara’nın, Çorum’unyoksul gecekondu mahallelerinde ça-lıştı. Dergi dağıttı, derneklerde çalıştı.Aynı zamanda gerillalarla ilişki için-deydi. Gerillaların lojistik ihtiyaçlarınısağladı.

Onun yüreği hep delikanlı yüre-ğiydi. Yaşı ilerlerken onun yüreğidevrimciliğinin gelişmesine paralelolarak gençleşti. 38 yaşında gerillayakatılmak istediği bir süreçte tutsakdüştü. İşkencelerden geçirildi. İşken-cecileri tanıdı. Sorulacak hesaplarıbir bir yazdı kenara.

2004 yılından 2008 yılına kadarAnkara Sincan F Tipi tecrit hücrele-rinde tutsak kaldı.

Oligarşi tecrit hücreleriyle dev-rimciliği bitirmek istiyordu. Erdal FTipi tecrit hücrelerinde örgütlülüğünüdaha da büyüterek çıktı dışarı.

Erdal, örgütü vücuttaki kana ben-zetiyordu. “Vücudun damarlarındakan olmasa vücutdaki bütün organlarölür” diyordu. Örgüt de benim için,devrim için vücuttaki kan gibidir di-yordu. Tahliye olduktan sonra direkörgütüne koştu. Verilecek her görevehazırım dedi. Silahlı propaganda bir-likleri içinde yer almayı, bu alandamücadeleyi geliştirmeyi özellikle is-tiyordu.

Çünkü sorulacak hesap çoktu. Hal-kımız her gün AKP’nin zulmü altın-daydı. Faşist devlet her gün insanla-rımızı katlediyordu. Halka her türlü

46 Yaşında Delikanlı Bir Savaşçı... Ant Olsun ki, Hesabını Soracağız

Bu Delikanlı YüreklerHiç Susmayacak

KIRKALTISINDADELİKANLIellerinçok dert görmüşellerin Erdalellerin emekçi

ellerinde isyanlar patlar şimdiellerinde büyür umutellerin devrim gibi

gözlerin çok acı görmüşgözlerin erdaltarih gibigözlerin umutlugözlerinde bir tebessümhayata karşı dik bir duruşdirencin resmi gibi

ömrün Erdaldelikanlı ömrünsessiz ömrünömründür zindandan geçerömründür dağlarda gezer

zulmün önündesin şimdiaklına düşüyorEngin'in kırılan kemikleridimdik ayaktasın şimdihatırlıyorsun bir dahaFerhat'ın felç olmuş bedenini

ellerin Erdalellerin sabırsızyanıyor ellerindokunuyorsun tetiğe

gözlerinde parlıyor kıvılcımlarumrunda bile değil saplanankurşunlarhaklıyız diyorsunhaklıyız kazanacağız!ömrün kırk altısındabir delikanlıömrün bir destan şimdi

18 Haziran 2012

İŞKENCE YAPMAK ŞEREFSİZLİKTİR!10

Page 11: Yürüyüs 24

zulmü reva görüyordu. Yaptıklarınınyanlarına kar kalmasını istiyorlardı.

Erdal çok iyi tanıyordu onları. iş-kencelerden, katliamlardan tanıyordu.

17 yaşında Yürüyüş dergisi satar-ken AKP’nin işkenceci polisleri sır-tından vurarak Ferhat Gerçek’i felçetmişlerdi. Engin Çeber’i günlercesüren işkenceyle katletmişlerdi. Tecrithücrelerinde onlarca yoldaşı şehitdüşmüştü.

46 yaşındaydı ama onun yüreği17 yaşında felç edilen Ferhat’ın ya-nındaydı. Engin’in katillerinden hesapsormakla yanıp tutuşuyordu. Her günhalkımıza çektirilen onca zulmünonca işkencenin hesabını sormanınsabırsızlığıyla yanıp tutuşuyordu.

Halkımız adaletsizliğe adeta su-samıştı. İçine bir taş gibi oturmuştuadaletsizlik. Açlık gibi adaletsizlikde büyümüştü.

Erdal hep bunları düşünüyordu.Şehitlerimizin yükü omuzlarındaydı.Tutsaklarımızın yükü omuzlarındaydı.“Ömrüm 19 Aralık Şehitlerimize vebeni yeniden yaratan Özgür tutsak-lara borcumdur. Feda olsun...” de-mişti Erdal. Esirgemedi ömrünü, 46yaşında adalet için, şehitlerimiz için,tutsaklar için, halkımız için sürdü be-denini namluya. Çıktı adalet arayışına.Ömrünü halkına armağan etti.

15 Haziran tarihinde İstanbul Avcılar’da 16 Haziran’daGaziosmanpaşa’da polislere yönelik yapılan eylemler üzerineDEVRİMCİ HALK KURTULUŞ CEPHESİ (DHKC) BasınBürosu tarafından 16 Haziran tarih ve 390 No’lu bir açıklamayapıldı. Posta yoluyla elimize ulaşan açıklamada eylemler

hakkında şöyle deniyor:

“1- 15 Haziran 2012 Cuma günü akşam saat 21.30sıralarında İstanbul Avcılar Emniyet Müdürlüğü AvcılarPolis Merkezi’nde çalışan AKP’nin halk düşmanı, iş-kenceci polislerinden Muammer Sabri Yiğit savaşçı-larımız tarafından işkencede katledilen Engin Çeber’inkatillerini cezalandırma eylemi sırasında katledilenErdal Dalgıç’ın, işkencelerin ve halka yapılan zulmünhesabını sormak için cezalandırılmıştır. Yapılan ceza-landırmada onüç kurşundan üçü isabet eden işkenceciSabri Yiğit yaralı olarak hastaneye kaldırılmıştır.

2- AKP’nin işkenceci polisi Muammer Sabri Yiğit’incazalandırılması eyleminde seken bir kurşundan oradangeçen halkımızdan bir kişi hafif yaralanmıştır. Tümözen göstermemize rağmen istemeden neden olduğumuzbu yaralanmadan dolayı yaralanan kişiden, yakınla-rından ve halkımızdan özür diliyoruz. Tüm tedavimasrafları örgütümüz tarafından karşılanacaktır.

3- 16 Haziran 2012 tarihinde savaşçılarımız tarafındanEtiler işkence merkezinde çalışan polis ekibine Gazios-manpaşa’da bir saldırı düzenlenmiştir. Eylemde ağır ya-ralanan polis Zekeriya Yurdakul kaldırıldığı hastanedeölmüştür.

AKP’nin işkenceci halk düşmanı polislerini uyarıyoruz;

Biber gazı, portakal gazı ile halka saldırmaktan vaz-geçin. Her hak talebini gaza boğmaktan vazgeçin. Halkazulümden vazgeçin.

Sabrımız kadar öfkemiz de büyüktür. Yaptığınız işkenceler, katliamlar yanınıza kar kalacağını

sanıyorsanız yanılıyorsunuz.

Halk Adaletsiz Kalmaz! HaykırmayaDevam Edeceğiz. İşkence YapmakŞerefsizliktir! İşkence Yapmaktan Vazgeçin!Her Hak Talebini Gaza BoğmaktanVazgeçin! Biber Gazı, Portakal Gazı veBilimum Gazlarınızla HalkımızıKatletmekten Vazgeçin!

Bu halkın silahsız, savunmasız, yaralı, hasta, tutsakevlatlarını, dünyanın en soylu damarı olan devrimci ev-latlarını katlettiniz.

Sustuk... Bekledik... Adalet istedik. Artık yeter.Artık Türkiye’de hukukun olmadığını anlatacağız. O sustuğumuz zamanlarda biriken öfkemizden korkun.

Korkunuzu büyüteceğiz.Halkımızı, şehitlerimizi adaletsiz bırakmayacağız!Adalet istedik vermediniz, vermeyeceksiniz...Ama zorla alacağız!Halka ve yoldaşlarımıza kalkan elleri-jopları kıracağız.

AKP’nin işkenceci polislerinden hesap sormaya devamedeceğiz.”

Halk Adaletsiz Kalmaz! Yaşasın Halkın Adaleti!Sabrımız Kadar Öfkemiz de Büyüktür! Halka ve Yoldaşlarımıza Kalkan Elleri-JoplarıKıracağız! İşkencede Katledilen Engin Çeber’in ve Katledilen Erdal Dalgıç’ın Katili

AKP’nin Polislerinden Hesap Sormaya Devam Edeceğiz!

24 Haziran2012

11

Yürüyüş

Sayı: 24

İŞKENCECİLERDEN HESAP SORDUK SORACAĞIZ!

Page 12: Yürüyüs 24

Şehidimizin Cenazesini Aldık, Ona YaraşırBir Cenaze Töreni Yapacağız!

10 Ekim 2008’de katledilen EnginÇeber’in katillerinden hesap sormakiçin, Engin’e işkence yapılan Sarıyerİstinye Karakolu’na yönelik eylemdeçatışarak şehit düşen Erdal Dalgıç’ıncenazesi TAYAD’lı Aileler tarafındanteslim alındı. Günlerdir Yenibos-na’daki Adli Tıp Kurumu önündebekleyen TAYAD’lı Aileler, 18 Ha-ziran günü yaptıkları eylemle bek-leyişlerini oturma eylemine dönüş-türdüler.

Adli Tıp Kurumu önünde topla-narak “Erdal Dalgıç’ı Tanıyoruz, BuHalkın Evladıdır, Cenazemizi İstiyoruzAlacağız” pankartının açıldığı eylemde“Erdal Dalgıç Ölümsüzdür”, “Katil-lerden Hesap Sorduk Soracağız”, “Ce-nazemizi İstiyoruz Alacağız” sloganlarıatıldı. Ardından TAYAD adına MehmetGüvel basın açıklaması yaptı.

Erdal Dalgıç'ın cenazesinin, polistarafından katledildiği günden beriAdli Tıp Kurumu’nda bekletildiğiniifade eden Mehmet Güvel, “Bizlerde TAYAD'lı Aileler olarak, günlerdirAdli Tıp önünde gruplar halinde nö-betleşe şehidimizin cenazesini bek-liyoruz.” dedi.

Engin Çeber’e İstinye Karako-lu’nda işkence yapan polislerin, Met-ris Hapishanesi’nde işkenceye devamederek Engin’i katleden hapishanegörevlilerinin AKP tarafından ko-runduğunu söyleyen Güvel, “Bizadalet talebimizden vazgeçmedik.Erdal Dalgıç, AKP iktidarının za-manaşımıyla cezadan kurtarmak is-tediği Engin Çeber’in işkencecile-rinden, katillerinden hesap sorarken

şehit düştü. AKP iktidarı istediğikadar katillerini, işkencecilerini ko-rumaya aklamaya çalışsın, boşunadırAKP adalet savaşçılarını katletmek,onların cenazesini kaçırmak yerinehalka işkence yapmaktan, halkı kat-letmekten vazgeçmelidir.”dedi.

“Erdal Dalgıç’ı tanıyoruz. ErdalDalgıç bu halkın evladıdır, bizim ev-ladımızdır. O’nu geleneklerimize veOnun istediği şekilde defnetmek hak-kımızdır. Halkın bu hakkını kimseengelleyemez, engelleyemeyecektir.”diyen Mehmet Güvel, Erdal Dalgıç’ıncenazesini alana kadar oturma eylemiyapacaklarını belirtti.

Güvel, açıklamada son olarakşunları ifade etti: “AKP iktidarını veonun polisini uyarıyoruz; cenazemizimutlaka alacağız; onu elimizden ka-çırmaya kalkışmayın. Öfkemiz bü-yüktür, daha da büyütmeyin.” Veoturma eylemine destek vermeye,cenazeyi sahiplenmeye çağrı yaptı.

Halkın Hukuk Bürosu avukatla-rından Ebru Timtik de, cenazeninkimliğinin kısa sürede tespit edildiğinibelirterek, savcının cenazeyi alma-larına engel olduğunu söyledi. Veoturma eylemine geçildi. Eylemetoplam 90 kişi katıldı.

13 Haziran’dan bu yana Adli Tıpönünde bekleyen TAYAD’lı Aileler,Erdal Dalgıç'ın cenazesini 20 Hazirangünü aldılar. Oturma eylemi, şehidi-mizin cenazesinin teslim alınmasıylazaferle sonuçlandı. TAYAD’lı Aileler,aynı gün “Erdal Dalgıç'ın CenazesiniAldık, Cenazemizi Gazi'de Gelenek-lerimize Göre Defnedeceğiz!” baş-

lığıyla yazılı bir açıklama yaptılar.

Açıklamada, “Tüm halkımızı Er-dal Dalgıç'ın cenazesine katılmayaçağırıyoruz.” denilerek, 21 Hazirangünü Gazi Cemevi’nde düzenlenentörenin ardından Gazi Mezarlığı’nadefnedileceği bilgisi verildi.

Yaklaşık 10 gündür cenazelerinialmak için Adli Tıp Kurumu önündeoturan TAYAD’lı Aileler, 20 Hazirangünü saat 14.00’te DHKC savaşçısıErdal Dalgıç’ın cenazesini aldılar. Bu-rada TAYAD adına Ahmet Kulaksızbir konuşma yaptı. Kulaksız, “Bizlerecenazemizi yaklaşık 10 gündür ver-mediler. Bundan dolayıdır ki bizde 10gündür buradayız. Biz halkı için kendinifeda ederek şehit düşen Erdal Dalgıç’ı,şehitliğine yakışır bir şekilde gelenek-lerimize göre defnetmek istiyoruz. Vebugün Erdalımızı aldık. Halkların ge-leneklerine göre defnedeceğiz. Yalnızbugün yine dost dediklerimiz yok ya-nımızda. Bugünleri büyütmeliyiz, dost-larımızı yanımızda görmek isterdik veçok da mutlu olurduk.” dedi. Ardından21 Haziran günü saat 13.00’te GaziMahallesi’nde yapılacak olan cenazetörenine çağrıda bulundu.

Halk savaşçısı Erdal Dalgıç’ın ce-nazesi Adli Tıp’tan çıktıktan sonradirenişleri ile tarih yazan Gazi Ma-hallesi’ne hareket edildi. Gazi Ma-hallesi’ne konvoy şeklinde girildi.Halk için savaşarak şehit düşenleriGazi halkı iyi tanır ve halk savaşçılarınıda daima destekler. DHKC savaşçısıErdal da Gazi’ye, “Erdal Dalgıç Ölüm-süzdür”, “Kahramanlar Ölmez HalkYenilmez”, “DHKC-SBP Katillerin

İŞKENCE YAPMAK ŞEREFSİZLİKTİR!112

Yürüyüş

24 Haziran2012

Sayı: 24

Page 13: Yürüyüs 24

Peşinde”, “Katillerden Hesap SordukSoracağız” sloganları ile karşılandı.Cenaze, gece boyunca bekletileceğiGazi Cemevi’ne götürüldü.

İstanbul-Okmeydanı: Dalgıç’ınyoldaşları Okmeydanı duvarlarınayazılama yaptılar. Yazılama sırasındahalk da ilgi göstererek, “Kendinizedikkat edin çocuklar, yazıları dahabüyük yazın.” diyerek sahiplendiler.Toplamda 20 adet yazılama yapıldı.

İstanbul-İkitelli: 14 Haziran günüCepheliler tarafından İkitelli AtatürkMahallesi ve Köyiçi Mahallesi’ndeErdal Dalgıç’ı selamlamak amacıyla10 yere "Erdal Dalgıç Ölümsüzdür”,“İşkencecilerden Hesap Sorduk So-racağız”, “Erdal Dalgıç Yaşıyor Par-ti-Cephe Savaşıyor”, “DHKC-SPBKatillerin Peşinde-Cephe” yazılama-ları yapıldı.

20 Haziran’da ise İkitelli’de Cep-heliler tarafından korsan eylem dü-zenlendi.

Atatürk Mahallesi, 1. sokakta ey-lem sloganlarla başladı. Eylem sıra-sında halka yönelik yapılan konuş-malarda, “Halkımız, geçtiğimiz haftasalı günü Engin Çeber’in işkencegördüğü İstinye Polis Karakolu’naDHKC savaşçıları eylem düzenledive çıkan çatışmada Erdal Dalgıçşehit düştü. Buradan şehidimizi se-lamlıyoruz. Şehitlerimizin hesabınısorduk soracağız.” denildi.

Perşembe Pazarı Caddesi’nde yü-rüyüş yapan Cepheliler yolu trafiğekapatıp ateşe verdiler. Her sokak başınabarikat kuran Cepheliler , 4. sokağınbaşına “Erdal Dalgıç Ölümsüzdür-Cephe” imzalı bomba süsü verilmişpankartı asıp, bir süre daha yürüyüşyaptıktan sonra durdukları yerde milisyürüyüşü yaparak, “Titre Oligarşi Par-ti-Cephe Geliyor” sloganlarıyla eylemiiradi olarak sona erdirdiler.

İstanbul-Çayan Mahallesi: 13Haziran günü saat 22.30 sıralarında,Çayan Mahallesi’nde 30 Cephelininkatılımıyla Sokullu Caddesi molo-toflarla trafiğe kapatıldı. Cepheliler

Sokullu Caddesi’ne, üzerine bom-balı “Erdal Dalgıç Ölümsüzdür”pankartı astılar.

Bu sırada sesli çağrılar ya-pıldı, “Erdal Dalgıç Ölümsüzdür”,“Mahir Hüseyin Ulaş KurtuluşaKadar Savaş”, “Kurtuluş KavgadaZafer Cephede”, “Umudun AdıDHKP-C”, “Çayan Cephedir Mü-cadeledir”, “Devrimcilere İftiraAtmak Şerefsizliktir” sloganlarıatıldı. 20 dakika süren eylemCephelilerin iradesiyle sona erdi.

İstanbul Gazi Mahallesi:Gazi Mahallesi’nde Cepheliler,14 Haziran gecesi, Nalbur veYeni Karakol bölgelerine, “ErdalDalgıç Ölümsüzdür, İşkenceci-lerden Hesap Sorduk Soracağız– Cephe” yazılamaları yaptılar.

15 Haziran günü de Gazi Dört-yol’da yolu molotoflarla trafiğekapatan Cepheliler, sloganlar eş-liğinde Köşe Durağı’na kadargelip burada barikat kurup, barikatıateşe verdiler. Yapılan konuşmada,halk düşmanlarının, işkencecilerinhalkın adaletine hesap vermektenkurtulamayacağı anlatıldı.

Halkın yoğun ilgisi ve alkışlarıarasında Cepheliler, sloganlar vekonuşmalarla Eski Karakola doğ-ru yürüdüler. Burada da barikatoluşturuldu. Erdal Dalgıç’ın vetüm şehitlerin hesabının er yadageç sorulacağı anlatıldı. 30 dakikasüren eylem iradi olarak bitirildi.

İstanbul-Örnektepe: ErdalDalgıç, Örnektepe'de yapılan ya-zılamalarla selamlandı. Dev-Genç’liler, 18 Haziran günü yap-tıkları yazılamalarla Erdal Dal-gıç’ın ölümsüz olduğunu vurgu-ladılar.

İstanbul-Sarıgazi: Cepheliler15 Haziran gecesi Sarıgazi'de“Erdal Dalgıç Ölümsüzdür-Cephe,İşkencecilerden Hesap SordukSoracağız-Cephe” sloganlarıyla6 adet yazılama yaparak, halkınadalet özlemini dile getirdiler ve

Gazi

İzmir

Mersin

Sarıazi

Gülsuyu

Örnektepe

113İŞKENCECİLERDEN HESAP SORDUK SORACAĞIZ!

Page 14: Yürüyüs 24

şehidimizi selamladılar.

İstanbul-Gülsuyu: Halk savaşçısıErdal Dalgıç’ın şehit düştüğünün ha-berinin alınmasının ardından GülsuyuMahallesi’nde Cephe imzalı “EnginÇeber Ölümsüzdür, Erdal DalgıçÖlümsüzdür, İşkencecilerden HesapSorduk Soracağız” yazılamaları ya-pıldı.

16 Haziran akşamı da Gülsuyupazar girişinde Cepheliler tarafındaneylem yapıldı. “Engin Çeber Ölüm-süzdür Erdal Dalgıç Ölümsüzdür-DHKC” pankartını açan Cepheliler,yolu ateşe verdiler. Pankart meydanaasıldıktan sonra eylem iradi olaraksonlandırıldı.

İstanbul-Armutlu: 18 Hazirangünü Armutlu’da Cepheliler tarafın-dan “Erdal Dalgıç Ölümsüzdür”,“Katillerden Hesap Sorduk Soraca-ğız”, “DHKC-SPB Katillerin Peşin-de”, “Umudun Adı DHKP-C” yazı-lamaları yapıldı.

İstanbul-Esenyurt: Esenyurt-Kıraç'ta Cepheliler, Erdal Dalgıç'ı se-

lamlamak için yazılamalar yaptılar.15 Haziran günü Kıraç ve çevresine“Erdal Dalgıç Ölümsüzdür”, “İşkenceYuvalarını Dağıtacağız”, “YaşasınHalkın Adaleti”, “Şehitlerimizin He-sabını Sorduk Soracağız”, “ZaferiŞehitlerimizle Kazanacağız”, “Fer-hat'tan Engin'e Engin'den Erdal’a Be-del Ödedik Bedel Ödeteceğiz”, “Umu-dun Adı DHKP-C”, “DHKC”, “CEP-HE”, “DHKP-C” sloganlarının yeraldığı toplam 13 yazılama yapıldı.

İzmir: Dev-Genç'liler, Bornovamerkez civarında “Halk KurtuluşSavaşçımız Erdal Dalgıç Ölümsüz-dür”, “Yaşasın Dev-Genç” yazıla-maları yaptılar.

16 Haziran günü de Dokuz EylülÜniversitesi Dokuzçeşmeler Kam-püsü çevresindeki duvarlara Cepheimzasıyla "Erdal Dalgıç Ölümsüzdür","Yaşasın Halkın Adaleti" yazılamalarıyapıldı.

Antalya: 19 Haziran günü Antal-ya'da Cepheliler şehitlerini selamladı.Erdal Dalgıç, Antalya duvarlarınayapılan yazılamalarla anıldı.

Mersin: Cepheliler 19 Hazirangünü Demirtaş Mahallesi’nde 8 adet“Erdal Dalgıç Ölümsüzdür”, “Cephe”,“DHKC-SPB Katillerin Peşinde”,“DHKP-C’’ yazılamaları yaptılar. İş-kencecilerden hesap sormak için şehitdüşen Erdal Dalgıç’ın adı Mersin’induvarlarına işlenerek, hesabının so-rulacağı ilan edildi.

Dev-Genç: Dev-Genç’liler, 16 Ha-ziran günü halk kurtuluş savaşçısıErdal Dalgıç için İstanbul’da anmaprogramı düzenlediler. Saygı duruşuile başlayan anma programına, ErdalDalgıç nezdinde tüm devrim şehitleriiçin marşlar söylenerek devam edildi.

Ardından yapılan konuşmada,işkenceci, katil devletin bugüne kadaryaptığı katliamların, çektirdiği zulmünhesabını halkımıza vereceği anlatıldı.“Halkın adalet özlemi anaların göz-yaşlarının bir karşılığı olacak. Zul-medenler, katledenler er ya da geçhalkımıza çektirdiklerinin hesabınıverecekler.” denildi. Ve Erdal Dal-gıç’ın gerekirse yeni şehitler verilereksahiplenileceği vurgulandı.

AKP’nin zulmüne karşı tutulanözgürlük nöbetiyle halkın öfkesi ör-gütlenmeye devam ediyor. Gazi Ma-hallesi’nde kurulu bulunan çadırlahalka, zülme karşı tek çarenin direnişolduğu, bu direnişin yoksul halkınörgütlü gücü ile büyütüleceği anla-tılıyor. Halkın yoğun ilgisinin olduğu“Özgürlük Nöbeti Çadırı”nda atılansloganlarla zulme isyan haykırılıyor.Gün içinde Gazi sokaklarında me-gafonlu, sloganlı çağrılarla halk, di-reniş çadırına çağrılıyor.

Çadır direnişi devam ederken,halk kurtuluş savaşçısı Erdal Dal-gıç’ın şehitlik haberini alan HalkCepheliler, işkencecilere olan öfke-lerini haykırmak ve geleceğin mimarışehidimizi sahiplenmek için Gazi

sokaklarında sloganlarla yürüyüşdüzenlediler. Yürüyüş sırasında sivilpolisin fotoğraf çekmeye çalışmasınakarşı taşlarla kovalanan polisler ma-halleden kovuldu. Özgürlük nöbetininyapıldığı parka Erdal Dalgıç’ın fo-toğrafı asılarak, halkın adalet sa-vaşçısı selamlandı.

15 Haziran günü saat 10.40 ci-varında, Gazi Muhtarlığı’nın olduğuparkta kurulan direniş çadırınaAKP’nin faşist polisi silahlarla sal-dırdı. Parkın önündeki sokakta bu-lunan bir Halk Cepheli’yi gözaltınaalmaya çalışan polise, çadırda bu-lunan Halk Cepheliler engel oldu.Bu sahiplenme karşısında çaresizli-ğinden öfkelenen polisler, silahlarınıçıkartıp rastgele ateş açmaya başla-

dılar. Halk Cephelilerin taşlarla kar-şılık vermesi sonucu araçlarına bi-nerek kaçtılar.

16 Haziran günü ise, çadırda öz-gürlük nöbeti tutan Cepheliler ve zi-yarete gelen halk tarafından, faşizminbaskısını en açık şekilde yaşayanözgür tutsaklara mektup ve kart ya-zıldı. Aynı gün “Hacivat ve KaragözNeden Öldürüldü” filmi de izlendi.50 kişinin katıldığı gösterimin ar-dından, çaylar içilip tatlılar yendi.

Polisin Eylemlerimize PervasızcaSaldırmasına İzin Vermeyelim

İŞKENCE YAPMAK ŞEREFSİZLİKTİR!14

Yürüyüş

24 Haziran2012

Sayı: 24

Page 15: Yürüyüs 24

Dev-Genç’lilerin, “Parasız EğitimSınavsız Gelecek İstiyoruz Alacağız”kampanyasının bitiş eylemi 12 Ha-ziran günü Ankara’da yapıldı. Kam-panya süresince topladıkları imzalarıTBMM’ye götürmek isteyen Dev-Genç’liler, eylemin 1. günü öncedenplanladıkları bütün programı gerçek-leştiren ve açlık grevine başlayanDev-Genç’liler, eylemin 2. günü olan13 Haziran’da ise Ankara’nın farklıyerlerinde 4 ayrı eylem yaptılar.

Evlerde kalan Dev-Genç’lilerin,sabah saat 07.30 civarında YükselCaddesi’nde nöbet tutan arkadaşla-rının yanına gelmesiyle önce halaylarkuruldu… Meclis’e yürüyecek olanDev-Genç’liler, Mahir'den Dayı’yaDev-Genç tarihinin mirasçıları olaraküzerlerindeki sorumluluğun farkındaolarak eyleme hazırlandılar. Halay-ların ardından 2 komite kurularak,Sakarya ve Yüksel caddelerinde açılanmasalarda imza toplandı. Önlükleriyledolaşan Dev-Genç'liler caddeleri kap-lamıştı.

Sakarya Caddesi’nde bildiri da-ğıtan Dev-Genç'lilere resmi polis,bildiri dağıtamayacaklarını söyleye-rek, kimlik vermelerini istedi. Dev-Genç’liler de vermeyeceklerini, bildiridağıtacaklarını söylediler. Bununüzerine ahlaksızca küfürler etmeyebaşladı AKP'nin uşakları. Dev-Genç'lilerin sloganlarla karşılık ver-mesi üzerine çaresizlik içindeki polis

oradan ayrılmak zorunda kaldı. Masalarını toplayıp geri Yüksel

Caddesi’ne dönen Dev-Genç’lilerinönü Çevik Kuvvet polisi tarafındankesilerek, her zaman geçtikleri yoldangeçemeyecekleri söylendi. Bununüzerine halka sesli çağrıda bulunanDev-Genç’liler, “Parasız eğitim is-tedik, gözaltına alındık, tutuklandık.Adalet istedik öldürüldük. Şimdi deherkesin geçtiği yolu polisler kapa-tarak ulaşım hakkımızı da gasp et-miştir. Biz bu yoldan geçeceğiz.”dediler. Halkın polise karşı durmasıylave Dev-Genç'lilerin kararlılığıyla yolaçıldı. Sloganlar eşliğinde YükselCaddesi’ne gelen Dev-Genç’liler,burada dağıtılan yemekle açlık grevinisonlandırdılar.

Yüksel Caddesi’nde kurulu olanmasa toplanarak yürüyüş hazırlığınageçildi. 4'erli kortej oluşturuldu; pan-kartlar, flamalar ve dövizler taşınarakbasın açıklaması yapıldı. Açıklamada,parasız eğitim istediği için tutuklananDev-Genç’lilerden söz edilerek, “Ül-kemizde var olan eğitim sistemi;halktan ve bilimsellikten uzak, te-kellerin çıkarına hizmet eden bir sis-temdir. Harç, barınma, yemek, ulaşım,kayıt parası gibi yalanlarla yoksulhalk çocuklarının eğitim alması en-gellenmektedir. Bu sayede tekellereucuz iş gücü sağlanmakta; Sabancı-ların, Koçlar’ın kasası daha fazladolmaktadır. Anayasanın 45. mad-

!AKP’nin Halk Düşmanı Polisi Ankara’da “Parasız Eğitim” İsteyenDev-Genç’lilere Biber Gazı, Portakal Gazı ve Coplarla Saldırdı!

Biber gazlarıyla, portakalgazlarıyla, gözaltılarla,tutuklamalarla DEV-GENÇLİLERİ SUSTURAMAZSINIZ!

Anakara’da Dev-Genç’lileraynı anda 4 yerde eylem yaptı!Onlarca Dev-Genç’li Yükselcaddesinde Meclise yürümekiçin polisin barikat ve bibergazına, portakal gazına vecoplarına meydan okudu!

İki Dev-Genç’li KızılayBurger King’de pankart açtı!İki Dev-Genç’li Kızılay Alışverişmerkezinde pankart astı!

7 Dev-Genç’li ise Kızılay’dayol kesti ve korsan eylem yaptı!Yapılan eylemlerde Esma İpekKat, Seren, Şahin İmğa,Berkcan Yılmaz, Ufuk AnılÇalımlı, Bilal Gürbüz, AliAltunsoy, Erdem Hanoğlu,Ömür Tekin, Bakican Işık veAhmet isimli Dev-Genç’lilergözaltına alındı.

Yapılan eylemlerde halk,polise yuh çekip Dev-Genç’lileresahip çıktı!

AKP’nin işkenceci polisleri!Dev-Genç’lileri bitiremezsiniz!YAŞASIN DEV-GENÇYAŞASIN DEV-GENÇ’LİLER

İşkence Yapmak Şerefsizliktir! İnsanlık Onuru İşkenceyi Yenecek!

24 Haziran2012

15

Yürüyüş

Sayı: 24

İŞKENCECİLERDEN HESAP SORDUK SORACAĞIZ!

Page 16: Yürüyüs 24

desinde, eğitimin herkese zorunluolduğu söylenmesine rağmen, devlet,kendi yasalarına bile uymamak pa-hasına, halkın eğitim hakkını engel-lemektedir. Parasız eğitim istemekhakkımızdır. Bu ülkede parasız eğitimistemek, okullarda ezberci değil bi-limsel eğitim verilmesi gerektiğinidile getirmek, bedel ödemeyi gerek-tiriyor. Anayasayla güvence altınaalınmış hakları talep etmek bile suçsayılıyor” denildi.

Daha sonra Meclis’e doğru yü-rüyüşe başlamak isteyen Dev-Genç’li-lerin etrafı işkenceci-komplocu An-kara polisi tarafından çevrildi. Yü-rüyüşe izin vermeyeceklerini söyleyenpolisler, Dev-Genç geleneği bir kezdaha gösterildi: Dev-Genç’liler, sözverdimi yapar, yürüyeceğiz diyorsayürürler…

Dev-Genç’lilerin elindeki limonugören polis, kullanacağı gazı değiştirdihemen. Biber gazı değil, çok dahatehlikeli olan portakal gazı sıktılarve azgınca saldırdılar. Dev-Genç’lilerbarikata yüklenmeye devam ettiler.Polisin gazlı-coplu saldırısına ma-ruz kalan Dev-Genç’lilerden 5’iportakal gazında etkilenerek am-bulansla hastaneye kaldırıldı. BirDev-Genç'linin de ayağı burkuldu.

İlk saldırının ardından ikinci keztoplanılarak tekrar polis barikat-larına yüklenildi. Bu sefer daha çokportakal gazı sıktı eli kanlı işkence-ciler. Eylemi izleyen halk, saldırıboyunca Dev-Genç’lilere yardımetti; limon, su gibi ihtiyaçlarını al-dılar. Dev-Genç’liler yine vazgeç-mediler. Onlar “Teslim olmaya de-ğil ölmeye geldik” diyen Mahirlerinbayrağını taşıyorlardı.

Oturma eylemi yapılmaya baş-

landı. Ve daha bir coşkulu, karalı veısrarlı atıldı sloganlar ve haykırıldımarşlar düşmana karşı.

Aynı anda Ankara’nın 3 yerindedaha eylemdeydi Dev-Genç’liler.Polisler Yüksel Caddesi’ndeki eylemiengellemeye çalışırken, Dev-Genç’li-ler saat 14.00’te Kızılay’da korsaneylem yaptılar. Aynı anda 2 Dev-Genç’li Kızılay binasındaki BurgerKing’de pankart açtı, 2 Dev-Genç’lialışveriş merkezinde pankart astı,7 Dev-Genç’li ise Kızılay’da yolkesti ve korsan eylem yaptı. Bueylemlere katılan Esma İpek Kat,Seren, Şahin İmğa, Berkcan Yılmaz,Ufuk Anıl Çalımlı, Bilal Gürbüz, AliAltunsoy, Erdem Hanoğlu, Ömür Te-kin, Bakican Işık ve Ahmet isimliDev-Genç’lilerin hepsi gözaltına alın-dı.

Polis, aynı anda 4 farklı yerdeyapılan bu eylemlerle şaşkınlığa uğ-radı. Dev-Genç’liler, seslerini tümAnkara halkına duyurdular.

Bu eylemlerin başarıyla sonuç-landığını öğrenen Yüksel Caddesi’ndedirenişte olan Dev-Genç’liler, ey-lemlerini iradi olarak bitirdiler. YükselCaddesi’ndeki eyleme Gülşah Işıklıve Meral Dönmez’in aileleri de destekverdi.

Edirne: Dev-Genç’liler, 12 Hazirangünü Edirne Çocuk ve Gençlik Mer-kezi’nin bahçe duvarına, “ParasızEğitim Sınavsız Gelecek Hakkımızİstiyoruz Alacağız, Gülşah ve MeralSerbest Bırakılsın-Dev-Genç” yazılıpankart astılar. Dev-Genç’liler haklıtaleplerini yine halka ulaştırmış oldu.Ayrıca parasız, bilimsel eğitim içintutsak düşen arkadaşlarının sesi olarakonların yalnız olmadığını bir kez

daha gösterdiler.

Mersin: 16 Haziran tarihinde Mer-sin’de Tevfik Sırrı Gür Stadı’ndaAKP'nin gerçekleştirdiği, BaşbakanRecep Tayyip Erdoğan’ın da katıldığı4. Olağan İl Kongresinde GençlikFederasyonu üyesi öğrenciler pankartaçtılar.

“Gülşah ve Meral Serbest Bıra-kılsın - Gençlik Federasyonu” yazılıpankart açan Sıla Yerden ve OğuzSeçkin, “Parasız Eğitim İstemek SuçDeğildir”, “Gülşah ve Meral SerbestBırakılsın”, “Parasız Eğitim İstiyoruz,Alacağız” sloganlarını attıktan sonra,AKP iktidarının işkenceci polislerive oradaki gerici AKP’liler tarafındanlinç girişimine maruz kalarak gözal-tına alındılar. Staddan yerlerde sü-rüklenerek çıkartılan Dev-Genç’liler,çevik kuvvet aracıyla Emniyet GenelMüdürlüğü’ne götürülene kadar datehdit, hakaret ve işkenceden geçi-rildiler. Emniyet Genel Müdürlü-ğü’nde 5. kata kadar saçlarından tu-tulup sürüklenerek çıkartıldılar. İfadeverme, parmak izi, fotoğraf çektirmeve onursuz üst aramasına direnenDev-Genç’liler, tekrar tekrar işken-celere maruz kaldılar. Yapılan işken-celer sonucunda Sıla Yerden’in solgözünde polisin tırnaklaması nede-niyle kanama ve görme bozukluğuoluşurken; Oğuz Seçkin’in ise sağkolunda ciddi bir incinme meydanageldi.

Bir gün gözaltında tutulduktansonra savcılığa çıkartılan Sıla Yerdenve Oğuz Seçkin, savcının tutuklamatalebiyle mahkemeye sevk edildiler.17 Haziran’da mahkemeye çıkartıl-dıktan sonra serbest bırakıldılar.

İŞKENCE YAPMAK ŞEREFSİZLİKTİR!116

Yürüyüş

24 Haziran2012

Sayı: 24

Page 17: Yürüyüs 24

İş cinayetlerine her gün bir yenisi ekleniyor. AKPiktidarı iş cinayetlerini durdurmaya çalışacağına iş ci-nayetlerini durdurmaya çalışanlara saldırıyor. Grev ya-sağının anlamı budur. Ölsen de işinden olsan da hak-kın çalınsa da sesini çıkarma diyor.

İşçi düşmanlığında pervasız olan AKP iktidarıgöstermelik düzenleme ve şovlarla göz boyamayı daihmal etmiyor. İş güvenliği ve sağlığı yasa tasarısı bu-günlerde meclis gündeminde. Meclis Genel Kurulu’ndaİş Sağlığı ve Güvenliği Yasa Tasarısı’nın görüşüldü-ğü saatlerde TBMM’nin atık su gideri çalışmasını yü-rüten şirketin üç işçisinden Nadir Kekilli, toprak kay-ması sonucu göçük altında kalarak hayatını kaybetti.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik,yaşanan ölüm sonrası “ihmal var. müfettişleri görev-lendirdim” dedi. Yaşanan bu ölüm ve AKP’nin tavrı çı-karılmaya çalışılan yasa tasarısının da demagojiden, gözboyamadan ibaret olduğunu gösteriyor.

Biz çok iyi biliyoruz. AKP işçiler lehine, halk le-hine hiçbir yasa çıkartmaz. Böyle bir derdi de düşün-cesi de yoktur AKP’nin. Çünkü o yabancı ve yerli te-kellerin hizmetindedir.

Madende, Tersanede, ŞantiyedeMecliste İş Cinayetleri Sürüyor!..

Devrimci Mücadelede Emekliler (DME), BEDAŞ ve Hey-Tekstil işçilerini ziyaret ettiler. 9 Haziran günü Taksim Tram-vay Durağı’nda bir araya gelen DİH ve DME’liler, BEDAŞönüne kadar sloganlarla yürüdüler. Enerji-Sen üyelerinin ça-dırının önüne gelen emekliler burada açıklama yaptılar. Di-renişçi işçilere mücadelelerini kazanıncaya kadar yanların-da olduklarını AKP’nin saldırılarının birlikte mücadele ilegeri püskürtülebileceğini söylediler.

Aynı gün DİH, DME üyeleri ile TAYAD'lı Aileler, İki-telli’deki Hey-Tekstil işçilerinin yanına giderek dayanışmadabulundular. Ateştuğla'dan düzenli kortej oluşturarak yakla-şık bir kilometre yolu sloganlarla yürüyerek Hey-Tekstil fab-rikası önünde dire-nişte olan işçilerinçadırına geldiler.Destek ziyareti, ya-pılan açıklama veGrup Yorum koro-sunun verdiği kısakonserle devam etti.Ziyarete 71 kişi ka-tıldı.

Ekmek Kavgası BaskıylaDurdurulamaz

Türk Hava Yolları (THY) ile Hava İş Sendikası ara-sında yaşanan 23. Dönem Toplu İş Sözleşmesi'nde işverentarafının işçilerin haklı taleplerine cevap vermemesi so-nucu Hava-İş grev kararı aldı. Emekçiler üretimden ge-len güçlerini kullanacaklardı.

AKP iktidarı patronlarla kol kola işçilere saldırmak-ta gecikmedi. Grev kararının uygulamaya geçildiği gün-lerde Başbakan Tayyip Erdoğan şunları söylüyordu:"Düşünün ki bu grev kanunsuz değil kanunlu olarakda yapıldığında, uzun süreli bir grev olduğu zaman bu-nun bedelini kim ödeyecek, kim öder? Millet ödeyecek,millet öder. Bu stratejik bir kurum ve bu stratejik ku-rumda atılacak bu tür adımlar ciddi manada ülkemiz-de çöküşün habercisi olur ki, buna fırsat vermemek ge-rekir diye düşünüyorum" dedi. (CNN Türk)

Yani Amerikan uşağı, işçi düşmanı Tayyip Erdoğanaçıkça kanunlu da olsa kanunsuz da olsa yaptırmam di-yor. Tayyip Erdoğan TİS ve Grevle ilgili konuların ya-salarla belirlendiğini söylüyor. Ancak işte THY grevin-de olduğu gibi AKP bir günde yasal düzenleme yaparakyasaklamayı zulmü baskıyı yasal hale getiriyor. Yasala-rın ne derece içi boş olduğunu, bunu kimlerin belirledi-ğini gözler önüne seriyor.

6321 sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hak-kında Kanunla 3 Haziran 2012 tarihi itibarıyla havacı-lık hizmetleri işlerinin GREV YASAĞI kapsamına gir-di.

Bu gayri meşruluğu iş bırakarak, basın açıklaması ya-parak, gazete ilanı vererek protesto eden Hava-İş üye-lerinin içinden 260 THY 45 THY Teknik A.Ş çalışanıişten çıkarıldı.

Hava-İş’çilerinin grevini yasaklayan, protesto edenişçileri işten atan, soruşturmalar açan AKP iktidarı yet-memiş gibi yeni bir yasak kararı daha aldı. İstanbul Va-liliği havalimanı sınırlarında gösteri yapmayı da yasak-ladı.

İşçiler haklarını nasıl arayacaklar? AKP’nin, onun va-lilerinin umurunda değildir. Tersine hak aramayı ortadankaldırmak istemektedirler. Onlar hak aramaya ve hak ara-yana düşmandırlar. Bunun sonucudur grev yasağı ve bu-nun sonucudur gösteri yasağı.

Havacılık işçilerinin grevle başlayan ve yasaklarla de-vam eden süreci bir kez daha gösterdi ki faşizmin yasa-larının meşruluğunu değil kendi meşruluğumuzu esas al-malıyız. Kendi gücümüze güvenmeliyiz. Faşizmin bas-kı ve yasaklarını fiili, meşru, militan mücadele anla-yışıyla püskürtürüz.

AKP BASKI, YASAK VE ZULÜMDE SINIR TANIMIYOR

Devrimci İşçiHareketi

24 Haziran2012

17

Yürüyüş

Sayı: 24

İŞKENCECİLERDEN HESAP SORDUK SORACAĞIZ!

Page 18: Yürüyüs 24

Alibeyköy Halk Komitesi, yaptığıtoplantılar, afişlemeler, bildiri dağı-tımları sonucunda 16 Haziran günü 3koldan kitlesel yürüyüşler yaparak mi-ting gibi eylem yaptı.

Eylemin hazırlık süreci şöyle gelişti:30 Mayıs günü Alibeyköy’de yıkımlarlailgili Halk Komiteleri’nin toplantısıdüzenlendi. Toplantıda Belediye ileyapılan görüşmeler ve beklentiler ko-nuşuldu. Alibeyköy mahalle muhtar-larının da geldiği toplantıya 30 kişikatıldı.

Bu toplantıda alınan karar doğrul-tusunda 1 Haziran günü belediye yet-kilileri ile kısa bir görüşme yapıldı. 5Haziran için belediyedeki CHP veAKP’li gruplarından randevular alındı.Belediye ile görüşmeye gidilmedenönce 4 Haziran günü Alibeyköy HalkKomiteleri’nin sokak temsilcileri ilebir toplantı yapıldı. Belediye yetkili-lerine “Yerinde ıslah ve tapuların ve-rilmesi” taleplerinin iletileceği görü-şüldü.

5 Haziran’da yapılan görüşmeyeAlibeyköy Halk Komitesi, 2 mahallemuhtarı ve Halkın Hukuk Bürosu’ndanAv. Taylan Tanay’ın da katıldığı 25kişi gitti. CHP ve AKP grubuyla gö-rüşülerek, talepler iletildi. Taleplerikendi gruplarında görüşeceklerini vekısa zamanda cevap vereceklerini söy-lediler.

Eyüp-Alibeyköy Halk Komiteleri6 Haziran günü de 100 kişinin katılı-mıyla sokak komiteleriyle bir toplantıyaptı. Toplantıda, AKP ve CHP gruplarıile yapılan görüşmeler ayrıntılı olarak

halka aktarıldı. Sürecin sonuç almasıiçin eylemlikler yapmak ve ilk olarakmahallede 3-4 koldan kitlesel bir yü-rüyüşle halkın birliğini sağlama kararıalındı. Belediyenin oyalama tavırlarınındevam etmesi durumunda belediyeönünde kitlesel eylem yapılması ka-rarlaştırıldı.

Canlı geçen toplantıda konuşanAv. Taylan Tanay hukuki olarak bilgi-lendirme yaptı. Ama asıl olanın halkınörgütlü gücü olduğunu, eylemlerinoluşturacağı güçle taleplerin elde edi-leceğini vurguladı. Komitenin önemianlatıldı.

Yürüyüş öncesinde mahallede ça-lışma yapılan tüm sokaklarda bilgi-lendirme toplantılarının yapılması vebu toplantılarda yürüyüşün çağrısınınyapılması kararı da alındı.

Toplantıda, AKP'nin Alibeyköy'deyıkmayı planladığı toplam evin sayı-sının 1850 olduğu duyuruldu. Bunagöre Çırçır Mahallesi'nde 350, Ak-şemsettin Mahallesi'nde 825, KaradolapMahallesi'nde 524 ev yıkılması plan-lanıyor. Geriye kalan 151 ev ise Gü-zeltepe, Yeşilpınar ve Merkez mahal-lelerinde bulunuyor.

Toplantıda alınan kararlar çerçe-vesinde 10 bin bildiri dağıtıldı, 50ozalit ile 50 afiş asıldı.

Ulubatlı Hasan, Sırrı Atalay, Ege-men sokaklarında, Gülen Caddesi’ndeve Karadolap Mahallesi’nde sokaktoplantıları yapıldı. 15 Haziran günüana caddelerde kitlesel olarak esnaflarave halka bildiriler dağıtıldı. Bildiri da-ğıtımından sonra aynı günün akşamı

halk komitesinin sokak tem silcileriile bir toplantı yapılarak 5 noktadatoplanılması ve birleşilerek 3 koldanParseller Spor Kulübü’nün önündekiboş alana doğru yürüyüş yapılmasıprogramlandı ve görev bölüşümü ya-pıldı.

Eylemin olduğu gün 3 araçla 5mahallede sesli çağrılarla halk yürüyüşedavet edildi. Yürüyüşün başlayacağısaate kadar bu çağrılar ve eylem ha-zırlıkları devam etti.

1850 Direniş Odağını BizYaratacağız!

Alibeyköy'de yıkılmak istenen 1850evin herbiri artık bir direniş odağıdır.Her ev sahibi aynı zamanda bir komiteüyesidir. Evlerimizi yıktırmamak içingayrimeşru yıkım kararına karşı di-renmek dışında başka yolumuz yoktur.AKP'nin halk düşmanı yasalarını ancakdirenerek işlevsiz hale getirebiliriz.AKP ve bütün egemenler, halkın kabuletmediği hiçbir yasayı uygulayamazlar.Yazılı metinlerde yer alabilir belkiama pratikte bunların hayata geçmesineizin vermez, direnirsek, biz kazanırız...

Yasalar direnerek yıkılır ve yerineyenisi yine halkın örgütlü gücüyle ya-pılır.

Sorunlarımızın çözümü meclisteya da belediye binalarında değildir.1850 evi yıkma kararını iktidar aldı,bize sadece bildiriyorlar. Geleceğimiziböyle, bir günde alınan kararlarla,kendi çıkarlarına göre yönetmelerineizin vermeyelim.

Evlerimizi Yıkmak Öyle Kolay Değil!Halk Komitelerimiz de Örgütlenecek ve

Direneceğiz!

İŞKENCE YAPMAK ŞEREFSİZLİKTİR!118

Yürüyüş

24 Haziran2012

Sayı: 24

Page 19: Yürüyüs 24

- Direnmeliyiz; çünkü,- Biz halkız!Düşmanlarımızın bizisusturmasına izinvermemeliyiz.

- Biz zulme boyun eğmeyen Ana-dolu halklarının tarihine sahibiz. Nicesürgünler, vergiler kapılarına geldi de,gerektiğinde dağlara çıktılar ama zulmeteslim olmadılar. Bu onurlu tarihi ya-ratan işçisi, köylüsü, aydını ile kocabir halktır. Emperyalist işgalciler kar-şısında direnen, onları denize dökmüşbir halkın çocuklarıyız. Evlerimiziyıkmaya geldiklerinde mi duracağız?

- Zalime karşı direniş meşrudur.Zulmün olduğu yerde "Lütfen" deme-yeceğiz. Şiarımız "İstiyoruz Alacağız","Yıktırmayacağız", "Yerinde Islah İs-tiyoruz" olacak. Biz kadını erkeğiyle,genci yaşlısıyla halkız, milyonlarız!Bizi teslim alacak kimmiş, şaşarız!

- Evlerimiz bizim onurumuzdur,namusumuzdur. Oligarşinin yasalarındabile "haneye tecavüz" diye bir maddevardır ve cezası vardır. Hanelerimizetecavüz etmelerine izin vermeyeceğiz.Binbir emekle biz yaptık, kimseyeyıktırmayacağız! Yıkımcıların hepsitecavüzcüdür. Onurumuza, namusu-muza halel getirmemek için direnece-ğiz!

- Ağlayarak, yalvararak istedikle-rimizi yaptıramayız. Karşımızda dahayeni 13 insanı hapishanede diri diriyakmış bir faşizm var. Katletmektençekinmeyen faşizm, yalvarmalar, ağ-lamalar, sızlamalar karşısında geriadım atmayacaktır. Halk düşmanlarınageri adım attıracak tek şey halkın ör-gütlü gücüdür!

- Direneceğiz çünkü, halk için ol-mayan hiçbir çözümü kabul etmiyoruz.Halk, kendi örgütlenmelerini oluştu-rarak, ihtiyaçlarını belirlemeli ve ge-reken ne ise bizzat kendisi yöneterekyapmalıdır. Emperyalistlerle işbirliğihalinde evlerimize göz koyanların ev-lerimiz üzerinde hiçbir hakkı yoktur,

olamaz. İzin vermeyeceğiz.- Direnmeliyiz Çünkü KaybedecekHiçbir Şeyimiz Yok! HerşeyimiziElimizden Alıyorlar! DirenmekTemel Yasamızdır!

Her Yaştan Halk HepBirlikte Yıkımlara KarşıYürüyüşte Birleşti!

16 Haziran günü Halk Komitesi’ninçağrısıyla Sırrı Atalay, Ulubatlı Hasanve Egemen sokaklarında 3 ayrı koldanyürüyüş başlatıldı. Cengiz Topel Cad-desi’ne çıkan noktada birleşen bu üçyürüyüş kolu, cadde boyunca yolu tektaraflı trafiğe kapatarak sloganlar eş-liğinde yürüdü.

“İşgalci Değiliz Halkız Tapularımızıİstiyoruz - Eyüp Alibeyköy Halk Ko-miteleri” pankartının arkasında 7’sinden70’ine halktan insanlar yıkımlara karşıtaşıdıkları dövizlerle alana doğru yü-rümeye başladılar. Yürüyüş boyuncacadde üzerindeki halk ve esnaflar al-kışları ile, araçlar da kornalarıyla halkkomitesinin yürüyüşüne destek verdi.

Kortej, eylem alanına, orada bulu-nan halkın alkışları arasında, “EvimiziYıkanın Villasını Yıkarız” sloganlarıile girdi.

Öte yandan Karadolap ve Merkezmahallelerinden gelenler KaradolapMahallesi’nde toplandı. Mahalleninen alt tarafında Halk Komitesi görev-lileri megafonlarla çağrılar yaparak,Gül-Pa önüne kadar geldiler. Bu koldanbaşlatılan yürüyüşte “Yıkımlara KarşıGücümüz Birliğimizdir-Eyüp Ailbey-köy Halk Komiteleri” pankartı taşındı.Yol boyunca halktan katılımlar oldu.Yüzlerce kişi, “Halkız Haklıyız Ka-zanacağız” sloganlarıyla eylem alanagirdi.

Alana en yakın kol Gülen Caddesikoluydu. Bu kolda Çırçır Mahallesihalkı yürüyordu. Kortej dışında da in-sanlar direk alana gelirken, yürüyüşkolunda, “Yıkıma Sürgüne SoygunaKarşı Birleşelim Direnelim-Eyüp Ali-

beyköy Halk Komiteleri” pankartı ta-şındı. Gülen Caddesi kolu da slogan-larla alana geldikten sonra programbaşladı.

3 yürüyüş kolunda da yol boyunca,“Yıkımlara Karşı Gücümüz Birliği-mizdir”, “Halkız Haklıyız Kazanaca-ğız”, “İşgalci Değil Halkız”, “KentselSürgüne Son”, “Evimizi Yıkanın Vil-lasını Yıkarız” sloganları coşkulu birşekilde atıldı. Halk yıkımcılara karşıöfkesini sokaklarda gösterdi.

Halk komitesinden Deniz Sevük,“Değerli dostlar; Eyüp Alibeyköy HalkKomitesince düzenlenen ‘Evlerimiziçin Yürüyoruz, İşgalci Değiliz Halkız’çağrısıyla bugün buraya gelen bütüngecekondu sakinleri ve duyarlılık gös-terip gelen tüm dostlarımızı saygıylaselamlıyoruz. Dostlar bugün buradaolmak demek, bizleri görmezden ge-lenlere, ‘Biz Buradayız’ demektir”sözleriyle tüm gelenleri selamladı veprograma başlandı.

İlk olarak Eyüp Haklar DerneğiMüzik Grubu söylediği türkülerle veyaptığı konuşmalarla halkın bu haklıtalebinde yanlarında yer aldıklarınıbelirtti. Türküler ve halaylardan sonraEyüp-Alibeyköy Halk Komiteleri’ninhazırladığı basın metni okundu.

Komite adına Hüseyin Cebe’ninokuduğu açıklamada, “Bizler Alibey-köy Halkı olarak yaklaşık 30 yıldıroturduğumuz evlerimiz için mahalleve sokak ayrımı yapmadan tek ses vetek yürek olarak bugün burada yerle-rimizin yeşil alanlardan çıkarılıp ye-rinde ıslah ve revizyon planları yapı-larak tapularımızın bizlere verilmesitalebi ile toplandık” denilerek yapılacakyıkımlar teşhir edildi. Açıklama “Evleripeşkeş çekilen her gecekondu sahibinintapusunu almadan vazgeçmeyeceğizbu haklı mücadelemizden. Ve hergeçen gün sayımızı arttırarak buradaolacağız. Bundan sonra haklı müca-delemiz büyüyerek devam edecektir.Hiçbir koşulda geri adım atmayacağız.Çünkü tek kurtuluş yolumuzun mü-

24 Haziran2012

119

Yürüyüş

Sayı: 24

İŞKENCECİLERDEN HESAP SORDUK SORACAĞIZ!

Page 20: Yürüyüs 24

cadele olduğunu biliyoruz artık. Yanibiliniz ki çaresiz değiliz. Bu yağmave talana karşı en az yağmacılar kadarcüretli olacağız. EVLERİMİZİ YIK-TIRMAYACAĞIZ. Çünkü biz halkızve güçlüyüz; gücümüz birliğimizdengeliyor. Tüm halkımıza buradan birkez daha sesleniyoruz; bu haklı mü-cadelede sizler de yerinizi alın çünkübaşka çaremiz yok. Yıkımlara karşıHalk Komiteleri saflarında birleşelim.Zalimlere ve evlerimizi yıkmak iste-yenlere halkın gücünü gösterelim”sözleri ile sona erdi.

Cebe’nin ardından Eyüp AlibeyköyHalk Komitesi’nden Şevket Avcı ko-nuşma yaparak, Belediye ile yapılangörüşmeleri anlattı. Avcı konuşmasındayetkililerin halkı kandırdığını belirterek,halkı birlik olmaya çağırdı.

Ardından Çağdaş Hukukçular Der-neği Başkanı Taylan Tanay sözü aldı.Tanay, bugüne kadar halkın barınmahakkının yanında yer aldıklarını be-lirterek, bundan sonra da her toplantıda,

görüşmede, yani nerede ihtiyaç varsaorada olacaklarını anlattı. Hukukiolarak kendilerine düşen herşeyi ya-pacaklarını söyleyen Tanay, asıl gücünörgütlü bir halk olmasında olduğunuanlattı.

Sulukule’de yaşananları aktaran Ta-nay ,“Orada hukuki olarak 3 yıl sonradavayı kazandılar ama bugün oradayaşayan kimse yok ve villalar yüksel-meye başladı.” diyerek birlik olmanınönemini anlattı. Yıkım sorununun sa-dece Alibeyköy halkının sorunu ol-madığını belirten Tanay, tüm yoksulgecekonduların birlikte hareket etmesigerektiğini de ekledi. Son olarak söz-lerini, “Alibeyköy örgütlülüğü ve di-renişiyle kazanabilecek, tapularını ala-bilecek bir durumda, Karadolap Ma-hallesi mücadele etti ve kazandı. İna-nıyorum ki Alibeyköy de bu mücade-lesiyle kazanacaktır” şeklinde bitirdi.Halk, alkışlarla karşıladı bu sözleri.

Mühendis Mehmet Göçebe, yıkımplanları hakkında halkı bilgilendirdi.

Yıkım sorunun diğer sorunlardan ba-ğımsız olmadığını ve ancak mücadeleederek engellenebileceğini anlattı.

Konuşmalar Halk Komiteleri’ninşu çağrısıyla devam etti: “Birlik ol-malıyız, tüm yoksul mahalleler olarakHalk Komiteleri’nde birleşmeliyiz.Yoksul mahallelerdeki Halk Komiteleri,yıkımların sorumlusu olan AKP’ninbinalarının önüne yürüyüşler yapacak.Bu yürüyüşler, yoksul mahallelerimizin,yıkımcı-talancı AKP’ye olan öfkesidir.AKP önlerine Halk Komiteleri’nin ya-pacağı bu yürüyüşlere katılalım.”

Karadolap Halk Komitesi adınakonuşan Zennure Coşkun ise “Biz iş-galci değiliz, burayı var edenleriz.”dedi.

Altay Sokak temsilcisi Ahmet Kek-liktepe ve Halk Komitesi’nden NusretAydın yaptıkları konuşmalarda halkıyıkımlara karşı mücadeleye çağırdılar.

1500’e yakın kişinin katıldığı ey-lem, “Biz Halkız, Haklıyız ve Kaza-nacağız” sözleriyle sona erdi.

Bağımsızlık Demokrasi ve Sosya-lizm İçin Yürüyüş Dergisi’nin 321.sayısı İstanbul 16. Ağır Ceza Mahke-mesi’nin keyfi ve hukuk dışı kararıylatoplatıldı ve 1 ay süreyle dergininyayını durduruldu.

Halk düşmanları, büyüyen korku-larını bastırabilmek için daha matbaadael koydular gerçeğin sesi Yürüyüş der-gisine. Halkın adaletinden duyduklarıkorkuydu bu. Oysa halkın adaletiniduymayan kalmamıştı. Yürüyüş’ü sus-turmakla, halkın umutlarını kelepçe-leyemezler… Gerekirse kulaktan ku-lağa fısıldayacağız ama gerçekleri illaki ulaştıracağız halkımıza…

Burjuva basının yalanlarla dolugazete sayfalarına, televizyon ekran-larına karşı bir tek biz yazacağız, hay-kıracağız gerçekleri… Halkın adaletiniuygulayan devrimcileri…

"DHKP/C terör örgütünün faaliyetiçerçevesinde suç işlemeye alenen teş-vik, işlenmiş olan suçları ve suçlularıövme ve örgüt propagandası niteliğindeyayın yaptığı..." gerekçesiyle kapatılanYürüyüş dergisi, “Şehitlerimiz Bu Hal-

kın Onurlu Evlatlarıdır, Susmayacağız!Şehitlerimizi Yazmaya Devam Ede-ceğiz!” başlığıyla 19 Haziran tarihliyazılı bir açıklama yaptı.

Yürüyüş’ün ilk kez toplatılmadığını,bunun son da olmayacağını belirtenYürüyüş çalışanları, “Kararı verenler,dergimizin gerçekleri anlatmasını haz-medemiyorlar. Yazılarımızdan korku-yorlar. Şehitlerimizden, halkımızınonurlu evlatları, devrim şehitlerindenkorkuyorlar. Devrim şehitlerimizin,halkımızın bağrından yeniden doğa-caklarından korkuyorlar. Korktukçahaksız ve hukuksuzca saldırıyorlar.Yazılarımız korkutuyor onları ve yaz-dıkça oturdukları lüks koltukları sar-sılıyor.… Her zaman belirttiğimiz gibiyine belirtiyoruz. Biz tarafsız değiliz.Tarafsız olmayı düzenin tarafında ol-mak olarak görüyoruz. Biz, Bağım-sızlık, Demokrasi, Sosyalizm’den, yok-sul, emekçi halktan tarafız. Cezalarınız,yasaklarınız, toplatmalarınız bizi sus-turamadı, susturamayacak. Biz her ko-şulda halkımıza gerçekleri yazmaya,devrim şehitlerini anlatmaya devam

edeceğiz. Siz yazılarımızdan, şehitle-rimizden korkmaya devam edin.” açık-lamasında bulundular.

Kapatma Cezalarınız HalkaUlaşmamızı Engelleyemez

İzmir’de Yürüyüş dergisi okurları,17 Haziran günü 4 saat süreyle Gü-zeltepe Mahallesi’nde ve BademlerKöyü’nde Yürüyüş Dergisi’nin satışve tanıtımını yaptılar. İzmir’in gece-kondundu halkına AKP’nin faşizminianlatmaya devam ettiler. AKP’nin ken-disinden olmayan herkese azgınca sal-dırdığını, Koceli’de parasız eğitim is-temek için basın açıklaması yapan öğ-rencilere azgınca saldırdığını, gözaltınaaldığını anlatan okurlar, Bademler’de20, Güzeltepe’de 72 dergiyi halkaulaştırdılar.

Gerçekleri Yazmaya Devam Edeceğiz

İŞKENCE YAPMAK ŞEREFSİZLİKTİR!220

Yürüyüş

24 Haziran2012

Sayı: 24

İzmir

Page 21: Yürüyüs 24

Kentsel Dönüşüm, emperyalizminprojesidir. Şehirler, üretimin bellimerkezlerde yoğunlaşmasıyla birliktekurulmuştur. Ucuz bir işgücüne ihti-yaç vardır ve bunun için halkın işmerkezlerinin yanıbaşında olması ge-rekir. Bu aynı zamanda, üretilenürünü satın alacak olan kitlenin debirarada olması anlamına gelmektedir.

Yani aslında şu anki şehir yapısıda sömürü düzenine hizmet etmeküzere kurulmuştur.

Zenginlerin soy ağacı değişmez…Yüzyıllara varan kütüklerine rahatlıklaulaşabilirler. Dedesinin dedesinin de-desine kadar tüm sülalesini bir çırpıdasayabilirler. Çünkü mülkleri el değiş-tirmemiştir, mülklerinin başından biryere ayrılmadıkları için de kayıtlarıdüzenli olarak tutulmuştur. Ama yoksulhalkın kütüğüne ulaşabilmek için şe-hirler ve hatta ülkeler aşmak gerekir.Ekmek neredeyse yaşam da oradadırçünkü.

Tarihin eski dönemlerinde su ne-redeyse yaşam da orada kurulmuştur.Çünkü su olmadan bir hayat sürdür-mek mümkün değildir. Ve su varsa,mutlaka yiyecek birşeyler de vardır.Doğal ihtiyaçlar nedeniyle yerleşimyerleri sulak yerlerde kurulmuştur.Coğrafik şekillenmeyi tamamen ih-tiyaçlar belirlemiştir. Günümüzdekişehirleşmeyi ise emperyalistlerin veişbirlikçilerinin çıkarları belirlemek-tedir. Eskiden suyun yanına ev ku-ranlar, şimdi fabrikaların yanıbaşındatoplanmıştır. Ulaşıma para vermeden,iş çıkışı evine hızla dönebilmek için

fabrika neredeyseoraya yakın yerlereyerleşmiştir. Ucuziş gücünü sömürenegemenler ise hal-kın bu göçünü des-teklemiştir. İmar af-ları çıkartmıştır…Elektriği, suyu,yolu olmayan ma-hallelere bunlarıyerel yönetimlerieliyle götürmüştür.

Halk ekmekderdiyle şehirden şehire, ilçeden ilçeye,semtten semte göç ederken, kütüğüneulaşmak da bir o kadar zorlaşmaktadır

artık. Çünkü yoksul halkın dikili birağacı, mülkü yoktur… Sadece ve sa-dece emeğini satarak hayatta kalmayaçalışır. Yoksulluk, var olan şartları ka-bullenmeyi getirmiştir.

Ama mülk sahibi olma, kiracı ol-maktan kurtulma, yaşamını garantiyealma istek ve özlemi küçük birikimleryaparak, gecekondusunu yaparak ha-yatına devam etmeyi getirmiştir. Evsahibi olma özlemi aslında halkımızınkendisini garantiye alma isteğidir.Çünkü bu düzende halkın güvenli birgelecek garantisi yoktur. Bunun has-talığı vardır, ölümü vardır… Geridekalanlara bir mülk bırakmak ister…

Ama düzen daha fazla kâr eldeetmek üzerine kurulu olduğu için,halkın evlerine, küçük birikimlerinegöz dikmiştir. ‘80’lerin Banker Kas-telli’leri, kooperatif vurguncuları hephalkın birikimine göz dikenlerdir.

Memleketlerinden, köylerinden bin-bir umutla gelip gurbette iş kurmak is-teyen halkımız şimdi ikinci kez sürgünedilmek isteniyor. Sebep yine egemen-lerin sömürü düzenlerine uygun yer-leşim birimleri kurulması isteğidir.

Dün, evlerini temizlememiz, fab-rikalarında işçi olmamız için şehirmerkezlerine yakın yaşamamızı is-teyenler; bugün şehir merkezleriniyeni bir pazar alanı haline getirmekiçin bizi sürmek istemektedir.

Lenin, emperyalizmi tanımladığıkitabında şöyle söylüyor:

“Büyük gelişme halindeki kentlerinçevresinde bulunan topraklar üzerineyapılan spekülasyonlar (*) da mali-sermaye için son derece kazançlı birişlem olmaktadır. Bankalar tekeli,burada, toprak rantı ve ulaştırmayolları tekelleri ile kaynaşır; çünküfiyatların yüksekliği ve toprağın büyükkârlarla satılması olanağı vb. özelliklekentin merkeziyle rahat ve kolay birulaştırma düzenine bağlıdır; bu ulaş-tırma bağlantısı da, holding sistemive müdürler arasındaki mevki pay-laşılması yoluyla sözkonusu bankalarabağlı şirketlerin elindedir.”(Lenin,Emperyalizm Kapitalizmin En Yük-sek Aşaması, syf: 58)

YASALARINIZ ZORBALIĞINIZINÜSTÜNÜ ÖRTEMEZ!

HALKIMIZIN HAKLARI BU DÜZENİNYASALARINDAN DAHA GÜÇLÜDÜR!

5

Sömürü Düzenini YıkmakElimizdedir

KENTSEL DÖNÜŞÜMYASALAŞTI

AKP, halka “senin evini,arsanı gasp edeceğim,bana itiraz etmeyeceksin”diyor

İtiraz Yok, Hapis Var!

Elektrik-Su-DoğalgazKesilecek!

Katliama Gelir GibiHazırlanıyorlar!

Tek ÇözümÖrgütlenmek, Direnmek!

Evlerimiz YalvarmaklaDeğil, DirenmekleKorunur

Hayat DirenişiDayatıyor

Direnmek Meşrudur

Direnmek DüşmanıYenmektir!

Faşizmi Yeneceğiz

Direnmekten BaşkaSeçenek Yoktur

24 Haziran2012

21

Yürüyüş

Sayı: 24

İŞKENCECİLERDEN HESAP SORDUK SORACAĞIZ!

Page 22: Yürüyüs 24

Yani şehirleşme bü-tünüyle egemenlerin sö-mürüsüne hizmet etmek-tedir. Semtler arası ulaşımbile hesaplanmıştır bu sö-mürü düzeninde. Kimincebine ne kadar para gi-receği bellidir.

Halkın evlerinden sü-rülmesi açgözlü, yağmacızenginlere yeni kar alan-ları açmaktadır. Bunlarnelerdir?

- İlk adım, ilk kar işlemi evleri-mizin yıkılması ile yapılacaktır. Yıkımişi bir grup tekelin kasalarını doldu-racaktır. (İstanbul’daki bütün yıkımişini tek bir kuruş almadan yapabi-leceğini söyleyen şirket hakkındadaha önce yazmıştık.)

- Yıkılan evlerimizden geriye kalanarsalar diğer bir tekel grubu için iştahaçıcıdır. Artık büyüyen şehrin mer-kezleri haline gelen bu eski gecekondumahallelerinde yer altı sistemleri ku-rulmuştur. Elektrik, su, yol, okul, has-tane… hepsi sağlanmıştır. Bu hazırmerkezlere konmak egemenlerin işinegelmektedir. Kar tatlıdır. Tek başınayemek isterler. Oburluklarından ölselerde, bize hakkımız olanı dahi vermezler.Hala gözleri avucumuzdaki 10 kuruşta,elleri gırtlağımızda, yükleri sırtımız-dadır. Sömürüdür çizdiğimiz bu tab-lonun adı.

Yaşayabileceğimiz kadar, ertesigün çalışmaya gücümüzü yetirecekkadar yiyerek hayatta kalmamız is-tenir. Çalışabilecek kadar gücümüzolmalı, makinaları kullanabilecek ka-dar eğitimimiz olmalı, satılan ürünleritaksitle de olsa alabilecek kadar öz-lemlerimiz büyütülmeli… Sömürüçarkı böyle işler… Asla bir fazlasıdeğil; kıt kanaat, yetinmeci, şükürcü,duacı… Halktan beklenen budur.

Arsalarımızı gasp edenlerin diğerkar alanına gelirsek;

- Yıkılan binaların yerine yenisinindikilmesi… Bu, satılacak yeni inşaatmalzemeleri, emeği sömürülecek yeniinşaat işçileri anlamına gelir. Sadecedemir satışından elde edilecek karmilyon dolarlardır…

- Evimizi yağmalayanlar, bununlayetinmeyip bir de elimizdeki küçükbirikimimize göz koyarlar. Bunu daelimizden almak için bir planları var-dır. Yıkımların parasını bizden ala-caklar. Bizi mülksüzleştirdikleri, ev-lerimizi gasp ettikleri için oturaca-ğımız yeni evleri bize satacaklar…Evimizi yıkacak, arsamıza el koyacakve bizi yeni oturacağımız evlerin ki-racısı haline getirecekler. Borçlan-dığımız andan itibaren elimizdekibirikim gidecek, oturduğumuz evlerinaidatlarını ödemek zorunda bırakı-lacağız. Ödeyemeğimizde ne mi ola-cak? Sokağa atılacağız…

- Gecekondu mahallelerini yıkıpiş merkezleri haline getirecekler. Fi-nans merkezleri kuracaklar. Turistikmerkezler yaratıp, turizmden kar et-menin yollarına bakacaklar.

Sermaye egemenlerin elinde birtop gibi yuvarlanırken; halkın payınadüşen yine artmayacak; aksine dahada eksilecek… Yoksulluğumuz dahada derinleşecek… Açlıktan ölen be-

beklerin sayısı artacak. İşsizkaldığı için, çocuklarına ye-mek bulamadığı için intihareden anne-babaları saymakiçin artık bir elimizin par-makları yetmeyecek. Yoz-laşma artacak. Çocuklarımızdaha fazla kirletilecek, be-yinleri uyuşturulacak…

Düzen yıkmak, satmaküzerine kuruludur. Ve hiçbirşey üretim ilişkileri dışında

bağımsız, tek başına parçalar değildir.Sistem bir bütündür. Bu düzeni yık-mak tabii ki mümkündür. Hiçbir ege-men baskı uygulamadan halkları yö-netemez. Korku ve baskı halkları sö-mürmek için egemenlerin elindekisilahtır. Ama kırılma da işte en çokzayıflatılan bu halkadan olacaktır.Halkın tepesine binenler elbette yokolmaya mahkumdur. Bu tarihsel ma-teryalizmin bir yasasıdır.

Bilim bize diyor ki, nicel birikimlernitel değişikliklere sebep olurlar. Birikir,birikir ve bir yerde mutlaka patlar.İşte biz devrimciler olarak bu patlamaanını düzenli bir şekilde yönlendire-bilmek, devrime kanalize edebilmekiçin örgütlenmeliyiz. Biz halk olarak,daha fazla sömürülmemek için örgüt-lenmeliyiz. Bizi uyuşturan, düşünemezhale getiren, hafta sonunu güzel geçi-rebilmekten, birkaç saat dinlenebil-mekten başka amacı olmayan insanlarhaline getirmesine izin vermemeliyiz.Dünya halklarının tarihi, aynı zamandaemeğin tarihidir. Biz yarattık bu dün-yayı. Sömürücülerin zenginleşmesiiçin elimizden çalınan emeğimizi,kendi onurlu geleceğimizi kurmakiçin kullanalım. Yıkımlara karşı halkkomitelerinde birleşelim.(*) Spekülasyon: İleride meydana ge-lebilecek fiyat dalgalanmalarından ya-rarlanarak kazanç sağlama. Vurgun.

Kartal Belediyesi’nin düzenlediği,15 Haziran’da başlayan ve yaklaşıkbir ay sürecek olan Kartal Festivali’ndeHalk Cephesi standı da açıldı. Festivalboyunca açık kalacak olan standdaBoran ve Haziran yayınlarından

çıkan kitaplarlaYürüyüş ve Ta-vır dergileri desergileniyor.

Kartal Meydanı’ndaki standınher gün sabah saat 10.00’dan gece22.30’a kadar açık olacağı duyuruldu.Alanda ilk sırada bulunan standda,Dayımızın flaması ve Dev-Genç

bayrağı dalgala-nıyor. GülsuyuHaklar Derneğitarafından yapı-lan bilgilendir-mede, “Tüm hal-kımızı ve okuyu-cularımızı stan-dımıza davet ediyoruz.” denildi.

Haklılık ve Meşruluk Yaşamda ve Bilinçlerdedir!

Yasalar kağıt üzerinde vardırlar ve her şey biravuç işbirlikçi tekelci sömürücünün çıkarı içindir.

Haksızlık, sömürü ve zulüm düzeninin devamıiçindir. Kendisi yasadışı ve gayrimeşru olan

faşizmin uygulamalarına karşı çıkmak, direnmekve mücadele etmek son derece meşrudur. Halkın

mücadelesi haklı ve meşru oluşunu düzeninyasalarından değil kendi yaşam mücadelesinden,

bilincinde yarattığı meşruluğundan alır.

İŞKENCE YAPMAK ŞEREFSİZLİKTİR!22

Yürüyüş

24 Haziran2012

Sayı: 24

Bir Ay Süreyle Kartal’da AçılacakStandımıza Tüm Halkımızı Bekliyoruz

Page 23: Yürüyüs 24

Bir süredir kamuoyunda yıkımyasası olarak bilinen Afet Riski Al-tındaki Alanların DönüştürülmesiHakkındaki kanunu tartışıyoruz. As-lında buna kanun demek de doğrudeğildir, ferman ya da talimatnameolarak adlandırmamız daha doğruolacaktır. Bu güne kadar askeri darbehükümeti haricinde hiçbir iktidar ka-zanılmış tüm hakları yok eden, mu-hatabına hiçbir itiraz hakkı tanımayan,yargı kurumlarını hiçe sayan böylebir kanun yapamamıştı.

Biliyoruz ki, yasalar devletin sahibiolan zenginlerin halkı ezdiklerini giz-lemek için oluşmuş metinlerdir. Yer-yüzünde devletlerce tanınan siyasalve sosyal bütün haklar, halkın haklımücadelesi ve mücadele boyuncaödediği bedeller sonucudur. Örneğintüm dünyada dayanışma ve mücadelegünü olarak kutlanan 1 Mayıs işçibayramının ülkemizde kutlanmasıyıllarca yasaklandı. İnsanlar 1 Mayıs’agitmesin diye evleri basıldı, gözaltındatutuldular. Daha sonra İstanbul Tak-sim alanında 1 Mayıs’ın kutlanmasıgüvenlik gerekçesiyle yasaklandı.Bugün ise 1 Mayıs tatil günüdür veTaksim alanının 1 Mayıs alanına açıl-ması sağlandı. Bunun gibi bize aitolan haklarımızın yasalara girmesikolay olmamıştır, en sıradan hakkımıziçin uzun süre mücadele etmemiz,bedel ödememiz gerekti. Grev hakkı,toplantı ve gösteri yürüyüşü yapmahakkı, Barınma hakkı kolay kolayyasalara girmemiştir.

Afet yasası bugün sayısız bedellerleelde ettiğimiz haklarımızı, kaba birsaygısızlık ve cüretle, bizi hiçe sayarak,polis ve silah gücüne dayanarak yoketmek istiyor. Burjuvazi öyle bir yö-netememe krizi yaşıyor ki kutsal say-dıkları, tapındıkları mülkiyet hakkına

,bile el koyuyor. Devletin kurumlarının, büyük

şirketlerin malına dokunmayı,mülküne zarar verilmesini ağırcezalarla cezalandırırken, halkınmalına rahatlıkla el koyabiliyorlar.Örneğin 3. yargı paketi olaraktanıtılan bazı kanunlarda deği-şiklik yapılmasına dair kanuntasarısına göre, şirketlerin malına

zarar verilmesi on beş yıl hapis ce-zasıyla cezalandırıyor, kaçak doğalgazve su kullanımı yine ağır hapis ceza-sıyla cezalandırıyor. Ancak söz konusuhalk olunca sadece evini başına yık-makla tehdit etmiyor aynı zamandaevini yıktığında sahibi olduğu arsayısatmazsa arsayı acele kamulaştıra-cağını, kamulaştırma bedelini de tak-sitle ödeyeceğini söylüyor.

Yıkım yasası nedeniyle karşılaş-tığımız haksızlıkları mahkemeleretaşımayı da yasakladılar. Eskidendevletin evinizle ilgili herhangi birişlemini dava konusu yapabiliyor-dunuz, mahkemelerden yasa halinegelen haklarımızın korunmasını sağ-lamak için dava açabiliyorduk. Bugündevlet kendi politikalarına aykırıkarar veren hakimleri değiştirdiğihalde, yine de hâkimlerine güven-meyip dava açmanın önünü kapatıyor.Oysa ki dava açma hakkının orta-dan kaldırması Anayasa’ya aykı-rıdır. Ki anayasa tüm yasaların ba-şındadır, hiçbir yasa anayasaya aykırıolamaz. En azından bu hukuken böy-ledir. 1982 Anayasası’nın 36. maddesişöyle diyor: “Herkes, meşru vasıtave yollardan faydalanmak suretiyleyargı mercileri önünde davacı veyadavalı olarak iddia ve savunma ileadil yargılanma" hakkına sahiptir.Sadece Anayasa’da değil TürkiyeCumhuriyetinin imzaladığı, uymakzorunda olduğu birçok uluslararasısözleşmeye dava açma hakkındanvazgeçilemeyeceği yazılıdır.

Yasa sadece haklara el koymuyoraynı zamanda tehdit de ediyor. Be-nimle kısa sürede anlaşmazsan, de-diğimi yapmasan, elektriğini, suyunu,doğalgazını keseceğim diyor. Evinisen kendin yıkmazsan elektriğini,suyunu keseceğim yine de yıkmaz-

san evini yıkacağım, masrafları dasenden alacağım, benimle yine an-laşmazsam evini kamulaştıracağım,parasını da taksitle ödeyeceğim di-yor. Bunun adı hırsızlıktır, gasptıreşkiyalıktır. Yapılanların yasa adıaltında olması bu gerçeği değiştirmez.

AKP iktidarı bu yasayı inşaat,gayrimenkul alanındaki zenginlerinihtiyacı için hazırladı. Politikalarınıyaşama geçirirken hiçbir engelle kar-şılaşmak istemiyor, hızlıca hareketetmek ve orman alanı olsun, kıyıalanı ya da askeri alan olsun hiçbiralanda sorun yaşamak istemiyor.Kentsel Dönüşüm Projeleri 2000 yıl-larda başladı, o yıllardan bu güneönlerine çıkan engelleri deneyimle-rinden yararlanıp bu yasayı yaptılar.En faşist sistem dahi yasa yaparkengörünürde bir itiraz hakkı gösterir,emellerini gizleyecek şekilsel kararlaralırlar, asıl amaçlarını gizlemeye ça-lışırlar. AKP iktidarı yasayı meşru-laştırmak için deprem bahanesine sı-ğınmış durumda ama yasanın adı dı-şında yasanın bir afet riski nedeniyleyapılan bir yasa olmadığı çok açık.Bu yasanın sadece adı afet alanıylailgili. İçeriği okunduğunda bir gaspve yağma yasası olduğu açıktır.

Bazı haklar başka türlü olamadığıiçin mecburen iktidarlarca tanınmıştır.Çünkü aksi halde kemikte olan bıçakyüreğe değecektir. Bunlar barınmahakkı, haklarımızı savunma hakkı,kendimizi ifade etme hakkı, yaşamahakkı, direnme hakkı gibi haklardır.Bu haklarımız korunmak, güvencealtına alınmak zorundadır. Hiçbiryasa bu haklarımızı ortadan kaldıra-maz. Haklarımızı ortadan kaldıranyasalar meşru değildir, bu yasalarölü yasalardır, bu gün ilan edilmişolup hiç uygulanmayan, uygulana-mayan o kadar çok yasa var ki. AfetRiski Altındaki Alanların Dönüştü-rülmesi Hakkındaki Yasa da ölü biryasadır ve uygulanamaz. BaşbakanErdoğan da bunun bir varlık yoklukmücadelesi olduğunun farkındadır.Onun için “ bu yasa iktidarımızamal olsa bile çıkaracağız” demek-tedir. İşte böyle can çekişmektedir.Kendi sonunu hazırlayacak yasaları

Halkın Evini, Arsasını Gasp EdenHi̇çbi̇r Yasa, Meşru Deği̇ldi̇r

Yıkımların Sebebi Halk Korkusudur

HALKIZHALKIZ HAHAKLIYIZ KLIYIZ KAZANACAĞIZKAZANACAĞIZ

"Gecekodulardan GelipGırtlağımızı Kesecekler"

KORKUSUDURKORKUSUDUR

24 Haziran2012

23

Yürüyüş

Sayı: 24

İŞKENCECİLERDEN HESAP SORDUK SORACAĞIZ!

Page 24: Yürüyüs 24

çıkartacak kadar çıkmazdadırlar. Ve biz kendisinin, ailesinin canını,

yaşamak için gerekli asgari eşyasını,namusunu ve onurunu koruyacak birdört duvarı fazla görenlere karşı di-renme hakkımız olduğunu aklımızdançıkartmayalım. Meşruluğu olmayanbu yasaya karşı yolumuz insanlığınkanuna karşı bir yasa olamayacağınıilan etmektir. Bunu onların kulaklarınısağır edecek bir güçte haykıralım. Bugüç haklı olmamızdan aldığımız güç-tür. Bu güç tüm ömrünce çalışarakyalnızca başını sokacak bir ev alabilenya da o evin kirasını ödeyebilen büyükbir çoğunluğun gücüdür.

Bu güç iktidara nasıl yaptıysanöyle kaldır bu yasayı demelidir. Halkakarşı bir yasayı yapamazsın yapsanda uygulayamazsın demelidir.

1776 yılındaki Virginia Haklar bil-dirgesinden bu yana yazılı hale gelenilk metinlerde bile direnme hakkımetnin en başında yer almıştır. Ogünden bu güne direnme hakkı uluslararası metinlerin tümünde yer almıştır.Virginia Haklar bildirgesinin 1. mad-desi “Siyasal iktidar, halkın ortakyararı için kurulmuştur. Bu görevedeğer olmadığını gösteren ya da bugörevi hiçe sayan bir iktidarın toplumçoğunluğu tarafından değiştirilmesi

vazgeçilmez, devredilmez ve kaldı-rılmaz bir haktır” şeklindedir.

1789 Fransız İnsan ve YurttaşHakları Bildirgesi’nin 2. maddesinde“Her siyasal kuruluşun amacı in-sanın zamanaşımına uğramayandoğal haklarının korunmasıdır. Budoğal haklar, özgürlük, mülkiyet,güvenlik ve baskıya karşı direnmehakkıdır” denilmektedir. Yasalarınyazılmasından bu yana var olan vehiçbir koşulda yok olmayacak olanhakkımız direnme hakkıdır. Hakla-rımıza el koyanlar meşru ve yasaldeğillerdir. Onlara karşı direnmekhem görevimiz hem hakkımızdır.

“TOKİ’nin ortaklaşa yaptığı pro-jenin evlerin tesliminden birkaç haftaönce iptal edilmesi yerlerinden edilenRoman vatandaşları üzdü. Yürütmeyidurdurma kararının villalar yapıl-madan önce verilmemesine tepkigösteren Romanlar, adaletin geç te-celli etmesinden şikayetçi. Belediyeise kararla ilgili açıklama yapmadı.”(Milliyet 14 haziran 2012)

AKP kentsel dönüşüm, afet yasasıdiyerek halkın evlerini zenginlere,tekellere sattığını aylardır yazıyoruz.Bunlardan birisi de Sulukule’ydi.2008 yılında evlerine göz dikilenSulukule halkına bir sürü vaatlerdebulunuldu. “Kentsel dönüşüm pi-yangosu”nun Sulukule’ye vurduğunusöylediler. Yetmedi, Sulukule’yi ter-ketmeleri için halkı fuhuş yaptır-makla, yankesicilikle suçladılar. So-nunda da istediklerini başardılar. Su-lukule halkı yüzyılı aşkındır yaşadığıyerlerden sürüldü.

Şimdi de mahkeme, kararı iptaletti. Burjuva basında bu haber “Ada-let geç de olsa tecelli etti” diye haberyapıldı.

Ortada adaletin tecelli ettiği filanyok. Mahkeme böyle bir karar aldıama herkes tanık olacaktır ki yayeni çıkan yasalarla ya da bir şekilde

kitabına uydurularak Roman halkınınelinden evleri, arsaları gasp edilecek.

AKP’nin sadece Kentsel Dönüşümve afet yasasıyla yaptıklarına bakın.Halkın evlerini yıkmak için her türlüyasayı çıkardı. Deprem riski gördüğü(istediği) yerde istediği evi artık AKPrahatlıkla yıkabilecek. Evin yeni ya-pılması önemli değil. Genel bir yıkımvarsa o ev için de yıkım kararı veri-lebilecek. Sizin evinizin yıkılmamasıiçin yapacağınız hukuki girişimlereilişkin de engelleri de kaldırdı AKP.Siz dava açsanız bile mahkemeninyürütmeyi durdurma hakkı yok. Yanidava açılsa da mahkeme sürse degene de AKP evinizi yıkabilecek.Halkın direnmemesi için yıkım işinidirek valiliklere verdiler. Olur dakendi iç kavgalarına malzeme yapılıpyıkımlar durmasın diye. Halkın di-renmesini engellemek için yasalar çı-kardılar. Direnenler olmasın diye karşıçıkanlara hapis cezası düzenlediler.

Peki Halk Adaletsiz mi Kalacak? Hayır!

Halkı adaletsiz bırakmayacağız.Nasıl ekmek bize gerekliyse adaletde bize gereklidir. Adaleti kendimeşruluğumuzla, haklılığımızla sağ-layacağız. Halkın çıkarlarına uygun

olmayan, halktan yana olmayan hiç-bir şey adil değildir.

Sulukule Halkı; Evlerinizi elinizden zorla aldılar.

Sizleri İstanbul’un dışında isteme-diğiniz yerlerde yaşamak için sürgünettiler. Mahkeme kararı sizi haklıbuldu ancak buna rağmen yapılanevlerin geri size vermeyecekler.

O zaman halkın adaleti işleyecek.O evler sizindir. Gidin yerleşin ev-lerinize. Girin evlerinize, çıkmayın.Bir sefer sizi kandırdılar. Bir dahakanmayın.

Halkımız; AKP’nin Kentsel Dönüşüm ya-

lanına kanmayın. Sulukule’de Romanhalkının yaşadıklarına bakın. Yasalarsize karşı olabilir. Ama meşru olan,haklı olan halktır. Yasaları da halkyapar. Karşınıza polisi, jandarmayıdikecekler. Sizi belki gözaltına ala-caklar, tutuklayacaklar. Ama düşünün.Evimizden, ocağımızdan başka ne-yimiz var? Direnin, koruyun evleri-nizi, yıktırmayın. Ağlayarak değildirenerek, sızlayarak değil barikat-larla, taşlarla koruyun evlerinizi.

Roman Halkının Ellerinden Evlerini Zorla Aldılar!Mahkeme ‘Sulukule Projesi Kamu Yararına Uygun

Değil’ Gerekçesiyle İptal Edildi!

İŞKENCE YAPMAK ŞEREFSİZLİKTİR!224

Yürüyüş

24 Haziran2012

Sayı: 24

Page 25: Yürüyüs 24

AKP Dini İnançlar Dahil Her İnanca Saldırır

AKP’nin Dini İmanı ParadırDini inanış-

larının gereğiolarak, hac iba-detini gerçek-leştirmek üzereAKP’nin Diya-

net İşleri Başkanlığı’nın düzenledi-ği programa katılarak 2011 yılındahacca giden hacılardan “ihtiyaç ak-çesi” adı altında yaklaşık 20 milyonlira toplandı. Yani 8 milyon 183 bin971 Euro... Bu paranın 400 bin lira-sı Diyanet İşleri Başkanı MehmetGörmez’in lojmanının bakımı veonarımı için harcandı. Geriye kalan19 milyon 600 bin liralık bölümü iseyine devletin başka işlerinde kullanıldı.

Başbakan Yardımcısı Bekir Boz-dağ, “Diyanet herhangi bir geliramacı gütmemektedir. Ancak hacı-lardan ihtiyaç akçesi alınmaktadır.Yıl içinde harcanmayan ihtiyat ak-çesi ise bir sonraki yılın bütçesine ek-lenmektedir” açıklamasını yaptı. Buaçıklamaya göre, Diyanet, hac ibadetisırasında her bir hacıdan 500 ile1000 Euro arasında kar ediyor.Bunu yaparken de insanların diniinançlarını sömürüyor.

Diyanet İşleri Başkanlığı’nın 2012yılı bütçesi 3.891 milyar TL. Bu büt-çe, halkımızın ödediği vergilerle oluş-turuluyor. Yani Diyanet’in yürüttüğütüm çalışmaların parasını halk ödüyor.Ama bu yetmemiş olacak ki, fırsat bufırsat deyip, kıt kanaat para biriktirip,ölmeden hac vazifesini yerine getir-mek isteyen insanlarımızın üç kuru-

şuna da göz dikiyorlar. Ne için? Ken-di lojmanlarını yaptırabilmek için.

Bizim evlerimizi yıkanlar, arsala-rımızı, orman vasfını yitirdiğini söy-ledikleri arazilerimizi gasp edenler,kendi evlerini yaptırmak için gerekliparayı da bizi soyarak elde ediyorlar.Peki bunu nasıl yapıyorlar; inançla-rımızı kullanarak, sömürerek…

Bu, AKP’nin ilk yağması-soygu-nu değildir. Deprem vergisi diye 10yıl boyunca ödediğimiz 40 milyarıotoyol yapımına harcadı AKP.2012’de memura %4 zam verdiler;memurdan alınan vergi oranı ise%5… Bu yağma ve talan her gün, ha-yatımızın her anında yaşanmaktadır.

Halktan alınan vergilerle oluştu-rulan 2012 bütçesine bakacak olursak;

- Milli Savunma Bakanlığı’nın2012 yılı tahmini bütçesi 31 milyar846 bin 794 TL.

- Milli Eğitim Bakanlığı’nın 2012yılı bütçesi 27 milyar 707 bin 190 TL.

- Sağlık Bakanlığı 2012 bütçesi 14milyar TL. Sağlık Bakanlığı’nınbütçesi geçen yıllara göre azaldı.

- Geçen yıl 3 milyar 178 milyonTL olan Diyanet İşleri Başkanlığı büt-çesi, 2012 yılında arttırılarak 3.891milyar TL oldu.

Bu tabloya göre Diyanet ve Sa-vunma bakanlıklarının bütçeleri art-tırılırken; Sağlık Bakanlığı’nın bütçesi3 milyar TL azaltıldı. Dinci nesilleryetiştirmek isteyen AKP, halkın sağ-lık hakkını, eğitim hakkını gasp edi-

yor. Ama dini olarak AKP’nin etki-sinde olan halkımızı da soyuyor.

AKP’nin dine bakış açısı da budurzaten. Sömürünün bir aracı olarak kul-lanıyorlar dini. Onların dini imanı pa-radır. Şu sözlerinden de bunu görmekmümkündür: “İbadet helal paraylaolur. Bununla birlikte kişi haram pa-rayla kurban kesmişse, bu da geçerliolur…” Bunun adı yozlaşma ve yoz-laştırmaya teşviktir.

Diyanet İşleri Başkanlığı’nın soy-gunu 400 bin TL ile de sınırlı değil-dir. Diyanet şimdi de öğrencileri yaztatilinde Umre’ye gönderme planıyapmaktadır. 81 ilin Milli EğitimMüdürlüklerine il müftülükleriaracılığıyla yaz tatilinde umre turprogramı düzenleneceği bildirildi.

AKP dil, din, milliyet ayırdet-meksizin tüm halkı soyuyor. Tüm hal-kımız yoksullaştırılıyor. Dini inanç-larımızı, Kentsel Dönüşüm Projesi ileevlerimizi yağmalayan AKP’nin el-lerine teslim etmeyelim.

AKP’nin gözünde her şey alınıpsatılabilir; her şey yağmalanabilir.Dini inançlarımızı da bu yağma dü-zeni için kullanmalarına izin verme-yelim. Bizim paramızla lojmanlarınıyaptıranlardan hesap soralım… Buparalar öyle kolay kazanılmıyor. Bin-bir emekle, yoksullukla, çileyle, ezi-yetle, alınteri dökerek kazanıyoruz buparaları. Oturduğu yerden para ka-zanan bir avuç asalağa hakkımızıhelal etmeyelim. Bizden çaldıklarınıgeri alalım!

DüşmanıHalk

AKP

Bir süredir “büyük operasyonlar” yapılacağı söylen-tisi yayılıyor. Söylentiyi çıkartan; kuşkusuz ki halk düş-manı AKP’nin polisidir. Gözaltına alınacak, tutuklanacakolanlarsa devrimciler. Devrimciler nezdinde tüm halka kor-ku yaymaya çalışıyor AKP iktidarı.

19 Haziran gecesi saat 02.00’den sabah saat 06.30’akadar İdil Kültür Merkezi önünde bekleyen “akrep” de-nilen polis aracı ve sivil polisler de bu politikanın bir par-çasıdır. İdil Kültür Merkezi, polisin yaratmak istediği kor-ku ve baskıyla ilgili olarak aynı gün yaptığı “İşkenceciPolis Gece Yarısı Kurumumuzu Taciz Ediyor!” baş-

lıklı açıklamada,“Gecenin yarısı me-gafondan ‘merhaba’denilerek polis tara-fından taciz ediliyo-ruz. Arka kapımızdabekleyen 34 RR 831plakalı sivil polis aracı ve plakasını alamadığımız iki si-vil araç 06.30 itibariyle kapımızın önünden ayrıldılar. AKPiktidarı mahallelerimizi kuşatmaktan, halkı taciz etmek-ten vazgeçmelidir.” dedi.

Korkan Bi̇z Deği̇l, Kapılarımızın ÖnündeBekleyen İşkenceci̇lerdi̇r! Haksız da Deği̇ller!

24 Haziran2012

25

Yürüyüş

Sayı: 24

İŞKENCECİLERDEN HESAP SORDUK SORACAĞIZ!

Page 26: Yürüyüs 24

İŞKENCE YAPMAK ŞEREFSİZLİKTİR!226

Faşizmin demokrasine karşı halkın demokrasisini savunmaya devam edeceğiz

Halkın HukukBürosu

Demokrasi ve özgürlük kavramla-rını en çok kullanan bir iktidar ile kar-şı karşıyayız. Demokratik bir hukukdevleti tesis etmek istediğini söyleyenAKP iktidarının ne demokrasi ile ne dehukuk devleti ile ilgisi yoktur. Bunupratik olarak yaşamın içinden örnek-ler ile açıklayalım istedik.

Hitlerin propoganda bakanı Gö-bels in nasihatlerine uyarak ne kadar çokdemokrasi dersem o kadar demokratolurum diye düşünüyor bu iktidar.AKP nin demokrasiye hizmet edeceğinisöyleyen kimi çevreler bu propogan-danın etkisine girmiş olacak ki "yetmezama evet" ten "çözerse o çözer" po-litikasına kadar çok çeşitli söylemler ge-liştirdiler. oysa ki demokrasi de hukukdevleti de gerek bilimsel olarak gerek-se hayatın içinde tanımını bulmuş kav-ramlardır. iktidarın meziyetleri ise or-tadadır. haber bültenlerinin olağanüstüçabalarına rağmen üstü örtülemeyen zu-lüm ve politikaları ile siyasi iktidar aslane demokrasiden ne de hukuk devle-tinden söz edemez.

Burada söz konusu olan elbettesosyalist demokrasi değil; burjuva de-mokrasisinden söz ediyoruz. Bu ik-tidar burjuva demokrasisini bile tesisedemez.

Çünkü; faşizmin iktidar olduğu biryerde demokrasi yoktur. Demokrasisadece görünürde vardır. Olan “de-mokrasi” değil, demokrasicilik” oyu-nudur. Faşizmin hüküm sürdüğü yer-de halktan bahsetmiyoruz, burjuvaziiçin de demokrasi yoktur. Ülkemiz bu-nun en somut örneğidir. AKP düşün-meyen her kesim faşist iktidarın sal-dırılarına maruz kalmaktadır. AKP içi-ne baktığımızda da Erdoğan gibi dü-şünmeyene o partide yer yoktur. Par-lamentoda yer alan milletcekilleriparlamentoda sadece parmak sayı-sıdır. Emperyalizmin ve işbirlikçi te-kellerin çıkarları için eller kalkariner. Görevi bundan ibarettir. Çoğu za-man oylanan kanundan bile haberi ol-maz. Bunun basına yansıyan onlarcamizahi örneğini yaşadık.

Bir milletvekili seçildikten sonrahalkın iradesini hiç sormaz bile. Ve-killer çoğunlukla daha önce çeşitli çı-kar çevreleri ile birlikte kararlaştırıl-mış ve partisi tarafından gündeme ge-tirilen kanuların oylamasında el kal-dırmaktadırlar.

Demokrasilerin Çoğunluğun Yö-netimi olduğu söylenir. Hayır budoğru değildir. Demokrasi, egemen-liği elinde tutanların yönetimidir.Hak ve özgürlükler sadece onlar içinvardır. Bakın bugün iktidarı elinde bu-lunduran AKP’ye; yasalar, kurallar,hukuk, kunun... onlar için hiç bir şeygeçerli değildir. Onuların özgürlü-ğünün önünde hiç bir engel yoktur.Yağma ve talan için yasalar önlerineengel mi çıkartıyor? Bir gecede yenibir düzenlemeyle engel ortadan kal-dırılıyor. Yolsuzluk, hırsızlık, dolan-dırıcılık... her türlü özgürlüğe sahip-ler. Örnek Deniz Feneri... Onları yar-gılayacak mahkeme yoktur. Soruş-turma açabilecek savcı yoktur. Yanidemokrasi faşist diktatörlüklerde sa-dece iktidarı elinde bulunduranlariçin vardır. Faşizmin iktidarında de-mokrasi halkı için diktatörlüktür.

Demokrasilerde ülkede yaşayanfarklı dini inançtan ve azınlıktanhalkların hakları güvence altındadır.Oysa ki ülkemiz tarihi azınlık halk-lara yönelik asmlasyonlar ve katli-amlar tarihidir.

Burjuva demokrasinin asli unsur-larından biri temel insan haklarınıngüvence altında olmasıdır. Bu ger-çekten çok önemli belirleyici bir öl-çüdür. Oysa ki siyasi iktidar halkın bü-yük bedeller ödeyerek kazandığı vetüm dünyanın kabul ettiği uluslararasımetinlere konu olan bu hakları sudangerekçeler ile gasp etmektedir.

Örneğin yaşam hakkının kutsalolduğunu söyleyen burjuva demok-rasisi esasları ile Uludere katliamınıaçıklayabilir mi.

Roboski de yaşanan katliamdagerekçeleri; “biz terörist zannettik” ol-muştu. Yani bu iktidar “terörist” de-

diği kişileri “katledebilirim” diyor.Onların yaşam hakkı yoktur. Kaçak-çıları öldürebilirim diyor. Faşist dev-letin temel anlayışı budur. Böyle ol-masa bu kadar çok, bu kadar perva-sızca insanları katledebilir mi?

Urfa hapishanesinde yaşanan olay-lara bakın. İktidar olayı şöyle açıkla-maktadır; Koğuş içindeki tutuklulararalarında kavga ettiler. Yangın çı-kardılar ve öldüler. Yapılan açıkla-malara göre olayın devletle hiç bir il-gisi yok. Diyelim ki öyle; tutuklula-rın diri diri yanmasının sormlusukim? Tutukluların üzerinden kapılarıkilitleyip açmayan içerde diri diriyanmasına neden olan devlet değil mi?Bu devlet anlayışında insan hayatınınönemi yoktur. Onun için önemli olantutuklunun kaçmamasıdır.

Kayseri’de ring aracında diri diriyakılan tutsakları unutmadık. O günkapıları açmayarak katleden zihniyetile Urfada insanları ölüme mahkumeden zihniyet aynıdır.

İş cinayetlerinde, göçüklerde ölenişçiler için kader deyip geçer. Öyle ki,onların kaza dediği cinayetlerde hepişçiler ölür. İşçinin hayatının önemiyoktur. İşçilerin yaşamı da ölümü deucuzdur. Onun için çıkça öldürülür.

“Demokrasilerde herkes kanunönünde eşittir” denir. YALAN!

Ülkemizde özel yetkili ağır cezamahkemeleri vardır. Ve eşit görül-meyen insanlar bu mahkemelerdeyargılanırlar. özel kanunlar ile yargı-lanır özel kanunlar ile infazını ta-mamlarlar. Ülkemiz de büyük birçoğunluk kanunlar önünde haksızlı-ğa uğramada eşite benzer bir mağ-duriyet içindedir. kanunun gereğinegöre değil paranın ve gücün gereği-ne göre iş yapılır kanun dairesindehizmet görmesi gereken idarelerde.

“Demakrasilerde hükümetler icra-atlarını anayasayla sınırlandırırlar” de-nir. Oysa ülkemizde anayasal hüküm-ler hatırlatıldığında biz zaten o anaya-sayı kaldıracağız diye cevap verilir.

“Kanunlar anayasaya aykırı

Page 27: Yürüyüs 24

24 Haziran2012

227

Yürüyüş

Sayı: 24

İŞKENCECİLERDEN HESAP SORDUK SORACAĞIZ!

olamaz” denir. Oysa ki kanunlarınanayasaya uygunluğunu denetleyecekmekanizmalar ya hiç kurulmamış yada tamamne etkisizdir.

Demokrasi seçimlerle özdeşleşti-rilir. Seçimlerin özgür ve adil şartlardayapılması gerektiği söylenir. seçim-lerin. Oysa ülkemizde bir tenekeyağ, çocuğuna iş karşılığında, ya datamamen çaresizlikten oy verir in-sanlarımız. Oy vermeyene ceza kesilir.

“Demokrasilerde yarğı bağımsızolur” olur derler. Ülkemizde baştamilletvekilleri kendilerini “bağım-sız yargı”ya teslim etmezler. Doku-nulmazlık zırhına sıkı sıkıya sarılır-lar. Bağımsız olduğu söylenen yar-gının bağımsızlığı en çok tartışılan ku-rumlardan biridir. Hakimler ve sav-cılar yüksek kurulu adındaki bir ku-rul mahkemelere nasıl davranması ge-rektiğini söyler.

“Hukuk devletinde Yasama, Yü-

rütme ve Yargı Organı Hukuka Bağ-lı hareket etmelidir” deninr. Bunun daancak idarenin tüm eylem ve işlem-lerinin hukuka uygunluğunun yargı-tay denetimi ile mümkün olduğu var-sayılır. aynı şekilde yargı organları daüzt mahkemeler aracılığı ile denet-lenmeli kanunlar ise anayasa mah-kemesi kanalı ile anayasaya uygun-luğu sağlanmalıdır.

Bunların hangisi mevcuttur ül-kemizde? Mesela Afet Yasası adı ileçıkarılan yasada idarenin afet bölge-si olarak tespit ettiği bölge ile ilgili ve-rilen kararları yargıya taşımanın önükapatılmıştır.

Yakın zamanda çıkarılacağı söy-lenen ve özelleştirme kararları ile il-gili yargı yolunu kapatacak kanun de-ğişikliğini düşünün. göstermelik bileolsa mahkemelere götürülemeyenidari kararlar alınacak.

Pratikte bunun örneğini gördük.

Sulukule mahkeme kararı beklen-meksizin yıkıldı. Mahkeme kararıbu bölge için hazırlanan kentsel dö-nüşüm projesi esaslarını iptal etti.

Mahkemeler kanalı ile hak aramakbile paralı oldu. Hakkınızı aramak içinpeşin harç ve dava masrafları ödeye-mezseniz dava açamıyorsunuz.

Anayasasında temel görev olarak;“Demokrasiyi koru, halkın huzur vemutluluğunu sağla, temel hak ve hür-riyetlerini kullanacakları uygun şart-ları hazırlar” şeklinde yazar ama dev-let temel haklarını kullananları jop-larla döver, gaz bombalarıyla katledir.

Kısacası yaşanan praiğe baktığı-mızda gerek yasalarla, gerekse uy-gulamalarla ülkemizde demokrasideğil faşizmin hüküm sürdüğünügörmekteyiz. Bu faşizmin demokra-sisidir. Faşizmin demokrazisne karşıhalkın demokrasisini savunmaya de-vam edeceğiz.

Engin Çeber’in katillerine verilen göstermelik ceza-lara itiraz edilmesinin ardından dava Yargıtay’da görül-meye başlandı. 18 Haziran günü Yargıtay’da görülen, 39gardiyan, 3 müdür, 13 polis, 4 asker ve 1 doktor toplam60 katilin yargılandığı dava öncesinde Bakırköy Adliyesiönünde toplanan TAYAD’lı Aileler, “AKP Engin Çeber’inKatilini Koruyor Katillerden Hesap Soracağız!” pankartıile “İşkence Yapmak Şerefsizliktir”, “Adalet İstiyoruz”dövizlerini taşıdılar. Engin’in maketi de her zamanki ye-rini almıştı.

Halk Cephesi adına Çağrı Avcı tarafından yapılan açık-lamada, Engin’in katillerinin zamanaşımı ile kurtarılma-ya çalışıldığı belirtilerek, “Buna izin vermeyeceğiz! Yıl-lardır adalet talebimizi haykırıyoruz, bugünde haykırmaya,işkencecilerden, katillerden hesap sormaya devam edeceğiz.İşkence yapmak insanlık suçudur. Biz bu suçu affetme-yeceğiz. Uzun bir süre Yargıtay’da bekletildikten sonrausulden bozulan davanın bu duruşmasında da katiller tah-liye edilmek istenecek. Tüm dünyanın tanık olduğu bir iş-kenceyle ölüm vakasında dahi katilleri açıktan koruma-ya çalışanları uyarıyoruz: Bu halk adaletsiz kalamaz. Halkadaletini kendi uygulayacaktır, katillerden de onları ko-ruyanlardan da hesap soracaktır. Ne işkence yapanları, nede işkenceyi cezasız bırakanları affetmeyecektir bu halk.İşkenceciler cezasız kalamayacaktır. Adalet talebimizi hay-kırmaya devam edeceğiz. Ferhat’ı vuranlardan, Engin’i

katledenlerden hesap soracağız!”denildi. Eylemde sık sık, “KatillerHalka Hesap Verecek”, “Bedel Öde-dik Bedel Ödeteceğiz”, “DevrimciBasın Susturulamaz”, “İşkence Yap-

mak Şerefsizliktir”, “Halkız Haklıyız Kazanacağız”, “Neİstiyoruz Adalet, Kim için Halk İçin, Yaşasın Halkın Ada-leti!” sloganları atıldı.

Mahkemenin ardından Av. Ebru Timtik, "Keşifle be-raber mahkeme heyeti gördü ki yapılan savunmaların hep-si yalandır. Olay ortaya çıkmıştır. İşkencenin görülmemişolması imkansız. Adli Tıp raporu da, darbelerin ölümden4-5 gün önce meydana geldiğini ortaya koydu. Rapor sa-nıkların savunmalarını boşa çıkardı." diye konuştu. Tim-tik’in, “Kaygılıyız, kuşkuluyuz, tutuklulukla ilgili süre 5yıldır. Bu 5 yıl dolmadan bu kararın çıkması ve onay-lanması gerekli. Aksi takdirde katiller sokakta ellerini kol-larını sallayarak gezecekler. Sanık polisler ellerini kolla-rını sallayarak zaten gezmekte. En azından elimizde ka-lan gardiyanlarınyaptıkları işkencesuçunun cezasınıçekmeleri. Buradayargılanan sokaktagaz bombalarıylabaşlayan Türki-ye’deki işkencegerçeğidir." sözleriile açıklama sonaerdi.

Engi̇n Çeber’i̇n Kati̇lleri̇ni̇ Düzen Koruyor, Halk Hesap Soracak!

Page 28: Yürüyüs 24

Cepheli alıngan değildir, küsmez,çözer! Çünkü bilir ki, alıngalık düzeneaittir.

Alınganlık düzenden getirdiği-miz bir zaaftır. Bu zaafı yaratan kü-çük burjuva gurur ve bencilliktir.Alınganlığın sonraki aşaması küs-mektir. Küsmek bir zaaftır ve diğer za-afların aşılması önündeki en büyükengeldir. Çünkü alıngan kişilerle ko-nuşmak, tartışmak mümkün değildir.En küçük bir eleştiride bile hemen kü-serler. Cepheli, eleştiri geliştirir dü-şüncesiyle hareket eder ve her eleş-tiriyi dikkatle dinler. Alınganlar ken-dilerini tartıştırmazlar! Çünkü ken-di gerçekleriyle yüzleşmekten kor-karlar. Bu yüzden eksikliklerinin,yanlışlarının, zaaflarının gizli kal-masını ister. Kendi bildikleriyle ken-di doğrularıyla yaşamayı tercih eder.

Cepheli eleştiri aldığında nedeni-ni düşünendir. Kendisine bir eleştirigeldiğinde "Beni nasıl eleştirir?" so-rusunu değil; "Acaba bu eleştirininnedeni ne?" sorusunu sorandır. Sa-dece sormakla da kalmaz Cepheli, bueleştirinin nedenini bulup çözendiraynı zamanda. Yani sorun yaratan de-ğil, çözen, üretendir her zaman. Buyüzden de her zaman kendini eleşti-rir Cepheli. Eleştiriye açıktır her za-man. Hiçbir koşulda alınganlık yap-maz, küsmez. Küsmek yüzünü düzenedönmektir, bunu bilir.

Cepheli'nin yüzü her zaman dev-rime, yeniliğe dönüktür. Hep daha iyi-sini yapmaya çalışır. Ve bunun için deemek harcar. Bir görevi başaramadı-ğında umutsuzluğa kapılmaz, darılıpgeçemez. Bir dahaki sefere nasıldaha iyi yaparımı düşünür. Bununiçinde Cepheli, önce başarısız oldu-ğu işleri değerlendirir, oradaki yan-lışlarını, hatalarını bulur ve yerinedoğru olanı koyar.

Bu tarih hatalardan dersler çıka-rılarak yaratılmıştır. Savaşı ve sa-vaşmayı böyle öğrenmiştir insanla-rımız. Defalarca düşmüş kalkmışama yine mücadelenin bir yerinde yeralmış ve şehit düşmüş insanlarımız

vardır. Bu bilinçle savaşır Cepheli.Komutanken yaptığı bir yanlış-

lıktan dolayı görevden alınan birCephe gerillasının yaşadıkları bunaörnektir... Komutanın bütün yetkile-ri, görevleri elinden alınır ve ona ye-niden bir şans verilir. Herşeyi yenidenyaratacaktır artık. Güveni, inancı,vefalığı, fedakarlığı yeni baştan is-patlayacaktır. Bunun için yeni geril-lalarla aynı eğitime tabi tutulur. On-ların yaptığı işi yapar, her şeyi yeni-den öğrenir. Onun yaşadıkları zordur.Ama o bu cezaya kızmaz, yoldaşla-rına küsüp alınganlık yapmaz. Nasılgörevimden alınırım diyerek yenigörevini küçümsemez. Sadece nede-nini arar ve bu sorunu çözmeye çalı-şır. Kendindeki yanlışı ya da zaafı yoketmek için uğraşır. Ve sonunda başa-rır! Görevinden alınan bu komutandaha sonra komutan yardımcısı ola-rak şehit düşer.

Moralsizlik ve küsmek devrimeküsmektir.

Alınganlık Cepheli'nin tarzı değil-dir. Çünkü alınganlık, hastalıklı bir ruhhalidir. Bu hastalığı yaratan düzendir.Cepheli'ler düzenin yarattığı her pis-liğe karşı savaşırlar. Alınganlık dabunlardan biridir. Bu özelliğe sahip in-sanlar sürekli tavırlı davranışlar ser-gilerler, hep kaprislidirler. Herşeyinodağına kendilerini koyarlar, ben mer-kezcidirler. Cepheli bilir ki bu ruh haliçevreye zarar verir, insan örgütleye-mez. İşte bu yüzden bulundukları yer-de bu tür davranış sergileyenlere izinvermezler. Onların dağıtıcı, bozguncu,moral bozucu hareketlerini eleştirir, ge-

liştirmeye çalışırlar.Cepheli'ler söylenen bir sözü ya da

yapılan bir eleştiriyi başka yerlere çe-kip, gereksiz tartışmalara girmezler.Tartışmalarını sorunun özünden uzak-laşmadan yaparlar. Her zaman geliş-tiren ve eğitendir Cepheli.

Alınganlar geliştiremez, eğite-mezler. İlişkileri sürekli gergin tu-turlar. Eleştiri-özeleştiri mantığınıdoğru kavrayamadıklarından yanlışı"açık vermek" olarak nitelendirirlerve daha sonra kendilerini eleştirenlerde "açık aramaya" başlarlar.

Özeleştiri verirken MORAL BOZ-MAK, alınganlık yapmak ikna ol-mamanın göstergesidir.

Cepheli bu yaklaşımlardan uzak du-rur. Bunun çalışma alanını ve ilişkile-ri yıpratacağını bilir. Cepheli her zamanbulunduğu yere verimli olan aynı za-manda oradan verim alandır. Kendinigeliştirmeyen, devrimi geliştirmeyendüzeni geliştirir. Bunu bilir Cepheli.

Her devrimci önce kendini ikna et-melidir. Sonra eleştiri silahını dev-rimci bir şekilde kullanmakla yü-kümlüdür

Alınganlığı küçümsemek ya da sı-radanlaştırmak da bir zaaftır. Bu ek-sikleriyle savaşma gücü olmayanla-rın başvurduğu bir yöntemdir.

Alınganlık ve küsmek bir dev-rimciyi büyütmez, küçültür. İlişkile-ri güçlendirmez, bitirir. Bunun sonu-cunda düzenin bataklığı olduğunubilir Cepheli. İşte bu yüzden iç düş-mana karşı amansız bir mücadeleyürütür. Bunun için de "ben"i yokedip, "biz"i yaratmaya çalışır.

Kendini Geliştirmeyen Düzeni Geliştirir

Alınganlık ve KüsmekHastalıklı Ruh Hali̇di̇r!

Yürüyüş’ün 321. SayısınaToplatma ve

1 Ay Kapatma

SUSMAYACAĞIZ!Halk düşmanları, büyüyen korku-

larını bastırabilmek için daha mat-baada el koydular gerçeğin sesi Yü-rüyüş dergisine. Halkın adaletindenduydukları korkuydu bu. Oysa halkın

adaletini duymayan kalmamıştı. Yü-rüyüş’ü susturmakla, halkın umutla-rını kelepçeleyemezler… Gerekirsekulaktan kulağa fısıldayacağız amagerçekleri illa ki ulaştıracağız halkı-mıza…

Burjuva basının yalanlarla dolugazete sayfalarına, televizyon ekran-larına karşı bir tek biz yazacağız,haykıracağız gerçekleri… Halkın ada-letini uygulayan devrimcileri…

İŞKENCE YAPMAK ŞEREFSİZLİKTİR!28

Yürüyüş

24 Haziran2012

Sayı: 24

Page 29: Yürüyüs 24

Sevgili Devrimci Okul OkurlarıMerhaba,

Geçen haftaki dersimize ideolojiksağlamlık ve ilkeli olmak konusu ilebaşlamıştık. Bu hafta aynı konuya kal-dığımız yerden devam ediyoruz.

"Ne Şiş Yansın,Ne Kebap" TavrıDevrimci KişiliğinDavranışı Değildir

Bu tavır, orta yolculuktur. Çeliş-kili durumlarda arayı bulmak, çatış-mak gerektiğinde uzlaştırıcılığasoyunmak devrimci tavır değildir.Doğru tektir ve devrimci doğru-ları içeren ilkeler, kurallar dos-doğru, cepheden savunulmalıdır.

Devrimci tavır, bedeli ne olur-sa olsun, doğruları sonuna kadarsavunmaktır. Her durumda, herilişkide bu tereddütsüzlüğe, ka-rarlılığa sahip olmazsanız, dü-şünceleriniz de oportünistleşme-ye başlar. Artık, devrimin çıkar-larını, devrimci ilkeleri ölçü olmak-tan çok, günü kurtarmaya, durumuidare etmeye, görmezden gelmeyebaşlarsınız. Böylece, yanlış olanıdoğruya çevirmediğiniz gibi, kendidoğrularınızı da çürütmeye başla-mışsınız demektir.

Günü kurtarmaya, durumu ida-re etmeye başladıysanız, bilin ki,düşünceleriniz de oportünistleş-meye başlamış demektir. Çünkü,davranış, düşüncenin eseridir. Halkı-mızın ifadesiyle söylersek, dervişinfikri neyse zikri de odur.

Bir yazar şöyle diyor; "İnsan onlariçin dövüşmeye fırsat bulmazsa, fikirleryaşamaz." (Thams Mann)

Öyledir ve düşüncelerin oportü-nistleşmesi tam da budur. İlkeleriniz için, değerleriniz için

dövüşmeyi, ça-tışmayı göze al-mazsanız o fi-kirler, ilkeler ya-şayamaz. Aklı-mızın içindeölüp cesede dö-nerek çürür. Buçürüme, tavır ve

davranışlarda çarpıklıklar, ilkesiz-likler, kuralsızlıklar olarak yansır...

İlkeli Olmak,Köşeli Düşünmektir

Bakın, plastik bir top en ufakrüzgar da bile sağa sola doğru sav-rulur. Hafiftir, köşeleri yoktur çünkü.

Devrimci kültür ve ilkeler içsel-leştirilmezse, benzer bir şekilde yü-zeysellik oluşur. Devrimin, devrim-ciliğin sorumluluğunun ağırlığı ta-şınmazsa, aynı şekilde hafiflik orta-

ya çıkar.Devrimci ilkeler, düşünce tarzı ve

davranış kuralı olarak, kişiliğimizinköşeleri haline getirilmezse de sav-rulmak kaçınılmazdır.

Köşeli düşünmezseniz, davranış-larınız devrime değil, düzene hizmeteder. Devrimci çizgi, gelenek ve ah-lakımızın ilke ve kuralları köşeleri-mizdir.

Devrimci davranış biçimi oturupkalkmadan, nerede nasıl bir üsluplakonuşulacağına, ilişkilerimizden ta-vır alışlarımıza kadar bellidir. Dos-tumuza düşmanımıza nasıl yaklaşırızbilinir, bunlar artık gelenekselleş-miştir. İşte bunlar devrimciliğimizinköşe taşlarıdır. İlkeli olmak, her koşulda dev-

rimci davranışları somutlamaktır. Bu-

nun yolu da, köşeli düşünmektengeçmektedir.

Cepheli; her koşulda devrimcili-ğin gereğini yapar.

Cepheli; düşman karşısında geriadım atmaz.

Cepheli; her türden oportünistgörüş ve tavra karşı uzlaşmaz olur.

Cepheli; devrimci kültür ve ah-laka aykırı olan her şeyi içeren "içdüşman" karşısında taviz vermez.

Cepheli; emekçidir, cüretlidir, fe-dakardır, direngendir, sonuç alıcı vesorun çözücüdür, kitleleri örgütle-yen ve en önde dövüşendir.

Cepheli; yanlışlar, zaaflar, ku-ralsızlıkların dışa vurumu olan ma-zeretlere, bahanelere sığınmaz. Bumazeretleri meşrulaştırmaya kalkıp"Ama", "Fakat", "Ancak" ile başlayancümleler kurmaz.

İlkesizlikleri teorize edip ma-sum göstermeye yarayan "Ama","Fakat", "Ancak"lı cümleler kur-maya kalkışmadan önce, Dayı'nınşu sözünü daima aklına getirendir;"... Gerekçeler, tebessümle kar-şılanması gereken, sorunlardankaçışın, çaresizliğin bir sonucuolarak kabul edilmelidir."

Evet, Dayı'nın bu sözü aklı-mızdan hiç çıkmamalıdır.

Cepheli, mazeret üretmeyi dev-rimciliğine yakıştırmaz. Görevinin,

sorumluluğunun gereğini yapar. Böy-le davranmayı da onur bilir.

İç Düşman,Bütün İlkesizlikleri veKuralsızlıkları İçerenZaaflarımızdır

Zaaflarımız, iç düşmandır.Neden böyledir?Çünkü, zaaflar, devrimci ideolojinin

değil düzen ideolojisinin eseridirler.Çünkü, zaaflar, hem devrimcili-

ğimize hem de Cephe'ye zarar verir.İşte bu yüzden, zaaflar bize düş-

mandır. Ve bu anlamda "iç düş-man" olarak tanımlamışızdır.

Zaafların panzehiri ilkeli ve ku-rallı olmaktır. Her koşulda, her konu-da, herkese karşı köşeli düşünüp ilke-

DEVRİMCİ OKULDEVRİMCİ OKUL

Ders: İdeoloji̇k Sağlamlıkve İlkeli̇ Olmak...

Devrimci,Devrimci İlkelerin

Gereğini Hayatın İçindeHer Zaman

Yerine Getirir

24 Haziran2012

29

Yürüyüş

Sayı: 24

İŞKENCECİLERDEN HESAP SORDUK SORACAĞIZ!

Page 30: Yürüyüs 24

li davranmak devrimci tavrıhayatın içinde somutlamaktır.

Burjuva ideolojisi kendisi-ni devrimci saflarda "iç düş-man" olarak somutlar. Ve il-kesizlikler, kuralsızlıklar olarakvücut bulur. İç düşmanın az-raili, devrimci ilke, kural veahlaktır. Bunlar yaşama geçi-rildiğinde iç düşmanın da ya-şamı son bulur...

Ülke, Halk veHareketimizin GerçeğiniBilince Çıkartmayanlar,Soyutluk Yaşarlar

Soyutluk ise düşüncelerin oportü-nistleşmesinin, davranışların ilkesiz-leşmesinin temel sebeplerinden biri-sidir. Halktan kopuk olanlar, halkın ta-rihsel gücüne inanmayanlar, bu gücüaçığa çıkartmak için halkı örgütle-meyenler halktan öğrenip halka öğ-retmeyenler halka ve halkın kurtuluşsavaşına da giderek yabancılaşırlar.

Sovyet Devrimi'nin muzaffer ön-deri olan Lenin diyor ki; "Ancak hal-ka inanan, halkın yaratıcı dehasınıncanlı pınarına dalan galip gelebilir."

"Halkın yaratıcı dehasının canlı pı-narına dalmak" nedir denirse, halktanöğrenip halka öğretmektir deriz. So-yutluğun panzehiri budur. Bunu ba-şaramayanlar, halkın acılarının, hın-cının, hasretinin yakıcılığını içlerin-de hissetmezler. Tüm bu yoksulluk-tan, zulümden, sömürüden kurtul-manın tek yolu olan devrimin ilkele-rine de sahip çıkmazlar.

Halktan öğrenmeliyiz. Halktan öğ-renmesini bilmeyenler, halka da hiç birşey öğretemezler. Halktan öğreniphalka öğretmenin temelinde, halkın ta-rihsel gücüne inanç vardır. Halkın ta-rihsel gücüne inanç demek, aynı za-manda özgüven demektir. Bu özgüven,ideolojik sağlamlığın üzerinde yükselir.İşte bu inanç ve sağlamlığın ol-

madığı yerde, düşünceler oportü-nistleşir ve halkımızın deyimiyle "neyardan ne serden" tavrı gelişir.

“Ne yardan ne serden" deyimininanlamı şudur; İstediğini elde etmesiiçin özveride bulunması, bedel öde-mesi gerektiği ama o özveride bu-

lunmadığı, bedel ödemediği gibi, is-tediğinden de vazgeçmiyor.

Devrimcilik için ilkelere bağlılık,emekçilik, özveri, cüretli olmak...gerekiyor ama hem bunların gereği-ni yapmayıp hem de devrimcilik id-diasında bulunmak, kestirmeden söy-lersek, ahlaksızlıktır...

Devrimci,Devrimci İlkelerin GereğiniHayatın İçinde Her ZamanYerine Getirir

Bu ilkelerden birisi de, halktan öğ-renip halka öğretmektir. Aynı ma-dalyonun iki yüzü sayılabilecek den-li aynı olan bu yaklaşım, devrimci ge-lişimin de temeli sayılır.

Soyutluk ise gerçeği göremez... Budurum, kimi zaman abartıya kimizaman da küçümsemeye neden olur.Düşmanın her anlamdaki gücü abar-tılarak, halk güçlerinin gerçekliği deküçümsenir. İşte değerlendirme, Ma-hir Çayan'ın ifadesiyle söylersek "Pa-sifizmin değişmez karakteri"ndenkaynaklanır.

Oysa, halk düşmanları örgütlü halkkarşısında, direnip savaşan halk ger-çekliği karşısında güçsüzdür. Burjuvaideolojisi de ait olduğu sınıfın çıkarla-rını yansıttığı için her şeyiyle çürümüşve gericidir. Halkın kurtuluş ideolojisi,her şeyiyle çürümüş ve gerici düzenideolojisi karşısında güçlüdür. Çünkü,halktan ve gelecekten yana olandır.

Devrimci ideoloji, halkın gücüneinanç aşılar. Bu inanç, halka güven vehalk sevgisi olarak ifadesini bulur vehalkı örgütleyerek somutlanır.

Halkı örgütlemenin aracı ise kitle ça-

lışmasıdır. Kitle çalışmasınınözünde, halktan öğrenip hal-ka öğretmek vardır. Bir başkaifadeyle söylersek, halk olarakörgütlenip devrim için savaş-mayı öğrenmektir sözkonusuolan. Bunu, bize, bizden baş-ka hiç kimse öğretemez. Ha-yatın içinde süregiden bu öğ-renim sürecinde klavuzumuzMarksizm-Leninizm'dir.

Biz Halkız.İdeolojimiz, Sömürü veZulümdenKurtuluşumuzunİdeolojisidir

Zulüm ve sömürüden kurtuluşunyolunu, gereklerini ideolojimizden,tecrübesini de halkların tarihinden öğ-reniriz. Bunları öğrendikçe kendi gü-cümüzün de bilincine varırız.

Bu bilinç, sınıf bilincidir. Sınıf bi-linci, emekçilerin kendi tarihsel güç-lerinin yıkıcılığını ve yapıcılığının far-kına varmasıdır.

Emekçiler, kapitalizmin zulümve sömürü düzenini yıkacak olanyegane güçtür. Bunu 20. yüzyılda de-falarca yaptılar.

Çin Devrimi de bunlardan birisiy-di ve Çin Devrimi'nin önderi Mao, "Yol-daşlar! Gerçekten yıkılmaz olan kale ne-dir?" diye sorduktan sonra, şöyle cevapverir; "Kitlelerdir; devrimi gerçektenve içtenlikle destekleyen ve milyonlarcave milyarlarca halktır. Ne olursa olsunhiçbir gücün ezemeyeceği gerçekten yı-kılmaz kale, işte budur."

İşte bu güç ve güveni kuşanama-maktır soyutluk. Bu güç ve güvenledonanmazsanız, halktan uzak kalır-sanız, yoksulların acısını, adalet ara-yışını örgütleyip devrime de yönlen-diremezsiniz.

Halktan öğrenip halka öğretme-yenler, umutsuzlaşıp, moralsizleşirler.Düşünceleri güçsüzleşir, inançları za-yıflar, ilkesizleşir ve karamsarlaşırlar.Çünkü, halkın gerçeğini göremezler.

Nedir halkın gerçeği?Çin Devrimi'nin muzaffer önderi

Mao "Başkalarının zayıflık, cehaletve kölelikten başka bir şey göreme-

Devrimci tavır, bedeli ne olursa olsun,doğruları sonuna kadar savunmaktır. Herdurumda, her ilişkide bu tereddütsüzlüğe,

kararlılığa sahip olmazsanız,düşünceleriniz de oportünistleşmeyebaşlar. Artık, devrimin çıkarlarını,

devrimci ilkeleri ölçü olmaktan çok, günükurtarmaya, durumu idare etmeye,

görmezden gelmeye başlarsınız. Böylece,yanlış olanı doğruya çevirmediğiniz gibi,

kendi doğrularınızı da çürütmeyebaşlamışsınız demektir.

İŞKENCE YAPMAK ŞEREFSİZLİKTİR!330

Yürüyüş

24 Haziran2012

Sayı: 24

Page 31: Yürüyüs 24

diği yerlerde umudu, sevincive güçlülüğü görmesini bi-len" olmak gerektiğini vur-guluyor.

Eğer, halka baktığımızda"zayıflık, cehalet ve köleliktenbaşka bir şey" göremiyorsanız,halkın ve kavganın gerçeğineuzak ve dolayısıyla soyut kal-mışsınız demektir. Eğer, hal-ka baktığımızda umudu, se-vinci ve güçlülüğü görmesinibilmiyorsanız, halka güvene-mez, inanamazsanız. Halkın gücünükuşanamazsınız.

Halka, halkın gerçeğiyle, acısı,derdi, dermanı, hıncı ve adalet özle-miyle bağını yitiren her düşünce,kişi, tavır ve davranış kaçınılmazolarak oportünistleşir. Burjuva ideo-lojisi ve küçük burjuva pasifizmindenetkilenir.

Halkın gerçekliğiyle bağını yitir-mek, köksüzleşmektir. Köksüzleş-mek, burjuva ideolojisinin rüzgarlarınaşu ya da bu biçimde kapılıp savrul-maktır. Yenilmek işte böyle olur.

Devrimcileri, her anlamda yenil-mez kılan ise her koşulda halkla bağ-larını koruyup güçlendirmeleridir.Yenilmezliğin temeli budur.

Bakın, sosyalizmin kuruluşununmuzaffer önderi; Stalin, BolşevikPartisi Tarihi'nin sonsözünde ne diyor;

"... Bir kural olarak kabul edebi-liriz ki, Bolşevikler, geniş halk yı-ğınlarıyla bağlarını korudukları sü-rece, yenilmez olacaklardır. Ve ter-sine, Bolşevikler, yığınlardan uzak-

laştıkları ve yığınlarla olan bağları-nı yitirdikleri an, bürokratik pasla ör-tüldükleri an, bütün güçlerini kaybe-deceklerdir, kof bir biçimden ibarethale geleceklerdir…

Eski Yunan mitolojisinde ünlü birkahraman olan Anteus, efsaneye göre,düzler tanrısı Pasiden'in ve yeryüzütanrıçası Geo'nun oğluydu. Anteus,kendisini doğuran, emziren, yetiştirenanasına pek çok bağlıydı. Bu Ante-us'un yenmediği tek kahraman yoktu.O yenilmez bir kahraman olarak ka-bul ediliyordu. Onun gücü neredeyatıyordu? Onun gücü, dövüş sıra-sında ne zaman hasmı tarafından sı-kıştırılsa, toprağa, kendisini doğurupbesleyen anaya dokunmasında ve bu-nun ona yeni güç katmasında yatı-yordu. Ne var ki, onun bir zayıf yanı-Şu ya da bu biçimde yerle bağının ko-parılması tehlikesi- vardı. Düşmanlarıonun bu eksikliğinin farkındaydılar vefırsat kolluyorlardı. Bir gün bu ek-sikliğinden yararlanan bir düşman çık-tı ve Anteus'u yendi. Bu Herkül'dü.Herkül, Anteus'u nasıl yendi? Onun

yerden ayağını kesti, kaldırdı,havada tuttu, toprağa dokun-masına olanak vermedi ve so-nunda onu boğdu.

Sanıyorum ki, Bolşevik-ler, Yunan mitolojisinin kah-ramanı Anteus'u andırıyorlar.Anteus gibi onlar da kendile-rini doğuran, emziren ve ye-tiştiren analarıyla, yığınlarlakorudukları için güçlüydü-ler. Ve analarıyla, halklabağlarını korudukları sürece,yenilmez olarak kalmak için

her olanağa sahiptirler..." ( BoşevikPartisi Tarihi / J. Stalin-Bilim veSosyalizm Yayınları-syf; 455-456 )

Halkla bağlarını korumak, hal-kı örgütlemektir.

Halkla bağlarını korumak, halk-tan öğrenmek ve halka öğretmektir.

Halkla bağlarını korumak, hal-kın zulüm ve sömürüden tek yolu olandevrim ve sosyalizm için ölümüne sa-vaşmaktır.

Halkla bağlarını korumak, "Bircanım var, feda olsun halkıma" şia-rında somutlanan feda ruhuna sahipolmaktır. Devrimciliğin temeline sağ-lam bir temel taşı olarak halk sevgi-si ve halka bağlılığı koyduğumuzdayenilmez, yıkılmaz, savrulmaz birdevrimciliği inşa ediyoruz demektir...

Sevgili Devrimci Okul okurları buhaftaki dersimize burada son veriyo-ruz. Haftaya yeni bir konu ile buluş-mak üzere. Hoşçakalın.

Bitti

Eğer, halka baktığımızda"zayıflık, cehalet ve köleliktenbaşka bir şey" göremiyorsanız,

halkın ve kavganın gerçeğine uzakve dolayısıyla soyut kalmışsınız

demektir. Eğer, halkabaktığımızda umudu, sevinci ve

güçlülüğü görmesinibilmiyorsanız, halka güvenemez,inanamazsanız. Halkın gücünü

kuşanamazsınız.

90’lı yıllar... Ankara HüseyinGazi Mahallesi’nde bir okulun önünde üst geçit olmadığıiçin sürekli çocuklar ölüyor. O zamanlar HÜKAD var ma-hallede. Bizim derneğimiz. Biz dernek çalışanları olarakbir imza metni açtık ve başladık imza toplamaya, üst ge-çit istiyoruz diye. Mahallede de Aleviler yoğunlukta amaSünni mahalle ve sokaklar da çok. Tabii biz asıl olarakAlevi halkın yaşadığı yerlere gidiyoruz. Diğer yerlere git-miyoruz hiç. Sanki onların çoçukları o okula gitmiyor veaynı ölüm riski altında değiller gibi.

Bir gün oturup tartış-tık ve o mahallelere de gi-delim dedik. Ve gittik.

Bazı evler kapıyı bileaçmadı, bazı evler imza

vermedi, terörist gözü ile baktı. Ama bunlar istisnaoldu. Gittiğimiz çoğu evden boş dönmedik ve birçok imzatopladık, o güne kadar hiç gitmediğimiz yerlerden.

Ve sonuçta o üst geçidi oraya yaptırdık. Sorun bizimkafamızdaki duvarlarda idi. Kolaycı bakış açısında idi.Alevi halk yüzyıllardır ezilmişliği ile hep muhaliftir vedaha kolay örgütlenir ama Sünniler sanki ezilmiyor, on-ların devletle çelişkisi yok… Bu bakış açısını o üst ge-çit kampanyamızda bırakmıştık.

Hayatın Öğrettikleri

Alevi Ya da Sünni, Ezilen Tüm Yoksul Halkımızdır!

24 Haziran2012

331

Yürüyüş

Sayı: 24

İŞKENCECİLERDEN HESAP SORDUK SORACAĞIZ!

Page 32: Yürüyüs 24

Sömürünün olduğu her sistemin te-melinde iki sınıf vardır. Ezen ve ezi-len. Tarihin her evresinde egemenlerhalklara, halkın her kesimine düşmanolmuşlardır. Onlara göre halk ancakonların kölesi, hizmetçisi olabilir.Kendilerinden başka kimsenin değe-ri yoktur onların gözünde. Ve bizimpayımıza yoksulluk, açlık, hastalık, iş-kence, tutsaklık, katliam… düşer.Peki biz ne yapacağız?

Üzülmek mi? Kin Duymakmı?

Her ikisi de bize ait duygulardır.Üzülmek ve kin duymak birbirine zıtduyguları ve hareketleri barındırır.Bize en çok öğütlenen ise üzülmek-tir, acımaktır. Üzülen insan ne yapardiye sorgularsak; ağlar, sızlar ve yineağlar, sızlar. Kendini çaresiz olarak gö-rür. Yaşadıklarını çözümsüz olarak gö-rür. Sorunlarının, acılarının kaynağı-nı bilmez ve sorgulamaz. Hatta bu ya-şadığı olayların, acıların tamamını sa-dece kendisinin yaşadığını düşünür.

Hastane kapılarında ölürüz, yan-lış tedavi ediliriz, parasını ödeyeme-diğimiz için tedavi olamayız… Vebize aşılanan düşünce, bunları tek ba-şımıza yaşadığımız, tek başımıza

çözmek zorunda olduğumuzdur.

AKP’nin iktidarda olduğu son 10yılda 10 bin 804 işçi, çalışırken, ge-rekli güvenlik önlemleri alınmadığıiçin öldü. Aslında öldürüldüler. Ezen-ler için ölenlerin bir önemi yoktur. Birigider birisi gelir… İşsiz ordusu bü-yüktür, 10 bin gitti mi, geride işsiz mil-yonlar var.

Biz ölürüz, onlar “üzgün” olduk-larını söylerler… Hatta gözyaşı dök-tükleri de görülmüştür. Sorumlu kim-dir diye sormazlar. Ama ölümlerimi-zin baş sorumlusu egemenlerdir. Yap-tıkları şovlar kendilerini aklamakiçindir. Sorumluluklarını gizlerkentüm yaşananları birbirinden ayrı gös-terirler. Neden-sonuç ilişkisini gör-meyelim diye uğraşırlar. Çaresizce ka-derimize boyun eğmemizi isterler.

Oysa biz kader diyerek bize da-yatılan zulme kin duymalıyız. Oturupağlamaktansa kin duymalıyız. Kinduymalıyız ki, yaşadığımız açlık,yoksulluk, ölüm ve katliamların so-rumlularından hesap soralım. Kinduymak acımızı unutturmaz, biziayakta tutar.

Öfkenin kaynağında sevgi var-dır. Vatanımıza, halkımıza, yol-daşlarımıza beslediğimiz sevgi ne

kadar büyükse; düşmana öfkemiz,adaleti gerçekleştirme özlemimiz deo kadar büyük olur.

Gördüğümüz zulmün karşısındaağlayan-sızlayan olmamalı, zalimle-re olan kinimizi büyütmeliyiz. Kinduymak, unutmamayı ve hesap sor-mayı öğütler...

RAF'lı (Kızıl Ordu Fraksiyonu)Alman yazar faşizmin tecrit hücrele-rinde şöyle diyor: "Üzgün olmaktan-sa, öfkeli olmayı yeğlerim."

Üzülmek çaresizliği kabul et-mektir. Üzülmek yapılanları ka-bul etmektir. Biz ne kendimize ne dehalklara yaşatılan sömürü ve zulmeboyun eğeriz. Kinimiz kişisel değil,sınıfsaldır.

Kinimizi ÖrgütlenmeyeHesap SormayaDönüştürmeliyiz

Sınıf kini, bize acıların nedeninigösterirken, onlardan hesap sormamızıöğretir. Kinimiz örgütlenerek halkdüşmanlarına yönelir. Net bir hede-fimiz olur. Üzülüp, ağlayıp, sızlamaklasorunlarımızı çözemeyiz. Sorunları-mızın çözümü sadece bize bunları ya-şatanlardan hesap sormakla olur.

ÜZÜNTÜYÜ DEĞİL SINIFKİNİMİZİ BÜYÜTECEĞİZ

Sınıf KiniSınıf KiniHalkların bütün acılarının

hesabını sormak için

İstanbul’da Gazi Mahallesi Yunus EmreHalk Komitesi, mahallesine sahip çıkma-ya devam ediyor. Yunus Emre Mahalle-si’nde bulunan Aşık Veysel Parkı’nda 17Haziran günü “Damında Şahan GülerZere” belgeseli gösterildi. Hırsızlığa, yoz-laştırmaya karşı halkın dayanışmasını ör-

gütlemek amacıyla komite tarafından ya-pılan gösterimin ardından, bir değerlen-dirme yapılarak, devletin halk düşmanlı-ğı ve iktidarın zulmüne karşı kazananın hal-kın mücadelesi olduğu anlatıldı. 50 kişininkatıldığı film gösterimine bundan sonrakihaftalarda da devam edilecek.

İŞKENCE YAPMAK ŞEREFSİZLİKTİR!32

Yürüyüş

24 Haziran2012

Sayı: 24

Düzeni̇n Yozlaştırma Poli̇ti̇kasının Bi̇zi̇ Tesli̇m Almasına İzi̇n Vermeyeli̇m! Hırsızlık Suçtur!

Page 33: Yürüyüs 24

Eleştiri-özeleştiri ideolojik güçtür. Solu sol yapanen önemli köşe taşlarından birisidir! Fakat solun buönemli köşe taşı da yerinden oynamıştır. Solda ideolojikeleştiri yok denecek kadar azdır.

Bu yeni bir durum da değildir. On yıllardır soleleştiriyi ideolojik mücadelenin bir aracı olarak kullan-mıyor. Solda eleştiri çıkarlara göre şekilleniyor.

Ortada solun kültürüyle, ideolojisiyle, ahlaki değer-leriyle ilgisi olmayan bir olay vardır. Solun on yıllardırmücadeleyle kazandığı değerlere tahrif edilir. Burjuvaideolojisi sol saflara taşınır, sol adına savunulur. Soliçin bunlar asla eleştiri konusu olmaz. Eğer bir hareketleher hangi bir problemi yoksa eleştiri adeta tatile çıkar.Eleştiriyi ideolojik mücadelenin aracı olarak değil saldırıolarak görür.

Eleştiriyi birlik olmamanın, birlikte iş yapmamanıngerekçesi olarak görülür. Eleştirilere ideolojik olarakcevap vermez, çünkü ideolojik eleştiri güçlü bir ideolojigerektirir. Onun yerine saldırır. Sol içi şiddete başvurur.Solun bu konudaki tarihi özellikle 12 Eylül öncesi utançverici bir tablodur.

Sol bugün eğer 12 Eylül öncesi gibi sıklıkta silahlıçatışmalara varan saldırılara başvurmuyorsa bu onungeçmişten olumlu dersler çıkarttığından değildir. 12Eylül öncesi olanaklarına sahip olsa yine aynı şeyleriyapacaktır.

Dergimizin 320. sayısında Evrensel gazetesindenSeyiz Aslan’ın yalan ve kışkırtma üzene kurulu yazısındandolayı EMEP’i eleştirdiğimiz için her hafta verdiğimizYürüyüş dergisinin ilanı yayınlamadığını yazmıştık.EMEP bu tavrını sürdürüyor.

Kendileri sahip oldukları Evrensel gazatesinde yalanve kışkırtıcı yazılar yazıyor. Bize de diyorki; benimyalan ve kışkırtıcılığımı açığa çıkartmayacaksın. Çı-kartırsan ben de ilanınızı yayınlamam.

İlanımızı yayınlamamalarıyla ilgili Evrenselcilerleyüz yüze görüşme yaptık. Aşağıda Evrenselciler ileyapılan bu görüşmeye yer veriyoruz.

***

Evrensel: Sanırım ilanla ilgili konuşmak için geldiniz.

Yürüyüş: Evet, ilanımızı yayınlamamışsınız. Dünbir arkadaşla görüşmüşsünüz. Telefonla görüşmek iste-medik. Yüzyüze görüşelim istedik.

Evrensel: İlanı etik bulmadığımız için gazetemizdeyer vermedik. İlan bize geldiği andan itibaren size ulaş-maya çalıştık. Hatta İdil Kültür Merkezi'ni aradık. Amaulaşamadık. En son mail attık.

Şunu bilmenizi isteriz. Biz EMEP'i eleştiriyorsunuzdiye ya da Evrensel Gazetesi'ni eleştiriyorsunuz diyeilanınızı yayınlamamazlık yapmadık. Şimdiye kadarEvrensel Gazetesi'ne veya EMEP'e onlarca eleştiri yap-tınız. Şimdiye kadar ilanınızı yayınlamayacağız diyebir şey demedik. O eleştirilerinize karışmak bizim had-dimiz de değil. Bizim için sorun olan şey, etik olarakdoğru bulmadığımız şey bir kişinin hedef gösterilmesi,onun hakkında yalancı kışkırtıcı denilmesi. Birebirhedef göstermek düşmanca takınılmış bir tavırdır.Biz bunu etik bulmadığımız için gazetemizde builana yer vermedik. Tekrar belirtelim. İlan bize geldiğiandan itibaren size ulaşmak için uğraştık. Ama ulaşamadık.

Yürüyüş: En başta şunu belirtelim. Siz bu ilanıbizimle dayanışma için yayınlamıyorsunuz. Aramızdaticari bir anlaşma var. Siz yayınlıyorsunuz, biz parasınıödüyoruz. Eleştirilerimizi doğru bulmayabilirsiniz, be-ğenmeyebilirsiniz. Bunun yolu ilanı yayınlamamakmıdır? Sizin de gazeteniz var, televizyonunuz var. Ora-lardan pekala cevap verebilirsiniz. Oradan dersiniz:"Yürüyüş dergisinin söyledikleri doğru değildir. Bizkışkırtıcı değiliz, yalancı değiliz" dersiniz. Ama sizbunu yapmıyorsunuz. Bize yaptırım yoluna gidiyor-sunuz. Esas devrimci olmayan, etik olmayan budur.

Evrensel: Biz eleştirinin içeriğine ilişkin bir şey de-miyoruz. Eleştiride istedinizi yazabilirsiniz, yazıyorsunuzda. Bizim dediğimiz üslup sorunu. Burada etik bir sorunvar. İsim kullanarak Seyithan Aslan'a yalancı, kışkırtıcıdiyerek hedef gösteriyorsunuz. Bizim gazetemizde etikolarak uyduğumuz şeyler vardır. Bunun tasarrufu bizdedir.Birebir hedef olarak gösteriyorsunuz. Böyle bir şeyikendi sayfalarımızdan niye yer verelim? Sadece parameselesi değil. Parasını veren herkes Evrensel'de istediğiilanı veremez. Sizin de böyle düşünmediğinizden eminiz.

Yürüyüş: Biz hedef göstermiyoruz. Sizi düşmanolarak da görmüyoruz. Devrimci bir eleştiri yapıyoruz.Biz dostlarımıza eleştiri yaparız. Dostlarımızın devrim-cileşmesi için eleştiri yaparız. Dostlarımızın yanlışlardanvazgeçmesi için eleştiririz. Eleştirilerimizi ağır bulabi-lirsiniz, beğenmeyebilirsiniz. Ama bu bizim eleştirimizdir.Böyle kabul etmek zorundasınız. Sonuçta burdaki gö-rüşmelerimizi de yayınlacağız dergimizde. Biz eleştiri-lerimizin her kelimesini savunuyoruz.

Evrensel: Bunu da etik bulmuyoruz. Görüşmeninsonuna gelmişiz. Bu görüşmeyi yayınlayacağız diye yenisöylüyorsunuz. Biz sonuçta röportaj yapmıyoruz, söyleşiyapmıyoruz. Bir konu üzerinde görüşüyoruz. Tam sonunagelmişiz. Yayınlayacağız diye yeni söylüyorsunuz.

Yürüyüş: Bizim halktan, insanlardan saklayacakgizleyecek bir şeyimiz yok. Biz ne söylediysek yaptık,ne yaptıysak savunduk. Burda söylediğimiz her kelimeyi,dergimizde yazdığımız her kelimeyi sonuna kadar sa-

Evrensel Diyor ki; “Sen binim yalanımı ortaya çıkarttın,ben de senin ilanını yayınlamam!..”

24 Haziran2012

33

Yürüyüş

Sayı: 24

İŞKENCECİLERDEN HESAP SORDUK SORACAĞIZ!

Page 34: Yürüyüs 24

vunuruz. Bu açıdan biz halktan saklayacak, gizleyecekbir şey görmüyoruz. Burdaki görüşmelerimizin her keli-mesi, her cümlesi yayınlanabilir, istenildiği yerde anla-tılabilir. Bizim açımızdan bunda bir mahsur yok.

Evrensel: Tabi bizim açımızdan da bir mahsur yok.Bugün ne dediysek bir dahaki geldiğinizde aynısını diyeceğiz.

Yürüyüş: Siz dergideki yazıyı okudunuz mu? Der-gideki yazımızda o dediklerimizin hepsinin altını tek tekdoldurduk. Tek tek nedenleriyle anlattık. O sözler boşsöylenmiş sözler değildir.

Evrensel: Dergideki yazıyı okumadık. Biz eleştirininiçeriğine ilişkin bir şey demiyoruz. Tekrar söylüyoruz.Bizim sorunumuz üslup. Siz Seyithan Aslan'ı hedef gös-teriyorsunuz, yalancı kışkırtıcı diyorsunuz. Bu hedefgösterme değil midir?

Yürüyüş: Hayır değildir. O sözleri yazdık. Nedenlerini,niçinlerini anlattık. Dergideki yazımız budur. Başlığı daböyle. Bizim ilanımızı biliyorsunuz. Yazılarımızın baş-lıklarından ve alt başlıklardan oluşuyor. Şimdi biz dergi-mizde başka ilanda başka mı yazacağız? Öyle iş miolur? Ayrıca bizim için gazetede çıkan ilanın bir önemidaha var, sonuçta bizim yüzlerce tutsağımız var hapis-hanede, bu ilanla politikalarımızı takip ediyorlar dergigelinceye kadar, siz bunu da engellediniz.

Evrensel: O başlığı okuyan kişi bizim sayfalarımızdanokuyacak. Yalancı, kışkırtıcı EMEP diye okuyacak.Yanında bir Yürüyüş dergisi olmayacak ki. Ayrıca bizböyle bir şeye kendi gazetemizden niye yer verelim?Niye kendi yazarımıza kendi sayfalarımızdan tırnakiçinde sövdürtelim?

Yürüyüş: Biz kimseye sövmüyoruz. Bir eleştiri ya-pıyoruz.

Evrensel: Biz eleştiriye bir şey demiyoruz. EMEP'i de,Evrensel'i de eleştirebilirsiniz. En baştan beri dediğimizetik bir sorun. Etik olarak bir sorun gördüğümüz için builanı yayınlamadık. Bundan sonraki ilanlarda bu şekilde biretik sorun gördüğümüzde yayınlamayacağız. Onun dışında

ilanınızı yayınlarız. Bizim açımızdan bir sorun yok.

Yürüyüş: Sonuçta biz ne dediysek onu savunduk,doğrularımıza inanıyoruz güveniyoruz, biz bu gün ko-nuştuklarımızıda yazacağız dergimizde.

***

Halkımız, “dost acı söyler” der; gerçek eleştirininnasıl olması gerektiğini binyılların deneyimiyle tarifetmiştir halkımız.

Evrensileciler de, eleştirinin içeriğine bir şey demiyoruz,üslubu “etik” bulmadık diyorlar.

Elbette eleştiri de üslup da önemlidir. Uslup bir yerdeniyetleri de ortaya koyar. Eleştirmek küfretmek değildir.

İşine geldiği zaman susmak, işine gelmediği zamaneleştiri adına yerden yere çalmak da değildir.

Yalan söylemek, kışkırtıcılık yapmak hiç değildir.Halkımızın söylediği gibi eleştiri “acı”dır. Sarsıcıdır.Zülfü yare dokunmadan idare etmek değildir.

Devrimci eleştiri yalansız, imasız, net olmalıdır. Şöyledemek istemiştik, böyle demek istemiştik diyerek eleştiriolmaz. Neyi eleştiriyorsun, ne diyorsun net olmalıdır.

Eleştiri sorumluluk ister. Eleştirilerin somut verileredayanmalıdır. Somut verilerle eleştirmelisin. Yorumlarla,söylentilerle değil.

Evrenselciler için yalan söylemek etik dışı olmuyor.Yalan söyleyene “yalancı” demeyi etik bulmuyor. Ev-renselciler için yalan söylemek normal bir davranışhaline gelmiş. İşte SOL olmayan budur. Sol’un göçenköşe taşı bunlardır.

Ne yapıyor Evrensel? Yalan söylediği için, yalanadayanan bir yazıya yer verdiği için özür dilemiyor,özeliştiri yapmıyor. “Sen benim yalanımı ortaya çıkarttın,ben de senin ilanını yayınlamam” diyor.

İşte bu sol değil. Bunlar solu çürüten anlayışlardır.SOL’un değil düzenin değerleridir. Bunun ne solla ne dehalkın değerleriyle ilgisi yoktur.

Grup Yorum konseri düzenledikleri için tutuklananarkadaşlarının serbest bırakılması amacıyla Hatay HalkCephesi her hafta olduğu gibi 16 Haziran'da da Ulusalanında oturma eylemine devam etti. Halk Cephesiadına Orhan Çapar’ın yaptığı açıklama ile başlayan ey-lemde, AKP iktidarının yalan ve demagojilerle saldırdığıbelirtilerek, Dersim’de yapılacak konserin hazırlık çalış-malarını yapanlara da saldırıldığı söylendi.

Çapar, “Grup Yorum’un Dersim’de yapacağı konseriengellemek isteyen AKP hükümeti bu sefer aralarındaGrup Yorum korosundan bir kişi olmak üzere 4 arka-daşımızı tutuklamıştır. Amaçları Hatay’da da olduğugibi konser çalışanlarını tutuklayıp konseri engellemek

ama Hatay’da Suriye ile dayanışmamızı, 30 binler ol-mamızı nasıl engelleyemedilerse Dersim’de de “devrimyürüyüşümüz sürüyor” konserini engelleyemeyecekler.Buna güçleri yetmeyecek. Yüzlercemizi de tutuklasalarkazanan yine biz olacağız, kazanan yine halklar olacak.”diye konuştu.

Açıklama Grup Yorum konseri düzenledikleri içintutuklanan Selda Özçelik, Yılmaz Viraner ve İbrahimArslanhan’ın serbest bırakılması talebi tekrarlanarak veher Cumartesi saat 13.30’da Ulus Meydanı’nda adaletistemeye devam edileceği belirtilerek bitirildi. Ardındanoturma eylemine geçildi. 20 kişinin katıldığı eylemhalaylar ve alkışlarla sona erdi.

Grup Yorum Konseri̇ Düzenlemek Suç Deği̇ldi̇r! Yılmaz Vi̇raner,Selda Özçeli̇k, İbrahi̇m Arslanhan Serbest Bırakılsın!

İŞKENCE YAPMAK ŞEREFSİZLİKTİR!334

Yürüyüş

24 Haziran2012

Sayı: 24

Page 35: Yürüyüs 24

Şu günlerde tiyatronun özelleşti-rilmesi tartışılıyor.

Tiyatrocular tartışıyor. Tiyatroözelleştirilemez diyor. KimisiAKP'nin yalakalığını yapıyor.

Tiyatro hiç bir zaman ezenlerin,devletin olmamıştır.

Tiyatro geleneği Anadolu'da çokköklüdür. İşte bunlardan biridir köyseyirlik oyunları.

Anadolu'da köy seyirlik oyunlarıtiyatronun kökenini oluşturur. Gele-neksel halk tiyatrosu dendiğinde ilkakla gelen köy seyirlik oyunlarıdır.Yani diğer bir deyişle halk seyirlikoyunları da diyebiliriz. Çünkü halkve köylülük birbirinden ayrı değildir.Anadolu'da köylülüğün hakim olduğuyıllarda var olmuştur bu oyun. HalenAnadolu’da pek çok köyde devamettirilen köy seyirlik oyun geleneği,binlerce yıllık bir geçmişe dayanır.

Köylerde daha çok kısıtlı bir alan-da yaşayan insanların kendi aralarındabelli zamanlarda oynadıkları sözlüya da sözsüz oyunlardır. Sahnesizve ortada oynanır. Somut, özel biroyun yeri yoktur. Basit giysi ve araç-larla canlandırılır karakterler. Törenselyanın öne çıkarıldığı bu oyunlarda,genellikle üretim, bereket, doğum,ölüm konuları ele alınır.

Binlerce yıl önce Anadolu insan-ları, geçimlerini şimdiki zamandayok olmaya yüz tutmuş tarımdansağlıyorlardı. Halk, mevsim dönüş-lerine, ekim-dikim ve hasat dönem-lerine bir önem katmış, değer ver-miştir. İşte bunları oyunlar ile sergi-lemişlerdir. Kış aylarında geneldeköylerde ekim yapılmaz. Kış aylarıkıtlık zamanıdır köylülük için. Yazayları ise tam bir bolluk ve bereketvakitleridir.

Kıtlık karanlıkla eşde-ğerdir, kara ile simgelenir.Bolluk ise beyazla eşde-ğerdir. Her zaman beyazgüzeli, iyiyi, bolluğu temsil

etmez mi, işte bu oyunlarına da yan-sımış halkımızın. Mevsimlere ara-sındaki bu ak-kara çatışması köy se-yirlik oyunlarının temelinioluşturur.Değişik yörelerde değişikbiçimlerde ve işlevlerde oynanan se-yirlik oyunları yedi grupta toplaya-biliriz;

1. Kut tören ve söylence kay-naklı oyunlar - gerçekçi oyunlar,

2. Ölüp dirilme ve kız kaçırmaoyunları,

3. Yılbaşı ve yıl sonu oyunları,

4. Tarımsal oyunlar - çobanoyunları,

5. Hayvan taklitli oyunlar,

6. Dilsiz oyunları - kukla, şakaoyunları,

7. Tek ve çift izlekli oyunlar -dizi oyunları

Köy seyirlik oyunları, ismindende anlaşılacağı gibi seyirlik oyunlardır.Yine ortaoyununda olduğu gibidir,yani köyün ortasında meydanda oy-

nanır. Seyirciler oyuncuların çevresiniiyice çevirirler.

Aslında bu oyunu seyirci ile oyun-cu birlikte oynar. Seyirci yardımcıolur oyuncuya. Sırasıyla oyuncu se-yircinin içinden çıkar ve oyuna katılır.

Seyirlik oyunlar günlük yaşamıanlatır. Hayatın içinde oyunlardır.Kalaycıyı, berberi, çiftçiyi anlatır ör-neğin. Hayvanların taklitleri yapılır.Tören havasında yapılır. Yüzyıllarile değişime de uğramıştır.

Şimdiye dönersek, halkımızın sa-nattan anlamadığını söyleyenler yada buna uzak olduğunu söyleyenlerhalkımızın geleneklerine, kültürüneçok uzak olan kişilerdir. Halkımızyüzyıllardır kendi müzik aletleriniyapar maniler yakar, türküler söyler,tiyatrolar oynar. Eğer o halkın içindeolursak sanatı, halkın sanatını geliş-tirebiliriz, üretebiliriz.

Sanatın yaşamda bir cevabı olmalı.Yani halkın acısına da sevincine decevap olmalı. Gündemi takip etmeli.Sanat politika üretmeli. Sanatçılarve aydınların görevi, halkın var olanbu değerlerini daha da geliştirmekolmalıdır. Halktan öğrenecek, halkaöğreteceğiz.

Bu Halk, Bu Vatan Bi̇zi̇m! Kahrolsun Faşi̇zm Kahrolsun Emperyali̇zm!

24 Haziran2012

Yürüyüş

Sayı: 24

İŞKENCECİLERDEN HESAP SORDUK SORACAĞIZ! 335

29 Haziran -1 Temmuz tarihleriarasında Okmeydanı’nda Sibel YalçınDireniş Parkı’nda yapılacak olan 2.Geleneksel Anadolu Halk Festiva-li’nin duyuru çalışmaları devam ediy-or. 16 Haziran günü, Örnektepe’debir saat süreyle masa açılarak, yak-laşık 200 adet el ilanı dağıtıldı. Halkfestivale davet edildi.

Kamu Emekçileri Cephesi de 19Haziran günü Bakırköy’de yaptıklarıçalışma ile festivale katılım çağrısındabulundular. Bakırköy’de ÖzgürlükMeydanı’nda ve İstasyon Caddesi’nde

çağrı davetiyeleri dağıtıldı. Toplamüç bin adet davetiye halka dağıtıldı.Festival hakkında bilgi de verilen10 kamu emekçisinin yaptığı davetiyedağıtımında halkta destek oldu.

Emeği̇mi̇zle, Kolekti̇f Çalışmamızla Kendi̇Festi̇valleri̇mi̇zi̇ Gelenekselleşti̇receği̇z

Anadolu HalkınınYüzyılldır Süren

"Köy Seyi̇rli̇k Oyunları"Dünden Bugüne Dünden Bugüne

Acısıyla, Sevi̇nci̇yle Gelenekleriyle

HALK HALK GERÇEĞİMİZGERÇEĞİMİZ

Page 36: Yürüyüs 24

Merhaba,Nasılsınız? İyi olmanızı diliyor;

umutla, dirençle hepinizi selamlıyo-rum. Bir komplo ile tutuklanarak ge-tirildiğim hapishaneden yazıyorum.Yaşadıklarımı, bu tür saldırılara hiç deyabancı olmayan sizlerle ve okurla-rınızla paylaşmak istiyorum.

Sokak ortasında infaz ederek, "te-rörist sandım" deyip bombalayarak,gözaltında kaybederek halkı teslimalamayan AKP iktidarı, bir kez dahayalana komploya sarıldı işte. Haklarve özgürlükler mücadelesinin içindeyer alan, orada saf tutan devrimci biriolarak ben de bu komplodan payımıaldım, tutuklandım.

Tutuklanmam başından sonunahukuksuz, keyfi ve dayanaksız... 23Mart gecesi, saat 01.00 sıralarında ai-lemle kaldığım ev polisler tarafındanbasıldı. Bir komşumun kalp krizi ge-çirmesine neden olacak kadar azgınbir terör estirerek geldiler. Akşam sa-atlerinde yaşandığını iddia ettikleri birolayla ilgili olarak ve "acilen" benigözaltına almaya gelmişler.

Tabii, bu gelişin ve anlattıkları hi-kayenin benimle ilgisinin olmadığı-nı en iyi kendileri biliyordu. Ve biz de,daha önce yaşadıklarımızdan dolayıbu gelişten, beni tutuklatmak içinalmaya geldiklerini anlamıştık. Geliş-lerine yakışan bir biçimde kuralsız,kanunsuz bir ev aramasından sonrabeni de aldılar ve siyasi şubeye geti-rildim. Hepimize işkence yaparak,yerlerde sürükleyerek toplam 9 kişi-yi almışlardı. Alınanlar Ankara'daherkesin, özellikle de polisin iyi ta-nıdığı, devrimci vatansever kişilerdi;tutsak yakınları, eski tutsaklar, dev-rimci gençler... Hepsi de daha önce-den tanıdığım, birlikte eyleme gitti-

ğim, hatta hemen hepsiyle ailecegörüştüğümüz kişilerdi. Oradaki her-kes için de durum aşağı-yukarı böy-leydi. Zaten polis de bu tanışıklığı kul-lanıp oradan bir örgütlülük çıkar-mış, hızını da alamayıp aramızdan bir"suikast timi" kurmuş!

Gözaltında 4 gün hiçbir açıklamayapılmadan bekletildik. Savcılığa çı-karılmadan önceki gece polisin oku-duğu sorgu tutanağı ile birlikte anla-dık ne tür bir oyun oynandığını. Birkomplo kurmuşlardı bize. Gerçekten,akla ziyan denecek kadar ilgisiz birçok olayı ve kişiyi yanyana getirme-ye çalışmışlardı. Bunu da ellerine yüz-lerine bulaştırdıkları için (ve aslındaimkansızı gerçekleştirmeye çalıştık-ları için beceremediler) okuduklarınıanlamakta bile zorlandım zaman za-man. "Gerçek mi bunlar?" diye geç-ti aklımdan sürekli.

Savcılıkta da aynı sorular üzerin-den sorgu yapıldı. Benim sorgumu ya-pan savcı, son günlerde "demokrasi-cilik oyununa" malzeme yapılan 12Eylül iddianamesini hazırlayan sav-cıymış. Sorgu başladıktan bir kaçdakika sonra şöyle düşündüm: Keş-ke şu anı tüm halkımız izlese, 12 Ey-lül ve demokratik sorunlar konusun-da hiçbir samimiyetleri olmadığını on-lar da anlardı.

Savcı, polisin hazırlayıp önünekoyduğu herşeyi okuyup sormayabaşladı. Toplamı 19 sayfa. İlk 4 say-fasının, son 9 sayfanın benimle hiç-bir ilgisi yok. İşin saçmalığı da buradabaşladı: Okunan ilk bölümde anlatı-lan olayla, kişilerle vb. hiçbir bağımyoktu. Orada da öyle yazıyordu. Bu-nun üzerinden "Ne ilginiz var?" diyesorulmuştu. Açıkçası ben de halamerak ediyorum ne ilgim var diye?

Son 9 sayfadaki hikaye de aynı:Ankara Haklar Derneği'nde yapılanarama tutanağı. Oysa benim ne ara-madan haberim vardı, ne de arama ya-pılırken oradaydım.

Gelelim gerçekten soru sayılabi-

lecek konulara. Katıldığım demokra-tik eylemleri sordu savcı.

Bunlar; Ankara'da on binlerce ki-şinin, yüzlerce kurumun katıldığı"Eşit, Özgür, Demokratik TürkiyeMitingi", parasız eğitim istediği içintutuklanan Berna Yılmaz ve FerhatTüzer için yapılan basın açıkla-ması -geçerken uğramışım, onu dayazmışlar- derginiz Yürüyüş çalı-şanlarının serbest bırakılması tale-biyle her hafta yapılan basın açık-laması ve İstanbul'da yapılan birbaskın sonrası Ankara'da bunakarşı yapılan basın açıklaması. Ay-rıca bir pikniğe, bir devrimci ce-nazesine, bir de belgesel izlemeyegitmişim. Hiçbirinin meşruluğu tar-tışılmaz. Hepsi de açık, aleni eylem-ler, faaliyetler. Ancak dert bu değilmişzaten. Onu da şu soru, yoruma ihtiyaçbırakmayacak kadar açık anlatıyor:

"İstanbul ilinde TAYAD'a ya-pılan operasyon sizi neden ilgilen-dirmektedir?"

Yani, kendi kuramadıkları o"ilgi"yi benim kurmamı istiyorlar ıs-rarla. "Biz biliyoruz sen birşeyler ya-pıyorsundur, ama ne yaptığını bu-lamadık." demeye getiriyorlar. Yok-sa bunlar soru bile değil bence. Birbaşka soru şu:

"Hapishanede - görüşte- MustafaGök ile yaptığın ziyaretin konusu veiçeriği nedir? Adı geçen kişi ile ilginiznedir?"

Bana sormadan, beni gözaltınaalmadan da öğrenebilirdi bu sorununcevabını merak eden, çünkü hapis-hanede görüşler çift camın arkasındatelefon aracılığıyla yapılır ve tüm gö-rüşmeler hem dinlenir, hem de kayıtaltına alınır.

Ve aynı zorlama ile devam edensorular (Ve benim verdiğim cevaplar)

- Çorum ile ilginiz nedir?- Çorumluyum!- Mustafa Gök'ün arkadaş gö-

rüşüne neden gittiniz?- Arkadaşıyım!

Bu Komplo İlk Değildir Son da Olmayacaktır

Mücadele Edip Boşa Çıkarmazsak!

Özgür TutsaklardanÖzgür Tutsaklardan

İŞKENCE YAPMAK ŞEREFSİZLİKTİR!36

Yürüyüş

24 Haziran2012

Sayı: 24

Page 37: Yürüyüs 24

- Neden Sözde Güler Zere Bel-geselini İzlemeye Gittiniz?

- Sözde Olduğunu Bilmiyor-dum. Belgesel İzlemeye Gittim.

- Üyesi Olduğun Derneğe NedenGirip-Çıktın?

- Üyesiyim.Soruların Her Birinden Önce Bi-

rer Paragraf Ve Savcının Duyguları-na Hitaben Yazıldığı Belli Olan Yo-ruma Dayalı, Hükmü Baştan BelliCümleler: X'in Sorumlusu OlduğuYerde, Y Sorumlusunun YönettiğiVe Örgütsel Olduğu Değerlendiri-len (Değerlendirme Polise Ait) Top-lantıya, Z Sorumlusu Olarak NedenKatıldığını Anlat... Bir Şey Anlat-mamı Değil, Polisin SöylediğiniOnaylamamı İstiyor Savcı.

İşte Tüm Bu Dayanaksız Soru VeOlaylar Alt Alta Dizilip Bunlar Ge-rekçe Yapılarak Komplo Kuruldu.Soruların Ne Denli Zorlama Olduğu

Bile Komp-Loyu Gösteriyor.Kurulan Komplo Şurada Birleşti-

riliyor; Ökkeş Şendiller'den TayyipErdoğan'a Kadar Birçok Kişinin AdıSayılarak Ve Yukarıdaki İddialara Da-yanarak "Suikast Yapacağımız, Ha-zırlık Yaptığımız Anlaşılmış!" Doğ-rudur, Bu Kişilerin Yapıp Ettiklerini AltAlta Yazınca, Ortaya Çıkacak OlanınHalka Karşı İşlenmiş Suçlar ListesiOlacağından Benim De Şüphem Yok.Elbette Onlardan Yaptıklarının, Ya-şattıklarının Hesabını Sormak İste-yenler De Çıkacaktır. Bu Kaçınıl-maz... Ama Bunun Benimle, BizimleYa Da Yukarıda Anlattığım Her Biri Di-ğerinden Alakasız Olaylarla Ne İlgisiVar? Bunun Cevabı Yok!

İşte Polis Böyle Komplo Kuruyor,Savcılar Da Böyle Tutukluyor Hak-kını Arayan, Örgütlenen, Bağımsız-lık Ve Demokrasi İsteyenleri... BuKomplo İlk Değildir. Son Da Olma-

yacaktır Mücadele Edip Boşa Çı-karmazsak... Düşünce ÖzgürlüğüneBir Saldırıdır Bu Komplo. Örgütlen-me Hakkına Saldırıdır. Meşruluğu VeGerekliliği Yukarıdaki ÖrneklerdeBile Açık Olan Demokratik Müca-deleye Saldırıdır. Bu Nedenle De, BuKomployu Boşa Çıkarmak, Bununİçin Birleşmek Hepimizin Birbirimi-ze Ve Halkımıza Karşı Görevidir,Sorumluluğudur.

Geleceği Kuracak Olan Gerçek-lerdir, Doğrulardır; Komplolar, Kom-pocular Değil! Doğrunun Ve GerçeğinGücü İle Bu Pespaye Komployu DaBoşa Çıkaracağımızı Biliyorum. Buİnançla Selam Ve Sevgilerimi Gön-deriyorum.

Umut Şener

16 Mayıs 2012

Ankara Sincan KadınKapalı Hapishanesi

24 Haziran2012

337

Yürüyüş

Sayı: 24

İŞKENCECİLERDEN HESAP SORDUK SORACAĞIZ!

TMMOB 42. Olağan GenelKurulu 31 Mayıs - 3 Haziran 2012tarihleri arasında yapıldı. SeçimlereDevrimci, Demokrat, Yurtsever,İlerici ve Çağdaş Mühendis MimarŞehir Plancılarının önerdiği tek lis-teyle girildi ve yönetim kuruluseçimleri tamamlandı. Ayrıca Ge-nel Kurul’da oy çokluğuyla kabuledilerek TMMOB bünyesindeki24. Oda olarak Bilgisayar Mü-hendisleri Odası (BMO) kuruldu.

Devrimci Mücadelede Mühen-dis, Mimarlar, TMMOB GenelKurulu ile ilgili 20 Haziran tari-hinde bir değerlendirme yaptı.Genel Kurul’un, emekten ve halk-tan yana mühendislik ve mimarlı-ğın gereklerinden uzak bir ortam-da gerçekleştiğini belirten Dev-rimci Mücadelede Mühendis, Mi-marlar, “Daha önceki genel ku-rullarda olduğu gibi baskı ve sal-dırılara karşı etkin yönetim anla-yışının her cümlenin sonuna “söy-ledik”, “söylemeye devam edece-ğiz”, “dedik”, “demeye devamedeceğiz”, “dik durduk”, “dik dur-

maya devam edeceğiz” ve bunungibi söylemler üzerinden “müca-dele” edileceği vurgulanmıştır.Ama bu söylemlerin hiç birisi bu-güne kadar pratiğe geçirilmemiş,pratik hiçbir karşılığı olmamıştır.Pratik mücadele önerileri ise ku-rultaylarda, genel kurullarda etkinyönetim anlayışının delege ço-ğunluğu ile hep reddedilmiştir.Ülkemiz halklarına yapılan saldı-rılar, baskılar, meslektaşlarının işyaşamlarına, özlük haklarına ve ör-gütlülüklerine yönelen saldırılar,halkın işine, aşına, suyuna, barın-ma hakkına, çevreye ya da kendiörgütlülüğüne yönelen saldırılarakarşı herhangi bir mücadele prog-ramı oluşturulmadan ve hayatageçirilmeden salt “söylemlerle”püskürtülemez . Dünya ve ülkenizsınıflar mücadelesi tarihi bunun ör-nekleriyle doludur.” değerlendir-mesinde bulundular.

Devrimci Mücadelede Mühen-dis Mimarlar, kazanılmış haklara,TMMOB’un değer ve gelenekleri-ne, bugüne kadar yarattıklarına sa-

hip çıkacak, halkın mimar, mü-hendis ve şehir plancıları olma so-rumluluğu ve bilinciyle emperyalistsaldırganlığa karşı halkın safların-da olacak, TMMOB’un ve müca-delesinin demokrasi mücadelesininbir parçası olduğunu söylemden ötepratik olarak ortaya koyacak,AKP’nin örgütsüzleştirme saldırı-larına karşı tüm devrimci güçlerle,halk güçleriyle birleşik bir müca-delenin örgütleneceği, emekten vehalktan yana bir TMMOB’u yeni-den yaratmak hedefinde olunmasıgerektiğini belirttiler.

Bunun tarihsel, ahlaki, politikbir sorumluluk olduğunu vurgula-yan Devrimci Mücadelede Mü-hendis Mimarlar, “Başka bir dün-ya ve başka bir Türkiye kurmanınyolu reformizme hapsolarak kapalısalonlarda lafazanlık yapmak de-ğil; devrimcileşmek, hayatın heralanını devrimcileştirmektir. Buperspektif ve bilinç ile meslektaş-larımızı saflarımızda örgütlenme-ye çağırıyoruz” çağrısında bulun-dular.

Emekten ve Halktan Yana Bir TMMOB’u Yaratmalıyız!

Page 38: Yürüyüs 24

Kimse boş hayallere,boş umutlara kapılmasın.Bunu hep söylüyoruz. Faşistdüzen içinde “Kürt soru-nunun” çözümü yoktur.“Akan Kan’ın durdurulması”diyerek CHP Genel BaşkanıKemal Kılıçdaroğlu ile Baş-bakan Erdoğan arasında ya-pılan görüşmeyle, sahte bir“umut ortamı” yaratılmayaçalışılırken bile bunun müm-kün olmadığı görülmüştür.Bırakın “Kürt sorunu”nunçözümünü çelişkiler sahte“umut ortamı”nın yaratıl-masına bile izin vermiyor.

CHP henüz sorunun adınıkoymaktan bile aciz. Baş-bakan Erdoğan’a göre Kürtsorunu yok, “terör sorunu” var.

Kılıçdaroğlu Erdoğan görüşme-sinden sonra Diyarbakır BağımsızMilletvekili Leyla Zana’nın Hürriyetgazetesine yaptığı röportajla sahteumutlar daha da büyütülmeye çalışıldı.

Zana Hürriyet’teki röportajda şöy-le diyor: “Bu işi isterse en güçlüdurdurur. O güçlü kimdir, şimdikihükümettir. O hükümetin başı Er-doğan’dır. Tarihin en güçlü hükü-metinin başındaki isim isterse o ira-deyi gösterir, buna gücü yeter vesorunu çözer. Ben Erdoğan’ın buişi çözeceğine inanıyorum. Bunadair umudumu, inancımı asla yi-tirmedim. Yitirseydim giderdim. He-pimizin yapması gereken, Başba-kan’ın yanında olduğumuzu onahissettirmemiz, onu teşvik etmemiz-dir.” (Hürriyet, 14 Haziran 2012)

Zana’nın açıklamalarına baştaAKP iktidarı olmak üzere burjuvazidört elle sarıldı. Meclisten yaka paçagözaltına aldıkları, yıllarca hapisha-nede yatırdıkları ve çıktıktan sonra

d ahakkında onlarca yılla yargılandığıdavalar açılan Leyla Zana birden oli-garşi nezdinde “çok değerli, çok kıy-metli büyük siyasetçi” oluverdi.

Neden? Çünkü Zana’da oligarşigibi konuşmuştu. Kürt halkının umut-larını Erdoğan’a yöneltmiş, “bu işi”Erdoğan’ın çözeceğine inandığınısöylemişti. Hatta Zana’da Erdoğangibi “bu işi” diyerek sorunun adının“Kürt sorunu” olarak ifade edilmesinekarşı çıktı. Yapılan röportajda gaze-tecilerin “Kürt sorununa çözümyolunda neredeyiz?” sorusuna “Birkere Kürt sorunu sözünü şiddetlereddediyorum. Ortada bir hak talebimeselesi vardır” diye cevap verdi.

Zana’nın Hürriyet’teki röpörtajıüzerine AKP Genel Başkan Yardım-cısı Hüseyin Çelik: “Her kelimeyekatılmıyorum ama söylediklerininçözüme katkı sağlama ve çözümdenyana olma iradesini iade ettiğinibelirtmek istiyorum. Belirttiğimizcamia içinde kendisini şahin kabul

eden insanların söylem ve eylem-lerinin çözüme katkı sağlayıcı ol-madığının anlaşılması gerekir” dedi.

Hüseyin Çelik’in dışında BaşakanErdoğan’a kadar çok sayıda AKP’liZana’yı savunan açıklama yaparkenKürt milliyetçi hareket tarafındanise Zana, yoğun bir şekilde eleşti-rilmektedir.

Çünkü Zana sadece Erdoğan’dan“çözümün tek adresi” olarak övgüylebahsetmekle yetinmiyor, Kürt milli-yetçi herekete de “süreci yenidendeğerlendirsin” diyerek eleştiriyor.

Zana’nın röportajda söyledikleriüzerine BDP Eş Başkanı SelehattinDemirtaş; “Her kim Başbakan’danumutluysa bu saflıktır. AKP gibidüşünmektedir. Cumhuriyet tarihi-nin en sinsi asimilasyon politikala-rını yürüten parti AKP olmuştur”diyerek Zana’yı AKP ile aynı dildenkonuşmakla eleştirdi.

KCK Yürütme Konseyi yaptığıaçıklamada “Yurtsever çevre ve ki-şilerin Kürt halkının geliştirmekte

“Bu işi isterse en güçlüdurdurur. O güçlü kimdir,şimdiki hükümettir. O

hükümetin başı Erdoğan’dır.Tarihin en güçlü hükümetininbaşındaki isim isterse o iradeyi

gösterir, buna gücü yeter vesorunu çözer. Ben Erdoğan’ınbu işi çözeceğine inanıyorum.

Buna dair umudumu, inancımıasla yitirmedim. Yitirseydim

giderdim. Hepimizin yapmasıgereken, Başbakan’ın yanında

olduğumuzu ona hissettirmemiz,onu teşvik etmemizdir.”

(Leyla Zana)

Kürt Sorununda Amerikan Operasyonu Sürüyor!Sahte Umutlara Bel Bağlamayın!AKP Faşizmine Karşı Birleşelim

Direnelim Kazanalım!

İŞKENCE YAPMAK ŞEREFSİZLİKTİR!338

Yürüyüş

24 Haziran2012

Sayı: 24

Page 39: Yürüyüs 24

olduğu direnişi zayıflatan, AKP’ninfaşizan amaçlarına ümit verenaçıklamalardan uzak durması,buna özen göstermesi sorumluluk-ları gereğidir” diyerek uyardı. (YeniÖzgür Politika, 16 Haziran 2012)

Zana’nın Bu Sözleri İlkKez Söylenmiş SözlerDeğil! Kürt MilliyetçiHareket Önce KendiniSorgulamalıdır!

Zana’nın Hürriyet gazetesindekiröportajı elbette Kürt sorununundüzen içi çözümüne hizmet etmek-tedir. Kürt halkının kurtuluşunu değil,mücadelenin düzen içine çekilereksilahlı mücadelenin tasfiyesine hizmetetmektedir. Demirtaş’ın söylediğigibi Zana, AKP gibi düşünmektedirve söylediği her kelime AKP’nin po-litikalarına hizmet etmektedir. Bur-juvazinin dört elle dün hakaretleryağdırdığı Zana’ya bugün övgülerdizmesi bundandır. Zaten Zana bunaçıkça ifade ediyor. “Hepimizin yap-ması gereken, Başbakan’ın yanındaolduğumuzu ona hissettirmemiz,onu teşvik etmemizdir” diyor.

Ancak bilinmesi gereken şudur:Bu ve benzeri sözler ilk kez Zanatarafından söylenen sözler değildir.On yıllardır kürt milliyetçi harekettarafından en üst düzeyde bu ve ben-zeri sözler defalarca söylenmiştir.Üstelik sadece Erdoğan için de söy-lenmemiştir. ‘90’lardan beri oligar-şinin tüm iktidarları çözüm olarakgörülmüştür.

AKP’yi, Erdoğan’ı ilk kez “umut”olarak gösteren Zana değildir.

Kürt milliyetçi hareket on yıllardırkimleri “umut” olarak, “fırsat” ola-rak görmedi ki; Kürt sorununu Özal'ınçözebileceğini söylediler. Demirel"Kürt realitesini tanıyoruz" dedi,çözümün adresi olarak Demirel’igördüler. Çiller "BASK modeli”ndenbahsetti, "Kürt sorununu Çiller çö-zer" dediler. Mesut Yılmaz, "AB'ninyolu Diyarbakır'dan geçer" dedi,çözümün adresi Yılmaz oldu. MHPkoalisyon ortağı oldu, bu sefer "çö-züm iradesi” olarak MHP görüldü.AKP iktidara geldi bu kez de "çö-

zümün iradesi Erdoğan..." oldu. Kürt milliyetçi hareket AB’den

Amerika’ya kadar çözüm yollarınıemperyalistlerde ve oligarşi içi güç-lerde aramıştır.

Leyla Zana’yı AKP’ye hizmet et-mekle eleştiriyorlar. AKP 2009 yılında“açılım” politikalarını başlattığında“umutluyuz, mutluyuz” diye açık-lamalar yapan kendileriydi.

Leyla Zana’nın söylediklerindenhiç de farklı olmayan Aysel Tuğluk’unErdoğan’a yazdığı mektubu var. Şöyle diyor Tuğluk: "Hatırlatmak

isterim ki, tarihsel bir şahsiyet olarakbu ülkede Kürdüyle, Türküyle her-kesin cumhurbaşkanı olarak seçil-mek gibi eşsiz bir fırsata sahiptirsayın Başbakan Erdoğan... 100 yıldabir oluşan bu fırsatı başta Erdağanolmak üzere hep birlikte değerlen-dirmek demokratik Kürt siyasetiolarak çözüm için ortaya konulacakiradeye her türlü desteği vermekkadar, herkesin cumhurbaşkanıolma idealine de büyük katkı suna-cağımızı ifade etmek isterim. Türk-lerin, Kürtlerin ve kültürlerin birlikteeşit, özgür ve demokratik bir şekildeyaşadığı bir ülkenin ilanını gururlayapma fırsatı bir kaç aylığına Erdo-ğan'ın önündedir." (Taraf, 10 Ocak2012)

Tuğluk Erdoğan’ı umut olarakgörme konusunda Zana’yı da geçiyor;“tarihsel bir şahsiyet” olarak görüyor.

Kürt milliyetçi hareket yayın or-ganlarında, yaptıkları açıklamalardaZana’yı AKP politikalarına hizmetetmekle eleştirirken özünde Zana’dan

farklı düşünmemektedir. Zana’nın röportajı üzerine BDP

milletvekilleriyle görüşen Akşamgazetesi yazarı Özlem Akarsu Çelik,Leyla Zana’ya tepki göstermeklebirlikte “Bütün isimler, ‘Hükümetistese Kürt sorununu bir haftadaçözer’ demeyi de ihmal etmiyorlar.İtirazları, Türkiye’de, Meclis’te grububulunan bir parti yerine, Kürt soru-nun Barzani ile çözülmeye çalışıl-masına...” diyor. (Akşam, 17 Haziran2012)

Görüldüğü gibi Kürt milliyetçihareketin ZANA’YA TEPKİLERİ-NİN NEDENİ AKP’NİN KENDİ-LERİNİ MUHATAP ALMAMA-SINADIR.

Oligarşinin başından beri hedefiKürt milliyetçi hareketin silahlı mü-cadelesini tasfiyedir. AKP’nin “açı-lım” politikalarından Kürtçe TV’ye,Kürtçe kursların açılmasından, Kürtçeseçmeli dersin kabulüne kadar çeşitlidemokratik hakların kabul edilmesi,artık silahlı mücadelenin gerek-sizliğine Kürt halkını inandırmakiçindir.

AKP iktidarı onun için artık Kürtsorunu yok terör sorunu var de-mektedir.

AKP’ye bu zemini sağlayan Kürtsorununu, mücadeleyi Bağımsız Kür-distan’dan ana dilde eğitim sorunugibi demokratik taleplere indirgeyenKürt milliyetçi harekettir.

Bağımsız Kürdistan gibi stratejikhedef Kürt milliyetçi hareketin gün-deminden çıkınca, silahlı mücadeleile meşruluğunu dayatan Kürt halkınındemokratik talepleri bugün AKP ik-tidarı tarafından asimilasyonun vesilahlı mücadelenin tasfiyesinin aracıolarak kullanılmaktadır.

Bağımsız Kürdistan’dan stratejikolarak vazgeçilmesi Leyla Zana’yıda haklı olarak Erdoğan gibi düşün-dürtmektedir. Zana’nın şu sözlerisöylettiren Kürt milliyetçi hareketinçizgisidir. Şöyle diyor Zana: “BencePKK da bugün bunu şöyle anlamalı:Bağımsız Kürdistan için o zamanölenleri anlıyorum. Ama 1999’danitibaren strateji değiştiyse BağımsızBirleşik Kürdistan yerini, haklı ta-lepleri elde ederek tamamen birlikte

"Hatırlatmak isterim ki, tarihselbir şahsiyet olarak bu ülkedeKürdüyle, Türkiyle herkesin

Cumhurbaşkanı olarak seçilmekgibi eşsiz bir fırsata sahiptir SaıyınBaşbakan Erdoğan... 100 yılda bir

oluşan bu fırsatı başta Erdağanolmak üzere hep birlikte

değerlendirmek demokratik Kürtsiyaseti olarak çözüm için ortaya

konulacak iradeye her türlüdesteği vermek kadar, herkesin

cumhurbaşkanı olma idealine debüyük katkı sunacağımızı ifadeetmek isterim." (Aysel Tuğulk)

24 Haziran2012

339

Yürüyüş

Sayı: 24

İŞKENCECİLERDEN HESAP SORDUK SORACAĞIZ!

Page 40: Yürüyüs 24

yaşama stratejisine bıraktıysa veamaç yerel yönetimin güçlenmesi,demokratikleşme ise bu gençlerinölmesini artık hiçbir vicdan kabuledemez. PKK da ona göre bu süreciyeniden değerlendirsin”. (Hürriyet,14 Haziran 2012)

Zana’nın açıkça söylediği şurdur;“Bağımsız Kürdistan” için müca-deleden vazgeçtiysen demokratiktalepler için silahlı mücadeleye,gençlerin ölmesine gerek yoktur”

Kürt Sorununda Amerikan Operasyonu Sürüyor

Kapitalizmin emperyalist aşama-sıyla birlikte dünyada emperyalistdevletler arasında paylaşılmayan tekbir toprak parçası kalmamıştır. Em-peryalist sömürüden bağımsız dev-letler ancak ulusal kurtuluş savaşla-rıyla mümkün olmuş ve devrimcileriniktidarda olduğu halk iktidarlarındabağımsızlık korunabilmiştir. Emper-yalizm çağında ulusal sorunun kay-nağı emperyalizmdir. Onun için ulusalsorunun çözümü devrimdedir. Soru-nun kaynağı sorunun çözümü olamaz.

Kürt sorununun kaynağı da em-peryalizmdir. Yani Amerika’dır. Oli-garşinin kürdistan politikası empre-yalizmin çıkarlarından bağımsız de-ğildir. Emperyalizmin çıkarlarına tersolamaz.

Kürt milliyetçi hareket onyıllardıroligarşiyi hedef alırken emperyalizmigörmezden gelmiştir. Sorunun çözü-münü emperyalistlerden beklemiştir.Amerika’ya sorunu çözün denmiştir.Washingtonlar’da çözüm aranmıştır.

BDP ve DTK’nın geçtiğimiz Ni-san ayı sonundaki Amerika ziyaretiüzerine KCK Yürütme Konseyi ÜyesiCemil Bayık, “ABD, Türkiye siya-setinin parçası haline gelmiştir. Bel-kide Kürt sorununun çözümündekimuhataplardan biri de ABD hükü-meti’dir. AKP kadar ABD Hükümetide Kürt sorununda tararf halinegelmiştir” demektedir. (Özgür Po-litika, 5 Mayıs 2012)

Sorunun çözümünü ABD olarakgördüğünüzde hiç kuşkunuz olmasıno “çözüm” Kürt halkının çıkarları

doğrultusunda bir çözüm olmayacak,ABD’nin ve işbirlikçi oligarşinin çı-karları doğrultusunda bir çözüm ola-caktır. O “çözüm” Kürt halkının enküçük direnme dinamiklerinin dahiyok edildiği bir çözüm olacaktır. Si-lahlı mücadelenin tasfiye edildiği birçözüm olacaktır.

Bugün yapılmak istenen de budur.Silahlı mücadelenin tasfiyesi içinAmerikan operasyonu sürmektedir.

CHP Genel Başkanı KılıçdaroğluErdoğan görüşmesinden Leyla Za-na’nın Hürriyet Gazetesine yaptığıröportaja kadar olanlar Kürt soru-nunda süren Amerikan operasyonun-dan bağımsız değildir.

Nitekim, Leyla Zana’nın Hürriyetgazetesinde yaptığı röportajdan ikigün önce ABD’li diplomatlarla birgörüşme yaptığı basına yansıdı.

“Kürt sorunu konusunda ABDcephesinde de önemli gelişmeler ya-şanıyor. ‘Gençlerin ölümünü hiç birvicdan kabul edemez. PKK ona göreyeniden süreci değerlendirsin’ diyenLeyla Zana’nın iki gün önce ABD’lidiplomatlarla görüştüğü ve ‘BağımsızKürt Devleti hayal. Sorunun şiddetleçözülmeyeceği ortaya çıktı. PKK’yısilah bırakmaya teşvik edin’ mesajıaldığı ortaya çıktı.” (Deniz Zeyrek,Radikal, 15 Haziran 2012)

Zana’nın Erdoğan için “Ben Er-doğan’ın bu işi çözeceğine inanı-yorum” sözü gerçekçi değildir. Kürthalkını aldatamaya yöneliktir. Za-na’nın güvendiği Erdoğan değil,

Amerika’dır. Erdoğan’dan umutluolmaları, Erdoğan’ın Amerika’nınsözünden asla çıkamayacak iyi biruşak olmasındandır.

Zana’nın söylediği “ben Oba-ma’ya güveniyorum, ben Ameri-ka’ya güveniyorum”dur.

Bu çerçevede Kürt milliyetçi ha-reketin Zana’ya tepkisi; Zana’nınAmerikan operasyonuna alet olma-sından değil. Kürt milliyetçi hareket

de Kürt sorununun çözümünde umu-dunu Amerikaya bağlamaktadır. Tep-ki, Amerikan operasyonuna dahiledilmemesidir.

İşte KCK Yönetim Kurulu Baş-kanı Murat Karayılan’ın ABD Dış-işleri Bakanı Hillary Clinton’un Tür-kiye ziyaretinde Dışişleri Bakanı Ah-met Davutoğlu ile yaptığı görüşme-sinde PKK için “On binlerce canalan terör faaliyetlerini sürdürdüğü”açıklaması üzerine şöyle diyor: “Peki,Sayın Clinton siz Güney Kürdis-tan’daki Federal Hükümet yetkili-leriyle de dostluk kuruyorsunuz.Onlar da Kürt’tür. Onların da aynenbizim gibi askeri güçleri var. Sizonları dost görüyorsunuz ama bizide terörist ve düşman görüyorsunuz.Onlardan ne farkımız var?” (MuratKarayılan, Yeni Özgür Politika, 14Haziran 2012)

Karayılan Amerika’ya biz de sizindostunuzuz. Barzani’den, Talaba-ni’den farkımız yok. Bizimle görüşündiyor.

Amerika için “dost” ve “düş-man” kavramları çıkarlarıyla ilgilidir.Bununla birlikte kesin olan bir şeyvar ki, o da; ABD’nin dünyada hiçbirhalkın dostu olmadığıdır. Amerikahiç bir halkın sorununu çözmez.

Umudunu Amerikaya’ya bağla-yanların umutları bir kez daha boşaçıkacaktır.

Kürt halkımız; Kürt sorunun çö-zümü Amerika’da değildir. Sorununkaynağı olanlar sorunu çözemez. Çö-züm; Türk, Kürt, Laz, Çerkez, Gür-cü... Anadolu’da yaşayan tüm halk-ların birlikte emperyalizme ve onunişbirlikçisi oligarşiye karşı savaş-maktadır.

BİRLEŞELİM, SAVAŞALIM,KAZANALIM!

“Peki, Sayın Clinton siz GüneyKürdistan’daki Federal Hükümet

yetkilileriyle de dostlukkuruyorsunuz. Onlar da Kürt’tür.Onların da aynen bizim gibi askeri

güçleri var. Siz onları dostgörüyorsunuz ama bizi de terörist

ve düşman görüyorsunuz.Onlardan ne farkımız var?” (KCK

Yönetim Kurulu Başkanı MuratKarayılan)

Zana’nın açıkça söylediğişurdur; “Bağımsız Kürdistan”

için mücadeleden vaz geçtiysendemokratik talepler için silahlımücadeleye, gençlerin ölmesine

gerek yoktur.”

İŞKENCE YAPMAK ŞEREFSİZLİKTİR!440

Yürüyüş

24 Haziran2012

Sayı: 24

Page 41: Yürüyüs 24

29 Haziran 1 Temmuz ta-rihleri arasında İstanbul Ok-meydanı’nda Sibel Yalçın Par-kı’nda yapılacak olan 2. Ge-leneksel Anadolu Halk Festi-vali ile ilgili olarak Halk Cep-hesi’nden Berna Yılmaz veGamze Keşkek ile yaptığımızröportaja yer veriyoruz:

Yürüyüş: Anadolu Halk Festi-vali’nin bu sene ikincisini düzenli-yorsunuz. Öncelikle festivalin ama-cından bahseder misiniz?

Berna Yılmaz: Bir halk, kültü-rüyle, değerleriyle, örf ve adetleriylekendini var eder. Eğer bu değerleryok olursa halk da kendini ifade ede-mez. İşte biz de Anadolu Halk Fes-tivali’nin yaparken amacımız Anadoluhalklarının kültürüne, değerlerine sa-hip çıkmaktır. Bugün yaşadığımızdünyada hem bizim Anadolu kültü-rümüze hem de en genelde tüm kül-türlere yönelik ciddi bir saldırı vardır.Kapitalizm burjuva kültürünü yayaraköz kültürümüzü ortadan kaldırmakistiyor. Dayanışmayı, paylaşımı, sa-hiplenmeyi, yardımlaşmayı ortadan

kaldırıp,y e r i n e ,bencilliği,bireyciliğive her tür-lü yozlu-ğu koy-mak isti-yor. De-yim ye-rindeyseb u r j u v akültürü ilehalk kül-

türü arasında bir savaş sürmektedir.Biz de bu savaşta halkın kültürünü,Anadolu halklarının kültürünü sa-vunanlar tarafındanız. Bu anlamıylafestivalimiz bir festival olmanın öte-sinde düzene karşı yürüttüğümüz sa-vaşın kültür yönüyle somutta ifade-sidir.

Gamze Keşkek: FestivalimizAnadolu ihtilalinin büyümesine mü-tevazı bir katkıdır. Anadolu adaletsiz-liklere karşı isyanların tarihidir. Binlerceyıllık medeniyetlerin beşiğidir. Yaratılandeğer ve geleneklerin kökü çok de-rinlerdedir. Bu nedenle festivalimizaynı zamanda yayılmak istenen bireyci,bencil, benmerkezci, yoz emperyalistkültüre vurulan bir tokattır. Binlerceyıldır Anadolu’da adalet isteniyor veadalet isteği bugün de yakıcı olarakhalkımızın en temel ihtiyacıdır. Ada-letsizliklerle dolu bir dünyada birliğin,dayanışmanın gücü ile ortakça bir fes-tivaldir örgütlediğimiz.

Yürüyüş: Yaz aylarında nere-deyse her konuda festivaller yapılı-yor. Geçen yılda ilkini düzenlediğinizAnadolu Halk Festivali’nin diğerfestivallerden farkı nedir?

Berna Yılmaz: Evet, yaz ayla-rında adeta ülkemiz festivaller ülkesioluyor! Her yerde farklı isimlerdeçeşitli festivaller yapılıyor. Farklıyerlerde farklı isimlerde yapılan bufestivallerin ortak yanı, amaçlarınınaynı olmasıdır. Amaçları, insanları-mıza eğlence adına her türlü yozluğu,ahlaksızlığı yaymaktır. İçkisiyle, yozburjuva müzikleriyle, yoz eğlenceanlayışıyla adeta bir savaş açılmıştır.Özellikle gençlerin kültürünü bilme-den, öğrenmeden yaşamalarını isti-yorlar. Bize ait olmayan tamamenburjuvaziye ait bir kültür verilmekistenmektedir.

İşte bizim festivallerimiz de tambu noktada bu festivallerle kesin birçizgi ile ayrılır. Festivallerimizde

amacımız, halkımıza bilinç ver-mek, kaybolan, yok edilen kül-türümüzü tekrar canlandırmak,bu kültürün bir parçası olanAnadolu’nun yiğitlerini anlat-maktır. Şehitlerimizin vatan top-rağı için nasıl çarpıştıklarını,Anado-lu halk-larının

kurtuluşu-nun neredeng e ç t i ğ i n igösterir. Fes-tivale katılanherkes festi-valimizdenbir şeylerö ğ r e n m i şolarak ayrı-lır. Umudu-nu, inancını, büyüterek ayrılır. Buanlamıyla diyebiliriz ki, festivalleri-miz umudumuzu halka taşıdığımızyerlerdir.

Gamze Keşkek: Evet doğrupek çok yerde pek çok festivaller veşenlikler örgütleniyor. Bira tüketi-minin, uyuşturucunun, fuhuşun yay-gınlaştığı, meşrulaştırıldığı, bunlaraaraç edilen festivaller ve şenliklerdüzenleniyor. Yoksulluğun, işsizliğinbu denli yoğun olduğu bir ülkedeyozlaşma da artarak sürecektir. Hepderiz ya yoksulluğun iki kapısı vardırbiri yozluğa açılır, biri devrime. Bizişte o kapıyı devrime açıyoruz. Kültüralanında verilen mücadele devrimcimücadelenin önemli bir alanıdır. Ana-dolu Halk Festivali’nde tüketim değil,üretim vardır. Sanatsal, sosyal, siyasalbir üretim söz konusudur. En azındanbu hedefler taşımaktayız. Yine Eylülayında üçüncüsü düzenlenecek olanTavır Kültür Sanat Festivali deaynı amacı taşımaktadır. Festivalle-rimiz sosyalist üretim anlayışımızınbir göstergesidir. Kapitalizm her şeyebir fiyat biçer, biz ise değer veririz.Adına değer dediğimiz ne varsa pay-

Röportaj

Berna Yılmaz

Gamze Keşkek

Festivaller Umudumuzu Büyütme,Halk Kültürümüzü Koruma Araçlarımızdır!

Anadolu Halk Festivali’nin tanıtımınıherkes yapmalı. Sadece festivalin

hazırlık komitesi değil, herkestanıtımına ve kitle çalışmasına katılmalı.Herkes bu konuda sorumluluk üstlenip

bu ortakça üretime katılmalıdır.

24 Haziran2012

441

Yürüyüş

Sayı: 24

İŞKENCECİLERDEN HESAP SORDUK SORACAĞIZ!

Page 42: Yürüyüs 24

laşma, dayanışma, devrimcilik… İştebu festivalimizde de bunun adımlarınıatacağız, ortakça üreteceğiz, ortakçabölüşeceğiz. Bu nedenle kapitalizminyaygın olarak dev tekellerin spon-sorluğunda düzenledği festivallerdençok farklı olacaktır Anadolu HalkFestivali. Ve kendi alanında bir al-ternatif yaratacaktır.

Yürüyüş: Anadolu’nun çeşitliillerinden de festivale katılım olacak.Bunlar hangi iller? Onların katılımınasıl olacak? Bu festivale nasıl ha-zırlanıyorlar?

Berna Yılmaz: Festivale, Adana,Mersin, Hatay, Antalya, Çanakkale,İzmir, Bursa, Samsun, Ankara,Edirne, Tekirdağ, Kırklareli, Ma-latya, Elazığ ve Dersim illerindenkatılım olacak. İller festivale, tiyatrogösterileri, müzik grupları ve halkoyunlarıyla katılacak. Ayrıca geçensene olduğu gibi bu sene de her ilkendi çadırını kurarak, yöresel kı-yafetleriyle, yöresel yemek ve ürün-lerini sergileyecekler. İller festivale,çıkardığımız festival afişleri ve da-vetiyelerle hazırlanıyor. Davetiyele-rimiz kapı kapı dolaşılarak, masaaçılarak dağıtılıyor. Ve bu şekildefestivalin çağrısı yapılıyor.

Yürüyüş: Bu sene farklı olarakne yapacaksınız?

Berna Yılmaz: Bu sene geçenseneden farklı olarak tünel yerine,Bedreddin’in Ortaklar Köyü’nü,Kızıldere Destanı’nı, 16-17 Nisandirenişini, 19-22 Aralık direnişinimaket halinde sergileyip o unu-tulmaz anları canlandıracağız. Ay-rıca geçen sene olamayan bazı oyun-larımız olacak. Karagöz ve Hacivatoyununu sergileyeceğiz, kılıç kalkanekibimiz olacak. Sıra gecesi yapa-cağız. Sibel Yalçın Parkı’nın içinehalk kahramanlarımızın ve şehit-lerimizin resimlerini ve hayatlarınıfoto blok halinde sergileyeceğiz.Bu sene festivalimiz parkın içindesınırlı kalmayacak. Anadolu Kahve-si’nin girişinden, “Hoşgeldiniz” yazanpankartlarımızla halkımızı karşıla-yacağız.

Yürüyüş: Anadolu’dan gelenlerinasıl misafir edeceksiniz? Neredekalacaklar? Gelirken yanlarındagetirmelerini istediğiniz bir şey varmı?

Berna Yılmaz: Anadolu illerimiz-den gelen misafirlerimizi, İstanbul’daOkmeydanı, Armutlu, Çayan, Bağ-cılar gibi halkımızın yaşadığı ma-

hallerde misafir edeceğiz. İller festi-vale gelirken, yöresel ürünleri ve kı-yafetlerini yanlarında getirmeleri ye-terli.

Yürüyüş: Ek olarak belirtmekistediğiniz bir şey var mı?

Berna Yılmaz: Ek olarak şunusöylemek istiyorum, geçen sene ilkinidüzenlediğimiz festivalimiz bittiğinde,Anadolu Halk Festivali’ni gelenek-selleştireceğimizi söylemiştik. Sö-zümüzü tuttuk. Geçen seneki dene-yimlerimize yeni deneyimler katarakdüzenleyeceğiz festivalimizi. HerkesiAnadolu kültürümüze sahip çıkmakve kültürümüzü yaşatmak için 2.Anadolu Halk Festivali’ne çağırıyo-ruz.

Gamze Keşkek: Anadolu HalkFestivali’nin tanıtımını herkes yap-malı. Sadece festivalin hazırlık ko-mitesi değil, herkes tanıtımına vekitle çalışmasına katılmalı. Herkesbu konuda sorumluluk üstlenip buortakça üretime katılmalıdır. İlerdeise festivalimiz bu tip çalışmalaraörnek oluşturmalı, Anadolu’nun de-ğişik yerlerinde de yaygınlaşmalı-dır.

15 Haziran günü Ankara’da Kı-zılay-Sakarya Caddesi’nde birarayagelen Halk Cepheliler, tutuklu bulu-nan Yürüyüş dergisi çalışanlarınınserbest bırakılması için eylem yaptılar.13 kişinin katıldığı eylemde yapılanaçıklamada; “Ankara'da tutuklu bu-lunan Yürüyüş dergisi çalışanları ilkmahkemeye ancak 13 ay sonra çı-kartıldılar. Bağımsızlık, demokrasi,sosyalizm mücadelesi veren 26 yıllıkdevrimci basın geleneğinden gelenYürüyüş dergisi çalışanları, çıkartıl-dıkları mahkemede yargılanan değilyargılayan oldular. 12 Eylül askeri

cuntasını ve sonuçlarını yargıladılar,vatanımızın parsel parsel emperyalistülkelere satılmasını, buna seyirci ka-lınmasını yargıladılar. Çıkartıldıklarıtüm mahkemelerde hep yargılayanoldular.” denildi.

Davanın 12 Haziran günü 3. du-ruşmasında, Yürüyüş çalışanlarınıntutukluluğunun devamına ve mah-kemenin 20 Temmuz tarihine erte-lenmesine karar verildiği belirtilerek,“Biz Yürüyüş çalışanlarının serbestbırakılmasını istemeye devam edi-yoruz. Bu haksız uygulamaya derhalson verilmelidir.” denildi.

Eylem, “Tutuklamalarla, Baskı-larla, Yürüyüş Dergisi Susturulamaz”,“Kahrolsun Faşizm, Yaşasın Müca-delemiz!”, “Halkız Haklıyız Kaza-nacağız!” sloganlarının atılmasıylasona erdi.

Yürüyüş’ü Kapatabilir, ÇalışanlarınıTutuklayabilirsiniz!.. Her Baskınız-Saldırınız

Misliyle Geri Dönecektir!

İŞKENCE YAPMAK ŞEREFSİZLİKTİR!442

Yürüyüş

24 Haziran2012

Sayı: 24

Röportaj

Page 43: Yürüyüs 24

2. Geleneksel “Çayan’a Can Ka-tanlar Halk Festivali” 16-17 Hazirangünleri Nurtepe-Çayan Mahallesi’ndebulunan Hüseyin Aksoy Parkı’nda ger-çekleşti. Festival hazırlıklarına yaklaşıkiki hafta önce başlanmıştı. Çayanlılarbu süre içinde Çayan, Nurtepe ve Gü-zeltepe mahallelerinde 500 afiş asıp,yüzlerce el ilanı dağıttılar; SokulluCaddesi üzerinde açtıkları masalarlafestivalin duyurusunu yaptılar.

16 Haziran günü festival hazırlıklarıcoşkuyla başladı. Bütün mahalle vefestivalin yapılacağı Hüseyin AksoyParkı kızıl bayraklar ve Dev-Genç fla-malarıyla donatıldı. Mahallenin ve fes-tival alanının girişine “2. GelenekselÇayan’a Can Katanlar Halk Festivali’neHoşgeldiniz-Çayan Halk Cephesi”,“Düzenin Yoz Kültürüne Karşı, KendiKültürümüzü, Geleneklerimizi, Değer-lerimizi, Birlik ve Dayanışmayı Bü-yüterek Mahallemize Sahip Çıkalım /Çayan Halk Cephesi”, “İşgalci DeğilizHalkız, Evlerimizi Yıktırmayacağız-Halk Cephesi”, “Dev-Genç’i Bitire-mezsiniz”, “Tecrite Son! Ayhan Efe-oğlu’nun Mezarı Nerede? Cevap Alın-caya Kadar Susmayacağız-TAYAD’lıAileler” pankartları asıldı.

Ayrıca Çayan’a can katan 9 ayrıkaranfilin resimleri ve mücadele ta-rihlerini anlatan afişler Hüseyin AksoyParkı’nın duvarlarını süsledi ve misa-firlerden ilgi gördü.

Bir yandan pankartlar asılıp, standlarhazırlanırken; diğer yandan Çayan veNurtepe mahallelerinde sesli çağrılarlahalk festivale davet edildi.

Festival, mahalle halkından Onurisimli Çayanlı’nın sazı eşliğinde söy-

lediği türkülerle başladı. Ardından Ça-yan halkı selamlandı ve Çayan’a cankatan şehitlerimiz nezdinde tüm dünyadevrim şehitleri adına 1 dakikalık saygıduruşunda bulunuldu. Program dahasonra Töre Anadolu’nun seslendirdiğitürküler eşliğinde devam etti. TiyatroSimurg “Can Yücel’den Sözcükler”oyunuyla festivaldeki yerini aldı. Fes-tivalde Çayan Halk Cephesi adına birkonuşma yapıldı. Konuşmada şunlarsöylendi: “Bu yıl ikincisini düzenledi-ğimiz halk festivalimizle mahallemizesahip çıkmak, kahramanlarımızı an-latmak için buradayız. Düzen insanla-rımızı yozlaştırmak, kendi kültürü-müzden uzaklaştırmak, değerlerimizikaybettirmek istiyor. Bizler düzeninyoz kültürüne karşı kendi gelenekleri-mizi, kültürümüzü yaşatmalıyız. Kendiemeğimizle kanımızla kurduğumuzmahallemize sahip çıkmalı, halk festi-valini birlikte büyütmeliyiz.”

Konuşmada ayrıca AKP’nin yıkımpolitikasına değinilerek, örgütlenmeçağrısı yapıldı. Konuşma şu sözlerlebitirildi: “Çayan’a can katanlara selamolsun ki, onların kavgasını sürdürmeyedevam ediyoruz. Çayan Mahallesi’nisavunmaya, mahallemizi savunmayadevam edeceğiz.”

Program, Çayan’ın tarihini ve Ça-yan’a can katanların mücadelelerinianlatan bir sinevizyonla devam etti.Sinevizyon sırasında her şehidimizayrı ayrı alkışlandı. Festivalin ilk günü,Grup Yorum Korosu’nun söylediğiçoşkulu türküler, marşlar ve çekilenhalaylarla son buldu.

Festivalin 2. günü, Çayan’ın yerelsanatçılarının sahne almasıyla başladı.Ardından yazar Cezmi Ersöz, bir ko-nuşma yaparak, öğrenciliği sırasındaböyle bir mahallenin yapım aşamasındayer aldığını, bu yüzden çok heyecanlıolduğunu, genelde Armutlu ve Gazimahallelerini daha sık ziyaret ettiğiniama bundan sonra Çayan’a daha sıkgeleceğini belirtti. Ersöz, başta devrim-ciler olmak üzere, halkın her kesiminindevletin saldırısı ve baskısına uğradığınıbelirterek, THY’de yaşanan işten at-

malara değindi. İşten çıkarılan işçilereyaptıkları ziyaret sırasında işten çıkarılanbir hostesin “biz o kadar katliam, işkence,baskı ve haksızlıklara hep gözümüzükapattık, seyirci kaldık, ama zulümgeldi bizi de buldu” itirafına değinerek,toplumsal muhalefetim ve devrimcilerinbir araya gelmesi gerektiğini belirtti.

Program daha sonra Engin Çeber’inişkenceyle katledilmesi sırasında ilkgözaltına alındığı ve işkencenin başladığıİstinye Karakolu’na yönelik hesap sormaeylemi sırasında çatışarak şehit düşenErdal Dalgıç’ın cenazesini almak içinTAYAD’lıların yapacağı açıklamayaçağrıyla devam etti. Bu çağrıyla berabersloganlar daha gür, daha coşkulu du-yulmaya başlandı.

Kibar Aslan’ın seslendirdiği tür-külerle devam eden festivalde sırasıylaAynur Haşhaş, Gökçe Kahraman, GrupAbdal, Nurtepe Cemevi Tiyatro Grubu,Nurettin Güleç ve Eyüp Haklar DerneğiMüzik Grubu sahne aldı. Sahne alantüm sanatçılar mahallenin tarihine, bas-kınlara ve verilen mücadelenin öneminedeğinerek bu festivalde yer almaktanonur duyduklarını belirttiler.

Program boyunca halayların çekil-diği, birlik ve dayanışmanın güzel birörneğinin sergilendiği festivale ilk gün300, ikinci gün ise 1000’i aşkın kişininkatılımı sağlandı.

Festival çalışmaları ve festival günlerisırasında mahallenin çevresinde süreklidolaşan, yığınak yapıp mahalleyi terörizeetmeye çalışan AKP’nin işkenceci po-lisinin çabaları boşa çıkarıldı. Festivalingelecek sene daha geniş ve daha kitleselolarak yapılması temennileri içerisinde2 günlük program sona erdi.

Mahallelerimizin Kurulmasında,Savunmasında Emeği Geçen Bütün

Şehitlerimizi ve Tutsaklarımızı Selamlıyoruz!

24 Haziran2012

443

Yürüyüş

Sayı: 24

İŞKENCECİLERDEN HESAP SORDUK SORACAĞIZ!

Page 44: Yürüyüs 24

“Uzunköprü’denAnkara’ya Uzun Er-gene Yürüyüşü”nekatılan Trakya HalkKomitesi üyelerininErgene Nehri kena-rındaki köy ziyaretlerisırasında köylülerleyaptığı röportajlarıyayınlıyoruz.

Yürüyüş: Ergene Nehri’nin sizeverdiği zararlardan bahseder misi-niz?

Mustafa Özdem (Edirne İli Me-riç İlçesine bağlı BüyükaltıağaçKöyü)

Tabii ki mahsüllerimizi öldürüyor.Tuzlu su, boya atığı, her türlü atıkarazilerimiz için zararlı, çeltiklerimiziöldürüyor. Diğer mahsüller ayçiçeğiolsun, mısır olsun onları öldürüyor.Trakya halkı olarak, Ergene halkıolarak biz çok çok zarar görüyoruz.Tahminimiz 80 bin dekar arazi zarargördü. Örneğin Adasaran Köyü’ndenÇorlu’ya kadar Ergene havzası den-diğinde köylü hep zarar etmiştir. Buzarar aşağı yukarı 25 yılı geçiktir.Özellikle 1990’dan sonra. Daha öncebiz Ergene’den su içiyorduk. Balıklaryaşıyordu, şu an balık denen bir şeyyok, hiçbir tür canlı yaşayamıyor.Önceleri Ergene’den pancar suyu ge-lirdi, şimdi bu hepsinden daha kötü.Alpullu Şeker Fabrikası’nın eskidensaldığı o su 1 ay sürüyordu. Eylül-Ekim aylarında gelirdi o su. Bu şimdiher zaman zehirliyor. Köylü olarakbunun çaresinin bulunmasını istiyoruz,çiftçi olarak. Eskiden kavun kar-puz, pancar ekiyorduk, ay çiçeğiekiyorduk. Ben eskiden köymuhtarıyken bunla çok mücadeleettik ama bir şey çıkmadı.

Edip Uluçay (BüyükaltıağaçKöyü’nden)

İki türlü zararı var. Bir maddi

kayıplar. Mesala çeltik pirinç üreti-minde kirlendiğinden dolayı, suyubir müddet Ergene’den kullandık.Tarlalarımız, çeltiklerimiz kurudu,hastalık yaptı. Benim şahsen 120dönüm yerim zarar gördü. Çevre Ba-kanlığı’na 2001 yılında dava açıldı.En çok maddi kayıp çeltikte. Birgram verim alamıyoruz. Şu an Sul-tanköy Barajı’ndan su alıyoruz biz.Ergene’nin dibine boru yerleştirereksuyu tarlalarımıza ulaştırdık. Bu tabiiek bir külfet getirdi. Geçen sene dö-nümüne 50 tl para verdik. Ergenesuyu temiz olsa para vermeyeceğiz.Ergene’den şu an su içen hayvandüşük yapıyor. Hastalık yapıyor.Maddi kayıplar büyük. Ergene’niniçinde kurbağa bile yaşamıyor. Bizimçocukluğumuzda o Ergene’de yü-zerdik. Şu an simsiyah.

Osman Tunalı (BüyükaltıağaçKöyü’nden)

Hepimize zarar verdi. 30 yıl önceErgene’nin içinden su içiliyordu. Bu-gün ayağın deyince hastalık yapıyor.Bugün çeltik pirinç için yararlana-mıyoruz. Çeltik Üreticisi Birliği bu-gün bize kesinlikle izin vermiyor.

Önceden 300 kilo verim alıyorken,bugün 100 kilo alamıyoruz. Bu Er-gene alüvyon ovasıdır. Her şey olurama bugün hiçbir şey olmuyor.

Büyük fabrika sahipleri bizleridüşünmüyor. Arıtmalarını çalıştırsalarböyle olmaz. Bu devletin ayıbı, Tür-kiye’nin ayıbıdır. Bugün bu toprak-larda bir tek çeltik ekebiliyoruz. Bu-gün dünyanın hiçbir yerinde böylekirli bir nehir yoktur. Bizler o eskiErgene’den adam boyu balıklar çı-karırdık. Bugün kurbağa yaşamıyor.Önceden bir tek Alpullu’dan gelensu biraz kirletirdi Ergene’yi. Şimdisimsiyah kardeşim.

Mustafa Güldem (BüyükaltıağaçKöyü’nden)

Bize çok büyük zararlar yaptıErgene. Hiçbir şeyden yararlanamı-yoruz. Hastalık yönünden zararlarverdi. Yanından geçemezsin kokudan.Şu an için bir çeltik ekiyoruz amabarajlarda alıyoruz. Bize dekar ba-şında maliyeti çok bunun. Bu senedekar başına 60-70 TL’yi bulur. Ver-diğimiz parayı bile zor çıkarır oldu.Çok saldıranlar büyük çiftçiler bittişimdi. Sağlık açısından, Ergene köy-

lülerinin çoğu kanserli. Ölülerya kalp krizinden oluyor ya dakanserden. Ergene çok pis ko-kuyor. Köylülerin bugün elindesadece çeltik ekimi kaldı. O dabiterse hiçbirimizin elinde ekecekbir şey yok. Fabrikalar arıtma-larını çalıştırmıyorlar. Trakya’nıngenelinde de duyarsızlık olma-sından kaynaklanıyor. Biz za-

Röportaj

Osman TUNALI Mustafa ÖZDEM Edip ULUSOY

Ergene’yi Kirletenlerden Hesap Sormak İçin Birlik Olalım!

Mustafa GÜLDEM

KAHROLSUN444

Yürüyüş

25 Aralık2011

Sayı: 23

Page 45: Yürüyüs 24

manında Çorlu’da Mesut Yılmaz ge-leceği zaman pankartlar açmıştık Er-gene’yi gösterelim diye… Jandarmakomutanı dağıttı bizi, suikast falanolur diye. Mücadele edilmesi lazımama geçmişteki mücadeleden bir şeyçıkmadı. Ben Çorlu’da Sağlık Ma-hallesi’nde oturuyorum. Çocuğumunbiri de fabrikada çalışıyor. Gece03.00’ten sonra salıyorlarmış o boyalısuları Ergene’ye. Geçmiş dönem hü-kümetler de söz verip gittiler, hiçbirşey yapmadılar.

Yürüyüş: Trakya Halk Komite-si’nin bu yürüyüşünü nasıl değer-lendiriyorsunuz?

Mustafa Özdem: İyi değerlen-diriyorum. İnşallah bir sonuç alınır.

Bizler çiftçiler olarak çok zor du-rumdayız. Bugün biz de suyumuzumecbur barajdan alıyoruz. Yakını-mızdaki Ergene’den hiçbir şey sula-yamıyoruz.

Edip Uluçay: Hayırlı olmasınıdiliyorum. Güzel bir çalışma. Sesgetirmesi lazım. Hepimizin bu konudabirşeyler yapması lazım. Az önceimzalar attık. Bu yürüyüşün yanın-dayız, destekliyoruz. Ergene’nin kur-tulmasını istiyoruz. Biz bu durumdançok zarar görüyoruz. Ergene’ninsuyuna ayağı deyenlerin ayağındayaralar oluşuyor.

Osman Tunalı: İnşallah bu sorunçözülür. Bunun için yapılması gerekirdiye düşünüyorum. Bizim Trakya-mız’da insanlarımız diğer yerler gibi

duyarlı. Ne güzel bu arkadaşlar gibiinsanlarımızın olması. İyi değerlen-diriyorum, sesimizi duyurması lazım.Esasında bir kova Ergene’den su gö-türüp milletvekillerinden ellerini busuyla bir kez olsun yıkamalarını is-temeli. Bir ara basın gelmişti, birkaçgörüntü alıp gittiler. Hiçbir şey çık-madı. Desteklenmesi lazım hepimizdestekleriz böyle bir çalışmayı, her-kesin imzalaması lazım.

Mustafa Güldem: İyi bir çalışma,inşallah temizlerler. Biz hepimiz imzaattık. Çiftçilerinde bu yürüyüşe ka-tılması lazım, çoğalmamız lazım.Bizim Trakya insanı biraz duyarsızdır.Doğuda olsa basarlardı o fabrikaları.İnşallah sonuç alınır çünkü köylümüzzor durumda, artık sesimizi duymalarılazım. Kolay gelsin sizlere de.

Trakya Halk Komitesi tarafından 10 Haziran günüUzunköprü’den başlatılan “Uzunköprü’den Ankara’yaUzun Ergene Yürüyüşü”, Pehlivanköy’den sonra varı-lan Ergene boyundaki yeni köylerle yeni umutlarladevam ediyor. 20 bin imza toplanması hedefiyle başla-tılan yürüyüşün ilk günlerinde toplanan toplam imzasayısı 8000’i aştı. Bazen ekin tarlalarında balya taşıyangenç işçilerden, bazense kahvede dinlenen çeltik köylü-sünden toplandı imzalar. İmzalar, Ankara’ya ulaşıldı-ğında Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu’na verile-cek. Kapı kapı gezen Komite üyeleri, bildiri de dağıtı-yorlar.

Gidilen her köyde köylüler, Komite üyelerini büyükbir umutla karşılıyorlar. Sayısal çoğunluk kadar busorunun çözüleceğine inanmanın, ısrar ve sahiplenmeninönemli olduğunu anlatan Trakya Halk Komitesi üyeleri,Ergene Nehri’ni bugünkü durumundan kurtaracak olanınbirlikte mücadele olduğunu ifade ediyorlar.

16 Haziran günü Pehlivanköy çıkışında polisin keyfikimlik kontrolüne ve jandarma takibine uğrayanKomite üyeleri, Ergene’yi kirletenlere neden bunlarıyapmadıklarını sordular. Jandarmanın, yürüyüş kapsa-mındaki köylerin muhtarlarını önceden arayarak, yürü-yüşü yapanlara kalacak yer verilmemesi konusundabaskı yapması halka teşhir edildi.

Komite üyeleri, 21 Haziran günü Lüleburgaz mer-kezde olmayı hedefliyorlar. Bu hedeflerine vaktindeulaşacaklar. Yürüyüş kapsamında 4 kişilik ilk grubadestek olmak amacıyla Trakya Halk Komitesi gönüllü-lerinden iki kişilik ikinci bir ekip daha oluşturuldu. Bu

ekip, 17 ve 18 Haziran tarihlerinde Uzunköprü yakınla-rındaki ve büyük çeltik üreticilerinin olduğu Yunanistansınırındaki Adasaranlı köyüne, Küplü Beldesine,Büyükaltıağaç köyüne ve Yenice köyüne gitti.Köylülerle sohbet edilip, 620 imza toplandı. Buralardabir kez daha görüldük ki, Trakya köylüsünün artıkyalanlara karnı tok. Trakya Halk Komitesi gönüllüleride, çözüm önerilerini ve topraklarımızı bu hale getirenhalk düşmanlarını anlattı köylülere.

Yürüyüşe katılmak isteyip de tarladaki işi nedeniylegelemeyen onlarca insanımıza bildiri bırakılıp, telefonnumarası verildi. Köy kahvelerine afişler asıldı.

Komite üyeleri, eylemlerindeki kararlılıklarını şusözlerle ifade ettiler yürüyüş günlüğünde: “Trakya köy-lümüzün bu inancını, umutlarını boşa çıkarmayacağız.Bedeli ne olursa olsun sonuca ulaşacağız. Emperyalisttalana dur diyecek biz kazanacağız, Trakya köylümüzkazanacak, halkımız kazanacak. Vatanımızda, sırtımız-dan deriyi alanlar, emperyalistler yenilecek.”

Ergene’yi̇ Temi̇zlemek İçi̇n Örgütlenmeli̇yi̇z! Bi̇rli̇k OlursakTemi̇zleri̇z! Örgütlü Halktan Daha Büyük Bi̇r Güç Yoktur!

AMERİKAN UŞAKLARI!

25 Aralık2011

445

Yürüyüş

Sayı: 23

Page 46: Yürüyüs 24

Dev-Genç’liler, bu halkın onurluevlatlarıdır. Türkiye devrim tarihineadını şehitlerinin kanıyla yazmış birokuldur. Devrimci hareketin kadrokaynağıdır. Bu yüzden de en ileride-dirler, en öndedirler… Kavgada bi-rinci, teslimiyette sonuncudur; hattasınıfta kalır.

Sofradan yarı aç kalkar, işlerinibitirmeden uyumaz, vatanı işgal al-tındayken onun coşkun yüreği du-rulmaz… Nerede bir faşist saldırıvarsa, canı pahasına faşistlerin üzerineyürür de kimse durduramaz. Devrimmücadelesini sonuna kadar taşıya-bilmek için kendisiyle mücadelesiniasla ertelemez, eğitimine önem verir.Fedakarlıkta en öndedir Dev-Genç’li,kendini düşünmede en arkada…

“Bir Dev-Genç’imiz var” dediDayımız. Evet, ezilen Anadolu halk-larının bir Dev-Genç’i var. Her günyeni gelenekler ekleyerek büyüttüğübir tarihi var. İçi boş bir mirasçılıkdeğildir Dev-Genç bayrağıyla taşı-nan… Mahir’lerden Dayı’ya Da-yı’dan bize kalan bu miras halk düş-manları karşısında kanınınson damlasına kadar diren-menin mirasıdır… Ve Dev-Genç’liler bu bayrağı büyükbir gururla taşımaktadır.

Dev-Genç kimdir diye soranlara cevabımız:

“Adalet, özgürlük, bağım-sızlık, eşitlik isteyen Anadoluhalklarının neferidir” Ve Dev-

Genç’li olmak birruh halidir. Bu ruhhali, sonsuz birgüçle devrimi is-temekten, dünyayıfethetme hırsı, id-diası ve coşkusunasahip olmaktan, bucoşkuyu taşıyabil-mekten geçer. Bu-

nun için yoğun bir halk ve vatansevgisi gerekir.

Ve bunlar biraraya geldiğinde tümzaaflar, eksikler küçük bir noktayadönüşür Dev-Genç’linin gözünde.Ve bu zaafları düzenin çöplüğüneatacak, yerine dünyanın en yenilmezolan devrimci duyguları tek tek ko-yacaktır.

Vatan ve halk sevgisiyle nerededireniş varsa Dev-Genç’li oradadır.Nerede canı yanmış, ezilmiş, horla-nan, hakkı gasp edilmiş halk çocuklarıvarsa; Dev-Genç’liler oradadır. Be-denini siper eder korkusuzca, hesap-sızca!

Nerede zalim, zorba, işkenceci,katliamcı, halk düşmanı varsa; Dev-Genç’liler oradadır. Hesap sorar ca-nını sakınmadan! “Bir canım var,o da halkıma feda olsun!” der.

Dev-Genç’li olmak bir onurdur! Nedir Dev-Genç Geleneği?

DEV-GENÇ’LİLER ANTİ-EM-PERYALİSTTİR, VATANSEVER-DİR! 1968’de Dolmabahçe'de Ame-

rikan askerlerini denize döken Dev-Genç’liler, 2010’da "Amerika DefolBu Vatan Bizim" diyerek Ameri-ka’nın İncirlik Üssü’nün önünde he-sap sordular. 2012’de NATO’nunKürecik’te kurduğu üssün önünegidip “Füze Kalkanı Değil, De-mokratik Lise İstiyoruz” diye hay-kırdılar.

Aynı isimle yürütülen kampanyasırasında çadır direnişi geleneği ya-ratıldı. Anadolu’nun pek çok şehrindeçadırlar kuruldu. Polis yıktı, gaspetti o çadırları. Dev-Genç’liler hemenbir naylon parçası da olsa tekrar kur-dular çadırlarını. Çadırlar vatan ol-muştu. Dev-Genç’liler işkencelerlegözaltına alındılar, tutsaklar verdilerama teslim etmediler çadırlarını. Di-renmenin meşru bir hak olduğunugösterdiler tüm halka. Gözaltına ala-rak bitiremeyeceğini gören polis “ye-ter be” dedi de; Dev-Genç’lileringözleri emperyalizme duyulan öfkeile ışıldamaya devam ediyordu hala…

Anti-emperyalist eylem hazırlığısırasında şehit düşen Kahraman Al-tun’un bayrağı, bugün vatanseverDev-Genç’liler Gülşah Işıklı ve Me-ral Dönmezler’in elindedir…

Dev-Genç’liler MilitandırMilitanlığın fiziksel bir cesaret

olmadığını, ideolojik bir netlik ol-duğunu bilir Dev-Genç’liler. Ve fi-ziksel gücüne bakmaksızın her Dev-Genç’li düşmanın üstüne atılmadakorkusuzdur. Dev-Genç şehidi Ha-miyet Yıldız, okulunda faşistlerin

afişine nasıl tahammül ede-memişse; bugün de faşistlerinüstüne tek başına yürüyengençlere “Dev-Genç’li mi-sin?” diye soruluyor.

Edirne’de linç saldırısınakarşı polisi atlatarak, tümengelleme ve yasaklamalararağmen şehrin merkezindebasın açıklaması yapan Dev-Genç’lilerimiz yeni gelenek-ler, yeni eylemler yaratmış-

GELENEK YAŞIYOR DEV-GENÇ’LİLER SAVAŞIYOR

43 YILDIR KAVGA SÜRÜYOR

Bölüm 4

Dev-Genç’liler DevrimiGerçekleştireceğimizin

Garantisidir!

İŞKENCE YAPMAK ŞEREFSİZLİKTİR!446

Yürüyüş

24 Haziran2012

Sayı: 24

Page 47: Yürüyüs 24

lardır. Militanlık, ideolojik netlik vebirlik içindeki Dev-Genç’lilerin ikinciadıdır.

Dev-Genç’liler Yoldaşlarını Canı Pahasına Korurlar

Dev-Genç’li Ali Rıza Kurt, ya-kalanma, infaz edilme, yıllarca tutsakedilme riskine rağmen yaralı haldekiyoldaşı Hamiyet’i bırakıp gitmemiştir.Onu oradan götürmeyen, tek başınaAli Rıza’nın kişisel özellikleri de-ğildir; Dev-Genç’li olma halidir…

Dev-Genç’liler, ölüm pahasınabırakmaz yoldaşlarını. Son nefesinivermekte olan Dev-Genç’li bilir ki,yoldaşları mutlaka gelecektir… Ge-lemiyorsa mutlaka kavganın ihtiyaç-ları nedeniyledir.

Dev-Genç’liler Mevzilerini Terk Etmezler

Büroları basıldığında, camlara çı-karak “Bizi teslim alamayacaksı-nız!” diye seslenen; kızıl bayraklarınıdalgalandıran Dev-Genç’liler mev-zilerini sahiplenmekte, sonuna kadardirenmede cüretlidirler. Ölüm pa-hasına mevzisini terk etmeyen Se-her Şahin’in yoldaşlarıdır onlar.

Dev-Genç’liler Halkın Taleplerine Sahip Çıkar

Dev-Genç’liler mücadelelerini sa-dece kendi demokratik mücadeleleriile sınırlamazlar. Halkın tüm sorunlarıonların da sorunudur. Çünkü onlarda bu halkın evlatlarıdır. “ParasızEğitim Sınavsız Gelecek İstiyoruzAlacağız” diyerek yoksul halkımızıntalebine sahip çıkmışlardır.

Dev-Genç’liler, ezilen tüm halk-

ların acılarını da sevinçlerini de yü-reklerinde, beyinlerinde hissederler.Fabrika önlerinde işçinin alınterinesahip çıkarken de görebiliriz Dev-Genç’lileri, emperyalistlerin vatanı-mızı çöplük olarak kullanıp kirlet-mesine karşı yürüyüş yaparken de…Halkın talepleri Dev-Genç’lilerin detalepleridir aynı zamanda. Çünkü buhalkın kaderi ortaktır. Sınıfımız or-taktır. Bu yüzden sınıf düşmanlarınakarşı duygular ve düşünceler de or-taktır.

Dev-Genç’liler Tutsaklarını Sahiplenir

Yakın zamanda Ferhat ve Berna,ardından Gülşah, Meral ve Gül-çin… Ve daha pek çok Dev-Genç’litutuklandı. Yüzlerce devrimci tutsakF Tiplerinde… Şehitlerimiz ve tut-saklarımız, emperyalizme ve faşizmekarşı savaşma cüretimizin gösterge-sidir. Bir tek “Parasız Eğitim” pankartıaçmak dahi 8,5 yılla cezalandırılıyor.Dev-Genç’liler mücadelenin gerek-tirdiği bütün bedelleri ödemeyedetereddütsüz devam ediyor. Bedel tut-saklıksa, halkının kurtuluşu için FTiplerinde tecrit işkencesine karşıda direnirler…

Yeri gelir içeride dışarıda ölümoruçlarına yatar Dev-Genç’liler…Kavganın hızlı olanını değil, iradesavaşıyla devrimciliğin sınandığı sa-vaşlardan da alnının akıyla çıkar,çıkmıştır. Adları Canan olmuştur,Zehra olmuştur…

Dev-Genç’liler Devrimci Hareketin KadroKaynağıdır

Dev-Genç’li olmak yetmez deyip

kendisini geliştiren, Mahir’in dediğigibi eğitimin bireyin sorumluluğu ol-duğunu bilen Dev-Genç’liler, devrimin,halkın ihtiyaçları doğrultusunda neredene görev olursa sorgusuz sualsiz gider.Bilir ki, mücadelenin en önündedir,ihtiyaç neredeyse küçük büyük görevdemeden gider… Ve tüm yüreğiylegörevine verir kendisini.

Dev-Genç’liler donanımlı ve ideo-lojik olarak güçlüdürler.

Devrim mücadelesinin sarsılmaz-lığı uğrunda gücünü ve hayatını esir-gemeden tüm enerjisiyle savaşır, hal-kın ve örgütüne karşı namuslu veaçık yüreklidir, örgüt disiplinine uyar,mücadeleye aktif olarak katılır. Ken-disine verilen görevi tümüyle be-nimseyerek, emek ve örgüt disiplininihayata geçirmede örnektir.

O Bir Bürokrat Değil,Bir Savaşçıdır, Üreten,Emek Verendir

Enerjisiyle ve cüretiyle mücade-lede yeni atılımların yapılmasındaöncü olmuştur.

Halkımızın devrim umudunun ön-cüleridir…

Çünkü, saf, temiz, tereddütsüz,hesapsızca kendini feda eden, atılgan,dinamik, coşkulu, heyecanlı, enerjik,vatanseverlerdir…

Dev-Genç’liler devrimi gerçek-leştireceğimizin garantisidir.

İddiamız büyük! İddiamız devrimyapmak!

Bu bizim halkımıza-vatanımızanamus borcumuzdur!

Bekleyecek zamanımız yok! Dev-rim uzak değil! İki adımla, koşaradım yürüyecek ve zaferi kazanaca-ğız!..

24 Haziran2012

47

Yürüyüş

Sayı: 24

İŞKENCECİLERDEN HESAP SORDUK SORACAĞIZ!

Page 48: Yürüyüs 24

İlk bölümde ailelerimizle olan bağımızı ve onları dev-rimciliğimize nasıl ikna edeceğimizi, ai-leyle yaşanılan bazı sorunlara değin-miştik. İlk bölümde de dediğimiz gibi ai-leyle çatışmalar, onlar ikna olana kadarsürekli bir biçimde devam edecektir. Buikna sürecinde yaşanılan diğer sorunlarada değineceğiz.

Örneğin aileler çocuklarını devrim-cilikten uzaklaştırmak için fiziki şiddetebaşvuruyor. Sıkça rastladığımız bir du-rum. Çoğu zaman bunu çaresizliktenyaptıklarını, bize zarar gelmesindenkorktuklarını söyleyerek yaparlar. Hat-ta bizi döverken, sevdiğim için dövdümbile derler. Oysa durum böyle değildir.Aslında bizi dövmelerinin en büyük ne-deni kendi söylediklerini yapmıyor olu-şumuzdur. Onlar yalnızca onların iste-diği gibi yaşamamızı isterler. Yine ben-cilce bir sevgidir söz konusu olan. Ba-zen kendilerine zarar gelmesinden kork-tukları için de yaparlar bunu.

Devletin yalnızca devrimcilere değil,ailelerine de baskı yaptığı, rahatsız et-tiği bir gerçektir. Oysa bizi gerçekten se-viyorlarsa bizim kararlarımıza saygıduymaları ve bizi sahiplenmeleri gere-kir. Bizi döverek, bizi eve kapatarak yada bizi evimizden kovarak bizi sevdik-lerini söyleyemezler. Her şeyden öncebunu bir çelişki olduğunu onlara anlat-malıyız.

Neden bize zarar veriyorlar? Nedenyalnızca kendilerinin istediği gibi ya-şamamızı istiyorlar? Düzenin halka ya-şattığı zulmü, işkenceyi, açlığı, yok-sulluğu görmemeleri imkansız. Bunla-rı bile bile neden bizi engellemeye ça-lışırlar. İşte tüm bu soruların cevabını on-lara düşündürecek olan biziz. İnsanlarsokak ortasında katledilirken, çocuklaraçlıktan ölürken, bize zarar gelmesindiye sessiz kalmak halkımıza ait bir kül-tür değildir. Bunu ailemize anlatabil-meliyiz.

Böyle yaşamak, susmak, boyun eğ-mek aslında yaşamın ne demek oldu-ğunu bilmemektir. Böyle bencil yaşar-sak bizi aç, yoksul bırakan, katleden ka-

tillerden ne farkımız kalır. Eğer ailelerimiz bizi gerçek-ten seviyorlarsa, biz gözaltına alındı-ğımızda, tutuklandığımızda ya da düş-man tarafından herhangi bir saldırıyauğradığımızda bizi sahiplenmelidirler.Hem de bedel ödemek pahasına bunuyapmalılar. Ailelerimize düzenin kay-bettirdiği duyguları, halk kültürünü,değerlerini geri kazandırmalıyız.

Aileler konusunda yaşanan birbaşka sorun ise ailelerin baskısından,tepkisinden korkarak yalan söyle-mektir. Örneğin devrimcilik yapar,eylemlere katılır ama ailesinden giz-ler bunu. Her şeyden önce devrimci-ler yalan söylemez. Aile bu durumuöğrendiğinde daha kötü olacak, bu du-rumu kullanacaktır. Yalan söylemekailelerimize yaptığımız şeyleri, git-tiğimiz yerleri söylememek meşru-luğumuzun kaybolmasına nedenolur, bu durumda ailemizi ikna et-memiz mümkün değildir. Ailemizyalan söylediğimiz, gizli kapaklı işyaptığımız için bize güvenmeyecektir.Yaptığımız işlerin de kötü şeyler ol-duğunu düşünecektir. Bizi dikkate al-mayacaktır. Bize ve yaptıklarımızasaygı duymayacaktır.

Üstelik düşmanda bu durumu kul-lanacaktır. Son dönemde de polislerinsıkça kullandığı bir yöntemdir. Kızı-nız, oğlunuz eyleme katılıyor, terö-ristler onun beynini yıkıyorlar. Çocu-ğunuzu kurtarın, ona bir şey olmasın,bu kişiler tehlikeli gibi bir çok yalansöylüyorlar. Düşmanın bu demagoji-si, bu saldırısı karşısında yalan söy-leyerek, gizleyerek ailemizi nasıl iknaedebiliriz. Oysa yaptıklarımızın ar-kasında durursak, ailemiz korkup düş-mana inanmak yerine bize inanıp,güvenir.

Özellikle yoksul mahallelerdekiliselilerin yaşadığı bir sorun da, evingeçim yükünü omuzlamak zorundakalmasıdır. Liseli aynı zamanda çalı-şıyor, eve ekmek getiriyordur. Do-ğallığında aileler çocuğundan bek-lenti içerisindedir. Çünkü yoksuldur ve

AİLELERİMİZ VE BİZ 2

Bu ülkede yaşıyoruz... Bu halkın çocuklarıyız... Ezilen, sömürülen, katledilen bir halkın çocuklarıyız... Bu halkın kavgasında biz de varız!

Liseliyiz Biz

İŞKENCE YAPMAK ŞEREFSİZLİKTİR!48

Yürüyüş

24 Haziran2012

Sayı: 24

Page 49: Yürüyüs 24

Liseliyiz Bizliselinin de haklı olarak çalışıp evi geçindirmesi gerek-mektedir. Bu nedenle aileler çocuklarının devrimcilik yap-masını istemezler. Liseliler de bu durumda ailelerinin hak-lı olduğunu düşünürler, ailelerine karşı sorumluluk sahi-bi olarak görürler kendilerini. Elbette ki ailelerine karşısorumlulukları vardır. Ama liselilerin devrimcilik yapmasısorumsuz oldukları ya da ailelerine yardımcı olamaya-cakları anlamına gelmemelidir. Bu durum devrimciliktenuzaklaşılarak değil, aksine devrim mücadelesine daha dasıkı sarılarak çözülecektir. Çünkü yoksulluğumuzun so-rumlusu bu düzendir. Düzene karşı mücadelede etmedenyoksulluktan kurtulamayız, bizim olanı alamayız. Ama dev-rimcilikten uzaklaşmak demek, gerçek kurtuluş yolundanuzaklaşmaktır. Bireysel olarak para kazanarak ailemize yar-dımcı olmak, sorunlarımızı çözmeyecektir. Bu düzen aslasorunlarımızı çözemez. Kaldı ki düzende çalıştığımız iş-ten atılmamanın da bir garantisi yoktur. Açlığımızı, yok-sulluğumuzu bir işte çalışarak değil, mücadele ederek, be-delleri göze alarak çözebiliriz.

Ama bu durumda ailelerimizin yaşadığı maddi sorunlarıyok saymak değildir bahsettiğimiz. Hem devrimcilik ya-pıp hem de ailemize bu anlamıyla yardımcı olabiliriz.

Ailelerimizi ikna etmenin meşruluğumuzdan vazgeç-meden, kararlı ve ısrarlı olmaktan geçtiğini söylemiştik.Bıkmadan, usanmadan, sinirlenmeden, işin kolayına kaç-

madan onlara devrimciliğin gerekliliğini anlatmalıyız.

Devrimciliğin güzelliklerini anlatmalıyız. Devrimci-liğin bizi nasıl değiştirdiğini görmeli ailelerimiz. Dü-zendeyken taşıdığımız bencillik, tembellik, yoz yaşamakvb. gibi özelliklerimizin değiştiğini görmeliler. Örneğinailemizi düşündüğümüzü, değer verdiğimizi, onlara his-settirmeliyiz. Temiz, düzenli, disiplinli yaşadığımızı gör-meliler. Bu değişimi farkettiklerinde hem devrimcilik yap-mak konusundaki kararlılığımızı görecek hem de dev-rimciliğin ne kadar güzel bir şey olduğunu bir kez dahaanlayacaklardır.

Ailelerimize yaklaşırken onların da düzenin her türlüsaldırısı altında yaşayan halkın bir parçası olduklarını unut-mamalıyız. Onları yalnızca ikna etmeyi değil, devrimci-leştirmeyi de hedeflemeliyiz. Çok sert tavır aldıklarındatartışmaktan, emek harcamaktan kaçmamalıyız. Dev-rimciliğimiz konusunda taviz vermemeliyiz. Kararlı ol-duğumuzu ve bizi engelleyemeyeceklerini anlamalılar. On-lara göre bu çürümüş düzeni ve insanların bu düzende nehale geldiğini göstermeliyiz. Devletin bu zulmünü teşhiretmeliyiz. Gerçek çözümün, kurtuluşumuzun devrimci mü-cadeleden geçtiğini onlara anlatmalıyız. Ailelerimizidönüştürdükçe biz de dönüşüp güçleneceğiz. Onlara at-tırdığımız her adım, kazandığımız bir zaferdir.

17 Haziran günü Dersim’de 2.si yapılacak olan“Devrim Yürüyüşümüz Sürüyor” ücretsiz halk konseri-nin çalışmaları devam ediyor. Konser çalışması sırasın-da gözaltına alınarak tutuklanan Serdar Polat, Ali KemalAşık, Sezgin Dereli ve Taner Şamdereli’nin serbest bı-rakılması için 12 Haziran günü Dersim’de Sanat Soka-ğı’nda basın açıklaması yapıldı.

Açıklama sonrası Seyit Rıza Parkı’na yürünerek, bu-rada çadır kuruldu. Tutuklanan serbest bırakılması tale-biyle kurulan çadır direnişi sürerken, diğer yandan kon-ser çalışmaları büyük bir coşkuyla sürdürüldü. 12 Hazi-ran’da Hozat’a ve köylerine gidilerek konser çağrısı ya-pıldı. Aynı akşam çadırda Grup Yorum’un 25. yıl konserDVD’si izlendi. 13 Haziran’da ise Güler Zere belgeseliizlendi.

15 Haziran günü Mazgirt ilçesinde afişler ve pankartlarasıldı. Esnafa ve çevredekilere davetiye dağıtıldı. Aynı gü-nün akşamı devrimci hareketin tarihini anlatan bir bel-gesel gösterildi. Belgesel izlendiği sırada, Nazimiye’dehukuksuz bir şekilde tutuklanan 4 Cepheli “Yaşasın Di-reniş Yaşasın Zafer” sloganlarıyla parka geldiler. O sıradaparktaki insanlar da ayağa kalktılar, atılan sloganlara al-kışlarla karşılık verdiler. Belgeselin ardından çalınan bağ-lama ve söylenen türkülerle gece bitirildi.

Konser çalışmaları Malatya’da da sürdürülüyor. 3 Ha-ziran günü Yeşilyurt ve Emeksiz caddelerinde afiş ve pul-

lama yapıldı. 30 tane afiş asılan çalışma sırasında Ma-latya’dan araç kaldırılacağı duyuruldu.

7 Haziran günü Malatya merkezde Emeksiz Alt Kav-şağına, Paşaköşkü ve Cemal Gürsel mahallelerinin çeşitliyerlerine 5 pankart ve 20 tane afiş asıldı.

10 Haziran günü Yeşilyurt Caddesi’nde, KemalÖzalpler İlköğretim Okulu yanında masa açıldı. 3 saat açıkkalan masada 500 bildiri halka ulaştırıldı. Masada ayrı-ca Yürüyüş dergisinin de tanıtımı ve dağıtımı yapıldı.

19 Haziran günü Çavuşoğlu Mahallesi’nde afiş ça-lışması yapıldı. Çalışmada 15 afiş asılırken aynı mahal-lede bulunan Köy Garajı’na da pankart asıldı. 9 Haziran’daEmeksiz Caddesi’nde polis ve belediye tarafından sökülenafişlerin yerlerine yenileri asıldı. Aynı zamanda PaşaköşküMahallesi’nde 60 afiş asıldı, pullama yapıldı.

Devrim Yürüyüşümüzü Sahiplenmek,Devletin Saldırılarına Karşı Direnmektir! 24 Haziran

2012

449

Yürüyüş

Sayı: 24

İŞKENCECİLERDEN HESAP SORDUK SORACAĞIZ!

Page 50: Yürüyüs 24

Av ru pa’da

Avusturya: 12 Haziran günü eylemsırasında çatışarak şehit düşen DHKCsavaşçı Erdal Dalgıç, Innsbruck ve Vi-yana şehirlerinde 16 Haziran günüHalk Cepheliler tarafından anıldı.

Erdal Dalgıç’ın resmini karanfil-lerle süsleyen Halk Cepheliler, halkkurtuluş savaşçısı Erdal Dalgıç’ınhesap sorma bilinci ile devrim müca-delemizde geleneklerimize yeni bir ge-lenek katarak ölümsüzleştiğini an-lattılar. Yapılan anmaya Innsbruck’ta23, Viyana’da 40 kişi katıldı.

İngiltere: Londra’da Türkiyeli-ler’in yoğun olarak yaşadığı ChurchStreet, Walthamstow, Dolston veHackney mahallelerinde Erdal Dalgıçiçin 17 Haziran günü yazılamalaryapıldı. Ayrıca Anadolu Gençlik’inher pazar günü düzenlediği kahvaltı-da “Halk Adaletsiz Kalmaz! YaşasınHalkın Adaleti!” başlıklı açıklamaokundu. Okunan açıklama zılgıtlar vealkışlarla desteklendi. Hep birlikte ha-laylar çekilip baklavalar yendi. Ya-zılamaların yapıldığı başka bir gün-de ise 2 kişi gözaltına alındı. Totten-ham polis karakoluna götürülen 2 kişi,16 saat sonra serbest bırakıldı.

Almanya-Duisburg: DHKC sa-vaşçısı Erdal Dalgıç, 17 Haziran günüAile ve Gençlik Derneği Girişimi ta-rafından düzenlenen programla anıldı.Saygı duruşu ile başlanan anmaya389 No’lu Basın Bürosunun açıkla-masının okunmasıyla devam edildi.Anmaya katılanların düşünceleri alın-dıktan sonra hazırlanan yemeğe ge-çilmesiyle anma bitirildi.

Almanya-Hamburg: Erdal Dal-gıç için, Ekin Kültür Evi'nde biranma düzenlendi. Anmadan önce Er-dal için kendi resminin bulunduğubir köşe hazırlandı.

Devrim şehitleri için bir dakika-lık saygı duruşuyla başlayan anma-da, Erdal Dalgıç’ın şehitliğinin ar-dından DHKC Basın Bürosu tara-fından yayınlanan “Türkiye'de Ada-let Yoktur! Biz Sağlayacağız” başlıklı,389 No’lu açıklama okundu. Er-dal'ın devrimci yaşamı, kararlılığı yol-daşlarının anlatımlarıyla misafirler-le paylaşıldı. Konuşmaların ardındanda Erdal'ın kanının yerde kalmadığınadair yine DHKC savaşçılarının ey-lemleri ve bu konuda yayınlanan390 No’lu açıklama okundu.

Belçika: Belçika’nın Liege şehri-nin merkezinde, Türkiyeliler’in de yo-ğun olarak gittiği semt pazarının ku-rulduğu alana 17 Haziran günü, “Er-dal Dalgıç Ölümsüzdür İşkenceci-lerden Hesap Sorduk Soracağız -Dev-Genç" pankartı asıldı. Liegemerkezine ise “Erdal Dalgıç YaşıyorEngin Çeber'in Hesabını SormayaDevam Edeceğiz - DHKC" yazılıpankartlar asılarak, kuşlamalar ya-pıldı.

Hollanda: Hollanda’nın başken-ti Amsterdam’ın Slotermeer bölge-sinde, 15 Haziran’da “Erdal DalgıçÖlümsüzdür", "Devrim ŞehitleriÖlümsüzdür", "Umudun Adı DHKP-C", "Titre Oligarşi Parti-Cephe Ge-liyor” yazılamaları 12 ayrı yere ya-pıldı.

Üniversiteler arası değişim prog-ramı olan Erasmus ile Türkiye'ye gi-den Fransız vatandaşı Sevil Sevim-li, 10 Mayıs'ta DHKP-C örgütüne üyeolmaktan tutuklandı. Sevil Sevim-li'nin tutuklanmasıyla ilgili olarak

TÖDİ-Fransa, Paris'te Chatelet Mey-danı'nda basın açıklaması yaptı. Açık-lamada, Sevimli’nin Komünist Ma-nifesto ve Sosyalizmin Alfabesi ki-taplarını bulundurduğu için tutuk-landığı anlatıldı. Çeşitli sol partilerin

ve sendikaların da katıldığı eylemdeSevimli'nin yaşadıkları aktarıldık-tan sonra, Türkiye'de sayıları 600'üaşan tutuklu öğrencinin olduğu ifadeedildi. “Tutuklu Öğrencilere Özgür-lük”, “Özel Yetkili Mahkemeler Kal-dırılsın”, “TMK Kaldırılsın” slo-ganlarının atıldığı eylem halaylarlason buldu.

Erdal Dalgıç Onurumuzdur!

Marksist Leninist Kitap Bulundurmak Suç Değildir

KAHROLSUN50

Yürüyüş

25 Aralık2011

Sayı: 23

Londra İngiltere

Duisburg Almanya

Liege Belçika

Amsterdam Hollanda

Page 51: Yürüyüs 24

Hollanda: Hollanda'nın Rotter-dam şehrinde, 17 Haziran günü,Anadolu Gençlik tarafından Aile veGençlik Pikniği düzenlendi. Kahv-altıyla başlayan piknik, futbol ma-çıyla, ip atlama ve halat çekme ya-rışmasıyla devam etti. Sohbet bölü-münde Avrupa'da ırkçılık ve aile so-runları üzerine konuşuldu. Yenilenyemeklerin ardından türküler söy-lendi ve halaylar çekildi. 52 kişininkatıldığı piknik coşkuyla sona erdi.

Almanya: Almanya’nın, Baden-Württemberg eyaletinde bulunan Wi-esloch şehrinde 16 Haziran’da ırkçı-lığa karşı bir piknik yapıldı. WieslochAlevi Kültür Merkezi bahçesindeyapılan pikniğe 40 kişi katıldı.

Pikniğin sohbet bölümünün ko-nuları hak gaspları, ırkçılık ve yoz-laşmaydı.

Irkçılıktan, yozlaşmadan şikayet-çi olmayan yoktu. Ama sohbette birkez daha açığa çıkan gerçek şuydu;

ırkçı saldırılara, yozlaştırma saldırısınamaruz kalınmasına rağmen bu konu-da etkili, sonuç alıcı bir mücadele yok-tu… Sohbette bu tablo ortaya konul-duktan sonra, yapılması gereken tekkelimeyle özetlendi: Örgütlenmek!

Aynı gün Wiesloch’da Neonazi-lere gösteri izni verilmesine karşı ger-çekleştirilen eylemden de söz edildi.Wiesloch’un ilerici demokrat halkı,polisten ve Neonazilerden önce sa-bah 06.00’da alanı tutmuştu. İlerle-yen saatlerde anti-faşist kitlenin sa-yısı 3 bini bulmuştu. Neonazileringösteri yapmasına izin verilmedi.

“Irkçılığa Karşı Tek Ses Tek Yü-rek Yürüyüşü” hazırlık çalışmaları songüne kadar devam etti. Almanya’nınKöln şehrinde 14-15 Haziran günle-rinde Anadolu Gençlik ve AnadoluFederasyonu çalışanları tarafındanmahallelerde ve halk pazarlarındaçağrılar yapıldı.

Mülheim Wineplatz, BergichGladbah ve Mülheim Berliner’dehalka yürüyüşe katılım çağrısı yapı-larak, evlerin posta kutularına bildi-ri atıldı. Bildiri verilen esnaflar “Ar-tık Türkiyeliler olarak birlik olmanınzamanı geldi” diyerek desteklerini dilegetirdiler. 72 evin posta kutusunabildiri atıldı, 18 eve girildi. Cami önü-ne gidilerek mitinge çağrı yapıldı, bil-diriler dağıtıldı ve afişleme yapıldı.

Porz ilçesinde bir cami ziyaretedilip mitinge çağrı afişleri ve bildiri-ler bırakıldı. 2 kahvehanede ve Porz Al-evi Kültür Merkezi’nde çağrı yapıldı.

Ve 16 Haziran günü Almanya’nınKöln şehrinde Mülheim semtindekiKeupstr’de “Irkçılığa Karşı Tek SesTek Yürek Yürüyüşü” düzenledi.

Anadolu Federasyonu, Alman-ya'da artan ırkçılığın Türkiyeli veMüslüman inancından insanları açık-tan hedef alması; evlerinin, işyerle-

rinin kundaklanması; camile-rin hedef alınması ve öldürülen8’i Tükiyeli 1’i Yunan 9 esnafınkatili Nazi çetelerinin AlmanAnayasayı Koruma Örgütü’yle iliş-kilerinin açığa çıkması üzerine 2012Şubat’ında başlattığı kampanyasına 16Haziran’da yürüyüşle devam etti.

Miting, Anadolu Federasyonu adı-na Latife Adıgüzel'in yaptığı konuş-mayla başladı. Adıgüzel, “Adalet bi-zim talebimiz! Eğer saldırılar önle-necekse, bunun ilk adımı 9 esnafın ka-tillerinin, gerçek katillerinin yargı-lanması, cezalandırılmasıdır. Adaletİstiyoruz! Bu katilleri yargılatmakiçindir mücadelemiz.

Kurdukları komisyonlarda Nazi-ler var ama halk yok. Biz yokuz. Bukomisyonda yer almak için başlattı-ğımız imza kampanyasını burdakiherkes onlar, yüzlerce insana taşıya-rak sesimizi Berlin'e ulaştırmamızadestek verebilir. Anadolu Federasyonuolarak hepinizi tekrar selamlıyor ve di-yoruz ki: Gücümüz Birliğimiz veÖrgütlülüğümüzdür. Irkçılığa KarşıBirleşelim Örgütlenelim. Adalet İsti-yoruz” diyerek konuşmasını bitirdi.

AABF adına mitinge katılan Öz-gür Öz bir konuşma yaptı. Öz, “Ana-

dolu Federasyonu’nun bu onurlu mü-cadelesini selamlıyoruz” diyerek, bir-lik ve mücadele çağrısı yaptı.

Irkçılığa ve sınırdışılara karşı “NoBorder Camp-sınırlara hayır kampı”düzenleyen Düsseldorf Antifa-faşistörgütü de mitinge katılarak destek ver-di. Türkçe hazırladıkları bildiri okun-du.

Ali Baran ve Köln Sanat Atölye-si Müzik Topluluğu türküler şarkılarseslendirerek ırkçılığa karşı, müca-delenin içinde kendilerinin de yer al-dıklarını berlirttiler. Düsseldorf'taki“Irkçılığa Karşı Tek Ses, Tek Yürek”konseri düzenlediklerini belirten GrupYorum’un sürgündeki üyesi İhsanCibelik “Konserde bizi yalnız bırak-mayan sizlere, halkımıza teşekkürediyoruz” dedi.

Miting devam ederken, AnadoluFederasyonu önlüklü 8 kişi Keupstr. megefonla çağrı yaptılar.

Miting'e gelen halk, imza kam-panyasına yoğun ilgi gösterip imza-larıyla destek verdiler. Toplam 314imza toplandı.

Irkçılığı BizeKanıksatamayacaklar,Kampanyamız Sürecek!

Emperyalizmin Yoz Kültürüne KarşıKendi Kültürümüzü Yaşatacağız

AMERİKAN UŞAKLARI!

25 Aralık2011

51

Yürüyüş

Sayı: 23

Page 52: Yürüyüs 24

Dev-Genç saflarında mü-cadele etti. 1980 Tem-muz’unda “İşkenceye ve Fa-şist Teröre Karşı Mücadele”kampanyası çerçevesindeÇemberlitaş’ta düzenlenenbir gösteri sırasında askeritim tarafından katledildi.

YaşıyorlarBağımsızlık Demokrasi Sosyalizm Mücadelesinde

30 Haziran - 6 Temmuz

“Böyle bir düzende yıllarca yaşasam da, devrimciliğimin bir gününeeşdeğer değildir. Çünkü onaylamadığım bir kültür, bir işleyiş... Yozlukiçinde yalnız onursuzluğu barındıran düzende yaşamın anlamsız olduğunudüşünüyorum. Böyle temiz, onurlu, hiç kimsenin dil uzatamayacağı birmücadele içerisinde olduğum için şanslıyım ve gurur duyuyorum;partimi, yoldaşlarımı, halkımı seviyorum.” İsmail KARAMAN

29 Mayıs 1960 İzmir doğumludur. Bornova Yetiştirme Yur-du’nda kaldığı yıllarda mücadeleye ilk adımını attı. Ayrılık sü-recinde, İzmir’de devrimci hareketin ilk örgütleyicilerindendi.Bornova’da, Ödemiş’te, gençlik ve işçi alanında sorumluluklarüstlendi. 12 Eylül döneminde tutsak düştü. ‘86’da tahliye ol-duktan sonra Devrimci İşçi Hareketi içinde mücadeleye devamederken 1993’te yeniden tutsak düştü. 19 Aralık katliamından

5 gün önce ölüm orucuna başladı. Katliamdan bir süre sonra tahliye edildi.İktidarın tahliye rüşvetine, dışarıda da alnındaki kızıl bantı çıkarmayarak ce-vap veren direnişçilerin ilk şehidi olarak 4 Temmuz 2001’de ölümsüzleşti.

Gökhan ÖZOCAK

1980 Ardahan ili Çıldır ilçesi Gölbelen Köyü doğumludur.1999'da öğrenciyken devrim mücadelesine katıldı. KTÜ Gire-sun Eğitim Fakültesi’ni bitirdikten sonra halkının öğretmeniolarak devam etti kavgasına. Gençlik örgütlenmesinde sorum-luluklar üstlendi. Daha sonra askeri örgütlenmede istihdamedildi. Son üstlendiği görevde, hapishanelerde süren katliamakarşı, Adalet Bakanlığı’na yönelik giriştiği feda eylemi sırasın-

da, ölüm mangaları tarafından katledildi. 1 Temmuz 2005’te cüretin, feda-karlığın, adaletin adı olarak ölümsüzleşti.

Eyüp BEYAZ

2 Temmuz 1980’de İstanbulTopkapı’da “işkencelere ve faşist terörekarşı” gerçekleştirilen bir gösteride,yoldaşlarının güvenliğini sağlamaklagörevliydiler. Polisin gösteriye saldırmasıüzerine çıkan çatışmada Talip ve İbrahimşehit düşerken, Yüksel ağır yaralandı; oda uzun süre komada kaldıktan sonraşehit düştü. Üçü de devrimci hareketinmilitan kadrolarındandı.

Talip Güldal, 1960 doğumludur.Devrimci Sol'un militan kadrolarındandı.Anti-faşist mücadelede üzerine düşengörevleri cüret ve kararlılıkla yerinegetiren bir devrimciydi.

İbrahim Karakuş, 1960 doğumludur.Devrimci Sol'un militan kadrolarındandı.Faşist teröre karşı silahlı mücadeleyeinanmış ve bunu hayata geçiren birdevrimciydi. Yüksel Karan, DevrimciSol'un militan kadrolarındandı.

H. İbrahimBAYRAKTAR

MuammerKARAN

1999 yılıydı ve Eyüp ile yeni tanış-mıştık. O zaman Eyüp de mücadeledeyeniydi. Giresun'dan gelmişti İstanbul'a.Yanında Karadeniz TÖDEF sorumlusuvardı. Dergileri, dernekleri öğreniyorduEyüp... Örgütlenişini anlatırken, "zorlakendimi örgütlettim" diyordu. Önce İs-lamcılarla birlikte aynı evde kalmıştı.Sonra okuldan tanıdığı solcu öğrencilerleaynı evde kalmaya başlamıştı.

Birgün eve TÖDEF sorumluların-dan biri gelmiş. Bölge sorumlusu da var-mış. Eyüp de katılmış toplantıya. Ve ka-tıldığı ilk toplantıda il sorumlusunu eleş-tirmiş. "Olmaz böyle..." demiş. "Senokul sorunu diyorsun, ben de öğrenciyim,bana anlatmıyorsun. Evde kitaplar var veben tesadüfen bulup okuyorum. Bananeden o kitapları ve dergileri vermiyor-sun? Yanlış yapıyorsun." diye başlayıp

anlatmış. Ne devrimi, ne devrimcileri biliyormuş

bunları söylerken. Ama garip gel-miş yapılanlar. Gerçekler açıktansöylenmeli diye düşünmüş. O ilktoplantıdan sonra sürekli okuya-rak, kendini hızla yetiştirmiş. Ge-lişiminde Selami Kurnaz'ın eme-

ği çok olmuş. "Reis" dediğinde gözleridolardı Eyüp'ün. Ve ardından da "Reis'inçok emeği var üzerimde" diyerek anla-tırdı o günleri. Selami Kurnaz, Eyüp'e sü-rekli, "Hiç çekinme kafana takılanı sor"diye hatırlatırmış sık sık.

Kısa zamanda okuyarak, sorarak, tar-tışarak kendisini geliştiren, arkadaşlarınemeği ile de mücadeleyi kavrayan Eyüp,bulunduğu yerde sorumluluklar omuz-lamaya başlar.

Mütevazı idi Eyüp. Onun gençliğin yö-neticilerinden birisi olduğunu çok az in-san biliyordu. Yönetici olduğunu anla-maları da çok zordu.

Kolay kolay kızmayan Eyüp, kimse-nin de kalbini kırmazdı. Bir zaaflarına kar-şı savaşmayanlara, bir de konuşmak ye-rine bağıranlara kızardı.

Küçükarmutlu'da 5 Kasım'da yaşa-

nan katliam saldırısında oradaydı oda... Polis kurşunlarının hedefindeydi.Daha sonra "ölüme en çok yaklaştığıman" diye anlatmıştı o anları... Buna rağ-men "Evleri polise bırakmayalım, şehi-dimiz var, şehitlerimizi onlara bırakma-yalım" diyerek direnişi örgütleyenler-dendi.

Zehra Kulaksız şehit düştüğündecenazesini Karadeniz'de karşılayanEyüp, şimdi Zehraların şehit düştüğü Kü-çükarmutlu'daydı.

Eyüp, sorun olan biri değil, hep so-run çözen bir yoldaşımız oldu. En zor-lu anlarda bile halkın acısını yüreğindehissederdi. Bir televizyon kanalındaçöpten beslenen bir çocuğa, "Hepsininhesabını soracağız" diye sözler verirdi.

Evet, Eyüp Beyaz halka zulmeden-lerden hesap sormak için verdiği sözüyerine getirirken şehit düştü. Erdal Dal-gıç da Engin Çeber’in hesabını sorma-nın düşlerini kuruyordu ve sordu da. Er-dal’da Engin Çeber’in işkenceyle katle-dildiği yerden hesap sorarken şehitdüştü. Şehitlerimizin hesabını yeni şe-hitler vererek soruyoruz. Şehitlerimizinhesabını sormaya devam edeceğiz.

Eyüp Beyaz’ı yoldaşları anlatıyor“HESAP SORMANINDÜŞLERİNİ KURARDI”

YükselKARAN

İbrahimKARAKUŞ

Kavganın ve Hayatın İçindeOnlar Vardı

TalipGÜLDAL

1954doğumludur.Temmuz 1978’deİstanbul Kartal’dafaşistlertarafındankurşunlanarakkatledildi.

52

Page 53: Yürüyüs 24

Malatya Akçadağ’ın KepezKöyü’nde 24 Haziran 1977’dedoğdu. İlkokuldan sonra gel-dikleri İstanbul’da konfeksiyonişçisi olarak çalıştı. Devrimcihareketle 1996 Ölüm Orucu Di-renişi döneminde tanıştı. Destek

eylemlerine katıldı. Örgütlü ilişkiler içine gir-di. Yenibosna’da, ardından Topkapı mahalli alanörgütlenmesinde sorumluluklar aldı. 1999 yı-lında mahalli alan illegal örgütlenmesinde is-tihdam edildi. Milis faaliyeti yürüttü.

19 Aralık’da, ölüm oruçlarında katledilenyoldaşlarının hesabını sormak için öfkeyle, bü-yük bir kinle kuşandı silahını. Hesap sordu. Fı-rat Tavuk Ölüm Orucu Birlikleri komutanıy-dı. Bu görevini yerine getirirken 6 Temmuz2001’de şehit düştü.

İsmail KARAMAN

Devrimci hareketin safla-rında mücadele eden, Avru-pa’nın kültürüne direnen, ül-kesinden kopmamış bir dev-rimciydi. 6 Temmuz 1988’deHollanda’da faşistler tarafın-dan vurularak katledildi.

Ahmet KÖKSAL

1959 Çorum doğumludur.Ali, lise yıllarında mücadeleyekatılmış ve Bursa yüksek öğre-nim gençliği içinde de müca-delesini aktif olarak sürdürenbir devrimciydi. Bursa’da 1Temmuz 1979’da sivil faşistler

tarafından kurulan bir pusuda katledildi.

Ali Arap ÜNVER

Bulgaristan halkının, onyıllarca krallığa, Alman faşiz-mine karşı sürdürdüğü sava-şın önderiydi. Ama o yalnızBulgaristan halkının değil,dünya halklarının önderlerin-den biriydi ki bunun sonucun-da 1935’te Komintern’in Ge-

nel Sekreterliği’ne seçilmişti. 1945’te onunönderliğiyle kurulan Vatan Cephesi, Bulga-ristan’da iktidarı ele geçirdi. BulgaristanHalk Cumhuriyeti’nin kurucusu, sosyaliz-min inşasının başkanı olarak görevlerinisürdürdü. Dimitrov, 2 Temmuz 1949’damuzaffer bir devrimci olarak ölümsüzleşti.

GeorgiDİMİTROV

Ülkemiz halk mizahınınbüyük ustası ve sorumlu,cesur aydınlarındandı. Kitapimzalamak için gittiğiÇeşme’de 6 Temmuz1995’te kalp krizi sonucuyaşamını yitirdi.Aziz NESİN

TAYAD’lı Aileler, çalışma ko-şullarının düzeltilmesi için grevyaptıkları için işten atılan TürkHava Yolları (THY) çalışanlarınıneylemine destek ziyaretinde bu-lundular. 9 Haziran'da, 12 TA-YAD'lının katılımıyla yapılan ziyaretsırasında işçiler; "Buraya çok kişigeldi, çoğu göstermelikti, sizde ayrıbir samimiyet yaşadık." dediler.

TAYAD'lı analar, kendi müca-dele deneyimlerini aktardılar THYçalışanlarına. Ardından hep birliktetürküler söylediler. TAYAD'lı bir

ana, THY direnişçilerinin gecele-ri direniş alanında kalmadıklarınıöğrenince, "Böyle kazanamazsınız,kazanmak istiyorsanız burayı terketmeyeceksiniz." diyerek, Emi-nönü direnişini anlattı.

Anlatılanlardan etkilenen iş-çiler, TAYAD'lıların Ayhan Efe-oğlu'nun mezarını bulmak içinyürüttüğü eylemlere geleceklerinisöylediler. TAYAD’lıları alkışlar-la, sloganlarla uğurlayan işçiler,TAYAD’lıları tekrar bekledikleri-ni ifade ettiler.

Şanlıurfa’nın Eyyübüye Sem-ti'nde bulunan Urfa E Tipi KapalıHapishanesi'nde 16 Haziran günüsaat 22.40 sıralarında C-15 koğu-şunda çıkan yangında 13 tutsak ya-narak öldü, 2’si ağır 5 tutsak da ya-ralandı. Yaşananların sorumlusu,yangına müdahale etmeyen, yan-gına sıkmaları gereken suyu halkınüzerine sıkan gardiyanlar, askerler,hapishane müdürü ve AKP’nin tümyerel yöneticileridir.

Düzenin yarattığı yoksulluk veyozlaşma; hukukun işlemediği,adaletin olmadığı düzen yüzündendolan hapishanelerde tutsaklar diridiri yakıldı. AKP, tutsakları açıkaçık katlediyor. Diri diri yakarakkatlediyor. İşkenceyle katlediyor.Tecritle katlediyor. Tedavisini yap-mayarak katlediyor. AKP’nin ik-tidar olduğu son on yılda hapis-hanelerde ölen tutsak binlerle ifa-de ediliyor artık.

TAYAD’lı Aileler, 13 tutsağındiri diri yakılmasıyla ilgili olarak17 Haziran tarihli yazılı bir açık-lama yaptı. Açıklamada, saldırıla-rın AKP’nin tecrit politikasınınsonucu olduğu belirtilerek, “Bu ik-tidarın hücre politikasının başka birsonucudur. Şimdi sorumlu kim?Bunun hesabını kim soracak? Kat-liamcı AKP iktidarı mı soracak? Yada hapishanelerde tecrit ve hücrepolitikasında ısrar eden AdaletBakanlığı mı bu ölümlerin hesabınısoracak? Hayır, katiller bunun he-

sabını soramaz. Ancak hesap ve-rirler. Bu katliamların hesabınısoracağız.” dediler.

19 Aralık hapishaneler katlia-mında da 6 kadın tutsağın diridiri yakıldığı hatırlatılarak, “13tutukluyu diri diri yakan AKP’dir.Katil AKP’dir. Kimse katleden, diridiri yakan AKP’den adalet bekle-mesin. AKP, katliamlarının hesa-bını vermelidir.” denildi.

Çağdaş Hukukçular Derneği de17 Haziran’da “İsyan Değil Katli-am” başlıklı yazılı bir açıklamayaptı. Kapasitesi 276 kişi olan UrfaKapalı Hapishanesi’nde 1050 kişi-nin, 6 kişilik hücrede 18 kişinin tu-tulduğunun vurgulandığı açıkla-mada, “AKP iktidarı hapishane-lerde katliam politikasını bugünkesintisiz olarak sürdürüyor. Kat-liamın yeni adresi Urfa Hapishanesi.Ortaya çıkan gerçekler AKP’ninkatliamdan sorumlu olduğunu gös-termektedir.” denildi. Hapishaneninkapasitesinin çok çok üzerindedolu olduğu, kalabalığa ve sıcaklararağmen tutsakların ihtiyaçlarınınkarşılanmadığının, taleplerinin ye-rine getirilmediğinin belirtildiğiaçıklama, “Bu koşullarda kimseölümlerin nedenini isyan olarakaçıklayamaz. Tutuklu ve hüküm-lülerin en insani taleplerini dahi kar-şılamayan AKP iktidarı katliamdansorumludur. Sorumlular bulunma-lı AKP hesap vermelidir.” sözleriylebitirildi.

53

Page 54: Yürüyüs 24

17 Haziran… Beklenilen gün gel-di işte. Günlerdir herkese duyurmakiçin köy köy, ilçe ilçe dolaşan, afi-şinden bildirisine büyük bir emekleçalışan Halk Cepheliler, Dersim’de-ki “Devrim Yürüyüşümüz Sürüyor”halk konserini gerçekleştirdi.

Konserin yapılacağı Seyit RızaParkı’nda 16 Haziran akşamındanitibaren nöbet tutmaya başlayan HalkCepheliler, sahneyi kurarak, “YaşasınTürk ve Kürt Halklarının Özgürlük veSosyalizm Mücadelesi! Zafer Sava-şan Halklarımızın Olacak”, “TürkKürt Ulusu Tüm Milliyetlerden Hal-kımızın Kurtuluşu İçin BirleşelimSavaşalım ve İktidarımızı Kuralım”,“Kürdistan Kürt Halkınındır” pan-kartları ile flamalar astılar. Standlarkuruldu…

Ve konser saati geldiğinde alanıbinlerce Dersimli doldurdu. Sahneyeilk olarak Hüsnü Yıldız çıktı. “ SizeHasan Babanın, kardeşim Ali’nin veNeşirvan’ın selamını getirdim.” diyenHüsnü Yıldız’ın ardından Grup Yo-rum sahneye çıktı. “Şu Dersim’inDağları” şarkısıyla başladı konser.Dersim halkı, Grup Yorum’u büyükbir coşkuyla karşıladı.

Ardı ardına coşkuyla söylenenşarkılardan sonra Halk Cephesi adı-na yapılan konuşmada, “Bu yıl ikin-cisini düzenlediğimiz devrim yürü-yüşümüz sürüyor, halk konserimize

hoş geldiniz! Evet devrim yürüyüşü-müz sürüyor. Ölümler pahasına sür-dürülen bir yürüyüş bu. Her defasın-da saldırıyorlar devrim yürüyüşü-müzü durdurmak için. Gecenin körkaranlığında basılıyor derneklerimiz,evlerimiz. İşkenceyle gözaltına alı-nıyor, tutuklanıyoruz. Ne için yaşar birinsan? Nasıl yaşar bir insan? Yaşamakiçin hava, su, ekmek kadar adaletteşarttır. Adalet olmadan ekmek de ol-maz, dil de inançta kültür de olmaz.Ancak bize bu adaleti vermiyor AKP.

Vermeyecektir de. Ne emperya-listler ne de işbirlikçi iktidarlar halk-ların talebini yerine getirmeyecek. Bizsağlayacağız adaleti. Yapılan işken-celerin, katliamların hesabını soracak,halkın adaleti olmaya devam edece-ğiz.” denildi.

Bütün halklarımızın kurtuluşu-nun Anadolu ihtilalinde olduğununbelirtildiği konuşma, “Ve bugün bu-rada yaptığımız sadece bir konser de-ğildir. Devrim yürüyüşümüzün adım-larıdır konserimiz; devrim yürüyü-şümüzün ayak sesleridir… Ne ya-parlarsa yapsınlar, bu sesi sustura-mayacaklar. Tam 43 yıldır bu sesi sus-turamadılar, her geçen yılda biz se-simize ses katarak bu yürüyüşümüzüdaha da büyüttük ve büyütmeye dedevam ediyoruz. Buna engel olmayakimsenin gücü yetmez çünkü bizhalkız, haklıyız ve kazanacağız. Se-

simize ses katmaya, halaylarımızaomuz vermeye tekrar hoş geldiniz.”denilerek bitirildi.

Kürt halkının ve bütün halklarınkurtuluşunun barış değil, birleşip sa-vaşmaktan geçtiğini belirten Grup Yo-rum, 2 saat süren konserini HaklıyızKazanacağız ve Çav Bella marşlarıylabitirdi. 8 bin yürek devrime duyulanözlemi haykırdı bir kez daha.

Devrim, Ezilen Tüm Halklarımızın Umududur!Umudumuzu Yeşertiyor, “İmkansız”ı İstiyoruz!

İŞKENCE YAPMAK ŞEREFSİZLİKTİR!554

Yürüyüş

24 Haziran2012

Sayı: 24