xviii. - turuz.com...bunlara ornek olarak: macit fahri, a history of istamic philosopy. new york-...

186

Upload: others

Post on 02-Jan-2021

1 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: XVIII. - turuz.com...Bunlara Ornek olarak: Macit Fahri, A history of istamic Philosopy. New York- 1983: T. J. De Boer, The History of Phi/osophy in islam. London 1970: De Lacy O'leary,
Page 2: XVIII. - turuz.com...Bunlara Ornek olarak: Macit Fahri, A history of istamic Philosopy. New York- 1983: T. J. De Boer, The History of Phi/osophy in islam. London 1970: De Lacy O'leary,

XVIII. Yüzyılda Bir Osmanlı Düşünürü

YANYALI ES'AD EFENDİ

(Bir Rönesans Denemesi)

Page 3: XVIII. - turuz.com...Bunlara Ornek olarak: Macit Fahri, A history of istamic Philosopy. New York- 1983: T. J. De Boer, The History of Phi/osophy in islam. London 1970: De Lacy O'leary,
Page 4: XVIII. - turuz.com...Bunlara Ornek olarak: Macit Fahri, A history of istamic Philosopy. New York- 1983: T. J. De Boer, The History of Phi/osophy in islam. London 1970: De Lacy O'leary,

T.C.KÜLTÜR BAKANLIGI YAYlNLARI 1 1971 Yayımlar Dairesi Başkanlığı Kültür 'Eserleri Dizisi 1 192

XVIII. Yüzyılda Bir Osmanlı Düşünürü

YANYALI ES' AD EFENDi (Bir Rönesans Denemesi)

Yrd. Doç. Dr. Kazım SARIKAVAK

Page 5: XVIII. - turuz.com...Bunlara Ornek olarak: Macit Fahri, A history of istamic Philosopy. New York- 1983: T. J. De Boer, The History of Phi/osophy in islam. London 1970: De Lacy O'leary,

OT.C. KÜL TÜR BAKANLIG I, ı 997- ANKARA ISBN 975- ı 7- ı 8 ı 2-0 Kapak Düzeni 1 Mahmut AKCAN

Sarıkavak, Kazım

XVIII. yüzyılda bir Osmanlı düşünürü : Yan­yalı Es'ad Efendi: (Bir Rönesans denemesi) 1 Kazım Sarıkavak. -- Ankara : Kültür B akanlı­

gı, 1998.

XI, 171 s. ; 20 cm. -- (Kültür Bakanlıaı yayınları ; 1971. Yayımlar Dairesi Başkanlıgı kültür eserleri dizisi ; 192)

ISBN .975-17-1812-0 I. k.a. II. Seriler: .

181.07

Birinci Baskı, 3.000 Adet

Mesleki ve Teknik Açıköğretim Okulu Müdürlüğü Matbaası TEL : 2 ı 3 45 48 Beşevler 1 ANKARA

Page 6: XVIII. - turuz.com...Bunlara Ornek olarak: Macit Fahri, A history of istamic Philosopy. New York- 1983: T. J. De Boer, The History of Phi/osophy in islam. London 1970: De Lacy O'leary,

Son y1llarda inam/maz bir hizla gelişen iletişim teknolojisi sayesinde haberleşme art1k, uzaya yerleştirilen uydular ile yap1/maktad1r. Bu gelişmenin sag/adlgl pek çok kolaylik yanmda baz1 sakmcalan da oldugu bir gerçektir. Teknolojik bakimdan gaçlü olan Dike/erin kOltarleri ne yaz1k ki diger kOltarleri etki altma almaktadir.

Çok zengin bir tarihT birikime sahip olan Olkemizde de kOltar Onemini ve etkisini kaybetmektedir. Art1k milli kO/tOrlerin yerini, tarihT kOklerden yoksun bir teknoloji kOltaranan almas1 soz konusudur.

Sinema, TV program/an, belgeseller ve internet arac111g1 ile gelen dokOmanlar, bu teknoloji kOltOrOnOn egemenligini gOstermektedir. Goranaşte rengarenk, sihirli bir alem izlenimi veren bu dOnyanm da temelini yine kitabm oluşturdugunu bilmek zorundayiz. ÇOnka, sinema, TV ve bilgisayar programlarmm tama kitaba ve kullamlan dilin mOkemmel oluşuna dayamrlar.

Yapmamiz gereken, teknolojiyi reddetmek yerine ondan yararlanarak, kOitarel zenginligimizi yaşatmak ve evrensel kOitare katk1da bulunmakt1r. Dolaylswla, TOrk kOltaranan zenginlikleriyle beslenmiş, TOrkçenin geniş ifade gOcOyle yaz1lm1ş yeni eser/er, teknoloji kOltaramazan de temelini oluşturmalidir. DOnya sinemalarmda gOsterime sokacag1m1z film, belgeseller ve uydular arac111g1 ile kOitaramaz bOtan dOnyaya tamtllabilir. Internet yoluyla ise, bilgisayar bulunan bOtan evlere taşmabilir. BOtan bu çalişmalarm temelinde ise, bizim dilimizde yaz1lm1ş, kOitaramaza yans1tan kitaplar olacaktir.

V

Page 7: XVIII. - turuz.com...Bunlara Ornek olarak: Macit Fahri, A history of istamic Philosopy. New York- 1983: T. J. De Boer, The History of Phi/osophy in islam. London 1970: De Lacy O'leary,

Yunus Emre, yedi yazyil Once "Her dem yeni doganz, bizden kim usanasl'' demişti. Kulland1g1 gozel TOrkçe, Yunus'u bugon tom canllllgi ile yaşatwor. TOrkçeye sahip Çikarak, yeni eserler yaratmak, yann bizi de yaşatacaktir. O zaman, her dem dogacag1z ve bizden kimse usanmayacakt1r.

M. istemihan TALA Y Kültür Bakant

Page 8: XVIII. - turuz.com...Bunlara Ornek olarak: Macit Fahri, A history of istamic Philosopy. New York- 1983: T. J. De Boer, The History of Phi/osophy in islam. London 1970: De Lacy O'leary,

ic;ittDEKiLER

ÖNSÖZ .................................................................................... IX

KI SAL TMALAR . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . .. . . . . . Xl

GIRiŞ . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 1

Bi R i N C i B Ö L Ü M

ES'AD EFENDi'NiN HAYATI Öğrenc i l iğ i . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 1 9 Müderris l iğ i . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 22 I lmi K iş i l i ğ i . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 24 Öğrenci ler i . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 30 Eserleri . . . . . . ... . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 32

i K i NC i BÖLÜM

E S 'A D EFENDi'NiN MANTl K ÇALIŞMALARI 1 - Es'ad Efendi 'n in Mant ık Hakkı ndaki Düşünceleri . . . . . . . . . . .. . . . . . 4 1

Mant ığ ın K ıs ımları . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . ... . . . . . . . . . . . 43 Mant ı k B i r B i l im mid i r? ... . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 45

Mantı ğın Konusu . . .. . . . . . .. ..... . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 47

Mant ı ğ ı n D iğer l l imlerle I l işkisi . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . 49 2- Beş Kül li . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 50

3 . Kategori ler . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 56

4. Akl ı n Üç Iş lev ine Karş ı l ı k Üç Öğret i . . . . . . . .. .. . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . 64 5 . Ik inci Anal it ikler ( e l - Burhan ) . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . .. . . ... . . . .. . . . . . . . 72

VII

Page 9: XVIII. - turuz.com...Bunlara Ornek olarak: Macit Fahri, A history of istamic Philosopy. New York- 1983: T. J. De Boer, The History of Phi/osophy in islam. London 1970: De Lacy O'leary,

ÜÇÜN CÜ BÖL Ü M

ES'AD EFENDi'NiN FiZiKA TERCÜMESi VE FiZiK HAKKINDAKi GÖRÜŞLERi

1. Fizika'nın Tanıtımı . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 82 Birinci Bahis (Felsefenin tanımı, ilimler tasnifi ve Fizik felsefesi) . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 82 Ikinci Bahis (Aristo ve eserleri) . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 88 Üçüncü Bahis (Fiziğin ilim olup olmadığı meselesi) . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 89 Dördüncü Bahis (Fiziğin konusu) . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 91 Beşinci Bahis (Fizika'nın adı ile ilgili ileri sürüle�. görüşler) . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 93

2. likeler Uzerine . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . ... . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 99

3 . llletler Üzerine . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . 1 03

A. Doğrudan i lletler. . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 1 06 B. Dalaylı Illet ler . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 1 09

4. Hareket . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . ..... . . . . . . . . . . . .. . . ... . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 111

D Ö R D Ü N C Ü B Ö L Ü M

ES'AD EFEN Di'NiN KELAM ÇALIŞMALARI 1 . Allah'ın Varlığının lsbatı. . . . . . . . . . .. ... .. . . . .. . . . . . . . . . . . .. . .. . . .. . . . . . . . . . . 1 27 2. Zat ve Varlık Ayırımı. . . .. . . . . .. . .. . . ... .... .. ... . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 129 3. Allahın Birliği . . . . . . . . . . . . . .. . . .. . . . . . .. . . . . . .. . . .... . . . . .. . . . . . , . . . . . . . . . . . . . . . . . . 132

DEGERLENDIRME VE SONUÇ . ... . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . 135 KAYNAKÇA . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 151 EKLER . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 163

VIII

Page 10: XVIII. - turuz.com...Bunlara Ornek olarak: Macit Fahri, A history of istamic Philosopy. New York- 1983: T. J. De Boer, The History of Phi/osophy in islam. London 1970: De Lacy O'leary,

ÖNSÖZ Tarihinin en geniş ve en uzun ömürlü devletlerinden birini

kuran Osmanlı Türkleri 'nin medeniyet ve kültür tarihindeki yerinin tesbiti, yetiştirdiği ve yaşadığı devrin mtizisi ile istikbtil arasmda bir köprü vazifesi gören düşünür ve bilginlerini bütün yönleriyle tammak ve tamlmakla mümkündür. Oysa, bizde Osmanlı bilim ve düşüncesiyle ilgili çalışmalar yok denecek kadar azdır. Bunda devrin ilim dilinin Arapça olmasının yanında, Osmanlı hakkında mevcut bazı peşin hüküm/erin de rol oynadığı şüphesizdir. Bu noktadan hareketle Osmanlı Devleti 'nin XVIII. Yüzyılın başmda uygulamaya başladığı yeni ilmi ve fikri hamlede çok önemli bir simti olarak karşımıza çıkan ve devrin ilim muhitlerinde "Muallim-i stilis" ünvtimyla am/an Yanyalı Es 'ad Efendi 'nin hayatı, mantık, felsefe ve keltimla ilgili çalışmalarım tez konusu olarak aldık. Biz, bu çalışmamızda Osmanlı 'mn yetiştirdiği önemli bir ilim ve fikir adamım bütün yönleriyle tamtmanın yanında, düşünce tarihi açısından o devrin önemli bir cephesini de aydınfatmaya çalıştık.

Çalışmamızı bir giriş ve dört bölüm halinde ele aldık. Girişte isitim Diinyası ve bze1iikre-75smanli'({a/Cr·-diişiince --ve fikir hareketlerinin XVIII. Yüzyıla kadar geçen serüvenin kısa bir panoramasım çizmeye çalıştık. Birinci _bölj!_mde Es 'at __ Eif!!!!f(nin hayatı v�-��"!_i__şqf!!iyf!_�ini, ikin.E_i __ �_ö_lümde mantık, üçüncü bölijmde /!3��:'!�-!:!!.!._dünci!.__!J_ö_/_ü_f!l!!.f!..Ae keltim ile ilgili görüş _v_(! düşf1.f!E!!._q_ini_ eserlerinin . mü e/lif nüshalarma dayanarak vermeye gayret ettik. Merakeden okuyuc-litaf.(aiof(ıylık olması açısından kuitanılm1--varalc numaraları ve satır sayı/arım dipnotlarda beraberce vermeyi uygun gördük.

Çalışmamızın eksiksiz olduğu iddtismda değiliz. Nitekim, tezimizi hazırlarken bazı güçlükler/e karşılaştık. Bunların başmda !_ürkiye 'de - ���""Sifc ]eisefe, -;;,�ht�k:_=�v_(!=]JiJ! __ me!i_!:{eriJlf!!._)lgili !erminolojinin yet_(!r_sjz_liği ve bundan dolayı Arapça olan bu gibi ter_�f!l]�!J.'!. .. Türkçe karşıiziclarlni. verme�tek"i i�Çzi[g�"!��"je[fii��i.�"J!i:�

IX

Page 11: XVIII. - turuz.com...Bunlara Ornek olarak: Macit Fahri, A history of istamic Philosopy. New York- 1983: T. J. De Boer, The History of Phi/osophy in islam. London 1970: De Lacy O'leary,

Ancak, bütün bunlara rağmen, yaptığımız çalışmanın düşünce, kültür �ilim tarihimize ı�fak d{ı__fılSE_}!_ir lcatkıSifılfı-oimQS_ı_y�_k!!�6!J(/eici çalışmaların hızlandır_ılması �'! �-iM!k lj_i}_f!ij'(!liztjjr.

Bir tez olarak hazırlanmış olan bu çalışma, kitap haline getirilirken bazı ilaveler yapılmıştır. Bu ilaveler, özellikle giriş kısmıyla diğer bölüm/erin bazı yerlerine ve sonuca eklenmiştir. Girişe yapılan ilaveler/e Es' ad Efendi 'nin yetiştiği ilim ve kültür muhitinin geniş bir çerçevesi verilmek istenilmiştir. Diğer bölümlerde ise, bu çalışmanın asıl metninin tamamlanmasından sonra eksik gördüğümÜZ yerlere bazı ilaveler yapılmıştır. Sonuç ise geniş bir değerlendirme şeklinde dönüştürülerek Es' ad Efendi 'nin çalışmalarının önemi, bilim ve düşünce dünyasına katkıları vurgulanmaya çalışılmıştır.

Çalışmamızın tez aşamasında konunun seçiminden bitimine �llf!q!_ __ '!!,._ __ t��fii�y_--q�di�ıfıi�ii_rs_f!_f!!�e_'!_ ___ ı:_�_!!.tınış"!iz�lığ!!"ı l'!!!_iıi�Yı hocam Prof Dr .. Afq_hmut Kayq_ ile__l?.ll__ç_ql_!§!!!!!!E.IJ._�i_!_qp_ �aline gel"!esi ve basımı konusunda maddi ve manevi desteklerini gördüğüm hocam Prof Dr. S. Hayri Bolay'a şükranlarımı sunmayı bir borç bilirim.

Kazım SARIKAVAK

Page 12: XVIII. - turuz.com...Bunlara Ornek olarak: Macit Fahri, A history of istamic Philosopy. New York- 1983: T. J. De Boer, The History of Phi/osophy in islam. London 1970: De Lacy O'leary,

A. g . e . A. ü.l. F. D . AY . bkz .

c . çev . ed . hzr.

1. A. krş . Ktp. MÖ

nr. nşr.

öl . S .

s. s d i . tre .

TY. vb . vd .

vr.-

KI SAL TMALAR

: Ad ı geçen eser

: Ankara Ün ivers ites i I lahiyat Fakültesi Dergisi

: Arapça yazma : bakınız

: c i lt : çevi ren : ed ited : haz ı rlayan : Islam Ansiklopedisi : karş ı laşt ır ın ız : Kütüphane : M i lattan Önce : numara : neşreden : Ölüm tarih i : sayı

: sayfa

: sadeleşti ren : tercüme, tercüme eden

: Türkçe yazma

: ve benzeri , benzerleri : ve devamı : varak

XI

Page 13: XVIII. - turuz.com...Bunlara Ornek olarak: Macit Fahri, A history of istamic Philosopy. New York- 1983: T. J. De Boer, The History of Phi/osophy in islam. London 1970: De Lacy O'leary,
Page 14: XVIII. - turuz.com...Bunlara Ornek olarak: Macit Fahri, A history of istamic Philosopy. New York- 1983: T. J. De Boer, The History of Phi/osophy in islam. London 1970: De Lacy O'leary,

Gi R iŞ Islam dünyasında, düşünce hareketlerinin kelam, tasavvuf

ve felsefe olmak üzere üç ayrı yönde gelişme gösterdiği bi­linmektedir. YJJL yüzyılda başlayan tercüme hareketleriyle E9rsçcı. -��-�x�: Şq,ry_cı_n.��Sans�itçe _ _v._�-�abatça'dan yapılan tercümele�_9-��cun_da y�bancı kültürlerle ilişki kuran, böylece . �ainata ve <?laylar!l �cıh!l f���_lı �ir cı.2!��!!Eakr::n!l_�va!ltajını eld_� ��enm.g�l_ü_

m��-��şünür y�_ �ilgi_�l_e�ı�cı- za�����il!�- v�!.�. sefe�i_!1 _ _ �_�r9_a.lında_ �_!:ü_rı yı:ı�.f!.l�Y�.E��!�E�a.E: X. yüzyıl sonlarına gelindiğinde ise, Islam bilim ve düşüncesi hemen her alanda orijinal eserlerini vermiş, kendi kültür dünyası içinde klasiğini vücuda getirmişti.

Üç _yüz_y_ı!dan _b� ri g_rı;ıfiği_nl.Y9.!5��J!�ı::ı ... �l:!. �Qitür 0J.!L_y�yı� �adar b� _ _geli§im_ 9.tcı@i!lLY.Q����!��di�se_�e aynı düzeyde tut­ma��_ı _ _ b_�şcı���i_lrTl_iş_t��-Ji�-�_rih����are_f2..!elsefe ve kelamla il-9l!.�!elif ��_i_l�rı--���-�E!rde..!._�üşünce alanında ortaya yeni bir prob­le�-��-nrn.��!_ğ_ı _ _gibi, bu_j�-�!�!elinj�_J.ç_� bir arada işlen� görme��yi�_. __ �!!.��-cı�a.!...J>J.r_ yana bırakılırsa XIX. yüzyılın ilk yc:�:.r!�!.ll�_ge_liı:-ıc�x� ��da! __ �u durum böyle devam edecek ve bir eser

. . ���- -�ı:�am. .... ���---��- fe_����-R��b.��-�_eri�� birlikte �htiva ed�c��_ir. Bu arada Şehabeddin Sühreverdi ei-Maktul (öl.1191 )'ün temsil ettiği lşrak felsefesi ile Muhyiddin lbn Arabi (öl.1240)'de sistematiğine kavuşan vahdet-i vücut felsefesine de yer yer atıflarda bulunulduğunu belirtmemiz gerekir.

Bu söylediklerimizin yanında şunu da hemen belirtmemiz gerekir ki, gerek Islam dünyasının genelindeki ve gerekse Selç_��lu':_e Os_r_nanlı Devlet!��eki_��lsefe ve bilim faaliyetlerinin c!_u��r::n_lı __ �e_ i�J�-�n�_ yeter� bil�mse�?.alışmalar yapılmış

Page 15: XVIII. - turuz.com...Bunlara Ornek olarak: Macit Fahri, A history of istamic Philosopy. New York- 1983: T. J. De Boer, The History of Phi/osophy in islam. London 1970: De Lacy O'leary,

deği�dir.[1J Bu yüzden bugün Islam dünyası, özellikle de Os­m�nlı_dö!:Je_�inc!��---!!�! ve_ felsefi hayatın �urur:r_:� hakkında ��umlu olurr:ı�L!�. __ ÇE3_Ş_�! I _i __ de2l�rı.çlirmel��j'�Pılmaktadır._ ��cak ��n�-��a-�i��y�p_ı)a� �eni _ar�_ş�ı!!2:1��ar, �z

-�-�-<:>!�!i_E_�g-��':..��dar

sahip olun_e:u!yargıl_arın ne �er�c_e is���t!i �ey_�_ isabe!�iı: ��?��lı hakk��0���_!�i-��!::!2!1ektedir. Bu_ ra�ışma da sözünü �ttiğim_iz yar��!�!ı�_�oğruluğu Vf!Ya yanlışlığı konusunda bir fikir ��rrneye yönelik ara_��r-��-�-��an _biri olara�-9�_9_eğerlendirile­bilir.

t?�rad�--!�!�eJT v_e_rl2�_ntı�T_r_alıt,m_��rını sunmaya çalıştığımız �s·��--�fendi'nin de içi���_y_eti�i9l_ v_�_y�)�ca --�-�<?�-�1����-�a görev yaptığı bir Osmanlı eğitim-öğretim kurumu olan med-- .. . - · . ·· �· - -------· · .... ------------ --

����!�rl�!!_!l!!�bilgi_ ver!lle� !sabetli olur.

Tarihi kaynaklara göre Osmanlı devletinde ilk kurulan med­rese Orhan Bey zamanında 1 330 yılında açılan lznik Med� resesidir. Burası gerek bina ve gerekse eğitim-öğretim bakımından Anadolu Selçukluları devrinde açılmış olan med­reselerin bir devamı niteliğinde olup, ilk müderrisi de Davud-ı KayserT (öl. 1 350) 'dir. (2) Osmanlı Devleti'nde kurulan_ ikinci medrese . ise Lala Şahin tarafından Bursa'da kurulan med-

(1) Osmanlı düşünce hayatı il� ilgili bilgi verebi/eceği düş!jnülen islam Felsefesi ta­rihlerinde konuyla ilgili hiç bir bilgi bulunmamaktadir. Bunlara Ornek olarak: Macit Fahri, A history of istamic Philosopy. New York- 1983: T. J. De Boer, The History of Phi/osophy in islam. London 1970: De Lacy O'leary, Arab/c Thought and its Place in History, Lopdon-1968. v.b. verilebilir. Bu eserleif Türkçeye çevirenler de maalesefOsmanlı Dönemiyle_ ilgili bunlara herhangi bir efc yapmatilış/ard ır. Burada şunu da belirtelim ki, Türkçe yazılan Islam Felsefesi tarihlerinde de osman/ı dönemi ile ilgili maalesef yeterli bilgi yoktur. (2) An, Künhü 'I-Ahbiir, c. V. Tarihsiz-istanbu/. s. 49-52; Arif, "Devlet-i Osmaniye 'nin Teessüsü ve Takarürü Devrinde ilim ve Ü/ema". Daru'/-Fünuiı Edebiyat Fakültesi Mec­muası. S. 2. Tarihsiz-istanbu/. s. 143-144: Adnan Adıvar, Osman/ı Türkleri'nde ilim, ist.-1982. s. 15-16: ismail Hakkı Uzunçarşılı, Osman/ı Devleti'nin ilmiye TeŞkilatı, Ank.-1988, s. 1: Taşköprü/üziide, eş-Şakiiiku'n-Numaniye (nşr. A. Suphi), ist.-1985, s. 7; Osman Turan, Türk Cihan Hakimiy_�ti Mefkuresi Tarihi, ist.- 1980, s. 354; Hüseyin Atay. "Fatih­Süleymaniye Medreseleri Ders Programları ve icazetname/er". Vakıflar Dergisi. s. XIII, Mus­tafa Bilge. ilk Osmanlı Medrese/eri. ist.-1984. s.5-6 ve 66-67.

2

Page 16: XVIII. - turuz.com...Bunlara Ornek olarak: Macit Fahri, A history of istamic Philosopy. New York- 1983: T. J. De Boer, The History of Phi/osophy in islam. London 1970: De Lacy O'leary,

resedir ki, bu bir Osmanlı vatandaŞının yaptı rdığı ilk med­resedir.(3) Osmanlı Devleti, kuruluşunu müteakip fetihlerle nasıl hızla gelişmiş ve büyümüşse, aynı zamanda bu büyüme ve gelişmeyi medrese kurma ve geliştirmede de sürdürmüştür.

Osl!l_anX�� _kljru!a�--��J��--�edre����r-�_E_��ığımızda. bu­rala_��a ��Ut�:Jial") mantık_der�l�rinin dışında, fels.�f�=U!� ilgil_i, _!52_­�ular genelde Kela�_ -�itapl��ı iç�risinde münakaşa_ edilerek_ �nlatılmal<tadır. Özellikle Tusi (.öl. 1273)'nin Tecrid ei-Kelam adlı eseri ve buna XIV . yüzyıl ile XV . yüzyılın ilk yarısında yazılan şerhler. Yunan felsefesinin tartıştığı konuları Islam kelamına sokmuştur. (4J Bu bakımdan Islam Kelam ilminde artık salt felsefi konular tartışılmaya başlanmış ve bu durum, Os­manlı Devleti'nin hemen hemen tüm asırlarında devam etmiştir. (5J Dolayısıyla �lj __ ��dres��er�e __ lll�!l�!�· _ f�l��f-�--�e-���r�nomi �bi derslerin_ okutulduğunu da bljra..�� __ h_S.ITl_�n·.��-l!!_'t�li'!l_:___

Osmanlı Devleti'nin ilk devirlerindeki medreselerde Kalam­Felsefe karışımı dini-akli ilimler öğretisi, yeni fikri ve ilmi· spekülasyonlar sunmamasına, Ortaçağ Islam dünyasındaki canlılıkta olmamasına rağmen bu yöndeki tedrisat, yine de devam etmekteydi.

Bu arada bir istisna olarak Fatih devrindeki bilim ve fikir hayatında bir canlılığın ortaya.çıktğını görmekteyiz. Bilindiği gibi, Fatih, lstanbul1un-ieiilii1Tffiöi9ai<ip-'baŞ'keni ·yaptı� ı bu şehirde derhal maddi ve manevi imar faaliyetlerine başladı. Inşa et­tirdiği camiinin etrafında yaptırdığı medreseler, kendisinden sonraki Osmanlı medreselerine her bakımdan örnek teşkil etti.

(3) Arif, a.g.m .. s. 143: A. Adıvar. a.g.e .. s. 16. . (4) M. Horten. "Felsefe". i.A. (MEB). c. 4. ist. - 1977. s. '544.· (5) Katip Çelebi. Keşf ei-ZünOn. c. 1, ist.-1971. s. 677-684: i. H. Uzunçarşılı. Osmanlı ilmiye Teşkilatı. s. 23-27.

3

Page 17: XVIII. - turuz.com...Bunlara Ornek olarak: Macit Fahri, A history of istamic Philosopy. New York- 1983: T. J. De Boer, The History of Phi/osophy in islam. London 1970: De Lacy O'leary,

Medaris- i semaniye" veya "Sahn-ı seman" diye anılan bu med­rese ler in arkasına da "Tet imme" den i len daha küçük med­reseler i nşa ett irmişt i .

f.�ib.·l�---����_ğu __ b.� .. l!l�<1�e:�ı:lerin d_ers programlar ı n ı Mol la Hüs rev (öl . 885/1 480) Ali Kuşçu (öl . 879/1 474) ve Mahmut Paşa (öl . 1 474) gibi dönemin ünlü bilginleri yapmıştı . (6J Fatih'in çeşitli kaynaklar tarafından nakledilen vaktiyeleri in­celendiğinde, bu medreselerin her türlü ihtiyaçları için ayrılan tahsisatın yanında, bu medreselerde hangi derslerin ve ne gibi eserlerin akutulacağı belirtilmiş, özellikle ilm-i kelam'dan Haşiye-i tecrid , Şerh-i mevakıf ve Şerh-i mekasıd' ın oku­tulması istenmiştir. Ayrıca bu medresenin baş müderrisinde aranan özellikler, vaktiyede şöyle belirtilmiştir : " . . . Semaniye medreselerinden her biri için baş müderris olmaya açıkca hak kazanmış ( . . . ) mümtaz bir müderris tayin olunsun . . .

" (7).

Görüldüğü gibi Fatih baş müderrisin akli ilimiere sahip olmasını özellikle belirtmiştir. Kendisi de bizzat ilimle uğraştığı gibi inancına bakmadan alimiere hürmet etmiş, bunlara tercümeler yaptırmış, Topkapı Sarayında kurduğu kütüphanedeki Arapça ve Farsça yazma eserlerin dışındaki Grekçe ve Latince gibi ya­bancı dillerden yazmaların sayısının 587'yi bulduğu ifade edil­mektedir (BJ. Onun ilim adamlarına verdiği değer ile gösterdiği iti­bar gerek Anadolu Beyliklerindaki ve gerekse komşu müslüman devletlerdeki oilginlerin lstanbul'a toplanmaianna ve­sile olmuş, bunun sonucu olarak ilim, düşünce ve kültür hayatında büyük bir canlılık meydana gelmiştir.

(6) A. Adnan Adıvar. Osmanlı Türklerinde ilim, s. 46: i. Hakkı Uzunçal'flll, 9Jıpıan/ı Dev­letinin ilmiye Teşkilatı, s. 7: Hüseyin Atay, Osmanlılarda Yüksek Din Eğitimi, S\.]) Cahit Bal- •

tacı. XV-XVI. Asırlarda Osmanlı Medrese/eri. s.46-47 (7) i.H. Uzlınçal'fllı. a.g . . e. s. 8-9: A. Adıvar. a.g.e. s.44-45:H. Atay. a.g.e. s. 83-88. (8) A. Adıvar. a.g.e. s. 34.

4

Page 18: XVIII. - turuz.com...Bunlara Ornek olarak: Macit Fahri, A history of istamic Philosopy. New York- 1983: T. J. De Boer, The History of Phi/osophy in islam. London 1970: De Lacy O'leary,

Sözge l im i Fat ih döneminde fe lsefe , ahlak ve s iyasete dair eser veren ler arasında Molla Şemseddin 'Fenarl (öl . 834/1431 ), Ali Amasyavl (öl.875/1480), Ali Kuşcu (öl . 1474) , Kutbuddin lzn i kl (öl . 885/1480), Molla Hüsrev (öl .1480) , Sinan Paşa (öl .901/1495), Hocazade (öl.893/1487) , Molla Lütfi (öl . 900/ 1 494) , Hatipzade (öl . 901/1495) ve Muslihuddin Kestelll (öl .901/ 1 495) 'yi sayabiliriz (9).

Akli ve telseti ilimleri teşvik eden, hatta telseti meselelerin huzurunda tartışılmasından büyük bir haz duyan Fatih'in bu özelliğini belgeleyen iki olay vardır: Birincisi, Fatih döneminin iki büyük alimi olan Hocazade Muslihiddin Mustafa ile Molla Meh­met Zeyrek (öl.1 459 ) arasında yedi gün süren "tevhld" ko­nusundaki tartışmaları O, bizzat takip etmiştir. (10)

Ikincisi ise yine o dönemin en ünlü bilginlerinden Hocazade ile Alaeddin Ali Tüsi'ye Gazzall ve lbn Rüşd'ün Tehafüt'lerini esas alarak yeni birer "Tehafüt" yazmalarını, ayrıca bu iki düşünürdan aynı konuyu kendi huzurunda tartışmalarını istemiş olmasıdır.(11J Böylece Fatih ilim, fikir, sanat ve siyaset alanında açmış olduğu· bu yeni dönemde, başkent yaptığı Istanbul' un, Doğu Islam dünyası ile Batı Hırıstiyan dünyasının buluştuğu önemli bir merkez olma idealini gerçekleştirmiş oluyordu. Zira O, kurduğu imparatorluğun sadece askeri güce değil, aynı za­manda ilme, düşünce ve sanata dayanan, Islam'ın getirdiği adalet ve hoşgörüyü ilke edinen bir imparatorluk olduğunu bütün cihana ilan etmek istiyordu.

(9) i.H. Uzunçarşılı. a.g. e. s. 21 : A. Adıvar. i.A. M.E.B. "Ali Kuşçu" c.1 , ist. -1978, s. 321 -323: Ali. Kiihnii'l-ahbar. 1 . . 39: A. Adıvar. a.g.e. s. 47-48. (1 0) Taşköpriilii-zade. eş-Şakayiku 'n- Niimaniye. s. 123-125: Adıvar. a.g.e. s. 40-50. (1 1) Taşköpriilii-zade. a.g. e. s. 98-99: Katib Çelebi. Keşf, c./. 513: Mehmet Tahir, Osmanlı Miiellifleri, c. /., s. 293-294.

5

Page 19: XVIII. - turuz.com...Bunlara Ornek olarak: Macit Fahri, A history of istamic Philosopy. New York- 1983: T. J. De Boer, The History of Phi/osophy in islam. London 1970: De Lacy O'leary,

Ayn ı yoğunlukta olmasa da bu feyiz l i ve verim l i ça l ı şmalar ın XV I . yüzy ı l ı n son ceyreğine kadar devam ett iğ i söylenebi l i r . Mesela Kanuni Su ltan Sü leyman , Fatih 'in s istemin i esas alarak inşa etti rd iğ i Süleyman iye Cami i 'n in etraf ı nda yapt ı rd ığ ı med­reselerinden b i rin i matemat iğe, diğerin i de t ıbba ayı rmışt ı . Ayrıca Fatih Vaktiyesi 'nde olduğu g ib i , Süleymaniye Vak­tiyesi 'nde de müderris i n akli ve nakli i l imleri b i len ve bu i l im leri her düzeyde tartışacak kapasiteye sahip biri olmas ın ı şart koşmuştu . Bu yüzy ı lda Osmanl ı i lmi z ihn iyet in i bütün bo­yutlarıyla temsil eden ve Tokat l ı Molla Lütfi 'n in talebesi olan Şeyhül islam lbn Kemal (öl . 1 533} ile onun talebesi Şeyhül islam Ebussu'Od Efendi (öl . 982 1 1 574) 'dir . Özel l ik le lbn Kemal , Hocazac;je'n in Tehafüt 'üne yazd ığ ı haş iye i le fe lsefe prob­lemlerine tam anlamıyla vakıf olduğunu ortaya koymuştur . Ayrıca onun, Ehl- i Sünnet it ikad ın ı savunmak üzere kaleme ald ığ ı çeşit l i risalelerde dini tefekkürü akı l ve mant ı kla te­mel lendirerek Anadolu'da yay ı lma istidad ı gösteren Safevi- Ş ii propagandas ı n ı k ı rd ığ ı b i l inmektedir . Bu bakımdan denebi l i r ki lbn Kemal , XVI . yüzy ı l Osmanl ı düşünce hayat ına si l inmez damgas ın ı vuran bir mütefekki rdir .

Gerek bugüne kadar gelen eserleri ve gerekse i lmi ve f ikri şahsiyet i lbn Kemal' i n önemin in büyüklüğüne tan ı kl ı k et­mektedir. (12J Katip Çelebi' nin de örnek olarak gösterdiğ i lbn Kemal , gerçekten de devrinin en geniş kültür ve perspektif ine sahip bir Osmanl ı düşünce adamıyd ı .

(12) Burada yeri gelmişken hemen belirtelim ki. bugün ibn Kemal'in ilmi ve şahsiyetini araştınnak üzere memleket/ olan Tokat'ta Prof. Dr. Süleyman Hayri Bo/ay tarafından bir Araştırma Enstitüsü kurularak, bilimsel sempozyumlar tertiplenmektedir. Ancak, maalesef bugün bu araştınna merlcezi kapanmıştır. Bunun yanında lbn Kemal'in i/mf ve fe/sen çalışmalarını bugünkü dile kazandırarak, onun K e/am-Felsefe konsundaki görüşleri üzerine akademik çalışmalar da yapılmaktadır. ibn Kemal'in K e/am-Felsefe görüşlerini Ahmet Ars­lan yayınladığı çeviri ve araştırmalarıyla ortaya koymaya çalışmaktadır. ibn Kemal'in düşünce dünyası ile ilgili daha geniş bilgi için b/ez. : Ahmet Arslan. Haşiye ala't- Tehafüt Tahlili. ist-1987: Kemal Paşaziide. Tehafüt Haşiyesi (Çev. Ahmet Arslan). Ank.- 1 987.

6

Page 20: XVIII. - turuz.com...Bunlara Ornek olarak: Macit Fahri, A history of istamic Philosopy. New York- 1983: T. J. De Boer, The History of Phi/osophy in islam. London 1970: De Lacy O'leary,

Fat ih medreseler inden yaklaş ı k bir as ı r sonra Kanun i Su ltan Sü leyman, Fat ih ' i n s istemin i esas a larak Sü leymaniye med­reseler in i kurmuştur . Kanuni gerek ku rduğu bu medresedeki yen i bölümler ve gerekse devr inde tesis ett i rd iğ i d iğer med­reseler le s isteme önemli gelişmeler kazandırmıştır. (13) N itekim Kanuni Devri ' nde deniz coğrafyacılığında büyük bir hamlenin gerçekleşt i ri ld iğ i o dönemin iki büyük amiral i Plrl Reis (öl . 1 554?) ve Seydl Al i Reis (öl . 1 562) ' in eserlerinde görül­mektedir . Ayrıca aritmetik-matematik ve diğer konularda eser veren Matrakç ı Nasuh (öl . 1 534?) i le mimarlde bugün dahi dünya çapında bir dahi say ı lan M imar Sinan (öl . 1 588)'ı Kanuni devri b i l im anlay ışın ı n seviyes ine örnek olarak gösterebi l i riz . (14). Fakat sözün buras ı nda hemen ifade edel im ki , Kanuni devrini �emen müteakip Osmanl ı medreselerindeki b i l imsel fa­al iyetlerin bu h ız ı , kes i lmiş , hatta o lumsuz anlamda bir takım gel işmeler de kendin i göstermeye başlamışt ı r .

N itekim XVI . Yüzy ı l ı n i kinci yarısında , yan i 1 Şubat 1 576 (29 Şevval 983)'da Istanbul , Edirne ve Bursa kad ı lar ı na ve onlar arac ı l ı ğ ıyla müderris lere h itaben gönderi len bir fermanla med­rese öğrenci lerin in n izarnın ın bozulduğundan bahisle bu ko­nuda tedbir a l ınmas ı istenmektedir . Bu termanda mülazemete kadar bir öğrencin in okuyacağ ı medreselerle bu med­reselerdeki ders müddetleri ayrı ayrı gösteri lmişt ir . (15J Görüldüğü gibi artı k s istemde bazı aksaklıklar ın varl ığ ı kabul edi ld iği gibi , önlem al ınmas ı yönünde de g i riş imler yap ı lmaya baş lan ıyor.

{13) i. H. Uzunt;.aFftlt, a.g.e., s. 33-34: Cahit Baltact . a.g.e., s. 48-50: Osman Ergin. Türkiye Maarif Tarihi. c. /. /s.t.- 1939. s. 86: Hüseyin Atay. a.g.e. s. 89. {14) A. Adtvar. a.g.e. s. 73-4.: Hüseyin Atay. "Fatih Süleymaniye Medreseleri ders prog­ram/an . . . ". Vaktflar Dergisi. s. 180. (15) i. H. Uzunçarştlt . a.g.e. s. 13-14.

7

Page 21: XVIII. - turuz.com...Bunlara Ornek olarak: Macit Fahri, A history of istamic Philosopy. New York- 1983: T. J. De Boer, The History of Phi/osophy in islam. London 1970: De Lacy O'leary,

XVII. yüzyı lda Osman l ı medreseler indeki eğitim ve öğret imin durumu, öze l l ik le akli i l imieri n yeri n i tesbit için, bu asrı n en önemli i l im ve f ik i r adamı olarak temayüz eden Katip Çelebi (öl . 1656) ' n i n konuyla i l g i l i i ler ide yer ve receğimiz tesbit ve görüş leri old ukça öneml id i r. Zira Fat i h döneminde her a landa baş layan yeniden can lanma hareketi, XVI . yüzy ı l ı n sonlar ına doğru zay ıf lamakta, n ihayet XVI I . yüzy ı la ge l ind iğ inde bu zay ıf lama tamamen durgun l uğa ve çözü lmeye dönüşmekted i r . Medreselerdeki bozu lmanın başlang ıc ı ve sebepleri i le bu ko­nuda a l ı nmas ı gereken tedbir ler hususunda Kanuni'n in sad­razamı Lütfü Paşa (öl . 1 563) i le tarihçi Al l (öl . 1 008 1 1 599) , Koçi Bey , Tarihçi Naima (öl. 1 71 6) ve Mehmet Hal ife bize oldukça geniş bi lgi vermekted ir ler. (16)

Ş imd i de ad ı geçen devlet adamı, tarihçi b i lg in lerden bazılarının konuyla i lg i l i görüş lerini kısmen vermeye çalışalım: Bunlardan Lütfü Paşa , i lmiye sınıf ın ın bozu lmaya başlad ığını ve alınması gerekl i tedbirleri şu şekilde bel irtir : " . . . Müderrisler ve ülema toplu luğu birbirin i çekemezler. Onların birb i ri aleyhine söyledikleri şeylere inanmayıp , re isieriyle görüşüp, bi lg in ier in rütbe ve derece lerine göre araştırma ve yoklama yapmak ge­rekir . . . "

(1 7J Asıl ad ı Mustafa b . Ahmed b. Abdülmevla olan tarihçi All de i lmiye s ı n ıf ı nın bozulmas ın ın birçok sebebini izah eder ve n ihayet bu konuda şu değerlendirmeyi yapar: Med­reselerdeki i lmiye s ı n ıfı 1 552'den sonra bozulmaya başlad ı ; çünkü ülema arasında gerçek i l imle uğraşmanın yerin i gösteriş aldı. Ayrıca devlet adamları da ülemaya gerektiği şeki lde it ibar

(1 6) Daha geniş bilgi için bkz.: Lütfü Paşa. Asafniime. s . 18 vd.: Ali Künhü 'l-ahbiir. 1 . 34-38: Koçi Bey Risalesi s. 52-54. 84-85: Naima, Tarih, c. V, s. 228-380. 4 1 7, 428 ve c. VI, s. 150-152: Mehmet Halife. Tarih-i GilmanT. s. 95-96. (1 7) Lütfü Paşa. Asafniime (Hzr. Ahmet Uğur), Ank. 1982. s. 18.

8

Page 22: XVIII. - turuz.com...Bunlara Ornek olarak: Macit Fahri, A history of istamic Philosopy. New York- 1983: T. J. De Boer, The History of Phi/osophy in islam. London 1970: De Lacy O'leary,

etmemeye başlad ı lar(1BJ, d iyen Arı konu üzer inde çeş it l i yon leriyle ı s rarla durur.

Sultan IV. Murat ve Sultan ibrah im'e sunduğu layiha larda medreselerdeki bozu lman ı n 1 594'ten it ibaren baş lad ı ğ ı n ı söyleyen Koçi Bey, b u bozu lmay ı şöyle an lat ı r: 1 594'ten sonra s ı k s ı k azio l unan Şeyhü l is lamlar ve Kazaskerler, bu azi l kor­kusundan devlet adamlar ına dalkavukluğa başlad ı lar . Pad iş,ah huzurunda hak sözü söylemez oldular. G ittikçe işe hat ı r kar ışt ı ,

hatta sonunda halktan beş-on b in akçe karş ı l ı ğ ı mülaz ım olanlar çoğald ı . Böy lece cahi l le al im ayı rdedi lemez oldu . (19J Koçi Bey, bozu lmay ı gösteren bu eserinde bozulmanı n önüne geçmek için al ı nmas ı gereken tedbirleri de s ı ralar. (20J

As ı l ismi M ustafa olan ve XV I I . Yüzyı ldaki öneml i Osmanl ı müverrih ve vak'anüvis lerinden Naima, Onyedinc i Yüzy ı l olay­ları n ı an latt ığ ı eserin in i lg i l i yerlerinde üleman ı n bu dönemdeki bozuk düzen in i çeş itl i ves i lelerle anlatmakta ve ona göre i lmiye s ın ıf ı nda şu tür yan l ış l ı klar ve haksız l ıklar yap ı lmaktad ır : Kad ı ları n tayin inde haks ız l ıklar yapı lmakta , kad ı ve müderris leri n tayin inde rüşvet a l ı nmakta , hatta gerek Şeyhü l islamlar ve gerekse Rumel i ve Anadolu Kazaskerleri b i r­bir lerini cahi l l i kle , adam kay ı rmakla, rüşvet almakla suçlamak­tad ı rlar.(21J Naima , halk ın bi le kabul edemiyeceği kad ı ta­y in lerinde Rumel i ve Anado lu Kazaskerlerin in müth iş yol­suzluklar yapt ı klarına misal olarak; rüşvet le kad ı tayin ede­bi lmek için kad ı ları öldü gösterd iklerin i , ö lmed ik d iye gelen kad ı lara da "üzülme, sana da birşeyler yaparız" d iye yine on-

(18) Ali. a.g.e. c. /. s . 34-38. (19) Koçi Bey Ridlesi (Sdl. Z. Danişmend). Ank. -1985. s. 52-53. (20) Koçi Bey. a.g. e. s. 54. 84-85. (21) Naima. Naima Tarihi. c. V. is ı. -1280 (h). s. 228-380.

g

Page 23: XVIII. - turuz.com...Bunlara Ornek olarak: Macit Fahri, A history of istamic Philosopy. New York- 1983: T. J. De Boer, The History of Phi/osophy in islam. London 1970: De Lacy O'leary,

lardan da rüşvet a ld ı kları n ı ve böylece kad ı lar ı b i r devr-i daim i le doland ı rd ı klar ı n ı gayet aç ı k ifadelerle an lat ı r . (22) Bu açı klamalar göstermekted i r ki , artı k i lmiye s ı n ıf ı içerisi ne dev let i n h içbir müesseses inde o lmamas ı gereken , hele i lm iye s ı n ıf ı nda hiç o l­mamas ı gereken haksız lık ve olumsuz uygulamalar maalesef nüfuz etmişt ir .

Yukarda görüşlerin in bi r kısmını ald ığ ım ız bu bi lg in ler ge­nel l i kle , Osmanlı 'daki çözülme ve geri lemey i , Fat ih 'den beri devam etmekte olan kadim medrese nizarnın ın bozulmas ına ve bu alandaki haksız uygulamalara bağlamaktad ı rlar. Bundan sonraki sayfalarda ise , XV I I . Yüzyı l ın en önemli Osmanl ı bi lgin ve düşünürleri nden olan Katip Çelebi ' n in konuyla i lg i l i düşüncelerin i özetle bel i rtmek istiyoruz. N itekim Katip Çelebi , medreselerdeki bu geri lemenin asıl sebeb in i akli i l imler yerine nakli i l imiere ağırlık veri lmesine ve akli b i l imlerle felsefen in hor­lanmas ına bağlamaktad ı r. Şimdi sözü Katip Çelebi'ye bırakıyo­ruz :

Osmanlı Devleti ' n in ortalar ına (XVI . yüzy ı l ı n i lk yarısı) kadar, müslümanları n feth inden sonra da D iyar- ı ROm'da fel­sefe ve hikmet teşvik gürüyordu . Bu yüzy ı l larda insan ın değeri tahsi l in in derecesiyle ve onun akli ve nakli i l imiere olan tam vukOfiyet iyle ölçü lürdü . Bu as ı rlarda akli ve nakli i l imleri şahısları nda toplayan önemli al imler de vardı . Mesela Şamseddin Fenari, Kad ızade- i Rumi, Hocazade, Al i Kuşcu , lbnü' l - Müeyyed , Mirim Çelebi , l bn-i Kemal ve bunlar ın so­nuncusu olan lbnü ' l - H ınai (K ınalızade Al i ) 'd i r. Geri leme de­vi rleri geld iğ inde ise, i l imieri n i lerlemesi durdu ve baz ı müftiler in (Şeyhü l is lamlar) felsefe tedris ine mani o lmalar ı ve öğrenc i ler i

(22) Naima. a.g.e. c . V . s . 4 17-428.

10

Page 24: XVIII. - turuz.com...Bunlara Ornek olarak: Macit Fahri, A history of istamic Philosopy. New York- 1983: T. J. De Boer, The History of Phi/osophy in islam. London 1970: De Lacy O'leary,

(zaten var olan) Ekmel ve H idaye (23) dersler in i almaya yöneltt ikler inden i l imler eks i lmeye ve geri lerneye başladı ( . . . ) . Diyar-ı Rum'da i l imieri n çöküşüne sebep b u yukarıda zik­redi len ler olup, lbn- i Haldun ve Şehabeddi n el- Huffal ' n i n de dediği g ib i , bütün bun lar bir devlet in çöküşünün işaret lerid i r .. .

"

(24)

Görüldüğü g ib i Katip Çelebi Osmanl ı Devlet i 'nde Ilmi gelişmedeki duraklamanın başlang ıc ın ı yaklaş ık XVI . yüzy ı l ı n i lk yar ıs ı olarak göstermekte ve bu durgunlukla geri lemenin en büyük sebebini medreselerden felsefe derslerin in kald ır ı lmas ı olduğunu söylemektedir . Daha da i ler i giderek bu durumu dev­let in çöküşünün de bir işaret i saymaktadır . N itekim O, bir başka eserinde de şöyle demektedir :

" . . . Lakin n ice boş kafal ı kimseler Is laml ığ ın baş langıc ında bir masiahat için ortaya konan rivayetleri görüp cans ız taş g ibi­akı l ları n ı kullanmadan- s�lt takl it i le donup kald ı lar. Asl ı n ı sorup düşünmeden red ve inkar eyledi ler. Felsefe i l imleri d iye kötüleyip yeri göğü bi lmez cah i l iken bi lg in geçindi ler ( . . . ) yere ve göklere bakmayı öküz g ib i bakmak sand ı lar. U lu Osmanl ı Devleti'n in i lk çağları ndan Su ltan Süleyman Han zamanına ge­l inceye dek felsefe ile şeriat i l imlerin i uz laşt ı ran gerçek araşt ı r ıc ı lar ün almışlardı . Ebu'l- Feth Sultan Mehmet Han Medaris- i Semani'ye'yi yaptır ıp kanuna göre iş görülüp oku­tulsun d iye vaktiyesinde yazmış ve Haşiye-i tecrid ve Şerh-i

(23) Hidllye. Burhaneddln A li (öl. 1 1 96-7)'nin fürO hakkında yazdığı Hidllyetü'l-mübtedı7 adlı eserine kendisinin yazdığı şerhtir. Ekmel: Ekmelüddin Muhammed b. Mahmud ei-BIIbertT (öl. 1384)'nin Hidllye'ye yazdığı el­inllye adlı şerhtir. Bu eser Osmanlı medreselerinde çok beğeni/en ders kitaplarından bi­ridir. (24) Kiltip Çelebi. Keşf. 1 .680.

1 1

Page 25: XVIII. - turuz.com...Bunlara Ornek olarak: Macit Fahri, A history of istamic Philosopy. New York- 1983: T. J. De Boer, The History of Phi/osophy in islam. London 1970: De Lacy O'leary,

Mevakıf ders ler in in okutu lmasın ı b i ld i rm işt i . Sonra gelen ler, bu ders ler fe lsefiyatt ı r d iye ka ldır ıp Hidaye ve Ekmel ders le ri n i okutmay ı akla uygun gördü ler . Yalnız bun la rla yet inmek akla uygun o lmad ığ ı iç in ne felsefiyat , ne H idaye ve ne de Ekmel ka l d ı . Bunun la Osman l ı ü lkesinde i l im pazar ına kesat gel ip bun­lar ı okutacak olanlar ın kökü kurumaya yüz tuttu ( . . . ) Z ira b i r şey i i nkar , o nesneden uzak ve yoksun kalmaya yol açar . . . " (25J

Genel l ikle Osmanlı tarih araşt ı rmalar ı devletteki bu çözülüşün sebebi olarak med rese ve i lmiye teşkilat ı ndaki bo­zulmayı gösterir ler. Oysa bu gibi önemli tarihi hadiseleri tek b i r sebebe bağlamak mümkün deği ldir . Burada şu kadarı n ı ifade edel im k i , medresenin , i l im ve kültür hayat ı n ı n en güçlü ve ve­riml i olduğu Fatih döneminde var olan siyasi , sosyal , i kt isadi ve psikoloj ik ortam XV I I . yüzy ı lda artık mevcut deği ld i . Dolayıs ıyle medreselerdeki müfredat programları n ı n değişmiş o lmas ı çözülmenin sebebi değ i l , olsa olsa sonucu veya tezahürü ola­b i l i r.

Medreselerdeki bozulma ve geri leme XVI I . yüzy ı l ı n sonu i le XVI I I . yüzy ı l ı n i lk y ı l lar ında da devam etmişt ir . Bu yı l larda özel l ik le ikinci kez şeyhül is laml ık makamına get i ri len Erzurumlu Feyzul lah Efendi (öl . 1 703) 'n in i lmiye mans ıbları n ı kendi yak ın ları na haksız olarak dağıtmas ı ve bazı haks ız uygulamaları öyle bir hoşnutsuzluğa sebep olmuştur ki, neticede bu hal ken­disi i le bazı yakın ları n ı n kat l i , nefyi ve azli i le Padişah l l . Mus­tafa'n ın hal'ine kadar varan 1 703 isyan ın ın çı kmas ına sebep olmuştur. (26)

(25) Katip Çelebi. MizAnü'l- hak fi ihtiy§ri'l-ehak. s. 20-21. (26) Fmdtklt Silahtar Mehmet Ağa. Nusr etn§me, c. 1 / , s. 120. 124-130. 140-144: Raşit Tarih, c. lll. 12-15. 77-78.

12

Page 26: XVIII. - turuz.com...Bunlara Ornek olarak: Macit Fahri, A history of istamic Philosopy. New York- 1983: T. J. De Boer, The History of Phi/osophy in islam. London 1970: De Lacy O'leary,

Burada hemen be l i rte l im ki. bütün bu o lumsuz örnekler arasında o lumlu örnekler yok muydu? Elbette ki vardı: z ira bu yüzyı l larda bir cihan devleti o lan Osman l ı 'n ı n i lmiye sın ıf ı n ı n ta­mamen bozu ldugunu söy lemek de oldukça yanl ı ş bi r degerlend i rme o lur. Nitek im 1673 y ı l ı nda Şeyhül is lam olan ve on üç y ı l bu görevde kalan Çata lca lı Al i Efendi (ö l . 1687 ?), bu konudaki en o lum lu örneklerden b i r id i r . Çünkü A l i Efendi, k im­sen in etkis inde ka lmayan , i lm iye mertebelerin in tercihinde d ik­kat ve t it izl ik gösteren ve o makamı her yönüyle dolduran bi r a l im id i . (27J Çatalca lı Al i Efendi g ib i örnek leri çağa ltmak da mümkün. Fakat şu da bir gerçek k i , devlette , öze l l i kl e de i lm iye sınıfında her şey eskisi gibi değ i l , hatta sorumlu b irçok insan tedbirler a lınması gerekt iğ in in farkında ve zaman zaman bu yönde teşebbüslerde de bu lunmaktadır.

Pad işah l l . Mustafa'nın hal ' i üzerine 1 703'de Padişah olan l l l . Ahmet dönemi ; tezimiz in konusunu teşki l eden Yanya lı Es'ad Efend i ' n i n gerek i lmi çalışmaları ve gerekse devlet h iz­metinde görev aldığı dönemdir . Ayrıca bu yıliiar Avrupa'da da Aydın lanma Felsefesi ile T ecrübeci l iğ in gel iş ip yaygınlaştığı, Rusya'da Çar Del i Petro' nun yeni Rusya'nın hemen her bakımdan temel ler in i attığı yıl lardır. Bu bakımdan XVI I I . asrın bu i lk yarısında Osmanlı Devlet i ' ndeki i l im ve düşünce hayatının durumuna ve bu konudaki faal iyetlere değinmek faydalı ola­caktır.

Osmanlı Devlet i XV I I I . yüzyılın başında artık Avrupa'dan geri kaldığının farkındadır ve bu yüzyılın başından itibaren ezeli hasmı olan Batıyla arayı kapatmak ve onun sahip olduğu i l im ve

(27) Raşid. Raşid Tarihi. c. 1. ist. -1282 (H.). s. 494.

13

Page 27: XVIII. - turuz.com...Bunlara Ornek olarak: Macit Fahri, A history of istamic Philosopy. New York- 1983: T. J. De Boer, The History of Phi/osophy in islam. London 1970: De Lacy O'leary,

teknolojiye sahip olman ı n gereg ine i nanmaktadır. Bunun için lll . Ahmet önce i lmiye s ın ı f ı n ı n bozu lan n izamına yen iden çeki­düzen verebi lmek için 1715'de iki hatt-ı hümayün çı kartmış, (2BJ ayr ıca Avrupa'ya elçi ler göndermeye, kütüphanelerin sayıs ı nı çağa ltmaya karar alm ı ş , daha da öneml isi klasik Yunan te l ­setes ine da i r eserler i le Arapça ve Farsça 'dan b i rçok öneml i eser i tercüme ett irmek üzere heyet ler teşk i l etti rmişt ir. Bu cümleden olmak üzere Pa ris'e elçi o larak gönderi len Yirmisekiz Mehmet Çe lebi (öl . 1 732) ' n i n yan ı nda Fransa'ya götürdüğü he­yette yer alan oğ lu Mehmet Said Çeleb i i le lbrah im Müteferri ka (öl . 1 745) memlekete döndükler inde, Sadrazam Damat lbrah im Paşa (öl . 1 730) 'n ı n i zn i ve Şeyhü l i s lam Yenişeh i r l i Abdu l lah Etend i (ö l.1 743) 'n in tetvas ıy la matbaayı kurdu lar . Bu matbaada bas ı lacak eserler in tash ihi iç in de ayrıca bizzat padişah tarat ı ndan ulema aras ı ndan b i r tash ih heyet i seç i lm işt i r.

B i r ü lkede fikri , i lmi ve kü ltürel i lerlemeye en öneml i katk ıy ı sağlayanlar ı n baş ı nda matbaanın ve kütüphanelerin de geld iğ in i bugün herkes kabu l etmekted ir . 1 729'da lbrahim Mü­teferrika' nın evinde kurulan i lk matbaada i l k olarak "Vankulu Lügatı" adıyla bi l inen Vanlı Mehmet b . Mustafa'nın tel if i "Sıhah-ı Cevheri'' adlı lügat kitabından i lk defa b in nüsha basılmıştır. (29J Şeyhü l is lam Abdul lah Efendi ' n in fetvasına göre, bu matbaada baz ı dini kitaplar hariç , lügat , mantık, hey' et , tarih , coğrafya, edebiyat , tıp ve telseteye dair eserler basılabi lecektir . Ayrıca bu

(28) Raşit, Raşit Tarihi. c . I V. s . 47-51. (Bu Hatt-ı hümayunlann birincisiyle mülazemetliğe hak kazanabilmek için her açıdan sıkı bir kontf'O/.getiriliyor ve boylece ülema çocuklarının mülazemetliğe haksız yere geçişleri engelleniyor. ikincisi ile de mülazemetlerin sayısı makul bir sayıya indiriliyor. Aynca bununla Edirue ve Bursa müderrislerinin mülazemet vermelerine son veriliyor. (29) Küçük Çelebi-zade ismail Asım Efendi. Tarihi (Raşit Tarihi Zeyli). s. 472-473: i.H. Uzunçarşılı. Osmanlı Tarihi. c. I V. Ankara-1982. s. 159-162: Ahmet Refik. Alimler ve Sa­natkarlar. ist.-1924. s. 230-235.

14

Page 28: XVIII. - turuz.com...Bunlara Ornek olarak: Macit Fahri, A history of istamic Philosopy. New York- 1983: T. J. De Boer, The History of Phi/osophy in islam. London 1970: De Lacy O'leary,

i l k matbaada bas ı lacak olan eserleri n tash i h i için de u lema aras ı nda içler inde Yanya l ı Es'ad Efendi'n i n de bu l undugu dört k iş i l i k bi r tash ih heyet i Pad i şah l l l . Ahmet taraf ı ndan teşekkül ettir i lmişt ir . Bu heyet i l k o larak bas ı lan bu lügat ı n tash ih in i ·

yapmıştır. (30J

Pad işah l l l . Ahmet, saraya arzed i len kitapların daha iy i değer lend i r ileb i lmes i ve i lme kabi l iyeti olanların bu kitaplardan daha çok yararlanabi lmeleri i ç in, kend i arzusuyla 1 7 1 8'de Top­kapı Sarayı' nda inşasını başlattığı kütüphane, 1 7 1 9 'da kendi hu­zurlarıyla açıldı. (31) Yine aynı yıl Sadrazam Damat l brahim Paşa'nın Şehzade Cami i civarında yaptırdığı Darü ' I ·Hadis Med­resesi i le kütüphanesi de açıldı. Bugün kütüphaneci l ik tarih i i le araştırma yapanlara göre l l l . Ahmet dönemi Osmanlı tarihinde kütüphanec i l ik açısından en veriml i dönemlerden birid i r . (32) Bu dönemde gerek matbaanın açılması ve gerekse kütüphanelerin çoğalması i lmi ve fikri yeni bir hamlenın başlatıldığının en önemli işaretler in i vermekted ir .

Şüphesiz kütüphanelerin çoğaltılması ve matbaan ın ku­ru lması i l im ve kültürün daha çok ve çabuk yayılmasını sağlamaya yönel ik faaliyet lerdir . Bu arada yine bu dönemde Avrupa'ya elçi lerin gönderi lmesin in amacı , siyasi mülahazaların yanında oradaki her türlü gel işmeden devleti haberdar etmek olmalıdır. N itekim 1 720'de Fransa'ya elçi olarak gönderi len Yir· misekiz Mehmet Çelebi 'ye Sadrazam Damat l brahim Paşa tarafından şu tal imatın veri ld iğ i söylenir. " . . . Vesait- i ümran ve

(30) Küçük Çelebi-zade ismail Asım Efendi. a.g.e. s. 471-473: i. H. Uzunçarşılı. a.g.e. s. 160-1 61. (31) Raşit. a.g.e. c. V. s. 1 28-129. 176-177. 207-209: ismail Erünsa/. Türk Kütüphaneleri Ta­rihi. c. //. Ank. - 1988. s. 68 vd. 77-78. (32) ismail Erünsa/. a.g.e. s. 77-83.

15

Page 29: XVIII. - turuz.com...Bunlara Ornek olarak: Macit Fahri, A history of istamic Philosopy. New York- 1983: T. J. De Boer, The History of Phi/osophy in islam. London 1970: De Lacy O'leary,

maarife dahi layıkıyle kesb-i ittila ederek kabil-i tatbik olanların takriri . . . "(33J. Yani Fransa'daki uygarlık, eğitim, öğretim ve kültürel alanlardaki gelişmeler tesbit edilerek Bab-ı Ali'ye bil­dirilecektir. Çünkü devletin eğitim kurumları sosyal hayatın gelişmesi ve teknolojinin kurulması ıçın gerekli bilgiyi üretmekten uzaktır. Dolayısıyla dışa açılmak kaçınılmaz bir hale gelmiştir.

_!5ültür ve l"!ledeniyet tcı�!hin_9�-�IJ�--�2_ı!_l11�!!!r:ı�-�rtı yaba�<_?_ı bilim ve kültür ürünlerinin tercüme edilmesidir. Bunun farkında -;;la_ri_ d���in-PadiŞ�tı� -i·iT�-Ah;.;,etii�··sad·��mı Damat lbrahim Paşa 30 kişiden oluşan bir tercüme heyeti kurmaya karar ve­rirler. Özellikle teknolojinin gelişmesinde yararı olur düşüncesiyle Es'ad Efendi'ye Aristo'nun Fizika 'sını tercüme görevi verilir. Yirmisekiz Mehmet Çelebi'nin daha önce başladığı ŞehrezOrinin eş-Şeceretü'l- ilahiyye adlı eserinin dördüncü risalesinin tercümesi de tamamlattırılır.

Fe��e Y.f!.�ili�--�a-�-��-n�b.Ci�ı-�_ın:ıız.��--�91t�������������� �e bilim birikimlerinin farklı toplurnlara geçişinde en önemli çasıtan;n-Ç�Viri .. fa�iiyetleri�iduğunu-gö-rora-z:· su ·ııiı·sus, ııkÇa9 fel�ef;-·ve ·· ·bilirri. ��-erleririf�··oı1aÇag'da-···ıslam dünyasına geçişinde Grekçe'den Arapça'ya yapılan çevirilerde, Islam bilim ve düşünce birikiminin yazılı metinlerinin Ortaçağ'ın son dönemleriyle Rönesans döneminde Latince ve diğer Batı dil­lerine tercümelerinde çok açık olarak görülür. Burada önemli olan konu, bu çeviri faaliyetleri sonucunda yeni felsefi ve ilmi birikime sahip olanların, bu alanlarda olağanüstü gelişme ve başarı kazanarak medeniyet öncülüğünü üstlenmeleridir. Bu

{33) Enver Ziya Kara/. 7anzimattan Evvel Garplılaşma Hareketleri", Tanzimat/. s. 19.

16

Page 30: XVIII. - turuz.com...Bunlara Ornek olarak: Macit Fahri, A history of istamic Philosopy. New York- 1983: T. J. De Boer, The History of Phi/osophy in islam. London 1970: De Lacy O'leary,

tarihi gerçekten hareket eden l l l . Ahmet ve onun Sadrazamı Damat l brahim Paşa felsefe ve bi l imin her alan ına yönel ik eser­lerin çeviri faal iyetler ini büyük bir h ızla başlatm ışlard ı r.

Bu çeviri faal iyet leri konusunda pek çok örnek gösteri lebi l i r : Sadrazam Damat lbrahim Paşa , devrin şairlerinden Nedim Efendi (öl . 1 730) 'ye Derviş Ahmet Efendi (ö l . 1 702) 'nin "Sahaifü' I -Ahbar' adl ı eserin in 1 71 9 y ı l ı nda sade bir di l le Türkçe'ye çevirme görevin i verd i . Şair Ned im bu çeviriyi 1 729'da tamamlad ı . (34) Sadrazam lbrahim Paşa , 1 725 y ı l ı nda ise aralarında Yanyal ı Es'ad Efendi 'n in de bulunduğu bir çeviri heyeti teşekkül ettird i . Bu heyete Antepl i Bedreddin Mahmut(ö l . 1 45 1 ) 'un ("Aynf' ad ıyla meşhur olan bu zat, lakab ına izafeten "Ayni Tarihi" d iye aı;ıı lan tarih kitabın ın müel l ifid i r) . " lkdü' I­Cüman ti Tarih-i Ehl i 'z-Zaman" isiml i y irmidört ci lt l ik eserin i bölüm bölüm, kıs ım kıs ım Türkçe'ye tercüme ett irmişt ir . Ayrıca lbrahim Paşa kurdurduğu sekiz kişi l ik bir başka tercüme he­yet ine de Handmir(öl. 1 535)' in "Habibü's-Siyer'' is iml i eserin i Türkçe'ye çevirtmişti r. (35)

-

Bu_d�_!!emde yapı lma�13_

ba�lanan ���i!� . . !�����tlerin in bo-��ları olduk�a genişti r. Nitekim, lbn Haldun(öl . 1 406) 'un "Mu­kaddime" adl ı eseri nin büyük bir kısmı ilk kez 1 8. Yüzy ı l Os­manlı Şeyhül islamiarından Pirizade Mehmet Sahib Efendi tarafı ndan 1 730 y ı l ı nda Türkçe'ye çevri lmiştir. (36) 1 730'daki isyan ve karış ıkl ı klardan sonra da bu çevir i faal iyeti kısmen devam etmiştir. Mesela lbn Sina'n ın "el-Kanun fi't-Tıbb"ı Tokat' l ı Mustafa b . Ahmed b. Hasan adı nda bir hekim tarafından l l l .

(34) Ahmet Refik. a.g.e. s. 213-215. (35) Küçük Çe/ebi-zjde ismail Asım Efendi. a.g.e. s. 351-361. (36) Ahmet Arslan. ibn Haldun 'un ilim ve Fikir Dünyası. Ankara-1917. s. 33.

1 7

Page 31: XVIII. - turuz.com...Bunlara Ornek olarak: Macit Fahri, A history of istamic Philosopy. New York- 1983: T. J. De Boer, The History of Phi/osophy in islam. London 1970: De Lacy O'leary,

Mustafa döneminde yaklaş ı k 1 765'te Osmanl ı Türkçe'sine çevri lmişt ir . (37)

Bu çeviri faa l iyet lerin in en önemlis i ise hiç kuşkusuz bu araşt ı rman ın da temel konusunu teşki l eden Yanyal ı Es'ad Efend i 'n in Aristo'nun temel eserleri n i G rekçe'den devri n i l im d i l i o lan Arapça'ya çevirme faal iyet idir . Yanyal ı Es'ad Efendi , bu çevı rı faa l iyetlerini tamamen Sadrazam Damat lbrahim Paşa' n ı n teşvik ve destekleriyle yapt ığ ın ı kendi ifadeleriyle eser­lerinde beyan etmekted ir .

Görüldüğü gib i kültür politikas ı aç ıs ı ndan Doğu 'dan , ve Bat ı 'dan birçok eserin tercümesi Osman l ı Devlet i 'n in bu i ki dünyaya açı lmas ın ı sağlayacakt ı ; fakat ne yaz ık ki muhteva it i � barıyla özel l ikle Aristo'nun Fiz ika's ı ve Şehrazuri'n in Şeceretü' l ­l lah iyye's i aras ı nda hiçbir fark yok gibiydi ve ik is i de l ıkçağ fiz ik felsefes ine a i t hareket ve değişim teori lerinden başka b i rşey deği ld i . Burada dikkati çeken husus Paris' i görmüş olan Yir­misekiz Mehmet Çelebi'n in Bat ı 'daki b i l im devriminden habersiz görünmesid i r. Devletin bu kadar imkanları n ı seferber etmesi karş ıs ında şayet Yeniçağ fiziğine ait eserler tercüme edi lmiş ol­sayd ı hiç şüphesiz sonuç çok farkl ı o lacak ve bunca yat ı r ım da boşa g itmeyecekti .

Son olarak denebi l i r ki XVI I I . yüzyı l ı n başları nda Osmanl ı _Devlet i b i l im ve kültür hayat ı açıs ından b ir çı kmazda bu­lunduğunun farkına varmış , bu problemi çözmek için ciddi ad ımlar atmışsa da 1 730'da ç ıkan tal ihsiz b ir ayaklanma ne­ticesinde bütün bu olumlu gelişmeler sonuçsuz kalmışt ı r.

(37) Daha geniş bilgi Için bkz.: A. Adıvar. Osm. Türlc. ilim. s. 188-205 (lll. Mustafa döneminde yapılan bu çevirinin adı Tabhtzü'I-Mathun'dur. Bu çevir/yi beş yılda tamamlayan Tokatlı Mustafa, bu çevirisinde Kutbeddin Şirazt'nin Kanun şerlı/nden istifade etmiştir. Bu­rada şunu da belirtelim ki, lll. Mustafa döneminde bunun dışında daha birçok çeviri de yapılmıştır.): ismail Yakıt, ibn Sina Felsefesi ve ortaçağ A vrupa'sındaki Etkileri, (A.M. Go­ichon 'dan yapılan aynı ad altındaki çeviriye yazılan Önsözden). ist. 1986. s. 1 1.

18

Page 32: XVIII. - turuz.com...Bunlara Ornek olarak: Macit Fahri, A history of istamic Philosopy. New York- 1983: T. J. De Boer, The History of Phi/osophy in islam. London 1970: De Lacy O'leary,

B i R i N C i · e Ö L Ü M ES ' A D EFENDi'N iN H A YA TI

XVI I I . yüzy ı l ı n i lk yar ıs ı nda büyük bir üne kavuşan ve devrin b i lg in leri tarafı ndan "Es'ad Hoca" , "Es'ad Efendi" ünvanlarıyla da an ı lan Yanyal ı Es'ad Efend i , yazmış olduğu bütün eser­lerinde "Yanyavi" n isbes in i kul lanmaktadır .

Osmani ı a l imlerin in çoğu gib i , onun da doğum tarih i kes in olarak b i l inmemektedir . Çağdaş ı ve tezkira yazarı Ramiz ondan "Es'ad Hoca" olarak bahsetmekte ve bu durum sonraki kaynakları n çoğu tarafından tekrarlanı rken (31iJ, baz ı ları da ondan "Mehmet Es'ad" olarak söz etmektedi r(39J. Babas ın ın adı Al i , Dedesininki ise Osman , baz ı kaynaklarda ise büyük de­delerinden birinin ad ı da Mustafa olarak belirti lmektedir. Buna göre E�'ad Efendi' n in a i lesinin dört nesi lden beri Yanyal ı olduğu anlaş ı lmaktadı r. Burada şu hususu· da bel irtmek gerekir ki, Es'ad Efendi hakkında i lk ve en geniş kaynak onun dostu olan Sal im' in T ezkire's id i r.

Öğrencil iği

Es'ad Efendi i lk tahs i l in i doğum yeri olan Yanya'da yapt ı . l ık hocaları aras ında Yanya müftüsü Mehmet Efendi i le, yine o dönemin ünlü bi lginlerinden o lan lbrahim Efendi'yi tanımaktayız . Bu arada daha başkalarından da ders ald ığ ı tahmin edil­mektedir . Böylece O geleneğe göre, kendi yöresindeki ho­calardan temel i l imleri tahsi l etmişt ir.

(38) Rlimiz, Tezlcite-i Rlimiz. vr. 3b-4a. Süleymaniye Ktp. (Es'ad EfendıJ. nr. 3873: Slil/m. Tezkire-i Sli/im. s. 76: Mehmet Tahir (Bursalı) Osmanlı Müellifleri. l. 234-235. (39) Fındıklı/ı ismet Efendi. Şakayık ve Zeyilleri, V, 27-29.

19

Page 33: XVIII. - turuz.com...Bunlara Ornek olarak: Macit Fahri, A history of istamic Philosopy. New York- 1983: T. J. De Boer, The History of Phi/osophy in islam. London 1970: De Lacy O'leary,

Es'ad Efendi , bundan sonra . Osmanlı Devlet i 'n in her an­lamda , her alanda en öneml i merkezi sayılan lstanbul 'a giderek ( 1 098/1 686) resmi medrese tahs i l ine başladı. (40J . l lme karşı olan iştiyakı ve üstün zekasıyla kısa zamanda d ikkatleri üzerinde topladı. Onun i stanbu l'da yüksek tahsi l in i tamamladığı hocaları arasında Kahire kad ı lığından ma'zül Tatar Abdülhal im Efend i (Ö. 1 7 1 0) , Akşehirl i-zade lbrah im ve Damat-zade Ebu' I ­Hayr Ahmet Efendi hacası Mustafa Efendi ler bulunmaktad ır . Bunlar aras ı nda Akşehirl i -zade lbrahim Efendi 'den icazet ald ığ ı b i l inmektedir . Mant ı k ve felsefen in yan ı s ı ra matemat ik ve ast­ronomiye de merakı olan Es'ad Efendi , Ökl it geometris in in temel eseri olan Usu l - i Ökl id is ' i Müneccimbaş ı Mehmet Efen­di'den okudu ve bu arada ondan irtifa alma ve usturlap kul­lanmayı da öğrendi . Ayrıca, matemat ikle astronomiyi Teki rdağ müftüsü Mehmet Efendi 'den , diğer i l imleri de Akşehirl i -zade lbrah im Efendi 'den (41) , Farsça'yı ise Mol la Münci l 'den okudu (42) .

Görüldüğü gib i Es'ad Efendi , devrindeki geleneksel mutad tahsi l in i (43J tamamlarken akli ve nakli i l imleri öğrenerek her ik i alanda da büyük

. başarı lar kazanmışt ı r. N itekim bir taraftan Ga­

lata Kad ı l ı ğ ı na kadar yüksel i rken , diğer taraftan Aristo' nun fiz ik .

(40) Sllim. a.g.e. s. 76. (41) lbrahim Efendi'nin ismi kaynaklarda farkli bir şekilde geçmektedir. Mesela: ŞaUy1k ve :Z.yilleri'ndtı • Alcşehir'li-zldtı lbrahim Efendi" diye zikredilmekte (V. 27). SI/im 'in Tez­kire'rlinde bir yerde "Şehirli-zide ibrahim b. Fazlu/lah Efendi" şeklinde geçerken, aym say­fanin devammda ise "Ssiblku'z-zikr Şehirli-ziide Mehmet Efendi" diye zikredilmektedir. 42. Molla Miincil Tezkire-l SAlim 'de "Molla Sence/" diye geçmektedir. 's. 78). Fakat diğer bütiln kaynalc/arda Molla Miincil diye zikredilmelctedir. (43) Burada y11_ri gelmişken Osmanli Devleti'nde XV-XVIII. yiizy1/lar arasmdaki medrese sis­temini ve bu sistem içerisinde yeralan çeşitli medreseleri ve bunlarin bugiinkii eğitim sis­teminde kal'flllğl olan okullar/s mukayesesini vemıenin yararli olacağim diişilnmelcteyiz: Bu ilmiye sisteminin başmda 19. yiizy1/m başianna kadar Şeyhil/issam en yetkili yilksek mercf olarak bulunmaktaydi. Bu durum ise Fatih'in kanunnamesinde geçen "Şeyhii/islam u/emanm reisidir" şeklindeki hiikme dayanmaktadir. (Faik Reşit Unat. Tiirlriye Eğitim Sis­teminin Gelişmesine T arih1 Bir Bakiş. An k. 1964.s. 1 ve 1 7).

20

Page 34: XVIII. - turuz.com...Bunlara Ornek olarak: Macit Fahri, A history of istamic Philosopy. New York- 1983: T. J. De Boer, The History of Phi/osophy in islam. London 1970: De Lacy O'leary,

1\) -

Sıbr•n Mektebl r- - - - - - - ... _ - , ı 1 � - - - - - - - - - - �

Dı til rdan

Dar·til Huflea

\7

X V - XV I I I . Y ü zy ı l l a rd a m e d r e s e s i s te m i

lbtld• · i Hu'ç

ı Harellet.•l

Harlt

Du·lil kurr&

ibt id• · • D .iı h i.l

ı }----< Hareke l · l

Diohll

(Tel irnm t- ) M v 1 i l a - i .J a h n

Mtu ila - i

!ahn · l �m a n ·

l ı & h ı , . ı

� Edebiyal

� H u lu• k ,-- - - - - --- - - -, L - - - - - - - - -��

B lll • U n k 1

T ı b - G.3a H.

�blat Na t em;�:�m ı::ı

H ıl D a r ülh•dlt

r_-_----��--

------��������������J ) :� � � � ��������

M u a d l l d ' i • r M e d

ine Orta Li.. Yüke•k 6 1 1' • l 1 m b • • • m a lı: l a r ı

, n ı ı •

Bugünkü öğrenim basamaklarıyla dengeleri

d • n • e l e r l

� i'

� i . j

3: rn o ::u rn (J) rn

Page 35: XVIII. - turuz.com...Bunlara Ornek olarak: Macit Fahri, A history of istamic Philosopy. New York- 1983: T. J. De Boer, The History of Phi/osophy in islam. London 1970: De Lacy O'leary,

ve mantığa dai r eserleri n i çevi rmekle görevlendiri lmiş ; ancak bu sadece bir çevir i olmamışt ı r. Çünkü o , bu eseriere kendi düşünceleriy le yeni yorumlar get irmeye de ça l ışmıştır.

Müderris l iği

Başarı lı bir tahs i l döneminden sonra devrin in şeyhül is lamı Ebu Said-zade Feyzul lah Efendi (öl . 1 698) taraf ı ndan Es'ad Efendi 'ye mülazemetl ik (44) veri ldi ( 1 69 1 ) . Onun bu göreve ge­t ir i lmes in i tezkire sahibi Ramiz şöyle anlat ı r : " . . . Asrı nda nail- i hatem-i vezaret olan Koca Al i Paşa dairesine intisab ve şeref- i mülazemetle feyz-yab oldu . . . " (45J . Bu tarihten itibaren üstün zekası ve başarı l ı çal ışmaları neticesinde Şeyhül is lam Seyyid Feyzul lah Efendi 'n in yapt ığ ı müderris l ik imtihan ı n ı kazanarak ulema s ın ıf ına g i rd i . Böylece i l k kez ibtida-i hariç e l l i (46J i le Darü' I-Hadis Süleyman Ağa medresesine müderris oldu( 1 699) . Daha sonra Paşmakç ı-zade Seyyid Al i Efendi (öl . 1 71 2) 'n in i lk şeyhül islaml ığa get iri l iş i üzerine ikinci hariç müderris l ik de­recesine yükselt i lerek Defterdar Yahya Efendi medreses ine müderris tayin olundu ( 1 704) .

Böylece her aşamada başarıs ın ı isbatlayarak eğit im ve öğret im hiyerarş isinde sürekl i bir şekilde yükselen Es'ad Efend i ,

(44) Miiltızemetlik: Medese tahsilini bitirip "lcazet• alanlar haklcında kullanılan bir tabirdir. Miilazemetliğs hak kazanan öğrenciyi imtihan etme ve otıa teazet verme hakkı, öğrencinin deıslerine devam ettiği Sahn miiderrisinindir. Mutad medrese tahsilini usuliine uygun ta­mamlayarak mezun olanlara ise miilazım denir. (Faik Reşit Unat. Tiirlclye Eğitim Sis­teminin ... s. 4: Mehmet Zeki Paka/ın. Osmanlı Tarih Deyimleri ve Terimleri Sözliiğii. c.il. ist.-1983. s. 611-612). (45) Ramiz. a.g.e. vr. 3b. (46) ibtida-i Harif: Medreselerdeki iiç tahsil derecesinden ilk mertebenin de adı olan ibtida-i Hariç 'e "Hariç Medresesr de denilitrli. Medrese tahsilini bitirenler miilazım olduktan sonra isimleri "Ruzname-i Hiimayun ·a kaydolunutrlu. Bu miilazimlerden yedi sene miilazemet miiddetini bitirenler imtihana girerler. başarılı olanlar "Ruus"a nail olur/atrlı. Sınavda başan/ı olanlar ruus/a beraber "ibtida-i hariç " medreselerine miide"is tayin olunurlatrlı. (M. Z. Pakalın. a.g.e. c. ll. s. 15: F. R. Unat. a.g.e. s. 4).

22

Page 36: XVIII. - turuz.com...Bunlara Ornek olarak: Macit Fahri, A history of istamic Philosopy. New York- 1983: T. J. De Boer, The History of Phi/osophy in islam. London 1970: De Lacy O'leary,

ik inc i defa şeyhü l is lam olan Sadredd in-zade Mehmet Sad ı k Efendi (öl . 1 709) 'den lbtida-i dah i i (47J müderris l i k payes in i ala­rak Ebtem medresesi müderris l iğ ine tay in edi ld i ( 1 707) . Bu ta­ri hten üç y ı l sonra ik inci kez şeyhü l is laml ı k makam ına getir i len Paşmakçı -zade Seyyid Al i Efendi taraf ı ndan I kinc i dah i l müderris ünvan ıy le Eyüp'teki Ferhat Paşa medreses ine tay in edi ldi ( 1 7 1 0) . Bundan sonra s ı ras ıy la Mus ı la- i Sahn- ı Seman(4BJ medreseler inden b i rine (1 71 3) , sonra Edirnekap ıs ı M ih rimah Sultan medreses ine ( 1 71 7) , daha sonra da Altm ış l ı hareketiyle Murat Paşa-i Atika medreses indeki müderris l iğe tayin o lundu (1 71 8 ) . En son olarak Mus ı la-i Süleymaniye(49J müderris l iğ i payesiyle Eyüp Medresesi müderris l iğ ine atand ı ( 1 720) . Böylece mülazemetl ikten it ibaren en yüksek müderris l ik payes in i ihraz eden Es'ad Efendi eserler in in büyük bir bölümünü de bu medresedeki müderris l ik görevi esnası nda tel if etmişti r(SOJ . Görü ldüğü gibi tedris s i ls i lesinde yer alan hemen bütün i lmiye derecelerini b i r bir geçen Es'ad Efendi 'n in i lmi kiş i l iğ i de bu şeki lde o luştu .

Es'ad Efendi 'n in görev yapt ığ ı bu medreselerden baz ı ları ; 1 869'da devrin Şeyhül is lamı taraf ından yapt ır ı lan faal Istanbul medreseleri say ım ında faal olarak gösteri l i rken , baz ı ları ise bu

(47) İbclida-i Dl!hil: Medreselerden orta tahsi/i verenler hakkında kullanılan bir tabirdir. Ilköğrenimini "lbtida-i Hariç " medresesinde gören öğrenci buraya gelir. Medreses/'ne gi­derdi. Bu medreseye "Dahil Medresesi" de denilireli (M.Z Pakalm. a.g.e. c. ll. s. 14-15). {48) MOs1/a-i Sahn: Yüksek Sahn derslerine devam edebilmek için onun ortasi duromunda bulunan medreseler hakkında kullanılan bir çkavramd/r. Hariç. Daihl medrese/erindeki öğrenimini tamamlayan bir öğrenci yüksek tahsil derrslerini takip edebilmek için "Sahn medrese/eri"ne giderdi. Bu medrese/ere "Tetimme Medresesi" de denilirdi. Sahna tahsilini bitiren ve sınavmda da başanil olanlar "MüiiiZim " kaydolunur ve ad/an "nıznamçe-i hümayun"a yazilireli (M.Z. Pakalm. a.g.e. ll. s. 14-15). {49) MOsi/a-l Süleymaniye: istanbul nıusu derecelerinden bir rütbenin adi olan "Müs1/a-i Süleymaniye" derecesi "Hamise-i Sü/eymaniye"den sonra gelirdi (M.Z. Pakalm. a.g.e. c. ll. s. 14-15). {50) Nitekim o, mantikla ilgili tercümelerinin sonunda " .. Ben bu telif/ c. ahir 1 134 senesinde Ebil Eyyübe'l Enhsilri medresesinde müderris iken tamam/adim. " demektir.

23

Page 37: XVIII. - turuz.com...Bunlara Ornek olarak: Macit Fahri, A history of istamic Philosopy. New York- 1983: T. J. De Boer, The History of Phi/osophy in islam. London 1970: De Lacy O'leary,

l istede yer a lmazlar . Y ine bu medreselerden baz ı ları halen , günümüzde en az ı ndan b ina olarak varl ı klar ı n ı sürdürmekte­d i rler . Mesela , Edi rnekap ı 'daki "M ihrimah Su ltan Medresesi" bugün öğrenci yurdu o larak hayat iyat in i devam ett i rmekted ir . (51)

1 869'da yapt ı r ı lan bu sayı mda medreselerde okutulan ders­leri n tür ler i de be l irt i lm işt i r . Bu l isteye bakt ığ ım ızda Es'ad Efen­d i 'n in görev yapt ığ ı medreselerde okutu lan dersler genel l ikle mant ık , kelam ve gramer olarak görü lmektedir . (52) Her ne kadar bu say ım, Es'ad Efendi 'n i n ö lümünden 1 38 sene sonra yap ı lmış olsa da, onun felsefe, mant ı k ve kelamla i lg i l i pek çok eser verd iğ i d ikkate a l ı n ı rsa bu medreselerde onon da felsefe , mant ı k ve kelam okuttuğuna hükmedeb i l i riz .

i lmi Kişi l iği

Köklü ve s isteml i b i r eğitimden, müderris l ik kaderneleri ndeki i lerleyişinden sonra Es'ad Efendi ' n in b ı rakt ığ ı eserler i le bu eserlerin n itelikleri d ikkate al ı n ı rsa Ui le devrin in en renkl i ve en önemli i l im ve fikir adamlarından biri olduğu kolayca anlaş ı l ı r . l leride görüleceği gibi , tel if eserlerin in yan ında felsefe ve mant ı k konusunda Aristo'nun birçok temel eserin i de as ı l ları ndan Arapça'ya tercüme ve şerhetmiştir. Yapt ığ ı bu tercüme ve şerhlerde kend i görüş ve eleştiri lerini ortaya koymuş, hatta çok takdir ettiği halde lbn Rüşd'ün yapt ığ ı hataları belirterek onları tash ih ett iğini açıkca bel irtmişt ir . Bununla beraber o , lbn Rüşd'ü yine de d iğer Aristo şarih lerine tercih ett iğ in i ifade etmişt ir . (53)

(51) Mübahat S. Kütükoğlu. "1869 'da Faal istanbul Medreseleri". i. O. Tarih Enst. Dergisi. S. 7-8. ist.-1977. s. 288-290. 355-357. (52) Mübahat S. Kütükoğlu. a.g.m. s. 288-290. (53) Es'ad Efendi. et-Ta'limü's-siilis. vr. 2a (4-1 0).

24

Page 38: XVIII. - turuz.com...Bunlara Ornek olarak: Macit Fahri, A history of istamic Philosopy. New York- 1983: T. J. De Boer, The History of Phi/osophy in islam. London 1970: De Lacy O'leary,

Devrin in önde gelen sayg ın b i lg in leri aras ı nda yer a ld ı ğ ı n ı onun şu ifadeler inden de anlamaktay ız : " . . . . Şeyhü l is lam Mi rza Mustafa Efendi bana huzurunda baz ı faz i let l i k iş i l e ri n de bu­l unduğu b i r gün lsbat - ı vacib risa les i ' n i okumamı emrett i . Bunun üzer ine ben de bir bölümünü okudum. Mütehassis o ldu ve bu konuda b i r kitap yazmamı isted i , ben de kabu l ett im . . "(54) de­mektedir . ayrıca devrin Sad razamı Nevşehir l i Damat l brahim Paşa'n ı n kend isinden Aristo' nun Fiz ika adl ı eserin i tercüme et­mes in i isted iğ in i de şöyle anlat ı r : " . . Sadrazam lbrah im Paşa ( . . . ) bana resmen yaz ı l ı ve sözlü olarak Aristo 'nun sekiz k itaptan ibaret olan es- Sema'u't - tabi ' i (Fizika) ' s in i tercüme ve şerhetmemi " isted i ( . . . ) Ben de bunu kabu l ederek as l ı na uygun tercümeye ve Kott in ius 'un şerh in i esas alarak şerhetmeye başlad ım . . . " (55). Görü ldüğü g ib i Lale Devri 'n in ün lü Sad­razamın ın güvenin i kazanmak herkes için kolayca u laş ı lacak b i r mazhariyet deği ld i r . Zira o , Arapça ve Farsça'dan başka çok iyi bi ld iğ i G rekçe ve Latince sayes inde klasik Osmanl ı müderris i ti­pinin d ış ında bir n iteliğe sahipt ir .

Es'ad Efendi 'nin biyograf is i hakkı nda temel kaynaklardan bir i olan Tezkire yazarı Sal im, ayn ı zamanda Lale Devri 'n in b i l ­g in ve şairlerindendi . B ir gazel ine yüz el l i kadar şairi n nazire yazd ığ ım , bunlardan birin in de Es'ad Efend i'ye ait o lduğunu" . . zat- ı al is in in meday ıh ı serd olunmak laz ım gelse b i-re's ih i b ir kitap ve fazai l- i kemali ta'dad olunsa her varak medayı h ı b i r bab olurdu ( . . . ) Lakin onun naziresi d iğerlerin i fersah fersah geçmişt i r . . . " d iyerek anlatmaktad ı r. Ş i i r sanat ında da kendis in i

(54) Es'ad Efendi. Hllfiyetü isbjti'l-vacib. vr. 2b (6. 1(}). Süleymaniye Ktp. (Hacı Beşir Ağa). nr.: 390. (55) Es'ad Efendi. et-Ta'limü'» sil/is (1. Kitap). vr. 1b (1 1-13 ve 18. 19) Nuruosmaniye Ktp. nr. : 2656.

25

Page 39: XVIII. - turuz.com...Bunlara Ornek olarak: Macit Fahri, A history of istamic Philosopy. New York- 1983: T. J. De Boer, The History of Phi/osophy in islam. London 1970: De Lacy O'leary,

kabu l ettiren Es'ad Efendi ' n in ş i i rlerinden örneklere ad ı geçen kaynakta rast lamaktay ız . (56)

Bu arada Es'ad Efendi 'n in Osmanl ı Devlet h iyerarşis inde önemli b ir mevki olan Galata Kad ı l ı ğ ı na da get i ri ld iğ in i görmekteyiz ( 1 725) . Zira Galata kad ı ları devlet in yönet imi için yap ı lan meşveret mecl islerine kat ı l ı r , kendi lerin in yönet imle i lg i l i görüş lerine başvurulurdu . Böylece onlar devlet hayat ın ı n b ir tak ım mahremiyetlerine de vakıf o lma imkan ın ı e lde ederlerd i . GalaYci Kad ıs ın ın da yeraldığ ı D ivan , Sadrazarnın başkan l ığ ında toplan ı rd ı . Divan'da Sadrazam' ı n d ış ında vezirler, Rumel i ve Anadolu Kazaskerleri , Istanbul Kad ıs ı , Defterder, N işancı , Yeniçeri Ağas ı , Kaptan Paşa, Reisü lküttab tab i i üye olarak haz ı r bu lunurlard ı .

Çal ışmamız ın g iriş k ısmında değindiğimiz gibi XVI I I . yüzy ı l ı n başları ndan itibaren Osmanl ı Devleti eğit im ve öğret im hayat ı n ı n verimsiz ve son derece içine kapal ı olduğunu görmüş , bu t ı kanı kl ı ğ ı gidermek için bazı önlemler almak zorunda kalm ışt ı r . Bu cümleden olmak üzere başlangıçta şahsi gayretler şekl inde kend in i gösteren tercüme faal iyetleri , n ihayet Nevşehir l i lbrahim Paşa Sadrazam olunca müesseseleşmeye başlamışt ı r . Bu değerli Devlet adamı Arapça temel kaynak eser­leri tercüme etmek üzere önce 30 kişiden oluşan bir tercüme heyeti , sonra da Farsça'dan çeviri yapacak 8 kiş i l i k bir heyet daha oluşturmuştu (57). Komisyonlar hal inde çal ışt ığ ı anlaş ı lan bu heyetierin Arapça ve Farsça'dan Türkçe'ye yapt ığ ı tercümeler çok iy i b i l ind iğ i halde Es'ad Efendi 'n in başkanı olduğu heyet in Grekçe'den yapt ığ ı tercümeler üzerinde bugüne

(56) Bu konuda daha geniş bilgi için bkz . Salim Efendi. a.g.e. s . 78-80. (57) Kiiçiik çelebi-zade ismail Efendi. Tarihi. s.358-361.

26

Page 40: XVIII. - turuz.com...Bunlara Ornek olarak: Macit Fahri, A history of istamic Philosopy. New York- 1983: T. J. De Boer, The History of Phi/osophy in islam. London 1970: De Lacy O'leary,

kadar pek faz la duru lmamışt ı r . Aşağ ıda metn in i sunacağ ım ız Arş iv belgesinden de anlaş ı lacağ ı g ib i G rekçe'den çevir i yapan baz ı H ı ristiyan tebaa'n ı n bu lunduğu bu heyet , özel l i kle Aris­to' nun Organon' u ve Fiz ika's ı üzerinde çal ışmı ş lard ı r .

Öyle anlaş ı l ıyor ki bu çal ı şmalar Es'ad Efend i 'y i şöhret in z i r­vesine ulaşt ı rm ış , u lema arası nda kendis ine "Mual l im- i sal is" ünvan ın ı n veri lmes ine neden olmuştur. (5BJ

O dönemdeki Osman l ı devlet adamları n ı n i lmi gel işmelere ne kadar çok önem verdikler in i ve bu alanda çal ışanlara ne gibi maddi imkanlar sağ lad ıkları n ı göstermesi aç ıs ı ndan , adı geçen Komisyon'da çeviri yapan Karabet Veled-i Spatrot i is iml i b i r H ı rist iyan'a a ld ı ğ ı ücret in d ış ı nda tan ınan hak ve muafiyet ler gerçekten d i kkat çekicidir . Eğer b i r mukayese yapmak ge­rekirse , bu durum IX . yüzy ı lda Abbas i hal ifelerin in "Beytü ' l h ikme"deki mütercimlere tan ıd ığ ı imkanlardan h iç de aşağ ı deği ld ir . (59) I l im ve kültür hayat ına yeni baştan b i r can l ı l ı k ge­tirmesi amac ıyla , dönemin devlet büyükleri bu tercüme he­yet inde görev alan kimselere karş ı hiçbir fedakarl ı ktan kaç ınmad ıkları ve bu konuda din ve mezhep fark ı (58) Ramiz. a.g.e. vr. 3b,4a. bilindiği gibi islam itim dOnyasmda "Mual/im,i evvel" iinvanı Aristo'ya "Muaf/im-i sAni" iinvanı Farabi'ye "Muaf/im-i sA/is" unvanını ise XVIII. yiizyıl Os­man/ı alimleri Es'ad Efendi'ye vermişlerdir. Bu iinvanı iranlı/ar Ise Sadreddin eş Şirazrnin (ö/. 1 640) hacası Mir Damad'a (öl. 1630) vermişlerdir. (59) · Burada yeri gelmişken hemen Ifade edelim ki, islam bilim ve felsefe tarihine baktığımızda, MOsiiiman idareciler her zaman bilgin ve bilgelere saygı göstermiş/er, onlara maddi ve manevi birçok imkan sağlamışlardır. MOsiiiman idareci/er, imkan sağladıklan bil­gin ve filozof/ann inançlarının farklı o/masmı hiçbir şekilde olumsuz anlamda değerlendirmemişlerdir. Bunun için de MOsiiiman olsun veya olmasm her bilgin ve fi/ozofa maddi ve manevi destek vermişlerdir. Bunun böyle olduğunun en önemli kanıtlanndan bi­risi de, Bağdat'taki "Beytii'l- Hikme" terciime merlcezini kuran halife ei-Me'mun'un bu çeviri merlcezinde Grekçe ve Siiryanice'den Arapça'ya çeviriler yapan NestOri fizikçi Huneyn ibn ishak (öl. 873)'m yaptığı çevirileri Halife'ye her takdiminde Halife 'nin kendisine takdim ettiği her bir çeviri sayfasına ağırlığınca altın ödeme olayıdır. (Charles Micheal Stanton, Higher Learning in islam. U.S.A. -1 990. s. 66). ayrıca Islam fethiyle mOsiiimanların eline geçen Urfa, Harran vs. gibi yerlerdeki gerek paganist ve gerekse Hıristiyan okulların faaliyetlerine daha özgiir bir şekilde devam etmeleri de MOsiiimanların bilim ve fe/sefeye karşı gösterdikleri miisamıı.hanın bir başka kanıtıdır.

27

Page 41: XVIII. - turuz.com...Bunlara Ornek olarak: Macit Fahri, A history of istamic Philosopy. New York- 1983: T. J. De Boer, The History of Phi/osophy in islam. London 1970: De Lacy O'leary,

gözetmeks iz in herkes i destekled ik leri aşağ ıdak i berat bel­gesinden gayet aç ı k olarak an laş ı lmaktad ı r .

28

Berat Belgesi :

Istanbul ve ve ve kad!lanna hitaben

Karabet Ve/ed-i Spatroti nam ztmm1 bundan

akdem reis-i hükema olan Muallim-i evvel Aristo

kütübünün ve Şerh-i Kottinius 'un tercümeleri hiz­

metinde olup bu maku/e hizmette bulunanlara mu­

afiyeti müş 'ir berat verilügelip, sebkat iden hizmeti

mukabe/esinde müste 'men elçileri tercümanlarmm

muafiyeti misillü kendü ve oğullan ve iki nefer hiz­

metkarlan cizyeden muaf iken, cizyedar kolct/an

taratmdan mugaytr-t muafname-i hümayun cizye

talebiyle renelde ve teaddi olunmamak üzere

haraç muhasebesine kayd ve emr-i şeritim rica

idüp bildirdüği ecilden hazine-i amirem defterlerine

nazar olundukta, mesfur Karabet Ve/ed-i Spatroti

kendüsi ve oğullan ve iki nefer hizmetkarlan haraç

ve a vartz ve kassabiye akçesi ve sair rüsüm ve

tekal1f-i örfiwe teklifi ile rencide olunmaya. Ve "kul,

cariye istihdam idermişsin "deyu kirnesne haraç ve

rüsüm talep eylemeye. Ve melbüsat ve mefrüşat

ve me 'külat ve meşrübatma kirnesne dahi ey­

lemeyüp atv olunup ve rusüm-t gümrük ve bBc

taleb olunmaya. Ve evine askeriden konak kon­

maya. Ve kendü bağmdan hastl olan ştradan hamr

eminleri ve voyvoda ve sairleri olageldüği üzre fuçi

akçesi taleb itmeyüp kendüsi ve evladt ve ta­

san ufunda olan cariyeleri haraç ve avanzdan ve

Page 42: XVIII. - turuz.com...Bunlara Ornek olarak: Macit Fahri, A history of istamic Philosopy. New York- 1983: T. J. De Boer, The History of Phi/osophy in islam. London 1970: De Lacy O'leary,

kassab akçesinden ve resm-i masdariyyeden ve

tekillif-i örfiyyenin cümlesinden m uaf ve m üsellem

olup mezkurdan şirret da 'va ider olur is e Asitane-i

sa 'adet 'e ha va/e bir/e şirret ve tezvira t ittirilmeyüp,

daima işbu nişan-1 hümayun umun mazmün- 1

münffi ile amel olunup, hi/atma nza ve cevaz

gösterilmeye deyu nişan-1 hümayun virildüği der

kenar olunup i'lam olundukta imdi mucebince

muaf-name-i hümayunun mugaym cizye

mütalebesiyle ta 'addi ve rencide ittirilmemek içün

şurOtwle müekked hükm-i ferman-I ali sadtr

o/mağm veeh-i meşrOh üzre emr-i şerife yaziimak

içün işbu berat virildi. F1 23 C sene 1 1 36.

Önceki berat ı n üzerine , be l l i b i r süre geçt ikten sonra, 1 1 54 tarih inde bu berat ı n geçersiz olduğuna dair b i r emir bu­lunmad ığ ı iç in yeni lendiğin i bi ld iren şu kay ıt düşülmüştür:

"Ht/atma emr-i ahar yoğise tecdid ola deyu ferman­

I ali sadtr olmağm tecdid olmuştur. Fi Ra 1 5 sene

1 1 54 " (60).

Bu yüzy ı l ı n baş ları ndaki bu i lmi faal iyetlerde görev alanlara veri len bu maddi ve manevi destekierin yan ı nda gerek onların faa l iyetleri sonucu meydana getir i len eserleri ve gerekse diğer temel eserler i daha geniş kit lelere ulaşt ı rmak gayesiyle kurulan matbaada .bas ı lacak eserler için padişah tarafı ndan oluşturulan dört kiş i l ik tash ih heyet ine Es'ad Efend i 'n in de tayin olunuşu ( 1 725) , devr in u lemas ı içeris inde kendis ine ne kadar çok değer

(60) BA. D . CMH (Başbakanlık Osmanlı Arşivi Da. Bşk. lığı. Bab-ı Defteıf Cizye Muhasebesi Kalemi). Nu: 26727: Mahmut Kaya. "XVIII. yüzyılda Grekçe 'den yapılan tercümeler ve Es'ad Efendi 'nin Fizika Tercümesi Üzerine Bazı Tesbit/er". Felsefe Arkivi. sayı 28, c. 185-1 86.

Page 43: XVIII. - turuz.com...Bunlara Ornek olarak: Macit Fahri, A history of istamic Philosopy. New York- 1983: T. J. De Boer, The History of Phi/osophy in islam. London 1970: De Lacy O'leary,

eri ld iğ in in b ir başka gösterges i say ı lab i l i r (6 1). Ayrıca b i l iyoruz k i , Pad işah l l l . Ahmet , Topkap ı Saray ı nda kurmuş o lduğu kütüphaneye onu hoca o larak tay in etmişt i r . Ayrıca Onun üç se­mav i d in in kitap lar ıy la i l g i l i i l im lerde de üstün olduğu , H ı ristiyan ve Yahudi din adamları n ı n ondan i l im öğrendikleri de eser­leri nden b i ri n i n nüshas ı n ı n baş ı ndaki not larda ifade ed i l i r (62) ki , bun lar ise , onun değerin in ve ona ver i len önemin b i r başka ifa­des id i r .

Kendis in in abid , zahid bir k imse o lduğu , hatta Nakşi ta­i"i kat ı na mensub bulunduğu bi ldir i len Es'ad Efendi Lale Devri ' n i n sona erd iğ i hengameden bir y ı l son ra v.efat etmişt ir . ( 1 731 ) .

Öğrenci leri

Es'ad Efendi , otuz iki y ı l süren ( 1 699- 1 731) müderris l ik hayatı nda , başka görevler üst lenmişse de hiçbir zaman eğit im ve öğretimle i l işkis in i kesmemiş; bu arada birçok değerl i öğrenci yetişt irmişt i r. Ne yaz ık ki ondan feyz alan talebelerin kimler olduğunu tesbit etmek bugün için mümkün olmamışt ı r. Yapt ığ ım ız araşt ı rmada ancak kendi oğlu Mehmet Efendi i le o devrin ünlü hekimi Abbas Vesim Efend i 'n in onun t i lmiz i ol­dukları n ı tesbit etmiş bulunuyoruz. Kaynakla r oğlu Mehmet Efendi 'n in matematik ve geometri alan ı nda ün yapt ığ ın ı ve ge­ometri ile i lg i l i Arapça bir eser kaleme ald ığ ın ı zikretmenin d ış ında hakkında fazla bir bi lg i vermemektedi rler (63).

(61) Küçük Çelebi-ziide ismail As1m Efendi. a.g.e. s. 471-473. {62) Es'ad Efendi. et- TaHmü's-sii/is. vr. la. Ünv. Ktp. nr: AY. 4024. {63} Mehmet Tahir. a.g.e. 1. 235.

30

Page 44: XVIII. - turuz.com...Bunlara Ornek olarak: Macit Fahri, A history of istamic Philosopy. New York- 1983: T. J. De Boer, The History of Phi/osophy in islam. London 1970: De Lacy O'leary,

Abbas Ves im Efendi ( 1 688?- 1 76 1 ) : As ı l ad ı Ves im Abbas b . Abdurrahman b . Abdul lah 't ı r . I stanbul 'da k ı rk sene gerek prat ik gerekse teorik o larak t ıp üzerine çal ı şan Ves im Efend i ' n i n su l ­tan Se l im Çarş ı s ı ' nda bir de muayenehanesi vard ı . Onun t ı p ko­nusundaki hocalar ı aras ı nda Sursa l ı Ali (öl . 1 747) , Katipzade Muhammed Ref i (öl . 1 770) ve Sursa l ı Ömer Ş ifai (öl . 1 742 ) göster i lmekted i r . Felsefe konusundaki hocas ı Yanya l ı Es'ad Efend i o lan Abbas Ves im Efend i ' n in Astronomi konusundaki hocası ise Ahmed M ıs ri Efendi 'd i r . Arapça , Farsça , Eski Yu­nanca ve Lat inceyi çok iyi derecede de b i lmekted i r (64).

Abbas Vesim Efendi 'n in XVI I I . yüzy ı l ı n ortalar ı nda Istanbul 'da meşhur b i r hek im olduğunu bütün kaynaklar haber vermekted i r. O , kaleme a ld ı ğ ı eserlerinde de her ves i le i le hocas ı n ı n Es 'ad Efendi olduğunu bel i rterek bunu b i r öğünç ve­si les i saymaktad ı r. Mant ı k , felsefe ve astronomi g ib i i l im ler i tah­s i l ett ikten sonra , t ıp ve eczacı l ığa merak salan Abbas Ves im Efendi , o gün iç in eski ve yeni t ı b b i lg i ler ine b i hakk ın vakıf b i r hekim olarak tan ı nmaktad ı r . Astronomi , t ı b ve eczac ı l ı k a lan ı nda kaleme a ld ığ ı es�rlerinden baz ı lar ı şun la rd ı r : Düsturü ' l - Vesim fi't -t ıbb ı ' l -cedid ve' l -kadim, Vesiletü ' l - metal ib f i i lm i't -terakib , Nehcü' l -bü iQğ fj şerh-i Zic-i U luğ ve Tıbb- ı Kimyay-y ı Cedid (65).

Ayrıca kaynaklarda müretteb b i r d ivan ı da o lduğu kay­dedi lmektedi r . Bu eserlerden b i rincis i t ıbba, ik inc is i eczac ı l ığa , üçüncüsü de ast ronomiye aitt i r .

Abbas Vesi m Efendi , özel l ik le t ıp konusundaki b i lg is in in gel işmes ine yararl ı olan Mekke, Medine, Şam ve M ı s ı r g ib i yer-

{64) A. Adıvar. Osmanlı Türklerinde ilim. s. 189. 196: Bursa/ı Mehmet Tahir. a.g.e. c. lll. s. 242-243. 65) Bkz. A. Adnan Adıvar. a.g.e. s. 187-197.

31

Page 45: XVIII. - turuz.com...Bunlara Ornek olarak: Macit Fahri, A history of istamic Philosopy. New York- 1983: T. J. De Boer, The History of Phi/osophy in islam. London 1970: De Lacy O'leary,

lere seyahat ler yapmışt ı r . O, bugün dahi oldukça öneml i say ı lan b irçok hasta l ı ğ ı n teşhis inde ve tedav is inde oldukça i leri b i lg i lere sah ipt i r . N itekim onun veremin tedavis i hakkında vermiş o lduğu b i lg i ler in b irçoğunu bugünkü doktorlar da kabu l etmekted i r (66).

Eserleri

I lmi hayat ı n ı n çoğu müderris l i kte geçen Es'ad Efendi , b i r yandan ta lebe yetişt i ri rken , d iğer yandan da tercüme ve te l if le meşgul olmuştur . Genel l ik le Arapça olarak kaleme ald ığ ı eser­lerin g i riş inde o, talebe ve okuyucular ın durumunu d ikkate ala­rak anlaş ı l ı r bir üslup ku l landı ğ ı n ı ısrarla bel irtmektedi r (67). Bir Türk olmas ı na rağmen gerçekten de Arapça'y ı çok iy i kul­lanmakta ve en gi rift felsefi problemleri rahatl ı kla ifade ede­bi lmektedir . Eserlerin in b i r k ısmı tel if , bir kısmı da tercümedir . Onun hakkında en öneml i kaynak say ı lan Sal im' in Tezkira's inde eserlerin in ismini anmak yerine şöyle gene l bir ifade kul­lan ı lmaktadır : " . . . Kütüb-i kesireye tahşiye-i bi naziri ve resiii l - i adides i , n ice asar- ı ka lemi ve fevaid-i vefiresi vard ır . . . "

(6BJ Yani Es'ad Efend i 'n in pek çok kitaba benzeri o lmayan haşiyesi ve oldukça fazla risalesiyle b i rçok faydal ı tel if eseri vard ı r.

Es'ad Efendi tel if ett iğ i eserlerinde konusu it ibarıyla b i rçok bi lg in ve fi lozofa ve onlara ait eseriere at ıflarda bulunur . Ancak şerh , haş iye ve tercümesin i yapt ığ ı özel l ikle felsefe ve mant ıkla i lg i l i eserlerde ise , Aristo 'nun eserlerine Padua'daki akademi (Kuzey ıtalya'da özel l ikle lbn Rüştçü lüğün merkezi olarak bi­l inen ve Ortaçağ' ı n sonlarıyla Rönesans döneminde aktif bi-

{66) Bursa/ı Mehmet Tahir. a.g.e. c . lll. s. 242. (67) Es'ad Efendi. et-Taffmü's-salis. vr. 2b (22-23): Es'ad Efendi. el, Haşiyetü'l- Fethiyye. vr. 1b (10,15). (68) Slilim, a.g.e. , s. 78.

32

Page 46: XVIII. - turuz.com...Bunlara Ornek olarak: Macit Fahri, A history of istamic Philosopy. New York- 1983: T. J. De Boer, The History of Phi/osophy in islam. London 1970: De Lacy O'leary,

l imsel ça l ı şmalar ıyla ünlenen bi r oku l ) ' n i n baş ı nda bu lunan Ka­raferye l i loann is Kotti n ius (öl . 1658) ' un şerhler i n i esas a lm ışt ı r . Onun bu çev i ri ler i i ncelend iğ i nde görülecektir k i , Es 'ad Efendi tercümeyle yetinmemiş birçok yerde esk i ler in yaniışia r ı na atıflarda bulunmuş , yen i yorum lar get i rm iş, Aristo' nun görüş leri nden kat ı lmad ı k lar ı n ı da gayet açı k b ir şeki lde be­l irtmişt i r.

T esbit�debi l�{!i�i�--��-����la -�ünümüze int ika l ed��--��-:_r::: le�i_şunlar�!!:_: _

1 . er-R isaletü ' l - lahüt iyye : Kelam i lm in in en öneml i prob­lemlerinden b i ri olan " l sbat- ı vacib" del i l ler ini konu alan bu ese­rin bugün için iki nüshas ına sahip bulunmaktay ız . Ne var ki i kis i de eksikt i r. ( Süleymaniye Ktp . Hac ı Beş i r Ağa , nr . 390, vr . 68b-1 1 6a ;V .Carul lah Efend i , nr . 1 1 35 , vr. 1 b- 37 b )

2 . el- Haşiyetü ' l- feth iyye ale'ş-Şerhi ' l - hanefiyye l i ' r R isaleti ' I ­Adudiyye : Ad ı ndan da anlaş ı lacağı gibi bu eser, Adudiddin ei­Tci(ö l . 1 355) 'n in (69J risales ine yaz ı lan baz ı övgü terimleri ve b i l ­g iy le i lg i l i problemleri izah eden Şerhü ' l hanef iyye adl ı eserin b i r haş iyesinden ibarett i r . Bugün iç in sadece ün ivers ite kütüphanesinde bir nüshas ı vardı r. Ancak bu da eks ikt i r (Üniversite Ktp . , nr .AY.4 1 4,vr . 1 b-60b )

3. Haşiye ala lsbat i ' l-vacib : Konu ve muhteva it ibariyle er­R isa letü' l - lahutiyye' n in ayn ıd ı r . Tamamlanmış durumda olan bu

(69) Asıl ismi. "Adudiddif! Abderrahman b . Ahmed b . Abd ei-Gaffar el- ici el - Şafı7" olan el­lcf (1281-1355): biiyük Islam filozofu ve kelam bilginlerindendir. Zamanının en önemli . alimlerinden ilim tahsil etmiş, miide"islik ve kadılık yapmıştır. Şiraz'daki kadılık ve miide"isliği sırasında yazdığı (ei-Mevaktf fi ilm el Kelam) adlı eseri kuşkusuz onun en önemli telif eseridir. icrnin bunun dışmda medrese programlarmda yer alan ilimierin hemen hepsine dair eserleri de vardır. Onun bu eseri üzerine daha sonra birçok defalar şerh, haşiye ve talikat da yazılmıştır. (Ahmet Ateş. "icr, i.A. (MEB). c.5111. ist.-1962. s. 921-923).

33

Page 47: XVIII. - turuz.com...Bunlara Ornek olarak: Macit Fahri, A history of istamic Philosopy. New York- 1983: T. J. De Boer, The History of Phi/osophy in islam. London 1970: De Lacy O'leary,

eserin bugün iç in b i r nüshas ı na sahip bu lunmaktay ız . (Süleymaniye Ktp . Hacı Beş i r Ağa, nr . 390, vr 1 b-27a) .

.i:_ Şah i���- . f�r.�ç�_ .'!l�r:!�_l:'.rn .. ..!?.i_� --��g��nı -ki ". ��r:ı�_ü_ı:rıı:ıi

Şah idi _d �ye -� i� �n

_i r- G rekçe'ye tercüme ederek memleketi olan

Yanya'ya göndermiş , böylece Farsça'n ı n oradaki u lema aras ı nda yayı lmas ın ı sağlamıştı r(70J. Şahidi lügat ı n ı n kütüphanelerimizde muhtel if pek çok nüshas ı bulunmakla be­raber (71), ne yaz ı k ki Es'ad Efendi' n in tercüme ett iğ i bel irt i len bu eserin bir nüshas ına bugüne kadar tesadüf edemedik .

5 . Te_rcü,n::ıetü Şerhi '_l,�erı_yer : loannis Kott in ius tarafı ndan şerhedi len bu eser; .Porphyri us'un lsagGci's i i le Aristo 'nun Ka­tegori ler, Peri Hermeneias, 1 . ve l l . Anal it i kleri ' n in bir özeti mahiyetinde olup Es'ad Efendi tarafı ndan yukarıdaki adla Arapça'ya tercüme edi lmişt ir . Mahiyet ve muhtevas ı n ı bir son­raki bölümde tanı tacağ ım ız eserin , bugün için b irçok nüshas ına sahibiz , mesela , : Sü leymaniye Ktp . , Ayasofya, nr : 2568 ,vr. 1 b-1 86a; Hamidiye, nr:803, vr. 1 b- 1 57b; Es'ad Efendi , nr . 1 939 (mükerrer) , vr. 1 b-96b; Rag ıp Paşa Ktp . , nr. 881 , vr 1 b- 1 76a; Nuruosmaniye Ktp . , nr . 2655 , vr . 1 b-1 40b;Topkap ı Saray ı Ktp . , nr. 6895 E .H . 1 692, vr . 1 b- 1 78a .

6- et Ta' limü's- sal is : Aristo'nun Fiz ika adl ı sekiz bölümden · · · - � ...... ._ ... - -

oluşan eserinin b i raz önce ad ı geçen loannis Kottin ius tarafından yapı lan kısmen şerh ve kısmen özet in in Grekçe'den Arapça'ya tercümes inden ibarettir . Bu eserin ad ı üzerinde hayl i spekülasyonların yap ı ld ığ ı n ı görmekteyiz. Şöyleki , baz ı kütüphane katalogları nda "ei-Kütübü's-semaniye" baz ı eser-

70) Ramiz. a.g.e. vr. 4a. (71) Şlhidi /ugatmm değişik nüshaları için bkz. : i.ü. Şarkiyat Ktp.nr. T. 5800. vr. 1b-23b: aym lctp.nr. T. 5782. vr. 1b,27a: Süleymaniye Ktp. Tahir Ağa. nr. 357. s. 1-64.

34

Page 48: XVIII. - turuz.com...Bunlara Ornek olarak: Macit Fahri, A history of istamic Philosopy. New York- 1983: T. J. De Boer, The History of Phi/osophy in islam. London 1970: De Lacy O'leary,

lerde ise " el - Kütübü' s - semaviyye" şek l inde yer ald ı g ı iç in (72) ayrı ik i eser o ldugu san ı lm ı ştı r . Ha lbuki müel l if baş taraf ı nda eserine "et-Ta ' l imü's - sal is" ad ı n ı verd ig in i açı kca ifade et­mektedir . (73) Bugün için biri müel l if hattı o lmak üzere iki adet tam nüshas ı na sahip oldugumuz bu eserin kütüphaneler imizde birçok eks ik nüshas ı da mevcuttu r. Müel l if hatt ıy la olan Rag ıp Paşa Ktp . , nr . 824, diğeri de y ine ayn ı Ktp . de nr . 825'de kay ıt l ıd ı r . (D iğer nüshalar iç in bkz : Süleymaniye Ktp. Ha� ı Beşir Ağa , nr . ; 4 1 4 vr. 1 b- 1 55a; Halet Efendi , nr . : 540 , vr. 1 b- 1 39a; Ayasofya, nr . : 2489 ,vr . 1 b- 289b; H. Hüsnü , nr. : 1 238,vr . 1 b-350b (Bu nüshada mantı k tercümeleri de vard ı r . Ancak Fiz ika tercümeleri g ib i bunlar da eks ikt i r . ) ; Es'ad Efend i , nr . : 1 936 ,vr . 1 b- 487b (Bu nüsha ' n ın da vr. 1 1 5a'ya dek olan kısmı mant ık , sonraki k ısmı ise Fiz ika tercümelerid ir . ) Nuruosmaniye Ktp . , nr. : 2656 ,vr . 1 b · 1 33b; Üniversite Ktp , nr . AY. 4024, vr. 1 b- 99b (eks ik bir şeki lde bitiyor) ; Ünv . Ktp. , nr . : A .Y. 534, vr. 1 b- 90b .

Burada şu hususu da bel irtmek gerekir k i , başta Tezkire-i Ramiz olmak üzere baz ı kaynaklar Es'ad Efendi 'n in müretteb bir divan ı olduğunu z ikrederlerse de ş imdiye kadar buna rast­lanmamışt ı r . (74J Ancak onun biyografis in i veren Sal im , Tez­ki re' s inde, Sursal ı Mehmet Tahir de Osmanl ı Müel l ifleri adlı eserinde ş i i rleri nden örnekler verirler (75).

Es' ad Efendi , gerek müderris l iğ i ve i lmi şahsiyet i ve gerekse verd iğ i eserlerle get ir i ld iğ i görevler it ibarıyla genelde Islam, özelde ise Osmanl ı düşünce tarih inde oldukça önemli b i r .ko-

(72) Bkz. : Mehmed tahir. a.g.e. 1 . 235: Meydan Larousse IV. 354: Tiirk Ansik/opedisi. XV. 391-392. (73) Bkz. Es 'ad Efendi. et-Taffmii's-salis. vr. 2a (3-4). (74) Ramız. a.g.e. vr. 4a.; Bağdat/ı ismail Paşa. Hediyyetii 'l-arinn. /. 205-206 ve ll. 320.

35

Page 49: XVIII. - turuz.com...Bunlara Ornek olarak: Macit Fahri, A history of istamic Philosopy. New York- 1983: T. J. De Boer, The History of Phi/osophy in islam. London 1970: De Lacy O'leary,

numa sah ipt ir . B u husus Osman l ı dönemi b i l im ve düşünce

hayat ı araşt ı rı ld ı kça daha bar iz b i r şek i lde görü lecekt i r. Zira

onun te l if ett iğ i eser ler , tercüme, şerh ve haşiyes in i yapt ı ğ ı

eser lerle , o eserlerdeki kend i görüş ve katk ı ları d ikkate

a l ı nd ı ğ ı nda onun yer in in ve önemin in büyük lüğü çok daha iyi

an laş ı lacakt ı r.

(75) Sil/im Efendi. a.g.e. s. 78-80: Butsa/1 Mehmet Tahir. a.g.e. c. /. s. 235. Sil/im 'in örnek olarak verdiği şiirlerinden ikisi şu şekildedir: Gaze/ Hu/d-1 berrin yilrs1z dilm olur bana Çeşme-1 Kevser dahi ayn-1 ceffidlr bana Sanma ki /eb-i teşne-i bildiye-i hayretin Ab 'la pily-1 dil cilm-1 safild1r bana Şiih-1 kühem sa/-1 ekdar ve güinem hem çOnily Kilheş-i eczay-1 dil neşv-ü nemlidir bana Rübai Mahv etti illem-i dehin-i bi nişiln eden K1/m1ş he/ak halkl leben-i mahz-1 ciln eden /yilr-1 akim eyledi mahbus-1 çilh- 1 gam Hüsn-ü beciT ile am saçkiran eder

Butsa/1 Mehmet Tahir'in zikrettiği bir beyit ise şöyledir: Anlamaz feyz-i Hüdily-1 s1rnn idrak eyiemez Girmeyenler halaka-i Tevhide Allah aşkma

36

Page 50: XVIII. - turuz.com...Bunlara Ornek olarak: Macit Fahri, A history of istamic Philosopy. New York- 1983: T. J. De Boer, The History of Phi/osophy in islam. London 1970: De Lacy O'leary,

i K i N C i B Ö L Ü M ES'AD E FENDi 'N iN MANTl K Ç ALIŞMALARI

Klasik mantığın kurucusu olan Aristo'dan beri, her devirde mantık alanındaki çalışmaların süregeldiği bilinmektedir. is!��­kültür dünyası, mantık ilmiyle halife Mansur döneminde (754-l5_5)�fr��i ı . . bi�=�QI]T��j·-�lan Abdu!lah J�!lü'l� .. M���_!!.a'nın (öl. 75�) . _P�rsçe'�-��- ����-_E��-�.2�.L y�p���-�ercümel�ı:_��_:;ıtasıy�c:_ tanıştı . ibnü'l- Mukafta Organon'un ilk üç kitabı ile Aristo'nun Ka-t�g��iler���i�iJ� ,�ahiy�ti;;-d�a��h�-;.;:;�ı�a�i(-<& ��goge ) adi � eseri!li A��pJ:�� . . !�rc:9_�_e et!i_. _ _ Q�!ıa sonra h�_�te Me'mu� - -���1!1�!1-�� _(8��-8��) kurulan "Beytü'I-Hikme" kad­���!la_ --�ahil _ _ ola!l __ mütercim ve bilginler tarafından mantık çalışmaları devam ettirildi. Nihayet kelamdan telseteye geçişi ���ayan -v�-1�-Is.�m _ _ til�zofu olan Kindi (öl.873) bu alanda müstakil eserler kaleme alarak sonraki Islam mantıkçılarına - - - -

öncülük etti.

�-al'l��ı_rı_�':l_r.���� Aristo' ı:ı-�� Org�n�_ı:ı_ adını verd�� _manf:!�-kitap_l�r��-n _ _ _ !!eY!��!: _ _ Hikme'de Ar�rs:_a·y� kimler tarafı�dan 2_evril�_i_9.!_i_!k ş��h!er.!�.i- �l!lle�_I]J'_�!ığ.ı.. �9!l�!li kaynaklarda �u şekil�_e belirti!�:

1 - Categories: Kitab ei-Makülat(Kategoriler): Huneyn b. lshak Arapça'ya çevirdi, Farabi şerhetti.

2- Peri Hermeneias: Kitab el-Ibare (Önermeler): Huneyn Süryanca'ya, lshak da Arapça'ya çevirdi, Kindi ise şerhetti.

3- Analytica Priora: et-Tahlilat ei-Üia (Kıyas): Theodoros Arapça'ya çevirdi, Kindi de şerhetti.

37

Page 51: XVIII. - turuz.com...Bunlara Ornek olarak: Macit Fahri, A history of istamic Philosopy. New York- 1983: T. J. De Boer, The History of Phi/osophy in islam. London 1970: De Lacy O'leary,

4- Analyt ica Posteri�ra : et-Tahll lat ei-Saniye(Bu rhan) : lshak Süryanca'ya , Metta Süryanca'dan Arapça'ya çevi rd i , Farabi ise şerhett i .

5 . Topica : ei-Cedel (Cedel : Bask ın çı kma) : lshak Süryanca'ya , Yahya Arapça'ya çevird i , Kindi de şerhett i .

6 - De Sophisticus E lenchis : Tebkit ei-Sofistaiyyin (Muğalata) : lbn Naime Süryanca'ya , Yahya Arapça'ya çevird i . , Kindi de şerhetti .

7- Rhtorica : ei-H itabe: lshak Arapça'ya çevird i . Farabi ise şerhett i .

8 - De Poetica : ei-Şi 'r : Metta Süryanca'dan Arapça'ya çev i rd i . (76J

Bi l indiğ i g ib i _<)nceiE!ri i lk_ -�� ı kitap Org�norı _ iç�ris inde ye_r

al ı rd ı ; ancak daha sonra yedinci ve sekizinci kitaplar da Or­�non'a eklend i . Bunlardan sonra lskenderiyel i Yer_ıi J:»l��oncu �orphyrius ise bt!__���i-�_kitcı_b�n dcıha iyi__a_rılaşı labilmes i için_ b�:Jn­�ara bir "giriş" anlamına gelen "Eisa

_�()g�" adlı e���il_l i yazdı . Dahı:� �?_nr�ki

_ dönerrı��rd_e_ycı��y�� Sü_ıx_arı_i müt�_r_�Lrrıl�_!! -�ll_�

�ceki sekiz kitabın b�ş ına_ k()ydu lar

_v_� _�<)_y_le

_cE!_ �

r�cı_ı:t?�'_lın

saxıs ı dokuza çı kmış ()ldu: Artı� �r����-� �e��i_r:ı��--E� - ���� kitap anlaş

_ı�� ()l_du .

(76) KAtip Çelebi. a.g.e. c. l. _s. 681-682: Hamdi Ragıp Atademir isagoji Tercüme_si. Konya-1948. s. 21: Mahmut Kaya. Islam Kaynakları lşığında Aristatefes ve Felsefesi. lst,-1983. s 80-81. Yukardaki metinde geçen kısa isimterin açılımı şöyledir: Huneyn: Huneyn b. ishak (öl. 873): ishak : ishak b. Huneyn (öl. 9 1 1}: Theodoros (IX. yy) MettA: EbO Bişr. b. Yunus (öl. 940): Yahyl: YahyA b. Adiy (öl. 974): ibn NAmie: ibn NAime ei-Hımsf (öl. 835).

38

Page 52: XVIII. - turuz.com...Bunlara Ornek olarak: Macit Fahri, A history of istamic Philosopy. New York- 1983: T. J. De Boer, The History of Phi/osophy in islam. London 1970: De Lacy O'leary,

Daha sonraki dönemlerde Hmibi ve lbn Sina gibi büyük man_!!kri!�-�9�ilrl_Ü.!l'�':l�L _b_ö iÜmü içinyazdıklan-mastakil ki: �pla�!a _ _ Arist() r:!l�ntığ_ı_r:ıL.r;ıerek termi!l_()loj!, gerekse problemleri açı� ı n��� . . !ş_1!'!1��E3� e!:' ... �JJt�-��zey�jJet�r�_er. Bununla be­�-�

er şu hususu öneml� -�elirtmek g�r��i!.__ki, Gazzaıi (öl . 1 1 :!.!2_ dön�mine gel inceye k�dar ke_n�i l!l!j.�in�-c:!_���-2()���!!....�d-. �eden grublar, mant ık disipl in ine sıcak bakm ıyorl�r� ı � _ �i��ş:a.r! ��lamcıs ı ola� _ __ §a��a_l!, _ _ _ ��..!_����r ın o . ��n�-����! . kı:ın<:!i �rü�!erin i t�nıell�n�_'!fl.�� _Qzer_� -�ull.�nm!)' o ldu�!arı metodu tu­tars ız bularak� . �i� �!�r��--i���!��a�_�in�-�--��!� -���t ı_ğ_ı_��':!l.: ��-rrıada _ d i!'�n-�içb�_�kınca olmadığ ın ı bel irtir (77J. Katib Çeleb i , GazzaiT 'n in "Mant ık bi lmeyenin i lmine güvenilmez" (lBJ

iözüne dayanarak onun manti ğ ın ls l��' " ""iil'm�N\ie ' - 'i<aıtür <!_ünyas ında genel kab_�! _görm��!�� vesi l_e _��uğunu ifade et­mektedir .

Şüphesiz GazzaiT , Mütekaddimin kelamcı ları n ı n dini ha­kikatleri akı l la temsilendirirken kulland ı kları "del i l in butlanı medlülün butlan ın ı gerekli kı lar. " l lkesin in , bir başka ifadeyle "tekafu- ı edi l le" prensibinin tutarsız olduğunu görmüştü . Bu yüzden bir fikrin temsilendiri lmesinde metod olarak Aristo mant ığ ın ı kullanmanı n dini açıdan hiçbir sakıncas ı bu­lunmadığ ın ı söyleme cesaretin i göstermişt ir . Çok yön lü bir düşünür ve dini bütün bir şahsiyet olduğu için onun mant ık hakkındaki bu olumlu yaklaş ım ı , Islam dünyas ı nda mantığa karş ı giderek artan bir i lg in in uyanmas ı na sebep olmuştur.

(17) Nikola Rişer. Tatavvunı'l- Mantıkı'I-Arabi ( Arapça'ya çev. Muhammed Mehran). Kahire 1985. s. 193-197. (78) Katib Çelebi. Keşfü'z-zunün, c. ll, s. 1862: Kasım Kufralı. i.A. (MEB) "Gazzali" maddesi, c. IV, s. 748-760. ·

-· -

Page 53: XVIII. - turuz.com...Bunlara Ornek olarak: Macit Fahri, A history of istamic Philosopy. New York- 1983: T. J. De Boer, The History of Phi/osophy in islam. London 1970: De Lacy O'leary,

Ga;j!Z�Ii'den_ ı:;���� _ _g�l�r:ı _ _ l ş�a��l��� kuru��S._Lı Şehı3:��c:i�i� ş_qhreverdi (öl . 1 1 9 1 ) -��- -�11��!9_�'te Meşşai __ !��efesinin en �üyük temsi lc:is i olan ibn _f39��- (�)_:_ . . !) �,�t � i�i filozofla�.:_�h­�ddil1 �r�- ��az i (öl . �_?O�) y_��eyfeddi n el-Am idi (öl . 1 �34) g ib i �qt�ahhiri�-���mcı ları n ı n el inde Is lam mant ı�� ___ iş lenerek yayg ın l ık kazand ı . Özel l ikle Ebheri'n in (öl . 1 263) kaleme ald ığ ı �ağ9� -���--�-s.�!i-�:Y-�:--K����f��-

-@lji��i�-_ş_�!!l�iyye __!!!

kava�d i ' l ::___�antı kkıyye'si Islam eğit im ve öğret iminde ve bi l­��ssa Osmanl ı _ _ ll'l��r�s_el���r_:ı��- _YQ:l}.'_ı ��!�--�"-!�! __ _<!�!�_!!ta�ı �arak �kutulı:r:ı�ur.

�9-�9!"'_�� �1u'!llu JJ._����melere rağme�J�m d_9!iyas ında baz ı dönem.J��� ---�ntı_ğıa _ _ _kc:lr�ı_çı��nl��!� - -� _<?._nun l�--�fı��lr:!l_an�_n z ınd ıkl ı k olduğunu söyleyenı-erin mevcudiyeti de bi l inmektedir . SözgelimiTbni;;�saia

-h' {öi.""124S) ve Nevevi(öi:-1277)--ğibi -h�­

disciier - fle� - ��rı:- Tey m iye -@_1 :- - T328f gibi seletile ri n Aılsto mantı_Q ın ı _ şi���tle eleşt irmel�_�i_ ve bunun bi l inenin d ış ın�_il"!: sa!l� _ _ yeni _ _ bir bi lgi �!ln_�ı-���ğ!rı ı _ _ !��i-�- - �d�rıl_erin karş ı ��k�l�r�_ - ��-l�m kültür dünyasında mantığı n yayg ın l ık ka­�anmasır:ı� _e!!9E!! c:>l��ı:r:ı_ı§t_ır.

N itekim, Islam bilim ve düşünce dünyas ı nda "Mual l im-i Sani-: Ikinci Öğretmen" olarak n itelenen F!irabi{öl . 950) 'n in " i l imlerin � . -- - - --- - - ---· ' - -�·- . ...._ _ _ _ . ....,_,�_ ... ..,_� .., - - .,.,_ ... �

baş�� te_orik ve_ r?��t�� i l i"-!!�-�i!l_ öğ!_�rıiJ.Il'le��ll�-�- !?_i_ı: -�l_et" , lbn S!!J� {öl . 1�?)'n ı n_���-- ���eri �-ı:ı!amada_ en büyük yard ımcı" , Gaza�-(�1_:.:1_.!1fl__ı:ı!r:ı.<:!e.._�l_min öJçüs_92._terazisi" �iye niteled!ğ_! bun­ların y�ı_:!!_!l_� __ _l:?�� -�!g�r_:ı��rin "farz- ı kifaye" , hatta bazı ların ın da "fa�-_ı_ayn:'diy_e_�ite!_�i-�1�� maı:ıt��-i!_��J79J Islam dünyas ında de­vaml ı kullanı lmış ve işlenmiştir. Mant ık i lminin kurucusu Aris­to'nun kimliği hiç bir şekilde mant ık i lminin gelişmesinde olum-(711} Katip Çelebi. a.g.e. c. ll. a. 1862-1863).

40

Page 54: XVIII. - turuz.com...Bunlara Ornek olarak: Macit Fahri, A history of istamic Philosopy. New York- 1983: T. J. De Boer, The History of Phi/osophy in islam. London 1970: De Lacy O'leary,

suz etken o lmamışt ı r ; z ira mant ı k , mant ı kt ı r ve onun ölçüler i ev­renseld ir .

Mant ı k a lan ı ndaki çal ışmalar XIV. yüzy ı ldan sonra da gerek tel if , gerek��-�!'lrh ve haşiye olarak devam etmi§t i r . Özel l ik le Osman l ı i l im tarih inde öneml i b ir yer tutan XVI I I . yüzy ı l ı n i lk yar ıs ı ndaki Doğu ve Bat ı 'dan yapı lan tercümeler s ı ras ı nda Es'ad Efend i ' n in Sadrazam Damat lbrah im Paşa' n ı n emriy le Grekçe'den yapt ığ ı çev i ri ler , d ikkatle üzerinde duru lmas ı ge­reken çal ı şmalard ı r . Üç asra yaklaşan bir zamandan ber i b i rkaç makalen in d ı ş ı nda üzerinde duru lmayan bu konuyu biz , b i r dok­tora tez i düzeyinde ele alarak kü ltür tari h imiz in karan l ı kta kalan bu noktas ı n ı ayd ı n latmaya çal ışacağız . O , geleneğe uygun ola­rak mant ı ğ ı diğer çal ı şmaları iç in temel saymış ve i lk tercümeye mant ık' la başlamışt ı r .

Es'ad Efendi b i r Osman l ı vatandaş ı o lan loannis Kott in i us' un daha · önce Şerhü ' l - enver adıyla kaleme ald ı ğ ı Aristo'nun Or­ganon' unun ilk dört kitabıyla Porphyrius 'un lsagQci's in i Grekçe'den Arapça'ya çevirdi . Eserin g iriş k ısmında kendis in in bel irtt iğ i g ib i bu çal ı şma, sadece bir tercüme olmay ıp zaman zaman kendi görüş lerine de yer vermek suret iyle bir şerh ve müstaki l b i r çal ışma nitel iğ in i kazanmışt ı r (BOJ. Bundan sonraki sayfalarda önce onun mant ı kla i lg i l i genel görüşlerin i , sonra da mant ı ğ ı n konu lar ı hakkı ndaki görüşlerin i i nceleyeceğiz.

1 - Es'ad Efendi 'n in Mantık Hakkındaki Düşünceleri

Es'_a_9 Efendi yukar ıda sözü edi len eserlerin tercüme ve şerh ine baş lamadan önce bir g i riş mah iyet inde , mant ı ğ ı n b i r (BO) Es'ad Efendi. Tercümetü Şerhi'l-enver. vr. 2a (20-22). Bizim çalışmamızda esas aldığımız yukarıda adı geçen eser müellif hattıyla Ragıp Paşa Ktp. nr.7B5 Ye bulunmaktadır.

4 1

Page 55: XVIII. - turuz.com...Bunlara Ornek olarak: Macit Fahri, A history of istamic Philosopy. New York- 1983: T. J. De Boer, The History of Phi/osophy in islam. London 1970: De Lacy O'leary,

bi l im ve --����c:ı-�oloj i _ olduğu hususunda genel b ir �ğeı�leındirrrıı: .. Y�e_ı:naktad ı r. _ _9_��51�!��-- i�sa�-� -··s�� ip_ ?ld_�ğ� yet��e-��� - �ği�i�--�!::- _?�r:!!���--!!_e��!i_r�i�---�!�.ip l_i�ı:_e_� i l i nce o

in�_�r:ı __ f19_!11ük �ycıtta , b i l im ve san'atta da_�a başarı l ı ve daha verilll��-?1�!: Onun bu konudaki görüş leri şöy led ir : " . . . B i lmal is in ki , san 'at ve i l im, insan ın daha kolay ve daha doğru iş yap­mas ın ı kolaylaşt ı rı r. Bu sebeple, insan ın tabii eği l imi i le eğit imi b irleşince ortaya koyduğu davranış ı tabii davran ış tarz ı ndan daha mükemmel olur . I nsan bütün eylemlerin i bir güç vas ıtas ıyla gerçekleştirir. I l im ve san'at öğrenmeye yönel ik me­lekeler de bu güçle i lg i l idir . I nsan i l im ve san'atları , çok çeşit l i olan bu psişik güçleri sayesinde öğrenir ve böylece iş lerini daha kolay ve mükemmel şekilde gerçekleşt iri r . . : " (81).

�ğit im ve öğret imin i_ns_an hayat ı nd��i �r:ıı:ı�ir:ıe_ �öy!_ec_e dik­�t -�Eı�_düŞQ!l_�r! __ ��-!!_kri _!��el�ndi rme!lin ve onu tutarl ı ve i_!"!sicaml ı bir şekil�e ��d�-��r:!l�nin m�-n���- sanat ı�bilm_���n geçtığini söyler ve _ _ ��L�L"· · . Şüphesiz mant ık ; akl ı ve ifadeyi mükemmelleştirir. Bu sebeple fi lozoflar ın çoğu ona "akli bir i l im" demişlerdir . Bunun Yunanca'daki ad ı "Loygi- logi" olup, bu ise "kelam" manas ına olan " logos" dan türemiştir . Logos ise, hem söz , hem de anlam açısı ndan kelam manas ınad ı r. Böyle olunca da lafzi ve nefsi kelamı ifade eden bir is im olur. Bu sanat' ı n böyle isimlendiri lmesi onun akl ı , doğru b i r şekilde sis­temleştirdiği ve onu güçlendirdiği içindir . Mant ı k sayesinde akı l , dikkatle tasawur eder, doğru bir ayı rma yapar, karar verir, kendi i lkelerinden kalkarak doğru ç ıkarım yapar . . .

" (82). Mant ığ ın

- - - - . · · · - ·-

�rarı bununla da kalmaz; mantık l ı düşünen bir insan ın konuşma -ve ifadesi ��t ık�:-_o;ıo_�-��k -v�_S9Çiidir(8��--��n�-(81J Es'ad Efendi. Terciimetii Şerlıi'l-enver. Ragıp Paşa Ktp. nr. 735. vr. 1b (13-20). (82) A.g.e. vr. 1b. {20-23). 2a (1 -3). (83) A.g.e. vr. 2a (4-6).

42

Page 56: XVIII. - turuz.com...Bunlara Ornek olarak: Macit Fahri, A history of istamic Philosopy. New York- 1983: T. J. De Boer, The History of Phi/osophy in islam. London 1970: De Lacy O'leary,

din�!':� _ _ ön_c;ı;ı_ki fi lozof v�!!lan�ı ları n __ r:nant ı k hakkında ki övg_g_l�rinl "Mant ık , i l imierin i lm�. sanatları n sanat ı , i l imierin te­razisi ve insan akl ı n ı n güneşi olduğu gibi her tür lü b i lg in in ölçüsüdür. . . " (84) i�kJ i�de._��-e.�leye����<;! Efençtj_.}_ry_!iEJ.!!ğ ı_r_:ı_� �arcırl ı b i r -�i_l !� _o!<:!_lj9����-urgular:.

Es�cı�_E:f�!:l�!- ��-�ı�h_tı��ındaki düşünces in i bu şeki lde or­taycı _ _ ��ydy�(l� _ s?_rı_r�----�ercümesin i yapt ığ ı _�ital?larda_!:)�� �-l . .t:>J! �etod._

uygulad ığ ı l"! ı is�. �-u- �at ı rlarla dile getirmektedir : . . . . Bu eserlerden ist ifade etmek isteyenlerin daha kolay an­layabi lmeleri iç in b i r örneği bulunmayan Aristo' nun fi ki rlerin i özetleyeceğiz. Ayrıca bu fikirleri amac ı na uygun olarak açı k ve seçik bir üslüpla ifade etmeye çal ışacağ ız ( . . . . ) . Şunu da be­l irtmek isterim ki , tercüme ve nakl in i yapt ığ ım ız Aristo ve Proph­yrius' un görüşlerine bütünüyle bağl ı kalacak deği l iz . . . " (85).

G�rüldüğü gibi Es'ad Efen.d i , _ _ !!.l�.r1!!k ha!<!<�n_�aki görüşl_erin i ih­tiva eden mukaddimesin in d ış ında, tercüme ett iği mant ı k_ eser­�rTnde-g�r�klj�gÔ�Oğü yerde konunun daha iyi anlaş ı labi lme�! !2in keııdi açı �l-�!!l�l���n.� .Y�.ı:..�����-�-9!�� · - ������-!ercüme ve_!!�� kil le Y�!iı:ı!lleyec;�ğln i , aç� �ca_ i_f���--�.!!!l�!<!�!r:

Mantığın Kısımları :

Es'ad Efendi mant ığ ı önce "tabii "ve "s ı nai" olmak üzere ikiye ay ı r ı r ve tariflerini şöyle verir: a) Tabii mant ık : I nsan ı n doğuştan sahip olduğu an lama ve bi lme gücüdür. Her i nsan bu güçle baz ı şeyler üzerinde düşünüp değerlendirme yapabi l i r ve günlük hayat ı ndaki işleri yoluna koyabi l i r (86). b) S ı nai mant ık :

{lU) A.g.e. vr. 2a (6-1 0). (85) A.g.e. vr. 2a (10-15. 20-22). (86) A.g.e. vr. 2b (7-8).

·

43

Page 57: XVIII. - turuz.com...Bunlara Ornek olarak: Macit Fahri, A history of istamic Philosopy. New York- 1983: T. J. De Boer, The History of Phi/osophy in islam. London 1970: De Lacy O'leary,

Akl ı n hata yapması mümkün olan her konuda onu düzelten ve doğruya yöneiten b i lg i ve deney bir ik iminden ibarett i r ki o , buna kazan ı lm ış akl ı n bir melekes idir demekted i r (87) . Es 'ad Efendi kendis inden önce lbn S ina' n ı n eş- Ş ifa adl ı eserinde mant ı ğ ı bu şekilde ik i k ı sma ay ı rd ı ğ ı n ı ; öte yandan ortaçağ skolast ik fi­lozofları ndan Büyük Albertus (öl . 1 280) i le öğrencisi Aqu i nolu Thomas (öl . 1 274) ve onları tı;ıkip eden Lat in fi lozofları n ı n s ı nai mant ığ ı muallem ve müsta'mel olmak üzere ikiye ay ı rd ı kları n ı be

.l irt i r ve bu anlay ış ın bugün (yan i Es'ad Efendi 'n in yaşad ığ ı

dönem) Lat in dünyas ında geçerli olduğunu vurgu lar (88). Onun bu ifadesinden XVI I I . yüzy ı lda Bat ı 'da okutulan mant ı k s is­teminden haberdar olduğunu söylemek mümkündür. Thomist felsefen in günümüzde de temsi lci lerin in bulunduğunu düşünürsek bu tesbit i n yerinde olduğunu görürüz .

Düşünürümüz res im sanat ıyla mant ı k aras ı nda bir benzerl ik kurarak, nas ı l ki ressam, b i r resmi yapmadan önce onun kanun ve kura lların ı öğrenmek ve sonra da bu bi lgi lerini tuva! üzerinde uygulamak zorundaysa, mant ı k da önce kıyas ın i lkelerin i , sonra da bu i lkelerden hareketle b i r f ikrin temellendiri lmesin in nas ı l olacağ ı n ı öğretir , d iyerek resimle mant ık aras ında b i r mukayese yapar.

Ona göre Muallem mant ı k, akli b i r meleke olup, insan onun sayesinde kavramları , kavramların ifadesi olan terimleri ve te­rimleri n oluşturduğu önermaleri elde ederek tan ım lar ı kav­rayabi l i r . Müsta'mel mant ı k sayesinde ise insan mant ığa ait ku­ral ları rahat l ı kla kul lanarak kıyaslar yapar ve b i l imsel bi lg iye

(87) A.g.e. vr. 2b. (12-13). (88) Terciimetii Şerhi'l-.nver. vr. 2b (18).

44

Page 58: XVIII. - turuz.com...Bunlara Ornek olarak: Macit Fahri, A history of istamic Philosopy. New York- 1983: T. J. De Boer, The History of Phi/osophy in islam. London 1970: De Lacy O'leary,

ulaş ı r . B i r başka deyiş le bir incis i teorik , ik inc is i ise prat iğe yönel ikt i r (89). Bunun böyle olduğu konusunda bütün mant ı kç ı lar görüş b i r l iğ i iç indedir ; fakat tart ı şma konusu olan bu ik i me­lekenin aras ı nda bir fark bulunup bulunmad ığ ı meseles id ir . Es'ad Efendi bun ları n aras ı nda bir fark görmeyenierin yan ı nda yer alarak der k i : B i lmal is i n k i , mual lem mant ı k melekes i i le müsta'mel mant ı k melekesi aras ı nda d ış dünyada mevcud olan varl ı klar aras ı ndaki farkl ı l ı k gibi b ir fark bu lunmamaktad ır . Fark sadece a lg ı lamadad ı r . Bir başka ifadeyle bu iki meleke aras ındaki fark mahiyet farkı deği l derece fark ıd ı r (90). Es'ad Efendi 'n in s ı nai mant ığ ı mual lem ve müsta'mel d iye ikiye ayı rmas ı , I s lam mant ı kç ı ları n ı n öteden beri tasavvurat ve tas­d ikat şekl inde mant ığ ı iki k ıs ımda mütalaa etmelerinden pek farkl ı b i rşey deği ld ir . Bugün biz bu ayrımı kavram ve önerme mant ığ ı şekl i nde ifade etmekteyiz .

Mantık B ir Bi l im midir:

Mant ığ ın b ir b i l im olup olmad ığ ı meselesi mant ı k tarih i bo­yunca tartışmalara konu olmuştur. Es'ad Efendi bu mesele üzerindeki tartışmaları gündeme get i rerek bu konuda üç ayrı görüşün bulunduğunu anlat ı r : 1 ) Mual lem mant ık , kes in l ikle b i l im deği ld i r , o i l imler için ancak bir metod ve bir alet du­rumundadır . Müsta'mel mant ı k ise diğer bi l imlerle bağdaşan , o bi l imlerin temsi lendiri lmesinde öneml i fonks iyon ifa eden bir d i - . s ip l indir . Sözgel imi bu mant ı k, matematiğe uygu lan ı rsa yani b i r tak ım teoremler mant ıkla isbat lan ı rsa buna riyazi mant ık , tabiat i l imlerine uygulan ı rsa tabii mant ı k ad ı veri l i r . D iğer i l imleri de

(89) A.g.e. vr. 3a { 1 7.21 ). (90) A.g.e. vr. 3b (2-4). 4a (3- 1 1).

45

Page 59: XVIII. - turuz.com...Bunlara Ornek olarak: Macit Fahri, A history of istamic Philosopy. New York- 1983: T. J. De Boer, The History of Phi/osophy in islam. London 1970: De Lacy O'leary,

ayn ı şeki lde mutalaa edebi l i riz . Düşünürümüz , Aristo ve şarih ler in in bu görüşte olduğunu bel irtir . 2) Baz ı son dönem mant ı kç ı ları na göre mant ık , i l im olmaktan çok bir san'att ı r . Es'ad Efendi son dönem mant ıkç ı ları dediği bu mant ıkç ı lar ın kimler olduğundan bahsetmez . 3) Aquinolu Thomas ve Scot gibi ortaçağ filozofları mual lem mant ığ ın bir bi l im olduğunu kabul etmişlerd ir . Düşünürümüz de bu görüşü ben imsediğ in i gerekçeleriyle aç ıklamaktad ı r (91). Ona göre b ize aksiyom bi l­gis in i sağlayan meleke sadece tabii akl ın ışığ ıy la çal ış ı r ; fakat burada sözü ed ilen mant ık bi lgisi ise aksiyom bi lgisi nden farkl ı olarak teorik bir bi lgidir (92).

Muallem mant ığ ın i l im olduğunu söyleyen Es'ad Efend i , bu görüşü bütün Latin fi lozofların ı n kabul ettiğ in i ifadeden sonra buna yapı lan it i razları Aristo'nun Metafizika, Rhetorika ve l l . Analitikler isiml i eserleri ne atıflarda bulunarak cevapland ı rı r . I lmin sürekli değişmeyen ve zorunlu şeyleri konu edindiğin i , muallem mant ığ ın konusunun da terimler, önermeler ve kıyas figürleri olduğuna göre insan zihni açıs ından bunların da değişmez olduğunu söylemek mümkündür. Dolayıs ıyla ona göre, muallem mant ı k bir bi l imdir . Bu görüşünü mant ığ ın bölümleriyle örnekleyen düşünürümüz , burhan ın her durumda doğru ve genel geçer bir bilgi ifade ettiğini , d iyalekt iğ in (cedel) zanni b i lg i , önermalerin ise konu , yüklem ve bağ'dan oluştuğunu, mant ığ ın diğer alanlar ın ın da ayn ı şekilde değerlendi ri ldiğinde bun lar ın da sabit. ve değişmez olduğunun görü leceğin i söyler. Ve bu konuda kesin tavrı n ı ortaya koy­duktan sonra o, bütün bunları konu ed inen d isipl in in elbette ki bi r b i l im olacağ ın ı vurgular. Dolayıs ıyla muallem mant ı k bi l im ise

(91) A.g.e. vr. 5a (2-3). {92) A.g.e. vr. 5a (1 1-14).

46

Page 60: XVIII. - turuz.com...Bunlara Ornek olarak: Macit Fahri, A history of istamic Philosopy. New York- 1983: T. J. De Boer, The History of Phi/osophy in islam. London 1970: De Lacy O'leary,

ona dayanan müsta'mel mant ı ğ ı n da bi l im olacağ ı ndan şüphe edi lemez (93). Bu değerlendirmesiyle o , s ı nai(yapma) mant ı ğ ı n tüm çeş it ler iy le b i r b i l im olduğu sonucuna varmış o lmaktad ı r .

Mantığın Konusu :

Es'ad Efendi mant ığ ın konusunun Latin ve G erk bi lg in lerince ne anlama geldiğ i üzerinde durarak probleme aç ı kl ı k get i rmeye çal ı ş ı r ki, ondan önceki Is lam mant ıkç ı lar ı nda bu çeşit ter­minoloj ik aç ı klama lar mevcut deği ldir . Ona göre Lat ince'de mant ığ ın konusu "Evbiyaktum" dur. Bu kel ime z ihn in d ış ı ndaki yani dış dünyadaki objeleri ifade eder, bir başka deyiş le bi l ­g imize konu teşki l eden herşey evbiyaktum'dur . Bunun yan ıs ı ra bazı bi lg in ler mant ığ ı n konusunun "Subiyaktum" olduğunu iddia etmişlerdir, bu kel imenin G rekçe karş ı l ı ğ ı " l pokimeno" olarak gösteri lmişt i r ki , ik is i de "Bir şeyin a lt ı na konu lan , b i r şeyi tutan destek anlam ı na gel ir . Mesela bir taş ı iş iemek için onun alt ı na konulan destek taşa subiyaktum ve ipokimeno den i r . Sonradan bu kel imeler, bi lg imize konu teşki l eden şeylere ad olarak ve­ri lmişt i r" (94). Mant ığ ı n konusuna gel i nce ya doğrudan doğruya düşüncemize konu olan şeyleri n kavramlarıd ı r. (tasavvurat) ki bu adeta mant ı ğ ı n maddesi g ibid ir , ya da bu kavramları n önermeler şekl inde düzen lenerek b i l inenlerden b i l inmeyeneleri elde etmek suret iyle doğru düşüneeye u laşmakt ı r (tasdikat) . Düşünürümüz buna örnek o larak yüklem l i , şartl ı , çel iş ik , ters ine çevri lmiş önermeler i le del i l , bürhan , tarif ve bölümlerneyi göstermektedir . Dolay ıs ıyla bu da , mant ı ğ ı n formunu teşkil et­mektedi r (95). O, bu görüş lerin i temel iandirmek üzere b i r b i l imin temel in i oluşturan i l ke lerle bu i lkelere bağl ı olarak mütalaa edi -(93) A.g.e. vr. 6 b (15-23). 7a (22-23). (94) A.g.e. vr. 7b (13- 1 7) . (95) Tercümatii Şerhi'l-snver. vr. Sa (1-5).

47

Page 61: XVIII. - turuz.com...Bunlara Ornek olarak: Macit Fahri, A history of istamic Philosopy. New York- 1983: T. J. De Boer, The History of Phi/osophy in islam. London 1970: De Lacy O'leary,

len ik inci ve üçüncü derecedeki i lkeleri b irbir inden ayı rmak ge- , rekt iğ ine dikkat çeker ve der ki : a) B i r i lmin konusu , o i lmin alan ına g i ren herşeyi kuşatmas ı gerekir . b) I lmin konusu , doğrudan amaç olmal ı ; konunun başka i l imler iç in araç olarak mütalaa edi lmemesi gereki r . c) i l im konu , i lke ve tarifiyle diğer i l imlerden ayrı lm ış olmal ı d ı r (96). Daha sonra o , mant ığ ın formal yönüyle i lg i l i olarak baz ı mant ı kç ı lar ın görüş lerin i açı klar ve der ki , bazı Yunan mant ı kçı ları mant ığ ın konusunun burhan, Scot kıyas , Büyük Albertus ise mant ığ ı n esas konusunun del i l olduğunu söyler. Oysa der, Es'ad Efendi , bunlar ın hiçbir i tek baş ı na mant ığ ın konusunu teşki l edemez ; bunların yan ı s ı ra ta­rif ler, önermeler ve bö lümlemeleri de mant ı ğ ı n kC?nusuna dahi l etmek gereki r. Böylece mant ık efrad ın ı cami , ağyarı na man i tam bağ ıms ız bir b i l im hüviyet in i kazanmış o lur (97). Problem üzerindeki tart ışmaları serdett ikten sonra Es'ad Efendi mant ığ ın amac ı , b i l inenden kalkarak b i l inmeyenin bi lg is in i elde etmek olduğuna göre mant ığ ı n temel konusunu ; bölümleme (taksim) , tarif (tahdid) ve del i l i n teşki l ett iğ in i söylemektedir . Dolayıs ıyla taritin yard ımıyla bir şeyin mah iyet i ; bölümleme i le bir varl ı ğ ı n kıs ım ları ; del i l le de o varl ığa i l işk in ayrı nt ı lar bel i rlenmektedir (9BJ.

O halde kavramlar ve terimler tek baş ı na h içbir zaman formal mant ığ ın konusu olamaz . Es'ad Efendi burada "Lafz ıyyQn" (99)

diye n itelediği Marsi l ius (öl . 1 343} , Gabriel(öl . 1 495) , Ockhaml ı Wil l iam(öl . 1 349) gibi kavram mant ığ ın ı savunanları eleşt i rmekte; mant ı ğ ı n as ı l konusunun laf ız lar, terimler deği l isbat olduğunu ısrarla vurgulamaktad ı r {100J. Mant ı k z ihni b ir di­{96) A.g.e. vr. lb (13-17). {97) A.g.e. vr. Bb {17-23). 9a {1-7). (98) A.g.e. vr. 9b {8-12). {99) LafziyyOn: Nominalistler: Adcılar: Ortaçağ'da en çok tartışılan konulardan olan tümelierin {külfflerin), kavramiann birer isimden, hayalden, kelimeden ibaret olduklarını ileri süren/ere adeı/ar {nominalistler) den ilir. Kısaca nominalizm, tümel kavramların yalnızca nes­nelerin adları olduğunu ileri süren görüştür. {1 00) A.g�_e. vr. 9b { 16-21)

48

Page 62: XVIII. - turuz.com...Bunlara Ornek olarak: Macit Fahri, A history of istamic Philosopy. New York- 1983: T. J. De Boer, The History of Phi/osophy in islam. London 1970: De Lacy O'leary,

sip l in olduğuna göre , onun iş levi akl ı n veri ler in i düzene koy­makt ı r . " Muhakkikün" (101) deni len ve araları nda Aquinolu Tho­mas ' ı n da bulunduğu skolast ikler in bu yöndeki tesbitleri gerçekten yerinde bir tesbitt i r (102). Zira Aristo , M etafiz i ka adl ı eseri başta olmak üzere d iğer baz ı eserlerinde varl ı ğ ı z ihn i (kavramsal) ve reel olmak üzere ikiye ayı rmışt ı r . Sözgel imi d ış dünyadaki insan, at , ağaç ve taş g ib i şeylerin var olmas ı nda akl ı n herhangi bir rolü yoktur ; fakat bunlardan kalkarak varl ığ ı ci ns , nev i , fas ı l , konu ve yüklem g ib i tasn ife tabi t utma ta­mamen akl ı n alan ı na g i rmektedi r. Dolayıs ıyla tümel kavramları n z ihn i b ir varl ı k olman ı n ötes inde real iteleri yoktur (103). I kinci ma­ku l ler ( iki nci cevherler) deni len bu tümel kavramlar akl ı n iş leyiş in i düzen lerler, bun lar ı n sayesi nde biz , doğru düşünme, doğru k ıyas yapma imkan ına kavuşuruz. Bu bakımdan kav­ramları n önemi büyüktür . Demek oluyor ki biz i lmimiz i , sanat ım ız ı mant ığ ın temel konusunu teşkil eden bu kavramlarla yaparız.

Mantığın Diğer i l imlerle i l işkis i :

Mant ığ ın diğer i l imleri tahs i l için hem zorun lu , hem de gerekli o lduğunu ifade eden Es 'ad Efendi konunun baş ı nda kendis in in de bu görüşte olduğunu şöyle ifade eder: " . . . Bana göre mant ığ ın kıs ımları olan tabii ve s ı nai mant ı kla bunları n bölümlerini ortaya koyduktan sonra mant ı k i lm in in diğer i l imleri tahsi l için zorun lu ve gerekl i olduğunda kuşku yoktur. " (104) O,

(101) MuhalclcikOn : Reslistler : Gerçekçiler : Ortaçağ'da tümeller konusunda gerçekçi olan filozof/ann savunduğu düşünce biçimine realizm denir. Realizm ise kısaca, tümel kav­ramiann bilincin dlfında kendine has gerçek birer varlıkları olduğunu ileri süren görüşe denir. {102) A.g.e. vr. 1 0a (12-13j. (1 03) A.g.e. vr. 1oa (13-22). (104) A.g.e. vr. 12a {15-17).

Page 63: XVIII. - turuz.com...Bunlara Ornek olarak: Macit Fahri, A history of istamic Philosopy. New York- 1983: T. J. De Boer, The History of Phi/osophy in islam. London 1970: De Lacy O'leary,

bu konuda öncel ik le zorun lu ve gerekl i (zarüri- vacib) te-' rimleri n in b i rçok anlam ı üzerinde durur ; bir gayeyi gerçekleşt i rmek veya devam ett irmek iç in kaç ı n ı lmaz zorunlu luk ki o , buna mutlak zorun lu luk demektedir , bir de gayenin gerçekleşmesinde doğrudan rolü olmasa da kolaylaşt ı nc ı ve haZı rlay ıc ı bir etken olan zorun lu luktan söz eder. B irincis ine yaşamak için zorun lu olan bes in i , i kincis ine de gayeye u laşmada kolayl ı k sağlayan herhangi bir vas ıtay ı örnek o larak veri r (105).

Düşünürümüz , her i l im için olmasa da özel l i kle spekülatif i l imierin tahsi l inde mant ı k i lmin in gerekli ve zorun lu olduğu ka­naat indedir . Ona göre herhangi b i r i lm in b irkaç problemini öğrenmek bir i l im say ı lsa da esas olan o i lmin i lke ve ka­nunları n ı del i l leriyle bir l ikte kuşatmakt ı r (106). Buradan kalkarak tabii mant ı k ve s ınai mant ık ayı rım ın ı tekrar sözkonusu eden Es'ad Efend i , tabii mant ı k dediğ i insan ın doğuştan sahip olduğu akli melekelerdir ki onsuz ne b i l im, ne de san'at olur der. S ınai mant ı ğa gel ince diğer b i l imleri tahsi l iç in mutlak anlamda zo­run lu olmasa da bir i lm i her yönüyle kuşatabi lmek ve o i lmin i lk prensibierin i tartışebi lmek iç in bu s ı nai mant ığ ı b i lmeye gerek vard ı r. Hiç kuşkusuz bunu bi len b i r kimse bi lmeyenlere karş ı her alanda b i r üstünlük sağlayacakt ı r (107) der.

2- Beş Külli

Yeni Eflatuncu bir fi lozof olan Porphyrius (öl . 301 ) ayn ı za­manda Hellenist ik dönemde Aristo'cu mant ı k geleneğin i devam etti ren, Eflatun' la Aristo'nun felsefi doktri n lerin i uz laşt ı rrnaya

(1 05) Ten:ümetü Şerhil-enver vr. 12a (19-23). 12b (1-6). {1 06) A.g.e. vr. 12b (6-9). (1 07) A.g.e. vr. 12b (12-15). 1 3b (17-18).

50

Page 64: XVIII. - turuz.com...Bunlara Ornek olarak: Macit Fahri, A history of istamic Philosopy. New York- 1983: T. J. De Boer, The History of Phi/osophy in islam. London 1970: De Lacy O'leary,

al ışan öneml i bir şahs iyett i r . Mant ı k alan ı nda kaleme ald ı ğ ı E i ­sagoge (lsaguci) adl ı eseri Aristo' nun Kategori ler kitab ı na b i r g ir iş mahiyet inde o lup , bugün dahi k las i k mant ı k alan ı nda başvurulan önemli eserlerden bir id i r . Konusu varl ı ğ ı n tasn if ve tan ımı nda önemli bir yer tutan cins , nev i , fas ı l hassa ve araz- ı amm'dır . Mant ığa yeni başlayan bir i iç in kategori ler i öğrenmeden önce varl ı klar hakkı nda genel ve s istemat ik b i r ayı r ım ın nas ı l yap ı labileceğini vermes i aç ı s ı ndan lsaguci'n i n değeri büyüktür .

Grekçe b i r ke l ime olan "E isagoge" Arapça'ya "fsaguci" şekl inde geçmiş ve di l imize de Arapça telaffuzu ile int ika l etmişt ir . Es'ad Efendi "fsaguy" olarak kaydett iğ i bu kel imenin Yunanca mutlak g i riş demek olduğunu , Porphyrius' un da bu an­lamdan hareketle onu Kategori ler'e g i riş olarak kul land ığ ım be­l i rtmektedir (10BJ. Burada önemle bel irtel im k i , Islam mant ı k ta­rihinde yayg ı n olarak bi l inen Porphyrius' un deği l Ebherfn in Tsaguci'sidir . Ebheri eserinde beş kü l li'den başka önerme ve kıyasa da yer verdiği için mahiyet ve muhteva açıs ından i k i eser aras ı nda fark vard ı r.

Yuka rıda belirt i ldiği gibi Tsaguci'n in konusu beş külli'd i r . Es'ad Efendi eserin beş kül lfye g iriş ve beş kü l li şekl inde ik i kıs ımda incelenebi leceğin i söyler.

a ) Beş Kül lfye G i riş : Külli ler z ih inde sadece b irer isimden mi ibaret , yoksa reel varl ı klar m ı şekl inde problemi ele alan düşünürümüz , bunlar ın form rnarak zihinde, reel olarak da d ış dünyada mevcut oldukları n ı b i r Aristocu olarak vurgular (109) ve Porphyrius'un da problemi böyle alg ı lad ığ ı n ı söyler . Çünkü ona (1 01) A.g.e. vr. 13a {19-23}. (1 09) A.g.e. vr. 15a (3-5).

51

Page 65: XVIII. - turuz.com...Bunlara Ornek olarak: Macit Fahri, A history of istamic Philosopy. New York- 1983: T. J. De Boer, The History of Phi/osophy in islam. London 1970: De Lacy O'leary,

göre kül il ler ik i şeki lde s ı ralan ı r ; b iri tabii , d iğeri ise ta' limi '

s ı ralamad ır . Tabii s ı ralama ; c ins , fas ı l , nev i , hassa , araz- ı amm şekl indedir . Ta' limi s ı ra lamada ise nevi fas ı ldan önce yer al­maktad ı r. Böy le farkl ı b ir s ı ralama yapman ın sebebi , tabii s ı ralamada, c ins' i n maddeye , tasi ' ı n da surete tekabül et­mesidir . Neticede meydana gelen terkib de nevi 'y i ifade ede­cektir (1 10J. Ta' limi s ı ralama ise, cinsi anlayabi lmek için nev' in onu takip etmesi gerekir. Zihni disipl in aç ıs ından varl ı ğ ı , c in­sinden başlayarak bu şekilde s ı ralamanın eğitim aç ıs ından yararı n ı n büyük olduğu kuşkusuzdur (1 1 1).

Düşünürümüz , isagucrye g i riş olarak kaleme ald ığ ı bö lümün sonunda Ortaçağ Latin filozofları aras ında önemli bir tartışma konusu olan külliler probleminin genelde küllllerin varolup olmadığ ı ; külmerin tanım ve bölümleri; son olarak da küllllerin oluş şartları etrafında yoğunlaşt ığ ın ı söyler; fakat kendisi bu tartışmaya girmez .

b ) Beş Külli : Es'ad Efendi , Is lam mant ıkçı larından farkl ı ola­rak Yunan ve Latin mant ıkçı ların ın çal ışmaların ı temel ald ığ ından gerek probleme bakışı , gerekse kullandığ ı terminoloji açıs ından bir orij inall ik gösterdiği söylenebi l ir. Bu açıdan çalışmamızın bu kısmında beş külli'yi özetlerneyi uygun gördük.

Cins : Cins' in Grekçesi " Yanos"tur. Yanos ise bir i lk 'e nisbet edilen topluluk, doğum yeri veya nesebi anlamına gelmektedir. Sözgelimi YehCıda lbn Yakub'a nisbetle "Yahudi cins i " , "Sokrat Simpl icius'un cinsindendir yani soyundand ı r" , "Eflatun Atina cin­sindendir yani Atina' l ıd ı r. (1 12) Örneklerinde olduğu gibi cins te­riminin kök anlamın ın bir şeye veya bir yere a it olma, bir kökten (1 1 0) A.g.s. vr. 15b (5·18). (1 1 1) Tsn:ümsta Şerh/'I-enver. vr. 15b (22-23). {1 12) A.g.s. vr. 20b (17-23). 21a (1-1 1). '

52

Page 66: XVIII. - turuz.com...Bunlara Ornek olarak: Macit Fahri, A history of istamic Philosopy. New York- 1983: T. J. De Boer, The History of Phi/osophy in islam. London 1970: De Lacy O'leary,

ge lme g ib i yanos ' la ayn ı manaya ge ld iğ i görü lmekted i r . Söz l ük

an lamıy la ter im an lam ı aras ı ndaki bu yak ı n l ı ktan do lay ı yanos

mant ı kta ku l l an ı lage lmişt i r . Buradan kalkarak c ins in tar if i şöy le

yap ı lm ışt ı r : C ins , tür aç ı s ı ndan çok farkl ı şeylere yüklenend i r .

B i r başka tan ı ma göre c i ns , " o ned i r? " sorusuna cevap teşk i l

eden şeyd i r . Sözge l im i c ins o lan i nsan ; Zeyd , Amr , Bek i r ve

benzerler i ne yük len i r (113)

Nev i : Nev ' i n Grekçe's i " l zos"tur . Sözlük anlamı olarak i zos her çeşit form , c is im lerde mevcut olan düzenden kaynaklanan güzel l ik an lamlar ına gelmektedir . Porphyrius izos' u yanos' un

güzel l iğ i şekl i nde a lm ış ve nev' i c ins in alt ı nda veya içinde yer alan şey d iye tan ı mlamışt ı r (114).

Fas ı l : Es'ad Efendi beş kül ilden i l k ikisin in Grekçe karş ı l ı ğ ı n ı vererek bunları n sözl ük ve ter im anlamları üzerinde durduğu halde son üç kül lin in G rekçe karş ı l ı ğ ı n ı vermemişt ir . O , nev' i n alt ı nda yer alan fasl ı üçe ay ı rarak inceler: a ) Fasl- ı amm, zatta görü len ayrı lab i l i r arazlard ı r. Sözgel imi oturmanı n ayakta du r­madan fark l ı o luşu ; bir insan ı n çeş it l i dönemlerde farkl ı f iz­yonamiye sahip oluşu gibi durumlard ı r. b) Fasl - ı has , zattan (cevher ) ayrı lmayan bir araz durumunda olan şeydi r. Siyah göz bu özel l iğ i i le diğer gözlerden ayr ı lsa da gözden ayrı lmaz örneğinde olduğu g ib i . c) Fasl - ı ehas , bir varl ı ğ ın en bel i rg in öze l l iğ i i le d iğer varl ı kla rdan ayr ı lmas ı durumudur. Sözgel imi en bel irgin o lan konuşma özel l iğ i insan ı d iğer canl ı lardan ay ı ran b i r n ite l ikt i r (115). Fas l ' ı n tan ımına gel ince bu konuda birçok tan ım ı n yap ı ld ığ ı n ı görmekteyiz . Bun lar: "O nası ld ı r? " sorusuna cevap teşki l eden ; c ins in kapsamına g i ren şeyleri ay ı ran ; nevi d iğer

(1 14) A.g.e. vr. 27b (6·23). (1 15) A.g.e. vr. 34a {23). 34b (1-1 1).

53

Page 67: XVIII. - turuz.com...Bunlara Ornek olarak: Macit Fahri, A history of istamic Philosopy. New York- 1983: T. J. De Boer, The History of Phi/osophy in islam. London 1970: De Lacy O'leary,

nevilerden ay ı ran ve nev' i n ayrı lmaz zati cüz' ü olan şeydir şekl inde özetlenebi l i r (1 1 6).

Hassa : Es'ad Efendi Porphyri us' un hassa i le i lg i l i yapt ı ğ ı dört ayrı tan ım ı şöyle ifade eder: a ) Hassa, sadece b i r türün fertler ine ait o lup, d iğerler in i kapsamaz ; hekiml ik g ib i , b) Hassa , b ir türün bütün fert lerini kapsad ığ ı halde sadece o türe a it bir özel l ik deği ldir ; insan için i ki ayakl ı olma özel l iğ i g ib i . c) Hassa, sadece bir türün bütün fertlerini kapsayan bir özel l ik olduğu halde sürekli değ i ld ir . Gençl ikte s iyah saç ı n bulunmas ı gibi . d) Hassa , sürekli olarak sadece bir türün fertlerin in tümüne a it bir özel l ikt ir . Her insan ı n bi lkuwe gülme özel l iğ ine sahip olmas ı gibi (1 1 7). Düşünürümüz bu son tan ım ın Aristo'nun Topika adl ı eserinde ki tan ıma benzediğ in i söyler. N itekim Aristo hassa'y ı , b i rşeyin mah iyet ine delalet etmeyen , fakat onda gerçekleşen ve ona eşit o lan özel l i kt i r diye tarif etmişt i r (1 18).

Araz- ı amm : Beş kül lin in sonuncusu olan araz- ı amm ko­nusunda Porphyrius'un zi krettiği tan ı mları ve bunlara yap ı lan it i­razları tart ışt ıktan sonra Es'ad Efendi bu tan ımları şöyle özetler : a) Araz- ı amm, bir şeyde bulunması veya bulunmamas ı mümkün olan i l int idir . b) Araz- ı amm, cins , nevi , fas ı l ve hassa olmayan, fakat daima konuda bulunand ır . c) Araz-ı amm, bazen zatta bulunan, bazan bu lunmayan i l int idir . Bu tariflerden kal­karak araz ; müfarı k ve laz ım olmak üzere ikiye ayrı l ı r. B i rincisi insana n isbetle uyku , ik incisi habeşl iye n isbetle s iyah l ı k şekl inde örneklendiri l i r (1 19).

(1 1 6) A.g.e. vr. 35a (7-11). (1 1 7) A.g.e. vr. 45a (1 -19). (1 18) Tercümetü Şerhi'l-enver. vr. 45a (23). 45b (1). (1 19) A.g.e. vr. 46a (5-20).

54

Page 68: XVIII. - turuz.com...Bunlara Ornek olarak: Macit Fahri, A history of istamic Philosopy. New York- 1983: T. J. De Boer, The History of Phi/osophy in islam. London 1970: De Lacy O'leary,

Beş kül liy i ana hatlar ıyla böy lece özetleyen, bu arada kendi yorumları n ı da katarak probleme aç ı k l ı k kazand ı ran Es'ad Efen­d i , klasik mant ık konu ları aras ı nda meşhur olan ve ad ı na Porph­yr ius ağac ı deni len tümel ier in yer ald ı ğ ı şemay ı tabii tertibe uygun olarak şöyle ifade eder: (120)

PORPHYRIUS AGACI

Y ü ksek C i n s

:ı Cevher

+ I

+ Boy utları ka b u l eden Boyutları kab u l etm eyen

C is im

+ 1

+ B üyüyen (Canl ı ) B ü y ü m eyen (Cansız)

(Maden ler. U nsurlar) N efsi olanlar

+ I

+ Duyusu olan Duyusu olmayan

(B itki ler) Canlı

+ I

+ Konuşan Konuşmayan

(Hayvan lar) Konuşan

Ölü�lü I +

Ölümsüz (Felekler)

Insan

(120) A.g.e. "'· 28a (1 1-23}.

Page 69: XVIII. - turuz.com...Bunlara Ornek olarak: Macit Fahri, A history of istamic Philosopy. New York- 1983: T. J. De Boer, The History of Phi/osophy in islam. London 1970: De Lacy O'leary,

Beş kü l liy i izah etmekle yet i nen ve sko last ik fe lsefede bu

kon u etraf ı nda ge l işen rea l i zm , nomi na l izm ve konseptüa l i zm

tart ı ş maian na yer vermen in gereksiz o lduğunu vurgu layan

düşü nürümüz , lsagCıci'den sonra Aristo' nun Kategor i le r ad l ı

eseri n i n tercü mes ine geçer.

3 . Kategori ler

Aristo' nun mant ı k kül liyat ı olan Organon'un b i rinc i kitab ı n ı teşk i l eden Kategori ler, konusu itibariy le düşüncenin temel taş ı n ite l iğ indaki kavramları içermektedir . Genel-geçer b i r b i lg in in imkansızl ı ğ ı n ı savunan sofistlere karş ı b i lg iyi temeliandirmek üzere en genel ifadelerden yola ç ı kan Aristo'nun bu eseri üzerinde birçok yorum yap ı lm ışt ı r . loannis Kott in i us' un G rekçe olarak kaleme ald ığ ı k ısmen özet ve zaman zaman kendi yo­rumlar ına yer verdiğ i bu esere Es'ad Efendi de yer yer kendi yo­rumları n ı katarak Arapça'ya çevirmişt ir . isagCıci'de uy­gulad ığ ım ız yöntemi burada da uygulayarak adı geçen eseri tanıtmaya çal ışacağız .

Bir mukaddime , üç k ıs ım ve ondört fas ı ldan oluşan bu tercüme, yetmiş üç varak olup d iğerlerine göre oldukça ha­ciml id ir . Mukaddime k ısmında Kategori ler' i n Aristo'ya a it otantik bir eser olup olmad ığ ı meselesi i le bu kitabı n konusunun ne olduğu tartış ı lmaktad ır . Baz ı lar ı bunun Arkhitas ed-Darendi'ye (Tarent l i Arkhytas (öl. m .ö . 348) (121) ait olduğunu iddia eder­lerse de eser Aristo' nundur; Arkhitas da Kategori ler' l e i lg i l i bir risale kaleme almışsa da o , Aristo'nunkinden farkl ı b ir çal ı şmad ı r. Eserin otantikl iğ i konusunda önemli ipuçları (121) A.g. e. vr. 4 7b (18-22): Arthitas ed-Diirendf'nin ismi biyografi kitaplarında "Tarentli Arkhytas " şeklinde geçmektedir. Efliitun'un çok yakmı ve Aristo'nun da önem veridği bir fi­lozof olarak tanmmaktadır. (Orhan Hançerlioğlu, Felsefe Ansiklopedisi. Düşünürler Bölümü 1/4 1).

56

Page 70: XVIII. - turuz.com...Bunlara Ornek olarak: Macit Fahri, A history of istamic Philosopy. New York- 1983: T. J. De Boer, The History of Phi/osophy in islam. London 1970: De Lacy O'leary,

mevcuttu r . Sözge l im i Katego ri ler 'de geçen b i rçok mant ı k p rob­

lemin in başta Metaf iz i ka o lmak üzere Aristo' n u n d iğer k i ­

taplar ı nda da yer a lmaktad ı r . Ayr ıca Aristo baş ka eser ler inde

Kategor i ler 'e göndermeler yapmaktad ı r . Sempl ic i us ' un da

ded iğ i gibi gerek üs luptak i t ı k ız l ı k , gerekse ku l land ı ğ ı ter im ler ,

bunun A ri sto ' ya a it o lduğunu gösterir . Bu konuda b ir başka

husus da pekçok Aristocu ve Eflatuncu f i lozof yazmış olduklar ı eserlerde bunu Aristo'ya mal etmektedi rler (122) . Bu açı klamalardan sonra kitab ı n ad ı n ı teşki l eden ke l imen in an lamı üzerinde duru lu r ve şu b i lg i ver i l i r ; Kategorya ke l imes i , d iğeri üzerinde olan şey demek o lup , ka inattaki gerçek varl ı klar ın heps i bu kitapta on kı s ım üzerine tert ib ed i ld iğ inden tabiat lar ı gereği üstün varl ı klar al t varl ı klar ın üzer ine yüklenmiş bundan dolay ı bu kitaba Kat iguryas ad ı veri lmişt i r . Bu eser Arapça'ya el- MakCılat el-aşer o larak tercüme edi lmişt i r (123).

Kategori ler' i n Mahiyet i : Kategori ler' in konusunu tüm varl ı klar ın oluşturduğunu söyleyen Es'ad Efend i , gerek fiz iki nesneler in teşki l ett iğ i bir inci cevherler , gerekse bun lar ın z i ­h indeki kavramları ndan ibaret olan ikinci cevherler, dolay ıs ıy la tüm varl ı k alanları Kategori ler' i n konusunu oluşturmaktad ı r {124).

Bu eser, kategori ler önces i , kategori ler ve kategori ler sonras ı o lmak üzere üç ana bölüm hal inde ele a l ınarak incelenmişt ir . Kategori ler öncesi 'nde , kel imeler in et imoloj is i üzeri nde duru lu r ve bunlar laf ızda müşterek olan lar , manada müşterek o lan lar şekl inde tasnif ed i lerek düşüncen in temel taş ı n ite l iğ i ndaki ke­l imeler izah ed i l i r . Ayrıca kategori ler konu ve yüklem o lma açı s ı ndan b ir değerlendirmeye tabi tutu lur {125). Aristo 'dan beri

(122) Tercümetü Şerhi'l-enver. vr. 47b (22-23). 48a {1 -6). (123) A.g.e. vr. 48a (6-10). (124) A.g.e. vr. 48a (23) .. 4Bb (1 -3). (125) A.g.e. vr. 49a (13-15).

57

Page 71: XVIII. - turuz.com...Bunlara Ornek olarak: Macit Fahri, A history of istamic Philosopy. New York- 1983: T. J. De Boer, The History of Phi/osophy in islam. London 1970: De Lacy O'leary,

birçok mant ı kç ı taraf ı ndan misal lerle temel landir i len on kategori , b i l inen klas ik tasnif iyle tek tek ele al ı narak incelenir ; eser, bir tercüme olmas ına rağmen örnekler is lam kültüründen seçi l i r k i , bu da eserin sadece b i r tercüme olmad ığ ı n ı n aç ı k b i r belgesi şekl inde değerlendir i lebi l i r .

Cevher : Herhangi bir önermeda " konu"nun ifade ett iğ i şey cevherd i r . Bir başka söyleyişle cevher, değişen varl ı klarda h iç değişmeyen ve her zaman ayn ı kalan "öz" dür . Kı saca bir önermeda " o ned i r " sorusuna cevap teşki l eden şey cevherd i r. Cevher kel imes in in Lat ince'deki karş ı l ı ğ ı n ı n "substançiya" olduğunu söyleyen Es'ad Efendi bunun Lat ince'de "bizzat va­rolmak " ve başka birine konu olmak" anlamları na geld iğ in i söyler (126). Teri m anlam ın ın söz lükteki anlamıyla yakın i l işkis ine işaret ederek; " B i r şey ister cevher, isterse araz o lsun o şeyin temel yap ı s ı n ı (tabiat) ifade edene cevher denir. " ; " B i r şey ister bütün , ister parça ; ister basit , ister mürekkeb olsun bizzat va­rolana cevher denir" . B i rinci tarif it ibarıyla cevher müşterek b i r lafızd ır . I kinci tarifi it ibarıyla ise mant ık terminoloj is indeki anlamı kasdedi lmişt i r (127). Cevher, h içbir zaman başkas ına yüklem olmay ıp dai ma bir yükleme konu aland ır . B i r başka ifadeyle bizzat veya b i lkuwe ve varolan herşey cevherdir (12BJ.

Es' ad Efendi cevher kavramıyla bir l ikte düşünce ve d in ler ta­rih inde tartışmalara konu olan bu kavramın Al lah'a isnad edi l ip edi lemiyeceği meselesin i gündeme get i rerek tartış ı r ve sonuçta birçok fi lozof ve kelamc ı gib i kendi tavrın ı n da olumsuz olduğunu bel irtir . Gerekçe olarak da şun ları i leri sürer : Eğer Al lah'a cevher denecek olursa onun c ins ve fas l ı n ı n bulunmas ı ,

(126) A.g.e. vr. 63b (1 7-20) (127) A.g.e. vr. 64a (vd). (128) A.g.e. vr. 64b (8-9).

58

Page 72: XVIII. - turuz.com...Bunlara Ornek olarak: Macit Fahri, A history of istamic Philosopy. New York- 1983: T. J. De Boer, The History of Phi/osophy in islam. London 1970: De Lacy O'leary,

dolay ıs ıyla tarif in in yap ı lmas ı gerekir , oysa bu imkans ı z b i rşeyd i r . Aşkı n b i r varl ı k olan Al lah diğer kategori ler le n i ­te lenmediğ i g ib i cevher kategor is iy le de n i te lenemez (129). B u

konuda düşünürümüzün değ ind iğ i b i r başka husus da fe lsefe tarih inde "mufarı k ak ı l lar" yani kozmalaj ik akı l lar ile ay-üstü alemdeki gök cis imleri n in cevherle ifade edi l ip ed i lemiyeceğ i mese lesid ir . Ona göre lbn Rüşd ve onun çömezi durumunda olan Albertus Magnus, loann is Kotti n ius gibi fi lozoflar basit varl ı klar olan kozmalaj ik akı l lara cevher denemiyeceğ in i sa­vunmuşlar, eğer, cevher kategoris ine girecek o lur larsa mürekkeb olmaları n ı n gerekeceğin i söylemişlerd i r . Ay-üstü alemdeki c is imlerin (bugünkü b i lg i lere göre güneş sistemindeki gezegenler) cevher kategoris ine gir ip g i rmeyeceği konusu ise ihti lafl ı d ı r . lbn Rüşd ve bazı fi lozoflar gök cis imler in in cevher ka­tegoris ine girmediğ in i ; H ı r ıst iyan skolastikleri ise Aristo'dan et­ki lenerek bunlar ın dört unsur g ib i basit b i rer cevher olduğunu dolay ıs ıyla cevher say ı ld ı kları n ı söylemişler; ayrıca bunlara göre melekler anlamı na gelen kozmalaj i k ak ı l lar da birer cevhe rd i r (130).

Nicel i k (kemmiyet) : N icel i k , herhangi b i r önermeda " konu"nun say ı veya çizgi i le ifade ed i len özel l iğ inden ya da büyüklük ve küçüklüğünden ibarettir . B i r başka söyleşiyle "ne kadard ı r" , "kaçt ı r'' soruları n ı n cevabıd ı r. Cevher' i n n itel iğ i du ­rumunda olan diğer dokuz kategori aras ı nda baz ı öze l l ik lerinden dolay ı cevhere en yak ın olan n ice l ik ka­tegoris id ir . Bu özel l ikleri şöyle ifade etmek mümkündür : a) B i r cevher diğerinden daha çok cevher olmad ığ ı gibi , b i r n icel ik de nicel ik olmas ı bakımı ndan d iğerinden daha çok veya daha az

(129) A.g.e. vr. 67b (14-23). 68a (1 -18). (130) Tercümetü Şerhi'l-enver vr. 69a (21-23). 69b (1 - 15). 70a (1 -5 ve 16-17).

59

Page 73: XVIII. - turuz.com...Bunlara Ornek olarak: Macit Fahri, A history of istamic Philosopy. New York- 1983: T. J. De Boer, The History of Phi/osophy in islam. London 1970: De Lacy O'leary,

n icel ik deği ld ir . b ) Cevher' i n fert ler i aras ı nda b i r z ıt l ı k söz ko­

nusu olmad ığ ı g ib i n icel iğ in fert ler i aras ı nda da z ı t l ı k yoktu r (131) .

Bi l ind iğ i gibi Aristo 'dan beri bu kategori güç şek l i nde

(kemu' l-kuvve , kemu' l -kemal) ve uzan ım şekl inde (kemü' l ­imt idat) n icel ik olmak üzere ik iye ayrı l ı r : Bir incis i manevi ve gayri maddi varl ı kları ifade ett iğ i halde , i k inc is i maddi varl ı kları ifade eder. Bu da kes int is iz (muttas ı l ) ve kesi nti l i (munfas ı l ) d iye iki k ısma ayrı l ı r (132). Kes int is iz n icel ik ler ; ç izg i , yüzey , c is im , mekan ve zamand ı r . Kesint i l i olan i se sayı ve sözden ibaretti r (133).

Görel ik ( izafet) : Görel ik , düşünme tek baş ı na b i r önerme i le olmayacağ ı ndan önermeler aras ı nda daima b i r i l işki mevcuttur . Işte bu i l işkiyi izafet kategorisi bel i rler . Bu , varl ı ğ ı tamamiyle başka bir varl ığa bağ l ı olan veya herhang i bir şeki lde başka b irşey i i lg i lendiren kategoridir . Tabii ve normal düzene göre ni­cel ikten sonra nitel ik kategoris in in gelmes i gerekirken eğit im ve öğret im açıs ı ndan izafet kategoris in i öğrendikten sonra nitel iği anlamak daha kolay olacağı ndan loannis Kott in ius kategori lerin tabii s ı ras ı na bağl ı kalmayarak izafeti n itel ik kategoris inden önce z ikretmişt ir . Bu konuyu çok ayr ınt ı l ı şeki lde tartışan Es'ad Efendi , loann is Kottin ius 'un görüşüne işt i rak ettiğ in i be­l irtmektedir. (134) Nicel ik ve n itel i k d ış dünyada mevcut olduğu halde izafet sadece zihni b ir işlem olarak vard ı r . D iğerleri tek baş ına bulunduğu halde izafet in varl ı ğ ı ancak iki şey aras ında sözkonusu edi lebi lmekted ir . Sözgel imi baba olab i lmesi iç in evlad ı n , evlat olabi lmesi iç in baban ın varl ı ğ ı şartt ı r.

(131) A.g.e. vr. 7Bb ( 15-19). (132) A.g.e. vr. Bb (23). 79a {110 ve 14-16). (133) A.g.e. vr. 79 (16-19). (134) A.g.e •. vr 99a (15-21).

60

Page 74: XVIII. - turuz.com...Bunlara Ornek olarak: Macit Fahri, A history of istamic Philosopy. New York- 1983: T. J. De Boer, The History of Phi/osophy in islam. London 1970: De Lacy O'leary,

N ite l ik (Keyfiyet) : N ite l ik . kendis iyle b i rşey in nas ı l o lduğu ifade edi len terimd ir . Yani "nas ı l d ı r" sorusuna ver i len cevap n i ­tel i k kategoris in i bel i rler . B i r şey i n ite leyen ifadeye nitel i k ka­tegoris i denmekte ; her nite l ig in z ıdd ı bu lunabi leceğ inden n ite l ik kategoris in in de z ıdd ı vard ı r . Mesela adalet in z ıdd ı z ul üm , fa­zi let in zıddı rezi lett i r . Ne var ki bu özel l i k nite l iklerde olmayab i l i r . N icel iğ in aks ine , her n itel i k , b i r başka nitel i kten farkl ı o la­bi lmektedir ; ayr ıca nitel ik ler aras ı nda benzerl ik ler olab i ld iğ i g ib i olmayabi l i ; de (13�).

Buraya kadar sayı lan dört kategori üzerinde ayr ınt ı l ı b i r şeki lde durulduğu halde bundan sonraki alt ı kategori hakkında özet bi lgi veri ldiği d ikkat çekmekted ir . Aristo'dan beri d evam eden bu anlayış son alt ı kategorin in i l k dört kategoriye ek mahiyetinde olduğu kanaat in i uyand ı rm ış ; b ir başka söyleyiş le bun lar ın gerçek anlamda kategori o lmay ıp bir bakıma kategori say ı ld ıkları görüşüne yol açm ışsa da gerek şarih , gerekse mütercim böyle bir kanaat in yanl ış olduğuna d ikkat çekmişlerdir. Onlara göre bir varl ı ğ ı tan ımada i lk dört ka­tegorin in rolü neyse son alt ı kategorin in ro lü de ayn ıd ı r. Zaten Aristo Fizika adl ı eserin in üçüncü kitab ında bu alt ı kategoriye yer vermiş , b i r varl ığ ı tanımada bun lar ın vazgeçi lmez birer ni­tel ik o lduğunu bel irtmişt i r (136).

Etki (fi i l ) : F i i l in birçok tarifin in yap ı ld ı ğ ı , ancak şarihe göre bunlardan en başarı l ı s ı n ı n Aristo'ya a it o lduğu ifade edi lerek bu tarif şöyle veri lmekted i r : Fi i l , fa i l in fa i l olmas ı bak ım ından gösterd iğ i etk i ve yetkin l ikt i r . Bu an lamda f i i l , fai l i fai l yapan bir mahiyet ve bir form durumunda olmaktad ı r . Dolay ıs ıyla f i i l kav-

(135) A.g.ıı. vr. 7 1 0b (6-1 8). (136) Tıırı:ümııtü Şıırhi'l-envıır. vr. 1 18a (1-1 6).

61

Page 75: XVIII. - turuz.com...Bunlara Ornek olarak: Macit Fahri, A history of istamic Philosopy. New York- 1983: T. J. De Boer, The History of Phi/osophy in islam. London 1970: De Lacy O'leary,

ram ı fa i l ve mef' Cı lü gerekl i k ı lan bi r kategoridir (137). Fi i l ka­tegorisi kı saca bu şeki lde tan ımlan ı r .

Ed i lg i ( i nf i 'a l ) : Herhangi bir önermede "konu"nun yapt ı ğ ı i şe işaret ed i ld iğ ine ve buna f i i l deni ld iğ ine göre bu önermede ko­nunun üzerine yap ı lan etkiden de söz ed i l i r k i buna da edi lg i ka­tegoris i den i r . Burada etki ve edi lg in in dört öze l l iğ inden söz edi­l ir : Bir incis i etki ve edi lg in in daima z ı t ları vard ı r , ik incis i her ik is inde de az l ı k ve çokluk sözkonusudur , üçüncüsü Al lah' ı n f i i l i ist isna' ed i lmek şartıyla etki ve edi lg ide daima hareket sözkonusudur , dördüncüsü ise gerek düşüncede, gerekse re­al itede etki ed i lgiden önced i r (13BJ. birçok bak ımdan ortak öze l l ik leri olan etki i le edi lg in in birb irleri nden baz ı bak ımlardan da farkl ı l ı klar gösterd ikleri görülür.

Zaman (ne zaman) : Önermeleri n b i rbi r iyle i l işki ler i düşünülurken öncel ik , sonral ı k veya zamandaş l ı k g ib i i lg iden de söz edi l ir . Işte "ne zaman" sorusuna cevap teşki l eden kategori zamanı bel i rler . Şarih loannis Kott in ius 'a göre Aristo zaman ka­tegoris in i tarif etmed iği g ib i , b ir kategori olarak buna neden gerek duyulduğunu da izah etmemişt i r . Şarih , H ı r ıst iyan sko­last ik lerden bir i olan G i lbertos 'un (öl . 1 1 54) son alt ı kategoriyi izaha yönel ik bir eser kaleme ald ı ğ ı n ı , bun ları n yorumunda ken­dis in in G i lbertos'tan yararland ığ ı n ı anlat ı r . Ona göre zaman , ci­simle bir l ikte bulunan bir hald i r. Yani cisim olmazsa bir zaman ı n varl ı ğ ı ndan söz edi lemez . Burada mutlak zaman i l e "ne zaman" (meta) aras ı ndaki farka işaret ed i lmekte , zaman ın kes int is iz b i r nicel ik olduğu ve bunun ezel ve ebedi kuşatan bir değer olarak Al lah , ruh ve melek g ib i manevi varl ı klar alan ı n ı ifade ett iğ i vur-

(137) A.g.e. vr. 1 1Bb 10-16). (13B) A.g.e. vr. 1 1 9a (19-23). 1 1 9b (1 -2).

62

Page 76: XVIII. - turuz.com...Bunlara Ornek olarak: Macit Fahri, A history of istamic Philosopy. New York- 1983: T. J. De Boer, The History of Phi/osophy in islam. London 1970: De Lacy O'leary,

gu lan ı r . "Ne zaman" ise bir o luşun zamana olan n isbet i n i be­l i r ler . dolay ıs ıyla izati b i r zaman an lamı na gelmekted i r (139).

Mekan (nerede) : Herhangi b i r önermeda "konu"nun işgal ett iğ i yerd i r . Yani "nerede" sorusuna cevap teşki l eden ka ­tegorid i r . Mekan , mekan iaşmış c is imde meydana gelen b i r arazd ı r şekl i nde de tarif ed i lmişt i r . Aquinolu Thomas'a göre mekan , rnekan laşan ı n mekana n isbet id ir . Bu durumda mekanla c is im aras ı ndaki mant ıki ve f iz iki i l işki mekan kategoris in i oluşturmaktad ı r (140). Görü ldüğü g ib i bu konu larda Aristo ve şarih ler in in tan ım ları doğrultusunda kategori ler tarif edi l ­mişlerd i r .

Durum (vaz') : Herhangi bir kategoride "konu"nun d ik , yat ı k , eğri , yan g ib i durumunu bel irten kategori , durum kategoris i ad ın ı a l ı r . Aquinolu Thomas'a göre durum kategoris i c ismin cüzlerin in mekandaki tertib ve düzeninden ibarett i r . Dolay ıs ıyla bu kategori konunun yani cevherin durum ve konumunu be l irti r (141).

Iye l ik (mülk) : B i r önermeda " konu"nun tasarrufundaki şeye, mesela bi lg is ine, ahlak ına , kitab ına , kalemine . . . işaret edi l i r k i ; bu iyel i k yan i sah ip olma kategoris in i teşki l eder. Cevher' i n tan ım ı nda onun özü i l e i l işkisi bu lunmayan iyel ik nitel iğ in in fonk­s iyonu elbetteki gözard ı edi lemez (142). Es'ad Efend i , durum ve iye l ik kategori lerin i de, Skolast ik anlay ış çerçeves i nde tan ımlamışt ı r.

(139) A.g.e. vr. 1 1Bb (4-5). 1 19b (2-1 1). (140) A.g.e. vr 1 1 9b (15-19). (141) A .g.e. vr. 1 19b (22 ·23). 120a (1-2). (142) A.g.e. vr. 120a (1 1 - 13).

63

Page 77: XVIII. - turuz.com...Bunlara Ornek olarak: Macit Fahri, A history of istamic Philosopy. New York- 1983: T. J. De Boer, The History of Phi/osophy in islam. London 1970: De Lacy O'leary,

Kategori ler Sonrası (maba'de' l - makCılat, tevab iu ' l makCılat ) : Gerek şarih loannis Kott in ius , gerekse Es'ad Efend i Kategori ler kitabın ın Aristo'ya ait bir eser olup olmad ığ ı konusunu tart ışt ı kları halde "Kategori ler sonras ı "n ın otant ik f iğ in i tart ışmadan özet bir şekilde vermektedirler . Oysa bu kıs ım , Aristo'nun talebaferinden Theophrastos (öl . mö .287) veya Eu­demos (öl .mö.300) tarafından kaleme a l ınd ığ ı kabul edil­mektedir . Bununla beraber bir düşünce ve problem olarak bun­ların Aristo'ya aidiyyetinden şüphe edi lmez (143).

Varl ık hakkında insan akl ı n ı n ulaşabi leceği en yüksek ve en genel kavramlar olan kategorilerden sonra yine genel kavram niteliğindaki karş ı l ı kl ı olma (tekabül) önce olma (tekaddüm) , bir­l iktel ik (ma'iyyet) , değişme (hareket) , sahib olma (mülk) ve çeşitleri gibi kavramlar, bu kıs ımda kısaca örneklerle tan ıt ı l ı r (144). Es'ad Efendi kategoriler sonras ı dediği ve as ı l kategorilere bağl ı o lan çeşitl i kategorileri örneklendirirken de daha çok Islam-Türk kültürüne uygun kavramlarla örneklendirmektedir.

4. Aklın Üç işlevine Karşıl ık Üç Öğreti

Ma.�!ı_ö!.�- -- - --��ı ! _ --�!_1:-��şünc���n- _ _ �o(Jrulll_ğllnll . •. ��y� yanl ışl ığ ın ı bell i -�J�.Y��te_�I����Y.� .. -�«?.Y���-�_J:>JI ��s��--�!.19iY� ulaşmaktır. Bu işlemin birkaç aşamada gerçekleştiği bi-l in��kt-���}nsa-n akiı" ()ne� varl_ı�a -��-- -�avr����-r�j���������i bunlar, düşüncenin yapı taşları durumundadı r. Sonra bu kav--·<·-·-- . . . . - - -

- - --- - - ------- . .. .... ....... ... ---""\ - - - - - - - · -- " " · · -- - - --.---�- �- ------- .. -------��- .. -.- - -----�--ramlar aras ı nda bir i l işki kurmak sure!!Yie önerl'!leler (�@üm� �_Y.da_��--��!!�ir.:_�u �1'1-���-��-l:l!l:l�ı!Jq�_b_l!"_tak!� .. <!Q.��-ı:ı��_meler Y�E.l:l��-� -.k. ıya.sa

_ _ .�ıa.�ı r.:_ . Sorı!.a -�ne_rı:n�leri_!l __ �_c_>ğrul�--'{�!;!!�-�!!!k der�c;esin� 9�r�_�i l iı:ns�l_bi lgiyi elde eder. Işte mantıkç ı lar, akl ın (f43) Mahmut KA YA. Aristate/ss ve Felsefesi. s. BS. (i44) Es'lld Efendi. a.g.e. vr. 120a - 120b.

64

Page 78: XVIII. - turuz.com...Bunlara Ornek olarak: Macit Fahri, A history of istamic Philosopy. New York- 1983: T. J. De Boer, The History of Phi/osophy in islam. London 1970: De Lacy O'leary,

bu_fon_��iY:<;mun�an �arek�!- ed��!3-�_1:!]2.t.�.!Lı:!!��avram__._ . . ?n��me ve ���lmak üzere _ üç� ay��mış l�rd ı r . Fakat _Farabl'den i t ibaren Is lam mant ı kç ı lar ı n ı n genel l ik le mant ı g ı tasavvurat (kavramlar)

- · ··-- · - --- --------�· --"----�- �- �- ------- -·- ··· ----����------

v�tı;ı�� i kat (önermeler) olmak üzere i k i ana bölümde in -celedik ler i b i l i nmektedir .

Es 'ad Efendi yukarıdaki başl ı k alt ı nda Aristo' nun Peri Her­mene ias (Önermeler) ve 1 . Anal it ik ler (K ıyas) ad l ı eserlerinde konu edi len önemli meseleler in çoğunu tart ı ş ı r . Akl ı n i lk fonk­siyonuna karş ı terimleri " i lk öğret i " (ta ' lim) ; ik inci fonksiyonuna karş ı önermeleri " i kinci öğreti " ; üçüncü fonksiyonuna karş ı ise kıyası ve isbat teori ler ini "üçüncü öğret i " ad ı alt ı nda verir . I nsan akl ı birşey hakkında olumlu veya olumsuz yarg ıda bu lunmadan önce onu tasarlar (tasavvur) . Sözgel imi duvar, insan , beyaz vb. gibi . Burada s ı rf kavram düzeyinde bir bi lgi söz konusudur . Sonra bu kavramlar aras ı nda i l işki kurarak birşey hakkında olumlu veya olumsuz bir ifadede bu lunur, b i rşeyi d iğerinden ayı rı r . Sözgel imi "duvar" ve "beyaz" terimler in i yanyana ge­t irerek "duvar+ beyaz+ d ı r" önermes in i elde eder. Burada ik i te­rimi birbir ine bağlayan Türkçe'deki " d ı r" , Farsça ve Lat ince'deki "est" bağlac ıd ı r. Böylece "Duvar beyazd ı r. " veya "Duvar aktır. " , "Ö ivar sepide est . " , "Pariyus est labüs . " şekl indeki önermeler, dört ayrı di lde ifade edi lmiş olur. Ayn ı zamanda akı l , can l ı i le taş'dan herbirin i i lk fonks iyonuyla hükmederek "Taş can l ı deği ld ir . " yarg ı s ı nda bulunur . Yukarıdaki o lumlu önermeler çeşidine "ekleme" (zamm) , ik inci şeki ldeki o lumsuz önermeye ise "ay ı rma" (tasi) ad ı veri l i r (145).

I nsan akl ı , b i l inen birşeyden b i l inmeyen b i rşeyi ç ı karma güç ve yeteneğine de sahipt i r . Sözgel imi b i r varl ı ğ ı n can l ı olduğunu

(145) Tercümetü Şerhi'l-en ver. vr. 121a (1 -23). 121b (1-3).

65

Page 79: XVIII. - turuz.com...Bunlara Ornek olarak: Macit Fahri, A history of istamic Philosopy. New York- 1983: T. J. De Boer, The History of Phi/osophy in islam. London 1970: De Lacy O'leary,

bi len akı l , onun ayn ı zamanda duyarl ı (hassas) olduğuna hükmeder. Akl ı n bu üçüncü işlevine " int ikal" ad ı veri l i r . Işte kıyas ve ist idlal i (ak ı l yürütme) akı l bu güçle yapmaktad ı r (1 46).

Akl ı n bu şeki lde basitten g i rifte doğru yükselerek akı l yürütme işlev i sadece insana ait bir özel l ikt ir . Bu özel l iğ i ile beşeri b i lg i Allah' ı n ve meleklerin bi lg is inden ayrı l ı r . Zira manevi varl ı klar ın bi lg is i aşama l ı ve bölük-pörçük olarak meydana gelmez ; bu tümel (kül li) b i r b i lg id ir.

I nsan ın bi lg iy i elde edebilmesi için bir takım özel l iklere sahip olmas ı gerekir. Bu bakımdan önce terimler, sonra bu terimlerle oluşturulan önermeler bilgi oluşumunun temel vas ıtalarıd ı r . Zira kavramlar ve bu kavramlarla kurulan önermeler · sonucu oluşturulan del i l , anoloj i , kıyas , türnevarım gibi metodlar, doğru bilgi elde etmenin temel mant ıki şartlarıd ır. Şimdi mant ı k'ta bun­ların nası l ele al ınd ığ ın ı ve değerlendirildiğini görel im .

Terim (el-hadd) : Akl ı n birinci işlevi , .soyutlama yaparak kav­ram üretmek ve nesnelere ad vermek olduğuna göre bu kıs ımda kavramın di l i le ifadesi olan terim üzeri nde durulur. Bir varl ığ ın mahiyet ve durumunu belirlemek onun tarifini yapmakla mümkündür; tarif de terimlerden oluşur. Buna göre bir i ismin, diğeri de şeyin yani nesnenin tarifi olmak üzere tarifler ikiye ayrı l ı r. Sözlükte hadd (tanım) , birşeyin sonu, birşeyi diğerinden ayı ran sınır anlamına gelir. Sözgelimi çizginin s ın ır ı (baş ve son­daki) iki noktadı r. Mant ıkçı lar bu kelimeyi mecaz olarak önermeyi oluşturan terimler anlamında kullanmışlardır. Sözgel imi " insan hayvandır" önermesinde insan ve hayvan birer terimdir. Bunlardan birincisine "konu" (mevzO) , ikincisine

(146) A.g.•. vr. 121 b (3-7).

88

Page 80: XVIII. - turuz.com...Bunlara Ornek olarak: Macit Fahri, A history of istamic Philosopy. New York- 1983: T. J. De Boer, The History of Phi/osophy in islam. London 1970: De Lacy O'leary,

"yüklem" (mahmul) ad ı veri l i r ; çünkü can l ı l ı k insana yüklenmiş yan i atfedi lmiş durumdad ı r (147). Bu konuda mant ı kç ı lar düşünceyi ifade eden terim ve önermeler aras ı ndaki i l i şkiye işaret ederek terimi hadd- i ma' kul , hadd- i melfuz ve hadd- i mektub şekl inde üçe ay ı rı rlar. " I nsan hayvand ı r. " önermesi gözönünde bulundurulursa bu terimierin z ih indeki kavram hali bir inci , kavramın söz i le ifadesi ikinc i , sözün yaz ıya dökülmesi ise üçüncü ş ı kkı gösterir (14BJ. Bugün de hem fe lsefe ve hem de mant ı kta önemli bir iş levi olan terimi izah sadedinde Es'ad Efendi terimin birçok tan ım ve özel l iğ ini de örnekleriyle açı klar.

Bundan sonra tarim' in on veya daha fazla olacağ ından fakat çok kullan ı lmad ığ ı iç in bunlar ın üzerinde durmanı n gereks iz olduğundan söz edi l ir . Eğitim ve öğretim açıs ı ndan bu konuda önemli olan ın is im, kel ime (fi i l) ve bunlar ın oluşturduğu kavl (cümle) üzerinde yoğunlaşmak gerektiği vurgulan ır . Peri Her­meneias ' ın ikinci bölümünde "isim, zaman sözkonusu ol­maksız ın konulduğu şeye delalet eden ses" d iye tarif ed il ir . Bu tarif hakkında ileri sürülen çeşitl i it irazlar nakled i ld ikten sonra mantıkç ı ları n görüş birl iği hal inde "ismi , konu ve yüklem olman ın d ış ında başka bir şey olmayan" diye tarif ettikleri be­l irti l ir (149) Kelime (fii l) , "bir zamanda başkası nda bulunan bir mana ve duruma delalet edendir. " Kavl ise "konulduğu şeye delalet eden mürekkep bir ses olup, bir kısm ı ayrı ld ığ ında tek kel ime g ibi olumluluk veya olumsuzluk sözkonusu olmaks ız ın b i r şeye delal.et edendir. "Sözgelimi "Ad i l insan" , "Beyaz hay­van" ifadelerinde olduğu gibi olumluluk veya olumsuzluk d ik­kate al ı nmaksız ın bir anlam taşımakta , terkibi oluşturan te-

(147) A.g.e. vr. 122a (1 7-22). (148) A.g.e. vr. 123b (15-20). (149) A.g.e. vr. 125b (1 -18).

67

Page 81: XVIII. - turuz.com...Bunlara Ornek olarak: Macit Fahri, A history of istamic Philosopy. New York- 1983: T. J. De Boer, The History of Phi/osophy in islam. London 1970: De Lacy O'leary,

rimierden bir i bu lunmad ığ ı zaman diğer terim tek baş ına bir anlam ifade etmektedir (150J.

Burada gördüğümüz üç kavramla i lg i l i b i r bahis açarak lafızları n bir an lama delalet etmesi o lafz ı n kendisinden mi (bi 't­tab') kaynakland ığ ı , yoksa i rade ve konuluşu (bi ' l- vaz') gereği mi olduğunu tart ışan Es'ad Efendi , bu hususta eski fi lozoflar ın farkl ı görüş lerinden söz eder: Herakleitos ve Krati los g ib i ler , her kavram bir nesneyi gösterd iğ i g ib i , her lafız da tabii olarak bi r manaya delalet eder demişlerdir . Nitekim Eflatun , krati los di­ya logunda bu problemi uzun uzadıya tartışmıştı r. Phythagoras ve Yahudi din ine mensub olan bi lge kişiler ise isimlerin i rade ve vaz' yoluyla bir anlama delalet ett iğini söylemişler ve bunların bir tak ım özelliklerinden bahsederek her ismin bir mistik gücü (bat ı ni) bu lunduğunu iddia etmişlerdir (151J. Bil indiği gibi felsefe tarih inde is imlerle i lgi l i pekçok ekolün ve fi lozofun spekülasyonları olmuştur. Bu yüzden Es'ad Efendi de bunlara temas ettikten sonra genelde bi lginierin ve kendinin bu konuda kabul ettiği görüşün, Platon'un Krati los d iyaloğunda, Aristo'nun da Peri Hermenias' ı n dördüncü bölümünde zikrettikleri "lafızlar, bir anlama irade ve vaz' yoluyla delalet ederler" (152) şeklindeki görüş olduğunu bel irtir . _.......----

Önerme (kaz ıyye) : Organon'un ikinci kitabı olan Peri Her­meneias , klasik Is lam mant ıkçt iarı tarafından el-Ibare ve et­Tefsir adlarıyla anı ld ığı halde Es'ad Efendi orij inalinin tam karş ı l ığ ı olmak üzere bunu fi ' I-Kazaya şeklinde tercüme eder. Akl ın ikinci işlevinin kavramlar aras ında bir i l işki kurmak su­retiyle önermeler meydana getirmek olduğu bi l inmektedir . Bu-

(150) Tercümetü Şerhi'/-enver vr. 129b (21-23). 13011 (1-9). (151) A.g.e. vr. 1278 (23). 127b (1-10). (152) A.g.e vr. 1298 (1 7-23).

68

Page 82: XVIII. - turuz.com...Bunlara Ornek olarak: Macit Fahri, A history of istamic Philosopy. New York- 1983: T. J. De Boer, The History of Phi/osophy in islam. London 1970: De Lacy O'leary,

radan ka lkan Şarih , önermenin tarifi ve çeşitleri hakk ı nda aç ıklamalarda bulunur . Yukarıda da görüldüğü g ib i iki terim ve bir bağlac ı n yan yana gelmesiyle oluşan önerme "doğru veya ya lana delalet �den söz" d iye ta rif edi l i r . Bu durum da b i r hüküm b i ld irmeyen emir , nehiy, şart , temenn i ve benzeri sözler önermenin kapsamı d ış ı nda kalmaktad ı r. Bu g ib i ifadeler, daha çok şiir ve hitabet in alan ı na g irer . "Konu" , "yüklem" ve bağ'dan oluşan önermalerde şayet bağ açı kta yani yüklernden sonra laf­zan ifade edil iyorsa buna üçlü önermeler; bağ z ımni olarak ifade ed i l iyorsa buna da iki l i önermeler ad ı veri l i r (153).

Önermeler, Aristo'dan beri bi l inen klas ik tasnifiyle yüklemli ve şartl ı önermeler diye ikiye ayrı l ı r . Ayn ı zamanda birincisi basit, ikincisi ise birleşik önerme adıyla da anı l ı r . Birincisi "Zeyd alimdir. " örneğinde olduğu gibi konu, yüklem ve bağ'dan oluşmuştur. I kincis i ise "Güneş doğarsa gündüz olur. " , "Zeyd ne zaman yürürse hareket ediyordur. " misallerinde görüldüğü gibi iki yüklemli önermeden meydana gelmiştir . Yüklemli önermeler mutlak, müveccihe, hasri, istisnai ve mukayyed önerme olmak üzere beş çeşittir . Şartl ı önermeler ise bilf i i l ve bilkuwe olmak üzere başl ıca ikiye ayrı l ı r. B i lfi i l şartlı önerme "Ateş olursa ha ra ret olur. " , "Güneş doğarsa gündüz olur. " örneklerinde görüldüğü gibi iki önerme bir şart bağiacı i le bağlanı r. Bi lkuvve şartl ı önermeda ise iki önerme ve bağlaç be­l irgin değildir . Sözgelimi "Güneşin doğduğu vakit gündüz mev­cuttur." Burada gerek önerme gerekse bağlaç z ımni olarak vard ı r. Şartlı önermeler de ayrıca muttas ı la , atfıyye, munfas ı la ve müsebbibe şekl inde dörde ayrı l ı r . Bunları n ayrı ayrı tarifleri yapı l ı r (154) ve Islam kültürünü yans ıtan örnekler veri l i r ki, bu da

(153) A.g.e. vr. 130b (1-19). (154) A.g.e. vr. 136a (14-23).

Page 83: XVIII. - turuz.com...Bunlara Ornek olarak: Macit Fahri, A history of istamic Philosopy. New York- 1983: T. J. De Boer, The History of Phi/osophy in islam. London 1970: De Lacy O'leary,

müterc imin serbest tercüme yapt ı ğ ı n ı gösteren b i r b i lg i n i ­tel iğ indedir . Zira Es'ad Efend i ' n in yapt ı ğ ı gerek mant ı k ve ge­rekse fiz ika tercümelerine bakı ld ı ğ ı nda , onun buralarda kul­land ığ ı kavramları n ö rneklerin çoğunda is lam formunu görmekteyiz .

Del i l ( ed-delil ) : Yukarıda akl ı n üç işlevine karş ı l ı k mant ı ğ ı n üç ana bölümde incelendiğ i görülmüştü . Akl ı n üçüncü işlev in in önermeler arası nda b i r tak ım işlemler yaparak bi l inenden b i ­l inmeyeni e lde etmek olduğuna göre , yukarıdaki baş l ık alt ı nda akl ı n bu fonksiyonu üzerinde duru lur. Bu bahiste , kıyas ın bjjtün çeşit lerin in ineelendiğ in i görmekteyiz .

"Zeyd yürüyendir , her yürüyen hareket edendir , öyleyse Zeyd hareket edend i r. " Örneğinde olduğu gibi del i l , kendis inden meydana gelene delalet eden şeyd i r d iye tarif edi l i r . De l i l ; tem­si l , istikra ve kıyas olmak üzere üçe ayrı l ı r :

Temsi l (analoji) : Önermeler aras ı ndaki benzerl ikten kal­karak cüz'i bir hükümden bir başka cüz'i hükmün elde edil­mesidir . "Adem tevbe ett iğ i zaman, Al lah onu bağ ış lad ı . " önermesinden hareket le "Zeyd tevbe ett iğ i zaman , onu da bağ ışlar." sonucunun ç ıkarı lması gibi .

lstikra (tümevarım) : Akı l yürütmede türnevarım yöntemi , tam türnevarım ve eksik türnevarım olmak üzere ikiye ayrı l ı r. Tam tümevarım , "Zeyd konuşucudur, Amr konuşucudur, Bekir konuşucudur . . . " şekl indeki t ikel önermelerden kalkarak "Her insan konuşucudur. " şekl indeki tümel b ir önermeye varmaktan ibarett i r . Eksik tümevarım'a gel ince "Her anne çocuğunu sever, öyleyse Ayşe çocuğunu sever. " g ib i tümelden t ikele doğru in iş i

70

Page 84: XVIII. - turuz.com...Bunlara Ornek olarak: Macit Fahri, A history of istamic Philosopy. New York- 1983: T. J. De Boer, The History of Phi/osophy in islam. London 1970: De Lacy O'leary,

ifade eder (155). Önceki sayfalarda söyled iğ imiz Es'ad Efendi ' n in serbest b ir tercüme yapt ığ ına ve hatta tercümeyle bir l ikte şerh yapt ığ ına burada geçen önerme örnekleri de tan ı kl ı k et­mektedir . Bu hususun böyle olduğuna sonraki sah ifelerdeki örnek ve b i lg i ler de şah idd ir .

Kıyas : Mant ık tarih inde kavramlar, önermeler ve bö lümler üzerinde Aristo'dan önce duranlar olmuşsa da k ıyas teoris in i te-me!L�I].�ir!!,lek al]��k -�!����Y�!l!�.�-olr:!!UŞtlJ!: .S.!�msel bi lgi�! ulaşman ın ve sistematik bir biçimde akı l yürütmenin yolu kıyas'dan geçer. Aristo kıyas�_�'-Q .. �!!: �-�-��.9! .. �� ke��i� i�?� ba� şeylerin konulması�-�ndan zorunlu olar�-�J?21�C1 .!�Y.. .2�'5ar. " diye tarif etmiştir . A�ist_<>.JJ_i_�� 9r �ekil kıyas'dan bahseden Es'ad Efen�!--��rdQ�?-��,!�in -�r,i�.�:<!a bulu�lll�d ığ ın!!__,fakat bunun çok da önemli olmadığ ın ı vurgulayarak bu şeki l leri kısaca şöyle izah eder :

Birinci şeki l kı�as _: Orta teri m küçük öncülde yüklem, büyük öncülde konu olursa birinci şekilden kıyas meydana gelir. •Her hayvan hassast ı r, her insan hayvandı r, öyleyse her insan has­sast ı r . " örneğinde olduğu gibi .

I kinci şeki l kıyas . : Orta teri m küçük ve büyük öncülde yüklem olursa ikinci şekilden kıyas olur . "Her insan konuşucudur, hiçbir at konuşucu deği ldir, öyleyse hiçbir insan at deği ldir . " şeklinde görüldüğü g ibi .

Üçü_ncü _§._ektl kıyas : "Her insan hayvand ır , her insan konuşucudur, öyleyse baz ı hayvan konuşucudur. " misalinde olduğu gibi, bu şekil kıyas'da orta terim hem küçük, hem de büyük öncülde konu durumundadı r. (155) A.g.e. vr. 136b (16-23). 137a (1-7}.

71

Page 85: XVIII. - turuz.com...Bunlara Ornek olarak: Macit Fahri, A history of istamic Philosopy. New York- 1983: T. J. De Boer, The History of Phi/osophy in islam. London 1970: De Lacy O'leary,

DördüncQ_§ekiL __ kıyas Es'ad Efendi 'ye göre i s lam dünyas ı nda yayg ın olan mant ı k kitapları nda dördüncü şeki l kıyasa pek yer veri lmese de ibn Rüşd ve baz ı Is lam mant ıkç ı ları bunun üzerinde durmuştur . Buna göre orta terim küçük öncül 'de konu , büyük öncü lde yüklem olursa dördüncü şeki lden kıyas elde edi lmiş olur . Şu var ki b i ri nc i ve ikinci öncül leri n t ikel o lumsuz o lmamas ı gerekir (156).

Kıyas f igür lerin in heps ine şamil olma� üzere genel kural şudur : a) Doğru önermalerden oluşan her k ıyas daima doğru sonuç verir , b) Tikel veya __ tümel o lsun mümkün önermalerden meydana gelen kıyas daima mümkün sonuç verir , c) I ki zorun lu önermeden oluşan her kıyas zorun lu sonuç veri r , d) Yalan öncül lerd�n meydana gelen k ıyas ise _xp.fuJ kez y_alan , bazan da <i_�ğ�u S()_n_�;J��.!:!�- "Her insan att ı r , her at hayvandır , öyleyse her insan

_hay��nd_ı!� ö��eğinde �duğ�-�i�i (157).

Es'ad Efendi k ıyas ı n çeşitl i formlarıyla i lg i l i tan ım ve örnekleri izah ett ikten sonra mant ığ ın en önemli temel ko­nuları n ı n başı nda gelen ''bürhan-tan ıtlama" kısmına geçmişt ir .

5. ikinci Analitikler ( el- Burhan )

Organon'un klas ik tertibinde dördüncü s ı rada bulunan l l . Anal it ikler , Aristo taraf ı ndan 1 . Anal it ikler' le b i rl ikte mütalaa edil­diği için üçüncü s ı ray ı işgal etmekteydi ; fakat Rodoslu And­ron ikhos'dan (15BJ sonra bunları müstakil b irer kitap olarak te-

(156) Terciimetii Şerhi41-enver. vr. 138a (7-16. 21-23). 138b (1-3). 141b {22-23). 142a (1-4). (157) A.g.e. vr. 140a (7-14). (158) Rodoslu Andronikhos (Andronicus: i. O. Birinci Yiizyıl): Felsefe tarihinde Aristo'nun eserlerinin ilk toplu edisyonunu yapan Andronlcus (anton Dumitriu, Histroy of Logic. c. 1. England (Kent)-1977. s. 285.) ilk Aristocu filozof olarak anılanlardandır ve Aristo ile Biiyiik iskender arasında gelip giden mektuplan yayıniayan olarak da nitelenir (A.g.e. s. 143). Bun­lardan bafka mantık tarihinde Andronicus Aristo'nun mantıkla ilgili eserlerini toplayarak bugiin bildiğimiz fekliyle ilk diizenleyen filozoftur (A.g.e. s. 145).

72

Page 86: XVIII. - turuz.com...Bunlara Ornek olarak: Macit Fahri, A history of istamic Philosopy. New York- 1983: T. J. De Boer, The History of Phi/osophy in islam. London 1970: De Lacy O'leary,

lakki etmek gelenek hal in i a lmışt ı r . Ne var ki bu tar ih i

ge l iş imden habersiz görünen Es'ad Efendi bu esere l l . Ana­

l i t ik ler denmes i n i b i r inciden so nra gelmes ine bağlamaktad ı r . O,

il< i böl ü m ve o rta t ip b i r şerh şekl i nde i nceled i ğ i bu eseri n , bi­

r inci böl ümünü teşki l eden "burhan" üzer inde yeterince du­

racağ ı n ı ; fakat i kinci bölümü oluşturan "tarif " i çok k ısa bir

şeki lde özet leyeceğini ifade etmekted ir . "Anal it i ka" kel imes in in

"tahlil" yan i çözümleme anlamı na geldiğ in i , mantı k'ta ise b i rleş i k

olan şeyin kendis in i meydana get iren parça lara ayrı lmas ı ndan

ibaret o lduğunu bel irt ir (159).

Analit ikler' i n konusu ister tüme varım , isterse tümden gel im

şekl inde olsun bi l imsel b i lg iye yani her zaman genel- geçer

olan bir b i lg iye u laşmakt ı r . Bu yüzden eserin birinci bölümünde

burhan ı oluşturan öncül lerde aranan şartlar, i ki nci bölümde ise

tarif ve tarifdeki yeterl i l ik şart ları araşt ı rı l ı r (160J.

Aristo'ya göre burhan , zorunlu öncül lerden meydana gelen bir kıyast ı r. Öncül lerin zorunluluk ve doğru luk derecesine göre burhan i kiye ayrı l ı r : B i ri ncisi aksiyomlardan (mutaarefe) teşekkül eder, yan i doğru luğunu isbata gerek olmayan ve her­kes tarafı ndan tartışmas ız kabul ed i len önermelerden oluşur. Sözgel imi b i rşey kendisiyle özdeşt ir ; b i r ya vard ı r, ya yoktur ; bütün kendi parças ından büyüktür g ib i önermeler, akı l

yürütmeye gerek kalmadan zihnin b ir hamlede kavrad ı ğ ı ve

doğruluğunu kabul ett iği a pr ior i b i lg i lerd i r . Işte kıyası oluşturan öncül ler bu şeki lde zorun lu önermelerden meydana gel irse bur­han ı n amaçlad ığ ı genel- geçer bi lg iye ulaş ı lm ış olur . Es'ad

Efendi bu tür burhana " su ltan" ad ın ı vermektedir . I kincisi ise bi­ri ncisi gibi doğru luğu herkes tarafı ndan kavranacak kadar aç ı k

(159) A.g.e. vr. 142b (1 6-1 7). 143a (1-5). (1 60) A.g.e. vr. 143t (1 1 -19).

73

Page 87: XVIII. - turuz.com...Bunlara Ornek olarak: Macit Fahri, A history of istamic Philosopy. New York- 1983: T. J. De Boer, The History of Phi/osophy in islam. London 1970: De Lacy O'leary,

şeç ik deği lse de y ine de doğru olan önermalerden oluşmuş bir kıyas şekl id ir . Bu çeşit burhana ise Es'ad Efendi "vaz' " ad ı n ı vermekted ir . Böyle b i r isbat tarz ı n ı an lamak ve kul lanmak için bel l i b ir eğit im ve öğret im sürecinden geçmek gerekir . Sözgel imi fiz ikteki " Ağ ı r maddeler aşağıya düşer. " , ma­temat ikteki "Her birl i k bölünmeyi kabul etmez . " önermelerinde olduğu gib i (161).

Byndan sonra bi lg iye ulaşmada ve bi l imsel araşt ı rmalarda gerekl i olan metod üzerinde durulur . Bu açıdan bi lg i ve b i l imler, çeş it l i s ı n ıflamalara tabi tutu lur . Mesela b i r önermenin tam bir b i lg i ifade edebi lmesi iç in b ir b i len özne, b i l inen nesne, b i lg in in sebebi ve onun üzeri nde düşünme gib i dört öğenin b ir arada bu lunmas ı icab eder. Bu konuda i l imierin konu ve mahiyetleri açı s ı ndan birbiriyle olan i l işki leri üzerinde duru lur . I l imler konu , mahiyet ve s ı n ı rları itibariyle tam bağ ıms ız (mutlak) , konu iti­bariyle b irbiriyle i l işki l i olmak üzere ikiye ayrı l ı r . Sözgelim i arit­met ik ile geometr i , fiz ik i le metafiz ik bir inci k ısma; matematik i le mus ı ki , geometri i le teorik felsefe ik inci k ısma örnek gösteri lebi l i r (162).

Eserin sonları na doğru akı l yürütmenin Aristo'dan beri bi­l inen i ki çeşid i üzerinde duru lur : B i ri ncis i tümden gel im (burhan- ı l immi, dedüksiyon) , ik incisi i se türnevarım (burhan- ı inni, endüks iyon ) d ı r . Hangi tür akı l yürütme olursa olsun kes in bi lg in in , b ir şeyin veya bir olay ın sebebin in b i l inmesiyle elde edileceği vurgu lan ı r (163). Fakat tümdengel imin bu konuda daha geçerl i bir yöntem olduğu gözard ı edi lmemelid ir . Bu arada ce­halet üzerinde de duru lur , onun basit ve mürekkeb olmak üzere

(1 61) Terciimetü Şerhi'/-enver. vr. 151a (2023). 151b (1 -15). (1 62) A.g.e. vr. 1 62b (5-7). 1 64a (18-23). 1 64b (1-8). {1 63) Terciimetii Şerhi'/-enver. vr. 1 71a {25). 1 71b (1-4 ve 13-18).

74

Page 88: XVIII. - turuz.com...Bunlara Ornek olarak: Macit Fahri, A history of istamic Philosopy. New York- 1983: T. J. De Boer, The History of Phi/osophy in islam. London 1970: De Lacy O'leary,

ik i çeşidinden söz edi l i r . Basıt cehalet , kişi n in herhang i b i r konu hakkı nda b i lg is in in bu lunmay ı ş ı diye tarif ed i l i r . Mesela f i lozof olmayan ı n felsefe, mühendis olmayan ın geometri hakkı nda b i lg i sahib i olmaması g ib i . Mürekkeb cehalet ise yalana dayanan b i r önermenin doğru luğunu kabul etmek ve bunu savunmak diye tan ımlan ı r (164). Bu konuda al im ile cahi l aras ı ndaki farka çarp ıc ı b ir örnek veren Es'ad Efend i der ki : A l im b i ld iğ i şeyi tam ve se­bepleriyle bir l ikte bi l i r , cah i l ise bi ld i ğ in i sand ı ğ ı şeyin bir sebebi bulunab i leceğ in in dahi farkı nda deği ld i r (165).

Daha önce işaret ed i ld iğ i üzere l l . Anal it ik ler' in bir inci bölümünde burhan , ik inci bölümünde ise k ısaca tarif'den sözedi leceği ifade edi lmişt i . B i rşey hakkı nda bi lg i ed inmek ve onun tarifi ne u laşmak o şey hakkı nda baz ı sorular sormayı ge­rekl i k ı lar . Bu soru lardan baz ıs ı o şeyin doğrudan kendisiyle (özüyle) i lgi l i o lduğu halde, baz ıs ı onun n ite l iklerin i bel i rleyen soru lard ı r. Bun lar : "O var m ıd ı r ", "o ned i r" , "o nas ı ld ı r" ve "n için" 'den ibarett ir . Bun lardan ilk iki soru basit olduğu için cevabı da tekt ir , son ikisi ise mürekkep olduğundan bunlar ın cevabı da en az ik i şeyden oluşur (166).

Es'ad Efendi 'n in mant ı k hakkındaki düşünceler in i loannis Kottin ius 'un mant ık şerh ine Şerhu ' l enver adıy la yapt ığ ı tercüme kanal ıyla görmüş bu lunuyoruz . Ne var ki yeri geld ikçe işaret edi ldiği üzere onun bu çal ışmas ı b i r tercüme olman ı n ötes inde, kendi görüş ve anlayış ı n ı da içeren b ir değer taş ımaktad ır . Özel l ikle verd iğ i örnekleri n I s lam kültürüne ait mot if lerden seçi lmiş olma�!! .. z��a� zaman bir örneğ in hem Arapça , hem Türkç�--�m

_!:?E�ça, hem de Lat in��- ka!�!!�_!<lar ı n.!. .. �i���-(1 64) A.g.e. vr. 1 73a (1 0-18). (1 65) A.g.e vr. 148b (9-14). (166) A .g.e. vr. 1 75a {2-6. 1 6-19. 21 -23). 1 75b (1 -2).

75

Page 89: XVIII. - turuz.com...Bunlara Ornek olarak: Macit Fahri, A history of istamic Philosopy. New York- 1983: T. J. De Boer, The History of Phi/osophy in islam. London 1970: De Lacy O'leary,

onun _!?i lg.!_�-��ültürünq!l _ne denl i engin olduğunu göstermesi bak ım ından önemlidir.

Bu bölümde özel l ik le Es'ad Efendi 'n in "mant ığ ın k ıs ımları" , "mant ığ ın bir b i l im olup olmad ığ ı " , "mant ığ ın konusu" ve "mant ığ ın diğer i l imlerle i l işkisi" konu ları ndaki görüş leri o ldukça önemlidir . Zira o, bu konularla i lg i l i düşüncelerin i "Şerhu' I ­Enver''e yazd ığ ı mukaddimede izah etmiştir . Bu kıs ım in­celendiğinde görülecektir ki Es'ad Efendi mant ı k tarih inde tart ış ı lan birçok konuyu burada tart ışmışt ı r. Mesela tümel ler ko­nusunda o, nominal ist leri tenkid ederken real ist leri n yan ı nda yer almışt ır .

7B

Page 90: XVIII. - turuz.com...Bunlara Ornek olarak: Macit Fahri, A history of istamic Philosopy. New York- 1983: T. J. De Boer, The History of Phi/osophy in islam. London 1970: De Lacy O'leary,

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

ES'AD E FENDi 'N iN FiZi KA TERCÜMESi VE FiZ i K

HAKKINDAKi GÖRÜŞLERi

I k ib in beşyüz y ı ldan beri b i l i m v e düşünce tari h i nde sürekl i

o larak ad ı ndan söz ett i rmek ancak Aristo'ya nas ib olan b i r maz­

hariyett i r . Aristo sadece ün lü bir fi lozof deği l , ay n ı zamanda

b i rço k b i l im in de kurucusu say ı l ı r . Onun dönemine ge l inceye

kadar dağ ı n ı k ve s istemat ize edi lmemiş bir durumda bu lunan ,

G rek b i l im ve düşünces in i o , derleyip toparla m ı ş , ogün iç in

mevcut olan b i l i ml eri yeni baştan s istematize ederek te­

mel lendirmiş ve her dalda didaktik eserler vücuda g et i rmişt ir .

Bu eserler in b i rço ğ u n u n günümüze kadar gelebi l miş o lmas ı da

hem Aristo , hem de bi l im ve düşünce ad ı na b i r şans

say ı l mal ıd ı r. Onun b i r özel l iğ i de kaleme ald ı ğ ı eserlerin

gir iş inde ve d i ğer bölümlerinde kendinden önce o konuda mev­

cut olan b i lg i leri çeşit l i ves i lelerle aktarm ış olmas ı d ı r . B u sayede

presokrat i k dönem hakkı nda en güven i l i r b i lg iy i onun eser­

lerinden öğrenmektey iz . Özel l ikle Fiz i ka adl ı eseri f iz ik ,

a lanı nda l ı k ve Ortaçağlar boyunca başvurulan temel b i r kay­

nak nite l i ğ inde o lmuştur. Hatta Yeniçağ'da fiz ik ve astronomi

g ib i b i l im lerde o rtaya ç ı kan gel işmelerd e n egat if yönden de olsa

bu eserin pay ı i n ka r ed i lemez (167). Şüphesiz A risto ' n u n fiz ik

anlay ı ş ı i le günümüz fiz iğ i b i rb i rinden çok farkl ı d ı r . O daha çok

varl ı ğ ı o l uşt u ran " i l ke" kavra m ı i le varl ı ktaki değiş imi sağlayan

"hareket" teorisi üzerinde d u rduğu halde , bugünkü fiz ik , ı ş ı k , ı s ı ,

ses, e lektr ik v e magnet i k g ib i a lanlar ı kend i n e kon u edi nmişt i r .

(167) Affred W eber. Felsefe Tarihi. s . 62: Edward Grant. ortaçağda Fizik Bilimleri. s . 21 vd.

77

Page 91: XVIII. - turuz.com...Bunlara Ornek olarak: Macit Fahri, A history of istamic Philosopy. New York- 1983: T. J. De Boer, The History of Phi/osophy in islam. London 1970: De Lacy O'leary,

En genel ifad esiyle Aristo fiz i ğ i , b i r hareket ve bir değiş im te­

oris inden ibarett i r . Teorik b i r b i l i m olan bu f iz ik , onun metafiz iğ i

iç in b i r g i r iş ve bir başlang ıç nite l iğ i taş ı d ı ğ ı iç in de ayr ıca b i r

önemi haizd ir .

B i l indiği g ib i Aristo , f iz ik ve metafizikten bugün aniaş ı l a n ı an­

lamamaktad ı r. N iteki m onun Fiz ika's ı Metafizika' s ı nda iş led iğ i

konular ı n aniaş ı lmas ı na b i r g i riş n itel iğ indedir . Yoksa A risto'da

Fizika'n ı n konusuyla Metaf iz ika' n ı n konusu birbiri nden ta­mamen ayrı deği ldir . Bunun böyle olduğuna onun her ik i kitab ı n ı n içerikleri tan ık l ık etmektedi r.

Aristo , insan l ı ğ ın son ikibin beşyüz y ı l l ı k felsefe , b i l im ve

mant ı k tarih i iç inde en mümtaz b i r yere sahiptir. Onun hemen bütün eserleri , sonraki bütün fi lozoflarca i lg i kaynağ ı olarak in­celenmiş ve üzerlerine Doğu'da ve Bat ı 'da sayıs ız şerh ler ve çeviri ler yap ı lm ışt ı r. Bu cümleden olarak düşünce tarih inde daha çok Aristocu yarumcuları n bulunduğu Alexanderci okulun kurucusu da sayı lan Aphrodisias l ı A

.lexander (doğumu : I kinci

Yüzy ı l ın sonları) (166), Themistius (öl . IV . Yüzyı l) ve Sımplicius (öl . 533) gib i pekçok i lk Yunan l ı metafiz ik yarumcusunun (169) yan ında Islam dünyas ında da i lk çeviri döneminden sonra Me­tafiz ika 'n ın bütünü çevri lmese de konuları üzerinde Arapça'ya yap ı lan çevir i leri Farabi , lbn Sina ve lbn Rüşd g ibi Is lam fi­lozofları şerh etmişlerdir . Bunlardan özel l ikle lbn Rüşd'ün "Tef­sir Ma Ba'd et-Tabia" adl ı şerhi (17o) oldukça önemlidir . Zira lbn Rüşd'ün , Aristo yorurnculuğunda Ortaçağ' ı n son dönemiyle Rönesans ve Yeniçağ'da özel l ikle Bat ı 'da etkisi büyük

(168) Anton Dumitriu. History of Logic. c. 1. England (Kent)-1977. s. 294. (169) Daha geni bilgi için bkz.: Ahmet Arslan. Aristoteles-Metafizik. C.l'in giriş k1smmdaki bibliyografya k/Sm/. izmir-1985. s.32-44. (1 70) Daha geniş bilgi için bkz.: S. Hayri Bo/ay. Aristo Metafiziği ile Gazzali Metafiziğinin Karşilaştlfllmas/. ist. -1980. s. 1 -39: Mahmut Kaya. islam Kaynaklan lş1ğmda . . . s. 203-233.

78

Page 92: XVIII. - turuz.com...Bunlara Ornek olarak: Macit Fahri, A history of istamic Philosopy. New York- 1983: T. J. De Boer, The History of Phi/osophy in islam. London 1970: De Lacy O'leary,

olmuştur. Islam dünyas ında ise lbn Rüşd' ü özel l i kle XVI I I . Yüzyıl ı n baş ı nda yaşamış olan Es'ad Efendi takibetmiş , hatta o , l b n Rüşd' ü b iraz sonra da ifade ed i leceğ i g ib i "mual l im- i sani­ikinci öğret ici" o larak n itelemişti r .

Felsefe tarih ine genel olarak bakt ığ ım ızda Aristo' nun en önemli özell iklerin in baş ı nda onun devrinde b i l inen hemen her konuyla i lg i lendiğ i ve bunları kendine has bir metodla in­celediğidir. Ayrıca onun araşt ı rd ığ ı bu alanlarda bir bütünlük de vardı r, yani mant ık, fiz ik , metafiz ik ve diğer alanlardaki eserleri arası nda fikri bir bütün lük vard ı r. Bunun böyle olduğuna ise özell ikle ffzika ve metafizika konuları na bakt ığ ım ızda şah it ol­maktayız.

Aristo, Metafizika' n ın l l l . kitabın ı metafiziğ in ana prob­lemlerinin neler olduğuna ayı rmışt ı r . Bu bölümde bir nevi özet olarak izah ettiği ondört sorunu Metafiz ika'n ı n daha sonraki bölümlerinde daha geniş o larak açı klar. Bu sorunlardan bi­rincisini o şu şekilde bel irtir : "Birinci sorun , daha önce g i rişte üzerinde durduğumuz konuyla i lg i l idir : Nedenlerin incelenmes i tek bir bi l ime riıi , yoksa birçok b i l ime mi aitt ir? . . . " (1 71) Me­tafizika'da incelenen diğer konulardan baz ı ları n ın adları ise şöyledir: Cevher (töz) , madde ve suret (form) , hareket (oluş veya değişme) gibi konulard ı r.

Aristo'nun Fiz ika adl ı eseriyle i lg i l i i lk şerhler de yine Aph­rodis ias l ı Alexandre , Porphyrius (öl . 301 ) ve Themistius gibi çeşit l i i lk Aristocu filozoflar taraf ından yapı lm ıştı r. Is lam dünyas ında ise Fizika i le i lg i l i şerhlerde özel l ikle Aphrodis ias l ı Alexandre' ı n sekiz bölüm hal indeki şerh in i esas alanlar daha çoğunlukta olmuŞtur.

(1 71) Aristate/es Metafizik (Çev. Ahmet Arslan). c. /. s. 158.

Page 93: XVIII. - turuz.com...Bunlara Ornek olarak: Macit Fahri, A history of istamic Philosopy. New York- 1983: T. J. De Boer, The History of Phi/osophy in islam. London 1970: De Lacy O'leary,

Aristo 'nun fizik anlay ış ı , bugünkü fizik anlay ış ından fark l ı ol­makla bir l ikte o , gerek Bat ı gerekse Doğu Ortaçağ ı ' n ı n tek temel anlay ış ı ve bir inci derecede referans kaynağ ı id i .

VI I I . yüzyı lda başlay ıp X . yüzy ı l ı n sonuna kadar devam eden Islam tercümeler döneminde sekiz bölümden (kitap) oluşan Fi­zi ka genel l ik le es- Sema'u't- tabii veya Sem'u' l - kiyan adlarıyla Arapça'ya tercüme edi lmiş ve J iteratüre bu adlarla geçmiştir . Klas ik kaynaklarda pekçok tercüme ve şerhinden söz edi len bu eserin ünlü mütercim lshak b . Huneyn (öl . 9 1 0) tarafı ndan yap ı lan tercümesi çeş it l i şerh leriyle bir l ikte günümüze kadar gelmiş ve A. Bedev i taraf ından değerl i notlarla bir l ikte et-Tabfa ad ıyla iki cilt hal i nde yayımlanmışt ı r (172). Ayrıca Farabi (öl . 950) , lbnü' l - Heysem (öl . 1 039) , lbn Bacce (öl . 1 1 38) , Abdül latif ei­Bağdadi (öl . 1 231 ) ve lbn Rüşd (öl . 1 1 98) gibi b irçok Islam fi­lozofunun adı geçen eseri şerh veya tefs i r ettikleri b i l inmektedir . Bunlardan l bn Rüşd, Aristo'nun her eserine uygulad ığ ı g ib i Fi­zika üzerine de küçuk, orta ve büyük olmak üzere üç ayrı şerh yazmış ve bunlar Latince'ye çevri lerek H ı r ıst iyan skolasti kleri üzerinde etki l i olmuştur. Es'ad Efendi de -Arapça nüshalar ın ı bulamadığ ı iç in- lbn Rüşd'ün Latince'ye çevri len Fizika şerhlerinden ist ifade ettiğin i söylemekted i r (aş .bkz. ) .

Bu konuda son olarak .Lale Devri 'n in seçkin b i lg in ve düşünürlerinden Es'ad Efendi , Sadrazam Damat lbrah im Paşa'n ı n d i rektifiyle Fizika'yı loannis Kott in ius'un şerhin i esas alarak Arapça'ya çevirm iş , kendisi de yukarıda bel irti ld iği g ib i lbn Rüşd'ün Latince'ye çevri len şerhlerinden büyük ölçüde ya­rarlanarak, hatta zaman zaman onu da eleşt i rerek kendi görüşlerin i ortaya koymak sOretiyle tercümeden z iyade, et

(1 72) Bkz. Aristutalis. et-Tabi'a. 1-11 (nşr. A. Bedevi). Kahire - 14()4-1984.

80

Page 94: XVIII. - turuz.com...Bunlara Ornek olarak: Macit Fahri, A history of istamic Philosopy. New York- 1983: T. J. De Boer, The History of Phi/osophy in islam. London 1970: De Lacy O'leary,

Ta' limü's - sal is ad ı n ı verdiğ i yeni b ir eser vücuda get i rmişt i r . O , Abbasiler dönemi nde yap ı lan Fiz ika tercümeler in i beğe n­

mediğ i n i , bu konuda l bn Rüşd' ün çal ı ş malar ı n ı çok takd i r

ettiğ in i , buna rağmen o n u n da zaman zaman hataya düştüğünü

görerek kendis in in bunlar ı düzeltt iğ in i bel irt i r (1 73).

Burada şu hususa işaret etmek gerekir k i , tarih boyunca Fi­

zika'n ı n yorumcuları n ın iki farkl ı metod kullandıkları dikkat çekmektedir : a) Problemler soru şekl inde ortaya konur, yo­rumlar bu sorunun cevabı etraf ında geliş ir , b) Met in ler paragraf şeklinde veri l ir , yorumlar bu metne dayanarak yap ı l ı r (1 74). Aqu­inolu Thomas' ı n da benimsediği bu ikinci yöntemin loannis Kot­t in ius ve Es'ad Efendi tarafı ndan da uygulandığnı görmekteyiz . Burada şarih veya yarumcu kendini serbest h issederek di lediği şekilde düşüncelerini ortaya koyabilmektedir .

Es'ad Efendi 'n in yapt ığ ı bu tercümenin genel i dikkate al ınd ığ ında kendi görüşlerin i "bana göre . . . " , " ben derim ki . . . " , " bu konuda benim görüşüm şudur . . . " , vs . şeklinde ifade ettiği gibi , ayrı bahisler açarak problemlere açı kl ı k kazandı rd ığ ı da görülür. loannis Kottin ius'un şerhlerin i ise " şarih der ki . . . " gibi ifadelerle aktarı r.

Es'ad Efendi 'n in et-Ta' limü's- salis adl ı eserin in birinci ve ikinci kitab ın ın kütüphanelerimizde pek çok nüshas ı vard ı r. Ancak sekiz kitaptan oluşan eserin yaz ıs ı çok karış ık ve kötü olan SOleymaniye Kütüphanesi' ndeki bir nüshas ı ndan başka, tam tercümeyi iht iva eden i ki nüshası sadece Rag ıp Paşa Kütüphanesi'nde bulunmaktad ı r. Bu iki nüshadan 824 numara He kayıtlı olan müell if hattı olduğundan, biz çal ı ş ma m ızda bunu

(1 73} Es'tıd Efendi, et-Ta"mü's-sll/ls. vr. 2a (4vd). {1 74} Edward Grant. a.g.e. s. 25, 26.

81

Page 95: XVIII. - turuz.com...Bunlara Ornek olarak: Macit Fahri, A history of istamic Philosopy. New York- 1983: T. J. De Boer, The History of Phi/osophy in islam. London 1970: De Lacy O'leary,

esas ald ı k . N e var ki bu nüshan ı n vr . 392b- 393a aras ındaki

yaklaş ı k on varakl ı k k ısmı büyük ihtimalle ci lt esnası nda eksik

olarak ci lt lenmişt i r . Bu eks ik kısmı yine ayn ı kütüphanede 825 numara i le kay ı tl ı , 1 1 60/1 747 tari h inde M ustafa Efendi adında

biri taraf ı ndan ist insah edi len nüshada n tamamladı k.

1 . Fizika'nın Tanıtımı

Es'ad Efendi et-Ta' limü's-salis'e uzunca bir mukaddime ya­zarak b u n u beş bahse ayı rı r . Düşü n ü rü müz , henüz fizik prob­lemlerine geçmezden önce serbest olarak kendi birikimini ak­tarmak s uret iyle okuyucuyu ayd ın latmak ister. Fizik konusunda

kendi değerlendirmelerini de i htiva ett iği için bu bahisteri kısaca aktarma n ı n yararl ı olacağ ı n ı düşündük.

Birinci Bahis (Felsefenin tanımı, i l imler tasnifi ve Fizik felsefesi) :

Bu bah iste fe lsefesin in tarifi , i l imierin tasnifi ve fizik fel­sefenin önemi üzerinde duru lrnaktad ı r. Ona göre düşünen bir can l ı olan insan, öğrenmek ve öğrendiğ in i uygulamak için yarat ı lmışt ı r . B u amac ı gerçekleşt irmek için kendi benliğine, kendi türünden üstün olan i lahi aleme ve türünün bireyierine yön elmek zorundad ı r. Bir başka deyişle i nsan, kendi psişik varl ı ğ ı n ı bi l inçl i bir şeki lde araşt ı rmak, sosyal çevreyie oıan

i l işki leri n i en o lumlu ve verimli b i r şeki lde düzene koymak, son ra da metafiz ik aleme yükselrnek güç ve yeteneğine sa­h ipti r. Bir bak una b u , felsefe yapma k demektir (1 75).

Felsefeyi paripatet ik geleneğe uygu n olarak "var olan herşeyi n hakikat in i b i lmekt i r . " (176) şeklinde tarff eden

(1 75) Es'ad Efendi. a.g.e. vr. 2b (26-27). (1 76) A.g.e. vr. 2b (1 7-28).

82

Page 96: XVIII. - turuz.com...Bunlara Ornek olarak: Macit Fahri, A history of istamic Philosopy. New York- 1983: T. J. De Boer, The History of Phi/osophy in islam. London 1970: De Lacy O'leary,

düşünürümüz , onu bütün i l imierin kendis inden ç ıkt ığ ı b i r kaynak olarak kabu l eder ve i l imler tasn if in i de bu doğrultuda yapar : Şöyle ki genel olarak felsefe prat ik (ameli) ve teorik (nazari) olmak üzere ikiye ayrı l ı r . Burada d ikkat i çeken Es'ad Efendi ' n i n prat ik fe lsefede siyaset ve ev ekonomisinden (tedbirü' l- menz i l ) söz etmeyerek sadece ahlaka yer vermesidir . Ahlakı , insan ı n i radel i f i i l ier in in bir sonucu olarak onu dünya ve ahiret mut­lu luğunu kazandı racak bir davranış tarzı d iye tarif eder. Teorik felsefe ise kendi iç inde fizik, matematik ve metafizik olmak üzere üç temel k ısma ayrı l ı r (177). Görüldüğü gibi düşünürümüz , bu konuda Kindi'den beri felsefenin tasnifinde önemle üzerinde durulan önce fizik dünyayı tan ımak, matematik sayes inde somut olan fizikten bir bakıma soyut say ı lar yard ım ıyla ta­mamen soyut olan metafizik varl ı k alan ı na geçmeyi amaçlamışt ı r.

Fizik (el- h ikmetü't- tabiiyye) : Fizik, metafizik gibi teorik bir i l im olmakla beraber metafiz ik , kül li varl ı klar alan ın ı konu edin­d iğ i halde, fizik cüz'i varl ı klar alan ın ı araşt ı rı r. Demek oluyur ki fiz ik , cüz'i varl ı kların soyut bi lgilerine dayanan bir takım spekülasyonlardan ibarettir .

Matemat ik (er-riyaziyye) : Maddi kilinat ın külli kavramları n ı kend isine konu edinen b i r i l imdir. Tarifden de anlaş ı ld ığ ı üzere matemat ik maddenin somut varl ı ğ ı n ı deği l onun z ih indeki soyut ve tümel varl ığ ın ı konu ald ığ ı için fizik i le metafizik aras ında bir geçit ve bir eşik görevin i üst lenmişt ir . Bir başka söyleyişle insan z ihn i , sayı ların somut değerlerinden kalkarak soyut kav­ramiarı na ulaşmak suretiyle metafiz iğ i daha kolay an­layabi lecektir . Bu durumda matemat ik, metafiz ik için b i r eg­zers iz say ı labi l i r. (1 77) A.g.e. vr 2b (28-29). 3a (1 -2}.

83

Page 97: XVIII. - turuz.com...Bunlara Ornek olarak: Macit Fahri, A history of istamic Philosopy. New York- 1983: T. J. De Boer, The History of Phi/osophy in islam. London 1970: De Lacy O'leary,

Metafiz ik (maba'dettabi'a) : Gayri maddi varl ı k alan ı n ı konu edinen bir disipl indir . Bu ta rife manevi varl ı klar dahi l olduğu gib i , maddi varl ı klar ın tümel kavramları da dahi ld ir (1 78) .

I l im ler tasnif inde Es'ad Efendi fiz ik i le matematik arası ndaki yak ın i l işkiye işaret ederek, ik incis in in bir incisinden ç ıkt ı ğ ı n ı ve Aristo'nun da böyle düşündüğünü söyler (1 79). Gerçekte ma­tematiğ in konusunun kesintisiz (muttas ı l ) ve kesint i l i (munfas ı l) n ice l iklerden ve bunları n durumları ndan bahseden bir b i l im olduğuna göre , bu da aritmet ik ve geometri o lmak üzere ik i kısma ayrı l ı r (180). Aritmet ik de kendi iç inde hesap ve musiki şekl inde iki alt bölüme ayrı lmaktad ı r .

Hesap : Kesint i l i nicel ik lerin sayı i le ifade edi lmes inden iba­ret olan aritmet ik i lminde hesap , gayri maddi varl ı klar alan ına giren say ı lar i lmidir diye tarif edi l ir .

Musiki : Say ı ları n sesin ritmi i le olan i l işkisi ve bunları n bel l i n isbet lerde s istematize edi lmes i demek olan musiki , aritmetiğ in bir alt bölümü ve uygulama alan ıd ı r. (178) e- Ta'Hmü's-11Aiis. vr. 3a (3-6). (179) Burada yeri gelmişken Aristo'nun bilimleri tasnifini genel hatlar1fla belirtmek gerekir. O, bilimleri üç ana gruba aymr: A. Teorik Bilimler: a. Metafizik. b. Matematik c. Fizik. B. Pratik Bilimler: a. Ethik. b. Ekonomik bilimler. c. Siyaset. C. Poetik Bilimler: a. MOsilc1. b. Şiir. c. Mimarlık. Görüldüğü gibi Aristo, mantığı bilimler içerisinde zikretmez: zira o, mantığı bu bilimler için bir alet olarak görür {Anton Dumitriu, Historyof Logic. c. ı. s. 146-147). Bütün Ortaçağ boyunca bilimlerin tasnif/ genelde Aristo'ya bağlı kalınarak yapılmıştır. Bu bakımdan, once bilimler felsefe ikiye ayrılmıştır: Nazari (teorik) ve Ameli {pratik). Ortaçağ'da bir kısım bilgin mantık'ı teorik ilimlerden sayarken bir kısmı mantık'ın ayrı bir bO/üm olduğunu, bir kısmı da mantık'a felsefenin aleti adını vermekteydi/er. Teorik felsefe üçe ayrılır: ilahiyat, tabiiyyAt ve riyaziyyAt (matematik bilimleri). RiyazyyAt da şu kısım/ara ayrılmıştır: Hesab (Aritmetik), hendese (geometri), hey'et (astronomi) ve musikT. Sonraki donemierde matematik, mantıkla birlikte ilahiyat ve tabi/yyAtı anlamak için mukaddime kabul edilmeye başlanmıştır. Bu donemierde kimya ve tıp gibi bilimler ta­biiyyAtın içinde gorülmekte idi. Pratik telseteye gelince, o da üç kısıma ayrılmaktaydı: ah/Ak, iktisat ve siyaset. Bunların dışında Orlaçağ'da gramer, rhetorik vb. konulara ait kısımlar da yer a/maktaydı. (W. Bart­ho/d. islam Medeniyet/ Tarihi (çev. M. Fuad Koprülü). Ankara 1977. s. 28. (180) A.g.e. vr. 3a (1 0-12).

84

Page 98: XVIII. - turuz.com...Bunlara Ornek olarak: Macit Fahri, A history of istamic Philosopy. New York- 1983: T. J. De Boer, The History of Phi/osophy in islam. London 1970: De Lacy O'leary,

Geometri (hendese) : Geometri , kes int is iz varl ı klar (e l ­kemmiyyetü ' l -muttas ı la) alan ı n ı konu edinen b i r i l imdir . Es'ad Efendi geometr in in birçok i lm in kaynağ ı o lduğunu ifade i le , bunun a l t bölümleri n ite l iğ indaki i l im leri ondört grubta ele alarak kısaca tanımları n ı verir. Bu konuda gerek düşünürün i l im anlay ış ın ı yansıtmas ı , gerekse kendinden önceki ve sonraki i l imler tasn ifi yapan müel l if ler le mukayeses in in sağlanab i lmes i için geometrin in alt bölümleri n itel iğ i ndaki i l im leri k ısaca tan ıtmakta yarar görmekteyiz.

a) Ölçme I lmi ( i lmü' l - mesaha) : Bu i l im çizg i , yüzey ; c ismin dlrtgen ve küp vs . gibi ölçümlerin i konu edin i r.

b) I nşaat i lmi ( l lmü ukQdi ' l -ebniye) : B inalar ın p lan ı , stat ik he­sapları ve san'at açıs ı ndan değerlendir i lmes in i konu alan b i r i l imdir. Kale , köprü ve her türlü sosyal tesis bu tan ım ın içeris inde mutalaa edi lmektedi r.

c) Optik ( i lmü' l -menaz ı r) : Konusu it ibariyle optik iki k ısma ayrı l ı r : B irincisi öznenin nesneyi daha net görmesi için mar­eelderin kal ı nl ık , incelik ve safl ı k gibi özel l ikler ini araşt ı rı r . I kincisi ise ış ık, ış ığ ın yansımas ı , kı r ı lmas ı , bunlarla i lg i l i he­saplamaları ; yakıc ı ve yakıcı olmayan aynaları konu a l ı r .

d) Kald ı raç i lmi ( i lmü cerri ' l -eskal) : Az b i r güçle ağ ı r ci­simlerin nas ı l nakledi leceğin i arışt ı ran i l imd i r.

e) Su çıkarım i lmi ( i lmü inbat ı ' l -miyah) :Yer alt ı ndaki sular ın nas ı l ç ıkarı lacağ ın ı konu alan bir i l imdir .

f ) Harp araçları i lmi ( i lmü alat i ' l -harbiyye) : Savaş araç ve gereçlerin in nas ı l yap ı lacağ ın ı araşt ı ran i l imd i r.

85

Page 99: XVIII. - turuz.com...Bunlara Ornek olarak: Macit Fahri, A history of istamic Philosopy. New York- 1983: T. J. De Boer, The History of Phi/osophy in islam. London 1970: De Lacy O'leary,

g) Zaman ö lçme i lmi ( i lmü'n nebkamat) : Zaman ölçen araçları n nas ı l icad edi ld iğ in i konu alan bir i l imdir .

h) Gemici l ik i lmi ( i lmü' l- mellahiyye) : Geminin yap ıs ı tonaj ı na göre sürat in in hesaplanmas ın ı araşt ı ran bir i l imdir.

i) Tartı aletleri i lmi ( i lmü' l - evzan ve' J- mevazin) : Ölçü ve tart ı aletlerin in yap ım ı , bunların tartma , ölçme ve kald ı rma ka­pasitelerinin hesaplanmas ın ı konu olan bir i l imdir.

j) Kozmografya (i lmü'l- hey'e) : Gök cisimlerinin (y ı ld ız ların) şekl i , büyüklüğü, konumları , b irbirlerine olan uzakl ı kları ve ha­reketlerini araşt ı ran bir i l imdir .

k) Coğrafya : Yeryüzü şekil lerin i , bölgelerin enlem ve boy­lamların ı , deniz ve nehirlerin derinl ikleri gibi konuları araştı ran bi l imdir.

1) Yol i lmi ( i lmu mesal iki' l-büldan ve' l-emsar) : Şehir ve bel­deler arası ndaki kara ve deniz yolları , bunların düzgün veya boz.uk, ova veya dağ yolu , düz ya da bükl üriılü (virajl ı ) olduğunu, ayrıca yol güzergahındaki işaretleri konu edinen bir i l imdir.

m) Ikl imler i lmi ( i lmü havass ı ' l -ekalim) : Her iki imin ve o ikl im bölgesinde bulunan şehirlerin özell ikleri; yararl ı ve zararl ı yönlerin i araştı ran i l imdir.

n) Ağırl ı k merkezi i lmi ( i lmü merkezü's-sikal) : Bir maddeyi daha kolay taş ıyabilmek için yükleme s ıras ında ağırl ı k mer­kez in in hesaplanmak suretiyle buna elveriş l i hale ge­t iri lmesinden ibarett i r (1B1J.

(181) A.g.e. vr. 3a (12-29). 3b (1-22}.

86

Page 100: XVIII. - turuz.com...Bunlara Ornek olarak: Macit Fahri, A history of istamic Philosopy. New York- 1983: T. J. De Boer, The History of Phi/osophy in islam. London 1970: De Lacy O'leary,

Görüldüğü gibi Es'ad Efendi yapt ı ğ ı bu tasn itte ne Aristo'ya tam sad ık kalm ışt ı r , ne de kendinden önceki I s lam f i lozof ve müel l if lerin in i l imler . tasn if in i tekrarlamışt ı r . Öyle an i ı ş ı l ıyor ki o , bu konuda sadece okuyucuya b i r f ik ir vermek üzere bütün i l im­leri n felsefeden ç ıkt ığ ı n ı ; ayrıca n ice l ik le i lg i l i i l imieri n de ma­tematiğin a lt bölümü olan geometri 'den kaynakland ı ğ ı n ı göstermek istemiştir . Bu tasn iften sonra düşünürümüz, baz ı fel ­sefe ekal ler in in yapt ığ ı tasnif lerden de örnekl er veri r : Sözgel imi stoac ı ları n (er- revakıyyQn) özel l ikle felsefeyi b i r hayvana ben­zeterek şu şeki lde üç lü bir tasn if yaptıkları n ı be l irt i r : Mant ı k bu hayvan ın iskelet i , ah lak et i , fiz ik ise onun ruhunu oluştur­maktadı r (1B2J.

Yukarıda kısaca tarif leri veri len i l imler tasnifin i şematik ola­rak şu şeki lde göstermek mümkündür :

FELSEFE

Pratik (ameli) ı

Ahlak

Ö lçme i lmi I nşaat i lmi Optik Kald ı raç i lmi Su ç ıkar ım i lmi H arp araçları i lmi Zaman ölçme i lmi Gemici l ik i lmi Tartı aletleri i lm i Kozmoğrafya Coğrafya Yol i lmi I kl im ler i lmi Ağ ı rl ı k merkezi i lmi

(182) A.g.e. vr. 4 a (3-4).

+ . Metafızık

Teorik (nazari)

i Matematik

*

+ Hesap

Arit'tıetik ..,

+ M u siki

87

Page 101: XVIII. - turuz.com...Bunlara Ornek olarak: Macit Fahri, A history of istamic Philosopy. New York- 1983: T. J. De Boer, The History of Phi/osophy in islam. London 1970: De Lacy O'leary,

I l i mler i b u şeki lde tasnif ett i kten sonra Es'ad Efendi , me­

tafiz iğ in " i l k felsefe" ve "en yüce i l im" ad ıyla a n ı l mas ı na rağmen

y ine de fiz iğe muhtaç old u ğ u n u vurgular (183). Fiziğin temel ko­

nusunun organik ve inorganik varl ı klardaki değişme ; bu

değişmenin i lke (arkhe) ve kanun ları n ı tesbit etmek olduğuna göre unsurlardan kal karak bütün maddi kainat ı i ncelemek, bu­radan ay- üstü alemdeki kozmik s istemi müşahade etmek suret iyle bun ları sebep- sonuç i l işkisi içeris inde değerlendirmek filozofun başl ıca görevid i r der. Ona göre kclinat ı n bu şekilde türnevarım yöntemiyle incelenmesi Al lah' ı n h ikmet , kudret ve cömertl iğ in in sergi lenmesi açıs ı ndan insan ı gerçek imana götüren bir yo ldur. Ancak fizik sayes inde insan, süfli alemle u lvi alem arası ndaki i l işkiyi kavrar ve ulvi alemle ittisal in ancak bu yo lla olduğunu b i l i r (184). Böylece düşünürümüz, geleneksel Islam felsefes inde iz lenen Aristocu ve yeni Eflatuncu çizg iden ayrı lmad ığ ın ı göstermiş olur.

ikinci Bahis (Aristo ve eserleri):

et-Ta' limü's-sal is' i n mukaddimesinde ikinci bahis olarak Es'ad Efendi , Aristo' nun akı l , zeka ve fazi let bakımından gelmiş geçmiş bütün fi lozoflardan üstün olduğunu göstermek üzere onun hayat ı hakkında Grek ve Latin tarihçi lerinden yararlanarak çok değerl i bi lg i ler veri r. Onun burada z ikrett iğ i bi lg i lerin çoğu klasik Is lam biyografi kitabiarı nda mevcut deği ldir .

Ona göre, i nsan akl ı n ı n yetkin l iğ i , edindiği b i lg i lerle doğru orant ı l ı d ı r . Buna göre bir insan birçok i l imle i lg i lenir ; fakat o alanlardaki bi lg is i tamamen yüzeyseld ir . lbn S ina' n ı n da dediğ i g ib i , bu gibi ler h içbir konuda temai lendir i lmiş bir b i lg iye sahip

{183} et-Ta '/1mii's-sıi/is. vr. 3b (26-29). {184} A.g.e. vr. 4a. LS-12). 5a (8-18).

88

Page 102: XVIII. - turuz.com...Bunlara Ornek olarak: Macit Fahri, A history of istamic Philosopy. New York- 1983: T. J. De Boer, The History of Phi/osophy in islam. London 1970: De Lacy O'leary,

eği ldir . Baz ı ları ise sadece bir i l im dal ı nda temai lend i ri lmiş b i l ­g iye sahipt i r ki bunlar a l im- fi lozof tipin i temsi l ederler. I şte Aris­to bu sonuncu grubun emsalsiz örneğ in i teşki l etmektedi r.

Tarihçi Françiskos P ikolominas (öl . 1 604) 'dan naklen Aris­to' nun eserler in in sayıs ı n ı n yediyüz k ı rk yediye u laşt ığ ın ı söyleyen düşünürümüz bunlardan altmışüç tanes in in is imlerini zikreder (185) ki bunları n çoğu l bnü'n-Nedim' in ei-Fihrist' i nde, lbnü' I -K ıfti'n in l hbaru ' l -ü lema's ı i le lbn Ebi Useybi'a' n ı n UyQnu' l ­enba adl ı eserlerinde; ayrıca Batlamyus e i-Garib' in Fihristü kütübi Aristutalis ve s iretuhQ d iye bi l inen kitabında yer al­maktadı r (186).

Üçüncü Bahis (Fiziğin i l im olup olmadığı meselesi} :

Düşünürümüz adı geçen esere yazd ığ ı mukaddimenin üçüncü bahsinde ise fiziği n b i r i l im olup olmad ığ ı , maddi kainat ı n hakikat in in b i l in ip b i l inemiyeceği , fiziğ in teorik bir i l im olduğu ve bu konular etrafı nda gel işen problemieri n tartış ı lmas ı gibi hususları ayrı fas ı l lar hal inde e l e almışt ı r. Presokrat iklerden

(185) A.g.e. vr. 5b (16-29) 6a-Ba (1 -13) Es'ad Efendi, Aristo'yu insan aklı ve zekasının en miikemmel iirneği olarak nite/edikten sonıa, onu devrinde bilinen tiim bilimlerde en iistiin bir filozof olarak nite/er. Ancak bazı bilgin-filozof/ann bazı bilimlerde ona Sf/! olduklarını söyleyenlerin-mesela bunlar, Bokrat tıpta diğer bilginiere iistiin; ancak Aristo'ya Sfit, Al"fimet aritmetik ve bazı matematik bilimlerde diğerlerine iistiin; fakat Aristo'ya Bfit. Öklit hendesede iistiin; ancak Aristo'ya Sfit derler-olduğunu ifadeden sonra kendisi föy/e der: • • • • Bana göre Bokrat tıpta, Al"fimet ve öklit aritmetik , hendese ve bunlardan tiireyen diğer bilimlerde Aristo'dan iistiindjjr/er . . . Aristo ise mantık, fizik, metafizik ve ilahiyat ile bunlann tiim kısımlarmda en yetkin filozof ... " dedikten sonra Aristo'nun bu özelliğine onun ki­taplannı delil gösterir ve bunlardan altmıfiiÇ tanesinin adını zikreder. Biz de burada Es'ad Efendi'nin Aristo'ya atfen zirettiği eserlerinden bazılarını belirtmek is­tiyoruz: 1- Kategoriler, 2- Peri Henneneias, 3- Birinci Analitik/er, 4- ikinci Analitik/er, 5. Saf­sata. 6. Cedel. 7. 0/uf ve Bozu/Uf. 8. Hitabet. 9. Şiir. 10. Ahlak. 1 1 . Ev idaresi. 12. Şehir idaresi. 13. Maba'dettabla. 1 4. SimauY-Tabil için olan sekiz kitap. 15. Adalet. 1 6. Riyazet ve Edep. 17. Cins. 18. Hayr. 19. Afk. 20. Lezzet. 21 Muhabbet 22. Uyku ve uyanık/ık. 23. Sıhhat ve Hastalık. 24. Doğa hakkındaki fiziğin konulan. 25. Cede/de kullanılan terimler. 26. Tıbla il­gili meseleler 27. Rutubet ve kuruluklar 28. Vasaya. vb. (Es 'ad Efendi. et-Ta'Omü's-Sa/is. vr. 7b (13-17; 19-29); 8a (1 -1 1). (186) Bu konuda daha genif bilgi için bkz. Mahmut Kaya. Aristoteles ve Felsefesi. s. 312· 324.

89

Page 103: XVIII. - turuz.com...Bunlara Ornek olarak: Macit Fahri, A history of istamic Philosopy. New York- 1983: T. J. De Boer, The History of Phi/osophy in islam. London 1970: De Lacy O'leary,

it ibaren anti k, helenist i k ve s kolast ik d üşünürleri n , ayrı ca ken­

d is in in de görüşler in i yansıtması bakı m ı ndan bu problem leri ayr ı

ayr ı ele alman ı n yararl ı o laca ğ ı n ı düşündük.

a) Fizi k bir i l im mid i r ? : Es'ad Efend i 'ye göre fiz i ğ i n bir i l im olup olmad ığ ı konusunda çok farkl ı görüşler ortaya konmuştur . Çünkü fi lozofları n i l imle kastettiğ i ş ey tarif , tümden gel im ve türnevar ım yöntemlerin in insana kazand ı rd ı ğ ı bir melekedir . Bu perspekt iften bakarak fiziği değerlendirenlerden b i r k ısm ı , fiz iki nesneleri n mahiyet lerin in h içbir şeki lde b i l inemeyeceğin i sa­vunmuşlard ı r. Herakleitus ve Krat i los g ibi fi lozoflar ay feleği ' n in altı ndaki tüm varl ı kları n sürekl i olarak akt ı ğ ı n ı yani fiz iki, kimyevi ve biyoloj ik açıdan sürekl i değişikl iğe uğrad ığ ın ı bu yüzden onlar hakkında genel- geçer bir b i lg iye ulaşman ın imkansız olduğunu iddia etmişlerdir . Eflatun da bu görüşe kat ı larak sürekl i değişen cüz'i varl ı klar ın i lmin in olamayacağ ı n ı , i lmin ancak değişmeyen kül li kavramlarla yan i idealerle yap ı lacağ ı n ı söylemişt i r (187). Buna göre cüz'i ve değişen varl ı kları konu alan fiz ik , i l im deği ldir .

b) Fizik bir i l imdir : Fiz iğ in konusunu teşki l eden maddi kai nat , her ne kadar o luş ve bozu luş kanununa tabi ise de biz onun mahiyet in i bu kanun çerçeves inde anlamak ve değerlend i rmek durumundayız . Dolay ıs ıyla değişen maddi varl ı kların i lmin i yapmak ve bel l i kanunlara tabi olduğunu tesbit etmek bir i l imdir . O halde fiz iğ in bir i l im olduğu konusunda kuşku yoktur. N itekim Aristo , birçok eserinde bu gerçeği ortaya koymuş; Semplicus , Yahya en Nahv i , Themist ius , lbn Rüşd , Aqu inolu Thomas , Scot ve daha başka Ortaçağ fi lozofları da bu görüşe kat ı lm ışlard ı r . Es'ad Efendi bu konuda mant ı ki

(187) et-Tafimü4s-salis. vr. Ba (14-29) Bb (1 -10).

90

Page 104: XVIII. - turuz.com...Bunlara Ornek olarak: Macit Fahri, A history of istamic Philosopy. New York- 1983: T. J. De Boer, The History of Phi/osophy in islam. London 1970: De Lacy O'leary,

kıyaslardan yola ç ı karak fiz iğ in bir i l im olduğunu isbata çal ı ş ı r (188).

c) Fizik teorik b ir i l imdir : B i l ind iğ i gibi l i kçağ ve Ortaçağ bi l im ve düşüncesinde fizi k teorik bir i l im o larak kabul edi l i r . Zira fiziğ in konusu organik ve inorganik varl ı ğ ı n i l ke lerin i araşt ı rmak , varl ı ktaki o luş ve bozuluşun kanun ları n ı tesbit etmek üzere bir­takım teori ler gel işt irmekten ibarett ir . Dolay ıs ıyla bunun pratikle yan i uygu lama i le herhangi b i r i lgisi yoktur . Es'ad Efendi bu ko­nuda Aristo 'nun i l imleri teorik, p rati k ve poet ik olmak üzere üçe ayı rd ığ ın ı ve fiz iği teorik b i l imler aras ı nda sayd ığ ı n ı anlatt ıktan sonra lbn Rüşd'e dayanarak fiz iğ in teori k bir i l im olduğunu kan ıtlamaya çal ış ı r. Ona göre bi lmek için bi lmekle , yapmak için bi lmek aras ı nda fark vard ı r . Fiz ik uygulamal ı b i r i l im olmad ığ ına göre onu prat ik b ir i l im olarak kabul etmek yan l ış olur . Sözgel imi b i r usta z ihninde tasarlad ığ ı ve plana geçirdiğ i binan ın yap ım ın ı b i lf i i l gerçekleştirmedikçe o teoride kalan bir bi lgidir . O , bu husustaki tart ışmaları ayr ınt ı l ı b i r şekilde ak­tard ı ktan sonra , art ık bugün f iz iğ in teorik bir i l im olduğunu ve bunu mübtedi lerin bi le kavrad ığ ın ı bel irtt ikten sonra bu konuyu tartışman ın gereksiz l iğ in i vurgular (189). Demek oluyor ki Es'ad Efend i , fiz iğ in ''teor ik bir b i l im" olduğu yönündeki görüşleri terc ih eder ve bu yöndeki görüşleri destekleyen del i l ler i de ifade eder.

Dördüncü Bah is (Fiziğ in konusu) :

Es'ad Efendi dördüncü . bahiste fiz iğ i n temel konusunun ne olduğunu tart ış ı r . Bu hususta müstaki l b i rçok kitap ve risalenin yaz ı lmış olduğundan söz ederek bel l i baş l ı görüş leri sekiz madde ha l inde s ı ralar : Ona göre lbn R üşd'ü n Aquinolu Tho·­(188) A.g.e. vr. 1 0a (15-22). 1 0b {1,5). {189) et-Talfmü's-siilis. vr. 1 1a {5-6).

91

Page 105: XVIII. - turuz.com...Bunlara Ornek olarak: Macit Fahri, A history of istamic Philosopy. New York- 1983: T. J. De Boer, The History of Phi/osophy in islam. London 1970: De Lacy O'leary,

mas ve talebelerin in isabetle bel irttikleri g ib i fiz iğ in konusu " ha­reket eden yani değişikl iğe uğrayan varl ı klar alan ıd ı r . " Bütün Yunan l ı şarih ler ve Zabarel la (öl . 1 599) (190) gibi Lat in yo­rumcular ise onun konusunun "tabii cisimler" o lduğunu söylemişlerdir . lbn S ina ve Albertus Magnus g ibi ler de "hareket i kabul eden cisimdir . " diye tarif etmişlerdir . Scot'a göre konu "tabii cevherlerdir . " Franciscus ise fiz iğ i n konusunun " tabii varl ı klar. " olduğunu söylemişt ir . Düşünürümüz fiz iğ in konusunu bel irleyen bu beş tarifi uz laşt ı rman ı n mümkün olduğunu, bu hu­susta aş ır ı spekülasyon yapman ın gereks iz olduğunu vurgular. Ayrıca bu i lmin konusunun "oluş ve bozuluşa uğrayan cisimler . " veya " bir leşi k tabii cis imler . " ya da "mutlak an lamda tabiat" olduğunu söyleyenler varsa da o, bu tarifiere kat ı lmad ığ ı n ı bi l­dirmektedir (191).

Es'ad Efendi , Aristo'dan kaynaklanan bir anlay ış la cevheri üçe ay ı rmakta; birincisi oluş ve bozuluşa tabii olan duyulur varl ı klar alan ı , ik incis i ol uş ve bozuluşa uğramayan , fakat ha­reket eden sürekl i varl ı klar alan ı yan i telekierin oluşturduğu ay­üstü alem , üçüncüsü ise hareket etmeyen ve cisimle h içbir i l işkis i bulunmayan i lahi alemdir. O , bu tasn iften kalkarak fiz iğ in konusunun oluş ve bozu luşa tabi olan duyu lur varl ı klar alanı olduğunu isabetle bel irt i r (192).

{190) Jacobus Zabarella (1533-1599): Yeni Aristocu Zabarella, Padua okulunun en meşhur manttkçtlarından biri olup felsefede genelde ibn Rüşd'ün düşüncelerini kabul eder. Ancak ,özellikle akti konusundaki ibn Rüşd'ün teorisini kabul etmez. �n önemli eserlerinden biri "Opera Logica "dtr. Burada o, daha çok eski Aristoculuğa karşt görüşler ileri sürmektedir. (Anton Dumitriu. a.g.e. c. ll. s. 2 1 1 -212). (191) A.g.e. vr. 12b (1 , 15). (192) A.g.e. vr. 13a {26-29).

92

Page 106: XVIII. - turuz.com...Bunlara Ornek olarak: Macit Fahri, A history of istamic Philosopy. New York- 1983: T. J. De Boer, The History of Phi/osophy in islam. London 1970: De Lacy O'leary,

Beşinci Bahis (F izika 'n ın adı i le i lgi l i i leri sürülen

görüşler) :

l ı kçağlardan it ibaren muhtel if zaman larda Aristo'nun eser­lerin in kataloğu hazı rlanmış ve her müel l if in kendine göre yapt ığ ı bu tasn ifler s ı ras ında baz ı eserlerin de farkl ı adlarla kay­dedi ld iğ i görü lmüştür . Bu konu başlangıçtan beri b i l im tarihçi lerin in d ikkat in i çekmiş ve bu farkl ı l ı ğ ı n nereden kay­nakland ığ ı hususu muhtel if yorumlara yolaçmışt ı r. Bu l istelerde farkl ı is imlerle an ı lan kitabiardan biri de Fizika' dır (193). I şte Es'ad Efendi bu problem üzerinde durarak, önce esere bu ad ı n kim taraf ından veri ld iğ in i , sonra da niçiiı bu adla an ı ld ı ğ ı n ı tart ış ır . Ona göre , Semplicus sekiz kitaptan (bölüm) oluşan esere bir şerh yazmış , burada Aristo' nun kendi eserine "Peri Fi­s ikis Akroaseus" ad ı n ı verd iğ in i iddia etmişt ir . " Fiziği dinlemek" anlamına gelen bu is im Arapça'ya Grekçe'n in tam karş ı l ı ğ ı olmak üzere "es- Semau't- tabii" şekl inde çevri lmiştir . Fakat Es'ad Efendi bu konuda kesin bir tav ı r koyarak Semplicus'un bu görüşünü reddeder ve Aristo ne Fiz ika' da, ne de öteki eser­lerinde bu ad ı kullanmamış ve göndermelerde de bulunmamışt ı r der. Ona göre kitap bu ad ı Aristo'dan sonra almışt ı r . An ı lan ese­rin ismi üzerinde yap ı lan bu iş lem onun talebelerin in veya eser­lerinin katalogunu haz ı rlayan paripatet ik ekole bağ l ı kimselerin bir tasarrufu olduğunda şüphe yoktur (194J.

Es'ad Efendi bu konuda şarih leri n çok farkl ı görüşlere sahip olduğunu anlatmak üzere der ki : "Aristo'nun Yunanl ı şarih ­lerinden birçoğu sekiz kitaptan (bölüm) i lk dördünü " I lkele r Hakkı nda" , son dördünü ise "Hareket Hakkında" diye is im­lendirmişlerdir . Bunlardan baz ı ları da son üç kitab ı n "Hareket

(193) Bu konuda daha geniş bilgi için bkz. Mahmut Kaya a.g.e. s. 73-78. (194) et-Ta'/Tmii's-salis. vr 1 7b (14-29). 1Ba (1 -3).

Page 107: XVIII. - turuz.com...Bunlara Ornek olarak: Macit Fahri, A history of istamic Philosopy. New York- 1983: T. J. De Boer, The History of Phi/osophy in islam. London 1970: De Lacy O'leary,

Hakkında" adı n ı taş ıd ığ ın ı idd ia etmişlerdir . Diğer baz ı ları na ge­l ince onlar ilk i kis in i " I lkeler Hakkkı nda" , d iğer alt ı kitabı ise "Ha­reket Hakkında" olarak is imlendirmişlerd i r . " ded ikten sonra düşünürümüz kendis in in de bu son görüşe kat ı ld ı ğ ı n ı bel irt ir ; Aristo 'nun üçüncü kitaba (makale) yeni b i r mukaddime i le başlamas ı n ı da bu görüşün doğru luğunun b i r del i l i sayar (195).

Eserin niçin Peri Fis ikis Akroaseus , k ısaca Fiz ika ad ıyla an ı ld ığ ı konusuna gel ince bu hususta da çok farkl ı görüşler vard ı r. Es'ad Efendi Albertus Magnus ve Aquinolu Thomas gibi skolastiklerin açı klarnaları n ı yeterl i bulmayarak Françiskos Pi­kolominas' ı n bu alandaki düşüncelerin i şu şeki lde aktar ır : Aris­to'nun bu kitaplarına (makaleler) Peri Fisikis Akroaseus ismin in veri lmesin in sebebi onun uslubunun Eflatun'unkinden fark l ı olduğunu göstermek içindir . Zira Eflatun d iyalog metodunu kul­land ığ ı halde Aristo normal d idakt ik yöntemi ku l lanmayı terc ih etmiştir. Bu yöntemde hocan ı n ders i anlatması , öğrenci ler in de dinlemesi esastı r. Böyle olunca yukarıdaki ismin ''fiz i k dersler in i dinleme hakkında " anlamına geld iğ i izahtan varestedir (196). Ayrıca düşünürümüz, şerhin i tercüme ettiği loannis Kottin ius 'un da konuyla i lg i l i görüşler ini aktarmayı i hmal etmez . Ona göre okuyucu açıs ından Aristo'nun eserlerin i ikiye ay ı rmak gerekir : Şi i r , h itabet, ahlak ve ev ekonomisi gibi eserler, öğrenci lerin ve halkı n istifadesi iç in yazı lmış umuma ai t kitaplardır . Felsefenin girift problemlerin i · iht iva . eden kitaplar ise ders kitab ı olarak yaz ı lmış ve b i r hocadan okuyup onun açı klarnalar ın ı d in lemeyi gerektiren kitaplard ı r. Işte Fiz ika da bu ikinci kagoride yer alan kitaplardand ı r (197).

(195) A.g.e. vr. 19a (6-12). (196) A .g.e. vr. 18b (5-9). (197) et-Ta'limii's-siilis, vr. 18b (1 1-16).

94

Page 108: XVIII. - turuz.com...Bunlara Ornek olarak: Macit Fahri, A history of istamic Philosopy. New York- 1983: T. J. De Boer, The History of Phi/osophy in islam. London 1970: De Lacy O'leary,

Bu anlat ı lanlar ın d ış ında Fizika'ya bu ad ı n veri l iş in in dört ayrı sebebinden de kısaca söz eden Es'ad Efendi şarih ioann is Kot­t in ius' un görüşüne kat ı ld ı ğ ı n ı bel irterek diğerler in i önemsiz sayar (19BJ.

Buraya kadar Es'ad Efendi , et-Ta' ITmü's-sal is 'e yazd ığ ı mu­kaddimede Fizika' n ı n içeriğiyle i lgi l i olmayan ; fakat eser hakkı nda okuyucuyu ayd ın latmak üzere bir tak ı m elementer bi l ­g i ler sunmuştur . Bundan sonraki kı s ımlar da fiz iğ in temel prob­lemlerin i loannis Kott inus ile lbn Rüşd'ün şerh leri çerçeves inde tartışacakt ı r .

2. i lkeler Üzerine

Yukarıda bel irti ld iği üzere ilk ve Ortaçağ fiz iğ in in temel ko­nusu organik ve inorganik tabiat ı oluşturan ve işleyiş in i sağlayan i l ke lerin ne ve kaç tane olduğunu araşt ı rmakt ı r. Fi­z ika'n ı n birinci kitabı nda Aristo, b irşey hakk ı nda kesin bi lg iye u laşabi lmek ancak onun i l ke , i l let (sebep) ve unsurların ı bi l­mekle mümkün olacağ ı n ı söyler (199). I lkeleri b i l i nmeyen ve i lk i l ­let lerine kadar in i lmayen şeyin kesin b i lg is i n i n elde edi ld iğ i söylenemez . Es'ad Efend i , Aristo 'nun bu görüş leri n i aktard ı ktan sonra konuyla i lg i l i loann is Kott in ius 'un açı klama larından başlayarak Farabi, Semplic ius , Aqu inolu Thomas , lbn Rüşd ve lskender Afrodisi' n in yorumları na yer verir. Burada temel ,prob­lem olarak i lkeler, i l let ler ve unsurlar diye üç kavram üzerinde durulur ve gerekli aç ı klamalar yap ı l ı r. Bu kon uda düşünürümüz der ki : "Bana göre Aristo' nun bu üç kavramdan kasdett iğ i Fi­z ika'n ın birinci ve ikinci kitapları nda aç ık lad ığ ı " heyulı:l"

{198) A.g.e. vr. 1Bb (25-29). 19a {1 -6). (199) A.g.e. vr 21b (13-15).

95

Page 109: XVIII. - turuz.com...Bunlara Ornek olarak: Macit Fahri, A history of istamic Philosopy. New York- 1983: T. J. De Boer, The History of Phi/osophy in islam. London 1970: De Lacy O'leary,

(madde) , " suret " (form) " , "adem" (yokluk) , " tabi at " ve " i l i etler" dir . Bun lardan i lk üçü ( i lkeler, i l let ler ve unsurla r) maddi varl ı klar ın ilk oluşumunu meydana get i rd ikleri içi n " i lkeler" (el­mebadi) ad ıyla an ı l ı r . Fakat somut nesnenin b i lf i i l varolabi lmes i iç in madde i le suret in b i rleşmesi gerekt iğ inden bunlara "unsur" (eleman) ad ı veri l i r . Ayrıca bütün maddi kainat bunların sa­yesinde bi l indiğ i iç in bunlar " i l let " ad ıyla da an ı l ı r . Bu s ı ra düzeni şu esasa göre yap ı lm ışt ı r : B i rşey önce oluşmaya başlar, sonra bilfi i l varl ı k kazan ı r, varolduktan sonra da b i l in i r (200J .

Fiz ik varl ı klar ın bi lg is ine bu yöntemle yaklaşman ın Aristo'nun yöntemine ters düşeceği yolundaki it i raz ları tart ışan Es'ad Efen­di; b i rşeyin değerlendir i lmesi yap ı l ı rken o şeyin i l kesi , i l let i ve unsuru d ikkate al ı n ı r; ancak bunları gözard ı eden bir değerlend i rmenin hiç b ir zaman o şeyin özü ve mahiyet i hakkında doğru bir b i lgiye götürmesi imkansızdır der (201). I l ke ve unsurların bi lg is ine kıyas (yani b i l inenden bi l inmeyene gitme) yöntemin i ku l lanarak ulaşman ı n mümkün olduğı.,mu, fakat bundan önce karı ş ı klar ın (el-muhtel itat) nelerden ibaret olduğunun b i l inmesi gerekt iğ in i söyleyen düşünürümüz, bu ko­nuda yarumcular ın çok farkl ı görüş lere sahip olduğunu bel irt ir . Sözgel imi Aquinolu Thomas'a göre bunlar yani , kar ış ı klar (ei­Muhtel itat) kül iller ; Sempl icius'a göre f iziki nesneler ; lbn Rüşd'e göre ise unsurları n oluşturduğu b irleşiklerdir . Yahya en­Nahvi bunları tek tek nesneler (el-efradü ' l -münteş ire) d iye ad­land ır ı rken loannis Kottinius ise "kül liyat' ı münteşi re" ve "ürekkebat" terimleriyle anar (202). Fakat Es'ad Efendi'ye göre Aristo'nun kasdettiğ i şey yorumcularınkinden farkl ıd ı r ; çünkü

(200) A.g.e. vr. 23b (27-29). 24a (1 -3). (201) A.g.e. vr. 24a (3-10). (202) et-Ta'limii's-salis. vr. 26a (1 7-18). 27b (20-21) 2Ba (4-6 ve dettenar).

96

Page 110: XVIII. - turuz.com...Bunlara Ornek olarak: Macit Fahri, A history of istamic Philosopy. New York- 1983: T. J. De Boer, The History of Phi/osophy in islam. London 1970: De Lacy O'leary,

onun karış ık l ı klar deyiminden kasd ı , kül il ler ve henüz bel irgin leşmemiş cüz'i varl ı klara ait b i lg i lerd ir (203).

i l ke problemleriyle i lg i l i olarak l ı kçağ fi lozoflar ı n ı n bu hu­sustaki görüş leri kısaca veri l i r . Şöyle ki : Thales 'e göre bu i lke (arkhe) tekdir , o da su'dur . Parmen ides i lke' n in ateş ve toprak olmak üzere ik i şeyden ibaret olduğunu söylerken Aristo ise heyula (şek�siz i lk madde) , suret (form) ve adem (yokluk, ni­h i lo) d iye üçlü bir i l keden söz eder. Düşünürümüz Em­podokles'e göre i lkenin toprak, su, hava ve ateş o lmak üzere dört adet olduğunu bel irtt ikten sonra Demokritos , Epikü r ve Anaksagoras' ı n i lke hakkındaki görüşleri üzerinde ayrı nt � ı b ir şeki lde durur. Bu açıklamalardan sonra Aristo açıs ı ndan varl ı ğ ı n i lkes in in üç olduğunu bel irten Es'ad Efend i , bunlardan suret (form , varl ı k) i le adem (yokluk) in birbir ine z ıt ik i i lke olduğunu dolayıs ıyla ik is in in birarada bulunmas ın ı n imkans ız l ığ ı gözönüne a l ınd ığ ında formun gerçekl ik kazanabi lmesi iç in b i r dayanağa ve bir konu (mevzu) ya iht iyaç duyduğunu bunun da ancak madde de gerçekleşeceğini söyler . Bu durum da "varl ık , mad­dede gerçekleşen formdur. " d iye tarif edi leb i l i r . Buna göre adam'in i lke sayı lmas ı sadece zihni bir işlem ve bir kuruntudan başka birşey deği ldir. Bir başka söyleyişle suret, maddede gerçekleşince adem gerçekleşma imkanı bulamayarak yoklukta kalmaktad ı r (204).

I l ke'n in tan ım ına gel ince " i lke, i lk olan veya kendisinden başka şey oluşan ya da onunla başka şeyin bi lgisi elde edi­lendir . " Bu tarifler d ikkate a l ınd ı ğ ı nda i lkenin i l letten farklı olduğu görülür . Yani i lke , i l letten daha genel bir kavramd ır . Başka bir söyleyişle her i l let i lkedir , fakat her i l ke i l let deği ld ir , çünkü

{203) �.g.e. l(f. 28b (2-4). {204) A .g.e. Vf. 93b (15-1 7).

97

Page 111: XVIII. - turuz.com...Bunlara Ornek olarak: Macit Fahri, A history of istamic Philosopy. New York- 1983: T. J. De Boer, The History of Phi/osophy in islam. London 1970: De Lacy O'leary,

birşey in meydana gelmesinde onun herhangi bir et kisi yoktur

(205).

Bir başka açıdan f iz ik dünyadaki her t ü rl ü o l uş ve bozu luşun

temel indeki i lkenin "z ıd l ı klar" olduğunu savunan l ıkçağ fi­lozoflar ı n ı n fikir leri Aristo'nun izah ı doğrultusunda şöyle özet lenir : Zıdl ı k olarak Parmanides soğukluk-s ıcakl ı ğ ı , Tha les ve Herakleitas yoğun luk-saydaml ığ ı , Eflatun küçüklük­büyüklüğü, Phythagoras tek-çift i , Demokritos birleşmeyi -ayrı lmay ı , Empodokles ise sevgi ve nefret i esas almışt ı r (206).

Konunun buras ında Aristo hacas ı Eflatun'un ademi heyOla'n ın içinde mütalaa ederek onu bir i lke saymayış ın ı eleşt ir ir . Şarih in de bel irtt iğ i g ibi bun lar mahiyetçe birbir leri nden farklı şeylerdir . Sözgel imi cisim meydana geldikten sonra heyOla onda devam ett iğ i halde adem devam etmez . Dolayıs ıyla heyOla adernden başka birşeydir. Ayrıca somut maddenin teşekkülünden önce heyula i le adem ayn ı şeymiş gibi alg ı lansalar da biri yokluk durumunu ifade ederken , d iğeri bir imkan halini belirler. Bu farkl ı l ığa Es 'ad Efendi şunları da i lave eder: HeyOla bir bak ıma araz sayı l ı r , adem ise bizzat va­rolmayandır ; heyOla varl ı ğa geçme imkan ın ı belirleyen bir cev­herdir , ademin ise cevherl ikle herhangi b ir i lg is i yoktur. Eğer Eflatun'un dediği gibi adem heyOla'n ın içinde mütalaa edilseydi heyO la'n ın sOret le birleşrnek için duyduğu aşkı ademin de duy­ması gerekirdi ; çünkü birşeyin diğerine olan iştiyakı ona olan ih­tiyacmdandı r , adem'de ise böyle bir iht iyaç yoktur (20TJ. Bu ko­nuda son o larak şari h l oannis Kott in ius şöyle der: Burada sözü

(205) A.g.e. vr. 95b (8-9). 96a (8-12). (206) A.g.e. vr. 108a (1-4 ve derlcenar). (207) A.g.e. vr. 124a {13-14) 125a (1 7 ve derlcenar) 138b (10-13), 139b (3-8). 140b (7-10). 141a (13-15).

98

Page 112: XVIII. - turuz.com...Bunlara Ornek olarak: Macit Fahri, A history of istamic Philosopy. New York- 1983: T. J. De Boer, The History of Phi/osophy in islam. London 1970: De Lacy O'leary,

edi len üç i lkeden heyula i l e suret b i rer reel i lked i r , adem ise b i r

bakıma araz gibi gel ip geçici b i rşey v e bir kuruntu g i b i d i r (20BJ.

a) Heyula (şekilsiz i l k madde) : G rekçe "hüle" kel imesin in Arap fonetiğine uyarlanmış şekl i o lan heyu la, bi lkuwe varolan ve bir potansiyel durumu ifade eden bir kavramd ı r. B i r başka söyleyişle heyula, oluşan bir şey in bi rieşiğ ine g iren , oluşumdan sonra da o şeyde varl ı ğ ı n ı sürdürene denir (209). Es 'ad Efendi 'ye göre ise heyu la, oluşan (cismani) varl ı klar için i lk konu , basit varl ı klar için ise son konudur(210J. Heyula'n ın tarifiyle i lg i l i olarak o , işraki fi lozof Sühreverdi'n in ei-Mutarahat ve Hikmetü' l- işrak adl ı eserlerinden nakil ler yaparak bu konuda Şey' in farkl ı tan ımların ı zikreder, sonuçta onun heyulayı tamamen zihni bir varl ı k olarak nitelediği anlaş ı lmaktad ı r (21 1). Bu durumda heyula metafizik bir varl ı k şeklinde karş ım ıza ç ıkt ığ ına göre onu araşt ı rmanın fiz ikeinin mi yoksa metafiz ikcinin mi görevi olduğu konusu gündeme gelmektedi r. Bu hususta Is lam ve H ı r ıstiyan Ortaçağ fi lozofları n ın düşüncelerini aktard ı ktan sonra der ki : l ı k heyula'n ı n ne olduğunu isbat etmek fizikci fi lozofun görevlerindendir; çünkü o, heyula'n ın isbatı konusunda orta te­rimi bulmak durumundadı r. lbn Rüşd'ün görüşünü ise şu şekilde aktarır: Fiz ikçi fi lozof, heyulayı ve ilk hareket ettireni , metafizikci fi lozof ise i lk suret i ve i lk gayeyi araşt ı rı r . Demek olu­yor ki bu kavram, her iki alan ıda i lgi lendirmekte , fakat probleme bakış açıs ı farkl ı l ı k arzetmektedir (212). Burada Es'ad Efendi Sa'düddin et-Teftazani (öl . 1 390) 'n in Şerhu' I-Makasıd adl ı eseri i le bir işraki düşünürü olan Şem5tddin Muhammed b. Mahmud

{201) et-Ta'/imü's-1/is. vr. 130a (13-15). (209). A.g.e. vr. 137a (23). 13Ba (2-6). (210). A.g.e. var. 14411 (13-16). (21 1). A.g.e. vr. 14411 (7-11). (212). A.g.e. vr. 144b (1 7-20 ve 27-29).

Page 113: XVIII. - turuz.com...Bunlara Ornek olarak: Macit Fahri, A history of istamic Philosopy. New York- 1983: T. J. De Boer, The History of Phi/osophy in islam. London 1970: De Lacy O'leary,

eş-Şehrazurl (öl . 1 281 ) 'n in eş-Şeceretü ' l - l lah iyye'sinden al ınt ı lar yapar ve lbn Sina, lbn Rüşd gibi Is lam fi lozofları i le baz ı H ı rıstiyan düşünürlere göndermeler yapt ıktan sonra kendi görüşünü ifade etmek üzere der ki: "HeyQ ia , bi lfi i l deği l , bil­kuwe mevcut olduğuna göre, kuweden fi i le geçiş bir bak ıma yoktan varl ı ğa geçiş gibidir . Bu aşamadan sonraki oluş ise sürekl i l iğ i ifade eder. " (213).

Heyu la'n ın cismi meydana getirmek üzere surat' le (form) birleşmesindeki faktör, heyuladaki surete karş ı olan arzu ve is­tekt ir . Bu isteğinde nefsani ( iradel i ) ve tabii ( iradesiz) olmak üzere iki çeşit olduğu bi l inmektedir . Burada söz konusu olan tabii arzu ve istektir . l ı k ve Ortaçağ fiz iğ inde maddi varl ı kların sah ip olduğu çeşitli özell iklerin tabii iştiyak kavramı i le açı kland ığ ı bi l inmektedir (214).

b) SQret (form) : Fiziki varl ı kların oluşumunda maddeden sonra__gelen ik inci i lke surettir. Es'ad Efendi Aristo'nun i lk madde yani heyula üzerinde ayrı ntı lı olarak durduğu halde, sQret üzerinde pek fazla durmadığ ın ı belirtir. Gerçekte Sakrat dönemine gel inceye kadar fizikçi fi lozofların madde ve etken (fai l) sebepten başka sebep tan ımadıkları , ancak Sakrat sa­yesinde sQri ve gai sebebin felsefe l iteratürüne g i rdiği bi­l inmektedir . N itekim Aristo suret terimi ile i lg i l i olarak pre­sokratiklerden hiçbir bilgi aktarmamışt ı r (215).

SQret kavramın ın fiz ik felsefesinde yer almas ı , fiz i ki ı�

varl ı kların suret lerinin de�şmesi , oluş ve bozuluşun gerçekleşmesi sebebiyledir . Bir başka söyleyişle fizikçi filozof,

(213). A.g.e. vr. 146b (21-23} ve 26-27). 153a (2-5 ve 18-20). 147b {1 0-1 1). (214). A.g.e. vr. 158a (19-24). (215). A.g.e. vr. 159b (18-23).

100

Page 114: XVIII. - turuz.com...Bunlara Ornek olarak: Macit Fahri, A history of istamic Philosopy. New York- 1983: T. J. De Boer, The History of Phi/osophy in islam. London 1970: De Lacy O'leary,

Suretten hareket in i lkesi o lması aç ı s ı ndan söz eder . Onun

mah iyet ve zat ı ndan bahset mek ise metaf iz ikç i n i n gö rev id i r

(2 16).

Aristo , süret kavramın ı farkl ı terimlerle ifade eder . Sözgel imi

fi i l ve yetkin l ik anlam ı na gelen " Entelakhya" süs ve güzel l ik anlam ına ge len "forma ve izos " ayrıca birşeyin mah iyet i , sebep ve i l leti an lamları na gelen bu ter im, gaye ve örnek anlamlarına da gelmektedır (21 7).

Yukarıda kategorilerden sözedi l i rken görü ldüğü g ib i , varl ı k temelde cevher ve araz o lmak üzere ikiye ayrı ld ı ğ ı na göre sureti n de cevher ve araza ait sürat ler olmak üzere ikiye ayrı lacağ ı nda şüphe yoktur . Cevhere a it sureti n de ikiye ayrı ld ı ğ ı n ı görmekteyiz. B iri maddeden soyutlanmış manevi bir değer hüv iyet in i kazanmış olan suret ki mükemmel l iğ i ve güzel l iğ i ifade ettiğ i için buna "forma" ad ı veri l i r ; metafiz ikte cev­her ad ı na lay ık olan gerçekte işte budur. I kincisi ise heyulada ortaya ç ıkan maddi suretten ibarettir (21BJ. Bundan sonra Es'ad Efendi , cevher ve araza ait suret leri yedişer k ısma ay ı rarak in­celer. Cevher'e a i t suret in mah iyeti n i de tartışan Es'ad Efendi bu konuda iki farkl ı görüşün mevcut olduğunu söyler: B i rincis i Semplicus ve Plot inus gibi yeni Eflatuncuların cevherdeki suret i , idean ın maddeye yans ımas ı veya maddede ortaya çı kan i lahi örnek şekl inde anlamalarıd ı r. I k incisi ise Is lam fi­lozoflarından etki lenmek suret iyle Aquinolu Thomas ve loannis Kott in ius' un yorumudur ki , bunlara göre cevherdeki suret , Allah' ı n varl ı ğ ı ndan eşyan ın ald ığ ı b ir payd ı r . B i r başka

(21 6). A.g.e. vr. 1 60a (20-23). {21 7) et-Ta 'limü's-sa/is. vr. 1 63 (1 9-29) {218) A.g.e. vr. 163a (18-26).

101

Page 115: XVIII. - turuz.com...Bunlara Ornek olarak: Macit Fahri, A history of istamic Philosopy. New York- 1983: T. J. De Boer, The History of Phi/osophy in islam. London 1970: De Lacy O'leary,

söyleyişle cevherdeki suret , i lahi tecellin i n b i r eserid i r (219J.

Cevherin suret kazanmas ı nda etken olan tabii güç mü veya fa'al akı l mı ya da doğrudan i lahi kudret in etkis in in bir sonucu mu şekl inde bir ta rt ı şmay ı gündeme get i ren Es'ad Efendi , i lk ik i görüşü reddederek Eş'ari ke lamc ı ları n ı n savunduğu, herşeyin Allah' ı n mutlak ve kül li i radesin in b i r sonucu olarak meydana geld iğ i yönündeki görüşlerini tekrarlar. Burada Celaleddin ·ed­Devvanfn in Şerhu' l-akaidi ' I -Adudiyye adl ı eserinden şu a l ınt ıy ı yapar: " lbn Sina Ş ifa'da Allah'dan başka gerçek müessir olmad ığ ı n ı , vas ıtalar ın alet ve şart durumunda bulunduğunu açı klar . Baz ı kitapları nda halk ve icad ı fa'al akla isnad ederse de bu , fi i l i ve icad ı şarta isnad kabi l inden mecazi b i r isnadd ı r . Buna göre cevherdeki suret , maddenin baz ı harici şartlara olan ist idad ı na göre yarat ı lm ıştı r. Dolayıs ıyla bu konuda lbn Rüşd'ün lbn S ina'yı eliştirmesi onun baz ı kavramları mecazi anlamda kul lanmas ı n ı anlamad ığ ı ndan kaynaklanmaktad ır . " (220J. Bu ifa­desiyle Devvani açı kça lbn Sina' n ı n savunmas ın ı üstlenmiştir . Oysa �m burada z ikredi ldiği kadar sadece kel imeleri gerçek anlamı n ı n d ış ında kul lanmaktan kaynaklanmış değildir.

Aristo'nun Yeni eflatuncu şarih lerinden olan Sempl icus ve Yahya en-Nahvi gibi fi lozofları n cevherdeki sureti tabii fail yok­tan icad eder şeklindeki görüşleri i le suret in maddeden çı kt ığ ı n ı savunan Aristocuları n görüşlerin i eleşt i ren Es'ad Efendi b i r Ehl- i Sünnet kelamcıs ı tavrıyla kendi düşünces in i şu şeki lde ortaya koyar: "Kur'an ayetlerin in de delalet ett iğ i g ib i , mevcut olan herşey yüce Allah' ı n kudret iyle olmuş ve yarat ı lmışt ı r . Bu ko­nuda akli ve kes in del i l lerimiz vard ı r; fakat meseleyi uzat-{219). A.g.e vr. 164 (7-9 ve 16-1 7). (220). A.g.e. vr. 1 71a (2-7).

102

Page 116: XVIII. - turuz.com...Bunlara Ornek olarak: Macit Fahri, A history of istamic Philosopy. New York- 1983: T. J. De Boer, The History of Phi/osophy in islam. London 1970: De Lacy O'leary,

amak için k ısa kesrnek zorunday ı z . " (221).

c) Adem (yokl uk) : Varl ı k ve yokluk insan z ihnln in temel an­t inomilerindend i r , daima b i r i diğerin i çağrı şt ı r ı r . Aristo varl ı k kav­ram ın ı temel lendiri rken bunun ant inamisi olan ademi (yokluk , n ih i lo) de üçüncü bir i lke o larak kabul etmişt i r . Es 'ad Efendi yokluk kavramın ı n mah iyet in i anlaman ın zor olduğunu , bu ko­nuda Aristo'dan nakledi len lerle yet in i leceğin i söyler. O 'na göre yokluğu negat if anlam ında yokl uk ve mutlak yokluk olmak üzere ikiye ay ı rmak mümkündür . B i rincis i "konu"nun sureti ka­bul lenme güç ve yeteneği bu lunmakla beraber, onda suretin (form) bu lunmama halidir. I kincis i ise " konu"nun sureti hiçb i r şeki lde kabul etmeme durumudur. Bu ay ı nma göre üçüncü bir i lke olan yokluk, güç hal indeki yokluktur . Bu anlamdaki yokluğun i ki temel özel l iğe sah ip olduğu anlaş ı lmaktad ı r ; bun­lardan b iri konunun suret i kabu le yeteneğinin bu lunmas ı , d iğeri de konuda sureti n bulunmamas ıd ı r . Düşünürümüz buradan ha­reketle ademin tarif in i şöyle yapar: "Adem , özü gereği konunun sureti kabule yeteneği bu lunduğu halde kend isinde suret in bu­lunmamas ıd ı r. " K ısaca adem, konunun suretten yoksun oluşudur (222).

3. i l letler Üzerine

Aristo i l let problemine Fiz ika 'n ı n ikinci kitab ı nda yer verir .

Fiziki varl ı klar hakkı ndaki b i lg i lerin ancak onlar ın i l let leri n in bi­l inmes iyle mümkün olacağı yukarıda ifade edi lmişti . O , problemi

tartışmaya başlamazdan önce heyula ve suretten oluşan

tabiat ın ne an lama geld iğ i üzer inde durur . "Tabiat , i l ke ve i l -

{221}. A.g.e. vr. 1 72a (29). 1 72b (19vd.). 1 73b { 1 9 vd) 175 (25 vd.). (1 76b {1 1-13). (222). A.g.e. vr. 180b (19-27) 181a (28-29).

1 03

Page 117: XVIII. - turuz.com...Bunlara Ornek olarak: Macit Fahri, A history of istamic Philosopy. New York- 1983: T. J. De Boer, The History of Phi/osophy in islam. London 1970: De Lacy O'leary,

let ler in meydana get i rd iğ i şeyd i r . " d iye tarif ed i lebi l i r . B i r başka söy leyişle o , hareket eden veya duran b i r c ismin özünde değişmeyen şeyd ir . Es'ad Efendi bu tan ı mlardan kalkarak kı saca tabiatı , hareket ve sükunun i lkesidir diye tarif eder. Düşünürümüz Aristo 'nun tan ım ı nda geçen " i lke" ve " i l let " te­rimleri üierinde yarumcuları n çok farkl ı şeyler söyledikleri n i ; sözgel imi Yahya en-Nahvi, Semplicus ve baz ı Lat in yo­rumcular ın bu iki terimin eş anlaml ı olduğunu iddia ett ik ler ini an­latt ı ktan sonra şarih Kottin ius 'un tarifte eş an laml ı ik i terimin kul­lan ı lamayacağ ı n ı sebep göstererek, bunları n farkl ı an lama geld iğ in i savunduğunu bel irt i r (223). Bu konuda o , kendi görüşünü şu şekilde ortaya koyar : "Bana göre tabiat , heyula (madde) ve suretten oluşmuştur . Madde i lke anlamında , suret ise i l let anlamı nda tabiatt ı r . " (224). Ayrıca tabiat ı tarife .ve uzun uzad ıy�latmaya gerek yoktur; _çünkü çepeçevre bizi kuşatan tabiat ı beş duyumuzla her an alg ı lamaktay ız . Bu bakımdan varl ığ ı apaç ık olan şeyi b irtakım del i l ler get irerek isbata çal ı şmak gülünç olur.

Es 'ad Efendi tabiat kel imesin in G rekçe karş ı l ı ğ ı n ın "fis is" o lduğunu ve Aristo'nun Metafiz ika adl ı eserinde bu kel imeye çok farkl ı anlamlar verdiğ in i ; mesela "tab"' , "t ıba'a" ve ''tabiat" ı n bunlardan birkaçı olduğunu ifade eder (225).

Düşünürümüz, zorunlu varl ı k olan Tanrı ve akı l lar gibi manevi cevherlerin tabiat kavramı kapsamına g irip g i rmeyeceği konusunun şarih loann is Kott in ius 'un baş mual l im olduğu Padua Akademisi ' ndeki Lat in bi lginler aras ı nda önemli görüş ayr ı l ı kiarına sebep olduğunu bel i rtt ikten sonra, bu konudaki

(223). et-Talimü's-siilis. vr. 190a {1 7-2 . 190b (3-7). (224). A.g.e. vr. 190 (20-22). (225). A.g.e. vr. 198a (3-4).

104

Page 118: XVIII. - turuz.com...Bunlara Ornek olarak: Macit Fahri, A history of istamic Philosopy. New York- 1983: T. J. De Boer, The History of Phi/osophy in islam. London 1970: De Lacy O'leary,

tart ı şmalar ın uzun süre devam ett iğ in i bel irt i r . Bu görüşlerden b i ri de şarih Kott in ius 'un işt i rak ett iğ i " i l k hareket ett i ren i le ak ı l l a r b i rer tabiatt ı r ; b izzat tabiat , hareket ve sükunun i l kesid i r . " şekl i ndeki görüştür . Onlara gö re gaye i l lete , teleklere, telekieri hareket ett i ren akı la ve Tan rı 'ya " l i k muharri k" demek caizdi r (226).

Tabiat kavramı hakkı ndaki bu bi lg i lerden sonra fiz iki varl ı k ların kes in ve genel-geçer b i lg is ine u laşmada öneml i rolü olan i l let ler problemine geçi l i r . Aristo'ya göre : " i l let , b irşeyden oluşan ve oluştuğu şeyde bu lunan yani varl ı ğ ı n ı devam et­tirendir . "Sözgel imi heykel in o luşumunun sebebi tunçtur , heykel varolduğu sürece tunç onda devam edecektir . Bu tariften an laş ı ld ığ ına göre i l let , b irşeyin mahiyetinde bu lunand ı r (227).

l ı kçağ fizik f i lozofları n ı n i l let ve i l iet in say ıs ı hakkı ndaki görüşleri n i tart ıştıktan sonra Aristo'ya göre i l iet in maddi, sOri, fai l ve gaye olmak üzere dört çeş it olduğu ifade edi l i r . Bu ko­nuda Eflatun 'un idea'y ı beşinci b i r i l let saymas ı n ı eleşt i ren Aris­to , onun sOri i l iet in içerisinde mutalaa edi lebi leceğin i hat ı rlat ı r . Es'ad Efendi 'ye göre yukarıda Aristo sOretten söz ederken onun idea anlamına gelebi leceğin i söylemesi , idea'n ı n beşinci b i r i l let olduğu görüşünün peşinen reddetme anlam ın ı taş ımaktad ı r (22BJ.

Yukarıda say ı lan dört i l letten maddi i l let i le sOri i l let daima fiz iki varl ı klar ı n kendis inde bu lunur; fail ve gaye i l let ler ise onları n d ış ı ndad ır . Bundan sonra i l let ler öncel ik ve sonra l ı k s ı ras ı na göre; doğrudan-do layl ı ; güç hal inde-t i i i hal inde olmak üzere çeşit l i ay ır ımiara tabi tutu lurlar. Es 'ad Efendi 'ye göre bu

(226). A.g.e. vr. 212a (14-23). (227). A.g.e. vr. 230a (26-28). {228). A.g.e. vr. 230b (25-26). 231b {19-22}.

1 05

Page 119: XVIII. - turuz.com...Bunlara Ornek olarak: Macit Fahri, A history of istamic Philosopy. New York- 1983: T. J. De Boer, The History of Phi/osophy in islam. London 1970: De Lacy O'leary,

ay ı r ı m lar aynen ma ' l ü l le r iç in de geçerl id i r (229) . Bu gene l izah­

tan son ra da Aristo ' nun i l let le r konusunda yapt ı ğ ı temel tasn ifte

yer alan doğrudan ve dalay l ı i l letler ded iğ i i l l et ier in ne o lduğunu

i zah ede l im .

A. Doğ rudan i l letler:

I l let prob lemiyle i lg i l i olarak Aristo , i l let leri doğrudan ve do­layl ı olmak üzere iki temel kısma ayı rı r . Doğrudan i l let ler bir

fiz iki varl ı ğ ı n veya bir olay ı n oluşumunda bir inc i derecede rolü o lan ve onun özüyle i lg i l i o lan il let lerdir . Dalay l ı i l let ler ise b i r olay ı n meydana gel iş in in rasyonel b ir izah ı yap ı lamad ığ ı zaman i l let diye gösteri len şeylerdir . Doğrudan i l let ler dörttür . Şimdi biz �rı s ı rasıyla kısaca izaha çal ışacağız .

a) Maddi i l let : Maddenin , kend inden oluşan herhangi bi rşey için sebep teşki l ett iğ inde şüphe yoktur. Sözgel imi mermer blok olmad ıkça mermer heykalden söz etmek mümkün deği ld ir . Demek oluyor ki bel l i b ir formda ortaya ç ıkan heyke l in va­rolmas ı için madde zorun lu bir sebeptir . Bir bakı ma madde, kendinden ç ıkan veya oluşan birşey için bi lfi i l sebep sayı lmaktadı r (230). Şu var ki, maddi i l iet in b i lf i i l i l let olabi lmes in in biri gene l , diğeri de öze l olmak üzere iki temel şart ı vard ı r . Bi­rincis i , i l let i de kapsamına alan zorun lu bir şartt ı r . Sözgel imi Zeyd' in mahiyet i , varl ı ğ ı , cevherl iğ i , cis iml iğ i , can l ı oluşu onun konuşmas ı iç in gerekli o lan genel şartlard ı r. I kinc is ine gel ince bunu yanabi lecek bir maddeye ateş in yaklaşmas ın ı örnek göstererek anlatabi l i riz ; madde ne ateş in ayn ıd ı r , ne onun kap­samına dahi l , ne de onun yanmas ı için sebept i r . Burada ateş in bi lf i i l i l let olabi lmesi iç i n onun tutuşması gerekmekted i r (23 1).

{229). A.g. e. vr. 233b (10-12). 236b (8 ve 23-24). 234a (1 1 -12). (230 et-Talimü's-sii/is. vr. 247b (8-1 1 ).

(23 1). A.g.e. vr. 248a (14-27).

1 06

Page 120: XVIII. - turuz.com...Bunlara Ornek olarak: Macit Fahri, A history of istamic Philosopy. New York- 1983: T. J. De Boer, The History of Phi/osophy in islam. London 1970: De Lacy O'leary,

b) SCı ri i l let : Surl (forma l ) i l iet i n var l ı ğ ı n ı an lamak maddi i l let i

kavramaya bağ l ı b i r olayd ı r . Bu yüzden su rl i l l et . b i lf i i l maddede

gerçekleşen i l l ett i r d iye tarif ed i l i r . Gayri maddi ve bir imkan du ­

ru munda o lan i l k madden in ( heyu la) şek i l kazanmas ı nda b i r

cevher o lan su ret i n de ro l ü vard ı r . Anca k ik is i n i n b i rleşmesiy le

madde meydana gelmelded i r. Es 'ad Efendi bu i l işk iy i k ı saca

şöyle an lat ı r : Maddi i l l ette s u ret i kabu l et mek iç in bel i r l i ist idat lar

va rd ı r . S u ret i se madde iç in ta m b i r kemal ve fi i l durumudur .

Yukar ıda maddi i l iet in i l let olab i lmesi içi n gere kl i o lan şart lar ,

s a ri i l let iç in de aynen geçerl id i r (232).

c) Fai l i l let : B i r ey lem ve b i r o laydan söz ed i l ince bun ları

yapan b i r et kenden (fa i l ) de söz etmek mant ikl bir zo­

ru n lu luldur. Şar ih Kott in ius 'un ifade ettiğ i g ib i fa i l i l i et in varl ı ğ ı

iza h ı gere ld irmeyecek kadar aç ı k ve s eçiktir. Sözgel imi b i z ha­

reket ett iğ im iz i n , y iyip içt iğ imiz i n , g ü l üp oynad ı ğ ı m ı z ı n , ya n i bu

fi i l ieri yapt ı ğ ı m ı z ı n b i l incine sahip o lduğumuzda kuşku yoldur. Öyleyse bunları n fa i l i o lduğu m uz konusunda da kuşku yold u r

(233). Es 'ad Efe ndi Aristo 'nun b u konuda ki düşüncelerin i temel

alarak fai l i l leti önce i lk ve ikinci fa i l i l let ler ; doğrudan ve dolay ı

fa i l i l let ler ; tabii ve ahlaki fa i l i l let ler o l mak üzere b i rçok k ısma

ay ı r ı r . B u rada metafiz iğ in ve t eoloj i n i n temel bir probl emiyle

karş ı karş ıyay ı z . Şöy le ki organik ve inorganik tabiatta en

basit i nden en karmaş ı ğ ı na kadar careyan eden o lay larda

gerçek et ke n i n yani fa i l i l iet i n kim old u ğ u meseles i d üşünce ta ­

r ih i boyu nca ta rt ı ş malara kon u o lmuştur . Şarih Kott i n i us'a göre

fa i l i l let i sadece Al lah'a has ret mek doğru o l maz ; ç ü n kü bütün

fiziki varl ı klar .da b i r bak ı ma fa i l i l lett i r . O, H ı ristiyan teologla r ı n ı n

çoğunun bu görüşte o lduğunu d a ifade eder . Es'ad Efendiye

(232). A.g.e. vr. 249a (23-29). 251a (2-5 ve 8-1 1). (233). A.g.e. vr. 251a (1 6·18).

1 07

Page 121: XVIII. - turuz.com...Bunlara Ornek olarak: Macit Fahri, A history of istamic Philosopy. New York- 1983: T. J. De Boer, The History of Phi/osophy in islam. London 1970: De Lacy O'leary,

göre ise her türlü olayda bir inci derecede fa i l i l let Tanrı , ik inci fa i l i l let ise Tanrı ' n ı n ma' IG iü yani eseri olan varl ı klard ı r, bu da varl ı k h iyerarşis inde kendinden sonraki lerin fa i l id i r. Görüldüğü gibi Es 'ad Efendi bu konuda klas ik Is lam düşünürlerin in "sudGr" teoris inden kaynaklanan yorumları n ı Aristo'ya maletmiş gibi gözükmektedi r. B i l ind iğ i üzere Aristo felsefesinde " i lk Mu­harrik" in yani Tanrı 'n ı n etki aç ıs ı ndan maddi kilinat la herhangi bir i l işk is i yoktur.

� Doğrudan fai l i l iete gel ince o , b ir eylem ve olayda doğrudan

etki sahibi olan i l lett i r . Her türlü sanatta , sanat eseri i le sanatkar arası ndaki i l işki doğrudan fai l i l iet in en güzel örneğin i teşki l et­mektedir . Dolay l ı fa i l i l iete ise "müzikç i ev yapt ı " örneğinde olduğu gibi , ustan ı n ayn ı zamanda müzikç i olmas ı do layl ı b i r ha­d isedir . Tabii fai l i l iete örnek olarak baba ile eviad ı aras ı ndaki sebep-sonuç i l işk is i gösteri lmektedir . Ami rin veya va' izi n kiş i ler üzerindeki etkisi ise ahlaki fai l i l let olarak değerlendi ri lm iştir (234).

d) Gaye i l let: Kelime o larak birşeyin sonu , sözün veya ha­reketin sonu gibi anlamlara gelen gaye, dördüncü b i r i l let olarak "maddede suretin gerçekleşmesi için fai l i tah ri k edendir . " d iye tarif ed i l i r . Gaye i l let , düşünce olarak diğer üç i l letten önce geldiği halde gerçekleşmesi itibariyle en sonuncudur. Insan ın i radel i fi i l ierin in hepsi b i r gayeye yönel ikt ir . Bu aç ıdan i nsan ın fi­i l leri gayel i ve gayesiz o lmak üzere i kiye ayrı l ı r . Gayesiz f i i l iere düşüneel i ve tasal ı bir i nsan ı n amaçs ız bir şekilde sakal ı n ı karışt ı rmas ı veya t ı rnakları n ı yemesi örnek gösteri lebi l i r. l ı k üç sebebin d ış ı nda sadece bir fiki r o larak mevcut olan gaye i l iet in

(234). et-Talimii 's-salis. vr. 251b (10-12 v e 21 -29). 252a (8-10). 252b (13-29). 253a (1 -3). 254b (23-24).

108

Page 122: XVIII. - turuz.com...Bunlara Ornek olarak: Macit Fahri, A history of istamic Philosopy. New York- 1983: T. J. De Boer, The History of Phi/osophy in islam. London 1970: De Lacy O'leary,

Aristo'dan beri bütün f i lozofla rca b ir i l let o larak kabu l ed i ld i ğ i

halde D u ns Scot ve ta rafta rlar ı bunun sadece d ü ş ü ncede b u ­

lunmas ı n ı sebep göstererek onu a k l i b i r i l l et sayarlar (235).

Gaye sebebin de b ir kaç kısma ayrı ld ı ğ ı n ı söyleyen Es 'ad

Efend i , b u n u n fai l sebeple olan i l işk is i üzeri nde d u ra ra k der k i :

Dört u n s u r , bunları n b irleşikleri ve bitk i ler , gayes i olmayan tabii

fa i l lerd i r , hayvanlar ise i radel i harekete sa h i p o l ma kla berabe r

gayesiz fai l i l let ler kategoris ine g i rmekted i r ; Al lah , melek ve

insan , akı l l ı oldukları iç in bunları n fi i l i eri b i r gayeye yönel ikt i r .

Fiziki varl ıklar alan ında ise gaye söz konusu ed i l ince burada sa­dece insan söz konusudur (236).

et-Ta' limü's-sal is 'de doğrudan i l let ler bahs ind e dört i l let me­

selesi aniat ı ld ıktan sonra beşinci ve alt ı nc ı i l let olarak "a let" ve " idea" i l let inden söz edi lm iştir . Fai l i l iet in es er in i gerçekleşt irmek

iç in kul land ığ ı araç ve gerece "alet i l let i " ad ı veri lmişt i r. Kelam i l ­minde "tevlid" problemi olarak geçen bu kavramı baz ı f i lozoflar maddi i l let , baz ı ları da fai l i l let kapsam ı iç inde mütalaa etmiş lerd i r (237). Idea'n ı n bir i l let say ı lması konusuna gel ince, yukarıda da işaret edi ld iğ i g ibi Eflatun ve onun fe lsefes in i be­n imseyen birçok fi lozof onu başl ıca bir i l let saymışlard ı r. Es'ad Efendi , ideayı i l let saymayanları n bir kı smı -mesela Aristo- onu suri i l letten sayarkan bir k ısmı da fai l i l let kategoris inde değerlendirmişlerd i r der (23BJ.

B. Dolayl ı i l letler:

Aristo b ir eylemin veya bir olay ın meydana gel iş inde

{235) A.g.e. vr. 264b (7-21). 266a (22-24). 270a (12-23}. (236) A.g.e. vr. 265a (27). 266a (15) 269a (18-25). (237) A.g.e. vr. 272b (20-29) 273a (1 -8). (238) A.g.e .. vr. 275b (15-1 7). 277a (22-25).

1 09

Page 123: XVIII. - turuz.com...Bunlara Ornek olarak: Macit Fahri, A history of istamic Philosopy. New York- 1983: T. J. De Boer, The History of Phi/osophy in islam. London 1970: De Lacy O'leary,

önce l ik le arad ı ğ ı doğrudan i l l et leri aç ıklad ıktan sonra do lay l ı i l ­

l et ler sorununu gündeme get i r i r . Bun lar ı (dolay l ı i l l et le ri ) "baht "

ve " i tt ifak" ter imleriy le karş ı layan Es'ad Efendi kel ime o larak

baht tesadüf , ta l i h , şans ve k ısmet gib i a n lamlara ge l i rken , i t ­

t ifak ı n da yine rast lant ı , denk gelme, tesadüf etmek anlamlar ına

geld iğ in i bel irt ir . Fizi ki veya sosyal b i r olay ın meydana gel­mes inde yukarıda anlat ı lan dört sebebin d ış ında başka faktörlerin tle-rolünün olup o lmad ığ ı sorusu baş langıc ı ndan beri insan l ığ ı düşündüren bir meseledir . Es 'ad Efend i bu hususta düşünce tari h i nde üç eği l imin ortaya ç ıkt ığ ın ı söyler: b i rincis i , varl ı kta h içb ir şeki lde tesadüfün bulunmad ığ ı n ı söyleyen ler, ik in­cisi ay-üstü alemdeki varl ı kların etkis i sonucunda tesadüfün ola­bi leceğin i savunanlar , üçüncüsü ise bunun i lahi kudret in bir so­nucu olarak ortaya ç ıkt ığ ın ı kabu l edenlerdir . Şarih ' in açı klama larından da yararlanan düşünürümüz , baht ve ittifak , insan akl ı içi n giz l i bir i l letti r der . Bu g iz l i l i k ya o şeyi ol uşturan maddenin i nsan akl ı n ı n kavrayamayacağı kadar küçük veya karmaş ı k oluşundan , ya da insan akl ı n ı n eremiyeceği kadar yüce ve aşk ın oluşundan kaynaklanmaktad ı r . Bundan dolay ı akl ım ız ın ermediği şeyi veya olayı tesadüfle izaha çal ı ş ı r ız (239).

Es'ad Efendi , bu prob lemi cevher-araz bağlamı nda değerlendi rerek , nas ı l ki cevherlerin varl ı ğ ı doğrudan, arazlar ın ki ise ona bağ l ı olarak yani dolay l ı b i r şeki lde anlaş ı l ıyorsa, i l ­let leri de doğrudan ve dolayl ı d iye ay ı rmak suretiyle birincis in i kolayca anlad ığ ım ız halde, ikincis in i kavramak ve tesbit etmek zordur der. Bir başka söyleyişle cevher g ibi as ı l i l let ier in tabi olduğu bel ir l i b i r kanun bu lunduğu halde , araz gibi tali i l let ier in tabi olduğu herhangi bir kanun yoktur (240J.

(239) et-Talimü's-salis. vr. 27Ba (13-14). 280a (8-15). (240) A.g.e. vr. 281a (14- 1 7).

1 1 0

Page 124: XVIII. - turuz.com...Bunlara Ornek olarak: Macit Fahri, A history of istamic Philosopy. New York- 1983: T. J. De Boer, The History of Phi/osophy in islam. London 1970: De Lacy O'leary,

Ba ht ve itt ifak aras ı ndaki fark üzerinde d e duru lmuşt u r .

Buna göre baht kavramı i ç i nde i rade ve seçme söz konusu

iken , ittifakta böy le b i r i rade mevcut değ i ld i r . Bu aç ıdan

bakı ld ı ğ ı nda i tt ifak türn hayvanlarda olab i ld iğ i halde baht sa­

dece i nsan lara özgüdür . Sözge l i mi kendis i n i n de katk ıda bu ­

lunduğu bir z iyafete g iden bir kişi n in burada borçlusuna tesadüf

ederek alacağ ı n ı tahs i l etmesi baht sonucu meydana ge lmiş bir olayd ı r {241). Bu iki kavram aras ı ndaki fark! Aristo , b ir başka açıdan şöyle bel irt i r : Baht , i rade sahibi bir etkenden meydana gelen bir olay olduğu halde itt ifak , tabiat olayları nda görü len b i r rast lant ıd ı r {242). Burada kastedi len bugünkü felsefede tart ışma konusu olan problemlerden zorunsuz luk (Cont ingence) ad ı alt ı nda tart ı ş ı lan problemin içeriğ i i le oldukça yakın benzerl ikler taş ımaktad ı r {243).

Bütün bu aç ı klamalardan sonra Aristo'nun genel tabiat o lay­ları nda rast lant ı n ı n olamayacağ ı ; ancak ayrınt ı larda böyle birşeyin düşünülebi leceği kanaatinde olduğu düşünü lürse , Es 'ad Efendi ' n i n bu konuda da Aristo'dan etki lend iğ in i söylemek yerinde olur .

4_ Hareket

l ıkçağ fiz iğ in in temel konusunun organik ve inorganik varl ı klardaki değiş im olduğu b i l inmektedir . Hareket , her tür değiş imi ifade etmek üzere kul lan ı lan en genel b i r ter imdir . Aris­to , fiz iğ in temel in in hareket olduğunu bel i rtmek üzere "hareketi

(241} A.g.e. vr (28 1b (4· 10). 282a (15·20). (242} A .g.e. vr. 2B7a {7· 10 ve 25). (243) Bu konuda daha geniş bilgi için bkz: W.D. Ross. Arislotefes (çev. Ahmet Arslan). iz m ir 1 993. s. 93 vd. : S. Hayri Bo/ay. E. Boutroux 'da zorunsuzluk Do/ctrl ni. istanbul 1 989: s 1 4 1 vd. (Her iki eserin de ilgili yerlerinde özellikle tesadiif-rastlantı olarak nitelenen it­tifak 'm zorunsuzluk (contingence) ile yaklaşık aynı anlamda kullanıldığı görülmektedir . . . )

1 1 1

Page 125: XVIII. - turuz.com...Bunlara Ornek olarak: Macit Fahri, A history of istamic Philosopy. New York- 1983: T. J. De Boer, The History of Phi/osophy in islam. London 1970: De Lacy O'leary,

bi lmeyen f iziği yani tabiat ı bi lemez . " (244) demişt ir . O, Fiz ika'n ı n i l k i k i kitab ı nda fiz iki nesneler in i lke , i l let ve bun lara i l işk in prob­lemlerin i tart ışmışt ı . Bundan sonra ki alt ı kitapta ise hareket te­oris in i incelemektedir . Aristo üçüncü kitaba bir g i riş yazd ığ ı iç in bu ve bundan sonraki kitaplar ın ayrı bir mahiyet taş ıd ığ ı bütün yarumcular tarafı ndan bel irt i lmişti r . Es 'ad Efendi de tercümes ind4sas ald ı ğ ı loannis Kott in ius metnine ve lbn Rüşd'ün şerh ine dayanarak , üçüncü kitab üzerinde ayrı nt ı l ı bir şeki lde durmuştur. Son beş kitab ı ise Şarih in yapt ığ ı gibi özet olarak vermişt ir . Biz bu çal ışmamızda problemleri tartış ırken daha ziyade Es'ad Efendi 'n in kend i görüş ve örneklemelerine ağı rl ı k verdik . Böylece skolast ik b ir düşünürün yazd ığ ı şerhe XVI I I . yüzy ı lda bir Osmanl ı b i lg in in in yapt ığ ı katkıy ı , bu ves i leyle onun bi l im ve fiz ik anlay ış ı n ı ortaya koymak istedik.

Eserin bundan sonraki bölümlerin i de hareket teoris i , ha­reketin çeşit leri , son lu luk veya sonsuzluğu ; harekete bağ l ı ola­rak zaman problemi ; ayrıca mekan ve buna bağl ı olarak boşluk ve sonsuzluk gib i kavramlar üzerinde durulmaktadı r. Biz de bu problemleri k ısaca sunmaya çal ışacağız .

Aristo hareket in tan ım ına geçmezden önce , hareket aç ıs ından varl ığ ı üçe ay ı r ı r: birincis i Tanrı ve soyut akı l lar (el­mufarakat) gibi b i lf i i l varl ı klar ki bunlar h iç b ir şeki lde hareket et­mezler, i ki nc is i , sadece güç ve imkan hal i nde olan i lk madde (heyula) ; üçüncüsü ise güç ve fi i l hal inde olabi len varl ı klar ki bunlar on kategoride ifadesin i bulur . Kategori ler güç ve fi i l ha­l inde alabi ld iklerine göre hareket i de güç hal i nde hareket , f i i l hal inde hareket diye temelde i kiye ay ı rmak mümkündür (245).

(244) A.g.e. vr. 19a (1 1 ). (245) et-Talimii's-salis. vr. 308v {22-231.

1 12

Page 126: XVIII. - turuz.com...Bunlara Ornek olarak: Macit Fahri, A history of istamic Philosopy. New York- 1983: T. J. De Boer, The History of Phi/osophy in islam. London 1970: De Lacy O'leary,

Aristo hareketi güç hal inde olan şey in aç ı ğa ç ı kması , başka şeye int ikal etmesi , int ikal ett iğ i şey in de onu kabul lenmesi şekl inde tarif eder. Bu tarife göre güç hal inden f i i le geçiş bir yet­ki n l iğ i ve b i r mükemmel iğ i bel i rler . B i r c ismin n ite l ikler in in değişerek başka b i r n ite l ik kazanması na dönüşüm hareket i (e l ­istihale) ad ı veri l i r . Maddedeki tüm kimyasal değiş ikl i kler n i ­tel iğ in değişmesi olarak kabul ed i l i r . Organik varl ı klardaki artma eksi lme (büyüme- küçülme)de n icel ikteki hareket d iye örneklend iri l i r. Cevher üzerindeki her türl ü işlem veya değişme ise oluş ve bozu luş (el-kevn ve' l-fesad) hareket i olarak isim­lendiri l i r . Bir başka söyleyişle mevcut olan bir fiziki varl ı ktaki değişme, oluş ve bozuluşu ifade eder. Oluşum (tekevvün) ise önceden mevcut olamayan ın meydana gel iş i an lam ına geldiğ inden bu , "oluş hareket i " d iye adland ır ı lamaz (246).

Dolayıs ıyla o luş ve bozu luşta tedrici b i r değişme söz ko­nusudur. işte bu anlamdaki hareket i Aristo o luş , bozuluş, artma, eks i lme, değişme ve yer değişti rme şekl inde alt ı k ısma ayı rı r (247). Ayr ıca hareket f iz iki olmayan ve olan diye başl ıca iki kısma ayrı l ı r.

Fiz iki olmayan hareketler, insan ı n pis iş ik yap ıs ı n ı n d ışa vur­mas ı sonucunda ortaya ç ıkan davran ış lard ı r . Burada doğrudan herhangi bir d ı ş etki söz konusu olmad ığ ı ndan bunun , hareketin tarif ine g i rip g irmediği tart ışmalara yol açmışt ı r . Duygu ve düşüncenin d ışa vuruluşu ani ve tedrici o lmas ı aç ıs ından değerlendir i lerek tedrici olanları n hareket kavramı dahi l inde mutalaa edi leceği savunulmuştur (248). Bun lardan başka ha­reket doğrudan (bizzat) ve dolay l ı (b i ' l-araz) diye iki k ısma daha ayrı l ı r . Doğrudan hareket de tabii (garizi) ve bir etki sonucu (246) A.g.e. vr. 308b (29). 309a {1 -2). 310a (8-12}. (247) A.g.e. vr. 332b (26-29). {248) A.g.e. vr. 324a (20-24). 324b (1 1 · 1 6).

1 13

Page 127: XVIII. - turuz.com...Bunlara Ornek olarak: Macit Fahri, A history of istamic Philosopy. New York- 1983: T. J. De Boer, The History of Phi/osophy in islam. London 1970: De Lacy O'leary,

(kasri) olmak üzere i ki şeki lde değerlendiri l i r . B itki ler in ve her tabii cismin hareket i , tabii hareket diye adland ı r ı l ı rkan d ıştan yap ı lan bir etki sonucu cisimde meydana gelen harekete de kasri hareket denmektedir (249).

Bir başka aç�dan fiziki varl ı klar ağı r veya hafif oluşlar ına göre tasnif ed i lere\_ ağ ı r cis imleri n çevreden merkeze , hafif lerin ise merkezden çevreye doğru hareket ett ikleri ifade edi lmişt ir . Ayrıca Aristo' nun alemi ay-ustü ve ay-alt ı diye ikiye ayı rd iğ ın ı , ay-üstü alemdeki varl ı klar ın hareket in in dairevi yan i bel l i bir eksen etrafı nda olduğunu, zaman ın ölçüsü olan hareketin de bu tür hareket olduğu, ay-alt ı alemdeki varl ı kları n hareket in in ise düz yan i çizgi boyu kes int i l i hareket türüne g i rdiğ i b i l inmekted ir .

Fizik felsefesinde hareket kavramı na bağ l ı olarak zaman, mekan , mekanla i lg i l i o lmak üzere boşluk ve sonsuzluk gibi problemler tartışmalara konu olmuştur .

a) Zaman : Bir eylem ve olayı n b i r süreç iç inde gerçekleşt iğ i düşünülürse hareket i le zamanın iç içe ve birbir in i gerekl i kı lan kavramlar olduğu anlaş ı l ı r . N itekim Aristo zamanı hareket in ölçüsüdür d iye tan ımlam ışt ı r. B ir başka deyişle zaman, hareketi sayan, bel irleyen bir bir imdir. Dolay ıs ıyla zamans ız bir hareket düşünülemez. Hareket in , madde üzeri ndeki bir değişimi ve bir farkl ı l ı ğ ı ifade ettiğine göre madde, hareket ve zamanın i lk ve Ortaçağ fiz iğ in in temel konuları n ı oluşturduğunda şüphe yoktur . Bu yüzden baz ı l ıkçağ fiz ikçileri zaman ı hareketin içinde düşünerek onun ayrı bir resl ite olduğunu kabul etmemişlerdir (250).

(249) A.g.e. vr. 426b (1-24). (250) et-Talimü's-siJ/is. vr. 388b (5-7).

1 14

Page 128: XVIII. - turuz.com...Bunlara Ornek olarak: Macit Fahri, A history of istamic Philosopy. New York- 1983: T. J. De Boer, The History of Phi/osophy in islam. London 1970: De Lacy O'leary,

Zaman , kes int is iz n icel ik lerden (el -kemmiyetü ' l -muttas ı le) olduğu iç in an üzerinde çeşit l i spekülasyonlar sürüp g itmişt i r . Aristo'ya göre an, zaman ın parçası deği ld i r yan i zaman an­lardan oluşmuş bir nicel ik deği ld i r ; o , geçmişle gelecek aras ı n ı bel irleyen hayall (metafizik) b i r şeydi r yani zaman ı n reel b i r ke­s it i deği ld ir (251). Harekette h ız l ı l ı k- yavaş l ık söz konusu olduğuna göre bu zamana da yans ıyacakt ı r ; dolay ıs ıyla za­manda da önce l ik-sonra l ık , geçmiş- gelecek ve ş imdi g ib i kav­ramlar gündeme �elmekted i r . Tamamen z ihn in b i r so­yutlamas ı ndan ibaret olan zaman ın d ış dünyada bi r real itesi yoktur . Bir başka deyişle zaman tamamen bir şuur olayıd ı r. Bu yüzden Aristo zaman ın mahiyet in i an lamanın çok zor o lduğunu vurgular (252). Bununla beraber o , hareketten farkl ı ve b i r yönüyle varl ı k kavramıyla bir l ikte düşünülen bir kategorid ir .

b) Mekin : Mekan , fiz iğe a it b i r kavram olmakla beraber, ayn ı zamanda metafiziğin alan ı na g i ren öneml i bir problemdir . Aristo mekanın tan ım ına geçmeden önce onun daha kolay anlaş ı labi lmesi için baz ı nitel i k leri üzerinde durur. Mesela, herşeyden önce mekan, kuşatmayı ifade eder, somut b i r varl ı ğ ı yoktur yani metafiz ik b i r kavramd ı r; o , kuşatt ı ğ ı şeyden ne büyük, ne de küçüktür ; mekans ız b i r c ismin düşünü lmesi imkans ızd ı r yani cis im mekandan soyutlanamaz . Yön de mekanla i lgi l i olarak ortaya ç ıkan bir kavramd ır . Bu özel l ikleri s ı ralad ıktan sonra Aristo mekan ın tarifi ne ulaş ı r ve mekan, kuşatan c ismin iç yüzeyidir der {253). Bu tariften anlaş ı ld ığ ına göre günlük di lde kul lan ı lan mekan ın ifade ett iğ i an lam i le fiz ik ve metafizik felsefesinde mekan ın an lamı aras ı nda büyük fark

(251) A.g.e. vr 418)a (19-22 ve 29-31). 420b (18-26). (252) A.g.e. Vf 4 1 9b (27-29). (253) A.g.e. vr 372a {23-29). 372b (1 -13).

1 15

Page 129: XVIII. - turuz.com...Bunlara Ornek olarak: Macit Fahri, A history of istamic Philosopy. New York- 1983: T. J. De Boer, The History of Phi/osophy in islam. London 1970: De Lacy O'leary,

vard ı r. Günlük di lde rJ\ekfm, b i r cismin b i r yerde bulunmas ı n ı ifade eder, halbuki fels�ede bu o laya b i r cismin diğerine da­yanması ve onun üzerinde bulunması denir . Dolayıs ıyla fizik fel­sefes inde mekan kavramından söz edebi lmek iç in bir c ismin diğer cismi bütünüyle kuşatmas ı gerekir. Işte kuşatan cismin iç yüzeyi i le kuşat ı lan cismin dış yüzeyi arası nda hayali bir s ı n ı rdan ve bir ay ı r ımdan ibaret olan mekan ın madde i le bir i l işkis i yoktur; Q , tamamen metafizik bir kavramd ı r.

Bu durumda mekan i le kül li (tümel) ve mekan i le zarf aras ı ndaki i l işki tartışma gündemine gelmişt ir . Zira bu ik i kav­rarnda mekan gibi kuşat ıc ıd ı r. Öncel ikle Aristo cüz'ü (parça) kuşatan kül l i le mekan aras ı ndaki fark ı şöyle bel irt i r : Cüz' kül l 'den ayrı lmaz , ona bitiş ikt i r ; mekan ise kend inde yer tutana bitiş ik değil ona temas eder bir durumdadır . Bir başka fark da şudur ; cüz kül l 'ün içinded i r deni ldiği nde ona bit iş ik olduğu ve onunla b i r bütün lük ifade ett iğ i anlaş ı l ı r ; b i r şey mekandad ı r de­n i l ince yer tutan ı n mekanla bütün leşt iğ i anlamına gelmez . Ayrıca cüz kül l 'den ayrı olarak hareket etme imkan ına sahip değilken; mekandaki cisim ondan ayrı olarak hareket ade­bi lmektedi r (254}.

Mekan i le zarf aras ındaki farka gel ince Aristo bunu şöyle be­l irt ir : Zarf, bir şeyi kuşat ı r ve kuşatt ığ ı şeyle bir l ikte hareket eder; ancak mekan kuşatt ı ğ ı şeyle bir l ikte hareket etmez , o sa­b itt i r (255).

Aristo'nun evren anlay ış ına göre gökler, iç içe saydam küreler şekl inde olup dünya bunları n merkezinde yer al-

(254) A.g.e. vr 373a (9-18). {255) et-Taliim 's-salis. vr 374b (2-3).

1 16

Page 130: XVIII. - turuz.com...Bunlara Ornek olarak: Macit Fahri, A history of istamic Philosopy. New York- 1983: T. J. De Boer, The History of Phi/osophy in islam. London 1970: De Lacy O'leary,

maktad ı r. Bu durum da her d ış küre , iç kürenin mekanıd ı r . En d ıştaki feleği (el-felekü' l -a' la) kuşatacak birşey bulunmad ığ ı iç i n tümüyle evren in mekanı yoktur . En d ışta bu lunan feleğ i n ha­ricindeki tüm felekler, unsurlar ve birleş ik cisimler in mekan ı vard ı r (256). Bu konuda Es'ad Efendi Lat in skolastik ler i i le Farabi ve lbn Rüşd gibi Is lam fi lozofları n ı n Aristo'nun "evren in mekan ı yoktur . " ifadesin i an layarnad ıkları n ı veya yanl ış yorumlad ı klar ın ı bel irtir (257).

c) Boşluk (hala) : Mekan ve hareket, boşluk kavramı n ı be­raberinde getiı:en kavramlardır . Bir cismin hareket edebi lmes i iç in buna imkan sağlayari boşluğun bulunması b i r zorun lu luk olarak ortaya ç ıkar. Aristo Fizika' da bu kavramın l ı kçağ fiz ik fel­sefesinde nası l yorumland ığ ı üzerinde ayrınt ı l ı bir şeki lde durur . Sözgel imi boşluğun mevcud iyet in i kabul etmeyen Ana�sagoras i le karş ı tezi savunan Phythagorcuların , Demokritos ve Epi­ku ros 'un görüşler in i i rdeler. Ona göre evrende boş luk mevcut deği ldir . Boşluk sadece zihni b i r kuruntudan ibarett ir . Phytha­gorcuların "evren in üstünde ve ötesinde sonsuz boşluk vard ı r . " şeklindeki iddialarına karş ı Aristo "eğer öyle olsayd ı bu alemde o boşluğa bir işaret in bulunmas ı gerekird i . " diyerek bu tür görüşleri reddeder. Varl ı ğ ın i lkesinin atomlar ve atomlar aras ındaki boşluk olduğunu savunan Demorkitos ve Epi­kuros'un görüşlerin i de reddeden Aristo boşluğu c is imlerden bağ ımsız bir kavram olarak değerlendirir (25BJ.

Es'ad Efendi et-Ta'limü's-salis' in g i riş k ısmında "Boş luğu, kendisinde h içbir şey bulunmayan yani ağ ı r veya hafif hiçbi r

(256) A.g.e. vr 279b {27·29). 380a (4-10). (257) A.g.e. vr 380b (16-21). (258) A.g.e. vr 385b (2-3). 386b (2-5). 387a (7-1 1). (259) A.g.e. vr 20a (23·25).

1 1 7

Page 131: XVIII. - turuz.com...Bunlara Ornek olarak: Macit Fahri, A history of istamic Philosopy. New York- 1983: T. J. De Boer, The History of Phi/osophy in islam. London 1970: De Lacy O'leary,

varl ı ğ ı n olmadığ ı z ih�i b ir kavramd ı r. " d iye tan ımlamıştı (259).

Ayrıca o, ad ı geçen eserin dördüncü kitab ı nda "Boşluk , uzay ve evrenin üstünde düşünülen b i r uzakl ı kt ı r. Evren yarat ı lmazdan önce de var olan bu boş luk içinde evren yarat ı lmışt ı r . " (260J der. Bu konuda (boş luk konusunda) lbn R üşd'e göndermeler ya­parak boşluğun yaratma kavramı i le bir l ikte düşünüleceğ in i , ya­ratmayı kabul eden herkes in boşluğun varl ı ğ ın ı kabul etmek zo­runda olduğunu söyler . Bütün semavi din ler in , bu arada Islam kelamcı ların ın da bu düşüncede olduğunu vurgular (261).

d) Yaratma : Şarih Kott in ius ve Es'ad Efendi hareket ve boşluk kavramlarıyla yakı ndan i l işkisi bulunduğu için yaratma konusunu burada gündeme getirerek tartış ı rlar. Şarih 'e göre Aquinolu Thomas yaratmayı , birşey in cevherin i tamamıyla or­taya ç ıkarmak şekl inde an larken; Duns Scot yaratma, birşeyi yoktan bilf i i l icad etmekt ir veya hiçbir cüz 'ü bulunmayan varl ı ğ ı tamamiyle meydana ç ıkarmakt ı r şekl inde tan ımlamışlard ı r. Bu­rada Şarih , Duns Scot 'un tan ım ın ın "yoktan yaratma" (la an şey'- ex nihi lo) anlamına geldiğinden yaratma kavramın ı en iyi ifade eden bir tarif o lduğunu vurgulayarak kend isinin de bu görüşe katı ld ığ ın ı belirtir (262).

Es'ad Efendi'ye gel ince o, kelam i lminin temel prob­lemlerinden biri olan yaratma konusunu Maturidiler ve Eş'ariler yani Ehl-i Sünnet kelamcı ları açıs ından tartış ı r. Ona göre Maturidiler " halk , " , "tahltk" , "icad" ve "tekvin" gibi s ıfatiarın Allah' ın fi i li sıfatları olduğunu bunları n bir şeyi yoktan varl ığa ç ı karmanın kendisi o lmay ıp izafet kabi l inden birer i lke olduğunu söylemişlerdir . Ayn ı akıma mensub olan baz ı kelamcı lar ise yoktan meydana ç ıkarma i le ç ık ış ın farkl ı şeyler olduğunu vur-

(260) A.g.e. vr. 388b (4-5). (261) A.g.e. vr 388b (5-7). (262) A.g.e. vr. 416a (28-29): 416b {8-9).

1 18

Page 132: XVIII. - turuz.com...Bunlara Ornek olarak: Macit Fahri, A history of istamic Philosopy. New York- 1983: T. J. De Boer, The History of Phi/osophy in islam. London 1970: De Lacy O'leary,

gulayarak, aksi halde ç ı k ı ş ı n yarat ı lans ız gerçekleşmesi mümkün olmazd ı demişlerd i r . Eş'arllere göre ise yaratma, kud­ret in yok olana takdiri ve takd i r ed i len (makdur) in ise henüz hüviyet kazanmam ış , hiçbi r n ite l iğ i bu lunmayan imkan hal indeki varl ı ğ ı ifade ett iğ i bel irt i lmektedi r (263).

Konunun buras ında Es 'ad Efendi yaratma (halk) i le o luşma (tekevvün) aras ındiiki farkiara işaret ederek der ki : a) Oluşma önceden var olan - bir varl ı k üzerindeki iş lemi bel i rlerken ya; ratmada ise önceden var olan b irşey söz konusu deği ld i r . b) Oluşma, sureti kabul edecek olan konunun bu suretten yoksun olmasıd ı r . Yaratmada i se böyle b i r konu mevcut deği ld i r. c) Oluşma, bir harekett ir ; yaratma ise var olmayan ı n varl ı k sah­nesine ç ıkış ı demektir. d) Oluşma daima bel i n i b ir etken (fai l ) taraf ı ndan ortaya konan cüz'i b i r olayd ır . Yaratma ise kül li b i r olay olup, Al lah taraf ından meydana geti ri l i r . e ) Oluşma zaman ve mekan çerçevesinde gerçekleşt iğ i halde, yaratmada zaman , mekan ve hareket söz konusu deği ld ir (264).

Şarih Kottin ius Fizika' n ı n sekiz inc i kitab ın ı n sonunda Aristo açıs ından alemin yarat ı lmış olup olmad ığ ı meseles in i tart ışma gündemine getirerek bu konuda Lat in skolast ikleri n in yaratmay ı önceden (kadim) ve yeniden (cedid) yaratma şekl inde i k i ka­tegoride e le ald ı kları n ı Aristo'nun b i ri nci görüşü yan i ezelde ya­ratma f ikrin i benimsediğ in i ifade ett ik leri n i nakleder. Fakat Kot­t in ius bu görüşe kat ı lmayarak Aristo'nun alemin kadim olduğu fikrine sahip olduğunu isabet le bel i rt i r ve der ki : Aristo iman nu­rundan yoksun olduğu ve h içb ir Peygambere inanmad ığ ı iç in onda yoktan yaratma f ikri mevcut deği ld i r (265).

(263) A.g.e. vr 4 1 7a (8-12). (264) et-Talimü's-salis. vr 4 1 7a (14-29). 4 1 7b (1 -3). (265) A.g.e. vr. 422a (15-27).

1 19

Page 133: XVIII. - turuz.com...Bunlara Ornek olarak: Macit Fahri, A history of istamic Philosopy. New York- 1983: T. J. De Boer, The History of Phi/osophy in islam. London 1970: De Lacy O'leary,

e) Hareketin ezemiği \Aristo Fiz ika' n ı n sekiz inci kitab ı nda Tanr ı 'y ı " Hareket etmeyen hareket etti ric i " ve " l ık hareket et­t iren" terimleriyle niteler. Buradan kalkarak hareket in ezelil iğ i f ikrin i temel lendirmeye çal ış ı r . Ona göre l ık Muharrik ezeli olduğu için hareket de ezelid i r. Tanrı 'yı bu s ıfatla n ite leyebi lmek için hareket in ezeli olduğunu söylemek b i r zorunlu luktur . Ha­reket , zaman ın ölçüsü olduğuna göre zaman da ezelidir . Aris­to' nun iddias ı na bakı lacak olursa fi lozoflar aras ında Eflatun'dan başka hareket in sonradan olduğunu iddia eden bir başkas ı mevcut deği ldir . Şarih Kottinius'a göre Proklus(Ö.485) ve lbn Rüşd g ib i meşşailer de bu konuda Aristo'nun görüşünü aynen benimsemişlerdir . Oysa bu anlayış bütün semavi din iere aykı r ıd ı r . Şarih hareket in ezeli olamayacağ ı konusunda Ahd-i Atik' i n "yarat ı l ış " k ısmından nakli deli l ler get i ri r ve Hz. Davud'un "Ya Rabbi yeri ve gökleri sen el ler inle kurdun" ifadesine yer ve­rerek hareket in , dolayıs ıyla alemin Allah tarafından yarat ı lmış olduğunu savunur (266). Buna akli del i l olarak da, varl ı kları n bir anda deği l b i r vetire içinde peyderpey yarat ı lmış olmaları n ı gösteri r (267). Es'ad Efendi'ye gel ince, onun bu konuda lbn Rüşd'ün yan ında yer ald ığ ı görülmektedir. O şöyle der : Bütün cüzleriyle alemin ezelde Allah ' ın kudretiyle var olmas ı mümkündür. O'nun mutlak kudreti b ir zamanla kay ıtlanamaz. Dolay ıs ıyla onun kudret in in ezel ve ebede olan n isbeti eşit du­rumdadı r. Yani Allah d i lediğ in i ezelde sonsuz kudretiyle ya­ratma güç ve imkan ına sah ipt ir (26BJ.

f) Sonsuzluk : Aristo'nun varl ığ ı güç (kuwe) ve fi i l aç ıs ından ikiye ayı rd ığ ı bi l inmektedir. Sonsuzluk kavramın ı da bi lkuwe ve bi lfi i l sonsuz diye i kiye ayı rmaktadı r. H içbir nicel iğ in b i lfi i l son­(266} A.g.e. vr 409b (19-25). 4 1 fa (1 1-12). 413b (3-7). (167) A.g.e. vr. 414b (4-12). (268) A.g.e. vr. 414b (20-22 ve 27-29).

120

Page 134: XVIII. - turuz.com...Bunlara Ornek olarak: Macit Fahri, A history of istamic Philosopy. New York- 1983: T. J. De Boer, The History of Phi/osophy in islam. London 1970: De Lacy O'leary,

suz olamayacağ ı n ı , sonsuz luğun ancak b i lkuwe olacağ ı n ı sa­

vunan A risto , buna say ı ları ve her say ı n ı n katlar ı n ı örnek

göster ir . Ayrıca Abdera oku l u n u n atomist düşünceleri n i red­

detmek üzer'e b i r n icel iğ in sons uza dek b i l kuvve böl üne­

bi lece ğ i n i söyler . Es'ad Efendi Aristo fe lsefes inde sonsuz luğun

ne a n lam ifade ett iğ in i iy i kavrayabi lmek iç in bu terimin çeş it l i

karş ı l ı kları n ı şöyle z i rkeder : a) Sonsuzluk , uzan ı mı olmayan b i r

n ice l iğ in tedrlci b i r şeki lde aş ı lamamas ı anlamı na ge l i r ki buna

göre nokta sonsuz kabu l edi l i r . b) Sonsuzluk , uzan ım ı olan

ancak kated i lmes i mümkün olmayan şey karş ı l ı ğ ı nda kullan ı l ı r . c) Sonsuz luk , uzan ım ı o lan ve katedi lmesi mümkün olan fakat

çok zor ve uzun olduğundan sonsuz gib i kabu l edi len şey iç in

kul lan ı l ı r . Yer yüzünü katetmenin zorluğu karş ıs ında onun imkansız olduğunu söylemek gibi . d) Sonsuzluk, y ine aş ı l mas ı

güç bir nicel i ği ifade etmek üzere kul lan ı l ı r . Mesela Ok­

yanusları n uçsuz, bucaksız olduğunun söylenmesi gibi . e) So n­

suzluk, artt ı rma ve eksi ltmek suret iyle sonu getiri lemeyen şeyler karş ı l ı ğ ı nda kul lan ı l ı r. Buna say ı ve zaman kavramları örnek gösteri lebi l ir . Es'ad Efendi 'ye göre Aristo' nun anlad ığ ı manada sonsuzluk, b ve e ş ı klarında ifadesin i bulan son­suzluktur (269).

Es'ad Efendi , mant ı k bölümünde görüldüğü g ib i , Fiz ika 'n ın konuların ı incelediğ imiz bu bö lümde de yer yer gerek Aristo'nun ve gerekse Aristo yorumcusu Latin ve Is lam filozofla rı ndan ayrı ld ığ ı noktaları aç ık bir ifade ile bel irtmiştir . Ayrıca baz ı yer­

lerde Aristo'nun görüş lerine , baz ı yerlerde ise farkl ı düşünen Aristo yorumcuları n ı n görüş lerine kat ı ld ı ğ ı n ı ifade etmektedir .

(269) A.g.e. vr 338a (28-29). 338b (1 -20). 352a (7-14). 355a (26-29).

121

Page 135: XVIII. - turuz.com...Bunlara Ornek olarak: Macit Fahri, A history of istamic Philosopy. New York- 1983: T. J. De Boer, The History of Phi/osophy in islam. London 1970: De Lacy O'leary,

\ Özel l ikle Fiz ika' n ı n tercüme ve şerhine yazd ığ ı uzun g iriş

(mukadd ime) k ısmı nda Es'ad Efend i , beş bahis hal inde; Fi­zika'n ı n ismi , f iz iğ in bir i l im olup o lmad ığ ı , i l imler tasnifi g ib i pek çok konuda kendi görüşlerin i , düşüncelerin i bel irtmekted ir . Bu konular hakkındaki Es'ad Efendi 'n in düşünces in in b i l inmes i birçok açıdan önemlidir . Bunlar ın baş ında ise, XVI I I . yüzyı l ı n başı nda yaşamış bir Osmanl ı düşünürünün bu konular hakkı ndaki f ik irlerin in ne olduğunun b i l inmes in in yan ı nda, bu düşüncenin devrin i l im ve felsefe anlay ış ına ış ık tutması gel­mektedir.

Buraya kadar sekiz kitaptan oluşan ve l ı kçağ fiz iğ in in en temel eseri durumunda olan Fiz ika' n ın l oannis Kott in ius tarafı ndan yapı lan şerhini esas alan Es'ad Efendi 'n in lbn Rüşd'ün şerhinden de yararlanarak meydana get i rd iğ i et­Ta' limü's-sal is isiml i eserin i incelemiş bulunuyoruz .

122

Page 136: XVIII. - turuz.com...Bunlara Ornek olarak: Macit Fahri, A history of istamic Philosopy. New York- 1983: T. J. De Boer, The History of Phi/osophy in islam. London 1970: De Lacy O'leary,

D Ö R D Ü N C Ü B Ö L Ü M ES'AD EFENDi 'N iN KELAM ÇALIŞMALARI ....

Is lami i l imler aras ı nda f ık ıh 'tan sonra i lk tedvin edi len i l im­lerden birin in kelam i lmi olduğunda kuşku yoktur. Kelam'a dair baz ı maseieier in Hz. Peygamber ve sahabe döneminde gündeme geld iğ i , ayet lerde mücmel olarak ifade edi len baz ı ko­nulara bizzat Hz. Peygamber' in aç ık l ı k get i rd iğ i b i l inmektedir . N itekim Is lam ı n inanç s istemiyle i lg i l i bu hadis ler , hadis l i ­teratüründe muhtel if baş l ı klar alt ı nda toplanmışt ı r . Daha sonra fet ih ler döneminde Islam coğrafyas ı geniş leyip farkl ı d in , mez­hep ve kültür çevreleriyle temasa geçi l i nce lslam'a aykır ı düşen birçok hurafe ve bid'at ı n nüfuz ve hulü lünü önlemek, bunlara karş ı Is lam inançlar ın ı savunmak ve s istemat ize etmek kaçın ı lmaz bir zorunlu luk hal in i ald ı . I şte bu gibi dini, sosyal ve kült(jrel olaylar karş ıs ında "Kelam i lmi " ad ıyla yeni bir i l im teşekkül etti . Kelamcı lar taraf ı ndan bir çok tanım ı yap�lan bu i l im : "Vahiy i le sabit o lan dini hakikatleri akı l ve mant ı k yoluyla temellend irmek, lslam'a aykı rı düşen bid'at lerle mücadele etmek, has ım ları tarafı ndan ls lam'a yönelti len e leştir i lere bir metod dah i l inde cevap vermek, Is lam inançları etraf ı nda ortaya at ı lan bir takım şüphe ve tereddütleri g idermekten ibarett ir . " diye tarif edi lebi l i r.

VI I I . yüzy ı lda başlayan I ran , H ind , Eski M ı s ı r ve Yunan i l im ve kültür ürünlerine ait birçok eserin Arapça'ya tercüme ed i l - · mes i sonucunda Is lam i nançları n ı n bir l ik ve bütünlüğünü ko-

123

Page 137: XVIII. - turuz.com...Bunlara Ornek olarak: Macit Fahri, A history of istamic Philosopy. New York- 1983: T. J. De Boer, The History of Phi/osophy in islam. London 1970: De Lacy O'leary,

rumayı üstlenen kelam, bunlarla beraber gelen birçok problemi kendi i lke ve metodları dahi l inde tart ışmay ı da ihmal etmed i . Gazzali dönemine kadar mütekaddimin kelamc ı ları kendi lerine özgü metodlarla iman esaslar ı , Allah' ı n s ıfat ları , i rade hürriyet i , nübüvvet ve mead g ib i meseleleri tartışt ı lar ve bu i lmin kla­s iklerini vücuda get i rdi ler. Fakat Gazza li'den it ibaren Aristo mant ığ ın ın Islam i l imlerinde bir metod olarak kul lan ı lmaya başlanmas ı ndan sonra gelen kelamc ı lar ın müteahhirin ad ıyla an ı ld ıkları b i l inmektedir. Bunları n kaleme ald ığ ı eserlerde kelam ile fe lsefe meselelerin in iç içe işlendiği d ikkati çekmekted ir . Öyle ki kelama dair b i r eserin üçte ikisinin felsefe problemlerine ayr ı ld ığ ı görü lür. Adudiddin el- ici'nin ei-Mevakıf adl ı eseri bunun en güzel örneğin i teşkil etmektedir .

Müteahhirin kelarnc ı ların ın bir özel l iğ i olarak da kelam ve fel­sefe problemlerini kuşatan büyük ve muhteva l ı eserl erinin yan ı nda ayrı bir tür olarak lsbatü' l - vacib adıyla müstakil risaleler kaleme almış olmalarıd ı r. Allah ' ın varl ı ğ ın ı , dolay_lSıyla onun s ıfatiarı n ı konu alan bu tür risaleleri n daha çok Osmanl ı ve I ran ilim muhitlerinde ön p lana ç ıkt ı ğ ı ve bir l iteratür oluşturduğu görülmektedir . Sözgel imi Abdurrahman el-Cami (ö1 . 1 492} , Sad­reddin eş-Şirazi (öl . 1 498} , Celaleddin ed- Devvani (öl . 1 502} bu türde eser veren ve eserleri üzerine en çok şerh ve haşiye yaz ı lan bi lg in lerdir .

Ça l ışmamız ın konusunu teşkil eden Es'ad Efendi 'n in kelamla da i lg i lendiği ve bu konuda baz ı eserler kaleme ald ığ ı önceki bölümlerde ifade edi lmişt i . Bunlar aras ında er-R isale­tü' l- lahütiyye ile Haşiyetü lsbati ' l - vacib adlar ın ı verdiğ i risaleler, yukarıda sözü ed i len türden birer eserd i r (270J. Düşünürümüz bu (270) Bu eserlerin çeşitli nüshalan için birinci bölüme bakm1z.

124

Page 138: XVIII. - turuz.com...Bunlara Ornek olarak: Macit Fahri, A history of istamic Philosopy. New York- 1983: T. J. De Boer, The History of Phi/osophy in islam. London 1970: De Lacy O'leary,

i k i eser in b i rb i ri n i ta mamlay ı c ı mahiyette o ldugunu v u rg u layarak

a n ı lan Haş iye' n i n sonunda der ki " B u rada A l lah ' ı n varl ı ğ ı

çeş i t l i de l i l ler le i sbat ed i l d i . Fakat konuy la i l g i l i hat ı ra ge­

leb i lecek baz ı soru lara cevap veri lemed i : b iz bun lar ı er ­

R i�a let ü ' l - l ahut iyye is im l i r i sa lemizde izah ett i k . Gerçeğ i

öğrenmek i steyen oraya başvursun . '' (271) .

Es 'ad Efe nd i er-R i sa let ü ' l - lahut iyye ad l ı eser i n i Şeyhü l i s lam

M i rza Mustafa Efendi (ö l . 1 722) ' n i n isteğ i üzer ine yazm ış ve

ona ithat et mişt i r , eser b i r taksim , b i r mukadd i me ve beş

fas ı ldan o luş maktad ı r . O , "taksim" ad ı n ı verd iğ i k ı s ı mda zorun l u

ve mümkün varl ı klar ı n mah iyet leri üzer inde durmakta , mu ­

kadd ime 'de i se mümkün varl ı k lar ı n yokluktan var l ı k a la n ı na

nas ı l ç ı kt ı k ları n ı Farabi ve i bn S ina g ib i Meşşai f i lozoflar ı na

göndermeler yaparak aç ı k lamaktad ı r . Fas ı l lar k ı s m ı nda ise

A l lah ' ı n varl ı ğ ı , b i rl i ğ i , zat ı i l e varl ı ğ ı n ı n özdeş o lduğu g ib i p rob­

lemler ke lamc ı , f i lozof ve mutasaw ıf la r ı n bu kon u lardaki

görüş ler ine at ı f larda bu l unmak su ret iy le izah ed i l i r .

Haş iyet ü l sbat i ' l - vacib ad l ı esere ge l i nce , Bağdat l ı i sma i l

Paşa bunun Dewani' n i n i sbatü ' l -vac ib r isa les ine yaz ı lm ı ş b i r

haş iye o l d u ğ u n u söy l üyorsa d a (272) yapt ı ğ ı m ız karş ı laşt ı rma da

metn in Devvani'ye a it o lmad ı ğ ı ortaya ç ı km ışt ı r ; fakat kime a it

o lduğu hususu da henüz tesb it ed i l m iş değ i l d i r . Ayr ıca Es 'ad

Efendi de haş iyes i n i n h içbir yeri nde müe l l if ad ı ndan söz et ­

memekted i r . N itek im o , dönemin Şeyhü l i s l am ı M i rza Mustafa

Efend i ' n i n önde ge len baz ı değerl i ke lamc ı lar ı n yazd ı ğ ı " i sbatü ' l

vac ib " r i sa le ler in i kendi huzu runda okumas ı n ı r ica ett iğ i n i bu

s ı rada prob lem ler i tart ı ş ı rken ortaya koyd u ğ u fark l ı görüş ve

(271) E s 'ad Efen di. Hiışiyetü isbati 'l- vacib. vr. 2Ba (22-26). (272) Bağdatil ismayil Paşa. Hediyyetü 'l-iırifin ll is t. 1 339. s . 320.

125

Page 139: XVIII. - turuz.com...Bunlara Ornek olarak: Macit Fahri, A history of istamic Philosopy. New York- 1983: T. J. De Boer, The History of Phi/osophy in islam. London 1970: De Lacy O'leary,

eleştiri leri çok beğenen Şeyhül islamın ondan bir haşiye yaz­mas ın ı istediğini anl

_at ı r (273). Buradan da haşiye 'n in bel l i bir

metne değilde seçi lmiş problemlere dayandığ ın ı söylemek mümkün olmaktad ır . Yukarıda da belirti ldiği gibi , mahiyet iti­bariyle er-R isaletü' l - lahCıtiyye ' nin içerd iğ i prob lemleri konu alan bu haşiye , metafiz ikçi fi lozofları n (el-hukemaü' l - i lahiyyun) ve mutasawıfları n Allah ' ı n varl ı ğ ın ın del i le gerek kalmayacak kadar açı k, seçik o lduğu yönündeki ifadeleri i le baş lar, daha sonra onda klasik kelam eserlerinde olduğu gibi "vacib" , "mümkin " ve "mümteni" kavramları tartış ı larak varl ı ğ ın tasn ifi yapı l ı r (274).

Burada tan ıtmaya çal ışt ığ ımız bu iki eserin d ış ında şimdiye kadar h içbir kaynakta ad ı ndan söz edi lmeyen ve fakat araşt ı rmalarımız s ı ras ında Istanbul Üniversitesi Kütüphanes i Arapça Yazmalar Bölümü'nde 41 4 numara i le kay ıt l ı bulunan ei­Haşiyetü' l -feth iyye ale'ş-Şerhi ' I -Hanefiyye l i ' r-R isa leti ' I-Adudiyye adl ı kelama dair bir haş iyenin de Es'ad Efendi'ye ait olduğunu tesbit etmiş bulunuyoruz .

Mahiyet i it ibariyle bu haşiye, kelama ait problemlerden zi­yade klas ik mat in ierin d ibacesinde Islami geleneği yans ıtan ve sürekli olarak tekrarlanan "hamd" , "salat" ve "tah ıyye" gibi ke­l imeleri n sözlük ve dini terminolojideki anlamları n ı açı klar. Bunu yaparken gramatik tahl i l ier in yan ı s ı ra belağat ve mant ık ku­ral ları na s ı kça başvurulur . Peygamberi salat ve selamla anman ın dini duyguları ve Peygamber sevgis in i can l ı tutmanın yan ı nda; talebelerin her zaman karş ı laşt ığ ı bu terimleri bütün yön leriyle ortaya koyman ın yararı vurgulan ır (275). Eserin daha

(273) Es'ad Efendi. Haşiyetii isbatı-vacib vr. 2b (6-1 0). (274) Çalışmamızda bu iki eset'e ait esas aldığımız niishalar Sil/eymaniye Ktp. (Hacı Beşir Ağa). nr. 390'da bulunmaktadır. Haşiyetii isbati'l-vacib vr. 1 b-2Ba: er-Risaletii'l-lahutiyye ise vr. 67b-1 15a arasında mevcuttur. (275) A.g.e. vr. 1b-1Bvd. : 34a vd.

126

Page 140: XVIII. - turuz.com...Bunlara Ornek olarak: Macit Fahri, A history of istamic Philosopy. New York- 1983: T. J. De Boer, The History of Phi/osophy in islam. London 1970: De Lacy O'leary,

sonra k i k ı s ı m l a r ı nda b i l g i prob l e m i üzer inde d u rul u r ; b i l g i kes i n

(yaklnl) , z a n n l ve tak iidi o lmak üzere ü ç k ı s ı mda degerl e n d i r i l i r

Kes i n b il g iy e u laşman ı n şart ve yöntemler i n i n ne old ugu

araşt ı r ı l ı r. Bunu yaparken m ü e l l if ç e ş itl i f i lozof ve kela mc ı lara s ı k

s ı k göndermel e r yapar (276) .

B u rada şu öneml i h u s usa işa ret et m e m i z gerek i r k i ,

yukar ıda tan ıt maya ça l ı şt ı g ı m ı z Es 'ad Efend i 'ye a it eserden sa­

dece Haş iyetü l sbati ' l -vac ib nüshas ı tamam olup d iğer ler i ne ait

nüshalar eks i kt i r . Ayr ıca bel i rt i l mesi gereken bir d iğer ko n u da

bu r isale lerde ayr ı nt ı lar bir tarafa b ı rak ı lacak o lu rsa üç temel

problem üzer inde duru lduğu görü lür . Bun lar A l lah ' ı n varl ı g ı n ı n

isbat ı ; A l lah ' ı n varl ı ğ ı n ı n zat ı üzerine zait o lup o lmad ı ğ ı ; A l lah ' ı n

b i r l iğ i meseles id i r . B i z de bu s ı ra düzen ine göre bun lar ı k ı saca

tanıtmaya ça l ı şacağ ı z .

1 . Al lah ' ı n Varl ığ ın ın isbatı

I s lam düşünce tari h i nde Ki ndi ve Farabi'den it ibaren varl ı k

problemi üzer inde önemle duru lduğu , ge ne l l i k le varl ı ğ ı n zorun lu

(vac ib) ve zorunsuz (mümkin) o lmak üzere baş l ı ca ik i k ı sma

ayrı ld ı ğ ı , ezeli l i k ve yarat ı lm ı ş l ı k kavramlar ı n ı n da bu pers­

pektiften değer lendir i ld iğ i görü lü r . Varl ı ğ ı n bu şeki ldek i tas n if i n i n

kelamc ı la r taraf ından da ben imsen ip ku l la n ı ld ı ğ ı b i l i nen b i r

gerçektir . Es 'ad Efendi de prob l eme zoru n l u ve zorunsuz varl ı k

tasn if iy le baş lar . Zorunlu var l ı k sebepsiz var l ı kt ı r ; b i r başka

söy ley iş l e var o lmas ı ve varl ı ğ ı n ı devam ett i rmesi iç in h içb i r

şeye iht iyac ı o lmayan varl ı kt ı r ki bu A l lah ' ı n varl ı ğ ı d ı r . Zoru n s u z

varl ı k ise sebep l i var l ı k a nla m ı na ge lmekted i r . Yani var o la ­

b i lmesi iç in b i r sebebe daya na n , va rl ı ğ ı n ı başka s ı ndan ala n \

(276) A.g.e . vr. 39a vd.

127

Page 141: XVIII. - turuz.com...Bunlara Ornek olarak: Macit Fahri, A history of istamic Philosopy. New York- 1983: T. J. De Boer, The History of Phi/osophy in islam. London 1970: De Lacy O'leary,

demektir (277). Bu konuda Es' ad Efendi üçüncü bir kategori olan imkansızl ık (mümteni) kavramına d�ğiniyorsa da onun bir gerÇ:ektiğinin bulunmad ığ ı n ı , tamamen bir veh im ve kuruntudan iba-ret olduğunu söyleyerek üzerinde pek fazla durmaz .

Es'ad Efendi', Al lah' ı n varl ı ğ ı n ı isbat konusunda düşünürlerin iki farkl ı tav ı r sergi ledikleri n i söyler. Bunlardan bir inci grubu oluşturan mutasavv ıflar (es-sCıfiyyCın) i le teist fi lozoflara (ehl­müteeJiihCın) göre Al lah' ı n varl ığ ı herhangi b i r del i l ve isbata gerek kalmayacak kadar ayan ve beyand ı r. Bu konuda ortaya konulan del i l ler , insan ın fıtrat ında mevcut olan Tanrı düşüncesine yapı lan bir uyarıdan başka bir anlam taş ımaz. Ni­tekim lşraki düşünür Şehrazüri eş-Şeceretü ' l- i lah iyye adl ı ese­rinde bu gerçeğe işaret ederek Tanrı f ikrin in insanda doğuştan olduğunu bu konuda insan ı uyarmanın yeterl i o lacağ ın ı , n itekim bütün Peygamberleri n kul land ığ ı metodun da bundan farkl ı olmad ığın ı söylemişt i r. Gazzaıi ve Fahreddin er-Razi gibi ünlü kelamcı mozoflar da bu görüştedirler (278J. I kinci grubu teşkil eden bazı kelamc ı lar i le Meşşai fi lozofları akı l açıs ından Allah' ın varl ı ğ ı n ı n zorunlu değ i l nazari istidlal lerle isbatlanmak suretiyle anlaşı labi leceğin i savunurlar. Bunlar iddiaların ı isbatlamak üzere Allah ı n varl ı ğ ına dair birçok del i l ortaya koymuşlard ı r. Bu del i l ler de şöyle özetlenebi l i r : Zorunsuz varl ı k kendi kendine var olmayan ve varl ı ğ ı n ı devam ett i rameyen bir varl ı k türü olduğuna göre, i nsan z ihn in in i l l iyet prens ibi gereği bu zorunsuz varl ı ğ ı n bir nedenin in bulunması mant ıki b ir zorunluluktur . Varl ı kta tesadüfün asli bir prensib deği l , arızi ve ayrı nt ı larla i lg i l i b ir olay olduğu dikkate al ı n ı rsa kainatta meydana gelen en basit hareketten en karmaş ı k o laya kadar hepsin in b i r i l let i olduğu

(277) er-Risllletü'l-lllhütiyye. vr. 69b (2-5 ve 1 3-14). 70a (19-21). 70b (1 -3). (278) A.g.e. vr. 72a (13-20).

128

Page 142: XVIII. - turuz.com...Bunlara Ornek olarak: Macit Fahri, A history of istamic Philosopy. New York- 1983: T. J. De Boer, The History of Phi/osophy in islam. London 1970: De Lacy O'leary,

kabu l ed i l ecekt i r . i l l et l e r z i nc i ri sons uza dek surup git ­meyeceg ine göre . i l l et i o lmayan b i r i l k i l l ette durmak ge ­rekecekt i r . işte bu i l k i l let , zorun l u var l ı k o lan A l lah'dı r . Es'ad Efendi bu rada "var l ı k " i l e "ldid" ter im leri a ras ı ndaki derece

fark ı na işa ret le der ki : Icad mertebes i var l ı k martepesinden

sonra gel ir yani var o l mayan Icad ed i l mez . Şayet varl ık tt;i müy le

zorunsuz o lsayd ı h içbi r şey varl ı k sahnes i ne ç ı kamazdı. Çünkü

zorunsuz o lan bağ ı ms ız ve kendi kend ine yeter l i değildir (279). Es'ad Efendi 'ye göre eğer zorun lu varl ı k olan Atlah , var ol ­masaydl hiçbir şey var olamazd ı . B i r başka söyleyiş le varlık , tümüyle zoruns uz olsayd ı h içbir zaman varl ı k sahnesine ç ıkamazd1 (2BOJ.

2. Zat ve Varl ık Ayır ımı Düşünce tarihinde varl ı k felsefesin i temel lendirirkerı bl.rŞ.eyi.n

zatı ite varlığ ı aras ı nda bir fark olduğunu ve varl ı ğ ın ıfıta son­radan kat ılan bir araz n itel iğ i taş ıd ığ ın ı söyleyen fitoiofun lbn Sina olduğu bilinmektedi r. P roblemi tamame n düşünce planında değerlendiren fi lozof , önce birşeyin zatını , . sorira da varlığmı düŞünürüz diyerek zat ın varl ığa öncel iğin i savuntır. Bir baş,ka söyleyişle zattan varl ı ğa geç i l ir , varl ı ktan zata geçilrnez .

DüşOnce:n.in varl ıktan da önce olduğunu söyleyerek idealist b i r fi lozof .görünümü serg ileyen lbn Sina' n ı n bu teorisi hem 1-� lam, hem de Hm�tiyan skolast iklerinde büyük yankılara sebep olmuştur. SUrada şu hi.ısusu önemle bel irtmel iy iz ki zat ve varl ı k ayrımı i!e l bn Sina mümkün varl ı klar a lan ı� ı kasdetmişti r ; Allah'ın zatı söz konusu olunca O'nun zat ı i le varliğtnm .ö.i:deş olduğunu, bu hususta · bir ay ı r ım yapman ın tevhid ilke:&.inf z.e­deleyeceğirıi önem.te vurgulamışt ı r .

(27�) A.g.,e, Jtr. 7Zb (?.1 ). 74b (1-6.). (280-J A.�e. vr Tjlıı {9:-tur r4b.(�B-2t).

.129

Page 143: XVIII. - turuz.com...Bunlara Ornek olarak: Macit Fahri, A history of istamic Philosopy. New York- 1983: T. J. De Boer, The History of Phi/osophy in islam. London 1970: De Lacy O'leary,

Bu mesela, Allah' ı n zat r i le sıfatları aras ında bir ay ı r ım yap­manın caiz olup olmad ığ ı konusuyla yakından i lg i l i olduğu için kelamcı lar ın da üzerinde önemle durduğu b ir meseledir . Fakat Es'ad Efendi bu ay ı r ım ı mümkün varl ı klar alanı nda deği l de Allah' ı n zat ı i le varl ı ğ ı aras ı nda yapı lmış bir ay ır ım gibi ortaya ko­yarak tartışmaktad ır . Ona göre çoğu kelamc ı lar Allah' ı n varl ı ğ ın ın da zat ından ayrı düşünüleb i leceğ in i iddia ederlerken ; fi lozoflar, mutasawıflar ve Eş'ariler Allah' ı n zat ı i le varl ı ğ ı n ı n özdeş olduğunu , başka türl ü de düşünülemeyeceğin i söylemişlerdir. Çünkü, o , mut lak varl ı kt ı r, mutlak varl ı kta düşünce açıs ından dah i b i r ay ır ım yapı lamaz; yapı lacak olursa onda mutlakl ıktan söz edilemez. Ayrıca bu durum i lahi zat ı n bir l iği i lkesine ters düşer (281). Düşünürümüz, Muhyiddin l bn Arabi (öl . 1 240) ve talebesi Sadreddin Konevi (öl . 1 274) gibi Vahdet- i vücutcu mutasavvıf fi lozofların konuyla i lg i l i görüşlerine yer verdikten sonra der ki : "Bunların heps i Allah' ı n mahz varlık, mutlak varl ı k yani zat ı i le varl ığ ın ın ayn ı olduğunu söylemişler; Eş'ariler ise zat- ı i lahi hakkında "öz varl ı k" , "mutlak varl ı k" d iyerek ayn ı şeyi ifade etmiş lerd i r (282). Bu konuda Meşşai fi lozofları n ın görüşlerinin de bu paralelde olduğu bi­l inmektedir. Es'ad Efendi problemle i lg i l i lşrakilerden söz eder­ken onların lbn Sina gibi mümkün varl ı klarda zat ve vücut ayırım ı yapt ı kların ı , Allah hakkında böyle b ir düşüncenin muhal olduğunu söylediklerini anlat ı r (283). Kendis in in de Es'ad Efend i , Eş'ari ve Meşşailer g ib i düşündüğünü belirterek şayet böyle bir ayır ım yapı lacak olursa bunun "terkibe" yani Allah ın zat ın ın birleşik olduğu anlay ış ına yol açacağın ı ifade ederek , d iğer kelamcıları n görüşlerine �at ı lmadığ ın ı vurgular (284J. O, nihayet

(281) er-Ridletü'l-llhütiyye. vr. 75a (1 1-21). 75 (1 -4): HBşiyetü isblti'l-vlcib. vr. 14b (f-7}. (282) er-Ridletü'l-llhütiyye. vr. 75b (13-21 ).

(283) A.g.e. vr. 76a (2-Ş), 77a (14-16).

130

Page 144: XVIII. - turuz.com...Bunlara Ornek olarak: Macit Fahri, A history of istamic Philosopy. New York- 1983: T. J. De Boer, The History of Phi/osophy in islam. London 1970: De Lacy O'leary,

bu iht i laf ı n zoru n l u ve zoru n s uz varl ı klar a la n ı n ı b i rb i rine

kar ışt ı rmaktan kay nakland ı ğ ı n ı i sabet l e bel i rt i r . Ç ü nkü prob­

lemle i l g i l i varl ı k (vücut) teri m i Arapça'daki " kev n " i le

Farsça'daki "bCıden" ke l imel er iy le ifade ed i len varl ı ktan baş ka

b ir şeyd i r . Onlar it ibari varl ı ğ ı bel i rl e rken "vücut " m ut lak varl ı ğ ı

ifade eder (285).

Ko nuyla i lg i l i o lmak üzere düşü nürümüz lb n Arabl' n i n ta ­

sawuf felsefes inde öneml i b i r kavram o lan "a'yan- ı sabite" y i

tart ı şma gündemine get i rerek bunlar ı n Al lah' ın zat ı i le ayn ı o lup

olmad ı ğ ı n ı sorar. Bu teri m , adı geçen mutasaw ıfa göre varl ı ğ ı n

Al lah' ı n ezell b i l g is indeki mah iyet ler inden ibarett i r . Es 'ad Efendi

ise a'ya n - ı sabite' yi varl ı k sahnesine ç ı kma yeteneğine sahip

olan i mkan hal indeki varl ı klard ı r d iye nite ler (286).

Prob lemin genel iy le i lg i l i tart ı şmalardan so n ra düş ü n ü rümüz lbn S ina' n ı n Al lah' ı n zat ı ve mahiyet i aras ı nda b i r ay ı rı m

yap ı lacak o l u rsa o zama n O' nun mah iyete muhtaç o lmas ı ge­

rekir , m u htaç o lan ise mümkün varl ı kt ı r . Bu d u rumda Allah' ı

mümkün varl ı klar kategoris-inde mütalaa etm e k g ib i b i r hataya

düşülür . Z i ra O 'nun b i r i l leti n i n o lmas ı bu i l iet i n de ya mah iyetin

kendis i veya ondan başka s ı olduğu düşünülür ; eğer bu i l l et

mah iyetse b u n u n varl ı ktan önce o lmas ı gereki r ki bu i m kans ı z

b i r şeydi r . Şayet o i l let mah iyet' in d ı ş ı nda b i r şeyse o zaman

Al lah' ı n ona muhtaç ol mas ı icabeder , bu ise zorun lu varl ı k

hakkı nda düşünü le meyecek b i r durumdur şek l indeki görüş ünü

aktarı r (287). Bütün bun lardan sonra kendi tavrı n ı " A l la h ı n

varl ı ğ ı n ı n , d ı ş ı nda mahiyeti yoktur , e ğ e r o lsayd ı başkas ı na

(284) A.g.e. vr. 76b (13- 1 8). 83a {2-7). 85a (12- 1 4). (285) A.g.e. vr. 76b (1 9-2 1). 77a (1-7). (286) A.g.e . vr. 79a (1 -51 6). 79b (1-2 ve 13-20). (287) A.g.e. vr. 97a (12- 15).

1 3 1

Page 145: XVIII. - turuz.com...Bunlara Ornek olarak: Macit Fahri, A history of istamic Philosopy. New York- 1983: T. J. De Boer, The History of Phi/osophy in islam. London 1970: De Lacy O'leary,

muhtaç olmas ı gerekirdi " d iyerek ortaya koyar ve böylece lbn Sina'n ın yan ında yer a ld ığ ı n ı gösterir (288).

Bununla beraber problem üzerinde sürüp giden tartışmaların ayn ı düşünceyi fark l ı üsluplarla ifade etmekten kaynakland ığ ı n ı bel irten Es'ad Efend i , bu farkl ı görüşlerin b i r noktada uzlaşa­bi leceğ in i de söyler (289).

-

3. Al lah ' ın Birl iği

Düşünce ve din ler tari hinde Tanrı fikri , monoteizm ve po­l iteizm tart ışmas ın ı da beraberinde getirmiştir . D in lerin de buna göre tek tanrı l ı ve çok tanrı l ı dinler şekl inde tasn if edi ldiği bi­l inmektedir. Genel l ikle kitabi d in ler tek Tanrı i nanc ı na dayanan din lerdir . Semavi diniere mensub olan teologlar Allah ' ı n b irl iğ in i akli ve nakli deli l lerle isbat etmek içi n çok geniş b i r l iteratür oluşturmuşlardır . Yukarıda sözünü ett iğimiz Is lam kelamcı ları n ın ortaya koymuş oldukları eserlerde bu konu müstaki l b ir baş l ı k alt ı nda incelendiği gibi , ayrıca isbat' ı vacib risalelerin in de as ı l konuları aras ında yer al ı r.

Es'ad Efendi , Al lah' ın birl iğ i hakkı nda Kur'an ve Sünnette yer alan nakli del i l lerden başka akli ve mant ıki del i l iere de başvurman ın gerekl i olup olmadığ ın ı tartış ı r. Akli del i l lerin her bakımdan gerekli ve doyurucu olduğu konusunda fi lozoflar aras ı nda görüş birl iği olduğu halde bazı kelarncı ları n nakli de­l i l lere dayanmanı n yeterli olacağ ın ı iddia ettiklerin i söyler. Meşşai ve lşraki filozofları i le daha ziyade müteahh irin kelamc ı ları n ı n bu konuda ortaya koyduğu on del i l i s ı ralar. Bun­lardan baz ı ları şunlard ı r : I ki zorunlu varl ığ ın bulunmas ı

(288) A.g.e. vr. 97a (12-15). (289) A.g.e. vr. 97a (12-15).

132

---- ·

Page 146: XVIII. - turuz.com...Bunlara Ornek olarak: Macit Fahri, A history of istamic Philosopy. New York- 1983: T. J. De Boer, The History of Phi/osophy in islam. London 1970: De Lacy O'leary,

mümkün değ i ld i r ; çünkü zorun l u l uk kav ram ı mah iyet o la rak

ik i l iğe ayk ı r ıd ı r (290). Ayrıca i ki zorun l u varl ı k kabul ed i ld iğ i tak­

d i rde ara lar ı nda bir fark ı n o lmas ı gerekecekt i r ; çünkü i k i l i ğ i be­

l i rleyen ay ı nc ı bir n i te l ik o lmadan i k i l i k olmaz , aks i halde özdeş

o lduklar ı d üşün ü l ü r ki bu da i ki l iğe ayk ı r ıd ı r (29 1) .

Bu ko nudaki tart ı şmaları aktard ı ktan sonra Es 'ad Efend i der

ki : Al lah , bütün m ümkün varl ı klar ı n fa i l i l let id i r . Şayet bu fa i l

i l let , i k i o lursa i k i farkl ı hüviyetin herbir i zoru n l u l u kta ortakt ı rlar .

Mümkün varl ı klar ı vucuda get i rmede gösterecekler i işt i rakin

geçersiz ve i m kans ız o lduğunu söylemek durumunday ı z . Z i ra

bağ ı ms ı z o lan ik i i l iet in var o lmas ı ve ay n ı şeye yönelmesi

imkans ızd ı r . Ayrıca varetmek üzere yöneld i kl eri şeyi n , ayn ı

ölçüqe i rade v e kudret ler in i gerçekleşt irmeye müsait o l mas ı da

yine mümkün deği ld i r . Bu gib i s ebeplerden ötü rü zoru n lu

varl ı ğ ı n her bakı mdan bir o lmas ı akl ı n ve mant ı ğ ı n gereğid i r . B i r

başka yönden ik i zorunlu va rl ı ktan b i r i zoru n l u fakat ya ratma i le

mukayyed deği ld ir de denemez ; çünkü zoru n l u l u k kavra m ı nda

böyle bir ist isnaya yer yoktur (292).

D üş ü n ü rü müz akli del i l leri n yan ı s ı ra "v icdani" dediğ i psi­

ko loj i k de l i l leri n de ayn ı derecede tutarl ı o ld u ğ u n u , ku l luğun

anca k b i r Tanr ı 'ya yap ı labi leceğ i n i ; çok Ta nr ı sözkonusu o l u nca

samimi b i r ku l luk ve riyas ı z b i r ibadet in alam ı yacağ ı n ı sav u n u r

(293).

(290) A.g.e. vr. 97a (15-21). (291) A.g.e. vr. 99a (3-6). (293) A.g.e. vr. 1 0Ba (8- 1 9). (293) A.g.e . vr. 1 15a (1 1 -21).

1 33

Page 147: XVIII. - turuz.com...Bunlara Ornek olarak: Macit Fahri, A history of istamic Philosopy. New York- 1983: T. J. De Boer, The History of Phi/osophy in islam. London 1970: De Lacy O'leary,

Es'ad Efend i ' n i n kelam konusundaki görüşler in i izah etm eye

ça l ışt ığ ı m ız bu böl ü mde , onun görüş lerin i kendi tel if i o lan ve

ayr ıca haşiye olarak tel if ett i ğ i d iğer eserler inden naklen ver­

meye çal ı şt ı k . G erek " i�bat- ı vacib" ve gerekse "zat ve varl ı k

ayı rımı " gibi temel kelami problem ler konusunda o , hemen

hemen bütün I s lam kelamcı ları na ve eserlerine at ıflarda bu­

lunur . Bun lardan görüşler ine kat ı ld ı kları n ı ve kat ı lmad ıklar ı n ı be­

l irterek kendi görüş ü n ü n ne olduğunu ise aç ı kça ifade et­

mektedi r. Ayrıca o, bu konularda mutasawıfları n görüş leri ne de zaman zaman yer vermekted ir .

Es'ad Efend i 'n in gerek met in ve gerekse haşiye şekl i nde ka­leme ald ığ ı bu üç eseri nde problemleri sadece kelam aç ıs ı ndan değil ayn ı zamanda çeşit l i felsefe ekal lerine mensub fi lozoflar ın görüşlerine de at ıflarda bulunmak suret iyle geniş aç ıdan değerlend i rdiği görü lmekted i r. Kendis in in geleneksel Eş'ari­Maturidi akldesine bağl ı bir Osmanl ı mütefekkiri olduğu bi­l inmekle beraber zaman zaman Meşşai ve bazan da mu­tasawufları n görüş lerine kat ı ld ığ ı d ikkat çekmektedir . Bu bakımdan onun bir düşünür ve i l im adamında bulunması ge­reken bütün üstün n ite l iklere sahip olduğunu rahat l ı kla söyleyebi l i riz .

134

Page 148: XVIII. - turuz.com...Bunlara Ornek olarak: Macit Fahri, A history of istamic Philosopy. New York- 1983: T. J. De Boer, The History of Phi/osophy in islam. London 1970: De Lacy O'leary,

DEGERLENDiRME V E SONUÇ

Tarihte en büyük ve tek hanedana dayanan en uzun ömürlü devletleri n baş ı nda yer alan Osmanl ı Devlet i 'n in b ir çok bakımdan önemli bir dönemin bi l im ve düşünce dünyas ın ı ayd ınlatmaya yönel ik b i r araşt ı rmada sözkonusu edi lenleri n b i r genel değerlendirmesinin yap ı lmas ı faydal ı olacakt ı r. Bu araşt ı rmada genelde XVI I . yüzy ı l ı n sonu ile XVI I I . yüzy ı l ı n baş ındaki i lmi ve felsefi ortamla, özelde bu dönemde aktif ola­rak bi l imsel ve felsefi faal iyet lerin içinde yer alan Yanyal ı Es'ad Efendi 'n in konumunu bütün yönleriyle ortaya koymaya çal ı şt ık .

Osmanl ı Devlet i'nde i lk kurulan müesseselerden b iri de medreselerdir . Osmanl ı devlet inde i lk medrese , 1 330 y ı l ı nda Orhan Bey zamanında iznik'te kuruldu . l ı k müderris i Davud- ı Kayseri(ö l . 1 350} o lan bu i l k medreseyi müteakip, Osmanl ı Devleti 'nde birçok medrese açı ld ı . Selçuklu tedris model ine göre faaliyet ler in i sürdüren bu i lk medrese lerdeki eğit im­öğret im bel l i b ir gel iş im trend i içerisinde devam etmekteydi .

Özel l ik le Fat ih döneminde oldukça can l ı b i r dönem geçiren medrese ve ülemanı n o günkü münakaşa ett iğ i konular, ge­nell ikle felsefe ve kelam konularıyd ı . Buna en iyi örnek ise Fatih' in Hocazade i le Al i TQsfden Gazzali ve lbn Rüşd'ün '1ehafüt"ler ini esas alarak yen i b i rer '1ehafüt" yazmalar ın ı ve bu konu üzerine huzurunda tartışmaların ı istemesidir. Ayrıca yine Fatih' in huzurunda "tevh id" konusunda Hocazade ve Mol la Zey­rek' in yedi gün süren tartışmaları da bu devrin ne derece canl ı b i r felsefi ve kelami ortama sahip o lduğuna örnek olarak gösteri lebi l i r .

135

Page 149: XVIII. - turuz.com...Bunlara Ornek olarak: Macit Fahri, A history of istamic Philosopy. New York- 1983: T. J. De Boer, The History of Phi/osophy in islam. London 1970: De Lacy O'leary,

Medreseler , Fat ih dönemindeki can l ı l ı k kadar olmasa da kısmen olumlu durumunu , Kanuni döneminde de korudu . N i ­tekim ibn Kemal , Mat rakç ı Nasuh g ib i baz ı b i lg in ve düşünürler ise Kanuni Devri b i lg in lerid i r . Ancak Kanuni'den sonraki dönemlerde Kat ip Çelebi gibi baz ı istisnai şahsiyetler ç ı ksa da; art ı k medrese s istemi ve i lmiye s ın ıf ı aras ı ndaki çözülme ve olumsuzluklar artarak devam etmişt i r .

Lütfü Paşa, Ali, Koçi Bey , Kat ip Çelebi g ib i b i rçok ta ri hçi ve bi l im adamı bu bozulmaya işaret ederek çareler gösterdi ler . Ne var ki bozulman ı n önüne geçi lememekteyd i , bu ise devlet ve mil let hayat ı n ı n birçok yönüne olumsuz olarak yans ımaktayd ı .

Nihayet Osmanl ı yönetici leri , XVI I I . yüzy ı l ı n baş ı nda bu me­seleye kökten el koydu . Bu cümleden olarak devlet çok yönlü birçok tedbiri uygulamaya baş lad ı . Zira idareci ler, artı k Bat ı 'yla araları ndaki mesafenin de, Osmanl ı aleyhine açı lmaya başla� ı ğ ın ın farkına varm ışlard ı .

Onsekizinci yüzy ı l ı n başları nda önce i lmiye s ın ıf ına çeki düzen verebi lmek için çeşit l i hatt- ı hümayOnlar yay ın land ı . Mat­baa kuruldu . Kütüphaneler aç ı l d ı . Avrupa'ya elçiler gönderild i . Tercüme heyetleri oluşturu ldu .

Herb iri o ldukça öneml i o lan bu tedbirlerden özel l ik le '1ercüme heyetleri"n in yeni dönemdeki fonksiyonları çok daha fazla bir ehemmiyet arzetmektedir . Çünkü felsefe ve b i l im dünyas ı n ı n i lerlemesine bakt ığ ımızda , çeviri faal iyetleri daima i leri hamlenin i lk ad ımları olmuştur . Bunun için bu dönemdeki çeş it l i çev i ri faal iyet leri oldukça öneml id ir . Özel l ikle Es'ad Efen­d i 'n in başı nda bulunduğu ve bizzat kendis in in de çev i ri ve şerh in i yapt ığ ı eserlerin konusu itibariy le önemi aç ı kt ı r . Zira bunlar , mant ı k ve felsefeye dair olan eserlerd i r .

1 36

Page 150: XVIII. - turuz.com...Bunlara Ornek olarak: Macit Fahri, A history of istamic Philosopy. New York- 1983: T. J. De Boer, The History of Phi/osophy in islam. London 1970: De Lacy O'leary,

Bu arada şunu da bel i rtel im k i , bugüne kadar Osmanl ı Dev­leti 'n in geri kal ış ı nda felsefe ve akli i l imiere düşmanl ı ğ ı n , yan ı nda, on ları yasaklaman ı nda b i rinc i derecede ro l ald ığ ı iddia edi l i rd i . Bunun böyle olmad ığ ı na , Es'ad Efendi ' n in döneminde yaşamış , büyük ihtimalle de onun Grekçe'den çev i ri yapan he­yet inde görevl i bir Rum Osman l ı vatandaş ına 1 725'te veri len berat tan ı kl ı k etmekted ir . Bu berat ise özü it ibarıyla "Aristo 'nun kitapların ı n tercüme ed i lmesi h izmet inde bulunanlar ın her türlü vergiden muafiyet in i" içermektedir .

Ayrıca bu berat , 1 741 y ı l ı nda kenarı na düşülen bir der­kenarla yeni lenmiştir .

l l

Bu araşt ı rmada mant ı k, felsefe ve kelam çal ışmaları in­ce lenen ve 1 731 'de ölen Yanyal ı Es'ad Efend i 'n in müderrisl iğ i , kad ı l ı k görevi ve i lmi şahsiyetin in yan ında, özel l ikle tel if ett iği eserleriyle çevi ri ve şerh in i yapt ığ ı eserlerin in öneminin oldukça büyük olduğu ortaya ç ıkm ışt ı r. Bu önemin bir inci nedeni , XVI I I . yüzy ı l ı n başı nda yaşamış bir Osmanl ı b i lg in v e duşünürünün nas ı l b ir felsefi anlay ışa ve bi lg i b ir ik imine sahip o lduğudur. I kinci neden ise Es'ad Efendi ' n in düşüncelerin in , devrindeki Os­manl ı i lmi ve felsefi hayat ı n ı yans ıtması aç ıs ı ndan sahip olduğu önemdir.

Gerek mant ık , gerekse fiz ika tercüme ve şerh lerine oldukça geniş ve kapsaml ı birer g i riş(mukaddime) yazan Es'ad Efendi , bu eserlerin genel inde, bi lhassa da g i riş k ıs ımları nda kendi zen­gin bilgi ve düşünce birik imin i konuşturmaktad ı r . N itekim o, ken­dis in in yapt ığ ı n ı n salt bir çeviri olmad ığ ı n ı bu eseriere yazd ığ ı g i riş ler inde ifade etmektedir . Kelam konusundaki düşünceler in i

137

Page 151: XVIII. - turuz.com...Bunlara Ornek olarak: Macit Fahri, A history of istamic Philosopy. New York- 1983: T. J. De Boer, The History of Phi/osophy in islam. London 1970: De Lacy O'leary,

ise hem kend i te l if i , hem de haşiye olarak yazd ı ğ ı eserlerinde di le get i rmekted i r .

Mant ık şerh ve tercümes ine yazd ığ ı g ir iş(mukaddime) kısmı nda Es'ad Efendi , öncelikle mant ığ ı n tan ım ı ve bu ad ın menşei üzerinde durur. Kend inden önceki fi lozoflar ı n mant ı k tan ım lamaları n ı belirtt ikten sonra kendisi de mant ığ ı şöyle tasvir eder: Mant ı k akl ı ve ifadeyi mükemmelleşt i ri r. Mant ık sayesinde akı l , d ikkat le tasawur eder, doğru ayı rma yapar, karar verir , kendi i lkelerinden kalkarak doğru ç ıkar ım yapar . Bu tasv irler gösteriyor ki , Es'ad Efendi mant ığ ı akı l , ifade , doğru ç ıkarı m i l işkis in in merkezinde ve temel inde görür .

Mant ı k'a dair yazd ığ ı mukaddimeda Es'ad Efendi mant ığ ı , Ortaçağ Is lam ve Bat ı dünyasıy la çağdaş ı Lat in dünyas ındaki taksimatma dayanarak izah eder. Onun buradaki izahat ı ndan anlaş ı ld ığ ı na göre o, devrindeki , özel l ik le ıtalya'daki mant ı k ve felsefe çal ışmaları ndan haberdar görünmektedir . Mant ığ ı önce doğal(tabii) ve yapma(s ınai) mant ı k; yapma mant ığ ı da teori k (muallem) ve prat ik(Müsta'mel) mant ık k ıs ımlarına ayır ı r.

Mant ı k b i r bi l im mid i r? sorusunun cevabındaki çeşit l i tartışmaları naklettikten sonra o , teorik mant ığ ın bir bi l im olduğu görüşüne varır. Çeşit l i değerlendirmelerden sonra da pratik mant ığ ın da teorik mant ığa dayanmas ı onun da bir bi l im olduğu sonucunu doğurur demektedir .

Mant ığ ın konusunu izah ederken Ortaçağ boyunca tart ı ş ı lan adcı larla(nominalistler) , gerçekçi ler(real ist ler) ' in tart ışmaianna yer ve�erek real istlerin hakl ı o lduğunu bel irt i r ve onları n yan ında yer a l ı r . Es'ad Efend i 'n in bu real ist l iğ i daha çok Aristo re­al istl iğ in in devamı olarak görülmel id ir .

138

Page 152: XVIII. - turuz.com...Bunlara Ornek olarak: Macit Fahri, A history of istamic Philosopy. New York- 1983: T. J. De Boer, The History of Phi/osophy in islam. London 1970: De Lacy O'leary,

Es'ad Efend i , mant ığ ın diğer i l imlerle i l işkisi üzerinde du­rarak onun özel l ik le spekü lat if i l im ierin tahsi l inde gerekl i ve zo­runlu olduğu düşüncesindedir .

Mant ık çeviri ve şerhine l sagoge'den baş layan Es'ad Efendi , buradaki örneklerin in hemen heps in i Is lam kültür unsurla rı ndan seçer. Kategori ler bahsinde ise kategori kel imes in in an lam ına temas ederek bu kel imenin "bi r şeye yüklenen şey" an lamına geld iğ in i bel irterek bu kavramın bu anlamdan a l ı narak, kainatta tabiat ları gereği üstün varl ı klar, alt varl ı kları n üzeri ne yüklendiği iç in , on kategorin in iş lendiğ i kitaba ad olmuştur, demektedir .

Akl ı n üç iş levine karş ı l ı k üç öğreti baş l ığ ı alt ı nda ise Es'ad Efendi , terim , önerme ve kıyas konuları n ı işler. Bu k ıs ımda o, özel l ikle Türkçe terimlerle konuyu örneklendirerek anlat ı r . Mesela "duvar'' , "beyaz", "duvar akt ır'' g ib i örneklerle terim ve önermeyi izah eder. Bu durum, onun Grekçe'den Arapça'ya çevird iğ i b i r saf mant ı k kitabı nda Türkçe terimleri de kul land ığ ı n ı göstermektedir ki bu , onun b ir başka orij inal yönünü işaret et­mektedir.

l l l

Aristo'nun temel felsefe eserlerinden o lan Fiz ikan ı n tercüme ve şerh ine yazd ığ ı g i riş(mukaddime) kısm ında ise Es'ad Efendi , öncel ikle felsefeyi ''var olan herşeyin hakikat ı n ı b i lmekt i r'' d iye tan ımlar k i , paripatetik geleneğe uygun bu tan ımdan sonra da felsefeyi "bütün i l imierin kendis inden ç ıkt ığ ı b i r kaynak" olarak kabu l eder. Bu felsefe tan ım ın ı temel alarak kendine özgü bir i l imler tasn if i yapar . Bu tasn ifte Aristo'yu temel almas ına , çeşit l i felsefe ekal ler in in i l im tasn ifler in i de zikretmes ine rağmen , ta­mamen on lara bağ l ı ka lmad ığ ı gibi diğer Is lam fi lozof ve b i l -

1 39

Page 153: XVIII. - turuz.com...Bunlara Ornek olarak: Macit Fahri, A history of istamic Philosopy. New York- 1983: T. J. De Boer, The History of Phi/osophy in islam. London 1970: De Lacy O'leary,

ginler i n in i l imler tasn if in i de tekrar etmez ve ben imsemez . Ken­dis i , d iğerler inden ayrı bir tasn if yapar.

Fiz ika'ya yazd ı ğ ı g i riş (mukadd ime)'te de aynen mant ık iç in yazd ığ ı g i rişte yapt ığ ı gibi , fiz iğ in bir i l im olup olmad ığ ı i le i lg i l i tartışmaları n ı nakleder. F iz iğe i l im deği l d iyenler, onun t ikel ve değişen varl ı kları konu edindiğ in i i ler i sürerler. Felsefe tarih inde bu görüşe Herakleitus , Krat i los ve Platon gibi fi lozoflar sa­h ipt i rler. Fiz iğ in bir i l im hatta teorik bir i l im olduğunu Aristo , Yahya en- Nahvi , Themist ius , 1 . Rüşd, A . Thomas gibi fi­lozofları n savunduğunu söyleyen Es'ad Efendi , kendin in de bu düşüncede olduğunu özel l ikle bel irt i r. Burada şunu hemen be­l irtel im ki , bu görüş Skolast ik Ortaçağ düşünces in in bir devamı demekt ir . Oysa , Es'ad Efendi 'n in yaşadığ ı dönemde felsefen in art ı k prat ik b ir b i l im olduğu ve deneyle yoğun bir şekilde in ­celenme ve uygulanma alan ı kazandığ ı , bugün bi l inen b ir gerçektir .

Fiz iğ in konusu hakkı ndaki lbn Rüşd , Yunanl ı ve L�t in Aristo şarihler i , 1 . Sina, D. Scot gibi skolast ikleri n tan ımları n ı ayrı ayrı zikrederek bunların tel if edi lebi leceğin i söyler ve böylece onun temel konusunun "o luş ve bozuluşa tabi olan duyular varl ı klar alan ı" o lduğunu bel irtir .

Fizika'n ı n ismi üzeri ndeki b i r çok spekülasyonu zikrederek bunları n doğru olmad ığ ın ı ifade eder ve şu tesbitte bulunur: "Kitap bu ad ı Aristo'dan sonra almışt ı r . Bu ismi ona öğrenci lerinden veya eserlerin in kataloğunu haz ı rlayan pe­ripatet ik ekole bağ l ı olan lardan biri vermişt ir ." Bu değerlendirmeyle o , Aristo'nun Metafizika adl ı esir ine bu ad ın daha sonra veri lmesi gibi , Fiz ika'n ı n ad ı n ı n da bu esere daha sonra veri ldiğ in i bel irt ir-. 140

Page 154: XVIII. - turuz.com...Bunlara Ornek olarak: Macit Fahri, A history of istamic Philosopy. New York- 1983: T. J. De Boer, The History of Phi/osophy in islam. London 1970: De Lacy O'leary,

l l keler(mebadi) , i l let ler ve hareket g ib i temel konu ları içeren Fiz ika' n ı n tercüme ve şerhinde Es'ad Efend i , yer yer Aristo şarih lerin in kat ı lmad ığ ı görüşlerin i bel i rt i r . O , gerek bu konudaki kendi görüş ler in i ve gerekse d iğer yerlerdeki kendi düşünceleri n i " . . . bana göre . . . " , " . . . ben derim ki . . . " , " . . . bu konuda benim görüşüm şudur . . . " g ib i ifadelerden sonra açı klar.

l i kçağ fi lozofları n ın i l ke problemine get i rd ikleri aç ıklamalara , Fiz ika çerçeves inde değinen Es'ad Efend i , konuyu Aristo ve şarih lerin in yorumları doğrultusunda izah eder. Buna göre i lke, i lk olan veya kendisi nden başka şey oluşan ya da onunla başka şeyin bi lg is i elde edi lendir . Bu an lamda i lke'n in i l letten farkl ı olduğunu bel irterek i lken in i l letten daha genel b i r kavram olduğu yani her i l iet in i lke; ancak her i l ken in i l let olmad ığ ın ı ifade eder.

Aristo ve şarihlerinden bir k ısmı n ın görüşleri doğrultusunda heyu la ile adem(yokluk) arası ndaki farkl ı l ı k bel irt i l i r. Buna göre heyula, adernden başka şeyd i r deni ldiğ i nde burada, somut maddenin teşekkülünden önceki heyula i le adem ayn ı şeymiş gibi alg ı lansalar da b iri yokluk durumunu ifade ederken, diğeri imkan hal in i bel i rler deni lerak ik is i aras ındaki fa.rk ortaya ko­nulmaya çal ış ı l ı r. Heyula i le adem arası ndaki farkl ı l ı ğ ı kabul eden Es'ad Efendi , bu farkl ı l ı ğ ı bel irten yukarıdaki aç ıklamalara kendisi şu izahat ıyle i lavade bulunur: Heyula, b ir bakıma araz say ı l ı r , adem ise bizzat var olmayand ı r. Heyula varl ığa geçme imkan ı n ı bel irleyen bir cevherdir . Adam' i n ise cevherl ik le her­hangi bir i lg isi yoktur . Bu açı klamalarıyla Es'ad Efendi bu iki kavram arası ndaki farkl ı l ı ğ ı daha net vurgulamaya çal ış ı r . Ge­nelde ifade edi ld iğ i gibi bu konuda da o , Aristo ve şarih lerinde daha kapal ı görüneni daha açı k olarak ortaya koymaya çal ı şmışt ı r . Bu konuda yeni ve farkl ı b ir yorum get irmemiştir .

141

Page 155: XVIII. - turuz.com...Bunlara Ornek olarak: Macit Fahri, A history of istamic Philosopy. New York- 1983: T. J. De Boer, The History of Phi/osophy in islam. London 1970: De Lacy O'leary,

Heyula' n ı n izah ın ı yaparken Sa'deddin taftazani' n in Şerhü ' ! ­Mekas ıd adl ı eseriyle Şehrazuri'n in eş-Şeceretü' l - l lahiyye'sin­den a l ı nt ı lar yapar. Bunları n d ış ı nda 1 . Sina, 1 . Rüşd gibi Is lam fi­lozoflarıyla baz ı h ı r ıstiyan düşünürlere göndermelerde bulunur . Sonunda kendi görüşünü ise şöyle bel irt ir : Heyula, bi lfi i l değ i l , b i lkuvve var olduğuna göre , kuvveden f i i le geçiş bir bakıma yokluktan varl ı ğa geçiş gibidir . Bu aşamadan sonraki oluş ise sürekl i l iğ i ifade eder.

Burada d ikkat imizi çeken as ı l taraf , Es'ad Efendi' n in fel­sefenin temel konu lar ından biri n i izah ederken bir Islam ke­lamc ısıyla, bir işraki düşünürün görüş ler ine müracaat etmesidir . Bu durum Gazzali'den beri devam edegelen felsefe i le kelam konuları n ın içiçe işlenme geleneğin in Es'ad Efendi tarafından da devam ett iri ld iğ in i göstermektedir.

Cevher-suret i l işkisini temele alan çeşit l i izahiara yer veren Es'ad Efendi , bu konudaki Aristo ve bazı şarihlerin in görüşlerini kabul etmez . Sonra da bu mesele hakkındaki Eş'ari ke­lamcı lar ı n ın savunduğu , herşeyin Allah' ı n mutlak ve kül li i ra­desin in bir sonucu olarak meydana geld iğ i yolundaki görüşlerini benimser.

Yine Es'ad Efendi , cevherdeki suret i tabii fa i l yoktan icad eder şekl indeki görüşler ile suret in maddeden ç ıkt ı ğ ın ı savunan Aristocu ve Yeniplatoncu görüşleri eleşt i rerek kendi düşünce­sini ehl-i sünnet kelamcıs ı tavrıyla şöyle ortaya koyar : "Kur'an ayet ler in in de delalet ett iğ i gibi, mevcut olan herşey Yüce Allah' ı n kudret iy le olmuş ve yarat ı lm ışt ı r . Bu konuda akli ve kes in del i l lerimiz vard ı r" .

Fiz ika'n ı n i ki nci kitab ında söz konusu ed i len i l let ler ko-

142

Page 156: XVIII. - turuz.com...Bunlara Ornek olarak: Macit Fahri, A history of istamic Philosopy. New York- 1983: T. J. De Boer, The History of Phi/osophy in islam. London 1970: De Lacy O'leary,

nusunda Es'ad Efend i , Aristo' nun tan ı mları n ı esas a larak tabiat ı şöyle tarif eder: Tabiat , i l ke ve i l let ier in meydana get i rd iğ i şeyd ir . i l iet in ne olduğu konusunda Aristo ve şarih le ri n i n b i rçok görüşünü naklett ikten sonra kendi görüşünü şöy le ifade eder: �ana göre tabiat , heyula ve sQret (form) 'ten o luşmuştur . Madde

i lke an lam ı nda, sGret ise i l let anlamında tabiatt ı r . Bu görüş , Aris­to' nun görüşünden farkl ı l ı k arzed iyor gibi görünürse de as l ı nda burada o , Aristo'yu başka ifadelerle tekrar etmektedir .

Es 'ad Efend i , Aristo gibi i l let i ik i k ısma ay ı r ı r; a) doğrudan i l ­let ler, b) dolayl ı i l let ler . Doğrudan i l let ler maddi , suri (formel) , fai l ve gayi(ereksel) i l let lerd ir. Bu i l let leri izah ederken is lami mo­tiflere ve örneklere yer veren Es'ad Efendi , özel l i kl e fa i l i l l et ko­nusunda Şarih Kott in ius 'un görüşler ine yer verd ikten sonra , bu i l let hakkı ndaki kendi f ikrin i bel irt i r : Her türlü olayda b i ri nc i de­recede fai l i l let Tanrı , ikinci fai l i l let ise Tanrı ' n ı n malü lü yani eseri olan varl ı klard ı r, bu da varl ı klar h iyerarş is inde kendinden sonraki lerin fai l id ir .

Fai l i l let konusundaki bu son düşünce Malebranche' in ara sebeb ( causes occasionales) anlay ış ın ı hat ı rlatmaktadı r. Zira Batı felsefesinde Malebranche' in s istemleşt i rd iğ i "Occassipna­l isme= Aranedenci l ik''e göre bütün o lay ve olgular ın hakiki ne­den i , Al lah't ı r . I nsan ı n neden olarak gördüğü diğer bütün ne­denler Allah' ı n i radesi sonucu meydana gelen b i rer ara ne­dend i r.

Dolayl ı i l let ler ise baht ve ittifak (cont ingence) olarak n i ­telen irler. Her i ki kavram, Türkçe'de şans , tesadüf, rastlant ı , denk gelme gib i terimlerle karş ı lan ı r . Bun lar ın burada dolay l ı i l let olarak ne an lama geld ikler in i Aristo ve şarih leri vas ıtas ıy la ortaya koymak gerekiyor.

143

Page 157: XVIII. - turuz.com...Bunlara Ornek olarak: Macit Fahri, A history of istamic Philosopy. New York- 1983: T. J. De Boer, The History of Phi/osophy in islam. London 1970: De Lacy O'leary,

N itekim Es'ad Efend i , dolayl ı i l let ler olarak Aristo'da z ik­redi len baht ve itt ifak kavramları n ı n izah ı n ı yine Aristo ve şari h ler inden nakleder. Bu ik i i l let i , lonnis Kott in ius 'un get i rd iğ i açı klamalar doğru ltusunda, şöyle izah eder: Baht ve ittifak , insan akl ı iç in g iz l i b i r i l lett ir . Bu g iz l i l ik ya o şeyi oluşturan mad­denin insan akl ı n ı n kavrayamayacağ ı kadar küçük veya karmaş ı k oluşundan , yahut da insan akl ı n ı n ererneyeceği kaaar yüce ve aşkın oluşundan kaynaklanmaktad ı r . Bundan dolay ı akl ım ız ın b i lg is ine ulaşamadığ ı şeyi tesadüfle izaha çal ış ı r ız .

Baht ve itt ifak' ı n farkı izah ed i l i rken baht kavramında i rade ve seçme söz konusudur; ancak itt ifakta böyle bir i rade yoktur. Bu aç ıdan değerlendir i ld iğ inde itt ifak tüm hayvanlarda olab i ld iğ i halde, baht sadece i nsanlara özgüdür. Bu izahlar, Aristo'nun bu iki kavramı n fark ın ı ifade eden şu bel i rleniminin yorumlarıd ı r: Baht, i rade sahibi b ir etkenden meydana gelen bir olay olduğu halde ittifak , doğa olayları nda görülen bir rast lant ıd ı r . Bu izah, felsefe tarih inde pek çok f i lozofun felsefesinde oldukça önemli bir yeri olan zorunsuzluk probleminin ifade ett iğ i anlamı ver­mektedir .

Es'ad Efendi dolayl ı i l letler konusunda Aristo ve şarihler inin düşüncelerini naklederek, konuyu bu açıdan izah ediyor.

Sekiz kitap olan Fizika'n ı n uçuncü kitabı hareket hakkı ndad ır . D iğer beş kitap ise harekete bağl ı temel f iz ik prob­lemleri ne bağ l ıd ı r. Üçüncü kitaptan sonraki kitaplar, Şari h Kot­t in ius'un yapt ığ ı gibi özet hal inde veri lmişti r .

Aristo, hareket in önemini "hareketi b i lmeyen f iz iğ i yan i ta­b iat ı b i lemez" d iyerek vurgular. O, hareketi geniş b i r pers­pekt iften ele a larak şöyle tan ımlar: Hareket , güç hal inde olan

144

Page 158: XVIII. - turuz.com...Bunlara Ornek olarak: Macit Fahri, A history of istamic Philosopy. New York- 1983: T. J. De Boer, The History of Phi/osophy in islam. London 1970: De Lacy O'leary,

şey in açı ğa. ç ı kmas ı , başka şeye i nt ika l etmesi ve i nt i ka l ett iğ i şeyin de onu kabu l lenmes id i r .

Hareket le b i rl ikte düşünülen zaman ve mekan g ib i kav­ramlar üzerinde Aristo ve şarih ler in in aç ı klamalar ı n ı söz konusu eden Es'ad Efend i , bu kavramlardan mekan konusunda Aris­to' nun "evren in mekanı yoktur'' sözü üzerinde duru r. Bunu Lat in skolast ik leriyle Farabi ve 1 . Rüşd' ün anlayamad ı kları n ı yahut yanl ı ş yorumlad ı kları n ı bel irt i r. Onun bu düşünces i , o gün iç in oldukça öneml i b i r ç ı k ış gibi görünmekle beraber bu , Aristo'yu kend is in in daha iyi anlad ığ ı yönünde bir tav ı r olmaktan başka bir şey deği ld ir . O, bu konudaki yorumları nda çağdaş ı Bat ı fi­lozofları n ı n tart ışmalarında yer alan konulara da temas ede­bi lseydi çok daha isabet l i b ir tav ı r ortaya koymuş olurdu .

Mekan ve hareket kavramlarıyla bir l ikte düşünülen boşluk kavramı konusunda o , Aristo met inleri doğru ltusundaki fi­lozofları n görüş lerini nakleder; boşluğun yaratma kavramı i le bir l ikte düşünülmesi gerektiğ in i belirtir. Yaratmayı kabul eden herkesin , boşluğun varl ığ ı n ı da kabul etmek zorunda olduğunu i lave eder.

Es'ad Efend i bu cümleden olarak hareket ve boş luk kav­ramlarıyla yakı n i l işkisi olan ''yaratma" konusunu çok geniş ola­rak ele a l ı r ve tart ış ı r. Özel l ikle o, Is lam kelam problemleri aras ı nda oldukça önemli b i r yeri olan yaratma problemini tart ışma gündemine getird ikten sonra bu konudaki Ortaçağ h ı rı st iyan skolast iklerin in düşüncelerin i 1 . Kott in ius 'un yo­rumlarıyla nakleder. Kendisi ise bu konuyu Ehl- i Sünnet ke­larncı ları aç ıs ı ndan tartış ı r.

Şarih 1 . Kott in i us' la b i rl i kte Es'ad Efendi yaratmay ı b irçok

145

Page 159: XVIII. - turuz.com...Bunlara Ornek olarak: Macit Fahri, A history of istamic Philosopy. New York- 1983: T. J. De Boer, The History of Phi/osophy in islam. London 1970: De Lacy O'leary,

açıdan izah ett ikten sonra Aristo ve yaratma konusunda şu ortak kanaat i paylaş ı r : Aristo iman nurundan mahrum olduğu ve hiçbir Peygambere inanmad ığ ı iç in kendis inde yoktan yaratma fikri yoktur . Böylece, b ir Is lam düşünürü olan Es'ad Efendi , Yu­nan l ı fi lozoftan farkl ı l ı ğ ı n ı hem ortaya koymuş ve hem de bu ko­nuda onun görüş lerine öneml i ve farkl ı b i r katkı sağlamışt ı r.

Bu arada yine hareketle i lg i l i daha pekçok kavramın Aristo ve yorumcuları na göre nas ı l anlaş ı lm ış olduğunu, çeşit l i yönleriyle izah eder.

IV

Es'ad Efendi 'n in kelamla i lg i l i eserlerinde işlediği konulara ve bu konular üzerine yapı lan tartışmalara bakt ığ ımızda felsefe ve kelamın birbiri içinde olduklar ın ı daha önce ifade etmişt ik . Zira biraz önce Fiz i ka konulan içinde yaratma meselesinin tart ışmasında kelamcı lar ın görüşlerine ağı rl ı kl ı olarak yer verd iğini görmüştük. B iraz sonrada görü lecektir ki , kelam ko­nuları tartış ı l ı rken birçok yerde fi lozoflar ın görüşlerini de nak­lederek zaman zaman tart ış ı lan bu "konularda Es'ad Efendi, kelamcı lardan uzaklaşarak fi lozofları n yan ında yer almaktad ır . Bu da onun kelami fikirlere s ı kı s ık ıya bağl ı olmadığ ın ı ve onları aşabildiğini göstermektedir . Ayrıca bu durum bir XVI I I . as ı r Os­manl ı düşünürünün felsefi olarak düşünebildiği anlamınada gel­mektedir.

Allah' ı n varl ı ğ ın ın isbat ı meseles inde Es'ad Efendi , konuya, klasik Islam fi lozoflarında olduğu gibi zorunlu ve zorunsuz varl ı k ay ı r ım ıyla başlar. Zorunlu varl ı k sebepsiz varl ıkt ı r, yani var olmas ı ve varl ı ğ ı n ı devam ett irmesi için hiçbir şeye ihtiyacı ol­mayan (Descartes ve Spinoza'n ı n da dediğ i gibi) varl ı kt ı r . Se-

146

Page 160: XVIII. - turuz.com...Bunlara Ornek olarak: Macit Fahri, A history of istamic Philosopy. New York- 1983: T. J. De Boer, The History of Phi/osophy in islam. London 1970: De Lacy O'leary,

bebi kendinden olan varl ı kt ı r . Zorunsuz varl ı k ise sebepl i varl ı k demekt i r , yani var olab i lmes i iç in b i r sebebe dayanan , varl ı ğ ı n ı başkas ı ndan alan varl ı k demektir . Bu arada imkans ız l ı k (mümteni' ) kavramı na da yer veren Es'ad Efend i , bunun b i r gerçekl iğ i olmad ığ ı n ı bel irt i r , onun b i r veh im ve kuruntudan iba­ret olduğunu söyler.

Es'ad Efendi nazarı nda Al lah ' ı n varl ı ğ ı n ı isoat konusunda sCıfilerle teist/deist(müteel l ihQn) f i lozoflar, O'nun varl ı ğ ı n ı n isbat ı için herhangi bir del i le iht iyacı olmad ığ ı görüşündedir ler.

B i l ind iğ i gibi Is lam düşünces inde özel l ikle 1 . S ina zat ve varl ı k ay ı r ım ı konusunda sisteml i bir düşüneeye sahipt i r. Es'ad Efendi de bu ayı rımı mümkün varl ı klar arası nda deği l de Al lah' ın zat ı i le varl ı ğ ı aras ında yapı lan bir ayı rım olarak ortaya koyar ve meseleyi bu açıdan tart ış ! r. Ona göre çoğu kelamc ı lar, Al lah' ın varl ı ğ ın ın zat ından ayrı düşünülebi leceğini iddia ederlerken ; mu­tasawıflar ve eş' ariler Allah' ı n zat ı i le varl ı ğ ın ın özdeş olduğunu ve başka türlü de düşünülemeyeceğin i söylemişlerd i r. Zira O, mutlak varl ıkt ı r, mutlak varl ı kta düşünce açıs ı ndan da�i b i r ayı rım yapı lamaz; ayrım yap ı lacak olursa onda mutlakl ı ktan söz edi lemez. Bu konuda Es'ad Efendi , Meşşai ve Eş'ariler cep­hes inde yer a l ı r ; bu tercihinde o, çok şuurludur.

Es'ad Efendi , eğer Allah' ı n zatı i le varl ığ ı aras ında bir ayı rı m yap ı lacak olursa bunun '1erkib"e yani Al lah' ı n zat ı n ı n bir leş ik olduğu anlay ış ına yol açacağ ın ı ifade ederek diğer kelamcı lar ın görüşlerine katı lmaz. O , bu konudaki iht i laflar ın ise zorun lu ve zorunsuz varl ı klar alan ı n ı n b i rb i rler ine karışt ı rı lmas ından kay­nakland ığ ın ı düşünür.

147

Page 161: XVIII. - turuz.com...Bunlara Ornek olarak: Macit Fahri, A history of istamic Philosopy. New York- 1983: T. J. De Boer, The History of Phi/osophy in islam. London 1970: De Lacy O'leary,

V Buraya kadar yap ı lan değerlendirmelerden an laşı lacağ ı g ib i

Es 'ad Efendi mant ı k , felsefe ve kelam konu lar ı nda b i rçok açıdan fa rkl ı ve orij ina l yönleri olan b i r düşünürdür . Ancak o da, Gazzaıi' den beri devam edegelen felsefe konular ı iç inde kelam, kelam konu lar ı iç inde te lseteye yer verme geleneğ in i daha önce de ifade ed i ld iğ i g ibi devam ett i rmişt ir .

Arapça ve Grekçe'n in yan ı s ı ra Farsça ve Lat ince de bi len Es'ad Efendi devrin ulemas ı taraf ı ndan "Mual l im- i Sal is" ünvanıyle an ı lmakta ve XVI I I yüzy ı l Osman l ı a l im ve mütefekkir t ipin i l iyakat le tems i l etmektedir . Serbest tercüme metodunu uy­gulayan Es'ad Efendi , her esere yazd ığ ı g i riş lerde kendi me­todunu ve i l im anlay ış ın ı da ortaya koyar. Mant ık, Fiz ik ve Kelam' ın en karmaş ı k problemlerin i tutarl ı bir termino loji ve başar ı l ı bir üslupla tartış ı r.

Yapt ığ ı tercümelerinde uygulad ığ ı b i r yöntemle Is lam düşünürleriy le G rek ve Lat in skolast ik lerin in eserlerinden ya­rarlanarak yeni bir eser vücuda get ird iğ i iddias ındad ı r. B i lhassa Fiz ika tercümesinde lbn Rüşd'ün bu esere yazmış olduğu şerh lerin Latince tercümelerinden yararlanm ışt ı r . Yeri geld ikçe Aristo fiziğ in in dini akideyle bağdaşmayan problemlerin i

, ayr ınt ı l ı

bi r şekilde ele alarak tart ışmış ; bu arada b i r H ı rıst iyan d in adamı olan Şarih loannis Kottinius'u destekler mah iyette görüşler ser­detmekten çekinmemiş ; bazan da konuyla i lg i l i Is lami l iteratüre dayanarak daha geniş aç ıklamalarda bu lunmuştur .

H iç şüphesiz Es'ad Efendi ' n in ; l lkçağ, Hel len ist ik ve Patrist ik dönemlerdeki f i lozoflar i le kend i dönemine kadar gelen Islam fi­lozof , kelamcı ve mutasawıfları n ı n görüş lerin i bir arada tart ışmas ı , ça l ışmaları n ı n önemin i daha da arttı rmaktad ı r. Ayrıca bu durum onun , çok geniş bir kültüre ve okuyucuyu bu farkl ı 148

Page 162: XVIII. - turuz.com...Bunlara Ornek olarak: Macit Fahri, A history of istamic Philosopy. New York- 1983: T. J. De Boer, The History of Phi/osophy in islam. London 1970: De Lacy O'leary,

kü ltür muhit lerinden haberdar etme amac ına yönel ik olduğunu da göstermektedir .

Kendi çağdaş ı olan Lat in düşünürlerin görüş lerine yer veren Es'ad Efendi, on lardan haberdar olmas ına rağmen, diğer Bat ı l ı f i lozoflardan habers iz görünmektedi r. Fakat baz ı konulardaki düşünceleri çağdaşı olan Bat ı l ı f i lozoflar ın düşünceleriyle örtüşmektedi r. Mesela Fizika'n ı n i l let ler bahsin i izah ederken o, burada sözkonusu edi len fai l i l ieti n izah ında Malebranche' ın "vesi le neden" ine benzer izahlar getirmektedir .

Felsefe konu ları içinde bazan kelamcı lar ın görüşlerine yer vererek onlara kat ı ld ığ ı n ı , bazan da kelam konuları içinde fi­lozofları n düşüncelerine yer vererek onlara kat ı ld ığ ı n ı daha önce gördük. Zaman zaman da o, bütün bun lardan farkl ı düşündüğünü ifade ederek kend i düşüncelerin i sergi ler ve farkl ı l ığ ı n ı ortaya koymaktan çekinmez .

Bir cihan devlet.i olan Osmanl ı , Devlet i ayakta tutan temel müesseselerden bir i olan tedris sistemindeki , aksakl ı k ve bo­zukluklara vurduğu neşterle, giriştiğ i çok yönlü bu yeni hamle dönemiyle , eğit im ve kültür tarih i içinde yeniden bir ha­reketlenmeyi başlatmışt ı r. Buna, Osmanlı 'da yeniden bir d i ri l iş hareketi demek, herhalde daha doğru b ir n iteleme olur . Bu ha­rekette Es'ad Efendi 'n in büyük bir yeri ve payı olduğu mu­hakkakt ı r . Ne yaz ı k ki Es'ad Efend i , yanl ış yerden başlad ığ ı için ve idareci leri de bu yönde yan l ış yönlendird iğ inden umulan netice al ı namamıştır .

Bütün bu söylediklerimize hemen şunları da i lave etmemiz gereki r. Düşünce ve i l im tarih imiz aç ıs ından Es 'ad Efendi 'n in Aristo mant ık ve fiz iğ in i temel alan çal ı şmaları , kelam

149

Page 163: XVIII. - turuz.com...Bunlara Ornek olarak: Macit Fahri, A history of istamic Philosopy. New York- 1983: T. J. De Boer, The History of Phi/osophy in islam. London 1970: De Lacy O'leary,

hakkı ndaki görüşleri çok ses l i l iğe açı lan b i r kap ı n ite l iğ in i taş ıd ığ ından dolay ı önem arzetmektedir . Burada bel i rt i lmesi ge­reken bir konu da , gerek Şarih loann is Kott in ius 'un , gerekse Es'ad Efendi 'n in Yen içağ il im ve düşünces indeki gel işmelerden haberlerin in olmad ığ ı hususudur. Eğer düşünürümüz Aristo fiziğ i yerine Yeniçağ fiz iğ ine ait temel bir met in bulup çal ışmaları n ı o doğru ltuda gel iştirseydi ve Lale Devri' nde başlat ı lan i lmi hareket akim b ı rakı lmamış olsayd ı hiç şüphesiz Bat ı i l im ve teknoloj is in i yakalamak için bir yüzy ı l daha bek­lemek gerekmiyecekt i .

150

Page 164: XVIII. - turuz.com...Bunlara Ornek olarak: Macit Fahri, A history of istamic Philosopy. New York- 1983: T. J. De Boer, The History of Phi/osophy in islam. London 1970: De Lacy O'leary,

K A Y N A K Ç A A. Adnan Adıvar, B i l im ve D in , lstanbul 1 980

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . , Osman l ı Türklerinde I l im , lstanbul 1 983

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . , "Al i Kuşçu" , 1 . A. (MEB)", c. 1 , ist . - 1 978 .

A. M . Goichon , lbn Sina Felsefes i ve Ortaçağ Avrupas ı ndaki Etki leri (çev . lsmail Yakıt) , lstanbul 1 986

A.S . Tritton , Islam Kelamı (çev . Mehmed Dağ) , Ankara 1 983

Ahmet Arslan , Haşiye ala't- Tehafüt Tahl i l i , l stanbul 1 987

. . . . . . . . . . . . . . . , lbn Haldun'un I l im ve Fikir Dünyas ı , Ankara 1 987

Ahmet Çeleb i , ls lamda Eğitim-Öğret im Tarih i , lstanbul 1 976

Ahmet Refik , Al imler ve Sanatkarlar (nşr. lbrahim H ilmi) , Istanbul 1 924

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . , " lbrahim Paşa'n ın Viyana Sefaretnamesi " , TOEM, say ı IV

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . , Lale Devri (nşr . lbrah im Hi lmi) , lstanbul 1 932

Ahmet Ateş , " ler' , 1 . A. (MEB) , c. 5/1 1 , lstanbul 1 962

Alaaddin Ali TQsi, Tahafütü' l-felasife (Kitabu'z-Zuhr, çev . Recep Duran) , Ankara 1 990

Alfred Weber, Felsefe Tarih i (tre . Vehbi Eralp) , Istanbul 1 964

151

Page 165: XVIII. - turuz.com...Bunlara Ornek olarak: Macit Fahri, A history of istamic Philosopy. New York- 1983: T. J. De Boer, The History of Phi/osophy in islam. London 1970: De Lacy O'leary,

All, Künhü' l- Ahbar, c .V , i stanbul , Tar ihsiz

Anton Dumitri u , H istory of Logic , c. 1 - IV , England (Kent) 1 977

Arif , "Devlet- i Osman iyenin Teessüsü ve Tekerrürü Dev­rinde I l im ve U lema" , DarülfünOn Edebiyat Fakültesi Mecmuası , say ı 2 , Istanbul

Aristo, et-Tabi'a (Fiz ika) , 1 - 1 1 , (Arapça tre. lshak b . Huneyn, nşr. A . Bedevi) Kahire 1 984

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . , Metafiz ik , 1 (çev . Ahmet Arslan) lzmir 1 985

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . , Organon , 1 -V, (çev . H . Rag ıp Atademir) , Istanbul 1 989

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . , Po l it ika (çev . Mete Tunçay) , l stanbu l 1 975

BA, D . CMH (Başbakanl ı k Osmanl ı Arşivi Daire Başkanl ığ ı , Bab- ı Defteri, cizye Muhasebesi Kalemi) , nu . 26727.

Bağdat l ı !smai l Paşa, Hed iyyetü' l-arifin, 1 - 1 1 , l stanbul 1 339

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . , Keşfu'z-ZunOn Zeyl i , 1 - 1 1 , l stanbul 1 971

Bahaeddin Yediy ı ld ız , "Vakıf Müessesesin in XVI I I . Ası r Türk Toplumundaki Rolü" , Vakıflar Dergisi , sayı XIV, Ankara 1 982

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . , "Müessese-Toplum Münasebet leri Çerçevesinde XVI I I . As ı r Türk Toplumu ve Vakıf Müesseses i " , Vakıflar Dergis i , say ı l l , l l Ankara 1 982

152

Page 166: XVIII. - turuz.com...Bunlara Ornek olarak: Macit Fahri, A history of istamic Philosopy. New York- 1983: T. J. De Boer, The History of Phi/osophy in islam. London 1970: De Lacy O'leary,

Beki r Karl ı ğa , "Yirmisekiz Mehmet Çelebi ' n in Yen i Bu lunan Bir Fiz ik Kitabı Tercümesi ve Onsekiz inc i Yüzy ı l ı n Baş ı nda Osman l ı Düşünces i " , B i l im Fe lsefe Tar ih 1 , I stanbu l 1 99 1

Bekir Topaloğlu , Allah'm Varl ı ğ ı ( lsbat- ı vacib) , Ankara 1 979

Cahit Baltac ı , XV-XV I . Ası rlarda Osmanl ı Medreseleri , lstanbul 1 976

Charles M ichael Stanton , H igher learn ing in Is lam, USA 1 990

De Lacy O'Leary, Arabic Thought and its P lace ın H istory , London 1 968

Defterdar Sarı Mehmet Paşa , Nasayihu' l -vüzera ve' l-ümera (sd l . Rag ıp Uğural) , l stanbul 1 987

Doğan Özlem, Mant ık , lstanbul 1 99 1

Edward G rant, Ortaçağda Fiz ik B i l imleri (çev . Aykut Göker) Ankara 1 986

Eflatun , Devlet (çev . Sabahatti n Eyüboğlu-M . Al i Cimcoz) , Istanbul 1 980

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . , D iya loglar (çev . Teoman Aktürel) , 1 -2 , lstanbu l 1 982

Enver Ziya Kara i , "Tanz imattan Ewel Garbl ı laşma Ha­reket leri " , Tanzimat 1 , Istanbul 1 940

153

Page 167: XVIII. - turuz.com...Bunlara Ornek olarak: Macit Fahri, A history of istamic Philosopy. New York- 1983: T. J. De Boer, The History of Phi/osophy in islam. London 1970: De Lacy O'leary,

Fah i r Yen içay , "Tanzimattan Evvel ve Sonra F iz ik Tedrisat ı Hakkında B i r Tas lak" . Tanzimat 1 . i stanbu l 1 940

Fahreddin er-Razi, e i -Muhassal (çev . Hüsey in Atay) , Ankara 1 978

Faik Reşit U nat , "N iş l i Mehmet Ağa Sefaretnames i " , Tarih Ves ika lar ı Dergis i , say ı X ve X I I

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . , Türkiye Eğit im S istemin in Gel işmesine Tarihi B i r Bak ış , Ankara 1 964

Osman l ı Set iri eri ve Sefaretnameler , Ankara 1 987

F ınd ı kl ı l ı l smet Efend i , Şakay ık- ı NCımaniye ve Zeyi l leri (nşr . Abdü lkad ir Özcan) , 1 -V , lstanbu l 1 989

F ınd ı kl ı l ı Si lahtar Mehmet Ağa, Nusretname (sd l . lsmet Par­maks ızoğlu) , lstanbul 1 962

Gazzall, e i -Münkızü mine'd-dalal (tre . H i lm i G üngör) , Istanbul 1 948

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . , Tehafütü' l-felasife (çev . Bekir Karl ı ğa) , Istanbul 1 981

Harndi Rag ıp Atademir , lsagoj i Tercümesi , Konya 1 948

Hanna ei-FahurT-Hal i l e i -Cur , Tarihu' l -felsefet i ' I -Arabiyye , 1-1 1 , Beyrut 1 982

Hasibe Maz ıoğ lu , Nedim , Ankara 1 988

1 54

Page 168: XVIII. - turuz.com...Bunlara Ornek olarak: Macit Fahri, A history of istamic Philosopy. New York- 1983: T. J. De Boer, The History of Phi/osophy in islam. London 1970: De Lacy O'leary,

Hi lm i Ziya ÜLKEN , I l im Felsefes i 1 , Ankara 1 969

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . , I s lam Felsefes i , I stanbu l 1 983

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . , Mant ık Tarih i , l stanbu l 1 942

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . , "Tanzimattan Sonra Fik ir Hareketle ri " , Tan­z imat 1 , lstanbul 1 980

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . , Türkiye'de Çağdaş Düşünce Tarih i , Istanbul 1 979

Hüseyin Atay, Osmanl ı larda Yüksek D in Eğitim i , Istanbul 1 983

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . , "Fat ih-Süleymaniye Medreseleri Ders Programları ve lcazetnameler'' , Vakıflar Der­g is i , S. XI I I , Ankara 1 981

lbn Rüşd, Tehafütü't-tehfifüt (tre . Kemal I ş ık-Mehmet Dağ) , Samsun 1 986

lbrahim Kafesoğlu , Büyük Selçuklu Tarih i , l stanbul 1 953

lsmail Erünsa l , Türk Kütüphaneleri Tarih i , l l , Ankara 1 988

lsmail Gelenbevi, Haşiye 'ale' I-Celal lstanbul 1 31 7

lsmail Hakkı ( lzmirl i) , Felsefe Dersleri (nşr. Eşref Hazari) , Dersaadet 1 330

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . , " l slamda Felsefe Cereyanları " , Darü lünun I lahiyat Fakültesi Mecmuas ı , say ı 1 5- 1 7 lstanbu l 1 930

155

Page 169: XVIII. - turuz.com...Bunlara Ornek olarak: Macit Fahri, A history of istamic Philosopy. New York- 1983: T. J. De Boer, The History of Phi/osophy in islam. London 1970: De Lacy O'leary,

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . Yen i l ım- i Kelam (hzr . Sabri H izmetl i ) , An­kara 1 981

lsmai l Hakkı Uzunçarş ı l ı , Anadolu Beyl ikler i , Ankara1 969

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . , Osmanl ı Devlet i 'n in l ım iye Teşki lat ı , An­kara 1 988

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . , Osmanl ı Devleti Teşkilat ı na Medha l , Istanbul 1 941

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . , Osmanl ı Tarihi , IV ,Ankara 1 982

J. B . Tavern ier, XVI . As ı r Ortaları nda Türkiye Üzerinden l ran'a Seyahat (çev. Ertuğrul Gü ltekin ) . lstanbul 1 980

James Harvey Robinson-Charles A. Beard , The Dev­lopment of Europa , Vol . 1 , A .B .D . , 1 907

John Robert Barnes , An I nt roduction to Rel ig ious Fo­undat ions ın the Ottoman Empire , Leiden 1 986

Kamran Birand, l ıkçağ Felsefesi Tarih i , Ankara 1 958

Katip Çelebi , Keşfu'z-Zunun . , 1 - 1 1 , l stanbul 1 971

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . , Mizanu' l -hak fi ihtiyari ' l -ehak, (hzr . Orhan Şaik Gökyay) , lstanbul 1 980

Kemal Paşazade , Tehafüt Haş iyes i (çev . Ahmet Arslan) , An­kara 1 987

156

Page 170: XVIII. - turuz.com...Bunlara Ornek olarak: Macit Fahri, A history of istamic Philosopy. New York- 1983: T. J. De Boer, The History of Phi/osophy in islam. London 1970: De Lacy O'leary,

Koçi Bey, Koçi Bey R isalesi (sd l . Zuhuri Danışman) , Ankara 1 985

Küçük Çelebi-zade lsmai l As ım Efend i , Tarih i (Raşit Tar ih i Zeyl i) , l stanbul 1 282

Lady Montegu, Şark Mektupları (trc .Ahmet Ref ik) , Istanbul 1 933

Lütfi Paşa, Asafname (hzr. Ahmet Uğur) , Ankara 1 982

M. de M .D'Ohsson , 1 8 . Yüzy ı l Türkiyesinde Ört ve Adet ler (çev . Ertuğrul Gü ltekin) , l stanbul 1 980

M. Horten , "Felsefe" , 1 . A. (MEB) , c . 4, l stanbul 1 977

M. Naci Bolay, Farabi ve lbn Sina'da Kavram Anlayış ı , l stanbu l 1 989

M. Saim Yeprem, I rade Hürriyeti ve Imam Maturidi , Istanbul 1 984

M. Şerafett in Yaltkaya, "Tanzimattan Evvel ve Sonra Med­reseler" , Tanzimat 1 , lstanbul 1 940

Macit Fahri , " l s lamda Allah' ı n Varl ı ğ ın ın Geleneksel Kan ıtları " (çev. Mehmet Dağ) , A .Ü . I . F.D . , XXV, Ankara 1 98 1

. . . . . . . . . . . . . . . . . , A H istory of lslamic Ph i losophy, New York 1 983

Mahmut Kaya , Is lam Kaynakları l ş ığ ı nda Aristoteles ve Fel­sefes i , l stanbu l 1 983

1 57

Page 171: XVIII. - turuz.com...Bunlara Ornek olarak: Macit Fahri, A history of istamic Philosopy. New York- 1983: T. J. De Boer, The History of Phi/osophy in islam. London 1970: De Lacy O'leary,

"XV I I I . Yüzy ı lda Grekçe'den Yap ı lan Tercümeler ve Es'ad Efend i 'n in Fiz ika Tercümesi Üzerine Baz ı Tesbitler" , Felsefe Arkiv i , say ı 28 , lstanbul 1 99 1

Mary l uc ı l le Shay , The Ottoman Empire From 1 720 to 1 734,

Mehmet Al i Ayni, "Türk Mant ıkç ı lar ı " , Darü lfünun I lah iyat Fakültesi Mecmuas ı , say ı 1 0 , s. 49-64, Istanbul 1 928

Mehmet Dağ , "Kelam ve Islam Felsefes inde Hareket Kuramı " , A .Ü . I . F .D . , XX IV , Ankara 1 981

"Yunan ve ls ljlm Felsefes inde Aristocu Zaman Gorüşüne Tepki ler" , Is lam i l imleri Enstitüsü Dergis i , l l , Ankara 1 975

Mehmet Hal ife , Tarih- i G ı lmani (hzr. Kami l Su) , Ankara 1 986

Mehmet Tahir (Bursa l ı ) , Osmanl ı Müel l if leri , 1 - 1 1 1 , Istanbul 1 333

Mehmet Zeki Pakal ı n , Osmanl ı Tari h Deyimler i ve Terimleri Sözlüğü , c. 1 - 1 1 1 , lstanbul 1 983

Mual l im Cevdet , Mektep ve Medrese (hzr. Erdoğan Erüz) , Istanbul 1 988

Mustafa Akdağ , Türk Halkı n ı n D i rl ik ve Düzenl ik Kavgas ı (Celal i lsyanları) , Ankara 1 975

Mustafa Bi lge, l ik Osman l ı Medreseleri , Istanbul 1 984

1 58

Page 172: XVIII. - turuz.com...Bunlara Ornek olarak: Macit Fahri, A history of istamic Philosopy. New York- 1983: T. J. De Boer, The History of Phi/osophy in islam. London 1970: De Lacy O'leary,

Mustafa Isen , G elibolu lu Mustafa Ali , Anka ra 1 988

Mübahat S. Kütükoğ l� . " 1 869'da Faal i stanbul Medreseleri" , 1 . Ü .Tarih Enstitüsü Dergis i , S . 7-8 , I stanbul 1 977

Mübahat Küyel (Türker) , Üç Tehafüt �ak ım ından Felsefe ve Din I l işki leri , Ankara 1 956

Naima , Naima Tarih i , 1 -VI , lstanbul 1 280

Necati Öner, Klas ik Mant ık , Ankara 1 982

Nehemia Levtzian and John O. Vol l , (Ed . ) , Eighteenth- Cen­tury renewal and Reform ın Is lam, New York 1 987

N ihat Keklik, Islam Mant ık Tarih i ve Farabi Mant ığ ı , 1 - 1 1 , l stanbu l 1 969- 1 970

Nikola Rişer, Tatawuru' l-mant ıkı ' I-Arabi, (Arapça tre . Mu­hammed Mehran) Kah i re 1 985

Norman ltzkowitz , Ottoman Empire and lslamic Trad ition , London 1 972

Nureddin es-SabQni, Maturid iyye Akaidi (çev . Beki r To­paloğlu) , Istanbul 1 978

Orhan. Şaik Gökyay , Mol la Lütf i , Ankara 1 987

Osman Erg in , Türkiye Maarif Tarih i , I - IV , lstanbul 1 939

Osman Turan , Selçuklular Tar ih i ve Türk- ls lam Medeniyet i , l stanbul 1 969

15!}

Page 173: XVIII. - turuz.com...Bunlara Ornek olarak: Macit Fahri, A history of istamic Philosopy. New York- 1983: T. J. De Boer, The History of Phi/osophy in islam. London 1970: De Lacy O'leary,

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . , Türk C ihan Hakimiyeti Mefkuresi Tar ih i . Istanbul 1 980

Ömer R ıza Kehhale , Mu 'eemu' l -müe l l ifln . l l , Şam 1 957

Porphyrius , isagCıei, (Arapça tre . , Ebi Osman ed-D ı mışki , nşr . A . Fuat ei-Ahvani) Kah ire 1 952

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . , isagCıei, (t re . H . Ra g ıp Atademir) Konya 1 948

Ramiz , Tezkire- i Ramiz , Süleymaniye Ktp . (Esad Efend i ) , nr . 3873

Raş it , Raş it Tari h i , 1 -V , lstanbul 1 282

Sal im , Tez kire-i Sal im , Dersaadet 1 31 5

Süleyman Hayri Bolay , Aristo Metafiz iğ i i l e Gazza li Me­tafiziğ in in Karş ı laşt ı rı lmas ı , lstanbul 1 980

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . , Felsefi Dokrin ler Sözlüğü , Istanbul 1 98 1

. . . . . . . . . . . . , E . Boutroux'da Zorunsuzluk Doktri n i , Istanbul 1 989

T.J .De Boer, ls lamda Felsefe Tarih i (t re . Yaşar Kutluay) , Ankara 1 960

Taşköprülü-zade , eş-Şakaiku' n -nu 'maniye (nşr . Ahmet Subhi Furat) , Istanbu l 1 985

. . . . . . . . . . . . , MevzCıatu ' l -u iCım (sd l . M üm in Çevik) , istanbu l 1 975

Thomas Naff and Roger Owen (Ed . ) , Stud ies ın E ighteenth Century is lamie H istory , London 1 977

1 60

Page 174: XVIII. - turuz.com...Bunlara Ornek olarak: Macit Fahri, A history of istamic Philosopy. New York- 1983: T. J. De Boer, The History of Phi/osophy in islam. London 1970: De Lacy O'leary,

Volta ire, Felsefe Söz lüğü (çev .Lütf i Ay) , 1 - 1 1 , l stanbul 1 977

. . . . . . . . . . . . . . . . . , X I I . Şarl ' ı n Tarih i (çev. N ihat S ı rr ı ) , i stanbul 1 989

W. Barthold , Is lam Medaniyet i Tarih i (çeviren M. Fuad Köprü lü) , Ankara 1 977

W. D . Ross, Aristoteles (çeviren Ahmet Ars lan) , lzmir 1 993

W. Montgomery Watt , Is lam Düşünces in in Teşekkül Devri (çev . Ethem Ruhi Fı ğlal ı ) , Ankara 1 981

Yirmisekiz Mehmet Çeleb i , Fransa Sefaretnamesi (hzr . Ab­dul lah Uçman) , Istanbul 1 975

Yücel Özkaya, XVI I I . Yüzyı lda Osmanl ı Kurumları ve Os­manl ı Toplum yaşant ıs ı , Ankara 1 985

1 61

Page 175: XVIII. - turuz.com...Bunlara Ornek olarak: Macit Fahri, A history of istamic Philosopy. New York- 1983: T. J. De Boer, The History of Phi/osophy in islam. London 1970: De Lacy O'leary,
Page 176: XVIII. - turuz.com...Bunlara Ornek olarak: Macit Fahri, A history of istamic Philosopy. New York- 1983: T. J. De Boer, The History of Phi/osophy in islam. London 1970: De Lacy O'leary,

EKLER

Page 177: XVIII. - turuz.com...Bunlara Ornek olarak: Macit Fahri, A history of istamic Philosopy. New York- 1983: T. J. De Boer, The History of Phi/osophy in islam. London 1970: De Lacy O'leary,

1 64

Page 178: XVIII. - turuz.com...Bunlara Ornek olarak: Macit Fahri, A history of istamic Philosopy. New York- 1983: T. J. De Boer, The History of Phi/osophy in islam. London 1970: De Lacy O'leary,

Ek ll (a)

Es'ad Efend i 'n in Fizika tercüme ve şerh in in Rag ıp Paşa Kütüphanesi 824 nurnarada kayıt l ı yazma nüshas ı n ı n i lk iki sa­hifes i . Bu çal ışmada biz im esas ald ığ ı mız bu nüshad ı r .

165

Page 179: XVIII. - turuz.com...Bunlara Ornek olarak: Macit Fahri, A history of istamic Philosopy. New York- 1983: T. J. De Boer, The History of Phi/osophy in islam. London 1970: De Lacy O'leary,

99 l (q) l l >13

-���i.f�t?.��· . �f!iifi��t;:!t:lrff$4' · . "�· . .. . . . '.': · " . . • . • ' l: . � • �;ll; . . . �j'fıJ'!� , :i . �·;}{f."(,_llfiıl. :/'�� � ' -.., I!J_1'.i '· ' :

· 'iBJ_�tt q_f,ft�r?-M&i� [email protected] 'ı.lli. y.��­·�if���;;ji?:.l: .. . �- .. �.o/.:"-??'� �r� � · . ı.. • · r,�t� ' · · A't(;iJ!Aıl ,-,_:(�l!.!i!Jf;,�::_, , . . , , r-�,,, _ r.t w:.'!.1 -��:��·v-

·'?.i,;'f$�1'��PA��'�-��� ?if�f,(J!Ji1if1:.tJirl.#fifn�#JJ���ıt'�ir7� r'/?ft,'::tı�iiı#�;f!.;::,j&J�r;r("',i i'ı�_r;,.'l r )/fö�0{/1�;F�'-".:.f''!'Jin�r:,��1� :},r;,f?4':e�'Ci�""Jfr?'rr:rJ}V.��fıi! /.l{r11f'1/.'/P, .!i'/i('.i'f.� , i�fr?".Mtrı?;u,fl(tf �IIJ�t1/Ji'f1 • ,E • • �;,rp,?f'n,.�fl''�:,;.,nfi;ff , ,�y: � .(.',!1' �,?:r;n,fJ,n;;:,; '�-:-, yr�r, ':' ��y-;rfjl 1),1.1r:'"'!t:ı����f,,mli'P�r;1J!.!J,.'Jtt*/J�ılin�1 �1:1�•h1J�"?tf"if:;?�r�;r,;:r..,ı'",;"iiJ -,;.f,;_..� ;;y -=-�t1�t7?:'(� r.r(:? r17'((4,1,,-17(::, r-'Ji?IJ:/''; ,:.j � ·ff tJ ;i-1 çr {ır:7/' 11 K +'11tıfl" ':" :''*""�··

t " •., ' -1 · ..- �. M :, � , ..., _., ' , !/, !J..a�"'! ;r;'!""1 'Jpr;I':0:7 · '1 !i1'7-J1��.-.,f"'7rt)l');�! ,J'�,':'�!J��I?f";rr,io;-,/:tjÇ�'I('?!1����� '""' "', •7, :,:/.,Y'/�f,ç-1:-�,t;, ;,t;(r�rll,)iJçç;,

• � - • • • • ,. "' , , ' r . ,. :.r.:.,r:,;:· 'f:J,�;;,,�� ;;;, -=-,?-.� r;,;;i -::,ri ;-7i:?JII;r1y; ?.';;i: 1}'f.-;,Jir �-,11�;1 :r/f/:1 � �:�''!i . ..:-:fl(,n,/ft�)#t,-,!11f�1ı'lr�lfi,Jfj (,tf7_:-::��'1'.�.,;f1,nfrr?!-"'"i��r(f-()·r.f'.?.�rt -cl,t;/,1 /r�r;t! l''!i;lr'l:..?,. '.4ı 1�--rv;..r:f•t.7f1,f:ı;. ,r/J �;�;r;ı('�id,�:�� r;�,/p_r.ı,-7'?.·n,���fo ,.,M,rrf'.�t{';.:.. "'rt!f'li�r/?f�/}'ihrı:.. �,?'!i

• · 1 - • ı

.1{/r;)fl-:-r • .J,r;;.l.',�tM'f'(i}..t:!..:. 'i 'i;('·rı)Jt11 If ' ;;.. �:.,.�;.·-0Jı1':),;,a;,'i :.:,..ı:',V,t"""f':;l'"'l ;. li!2' . ,.. ,

Page 180: XVIII. - turuz.com...Bunlara Ornek olarak: Macit Fahri, A history of istamic Philosopy. New York- 1983: T. J. De Boer, The History of Phi/osophy in islam. London 1970: De Lacy O'leary,

Ek l l l (a)

Es'ad Efendi 'n in "şerhü ' l -enver" ad ıyla Arapça'ya çevirdiği ve şerhettiğ i Rag ıp Paşa Kütüphanesi 881 nurnarada kayıt l ı olan ve çal ışmamızda esas ald ığ ım ız mant ık'a ai t yazma nüshan ın i lk ik i sah ifes i .

1 67

Page 181: XVIII. - turuz.com...Bunlara Ornek olarak: Macit Fahri, A history of istamic Philosopy. New York- 1983: T. J. De Boer, The History of Phi/osophy in islam. London 1970: De Lacy O'leary,

Ek l l l (b)

168

Page 182: XVIII. - turuz.com...Bunlara Ornek olarak: Macit Fahri, A history of istamic Philosopy. New York- 1983: T. J. De Boer, The History of Phi/osophy in islam. London 1970: De Lacy O'leary,

Es'ad Efendi 'n in Haşiye ala lsbati ' I-Vacib adl ı yazma ese­rin in Süleymaniye Kütüphanesi Hacı ·Beş ir Ağa Bölümü 390 nu­marada kay ith nüshas ın ın i lk iki sahifes i .

1 69

Page 183: XVIII. - turuz.com...Bunlara Ornek olarak: Macit Fahri, A history of istamic Philosopy. New York- 1983: T. J. De Boer, The History of Phi/osophy in islam. London 1970: De Lacy O'leary,

1 70

Page 184: XVIII. - turuz.com...Bunlara Ornek olarak: Macit Fahri, A history of istamic Philosopy. New York- 1983: T. J. De Boer, The History of Phi/osophy in islam. London 1970: De Lacy O'leary,

1 71

Page 185: XVIII. - turuz.com...Bunlara Ornek olarak: Macit Fahri, A history of istamic Philosopy. New York- 1983: T. J. De Boer, The History of Phi/osophy in islam. London 1970: De Lacy O'leary,

1 72

�/J'-'�'�:l.J;J':.r:-.JGh�,:,�ı \�v-'�.)'..v �\;?�� ;\lJ'J.i.�'��t.�_ş:fl .. __,:.=._, �\1; �JJ iı)�\Jjı i,»��.....;.)�'Y'J(�'».:Ylr?�

��J�;tr.' ,_�\ Ö�'J:.tf:'Ü' ·�' ��� 1$\�\:.c �J; p��'Y'j\.S' �..,:,p�,J��J��.;)'��V'-tk\i'Jp�'·���� �.,.o �Yı..-,_, � d_,.), � .... '.) ı.S.ü\ � ��'00��,-:J;��\k_,� � ���:.ı��� ��,:p_, A.. \.,l 1.:}, \9Y\ �Jü�' l..c;�'.ı Sy'���t�)-.:,..l!v.

# •

����\;,yt,...��,j�l -��1,\_,'Jl.-�����J��I -�)t$ı'-'·��,_,�') � _,�.._, =.,.}:t� ı., ':.. '.1 \ { . _\\ • \,; .J �1 .·- '.1\ L '-� 1 · \4. 17. -"rr �� �-� �--�-�� �.)� .. ��j-6 �-1 4l L:) � �-' ��.\.J)_ - 1 - 1 � ' -� \'J': ._ . . . . V..:�A:�ie=-_� ue • >, 4 .. � j · j . ·Al \• " j �,J�·:(03\I.GD�! � � J!> L..; • cj��ç,; .�(��,-s�&.��-�tc ��, �'.kJ.Allj:\i �,, q.J�� ,� ,

Ek V (b)

Page 186: XVIII. - turuz.com...Bunlara Ornek olarak: Macit Fahri, A history of istamic Philosopy. New York- 1983: T. J. De Boer, The History of Phi/osophy in islam. London 1970: De Lacy O'leary,