voir aralık 2012 online dergi

92

Upload: spoon111

Post on 26-Jun-2015

1.960 views

Category:

Entertainment & Humor


14 download

DESCRIPTION

Voir aralık 2012 online dergi

TRANSCRIPT

Page 1: Voir   aralık 2012 online dergi
Page 2: Voir   aralık 2012 online dergi
Page 3: Voir   aralık 2012 online dergi
Page 4: Voir   aralık 2012 online dergi
Page 5: Voir   aralık 2012 online dergi
Page 6: Voir   aralık 2012 online dergi
Page 7: Voir   aralık 2012 online dergi
Page 8: Voir   aralık 2012 online dergi

6

Değerli sektör mensupları,

Siz okurlarımızın ve bizlerin enerjilerinden, güzel bir sinerji çıktı ortaya ve artık bugün beşinci sayımızı da geride bıraktık. Yoğun bir dönemin ardından, sakin bir ay geçirdik; tüm dünyayı saran yılbaşı telaşını saymazsak…

Piyasalar durgun, insanlar beklemede… Bu olumsuz şartlara rağmen bizi destekleyen, ilanlarıyla, haber paylaşımlarıyla her zaman bunu his-settiren ve büyümemize olanak sağlayan bütün okurlarımıza teşekkür ederiz. İlk sayımızdan bu yana hedefimizden şaşmadan, hatta hedef üstü bir ivme sağladık. Ulusallık yolunda ilerlerken, özellikle sektör dışından dergimizin bilinir olması ne kadar doğru bir yol izlediğimizin de kanıtıdır. Farkımız; her zaman farklı olmak.

Yeni yılda; olumsuzlukları geride bırakmak, yeniliklere, üretime, mut-luluğa ve yeni umutlara göz kırpmak gerek. Herkese mutlu yıllar…

Nurseli’denİmtiyaz Sahibi

Voir Magazin Adına Nurseli GÖKÇÜ[email protected]

Yazı İşleri Müdürü (Sorumlu)Gonca ÇİPE

Genel Yayın KoordinatörüA.Faruk GÖKÇÜL / [email protected]

Editör / Gonca ÇİPE / [email protected]

Muhabir / Ceren CEYHAN / [email protected]

Görsel Yönetmen / Burcu Tokoğlu İNCESU [email protected]

Moda Tasarımcısı / Erol ALBAYRAK [email protected]

Sanat Danışmanı / Faruk ÖZModa Çekim Planlama / Mor & Art Design

Reklam Koordinatörü / Burak GÖKÇÜ[email protected]

Reklam Satış Müdürü / Gözde Burcu [email protected]

Yayın Danışmanları / Av. Hamdi ÇİYİLTEPEYrd. Doç. Dr. Nuri SEZER

Bu Sayıda Katkıda Bulunanlar Nuran AÇILAN, Nuri AÇILAN, Sebahattin ÖZGÜN

Karadeniz Temsilcisi / Mustafa İSLAMOĞLU

Renk Ayrımı & Baskı / Portakal Baskı AŞ.Huzur Mah. Tomurcuk Sok. No:5 K:1 4.Levent

Şişli-İstanbul/TürkiyeTel: +90 212 332 28 01 (pbx) Fax: +90 212 332 02 08

Dağıtım / Aras KuryeYayın Türü / Aylık Süreli Yayın

Yönetim Yeri ve İletişimAlemdar Mah. Nuruosmaniye Cad. No: 21 D:105

Eser Han Fatih - İstanbul / TürkiyeTel: +90 212 522 15 51

www.voirmagazin.com [email protected]

Nurseli GÖKÇÜL

ARALIK - 2012 5. SAYIKAPAK

NADİR METAL

VOIR Magazin’de yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyele-ri, yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Bu dergide yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu uyarı VOIR Dergi-si’nin birinci sayfasından son sayfasına kadar, içinde yer alan tüm haber, yorum, analiz ve öneriler için geçerlidir. İlan ve reklamların sorumluluğu sahiplerine aittir. Dergide yayım-lanan yazı, fotoğraf ve konuların her hakkı saklıdır. İzinsiz, kaynak gösterilmeden alıntı yapılamaz.

VOIR Magazin’in Tüm Hakları Saklıdır.Yerel Süreli Yayın Olarak 5000 Adet Basılmıştır.

Page 9: Voir   aralık 2012 online dergi

7

11 VOIRPROFİL Acısıyla Tatlısıyla 44 Yılın Hikayesi Mecit Güleryüz 14 VOIR HABER Montür Sevenlerin Vazgeçilmezi; Herca

16 VOIR HABER Bayramoğlu Kuyumculuk 4. Mağazasını Açtı

18 VOIRKÖŞE Av.Hamdi Çiyiltepe Mücevher Taşları Sempozyumunun İlki Köşe:Murat Tırpan 20 Sezgin Group’da 62. Yıl Sevinci 22 VOIR HABER Avrupa’nın Türk’ü, İstanbul’un Türk’ü gibi değil

24 VOIRHAber Taşlara Ulusal Koruma

25 VOIRHAber Eğitim Diyarbakır’a taşındı KöşE: Selçuk Özkan

26 VOIR HABER Satışta 7 Yıl, Roberto Bene 28 VOIR HABER Roberto Bravo gümüş aksesuarı yeniden kodluyor Anlamlı güne anlamlı koleksiyon; Altınkaynak

29 Mesut Yar: “Ben hazırlıklıyım, hatta şerbetliyim bedellere” 32 Yılbaşı mücevherleri ve kırmızı geleneği KöşE: Aylin Gözen

37 Kuyumculuk “Akıl”lanacak Markanorm 39 VOIRKÖŞE Erol Albayrak

ARALIK

40 VOIR HABER JTR’den kahvaltılı brief42 Seç, Beğen, Al Yeni yılda sevdiklerinize hediye seçenekleri

44 Herkes ona gülüyor; O ise yeni doğan kızı Asya’ya Yavuz Seçkin

47 Koruncuklara “Muhteşem Yüzyıl” desteği

48 Dünyaca ünlü tasarımcılar Stilimo.com’da buluşuyor

50 VOIR MEKAN Kuruçeşme Balık

55 “Farkında” mısınız? Hermes Şems

56 Yollarda Gülender Sınmaz

60 Sofa Chicago Fuarı İstanbul’a Taşınıyor! Armaggan Art & Design Gallery - 7/24

61 Ve Perde Tiyatro Kartela; Peri Devden Korkuyor

62 Renksiz ve yalın bir sanatın güzel yazısı Savaş Çevik Köşe:Yrd. Doç. Dr Nuri Sezer 64 VOIRGEZİ Tarihe Tanık Kent: Erzurum

69 Takvimler Pirelliyi gösteriyor

72 VOIR HABER Mücevher modası Jewex’le esecek

80 VOIR HABER İşte bu, Lumia!

81VOIRSİNEMAveVİZYONSEÇKİLERİ Burak Kaplan: Hayalimdeki Aşk

83 VOIRKİTAPKÖŞE Müge Bilgin Akdaş: 60 günde yok olan yazılar

84 VOIRKÜLTÜRSANAT

Page 10: Voir   aralık 2012 online dergi

8

VOIR EDİTÖR’DEN

Merhabalar, Yayın hayatına başladığımız ilk günden beri her sayımızda bir yenilik üretmeye çalıştık. Farklı olmak, sektörümüze yeni bir değer katmak adına çabaladık. Bunların çerçevesinde bu sayı-

daki yeniliklerimizi sizlerle paylaşmak isterim.

Geçen sayımızda başlattığımız QR Kod uygulaması tüm hızıyla devam ederken, bu uygulamayı sadece kendimize saklamayıp, firmaların tanıtı-mına yönelik videolarına da artık yer verme kararı aldık. Bu konuda çalış-mak isteyenlerle farklı projeler üretmek arzusundayız.

İlk olarak bu sayımızda başlattığımız ve devam eden sayılarda da sürdüre-ceğimiz “Yollarda” konu başlıklı; araba sektöründen haber ve test sürüş-lerinin yer aldığı yazılarımızı da keyifle okuyacağınızı umuyoruz.

Bu ay ekipçe gittiğimiz ve oldukça da keyif aldığımız bir etkinlikten de kısaca bahsedeyim: Armaggan Art & Design Gallery’nin dördüncü sergisi olan 7/24…“Sanat insan içindir, insanidir ve gereklidir” sloganıyla yola çıkan Armaggan’da 21 sanatçının eserlerine tanıklık edebilirsiniz.

Her yerin ışıl ışıl parladığı, hareketli sokaklara ve özellikle kırmızıya doymuş vitrinlere şahit olacağımız bir aydayız. Tüm sektörleri memnun edecek yılbaşı hazırlıkları hızla sürerken; yeni yılın herkese, her alanda bereket getirmesini dilerim. İyi seneler…

Aslı Kutluay, “Lou Salome”

Aysun Bozuklu, “İsimsiz”

Page 11: Voir   aralık 2012 online dergi
Page 12: Voir   aralık 2012 online dergi

10

VOIR GÜNCEL

Yeni yılın en şık koleksiyonu

Modası hiç geçmeyen abiye tasa-rımlarını sonbahar kış koleksiyo-

nuyla beğeniye sunan Oleg Cassini; fuşya, mor, elektrik mavisi ve narçi-çeği gibi ön plana çıkan renklerle oldukça albenili. Oleg Cassini’nin abiye koleksiyonunda detaylar ön plana çıkıyor: Şifon uçuşan etek-ler, fırfır, pul ve payet işlemeler, tül ve çiçek detayları 2013 yı-lına damgasını vuruyor. Uzun ve kısa modellerin yanı sıra bu sezon revaçta olan önü kısa, arkası uzun modeller de oldukça iddialı. Yeni yılı karşılırken katılacağınız davette gecenin en şık kadını olmaya şimdiden hazırlanın.

Yeniyılınız parlasın

25 yıldır Türkiye’de yer alan, dünya markası Essence yeni yıla özel, bayanlar için parlak, taşlarla kaplı, pırıl pırıl bir

model tasarladı. Swarovski taşlarla bezeli Essence Femme modeli, sevdiklerinize çok özel bir hediye alternatifi sunuyor. Kordonunda 124 adet Swarovski taş bulunan Essence’in bu gözalıcı modelinin kasa ve kadran kısmını da 14 adet asi-metrik serpilmiş Swarovski süslüyor.

Her kadının pırlanta hayali

Yeni yıl hediyesine Asgold Gifty’nin olağanüstü modellerini incelemeden karar vermeyin. Son

moda tasarımlardan her zaman kullanılabilecek gündelik kreasyonlara kadar çok zengin bir ko-leksiyon sunan Gifty, yılbaşı hediyeleri için çeşitte, modelde ve renkte sınır tanımıyor.

Bu koleksiyonParty’e çağırıyor

West, göz kamaştırıcı yılbaşı koleksiyonunu beğeninize sunuyor. Nine West’in “Party”

temalı koleksiyonu ile yılbaşı gecesi tüm gözler üzerinizde olacak. Nine West, kıyafetinizi tamam-layan ve vazgeçemediğiniz en önemli parçanız ayakkabıları, rahat platformlarla birleştirerek, yıl-başı gecesi şık ve seksi olmanızı sağlayacak. Lame ve dore pırıltıların, pul, payet ve taş işle-melerin sıkça kullanıldığı, rahat platformlarla bir-leşen Nine West “Party” koleksiyonu ile yılbaşı

gecesi dans etmeye doyamayacaksınız.

Page 13: Voir   aralık 2012 online dergi

VOIR PROFİL

11

Mecit Güleryüz ile röportaj yapmak için Kuyumcukent’ in yolunu tutuyoruz. Oğullarının kurduğu Zirve Alyans’ta karşılıyor bizi. Kibar..Mütevazı… Hoşsohbet… Sektörün eskileri onu çok iyi tanır. Güleryüz Kuyumculuk’un sahibi… Tam 44 yılını bu mesleğe vermiş. İlkokulu bitirir bitirmez çıraklıkla merhaba demiş kuyumculuğa. Uzun yıllar ustalarının yanında çıraklık yapmış. Bilezikleri elinde tek tek işlemekten bazen avuçlarının içi kanamış, bazen elleri nasır tutmuş. Ama pes etmemiş. Çıraklık dönemi bitince de kendi atölyesini kurmuş. Dedik ya dile kolay, tam 44 yıl... Acısıyla tatlısıyla…

Acısıyla, Tatlısıyla 44 Yılın Hikayesi

Page 14: Voir   aralık 2012 online dergi

Öncelikle bakır bilezik yapmayı öğrenir. Başlarda biraz zorlanır, doğaldır da zorlanması. Bakıra şekil vermesi zor olduğu kadar da beceri gerektirir. Şimdiki kadar da kolay değildir hiçbir şey. Makineler yoktur o zaman, her bilezik tek tek elde büyük uğraş-larla yapılır. Hatta ellerinin kan içinde kaldığı bile olur. O günleri şu sözlerle anlatır Mecit Güleryüz: “Evvelden bileziklerin içi-ne tel fırça yapardık ellerimizle. Ellerimizin içi parçalanır, kan akardı, gözümüzden yaş gelirdi, yine de yapmaya devam eder-dik. Ustalarımız bir de azarlardı çabuk olsun diye. Buna rağmen mesleğe alıştık, sevdik de... Bırakmadım o yüzden.” Makine olmadığı için bileziklerin üstü de çelik kalemlerle işlenir. Hep-sini tek tek işlemekten eller nasır tutar. Dışarıdan bakıp, “aman canım ne var ki bunda” diyenler ise iş başa düştüğünde ellerini parçalayıp arkalarına bakmadan giderler. Ama Mecit Güleryüz alışır bu duruma bir yandan işini sevmeye başlaması, bir yan-dan gençliğin vermiş olduğu kuvvet ve azimle canla başla çalışır. Ancak vaktiyle sarrafiyeden daha değerli olan bakır gün geçtik-çe değerini kaybeder. İnsanlar burun kıvırıp, kıymet vermeme-

İlkokuldan Sonra Ver Elini KapalıçarşıMecit Güleryüz, 1942 yılında 5 kardeşin en küçüğü olarak ka-tılır Güleryüz ailesine. İlkokulu bitirdikten sonra öğrenimine devam etmek için sınavlara girer, ancak kazanamaz. Bir daha da üzerinde durmaz. Babasına gidip artık okumak değil, çalışmak istediğini söyler. Babası da elinden tuttuğu gibi Kapalıçarşı’ya… İlk ustası Osman Usta’nın İmam Ali Han’daki atölyesine götü-rür onu. Böylece çıraklık dönemi de başlar Mecit Güleryüz için.

12

VOIR PROFİL

Page 15: Voir   aralık 2012 online dergi

ye başlar bakırdan yapılan ürünlere. Dolayısıyla Mecit Güleryüz de ustasının almış olduğu kararla bakırı bırakıp altından bilezik yapmaya başlar. Yaklaşık üç sene Osman Usta’nın yanında dur-duktan sonra ayrılır. Yine İmam Ali Han’da başka bir ustanın yanına girer. Bu arada askerlik vakti de gelip çatmıştır. 1964’de vatani görevini tamamlayıp tekrar işinin başına döner Mecit Gü-leryüz. Tabi artık yavaş yavaş teknoloji de ilerlemeye başlar. İlk bilezik makinesiyle tanışır askerden döndükten sonra. Şaş-kınlığını ise şu sözlerle açıklar: “Ben askere gidip geldim, sene 1964. Dediler ki İtalya’dan makine gelmiş. Ne makinesi dedim, bilezik makinesi dediler. Bileziklerin üstünü işliyormuş. Hadi canım dedim, inanmadım. Biz o zamana kadar hep elle yapmı-şız. İnsan bir an akıl erdiremiyor. Biz o makinelerdeki modelleri nasıl atarız diye düşündüm. İmkan yok. Tabi insanoğlu kafasını çalıştırınca çok güzel şeyler çıkıyor ortaya.” Askerliğin ardın-dan bir süre daha devam eder çıraklık dönemi.

Çıraklık Devri Kapanır, Ustalık Devri Başlar 1968’de ise kendi atölyesini açmaya karar verir Mecit Güleryüz. Artık çıraklıktan ustalığa geçiş zamanı gelir. Bu kez yine Ka-palıçarşı’daki Mercan Yokuşu’nda bulunan Pastırmacı Han’daki yerini alır ortağıyla beraber. Böylece Güleryüz Kuyumculuk’un temelleri atılmış olur. Bileziğin yanında alyans da yapmaya baş-lar. Bu arada evlenir, çoluk çocuğa da karışır. Başlarda her şey iyi gider, ta ki ortağıyla arasında anlaşmazlıklar çıkıp yollarını ayırana kadar. Dokuz sene ortağıyla çalıştıktan sonra tek başına kalır atölyesinde. Üstelik ortağından bir de borç yadigar kalmış-tır. Müşterilerinin azalması da cabası. Ama pes etmez. Gecesini gündüzüne katarak çalışır, ailesine hiçbir şey belli etmez. On-ları da üzmemek için her şey yolundaymış gibi davranır. ”Çok kazandım ama çok da çaldırdım. Bizim kuyumcuların eski bir lafı vardır ‘doğru sallanır ama yıkılmaz’, ben de çok zor durum-

larda kaldım ama eve belli etmedim, onları üzmemek için. Yine düzlüğe çıktım. Çok çalıştım. Haftanın dört gecesi sabahlıyor-duk dükkanda. En fazla iki saat yatıyorduk. Ufacık bir aygazla ısınmaya çalışıyorduk. Bu böyle 6 ay devam etti. Çok şükür kısa zamanda toparladım, borçlarımı kapattım. İşlerim açıldı.” Mecit Güleryüz arkadaşı vasıtasıyla hacı yüzükleri de yapmaya başlar. Bir-iki derken, talep fazlalaşır. Ancak bir sorun vardır. Altın ve gümüş aynı atölyede olmaz. Birbirlerinin tozunun karışıp müş-teriye haksızlık yapmaktan korkar. Bu yüzden fazla uzun sür-mez bu iş.

Boynuz Kulağı GeçerBu arada Mecit Güleryüz, en büyük oğlu Mehmet’i de tatillerde işi öğrensin diye atölyeye götürmeye başlar. Çünkü babası hep Mecit Güleryüz’e, “iki tane erkek evladın olursa birini yanına al. Hastalanırsın, bir şey olur işe gidemezsin; dükkan işçilerin eline kalır” öğüdünde bulunmuş, Mecit Güleryüz de babasının bu öğüdüne uymuş ve böylece oğlu Mehmet de liseden sonra temelli babasıyla çalışmaya başlar. Babası gibi yeteneği de var-dır, kısa zamanda kuyumculuğun bütün ince detaylarını öğrenir. Mecit Güleryüz 1979’da hacca gidince, babasının yokluğunu aratmaz Mehmet Güleryüz. Sene 1999 olunca Mecit Güleryüz bir karar alır. Atölyeyi tamamen oğluna bırakıp köşesine çeki-lecektir. Dile kolay tam 44 yıl… Çocukluğundan beri durmadan çalışmıştır. Artık dinlenme vakti gelir. Böylece Kapalıçarşı’nın köklü firmalarından Güleryüz Kuyumculuk ikinci kuşak Meh-met Güleryüz’ün ellerine bırakılır. Mehmet Güleryüz de yak-laşık beş sene sürdürür işleri. Sonrasında ise Güleryüz marka-sının kendisine kattığı bilgi, birikim ve deneyimi kendi markası Zirve Alyans’ı kurmak için kullanır. Mecit Güleryüz ne kadar kendini emekli etse de ara sıra uğruyor Mehmet ve Mustafa Güleryüz kardeşlerin beraber çalıştıkları Zirve Alyans’a ve oğullarının yarattığı markayla gurur duyuyor…

13

Page 16: Voir   aralık 2012 online dergi

14

VOIR HABER

Beş ay önce tecrübeli ekibi ile kuyum sektörünün kalbinin attığı Nuruosmaniye’de Altun Center’daki yeni mağaza-sında, bol seçenekli ürün ve modelleriyle müşterilerine

hizmet veriyor. Hedeflerinin ilk günden beri yurt içi ve yurt dışına yaptıkları ihracat ile çok geniş bir pazara ulaşmak olduğunu vurgulayan Herca Kuyumculuk Sahibi Caner Tümer, “Bu hedef için var gücümüzle çalışıp, emin adımlarla ilerliyoruz” diye konuştu.Tüm dünya ülkelerine hitap ettiklerini açıklayan Tümer, “Müş-terilerimizin isteklerini ön planda tutarak ürün imalatımızı de-vam ettirmekteyiz. Yabancılar kadar Türk kullanıcılarının da ta-sarımlarımıza ilgisi büyük. Ürün yelpazemizle yerli ve yabancı montür sevenlere hitap ediyoruz. Böylece hem yurt içinde hem de yurt dışında müşterilerimizin taleplerine cevap verebiliyo-ruz” dedi.

“Fuarların çok faydalı olduğuna inanıyorum”Hong Kong, Amerika, İtalya, Dubai, Bangkong, Hindistan fuar-larında katılımcı ya da ziyaretçi olarak katıldıklarını ifade eden Tümer, yurt içi ve yurt dışı fuarlarında yer aldıklarını ve çok faydalı olduklarını ifade etti.

Uzun yıllardan beri yurt içi ve yurt dışı montür piyasasında yerini devam ettiren Herca Kuyumculuk, tecrübeli ve yenilikçi ekibi ile her geçen gün büyümeye devam ediyor.

Montür Sevenlerin Vazgeçilmezi

Page 17: Voir   aralık 2012 online dergi
Page 18: Voir   aralık 2012 online dergi

16

VOIR HABER

“Esenler halkı kaliteye kolayca ulaşacak”Müşteri odaklı yapısıyla, ürün ve hizmetinde her zaman kali-teyi sunmak için çalışan Bayramoğlu Kuyumculuk, Metroport ve Profilo Alışveriş Merkezlerindeki mağazalarından sonra dör-düncü mağazasını Espri Alışveriş Merkezinde açtı. Yeni mağa-za açılışının şüphesiz en büyük gururunu yaşayan Bayramoğlu Yönetim Kurulu Başkanı Hasan Alkan oldu. Alkan açılışta bir konuşma yaparak dışarıda kaliteyi arayan Esenler halkının, bulundukları semtte kaliteye kolayca ulaşması hedefiyle yola çıktıklarını, bu doğrultuda yeni mağazadaki ürünlerin pırlanta, elmas, inci ve fantazi takılar ağırlıklı olacağını kaydetti.

Bayramoğlu Kuyumculuk 4. Mağazasını AçtıBayramoğlu Kuyumculuk, Metroport ve Profilo Alışveriş Merkezlerindeki mağazalarından sonra Espri Alışveriş Merkezi'nde açtığı mağazasıyla müşterilerine hizmet vermeye devam ediyor…

Üretim kapasitesi giderek büyüyorMağazalaşmada gösterdiği başarıyı, üretim alanında da gösteren Bayra-moğlu, yenilikçi kadrosuyla birlik-te, sürekli gelişen sektöre teknoloji alanında yaptığı yatırımlarla ayak uydurarak, kullandığı CNC ve şarnel teknolojileriyle, yıllık üretim kapasi-tesini büyültmeye devam ediyor. AR-GE departmanındaki tasarım ekibi sayesinde TSE ve TS7000 standart-larına sahip farklı koleksiyonlar üre-ten Bayramoğlu Kuyumculuk, üretim aşamasında gösterdiği özeni ve kali-teyi ürünlerine yansıtmaktadır.

Page 19: Voir   aralık 2012 online dergi
Page 20: Voir   aralık 2012 online dergi

Peki mesleğe kabulde özel şartlar nelerdir? Bu sorunun ce-vabı da tasarının 6’ncı maddesinde yer almaktadır. Buna göre meslek mensubu olabilmenin özel şartları şunlardır:

a) En az iki yıllık yüksek okul mezunu olmak,b) En az bir yıl staj yapmış olmak.c) Mesleğe kabul sınavını kazanmış olmak. d) Meslek Mensubu yeterlilik ruhsatını almış olmaktır.

Mesleğe kabulde en az iki yıllık yükseköğrenim görmüş olma ve sınav şartı getirilmesi ile meslekte niteliğin arttırılması amaç-lanmıştır. Zira bu durumda her isteyen mesleğe giremeyecek, kuyumculuk sektörü biraz sermayesi olanın hemen girebileceği bir sektör olmaktan çıkacak, meslek bir disiplin altına alınacaktır. Tasarının yedinci maddesinde kuyumculuk sektöründe yer alan şirketler ile ilgili düzenleme yapılmıştır. Buna göre 13/1/2011 ta-rihli ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununa göre kurulan şirketler de bu kanun kapsamında faaliyetlerde bulunabilecekler, ancak, bu şirketlerin temsil ve ilzama yetkili ortaklarından en az birinin meslek mensubu olması ve şirket iştigal konusunun, altın ve kıy-metli maden alım-satımı ve imalatı, sikke altın tabir edilen basıl-mış altınların alım-satımı, kıymetli taşlar, altın ve kıymetli maden-ler üzerine imalat yapılması ile benzeri kapsaması gerekecektir.Bu düzenleme ile sektörde faaliyet gösteren şirketlerin temsil ve ilzama yetkili ortaklarından (müdür) en az birinin meslek mensu-bu olması zorunluluk olarak öngörülmüş. Başka bir ifade ile artık her tüzel kişi/şirket sektörde yer alamayacak ortaklarından en az birisi meslek mensubu olan tüzel kişiler/şirketler sektörde yer alacaktır. Bu düzenleme ile kuyumculuk sektöründe faaliyette bu-lunan şirketler de mesleki disiplin altına alınmış olacaktır.

Peki tasarının yasalaşması durumunda bugün itibariyle faaliyette bulunan kuyumcular ne olacaktır? Bu soruya tasarının geçici 2’nci maddesinde cevap verilmiştir. İlgili maddeye göre Kanunun Res-mi Gazete’de yayımlandığı tarih itibariyle altın ve kıymetli maden alım-satımı ve imalatı yapanlar, sikke altın tabir edilen basılmış altınların alım-satımını yapanlar, kıymetli taşlar, altın ve kıymetli madenler üzerine imalat yapanlar; bu hususu vergi dairesinden alacakları belge ile ispat ettikleri takdirde başkaca şart aranmak-sızın (yukarıda yer alan mesleğe kabul şartlarına tabi olmaksızın) meslek mensubu kabul edileceklerdir. Bunlar kanunun Resmi Gazete’de yayımlandığı tarihten itibaren iki yıl içerisinde Geçici Kurul’a başvurarak meslek mensubu ye-terlilik sertifikasını alacaklardır. Ywasal süresi içerisinde meslek mensubu yeterlilik sertifikasını almayanlar haklarını kaybedecek ve mesleki faaliyette bulunamayacaklardır. Geçici 2’nci madde ile sektörde faaliyet gösteren esnafın kazanılmış haklarının korunması amaçlanmıştır.

Av.Hamdi ÇiyiltepeRize Kuyumcular Derneği Hukuk Danışmanı

Türkiye Kuyumcular, Sarraflar Ve Mücevherciler Odaları Birliği İle Odaları Kurulması Hakkında Kanun Tasarısında Mesleğe Giriş Şartları - 2

18

İstanbul Kuyumcular Odası ve İstanbul Ticaret Odasının desteği ile Türkiye’de mevcut mücevher taşları potansiyelini, bunların işlenmesini ve ekonomiye kazandırılması hususunda önemli ça-

lışmalara alt yapı oluşturacak konular işlenirken mineralcileri sevin-diren gelişmeler yaşandı.Gemoloji Derneği Başkanı Mehmet Fadıl Körüstan rahatsızlığından dolayı katılamadı. Çıkan mineral çeşitlerine örnekler verilen, gemo-loji ve gemolog kelimelerinin tarifi ile başlayan sempozyumda,Tür-kiye’de çok az sayıda gemolog olduğuna dikkat çekildi. 2500 yıllık Anadolu tılsımı kalsedonun yeniden hayat bulması ve dünyada ta-nıtımı için çok çaba sarf ettikleri anlatıldı. Gemoloji derneği İstanbul temsilcisi Nuran İlhan, dernek hakkında bilgi vererek mücevher ve mineral müzesinin olması gerektiğini vurguladı. Gemoloji Derneği Başkan Yardımcısı Vejdi Ziyansız ise, 1995 yılından beri makine ürettiklerini belirtti ve sözlerini şöyle devam ettirdi: “ 1995 yılında yıl boyunca bir tane ürün satarken, ikinci yılda ancak beş tane ürün satabiliyorduk. Şimdi ise yılda iki ihale oldu ve 2010 yılından bu yana da ürettiğimiz bu makineleri Almanya’ya ihracat ediyoruz. Ma-kinelere Made in Germany yazalım mı, diye bizden ricacı oluyorlar ” açıklamasını yaptı. İstanbul Kuyumcular Odası Alaattin Kameroğlu, yıllardır ÖTV ile mücadele ettiklerini söyledi. Kameroğlu, “Maliye Ba-kanımızın ağzından yayınlanan bir habere göre mineral taşlarında ÖTV’nin yerine KDV’nin olacağı söyleniyor. Böyle bir şey olursa bu sektör de birazcık nefes alır diye düşünüyorum” dedi.Gemoloji Derneği Bursa Temsilcisi Gemolog Lapidarist İsmail Hakkı Özak’ın faset kesim makinesi ile yaptığı kesim şovları büyük ilgi gördü. Koleksiyonerlerden biri olan İstanbul Teknik Üniversitesi Yard.

Mücevher TaşlarıGemoloji Derneği ve Mücevher İhracatçıları Birliği (JTR), 12 Kasım’da İstanbul Ticaret Odasının Meclis Konferansı salonunda mücevher taşlarıyla ilgili bir Sempozyum düzenlendi.

Page 21: Voir   aralık 2012 online dergi

A ltın, Aralık ayında da Yunanistan’ı kurtarma karşılığı yapılacak ödemeyi ve bir anlaşma olup olmayacağını yakından takip etmeye devam ediyor olacak.

Sözde mali uçurum ve FED yetkililerinin gelecek ile ilgili para politikası yorumları belirleyici olacak.

Piyasaların odağı Avrupa Maliye Bakanları, Uluslararası Para Fonu ve Avrupa Merkez Bankasının yapacakları toplantı ola-cak. Bu toplantının amacı Yunanistan için yeni borç hedefi üzerindeki görüşmelere devam etmek olacak.

Altın, ABD seçimlerinin sonuçlanması ile ayağa fırladı sayılır. Mali uçurumun üzerine yoğunlaşılan şu günler-de devam eden belirsizlik ve tarihsel para pompalama piyasaları etkileyen baskın faktörler olmaya devam edecektir.

Altın fiyatları 2001 yılında gördüğü 255 usd/ons’tan başlayan sert yükseliş 11 yıldır devam etmekte, bu nedenle 2013 yı-lında altın ons fiyatının 2000 usd’nin üstünde görmek sürpriz olmaz.

Küresel risk iştahının artması altının güvenli liman olma potansiyelini harekete geçirirken, düşüşleri sı-nırlamaktadır.

Para politikasının gevşek seyretmeye devam edecek olma-sı, Merkez bankalarının talebinin artarak devam etmesiyle, Ulusal para fonunun verilerine bakılarak da altın fiyatının uzun vadede yukarı gözüktüğünü rahatlıkla vurgulayabiliriz.

Yakın zamanda kar almak isteyen yatırımcılara 1794 usd/ons’u hedef olarak tavsiye ediyorum. Zira bu fiya-tın üstüne kısa vadede çıkabilmesi için daha somut ha-berlere ihtiyacımız var.

Alım için 1705 usd/ons fiyatı belirleyici olacaktır. Bu fiyatın altına sarkılması durumunda hızlı yükselişlere hazırlıklı ol-mak gerektiği unutulmamalıdır.

Murat TırpanMurat Gold

Yönetim Kurulu Başkanı

Altın İkilemi

19

Doç.Dr. Halis Manav’ın koleksiyonundan çok özel mineral örnekleri, özenle hazırlanan sergide mineral müzeciliği alanında ve minerallerin kitaplarda olması konusunda çözüm üretmek gerektiğini kaydederek, gelen sorular üzerine Türkiye’de yapılmış birçok lisans ve lisans üstü tez olmasına rağmen, ansiklopedik bir bilgi içeren yayın olmadığı-nı ifade eden katılımcılara, İstanbul Maden ve Metaller İhracatçıları Birlikleri Ayhan Güner bir kitap yapılmak istenirse sponsor olabilece-ğini açıkladı. Güner, “İstanbul Teknik Üniversitesi Prof. Dr. Halis Ma-nav’ın koleksiyon ve altyapısı var. Kitap haline getirmek istenirse biz sponsor oluruz. Bunu her şekilde yaparız, yeter ki siz bize altyapısını hazırlayın” dedi. Manav ise, 400 sayfalık, Türkçe ve açıklamalı bir mineral kitabını hazırlamak için kolları sıvadığını, ancak bu kitap için yüksek bir bedel istediklerinden olmadığının açıklamasını yaptı. Yüz küsür ülkeden toplanmış 2- 2,5 tonluk mineral kaynağının olduğunu kaydeden Manav, Dünyada ve çoğu müzede olmayan mineral ko-leksiyonuna sahip olduğunu belirterek şöyle devam etti: “ Bizim akıllı girişimcilerimiz Çin’e gidip ithalat yaptıklarında mineralleri görmüş ve ne bulmuşlarsa İstanbul’a getirmişler. Eminönü’nde bir kaç dükkanda gördüm ve en güzellerini topladım. Milyon dolarlarla alamayacağım kristalleri 500 milyon dolara aldım ve muhafaza ediyorum. Benim amacım bu kristallerin ülkeye yaramasını sağlamaktır. Ülkeye bir daha öyle bir şey girmez. Bunun ülkemiz için bir kazanç olacağını düşünüyorum” dedi. 16 yıl boyunca mücevher taşları stüdyo fotoğraf-çılığı yaptığını söyleyen Murat Başsöz ise, Halis hocam bilgi birikimini açar, Ayhan Bey de destek verirlerse, minerallerin tamamının fotoğraf çekimini üstlenebileceğini ifade etti.

Sempozyumunun İlki...

Page 22: Voir   aralık 2012 online dergi

20

karşısında duygulanan Hakan Sezgin, bu çifte kutlamada ken-dilerini yalnız bırakmayan konuklarına teşekkürlerini sundu. Sezgin Group düzenlediği organizasyonda sosyal sorumluluk kampanyalarına da destek verdi. Gecede satılan tüm takılardan elde edilen gelir, Türkiye’nin dört bir yerinde yaşayan ve hayati tehlike taşıyan bir hastalığı olan 3 ve 18 yaş arası çocukların “di-leklerini” gerçekleştirmek üzere hizmet veren Bir Dilek Tut’a ve Türkiye’de kız çocuklarının okullulaşmasına destek veren Haydi Kızlar Okula’ ya bağışlandı.

Takı sektöründe hizmet veren Sezgin Group,geçtiğimiz ay şirket kuruluşunun 62. yıldönümünü Çemberlitaş’taki mağazasında kutladı. Sezgin Group çalışanlarının bu mut-

lu gününe takı severler de ortak oldu. Yönetim Kurulu Başkanı Hakan Sezgin tarafından karşılanan konuklar bir yandan müzik eşliğinde hem sohbet edip, alışveriş yaptı hem de Sezgin Group binası önünde hazırlanan dilek ağacına dileklerini yazıp astı. Gecede aynı zamanda şirket çalışanları Hakan Sezgin’e sürpriz yaparak doğum günü pastası kestiler. Çalışanlarının bu sürprizi

Sezgin Group şirket kuruluşunun 62. yıldönümünü çalışanları ve konuklarıyla birlikte kutladı. Sezgin Group Yönetim Kurulu Başkanı Hakan Sezgin’in ev sahipliğinde gerçekleşen kutlamadan elde edilen gelir Bir Dilek Tut ve Haydi Kızlar Okula sosyal sorumluluk projelerine bağışlandı.

Sezgin Group’da 62. Yıl Sevinci

Page 23: Voir   aralık 2012 online dergi
Page 24: Voir   aralık 2012 online dergi

VOIR HABER

Çilek Gold’un bugün başında Enes Çilek ile ortak olduğu kuzeni Osman Çilek var. Bu işin mutfağında yetişen Enes Çilek önce perakende alanında çalışarak, ardın-

dan toptan satış biriminde de görevler üstlenmiş. Enes Çilek, babasından miras aldığı şirketi daha da büyütmek değil, 30 yıllık istikrarını geleceğe taşımak niyetinde.22 ayar renginde 14 ayarlı takılar, yani kırmızı altın diye geçen takıların renginden dolayı biraz Anadolu işi olduğunu anlatan Enes Çilek, “Ağırlıklı olarak Almanya ve İngiltere’ye ihracat yapıyoruz. Bunları bir Alman veya İngiliz takmıyor, oradaki gurbetçiler takıyor. Ağırlıklı olarak Almanya’da en çok Türk neredeyse oraya ihracat yapıyoruz” dedi. Avrupalı Türklerin 22 ayar renginde 14 ayarlı takılara olan düşkünlüğünü ise şöyle açıklıyor: “İnsanlar memleketinden 60 yılında kalkıp gidiyor Avrupa’ya. Hem 60 yılın memleke-tini yaşıyor hem de 2010’un Avrupa’sını yaşıyor. Yani, arada kalmışlık var. Bu yüzden ne Avrupalı olabiliyorlar ne de İs-tanbullu. Eğer o adam İstanbul’u yaşayıp gitse, takmayacak o takıları. Anadolulu Avrupalı gibiler, İstanbullu gibi değil. Takı konusunda; Avrupa’nın Türk’ü, İstanbul’un Türkü gibi değil” dedi. Beş yıldır çerçeveli takılara talebin arttığını, ağırlıklı olarak çerçeve üzerinde çalıştıklarını vurgulayan Enes Çilek, “Bi-zim caddeye çıkışımız çerçeve yüzündendir. Çerçevede belli bölgeler var. İstanbul’da belki çerçeve de takan yoktur, Kadı-köy’de ya da Acıbadem’de… Ama Anadolu’da ağırlıklı olarak 22 ayar renginde, 14 ayarlı yapılan takılar Anadolu’ya hitap ediyor. Biz olsak beşi bir yerde takmayız ama Anadolu’da on-ların ilgisini bu çekiyor. Bir de Balkan ülkelerinde Arnavutlar olsun, Boşnaklar olsun onlar meraklı bu tarz çerçeveli takıla-ra” diye konuştu.Ürünlerinde daha çok yarım, tam, reşat gibi çerçeve takı yaptıklarını belirten Enes Çilek, hali hazırda devamlı olarak 70- 80 modeli hazır tuttuklarını ve üç yıldır çerçeveyi bir-çok firmanın yapmasına rağmen hazır tutmadıklarını söyledi. Çerçeveyi hazırda tutmanın belli bir sermaye gerektirdiğini de belirtti.

İnsan mutlu olduğu işi yapmalıKuyumculuk mesleğinin önüne hiçbir işin geçemeyeceğini anlatan Enes Çilek, “Bugün en pahalı yerde kombine maça gidebiliyorsam, zevkine müzik hocası tutabiliyorsam, istedi-ğim motoru alabiliyorsam, arabamı alıp binebiliyorsam, fotoğ-raf makinesi bana ne lazım ki, bunları alabiliyorsam, bunların hepsini kuyumculuk sayesinde yapıyorum. Bu yüzden vefa borcu var oraya. Hiçbir şey bunun önüne geçemiyor” dedi.

Kuyum sektöründe 30 yılı geride bırakmış bir aile şirketi Çilek Gold. Bugün ikinci kuşak temsilciler işi devralmış. Enes Çilek’in Babası; kuyum atölyesinden çantacılığa ve oradan da kurumsal yapılanma hedefi ile Çilek Gold’u kurmuş. Böylece toptancılığı perakendeye de taşımış. Fakat 15 yıl önce işten elini çekmiş.

22

“AVRUPA’NIN TÜRK’Ü,İSTANBUL’UN TÜRK’ÜGİBİ DEĞİL”

Page 25: Voir   aralık 2012 online dergi
Page 26: Voir   aralık 2012 online dergi

VOIR GÜNCEL

Uluslararası Gemoloji Derneği; bilim adamları, mücevher ve mücevher taş-ları sektöründe faaliyet gösterenler,

öğretim görevlileri ve öğrencilerden olu-şuyor. Dernek üyeleri, mücevher taşlarının doğru tanınması amacıyla etkinlikler oluştu-rarak, bu meslek grubunda çalışanların bilgi seviyesini yükseltmeyi, bu konudaki bilimsel çalışmalara destek vermeyi hedefliyor. Sek-tördeki tüm kuruluşlarla, kuyumcu odaları, dernekleri, üniversiteler ve devletin ilgili birimleriyle işbirliği yaparak gerekli yasa ve yönetmeliklerin çıkarılması uygulanmasında ortak çalışmalar yapılacak. Ayrıca mücevher taşları konusunda da yurt dışındaki gelişme-leri, trendleri takip ederek gerek üyelerini, gerek sektörü bu konuda bilgilendirme çalış-maları planlanıyor. Uluslararası Gemoloji Derneği’nin sadece böl-gesel veya yerel bir dernek olmadığını, ülke çıkarına olacak uluslararası bilgileri, daha bilimsel platformlarda sunmak üzere kurduk-larını aktaran Özen, çağımızın hızla gelişen teknolojisinin karşısında, hızlı bilgi alma ve bilgilenme gerekliliğinin bilincinde olan bir dernek olduğunu ifade etti. Ayrıca; Türkiye başkanı olduğu, dünyanın önde gelen maden-cilerinin ve gemologlarının da üyesi olduğu, ICA (International Colored Gemstones Asso-ciation / Uluslararası Mücevher Taşçıları Der-neği)’nin tüm dünyayı kapsayan ilgili konu-lardaki bilgilerinin de derneğe büyük katkısı olduğunu vurguladı. Dernek başka bir önemli konuda da çalışmalar yapacak. Sektörün say-gınlığı ve inandırıcılığını arttırmaya yardımcı olacak olan; laboratuvar onaylı, uluslararası geçerliliği olan sertifikalar…Türkiye’deki esnafları doğru bilgilendirmenin ve bu alandaki denetlemenin önemli olduğu-nu söyleyen Özen, sözlerini şöyle sürdürdü: “Örneğin, artık düşük ayar altın yapan yok; çünkü ciddi ceza ve yaptırımları var. Değerli taşların satışı konusunda ise hiçbir kontrol ve yaptırım yok. Bu konuda gerekli denetimlerin

ve cezaların getirilmesi gerekiyor, bu konuda çalışmalar yürüteceğiz. Değerli ve yarı değerli taşlarla uğraşanlar olarak bizim konumuz sa-dece işlenmiş taşlar değil, bu taşların hamları ve hamların koleksiyon kaliteleri de olmalı.”

“Gemolog sayısı bir elin parmaklarından az”Gemoloji’nin ciddi bir bilim dalı olduğunu vur-gulayan Fazıl Özen, konuyu bilmek ve güncel bilgileri takip etmek, dolayısıyla yabancı dil bilmeyi, araştırıp okumayı, zaman ve emek harcamayı gerektirdiğini söyleyerek, şöyle devam etti: “Bu konuda pratikle eğitimi bir-leştirmiş gemolog sayısı bir elin parmakla-rından az, eleman bulmak ise mümkün değil. Tüm bunlarla beraber bilinçli yapılan yanılt-malar veya bilgisizlikten kaynaklanan hatalar, bu konuda faaliyet gösteren herkesi yanıltıyor. Ciddi yayınlarda bile rastlanan yanlış bilgiler, hataları kulaktan kulağa doğruymuş gibi ya-yıyor. Bu yüzden bilgi kaynaklarının çok iyi araştırılması, bilginin kimden geldiği ve bu kişilerin hem teorik hem de pratik bilgisinin olması çok önemli. Mücevher taşları, dünyada en çok hata ve yanlışlara açık olan konulardan biri. Değerli ve yarı değerli taşlar maalesef ülkemizde yeni tanınmaya başlıyor. Büyük bir kısmının adının dahi doğru yazılıp telaffuz edilememesinden başlayan ve taklitleriyle gerçeklerinin karıştırılması gibi, bilgi eksik-liğinden ve istismardan kaynaklanan bir çok hatanın yapıldığı da bir gerçek. Küçük, beyaz veya herhangi bir renkli taşın binlerce, on bin-lerce dolar olduğunu sandığımız halde, sadece birkaç dolar değerinde olabiliyor. Uluslararası Gemoloji Derneği çatısında birleşerek, bu ko-nularda bugüne kadar yaşanmış ve yaşanabi-lecek sıkıntıları, yanlış bilinenleri düzeltmek, eksik bilgileri tamamlamak, ülkemizi bu ko-nuda dünyanın gelişmiş ülkeleri seviyesine, standartlarına yükseltmek amacıyla bu derne-ği kurduk.”

Türkiye ve Dünya’da gemoloji, yanlışlıklara ve bilgi eksikliğine maruz kalmış bir konu. Hatta ülkemizde değerli ve yarı değerli taşlar yeni yeni “doğru” tanınmaya başlandı. Gemoloji konusunda yıllardır insanları bilgilendiren ve öğreticiliğiyle de sektöre faydalı olan bir isim, Fazıl Özen… Şimdilerde kurduğu Uluslararası Gemoloji Derneği ile sektörü “Ulusal” bir platforma taşımaya hazırlanıyor.

TAŞLARA “ULUSAL” KORUMA

24

Page 27: Voir   aralık 2012 online dergi

Selçuk ÖZKANTekvin Pırlanta

Genel Müdür Yardımcısı

P roblem, kişilere ve durumlara göre faklılık gösterir ve bakış açısıyla ilintilidir. Bunu ufak bir örnekle açıkla-mak istiyorum.

Her ülkeye 100 fil hediye edilse en çok verilen cevaplar ne olurdu? Armağan edilen 100 fil konusunda ülke halklarından gelen cevaplar şöyledir:

“Problem, Bakış Açısıyla İlintilidir”

Yetişdiğimiz topluluklar her şeyde olduğu gibi bizi problem çözerken de etkilemektedir. Başarı, kişilerin günlük hayat-ta ve iş hayatında karşı karşıya kaldıkları problemlerin esiri olmadan, problemi akılcı bir yaklaşımla analiz etmelerine ve problemi yaratan nedenleri, gerçekçi olarak belirleyip çöz-melerine bağlıdır. Karşılaştığı problemleri etkili bir şekilde hızlı çözebilen kurumlar en dinamik ve rekabetçi özelliklere sahip olanlardır. Bu nedenle kurumların yaşadığı sorunların çözümünde, her kademeden çalışanın katkısından yararlan-mak gerekir. Yani, bir kurumdaki en üst düzey yönetici de, en alt düzeydeki çalışan da ağ içindeki birçok problemin çö-zümüne katkıda bulunmak zorundadır.Unutmayınız ki; küçük problemler zamanında çözülmezse boyut ve yön değiştirerek kontrolden çıkacaktır.Problemler; gerçek durumun koşulları, istenen durumun ko-şullarından farklı olduğunda ortaya çıkar.Problem çözme süreci olan “Bilimsel problem çözme yön-temi” sorgulamaya dayanmalıdır. Probleme “5N+1K” kuralı uygulanır. Ne, neden, nasıl, nerede, ne zaman, kim soruları yanıtlanarak, problem analiz edilir.

• Fransızlar: Fillerde yaşam fizyolojisi incelenmelidir.

• Çinliler: Fil pişirmenin kesinlikle bin yolu vardır.

• Etiyopyalılar: Bir fille bin kişi nasıl doyar?

• İngilizler: Safaride fil avlama teknikleri.

• Almanlar: Filler ve fillerin Alman dil ve kültürüne etkileri.

• İranlılar: Filler çarşafa nasıl sokulur?

• Amerikalılar: Daha büyük ve görkemli fil nasıl yetiştirilir?

• Japonlar: Daha küçük ve daha ucuz fil nasıl yetiştirilir?

• İsrailliler: Filler en pahalı, en kârlı nasıl satılır?

• Brezilyalılar: Fillerle karnavalda samba yapma yöntemleri

• Türkler: “Ne olacak bu fillerin hali?”

EĞİTİM, DİYARBAKIR’A TAŞINDI

Harmony Akademi ile Diyarbakır Kuyumcular Odası, kuyumcula-rın ve mücevhercilerin bilgilerinin daha ileri bir seviyeye ulaş-ması için eğitimler düzenledi. Bugüne kadar pek çok etkinlik

düzenleyen DKO işbirliğiyle Kasım Ayında yapılan “Pırlanta Eğitimleri”, sektörden büyük ilgi gördü. DKO Başkanı Mustafa Akkul; her sektör mensubu için bu eğitimlerin çok önemli olduğunu ve düzenlenen her eğitime katılımın çok büyük faydalar sağlayacağını söyledi. Eğitime başarıyla devam eden sektör üyeleri de bu kadar kısa bir zamanda bu kadar bilgiyi verebildiği için Harmony’e tebriklerini ilettiler. Özellikle bir kuyumcunun mesleki hayatında gere-ken pratikde ve teorikde temel olarak hemen her şeyi aldıklarını belirten katılımcılar, bu bilgilerle ürün alışında, daha doğru kaliteleri daha uygun fiyatlara alabileceklerini, satarken de özgüven içinde satabileceklerini söylediler. Bununla beraber, Harmony eğitimlerinde Dünya piyasa fiyatla-rının, dünyada bu sektörde karşılaşılabilecek istismarların da anlatılması katılımcıların piyasaya daha rahat ve özgüvenle girmesine sağlamakta.Taşlar konusunda Fazıl Özen’in bir çok ülkede bizzat yaşadığı tecrübeleri aktarması, bu eğitimleri farklı kılıyor. Sadece teorik değil, pratik bilgile-rin de derinlemesine verildiği eğitimlerde Pırlantaya en çok benzeyen taş olan ve normal pırlanta test cihazlarının dahi ayıramadığı Mozanit’in pırlantadan ayrılmasını öğrenenler, sadece10 saniye içinde bu ayrımı yapabilmekte…Bismil Kuyumcular Derneği başkanı Nazif Ekmez’in ve diğer esnafların da katıldığı eğitime Bismil’deki kuyumcuların da ilgisi büyük oldu. Eği-timlerin tekrarını isteyen esnaf bugüne kadar hiç duymadıkları bilgileri öğrenmenin sevinci ve güveni ile ürünlerini rahat rahat satacaklarını belirttiler.

25

Page 28: Voir   aralık 2012 online dergi

26

Tutkular zirveye çıkıyorVictoria’s Secret, şimdiye kadarki en tutkulu ve baştan çıkarıcı

koku serisi Seduction’ı sunar. Seksiliğin en açık ifadesi olan ve duyuları baştan çıkarmak için tasarlanan Dark Orchid, tutkulu bir sıcaklıkla birleşti. Bu kokuyu sıktığınız anda kendinizi karanlığın lüksüyle sarmalayacaksınız.

Şimdi sonsuz aşkı kutlama zamanı!

Konsept koleksiyonlarıyla fark yaratan Assos,

değerli has taşlar ile özgün ve modern tasarımları birleştirerek oluşturduğu ‘Assos Ceremony’ koleksiyonunu mücevher tutkunlarının beğenisine sundu.

GÜNCELVOIR HABER

Satışta 7 Yıl!

İnternet satışlarının önemi, artık herkes tarafından bilinmekte ve firmalar resmi web sitesinin yanında satış sitesi de yönetmekteler. Özellikle kuyumculuk sektöründe neredeyse mecburi bir ihtiyaç haline gelen internetten ürün satışı, son dönemlerde çığ gibi büyüdü.

Yeni markaların internet alemine girişi devam ederken, sektörde bu işi yıllar önce başarmış ve “ilk” firmaların arasında yer alan bir marka var: Roberto Bene Pırlan-

ta... İnternet üzerinden satış konusunda bu yıl yedinci yaşını kutlayan Roberto Bene, haklı gururlarını şu sözlerle ifade etti: “Tüm Türkiye pırlanta pazarındaki son kullanıcıya yön verdik. Son kullanıcılara internet ortamında pırlantanın nasıl satın alınmasına dair eğitimler verdik. Bugüne kadar tüm dükkan-lar üreticilerin verdiği ürün ne olursa olsun her etikete H-VS basılan zihniyetin bitmesinde bir nebze yararımızın olduğunu düşünüyoruz. Tüketici artık gerçekten kaliteli, beyaz, berrak pırlantalarla tanıştı. Bu tüm sektörde taş kalitesinin artmasına sebep oldu. Tüketiciyi yedi sene önce D,E,F renk pırlantalar-la tanıştırdık ve D,E’ler artık Tüm Türkiye’de kullanılır oldu. Buna da ön ayak olduğumuz için çok mutluyuz.”Markalarının bundan sonraki sürecinde de kalıcı olması için çalışacaklarını ve Roberto Bene’nin ışığını dünyanın bir çok noktasında parlamaya devam edeceğini de vurguladılar.

Page 29: Voir   aralık 2012 online dergi

Dünyaca ünlü moda showları ve süper

modelleriyle tanınan iç çamaşırı ve güzellik ürünleri markası Victoria’s Secret, yepyeni aksesuar koleksiyonuyla bu alanda da iddiasını kanıtlıyor. Dünyanın en büyük markalarının tercih ettiği dayanıklı Saffiano derisinin lüksünü yakalayacaksınız.

Lüks Koleksiyona Hazır Olun

Farklılık, yenilik, tutku ve aşk… So CHIC, yeni yılı kadınları ken-dilerini yeniden keşfedecekleri sıcacık bir koleksiyonla karşılıyor.

İçinizde saklı kalan daha önce açığa çıkmamış tüm duygular yeni yılda So CHIC ‘Flame’ koleksiyonuyla alevleniyor.

Park’s by Park Bravo, kırmızının en güzel tonlarındaki

kıyafetleri ve aksesuarlarıyla yeni yılda size ve sevdiklerinize uğur getirecek. Zümrüt yeşili, siyah ve grinin en derin tonlarından oluşan abiye koleksiyonu ise size büyüleyici bir hava katarak yılbaşı akşamı bir yıldız gibi parlamanızı sağlayacak.

Yılbaşı akşamına hazır mısınız?

Yeni yılda, yeni size Flame Collection…

Kokunuzla BüyüleyinCazip fırsatlarıyla akıllı

alışverişin adresi olan Dore, yılbaşı hediyesi olarak Lady Gold Parfümü öneriyor. Lady Gold, greyfurt ve acı

portakalın hoş kokularını ilk notalarında sergiliyor. Ahududu, vanilya, paçuli ve

misk gibi yumuşak esintilerle birleşerek büyülü bir koku

alternatifi sunuyor.

27

Page 30: Voir   aralık 2012 online dergi

28

VOIR HABER

Her zaman alışılmış olanın dışında sıra dışı yaklaşımı sayesinde stil, tasarım, hizmet ve kalite ikonu haline gelen Roberto Bravo; yeni gümüş aksesuar markası

“935 by Roberto Bravo” ile bambaşka bir algı yaratıyor. Bilin-dik çizgilerle kendini kısıtlamayarak, yaygın gümüş ayar ölçüsü olan 925’in sınırlarına sığdıramadığı farkını yeni bir kodla ifade ediyor. Roberto Bravo’nun yeni yarattığı “KOD”lama, bir dön-günün sona erdiğini ve yepyeni bir döngünün başladığını işaret

Aralık ayında Konya'da gerçekleşecek olan, Hz. Mevlana'nın 739. vuslat yıl dönümünde düzenlenecek anma töreni etkinlikleri kapsamında "Mevlana Özel Koleksiyonu" ile Altın Kaynak hazır bulunacak.

935 by Roberto Bravo Deepo Outlet AVM Antalya’da yerini aldı. Kasım ayında hizmete giren mağaza, trend meraklılarının yeni adresi olacak.

Roberto Bravo Gümüş Aksesuarı Yeniden “KOD”luyor..

Anlamlı güne, anlamlı koleksiyon

ediyor. 935 by Roberto Bravo hızla yayılmaya başlayan mağaza ve satış noktaları ile sıra dışı stilini moda tutkunları ile paylaşa-cak. Antalya’nın en önemli alışveriş lokasyonları arasında yerini alacak Deepo Outlet Avm’de Kasım 2012 tarihinde yeni mağa-zasını hizmete sunan 935 Roberto Bravo, vitrin tasarımından mağaza dekorasyonuna kadar geniş bir hizmet anlayışını içine kapsayan mükemmellik arayışını, tasarımlarına yansıttığını ka-nıtlayarak trend avcılarının vazgeçilmez adresi olacak.

Anadolu’da hızla yükselen ve başarısını yenilikleriyle pe-kiştiren marka Altınkaynak, Hz. Mevlana’ya özel, 100 parçadan oluşan bir koleksiyon tasarladı. Özel günlerde

ve günlük kullanıma uygun olarak, usta tasarımcılar tarafından hayata geçirilen bu koleksiyon, el işçiliği ile üretiliyor.Bu anlamlı koleksiyonda, “Allah (cc), Hu, Hz. Mevlana, Sema-zen, Destar, Sikke” gibi klasik simge ve motifli tasarımların yanı sıra çok özel ve farklı parçalar da yer almakta; 8 ve 14 ayar altın kullanılırken yeşil, beyaz ve rose altın renkleri tercih edilmiş. Altınkaynak, 07-17 Aralık tarihleri arasında, Konya Kültür Mer-kezi’nde gerçekleştirilecek olan Hz. Mevlana’nın 739. Vuslat Yıl Dönümü Uluslararası Anma Törenleri etkinliği çerçevesinde, bu çok özel ve etkileyici koleksiyonu ile yer alacak.

Page 31: Voir   aralık 2012 online dergi

29

MESUT YAR

Mesut Yar denince eminim çoğumuzun aklına ilk olarak “Mesut Yar’la Uyan Türkiye”

programı gelir. Çünkü Türkiye’de bir ilki gerçekleştirdi, daha doğrusu bir ezberi bozdu. “Haberler ciddi bir iş olabilir ama somurtkanlık gerektirmez.” mottosuyla yola çıkarak haberi mizahla harmanladı, sabahları tebessüm ederek güne başlamamızı sağladı. Şimdi ise haftanın dört gecesi CNN Türk’te yaptığı “Burada Laf Çok” adlı talk show'u ile evimizde ayaklarımızı uzatıp, keyifli bir akşam geçirmemizi sağlıyor. Tabi bu kadarla sınırlı değil Mesut Yar. 10 parmağında 10 marifet var desek abartmış olmayız. Ne demek istediğimizi röportajı okuyunca siz de anlayacaksınız…

Ben hazırlıklıyım, hatta şerbetliyim bedellere

“”

Page 32: Voir   aralık 2012 online dergi

30

Televizyon ve gazete ile yollarınız nasıl kesişti?Aslında Arkeoloji mezunuyum. Öğrenciliğim sırasında stajyer olarak girdiğim gazetede iki yıl kadar çalışarak muhabirlik de-neyimi kazandım. Arkeolojinin 360 derecelik bakış açısı saye-sinde de işler yazılı basın anlamında çok yolunda gitti. TV ile tanışmam metin yazarlığıyla oldu. Sanırım yazdığım mizahi ya-zılar dikkat çekecek değerdeydi ki, bir süre sonra ekran önünde kendim için yazarken buldum metinlerimi. Aslında planlı değil, sürpriz olarak başlayan ama hakkı verilerek geliştirilen bir sü-reçten bahsediyoruz.

Bir dönem anchormanlik de yaptınız. Neden bıraktınız?Uzunca bir dönem hem de... Bunun bir kaç nedeni var. Tarzım ile memleket gündemi hiç bir zaman paralel bir yol bulamadı kendine. Ben ne kadar güler yüzlüysem, gündem o kadar iç ka-rartıcıydı. Hayatın çok kısa olduğunu düşünüyorum. Hem ken-dimi hem de izleyiciyi ekstra acılarla yıpratmanın manası yok. Yine de hala mevcut anchormanlerin bir dönem dalga geçtiği üslûbumu bizzat uyguladıklarını görünce “ilklerin adamı” oldu-ğum hissini bırakamıyorum.

Mesut Yar’la Uyan Türkiye programında habercilikle mi-zahı birleştirdiniz. Tepki almaktan ya da programın tut-maması ihtimalinden korktunuz mu?Tepkiden ziyade anlaşılamaması korkum vardı. Çünkü yaptığım bir tür Haber Kabare’ydi. Sabah afyonu patlamamış insanlara mizah üretmek, yüzlerini güldürmek kolay iş değil. Bunu yapar-ken hicivden yararlanmak da siyasi konjonktür için pek efektif olamazdı takdir edersiniz ki... Ancak tam tersine hem kuşaklar arasında birleştirici bir sabah tutkalı oldu, hem de aldığı tepki-nin hakkını veren bir muhalif mizah programı. Muhalefetim tüm siyasete olduğu için çok politize olmuş görüşler pek sevemedi bu işi. Ama her görüşten vatandaş sevdi ve kucakladı. Önemli olan buydu zaten.

Bizdeki siyaset ve siyasetçiler mizahı ne kadar kaldıra-biliyor?Belli bir terazileri yok. Yok, sanırım aslında hiç terazileri yok. (Gülüyor)

Posta Gazetesi’nde “Televizyon Hastası” adlı bir köşeniz var. Günde kaç saat televizyon izliyorsunuz yazı yazabil-mek için? Sürekli tüm programları takip etmek zorunda olmak bir yerde bıkkınlık vermiyor mu?Günde 45 dakikadan fazla TV izlemem. Saatler boyunca ekrana bakmak gibi bir karşılıksız yaklaşıma hiç girmedim. Bu yüzden sıkılma şansım olmuyor. Arada belki bazı detayları kaçırıyorum ama şimdi neredeyse tüm TV izleyenler eleştirmen olduğu için anlaşılmıyor bile o ayrıntıların yokluğu…

Yazılarınızdan dolayı size tavır alanlar, programınıza çık-mak istemeyenler oluyor mu?Elbette vardır. Önemsememeyi öğrendim. İki ayrı şemsiye bunlar. Biri televizyondaki işim, biri de televizyonculuğumdan kaynaklanan eleştirim. Bu ikisini birbirine karıştırabilecek ka-dar düşüncesiz olanların düşüncelerini ben niye merak edeyim, izleyici niye etsin?

Hangi programları seyretmekten keyif alıyorsunuz? Han-gi programları izlerken sinirleriniz zıplıyor?Vallahi kızsam da, sinirlensem de dizilerden vazgeçmiyorum. Geçtiğimiz yıl ayırırdım ama şimdi hepsi aynı geldiği için hepsi-ni izliyorum, özellikle abandığım bir dizi yok. Kuşak programları ilham kaynağı, futbol ve tartışma programları da nefret kaynağı benim için. Zıplamak ne kelime, uçuyorum efendim...

RTÜK’ün televizyon üzerindeki etkisi nedir sizce?Olması gereken gibi değil. RTÜK, dünyanın her yerinde çalışan bir kontrol mekanizması. Sonsuz özgürlük hangi alanda var ki

Page 33: Voir   aralık 2012 online dergi

31

TV’de olabilsin. Toplumun makul ahlak kurallarına göre yayın-cılığa bir hiza vermek amacıyla kurulmuş, bunu da düşe kalka yapan bir kurum. Sadece kimi zaman çok taraflı cezalar kese-biliyor. Ama orası tek sesli bir kurum değil, dolayısıyla kızmak benim işim değil...

“Burada Laf Çok” haftanın dört akşamı canlı olarak ek-rana geliyor. Canlı yayın büyük bir risk aslında. Hiç zor durumda kaldığınız, eyvah nasıl toparlayacağım dediği-niz oldu mu? Bu arada geçen sezon beş akşamdı. Neden dörde indirdiniz?Dört geceye indirmek benim fikrimdi. Hafta sonları farklı iş-ler ve hobilerim var. Buna vakit ayırmam gerekiyordu. Beş gün kimi zaman yavanlıklar da doğurabiliyordu. Şimdilik maşallah iyiyiz. Canlı Yayın deyince, ben hiç bir zaman bant yayın adamı olamadım. Bu yüzden içinde ne barındırırsa barındırsın canlı ya-yın yapmak kadar enerjik bir iş yok. Sonuçta bedel ödenmiyor mu her işte; ben hazırlıklıyım hatta şerbetliyim bedellere…

Konuklarınızı bir araya getirirken belli bir planınız oluyor mu? Kapris yapanlar var mı?Bizde ciddi bir ego sorunu var ünlüler içinde. Özellik-le erken şöhreti yakalayanlar, kişiliklerini bölerek ya-şıyorlar hayatı. Onlardan gelen kaprisleri, kapristen bile saymıyorum. Ben her konuğun ayrı renklerde olmasını ve bu palet üzerinden bir tablo çalışması yapmayı tercih ediyorum. Kimi zaman kakafoni de olsa, sonuçta ciddi bir “ünlü uyumu” yakalanıyor.

Günde kaç saatinizi sosyal medyada geçiriyor-sunuz? Twitter’ın yarattığı fenomenlerle ilgili düşünceleriniz neler? Kimleri takip ediyor-sunuz?Twitter fenomenlerinin hiç birini takip etmiyorum. Parlak fikirleri copy paste mantığıyla taşıyorlar 140 karaktere. Ben yakın çevre-mi kontrol için takipteyim. Bir de takipçi çoğuluma bir şeyler söy-leyebilmek için. Ama bu sosyal medyanın etkinliğini küçüm-süyorum anlamına gelmesin, küçüklü büyüklü mucizeler gerçekleşiyor o alanda.

Sosyal medya konvansi-yonel medyayı geride mi bıraktı?Aynen öyle oldu. Ana akım medya buna biraz da hazır-lıksız yakalandı. Küçümsedi, görmezden gelmeyi denedi ve sonrasında resmen başının tacı etmek zorunda kaldı sosyal medyayı. Çünkü orada ağzı olan konuşuyor ama önemli bir şey var ki, her telden geli-yor ses. Bu da içinde bulunduğumuz zamanı anlamak ve okumak için iyi bir fırsat. Ana akım medyanın renk-sizliğini dikkate alırsak çok daha parlak bir dünyadan söz ediyoruz.

Medya ne kadar özgür? Medyada uygulanan kısıtlamalar sosyal medyayı daha da mı güçlendiriyor?Özgürlük meselesinde “Herkes kadar” diye bir ünlem koysam sanırım durum daha netleşecektir. Sosyal medyanın güçlenmesi

başka bir şey. Dilerim bu başkalaşım kesintisiz devam eder.

İz TV’de yayınlanan “Taş Gaste” adlı bir belgesel hazırlıyordunuz. Biraz bahseder misiniz?Fantastik bir belgeseldi. Ara verdik. Binlerce bö-lüm çekilebilir ama ne yayıncı kuruluşlar ne de sermaye sahipleri tarihi yeterince önemsemiyor. Bir gün bu görmezden gelme yüzümüzde tokat gibi patlayana kadar sürecek bu umursamazlık. Taş Gaste istediğim anda yine ekranda olabilecek, çok orijinal bir iş. Şimdilik değerini arıyor diyelim.

Yeni projeler var mı?Olmaz mı? TRT için “Krallar Or-dular Kervanlar” diye yeni bir fantastik belgeselin çekimine başladık. Aralık ayında ekranda olacak. En az Taş Gaste kadar eğlenceli ve bilgilendirici. Sanırım bu fantastik / tarihi belgesel işinde sektörün ilk ismi olmak niyetindeyim. Eğleniyorum, öğreniyo-

rum çekerken. İkisinin de sonunun olmaması, sınırsız oluşu ne güzel...

8 ayda 40 kilo… Zayıf-lamaya nasıl karar ver-

diniz? Bu süreçte sizi en çok ne zorladı?

Bunu çok konuştum. Bir irade denemesiydi. Verdim ve almamaya

çalışıyorum. Belki üç kilo etrafında oyunlar oynayarak koruyorum formu-mu. Yorucu ama eğlenceli bir sınav bu ve korkarım hiç bitmeyecek. Neyse, sırada sigara var. Sağlığa zararlı her şeye hayır!

"Her konuğun ayrı renklerde olmasını ve bu palet üzerinden bir tablo çalışması yapmayı tercih ediyorum. Kimi zaman kakafoni de olsa, sonuçta ciddi bir “ünlü uyumu” yakalanıyor"

Page 34: Voir   aralık 2012 online dergi

32

Hazırlayan: Aylin Gözen

HER YILIN ARALIK AYININ SABİT TRENDİ

KIRMIZIIIIII!

Efsaneye göre Çin Yeni Yılı, Nian adlı mitolojik bir canavara karşı verilen savaşla başlar. ..Nian, yeni yılın ilk günü kasaba halkının hayvanlarını, hasatlarını, hatta çocuklarını yemek için ortaya çıkar. Kendilerini korumak isteyen kasaba sakinleri, her yılın başlangıcında, evlerinin önüne Nian’ın yemesi için yiyecekler bırakırlar. Efsaneye göre, bu yiyeceklerle karnını doyuran Nian insanlara saldırmaz. Bir gün kasaba halkı, Nian’ın kırmızı giyen bir çocuktan çığlıklar atarak kaçtığını görür. Bu olaydan sonra, Nian’ın kırmızı’dan korktuğunu anlarlar. Her yıl

evlerinin önüne evdeki tüm kırmızı eşyaları, kırmızı fenerleri kapılarına asarlar ve canavarı korkutmak için fişekler atarlar. Kasa-balıların bu keşfinden sonra, Nian bir daha hiç kasabaya gelmez. Nian’ın efsanesi, bu tarihten sonra Çinlilerin yeni yılda kırmızı giysiler giymesi ve evin dışını kırmızı fenerlerle süslemesi geleneğini başlatır. İtalyan ve İspanyol geleneklerine göre de, yılbaşın-da yeni bir kırmızı iç çamaşırı giymek şans getirir. Bu inanışlara göre, parlak kırmızı; mutluluk, refah, servet ve şansı temsil eder.

JEWELLERYTEATHRE

AUTORE

JEWELLERYTEATHRE

Page 35: Voir   aralık 2012 online dergi

Zaman Tüneli

33

Mücevherde kırmızı denilince ilk akla gelen yakut’un, aşkı, canlılığı, tutkuyu ve gücü bir arada temsil ettiğine inanılır. Yakuttaki kor kırmızısı rengin söndürüle-mez bir ateş, cesaret ve güç kaynağı olduğu da düşünülür.

Safir gibi korundum grubundan olan yakut, iyi bir mücevher taşın-dan beklenen her şeye sahiptir; etkileyici bir renk, nadirlik, iyi bir sertlik derecesi ve çarpıcı bir parıltı. Hediye alınmış iyi kalite kırmızı bir yakutun sahibine iyi bir kader ver-diğine inanılır. Aslında böyle değerli bir yakuta sahip olan kişinin talihi yeterince açıktır.

Yılbaşı Mücevherleri ve Kırmızı Geleneği

Bunun yanında, farklılık arayan-lar için, pek çok sektörde renk trendlerini yönlendiren Pantone’nin, 2012’de “Yılın Rengi” olarak seçti-ği “Tangerine Tango” da, kırmızımsı turuncu rengiyle 2012’yi uğurla-mak için başka bir seçim olabilir. Ateş Opali ve Safir’in en değerli tonlarından olan “Padparasha”, tangerine tango rengine uygun mücevher taşlarından...

STEFAN HAFNER

ROBERTO BRAVO

DADA

64 yıl kadar süren Viktorya dönemi, üç ana bölümden oluşmaktaydı. Bunlar 1837-1860 arasını kapsayan Er-ken Viktorya Dönemi (Romantik Dönem), 1860-1885

arasındaki Orta veya Yüksek Viktorya Dönemi ve 1885-1901 ara-sındaki Geç Viktorya Dönemi (Estetik Dönem) idi. Bu dönemde İngiltere, tarihinin doruk noktasına ulaştı. Erken döneminde dahi, genç Kraliçe Viktorya giyim ve mücev-herde modayı belirliyor, takip ediliyordu. Takı, Kraliçe’nin haya-tında son derece önemli idi. Kendisinden önceki kraliyet mensup-larından kalan mücevherler yeniden tasarlanarak kendi zevkine uygun hale getirilmişti. Mücevherlerini özgürce ve bol bol takı-yordu. Kraliçe Viktorya’ya 1838 yılında Sultan Mahmut tarafından pek çok pırlanta hediye edilmişti. Bu hediyeler, bir sonraki yıl, Londra merkezli bir mücevher firması olan Rundells & Bridge tarafın-dan bir kolye ve takım küpeleri şeklinde tasarlandı. Kolye, gül kesimli elmaslar ve pırlanta dizilerinden oluşuyordu. 1840 yılın-da, Prens Albert’la evlenirken taktığı ve “Türk Elmasları” adını verdiği bu takımda, kolye kadar özenilerek hazırlanan küpeler ise dikkat çekici büyüklükteydi. Kraliçe Viktoryanın düğün gününde taktığı ve artık Kraliyet Koleksiyonu’nda yer almayan bu ihti-şamlı kolyeyi, Kraliçe Viktorya’nın, Connaught Dükü olan oğluna bıraktığı düşünülüyor. Ayrıca, gelinliklerde kullanılan beyaz renk de, Kraliçe Victoria’nın Prens Albert ile evlenirken beyaz rengi tercih etmesinden sonra gelenek haline gelmiştir. Viktorya döneminin ilk yılları romantik, duygusaldır. Rönesans’ın uzantısı olarak doğadan esinlenen tasarımlar bu dönem mücev-herlerinde de görülür. Çiçekler, dallar, yapraklar, üzüm ve çilek buketleri moda olmaya devam eder. Yılan ve yılan motiflerinin mücevherlerde kullanımı 1840 yılında doruğa ulaşır. Dekoratif bir tasarım olarak kullanılan yılan, aynı zamanda bilgeliği ve sonsuzluğu simgeler.Viktorya döneminde mücevherlerde kullanılan taşların bir takım büyülü özellikleri ve özel anlamları olduğuna inanılmıştır. Bu dö-nemde incinin gözyaşlarını ifade ettiğine, mercanın ise takan kişi-yi kötülüklerden ve hastalıklardan koruduğuna inanılırdı.Erken Viktorya Dönemi mücevherlerinin çoğu 18 ayardan 22 aya-ra kadar olan altınlar ve gümüşten, elle imal edilirdi. Ancak, sana-yi devrimi de büyük ölçüde üretimi hızlandıran imalat yöntemle-rini beraberinde getiriyordu. Örneğin; 1852 yılında taş yuvalarını kesmek ve preslemek için bir yöntem geliştirildi. Bu yöntemle tüm parçalar çok daha hızlı ve ucuza yapılabiliyordu.Erken Viktorya Döneminde kuyumculukta en yaygın kullanılan taşlar; pırlantalar (gül kesim veya pırlanta), ametist ve pembe to-paz, turkuvaz, kalsedon, mercan, granat, yakut, inci ve Cameolar olmuştur.

Mücevherde Erken Viktorya Dönemi'nin İzleri

Aylin GÖZENMücevher - Pazarlama Uzmanı

ICA International Color Stone Association Üyesi

Page 36: Voir   aralık 2012 online dergi

VOIR TREND

Journey

Sagaza

Oleg Cassini

Sette

Desa

Gimora.com

Miniko

Nine West

Jival

Miss Claire Lingerie

Sette

hangisi?kırmızınsenin

34

Page 37: Voir   aralık 2012 online dergi
Page 38: Voir   aralık 2012 online dergi

VOIR GÜNCEL

Markiz Büyüsü…Mücevherin değişmeyen adresi Ziya Mücevher’in yeni koleksiyonuyla markiz büyüsüne kapılacaksınız…

Benzersiz koleksiyonları ile kadınların vazgeçilmezi olan Ziya Mücevher, sezona ve modaya yön veren yaklaşımları, kişiye

özel tasarımları ve butik servisiyle ilgi görüyor.Ziya Mücevher’in yeni koleksiyonu mücevher modasına mar-kiz büyüsünü taşıyor. Mücevher dünyasının önemli ve nadide kesimlerinden markizle tasarlanan ihtişamlı parçaların yanı sıra yeni koleksiyonda pembe altın ve incili tasarımlar da öne çıkıyor.Hem modern, hem de klasik yaklaşımlarıyla her tarza yönelik tasarımlara koleksiyonlarında yer veren Ziya Mücevher’de sa-dece kadınlar için değil, çocuklar ve erkekler için de alternatif bulmak mümkün.

ON MÜCEVHERAT’TAN YENİ BAŞLANGIÇLARA

On Mücevherat yeni yıla yeni logosu ile merhaba diyor. Uzun zamandır üzerinde çalışılan yeni logosu yeni yıl-

la birlikte kullanılmaya başlanılacak. Estetik açıdan birçok seçenek arasından seçilen logo bundan sonra birbirin-den şık ON Mücevherat ürünlerinde ve reklam çalışmala-rın da karşımıza çıkacak. Yeni bir yıl yeni bir başlangıçlara sloganı ile yılbaşına hazırlanan ON; HRD sertifikalı tektaş kampanyasına da devam ediyor. Kampanya tektaşın yanı sıra yeni modellerini de tanıtımına başlayacak olan ON yine tüm dikkatleri üzerine toplayacak.

Zen Diamond, mağazaları ve satın alma nokta-larının Aralık ayını en verimli şekilde geçirebil-meleri adına çalışıyor. Aralık ayında yılbaşına özel tektaş modeli ve hediye bileklik ile müşteri-lerine seslenecek.

Zen markası, ışığın kaynağı olan, her zaman büyüleyici, göz kamaştıran bir ışık sunan pırlantayı “Ona Işığı Armağan Edin” sloganıyla müşteri-

lerine sunuyor. Bu slogan ile, yılbaşı için hazırladığı etrafı pırlantalarla süslü olan tektaş yüzüğü yılbaşına özel fiyatı ile satışa sunuyor. Ayrıca özel gün-leri hediyelerle kutlayan Zen Diamond, bu yılbaşında da geleneğini sürdü-rüyor. Mağazalarından yapılacak yılbaşı alışverişlerine, şans simgesi dört yapraklı yonca figüründen oluşan charm bileklik hediye ediyor.

“Ona Işığı Armağan Edin”

36

Page 39: Voir   aralık 2012 online dergi

37

İsminiz ile özdeşleşen, yıllardır uğraşarak, çabalayarak, tırnak-larınız ile kazıyarak oluşturduğunuz firmalarınızı, değişime inat ederek yok etmeyin… Şirketlerin en büyük zarar noktası

deneme yanılma için harcadıkları zaman ve gider kalemlerinden oluşmaktadır. Doğru yöntemleri bulmak için harcanan zaman ve yapılan giderler yatırımcıların sektöre olan inançlarını azaltmakta ve ortaya “Sektör artık bitti” gibi gerçekçi olmayan kavramlar çık-maktadır. Altın Akıl, hiçbir sektörün bitmediğini, aksine değişime ayak uydurabilen sektör oyuncuları ile her geçen gün değişmekte olduğunu ve hızla büyüdüğünü savunuyor ve hergün aynı şeyleri yaparak farklı bir sonuç elde edilemeyeceğini de vurguluyor. Altın Akıl, kuyumcu mağazalarının kolay ve doğru yönetilebilmesi; marka bilinirliğinin artırılması, müşteriler tarafından daha çok ter-cih edilmesi, müşteri sayıları artırılarak daha çok satış yapılabilme-si, stokların sağlıklı yönetilebilmesi, personelin verimli çalışabil-mesi, işletmenin planlı ve kontrollü büyüyebilmesi için hazırlanmış bir yönetim sistemi ve bu sistemin mağazanın ihtiyaçlarına göre uygulanacağı bir danışmanlık hizmetidir.Müşteri işlerini hem anlık olarak kontrol altında tutabilmek, hem de uzaktan yönetebilmeyi sağlayan Altın Akıl, müşterilerine ge-rek sistem kurulum aşamasında gerekse sonrasında tam bir destek vermektedir.

Neden danışmanlık hizmeti alınmalı? Ticari işletmeleri yönetenlerde zaman içinde işletme körlüğü de-nilen farkında olamama durumu oluşur. Bu durumun varlığı ancak o konuya hakim başka bir gözün dışarıdan bakıp, yaptığı tespitlerle anlaşılabilir. Farkında olunmayan eksikler, aksaklıklar, gereklilikler veya bilgi sahibi olunmayan yeniliklerden dolayı oluşan kayıpların ya da elde edilemeyen kazançların faturası ağır olmaktadır.

Danışmanlık hizmetinin içeriği nasıldır?Altın Akıl’dan yararlanmak karşılıklı bilgi alışverişi yapılan bir toplantı ile başlar. Alınan bilgiler doğrultusunda danışmanlık planı hazırlanır. Danışmanlık planı uygulanmaya başlandığında, personel ve işletme yöneticilerine ayrı ayrı eğitimler verilir. Mağazanın sağ-lıklı yönetilebilmesi için gerekli düzenlemeler yapılır. Hedef kitle ve bölgeye göre yapılacak reklam ve pazarlama çalışmaları planla-nır. Satış yöntemlerinde sistematik yapılar oluşturulur. Stokların doğru yönetilmesi için çalışmalar yapılır. Firmanın kurumsal bir yapıya kavuşarak tüm iş akışının kolay ve uzaktan da yönetilebilir duruma gelmesi sağlanır. Kendinize asıl sormanız gereken soru; bugün kuyum alışverişi yapmak üzere yola çıkan bir müşterinin, şehrinizdeki yüzlerce kuyumcu arasından sizi tercih etmesi için rakiplerinizden farkınız nedir?

Dünya’daki değişimleri takip eden Markanorm, geliştirdiği Altın Akıl sistemi ile kuyumculuk sektörüne el attı. Firmaları gelişip kurumsal bir yapıya kavuşturmayı amaçlayan Altın Akıl, “Çocuklarınıza enkaz değil, zamana ayak uydurabilen ve para kazanan bir şirket bırakın.” diyor.

KUYUMCULUK “AKIL” LANACAK

Erhan Erkeç, Kurumsal Gelişim Uzmanı

ÜRÜN YÖNETİMİ

KURUMSALLAŞMA

SATIŞ YÖNETİMİ

MÜŞTERİ YÖNETİMİ

PERSONEL YÖNETİMİ

MAĞAZA YÖNETİMİ

Page 40: Voir   aralık 2012 online dergi

Debenhams

Milla

38

VOIR TREND

Forever New

Modogram

Mon Reve

Taş işlemeli apolet detaylı ve transparan el-biseler, dantel detaylar ile cesur bir duruş sergiliyor. Baş döndüren straplez ve asimet-rik kesim elbiseler yılbaşı şıklığına özgün bir yorum getiriyor.

çekicistiller

TopShop

Page 41: Voir   aralık 2012 online dergi

!Bu üçlü çok konuşuluyor!

B 2012’nin sonlarına yaklaştığımız şu günlerde, kıyamet ko-pacak kehanetlerine inat hemen hepimizi tatlı bir telaş ve heyecan sardı. Yeni umutlar, güzel temenniler, barış, sağlık,

huzur istekleri ve derken yepyeni bir yılla gelen değişim isteği-miz. Genellikle her yeni yılda adeta geçmişimizi gözden geçiririz. Bazen zevklerimizi tarzımızı tartışırız kendi içimizde ve bambaşka görünmek isteriz. Çünkü çevremizdekileri şaşırtmak ve güzel il-tifatlar duymak bize enerji ve huzur verir. Yeniden doğmuş hissi uyandırır… Değişim mi yapmak istiyorsunuz? Tabi ki sonuç başa-rılı olmalı, öyleyse 2013 modasına genel bir bakış atalım…Bu yıla modanın en güçlü ve cesur yılı diyebiliriz. Başka boyut-tan gelmiş izlenimi veren cesur kup kesimlerine sahip kıyafetlerin yanı sıra güçlü dönem etkileri taşıyan modern giysiler göreceğiz. 2012’den kalma trendlerle 2013 trendleri çakışacak.

Modada iç savaş!!! 2012’den kalma; keskin, güçlü, kuralsız, bir okadar da çekici mil-litary ile asil, olağanüstü, pahalı ve saraylı kadın… 2013’ün futu-ristik, avant-garde, romantik ve doğal kadınları kıyasıya mücadele ediyor. Sarayın güçlü kadını şu an modayı ele geçirmek üzere. Si-yah üzerine barok ve altın rengi çalışmalarla; saraylı kadın modern, zarif ve eşsiz şıklığa sahip oldu. Renkler, kumaşlar, aksesuarlar, tıp-kı saraydan çıkmış gibi.Kışın en baskın rengi zümrüt yeşili, yazın yerini mint yeşiline bırakacak. Buna karşın millitary altın çağını yaşayacak. Kamuflaj, haki tonlar ve bol düğme detayları kadınları büyüleyecek. Savaş, çekişme devam ederken 2013 bambaşka bir kadını, geometrik formlu, kübik yüzeyli, soğuk ama ışıltılı yeni bir savaşçıyı yaratıyor. 2013’te kesimler ön planda. Rahat fakat farklı kup ve yaka kesimleri, giyildiğinde insana özgüven verecek dik ve köşeli omuz yapısı… Zengin görünümlü materyallerle kadife dostluğuna şahit olacağız. Kışa girdiğimiz puslu, soğuk enerjimizin düşmek üzere olduğu şu günlerde, 2013 neon renkleri, bol çiçek desenleri ve çiçeklerle bo-yutlandırılmış zarif dantelleri ile enerjimizi yükseltecek. Dengele-rin değiştiği 2013’te trikolar oldukça revaçta. Günlük kullanılabi-lecek uzun triko yelek, hırka ve elbiselerin yanı sıra kokteyllerde kullanabileceğimiz mini, renkli, şık elbiseler ve yine gece davetle-rinde kombinlerde kullanabileceğimiz triko ceketler ile farklı ve şık bir görünüm elde edebiliriz.Kuralsız 2013, kadın ve erkek arasındaki renk ayrımını da yok ediyor. Kadınlara inat modaya tutkuyla bağlanan erkekler için de koleksiyonlarda renk seçenekleri sunuluyor. Sarı pantolondan kır-mızı ekose cekete kadar seçenekler ve kesimler oldukça çoğaldı.2013 bize moda bazında birçok yenilik sunuyor. Bu yenilikleri doğ-ru yer ve doğru zaman da kişiliğimizden ödün vermeden kullana-bilirsek, şu an yapmak istediğimiz yeniliği başarılı bir şekilde elde edebiliriz.Sosyal sorumluluklarımızı yerine getirebildiğimiz ve yeni nesilleri yepyeni yüzyıllara ulaştırabilmek adına dünyamızı koruduğumuz; sağlık, mutluluk, başarı ve huzur dolu bir yıl olması dileğiyle… Mutlu yıllar.

Moda İç Savaşları:Yıl 2013

39

Adriana Lima’nın Tercihi

Adriana Lima’nın boynundan düşürmediği Nazra Jewels’in Bereket Kolyesi gimora.com’da ortalığı kasıp kavuruyor! Türkiye’de Özge

Ulusoy, Gülben Ergen, Bade İşçil, Merve Boluğur, Esin Övet ve Özge Özpirinççi’nin sıkı takipçisi olduğu Nazra Jewels’in incelikli koleksiyonu, gimora’da görenleri ilk bakışta kendisine aşık ediyor.

Kent Optik’in Linda Farrow, Chrome Hearts ve Cutler and Gross bay/bayan gözlükleri tartışılmaz fark yaratıyor. Kent Optik, mar-

kalarında sezonun trendlerini birbirinden ayrıcalıklı modellere sahip olarak yaşayın.

Erol ALBAYRAKModa Tasarımcısı

Page 42: Voir   aralık 2012 online dergi

40

VOIR HABER

Dünyanın 2 önemli sertifikası Türkiye’deSektörün bir araya geldiği kahvaltıda Ayhan Güner yaptığı ko-nuşmada ilk olarak IDL ile yapılan protokole ve GIA ile yapılan anlaşmaya dikkat çekti. Güner,”Dünyanın en önemli iki sertifi-ka firması Türkiye’de olduğu zaman bizim alt yapımız tamam-lanmış oluyor. Böylece burayı merkez haline getirme şansımız çoğalır.” dedi.

Sanat okullarına öğretmen yetiştireceğizAyhan Güner ikinci olarak Avrupa Birliğine sundukları eğitim projesinden bahsetti. Türkiye’deki sanat okullarına öğretmen yetiştirmek üzere 250 bin avroluk bir proje hazırladıklarını, eğer kabul edilirse proje maliyetinin sadece yüzde 10’nu Mü-cevher İhracatçıları Birliği’nin ödeyeceğini, gerisinin Avrupa Birliği’nin hibesi olacağını kaydetti.

Engellileri sektöre kazandırmak istiyoruzSosyal sorumluluk projelerine de değinen Güner, bu bağlamda engelliler için sektörün ihtiyaçlarına yönelik 20 kişilik kurslar açılacağını; kurulması planlanan taş kesim köylerinde engel-lilerin çalıştırılacağını açıkladı. Güner engellilere yönelik bu projelerle sektöre daha çok kapıların açılacağına inandıklarını belirtti.

ÖTV kalkarsa market haline gelirizPırlantaya uygulanan yüzde 20 ÖTV’nin yarattığı olumsuzluk-lara da dikkat çeken Ayhan Güner; ÖTV’nin kalkması halinde Türkiye’nin dünyanın marketi konumunda olabileceğinin ve yurt dışından gelen alıcı sayısının artacağının altını çizdi.

İstanbul fuarını dünyada ilk 5’e sokmalıyızAyhan Güner’in önemle üzerinde durduğu diğer konu ise İstan-bul fuarları oldu. Önümüzdeki Mart fuarına çok iyi hazırlanma-ları gerektiğini ve yurt dışından olabildiğince fazla ziyaretçi ge-tirmenin yollarını aradıklarını söyleyen Güner, bu konuyla ilgili de sektör mensuplarından her türlü fikirlerini kendilerine ilet-melerini istedi. Güner, amaçlarının İstanbul fuarlarını dünyada ilk 5’e sokmak olduğunu da sözlerine ekledi.

Geçtiğimiz ay İMMİB Koordinatör Başkanlığını’na seçilen Mücevher İhracatçıları Birliği Başkanı Ayhan Güner, verdiği kahvaltı ile sektörü bir araya getirdi. Sohbetler eşliğinde yapılan kahvaltının ardından Ayhan Güner, Mücevher İhracatçıları Birliği’nin ileriye dönük projelerinden bahsetti.

JTR’den Kahvaltılı Brief

Page 43: Voir   aralık 2012 online dergi
Page 44: Voir   aralık 2012 online dergi

42

Seç, beğen, al!Yeni yılda sevdiklerinize hediye almak ve onlara

bir tebessüm hediye etmek isterseniz, alternatif ürünlerden beğenip, alabilirsiniz...

Evde yılbaşı keyfi B&T’nin tasarımları arasında bulunan Daydream ile konfora dönüşüyor.

Malum kış geldi ve artık kayak sezonu açıldı. Spora düşkün insanlara belki de en güzel hediyelerden biri. Nerede mi? Tabi ki İntersport’ta.

Teknoloji severlere 8” Artes D821 Tablet PC.. Oyundan filme, her zaman her yerde kullanabilecek, uzun pil ömrü ile keyfinize ara vermeden devam edilebilecek bir ürün.

Yılbaşında sakin ve sanatla iç içe yemek yiyip, sohbet edebileceğiniz mekan arıyorsanız, Nişantaşı’ndaki Juno Cafe’ye bir uğrayın deriz.

Romantik bir hediye düşünenlerin tercih edebileceği, farklı koku seçenekleriyle de başka dünyalara götürecek mumlar, Bath & Body Works’ten.

Yazmayı sevenlere alınabilecek bir hediye arıyorsanız, Buyaka AVM’de Pen Shop’a uğrayın deriz. Mücevher değerindeki kalemlere bayılacaksınız.

Page 45: Voir   aralık 2012 online dergi

43

Samimi bir yılbaşı partisi isteyenlerin doğru adresi Tektekçi… Her yıl olduğu gibi Tektekçi sokak partisinde, tek tek eğlencenin coşkusuyla kutlanıyor.

Hiç modası geçmeyen, ayrı bir meraklı kitlesi olan, İsviçre menşeli, çok farklı bir hediye: Victorinox Damascus özel seri çakı…

Yılbaşı için henüz program yapmamışlara bir seçenek: El Beso Restaurant & Club. Hem güzel yemek yiyip hem de eğlenebileceğiniz bir mekan… Akdeniz mutfağının en güzel örnekleri ile hazırlanmış menüsü ve eğlenceli müzik performansları ile tercih edebilirsiniz…

Gizil İnci, yeni yıl öncesi tüm koleksiyonlarını yenileyerek, iddialı tasarımlarını vitrinlerine taşıdı. Yeni bir yıla inci gibi beyaz bir sayfa açmanız için “Kalbim hep sende” isimli inci set ile öne çıkıyor. Sevdiğinin kalbini fethetmek isteyenlere güzel bir seçenek…

La Senza yeni yıla hazır! İç çamaşırlarının yanı sıra pofuduk sabahlıkları ve birbirinden canlı renklerdeki sevimli koton pijamalarıyla yılbaşı hediye seçenekleri arasında yerini alıyor.

Her ne kadar bazıları kitap kokusu sevse de yadsınamayan bir gerçek var ki, o da teknoloji. Yeni trendler arasında yerini alan online kitap için güzel bir seçenek: reeder e-kitap okuyucu.

Sevdikleriniz üşümesin! Ceyo markalı bu terlikler Hem kırmızı, hem sıcacık, hem de rahat…

Page 46: Voir   aralık 2012 online dergi

44

Hani derler ya arkadaş insanı rezil de yapar vezir de… Ünlü komedyen Yavuz Seçkin’in durumu da bu hesap olmuş. Gültepe’de kendi halinde bir esnafken arkadaşlarının ısrarıyla dönemin popüler yarışması İner misin, Çıkar mısın'a katılır. Arkadaşlarının amacı Yavuz Seçkin ile dalga geçmektir ama evdeki hesap çarşıya uymaz; Seçkin, yarışmada birinci olarak şöhretin

HERKES ONA GÜLÜYOR

O İSE YENİ DOĞAN KIZI ASYA’YA

kapılarını aralar. ‘Binbir surat’ lakaplı komedyen, taklit yeteneğiyle epey bir hayran kitlesi edinir. Ünlü komedyen şimdilerde bir internet fenomeni haline gelen ‘Oğlum Bak Git’ aynı adlı filminin ve ‘Medyatip Yıldızlar Sahnesi’ şovunun heyecanını yaşıyor.

Page 47: Voir   aralık 2012 online dergi

45

Sizi ilk ‘İner misin Çıkar mısın?’ adlı yarışma programıyla tanıdık. Ondan önce ne yapıyordunuz?Gültepe’de hediyelik eşya sattığım bir ma-ğazam vardı. Esnaf çocuğu olduğum için ve Allah vergisi satış pazarlama yeteneğim olduğu için ticarette başarılı olduğumu söy-leyebilirim.

Yarışmaya katılmaya nasıl karar verdi-niz?Arkadaşlarımın teşvikiyle daha doğrusu dolduruşu ile İner misin Çıkar mısın? ya-rışmasına girmeye karar verdim. Arkadaş-larım beni bu yarışmaya sokup, matrak geç-meyi planlıyorlardı fakat ben birinci oldum. Yarışma sonrası Gültepe’de halk kahramanı gibi karşılandım.

Hangi taklidiniz sizi meşhur etti?Sanırım Hıncal Uluç taklidi. Bir de Elvir Boliç vardı futbolcu.

Türkiye’de kimin taklidini yapmak zor, siz en çok kimin taklidini yapmaktan keyif alıyorsunuz?Siyasi taklitler bu dönem pek güldürmüyor sanırım. Ben taklit konusunda ayırım yap-mam. Hangisinden malzeme çok çıkarsa, hangisi gündemde ise o sanatçının taklidini yaparım. Mustafa Topaloğlu ve Mehmet Ali Birand sanırım halkımız tarafından en çok sevilen taklitler.

Herkes size gülüyor, siz kimlere gülü-yorsunuz?Ben Cem Yılmaz’a çok gülerim. Son za-manlarda ise en çok yeni doğan bebeğim Asya’ya gülüyorum.

Son dönemlerde taklit yaparak tele-vizyonlarda varlık göstermeye çalışan hayli isim var. Beğendiğiniz biri var mı? Neden bu kadar popüler oldu tak-litçilik? Taklit yapan çok var doğru. Fakat yeni arka-daşların en büyük yanlışı daha evvel birçok

komedyen tarafından senelerce yapılmış taklitlerin aynılarını yapmaları ve yaratıcı olmamaları. Türkiye’de taklit her meslek dalında popüler, seviyoruz kopyalamayı bence.

Radyo programınızda yaptığınız tak-litlerle ünlülere şakalar yapıyorsunuz. Bununla ilgili unutamadığınız bir diya-log var mı? Kızan oluyor mu?Radyo şakaları zaten vardı fakat ben ünlü taklitleriyle ünlüleri arayarak bana ait bir format geliştirdim. Çok fazla anım var ama bir keresinde Cüneyt Arkın olarak Eşref Kolçak’ı aramıştım. Ben Cüneyt, Eşref nasılsın deyince; Eşref Kolçak sen Cüneyt isen yanımda oturan kim demişti. Tavla oy-nuyorlarmış o esnada kendisi ile.

Kimi mizahçılar, bazı meslektaşlarını ‘suya sabuna dokunmadan mizah yapı-yorlar’ diyerek eleştiriyorlar. Sizin bu konudaki duruşunuz ne?Sabun adamın ayağını çok çabuk kaydırır. Bahsettiğiniz siyasi taklitler ise bence şu günlerde yapılsa dahi çok güldürmez. Bir de bir tanesini iyi yaparsınız diğerini kötü yaparsınız sorun çıkar durduk yerde.

Son filminiz ‘Oğlum Bak Git’den bah-seder misiniz? Şu ana kadar gelen tep-kiler nasıl?Benim ilk başrol filmim Oğlum Bak Git. Tepkiler güzel. İzleyenlerin 200 bin kişiyi geçmesi de bence filmin başarılı olduğunun göstergesi. Sonuçta bu bir komedi filmi ve insanlarımızın bu aralar gerçekten gülmeye çok ihtiyacı var.

Neden ‘Oğlum Bak Git’?Neden Oğlum Bak Git? Çünkü gündemde olan popüler bir isim. Bu isim bir çok dizi-de skeçlerde hatta bir bakanımız tarafından bile kullanıldı. Filmini yaparak noktayı biz koyduk. Şunu söylemek lazım, filmin ya-

pımcısı Ercan Narinç’ tir. Yani proje sahibi.Filminize ilham veren videonun kahraman-ları bir temizlik işçisi ve onu kışkırtan bir çocuk. Ve internette birer fenomen olmuş durumdalar.

Film çekilirken temasa geçtiniz mi? Onları oynatmayı düşünmediniz mi?Temizlik görevlisi arkadaşa yapımcımız bir ev alıp jest yapmak istedi fakat istemediler.Bu ve bunun gibi videolardan da anlıyoruz ki artık tanınmak eskiye oranla daha kolay.

Bunda internetin de büyük payı var. Bu durum, işi için büyük emek harca-yanlar için sinir bozucu bir durum değil mi?‘Oğlum Bak Git’ filmi aslında sosyal med-yanın ne kadar etkili bir mecra olduğunun göstergesidir. Sinema filmi çeken yapımcı-lar artık sosyal medyanın desteğini almak gerektiğinin bilincindeler. Aksi taktirde projenin tutması ve izlenmesi çok zor. Bir sinema eleştirmeni internette bu filme gi-din diyor herkes gidiyor, gitmeyin deyince insanların içine kurt düşüyor. Milyon dolar-lık işler birkaç kişinin iki dudağı arasında. Bence en sinir bozucu olan bu.

Radyo programı mı televizyon mu sizi daha çok tatmin ediyor?Ne radyo ne de televizyon… Şu an yapmış olduğum tek kişilik gösteri beni en mutlu eden uğraşım. Sahnede kendimi çok mutlu hissediyorum.

‘Medyatip’ adlı gösterinizden bahseder misiniz?Medyatip Yıldızlar Sahnesi; benim sahnede 120 dakika boyunca tipten tipe girdiğim, 50’ye yakın ünlüyü tek başıma canlandır-dığım bir gösteri. Doğaçlama ve interaktif bölümlerinin olması da seyirciyi çok eğlen-diriyor. Türkiye turnesi de yakında başlıyor.

Page 48: Voir   aralık 2012 online dergi

46

VOIR TREND

Miniko

DKNY

Arzu Kaprol

Prada

Top Shop

Prada

gimora

Kent Optik

Arzu Kaprol “Bilinç Labirenti - Maze of Self ” koleksiyonu ile kışa asil bir dokunuş getiriyor.

gimoraHER RENKTE

KÜRKMODASI

Page 49: Voir   aralık 2012 online dergi

47

1992 yılından bu yana koruncuklara kucak açan Türkiye Ko-runmaya Muhtaç Çocuklar Vakfı, 20 yıldır ailesi olmayan veya terk edilmiş, ailesi olsa da kişisel varlığı tehdit altında

olan, ihmale veya istismara uğramış, kötü alışkanlıklara karşı sa-vunmasız bırakılmış çocukları yalnız bırakmıyor. 20. yaşını dol-duran vakıf, bu özel günü 28 Kasım’da Trump Towers’da bulunan İstanbul Çocuk Tiyatrosu’nda destekçilerinin katılımıyla Korun-cuklar tarafından sergilenen özel gösterilerle kutladı.Vakfın Yönetim Kurulu Üyesi Berrin Yoleri ve Oya Karakimse-li‘nin organize ettiği etkinliğin sunuculuğunu Tanem Sivar gönül-lü olarak üstlendi; Kaftan Organizasyon kutlamanın etkinliğini yöneterek gönüllü olarak destek verdi. Muhteşem Yüzyıl oyuncularını temsilen kutlamaya katılan Halit Ergenç ve Nur Fettahoğlu, Koruncuklar ile bir araya geldiler. Nur Fettahoğlu, “20 yıldır sevgiyle ayakta duran bir vakıf ve sonuç olarak mutlu gençler. Çok duygulu anlardı. Çok imkanı olup hiç-bir şey yapamayan insanlar var ama burada görüyoruz ki, küçük imkanlarla ne kadar çok şey yapılabiliyor. Biz de böyle bir kuru-mun bir parçası olduğumuz için çok mutluyuz. Umarım daha çok desteklenir.” dedi.Koruncukların anlamlı kutlamalarında onlarla birlikte olmaktan duydukları memnuniyeti dile getiren Halit Ergenç, “Bazı duy-gular fikirler vardır kolayca dile gelir. Bazı duyguları ise ifade etmek mümkün değildir. Pek çok klişe bir söz vardır. ‘Kelimler yetersiz’ denir, bunu hissettiğim ender anlardan birini yaşıyorum şu anda. Arkadaşları içeride izliyordum ve dayanamadım yukarı çıktım, dedim ki; iyi ki buradayım. İyi ki yardımsever insanlar bu-rada. İyi ki bu işi yapıyoruz ve yardım edebiliyoruz. Ben Nebahat Çehre’ye de teşekkür etmek istiyorum. Çünkü bizi bu kurumdan haberdar eden kendisidir. Türkiye’de yardıma muhtaç tüm çocuk-lara yardım edebilecek, onları güvenli, iyi bir hayat tarzıyla bu-luşturabilecek bir yapıya ve güce erişebiliriz.” açıklamasını yaptı.Nebahat Çehre, Feryal Gülman, Revna Demirören, Begüm Şen, Suzan Toplusoy, Berrin Okçu, Selen Keçeli, Gül Saygı, Yelda Tiftik, Canan Yaka, Meral Kosif gibi cemiyet hayatından önemli isimler de Koruncukları bu mutlu günlerinde yalnız bırakmadılar.Köyden ayrılarak hayatını devam ettiren yetişkin koruncuklar sahnede Bolluca Çocukköyü’nde geçirdikleri günlerden bahsede-rek kendilerine bakan annelerine teşekkür ettiler. Yaşanan duygu dolu dakikalar konukları da oldukça duygulandırdı.Bolluca Çocukköyü’ndeki Koruncuklar tarafından sergilenen halk oyunları, mehter takımı ve dans gösterilerinin yanı sıra Ço-cukköyü’nde büyüyüp hayata atılan gençlerin yaptığı konuşma-lar, vakfın Türkiye’nin geleceği için ne kadar önemli bir görevi olduğunu gösterdi. Etkinlik sonunda Başkanlar, Vakıf Yönetimi, Koruncuklar ve onları yetiştiren Anneler sahnede hep birlikte 20. Yıl pastasını kestiler ve Koruncuklar kendilerine destek olan katılımcılara teşekkür ettiler.

VOIR GÜNCEL

Türkiye Korunmaya Muhtaç Çocuklar Vakfı, 20.yılını destekçileriyle Trump Towers’daki İstanbul Çocuk Tiyatrosu’nda, Koruncukların hazırladığı gösterileri izleyerek coşkuyla kutladı.

“Muhteşem Yüzyıl” DesteğiKoruncuklara

Page 50: Voir   aralık 2012 online dergi

48

Nur Hanım Stilimo.com, Slovenya merkezli bir şirket olan Studio Moderna’nın bünyesinde kurulan bir e-ticaret sitesi. Faaliyete geçiş sürecini biraz anlatır mısınız?Studio Moderna; dünyada 21 ülkede sağlık, güzellik, ev gereç-leri gibi birçok alanda faaliyetleri olan aslen TV’den satış kana-lıyla müşterilerine ulaşan bir firma iken, zamanla bulundukları ülkelerin yapısına uyum sağlayarak farklı kanalları kullanarak, farklı projeler üretir hale gelerek büyümekte. Stilimo, Studio Moderna’nın ilk lokal projesi olarak tasarım ev aksesuarlarının Türkiye’de yükselen trend hale gelmesiyle 2011 yılında proje-lendirilip, 2012 Şubat ayında faaliyete geçti.

Bünyenizde kaç marka ve tasarımcı var?Şu anda bünyemizde 55 tasarımcı ve marka bulunmaktadır.

Bu markaları ve tasarımcıları hangi kriterlere göre seçi-yorsunuz?

Biz bu konuda çok seçici davranıyoruz. Piyasada kolaylıkla bu-lamayacağınız, sınırlı sayıda üretilmiş, farklı takılar seçmeye çalışıyoruz.

Günlük ortalama ziyaretçi sayısınız nedir? Kaçı gerçek alıcı?Günlük ortalama 3000-5000 gibi ziyaretçimiz bulunmakta, bu ziyaretçilerin büyük çoğunluğu google organik aramalardan geldiği için büyük çoğunluğu gerçek alıcı diyebiliriz. Fakat tam rakamları vermeyi tercih etmiyoruz.

Stilimo.com’ u diğer e-ticaret sitelerinden ayıran özellik-leri neler?Markalar ve tasarımcılar konusunda çok seçiciyiz, dolayısıyla ilk farklılaşmamız burada başlıyor. Sonrasındaysa biz diğer satış kanallarımızı kullanarak da müşterilere ulaşıyoruz, bu anlamda da diğer sitelerden farklıyız.

Türkiye’de e-ticaret çok yeni gelişmekte olan bir pazar olmakla birlikte kısa sürede büyük bir gelişme göstererek hem yatırımcılar hem de tüketiciler tarafından hayli ilgi görmeye başladı. Özellikle dikey e-ticaret alanında faaliyet gösteren sitelerin sayısı her geçen gün artmakta. Bunlardan biri de Orta ve Doğu Avrupa’da faaliyet gösteren e-ticaret ve doğrudan pazarlama platformu Studio Moderna’nın Türk tüketicilerle buluşturduğu Stilimo.com. Ünlü tasarımcıların ve markaların özel olarak hazırladığı koleksiyonların satışa sunulduğu site düzenlediği tasarım yarışmaları ile de yeni yeteneklere fırsatlar yaratıyor...

Dünyaca Ünlü Tasarımcılar Stilimo.com’da Buluşuyor

Page 51: Voir   aralık 2012 online dergi

49

Alıcı sayısını çoğaltmak için ne gibi kampanyalar düzenli-yorsunuz?Her e-ticaret sitesinin yaptığı gibi online mecrada yaptığımız sosyal medya ve reklam çalışmalarının yanı sıra Topshop TV’ de reklamlarımız ve satışlarımız bulunmakta. Bunların yanı sıra Topshop kataloglarında ve mağazalarında da ürünlerimizin bir kısmını görmeniz mümkün. Bu mecralardan ciddi sayıda müşte-riyi sitemize yönlendirebiliyoruz.

Tasarım yarışması da düzenliyorsunuz. Bundan bahseder misiniz?Aksesuar tasarımının son yıllarda çok popüler olması üzerine, çok sayıda kişi bu işle ilgilenmeye, sonrasındaysa bu yaptıkları tasarımları tüketiciye ulaştıracak mecra arayışına girdi. Biz de siteyi açtıktan sonra inanılmaz bir taleple karşılaştık. Çok sayıda kişi yaptıkları tasarımları gönderip satış yapmak istedi; fakat biz bu konuda çok seçici olduğumuz için bunu bir yarışmaya dönüş-türmek istedik böylece tasarım yarışması fikri ortaya çıktı.

Stilimo.com kaç kişiye istihdam sağlıyor?Stilimo, Studio Moderna çatısı altında bir proje olduğu için sade-ce Stilimo olarak değil, genel olarak söyleyebilirim. 300’e yakın personelimiz bulunmakta.

Site kurulurkenki hedeflerine ulaştı mı? İleriye dönük planlar neler?E-ticaret siteleri sabır isteyen projelerdir. Bizim daha birçok ka-nalımız ve sitemiz olduğundan bunu çok iyi biliyor ve Stilimo’dan da o performansı bekliyoruz. Dolayısıyla amacımız hızlı değil ka-lıcı olarak ilerlemek. Her yıl yeni ve ilginç, özel tasarımcılar ve markalar ekleyerek, Türkiye ve yurt dışında en tanınır sitelerden biri olmak hedeflerimizden.

Stilimo.com için sosyal medya ne kadar önemli?Sosyal medya artık e-ticaretin olmazsa olmazı. Dolayısıyla bizim de çok önem verdiğimiz ve etkin bir şekilde kullandığımız bir mecra.

Ülkemizde e-ticaret yurt dışıyla kıyaslandığında hangi noktada?Şu anda Türkiye bu konuda emeklemeye başlayan bir bebek di-yebiliriz.

E-ticaret hem kurucuya hem de müşteriye ne gibi avantaj-lar sağlıyor?Her şeyin çok hızlı bir şekilde yaşandığı günümüz dünyasında e-ticaretin en büyük avantajı, iki taraf için de hız diye düşünüyo-rum. Günümüzde zamandan değerli bir kaynak yok.

Page 52: Voir   aralık 2012 online dergi

50

VOIR MEKAN

Boğazın maviliği eşliğinde balık keyfi...Kuruçeşme Balık

Page 53: Voir   aralık 2012 online dergi

51

Musa Bey Kuruçeşme Balık ne zaman açıldı? Kuruçeşme Balık’ ı ortağımla beraber 2005’ de açtım.

Ülkemize has bir rakı-balık kültürümüz var. Bu kültürü biraz da sizden dinleyelim mi?Aslında meyhanecilik geleneği bize Rum ve Ermenilerden kal-mış. Onların mezeleri, onların yemekleri ile devam eden bir gelenek. Birazcık bizimkilerin Osmanlı mutfağı desteği ile çok güzel ve zengin bir menü oluşmuş. Ayrıcalıklı ve çok çeşit var. Her bir meze aslında çok keyifli ve lezzetli.

Müşteri profiliniz kimlerden oluşuyor?Bizim müşteri kitlemiz tamamen bir tanıdık eş dost zinciri ile başlayıp katlayarak giden bir müdavim zinciri. İşadamları, sa-natçılar, profesörler, doktorlar, basından insanlar, ünlüler, genç-ler, aileler, yabancı turistler ve de gayrimüslimler.

Kuruçeşme Balık’ı farklı kılan nedir? Bizim özelliğimiz misafirlerimizi rahat ettirmek için hazırlan-mış üç ayrı salonumuzda hijyenik, taze ve uygun bir menü sun-mak. Günlük alınan balık, deniz mahsulleri ve sebzeler ile hazır-lanmış balık ve balık yemekleri servis etmek. Müşteri kelimesi yerine misafir adabıyla müdavimlerimizi ağırlayıp, güler yüzle evlerine uğurlamak.

Menülerinizi hazırlarken nelere dikkat ediyorsunuz?Bizim standart bir menümüz yok, en çok dikkat etiğimiz şey taze ürünler. Misafirin istediği gibi bir yemek hazırlamak ise en keyif aldığımız şey.

En çok tercih edilen special yemekleriniz ve mezeleriniz hangileri?Lakerda, balık pastırması, somon karpaçiyo, marine levrek, dil menüer, kalkan tandır, tuzda levrek ızgara ,vagolle…

Malzemelerinizi nasıl seçiyorsunuz? Balıkları her sabah balıkçı tezgâhından alırım, balık haline hiç gitmedim yolunu bile bilmem. Yeşillikler Gümüşdere’den bah-

çeden, peynir Ezine’den, zeytinyağı Edremit’ den, yoğurt, kre-ma ve kaymak direkt mandıradan temin edilir.

Mekanın ambiyansından bahseder misiniz?Dışarıdan dar bir cephesi olmasına rağmen içerde kullanılan ob-jeler ve renklerden dolayı ferah ve huzur veren bir ruhu var.

Kemikleşmiş müşterilerinizin yanında yeni müşteriler çekmek için yaptığınız çalışmalar var mı?Biz daha çok fısıltı gazetesinin bize getirdikleri ile ilgiliyiz.Enfes bir manzara, leziz yemekler ve marka olmuş bir restoran.

Tüm bunlar fiyatlara nasıl yansıyor?Bizim için en önemli olan misafirlerimizin çıkıştaki yüz ifade-sidir. O tebessüm para ile satın alınamayacak kadar güzel bir manzaradır. O yüzden kimseyi üzmeden en uygun şekilde mi-safirlerimizi ağırlıyoruz. Lokasyonda, bizim kalitemizde bizim uygunluğumuzda bir yer yok.

Kuruçeşme Balık başlarda iki salonlu küçük ve salaş bir mekân olarak hizmet verirken, Musa Şit ve ortağının özverili çalışmalarıyla gün geçtikçe masa sayısını ve lezzet gamını arttırır. Şimdilerde üç ayrı katı, eşsiz deniz manzarası ve birbirinden leziz yiyeceklerden oluşan deniz mutfağıyla, yerli ve yabancı müdavimlerinin vazgeçilmezleri arasında yer alıyor.

Page 54: Voir   aralık 2012 online dergi

VOIR GÜNCEL

yılbaşı şenliği ile kutlanacak!

Cam Ocağı Vakfı; 16 Aralık 2012 Pazar günü saat 11.00-16.00 arası, birincisini düzenle-

yeceği Cam Ocağı Vakfı Yılbaşı Şenliği’nde öğ-rencileri ile birlikte cam severleri ve Türk el sa-natlarını destekleyen vakıfları bir araya getirerek yılbaşını kutluyor. Aynı zamanda bir kermes de olacak bu şenlik; sergilenecek eserlerin yanı sıra hem o güne özel şovları hem de çekilişleriyle yıl-başı coşkusunu doruğa çıkaracak!

Yeni yıl, Evini Yenilemek İsteyenlere Müjde

Galeri İrfan Home, 80 bin çeşitlik ürün gamıyla yeni ev kurma, evini yenile-

me, hediye alma gibi konularda ilk uğranı-lan adreslerden. Online mobilya alışverişi, senetle taksitlendirme ve %70’e varan indirim imkanlarıyla göz dolduran Galeri İrfan, en beğenilen markalar listesinde git-tikçe yükseliyor…

PORSELENSEPETİ

Kütahya Porselen tarafından üretilen Atatürk temalı kahve fincan set-leri porselensepeti.com’un sanal raflarında yerini alıyor.

“Atam, size bir fincan kahve ikram etmeyi ne çok isterdik” mottosuyla satışa sunulan lacivert ikili fincan seti, Ata’nın en özel fotoğrafları ve tari-he geçmiş sözleriyle süslü olarak, kahve tutkunlarının göz zevkine hitap ediyor. 2 adet fincan ve tabaktan oluşan bu set özel kutusunda satışa sunuluyor.

Yeni Yıl CoşkusuTantitoni’nin tüm mağazalarında yerini alan bu konsept ürünleri ister sevdiklerinize he-diye edebilir, isterseniz de yılbaşı sofranıza eğlence katabilirsiniz…

RomantikDokunuş

Sandalyeci koleksiyonunda yer

alan birbirinden güzel sandalye modelleriyle, evinizde romantik bir hava esecek…

VOIR GÜNCEL

52

Page 55: Voir   aralık 2012 online dergi

Yeni bir yıl yeni umutlar ve dileklerle gelirken

yılbaşı gecesi Pierre Cardin’in özel koleksiyonu ile kendinizi ayrıcalıklı ve eşsiz hissedeceksiniz.

Birçok farklı alternatifin bulunduğu Pierre Cardin mağazaları hem kendiniz hem de sevdikleriniz için birbirinden

özel hediye seçenekleri

ile sizleri bekliyor.

Dünyanın En Doğrusu!

Zenith ailesinin fertlerinden biri El Primero Striking serisi tamamıyla za-manımıza uyumlu saf bir tasarıma hoş geldin diyor. Zenith’in genetik

mirasını taşıyan Striking serisi dünyanın en doğru otomatik saati olma özelliği taşıyor.

İtalyan ruhunu tasarımlarına yansıtan Roberto Bravo; gümüş aksesuar anlayışını yeniden kodlayan markası 935 by Roberto Bravo ile yılba-

şında ne hediye alacağını düşünenlerin işini kolaylaştırıyor. Hediye se-çiminde yepyeni bir döngünün başladığını işaret eden 935 by Roberto Bravo, “Shamballa Koleksiyonu”yla, klasik bir yılbaşı armağanı vermek istemeyenlere hitap ediyor. Kurukafa, pençe ve kemik figürlerinden olu-şan Shamballa bileklikleri, “1 tane alana, 2.si %50 indirimli” kampanya-sıyla, yılbaşı alışverişine çıkanları sürpriz avantajlarla karşılıyor.

Batik, yeni yılı ışıltı ve şıklıkla karşılıyor…

Yeni yılı parlayan bir ihtişamla karşılayan Batik, payetli

ceketler, altın renkli gömlekler, kırmızı taytlar, pullu etekler ve ışıltılı aksesuarlarla 2013 yılına damgasını vuruyor. Özellikle siyah, kırmızı ve altın rengin hakim olduğu yılbaşı ko-leksiyonuyla dikkat çeken marka, ışıltı trendinin gös-terişli ve şık halini de tüm ürünlerinde sergiliyor…

Yepyeni Başlangıçlar

Klasik Yılbaşı Hediyeleri Tarihe Karışıyor!

53

Page 56: Voir   aralık 2012 online dergi

54

VOIR GÜNCEL

Deri giyim ve aksesuar modasında 40. Yılını

kutlayan Desa’nın yeni yıl ürünleri oldukça iddialı ve şık… Yeni yılı parlayan bir ihtişamla karşılayan Desa, rugan deri ceketler, kürkler, zımbalı gece ayakkabıları, ışıltılı gece çantaları ve bordo rengin kendini gösterdiği şık gece ayakkabıları ile 2013 yılına damgasını vurmaya hazırlanıyor…

Lorus Sports Chronograph koleksiyonu, yeni sunduğu

Attitude koleksiyonunda, güncel ve sportif çizgileri gençlerle ve saatseverlerle buluşturuyor. Zengin işlevleri ve 100 metre su geçirmezlik özelliği ile her anınıza eşlik edecek Lorus saatleri seçkin saat mağazalarında sizleri bekliyor.

İddialı Şıklık

Sezonun Asi Ruhu

Her adımında cesareti hisseden ve kendine gü-

venen kadınların tercihi Steve Madden koleksiyonunda yer alan zımbalı, yüksek platformlu bot ve çizme modelleriyle se-zona asi bir adım atıyor. Sokak stilinden ilham alan Steve Madden, sezonun maskülen havasına uyum sağlıyor.

Işıltılı ve Göz Alıcı

Nişantaşı Reasürans Çarşısı’nda bulunan

Caprissima, yılbaşı öncesinde mutlaka uğranması gereken adreslerden biri! Caprissima’nın özgün ve göz alıcı takılarıyla ister sevdiklerinizi mutlu edin, ister yılbaşı gecesinin parlayan yıldızı olun!

Saatler Lorus’u gösteriyor

Page 57: Voir   aralık 2012 online dergi

55

İstanbul’da doğan ve 2004 yılının Ekim ayında yaşadığı bir deneyim ile kendi yolculuğuna çıkma kararı alan, sonsuz yolculukta devam eden bir birey; Hermes Şems… Önceleri

ticaretle uğraşan ve bu konuda yaşadığı talihsizliklerin ardından kendindeki enerjiyi fark eden Şems, şifacılık yolculuğuna çık-maya karar verir. Enerji konusunda kitaplar okur, araştırmalar yapar. El yordamı ve deneysel çalışmalar ile bugünlere gelir.

Dolu bir zihin dinazor gibidir!Yeni bir dünyaya geçiş yapmaya başladığımız şu günlerde “far-kındalık” yaşayarak, bilinçli bir yolda ilerlemeyi sürdüren, insanların bu değişime de ayak uydurmasının gerekliliğine değinen Şems şöyle devam etti: “Bu enerji sayesinde kabuk dediğimiz enerjideki kozalar kalkıyor, zihinler boşalıyor. Bütün hastalıkların en büyük sebebi dolu zihinler. Tetikleyen ve stre-si yaratan dolu zihinlerdir. Dolu bir zihin dinazor gibidir. Geç-mişi ve öfkeyi biriktirerek beraberinde getirir. Zeka kısmımızı köreltir, öne geçer. Zihnin boşalması muhteşemdir. Biz enerji ile beslenen varlıklarız. Günlük yediğimiz gıdalarımız ve yiye-cekler katı madde enerjiler. Ama ruhumuzu da beslemeliyiz ve maalesef günlük yaşamda bunu beslemiyoruz. Enerjiler bede-nimize çakralardan giriş yaparak, meridyen yoluyla dağılır. Za-man zaman bu meridyenleri kapatıyoruz ve bunu düşünsellikle yapıyoruz. Korku, hayal kırıklığı, güvensizlik, sevgisizlik -ki en baş sebebi de sevgisizliktir- bizim ışığımızı kapatmamıza ne-den oluyor. Ön taraftaki çakralar duygusal, arka taraftakiler ise irade, yani dünyevi. Biz hayat içinde işte bu arkadaki, dünyevi olaylara ağırlık veriyoruz. Ve güvenmiyoruz. Aslında güvenme-diğimiz kendimiziz.”

Büyük kapıları küçük anahtarlar açarÖnümüze çıkan fırsatları ve tesadüfleri – ki tesadüfün olmadığı-nı söylüyor Şems- anlamamız, düşünmemiz gerektiği konusun-da vurgu yapıyor ve kendi söylemiyle; “ Yolumuzda ilerlerken karşımıza çıkan mesajlar olur ve birçoğumuz bunları göremez. Ben bu mesajları görmeye, kısaca “Farkında” yaşamaya çalı-şıyorum. “An”da yaşıyorum, plansız programsız yaşıyorum. Hangi şehir beni davet ederse, yolum açıksa gidiyorum. İhti-yacı olan tek bir kişi bile olsa o şehirde, maddi boyut kavramını düşünmeden gidiyorum. Çünkü gittiğim yerde, büyük kapıları küçük anahtarlar açıyor. Teslim olmayı başarabilirseniz şayet, evren sizin ihtiyaçlarınızı karşılıyor. Ona koşulsuz güvenmek…Bu duruma gelene kadar neler yaşadım. Zor dönemlerden geç-tim ve sonrasında korkusuzluğa başladım.” diyor.

Temeli koşulsuz sevgiHoşgörü, saygı ve en başta sevginin öneminden bahseden, bu şekilde yaşama farklı bir gözle bakmayı başaran yegane insan-

lardan biri o… Şems: “Bunun en temeli koşulsuz sevgi tabi. Beklentiye girmeden bir sevgi. Önemli olan kendini bilmek. Herkesi aynı derecede seviyorum, çocuğumu bile… Koşulsuz sevgi budur. Beklentisiz sevmek gerekiyor ve beklenti insanı üzer. Kendimizi bildik mi, Rabbimizi de severiz. Bunun için kişi; kendini sevecek, kendini bağışlayacak. Sonra Bütünü af-fedip, kabullenip, beklentiye girmeden koşulsuzca sevecek. Ana anahtar bu! Ben bütünü seviyorum ama kendimi sevmiyo-rum derse, bu sunidir. Kendini sevmeyen başkalarını sevemez. Yuva, yani kendi memnun değilse, dışarıyı da memnun edemez. Beklentisiz verebiliyorsa insan, sorun yok. Ama beklenti varsa çöküş yaşanır. Bunun temelinde onay yatar ve egosaldır. Ru-hun, öz’ün beslenmeye ihtiyacı yok. Bedenimiz 3 tane bilinçten oluşur: Akıl bilinci, ruh bilinci, beden bilinci. Hangisini daha çok beslerseniz, dengesizlik gerçekleşir. Üçünü uyumlarsanız, zaten süper insan olursunuz. Dolayısıyla evimizin, yani özümü-zün mutlu olması gerekir. Ama maalesef maskelerle dolaşılıyor. Öyle kişileri de eleştirmeyip, kabulleniyoruz.”Yeni çağ mıdır, yoksa başka bir boyut mu bilinmez ama görülen o ki; bundan sonra bu tür spritüel konuları daha çok konuşuyor ve araştırıyor olacağız. Kim bilir belki bu sayede daha uyumlu, barışçıl ve birbirini anlayan bir toplum oluruz.

“Farkında” mısınız?

Bilinmeyene, gize olan merak, insanoğlunun araştırmalarına, bilimsel yaklaşımlarına sahne olmuş, geniş bir konudur. Özellikle şu son günlerde konuşulan; kimilerine göre kıyamet, kimilerine göre de yeni bir döneme geçiş olan altın çağ, tüm bu gizlerin daha da yoğun yaşanacağını gösteriyor. Bilinmeyen dünyaya farklı bir bakış, farklı bir açı kazandırmak gerek…

Page 58: Voir   aralık 2012 online dergi

56

Opel’in Sevimlisi “Adam’’Karşımızda ne ultra lüks bir sedan, ne bir performans canavarı, ne de sınırlı sayıda üretilecek bir koleksiyon modeli araç var. 3.70 metre uzunluğunda bir sevimli minik...Bugüne kadar bir Opel’de gördükleri-mizden oldukça farklı bir tasarım olması ilk bakışta göze garip geliyor.Opel’in Insignia ve Astra’da kullandığı profildeki kıvrımların benzerleri küçük Adam’da da karşımıza çıkarken, aracın en karakteristik özelliği kuşkusuz tavanı. Değişik renklerde tercih edilebilen tavanın alt çizgisi C sütununda bir kıvrımla son bulurken, model logosu da geleneksel bir yer olan bagaj kapağı yerine, bu bölüme yerleştirilmiş.

YOLLARDABugünden itibaren gerek kendimiz test ederek, gerekse çeşitli markaların yaptığı araştırma sonuçlarına dayanarak en çok beğenilen ve

yeni çıkacak otomobilleri tanıtmaya çalışacağız. Tabii bunu yaparken de önceliğimiz yine tasarım, ferahlık ve ekonomiklik olacaktır. Ara-bada kadın ve erkek tercihleri değişim göstermektedir. Biz kadınlar hayatın her alanında olduğu gibi otomobil alırken de estetik olarak

güzel ve göze hoş görünen modelleri tercih ediyoruz. Erkeklere oranla genellikle fazla büyük olmayan kibar araba modellerine yönelmekteyiz. Bu yüzdendir ki aşağı yukarı her markanın bir ya da bir kaç modeli bayan arabası olarak öne çıkmaktadır. Haydi ilk arabamızdan başlayalım...

Hazırlayan: Gülender Sınmaz

Page 59: Voir   aralık 2012 online dergi

57

2.31 metrelik dingil mesafesiyle en önemli rakiplerinden Fiat 500’den 1 cm. uzun olan Adam, MINI’den ise 15.5 cm kısa. 4 kişilik bir ya-şam alanı sunan Adam’ın kokpitinde karoserle uyumlu renklere yer veriliyor.Opel’in modern yüzü diyebileceğimiz ve markanın imajı için de çalı-şacak bir model olan Adam’daki motor tercihleri, uzun süredir görev yapan 1.2 lt ( 70 hp) ve 1.4 lt (100 hp)lik benzinli modeller. Adam, maksimum 185 km/s’lik hıza ulaşabiliyor. Tüm motorları ecoFLEX ve opsiyonel start&stop teknolojisi ile birlikte Yakıt tüketimi 100 km’de 5.0 lt ve karbondioksit salınımı 118 g/km (1.2 70 hp motor seçeneği ile). Kokpitte en dikkat çekici bölümlerden biri de 7 inçlik dokunmatik ekrandan navigasyon sistemi, yeni bilgi-eğlence sistemi Apple’ın IOS işletim sistemi dışında Android işletim sistemleriyle de uyumlu.Otomatik Park Asistanı, Kör Nokta Uyarısı, ısıtmalı direksiyon ve Yo-kuş Kalkış Desteği gibi donanımların sunulduğu “Adam’’ da Jam,

Glam ve Slam adlı üç versiyon sunulacak. Güçlü hatları ile tarz sahi-bi Adam Jam moda meraklılarına, zarif ve sitilize Adam Glam rafine zevkleri olanlara, oldukça erkeksi Adam Slam de sportif ve sosyallere hitap ediyor.Adam, toplamda, 15 inçten 18 inçe kadar 31 farklı jant tasarım ve renk kombinasyonu ile sunuluyor.Günü yakalayan, modern, aşırı beslemeli motor isteyenler 2014’ü beklemek zorundalar. Paris Otomobil Fuarı’nda tanıtıldıktan sonra İstanbul Autoshow’da da tanıtımı yapılan ve 2013’ün ilk çeyreğinde Türkiye’de satışa sunulması beklenen Adam’ın minik sınıfa farklı bir renk katacağı kesin gözüyle bakılıyor.Kısaca; çok sevimli, yakıt tüketiminde cimri, eğlenceli ve tam da bize göre bir şehirli olan küçük “Adam” ile 2013’ün ilk çeyreğinden itibaren yollar daha da renkleneceğe benziyor.Yolunuz açık olsun...

Page 60: Voir   aralık 2012 online dergi
Page 61: Voir   aralık 2012 online dergi
Page 62: Voir   aralık 2012 online dergi

60

A rmaggan Nuruosmaniye mağazasın-da yer alan Armaggan Art & Design Gallery’de periyodik aralıklarla farklı

sergilere ev sahipliği yapıyor. Kasım ayının ikinci haftası açılan ve 10 Ocak tarihine kadar gezilebilecek olan, dördüncü sergisi 7/24 ile kavramsal özelliklerinin yanı sıra işlev yüklenen sanat eserlerine de kapıla-rını açıyor.

Armaggan Art & Design Gallery’nin yeni sergisinin çıkış noktası SOFA Chicago Sculpture Objects & Functional Art Fair (Heykel Obje & Fonksiyonel Sanat Fuarı) oldu. Turkish Cultural Foundation’ın 2008 yılından itibaren topladığı başvurular ara-sından yapılan eleme sonucu seçilen isim-ler ile katıldığı fuarın bu yılki küratörlüğünü Armaggan Art & Design Gallery yaptı.“Sanat insan içindir, insanidir ve gereklidir” sloganı ile düzenlenen sergide Sofa Chi-

cago fuarına katılmak için başvuru yapan isimlerin yanı sıra, içeriğe uygun çalışmalar üreten toplam 21 sanatçı, sanat eserlerinin işlev yüklenerek günün içine karışmasını sorguluyor. Son dönemde sıkça sözü edilen fonksiyonel sanat kavramına da değinilen sergide bu alanda yaptığı çalışmalarla bili-nen, tasarımcı kimliğini sanatı ile bütünleş-tiren önemli isimler yer alıyor.

Sanata ve özellikle genç sanatçılara olan desteğini kültürel çalışmalarında gözlemlediğimiz; kendine edindikleri bu misyonu farklı ve başarılı projelerle kanıtlayan, kuyumculuk sektöründe böylesine sorumluluk gerektiren işlere imzasını layığıyla atmış bir marka: Armaggan…

Sofa ChicagoFuarı İstanbul’a Taşınıyor!

Hülya Sözer, “İçin değil, yüzünden”, 160x125x7 cm. seramik, ahşap, 2012

Ebru Susamcıoğlu, “İstanbul simidi”, Ø 58, Y/H 104 cm., cam, ahşap, 2010

Alper Bıçakçlıoğlu, “I love you”, 107x90 cm., dekota üzeri karışık teknik, 2012

Ersin Dündar, “isimsiz I”, 57.5x58 cm., ahşap üzerine akrilik ve epoksi, reçine, 2012“İsimsiz II”, 49x51 cm., ahşap üzerine akrilik ve epoksi, reçine, 2012

Gülfidan Özmen, “Altın Serisi”, düz cam üzerine altın, kağıt üzerine tarama, 2012

Page 63: Voir   aralık 2012 online dergi

Tiyatrolar yeni sezon için perdelerini açtı. Yepyeni oyunların ve performansların sergileneceği bu sezonda özgün yapısı ile yılların deneyimini seyirciye hissettiren bir tiyatro topluluğundan, Kartela’dan bahsetmek istiyoruz. Oyunları sonrası görüştüğümüz Zeynep Erkekli ile oyun ve tiyatro üzerine sohbet imkanı bulduk.

Ve Perde!

61

Tiyatro Kartela, Devlet Tiyatrolarında Sanatçı olan ve in-sanların hayatlarına tiyatro vesilesiyle dokunmaya çalışan üç kişiden oluşuyor. İlk oyunlarını Yeditepe Tiyatro Bölü-

münden mezun iki genç tiyatrocunun kurduğu Emek Sahnesi’nde sergileyen topluluk; Zeynep Erkekli, Özgür Erkekli ve Gözde Çe-tiner’den ibaret.Özgür ve Zeynep Erkekli, Mimar Sinan Üniversitesi Devlet Kon-servatuarı’nda öğrenciyken tanışırlar. 1981 yılından beridir ikisi de tiyatronun içinde ve birbirlerinin can yoldaşı. Hayata ve sanata bakışlarının aynı olduğunu, daha önce de böyle bir projede birlikte çalıştıklarını ve Özgür Erkekli emekli olunca tekrar özel bir proje yapmak istediklerini, böylelikle bu oyunun ortaya çıktığını anlatı-yor Zeynep Erkekli… O kadar samimi ve içten ki; anlattıklarını sanki bir oyun izlermişçesine dinliyoruz. “Bizim haricimizde genç bir arkadaşımız, Gözde Çetiner var aramızda. Shakespeare’in “Be-ğendiğiniz Gibi” oyununda karşılaştık. Onun dünyaya bakışındaki açıklık, temizlik, inanç ve tiyatroya bakışından dolayı onun da elini sıkı tutmamızı sağladı. Mutluyuz. Seyirciyle “bir” oluyoruz. Tepki-ler çok iyi. Şimdilik ekibimiz bu kadar. Ama yapılan işe göre, oyuna göre değişkenlik gösterebilir tabi.” diye de ekliyor sonra.

“Peri Devden Korkuyor”Oyun oldukça etkileyici ve perforsmanlar da bir o kadar çarpıcıy-dı. Soruyoruz oyunu, Zeynep Erkekli anlatıyor: “Oyunumuzun yönetmeni Özgür Erkekli uzun zamandan beri İran Edebiyatı ile ilgili çalışmalar yapıyordu. Bu çalışma sırasında bir gazetede Ata-ol Behramoğlu’nun bir yazısından etkilendi. O yazıda İranlı büyük şair Füruğ Ferruhzad’dan bahsediyordu. Makale onun şiirinden bir alıntı ile bitiyordu. Böylece İran Edebiyatına uzanma noktasının doğru bir yerde olduğunu düşündü. Böylelikle biz Abbas Hekim’in hikayesinden esinlenerek, bir çok şairi de içinde barındıran bir ko-laja doğru yol almaya başladık. İçimde yanan kanayan bir şey vardı. İyiliğin peşinde koşma çabası vardı, kanatlanıp uçma çabası vardı peri gibi. Abbas Hekim’in bu eseri bizi koşturdu. Oyunumuzun ko-nusuna gelince; oyunda bir baba ve oğul var. Baba oğluna masallar anlatıyor; oğul da bunları dinliyor. Karakterler zaman zaman yer değiştiriyorlar. Oğul bazen baba, baba bazen oğul oluyor. Anlatılan

bu masallar, hayatın gerçeklerini masalsı bir dille anlatıyor. Zaman-la çocuk, anlatılan masalların gerçek hayatta ne kadar acı verici olduğunu hatırlayarak yola devam ediyor. Bir yandan da gerçek ha-yattan kesitler bulabileceğiniz bir metine doğru ilerliyor. Herkesin hayatındaki koskocaman büyük karelerle karşılaştırıyor çocuğu.”

“Seyirci benim nefesimi duyacak kadar yakın olmalı”“Peri Devden Korkuyor” oyunu ilginç ve seyirciyi adeta içine hap-seden bir yapıya sahip. Tiyatroda “Orta sahne” dedikleri bir alanda oynanıyor. Nedir orta sahne? Adı üstünde sahne ortada ve seyirci-ler etrafında… Bu seçimin nedenini merak ediyoruz. Zeynep Er-kekli; “Seyircinin benim nefesimi duyacak kadar yakın olmasını, yanında oturmayı, farklı olmadığımı, onlarla yan yana durduğumu, aynı kalpten olduğumuzu ifade etmeyi seviyorum.

Tiyatro sadece eğlence yeri değildirDevlet Tiyatrolarının durumunu da konuşalım istedik. Erkekli: “Türkiye Cumhuriyeti, mesleklerinde sadece ter döken insanla-rın başlarında durmaktadır hala. Hiçbir kirli işe bulaşmamış, alın teriyle ekmek kazanan insanların ellerinde, omuzlarındadır. Dev-let tiyatrolarında da tiyatroya tutkun, mesleklerini tacı yapan ciddi bir potansiyel vardır. Biz elimizden geldiğince mesleğimizi ayakta tutacağız ve bu büyük kurumu da ayakta tutmak için çaba sarf ede-ceğiz. Bunun başka bir yolu olmayacaktır. Tiyatro sadece eğlence yeri değildir. Aynı zamanda düşündüren, geliştiren, kuşaktan kuşa-ğa sorgulatan, yüzleştiren, insanı katmanlaştıran bir sanat dalıdır. Ben bunu başarabileceğimizi düşünüyorum. Seyircimiz bizi hiçbir zaman yalnız bırakmıyor ve gittikçe daha da çoğalıyorlar; bizi kuv-vetle sarıp sarmalıyorlar.”Çok uzun yıllar tiyatro sahnesinde kalmayı arzu eden Zeynep Er-kekli şu sözleriyle de konuya son noktayı koyuyor: “Tiyatrodan başka hiçbir şeyden mutlu olamıyorum. Benim tek mutlu olduğum iş, bu iş. Sahnede olduğum zaman ayakta kalıyorum. Onun dışına indiğim zaman sanki öylesine bir zerreyim. Sahnedeyken dünyayı kucaklayacak kadar büyüyorum.”

Page 64: Voir   aralık 2012 online dergi

62

Sanatta ve kültürde ileri olan toplumların dünyada güçlü ülke konumunda olacaklarını vurgulayan Çevik, “ Bu ne kadar ger-çekleşir bilinmez ama bilinen kesin bir şey var ki, o da sanat ve

kültürün eksik olduğu toplumların yeterince güçlü olamayacakları-dır.” açıklamasını yaptı.Haliç Üniversitesi Grafik bölümünde görev yapan Çevik,1974 yılın-da Güzel Sanatlar Akademisi’nde dördüncü sınıf öğrencisiyken, Yazı Hocası Prof. Emin Barın‘ın tavsiyesi üzerine hat sanatı ile tanışır. Hafız Kemal Batanay’ın atölyesinde rik’a ve tâlîk , Hâmid Aytaç’dan ise sülüs ve nesih dersleri alan Çevik, sonrasında Prof. Ali Alpas-lan‘dan Dîvânî ve Celî Dîvânî yazılarını meşk etmek üzere dersler almaya başlar. Hat uzmanı Prof. Uğur Derman ile sıkça görüşerek, Hat Sanatı hakkında bilgi ve görgüsünü arttırır. Çevik: “ O gün bugün devam ediyorum. Ömrüm olduğu ve izin verildiği sürece yazmaya da devam etmeyi düşünüyorum.”

Hat sanatının, Arap Harflerinin güzel yazılmasından oluşan bir sanat olduğunu belirten Çevik, Batı dünyasının Kaligrafi Sanatı gibi bizde de Hat Sanatının bir Kaligrafi (Güzel Yazı ) sanatı olduğunu kaydetti.Kendine özgü malzemeleri olan, Arap harflerini kullanarak oluştu-rulan görsel ve plastik bir sanat olarak açıklayan Çevik, sözlerine şöyle devam etti: “ Benzer plastik sanatlardan farkı; iki boyutlu ve derinlemesine bir form ve kompozisyon sanatı olmasıdır. Perspektifi ve rengi kullanmaz. Yalın, yalnızca formun ve optik dengenin ortaya çıktığı özgün bir sanat.Türklerin İslâm dinini kabul ettikten sonra Arap Harflerini resmi yazı olarak kabullenmelerinden sonra, ade-ta bu harfler sanatlaşmaya başlamış ve ilerleyen yıllarda orijinal bir “Hat Sanatı” olgusu ortaya çıkmıştır. Abbasiler döneminde başlayan

gelişme ve olgunlaşma süreci, Büyük Selçuklular ve Beyliklerden sonra Osmanlı döneminde büsbütün devam ederek bugünkü boyu-tuna ulaşmıştır. Denebilir ki hat sanatı bu seviyesine ulaşmasını bir bakıma Selçuklu ve Osmanlı sanatçılarına borçludur” dedi.

“Hat Sanatı İslam Dünyasının Sanatıdır”Hat sanatının İslam dünyasının sanatı olduğunu kaydeden Çevik, Türk toplumunun hat sanatına ayrı bir değer verdiğini ifade ederek, dünya sanat tarihi içerisinde özgün ve otantik kimliği ile hat sanatı-nın yerini aldığını ancak, gündelik kullanımdan kalkması dolayısıyla bir dönem sanat özelliğinin de fark edilmemiş olması nedeniyle uzun yıllar hat sanatçılarının yetişmemesine sebep olduğunu söyledi. Bu-gün, durumun oldukça farklı ve çok sayıda hat sanatçısının hızla ye-tişmekte olduğunu belirten Çevik, “Öyle ki, sayıları her geçen gün artan öğrenciler dolayısıyla hoca bulmakta güçlük çeker hale geldik.

Hat sanatı özelliği daha doğrusu özel bir kültürü olan bir sanattır. Bu yüzden anlamak ve onu sevmek biraz farklı eğitim ve bilgi gerekti-riyor. Toplumumuzun bütün kesimleri tarafından kolayca anlaşılan veya zevk alınan bir sanat durumunda değildir. Soyut anlayışın ve form sanatının en üst düzeyde temsilcisi konumundaki bu sanat, ül-kemiz dışında da farklı bir yaklaşımla değerlendirilmektedir. Özellik-le sanatçı kitlesi tarafından algılanan ve anlaşılan bir sanattır. Her ne kadar tüm sanatlar toplumların havas kademesi tarafından anlaşılsa da, resim ve heykel gibi batının temel sanatları, halk tarafından da kolayca algılanabilmektedir. Oysa ki Kaligrafi Sanatı, batı toplumları tarafından da algılanmakta özel şartlar gerektirmektedir. Bu ulusla-rarası “Yazı Sanatı” nın yapısından kaynaklanmaktadır. Sonuçta, top-

Perspektifi ve rengi kullanmadan; yalın, yalnızca formun ve optik dengenin ortaya çıktığı özgün bir sanat. Hat sanatı… diye açıklayan Haliç Üniversitesi Yrd. Doç. Savaş Çevik, sosyal bir araştırmacıya göre, gelecek yüzyılın sanat ve kültür yüzyılı olacağını belirtti.

RENKSİZ VE YALIN BİR SANATIN GÜZEL YAZISI

Page 65: Voir   aralık 2012 online dergi

Yrd.Doç.Dr. Nuri SezerGrafik Sanatçısı

Post EmpresyonizmEmpresyonizm doğaya bir fotoğraf makinasının objektifinden bakar gibi bakıyordu. O anki ışığı, renkleri yakalamak gerekiyordu. Dolayısıyla hızlı çalışmak gerekiyordu, renkler ön plana çıkmış şekillerde bir belirsizlik başlamıştır. Bu sınırlı ku-ralların dışına çıkmak isteyen bazı empresyonist sanatçılar doğayı kendi konuları, yaşam biçimleri içinde anlatmışlardır. Konturlar da renklerle birlik-te önem kazandı, parlak, canlı renkler kullanarak gerektiğinde abartmalardan çekinmemişlerdir. Sanatçıların duygu ve iç dünyaları önem kazandı. Bu sanatçıların cesur çalışmaları kendilerinden sonraki bir çok akıma öncülük etti. En önemli temsilcileri: Cezanne,Van Gogh, Gauguin, Tolou-se Lautrec.

Fovizm (19.yy sonu 20.yy başı)Fovizm de Empresyonizme tepki olarak doğan sanat akımlarındandır. Saf renklerin coşkuyla kullanıldığı Fovizm kısa bir zaman (3 yıl) yaşam bulmasına rağmen kendinden sonraki sanatlara ilham kaynağı olmuştur. Fovizmde renklerin işlevi duyguyu anlatmaktır. Renk zenginliği bir kaç renk ile sınırlıdır. Tüpten çıkmış saf boyaların doğrudan kullanıldığı bir sanat akımıdır.Üç boyutlu mekan anlayışı ortadan kalkar, doğayı resmederken ge-leneksel mekan anlayışına karşı çıkarlar. Dışavu-rumcu bir çizgileri vardır.

DadaizmBirinci dünya savaşının yıkıcı etkisi sanatta bu akımla kendini göstermiştir. Amaçları parçalayarak, aykırı şeyler yaparak tepkilerini göstermektir (Du-champ).

Ekspresyonizm (İfadecilik) (19.yy sonu 20.yy ilk yarısı)Empresyonizme tepki olarak doğan akımlardan bir de Ekspresyonizm’dir. Nesneler görüldüğü gibi değil , sanatçıda bıraktığı ifade, etki resmedilmiş-tir. Duyguların ve iç dünyanın önem kazadığı bir sanat akımıdır. Sanatçılar resimlerindeki ifade gücünü artırabilmek için deformasyonlar yaparlar. Do-ğayı kendi estetik anlayışlarına göre yeniden düzenlerler. Modelin rengini görün-düğünden daha kuvvetli olarak ifade ederken biçimlerde deformas-yonlara başvururlar.

Alman Dışa VurumculuğuSanatsal ve düşünsel açıdan kendine özgü yanları olan bir akımdır. Baş-kaldırma, suçlama barındırır. Renkler geniş yüzeyler halinde uygulanır, ince fırça vuruşları kaybolur. Biçimler bozularak ruhsal durumun anlatımında kullanılır. Temsilcileri; Kirchner, Emil 20.yy başında ortaya çıkan bu akım her şeyin sürekli değiştiğini sonucunda hareketin yaşamın en önemli gerçeği olduğunu savunur. Bir hareket algılanıncaya kadar yeni bir harekete geçilir. Hareket yaşamın kaynağıdır. Resim sanatına yeni, dinamik bir ruh kazan-dırmak istemişlerdir. Hareketi vermek için de nesneleri parçalara ayırmışlar, çizgileri üst üste getirmişlerdir. Herşey hareketi vermek için kullanılmıştır. (Boccioni,Severini) Konu olarak hareket eden nesne-ler resmedilmiştir. Fü-türistler geleceğe hükmetmek isterler, geleneksel her şeye karşı çıkarlar.

Sanat Akımları ve Etkileri- IV

1890, Henri Marie Raymond de Toulouse-Lautrec-Monfa painting At the Moulin Rouge

Fikret Mualla Saygı (1903-1967), Balon Satıcısı (1961), Eczacıbaşı Özel Koleksiyonu, 55 cm x 65 cm

63

Ödüllü bir hat sanatçısıSavaş Çevik; 1986 yılında İslam tarih, Sanat ve Kültür Araştırma Merkezi’nin (IRCICA) düzenlediği Uluslararası Hâmit Aytaç Hat Yarışmasında birincilik ve iki mansiyon aldı. Ayrıca, hat ve grafik konularında yurt içi ve yurt dışında otuz kadar değişik ödülü, Tür-kiye’de ve diğer ülkelerdeki çeşitli koleksiyonlarda, levha, hilye, tuğra, câmi yazısı, ferman gibi bir çok formlarda çeşitli eserleri bulunmaktadır.

lumumuzun ve tüm dünya toplumlarının yazı kültüründeki artış ile birlikte yazı ve kaligrafi sanatlarına her geçen gün ilgi artmak-tadır” dedi.Hat sanatını tanıtma konusunda ulusal düzeyde yeterli olunma-dığını belirten Çevik, gerek yurt içinde gerekse yurt dışında hat sanatını tanıtma faaliyetlerinin resmi organlar dışında sanatçıların kişisel gayretleri veya konuya ilgi duyan birkaç kuruluşun ötesine geçmemekte olduğunu da sözlerine ekledi.

Page 66: Voir   aralık 2012 online dergi

64

VOIR GEZİ

ERZURUMTarihe Tanık Kent

A nadolu’nun en eski yerleşim yerlerinden biri olarak sayılan Erzurum’da buluntular gösteriyor ki Yontma Taş Devrine kadar uzan-maktadır. Hal böyle olunca Erzurum; bir çok savaşa, bir çok kültüre, medeniyete ev sahipliği yapmıştır. Şimdiki şehrin temelleri ise ilk olarak Roma İmparatorluğu’nun bölündüğü, 4. yüzyıla dayanır. II. Theodosius’in kurduğu kale ve şehre “Theodosiopolis” adı verildi. Sonrasında Müslüman Arapların himayesine geçen şehre “Halı Şehri” anlamına gelen Kalikala; Selçuklu Türklerin o

dönemde aynı bölgede yer alan Erzeni’yi ele geçirmeleri sonucunda da Kalikala ismini Erzeni olarak değiştirdiler. Zamanla kent, Erzen-i Rum ve Erzurum olarak değiştirilerek şimdiki ismini almış oldu. Ticari ve askeri açıdan Osmanlı Dönemi, önemli konuma sahip bir kentti. Dönem dönem kaybedilen Erzurum, I. Dünya savaşında da kritik bir yerdi. Hatta, Mustafa Kemal Atatürk ve değişik illerden gelen dele-gelerle yapılan “Erzurum Kongresi”de tarihe damgasını vurmuştur.

Page 67: Voir   aralık 2012 online dergi

65

Dadaşlar DiyarıDadaş; mert, yiğit, cesur anlamına gelir ve herkesin bildiği üzere Erzurum’a adledilmiş bir kelimedir. Halen Azerilerin de kullandı-ğı “Dadaş” kelimesi, 13. Yüzyılda ahilik kültürüne de ev sahipliği yapan kentin, bu kültürle yoğrulmasından çıkmış olasılığını ortaya koyuyor. Ayrıca Dadaşlığın İran, Irak ile Horasan’a kadar uzandığı söylemleri de mevcuttur.

Kalıntılar ArasındaErzurum, oldukça fazla höyüğe sahip bir kent. Dolayısıyla tarihi dokusuna sahip çı-kan, koruyan ve araştıran bir kimlik sergili-yor. Karaz (Kahramanlar) Höyüğü, en eski yerleşim birimlerini haber verirken; Sos, Cinis, Güzelova, Akdağ, Altınbaşak, Aşka-le gibi daha bir çok höyük bulunmaktadır. Bu höyükler sayesinde eşsiz tarihin, eşsiz eserlerine ulaşılmıştır. Roma, Helenistik Dönem, Urartu gibi bir çok medeniyetin kalıntıları, bugün Erzurum’un müzelerinde nadide birer eser olarak sergilenmektedir.Neredeyse tarihin her dönemine tanık bir kent olma özelliği taşıyan Erzurum, kültür turizminin de önemli bir ayağını oluşturu-yor. Cami, kilise, medreseleri ve bir çok kente göre fazlalığı ile dikkat çeken kaleleri ile gezerken öğrenmek isteyenleri çok gü-zel ağırlayabilecek bir yer.

Camiler: Ulu Cami, Kurşunlu Cami, Narmanlı Cami, Murat Paşa Cami, Caferiye Camisi.

Kiliseler: Öşvank Kilisesi, Oltu Rus Kili-sesi, Haho Kilisesi (Taş Cami).

Medreseler: Çifte Minareli Medresesi, Yakutiye Medresesi, Kurşunlu Medresesi, Şeyhler Medresesi, Ahmediye Medresesi.

Kaleler Urartulara dayanan Erzurum Ka-lesi, Hasankale, Oltu Kalesi, Tortum Kalesi sayacaklarımızın başında gelir.

TabyalarYıllardır savaş içinde yaşamış olan Erzu-rum, tarihinin acılarını gösterdiği kalıntı-lar arasında tabyaları vardır. Acıya, savaşa, kana bulanmış ancak bir o kadar da kahra-manlık öykülerine tanık tabyalar… Büyük ve Küçük Palandöken Tabyası, Ahali Ta-byası, Aziziye Tabyası, Mecidiye Tabyası sadece birkaç tanesi. Toplamda Erzurum 19 tabyaya sahiptir. Ayrıca Erzurum’da hanlar, hamamlar, çeşmeler, köprüler, türbeler ve tabi ki iklimsel, mimarisinde geleneksel farklılıklar gösteren evleri ayrıca gezilesi ve görülesi yerleridir.

Doğa ŞehriOnca savaş, onca zorluk görmüş, kahra-manlık öyküleri yazmış Erzurum; havası, güzel doğasıyla da nefes almamızı, ayrı bir hayranlıkla izlememizi sağlar. Doğasından tarihine hayranlık duyulacak bir kent olma özelliğini korur. Meşhur Tortum Çayı ve sonundaki Tortum Çağlayanı, Çoruh Nehri,

mis gibi dağ havasını soluyabileceğiniz Pa-landöken Dağı… Erzurum, doğal güzellik-leri seven ve baş başa olmaktan haz duyan-ların ziyaret edebileceği yerleri ile ayrı bir büyü yapar insana.

Page 68: Voir   aralık 2012 online dergi

66

berliği ifade eden halk oyunu barları, dadaş oyunu olarak da geçer.), Âşıklık Geleneği (Tarihsel bir gelişim gösteren ozanlık ge-leneği değişim süreci sonrasında âşıklık geleneği olarak devam etmiştir.), yemek kültürünün içinde yer alan kebapları ve tabi ki unutulmaması gereken kıtlamaşekeri…

VOIR GEZİ

Sporsever KentDoğal yapısı gereği özellikle kış sporlarına yönelen Erzurum’un bu konudaki en büyük alanı Palandöken Kayak Merkezi’dir. Beş ay boyunca kayak severlere hizmet veren merkez, uzun pistleri, atlama kuleleri ile dünyanın önemli kayak merkezleri arasında yerini alır. Sadece Palandöken’le sınırlı kal-mayan Erzurum, Konaklı ve Kandilli Kayak Merkezi ile de kış sporuna destek verir. Ka-yağın dışındaki kış sporları ile ilgilenmek is-teyenleri de unutmayan kentte, curling, buz hokeyi ve buz pisti de bulunmakta; ulusla-rarası yarışmalara da ev sahipliği yapmak-tadır. Sadece kış sporu mu? Hayır tabi ki… Erzurum bu konuda dersini iyi çalışmış bir kenttir ve trekking, rafting, kano, dağcılık, dağ bisikleti ve yamaç paraşütü gibi alterna-tif seçenekleriyle de karşınıza çıkar. Erzurum deyince akla gelen diğer bir sporu, ata sporunu da unutmamak gerek: cirit… At üzerinde oynanan ve adeta insanın atı ile bir olup hareket ettiği, beraber mücadelede bulunduğu bir oyundur. Yüzyıllardan günü-

müze gelen cirite (çavgan) Erzurum sahip çıkmış, halen bu geleneği sürdürmektedir.

El SanatlarıHer alanda olduğu gibi zengin bir kültüre sahip Erzurum’da el sanatları da oldukça geniş bir yapı sergiler. Kuyumculuk, oltu taşı işlemeciliği, saraçlık, dokumacılık, opal işlemeciliği, kevelcilik, bakırcılık sayılabile-cekler arasındadır. Oltu taşı, altın, bakır ve gümüş işlemeciliği ön sıralarda yer alır. Yüzyıllardan beri gelen bu sanatlar, günümüzde de yine el işçiliğine dayalı olarak sürdürülür; telkari, kakma ve kalemkar gibi ustalık gerektirecek işçilikle-re sahne olmaktadır.Erzurum geleneksel yapısını korumuştur. Bu arada Erzurum’a ait, unutulmaması gereken; Erzurum Barları (Birlik ve bera-

Page 69: Voir   aralık 2012 online dergi

67

Page 70: Voir   aralık 2012 online dergi

68

VOIR GÜNCELVOIR GÜNCELRenklerin Büyüsü

Uzaktan bile göze çarpan Tendence saatler, yeni yılda da göz doldu-ruyor. Irreverent Koleksiyonunda yer alan ve renklerin tayfını gözler

önüne seren tasarım saatler, kadranda bulunan dört farklı renk tonlama-sıyla, moda trendlerine yepyeni bir akım getiriyor.

Tam Size GöreModern çizgisiyle kendini her

yaşta genç hissedenlere yönelik hazırlanan outdor botlardan, elegant bir tarz yaratan casual modellere kadar pek çok alternatif barındıran, geniş renk yelpazesi sunan Scooter’ın yeni sezon koleksiyonu tam size göre!

Alternatif Şıklık

DKNY JEANS, yılbaşı gecesi için birçok moda markasının

koleksiyonunda geniş yer verdiği kırmızıya alternatif renkler sunarak farklılığını koruyor. Sıra dışı tasarım-lara imza atan DKNY JEANS, yıl-başı gecesi için çiftlere spor şıklığın kapılarını aralıyor.

Yeni Yılda Pozitif

Yılbaşı geceniz için kıyafetinizi tamamlayacak bir aksesuar veya sev-diklerinizi mutlu edecek bir hediye arıyorsanız; dikkat çekici tasarım-

larının yanı sıra, pozitif etkilere sahip yarı değerli doğal taşlar kullanan ve İstinye Park’ta bulunan Mon Réve Bijoux mağazasına mutlaka göz atın!

Page 71: Voir   aralık 2012 online dergi

69

Efsanenin DoğuşuO yıla kadar klasik ve artık neredeyse birbirinin aynı takvimler çıkar-tan sektörler, 1964 yılında bir “Efsanenin doğuşu”na tanık oldular: Pirelli Takvimi… Halbuki bu zamana kadar rutin işlerden biri kabul edilen takvim ezberini bozmak üzere hazırlanan bir ekip vardı. Pirelli Grubu’nun İngiltere’deki yöneticileri, yaratıcı fikirlerin havada uçuş-tuğu, tüm bilinenleri bilinmez kılacak, heyecan verici bir proje için çalışıyorlardı.Pirelli yöneticileri ve pazarlama uzmanları “olağanüstü” bir proje ge-liştirdiler. 1960’lı yıllara damgasını vuran Beatles gurubunun fotoğraf-çısı Robert Freeman, Sanat Yönetmeni Derek Forsyth’un önderliğinde bu proje için görevlendirildiler. Bu yaratıcı ekibin yeteneklerini zir-veye çıkaracakları imkanlar oluşturuldu. Efsanenin doğuşu yavaş ya-vaş şekillenmeye, heyecan gittikçe artmaya başlamıştı. İlk takvimin modelleri olan Jane Lumb ve Sonny Dranei’i de yanlarına alan Robert Freeman ile Derek Forsyth, Mayarko sahillerinin yolunu tuttu.Kadın temasını bu kadar estetik ve büyülü bir şekilde yansıtan 1964 Pirelli Takvimi lansmanla duyuruldu. Her kesim ve çevreden olumlu eleştiriler alan ve fotoğrafçılık alanında sanatsal bir çalışma ile yeni bir dönemin açılmasını da sağlayan bir takvim… Ancak o döneme kadar tüm yapılan takvimlerin rastgele dağıtımı yapılırken, Pirelli’nin başarılı ekibinin özgün fikirleri sayesinde, bu takvime erişim çok zordu. Tak-vim taleplerini kibarca reddetmek zorunda kalan Pirelli’nin yöneticile-rinde dahi belki bir tane bulunuyordu. Halbuki medyada takvim çarşaf çarşaf yayınlanmıştı. İşte böylesine bir efsane yarattı Pirelli. O günden sonra hep farklı fikir ve sanatsal bir yaklaşımla bugünlere gelindi.

2013 Steve McCurry İmzalıBrezilya’da yapılan bu yılki çekimler grafiti ile resimlenmiş yüzlerden ve sıradan insanlardan yararlanarak; her biri kendisini vakıflara, insani

projelere ve sivil toplum kuruluşlarına adamış modeller aracılığıyla, tanınmış fotoğraf sanatçısı Steve McCurry’in objektifinden yansıyan öyküleri anlatıyor.Steve McCurry: “Brezilya’yı, manzaralarını, ekonomisini ve kültürünü insan unsuruyla birlikte yansıtmak istedim. Kendi objektifimden anlat-mak istediğim öykü buydu. Fotoğrafçılık benim için günlük hayatın bü-yük küçük tüm öykülerini anlatmak açısından önemli bir ifade aracı.” Takvimde 11 model, oyuncu ve şarkıcı yer alıyor: Kyleigh Khun, Sonia Braga, Isabeli Fontana, Elisa Sednaoui, Marisa Monte, Petra Nemcova, Hanaa Ben Abdesslem, Summer Rayne Oakes, Karlie Kloss, Adriana Lima, Liya Kebede.

Hangi takvim tasarımı sabırsızlıkla ve heyecanla beklenir ki? Kuşkusuz cevap tek: Pirelli Takvimi… Yıllardır geleneksel olarak sürdürülen Pirelli Takvimi’nin bu yılki tanıtımı Rio’da yapıldı.

TAKVİMLERPIRELLI’Yİ GÖSTERİYOR

Karlie Kloss Rayne Cakes

Petra Nemcova

Adriana Lima

Page 72: Voir   aralık 2012 online dergi

70

VOIR GÜNCEL

Dünya gıda piyasaları, son 20 yıllık süreçte yeni bir döne-me girdi. Dünya nüfusunun beslenmesiyle ilgili kaygılar, gıda üretim süreçlerinin yeniden şekillenmesiyle yeni

tarım politikalarını belirliyor. Buna paralel olarak, tarımsal üre-tim konusundaki yeni yatırımlar da hem kapsam hem ölçek an-lamında değişiyor. Yakın zamana kadar yaş sebze meyve sektö-rünü yönlendiren “Ne kadar çok üretirsek o kadar iyi” anlayışı son dönemle beraber terk edildi. Artık üretim süreçleri, kalite-ye odaklanan bir programı takip ediyor. Çünkü yaş sebze mey-ve tüketen tüketicilerin, giderek daha bilgili ve donanımlı hale gelmesi, tüketici tercihlerinin taze sebze ve meyve pazarındaki belirleyiciliğini arttırdı. Üretim miktarı da ileri tarım teknolo-jileri sayesinde giderek artıyor. Ancak bugün sebze ve meyve üretiminde önde gelen ülkeler, ürün fiyatlarının düşmesini önle-mek amacıyla, işlenmiş ürün arzını kısmak yoluyla, tüketicinin talep ettiği yüksek standardın karşılığını almayı istiyor.

Büyük ölçekli işletme, kaliteli ürün!Türkiye, sebze ve meyve yetiştiriciliği için son derece uygun iklim, toprak ve su koşullarına sahip bir ülke. Üretim miktarı itibarıyla da dünyada önde gelen birkaç ülkeden biri. Ancak ül-kemizi sebze meyve sektörü açısından ilginç kılan asıl unsur, hemen hepsi en yeni teknolojilerle, son yıllarda kurulan üretim tesisleridir.

Yatırımcılar, mutlaka ziyaret etmeli!Alanında ülkemizin tek fuar organizasyonu olan Fresh Türkiye

Fuarı, yaş sebze meyve sektörünün bütün aktörlerini bir araya getiriyor. Sebze meyve ticareti yapan; sebze meyve ithalatı ve ihracatı yapan; tohum üretimi yapan, fidan ve fide üretimi, de-polama, ambalaj, lojistik segmentlerinde sektöre hizmet eden; akademik kuruluşlarda sektörle ilgili çalışmalar yürüten; danış-manlık yapan herkes İstanbul’da Fresh Türkiye Fuarı’nda olacak.

Yeni çeşitler ve sunum biçimleri tüketiciyi bekliyorTaze sebze ve meyve sektörüne yatırım yapmayı planlayan, bu konuda aydınlanmak ve bilgilendirilmek isteyen, sektörel yatırımların riskleri ve avantajları hakkında danışmak isteyen herkesin mutlaka ziyaret etmesi gereken Fresh Türkiye Fuarı, tüketiciler için de sayısız yenilik sunacak.

Dünyada sebze ve meyve tüketim biçimleri yeni trendlerle be-lirlenirken, Türk tüketicisinin yeni sebze ve meyve çeşitleriyle tanışması, gıda güvenliği hakkında aydınlanması, beslenme sü-reçlerinde sebze ve meyvelerin yeri hakkında bilgilendirilmesi de giderek önem kazanıyor. Çeşitli tadım etkinlikleriyle süsle-necek olan Fresh Türkiye Fuarı, organizasyon kapsamında dü-zenleyeceği toplantı ve panel organizasyonlarıyla, tüketicilere yönelik eğitsel programlar da düzenleyecek. 11-13 Ocak 2013 tarihlerinde İstanbul Fuar Merkezi’nde gerçekleştirilecek olan Start Fuarcılık’ın organize ettiği Fresh Türkiye Fuarı, tohum-dan, paketlemeye; nakliyeden, hazır gıda segmentine ve yetiş-tirme tesislerine kadar sektörün tüm segmentinden katılımcıla-rıyla hem yatırımcıların, hem tüketicilerin ilgisini bekliyor.

Yeni Bir Proje Daha; Fresh Türkiye

Page 73: Voir   aralık 2012 online dergi
Page 74: Voir   aralık 2012 online dergi

72

VOIR HABER

İzmir’in ürün bazındaki en değerli organizasyonu Jewex Al-yans, Altın, Mücevher, Gümüş Takı ve Saat Fuarı; İzmir Ku-yumcular Odası, İzmir Ticaret Odası ve Türk Ekonomi Ban-

kası (TEB) başta olmak üzere çeşitli mesleki oda ve dernekler işbirliği ile 5. kez sektör profesyonellerinin karşısına çıkmaya hazırlanıyor. Düzenlendiği ilk günden bu yana Türkiye ve dün-yanın dört bir yanından büyük ilgi toplayan fuar, kuyumculuk sektörünün geldiği son noktayı İzmir Uluslararası Fuar Alanı’na taşıyacak. Kuyumculuk sektörü otoritelerinin gelecek kurgu-lamalarında referans noktalarından biri olarak kabul edilen bu fuar, farklı etkinlikleri ile Türk Kuyumculuk sektörünü de viz-yona taşıyacak. Firmaların güçlü duruşunu sürdüreceği yeni pa-zarlara açılacağı organizasyon 4 gün süre ile açık kalacak.Fuara ev sahipliği yapan Gençiz Fuarcılık, İzmir Yıldız Otel’de düzenlenen basın toplantısına sektörün önde gelenleri katılarak şöyle konuştular: Alyans, altın, pırlanta, mücevher, değerli ve yarı-değerli taş, montür, gümüş, saat, vitrin malzemeleri, ma-kine ve ekipman ile kasa sektöründen yaklaşık 120 kurumsal firmanın Jewex 2013 5.Alyans, Altın, Mücevher, Gümüş Takı ve Saat Fuarı’nda ürün ve hizmetleriyle vizyona çıkacağına dikkat

Jewex Alyans, Altın, Mücevher, Gümüş Takı ve Saat Fuarı yeni yılın ilk trendlerini, İzmir Uluslararası Fuar Alanı’nda 1-4 Şubat 2013 tarihlerinde görücüye çıkartmayı hedefliyor. Altın, Mücevher, Gümüş Takı ve Saat Fuarı, mücevher modasına yön verecek adımları peş peşe attıklarını açıklayan Gençiz Fuarcılık Genel Müdürü Osman Gençer, mücevher modasına Türk tasarımcılar ve ustalarının yön vermesini istediklerini dile getirdi.

Mücevher Modası Jewex’le Esecek

72

çeken Gençiz Fuarcılık Genel Müdürü Osman Gençer, “Her ge-çen gün sektör profesyonelleri tarafından artan bir ilgi ile takip edilen fuarımız, kuyumculuk sektörü tarafından başarılı bulunan bir organizasyondur. Sektörün Ege Zirvesi niteliğinde geçecek organizasyonumuzda bir araya gelecek sektör profesyonelleri hedef iş ortaklarıyla yüz yüze görüşme imkânı yakalayacaklar. Kuyumculuk sektörüne beşiklik eden Ege ve Anadolu coğ-rafyasının tarihi zenginliklerinden beslenen usta sanatçıların elinde en son teknoloji ile şekillenen özel tasarım ürünler bu yıl da vitrin sanatçıların elinde en son teknoloji ile şekillenen özel tasarım ürünler bu yıl vitrinlere çıkarak yerli ve yabancı alıcılar ile buluşacak. Bu buluşmadaki ürün sayısını arttırmak için Homeros Mücevher Takı Tasarım Yarışması’nı ikinci kez düzenliyoruz.” dedi.Beş yıl önce başlayan Jewex Alyans, Altın, Mücevher, Gümüş Takı ve Saat Fuarının, tüm Türkiye’nin fuarı olduğunu vurgu-layan İzmir Kuyumcular Odası Başkanı Yılmaz Uça, “ Ekim ayında gerçekleştirilen Yunanistan ve Makedonya gezisinde, bölgedeki meslektaşlarımızı ilk etapta fuarı ziyaret etmek üze-re davet ettik ve olumlu yanıt aldık. İnanıyorum ki ilk yılından itibaren her yıl adım adım büyüyen, bir öncekinin önüne geçen Jewex, uluslararası fuar olma yolunda emin adımlarla ilerleyişi-ni sürdürecek.” dedi.TEB Altın Bankacılığı Direktörü Selami Erten ise, Türkiye’nin cari açık veren ve yurt içi tasarruf oranları düşük olan bir ülke olduğunu söyleyerek,tasarruf oranlarının arttırılması ve yastık altındaki kaynakların ekonomiye kazandırılması önemli gün-dem maddeleri olduğunu, bu noktadan hareketle uygulanacak tüm projelerde kuyumculuk sektörü ile ortak hareket edilmesi gerektiğini açıkladı.Karakaş Atlantis Kuyumculuk Yönetim Kurulu Başkanı Kamil Karakaş ise; ulusal sınırları aşıp, marka haline getirdikleri Ka-rakaş Atlantis firmasının hızlı büyüme başarısını halka arz ile taçlandırdıklarını kaydetti. Jewex Alyans, Altın, Mücevher, Gü-müş Takı ve Saat Fuarı ve Homeros Mücevher Takı Tasarım Yarışması’nın Ana Sponsoru olduğunu belirten Karakaş, “Bizim gibi üretici birçok firmanın en önemli birimlerinden biri olan takı tasarım alanında eğitim gören genç tasarımcı arkadaşları-mızın yeteneklerini gün yüzüne çıkarmak adına ve sektörün taklitçilikten kurtulup kendine has ürün grupları ile bayilerine sürekli yeni modeller ile hizmet veren tasarımcı arkadaşların katkıları ile yol aldığı bir yapının kurulmasını arzu ediyoruz. “ dedi.

Page 75: Voir   aralık 2012 online dergi
Page 76: Voir   aralık 2012 online dergi

Cezbedici Gece

Dünyanın farklı ülkelerinde geniş ürün yelpazesiyle dikkat çeken ve çok katlı mağaza konsepti ile hizmet veren Debenhams, İngiltere’nin

en beğenilen Coast markasını ilk kez Türkiye’ye getiriyor. Zarafetin zen-gin kumaş ve çizgilerle yeniden yorumlandığı Coast markası, seçkin mo-delleriyle gardroplarda yerini alıyor.

Büyüleyici Daisy

Tüm çiçekler solacak değildir. FREYWILLE tasarımcıları, bu yılbaşını zarif ve narin papatya çiçekleri gibi ince yeni yüzüğü ile tatlandırıyor:

Daisy yüzüğün çiçeği yıl boyunca açıyor.Altı ayrı özel FREYWILLE tasarımı ile sınırlı sayıda üretilen 18 ayar sarı altın yüzük benzersiz şekli ve çeşitli takma şekilleri ile cezbediyor: tek olarak veya üç yüzüğe kadar bir arada takılmış Daisy yüzük gündüz ya da gece kıyafetinizi tamamlamak ile kalmıyor, aynı zamanda kişiye öz-gün bir tarzı da belirtiyor.

Miu Miu’nun Yeni Bauletto Çantası

Miu Miu yeni model Bauletto çantasını üç farklı renkle sunuyor. Basit şekilleri zengin materyallerle kontrastlıyor ve Nappa micro kapito-

neye ek olarak uzun süreli fırçalama ile elde edilen yüksek parlaklıkla bitiriyor.

VOIR GÜNCEL

74

Yılbaşı Gecesi Parıldayın!

Bütün bir yılın stresini attığımız, yepyeni bir yıla merhaba dedi-

ğimiz bu özel yılbaşı gecesinde kı-yafetlerinizin şıklığına eşlik edecek ihtiyacınız olan en parlak ve marjinal makyaj ürünleri Inglot yılbaşı kolek-siyonunda sizi bekliyor.

Page 77: Voir   aralık 2012 online dergi
Page 78: Voir   aralık 2012 online dergi

VOIR GÜNCEL

Grand Seiko Hi-Beat 36000, Yılın Saati Seçildi

“Labirent’in Sırrı” Çözülüyor

Favori’nin “Şems Hoşgörü” koleksiyonuna ait 14 ayar be-yaz altın erkek kol düğmesi “Labirent’in Sırrı”, tasarımıyla

şıklığına anlam katmak isteyenlerin dikkatini çekiyor.

Yılbaşı Gecesi Üşümemek İçin;

Gece boyu severek giydiğiniz şifon elbisenizi kalın çoraplar

ve Sabri Özel hırkalarınızla ta-mamladınız, şimdi hırkanızı çıka-rarak geceye de hazırsınız. Pan-tolon ya da şort giymeyi daha çok seviyorsanız ipek gömlek üzerine giyeceğiniz trikolarınızı belinize ince bir kemer takarak modernize edebilir gecenin hare-ketine eğlence katabilirsiniz.

İngiltere, Hollanda ve İskandinavya’da yayın yapan ve web sitesi ile tüm dünyadaki saat severlere ulaşan 00/24 Wat-

ch World’ın düzenlediği “Avrupa’da Yılın Saati” yarışmasının birincileri, 7000’in üzerinde dergi ve site takipçilerinin oyları ile belirlendi. Erkek saatleri için dört, bayan saatleri için bir kategoride yarışan 100’den fazla saat arasında, Grand Se-iko 36000 modeli £2,500 - £8,500 fiyat aralığındaki saatler kategorisinde Yılın Saati seçildi. Kategoride Grand Seiko, Christiaan Van der Klaauw, Jaeger-LeCoultre, Officine Pa-nerai markalarının saatleri ile yarıştı. Yarışma jürisi, Grand Seiko’nun yüksek frekans (hi-beat) alanında gösterdiği ku-sursuz el işçiliği ve teknik mükemmelliği sayesinde birinciliği aldığını ifade etti.

76

Page 79: Voir   aralık 2012 online dergi
Page 80: Voir   aralık 2012 online dergi

VOIR GÜNCEL

78

“Snow Chic”Tommy Hilfiger Sonbahar/Kış 2012 koleksiyonunda yer alan ve sınırlı sayıda üretilen Snow Chic koleksiyonu, yıl-

başı için birbirinden farklı hediye seçenekleri sunuyor. Kış sezonunun vazgeçilmez klasiklerini, dış giyim parçala-rını harmanlayarak sunan Snow Chic koleksiyonunda kadın ve erkek için modası hiç geçmeyen giysiler ve hediyelik ürünler yer alıyor.

DecléorDecléor hydra floral emulsıon hydratante: Decléor markasının Aquaporine teknolojisini kullanan bu hafif ve nemlendirici ürünü; bitkisel aktif katkı maddelerinin de birleşmesi ile cilde taze bir görünüm verir. Decléor hydra floral crè-me hydratante: Decléor markasının Hydra Flo-ral serisinde yer alan Crème Hydratante, hızlı emilen kremsi formülü ile normalden kuruya dönük cilt tipleri için ideal.

SOKAĞIN ENERJİSİ

Converse Pro Leather koleksiyonu sokak kültüründe yeniliği, stili ve

bireyselliği simgeliyor. Sokak kültüründen esinlenen ruhların tercihi oluyor.

İsviçre saati tanımının yeni sembolü WAINER “Swiss

made” lisansıyla Türkiye’de bir ilke imza attı. “Arıkan” tarafından İsviçre ve Türki-ye’nin yanı sıra 50 farklı ül-kede tescil ettirilen WAINER saat bu dev adımıyla tam bir Dünya markası olma yolun-da iddialı adımlarla ilerliyor. Ülkemizdeki popüler saat mağazalarında büyük ilgi gören WAINER, marka yüzü olarak ise bir başka dünya markası ünlü caz müzisyeni İlhan Erşahin’i seçti.

İlhan Erşahin, “WAINER” İçin Sahnede

Page 81: Voir   aralık 2012 online dergi
Page 82: Voir   aralık 2012 online dergi

80

VOIR HABER

Nokia, Windows Phone 8 işletim sistemli cihaz ailesinin ülkemizde piyasaya sürülen ilk üyeleri olan Nokia Lumia 920 ve Nokia Lumia 820’yi 21 Kasım’da düzenlediği et-

kinlikte tanıttı. Ortaköy, Four Seasons Bosphorus Hotel’de dü-zenlenen basın toplantısı Nokia Türkiye Genel Müdürü Çiçek Uyansoy İcan’ın konuşmasıyla başladı. Nokia CEO’su Stephen Elop’un Türk misafirlere özel yaptığı video konuşmayla renk kattığı lansmanda Microsoft Türkiye Genel Müdürü Tamer Öz-men de Windows Phone 8 ile Windows deneyiminin ceplere de taşındığını anlattı.

Nokia CEO’su Stephen Elop, verdiği mesajda şunları söyledi: “Microsoft ile paylaştığımız vizyon uyarınca yeni bir akıllı tele-fon deneyimi yaratmaya karar verdik ve stratejimizi Windows Phone ekosistemine kaydırdık. Sadece 6 ay içinde pazara 2 No-kia akıllı telefon sunduk ve bu telefonlar çok kısa zamanda sek-törün en büyük ödüllerini birer birer toplamaya başladı. Bugün Nokia Lumia 920 ve Nokia Lumia 820’yi tanıtmanın ve Türki-ye’ye geldiğini duyurmanın heyecanı içindeyiz.”

Nokia Türkiye Genel Müdürü Çiçek Uyansoy İcan ise şunları söyledi: “Bugün Nokia Türkiye için büyük bir gün. Bu sektör-deki herkes için yarınları değiştirecek bir gün ve biz bu günün haklı gururu içerisindeyiz. Türkiye Nokia için çok önemli bir pazar. Kullanıcılarımıza daha önce yaşamadıkları bir deneyimi yaşatma peşindeyiz. Nokia’nın Windows ile 18 ay süren bir ça-lışmayla geldiği nokta devrim niteliğindedir.”

Microsoft Türkiye Genel Müdürü Tamer Özmen ise yaptığı açıklamada şunları söyledi: “Kullanıcıların hayatını kolaylaştı-ran Windows platformumuz Windows Phone 8 ile birlikte akıl-lı telefonlara da geliyor. Windows Phone 8 kullanıcılara iş ve sosyal hayatı için en kolay, en hızlı, en verimli ve en eğlenceli çözümü sağlıyor. Dünyanın en inovatif iki markası Microsoft, Nokia’nın işbirliğinin ilk meyvelerinden olan Lumia 920 ve Lu-mia 820’yi Türkiye’de de kullanıcılar ile buluşturuyor olmaktan büyük memnuniyet duyuyoruz.”

Nokia’nın 21 Kasım’da tanıttığı Windows Phone 8 işletim sistemine sahip Lumia serisi cihazlar, en son PureView kamera teknolojisi, yepyeni navigasyon deneyimi, artırılmış gerçeklik uygulaması ve kablosuz şarj özellikleriyle kullanıcıları pek çok yenilikle tanıştırıyor.

İşte bu, Lumia!

Page 83: Voir   aralık 2012 online dergi

22006 yılının, seyirci tarafından en fazla beğenilen filmle-rinden olan Küçük Gün Işığım’ın yönetmenleri Jonathan Dayton ve Valerie Faris, verdikleri 6 yıl aranın ardından

çektikleri yeni filmleri Hayalimdeki Aşk ile nihayet karşımızda-lar. Hayalimdeki Aşk’ın senaryosu filmin orijinal ismine de adını veren Ruby Sparks karakterini canlandıran Zoe Kazan’a ait. Ka-zan, yazım/yaratım sürecini ele aldığı, ilk bakışta tanıdık gelen senaryosu ile sıkça işlenmiş bir meseleyi, küçük ve yerinde do-kunuşlar yaparak farklı ve özgün hale getirmeyi başarmış. Haya-limdeki Aşk, her ne kadar bir yazar bunalımı filmi gibi başlasa da işin özü aslında göründüğünden biraz farklı. Filmin kendine dert edindiği asıl mesele; kadın – erkek ilişkileri!Baş karakterimiz Calvin Weir Fields, ilk romanını 10 yıl önce, daha henüz bir yeni yetmeyken yazmış bir yazar. İlk romanı bir modern klasik olarak sayılmaya başladıktan sonra ise kayda de-ğer tek bir kelime yazamamış. Bir gün psikoloğunun verdiği bir tavsiye ile rüyalarında gördüğü bir kızı, kız tıpkı yaşıyormuşçası-na kağıda dökmeye başlıyor. Kağıda dökmeye başladığı kızın ger-çekten ete kemiğe bürünmesi ile ise işler tamamen değişiyor. Erkeklerin, hayatlarındaki kadına gerçek anlamda şekil verip kontrol edebileceği gibi bir erkek fantezisinden yola çıkan film, Calvin karakteri üzerinden erkek dünyasına sert bir yumruk atmayı deniyor. Aslında rahatlıkla bir romantik komedi malze-mesine dönüşebilecek bir film fikri üzerinden yola çıkıp, bunu derinlikli bir karakter çalışması içinde bir filme dahil etmek, Ha-yalimdeki Aşk’ın ilk bakışta takdir edilmesi gereken en önemli özelliği. Calvin’in iç dünyasını, bize Calvin ile bir özdeşlik kura-bilceğimiz bir şirinlik ile sunan; fakat sonra bunu tamamen bozup adeta onu, filmin kötü adamı haline getiren başarılı bir senaryosu var filmin. Bu senaryo, eğer filmin sonundaki cazip tuzağa düş-meyip, Calvin’i yaşadığı olaylara rağmen hala kahramanımız ola-rak bize sevdirmeye çalışmasaymış ve perdeyi bir mutlu sonla kapatma telaşına düşmeseymiş, perdedeki film, rahatlıkla yılın en iyileri listesinde sayabileceğimiz bir film haline gelebilirmiş.Sonuçta, Hayalimdeki Aşk kesinlikle herkesin filmi değil. Film, özellikle geçmişteki ilişkiler konusunda az da olsa pişmanlık yaşayan ve çuvaldızı arada da olsa kendisine batırmayı deneyen erkek izleyicilere oldukça rahatsız bir deneyim sunacaktır. Er-keklerin benmerkezci dünyalarına getirdiği eleştiriler sayesinde ise kadınların haklı olarak daha çok seveceği bir film olacaktır. Fakat, tüm bu izleyici perspektifini bir kenara bırakıp sinema-sal olarak filmi değerlendirdiğimizde, ortada kesinlikle temiz bir film durduğunu ve Zoe Kazan’ı bundan itibaren yazarlığı ile de takip edeceğimizi söyleyebiliriz.

[email protected]

Burak KAPLANOkan Üniversitesi GSFAraştırma Görevlisi

Birbakış

Hayalimdeki Aşk

VİZYON SEÇKİLERİUÇUŞYönetmen: Robert ZemeckisOyuncular: Denzel Washington, John Goodman, Don CheadleGösterim Tarihi: 07 Aralık 2012

12 yıllık bir süredir sadece canlandırma filmler çeken yönetmen Robert Zemeckis, 2000 yılında çektiği Cast Away filminden sonra, ilk defa hakim olduğu çekim türüne, kurmacaya, geri dönüyor. Gerçek bir hikayeden esinlenerek yazılan filmin senaryosu ise Hollywood’da yıldızı yeni yeni parlayan John Gatins’e ait. Yurt dı-şında vizyona girdiği ülkelerde olumlu eleştiriler alan film, aynı zamanda Denzel Washington ve Robert Zemeckis’in de ilk defa birlikte çalıştığı proje olma ünvanını taşıyor.

HOBBIT: Beklenmedik YolculukYönetmen: Peter JacksonOyuncular: Martin Freeman, Ian Mckellan, Cate BlanchettGösterim Tarihi: 14 Aralık 2012

Fantastik edebiyat türünün en çok tanınan örneği olan Yüzükle-rin Efendisi üçlemesinin sinema macerası, Kralın Dönüşü filmi-nin 2003 yılında, adeta serinin tüm filmleri adına topladığı 11 Oscar’la birlikte sona ermişti. Bu 9 yıllık aranın ardından ise yönetmen Peter Jackson, hikayenin başlangıcını anlatan kitap olarak anılan Hobbit’in sinema uyarlaması ile Orta Dünya’ya geri dönüyor. Yönetmen Jackson, tıpkı Yüzüklerin Efendisi’nde olduğu gibi filmi 3 bölüm halinde vizyona sokacak. Bu ay vizyona giren ilk filmin ardından Aralık 2013’te 2. filmi, Temmuz 2014’te ise 3. filmi izleyeceğiz.

AŞKYönetmen: Michael HanekeOyuncular: Jean-Louis Trintignant, Emanuelle RivaGösterim Tarihi: 28 Aralık 2012

Michael Haneke’ye Cannes Film Festivali’nde 2. kez en iyi film ödülü olan Altın Palmiye’yi getiren ünlü film, Filmekimi’nin ardın-dan nihayet vizyonda. 2009 yılında çektiği The White Ribbon’dan sonra, daha küçük bir hikaye anlatan yönetmenin yeni filmi, aynı zamanda Avusturya’yı 2013 Oscar ödüllerinde temsil edecek film olarak seçildi. Film, 80’li yaşlarında emekliliğini sürdüren Georges ve Anne’in hikayesine odaklanıyor ve Anne’in felç geçirmesinden sonraki süreci ele alıyor.

HABERLERGeçtiğimiz aylarda vizyona giren Yeşim Ustaoğlu filmi Araf, Micha-

el Winterbottom, Takeshi Kitano ve François Ozon gibi dünyaca ünlü yönetmenlerin filmlerinin yarıştığı Abu Dhabi Film Festivali’nde En İyi Film Ödülü olan Siyah İnci ödülüne layık görüldü.

Ünlü Yıldız Savaşları serisinin yaratıcısı, yönetmen George Lucas, sahibi olduğu Lucas Film şirketini 4 milyar dolara Disney Stüd-

yoları’na sattı. Gerçekleşen bu satışın ardından Disney Stüdyoları, Yıldız Savaşları serisinin devam edeceğini ve seriye 3 film daha çekeceklerini açıkladı. Yeni filmlerin senaryolarını yazacak isim ise Little Miss Sunshine ve Toy Story 3 gibi filmlerin senaryolarında imzası bulunan Michael Arndt olarak belirlendi.

Page 84: Voir   aralık 2012 online dergi

82

VOIR GÜNCEL

Mücevher modasının yıldızı ZORAB, Janna Diamond için tasarladı…

Yaptığı şık ve benzersiz takı tasarımlarıyla ABD ve Avrupa’da adın-dan sıkça söz ettiren, ürünleri dünyanın lüks otellerinde kendine yer

bulan ZORAB, şimdi de Türkiye’nin en ünlü mücevherat markalarından biriyle Janna Diamond’la işbirliğine girerek Türk kadınlarını da etkisi al-tına almaya hazırlanıyor.

Uğur Getirecek Hediyeler!

Esprili ve ilgi çekici t-shirtler, birbirinden göz alıcı takvim-ler, eğlenceli şişe çantaları, porselen kalpler, çok işlevsel

mousepad bloknotlar, el emeği porselen origamiler veya İs-tanbul aşıkları için “İstanbul” temalı takılar… Porselen, kağıt, metal ve tekstil ürünlerinden oluşan, hayal gücünüzün sınır-larını zorlayan tasarımlar, yeni yılda Kağıthane Houseofpa-per’da kendinizi ve sevdiklerini şımartmak için sizi bekliyor!

Yeni Yılda Zamana Renkli Bakış

50 yılı aşkın bir süredir Wimbledon Tenis Turnuvası’nın ana top spon-soru olan Slazenger’ın, moda renklerden oluşan Colorens Serisi’ni

seçkin saat mağazalarında bulabilirsiniz.

Page 85: Voir   aralık 2012 online dergi

83

Pozitif düşünce çok güzel ama yetmez! Eğer sadece enteresan, ilham verici

hikâyeleri okuyacağınız bir pozitif düşünme kitabı arıyorsanız yanlış adrestesiniz. Evet, böyle hikâyeleri okumak çok keyifli ama moti-vasyonumuz çok kısa süre dayanabildiği için iyileşmeyi yaşama-dan, hemen eski halimize geri dönüyoruz.

Bilinçaltın karşında değil, yanında olsun! Bu kitapta ilk kez karşılaşacağınız basit metotlarla çok kısa süre-lerde büyük otomatik değişimler yaşayacaksınız. Bu değişimleri o kadar hızlı ve doğal şekilde tecrübe edeceksiniz ki, daha önce farklı olduğunuzu dahi inkar edebilirsiniz.

“Yıka Beynini” 1975 doğumlu mühendis, yaşamkoçu ve danışman M.Barış Muslu’ nun ilk kitabı. Kitabında genel stresten, fobilere,si-gara ve alkol bağımlılığına,panik ataktan, depresyona,alerji ve astı-ma kadar çok geniş bir yelpazede nasıl beynimizi olumlu anlamda formatlayabileceğimizi çok yalın bir dille anlatıyor.

İnsan psikolojisine ilgi duyanlar içinde ufak bilgilerin bulunduğu ki-tapta, kendi kendimizi nasıl tedavi edebileceğimizi basit tekniklerle bize gösteriyor. Alışkanlıklarını, inançlarını değiştirmek isteyenler için rehber niteliğinde bir kitap diyebilirim.

Nasıl olur? demeyin. Oldu... Arjantin’de, Eterna Cadencia isimli yayınevi ağzı kapalı ve hava almayan bir paket için-de “Bekleyemeyen Kitap” (El Libro que No Puede Espe-

rar) adıyla özel bir baskı sundu. Esşiz bir örnek olarak nitelen-dirilen kitabın sayfalarındaki yazılar; açıldıktan, hava ve güneşle temas ettikten 60 gün sonra tamamen siliniyor. Özel bir teknik kullanılarak basılan kitabın editörü, yayınladığı basın duyurusun-da yeni konseptin, okuyucuları motive etmesi ve yayıncılık dün-yasına farklı bir bakış açısı getirmesini amaçladığını belirtti. Bu yüzdendir ki kitabı bir an önce okumak tek kural. Saklanacak ve dilendiğinde tekrar okunabilecek olmasa da projenin dikkat çeki-ci olduğu tartışılmaz.

Latin Amerika öykülerinden oluşan ve “Gelecek Bizim Değil” başlığını taşıyan kitabın tanıtım videosunda; “Kitaplar çok sabırlı objelerdir. Onları satın alırız ve kitaplar bizim onları okumamızı bekler. Günler, aylar hatta yıllar boyunca. Kitaplar için bu sorun olmaz ancak yeni yazarlar için sorundur. Eğer insanlar ilk kitap-larını okumazsa hiçbir zaman ikinciyi yazamazlar” sloganları kul-lanılmış. Latin Amerika ülkeleri içinde, okur-yazar seviyesi en yüksek ülke olan Arjantin’de bile kitap okuma oranlarını daha da artırmak adına gerçekleştirilmiş ve son derece başarılı olmuş bu proje, umarım ülkemiz yayınevleri tarafından da örnek alınır.Merak edenler ve tanıtım videosunun orjinalini izlemek isteyen-lerin arama motoruna “The Book That Can’t Wait” yazmaları ye-terli olacaktır.

Blog : https://byglossarist.wordpress.com E-mail : [email protected]

Aldığı kitabı hemen okuyanlardan mısınız yoksa başlayıp yarım bırakan, sonra da okumak için elinize aldığınızda bomboş bir kitapla karşılaşanlardan mısınız?

60 Günde Yok Olan Yazılar!

ERZURUM • Dharma Yayınları: Bir Kentin Solgun Yüzü, bir kentin zamanlarına bakışın kitabıdır. Aidiyet duygusunun, bir yerin anlamının izlerinden giden yazarın, “çocukluk cennetim” dediği kendi dil yurduna, kentine yıllar sonra dönüp bakışının izlerini buluruz her bir satırında. Kente dair yazmak, kentte yaşamak, kentten uzaklaşmak, başka kentle-rin dilini öğrenmek duygusunun kapılarında okurunu gezdirirken; yara-tıcılığının kaynağı kendi Erzurum’unun arkaik duruşunu, görünen yüzü-nün solgunluğunun anlamını, derinlikle kent imgesini kuran düşüncenin kaynaklarını da bize göstermektedir.

O MUHTEŞEM HAYATINIZ • Can Yayınları: Ünü dünyayı sarmış Tür-kiyeli bir primadonna, bir diva... Onunla ilgili her türlü fotoğrafı, ses kay-dını, gazete kupürünü toplamayı hayatının amacı edinmiş, tutkulu hay-ranı bir müzik öğretmeni... Annesinin izini süren genç bir kadın... Eski fotoğrafların ayrıntılarında gizli, derin bir sır: sadece Diva’nın yaşamının değil, Türkiye’nin yakın tarihinin puslu, karanlık bir kesiti...

YIKA BEYNİNİYazar: M. Barış MusluTürü: Kişisel GelişimSayfa Sayısı: 336Yayınevi: Goa Yayıncılık

editörün seçtikleri

Byglossarist

Müg

e B

ilgin

Akd

Page 86: Voir   aralık 2012 online dergi

84

VOIR KÜLTÜR

SANATKONSERMehmet Erdem Matine 216’da…

Tiyatro Kartela, İranlı Yazar Abbas Hekim’in aynı adlı öyküsünden uyarladığı “Peri Devden Korkuyor” adlı oyununu 17-24 Aralık tarihlerinde, Hayal Kahvesi’nde (Beyoğlu) sergiliyor. Bilet: 0212 245 10 48 Rashit Yeni Albümüyle Karşınızda

1999’da yayımlanan ilk stüdyo albümleri ‘Telaşa Ma-hal Yok’tan bugüne kadar hem Türkiye’deki şehir müzi-ğinin oluşması ve gelişmesinde büyük bir rol oynayan, hem de eleştirmenlerden tam not alan Rashit, merakla beklenen yeni albümleri ‘İnsan Neslinin Sonu’nun tanı-tımı için Ghetto’da! Grup, Nazan Öncel ve Göksel gibi önemli isimlerin de konuk olduğu albümde, post-punk, new wave, post rock ve indie gibi Batı soundları ile Balkan ve Asya müziklerini şaşırtıcı bir uyumla birara-ya getiriyor. 12 Aralık akşamı gerçekleşecek konserin biletleri Biletix’ de.

Asaf Avidan İstanbul’daFolk Rock ve Alternative Rock karışımı kendine has bir müzik yapan ve birçok kişinin Janis Joplin’in sesine

benzettiği Asaf Avidan bugüne dek The Reckoning, Poor Boy / Lucky Man ve Through The Gale isminde 3 albüm yayınladı. İlk albümünde yer alan Reckoning Song’a geçtiğimiz yaz Wankelmut tarafından yapılan remix 2012 yazının hit şarkılarından biri oldu. Yakında çıkaracağı yeni albüm öncesi İstanbul ve İzmir’e uğra-yacak olan sanatçı Türkiye’de akustik konserler vere-cek. Sahnede gitar, piyano ve mızıka çalıp şarkılarını akustik olarak söyleyecek olan Asaf Avidan’a çellocusu da eşlik edecek. Asaf Avidan 12 Aralık 2012 Çarşam-ba gecesi İstanbul’da Jolly Joker İstanbul’da sahne alırken, 13 Aralık 2012 Perşembe gecesi de İzmir’de Bios’ta sahne alacak. Biletler Biletix’ de.

Sıla Sevenleriyle Buluşuyor

İş Sanat’ta Sıla rüzgarı esiyor! Türk pop müziğinin son yıllarda parlayan isimlerinden Sıla, son olarak 2012 yı-lının Ekim ayında Vaveyla isimli yeni albümünü ve yeni şarkılarını sevenlerinin beğenisine sundu. 14 Aralık ak-şamı Joker projesi kapsamında en sevilen parçalarına muhteşem sesiyle yeniden hayat verecek olan güzel sanatçı, içten yorumu ve enerji dolu performansıyla yine hayranlarını büyüleyecek. Biletler Biletix’de.

NYSJE Ghetto’da

1994 yılında kurulan ve o günden bugüne çok sayı-da albümü çıkaran NYSJE Avrupa’nın birçok yerinde unutulmaz canlı performanslara imza atan bir grup. Eleştirmenler tarafından yüksek enerjileri ve yaratıcı-lıkları tam not alan NYSJE’ın; ska, caz ve reggae’yi bu-luşturacağı eğlenceli ve dinamik performansı 22 Aralık akşamı Ghetto’da sizleri bekliyor. Biletler Biletix’de.

Virtouso-Isabelle Faust-Alexander Melkinov-Alexander RudinBu üçlüye dikkat! Virtouso kuşağı bu ikinci konserinde birbirinden muhteşem üç müzisyeni İş Sanat sahne-sinde bir araya getiriyor. New York Times’ın “tutkulu, cesur ve elektrikli keman tonu müziğin saklı kalan lirik anlatımın üstünü açabilen, yatıştırıcı bir sıcaklığa ve tatlılığa sahip…” diye kendisinden bahsettiği Isabel-le Faust… Faust’un yeni yorumlar arayışıyla düzenli

olarak bir araya geldiği piyanist Alexander Melnikov… Ve 30’dan fazla CD’si ile kendi jenerasyonun öne çı-kan müzisyenlerinden biri olan Alexander Rudin… Bu muhteşem üçlü 22 Aralık akşamı İş Sanat Kültür Mer-kezi’ nde. Biletler Biletix’ de.

Nail Yavuzoğlu All Star Jazz Band2006 yılında kurulan Nail Yavuzoğlu All Star Jazz Band orkestranın repertuarı, Nail Yavuzoğlu’na ait özgün caz bestelerinden ve Türk Makam Müziği ezgilerinden yola çıkarak yapılmış beste ve orkestra düzenlemelerinden oluşmaktadır. Orkestra, çalgılarında virtüöz diyebileceğimiz bireylerden ve üst düzey doğaçlama yapabilen sanatçılar-dan oluşmaktadır. Orkestra 23 Aralık akşamı CRR Konser Salonu’ nda sizleri bekliyor. Biletler Biletix’ de.

BaBa Zula Babylon’daGeleneksel Türk müziğini apayrı bir elektronik düzlem-de işleyen BaBa ZuLa, Babylon sahnesini tekrardan işgal etmeye hazırlanıyor. Halk müziğinin bilindik usül-lerine yeni bir yorum getiren BaBa ZuLa, bir yandan elektronikle akustiği harmanlarken bir yandan da İs-tanbul’un güncel kaotik durumunu yansıtmayı başaran ender gruplardan. Her an farklı sürprizlere açık etkile-yici canlı performansları zaman zaman toplu bir ayine dönüşen grup şu ana kadar 6 albüm çıkardı. 28 Aralık akşamı gerçekleşecek konserin biletleri Biletix’de

Aydın Gün Teşvik Ödülüİstanbul Kültür Sanat Vakfı, 40. yılında, geleceğin sa-natçılarının yetişmesine katkıda bulunmak amacıyla bir teşvik ödülü başlatıyor. Vakfın kurucuları arasında yer alan ve Türkiye’de operanın gelişmesine büyük katkı-

Page 87: Voir   aralık 2012 online dergi

85

da bulunan Aydın Gün anısına başlatılan “Aydın Gün Teşvik Ödülü” her yıl klasik müzik alanında bir gence verilecek. Gelecek vadeden başarılı genç müzisyenlere destek olmak amacıyla İKSV tarafından verilecek “Ay-dın Gün Teşvik Ödülü”yle, çalgı, şan, bestecilik veya şeflik branşlarından gelecek başvurular arasından se-çici kurul tarafından belirlenecek 30 yaşın altındaki bir genç sanatçıya 15 bin TL tutarında bir defalık destek sağlanacak. “Aydın Gün Teşvik Ödülü” için başvurmak isteyen genç sanatçıların 20 Aralık 2012 tarihine kadar [email protected] e-posta adresine göndermeleri veya İKSV’ye ulaştırmaları gerekiyor.

SERGİ

Nurdan Likos-AklımdakilerGaleri Ilayda Teşvikiye, 8 Aralık’a kadar Nurdan Likos’ un “Aklımdakiler” isimli solo sergisine ev sahipliği yapı-yor. Nurdan Likos, Aklımdakiler serisinde kendi kişisel hikâyesinden yola çıkarak kadınlara ait bir dünyanın mahremiyetini/günahlarını konu alıyor. Likos, Tracey Emin’in 90’larda ortaya koyduğu itiraf sanatının bugün başka bir coğrafya ve zaman diliminde yorumlamakta, yaşamında var olan durumları fütursuzca ortaya ser-mek yerine resimlerinde yarattığı renkli formlar aracılı-ğı ile izleyenle paylaşmaktadır.

Fikret Otyam-Hoşçakal İstanbulÇırağan Palace Kempinski Sanat Galerisi, elleri altmış dokuz yıldır boyalı, seksen altı yaşındaki Fikret Otyam ustanın “Hoşçakal İstanbul” adlı sergisine ev sahipliği yapıyor. Sergi, Otyam ustanın fırçasından tuval üzerine akrilik boyalarla yapılan Anadolu’nun kara gözlü emek-çi kadınlarını, dağlarını derelerini, göllerini denizlerini, “illa” hem ak hem kara keçilerini, eşeklerini, birbirin-den değişik evlerini, kara kıl çadırlarını, pamuk tarla-sında ömür tüketenlerini sanatseverlerle buluşturuyor. Fikret Otyam, 1952 yılında İstanbul Maya Sanat Gale-

risi’nde açtığı ilk sergisinden 60 yıl sonra sanat yaşa-mını bu çok özel sergisiyle Çırağan Palace Kempinski Sanat Galerisi’nde taçlandırıyor. Sergi 27 Aralık’a ka-dar Çırağan Sarayı’nın giriş katındaki Sanat Galerisi’ nde günün her saati ücretsiz olarak sanat severlerin ziyaretine açık.

Erinç Seymen- Tohum ve Mermi

Rampa, 22 Aralık 2012 tarihine kadar Erinç Seymen’ in “Tohum ve Mermi” isimli sergisine ev sahipliği ya-pıyor. Seymen’ in yaklaşık üç yıllık çalışmasının ürünü olan desen ağırlıklı sergide sanatçının uzun süredir üzerinde çalıştığı çok katmanlı projesi Sangoi (2011–12) de ilk kez seyirciyle buluşacak. Sosyal (dez) avan-tajların doğallaştırılma biçimlerini, toplumsal uzlaşının nasıl muhafaza edildiği ve/ya nasıl toplumsal ayrışma-ya-çatışmaya dönüştüğünü tartışmaya açan “Tohum ve Mermi”, Seymen’in sanatında baskın bir özelliğe dönüşen sabırlı ve yoğun üretim tavrının belki de en saf haliyle ortaya çıktığı sergi olma niteliğini taşıyor.

Yol Çağrısı Fotoğraf Sergisi

Türkiye Gezginler Kulübü tarafından düzenlenen ve ku-lüp üyesi gezginlerin gittikleri ülkelerde görüntüledikle-ri çarpıcı kareleri içeren ‘Yol Çağrısı Fotoğraf Sergisi’, TAV Galeri İstanbul’da açıldı. Dünyanın farklı bölge-lerinden pek çok ilginç kareyi bir araya getiren sergi ilk gününde yolcuların ilgisi ile karşılandı. Yaklaşık 50 fotoğraf karesinden oluşan ‘Yol Çağrısı Fotoğraf Sergi-si’nde, toplam 35 gezginin tüm dünyadan görüntüle-dikleri fotoğrafları bulunuyor. Türkiye Gezginler Kulübü tarafından iki yıldır çeşitli mekanlarda sergilenen fotoğ-raflar, 9 Aralık’a kadar TAV Galeri’ de sizleri bekliyor.

İstanbul Tasarım Bienali için son günler13 Ekim’de kapılarını açan İstanbul Tasarım Bienali, kentsel tasarım, mimarlık, endüstri ürünleri tasarımı,

grafik tasarım, moda tasarımı, yeni medya tasarımı gibi başlıca alanlar ve ilgili tüm yaratıcı ürün ve projeleri kapsayan sergileri ve etkinlikleriyle, 12 Aralık’a kadar devam ediyor. Emre Arolat ve Joseph Grima’nın, “Ku-surluluk” (Imperfection) temasını, kendi bakış açılarıyla yorumladıkları iki farklı sergi mekânında 46 ülkeden 300’e yakın tasarımcı ve mimarın 100’ün üzerinde projesi yer alıyor. Biletler Biletix’de.

Gökçe Oflu-Dokuları Duyumsamak

Geri dönüşümü sağlanabilir atık malzemeleri çalışma-larında kullanması ile sanata farklı bir yorum getiren Gökçe Oflu’nun “Dokuları Duyumsamak” adlı sergisi 27 Kasım’da Galeriartist’ te açıldı. “Duyu” temasının işlendiği sergide sanatçının, atık tuvalet kağıtlarını plastik sanatlarla buluşturduğu 15 çalışması yer alı-yor. Çalışmalarında atık malzemeleri kullanmayı tercih eden Gökçe Oflu; insanların atık malzemelere karşı olan mevcut algısını, bu maddelere plastik bir değer kazandırarak değiştirmeyi amaçlıyor. Bu yaklaşım ile aynı zamanda, ‘sanatın güzel olanı yaratması’ algısının da geçerliliğini sorgulatan Oflu, eserlerindeki teknik çeşitlilik ve üslup ile dikkat çekiyor. Boyadan kuma-şa, keçeden atık maddelere kadar birçok malzemeyi, geleneksel ve modern çizgiler ile harmanlayan sa-natçı; oluşturduğu anlatım dilinde “doku”yu ön plana çıkarıyor. 18 Aralık’a kadar devam edecek bu sergiyi kaçırmayın.

F.Erdoğan Sarma Heykel Sergisi

Page 88: Voir   aralık 2012 online dergi

86

F. Erdoğan Sarma 1977 yılında Devlet Tatbiki Güzel Sanatlar Yüksek Okulu’ndan mezun oldu. 1986 yılın-da Ortaköy’deki heykel atölyesi kurarak 25 sene bir çok öğrenci yetiştirerek çalışmalarını bu mekanda sür-dürdü. Sanatçı son yıllarda Datça Yakaköy’de “Heykel Bahçesi” amaçlı bir oluşum içinde çalışmalarını sür-dürmektedir. Eserlerinde figür ve figür soyutlamaları, malzeme olarak ise bronz, taş, mermer ve karışık tek-nikte sentetik malzemeler kullanmaktadır. Son dönem yapıtlarında ise heykelde rengi kullanarak kavramsal olgulara cevap bulmaya çalışmaktadır. Sergi 29 Aralık’ a kadar Almelek Sanat Galerisi’nde.

Büyük Buluşma 2012Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Rektörü Prof. Yalçın Karayağız’ın başkanlığındaki Üniversitelerarası Kurul-Sanat Dalları Eğitim Konseyi Sanat Komisyo-nu’nun, Türkiye çapında sanatın yaygınlaştırılması amacıyla son dört yıldır düzenlediği “Büyük Buluşma”, bu yıl Güzel Sanatlar Fakültesi tarafından organize edildi. Etkinlik çerçevesinde, Türkiye çapındaki Güzel Sanatlar Fakülteleri öğretim elemanlarının “Resim, Özgün Baskı, Heykel, Seramik, Fotoğraf, Video ve Yer-leştirme” alanlarındaki eserleri sergileniyor. 8 Kasım 2012 tarihinde açılan ve halen devam eden “Büyük Buluşma 2012”, Kocaeli Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’nde.

SAHNEAdalet Sizsiniz

Muhsin Ertuğrul hocalarının, yazılarına “Perdeci” im-zasını atmasından esinlenerek, kendilerine “Perdeci Oyuncular” adını yakıştıran Rutkay Aziz ve Taner Barlas; ilk oyunları “Adalet, Sizsiniz”; yargının siyasallaştığı üç tarihi olayı Sokrates, Galileo, Sacco ve Vanzetti’ nin ya-şamları üzerinden sahneye taşıyor. M.Ö.5. yüzyılda Ati-na’da, Beş Yüzler Meclisi’nin ölüme mahkûm ettiği dü-şünür Sokrates, 1633 yılında Roma’da, Engizisyon’un müebbet hapse mahkûm ettiği bilim adamı Galileo ve 1927 yılında Boston’da, adaletin ölüme mahkûm ettiği iki İtalyan göçmen işçi Sacco ile Vanzetti’nin hikayeleri, “Adalet, Sizsiniz” ile tiyatro severlere ulaşıyor. 2012 yılı Cevdet Kudret Edebiyat Ödülü’ne layık görülen oyun 14 Aralık akşamı Cadde Bostan Kültür Merkezi’nde. Biletler Biletix’de.

İstanbul Devlet Opera Balesi-Wolf-gang ve LorenzoWolfgang ve Lorenzo ya da Aşıklar Okulu, Wolfgang

Amadeus Mozart’ın İtalyan metin yazarı Lorenzo Da Ponte ile üç ortak çalışmasını konu almaktadır. Bilindiği gibi Mozart 1780’lerin başında Viyana’ya yerleştikten sonra besteleyebileceği İtalyan operası librettosu ara-yışına girişmiş ve Viyana Sarayı’nda görevli şair Loren-zo Da Ponte ile tanışmıştır. Mozart ve Da Ponte, birlikte üç operaya imza atmıştır. Bunlar Figaro’nun Düğünü, Don Giovanni ve Cosi Fan Tutte’dir. Bu müzikli oyun 1789 yılının son aylarında geçer. Aşıklar Okulu, tarihi gerçeklerle kurgunun bir arada kullanıldığı, Mozart’ın günümüzde en sık seslendirilen üç operasından mü-ziklerle örülmüş eğlenceli bir oyun. Wolfgang ve Lo-renzo 18 Aralık akşamı Enka İbrahim Betil Oditoryumu’ nda. Biletler Biletix’de.

Eleni’den Mektuplar

Issız bir adaya düşseniz, ne alırsınız yanınıza? Anne-nizi kaybettiğinizde, neyi ararsınız? Yolunuzu kaybetti-ğinizde yeniden nasıl yola çıkarsınız? Türkiye, bugün hem toplumsal hem de bireysel olarak kendini yeniden keşfediyor. Bize ders kitaplarında öğretilen; tarihler, sı-nırlar, kimlikler yeniden ve yeniden yazılıyor. Bireysel anlamda; travmalar, şaşkınlıklar, sessizlikler yaşanıyor; çünkü keşfediyoruz! Bu keşifler gazete veya televizyon köşelerinde yapılan tartışmalara hiç benzemiyor. “Türk, Sünni, Erkek’’ olmayanlar; alfabeyi yeniden öğreniyor-lar. Gitmek zorunda olanların mektupları; sizin ilginiz-le açılacak, sahiplerini bulacak. Eleni’den Mektuplar “bizi” keşfederken, küçük hikayeleri fısıldıyor, izleyenin kulağına! Eleni’ den Mektuplar 20 Aralık akşamı Maya Cüneyt Türel sahnesinde. Biletler Biletix’de.

Carrar Ana’nın Silahları

İç savaşta kocasını kaybeden Carrar Ana, şimdi de iki oğlunu korumaya adamıştır kendisini. Ne seçimleri de-mokratik yollardan kazanan hükümetin, ne de ordunun yanında olduğunu söyler. General Franco’nun faşist ordusuna karşı savaşan kardeşi Pedro’ nun evde sak-landığına inandığı silahları almaya gelmesi, iç savaş zamanında tarafsız kalıp kalınamayacağı tartışmasını

tetikler. İspanya İç Savaşı’nda geçen ve yine o dönem-de yazılan bu oyun Brecht’in en dramatik oyunlarından biridir. Carrar Ana’nın Silahları 12-22 Aralık tarihlerin-de Turhan Tuzcu Sahnesi’nde.

İki Kişilik Bir OyunBu sezon da tiyatro oyunlarını sahnelemeye devam eden Salon, Dot işbirliğiyle gerçekleştirilen ve yönetmenliğini Bülent Erkmen’in üstlendiği, “İki Kişilik Bir Oyun”a

yer veriyor. Her biri “tek bir kelime”den oluşan cümle-lerini Aslı Mertan ve Bülent Erkmen’in birlikte yazdığı yeni “İki Kişilik Bir Oyun”da, farklı eşleşmelerle, dönü-şümlü olarak Ece Dizdar, Pınar Töre, Serkan Salihoğlu ve Tan Temel oynuyor. Kasım ayında prömiyeri yapılan oyun, 10-17--24 Aralık’ta, Salon sahnesinde olacak. Oyun, 4 Şubat tarihine kadar her Pazartesi Salon’da sahnelenmeye devam edecek. Biletler Biletix’ de.

İstanbul ve Aşk

İstanbul ve Aşk; İstanbul’a aşık ve İstanbul’da aşık olanların müzikal hikayesi. Yedi tepeli Şehri-İstanbul da yaşanmış bir aşk, bir sevda hikayesi. Zamana ve yaşanmışlıklara tanıklık eden, polisiye lezzetler barın-dıran kurgusuyla seyredeni içine çekiverecek sımsıcak bir öykü… İstanbul da tarihi yarımada da bir kazı alanı. Tarihin derinliklerinden çıkarılan Bizans Limanı. Kazı ekibinin başında yalnız bir adam; Süleyman Hoca. Gü-nün birinde kazı projesine destek vermek üzere Ame-rika’dan gelen bir kadın; Bayan Sofia… Bu iki yalnız insanın yolları, Avrupa ile Asya misali boğazda kesişir adeta. İstanbul ve Aşk 24 Aralık akşamı Gönül Ülkü ve Gazanfer Özcan sahnesinde. Biletler Biletix’de.

Kelebekler ÖzgürdürKapı komşusu Jill ile bir aşk yaşayan Don gerçek özgür-lüğü kendisine kol kanat ge-ren annesinden uzakta, San Fransisco’da izbe bir apart-man dairesinde bulacaktır. Annesinden asla öğreneme-yeceği şeyleri duvar komşu-su Jill’den, Jill ise Don’dan büyümenin ve gerçekten öz-gür olmanın ne demek oldu-ğunu öğrenecektir. Bu keyifli oyun 28 Aralık akşamı Duru Tiyatro’da. Biletler Biletix’de.

Page 89: Voir   aralık 2012 online dergi

87

VOIR GÜNCEL

Erken Rezervasyon Fırsatı ve Sunexpress İşbirliği

Türkiye’nin en yaygın oteller zinciri Dedeman Hotels & Resorts Internatio-nal’ın Palandöken’deki gözde iki oteli Dedeman Palandöken ve Dedeman

Palandöken Ski Lodge, 01 Aralık 2012 – 31 Mart 2013 tarihleri arasında geçerli olan SunExpress işbirliğiyle hazırladığı özel kampanya ile uçak bileti ve 2 gece konaklama dâhil kişi başı 255 TL’den başlayan fiyatlarla tatil imkânı sunuyor. Ay-rıca, 1 Kasım – 30 Kasım 2012 tarihleri arasında rezervasyon yaptıran misafirler, %30 erken rezervasyon indirim fırsatından yararlanıyor.

Benzersiz Spa Deneyimi

Gloria Hotels & Resorts’un bedensel, zihinsel ve ruhsal bütünleşmeyi sağ-layan tüm detayların özenle tasarlandığı Serenity SPA, La Source SPA,

Asklépion SPA & Thalasso’ları uluslararası deneyimli SPA terapistleriyle lüks ve sihirli dokunuşları ritüele dönüştürüyor.

James Bond, Pera Palace Hotel, Jumeirah’ı Seçti

Travel&Leisure New York baskısında, Ka-sım ayında James Bond filmlerinin 50

yıllık geçmişi eğlenceli bir biçimde istatis-tiksel olarak değerlendiriliyor. Listede, bu yıl kuruluşunun 120. yılını kutlayan, İstanbul’un incisi Pera Palace Hotel; Jumeirah Istan-bul’da Bond filmi yıldızlarının tercih ettiği tek otel olarak yer alıyor. Ayrıca yıllardır 100’den fazla unutulmaz yılbaşı gecesi ve balolara ev sahipliği yapan otel bu yıl da müthiş bir gece geçirmeniz için hazır.

Kerme Ottoman Konak AcunIlıcalı‘yı ağırladı

Yetenek Sizsiniz programının Muğla’da 3 Kasım tarihinde yapılan yoğun çekim

programının ardından Kerme’de konaklayan; Acun Ilıcalı, Hülya Avşar, Sergen Yalçın, Alp Kırşan ve Hasan Yanlızoğlu’nun aralarında bulunduğu misafirler Akyaka’da Kerme Ot-toman Konak’da hem çalıştılar hem de çok keyifli vakit geçirdiler.

Page 90: Voir   aralık 2012 online dergi
Page 91: Voir   aralık 2012 online dergi
Page 92: Voir   aralık 2012 online dergi