uluslararasi amasya Âlİmlerİ sempozyumuisamveri.org/pdfdrg/g00226/2017/2017_bekirogluh.pdf ·...
TRANSCRIPT
ULUSLARARASI AMASYA ÂLİMLERİ SEMPOZYUMU
- INTERNATIONAL AMASYA SCHOLARS’
SYMPOSIUM -
21-23 NİSAN 2017 ● AMASYA
BİLDİRİLER KİTABI - I
Bu sempozyum T. C. Amasya Üniversitesi Rektörlüğü Bilimsel AraĢtırma Projeleri Koordinatörlüğü tarafından desteklenmiĢtir.
AMASYA ● 2017
TEFSİRDE TA’LİK GELENEĞİ ÜZERİNE BİR İNCELEME: YUSUF EFENDİZÂDE’NİN
BEYZÂVÎ’NİN TAHA SURESİ’NİN İLK AYETLERİNE YAPTIĞI YORUM ÜZERİNE TA’LİKİ
Harun BEKĠROĞLU*
Özet
Tefsir geleneği içerisinde Beyzâvî‟nin Envâru‟t-Tenzîl ve esrâru‟t-te‟vîl adlı eserinin önemli bir yeri
bulunmaktadır. Bundan dolayı bu eseri konu edinen çok sayıda Ģerh, haĢiye ve ta‟lik kaleme alınmıĢtır.
Osmanlı döneminde yaĢamıĢ bir âlim olan Yusuf Efendizâde (ö. 1167/1753) kaleme aldığı ta‟likte
Beyzâvî‟nin Tâhâ suresinin ilk üç ayeti ile ilgili yorumlarını analiz etmiĢtir. Beyzâvî‟nin yorumlarını
eleĢtirmekten çekinmeyen Yusuf Efendizâde eserinde kendi değerlendirmelerine de yer vermiĢtir. Eser
halen yazma olarak bulunmaktadır. Büyük bir hacmi olmasa da yaĢadığı dönemin ilim anlayıĢını
yansıtması bakımından önem taĢımaktadır.
Anahtar Kelimeler: Yusuf Efendizâde, Beyzâvî, Ta‟lik, Osmanlı Tefsir Mirâsı, Arap Dili ve Grameri.
Analysis on the Tradition of Talika in the Tafseer: The Talika Written by Yusuf Efendizade,
About Beyzavî’s Exegesis on the First Verses of al-Surah Tâhâ
Abstract
Beyzavî‟s work “Envâru‟t-Tenzîl and Esrâru‟t-te‟vîl” has had an important place in Tafseer tradition.
Thus great number of commentary, annotation and talika have been written on this book. In the talika
written by an Ottoman scholar Yusufefendizade (d. 1167/1753), Beyzavî‟s exegesis on the first three
verses of al-surah Tâhâ has been analyzed. Besides having to criticised Beyzâvî‟s comments,
Yusufefendizâde added his assessments. The book has still been as manuscript. In spite of being a
small text, it has a great importance in terms of representing the scholarship insight of his time.
Keywords: Yusuf Efendizade, Beyzavi, Talika, Ottoman Tafseer Heritage, Arabic Language and
Grammar.
Giriş
Yusufefendizâde (ö. 1167/1753) Osmanlı âlimlerdendir. HaĢiye ve Ģerh geleneğinin
yaygınlaĢtığı bir asırda yaĢamıĢ olmasından dolayı Ģerh, haĢiye ve ta‟lik tarzı eserler ortaya koyması,
yaĢadığı dönemin ilim anlayıĢını ve düĢünce tarzını göstermesi bakımından önemlidir. Ġslam ilimlerinin
çeĢitli alanlarında eserleri bulunan Yusufefendizâde‟nin birçok çalıĢması yazma halindedir.1
Yusufefendizâde‟nin halen yazma olan eserlerinden biri de “Ta'lika ala Kavli'l-Beyzâvî -ve la Yecuzu En
Yekune Bedelen” adlı talikidir.
Yusufefendizâde‟nin çalıĢmalarının anlatıldığı eserlerde ismine rastlamadığımız Ta‟lika ala
Tefsîri‟l-Kâdî fî kavlihi teâla: “Tâ hâ Mâ enzelnâ aleyke‟l-Kur‟ane liteĢka” adlı risalesi, müellifin konuları
ele alıĢ yöntemini ve dönemin ilim düzeyini yansıtmaktadır. Osmanlı döneminde kaleme alınmıĢ ilmî
çalıĢmalar on binin üzerinde olup bunların sadece yüzde beĢlik bir kısmı ya tahkik edilerek ya da
üzerinde çalıĢma yapılarak günümüz ilim çevrelerine tanıtılabilmiĢtir. Bu itibarla elimizde bulunan ve
Yusufefendizâde‟ye ait olan ta‟likin kaynaklarda isminin bulunmamasına rağmen kütüphanelerimizde
yazma nüshaları yer almaktadır. Bu durum Osmanlı dönemi çalıĢmalarından haberdar oluĢ Ģeklimizi de
yansıtmaktadır. Dolayısıyla Osmanlı Tefsir çalıĢmalarının ne olduğu, ilim anlayıĢları ve Osmanlı tefsir
algısının düzeyi hakkında konuĢabilmek ya da kesin bir yargıya ulaĢabilmek için Osmanlı döneminde
kaleme alınmıĢ tüm Tefsir külliyatının tahkik edilerek ortaya konması gerekmektedir. Bu anlamda
* Yrd. Doç. Dr., Hitit Üniversitesi Ġlahiyat Fakültesi, [email protected]. 1 el-Fihrisü'Ģ-Ģâmil li't-türasi'l-Arabiyyi‟l-Ġslâmiyyi‟l-mahtût: mahtutatü't-tefsir ve ulumi‟l-Kur‟an, Mecmaü‟l-Meleki li-Buhusi‟l-
Hadarati‟l-Ġslâmiyye [Müessesetu Al-i'l-Beyt], Amman, 1987/1407, c. 2, s. 766; Ġshak Doğan, Osmanlı Müfessirleri, Ġz Yay.,
Ġstanbul, 2011, ss. 227-229; Halit Özkan, Yûsufefendizâde, DĠA, Ġstanbul, 2013 XXXXIV, s. 41-42.
196 | ULUSLARARASI AMASYA ÂLİMLERİ SEMPOZYUMU
sadece literatür çalıĢması yapmak yeterli olmadığı gibi literatür çalıĢmalarının büyük çoğunluğu ya
tebcil ya da tahkir amacıyla ortaya konulduğundan somut bir tefsir sureti de ortaya konamamaktadır.
Tebcîl-tahkîr problemi yanı sıra diğer bir problem de eser ve müelliflerini listeleyen araĢtırmacıların
birçoğu, her hangi bir müellife nispet edilen bir eseri yerinde görüp karĢılaĢtırma imkânından da
mahrumdur. Bu durumda -çoğu zaman- tabakât türü eserlerdeki bilgiler ve eser isimleriyle
yetinilmektedir. Böylece birçok nadir eser, saklı olarak kütüphanelerimizde durmaya devam etmektedir.
Bu itibarla tüm eserlerin tahkik ve neĢrinin tamamlanmasıyla ancak Osmanlı Tefsir düĢüncesi ve
nitelikleri hakkında kesin bir kanaate ulaĢabileceğimizi belirtmek gerekmektedir.
Bu çalıĢmamızda literal çalıĢmalarda ismine yer verilmemiĢ bir taliki ele alarak Osmanlı tefsir
çalıĢmalarına bir katkı sağlamayı amaçlamaktayız. Ayrıca Yusufefendizâde‟nin söz konusu yazmada
Beyzâvî‟nin Tâhâ sûresinin ilk ayetleri üzerindeki yorumları değerlendiriĢi, eleĢtirileri, ortaya koyduğu
öneriler incelenecek ve böylece Osmanlı Tefsir mirasının yöntem ve bakıĢ açılarının ortaya
konulmasında bir basamak oluĢturmaya çalıĢacağız.
1- Yusuf Efendizâde’nin Hayatı
Yusufefendizâde‟nin (ö. 1167/1754) tam adı Abdullah Hilmi b. Muhammed b. Yusuf el-Hanefi
er-Rûmî el-Hâc Ģeklindedir.2 Künyesi Ebû Muhammed olup Yusufefendizâde ve Abdullah Hilmi Efendi
olarak tanınmaktadır.3 Babası Amasyalı olup Yusufefendizâde Ġstanbul‟da dünyaya gelmiĢtir.
Hıfzını tamamladıktan sonra babası ġeyhülkurrâ Mehmed Efendi‟den kıraat dersleri aldı.
Arapça, Tefsir, usûl-i hadîs ve aklî ilimler okudu. Sülüs ve nesih yazılarından icazet aldı. Halvetiyye
tarikatına bağlı Cihangîriyye Ģubesinin erkânı üzere seyr-ü sülûkunu tamamladı.
Ġmamlık, Fâtih Camii vaizliği, reîsülkurrâ, Ģeyhülkurrâ, Sarây-ı Hümâyün hocalığı, Ayasofya
Camii kütüphanesi tefsir müderrisliği ve Sarây-ı Hümâyün Kütüphanesi‟nde hâfız-ı kütüb görevlerinde
bulundu. Kıraat alanında çok sayıda öğrenci yetiĢtiren Yusufefendizâde, Buhârî Ģerhi ve Beyzâvî
üzerindeki çalıĢmalarıyla tanınmaktadır.4
Yusufefendizâde 26 Zilhicce 1167‟de (14 Ekim 1754) Ġstanbul‟da vefat etti.
2- “Ta'lika ala Kavli'l-Beyzâvî -Ve la Yecuzu En Yekune Bedelen” Adlı Yazmanın Dış
Unsurları
Yûsufefendizâde‟nin Beyzâvî Tefsiri üzerine ta‟likinin kaynaklarda ismine rastlayamadık. Tespit
ettiğimiz iki nüshanın kayıtlardaki isimleri Ģu Ģekildedir:
- Ta‟lika ala Kavli‟l-Beyzâvî -Ve la Yecûzu en Yekûne Bedelen-, Süleymaniye Ktp., Hacı Mahmud
Efendi, nr. 288, vr. 5. Tarih ve müstensih kaydı yoktur.
- Ta‟lika ala Tefsîri‟l-Kâdî fî kavlihi teâla “Tâ hâ Mâ enzelnâ aleyke‟l-Kur‟ane li teĢkâ”,
Süleymaniye Ktp., Hamidiye nr. 1261, vr. 66-70. Bu yazmanın sonunda müstensihinin Feyzullah b.
Yûsuf olduğu belirtilmektedir. Tarih kaydı yoktur.
Her iki yazmada da müellifin tam ismi ile künyesine yer verilmektedir. Yazmaların isimlerinin
farklı olmasına rağmen içerikleri aynıdır. Ortalama altı varaktan oluĢmaktadırlar. Yazmanın giriĢinde
“Yusufefendizâde olarak tanınan Ebû Muhammed, Abdullah b. Muhammed Ģöyle diyor” kaydı ile
risalenin Yusufefendizâde‟ye ait olduğu görülmektedir. Müellif nüshasını tespit edememekle birlikte her
iki nüsha da oldukça okunaklı ve korunaklı olarak elimizde bulunmaktadır. Bunlara ilave olarak
nüshalarda her hangi bir tarih kaydı yer almadığı için ta‟likin kaleme alındığı tarihi tespit etmek
mümkün görünmemektedir.
Beyzâvî Tâhâ Suresi‟nin ك القشآن لتشقى إال تزكشج لمه خشى ayetlerini ما أوضلىا عل
açıklarken buradaki istisna edatının لله anlamında olduğunu ve ayetteki istisnânın istisnâ-i munkatı‟
2 Abdullah Hilmi b. Muhammed b. Yusuf el-Hanefi er-Rûmî Yusufefendizâde (ö 1167/1753), Risale fi hükmi‟l-kırae bi‟l-
kıraati‟Ģ-Ģevaz, thk. Ömer Yusuf Abdülgani Hamdan, Muhammed Abdurrahman Hamdan, Dârü‟l-Fazile, Amman,
2004/1425, s. 5-32. 3 Yusufefendizâde, Ta‟lika ala Tefsîri‟l-Kâdî fî kavlihi teâla “Tâ hâ Mâ enzelnâ aleyke‟l-Kur‟ane liteĢka”, Süleymaniye Ktp.,
Hamidiye nr. 1261, vr. 66-70. 4 DurmuĢ Arslan, “Kıraat Ġlminde Ġcâzetnâme Geleneği ve Bir Ġcâzetnâme Örneği”, Cumhuriyet Üniversitesi Ġlahiyat Fakültesi
Dergisi, Sivas, 2003, sayı: VII/2, s. 291-317.
ULUSLARARASI AMASYA ÂLİMLERİ SEMPOZYUMU | 197
olduğunu, bedel olamayacağını ifade etmiĢtir. Yusufefendizâde ayetin Arap dili bağlamında i‟rabının
nasıl olması gerektiğini ve bedel olma durumunda hangi kurallar ile uyuĢup uyuĢmadığını Arap Dili
Ekollerinin yaklaĢımları çerçevesinde ele almıĢtır. Bu itibarla kurucu metinlerin okuyucu tarafından nasıl
anlaĢılması gerektiğini sorgulayan bu yöntem, aynı zamanda okuyucuya “var olan bilgileri sorgulama
ve tahlil etme” niteliği de kazandırmaktadır.
2.1. Ta’lik’in Yazılış Gayesi
Yusufefendîzâde eserinin giriĢinde yazılıĢ gayesine yer vermektedir. Buna göre Beyzâvî‟nin Tâhâ
suresinin ilk ayetiyle ilgili yaptığı tefsirin, Yusufefendizâde‟nin çevresindeki âlimler arasında tartıĢıldığı
anlaĢılmaktadır. Bundan dolayı Yusufefendizâde Beyzâvî‟nin yaklaĢımlarını ele almayı gerekli
görmüĢtür. Bunu yaparken büyük bir alçak gönüllülük sergilediği de cümlelerinden anlaĢılmaktadır:
“Beyzâvî‟nin bu sözü akıl sahipleri olan âlimlerin aklının dikkat yeri ve faziletli âlimlerin
fikirlerinin rüzgâr yeri olduğundan -gerçekten bazıları arasında münakaĢalar da olmuĢtu ama teslim
edilmeye ve uyulmaya daha layık olan da hak olandır- ben de körelmiĢ zihnimle ve kıt olan fikrimi
onların sözlerini anlamaya, maksatlarını öğrenmek ve lezzetine kavuĢmaya gücümün yetip yetmediğini
denemek istedim. HaĢa kendimi o faziletlilerden ve akıl sahipleri arasında saymaya haĢa! Çünkü ben
bunların mertebelerinden uzağım ve onların derecelerine nazaran küçük bir derecedeyim. Ancak kiĢi
gücünün yettiği sözleri açıklayıp güzelleĢtirdiği için ayıplanmaz. Zira karınca taĢıdığını, hediye ettiği için
[az da olsa] mazurdur. Eğer kabul görürse bu son gaye ve en büyük maksadımdır. Yardımı, baĢarıyı ve
doğru yola muvaffak kılmasını yalnız Allah‟tan diliyorum. Sözlerime baĢlıyorum:”
Yusufefendizâde‟nin ifadelerinden anlaĢıldığına göre söz konusu dönemde âlimler bu ayetin
i‟rabı çerçevesinde yoğun tartıĢmalara girmiĢlerdir. Yusufefendizâde de kendi yorumunu ifade etmiĢ ve
çeĢitli yönlerden Beyzâvî‟nin yaklaĢımını tenkit etmiĢtir.
2.2. Haşiyenin Kaynakları
Yusufefendizâde‟nin talikinin ana kaynağı Beyzâvî‟nin (ö. 685/1286) Envâru‟t-tenzîl ve Esrâru‟t-
Te‟vîl adlı eseridir. Bunun yanı sıra Sibeveyhî‟nin (ö. 180/796) el-Kitâb‟ı, ZemahĢerî‟nin (ö. 538/1144)
el-KeĢĢâf‟ı, Ömer b. Abdirrahman el-Kazvînî (ö. 745/1344)‟nin el-KeĢf an MüĢkilâti‟l-KeĢĢâf isimlerine
atıfta bulunduğu eserlerdir. Bunların dıĢında Radi el-Esterabadî (ö.686/1287)‟nin ġerhü'r-Radi ala
Kafiyeti ibn Hâcib‟i, Ġbn Düreyd‟in (ö. 321/933) Cemheretü‟l-Lüga‟sı, Ġbn Manzûr‟un (ö. 711/1311)
Lisânu‟l-Arab‟ı, Hatîb el-Kâzerûnî‟nin (ö. 940/1534) Beyzâvî HaĢiyesi gibi yararlandığı çeĢitli eser
bulunmaktadır. Söz konusu bu eserlerin kullanılması, dönemin ilim düzeyini yansıtması bakımından
önemlidir.
3- Haşiye’nin Ana Konuları
Beyzâvî tefsiri, birçok konuyu derleyen ve kısa/özlü ifadelerle okuyucuya aktaran bir eser
niteliğindedir. Eserin ZemahĢerî‟nin KeĢĢâf‟ından, Râzî‟nin (ö. 606/1209) Mefâtihu‟l-ğayb adlı
tefsirinden ve Râğıb el-Isfahânî‟nin (V/XI. yüzyılın ilk çeyreği) tefsirinden yararlanılarak oluĢturulduğu
bilinmektedir.5 Belki de Mu‟tezile düĢüncesini önemseyen bir tefsir olan KeĢĢâf‟a ZemahĢerî‟nin
uslubuna uygun bir Ģekilde karĢılık verebilecek bir eser kaleme alması, Beyzâvî‟nin Osmanlı sünni
toplumunda yoğun ilgiye mazhar olmasının nedeni olarak açıklanabilir.6 Beyzâvî‟nin gördüğü ilginin
boyutlarını görebilmek için eser üzerine yazılan Ģerh, haĢiye ve taliklerin sayısına bakmak yeterlidir.7
Zira Beyzâvî merkezli çalıĢmaların üç yüz civarında olduğu düĢünülmektedir. Hattatlar arasında Beyzâvî
nüshası yazmakla meĢhur olanların da bulunduğu görülmektedir.8 Dolayısıyla Osmanlı ilim anlayıĢında
5 Hacı Halife Mustafa b. Abdullah Katib Çelebi (ö. 1067/1657), KeĢfü‟z-zunûn an esâmi'l-kütüb ve'l-fünûn, Dâru Ġhyâi‟t-
Turâsi‟l-Arabî, Beyrut, ty., c. 1, s. 186-187. 6 Muhammed Ġdrîs, Ġhtimâmu müfessirî‟l-hâdiye aĢara bi tefsîri‟l-Beydâvî –Esbâbuhu ve Mezâhiruh-, Mecelletü Câmiatu
DımaĢk li‟l-Ulûmi‟l-Ġktisâdiyye ve‟l-Kânûniyye, DımaĢk, 2013, c. 29, sayı: 2, s. 501-514. 7 Y. ġevki Yavuz, Kâdî Beyzâvî, Marmara Ünv. Ġlahiyat Fak. Dergisi, Ġstanbul, 1993, sayı: 5-6, s. 248. 8 Hakan Uğur, Konya Yusufağa ve Bölge Yazma Eserler Kütüphanesi‟ndeki BaĢlıca Beydâvî HâĢiyeleri, Osmanlı Toplumunda
Kur‟an Kültürü ve Tefsir ÇalıĢmaları - I, s. 427-440.
198 | ULUSLARARASI AMASYA ÂLİMLERİ SEMPOZYUMU
Beyzâvî merkezli bir okumanın bulunduğu söylenebilir. Öte yandan Osmanlı döneminde yazılan birçok
haĢiyenin günümüz ilim çevrelerine kazandırılmadığı da bilinmektedir.9
Yusufefendizâde‟nin “Ta'lika ala Kavli'l-Beyzâvî -Ve la Yecuzu En Yekune Bedelen” adlı taliki,
Beyzâvî‟nin Taha suresinin ilk ayetindeki istisnanın durumu ile ilgili yaptığı yorumu esas alan, Nahiv
merkezli bir yazmadır. Yusufefendizâde‟nin yorumlarından anlaĢıldığına göre söz konusu dönemde
Temîm ya da Hicâzî dil ekollerinin haklılığı ve bunlara dayalı olarak gerçekleĢtirilen tartıĢmalar
yoğundur. Âlimlerin birçok detaylı meseleyi Arap dilcilerinden daha ileri düzeyde tartıĢtıkları
söylenebilir. Bu doğrultuda kullanılan kaynaklar da Sibeveyhî‟nin el-Kitab‟ı ya da Radî‟nin Kafiye Ģerhi
gibi ileri düzey metinlerdir.
Yusufefendizâde‟nin yorumlarına göçmeden önce Taha suresi ilk ayeti, Beyzâvî‟nin yorumlarını
ve daha sonra da Yusufefendizâde‟nin değerlendirmelerini ele almak istiyoruz.
Taha suresi‟nin ilk üç ayeti Ģu Ģekildedir:
زشم (1)غ مشآ ب ػ١ه ا ض ب أ ٠خش (2) (3)ئلا رزوشح
“Tâ-hâ! Kur‟an‟ı sana bedbaht olasın diye indirmedik; ancak saygısı olana öğüt için indirdik”10
Tüm davet çabalarına rağmen Müslüman olmayan müĢriklerin tavırlarına üzülen Hz. Peygamber‟in
teselli edildiği görülmektedir. Böylece O‟na, tebliğ vazifesini ifa ettikten sonra her hangi bir mesuliyet
altında kalmayacağı, Ġslam‟ı kabul etmedikleri için kendini yıpratacak derecede üzmesine gerek
olmadığı ifade edilmektedir.11
Beyzâvî söz konusu bu ayetin yorumu hakkında Ģöyle demektedir:
“[Biz sana Kur‟an‟ı sıkıntıya düĢesin diye indirmedik.] Lakin [saygısı olana] öğüt olması için
[indirdik.] رزوشح kelimesinin mansub olması, istisnâ-i munkatı olmasından dolayıdır. Her iki cins [olan
nın mahalline bedel olması caiz‟زشم kelimelerin]in ihtilafından dolayı bu kelimenin رزوشح ve زشم
değildir.”12
Yusufefendizâde‟ye göre Beyzâvî‟nin “ رزوشح kelimesinin زشم‟nın mahalline bedel olması caiz
değildir” sözünün üç manaya ihtimali vardır:
1. Beyzâvî‟nin bu ifadesinin manası, istisnâ-i munkatı‟ durumunda bedelin caiz olmamasıdır.
Oysa Yusufefendizâde‟ye göre istisnâ-i munkatı iki kısımdır:
a. Müstesnâ minh‟in hazfinin caiz olmadığı istisnâ-i münkatı: Ben-i Temîm bu durumda
müstesnâ‟nın müstesnâ minh‟in bedeli olmasını caiz görmemektedir. Kelimenin istisnâ üzerine mansub
olması fikrinde Hicâzîler ile aynı kanaati paylaĢmaktadırlar. Örneğin ئلا ش اا أ ١ ا ﴿ل ػبص
﴾ ﴾ ayetinde13 سد سد ﴿ müstesnadır. Bedel değildir.
b. Müstesnâ minh‟in hazfinin caiz olduğu istinsâ-i münktatı‟: Yusufefendizâde‟ye göre ayette,
hazfi caiz olan müstesnâ minhu bulunmaktadır. Çünkü ayetteki ئلا رزوشح ifadesinden önce zikredilen
müstesna, hazfi sahih olan müstesna minhulardandır. Zira ئلا رزوشح مشآ ب ػ١ه ا ض ب أ denmesi caizdir.
Burada müstesna olan رزوشح kelimesinin kendinden önce zikredilen isme [müstesna minhuya] dahil
olması da sahihtir. Çünkü رزوشح kelimesi aynı zamanda yorulma anlamı taĢıyan شمبء‟yı da kapsadığı
için –özellikle peygamber, inkârda ısrar eden kâfirler arasındayken- sanki رزوشح ifadesi,
yorgunluğun/اشمبء‟nın fertlerinden birisidir.14 Öyleyse رزوشح kelimesini زشم‟ya bedel yapmak
caizdir. Buna göre Beyzâvî‟nin bu ayette bedelin varlığını kabul etmemesi doğru değildir. Üstelik bu
bedel, bedel-i küll mine‟l-ba‟z olmaktadır.
9 ġükrü Maden, Tefsirde ġerh HâĢiye ve Ta„lîka Literatürü, Tarih Kültür ve Sanat AraĢtırmaları Dergisi, Karabük, 2014, c. 3,
s. 1, s. 183-220. 10 Tâhâ 20/1-3. 11 Ebü's-Senâ ġehâbeddîn Mahmûd b. Abdullâh b. Mahmûd Âlûsî (ö. 1270/1854), Ruhü'l-meani fî tefsiri'l-Kur'âni'l-azim ve's-
seb‟i'l-mesani, tahk. Alî Abdulbârî Atıyye, Dâru‟l-Kutubi‟l-Ġlmiyye, Beyrut, 1415, c. 8, s. 466. 12 Kâdî Beyzâvî (ö. 685/1286), Envârut‟t-tenzîl ve esrâru‟t-te‟vîl, tahk. Muhammed Subhi Hasan Hallâk, Dâru‟r-ReĢîd, Beyrut,
1421/2000, c. 2, s. 383. 13 Hûd 11/43. 14 Hâtib el-Kazerûnî (ö. 940/1534), HâĢiye ala‟l-Beyzâvî, Dâru‟l-Kutubi‟l-Arabiyyeti‟l-Kubrâ, Mısır, ty., c. 4, s. 17.
ULUSLARARASI AMASYA ÂLİMLERİ SEMPOZYUMU | 199
Yusufefendizâde bu noktada sorulabilecek muhtemel bir soruyu Ģu Ģekilde sorar: “Ayette korkanlar
için/ ٠خش ifadesi yer alıyor. Dolayısıyla زشم‟da yorgunluk manası yoktur” diye sorulabilecek
bir sorunun cevabı Ģudur:
Ayette yer alan ٠خش ifadesi رزوشح ifadesinin tahsisi için değil “öğütten faydalananlar”ı
beyan etmek için zikredilmiĢtir. Buradaki lâm, lam-ı illet değil lamı faidedir. Beyzâvî buna فا ازفغ ث
sözüyle iĢaret etmektedir. Dolayısıyla Yusufefendizâde‟ye göre tezkire, hem korkan için hem de
korkmayan içindir. Fakat faydası sadece korkanlaradır. Çünkü ب الشم اج ٠زج ٠خش واش ع١زا
ayetinde15 tezkirenin korkanlara faydasının olacağı korkmayanlara ise faydasının olmayacağı ifade
edilmiĢtir. Öyleyse tezkire her iki gruba yöneliktir. Yalnız korkanlara değil!
Yusufefendizâde‟ye göre aslında Beyzâvî, Temimîlere göre değil Hicazilere göre munkatı‟
istisnada bedelin caiz olmasını mümkün görmemektedir. Hâlbuki Beyzâvî اد ب ف اغا ل ٠ؼ ﴿ل
﴾ غ١ت ئلا اا السض ا ayetinde16 istisnanın munkatı olduğunu açıkça ifade etmiĢ ve müstesna‟yı Benî
Temim ekolüne göre merfu saymıĢtır. Yine ZemahĢeri‟ye göre ي ئلا م ا ء ش ثبغ ج ا ﴿ل ٠ذت اا
﴾ ayetinin17 ظ kıraatiyle okunması durumunda bu kısım müstesna olmaktadır ve merfu olup ظ
bedel olması da caizdir. ZemahĢerî bu ayeti “Kötülüğün aĢikâr söylenmesini sadece zalim sever”
Ģeklinde bir anlamla izah etmiĢtir. Bu da ب جبئ ص٠ذ ال ػش cümlesi gibi olup mana bakımından
“Sadece Amr bana geldi” gibi olmaktadır. Öyleyse bazı dil ekollerine göre -ayetteki kıraatinde ظ
olduğu gibi- müstesnanın, müstesna minhuya dâhil olmasa bile bedel olması mümkündür.
2. Muttasıl istisnâ durumunda bedelin caiz olmamasıdır. Yusufefendizâde‟ye göre Beyzâvî‟nin
“her iki cinsin ihtilafından dolayı” ifadesi, istisnanın muttasıl olmadığını ifade etmek için kullanılmıĢ
bilinçli bir tercihtir. Beyzâvî, istisnanın muttasıl olmamasını, bedelin caiz olmamasıyla açıklamıĢtır.
Muttasıl istisnâ‟da bedelin tercihe Ģayan olduğuna dikkat çekmek için böyle yapmıĢtır.
Yusufefendizâde‟ye göre bu durumda da Taha suresindeki müstesnâ, müstesnâ minhe dâhil
olmaktadır.
3. Hem muttasıl istisnâ hem de munktatı istisnâ durumunda bedelin caiz olmamasıdır. Oysa
Yusufefendizâde‟ye göre istisnâ munkatı da olsa muttasıl da olsa bedel olması mümkündür.
Yaptığı yorumlardan anlaĢıldığına göre Yusufefendizâde, Beyzâvî‟nin yorumunu bütün
ihtimalleriyle değerlendirmiĢtir. Ancak üç ihtimalin üçünün de Beyzâvî‟nin yorumu bağlamında tutarlı
olamayacağını belirtmektedir. Dolayısıyla Yusufefendizâde‟nin ayetler ilgili Beyzâvî‟nin gramer merkezli
yaklaĢımını yanlıĢ bulduğu söylenebilir.
Yusufefendizâde, Beyzâvî‟nin bedelden kaçınmaya çalıĢmasının gerekçesinin, bedel yorumu
yapılması durumunda ayetin Arapça gramer kurallarına göre uygun bir zemine oturtulamayacağını
düĢünmesinden kaynaklandığı kanaatindedir. Zira Beyzâvî bedel yorumunu baĢka müstesnalar için
geçerli görürken aynı kanaati Taha suresinde serd etmemektedir. Yusufefendizâde‟ye göre Beyzâvî
Bedel‟in caiz olmadığını لخزالف اجغ١ sözüyle ispatlamaya çalıĢmıĢtır. Bunun gerekçesi Ģöyle izah
edilebilir: Çünkü رزوشح ifadesi bedel-i küll değildir; Zira رزوشح kelimesi زشم‟nın bizzat kendisi değildir.
Bedeli ba‟z da değildir; çünkü رزوشح kelimesi زشم‟nın ba‟zı da değildir. Bedel-i iĢtimal de değildir;
çünkü aralarında alaka/mülabese yoktur. Mülabese ile kastedilen, Bedel‟in أػجج ص٠ذ ػ
örneğindeki gibi mübdel minhunun vasfı olmasıdır. Veya أػجج ص٠ذ ثث أ عطب örneğinde olduğu
gibi mübdel minhuda Bedel‟e göre bir vasfın meydana gelmesidir. Zira bedele göre Zeyd‟in bir Ģeye
malik olduğu ya da Zeyd‟e hüküm yetkisi verildiği anlaĢılmaktadır. Öyleyse رزوشح bedel olursa bedel-i
ğalat olur. Hâlbuki dikkatli konuĢan biri, bedel-i ğalat kullanmaz. En beliğ kitap olan Kur‟an Ģöyle
dursun beliğ insanların konuĢmalarında bile bulunmaz.
15 A‟lâ 87/10-11. 16 Neml 27/65. 17 Nisâ 4/184.
200 | ULUSLARARASI AMASYA ÂLİMLERİ SEMPOZYUMU
Sonuç
Beyzâvî‟nin (ö. 685/1286) Envâru‟t-Tenzîl ve esrâru‟t-te‟vîl adlı eseri üzerine çok sayıda Ģerh,
haĢiye ve ta‟lîk yazılmıĢtır. Bunlardan birisi de Yusufefendizâde‟nin (ö. 1167/1753) Ta'lika ala Kavli'l-
Beyzâvî: -ve la Yecûzu En Yekûne Bedelen adlı talikidir.
Hicrî sekizinci asırdan itibaren Ġslam ilimlerinde Ģerh ve haĢiyeler döneminin baĢladığı
söylenebilir. BaĢta Fıkıh ve Hadis olmak üzere pek çok alanda Ģerh ve haĢiyeler, kurucu metinler
üzerinde yorum ve anlayıĢ Ģekillerinin yansıması olarak ortaya çıkmaktadır. Örneğin Fıkıh tarihinde
istikrar dönemi olarak tanımlanan bu dönem, hemen hemen sekizinci hicri asırla birlikte baĢlamaktadır.
Kur‟an ilimlerinin iki temel eseri olan (ö. 794/1392) el-Burhân fî Ulûmi‟l-Kur‟an‟ı ve Suyûtî‟nin (ö.
911/1505) el-Ġtkân fî Ulûmi‟l-Kur‟an‟ı bu dönemin özelliklerini yansıtan derleme türü eserlerdendir. Yine
Süyûtî‟nin tefsir merkezli çalıĢmalarının birçoğunda görülen derleme, özetleme, Ģerh ve haĢiye yazma
yöntemi, yaĢadığı dönemin bir yansımasıdır. Bu durumun Osmanlı tefsir mirası bağlamında da geçerli
olduğunu söylemek mümkündür. Örneğin Ebüssuud Efendi‟nin çalıĢmaları da aynı tür cem, ihtisâr,
tenkid niteliklerini barındırmaktadır. Yusufefendîzâde‟nin ta‟lik türü eserler kaleme almasında da
yaĢadığı dönemin ilim anlayıĢının bir etkisi bulunmalıdır.
Yusufefendizâde Beyzâvî‟nin Tâhâ suresinin ilk ayetleri ile ilgili yorumlarını tahlil ettiği Ta‟lika
ala Tefsîri‟l-Kâdî fî kavlihi teâla: “Tâ hâ mâ enzelnâ aleyke‟l-Kur‟ane liteĢka” baĢlıklı yazma eserinde
Beyzâvî‟nin Arap gramerine dair yorumlarını tenkit etmekte ve bunu nahiv kurallarına göre detaylı
olarak açıklamaktadır. Dönemin ilim ve kültür anlayıĢı içerisinde bu tür ta‟liklerin yazılması, oldukça sık
rastlanan bir durumdur. Bu tür eserlerin genellikle bir tartıĢma ortamından ya da yöneltilen bir sorudan
dolayı üretildiği görülmektedir. Ta‟likin özgür düĢünceyi de ifade ettiği anlaĢılmaktadır. Çünkü ta‟liki
yazan kiĢi, baĢka bir müellifin görüĢlerini tenkit edebildiği gibi yanlıĢ bulduğu hususları da
gerekçeleriyle açıklamaktadır. Bu anlamda bir eserin tarihsel olarak çok büyük olmasının tenkit
edilmesi önünde bir engel olarak görülmediği de anlaĢılmaktadır.
Osmanlı tefsir mirasını hakkında kesin yargıda bulunabilmek için yazma olan tüm metinlerin
incelenmesi gerekmektedir. Bu itibarla tahkik ve tahlil türü çalıĢmaların yapılmasına yönelik giriĢimlerin
öncelenmesi gereklidir.
Kaynakça
Âlûsî, Ebü's-Senâ ġehâbeddîn Mahmûd b. Abdullâh b. Mahmûd (ö. 1270/1854), Ruhü'l-meani fî
tefsiri'l-Kur'âni'l-azim ve's-seb‟i'l-mesani, thk. Alî Abdulbârî Atıyye, Dâru‟l-Kutubi‟l-Ġlmiyye,
Beyrut, 1415.
Arslan, DurmuĢ, “Kıraat Ġlminde Ġcâzetnâme Geleneği ve Bir Ġcâzetnâme Örneği”, Cumhuriyet
Üniversitesi Ġlahiyat Fakültesi Dergisi, sayı: VII/2, Sivas, 2003.
Beyzâvî, Nasiruddîn el-Kâdî (ö. 685/1286), Envârut‟t-tenzîl ve esrâru‟t-te‟vîl, tahk. Muhammed Subhi
Hasan Hallâk, Dâru‟r-ReĢîd, Beyrut, 1421/2000.
Doğan, Ġshak, Osmanlı Müfessirleri, Ġz Yay., Ġstanbul, 2011.
el-Fihrisü'Ģ-Ģâmil li't-türasi'l-Arabiyyi‟l-Ġslâmiyyi‟l-mahtût: mahtutatü't-tefsir ve ulumi‟l-Kur‟an,
Mecmaü‟l-Meleki li-Buhusi‟l-Hadarati‟l-Ġslâmiyye [Müessesetu Al-i'l-Beyt], Amman, 1987/1407.
Katib Çelebi, Hacı Halife Mustafa b. Abdullah (ö. 1067/1657), KeĢfü‟z-zunûn an esâmi'l-kütüb ve'l-
fünûn, Dâru Ġhyâi‟t-Turâsi‟l-Arabî, Beyrut, ty.
Kazerûnî, Hâtib (ö. 940/1534), HâĢiye ala‟l-Beyzâvî, Dâru‟l-Kutubi‟l-Arabiyyeti‟l-Kubrâ, Mısır, ty.
Maden, ġükrü, Tefsirde ġerh HâĢiye ve Ta„lîka Literatürü, Tarih Kültür ve Sanat AraĢtırmaları Dergisi,
c. 3, s. 1, Karabük, 2014.
Muhammed Ġdrîs, Ġhtimâmu müfessirî‟l-hâdiye aĢara bi tefsîri‟l-Beydâvî –Esbâbuhu ve Mezâhiruh-,
Mecelletü Câmiatu DımaĢk li‟l-Ulûmi‟l-Ġktisâdiyye ve‟l-Kânûniyye, c. 29, sayı: 2, DımaĢk, 2013.
Özkan, Halit, Yûsufefendizâde, DĠA, Ġstanbul, 2013.
Uğur, Hakan, Konya Yusufağa ve Bölge Yazma Eserler Kütüphanesi‟ndeki BaĢlıca Beydâvî HâĢiyeleri,
Osmanlı Toplumunda Kur‟an Kültürü Ve Tefsir ÇalıĢmaları -I.
ULUSLARARASI AMASYA ÂLİMLERİ SEMPOZYUMU | 201
Yavuz, Y. ġevki, Kâdî Beyzâvî, Marmara Ünv. Ġlahiyat Fak. Dergisi, sayı: 5-6, Ġstanbul, 1993.
Yusufefendizâde, Abdullah Hilmi b. Muhammed b. Yusuf el-Hanefi er-Rûmî (ö. 1167/1753), Risale fi
hükmi‟l-kırae bi‟l-kıraati‟Ģ-Ģevaz, thk. Ömer Yusuf Abdülgani Hamdan, Muhammed
Abdurrahman Hamdan, Dârü‟l-Fazile, Amman, 2004/1425.
---------, Ta‟lika ala Tefsîri‟l-Kâdî fî kavlihi teâla: “Tâ hâ mâ enzelnâ aleyke‟l-Kur‟ane liteĢka”,
Süleymaniye Ktp., Hamidiye nr. 1261, vr. 66-70.
Ekler:
Ek-1:
Yararlandığımız nüshaların ilk ve son sayfaları aĢağıdaki gibidir:
1- Süleymaniye Ktp., Hacı Mahmud Efendi, nr. 288 Nüshasının Ġlk ve Son Sayfaları
202 | ULUSLARARASI AMASYA ÂLİMLERİ SEMPOZYUMU
2- Süleymaniye Ktp., Hamidiye nr. 1261 Nüshasının ilk ve Son Sayfaları
ULUSLARARASI AMASYA ÂLİMLERİ SEMPOZYUMU | 203
Ek- 2:
Yusufefendizâde‟nin Ta‟lika ala Tefsîri‟l-Kâdî fî kavlihi teâla: “Tâ hâ mâ enzelnâ aleyke‟l-Kur‟ane
liteĢka” Adlı Eserinin Tahkikli Metni:
:وص التحقق
ك القشآن لتشقى﴾ : تعلقح على تفسش القاض ف قل تعالى ﴿ط ما أوضلىا عل
. أت محمذ، عثذ هللا ته محمذ ته سف أفىذي اماس: تألف
. (م۱٧٥٤/ي۱۱٦٧. خ)" سف أفىذي صادي"الشش تـ
﴿ثغ هللا اشد اشد١﴾ [ظ٦٦]
٠خش﴾ ﴾18دذا أضي امشآ ﴿رزوشح ، صالح ػ 19، ػظخ ٠ززوش ﴿أ ا
أر ب ٠إد أدذ أ السض اغباد اؼ، ػ آ أصذبث از٠ دسجا ث ذاسج اؼض ف ا٢خشح
ب ثؼذ. ال : أ
، "٠عف أفذ راد"ف١مي اؼجذ افم١ش ئ ػب٠خ سث امذ٠ش أث ذذ ػجذ هللا ث ذذ اش١ش ثــــــ
ضايــب وب لي اؼالخ : جؼ هللا اؼ ازم صاد ػذ رفغ١ش ل رؼب ف ( ٨٦/ ٦٨٥ .د) الث
ك القشآن لتشقى إال تزكشج لمه خشى﴾: "عسح غ لله تزكشا اوتصاتـا على )20﴿ما أوضلىا عل
از، تا غبئ 21("االستثىاء المىقطع، ال جص أن لن تذال مه محل لتشقى؛ الختالف الجىسه
ثصبئش أ الجبة وجبس اؼبء، لذ لغ ث١ ثؼع اشبجشح ب لغ، اذك [٦٧]أظبس افعالء ظش
امبصش، ألذس ػ ف وال ػ الززار 22أدك أ ٠غا ٠زاجغ، أسدد أ أجشة ر افبرش، فىش
ثادسان شاد دبشب ث دبشب ث دبشب أ أػذ فغ ػذاد جخ إلء افعالء، لج١ صشح أئه
ب فص اشء ل ٠ؼ١اش ف١ب لذس ػ١ الصو١بء، فا ثؼضي ػ شرجز، ثضي عبف ػ دسجز، ئل أ
امبي أج، فا ا ٠ؼزس ف ئذاء ب د فئ لغ ف ت اشظب امجي، ف غب٠خ اجزغ ب٠خ
. اغإي، هللا رؼب اعزذ اؼب٠خ ازف١ك، اذا٠خ ئ عاء اطش٠ك
.20/3 عسح غ 18 .20/54عسح غ 19 .3-20/2 عسح غ 20 .3/383 رفغ١ش اج١عب 21 فىش: 22
204 | ULUSLARARASI AMASYA ÂLİMLERİ SEMPOZYUMU
لي اؼالخ: فألي ( ال جص أن لن تذال مه محل لتشقى): از ٠ظش ز اؼجذ افم١ش أ
:٠ذز جب ثالثخ
ششائػ اإلثذاي ف صسح : "فا ل١. ف جاص اإلثذاي ف صسح العزثبء امطغ: اج الي
فا لغا . أ ػ زت ث ر١: فبجاة" زصال فب ج راه الدزبي؟ [ظ٦٧]العزثبء أ ٠ى
ب جبئ ام ئل دبسا ب : أدذب ب ٠ى لج اع زؼذد أ غ١ش زؼذد ٠صخ دزف ذ: امطغ لغ١
ب ٠صخ دخي . فب ٠جص اإلثذاي. جبئ ص٠ذ ئل ػشا راه الع از ٠جص دزف ئب أ ٠ى ث ئ
اذاس جبصا " ب ف اذاس أدذ ئل دبسا : "فبلي ذ له. اغزث ف١ جبصا أ ل ٠صخ أ ٠جؼ اذبس اغب
23:أت رؤة الزلوب لبي
ح ظ ف لـجـش ثش أ١غه أصذاء امجس رص١خ ثب٠ب 24فا رـ
ف ث زا جب، ئرا أثذي؛ (180/796. د) سثفــــ. 25"ب ػزبة ئل اغ١ف : "ث
: أ الص ف ذ- ف١ دلخ –: ثب١ب26.جؼ امطغ وبزص؛ صذخ دخي اجذي ف اجذي : أدذب
ى خصص ثبزوش جخ . ب ف١ب شء ئل دبس : أ" ب ف١ب ئل دبس : "أ ٠مبي" ل أدذ ف١ب ئل دبس "
اخبغت اعزجؼبد اخبغت شي ازؼذد امذس ، وأه رظ أ اغزث اذزف ازؼذد ب ظ
فمذ [٦٨] ب روشد ره اغزجؼذ أثم١ذ . رأو١ذا ف ا٢د ثـب" ل أدذ ف١ب: "٠غزجؼذ خب ا٢د ف
فؼ . ره اغزث ػ ب وب ػ١ ف الص اإلػشاة رج١ب ػ الص جؼز ثذل ره ازوس
. زا ل ٠ى لج١ العزثبء ازص وب وب ف اج الي
از ل ٠ذخ ف١ اغزث ف ره الع جبصا، ف١ظ ف١ ئل اج اثب لي : أ: اثب
ب أػب ئخاى ئل ئخا، لبي اشبػش: " ره ذ27سث 28:ب جبئ ص٠ذ ئل ػش
ىبـب ، ئلا ػش١اخ ل رغـ اشبح اج ل ا 29اششفــ ــص اـ
﴾: زا امج١ ل رؼب غ١ت ئلا اا السض ا اد ب ف اغا ل ٠ؼ 30﴿ل
فج ر١ ب ل ٠جص اإلثذاي : اثب امغ١ ال١، ب ل ٠ى لج اع ٠صخ دزف
﴾: ٠افم اذجبص١٠ ف ئ٠جبة صج ػ العزثبء وم رؼب سد ئلا ش اا أ ١ ا : أ31﴿ل ػبص
فثجذ ثزه أ ٠زصس اإلثذاي ف صسح العزثبء 32.وزا دمك ف ذ [ظ٦٨]. سد هللا ف اؼص
! امطغ أ٠عب، فبدفظ
جاص اإلثذاي ف صسح العزثبء ازص: اج اذزخاج اثب و . ف ف ٠زع
ى ػجش ػ ". ل ٠جص أ ٠ى العزثبء زصال: "فىأ اؼ". لخزالف اجغ١: "اعزثبء زصال ثمش٠خ ل
اخزبس د١ئز اإلثذاي؛ لعزجبع ششائط، و اغزث ف جاص ثف جاص اإلثذاي، رج١ب ػ أ
أ ـ أ "ئل"ثؼذ ػ١ اعزفب إخشا ػ اغزث اشز ، و العزثبء زصال، و اغزث
العزثبء، أ ل ٠زشاخ اغزث ػ اغزث وب رع ف صش٠خ أ أي ث غ١ش شدد ث وال
. دمك ف ظؼ
: اج اثالثخ اذزخاج اثبث صاحة جاص اإلثذاي طمب، وب ٠غزفبد وال 33ف
: لبي36 د١ث35". ٠جص أ ٠ى ﴿رزوشح﴾ دبل أ فؼل 34ػ زا اج: "صاحة اللشاف ػذ لي اللشف
[٦٩]." أب ػ الي ف١زؼ١ اصت ثبفؼ١خ؛ ل اعزثبء زوس ئخشاجب أ اعزذساوب " ! ف١زأ
.2/320 اىزبة غ١ج٠، 23سح ف شؼش أث رؤ٠ت ػمجخ ثىب . الظذاد. اشح اش اىب اشرفغ اخفط أ٠عب ٠جزغ ف١ ابء: ف بش ح 24
.2/208جشح اغخ لث دس٠ذ، . اصذ ب ٠ج١جه ثث صره ف اججبي ذب. ؼشفذح ١ظ ثب أ١ظ ئل ا١ؼبف١ش ئلا اؼ١ظ ): وزا لي ا٢خش: ف بش ح 25 جغ ا١ؼفس ذ اجمشح ادش١خ ذ : ا١ؼبف١ش. (ث
سة . 15/364غب اؼشة لث ظس، . اإلث اج١ط ٠خبػ ث١بظب شء اشمشح- ثبىغش–اؼ١ظ . اظج١خ اا ف اج١ذ ا
ىاش ئلا ػ .40/521ربج اؼشط جاش امبط ضاث١ذ، . از ل رذخ .2/85ششح اشظ ػ اىبف١خ، 26 .2/325 اىزبة غ١ج٠، 27 .7افع١بد فع ث ذذ ث ٠ؼ ث عب، . اشؼش ذص١ ث اذب اش 28، ل ٠مبي: ٠مبي. شبسف السض أػب١ب. غجخ ا شبسف اشب: اششف: ف بش ح 29 شبسف؛ إل اجغ ل : ع١ف ششف
ل ٠ج ػ١ ث ٠مطؼ" اص". ٠غت ئ١ ئرا وب ػ زا اص غجك : "فأب ئرا أصبة افص فطؼ ٠مبي. از ٠ص١ت اؼظ
؛ زمبسة "ل ٠فغ ف١ ئل اغ١ف: "٠مي. ٠صف ازذب افش٠م١ ف امزبي. ظغ اذشة. أ ىب اشبح" ىبـب: "ل". افص
.2/86ششح اشظ ػ وبف١خ اث دبجت، . ثؼع ثؼط .467-4/466اىشبف ضخشش، . 27/65 عسح ا 30 .11/43 عسح د 31 .3/136 رفغ١ش اج١عب 32 .فف: 33ب ػ١ه﴾ زا : "وأ ل١. ػ ج رغ١ػ اف ػ اإلضاي ثؼذ رم١١ذ ثبشمبء: أ" ػ زا اج: "ل: ف بش ح 34 ض ب أ ﴿
ازؼت ف دبي الداي أ شء الش١بء ﴿ئلا رزوشح﴾ .امشآ .66-4/65اىشبف ضخشش 35 "وب ٠غزفبد: "زؼك ثم: ف بش ح 36
ULUSLARARASI AMASYA ÂLİMLERİ SEMPOZYUMU | 205
ث ئ از ٠ظش خبغش افبرش، ف امبصش غ رصع اجبي رشزذ اذبي، ػضح اطت صؼثخ
ازصبثـب ػ العزثبء : "ئ آخش، ئب أ ٠ى ف مبثخ ل" ل ٠جص أ ٠ى ثذل: "ابي أ ل
٠إ٠ذ . وب اللشة، فمزع امبثخ د١ئز أ ٠ى شاد امبظ اج الي ج الدزبي" امطغ
ئ زا العزثبء مطغ ازصبة اغزث : فىأ لبي. (لله تزكشا ): ع رأ١٠ذ روش ف ع١بق رفغ١ش ثم
فا ظبش ف ف اإلثذاي . (الختالف الجىسه): ى ٠أث ػ ع ئثبء ل. ػ العزثبء، ل ػ اإلثذاي
وب ف١ ع ادزبي- وب ل ٠خف ػ أسثبة اىبي-ف ظ ف الرصبي . ئ
٠ى لج١ اؼطف د١ث اؼ فمزع (لله تزكشا ): ئب أ ٠ى ف مبثخ ل
٠جت أ ٠ى زا العزثبء : "امبثخ د١ئز أ ٠ى شاد امبظ اج اثب اج اذزخ فىأ لبي
وب [ظ٦٩]فا ظبش ف ف الرصبي، . (الختالف الجىسه): ٠ؼعذ ل" مطؼب ل ٠جص أ ٠ى زصال
. عجك آفب
فغبثك وال . أب اج اثبث ف ٠ظش لش٠خ ػ ره ع اجغ ث١ عبثك وال لدم
غ . ٠ش١ش ئ أ شاد ف جاص اإلثذاي ف صسح المطبع، لدك وال ئ أ ف جاص ف صسح الرصبي
ازم١١ذ لثذ لش٠خ. ره فاجشاء وال ػ ئغالل أ رم١١ذ أب اإلغالق . امشائ ب زؼبسظخ. فا
. هللا أػ ثذم١مخ اشا. فال ٠ذزبج ئ لش٠خ ف اىال
ل : رمش٠ش ػ اجغػ ف امبي أ ٠مبي". لخزالف اجغ١: "ث ئ ػ ف جاص اإلثذاي ثم
؛ ل اززوشح ١غذ فظ اشمبء ل ثذي الشزبي؛ ئر ل . ؛ لـب ١غذ ثؼع37ل ثذي اجؼط. ١ظ ثذي اى
ثــــب. الثغخ ث١ب "أ ٠ى اجذي صفب جذي وــــ" ـالثغخ"فا اؼ " أػجج ص٠ذ ػ أ ٠ذص
. فا ٠ذص ض٠ذ ثذغت اجذي أ به أ ذى". أػججـ ص٠ذ ثث أ عطب"جذي ثذغج صف وــــ
اج١غ، فعال ػ أثغ اىال، [٧]ل ٠جذ ف وال . ل ٠صذس ػ س٠خ فطبـخ. ف وب ثذل ىب ثذي اغػ
. ئل أ ذ ظش وب ل ٠خف ػ رذثش. وزا لشس. رض٠ اه اؼض٠ض اؼال
أب ػ اج الي اج اثالثخ اذزخ فب ذ ف١ امغ الي لغ امطغ؛ ئر
. ب أضب ػ١ه امشآ ئل رزوشح : ﴿ئلا رزوشح﴾ ب ٠صخ دزف؛ ئر ٠صخ أ ٠مبي: الع ازوس لج ل رؼب
فا اززوشح لشزبـب ػ اشمبء ثؼ . اززو١ش، ب ٠صخ دخ ف١ب روش لج أ٠عب : اغزث ب أػ
فال . ف١صخ ئثذاـب . ازؼت لع١ب ث١ أظش اىبفش٠ ازشد٠ اصش٠ ػ اىفش وأـب ثؼط أفشاد ازؼت
. ٠صخ ف جاص ػ ب ل ٠خف
٠خش﴾ فغق ج١ب ٠زفغ ثزه اززوشح، ل زخص١صب: أب ل رؼب ﴿. ث ٠خش38
الثضايئ شاد اؼالخ : "ا ئل أ ٠مبي" فا ازفغ ث" فبال ل افبئذح وب أشبس ئ١ امبظ ثم
39!فزأ. ف جاص اإلثذاي ف صسح المطبع ػ زت اذجبص١٠، ل ػ زت ث ر١
فا ٠ى ئدخبي اغزث ف . وب ف اج الي [ظ٧]أب ػ اج اثب فبلش ف١
. اغزث ثؼ١ ب روش ف١
. أب ػ اج اثبث فبلش ف١ أظش أ ٠خف
. اؼ ػذ ٠ؼ اغش أخف
بة 40(.آ١. غفش هللا رثـب. عد فـ١ط هللا ث ٠عف). رـذ اىزبة ثؼ هللا اه ا
:مـصادس الـمشاجع
أواس التىضل أسشاس التأل؛
.اغػ: 37ب الشم﴾: و١ف رى زخص١ص لذ لبي رؼب: ف بش ح 38 اج ٠زج ٠خش واش وش ع١زا فؼذ از عسح الػ ) ﴿فزوش ئ
87/9-10-11.) ﴾ : ج ازأ أ لذ صشح امبظ فغ ف ل رؼب: ف بش ح 39 غ١ت ئلا اا السض ا اد ب ف اغا ل ٠ؼ عسح )﴿ل
٠جص ب؟ ى ٠ى أ ٠مبي. أ العزثبء مطغ، سفغ اغزث ػ اغخ از١١خ (27/65ا دػذ ئ١ ف ز ا٠٢خ : ف
ثخالف ره ا٠٢خ؛ فا ف١ب ادزبي ازصبة ﴿رزوشح﴾ ػ العزثبء . دبجخ؛ ل امشائخ ف١ب ذصشح ف سفغ فع اجالخ ػ اجذ١خ
: ثؼذ ل" ئل ا١ؼبف١ش : " أ أخشج اغزث خشج ل. أ٠عب دػب ئ١ رذص١ ىزخ عش٠خ. امطغ وب زت اذجبص١٠ ثزب
أ ػ اغ١ت ف : ٠ؼ. ئ وب هللا ف اغباد السض ف ٠ؼ اغ١ت : ؛ ١إي اؼ ئ له"١ظ ثب أ١ظ "
ئ وبذ ا١ؼبف١ش أ١غب ف١ب أ١ظ ثزب مي ثخب ػ : وب أ ؼ ب ف اج١ذ. اعزذبز وبعزذبخ أ ٠ى هللا رؼب
٠ى رذص١ ز اىزخ ػ جؼ العزثبء زصال ثادخبي اغزث ف ازوس لج ثبغشض الدػبء : ئل أ مبئ أ ٠مي.ال١ظ
: لذ جص صبدت اىشبف ف ل رؼب! فبف زا. أ٠عب، ػ ب لب افبظ اـىـبصس ي ئلا م ا ء ش ثبغ ج ا ﴿ل ٠ذت اا
﴾ (4/148عسح اغبء )ظ "و ، : وأ ل١. ػ لشائخ اجبء فبػ شفػب ػ اجذ١خ" ظــ ل ٠ذت اجش ثبغء ئل اظبـ
؛ دبش١خ اىبصس 2/170اىشبف ضـخشش، ! فـزأ. ب جبئ ئل ػش: ثؼ". ب جبئ ص٠ذ ئل ػش: "ػ غخ ٠مي
.17-4/16ػ اج١عب 40 - :( )
206 | ULUSLARARASI AMASYA ÂLİMLERİ SEMPOZYUMU
ذذ صجذ : ، ؛رذم١ك.د)امبظ بصش اذ٠ اث عؼ١ذ ػجذ هللا ػش ث ذذ اش١شاص اج١عب : رأ١ف
. 1421ث دغ دالق، داس اشش١ذ، ث١شد
؛ تاج العشط مه جاش القامط
ذ ث ػجذ اشصاق اذغ١ اضاث١ذ، رذم١ك: رأ١ف ذ ث ذ جػخ اذمم١، داس اذا٠خ، و٠ذ : ذ
1322 .
؛ جمشج اللغح
. 1987سض ١ش ثؼجى، داس اؼ ال١٠، ث١شد : أث ثىش ذذ ث اذغ ث دس٠ذ الصد، رذمك: رأ١ف
حاشح اللاصسو على تفسش الثضاي؛
، داس اىزت اؼشث١خ اىجش ػ فمخ (940/1534. د)أث افع اخط١ت اىبصس امشش اصذ٠م : رأ١ف
. 1330صطف اجبث اذج، صش
؛ ششح الشض على كافح اته الحاجة
٠عف دغ ػش، داس اىزت اغ١خ، ثغبص : سظ اذ٠ ذذ ث اذغ العزشاثبد، رذم١ك: رأ١ف
1996 .
؛ اللتاب
ػجذ اغال ذذ بس، ىزجخ اخج، لبشح : ع١ج٠ أث ثشش ػش ث ػثب ث لجش، رذم١ك: رأ١ف
1408 .
اللشاف عه حقائق غامض التىضل عن األقال ف جي التأل؛
ػبدي أدذ ػجذ اجد، ىزجخ ػج١ىب، اش٠بض : جبس هللا أث امبع ذد ث ػش اضخشش، رذم١ك: رب١ف
1418 .
لسان العشب؛
. ذذ ث ىش ث ظس، داس صبدس، ث١شد ثذ ربس٠خ: رأ١ف
؛ المفضلاخ
أدذ ذذ شبوش : ، رذم١ك ششح(ـ168ذ : ازف)افع ث ذذ ث ٠ؼ ث عب اعج : رأ١ف
.ػجذ اغال ذذ بس، داس اؼبسف، امبشح ثذ ازبس٠خ