toz metalürjisi
TRANSCRIPT
Toz Metalürjisi
Toz Üretimi
Şekillendirme
Sinterleme
İlave İşlemler
Püskürtme Şekillendirme (Spray Forming)
DPÜ TM Lab.
Faydalı sayfalar
Toz Metalurjisi / Metalürjisi
T/M üretim yöntemi metal tozlarının üretimi ve üretilen bu tozların imalatı istenilen parçaların
şekline dönüştürülmesi işlemidir. Bu yöntem toz üretimi, üretilen tozların karıştırılması,
tozların preslenmesi, sinterleme ve isteğe bağlı işlemler (infiltrasyon, yağ emdirme, çapak
alma, vb..) olmak üzere belirli aşamalardan oluşur [1]. Bu yönteme ait imalat basamakları
aşağıdaki şekilde gösterilmiştir.
Şekil 1. Toz Metalürjisi yöntemi ile parça üretim aşamaları
Toz, boyutu 1 mm’den daha küçük, ince olarak bölünmüş katı parçacıklardır. Tozlar genel
olarak metaliktir. Bir tozun en önemli karakteristiği yüzey alanının hacmine göre yüksek
olmasıdır [1].
Toz metalurjisi yöntemi demir ve demir dışı metallerden parça üretiminde kullanılan gelişmiş
bir üretim yöntemidir. Toz metal parça üretiminde genellikle tozlar öncelikle soğuk sıkıştırma
ile şekillendirilir ve sinterleme işleminden sonra bitirme işlemleri uygulanır. TM yöntemi ile
tozların soğuk şekillendirilmesi ve kalıptan çıkarılması sırasında metal tozları ile kalıp yüzeyi
arasındaki sürtünmeyi azaltarak kalıp ömrünü artırmak amacıyla yağlayıcılar kullanılır.
Malzemeye uygun yağlayıcılar ağırlık olarak % 0.5-2 oranlarında ilave edilerek karıştırılırlar.
Bu süreçte tozların başarılı bir şekilde sıkıştırılarak şekillendirilmesi birinci basamaktır [3,4].
Karışımı hazırlanan tozlar istenilen geometrideki kalıplarda preslenir. Presleme işlemi
esnasında dağınık halde bulunan tozlar kalıp içerisinde parçanın şeklini alır. Bu aşamada elde
edilen parçalar düşük mukavemet değerine sahiptir. Bu mukavemet değerine ham
mukavemet (green strength) denir. Ham mukavemet değeri parçanın kalıptan çıkartılıp
sinterleme ortamına yerleştirilmesine olanak verecek değerlerde olmalıdır fakat bu değer
parça üzerine uygulanacak yüksek değerlerdeki kuvvetleri taşımak için yeterli değildir.
Kalıptan çıkartılan parçaların mukavemet değerlerini artırmak için parçalara sinterleme işlemi
uygulanır [1].
Sinterleme genellikle atomik ölçekte gerçekleşen, kütle taşınımları yoluyla katı parçacıkları
birbirine yoğun bir yapı oluşturacak şekilde bağlayan ısıl işlem veya süreçtir. Sinterlenecek
malzeme tek çeşit saf metal veya seramik gibi bir malzemeden oluşuyorsa tek bileşenli
sistem, birden çok malzemeden oluşuyorsa çok bileşenli sistem adını alır. Tek bileşenli
sistemlerde sinterleme sıcaklığı malzemenin ergime sıcaklığının 0,8 katıdır. Çok bileşenli
sistemlerde ise sinterleme sıcaklığı bileşimde en düşük ergime sıcaklığına sahip malzemenin
ergime sıcaklığın hemen altındadır. Ergime sıcaklığının altında yapılan sinterlemeye katı faz
sinterlemesi, çok bileşenli sistemlerde ise bileşenlerden en az birinin ergime sıcaklığının
üzerinde yapılan sinterlemeye ise sıvı faz sinterlemesi denir [5].
Sinterleme sonrasında parçalar isteğe bağlı olarak bazı işlemlerden geçerek (infiltrasyon,
birleştirme, tekrar sıkıştırma..) kullanıma hazır hale getirilirler.
T/M Avantajları
T/M küçük, karmaşık ve boyutsal hassasiyeti yüksek parçaların seri imalatına son derece
uygundur. Belirli derecede porozite ( gözenek ) ve geçirgenlik elde edilir. T/M ile üretilen
parçaların büyük bir kısmında elde edilen boyutsal hassasiyet ve yüzey kalitesi talaşlı işlem
gibi ekstra operasyonlara olan gereksinimleri ortadan kaldırması ve malzeme kaybının çok az
olması T/M yönteminin ekonomik bir üretim yöntemi olduğunun göstergesidir [13].
Bazı metallerin ergime sıcaklığı çok yüksek olması ve bu sıcaklıklara ulaşılamaması
( tungsten, molibden gibi ), bazı özelliklerin ancak T/M ile sağlanabilmesi ( kendi kendine
yağlanan yataklar ), süper alaşım ve sert metaller gibi önemli malzemelerin bu yöntem ile
üretilmesi toz metalurjisini zorunlu kılan başlıca sebeplerdir. Çok sayıda üretim söz konusu
olduğunda en iyi uygulanabilen bir metot olması, boyut kontrolü ve şekil karmaşıklığı T/M
yönteminin en bariz avantajlarıdır [11].
T/M yönteminin genel olarak avantajları aşağıda maddeler halinde verilmiştir :
· Yüksek malzeme kullanım oranı, düşük malzeme kaybı.
· Yüksek üretim hızları.
· Düşük maliyet
· Düzgün yüzey, yakın tolerans değerlerinin elde edilmesi.
· Karmaşık şekilli parçaların imalatı.
· Yüksek ergime sıcaklığına sahip metallerin imalatı.
· Yüksek yoğunluğa sahip parça üretimi.
· Metal matriks kompozit ve metal alaşımları üretimi.
· Üstün mikro yapısal özelliklere sahip parça üretimi.
· Belirli derecede gözeneklilik ve geçirgenlik [12].
T/M Uygulama Alanları
T/M uygulama alanları oldukça geniştir. Tungsten lamba teli, diş dolguları, kendinden
yağlamalı yataklar, otomotiv güç aktarma dişlileri, zır delici mermiler, elektrik kontakları ve
fırçaları, mıknatıslar, nükleer güç yakıtları elemanları, ortapedik protezler, iş makinesi
parçaları, yüksek sıcaklık filtreleri, şarz edilebilir piller ve jet motoru parçalarının üretimi T/M
kullanım alanlarına örnek olarak verilebilir. Metal tozlar boyalar, patlayıcılar, kaynak
elektrotları, roket yakıtları, mürekkepler, sert lehim bileşikleri ve katalizörlerde
kullanılmaktadır [8]. T/M kullanım alanlarından bir tanesi de savunma sanayisidir. Ateş
sanatı olarak bilinen piroteknik uygulamalar savunma sanayisi için oldukça önemlidir.
Piroteknik reaksiyonlar çok yüksek sıcaklık oluşturduklarından aydınlatmaya yol açarlar.
Piroteknikler havai fişek, işaret fişeği ve flaş tozu olarak kullanılırlar [14]. Genellikle demir
parçalarının üretiminde kullanılan T/M yöntemi otomotiv endüstrisinde oldukça geniş bir
kullanım alanına sahiptir. Düşük yoğunlukta parçalara ihtiyaç duyulduğu otomotiv endüstrisi
T/M yöntemini daha hafif parça üretimine doğru yöneltmektedir [4].
Toz Karakterizasyonu
Gaz atomizasyonu
Toz üretim teknikleri
Metal tozlarının imalinde kullanılan teknikler, tozların birçok özelliklerini tayin eder. Tozun
geometrik şekli üretim yöntemine bağlı olarak küreselden, karmaşık şekle kadar çok farklı
olabilmektedir. Tozun yüzey durumu da üretim yöntemine göre değişiklik göstermektedir.
Malzemelerin çoğu, özelliklerine uygun bir teknik kullanılarak toz haline getirilebilir. Bir çok
toz üretim tekniği arasından, ticari olarak şu teknikler kullanılmaktadır [1,2]:
Mekanik yöntemler
Kimyasal yöntemler
Elektroliz yöntemi
Atomizasyon yöntemleri
Mekanik yöntemler
Mekanik yöntemler talaşlı üretim, öğütme ve mekanik alaşımlama olmak üzere üç grupta
incelenebilir.
Talaşlı Üretim:
Bu yöntemle tornalama, frezeleme ve taşlama gibi talaş kaldırma teknikleri kullanılarak çok iri
ve karmaşık tozlar üretilir. Üretilen tozlar, öğütülerek ince tozlar haline getirilebilir. Toz
özelliklerinin kontrolündeki zorluk, oksitlenme, yağlanma, kir tutma ve diğer malzeme
hurdaları ile karışarak kirlenme problemleri olabilir. Yüksek karbonlu çelik tozları bu yöntemle
üretilir.
Öğütme:
Bir metal tozu üretim tekniği olmakla birlikte, diğer tekniklerle üretilmiş tozların kırılması için
de kullanılan öğütme, en çok bilyalı değirmenlerde yapılmaktadır. Kırılgan malzeme tozlarının
üretiminin yapıldığı bu yöntemde, temel prensip parçalanacak malzeme ile sert bir cisim
arasında bir darbe meydana gelmesini sağlamaktır.
Şekil 1. Bilyalı öğütme
Öğütülecek metal, içinde büyük çaplı sert ve aşınmaya karşı dayanıklı bilyaların bulunduğu
kaba, önceden kaba bir biçimde kırılmış olarak yerleştirilir. İri taneli öğütülecek malzeme
öğütücü kap içinde büyük çaplı, sert ve aşınmaya karşı dayanıklı bilyalar ile birlikte
döndürülerek veya titreştirilerek darbe etkisiyle çok küçük tozlara bölünür (Şekil 1).
Eğer öğütülen malzeme gevrek ise, bilyalarla çarpışmanın etkisiyle çok küçük tozlara bölünür.
Öğütülen malzeme sünek parçacıklardan oluşuyor ise, çarpışma sonucunda şekil değiştirerek
yassılaşırlar [3]. Homojen bir karışım için kaba konulacak bilyaların hacmi ve öğütülecek
malzeme miktarı çok önemlidir. Bilyaların hacmi kap hacminin yaklaşık yarısı ve öğütülecek
malzeme miktarı kap hacminin yaklaşık % 25’i oranında olmalıdır [2]. Demir alaşımları, demir
– krom, demir – silisyum v.b. kırılgan malzemeler mekanik olarak bilyalı değirmenlerde
öğütülürler.
Mekanik alaşımlama:
Şekil 2. Mekanik alaşımlama yöntemi
Mekanik alaşımlama (M.A.) yöntemi, kuru ve katı haldeki tozların birbirlerine periyodik olarak
kaynaklanmasını ve tekrar bu kaynakların kırılmasını sağlayarak daha ince ve homojen bir
mikroyapıya sahip yüksek dayanımlı kompozit malzemelerin üretilmesinde kullanılır [7]. M.A.
yönteminde tozlar kapalı bir kap içerisine konulur ve şaft döndürülür (Şekil 2). Tozlar, şaft
kolları ve bilyalar yardımı ile deforme edilir ve bu tozlarda kırılma ve soğuk kaynaklaşmalar
meydana gelir.
Kimyasal yöntemlerMetal tozlarının kimyasal yöntemle üretimi, metal oksitlerin (demir, bakır, tungsten, molibden,
nikel ve kobalt) CO veya hidrojen gibi indirgeyici gazlarla oksitlerinden kimyasal olarak
indirgenmesidir [2].
Kimyasal yöntemle üretilen sünger-demir tozu bu yöntemin önemli bir uygulama örneğidir.
Sünger demir, demir oksit cevherinin uygun nitelikte indirgeyici elemanlara indirgenerek
süngerimsi bir kütleye dönüştürülmesiyle elde edilir. Magnetit (Fe3O4), kok ve kireç taşı ile
karıştırılır ve seramik kaplara doldurulur. Karışım seramik kaplar içerisinde 1260 °C
sıcaklıktaki fırınlarda 68 saat bekletilir [3]. İndirgenmenin tamamlanması ile sünger demir
elde edilir. Şekil 3’de kimyasal yöntemle demir tozu imalatı görülmektedir. Elde edilen sünger
demir külçeleri yüksek sıcaklıkta (1260 °C) birbirine kaynak olmuş tozlardan oluştuğundan
öğütülerek istenilen tane büyüklüğüne getirilir. Hidrojen gazı altında 870°C’de tavlanarak
oksijen ve karbondan mümkün olduğu kadar arıtılır ve son olarak elekten geçirilir [8].
Şekil 3. Kimyasal yöntemle demir tozu üretimi [9].
Fe3O4 + CO à 3FeO + CO2 (2.1)
FeO + CO à Fe + CO2 (2.2)
Elektroliz yöntemiElektroliz yöntemiyle, oksitlerden oluşan tozlar katoda akım vermek suretiyle elektrolitik
banyoda çökertilir ya da iyi kırılabilme özelliğinde katot da toplanır (Şekil 4). Banyo teknesi
kurşun kaplıdır. Elektrolitik olarak bakır sülfat ve sülfirik asit kullanılır. Anot bakır katod ise
antimuanlı kurşundur [10]. Elektroliz yöntemi ile genel olarak bakır tozları imal edilir.
Şekil 4. Elektroliz ile toz üretimi [11].
Elektroliz yönteminde, elektrolitik banyoda çökertilen veya katotta toplanan metal kolaylıkla
öğütülerek ince toz haline getirilir ve üretilen tozlar yıkanarak elektrolitten iyice temizlenir.
Kurutma asal gazlar altında yapılarak oksitlenme önlenir [3]. Elektroliz sırasında oluşan
parçacıklar dendritik bir yapı gösterirlerse de daha sonraki işlemlerle bu yapı kaybolur.
Elektrolitik tozların en büyük avantajı yüksek safiyetleri, dolayısıyla iyi sıkıştırabilme
özelliklerine sahip olmalarıdır.
Atomizasyon Y öntemleriAtomizasyon, bir sıvı demetinin farklı boyutlardaki çok sayıda damlacıklara ayrılmasıdır [12].
Temel prensip, bir potanın dibindeki delikten akmakta olan ergimiş metalin üzerine yüksek
basınçlı gaz veya sıvı püskürtülmesidir (Şekil 5). Hava, azot ve argon sıklıkla kullanılan
gazlardandır ve su ise çok sık tercih edilen sıvıdır. Burada gaz veya sıvı, ergiyik haldeki metal
demetini farklı boyutlarda çok sayıda damlacıklara ayırır. Damlacıklar daha sonra katılaşarak
metal tozlarını oluştururlar. Bu üretim yöntemi üç ana bölüme ayrılır:
Ergitme
Atomizasyon
Katılaşma ve soğuma
Gaz atomizsyonu hakkında daha detaylı bilgi için tıklayınız
Şekil 5. Düşey gaz atomizasyon ünitesi.
Bu işlemlerden sonra çoğu zaman yüzey oksitlerinin azaltılması, gazlardan uzaklaştırma ve toz
boyutu dağılımı gibi ürünün istenen niteliklere getirilmesi için ek işlemler yapılmaktadır. Metal
tozlarının üretiminde yaygın olarak kullanılan atomizasyon yöntemleri paslanmaz çelik, pirinç,
demir, alüminyum, çinko, kalay ve kurşun gibi metal ve alaşımları için oldukça iyi sonuçlar
vermektedir [13]. Ayrıca atomizasyon yöntemleri, alüminyum ve alaşımlarının tozlarının
üretiminde en yaygın ve en ekonomik olan yöntemlerdir. Atomizasyon yöntemlerinden su
atomizasyonu, sıvı metalin su jeti ile parçalanması, gaz atomizasyonu ise gaz jeti ile
parçalanması olarak tanımlanır. Tipik bir suyla atomizasyon tankı Şekil 6’da verilmiştir.
Çevresel olarak yerleştirilmiş olan memelerde oluşan basınçlı su jetleri sıvı metali keserek
parçalar. Oluşan damlacıklar tankın dibine doğru hareket ederken soğuyarak katılaşırlar ve
dibe çökelirler. Su çok iyi bir soğutucu olduğundan, suyla atomizasyon tankları kısadır (1m
civarında). Gazla atomizasyonda benzeri şekilde oluşur. Ancak gazlar iyi soğutucu
olmadıklarından gazla atomizasyon tankları 6 m den uzundur [3].
Şekil 6. Su atomizasyon işlemi [2].
Gaz atomize tozlar küresel veya küresele yakın şekillidirler (Şekil 7). Bu yöntemle üretilen
tozların tane boyutu 20 – 300 mm arasındadır. Su atomize tozlar genel olarak karmaşık şekilli
olup, bu tozların sıkıştırılabilirlikleri ve sıkıştırılma sonrası ham mukavemetleri yüksektir. Su
atomizasyon yöntemiyle elde edilen tozların ortalama tane boyutu 30 – 1000 mm arasındadır
[14].
Şekil 7. Küresel şekilli gaz atomize kalay tozlarının genel yüzey görüntüleri.
Ergiyik metalden toz üretimi için merkezkaç kuvvetinin kullanılması olarak bilinen döner disk
santrifüj atomizasyon yönteminde, sıvı metal dönen bir disk üzerine akıtılır (Şekil 8). Disk
üzerindeki set ve yarıklara çarpan sıvı metal parçalanarak şekildeki gibi saçılır. Saçılan metal
parçacıklar soğutularak katılaşmaları sağlanır [11, 13].
Şekil 8. Döner disk atomizasyon yöntemi [11].
Döner elektrot kullanılarak yapılan santrifüj atomizasyon yöntemi ise, dönmekte olan
elektrotun ergiyen ucundaki sıvı metal damlaların atomize olması esasına dayanır (Şekil 9)
[15].
Şekil 9. Döner elektrot atomizasyon yöntemi [11].
Döner elektrot kullanılarak yapılan santrifüj atomizasyon yönteminde tozu elde edilecek
metalden yapılmış elektrot ile ergimeyen tungsten elektrot arasında ark oluşturulur. Ergiyen
elektrotun döndürülmesiyle, elektrik arkı altında oluşan damlacıklar savrularak parçalanır ve
tankta toplanır. Oksidasyonu önlemek için toz toplama tankı helyum, argon gibi asal gazlarla
doldurulur [11]. Döner elektrot yöntemiyle, kobalt, krom ve titanyum alaşım tozları
üretilmektedir [1].
Vakum atomizasyonu yöntemi, basınçlı gaz altındaki sıvı metale ani olarak vakum
uygulanması sonucu gazın genleşmesi ve metalin atomize olmasıyla gerçekleştirilen bir
metottur [16]. Bu yöntemde, Şekil 10’da görüldüğü gibi silindirik bir tankın alt kısmında sıvı
metal potası, üst kısmında da vakum atomizasyon odası bulunmaktadır. Vakum altındaki sıvı
metal önce belirli bir sıcaklığa kadar ile ısıtılır, bundan sonra bu bölüme hidrojen gazı
doldurulur. Potadaki sıvı metalde hidrojen gazı çözündükten sonra potayı yukarı taşıyan mil
potayı yukarı iterek seramik boruyu potaya daldırır. Üst kısımda vakum olduğu için sıvı metal
memeden geçerek parçalanır. Böylece metal ve alaşımlarından ince küresel tozlar üretilir
[11].
Şekil 10. Vakum atomizasyon yöntemi [11].
Şekil 11. Ultrasonik gaz atomizasyonu [18].
Ultrasonik gaz atomizasyon yönteminde ise, yüksek basınçlı gaz rezonans boşluklarının
birinden diğerine ivmelendirilerek ultrasonik ses dalgaları oluşturulur (Şekil 11) ve yüksek
katlılaşma hızına bağlı olarak çok ince ve küresel şekilli tozlar üretilir [17]. Atomizasyon
yöntemleriyle bir tozun ortalama boyutu, toz boyutu dağılımı, toz şekli, yüzey kompozisyonu
da dahil olmak üzere kimyasal bileşimi ve mikroyapısı kontrol edilebilir. Bu temel özellikler,
tozların ve bitmiş parçaların görünür yoğunluk, sıkıştırılabilirlik ve tokluk gibi özelliklerini
belirler [18]. Bunların yanı sıra, atomizasyon yöntemlerindeki yüksek toz üretim hızı,
ekonomik olarak bir üstünlüktür. Her atomize partikül bir ön alaşım veya küçük bir kütük
gibidir ve her partikülde bileşim aynıdır [1].
KAYNAKLAR DİZİNİ
[1] Lawley, A., 1992, Atomization: The production of metal powders, Metal Powder Industries
Federation, Princeton, New Jersey, USA.
[2] German, R.M., 1994, Powder metallurgy science,2nd edition, Metal Powder Industries
Federation, USA.
[3] Sarıtaş, S., 1994, Toz metalurjisi, Makine müh. el kitabı, MMO, 2.Baskı, I.Cilt.
[4] TS 3087, 1978, Toz metalurjisi – terimler, TSE, Ankara.
[5] Ünal, R., 1995, Gaz atomizasyonu ile metal tozu üretimi değişkenlerinin araştırılması,
Yüksek Lisans Tezi, Gazi Üniversitesi, Ankara.
[6] Sinter Metal A.Ş., Katalog.
[7] Çiftçi, İ., 2003, Alüminyum esaslı kompozitlerde takviye oranı ve boyutunun mekanik
özellikler ve işlenebilirlik üzerine etkisinin araştırılması, Doktora Tezi, Gazi Üniversitesi,
Ankara.
[8] Turan, H., 1993, Gaz atomizasyonu ile metal tozu üretimi, Yüksek Lisans Tezi, Gazi
Üniversitesi, Ankara.
[9] http://www.turktoz.gazi.edu.tr.
[10] Ersümer, A., 1970, Toz metalurjisi sert metal sinterleme, İstanbul Teknik Üniversite
Matbaası, İstanbul.
[11] Baksan, B., Gürler, R. 2003, Toz Metalurjisinin Savunma Sanayiinde Uygulanması,
Osmangazi Üniversitesi, Metalurji Enstitüsü, Eskişehir.
[12] Kaysser W.A., and Rzesnitzek, K., 1990, Principles of atomization, Science of Sintering, Ed.
D.P. Uskokovic, Plenum Press, 157 – 174.
[13] Sarıtaş, S., and Doğan, C., 1994, Metal powder production by centrifugal atomization, Int.
J. Powder Metallurgy, 30, 419 – 427.
[14] http://web.sakarya.edu.tr/~aokurt/dersler/tozuretim.htm.
[15] Lawley, A., 1977, An overview of powder atomization processes and fundamentals, Int. J.
Powder Metallurgy & Powder Technology, 13(3), 169 – 188.
[16] Champange, B., Angers, R., Fiset, M., 1984, Characteristics of powders produced by
rotating electrode process, MPR.
[17] Rai, G., Lavernia, E., and Grant, N.J., 1985, Powder size distribution in ultrasonic gas
atomization, J. Metals, 22 – 26.
[18] Klar, E., and Fesko, J.W., 1984, Production of metal powders, Metals Handbook, 9th ed.
Vol. 7, Powder Metallurgy, 25 – 51, Oh
Tozların karıştırılması
Tozların karıştırılması V veya Y tipi karıştırıcılar adıyla bilinen çift borulu ve çift-koni
karıştırıcılarda yapılmaktadır (Şekil 1). Karıştırma işlemi, tozların tane boyutuna ve şekline
göre yığılmasını önlerken, akma hızını ve görünür yoğunluğunu da değiştirir. Karıştırma
işleminin uzun tutulması taneciklerin kırılarak küreselleşmesine ve önemli ölçüde plastik
deformasyona uğramasına sebep olabilir. Buda tozun sıkıştırılabilme özelliğini azaltıp,
şekillendirme sırasında gerekenden fazla soğuk işlem gerektirir.Sinterleme dahil bütün işlem
kademelerinin değerlendirilmesi yapılmadan yeterli derecede karıştırma yapılıp yapılmadığına
karar vermek oldukça güçtür.
Şekil 1. Karıştırıcı.
Tozların Preslenmesi (Sıkıştırılması)
Sıkıştırma bir yük altında serbest yapıdaki toz partiküllerinin istenilen şekle dönüştürülmesi
için yoğunluk kazandırma işlemi olarak tanımlanabilir. Tozların sıkıştırılmasındaki ana amaç
ham yoğunluk ve dayanımın elde edilmesidir [14]. Bu işlem için genellikle hidrolik, mekanik
ve pnömatik presler kullanılmaktadır. Preslerin uyguladıkları basınç değerleri 70 ila 700 MPa
arasındadır ve pratikte kullanılan basınç değerleri ise genellikle 145 – 450 MPa arasındadır
[19]. Bir çok halde preslemeden önce tozlar 400 – 800 °C arasında bir ısıtmaya tabi tutulur.
Böylece oksitler, rutubet, karbon, kükürt ve fosfor mümkün mertebe ortamdan uzaklaştırılmış
olur. Ayrıca ısıl işlem tozların sertliklerini de azaltır. Böylece tozların sıkıştırılabilme imkanı
artar. Sıkıştırılabilme tavlama sıcaklığı arttıkça, oksijen azaldıkça artar. Presleme sıcak veya
soğuk yapılabilir [20]. Şekil 2’de tipik bir eksenel presleme işleminin basamakları
görülmektedir.
Şekil 2. Presleme işleminin basamakları; 1. İşlem başlangıcı, 2. Toz doldurma, 3. Presleme
başlangıcı, 4. Preslemenin bitişi, 5. Preslenmiş parçanın çıkarılması [9].
Anasayfa
Dersler
Projeler
Toz Metalurjisi
Haberler
Özgeçmiş
Sosyal Faaliyetler
İletişim
Toz Metalürjisi
Toz Üretimi
Şekillendirme
Sinterleme
İlave İşlemler
DPÜ TM Lab.
Faydalı sayfalar
Sinterleme
Sinterleme, gözenekli yapıda bir form kazandırılmış tozların yüzey alanının küçülmesi, partikül
temas noktalarının büyümesi ve buna bağlı olarak gözenek şeklinin değişmesine ve gözenek
hacminin küçülmesine neden olan ısıl olarak aktive edilmiş malzeme taşınımı olarak
tanımlanabilir. Sıkıştırılmış toz parçalar arasındaki bağlantı yapışma, mekanik kitlenme ve
benzeri türden zayıf bağlar olup kristal kafes içerisindeki bağ dayanımına kıyasla çok zayıf
kalmaktadır [14]. Bu sebeple; sıkıştırılmış ham yoğunluktaki T/M parçalarına mukavemet ve
yüksek yoğunluk kazandırmak amacıyla ergime noktasının altındaki sıcaklıkta ısıl işlem
uygulanır. Sinterlemenin başlaması noktasal olarak temas halinde bulunan toz parçacıklarının
katı-hal bağına dönüşümü ile olur. Sinterleme işlemi sırasında, nokta teması ile başlayan, ara
parçacık bağının gelişmesi ile devam eden mekanizmaya çift-küre sinterleme modeli
denilmektedir (Şekil 1). Bu modelde, parçacık temasının sonucunda oluşan boyun
büyümesiyle yeni bir tane sınırı oluşur ve iki parçacık tek bir parçacık oluşturacak şekilde
birleşir.
Şekil 1. Çift-küre sinterleme modeli [2].
Sinterleme sıcaklığı, tek bileşenli sistemlerde metalin ergime sıcaklığının 2/3 veya 4/5’i
alınarak tespit edilirken, birden fazla bileşenli sistemlerde ise sinterleme sıcaklığı, ergime
sıcaklığı yüksek olan bileşenin ergime sıcaklığının altında, ergime sıcaklığı düşük olan
bileşenin ergime sıcaklığının üzerinde seçilir. Demir alaşımları 1000 – 1300 °C, refrakter
metaller 2000 – 2900 °C arasındaki sıcaklıklarda sinterlenirler [20]. Sinterleme süresi
kullanılan malzemeye göre değişir. Sinterleme sıcaklığı yükseldikçe sinterleme süresi kısalır.
Toz kütlelerinde, sahip oldukları büyük yüzeylerden dolayı yüzey enerjisi bulunur. Sinterleme
sırasında tozların birbiriyle bağlanması ve toz yüzeylerinin düzelmesiyle yüzey alanları azalır
ve böylece yüzey enerjisi de azalır.
Bölüm 1. GİRİŞ
Toz metalürjisi çok küçük partikülleri birbirine bağlayarak parça haline getirme işlemidir. Daha geniş bir ifade ile toz metalürjisi, toz şeklindeki malzemelerin preslenesi ve takiben yüksek sıcaklıkta sinterlenmesi ile parça imalatını kapsamaktadır. İnce partikül şeklindeki saf metaller, alaşımlar, karbon, seramik ve plastik malzemeler birbirleriyle karıştırılarak basınç altında şekillendirilirler. Daha sonra bu parçalar ana bileşenin ergime sıcaklığının altında bir sıcaklıkta sinterlenerek partiküllerinin temas yüzeyleri arasında kuvvetli bir bağ oluşturulur ve böylece istenilen özellikler elde edilir. Toz metalürjisi küçük, karmaşık ve boyutsal hassasiyeti yüksek parçaların seri imalatına son derece uygundur. Malzeme kaybı çok azdır, belirli derece porozite (gözenek) ve geçirgenlik elde edilir.
Metal tozlarının boyutları mikron mertebesindedir. Presleme işlemi oda sıcaklığında ve bazen de yüksek sıcaklıklarda yapılır. Toz metalürjisi ile üretilen parçaların büyük bir kısmında elde edilen boyutsal hassasiyet ve yüzey kalitesi talaşlı işlem gibi ekstra operasyonlara olan gereksinimi ortadan kaldırmaktadır.
Bölüm 2. METALSEL TOZLAR
Toz metalürjisinde kullanılan malzeme madenler,
alaşımlar, madensel metalloid tozların karışımlarıdır. Bu
tozların hazırlanmasında sanayide bir çok usuller vardır.
Bu usuller mekanik ve fiziko-kimyasal olarak iki kısma
ayrılır. Bu tozlar arasında tane büyüklüğü, tane şekli ve
granülometrik intizam bakımından önemli farklar vardır.
2.1 TOZLARIN HAZIRLANMASI
2.1.1 Mekanik Usuller:
a-)Kaba ve ince öğütme:Metalsel tozlar elde etmek
gayesiyle kullanılan bu çok basit usul, metali tornalama,
planyalama, frezeleme ve eğeleme gibi işlemelerde
mekanik olarak küçük zerreler haline getirilmesinden
ibarettir. Fakat bu şekilde elde edilen demir ve
magnezyum tozlarının toz metalürjisinde önemli bir
tatbikatı yoktur.
Hammadde kafi derecede kırılgan ise, kaba bir
öğütmeden sonra ince bir öğütme yapılır. Çimento
endüstrisindeki gibi sert maddelerin öğütülmesinde
kullanılan tesisat, toz metalürjisinde malzeme miktarı az
olduğundan fazla kullanılmaz. Malzemenin cinsine göre
sert porselenden bilyeli öğütücüler veya sert alaşımla
kaplı çelik öğütücüler kullanılır.
Ancak az sayıda metaller (manganez, krom,
antimon, bizmut gibi) bilyeli öğütücülerde
öğütülebilirler. Bu mahzur muhtelif usullerle
giderilebilir. Mesela mümkün olduğu kadar yüksek
safiyette bir demir cevherinden, direkt redükleme ile
elde edilecek gözenekli demir, bilyeli öğütücülerde
istenildiği kadar ince bir toz haline getirilebilir.
Redükleme esnasın da elimine edilmeyen ve toza
karışan gayri safiyetlerin mevcudiyetlerini unutmamak
gerekir.
Diğer taraftan, elektroliz yolu ile, kırılgan ve
küçük taneli elektrolitik demir de elde edilebilir. Bu da
bilyeli bir öğütücüde istenen incelikte bir toz haline
getirilebilir. Böylece elde edilen demir tozu özellikle
yüksek frekans bobinlerinin nüvelerinde kullanılır.
Demir-Nikel alaşımlarının magnetik özelliklerinin
iyiliği ve nüve imalinde yumuşak demir imalinde
kullanabilecekleri anlaşılınca, bu alaşımları toz
metalürjisi yolu ile hazırlamak icabetti. Kolaylıkla
haddelenebilmeleri ve sıcakta dövülebilmeleri için demir
– nikel alaşımları manganez ve magnezyum vasıtasıyla
deokside ve desülfüre etmek düşünüldü. Manganez ve
magnezyum ilavesi ihmal edilse bile malzeme belirli bir
minimum sıcaklığın altında yapılırsa malzeme
parçacıklar (kırıntılar) haline gelir.Küçük taneler elde
etmek için blok yüksek sıcaklığa kadar ısıtılır ve
müteaddid haddeleme tabi tutulur. Son haddeleme
sıcaklığını yukarda sözü edilen minimum sıcaklığın
biraz üstünde olacak şekilde seçmelidir. Böylece son
haddeleme ile metal toz haline gelir.
Sünek metallerinin bilyeli öğütücülerde öğütülmeleri
imkan bulunamamıştır, zira öğütme esnasında iri taneler
sadece yuvarlaklaşmakta, küçük taneler ise öğütücü
cidarlarına ve bilyelere yapışmaktadır. Tok bileşenli
metallerin pervaneli öğütücülerde arzu edilen
granülometrik terkipte bir toz haline getirilebilmeleri
önemli bir ilerlemedir. Bu usule “Hametag” usulü denir.
Bu usul tok metallerin (demir, bakır, alüminyum gibi)
tozların hazırlanmasında, kaba toz haline getirilmiş
kırılgan alaşım ve metallerin ince olarak
öğütülmelerinde kullanılır.
Pervaneli öğütücü, içinde karşılıklı iki mil üzerinde sert
manganezli çelikten veya sinterlenmiş sert alaşımdan
birer pervane bulunan bir kaptan ibarettir. Bu pervaneler
ters yönde çok yüksek ve eşit hızlarda dönerler. Toz
haline getirilecek malzeme böylece öğütülürken
meydana gelen iki ters ve çok hızlı gaz cereyanı da toz
haline gelmiş partikülleri sürükler. Öğütücüler otomatik
olarak yüklenebilirler. Toz partiküllerinin
oksitlenmesine mani olmak için genellikle azot gibi
redükleyici veya inert bir atmosfer altında çalışabilir.
Pervanelerin şekillerine, boyutlarına ve dönüş hızlarına
bağlı olarak muhtelif şekilli taneler ve farklı
granülometride tozlar elde edilir. Bu tozların müstesna
sıkıştırılabilme özellikleri vardır. Kullanılma sahalarına
misal olarak: makine parçaları ve gözenekli yatak
imalinde kullanılan bakır tozları gösterilebilir.
Yukarıda sözü geçen toz hazırlama usullerinin
avantajları, basitlikleri ve ucuz olmaları; dezavantajları
ise elde edilen tozlarda, öğütülen maddeden ileri gelen
gayri safiyetlerin bulunmalarıdır.
b-)Granülasyon ve pülverizasyon:Ergimiş bir metalin
granülasyonu metalsel tozların hazırlanmasında kolay
tatbik edilen ve çok ucuz bir usuldür. Granülasyon, suda
granülasyon veya ergimiş metalin katılaşması esnasında
karıştırılarak elde edilen granülasyon diye ikiye ayrılır.
Su içine ergimiş metalin dökülmesiyle elde edilen
granülasyon eskiden beri bilinmektedir. Mesela ergimiş
kurşun su ile dolu bir kaba bir elekten geçirilerek
dökülür. Kurşun damlaları daha havada düşerken önemli
bir soğumaya uğrarlar. Kurşuna arsenik ilave ederek
damlaların uzaması önlenir.
Birçok metaller katılaşırken karıştırıldıklarında
toz haline gelirler. Bu usul, kaba alüminyum tozlarının
elde edilmesinde kullanılır. Ergimiş alüminyum
soğuması esnasında mekanik olarak karıştırılır.
Kadmiyum, çinko, kalay tozları da bazen böyle elde
edilir. Bu usulle kurşun – kalay alaşımı tozlarının
hazırlanması teklif edilmiştir. Tozun hazırlanması denge
diyagramının likidüs ve solidüs eğrileri arasındaki
sıcaklık aralığında olur.
Pülverizasyon usullerinden biri, sıvı dar bir
püskürtücüden fışkırtmak ve fışkıran metal hüzmesi
üzerine su buharı, basınçlı hava veya başka bir gaz
cereyanı yollamaktan ibarettir. Böylece sıvı metal toz
haline getirilirken aynı zamanda da partiküllerin çabuk
soğumaları sağlanır. Tozun oksidasyonu azdır. Tanelerin
boyut ve şekilleri su buharının, basınçlı hava veya gazın
hızı ayarlanarak değiştirilebilir. Bu usul bilhassa
alüminyum, bakır ve demir tozlarının elde edilmesinde
kullanılır.
Diğer bir usul de şöyledir:Suyla çevrelenmiş ince bir
metal malzemesi, yüksek hızla dönen ve kanatları haiz
bir disk vasıtasıyla santrifüj kuvvetten faydalanarak ince
partiküllere ayrılır(şekil 2.2).Bu usulle bileşenleri
karışabilen bütün alaşımlar toz haline getirilebileceği
gibi aynı usul bileşenleri sadece sıvı halde karışabilen
alaşımlara da tatbik edilebilir(Fe-Cu ve Cu-Pb
alaşımları).
2.1.2 Fiziko –Kimyasal Usuller:
a-)Gaz fazından itibaren hazırlanması:Genellikle
kaynama sıcaklıkları düşük olan metal tozlarının
hazırlanmasında kullanılan bu usul, önce metali
buharlaştırmak ve bu buharı yoğunlaştırmaktan ibarettir.
Çinko tozu bu usulle hazırlanır. Çinko oksidinin karbon
ve karbon monoksit vasıtasıyla redüklenmesiyle elde
edilen çinko bir karni içinde buharlaştırılır. Elde edilen
buhar yoğuşturulur. Karbon monoksit atmosferinin
içinde az miktarda karbon dioksit ve oksijen
bulunmalıdır. Böylece yoğuşan çinko partikülleri ince
bir oksit tabakasıyla kaplanır. Bu ise partiküllerin
aglomerasyonunu önler.
Çinko partikülleri küresel olup dış görünüşleri
karbonil metallerinkine benzer. Karbonil usul, özellikle
sanayide saf demir ve nikel tozlarının hazırlanmasında
kullanılır. Yüksek basınç altında demir ve nikel
mineralleri karbon oksidi ile muamele edilir; bunlardan
en önemlileri demir pentakarbonil [Fe(CO)5] ve nikel
tetrakarbonil [Ni(CO)5] ‘dir.
b-)Yüksek sıcaklıkta metalsel terkiplerin
redüklenmesi:Bu usulle hazırlanan volfram ve
molibden tozları, elektrik ampulleri ve vakumlu tüplerin
imalinde, kobalt tozu ise sert alaşımların elde
edilmesinde kullanılır. Bu tozlar tercihen oksitlerin
hidrojenle redüklenmesiyle elde edilirler. Aynı usul ile
büyük miktarlarda demir, nikel ve bakır tozları
hazırlanabilir. Redükleme sıcaklığı metalin veya
metalsel terkibin ergime sıcaklığının altında olmalıdır.
Oksit partiküllerinin boyutlarının, hidrojenin saflığının
ve rutubet derecesinin, redükleme müddet ve
sıcaklığının uygun olarak seçilmesiyle toz tanelerinin
şekli, büyüklük ve dağılışını belirli sınırlar içinde
değiştirmek mümkündür. Genel olarak en ince tozlar
alçak sıcaklıkta redükleme ile elde edilir. Toz tanelerinin
iriliği redükleme sıcaklığı ve müddetiyle ve redükleyici
gazın içindeki su miktarıyla artar. Redükleyici olarak
hidrojen, karbon monoksit, amonyak, metal buharları
(alkali metal buharları gibi) kullanılabilir. Endüstride bu
işlem devamlı çalışan fırınlarda yapılır. Kullanılan oksit,
nikel veya demirden mamul yassı sepetler içinde fırına
sokulurken aksi yönde de hidrojen sevk edilir.
c-)Ergimiş veya erimiş tozların redüklenmesi:
Metalin tuzlu bir solüsyonunun, redüksyonla kimyasal
olarak çökeltilmesi, metalsel tozların hazırlanmasında
kullanılan en eski usullerden biridir. Platin, altın ve
gümüş tozları bu usulle elde edilir. Diğer bir misal de,
çok ince kalay tozlarının çinko talaşları ile, kalay
klorürlü bir klorüdrik solüsyonda çökeltilmesidir.
Çökeltme gereci olarak alüminyum da kullanılabilir.
Redükleme veya alüminyum tozunun oksit tabakalarını
elimine etmek ve böylece reaksiyonu mümkün kılmak
için bir aktivasyon vasıtası kullanılmalıdır(sulandırılmış
bir kloridrik asit, sodyum klorür veya cıva klorürü
solüsyonu gibi).
Çökelen metalin sünger gibi bir görünüşü olup
öğütme ile kolayca toz haline getirilebilir. Tantal,
niobyum, titan ve diğer nadir metallerin (uranyum,
toryum, berilyum, zirkonyum) tozlarını hazırlamak için
metalin klorür, florür gibi alkali veya alkali toprak bir
metalle ergimiş bir tuzunu bir bomba içinde dekompoze
edebiliriz. Elde edilen reaksiyon ürünü suda yıkanıp saf
metalsel bir toz elde edilir.
d-)Metalsel tozların elektrolitik olarak
hazırlanması:Ergimiş veya erimiş bir tuzun elektrolizi
ile metalsel tozların hazırlanması teknikte önemli bir yer
işgal eder. Sulu solüsyonların elektrolizi, demir, bakır,
kurşun ve kalay tozlarının hazırlanması için bilhassa
uygundur. Direkt olarak metalsel tozun elde edilmesi
için akım şiddetinin büyük, elektrolit solüsyonunun hızlı
banyo sıcaklığının yüksek olması gerekir. Uygun tuz
karışımının elektrolizi başlıca vanadyum, niobyum,
tantal, titan, zirkonyum, toryum ve uranyum tozlarının
hazırlanmasında kullanılır.
e-)Diğer fiziko – kimyasal usuller:Oksitlerin veya diğer metalsel tertiplerin yüksek sıcaklıkta dekompozisyonu ile de metalsel tozlar hazırlanabilir.
Metalsel bir hidrürü (kalsiyum hidrür gibi)
metalsel bir oksit (titan veya zirkonyum oksit ) üzerine
tesir ettirerek ve meydana gelen hidrürü ayrıştırarak
kullanılan oksidi meydana getiren metalin tozunu elde
etmek mümkündür.
f-)Sert mamullerin tozlarının hazırlanması:Sert
alaşımların imalinde kullanılan volfram, molibden, titan
ve tantal karbürlerin sert tozları, tozların ise (kurum)
müvacehedesinde 1300° ile 1900° arasında
ısıtılmalarıyla elde edilir. Karbürler genellikle levhalar
halinde çökelirler. Bu levhalar bilyeli veya pervaneli
öğütücülerde ince toz haline getirilir.
Ergime dereceleri yüksek nitrürler metal tozunun
veya karbon ve metalsel oksit karışımının azot veya
amonyak cereyanı içinde yüksek sıcaklıkta (1100° ile
1300° derece) ısıtılmasıyla elde edilir. Toz haline saf
borür, saf metal tozunun bor ile vakumda 1800° ila 2200°
derece arasında ısıtılmasıyla elde edilir.
Metalsel silisyürler de metal tozunun silisyum
veya silisyürler üzerinde etkimesiyle elde edilirler.
2.2 METALSEL TOZLARIN FİZİKO-KİMYASAL
ÖZELLİKLERİ
Sinterlenen cisimlerin özellikleri kullanılan
metalsel tozun kimyasal fiziksel özelliklerine sıkı sıkıya
bağlıdır.
2.2.1 Fiziksel özellikleri:Bu özelliklerden en önemlileri
yığmadan evvel ve sonraki hacim, tanelerin şekli ve
büyüklüğüdür.
a-)Yığmadan evvel ve sonra hacim ve
yoğunluk:Yığmadan evvel ve sonraki hacim, imalatın
endüstriyel kontrolünde çok kullanılan kaba bir kriterdir.
Yığmadan evvelki yoğunluğu bulmak için toz, hacmi
bilinen bir kaba doldurulur. Kap hacmi genellikle 100
cm³ alınır. Kap tartılır(boyut: gr/100 cm³). Tozun
ağırlığı bulunduktan sonra, yığmadan evvelki yoğunluğu
(boyut: gr/1 cm³) bulmak için 1 cm³ tozun ağırlığı hesap
edilir. Yığmadan evvelki yoğunluğun tersi yığmadan
evvelki özgül hacmi verir (boyut:cm³/1 gr). Bu değer
daha ziyade belirli bir miktarda tozu (mesela 100 gr) bir
silindire doldurarak ve silindir üzerinden tozun işgal
ettiği hacmi okuyarak tayin edilir (boyut: cm³/100 gr).
Yığmadan sonraki hacmi tayin etmek için belirli
ağırlıkta toz (tercihen 100 gr) bir silindire doldurulur ve
elle veya mekanik bir tertibatla sıkıştırılır. Böylece
mümkün olduğu kadar yoğun bir aglomerasyon elde
edilir. Tozun işgal ettiği hacim silindirin üzerinden
okunur. 1 gr tozun işgal edeceği hacim hesaplanarak
yığmadan sonraki özgül hacim bulunur (boyut: cm³/1
gr). Bu değerin tersi yığmadan sonraki özgül kütle veya
yığmadan sonraki yoğunluğu verir (boyut:gr/1 cm³).
b-)Tanelerin büyüklüğü ve granülometrik
analizi:Metalsel bir tozun tanelerinin boyut ve şekilleri
birbirinden farklıdır. Toz metalürjisinde kullanılan
tozların tanelerinin boyutları 1ila 4 mikron arasındadır.
Granülometrik dağılımı tayin etmek için toz tanelerinin
ortalama büyüklüğüne göre elek analizi, mikroskobik
muayene vs. gibi farklı usuller tatbik edilir.
Elek analizi:Bu usulle, tanelerin 50 mikrondan büyük
olmaları halinde, granülometri hakkında bir fikir
edinilebilir. Analizin laboratuarda yapılması için
muhtelif boyda elekleri bulunan birçok ticari aletler
vardır. Elekler metalsel veya ipek tellerden yapılmıştır.
Birim alanda mevcut delik sayısı eleği karakterize eder.
Elek analizinde standart bir ölçü tavsiye edilir.
Bunun için 100gr. toz belirli bir zaman sarsılır. Muhtelif
eleklerde toplanan tozlar tartılarak granülometrik
dağılım elde edilir. Sarsma müddetini değiştirerek
yapılan muhtelif analizlerin neticeleri arasındaki farklar,
sarsma müddeti uzadıkça azalır. Sarsma müddetini 20
dakika alırsak hata ihmal edilebilir. 3 ila 5 dakikalık bir
sarsma neticesinde yapılacak hata da kabul edilebilir.
n tane elek kullanılırsa n+1 sınıfa ayrılır. Genellikle tozu
4 veya5 sınıfa ayırmakla iktifa edilir
Mikroskobik
analiz:50
mikrondan
küçük tanelerin
büyüklük ve
dağılımını
veren yegane
direkt metot olan
mikroskobik
analiz
sayesinde
tanelerin hakiki
boyutları,
belirli bir
miktar
toz içindeki tane sayısı tespit edilir. Bu
metot aynı zamanda tanelerin şekli hakkında
kati bilgiler de verir.
Tanelerin boyutlarını ölçmek için toz ince bir tabaka halinde bir levha üzerine yayılır veya özel bir malzeme içine gömülür. Mesela volfram tozu bakır veya bronz tozu ile karıştırılıp sinterlenir veya bakırın veya bronzun ergime noktasına kadar ısıtılır. Gömme işleminin saydam (Plexiglass gibi) plastik malzeme içinde yapılması çok pratiktir. Plastik malzemenin tozu ile incelenen metalsel toz karıştırılarak elde edilen karışım takriben 150° sıcaklıkta preslenir. Bu şekilde hazırlanan malzeme adi bir metalografik preparat gibi muamele edilir. Partiküllerin boyutları direkt olarak ölçüldüğü gibi, görüş alanı içindeki bir bölgede mevcut partiküllerin sayısı da tespit edilir. Bu son halde, yardımcı maddenin belirli bir hacmi içindeki toz miktarından hareketle tanelerin büyüklüğü hesap edilebilir. Hakiki D çapı ile, ölçülen ortalama d çapı arasındaki bağıntı aşağıdaki gibi olur
c-)Tanelerin şekli:Tanelerin şekli ve
yüzeysel yapıları tozun sıkıştırılabilme
özellikleri üzerine çok tesir eder. Partiküllerin
şekli tozun hazırlanışına bağlıdır.
Mekanik usullerle hazırlanan metalsel
tozların şekilleri küresel olmaktan çok
uzaktır.Lamel şeklinde olan partiküllerin
kenarları gayrı muntazam ve dantelli olup
genişlik ve uzunlukları genellikle
kalınlıklarından daha büyüktür.
Granülasyon ve pülverizasyonla elde
edilen veya bir gaz fazından itibaren
hazırlanan tozların şekilleri genellikle
küreseldir. Bunların yüzeyleri düz ve
muntazam (karbonil metaller, çinko, kurşun)
olabileceği gibi, pürtüklü ve çatlak
(Alüminyum, demir) da olabilir.
Metalsel bir terkibin yüksek sıcaklıkta
redüklenmesi ile veya erimiş veya ergitilmiş
bir tuzun redüklenmesi ile hazırlanan tozların
taneleri iğne şeklinde olup sünger gibi
yapıları vardır. Elektronik mikroskopla
bakılınca, bu tozlar bir “Kaktüs” görünüşünü
andırırlar. Bunun sebebi iğne şeklinde
kristallerin mevcudiyetidir. Bu iğneler en
büyük kristallere saplanmışlardır.
Elektrolize hazırlanan metalsel tozların
“Fujer” şeklinde dendritik yapıları vardır.
Redükeme ve elektrolize hazırlanan tozların
dış görünüşleri arasında bir benzerlik vardır.
Alçak sıcaklıkta hazırlanan sert mamul
tozlarının tane şekilleri temel metallerin
tozlarının tane şekillerine benzer. Yüksek
sıcaklıkta hazırlanan sert maddelerin tozları
genellikle mekanik olarak öğütülmesi
gerekir. Bunların mikroskobik görünüşleri
sert taş parçacıklarına benzer.
d-)Akma faktörü: Bu faktör, gözenekli
yatak imalatçıları tarafından tayin edilen ve
sıvıların viskozitesine benzeyen bir
büyüklüktür. Bu büyüklük tepe açısı belirli,
konik bir kabın alt kısmında açılan bir
delikten birim zamanda geçen toz miktarıyla
ölçülür. Akma faktörü, yatak malzemelerinin
imalinde sık sık kullanılan mekanik preslerin
çalışma intizamının tayininde mühim rol
oynar. Bu faktör, ölçüldüğü yerin sıcaklığına
ve rutubet durumuna göre değişir.
e-)Tozların sıkıştırılabilmesi: Yukarda
incelenen fiziksel özellikler, tozların
preslenmesinde büyük rol oynayan
faktörlerdir. Tozun preslenme esnasındaki
hareketi, şekil verilebilme özelliğine (yani
presleme ile elde edilen parçanın şekil ve
kenarlarının kararlılığına) ve sıkıştırma
endisi’ne (yani bir basınç tatbikiyle elde
edilen numunenin yoğunluğuna) tabidir.
Şekil verebilme özelliği herhangi şekilli
parçalar üzerinde tayin edilebilir. Granüle
tozdan mamul (mesela karbonil demir tozu)
preslenmiş malzemenin sıkıştırma endisi
nispeten büyük; şekil ve açıların muhafaza
edilme özelliği ise kötüdür. Dolayısıyla bu
malzemeler, sıkıştırmadan sonra dikkatle
kullanılmalıdır.
2.2.2 Kimyasal özellikler:Metalsel tozların
en önemli kimyasal özellikleri saflıklarıdır.
Saflık adi kimyasal analizle tayin edilebilir ve
sinterlenmiş cisimlerin imalatına ve bilhassa
özelliklerine birinci derecede tesir eder.
Metalsel tozların saflığı büyük ölçüde temel
maddelerin sağlığına bağlıdır . Mesela kendi
oksitlerinin hidrojenle redüklenmesiyle elde
dilen volfram, kobalt ve demir tozlarının
saflığı, pratik olarak, kullanılan oksidin
saflığındadır.
Oksijen ve karbon gibi gayri safiyetlerin
malzeme içinde ne şekilde bulundukları da
önemlidir. Mesela oksijen levhaları, erimiş
oksit veya absorbe edilmiş gazlar halinde
bulunabilir. Oksitlerin redüklenmesi ile
hazırlanan metalsel tozlar genellikle
muntazam oksit enlüzyonları (kalıntı) ihtiva
ederler. Elektroliz, granülasyon veya
pülverizasyonla elde edilen tozlardan oksijen
genellikle oksit enlüzyonları halinde bulunur.
Karbon ise serbest karbon (grafit), karbür
veya katı solüsyon hallerinde bulunur.
Mekanik olarak hazırlanmış metalsel
tozlar öğütücü organlarından ileri gelen gayrı
safiyetler ihtiva ederler (demir, manganez,
karbon vs.). Mesela sert alaşımların imalinde
kullanılan sert mamullerin veya bir karbürle
bir yardımcı metal karışımının ince tozları,
%0,5 ila 1,5 demir ihtiva ederler. Elektrolize
hazırlanan metalsel tozlar çok saftır; toplam
gayrı safiyet %2 yi geçmez. Karbonil tozların
ihtiva ettikleri oksijen ve karbon miktarı
%1,5’e kadar yükselebilir. Karbon monoksitin
dekompozisyonundan ileri gelen bu gayrı
safiyetler tozun bir ön ısıtma ameliyesinden
sonra sinterlenmesiyle elimine edilebilirler.
Demirde bulunan kükürt, fosfor, manganez
silisyum gibi gayrı safiyetler tozlarda
bulunmazlar. Granülasyonla elde edilen
tozların kimyasal bileşimi ergiyen metalin
bileşimine tekabül eder. Bunların ihtiva
ettikleri oksit filmleri hidrojen içinde yapılan
bir tretmanla elimine edilirler.
Metalsel bir tozun kimyasal kararlılığı
yüzeyi çok büyük olduğundan topak metalin
kararlılığından çok daha azdır. Mesela tel
veya yaprak halinde bulunan tantal, asitlere
iyi dayanan metallerden sayıldığı halde toz
halinde, kloridrik asit, sülfürik asit ve nitrik
asit tarafından nispeten daha kolaylıkla
etkilenir. Metalsel tozların, havada bir oksit
tabakasıyla kaplanmaya, örtülmeye
temayülleri de yüzeylerinin büyük olmasıyla
izah edilebilir. enm.blogcu.com.Su buharı da
ince metalsel tozlar tarafından kolaylıkla
absorbe edilir (yüzeye yapışır). Metalsel
karbürlerin imali gibi bazı hallerde, ince
tozların kimyasal afiniteleri bir avantaj teşkil
eder. Volfram, hidrojen içinde, 1400°ila 1600°
arasında kömür veya grafitle karbür
vermediği halde, volfram tozu-is karışımı,
1250° nin üzerinde ısıtılarak kolayca volfram
karbür elde edilebilir.
Birçok hallerde tozlarda bazı gayrı
safiyetlerin bulunmasına müsaade edildiği
gibi, sinterlenen malzemenin tozlarına
bilhassa yabancı maddeler katılır. Mesela
elektrik ampullerinde kullanılan volfram
tellerinde yeniden billurlaşmayı önlemek için
saf volfram tozuna toryum veya alüminyum
oksit ilave edilir.
Metalsel tozların renkleri kimyasal
bileşimlerine, bilhassa ihtiva ettikleri oksijen
miktarına bağlıdır. Elektrolize hazırlanmış
bakır tozu, genellikle başlangıçta bakırın tipik
kırmızı rengindedir. Fakat, elektrolitin
elimine edilmesi ve yüzeysel kurutmadan
sonra, bakır tozu oksidasyona uğrayarak
parlaklığını kaybeder ve kırmızı-kahverengi
bir renk alır. Redükleme ile hazırlanarak
billurlaşmış ve oksijen ihtiva etmeyen
volfram tozu açık gri renkte, alçak sıcaklıkta
redüklenen ve çok az oksijen ihtiva eden
tozun rengi koyu gri ile siyah arasındadır.
Tozun rengi tanelerin büyüklüğüne de çok
bağlıdır. Eşit miktarda oksijen ihtiva eden
tozlardan ince öğütülmüş olanları kaba
öğütülenlerden daha koyudur.
Çok miktarda 1 mikrondan küçük
partiküller ihtiva eden ince metalsel tozlar
piroforik özellikler gösterirler. Bu özellikler
bir taraftan tozun geniş yüzeyine dolayısıyla
büyük kimyasal afinitesine, diğer taraftan
metalsel oksitlere bağlıdır.
Oksalatın redüklenmesiyle elde edilen
tozların ani tutuşma özellikleri bilhassa
kobalt, nikel ve demir tozlarında görülür. Bu
piroforik özellikler, yeni redüklenen tozun
karbon dioksitle soğutulması veya
redüklemenin grafit sepetlerde yapılmasıyla
önlenir. Tozun kendi kendine tutuşması ise
redüklemenin tekrar edilmesiyle önlenir.
Yukarda bahsi geçen bütün kimyasal özelliklerin, metalsel tozların sinterlemede kullanılabilmelerine büyük tesirleri vardır. Oksijen, karbon, kükürt, fosfor, demir vs. gibi gayrı safiyetlere ve karbon dioksit, su buharı vs. gibi absorbe edilmiş gazlara büyük ehemmiyet verilmelidir
Bölüm 3. PRESLEMEDEN EVVEL TOZUN
ISIL İŞLEMİ
Birçok hallerde, metalsel tozun preslemeden evvel, 400° ila 800° arasında bir ön redükleme işlemi gerekir. Böylece oksitler, rutubet, absorbe edilmiş gazlar, karbon, kükürt ve fosfor mümkün mertebede elimine edilmiş olur. Gayrı safiyetlerin kısmen veya tamamen elimine edilmesinden gayrı olarak, ısıl işlem, mekanik usullerle hazırlanmış metalsel tozların sertliklerinin azalmasını da sağlar. Böylece tozun sıkıştırılabilme imkanı da artar. Havadaki oksijen, su buharı vs. gibi yeni gayrı safiyetlerden sakınmak için tozun bu ısıl işleminden hemen sonra işlenmesi gerekir. Bu redükleyici ısıl işlem, saf metal veya alaşımların hazırlanmalarında, karbonil toz kullanılması halinde tavsiye edilir. Karbon ve oksijen ihtiva eden demir veya nikel karbonil tozu 600°ila 800° arasında hidrojen içinde ısıtılırsa gayrı safiyet oranı 0,0001 mertebesine indirilebilir. Toz nadiren 1000° nin üzerinde ısıtıldığında nikel-krom veya molibden rezistanslı fırınlar tavsiye edilir.
Demir tozu 30 dakika müddetle hidrojen içinde 900° de tavlanırsa sıkıştırılabilme özelliği iyileşir. Ayrıca içindeki karbon, kükürt ve oksijen oranı da azalır. Aşağıda bu işleme tabi tutulan ve tutulmayan demir tozlarının bileşimleri görülmektedir
Demir tozlarının sıkıştırılabilmesi özellikleriyle sinterlemeye uygunluklarının sıcaklıkla değişimi aşağıda verilmiştir. Sıcaklık arttıkça ve oksijen azaldıkça tozun sıkıştırılabilme özelliği artar.
Dövme işlemine tabi tutulmuş bakır tozunun da 700º ila 940º arasında ısıtılmasıyla sıkıştırılabilme özelliği iyileşir. Neticeler aşağıdaki tabloda verilmiştir
Sıkıştırılabilme özelliğini veren değerler hassasiyetle tarif edilmemiştir. Fakat numunelerin belirli bir basınç altında preslenmesiyle elde edilen yoğunluklarla mukayese edilebilirler.
Saf sinterlenmiş kobalt veya kobalt ihtiva eden sinter alaşım tozları hidrojen içinde ısıtılmadan evvel bol miktarda su içinde yıkanmaları gerekir. Böylece kobalt oksidinin çökelmesinden ileri gelen alkaliler yok edilmiş olur. Tungstik asidin karbonla redüklenmesiyle elde edilen volfram tozu (teknik volfram tozu) asitler içinde eriyebilen gayrı safiyetlerinden (alkaliler, demir, yabancı metallerin karbürleri) arınarak kloridrik asitle yıkanıp sinterlemeye müsait duruma gelir. Süngerleşmiş demir tozu gang tabir edilen kısmından magnetik elemeyle ayrılır.
Metalsel tozların buraya kadar sözü edilen ön-ısıl işlemlerinin hedefi tozun saflaştırılması ve sıkıştırılabilme özelliğinin iyileştirilmesidir. Kurşun tozunun elektrolitik olarak bir bakır tabakasıyla kaplanması (veya bakırın kurşunla kaplanması) bakır-kurşun yatak alaşımları imalinde kullanılır. Sert alaşımların imalinde, sert maddelerin elektrolitik olarak yardımcı bir metalle korunması teklif edilmiştir. Alkol veya su içinde erimiş toryum nitratın tungstenik aside ilavesi, lambaların enkandesan volfram filamanlarında çok önemli olan tanelerin büyümesini önler. Aynı
şekilde, az miktarda alümin ilavesiyle de demir grubundaki saf metal esaslı sinterlenmiş cisimlerin tanelerinin büyümesini önler.
Tozun sıkıştırılabilme özelliği yetersiz ise sentetik reçineler, kolofan, aseton, eter-parafin (veya kafuru) solüsyonları gibi organik terkipler ilave edilir. Bu ilaveler daha sonra sinterlemede buharlaşırlar. Karbonun elde edilecek parçaya fena tesir edeceği hallerde bu işlemlerden kaçınılır. Bu organik terkipler en iyi şekilde metalsel tozla birlikte öğütülerek katılırlar. Toz, organik maddeler ihtiva eden eriyiklerle nemlendirilince, organik terkiplerden ekonomi sağlanabilir. Volfram tellerinin imalinde organik kolloidler ve amalgamlar kullanılır.
İnce öğütme, basit tozların veya toz karışımlarının sinterlemde en önemli ön işlemleridir. Tek bileşenli tozların kuru veya rutubetli olarak ince öğütülmesiyle kristaller parçalanır, billursal malzeme parçalara ayrılır. Bunun sonucu olarak da yığmadan önceki ve sonraki hacimler azalır ve bunlara tekabül eden yoğunluklarda artar. Mesela demir karbonil tozu 12 yerine 96 saat öğütülürse, yığmadan evvelki yoğunluk % 20, sinterlemeden sonraki yoğunluk ise % 25 artar. Birden fazla bileşenli sistemlerde ise (metalloid, metal-metal, metalsel terkipler), ince öğütme, karışımının daha homojen olmasını ve plastik bileşenlerin sert bileşenler üzerine ince bir tabaka halinde dağılmasını temin eder. Bir tozun rutubetli olarak çamurun kolloidal yapısını elde edene kadar iletilebilir.
Aşağıdaki tabloda bir volfram-karbür (%92 WC , %8 CO) karışımının hidrojen içinde rutubetli öğütülmesinin yığmadan önceki ve sonraki hacimler üzerindeki tesiri görülmektedir. Tane boyutları, küçüldükçe sözü geçen hacimlerin arttığına dikkat edilmelidir
Bölüm 4. TOZLARIN PRESLENMESİ
Toz metalürjisindeki en öneli adım preslemedir.
Metal tozlar, özel olarak hazırlanmış çelik kalıp
içersinde basınç etkisiyle kompakt bir hale getirilir. Bu
işlem için genellikle hidrolik, mekanik ve pnömatik
presler kullanılmaktadır. Preslerin uyguladıkları basınç
değerleri 70 ila 700 MPa arasındadır ve pratikte
kullanılan basınç değerleri ise genellikle 145-450 MPa
arasındadır. Presleri büyük bir kısmının kapasitesi 100
ton civarındadır. Son zamanlarda 200-300 ton kapasiteli
presler yapılmıştır ve hatta 3000 tonluk bir pres imal
edilmiştir.Toz metalürjisi ürünlerinin kesit alanı
maksimum 2000 mm²dir. Ancak yüksek kapasiteli özel
preslerin kullanılması halinde bu değer 6500 mm²ye
kadar çıkabilmektedir.
Uygulamaların çoğunluğunda, toz karışım
yerçekimi etkisiyle kalıbı doldurur, fazla kısımlar alınır
ve tozu sıkıştırmak için pres kapatılır. Toz miktarı için
hacim veya ağırlık esasına göre bir başlangıç ölçüsü
oluşturulur.
Sıkıştırma işlemi esnasında toz partikülleri önce
uygulanan kuvvet yönünde hareket ederler.Tozlar sıvı
gibi akmaz; kalıp yüzeyi ile partiküller arasında
sürtünme neticesi bir reaksiyon kuvveti gelişir. Bu
kuvvet uygulanan kuvvete eşit bir değere ulaşana kadar
sıkışma eksenel yönde devam eder. Daha sonra
partiküller yatay yönde hareket ederler. Basınç bir darbe
şeklinde uygulanırsa, maksimum yoğunluk ıstampanın
hemen altında meydana gelir ve ıstampa ile temas eden
yüzeyden itibaren artan mesafe ile birlikte azalır. Bu
yüzden ürün boyunca homojen yoğunluğun sağlanması
amacıyla basıncın homojen bir şekilde transferi nadiren
mümkündür. Çift aksiyonlu presler daha homojen
yoğunluk elde edilmesini ve daha kalın ürünlerin
kalıplanabilmesini sağlarlar. Yoğunlaştırma veya
sıkıştırma işleminde kenar duvarların sürtünmesi anahtar
bir faktör olduğundan, presleme ile elde edilen yoğunluk
kalıplanan parçanın kalınlığı ve genişliğinin bir
fonksiyonudur.Homojen yoğunluk dağılımını
sağlayabilmek için kalınlık : genişlik (t/w) oranı 2 den
küçük olmalıdır. Kalınlık : genişlik oranı 2 den büyük
olan ürünlerde yoğunluk parça içinde bir noktadan diğer
bir noktaya değişiklik gösterebilir.
Yukarıda da belirtildiği üzere ürün yoğunluğu kalınlığın bir fonksiyonu olduğundan, çoklu kalınlığa (kalınlığın parça içinde bir bölgeden diğerine değişimi) sahip parçalarda şekilde gösterildiği gibi tek bir ıstampa hareketi ile homojen yoğunluk eldesi olanaksızdır
Farklı kalınlıklara sahip parçaların üretiminde bu nedenle daha kompleks pres ve metotlar kullanmak zorundadır. Aşağıdaki şekilde iki farklı et kalınlığına sahip bir parçanın preslenmesinde kullanılan iki metot gösterilmiştir
Istampalar değişik miktarlarda hareket
ettirilerek üniform olarak sıkıştırılmış parça
üretilebilir. Son derece girifit ürünlerin
preslenmesi için partiküller bir plastik kalıba
veya kaba yerleştirilerek ve basınçlı bir gaz
veya sıvıya daldırılır. Bu yöntem izostatik
presleme (üniform basınç) olarak
adlandırılır. Presleme hızı son derece
düşüktür., ancak ağırlığı yüzlerce kg a varan
parçalar etkin bir şekilde preslenebilirler.
Homojen yoğunluk eldesinin diğer bir yolu
toz karışımdaki yağ oranının arttırılmasıdır.
Yağlayıcı, tozlar ile kalıp duvarı arasındaki
sürtünmeyi azaltır ve karşıt sürtünmenin
meydana gelebilmesi için daha fazla toz
hareketini gerektirir. Ancak yağlayıcı
oranının artışı preslenmiş ürünlerin yaş
mukavemetini azaltarak ürünlerin kalıptan
çıkarılması ve taşınmaları esnasında kırılma
ve dağılmalara sebep olur.
Presleme hızı dakikada 6 ile 100 parça
arasında değişebilir. Presleme sonrası,
parçalar mekanik olarak kalıptan çıkarılırlar.
Partiküllerin hareketi, bireysel deformasyonu
ve kırılma ile toz ürünlerinin yoğunluğu
dövme ve dökümle üretilen parçaların
yoğunluğunun %80 ine ulaşmaktadır.
Presleme sırasında partiküllerin
yüzeyindeki çıkıntılar ve düzgünsüzlükler
kaybolur. Kayma, dönme ve yuvarlanma
hareketleriyle partiküller kalıp içinde daha
düzenli bir şekilde dizilirler. Büyük partiküller
arasındaki boşluklar küçük partiküllerle
doldurularak parçaların yoğunluğu arttırılır
ve buna paralel olarak sertlik ve mukavemet
değerleri de yükselir.
Preslemede kullanılan yüksek basınç
altında toz partikülleri kalıp duvarlarının
zamanla aşınmasına neden olur. Bu sebeple
kalıplar takım çeliklerinden imal edilirler.
Özellikle aşındırıcı tozların
şekillendirilmesinde ve üretilecek parça
sayısının fazla olduğu hallerde kalıp
malzemesi olarak karbürlü malzemeler
(sinter karbür) kullanılır. Kalıp yüzeyleri
oldukça parlak ve kalıp yüksek basınca
dayanabilecek kesit kalınlıklarına sahip
olmalıdır. Bazı hallerde toz karışıma yağlayıcı
ilavesi yerine kalıp yüzeylerine sprey
uygulanır. Pres basıncındaki artışa paralel
olarak kalıplanmış ürünlerin yaş
mukavemetleri artar.
Enjeksiyon kalıplama:Konvansiyonel
metoda alternatif olarak basınçlı dökümde
kullanılan metoda benzeyen bir enjeksiyon
kalıplama yöntemi geliştirilmiştir. Daha
önceleri sadece hassas dökümle veya talaşlı
işlemle üretilen küçük ve karmaşık şekilli
parçalar artık günümüzde metal tozların
termoplastik bir malzeme ile harmanlanarak
takiben plastik bir forma gelene kadar ısıtılıp,
basınç altında kalıp boşluğuna enjeksiyonu
ile üretilebilmektedir. Kalıptan çıkarılan
parçalardaki bağlayıcı malzeme solvent
ekstraksiyonu veya kontrollü ısıtma ile
buharlaştırılarak uzaklaştırılmaktadır. Daha
sonra uygulanan normal sinterleme
süresince parçalarda % 20-25 oranında
hacimsel büzülme meydana gelir, yoğunluk
ideal koşulların % 95 ine kadar yükselir ve
özellikler artar.
Bağlayıcının uzaklaştırılması bu
prosesin en pahalı ve zaman alıcı yanıdır.
Isıtma hızı, sıcaklık ve yeniden bağlanma
(bağlayıcıların uzaklaştırılmasından sonra
partiküller arasında yeni bir bağın teşekkülü)
süresi dikkatlice kontrol edilmeli ve parça
kalınlığı ile uyumlu olmalıdır. İşlem süresi et
kalınlığı büyük parçalarda üç güne kadar
uzayabilir. Yeni keşfedilen ve suda
çözünebilen metil-selüloz bağlayıcı bu
dezavantajları kısmen ortadan
kaldırmaktadır. Bağlayıcıdaki su ısıtma
esnasında buharlaşır ve metil-selüloz
sinterleme sırasında yanar.
Enjeksiyon kalıplama veya presleme
yukarıda ifade edildiği üzere diğer
proseslerle eldesi güç küçük, kompleks ve
ince et kalınlığına sahip parçaların üretimine
oldukça caziptir. Ancak kalıp dizaynı ve kalıp
imalatı oldukça pahalı olduğu için seri ve
kütlesel üretimde kullanılır. Bununla birlikte
nihai yoğunluğun ideal yoğunluğun % 94-98
ine ulaşması ve % 0,3-0,5 mertebesindeki
boyutsal toleransların elde edilmesi bazı
uygulamalar için bu yöntemi daha da cazip
hale getirmektedir. Spor, diş, tıp
malzemeleri, büro makineleri ve ev aletleri
parçaları, uzay ve uçak, dizel ve türbin
motorları parçaları günümüzde bu yöntemle
üretilmektedir.
Soğukta preslemede genellikle
basıncın bir veya daha çok doğrultuda tatbik
edilmesini sağlayan hidrolik presler veya
mekanik presler yer alır. Günümüzde
ekseriyetle üstte sıkıştırıcı altta ise dışarı itici
pistonlar bulunan hidrolik presler kullanılır.
Otomatik mekanik presler bilhassa gözenekli
bronz yatakların ve basit makine parçalarının
seri imalatında elverişlidir.
Sıcakta presleme veya basınç
altında sinterleme soğuk presleme ve
sonra sinterlemeye nazaran daha az
pratiktir. Sadece sert alaşımdan tel çekme
haddelerinin, elmas alaşımlarının imali gibi
istisnai hallerde kullanılmış olan bu usul,
tozların veya özel bir şekilde ısıtılmış kömür,
çelik veya grafit bir matris içine
yerleştirilerek sıkıştırılmış parçaların
sinterlenmesi esnasında basınç tatbik
edilmesinden ibarettir.
4.1 PRESLEMEDE GÖRÜLEN OLAYLAR
Teorik olarak düzlemsel ve temiz iki
yüzeyin başlangıçta temasları sağlandığı
taktirde, bu iki yüzeyin adi sıcaklıkta
birleşmeleri prensip olarak mümkündür.
Metallerin yüzeyinde, oksit tabakaları gibi
fena tesirleri olan maddeler olmadığını farz
edelim. Bu durumda dahi kendini çekme
kuvvetleri tesirinin görülebilmesi için
yüzeyler arasındaki mesafenin çok küçük
olması lazımdır. Adi sıcaklıkta ve yüksek
basınçlar altında, iki masif metal cismin
nazari olarak düzlemsel yüzeylerini atom
mertebesinden temasa getirmek için,
halledilmeyecek derecede zorluklarda
karşılaşıldığı düşünülürse, metalsel bir tozun
preslenmesinde yukarıdaki ideal durumdan
ne kadar uzak bulunulduğu anlaşılır. Bunun
başlıca üç sebebi vardır:
1-Toz partiküllerinin yüzeyleri genellikle
gayrı muntazam ve çok komplekstir.
Dolayısıyla karşılıklı temas yüzeyi çok
küçüktür.
2-Tozların saflığı imalat şekline göre
çok değişir; ayrıca partiküller havada çok
moleküllü oksit ve gaz tabakalarıyla kaplıdır.
Bu ise çekme kuvvetlerinin tesirini engeller.
3-Ergime ile elde edilen bir metal
yüzeyini çevreleyen atom tabakasının yapısı,
içinde bulunan bir kristalin dış
tabakasındakinden genellikle tamamen
farklıdır. Ayrıca taneler arasındaki birim
hakiki temas alanına tekabül eden kohezyon
kuvveti ve ergime ile elde edilmiş bir metal
kristalitlerin arasındakinden farklı ve
genellikle daha küçüktür.
Metalsel bir tozdan, basınç tesiri altında
katı cisim elde edebilmek, basınç yardımıyla
yüzeysel kuvvetlerin hiç olmazsa bir
kısmından faydalanmak demektir. Fakat bu
gibi hallerde mekanik kuvvet çok ufaktır.
Buna sebep yukarda izah edilen üç faktörün
tamamen yok edilmemesidir. Preslemenin
tesirleri şöyle sıralanabilir:
1-Toz partiküllerinin toplam temas
yüzeyi, karşılıklı yaklaşma sonucu artar.
2-Basınç tesiri altında, birçok taneler
birbirleriyle sürtünür. Bu ise birçok noktada
oksit ve gaz tabakalarının yüzeylerinin
temasını sağlar.
3-Toz tanelerinin karşılıklı sıkıştırılmaları
çok kısa süreli lokal sıcaklık yükselmelerine
sebep olarak atomların temas yüzeyinde
yeni ve kısmi bir organizasyon sağlanır
(atom hareketleri, sıcakta birleşme).
Soğukta presleme ile elde edilmiş
parçaların mekanik kuvvetleri basınçtan
başka tozun plastik özelliklerine de bağlıdır.
30 lt/cm² lik basınçla, kompakt bakır
yoğunluğunun %95 ila 97 sine erişerek,
yüksek mukavemetli çubuklar elde edilebilir.
Buna karşılık, redükleme ile elde edilmiş
volfram tozuna çok yüksek basınçlar tatbik
edilse dahi teorik yoğunluğun sadece %65 ila
75 kadarı elde edilebilir. Aynı zamanda bir
volfram çubuğun mukavemeti çok az
olduğundan, parçalanmaması için çok
dikkatli davranmak gerekir. Sünek
sinterlenmiş kaba volfram tozu kullanılırsa,
bu volfram partiküllerinin plastisiteleri daha
büyük olduğundan, daha mukavemetli
cisimler elde edilir.
Presleme esnasında iki ideal durum
düşünülebilir : elastik deformasyon ve
plastik deformasyon. Birinci halde, yozun
ideal elastikliğine ilave olarak şu hipotezleri
yapacağız : toz mümkün olduğu kadar ince
ve çok muntazam, basit şekilli, parlak yüzeyli
partiküllerden ibarettir; presleme tek
taraftan, çelik bir matris içinde, ortalama bir
basınçta yapılmaktadır ; basınç yavaş yavaş
artmaktadır. Bu ideal şartların
gerçekleşmesiyle, basınç kalıp içinde, sıvı
içindeki hidrostatik bir basınç gibi,
muntazam olarak dağılır. Böylece maksimum
kesafet elde edilir. Çekme kuvvetleri, toz
partiküllerinin atomsal temasta oldukları
noktalara tesir ederler. Presin hareketli
pistonu civarında yoğunluk daha büyüktür.
Kalıbın titreşmesi de bir avantaj teşkil eder.
Partiküllerin tuğla gibi üst üste yığılmalarının
iyi olmadığı yerlerde, bilhassa bazı partiküller
basıncı bir kubbenin taşları gibi taşınıyorsa,
bu kubbe altında birçok boşluklar vardır.
Yoğunluğun bu gayrı muntazamlığını göz
önüne almazsak, yukarda izah edilen ideal
presleme usulünde toz partikülleri hiçbir
plastik deformasyona maruz kalmazlar. Bu
çok basit limit bir hal olduğundan, hiçbir sıvı
faz görülmediği kabul edilirse, sonradan
yapılacak ısıtma esnasında ortaya çıkacak
sinterleme olayları (billurlaşma gibi) da çok
basit olacaktır.
İkinci limit hal yukarıdakilere zıt şartlarda görülür. Toz partikülleri kaba, yüzeyleri gayrı muntazam, kompleks ve dantelli, toz çok plastik ve basınç çok yüksekte, partiküllerin tuğla gibi muntazam olarak dizilmesiyle kesafette muntazam bir artış sağlanamaz.Elemanter partiküllerin plastik deformasyonu daha önem kazanır, zira yoğunluğun artması partiküllerin birbirlerine yaklaşabilmelerine bağlıdır. Temas yüzeyleri halinde gelir. Partiküllerin kohezyonu, çekme kuvvetlerinin bazı noktalarda değil, fakat bölgelerde tesir etmesiyle ve hacimli parçaların kaba olarak tuğla gibi dizilmeleriyle elde edilir. Bütün bunlardan, bu gibi cisimlerin yüksek mekanik mukavemetlerinin sebebi anlaşılmaktadır. Sinterleme esnasında görülen olaylar, bilhassa billurlaşma olayları (yeniden billurlaşma) tabii ki daha karışıktır. Toz partiküllerinin iç kararsızlıklarına sebep olan faktörler de rol oynar
5.1 TEK BİLEŞENLİ SİSTEMLERİN SİNTERLENMESİ
5.1.1 Sinterlemeye başlama, Sinterleme sıcaklığının tarifi:
Sıcaklığın yükselmesiyle çekme kuvvetlerinin aktiviteleri artarken, sinterlemeyi zorlaştıran tesirler de ortadan kalkar. Ayrıca sıcaklığın artması billurlaşma şartlarını da müsait hale getirir. Adi sıcaklıkta, toz partiküllerinin gerektiği kadar plastik olmamaları, yüzeylerinde gaz ve oksit tabakalarının mevcudiyeti, partiküller arasındaki temasın mükemmel olmaması, presleme esnasında toz içinde zararlı gazlar bulunması, sinterlemenin yüksek sıcaklıkta yapılmasını mecbur kılar. Yukarda sözü geçen zararlı unsurlar önemli değişiklikler gösterirler ve tozun hazırlanma şartlarına büyük ölçüde bağlıdırlar. Bu sebeple tozun sinterlemeden evvel tabi olduğu işlemler çok önemlidir. Sinterleme başlangıcı sıcaklığı hakkında verilen bilgiler hiçbir şey ifade etmemekle beraber, bu sıcaklığın bilinmesi pratik önemi haizdir. Sinterleme sıcaklığını tayin etmek için birçok eser yazılmıştır. Sinterlenmiş cisimlerin yapı değişiklikleri mikroskopta incelenerek, preslenmemiş demir dozlarının sinterlenmesi etüt edilmiş, preslenmiş silindirik küçük parçaların çekme mukavemetleri tayin edilmiştir. Gümüş, bakır, kurşun, alüminyum, magnezyum komprimerlerinin mukavemeti 150° ile 300° arasında artarak değiştiği görülmüştür. Bu artış sinterlemenin başladığını gösterir. Aynı malzemeden iki yüzey sadece basınç tesiriyle, birbiri üzerine tatbik edildiği takdirde, belirli bir sıcaklığın üzerinde bu iki yüzeyin aderansı yüksek değerler alır. Bu sıcaklığa aderans sıcaklığı denir ve sinterleme başlangıcı sıcaklığı olarak kabul edilebilir (demir için 550°, nikel için 600°, volfram için 1250°)
5.1.2 Sinterleme şartlarının fiziksel ve mekanik özelliklere tesiri:
a)Yoğunluk, Gözeneklilik, Kendine Çekme:
Önce sinterleme sıcaklığı, sinterleme müddeti ve toz taneleri büyüklüğünün yoğunluğa tesiri incelenecektir. (Şekil 5.1)da muhtelif basınçlarda, yoğunluğun sinterleme sıcaklığı ile değişimi şematik olarak gösterilmiştir. (Şekil 5.2)’da ince molibden tozlarıyla (Şekil 5.3)de ise ince bakır tozlarıyla (2 mikrondan küçük taneler) yapılan deneylerin sonuçları görülmektedir. 1000°’ye doğru molibdenin, 400°’ye doğru ise, bakırın yoğunluğunun artması esas sinterleme olayının başlangıcı ile, bakırın yoğunluğunun artması esas sinterleme olayının başlangıcı ile ilgilidir. Çok az veya normal bir basınç altında tozların belirli bir sıcaklıkta sinterlenmeleriyle meydana gelen kendini çekme de normaldir. Aksine, çok yüksek basınçlar altında preslenen cisimler (30t/cm2’ye kadar) kendileri çekmedikleri gibi, bir hacim büyümesi de gösterirler. Mesela, 600°’de sinterlermiş ve yüksek basınç altında preslenmiş bir bakır parçasının yoğunluğu alçak basınç altında preslenmiş parçanınkinden çok daha küçüktür.
a. Sıkıştırılmamış.
b. Orta basınç altında sıkıştırılmış (takriben 5t/cm2.
c. Yüksek basınç altında sıkıştırılmış (takriben 30t/cm2).
Sinterleme müddetinin yoğunluk ve kendini çekmeye tesirine gelince, yoğunluk artmasının büyük kısmı nispeten kısa bir zamanda meydana geldikten sonra artış azalır. Sinterleme sıcaklığı ne kadar yükselirse, kendini çekmenin büyük kısmı da o kadar kısa zamanda meydana gelir; yani yüksek sıcaklıklarda zamanın tesiri gittikçe azalar. (Şekil 5.4).
Basınç ve sinterleme sıcaklığı ve müddetinden ayrı olarak kullanılan tozun tane büyüklüğü de yoğunluk ve kendini çekmeye büyük ölçüde tesir eder
Aynı bir metalin muhtelif tane büyüklüklerindeki tozlarını aynı basınç altında presledikten sonra elde edilen numunelerin, aşnı şartlar altın-değişim kanunu bulunur. (Şekil 5.5).
b) Yapı:
Basınç, sinterleme sıcaklığı, müddeti ve atmosferdeki gibi sinterleme şartlarının, sinterlenmiş maddelerin sertlik, mekanik mukavemet, elektrik iletkenliği gibi özelliklerine tesiri incelenmeden evvel, tanelerin süratle büyüme olayının tetkik edilmesi gerekir. Tanelerin büyümesi bazı hallerde mekanik mukavemet, sertlik, kopma uzaması, yoğunluk gibi özelliklere fevkalade tesir eder. Plastik metal tozlarının, mutlak ergime sıcaklıklarının 2/3 ile 3/4’ü arasındaki belirli sıcaklıklarda ısıtılmasıyla tanelerin çok büyüdükleri görülmüştür. Tane büyümesinin başlangıç sıcaklığı presleme basıncından bağımsızdır. Bu olaya tanelerin ani büyümesi denir ve ilk olarak redükleme ile elde edilmiş ince bakır tozlarında müşahade edilmiştir. 1 ile 5t/cm2 arasında değişen basıncın 720° olduğu tespit edilen tane büyümesi başlangıcına ait sıcaklığa tesir etmemesi tane büyümesinin soğukta bir ön deformasyon neticesinde meydana
gelmediğini gösterir.; dolayısıyla, normal metallerin soğukta deformasyonlarından sonra görülen yeniden billurlaşmaları hipotezi burada kabul edilemez.
Az miktarda gayri safiyelerin bir sıvı faz meydana gelmesine ve dolayısıyla bir billurlaşmaya sebebiyet verip vermediklerini anlamak için, müteakip saflaştırmalara tabi tutulmuş bakır tozu üzerinde deneyler yapılmıştır. Bu tozla, 5t/cm2 basınç altında sinterlenmiş cisimlerde , 720°’de tanelerin büyüdüğü görülmüştür. Buradan, bakırın büyük sarfiyatının tane büyümesi başlangıç sıcaklığına tesir etmediği neticesine varılmıştır.
Hiçbir soğuk ön-işleme tabi tutulmamış tozlarda, tane büyümesi normal yeniden billurlaşma sıcaklıklarda meydana gelmektedir. Halbuki 520°’de yarım saat sinterlenmiş numuneler soğuk deformasyona tabi tutulduğu takdirde, tane büyümesi sıcaklığı, soğuk deformasyona tabi tutulduğu takdirde, tane büyümesi sıcaklığı, soğuk deformasyonun şiddetine göre, 720°’den 420°’nin altına kadar düşmektedir. Böylece sentetik metalsel malzemelerin tane büyümeleri, ergime ile elde edilmiş metallerin yeniden billurlaşma sahasına getirilmiştir(Tablo5.2)
Bakırın mukavemeti yüksek sıcaklıkta bir maksimumdan geçtikten
sonra biraz azalır; bu maksimum, sinterleme sıcaklıklarında tanelerin
süratle büyümesine bağlıdır.
(Şekil 5.12)’de kopma uzaması ve mukavemeti sinterleme sıcaklığı ile değişimi
şematik olarak görülmektedir. Bu eğriler 3 ile 4t/cm2 arasındaki basınçlar için çizilmiş
olup, daha yüksek basınçlarda aşağı doğru yer değiştirirler.
Sinterlenmiş demir numuneleri üzerinde yapılan deneylerde elde edilen kopma uzaması ve mukavemetin sinterleme müddeti ile değişim eğrileri (Şekil 5.13)de verilmiştir. Bu eğriler kaba hatlarla diğer metaller için de varittir. Neticeler tane büyüklükleri 0.075 ile 0.1 mm arasında olan 6t/cm2 basınç altında preslenerek 800°’de farklı müddetlerde sinterlenmiş demir tozu üzerinde elde edilmiştir. Isıtmanın birinci saati içinde çekme mukavemeti süratle yükseldikten sonra eriştiği değeri muhafaza eder. Uzama eğrisinin de benzer bir gidişi varsa da 480 dakikalık bir ısıtma müddeti içinde bir maksimuma erişmez
Tane büyüklüğünün çekme mukavemeti ve uzamasının; sinterleme
yoğunluğa ve sertliğe tesiri gibidir.
e)Elektrik İletkenliği:
(Şekil 5.14)’de farklı basınçlar altında preslenmiş karbonil nikel tozunun
özdirencinin değişimi görülmektedir. Özdirençlerin ölçülmesi deney parçalarının
soğumasından sonra oda sıcaklığında yapılmıştır. Sıcaklığın artmasıyla elektrik direnci
önce süratle, yüksek sıcaklıklarda ise daha yavaş azalır. Özdirenç ayrıca alçak
sıcaklıkta elde edilen numuneler için, deney parçasının hazırlanmasında kullanılan
basıncın küçüklüğü nispetinde artar.
Sinterlenmiş bir metalin toplam direnci kristalitlerin kendi dirençleri ile kristalitler
arasındaki temas dirençlerinin toplamıdır. Toz partikülleri, absorbe edilmiş bir gaz
tabakasıyla çevrilmiş olduklarından temas dirençleri çok büyüktür. Dolayısıyla
preslenmiş metalsel bir tozun direnci de çok yüksektir. Basıncın yükselmesi
partiküllerin yaklaşmaları ve temas yüzeylerinin artmasına ve dolayısıyla toplam
direndin azalmasına sebep olur. Sıcaklık yükselirse absorbe edilmiş gazların
yayılmaya başlamasıyla elektrik direnci azalır. Daha sonra sinterlemenin ilerlemesi
esnasında, billurlaşma sebebiyle kristalitler arasındaki elektrik irtibatları iyileşir.
Absorbe edilmiş gaz tabakaları ve oksit filmlerinin elektrik direnci üzerine
etkilerini ortaya koymak için, preslenmiş karbonil nikel tozlarının sinterleme
esnasındaki sıcaklık-özdirenç eğrileri çıkarılmıştır. (Şekil 5.15).
5.2 ÇOK BİLEŞENLİ SİSTEMLERİN SİNTERLENMESİ
Toz metalürjisi metotları sayesinde, temel malzemelerin özelikleri ve katı veya
sıvı halde karşılıklı eriyebilme şartları ile ilgilenmeden çeşitli cisimlerin herhangi bir
terkibi elde e6ilebilir. Metalleri, metalloidlerle veya metalsel terkiplerle birleştirmek
mümkündür. Prensip olarak herhangi bir terkip herhangi bir oranda gerçeklenebilir. Bir
bileşenli sistemlerde presleme ve sinterleme esnasında görülen olaylarla sinterlenmiş
cisimlerin fiziksel ve mekanik özelliklerini kapsayan kanunların çok bileşenli sistemler
için genelleştirilmelerinin mümkün olup olmadıklarını anlamak için sistemler 2 gruba
ayrılır:Sinterlenmeleri esnasında bir sıvı faz meydana gelmeyen sistemler ve
sinterleme esnasında bir kısmı sıvı halde bulunan sistemler.
5.2.1 Sıvı faz olmadan çok bileşenli sistemlerin sinterlenmesi:
Bileşenlerin ergime sıcaklıkları çok farklı değilse (demir-nikel, demir-kobalt,
demir-kobalt-nikel, vs. gibi) sinterleme sıcaklığı bütün bileşenlerin ergime
sıcaklıklarından düşük alınmalıdır. Bir bileşenli sistemler için kurulan teorilerin bu gibi
sistemleri de kapsamalarının mümkün olup olmadığı denge diyagramından anlaşılır. İki
ayrı durum vardır. Bileşenlerin sıvı veya katı halde (hiç olmazsa katı halde)
birbirlerini eritmemeleri ve billurlar veya karışımların teşekkülü. Birinci gruba
giren sistemler için, sıvı faz meydana gelmeyecek bir sinterleme sıcaklığında (yani
ötektik sıcaklığının altında) bir bileşenli sistemler için geliştirilen bilgiler geçerlidir.
Farklı iki metalin yüzeyleri arasındaki çekme kuvvetleri bir metalin partikülleri
arasındaki çekme kuvvetlerinden az farklıdır. Buna sebep aderansın fiziki bir olay olup
üzerinde kimyasal afinitelerin hiç bir rol oynanamamasıdır. Bununlar beraber, yüksek
sıcaklıkta meydana gelen billurlaşma olayları bileşenlerden her birinin kendi sahasında
gelişirler. Bazen bu olaylardan faydalanılarak mesela volfram’ da olduğu gibi bazı
oksitlerin (thO2, CaO2, vs.) ilavesiyle iri tanelerin teşekkülüne mani olunur. Bu birinci
tipe misal olarak pratikte önemli olan şu alaşımları verebiliriz: volfram-bakır, demir-
grafit, gümüş-grafit vs. Yukarıdaki misallerden demir-gümüş ve demir-bakır
sistemlerini daha yakından inceleyelim. Demir ve gümüşün katı veya savı halde
birbirlerini eritmelerine rağmen toz metalürjisi metotları sayesinde mekanik
mukavemetleri iye olan demir-gümüş alaşımları elde etmek mümkündür. Gözenekler,
sinterlemeden sonra yapılan bir sıcakta dövme ile yok edildikleri takdirde, bu
alaşımların mukavemet ve sertlikleri karışımlar kanunundan bulunur. bir demir ve bakır
tozları karışımının bakırın ergime sıcaklığının altında sinterlenmesiyle hazırlanmış
parçalar incelenerek elde edilen yoğunluk ve mekanik mukavemetin saf metallerinki
mertebesinde olduğu görülmüştür.
Bileşenler katı halde karışık billurlar veya karışımlar teşkil
ettikleri takdirde, bir bileşenli sistemler için meydana getirilen
kanunlara ekseriya yeni olaylar ilave olunur. Bu durumda, bileşenlerin
birbiri içinde yayınma derecesinin tesiri katidir. Daha evvel izah
edildiği gibi D.P.G. usulüyle muhtelif tertiplerde alaşım tozları
hazırlamak mümkündür. Toz haline getirilmiş bir alaşımdan hareket
edilirse, bileşenler kimyasal dengede olduklarından olaylar bir
bileşenli sistemlerdekinin aynı olarak cereyan eder. Karışık
billurlardan veya metalsel karışımlardan meydana gelen toz
partiküllerinin saf metallere nazaran daha az şekil
değiştirebildiklerine ve daha zor billurlaştıklarına dikkat etmek
lazımdır. Karışık billurlardan teşekkül eden tozların zor billurlaştıkları
bir kısmı karışık oksit kristallerinden, bir kısmı da oksit
karışımlarından elde edilerek sinterlenmiş kobalt-nikel alaşımları
üzerinde yapılan deneylerle ispat edilmiştir. Toz haline getirilmiş bir
alaşım yerine, saf bileşenleri kalıp içinde karıştırıp presledikten sonra
sinterliyelim (saf bileşenler yerine henüz denge haline varmamış
fazlar da alınabilir); sinterleme esnasında mukavemet artacak,
muhtelif bileşenler arasındaki yayınma sebebiyle muhtemelen fiziksel
özellikler de iyileşecektir. Yayınma derecesi bazı gaktörlerde
(sinterleme sıcaklığı ve müddeti, tane büyüklüğü gibi) bağlı
olduğundan bu gibi çok bileşenli maddelerin fiziksel özellikleri de aynı
olduğundan bu gibi çok bileşenli maddelerin fiziksel özelikleri de aynı
faktörlere tabi olacaktır. Sinterlenmiş demir-nikel alaşımları halinde
olduğu gibi, karışık billurlardan meydana gelmiş ve sadece
sinterlenmiş sistemlerin özelliklerinin saf bileşenlerinkinden az bir ark
göstermesi tamamlanmamış bir yayınma ve gözeneklilik
sebebiyledir.
Metalsel tozların yayınmaları hakkında en önemli deney
neticeleri şu şekilde özetlenebilir:
1-İyi karıştırılmış metalsel tozlar kompakt metallere nazaran
daha kolay yayınırlar; kullanılan toz ne kadar ince ise numune de o
kadar homojen olur;
2-Yayınma hızı sıcaklıkla üssel olarak artar;
3-Kullanılan tozlar ısıl işlem esnasında yapı değişimlerine
uğradığı takdirde, bu değişimler yayınmanın gelişmesine tesir
edebilir;
4-Çekmeye mani olan faktörler atom hareketlerini frenler:
5-Az miktarda sıvı bulunduğu takdirde (mesela oksitler,
sülfürler, fosfürler vs.) bilhassa sıvı faz oksit filmlerini ve diğer gayri
safiyetleri eritebiliyorsa, yayınma çok daha çabuk olur.
Bu istisnai durumlar hariç, kompakt metallerin yayınma
kanunları, metalsel tozların yayınması için de muteberdir.
Dolayısıyla, yayınma olayı şu şekilde düşünülebilir: Denge
diyagramına göre. Kafi derecede yüksek sıcaklıkta görünmeleri
beklenen denge durumundaki kristaller önce tanelerin çevresinde
teşekkül ederler. Bu şekilde meydana gelen tabakaların kalınları
birçok faktörlere bağlıdır. Mesela A ve B gibi iki metal mevzubahis ise
bu gaktörler şöyle sıralanabilir: sıcaklık, ısıtma müddeti, A ve B
metallerinin her yeni tabaka boyunca yayınma hızları, her iki metalin
her yeni tabaka içindeki kütleleri ve bunların oranı, A ve B
metallerinin yayınma zamanının her tabakanın kalınlığıyla artma
şekli.
5.2.2 Sıvı faz mevcudiyetinde çok bileşenli sistemlerin sinterlenmesi:
Sıvı faz mevcudiyetinde sinterlenen çok bileşimli sistemler adı altında toplanan
grupta endüstride önemli olan birçok sinter mamuller vardır. Misal olarak sinterlenmiş
sert alaşımlar, wqolfram-bakır-nikel ağır alaşımı gözenekli yataklar için bronz vs.
gösterebiliriz.
Bu sistemler içinde, sinterlemenin oluşumu başlıca denge diyagramına tabidir.
Sınıflandırmada kriter olarak malzemenin sinterlemeden sonraki homojen veya
heterojen durumu alınacaktır.
Sinterlenmiş bir homojen alaşım halinde, sıvı faz ancak ani olarak teşekkül
edebilir. Sıvı faz belirli bir sıcaklıkta teşekkül ettikten sonra yayınma ile kütle
tarafından absorbe edilir. Bu esnada katı karışık billurlar teşekkül eder. Bunun
endüstride uygulanması, gözenekli yataklar için sentetik bronz ihmali gösterebiliriz.
Mesela %10 kalay ihtiva eden sentetik bronz şu şekilde hazırlanır: Bir kalıp
içinde bakır ve kalay iyice karıştırılıp preslenir ve karışım 700° ile 800° arasında
redükleyici atmosferde sinterlenir. Sinterleme esnasında, kalayın 232° olan ergime
sıcaklığına erişildiğinde, kalay kozu komprimenin içinde sıvılaşır. Sıvı kalayın
bakır partikülleri boyunca süratle yayınmasıyla, 1 saatten az bir müddet zarfında
homojen bir faz meydana gelir. Bu faz X-bronzunun katı karışık billurlarından
ibarettir.
Demir-nikel alüminyum sinter mıknatısların imali için ince demir
ve nikel tozlarıyla, istenen alüminyum oranının sağlanması için %50
alüminyum ihtiva eden bir demir-alüminyum alaşımı tozu kullanılır.
Toz karışımının sinterlenmesi, koruyucu gaz içinde 1200° ile 1300°
arasında yapılır. 1150°’ye doğru bu ön-alaşım ergiyerek sıvı halde
demir ve nikel partikülleri boyunca çok çabuk ve muntazam olarak
yayınır. Bu şekillerde, nispeten kısa bir zamanda, karışık billurlardan
meydana gelen homojen katı bir faz teşekkül eder. Sinterleme ile
önemli bir kendini çekme olayı da vuku bulduğundan preslenmemiş
fakat sinterlenmiş mıknatısların yoğunluğu, teorik yoğunluğun %97
ile 99’una erişir. Sinterleme esnasında bir miktar sıvı teşekkül etmesi
yoğunluğunun büyük olmasını ve homojen karışık billurların meydana
gelmesini sağlamaktadır. Mesela %13 alüminyum ve %60 demirden
ibaret sinterlenmiş bir mıknatısın imalinde , 1115° civarında %26 sıvı
teşekkül eder. Sıvı faz mevcudiyetinde yapılan sinterleme esnasında,
meydana gelen sıvı miktarı numunenin iskeletini tahrip etmeyecek
kadar olmalıdır.
Çok bileşenli heterojen bir sistemin sinterlenmesinde şartlar daha başkadır.
Sıvı fazın meydana gelmesine ergime sıcaklığı en düşük olan bileşenin ergime
noktasının aşılması veya alçak sıcaklıkta ergiyen bir ötektiğin teşekkülü sebep olabilir.
Endüstriyel bakımdan çok mühim olan bu duruma klasik misal olarak sert alaşımların
ve volfram-bakır-nikel ağır alaşımının sinterlenmesi gösterilebilir. Burada nisbeten az
miktarda olan sıvı faz katı kalmış bileşenler için “birleştirici” veya “çimento” rolü
oynar; bu bileşenlerin kendi hallerine bırakılması halinde ise sinterleme için çok yüksek
sıcaklıklara çıkmak gerektiği gibi bu sıcaklıkta dahi sinterleme tam olmaz.
Misal olarak volfram-kobalt-karbon üçlü sistemini alarak sert bir
alaşımın sinterlenme ve ergimesinde görülen olayları daha yakından
incelemeyim. Mesela %94 volfram karbür ve %6 kobalt ihtiva eden
bir alaşımın sinterlenmesinde ortaya çıkan olaylar, volfram-kobalt-
karbon sisteminin denge diyagramının WC-Co ikili sistem kesitinde
net olarak görünürler. (Şekil 18). İnce volfram karbür ve kobalt tozları
karışımının sinterleme sıcaklığı 1400° olarak seçilir. Alınan bileşime
(%6 kobalt) tekabül eden noktadan bir düşey ve sinterleme
sıcaklığına (1400°) tekabül eden noktadan bir yatay çizilirse,
diyagramdan her sıcaklıkta muhtelif tozların oranlarıyla bileşimi
bulunur. numune, oda sıcaklığından sinterleme sıcaklığına kadar
ısıtıldığı takdirde, önce volfram karbür ve kobalt kristalleri arasında
bir atom değişimi, yani katı halde yayınma olur. Bir miktar volfram
karbürün kobalt içinde erimesiyle kobalt bakımından zengin katı
karışık billurlar teşekkül eder. Bu durumda kobaltın ergime sıcaklığı
da düşer; olay bu şekilde devam ettikçe bir sıvı faz meydana gelir.
Bu sıvı miktarı bütün kobalt sıvı hale gelinceye kadar artar. Sıvı
içindeki kobalt oranı da %62’ye kadar düşer. Özet olarak, volfram
karbür ve kobalt karışımının 1400°’de sinterlenmesi esnasında saf
kobalt (a noktası) kaybolurken, a ve b noktaları arasında, ok yönünde
b bileşimli sıvıya doğru gidildiği görülür. Dolayısıyla 1400°’de
sinterlenen malzemenin takriben %90 volfram karbür (c noktası) ve
%10 sıvı (b noktası) ihtiva eder. Numune soğutulursa, volfram karbür
sıvıdan ayrılır. Zira sıcaklığın azalmasıyla volfram karbürün kobalt
içinde eriyebilme özelliği de gittikçe zayıflar. Bu şekilde ayrılan
volfram karbür katı halde kalmış olan volfram karbür partikalleri
etrafında billurlaşır. Volfram karbür partikülleri her yerde saf kobalt
tarafından sarılmış olup, kobalt kohezyonu sağlamaktadır
Volfram karbür ancak çok yüksek sıcaklıkta ayrışır. Fakat bu ayrışma
sıcaklığının altında kalındığı müddetçe, yukarda izah edilen ve sert
alaşım sinterlenmesinin karakteristikleri olan transformasyonlar
önemli bir değişmeye uğramaz. Volfram karbür yalnız başına
2600°’de ayrıştığı halde, kobalt mevcudiyetinde ayrışma daha düşük
sıcaklıkta olur. Şekil 16’da verilen denge diyagramında %6 kobalt
ihtiva eden volfram karbür-kobalt alaşımının 2400°’de ayrıştığı
görülür. Bu sıcaklığın altında 1400° için etraflı olarak izah edilen
transformasyonlar mevzubahistir. Pratikte 1500° veya 1600°’den
yüksek sinterleme sıcaklıklarına çıkılmaz. Aksi takdirde sinterlenen
cismin içinde kabarcıklar meydana gelir. Sıcaklık 2400°’ye yükseldiği
zaman sıvı nispeti artar. Bunun sebebi, sıcaklık arttıkça daha çok
miktarda volfram karbürün sıvı içinde edilebilmesidir. Soğuma
esnasında, daha az sayıda katı tane üzerine daha çok miktarda erimiş
karbür çökeleceğinden yapının değişeceği aşikardı. Aynı tesir
(tanelerin büyümesi) sinterleme müddetinin uzatılması veya
sinterlemenin tekrarıyla uzun zaman alır. Ayrıca, küçük partiküller
irilerinden daha kolay eriyebildiklerinden, volfram karbür
partiküllerinin sıvı içinde erimezi toz taneler iriliğine bağlıdır.
Sinterleme birkaç defa tekrar edildiği takdirde ince partiküllerin
sayısında tedrici bir azalma ve en iri karbür partiküllerinde bir
irileşme görülür. Bu, teknik bakımdan, istenmeyen bir olaydır. Bu
sinterleme müddeti sınırlandığı gibi, mümkün olduğu kadar ince bir
volfram karbür tozundan hareket edilir. Böylece tane iriliğinden
erimiş ve çökelmiş volfram karbür nispetini de çıkarmanın
imkansızlığı anlaşılır.
Şimdi ergime ile elde edilmiş bir “sert alaşımın” ergimesinde görülen
olayları inceleyelim. 2400°’de başlayan volfram karbürün ayrışması 2550°’de sona
erer. Bu iki sıcaklık arasında, kobalt ihtiva eden sıvı faz içinde erimemiş olan
volfram karbür tedricen ve grafit olmak üzere ayrışır. Sıcaklığın daha da artmasıyla
grafit de erir; 2700°’ye doğru bütün kütle sıvı hale gelir. Karbürün ayrışması
(endotermik) ısı alan cinsten olduğundan, bu olay ani değildir. Tamamen ergimiz
olan alaşım soğutulursa aynı olaylar ters yönde vuku bulur. Önce karbon sıvıdan
büyük siyah lameller halinde ayrılır (ergime ile elde edilen sert alaşımın
karakteristiği olan primer grafit).
Çok yavaş olarak soğutma yapılırsa, karbon 2550°’ye doğru tekrar volframla
birleşerek volfram karbür meydana gelir. Bu reaksiyon kullanılan soğutma hızlarında o
kadar yavaştır ki, mühim bir transformasyon meydana gelmez. Soğutmaya devam
edilirse, derişik içindeki volfram karbür (WC+W2C) primer kristaller haline ayrılır. Bu
kristaller sıvı içinde serbestçe gelişebilirler. Kalan sıvı da bir ötektik teşekkülü ile
katılaşır. Soğuma hızı yüksek olduğundan, grafit, volfram karbür, kobalt bileşenlerinin
ötektik içinde mevcudiyeti anlaşılmayabilir. Mikroskobik muayene ile, primer grafit
lamelleri, billurlaşmış primer volfram karbür kristalleri ve üniform bölgeler görülür. Bu
bölgeler son olarak katılaşan ve genellikle mühim miktarda volfram karbür ihtiva eden
sıvıya tekabül eder. Ergime ile elde edilen “sert alaşım”ın kırma ameliyesi ve rutubetli
öğütülmesiyle hazırlanmış ince tozunun preslenmeli ve 1400° ile 1500° arasında birkaç
defa sinterlenmesiyle elde edilen malzemenin özelliklerinin normal yollarla hazırlanan
sinter “alaşımın” özelliklerine tekabül etmesi şayanı dikkattir.
Kısaca, sinterlenmiş bir “sert alaşım” ile aynı terkipte ve ergime
ile elde edilmiş alaşım arasında aşağıdaki farklar vardır. Sinterlenmiş
malzemenin yapısında çok sayıda küçük karbür taneleri mevcuttur.
Bu taneler yan yana muntazam olarak dizilmiş ve volfram karbür
ihtiva etmeyen bağlayıcı bir metalle birleştirilmişlerdir. Birçok
noktalarda, volfram karbür partikülleri birbirleriyle köprüler
vasıtasıyla birleşmişlerdir. Ergime ile elde edilmiş alaşımın karbür
kristallerinin boyutları ise 10 ile 20 kere daha büyüktür. Çevreleri net
olan bu kristaller birbirlerinden de uzaktır. Ayrıca, tozun kırma ve
öğütme ile hazırlanması esnasında meydana gelen volfram karbür
kristallerinin parçaları sinterlenmiş yapıda mevcuttur. Ergime ile elde
edilen yapıda ilk partiküller görünmezler. Sıvıdan sinterleme yolu ile
sert alaşım imalinin hedefi, tozdaki ilk karbür partiküllerini muhafaza
etmek ve bunları sünek bir bağlayıcı ile birleştirmektir.
Sinterlenmiş yapının avantajları aşikardır. Tanelerin inceliği ve intizamı
sayesinde, primer kristaleri iri ve katılaşmış atık-sıvı kütlesi kırılgan olan, ergime ile
elde edilmiş yapıya nazaran mekanik mukavemet daha iyi, sünekliği daha büyüktür.
Sert alaşımın sinterlenmesinde sıvı faz aglomerasyonu hızlandırdığı gibi mekanik
mukavemeti de arttırır. Sinterlenmiş sert alaşımın sünekliğini ve mukavemetini,
bağlayıcının aynı özelliklerine borçluyuz. Karbür kristalitleri arasındaki çekme
kuvvetleri ve bir karbür iskeletinin teşekkülü ancak ikinci derecede rol oynarlar.
Demek ki çok bileşimli heterojen bir sistemin sıvı bir faz mevcudiyetinde sinterlenmesi
ile bir bileşenli veya çok bileşenli homojen sistemlerin sinterlenmesi arasında bir
prensip farkı vardır.
Bu farkı daha iyi anlamak için volfram-bakır-nikel ağır alaşımının
sinterlenmesinde görülen olayları kısaca inceleyelim. %87 ile 93 volfram, %4 ile 6
nikel ve %2 ila 4 bakır ihtiva eden bir alaşımın sinterlenmesi teferruatlı olarak
incelenmiştir. Esası saf volfram tozu olan deney çubuklarının çok yüksek, hatta ergime
noktasına yakın bir sıcaklıkta sinterlenmeleriyle dahi elde edilen cisimler, çok
gözenekli ve nispeten kırılgandır. İnce taneli bir volfram tozuna %5 nikel ve %2 bakır
kattıktan sonra elde edilen karışımın 1 saat 1400° ile 1500° arasında sinterlenmesiyle
yoğunluğu teorik yoğunluğa çok yakın ve mukavemeti 63 kg/mm2 olan cisimler elde
edilmiştir. Isıl işlem % 17 ila %20 arasında bir lineer büzülmeye sebep olur ve
optimum şartlarda tamamen gözeneksiz bir yapı elde edilmesini sağlar. Bu alaşım irice
saf volfram küreciklerinden meydana gelmiştir. (takriben 0.004 mm’lik kristaller). Bu
kürecikler bir nikel-bakır-volfram alaşımı ilavesiyle aglomere olmuşlardır. Sinterleme
esnasında, bakır ve nikel tozları birbiri içinde yayınırlar. Bakırın ergime sıcaklığına
erişildiği zaman, henüz nikelle birleşmemiş olan bakır tozu ergimeye başlar. 1350°-
1450°’ye doğru bakır-nikel alaşımı tamamen ergir. Bu alaşım içinde bu sıcaklıkta
takriben %18 volfram eriyebilir. Burada da en küçük volfram partikülleri ilk olarak
erirler. Dolayısıyla maksimum yoğunlukta bir alaşım elde etmek için kullanılan toz
içinde mümkün olduğu kadar çok miktarda ince volfram tosu bulunması gerektiği
anlaşılır (1 ile 5 mikron arasında taneler).En büyük yoğunluğun volfram, bakır ve nikel
tozları karışımının rutubetli öğütülmesiyle elde edildiği görülmüştür; buna sebep sadece
bu şekilde elde edilen tanelerin inceliği değil, aynı zamanda bileşenlerin muntazam
dağılmış olmalarıdır. Ayrıca, alaşımın soğuması esnasında, sinterleme sıcaklığında
erimiş olan volframın bir kısmı yeniden ayrılır ve mevcut olan iri volfram kristalleri
üzerine çökelir. Fakat soğuma esnasında vuku bulan bu ayrılma olayları mikrografide
kolayca tanınan iri volfram kristallerinin teşekkülü izaha kafi değildir. Sinterleme
esnasında şu reaksiyonların olması mümkündür: En küçük volfram bakımından doymuş
sıvıdan ayrılan bu partiküller katı halde olan iri volfram kristalitleri üzerine çökelirler.
Bu alaşımın sinterleme esnasında gösterdiği büzülme olayı kısmen, eriyebilme
özelliğinin sıcaklıkla değişmesi ve bilhassa meydana gelen sıvının yüzey gerilimi ile
izah edilebilir. Ayrıca, ince volfram partikülleri ve yüzey enerjileri yüksek olan
billursal kristalitler, termodinamik bakımdan en kararlı durumda bulunmaya
meyillidirler, bu olayın rolü ihmal edilemez.
Sinterlenecek iki metalin ergime sıcaklıkları arasında büyük fark
olması mutlaka şart değildir. Gerçeklenmesi gereken şartlar şunlardır:
Sinterleme esnasında, belirli incelikte katı partiküller ve bu katı
partikülleri kısmen içinde eritebilecek bir sıvı mevcut olmalıdır. Bu
şartlar (Şekil 19a ve 19b)’de tipleri şematik olarak gösterilen bir
takım sistemler için gerçeklenebilir. Sinterleme, denge diyagramının
“katı-sıvı” bölgesinde vuku bulmalıdır. Bu tiplerin her biri için,
gözeneksiz çok bileşenli bir cisim elde edilmesi için erekli şartların
gerçeklendiği bir bileşim ve sinterleme sıcaklığı mevcuttur. Tablo 20
birkaç pratik misal vermektedir (alaşımın bileşimi ve sinterleme sıcak
Sert alaşım ve volfram-bakır-nikel ağır alaşımı tipinden çok bileşenli sistemlerin
sinterlenmesi, bir bileşenli veya çok bileşenli homojen sistemlerin sintirlenmesinden
farklıdır. Sinterleme esnasında erimeyen toz partikülleri sıvı faz tarafından çimento gibi
birleştirilirler.
Bu bağlayıcı elde edilen mekanik mukavemetin başlıca sebebidir. Erimemiş toz
partikülleri arasındaki çekme kuvvetlerinin tesiri ikinci derecedendir. Aglomerasyon
fazı ile bunun çevrelediği erimemiş toz partikülleri arasında mevcut kuvvetler
kohezyon için esastır. Ergime ile elde edilmişi metallerde, erimemiş fazla bağlayıcı faz
arasındaki limitler tane sınırlarına tekabül ederler. Sıvı faz, katı partikülleri tamamen
sararsa, ideal şartlar gerçekleşmiş demektir. Bunun için sinterleme sıcaklığında sıvının,
alaşımının ergime sıcaklığı yüksek olan bileşeni içinde eritebilmesi lazımdır. Eğer
sıvının bu içinde eritme kabiliyeti yoksa, yukarıdaki izah edilen ideal sarma mümkün
olamaz. Bu takdirde sıvının ergime sıcaklığı yüksek olan bileşeni “ıslatmadığı”
söylenir.
Bölüm 6. TOZ METALURJİSİ ÜRÜNLERİNİN ÖZELLİKLERİ
Sinter ürünlerinin özellikleri partiküllerin şekli, boyutu, kompozisyonu, yağlayıcı
tipi, pres basıncı, sinterleme sıcaklığı ve süresi, bitirme işlemleri ve benzeri gibi çok
sayıda değişkene bağlı olduğundan özellikler hakkında genel bilgi vermek güçtür.
Ürünlerin yoğunlukları geniş bir aralıkta değişirken, çekme mukavemetleri 70 MPa ila
1250 MPa arasındadır. Bazı hallerde çekme mukavemetini 1250 MPa nın üzerine
çıkarmak mümkündür. Sinter ürünlerin büyük bir kısmının çekme mukavemeti 275-350
MPa arasındadır. Genellikle mekanik özelliklerin çoğunluğu yoğunluğa büyük bir
bağımlılık göstermektedir; tokluk, süneklilik ve sürünme direncinin bağımlılığı
mukavemet ve sertlikten daha yüksektir.Düşük mukavemetli metallerden imal edilen
sinter ürünlerin mekanik özellikleri dövme ürünlerinkine eşdeğerdir. Yüksek
mukavemetli toz eldesi için ilave edilen alaşım elementi oranı kritik bir oranın ötesinde
arttırılmaya devam edilirse, eşdeğer dövme ürünlerine göre özelliklerinde dikkate değer
oranlarda azalma meydana gelir. Daha yüksek yoğunluklu parçaların imali için yüksek
kapasiteli presler veya sıcak izostatik presleme yöntemi kullanılır. Böylece elde edilen
toz ürünlerin özellikleri dövme ürünlerinin özelliklerine yaklaşır. %100 yoğunluğa
ulaşılması ve çok ince tane boyutunun sağlanması halinde ise toz parçaların özellikleri
dövme ürünlerinin üzerine çıkar.
Fiziksel özelliklerde porozite tarafından etkilenir. Korozyon direnci artan
porozite oranı ile birlikte azalır. Elektrik, ısıl ve mağnetik özelliklerde yoğunlukla
birlikte değişir. Öte yandan porozite ses ve titreşim söndürme özelliğini arttırmaktadır.
Bu nedenle toz metalürjisi ürünlerinin önemli bir kısmı porozitenin sağladığı
avantajları kullanmak üzere dizayn edilmiştir.
6.1 TOZ METALURJİSİ ÜRÜNLERİNİN DİZAYNI
Toz metalürjisinin ana amacı özel mühendislik uygulamaları için kaliteli ve
ekonomik bir şekilde parça üretimini sağlamaktır. Başarıya ulaşmada ilk adım dizayn
kademesidir. Bunu malzeme seçimi ve uygun fabrikasyon takip etmektedir. Toz
metalürjisi parçaların dizaynında dikkate alınması gereken bazı ana kurallar aşağıda
özetlenmiştir:
1-) Parça şekli preslemeden sonra kalıptan çıkarmaya uygun olmalıdır.
2-) Parça şekli tozun ince duvarlar ve keskin köşeler gibi küçük boşlukların
doldurulmasını gerektirmemelidir.
3-) Parça şekli dayanıklı kalıp imaline müsait olmalıdır.
4-) Parça şekli presleme ile elde edilebilecek kesit kalınlığı değerlerine uygun
olmalıdır.
5-) Parçaların değişik kesit kalınlıkları arasındaki fark mümkün olduğunca az
olmalıdır.
6-) Bazı şekillerdeki parçaların toz metalürjisi dışındaki yöntemlerle üretilmesi
maliyet ve uygulama açısından mümkün olmadığından bu avantajı kullanabilecek
şekilde dizayn yapılmalıdır.
7-) Parça ve kalıp dizaynı esnasında atölyedeki teçhizatların teknik özellikleri
dikkate alınmalıdır. Presleme alanı pres kapasitesi ile uyumlu olmalıdır ve kalınlık
sayıları kullanılabilir pres hareketleri sayısına eşdeğer olmalıdır.
8-) Ürünlerin boyutsal toleransları dikkate alınmalıdır. Istampa ekseni veya
presleme yönüne paralel olan boyutlara (ıstampanın hareket yönü) göre radyal yöne
paralel boyutlarda daha yüksek hassasiyet ve tekrarlanabilirliğin elde edildiği
gözlenmiştir. Bu olgu dizayn esnasında mutlaka göz önünde bulundurulmalıdır.
9-) Sinterleme esnasındaki büzülme gibi preslemeden sonra boyutlarda meydana
gelecek değişimler kalıp dizaynı esnasında dikkate alınmalıdır.
Mukavemetin bütün parça boyunca homojen olması için yoğunluğunda homojen
olması gerektir. Bu sebeple parçalar üniform kesitli ve kesit boyutlarına göre kalınlık
değerleri küçük olacak şekilde dizayn edilmelidir. Dizayn, eksenleri presleme yönüne
dik delikleri içermemelidir. Delik çaplarının basamaklı olarak değişiminden, yandan
girişli deliklerden, oyuklar ve parça altında radyal boşluklardan kaçınılmalıdır.
Kesitlerde ani değişimler istenmez. Doğrusal çizgi formuna yakın dalgalı şekiller
kolaylıkla kalıplanabilir. Alt ve üst kalıp ıstampaları arasındaki birleşme düzlemi
silindirik veya düzlemsel olmalıdır. Bu düzlem hiçbir şekilde küresel olmamalıdır.
6.2 TOZ METALÜRJİSİ ÜRÜNLERİ
Toz metalürjisi ile imal edilen ürünler beş grupta sınıflandırılabilir:
1-Yatak, filtre, basınç veya sıvı regülatörü gibi gözenekli ve geçirgen ürünler ;
Toz ürünlerinin büyük bir kısmını bakır veya demir alaşımlarından yapılan yağ
emdirilmiş yataklar teşkil etmektedir. Bu yataklar yağlamaya ve kullanım esnasında
bakıma ihtiyaç duymadıklarından otomotiv endüstrisinde ve ev aletlerinde yaygınca
kullanılmaktadır. Sinter filtreleri hemen her boyutta gözeneğe sahip şekilde
üretilebililer ve en küçük gözenek çapı 0,0025 mm’ dir.
2-Diğer proseslerle üretilmeleri halinde aşırı miktarda talaşlı işleme gereksinim
duyulan girift parçalar;
Küçük boyutlu dişlilerin büyük bir kısmı toz metalürjisiyle üretilmektedir. Toz
prosesleri ile elde edilen boyutsal hassasiyet ve yüzey bitirme kalitesi çoğu zaman ilave
bir işlemi gerektirmez ve bazı özel hallerde sadece çok küçük oranlarda yüzey işleme
yeterlidir. Kam ve küçük manivela kolları gibi diğer girift parçalar da toz yöntemiyle
oldukça ekonomik bir şekilde üretilebilmektedir.
3-Talaşlı işlemi güç veya yüksek ergime noktalı malzemelerden yapılan parçalar ;
Toz metalürjisi modern anlamda ilk kez tungsten lamba flamaları ve tungsten
karbür kesici takımların imalinde kullanılmıştır.
4-İki veya daha fazla metalin kombine özelliklerinin istendiği parçalar ;
Bileşenlerin özelliklerini parçalara kazandırabilme kabiliyetinden dolayı toz
metalürjisi özel kullanım alanı olan veya bazı amaçlar için dizayn edilen parçaların
üretiminde yaygınca kullanılmaktadır. Motor veya jeneratör parçaları bu amaçla bakır
ve grafitten imal edilmektedir. Bakır elektrik iletkeni görevini görürken grafit yağlama
işlevini yerine getirir. Benzer şekilde yataklar, grafit-demir, grafit-bakır veya grafit-
bakır-kalay alaşımı gibi ikili malzeme gruplarından yapılmaktadır. Yumuşak metal, sert
metal matrisi içerisinde dağıtılır. Elektrik anahtarı kontaklarında çoğunlukla bakır veya
gümüş; tungsten, nikel veya molibden elementlerinden biriyle birleştirilir. Bakır veya
gümüş yüksek iletkenlik sağlarken, yüksek ergime sıcaklıklı malzeme ark esnasında ve
devrenin kapalı olduğu süre boyunca ergimeye karşı direnç sağlar.
5-Toz metalürjisi proseslerinin diğer proseslere göre üstün özellik sağladığı ürünler ;
%100 yoğunluğa ulaşmak amacıyla geliştirilen proseslerle imal edilen
mamullerin özellikleri alternatif yöntemlerle üretilen ürünlerin özelliklerini aşmıştır.
Uçak sanayi gibi kritik döneme sahip alanlarda ilave maliyetler özelliklerin
geliştirilmesi ile haklı görülebilir. Toz metalürjisi mağnetlerin üretiminde önemli bir
avantaj sağlar ; sinterleme öncesinde partiküllerin dizilmesi mağnetik bir alanda
yapılarak toz mağnetlerde daha yüksek bir fluks yoğunluğuna ulaşabilir.
6.3 TOZ METALÜRJİSİ ÜRÜNLERİNİN AVANTAJ VE DEZAVANTAJLARI
Diğer imal usullerinde olduğu gibi toz metalürjisinin de belirli avantaj ve
dezavantajları vardır. Toz yönteminin ekonomik bir şekilde ve başarıyla
uygulanabilmesi için avantaj ve dezavantajların başlangıçta değerlendirilmesi
gerekmektedir.
6.3.1 Avantajları:
1) Talaşlı işlem gereksiniminin azaltılması veya tamamen elimine edilmesi:
Toz yöntemiyle elde edilen boyutsal hassasiyet ve yüzey bitirme kalitesi çoğu
ürün veya uygulama alanı için yeterli olduğundan ilave talaşlı işleme gerek yoktur.
İstisnai şekilde boyutsal hassasiyet ve yüzey kalitesinin talebi halinde ürünler basma ve
boyutlandırma gibi sekonder operasyonlara tabi tutulabilirler.
2) Yüksek üretim hızları :
Toz prosesindeki bütün adımlar basittir ve otomatizasyona uygundur. İş gücü
gereksinimi düşüktür, ürün homojenliği ve aynı kalitede tekrar üretilebilirlik oranı diğer
yöntemlere göre daha yüksektir.
3) Karmaşık (girift) şekillerin üretimi :
Yukarıda sözü edilen sınırlar dahilinde dişli çark ve kam mili gibi oldukça girift
parçalar imal edilebilir. Ekonomik olarak talaşlı işlem ve dökümle şekillendirilemeyen
parçalar toz yöntemiyle üretilebilirler.
4) Çok geniş bir kompozisyon aralığı :
Kompozisyon açısından oldukça yüksek saflığa sahip parçalar üretilebilir. Metal
ve seramikler gibi birbiri içinde çözünmeyen ve farklı karakterdeki malzemeler de bir
araya getirilebilir. Katı eriyik veya çözünürlük sınırları aşılarak aşırı doymuş katı
çözelti alaşımları veya yüksek alaşımlı malzemelerde elde edilebilir. Düşük ve yüksek
alaşımlı veya birbiri içinde çözünmeyen partiküllerden meydana gelen kompozit
malzemelerden üretilen parçaların makroskobik ölçekte (bir iki partikül boyutu
mesafelerde) kompozisyonal homojenitesi diğer yöntemlerle üretilenlerden daha
yüksektir.
5) Özelliklerin geniş bir aralıkta değişimi :
Toz metalürjisiyle üretilen parçaların yoğunluğu ve dolayısıyla içerdikleri
gözenek oranı geniş bir aralıkta değişir. Çok yüksek oranda gözenek içeren filtreler gibi
fonksiyonel amaçlı parçaların üretimi yanı sıra konstrüksiyon amaçlı yüksek
mukavemetli parçalarda üretilebilir. Toz ürünlerin titreşim söndürme özellikleri
yüksektir. Poröz yapılar döküm işleminde yağlayıcıların daha etkin ve istisnai bir
şekilde kullanılmasını sağlamaktadır. Sürekli dökümde kalıp başlıkları içerisine
yerleştirilen toz plakalar gözenekli oldukları için yağlayıcılar bu gözeneklerden sürekli
olarak kalıp-ingot ara yüzeyine sevk edilebilir. Böylece yapışmaya mani olunarak hem
ingotların yüzeylerin kalitesi arttırılır ve hem de çalışanlar için son derece tehlikeli olan
sıvı metal akıntılarının oluşumu (kanama) önlenir. Modern sıcak başlık kalıplarının
imalatında bu plakaların kullanılmalarının diğer bir nedeni ise plakaların kalıp duvarı
boyunca ısı transferini (primer soğuma) önleyerek kalıp içinde primer soğuma ile
gerçekleşen katılaşmanın ortadan kaldırılmasıdır. Böylece kalıp içindeki katılaşma
kalıp altı su spreyinin etkisiyle gerçekleştirilir ve ingot dökümlerdeki birbirinden farklı
karakterdeki yapısal zonların teşekkülü önlenir. Magnetik, aşınma ve diğer özellikler
özel bir uygulama alanının gereksinimlerini karşılayacak şekilde kontrollü olarak
dizayn edilebilir (kontrollü fabrikasyonla ürünlere istenilen özellikler kazandırılabilir).
6) Hurda miktarının azaltılması veya eliminasyonu :
Toz metalürjisi bilinen imal usulleri içerisinde malzeme kaybına sebep olmayan
tek yöntemdir. Döküm, talaşlı işlem ve pres forming operasyonlarında hurda miktarı
başlangıçtaki malzeme miktarının yarısına (%50) ulaşmaktadır. Hurda oranı özellikle
pahalı malzemelerin şekillendirilmelerinde daha da önem kazanmaktadır. Toz
metalürjisi ile bazen toplam maliyeti arttırmadan daha pahalı malzemeler kullanarak
parça imalatı gerçekleştirilebilir.
6.3.2 Dezavantajları:
1) Düşük mekanik özellikler :
Çoğu kez toz metalürjisi parçalarının mekanik özellikleri döküm ve dövme ile
üretilenlerin özelliklerinden daha düşüktür. Yüksek gerilmelerin söz konusu olduğu
uygulama alanlarında bu parçalar kullanılamaz. Bununla birlikte ilave masrafların göze
alınması halinde ürünlerin mukavemet değerleri farklı malzeme, alternatif yöntem veya
ikincil proses teknikleri kullanımıyla yükseltilebilir.
2) Nispeten yüksek kalıp maliyeti :
Toz prosesinde yüksek sıcaklık, yüksek basınç ve şiddetli aşınma söz konusu
olduğu için kalıplar pahalı malzemelerden ve büyük kütleler halinde yapılmaktadır. Bu
nedenle toz metalürjisi ile üretilecek parça sayısı en az 10.000 adet olmalıdır.
3) Yüksek malzeme maliyeti :
Birim ağırlık esasına göre toz malzemeler dövme ve döküm malzemelerden daha
pahalıdır. Ancak hurda şeklinde malzeme kaybının olmayışı ve talaşlı işlemin
eliminasyonu yüksek malzeme maliyetini dengelemektedir. Toz metalürjisi daha çok
birim parça başına malzeme maliyetinin yüksek olmadığı küçük parçaların imalatında
kullanılır.
4) Dizayn sınırlamaları :
Toz metalürjisi prosesi bazı şekillerdeki parçaların üretimi için uygun değildir.
Parçalar kalıptan kolay çıkarılabilecek şekillerde olmalıdır. Kalınlık : çap oranı
sınırlıdır. İnce kesitlerin eldesi güç olup parça boyutu pres kapasitelerinin belirlediği
sınırları içinde olmalıdır.
5) Parça kesiti boyunca özelliklerin değişim göstermesi :
Yoğunluğun parça içinde bir noktadan diğer bir noktaya değişimi özelliklerin de değişimine neden olmaktadır. Bunun ana nedeni parçaların tasarımı yapılırken dizayn kriterlerine riayet edilmemesidir. Üniform olmayan şekillerin toz metalürjisi ile üretilmesi halinde bu tip problemlerle karşılaşılabilir
Kaynaklar :
1) ERSÜMER Aram, ‘Toz Metalürjisi’, İ.T.Ü. Makine Fakültesi ,
1970, İstanbul
2) ÇİĞDEM Mustafa, ‘İmal Usulleri’, Çağlayan Kitapevi, 1996
3) ANIK Selahattin, DİKİCİOĞLU Adnan, VURAL Murat, ‘İmal
Usulleri’, Birsen Yayınevi, 1997
4) MAYSAN A.Ş.
Organize sanayi bölgesi, P.O. BOX:128, 16371 Bursa /
TÜRKİYE