tÜrk - tek esintekesin.org.tr/wp-content/uploads/2016/09/61.pdf · şimdi sultankale adı verilen...
TRANSCRIPT
![Page 1: TÜRK - Tek Esintekesin.org.tr/wp-content/uploads/2016/09/61.pdf · şimdi Sultankale adı verilen ve 176 tuğladan burcu hâlâ ayak ta duran müstahkem âbidevî şehri bina etmesi](https://reader035.vdocuments.mx/reader035/viewer/2022062921/5f03764b7e708231d40945f7/html5/thumbnails/1.jpg)
f _ ET, 5 §
A E S İ N . E MER 1976
hucût 180
TÜRK ANSİKLOPEDİSİ
GILT X X I V
F A S ı K Ü L : 185
M E R V
E M E L ESİN D E V L E T KITAPLARı
M I L L I E Ğ I T I M B A S I M E V I
Tek-Esin Vakfı
Tek-Esin Vakfı
![Page 2: TÜRK - Tek Esintekesin.org.tr/wp-content/uploads/2016/09/61.pdf · şimdi Sultankale adı verilen ve 176 tuğladan burcu hâlâ ayak ta duran müstahkem âbidevî şehri bina etmesi](https://reader035.vdocuments.mx/reader035/viewer/2022062921/5f03764b7e708231d40945f7/html5/thumbnails/2.jpg)
E - M E R V
Penydarren Park ta ıw. dır. ( V . Örs )
M E R V , Türkmenis tan 'da yindeki Bend-i Türkis tan dağlarından akan Murgâb suyu, M . vâhasını suladıktan sonra, kuzeyde Karakum çölünde kaybolur.
Kazılardan anlaşıldığına göre, M . kalıntılarının en eski kısmı, bugün Erktepe denen kuzey - doğu kısmıdır. Burada M . Ö. V I . yüzyılda dairevî surlar içinde, saray, tapınak ve evlerden ibaret bir yerleşme yeri bulunuyordu. M . sâhası-nın arkeolojik hususiyetlerinden olan "ana mâbûde" olduğu sanılan küçük çıplak kadın heykelleri de, M . ' i n en eski bulun-tularındandır . Erktepe'deki M . O. V I . yüzyıldan kalma yerleşme yeri, Avesto'da Moura ve Dârâ yazıtında Marguş diye anılan merkez sanılmaktadır. Erken İslâm tarihlerinde, M . kalesinin en eski bânisi Turan ve İran ' ın müşterek efsanevî hükümdar ı Tahmûres , Kâşga-rî 'ye göre ise Türk hakanı Alp-Er-Tunga 'dır . Quitus Cur-tius Rufus ( M . Ö. I . yüzyıl) ise, İskender ' in Margiana ( M . i l i ) ' da adını taşıyan bir şehir inşa ettiğini söyler. Ni tekim Erktepe etrafında bugün Gâ-vurkale denen harebelerde, Hellenistik kül türde bir şehir
>a-.tri ur. kın ada nde ylar İ IX. ıcili-ıkta-i<im-okul,
var-
eski bir şehir. M . ' i n güne-
gelişmişti. Gâvurkale , çiğ tuğladan Surlar ile çevrili, dörtköşe bir şehirdi. Belh ile M.'e hâkim Yunan sülâlesinden I . An t i -oehus Soter ( M . Ö . 280-261) ' in de, M . İskenderiyesini imar ettiği rivayet edilir. Türkmenis tan 'dan Fars'a ve Suriye'ye kadar uzanan Parth devleti M . Ö . 115'te ilhak etti. Parth devrinde, kervan yolları üzerinde bulunan M . çok büyüdü. Sirderyâ kıyılarından geldikleri sanılıp, hangi ırka mensup oldukları bilinmeyen Bartlı'lar, İran, Yunan ve Roma kültürlerine girmekle beraber, göçebe geleneklerinin de taşıyıcıları idiler. Parth devrinde M . vâhasında "ana mâbûde" heykelcikleri, bazen Yunan kıyafetinde bulunmakla birlikte, başlarında Türkmen evli kadınlarının tepeliğine benzer bir başlık olduğu erkeologların dikkatini çekmiştir. Parth devrinde, M . vâhasında başlıca din, Orta Asya Mazdeizm'i idi . Kemik mahfazalar ve bunların dizildiği bir türbe (aâvs) bulunmuştur. Par th ' lar ın yerini Sâsânîler alınca Zerdüşt dini gelişt i . Taban, M.'de i lk Anâhida ( N â h i d ) ateşgedesini Sâsânî-lerin atası Ardaşîr (226-241) ' in bina ettiğini anlatır. Bundan daha önce, Belh ilindeki Kuşâna merkezlerinden M.'e Buddhizm de gelmişti . Gâvurkale kazılarında I I - V I . yüzyıllardan kaldığı sanılan Buddhist eserler (bir kırmızıya boyalı stı'ıpa ve Burkan heykeli ile bir alpın hayatını tasvir eden resimlerle süslü testide yazma kalıntı ları) çıkmıştır. M. ' i n i lk bânisi olarak A l p - Er - Tunga'yı tanıtan Kâşgari rivayeti,
• m PLANI.d.A.PtlGAÇE^KOVA'LAN i ) . 35 İN TAPAPIMDAN İKTİBAS XDÎl*İiDÎ*AI-XII.ÎÜZ*IlXAhCAK I VAZlïi-rr: j j s T a u H -I
Hvsjpij» Ve
— i t
M E R V : G . A . P u g a ç e n k o v a ' d a n E . Esin'in iktibas ettiği Se l çuk lu devrinde
Merv'i gös teren plan
Tek-Esin Vakfı
Tek-Esin Vakfı
![Page 3: TÜRK - Tek Esintekesin.org.tr/wp-content/uploads/2016/09/61.pdf · şimdi Sultankale adı verilen ve 176 tuğladan burcu hâlâ ayak ta duran müstahkem âbidevî şehri bina etmesi](https://reader035.vdocuments.mx/reader035/viewer/2022062921/5f03764b7e708231d40945f7/html5/thumbnails/3.jpg)
M E R V 19
belki M . ' i n yerli beyleri ile i l g i l i i d i . O. İ. Smirnova, M . beylerinin Taşkend ve Soğd beylerinin de mensup bulunduğu, Kengeres hükümdarlar ı soyundan olduğuna dikkati çeker. Kengeres soyu Kuşânalar 'dan ve Türkleşmiş veya aslen T ü r k idiler. A l p - Er - Tunga 'n ın bu soydan olması iht imali üzerinde E. Chavannes ve Tomaschek durmuşlardır . V I . yüzyılda M . , Sâsânî, Fars ile Gök ve Batı Türk hakanlığının sınırında idi. ' Marzubân unvanlı Sâsânî valinin M.'de bu lunduğu rivayetine rağmen, Chavannes M . ' i n daha ziyade Batı Türk hi mayesinde olduğuna dikkati çeker. V I -VI I I . ^yüzy ı l l a r a âit M . buluntular ı , surlu köşkler, bazen at üs tünde alp heykelleri bu devrin hâtıralarıdır. Gâvurkale batısındaki sonradan Razîk diye anılan arığın bu devirde mevcut bu lunduğunu ve Marzubân ' ın kasrının bunun kıyılarında o lduğunu İstahrî rivayet eder.
Yâkut 'un naklettiğine göre, İslâm Peygamberi Burayda b. al - Husayb adlı sahâbeye, kendi vefatından sonra M.'e
M E R V : Merv'in Hellenlstik ve Parth devirlerinden Gâvur - kale kal ınt ı larında b u l u n m u ş hLJİ. I - M.
I . yüzy ı l lardan sanı lan "ana m â b û d e " heykeli ( G . A . P u g a ç e n k o v a ' d a n )
gitmeyi vasiyet etmişti . Hazreti Muhammed, M . ' i Zu'l-kar-neyn yapısı, bereketli nehirlerin aktığı ve kıyamete kadar kötülük ile mücadele edecek bir şehir olarak anlatmıştı . Buray-da 'nın mezarının M . yakınında Fennî 'de (bugün Vekilbazar) olduğu bi l inir . M . içinde Burayda'ya atfedilen bir diğer mezar da vardır. Eshaptan Süleyman b. al - Amrû b. al - Husayb de H . 4 7 / M . 667'de M.'de ölmüştür. Amuderya suyunu i lk içip namaz kılan sahabe Hakem b. A m r û ul - Gifâr (ölm. 11. 5 0 / M . 670) M . valisi iken, Muâviyc 'nin adaletsizliğine âlet olmaktan ise, ölmek için dua etmişti . M . ' i n fethi H . 3 1 / M . 651'de tamamlanmışt ı . Bu devirden az önce, 11. 2 1 / M . 642'de, son Sâsânî şehinşahı Yezdgird Araplar'dan kaçarak M.'de Türk hakanına iltica etmişti. Araplar, M.'de Türkler 'e galip gelince Türkis tan 'a kaçan Yezdgird M . 651'de yine M.'e dönerek mücadele etmek istemişti. Bir rivayete göre Yezdgird, imdadına çağırdığı Kuhistan Türk beylerinden Tarhan Nî-zek'i tahkirden ipendjıvi, alamamıştı ( M . I X - X . yüzyıllar Arap tarihçisi^Nızeic gibi okunan unvanı, Tü rk unvanı Tirek şekiinde yazmaktadı r ) . B u sefer Türk le r ile de savaşan Yezdgird, Murgab ı rmağına düşüp öldü.
Araplar M . ' i Horasan emirleri başşehri ittihaz ettikleri için M . , Orta Asya'nın en büyük İslâmî merkezi oldu. I X - X . yüzyıl Arap kaynakları M.'den bahsederken, Merv • uş - şâhicân diye tasrih ederler; çünkü Murgab kıyılarında, daha güneyde bir de M e r v - u r - R û d adlı daha küçük şehir bulunuyordu. M . ' i Müslümanlar alınca, şehrin yarısı onlara terk edildi ve yerliler ile karışık olarak yaşadılar. Böylece Islâmdan önceki dinler de M.'de devam etti. V I - V I I I . yüzyıllarda Hıristiyanlığın M.'de ilerlemiş bu lunduğu görülür . Süryanî kaynaklara göre, 644'te ve 781'de M.'de Nestûr î metropoliti bulunan Eliyah ve Timi'theus bazı Türk hükümdarlar ını bu dine kazanmışlardı. M . vâhasında V I I - V I I I . yüzyıllardan kalma bir kilise ve Gâvurkale içinde bir Melk i t manastırı bulunmuştur .
İslâmiyet'in Türkis tan 'a yayılmasında M . , serhad şehri ve dinî merkez olarak önemli bir yer aldı. M.'de mezarı bulunan Kadı Muhammed b. Zeyd'in H . 109/M. 727'de "Râbita" denen teşkilâtı kurduğunu Tabarî kaydeder. "Ribât" ın askerî veçhesi de varken (bk. MEDRESE), "Râbi ta" daha ziyade dinî maksatlar güden bir serhad teşkilâtı i d i . M.'de fikrî ve dinî hayat çok hareketli i d i . Horasan ' ın ve hattâ İslâm âleminin kaderine tesir eden olaylar bazen M.'de başlamakta id i . Eme-vîler, çok cizye almak maksadı ile yerli beyler ile de anlaşarak, Horasan ve Türkis tan halkının Müs lüman olmasına mâni olmağa çalıştıkları gerekçesi ile, H . 117/M. 735'de M . d i ler isyan ettiler. Hâr is İbn-us - Sureye adlı samimî Müslüman Arab, Peygamber'in siyah bayrağını açmış, mazlumları etrafında toplanmağa çağırıyordu. Bir ara Türklere iltica eden Hâris İbn - us - Sureye H . 128/M. 745'te M.'de ö ldürü ldü . Aynı yıl Osmanlı destanlarına kadar adı geçen Ebû Müsl im Horasanı , M.'e vâli olarak geldi. Bir taraftan kendi zındık mezhebini kuruyor, diğer yandan Abbasî dâvasını yayıyordu. Abbasî taraftarları, bu sülâlenin rengi olan siyah elbiseler giyerek, M . ' de taraftar kazanmağa çalışıyorlardı. M.'de başlayan bu hareketin neticesinde 749'da Hilâfet Abbasîler 'e geçti . Ebû Müslim ise, Abbasîler ile de mücadeleye girerek, H . 131/M. 748'de başşehrini Nişapur ' a geçirdi. Ar t ık M . , ikinci dereceye düşmüştü. Fakat yine bir ticaret ve sanayi merkezi olarak kaldı. M.'de ince pamuklular ve ipekliler dokunurdu.
Sâmânîler, Horasan valiliğini 922 - 994 arasında Türk soyundan Simcûrîlere verdiler. 992'de Fâik adlı bir Türk M . ' i elde etmişti. X . yüzyılda M . ' i gören İstahrî, bu şehrin temiz-
Tek-Esin Vakfı
Tek-Esin Vakfı
![Page 4: TÜRK - Tek Esintekesin.org.tr/wp-content/uploads/2016/09/61.pdf · şimdi Sultankale adı verilen ve 176 tuğladan burcu hâlâ ayak ta duran müstahkem âbidevî şehri bina etmesi](https://reader035.vdocuments.mx/reader035/viewer/2022062921/5f03764b7e708231d40945f7/html5/thumbnails/4.jpg)
20 M E R V
l ig in i kaydeder. Razîk ve Mâcân adlı nehir gibi geniş i k i ark, şehrin içinden akıyordu ve arklar boyunca "kasr" lar d iz i l i i d i . Evler balçıktan id i . M.'de i l k fâtihler devrinden bir cuma mescidi ve bir namazgâh vardı. Şehrin kapısında, çarşı yanında, atîk denen bir mescid daha bulunuyordu. Ebû Müsl im devrinde M . , Gâvurkale 'den taşarak Batıya doğru büyümüş ve Mâcân arkı üzerinde de yapılar, bu arada bir cami - mescid ile dâr - /// - imâr* (devlet konağı) bina edilmişti . M.'de yine değerli kimseler, dünyaca tanınmış tabîbler, musikişinaslar yaşıyordu. T ü r k i l i Taşkent ' te, çilingirlikten yetişip ihtiyarlığında âlim ve velî mertebesine yükselen Abd - ur Rahmân b. Ahmed u l - K a f f â l u l - Ş â ş î ' n i n H . 417 /M. 1026'da M.'de ö ldüğünü Yâkut rivayet eder.
rıiİ>rgTiifâ nur*' —jtg£ »*>i*»<*mr* "«fPs f.• M E R V : Muhammed b. Ads ız as - Sarahs î adlı
Türk mimarın ın eseri olan Merv'deki Sultan Sancar ( ö l m . 1157) türbesi
M . ' i n tarihindeki bir parlak safha, Selçuklu devrinde Mel ik Şâh'ın 1070 - 1080 arasında Gâvurkale 'n in batısında, şimdi Sultankale adı verilen ve 176 tuğladan burcu hâlâ ayakta duran müstahkem âbidevî şehri bina etmesi i le başladı. Berkyaruk ile Arslan Argun arasındaki savaşlarda harâb ojan Sultankale yine imar edildi. Sultankale'nin kuzey - doğusunda halen Şehriyâr - Erk denen dörtköşe yapı, Selçuklu sarayının kalıntılarıdır. "Selçuklu Sultanı Sancar ( M . 1118-1157) baş-şeh r i ' n in güzelliğini öven Yâkut , H . 616 /M. 1219'da ayrıldığı M. ' ın yine temizliğinden ve şehrin içinde akan Razîk ve Mâcân arklarından söz eder.
Yâkut , mescidleri sayarken, bunların M . ' i n en eski mezhebi olan Şâfiîler ile Hanefîler arasında taksim o lduğunu söyler. Sultan Sancar'ın maiyetinden İzzuddîn Ebû Bekr A t i k adlı kimse, Aziziye adlı bir mes- - k > j , . ,ş,";-v'... cid ile medrese ve kütüphane yaptırmıştı. M . civarında Tal-tahan Baba mescidi de (1096) Selçuklu devrindendir (bk M E S C İ D ) . Selçuklu devrinde M.'de çok sayıda medreseler ve tekkeler de bulunuyordu. Hanefî âl imlerinden Muhammed b. Mansûr Şeref-ül-Mülk
il-Mustavfi, 1103'te Kemâliyye medresesinin kütüphanesinde çalışırken ölmüştü. Yâkut , Nizâm-ül - Mü lk ' ün ve Sâmânîler ' in yaptırdığı medreselerden ve Hâtuniyye medresesinden de süz eder. Sultan Sancar'ın eşi Terken Hatun'un babası, Kara-hanlı I I . Muhammed Arslan Han ' ı n da M.'de medresesi ve türbesi de vardı. Medrese ve tekkelerde zengin kütüphaneler mevcut id i . Yâkut , büyük coğrafî eseri Mûcam • ul • buldan'\ bu kütüphanelerde yazmıştı. Yâkut , M. 'deki dört sahabe türbesinden de bahseder. Sultan Sancar ' ın türbesinin gök renginde çini kaplı kubbesi ise, Yâkut 'un rivayetine göre uzaklardan görünürdü . Bu türbenin Muhammed b. Adsız as - Sarahsî diye Türk adlı bir mimarın eseri o lduğunu G. A . Pugaçenkova kubbenin iç kısmında okumuştur .
M E R V : Merv'de b u l u n m u ş S e l ç u k l u devi i sırlı keramikleri ( G . A . P u g a ç c n k o v a ' d a n )
Kazılardan anlaşıldığına göre, I X . yüzyıldan beri, M . bir çinicilik merkezi olmuştu. Selçuklu devrinde, kalıba vurularak, insan, kuş, efsanevî hayvan ve bi tki tasvirleri ile süslemiş testiler de yaygın id i . M . pamuk ve ipekçilik ile tırâz (işlemeli şerit) san 'atmın da merkezlerinden olmaya devam ediyordu.
Kısa süren Hvârizmşahlar idaresinden sonra, 1221 - 1223 arasında M . şehri ve M.'e can veren su bendi Moğollar tarafından tamamen yıkıldı. Celâleddin Hvârizmşâh ' ın maiyetinden Kuç - t igin ve Tâcuddîn Ömer b. Mesûd adlı bir Türkmen idaresinde M. ' l i l e r Moğollara karşı i k i kere isyan etmişlerdi. Bu isyanlarda yüz bin kadar M . ' l i , bazen medrese damlarından aşağı atılarak Moğollar tarafından ö ldürüldü. M . harabelerinden 1250'dc İlhan Argun, Razîk - âbâd adında bir köşk ve bir Buddhist tapınak yaptırmıştı .
Hâfız-ı Abrû 'nun rivayetine göre Timurlular 'dan Çalımlı, 1409'da M . ' i ihya etmek isteyerek, su bendini ve sahabe tür-
M E R V : Se l çuk lu sultanı Melik Şâh' ın Merv'de M. 1 0 7 0 - 1080 aras ında
bina ettirdiği Sultankale
Tek-Esin Vakfı
Tek-Esin Vakfı
![Page 5: TÜRK - Tek Esintekesin.org.tr/wp-content/uploads/2016/09/61.pdf · şimdi Sultankale adı verilen ve 176 tuğladan burcu hâlâ ayak ta duran müstahkem âbidevî şehri bina etmesi](https://reader035.vdocuments.mx/reader035/viewer/2022062921/5f03764b7e708231d40945f7/html5/thumbnails/5.jpg)
MERV - MERVÂN II . 21
M E R V : Merv'de b u l u n m u ş S e l ç u k l u devri sırlı keramikleri ( G . A . P u g a ç e n k o v a ' d a n )
belerini tamir ettirdi. Burayda ve Gifârî adlarını taşıyan türbeler bu devirde tamir edilmiş gözükmektedir . Farslılar, Safevî ve Kaçar devirlerinde mükerreren M . ' i ilhak etmek istediler, fakat Özbek ve Türkmen akınları karşısında tutunamadılar . 1822'de Buhârâ emirleri M. ' s i işgal edince, M . Türkmenler i Hivye hanlarına tâbi olmak istediler. 1822 - 1824 arasında Hivye hanları yeni M . şehrini inşa ederken, Buhârâlı lar geri geldi ve vâhanın su tesisatını yıktılar. Hazar kıyılarına yerleşen Ruslar ise 1869 -1884 arasında Türkmenler ' e karşı savaşarak M.'e doğru ilerliyorlardı. Türkmenler , 20 yıla yakın, erkek, kadın, çocuk, top ateşine kılıçla karşı koydular. Çok şehit vermekle beraber, Rus ordusunu durduramadı lar . Sonunda, Serdâr Kaçar Tican idaresinde M . , 1884'te Ruslar'a teslim oldu. Ruslar bendleri tamir ile M . vahasında pamuk yetiştirtmeğe hız verdiler. M . batısında M a n şehri Rus devrinde gelişti . Halen M . harabeleri etrafında pamuk ekerek ve halı dokuyarak geçinen 90 000 kadar Teke ve Sal ur Türkmeni yaşamaktadır. Kubbeli çadırları, atları, erkeklerin koyun postundan külahları, kızların al entarileri ve gümüş- tepelikleri göz alıcı bir manzaradır. T i m u r l u ve Avrupa resimlerinde X V . yüzyıldan beri tarihi takib edilen Türkmen halıları , M . vahasında da dokunur ve her Türkmen kadını dokuduğu halıya, al zemin üzerine mensup olduğu boyun " g ü l " ünü işler. (E. Esin) v
M E R V Â N B. E L - H A K E M (ölm. 685), Emevi halîfesi ve bu sülâlenin Mervânîler kolunun kurucusu. Mekke'de, bir söylentiye göre de Tâif ' te doğmuştur . D o ğ u m tarihinin Hicret ten 2, 4 veya 5 yıl önce olduğu yolunda rivayetler vardır. Mekke nin fethinden sonra Müslüman olmuş ve amcası Osman' ın kâtibi olarak, onun halifeliği zamanında siyasî nüfuzun en yüksek derecesine erişmiştir. Yevmü'd - Dâr 'da , Halife Hazretı Osman' ın evini korumakta büyük gayret göstermiş ve ağır şekilde yaralanmıştı. Hazreti Ali 'ye karşı tabiî bir davranışla Muâviye saflarında yer almış, Cemel (b. bk.) vakas ında da, ağır yaralarla savaş dışı kalmıştı . Aldığı bu yaralar yüzünden sıhhati bozulmuşsa da, Hâşimî ailesine karşı düşmanlığı ve siyasî ihtiraslarıyle hayatının sonuna kadar politikadan çekilmemişti. Muâviye tarafından Hicaz valiliğine getirilince, Ümeyye ailesinin rakıblerine karşı aldığı tedbirlerle şöhret yaptı . Ancak, halifeliğe temayül göstermesi üzerine Muâviye 'nin gözünden düştü, bir süre, Muâviye ölünceye kadar menkûb yaşamak zorunda kaldı. Yezid zamanında
tekrar itibar buldu ve Hazret-i Hüseyin 'e karşı açılan mücadelede başlıca teşvikçi oldu. Onun bu tutumu Medîne halkının ayaklanmasına ve bu şehirden kovulmasına yol açtı. I I . Muâviye 'n in kısa süren halifeliğinden sonra Ubeydullah b. Ziyâd'ııı tavsiyesi üzerine bu göreve adaylığını koydu. Câbiye toplantısında halîfe seçildi. M . , kendi halifeliğini kabul ettirebilmek için, bundan sonra şiddetli bir mücadeleye girişti . Suriye'den sonra Filistin ve Mısır ' ı da kendi hegemonya alanına kattı. Merci Râhit ' te en büyük muhalifi Dalı-hak b. Kays'ı yenmekle halifeliğini tescil ettirmiş oldu. Câ-biye'de veliahd olarak kabul etmek zorunda kaldığı Hal id b. Yezid I . ve Amr el - Asdak yerine zekâ ve dehâsını sezinlediği oğlu Abdülmelik ile Mısır valisi öteki oğlu Abdü-laziz'i veliahdlığa seçtirmekle hayatının son başarısını kazandı. Yetmiş yaşında iken 685'te Şam'da öldü. Bir söylentiye göre Hâl id ' in annesi olup, Câbiye toplantısından sonra evlendiği kadın tarafından zehirlenerek öldürüldü. Ölüm döşeğinde iken en büyük rakibi Abdullah b. ez - Zübeyr ' in Filistin'e yaptığı taarruzun bertaraf edildiği haberini almakla Ümeyye ailesinin İslâm dünyasına egemen oluşunun ilk işaretini de öğrendi . M . , şüphe yok k i , Emevî imparatorluğunun ikinci ve gerçek kurucusu olmuştur. ( İ . P.)
M E R V Â N I I . (682 ? - Buşir, Mısır 750), Emevî halîfelerinin sonuncusu. Tam adı Ebû Abdülmel ik Mervân b. Muhammed b. Mervân 'dı r . Doğduğu tarih ihtilaflıdır. En erken olarak 682 yılı gösterilir. M. ' ın siyasî ve askerî hayatı, Halîfe Hişâm tarafından 732 -733 yılında Ermeniye valiliğine getirilmesiyle başlar. 741 yılma kadar her yıl Kafkasya üzerine açtığı savaşlarla ve bilhassa Hazarlar'a karşı yaptığı seferlerle İslâm tarihinde hatırı sayılır bir isim bırakmıştır. Bu arada Emevî ordusunda kuruluş ve teşkilât bakımından giriştiği reformlarla Emevî ordusunu bir kabile ordusu olmaktan çıkarmış, emîr ve kumanda silsilesine bağlı devlet ordusu hüviyetine sokmuştur.
M. ' ın siyasî hayatı Hişâm' ın ölümüyle başlar. I I . Ve-
l id ' in öldürülmesinden sonra halîfe olan I I I . Yezîd ' i tanı
mamakla halifelik müddeiler inden b i r i olmuştu. Yezîd ' in
744'te ölmesi üzerine İbrahim'e karşı çıktı. İbrahim' i destek
leyen Süleyman b. Hişâm' ı Aynü' l - Cer'de yenerek Şam'a
gi rdi ve 7 aralık 744'te halifeliğini ilân etti. Kendisine cephe
alan Emevî prenslerini affetti. Ancak, Yemenli Araplara gü-
venemediğinden hilâfet merkezini Şam'dan Harran'a taşıdı.
Bu hareketle Suriye'deki Yemenli kabileleri kendisinden iyice
soğuttu. Devlet merkezinin Şam'dan alınması ile üstünlükle
rini kaybedeceklerini anlayan Suriyeliler ayaklandılar. M .
onları tatmin etmek için bir sıra tedbirler aldı. Oğullarını
Hişâm' ın kızlarıyle evlendirdi. Hal i fe l ik iddiasında olan İb
rahim ile Süleyman'ı affetti. Ama, bu tedbirler bir netice
vermedi. Aksine Süleyman tekrar isyan etti. Art ık Suriye'nin
M.'dan mürüvvet beklemeye hakkı kalmamıştı . Ni tekim M . ,
Şam, Kudüs , Baalbek, Hums gibi şehirlerin surlarını yıktı
rarak 746'da Suriye'deki muhalefeti kökünden ezdi. Bundan
sonra faaliyetini Irak üzerine yöneltti. Bilhassa Küfe ve çev
resinde tutunan Hâr ic i lerde sıkı bir mücadeleye girdi . Aynı
yılın eylülünde Kefertus'ta bunları imha ederek Irak'ta da
hâkimiyetini tesis etti. Böylece İslâm imparator luğunun özü
nü teşkil eden en müh im eyaletleri, Elcezîre, Irak, Suriye, Fi
listin, Mısır ile Hicâz, Yemen ve Hazramut M. ' ı tanımış ol
du.
Tek-Esin Vakfı
Tek-Esin Vakfı