tanzİmat edebİyati(1860–1896 ) yürütürler. bu üç mühim...

11
1 TANZİMAT EDEBİYATI(1860–1896 ) Türk Edebiyatı, 19. yüzyılın ikinci yarısından itibaren yönünü Batı’ya doğru çevirir, İslam kültürü etkisinde gelişen Divan edebiyatından uzaklaşır. Devlet ve toplum hayatındaki değişiklikler bir süre sonra edebiyata da yansır; Batı kültürüyle yetişen yeni kuşaklar, eski edebiyatın yeni hayatı anlatmaya elverişsiz olduğunu öne sürerler ve Batı edebiyatlarını örnek alan bir dönemi başlatırlar. 1839’da Tanzimat, 1856’da Islahat Fermanı’nın ilan edilmesiyle Osmanlı İmparatorluğu her alanda Batı’ya yöneldiğini resmen açıklamış oluyordu. Yeni bir uygarlığa adım atan yetkililer bu uygarlığı özümsemenin ve yaymanın yolunu yeni okullar açmak, gazeteler çıkarmakta görmüşler; Batı ülkelerine bazı gençleri eğitim görmeleri için göndermişlerdir. Aynı dönemde Batılı tiyatro toplulukları için İstanbul’da tiyatro binaları yapılmış, Batı müziği, dansları, çalgıları aydın çevrelere tanıtılmıştır. Bütün bu etkinliklerin gösterildiği zamanlar Tanzimat edebiyatının hazırlık dönemi olarak belirtilebilir. Bu dönemin genelde 1860’a kadar sürdüğü kabul edilir. Tanzimat Edebiyatı, 1860’ta Agâh Efendi ile Şinasi’nin çıkardığı Tercüman-ı Ahval gazetesiyle başlar. Bu edebiyatın asıl kurucuları Şinasi, Namık Kemal ve Ziya Paşa’dır. Tanzimat Edebiyatını sanatçıların eserlerini ve sanata yaklaşımlarını dikkate alarak, birinci ve ikinci dönem olmak üzere iki bölümde inceleyebiliriz. TANZİMAT EDEBİYATININ KAYNAKLARI Tanzimat devrinde Batı edebiyatı demek, Fransız edebiyatı demektir. Bütün türlerde ilk tanınan ve örnek alınan yazar ve şairler bu edebiyatın temsilcileridir. Gerek Fransız edebiyatını tanıtan yazılar, gerek yapılan tercümeler ve gerekse onu örnek alarak yapılan bütün denemeler bu devrin gazete ve dergilerinde yer almıştır. Tanzimat devri edebiyatının ilk safhasında (1860–1876) Avrupalılaşma işlemi, zaruri olarak, “Divan edebiyatına aralıksız saldırıp onu gözden düşürme, yani çağdaş bir Türk edebiyatına alan açma, Fransız edebiyatının başlıca türlerini getirme, bu edebiyatın klasik ve romantik okullarının başlıca yazar ve şairlerini tanıtma, eski nazım ve nesir dillerinin dışında yeni bir edebi dil yaratma” yönlerinde gelişmiştir. Batılılaşmanın sosyal alandaki gelişmesini ise, 1860’tan sonra, basın, roman ve tiyatro birlikte yürütürler. Bu üç mühim vasıta ile bir yandan batılı yaşayışı- bazen çok lüzumsuz ayrıntılara kadar inerek- Türk halkına tanıtırlarken, bir yandan da çok çeşitli konular üzerindeki batılı görüş tarzını da getirmek suretiyle yeni bir aydın nesil yetiştiriyorlardı. Sosyal alandaki bu hizmeti ile edebiyat, tamamıyla, Tanzimat’ın getirdiği esaslara bağlıdır. 1860–1875 yılları arasında TÜRK edebiyatı, kendisini bu esasların gerçekleştirilmesine vermiştir ve bu tutumu ile daha çok, “sosyal” bir karakter gösterir. Tanzimat hareketi- bir anlamda- bir “halka iniş” hareketi olduğu için, edebiyatta “halkın anlayabileceği bir dil” üzerinde durulmasını da tabii karşılamak gerekir. Konuşma diline yaklaştırılacak yeni bir yazı dili yani yeni bir nesir, halka kültür yolu ile sağlanmak istenen “sosyal fayda”nın da en güçlü aracı idi. Batı edebiyatını örnek alma kararını veren Tanzimat Edebiyatı’nın en önemli özelliklerinden birisi de, gayesine ve yeni yapısına uygun bir ifade vasıtası yani “yeni bir dil ve üslub” aramak ihtiyacını hemen duymuş olmasıdır. İlk çalışmalar bu noktada toplanarak kısa zamanda açık bir sonuca varılmış, gerek nesirde ve gerekse nazımda yeni bir dile ve yeni bir söyleyişe ulaşılabilmiştir. Edebiyatın sosyal hizmete girmesi, çevresindeki her şeyle doğrudan doğruya ilgilenmesi prensibi ile Türk edebiyatı, asırlardan beri ilk defa olarak, hayatla yüz yüze geliyor; olayları ve insanları oldukları gibi görüp göstermeğe başlıyordu. Bu durum, eski edebiyatın her alandaki soyutluğundan kurtuluşun, somuta bağlanışın ifadesidir. Eski edebiyat, bilindiği gibi, kaideler ve klişeler edebiyatı idi: Klişe konu, klişe tabiat, klişe hayal, klişe güzellik, klişe sevgili tipi, klişe aşk, klişe dil… vb. Bütün bu klişelerden kurtulup hayatın karşısına aracısız ve eli kolu bağlı olmadan çıkan Tanzimat devri sanatçısı, her şeyden evvel, hürriyetini duyar ve tek başına bir “şahsiyet” olduğunu anlar. Bu anlayışı yeni bir tabiat görüşü, yeni bir estetik, doğrudan doğruya hayattan alınan yeni konular takip eder. Tanzimat’ın “ferdin hürriyeti” prensibi ile tam bir uygunluk halinde bulunan “sanatçının hürriyeti” prensibi ona tamamıyla “şahsi sentezler”in, yani yaratıcılığın kapılarını açmıştır. Böylece sanat anlayışında, üslupta bireysellik, özgünlük belirir. Fakat 1875 yılına kadar prensip olarak “sosyal fayda” formülüne bağlanan Tanzimat Edebiyatı, bu tarihten sonra, üslûb ve konu bakımından kendisini yavaş yavaş Fransız romantizmine kaptırdı. Türk edebiyatının asırlarca süren alışkanlıklarına da uygun düşen bu kaptırış, önce üslubta başlar. Nesrinin esasını Şinasi’den almakla beraber,”sanatkârane üslub” kaygısı ile ondan ayrılan Namık Kemal’in, romanlarındaki tabiat ve insan tasvirlerini daha canlı ve çekici hale getirebilmek için romantik üslubun ihtişamından faydalanmağa kalkışması ile başlayan bu tesir, zamanla, karakterlere, vakaların kuruluşuna ve temalara kadar yayıldı.1890’dan sonraki Türk romanında görülen bazı realizm ve natüralizm denemelerine rağmen, Kemal’i takip eden Recai-zade Ekrem ve Abdülhak Hamid’in de ağır basan şahsiyetleri ile Tanzimat Edebiyatı,-çok geniş ölçüde- romantizme bağlı kalmıştır. 1860’tan başlayarak şiiri, tiyatrosu ve romanı ile batılı edebiyatın bütün türlerini benimseyen ve denemeğe girişen Türk edebiyatı, teknikte henüz çok yetersiz olmakla beraber, gösterdiği hızlı gelişme ile, tamamıyla batılı bir anlayışa ve bütün türlerde çok verimli çalışmalara sahip olabilmişti. TANZİMAT EDEBİYATINDA ŞEKİL ÖZELLİKLERİ ROMAN VE ÖYKÜ: Tanzimat dönemine gelinceye dek Türk edebiyatında Batılı anlamda roman ve öykü yoktu. Ancak Divan edebiyatındaki mesneviler, bir bakıma bu boşluğu dolduruyordu. Mesnevilerin ele aldığı aşk öyküleri oldukça hacimliydi ve bunlar aydınlara yönelikti. Halk ise Köroğlu, Ferhat ile Şirin, Kerem ile Aslı gibi halk hikâyelerini dinleyip okumaktan zevk alıyordu. Tanzimat Roman ve Öyküsünün Özellikleri: 1) Konular günlük yaşamdan ya da tarihten alınmıştır. 2) Duygusal ve acıklı konular ön plandadır. 3) Romantizmden etkilenen Ahmet Mithat, Namık Kemal, Şemsettin Sami gibi yazarların eserlerinde rastlantılara çok yer verilmiş; bireyi eğitme, toplumu düzeltme amacı güdülmüştür. Romanın akışı kesilerek okuyucuya bilgiler aktarılır. 4) Roman kişileri tek yönlü (iyi ya da kötü) olarak ele alınmış ve sanatçılar kişiliklerini eserlerine yansıtmışlardır. Romanlarda genellikle iyiler ödüllendirilmiş, kötüler cezalandırılmıştır. 5) İlk dönem romanlarında tasvirler çok uzatılmış, ikinci dönemde ise daha ölçülü tasvirler yapılmıştır. 6) Realist ve Natüralist akımlardan etkilenen Recaizade Mahmut Ekrem, Samipaşazade Sezai, Nabizade Nazım gibi yazarların eserlerinde ise benimsenen akımın gereği olarak “gözlem”e geniş yer verilmiş; olaylar gerçekçi bir açıdan dile getirilmiştir. 7) Roman ve öykülerin genelinde kahramanlar İstanbul’un aydın çevrelerinden seçilmiştir. Bu dönem romanlarında kadın erkek ilişkileri ancak birbirlerini görmeleri olanağı bulunan yakın akraba arasında, cariyelerle evin erkekleri arasında, Hıristiyan kadınlarla Türk erkekler arasında geçirilmiştir. İlk kez Nabizade Nazım, Karabibik romanı ile, köy gerçeğine eğilmiş, Anadolu insanının sorunlarını ele almıştır. ŞİİR: Tanzimat Edebiyatında nesirden sonra- yenileştirilen ilk tür, şiirdir. Roman ve piyes gibi türler henüz denenmeden, şiir üzerinde bazı yenileştirmelere başlanmıştı. Şiirde de, önce, yeni bir dil ve söyleyiş aranmakla işe girişilir. Bu dil ve söyleyişin yöneldiği kaynak ise, nesirde olduğu gibi, konuşma dili ve üslubudur. Tanzimat Edebiyatında şiir de düzyazı kadar önemlidir. Bu dönemin sanatçıları Divan edebiyatı kültürüyle yetiştikleri için eski şiir anlayışından büsbütün kopamamışlardır. Tanzimat şiiri, genelde, biçimsel açıdan Divan şiirinin bir devamı sayılabilir. Tanzimat Şiirinin Başlıca Özellikleri: 1) İlk dönem Tanzimat şiirinde gazel, kaside, terkib-i bent… gibi eski nazım şekilleri kullanılmış, ikinci dönemde Fransızca’dan yapılan çeviriler sayesinde yeni nazım biçimleri görülmeye başlanmıştır. Kaside türünde bazı değişikliklere gidilmiştir. Şinasi, yazdığı kasidelerde klasik kasidenin biçimsel özelliklerini dikkate almamıştır. (Şinasi’nin Münacat şiirinde klâsik kaside kuralları terk edilmiştir. 40 mısralık olan bu kasidede geleneksel kaside biçimi yoktur.) 2) Divan şiirindeki parça bütünlüğü yerine konu bütünlüğü esas alınmış, beyitler arasında anlam birliği sağlanmıştır. 3) İlk dönemde siyasal ve toplumsal sorunlar, ikinci dönemde bireysel ve duygusal sorunlar şiire yansımıştır. Tanzimatla birlikte şiirin konu alanının genişlemesi sağlanmıştır. 4) İlk dönemin şiir dili, ikinci döneminkinden daha sadedir. İkinci dönem sanatçıları dili ağırlaştırmış, sanatlı bir söyleyişi benimsemişlerdir. 5) Tanzimat şairlerinin şiire bakış açıları farklı- dır. I. dönem şairleri Divan edebiyatını eleştirerek yıkmaya çalışmışlardır. II. dönem şairleri ise şiiri sanat açısından ele almışlar, estetiğe önem vermişlerdir.

Upload: others

Post on 05-Jan-2020

1 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: TANZİMAT EDEBİYATI(1860–1896 ) yürütürler. Bu üç mühim ...img.eba.gov.tr/303/319/932/d5d/74a/654/8f4/96e/07d/bad/365/d6f/b70/60a... · dillerinin dışında yeni bir edebi

1

TANZİMAT EDEBİYATI(1860–1896 )

Türk Edebiyatı, 19. yüzyılın ikinci yarısındanitibaren yönünü Batı’ya doğru çevirir, İslam kültürüetkisinde gelişen Divan edebiyatından uzaklaşır.

Devlet ve toplum hayatındaki değişiklikler birsüre sonra edebiyata da yansır; Batı kültürüyleyetişen yeni kuşaklar, eski edebiyatın yeni hayatıanlatmaya elverişsiz olduğunu öne sürerler ve Batıedebiyatlarını örnek alan bir dönemi başlatırlar.

1839’da Tanzimat, 1856’da Islahat Fermanı’nınilan edilmesiyle Osmanlı İmparatorluğu her alandaBatı’ya yöneldiğini resmen açıklamış oluyordu. Yenibir uygarlığa adım atan yetkililer bu uygarlığıözümsemenin ve yaymanın yolunu yeni okullaraçmak, gazeteler çıkarmakta görmüşler; Batıülkelerine bazı gençleri eğitim görmeleri içingöndermişlerdir. Aynı dönemde Batılı tiyatrotoplulukları için İstanbul’da tiyatro binaları yapılmış,Batı müziği, dansları, çalgıları aydın çevreleretanıtılmıştır. Bütün bu etkinliklerin gösterildiğizamanlar Tanzimat edebiyatının hazırlık dönemiolarak belirtilebilir. Bu dönemin genelde 1860’akadar sürdüğü kabul edilir.

Tanzimat Edebiyatı, 1860’ta Agâh Efendi ileŞinasi’nin çıkardığı Tercüman-ı Ahval gazetesiylebaşlar. Bu edebiyatın asıl kurucuları Şinasi, NamıkKemal ve Ziya Paşa’dır.

Tanzimat Edebiyatını sanatçıların eserlerini vesanata yaklaşımlarını dikkate alarak, birinci ve ikincidönem olmak üzere iki bölümde inceleyebiliriz.

TANZİMAT EDEBİYATININKAYNAKLARI

Tanzimat devrinde Batı edebiyatı demek,Fransız edebiyatı demektir. Bütün türlerde ilk tanınanve örnek alınan yazar ve şairler bu edebiyatıntemsilcileridir. Gerek Fransız edebiyatını tanıtanyazılar, gerek yapılan tercümeler ve gerekse onuörnek alarak yapılan bütün denemeler bu devringazete ve dergilerinde yer almıştır.

Tanzimat devri edebiyatının ilk safhasında(1860–1876) Avrupalılaşma işlemi, zaruri olarak,“Divan edebiyatına aralıksız saldırıp onu gözdendüşürme, yani çağdaş bir Türk edebiyatına alanaçma, Fransız edebiyatının başlıca türlerini getirme,bu edebiyatın klasik ve romantik okullarının başlıcayazar ve şairlerini tanıtma, eski nazım ve nesirdillerinin dışında yeni bir edebi dil yaratma”yönlerinde gelişmiştir.

Batılılaşmanın sosyal alandaki gelişmesini ise,1860’tan sonra, basın, roman ve tiyatro birlikte

yürütürler. Bu üç mühim vasıta ile bir yandan batılıyaşayışı- bazen çok lüzumsuz ayrıntılara kadarinerek- Türk halkına tanıtırlarken, bir yandan da çokçeşitli konular üzerindeki batılı görüş tarzını dagetirmek suretiyle yeni bir aydın nesilyetiştiriyorlardı. Sosyal alandaki bu hizmeti ileedebiyat, tamamıyla, Tanzimat’ın getirdiği esaslarabağlıdır. 1860–1875 yılları arasında TÜRK edebiyatı,kendisini bu esasların gerçekleştirilmesine vermiştirve bu tutumu ile daha çok, “sosyal” bir karaktergösterir.

Tanzimat hareketi- bir anlamda- bir “halka iniş”hareketi olduğu için, edebiyatta “halkınanlayabileceği bir dil” üzerinde durulmasını da tabiikarşılamak gerekir. Konuşma diline yaklaştırılacakyeni bir yazı dili yani yeni bir nesir, halka kültür yoluile sağlanmak istenen “sosyal fayda”nın da en güçlüaracı idi.

Batı edebiyatını örnek alma kararını verenTanzimat Edebiyatı’nın en önemli özelliklerindenbirisi de, gayesine ve yeni yapısına uygun bir ifadevasıtası yani “yeni bir dil ve üslub” aramak ihtiyacınıhemen duymuş olmasıdır. İlk çalışmalar bu noktadatoplanarak kısa zamanda açık bir sonuca varılmış,gerek nesirde ve gerekse nazımda yeni bir dile veyeni bir söyleyişe ulaşılabilmiştir.

Edebiyatın sosyal hizmete girmesi, çevresindekiher şeyle doğrudan doğruya ilgilenmesi prensibi ileTürk edebiyatı, asırlardan beri ilk defa olarak,hayatla yüz yüze geliyor; olayları ve insanlarıoldukları gibi görüp göstermeğe başlıyordu. Budurum, eski edebiyatın her alandaki soyutluğundankurtuluşun, somuta bağlanışın ifadesidir. Eskiedebiyat, bilindiği gibi, kaideler ve klişeler edebiyatıidi: Klişe konu, klişe tabiat, klişe hayal, klişegüzellik, klişe sevgili tipi, klişe aşk, klişe dil… vb.Bütün bu klişelerden kurtulup hayatın karşısınaaracısız ve eli kolu bağlı olmadan çıkan Tanzimatdevri sanatçısı, her şeyden evvel, hürriyetini duyar vetek başına bir “şahsiyet” olduğunu anlar. Bu anlayışıyeni bir tabiat görüşü, yeni bir estetik, doğrudandoğruya hayattan alınan yeni konular takip eder.Tanzimat’ın “ferdin hürriyeti” prensibi ile tam biruygunluk halinde bulunan “sanatçının hürriyeti”prensibi ona tamamıyla “şahsi sentezler”in, yaniyaratıcılığın kapılarını açmıştır. Böylece sanatanlayışında, üslupta bireysellik, özgünlük belirir.

Fakat 1875 yılına kadar prensip olarak “sosyalfayda” formülüne bağlanan Tanzimat Edebiyatı, butarihten sonra, üslûb ve konu bakımından kendisiniyavaş yavaş Fransız romantizmine kaptırdı. Türkedebiyatının asırlarca süren alışkanlıklarına da uygundüşen bu kaptırış, önce üslubta başlar. Nesrinin

esasını Şinasi’den almakla beraber,”sanatkâraneüslub” kaygısı ile ondan ayrılan Namık Kemal’in,romanlarındaki tabiat ve insan tasvirlerini daha canlıve çekici hale getirebilmek için romantik üslubunihtişamından faydalanmağa kalkışması ile başlayanbu tesir, zamanla, karakterlere, vakaların kuruluşunave temalara kadar yayıldı.1890’dan sonraki Türkromanında görülen bazı realizm ve natüralizmdenemelerine rağmen, Kemal’i takip eden Recai-zadeEkrem ve Abdülhak Hamid’in de ağır basanşahsiyetleri ile Tanzimat Edebiyatı,-çok genişölçüde- romantizme bağlı kalmıştır.

1860’tan başlayarak şiiri, tiyatrosu ve romanıile batılı edebiyatın bütün türlerini benimseyen vedenemeğe girişen Türk edebiyatı, teknikte henüz çokyetersiz olmakla beraber, gösterdiği hızlı gelişme ile,tamamıyla batılı bir anlayışa ve bütün türlerde çokverimli çalışmalara sahip olabilmişti.

TANZİMAT EDEBİYATINDA ŞEKİLÖZELLİKLERİ

ROMAN VE ÖYKÜ:Tanzimat dönemine gelinceye dek Türk

edebiyatında Batılı anlamda roman ve öykü yoktu.Ancak Divan edebiyatındaki mesneviler, bir bakımabu boşluğu dolduruyordu. Mesnevilerin ele aldığı aşköyküleri oldukça hacimliydi ve bunlar aydınlarayönelikti. Halk ise Köroğlu, Ferhat ile Şirin, Keremile Aslı gibi halk hikâyelerini dinleyip okumaktanzevk alıyordu.

Tanzimat Roman ve Öyküsünün Özellikleri:

1) Konular günlük yaşamdan ya da tarihtenalınmıştır.

2) Duygusal ve acıklı konular ön plandadır.3) Romantizmden etkilenen Ahmet Mithat,

Namık Kemal, Şemsettin Sami gibi yazarlarıneserlerinde rastlantılara çok yer verilmiş; bireyieğitme, toplumu düzeltme amacı güdülmüştür.Romanın akışı kesilerek okuyucuya bilgiler aktarılır.

4) Roman kişileri tek yönlü (iyi ya da kötü)olarak ele alınmış ve sanatçılar kişiliklerini eserlerineyansıtmışlardır. Romanlarda genellikle iyilerödüllendirilmiş, kötüler cezalandırılmıştır.

5) İlk dönem romanlarında tasvirler çokuzatılmış, ikinci dönemde ise daha ölçülü tasvirleryapılmıştır.

6) Realist ve Natüralist akımlardan etkilenenRecaizade Mahmut Ekrem, Samipaşazade Sezai,Nabizade Nazım gibi yazarların eserlerinde isebenimsenen akımın gereği olarak “gözlem”e geniş

yer verilmiş; olaylar gerçekçi bir açıdan dilegetirilmiştir.

7) Roman ve öykülerin genelinde kahramanlarİstanbul’un aydın çevrelerinden seçilmiştir. Budönem romanlarında kadın erkek ilişkileri ancakbirbirlerini görmeleri olanağı bulunan yakın akrabaarasında, cariyelerle evin erkekleri arasında,Hıristiyan kadınlarla Türk erkekler arasındageçirilmiştir. İlk kez Nabizade Nazım, Karabibikromanı ile, köy gerçeğine eğilmiş, Anadolu insanınınsorunlarını ele almıştır.

ŞİİR:Tanzimat Edebiyatında – nesirden sonra-

yenileştirilen ilk tür, şiirdir. Roman ve piyes gibitürler henüz denenmeden, şiir üzerinde bazıyenileştirmelere başlanmıştı. Şiirde de, önce, yeni birdil ve söyleyiş aranmakla işe girişilir. Bu dil vesöyleyişin yöneldiği kaynak ise, nesirde olduğu gibi,konuşma dili ve üslubudur.

Tanzimat Edebiyatında şiir de düzyazı kadarönemlidir. Bu dönemin sanatçıları Divan edebiyatıkültürüyle yetiştikleri için eski şiir anlayışındanbüsbütün kopamamışlardır. Tanzimat şiiri, genelde,biçimsel açıdan Divan şiirinin bir devamı sayılabilir.

Tanzimat Şiirinin Başlıca Özellikleri:1) İlk dönem Tanzimat şiirinde gazel, kaside,

terkib-i bent… gibi eski nazım şekilleri kullanılmış,ikinci dönemde Fransızca’dan yapılan çevirilersayesinde yeni nazım biçimleri görülmeyebaşlanmıştır. Kaside türünde bazı değişiklikleregidilmiştir. Şinasi, yazdığı kasidelerde klasikkasidenin biçimsel özelliklerini dikkate almamıştır.(Şinasi’nin Münacat şiirinde klâsik kaside kurallarıterk edilmiştir. 40 mısralık olan bu kasidedegeleneksel kaside biçimi yoktur.)

2) Divan şiirindeki parça bütünlüğü yerine konubütünlüğü esas alınmış, beyitler arasında anlambirliği sağlanmıştır.

3) İlk dönemde siyasal ve toplumsal sorunlar,ikinci dönemde bireysel ve duygusal sorunlar şiireyansımıştır. Tanzimatla birlikte şiirin konu alanınıngenişlemesi sağlanmıştır.

4) İlk dönemin şiir dili, ikinci döneminkindendaha sadedir. İkinci dönem sanatçıları diliağırlaştırmış, sanatlı bir söyleyişi benimsemişlerdir.

5) Tanzimat şairlerinin şiire bakış açıları farklı-dır. I. dönem şairleri Divan edebiyatını eleştirerekyıkmaya çalışmışlardır. II. dönem şairleri ise şiirisanat açısından ele almışlar, estetiğe önemvermişlerdir.

Page 2: TANZİMAT EDEBİYATI(1860–1896 ) yürütürler. Bu üç mühim ...img.eba.gov.tr/303/319/932/d5d/74a/654/8f4/96e/07d/bad/365/d6f/b70/60a... · dillerinin dışında yeni bir edebi

2

6) Yeni Türk şiirinde doğa betimlemesinin ilkörnekleri verilmiş; Abdülhak Hamit Tarhan ilkpastoral şiirleri yazmıştır.

7)Tanzimat’ın ilk dönem sanatçılarının üçününde şair olması, edebiyatımızda ilk yenileşen türün şiirolmasını sağlamıştır. Şiirdeki değişmenin temeliniŞinasi atmıştır.

TİYATRO:Tanzimat tiyatrosunda da, Tanzimat’ın

prensiplerine uygun olarak, sosyal eğitimin-genellikle- ön planda yer aldığı görülür. Bu gayeye,bazen de sosyal aksaklıklara doğrudan doğruyadokunmak veya tarihin “ibret verici” olaylarını elealıp onlardan ahlaki sonuçlar çıkarmak suretiylevarılmak istenir. Fakat sosyal meseleler, daha çok,aile çerçevesi içinde kalmıştır. Bu da, yazarlarınsosyal yaşayışı gözleme ve inceleme alışkanlığınahenüz gereği gibi sahip bulunamayışlarındandır.Konuları Doğu ve İslam tarihinden alınmış olan bazıpiyeslerde olayların aynı zamanda ihtişamlıoluşlarına gösterilen dikkat ise, romantik tiyatrodangelen tesirle ilgilidir. Bu tesir 1870’den sonrabaşladığı için, daha önce komedilerin çoğunluktaolmalarına karşılık, bu tarihten sonra dram çeşididaha büyük bir yer tutmuştur. Tarihi temalara değerveren Tanzimat tiyatro yazarları, Türk tiyatrosunun –daha çekici olan- ferdi konulara yönelmesiniönlemek maksadı ile “Milli Tiyatro” adını verdikleribir tiyatro çeşidi çıkarmışlar ve bununla da,konularını “İslam tarihinden veya Osmanlıİmparatorluğu’ndaki Müslüman azınlıklarınhayatından” alan piyesleri kastetmişlerdir. Türklerceyaşayış özellikleri az bilinen etnik topluluklarınyaşayışlarını anlatan bu eserler, böylece, bir yandanhafif bir egzotizme büründükleri gibi, bir yandan da– ister istemez – bir örf ve adet piyesi haline degelmiştir.

Tanzimat tiyatrosunda sade dil ve üsluba çokyaklaşılmıştır. Fakat bu tarihten sonra, - diğer edebitürlerde de olduğu gibi- dil, tabiiliğini gittikçekaybetmiş ve hele Abdülhak Hamid’in eserlerinde,çok yüklü ve yapma bir duruma gelmiştir. Piyestekniği, bu devrin tiyatrosunun – şüphesiz- en zayıfyönüdür. Bu durumu ise, yeni türdeki bilgi vedeneme yetersizliğinin tabii sonucu saymak gerekir.Bununla beraber, bu durumu ile de, eğer devrin siyasişartları tiyatronun önüne şiddetle geçip onudurdurmasaydı, Tanzimat tiyatrosunun, Türktiyatrosunun geleceği için çok ümit verici olacağıtahmin ve kabul edilebilir. Büyük bir hızla serpildiğisırada bu fidenin kurumaya mahkûm edilmesi, Türktiyatrosunun geleceği üzerinde çok kötü tesirler

yapmış ve onun – oldukça uzun bir süre – Türkedebiyatının en zayıf yönü olmasına sebep olmuştur.

Tanzimat dönemine kadar edebiyatımızda Batılıanlamda tiyatro yoktu. Geleneksel Türk tiyatrosununtürleri olan Karagöz, orta-oyunu gibi türler yazılı birmetne dayanmıyor; sahne, dekor gibi öğeleriiçermiyordu.

Fransa’da bulundukları yıllarda tiyatro sanatınıtanıyan ve tiyatronun eski gücü-nü gören Tanzimatsanatçıları bu türü ülkeye taşımanın gerekliliğineinanmışlardır. Şinasi, ortaoyunu tiplerinden deyararlanarak modern anlamda ilk yerli oyun sayılanŞair Evlenmesi’ni (1860) yazmış; bir töre komedisiolan bu eserinde görücü usulüyle evlenmeyi konuedinmiştir.

Tanzimat tiyatrosunda sahneye çokluklaaile, gelenek, görenek, vatan… vb. konularçıkarılmıştır. Komedilerde Klasisizm, dramlardaRomantizm ekili olmuştur. Tiyatro, doğrudandoğruya halka seslenen ve konuşma temelinedayanan bir tür olduğu için, manzumlar eserlerdışındaki oyunlar genelde konuşma diliyleyazılmıştır.

ELEŞTİRİ:Tanzimat’tan önceki edebiyatımızda Batılı

anlamda eleştiri yoktur. Bu alandaki eserlerTanzimat’la birlikte görülür. 1860’tan sonra,edebiyatımızı modernleştirmeyi amaçla-yansanatçılar, eski edebiyatı yıkmaya ve yeri-ne yenisiniyerleştirmeye çalışırlar. Eleştiriler de bu yöndeyoğunlaşır. Eleştiri türünün öncüleri Ziya Paşa veNamık Kemal olur.

Tanzimat dönemi eleştirisinin temelini “eski-yeni” mücadelesi oluşturur. Eleştiri türündeki yazılarTanzimat edebiyatından sonra da sürer.

MİZAH VE HİCİV:Divan Edebiyatı’nda, mizah türü yok denecek

kadar azdır. Bu türün örneklerine, HalkEdebiyatı’nda daha çok rastlanır. Buna karşılık,Divan Edebiyatı’nda, hiciv daha çok rağbetgörmüştür. Ancak, kişilere yöneltilen bu hiciv birfikir değerine ve bir ifade zarafetine çok seyrekolarak sahip olabilmiş ve büyük bir çoklukla, ağırhakaretlerin sıralandığı örnekler-den ileriyegeçememiştir.

Espri inceliğine ve ifade zarafetine dayanangerçek mizah ve hiciv de, Tanzimat devrindegörülmeğe başlar. Bazı şair ve yazarlar daha çokmizaha ve bazıları da daha çok hicve yönelmekleberaber, esasta, yani hedef aldıkları kişiyi veya olayıhırpalamakta birleşirler. Her mizah unsurunun da

arkasında bir hiciv maksadının saklı bulunduğubilinen bir şeydir.

EDEBİ TENKİD:Türk edebiyatında gerçek edebi tenkidin

de, Tanzimat’tan sonra başlamış olduğunu söylemekgerekir. Gerçekten, Tanzimat’tan önce edebi tenkideait eserler İslami edebiyatın yalnız yazı tekniğindenbahseden eserlerden ibarettir ve bunlar, çoğunlukla,Arap ve Acem edebiyatlarında daha önce konulmuşkaideler hakkında bu dillerde yazılmış kitaplardançevrilmiştir.

Onlara göre bu edebiyat, “son derecedekaideci, sanatçının kişiliğini boğan, söz oyunlarını önplanda tutan, duyguları, hayal ve düşünceleri ifadeunsurları ile klişeleşmiş, hayatla ve gerçekle ilgisiz,devrini tamamlamış, skolâstik karakterde biredebiyattı.

Kurulacak olan yeni edebiyata gençnesilleri alıştırmak için, önce, onları Divanedebiyatından soğutup uzaklaştırmak şarttı. Busebeple, Tanzimat Edebiyatı’nın ilk döneminde,bütün tenkitler Divan edebiyatının esasları veözellikleri üzerinde toplanır.

Bu durumu ile Tanzimat devrinde tenkit,daha çok Doğu-Batı edebiyatlarının mücadelesinimihver yapan, Divan Edebiyatı için yıkıcı ve AvrupaiTürk edebiyatı için de yapıcı bir karaktergöstermektedir.

.GAZETE*İlk gazete 11.11.1831 yılında çıkarılan

Takvim-i Vekayi’dir. Bu resmi bir gazetedir.*Ceride-i Havadis yarı resmi bir gazete olup

1840'ta İngiliz William Churchill tarafındançıkarılmıştır.

*İlk özel gazete 1860’ta Agâh Efendi ileŞinasi’nin birlikte çıkardıkları Tercüman-ı Ahval’dir.

*28.06.1862’de Şinasi Tasvir-i Efkâr gazete-sini tek başına çıkarır. Bir müddet sonra NamıkKemal tarafından yönetilmeye başlanır. NamıkKemal ise Avrupa’ya gideceği zaman gazeteyiRecaizade Mahmut Ekrem’e devreder.

*Bu gazetelerin dışında Muhbir (1866),Hürriyet (1867), Basiret (1869), İbret (1871) gibigazeteler de çıkarılmıştır.

TANZİMAT EDEBİYATININBİRİNCİ DÖNEMİNİN ÖZELLİKLERİ

*Sanat toplum içindir görüşü benimsenmiştir vebu doğrultuda eserler verilmiştir.

*Dilde sadeleşmeyi, ölçüde heceyi savundular;ama uygulamadılar.

*Fransız edebiyatından ve özellikle Fransızromantizminden etkilendiler(veremli olma, hastalıklıoluş, duygusallık)

*Divan edebiyatını eleştirdiler. Halk edebiyatınısavundular; ama halk edebiyatına yeterince ilgigöstermediler.

*Şiirde estetik güzellik değil içerik ön planaçıkmıştır.

*Edebiyatı fikirlerini aktarmak için bir araçolarak görürler.

*Önceki şiirimizde bulunmayan vatan, millethak, hukuk, hürriyet ve meşrutiyet gibi kavramlarışiire taşımışlardır.

*Eski nazım şekilleriyle yeni kavram veduyguları işlemişlerdir.

*Tiyatro, roman, hikâye, makale ve eleştiri gibiyazı türleri bu dönemde edebiyatımıza girmiştir.

*Noktalama işaretleri ilk defa bu dönemdekullanılmıştır.

*Bu dönem sanatçıları, edebiyatın yanındasiyasetle de ilgilenmiştir.

BU DÖNEM ROMANININ ÖZELLİKLERİ

*Roman tekniği bakımından zayıftır.*Uzun tasvirlere ve beklenmedik tesadüflere

yer verilir.*Zaman zaman romanın akışı durdurularak

okuyucuya bilgi verilir.*Romanlarda, cariyelik kurumunun kötülüğü ve

yanlış batılılaşma işlenmiştir.*Kişiler tek yanlı ele alınır, iyiler ödüllendirilir

ve kötüler cezalandırılır.*Konular günlük hayattan ve tarihten alınır.

TANZİMAT EDEBİYATININİKİNCİ DÖNEMİNİN ÖZELLİKLERİ*Sanat sanat içindir anlayışıyla eserler

vermiştir.*Dil ağırdır.*Batı edebiyatını savunmuşlardır. Batı edebiyatı

örneklerini başarıyla ortaya koymuşlardır.*Romanda realizmin tesiri şiirde ise

romantizmin tesiri görülür.*Kölelik, cariyelik ve yanlış batılılaşma bu

dönem romanlarında işlenen konulardır.*Bu dönem sanatçıları: siyaset ve toplum

sorunları ile ilgilenmemişler, yalnızca edebiyatlailgilenmişlerdir.

Page 3: TANZİMAT EDEBİYATI(1860–1896 ) yürütürler. Bu üç mühim ...img.eba.gov.tr/303/319/932/d5d/74a/654/8f4/96e/07d/bad/365/d6f/b70/60a... · dillerinin dışında yeni bir edebi

3

ŞİNASİ (1826–1871)

Yeniliğin öncüsüdür.Tercüman-ı Ahval(1860) veTasvir-i Efkâr(1862) gazeteleriniçıkarmıştır. İlk makaleyi ilk özelgazete olan Tercüman-ı Ahval‘de,Tercüman-ı Ahval Mukaddimesiadıyla yazmıştır. Şiirlerinde konu

birliğine ve bütün güzelliğine önem vermiştir.Kısa cümleli, yeni görüşlere örgülü bir nesiryapısı meydana getirmiştir. Düşüncelerini yalın veaçık bir anlatımla söyler. Konuşma dilini, yazı dilihaline getirmeye çalışmıştır. Şiirlerinde evde vesokakta konuşulan Türkçe’ye uyarlamaya çalıştığıaruz ölçüsünü kullanmıştır. Şiirlerinde eski hayalsisteminden çıkmaya çalıştı. Noktalamaişaretlerini ilk kullanan edib Şinasi’dir.

Eserleri: La Fontaine’den fabl tercümeetmiştir. Kendisi de “Eşek ile Tilki, KarakuşYavrusu ile Karga, Arı ile Sivrisinek” isimlifablları yazdı. Tercümelerini 1858’de küçük birkitapçık olan Tercüme-i Manzume isimlieserinde toplamıştır. Atasözlerini derlediği eserolan Durub-ı Emsal–i Osmaniye 1863’te çıktı.Şiirlerini Müntehebat-ı Eş’ar, Divan-ı Şinasiisimli eserlerde topladı.

Şair Evlenmesi: Batılıanlamda ilk tiyatrodur.Karakterler kendi neseplerineve mesleklerine görekonuşturulmuş, nükteler dilegetirilmiştir. Bu ve benzerözellikleriyle ortaoyunugeleneğinin izlerini taşır.

Türk tiyatrosunun basılıilk metni olan bir perdelik

komedide şair Müştak Bey, sevgilisi KumruHanım yerine sağdıç hanım, yenge hanım,mahalle imamı ve kızın ailesinin oyunlarıyla onunyaşça büyük, boyca küçük olarak tasvir edilenbiraz da çirkin olan ablası Sakine ile nikâhlanır.Şair gerdek gecesi işi anlar. Müştak Bey’inarkadaşı Hikmet Efendi’nin de yol göstermesi veyardımıyla Nikâhı kıyan mahalle ima-mıEbüllaklaka’ya rüşvet verilerek durum düzeltilir.İmam yaşça büyük olan kızı değil, boyca büyükolan kızı nikâhladığını söyler ve durum düzelir.

ZİYA PAŞA (1829–1880)

Doğu kültürüyleyetişmiş, sonradan batıyayönelmiş-tir. YeniOsmanlılar Cemi-yeti’ninüyesi olan Ziya Paşa 17Mayıs 1867’de Namık Kemalile birlikte Avrupa’ya kaçtı.Namık Kemal ile birlikte 29Haziran 1868’de Londra’daçıkardığı Hürriyet gazetesiniNamık Kemal 63. sayıda

ayrıldığı için 64. sayıdan itibaren tek başına idareetti. 88. sayısına kadar Londra’da çıkardığıgazeteyi, Suavi’nin gazetenin 78. sayısındaki“Billahi’l-kerim katli farz olan kâfir-i leîm iştebu zalim-i zemin Âlî Paşadır” ifadelerini deiçeren yazısı dolayısıyla hakkında tutuklanmaemri çıkınca Paris ve daha sonra Cenevre’yekaçarak Cenevre’de 89. ile 100. sayısına kadarçıkarmıştır. Hürriyet Ziya Paşa’nın fikir kalesioldu. Fikirleriyle yenilikçidir, şiirlerini divan şiiriüslubuyla yazmıştır. Edebi yönüyle eskiyebağlıdır.

*Şiir ve İnşa isimli makalesinde halk şiirininbizim gerçek şiirimiz olduğunu, yazı dilimizinhalkın konuşma dili temel almasını savunur.Türkçe, Arapça ve Farsça şiirlerden oluşan 3ciltlik bir eser olan Harabât isimli antolojisininönsözünde ise bunun tersini savunarak halk şiirinikötüler ve aşağılar.

*Harabat isimli divan şiiri antolojisinde Şiirve İnşa makalesindeki fikirlerinin tam tersinisöyler.

*Terci-i Bent ve Terkib-i Bentleriyleünlüdür. Eş’ar –i Ziya ve Külliyat-ı Ziyaşiirlerinin toplandığı eserlerdir. Üç bölümlükmanzum bir eser olan Zafername isimlimanzûmesinde hiciv türünde kasideleri vardır vebu eserini Âlî paşayı yermek için yazmıştır.Verâset-i Saltanat-ı Seniyye, Veraset Mektuplarıolarak adlandırılan iki mektuptan ibarettir.

Defter-i Amal: Hatıra türü yazılarını toplar.Rüya: Hayalî bir eser olmasına rağmen

edebiyatımızda röportaj türünün ilk örneğisayılabilir. Nesir olarak yazılan eserde Âli Paşayerilmek istenmiştir.

Arz-ı Hâl: 72 sahife tutarında bir eser olanArz-ı Hâl, Ziya Paşa’nın Londra’da Sultan

Abdülaziz’e sunduğu rivayet edilen bir dilekçedirve 1909’da neşr edilmiştir.

Viardot’dan çevirdiği Endülüs Tarihi,Lavallèe ve Cheruèl’den çevirdiği EngizisyonTarihi, Emile Tercümesi, Les ConfessionsTercümesi çeviri eserleri arasındadır. Telemak’ıçevirdiği de söylenir.

NAMIK KEMAL (1840–1888)

Vatan şairi olaraktanınır. Namık Kemaleline kılıç almadan,kalemiyle, sözüyle büyükkumandanlar gibi zaferlerkazanmış bir vatankahramanı gibidir.Besâlet-i Osmaniye veHamiyet-i İnsaniyyeadıyla da bilinenHürriyet Kasidesi onun

edebî kişiliğini gösteren önemli şiirlerindendir.Vatan, millet, hürriyet ve adalet konularınıişlemiştir. Mecazlardan, mazmunlardan arınmışbir şiir dili vardır. Hemen hemen bütün edebiyattürlerinde eser vermiştir. Tiyatro ona göre bireğlence değil, edebi bir okuldur. Tiyatro ile ilgiligörüşlerini Celalettin Harzemşah isimli yapıtınınCelal Mukaddimesi olarak bilinen önsözündeaçıklamıştır.

Eserleri: Yüzlerce makale önemlieserlerindendir.

Tiyatroları: Vatan Yahut Silistre, Akif Bey,Zavallı Çocuk, Gülnihal(Râz-ı Dil) , Kara Bela,Celalettin Harzemşah

Tarih alanında ve İslam dini ile ilgili eserlerolarak: Renan Mudafaa-namesi, Kanije Kalesi,Emir Nevruz, Osmanlı Tarihi(14 cilttenoluşması düşünülen Osmanlı Tarihi NamıkKemal’in ölümü üzerine yarım kaldı.), SilistreMuhasarası, Tarih-i Askeri. Biyografileri devardır. Evrak-ı Perişan: Fatih, SelahaddinEyyubi, Yavuz gibi sevdiği devlet büyüklerininbiyografilerini içerir. Devr-i İstila: KanuniSultan Süleyman’a kadar gelen padişahlarındeğerlerini, yaptıklarını anlatır.

İlk edebi roman olan İntibah adlı eser SonPişmanlık adıyla Magosa’da yazılmıştır. Eserindiğer bir adı da Sergüzeşt-i Ali Bey’dir. İlk tarihiroman olan Cezmi tarihi bir olayı anlatır. II. Selim

zamanında İranlılarla yapılan bir savaşınanlatıldığı roman-da roman kahramanı Cezmivatansever bir askerdir. Romanda onun başındangeçen olaylar anlatılır.

“Rüya” Magosa’da yazılan eserler arasın-dadır. İstanbul’un fethini konu edinen “Bârika-iZafer” adlı eserini lugatli, süslü yazamıyordiyenlere cevap olmak üzere yazdı. Tenkidtüründeki eserleri ilk örnekleri teşkil eder.Tasvîr’deki “Edebiyatımız Hakkında BazıMülâhazalar” adlı makalesi ilk ciddî tenkidsayılır. İrfan Paşa Mektubu, Bahar-ı DânişMukaddimesi eserleri arasındadır. “Mes-PrisonsMuaha-zenamesi” Ekrem Bey’in İtalyan şairSilvio Pellico’nun Le Mie Prigiono eserininFransızcasından Mes-Prisons adıyla çevir-diğieserinin tenkididir. “Tahrîb-i Hara-bat” veTakib adlı eserleri Ziya Paşa’nın Harabat adlıeserinin eleştirisidir. “Renan Müdafaanamesi”Mösyö Ernest Renan’ın L’İslamisme et Scienceadlı konferansındaki İslamiyet’in eğitime engelolduğunu iddia etmesi üzerine, onun fikirlerinereddiye olmak üzere yazıldı. Binlerce mektup daönemli eserleri arasında sayılmalıdır. Onunnesiller üzerindeki etkisini Süleyman Nazif’in şucümlesi özetler:

Bizi yaratan Allah, yetiştiren Namık Kemal’dir.

AHMET MİDHAT EFENDİ(1844–1912)

Asıl gayesi halkı, yetiştirmek vebilgilendirmektir. Alfabe kitapları dâhil, tarih,coğrafya, kimya, biyoloji, iktisat, hukuk, dil veedebiyat gibi birçok alanda yazılar yazan popülerve ansiklopedist bir yazar olduğu için yazımakinesi olarak tanımlanmıştır. Edebiyat, tarih,coğrafya, ziraat ve iktisat alanında otuz altısıroman olmak üzere iki yüze yakın eser vardır. Herfırsatta yazı yazan; fakat derinlikten uzak yazılaryazan Ahmet Midhat okuyan bir halk zümresiyetiştirmekle vazifesini yapmıştır. Okuyucularınınedebî zevki geliştikçe okuyucu kaybeden bir

Page 4: TANZİMAT EDEBİYATI(1860–1896 ) yürütürler. Bu üç mühim ...img.eba.gov.tr/303/319/932/d5d/74a/654/8f4/96e/07d/bad/365/d6f/b70/60a... · dillerinin dışında yeni bir edebi

4

yazardır o. Fakat halkıeğitmek için her fırsatıdeğerlendirmesi onundeğerini farklı bakış açılarıyladeğerlendirmeyi gerektiriyor.1888’de davetli olarakkatıldığı StockholmMüsteşrikler Kongresi’ndekiFransızca olarak sunduğutebliğinde Osmanlı saray,

devlet, aile yapısını anlatırken söylediği “Evlâdınen mühim muallim ve mürebbîsi vâlidesidir.”sözüyle kadınların toplumdaki önemine dedeğinen Ahmed Midhat, çekildiği uzlethanesindekendi toplumunun kültürel değerlerine düşman veyabancı olarak, bilinmeyen hayalî ülkelerekaçmayı tasavvur eden bencil ve bezgin bir şairolmak yerine halkını eğitmeyi amaçlayan biraydın olarak üstüne düşen vazifeyi yerinegetirmiştir. Birçok ilim adamının, düşünürünyetişmesinde etkisi de olmuştur. SeydişehirMahmut Esat Anadolu Lisesi’nin de ismini aldığıMahmut Esat Efendi okuma ve öğrenme aşkınınoluşmasında Ahmed Midhat Efendi’den övgüylesöz eder. Ahmed Midhat Tuna, Ceride-i Askeriyeve Basiret gazetelerinde yazarlık, İbret ileTakvim-i Ticaret gazetelerinde idarecilik yaptı. İlksayısında kapatılan “Devir” gazetesini ve sadece17 sayı çıkan “Bedir” gazetesini çıkardı.Doğrudan halka hitap etmek gayesiyle çıkardığı“Dağarcık” isimli dergi Ahmed Midhat’ın fikirkalelerinden biri olduysa da fazla yaşamadı. Bazıtiyatro denemeleri yapmışsa da pek başarılıolamamıştır. Dili sade ve düzgündür. Halkaokuma zevkini aşılamıştır. Romanları teknikyönden kusurludur. Romanın akışını keserek uzunuzun açıklamalar yapar, bilgi verir.

Eserleri: Müşahedat, Henüz On Yedi Ya-şında, Dürdane Hanım, Haydud Montari,Demir Bey, Ahz-ı Sâr Yahut Avrupa’nın EskiMedeniyyeti, Açık Baş, Çerkes Özdenleri,Siyavuş, Hükm-i Dil, Çengi(Operet Denemesi),Zîbâ(Tiyatro), Teehhül, Felsefe-i Zenan,Mihnetkeşan, Firkat, Arnavutlar Solyotlar,Gürcü Kızı Veya İntikam, Çingene, Dünyayaİkinci Geliş, Voltaire Yirmi Yaşında, ParaKuvveti, Monte Cristo, Ahmed Metin VeŞirzad, Esrar-ı Cinayât, Gönüllü, Müdafaa veMukabele, Eyvah, Felâtun Bey'le RakımEfendi, Hasan Mellah, Hüseyin Fellah,

Yeniçeriler, Paris'te Bir Türk Kızı, Üss-iİnkılab,(İki ciltten oluşan Üss-i İnkılâb ve bu ikicildin arasında çıkan Zübdetü’l-HakayıkAbdülhamid devrinin ilk iki senesinin, mühimmeselelerde saray lehine olan bir tarihidir.)Zübdetü’l-Hakayık, Hace-i Evvel, Paris’te BirTürk, Avrupa’da Bir Cevelan (seyahat türünde),Mufassal (Os-manlı Tarihi), Kâinât (DünyaTarihi)… Hikâ-ye türünün ilk örneği sayılan eseriLetaif–i Rivâyât isimli hikâye kitabıdır.Kıssadan Hisse isimli eseri de vardır.

Tevfik Fikret’in onun için söylediği şu beyitonun okuduğunu, duyduğunu anında okuyucuyaaktarışını ve belki de hazmetmeden çokça üretenbir yazar oluşunu anlatmak içindir:

Yalnız koca bir fem / Bir dağ gibi âdem

RECAİZADE MAHMUT EKREM (1847–1914)

Şiir, roman,hikâye, eleştiri,edebi bilgiler vetiyatro türündeeserler vermiştir.

Şiirlerindehüzün ve elemvardır. Hüzünlüduygular, ölümühatırlatan tabiat

manzaraları,solgun güller,küçük kuşlarşiirinde işlediği

konulardır.Bunda Piraye adlı kızının doğduğu gün ölmesinin,Emced adlı olunun üç aylıkken hastalanıp yatakhastası haline gelmesi ve yirmi yaşında ölmesinin,Nejad isimli yetişkin ve kabiliyetli olan oğlunungenç yaşta ölmesinin tesiri olabilir. En duyguluşiirleri oğlu Nejad Ekrem’in ölümünden sonrasöylediği şiirleridir. Zaten mezarı AnadoluHisarı’ndaki Küçüksu Mezarlığı’nda oğlu NejadEkrem’in mezarının yanındadır. Şiire divan şiiritarzında eserler ile başladı. Aruz ölçüsü ile yazdıise de döneminde şahsî sebeplerden dolayı rakipolarak gördüğü Muallim Naci kadar aruzuTürkçe’ye uyarlayabilen bir şair olamamıştır.Gazeteciliği, Namık Kemal’in Avrupa’yagiderken Tasvîr-i Efkâr’ı ona bırakmasıylabaşlar. Vakit ve Tercüman-ı Hakikatgazetelerinde de yazdı. Talim-i Edebiyat isimli

edebî bilgiler kitabında, Takdîr-i Elhan adlıtenkid türü eserinde, Kudemâdan BirkaçŞair(Biyografik bir eserdir. Sinan Paşa, Fuzuli,Ebussuûd Efendi, Bakî, Nefî, Nâbî, Nedîm,Çelebizade Âsım, Şeyh Gâlib, Pertev Paşa, SâmîPaşa tanıtılır.) adlı kitabında, Takrîzât adlıeserinde ve diğer birçok eserinde öğretici üslubukullandı.

Şiirde kulak için kafiye görüşünü savunur.

Eserleri:İlk realist roman

yazarıdır. Araba Sevdasıadlı eserde bilgisizcebatıyı taklit eden BihruzBey’in ne hallere düştüğüanlatılır. Yer yer realistçizgilerle ve ince bireleştiriyle böyle insanlargöz önüne serilir.

Şiirleri: Nağme-iSeher(>İlk şiir kitabı olup eski tarz şiirleriniiçerir.), Yadigar-ı Şebab(>İkinci şiir kitabı olup 16sayfalık 10 manzûmeden ibaret, 10 bendlik tercî-ibend ahenginde olan şiirlerini içerir. Bumanzûmelere ayrı ayrı Lahn: Nağme adını verdi.)Üç ayrı kitap halinde olan Zemzeme eski tarzşiirlerin yanı sıra yeni şekil ve üslupta şiirler deiçerir. (Zemzeme’lere karşı Muallim NaciDemdeme adlı kitabını yazmış ve RecaizadeMahmud Ekrem, Zemzeme-Demdememünakaşasını ancak hükümete müracaat ederekdurdurabilmişti.)

Bir diğer eseri olan Pejmürdemanzumelerden daha çok mensureleri içerir.

Nijad Ekrem isimli şiir kitabını aynıisimdeki oğlu için yazdı. Bu eserde bazı mensurhatıralar, Tevfik Fikret ile Halid Ziya’nın Nijadiçin yazdığı yazılar ile bizzat Nijad tarafındanyazılmış yazılar da vardı. Nefrin ölümünden sonra1916’da yayınlanan uzun bir manzumesidir.

Tiyatroları; Afife Anjelik, Vuslat yahutSüreksiz Sevinç, Atala yahut AmerikaVahşileri(Chateabriand’ın bir romanındantercümedir.), Çok Bilen Çok Yanılır.

Hikâye: Muhsin Bey, Şairliğin Hazin BirNeticesi isimli hikayeleri Namık Kemal’intesiriyle yazılmış ve şairane bir üslup kullanılmışhikayelerdir.. Şemsâ ölümle biten basit bir olayıele alır.

Eleştiri: Takdir-i Elhan, ÜçüncüZemzeme’nin Mukaddimesi

Edebi bilgiler: Talim-i Edebiyat(Mekteb-iMülkiye talebesi için ders kitabı olarak yazıldı.)

Ayrıca birçok romantik Fransız şairininşiirlerini Türkçe’ye çevirmiştir.

ABDÜLHAK HAMİT TARHAN (1852–1937)

O devir için gerçektendikkate değer yenilikleryapan, eski şiirin iç ve dışözellikleriyle batıedebiyatının yeniliklerinibirleştiren üretken bir şairve yazardır. Şairin babasıHayrullah Efendi,

Şinasi’nin Şair Evlenmesi’nden çok daha önceBatılı anlamda ilk tiyatro eseri özelliğini taşıyanHikâye-i İbrahim Paşa be-İbrahim-i Gülşenîadlı piyesini 1260/1844 yılında yazdı ise deedebiyat âleminde fazla tesir göstermediği içinbatılı anlamda ilk tiyatro eseri olarak bilinmez. 2Ocak 1852’de doğan Abdülhak Hamit Paris’eöğrenci olarak gönderilmeden önce Macera-yıAşk, İçli Kız, Sabr ü Sebat, Duhter-i Hindû,Nazife adlı tiyatro türü eserlerini yazdı. Fransa’daiken yazdığı şiirlerin çoğu daha sonra yayınladığıBelde yahut Divaneliklerim adlı şiir kitabındayer aldı. Corneille’nin “Le Cid” adlı eserine naziremahiyetinde yazdığı Nesteren ve Tarık adlıtiyatroları Paris’te iken yazdı. Nesteren,hükümdarlık müesse-sine karşı fikirler içerdiğidüşüncesiyle Hâmid’in 1878 yılında Parisvazifesinden açığa alınıp 1883’de Bombaybaşşehbenderliğine gönderilinceye kadar açıktakalmasına sebep oldu. Sahra, Eşber, BirSefilenin Hasbıhâli adlı eserlerini bu süredeyazdı. Hindistan’da iken verem olan karısı FatmaHanım’ın hastalığı nedeniyle İstanbul’a dönerkenkarısının Beyrut’ta ölmesi nedeniyle onu Beyruttopraklarına gömdü. Orada abisinin yanındakalırken karısı Fatma Hanım için meşhur Makberşiirini yazdı. Ölü, Bunlar Odur, Hacle isimlieserlerini hep bu tesir ile yazdı. Londra Elçiliğibaş katipliği ile İngiltere’ye giden Hâmid oradaİngiliz bir kadın olan Neylly Cloower ile evlendi.Finten ve Zeyneb isimli tiyatrolarını İngiltere’deiken yazdı. Bir defa görevden alınan ve bir defa daLa-hey elçiliğine gönderilen Hâmid yenidenLondra’ya gönderildi ve 1908’e kadar top-lam 22

Page 5: TANZİMAT EDEBİYATI(1860–1896 ) yürütürler. Bu üç mühim ...img.eba.gov.tr/303/319/932/d5d/74a/654/8f4/96e/07d/bad/365/d6f/b70/60a... · dillerinin dışında yeni bir edebi

5

yıl orada kaldı. Cemile ve daha sonra en sonolarak dördüncü karısı Lucien isimli bir kadınlaevlenen Hâmid edebiyat âlemin-de Şâir-iA’zam(en büyük şair) olarak tanındı. İngiliz işgalisırasında vaktiyle İngilizler aleyhine yazılaryazdığı için Viyana’da kaldığı yıllar çektiğisıkıntılar nedeniyle Şâir-i A’zam isimli bir şiiryazarak en büyük şair ünvanını daha daperçinleştirdi:

Mevki’ Viyana,Bir darbe-i ma’kus ile düşmüş o yana,Hep tersine dönmüştür onun giydiği şeyler;Hem bi’d-defeât!Onlarla yatıp kalkar imiş kendisi söyler.Vaktiyle bütün Pool’de yapılmışsa da heyhât,Cümlesi solmuş.Vaktiyle siyah, şimdi fakat yemyeşil olmuş,Bir paltosu vardır.Tek gözlüğü vardır, geceler kandilidir o.Yâ Rab ne hayat!Cepler delik az çok,Lâkin ne zarar var ki delikten düşecek yok.Bir korkusu vardırMeyhânelerin saat-i tatili pek erken…Bir kirli paçavrayla gezer;Mendilidir o.Lastikleri bir başkasınındır ki yürürkenDurmaz ayağından kaçar ekser…Serpûşu ne festir ne külahtır ne sarıktır,Kalpak da değildir,Bir şapka mı hâşâ…O, onun kendine mahsusBir başka şekildir.Keşkül gibi bir şey…Milliyetini fârık olan yok, soruyorlarKimdir bu adam? Bu musibet ne kılıktır?Ürkütmeyelim sus!Bir kahkaha, bir av’ave kopmakta peyâpey…Bazen de müheyyâ-yı tasadduk duruyorlar,Zül farkına bir zam!Ancak biri vardır, ona der: Şâir-i A’zam

(Tanin, 25 Kânûn-ı Evvel 1338, Ocak 1922)1937’de 12 Nisan’ı 13 Nisan’a bağlayan salı

gününün gecesinde saat biri beş geçe öldü. Kabirtaşına Ölü adlı eserinden alınan aşağıdaki beyityazıldı:

Bu taş cebînime benzer ki aynı makberdirDışı sükûn ile zâhir derûnu mahşerdir

Namık Kemal, Şeyh Galib, Fuzulî, Sâdî,Hâfız, Hayyam, Firdevsî, Shakespeare,Corneille, Hugo, Racine, Goethe, Dante, İbsengibi dehaların tesirinde edebiyat hayatına girenHâmid adeta sınırsız bir lirizmin temsilcisi oldu.

Batı şiirindeki yenilikleri Türk şiirineuygulamıştır. Divan şiirinin nazım şekilleriylekafiye düzenini kullanmamıştır. Romantizminetkisindedir. Şiirinde taşkınlık ve yücelik,söyleyişte tezat onun şiirinin en büyük özelliğidir.Tezat sanatını çok kullanmıştır. Tezatlar şairidir:

Geçti yere ettiğim dualar……Noksanı mıyım kemalinin ben……Tabut o hatib-i summ u ebkem…

Şiirlerinde vetiyatrolarında tarihi konularönemli yer tutar. Hayat,tabiat, ölüm ve insanlık gibikonuları işlemiştir. Ölüm şiires-tetiğini oluşturur. Bazıeserlerine kendisindenparçalar katar ve bazen deolayın kahramanı kendisiolur.(Finten’deki Fesli

Adam Hâmid’in kendisidir.)Önemli şiirleri: Külbe-i İştiyak, Kürsî-i

İstiğrâk, Hayd Parktan Geçerken, Kabr-iSelim-i Evveli Ziyaret, Makber-i Fatih’iZiyaret, Devrân-ı Mahabbet, Gazûb Bir Şair,Gazûb Bir Şairi Takib, Bunlar Odur, BirSefilin Hasbihali( Viktor Hugo’nunSefiller’indeki Fantine tasvirinden ilhamlayazılarak 1886’da bu adla yayınlanan eser 1925’teKahbe adıyla yayınlandı.), Makber, Sahra, Beldeyahud Divaneliklerim, Baladan Bir Ses(ViktorHugo’nın Dieux adlı eserinden ilhamla yazıldı.),Garam, Ölü, Hacle, Validem, Merkad-ı Fatih’iZiyaret, Neşide, Tayflar Geçidi(Bu eserdeDante’nin Commedia adlı eserinde Hz.Muhammed ile Hz. Ali’nin cehennemde tasviredilmesi tenkit edilir ve Dante eserin sonunda“Sultan-ı Enbiyaya’dır, elbette biatım” diyerekMüslüman olur. Bu eser şairin İslam’a,peygamberlere, dini-kültürel değerlere olansaygısını ifade eden bir muhtevaya sahiptir.),Ruhlar, Arziler, Yabancı Dostlar, Yadigâr-ıHarb... İlhâm-ı Vatan şiirlerinin bir kısmınıntoplandığı kitaptır. Şiirleri daha sonraları “HEPYAHUD HİÇ” adıyla toplandı.

Tiyatroları oynamak için değil, okunmakiçindir. Bazı tiyatroları manzumdur. Tiyatroların-da insanların yanında ölüler, ruhlar ve hayaletlerde yer alır. Tiyatrolarında Milli, İslam Tarihi ileilgili egzotik konuları işlemiştir. Bazı tiyatroların-da Shakespeare’in etkileri görülür. Dram türündeeserler vermiştir. Tiyatroları manzum ve düzyazışeklindedir.

Tiyatro: Macera-yı Aşk(İlk tiyatrosudur.),Eşber, Sabr ü Sebat, İçli Kız, Duhter-i Hindû,Nazife, Sardanapal, İbn-i Musa(İkinci adıZâtü’l-Celâl olan bu eser Tarık piyesinin devamıniteliğindedir.), Zeyneb, Abdullahu’s-Sagîr,İlhan, Turhan, Cünûn-ı Aşk, Vicdan Azabı,Tarık, Finten, Liberte, Hakan, Tezer, Nesteren.

(1904’te tuttuğu günlük tarzındaki Rûznâme,1918’de yayınlanan Mektuplar, Eserlerimi NasılYazdım adlı makaleleri ve birkaç hatırası diğereserleri arasında sayılabilir. Abdülhak HamitTarhan döne-minde ve ölümünden sonra bilebirçok şair ve yazarı etkilemiş dahi-yi a’zam (enbüyük dahi) olarak tanımlanmıştır.

SAMİ PAŞAZADE SEZAİ(1860–1936)

Batı edebiyat tarzındayazdığı hikâyeleriyletanınır. HikâyelerindeFransız realistlerinden izlervardır. Sergüzeşt(roman):Beyaz esir ticaretini konuedinir. Dilber adındaki esirkızın çalıştığı evin oğluylaaralarında doğan mutsuz

aşkı ve acı sonu anlatır. Romanda realizm veromantizm kendini hissettirir. Gözlemlerdendolayı realist yönü ağır basar. Küçük Şeylerisimli kitabının önsözünde romanın hem “ilim,fen ve tecrübeler” ile hem de “bir üslûb-ı âl-işâirâne “ ile yazılabileceğini söylemesiromantizm ile realizm arasında bocaladığınıgösterir.

Küçük Şeyler: Realist Fransız edebiyatınıntesiri ile yazdığı ve onu edebi anlamda meşhuryapan hikâyelerini içerir.

İclâl: Bu kitapta yeğeni İclâl ‘in 14 yaşındaiken ölümü üzerine yazdığı mensur şiirlerini, bazıdüzyazılarını ve hatıralarını anlatır.

Şir, 18 ya-şında iken kitaphalinde neşrettiğiilk eser olan birpiyestir. Bu eser,olayın Afganis-tan’da geçtiğidüzyazıyla yazıl-mış bir trajedi-dir. Ancak pekbaşarılı bir esersayılmaz. Dahaönceleri ise Ka-mer ve İttihad

gibi gazetelerde yazılar yazardı. Fakat bu yazılarkitaplaştırılmamıştı.

Alphonse Daudet’nin Jack isimli romanınıTürkçe’ye çevirerek Servet-i Fünun’da tefrika etti.

Rumuzu’l-Edeb: Bazı hikâye, makale, hatı-ra, sohbet, seyahat notları ve hatıralarını içerir.Babası Sami Paşa’nın Rumuzu’l-Hikem adlı ese-rini andıran ismi ayrıcalıklı bir hassasiyetin gereğigibidir.

Sergüzeşt’in konusu kısaca şöyledir:Esircilerin Kafkasya’

dan getirdikleri Dilber do-kuz yaşında İstanbul’dabir eve 40 liraya satılır.Evin hanımı ve zenci hala-yık Taravet çocuğa acı-masız davranır. Evin reisimemuriyet için Anadolu’ya gideceğinden evin fazlaeşyalarıyla birlikte Dilbe-r’i de 65 liraya esirciye sa-tar. İleride fazla para et-

mesi için ut çalmayı, şarkı söylemeyi de öğrenenDilber, bir süre sonra 150 liraya Asaf Paşa’nınkonağına satılır. Konağın oğlu Celal, Dilbere âşıkolur. Bunu öğrenen annesi Dilber’i evden uzaklaş-tırır. Fakat Celal onun ardından beyin hummasınatutulur. Dilber bu kez Mısır’ da zengin bir Mısır-lının cariyesi olmuştur. Kapatıldığı evden hare-mağası Cevher Ağa’nın da yardımıyla kaçmaküzereyken Cevher Ağa’nın düşüp ölmesi üzerinepaniğe kapılır, çaresizlik, umutsuzluk içindekendini Nil nehrinin sularına bırakır.

Page 6: TANZİMAT EDEBİYATI(1860–1896 ) yürütürler. Bu üç mühim ...img.eba.gov.tr/303/319/932/d5d/74a/654/8f4/96e/07d/bad/365/d6f/b70/60a... · dillerinin dışında yeni bir edebi

6

MUALLİM NACİ (1850–1893)

Eski edebiyat taraftarları-nın lideri durumundadır. Eskişiirin temsilcisi olarak ün yap-masına rağmen Batılı şiir tar-zında da başarılı örnekler ver-miştir. Aslında bu durum onuneski-yeni tartışmaları içindekiyerini belirlememiz için de bir

fırsattır. Muallim Naci, zamanının en kuvvetli şiirtercümelerini yapacak kudrette, sade ve samimi şi-irleri ile rakiplerinin bile takdirini kazanmış birşair ve yeninin bilinçsizce değil, şuurlu bir tercihyapılarak kullanılmasının gerektiğini düşünenitidalli bir düşünce adamıdır. Klasik şiir ile yenişiir anlayışlarını en güzel şekilde ve şairlik has-sasiyeti ile birleştirmesini bilmiştir. MedreseHatıraları, Ömer’in Çocukluğu adlı anı türün-deki eserlerini, Ahmed Midhat ile gerçekleştirdiği“Muhaberat ve Muhaverat”larını, bununla bir-likte birçok şiir ve yazılarını döneminin şartla-rında iyi bir aşama sayılabilecek nitelikte bir sa-delikle yazdı. Türk Aruzu dediğimiz aruz ölçüsüile yazılan şiirlerde Türkçe’nin güzelliğini en iyişekilde kullanan şairlerin öncüsüdür. Hatta aruzlaşiir yazan en büyük şairlerden Mehmed Âkif,Tevfik Fikret, Yahya Kemal Muallim Naci’ninizinden gitmişlerdir. Mehmed Âkif Ersoy, “İlkşiirlerimde birkaç şairi kendime numune olarakalmıştım. Bunların başında Ziya Paşa gelir. Nâci’den, Namık Kemal’den, Hâmid’den de pek çokistifade ettim.” diyerek Muallim Naci’nin şiirleriniörnek alarak yetiştiğini de ifade eder. MuallimNaci’nin Dicle isimli şiiri devrinin en sadeTürkçesinin zafer halkalarından biridir. Âteşpâreisimli şiir kitabında bu şiirle birlikte bulunanKuzu, Feryad gibi şiirleri en büyük rakiplerindenRecâîzâde Mahmud Ekrem bile Talim-i Edebiyatadlı kitabında vuzuhun ve tabiiliğin en güzelörneklerinden olarak gösterir. Küçük BirMudhike adlı bir sahnelik manzum tablosu, basitbir yapıda; fakat döneminin diğer şairlerine örnekolacak nitelikte bir Türkçe ile yazılmıştı. KöylüKızların Şarkısı isimli şiirindeki şu dörtlükaruzla söylenen şiirin sadeliğine bir örnektir:

Tepeden nasıl iniyor bakınBu kızın nişanlısı şanlıdırYaradan nazardan esirgesinKoca dağ gibi delikanlıdır

Onun şiir ki-taplarının başındakaside, bazenmesnevî tarzındayazılmış tevhid vemünâcâtları var-dır. İlk şiirleriniVarna’da ikenRusçuk’ta yayım-lanan Tuna ga-zetesinde neşretti.

İlk şiir kitabı Terkîb-i Bend-i Muallim Nâcî adlısekiz sayfalık şiiridir. Bu şiirinde terkîb-i bend vetercî-i bend ustaları olan Bağdatlı Rûhî ile ZiyaPaşa’ya olan saygısını belirtmeyi de ihmal etmez.Ona yurt sathında şöhret ve önem kazandıran ilkşiir kitabı ise Âteşpâre isimli şiir kitabıdır. Şerâreile Fürûzân isimli şiir kitapları Âteşpâre’yi takipeder. Bir kısım şiirlerini ve Fransız şairlerindenyaptığı şiir açıklama-larını Sünbüle isimli küçükkitaplarının birincisinde topladı. Üç bölümdenoluşan Sünbüle ilk bölümünde şiirler, ikinci bölü-münde Fransızca şiirlerin nesir ile iktibası, üçüncübölümünde Ömer’in Çocukluğu olarak bilinenhatıralar vardır. Yâdigâr-ı Nâcî isimli kitabı onunölümünden sonra ya-yınlandı. Dramatik bir eseriolan Hamiyet yahud Mûsâ b. Ebi’l-Gâzânkonusunu İslam tarihinden alır. Ertuğrul BeyGazi adlı manzumesi Oğuz Türklerinin Anado-lu’ya gelişlerini anlatır. Hz. Ebubekir’in kızıEsma’nın ünvanı olan Zâtü’n-Nitakayn is-miylebasılan eser de konusunu İslam tari-hinden alır.Demdeme adlı eseri Recaizade Mahmud Ekrem’ekar-şılık olarak yazıldı. “Hurde-Fürûş” ve“Numûne-i Suhan” ad-lı eserleri Farsça şiirlerintercüme ve izahlarını içerir. Osmanlı Şairleri adlıkitabı ile Esâmî adlı ki-tabı ansiklopedikeserlerdir. Istılâhât-ı Edebiyye isimli kitabıedebiyat terimlerini bir araya toplar. Lugat-ı Nâcîise en güzel lügat kitapları arasındadır. Fakat bueseri tamamlayamamıştır. Onun ölümünden sonraMüstecâbîzâde İsmet Bey lugati tamamlamış veNâcî kelimesine gelince ikinci bir Nâcî kelimesiile Muallim Nâcî hakkında derli tolu bilgilervermiştir. Yazmış Bulun-dum, İ’câz-ı Kuran,Şöyle Böyle, Mektublarım, Muammâ-yı İlâhî,Mual-lim, Elifbâ-yı Osmânî ve Talim-i Kırâat,Mekteb-i Edeb, Sânihatü’l-Arab, Emsâl-i Âlî,Nevâdıru’l-Ekâbir, Hikemü’r-Rufâî,Hulâsâtü’l-İh-lâs, Mütercem, Sânihatü’l-Acem,

Vezâif-i Ebeveyn, İntikâd(Beşir Fuad ile birlikteçıkardı.), Ubeydiye, Mehmed MuzafferMecmuası, Heder (Tiyatro denemesidir.),Thêrêse Raquin (Emile Zola’dan yaptığı romantercümesi olup tamamlanmadan yayınlandı.)isimli kitapları önceki cümlelerde ismi geçmeyendiğer eserleri arasındadır. Aynı zamanda damadıolduğu Ahmed Midhat Efendi’nin Tercümangazetesinde yazdığı gazellerine devrinin birçokşairi tarafından nazireler yazılmış olan Naci,

Ben ki bir Türk’üm unutmam Caber’iTürk olan ni’metşinas olmak gerekVar yeri gitsem Mezâr-ı Türk’e dekdizelerini de içeren Ertuğrul Bey Gazi adlı

manzumesi ile “Tarih-nüvis-i Âl-i Osman”unvanını aldı. Gazellerinden iki beyit:

Ey aşk bildiğin gibi yak yık derûnumuBir kimsesiz felek-zedenin hânumânıdır ….Lâ’l olursun söylesem bir fıkra tâb-ı sînedenBir sahîfe açsam ağlarsın kitâb-ı sîneden

NABIZADE NAZIM (1862–1893)

Realizm ve naturalizm öncüsüdür. Hatıra-iŞebâb(1882) ile HevesEttim(1885) adlı şiirkitapları vardır. Roman vehikâyeleri ile tanınmıştır. İlkköy romanı kabul edilenKarabibik ile Servet-iFünûn’da tefrika edilenZehra isimli romanları ileünlüdür. İlk köy romanı olanve konusu Antalya’nın köylerinde geçenKarabibik’i bilinçli olarak köy konularınınüzerine inşa ettiğini kendisi söylemektedir. Yoksaromanı yazmış da sonradan ilk köy romanı olduğuanlaşılmış değildir. Kahramanlarını yöreselşiveleriyle konuşturur. Romanlarında gözlemönemli bir tutar. Yazar, tasvir ve tahlilinde sonderece başarılıdır.

Karabibik isimli eserinin konusu kısacaşöyledir:

Olay Antalya ili Kaş ilçesinin Beymelikköyünde geçer. Babasından kalan tarlanın dörtdönümünü komşusuna satmış olan Karabibikkalan sekiz dönümlük kısmı Yosturoğlu’nakaptırmamak için direnmektedir. Komşu Termeköyündeki Rum bakkal Yani’den borç alarak bir

öküz satın alır. Tarlasınısürer. Yosturoğlu daaralarındaki çekişmeyiunutup Ka-rabibik’in kızıHuri’yi yeğeni Hüseyin’eister. Karabibik mutludur. Birsüre sonra hastalanır; ancakkızının mürüvvetini gördüğüiçin huzurludur.

ŞEMSETTİN SAMİ (1850–1904)

Fransızca, İtalyanca, Yunanca, Arapça veFarsça’yı çok iyi bilen Şemsettin Sami, ilk romanyazarıdır: Taaşşuk-ı Talat ü Fıtnat.(1872)Romanda kölelik ve cariyelik konusunu ele

almıştır. Çeşitli gazete ve der-gilerde(Siraç, İbret, Hadika,Trablusgarb Vi-layet, Sabah,Tercüman-ı Şark, Aile, Hafta)yazılar yazan Şemsettin Sami,çeşitli cep ki-tapları dahazırlamış, Sefiller ileRobin-son’u Türkçe’yeçevirmiştir. Orhun Yazıt-

larını da Türkçe’ye çeviren Şemsettin Sami,Kutadgu Bilig’in ilk incelemesini de yaptı. Ozamana kadar Osmanlıcanın en geniş sözlüğüolan Kamus-ı Türkî isimli sözlüğünyazarıdır. Bu sözlüklerin yanında dönemininen kapsamlı ansiklopedisi olan Kamusu’l-Âlâm yazarıdır. Kamus–ı Fransevi isimliFransızca-Türkçe, Türkçe-Fransızca sözlü-ğün de yazarıdır. Besa yahud Ahde Vefa,

Seydi Yahya, Gaye isimli oyunları vardır.Medeniyet-i İslamiye, Esatir, Kadınlar, Lisan,Usul-i Tenkid ve Tertib, Nev-Usul Sarf-ı Türkîdiğer eserleri arasındadır. Me-zarı Erenköy’dekiSahra-yı Cedid mezarlığında iken kemikleri1968’de Feriköy’deki aile mezarlığına taşındı.

Onun lisan çalışmalarının özündeki çabayı,manayı şu sözlerinde görmekteyiz:

Söylediğimiz lisan ne lisandır ve neredençıkmıştır. Osmanlı lisanı tabirini pek de doğrugörmüyoruz. Çünkü bu unvan bir devletinunvanıdır. Hâlbuki lisan ve cinsiyet(milliyet)Sultan Osman’ın zuhurundan ve devletinkuruluşundan eskidir. Bu lisanı konuşankavmin(milletin) ismi Türk’tür. Lisanının ismi deLisan-ı Türkî’dir. Osmanlı devletinin tabiiyeti

Page 7: TANZİMAT EDEBİYATI(1860–1896 ) yürütürler. Bu üç mühim ...img.eba.gov.tr/303/319/932/d5d/74a/654/8f4/96e/07d/bad/365/d6f/b70/60a... · dillerinin dışında yeni bir edebi

7

altında bulunan bütün kavimlerin efradına daOsmanlı denilir. Türk ismi ise Adriyatiksahilinden Çin hududuna ve Sibirya’nın içtaraflarına kadar yayılmış muazzam bir milletinadıdır. Bunun için bu unvanı küçük görmek şöyledursun, onunla övünmek ve sevinmek lazımdır.

AHMET VEFİK PAŞA (1823–1891)

Devlet adamı veyazardır. Tiyatroalanındaki çalışmaları ileünlüdür. Halkı tiyatroyaalıştırmıştır. Bunun için deBursa’da bir tiyatroyaptırmıştır.

TARİH VE DİL:Lehçe-i Osmanî, Salnâme,Müntehebât-ı Durûb-ı

Emsâl, Hikmet-i Tarih, Şecere-i Türkî(Ebu’l-GaziBahadır Han’dan çeviri), Fezleke-i Tarih-i Osmanî.

ROMAN ÇEVİRİLERİ:Telemek(Feneleon), Gil Blas Santillani’nin

Sergüzeşti(La Sage), Hikâye-i Hikemiye-iMikromeya(Voltaire)

ADAPTASYON: Azarya (L. Avare), YorgakiDandini (Georges Dandin), Zoraki Tabib,Dekbazlık, Tabib-i Aşk.

ÇEVİRİ OYUNLARI: Adamcıl, Tartüff,Kadınlar Mektebi, Kocalar Mektebi, Savruk,Okumuş Kadınlar, İnfial-i Aşk, Don Civani, DuduKuşları, Hernani (Viktor Hugo), Arslan Avcılarıyahud Hak Yerini Bulur (L. Thiboust-E. Lehmonn)

LEHÇE-İ OSMANÎ: Ahmet Vefik Paşa; sözlük;yazar bu sözlüğünde Türkçe sözcüklerle dilimizdekullanılmakta olan yabancı sözcükleri ayrı ayrıtoplamıştır; ayrıca bu sözlükte " Türk " sözcüğününaçıklanmasında Osmanlıların büyük Türk milletininbir parçası olduğunu ortaya koymuştur...

MÜNTAHABAT-I DURUB-I EMSAL: AhmetVefik Paşa; sözlük; yazarın Türk atasözlerinitoplayıp derlediği bir atasözü sözlüğüdür...

ŞECERE-İ TÜRK: Ahmet Vefik Paşa; tarih;Ebulgazi Bahadır Han'ın eserinin Osmanlıcayaçevirisidir...

ADAMCIL ( MANZUM ÇEVİRİ ) : AhmetVefik Paşa; komedi; ünlü Fransız yazar Moliere'nineserinin Türkçeye çevirisidir...

SAVRUK (MANZUM ÇEVİRİ) : Ahmet VefikPaşa; komedi; ünlü Fransız yazar Moliere'nineserinin Türkçeye çevirisidir...

TARTÜF ( MANZUM ÇEVİRİ ) : AhmetVefik Paşa; komedi; ünlü Fransız yazar Moliere'nineserinin Türkçeye çevirisidir...

DON CİVANİ ( MENSUR ÇEVİRİ ) : AhmetVefik Paşa; komedi; ünlü Fransız yazar Moliere'nineserinin Türkçeye çevirisidir...

DUDU KUŞLARI ( MENSUR ÇEVİRİ ) :Ahmet Vefik Paşa; komedi; ünlü Fransız yazarMoliere'nin eserinin Türkçeye çevirisidir...

İNFİAL-İ AŞK (MENSUR ÇEVİRİ) : AhmetVefik Paşa; komedi; ünlü Fransız yazar Moliere'nineserinin Türkçeye çevirisidir...

KADINLAR MEKTEBİ ( MANZUM ÇEVİRİ) : Ahmet Vefik Paşa; komedi; ünlü Fransız yazarMoliere'nin eserinin Türkçeye çevirisidir...

KOCALAR MEKTEBİ ( MANZUM ÇEVİRİ ): Ahmet Vefik Paşa; komedi; ünlü Fransız yazarMoliere'nin eserinin Türkçeye çevirisidir...

OKUMUŞ KADINLAR (MENSUR ÇEVİRİ) :Ahmet Vefik Paşa; komedi; ünlü Fransız yazarMoliere'nin eserinin Türkçeye çevirisidir...

AZARYA ( UYARLAMA ) : Ahmet VefikPaşa; komedi; ünlü Fransız yazar Moliere'nineserinin Türkçeye uyarlamasıdır...

DEKBAZLIK ( UYARLAMA ) : Ahmet VefikPaşa; komedi; ünlü Fransız yazar Moliere'nineserinin Türkçeye uyarlamasıdır...

MERAKÎ ( UYARLAMA ) : Ahmet VefikPaşa; komedi; ünlü Fransız yazar Moliere'nineserinin Türkçeye uyarlamasıdır...

TABİB-İ AŞK ( UYARLAMA ) : Ahmet VefikPaşa; komedi; ünlü Fransız yazar Moliere'nineserinin Türkçeye uyarlamasıdır...

YORGAKİ DANDİNİ ( UYARLAMA ) :Ahmet Vefik Paşa; komedi; ünlü Fransız yazarMoliere'nin eserinin Türkçeye uyarlamasıdır...

ZOR NİKÂHI ( UYARLAMA ) : Ahmet VefikPaşa; komedi; ünlü Fransız yazar Moliere'nineserinin Türkçeye uyarlamasıdır...

ZORAKİ TABİB ( UYARLAMA ) : AhmetVefik Paşa; komedi; ünlü Fransız yazar Moliere'nineserinin Türkçeye uyarlamasıdır...

Batılılaşmanın bazı kişiler tarafından yüzey-sel bir görünüm ve biçim değişikliği olarak anla-şılması birçok romancıya doğu – batı çatışmasınıntema olarak seçildiği roman yazdırmıştır. FelâtunBey ile Râkım Efendi, Araba Sevdası gibi.Yazarlar, Batılılaşma anlayışı kabuk değişimindenve yüzeysel bir taklitten öteye geçmeyen snopkarakterli ki-şilerle Batılılaşmayı zihinsel birilerleme ve bilimsel ilerilikleri özümseme olarak

anla-yan olgun karakterli kişileri karşılaştıranromanlar yazma gereği duymuştur.

Batılılaşma kavramının kültürel kimliğiunutmak olarak anlaşılması Batılı edebiyatınöncülerini de rahatsız eder:

İslamlık imiş devlete pâ-bend-i terakkîEvvel yoğ idi işbu rivayet yeni çıktıMilliyeti nisyân ederek her işimizdeEfkâr-ı Freng’e tebâiyet yeni çıktı.

Ziya Paşa

Aşağıdaki dörtlük devrin sosyal bozukluğunu anlatır:

Mahkeme meclisi icad olduğuÇeşme-i rüşvetin akmaklığındanKaza belâ ile âlem dolduğuKazların kadıya uçmaklığındanSeyrânî(1807-1886)

Aşağıdaki dizeler ise köklerinden utananbahtsız ve eğitimsiz bir neslin şaşkınlığını anlatır:

Âlemde bir devir dönüyor ammaDevr-i İngiliz mi Frenk mi bilmemSeyrânî(1807-1886)

Mehmet Âkif Ersoy bu durumu daha ironikolarak ele alır ve önce öz eleştiri yapar:

Müslümanlık nerde! Bizden geçmiş insanlık bileÂlem aldatmaksa maksad, aldanan yok, nafile!Kaç hakiki Müslüman gördümse, hep makberdedir;Müslümanlık, bilmem amma, galiba göklerdedir;

O’nu rahatsız eden durum, 19. yüzyıldanitibaren Doğunun ve İslam dünyasının en önemlisorunlarından biri olan Batılılaşmayla birlikte bir

kısım gençliğin,özellikle Batılıülkelere eğitim veöğrenim için gidengençliğin dinî vemillî kimliğindenuzaklaşarak; hattamillî kimliğini terkederek kendine aityerli değerleriniterk etmesi ve heranlamda Batılı bir

kimliğe bürünmesi ve ülkesine döndü-ğünde demilletine karşı oryantalistçe davranması, milleti-niaşağılaması, hatta ona cephe alması-dır. Bu tipinsanlar kendilerini bir me-deniyet misyoneriolarak görmüşler ve ülkelerini bilimsel veteknolojik anlamda kalkındırmak, hayatıkolaylaştırmak yerine milletimizi millî ve dinîdeğerlerinden uzaklaştırma savaşımı vermişlerdir.Âkif bu meseleyi Rusya Müslümanlarının durumuüzerinden yansıtmaktadır:

Hâli ıslâh edecekler, diyerek kaç senedir,Bekleyip durduğumuz zübbelerin tavrı nedir?Geldi bir tanesi akşam, hezeyanlar kustu!Dövüyordum, bereket versin, edebsiz sustu.Bir selâmet yolu varmış... O da neymiş: Mutlak,Dîni kökten kazımak, sonra, evet, Ruslaşmak!Al okut, Avrupa tahsîli desinler, gönder…Sonra bir bak ki: Meğer karga imiş beslediğin…Yürüyor dîne beş on maskara, alkışlanıyorNesl-i hâzır bunu hürriyyet-i vicdan sanıyor.Müslümanlar o sebepten bu sefalette imiş.Ki kadın «sosyete» bilmezmiş, esarette imiş!Din için, millet için iş görecek alçağa bak:Dîni pâmâl edecek, milleti Ruslaştıracak!Bunu Moskof da yapar, şimdi rızâ gösterelim;Başka bir ma'rifetin varsa haber ver görelim!

Akif çareyi ise Garb’ın ilmine, teknolojisineyönelmekte; fakat bununla birlikte milletimizimillet yapan değerleri muhafaza etmekte görür:

Sade Garb’ın yalınız ilmine dönsün yüzünüz.O çocuklarla beraber, gece gündüz, didinin;Giden üç yüz senelik ilmi sık elden edinin!Fen diyarında sızan nâ-mütenahî (sonsuz) pınarı,Hem için, hem getirin yurda o nâfi suları.Aynı menbaları ihyâ (diriltmek) için artık burada,Kafanız işlesin, oğlum, kanal olsun arada.”“Alınız ilmini Garb’ın, alınız san’atını;Veriniz hem de mesâînize son süratini.Çünkü kâbil değil artık yaşamak bunlarsız;Çünkü milliyeti yok sanatın, ilmin; yalnız,İyi hâtırda tutun ettiğim ihtârı demin:Bütün edvâr-ı terakkiyi yarıp geçmek için.Kendi“mâhiyyet-i rûhiyye”niz olsun kılavuz.Çünkü beyhûdedir ümmîd-i selâmet onsuz!”

Akif Batı’nın bilimsel, edebi niteliği, teknikyönünün alınması ve hatta daha çok geliştirilmesi

Page 8: TANZİMAT EDEBİYATI(1860–1896 ) yürütürler. Bu üç mühim ...img.eba.gov.tr/303/319/932/d5d/74a/654/8f4/96e/07d/bad/365/d6f/b70/60a... · dillerinin dışında yeni bir edebi

8

taraftarıdır. Akif bilimin âşığıdır. Çünkü o ilimdennerede olursa olsun istifade edilmesi inancındadır.Fakat sosyal, ahlaki, millî, hissî, dini konulardamilletimizi millet yapan değerleri yok sayanbatılaşma anlayışının çarpıklığını da dile getirir.Ona göre fikir yapısı, zihniyet millî olmalıdır.

BATILILAŞMA DÖNEMİ TÜRKEDEBİYATI'NDA İLKLER

*İlk yerli tiyatro eseri: Şinasi / Şair Evlenme-si /1859*İlk yerli roman: Şemsettin Sami / Taaşşuk-ı

Talat ü Fitnat*Batılı tekniğe uygun ilk roman: Halit Ziya

Uşaklıgil/Aşk-ı Memnu*İlk çeviri roman: Yusuf Kamil Paşa/

Fenelon’dan Telemak /1859*İlk köy romanı: Nabizade Nazım /

Karabibik*İlk psikolojik roman: Mehmet Rauf / Eylül*İlk asıl realist roman: Recaizade Mahmut

Ekrem / Araba Sevdası*İlk resmi Türkçe gazete: Takvim–i Vakayi*İlk yarı resmi gazete: Ceride-i Havadis*İlk tarihi roman: Namık Kemal / Cezmi*İlk özel gazete: Tercüman-ı Ahval / Şinasi

ile Agâh Efendi*İlk pastoral şiir: A.Hamit Tarhan /Sahra*İlk Fransızca şiir çevirisini yapan, ilk

makaleyi yazan ve noktalama işaretlerini ilk kezkullanan sanatçı: Şinasi

*Aruzla ilk manzum tiyatro eseri yazan:A.Hamit Tarhan/Eşber veya Sardanapal

*Heceyle yazılan ilk manzum tiyatro eseri:A. Hamit Tarhan / Nesteren

*İlk şiir antolojisi: Ziya Paşa /Harabat*İlk atasözleri kitabı: Şinasi /Durub-i Emsal-ı

Osmaniye*İlk mizah dergisi: Diyojen /Teodor Kasap*İlk hikâye kitabı: A.Mithat Efendi / Letaif-i

Rivâyât*İlk fıkra yazarı: Ahmet Rasim*İlk başarılı mensur şiir örneklerini veren:

Halit Ziya Uşaklıgil*İlk makale: Tercüman-ı Ahval

Mukaddimesi*İlk edebi bildiriyi yayımlayan topluluk:

Fecr-i Ati

*Batı anlayışındaki ilk edebiyat tarihçimiz:Fuat Köprülü

*Sahnelenen ilk tiyatro: Namık Kemal /Vatan yahut Silistre

*Kafiyeyi şiire serperek klasik nazımşekillerinden farklı ilk örnekleri veren: TevfikFikret

*Türkçe'nin ilk dil bilgisi kitabı: SüleymanPaşa / Sarf-ı Türkî

*İlk natüralist eserimizin yazarı: NabizadeNazım / Zehra

*İlk tarih ve coğrafya ansiklopedisi:Kamus’ul A’lam

*İlk Türkçe sözlük: Şemsettin Sami -Kamus-ı Türkî

*Edebiyatımızda objektif eleştirinin nasılolacağını ilk açıklayan: R. Mahmut Ekrem

*Konuşma diliyle yazılmış ilk hikâyeninyazarı: Ömer Seyfettin

*Edebiyatımızda ilk kafiyesiz şiirini yazan:A. Hamit Tarhan / Validem

*İlk köy şiiri: Muallim Naci / Köylü KızlarınŞarkısı

*Bizde batılı anlamda ilk eleştiriyi yazan:Namık Kemal

*Bizde epik tiyatro türünün kurucusu:Haldun Taner

*İlk kadın romancımız: Fatma Aliye Hanım*Edebiyat kelimesini bizde ilk kullanan:

Şinasi*Kurtuluş savaşımızı doğrudan işleyen

roman: Ateşten Gömlek*İlk uyarlama tiyatro eserinin yazarı: Ahmet

Vefik Paşa*En başarılı psikolojik roman yazarımız:

Peyami Safa / 9. Hariciye Koğuşu*İlk çocuk şiirlerini yazan: Tevfik Fikret /

Şermin*Dilde sadeleşmeyi savunan ilk yayın organı:

Genç Kalemler*Türk edebiyatında ilk tefrika eser: Şinasi-

Şair Evlenmesi- Tercüman-ı Ahval*İlk Avrupai tenkid-polemique: Şinasi’nin

Tasvir-i Efkâr’da Said Paşa’nın Ruz-name-iCeride-i Havadis’te dil ve gramer üzerineyaptıkları 4 ay süren polemikleri.

*İlk edebî roman: İntibah, Namık Kemal*İlk tarihî roman: Cezmi, Namık Kemal*İlk psikolojik roman denemesi: Zehra,

Nabizade Nazım

*Anadolu konulu ilk hikâye: Karabibik,Nabizade Nazım

*İlk eleştiri (Kitap halinde): Tahrib-i Harabat- Namık Kemal

TANZİMAT EDEBİYATINDA ETKİLİOLAN EDEBÎ AKIMLAR VE SANATANLAYIŞLARI

Okuyanlara estetik (sanatsal) bir doyum sağ-lamak amacıyla yazılmış, ya da böyle bir amacıolmasa bile biçimsel ve içeriksel özellikleriyle budüzeye ulaşabilen bütün yazılı ve sözlü eserlereedebi eser denir. Edebiyat bir anlatım biçimidir.Düşünce ve duyguları güzel ve etkili bir biçimdeanlatma sanatı olarak da tanımlanabilir. Herhangibir metnin edebiyat eseri sayılabilmesi içinsanatsal değerler taşıması gerekir. Edebiyat türle-rini önce ikiyi ayırmak mümkün. Birincisi nazım,ikincisi nesir. Nazım belli bir ölçü ve kalıp esasalınarak üretilmiş edebi ürünlerdir. Ya da kısacabütün şiir ve şiirler metinlerdir. Hece vezni gibibelli bir kalıp ve ölçü kaygısı güdülerek yazılır.Nesir ise serbest, ölçüsüz düz yazıdır. Nazımgenel oarak bütün şiir türlerini kapsar. Nesir iseedebiyatın şiir dışındaki tüm biçimlerini. Roman,öykü, tiyatro, deneme gibi.

Sanat ve edebiyatın yüzyıllar boyu süren ge-lişmesine bakıldığında bu gelişmenin içinde yeşer-diği toplumun yapısındaki gelişme ve değişme-lerle sıkı bir ilişki içinde olduğu görülür.

Düşünce sistemleri de toplumsal gelişmeyedenk düştüğü zaman bu gelişmenin önünü açan,onu hızlandıran bir rol oynar. Bu nedenle sanat veedebiyatın iki ayağı vardır: Düşünce sistemi vetoplumsal yapı.

Bu iki ayağın denk basması, sanat veedebiyatta ortak duyarlıklar, görüşler ve anlayışsistemleri oluşturur. İşte, sanat veedebiyatımızdaki bu ortak sistemlere akım denir.

Toplum yaşamındaki gelişme ve değişmelerdüşünce sistemine (felsefeye) ve oradan sanat-edebiyata yansır ve sanatçılar yeni anlayışlarayönelir. Her akım böyle bir arayışın sonundaortaya çıkmış, değişen değerler sistemi, akımların

birbirini çoğunlukla tepmesini, bazen de aşmasınıgetirmiştir.

Avrupa kaynaklı belli başlı sanat ve edebiyatakımlarının belirgin izleri, en çok şiir, öykü,roman ve tiyatroda görülür.

Tanzimat edebiyatında etkili olan ya da etkiliolduğu söylenen akımları şöyle sıralayabiliriz:

KLASİSİZM (KURALCILIK) (17.yy)

17. yüzyılda,”hümanizm” kaynaklı Röne-sans hareketi Fransa’da klasisizme dönüşmüştür.

Bu yüzyılın ilk yıllarında Fransa bir kargaşadöneminden yeni çıkmıştır. “Ülkeye çeki düzenverecek tek güç krallık” düşüncesi aydınsanatçılar üzerinde etkili olmuştur. Topluma“mutlak monarşiyle” sanat ve edebiyata da“belli kurallar”la egemen olunmuştur. Kral veçevresinin ideal yaşamı sanatçıya esin kaynağıolmuştur. Bu çağın sanatındaki insan soylu veseçkindir. Soyluların sanat beğenisi, klasisizminbelirleyici ölçüsü olmuştur. Demokratik ilişkilerinhak ve özgürlükleri monarşiyle kesildiği budönemde sanat ve edebiyatta toplumsal eleştiridesöz konusu değildir.

Öte yandan Descartes’in akılcılık felsefesi,klasizmin düşünsel temelini oluşturmuştur. Aşk,kin, sevinç, ... gibi duygular yanıltıcıdır, gerçek vedoğru yalnızca akıl yoluyla bulunabilir:“Düşünüyorum öyleyse varım”

Eleştirmen Boileau, “Şiir Sanatı” (L’ artPoetique) adlı yapıtında klasisizmin temelilkelerini ortaya koymuştur. “Aklı seviniz,eserleriniz görkem ve değerini akıldan alsın.”diyerek klasik eserin felsefesini açıklamıştır.

Özellikleri Akıl ve sağduyu önemlidir, duygu ve

hayal dışlanmıştır. Dış dünyanın, doğanın betimlenmesinden

kaçınılmıştır. Doğa olarak, insanın doğası, içdünyası, değişmeyen yanı ele alınmıştır.

İdeal insan tipleri yaratılmıştır. Bu nedenlekahramanlar halk içinden değil, soylu sınıftanseçilmiştir.

Page 9: TANZİMAT EDEBİYATI(1860–1896 ) yürütürler. Bu üç mühim ...img.eba.gov.tr/303/319/932/d5d/74a/654/8f4/96e/07d/bad/365/d6f/b70/60a... · dillerinin dışında yeni bir edebi

9

Karakteristik ve yerel olan değil, evrenselve kalıcı olan seçilmiştir.

Eserler ahlaka uygun oluşturulmuştur, aşırıtutkular akılla denetim altına alınmış ve erdemvurgulanmıştır.

Olayların gerçek olması değil, gerçeğeuygun olması önemsenmiştir.

Konudan çok, konunun işleniş biçimineönem verilmiştir.

Sanatçılar eserlerinde kişiliklerinigizlemişlerdir.

Kaba halk konuşmalarına yer verilmemiş,seçkin kişilerin dili yeğlenmiştir.

Anlatım, her çeşit süsten, yapaylıktanuzak, açık ve yalın kılınmıştır.

Sosyal ve fiziksel çevreye yerverilmemiştir.

Eski Yunan ve Latin Edebiyatı örnekalınmıştır. Bu edebiyatın konuları kimi zamanaynı adlarla yeniden işlenmiştir.

Tüm edebi türler için geçerli olan akım,etkisini daha çok tiyatroda göstermiş, bu türde üçbirlik kuralı uygulanmıştır.

• MALHERBE (155–1628) ŞİİR

• CORNEİLLE (1606–1690) TREGEDYAFransız tragedyasının öncü yazarlarındandır.HORACE, LE CİD, CİNNA

• RACİNE (1639–1690) TRAGEDYAEserlerinde ihtiraslarına esir olan insanın

zaaflarını ortaya koymuştur. Bu yüzdenoyunlarında kahraman yerine, genel insan tiplerivardır.

ANDROMAK, PHEDRE, IPHEGENİA

• MOLİERE (1622–1673) KOMEDYADünya edebiyatının en önemli komedi

yazarlarındandır. “Güldürürken düşündürenkomedi” çığırının öncüsüdür. Eserlerindetoplumdaki aksaklık ve düzensizliklerieleştirmiştir. Her çağ ve toplumda rastlanabilecekgülünç, ama düşündürücü kişileri sahnedecanlandırmıştır.

CİMRİ, TARTUFFE, HASTALIKHASTASI DON JUAN, KİBARLIK BUDALASI,ZORLA EVLENME, GÜLÜNÇ KİBARLAR,ZORAKİ HEKİM, KOCALAR MEKTEBİ,KARILAR MEKTEBİ, ADAMCIL, GEORGE

DANDİNİ, SCAPİN’İN DOLAPLARI, BİLGİÇKADINLAR…

• LA FONTAINE (1621–1685) FABLFontaine, masalları dilden dile dolaşan Eski

Yunan sanatçısı Aisopos’tan ( Ezop )etkilenmiştir. İnsanların kurnazlık, cimrilik gibikusurlarını, gülünç bir biçimde anlatmak içinkahramanlarını hayvanlar arasından seçmiştir.

AĞUSTOSBÖCEĞİ İLE KARINCA,KARGA İLE TİLKİ, KURT İLE KUZU, ASLANİLE FARE …

• LA BRUYERE (1645–1696) PORTRE KARAKTERLER

• DESCARTES (1596–1650) FELSEFE

• BOILEAU (1636–1711) Şair ve eleştirmendir. Klâsisizm akımının

kuramcısıdır. ŞİİR SANATI

• PASCAL (1623–1662) FELSEFE DÜŞÜNCELER

• Mme DE LA FAYETTE ROMAN• FENELON ROMAN, TELEMAK

• Mme DE SEVİGNE MEKTUP

• SAIN SİMON ANI

• BOSSUET HİTABET

Türk Edebiyatı’nda edebiyatın öykü,roman, tiyatro gibi tür-leri ortaya çıktığındaBatı’da klasisizm çoktan bitmişti. Bu nedenleTürk Edebiyatı’nda bir klasik dönemden sözedile-mez. Ancak klasizmin konuya değil,konunun işlenişine (biçi-mine) önem verenanlayışıyla Divan şiiri arasında benzerlik-lergörülür. Öte yandan, Şina-si, Ahmet VefikPaşa, Ali Bey ve Yusuf Kamil Paşa gibi Tan-zimat’ın birinci dönem sanat-çıları, batılıklasik sanatçıların yapıtlarını Türkçeyeçevirerek, uyarlayarak bu akımı Türkedebiyatına taşımıştır. Aslında Şinasi de AhmetVefik Paşa da batılı anlamda bir klasizm tem-silcisi değildir. Hiçbir zaman batlı klasiklerin

özelliklerine tam namıyla sahip olmamış-lardır.Tabiatları itibariyle ola-mazlar da. Onlarsadece batlı klasizm akımı temsilcilerindençevirdikleri tercümeler nede-niyle bu şekildeanılmak-tadırlar.

ROMANTİZM (COŞUMCULUK) (19.yy’ın ilk yarısı)

Toplumsal ve yaşamdaki değişmelerdenkaynaklanan romantizm, klasisizmin dayandığıkurallara karşı bir tepki olarak doğmuştur. 18.yüzyılda İngiltere’de başlayan romantizm, Fransızedebiyatını da etkisine alarak 19. yüzyılın ilkyarısında klasisizme egemen olmuştur.

Romantizmin gelişmesinde, hiç kuşkusuz“Aydınlanma Çağı” düşünürlerin ve Krallığakarşı Cumhuriyetçiliğin güçlenmesinin etkisitemel belirleyicidir. J.J Rousseau, Voltaire,Montesquieu, Diderot gibi Aydınlanma Çağı(18. Yüzyıl) düşünürlerinin geliştirdiği“özgürlük”, “demokrasi”, “insan hakları” gibikavramlar romantizmin düşünsel temelinioluşturmuştur.

AYDINLANMA ÇAĞI FİLOZOFLARI

•MONTESQUIEU (1689-1755)Ünlü Fransız filozoflarındandır. 18. yüzyılda

yaşayan Montesquieu, hem toplumu hem bireyikarmaşık ilişkiler içinde bir bütün olarak ele alır.

KANUNLARIN RUHU

•VOLTAİRE (1694-1778) ROMAN : ZADİG, CANDİDE YAPMA DESTAN : HENRİADE

FELSEFE : FELSEFE MEKTUPLARI, FELSEFESÖZLÜĞÜ…

•JEAN JACQUES ROUSSEAU (1712 –1778)

Her şeyi doğada, doğanın saflığında bularakona bağlanmanın, onu taklit etmenin doğru yolugöstereceğini ileri sürmüş; böylece romantizminhazırlayıcısı olmuştur. Toplum düzeni konusundada “eşitlik” ve “özgürlük” ü esas aldığı içinFransız İhtilali’ni düşünce yönünden etkilemiştir.

EMİLE, İTİRAFLAR, TOPLUMSÖZLEŞMESİ

1789 Fransız İhtilali’yle güçlenenCumhuriyetçilik de romantizmin siyasal ortamınıbelirlemiştir

İngiliz edebiyatında ilk örnekleri görülenromantizm, Fransa’da bulduğu düşünsel ve siyasalortam içinde bir sanat akımı olarak belirginleşmişve ilkeleri de Victor Hugo’nun Cromwell adlıdramının önsözünde açıklanmıştır.

Özellikleri

Klasisizmin biçime öze ilişkin tümkuralları reddedilmiştir.

Aklın, mantığın ve sağduyunun yerini,bireysel duygu, hayal ve heyecanlar almıştır.

Klasik tragedya ve komedyanın bütünbağlayıcı kuralları bırakılmış bu iki tür dramtüründe bütünleştirilmiştir. (ÖncüsüShakespeare’dir)

Duygulu ve coşkulu olan romantikleryapıtlarında Kişiliklerini gizlemezler, anlattıklarıolaylar karşısındaki tavırlarını açıkça ortayakoyarlar.

Dış dünyayı, doğayı renkli, abartılıbetimlemelerle anlatmışlar, doğayı sanatçının esinkaynağı olarak değerlendirmişlerdir.

Klasisizmdeki evrenselin, genelin ve tipinyerini; ulusal, yerel ve karakter almıştır.

Ulusal tarihe, dinsel konulara yönelmiştir;ölüm, acı, aşk, intihar temalarına ağırlıkvermişlerdir.

Eski Yunan ve Latin mitolojisi yerini,Hıristiyanlık mucizelerine, ulusal destanlara,efsanelere bırakmıştır.

Dil ve anlatımda klasikler gibi disiplinlive özenli değildirler.

İşledikleri konular, iyi-kötü, doğru-yanlış,güzel-çirkin, ak-kara karşıtlıkları içinde elealınmıştır.

Toplumsal olumsuzluklara karşı çıkılmışve “toplum için sanat” anlayışı benimsenmiştir.

FRANSA’DA• CHATEABRIAND (1768–1848)

ROMANGezgin ve yazardır. Fransız edebiyatının 19.

yüzyıl romantik sanatçılarındandır. Eserlerinde doğa

Page 10: TANZİMAT EDEBİYATI(1860–1896 ) yürütürler. Bu üç mühim ...img.eba.gov.tr/303/319/932/d5d/74a/654/8f4/96e/07d/bad/365/d6f/b70/60a... · dillerinin dışında yeni bir edebi

10

sevgisi, geçmiş zaman özlemi, dinsel inançlarabağlılık gibi konuları ele almıştır.

ATALA, MEZAR ÖTESİNDEN,ANILAR…

• VİCTOR HUGO (1802-1885) ROMAN,TİYATRO, ŞİİR

“Cromwell” adlı eserinin önsözünderomantizmin ilkeleri ortaya koymuştur. Böylecebu akımın temsilcisi ve dram türünün yaratıcısıolmuştur. 1830’da oynanan “Hernani” adlıdramıyla romantizmde klâsisizme karşı büyükbaşarı sağlamıştır.

ROMAN: SEFİLLER, NOTRE DAME’INKAMBURU, OYUN: CROMWELL, HERNANİ,KRAL EĞLENİYOR, RUY BLAS…

• ALEKSANDRE DUMAS PERE (1802–1870) ROMAN

Fransız edebiyatının büyük romancılarındandır.19. yüzyılda yaşayan Dumas Pere, üç yüze yakınmacera romanı yazmıştır. Birçok eseri Türkçeyeçevrilmiştir.

ÜÇ SİLAHŞÖRLER, MONTE KRİSTOKONTU

• ALEKSANDRE DUMAS FİLSA. Dumas Pere’in oğludur.KAMELYALI KADIN• ALFRED DE MUSSET ROMAN, ŞİİRFransız edebiyatının 19. yüzyıl romantik yazar ve

şairlerindendir. Kısa ve uzun öyküler, atasözlerineuygulanmış oyunlar, yergili diyaloglar, şiirler,soneler yazmıştır.

BİR ZAMANE ÇOCUĞUN İTİRAFLARI,ECELER, TANRIYA BAĞLANAN UMUT…

• LAMARTİNE (1790–1869) ŞİİR,ROMAN

Romantik dönemin ilk şairlerindendir. 19.yüzyılda yaşayan Lamartine, Fransız şiirine 18.yüzyılın klasik kalıplarından farklı, yeni ve canlı biryapı kazandırmıştır. Şiirin yanı sıra kısa öyküler, tarihive siyasi yazılar da yazmıştır.

GRAZİELLA, RAPHAEL(ROMAN)AİRANE DÜŞÜNCELER(ŞİİR)

• GEORGE SAND (1804–1876)ROMAN

PEMBE VE BEYAZ, İNDİANA, BİRYOCUNUN MEKTUPLARI

ALMANYA’DA

• GOETHE (1749–1832) ŞİİR,TİYATRO, ROMAN

Alman edebiyatının dünyaca ünlü şair veyazarıdır. 1749'da doğmuş, 1832'de ölmüştür.Romantizmin en büyük temsilcilerindendir. YalnızAvrupa edebiyatını değil, dünya edebiyatını derindenetkilemiştir. Roman ve oyunların yanı sıra şiirler deyazmıştır.

FAUST(OYUN), GENÇ WARTHER’INACILARI (ROMAN)

• SCHILLER ( 1759–1806) TİYATROAlman edebiyatının en büyük sanatçılarındandır.

18. yüzyılda yaşamıştır. Goethe'nin yakın dostudur.Sanatta güzellik ve ahlakı, insana faydalı olanı aramışve bu yönde eserler vermiştir. Öğretici vesembolik “balad”ları, düşündürücü felsefi şiirleri,özellikle özgürlük sevgisini dile getiren romantiktiyatro eserleriyle tanınmıştır.

HAYDUTLAR, DON CARLOS, WİLHELMTELL

İNGİLTERE’DE• LORD BYRON (1788–1824) ŞİİRİngiliz edebiyatının önemli romantik

şairlerindendir. Yazdığı şiirlerle Avrupalı birçokşairi etkilemiştir, “Don Juan” adındaki şiir kitabıünlüdür.

• SHELLEY ŞİİR

• SIR WALTER SCOTT (1771-1832)TARİHSEL ROMAN

TILSIM, MANASTIR, TEHLİKELİŞATO…

RUSYA’DA•ALEKSANDR PUŞKİN (1799-1839)Modern Rus edebiyatının kurucusudur. Şair

ve yazardır. Fransız kültürü etkisinde yetişmiş,romantizm akımını benimsemiştir.

YÜZBAŞININ KIZI(HİKÂYE),ÇİNGENELER(ŞİİR)

Türk Edebiyatı’nda roman-tizm Batı’dakiönemini yitir-dikten sonra etkili olmuştur. Ençok Tanzimat Edebiyatı’nı etkisi altına alanromantizmin özellikleri, Namık Kemal, Ah-metMidhat ve Abdülhak Ha-mit’in eserlerindegözlenebilir.

REALİZM(GERÇEKÇİLİK) (19.yy’ın ikinci yarısı)

Romantizmin hayal ve duyguya yaptığıvurguya bir tepki olarak doğan realizm, 19.yüzyılın ikinci yarısından sonra dünya edebiyatınıgeniş ölçüde etkilemiştir.

18. ve 19. yüzyıl Avrupası’nda görülentoplumsal hareketlilik, toplumsal sınıfları,mücadele içinde yeni çalkantılara, aydınları dayeni arayışlar içine itmiştir. Bu arayışlarda temeltemayül, toplum gerçekliğinin tanınmasıolmuştur.

Bu nedenle, Auguste Comte’un pozitivizm(olguculuk) felsefesi, realizmin düşünsel temelinioluşturmuştur. Çünkü pozitivizm, doğaolaylarının (gerçekliğin) doğa ötesi görüşlerle(metafizik) değil; olgular (olaylar) arasındakibağlantının gözlem ve deneylerle bulunacakyasalarıyla açıklanabileceğini ileri sürer.

Öte yandan müspet bilimlerdeki (fizik,kimya, biyoloji) gelişmelerin, varlıkların veolayların, duygu ve hayallerle değil; maddigerçekliklerle açıklanabileceğini ortaya koyması,pozitivizmin edebiyata yansıması olan realizmeüstünlük kazandırmıştır. Böylece, duygu vehayallerden yola çıkan sanatçının toplumsalbeklentilere yanıt veremeyeceği, sanatçının birahlakçı gibi değil, bir bilim adamı gibigördüklerini anlatmak zorunda olduğu kabuledilmiştir.

Realizmin yaygınlaşmasından önce, romantikkuşak içinde yer alan Balzac, Stendhal gibi öncürealistleri de unutmamak gerekir. Ancak realizminromantizmden asıl kopuşu, Gustove Flauber’in“Madam Bovary” adlı romanı (1857) ilegerçekleşmiştir.

Özellikleri

Sanatçı, anlattıklarını gözlemlerinedayandırır; duygu ve imgelerin yerini insan vetoplum gerçekleri alır.

Sanatçı; kendi duygu ve düşüncelerinigizler; yapıtında tarafsız bir gözlemcidir.

İnsan ve toplum, klasiklerde “olmasıgerektiği gibi”, romantiklerde “istedikleri gibi”realistlerde “olduğu gibi” yansıtılır.

Olgu ve olayların ortaya çıkışındaki sosyalnedenler araştırılır.

Kişiliğin oluşumunda çevrenin öneminikabul ettiklerinden, kişilerin yaşadıkları ortam,sosyal çevre bütün ayrıntılarıyla tanıtılır.

İşlenen olaylar güncel yaşamdan, kişilerhalk tabakalarından alınır.

Toplumsal konuları işlerler; ama toplumsorunları karşısında tarafsız kalırlar. Sanatı,toplumsal mücadele de bir araç olarakgörmediklerinden “sanat sanat içindir”anlayışındadırlar.

Anlatıma önem verip özengösterdiklerinden birer üslupçudurlar. Bunedenle, örneğin kişiler, sosyal düzeylerine uygundeğil; sanatçının üslubuna uygun konuşturulur.

Konu kadar, biçim güzelliği de önemlidir.Bu nedenle dil ve anlatım süsten, abartıdan,özentiden uzaktır.

Realizm, daha çok roman, öykü vetiyatro türlerinde etkili olmuştur.

FRANSA’DA•BALZAC (1799-1850) ROMAN, ÖYKÜ,

TİYATROFransız edebiyatında öncü realist

yazarlarındandır. Önceleri tiyatroya ilgi duyar, ilkeseri bir tiyatro oyunudur. Ancak eser başarıyaulaşamaz. Tiyatroda başarılı olamayacağını anlayıncaromana yönelir. Gerçekçi romanın öncüsü kabuledilen Balzac, güçlü gözlemlerle başarılı romanlaryazar.

GORİOT BABA, VADİDEKİ ZAMBAK,EUGENİE GRANDET, KÖY HEKİMİTILSIMLI DERİ, İNSANLIK KOMEDYASI(DİZİ ROMANLARININ GENEL ADI)

•STENDHAL (1783–1842) ROMANFransız edebiyatının önemli realist

yazarlarındandır. İlk önce tiyatro ve felsefeye ilgiduyar, sonra romana yönelir. Romanlarında başarılıpsikolojik çözümlemeler yapmıştır. Güçlügözlemleri, karakter çözümlemeleri, yalınsayılabilecek üslubuyla sık okunan bir yazar ol-muştur

KIRMIZI VE SİYAH, PARMAMANASTIRI…

Page 11: TANZİMAT EDEBİYATI(1860–1896 ) yürütürler. Bu üç mühim ...img.eba.gov.tr/303/319/932/d5d/74a/654/8f4/96e/07d/bad/365/d6f/b70/60a... · dillerinin dışında yeni bir edebi

11

•GUSTAVE FLAUBERT (1821–1880)ROMAN

Fransız edebiyatının dünyaca ünlüromancılarındandır. Yaşamdaki çarpıklıklardan,aksaklıklardan kaçarak sanata sığınır. Eserlerindehayalindeki ideal insanlığı anlatmıştır. MadamBovary adlı romanı, döneminde büyük tartışmalarayol açar.

MADAME BOVARY, SALAMBO…

İNGİLTERE’DE•DANIEL DEFOE (1659–1731) ROMAN ROBİNSON CRUOSE ( Romanda, ıssız bir

adada yalnız başına yıllarca yaşayan bir insanınserüvenini anlatır. )

•CHARLES DICKENS (1812–1870)ROMAN

Gösterişsiz fakat güçlü bir anlatımı vardır.Kendini belli etmeyen ince bir mizah anlayışıylayazar. Öyküler ve gezi notları da yazmıştır.

DAVID COPPERFIELD, ANTİKACIDÜKKÂNI, OLİVER TWIST, İKİ ŞEHRİNHİKÂYESİ

•JONATHAN SWİFT (1667–1745)ROMAN

GULLIVER’İN GEZİLERİ ( Romanda,gemilerde çalışan Gulliver’in dört hayali ülkeyeyaptığı gezileri anlatır. )

RUSYA’DA•TOLSTOY (1828–1910) ROMANRus edebiyatında Realizmin önemli

temsilcilerindendir. Ortaya koyduğu eserler ve sanatçıkişiliğiyle yaşadığı döneme damgasını vuran Tolstoy,Dünya edebiyatının da en büyük yazarlarındandır.Eserleri günümüzde de hâlâ ilgiyle okunmaktadır.

SAVAŞ VE BARIŞ, ANNA KARENİNA,DİRİLİŞ, HACI MURAD, YAŞAYAN ÖLÜ,İVAN İLYİÇ’İN ÖLÜMÜ…

•DOSTOYEVSKİ (1821–1881) ROMANRus edebiyatının dünyaca ünlü

romancılarındandır. Dinine ve geleneklerine bağlı olanDostoyevski'nin eserlerinde psikolojik çözümlemelergeniş bir yer tutar. Realizmin etkisiyle yazdığıeserleri tüm dünyada hâlâ ilgiyle okunmaktadır.

SUÇ VE CEZA, BUDALA, KARAMAZOVKARDEŞLER, EZİLENLER, KUMARBAZ,ECİNNİLER, İNSANCIKLAR…

•MAKSİM GORGİ (1868–1936) ROMANToplumcu gerçekçi romanın kurucusu sayılır.

Eserlerinde çocukluk ve gençlik yıllarında yaşadığıacı dolu hayatı, Rusya'daki yoksulluk yıllarınıanlatmıştır. Betimlemelerdeki ustalığıyla keskin birgözlemci olduğunu göstermiştir. Tiyatro oyunları veanılarını kaleme aldığı eserleriyle de Rus edebiyatınakatkıda bulunmuştur. ANA, ÇOCUKLUĞUM,ARKADAŞ, EKMEĞİMİ KAZANIRKEN,BENİM ÜNİVERSİTELERİM

•GOGOL(1809–1852)ROMAN, TİYATRO

Rus edebiyatının romancı ve oyunyazarlarındandır. 1836'da döneminin devletbürokrasisini eleştiren “Müfettiş” adlı oyunusahnelenir. Bu eseri resmi çevrelerin tepkisini çeker veRusya'yı terk etmek zorunda kalır. Gogol, konularınıgünlük yaşamdan alır. Eserlerinde insandavranışlarını gerçekçi bir şekilde anlatmıştır.

ÖLÜ CANLAR, MÜFETTİŞ (OYUN),PETERSBURG HİKÂYELERİ, TARASBULBA…

•ANTON ÇEHOV (1860–1904) ÖYKÜ,TİYATRO

Rus edebiyatının tiyatro ve öyküyazarlarındandır. Modern kısa öykünün en önemlitemsilcisidir. Yazdığı bir öykü kitabıyla RusAkademisi tarafından verilen Puşkin ödülünü kazanır.Daha sonraları yaklaşık 1000 sözcükten oluşan kısaöykü türünü başlı başına bir sanat haline dönüştürür.Çehov, durum öykücülüğünün kurucusu sayılır.Maupassant'ın öncüsü olduğu olay öykücülüğününalternatifi olan bu yeni öykü anlayışı, sonraki dönemöykücülerini de etkiler. Sanatçı, modern öykücülüğezemin hazırlamıştır. Türk edebiyatında MemduhŞevket Esendal'ı etkilemiştir.

OYUN: MARTI, VANYA DAYI, VİŞNEBAHÇESİ, ÜÇ KIZKARDEŞ, HİKÂYELER

•TURGENYEV (1818–1883) ROMANRus edebiyatının realist çizgideki romancı ve

öykücülerindendir. iyi bir eğitim alan Turgenyev,Almanca, İngilizce ve Fransızcayı ana dili gibikonuşur. Tarih, klasik filoloji dallarında çalışmalar

yapar, Yunanca ve Latince öğrenir. Eserlerindeköylülerin yaşamını, çektiği sıkıntıları dile getirir.

BABALAR VE OĞULLAR, AVCININNOTLARI, BAHAR SELİ, TAŞRALI KADIN…

•ŞOLOHOV (1905- ? ) ROMANVE DURGUN AKARDI DON, DONDA

HASAT

AMERİKA’DA•JACK LONDON ROMANMARTİN EDEN, KURT KANI, UÇURUM

İNSANLARI, VAHŞETİN ÇAĞRISI…

•MARK TWAIN ( 1835–1910) ROMAN,ÖYKÜ

Amerikan edebiyatının usta yazarlarındandır.Gazetecilik de yapan Twain, güldürü ustasıdır.Serüvenci bir yazardır, dünya klasikleri arasına girmişönemli eserlere imza atmıştır.

TOM SAWYER’İN MACERALARI,HUCKLEBERRY FINN’İN BAŞINDANGEÇENLER, MİSSİSİPİ’DE HAYAT…

•JOHN STEINBECK (1902–1968)ROMAN, ÖYKÜ

Natüralist bir gerçekçilik, hayal gücüylebeslenen bir gözlemcilik, yazarın en belirginözelliğidir.

FARELER VE İNSANLAR, GAZAPÜZÜMLERİ, BİTMEYEN KAVGA,SARDALYA SOKAĞI, KENAR MAHALLE

•ERNEST HEMINGWAY (1898–1961)ROMAN

Yazar ve gazetecidir. Eserlerini Paris’eyerleştikten sonra yazmıştır. 1954’te Nobelödülünü almıştır.

SİLAHLARA VEDA, ÇANLAR KİMİNİÇİN ÇALIYOR, İHTİYAR BALIKÇI

•HERMAN MERVILLE (1819–1891)ROMAN

MOBY DICK (BEYAZ BALİNA)

İRLANDA’DA•OSCAR WİLDE (1854–1900)Şair eleştirmen, oyun yazarı ve eleştirmendir.

Nüketli, alaycı, iğneleyici bir dili vardır. Realistakıma yakındır.

DORİAN GREY’İN PORTRESİ, MUTLUPRENS, SALOME

•BERNARD SHAW ( 1856–1950)Toplumcu gerçekçi bir yazardır. 1925’te

Nobel aldı. Roman ve oyunlarında mizah ve hicivönemli bir yer tutar.

Türk Edebiyatı’nda realizmin ilk etkileriTanzimat Edebiyatı’nın kuruluş dönemindensonra ortaya çıkmaya başlar. Sami PaşazadeSezai’nin öykülerinde, Recaizade MahmutEkrem’in romanlarında ve Nabizade Nazım’da realizmin ilk etkilerine rastlanır. Öte yanlanBatılı anlamda realizmin, Türk Edebiyatı’ndaServet-i Fünun döneminde uygulanır: HalitZiya Uşaklıgil. Milli Edebiyat ve CumhuriyetDönemi Edebiyatı’ndan geçerek realizmin,çeşitli uygulamalarıyla günümüz edebiyatınadek ulaşmıştır.