tanzimat’tan cumhuriyet’e tarih sözlüğü cumhuriyet_e tarih - necdet sakaoglu.pdf ·...

361

Upload: others

Post on 29-Oct-2019

28 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Tanzimat’tanCumhuriyet’eTarihSözlüğü

NecdetSakaoğlu

TelifSayfası

Önsöz

A-Z

İletişimYayınları/491.Baskı:İletişimYayınlarıİst.1985

KapakDüzeni:AylaİşlerİçBaskı:CumhuriyetA,Ş,Tesisleri

ÖNSÖZ

Geçmişe dönük inceleme ve öğrenme isteklerinin yaygınlaştığıgünümüzdezamanıbirbakımayokyereharcatanveasıluğraşıyıduraksatanbaşlıcaçıkmaz,ölüterimvedeyimlerinçözümlenmesiişidir.Öncekikuşaklar,eski dile ve kültüre yakınlıkları oranında bu sıkıntıyı duymamaktaydılar.Dolayısı ile bugün bize demir leblebi gibi gelen birçok şifreyi okurkenkavrayıp geçiyorlardı. Toplum hayatındaki hızlı değişmeler, Saltanat’tanCumhuriyet’e geçiş, devrimler ve özellikle de dilimizin yenileşme süreci,bugün için bir Tanzimat romanının bile özgün diliyle okunupanlaşılabilmesini olanaksız kılmış bulunmaktadır. Bu noktada, fikir veedebiyat eserlerinin sâdeleştirilmesi akla gelebilir. Ancak daha yoğun veözgündeyimleri, terimleri içerendeğişik alanlarla ilgili kaynakları, arşivleridolduranmilyonlarcabelgeyideaynı şekildesâdeleştirmekdüşünülemezveBuna gerek de yoktur. En akıllıca çözüm, belirli alanlar ve konular içinkullanımı kolay anahtar sözlükler hazırlamak olmalıdır. Bu, denenmiş veyararı görülmüş bir yoldur. Örneğin Mehmed Zeki Pakalın’ın “TarihDeyimleri ve Terimleri Sözlüğü” ile bundan özetlenen veya taranan dahaküçük çaplı sözlükler, bilim adamlarımızın bile el altında tuttukları başvurukitaplarıdır.

Bizim amacımız da “Tanzimat’tan Cumhuriyet’e TürkiyeAnsiklopedisi”ne yardımcılık edecek, aynı zamanda 19. yy tarihi ileilgilenenlere ışık tutacak bir sözlük hazırlamak olmuştur. Taramaçalışmalarımızda, Tanzimat’ın sanat, edebiyat, sağlık, eğitim, teknoloji,iktisat, hukuk, ordu, basın, yayın… alanlarında getirdiği yenilik vedeğişikliklerleilgilikavramlarafazlayerverilmeden,devletyapısı,kurumlar,siyasetvetoplumlailgiliterimvedeyimlerinderlenmesigözetilmiştir.Özgünbir başvuru yapıtı ortaya çıkarabilmek için de mevcut ansiklopedilerlesözlüklerdenaktarmakolaylığınagidilmeden,çoksayıdasalnâme,gazetevemecmua, arşiv belgeleri, anı ve sefaretnâmelerle başta Cevdet ve Lütfitarihleri olmak üzere 19. yy’ı anlatan kaynaklar sabırla elden geçirilmiştir.Bununla birlikte, yaklaşık 3.000 maddelik bu sözlüğün kapsamcayeterliliğinden söz edilemez. Bu yargımız, bir alçakgönüllülük ifadesi

değildir: Tanzimat dönemi, öncesi ve sonrası ile tarihimizin en hareketlievreleridir. Önceki yüzyılların geleneksel yaşam kalıpları, kurumları vedüzenihızla terkedilmiş,değişimlerPadişah’tandağdakiçobanadekherkesietkilemiştir. Bu bakımdan, diğer uzmanlık alanlarında da en azından bizimbaşarabildiğimizin kapsamında üç beş sözlük daha hazırlanabilir. Yerigelmişken belirtelim ki Osmanlı Tarihiyle ilgili mevcut benzer kaynaklar,madde seçiminde klasik kurum ve kavramların sınırını aşmamayıgözetmişlerdir. Kanımızca bunun biricik nedeni yukarıdaki yargımızlailgilidir. Çünkü 19. yüzyıl ve onun 20. yy’daki kısa uzantısı, geridekiyüzyıllardandahakarmaşıkrenkliveyoğunyaşanmıştır.

Maddeleri soyut karşılıklar yerine, açıklayıcı tanımlamalarla verirkenbirtakım yanılgılara düşmüş olabiliriz. İşin zorluğu bakımından bununhoşgörüylekarşılanacağınıumuyoruz.

NecdetSAKAOĞLU

ÂBADİKÂĞIT Padişahmektuplarının, fermanmetinlerinin yazımındakullanılan değerli bir kâğıt türü. Sarımtırak, şeker beyazı, pembemsi renkteçeşitlerivardı.Tuğralı,tezyinatlıönemlibelgeler,âbadîüzerinealtınyaldızverenkli boyalarla işlenirdi. Osmanlı Devleti’nin son dönemlerine dekkullanılmıştır.

ABÂNİİnceipektenüzeri işlemelisarıkkumaşı.19.yy’dadahaçokfesüzerineşerithalindesarılarakeskisarıkformlarınınyerinekullanıldı.Abânilifes, ilmiye sınıfı dışındaki, okumuş, dindar, yaşlı taşra insanlarıncabenimsenmişti.

ÂBİDE-İ HÜRRİYET II. Meşrutiyet ve 31 Mart Olayı şehitlerini vemeşrutiyetinanlamınısimgelemekiçinŞişli’deHürriyet-iEbediyeTepesi’ndeyapılan anıt. Devrimin birinci yıldönümü olan 23 Temmuz 1909’da temeliatılmış,yapımıkısasüredetamamlanmıştır.

ACEMİKIŞLASIİstanbul’unVeznecilersemtindekiünlükışla.YeniçeriOcağı’nın kapatılmasından sonra, Asâkir-i Mansure-i Muhammediye adıaltındakurulanyeniorduiçinacemieğitimleridebirsüreburadayapılmıştı.

ACEZE-İAHALİHalkıngüçsüz,yoksulkesimi.19.yyikinciyarısında,yitirilen topraklardan göçenler, büyük yangınlarda evsiz barksız kalanlar,Anadolu’dan gelen başıboşlar, İstanbul’da aç susuz kalabalıklaroluşturmuşlardı.Yazarlar,aydınlar,devletadamları,bunlarıkorumayayönelikbir kamuoyuoluşturmaya çalıştılar. “Himaye-iAceze”, “Dârü‘l-Aceze” gibikurumlarbundansonraortayaçıktı.

AÇIK İBÂRE Anlaşılır, arı dil. III. Selim’in başlattığı Osmanlıca’nınTürkçeleştirilmesisüreci,II.MahmudveTanzimatdönemlerindehızlandı.BirkısımTanzimatyazarları,arıdilanlamındabudeyimikullandılar.

ADAMİSAFİRLERİ 31MartOlayı ardından, Sıkıyönetim’ce İstanbuldışına çıkarılmaları zorunlu görülüp toplanan ve Adalara gönderilen II.Abdülhamiddönemininöndegelenyöneticileri.Basın,sayılarıyüzüaşanbuünlükişileribirsürebuadlaanmıştır.

ADEM-İMERKEZİYET Merkeze ait genel hizmetlerden ve yürütmeyetkilerinden bir bölümünün yarı özerk ve bağımsız taşra birimlerinebırakılması. II.Mahmud’a gelesiye, devletin düştüğü zaaf yüzünden birçokderebeyi-paşa,kendiyörelerindeadem-imerkeziyetindeötesindebiryetkiylebuyrukçu olmuşlardı. II.Mahmudmerkeziyetçiliği yeniden kurmaya çalıştı.

Tanzimat ise çok ihtiyatlı bir biçimde adem-i merkeziyeti öngördü. II.Meşrutiyet’e doğru Prens Sabahaddin yurt dışında “Teşebbüs-i Şahsi veAdem-iMerkeziyet”adlıbircemiyetkurdu.

ÂDET-İ NAS Toplumun benimsediği, uzun zaman uygulanagelmişkurallar.Yöreleregöredeğişir.

ADLÎALTINI II.Mahmud döneminde basılan altın para. Bir yüzünde“duribe fi dârü’l-hilafeti’l-aliyye”, diğer yüzünde “sultan-ı selâtin-i zamanMahmud Han” yazılıydı. 1830’da hayriye altını basılarak tedavüldenkaldırıldıisedeuzunbirsüreziynetaltınıolarakkullanıldı.

ADLİYEMAHKEMESİ Tanzimat döneminde kurulan ve genel hukukkurallarınagöreçalışanyargıorganı.NizamiyeMahkemesi.

ADLİYEveMEZAHİBNEZARETİTanzimat’tansonrabirsüreAdaletişlerini,buaradaazınlıklarınmezhepveimtiyazhukuklarınıyürütenkuruluş.

•Divan-ıAhkâm-ıAdliye

AFALLAHÜANH “Tanrıbağışlasın.”anlamındabirdua.Hüccet, sicil,tevkivb.belgelere,Kadı’nınadıilebirlikteyazılırdı.Budeyim,kimizamanda“afallahüanhüma”,“afaanh”,“ufiyeanh”biçimlerindeyazılıpokunurdu.Tanzimat döneminde kadı imzalarının bu deyimi kullanmadan yazılmasıyaygınlaştı.

AFRİKA-İOSMANÎ 19. yy ikinci yarısından sonraMısır ve Libya’yaverilenad.

AĞA Halka ve Yeniçeri Ocağı’na özgü bir unvan olup 19. yy’da dahaçok, okuyup yazması olmayan redif subaylarına, milis komutanlarınaverilmiştir.Halkarasındaiseailebüyüklerine,derebeyikökenliköyvekasabaileri gelenlerine eskiden olduğu gibi ağa denilmesi sürdürüldü. Saray vekonaklarınharembölümlerindegörevlizencihadımlarada“ağa”denirdi.

AĞA KAPISI İstanbul’un Süleymaniye semtindeki Yeniçeri Ağası’naözgü yapılar blokunun adı. Ocak kapatıldıktan sonra burası Şeyhülislamlıkmakamı (Bab-ıMeşihat) oldu. 19. yy sonunda bir yangında büyük bölümüyandı.

AĞALIKHAKKIDirlik sahibinin, toprağı tasarruf edenkişinin ölümüardından,yenihaksahibindenaldığıbirçeşitvergi.Tanzimat’takaldırılmıştır.

“Resm-izemin”,“salâriye”dedenirdi.

AĞAVAT OCAĞI Başta Saray, veliahd, şehzade efendiler ve hanımsultanların saray ve konaklarında görevli tüm haremağalarını kapsayankurum. Osmanlı saltanatının sonuna kadar varlığını korumuştur. Bu ocağınözelbirdairesivardı.Boştakalanharemağalarıburadabarınırlar,yeniaçılansultandaireleriiçinharemağasıgerekinceseçimburadanyapılırdı.

AĞAYAN “Ağa”nın çoğulu. Osmanlı Sarayı geleneğinde iki türlü“ağayan” vardı. Asıl saray’da görevli ağalara (harem ağası, ak ağa vediğerleri) “ağayan-ı enderun”, saray dışındakilere ise “ağayan-ı birûn”denirdi.

AĞNAMRESMİKüçükbaşhayvanlardan alınanbir vergi.Buverginindeğişik dönemlerde oranı ve adı değişmiştir. Kimi yerlerde selamet akçası,geçitresmi,ağılresmi,çitparası,ağnambacı,serçin,derçin,zebhiyye,mürdebacı, otlak, yaylak, kışlak resmi… denilmiştir. İltizam usulü ile toplanırdı.1824, 1857, 1863,1870 tarihlerinde bu vergiye ilişkin düzenlemeler yapıldı.Hayvanbaşına10kuruştan,3,5kuruşakadardüşürülenağnamresmiOsmanlıDevleti’nin sona ermesine dek alınmıştır. (Daha önceki yüzyıllarda buna“âdet-iağnam”deniyordu.)

ÂHARYazının türünevekullanılacakboyavemürekkebegörekâğıdıncilâlanmasında kullanılan, yumurta akı, zamk, üstübeç gibi maddelerdenhazırlanmışözelmadde.Sertperdahlarlayapılancilalanmayaise“mühre”adıverilirdi.

AHDÜMİSAK-I SENİYYE Gülhane Hatt-ı Hümayunu’nun getirdiğiyeniesaslarauyacağınailişkinSultanAbdülmecid’in,TopkapıSarayıHırka-iSaadetDairesi’ndeulemâvevükelâönündeettiğiyemin.

AHİDNÂME Osmanlı Devleti ile başka bir devlet arasında imzalanan,barışa,güvenliğe,ticareteilişkinantlaşma.FakatdahaçokKapitülasyoniçinkullanılmış bir terimdir. Bir Ahidnâme, genel çizgileri ile Allaha hamd-Peygambere selam- Ahdin genel anlamı ve uyulması zorunluluğu- Ahdinkapsamı- bağlayıcı yaptırımlar- Temenni bölümlerini içerirdi. Kimi zamansiyasaliçerikliyazlaradaahidnâmeyada“sözkâğıdı”denirdi.

AHİDNAME-İHÜMAYUNPadişahtarafındançıkarılanbazıfermanlaraverilen ad. Bir fermanın bu adı alması için, padişahı bağlayıcı birtakımhükümleridekapsamasıgerekiyordu.

AHKÂM-IESASİYEBEYANNÂMESİ Gülhane Hatt-ı Hümayunu’naverilenbirad.Batılılarbubelgeyebirtür“insanvevatandaşhaklarıbildirisi”gözüyle bakmışlar, bu anlamdaki “déclaration des droits de l’homme et ducitoyen”karşılığıolarakTürkiye’dedebudeyimkullanılmıştır.

AHKÂM-I ŞERİFE Padişahça verilen kesin yazılı buyruklar.Ahkâm-ışerife, divan-ı hümayun’dan,maliye’den, darbhane’den ve öteki bürolardançıkıyordu.Bunların yazıldıkları defterlere ise “ahkâmdefteri” denmekteydi.MühimmedefterlerinedebirkısımPadişahlıkbuyruklarıyazılırdı.Ahkâm-ışerife’denbazılarıferman(valilereişiçinyazılan)bazılarırüus(atamaonayı)gibideğişikadlaralırlardı.

AHZ-I ASKER FERMANI KIRAATİ 7 Ağustos 1909’da çıkarılan“ahz-ı askerkanun-ı cedidi” (asker almayeni kanunu)yürürlüğekonduktansonra,MüslümanveMüslümanolmayan tümOsmanlı gençlerinin kur’a ileaskere alınacaklarını açıklayan fermanın bir törenle okunması. İlk kej, 31Ekim1909’da İstanbulgençlerine,BeyoğluTalimhaneMeydanı’ndabir toparabasıüstündeokunmuştu.

AKAĞAOsmanlıSarayı‘ndagörevyapan,çoğuBoşnakasıllıhadımlaraverilen ad. Âmirlerine kapı ağası veya Bâbü’ssâde ağası denirdi. Genelde,Sarayın kapı işleriyle görevli olan akağalar, terfi ederek kilercibaşı,hazinedarbaşı, saray kethüdası, kapıağası olurlardı. Padişaha en yakıngörevlilerdi.

AKAĞALARKAPISI (Bâbüssâde) Topkapı Sarayı’nın bu adı taşıyangirişi.Önündekirevaklıbölümde,ayakdivanları,bayramlaşmacülusvebiattörenleri yapılırdı. Akağalar Kapısı önündeki son bayramlaşma SultanAbdülazizdönemindeoldu.

AKALEMOsmanlıSaltanatSancağı.

•Alemhay-ıOsmanî

AKAR (çoğulu akarat/akaret): Vakfa gelin sağlayan ve vakfın amacıdoğrultusunda hayır işlerinin yapılmasına yarayan taşınmazlar. (İstanbulBeşiktaş’da“Akaretler”denenveevkaf-ıhümayun’aaitolanyapılargibi.)

AKÇA Eski gümüş para. 17. yy sonunda para birimi “kuruş” olunca,bunun 1/40’ı sayılan “para”nın 1/3’ü değerindeki birime de akça denmiştir.Tanzimat’ı izleyenyıllarda isepiyasadaakçadiyebirparamevcutdeğilken,“para” anlamında “akça” deyimi kullanılıyordu. Örneğin “akça farkı” bir

bütçedeyimiydivegelirgideraçığınıifadeediyordu.

AKÇABAŞI19.yy’da,OsmanlıDevleti’ninborçaldığıyerliveyabancıbankerlere (sarraflara) ödediği faiz. Buna, sarrafiye, güzeşte, senelik nemagibiadlardaverilirdi.Birkaçyıldabirbufaizler,halkayüklenerekekstrabirvergi olarak toplanırdı. Tanzimat’tan sonra iç borçlanma ve resü‘l-maluygulamalarıyenidüzenlemelerebağlandı.

AKÇAVEBOHÇARüşvetvehediye,işgördürmek,mevkimakameldeetmekiçinyetkilileresunulanparalarvedeğerliarmağanlariçinkullanılanbirdeyimdi.(Kürkvekumaşgibihediyelerbohçalanarakgötürülürdü.)

AKEM Vergiden bağışık tutulan emlâk. Örneğin, ibadethaneler, elçilikbinaları,türbeler,köprüler,vakıfyapılarıakemsayılıyordu.

AKKÂM Surre alayı’nda görevli Şam ve Halep halkından kimseler.Bunlar, surre yola çıkmadan İstanbul sokaklarını davul çalıp dua ederekdolaşırlar,kılıçkalkanoynarlar,sadakatoplarlardı.Surrealayıyolaçıkarkendegösterilerinisürdürürlerdi.

AKLÂM Kalem’in çoğulu. Osmanlı bürolarında, işlem türüne göreyazılar da değişik olduğundan bunların yazımı için farklı araçlar (kalem)kullanılıyordu. Böylece devlet dairesi yerine zamanla “kalem” ve çoğuluolarak da “aklâm” deyimleri yerleşti. Tanzimat’dan sonra, aklâm-ı selâse,aklâm-ı seb’a, aklâm-ı erbaa gibi eski bürolar kaldırıldı. Bunun yerine“aklâm-ıdevlet”denenresminiteliğidahabelirginbürolaroluşturuldu.

AKLÂM-IDEVÂİRDairelerinbüroları.Bâbıâli’devenâzırlıklardayazıişlerinin yürütüldüğü, herbirinde çok sayıda kâtibin görevli bulunduğubürolar.

AKLÂM RÜESÂSI Büro şefleri. Hükümet dairelerindeki yazıbürolarınınbütünşeflerinedeniyordu.

AKS-İ ZİYA SANATI (fotolitoğraf) Fotoğraf tekniği ile taş baskısı.1874’te bu teknik kullanılarak Paris’te ilk Kur’an-ı Kerim baskısı yapıldı.İstanbul’a getirilen nüshaların beğenilmesi üzerine Matbaa-i Amire’de deKur’anbasımıyapılabilmesi içinhey’et-ivükelâdan (bakanlarkurulu)kararçıktı.

AKVAKullanımözelliğibulunmayan,onurve rütbebelirtisi sayılanbir

çeşit bıçak. Osmanlı Devleti’nin son döneminde, rical denen ileri gelenlerbunutörenlerdekemerlerininarasınasokarlardı.Akva,somsırmaişlemelibirkılıfiçindevedeğerlibirkösteklekullanılırdı.

AKVÂM-IOSMANİYE Osmanlı Devleti sınırları içinde yaşayan, din,dilvekültürlerifarklıtopluluklar.Dahaçok,Türkolmayanunsurlar:Araplar,Rumlar,Bulgarlar,Sırplar,Arnavutlarveötekileri.19.yy’ınsonlarınadoğrutümbunların“Osmanlılık”kavramıiçindebirmilletoluşturduğutezi,birçokaydıncabenimsenmişvesavunulmuştu.

ALACABEZ Osmanlı dokuma sanayiinin en çok ürettiği pamuklu.ZeytinburnuMensucat Fabrikası’ndaki alacabez dokumacılığının yanısıra eltezgâhlarındadabenzerleriüretilmekteydi.Fes rengive lacivertüzerinesarıçizgili olduğundan bu adı almıştı. En değerlisi Erzincan alacasıydı. Şamalacası ise ipektendi. Anadolu kadınlarının giyimde kullandıkları başlıcakumaşbuydu.

ALÂMET-İŞERİFE Tuğra denen padişah imzasının bir adı. Padişahınismini de içeren simge anlamındadır. Ferman, berat, menşur gibi önemlibelgelere konan tuğralara bu ad verilir ve metinde “… alâmet-i şerifemeitimadkılasız.” gibi bir cümleyeyer verilerekbu simgenin bir onay anlamıtaşıdığıvurgulanırdı.

ALATURKA SETRE Sultan Abdülaziz’in isteği üzerine kendisi içinhazırlanan Doğu kıyafetine uyarlanmış redingot. Ölçüleri bol tutulmuş,pantalonueskidarşalvarlarıhatırlatacakmodeldedüşünülmüştü.

ALAY Resmî veya özel amaçlı tören ve gösteriler için kullanılırdı.(Kelime anlamı kalabalık, topluluk demek olduğundan, taburlardan oluşanbüyükbirliğedebuadverilmiştir.)Sarayveaskerlikleilgiliolmaküzere;alaymeydanı, alaygösermek, alayabinmek,valide alayı, surre alayı, kılıç alayı,selamlıkalayı,kadiralayı,bayramalayı,mevlutalayı,hassaalayı,alaykâtibi,alayemini,alaybeyi,alaysancağıgibibirçokdeyimveterimtüretilmişti.

ALAYARABASITörenlerdepadişahınbindiğilandotüründenatlıaraba.Çok görkemli olan bu arabanın özel koşumlu atları, sırma işlemeli giysiliseyislerigözalıcıolurdu.

ALAY BEYİ II. Meşrutiyet’e (1908) dek vilayet merkezlerindekijandarmakomutanlarınadeniyordu.Bunlarmiralay (albay) rütbesindeydiler.Alay beyi deyimi, Tanzimat’tan önce de zeamet sahipleri için savaş

zamanlarındakullanılırdı.

ALAYÇAVUŞU Padişah bir yere giderken ve geçit törenlerinde öndenyürüyerek yol açan güvenlik görevlileri. Ayrıca orduda, komutan emrinibirliklere,tellâlgibibağırarakduyuranaskerededenirdi.

ALAYEMİNİTanzimat’tansonra,orduda,kâtipsınıfındanvebinbaşıileyüzbaşı arasındaki rütbede olan görevlilere verilen ad. Alay kâtipliğindenyükselen alay emini, birliğin yönetim ve hesap işlemlerini yürütürdü. Buunvan1908’dekaldırıldı.

ALAY-I AZİM Devlet görevlilerinin katıldığı, halkın da izlediği geçittöreni. Ordunun uğurlanması veya cepheden dönmesi gibi vesilelerleyapılırdı.Butörenlerepadişahdakatılmışsa“alay-ıazimdebdebe-işevketüsim”denirdi.

ALAYİMAMIAlaydaki erlerin inanç ve ibadet işlerine yardımcı olan,protokolde yüzbaşıdan önde sayılan din görevlisi. Tanzimat’tan sonraoluşturulan yeni ordu örgütünde yer alan alay imamları,özellikle savaşlardaaskerinmoraliniartırmadaetkinolurlardı.

ALAYLI Yeniçeri Ocağı kapatıldıktan sonra askeri okullardan yetişensubaylar ihtiyacı karşılamadığından, yetenekli askerler arasından seçilen vezamanla terfi eden subaylara denirdi. Bunlar, II. Abdülhamid dönemindeorduda önemli bir yer tuttular. Askerlik dışında, meslek eğitimi görmedenpratikbilgilerleyetişmişhekim,dişçivs’yedealaylıdenmiştir.

ALAYMÜFTÜSÜ Alaydaki en yüksek din görevlisi. Terfi eden taburveyaalay imamı,bugöreveyükselirdi.Alaymüftüsüprotokoldebinbaşıdanöndegelirdi.Birtürsarıklızabitolanbumüftü,askerleredindersleriverirdi.

ALAYRESMİ

•Cumaselamlığı

ALEMHÂY-IOSMANÎ Alemhây-ı Padişahı veya Elviye-i Osmanî dedenensaltanatsancakları.Asılsaltanat-sancağıakalemadınıtaşıyordu.Heryeni padişah, üzerine kendi adı işlenmiş bulunan yedi sancak yaptırırdı.Bugelenek19.yy’adoğrukısmenunutuldu.III.Selim’insaltanatsancaklarındanteki 10 m boyundaydı. Osmanlı alemlerinde ak, yeşil, kırmızı renktezeminlerehilâl,yıldız,zülfikar,âyet,çiçekvs.işlenirdi.

ALKIÇ/ALKIŞ Dua ve yakarı anlamında, eski geleneklerdendi. Baştacülus merasimi olmak üzere, daha önceleri divan-ı hümayun çavuşları’nın,Tanzimat’tan itibaren de hademe-i hassa denen görevlilerin yaptıklarıgösteriydi.Bunlar,ser-alkışçıyadaalkışçıbaşıdenenyöneticininişaretiyle:“-Uğrun açık olsun, ikbâlin efzun, Padişahım devletinle bin yaşa!”, “Mağrurolma padişahım senden büyük Allah var!” gibi sözleri hep bir ağızdanbağırırlardı.AlkıçdeyimiII.Abdülhamiddönemindekullanıldı.Padişahtahtaotururken, bayram tebriklerini kabul ederken, sokağa çıkarken, cumanamazına giderken alkış yapılırdı. Ayrıca sadrazam İçin de alkış yapıldığıolurdu.

ALTARAKLIBURSABursa’dadokunanipeklikumaş.19.yy’daçarşafdenenüstlükyaygınlaşıncaönemkazandı. İkiyanında taraklıdenençizgilervardı.

ALTILIK II. Mahmud döneminde basılan altı kuruşluk sikke. Yarım(üçlük) ve çeyrek (altmış paralık) ufaklıkları vardı. Halis gümüşe yakınayardave13.8grağırlığındaydı.

ALTINCI DAİRE-İ BELEDİYE 1854’te İstanbul’da ŞehremanetikurulduktansonraBaşkent14bölgeyeayrılmış,bunlardan6.’sıolanBeyoğlu-Galata semtlerinde ise1858’deki ilkbelediyeörgütünebuadverilmişti.Bukuruluş “Dersaadet İdare-i Belediye Nizâmnâmesi” ile belediyecilikmevzuatınıörnekdüzeydeuygulamıştı.

ALTINYOLTopkapıSarayıHaremDairesi’ndeuzunbirkoridorunadı.Burasının,Osmanlı tarihiveOsmanoğulları açısındanayrıbirönemivardır.1808’de III. Selim’in ardından idamı tasarlanan Şehzade Mahmud, saraykadınlarının ve haremağalarının yardımı ile bu koridordan kaçırılarakcellatlardankurtarılmış,tahtaçıkmasısağlanmıştır.

ALTMIŞLI Müderrislere özgü bir ilmiye rütbesi. Altmışlı kadrolarıİstanbul rüusu’ndan sayılıyordu. İbtida-i hariç müderrisliğinden, Dârü’l-Hadis-i Süleymaniye müderrisliğine dek on bir aşamalıydı. Son aşamadanyükselenlerİzmirpâye-imücerredirütbesinialırlardı.

ALTMIŞLIK Önce III. Mustafa döneminde, daha sonra Abdülmecidzamanındabasılan60paralıkgümüşsikke.

AMAME Başa sarılan sarık. II. Mahmud, padişahlara özgü “Amame-iŞerife” denen ve değişik formları bulunan başlığı bırakmış, fes kullanmaya

başlamıştı.Feskısazamandayaygınlaşınca,sarıksarma,ilmiyemensuplarınave tarikatçılara mahsus oldu. Amame’ye imame de deniyordu. Yeşil, sarı,beyazrenkteolanlarıdeğişikanlamlar ifadeediyordu.Beyazamame,kefenitemsil ediyor ve bunu taşıyanın ölüme her an hazır olduğunu gösteriyordu.Amamesarmanın,kullanmanınbirçokkuralıvardı.

AMEDÎ Önceleri, dış ilişkilerden sorumlu Reisülküttab’ın sekreterinedeniyordu. 19. yy ortalarına doğru Bâ-bıâli reformu gerçekleşince Saray’ayazılacak sadrazam telhis ve takrirlerinin, yabancı ülkelere gönderilecekmektup ve notaların, anlaşma metinlerinin, şifrelerin, raporların yazıldığı,çözüldüğü,değerlendirildiğienönemlibüroyaamedîodası,bununâmirinedeamedîdendi.AmedîefendisondönemlerdeHeyet-iVükelâ’nınsekreterliğinideyaptı.

AMEDÎ KALEMİ Bir yandan da bir okul işlevi yapar, bürokrat vediplomat yetiştirirdi. Son dönemOsmanlı devlet adamlarının çoğu buradanyetişmiştir.Bubakımdanamedîkalemi,eskiEnderun’unişleviniyüklenmişti.Buradanyetişenler“amedîodasıçıraklığı”ileçeşitligörevlereatanırlardı.

AMEDÎ ODASI Bâbıâli’de saray-hükümet ilişkilerini düzenleyen,dışilişkileri yönlendiren en önemli büro. Burada çok sayıda yetişkin kâtiphizmetverirdi.Bukâtiplere“amedîodasıhulefâsı”deniyordu.

AMEDİYERESMİ Osmanlı ülkelerinde bir yerden bir yere götürülenemtia ile ithal edilenmallar içinpeşinalınanbir türgümrükvergisi.Ancakbunun dâhilî olanı, reftiye, müruriye, masdariye denen benzer vergilerlebirlikte % 12 oranına ulaşırken, dışarıdan getirilenin vergisi % 5 oranındakalırdı.Buyüzdenithalmallarıucuzlukvekalitebakımındanrağbetgörürdü.Bukötüvergilendirme,yerlisanayii iflasasürükleyenetkenlerinbaşındaydı.Amediye resmine bağlı ticarete “amediye ve transita ticareti” denmekteydi.Tanzimat’tanönceeyaletmemurlarınayollukolarakhalktantoplananvergiyedeamediyeresmidenirdi.

AMEDveREFTOsmanlıbürokrasisindegelenevraka“amed”,gidenyadakayıttandüşülenede“reft”yazılırdı.“Reft”yerine“şüd”(gitti)deyimidekullanılırdı.

ÂMİN ALAYI Tanzimat’tan sonra okulların çoğalması ve okumayahevesin artması ile birlikte yerleşen bir gelenek. Okul çağına gelen çocuk,pazartesi ya da perşembe günü dini bir törenden sonra özel bir kalabalıklailahiler söylenerek okula götürülür, hocasına teslim edilirdi. Hoca da ilkin

“Allah”adınınsimgesiolan“elif”harfiniöğretir,âminalayısonaererdi.

ÂMİRE 19. yy’dan başlayarak kullanılan ve yeni yapılan devletkurumlannınkamusalözelliğinigöstermeküzereadlarınaulanansıfat.BirçokOsmanlıkurumundagörülür:Matbaa-iâmire,tersane-iâmiregibi.

AMUD-I NESEBİ Padişahlığın babadan oğula geçmesi kuralı. I.Ahmed’e dek bozulmadı. I. Ahmed öldüğünde çocukları çok küçükolduğundankardeşiMustafatahtaoturtuldu.Bu,sözkonusukuralaaykırıydı.Daha sonra “bil-irs ve’l-istihkak” kuralınca hanedanın en büyük erkeküyesinetahtyoluaçıldı.

ANCEMAATİNTEVZİ(toplumüzerinedağıtım)Tanzimat’tansonrayenikonanvergilerindağılımındavetoplanmasındauygulananyöntemlerdenbiri. Bir kasaba halkının ödemesi gereken toplam vergi miktarı hükümetçebelirlenir, yerelmeclis bumiktarı köy ve şehir yükümlülerine, durumlarınauygunbiçimdeve“hanebaşı”hesabıiledağıtırdı.Uygulamadakihaksızlıklaryüzünden başarılı bir sistem olamadı. 1858’de kaldırıldı. Tahrir (yazım)sistemigetirildi.

ARAKÇİN-ARAKİYEFesaltınagiyilenteremicitakke.Tiftiktenyadapamuktanyapılırdı.

ARAKRESMİOsmanlıDevleti’ninrakısatışıiçinkoyduğuvergi.

ARALIKTEVZİİ Tanzimat’ın getirdiği vergi düzenlemelerinden önce,iki taksitte alınan asıl vergilerden ayrı olarak bütçe açıklarını kapamak içinkonanekvergileredenirdi.

ARASTA Anadolu ticaret yaşamında, belirli esnaf gediklerininkümelendiğiçarşıbirimleri.Arastalar,büyükcamilerin,külliyelerinyakınındaolur,birbirinebitişikarastalarçarşıdokusunuoluştururdu.Arastalar,revaklarve karşılıklı saçaklarla ya da asma sarmaşık örtüleri ile gölgelendirilirdi.İstanbul’dançoktaşradagörülenarastalarınyoğunişdüzenleri19.yy’dayerlisanayiin çöküşüyle birlikte bozulmuş, yemenici, bakırcı gibi mahdut işkollarınınarastalarıisebirsüredahaişlevinisürdürmüştür.

ARAYICIESNAFIEvlerdençöptoplayan,karşılığındaherhanedenbirmiktar ücret alan temizlik işçilerine deniyordu. Arayıcı esnafı, topladığıçöpleridenizkıyılarınataşır,ayıklayıpişeyarayanlarıaldıktansonragerisinidenizeatardı.

ARAZİPadişahmalısayılanOsmanlıtopraklarınıntümü.Butopraklarınkullanılması Tanzimat’a gelesiye fıkıh kurallarına bağlı kalmış; arazi-iöşriyye, arazi-i haraciyye,mukataalı arazi ve tetimme-i sükna (arsa) olarakbaşlıcadörtgruptatoplanmıştı.Arazi’ninkullanımıiçinyeniesaslar,1847’debelirlendiğigibi,1857’deçıkarılanAraziKanunuiletımarsistemikaldırıldı.Arazitürleriise,memlûke,mirîye,mefkufe,metruke,mevatolarakbeşgrubaayrıldı.

ARAZİ-İ MEMLÛKE (mülk toprakları) Arazi Kanunu uyarıncamülkiyet hakkı özel ve tüzel kişilere bırakılan, serbestçe alınıp satılabilentopraklar ve arsalar. Eski öşriyye ve haraciyye arazileri de bu kapsamdatutulmuştu.

ARAZİ-İ METRÛKE (bırakılmış topraklar) 1857 Arazi Kanunuuyarınca,yol,meydan,harmanyeri,köyvekasabalaraaitmeralar,mezarlık,baltalıklar, panayır, pazar yerleri, namazgâhlar bu kapsamda sayılıyordu.Bunların mülkiyeti kamunun, kullanım hakkı ise bir veya birkaç köy vekasaba halkının idi. Ancak, yol, pazar yeri, meydan gibi yerlerden herkesyararlanabilirdi.

ARAZİ-İ MEVAT (ölü topraklar) Köy ve kasabaların uzağında,mülkiyeti kimseye ait olmayan, ekilip biçilmeyen, boş ve ıssız topraklarlakırlar,dağlıktaşlıkalanlarbukapsamdaydı.Butüryerlerişenlendirenler,yaniekilip biçilir duruma getirenler devletten izin alarak ve “tapu-yu misil”ödeyerekkullanımhakkıkazanabilirlerdi.

ARAZİ-İMEVKUFE(tutulmuştopraklar)Kamuyararınabirhizmeteayrılmış bulunan topraklar. Arazi Kanunu çıkmazdan önceki şer’i toprakhukukunun belirlediği esaslara bağlı vakıf topraklar. Bunların her türlüişlemleri ve kullanım hakları 1838’de oluşturulan Evkaf Nezareti’nebırakılmıştı.

ARAZİ-İ MİRİYE (kamu toprakları) Arazi Kanunu’nuntanımlanmasına uygun olarak halkın ortak kullanımına bırakılan yaylak,otlak, kışlak, koru, çayır gibi topraklarla devlet malı sayılan tarlalar veçiftliklerbukapsamdaydı.

ARAZİ TAHRİR DEFTERLERİ Defterhane’de saklı tutulan,vilayetlerdeki arazi türlerini, toprak durumunu mufassal (ayrıntılı) veyamücmel (özet)gösterenanakayıtdefterleri.Tanzimat’ıönceleyen ikiyüzyılboyuncatopraksayımveyazımlarıyenilenmemişvebueskidefterlertoprak

hukukunailişkindâvalardabiricikdayanakolagelmişti.

A’RİZA (sunu yazısı) Tanzimat bürokrasisinde ast makamlardan üstmakamlarayazılanvebaşlıbaşınabirveyabirkaçkonuyuiçerenayrıntılıyazı.

ARMADORERİ Tersane-i Âmire’de görevli “gedikli” de denen Rumasıllıustave işçiler.RumayaklanmalarındansonrabunlaragüvenduyulmazolduğundanTersane’denvegemilerdençıkarıldılar.

ARMALI BEŞİBİRLİK Beşibirlik denen 500 kuruşluk altın paranındahagenişçaplıveüzerindeOsmanlıarmasıişlenmişolanı.Ziynetaltınıydı.

ARPAEMİNİ Başkentte yem sıkıntısı çekilmemesini sağlayan örgütünbaşındaki görevli. 19. yy sonlarına dek İstanbul’da şehir içi taşımacılığındahayvan gücü ilk sırayı aldığından arpa, saman, ot gibi hayvan yiyeceğininönemibüyüktü.

ARPALIK Tanzimat öncesinde yaygın bir ödeme biçimi. Kimi devletgörevlilerine ve ilmiye mensuplarına belli yerlerin cizyeleri tahsis edilirdi.Fakat bu tür arpalık uygulaması çoğu kez ilgilinin gereksinimlerinikarşılamadığındanrüşvetleişgörülürdü.19.yy’daisesadrâzam,şeyhülislâmve sayılı bilim adamlarına arpalık adı altında birkaç yörenin kadılığıverilmeyebaşlandı.Bunlar,birernâibatayarakyargıharçlarınınbirbölümününaibe bırakıp kalanını kendileri alıyorlardı. Tanzimat’tan bir sûre sonra buyöntemdendevazgeçildive tarikmaaşı (yol aylığı)ödenmeyebaşlandı.Buuygulamaya da 1908’de son verildi. Arpalık ve tarik maaşı, emeklilere deödenirdi.

ARSLANIMOsmanlıpadişahlarına,annelerinin (validesultanlar) resmîhitap şekli.Valide sultanlar, “oğlum”, “evladım” diyemezler, yazılarında vekonuşmalarındabuşekildehitapederlerdi.

ARŞINParmakucundandirseğekadarkiuzunluğuesasalanölçübirimi.OsmanlıDevleti’ninkapanışınadekkullanıldı.

ÇarşıArşını:68cmidi.1/8’ine“rubu”,1/16’sına“kerah”denirdi.

Endaze: 60 cm idi. İpekli, işlemeli pahalı kumaşların ölçümündekullanılırdı.

Zira-i Mimari: Mimar arşını da denirdi. 75.8 cm idi. İnşaat vetoprakölçümlerindegeçerliydi.

ARTİK Tanzimat’ın ilk yıllarında, gazetelerde yer alan ve bizdeki ilkmakaleörnekleriolanyazılaraverilenad.

ARZ-I DÂİ-İ KEMİNE “Kusurlu duacınızın sunuşudur.” anlamında,yazıyagirişcümlesivehitabı.Buhitapbiçiminiilmiyepâyeliler,özellikledekadıvenaiblerkullanırdı.

ARZ-I İHLAS EYLEMEK Daha önceki isyancı davranışları bırakıpbağlılıksunmak.BuamaçlaEyaletvalisineyadakomutanabizzatbaşvurupsuçunubağışlatmakanlamındadır.

ARZ-IMAHZARHalkadınasunulançokimzalıtutanak.

ARZ-IUBUDİYET(bağlılıksunuşu)Yarı bağımsızveyabağımlı ikenbağımsızlıkisteğiyleayaklananfakatbaşarılıolamayanlarınpadişahayenidenkulluksaygısıgöstermesivebağışlanmadilemesi.Örneğin,birçokbaşarıdansonra Mısır Valisi Kavalalı Mehmed Ali Paşa 1845’te İstanbul’a gelerekPadişahAbdülmecid’earz-ıubudiyet’tebulunmuş,ayağınaöpmüştü.

ARZTEZKİRESİBâbıâli’denSaray’ayazılanvegenelliklesadrâzamınimzasını taşıyankararmetni.Buyazı,mâbeynbaşkâtibi tarafındanpadişahaözetlenerek sunulur, görüşü alındıktan sonra kısa bir “derkenar” eklenerekBâbıâli’yegerigönderilirdi.

ARZUHAL/Ârz-ı hâl (durumu sunma) Kişiyi ya da bir topluluğuilgilendiren,yönetselveyayargıyailişkinbirişleminyapılması,değiştirilmesiyadakaldırılmasıiçinilgilimakamaverilendilekçe.

ARZU-YU ŞÂHANE (Sultanlık isteği) Abdülaziz döneminde sıkçakullanılanbirdeyim.Bâbıâli’dengelenarztezkirelerinekonanderkenarlardabudeyim,kesinbuyrukanlamındayeralırdı.

ASABE İkinci sınıf mirasçı. Mecelle’ye göre, “eshab-ı feraiz” denenbirinciderecemirasçılardanartanbirkısımmiraspayınıalmahakkınasahipkişiler.

ASAKİR-İ BAHRİYE-İ NİZAMİYE İlk düzenli deniz birlikleri.Asakir-i Mansure-i Muhammediye’ye koşut olarak eski kalyoncu, bahriyeazebi gibi denizci sınıfların yerine ve Tanzimat’ın getirdiği kur’a usulü ilegenç ve yetenekli erlerden oluşturuldu. Bunların subay gereksinimi için de1846’dansonramekteb-ibahriyedenensubayokuluaçıldı.

ASAKİR-İHASSA(hassaaskerleri)Asakir-iMansure-iMuhammediyeörgütü kurulduktan sonra eski bostancı sınıfı da kaldırıldı. Saray güvenliğiiçinbirnizamnameyebağlıolarakyenibirsınıfdüzenlendi.Asakir-ihassaadıverilen 1.500 kişilik bu yeni sınıfın komutanı binbaşı rütbesindeydi.Ayrıcaseraskereşidibostancıbaşıdenenbirüstkomutanıdahavardı.Bugörevdahasonramâbeynmüşirliğiadınıaldığıgibiasakir-ihassa’yada“bâb-ıhümayunhademesi”dendi.

ASAKİR-İ MANSURE-İ MUHAMMEDİYE Yeniçeri Ocağı’nıkaldıranII.Mahmud’unoluşturduğumodernordu.Seraskerdenenkomutanınbuyruğunda,8“tertib”(tabur)veher tertibi16“saf” (bölük)tanoluşuyordu.1828’de bu adlar değiştirilerek alay, tabur, bölük düzeni, yüzbaşı, binbaşı,kaymakam, miralay, mirliva, ferik ve müşir rütbeleri getirildi. Miralaydanbüyük rütbelilere “paşa” sanı da verildi. Bu ordu 1843’te bir kez dahayenilenmeye çalışıldı. 1834’te açılan Mekteb-i Harbiye, bu orduya subayyetiştirmekteydi.

ASAKİR-İ MUVAZZAFA Bölgesel ayaklanmaları bastırmak içinoluşturulan milis bölükleri. Bunların komutanı genellikle yöreninderebeylerindenseçilirve“Asakir-iMuvazzafaSergerdesi”sanıverilirdi.

ÂSÂR-I ATİKA MÜZESİ (Eski Eserler Müzesi) Topkapı Sarayıdâhilinde1909’daaçılanveücretkarşılığıgezilenilkmüze.Dahaönceaçılanötekimüzeleriseücretsizolarakherkeseaçıktı.

ÂSÂR-I ATİKA NİZAMNAMESİ Eski eserler tüzüğü. 10 Nisan1916’da yayınlandı ve yarım yüzyıl yürürlükte kaldı. Eski eser tanımını,aranmasını,korunmasınıveeskieserlerezararverenlereuygulanacakcezalarıiçermekteydi.Bundanönceise1874’teçıkarılmışaynıadıtaşıyandahabasitbirtüzükyürürlükteydi.

ASHAB-I SEFÂİN Armatörler. Osmanlı sularında deniz ticareti yapangemisahiplerinedeniyordu.

ÂSİTANE (-İ ALİYYE) “Eşik”, dergâh” anlamındaki bu söz, büyüktekkeler için kullanılıyordu. Zamanla İstanbul için de geçerli oldu. Çünkü,herkesin işi burada sonuçlanıyor, en büyük ve yetkili makam İstanbul’dabulunuyordu.Bunun için de başkentÂsitane-iAliyye (en yüce eşik) olarakanılmayabaşlandı.Tanzimat’taisedahaçokDersaadetdeyimigeçerlioldu.

ASKER MADDESİ Tanzimat’ın getirdiği, askerlik yaşını, süresini,

yükümlülükkapsamını içeren yeni durum.GülhaneHatt-ıHümayunu’ndakibaşlıcakonulardandı.

ASRÇağ,uzundönemanlamındadır. İslâmveOsmanlı tarihçileri tarihiiki asr’a ayırmışlardır:Asr-ıAtîk (Âdem’den İslâm’ın doğuşunakadar olandönemler), Asr-ı Cedîd (İslâmlıkla başlayan uyanış ve kurtuluş çağı). Budinsel tarih anlayışı ve yaklaşımıTanzimat dönemine dek korunmuş, ancak19. yy tarihçileri, Batı’nın tarih dönemlerine ilişkin görüşlerini bir ölçüdekabuleyanaşmışlardır.Kimiyazarlar19.yy’adaasr-ıcediddemişlerdir.

ASUMANIÇİZMEİlmiyesınıfınamensupkimseleringiydikleriçizme.Özel kıyafetlerini tamamlayan ayakkabıları da renk ve biçimce farklıydı.Müderrisleraçıkmaviçizmegiyerler,bunubaşkalarıkullanamazdı.

ASYA-İOSMANÎAsyakıtasındakiOsmanlıtoprakları:Anadolu,Suriye,IrakveArabistan.Dahaçokbirharitaterimiolarakkullanılmıştır.

AŞÂİR(aşiretler-göçebetopluluklar)DoğuveGüneydoğuAnadolu’dagöçebe düzeninde yaşayan ya da hayvancılıkla geçindikleri için genişotlaklara gereksinim duyan, hareketli yaşamları yüzünden her yıl toplumsalolaylaranedenolanoymaklar.Butopluluklarınoluşturduğuenönemlibirlik“Rişvanaşâiri”adınıtaşıyordu.Tanzimat’tanönceveTanzimatdönemindebuoymakları yerleşik düzene alıştırmak ve itaate almak için girişilen çabalaryetersizkaldı.

ÂŞÂR (Öşür) “Ondabir” anlamındaki “öşr”ün çoğulu olup toprakürünlerinden alınması gerekli şer’i verginin adıdır. Bu vergi, Tanzimat’tanönce dirlik sahiplerine ödeniyor, bölgelere göre de 1/2 ilâ 1/10 arasındadeğişikoranlardauygulanıyordu.TımarsistemininkaldırılmasındansonraveTanzimat’ın vergilere ilişkin yeni esasları yürürlüğe konunca aşarıntoplanmasımültezimlerebırakıldı.Buuygulama isebüyükhaksızlıklarayolaçtı.

AŞİRET Korunma ve yaşama düzenini kendi içinden bir başkanınyönetimindesağlayan,genelliklegöçebeyaşayanküçüktopluluk.Boy,uruk,oymak.

AŞİRETBOYBEĞİSİGöçebeoymaklarıngüvenliğinden,yaylayagidişdönüşlerinden, vergilerinin zamanında ödenmesinden, sağa sola zararvermemelerindenresmensorumlututulanoymakbeyi.

AŞİRET MEKTEBİ II. Abdülhamid’in buyruğu ile 1892’de Arapaşiretlerinden getirilen çocuklar için İstanbul’da açılan özel okul. SonrakiyıllardaArnavut,Kürt çocukları da bu okula alınmıştı.Amaç, Panislâmizmdüşüncesine hizmet edecek gençler yetiştirmekti. Fakat bu amaç eldeedilemediğinden1907’dekapatıldı.

AŞİRETMÜDÜRÜ 1876 tarihli İdare-i Nevahi Nizamnamesi’ne göredoğubölgelerindekikimiaşiretbeylerineverilenunvan.Aşiretbeyleribirernahiye müdürü kabul edildi. Bundan amaç, oymakların disiplinini,vergilerinin zamanında toplanmasını ve göçebelerin, yerleşik düzendeyaşayanlarazararvermemelerinisağlamaktı.

ATABEĞ-İSALTANATSultanlıknâibliği.Abdülaziz’inhallindensonratahta çıkarılanV.MuraddelilikbelirtilerigösterinceSeraskerHüseyinAvniPaşa, bu unvanla diktatör olmayı tasarlamış, fakat birkaç gün sonraÇerkezHasanVak’asındayaşamınıyitirmişti.

ATAYÂ-YI İLAHÎ “Tanrının bağışları” Tanzimat düşünürlerinin“hürriyet” için ileri sürdükleri bir tanım: Bu açıdan özgürlük, insanlara birtanrıbağışısayılıyorveonuhiçbirgücünkısıtlayamayacağıkabulediliyordu.

ATEBE(eşik,sedir,sofa)Osmanlılar’da“tahtyeri”, “saltanatmakamı”demekti. Yazışmalardaki hitap veya giriş cümlesinin; atebe-i ulyâya (yücemakama), atebe-i ulyâ-yı mülûkâneye (yüce sultanlık makamına), atebe-iulyâ-yıhazret-ihilafetpenahîye(halifehazretlerininyücekatına)biçimlerindeoluşuyazınınSaray’ayazıldığınıgösterirdi.

ATEBE-İSİPİHR-İ’TİLÂ-YIHAZRET-İSULTANÎValide sultanlaragönderilenyazılarınhitapcümlesidir.Butüryazılarınsonuise“emrüfermanhazret-iveliyyetü’l-emrefendimizindir”biçimindebağlanırdı.

ATEŞKAYIĞIİstanbulBoğazı’ndayüktaşıyaninceuzun,3veya4çiftekayıkların adı.Bunlarınbirgörevideyangınçıktığında tulumba takımlarınısonsüratletaşımaktı.Bunedenledeateşkayığıolarakanılırdı.

ÂTIFET-İ SENİYYE (sultanlık ihsanı) Padişahça, önemli bir göreveödüllendirilmekamacıileatanma.

ATİYYE-İ SENİYYE (i-celile) (Yüce makamın bağışı) Açıkta kalanemektar devlet görevlilerine, başarılı çalışmalar yapanlara, yaşlanıp görevyapamazdurumagelenlere,padişahçabağışlananparaveyaişeyararhediye.

GenellikleRamazan,bayram,cülusyıldönümügibivesilelerledağıtılırdı.

ATLASİnceipektenkoyukırmızı(al),lacivertyadasiyahrenktedeğerlikumaş.Entari,şalvar,örtü,astar,perde,bohça,keseyapımındakullanılırdı.

ATMEYDANI Sultanahmet Meydanı‘nın eski adı. Osmanlı tarihindebirçok siyasi olayın yanısıra görkemli eğlencelerin ve törenlerin de anısınıtaşıyan bu meydan, Sultan Abdülaziz’in buyruğu ile 1863’te parkadönüştürüldü. İlk Osmanlı sergisi de burada açıldı. AtMeydanı deyimi iseYeniçeriOcağı’nınkaldırılmasındansonraunutulduveSultanahmetMeydanıdenilmeyebaşlandı.

ATUFETLÛ (koruyan, esirgeyen) Bâlâ rütbesindeki sivil memurlarlaFerik rütbeli askerler için yazılarda kullanılan resmi hitap sanı. “Atufetlûefendimhazretleri”,“atufetlüpaşa”biçimlerindeyazılırdı.

AVAM (Avamm-ı nas) (halk) Soyluluk seçkinlik özelliği bulunmayan,servetten mülkten yoksun herkes. 19. yy’dan önce pek kullanılmayan budeyim,havaskarşıtıvedahaçokokuyupyazmasıolmayanhalkçoğunluğunuanlatmak için Tanzimat’tan sonra kullanıldı. Fakat havas ile avam arasındakesin bir ayırımyoktu.Okuyan, bilim sahibi olan ya da âyan, eşraf niteliğikazananlaravamdanayrılmışsayılırlardı.

AVARIZ-I DİVANİYE (salma, salgın) Tanzimat döneminde kaldırılanolağanüstü durum vergisi. 19. yy’a gelesiye bu vergi, olağanüstülüktençıkmış, her yıl giderek artan oranlarda alınır olmuştu.Aslında bedensel biryükümlülüktü, Yol, köprü yapımlarında çalışılmakla ödenirken sonradanparayaçevrilmişti.Avarızakçası,sekban,cerahor,azeb,kürekçibedeli,nüzulzahiresi, sûrsat akçası veya zahiresi, imdad-ı seferiye… gibi adlarlatoplanırdı. Rüsum-ı örfiye’den sayılan bu verginin kaldırılması Tanzimat’ınmalîalandakibaşlıcabaşarılarındanoldu.

AVARIZ SANDIĞI Esnaf kuruluşlarının özel nitelikli kredi sandığı.Daha çokBalkan kentlerinde görülen bu tür sandıklar, esnafa kredi vererekticaretinigeliştirmesinisağlıyordu.MidhatPaşa’nınTunavaliliğidönemindeavarızsandıklarıiflastankurtarıldı.

AvarızMütevellisiAvarızsandığınıyönetenesnaftemsilcisi.

AVARIZ VAKFI Hayırsever zenginlerin, yoksul halkı avarızyükümlülüğündenbirölçüdekurtarmak için tesisettikleribirvakıf türü.Bu

vakfıngeliri,oyöreninyükümlülerinintoplamavarızakçasıkarşılığıödenir,yetmezse artanı halk tarafındanödenirdi.Tanzimat’la avarız kaldırılınca, buvakıfların gelirleri bir süre yerel kamu hizmetlerinde kullanıldı. 1930’dabelediyelerebırakıldı.

AVCI TABURU Merkezi Selanik’teki 3. Ordu bünyesinde eğitilen,görevleriRumeli’dekieşkıyalıkhareketleriniönlemekolanözelbirlikler.

AVNİYE Yeniçerilere özgü bir kıyafet iken Abdülmecid ve Abdülazizdönemlerinde yağmurluk biçiminde kullanımımoda olan bir üstlük.Bedenivekollarıbol,aynızamandakukuletalıydı.Çuhadanyapıldığıiçinsıcaktutarvesugeçirmezdi.

AVRUPA-İOSMANÎAvrupakıtasındakiOsmanlıtoprakları,19.yy’dakibüyükkayıplardansonra20.yy’daTrakyabölümüeldekalmıştı.

AYAKNÂİBİBüyükkentlerdegörevyapanKadı’nın,uzaksemtlerdekivekilleri. Ayak nâibi, Kadı adına narh uygulamalarını denetler, ilksorgulamaları yapardı. İstanbul’daki ayak naiblerinin sayısı 19. yy’da 40kadardı.

ÂYAN 18. yy’da taşradaki nüfuzlu kişilere verilen yarı resmî unvan.Âyan, kendi bölgesinin eşrafı arasından sivrilir, birtakım yetkiler de eldeederek yönetime ortak olurdu. II. Mahmud’un çabalarına karşın derebeyi-âyanlarınetkinlikleriTanzimatdönemindedebirölçüdesürdü.

ÂYAN ÂZASI 1877 ve 1908’de Meclis-i Meb’usan ile çalışmalarabaşlayan “hey’et-i âyan”a (senato) seçilen üye. Bu seçimi padişah yapardı.Ömürboyukoşulu ile âyanâzasıolabilmek içinkırkyaşınıgeçmiş, yüksekgörevlerdebulunmuşolmakgerekiyordu.

ÂYANMECLİSİOsmanlıSenatosu.

•Hey’et-iÂyan

AYARAltınvegümüşparalarınhâlislikderecesi.Hâlislikoranıyaniayaryükseldikçe para da değer kazanır, düştükçe itibari değerinin altında birkıymetifadeederdi.

AYASOFYAKÜRSÜŞEYHİ Cuma vaizlerinin en üst derecelisi. Aynızamanda bir tarikatın şeyhi de olan Ayasofya kürsü şeyhleri, her dönemdeetkileyiciolmuşlardır.Çünkücemaatikalabalıkselâtincâmilerdevaazederler,

halkıkolaylıklayönlendirebilirlerdi.

AYNALIALTINIII.Mustafadöneminde(1757-1774)basılanaltınpara.Uzun zaman tedavülde kaldı ve üzerindeki bezemelerden ötürü halktarafındanbuadlatanındı.

AYROPA Osmanlı sarayı Harem Dairesi’nin en yetkili kadın görevlisiHazinedar Kalfa’nın giydiği özel biçimli elbise. Göğsü kısmen açık, ceketboyunda, üzeri işlemeli bir kostümdü. Avrupa’dan geldiği için galat olarak“ayropa”denmişti.

AYVAZ İstanbul’daki büyük konaklarda hizmet yapan ve çoğu Vanyöresinden gelen Ermeni ya da Kürt asıllı gençler. 19. yy ikinci yarısındaİstanbul’daki ayvaz sayısı giderek artmış, buna karşılık 20. yy’ın ilkçeyreğindeki savaş yılları ardından konaklarda ayvaz kalmamıştı. Resmîdairelerdedebuadlahademeistihdamedilirdi.

AZADLI KÖLE Efendisi tarafından “ıtıknâme” denen belge ileözgürlüğüverilenköle.İslâmlıktabuşekildeözgürlüğekavuşanlara“ma’tuk”veya “mevali” de denirdi. En kalabalık azadlı köle toplumuYeniçeriOcağıidi.Köleliğinyasaklanmasındansonrada insan ticaretininönünegeçilemediveTanzimatdönemindeAvrupa’dakigibiTürkiye’dedeelaltındankölealımsatımıyapılıyordu.

AZİZ-İMISIR Eski Çağ’daHz. Yusuf Firavun Riyan’ınmaliye nazırıolarakMısır’ı bu unvanla yönetmişti. Bundan esinlenenMısırValisi İsmailPaşa,Girit İsyanı’nın bastırılmasındaki katkısından ötürüAbdülaziz’den buunvanıistedi.Fakatisteğikabuledilmeyerek8Haziran1867’de“hıdiv”sanıverildi.

AZİZİYEAbdülazizdöneminde (1861 -1876) satışaçıkarılandördüncütertipdevlettahvili.

AZİZİYE FES Abdülaziz benimsediği için moda olan fes formu. Alttarafı geniş tepesi kısmen dar, basık bir başlıktı. Püskülü ise, Tanzimatfeslerinegöre,altkenardanaşağıyataşmayacakkısalıktaydı.

BÂBÖncekidönemlerde,TopkapıSarayı’nınanakapılarıiçinvegerçek“kapı”anlamında(bâb-ıhümayun,bâbü‘s-selâm,bâbü’s-Saade)kullanılanbusözcük, II. Mahmud ve Tanzimat dönemi yeniliklerinde büyük devletkurumlarıiçinkullanıldı:Bâb-ıseraskerî,bâb-ıfetvagibi.

BABA CAFER ZİNDANI İstanbul’da yüzyıllar boyu mahkûmlarabarınaklıketmişbirhapishane.

BABIÂLİSözcükanlamı“yüksekkapı“dır.Yüzelliyılkadarsadaret,sondönemlerdedeHükümetanlamındakullanılmıştır.I.AbdülhamiddönemindeSadrâzam’ın Paşakapısı denen resmi konağına bu ad verildi. III. Selim, II.Mahmud dönemlerinde geleneksel işlevlerinden giderek uzaklaştı. 1840’lıyıllarda reforma tâbi tutuldu. Dışişleri, içişleri,maliye büroları oluşturuldu.Birkaçkezyandı.1844’teyapılanBabIâli’ninyenidaireleri törenlehizmeteaçıldı. Gülhane girişine bakan görkemli kapı, günümüzde eski Bâbıâli’yisimgeleyen biricik özgün kalıntıdır. Son dönemde Bâb-ı Sâmi de denenBâbıâli’ye Batılılar “Sublime Porte” diyor ve bunu Osmanlı Hükümetianlamındakullanıyorlardı.

BÂBIÂLİHOCASIEnderun’undağılmasındansonraBâbıâlikalemleri,mülkiyesınıfı içinpersonelyetiştirenbirokulgöreviniüstlendi.Bunedenlekalemlerde günün belirli saatlerinde memur adaylarına kültür dersleriverilmesigelenekoldu.Budersleri verenBâbıâli hocaları, saygınveyetkinkişilerdi.Bunlaraynızamandaresmiyetkurallarınıdaöğretmekteydiler.

BAB-I ASAFÎ Sadrâzam Konağı. 18. yy’da kullanılan bu deyim,“Paşakapısı” ileaynıanlamdaydı.Fakatdahaçok,yargıyaİlişkinbelgelerdegeçiyordu.19.yy’ınilkyarısındadakullanıldı.Ancak“huzur-ıasafî”denenveSadrâzam’inbaşkanlığındakazaskerlerinkatılmasıileyapılanduruşmalarterkedildiktensonrabudeyimdekullanılmadı.

BAB-I DEFTERDARÎ (Bab-ı Defterî) Defterdar (maliye) dairesi.Maliye Nezareti’nin kurulmasından önce Osmanlı Devleti’nin tüm hesapişlemlerinin bağlı olduğu ana birim. Burada, ruznamçe başmuhasebe,mukabele, mevkufat, evkaf, mukataa, haremeyn, kale, tarihçilik, ebniye,tezkire,anbar,zecriye,cizye,beytül-mal,deryagibibirçokkalemler(bürolar)vardı. 1825’te Masarifat Nezareti, 1838’de de Umur-ı Maliye Nezaretikurulduktan sonra da bu kalemlerden birçoğu işlevini birtakımyenileştirmelerlesürdürdü.

BAB-IFETVAMeşihat’averilenadlardanbiri.

BÂB-I HÜMAYUN Saltanat kapısı. Fatih’ten başlayarak OsmanlıDevleti’nin en önemli merkezini simgeleyen Topkapı Sarayı’nın AyasofyaAlanı’naaçılantörenkapısı.BurasısonkezII.Mahmudtarafındanonartıldı.1867’degirişüzerindekiköşkyandı.TanzimatdönemipadişahlarıTopkapı’daoturmadıklarındansaraygibi,bab-ıhümayun’undaeskiönemikalmadı.

BÂB-I HÜMÂYUN HADEMESİ Saray güvenliğinden sorumlu hassaaskeri.

BÂB-I HÜRRİYET Özgürlüğe açılan kapı anlamındadır. Tanzimat’lagelenkavramlardanolup, kişi özgürlüğünün sınırlandırılmamasjyla ilgiliydi.“Bâb-ıhürriyetiseddetmek”özgürlüğükısıtlamakdemekti.

BÂB-ISERASKERÎSerasker(genelkurmaybaşkanlığı)dairesi.YeniçeriOcağı’nın kaldırılmasından sonra ordu işleri buradan yürütülmeye başlandı.Bayezid’de Eski Saray’ın bulunduğu alandaki yeni binası yapılıncaya dekeskiAğaKapısı’nınbirbölümüBâb-ıSeraskerîoldu.1870’te,görkemligirişkapısının üstünde “Daire-iUmur-ıAskeriyye” (askerlik işleri dairesi) yazılıasılbina(şimdikiİstanbulÜniversitesimerkezbinası)yapıldıktansonraBâb-ıSeraskeri ya da Serasker Kapısı deyimi, 1908’e dek kullanıldı. Bu tarihtensonraHarbiyeNezaretidenildi.

Bâb-ıSeraskeriDâr-ıŞûrası:Yüksekaskerlikkurulu(askerîşûrâ).

BÂB-IZABTİYETEFRİKCEMİYETİSuçüstüyakalananveyajurnaledilen kişilerin gözaltında tutulup tutulamayacaklarına karar veren ZaptiyeMüşirliği mahkemesi. 1875’te kuruldu. Bu mahkemede suçlu görülenler“Bâb-ıZabtiyeMahbesi”denentutukevinekonulurlardı.

BÂBMAHKEMESİ1908’denönceİstanbul’aözgübiryargıorganı.Birnâib’in başkanlık ettiği bu mahkeme, bir anlamda noterlik işleri yapar. Buarada eşler arasındaki hukuksal sorunları çözümlerdi. Buranın yazıcılarına“vekâyi kâtibi”, yargıcınada “bâbnaibi” denirdi. Şam,Bağdat, gibi önemlimerkezlerdedebirerBâbMahkemesivardı.

BÂBNÂİBİKadılarınyargıçalışmalarınayardımedennâibleredenirdi.Aynıanlamda“kapınâibi”deyimidekullanılırdı.

BÂBÜ’S-SAADE Mutluluk kapısı, Osmanlı Sarayı’nda Enderun’a veHarem’e, (padişahın günlük hayatını geçirdiği bölümlere) açılan kapı.

İstanbul ve Edirne saraylarındaki yaşam düzeni, 19. yy’da bırakılarak Batıtarzı saraylara geçildikten sonra Harem-Selamlık ilişkileri farklı kurallarabağlandı.Doğalolaraktekbinabütünlüğüiçindebelirginbir“Bâbü’s-Saade”sınırı da kalmadı. Topkapı Sarayı Bâbü‘s-saadesi, aynı zamanda bir törenplatformudurumundaydı.Culûsvemuayede(bayramlaşma)törenlerindetahtburaya konur, biat ve tebrik burada yapılırdı. Bu gelenek Abdülaziz’e dekkorundu.

BABÜ’S-SAADEAĞASI Kapı ağası. Osmanlı Sarayı’nda Enderun’unâmiri olan en kıdemli Ak Ağa’ya deniyordu. 18. yy’da bu yetkisi alındı.Bununla birlikte saray hadımağalarının en büyük yöneticisi olma niteliğinison dönemlere dek korudu. Topkapı Sarayı’nda Üçüncü Kapı’nın (Babü’s-saade) muhafazasından sorumluydu. Kırmızı tepelikli yusufî mücevveze(kavuk),bolyenlikontoşkürk,ağırkuşak,murassahançerveentâ-ri,kırmızıdökmeşalvar,sarıyemeni;Batılılaşmasürecindeisefesveredingotgiydi.

BÂBÜ’S-SELÂMGirişkapısı,TopkapıSarayıOrtaKapısınındiğeradı.İkiyandakigözetlemekuleleriilebiryapıcephesigörünümüverenbukapıya“dergâh-ıâli”dedeniyordu.Sarayınasılgirişiydi.Muhafazasındanbevvaban-ıdergâh-ıalidenensaraykapıcılarısorumluydu.Bugirişiniçvedışkapılarıarasına ve buraya açılan odalara “kapı arası” deniyordu. CezalandırılacakSadrâzamveötekiyüksekgörevlilerilkinburadatutuklanırlardı.

BAÇPazarvergisi.Rumeli’dedahayaygınolanvepazaragetirilentoprakürününden, yük başına 2 akça olarak alınan resim. Pazar ve panayırlardasatılanküçükbaşhayvanlardanalınanvergiyeise“bac-ıağnam”denirdi.

BÂDİHEVA Tanzimat vergi reformundan önce çiftçinin dirlik sahibineheryılödemekleyükümlüolduğutekâlif-iörfiyetüründenbirvergi.

BÂDİYE URBANI Çöl Arapları. Uğraşmalara ve her türlü kolaylığınsağlanmasına karşın itaat altına alınamayan, sürekli ayaklananya da çetelerkurarak yolculara, hacılara saldıran Necd Bölgesi göçebe halkı. Bunlar,OsmanlıTürkleriniMüslümandeğil,kâfir(dinsiz)saymaktaydılar.

BAĞIL Sultan sarayı dışındaki saray ve konakların bitişiğinde, uşaklariçinyapılanmüştemilat,ahır,otluk,arabalık.

BÂĞİ ve ÂSİGÜRUHU Devlete başkaldıran, halka kötülük eden, birbölgeyi zorla hükmü altına sokan öncü ve yandaşları. Osmanlı Devleti herdönemde bu tür iç sorunlarla karşılaşmış, bunların tepelenmelerini sert

önlemlerlesağlamayaçalışmıştır.II.Mahmud’unsaltanatıboyuncabuşekildesuçlananyüzlerceinsanöldürülmüştür.

BAHÂDeğer, bedel anlamındadır. Tanzimat’tan önceki örfi vergilerdenbirçoğundagörülür:Nal-bahâ(nalvergisi),nan-bahâ(ekmekbedeli),kaftan-bahâ(kaftanvergisi)gibi.

BAHNÂMEDoğukültüründekonusucinsellikyadacinselgücüartırmaformülleri olan kitaplar (bah: cinsi münasebet). Bahnâmeler az bulunuşlarıkadar ilginçminyatürleri ilededikkatiçeker.Bupahalıvenâdiryazmalara,dahaçoksaraykitaplıklarındarastlanır.

BAHR-İ SEFİD Akdeniz. Ege’yi de kapsayan bu adlandırma, başkatamlamalardadakullanıldı:Bahr-iSefidBoğazı(ÇanakkaleBoğazı)gibi.

BAHR-İ SEFİD İSTİHKAMÂT-I CESİMESİ Akdeniz büyükistihkâmları. Çanakkale Boğazı’nın savunması amacı ile Boğaz’ın her ikiyakasınayapılantopmevzileri.Abdülaziz’ingirişimleriylegerçekleştirildi.I.Dünya Savaşı’nın başındaki Çanakkale savunmalarında bu istihkâmlarınyararıgörüldü.

BAHR-İSİYAHKaradeniz. İstanbulBoğazı’na ise bu ada bağlı olarakBahr-iSiyahBoğazıdeniyordu.

BAHRİYENAZIRI Osmanlı Deniz Kuvvetleri Komutanı olan KaptanPaşayadaKaptan-ıDeryâ,1867’yedekbuunvanlaanıldı.ButarihtedenizişleriköklübiryenileşmeyetâbikılınırkenBahriyeNezaretioluşturuldu.BuörgütünbaşındayeralanenyüksekrütbelidenizciyedeBahriyeNâzırıdendi.1876’dabirkaçayyeniden“Kaptan-ıDerya”deyimikullanıldıysadaOsmanlıDevleti’ninyıkılışınadeknâzırlıkstatüsüsürdürüldü.

BAHRİYENEZARETİTersane,donanma,denizpiyadesivetopçuluğugibi denizcilikle ilgili kurum ve görevleri içine alan bakanlık. 1867’de,Abdülaziz’indonanmayaverdiğiönemlekoşutolarakkurulduveörgütlendi.

BAHŞİŞBelirliolaylarsırasındaaskere,halka,görevlileredağıtılanpara.Cülusbahşişi,seferbahşişigibi.Osmanlıtarihindeçokistismaredilenbahşişuygulamaları 18.yy sonlarından itibarenkaldırılmayaçalışıldı.Fakat atiyyedenenuygulamadevamettiğigibi,toplumhayatındadabirtürrüşvetolarakyerleşti.

BÂ-İRADE-İŞÂHÂNE“Sultanlığınyüksekbuyruğu ile”anlamındadır.Padişahonayındançıkanyazılardageçerdi.

BAKİYE-İ ZALEME (zalimlerin artığı, kalıntısı) Âyân, derebeyi,mütegallibe ailelerinden olup Tanzimat döneminde de etkinliklerinisürdürmeye çalışan nüfuzlu kişiler. Taşra görevlileri atanırken araştırmayapılır, eski derebeyi ailelerine mensup kişilere görev verilmemesineçalışılırdı.

BÂLÂEnyüksek.1845’tekonanbirmülkiyerütbesi.BaşlangıçtaHey’et-i Vükelâ’ya (Bakanlar Kurulu) giren vezirlik alamamış siviller içindüşünülmüştü.Fakat19.yy’ın ikinciyarısında,padişahyetkisiyleveberatlabirçok kişiye verildi. Bu rütbeyi alanlara “bâlâ ricâli” denir, “bey” veya“beyefendi” sanı ile hitap edilirdi. Yazışmalarda ise “atüfetlû… beyefendihz.leri” denilirdi. Daha önce paşalık almış birisine bâlâ rütbesi verilirse,adlarından sonra “paşa-bey” sanını kullanmak gerekirdi. Ulâ-evvelirütbesinden yükselenler bu rütbeyi alırlardı. 1908’den sonra rasgeleverilmemesiiçinkısıtlamalargetirildi.

BALAMA Geleneksel ortaoyununda Frenk (Avrupalı) taklidi yapansanatçı…Batı ile ilişkiler arttıktan sonra,birçokeleştiribalamaaracılığı ilehalkaaktarılmayaçalışılmıştı.

BALMUMU İLE TEŞHİR Zaptiyelerin yakaladığı eşkıya ve caniler,idamedilmeden,omuzlarınamumdikilipyakılır,sokaksokakgezdirilirdi.

BALMUMUUSULÜTanzimat’akadarsürenezberciliğedayalıbireyselöğretimde bir yöntem. Öğrenci, dersini tamamladığında kitabında neredekaldı ise oraya bir balmumu parçası yapıştırır, ertesi derste aynı yerdenokumaya devam ederdi. (Öğretmen not tutma alışkanlığında olmadığındanböylebiryöntembenimsenmişti.)

Balmumu yapıştırmak Bir konuyu önemsemek, unutmamakanlamındaydı.

BALTAASMAKBozulanYeniçeriOcağı’nın son döneminde ocaklınıngelenekleştirdiğiuygunsuzluklardanbiri.İstanbul’dayeniyapılmayabaşlayanbinalar, belli bir yüksekliğe ulaşınca ya da limana bir ticaret gemisi girincebirkaçıgidipbirbaltaasarlar,yüklübirbahşişalmadanbaltayıindirmezlerdi.Dahasonraheryeniçeribiresnafındükkânınabaltaasarolmuştu.Buşekildeyerleşendeyim,sarayyaşamınadagirdi.Saraylılarbiryeregideceklerivakit,

vapurda belli köşelere şemsiyeleri, mendilleri bırakılır, buraya kimseoturamazdı.Bunada“balta”deniyordu.

BALTACILAR Osmanlı Sarayı’nın özel muhafızları. Son dönemdebunlara “teberdarân” (teberliler) denilmiştir. Daha eskiden ise, sarayınodununu temin etmekle yükümlüydüler. Baltacılar, taşıdıkları uzun saplıteberlerle tanınıyorlardı. Bunlar, gözcülük, muhafızlık yaptıkları gibi,padişahın, şehzadelerin ve harem mensuplarının saraydan çıkışlarında dayanlarında koruma görevlisi ve saray görkeminin canlı simgeleri olarakbulunuyorlardı.

BAN Osmanlı uyruğundaki kimi İslâv soylularına verilen unvan. EflakBanı,SırpBanı,ErdelBanıgibi.KelimeSırpça’dır.

BANKER (Fr. banquier) Ortaçağ’dan itibaren Avrupa’da, mevduat vekredi işlemleri dışındaki banka işlemleriyle uğraşanlar. Türkiye’de ise ağırparasal krizlerin sıklaşması sonucu 18. yy’dan sonra gayrimüslim bankerlerortaya çıkmaya başladı. Bunlara Galata sarrafı veya kuyruklu sarraf dadeniyordu.

BANK-IDERSAADET İstanbul Bankası. 1847’de, Osmanlı HükümetiileM. Baltazzi (Baltacı) adlı banker arasında imzalanan borç sözleşmesinegörekurulduveTürkiye’dekiilkbankaoldu.

BANYOL-BAMBUL İstanbul’daki ünlü Tersane Zindanı. İçyüzü,yıllarca Avrupa’da Osmanlılar’ın aleyhine yalan yanlış anlatıldı. Eskidenburada savaş tutsakları, yaşlı kürek mahkûmları, azılı eşkıya, hırsız vb.hapsedilirlerdi. Bunlardan iş görebilecekler, büyükmavnalarla taşocaklannagönderilipçalıştırılırlardı.BuyöntemBatıdevletlerindedeaynıolduğuhaldeeleştiri Türkler’e yöneltilmiştir. Esaretin yasaklanmasından sonra Banyolkapatıldı. Buradaki pek az sayıda mahkûm 1863’te, Sultanahmet’tekihapishaneyenakledildi.

BARATA Uzun külah. Osmanlı saray ve askerlik hizmetlerinde birçokbaratatürlerivardı.Bostancıbaratası,hasekibaratası,yeniçeribaratası(börk)gibi. Batı’da ise bilim adamları ile kardinallerin giydikleri üstü dört köşebereyedeniyordu.FesinkullanılmayabaşlanmasındanveYeniçeriOcağı‘nınkapatılmasındansonrakalktı.

BARUTHANE-İ ÂMİRE Yeniçeri Ocağı’nın kapatılmasından sonraTophaneNezareti’nebağlananveordunungereksinimduyduğubarutuüreten

yerleringeneladı.Küçükçekmece,Bakırköy,Gelibolu,SelanikBaruthaneleribaşlıcalarıydı.

BAŞBİNBAŞI Yeniçeri Ocağı’nın kaldırılmasından sonra birkaç yıl“miralay”(albay)yerinekullanılanbirrütbe.

BAŞBUĞ Küçük çaptaki bir harekatı yöneten veya dar bir cepheninkomutanlığınıasılcephekomutanınabağlıolarakyapansorumlu.

BAŞÇUHADAR Padişahın maiyyetinde görevli çuhadarların âmiri.Görkemli giysileri ve gümüşten zincirli kamçısı ile dikkati çekerdi.Huzuragireceklere eşlik eder ve uğurlardı. Bu görev 19. yy’da başmâbeyincilikolarakdeğiştirildi.

BAŞDEFTERDAR Tanzimat’a kadar Osmanlı Devleti’nin maliyeişlerinden birinci derecede sorumlu memur. “Şıkk-ı evvel” ya da Rumelidefterdarı da denirdi. 1833’te yapılanmülkiye ve kalemiye (yazman) sınıfıdüzenlemelerinde,yenigetirilenûlâ, sâniye, sâliseve rabiâ rütbelerindenenyükseği olan ûlâ rütbesi verildi. 1838’de ise “Maliye Nâzın” denilerekkabineyesokuldu.

BAŞHALİFE Kalem kâtiplerinin şefi. Tanzimat’tan sonra bu unvanbırakılarak “mümeyyiz” ve “başkâtip” deyimleri kullanıldı. Ayrıca bunlarakonuşmasırasında“başefendi”denilmesiâdetoldu.

BAŞHALİFE Mühendishane’de baş hoca denen müderrislere pratikalandaasistanlıkedenusta.Hükümetofislerindedeyazıcılarınilkâmirlerinebuadveriliyordu.

BAŞ HOCA Profesör anlamında ilk kez Mühendishane’de kullanılanbilim unvanı. Teknik öğretim klasik medrese öğretiminden ayrıtutulduğundan,müderrisdeyimimühendishanelerdekullanılmıştır.

BAŞIBOZUKDüzensizasker.Savaşçıktığızamanatlıyadayayaorduyakatılangönüllüleredeniyordu.Bunlar,asılordubirlikleriarasınasokulmadandüzende tutulmaya çalışılırdı. Daha çok Dobruca Tatarları ile TunaKazaklanndan alınan başıbozuklar, son dönemlerde disiplinsizlikleriyledikkatiçektiler.1877-78Osmanlı-RusSavaşı‘ndansonrabuşekildeyardımcıaskeralımındanvazgeçildi.Başıbozukdeyimidesivilhalkiçinkullanılmayabaşlandı. Örneğin, tiyatro gibi seyirlik yerlerinde tarifelerde “asker, talebe,başıbozuk”gibisözcüklergörülüyor;İstanbul’agelenişsizgüçsüzleredebu

adveriliyordu.

BAŞI SARIKLI ELİ BAYRAKLI Gerektiğinde kalabalıkları hareketegeçirenmedresemollası.Bunlar,yaşamlarınıgüvenceyealmakiçindöneminnüfuzlubirdevletadamınayaslanırlardı.

BAŞ İKBÂL Son dönemde, padişahın çevresindeki kadınlardan en çoksevdiğineverilenad.BaşikbâlpadişahlanikâhlanabilirseKadınefendisanınıalırdı. İkbâl, yıldız barışıklığı, baht ve talih anlamı taşıdığındanbu adı alancariyeler esasen padişahın gözdeleri demekti. Çocuk doğururlarsa HünkârHasekisi olurlardı. Baş ikbâl ve ikbâller, başlarına burmalı hotoz, sırtlarınayakalıentâri,altınişlemelikepenek,kırmızışalvar,sarıyemenigiyerler,kışınboy hırkası ile bel şalı kullanırlardı. Ayrıca, atlas, diba kaplı, samurdan,nafeden,kakumdan,feyyümdenkürkleriolurdu.

BAŞ KADINEFENDİ II. Mahmud’dan itibaren padişahların nikâhlıeşlerindenenyaşlısı.Başkadınlığa,sırasıylecariye,gözde, ikbâl,baş ikbâl,kadınefendi derecelerinden geçilerek ulaşılırdı. Baş kadınefendi’nin padişahüzerindeetkisiolurdu.Ancak,Batı’dakianlamıilekraliçelikyetkisiOsmanlısarayındaBaşkadın’ındeğil,ValideSultan’ındı.

BAŞLALA Sütten kesilen şehzadenin hizmetine verilen üç ağadan enyaşlısı.Lalalar,şehzadenineğitimiyleilgilenirlerdi.

BAŞ MÂBEYİNCİ Son dönem padişahlarının sürekli yanlarındabulunan,çoğugizligörüşmelerinedekatılanözelyazman.

BAŞMAK Padişahların, şehzadelerin saray görevlilerinin 19. yyortalarınadekgiydikleribirayakkabıtürü.II.Mahmud’unkıyafetdevrimiylebirlikte bu da bırakılarak “potin” giyilmeye başlanmıştır. İstanbul’da budeğerli ayakkabıyı yapan başmakçılar, bir zanaatkâr zümresioluşturmaktaydılar.

BAŞMAKLIK “Ayakkabı parası” demekti. Padişah annelerine,kızkardeşlerine,kızlarınaveeşlerine tahsisedilenarazigelirleriydi.Boşalantımarlar da eklenerek zamanla kabaran başmaklıklar, Tanzimat’a doğruterkedilmeyebaşlandı.SarayamensupkişilereveOsmanlısoyundanolanlara,durumlarınagöreödenekayrılmasıyöntemibenimsendi.

BAŞ MUHASEBE Osmanlı mâliyesinin ana ofisi. Gelir ve giderdenetimi burada yapılırdı. Bugünkü Sayıştayın görevini de yapardı. Tüm

maliyebirimleribaşmuhasebe’yesorumludurumdaydılar.Bubüronunâmiri,“muhasebe-i evvel” ya da baş muhasebeci. Maliye Nezareti Müsteşarıdurumundaydı.

BAŞ MUSAHİB 19. yy’ın ikinci yarısında “musahib ağa” adını alansaray haremağalarının âmirine verilen unvan. Padişahlar, baş musahib’e vemusahib ağalara güven duyarlar, bunlarla her konuyu konuşup tartışırlardı.(Musahib, güzel konuşan, söyleşi arkadaşı demektir.) Baş musahib’insaraydakietkinliğiOsmanlıDevleti’ninkapanışınadeksürdü.

•Dârüssâdeağası

BAŞODA İstanbul’da ve taşrada sayılı kişilerin konaklarındaki misafirkabul salonu. Bu salonlar çok geniş ve tezyinatlı olur, sahibinin gücü vezenginliğikonusundabirfikirverirdi.Bununyerine“paşaodası”dendiğideolurdu.

BAŞTARDE-İHÜMAYUN Donanma’dan padişahın deniz gezileri içinayrılanözelgemi.BugenellikleKaptanPaşabaştardasıdenentaşıttı.Buharlıgemilerden önce, 26-36 kürekli (her küreği 6-7 kürekçi çekerdi) kadırgatüründenolanbaştarde-ihümayun’apadişahbindiğizaman,KaptanPaşa,akelbisegiyerekhizmetindebulunur,Tersanekethüdasıdadümentutardı.

BAŞVEKİL II. Mahmud’un yönetim alanında giriştiği yeniliklerin sonhalkası olarak 1838’deSadaret veSadrâzamdeyimlerini kaldırması üzerineRauf Paşa bu unvanla anılmaya başlandı. Aynı zamanda Umur-ı DahiliyeNâzırlığı da kendisine verildi. II. Mahmud ölünce Hüsrev Paşa yenidenSadrâzam sanını aldı. 1878’deAhmedVefik Paşa, bir yenilik gerekçesi iledeğil, II. Abdülhamid’in kişisel düşüncesi sonucu başvekil atandı. 1882’yedek bir iki kez daha bu unvan kullanıldı. Ancak hiçbir zaman, başvekil’in,Sadrâzam’danayrıbiryetkisisözkonusuolmadı.Dahaçokgeleneksel“vekil-imutlak”deyiminivurgulayananlamıylebenimsenmişti.

BATMANOkka’nınkatı eskibir ağırlıkölçüsü.Bölgeleregöredeğişentürlerivardı.2okkanın(2.6kg)birbatmankabuledildiğiyerlerolduğugibi,6okkanın(7.8kg)1batmansayıldığıyerlerdevardı.

BATNENBA’DEBATNİNDahaçokvakıfnamelerdegeçenhukuksalbirterim.Kuşaktankuşağa anlamındadır.Aynı anlamdaNeslenba’deneslindedenirdi. Bunun bir anlamı da, bir önceki kuşaktan birisi hayatta iken, birsonrakikuşaktanolanınvakıftanyararlanamamasıdemekti.

BAT PAZARI Her türden kullanılmış eşyanın satıldığı çarşı ya dapazarlama yeri. Halk dilinde buralara “bit pazarı” denirdi. Çünkü satılaneşyalarınçoğundabit,tahtakurusu,böcekgibihaşeratbulunurdu.

BAYRAK III. Selim ve II. Mahmud dönemlerinde şimdikine en yakınrenk ve biçimini alan, Abdülmecid döneminde de yıldızlı beş köşeli (dahaönce sekiz köşeli) Türk bayrağı. Ancak bayrak deyimi Yeniçerilikle ilgiliolduğundan 1826’da yasaklanmış, bunun yerine uzun zaman “sancak” sözükullanılmıştır.

BAYRAKASKERİHeryılNevruzdakıyıhalkındangönüllügelenvegemilere dağıtılan paralı asker. Bayrak askerleri Ruz-ı Kasım’damemleketlerine dönerlerdi. Bunlara kuru tayın verilir, onlar da bunun birmiktarını satarak harçlık biriktirirlerdi. Bu yüzden bayrak askerinin görevlibulunduğu gemiler birer dükkan gibi alış verişe gelenlerle dolup taşardı.BayrakaskerialımıTanzimat’tansonrakaldırıldı.

BAYRAMALAYISaray’dakimuayederesmi(bayramlaşma)yapıldıktansonra padişahın bayram namazı kılmak için bir camiye gidişi ve dönüşü.Saraydaki bayramlaşma sabah namazından sonra yapılırdı. Bundan sonrapadişah hareme geçer, elbiselerini değiştirir, murassa eyerli atına biner,sadrâzamlabirliktevekalabalıkbir törenkadrosuilegenellikleAyasofyayada Sultanahmed Camisi’ne bayram namazı kılmaya giderdi. Dönüştesadrâzamsaraydayemekyerdi.

BEC ve NEMSE Tanzimat’a kadar Osmanlı resmi yazışmalarındaViyana’ya “Bec”, Avusturya’ya da “Nemse” denmekteydi. Tanzimat’labirlikte bu deyimler bırakıldı. Bununla birlikte Avusturya’dan özellikleViyana’dangetirilenporselenvemadenîsanateserleriileeşyaya,uzunzamanViyanaişianlamında“beckâri”denildi.

BEDEL-İ ASKERİ Tanzimat’ın getirdiği askerlik yükümlülüğündenbellikoşullarlaayrıtutulmakiçinödenmesigerekenpara.

BEDEL-İ MİSİL Bir arazinin tasarruf hakkını elde edebilmek içinbenzeri arazilerin bedeli ölçüsünde ödenen peşin para. Vakıf malı dükkân,han, hamam gibi yerlerin satış yoluyla el değiştirmesinde vakıf sandığınaödenenmeblağadadenirdi.

BEDEL-İ NAKDÎ Askerlikle ilgili düzenlemelerden sonra, MüslümanOsmanlı tebasından fiilen askerlik yapmak istemeyenlerin yerlerine bütün

masrafıkendilerincekarşılanmaküzerebiraskergöndermeleriusulü.Birsüreuygulandı. 1886’da kaldırılarak 5 bin kuruş para ödeyen herkesin, üç aylıktâlimdensonraihtiyatsınıfınaalınmasıusulügetirildi.

BEDEL-İÖŞR Arazi-iMirîye üzerine bina yapılması, ya dameyvasızağaçdikilerekkoruyetiştirilmesidurumunda,arazininöşürükarşılığındaheryıl ödenmesi gereken kira. Eskiden buna “icare-i zemin” ya da “mukataa”deniyordu.

BEDESTEN Kapalı çarşı. İş ve ticaret yaşamının yoğunlaştığı bellimerkezlerdebuadıtaşıyanişmerkezleriyapılarakesnafınmalveparavarlığıgüvenceye alınmıştı. İstanbul Kapalı Çarşısı‘nda olduğu gibi, bedestenleriniçindeayrıcadahaküçükçaptaveözelbirişkolunuilgilendirenbedestenlerdebulunurdu.(CevahirBedestenigibi.)Ayrıcaburalarda,varlıklıailelerdepovemağaza kiralayarak servetlerini en iyi şekilde korumayı amaçlarlardı.Bedestenleryangına,hırsıza,soygunakarşısonderecekorumalıyapılardı.

BED’-İ BESMELE Şeyhülislâm’ın verdiği ilk dersle şehzadenin dersebaşlaması. Bu vesileyle bir tören düzenlenir, şeyhülislâm şehzadeninomuzunu öper; sadrâzam elifba, cüz kesesi; hilâl (kitap arasına konan) vs.gönderirdi.

BEDUHZarflamektupgönderilmesiyaygınlaştıktansonra,zarfınüzerineyüzeyinbüyükbölümünükaplayacakşekildebukelime,yadabukelimeninebced hesabı karşılığı olan 2.468 sayısı yazılırdı. Buna beduh deniyordu.Ancak bu kelimenin ne anlamı ne de amacı kimse tarafındanbilinmemekteydi.

BEKİR AĞA BÖLÜĞÜ İstanbul’un Beyazıt semtindeki Bâb-ıŞeraskerî‘nin yanındaki ünlü tutukevi. Burada, II. Abdülhamid dönemiboyuncaBekirAğaadındaalaylıbirsubaymüdürlükyaptığından,bu isimletanınmıştı. Daha çok siyasi suçluların gözaltına alındığı tutukevi lI.Meşrutiyetyıllarındadaöneminikorudu.

BEKTAŞİ Osmanlı Devleti’nin kuruluşunda özellikle de YeniçeriOcağı’nın oluşumunda etkisi olan tarikat. II. Mahmud Yeniçeri Ocağı’nınkaldırılmasıilebirliktebutarikatıdayasaklamış,ancakAbdülazizdönemindeBektaşitekkelerininaçılmasınayenidenizinverilmiştir.

BELDARAN Zaptiye örgütü kurulmazdan önce, aylıklı asker olarakkarayolugeçitlerinikontrolaltındatutan,yolgüvenliğinisağlayanörgüt.

BENDE Resmi ve özel yazışmalarda kullanılması kural sayılan “kul,köle” anlamındaki söz. “Bendeniz”, “bende-i dirineleri (zincirli kulları),“bende-i çakerkemineleri” (çok değersiz köleleri), “bende-i halka begûş”(kulağıhalkalıkul)gibitakımlaryapılarakkullanılırdı.

BENDEGÂN-I ŞÂHANE Padişahın özel hizmetlerini yapan aynızamanda ona dalkavuklukta bulunan saray mensupları. Kahvecibaşı,esvapçıbaşı, berberbaşı, tütüncübaşı, seccadecibaşı ilk sırada yer alanbendegândı. Son dönemlerde Mabeyn görevlileri (başkâtip, ikinci kâtip veyaverler)debendegân-ışâhane’densayılmışlardır.Genelbiradolarakdevletmemurlarınada“görevlikullar”anlamındabendegândenirdi.

BENDERTicaret limanı.Kıyı iskelelerindenbazılarıbuadlaanılırlardı.BenderKili,BenderEreğli(Kdnz.Ereğlisi)gibi.

BERAT-I HÜMAYUN (Berat-ı Şerife) Çeşitli görevlere yapılanatamalara ilişkin hükümler. Bunlara “rüus” da denirdi. Beratların, tuğralarıçekilmiş,fakatatamabölümüboşbırakılmışolarakilgililereteslimedildiğideolurdu. Bunlara “nişan-ı hümayunla muanven beyaz ahkâm-ı şerife” denir;valiler ve vezirler, uygun gördüklerinin atamalarını bunları kullanarakyaparlardı. Vezir atamalarına ilişkin beratlara menşur denirdi. Berat’ınfermandan farkı: “Nişan-ı şerif-i âlişan-ı sâmî mekân-ı sultanî ve tuğra-yıgarra-yı cihan sitân-ı hakanî hükmü oldur ki” cümlesinin ilk satırda yeralmasıydı. Tanzimat döneminde beratları Beylikçilik Kalemi’ndeki hattatlaryazmışlardır.Nişanverütbeleriçindeayrıcaberatlaryazılırdı.

BERAT-ITERKÂNÎDevletyararınabüyükbirhizmetifaedeneverilenvetümvergilerdenmuafolduğunugösterenberat.

BERATLITERCÜMAN Yabancı elçilik ve konsolosluklarda,OsmanlıHükümeti’nden aldıkları beratla (izin belgesi) tercümanlık yapanlar.Bunlar,Osmanlıtebaasındanolmaklabirliktehertürlüvergiyükümlülüğündenmuaftutulmakta, diledikleri gibi ticaret de yapmaktaydılar. Bu nedenle nüfuzlugayrimüslimler, türlüyollardan tercümanlıkberatı alarak ticaret olanaklarınıgenişletiyorlardı. Örneğin Halep’te altı konsolos, dolayısı ile altı da beratlıtercümanbulunmasıgerekirken1.500tercümanvardı.

BERAYA “Yaratıkların cümlesi” anlamında, “beriyye” sözcüğününçoğulu.Osmanlılarda“teb’a”anlamındakullanılmıştır..

BER-MİNVAL-İ MUHARRER “Yazıldığı şekilde” anlamında, eski

belgelerde sık kullanılan bir deyim. Kimi zaman da “ber-minval-i meşruh”(açıklandığışekilde)olarakkullanılırdı.

BERRİYETÜ’Ş-ŞAM (Berr’üş-Şâm) Merkezi Şam olan SuriyeEyaleti’nin adı.Abdülmecid döneminde,Mısır’la yapılan savaşlardan sonra1840’ta çıkarılan madalya “Berriyetü’ş-Şam ve Kal’a-yı Akkâ” adınıtaşıyordu.

BERŞ-İ RAHİKİ Afyon şurubu, keten yaprağı ile yapılan uyuşturucuözelliği olan bir tür macun. 19. yy’da halk arasında çok kullanıldığındandevletçe birmukataa durumuna getirilmiş ve hazine tarafından açık artırmaileüretimivesatışıihaleedilmeyebaşlanmıştır.

BER-VEÇH-İ BÂLÂ “Yukarıda yazıldığı üzere” anlamında, eskiyazışmalardasıkçakullanılanbirdeyim.

BER-VEÇH-İİLTİZAMEMİNveNÂZIRBirvilayetinmukataalarınıiltizamyoluylaalan,dahasonrabaşkalarınaparçaparçailtizamaverenbüyükvergimüteahhidi.

BER-VEÇH-İ MAKTU Her sancaktan merkez hazineye gönderilmesigereken raiyyet rüsumlarının (asiyab, hınzır, iskele, niyabet resimleri gibi)ihaleedilerekmültezimebırakılmasıvebedelininpeşinalınması.

BER-VEÇH-İMÂLİKÂNEDevleteaitmukataanınbellibirpeşinparaödendiktensonrayaşamboyukoşulu ile tasarrufhakkınıneldeedilmesi.Buyönteme 17. yy sonunda başvuruldu.Giderek yaygınlaştırıldı. 18. yy’da isebabadanoğulageçenbirsistemdurumunagirdi.Buyüzdengüçlüâyânailelerortayaçıktı.

BER-VEÇH-İMUHASSILBirvilayetin,belirliresimlerini(vergilerini)iltizam yolu ile alan görevlinin aynı zamanda o vilayette yönetici olarakgörevlendirilmesi.19.yy ilkyarısındadenenenbusistemçokkötüsonuçlarvermiş,buyüzdenbırakılmıştır.

BER-VEÇH-İMÜLKİYETMahlûlen (sahipsiz kalarak) cânib-imirîye(devlete)geçenarsanın,kişiyesatılması.

BER-VEÇH-İ ZİR “Aşağıda olduğu, gösterildiği gibi” anlamındakullanılanbirdeyim.

BESARABYA Polonya, Güney Karadeniz, Tuna ve Boğ-dan arasındakalan bölge. 19. yy Osmanlı dış politikasında ağırlığı bulunan Besarabya,1812’deRusya’yabırakıldı.KırımSavaşı’nınardından1856ParisAntlaşmasıilegerialındı.1878’deBerlinAntlaşmasıileyenidenRusya’yabırakıldı.

BESA YAPMAK Arnavut usulü yemin etmek. II. Abdülhamid,Arnavutlar’ın bu şekilde söz vermeleri halinde kesinlikle ihanetetmeyeceklerini öğrendiğinden özel muhafız alayını bunlardan oluşturmuş,Arnavutça öğrenmiş ve onlarla besa yapmıştı. Arnavutlar bir kez de, II.Meşrutiyet öncesinde Manastır’a yakın Firzovik’de toplanarak hürriyet vemeşrutiyetiçinbesayapmışlardı.

BEŞİBİRLİKBeşOsmanlı lirası değerinde, 36 gr ve 22 ayar altın. Enbüyükparabirimiydi.Halkarasındabeşibiryerdeadıiledetanınıyordu.Dahaçok ziynet altınıydı. Sultan Reşad adına basılan beşibirlikler ve armalıbeşibirlikler gram ve ayar farkı olmamakla birlikte diğer padişahların adınıtaşıyanbenzerlerindendahamakbuldü.

BEŞİK ALAYI Yeni doğan şehzade için düzenlenen yan resmî tören.Valide Sultan ve Sadrâzam, beşik, yorgan, sırmalı örtü (puşide) göndererekşehzadeyi doğuran cariye veya ikbâli kutlarlar, ayrıca haberi ulaştıranmüjdecilerehediyeler,bahşişlerverilirdi.

BEŞİKTAŞ BAHÇESİ Eski Beşiktaş Sarayı’na ait, sırttan kıyıya dekuzayan ünlü bahçe. Buraya “hadaik-i hassa” (has bahçeler) de deniyordu.Abdülmecid,DolmabahçeSarayıiçineskisarayıvebahçeköşkleriniyıktırdı.BeşiktaşBahçesi’ninyamaçkesimlerindenancakbirbölümükaldı.

BEŞİKTAŞ MUHAFIZI Padişahların Beşiktaş semtindeki Saraylardaoturmaya başlamalarından sonra bu semtin güvenliği önem kazandı. II.Abdülhamid döneminde burada özel karakollar, semtin genel güvenliği içinde askeri bir örgüt kuruldu. Bunun komutanı Beşiktaş Muhafızı adınıtaşıyordu.

BEŞİKTAŞSAHİLSARAY-IÂLİSİDolmabahçeSarayı‘nın resmi adı.Daha önceki saray da bu adı taşıyordu. II. Mahmud Topkapı Sarayı‘nıterkettikten sonra bu eski sarayda oturdu. Yukarıdaki Bayıldım Kasrı vebirçokköşk,BeşiktaşSarayı‘nıtamamlayanbirimlerdi.Abdülmecid,1846’daeski sahil sarayını yıktırarak şimdiki Dolmabahçe Sarayı’nın yapımınıbaşlattı.1856’dabitenyenisaray,birsüreBeşiktaşSahilsarayıolarakanıldı.Dahasonrabulunduğuyerinadını(Dolmabahçe)aldı.

BEŞİK ULEMASI 18. yy’dan itibaren ilmiye rütbelerinin salt ulemasoyluların tekelindekalmasınaçalışıldı.Buamaçla,medresenin semtinibilebilmeyen müderrisler türedi. Bunların tek özelliği, babalarının veyadedelerinin ilmiye ileri gelenlerinden olmasıydı. Doğar doğmaz müderrispâyesi ile ödüllendirilirlerdi. Böylece ulema çocuklarından yeni bir ilmiyezümresioluştu.BunlaraBeşikulemasıdendiğigibimedahimdedeniyordu.

BEŞLİKDeğişikzamanlardabasılangümüşpara.EneskisiII.Süleyman(1687-91)dönemindeçıkarılmıştı.Kuruş(grosses)esasınagöreçıkarılan ilkparabuoldu.II.Mahmud,bubirimi“cihadiye”adı ileyeniledi.Buna“yenibeşlik”dedendi.1844’teAbdülmecid’-inparareformundada“çeyrek”denenvemecidiye’nin 1/4’ü olan gümüş para basıldı. Bu, uzun zaman tedavüldekaldı.

BEVVABİN-İ DERGÂH-I ÂLİ (Saray kapıcıları) Önce TopkapıSarayı‘ndavediğersultansaraylarındagörevliolupSarayınbirincikapısıileortakapısını bekleyen, nöbet vegözetim işlerini yürütenpersonel.Pişkeşçi,iskemleci, mataracı, meş’aleci, teşrifatçı denen özel hizmet dalları vardı.Başlarına zerküla veya zerrin-külah (üsküf) giyerlerdi. Sayıları 19. yy’daazaltıldı. Önemsiz bir sınıf durumuna girdi. Kimi zaman “bevvabin-i bâb-ıhümayun” da denirdi. Âmirleri “ser-bewabin-idergâh-ı âli” idi. Bu unvan,taşrabeylerininçocuklarınabirpâyeolarakdaverildi.

BEY 19. yy’ın ikinci yarısı ile 20. yy başında asker sınıfında binbaşı-miralay rütbelerinde olanlara, mülkiye sınıfında ise ûlâ ve bâlâ pâyelilere,taşradadayerelsoylularınbazılarınaverilenunvan.

BEYANNÂME Demeç. Önemli yeniliklerin ve çıkanlan yasalarıntanıtımı amacıyla ve hükümet bildirisi niteliğinde kaleme alınan, Takvim-iVakâyi’deyayınlananyazılaradeniyordu.

BEYAZ ÜZERİNE HATT-I HÜMAYUN Herhangi bir konuda,padişahın doğrudan yazdığı buyruk. II. Mahmud 1832’de Sadrâzam’ınkendisine değil Saray ofisine (Mabeyn) yazı yazması geleneğini başlatmış,sultanlık görüşünün de mabeyn başkâtibi tarafından, gelen yazıya derkenaredilmesikuralınıkoymuştur.

BEY-İBİ’L-VEFABedeligeriverildiğindesatılanmalındaeskisahibineiadesini gerektiren eski bir satış türü. 19. yy’da özellikle küçük topraksahipleriparasıkıntısıçektikçe tarlalarınıbuyöntemlevarlıklılarasatmışlar,fakat bir daha geri alabilme olanağı elde edemediklerinden yeni toprak

zenginleriortayaçıkmıştır.Birtürrehinişlemi,sayılanbuyöntemköylününyoksullaşmasındabaşlıcaetkenlerdenolmuştur.

BEY-İMİNYEZİD Artırma yöntemiyle satış. Özellikle kadıların nâibatamada başvurdukları usuldü. İstanbul’dan ayrılmak istemeyen kadı, açıkartırma ile nâiblik (kadı vekilliği) satışında bulunur, en çok artıranı yerinenâib atardı. Bu nedenle okuması yazması olmayan, yargıdan ve şeriattananlamayan kişiler bile nâib olabilirlerdi. Bu şekilde görev satışları 1908’deyasaklandı.

BEYLERBEYİ Osmanlı Devleti’nin ilk dönemlerinde eyaletyöneticilerine deniyordu. 19. yy’da sivil rütbeler arasına girmiştir. Mir-imirân’dan yüksek rütbedeki görevlilere verilen bu unvan, daha sonra “ûlâ-evveli”olarakdeğiştirilmiştir.

BEYLERBEYİSARAY-IHÜMAYUNUOsmanlı padişahlarının yazlıksarayı.1865’teyapılanveİstanbul’unAnadoluyakasındakienbüyüksarayıolan bu binada, İmparatoriçe Öjeni, Avusturya İmparatoru Fransuva Josef,Karadağ Prensi Nikola, İran Şahı Nâsireddin, Rus Başkomutanı GrandükNikolakonukedilmişlerdir.Sonolarakda II.Abdülhamid1912-1918yıllarıarasındaburadayaşamıştır.

BEYLİK Devlete ait olan. Mülkiyeti hazineyi ilgilendiren taşınır veyataşınmazmal.Örneğinbeylikahır,beylikat,beylikbina.

BEYLİKÇİ Tanzimat’tan önce Divan-ı Hümayun’da şef. Yazıcılarınâmiriydi.Reisülküttab’ınyardımcısısayılanbeylikçivekendisinebağlıyazıbürosu, Tanzimat’ta da işlevini sürdürdü. Beylikçilik kaleminde önemlisiciller tutulur,gizlikayıtlar işlenirdi.Ayrıcamenşur,beratyazmagörevidebu kalemdeki hattatlar aracılığı ile yapılırdı. Reisülküttablık HariciyeNazırlığı‘nadönüştürüldüktensonrabeylikçiSadaret’ebağlandı.Bâbıâli’ninenbüyükgörevlilerindenoldu.Bakanlarkurulukalemmüdürlüğüyaptı.

BEYLİKGEZMEK Saraylı hanımların kır gezintisi. İlkbahar gelince,Kâğıthane, Göksu gibi gezinti yerlerine saraydaki bütün hanımların vecariyelerinbellibirnöbeteuyarakgitmeleriveeğlenmelerigelenekti.Cumagünü öğleden sonra yapılan bu gezilere çok süslü feraceler kuşanılarakarabalarla gidilirdi. Sultan arabalarını, haremağalarının ve hizmetlilerinbindiği diğer arabalar izlerdi. Gidilen yerlerde, Kâğıthane, Bahariye,Çağlayankasırlarındadinlenilipmeyveyenilir,bahşişlerdağıtılırdı.

BEYOĞLU (Pera) 19. yy’daki Batılılaşmaya koşut biçimde gelişmegösterenvedahaçokyabancılarlaonlaraayakuyduranyerliRumlarıniskânettiği semt. 20. yy başında ise bu semt, İstanbul’un göbeğinde yabancı birşehirhavasıvermesiiletanınmışveeleştirilmişti.II.Abdülhamiddönemindeayrıbirsancaksayılmışveburayabirmutasarrıfatanmıştı.

BEYTÜ’L-LÂHİM Kudüs’te, Karneme Kilisesi’nin bulunduğu semt.Hıristiyanlarcakutsaldı.19.yyboyuncaKutsalYerlerSorunuaçısındanönemtaşımıştır.

BEYTÜLMAL Hazine. Devlete ait mal ve para hazinesi. Tüm İslâmdevletleri gibi Osmanlı İmparatorluğu’nda da bu terim kullanıldı. AncakTanzimat’tansonragenelanlamıdışındakullanıldı:Vârisibilinmeyenölülerinmalveparavarlıklarınıntoplandığısandıkveidareanlamınıkazandı.Bununiçin İstanbul’da bir Beytülmal Müdürlüğü, taşrada ise mal sandıklarıoluşturuldu. Beş yıl zarfında vârisi çıkmayanmallar devlet hâzinesine iradyazıldı. 1908’de Beytülmal Müdürlüğü kaldırılarak bu görevmalmüdürlüklerinebırakıldı.

BEZMİÂLEM GUREBÂ-YI MÜSLİMİN HASTANESİ BezmiâlemValideSultan’ın (Abdülmecid’inannesi),1843’te tesisettiği“hastane”adınıtaşıyan ilk sağlık kurumu. Bundan önce sağlık kurumlarına, darü’ş-şifa,şifahane, bimarhane deniyordu. Valide Sultan, İstanbul’da yaptırdığı(Şehremini’de)buhastaneiçinçokzenginbirdevakıfoluşturdu.Bubelgeyegöre sağlık hizmetleri “gureba-yı Müslimin’e (kimsesiz ve yoksulMûslümanlara) yönelikti. Kurumun adı “Valide SultanHastanesi”, “GurebaHastanesi”olarakdaanıldı.

BİATRESMİ (Cülusvebiat töreni)Tahtaoturanyenipadişaha İslâmkuralları gereği halk adına bağlılık sunma işlemi. Bu tören Topkapı SarayıBâbü’s-sâdesi önünde yapılırdı. (V. Murad’ınki Harbiye Nezareti’ndeyapılmıştır.)Tahtaoturanpadişahınçevresindevekarşısındaprotokolgereği,devlet, ordu, ilmiye ileri gelenleri yerlerini alırlardı. İlkinŞeyhülislâmveyaNaki-büleşrafduaeder,bundansonragenelbiatbaşlardı.Biatiçin“uğurlubirgünvesaat”seçilmesigelenekti.SadrâzamveŞeyhülislâmiseHırka-iSaadetDairesindePadişahabiatederlerdi.

BİLÂD-IAŞEREPÂYESİMahreçmevaliliğiaşamasınayükselenfakatgörevverilmeyenkadılaramahsusunvan.

BİLÂD-I ERBAA MEVALİSİ Mevali denen eyalet kadılarından bir

derece daha yüksek kadılar. Edirne, Bursa, Kahire ve Şam kadıları bugruptaydı. Daha sonraları Filibe kadılığı da katılarak beşine birden “bilâd-ıhamsemevalisi”(beşşehirkadıları)denildi.

BİLÂD-I SELÂSE Dersaadet denen İstanbul’un yakın çevresindeki üçayrıkadılık:BunlarEyüb,GalataveÜsküdar’dı.AyrıcaOsmanlıDevleti’nebaşkentliketmişBursa,Edirneveİstanbul’uanlatmakiçindekullanılırdı.

BİLÂTEFRIK-ICİNSÜMEZHEB Din ve ırk ayırımı gözetmemek.TanzimatFermanı’ndageçenbudeyim,“Osmanlımilleti” içinbulunmuşilktanımlamaolarakdikkatiçeker.

Bİ’L-İRS VE’L-İSTİHKAK Osmanlı Saltanatı veraset hukukunda birdeyim. Saltanatın kalıtım ve aile hukuku ile intikal ettiğini ve tahta oturmahakkınıverdiğini ifadeedenbucümle,cülushatt-ıhümayunlarındamutlakayer alırdı. I.Ahmed’edekuygulananAmud-ıNesebhukukununyerini alanbuusulgereği,Osmanlı tahtınaoturmakiçinbusoydanpadişahoğluolmakgerekiyordu.Ancak,padişahbabadanhemensonratahtaoturmakşartdeğildi.Abdûlmecid ve Abdülaziz, 250 yıllık bu geleneği, kendi oğulları içindeğiştirme ve Fatih Kanunnamesi’ne dönülerek amud-ı nesebi’yi uygulamagirişiminde bulundularsa da başaramadılar. “Bi’l-irs ve’l-istihkak” deyimi,cülusHatt-ıhümayunlarındamutlakageçerdi.

BİNÂMedreselerinilksınıflarındaokutulanArapçagramerdersininadı.Budersten başarılı olamayanlar üst sınıflara geçemezlerdi.Bunedenle halkarasında “benim oğlum Binâ okur, döner döner yine okur!” tekerlemesiünlüydü.

BİNAEMİNİ Kamu binalarının yapımını gerçekleştiren resmi görevli.Mimarbaşılık kaldırıldıktan sonra önemi ve işi artan bina eminleri, selâtincamilerin, sarayların, köprülerin, hastane ve okulların tüm proje ve yapımçalışmalarından sorumluydu. Yapılan işin bir defterini baş muhasebe’yeteslimederdi.

BİNİŞOsmanlıulemâsınınveözellikledeilmipâyelerinenyükseklerineulaşanların giydiği geniş biçimli cübbe.Bunun daha da bol ve kolları uzunolanınaise“ferace”deniyordu.

BİNİŞ Padişahın saraydan ayrılıp gezi ya da ziyaret amacı ile bir yeregitmesi. Biniş-i Hümayun da denirdi. Genellikle atla yapılan binişler sondönemde araba ile yapılmıştır. II. Abdülhamid döneminde ise bu gelenek

terkedilmişti.Geziamaçlıbinişler,belliyerlereyapıldığındanburalarda“binişköşkü” denen küçük dinlenme yerleri bulunurdu. Örneğin Baltalimam’nda,Davutpaşa’daböyleköşklervardı.

BİRİNCİFERİKLİK 1905’te ferik (korgeneral) üstü,müşir altı olarakkonulanbirrütbe.Orgeneraleşidiydi.

BÎRUNSaraydışıyönetimörgütü.SarayınHaremveEnderunkadrolarıdışında kalan, başta sadrâzam tüm görevlileri kapsardı. En dar anlamıylabîrun ricâli denen, bîrun ağalarını, rikap ağalarını, şikâr ağalarını, muhafızkadrolarını kapsardı. Geniş anlamıyla ise başta Divan-ı Hümayun olmaküzereilmiye,ümera,emin,sınıfındanolanlarıifadeederdi.Tanzimat,getirdiğiyeni yönetim formülleriyle bu klasik enderun-bîrun ikilemesine de farklıboyutlarvekavramlarkazandırdı.

BÎZEBAN(dilsiz)Resmîvegizligörüşmelersırasındaayakhizmetleriniyapandilsizuşak.Saray’daveBâbıâli’de,OsmanlıDevleti’ninyıkılışınadekbîzebanlar istihdam edilmiş, örneğin Meclis-i Has denen karar organındahizmetleribunlaryapagelmişlerdi.

BOĞÇA-BAHA Terfi ederek İstanbul dışına atananmülkiye ve ilmiyemensuplarının, başkent ileri gelenlerine gönderdikleri hediye. Tanzimat’lakaldırılmıştır.

BOSTANCILAR Saray bostanlarına bakan, disiplin ve cezalandırmaişleriyle uğraşan, padişahın koruma görevini yürütenler. En yüksek âmiriBostancıbaşı’ydı. Başlarına “bostancı baratası” denen devirme külahıgiyerlerdi. Yeniçeri Ocağı’nın kapatılması ile bu sınıfın varlığına da sonverildi.

BUCAK Osmanlı saraylarında şehzadelere tahsis edilen küçük daire.Şehzâdegândâiresi.

BUĞ GEMİSİ 1828’den itibaren alınmaya başlayan buharlı gemilereverilenad.

BULAK Kahire’de bir semtin adı. Kavalalı Mehmed Ali Paşa’nın1822’de burada tesis ettiği matbaa, Osmanlı kültürüne önemli hizmetlerdebulunmuştur. İstanbul’daki Matbaa-i Âmire ile yarışan Bulak Matbaası,özellikletemelkaynakeserleriyayımlamasıiletanınmıştır.

BULGAREKSARHHANESİ1848’deBulgarPapazeviadıile,1860’dada Rum Patrikhanesi’nden bağımsız Bulgar Kilisesi olarak kurulan dinîmerkez. Bu kilisenin başında bulunan din adamına, Patrik anlamında“Eksarh”deniyordu.

BULGAR KAPI KETHÜDASI Bulgaristan Prensliği’nin, OsmanlıDevleti’ne bağlı bir “emaret” (bağlı beylik) sayılması nedeniyle İstanbul’daelçi bulundurması mümkün değildi. Bu yüzden dış işlerini temsilen buunvandabirgörevlisivardı. II.Meşrutiyetin ilanındansonra,elçilereverilenbir şölene sözü edilen kapı kethüdasının elçi olmadığı için çağrılmamasıgergin bir durum ortaya çıkarttı. Bundan sonra gelişen olaylar “BüyükBulgaristan”ülküsünehizmetedenlerinhareketegeçmesinihızlandırdı.

BUYRULDU Sadrâzam, Kaptan Paşa, vali gibi yüksek görevlilerin işkonusundaçıkardıklarıemirler.Ayrıca,aşağıdangelenyazılarüzerinekonanemir cümleleri de birer buyruldu sayılırdı. Bunlardan Sadrâzam’ınkine“buyruldu-yu sâmi” denir ve ötekilerden ayrılırdı. Bâbıâli’de işlerinyoğunlaştığısondönemlerde,Sadrâzamlarbizzatincelediklerikarar,atamavebuyruklarınaltınakısabirtalimatyazaraközelmühürleriyletasdikederlerdi.“Ber-mucib-ibuyruldu”,gereğininyapılmasıkesinleşirdi.

BÜRÜMCÜK/BÜRÜNCÜK Ham ve hâlis ipekten el tezgâhlarındadokunan ince kumaş. Bundan gömlek, entâri, hatta zengin evlerinde yatakörtüsüyapılırdı.

BÜYÜK ÇIKMA Padişah değişikliğinde saray kadrolarında yapılandeğişiklikler.Eskipadişahınözelhizmetindebulunanlarçeşitlidışhizmetleredağıtılır,bunlarınyeriniyenipadişahınseçtiğikimseleralırdı.

BÜYÜKRUZNAMÇE Bâb-ıDefteri’de,Hazine-iÂmire’ye ait kalem.Burada, hazine gelirlerinin başlıcaları olan mukataa, mevkufat, cizyegelirlerinin hesapları tutulur, saray görevlilerinin bir bölümüne aylıklarıburadan ödenirdi. Hazineye giren çıkan paranın, kürk, kumaş, evâninin dekayıtlarıyineburadabulunurdu.

BÜYÜK TEZKİRECİ Bâbıâli’nin önemli görevlilerinden. Sadrâzambaşkanlığındaki toplantılarda,kararları,dilekçeleriokur,KüçükTezkireci ilebirlikte orada alınan kararları yazarlardı. Sah çekmek, harç almak gibiyetkileridevardı.

CÂBİ Tanzimat’a kadar, daha çok cizye ve evkaf gelirlerini toplayangörevli.Dahasonratahsildardeyimiyerleşmiştir.

CADDE Şehirlerarası büyük karayolu. Bu yollar başlangıç noktasıİstanbulolmaküzerevardıklarısonönemlimerkezegöreadalırlardı.BağdatCaddesi, Erzurum Caddesi gibi. Batıya giden büyük ana yola da BelgradCaddesi denmekteydi. 18 yy’ın ikinci yarısında ilkin Beyoğlu’daki kent içiyola “Cadde-iKebir”/BeyoğluCaddesi (Cumhuriyet’ten sonra istiklâlCad.)denilmiş,dahasonraşehiriçigenişyollarbuadıalmıştır.

CÂİZE Yasal rüşvet. III. Selim o güne dek belli ölçüleri olmayan, enküçük memurluktan vezirliğe kadar görevlerin alınmasında biricik kuralsayılanbuyolubirdüzenesokmayaçalıştı.Bunagörevezirlikveyamansıpverilecekler, belirli miktarlarda parayı yine belirli kişi ve yerlereödeyeceklerdi. Bununla birlikte, câize ubudiyyet, bohça-baha, gibi adlarlarüşvetalınmasıTanzimat’adeksürdü.Fermanharcı,evamirharcı, tebşiriye,kudumiyye, hediye-baha gibi çok değişik adlar altında sızdırılan ve tümünebirden“cevaiz”(caizeler)denenbukötüalışkanlıkTanzimat’takaldırılmayaçalışıldı.Bundansonrayasalolmayangizlirüşvetalışverişibaşladı.

CÂLİS-İTAHTOLMAKSaltanatsırasıgelerektahtaoturmak.

CAMLI KÖŞK Üstü ve yanları camlarla örtülü, soğuk ve rüzgârlıhavalardabahçedeoturmayaelverişliözeloda.

CÂNİP-İ EŞREF-İ DEVLET-İ ALİYYE Yabancı ülkelerle yapılanyazışmalarda Osmanlı Devleti anlamında kullanılan ve “yüce-onurlu devlettarafından”demekolansöz.

CÂNİB-İ MİRÎ Devlet ve devlet hazinesi. Vergi alacakları ile ilgiliolarakkullanılırdı.

CAR Kadınların sokak örtüsü. Bir çeşit çarşaf. Eskiden Türk toplumyaşamındabilinmeyencar,Arabistan’lailişkilerinarttığıTanzimatdönemindeTürkiye’yegirdi.BaşlangıçtaBağdadcarımodaoldu.Bu,eskikadınkıyafetiyaşmakveferaceninyerinialmayabaşladı.Bursadokumatezgahlarındacaryapımınageçildi.Zenginveyoksultabakalaragörefarklıkalitedevekullanımbiçiminde carlar yapıldı. Bütün vücudu bol bir biçimde örten carıntamamlayıcısı ise peçe oldu. Fakat İstanbul yaşamında car birtakım formdeğişikliklerine uğrayarak vücudun hatlarını dışarıya yansıtacak bir biçimedönüştü.BunakarşılıkAnadolu’darenkvebiçimcebozuldu.Kabasiyahbir

görünümaldı.Buna“çarşaf”deniyordu.

CÂRİYE Tutsak edilen ve üzerinde sahibinin mutlak tasarruf hakkıbulunankadın.Hukukaçısındancansızeşyadanfarksızsayılancariye,alınıpsatılır, her türlü hizmette kullanılırdı. Bunların en seçkin, güzel veyeteneklileri türlü vesilelerle Osmanlı Sarayı’na girer, burada belli bireğitimden sonra Padişah’ın özel hizmetine bakan kadroya geçerdi. Bunlararasından,güzelliği ile ilgiçekenlergözdeolur,padişahtançocukdoğurursaikbâl ve haseki adını alırdı 19. yy başından itibaren köleliği kaldırmayayönelik çabalara karşın insan ticareti ve cariye alış verişi önlenemedi.Osmanlı saray ve konakları için son dönemde daha çok Çerkez ve Gürcücâriyelerteminedildi.Câriyelere“halayık”dadenirdi.

CÂRİYELER DAİRESİ Sarayda ve konaklarda, kimi zaman sayılarıyüzlerle ifade edilen köle-kızlar için ayrılan bölüm. Câriyeler özelyaşamlarını burada, nakış, dikiş, oyun, çalgı gibi meşguliyetlerle geçirirler,dersalırlar,koğuşdüzenindeyatıpkalkarlar,mutfaktangelenyemeğiburadayerlerdi. (Örneğin, tahttan indirilen Abdülaziz’in câriyeler dairesinde1200’den fazla kızın bulunduğu görülmüş, bunların Fer’iye Sarayı’nayerleştirilmeleribirsorunolmuştu.)

CÂRİYELİK Evlenme dışında, erkeğin bir veya birkaç köle-kadınlailişkisineizinvereneskitoplumkuralı.Odalık,müstefrişe(yatağaalınan)dedenen tutsak kadınların nikâh altına alınabilmesi için önce özgürlüklerininverilmesigerekliydi.

CEBBARE Kelime anlamı “dev”dir. Anadolu halkına zulmeden, biryandan da rüşvet ve iltimasla devlet adamlarına dayanan nüfuzlulara“cebbareden” veya “cebbare zümresinden” deniyordu. Tanzimat’la birliktebunlarıneskisigibifiilikötülüklerdebulunmalarıbirölçüdeönlenmişsedebukez,murabahacılık,çiftlikağalığıyadameşruyollardanbelediyereisi,nahiyemüdürü vs. olmak suretiyle bir süre daha halk üzerindeki baskılarınısürdürmüşlerdir.

CEBECİ (Ocağı) Yeniçeri Ocağı ile birlikte kaldırılan bir asker sınıfı.Bunlar, ordu için zırh, ok, yay, tüfenk, kılıç yaparlardı. Yeniçeri Ocağı’nabenzeyenbirörgütlerivardı.

CEBEHÂNEOrduyamahsusher türlüharpâletlerininbulunduğudepo.AyaİriniKilisesiuzunbirsürebuamaçlakullanılmıştı.

CEBEL-İ BEREKET Çukurova-Maraş arasındaki dağlık bölge.Gâvurdağı’nınyönetimalanıolarakadıdır.1865’lerdeburalardayoğunıslâhatçalışmaları yapılmıştı. Ayaklanmacıların çoklukla bulunduğu, özellikle deKozanoğulları‘nın bağımsızlık derecesinde hüküm sürdükleri yerlerdi. Sondönemlerde,AdanaVilâyeti’nebağlı,merkeziOsmaniyeolanlivadabuadıtaşıyordu.

CEBEL-İLÜBNANLübnanVilayetiiçindeyarıözerkbirsancak.Birçoktopluluğunvedinin iç içe olduğuburada anlaşmazlıklar hiçbir zaman eksikolmazdı. Sık sık çatışmalar çıkardı. Bunu önlemek ve devletlerinmüdahalesine fırsat bırakmamak içinCebel-iLübnan’a beş yıl süre ile özelbirmutasarrıfatanırdı.

CEBHARÇLIĞIMısır eyaletinden Padişah’a gelen hazine.Mısır yarıbağımsızolduktansonradabuparagönderilmiştir.

CEB-İ HÜMAYUN (Hazine-i Hassa) Osmanlı padişahlarının özelödeneği. Bu ödenek sürekli ve düzenli gelirlerle, miktarı öncedenkestirilemeyen ek gelirlerden oluşurdu. Ceb-i Hümayun, eski iç hâzineninyerinialmıştı.Daimîgelirlerşunlardı:Mısır’danyılda600binaltın,PadişahHasları’nın yıllık gelirleri, saraya ait bostanların gelirleri, Erdel, Eflak,Boğdanbeyliklerinintevcihinedeniylegelencâizeler.Müsadere,ganimetvb.gibiyollardandaöncedenbilinmeyengelirler.Bunlar,padişahınşahsiparası(cebi)sayılır,dilediğigibiharcardı.BudüzenVahideddin’edeksürdü.

CEB-İHÜMAYUNDAİRESİ19.yy’ınikinciyarısındaMabeyn’ebağlıözel harcama bürosu. Bu büro, padişahın buyruğu ile hazine-i hassadanaktarılan paranın harcama işlemlerine bakardı. II. Abdülhamid, kendisi içinher ay 9.000 altın harçlık öngörmüştü. Bu miktar özel daireye gelir veMabeyn Başkâtibi tarafından doğrudan Padişah’a sunulurdu. Daha sonrasultanınbuyruğuilebuparadanbirtakımatiyyeler,özelmaaşlarverilirdi.Budairede, Kâtip, Hademe-i Hassa ve Muzıka-yı Hümayun Feriki, Hazine-iHümayunKethüdası,Istabl-ıÂmireMüdürügibigörevlilervardı.

CEDİO ALTINI I. Mustafa döneminden başlayarak çıkarılan altınparalarınbazıları.Cedidaltını,cedideşrefi,cedidİslâmbol,cedidRumî,cedidzencirikli, cedid zencirli, cedid zer-imahbubbaşlıcalarıdır.Bu tür altınlarınsonuncusu II. Mahmud döneminde çıkarılmıştı. Bütün bu paralar, aşınmamiktarlarıdüşüldüktensonraherdönemdekullanılmıştı.

CELEB TAİFESİ İstanbul’un et gereksinmesini karşılayan ve canlı

hayvan getirip pazarlayan toptancılar. Bunların ortak hareketleri İstanbul etpiyasasınıaltüsteder,hükümetçebirtakımönlemleralınmayaçalışılırdı.

CELLATİdamhükümleriniinfazedenresmîgörevli.Osmanlısarayındave eyalet valilerinin dairelerinde cellatlar vardı. Osmanlı sarayında görevlison cellat, II. Mahmud dönemindedir. Öldürme eyleminden nefret edenAbdülmecid’le sarayda cellat bulundurulmasına son verilmiş, bundan sonrayargımercilerininverdiğiidamhükümleri,ücretkarşılığıyaptırılmıştır.

CEMAATOsmanlıDevletiiçinde,kendilerinetanınanhaklarıkullanarakbirer toplulukoluşturanzümreler.Dahaeskiden,sarayörgütü,orduveesnafarasındadabirçokcemaatvarkenTanzimat’labirliktecemaatoluşturmahakkıyalnızca, meşruluğu devletçe tanınan din ve mezheplere verilmiştir. Bucemaatler, medeni işlemlerinde ve genel yükümlülüklerinde özel birtakımayrıcalıklaradasahiptirler.

CEMAZİYELÂHİR/CEMAZİYELEVVEL Hicrî ayların altıncısı vebeşincisi. Osmanlı kadınları arasında bu aylara “küçük tövbe” ve “büyüktövbe”denirdi.

CEMİYETKazançdışındabiramacayönelikkuruluş.Butürbiramaçlabir araya gelen kişilerin oluşturduğu örgütlü topluluk. Osmanlılarda ilkcemiyetler19.yy’ınikinciyarısındanitibarenkurulmayabaşlandı.

CEMİYET19.yy’ın ikinciyarısında,küçükyargıkurullarınave ihtisasmahkemelerine deniyordu. (Örneğin, Bâb-ı Zabtiye Tefrik Cemiyeti,Cemiyet-iSulhiyye.)

CEMİYET-İBELEDİYE 1877’de çıkarılan Belediyeler yasasına göre,tüm taşra belediyeleri öngörülen Belediye meclisi üyeleri ile, vilayet veyaLiva idaremeclisi üyelerininortak toplantısı.Yılda iki kez (nisanvekasımaylarında)toplanır,bütçeyionaylarvekabulederdi.

CEMİYET-İ MAHSUSA Özel komisyon. 1876 Anayasası’nıhazırlamıştır. Server Bey in başkanlığındaki bu komisyon, Said Paşa’nınTürkçeyeçevirdiğiFransızAnayasasıileMidhatPaşa’nınKanun-ıCedidadlıanayasa tasarısını inceleyerek ilk Kanun-ı Esasî’yi ortaya koydu. Değişikalanlardauzman28kişidenoluşmaktaydı.

CEMİYET-İRÜSUMİYE Resim ve vergi komisyonu. II. Abdülhamiddöneminde kurulmuş ve birtakım kişilere burada görev verilerek maaş

bağlanmıştı.

CEMİYET-İ TEDRİSİYE-İ İSLÂMİYE “İslâm kurallarını öğretmederneği”1865’teaçılanhalkokulu.Amacı,Kapalıçarşı’davediğeryerlerdeçıraklık eden, okumayazması olmayan yoksul çocuklara, iş saatleri dışındatemelbilgilervedinkültürüvermekti.

•Darüşşafaka

CENAB Ululama deyimidir. Özellikle padişahla ilgili hitaplardakullanılırdı. Hazret’le aynı anlamı vermekteydi. “Cenab-ı saadet-meab”,“cenab-ıpadişahî”,“cenab-ıkitistanî’’gibi.Ayrıcakimiyazışmalardagörülen“cenab-ı nezaret penahi” benzeri deyimler, bugünkü anlamda “sayın bakanveyabakanlıkyetkilisi”anlamınagelmekteydi.

CENERAL-İORDU-YİHÜMAYUNOrdukomutanı.1845’te,sivildenordukomutanlığınaatananlarınkullandığıgörevadıdır.Örneğin,KeçecizâdeFuad Efendi (Paşa), Yanya ve Narda’daki birliklere bu unvanla komutaetmişti.

CENNETMEKÂN Ölen padişahlar anılırken kullanılan “yeri cennetolsun” anlamında bir söz. Daha uzun olarak “cennetmekân, firdevs-âşiyan”(cennettekiyeriFirdevssuyununkıyısıolan)dadenirdi.

CERİDE İşlem defterlerine verilen ad. Ceride-I nüfus; Nüfus kütüğüdemekti.CeridekarşılığıolarakMaliye’dede“ruzname”deyimikullanılırdı.

CERİDE-İ DEVLET Resmî bülten. Mülazimlik alan kadı adaylarınınTakvim-iVakâyi’deyayınlananatamasırasılistelerinedenirdi.

CERİDE-İ YEVMİYE Tanzimat döneminde çıkmaya başlayangazetelere ceride dendi. Bunlardan her gün yayınlananlara ise “günlükgazete”anlamındabuadverilirdi.

CERİDENÂZIRIMaliye Nezaretl’nde bir süre, gelir ve gider işleriniyapandaireninamirineverilenad.DahaöncekiCerideMuhasebeciliği’ninbirdevamıolanCerideNâzırlığı,1840’da“VaridatMuhasebeciliği”nedönüştü.

CERİME Yasal cezası para olmadığı halde, suçludan ya da suçlusayılandanzorlaalınanpara.Halkarasındabuna“cereme”denilmiştir.

CERRAH-CERRAH BAŞI Yaralan sağaltan, ameliyat yöntemlerini

bilen hekim. Bu unvan 1908’e dek resmen kullanıldı. Daha sonra operatördenilmeyebaşlandı.Bunlarıncemiyetbaşkanıolancerrahbaşıaynızamandasarayda görevliydi. Şehzadelerin sünnetini yapar, haremağalarınınhadımlıklarını muayene eder, ayrıca “müslim-i nev” denen, Müslümanlığıkabul ederek devlet hizmetlerine atanan yabancıları özel bir törenle sünnetederdi.

CERRAHHÂNE-İ ÂMİRE 1832’de Hekimbaşı Mustafa BehçetEfendi’ningirişimiileaçılanvecerrah(operatör)yetiştirmeyiamaçlayanBatıusulünde ilk tıp kurumu. 1838’de Tıbhane ile birleştirilmiş, böylece tıpöğrenimi görenlerin üç yılda cerrahlık sınıflarını okumaları ve tabib-cerrahçıkmalarıöngörülmüştü.

CERRE ÇIKMAK Medreselerin tatile girdiği Receb, Şaban Ramazanaylarında,buralardaokuyan talebelerinKur’anokumak,vaaz etmek,namazkıldırmak gibi dinî hizmetleri yapmak üzere memleketin her tarafınadağılmaları.Buhizmetlerininkarşılığındapara,erzaktoplarlar,bununlaertesiyıl okumaolanağı elde ederlerdi.Cer işini bir soygunculuk sayangörüşlerekarşılık, bunun yetişen gençlerin halkla ilişki kurmaları bakımından çokfaydalıolduğunusavunanlardavardı.

CEVABNÂME-İ HÜMAYUN Yabancı Devlet başkanlarından gelenmektuplaraPadişahağzındanyazılancevap.

CEVÂİZ-İİSTİHDAMHerhanginedenlegörevindenuzaklaştırılmışyada kadro dışı kalmış bulunan memurun görevine dönebilmesi için almasıgerekligörevlendirme izni.Bu izinbelgesini alanınmazuliyetmaaşıkesilir,kendisineyenigöreviylebirliktememuriyetmaaşıbağlanırdı.

CEVÂİZ-İ VEZARET Vezirlik tevcih edilen kişinin Sadrâzam’a veBâbıâli ileri gelenlerine belirli miktarlarda ödemesi gereken yasal rüşvet.Vezirolankişitaşradaisebuparalarınbirbölümünüvezaretmüjdesinigetirenmübaşire öder, geriye kalanını da taksit taksit gönderirdi. Para karşılığıvezirliksatışıhalinegetirilenbuusul,Tanzimat’labirliktekaldırıldı.

CEZAİR-İBAHR-İSEFİD19.yy’ınikinciyarısınakadar“KaptanPaşaEyaleti”dedenen,Rodos,İstanköy,Sisam,Sakız,Midilli,LimniveBozcaadasancaklarını kapsayan eyalet. 1867’deki yeni mülki düzenlemede, merkeziKal’a-i Sultaniye (Çanakkale) olmuş, 1876’da eyalet merkezi Sakız’a dahasonradaRodos’anakledilmiştir.1878’deKıbrıs’ınişgaliylebaşlayanbirdizikayıptansonra,BalkanHarbisonundabueyaletdeyitirilmiştir.

CEZAİR-İ SEB’A-YI BAHR-İ SEFİD “Yediadalar” veya“Heptanesos”. Korfu, Peksos, Lefke, İthake, Kefalonya, Zanta, Ktyheraadaları ile öteki birçok küçük adayı kapsayan takımadalar. Burada 19. yybaşındaOsmanlıDevleti’ndenkoparakbağımsızbircumhuriyetkurulmuş,birsüresonradaİngilizişgalineuğramıştır.İstanköy(Kerme)Körfezidoğusundakalanıssızadacıklarada“Cezair-iSeb’a”denirdi.

CEZA KANUNNÂME-İ HÜMÂYUNU İlki 1840’da çıkarılan,1850,1854,1858 ve 1877’de değişikliklere uğrayan, Fransız Ceza Yasasıörnek alınarak hazırlanmış ilk ceza yasası. 1908’den sonra bir kez dahadeğiştirilmiştir.

CEZAYİR-İ GARB OCAĞI Cezayir’deki denizci askerlerin ocağınaverilen ad. Yöneticilerine “Dayı” denirdi. Dayı aynı zamanda Cezayir’i deyönetirdi. Fakat bölgeninOsmanlıDevleti ile ilişkisi 19. yy başında hemenhemenkalmamıştı. 1830’daFransızlar bubölgeyi işgale başladılar. 1847’deiseCezayir’inOsmanlıDevletiilehiçbirilişiğikalmadı.

CEZAYİR KOYUNU Müslüman Arnavutların domuza verdikleri ad.Dolayısıyladomuzetiyemektebirsakıncagörmezlerdi.

CHESTERPROJESİ“Ottoman-AmericanDevelopmentCompany”adlıOsmanlı-Amerikan ortaklığı aracılığı ile Doğu Anadolu’da 5.000 km.’likdemiryolu yapımını öngören tasarıydı. 1911 ’de Meclis-i Mebusan’dagörüşüldüvereddedildi.(AynıtasarıyıTBMM9Nisan1923’tekabuletti.)

CİBAL-İMÜBAHAHerkesinyararlanmasınaaçıkdevletormanları.

CİBAYETBüyükSultanvakıflarınaaitgelirlerin,yöreleregörekısımlaraayrılarak toplanması işi. Bu toplama işini yapanlar, vakıf kurucusununsoyundangelmeyadamütevellitarafındanseçilenkişilerolur,bunlara“câbi”“cibayethatibi”gibiadlarverilirdi.

CİHADKur’an’dakianlamıçabagöstermek,fikiryaymak,cehdetmektir.İslâmdevletlerinde,Müslümanlığıyaymakveyerleştirmekiçinyapılankutsalsavaşlara denilmiştir. Bu anlamda, Osmanlı Devleti’nin Batı’ya yöneliksavaşlarınınhepsibirercihad’dır.NitekimI.DünyaSavaşıbaşındabir fetvayayınlanmış ve “cihad-ı ekber” (en büyük cihad) ilan edilmiştir. Bununanlamı, yediden yetmişe tüm Müslümanların bir komuta altında toplanıpdüşmanakarşısavaşakoşmasıdır.

CİHADİYYE II. Mahmud’un 1811’de bastırdığı, savaş masraflarınıkarşılamaya yönelik gümüş para. 22.6 gram (8 dirhem) ağırlığında, 730ayarındaydı.

CİHATİDARESİEvkafNezaretibünyesinde,vakıfcamilerin imamlık,müezzinlik,hatiplikgibigörevlerineatamalaryapanbirim.

CİHETVakıfmaaşı,ilmiyesınıfındankimselerekimivakıflardanverilenaylık.Buna“vazife”dedenirdi.

CİSR-İ ATİK Eski köprü. Haliç üzerine kurulan ve o zamanki adıTersaneKöprüsüolanilkköprü.1845’teBezmiâlemValideSultantarafındanyaptırılmıştı. Sonraki yıllarda birkaç defa yenilendi. (Şimdiki AtatürkKöprûsü-UnkapanıKöprüsü.)

CİSR-İ CEDİD Yeni köprü. Eminönü’nü Karaköy’e bağlayan Haliçköprüsü. 1863’te, III. Napoleon’un İstanbul’a gelmesinden önce Abdülaziztarafındanyaptırıldı.Dahasonrayenilendi.1912’deAlmanMannFirması‘ncayenibaştaninşaedildi.(ŞimdikiGalataKöprüsü.)

CİZYE (Fr. capitation) Baş vergisi. Osmanlı ülkelerinde yaşayangayrimüslimlerinödemekleyükümlüolduğuvergi.Dinadamlarıkadınlarveçocuklarcizyeyükümlüsüdeğillerdi.Cizye,yükümlünündurumunagöreâlâ-evsat-edna(çok-orta-az)olmaküzere48,24veya12dirhemgümüşhesabıilealınırdı. Bu vergi 1856 Islahat Fermanı’ndan sonra şeklen kaldırılmaklabirlikte“bedel-iaskerî”denenvergialınmayadevamedildi.(1908’densonragayrimüslimlerin askerlik yapmaları kabul edildiğinden bedel-i askerikaldırıldı.)

CUMASELÂMLIĞI Padişahın her cuma günü, cuma namazı kılmayagitmesitöreni.Cumaalayıdadenenbugösterişlitörene,padişahınmaiyyetinioluşturan çavuşlar, peykler, hademe-i hassavb. katılır, devlet ileri gelenleri,elçiler, haremve hanedanhalkı ile ahali alayın güzergâhında veya namazınkılınacağı caminin çevresinde yer alırdı. Padişah, camideki özel bölümde(mahfel-i hümayun) namaz kılardı. Bu gelenek 1924’e dek aksamasızsürdürüldü. Önceki padişahlar Cuma selamlığına atla çıktıkları halde II.Abdûlhamid’denitibarendörtatlısaltanatarabalarıkullanıldı.

CUMATATİLİDahaeskidenböylebirtatilyoktu.Ancakcumanamazıvaktindekısabirtatilyapılırdı.Ayrıcaresmîdairelerleokullarçarşambagünükapalı olurdu. Bir ara perşembe günü tatil sayıldı. 1826’dan sonra da,

gayrimüslimlerin haftanın bir gününü ibadet amacıyla tatile ayırdıklarıdikkatealınarakcumatatilibaşlatıldı.Medreselerdeiseeskigelenekkorunduvehaftanınikigünü(salıvecuma)paydossürdürüldü.Tanzimat’tansonraiseresmî daireler ve okullar için perşembe günü öğleden sonra başlatılan tatil,cumartesisabahınadekuzatıldı.

CURNAL(Journal)Devletadınayadadevletingizlibirörgütünebağlıolarak çalışan kişilerin, günlük olay ve gelişmelere ilişkin hazırlayıpsundukları raporlar. II. Abdülhamid, hafiye örgütü kurarak muhalifleriizletmişbudönemdesarayacurnalvermebirhastalıkhalinialmıştı.

CÜBBE İlmiye giysisi. Biniş altına giyilen dar biçimli bir giysiydi.Entaridenkısavekollarıuzuncaolanına iseabdestlikdenirdi.Daha sonrakidönemlerde, Batı‘da “Manteau universitaire” denen tipte, bol biçimli, uzunetekli, geniş yenli yakasız üstlüklere cübbe dendi. Tanzimat dönemindekikıyafetyenilikleri,ilmiyesınıfınıngiyimtarzınadokunmadı.

CÜLÛSOturmak,tahtaçıkmak.Osmanlılardahükümdarlıkmakamıolantahta çıkmaya cülus denirdi.Yeni padişahın tahta oturuşu toplar atılarak vetellallarvasıtasıyladuyurulur,eyaletleredefermanlargönderilirdi.Ayrıcahertaraftaşenlikleryapılırdı.

Cülûs Hattı: Yeni padişahın ağzından yazılan ve bir tür saltanatprogramıdenebilecekdemeç.Buhattı,devletilerigelenlerihazırlarlardı.

CülûsBahşişi Yeni padişahın herkese (memurlara, askere dağıttığıpara.1774’tekaldırılmıştır.

CÜLÛS-IMEYÂMİN-ME’NÛS-ICENÂB-IMÜLÛKANE Padişahıntahta çıkışının uğurlu yıldönümü. Her yıl, Hey’et-i Vükelâ’ca önceden ilanedilen cülûs yıldönümleri, II.Meşrutiyet’e dek Osmanlı Devleti’nin biricikresmîbayramıydı.

CÜNUN-I MUTBİK Aralıksız süren, tedavisi mümkün olmayan akılhastalığı. V. Murad’ın tahttan indirilmesi için alınan fetvada, bu durumgerekçegösterilmişti.

CÜZ-İ TAM ZÂBİTANI Birlik komutanları, Fırka ve alaykademesindeki birliklerin, tabur, bölük, takım komutanları ile subaylarınaverilenad.

ÇÂKERÂNEOsmanlıresmiyazışmakurallarınagöre,yazısahibiast’ın,hitab ettiği üst’ûne, kendisinden söz etmesi halinde kullandığı “kulunuz”anlamındakideyim.(Örneğin,“mâlumat-ıçâkerânem”:Kulunuzunbilgisi.)

ÇARİmparator.Latince“caesar”danbozma.DahaçokRusimparatorlarıiçin kullanılmıştır.Balkan ulusları arasındaOsmanlı padişahlarına da “Çar”(Tsar)deniyordu.

ÇARDAKİstanbul’agelenherçeşitemtianın,türlerinegöreboşaltıldığı,vergilendirildiği,denetimininyapıldığıgümrükyeri.Herçardağınbaşındabiremin, bir naib bir de kâtip bulunurdu. Tartı ve vergi tahsili çardaktayapıldıktansonraemtianınesnafadevrisağlanırdı.

ÇARH-I DEVVAR Tanzimat’la birlikte büyüyen ve iş yoğunluğunaboğulanbürokrasiiçinodönemdeverilenad.

ÇARŞAF 19. yy’da yayılan üstlük. Türkiye’de daha önceleri ferace veyaşmak giyilirdi. Çarşaf önce büyük kentlerde görüldü. Banliyölerde iseyeldirme ve maşlah kullanıldı. Bu son ikisinde yüz örtme (peçe) yoktu.Taşrada, köylüler ve göçebeler arasında ise çarşaf, yeldirme ve maşlahbilinmemekteydi.

ÇARŞAMBADİVANI İstanbul kentinin sorunlarının görüşüldüğü özeltoplantı. Her çarşamba günü sadrâzamın başkanlığında, İstanbul, Eyüb,GalataveÜsküdarkadılarıileyapılırdı.Halkındilekçeleri,başkentinönemlisorunları görüşülürdü. BabIâli’nin teşkilinden sonra bu geleneksel toplantıbırakıldı.

ÇARŞIAĞASI Özellikle pazar ve panayır yerlerinde yanındaki kollukkuvvetleriilesatımgüvenliğinisağlayan,hırsızlıkvegaspolaylarınıönleyenyerel görevli. Kasaba ve köy ağalan, çoğu zaman nöbetleşe çarşıağalığı«yaparlardı.

ÇARŞI-YI KEBİR Kapalıçarşı‘nın eski adı. 1894 büyük depremindeönemliölçüdehasargörenbudünyacaünlüçarşı,II.Abdülhamidtarafındanonartılarak 1898’de yeniden ticarete açıldı.Çarşı daha önce de II.Mahmuddönemindebüyükbironarımgörmüştü.

ÇATMA19.yy’adekdokunanbirkumaş türü.Üsküdar,Bilecik,Bursagibi merkezlerde değişik desenli çatmalar dokunurda. İpekten, kabartmadesenli bir çeşit kadife olan çatmalar, dokundukları yerlere göre ad alırdı.

Avrupa tüccarları, dışarıdan ucuz kadifeler getirerek Türk çatmacılığınısöndürdüler.

ÇAVUŞDeğişikhizmetkollarındagörevyapançeşitlimemurlaraverilenad. Ocak çavuşları, divan-ı hümayun çavuşları, tersane çavuşları gibi..Bunlarınâmirlerinedeçavuşbaşıveyabaşçavuşdeniyordu. II.Mahmud’-unaskeri düzenlemelerinden sonra orduda ve donanmada küçük rütbelisubaylarada“çavuş”dendi.

ÇEKMEPABUÇYumuşak deriden özel biçimde yapılan saray halkınaözgüçizme.

ÇELEBİEğitimgörmüşkişilereverilenad.Nâzik,efendikişi.MevlânasoyundangelenveMevlevilik tarikatınınbaşınageçenleredeÇelebiEfendideniyordu. Padişahların kılıç kuşanma törenlerinde bu işi MevleviÇelebisi’ninyapmasıkuralgibiydi.Bektaşilik’de isePîr soyundangelenlereçelebidenmekteydi.

ÇELENK Savaşlarda yararlık gösteren komutan ve vezirlere padişahçaverilenüstüpırlantalısorguç.II.Mahmud’dansonraverilmemiş,bununyerininişanvemadalyalaralmıştır.

ÇENG Ü ÇEGÂNE SAFASI Özel eğlence. Tulumcu, maskara, çengikollarınınsaraydaveyaricalkonaklarındakidüğünlerdeyaptıklarıgösteriler.

ÇERAĞ OLMAK Bâbıâli bürolarındaki başarılı adaylık dönemindensonrabirmevkiveyagöreveldeetmek.Câriyeninevlendirilipsaraydanveyakonaktançıkarılmasınadadenirdi.

ÇERKEZHALAYIK Kafkasya’dan getirilip satılan genç güzel kadın.Bunlar saray ve konaklara girdikten sonra sivri başlık, büzgülü entari,fermayişkuşak,kısakollukaftanvekırmızışalvargiyerler,sıkıbireğitimdengeçirilirlerdi.

ÇEŞM-İBÜLBÜLTanzimatdönemicamsanayisinindeğerliürünlerineverilen ad. 1848’deÇubuklu da “Çeşm-iBülbül” denen yerde kurulan camimalathanesinde üretilen, mavi, kırmızı, yeşil renkte, çizgili, kabartmalı,tezhiplibardak,sürahi,tabak,kâse,avizetüründencameşyayadeniyordu.

ÇEŞNİCİBAŞISaraydapişenvedağıtılanyemekleridenetleyen,günlüktabla sayılarını belirleyen, bunları yerlerine gönderen memur. (Eskiden

bunlaraçaşnigirdeniyordu.)

ÇIRAĞAN Padişah hizmetine bakan kalfa ve gedikli kadınlardanyaşlananların maaş bağlanarak saraydan çıkarılanları. Bunlara “saraylı” dadenirdi.

ÇIRAĞAN SARAYI Sultan Abdülaziz tarafından 1870’te yapımıtamamlatılan Ortaköy’deki saray. Daha önce de burada köşk ve saraylaryapılmıştı. II. Mahmud, eski Çırağan Sarayı’nı onartarak bir süre buradaoturmuştu. Yeni sarayın projesi Abdülmecid zamanında hazırlatıldı. SerkisBalyan’ın yaptığı yeni Çırağan Sarayı, 20 Ocak 1910’da çıkan bir yangınsonucutamamenyandı.

ÇİFT Bir çift öküzle işlenebilecek büyüklükte, dirlik sahibine ya dagörevliemin’etapuresmi(icare-imuaccele)ödenerekkiralananküçükarazi.Bölünmesiyasaktı.Ayrıcaheryılçiftakçasıadıaltındayıllıkkiraödenirdi.

ÇİFT BOZAN Köyü bırakıp kente göçen rençbere denirdi. OsmanlıDevleti’nin son dönemlerinde iç göç hızla artmış, birçok yörenin köylerigüvensizlik ve toprak verimsizliği yüzünden boşalmıştı. Çift bozanlarınkentlerdebarınmalarıiseayrıcabirsorunolmuştu.

ÇİFTEBALIKİngiliztaklidibirkumaşınadı.

ÇİFTLİKAT-I HÜMAYUN Osmanlı hanedanına ait büyük çiftliklerintümünebirdenverilenad.II.Abdülhamidbuçiftliklerinıslahı,yönetimiiçinönlemleralmışveilkörneküretmeçiftliklerinioluşturmuştu.

ÇORBACIÖnceleriYeniçeriOrtasıbaşkanı.19.yy’daisekimiyörelerdezengin köy ağalarına fakat daha çok son dönemin zengin Rum veErmenilerine verilen ad. Bunlar, oluşturulan yerel meclislerde cemaattemsilciliğiyaptılar.

ÇUHADAR Sarayda, vezirlerin ve yüksek devlet memurlarınınmaiyyetindebulunan,bunlarındışarıylailgiliişlerinigörenhizmetli.Selamlıkdairesindeemrehazırbekleyenlerineise“kapıçuhadarı”deniliyordu.

ÇUKA (çuha) (yün kumaş) Osmanlı ülkelerinde çok dokunan vekullanılan bir kumaş türü. 19. yy’da Fransız tüccarların getirdiği Çuka-iSedanileyineAvrupa’danithaledilenkoronalı,koronasız,dradkor,karpu-zî,sultan, Saksonya taklidi gibi türleri bulunan Çuka-i Zefir, çok fazla rağbet

gördüğündenyerlidokumacılıkbüyükzararauğradı.

ÇÜRÜKAKÇA19.yy’dabakırparalaraverilengenelad.Mangır,çürükakçalarınbaşlıcasıydı.

ÇÜRÜK KURUŞ 19. yy’da, mecidiye’nin 1/33’üne, altın Osmanlılirasınında1/178’inedenkpara.

DAĞLIEŞKIYASIRumeli’dekiçeteler.

DÂHİL DERSLERİ Medreselerin orta ve yüksek bölümlerinde farklıdüzeylerde okutulan bilim ve fen dersleriydi. Bu programlar, birbirinitamamlayıcıniteliktegiderekağırlaşırdı.

DAHİLİYENEZARETİ İçişleri Bakanlığı. 1837’de kuruldu. 1835-37arasında ise “Umur-ı Mülkiye Nezareti” vardı. Daha önceki SadaretKethüdalığı,19.yybaşlarındakethüdabey, sonrakethüda-yıdevlet adlarınıalmış,ensonDahiliyeNezareti’nedönüşmüştür.

DÂHİL MEDRESESİ Klasik İslam eğitiminde “hariç” (ilköğrenim)aşamasındansonragelenveortaöğrenimveren,“hareket”ve“iptidâi”olmaküzere iki aşamalı medrese. Buradan yükseköğrenim aşaması sayılan “SahnMedresesi”negeçilirdi.

DÂİLERİ “Duacıları” anlamında ilmiye mensuplarının kullandığıbirdeyim.Bunungibi,“dâiniz”“ed-dâi”,“dâi-idirine”“dâi-ikemterin”,“dâi-i kadim” deyimleri de aynı anlamda ve yazının bitimine imza ile birliktekonurdu.

DAİRESarayvekonaklarda,değişikhizmeteözgübölümveyabirisininoturmasına ayrılmış odalar. Harem dairesi, selamlık dairesi, valide dairesi,misafir dairesi gibi. Ayrıca devlet kurumlarında belirli bir işin görüldüğüâmirivememurlarıbulunanbirimededairedenirdi.Belediyedairesi,ebniyedairesigibi.

DAİRE-İBELEDİYE Belediye Dairesi. 1877’de çıkarılan BelediyelerKanunu gereği, İstanbul’da da eski İhtisab Nezareti’nin yerine belediyekurulması öngörüldü. Ancak kentin büyüklüğü dikkate alınarak 20 daireyebölünerekherbirininbağımsızbirerbelediyeolmasıkabuledildi.Ancakbudairelerdenbazılarındabelediyecilikçalışmalarıhemenhiçolmazken,örneğinAltıncı Daire-i Belediye, Türkiye için örnek düzeyde çalışmalar yaptı.1912’de çıkarılan teşkilât yasası gereğince de İstanbul’daki Belediyedairelerininsayısıdokuzaindirildi.Şehremanetidenenanakentbelediyesiisevarlığınıkorudu.

DAİRE-İ HUSUSİYE Dolmabahçe, Yıldız, Beylerbeyi ve Çırağansaraylarındapadişahın,kendisineçalışmayeriolarakseçtiğiMabeynbölümü.Maruzata burada bakılır, buyruklar burada verilirdi. Buraya daire-i seniyyeveyaeskideyimle“hünkârdairesi”dedenirdi.

DAİRE-İ HÜMAYUN Bâbıâli’de padişah için ayrılan özel salon.Abdülmecid çoğu zaman Bâbıâli’ye gelir, burada önemli toplantılarabaşkanlıkederdi.AyrıcaMaarif-iUmumiyeMeclisideaylıktoplantılarınıbusalondayapardı.

DAİRE-İ SÂMİYE-İ SADARET-İ UZMÂ Başbakanlık örgütü.Bâbıâli’de Sadrâzam’a bağlı ofislere deniyordu. Bunlar; teşrifat, beylikçi,mektubî, evrak müdürlüğü, hazine-i evrak, tercüman-ı sadaret-i uzma anabirimleriilebağlıbürolardı.

DAİRE-İ UMUR-IASKERİYYE Beyazıt’ta, Eski Saray’ın yerine1870’teyapılanBab-ıSeraskerî’ninbiradı.Hintüslûbundabüyükbirtaşkapıile her iki yanındaki hizmet binalarından ve avlu ortasındaki ana binadanoluşanburası,OsmanlıDevleti’ninson50yılındasavunmavegenelkurmayhizmetleriningörüldüğüyeroldu.1908’densonra“HarbiyeNezareti”denildi.

DAİRE-İ UMUR-İ MİLLET (Meclis/Ulus işleri kurumu) 1877’detoplanan ilk Meclis-i Mebusan’ın, Sultanahmet’deki Adliye Binası’ndatoplandığısalondaasılılevha.Bubüyükyazı,biranlamdaulusalegemenliğidüşündüren ilk söz olarak başkanlık kürsüsünün arkasındaydı. Üstünde II.Abdülhamid’in bir tuğrası, altında da “Padişahım çok yaşa” cümlesibulunuyordu.

DÂİYÂN-I DEVLET Devlete duacılık edenler. Üst düzeydeki siyasaltartışmalara ve gruplaşmalara katılmayan, görevini, devlete bağlılıklasürdürmeyiyeğleyenleriçinkullanılırdı.

DAL FES Üzerine abâni ve sarık sarılmayan fes. Devlet memurları,silahlı kuvvetler mensupları, nazırlar ve padişah, dal fesli olurlardı. Sarıksarmadahaçokilmiyesınıfınaözgüydü.

DALYASANLI SARIK Şeyhülislamlar’ın törenlerde kullandıkları birsarıkformu.Mevlevisikkelerindeolduğugibi,birucuomuzüstünesarkardı.

DÂMÂD-I ŞEHRİYÂRÎ Padişah kızları ile evlenenler. Damad seçimipadişahıniradesiyleolurdu.II.Mahmud’danitibarendevletricalininyetişkinve aydın çocukları uygun görülmeye başlandı. Bunlara türlü aşamalardagörevler,özellikledeyâver-iekrem’likverilirdi.

DAME İCLALÜHÛ “Onuru ve yüceliği sürüp gitsin, eksilmesin”anlamında, resmi yazışmalarda geçerdi. Vezir ve Paşa rütbesi almış

olanlardan, yazı içinde söz edilirken adları ile birlikte bu cümleye de yerverilirdi. Aynı anlamda “edâmallahü iclâlühû” da denirdi. Daha aşağırütbedekileriçinse“damemecidehû”veya“dameuluvvehû”denirdi.

DAMGA KANUN-I CEDİDİ 1873’te yürürlüğe kondu. İlk damgapulları da bu yasanın bir gereği olarak çıkarıldı. Bu tarihten itibaren akçalıişlemlerdebellioranlaragöredamgapulukullanılmayabaşlandı.

DAMGALI KÂĞIT 1845’ten sonra satılmaya başlayan ve üzerindekiparalıdamgasebebiyledevletebirmiktargelirsağlayankâğıtlaradeniyordu.Maliye dilinde “varaka-i sahiha” adı da verilen bu kâğıtlarla Türkiye’deçağdaşanlamdadamgavergisideuygulanmayabaşladı.Soğukdamgalıbutürkâğıtlar, daha çok senet düzenlemede kullanıldı. 1873’te Damga Yasasıçıkıncadamgalıkâğıtkullanılmazoldu.

DÂNE USULÜ Mültezimlerin öşür toplamada uyguladıklarıyöntemlerdenenyaygınolanı.Harmandövüldüktensonraürünölçülüpöşürüayrılırdı.“Demetusulü“ndeiseharmandövülmedenekindemetlerisayılırveöşürüayrılarakyineköylütarafındanayrıcaharmanıçıkarılırdı.

DANİŞMENDSahnmedresesindeodasahibiolabilmişöğrenci.Bugünküanlamdaasistan.

DARAĞACIİdamsehpası.İdammahkûmlarınınhalkaibretdersiolacakşekilde asılması için, büyük meydanların veya kalabalık geçit yerlerininortasına kurulan üç ayaklı sehpa. Osmanlı Devleti’nin daha önceki idaminfazlarından farklı olan bu yöntem, özellikle 1908’den sonra benimsendi.İstanbul’da ve vilayetlerde, suçlular ceza yasası uyarınca darağacındaasılmaya başlandı. Daha eskilerde ise, yerde boğulan veya başı kesilensuçlularınsadecebaşlarıbelliyerlerdeteşhiredilirdi.

DARBHANE Para basılan yer. I. Mahmud dönemine dek DarbhaneEminliğiadınıtaşıyordu.“DarbhaneNâzırlığı”olarakTanzimat’adekişlevinisürdürdü.AynızamandaOsmanlıDevleti’ninparapolitikasınınoluşturulduğubir kurumdu. 1835’teki para darlığında Maliye Hazinesi ile birleştirilerek,“Darbhane-iÂmireDefterdarlığı”adını aldı.1838’deMansureDefterdarlığıda katılarak “Umur-ı Maliye Nezareti” kuruldu. Bu dönemde Avrupa’dangetirilen yeni makinelerle basım sistemi değiştirildi. Çekiç yöntemi yerinesarkaçyöntemiilemadeniparabasımı1842’degerçekleştirildi.“Darbhane-iÂmireMüdürlüğü”MaliyeNezareti’nebağlı ayrıbirkuruluşoldu.Nişanlarve madalyalar da burada basıldı. 1843’ten itibaren de ülkenin diğer

yerlerindeki darbhanelerde para basımı kaldırıldı. Yalnızca İstanbulDarbhanesibuişebaktı.

DARBHANEHAZİNESİ1826-1838yıllarıarasındakidönemdedevletinparaişleriyleilgilimaliyekuruluşu.

DÂR-IHARB(Dârü’l-Harb)İslâmhukukunagöreyöneticisiMüslümanolmayan ülke ve ülkeler. İslâm ülkeleri yöneticilerinin biricik görevi ise,buralarıalmaküzere“cihad”açmaktı.

DÂR-I İSLÂM (Dârü’l-İslâm) Hükümdarı ve tebaası Müslüman olanülke. İslâm kurallarının geçerli olduğu yer. İslâm hukukuna göre, dünyaülkeleri ikiye ayrılır: Dâr-ı harb ve dâr-ı İslâm. Bu nedenle İslâmhükümdarları birlik olmak ve cihad açmak zorundadırlar. Bu görüş veyaklaşımOsmanlıDevleti’nintemelsiyasetiolmuştur.

DÂR-IŞÛRÂ-YIASKERİİlkin1838’dekurulan,1843’tebiriçtüzükleçalışmaalanıbelirlenenaskerikurul.BukuruldaŞûrabaşkanındanbaşkabirmüftüilesivilveaskerüyelerdevardı.1880’dekaldırıldı.1908’de“Şûra-yıAskerî”adıaltındaHarbiyeNezaretiiçindeyenidenkuruldu.DahasonraÂliAskerîŞûra(YüksekAskerîŞûra)adınıaldı.

DÂRÜ’L-ACEZE Düşkün ve kimsesizleri barındıran hayır kurumu. II.Abdülhamid’inbuyruğuilebuadıtaşıyanbinanınyapımına1897’debaşlandı.Kurum,1906’daaçıldı.

DÂRÜ’L-BEDAYİ Güzel sanatlar evi. İstanbul’da 1913’te oluşturulantopluluk, ertesi yıl İstanbul Belediyesi’ne bağlı bir tiyatro kurumu niteliğikazandı.Buişlevini,aynıadlayirmiyılkorudu.DahasonraŞehirTiyatrolarıadınıaldı.

DÂRÜ’L-ELHAN Müzik Okulu. İstanbul’da 1917’de açıldı. AmacıKlasik Türk müziğini bilimsel yöntemlerle öğretmek ve geliştirmekti.1926’daBelediyeKonservatuvarı’nadönüştürüldü.

DÂRÜ’L-ESLİHA(Silahlarevi)AyaİriniKilisesi’ndeoluşturulandahasonraAskeriMüze’yedönüştürülensilahdeposu.Buraya“hazine-iesliha”ve“Harbiyeanbarı”dadenmişti.

DÂRÜ’L-EYTAM Yetimler evi. I. Dünya savaşı içinde, yetim kalançocuklar için İstanbul’daveötekivilayetlerde,boşbinalardanyararlanılarak

açıldı.Fakatsavaşsıkıntılarıiçindeamacınaulaşamadı.

DÂRÜ’L-HADİSİstanbul’daSüleymaniyemedreseleriiçindeenyüksekdinbilimiverenkurum.KanunîdönemindeaçılanİstanbulDârü’l-hadis’i,20.yy’a dek işlevini aralıksız sürdürdü. Buranın müderrisi, ülkedeki tümmüderrislerinkıdemlisisayılırdı.

DÂRÜ’L-HARİR 1891 ‘de Bursa’da açılan ilk ipek fabrikası. Buradaişçikızlarınücretleçalışmalarınadaizinverilmişti.

DÂRÜ’L-HİLÂFEHalifelikmerkezi. İstanbul’un resmi adlarından. 18.yysonlarındahalifelik resmenbenimsenince İstanbul içindeözellikle sikkeyazılarındabuadgeçerlioldu.

Dârü’l-Hilafe Altını: II. Mahmud adına 1823’te çıkarılan halkın“surrealtını”dediğipara.Uzunzamantedavüldekaldı.

Dârül-Hilafe Medreseleri: Halifelik merkezi olan İstanbul’dakimedreseleri,taşramedreselerindenayıranadlandırmaydı.

DÂRÜ’L-HİLAFETÜ’L-ALİYYE MEDRESESİ 1909 da başlayançalışmalar sonunda İstanbul’daki tüm medreseler ayrı öğretim programınabağlanmış ve hepsi tek bir medrese sayılarak 1912’de bu adla anılmayabaşlanmıştı.

DARÜ’L-HİKMETÜ’L-İSLÂMİYE 1918’de İstanbul’da kurulan veİslâm dünyasında ortaya çıkan dinsel sorunlara çözüm getirmeyi, İslâm’ayöneltilen eleştirileri cevaplamayı, dinsel eğitimi yönlendirmeyi amaçlayankurum.

DÂRÜ’L-HUFFAZKursniteliklihâfızyetiştirmekurumu.İstanbul’davetaşrada sayıları çoktu. Buralarda Kur’an ezberlenmesinin yanısıra kıraat vetilavet incelikleri de öğretilirdi. II.Abdülhamid döneminde sayıları daha daartırıldı.Bukurumlarınbirileriaşamasınaise“Dârü’l-kurra”deniyordu.

DÂRÜ’L-MAARİF (Valide Mektebi) 1849’da Abdülmecid’-iniradesiyle açılan ve yapımmasrafları annesiBezm-iÂlemValide Sultan’cakarşılanan Rüştiye üstü okul. Amacı Darülfünun’a hazırlıktı. FakatDarülfünun’un açılmaması ve öğrenci azlığı yüzünden ertesi yıl sıbyanmektebinedönüştürüldü.Abdülmecid,oğluMuradEfendi’yiokulayazdırdı.1851 de buradaEncümen-iDâniş çalışmaları da başlatıldı.Cağaloğlu’ndaki

okul1872’deyeniden“idadi’‘yedönüştürüldü.

DÂRÜ‘L-MESNEVÎ Mesnevi Okulu. İstanbul’un Çarşambapazarısemtinde 1844’te açılan ve açılış töreninde padişah Abdülmecid’in debulunduğu özel Mesnevi okutma okuludur. Kurucusu Murad Molla ŞeyhiŞeyhMuradEfendi’ydi.

DÂRÜ’L- MUALLİMAT Kız Öğretmen Okulu. İstanbul’daAbdülaziz’inbuyruğuile1869’daaçıldı.İkiaşamalıokul,ilkveortaokullaraöğretmenyetiştirdi.

DÂRÜ’L-MUALLİMÎN Erkek Öğretmen Okulu. 1848’deAbdülmecid’in buyruğu ile açıldı. Başlangıçta yalnız ortaokullara öğretmenyetiştirirken1868ve1890’daprogramındayapılandüzenlemelerleilk,ortaveliseöğretmeniyetiştirmeyeyöneldi.Bunagöre,“Darülmuallimin-iİptidajye”,“Darülmuallimin-iTâliye”,”Darülmuallimin-iÂliye”adlıbölümlereayrıldı.

DÂRÜSSÂDE “Mutluluk yuvası”. Osmanlı Padişahlarının haremdairesine verilen özel ad. Padişahın günlük yaşamını geçirdiği sarayın özelbölümü.TopkapıSarayıDarüssaadesi, yüzyıllarcadünyanın enünlüharemikabuledildi.19.yy’dapadişahlaryeni saraylaryaptırdıktansonradaharemyaşamı için özel bölümler ayrıldı. Eski harem düzeni genel kuralları ilesürdürülmeyeçalışıldı.

DÂRÜSSAÂDE AĞASI (Kızlar Ağası) Harem’in birinci derecedesorumlu âmiri. Saray protokolünde önemli bir yeri vardı. Daha eskidensadrâzam’dan sonra gelirdi. Kendisi gibi zenci olan haremağalarının daâmiriydi.Klasik kıyafeti, altın sırma şeritli kallavi kavuk, ağır samur kürk,sırma işlemeli entari, puşî şal kuşak, altın köstekti akvâ (hançer), sarıyemeniydi. Tanzimat yenilikleri İle bu kıyafet terkedildi. Redingot giyenDârü’s-sadeAğası’nın eski önemi de kalmadı. SultanV.MehmedReşad’ıntahtaçıkmasındansonraprotokoldeyerverilmedi.II.Abdülhamiddöneminde“Dârü‘ssaade-iŞerifeAğası”dadeniyordu.

DÂRÜŞŞAFAKAŞefkatyuvası.15Haziran1873’te,yapımıtamamlananFatlh’deki binasında “Darü’ş-Şafakatü’l-İslâmiye” adıyla açıldı. Babasız veyoksul çocukları okutma amacıyla düşünülen bu kurum, eğitime olumlukatkılardabulundu.Dârü’ş-şafaka,Cemiyet-iTedrisiye-iİslâmiyetarafından,Mekteb-iSultanî’yebir tepkiolarakaçılmıştı.ÇünküGalatasaray,zenginvenüfuzlu ailelerin çocuklarını ücretle alırkenDârü’ş-şafaka’ya da İstanbul’unöksüz, yetim, fakat yetenekli çocukları alınıyordu. İlk, orta ve lise

sınıflarındanoluşanokulparasızyatılıydı.

DÂRÜ’T-TEDRİS Öğretim yeri. Sağır ve dilsizlerin yetiştirilmesiniamaçlayanveSultanahmed’dekiTicaretNezaretibinasıiçinde1890’daaçılanokul.

DÂRÜ’T-TİBAATÜ’L-CEDİDE ( Âmire) Yeni Basımevi. İ.Müteferrika’nınöncülüğüileaçılanilkmatbaadansonra,1804’teÜsküdar’dakurulanverenklibaskıdayapabilendevletmatbaası.Bubasımevi1831’deİstanbul’a taşındı. Bir süre Bayezid’de bir hamamda çalıştı. Daha sonra1864’teTakvimhaneilebirleştirildi.AdıdaMatbaa-iÂmireoldu.

DAYI Cezayir ve Tunus yöneticisi. Osmanlı Devletl’ne biçimsel birbağlılıkla ülkeyi yöneten Ocaklı bey. Yeniçeri Ocağının kapatılmasındansonra Tunus veCezayir’deki dayıların etkinliği de azaldı. Yerel hanedanlaregemenliği ele geçirdiler.Bir yandan da yabancıların işgali (Cezayir 1830),(Tunus1880)sözkonusuoldu.

DEAVİ(davalar)

•Divan-ıDeaviNezareti

DEF-İ FİTNE Karışıklığa son verme. Tanzimat’tan sonraki ortamdadiledikleri gibi hükmedemeyen kimi sadrâzam ve nâzırların, yetkileriniberkitmekiçinsıksıkilerisürdüklerigerekçe.Aynıgerekçeİstibdatyönetimiiçindegeçerliolmuştur.

DEFTERDAR Maliye/Nezareti kuruluncaya dek Osmanlı maliyesiniyöneten görevli. Sayıları zamanla arttı. Başdefterdar (şıkk-ı evvel), şıkk-ısani,şıkk-ısalisveşıkk-ırabidefterdarlarıgibi.

DEFTERHANE Tapu dairesi. Toprak sayım ve yazımına ilişkin ânakütüklere Tahrir Defteri dendiğinden bunların bulunduğu daireye de“Defterhane”veya“Defterhane-iAmire”deniyordu.DefterhaneuzunzamanTopkapıSarayı içindeydi.Ülke topraklarının tümüneait, tımar,zeamet,has,mülk,vakıfvb.kayıtlarburadamevcuttu.Tanzimatdönemindebukurumunadı “Defter-i Hakanî Nezareti” oldu. 1871 ‘de Sultanahmet’teki binasınataşındı. Önceleri “Defter Emini” ya da “Defterhane Emini” denenyöneticisine“Defterhane-iHakanîNâzın”denildi.Kısabirsüreyine“emin”unvanıkullanıldı.

DEFTER-lHAKANÎNEZARETİTapuveKadastroKurumu.

•Defterhane

DEMETUSULÜÖşüralmayöntemlerindenbiri.

•DaneUsulü

DEMİRBENDLİK1870tarihliOsmanlıAskerîCezaYasası’nagörebirceza türü. Mahkûmun bir ayağına 350 dirhem (1,12 kg) ağırlığında demirhalkatakılmasını,prangamahkûmlarıgibikışlaveaskeriyapıçalışmalarındaistihdamedilmesiniöngörmekteydi.

DERBEND Kapı tutmak. Özellikle dağlık noktalardaki yol karakol vekalelerinederbend,buralardagörevliolanlaraderbentçideniyordu.

DEREBEYİ Tanınmış bey. (derre: mâruf, tanınmış anlamındadır.Kelimenin doğrusu “derrebey”dir.) 18. ve 19. yy’larda iç sorunların ortayaçıkardığı yerel yönetici tipi.Önceleri derebeyleriningücündenyararlanmayıgözeten devlet bunları kasaba voyvodalığından eyalet valiliğine dek çeşitlihizmet alanlarında görevlendirdi. Fakat daha sonra halka kötülükleri ağırbastığından ezilmelerine çalışıldı. II.Mahmudderebeylerinin tavaif-imülûk(küçük devletçikler) oluşturmuş durumdaki en büyükleriyle uğraştı.Karaosmanoğlu,Dağdevirenoğlu,Tuzcuoğlu,Cebbarzâde,SerezliİsmailBey,birölçüdeetkisizdurumagetirildiler.FakatbunlarınçocuklarıveötekiküçükderebeyleriTanzimatdönemindedeülkegenelindeetkinliklerinisürdürdüler.

DERECE-İSÂLİSEVALİLİĞİÜçüncüsınıf,15.000krşaylıklıBitlis,Kastamonu, İşkodra, Bingazi, Trabzon, Musul, Mamüretü’l-Azizvalilikleriydi.

DERECE-İ SANİYE VALİLİĞİ ikinci sınıf, 17.000 krş aylıklıHüdavendigâr, Edirne, Cezair-i Bahr-i Sefid, Selanik, Manastır, Kosova,Yanya,Konya,Sivas,Diyarbekir,Basra,Van,Ankaravalilikleriydi.

DERECE-İULÂVALİLİĞİ1881‘deyapılandüzenlemeyegöre,birincisınıf valilik.Maaşat Kararnamesi’ne göre 20.000 krş aylıklı Suriye, Hicaz,Bağdad,Yemen,Haleb,Aydın,TrablusgarbveErzurumvalilikleriydi.

DERGÂH-IÂLİ(Dergâh-ıMuallâ)PadişahSarayı.DahaözelanlamdaiseKubbealtı ile buraya bağlı büroları kapsayan, Osmanlı Sarayı’nın resmîbölümü. Bâbıâli oluşturulduktan sonra Dergâh-ı Âli bürolarının bir kısmıburaya taşınmıştır. Klasik Osmanlı Sarayı düzeninde, Dergâh-ı Ali’yeOrtakapı‘dan (Bâbüsselam) girilirdi. Bu kesimin,bekçiliğini dergâh-ı âli

kapıcıları yaparlardı. Bunlara “bevvabin-i dergâh-ı âli” âmirlerine de “ser-bevvabin-i dergâh-ı âli” denirdi.KısacaKapıcıbaşılık denen bu görev, dahasonra bir pâye oldu.Tanzimat dönemi boyunca da taşra eşrafına dağıtılarakbunların nüfuzundan yararlanılmaya çalışıldı. Bunun gibi “dergâh-ı âlimüteferrikası”, “dergâh-ı âli gediklisi” gibi başka görev ve pâyeler demevcuttu.

DERSAADETBaşkent anlamında İstanbul’averilenadlarınenyaygını.Bunun gibi: Âsitâne, Dârü‘l-hilâfe, Dârü’s-Saltana, Dârü’l-Mülk, Beldetü‘l-Tayyibe,Südde-iSaadet,Südde-iSaltanat,Dergâh-ıSelâtin,sonzamanlardaise daha çok Pây-ı Taht-ı Saltanat adlandırmaları kullanılmıştır. Deraliyyedeyimi ise Anadolu halkı arasında yaygındı. Balkan ulusları da İstanbul’aÇarıgraddemekteydiler.

DERSAADET CEMİYET-İ SULHİYESİ Mecelle’nin Kitabü’s-Sulhhükümlerine göre alacaklı borçlu tarafların uyuşmazlıklarını barışçı veuzlaştırıcı çözümlere kavuşturmak için kurulan ticaret mahkemesi. 1876’daçıkarılanbirTalimat-ıMuvakkate(geçiciyönetmelik)ilekurulmuştu.

DERSAADET KARAKOLLAR FERİKİ İstanbul Merkez Komutanı.İstanbul’unkentgüvenliğinisağlayan,olaylaraelkoyan,izinliaskerindisiplindışı davranışlarını cezalandıran karakol ve noktalar, korgeneral rütbesindekibirkomutanabağlıydı.

DERS-İAMM Halk dersi. İlk açılan Darülfünun’da herkese açık olansabah derslerine denmişti. Bu girişim Takvim-i Vakâyi ile herkeseduyurulmuştu.AncakDarülfünunuzunömürlüolamadığıgibi,bugirişimdekısasürdü.

DERSİAMMÜDERRİSİ Medrese mezunu öğretim elemanı. Medreseöğreniminden sonra girdiği sınavı kazanan,medresenin ilk aşamalarında vecâmilerdedersvermeyetkisieldeedenilmiyesınıfımensubuydu.

DERSNÂZIRI Tanzimat döneminde, yeni açılan okullardan birkaçınıneğitim öğretim ve yönetim işlerini denetleyen görevli. Ders Nâzırları aynızamanda uygulamada görülen aksaklıkları gidermeye, bunun için yenidüzenlemelergetirmeyeyetkiliydiler.

DERSTENKALKMAKDersleriboykotetmek.Dersverenmüderrisleribeğenmemeveyetersizgörmegibinedenlerlemedresedenayrılmayadenirdi.Kimi derslerin ağırlığından yılgınlık gösteren yaşlı öğrenciler, birbirlerini

tahrik ederek vemüderrislerin yetersizliğini öne sürerek boykota giderlerdi.Bunlarşuradaburadaveözellikledecâmilerdetoplanıportalığıkarıştırırlardı.19.yy’dabuhareketlerdahadaarttı.

•Ehl-ikıyam

DERS VEKÂLETİ Tüm medreselerin, sıbyan mekteplerinin bağlıbulunduğu kurum. Ders Vekâleti, Meşihat’da başlıbaşına bir dairesayılmaktaydı.

DERS VEKİLİ Şeyhülislâmın öğretim işleri yardımcısı. Şeyhülislâmilmiyesınıfınınbaşıolarakaynızamandabirmüderristi.BunedenleBayezidMedresesi’nde görevli sayılıyordu. Ancak bu görevini fiilen yapabilmesimümkün olmadığından, atadığı bir müderris “ders vekili” adı ile bu işiyapardı.

DERUŞAK Yurt dışında kurulan bir Ermeni Cemiyeti. Abdülhamidyönetimine karşı mücadele veren İttihad ve Terakki Cemiyeti ile 1907’deişbirliğiyapmıştı.

DESPOT Ortodoks Rum halkın dinsel başkanları. Metropolitlerle eşitdüzeyde,fakatbulunduğuyöreninRumhalkınıyönetenyerli“ağa”lardı.

DESTARTEKVİRİSarık sarmak. II.Mahmud’dan itibarenPadişahlar,uhrevi anlamı olan sarığı bıraktılar. Dünyevî bir serpuş ve kıyafetbenimsediler.Fakatsarıksarma,ilmiyesınıfıiçinbirkuralolarakdevametti.Bunun değişik anlamlarda formları vardı: Kavuk üzerine karşılama tülbentsarımına “çaprast”, Hz. Yusuf’un sarığını andırır tarzda sarmaya “Yusufî”,puşîdenen kumaşla yapılanına “puşî”, kafes gibi sarmaya “kafesi”, türlürenklerden sarığa “alaca”, püsküllü uzantısı olanına “saçaklı”, çizgili forma“çubuklu”vs.adlarıverilirdi.Destar tekviri içinbirpâyeyeulaşılmışolmakveizinalmakkoşuldu.

DEST-İTEGALLÜB Yasadışı ve zorbalıkla yönetmek. Yerel otoriteyitemsil eden derebeyinin, çevre halkını sin-dirici yöntemlerle idare etmesinedenirdi.

DESTÛR-IMÜKERREM Yasaları, kuralları yürüten yüce görevli. Buanlamı ile, yazışmalarda sadrâzam hakkında, padişahın bir iltifatı olarakgeçerdi.Ayrıcabudeyim,hitapedilenkişinin,yasalaragörehareketetmesinideuyarırdı.

DEVAİR MÜFETTİŞLİĞİ Bâbıâli’de yüksek derecede bir görevliyeverilen geçici denetim işi. Nizâmnâmelerin uygulanmasını, taşradakibürokrasi çalışmalarını inceleyen, gerekiyorsa düzelten ve Bâbıâli’ye raporverenmüfettişlerinyaptığıgörev.

DEVLETEYN-İ MÜTTEFİKEYN ikili bağışıklar. Osmanlıcakaynaklarda sıkça görülen ve uluslararası ilişkileri anlatan deyimlerdendir.Karşılıklı savunmaantlaşmasıolan ikidostdevletdemektir.Örneğin19.yybaşındaİngiltereveRusya,Devleteyn-iMüttefikeynidiler.

DEVLET-İ ALİYYE-İ OSMANİYYE Yüce Osmanlı Devleti. Resmiyazışmalarda Osmanlı Devleti anlamında kullanılan en yaygın ad. Ayrıca,“devlet-iseniyye”,“devlet-iiclâl”,“devlet-iebed-müddet”dedeniyordu.

DEVLET KONSOLOSU Osmanlı kentlerinde görev yapan yabancıdevletkonsolosları.

DEVLETLÛOsmanlıprotokolündevezir,müşir,bâlârütbelilereverilenunvan. Bu unvan, ikinci unvanlarla birlikte hitab edilenin asıl rütbesiniaçıklardı:Örneğin,Sadrâzama:Devletlû,fehametlû;Şeyhülislâma:Dev-letlû,semahatlû; Seraskere: Devletlû, Atufetlû; Dârüs-saade Ağasına: Devletlû,inayetlû;Osmanlıhanedanındanolanlara:Devletlû,necabetlû…deniyordu.

DEVR-İ ŞER’İ Faize bağlı yasal süre. İslâm’ın faizi yasaklamasınakarşın, gerek halk gerekse devlet faiz karşılığı borçlanmak zorundakaldığında,faizoranıvesüresişeriatagörebelirlenmeyeçalışıldı.Ancakbuoranıaşanlarvesüreyikısaltanlar,şeriatyönündensuçlusayılırdı.

DEVR-İ VİLAYET ETMEK Vali’nin, birkaç göreviyle birlikte ilsınırları içinde yaptığı denetim ve yoklama. Tanzimat döneminde daha çokyeni uygulamaları görmek, güvenliği denetlemek için yapılıyordu. Dahaönceleriisevalilerparatoplamakiçinvilayetdevrineçıkarlardı.

DEVRİYEMEVLEVİYETİBazıilkadılıklarınaverilenilmiyeunvanı.Belli bir süre sonra yenidenmüderrisliğe dönmek koşulu ile büyük kadılıkmakamlarınaatananlaradevriyemevâlisideniyordu.Bağdad,Anteb,Bosna,Erzurum,Maraş,Trablusgarb,Beyrut,Sivas,Rusçuk,Adana…kadılıklarıbugrubagirmekteydi.

DİBA İpekli kumaş. Osmanlı giyim kuşam gelenekleri uyarınca çokkullanılan,ülkeninçeşitliyerlerindedokunduğugibidışarıdandagetirilenbir

kumaştı. “Diba-yı Frengi” Avrupa’dan “diba-yı Hindi” Hindistan’dangeliyordu. Bursa ‘da ise kalabalık ipek dokuyucuları vardı. Bunlara “dibâ-bafan”deniyordu.

DİDEBAN (köşlü-köşklü) Bayezid Yangın Kulesi’nde gece gündüzİstanbulkentinigözetleyen,biryerdeyangınbelirtisi görünce tulumbacılaraya da itfaiyeye haber ulaştıran gözcüler. Tanzimat’tan önce gümrükmemurlarına da “dideban” deniyordu. Daha sonra bunlara “kolcu” veya“mubassır”denildi.

DİLOĞLANI Osmanlı devlet adamları ile görüşmelerinde tercümanlıkyaptırmaküzere,yabancıdevletelçilerininözelolarakyetiştirdikleridilbilengençler.Bunlar,anadillerindenbaşkaTürkçe,Arapça,Farsçadabilirlerdi.

DİREKLERARASI Bizanslılar zamanında İstanbul’un Philadelphiondenen ünlü ana caddesi. Bu caddenin bir yanı, 18. yy’da ahşap direkleredayalı bir koridor görünümünde olduğundan bu adı almıştı. 1880’liyıllardakentin eğlence merkezi durumuna girdi. Birçok tiyatro binası, ŞehzadebaşıCamisi ile Bayezid Camisi arasında yapıldı. Semt daha da canlandı.Darülbeda-yi de buradaki Letafet Apartmanında faaliyet gösterdi.Direklerarası kahvehaneleri de eski ortaoyunu, meddah ve karagözgösterilerininsergilendiğiköşelerdi.

DİRHEMOsmanlılar’daağırlıkbirimi.Gümüşparalaradaverilenbirad.Kıyye’nin 1/400’ ü. (3,2 gr.) “Dirhem-i hâlis” (karışıksız gümüş para),“dirhem-imağşuş”(başkamadenlerlekarışıkgümüşpara)“dirhem-iörfi”(16kıratlıkgümüşpara).

DİRLİKTanzimat’tanöncegeçinmekiçinbağlanannafakayadeniyordu.Bu,tımar,ulufe,mevacibgibiyollardansağlanmaktaydı.Fakatdahaçokhas,zeamet ve tımar gelirleri, dirlik sayılmaktaydı. Tanzimat’ın en önemli biryeniliği de bu eski düzeni kaldırıp çağdaş uygulamalar getirmesiyle ortayaçıktı.

DİŞKİRASIİftardâvetinegidenlere,evsahibininverdiğiödül.1908‘edek ramazan boyunca devlet ileri gelenlerinin, konaklarında halkın değişikkesimlerinden gruplara iftar yemeği vermeleri, hediye ve para dağıtmalarıgelenekti. Özellikle memurlar, âmirlerinin dâvetine mutlaka gider ve dişkirasıalırlardı.Dahaeskidenise,açıktakalanvalilerinaskerleri,öteyeberiyedağılarakhalktanzorla“dişkirası”adıaltındaparaalır,bununlageçinirlerdi.

DİVAN Birbiriyle bağlantılı ve araları yakın köylerden oluşan yönetimbiriminedeniyordu.Vergilendirmeyargıveçeşitlihizmetlerdebu türköylertekyönetimbirimikabulediliyordu.1870’terdebuuygulamanınyerininahiyeörgütlerialdı.

DİVAN EFENDİSİ Vezir ve beylerbeyi aşamalarındaki devletadamlarının yazı işlerini yürüten sekreter. Tanzimat’tan sonra bu göreviyapanlara“mektubçu”denmiştir.

DİVAN-I AHKÂM-I ADLİYE 1868’de Meclis-i Vâlâ kaldırıldıktansonra kuruldu. Batı anlayışı ile yargı görevi yapacak ilk-mahkemeydi.Hükümetlekişiler arasındakiuyuşmazlıkvedâvaları çözülmeklegörevliydi.Yönetime karşı tamamen bağımsızdı. 1868 ve 1870’de çıkarılan iki ayrınizâmnâmeyegöre(Nizamnâme-iEsasiyeveNizâmname-iAhkâm-ıAdliye)çalışıyordu. Kısa zamanda yeni nizami mahkemeler kurulunca, 1869’daDivan-ıAhkâm-ıAdliyeNezareti adınıaldı.1870’dedeAdliyeNezareti’nedönüştürüldü.

DİVAN-IÂLÎMabeyn-iHümayun’dapadişahınönündedüzenlenenkısatören. Genellikle nişan takma, teşekkür etme, uğurlama gibi vesilelerledüzenlenirdi. Huzura girenler padişahı ayakta bulurlar, saygıyla yereeğildiktensonrabirikicümlelikhitabınıdinlerler,karşılığındaçokyüceleyicivebağlılıkbildiricibirşeylersöylediktensonragöğüslerinetakılanbirnişanveyaellerineverilenmurassabirhediye ilehuzurdançıkarlardı.Bu törendeMâbeynMüşiri,BaşkâtibigibigörevlilerveyaSadrâzamdabulunurdu.Böylebir ödüllendirmeye değer görülenler, evinden saraya, saraydan evine kadarsaltanatarabasıilevealaylagetirilipgötürülürdü.

DİVAN-I ÂLİ 1876 Kanun-ı Esasisi’nin öngördüğü Yüce Divan.Nâzırların,diğeryüksekdevletgörevlileriyleyargıyetkilileriningerektiğindeyargılanmaları için, padişahın iradesiyle kurulması öngörülenmahkeme. 30üyesinden,10’uâyân,10’uŞüra-yıDevlet,10’udatemyizüyesiydi.Bununbirbenzeri deOrdumensupları için düşünülmüş ve “Divan-ıÂli-iAskeri” adıverilmişti.Divan-ıÂli-iAskerî, Balkan Savaşı‘nda yenilgiye sebep olanlarıyargılamıştı.

DİVAN-IDEAVİNEZARETİAdliyeNezareti’ninkurulmasındanönce,Divan-ı Hümayun kaldırıldıktan sonra Osmanlı adalet İşleriyle uğraşankuruluş.EskiDivan-ıHümayunÇavuşbaşısı’naDivan-ıDeâviNâzırıdenildi.1836’daki düzenleme ile Divan çavuşlarının sayıları da azaltıldı ve DeaviÇavuşlarına, Tezkireci, Kâtip, Çavuş Emini, gibi adlar verildi. DeaviNâzırı‘nın teşrifata ilişkin görevleri kaldırıldı. Salt icra ve infazla

görevlendirildi. 1838’de ise Deavi Nâzırı‘nın Arz Odası Mürafaası üyeliğisonaerdi.Bâbıâli’deki“Tomruk”un(Tutukevi)âmirioldu.1865’teçıkarılanNizâmnâme ‘den, 1870’de Adliye Nezareti’nin kurulmasından sonra tarihekarıştı.

DİVAN-I HARB 1870 tarihli Askeri Ceza Yasası’nın öngördüğümahkeme. Beş yargıçlı bu mahkemede savcı bulunmaz, savunma avukatıkabuledilmez,duruşmagizliyapılırdı.Yargıçlardahukukçudeğilaskerdi.

DİVAN-IHÜMAYUN19.yy’adek işlevinisürdürendevletinenyetkilidanışma ve karar organı. Sadrâzam’ın başkanlığında, vezirlerin, Defterdar,Kazasker,Reisul küttab veKaptan-ı derya gibi birinci derece görevlilerininTopkapıSarayı‘ndakiKubbealtı‘ndatoplanmasınadenirdi.Divan-ıHümayun‘un çevresinde birçok bürolar bulunuyordu. Bu kuruluş, 18. yy’da işleviniyitirmekle birlikte II.Mahmud’un oluşturmaya çalıştığı hükümete (Hey’et-iVükelâya)esinkaynağıoldu.BâbıâlikurulduğusıradadaDivan-ıHümayunkalemlerininbirçoğuburayataşındı.

DİVAN-I MUHASEBAT Maliye Nezareti’nin 8 Temmuz 1863’tekurulan en yetkili karar organı. Bir reis, yedi âzâ ve bir başkâtip’tenoluşmaktaydı.

DİVAN-I MÜŞİRİYET-İ ORDU YU HÜMAYUN Ordu komutanlığıkurmaykurulu.Seferberdurumdakiordununhareket tarzınıkararlaştıranvebuyrukları çıkaran karar organıydı. Ordu müşiri başkanlığında, fırkakomutanlarıileilgilisubaylardanvedanışmanlardanoluşurdu.

DİVAN-I ZAPTİYE Zaptiye müşirliği bünyesindeki yüksek disiplinkurulu. Alelade zabıta olaylarını yargılamak yetkisinde bir mahkemedurumundaydı.

DİYET Kan parası. Öldürülenin velisine ödenmesi Şeriat gereği olanpara. Ödenmemesi halinde “kısas” (Şeriat’ın öngördüğü benzer ceza)zorunluydu.Türkiye’degümüşparaüzerindenödenegelendiyet,öldürmeninya da yaralamanın türüne göre farklıydı. Son dönemlerde örneğin hür birinsanınöldürülmesidurumundadiyeti1.166,3Mecidiyeidi.(Takriben28kghalisgümüş.)

DOLAB Para kasası. Saray’da Evkaf-ı Hümayun Nezaretinde paralarınkonduğu yer. Bedesten dükkânlarına, camilerdeki kitaplıklara da dolabdenirdi.

DOLAB-I MEFSEDET Büyük devletlerin etkilerinin iyice arttığı 18.yy’ınikinciyarısında,elçilerleBâbıâliarasındasürdürülençıkarilişkileri.BuoyunlarıçevirenleriseRumtercümanlardı.

DOLMABAHÇESARAYI1856’danitibarenOsmanlıPadişahlarınınenbüyükresmiikametgâhlarıolansaray.

•BeşiktaşSahilsaray-ıÂlisi

DONANMAMutluolaylarıkutlamak içinyapılanşenlik.Donanmalarınasılözelliğiışıklıgösterilerlegecedesürdürülmesiydi.Engörkemlidonanmapadişahların erkek çocukları doğduğunda yapılırdı. Geceki havai-fişekgösterileriveaydınlatmalardansonragündüzleridemeydanlarda“tekellüfat”denen eğlenceler (hokkabaz, hünerbaz gösterileri ve güreşler) yapılır.Evler,resmibinalardarenkrenkbayraklarladonatılırdı.

DONANMA-YI HÜMÂYUN Osmanlı Deniz Gücü. III. Selim’in, II.Mahmud’un ve Abdülaziz’in çabaları ile Tersane yenilendikten, büyükyelkenliler yerine buharlı ve zırhlı savaş gemileri alındıktan sonra, 1870’liyıllardadünyanınengüçlübirkaçdenizgücündenbiriolmuştu.

DONANMA-YI OSMANÎ MUAVENET-İ MİLLİYE CEMİYETİ19Temmuz 1909’dakuruldu. II. Abdülhamid dönemi boyunca -öncekiihtilâllerde sarayayönelikharekâtıyüzünden-adetâcezalandırılmışbulunanDonanma’nın yenilenmesi, çürümüş eskimiş teknelerin yerine yenilerininalınmasıiçinkurulmuşbircemiyetti.

DÖNMEDOLAB Harem-Selamlık yaşam düzeninde iki taraf arasındailişki sağlayan düzenek.Ortak duvar üzerindeki bir açıklığa yerleştirilen vedönebilen hareketli rafa, istenen şeyler konur, döndürülünce bunlar diğerbölümegeçerdi.Dahaçokİstanbulevlerindegörülendönmedolapusulü,kaçgöç azaldıktan, harem-selamlık ilişkileri dahahoşgörülüolmayabaşladıktansonradönmedolaplarkaldırılmıştır.

DUHANTütün.Tütündenalınanvergiye“resm-iduhan”, tütün tekelinede “inhisar-ı duhan” denilirdi. Ayrıca tütün ithali ve bu maddeden gümrükvergisi alınması ile ilgili olarak da İstanbul’da “DuhanGümrüğüEminliği”adındabirkuruluşvardı.

DUHULİYESatılmaküzerekentvekasabayagetirilenherçeşitmaldanalınan bir vergi. Avrupa’daki oktruva vergisinin benzeri. Daha eskiden“ihtisabresmi”denenbuvergi,1870’densonradüzenlenenbir tarifeyegöre

bu adı almış vebelediyelere bırakılmıştı.Ancakyabancı baskıları ile hiçbirzaman alınamayan bu vergi, 1908’den sonra bir,daha gündeme gelmiş,İstanbul’un 20 belediye dairesine ayrılması nedeniyle duhuliye’nin bukuruluşlara bir gelir kaynağı olacağı düşünülmüştü. Geçici yasası ancak1914’teçıkarılmışsadayineuygulamayakonulamamıştır.

DURİBE Fİ KOSTANTİNİYYE “İstanbul’da basıldı” anlamında parayazısı. Osmanlı sikkelerinin çoğunda bu kalıp veya “duribefi İslambol”deyimikullanıldı.Başkentinfetihtenöncekiadıuzunsüreparalardayaşatıldı.

DÜRZÎ AĞALARI Lübnan’ın dağlık kesiminde yaşayan Dürzikabilelerini yöneten derebeyleri. Osmanlı Hükümeti, bunların zenginliğini,ününü ve çevredeki nüfuzunu dikkate alarak kendilerine pâyeler vermiş,bölgeistikrarınınkorunmasındayararlıolmayaçalışmalarınıgözetmiştir.

DÜSTURDevletinhukukmevzuatınıkapsayanresmiyayın.Beştertiptir:Birinci tertip, Gülhane Hatt-ı Hümayunu’ndan 1908’e dek olan OsmanlıDevletimevzuatını;ikincitertip,1908-1923dönemimevzuatını;üçüncütertipdeTürkiyeBüyükMilletMeclisi’nin kuruluşundan 1960’a, dördüncü tertipMilli Birlik Komitesi dönemini, beşinci tertip de 1961 ‘den bu yana olanmevzuatıkapsar.Buadı,CevdetPaşavermiştir.

DÜVEL Devletler. Osmanlı Devleti’nin diğer devletlerle sürdürdüğüilişkileregörebusözcükledeğişiktamlamalaryapılmıştır.Örneğin:

Düvel-iGarbiye:Batılıdevletler.

Düvel-iMuazzama:Büyükdevletler.

Düvel-iMütehabbe:Dostdevletler.

Düvel-iMuazzama-i Hamse: Beş büyük devlet (İngiltere, Rusya,Fransa,Almanya,Amerika).

Düvel-iNasara:Hıristiyandevletler.

Düvel-iMütemeddine:Uygar,ileridevletler.

Düvel-iMufahham:Büyükvesaygındevletler.

Düvel-i Erbaa-yı Hâmiye: Girit Adası‘nı işgal eden ve burayıYunanistan’a katmayı tasarlayan dört devlet; İngiltere, Fransa, Rusya,Avusturya.

DÜYUNBorçlar.“Düyun-ıhariciye”(dışborçlar),“düyun-ıdâhiliye”(iç

borçlar) “düyun-ı müterakime” (birikmiş borçlar). Bu deyimler, OsmanlıDevleti’nin içeride ve dışarıda borçlandığı 19. yy’ın ikinci yarısında çokkullanılmıştır.

DÜYUN-I UMUMİYE (-i Osmaniye Varidat-ı Muhassasa İdaresi)Osmanlı Devleti’nin genel borçlarına ayrılan özel gelirlerin yönetimi.Batılılaşma çabaları ve lüks tutkusu ile 1857-1873 arasında, içeride vedışarıda ağır borçlanmalara gidildi.Yabancı devletler, İstanbul’daki alacaklıbankerlerle birlikte bir baskı oluşturarak alacak ve faizlerin ödenmesi içinsağlam kaynaklar istemişlerdir. 1879’daki ilk sözleşmeden sonra, OsmanlıHükümeti3Ekim1880’dealacaklılarıgörüşmeyeçağırmış,Aralık1881’deünlü Muharrem Kararnamesi yayınlanmıştır. Kurulan borçlar yönetimi 5.5milyarfranktoplamborçiçinrüsum-ısittedenentuz,içki,ipek,damga,tütünve balık avı resimlerine alacaklılar adına el koymuştur. Ayrıca başkagelirlerden de pay alan yönetim, ülkenin ekonomisine ve siyasetine deegemenolmayıgözetmiştir.1897’de İstanbul’daadını taşıyanbina (İstanbulLisesi)yapılmıştır.

EBCEDHESABIHarfleredayalısayısalişlem.Doğumölümtarihleriileönemliolayların tesbitinde,yapıkitabelerindekullanılırdı.Amaçlanan tarihioluşturacakharfler,birveya ikidizelikbir şiir içindekullanılır,bir tür şifredemekolandizelerinçözümüsonucundadatarihortayaçıkardı.

EBNA-İ SEBİL Şehirlerarası yolculuk yapanlar. Yol ve yolculukgüvenliğineilişkinyazışmalarda,devletinbirgörevinindeyolcularınmutlakgüvenliğini sağlamak olduğu vurgulanır, ebna-i sebile zarar verilmemesiilgililerdenistenirdi.

EBNİYEANBARISayılarıgiderekartanOsmanlıHanedanı’naaltsaray,köşk ve kasırların onarım ve bakımK eri ile ilgili depo ve atelye. Buradayeterincemalzeme,ustaveişçihazırbulundurulur,ihtiyacagöreistenenyeregönderildi.

EBNİYE KANUNU 5 Kasım 1882’de yayınlandı. Sokakların,kaldırımlarınölçülerini,yapıcepheleriniveinşaatİznikoşullarınıbelirleyen,yangınalanlarınındaimarınıöngörenyasaydı.

EBNİYE-İ HASSA MÜDÜRLÜĞÜ Şehremaneti kurulduktan sonraMimarbaşılarlaŞehreminlerininyetkialanlarıveçalışmalarısürtüşmekonusuoldu.Buyüzden1831 ‘de ikisibirleştirilerekbir sürebumüdürlükaracılığıile yapı işleri yürütüldü. Oldukça önemli ve yararlı çalışmalar yapan bumüdürlüğünbirönerisiüzerinedeTanzimat’ınilkyıllarındaözelstatüdebirmimarlıkokulununaçılmasınaizinverilmişti.

EBNİYE-İMİRÎYEKamuyapıları.Okul,hükümetkonağı,hastanegibidevletçeyaptırılanvekamuhizmetlerindekullanılanyapılardı.

ECDAD-I Î’ZAM Yüce atalar. Osmanlı Padişahlarının, kendilerindenöncekipadişahlar,özellikledeyükselmedönemipadişahlarıiçinkullandıklarıbirdeyimdi.

ECİLLE-İ RİCÂL-İ BENÂM Beğenilmiş, ünlenmiş en büyüklerianlamındadır.Tanınmışbürokratlardansözedilirkenkullanılırdı.

ECNEBİ TEBAA NÜFUZU 19. yy’da ağırlığını duyuran bir olgu.AradakiticaretanlaşmalarındanyararlanarakOsmanlıtopraklarında,özelliklede İstanbul ve İzmir’de yerleşen yabancı uyrukluların, Osmanlı tebaasıolmalarına karşın izin belgesi alarak “Avrupa tüccarı” sayılanların elçilikkadroları ile onlar hesabına iş gören yerli Rumların oluşturduğu kalabalık

baskı öğesi. Bunlar, Osmanlı Devleti üzerinde, ülke dışı (exterritorial) birtavırtakınaraketkiliolmaktaydılar.

EDÂMALLAHÜ TEALÂ İCLÂLUHÛ “Tanrı yüceliğini sürdürsün”anlamında, yazışmalarda görülen bir deyim. Söz arasında adı geçen yüksekbir görevli için adından sonra bu Arapça dua yazılırdı. Eğer kişi, ilmiyesınıfına mensupsa o zaman deyim “fezâilehu” (erdemlerini) kelimesiyleyazılırdı.

EDATEZKİRESİİşbitimipusulası.Buna“Eda-yıHizmetTezkiresi”dedenirdi. Yol yapım yükümlülüğü olanların, bu çalışmalarınıtamamlamalarından sonra, yeniden aynı yükümlülüğe koşulmamaları içinellerineverilenbelgeydi.

EDAVAT-IHÜKÜMETTanzimat’tanöncekieyaletvalilerininyetkileri.Buvalilergenelliklevezirrütbesindeolduklarından,tuğları,nöbetleri(mehtertakımları), kapı ve daire halkı denen kendilerine bağlı kadroları, askerleribulunur, vergi toplar, ceza uygularlardı. Tüm bu yetkiler, Tanzimatdönemindeçıkarılannizâmnâmelerveİdaridüzenlemelerlekaldırıldı.

ED-DÂİ ilmiyemensubu görevlilerle şeyhlerin, yazı altlarında imzalarıilebirliktekoydukları“duacı”anlamındakisöz.

EDEBİYAT-I CEDİDE Yeni Edebiyat. 1895-1901 yılları arasında,Servet-i Fünun Mecmuası çevresinde toplanan yazar ve şairlerin öncülükettikleri edebiyat akımı. “Servet-i Fünun Edebiyatı” da deniyordu. Butopluluk, kendilerinden önceki Tanzimat Edebiyatçılarının klasik Fransızedebiyatını örnek seçmelerine karşılık, son dönem Batı edebiyatını örnekalmayı, renkli ve süslü anlatımı, söz-zenginliğini öngörmüşlerdi. RecaizâdeEkrem,TevfikFikret,HalidZiyâbuakımınöndegelenisimleriydi.

EFENDİOkuyupyazmasıolanerkek.İlmiyesınıfındanherkese,ordudayüzbaşıya kadar subaylara, 19. yy’ın ikinci yarısından başlayarak Osmanlışehzadelerinededenilmiştir.Ayrıcapadişaheşlerine“kadınefendi”,vükelâverical hanımlarına da “hanımefendi” denilmesi yine aynı dönemde başladı.Ayrıcaûlâvebâlârütbesinialanlarada“beyefendi”deniliyordu.Liseveüstüokullarda okuyan öğrencilere “efendi” sanı ile hitap edilirdi. Taşrada iseolgun,erdemli,nüfuzluvebirölçüdeaydınkişilerebuunvanverilirdi.

EFENDİ DÂİMİZ “Duacımız olan efendi” demektir. Padişahlar,Mâbeyn’den çıkan yazılarında ve söz arasında, Şeyhülislâm’ı bu adla

anarlardı.

EFKÂR Fikirler, düşünceler. Bu anlamıyla 19. yy’ın ikinci yarısındakullanılmayabaşlayanbukelimebirçokdeyimdegörülmektedir:

Efkâr-ı Bâbıâli: Sadrâzam ve çevresindeki nazırların ortak siyasaldüşünceleri, hükümet görüşü. Ayrıca, Bâbıâli’nin kurulduğundan berigüttüğü çalışma düzeni. (Mahmud Nedim Paşa’nın bu düzeni çok iyibildiğiilerisürülmüştür.)

Efkâr-ıCedide:YeniOsmanlılar’ınsavunduklarıilericigörüşlervedemokrasiistekleri.

Efkâr-ıHümayun:Padişahındüşüncevetaşanları.Efkâr-ıHürriyet:Fransaİhtilali’nindünyayayaydığıözgürlükdüşüncesi.

Efkâr-ıUmumiye:Kamuoyu.

EFLÂK Osmanlı Tarihi’nde Memleketeyn (iki ülke), Emareteyn (ikibeylik) de denen Eflâk ve Boğdan’dan ilki. Eflâk, Tuna ileKarpat Dağlarıarasındakalanbölgedir.BurayaUlahya,halkınadaUlahdendiğideolmuştur.1417’de vergiye bağlanmış, Fatih döneminde imtiyazlı beylik olmuş, 1716-1821 yıllan arasında Fenerli Rum Beyler’ce yönetilmişti. 1822’de yedibeylerinvoyvodaolmasıkabuledilmiş,1856’dansonrabağımsızlıkevresinegirmiş,1878BerlinAntlaşmasıileOsmanlıegemenimdençıkmıştır.

EFRAD-I MÜSTEBDEL Tanzimat döneminde nizamiye (fiili)askerliğininsüresi6-8yılgibiçokuzundu.Bunedenlearadanöbetdeğişimigibi, bir kısım asker memleketine gönderilir, uzun bir aradan sonra tekrarsilah altına alınırdı. Ara dönemdeki askerlere bu ad verilir, memleketlerinegiderkendeaskerlikdurumlarınıgösterir“istibdattezkiresi”yazılırdı.

EFRAD-IREDİFERedifaskerleri.Nizamiyeaskerliğindensonragelenyedeklikdöneminegirenaskerleredenirdi.Busüredensonradamustahfızlıkdönemibaşlardı.

EFRENÇMESKÛKATI Fransa’ya ve bazan da Güneybatı Avrupa’ya“Efrenç”denir.Avrupadevletlerininparalarınadabuadverilirdi.France’denbozmabukelimegibi,FirençeveFirenkkelimelerideuzunzamankullanıldı.

EHL-İ HIREF-İ HASSA (Saraya çalışan sanatçılar). Toplam 45 ayrıdalda iş yapan ustalardı. Sayıları en kalabalık oldukları dönemde 2.000

civarındaydı. Terzi, kürkçü, kuyumcu, nakkaş, kılıççı, sorguççu… Tümbunlar, saraydaki Hazinedarbaşı’na biçimsel olarak bağlı çarşı esnafıydı.Sarayınsiparişleriniyapar,karşılığınıHazinedarbaşı‘ndanalırlardı.

EHL-İ KIYAM Ayaklanmacılar. Medresede okuyan fakat daha çokkarışıklık çıkarmayı, gösterilere öncülük etmeyi, kritik durumlarda talebeyihükümetaleyhinekışkırtmayıişedinen,ayrıcayenimüderrisleregüçsorularyöneltip onları bocalatan bir kısım gençlere deniyordu. Bunlar, fırsatbuldukça Tanzimat aleyhtarlığını da körüklemişlerdir. 19. yy’ın ikinciyansındaki talebe hareketlerinde etkin olmuşlardı. Çoğu başarısızdı. İcâzetalamazlarfakatkendilerinimüderrissayarlardı.

EHL-İÖRF Tanzimat’ın yönetime ilişkin düzenlemelerinde ve “devletmemuru” kavramının ortaya çıkmasından önce başkentte ve taşrada idareişlerine bakan görevlilere verilen genel ad. Bunların ilk akla geleni İhtisabAğasıdenenvebirbakımabelediyebaşkanlığıyapankimseydi.

EHRAM Döşemelik kumaş. Osmanlı yaşamında ehram çokkullanılıyordu. Saray ve konaklarda yolluk olarak yere serildiği gibi,ehramdan sedir, makat örtüsü, çarşaf vesaire de yapılırdı. Bursa ehramı eniyisiydi.

EKÂBİRBüyükler.İlmiyesınıfından,tarikatşeyhlerindenentanınmışvesaygıdeğer olanlara denirdi. Ekâbir-i devlet deyimi ile de yönetimsorumluluğutaşıyanveönemligörevlerdebulunankişileranlatılırdı.Bunlarınkonaklarınada“EkâbirKapısı”denmekteydi.

EKALLİYETAzınlık.Osmanlınüfusuiçindeasıltoplumagöredahaazsayıda kalan, değişik kökenden ve dinden küçük topluluklar. Bunların, azveyaçokbulunduktanheryerdebirercemaatoluşturmalarıserbestti.

EKBER-İMEMÂLİK-İDEVLETİALİYYEYüceDevletinenbüyükülkesi. 19. yy’ın ikinci yarısında Mısır için kullanılan bir tanımlama. Yarıbağımsız oluşu, büyüklüğü ve Hıdivler’in Osmanlı Devleti ile olan ilişkisidikkatealınaraksiyasibakımdanböyledenilmesiuygungörülmüştü.

EKRADBEYİDoğuAnadolu’dakiSünniinançlıaşiretreislerineverilenbirunvan.19.yy’ın ikinciyarısındaözellikledeII.Abdülhamiddöneminde“Kürt boyu beyi” anlamında bu unvan rasgele verilerek sözde aşiretçatışmalarıönlenmeyeçalışılmıştır.

ELBİSE-İ CEDİDE Yeni üniforma. Asker için öngörülen askerlikkisvesine denmiştir. 1860’lı yıllardaBatı’da-ki asker kıyafetlerine benzeyenüniformalarbenimsenmiş,kara,denizvesüvariaskerlerinegiydirilmişti.

EL-GÂZİ II. Abdülhamid zamanında basılan altın, gümüş ve nikelparalardaki tuğraların sağ üst köşesindeki ibare. Abdülhamid, dönemindekisavaşlarnedeniylebusanıbenimsemişti.

ELİFBA Osmanlı Abecesi. Osmanlı dönemi okullarında öncelikleöğretilen Arab Harfleri ve bunların okunması kuralı. Halk dilindeki adı“supara”idi.

ELKAB-I RESMİYE Resmî sanlar. 1846’da kabul edilen bu addakitüzüğegöre,devletçeverilenrütbelerinderecesinegöreyazışmalardavesözsırasındakullanılacaksanlardı.Fakatyenirütbelervegörevlerkonuldukçabuhususta duraksamalar ve karışıklıklar olmuş 1908’den sonra bu karışıklıkdahadabelirginleşmiştir.Herelkab,başlıca iki ayrıkalıptı;Birincisiyazınınhitab cümlesi olur, ikincisi ise, yazı içinde hitab edilenin adı geçtikçekullanılırdı. Örneğin: Sadrâzam’a yazılan yazıda giriş (hitap)te “Mâruz-ıçâker-ikeminele-ridirki”,yazıiçindeise“fahametlûdevletiûpaşahazretleri”denilmesi kuraldı. Resmî elkab sıralaması, ilmiye, asker, sivil tüm hizmetsınıflarınıenbüyükrütbedenenküçüğünedekkapsardı.

EL-KONSTANTİNİYYE’L-MAHRUSE İstanbul. Yabancı ülkelerleyapılan yazışmalarda, başkent İstanbul yerine, sözde onların anlayacağışekilde, bu ad takımı kullanılırdı. (Çünkü yabancılar İstanbul’aKonstantinopledemekteydiler.)

ELLİYİ YÜZEARAMAK Borç batağına düşen Osmanlı Devleti’nin,elli liralık borç karşılığı yüz liralık tahvil vermeye hazırken yine de parabulamadığıdönemlerdesöylenmiştir.

ELSİNE-İEFRENCİYEBatı dilleri. Fransızca, İngilizce, İtalyancavs.Batılı devletlerle ilişkiler artınca, bu dillerin bilinmesine de ihtiyaçduyulmaya başlandı. Daha önceleri bir Batı dilini konuşmak ve öğrenmekgünahsayılırken,19.yy’ınikinciyarısındaövünçnedenioldu.Kimileridedilöğrenmekyadaöğrenmişgözükmekyolundagülünçlükleredüştü.

ELVİYE-İMÜLHAKAVilayetebağlılivalar.

ELVİYE-İ MÜSTAKİLLE Bağımsız livalar. Tanzimat sonrası idare

düzenlemelerinde kimi sancaklar bir vilayete bağlanmadan bağımsız liva(sancak)biçimindeörgütlendirilmişlerdi.

ELVİYE-İSELÂSEÜç sancak.OsmanlıDevleti’nin sondönemlerindedeğişik zamanlarda, değişik üçer sancağa verilen ad. Makedonya’nıntamamını oluşturan Selanik-Manastır-Kosova vilayetlerine bu ad verilmiş,buralarabütçeden,dahafazlaödenekayrılarakbölgehalkınınBosna-HersekveBulgaristangibibağımsızlık istemeleriönlenmeyeçalışılmıştı.BiraradaYanya-Tırhala-Manastır’a aynı ad, yine aynı amaçla verildi ve KuzeyYunanistan’ın denetimde tutulmasına çalışıldı. Doğu’da ise Kars-Ardahan-Artvinsancaklarınadenilmişti.

ELVİYE-İSULTANİPadişahlıkbayrakları.

•Alemhay-ıPadişahî

EMANÂT-IMUKADDESE(Mübareke)TopkapıSarayıHırka-iSaadetDairesi’nde saklanan İslâm’ın kutsal eşyaları: Sancak-ı şerif, Hırka-i Şerif,Hz.Peygamber’-inkılıcı,oklarıveyayı,Hz.Ebubekir’inKılıcıveSeccadesi,H. Ömer’in Kılıcı, okları, Hz. Osman’ın Kılıcı ile sahabelerin birtakımeşyaları.OsmanlıPadişahlarıbueşyalaraveHırka-iSaadetDairesideneneskiHa-soda bölümüne son derece saygı gösterirler, manevî güçlerini buradanalırlardı.

EMANET DİVANI Eski İhtisab Divanı’nın yerini alan Belediyekomisyonu. Şehremini başkanlığında toplanarak esnafa verilecek cezalarısaptardı.

EMARET İç işlerinde bağımsız beylik veya valilik. 19. yy’da Mısır,EflakveBoğdanbutürdendi.EflakveBoğdan’a“Emareteyn”(ikibeylik)dedenirdi. Bunlar,OsmanlıDevleti’ne her yıl belirli bir para göndermekle deyükümlüydüler. Bu vergiye “EmaretlerMal-ıMaktuu ” adı verilir ve bütçeiçinönemlibiryekûnoluştururdu.

EMİR-İALEM II. Mahmud döneminde kaldırılan bir görev. Sultanlıkbayraklarından,Mehterhane’densorumlusubayadeniyordu.SeferlerdeiseenbüyükbayraksayılanAkAlem’itaşırdı.Sarayprotokolündedebirçokgörevibulunan Emiralemlik 1832’de kaldırılarak buna ilişkin hizmetler Mirahor-ıevvel’everildi.

EMİRKIRAATİAtamakararnamesininokunması.Sadrâzam,NâzırveValilerin atama fermanları, halef selefin ve tüm memurların, halkın hazır

bulunduğubir toplulukönündeyükseksesleokunurdu.Bu,bir tür tebliğveilanyöntemiydi.

EMİRNÂME-İ SÂMÎ Bir nizâmnâmenin uygulanmasına veyürütülmesine ilişkin olmak üzere Sadrâzam imzası ile yazılan bağlayıcıbuyruk.Valilereyazılır ve sonucu izlenirdi.Ayrıca,Sadaret’tenNezaretlere,Meclisleredeemlrnâmelergönderilirdi.

EMİRÜ’L-MÜMİNİN Müslümanların padişahı. İlkin Hz. Ömertarafındankullanıldı.Dahasonrabirçokİslâmdevletlerindesultanvepadişahanlamında yer verildi. Osmanlı padişahları da Vahideddin’e dek bu sanı,halifeliksanınıtamamlayanvegüçlendirenbirunvankabuletmişlerdir.

EMLÂK-İEMRİYYEKamu toprakları.Devletinmalı sayılan her yer.Bu kavram daha sonra emlâk-i milliye olarak tanımlanmış, en son “milliemlâk”adınıalmıştır.

EMLÂK-İ ŞÂHÂNE Sultan toprakları. Aslında tüm ülke topraklarıpadişahın malı sayılırken, Tanzimat’ın getirdiği toprak hukukuna göre,Osmanlı Hanedanı’nın ve başında bulunan padişahın da özel birtakımmülkleri bulunması öngörülmüş, eski miri çiftlikler, maden havzaları,koruluklar bu ad altında padişah malı kabul edilmiştir. Örneğin, 1848’deEreğliKömürMadeniHavzası “Emlâk-lŞâhâneye”katılmıştır.Özellikle II.Abdülhamid, yıllarca adına tapu kestirerek Musul’dan Bursa’ya kadar hertarafta topraklar edindi. Tüm maden yataklarını da yine kendi üzerinekaydettirdi. Emlâk-iHümayun idaresini kurdu. 1908’de bu işlemlerin hepsiiptaledildi.

EMR-İ ÂLİ/ÂLİŞAN Padişahlık buyruğu. Saray’dan yazılan vepadişahlıkbuyruğunuiçerenferman.

EMR-İBİ’L-MÂRUFVENEHY-İANİ’L-MÜNKERİslâm’ınbaşlıcakurallarındandır. “Akla ve Şeriata uygun görünenleri yapmak, Şeriatyasaklarındandakesinliklekaçınmakveuzakdurmak”demektir.

EMR-İ MUHAFAZA Bir yerin güvenlik altında tutulmasıdır. Emr-iinzibat-ımemleketdedenirdi.

EMR-İ SÂMİ Tanzimat’la birlikte kullanılmaya başlayan bir deyim.Sadrâzam buyruğu. Sadrâzamın çeşitli konularda ilgili yerlere yazdığıemirleredenirdi.

EMR-İ ŞERİF Kutsal buyruk. Padişah buyruklarından, halkın yararı,refahı,biryolsuzluğunveyauygunsuzluğungiderilmesigibiönemlikonularıiçerenlerine denirdi. Islahatı öngören fermanlar (Gûlhane Hatt-ı Hümayunugibi)aynızamandabireremr-işerifsayılır.(Çoğulu:Evamir-iŞerife.)

EMR-İTAHLİFResmîgörevyemini.

•Resm-itahlif

EMR-İ TEŞRİ Yasama yetkisi. Bu yetki Tanzimat ve İstibdatdönemlerinde padişahta tutuldu. Ayrıca “emr-I tenfiz” denen yürütmeyetkisini de Sadrâzam ve nâzırlar padişah adına kullandılar. “Emr-i kazâ”denenyargıyetkisiise,Tanzimatdönemindeönemlideğişikliklereuğradı.

EMVÂL-İ EYTAM Yetimlerin mallan. Ailesinden yoksun kalanlarınmalları, delilerin, kendi malına sahip olamayacak durumdaki sakat vekimsesizlerinmallarınıişletmekkorumakveyinekendilerineyararsağlamaküzerekurulanörgüt.1852‘deoluşturulanEmval-iEytamMüdürlüğü,1908’deAdliyeNezareti’nebağlandı.Bukuruluşunsağladığıgelirlervebankafaizleribellibirdüzenegörehaksahiplerinedağıtılırdı.

EMVÂL-İ İLTİZAMİYE İltizama verilen vergilerin karşılığı olarakdevlethazinesineödenenpeşinlervetaksitler.

EMVÂL-İ METRÜKE Ülke içinde yer değiştiren, başka bir ülkeyegöçen gayrimüslimlerin bıraktıkları taşınır ve taşınmaz mallar. Bunlardantaşınmazolanlarevkafavekamukuruluşlarınaintikalettirildi.

ENCÜMEN-İ DANİŞ Darülfünun’un açılması girişimleri sonuçvermeyince, bilimsel çalışmaları teşvik etmek ve araştırmalarda bulunmakdüşüncesiylekurulanOsmanlıbilimakademisi.Batı‘dakibilimakademileriniörnekalankuruluş,1851’deaçıldı.Üyeleriarasındaünlüdevletadamlarıdavardı.BiramaçdaaçılacakDarülfünun’aderskitabıveprogramhazırlamaktı.Fakat beklenen sonuçları veremedi. 1862’de kapatıldı. Yerine “Cemiyet-iİlmiye-iOsmaniye”kuruldu.Encümen-iDâniş’in“Azâ-yıDâhiliye”denen40üyesi,ayrıca30“azâ-yıHâriciyesi”vardı.

ENCÜMEN-İÜLFET Dostluk Kulübü. 1870’de İstanbul’da açılan veBatı‘daki kulüpleri örnek alan ilk kuruluş. Buraya girebilmek için yüksekdüzeygörevlileriarasındabulunmakkoşuldu.Açıkçakumardaoynanabilenbukulüp,ertesiyılSadaret’inemriylekapatıldı.KulüpÇemberlitaş’daidi.

ENDERUN-I HÜMAYUN II. Mahmud ve Tanzimat dönemiyeniliklerinden önce, Saray iç örgütüne verilen genel ad. Enderun, okuldüzenine göre örgütlenmişti. Sıkı bir disiplin ve verimli bir programa göre‘‘küçük”, “büyük” ve “has” (Seferli-Kiler-Hazine de denen) odalar olmaküzere üç bölümlü 14 yıl süreliydi. Bölüm aşamalarından geçenler, sarayhizmetlerindeçalıştıklarıgibi,sivilveaskerîgörevleredeatanırlardı.AyrıcaEnderun’da,güzelsanatlarınçeşitlidallarındaelemanyetiştirenbölümlerdevardı. Enderun örgütü dağıtılınca, boşlukları doldurmak amacı ile askerlik,tıp, mülkiye, güzel sanatlar okulları açılması kaçınılmaz oldu. Sarayhizmetlerini ise mâbeyn denen örgüt yüklendi. Son kez 1831 ’de örgütüyenilenen Enderun, 1832’de dağıtıldı ve Mâbeyn-i Hümâyûn Müşiriyetikuruldu.

ERACİF BIRAKMAK Halkı telaşa korkuya kaptıracak havadisleryaymak.Yanlışveasılsızhaberlervermek.

ERKÂN Bir meslekte veya örgütte ileri gelenler. Orduda miralaydanbüyükrütbedekiler“orduerkanı“nıoluştururlardı.Ayrıcabirdeerkân-ıharb(kurmay) sınıfı vardı. “Erkân-ı devlet”, “erkân-ı vilâyet” denilince demerkezdeveillerdekibellibaşlıyöneticileraklagelirdi.

ERKÂN-I HARBİYE-İ UMUMİYE RİYASETİ Genelkurmaybaşkanlığı. 1908’den sonra oluşturulan Harbiye Nezareti’ndeki en büyükaskerlikmakamı.

ERKÂN-I HARBİYE MEKTEBİ Harp Akademisi. Mekteb-iHarbiye’nindevamıolarakaçıldıve1848’de ilkmezunlarınıverdi.Buradançıkansubaylar“erkân-ıharb”(kurmay)unvanınıalıyorlardı.

ERKÂN-I MALÛME 1876’da önce Abdülaziz’i tahttan indiren V.Murad’ı tahta oturtan, ardından onu da indirip II. Abdülhamid’i padişahyapan,Meşrutiyet’i ilâneden,Abdülaziz’iöldürmekle ithamedilenyöneticigrup: Midhat, Mütercim Rüşdî, Hüseyin Avni, Kayserili Ahmed PaşalarlaŞeyhülislamHayrullahEfendi.Bunlara“Erkân-ıHâl”(tahttan indirenler)dedenmişti.

ERKÂN KÜRKÜ Kıyafet yeniliklerinden önce Sadrâzamın giydiğitörenlere özgü, kolları ile bedeni farklı renkte gösterişli samur kürk.Divankürküveyayenlikürkdedeniyordu.

ERTUĞRUL NİŞAN-I ZİŞÂN-I HÜMÂYÛNU II. Abdülhamid’in

1878’deihdasettiğialtınnişan.Ortasında“Ertuğrul”,biryanındaErtuğrul’unAnadolu’yageliştarihi,karşıtarafındadanişanınihdastarihikazılıidi.

ERTUĞRUL SANCAĞI Merkezi Bilecik olan Hüdavendigâr (Bursa)Vilayetine bağlı bir sancaktı. II. Abdülhamid,Osmanoğulları‘nın geçmişinesaygıduyarakBilecik,Söğüt,İnegölveYenişehir’eönemvermiş,buralardakieskieserlerionartmışBilecikSancağı’nadaOsmanBey’inbabasıErtuğrul’unadınıvermişti.

ESAME DEFTERİ Ad ve kayıt kütüğü. Osmanlı Devleti tebaasındanolup vergi yükümlüsü durumunda bulunanları tesbit etmek için 1830’dansonra birçok kez yenilenen sayımlara ilişkin (tahrir-i nüfus) ana defterleredenirdi. Bu defterlerde yalnızca erkeklerin isimleri meslek ve ünleri ile evadresleri bulunurdu. Kadınlar, vergi yükümlüsü olmadıklarından, budefterlere yazılmıyorlardı. Daha eskiden ise, Yeniçeri Ocağı’na kayıtlıolanlarınadlarınıkapsayandefterebuadverilirdi.

ESBAB-I MUCİBE MAZBATASI Kanunnâme ve nizâmnâmelerinhazırlanması için düzenlenen ön rapor ve komisyon tutanakları. Bâbıâli’ninçalışmadüzenigereğiöncebirtaslakhazırlatılır,dahasonrabu,ilgilimeclisvekomisyonlardaşümullendirilirdi.

ESER-İ CEDİD 1847’de faaliyete geçen İzmir Kâğıt Fabrikası’nınürettiğisoğukdamgalıbeyazyazıkâğıdı.Soğukdamgasındabuadyazılıydı.Dahasonralarıikitabakalıbeyazkâğıtlaradadendi.

ESER-İ İSTANBUL Canlandırılmaya çalışılan yerli sanayinin başarılıolan işkollarından porselenciliğin, Galata ve Balat’taki imalathanelerindeüretilenlere vurulan damgaydı. Testi, kâse, çanak, bardak gibi eşya, beyazüstüneyeşilvekırmızıçiçeklerledesenlendiriliyordu.

ESHAB-I ALÂKA Bosna ve Hersek’de çiftliklere bölünmüş bulunanarazinin tasarruf hakkını eline geçiren yerli ve Müslüman ağalar. Bunlar,yarımcılık, üçleme, dörtleme gibi yöntemlerle çiftlikleri işletirlerdi. Ölenintasarruf hakkı çocuklarına kalırdı. 1875’lerde bu sistem iltizam usulüyüzündenbozuluncabölgedehuzursuzluklararttı.

ESHAB-IFERÂİZMirastanpayalmayahakkıolanlar.Koca,karı,babavedede(cedd-isahih),anabirkardeş,kız(sulbiye),oğulunkızı(ibniye),anabirkızkardeş(şakika),anabirkardeş,anavenine(cedd-isahiha).Toplam12kişidir.

ESHAMBorçlanma senedi. İlki III.Mustafa zamanındaçıkarıldı.FakatasılTanzimatdönemindesıksıkbaşvurulanbirborçlanmayöntemioldu.

ESHAM-ICEDİDEYeni borçlanma senedi. 1858’de% 6 faizle ve 24senedeitfasıöngörülerekçıkarıldı.Halkbunlarakonsolidedemekteydi.

ESHAM-IMÜMTAZE1857’deçıkarılanborçlanmasenedi.Dahasonra“esham-ıOsmaniye”adıaltındayinelendi.

ESHAM-IUMUMİYE1865’teçıkarılanborçlanmasenedi.

ESHAM-IUMUMİYEEMANETİDevletinçıkardığıborçtahvillerininişlemleriniyürütenkuruluş1867’dekuruldu.

ESHAM MUHASEBESİ II. Mahmud döneminde Maliye Nezareti’nebağlı olarak kuruldu. Görevi, piyasadaki eshamın itfa ve faiz işlemleriniyürütmekvebu iş içinayrılanİstanbulGümrüğü ilemadenlerinhesaplarınabakmaktı.

ESİRPAZARIKapalıçarşı’yabitişikbirhandı.Kölevecariyeler(kızlar,genellikleKafkasyaasıllıÇerkezlerdi)buradaaçıkartırmaileyadaelaltındanyüksek fiyatlarla satılırdı. 1848’de Abdülmecid’in bir fermanı ile bu pazarresmenkapatıldı.Ancakköle-cariyealımsatımıönlenemedi.OsmanlıDevletitarihekarışıncayadekesiralışverişisürdü.ZencikölevecariyelerFatih’dekihanlarda,ÇerkezkızlarıTophane’dekiKarabaşmahallesindepazarlanırlardı.

ESLİHÂ-İASKERİYEMÜZESİ (Askeri SilahlarMüzesi) 19. yy’ınbaşında toplanan eski silahlar Topkapı Sarayı bahçesindeki St. IreneKilisesi’nde sergilendi. 1909’da Müze durumuna getirildi. Bu müzeye“Esliha-iAtikaMüzesi”(EskiSilahlarMüzesi)dedeniyordu.

ESNAF ŞEYHİ İlgili olduğu meslek dalının sorunlarıyla ilgilenen,esnaflayönetimarasındakiilişkilerearacılıkedendernekbaşkanı.

ESNAFTEZKİRELERİ İstanbul’daŞehremaneti (Belediye) tarafındanişyeri açanlara, bir ücret karşılığı verilen izin belgesi. 1909’da bu belgeyidüzenlemeyetkisiMaliyeNezaretinebırakıldı.

ES-SULTAN İBNÜ’S-SULTAN Sultan oğlu sultan. Resmî yazıgirişlerinde, kitabelerde kullanılan unvanlardandı. Buna bağlı olarakpadişahın,babasınınvededesininisimlerideyazılırdı.

ESVABCIBAŞI Saray görevlisi. Eskiden padişahların giyim kuşamişlerindensorumlumemuradeniyordu.FakatTanzimat’labirliktebugöreve,padişaha yakın, eski deyimle nedimlik edebilecek kimseler atandı.Örneğin,II. Abdülhamid’in Esvabcıbaşısı, sütkardeşi İsmet Bey, kendisine en yakınkişiydi.

ESVABODASI Saray gardrobu. Padişaha ait özel ve resmî giysilerin,çamaşırların muhafaza edildiği oda. Esvabctbaşı biçimsel olarak buranınâmiri durumundaydı. Ayrıca padişahın günlük faaliyetine göre de buradançıkarılacakelbiseleribelirliyordu.Sarayda,esvabodasındansorumlu“esvabı”(esvabcı)adıverilengörevlilerdevardı.

EŞKIYAHaydutsürüsü.Şaki’ninçoğuluolupüçübeşibirarayagelerektoplum güvenliğini bozan, silahlı baskınlarda bulunan, yol kesen, adamöldüren zorbalara denirdi. II. Mahmud’un caydırıcı temizliğinden sonraAnadolu’daki şakavet olayları bir ölçüde azalmıştı. Ancak 19. yy sonlarınadoğru yeniden arttı. Örneğin Ege havalisinde Çakırcalı eşkıyası uzunca birzamandevletgüçlerinizordurumdabıraktı.

EŞKİNCİ Eğitimli yeniçeri. II. Mahmud’un bozulan Yeniçeri Ocağıiçinde oluşturmayı tasarladığı eğitimli askerlere verilen ad. Yeniçerilerindirenişi nedeniyle olumlu bir sonuç alınamadı. Eşkinci örgütü de YeniçeriOcağıilebirliktekapatıldı.

EŞRAF-IMEMLEKETBiryöreninsayılıkişileri.Tanzimat’ıngetirdiğiyenilikleri halka benimsetmek, uygulamalara geçilmek için devletgörevlilerine yardımcı olan ve yerel nüfuzu temsil eden kimseler. Bunlar,eyaletvekazameclislerineüyeolurlar,halktantoplanacakvergilerinhanevekişi başına dağılımını kararlaştırırlar, salma defterlerinin tutulmasınısağlarlardı. Eski âyânların yetkileri bu kez, biraz daha dağınık ve oylamagerektirir biçimde bunlara geçmişti. Kasaba eşrafı olabilmek için zenginlikveya resmî bir nitelik şart değildi. Halkın güven duyduğu bir kişi olmakyeterliydi.

EŞREF-İ MAHLÛKAT Yaratıkların en şereflisi ve üstünü. İnsanlıkdeyimiyerineİslâmîbirbenzetmeolanbusözkullanılırdı.

EŞREF SAAT Uygun ve uğurlu an. Savaşa başlamak, sefere çıkmak,tahta oturmak… gibi önemsenen her iş için resmî görevli durumundakiMüneccimbaşı’nın özel yöntemlerle belirlediği vakit. Örneğin cülus hatt-ıhümayunlarındabuanınsaptandığımutlakavurgulanırdı.

ETİBBA-İ HASSA Osmanlı Sarayı‘nda Mâbeyn-i Hümayunkadrosundaki saray doktorları. Bunlar, hekim, cerrah, dişçi, kırıkçı, kancı,eczacı, esbciyâr, havancı, sülükçü gibi uzmanlardı. 1843’te sayıları 34’tü.Bunların25’igayrimüslimdi.CerrahlarınisetümüMüslümandı.

ETMEYDANIYeniçerilerin“YeniOdalar”denenbirkısımkışlalarınınbulunduğuAksaray’dakialan.Ayaklanmalargenellikleburadabaşlatılırdı.Bualanın bir adı da Et Meydanı anlamına gelen “Meydan-ı Lahm”di. BuradaYeniçerileremahsuskasapdükkânları(EtTomruğu)bulunduğundanbuadlarverilmişti.

ETNİKİETERYA

•FilikiEterya

ETRAK-İ BÎ-İDRAK Osmanlı toplum düzeninde, şehir halkına göre,kalabalığıtemsiledenkırsalkesimhalkı.Göçebeler,aşiretlervs.Tanzimat’ıngetirdiğitebaaveahalianlayışı,bueskiveyanlışgörüşünkarşısındaydı.

EVÂHIRArabaylarınınsonongünü.Belgetarihlemedeçoğuzamantamtarihyazılmazayveyılbelirtilmeklebirlikte,oayınongünlükdilimindenbiriişaret edilmekle yetinilirdi. Bu, eski dosyalama (torbalama) sistemininzorunlukıldığıbirusuldü.

EVÂİLArabaylarınınilkongünü.

EVAMİR-İALİYYESultanlıkbuyrukları,

•Emr-iÂli

EVASITArabaylarınınikinciongünü.Ayınortası.

EVKAF Vakıflar, Şeriatın öngördüğü kurallara göre, cami, medrese,çeşme, hamam, çarşı, türbe, tekke, mektep… gibi kurumların yaşamasınayönelikkuruluşlar.Vakfabağlanantaşınmazlarsatılamazdı.Bunlariçinvergiödenmesisözkonusudeğildi.OsmanlıDevleti’ninenyaygınkurumlarındandı.Vakıflar başlıca İki gruptu: “Evkaf-ı mazbuta” (devletçe yönetilen büyükvakıflar),“Evkaf-ımülhaka”(devletgözetimialtındakurulanvemütevelliliğisoydansürenözelvakıflar).

EVKAF-I SELÂTİN Osmanlı hânedanına ait vakıflar. Padişahların,valide sultanların,kadınefendilerinvakıflarıbugruptaydı.Sayıları, işlemleri

ve gelirleri ile, ilgili bulundukları alanlar çok ve değişik olan bu vakıflarınişletilmesi önceleri Darüssaade Ağasının sorumluluğu altındaydı.Tanzimat’tan sonra bunlar bir idarede toplanarak “Evkaf-ı Hümayun-ıMülûkâne”adıverildi.

EVKAFNEZARETİ 1827’de kuruldu. Evkaf-ı HaremeynNezareti iseönceden olduğu gibi Dârüssaade Ağası’nın sorumluluğunda kaldı. Dahasonraki yıllarda bu İkisi birleştirildi. 19. yy’ın ikinci yarısında ise EvkafNezareti kadrolaşmasını tamamlayarak diğer nazırlıklarla aynı statüyekavuştu. Evkaf Nâzırlığına son dönemlerde, aynı zamanda Şeyhülislâmolanlaratandı.

EVLÂD-IEKBER-EVLÂD-fERŞEDBüyükoğul-akıllıoğul.Osmanlıhükümeti, Mısır yönetimini Mehmed Ali Paşa soyundan “akıllı oğula”bırakmayıvebunudadevletinyapmasınıöngörmüş,ancakMehmedAliPaşabunu kabul etmeyerek “büyük oğul” usulünde diretmişti. Öte yandan,Abdülmecid,ardındandakardeşiAbdülaziz,Avrupa’daolduğugibi,OsmanlıHanedanı’nında“büyükoğul”dandevamınıarzuetmişler,fakatbutasarıları,çeşitlibaskılarlaönlenmiştir.

EVLÂD-I FATİHAN Fetihten sonra Rumeli’ye iskân edilen Türkailelerin torunlarına denirdi. Yerli halk bunlara, Konya dolaylarındangeldikleri için “Konyar” derdi.Birtakım ayrıcalıkları, buna karşılık askerlikyükümlülüklerivardı.Buimtiyaza1845’tesonverildi.

EVLÂD-I ŞÜHEDA VE MALÛLİN-İ GUZZAT-I ASKERİYİOSMANİYESERGİSİ1899’da,Osmanlı-YunanSavaşı’ndaveGirit’deölenaskerlerinaileleriilesavaşsakatlarınayardımdüşüncesiyleİstanbul’daaçılansergi.

EVLÂD-IVATAN Tanzimat döneminde başlatılan kur’a usulü askerlik,genç kuşakları silah altına toplayınca, bunların ulusal bir amaç için askeroldukları vatanı savunacakları düşüncesi de yer etmiş, Ocaklı ve paralıaskerlerden farklıolarakbugençlere“vatanınçocukları”anlamındabu isimverilmiştir.

EVLİYÂ-YIUMÛRİşlerinözünügizeminibilenler.Devletadamlarıiçinkullanılırdı. Kararları ile ülkenin ve toplumun kaderini oluşturanlaradeniyordu.

EVRAK-I CÂRİYE Daireden daireye, bürodan büroya yapılan

yazışmalar ve buralarda işlem gören belgeler için Bâbıâli’de kullanılan birdeyim.

EVRÂK-INAKDİYEKâğıtpara,banknot.

EVRAK-I SAHİHA 1845’ten sonra, senet yazımları ile resmîmakamlarcaistenenbelgelerindüzenlenmesindekullanılandamgalıkâğıt.

EVZANVEEKYAL-İCEDİDEBirkararnameilebelirlenenyeniölçüve ağırlık birimleri. 1908’den sonra çıkarılan bu kararnamenin tarihibelirtilmemiştir. Cetveller halinde eski ve yeni tüm birimler karşılaştırmalıverilmiştir.

EYÂLÂT-I MÜMTAZE Seçkin iller. 19. yy’da, büyük devletlerin debaskısı ile içişlerindeözgürvebağımsızkalanbiçimseldışbağımlılıklarınınise sürekli sorun olmaktan öteye bir yararı görülmeyen özel yönetimlieyaletler.Bunlar,devleteyıllıkvergiyükümlülüğütaşımaktaydılar.Sayılarıvestatüleriherzamanfarklıolmuştur.Bellibaşlıları:MısırHıdivliği,BulgaristanPrensliği,KırımHanlığı,EflakBoğdanVoyvodalıkları,MekkeŞerifliği(veyaEmirliği), Sisam Beyliği, Bosna, Hersek Valiliği ve Rumeli-i ŞarkîVilayetleridir.

EYALETKADILARI(Mevâli)Eyaletmerkezlerindeyargıgöreviyapanbüyük kadılarla “taht kadıları” denen Başkent yargıçları. Bunların İlmiyeprotokolündeki saygınlıkları diğer kadılardan yüksekti. Örneğinmuayedelerde(bayramlaşmatöreni)padişahbunlaraayağakalkardı.

EYALETMECLİSİ 1858’de kuruldu.Valilerin yetkilerini sınırlandıranvebukuruladanışmadabulunmadankararvermeleriniönleyenbiryenilikti.Malmüdürü, Rum, Ermeni Piskoposları, Haham halkı Hıristiyan olankasabalardanseçilenkocabaşı,vilayetmerkezindenseçilenvücuh, ileeyaletdaire müdürlerinden oluşuyordu. Bu meclisin, vergilendirmeden idariyargılamayadekoldukçagenişbiryetkialanıvardı.

EYTAM VE ERAMİL MAAŞATI Yetim ve dul aylıkları. Devletgörevlilerinin geride bıraktıkları çocuklarına ve eşlerine bağlanan maaş. II.Abdülhamiddönemindeverilmeyebaşlanmıştı.

EZANİ SAAT Güneşe göre ayarlanmış (zevalî), güneşin batışını veakşam namazının vaktini “12” olarak düzenleyen (ezanî) saatler. Osmanlıhalkı, işineveya ibadetineverdiğiönemegöre saatinibunlardanbirinegöre

ayarlardı. Bunun için, takvimlerde vakit çizelgeleri vardı. Bir sütundakigünün karşısına rastlayan saat ve dakikaya belli sayılar eklenip çıkarılarakalafrangaayar,alaturkayaçevrilebilirdi.

EZ-KADİMBaşlangıcıbilinmeyecekkadareskidenberidemektir.

FAHÂMETLÛŞanıyüceolan.Sadrâzam,MısırHıdivi,yabancıprensleriçinkullanılırdı.“Devletlûfahâmetlû”biçimindedesöylenirdi.Aynıanlamdavedahadaululamakamacıile“fahâmetmeâb”dadenirdi.

FAHİŞ ÖŞÜR Üründen alınması gereken 1/10’dan daha fazla alınanvergi.Buoran1/8hatta1/5olabilmiş;dolayısıylaköylününmağdurolmasınayolaçmıştır.

FAHRÎ YÂVERÂN-I HAZRET-İ ŞEHRİYÂRÎ Hem padişahıululamakhemdedeğerleriyüceltilmekistenenlerebirpâyedahaverebilmekiçindüşünülmüşonursalpadişahyâverliği.

FAKAHETLÛŞeriatveİslâmhukukubilginisayılankişilere(fakihlere)verilenelkap.

FAKİH Önceleri doğruyu yanlıştan ayıran ve yargılayan uzmananlamında iken sonraları şeriat ve hukuk bilgini sayılan ilmiye mensuplarıiçinkullanılmıştır.

FALAKAİslâmeğitiminesonradangirenveokulçocuklarınauygulanandayak cezası. Tanzimat’dan sonra hazırlanan Maarif Nizamnamelerindedövmeninsınırı,hattavurulacakçubuğuncinsibelirtilmiş,dayağınancakgözkorkutucu nitelikte ve acıtmadan bir yarar sağlayabileceği vurgulanmıştır.Bununla birlikte falaka denen ve çoğu kez bir işkence yöntemi olarakuygulanan ceza Cumhuriyet’e dek geçerliliğini korumuştur. Bunun için,ayaklareğribirdeğneklebununikiucunabağlıipinarasınageçirilir,ipgerilir,kalfa denen güçlü kuvvetli ve yetişkin öğrencilerin yardımı ile suçlananöğrencinin ayaklarına sopavurulurdu.Bu işleme falakayavurmak, falakayayatırmak,falakayayıkmakdenirdi.

FATİH TETİMMELERİ Sahn-ı Seman Medreseleri’nin orta tahsildüzeyindekibölümlerinedeniyordu.Tetimmeler,8medreseydi.Bunlarınherbirinde 8’er hücre, her hücrede de üç yatılı talebe bulunurdu. (Toplam 292öğrenci.) Tetimmelerin “iptida-i dâhil” aşamasını tamamlayanlar “sahn”denenyükseköğretimaşamasınageçmehakkınıeldeediyorlardı.

FAYTON 19. yy’ın sonlarında, 20. yy’ın ilk yarısında İstanbul’da vevilayetmerkezlerindeenyaygın taşıt aracı.Lastikkaplamalıdört tekerlekli,çift at koşulan, tentesi körüklü dört kişilik yaylı araba. Fayton, modaya veihtiyaca göre çeşitli biçimler aldı. Bu yenilerine “hinto”, “talika”, “kâtipmodası”gibiadlarverilmişti.Kapalıarabalaraise“kupa”deniyordu.

FAZİLETLÛErdemli.İlmiyesınıfındanİstanbulveHaremeynpayelerinielde etmiş, kadı, müderris ve müftülere yazışmalarda yöneltilen hitap.“Faziletlüefendimhazretleri”,“faziletlüefendim”biçimindeyazılırdı.

FENERLERNİZAMI8Ağustos1860’dauluslararasıbirmukavelenameimzalanarak Osmanlı Devleti sahillerinin gerekli noktalarına fenerlerkonulmasıvebunların işletme imtiyazıkonulankurallarabağlandı.Fenerlerİdaresi kuruldu. Deniz taşıtlarından da “fener resmi” adı altında bir vergialınmayabaşlandı.

FENERLİLER Yönetimde görev alan Rumlara denirdi. FenerPatrikhanesi çevresindekimahallede oturanRumlar, tercümanlık, bankerlik,sarraflık, tacirlik gibi yönetimle dolaylı ilgisi bulunan işlerin yanısıra, 19.yy’ın ilk yıllarına kadar da Eflak ve Boğdan’a bey (özerk vali) atanırlardı.Babadan oğula geçtiği de görülen bu görevi alan Rum ailelere “FenerBeyleri” deniliyordu. Bunların oğullarına “Beyzâde”, kızlarına “Donniça”,eşlerine “Donna”, torunlarına da “Çelebi” ve “Kokonaça” unvanı verilirdi.Tanzimat’ın getirdiği ayrıcalıklarla daha da zenginleşen Fenerliler,yüzyıllardır yerleşik bulundukları Balat semtinden ayrılarak Boğaziçi’ne,Beyoğlu’nayerleştiler.Buralardagörkemlikonaklaryaptırdılar.

FERACE Kentli Türk kadınların yüzyıllarca giydiği üstlük. Çuhadan,softan, son dönemlerde deAvrupa’dan gelen fantezi kumaşlardan yapılırdı.Cepleri,yakalarıişlenir,uzunetekli,bolvedarmodellerdedikilirdi.Soyluvezenginailehanımlarıalrenkliferacegiyerlerdi.Feraceilemantonunbelirginfarkı, mantonun daha kısa etekli ve devirme yakalı oluşuydu. Feraceyi,başörtüsü olarak yaşmak tamamlardı. İlmiye sınıfından büyük pâyelilerintörenlerde giydikleri sırma işlemeli üstlüklere de ferace denir, bunun kürkkaplısına “ferace samur kürk” adı verilirdi. Bunu şehzadeler de giyerlerdi.“Kadın feracesi” ile “ulema feracesi” (biniş) 1848’den sonra daha azkullanıldı.Butarihlerdenbaşlayarakkadınlarçarşafgiymeyebaşladılar.

FERAHİ Asker feslerinin üstüne daire biçiminde dikilen sarı renklitepelik.Ayrıcaadlarına“kanun”deneninzibaterleri’ninboyunlarınatakılan,üzerinde“kanun”sözcüğüyazılıpirinçplakayadabuadverilirdi.

FERAİZŞeriatauygunmirasbölüşümü.

FERAŞETVEKİLLİĞİ Mekke veMedine’deki kutsal yerlerin silinipsüpürülmesigörevine“feraşet-işerife”denir,buhizmetinyarıpayıPadişaha,1/4’ü Valide Sultan’a, kalanı da beratla padişah yakınlarına verilirdi.

Padişahınveötekilerinbutemizlikişinigidipdoğrudanyapmalarısözkonusuolamayacağından bumaksatla sembolik bir görevli vekil atanır, her yıl hacmevsimindeHicaz’agönderilirdi.

FERİK II. Mahmud’un, kurmaya çalıştığı modern ordu için koyduğugenerallikrütbesi.1830’daihdasedilenburütbe,mirlivaüstüaşamaydı.Sivilkesimden Beylerbeyliği’ne eşit sayılıyordu. İlk yıllarda hassa ferikliği vemansureferikliğidiyeikiçeşitti.Ferik,tümenvekolordukomutanlığıyapar,ordukarargâhlarındagörevalırdı.1903’tebununbirüstüsayılanveorgeneraleşitiolanbirinciferiklikrütbesikondu.

FERİK PAŞA Muhassıllık uygulamasında sancağın askeri yönetimiylegörevlendirilenasker-mutasarrıflaraverilenunvan.

FER’İYYE SARAYLARI İkinci derece Padişah sarayları.Dolmabahçe’den Ortaköy’e kadar uzanan sahil kesiminde, Dolmabahçe veÇırağanSultanSaraylarındanayrıküçüksaraylar.Fer’iyyedaireleri,ÇırağanFer’iyyesi gibi adları vardı. Padişahlar, yetişkin şehzadelere, evli hanımsultanlara buralardan daireler tahsis ederlerdi. Tahttan indirilen V. MuradÇırağan Fer‘iyyesi’nde 28 yıl göz hapsinde yaşadı. Abdülaziz de KabataşLisesi olarak kullanılan Fer’iyye Sarayı’nda intihar etti. Bu olaya tarihte“Fer’iyye Faciası” denilmiştir. Fer’iyye dairelerinde sürekli görevlihizmetlilereise“Fer’iyyeDairesiYeniçerileri”denirdi.

FERMAN-I HÜMAYUN Eyalet valilerine gönderilen padişahlıkbuyruğu. Resmî anlamı “görevlendirme emridir.” Bir ferman 7 bölümdenoluşurdu: 1) Ferman sözünün zikri, 2) Gönderilenin adı ve görevi, 3) İşinkonusu,4) İşkonusundapadişahın talimatı,5)Bununvurgulanması,6) İşinbaşarıya ulaşması için dua ve dilek, 7) Tarih ve yer. Tanzimat’la birlikteFerman-ı Hümayun çıkarılması pek önemli konular için uygun görülmüş,buna karşılık “İrade” veya “İrade-i seniyye” denen Mâbeyn’den yazılanbuyruklargeçerliolmayabaşlamıştır.

FERMANLI İdamveya,kürekcezasıgerektirecek (özelliklededevletekarşı)bir suç işleyenvehakkında“idambuyruğu”çıkmışolankişi.Bunlar,yakalanmamakiçinbüsbütünyasadışıyollarabaşvurur,çetekurar,yolkeser,başarabildikleri her kötülüğü yaparak yaşama şansı ararlardı. Orduda ise,binbaşı rütbesinden daha üst rütbelilerin yükselme ve atamaları fermanlaolduğundanbusubaylarada“fermanlı”denirdi.

FERMANNÂME-İ SÂMÎ Sadrâzam buyruğu. Sadrâzam’ın nâzırlara,

valilere veya diğer görevlilere gönderdiği yazılı buyruk.Buna “İrade-iÂli”(yücebuyruk)dedenirdi.

FERMENE Kolsuz, işlemeli yelek. Kadınlar ve erkekler için değişikbiçimleri vardı. Kollu fermenelere cepken denirdi. Ayrıca, resmî ve özelgiyimlerde kürk kullanılmaz olduktan sonra, rütbeyi belirtecek birtakımişlemelermodaoldu.Ceket,potur,salta,kaputüzerlerine,özellikledegöğse,yakayavekolasırmadanişlemeleryapılmayabaşlandı.Buişleredefermenedeniyordu.Fermenelerindahakabarıklarıkaytandanyapılırdı.İstanbul’dabuişlerleuğraşanbiresnafvardı.Bunlara“fermeneci”denmekteydi.

FERVE Kürk. Şeyhülislâmların son döneme dek törenlerde giydikleriresmîüstlük.Bubeyaz renkteolduğundan ferve-ibeyzâdenirdi.Çaprastlarımücevherli, atlas kaplı, murassa düğmeli, beyaz tilki kürkünden olanlaraferve-imurabbaveyadüğmelerinegüneşşualarıişlenmişsemücevherşemseliferve adı verilirdi. Eskiden padişahların giydikleri “kabaniçe”ler de buferveyebenziyordu.

FES Yeniçeri Ocağı kapatıldıktan sonra II. Mahmud’un seçtiği kırmızıbaşlık.İstanbul’ailkörnekleriKaptan-ıDeryaHüsrevPaşagetirmiş,padişahda beğenince kısa zamanda benimsenmiştir. İlkin kalyonculara giydirilmiş,bundansonraTunus’danfesithalinebaşlanmıştır.1828’deFesNizamnamesiçıkarılmış, böyle-ce resmî serpuş olmuştur. 1833’te İzmit’te, 1835’teİstanbul’da feshaneler kurulmakla birlikte Avrupa’dan da fes ithal edilerekihtiyaç karşılanmıştır. Dönemlere ve formlara göre fese birçok isimverilmiştir.Başlıcaları:Mahmudî(kısavebüyükpüsküllü),Mecidî(altıgeniş,üstü dar, püskülü uzun),Aziziye (altı geniş basık),Hamidiye (uzun), zuhaf(silindirik), sıfır (konik)’dır. Ayrıca kimi formlara da Efendi biçimi, İzmirbiçimi,Şılkgibiadlarverilirdi.

FESHANE Fes yapımevi. Bunlardan en büyüğü İstanbul DefterdarFeshanesi’ydi.Buradaaynızamandayünlükumaşlardaimalediliyordu.

FES TEŞRİFAT-I ŞÂHÂNESİ Fes Nizamnamesi’nde, bu serpuşuntörenlerde giyilmesine ilişkin hükümler vardı. Örneğin Hırka-i Şerifziyaretinde, bayram ve alaylarda Padişah murassa fes, vezirler, kenarlarıişlemelifes,ilmiyesınıfındanolanlarbeyazveyayeşilimame(sarık)giymekdurumundaydılar.AncakTanzimat’tansonrabunizamnamehükümlerinetamuyulmamıştır.

FETÂNETLÛ PADİŞAHIMIZ Kavrayışlı, anlayışlı padişahımız

anlamındaBâbıâli’dençıkanyazılardarastlananbirsöz.

FETH-İBÂB-IMAKAALEYLEMEKBirkonuşmailetoplantıyıveyakonuşmalarıbaşlatmak.

FETH-İMEYİT (otopsi) Ölüyü açmak ve incelemek. İslâm dini cesetüzerindeincelemeyigünahsaydığından,Osmanlıhekimliğindeotopsiyoktu.19. yy ilk yansında modem tıp çalışmaları ve teşrih (anatomi) dersleriGalatasaray’daki Mekteb-i Tıbbiye-i Adliye’de başlayınca, buradan yetişengenç doktorlar, otopsiyi önceleri gizli sonra da resmen yapma girişimindebulundular.

FETİHYöneticisiveyahemyöneticisihemhalkıMüslümanolmayanbirülkeyi,kentiyadakaleyielegeçirmek.

FETİHNÂME İslâm gelenekleri uyarınca kazanılan zaferleri, ötekidevletlerin yöneticilerine tumturaklı anlatımlarla açıklayan resmî mektup.OsmanlıDevleti’ninyükselmeçağındabutürmektuplarsıksıkyazılırkensondönemlerdefetihsayılabilecekhemenhiçbirbaşarısözkonusuolmadığındanfetihnâmedeyazılmamıştır.

FETVA Sorulmasında sakınca olmayan din konusundaki soruya,yetkilinin verdiği resmî cevap. Buna Fetvayı Şerife de denir. Fetva vermeyetkisini taşıyan resmîgörevliyemüftî, fetvalara dayalı yargılardabulunanadakadıdenirdi.

FetvaOdası: Fetvahane bürolarından biri. Sözlü ve yazılı sorularacevapverilenyer.

FETVAHANE (-i Âlî) Meşihat’da şer’iye mahkemelerinin, müftüleringörüş almak üzere başvurdukları fetva kurumuna deniyordu. Fetvahane’denvatandaşlardaözelsorunlarıiçincevapisteyebilirler,ancakgenellikleŞer’iyeveTemyizmahkemelerifetvaalırlardı.Burada,fıkıhuzmanlarındanbirkurulvardı.

FetvahaneEmini:Fetvahane’yiyöneten,uyuşmazlıklardaengeçerlifetvayıseçengörevli.

FEVAİD-İOSMANİYE1843’teDevletleözelgirişimcilerinkurduğuilkdenizcilikortaklığı.Buşirketİstanbul’daAdalar’aveBoğaziçi’neşehirhattı

vapurlarıçalıştırmıştı.

FEVKALÂDE KOMİSER Yarı bağımsız eyaletlerdeki yönetimiOsmanlı Devleti adına izleyen asker görevli. Örneğin Mısır FevkalâdeKomiseri1880’liyıllardaGaziAhmetMuhtarPaşa’ydı.

FEZLEKEGörüşözeti.Raporiçerikliyazılarınsonuçbölümüneeskidenverilenad.Konularıözelolarak içerenkitaplaradafezlekedenirdi.ÖrneğinKâtip Çelebi’nin Fezleke’si, Ahmed Vefik Paşa’nın okul kitabı olarakhazırladığı Fezleke-i Tarih-i Osmanî ile aynı amaçla Abdurrahman ŞerefinyazdığıFezleke-iDüvel-iİslamiyegibi.

FIKIH İslâm hukuku. İlkelerini Kur’an’dan ve sünnet’den almıştır.Bunlarındeğişimi, zamanıngereklerinegöreve icma-iümmet (referandum)ve kıyas-ı fukaha (hukukçuların görüşleri) ile mümkün olabilirdi. Fıkıhbaşlıca şu konuları kapsamaktadır: a) ibadetler, b) dünyevî hususlar. Bu dabaşlıcaüçbölümeayrılır:Münakehat(nikâhveailehukuku),Muâmelât(mal,mülkiyetborçvedâvahukukları),Ukubât(cezahükümleri).

FIKDAN Yokluk, sıkıntı. Tanzimat ve sonrasında çokça kullanılan birsözcük“fıkdan-ınukud”(paradarlığı),yolfıkdanıgibi.

FINDIK ALTINI Değişik zamanlarda çıkarılan altın para. 18. yy’daMısır’da kesilen fındık altını’ndan sonra, aynı yüzyılın sonlarından itibarenİstanbul’da da çıkarıldı.Genellikle 23 ayar olan fındık altınlarının gramlarıfarklıydı.Bunedenlebirbuçukfındık,ikifındıkgibiadlarlaayrılıyorlardı.İlkörnekleryaklaşık3.5gr’dı.

FINDIKLI SARAYI Kabataş yakınlarındaki saray. Osmanlı MebusanMeclisisonkezbubinadaçalıştı.(HâlenGüzelSanatlarAkademisi.)Buradangeçencaddeyede“Meclis-iMebusan”adıverilmiştir.

FIRINMAHBESİTanzimat’tanönce,azledilen,sürgünegönderilecekyada idam edilecek olan devlet adamlarının Bostancıbaşı tarafından bir süregözaltındatutulduklarıözelhapishane.

FIRKATopluluk,grup.AskerliktetümendüzeyindeOsmanlıbirliği.20.yy başında kurulan ilk partilere de “Fırka-yı Siyasiye” denildi. İttihat veTerakki Fırkası gibi. Şeriatta ise Fırka-yı dalle (dinden sapanlar), Fırka-yınâciye(kurtuluşyolunubulanlar)benzeriisimlendirmelervardı.

FIRKA-YI ISLÂHİYYE 1865’te Gâvurdağı-Kozandağı bölgesinindüzene konması, halkın devlete bağlanması için gönderilen birliktir. DervişPaşaileCevdetEfendi(Paşa)’ninönderliğindekiaskerlervegörevliler,tenkilyoluna başvurmadan, elebaşıları tek tek yola getirmeyi, bunlarınyandaşlarından güvenlik birlikleri kurarak kötü eylemlerine son vermeyiamaçlamışlar, bölgede geçici de olsa bir düzen tesis etmişlerdir.Ancak asılamaçKozanoğulları’nınÇukurova’dakiegemenliğinesonvermekolmuştur.

FİDYEKurtulmalık.Tutsaklıktanyadabaşagelenbirbelâdankurtulmakiçinödenenpara.Kimizamanda“fidye-inecat”(kurtuluşparası)biçimindekullanılırdı.

Fİ-İMAKTU/Fİ-İMİRİResmîfiat.Temelmaddeleriçindedevletçeyadaresmîyankuruluşlarcakonanalışyadasatışfiatı.

FİLİKİ ETERYA Gizli Rum bağımsızlık örgütü. 1814’te Odesa’dakuruldu. Yunan isyanlarının hazırlanmasında ve gerçekleştirilmesinde roloynadı.DahasonralarıaynıamaçlakurulanEtnikiEteryaise19.yy’ınsononyılında bu çabalan bir kez daha hızlandırdı. Epir, Makedonya ve Girid’iYunanistan’a kazandırmayı amaçladı. 1897 Osmanlı-Yunan Harbi’ninçıkmasınanedenoldu.Bağnazbircemiyetti.

FİLORİ Eskiden Avrupa ve Osmanlı altınlarının genel adıydı. Sondönemlerdeise12kuruşdeğerindekiAvusturyagümüşparasınadeniyordu.

FİŞEKDonanmagecelerivedüğünlerdeateşeverilen,gökyüzünderenkliışıklandırmayapmayayarayankimyasalkarışım.Çadır fişeği, fıskiyefişeği,çarkıfelek,havaifişekgibitürlerivardı.

FİŞEKHANETophane’defişekyapanimalathaneninadıydı.

FODLA Pide türünden ekmek. Asker ocaklarında, imaretlerde, yatılımekteplerdeyapılırdı.Ayrıcasarayamahsusfodlafırınındadasarayhalkıiçinher gün fodla pişer ve sepetlerle dağıtılırdı. Fodla, lezzetli, çabukbayatlamayanbir ekmekti.V.Muraddöneminde (1876) fodla yapımına sonverildi.Bununyerinetayınekmeğiçıkarılmayabaşlandı.

FRANÇAFransa.OsmanlıkaynaklarındaFransa’yaverilenad.

FRANSALUTÂİFESİOsmanlıtopraklarındayerleşenyadageçicisürekalanFransauyruklular.Bunlargenellikleticaretleuğraşıyorlardı.

FRENGİKALDIRIMIBatı’danöğrenildiğiiçinbuadlaanılanveparketaşlarıyla özenli bir biçimde döşenen kent içi yol. İstanbul’da tramvaylabirliktebutürkaldırımdaönemkazandı.

FRENK(Franc)Batılı. “Efrenc”dedenirdi.DahaçokBatıAvrupalılariçinkullanılırdı.

Frenk Altını: Avrupa altın paraları. Bunlar Osmanlı ülkelerindeserbestçe dolaşır, fakat ayarları bir parça düşük olduğundan Osmanlıaltınlarınagöredeğeribirölçüdeazolurdu.

Frenkişi:Yabancımenşeli,yadayerliHıristiyanlarınAvrupataklidiürettiklerieşya.

Frenk Mahallesi: İstanbul ve İzmir’de, yabancı uyrukluların dayerleştiğiLevantenleremahsussemtler.Buralaryabancıbirmemleketinparçasıgörünümündeydiler.

FrenkRuhbanları:Katolikpapazlarıvedinadamları.

FRENGİSTANAvrupa karşılığı kulandan bir söz.Bağnazlar ise bununyerine“diyar-ıküfr”veya“Kâfiristan”demeyiyeğlemekteydiler.

Frengistan Akmişesi: Avrupa’dan ithal edilen ipekli. Yerliipekçiliğinölmemesi için,bukumaşakarşıgenişbirkampanyaaçılmışfakatbaşarılıolamamıştı.Türkiye’deilkyerlimalıkampanyasıbuoldu.

FRENKHÂNE Avrupalıların kiraladıkları büyük konaklara verilen ad.Halkarasındaisebukiralıkkonaklara“ferhane”denmekteydi.Beyoğlu’ndakiDervişveVenedikHanları,İzmir’dekiMadamaHanıbunlardandı.Buhanlarve konaklar genellikle Frenk mahallelerinde ya da bu semtlerin yakınındabulunurdu.

FRENK MUKALLİDİ 19. yy sonlarına doğru büyük kentlerdegörülmeye başlayan, giyim kuşamı, yaşamı ile yabancılara benzemeyeçalışanlariçindeniyordu.

FUKARA-YIREÂYÂ Halk. Vergi yükümlüsü olmakla birlikte nüfuzu,zenginliğiolmayançoğunluğadenirdi.

FÜLUS Bakır para. “Fülüs-i ahmer” (kırmızı para) da denirdi. Kişininyoksulluğunubelirtmekiçin“fülûs-iahmeremuhtaç”deyimikullanılırdı.Çok

eski çağlardan beri, füls, fülus, filos biçimlerinde piyasalarda görülen buparanınyerinisonyüzyıllardamangıralmıştır.

FÜNUN Fenler ve bilimler. Son dönemlerde Osmanlıca’da çokluklakullanıldı. Fünun-ı Harbiye (savaş bilimi), fünun-ı bahriye (Denizcilik),fünun-ı şettâ (çeşitlibilimler),erbab-ı fünun (fenadamları), fünun-ıedebiye(edebiyatbilgileri)gibi.

FÜTÜVVETLÛ Kolağası, yüzbaşı rütbesinde olan subaylara, yazılardakullanılanhitap.

GÂİLE Devleti tehlikeli sıkıntılara sürükleyen, çözümü uzun zamansürüncemedekalanbüyüksorunlaradenirdi.ÖrneğinGiritgailesi.

GALATA SARAYI Klasik Osmanlı okullarının başlıcalarından. II.Bayeziddönemindekuruldu.BuradaEnderun’aalınacakadaylarlaKapıkuluSüvari adayları yetiştirildi. 18. yy’da önemi arttı. II.MahmudburadaBatılıanlamdaki ilkTıbokulunu açtı.Binanınyanmasından sonrayerine1868’deyenisiyapıldı.Mekteb-iSultanî(GalatasarayLisesi)buradaöğretimebaşladı.

GALATASARAYMEKTEBİTIBBİYE-İADLİYESİ II.Mahmud’un1838’de açtığı hekimlik ve eczacılık okulu. İlk otopsi çalışmaları buradayapıldı.Ünlühekimlerburadanyetişti.(ÖrneğinMarkoPaşa.)1848’deGalataSarayıbinasıyanıncaokulHasköy’dekiHumbarahanebinasınataşındı.

GALEBEDİVANIYeniçerilereulûfedağıtılmasıişlemi.TopkapıSarayıbirinci avlusunda ocaklıya yemek ye-dirilir ve ulüfeleri verilirdi. BugelenekseltörenYeniçeriliklebirliktekaldırıldı.

GANİMET Savaş sırasında düşmandan ele geçen her şey. Başlıca dörttürlüydü:Tutsaklar, çocuklar, taşınırmallar, toprak.Ganimetin 1 /5’i devlethazinesinindi. Bu payın da bölüşümü ve harcanacağı yerler konusundabirtakımkurallarveoranlarvardı.

GARB OCAKLARI Kuzey Afrika’daki üç özerk eyaletin ortak adı.Trablusgarb,Tunus,Cezayir.Bunlarınözelyönetimbiçimlerivardı.OsmanlıDevletinebağlılıklarıise,sondönemlerdetamamenbiçimseldi.Bueyaletleriyöneten “dayı“lara paşalık rütbesi verilirdi. Tunus ve Cezayir 19. yyortalarındaFransızlarınişgalineuğradı.Trablusgarbise1912’yedekOsmanlıegemenliğindekaldı.

GAVUR Müslümanların Hıristiyanlar için kullandığı deyim. Arapça“kâfir”sözcüğündenbozmadır.YadaateşetapananlamındakiFarsça“gebr”sözcüğündentüremiştir.Tanzimatdönemindebukelimeninresmîyazılardavegörüşmelerde kullanılması yasaklanmış, kullananların da cezalandırılmasıöngörülmüştür.

GAYR-İ MEKTUB Yazıya geçirilmemiş, şifahi. Tanzimatedebiyatçılarınınhalk edebiyatı yerinebuldukları bir deyim.HalkEdebiyatıyadaşifahiedebiyatdeyimleriancak20.yy’ınilkyıllarındaortayaatılmıştır.

GAZETE EVRAKI Gazeteler. Resmî ve yarı resmî ilk gazetelere

(Takvim-i Vakayî ve Ceride-i Havadis) halk, haber varakası diyordu.Gazetelerçoğalıncabunlarınhepsinebirden“gazeteyaprakları”anlamındabuad verilmeye başlandı. Günlük gazetelere ayrıca “ceride-i yevmiye” dedenmekteydi.

GÂZİDinuğrunasavaşanMüslüman.Savaşlaradoğrudankomutaedeneski padişahlar bu unvanı almadıkları halde, savaşa katılmayan cepheyegitmeyen sonraki padişahlar, dönemlerindeki küçük zaferleri vesile sayarakadlarınınönüne“gazi”sanınıgetirmeyionursaydılar.Bunu,Şeyhülislâm’danaldıklarıfetvailegerçekleştirdiler.Örneğinil.Abdülhamid’egazilikfetvasınıHayrullahEfendiverdi.

GEDİKLİ Saray’ın harem bölümünde görevli Kalfa adlı kadınlarınmaiyyetinde çalışan yardımcı câriyeler. Başlıcaları Çaşnigir Usta, ÇamaşırUsta,HazinedarUstaadlarınıtaşımaktaydılar.Bunlar,padişahınherçeşitözelhizmetleriniyaparlardı.Yıkamak,giydirmek,yedirip içirmek,yatırmakgibi.Gedikli câriyeler, başlarına hotoz, boyunlarına gerdanlık, bellerine kemertakarlar, kolsuz kaftan, şalvar ve yemeni giyerlerdi. Gedikli cariyelerdenpadişahıngönlünüçelebilenler,gözde, ikbal,başikbalveensonkadınefendivebaşkadınefendiolabilirlerdi.

GEDİKLİ KALYONCU Tersane-i Âmire’deki yelkenci, topçu ustası,paşa çavuşu, başağa, çavuş gibi ilk denizci subaylardı. Denizcilik okullarıaçıldıktanbirsüresonrabusınıfverütbelerkaldırılmıştır.

GEDİK USULÜ Tanzimat’a gelesiye sanayi ve ticaret dallarındaherhangi bir işi yapabilmek için o daldaki esnaf sayısında eksilme olmasıkoşuldu.Busayılıkadrolar,gedikadınıtaşımaktaydı.Ustaölüryadaçekilirsetezgâhı (gediği) oğluna yoksa kıdemli kalfasına kalırdı. Bu kısıtlama, yerlisanayinin büyümesini engelleyen başlıca engellerden olmuştur. 19. yy’dakidüzenlemelerden önce orduda, taşra kolluk kuvvetlerinde, sarayda “gedikli”sanınıtaşıyanbaşkagörevlilerdevardı.

GELDİ GİTTİ TAHTASI Osmanlı eğitim sisteminde teneffüs yoktu.Ders,sabahtanöğleyedekaralıksızsürerdi.Farklıyaşlardakiöğrencilerinbukadarbirsüredersanedekalabilmeleriolanaksızdı.Mekteptuvaletleridetekkabinli olduğundan, sıkışan çocuk hocadan izin alır, dersane kapısındançıkarken özel levhanın “gitti” yazılı tarafını çevirir, dönüşünde tuvaletinboşaldığını hatırlatmak üzere “geldi” yazılı tarafını çevirirdi. Hoca dabaşkasınaizinverirdi.

GERDÛNE-I HÜMÂYUN Padişahların uzun yolculuklarda, yağışlı,soğuk havalarda, hasta iken bindikleri kapalı özel araba. Dört atlı, kupatüründensüslübirtaşıttı.

GİDİŞ ALAYI Padişah gezintisi. Bu amaçla yapılan uğurlama töreni.Padişahlar,gezmek,incelemelerdebulunmak,İstanbuldışındabiryeregitmekistediklerizamanikitürlügidişalayıyapılırdı.Gidiş,resmînitelikliisehalkaduyurulurveCumaselâmlıklarındakigibitörendüzenlenirdi.Özelgidişlerdeise, Tanzimat’tan sonra pek sâde bir uğurlama uygulanır, halka daduyurulmazdı. Resmî gidişlerde, Sadrâzam ve devlet ricâli, “padişah’ayanaşmak”denenusulegöreyanınagidereksözlübuyruklarınıalırlardı.

GidişMüdürüGidişalayınıdüzenleyenveuygulamasındansorumluolanprotokolgörevlisiydi.

GİRİT MADALYASI 1868’de Abdülaziz’in, ı890’da da II.Abdülhamid’inçıkardıklarıaltınvegümüşçeşitleriolansavaşmadalyaları.

GOSPODAR Rumeli’nde büyük toprak sahiplerine verilen ad.Gospodarlar,topraklarınıyarıcılıklaköylüyeişletirlerdi.Tanzimat,busistemeson verdi. Gospodarlara, kamulaştırılan toprakları karşılığı devlet tahviliverildi.Topraklardaköylüyedağıtıldı.

GOYGOYCUToplucadilencilikyapanlar.Muharremayındaülkeninhertarafında küçük gruplar halinde evleri dolaşır, zorla sadaka toplarlardı.Genelliklekördilencilerdi.Diğerdilencilerdenfarkları,Kerbelâolayıileilgilimersiyeler okuyarak, önlerindeki çolak ya da topal dilencinin değneğinebirbiri ardınca tutunarak gezmeleri, ilâhilerin ara yerlerinde “hoy goy goycanım!”demeleriydi.Goygoycularaparaveaşureerzakıverilirdi.

GÖÇEBE Mevsimlere göre yaşamını değişik yerlerde ve bağlı olduğuoymakla birlikte sürdürenlerdi. Bunlara “aşiret” “konar göçer taifesi” dedenmekteydi. Göçebelerin iskânı, disiplin altına alınmaları için 1830’luyıllarda sürdürülen çabalar olumlu bir sonuç vermedi. Bunlar çokluklaGüneydoğuillerindeyaşamaktaydılar.

GÖKSU KASRI MUKAVELESİ 1883’te İstanbul’a gelen KaradağPrensi Nikola ile Osmanlı Devleti temsilcisi Nusret Paşa’nın imzaladıklarısınırsözleşmesi.

GÖTÜRÜCÜNARHIKentlere,üretimbölgelerindengetirilenherçeşit

yiyecekvegiyecekiçin“getirici”narhıuygulanır,bunlarbufiatlarüzerinden“kapan”denenyerlerdekitoptancılaradevredilir;kapanesnafıda“götürücü”narhı üzerinden bunların halka satışını sağlardı.Üreticinin, kent pazarlarınamal sokup doğrudan satması yasaktı. Narh işine1857’ye dek kent kadıları,bundansonradaŞehremanetiveBelediyelerbakmışlardır.

GÖZDEPadişah’ıngönlünüçelengediklicariye.

GUREBÂYoksulyabancılar.Memleketindenuzaktayaşayankimsesizlervedüşkünler.

GUREBÂMEKTEBLERİ Kimsesiz çocuklar için açılan okullar. İlkin1838’de bu adı taşıyan iki okul oluşturuldu.Bunlar, İstanbul’da yeni açılanRüştiyeler düzeyinde ve yatılıydı. Fakat beklenen sonuç alınamadı. Ancak1867’de Darüşşafaka’nın açılması ile gerçek anlamda yatılı okul eğitimibaşlamışoldu.

•Darüşşafaka

GURREAyınbirincigünü.Arapaylarının ilkgününedenirdi.Örneğin:“Gurre-iSafer” (Saferayının ilkgünü).Busözcük,belgesonlarınakonulantarihlerdekullanılırdı.

•Selh

GÜLHANE HATT-I HÜMAYUNU Gülhane Hatt-ı Şerifi de denir.Kasım 1839’da Gülhane Meydanı denen yerde (Gülhane Parkı’nın deniztarafı) okunan ünlü ferman. Abdülmecid’in bir irade-i seniyyesi olan bubelge, Tanzimat-ı Hayriye denen dönemi başlattı. Hariciye Nazırı ReşidPaşa’nın, devlet adamlarının cemaat ve yabancı devlet temsilcileri ilekalabalıkbirtoplulukönündeokuduğububelgeyi,AbdülmecidaynıyerdekiGülhaneKasrı’ndandinledi.

GÜL-İSEFİD1845’teMarmaraDenizi’ndeyüzeyvederinlikölçümleriyapan Rus teknisyenlerine eşlik eden ilk Türk araştırma gemisi (korvettüründendi).

GÜMRÜK DARÜTTALİMİ 1891 ‘de açılan Gümrükçülük MeslekOkulu.BuokulagümrükmemurlarıbirsüredevamederekuzmanlıkisteyenKapitülasyonuygulamalarınıöğrenmekteydiler.1908’densonraadıRüsumatMemurlarıMektebioldu.

GÜMRÜKRESMİYurtdışındanyadaülkegenelindebelirliyerlerden

getirilen mallara uygulanan değişik tarifeli vergiler. Kapitülasyonlara göregümrükvergisiçokdeğişikoranlardauygulanıyordu.AyrıcaOsmanlıülkeleriarasındadagümrükvergisisözkonusuydu.

GÜZEŞTEFaiz.OsmanlıHükümeti’niniçborçlanmalardakuruluşlaravehalkaödediğiyasalfaiz.Halkısömürenve“muameleci”,“murabahacı”denensoyguncuların verdikleri borca karşılık aldıkları fahiş faizlere de “güzeştezammı”deniyordu.

HABER VARAKASI 19. yy ortalarında gazete anlamında kullanılandeyimlerdenbiri.

HACCAC-I ZEMÂNE Dönemin Haccac’ı. Emeviler’in Bağdat ValisiHaccac-ıZâlim,halkayaptığıkötülüklerleÖnlenmişti.Muhalifleri,SadrâzamÂliPaşa’yıHaccac’abenzeterekbuadı takmışlardı.Kimilerideona“VahşiÂhû”diyordu.

HACEGÂNHâceler.Osmanlıyönetimbirimlerindeyazıişleriniyürütenmemurlar. Hâcelik aynı zamanda okumuşlar sınıfının saygın bir rütbesiydi.Geleneksel Osmanlı örgütlenişinde Hacegânın ulaşabildiği son aşamalara“menabis-ısitte”(altımansıb)deniyordu.Bunlar:Reisülküttablık,Nişancılık,Şıkk-ıEvvel,ŞıkkıSâni,Şıkk-ıSâlisDefterdarlıklarıveDefterEminliği’ydi.Ayrıcamünavebe(nöbet)mansıplarıdavardır.II.Mahmud,devletyönetimineilişkin yeni düzenlemeleri yaparken Hâcegânlığı salt bir rütbe durumunagetirdi.Hâcegân-ıDivan-ıHümayundenilenkadrolar iseBâbıâlidâirelerineaktarıldı.“Ahkâm”(Kalemler)kurulurkenHâcelikpâyesiolanlaradaşefliklerverildi. Tanzimat’ta ise rabia (dördüncü) sınıf bir pâye oldu ve kimi sivilmemurlaratevcihedildi.Bunlara“Hacegândan”denirdi.

HÂCE-İSULTANÎ(Hâce-iŞehriyarî)Padişahhocası.İlmiyesınıfındansarayda görevli kişilerdendi. Padişahlar şehzadeliklerinde ders aldıklarıhocayı,buonursalgörevegetirirlerdi.Sondönemlerdebugeleneğeuyulmadı.Ulemadanbirisihâceatandı.

HAC EMARETİ Hacı kafile komutanlığı. Şam valilerine verilen ekgörevdi.Tanzimat’taSurreEminliğikurulduvebugörevkaldırıldı.

HADAİK-İ HASSA Sultanlık bahçeleri. Asıl saray bahçesine “HasBahçe”deniyor,içindeköşklerbulunanuzakbahçeleredebuadveriliyordu.Bunların başlıcaları Kadıköy Bağı, Davud Paşa, Beşiktaş, İskender Çelebi,Dolmabahçe,Kuruçeşme,Arnavutköy,Bebek,Mirgûn (Emirgân),Kalender,Büyükdere, Tokat (Beykoz) Sultaniye bahçeleri, Paşabahçesi, Çubuklu,Kandilli, İstavroz (Üsküdar), Ayazma, Salacak, Haydarpaşa, FenerbahçeFilorya,Halkalı,Topçular,Vidos,Ali-beyköyü,Kâğıthane,Karaağaç,Hasköybahçeleridir. Yenileşme sürecinde padişahlar bu bahçelerin birçoğunu kışla,mektep,hastaneyapımlarınatahsisetmişlerdir.

HADD-İ ŞER’İ Şeriata göre suçun karşılığı olan ceza. Hırsızlık, yolkesme,adamöldürmegibisuçtürlerinegörehadlerdefarklıydı,

HADEME-İ BÂBİÂLİ Bâbıâli bürokratları. Hâcegân pâyeli SadaretKethüdası, Reisülkûttab, büyük ve küçük tezkireciler, Beylikçi, Mektupçu,Teşrifatçı, Kethüda-bey Kâtibi, Çavuşlar Kâtibi gibi. Tanzimat’ın ilanındansonrabugörevlerinadlarındadeğişmelerolmuştur.

HADEME-İ HÜMAYUN Tanzimat’la birlikte örgütlenen, sarayyaşamının canlı ve görkemli yönünü yansıtan askerî nitelikli bir sınıf. Busınıftaki paşalardan erlere dek tüm görevlilerin giyim kuşamları, nişanları,kılıç,silahveteberlerigözalıcıydı.Saraydakibütüntörenlerekatılırlardı.II.Abdülhamidbunlarınsayısınıdahadaartırmışolduğundan1908’detensikatagidildi.Bunlara“Hademe-iHassa-yıŞahane”dedenirdi.“Hademe-iRikâb-ıHümayun-ı Hassa” ise daha önceki solak peyk ve bostancıların yerini alanbüyük bölümü atlı tören birlikleriydi. Saray dışındaki törenlerde padişahınönünde,yanındavearkasındakatılırlardı.

HADIMAĞASIErkekliğiyokedilmiş,kadınlardairesine(hareme)giripçıkmayetkisinesahipgörevli.

HÂDİMÜ‘L- HAREMEYNİ’L- MUHTEREMEYN KutsalHaremeyn’in (Mekke ve Medine’nin) hizmetçisi. Yavuz Sultan Selim’in“Hadimû’l-Haremeyn ve’ş-şerifeyn” unvanını almasından sonra Osmanlıpadişahlarınca kullanıldı. Bununla İslâm Dini’ne olan bağlılık ve Halifeliksanıvurgulanırdı.

HAFIZ-IKÜTÜBKütüphanesorumlusu.İstanbul’dakivakıfkitaplıklarıcihet (vakıf aylığı) alarak yöneten ve genellikle de kitap uzmanı olan kişi.Tanzimat’ta,klasikOsmanlıkitaplıklarının(Köprülü,KocaRagıbPaşagibi)yanısıra Batı kaynaklarını da içeren yeni kitaplıklar açılmaya başlandı.Bunlardanbazılarınayabancıhafız-ıkütübleratandı.

HAFIZPAŞA ŞEŞHANESİ VE TOPU Kırım Savaşı sırasında HafızPaşa’nın icad ettiği tüfek ve top. Her ikisi de Türkiye’de imal edilmiş vesavaşlardakullanılmıştır.

HAFİYE Haber toplayan gizli görevli. Polis hafiyeliğindeki anlamıdışında, II. Abdülhamid’in yönetimi boyunca saptadıkları her çeşit olayı“jurnal”denenyazılarlasarayaaktaranlariçinkullanılmıştır.

HAHAMBAŞI İstanbul’da yaşayan Musevilerin oluşturduğu cemaatindinsel başkanı. Hahambaşı’nın temsil ettiği “Hahamhane”ye “DersaadetHahamhanesi” deniyordu. Burada biri ruhanî öteki cismanî iki ayrı meclis

vardı.

HAKAN Türk hükümdarlarına özgü unvan. Han’ların üstündekihükümdardemekolup imparatoranlamındaydı.Osmanlıpadişahlarıbusanıkullandılar.

Hakan-ımağfur:Ölenöncekipadişah.

Hakan-ıMerhum:Ölenöncekipadişah.

Hakan-ıMahlu’: Tahttan indirilmiş olan padişah. Bu deyim dahaçok, II.Abdülhamid içinkullanılmıştır.1876’daüçaypadişahlıkeden,tahttanindirildiktensonra28yılyaşayanV.Muradiçinnebudeyim,nedeadıkullanılamamıştır.

Hakan-ı Firdevs-âşiyan: “Yeri Firdevs Cenneti olan Padişah”anlamındaölühükümdarlariçinkullanılırdı.

HÂKİM Doğu bölgelerindeki aşiret beylerine devletçe verilen resmîunvan.KiğıHâkimi,ÇemişkezekHâkimigibi.Bunlar,bulunduklarıyöreninsancak beyliğini yaparlardı. II. Mahmud bu geleneği bozdu. Fakat II.Abdülhamid,aşiretilerigelenlerineyenisanlarverdi.

HÂKİM UNSUR Osmanlı ulusları içinde çoğunluğu temsil eden vepadişahlaaynıırktanolduklarındanegementoplulukkabuledilenTürkler.

HÂKİMÜ’Ş-ŞER’ Şeriat yargıcı. Duruşma yargıçlığı yapan kadılarhakkındakullanılırdı.

HÂK-İPÂY-İHÜMAYUNPadişahınayağının toprağı.Sultanınbastığıyer. Padişah katına çıkmak anlamında bir sözdü.Huzura çıkanlar diz çökeryeriöperdi.Buna“hâk-ipâyineyüzsürmek”deniyordu.Fakatsonpadişahlarbuaşağılayıcısaygıgösterisinikaldırdılar.Yerine“saçaköpme”kuralıyadatemennageçerlioldu.

HAKK-IİNTİKAL1868AraziKanunnamesi’negöreölenin,sağlığındaekipbiçtiğidevlettoprağında(miriarazi)vârislerinetanınanhak.Bunagöremirî toprak, ölenin erkek ve kız çocuklarına, yoksa ana veya babasınabırakılmaktaydı.

HAKK-I TAPU Devlet toprakları üzerinde yaşayan köylünün toprağıekip biçme yetkisi ile karşılaştığında öşür ve vergileri ödemesi hukuku,

Tanzimat döneminde hazırlananAraziKanunnamesi bu konuda yeni haklargetirdi.

HAL’ Tahtın boşalması. Padişahın ölmesi ya da çekilmesi ile değil, zorkullanılaraktahtındanuzaklaştırılmasıdır.Bunatahttanindirmededeniyordu.Hal’edilenlerinilkiII.Bayezid,sonuncusuII.Abdülhamid’dir.

HALAYIK Cariye ve hizmetçi olarak kullanılan köle kız. Saray vekonaklardaçoksayıdahalayıkbulundurulması20.yybaşlarınadeksürdü.

HALEPA MİSAKI Osmanlı Hükümeti’nin, Giritli ayaklanmacılarla1878’deyaptığısözleşme.

HAL’FETVÂSIPadişahıntahttanindirilmesininŞeriataçısındangereklivezorunluolduğunugösterirŞeyhülislâmlıkkararı.

HALİC-İDERSAADETİstanbulHalici.BoğazdanKâğıthaneDeresi’nedoğruuzananırmakgörünümlükoyunOsmanlıcaadı.Kimizamandaburaya“Halic-iKostantiniye”denmekteydi.

HALİFE Peygamberin vekili sıfatıyla Müslümanların yönetiminiüstlenen hükümdar. 19. yy ikinci yarısında kökleşen hilafetçi görüş gereğiOsmanlıpadişahıaynızamandadünyaMüslümanlarınınönderikabuledildi.Padişahlar halifelik sanını “halife-i Müslimin”, “halife-i ruy-i zemin”(yeryüzününhalifesi),“halife-iresul-irabbilâlemin”(Tanrıelçisininhalifesi),“halife-i İslâm Padişah-ı enam” (İslâm halifesi dünyanın padişahı)biçimlerindekullandılar.

HALİLE-İ SULTAN Padişah eşi. Kadınefendilerin yazıt ve belgelerdegeçensanları.

HALİSSİKKE22ayardaaltından850ayardagümüştenparalaradenirdi.Tanzimat döneminde sikke-imağşuş yöntemi bırakıldı. Paraların halis ayarıensıkıntılıdönemlerdebilebozulmadı.

HALLÜAKDASHABI TopkapıSarayıKubbealtı salonunda toplananMeclis-i Umumi’ye katılan Hey’et-i Vekile üyeleri ile şeyhülislâm,komutanlarvediğerdevletilerigelenleridir.Bunlarınkararıilebirpadişah(V.Murad)hal’edilmiş,yenibirpadişah(II.Abdülhamid)tahtaçıkartılmıştır.

HALVET Saray kadınlarının has bahçede eğlenmesi. Batılılaşma

sürecindebueskigeleneksıkyinelendi.Kadınefendilerdencariyeleredektümkadınlar özel izinle bahçeye çıkıp özgürce eğlenebilirlerdi. Kimi zaman bueğlenceleri yetişkin şehzadeler de izleyebiliyorlardı. Ancak halvet yapılanbahçeye saray kadınlarından, görevli haremağalarından başkasının girmesiyasaktı. Halvet için Kâğıthane, Göksu gibi mesirelere gidildiğinde ise, buyerlerhalktanarındırılırdı.

HAMİDİYESultanAbdülhamid’leilgiliolan.Örneğin:

Hamidiye:Birfesbiçimi.

Hamidiye:Devrekilçesineverilenad.

Hamidiye:İstanbul’uniçmesuyumenbalarındanbiri.

HamidiyeTicaretMekteb-iÂlisiTicaretYüksekOkulu.

HamidiyeKışlası,HamidiyeCamii,HamidiyeKruvazörügibi.

HAMİDİYE SÜVARİ ALAYLARI II. Abdülhamid, toplumu kendibuyruğundabağlayıcıbirtakımyöntemleruygulamıştı.Buamaçla,Doğu’dakiaşiretlereadınıtaşıyansüvarimilisbirliklerikurdurdu.Heraşiretibaşlıbaşınabiralaykabuletti.Aşiretbaşkanınapaşalıkveyamiralaylık,ilerigelenlerinede beratlar verdi,maaş bağladı. Fakat bu yaklaşımolumlu sonuçlardan çoksakıncalardoğurdu.

HÂMİSEBeşinci aşama (rütbe)Tanzimat’tan sonra sivilmemurlar içinöngörülenbaremderecelerininilki.Buaşama,askerliktekimülazim(teğmen)eşiydi. Hâmise rütbeliler, sırmalı giysi giyer, kılıç kuşanırlardı. Ancakricalden sayamadıklarından resmî törenlerde protokole dahil olamazlardı.Yazılardakisanları“hamiyetlû”idi.

HÂMİSE-İ SÜLEYMANİYE Süleymaniye beşlisi. Medrese-iSüleymani’ninbeşbölümlübirkesiminedenirdi.

HAMİYETLÛAskersınıfındanmülâzimlere(teğmenlere)sivilkesimdenhâmise rütbesinde olanlara özgü unvan. Bu aşamadakilerin okuryazarlarına“hamiyetlûefendi”,ümmiolanlarına“hamiyetlûağa”deniyordu.

HAMLACIBAŞISaraykayıkhanesininvesaltanatkayığıkürekçilerininâmiri. Hamlacılar, saltanat kayığında padişaha çok yakın oturduklarındangüvenilirkimselerdenseçilirlerdi.

HANTürkveOsmanlıhükümdarlarınınunvanlarınıneneskilerindendir.Bu unvan ekseriya isimden sonra kullanılırdı. Fakat bir konuşma deyimideğildi.Padişahaaitdiğerunvanlarlabirlikteyazılırdı:“sultanü‘l-BerreynveHakan’ül-Bahreyn….Han”gibi.BuunvanısonpadişahlararasındaenfazlabenimseyenII.Abdülhamidoldu.

HANE Vergi yükümlüsü aile. Tanzimat döneminde de örfî vergilerinbirçoğu,asılyükümlükişiyedeğilaileyeyüklenir,buna“haneyegöretevzi”denirdi.

HÂNEDANMonarşiyle yönetilen toplumlarda devlet yönetimini elindebulunduran soylu aile. İktidarın, sonraki kuşaklara geçmesi ile hânedanındevletvetoplumüzerindekihükmetmeyetkisidedahaçokmeşruiyetvegüçkazanırdı.Sürekliliğiniyüzyıllarboyukoruyabilmişhanedanlarsonaşamadakutsallıktan da söz etme ayrıcalığına ulaşırlardı. OsmanlıHanedanı’nın sonpadişahlarının “zat-ı kudsiyet-l tâcidârî” unvanını benimsemeleri bununlailgilidir.

HÂNEDAN ÂZÂSI Hükümdar ailesine mensup erkek. OsmanlıHânedanı’nın son kuşaklan arasında bu nitelikte birçok birey vardı.Tanzimat’tan önce şehzadelerin resmen evlenmeleri ve çoluk çocuk sahibiolmaları yasaktı. Bu nedenle de hanedan âzâsı sayılabilecek bireyler ortayaçıkamıyordu. Fakat Abdülmecld’-den sonra şehzadelerin ayrı konaklardaoturmaları,ailedüzenikurmalarıİlekalabalıkbirhanedanoluştu.

HÂNEDAN-I ÂL-İ OSMAN NİŞANI II. Abdülhamid döneminde1893’te çıkarıldı. Ortasında padişahın tuğrası, altında mineye işlenmiş birdefnedalı,klâdeyeiliştirileceğiyerdedeyineminedenbirkordonbağıvardı.Padişahın uygun gördüğü hânedan mensuplarına, Osmanlı Devleti’neyardımda bulunan devletlerin hükümdar ve prenslerine, büyük hizmetigörülen sadrâzam, nâzır ve komutanlara verilir ve doğrudan padişahtarafından ilgilinin boynuna takılırdı. Nişanla birlikte bir de özel beratverilirdi.

HÂNEDAN-I BELDE Kent ve kasabaların tanınmış soylu ve zenginaileleri.Buailelerdenyetişensivilveaskerlerçoğuzamanemekliliklerindeyada görevden uzaklaştırıldıkları zamanlarda memleketlerinde oturmayıyeğlerler, zengin akarları ve çiftlikleri ile uğraşırlardı. Sıkışık dönemlerdedevlet bunlardan yardım almayı gözetir, Bâbıâli’den tumturaklı yazılarçıkarılarakpara,askeristeğindebulunulurdu.Tanzimat’tabueskiailelereyüzverilmemeyedikkatedildi.Eskibüyükocaklarınsaygınbireylerinederebeyikalıntısısuçlamasıyöneltildi.

HÂNEDAN-IKADİM Yörenin eskiden beri saygınlık kazanmış ailesi.Tanzimat’tan önce böylelerine değer verilir, vezirlik ve valilik tevcihlerindebu ailelerin bireylerine öncelik tanınırdı. Tanzimat bu geleneğe son vererekeskiailelerinyönetimdekiağırlığınıazaltmayaçabagösterdi.

HANE-İAVARIZTanzimat’agelesiyealınanolağanüstüvergi.Küçüklübüyüklüheryerleşimbirimibiravârızhanesikabuledilerekherbirinebellibirmiktarvergikonurdu.Yerleşimyerininnüfusununartmasıyadaeksilmesisebebiyle bu vergide de artma veya eksilme olmazdı. Bu nedenle, nüfusazalmasına uğrayan köyler için hane-i avârız son derece ağırlaşırdı. Ayrıcaverginin konmasında da birtakım haksızlıkları olurdu.Daha eskilerde savaşyıllarındaalınanhane-iavârız,Tanzimatöncesindeyıllıkvergilerdenolmuştu.

HÂNE-İHASSAHasOda.Enderun’unbirinciveenönemlibölümüydü.Başında hasodabaşı vardı. Silah-dar, çuhadar, rikabdar ve tülbent ağalan daHas Oda kadrosundaydılar. Bu görevler 1830’larda kaldırıldı. Has Oda’yailişkin hizmetler İse Mâbeyn’e aktarıldı. Has Oda mensupları Padişahın,haremdışındakigünlükyaşamıileilgilihizmetleriyapmaklayükümlüydüler.

HANE-İSEFERLİSeferlikoğuşu.Birsanatokuluişlevindeydi.TopkapıSarayı Enderun’unda bir bölümdü. Müzisyenler, kemankeşler, berber,hamamcı,soytarı,dilsiz,cüce…gibitümhünersahipleribubölümedâhildi.Bunlar, padişahın yaşamıyla ilgili birçok özel hizmeti yaptıkları gibi, güzelsanatların her dalında da çalışmalarda bulunurlardı. 1831 ’de bu koğuşkapatıldıvehizmetlerbaşkabirimleredağıtıldı.

HÂNENDEGÂN Hânendeler, şarkı okuyanlar. Osmanlı sarayında ayrıtopluluklar halinde erkek ve kadın (cariye) hânendeler vardı. Bunlaristendiğinde padişah huzurunda fasıl geçerlerdi. Piyasada ise ancak erkekhânendelerçalışabilirlerdi.

HANIMİĞNESİDenizgezintilerindehanımlariçinkiralanançokzarif,İnceuzunbirkayığınadı.Ayrıcaçıtkırıldımgörünümlükişileredenirdi.

HANIM SULTAN Anneleri padişah kızı olan. Bunlara devlethazinesindenmaaşödenir,sayılıkişilerleevlenmelerisağlanır,nikahlarınıdakazaskerkıyardı.

HARAÇ Müslüman olmayanların toprak ürünlerinden alınan vergi.Öşürünkarşılığıydı.Cizyedenayrıolaraködenentoprakvergisiydi.“Harac-ı

mukasım” ürün miktarına göre alınırdı. “Harac-ı muvazzafa” ise arazibüyüklüğüüzerindenhesaplanırdı.Bunlar,Müslümanlariçinuygulananöşürve çift vergisinin karşılığı durumundaydı. Her ikisi de “rüsum-ı şer’iyye”türündendi.Bunedenledeöşürsisteminekoşutolarakyürürlüktekaldı.

HARBÎ Osmanlı Devleti’yle savaş halinde bulunan ya da barışandlaşmasıİmzalamışbulunandevletlerevebunlarınuyruklarınaverilenad.Harbîlerden, Osmanlı topraklarında oturanlara bir yıl izin verilir, bundansonracizyeödemekleyükümlütutulurlardı.

HARBİYE NEZÂRETİ 1908-1922 arasında Osmanlı SavaşBakanlığı’nın adı. Daha önce seraskerlik adını taşıyordu. 1908’den sonrakuruldu. Bu görevde bulunanların en tanınanı, aynı zamanda Başkomutanvekilliği yapan Enver Paşa’dır. Harbiye Nezâreti, Trablusgarb, Balkan, I.DünyaSavaşıveMilliMücadeledönemleriboyuncaçokzorgörevlerlekarşıkarşıya kaldı. Bu nezârette; Şûra-yı Askerî, Erkan-ı Harbiye-i Umumiye,Piyade,Süvari,sahravenakliyedairelerigibibirimlervardı.

HARBMADALYASI 1914’te çıkarıldı. Tek tipti. Tunçtan yapılan bumadalya, I.DünyaSavaşı’ndaOsmanlılarla işbirliğiyapandevletlerin,Türkcephelerinde görevli askerlerine ve yardımcı personeline, aynı görevleriyapanTürkaskervepersonelineverildi.

HARÇ Osmanlı Devleti’nin her döneminde işlemlerden alınan vergi.Emir ve ferman yazımlarında ilgililerden alınan paralar, ayrıca devletdairelerinde görülen işlere İlişkin yasal ücretler harç kapsamındaydı.Tanzimat’tan önce bunlar, memurların kişisel aylıklarını oluştururken,Tanzimat’tansonrabütçegelirisayıldı.

HAREKET Medrese aşaması. İlk, orta ve yükseköğrenim düzeyindekimedresebölümlerininherbirikendiiçindedeikiaşamalıydı.Bunlardanilkine“İptidaî’’, ikinci basamağına ise “hareket” deniyordu. Hareket-i hariç (İlkkısımikincibasamağı),hareket-idâhil(ortakısımikincibasamağı),hareket-ialtmışlı(yüksekkısımikinciaşaması)gibi.

HAREKET-İARZMADALYASI1895’teçıkarıldı.Biryılöncekibüyükdeprem sırasında her türlü özveriyi gösteren vatandaşlara verildi. Altın,gümüşvebakırtürlerivardı.

HAREM Girilmesi yasak yer. Ailenin kadın bireylerine özgü bölüm.Burayayabancıerkekgiremiyordu.Yunan,RomaveOrtadoğuülkelerindede

haremvardı.Osmanlı yaşamında harembüyük kentlerde görüldü ve zenginailelerle sınırlı kaldı. Batılılaşma sürecinde de hızla terk edildi. Haremkurabilmekzenginlikgerektiriyordu.Çünkü,evinselamlıkbölümündenayrıbir ikinci yapı kurmak, burayı donatmak, eşlerden başka parayla köşe-cariyeler edinmek gerekliydi. Anadolu yaşamında ayrı harem dairesi ancakkent merkezlerinde ve pek az sayıdaydı. Türk evinin tümü esasen haremişlevindeydi. Yalnızca büyük ve kısmen bağımsız bir oda selamlık olarakayrılırdı.

HAREMAĞASI Kadınlar bölümüne (hareme) girmesine izin verilmişhadımerkek.BunlarDârüssadeAğası’nın(KızlarAğası)buyruğundaharemindışarıyla ilişkisini sağlarlar, nöbet ve gözetim görevleri yaparlardı. Eskidensom külah, dar kollu kaftan, entari ve dökme şalvarla sarı mest pabuçgiyerlerkenTanzimat’tansonraredingotgiydiler.

HAREMEYN EVKAFI Mekke ve Medine vakıfları. Osmanlıvakıflarının en büyüğüydü. Bu kutsal yerler için zenginMüslümanlar yeniyeni vakıflar tesis ederlerken, öldükten sonra varlığının bu kentlerdekiyoksullara kalmasını isteyenler de olurdu. Ayrıca başka amaçlı vakıflarınvakıfnamelerinde ise genellikle, “vakfı yürütecek soyun kesilmesi veyahizmetin yapılamaması durumunda Mekke ve Medine’ye intikal edeceği”biçiminde koşullar da bulunurdu. Tüm bunlar, yüzyıllar boyu Mekke veMedine vakıflarını pek çok zenginleştirdiğinden, son dönemlerde bunlarmukataavaverilmeyebaşlanmıştı.HaremeynEvkafı’ndanDârüssadeAğalarısorumluydu.

HAREMEYN-İMUHTEREMEYN Mekke veMedine. Bu iki kentte,İslâm’ın kutsal saydığı bazı kesimlere Müslüman olmayanların girmeleriyasaktı. Dolayısıyla “harem” sayılıyorlardı. İki kutsal şehre, “haremeyn-işerifeyn”(yücevesaygınikiharem)dedeniyordu.

HAREMEYNNEZARETİ1586-1838yıllarıarasındaMekkeveMedinevakıflarınıyönetenkuruluş.II.MahmudHaremeynEvkafı’nı,1838’deEvkaf-ıHümayunNezâreti’nebağladı.

HAREMEYN PÂYESİ Mekke ve Medine kadılarının ilmiye sınıfıiçindeki derecesi. Bu derece İstanbul pâyesinden küçük, İzmir pâyesindenbüyüktü. Salt Mekke ve Medine’de kadılık yapanlara değil, merkezde vebaşka illerde görevli ilmiye mensuplarına da verilebilirdi. Bunlara,yazışmalarda“faziletlû”deniyordu.

HAREMEYNÜ’Ş-ŞERİFEYN HAZİNESİ Mekke ve Medinevakıflarından toplanan gelirlerin oluşturduğu bütçe. Darüssade Ağası, buparalarıntoplanmasınıveheryıl“surre”ileyerlerinegönderilmesinisağlardı.Buhazineninsaraydasaklandığıyerekasaanlamında“dolap”adıveriliyordu.Evkafgelirlerinin toplanması,denetimiveöteki işleri içinayrıayrıbirimlervardı.Bunların başlıcaları,HaremeynMuhasebesi,HaremeynMutataacılığı,Haremeyn Müfettişliğiydi. 1838’de Evkaf Nezâreti kurulduktan sonra hemDârüssaadeAğası’nınnâzırlıkgörevihemdebubirimlerinişlevisonaerdi.

HAREM-İHÜMAYUN Osmanlı Sarâyı’nın harem bölümü. En büyükharemTopkapıSarayı’ndaydı.Padişahharemiyüzlercecariyeninbarındığıbirkurum niteliğindeydi. Burası özel yasalar ve yöntemlerle idare edilirdi.Haremağası bölümün ilk âmiriydi. Cariyeler, İstanbul Gümrük Eminitarafındanyadadevletadamlarıncahediyeedilengüzelveyeteneklikızlardı.Son dönemlerde çoklukla Çerkez cariyeler saraya girdi. Harem protokolüacemi cariyeden başlar Valide Sultan’a dek aşamalar gösterirdi. Hazinedarustalar, gedikliler Harem’in kadın yöneticileriydi. Cariyeler “sofa” denenkoğuşlarda,ikbâlvekadınlar“daire”lerdeyatıpkalkarlardı.

HAREM-İŞERİFMedine’deHazret-iPeygamber’ineviveçevresi.

HAREMMUZIKASI19.yy’ınikinciyarısındaDolmabahçeSarayı’nınharem dairesinde 80 genç kızdan oluşturulan bando takımı. Abdülmecidzamanındakuruldu.Saraycariyelerindenseçilenveeğitilenmüzisyenkızlaraözel bir üniforma kabul edildi. Güvez kadife üzerine yanları sarı sırma ileişlenmiş pantolon, yakası kollan etekleri işlemeli göğsü sırma kordonlu,parlakdüğmelikısa setre,başlarınadakadifeden tırtılpüsküllüvekenarlarıişlemelifesgiyerlerdi.Ayaklarındaruganpotinlervardı.Butakımda,nefeslive vurmalı sazlar mevcuttu. Tambur majörü de kızdı. Harem Muzıkası,bayramlardadüğünlerde saray içindegörevyapardı.Padişahharemegeçtiğizaman,askerîbandolargibikarşılamadabulunurdu.

HARİÇEZDEFTERBir sonraki sayımda (tahrirde)bir öncekinegörefazla çıkan nüfus veya toprak için kullanılan deyimdir. Bu şekilde ortayaçıkanyeninüfusvetoprakkayıtlaraalınır,birkaçyıllıkgeçicistatüdensonradefterlidurumagetirilirdi.

HARİCİYEMÜDÜRÜOsmanlıDevleti’ndenayrılmamış,yarıbağımsız(mümtaz) eyaletlerin dış ilişkileriyle görevli memurdu. Mısır, Tunus,Bulgaristan,Karadağgibieyaletveprensliklerdebirerhariciyemüdürüvardı.

HARİCİYE NEZÂRETİ 1835’te, Batılı ülkelerdeki benzerlerineözenilerek kuruldu.Bu tarihe dek dış ilişkileri yürütenReisülküttablık’a dasonverildi.KuruluşunilkadıUmur-ıHariciyeNezâretiidi.SonReisülküttabÂkif Paşa, ilk Hariciye Nâzırı oldu. Bu kuruluş, Hariciye Nâzırlığı’naatananlarınkişiliğineveyeteneğinegöreönemesahipoldu.Örneğin,MustafaReşid Paşa’nın nâzırlıkları sırasında Sadrâzamlıktan daha etkiliydi.Padişahlar, büyük devletlerle ilişkileri gözönünde bulundurarak bu göreveatamalaryaptılar.

HARİÇ MEDRESESİ Temel din bilgileri veren medrese aşaması.Buradan“dâhil”medresesinegeçilirdi.Bukurumlarda“hariç”denenderslerokutulurdu.

HARİK Yangın. İstanbul’da çıkan büyük yangınlara “harik-i kebir”deniyordu. Bunların başlıcaları Hoca-paşa (1866), Fatih ve Langa (1871),Cibali (1885), Yeşiltulumba (1886), Hasköy (1907), Çırçır (1908)yangınlarıdır.Hariklerbinlerceevin, işyerininyanmasıyla sonuçlanır,halkınbirkesimievsizbarksızkalırdı,bunlara“harikzedegân”denirdi.

HARİK KÖŞKÜ İstanbul yangınlarını ilk anda saptamak için yapılanBayezidYangınKulesi’ninbiradı.Buradadidebanlargörevyapardı.

HARİR-İHAMişlenmemişipek.19.yy’ınsonlarınadekBursa,Mihaliç,Kirmastı, Bandırma, Edincik, Erdek, Kapudağı, Timurtaş, Pazarköyü,Karamürsel, Bulakabad, Bilecik, Küplü, Söğüt, Yenişehir-i Bursa, İzmit,Bahçecik,Aslanbeğ,Geyve,AdapazarıveGönen’deüretiliyordu.Fakatgerekbu üretim gerekse ipeğe dayalı yerli sanayi, yüzyılın sonundaki ekonomikkrizlerde, yabancı malların bolluğu ve ucuzluğu karşısında birdenbiresönmeyeyüztuttu.

HARVANÎII.Mahmud’un,kıyafetdevrimindensonragiydiği,enliyakasıelmasişlemeliünlüharmaniye.Kabaniçe’ninyerinialdı.

HAS Yıllık geliri (öşür ve haraç toplamı) 1.000.000-1.200.000 Akçearasında değişen dirlik. Padişaha, yakınlarına ve vezirlere ödenek olarakayrılan haslar 17. yy’dan itibaren öteki dirlikler gibi önemini yitirdi vemukataayaverilmeyebaşlandı.

HASOsmanlıSarayı’nınkimibirimleriileilgilisıfat.HasAhır:Padişahınve hizmetlilerinin atlarının konduğu tavla. Yaklaşık 200 hayvanbarındırıyordu. Dolmabahçe Sarayı yapıldıktan sonra Beşiktaş‘da yeni has

ahırdayapıldı.İstabl-ıÂmire.

HasOda

•Hane-iHassa

HasBahçe

•Hadaik-iHassa

HASEKİHizmetteeskiolan(has-eski’ninkısaltılmışı).ÖnceleriYeniçeriOcağı’nda, Hasoda’da, Bostancı Ocağı’nda Harem-i Hümayun’da belirligörevlere ve kıdemli durumda bulunanlara özgü bir unvandı. Baş Haseki,HasekiBaşı,HasekiSultangibi.Hasekiunvanı,TopkapıSarayı‘naözgübirunvanolarakkaldı.Yenisaraylardapekkullanılmadı.

HASSA Padişaha ve saraya ilişkin hizmetlerle ilgili bir sıfat. Hassataburu,hassamiralayı,hassaaskeri,hassasilahşörügibihizmetlerverütbeler,Tanzimat döneminde eski bostancı sınıfının işlevini yükümlenmişti. Ayrıcahassamüezzini,hassaterzisi,hassatabibiörneği,başkagörevlerdevardı.

HASSA ORDUSU İstanbul’daki (birinci) ordunun adı. Başında HassaOrdu-yuHümayunuMüşiridenenmareşalrütbesindebirkomutanbulunurdu.Hassa Ordusu birlikleri Taşkışla’da ve öteki büyük kışlalarda barınıyordu.Birlikleriçindesaraygüvenliğiniüstlenenlerdevardı.

HASSA ORDU-YU HÜMAYUNU MÜŞİRİ İstanbul’daki HassaOrdusu’nunkomutanı.Padişahlarbugöreveengüvendikleri(çoğuzamandasultandamatlarını)subaylarıgetirirlerdi.ÖrneğinII.Abdülhamiddönemindeuzun zaman bu görevde bulunan Rauf Paşa bu niteliklere sahipti. AynızamandaPadişahındünürüydü.

HASSASİLAHŞÖRÜ19.yy’dabirrütbeolarakbazıgörevlilereverildi.Saray’ınaskerhizmetlileriarasındanyetişenustanişancılardı.

HASSASOLAKLARISolakan-ıhassadadenirdi.Törenlerdevesefereçıkışlarda padişahın çevresinde yaya yürüyen, boylu poslu pehlivan yapılıaskerlerdi. Hassa solakları dar noktalardan, köprülerden geçerlerken özelgüvenlik önlemleri alırlar, solakbaşı da padişahın dizginlerini tutardı.Hassasolakları“Hademe-iHümayun”kapsamındaayrıbirsınıftı.

HAS SOFRA Resmî ziyafet. Daha çok elçilerle devlet adamlarının

çağırıldığı birinci derece ziyafetlere bu ad verilir, alt derecelerdeki resmîgörevlilere verilen yemeklere ise “harcı-sofra” deyimi kullanılırdı. HasSofra’da15,harcısofralardaise9çeşityemekbulunmasıkuraldı.

HAŞİYE-İTECRİDOsmanlımedreselerininilkaşamasınaverilengenelad.BuralardaHaşiye-iTecridadlıkitapokunurdu.

HAŞMETLÛ Batılı hükümdarlara devlet başkanlarına hitaben yazılanmektuplarda kullanılırdı. Ulu, görkemli, yüce anlamındaydı. “Majeste”ninOsmanlıcakarşılığıydı.

HAŞV Osmanlıca’da gereksiz sözlerle yazının şişirilmesiydi. Haşv ikitürdü:“Haşv-imüfsid”yazınınkolayanlaşılmasınıönleyecekdoldurmalardı.“Haşv-igayrimüfsid”anlamıduraksatmayanfakatlafıuzatandoldurmalardı.Bunlardan birincisi kimi zaman kasten yapılır, yazının ancak erbabıncaanlaşılabilmesi gözetilirdi. Bu yazı anlayışı Osmanlı edebiyatında olduğukadar,Osmanlıbürokrasisindedesözkonusuydu.

HATÂÎTürkistankâğıdı.YüzyıllarboyuTürkistan’danbutürkâğıtithâledildi. Bunların âhar ve mühre işlemleri Türkiye’de yapıldıktan sonrakullanılırdı. Âbadî’ye göre ince fakat daha dayanıklıydı. Doğu’dan ithaledilenazsayıdakiemtiadandı.

HATEM Mühür-yüzük. Hatem-i şerif, hatem-i sadaret, hatem-i vekaletolarakdabilinirdi.Padişahınadıyazılıresmîmührünbiradıydı.Fakatbununyüzükbiçimindeolmasısözkonusudeğildi.

HATT Yazı. Osmanlı Devleti’nde ise Padişahın buyruğunu içeren elyazısı anlamındaydı. Bu nedenle de -diğer hatlardan ayırmak için- Hatt-ıŞerif,Hatt-ıHümayundenirdi.Padişahınbirkonudakendisinesunulankararüzerine görüş yazmasına ise “hat çekmek” deyimi kullanılırdı. Bu şekildepadişahbuyruğuiçerenbelgelere“Hatt-ıHümayunilemüveşşah”(süslenmiş)deniliyordu. II. Mahmud’dan sonra bu gelenek bırakıldı. Padişahlar, alınankararlarailişkingörüşleriniyadaonaylarınıMâbeynBaşkâtipliğiaracılığıilebildirdiler.Bunaise“İrade-iSeniyye”deniliyordu.

HATT-I HÜMAYUN KIRAATİ Padişah buyruğunun okunması.Eskiden,yeniatananSadrâzam’a,birmâkramaiçindegönderilenatamaHatt-ıHümayunu, Divan-ı Hümayun ileri gelenleri önünde açılır ve yüksek sesleokunurdu.Bu bir tebliğ ve duyuruydu.Meşrutiyet döneminde iseMeclis’inaçılışındaokunanPadişahlıksöylevinedeniyordu.Busöylev,meclisinaçılış

vekapanıştarihlerinimebuslaraduyurdu.

HAVADİS KÂĞIDI Basılı haber bülteni ve gazeteler için 19. yyortalarındakullanılanbirdeyim.

HAVASS Seçkinler tabakası. Okumuşlar, subaylar, mülkiye ve ilmiyesınıflarına mensup olanlar, taşrada ise toprağın tasarruf hakkını ellerindebulunduranâyanveeşrafzümresi.Halkkesimineise“avam”deniyordu.

HAVASS-I BENDEGÂN Padişahın seçkin kullan. Sarayda padişahayakın olan, onunla yiyip içme, eğlenme ayrıcalığına sahip bulunan kişiler.Bunlar Mâbeyn-i Hümayun kadrosunu oluştururlardı. Çoğu, dahaşehzadeliğindepadişahaarkadaşlıkyadahizmetetmişolduğundan,görevleriönemliolmasadasaraydakinüfuzları,bazıdurumlardaSadrâzam’ınkindendefazlaolabilirdi.

HAVASS-IHÜMAYUN (Hass-ıHümayun)Has ve zeamet gibi büyükdirliklerden,vezirlerlebeylerbeylerinepaylarayrıldıktansonrageliringeriyekalanı ve devlete ait olanı. Ayrıca doğrudan doğruya Padişah’a, annesine,kızkardeşlerine özgü haslar. Son dönemlerde bunlar mukataaya verilmiş;dirliksistemindentamamenvazgeçilmiştir.

HAVASS-I REFİA Eyüp Kadısı. Bilâd-ı Selâse kadılarından ÜsküdarKadısı’na “Medine-i Üsküdar”, Galata Kadısına da “Mahrusa-i Galata”kadılarıdendiğigibi.

HAVASS-I VÜKELÂ Bakanlar Kurulu encümeni. Önemli konularıHey’et-i Vükelâ‘dan ayrıca görüşen, Sadrâzamla güvendiği nâzırlardanoluşan komisyon. Kimi zaman bu tür toplantılar Padişahın başkanlığındasaraydadayapılırdı.

HAVZA-İ FAHMİYYE Kömür bölgesi. Mülkiyeti Padişaha ait kabuledilenmadenhavzalarınadeniyordu.1868’deçıkarılanMaadinNizamnamesiTaşkömürüHavza-iFahmiyesi ile ilgiliydi.Daha sonraDilâverPaşa adındabirBahriyeMirlivasıHavza-iFatımiyeNizamnamesi’nihazırladı.

HAYME Çadır. Teknikleri bakımından bu alanda Türklerin uzun birdeneyimivardı.Ordudaisebuişlegörevli“haymedûz”yadaçadırmehterleridenen ayrı bir sınıfmevcuttu.Osmanlıların son dönemlerinde kullanılan vegenelolarakaskerîamaçlıçadırlarbaşlıcaOtağ-ıHümayunveSokaklıÇadır(Padişah için kurulurdu), sayebân, (kalabalık barındıran gölgelik), çadır,

(mahrutî biçimde asker barınağı), tenknür (bir veya iki kişilik küçük çadır)olmaküzeredörttipti.

HAYRİYE ALTINI II. Mahmud’un 1830’lu yıllarda bastırdığı, halkarasında“sandıklı”yada“gazi”diyebilinenaltınpara.Dahaönceki,yineII.Mahmud’a ait Adliye altınlarının yerine çıkarıldı. 40, 20 ve 10 kuruşluktürlerivardı.Mevcutparadarlığınedeniyledeayanbirazdahadüşürülmüştü.

HAYRİYE TÜCCARI Yabancı tüccarlara tanınan ayrıcalıklardan(imtiyazlardan)yararlananberatlıMüslümantüccar.

HAYTA 18. ve 19. yy’ın ilk çeyreğinde eyalet valilerinin kapılarındakiparalıaskerlerdendi.Bunlar,deli,levendbenzerigözüpeksavaşçıinsanlardı.Tanzimat,eyaletaskeridüzeninesonverincediğerlerigibihaytalıkdatarihekarıştı. Ancak, “hayta güruhu” deyimi, disiplinsiz, yasadışı gruplar içinkullanılmayabaşlandı.

HAZERİYE Barış döneminde eyalet valilerinin il işleri ve kendiharcamaları için halktan topladıkları bir vergi. Her eyaletteki uygulamasıfarklıydı. Ayrıca valiler hazeriye bahanesiyle halkı soymayı amaçlıyorlardı.Benzeribirvergideseferiyeidi.BunlarTanzimat’tayasaklandı.

HAZİNE Devlete ait paranın ve değerli olan her şeyin saklandığı yer.Ayrıca kimi vergi toplamalarına, maden gelirlerine de (örneğin Keban’dangelenmadengibi)hazinedenirdi.Osmanlılar’ınmaliyedüzenindeikihazinevardı. İç hazine: Padişah’a özgüydü. Hesabı ayrı bir büro tarafındanyürütülürdü.Budaüçkısmaayrılır,herbiriHazinedarbaşı,HazineKethüdasıve Hasodabaşı adlı görevlilerce idare edilirdi. Bu hazinelerde küplerlesaklanançokmiktardaparanınyanısırapahabiçilmezmücevher,kürk, silahvb. eşya da bulunurdu. Dış hazine: Asıl devlet hazinesiydi. Defterdarlarınyönetiminde,vergigelirlerininganimet,harçvb’ninoluşturduğukaynaktı.18.yy sonlarında bu adlar değişti. İlkine hazine-i hassa, İkincisine maliyehazinesidenmeyebaşlandı.

HAZİNEDARBAŞI İç hazine âmirlerindendi. Osmanlı Devleti’ninsonuna dek korunan görevlerden olan hazinedarbaşılık, son yüzyılda“bendegân”dansayılırdı.Gerçekanlamdahazineişleriylebirilgisiyoktu.

HAZİNEDARUSTA Sarayharemininkadın âmiri.Bunların sayıları 5-10arasındadeğişir,enkıdemlilerineBaşHazinedarUstadenirdi.Diğerlerineise Hazinedar Kadın dendiği de olurdu. Başhazinedar Usta’da,

SadrâzamdakininbireşiPadişahınmührübulunurdu.Bunedenledekendisi”devletlû”unvanıylaanılırdı.Haremhazinesi,haremdekicâriyelerineğitimive yönetimi Hazinedar Ustaların elindeydi. Valide Sultan’-ın, Padişahkızlarınındaayrıcahazinedarustalarıolurdu.19.yyyenileşmelerindebunlariçindedeğişikbirkıyafetdüzenigetirildi.Ellerindegümüşveyaaltınkabzalıasâları, işlemeli saltaları, altında uzun peruk bulunan dik hotozları ile ilgitoplamaktaydılar. İstanbul’un birçok semtinde çeşmeler yaptıran hazinedarustaların, Dilberdide, Kiryalfer, Nazüke, Pervinifelek, Zevkyâb, Araniyaz,Ebrukeman…gibiilginçadlarıvardı.

HAZİNE-İ ÂMİRE Devlet hazinesi. Eskiden dış hazine veya dirunhazinesi denen maliye para dairesinin son yüzyıldaki adı. Bâb-ı Defterî’de(MaliyeNezâreti’nde)buadıtaşıyanayrıbirdairevardı.Buradakiruznamçe,muhasebe ve mukabele kalemlerinde (bürolarında) devlet gelirlerininhesapları tutulurdu. Hazinenin açılışı kapanışı, buradan para çıkarılmasıişlemleri eski gelenekler bozulmadan 20. yy’a dek sürdürüldü. YalnızTanzimat’ın getirdiği kurallarla, ordu ve devlet masraflarının tümünün buhazineden karşılanması, tüm devlet gelirlerinin de önce buraya girmesizorunluoldu.Hazine’denparaçekilmesi için,DefterdarveyaMaliyeNâzırıimzalı pusulanın Sadrâzamca onaylanması (buna pençe ya da sah çekmedenirdi) gerekiyordu. Sergi Halifesi (veznedar) bundan sonra ödemedebulunurdu.

HAZİNE-İEVRAK 1846’daBâbıâli daireleri arasınakatılan, eski yenitüm önemli belgelerle defterlerin saklandığı Devlet arşivi. 19. yy’ın ikinciyarısında birkaç kez düzenlenmiş, taşrada ve İstanbul’da kapatılan kimidairelerin arşivleri de buraya taşındı. SadrâzamCevad Paşa, tarihçi CevdetPaşa, Hazine-i Evrak’ın ıs’-lah ve tasnif işlerine önem veren ilk devletadamlarıoldu.

HAZİNE-İHASSA(-iŞâhâne)İçhazinenin19.yybaşlarındaaldığıad.Padişahlarınözelgelirvegiderleriyleilgilikuruluş.İçhazinebiryedekbütçeveihtiyatakçasıdurumundaiken,sonpadişahlar,hazine-ihassa’yıtamamenkendilerine ve hanedanlarına ait bir kaynak olarak gördüler. Burayı, çeşitlivesilelerle zenginleştirmeyi, sağlam gelir kaynaklarına kavuşturmayıamaçladılar. II.Abdülhamid,büyükkamutopraklarınıburayabağladı.Fakat1908’densonrahazine-ihassa’nınbutüriktisaplarıkaldırıldı.

HAZİNE-İHASSANÂZIRIDaha önce “mâbeyn nâzırı” adını taşıyanve hazine-i hassa’nın yöneticisi olan görevliye 1839’da verilen yeni ad.Hazine-ihassanâzırı,padişahlarınözelmülkvegelirlerininkayıtlarınıtutan,gelir ve gider işlemlerini yürüten saray bürosunun başkanıydı. Bu göreve

Padişah’ın güvendiği kişiler getirilirdi. 1908’den sonra nâzırlık unvanıkaldırarakmüdür-iumumi(genelmüdür)denildi.

HAZİNE-İMALİYEDevlet hazinesi ve bütçesi.Klasik anlamdabirunhazinesininveşer’ianlamdadabeytül-malinTanzimat’tansonraaldığıyeniad.

HAZİNE-İ MANSURE II. Mahmud’un geleneksel Osmanlı maliyehazinesi yerine oluşturduğu yeni kurulan mansure ordusunun giderlerinikarşılamayıamaçlayandevlethazinesi.1839’dayenidüzenlemeyegidildi.

HAZİNE-İNAFİA 1845’ten sonra devlet hazinesinden ayrılan yatırımfonunun adıydı. Genel bütçeden, okul, hastane, yol ve sulama kanalı gibikamuyatırımlarıiçinparalarayrılmasıbenimsendi.

HAZİNEKETHÜDASIHazinedarbaşı’dansonraEnderun’unilerigelenâmirlerindendi. Görevi sarayın demirbaş eşyalarının alınması, çıkarılması,sayılmasıydı. İç hazinenin defterlerini tutar, hazine koğuşu denen EnderunBölümü’nün bir kısım sorumluluklarını yürütürdü. Bu geleneksel görevTanzimat’tan sonra hiçbir yükümlülük verilmeden aynen korundu. Hazinekethüdası sanını alanlar, Topkapı Sarayı’nın resmi bürolarındaki sembolikgörevlilerdentekidurumundaydılar.

HAZİNESARRAFIDevletleparailişkileriolanbankerleredenirdi.

HAZRET Saygı duyulan varlıklar ve adlar için kullanılan bir yüceltmesıfatı.(ÇoğuluHazerat.)

HAZRET-İ MENLEHÜ’L-EMR “Buyruk vermeye yetkili makam”anlamındakiArapçabusöz,resmîyazılardakullanılırdı.Astınüstüneyazdığıyazıyı,busözlebitirmesi,Osmanlıresmîyazışmakurallarınınbirgereğiydi.

HECİNLİ ARAB NEFERATI 19. yy in sonlarına doğru II.Abdülhamid’in oluşturduğu ve Mekke ile Medine’nin eşkıya, ayaklanmacısaldırılarındankorunmasıylagörevlisüvaribirlikleri.Bunlaratyerinedeveye(hecin)binmekteydiler.

HEDAYA-YI RESMİYE VE ALENİYE Resmen ve açıkça verilenyasakvesuçsayılmayanhediyeler.Osmanlıgeleneğindeeskidenberivardı.Şeriatınmeşru saydığı yiyecek türünden hediyelerin yerine haram ve yasakolan,para,mücevhertüründenşeylerdeherzamanhediyekonusuoldu.Bu,

ağır suçoluşturan rüşvetinTanzimat’tanönce“caize”adınıalmasıgibiyenidönemdedehediyeadıyladevamındanbaşkabirşeydeğildi.

HEKİMBAŞI 1644’e dek saray özel doktoruna deniliyordu. Bu tarihte“sertabib-işehriyari”(Padişahbaşhekimi)unvanıkabuledilmiş,1850’deiseTıbbiyeNezâretikurularaksarayınsağlıkişleriiçin“sarayhekimi”atanmayabaşlamıştır.Hekimbaşı’nındahasonradasertabib-işehriyarininyönetiminde,çoğu Yahudi, Rum veya Ermeni uzman hekimler görev yapardı.Hekimbaşı’nın ise tabip olması gerekmiyordu.Genellikle ilmiye sınıfından,dahasonradasivilmemurlardanhekimbaşılarseçildi.Tanzimat’tansonraiseTıbbiye’den yetişme Hayrullah Efendi gibi doktorlar bu makama getirildi.Hekimbaşılara“reis-ietibba”dadeniyordu.

HENDESEHANETopçuveistihkamokulu.

•Mühendishane-iBerri-iHümayun

HENDESEHANE-İ BAHRÎ Deniz Teknik Okulu. Deniz HarbOkulu’nuneskiadı.

•Mühendishane-iBahrî-iHümayun

HENDESE-İ MÜLKİYE MEKTEBİ Mühendislik okulu. 1884’teSadrâzam Said Paşa’nın girişimi ile teme1: atıldı. Bu tarihten yüzyıl önceaçılan kara ve deniz mühendis mekteplerine göre bu okul ilk sivil teknikyükseköğrenim kurumuydu. Hendesehane’den 1888’de mezun olanlar 13kişiydi.1909’daokulunadı“MühendisMektebi“neçevrildi.

HEY’ET-İÂYÂNOsmanlısenatosu.Birbaşkan,birbaşkanvekilivardı.Genellikle eski Sadrâzamlar, nâzırlar, şeyhülislâmlar ayân azası seçilirlerdi.Seçme hakkı Padişaha aitti. Âzalık yaşam boyu sürerdi. Kanun-ı Esasî’yegöre Meclis-i Mebusan’ın kabul ettiği yasaları inceler, bunlarda şeriata,padişah hukukuna, hürriyete, Kanun-ı Esasî’ye, devletin bütünlüğüne, içgüvenliğe, savunmaya sakıncası dokunacakbir tarafbulunupbulunmadığınıaraştırırdı. Sakıncalı gördüklerini meclise iade eder, uygun bulunanları daSadrâzamlık’agönderirdi.1908’deoluşturulanHey’et-iÂyan34üyeliydi.İlkMeclis-iMebusan’ınkapatılmasındansonra,âyânüyeleriyerlerinikorudular.Örneğin,1890’da18âyânüyesivardı.

HEY’ET-İ İTHÂMİYE Eski Usul-i Muhakemat-ı Cezaiye Kanunu’nagöre,müddei-umumiyi(savcıyı)dinlediktensonra,aravermedenvekimseyleilişkikurmadansoruşturmayapan,birtutanaklakişinincezalandırılmasınıyadasalıverilmesiniisteyenhukukkuruluydu.

HEY’ET-İMEBUSANOsmanlıMilletMeclisi.Osmanlıtebaasındanherellibinerkeknüfusiçinbirkişiolmaküzereseçilenmebuslardanoluşurdu.

•Meclis-iMebusan

HEY’ET-İ MECMÛA-Yİ DEVLET Devletin genel yapısı demektir.Osmanlı devlet adamlarına ve siyasal yorumculara göre bu yapı üç temeledayanmaktaydı:Dâire-iSaltanat(sultanlıkyönetimi),vücuhveeşraf-ımillet(ulus temsilcileri) ve efrad-ı ahâlî (halk) idi. Bu üçlünün dengesi, toplumdüzeninindetemelkoşulukabulediliyordu.

HEY’ET-İTAHRİRİYYEYazıişlerikurulu.

HEY’ET-İVÜKELAVekillertopluluğu.Tanzimat’tanitibarenBakanlarKurulu’na verilen ad. 1890’da Hey’et-i Vükelâ’da Sadrâzam, şeyhülislâm,şûrâ-yıdevletreisi,serasker,bahriye,dahiliye,hariciye,adliye,maliye,evkaf-ı hümayun, ticaret ve nâfia, maarif nâzırları ile sadaret müsteşarıbulunmaktaydı.

HEY’ET-İVÜKELAYAMEMUR1908densonrakikabinelerdeşimdikianlamdadevletbakanıolarakgörevlendirilenleriçindeniyordu.Genelliklededeneyimlerinden ve işbilirliklerinden yararlanılmak üzere eski Sadrâzamlarbu şekildekabineyealınmaktaydılar.Kimikabinelerde ikiüçeski sadrâzambirdenbuunvanlayeralıyordu.

HIDİVLİKBüyükvezirlik.8Haziran1867’deAbdülaziz’inMısırValisiİsmail Paşa’ya bağışladığı unvan. Bundan önce İsmail Paşa “Aziz-i Mısr”unvanınıistemişti.Hıdivlikunvanını,dahasonraTevfikPaşaveAbbasHilmiPaşa da kullandılar. Bu unvan, eskiden kimi yazışmalarda OsmanlıSadrâzamlarıiçinkullanılıyordu.Anlamıdavezir-iâzamdemekti.Bununiçinçıkarılan iradeye “hıdiviyyet fermam” denildi. Bundan sonraMısır Valileri“hıdiv-iMısır”olarakanıldıve“devletlû,fehametlû”sanınıkazandı.

HIRKA-I SAADET Topkapı Sarayı’ndaki özel bölümde korunan, Hz.Muhammed’e ait hırka. Bu, bir anlamda, Osmanlı padişahlarının halifeliksıfatının sembolü sayıldığından, Peygambere ve öteki İslâm büyüklerine aitkutsaleşyailebirliktekorunurdu.Fatih’dekiHırka-ıŞerifCamii’ndedeHz.Muhammed’inbirbaşkahırkasıkorunurdu.

HIRKA-İ SAADET ALAYI Topkapı Sarayı, padişahların resmîikametgâhı olmaktan çıktıktan sonra, Ramazan’ın 15. günü padişah ve

maiyyeti özel bir törenle Hırka-i Saadet Dairesi’ne gelirler buradaki kutsalemanetleriziyaretederlerdi.Bualay,aksatılmadansürdürüldü.Dahaeskilerdeise (yani Padişahların Topkapı’da oturdukları dönemlerde) Saray içindeyapılanbudinîtörene“Hırka-iSaadetZiyareti”deniyordu.

HIRKA-I SAADET DAİRESİ (Odası) Topkapı Sarayı‘nda, Hasodakapsamındakiözelbölüm.BuradaOsmanlıPadişahlarınageçenve“emanât-ımukaddese” denen kutsal eşya saklanıyordu. Hasoda görevlileri bu daireyigeceli qûndüzlü beklerlerdi. Ayrıca sürekli Kur’-an okunurdu. İç içe üçodadan ibaret olan Hırka-i Saadet Dairesi’nin hazine bölümünde, kutsaleşyalarınyanısıra,yazmaveçokdeğerlikitaplar,Taht-ıHümayunvemanevideğeri olan başka eşyalar saklanmaktaydı. Bu daire III. Selim tarafındanyenidenyaptırılmıştı.

HITTA-İ YEMANİYYE Yemen ülkesi. Osmanlı topraklarındansayılmakla birlikte, merkeze uzaklığı yüzünden hiçbir zaman tam denetimaltınaalınamamış,19.Ve20.yybaşlarındadaOsmanlıDevleti’ninaskeriveekonomikgücünüyıprataniçsorunlardanbirisiburadaodaklanmıştır.

HIYAMİYENEZÂRETİ Yeniçeriliğin kaldırılmasından sonra ordununçadırişleriyleilgiliolarakkurulanaskerîdaire.

HİCAZ DEMİRYOLU MADALYALARI Şam-Hicaz demiryoluyapımına yardımda bulunanlara Abdülhamid’in ihsan ettiği değişikmadalyalar.Bunlardanherbirinin,yardımınoranınagörenikelgümüşvealtınçeşitleri vardı. 5-50 altın için nikel, 50-100 altın için gümüş, 100 altındanfazlayardımlariçindealtınmadalyavebirerberatverilmekteydi.“HamidiyeHicazDemiryoluMadalyası”,“MaanMevkiininResm-iKüşadıMadalyası”,“HicazDemiryolununMedine-iMünevvere’yeisâliMadalyası”bunlardandır.

HİCRÎ TARİH Hz. Muhammed’in Mekkeden Medine’ye göçtüğü 24Eylül 622’yi başlangıç sayan ve Ay’ın dünya çevresindeki dönüşü esasınadayanan İslâm takvimi. Osmanlı Devleti’nde resmî tarih olarak süreklikullanıldı. 18. yy’ın ikinci yarısında yenileşmelerin getirdiği birtakımzorunluluklarlaMalî(Rumî)tarihdebenimsendi.Hicrî tarihte“Arabîaylar”esastı. Yazışmalarda bu aylar birer harfle gösterilirdi: (M) Muharrem, (S)Safer, (RA)R. evvel, (R)R. âhir, (CMC.Ulâ, (C)C. âhir, (B)Receb, (Ş)Şaban,(N)Ramazan,(UŞevval,(ZA)Z.kâde,(Z)Z.hicce.Hicrîtarihinenönemliözelliğiaylarının(29)ve(30),biryılınında(354)günolmasıdır.

HİDEMAT-I ŞAKKA Cinayet hükümlülerinin, Osmanlı ceza yasasına

göreayaklarındademirzincirlerbağlıolduğuhalde taşvemadenocağıgibiağır iş yerlerinde çalıştırılmaları. Batı‘dan alman bu ceza, insancıldüşüncelerleTürkiye’deuygulamaalanıbulamamıştır.

HİLAFETHalifelik. İmamolan kimsenin aynı zamanda devlet başkanıolması. Hilafet konusunda İslâm ülkelerinde farklı görüşler ve uygulamalarvardı.OsmanlıPadişahları15.yy’dansonrabuunvanailgiduydular.Yavuz,Hicaz’ı veMısır’ı aldıktan sonra kendisini dünyaMüslümanlarının sultanı,kutsalyerlerinkoruyucusuilanetti.Fakathilafetinresmenkabuledilmesiİli.Selim’in tahta çıktığı yıl gerçekleşti. Osmanlı padişahlarının resmî hilafetunvanları bu devletin sonuna dek sürdü. Padişahlar kimi zaman doğrudanhalife (halife-i Müslimin) kimi zaman da halifeliğin koruyucusu (hilafet-penahî)unvanlarınıkullanırlardı.

HİLÂL-İ AHMER Kızılay. Macarlı Abdullah Bey’in Avrupa’dakiKızılhaç örgütüne koşut olarak 1863’te oluşturmaya çalıştığı “Mecruhin-iAsâkir-iOsmaniyeMuavenetCemiyeti (YaralıOsmanlıAskerlerineYardımCemiyeti) sonuçsuz kaldı. Fakat 1877’de Sırp-Karadağ ve Rus Savaşlarısırasında Hilal-i Ahmer örgütü o zamanki Tıbbiye Nâzırı Marko Paşatarafındankuruldu.BuadıdaKırımlıAzizBeyverdi.1908’densonraHilal-iAhmer’inönemiarttı.

HİLÂL-İOSMANÎOsmanlıayı.TürkBayrağı’ndakihilâlinOsmanlılardönemindeki adı. Bu biçim, bağımsızlığın sembolü olarak cami ve minarealemlerine de konmaktaydı. Hilâl aynı zamanda İslâmlığın da birsembolüydü.

HİLÂL-İ RAMAZAN Ramazan ayının başladığını kanıtlayan Ay’ıngörünüşü.Buna“rüyet-ihilâl”dedenirdi.İstanbul’dabununsaptanmasıözeltörenler ve işlemlere bağlıydı. İstanbul kadısı. Şaban’ın son günü (yevm-işek)akşamıilmiyemensuplarınaziyafetverir,biryandandahaberbeklenirdi.Kentin yüksek yerlerinde ayın doğmasını bekleyenler bunu görünceMeşihat’ekoşarlardı.Busıradabirmizansenyinelenir,ikikişiarasındavâdesiŞevval’in son günü biten bir alacak borç dâvâsına bakılır, tanıklar, vâdenindolduğunu zira, kendilerinin Ramazan Ay’ını (hilâli) gördüklerini yeminlesöylerler,böylecemahkemehuzurundaRamazan’ınbaşladığıkanıtlanır,bunailişkin ilâmlar çıkarılır,minarelerdemahya ve kandiller yaktırılırdı. O gecesahurakalkılmasızorunluolurdu.

HİL’ATOnurvericikaftan.Padişahtarafındandevletadamlarına,başarıkazananlaragiydirilenkürkkaplıkaftanadenirdi.Ayrıcakendisineyüksekbirgörev verilenlere de bunun bir belirtisi olarak hil’at giydirilirdi. Padişah

hil’atlarına “hil’at-ı fâhire-i şâhane” denirdi. Osmanlı sarayında bir hil’athazinesi, sürekli hii’at diken terziler vardı. Yeni padişah, görevdebıraktıklarınahil’atdağıtırdı.Bunaibkâhil’atıdenmekteydi.Saraydanbaşkabirgörevle ayrılanlarada“hil’at-ıvedâ”giydirilirdi. II.Mahmud’unkıyafetdevriminden sonra hil’at geleneği bırakıldı. Tanzimat’ta ise, bunun yerinesaat,kılıç,köstek,çelenk,nişanverilmeyebaşlandı.

HİLE-İ ŞER’İYE Din yasası açısından kaçamak yol. Bir güçlüğügidermek için, dinin günahından kurtulmak koşulu ile çözüm bulma. Bunahalk dilinde “kitaba uydurma” denirdi. Örneğin hülle denen ve kişininboşadığıeşiyle(birdahaevlenmemeküzereyeminle)yenidenevlenmesiiçinbulunançözümgibi.

HİMAYE-İECNEBİYEYabancıdevletkoruması.BukavramOsmanlıDevleti’nin giderek güçsüzleşmesi sonucu ortaya çıktı. Zaman zamanİngiltere’nin ve Fransa’nın devlet üzerinde himayesinden söz edildi. Fakatdaha önemlisi Tanzimat ve İstibdat dönemlerinde birçok devlet adamı, cangüvenlikleriiçinbutürhimayeleraradılar.Sıkıştıklarızamandagüvendikleridevletin Osmanlı topraklarındaki sefaret veya konsolosluklarına sığındılar.ÖrneğinMidhat Paşa, Said Paşa bu tür davranışlarda bulunmuşlardı. Kimiyazarveaydınlardaöncebirsefaretesığınıpsonradayurtdışınakaçıyorlardı.

HİTABET BERATI Cuma hutbesi okuma yetkisi. Halifelik ve İslâmkuralları gereğince hutbe okuma sultanın ve halifenin hakkıydı. Câmihatipleri ancak vekil olarak hutbede bulunabilirlerdi. Bu nedenle cuma vebayram namazları kılınan camilerin kimi görevlilerine bu belge verilirdi.Beratlı hatibi bulunmayan camilerde cuma namazı kılınamaz ve hutbeokunamazdı.

HİTANCEMİYETİSünnetdüğünü.19.yy’danâzırların,ilerigelenlerindüzenledikleri büyük sünnet düğünleri için deniyordu. Bu vesileyle devleterkânıbirarayageliyor,ayrıcayoksulçocuklarıdatoplanıpsünnetettiriliyor,bunlaradeğerlihediyelerdağıtılıyordu.

HORASAN POSTU Bektaşi Ocağı‘nda en yüksek makamdı. YeniçeriOcağı ilebirlikteBektaşilikdeyasaklanmış, fakat19.yy’ın ikinciyarısındabutarikatevegeleneklerininyaşatılmasınayenidenizinverilmişti.

HOROZDAN KAÇAN Kaç göç devrinde, aşın saklanması, yüzünüörtmesi, erkeğe görünmemek için her türlü çareye başvurması ile dikkatiçekenkadınlaradenirdi.

HOSPODORBâbıâli’ninbirgörevlisiolarakEflakveBoğdan’ıyönetenFenerliRumbeyi.

HOTOZ Türkçe kut-öz (uğurlu) anlamındadır. Kadınların başörtülerialtında kalan sivri ve işlemeli külahtı. Bunun fes, kayık, küp, duduburnu,gelin hotozu gibi türleri vardı. Başta iyi durması İçin iğne ile saçatııtturulurdu. Saraylı kadınların hotozları daha güzel ve işlemeli olurdu.Bunlara ise saraylı, çimdik, kürdî, felek tabancası, sorguçlu gibi adlarverilirdi.

HUDUDNÂME Sınırlan belirleyen protokol. Bunlar Divan-ı HümayunKatemi’ndesaklanır,sınıruzlaşmazlıktanortayaçıktığındabaşvurulurdu.Buprotokollerde “hudud-ı hakaniyye” denen ülke sınırlan, nirengiler ve arazitanımlamaları,ayrıntılıbiçimdeyazılıbulunuyordu.

HUKUK Toplumu düzenleyici kurallar. Osmanlı Devleti’nde çağdaşanlamdayasalarkonmazdanöncedehukukdeyimivekavramıvardı:Hukuk-ıabdi:Kulhukuku.Bireyselhukuk.Örneğinadamöldürme,yaralama,çocukdüşürmegibieylemlerleilgiliydi.Hukukullah:Dindendönme,zina,hırsızlıkgibi.BunlariçinŞer’icezalaruygulanırdı.

HULEFA Halifeler. Halife Osmanlıca’da yazman anlamında dakullanılmaktaydı.Bâbıâli bürolanndaki çok sayıda kâtibe bu ad verilir veyakalem(büro)yazıcılarıanlamında“hulefa-yıahklâm”denilirdi.

HÜLLE Şeriat’a göre, karısını üç kez boşayan (talâk-ı selâse) kişininonunla yeniden evlenebilmesi için uydurulan çâre. Bunun için, kadının birbaşkasıilebiçimselolaraknikâhlanmasısonraboşanmasıgerekiyordu.Ancakhülleningeçerliliği için,nikâhlabirliktezifafındavukubulmasıkoşuldu.Buişiçin“hulleci”denenâma,dilenci,yabancıkimselerbulunurdu.Bukimseler,birücretkarşılığıbuişiyaparlardı.Hüllesırasındabirbirinisevenvebirdahaayrılmayanlar da olurdu. Tanzimat ve Meşrutiyet dönemi edebiyatlarındahüllekonusuçokluklaişlenmişti.

HULÛSNÂME Bir büyüğe dalkavukluk etmek için, tekerleme gibiezberlenenbirtakımövücü,yüceleyicisözlerisöylemekyadayazmak.Bunahulûs mektubu da denirdi. Tanzimat döneminde bir toplum hastalığıhalindeydi. Herkes bir devletliye yanaşarak bu şekilde dalkavukluk etmeyiçıkarlarıaçısındangerekligörüyordu.

HUMBARACI SINIFI Osmanlı ağırtopçuları. Nizam-ı Cedid ordusu,

bunlarınsayılanartırılarakoluşturulmuştu.

HUMBARAHANE-İHÜMAYUN İlk açılan askeri okullardan. 1734’teÜsküdar’daToptaşı’ndaaçıldı.1759’daKaraağaç’a1792’deHalıcıoğlu’ndakikışlasınataşındı.1795’teMühendishane-iBerrî-iHümayun’akatıldı.

HUTBEOKUTMAKMüslümanülkelerindedininvebağımsızlığınbirgereği olarak cuma, bayram namazları sırasında ve önemli toplantılardahatipçeokunansöylev.Cumahutbesi,ülkeyeegemenhükümdarınadınaduailebitirilirdi.Bu,bağımsızlıkbelirtisisayıldığındanİslâmdevletleriiçinçokönemliydi.Osmanlıülkelerindehutbe,döneminpadişahıadınaokunurdu.

HUZUR En yüce kat ve makam. Bu anlamda Osmanlı Devleti’ndePadişah’ın katı demekti. Huzura çıkmak, huzura girmek, huzur-ı hümayungibideyimlerbuanlamdaydı.

HUZUR DERSLERİ Ramazan’ın birinci gününden başlanarakPadişah’ınönündeyapılandinkonulu8oturumadenirdi.Mukarrirdenenbirdin bilgini ile karşısında yer alan muhatab denilen bilginler huzur dersiniyürütürler, padişah da vazgeçilmez bir görev gereği olarak bunu izlerdi.Buçalışma Dolmabahçe Sarayı‘nda Zülveçheyn salonunda yapılırdı. Hânedanmensuplarınındahuzurdersleriniizlemesimümkündü.

HUZUR MURAFAASI Cuma günleri sabah namazından sonraSadrâzam’ınbaşkanlığındaRumeliveAnadoluKazaskerlerininkatılması ileyapılan bir divan toplantısı. Birçok divan görevlisi de hazır bulunurdu.Burada, dinsel, hukuksal ve yönetsel her türlü dâvâya bakılırdı. Bir adı daCumaDivanı’ydı.Tanzimat’tansonrakaldırıldı.

HUZUR-UÂSAF Sadrâzam’ın başkanlığında kazaskerin de bulunduğubir çeşit yargı yeri. Yerel yöneticilere ilişkin şikâyetlerle kimi dâvâlar bukurulda görüşülüp sonuca bağlanırdı. Tanzimat uygulamaları sırasındakaldırıldı.

HÜCCAC TAİFESİ Her yıl kalabalık kafileler halinde hacca gidipdönen, belli duraklarda kontrolleri yapılan, güvenlikleri devlet güçleritarafından sağlanan hacı kalabalıktan.Bunların gidiş ve dönüş sorumluluğueskidenmirü’l-hacdenenveaynızamandaŞamvalisiolanyöneticilereaitti.Tanzimat’ta ise surre eminliği kuruldu. Hüccac tâifesinin kazasız belasızdöndüğüilâmınıgetirenmûjdecibaşı’yapadişahtarafındanhediyelerverilirdi.

HÜCCET Kadı önünde düzenlenen belge.Alım, satım, anlaşma, devir,vekâlet verme, atama gibi işlemler için düzenlenirdi. Öteki belgelerdenbaşlıca farkı, kadı imzasının, belgenin altında değil üstünde bulunmasıydı.Hüccet-işer’îdedeniyordu.

HÜCRE-IMUZLİME Asıl anlamı fotoğrafçılıktaki “karanlık oda”ydı.Fakat hükümetlerin, kuşkulandıktanmektupları kontrolden geçirttikleri gizlibüroyadeniyordu.II.Abdülhamiddönemindebubürosürekligörevyaptı.

HÜDAVENDİGÂR Hükümdar, bey anlamındadır. I. Murad bu sanlaanılmıştı.Dahasonrakimipadişahlariçindekullanıldı.Fakatdahaçokeskipadişahlardansözedilirken“Hüdavendigâr-ısâbık”biçimindebudeyimeyerverilirdi.

HÜDAVENDİGÂR19.yyortalarınadeksancaksonravilayetolanidaribirim. Bursa sancağı uzun zaman bu adı taşıdı. 1841 ‘demerkezi Kütahyaolan bu adda bir vilayet oluşturuldu. 1867’de asıl Hüdavendigâr vilayetikuruldu. Bursa merkez oldu. Bilecik, Kütahya, Afyonkarahisar, Balıkesir,Kocaelisancaklarıburayabağlandı.

HÜKKÂMSINIFINizamiyemahkemelerininkurulmasındansonrasivilve asker yargıçların oluşturduğu ve ilmiye sınıfındaki kadılardan farklıstatüye sahip hukukçular topluluğu. Bunlar ancak 1908’den sonra etkiliolabildiler.

HÜKM-İHÜMÂYÛNBirbuyruğuiçerenpadişahlıkyazısı.

HÜKM-İ ŞER’İMüslümanların yapmaları ya da yapmamaları gerekenkonulardaşeriatınkoyduğukurallardır.

HÜKÜMKesinbuyruk.Sözlüveyayazılıpadişahlıkemirleri.Hükümler,ilgili oldukları konulara göre ayrı defterlere yazılırdı. Örneğin parasal birkonuyuiçeriyorsaMaliyeAhkâmDefteri’neyazılırdı.Hükümlerinkesinlikveyücelik özellikleriyle ilgili olmak üzere: “Hükm-i cihanâra”, “hükm-ihümâyûn”, “hükm-i şerif”, “hükm-i cihan-mutâ”, “hükm-i vâcibü’l-imtisâl”deyimlerikullanılırdı.Ayrıcabunlaraişingereğinegöreferman,nişan,berat,tevki,menşurdadenilirdi.

HÜKÜMET Devletin yürütme gücü ve bu gücü yürüten örgüt.OsmanlılardaTanzimat’akadar,tamanlamdabirhükümetkavramıyoktu.Herşey Padişah’da odaklandığı gibi yürütme yetkisi de onun adına belirli

görevlilercekullanılıyordu.II.Mahmud’unyenilikleriileilkhükümetörneğiverildi. Tanzimat döneminde hükümetin örgütlenmesi süreci büyük ölçüdetamamlandı.

HÜKÜMET-İ MÜSTAKİLLE Devletin yasalarını ve buyruklarınıtanımayan bağımsız yönetim. Örneğin, Kozanoğlu Yusuf Ağa, OsmanlıDevleti’nihiçesayarakKozan’ıikiyeayırmış,buralarınyönetiminioğullarınabırakmıştı. Kozan-ı Garbi, Kozan-ı Şarkî ağalıkları, uzun zaman başınabuyrukkalmıştır.

HÜKÜMETKONAĞIDevletişleriningörüldüğüanabina.Tanzimat’ta,özellikle de II. Abdülhamid döneminde vilayet merkezlerine ve büyükçekasabalaraçevreninözellikleridedikkatealınaraksanatsaldeğerdehükümetkonaklan yapıldı. Bunlara “daire-i hükümet”, “bâb-ı hükümet” dendiği deolurdu.

HÜKÜMNÂME Valide Sultan tarafından yazılan ve dairesindeki iyiöğrenim görmüş kalfalarca (kadın) kaleme alınan resmî nitelikli yazılaradenirdi.Bunuyazancariyelerekâtibekalfaadıverilirdi.

HÜKÜMRANLIK Dışa karşı bağımsızlık durumu. Egemenliği ülkeiçindeolduğukadaryabancıülkelerdedekabulettirmehâli.OsmanlıDevletisondönemlerindedışakarşıhükümranlıkhaklarınıkorumadasıkıntılarçekti.

HÜMAYUN Padişahla ilgili, devleti simgeleyen bir sıfattı. Mühr-ihümayun (padişah mührü), saray-ı hümayun (padişah sarayı) maden-ihümayun(devletmadeni),hazine-ihümayun(devlethazinesi)gibi.Batı’daki“Imperial”ve“auguste”deyimleriileeşanlamlıydı.(DestansıHümakuşuileilgiliolarakçokeskiçağlardanberikullanılmıştır.)

HÜNKÂR Türkçe “unkar” (talihli) sözcüğünden bozma olduğu kabuledilir.Osmanlıpadişahlarınaverilenunvanlardandı.Buunvanınasılözelliği,Padişah’dan başka kimse için kullanılmamasıydı. (Oysa, örneğin Sultandeyimibaşkalarıiçindekullanılabilirdi.)

HÜNKÂRAÇATMAK Bir kadının Padişahın önüne çıkması demekti.Bu uğursuzluk sayıldığından haremde dikkatli dolaşılır. Padişahın geçtiğiyerlerdenuzaklaşılırveyagerekensaygıyıgöstermeküzerekenaraçekilinirdi.

HÜNKÂR İMAMI Padişahın namaz kıldığı camide imamlık eden,saraydadabugörevinisürdürendinadamı.Bunlaraynızamandagenişmüzik

bilgisine ve yeteneğine sahip bulunurlardı. Sesleri son derece güzeldi.Bayramlarda tören başlamadan padişahın eteğini öperek onu ilk kutlayanhünkârimamıolurdu.Müderrispâyesitaşırlardı.

HÜNKÂR KALFASI Harem’de padişahın özel hizmetinde bulunangörevli kadınlara denirdi. Hazinedar, ibriktar, kilerci, çamaşırcı, kahveci,kutucugibiadlarıvardı.

HÜNKÂRMAHFELİ Camilerde padişahın namaz kılmasına ayrılmışözel bölüm. Cami içinde ikinci kat durumunda, kafeslerle çevrili, mihrabınsolunda bulunurdu. Genellikle büyük camilerde vardır. Padişah namazageldiğindeburayaözelseccadesiserilirdi.

HÜNKÂRMACUNUTürlü baharat vemaddelerdenhazırlananve güçkaynağı olduğuna inanılan macun. Abdülmecid veya Abdülaziz bunadüşkündüler. Macun yalamak için kullandıkları ucu eğri çubuğa “lühukkekesi”deniyordu.

HÜNKÂRMÜEZZİNİSaraycamisininmüezzinliğiniyapar,ayrıcadinibir koroya başkanlık ederdi. “Müezzinin-i hassa” denen güzel sesli, müzikbilgisiveeğitimialmış20-30kişilikbugrup,İlâhilerokurdu.

HÜNKÂR SOFRASI Saray’da, padişahın en çok bulunduğu oturupdinlendiği, eğlendiği, ailesiyle birlikte vakit geçirdiği özel salon. Harem’inbaşlıcabölümlerindendi.

HÜNKÂR YAVERİ Abdülmecid’den başlayarak padişahların yanındayer alan, protokole, korumaya ve askeri danışmanlığa ilişkin görevleribulunangeneralvemareşalrütbesindesubaylar.

HÜRRİYET-İ AMME Halk özgürlüğü. Bu kavram ilkin Abdülaziztarafından kullanıldı. Şûra-yı Devlet’in 1868’deki açılış töreninde okunannutkundageçiyordu.

ISDARveİRSALÇıkarmakvegöndermek.Önemlikonulardayazılanveyerinegönderilenferman,iradeveemirleriçinkullanılanresmibirdeyimdi.

ISLÂHHÂNE İlk kuruluşunda sanat okullarınaverilen ad.MidhatPaşatarafından 1865’te önce Niş’te açıldı. Bundan sonra diğer Osmanlıvilayetlerinde de aynı adla yenileri tesis edildi. Bu adı Midhat Paşa verdi.1868’de çıkarılan bir nizâmnâme ile İstanbul’da da benzeri bir okuldüşünülerekSanayiMektebiadıverildi.

ISLAH-IMEDARİSNİZÂMNÂMESİ29Eylül1914’teyayınlananvemedreselerinçağdaşbirdüzenekavuşturulmasınıöngören tüzük.Buamaçlaönce İstanbul medreseleri tek bir öğretim programına bağlanarak “Dârü’l-Hilâfetü‘l-AliyyeMedresesi”adıileörnekmedresedurumunagetirildi.

ISLÂH-ISANAYİKOMİSYONU1863’teMeclis-iVâlâiçindebuadlabir komisyon kuruldu. Özel yönetmelik gereği çalışmalar yaptı. Bozulanlonca düzeninin ve diğer etkenlerin neden olduğu yerli sanayi krizinigidermeyiamaçlayanönlemlerigörüştü.Islâh-ıSanayi(Islahhâne)Mektebleribaşlıcayararlıkararıoldu.

ISTABL-I ÂMİRE Eskiden has ahır denen, saraya ait atların, koşumtakımlarının “raht hazinesinin” (değerli, üzeri mücevherli eyerlerin),arabaların bulunduğu, seyislerin sürücülerin dairesi durumundaki yer.Tanzimat öncesinde saray örgütü ile daha bağıntılı iken 19. yy’ın ikinciyarısında kısmen bağımsız bir müdürlük olarak yeniden örgütlendi.Geleneksel mirahor-ı evvel (has ahır beyi) ve mirahor-ı sâni payeleri dekaldırıldı. Bunların yerine Istabl-ı Âmire Müdüriyeti teşkil edildi. Eski“atoğlanları“nın yerini seyisler ye çok sayıda hademe aldı. Sarayın atgereksinmesinikarşılayantaşradakiYundoğlanları,taylarağası,korucularvevoynuklarörgütleridekaldırıldı.

Istabl-ıÂmirePâyesi: 19. yy sonlarında, saraya yakın görülenlereverildi.

ITIKNÂME Özgürlük belgesi. Salıverilen köle ve cariyelere bir dahasatılmamalarıiçinsahipleritarafındanbubelgeverilirdi.Kölelervecariyelerıtıknâmeyi muska yapıp boyunlarında taşırlardı. Aydınlar, Gülhane Hatt-ıHümayunu için bu deyimi kullandılar. Osmanlı tebaasına bu fermanlaözgürlükbağışlandığınıilerisürdüler.

İÂDE-İSALTANATZorlatahttanindirileneskipadişahın,yenidentahtaoturtulması.Bukonu,Abdülaziz’leilgiliolarakölümündenyıllarcasonraII.Abdülhamid’çe gündeme getirildi. Şâyet Abdülaziz yeniden tahta dönersekendisine karşı ihtilal hazırlayanları (Midhat Paşa ve arkadaşlarını)cezalandıracağından, bir suikast düzenledikleri ve Abdülaziz’i intihar süsüvererek öldürdükleri iddia edildi. Bu iddia ünlü Yıldız yargılamasının ilkgerekçesi oldu. Öte yandan bir kez de Ali Suavi, V. Murad için iâde-yisaltanatamacıylabirhareketegirişti.

İÂNE-İASKERİYE Tanzimat’la Islahat Fermanı arasında (1839-1856)gayrımüslimlerden cizye yerine alınan vergi. Islahat Fermanı ile bunun adı“bedel-i askerî’-‘ye dönüştürülmüş, 1908’de ise herkese askerlikyükümlülüğügetirilerekbuuygulamayadasonverilmiştir.

İÂNE-İ CİHADİYE Merkezden hazırlanan tevzi defterlerine göre hersancakvekazâdantoplananvesavaşharcamalarınaharcananbirvergi.Bunundahayaygınıimdâdiye-iseferiyeadınıtaşırdı.Tanzimat’takaldırıldı.

İÂNE-İ HÜKKÂMİYE Yargıçlık hizmetleri karşılığında ödenen para.Kadılarla naiblerin onayladıkları hüccet, arz ve sicil kayıtları için ödenirdi.Tanzimat’takaldırıldı.

İÂNE-İUMUMİYE 1852’deki genel yardım kampanyası. Tanzimat’ınilanından sonra piyasaya sürülen elle yazılmış kaimeler sakıncadoğurduğundanbunların geri satın alınması ve yok edilmesi için bir defayamahsus olmak üzere İstanbullulardan toplanan zorunlu yardım. Tüccarkesimininyıllıkgelirinden%10,memurlarınkinden%5oranındaalınanbupara, gönüllü katkılarla 1.5milyon altın liraya ulaşmış, ancak bunun hepsikaimetoplamayaharcanmayarakdevletmasraflarıiçindekullanılmıştı.

İBAD (İBÂDULLAH) Tanzimat öncesinde “tanrının kulları”anlamındaki deyim. Halk demekti. Fakat terkedilerek “tebaa” (uyruk-vatandaş) deyimi benimsenmeye başlandı. Abdülaziz zamanında iseyazışmalarda“tebaa-yıdevlet-ialiyye”denildi.

İBKA Saltanat değişikliğinde en büyükten en küçüğüne varıncaya dekdevlet görevlileri için uygulanan yerinde bırakma işlemi. Bu, hil’at, atiyye,beratverilerekyapılırdı.

İBRAHİMPAŞASARAYI Sultanahmet’deki eski Sadrâzamlık konutu.Asıl işleviniveenderunöncesiacemiokuluözelliğinidahaöncekiyüzyılda

yitiren bu görkemli yapı kompleksi 19. yy’da önceleri Mehterhane, dahasonra da arşiv binası olarak kullanıldı. Maliye ve milli müdafaa evrakhazineleriburadakorumayaalındı.Birbölümühapisane,başkabirbölümüiseaskerlikdairesiyapıldı.

İBRETTAŞISuçlularaaitkesikbaşlarınhalkagösterildiğiyer.

İBRİKDARBAŞI Saray’daki görevlilerden. Belirli törenlerde ibriktaşıma gösterisi dışında, padişahın güvendiği kişilerden olarak özel işleryapanbirgörevliydi.ÖrneğinII.Abdülhamid’inibrikdarbaşısıZeybekHasanAğakorkutucubirfiziğesahiptivesöylentiyegöresaraydakigizliişkenceleriuyguluyordu.

İBTİDÂÎ (İptidâi) Başlangıç okulu. Bugünkü anlamda ilkokul. SıbyanMektebi denen mahalle mekteplerine göre, binası, programı, öğretmenleribakımından daha düzenli ve seçkin ilkokuldu. Mahalle mektepleri özelnitelikliveçağdışıiken,19.yy’ınsonyıllarındaaçılmayabaşlayanibtidâîlerverimli, sağlıklı ve çağdaştı. Daha sonra sayıları arttı ve çoğu, sıbyanmektepleri düzeyine düştü. İstanbul’da ilk ibtidât Nûr-u Osmaniye Câmisibitişiğindeaçıldı.

İBTİDÂ-İ DÂRÜLMUALLİMİNİ 1868’de açılan hizmetiçi eğitimokulu. Taşradaki sıbyan mekteblerinin yetersiz öğretmenlerine öğretimmetodlannı kavratmak bir yandan da öğretmen açığını kapatmak, geçici vegeziciöğretmenleryetiştirmekiçinaçılmıştı.

İBTİDÂ MEDRESELERİ İlk ve orta aşama medreselerinin birincidevreleri.

İbtidâ-iHariç:İlkaşamahazırlıkdevresini,

İbtidâ-iDâhil:Ortaaşamahazırlıkdevresini,

İbtidâ-iAltmışlı:Yükseköğrenimhazırlıksınıflarınıkapsamaktaydı.

İCÂRE-İAKARNİZÂMNÂMESİ EvkafNezâreti’nce yayımlanan vevakıflarınkirayaverilmesini,işletilmesini“icare”denengelirlerinkullanımınıkurallarabağlayantüzük.

İCÂRE-İ MUACCELE Tapu vergisi. Devlete ait topraklardan çiftlikdurumundakitarımsalişletmebirimleriiçinödenenpeşinkirabedeliydi.Dahaçok vakıf topraklar için geçerli bir sistemdi. Bu yoldan toplanan paralarla

doğalâfetlerinveyangınlarınmeydanagetirdihasarlargiderilmeyeçalışılırdı.Bu şekilde işletilen yerler için ayrıca “icâre-imüeccele” denen yıllık ya daaylıkkiralarödenirdi.

İCARETEYNLİVakfaaittoprak,bina,dükkân,hangibiyerlerinişletmehakkınıveyakullanımınıalmakisteyenler,biritapuvergisi(icare-imuaccele)öteki aylık veya yıllık kira (icare-i müeccele) olmak üzere iki icar bedeliödediklerinden bu tür taşınmazlara “çift kiralı” anlamında bu ad verilirdi.Bunlarınresmîkayıtlardakikarşılığı“icareteynlimüsakkafatvemüstegallat-ıvakfiyye”deniyordu.

İCÂZET Medrese öğrenimini tamamlayarak “mücaz” (izinli) sanınıalanların kazandığı yetki. Bu yetkiyi gösteren belgeye “icazetnâme”deniyordu.

İCÂZET CEMİYETİ Bitirme sınavları için oluşturulan, değişikkesimlerdentemsilcilerinyeraldığıjüri.Örneğin1850’deFatihCamisi’ndekibutürbirtörenedöneminpadişahıAbdülmeciddekatılmıştı.

İCÂZETNÂME Ehliyet ve izin belgesi, medreselere özgü diploma.Okunanherdersinmüderrisindenayrı ayrı alınırdı.Bubelgeninbir özelliğide, odersi, İslâmlık’ınbaşlangıcından icâzetinverildiği tarihekadarokutanve aralarında müderris-şakirt ilişkisi olan tüm müderrislerin adınıkapsamasıydı. Bu nedenle icâzetler çok uzun olur ve “silsilenâme” niteliğitaşırdı.

İCLÂLEHÛ“Uluveyüceolan”,anlamındaresmiyazılarda,hükümlerdegeçerdi.Vezirvevalilerinadlangeçtikçebudeyimedeyerverilirdi.

İCRA RESMİ (İcraat Merasimi) Bâbıâli’de sık sık yapılan atamatörenleri. Valilik ve mutasarrıflık gibi önemli görevlere atananlara geçiciolarakmerasimkürkügiydirilipSadrâzam’ınhuzurunaçıkarılır,bundansonrateşrifatçı tarafından meclis-i vâlâ reisine, hâriciye nâzırına, sadaretmüsteşarınadagötürülüptanıştırılırdı.Buyöntem1861’edeksürdü.Bundansonrakürkgiydirilmedenicraresmiyapılmasınabaşlandı.1880’densonraiseyalnızvezirlikvemüşirlikrütbesiverilenleriçindüzenlendi.1908’densonrauygulanmadı.

İÇ AĞALARI Tanzimat’tan önce Sadrâzam’la öteki devlet ilerigelenlerinin ve vilayet yöneticilerinin dairelerindeki bir kısım görevliler.İmam, kaftan ağası, peşkir ağası, berber, şamdan ağası, makramacıbaşı,

seccadeci, hazinedar, divitdar,mühürdar, selâmağası gibi.TümbugörevlerSaraydakilerinbirerbenzeriydi.Şufarklakisaraydakigörevlilerinadlarındansonra bir “baş” kelimesi ekleniyordu. Bu, sarayamensubiyeti gösteriyordu.Berberbaşı, seccadecibaşı gibi. Tanzimat tipi yöneticiler, çağdaş anlamdabürolarasahipoldularvekonaklarındadadilediklerikadaruşakvehizmetlibulundurdular.

İÇHAZİNE

•Hazine-iHassa

İÇ MUAYEDE Dolmabahçe veya Yıldız Sarayları‘nın muayedesalonlarındaki resmi bayramlaşmadan sonra PadişahHarem’e geçer, buradaHarem Muzıkası’nın çaldığı müzikle karşılanırdı. Harem’in geniş birsalonundasırasıylatümkadın,kalfa,gediklivecariyelerintebriklerinikabulederdi.

İÇOĞLANI Yeniçeri Ocağı kaldırılmazdan önce devşirme yöntemiyletoplanıp Edirne ve İstanbul’daki Acemi Ocaklarında yetiştirilen,yeteneklerinegöreocağayadaenderunaalınangençler.

İÇTİMÂ-İ UMUMİ Genel kurul toplantısı. Meclislerin, cemiyetlerin,yılınbellidönemlerindebütünüyelerininkatılmasıylayapılantoplantılarıydı.

İÇTİMAİYAT-I UMUMİYE KANUNU 9 Haziran 1909’da çıkarılan,Osmanlıuyrukluherkesin, silahsızher türlü toplantıvegösteriyiyapmasınaizinverenilktoplantıvegösteriyasası.1912’debirdeğişiklikyapılarakaçıkyerlerdeyapılacaktoplantıların,huzurvegüvenliğibozabileceğigerekçesiyleyasaklanmasıyetkisihükümetebırakıldı.

İDÂDİHazırlıkokulu.1883’teilkörnekleriaçılanveamacıDarülfünun’aöğrencihazırlamakolanlisedengiokuldu.Buad,dahaönceleride“idadiye”biçiminde kimi okullara verilmekteydi. 1869’da yayınlanan MaarifNizâmnâmesi de bu ad altında okullar açılmasını öngörmekteydi. İdâdiler,ortaokul(rüştiye)sınıflarıilebirlikteyediyılsüreliydi.Vilayetmerkezlerindebireridadîaçılmasıöngörüldü.Buamaçlagörkemliokulbinalarıinşaedildi.Kazâ merkezlerinde de beş yıl süreli (rüştiye üzerine iki yıl) ikinci dereceidadileraçıldı.1908’densonravilayetidadilerine“sultanî”denildi.

İOARE-İAZİZİYESultanAbdülaziz’inadına izafeten1875’tekurulanDevletDenizyollarıİşletmesi.

İDARE-İ MEŞRUTA Meşrutiyet yönetimi. Hükümdarın yetki alanınıKanun-ı Esasî ile belirleyen monarşi rejimidir. Osmanlı Devleti’nin 1876Kanun-ı Esasîsi, bu rejimden bir aşama daha demokrasiye yakın olanparlamentolumonarşiyiöngörmekteydi.

İDÂRE-İ MUTLAKA Monarşi. Siyasal ve askeri yetki ve gücün,kimseyekarşısorumluolmayantekkişide-hükümdarda-toplanmasırejimidir.OsmanlıtarihindeburejiminsontemsilcisiII.Mahmudoldu.AbdülazizveII.Abdülhamid kendilerine özgü yaklaşımlarla idare-i mutlakayı yeniden tesisetmeyiamaçladılar.

İDARE-İ NEVAHİ NİZÂMNÂMESİ Osmanlı Devleti’nde en altyönetim birimi sayılan nahiyelerin (bucakların) yönetimine ilişkin, 6 Nisan1876tarihlitüzük.

İDARE-İÖRFİYYE 1909’dakiKanun-ı Esasî değişikliğiyle öngörülensıkıyönetim. Olağanüstü durum ve savaş halinde, sivil yönetimin tümyetkilerininorduyageçmesiveülkeninaskeriyasalarlayönetilmesidir.

İDARE-İUMUMİYE-İVİLAYATNİZÂMNÂMESİ22Ocak1871‘deyayınlandı. Ülke genelinde yeni bir düzenleme getirdi. 1867 de başlatılanuygulamaları değiştirdi. Bu nizâmnâmeye göre vilayetler livalara, livalarkazalara, kazalar nahiyelere, nahiyeler de köylere bölündü. Uygulaması ilkyıllarda 27 vilayet 133 sancakta yapıldı. Müstakil sancaklar da merkezebağlandı.Bunizâmnâme,temeldemerkeziyetçiliğiöngörüyordu.

İDARE-İ UMUMİYE-İ VİLAYAT TALİMATNÂMESİ Vilayet adıaltında teşkiledilenbölgelere ilişkinyönetmelik. İlgilinizâmnâmeyeaçıklıkgetiriyor, valinin yetkilerini belirliyor ve yapılacak ıslâhatları açıklıyordu.1876’dayayınlandı.

İFTÂ Fetva verme işi. Şeyhülislâm’ın ve müftülerin kendilerineyöneltilen bir soruyu,.Kur’an buyruklarına göre çözüme ve kesin cevabakavuşturmasıişlemi.

İFTİHAR MADALYASI 7 Aralık 1887 de çıkarıldı. Bir yüzündeOsmanlıarmasıvardı.DiğeryüzündebirdefnedalıileII.Abdülhamid’inadıve tarihyazılıydı.Ülkekalkınmasınaçeşitli işkollarında (tarım,-sanayiveelsanatlarında) katkıda bulunanlara, yangın, salgın sıralarında özveriliçalışmaları saptananlara verilirdi. Altın ve gümüş iki türdü. Kırmızı renktekordelailesolgöğüsetakılırdı.

İĞDİŞ ETMEK Değişik yöntemlerle kişinin erkekliğini köreltmek.Kölelereuygulanırdı.19.yy’dakiuluslararasıanlaşmalarakarşın,Afrika’dangetirilerek satılan küçük yaştaki zencilerin iğdiş edilmeleri 20. yy’a deksürdü.

İĞNELİTÜFENK 1864 Prusya-Avusturya Savaşı’nda denenen piyadetüfeği. O tarihe dek ağızdan dolma silahlar kullanılıyordu. Abdülaziz, bumodern silahı beğenerek Fransız yapısı şaspo (chassepot) marka iğnelitüfekleraldı.MısırHıdiviİsmailPaşadabuyarıştangerikalmayarakyüzbinadetsilahithaletti.

İĞTİŞAŞ Kalabalıkların zor ve silah kullanarak birbirine girmesi,öldürmeveyaralamaolaylarınınvukubulması.

İHKAK-I HUKUK-I İBÂD VE HIFZ-I BİLÂD Devletin iki temelgörevi. Vatandaş haklarının yasal yollardan korunması, toplum yaşamınıngüvenlikaltında tutulmasıanlamındadır.Buklasikdevletanlayışı,Tanzimatdönemindedeaynenbenimsenmişvesavunulmuştur.

İHLÂSveUBÛDİYETBağlılıkvekulluk.Aykırıbirgörüşyadaeylemortaya koymadan, istenen ve buyurulanı duraksamasız yapmaktır. Mutlakmonarşilerde,enaydınkişiden,câhilhalkkesimlerinedekherkestenböylebirbağlılıkbeklenirdi.

İHSAN-I HÜMÂYUN Padişahlık ataması. Yeteneği görülen kişiyepadişahçadoğrudanbirgörevinverilmesiydi.ÖrneğinVezirlikrütbesiihsanı,Vahideddin’e dek padişahlara bırakılmış yetkilerdendi. Ancak fiilîmemuriyetlereatamalardayasalarauyulurdu.

İHTİDÂETMEKMüslümanlığı benimsemek. Eski dinini bırakmak veMüslüman olmak. Devlet hizmetine giren birçok yabancı zorunlu biçimdeihtidâ etmiş, görünüşte Müslüman olmuştu. 1908’den sonra Osmanlıordusunakatılanmüttefiksubaylarınihtidâetmelerinezorunlulukduyulmadı.

İHTİLÂL-İKEBİRBüyükdevrim.1789’dabaşlayanFransa İhtilâli’neOsmanlıkaynaklarındaverilenad.

İHTİSAB AĞASI 1826’ya dek İstanbul’un güvenlik işlerinden, çarşıpazardenetimindensorumluzâbıtaâmirleri. İhtisabağası, İstanbulkadısınınemrindeydi.YeniçeriOcağıilebirliktebugörevinadıdadeğiştirilerekihtisabnâzırıdenildi.

İHTİSAB NÂZIRI 1826’dan sonra İstanbul’un belediye ve güvenlikişleriniyürütengörevli.Yetki alanı, çarşıpazardenetimini,kentin asayişini,kimi vergilerin toplanmasını, mürur tezkiresi kontrolünü kapsıyordu.Tanzimat’takaldırılmaklabirliktebirkısımyerlerdebirsüredahadevametti.

İHTİSAB NEZÂRETİ İstanbul’da belediye işlerini yürütmek üzere1826’dansonrakurulanörgüt.Zabıta,güvenlik,esnafdenetimi,vergitoplamagibi birimleri vardı. 1854’te şehremaneti kurulunca dağıtıldı. Görevleri,belediye,zabtiyemüşirliğivemaliyenezâretiarasındadağıtıldı.

İHTİSABRESMİDamga,tartı,ölçü,pazar,panayırişlemlerindenalınanvergi.Ayrıcaesnafparacezalarıdabu türbirvergi sayılmaktaydı.1854’tensonra “rüsum-ı erbaa” (dört resim: kantar, kile, hayvan ve zebhiye [kesim])adınıaldı.1908’dekaldırıldı.

İHTİYARMECLİSİKöyünicrakararlarıalmayayetkilibiricikkurulu.Vilayet Nizâmnâmesi’ne göre, muhtar, imamlar (imam-ı evvel ve sâni) ileköyünilerigelenlerindenoluşmaktaydı.

İKÂMET ELÇİSİ Osmanlı Devleti’ni temsilen Avrupa başkentlerinegönderilen daimi elçiler. Tanzimat’a doğru bunun yerine “sefir” denilmeyebaşlandı.

İKÂMETE MEMUR Görevden atılan ve gözden düşen devletadamlarının, belirlenen bir yerde oturma yükümlülüğü. Bir çeşit sürgündü.Ancak kayırılmak istenenlere aynı yerde bir görev verilir ya da maaşbağlanırdı. Özel af çıkıncaya ya da yeni bir göreve atanıncaya dek kişininsürgün yerinden ayrılması yasaktı. Tanzimat’tan önce ise bu şekildekisürgünleriçin“ikâmetüzereolmak”deyimikullanılırdı.

İKBÂL Saray cariyeleri arasında güzellikleriyle padişahın sevgisinikazananlar.Sayılarıbirkaç taneolursaenkıdemlisi“baş ikbâl”adını taşırdı.Başikbâl,kadınefendiadayıdemekti.

İKİNDİ DİVANI Tanzimat’tan önce Sadrâzam ın konağında ya daBâbıâli’de salı ve perşembe günleri dışında yapılan toplantılar. Burada,Padişaha sunulmasına gerek bulunmayan ikinci derecede önemli işlergörüşülüpkararabağlanırdı.

İKRÂMİYETanzimat’tanönceyöneticilerin,özellikleeyaletvalilerininhalktantopladıklarıbirvergi.

İLÂM Şer’i veya nizamî mahkemelerin yargı kararı. İlâm, yargıçönündeki muhakemeyi, kanıt ve tanık beyanlarını, gerekçeyi ve hükmükapsardı.

İLÂN-I HÜRRİYET 23 Temmuz 1908 de Meşrutiyet in yenidenduyurulmasıvebaşlatılmasıolayı.Bu,yenidöneminbaşlangıcısayıldı.

İLÂN-IMESERRET Padişahın doğumve cülus yıldönümügünlerindedüzenlenenşenlikler.Bununiçinhey’et-ivükelâkararalır,bukararTakvim-iVakâyi’deyayınlanırdı.

İLÂN-I ŞÂDUMANÎ 23 Temmuz 1908’de Kanun-ı Esasi’nin yenidenyürürlüğe konulması ardından 25 Temmuz günü İstanbul’da ve tüm ülkededüzenlenenresmîniteliklitörenler.Buvesileyle“muhafaza-imeşrutiyet”andıiçilmişti.

İL ERİ Esnaf kuruluşlarının (loncaların) önde gelen, sözü geçenmensupları. Yöneticiler, bölgesel sorunları çözümlemek, karışıklıklarıönlemek, vergilendirme, iskân gibi konularda görüş almak için il erlerinitoplantıyaçağırırlardı.

İLMİYEBilginler sınıfı.Yargı,öğretimvedinbilimidallarındagörevlive ilmiye pâyesi almış kişileri kapsamaktaydı. Osmanlıların klasik dörtmeslek yolundan (tarik) biriydi. Ötekiler (mülkiye, seyfiye ve kalemiye)birçok reformlara konu oldukları halde ilmiye, kendine özgü sistemi herzamankorudu.İlmiyesınıfına“müderris”payesialınarakgirilir,aşamaaşamayükselinir, mevleviyet (il kadılığı), İstanbul pâyesi, sadaret (Rumeli veAnadolukazaskerliği)veensonŞeyhülislâmlığaulaşılırdı.İlmiye’ninenüstaşamalarında bulunanlara “ilmiye ricâli” deniyordu. İlmiyye kıyafeti, sarıkcübbeveşalvardı.İmam,hatipvemüezzinlerilmiyesınıfındansayılmazlardı.

İLMİYE RÜTBELERİ İlmiye sınıfına mensup olanların kendiaralarında ve öteki meslek gruplarına göre aşamaları. İlmiye rütbeleriaşağıdan yukarıya şöyleydi: Müderrislik, kibâr-ı müderrisin, mahreçmevleviyeti, bllâd-ı hamse mevleviyeti, Haremeyni’ş-Şerifeyn mevleviyeti,İstanbul kadılığı,Anadolu veRumeli kazaskerliği.Bu rütbelerin her birininöteki sınıflardaki eşitleri de belirlenmişti. Örneğin, İstanbul kadısı, askerîrütbelerden ferikliğe, mülkiyeden de ulâ evvelliğine eşitti. Kazaskerlik isemüşirvevezirlikledenkti.

İLTİCÂKapitülâsyonlarınhükümsürdüğüsırada,başısıkışanınyabancı

elçiliklere, hatta İstanbul’daki yabancı bir banka şubesine sığınması. Buistekler hemen kabul edilir, sefaret veya banka görevlileri sığınan kişiyi,caddelerden kollarını sallayarak götürüp maiyet vapuruna bindirirlerdi.Osmanlıkollukkuvvetleributürolaylarkarşısındaseyircikalırdı.

İLTİMAS Birisinin yükselmesine yardım edilmesi; devlet adamlarınıntakdiri ve kayırması. Fakat iltimas bu yönüyle değil, kötü anlamda veyetersizlere olanaklar sağlamak kabul edildi.Rüşvet ve iltimas birbirini bü-tünleyerekhertürlükötüvezararlıişleminuygulanmasınıkolaylaştırdı.

İLTİZAMDevleteaitgelirkaynaklarının,birkısmıpeşinkalanıtaksitlerhalinde ödenen paralar karşılığında kişilere bırakılması. Bu müteahhitlere“mültezim” deniyordu. Bunlar, iltizam konusu geliri, devlet güçlerinedayanarak toplarlar, ödediklerinden fazlası kazançlarını oluştururdu. Toprakiltizamınamukataaadıverilirdi.Ayrıcadahafazlabirparaödenmesikoşuluile de toprakların yaşam boyu aynı kişiye, ölümünden sonra da çocuğunabırakılması mümkündü. Buna ise berveçh-i mâlikane denirdi. 1856 IslahatFermanıiltizamıkaldırdı.Fakatmevcutgüçlüklervezorunluluklaryüzündeniltizamönlenemedi.Abdülmecidiltizamıhalkınsoyulmasısayıyorvebirçeşithırsızlık (sirkat-i münevvele) olarak tanımlıyordu. Gulhane Hatt-ıHümayunu’ndada“iltizamatusul-ümuzırrası”denilmişti.

İMALÂT-IHARBİYESavaşendüstrisi.Savaşaraçvegereçleriniyapanfabrikaveatelyelerinüretimi.II.Abdülhamidbualandagirişimlerdebulundu.SilahvemermiyapımıileaskerlevazımınınTürkiye’deüretilmesiniöngörenyatırımlarailgiduydu.

İMAM Camide namaz kıldıran din görevlisi. Büyük camilerin birkaçimamıbulunur,bunlarınkıdemlisine“başimam”denirdi.Köylerdeise,köyünyönetimiyle de ilgisi olan imam-ı evvel, imam-ı sâni adlarında iki dingörevlisivardı.

İMAM EVİ Suç işleyen ve tutuklanması gereken kadınlar, semtcamisinin imamına teslim olunur, evinde göz hapsinde tutulurdu. Zamanla,kadınlarhapisanesinebuadverildi.

İMAME Sarık. Fes, külah, arakiye, tac üzerine sarılan kumaş. İlmiyemensupları beyaz veya yeşil, halk abâni sarardı. Mülkiye ve askeriyesınıflarındanolanlarlayöneticilerimamekullanmazlardı.

İMAMETİmamlıkgöreviyapma.İkitürlükabuledilirdi:

İmamet-isuğra:(küçükimamlık]Cemaatenamazkıldırma,

İmamet-iKübrâ:(Büyükimamlık)Halifelikidi.

İMAM-IHASSA

•Hünkârimamı

İMAMÜ’L-MÜSLİMÎNBütünMüslümanlarınönderi.Halifeanlamındakullanılırdı.

İMARET Parasız yemek dağıtan hayır kurumu. Medrese öğrencilerineyoksullara ve yabancılara günde iki öğün yemek veren, bir vakfa bağlıaşevleriydi. Genel kurallara göre imaretten yararlanabilmek için medresetalebesi, camivehayrat hademesi, fukarayadamisafir olmakgerekiyordu.1908’den sonra imaretlerin durumu yeniden düzenlendi. Buralardakisömürücülüğünönünegeçilmeyeçalışıldı.

İMOADİYYE Savaş masraflarını ve bütçe açıklarını karşılamak içinalınan bir vergi. İmdadiyye-i seferiye (savaş imdadiyesi) ve imdadiyye-ihazeriye (barış imdadiyesi) olarak iki çeşitti. Tanzimat’taki vergidüzenlemelerindeyenivergilerinoranlarınakatılarakkaldırıldı.

İMECE Ortak işleri ortaklaşa yapmak. (Kelimenin aslı “ammece”dir.)Özellikle köylerde yol yapma, çit tutma, harmanyeri hazırlama, ark açma,köprübağlamagibiişlerdeimeceyebaşvurulurdu.

İMTİYÂZÂT-IECNEBİYEYabancılaratanınanayrıcalıklar.

•Kapitülasyon

İMTİYAZ FERMAN-I ÂLİSİ Mısır’a yarı özerk statü tanıyanAbdülmecid’in1841tarihlifermanı.

İMTİYAZMADALYASI 11Eylül 1883’te çıkarıldı.Devlete ve ülkeyebağlılıkla çalışan, dürüst ve örnek görevlilere, bir yenilik ortaya koyanlara,özel görevleri başarıyla sonuçlandıranlara mahsustu. Bir yüzünde Osmanlıarması, öteki yüzünde “-Devlet-i Osmaniye umurunda fevkâlâde ibraz-ısadakatveşecaatedenleremahsusmadalyadır”yazılıydı.Altınvegümüşikiçeşitti. Savaş başarıları için bu madalyanın kurdelasına çifte kılıç rozetitakılırdı.Benzeribirmadalya1886’daçıkarıldı.Saltsivilmemurlariçindi.

İMTİYAZ NİŞANI 1878’de çıkarıldı. Üstün gayret ve kahramanlıkgösterenlere veriliyordu. Buna ilişkin berata, nişanın verilmesini gerektirenkişisel başarı yazılırdı. İmtiyaz nişanı, yabancı hükümdarlara daverilebilmekteydi. Şemse biçiminde, altından ve üzeri murassa (pırlantaişlemeli) idi.Birisi imtiyaz şemsesi, öteki nişan olmak üzere iki parçalıydı.Ayrıca 10 cm genişliğinde bir de kordonu vardı. Nişanın takılması vekullanılmasıbirtalimatnameylebelirlenmişti.

İNAS RÜŞTİYESİ Kız ortaokulu. 1869’da yayınlanan Maarif-iUmumiyeNizâmnâmesi’ninbirgereğiolarakönceİstanbul’daaçıldı.

İNCEDONANMAOsmanlıdonanmasınıngüçlüdönemlerinde(16.yy)Tuna’dagörevlifilo19.yy’ınikinciyarısındabuharlıgemilerleyenileştirilendonanmada ise hafif kruvazör ve gambotlardan oluşan filotillaya bu adverilmekteydi.

İNFİSALETMEKGörevdenayrılmak.Osmanlıyönetiminde,görevdenalınmalar(azledilmeler)içinbudeyimgeçerliydi.

İNGİLTERELİ) TARİFESİ İngiltere ile olan kapitülasyon anlaşmasıgereği alım satımı yapılacak emtianın fiyatlarını, fiyatlara ilişkin ayrıntılarıbelirleyenprotokol.

İNHAKÂĞIDI Astın üste yazdığı ve bir konuyu ya da öneriyi içerenyazı.

İNHİSAR Tekel. Kimi maddelerin yapım, üretim, alım ve satımı içinkonansınırlamalar,yadabumaddelerinüretiminindevleteliyleyapılması.

İNKILÂBCEMİYETİDevrimderneği.Haziran1865’tekuruldu.Nuri,Ayetullah, Namık Kemal beyler öncülük etti. Dernek kısa süre sonra YeniOsmanlılaradınıaldı.Kuruluşunda“İtalyanCarbonari(Kömürcüler)DevrimÖrgütü”kitabınınesinkaynağıolduğuilerisürülmüştür.

İNŞÂ-YI KÂRGİR TEŞVİK-İ UMUMİSİ 1845’te bir genelgeçıkarılarak kargir (taş ve tuğla) bina yapmak isteyenlerin izinli sayıldıklarıduyuruldu.Böyleceahşabevyapılması,dolayısıyladayangınlarazaltılmayaçalışıldı.

İNTİKALÂTKANUN-IMUVAKKATİ İntikal haklarına ilişkin geçiciyasa. 21 Şubat 1912’de çıkarıldı. Devlet toprakları üzerinde intikal hakkı

taşıyanlarıbelirliyorvebirçeşittoprakreformunuöngörüyordu.

İNTİZAM-I ŞEHİR KOMİSYONU 1855’te oluşturuldu. Belediyehizmetlerini daha etkin ve yararlı duruma getirmek üzere Şehremaneti’neyardımcıolacakbukomisyona,Avrupakentlerinigörenleralındı.DolayısıylaüyelerininçoğuyabancıveyaHıristiyandı.Bukomisyon, İstanbul’dayolvelağımyapımına,sokaktemizliğine,aydınlatılmasınaönemverilmesiniönerenbirraporhazırlanmıştı.

İPLİKHANE İplik imalathanesi. 1827’de Eyûb Taşlıkburnu’nda açıldı.15çarklıydı.Türkiye’demoderndokumaendüstrisininöncülüğünüyaptı.

İPSİZHammallar loncasındanucundadamgalıçatalıbulunan taşıma ipialmadan,kaçaktaşıyıcılıkyapanvebirhammalagüvenduyabilmeninbaşlıcanedenisayılanip’tenyoksunolduğuiçinbuadlaanılanbekârlar.

İRADE Kesin istek ve buyruk. Tanzimat döneminde Padişahların veSadrazâmlarınbuyruklarıiçinbudeyimkullanıldı.

İrade-iAliyye:ResmikonularlailgiliolarakSadrazâmınyazılıveyasözlübuyruğu.(Yazılıolanlarına“işârât-ıâliyye”dedeniyordu.)

İrade-i Seniyye Padişahın, mabeyn aracılığı ile ilgili yerlere ulaşanbuyruğu. İrade-iseniyye,mabeynceyazılırvemabeynbâşkâtibinin imzasınıtaşırdı.Bunairade-işahanededenirdi.

İRADE-İMUNTAZAMA-İADLİYETanzimat’tanhemensonraadliyeörgütününkurulmasınıveçalışmadüzeninibelirleyenpadişahlıkyasası.

İRAD-ICEDİD III. Selim’in, Nizam-ı Cedid ordusu için oluşturduğu,bazıvergilerikapsayangelirlerhazinesi.Bununiçinayrıbiryönetim“İrad-ıCedid Nazırlığı’’ ve “Şıkk-ı kâbi” adı ile dördüncü bir defterdarlıkkurulmuştu.

İSKÂNBAŞI GüneydoğuAnadolu’da yaşayan göçebelerin yaylaklar vekışlaklararasındagidişdönüşünüdüzenleyenveyabunlarınbirbölümünübiryerdeyerleşikdüzenegeçirmekleyükümlüolanaşiretilerigeleni.

İSKELERESMİOsmanlı limanlarınayanaşanyolcugemilerinden inenyolcularla boşaltılan yüklerin sahiplerinden alınan vergi. Miktarı iskeleleregöredeğişikti.1908’densonrakaldırıldı.

İSLÂMBOLÖzellikle18.yyOsmanlısikkelerindeokunanveİstanbul’a“İslâmıbolkent”anlamıvermeyiamaçlayanbiryazımdı.III.Selimdöneminedek geçerliliğini korudu. Ulemâ ise 20. yy’da da özel ve resmi mektupzarflarınaİstanbulyerineherzamanİslâmbolyazdılar(Dersaadet).

İSLÂMHUKUKU İnsanların din ve dünya işlerini, Kur’an’a, sünnete,icma ve kıyasa dayanarak fıkıh denen özgün hukuk kurallarına göreçözümleyensistem.Busistem,saltyukarıdakitemelleredeğil,örf,âdet,hâcetvezaruretesaslarınıdadikkatealıyordu.

İSMETLÛ EFENDİM Padişah, şehzâde eşleri, hıdiv hanımları,Sadrâzamın,vükelanınsoyluhanımlarıiçinyazılardageçendeyim.

İSPENÇTarımlauğraşangayrimüslimlerinkişibaşınayıldaödedikleri25akçalıkvergi.Tanzimatdönemindekaldırılmıştır.

İSTANBULAĞASIYeniçeriOcağıkapatılmazdanönceİstanbulmerkezkomutanlığı görevini yapan ocaklı subay. Daha sonra bu görev IhtisapNâzırlığı’naverildi.

İSTANBULİN 19. yy’ın sonunda yaygınlaşan bir erkek modası. İnceuzun boyluların tercih ettiği, dar ve uzun etekli ceket, sıkma yelek vepantolondan ibaretti. Bu kıyafeti, baston, dal fes ve bazen de monokltamamlardı.

İSTANBUL KADISI İstanbul’un sorunları ile ilgilenen, bir anlamdabelediyebaşkanlığıgöreviniyürüten,ticaret,sanat,iaşedenetimleriniyapan,aynı zamandadabaşkentin enbüyükyargıcı olan ilmiyemensubu. İstanbulkadılığı, ilmiye sınıfının son aşamalarındandı. Buradan kazaskerliğe terfiedilirdi.Ancak19.yy’dakiyeniörgütlenmelernedeniyleİstanbulKadısı‘nınyargı yetkisi dışındaki görevleri azaldı. İstanbul pâyesi ise, fiilen bu göreviyapmayanlara da verilmeye başlandı. İstanbul kadısına “İstanbul efendisi”,“taht kadısı” da denirdi. Yazışmalarda “faziletlü” sanı ile anılırdı. Esnafdenetimine ilişkin sorumluluğu 1857’ye dek sürdü. Dairesi Meşihat’ta idi.Küçük davalara bakan bir de nâibi vardı. 1908’den sonra ötekimevleviyetlerdenfarkıkalmadı.

İSTANBULKAİMMAKAMISadaret kaimmakamıvekaymakampaşada denirdi. Padişahın ve Sadrâzam’ın İstanbul’dan ayrıldıkları zamanlardabaşkentin korunmasından, burada yapılması gerekli işlerinsonuçlandırılmasından, divan toplantılarının aksatmamasından sorumluydu.

II.Mahmuddönemindenitibarenbugörevegerekduyulmadı.

İSTANBULKÂRİ İstanbul’daki kumaş dokuma tezgâhlarında üretilen;ilkkezbiryerlimallarıkampanyası açan III.Selim’cedekullanılandeğerlibir kumaş. Giysilik türüne “İstanbul dibası” deniyordu. Kalınları isedöşemelikti. Osmanlı Saraylarının makat, sedir, koltuk, kanepe veperdelerinde hep bu kumaş tercih edildi. İran’dan ve Hindistan’dan gelenkumaşlarlayarışabiliyordu.

İSTASYONER İstanbul’daki elçiliklerin emrindekiküçük savaşgemisi.Osmanlı Devleti’nin hükümranlık hakları ile bağdaşmayan bu gemiler,kıyılarda ve Marmara’da istedikleri gibi araştırmalar yaparlar, daha daönemlisi elçiliğe sığınan siyasi suçlularla devlet adamları, gerektiğinde bugemilerleyurtdışınaçıkarılırdı.

İSTİBDAL TEZKİRESİ Tanzimat’tan sonraki kur’a usulü askerlikhizmetinin muvazzaflık süresini tamamlayanlara verilen terhis belgesi.Yakalanıpbirdahakur’-avadâhiledilmemekİçin,bubelgemadeniküçükbirmahfazadaboyundamuskagibigezdirilirdi.

İSTİBDAT Bir yöneticinin, bütün yetkileri kendisinde toplayaraktoplumuveülkeyibildiğigibiyönetmesi.Bunusürdürebilmek içindebaskıöğesini olanca ağırlığıyla kullanması. Mutlak egemenlik. Tarihte istibdadınilkbaşarılıörneğiniPrusyaKralı II.Friedrich18.yy sonlarındaverdi.Aynıyüzyıldakimikrallardabuyöntemibenimsediler.Temelyaklaşım,“Halkveonların temsilcileri bilmez. Gören ve bilen hükümdardır” idi. Friedrich ise“hükümdar, toplum için görmeli, düşünmeli ve uygulamalı” görüşündeydi.Bir ölçüde Abdülaziz, fakat tam anlamıyla II. Abdülhamid, Türkiye’deistibdadıtemsilettiler.

İSTİKLÂLDevletiniçeridevedışarıyakarşıhertürlügirişimindeözgürolması, müdahaleleri önleyecek güçte ve yetkide kabul edilmesi. OsmanlıDevleti’nin istiklâli, giderek ağırlaşan dış müdahaleler nedeniyle sondönemdetartışmakonusuydu.

İSTİKRAZVâdesi dolduğundaödenmekkoşuluvebelirli faiz karşılığıalınanborca ilişkinsözleşme.Dahil? (iç)veharicî (dış) istikrazlar,OsmanlıDevletiiçin1845’tensonrakibütçeuygulamalarında,birsorunolarakortayaçıktı.Dahaöncelerimunzamvergiler,iltizamvemukataazorlamalarıilemalîdurumunudengede tutmaya çalışandevlet, 19. yy’ın ikinci yarısındaki hızlıdışaaçılmaveisraf(lüks)yüzündendışikrazlarıntutsağıoldu.

•Düyun-ıUmumiye

İSTİMLÂK-İEMVALKARARNÂMESİOsmanlıtopraklarıüzerinde-kutsalHicazdışında-yabancılarıntaşınmazedinmelerineizinverenhükümetkararı.BukararnâmeyebağlıprotokolüimzalayandevletlerinvatandaşlarıvetüzelkuruluşlarıOsmanlıtopraklarındaserbestçemülkedinebilecekler,ancakbundandoğacaksorunlar,Osmanlımahkemelerindeçözümlenecekti.

İSTİZAH TAKRİRİ Gensoru. Herhangi bir konuda açıklayıcı bilgiistemedir. Mecliste, milletvekilleri hükümete ya da bakanlara bir konuhakkında soru yönelterek hükümete güvenin devam edip etmediğiniyoklayabilir. II.Meşrutiyet dönemiMeclis-iMebusan’ının ateşlimebusları,sıksıkdeğişenkabinelerevenâzırlarasayısızistizahtakririyöneltmişlerdi.

İSYANDevletevekuruludüzenekarşıgelme.Başkaldırma,ayaklanma.Amacaulaşmakiçindedevletgüçlerinevetoplumasilahçevirmedir.İsyanı,İğtişaş’tan ayıran başlıca özellik, devlete ve onun yasal güçlerine karşıkoymasıyla belirginleşir. Sırp, Yunan, Tepe-delenli, Kavalalı ayaklanmalarıOsmanlı Devleti’nin 19. yy’da uğraştığı en büyük isyan olaylarıdır. Küçükboyuttakibirçokisyanise,devletingüçsüzlüğünüaçığavuracağıveyenidışmüdahaleleri gerektireceği endişesiyle gizli yollardan bastırılmayaçalışılmıştır.

İTAveİHSANPadişahtarafından,devletolanaklarıkullanılarakkişilereyapılaniyilikler.Aylıkbağlama,görevverütbevermegibi.

İTİLAFveMUHADENETDayanışmavedostlukilkesi.Ülkegenelindeaynıderslerinvebudersleriçindedeaynıkonularınokutulmasınısağlayaraktebaayı oluşturan başka uluslardan ve dinlerden insanları kaynaştırmadüşüncesi.Osmanlıcılık siyasetine göre hazırlanan 1869Maarif-iUmumiyeNizâmnâmesibunu,temelamaçalmıştı.

İTTİFAKİkiyadadahaçoksayıdadevletinaralarındakurduklarıortakamaçlı dayanışma. Birisine saldırı vuku bulduğunda diğerlerinin her türlüyardımı kabul etmeleri. İttifaklar geniş kapsamlı ya da tedafüi (savunma)“tecavüzî (saldırgan)” amaçlı olabilir. Osmanlı Devleti 1854 Kırım Savaşıyıllarından başlayarak Batılı ülkelerle ittifaklar oluşturmaya başlamış,sonuncuveenkapsamlıittifakını1914’teÜçlüİttifak’akatılarakyapmıştı.

İTTİFAK-IHAMİYYET 1865’teAbdülaziz yönetimine karşı başarısızbirdarbegirişimindebulunanyasadışısiyasigrup.

İTTİFAK-I SÜLÂSÎ Üçlü bağlaşık. 19. yy’ın sonunda Almanya,Avusturya-Macaristanveİtalyaarasındakurulanpakttır.DahayaygınbiçimdeÜçlüİttifakdenmiştir.

İTTİHAD Bir amaçta birleşme, birlik kurma. İttihad-ı milli (ulusalbirleşme),ittihad-ıinsaniyet(insanlığınbirleşmesi)ittihad-ımenafîgibi.

İTTİHAD-I AKVAM Birleşmiş uluslar. Ortak amaçlarda kurulmasıöngörülen uluslararası birlik. 1860’lı yıllarda, Osmanlı Devleti’ninbünyesindeki ayrılıkçı unsurlar, (Yunanlılar, Giritliler vs.) Avrupa’daki buyenigörüşyüzündenaradıklarıdesteğiyeterincebulamamışlardır.

İTTİHAD-IANÂSIROsmanlıkavimlerinibirleştirmedüşüncesi.

İTTİHÂD-IİSLÂMUyanmışİslâmuluslarınınözkültürlerinikorumakkoşulu ile siyasal anlamda anlaşmaları düşüncesi. 19. yy sonlarına doğruortaya atılan bu düşünce, Yeni Osmanlılar hareketine bir tepkiydi. Batı’da“Panislâmizm” diye adlandırıldı. İstibdat döneminde ittihad-ı İslâm’ıntutunabilmesi için siyasal destek sağlandı.Amaç,Amerika’dakinebenzeyenbirleşikOsmanlıuluslarınıkurmaktı.

İ’YÂD-I RESMİYE-Yİ OSMANİYE İlk ulusal Osmanlı bayramı. II.Meşrutiyet’inilânedildiği23Temmuz,genelbayramsayıldı.Bununiçin28Haziran 1909’da bir yasa çıkarıldı. Bu yasa, aynı zamanda Osmanlıkanunlarının en kısasıydı: “Temmuzun onuncu günü, i’yâd-ı resmiye-yiOsmaniyedenolubher seneyevm-imezkûrede icra-yı şehrâyinedilecekdir”biçimindeydi.

İYDBayram. 1908’e dek bu adla kutlanan yalnız dinî bayramlar vardı:İyd-i said-i fıtır (ramazan bayramı), iyd-i said-i adha (kurban bayramı).1908’densonrabirdeiyd-imilliadıileII.Meşrutiyet’inilânıbayramkabuledildi.

İYD-İ MİLLÎ-Yİ OSMANÎ Osmanlı ulusunun özgürlüğüne yenidenkavuşmasıveKanun-ıEsasi’nin ikincikez ilânıbayramı.10Temmuz1324(23Temmuz1908).

•İ’yâd-ıResmiye-yiOsmaniye

İYD-İ ŞERİF TEBRİKİ Sarayda yapılan muayede (genelbayramlaşma)’den ayrı olarak yapılan bayramlaşmalar. Sadrâzam, nâzırlar,ötekiilerigelenlerarasındakibayramtebrikleriveziyaretleriydi.

İZİNNÂMENikâhkıyabilmeyetkibelgesi.Kadıvenaibler,imamlarabubelgeyivererekhatiple(erkekle)hatibenin(kadının)nikâhınıkıyabilmelerinisağlıyorlardı.

İZİN TEZKİRESİ Emtianın kent veya kasaba dışına çıkarılmasıdurumunda yetkililerden alınması zorunlu izin belgesi.Bu belgeyi zâbitan-ıbelde(belediyezabıtagörevlileri)veyaümena(eminler)düzenlemekteydiler.

İZN-İSEFİNEBoğazlardangeçişiçinyabancıtüccargemilerineverilenizin fermanı için alınan harç. Bu harcı, liman görevlileri maaş yerinebölüşürlerdi. 1910’da bunlara maaş bağlanınca izn-i sefine de o yılınbütçesineaktarıldı.

İZZETLUEFENDİMResmîyazışmalardageçenhitaplardandı.Miralay,saniye sınıfı mensuplarına, mirü’l-ümerâ, kaymakam rütbelerindekileredenirdi.

JURNAL Bilinen anlamı dışında II. Abdülhamid döneminde bir kişiyisuçlayarakSarayaduyurmaydı.

KABADAYISemtyiğidi.İstanbulyaşamındakabadayılarınözelbiryerivardı.Bunlar tulumba reisliğiyaparlar,harçlıklarını zenginlerden sağarlardı.Kimizamankendiaralarındayada“italayı”denensaldırganserserilerlekanlıkavgalaşmalara girerlerdi. Giyim kuşamları, argoları, yaşam biçimleri iletanınırlardı.Devletgüçlerininetkisiniyitirdiğidönemlerdekabadayılarınkimizaman yararı kimi zaman da zararları görülmüştür. Kel Eşref, YenibahçeliReşit, ÇeşmeMeydanlıArapReyhan,YeşiltulumbalıKahramanBey… sondönemlerinnamlıkabadayılarıdır.Bunlara“fırtına”dadenirdi.

KABALAKI.DünyaSavaşıyıllarındaOsmanlıordusuiçinbenimsenen,enselikvegüneşliğibulunanbirserpuş.Büyüksavaşınsimgesisayılmıştır.

KABANİÇE (kapanitse) Padişah kürkü. Ender durumlarda birkaçsadrâzamadagiydirilmiştir.Gülgülüşal, ipeksof,seraserveyaçuhayakaplısamur üstlüktü. Özel biçimi vardı. Yakalısına merasim kürkü ya da erkânkürkü de denirdi. Uzun kollu, pırlanta agraflıydı. Padişah bunu büyüktörenlerde giyerdi. Önünde çapraz biçiminde kaytanlar, üzerinde değişikişlemeler,pırlantaveelmasdüğmelerbulunurdu.Butürlerineferve-imurabbaveya mücevher şemseli denilirdi. Daha sâde, kolsuz, tilki kürkündenkabaniçeleriseadigünlereözgüydü.KabaniçegiyenpadişahlarınsonuncusuII.Madmud’dur.

KABASOFU Aşırı bağnaz. Dindarlığını, başkalarını dinden soğutacakbiçimde sergileyen kişi.Kaba sofuluk II.Abdülhamid devrinde yaygınlaştı.Bunlar,hertürlüyeniliğinkarşısında,değişikçıkargruplarıilebirleştiler.

KABATÜRKÇETanzimat dönemindeTürk halk diline (konuşmadili)verilenad.Yöneticiler,edebiyatalanındaolduğugibi,resmîyazışmalardaveeğitimdedebunabirölçüdeyerverilmesinibenimsemişlerdi.Dahaeskilerdeise sanatlı beyitlerden, sözcük ustalıklarından yoksun edebiyat ürünlerinindilinedeniyordu.

KABİNE (Fr. cabinet) Parlamentolu yönetimlerde, meclise karşısorumluluğu olan bakanlarla siyasi müsteşarların ortak kurulu. Bu terim,1908’densonraHey’et-iVükelâiçinkullanılmıştır.

KABZIMAL Hayvan vergisi (ağnam resmi) toplayıcısı. Daha sonraİstanbul’dabalıkçı,bahçıvangibiüreticilereavansveren,ürününüpazarlayanvebuhizmetlerinekarşılıkkomisyonalanaracılaradenildi.

KADI Osmanlı yargıcı. Şeriata ve yasalara (örfe) göre yargıda bulunan

ilmiyemensubu.Nahiye,kazâvesancakkadılığıaşamalarındansonrabirsüremedreseyedönenkadı,müderrislikyapar,ikincikezkadılığa“mevleviyet”(ilkadılığı)pâyesiylebaşlardı.Bilâd-ıhamse,Haremeyn,Galata,Eyüb,Üsküdarve İstanbul aşamalarından sonra kazaskerliğe yükselebilirdi. Kadılık,“mansıp”ve“pâye”sınıflarınaayrılmıştı.Fiiligörevmansıp;kadrosuaşama“pâye” idi. Pâye alan, ertesi yıl fiili hizmete gönderilirdi. Kadılar,bulundukları yerin, yönetim, belediye, güvenlik, ulaşım, zahire edinimi gibisorunlarına başkentten gelen buyruklar gereğince bakmakla dayükümlüydüler. Tanzimat’ın getirdiği düzenlemeler kadıların buyükümlülüklerini kaldırdı. Buna karşılık nizamî mahkemelerin başkanlığıverildi.

KADIN Köle eş. Nikâhlı eşten (hanımdan) ayrı olarak erkeğin yatıpkalktığı haremcariyesi.Bunlardan çocukdoğuranlar ikinci hanım sayılırlar,fakat kölelikten azat edilip nikâhlanmadıkça hanım sayılamazlardı. Bunlara“kulcinsi”dedenirdi.

KADI NÂİBİ Yargıç vekili. Kadılık aşaması alanların birçoğuİstanbul’dan ayrılmayarak şeriattan anlayan ve yerliden olan birisini yerinevekilatardı.Kadınâibigördüğüdâvalarınharçlarındanbirkısmınıkendisineayırır,büyükbölümünüasılkadıyagönderirdi.Halkbunlara“düzmecekadı”derdi.Tanzimat’tansonrabuyöntemyasaklandı.

KADINEFENDİ Saray yöntemlerine göre padişahla nikâhlanmış ikbâl.II.Mahmud’danbaşlayarakkadınefendideyimipadişahınresmîeşianlamınıkazandı.Bunlarakıdemlerinegöre“baş”,“ikinci”,“üçüncü”,“dördüncü”sıranumaraları verildi. “Devletlû” sanı ile hitap edilmesi kural oldu. Başkadınefendi, Valide Sultan’dan sonra haremin en saygın kişisiydi.Kadınefendilerinözeldairelerivardı.Giyimkuşamlarıgörkemliydi.Başlarınabağtak denen hotoz, tepesine tüylü tepelik koyarlar, uzun saçlarını topuzyaparakdeğerlitaşlarlasüslerlerdi.Boyunlarınagerdanlık,altınsiyeç,kayma,beşibiryerde,boğazaltı,gibi süsler takarlardı.Altın işlemelivekürklüsevaî,çokpahalıbirkumaşolansimsimiyedengiysilerkullanırlar,göbekleriüstünekadınkuşağıbağlarlardı.II.Mahmud’unyedi,sonrakipadişahlarınisedörderkadınefendisivardı.

KADIRGAKürekligemi.Birölçüdeyelkengücündendeyararlananveeskidonanmalarınbaşlıcaöğesiolankadırgalar,18.yy’daöneminiyitirdi.19.yy’daisebirsüreikmâlveticarettaşıtıolarakkullanıldı.

KADIRÜUSUKadılıkataması.Yerelküçükgörevlere,kadı’nınyetkisiileyapılanatamabelgesine(beratına)denirdi.

KADISİCİLİYerelmahkemelerdekadıtarafındantutulanvekronolojiksıra izleyenkayıtkütüğü.Kadılıktangeçentümişlemlerleönemliolaylarbudeftereyazılırdı.

•Şer’iyesicilleri

KADIZÂDELİLER Birgivî Mehmed Efendi’nin Tarikat-ıMuhammediyye adlı eserindeki görüşlerin aşırı taraftarları. 17. yyvaizlerinden Kadızâde’nin yolunda gidenler ve tarikatlere karşı olanlar. Budinselakımvegörüş,sondönemleredeksürmüştür.

KADİM Başlangıcı bilinmeyen eskilik. Yazılı olmayan kurallar vekullanımlariçinkullanılırdı.Biruygulama,dahaöncekidurumunutulduktansonra “kadim” niteliği kazanır ve yasa sayılırdı. Örneğin, bir kişininkadimdenberiekipbiçtiğitoprak,onunmalıdemekti.

KAFAKÂĞIDI İlknüfuskâğıtlarına(fesaltındasaklandığıİçin)halkınverdiğiad.

KAFAVERGİSİCizye’ninhalkarasındakiadı.

KAFES Türk evlerini dış dünyadan ayıran ahşap pencere parmaklığı.İstanbul’a ve öteki büyük kentlere (yabancıların girip çıktığı) mahsustu.Kasabalarda ve köylerde yaygın değildi. Kafes, dışarıdan İçersiningörünmesiniengeller,ancakiçeridenbakanlarınsokağıbirölçüdegörmesinisağlardı. Kafesli pencere konutların harem bölümlerinde görülürdü. Bunedenledekadınyaşamına“kafesarkası”denilirdi.

KAFES KASRI ve KAFES HAYATI Topkapı Sarayı’nda babasızşehzadelerinhapsedildiğibölüm

•Şimşirlik

KÂFFE-İTEBAABütünulus.Osmanlıuyruğundakideğişikırklardanvedinlerden toplumların tümü. Bu deyim, Tanzimat’la birlikte kullanılmayabaşlandı.

KAFTANKlasikOsmanlıüstlüğü.Bolbiçimli,kollanuzun,kürklüpalto.II.Mahmud’un kıyafet reformu ile kullanılmamaya başlandı.Kaftanla ilgilibirçokkuralveuygulamadatarihekarıştı.Kaftan’ınArapçasıhil’at’tır.

KAFTANAĞASISadrâzam’ınvevezirlerinprotokolmüdürü.Birgörevidepadişahçaverilenhil’atlarıilgilikişileretörenlegiydirmekti.Tanzimat’tansonrabugörevkaldırıldı.

KAFTAN BAHA Tanzimat’tan önce Sadrâzamlarla valilere ödenenvergilerden.

KÂĞITHANE SEYRİ Tanzimat’ta Kâğıthane bahçelerine yapılmayabaşlayan geziler. Lâle Devri’ndekl Kâğıthâne âlemlerini ve safasınıhatırlatacakniteliktekibututku,giderekyaygınlaştı.Kadınlardasüslüarabave kayıklarla Kâğıthane’ye ve öteki mesirelere gitmeye başladılar. Bu,İstanbulyaşamında,kadınerkekilişkileriiçinyenibiraşamaoldu.

KAHİRE-İ MISR Mısır’ın başkenti Kahire, yazışmalarda bu adlaanılırdı.

KAHT-I RİCÂL Devlet adamı yokluğu. Zor dönemlerde sorumluluğuyüklenecek deneyimli başarılı yöneticilerin bulunamaması. Tanzimat’ın ilkotuz yılındaki başarılı ve yapıcı kadrodan sonra ortaya çıkan devlet adamıyokluğuiçinkullanılmıştır.

KAHVECİBAŞIMâbeyn’degörevli, padişahınözelhizmetlerinebakanvekurenadenenlerdenbiri.Padişahıngüveninikazanan,onunlaherzamanbiraradabulunankahvecibaşı,aynızamanda,kahvesunuculuğudayapardı.

KAHVEHÂNEUKALÂSI19.yy’ınikinciyarısındaortayaçıkanbirtip.İşi gücü bulunmayan, aile geliriyle geçinen, sabahtan akşama kadarkahvehanelerde oturup siyasal fetvalar verenlere denirdi. Bunlar, ordunun,yönetimindüzeltilmesineilişkinbasmakalıpfikirlerilerisürerler,çevrelerindekümelenensafinsanlarıinandırmayaçalışırlardı.

KÂHYA 1908’e dek resmî bir unvan. Aynı zamanda konaklarda evişleriniyönetenkişi.Devletçe,değişikiş-kollarıiçinatanantemsilcilerekâhyadeniyordu. Bunlar, esnafla hükümet arasındaki ilişkileri yürütmekteydiler.İttihat ve Terakki Fırkası, esnaf topluluklarını güdümüne alabilmek için1912’de kâhyalığı kaldıran bir talimatnâmeyi hükümete kabul ettirdi. Heresnafkuruluşu içinbirer“kâtib-imesul”atadı.Konaklarda ise, ev sahibiningüvenini kazanmış bir kâhya bulunurdu. Bunlar konağın tüm harcama veyönetimişlerindensorumluydular.Kâhyalara“kethüda”dadenirdi.

KÂHYA KADIN Haremdeki cariyelerin en büyük kadın yöneticisi.

ValideSultan’ınmaiyyetindensayılırdı.Elindealtınyadagümüşkabzalıbirdeğnek taşırdı. Padişahın özel dairesine ait eşyayı mühürlemede kullandığımühr-ihümayun’uvardı.Yardımcısıhazinedarustaidi.

KAİME Resmî mektup. Üstün, astına yazdığı resmî yazı. Valilerin,nâzırların bir işe ilişkin görüşlerini ve direktiflerini içeren emir pusulası.Kaimeler,darveuzunözelkâğıtlarayazılırdı.

KAİMEKâğıtparaveyahazinebonosu.İlkkaime1830’daçıkarıldı.Elleyazılanbutahviller%8faizliydi.

KAİME-İ MUTEBERE-İ NAKDİYE 1840’taçıkarıldı. Bononiteliğindeydi.160.000liralıkbubonolar1843’tepiyasadançekilerekyenilerihazırlandı.Kolaytaklitedildiğiiçin1847’debirkezdahayenilendi.Faizi%6’ya düşürüldü. Ayrıca elle yazım bırakılarak matbaada basıldı. Sonrakiyıllardadabasımıyenilendi.

KAİME-İ NAKDİYE-İ MUTEBERE Abdülaziz dönemindenbaşlayarakpiyasayasürülenvebonoolmaktançokbanknotsayılankâğıtpara.20.yy’ın ilkyıllarında iseBatı’dakiuygulamayabenzeyenbanknot sistemi,altınvegümüşparasisteminekoşutbiçimdekabuledildi.

KAİMMEKAM (kaymakam) Bir görevi asıl yetkilinin adına yürütenvekil. Sadaret kaymakamı ya da rikâb-ı hümayun kaymakamı; başkentteSadrâzam’ın bulunmadığı zamanlarda onun yetkisini taşırdı. Sadaretkaymakamlığı bir vezire verilirdi ve yazışmalarda kendisinden “kaymakampaşa”denilereksözedilirdi.Bugörev,Tanzimat’tansonradaaradakimilerineverildi.Örneğin, II.AbdülhamiddönemiSadrâzamlarındanHalilRıfatPaşahastalanıncaAdliyeNâzırıAbdurrahmanPaşakaymakam-ısadaretatanmıştı.Vilâyet-i Umumiye Nizâmnâmesi gereği oluşturulan kazalara atanan sivilyöneticilereveordudamiralayyardımcısısubaylaradakaymakamdenildi.

KAİMMEKAM-I MÜTEVELLİ Vakıf mütevellisi yerine kadıtarafından atanan yetkili. Asıl mütevellinin küçük ya da kadın olmasıdurumundaböylebirvekilatanırdı.

KALAFAT II.Mahmud’unkıyafetdevrimindenöncevezirlerinvediğerdevlet büyüklerinin kullandıkları altı dar üstü geniş uzun tören başlığı. Birsüredesubaylarkalafatkullandılar.Fesinkabulündensonrayasaklandı.

KALA-İ SULTANİYE Sultan Kalesi. Çanakkale’ye Osmanlılar

döneminde verilen ad. Çanakkale Boğazı’nın iki yakasındaki müstahkemmevkilerdendolayıbuadverilmişti.

KALANDRA Süslü başlık. Osmanlı mübaşirleri, Padişahın katıldığıtörenlerdeyer alan rikâbgörevlileri kullanırlardı.Yüksekbaşlığın tepesindeyelpazebiçimindetüybulunurdu.

KALAVARAHÂNEAsker levazımıyapılanimalathane.Ayakkabı,eyer,takım, palaska, dizlik, tozluk, getr yapan kalavarahâne nazırı’nın siparişinegöreçalışanişyeri.

KALDIRIMKABADAYISIKabadayılığaözenen, sokaklardakabadayıçalımıilegezenserseriler.

KALEBENDLİK 1858 Ceza Kanunnamesi’nin, devlet memurlarınıngörevlerinden doğma suçları için getirdiği bir ceza. Kürek ve prangakarşılığıydı.Ayrıcahapisvesürgüncezalarınınbirlikteuygulanmasıdemekti.Müebbetvemuvakkatolmaküzereikitürlüydü.Mahkûm,kalelerdenbirindeyaölünceyedekyadaüçyıldanonbeşyılakadarbellikoşullaraltındahapistutulurdu.

KALEMYazı işleri bürosu.Osmanlı devlet sistemindeüç klasik kalemvardı: Divan-ı hümayun, hazine-i âmire ve defterhane-i hakan!. Tanzimatyeniliklerinde divan-ı hümayun ve hazine-i âmire kalemleri yerine yenibürolar oluşturulurken, bir yandan da yeni kalemler “amedî”, “mektubî”kuruldu.Bâbıâli’dekikalemlergiderekarttı.

KALEM EFENDİSİ Yazı bürolarının hâcegân pâyeli görevlilerinedenirdi.Bunlarakâtipadıdaverilirdi.

KALEMERKÂNIBirbüronunbaşkâtip,mümeyyizgibiöndegelenleri.

KALEMİYEİltizamaverilendevletçiftliklerindenalınan%10oranındabirvergi.

KALEMİYESİLKİOsmanlı sivilpersonel sınıfı.Bâbıâli’devevilayetdairelerindegörevli,hâcegânlıkaşamasındakimemurlarınoluşturduğusınıftı.Kalem zâbitliği de denen hâcegânlık’ın üstündeki “menasıb-ı sitte” (şıkk-ısâlis,şıkk-ısâni,deftereminliği,reisülküttaplık,defterdarlıkvenişancılık)debu sınıftan sayılırdı. Kalemiye silki, Osmanlıların klasik dört resmîmeslekgrubundan(mülkiye,ilmiyeveseyfiye)tekiydi.

KALEMODASIResmîdairelerdeyazıişleriningörüldüğübüro.

KALEM REİSİ/Zâbiti/Başkâtibi Bir yazıişleri bürosunun sorumluâmiri.

KALEMŞAKİRTLERİKâtip adayları.Kalemdegöreveyenibaşlayandeneyimsizeleman.

KALENSÜVEMevlevidervişleriningiydiğibir türkülâh.Fes tenönceOsmanlıpadişahlarıgenelliklekalensüvedenesinlenenbaşlıkformlarıüzerinesarıksararlardı.

KALFASarayharemindegörevli,cariyeliktenyetişmekadın.Yetkilerivesorumlulukları farklı birçok kalfa vardı. Genelde, cariyelerin gözetim vedisiplin işleriyle ilgilenirlerdi. Ellerinde eğitim ve disiplin simgesi gümüşsaplıasâlarbulunurdu.

Kalfa:Eskiokullardahocayayardımcılıkedenyetişkinöğrenci.Altsınıflardakiöğrencileredersokutma,yoklamayapma,suçlularıfalakayaçekmegibiişlerdehocanınişinikolaylaştırırlardı.

KALHANE Maden cevherlerinin eritilip külçe yapıldığı ocak. Büyükdökümhaneleredekalhanedenilirdi.

KALİSKA-İMAHSUSA-İÂLİYEPadişahaözgüatlıaraba.

•Gerdune-iHümayun

KALLAVİVezirkavuğu.Kesikkonibiçiminde,dilimli,40cmboyundabir külahtı. Üzerinde enlice bir sırma şerit bulunurdu. Sadrâzamınkine“kallâvi-yi mutallâ” denirdi. Bu başlığı vezirler ve Sadrâzam, törenlerdetoplantılardakullanırlardı.Tanzimat’tankısabirsüreöncekaldırıldı.

KALOŞ Potin üstüne giyilen yarım kundura. Potinin çamurdankirlenmesini önlerdi. İkisine birden kaloş-potin denirdi. Bunu kullanmakdevletmemurlarının imtiyazlarındandı.Dahasonrakaloşyerinepotin lastiğigiyilmeyebaşlandı.

KALPAK Üstü geniş ve yassıca posttan yapılma başlık. Astragandanyapılanları daha çok kullanılırdı. Post kalpak, çerkez kalpağı, tatar kalpağı,kazakkalpağıgibiformlarıvardı.Kalıplıbiçimine“şubara”denilirdi.Kalpak

OsmanlıDevleti’ninsonyıllarındamodaydı.KısabirsüresonradaKuvva-yıMilliyecilerinsembolüoldu.MilliMücadeleyıllarındafesinyerinekullanıldı.

KALYON Buharlı gemilerin yaygınlaşmasından önce, 19. yy ilkyarısında donanmaların en büyük tekneleri. Kalyonlar yelkenle hareketederdi. III. Selimve II.Mahmud, “üç anbarlı” tipinde çok büyük kalyonlaryaptırmışlardı.

KALYONCU Bahriye örgütünün kurulmasından önce deniz eri.Kalyoncularparalıaskerlerdi.“Kalyoncubedeliyyesi”denenaylıklarıvardı.

KALYONCU KULLUĞU Tanzimat’tan önce, iskele semtlerindekikarakollar.Bu karakollarda kalyoncular görev yapardı. En önemli kalyoncukulluğuGalata’daydı.

KAMAME KİLİSESİ Kudüs’te, Hıristiyanlık’ın bütün mezheplerincekutsal tanınan ve en önemli hac yeri kabul edilen tapınak. Burası için 17.yy’daFransızlaraverilenizinayrıcalığısonradanönemlibirsorunun;“KutsalYerlerMeselesi”ninçıkmasınayolaçmış,bukonu,19.yyboyuncaOsmanlıDevleti’nisürekliuğraştırmıştır.

KAMERÎSENEAy’ınikigörünümü(rüyeti)arasındageçen29,5günlüksüreyiaykabuleden,birayı(29)birayı(30)günhesaplayantakvimsistemi.Hz. Ömer döneminde benimsendi. Osmanlılar’ın başlıca takvimiydi. Bunahicrisene,tarih-ihicrî-yikamerîdedenmiştir.BaşlangıcıHicretolayıydı.

•Hicritarih

KAMIŞKALEMHerçeşityazıyıyazmaktakullanılanveincekamıştanyapılan yazı aracı. Ucunun kesim ve yontusuna göre değişik karakterdeyazılarınyazılmasımümkünolurdu.Madenîuçlarınyaygınlaşmayabaşladığı19.yysonlarınadekkullanıldı.

KAMUSAnsiklopediksözlük.EskiOsmanlıkamuslarınagörebualandailk büyük yeniliği Şemsettin Sami yaptı. “Kamusü‘l-Âlâm” adlı tarih vecoğrafyaansiklopedisiileTürkkültürüneilkbasılıbüyükkaynağıkazandırdı.

KANCABAŞŞaykadanküçük,Padişahınkısadenizgezintilerinemahsusçoksüslükayık.

KANDİLLİTEMENNAYarıbelekadareğilipdoğrularakbuaradasolel göbek üzerinde, sağ elle de yerden başa doğru bir saygı hareketinde

bulunularak yapılan selâmlama. Bu selâmlamada, sağ elin yerden değil,çenedenalnagötürüldüğüdeolurdu.

KAND-İMÜKERRERKelleşekerineniyisi.Şekerkamışındanyapılanvetambeyazrenkalıncayadekbirkaçkeztasfiyedengeçirilenkalitelişeker.

KANTAR 44 okka (56,452 kg)’lık bir ağırlık ölçüsü. Ağır şeyleriölçmeye yarayan ve omuzda bir sırığa asılarak kullanılan toplu çengelliteraziyedebuadverilir.

KANTARA Büyük taş köprü. Tek ya da çok gözlü, kemerli köprülerinbüyüklerinedenirdi.Kantaralar,önemliulaşımyollarıüzerindebulunduklarıiçin, denetim işlerinde, göçebelerin hayvan sayımlarında bunlardanyararlanılırdı.

KANTARİYE Gümrük kapılarında ve iskelelerinde tartılan ithalmallarındanalınanbirvergi.

KÂNUN Kış ayları. Kânun-ı evvel, aralık; kânun-ı sâni ocak aylarınınadıydı. Ayrıca bunlara Rumi ve Efrenci esasına göre de kânun-u evvel-iRumî,kanun-uevvel-iEfrencigibiadlardaverilirdi.İkisiarasında13günlükfarkvardı.

KANUN Askerî inzibat görevlileri. Bu görevde istihdam edilenlerinboyunlarında“kanun”yazılıküçükbirplâkabulunurdu.

KANUN-I CEDİD 14 Temmuz 1851’de çıkarılan ve 1840 CezaKanunnâmesi’ndendahakapsamlıtutulanyenicezakanunu.

KANUN-I ESASÎ MADALYASI II. Meşrutiyet in ilânından sonraçıkarılan, bir yüzünde “Kanun-ı Esasî”, tuğra ve 10 Temmuz 1324 tarihibulunan; öbür yüzünde “Hükümet-i Meşruta-i Osmaniyye” ve 24Cumadelâhlre 1326 yazılı olan çevresinde Hürriyet-Adalet-Müsavatsözcükleriokunanovalbiçimlimadalya.Altın,gümüşvenikeltürlerivardı.5Ağustos1909’dabirirâde-yiseniyyeileçıkarılmıştı.

KANUN-INEVMÜSLİMMüslümanlığagirmeyasası.Bir şeriatkuralıolduğundanTanzimat’tansonradageçerliliğinikorudu.Müslümanlığagirmekisteyen kimse, bir kurul önünde kelime-i şahadet getirir, daha sonra dacerrahbaşıyagönderilereksünnetettirilirdi.

KANUN-ISULTANÎ 23R. evvel1265/1849 tarihindeçıkarılan, taslağıŞeyhülislamArifHikmetBey’cehazırlanmışbulunantoprakyasası.Birrisale(broşür) biçimindeki bu metin, fetvalarla örneklendirilmiş maddeleri içerir.1857’de yayınlananAraziKanunnamesine başlıca kaynak olmuştur.Bir adıda“ahkâm-ımer’iyye”dir.

KANUNNÂME Tanzimat’tan sonra yayınlanan ve belli alanlarıilgilendiren yasalar. Başlıcaları Kanunnâme-i Ticaret (1850), CezaKanunnâmesi(1840)AraziKanunnâmesi(1857)’dir.

KANUNNÂME-İÂL-İOSMANOsmanlıDevleti’nin, kamuhukukunave özel hukuka ilişkin temel yasaları. Fatih Kanunnâmesi, Kanunî SultanSüleymanKanunnâmesibunlardandır.Bukanunnâmeler,Şeriat’ındarsınırlaniçinde çözümü bulunmayan konulan, örf, âdet ve maslahat (kamu yararı)ilkeleri ışığında kesin kurallara bağlamıştır. Bunlara “kavanin-i örfiyye” dedenirdi.

KANUNNÂME-İ HÜMAYUN Tanzimat döneminde, belirli yerlerinvergisorunlarınıçözümlemekiçinçıkarılanözelkanunlar.

KANUNNÂME-İTİCARET18Ramazan1266’daçıkarıldı.Özelhukukalanında en önemli Osmanlı kanunu oldu. 1876’da ekleme ve değişiklikleryapıldı.

KAPAMAHazırelbise.Medresetalebeleriningiydiğibirçeşitüstlükdekapamaadınıtaşırdı.

KAPAMACIESNAFIDireklerarası’ndahazırelbisesatanesnaf.

KAPANErzakvezahirenintoptangetirilereksatıcılaradağıtıldığı iskelevetoptancıpazarı.İstanbul’daHaliçkıyılarındabuadıtaşıyantoptancıyerlerivardı. Yağ kapanı, bal kapanı, dakik kapanı (un kapanı) gibi. Başkentinyiyecekihtiyacıbüyükölçüdeburalardankarşılanır,Sarayın,kışlaların,yatılıokullarınerzakıdaburadailkeldenalınırdı.

KAPAN HACILARI Kapanlarda toptancılık eden sermayedarlara veburalaramalgetirentüccargemicileredenirdi.

KAPAN RESMİ Kapanlara boşaltılan zahire ve hububattan alınanvergiydi.

KAPIHükümetdairesi.Halkınişleriningörüldüğüresmîyer.Buanlamda1908’e dek kullanıldı. Fakat daha çok Farsçası (dâr) ve Arapçası (bâb)geçerliydi.

KAPIAĞASI

•BâbüssadeAğası

KAPI ALTI Tanzimat’ta taşra yöneticilerine ödenen aylık. VilayetNizâmnâmesi gereği yeni düzenlemeler yapılınca kazalara, yerliden birermüdür atanması öngörüldü. Bunun için nüfuzlu, saygın kişiler seçildi.Bunlaraaylıkolarakoyöreyeözgübirkısımgelirlerbağlandı.

KAPIARASITopkapıSarayı’ndaortakapı’nıniçvedışkapılarıarasındakalankoridorlaburayaaçılanodalar.Kimivezirlervedevletadamlarıburadatutuklanmışlardır.

KAPI ARASI Tanzimat döneminde tahvil hazinesi olarak kullanılanTopkapıSarayıBâb-ıHümayunu’ndakimahzen.

KAPICI Saray kapı nöbetçilerinin adı. Sarayın, müracaatçılarlabağlantısınıkurangörevli.

KAPICILARKETHÜDASI Kapıcıların büyük subaylarından. Padişahmühürünü yeni Sadrâzam’a götürmek veya Sadrâzam’dan Padişah mühürüalmakgöreviydi.Sarayasunulandilekçeleritoplardı.

KAPICILIK Önemli bir saray görevi. Kapı ağası, başkapıcıbaşı,kapıcıbaşı (serbevvabin), kapıcılar kethüdası. Teşrifatî efendi (protokolmüdürü), iskemlecibaşı, çavuşbaşı, alaybaşı,mâbeyinci, kapı çuhadan, kapıoğlanı…gibibirçokhizmetlilerikapsardı.

KAPIÇUHADARI Resmî dairelerde ayak işlerinde kulandan hizmetli.Kâğıt,mektupgötürüpgetirir, posta işlerine bakardı. 1908’den sonra unvankaldırıldı.

KAPI HALKI Tanzimat’tan önce Sadrâzam’ın, vezirlerin, eyaletvalilerinin yanlarında bulundurmakla yükümlü oldukları görevlilerin tümü.Hademeler(memurlar),ağalar(subaylar)müteferrikalar(yardımcıhizmetler)ve harem görevlileri kapı halkının başlıca sınıflarını oluşturmaktaydı. Kapıhalkınınaskerîkadroluları1827’de,hademekesimideertesiyılkaldırıldı.

KAPIKETHÜDASIBâbıâli’dekimigörevlileritamyetkiyletemsiledenvekiller. Tanzimat’tan önce her valinin ve sancak beyinin İstanbul’da birerkapı kethüdası vardı. Bunlar, temsil ettikleri valinin tüm sorumluluğunutaşırlar, yükümlülüklerini karşılarlardı. Ayrıca, kimi dairelerin ve RumPatrikliği’nin de Bâbıâli’de kapı kethüdaları vardı. 1863’te çıkarılan birtüzükle kapı kethüdalarının, valiler değiştikçe değişmesi yöntemine sonverildi.Aynıişiyürütecekbürolarkurulduvegörevlileratandı.Vilayetvelivakapıkethüdalıkları1908’dekaldırıldı.

KAPI KULU Yeniçeri Ocağı’nın kapatılmasından önce; yeniçeri,acemioğlanlar, topçu, cebeci, top arabacısı, humbaracı, saka sınıflarını vebunlarınocaklarınıkapsayanmuvazzafaskerler.

KAPISIZLEVENDATAçıktakalanveeşkıyalıkedenbaşıbozukeyaletaskeri.

KAPIYOLDAŞIHEDİYESİMısırhıdivlerinin İstanbul’dakivükelâyasıksıkgönderdiğiharçlıklar.Busâyede,hıdivlerinBâbıâliüzerindekinüfuzusürekliolmaktaydı.

KAPİTÜLASYON (Fr. capitulations) OsmanlıDevleti ile diğerDoğuülkelerinin,AvrupaveAmerikadevletlerinetanıdığıgeneldetektaraflıyararsağlayan imtiyazlar. Bu ayrıcalıklar, yönetsel, ekonomik ve yargısalbağımsızlığa gölge düşürür nitelikte olduğundan, Osmanlı Devleti’nin sondönemlerdeki durumu “yarı bağımlılık” biçiminde yorumlanmıştır. 1740’tansonra temelleşen kapitülasyonlar, yabancı devletlerden düşük düzeydekigümrük vergisi dışında herhangi bir resim alınmamasını, suç işleyenyabancıların kendi konsoloshânelerinde yargılanmalarını, Osmanlı kollukkuvvetlerinin limanlardaki gemilerde suçlu aramamasını vs. öngörmekteydi.26Ağustos1914’tekikaldırmagirişimisonuçsuzkaldı.

KAPTANPAŞA Osmanlı deniz kuvvetleri komutanı. Denizci olmayansivilveaskerlerdebugöreyegetirilirlerdi.Kaptanpaşa,denizişlerineilişkinherşeyden doğrudan sorumluydu. Hüküm yazar, tuğra çeker, atamalardabulunurdu. Sefere çıkış ve dönüşünde Padişahça kabul edilirdi. Tersânede,“divanhâne”denenresmîbirikametgâhıvardı.Buunvan1867’dekaldırıldı.

•BahriyeNazırı

KAPUDANE Oramiral aşamasında Osmanlı deniz subayı. Kaptanpaşanın astı, patronenin üstü durumundaydı. Donanmada ve tersanedegörevleri vardı. Kapudanelik 1854’te reis paşalık adına çevrildi. Görevi de

şurâ-yıbahriyereisliğioldu.

KARACÜMLE Tanzimatçıların halk için yeterli gördükleri okuma veyazma. Basit metinleri okuyabilecek, mektup yazabilecek, aritmetikte isetoplamaişleminikâğıtüzerindeyapabilmeyeelvereceköğretimedeniyordu.

KARADAĞ Osmanlı Devleti’ne karşı ayaklanma girişimlerininbaşlatıldığıYugoslavya’dabirbölge.Karadağ ilkeyalet-imümtâzelerdendir.DahasonraPrenslikveKrallıkolmuştur.

KARADAĞMADALYASI1862’deçıkarıldı.Gümüştentektipti.

KARAKOL KUMANDANI Tanzimat’ta Zabtiye Nezareti’ne bağlıolarak yol geçitlerinin (derbentlerin) güvenliğini sağlayan nüfuzlu ağa.Karakol, kumandanları, eski derbent ağaları gibi yeter sayıdamilisle kendiyörelerindeyolgüvenliğinisağlamaklayükümlüydüler.

KARAKOLLUKÇUYAN Tanzimat’tan önce taşra vezirlerinindairelerinde paralı asker statüsünde ve destek hizmetlerinde görev alanlar.YeniçeriOcağı’ndadakarakullukçulukküçükbirrütbeydi.

KARA KURUŞ Osmanlı ülkelerinde tedavül eden Alman ve İspanyolgümüşparaları.

KARANTİNA Bulaşıcı hastalıkların yayılmasını önlemek için alınansağlık tedbiri. Uluslararası karantina anlaşmalarına göre limanlara gelengemilerin karantina altına alınması gerekliydi. Tanzimat’ın ilanından sonraKızkulesiilkOsmanlıkarantinahanesiolarakbirsürehizmetgördü.

KARA RESMİ Yarı yükümlülerden alınan vergi. Salgın yüzündenhayvanlarını yitirenler, topraksız kalanlar, yoksullar, çok düşük düzey veoranlardaki bu vergiyi ödemekle yükümlülüklerini yerine getirirlerdi.Tanzimat’takaldırıldı.

KARARNÂME-İ ÂLİ 1868’de Âli Paşa’nın sadrâzamlığı sırasındaçıkarılanvemevcutbasınözgürlüğünükısıtlayankarar.Bunagörehükümet:“Matbuatıgayri-muayyenmüddet”(süresiz)kapabilecekti.Nitekimkarardanbirkaçgünsonrabüyükgazetelerbirerikişerkapatıldı.

KARAVULHANE (Karakol) Kentlerde ve kasabalarda güvenlikamacıylayapılanveazsayıdaaskerbarındıranyapı.(Karavul;dolaşıcıasker

demektir.)Tanzimatdönemindebunlarınsayılarıartırıldı.Zamanladakarakoldenmeye başlandı. İstanbul’da, Beşiktaş Saraylarına yakın Fer’iyyeKarakolhanesi ile Valide Camii Karakolhanesi, ihtilâllerde önemli noktalarolmuştur.

KARESİ Balıkesir ve çevresinin Osmanlılar dönemindeki adı. KaresiSancağı;Mendehore, Bigadiç, Sındırgı, Bergama, Kozak ve Feslâgan, Baş-Gelembe, İvrindi, Balya, Kemer-Edremid (Burhaniye), Edremid, Ayazmend(Altınova), Fırt (Susurluk), Şamlı, Karacalar, Ayvalık, kazalarındanoluşuyordu.

KÂRHANEEnfiye,kâğıt,billur(cam),çuha,fes,fağfur(porselen)silahyapım yerleri ve fabrikaları. 19. yy’da bu tür işyerlerinin açılmasına önemverildi.(Halkdilindekerhânebiçimindevegenelevanlamındakullanılmıştır.)

Karhâne-yi Hassa: Saraya özel kumaşlar dokuyan, bunları biçipdiken,işleyensanatçılarınçalıştığıözelsarayatelyesi.

KÂRİOkuyucu.19.yyikinciyarısındagazeteciliğingelişmesiylebirliktebudeyimdekullanılmayabaşlanmıştır.

KARİN Padişaha yakın olan ve özel hizmetini yapan saray görevlisi.Mâbeynci.

KARNEN BÂDE KARNİN Sonsuzluğa dek. Yüzyıldan yüzyılaanlamında,dahaçokvakıfnâmelerdegeçenbirdeyimdir.Vakfınyaşatılmasıvekoşullarınınherzamanyerinegetirilmesiileilgilibölümlerdegeçer.

KARNIYARIK Tanzimat’tan sonraki sosyal yaşamla yakından ilgiliolarak ortaya çıkan ev (konut) tipi. Üst katında boydan boya bir sofa ileburayaaçılansağlısolluodalarıkapsayan,haremsizmodernkonut.Sofalarınsokağataşancumbaları20.yy’daaçıkmekâna(balkona)dönüşmüştür.

KARSMADALYASI1855’teçıkarılanvebucephedeRuslar’layapılansavaşınanısınısimgeleyenmadalya.Altınvegümüşikitürüvardı.

KARYE Örgütlenmiş büyük köy. Osmanlı yönetimi birimi. Vilayetnizâmnâmesinegöredevletörgütününenküçükbirimlerininulaştırılabildiğiyerleşimalanı.Burada,ihtiyarheyeti,zabtiye,korucu,imam-ıevvelveimam-ı sâni ile muhtar görev yapıyordu. Mezralar ve obalar, yakın karyelerebağlandı.

KÂSELİSLİK (parasitisme) Çanak tutma ve çanak yalama.Dalkavukluk edip yüze gülerek çıkar sağlama. Tanzimat’la birlikte bu eskitoplumhastalığıdaartmagösterdi.Örgütlerkurulupgenişledikçegörevlilerinsayısı,bunabağlıbiçimdedekâselisler(çanakyalayıcılar)çoğaldı.

KASEM-BİLLAHETMEKEnbüyükyemindebulunmak.And içmek.Şer’iye mahkemelerinde, tanık bulunmadığı zamanlarda suçluya bu yeminettirilirdi. Gülhane Hatt-ı Hümayunu ilân edilince, Sultan Abdülmecid deHırka-i Şerif Dairesi’nde Tanzimat’a bağlı kalacağına ilişkin kasem-billahetmişti.

KASIRTanzimatdönemindeİstanbul’dayapılanözenliköşklereverilenad. Küçüksu Kasrı, Beykoz Kasrı, Ihlamur Kasrı gibi. Abdülmecid veAbdülaziz,aradabirkaçgünlüğüneburalardakalıpdinlenirlerdi.

KASR-I YED El çekme, kişinin kendisine ait bir hakkı bırakması vebaşkasınadevretmesi.

KASSAM Şer’i yoldan miras paylaştıran kadılık memuru. Her kadınınyanında bir de kassam bulunurdu. İstanbul’da ise ayrıca bir KassamMahkemesi vardı.Kassamlık, 1924’teŞer’iyemahkemeleri ile birlikte sonaerdi.

KAŞIK19.yy’ınikinciyansındaaskerîüniformalarbelirlenirkenbüyükrütbelerde setrenin omuzlarına takılan çevresi sırma saçaklı, üzeri işlemelipaşalıkapoleti.

KATARŞEYHİ Selatin câmilerde vaaz veren ve aynı zamanda tarikatşeyhiolandinadamı.

•KürsüŞeyhi

KÂTİBE KALFA Sarayda, padişahın haremdekilere ya da saraydışındaki hanedan bireylerine hitaben yazılmasını istediklerini kaleme alanözelsekreter.Kâtibekalfalargeceligündüzlünöbettutarlardı.

KÂTİBİ Tanzimat döneminde yaygın bir modanın adı. Kâtibi kıyafet,kâtibi yürüyüş, kâtibi yen (sarıklı gençlerin tercih ettikleri dar kollu biniş),kâtibi sarık (fes üzerine beyaz tülbentin düz biçimde sarılması. Hâlenimamlarınkullandığısarıkbenzeri)vekâtiptürküsü,inceliğiönplandatutanbumodayabirkaçörnektir.

KÂTİB-İADL Noter. 1908’den önce vilayet ve sancak merkezlerindesenet düzenleyen resmi görevlilere mukavelat muharriri deniyordu. II.Meşrutiyet’deözelbiryasailekâtib-iadillikkuruldu.

KÂTİB-İHAS II.Abdülhamid’inYıldızSarayı’ndadoğrudankendisinebağlıözelsekreterler.

KÂTİPODASI 19. yy İstanbul seçkinlerinin kullandıkları çok zarif vekapalıbiratlıarabaçeşidi.

KATL-İNEFSVUKUUİnsanöldürülmesiolayı.TanzimatFermanıcangüvenliği öngördüğünden, ülkenin neresinde olursa olsun öldürme olaylarıyönetimirahatsızetmekteydi.Bunedenlevalileregönderilenbuyruklardabukonu üzerinde özellikle duruluyor, kentlerde ve kırsal yerlerde her türlüönleminalınmasıisteniyordu.

KATOLİK TAKIMI İstanbul’da oldukça kalabalık bir grup oluşturanİtalyan, İspanyol ve Fransızlar. Bunların kendi ülkeleriyle sürekli ilişkilerivardı.Tüccar,banker,misyoner,araştırmacıveelçilikmensubuydular.

KAVAİM-İMÛTEDAVİLİYETedavüldekikaimeler.Devlettahvilleri.

•Kaime-imutebere-inakdiyye

KAVAK SARAYI Selimiye Kışlası’nın bulunduğu yerdeki eski saray.Topkapı’dan sonra Osmanlı Padişahlarının İstanbul’daki ikinci büyüksarayıydı. Mimar Sinan’ın yaptığı bu ünlü saray, III. Selim tarafındanyıktırılıp yerine bir kışla yaptırıldı.BurasıNizam-ıCedid askerlerine tahsisedildi.YanıncaII.Mahmudşimdikikışlayıyaptırttı.

KAVANİN Yasalar. Osmanlı yasalarının tümü. Bunlar başlıca ikiyeayrılıyordu: Kavanin-i şer’iye, başlıbaşına bir hukuk sistemi oluşturuyordu.Kimi kez şer’i yasalara “kavanin-i münife” de denmekteydi. Abdülazizdöneminde ise “kavanin-i mevzua” denildi. Kavanin-i örfiyye ise, Fatih veKanuni Süleyman Kanunlarının genel adıydı. Bunlara kavanin-i kadime-iOsmaniyyevekavanin-iörfiyye-yiOsmaniyyededenilmekteydi.

KAVANİN-İ CEDİD Yeni yasalar. Tanzimat’la birlikte yayınlanmayabaşlayan,çoğuBatıyasalarındanesinlenilerekhazırlanmışarazi,ceza,ticaretvs.yasalarıdır.

KAVANİN-İ MEVZUA Avrupa devletleriyle sürdürülen ilişkilerde,

Osmanlı Devleti’nin şeriat temellerine dayandığı izlenimini olabildiğincegizlemekiçin“kavanin-işer’iyye”deyimiyerinekullanılandeyim.Abdülazizdönemi hatt-ı hümayunlarında, teokratik devlet anlayışı bu tür deyimlerleyumuşatılmayaçalışılmıştı.

KAVANİN-İ MUVAKKATE Geçici yasalar. II. Meşrutiyet dönemiboyunca meclis dört kez kapatıldı ve seçimler yenilendi. Meclis’in kapalıbulunduğu sürelerde hükümetler yasa gücünde kararnâmeler çıkardılar veülkeyiyönettiler.Geçiciyasalarabuadveriliyordu.

KAVAS Tanzimat’tan önce vezirlerin kapılarında görevli olan silahlıkapıcılar. Daha sonra sefirlerin konsolosların önlerinde yürüyen silahlıkorumagörevlileriolarak1908’edekkavaslarmevcuttu.Ayrıca,belediyelerinilk örgütlerinde de zabıta görevi yapan beyaz kayışlı, eli palalı görevlilerekavasdeniyordu.

KAVMİYETFİKRİUlusçuluk düşüncesi. 19. yy başındaNapoléon’unDoğu da uyandırdığı bu düşünce, kısa zamanda etkisini gösterdi. Osmanlıİmparatorluğu içinde kaynaşmış özellikle Hıristiyan topluluklar, gizlidemeklerveörgütlerkurarakulusalözgürlükarayışlarınıbaşlattılar.SırpveYunanayaklanmalarıbununtipikörnekleridir.

KAVUK Fes yeniliğinden önce kullanılan bir başlık türü. II. Mahmud,kavuk yerine başa şal sarılmasını emretti. Fakat kısa bir süre sonra, şalvar,salta, kaftan giyiminden de vazgeçilip normal Batı elbiseleri kullanılmayabaşlayınca şal sarımı da yasaklandı. Fes üzerine abaniye ve ahmediyesarılması öngörüldü. Böylece, molla kavuğu, tepeli kavuk, telli kavuk,horasani kavuk, ışkırlak, kallavi,mücevveze,murabbâı gibi birçok formlarıbulunankavuktarihekarıştı.

KAVUKLUKEvlerde,kavukkoymayamahsusduvarnişlerinedenilirdi.Bunişler, sabitmöbleduvar tezyinatıbiçimindekavuğunyasaklanmasındansonrakidönemlerdedeyapıldı.

KAYYIM(kayyum)Geçici sürebir işigörenveyayöneten.Camilerde,ibadet ve hayır kurumlarında hademelik yapan. Vakıf mütevellileri birerkayyım sayıldığı gibi, bir malın yönetimini kanun gereği üstlenenlere dekayyımdenirdi.

KAZA İlçe. Tanzimat’ın getirdiği mülki bölümlemede livaya (sancak)bağlıvekaimmekamyadakazamüdürüyönetimindeolanbirim.

KAZAMECLİSİVilayetmeclisininbenzeribiçimindeoluşturulankazayönetimkurulu.

KAZASKER (kadıasker) Baş kadı. İlmiye sınıfının Şeyhülislâmlıktansonraki aşaması. Osmanlı adalet örgütünün başı. Rumeli ve Anadolukazaskeridiyeikilibirmakamdı.RumelikazaskeridahakıdemliolupRumelikadılarınınatamaveyargıişlerini,AnadolukazaskerideAnadolukadılarıileilgiliişleriyürütürlerdi.18.yy’adekdivanüyesiydiler.Buyüzyılınortasındabuüstünlükleriniyitirdiler.Tanzimat’tansonraiseyargıveatamaalanlarındapek az yetkileri kaldı. Rumeli ve Anadolu aşamaları ise, fiilen kazaskerolmayanlaradapâyebiçimindeverildi.

KEHHALBAŞI Göz hastalıkları uzmanı. Sarayda görevli gözhekimlerininbaşıydı.

KELAM-IMENSUR Düzyazı. Osmanlıca’da iki türlü düzyazı tekniğivardı:Müseccâ(içuyaklı,tıpkışiirdekigibibölümleribulunan)vemüressel(uyaksız,düzfakatterimağırlığıtaşıyan).Resmîyazışmalarda,ikinciteknikkullanılırken Tanzimat öncesinde müsecca tekniği zamanla benimsenmişti.Büyük Reşid Paşa buna son verdi. Resmî yazılarla bilimsel eserlerin yinemüresselkalemealınmasınıöngördü.

KELLEŞEKERİKonibiçimindebeyazkesmeşeker.Türkiye’debüyükçaptaüretimisözkonusuolmadığındanençokRusya’danithaledilir,çekiçleparçalarabölünerekkullanılırdı.

•Kand-imükerrer

KEMALÂT-I GARBİYYE Batı‘nın gelişmişliği. Bu düzeyeulaşabilmek,kimiOsmanlıaydınınagörefezâil-iİslâmiye’ye(Müslümanlığınerdemlerine) sıkı sıkıya yapışmakla mümkündü. Kimi aydın da bu görüşekarşı çıkarak medeniyet-i İslâmiye’nin (İslâm uygarlığının) üstünlüğünü,ortadabirgerikalmışlıkbulunmadığınıilerisürüyordu.

KEMAL-İ SERBESTİ Tanzimat’ın getirdiği kavramlardan. Mal mülkedinme özgürlüğü. Kişinin dilediği yerde ve dilediği kadar taşınmazıalabilmesi,mülkünüveparasınıistediğigibikullanması.Varlığınınkendindensonra da vârislerine kalması.Oysa daha öncelerimüsadere uygulanabiliyor,özellikletoprakalımsatımlarıancakkullanımhakkıylasınırlıtutuluyordu.

KEMHA İpekten, havsız ve kalın kadife. Büyük yaprak ve dalmotifleriyledesenlendirilenkemha,çokpahalıbirdöşemelikti.Saraylardave

konaklarda kullanılırdı. İstanbul ve Bursa kemhaları ünlüydü. Ancak, 19.yy’da Avrupa’dan ithal edilen kemha-yı Frengi’nin bolluğu ve ucuzluğukarşısındayerlikemhacılıkkısasüredeöldü.

KEMTER Değersiz ve noksanı çok kişi. Yazışmalarda “kemterâne”biçimindedekullanılırdı.Astınüstünegönderdiğiyazıda,kendisihakkındakideyimdi.

KENARAHALİSİSınırdayadasınırayakınbölgelerdeoturan,heranbirsaldırıolasılığındanvuruşmaya,askerliğealışkınsınırboyuhalkı.Bunlara“serhadli”dedenirdi.

KENARMAHKEMESİ Sancaklara bağlı küçük yönetim bölgelerinde(kenar denen nahiyelerde) halkın basit dâvâlarına bakan yargı kurulu.Buradaki nâibe “kenar kadısı” deniyordu. İstanbul’da benzerleri vardı. Bumahkemelerde Avrupa tüccarlarının dörtbin akçadan fazla davalarınabakılamazdı.

KERRÂKE Hafif cübbe. Yünden ipekten (softan) türleri vardı.Genellikle kürk altına giyilirdi, (çok eski giysiler için Vehbi’nin kerrâkesidenilegelmiştir.)

KERVANYükveyolcutaşımacılığıyapanhayvankatarı.Deve,katırveatla gerçekleştirilen kervan taşımacılığı iki türlüydü:Ağır kervanlar; hemuzunmesafeleregidipdönerlerhemdebüyüktonajdayük,çoksayıdainsantaşırlardı. Şam,Hicaz kervanları bu türdendi.Örneğin birMısır kervanındakırkellibinyolcununbulunduğuolurdu.Hintveİrankervanlarıdahaçokmaltaşımacılığı yapardı.Hafif kervanlar; Anadolu’nun üretim merkezlerindenSamsun, Sinop, İzmir limanlarına ürün ve eşya götüren katır ve atkatarlarıydı.Kervanlar,kışıngündüzleri,yazıngeceleriyolalırlardı.Temmuzve ağustosta kervancılık dururdu. Kervanın güvenliğini ve gidiş düzeninikervanbaşı sağlar, ayrıca her kervanda kılavuz görevi yapan kervancılarbulunurdu.19.yysonlarındademiryollarınınyapılmasıvedenizulaşımındakiyeniliklerlekervancılıköneminiyitirdi.

KERVANSARAY İşlek yollarda ve ticaret merkezlerinde bulunankonaklama tesisleri. Her türlü güvenlik önlemi alınmış ve ihtiyaçlarıkarşılayacakişlevdekikervansaraylarınkentlerdebulunanlarınahandenilirdi.Anadolu Selçukluları döneminde yapılan kervansaraylar (Sultan hanları) ileOsmanlılarınyaptırdıklarıticaretvekonaklamahanları,20.yybaşlarınadekkullanıldı. Bunlar zengin vakıflara dayalı tesislerdi. İstanbul’daki büyük

hanlar konaklama işlevini yitirdikten sonra birer işhanı olarak kullanılmayabaşlanmıştır.ÖrneğinBüyükValideHanı,VezirHanı,ÇuhacılarHanıgibi.

KESE 19. yy’da 500 kuruşluk para miktarı. Buna “kese-i Rûmî” dedenirdi. Daha önceleri ise 50.000 akça bir kese sayılırdı. İki keselik paraünitesi ise “yük”tü. Kese ve yük deyimleri, hesap işlemlerinde, sayımkolaylığı sağlardı. 1877’deki parasal düzenlemelerde kese sistemine sonverildi.

KESEDAR Osmanlı bürokrasisinde evrak memuru. Keseye konanbelgeleri, ilgili yerlere götürüp getiren ve saklayan görevliydi. Kimikalemlerinşeflerinedekesedardenirdi.Örneğinrüuskesedarıgibi.

KETEBE İmza koyma yetkisini gösteren sözcük. Hat sanatında icâzetalanın, hazırladığı yazının altına “ketebehu” (o yazdı) sözcüğünden sonrakendi adını değil, hocası olan hattatın adını yazması kuraldı. Ancak büyükhattatlar,ketebedeyimiilebirlikteadlarınıdayazabilirlerdi.

KETEBEHU’L-FÂKİR İlmiye mensuplarının imza formülünde geçensözcük.“Buyoksulyazdı”anlamında,yazanınadıylabirlikteyazılırdı.

KETEBE SINIFI Yazıcılar (kâtipler) sınıfı. Bâbıâii’de, kâtipler enkalabalık kadroyu oluşturmaktaydılar. Bunlara “ketebe-i aklâm” (bürolarınküçükmemurlarıveyazıcıları)dadeniyordu.

KETHÜDÂDevletadamlarınınvezenginlerin işleriniyürütengüvenilirkişi. Sarayda orduda ve hükümet dairelerindeki birçok görev de kethüdâlıkadı altında yürütülürdü. Hazine kethüdâsı gibi. Halk arasında ise kethüdâyerine“kâhya”deyimikullanılırdı.

KETHÜDÂ-YI SADR-I ÂLİ (KETHÜDA BEY) Sadrâzam’a resmîçalışmalarında yardımcılık eden görevli. Özel ofisi ve sekreterleri vardı.Tanzimat’tanöncebugörevinadıDâhiliyeNâzırlığıoldu.

KETİBE Özel tim. Ordu birlikleri arasından seçilen atlı askerlerleoluşturulan ve düşmana çapulda bulunmakla görevlendirilen süvari kolu.Mevcuduençokbinkişiolurdu.

KEYFE-MÂ-YEŞÂİDARESİDevletidilediğigibiyönetmeyaklaşımı.Kişisel yetkisini tüm yasaların ve kuralların üstünde sayma anlayışı.Abdülaziz,MahmudNedim Paşa’yi Sadrâzamlık’a salt bu amaçla getirmiş,

onun zayıf kişiliğinden yararlanarak ülkeyi dilediği gibi yönetmeyiamaçlamıştı.

KILÂ-I ERBAA Dört kale. İstanbul Boğazı‘nın Karadeniz çıkışınayakın,karşılıklımüstahkemmevkilerinortakadı.Bunlar,AnadoluveRumeliKavaklarıileYûşaveTelliTabyaidi.

KILÂ-I HAKANlYYE Hakanlık kaleleri. Sırbistan’ın başlıca üçkalesine;Belgrad,FethülislâmveBöğürdelen’edeniyordu.Bunlar19.yy’ınikinciyansındaeldençıktı.

KILAVUZ ÇAVUŞ Eskort. Padişah veya Sadrâzam bir yere giderkenöncedenyoluaçangörevli.

KILIÇ Tımar birimi. Toprak dirliklerinin kaç sipahiyi geçindirebileceğihesabınadayalıolarakherbirimebirkılıçdenir,yöreninçıkaracağıatlısayısıbunagörebelirlenirdi.

KILIÇALAYIKılıçkuşanmatöreni içinEyübSultan’agidişvedönüş.Bu amaçla görkemli alaylar yapılırdı. Askerî birlikler, saray erkânı,yöneticiler,ilmiyevetarikatilerigelenlerivehalk,kalabalıkgruplarhalindebualaylarıizlerlerdi.Gidişdenizdenyapılmışsadönüşkaradanveatlaolurdu.Kılıçkuşanmadansonrapadişahın,atalarınaaittürbeleriziyaretigelenekti.

KILIÇHANESultanahmet’teki sonOsmanlıkılıçyapımyeri. 19.yy’ınilk yarısında reformlardan sonraönemini yitirdi.YeniçeriOcağı kapatıldığı,yeni orduya da kılıcın dışarıdan getirtilmeye başlandığı yıllarda burasıterkedildi. Fakat 1867’de İstanbul’da ilk sanayi mektebinin açılmasıdüşünülünce Kılıçhane’deki döküm, eritme ve işleme tezgâhlarındanyararlanılmasıgözetildi.

KILIÇ KUŞANMA Tahta çıkan yeni padişahın özel bir törenlehükümdarlıkkılıcınıbelinebağlaması.Bugelenek,Batı’dakitacgiymeileeşanlamdaydı.Cülûs’tanbirkaçgünsonraEyübSultan’aalaylagidilir,buradaŞeyhülislâm,nakibüleşrafveyaÇelebiEfenditarafından,kutsalbirkılıçduaile padişahın beline takılırdı, (lI. Mahmud, Hz. Muhammed’e ait olduğusanılan kılıcı, II. Abdülhamid Hz. Ömer’in kılıcını kuşanmışlardır.) Kılıçkuşanmayataklid-iseyfdedenirdi.

KIRAT Dirhem’in 1/16’sı ağırlık birimi. 2.0047 gr’dır. Kırat-ı örfî vekırat-ı şer’i, bir miktar farklıydı. Bu ölçü daha çok mücevher ve altın

tartımlarındakullanılırdı.

KIRMIZI KİTAB 1868’de, Bâbıâli’de yayınlanan resmî broşür.Hükümetin icraatını, karşı karşıya bulunulan başlıca sorunları açıklıyor veyapılması gerekli reformları sıralıyordu. Sonraki yıllarda benzeri raporlaryayınlanmadı.

KISASŞeriatagöre,işlenensuçaverilecekceza.Bunagöre,katilinidamı,hırsızın elinin kesilmesi gerekiyordu. Ancak diyet verilerek cezadankurtulmakmümkündü.

KISASEDİR-SOFRA Padişaha özgü yemek yeme düzeni.Öğün vaktigelince görevliler üstü kıymetli kumaşlarla örtülü alçak bir iskemlegetirirlerdi. Padişah buna oturduktan sonra önüne seyyar bir masa (sofra)konur, dizine de örtü serilirdi. Padişah, servis görevlilerinin taşıdıklarıtepsilerdekikuşhaneişiyemeklerdenbeğendiklerinikilercibaşıyaişareteder,o da önüne koyardı. Bu sırada hekimbaşı hazır bulunurdu. Su istedikçeibrikdarverir,arzuedersebirgörevlideatalarınınmenkıbeleriniokurdu.BudüzenII.Mahmud’adeksürdü.Sonrakipadişahlaralafrangayemekdüzeninibenimsemişlerdir.

KISMETBölüştürme.Şeriat’agörepayveyahaksahipleriarasındaortakmalı bölüştürme işlemine denirdi. Kadı ve kassam aracılığı ile yapılankısmetlerden“resm-ikısmet”adıaltındabirücret(vergi)alınırdı.

KISMETRESMİÖleninmirasını şer’i yoldanmirasçılarınabölüştürenkadıyavekassamaödenenvergi.Bununiçinkalantümmallarkuruşlandırılır,sonra eşit paylara ayrılır ve hak sahiplerine dağıtılırdı. İnsafsız kadılar vekassamlar bu işlem sırasında değerli kimi eşyaya az fiat biçerler ve bunlarıkendilerialarakmirasçılarınmağdurolmalarınayolaçarlardı.

KIŞLAK Göçebe toplulukların kış mevsimini geçirdikleri, yasaylakendilerine tahsis edilmiş yerler. Göçebeler, kışlakların otundan suyundanyararlanırlar,bunakarşılıkkışlakıyyedenenbirvergiöderlerdi.

KITAL(katliâm)Savaşsırasındayadasavaşdışında, silahsızkişilerin,kadınlarınveçocuklarıntoplucaöldürülmesi.Kıtal,birdirenişikırmakyadabir kabileyi, ırkı, mezhepmensuplarını ortadan kaldırmak için uygulanırdı.Osmanlı yönetimi, kıtal sayılabilecek önlem ve olaylardan kaçınmayıgözetmiştir.

KIYYEDahayaygınolarak“okka”deneneskiağırlıkbirimi.400dirhemveya 1.300 gr’dı. Ancak dirhemin ağırlığı değişik yerlerde farklılıkgösterdiğindenkıyyedefarklıolmaktaydı.

KIZILADALARİstanbul’ayakıntakımadalarıneskiadı.BunlaraPapazAdaları, Halka Adaları da deniyordu. Bizans dönemindeki adı ise PrensAdaları’ydı. Başlıcaları Büyükada (Beğadası-Prinkipos), Heybeliada(Cinleradası-Halkis), Kınalıada (Proti), Burgaz (Antigone)’dır. Ötekileri,Tavşan,Sedef,Sivri,YassıveKaşıkadalarıdır.Buadalarınönemi19.yy’daarttı.II.MahmudHeybeliada’dakışlayaptırdı.İlkBahriyeMektebideburadaAbdülmecid zamanında yapıldı. 1908’de işbaşından uzaklaştırılan II.Abdülhamid dönemi devlet adamları ve saray görevlileri bu adalara sürgünedildiler.

KIZILKURUŞAltınAvrupaparası.Bunlar,OsmanlıülkelerindeserbestpiyasadageçerliolmaklabirlikteaynıağırlıktakiOsmanlıaltınlarındanbirazdahaazdeğerdekabuledilirdi.

KIZILMANGIRPrinçtenbasılanOsmanlıparaları.

KIZKULESİ Üsküdar açıklarındaki Bizans yapısı fener. Şimdikigörünümünü 18. yy’da aldı. 1839’dan sonra İstanbul’un ilk karantinahanesiolarakkullanıldı.

KIZLAR AĞASI Dârüssâade ağası. Sarayın harem âmirliğini yapanzencihadımdı.

•DarüssâadeAğası

KİBÂRBirsınıfınöndegelenleri,seçkinlerivebüyükleriiçinkullanılandeyim.

KİBÂR-I MÜDERRİSİN Musılâ-i Süleymaniye ile bundan yukarımedrese sınıflarında ders okutanmüderrisler.Bunlar genelliklemevleviyeteadayolurlardı.

KİLÂRCIBAŞI Kilâr-ı âmire’nin yöneticisi. Aynı zamanda padişahınsofra sorumlusuydu. Yemek servisini yapar ve uşaklara nezaret ederdi.Kilarcıbaşılık 1908’e dek önemli bir görevdi. Padişahların en çok güveninikazananlaraverilirdi.

KİLÂR-IÂMİRESaray’aalınanyiyecekiçeceklerinsaklandığı,bunlara

ilişkinhesaplarıntutulduğubüro.EskiadıKilerKoğuşu’ydu.Sondönemlerdeise kilâr-ı hassa denildi. Bu birim, matbah-ı âmire’ye bağlıydı. Burada hertürlüyiyecekveiçeceklerinsaklandığıbölümlerlehazırlamayerlerivebirderevirvardı.

KİLE Hububat ölçeği. Birbirinden çok farklı kileler vardı. Örneğinİstanbul kilesi ortalama 25 kg. iken İbrail kilesi 100 kg kadardı. Kilenin1/8’ine“kutu”denirdi.Gemicilikteise36kilebirtonilatosayılırdı.

KİRAARABACISI Özel izinle çalışan ve bugünkü anlamda taksicilikyapankapalıatlıarabacı.Faytonlakiraarabacılığıyapanlarvardı.

KİRPAS Pamuktan ve ketenden dokunan bez. Kirpas-ı penbe, kirpas-ıketen, kirpas-ı tuzla denen türleri vardı. Osmanlı ordusu için asker elbisesiastarlığıolarakEdremit,BergamaveTuzla’dadokutturulurdu.

KİSVEGörevleilgiligiysibiçimi.Osmanlılarıneskidönemlerindekisveayırımıkesinkurallaradayanıyordu.19.yy’dakikıyafetyeniliklerindedeaynıamaçlatüzükvetalimatnâmelerçıkarıldı.

KİSVE-İ ASAKİR-I OSMANİYE 1862’de gerçekleştirilen ilk askerîüniformadüzenlemesi.Eskiaskerkıyafetlerininkarmaşasınasonverildi.Karavedenizsubaylarıiçinfarklıgiyimverütbebiçimlerikabuledildi.

KİSVE-İ SULTANİ-Yİ OSMANÎ Osmanlı Padişahı’nın resmi giysisi.Sultanlıküniforması.

KİTÂBET-İRESMİYE Resmî yazışma kuralları. Bu yazılarda arananilkkural,cümlebitimineyerverilmedenkonununtekveçokuzunbircümle-metinhâlindeanlatılabilmesiydi.Oysaözelyazılardabunauyulmaz,normalcümleler kullanılırdı. Okullarda bu adı taşıyan bir de ders vardı. Amacı,memur olacaklara yazışma kurallarını öğretmekti. Kitâbet-i resmiyeninönemlibirkuralıdaelkabınyerindekullanılmasıydı.

KLEFT 19. yy boyunca Osmanlı silahlı kuvvetlerini büyük ölçüdeuğraştıranRumeli’ndekidağlıeşkıyası.

KOCABAŞIRumeli’ndekiHıristiyanköylerinmuhtarları.AyrıcavilayetvekazalardakiHıristiyanazınlıklarınseçtikleribelediyetemsilcileridebuadıtaşıyordu. Tanzimat’tan sonra bu deyim resmen kullanılmadı. Ancak halkarasında geçerliliğini korudu. Kocabaşılar, devletin buyruklarını kendi

cemaatlerineduyurur,vergilerintoplanmasınadayardımcıolurlardı.

KOÇU Dört tekerlekli üstü örtülü, pencereleri kafesli basit at arabası.Dingillerinde yay ve makas bulunmadığından uzun yolculuklarda rahatsızederdi. Kapısı arkada olup içi çok süslüydü. Kadınlara özgüydü. Ancak,Şeyhülislâmlarla kazaskerler dışı kırmızı ve yeşil çuha kaplı özel koçularabinebilirlerdi. Yaylı arabalar, kupa ve landolar çıktıktan sonra koçularterkedildi.

KOĞUŞ Enderun’daki eğitim ve hizmet aşamalarının herbiri: Seferlikoğuşu,kilerkoğuşu,hazinekoğuşuvehasoda.Sarayharemindecariyeleringruplarhâlindeyatıpkalktıklarıdaireleredekoğuşdenilirdi.

KOLOyun kumpanyası.Değişik hüner sahiplerinin oluşturduğu gösterigruplarına denirdi. Samurkaş kolu, Yanaki kolu gibi. Bir kolda çalgıcılar,hanendeler, rakkaslar, karagözcüler, mukallitler, canbazlar, zorbazlar…bulunurdu.Yöneticilerikolbaşıydı.

KOL Osmanlı posta ve ordu örgütünde belirli istikametler. ÖrneğinAnadolu’nunsağvesolkolları,Rumeli’ninsağsolveortakollarıgibi.Haberulaşımı, asker toplama gibi işlemler kollara göre düzenlenirdi. ÖrneğinAnadolu sol kolu; Bolu-Sinop-Kastamonu-Çankırı-Amasya-Canik-Sivas-Malatya-Harput-Diyarbekir-Mardin-Musul-Süleymaniye-Şehrizor-Bağdad-BasraveNecd’edekuzanırdı.Bununşubeleri(dalları)devardı.

KOLAĞASI 1862’deki rütbe düzenlemesinde yüzbaşı ile binbaşıarasındaki rütbe. Önyüzbaşı demekti. Daha önce de Asakir-i Mansureordusundakullanıldı.Sağkolağasıvesolkolağasıdiyeikirütbeydi.

KOLERAMADALYASI1865’dekikolerasalgınısırasındaçıkarıldı.Busalgınakarşıözveriliönlemleralanlaradağıtıldı.Gümüştentektipti.

KOLGEZME-KOLA BİNME Kent ve çarşı pazar denetimi. EskidenSadrâzamlar da kol gezerdi. Ancak bu görevi daha çok kadı yapardı. Narhuygulamaları, asayiş durumu, suçüstü yakalananların cezalandırılması kolgezmelerininamaçlarındandı.

KOLOĞLANLARIİhtisabnâzırı‘nınyanındakizâbıtamemurları.Çarşıpazardenetimisırasında,resimveharçlarıtoplayıpnâzıraverirlerdi.

KOL TABUR ETMEK Askerin sıraya dizilmesi. Tören ve

denetimlerdekisıralanmayadeniyordu.

KOLTUK KAPISI Sarayların ve büyük konakların servis kapıları.İçerideki görevliler girip çıkarlar, ayrıca erzak ve eşya da bu kapılardanalınırdı.

KOMİSER (Fr. Commissaire) Devlet veya hükümet adına şirketleri,toplantılarıizleyenvedenetleyengörevli.Borsakomiseri,rejikomiserigibi.

KOMÜNLER KAMARASI Osmanlı kaynaklarında ve yayınlarındaİngilizAvamKamarasıyerinekullanılandeyim.

KONAKOsmanlısarayınıörnekalanbüyükailemeskeni.Konaklarözelbiryapıyasahipti.Anabirkapıileselamlıkveharemkapıları,birbirinebağlıana üniteleri, uşaklar içinmüştemilatı, ahır, depo benzeri eklentileri; bahçe,kayıkhane, havuzbaşı, kameriye gibi ayrıntıları kapsardı. Konağın yönetimiailereisineaitti.Onunadınagünlükhizmetleriyürütenbirkâhyabulunurdu.Konaklarınklasikdüzeni,Tanzimat’tan sonrayeni sosyalyaklaşımlara,Batımodasına ve yaşama tarzına bağlı biçimde değişikliklere uğradı. 1908’densonraiseeskiözelliklerinibüsbütünyitirdi.

KONDÜKTÖR MEKTEBİ Paris’teki Ecole de conducteur örnekalınarak 1911 ‘de Divanyolu’nda açıldı. Amacı, mühendis yardımcısı (fenmemuru)yetiştirmekti.1923’edekdeğişikbinalardafaaliyetgösterdi.

KONSOLİD 1865’te çıkarılan % 6 faizli dört senede itfası öngörülendevlettahvili.

•Esham-ıCedide

KONSOLOSHANE Batılı devletlerin önemli Osmanlı vilayetlerindeaçtıkları konsolosluklar. Bunlar o ildeki yabancı uyrukluların başlıcadayanaklarıydı.Ayrıcagörevlerikonsolosveyardımcıları,Osmanlıdevletininiçişleriyledeyakındanilgilenirlerdi.Anadolu’yaaraştırmayagelenBatılılar,buralarda yatıp kalkar, konsolostan yardım görürlerdi. Son dönemlerde isedevletin hükümdarlık haklarına gölge düşürücü birer odak durumuna girenkonsoloshânelere, yöneticilerin sığınması sık sık görülmeye başlanmıştı.Örneğin,MidhatveKâmilPaşalarİzmir’dekiİngilizKonsoloshanesine,eskiSadrâzamSaidPaşadaİstanbul’dakiİngilizSefarethanesi’nesığınmışlardır.

KONTOŞ Tanzimat’tan önce büyük devlet adamlarının giydiği samurkaplıkürk.Kabaniçe’ninbirazdahabasitiydi.

KOPUK Geçen yüzyılda İstanbul sokaklarını dolduran serseriliğibenimsemiş işsiz gençler. Bunlar, bir külhanbeyine dayanarak her türlüşirretliğiyaparlar,kendilerineözgügiyimkuşamla tanınırlardı.Örneğin,darBeyoğlusiyahfes,siyahceket,siyahpantolonveyelekgiyer,Trabluskuşağıyelekaltındangösterirlerdi.Ceketinkollarınıgiymeyerekkartalkanatdenenbiçimdeomuzda taşırlardı.Yüksek topuklu iskarpininökçesinibastırırlaryada çekmepotinkullanırlardı.Yürüyüşleri de farklıydı; açık adımve serbestkolla görkemli gözükmeye dikkat ederlerdi. Kavanoz Ahmed, SeyrekbasanOsman, İsketeHakkı,MortaHüseyin…gibi lâkapları vardı.Her birininbirkapatması (metresi) vardı. Silah ve bıçak taşırlar fahişelerle de düşüpkalkarlardı.

•Külhanbeyi

KOSTANTİNİYYE İstanbul’un eski adı. Fetihten sonra yüzyıllar boyuparalarda ve yazışmalarda kullanıldı. Son dönemlerde yalnız mektupzarflarında görülmekteydi. Kimileri İstanbul yerine zarfa bu kelimeyiyazarlardı. 1908’den sonra başkent için İstanbul ve Dârül-hilâfe dışındakiisimleryasaklandı.

KOVAN RESMİ Tanzimat’tan önce arı besleyen köylülerden alınantekalif-iörfiyetürübirvergi.

KOZAK-KOZALAK Altın ve gümüşten yapılmış oval biçimli yassıkutu. Osmanlı Padişahlarının mektupları ve imzalanan antlaşma metinleri,kalın ipek bir kordonla dikilir veya bağlanır, kordonun uzantısı bu kutudangeçirildiktensonrakutuyamumdökülereküstümühürlenirdi.

KOZANAĞALARIÇukurova bölgesini uzunca bir süre yarı bağımsızve isyankâr bir tutumla yöneten Kozanoğulları’nın ileri gelenleri. BunlarınbuyrukçuluğundakibölgelereAdanavalisiningörevlilerigiremez,ancakizinalınarakalanlarındangeçilebilirdi.Farsahdenençevrehalkıdadışdünyaileilişki kuramazlardı. Kozan ağaları, Niğde-Kayseri-Sivas-Maraş-Adanaillerininkuşattığıgenişbirbölgeyehükmetmekteydiler.

•Fırka-iIslahiyye

KOZBEKÇİLİK 1868’de kaldırılan bir saray hizmeti. Kozbekçiler,geziye çıkan padişah için gerekli olacak giysileri taşırlar, kahve pişirirlerdi.Kozbekçilerbostancıocağı’nabağlıküçükbirocaktı.

KÖLESavaştaelegeçenveyabaşkabirisindensatınalınanözgürlükten

yoksunerkek.

KÖPRÜ İÇİ VAPURU Galata köprüsünden kalkıp Haliç iskelelerineuğrayanşehirhattıvapurlarınaverilenbirad.

KÖŞESARRAFLIĞI Kapalıçarşı’da veGalata’da altın alım satımınınyanısıratahvilişleriyledeuğraşan,kuyruklusarraflaragöreikinciderecedekiparaticareti.

KÖŞK(kiosque)Kentdışında,bahçeiçerisindeyapılmışzenginevi.18.yy’ınikinciyarısında,İstanbul’unBakırköy’denYeşilköy’euzanansemtinde,AnadoluyakasındadaGöztepeveErenköyü’ndesayısızköşkyapılmıştı.

KÖŞKLÜ-KÖŞKSÜZ Saltanat kayıklarının değişik biçimlerine verilenadlar.Üstütentelivesırmasaçaklıolanlarköşklüydü.

KÖŞLÜ (köşklü) Bayezit yangın kulesinde görevli yangın gözcüleri.Bunlar, önceleri Seraskerliğe, daha sonra Zabtiye Nezâreti’ne bağlıydılar.Yangınbelirtisigörünce,kırmızıceketleri,ellerindeharbeleri ilekoşaradımsemtleri dolaşır ve haber verirlerdi. Nöbet dışı zamanlarda Uzunçarşı’datesbihçilikyaparlardı.

•Dideban

KÖY KETHÜDASI Köylüyle resmî daireler arasındaki ilişkilerde sözsahibiolanköyünilerigeleni.Bunlaraköykâhyasıdadenilmiştir.Dahasonrabugörevimuhtarlarüstlenmiştir.

KRUPP TOPLARI Abdülaziz döneminde Alman Krupp firmasınayaptırtılıpBoğazlar’dakimüstahkemmevkilerevesınırboylarınayerleştirilenbüyük çaplı, yivli toplar. Çanakkale Savaşları sırasında bunların yararıgörülmüştür.

KUBBEALTI Topkapı Sarayı’nda Sadrâzam başkanlığındaki Divan-ıHümayununtoplandığıözelsalon.SalonugözleyenduvarcumbasıKasr-ıAdladınıtaşıyorvearzuettiğindePadişahındivantoplantılarınıgizliceizlemesineyarıyordu. II. Mahmud, divan örgütünü dağıttıktan sonra, Divan-ıHümayun’unyerinialanMeclis-iHass-ıVükelâ,kimizamanburadatoplandı.

KUDDİSE SIRRE Ermişlerden sayılan kişilerin adlarına bağlı olarakyazılardageçerdi.“Kutsallığısürsün”anlamındaydı.

KUDUMİYYE II. Mahmud’un yasaklamasına karşın, bir süre daha,valilerinayakbastıparasıolarakilhalkındantoplattıklarıharçlık.Kudumiyyeyasadışı,zorlaalınanbirvergiydi.

KUDÜM-İ ŞÂHÂNE Padişahın uğurlu gelişi. Padişah bir yere gittiğizamanorayauğurgötürdüğünüanlatmakamacıylakullanılırdı.

KUKULETALISAKOAbdülaziz’inkendibuluşuolanvesetreüzerinegiyilenbaşlıklıbirçeşitüstlük.Kısazamandadöneminmodasıolmuştur.

KUL Para ile alınıp satılan insan. Eskiden Yeniçerilere kapıkuludenilmesi, bunların, padişahın köleleri sayılmasındandı.Ayrıca halkın tümüdepadişahkulusayılıyordu.Tanzimat’labirliktebugörüşbırakıldıve tebaaanlayışıbenimsendi.

KULAKLITEZKİREBirbelgeninalındığınailişkindüzenlenenalındı.

KULELİVAK’ASI 13 Eylül 1859’da Abdülmecid’e yöneltilen suikastgirişimi.TertipçileriKuleliKışlası’ndatutuklandıklarıveyargılandıklarıiçinbu adla anılmıştır. Tertipçileri, Süleymaniyeli ŞeyhAhmed adında birisininbaşkanlığındagizlibircemiyetkurmuşlardı.Gençsubaylardandabuörgütekatılanlarolmuştu.Örgütünvarlığı,kadroyugenişletmeçalışmalarısırasındaortaya çıkarıldı. Verilen idam cezalarını Abdülmecid kalebentliğe çevirdi.Kimilerince bu örgütün amacının anayasal bir düzen getirmek olduğu,kimilerincedeAbdülmecid’inmüsrifvebaşarısızyönetiminihedefaldığıönesürüldü.Tanzimat’ınilanındansonrakiilkönemliayaklanmagirişimiolmasıbakımındanönemsenmiştir.

KULLUKTanzimat’tanöncekidönemlerdekorakollaradeniyordu.

•Karavulhane

KULLUKÇU Karakol askerliği yapan yeniçeriler. Ocakla birliktekullukçulukdakaldırıldı.

KUMPANYAYabancıortaklaraveyabancısermayeyedayalışirket.19.yy boyunca sömürgelerde ve Osmanlı İmparatorluğu gibi, ticaretinialabildiğince dış sömürüye açmış ülkelerde sayısız kumpanya kuruldu. Buortaklıklar,geneldemaden,demiryolu,deniztaşımacılığıgibiyüksekkazançgetirecekalanlardayatırımyapmaktaydılar.

KUPAKapalıatlıaraba.Tanzimat’tanönceçokyaygındı.Genellikle iki

atkoşulurdu.Kupanınbirbenzerinede“lando”denirdi.

KUR’A Aynı yıl doğumluların, iki tertipten hangisinde askerealınacaklarınıbelirlemekiçinbaşvurulanadçekmeişlemi.

KUR’AFERMANIAskerlikçağınagirenlerinsilahaltınaçağırtmalarınailişkin Padişahlık buyruğu. Her yıl vilayetlere ve sancaklara gönderilerekhalka okunur, kimlerin alınacağı kimlerin alınmayacağı duyurulurdu.1908’densonrabuna“ahz-ıaskerfermanı”denildi.

KUR’A-İŞER’İYYEveİNTİHAB-IEHALİAdçekimivehalkseçimi.Tanzimat’tan sonra Muhassıl meclislerine ve idare kurullarına gireceküyelerinbelirlenmesindebuyöntemuygulandı.Herköy,kur’ailearalarındanbeşer kişi belirliyor, bunlarmerkeze giderek buradaki 20 İla 50 seçmen ilebirlikte, tanıtılan adayları (isteyenler bir tarafa, istemeyenler öbür tarafaayrılarak) seçerlerdi. Seçilen üyeler de hâkimüşşer’ (kadı) önünde yeminederlerdi.

KUR’A NİZÂMNÂMESİ 1847’de yayınlandı. Tanzimat gereği, 20yaşındakiherkeseonikiyılaskerlikyükümlülüğügetirdi.Bunun5yılıfiili,7yılırediflikti.1860’tabusüreleraltışaryıloldu.Ayrıca8yıldamustahfızlıkeklendi.Toplamsüreyirmiyılaçıkarıldı.

KURENA (-yı Hazret-i Şehriyârî) Padişahın her zaman yanında vehizmetinde bulunanlar. Tanzimat sonrası bir deyimdir. II. Abdülhamid’inkurenâsı,sarayüzerindegenişbirnüfuzasahiptiler.

KURUŞ Para birimi olarak 1697’de kullanılmaya başlandı. Değişikdönemlerde ölçüsü ve değeri farklıydı, III. Mustafa zamanında 6 dirhemağırlığındave51ayarındagümüştendi.Esedîkuruş,karakuruş,direkti,kuşlugibitürlerivardı.19.yybaşında1İstanbulaltını300kuruştu.1828’deKazazArtin’in piyasaya sürdüğü kuruşun 1/4’üne (10 paraya) metelik dendi. 1Kuruş, 40paraya, 1 para 3 akçaya, 1 akçada3pula eşit tutuldu. 1877’denitibarendeasılparabirimlerindenoldu.

KUŞHANE İŞİ Küçük tencereler içinde bir öğün için hazırlanan özelyemek. Padişahın yemeği bu şekilde hazırlanırdı. Kuşhanede pişen yemek,biçimibozulmadantabağatersçevrilerekboşaltılırveservisedilirdi.SaraydakuşhaneişiyemeğiPadişah’laValideSultanyiyebilirdi.

KUŞHANE MATBAHI Padişah için özel yemeklerin hazırlandığı

mutfak. Burada pişen yemekler çeşitli olmakla birlikte ölçülü ve sâdetutulurdu. Kullanılan tencereler kuşhane denen küçük tipteydi. Kilercibaşı,emrindekiçoksayıdaçeşnigir ilemutfağagiderkapaklarıaltın’danporselenkaplarakonulanyemeklerikontrolleriyapıldıktansonraPadişahınbulunduğuveyemekyiyeceğiyeregetirirdi.Binişlerdekuşhanematbahıdagötürülürdü.

KUTTA-İ TARİK Yolkesenler. II. Mahmud dönemine dek OsmanlıDevleti’nin başlıca iç sorunlarından olan yol güvensizliği, sayısız yolkeseneşkıyasından kaynaklanıyordu. 19. yy’ın ilk yarısında alınan önlemlerleçeteleringücübirölçüdekırılabildi.Fakat20.yybaşlarındayenidenkorkunçboyutlara ulaştı. Yolkesen çeteleri, küçük yolcu kafilelerini çevirirler, kimizamandakalabalıkgruplaroluşturarakkervanlarıvururlardı.

KUYRUKLUBUYRULTUÖdemeemri.DefterdarınkuyrukluimzasınıtaşıyanveSadrâzam’cadaonaylanmışbulunanödemeveharcamabelgesinedeniyordu.

KUYRUKLU İMZAMaliye’den çıkan hüküm ve fermanların arkasınadefterdarın koyduğu özel biçimli imza. Bu imzanın ucu aşağıya doğruuzatıldığındanbuadlaanılırdı.Kuyruksuzimzayaise“küçüksah”denirdi.

KUYRUKLU SARRAF Devletle malî ilişkiler içinde bulunan, borçveren,devlettahvillerinikıran,dahadaönemlisiOsmanlıDevleti’ninyabancıdevletlerle yapacağı ticarî anlaşmalarda ve borçlanmalarda aracılık eden,yabancı devletlerin güvenini kazanmış banker. Bunlar genellikle Rum veErmeniydiler.İçparapolitikasınaegemenoluşlarıâşarverüsumatsatışlarında(iltizamında) mültezimlere kefilliklerinden kaynaklanıyordu. Dış ekonomikilişkilerde ise serfaretler aracılığı ile kurdukları karşılıklı çıkar ilişkilerietkindi.Bunlarahazinesarrafıdenirdi.Sıradansarraflar,rüşvetlesadaretinvemaliye’ninonayını(buonayimzalarınakuyrukdeniyordu)içerenyetkiberatıalırlardı. Galatalı sarraflar da denen bu zümre, 18. yy’ın ikinci yarısındakumpanyalar oluşturarak işletmecilik alanlarına kaymayı denediler. Fakatyabancısermayekarşısındaikinciplânadüştüler.

KUYUD-IHAKANÎ Osmanlı tapu kayıtları. Bu kayıtlar defterhane’detutulurvedeftereminidışındakimsetarafındanüzerindeçalışılamazdı.

KUZZAT-I ASKERİYYE Ordu kadıları. Kazaskerler için kullanılandeyimlerdendir.

KÜÇÜKMECLİS Tanzimat’tan hemen sonra sancak merkezlerindeki,

kaimmekamınbaşkanlığında,ziraatmüdürü,tahriratkâtibi,müftüveyerlidenileri gelenlerin katıldığı idare kurulu. Daha çok vergilerin dağıtımı vetoplanmasıkonusundayetkiliydi.

KÜÇÜK MUHASSILLIK MECLİSLERİ 1857’ye dek muhassılatanmayanyörelerdekurulanvemuhassıllığın işleriniyüklenenkurul.Kadı,Zâbit-imemleket,muhassıl vekili ile vücuhtan iki kişiden (toplambeşkişi)oluşmaktaydı. Gayrimüslim temsilcileri ile bu sayı yedi olabiliyordu.Vücuhtan iki kişi kur’a-i şer’iye ve halkoyu ile belirleniyordu. İdarî kararyetkisivardı.

KÜLÂH Keçeden yapılma sivri başlık. Değişik formları vardı.Yeniçerilerin kullandığı keçekülah, Mevleviler’e özgü sikke gibi. Fesinyaygınlaşmasındansonrayalnızcatarikatlerinsembolüolarakkullanılmıştır.

KÜLHANBEYİ Sokak serserisi. Çok eskiden İstanbul’da başıboşgezenlere, hamam külhanları temizlettirilirdi. Yine, böyleleri ancakkülhanlarda barınabilirlerdi. Bu nedenle sokak serserilerine külhanbeyidenildi. Bunlar, esnafa musallat olarak yaşamlarını sürdürürler, fırsatbulduklarında soygun da yaparlardı. Kopuk takımından gençleri de kimieylemlerine ortak ederlerdi. Giyim kuşamları perişan olmakla birliktekopuklarınkinebenzerdi.

KÜPLÜ GÜRUHU Eski İstanbul alkolikleri. Bunlar genellikleGalata’daki Küplü meyhanesinde içerlerdi. Paraları bitince sokağa çıkıprastladıklarından“demparası”dilenirlerdi.

KÜRDİSTAN MADALYASI 1846’da çıkarıldı. Doğu da BedirhanBey’in ve öteki aşiret önderlerinin başlattığı ayaklanmayı bastıran subayveaskerleretakıldı.Murassa,altınvegümüşüçtipti.Göğüsetakılırdı.

KÜREK CEZASI İşlediği ağır suçun karşılığında ayağından zincirlebağlıolarakgemidekürekçekmek.Tanzimat’tansonrakaldırıldı.Ancak1857tarihli ceza yasasında, ağır suçlular için konan ve mahkûmun ayaklarınademirhalkalartakılarakzorişlerdeçalıştırılmasınadabuadverildi.

•Kalebendlik•Hıdemat-ıŞakka

KÜRSİ-İ EYÂLET Tanzimat döneminde vilayet merkezi olan kentler.Örneğin Hüdavendigâr Vilayeti’nin kürsi-i eyâleti Bursa idi. Merkezkentlerdetoplananmeclisleredekimiyazışmalardabuadveriliyordu.

KÜRSÜŞEYHİ Cuma günü namazdan sonra vaaz veren din görevlisi.Hutbeler Arapça okunduğundan cemaatten hemen hemen kimse bir şeyanlamazdı. Bu nedenle namazdan sonra kürsü şeyhi hutbede söylenenlerinTürkçesini vaaz yöntemiyle cemaate aktarırdı. Kürsü şeyhliğinin aşamalarıvardı: Eyüb, Sultan Selim, Sultan Mehmed, Sultan Bayezid, Süleymaniye,SultanahmedveenbüyüğüdeAyasofya şeyhliğiydi.Bunlarakatar şeyhidedenirdi.

KÜŞAD MERASİMİ Açılış töreni. Daha önceki gelenekler arasındabulunmayan, Tanzimat yenilikleriyle birlikte başlatılan bir tören türüydü.Abdülmecid, okulların kışlaların açılışına katıldı. Bu nedenle görkemlitörenler düzenlendi. Bundan sonra ise her aşamadaki yöneticininonurlandırdığı açılışlar gelenekleşti. 1908’den sonra daha da önemsendi.İttihat veTerakki Fırkası, küşadmerasimlerini, parti propagandası için araçedindi.

LAĞIMCIOCAĞIGelenekselOsmanlı ordu sınıflarından.Lağımcılar,kapıkuluaskerlerindenolupkale,sur,köprü,kayagibiengelleribarutgücüyleyıkmaktauzmandılar.19.yy’adoğruocaklarııslâhedildi.YeniçeriOcağıilebirliktelağımcılıkdakaldırıldı.

LÂKAPKişininözelliklerineveününegörekendisineverilentanıtıcıad.İkinci isim. Osmanlı tebaasından olan herkes -soyadı- yerine bir lâkaplatanınmak durumundaydı. Lâkap, doğum yerine, mesleğe, ülkeye, babaya,fizikibirözelliğe…görealınırdı.

LALA Pratik eğitimci. Osmanlı konaklarında, ev sahibinin çocuklarınagörgü kurallarını uygulamalı biçimde kazandıran yaşlı, olgun kişilere laladeniyordu. Bu eğitim yöntemi, çok eskilerde Osmanlı şehzâdeleri için deuygulanmıştı. Osmanlı Sarayı Haremi’nde ise kadın lalalar vardı. Bunlarcariyelerinyetişmesindegörevliydiler.

LANDO(Fr.landeau)Sarayhalkınınkullandığılüksfayton.İkivedörtatla çekilen türleri vardı. Landonun üstü, önden ve arkadan açılıp kapanırbiçimde körüklü tenteliydi. Kupalara göre daha gösterişliydi. Halk dilindelandondenirdi.

LATA İlmiye mensuplarının cüppe üzerine giydikleri bir tür pardesü.Biniş giyemeyen aşağı rütbedeki ilmiye sınıfı görevlileri törenlerde latakullanırlardı.Boyutopukhizasınakadaruzun,yakasıinceydi.

LÂ-YEN-AZL Nizamiye mahkemeleri kadıları için öngörülendokunulmazlık. Bir tür yargıç teminatıydı. Buna ilişkin tüzüğü hazırlayanCevdet Paşa, nizamiye mahkemesi kadılarının azledilemeyeceği kuralınıkoymuş,kadılarınkorkusuzcayargıdabulunmalarınıöngörmüştü.

LÂYİHAProje.Devletişlerininplanlanması,bozukluklarındüzeltilmesi,yeniliklerin gerçekleştirilmesi… gibi önemli konulardaki görüşleri içerentasarı. Genellikle padişaha sunulurdu. Abdülaziz döneminden itibaren,deneyimli birçokdevlet adamı, lâyihalar hazırlamışlardır.ÖrneğinÂliPaşa,Tunuslu Hayreddin Paşa, Küçük Said Paşa… Sadaretten uzun zaman ayrıkalan kimi devlet adamlarının da kendilerini hatırlatmak amacıyla bu türgirişimlerdebulunduklarıgörülmüştür.

LÂYİHA-İMUFASSALAAyrıntılı tasarı.Âli Paşa’nın 1867’deSultanAbdülaziz’e sunduğu ve daha çok anayasal düzene geçmenin gerekçelerinikapsayanünlüproje.Bundansonra,Fransızanayasasındanveyasalarındanda

yararlanılarakCevdetPaşabaşkanlığındakiCemiyet-iİlmiye’deMecelle’ninhazırlığıçalışmalarınabaşlanılmıştır.

LÂYİHA-İNİZAMİYETüzüktasarısı.Nizâmnâmetaslağıolmaküzerehazırlanan, ancak yetkili kurullardan henüz geçmeyen ve onaylanmayanönergelere deniyordu. Tanzimat dönemi ileri gelenleri, kişisel görüş vedeneyimlerine göre bu tür önergeler hazırlayıp Padişaha ve Bâbıâli’yesunuyorlardı.

LÂZİME-İ UMUR Gerekli ve zorunlu işler. Yol, kışla, okul yapımı,fabrikakurulması,yenilikler…gibi.

L’EMPİREOTTOMAN Osmanlı İmparatorluğu. Avrupa’da kullanılanbudeyim,19.yy’daTürkiye’dedekullanılmayabaşladı.ÖzellikledeAvrupaileilişkisibulunankuruluşlarveİstanbul’dakiyabancışirketleryazışmalarda,ilânlarda,dükkânlevhalarında,mühürlerde,yayınlardabuyabancısözcüğedeyerverdiler.

LEVANTEN Tanzimat’ta haraç ve cizye kaldırılınca bunlarla bağlantılı“zımmi” deyimi de unutuldu. Yeni haklardan ve imtiyazlardan yararlanangayrimüslimler, kısa zamanda zenginleşerek Batılı devletlerle Osmanlıhükümeti arasındaki ekonomik ilişkilerde etkin olmaya başladılar. Bunlar,yaşamanlayışıbakımındandaBatıileDoğuarasındailginçbirsentezörneğiverdiler.Avrupalılarbusınıfmensuplarına“Doğulu”anlamındabuadı taktı.Türkaydınlarıisetatlısufrengidemekteydiler.

LEVÂZIM-I VEZARET TEDARİKİ Vezirlik rütbesi elde edenin burütbeye yaraşır, at, araba, seyis, kapıcı, kethüda vb. temin etmesidir.Tanzimat’tan önceki dönemlerde Vezirlerin “kapı” denen daireleri çokkalabalık tutulurken, son dönemlerde sayılar en aza indirilmiştir. Bununlabirlikte, kişisel zenginliği bulunmayan kimi vezirler bunu bile yerinegetiremediklerinden Padişah’ca verilen atiyye-i seniyye ile vezirlikgereklerinikarşılayabilmişlerdir.

LEVEND Karada ve denizde görev yapan paralı asker. Gemi ya dadonanma levendleri, gerektiğinde korsanlık da yapan deniz piyadeleriydi.Donanma levendlerinin bir bölümü tımarlı kıyı halkıydı. Levend-i Rumîdenenler iseadalardangetirtilenRumgençlerdi.Bunlargemiciliktençok iyianlarlardı.19.yy’dabunlarınalınmasındanvazgeçildi.Kıyıhalkıleventlerinedekalyoncudenildi.Kara levendleri iseeyaletpaşalarınınkapılarındaparalıaskerlik ederler, fakat efendileri görevsiz kalınca dağılıp eşkıyalıkla vakit

geçirirlerdi.Bunlara“kapısızlevendat”denilirdi.II.Mahmuddönemindesonkalıntıları da temizlenerek ülke genelindeki bir huzursuzluk kaynağı yokedildi.

LEVENDÇİFTLİĞİ İstanbul’daOrtaköysırtlarında,başıboşlevendlerieğitmek ve orduya kazandırmak için kurulan askerî amaçlı çiftlik. Kapısızlevendler burada hem eğitim görecekler hem de tarımla uğraşarak kazançsağlayacaklardı.18.yy’ınsonlarınadoğrubulunanbuçâreolumlubirsonuçvermedi.DahasonraaynıyerNizâm-ıCedidtalimgâhıoldu.Birsüresonradaburadakikışlalareğitimliorduyadüşmanocaklılartarafındanyıkıldı.Levendçiftliği 19. yy boyunca boş kaldı. Kanun kaçaklarının saklandığı korkuluyerlerdendi.

LEYÂLİ-İ MÜBÂREKE Kutsal geceler. Halkın kandil dediği veOsmanlı toplum yaşamında önemli yeri olan belirli gün ve geceler:Mevlid(R.evvel’in 12. gecesi),Regaip (Recebin ilk cumagecesi),Miraç (Receb’in27. gecesi), Berat (Şaban’ın 15. gecesi) ve Kadir (Rama-zan’ın 27.Gecesi)’dir. Osmanlı Padişahları bu gecelerin saygıyla değerlendirilmesinedikkatederlerdi.ÖrneğinMevlidgünü,görkemlivegelenekselMevlidAlayıdüzenlenirdi.

LİBÂS-I TÂZİM Cuma selamlığı ve binişlerde padişahın geçeceğiyerlerde ya da tören alanında yer alacak resmî görevlilerin giydikleri özelüniformalarvedeğerlielbiseler.Törenkıyafeti.

LİMAN-IKEBİR İstanbul limanı.Türkiye’deki limanve iskelelerinenbüyüğüveönemlisisayıldığındanbuadlaanılmaktaydı.

LİSÂN-IOSMANİTürkçe,Arapça,Farsçakarışımıresmîveedebiyazıdili.Bunubenimseyenvesavunanlaragöreherparagraf-nedenliuzunolursaolsun-tekcümledenoluşmalı;ArapçaveFarsçauzunkarmaşıktamlamalaraçokluklayerverilmeli;yazıbirçırpıdaanlaşılabilecekaçıklıktaolmamalıydı.

LİVABayrakveyasancak.

•Alemhay-ıOsmanî

LİVAOsmanlıordusundaikialaydanoluşan,tümendendahadarkadrolubirlik.Komutanı’nadalivaveyamirlivadenirdi.Miralay’ınbirüstüydü.

LİVA Tanzimat düzenlemesinde vilayet ile kaza arasındaki idari birim.Bunasancakdadeniyordu.Livayöneticilerineisemutasarrıfadıverildi.

LİVAAMİRALOsmanlıdonanmasındamirlivaeşididenizsubayı.

LİVA-İ SAADET/LİVA-I ŞERİF Bir adı da “ukab” olan ve Hz.Peygamber’emaledilenkutsalbayrak.Osmanlıtarihiboyuncaenfazladeğerverilen kutsal emanet olmuştur. Büyük savaşlar ve ayaklanmalar nedeniyleçıkarılır,manevietkisindenyararlanılmayaçalışılırdı.

LİVA MECLİSİ Liva merkezinde mutasarrıfın başkanlığındaki idarekurulu.

LİVREDöviz.YabancıbanknotlarınaOsmanlılarınverdiğiad.Kâğıtparaanlamındaydı.

LİYAKATMADALYASI 1890’da çıkarıldı.Her alanda başarılı, dürüstvekahramanlıkgösterenlereverilmesiöngörülenbirteşvikmadalyasıydı.Biryüzünde tuğra ve arma, diğer yüzünde “sadakat ve şecaat ibraz edenleremahsus liyakatmadalyası”yazılıydı.Altındanvegümüşteniki tipti.1905’teyenileriçıkarıldıveilginçbiruygulamaolarakülkeyararınaçalışmalardavehayırdabulunankadınlaradatakılmasıkabuledildi.

LONCA Türk usta ve işçilerinin geleneksel üretim kooperatifi vedayanışma derneği. Loncalar, her mesleğe göre ayrı ayrı olurdu. Fakatamaçları ve çalışma yöntemleri birdi: Üretim ve pazarlamada birlik, kalite,işçi ve usta yetiştirme, ticaret ahlâkını koruma, aracı kullanmama,yardımlaşma ve dinin her türlü sınırlarına ve kurallarına bağlılık. Loncayı“şeyh”yönetir,“eski”ve“ihtiyar”lar,kendisinedanışmanlıkederlerdi.Dahaalt düzeyde ise yiğitbaşılar, esnaf kâhyaları vardı. Gedik denen esnafkadrosuna titizlikle uyulurdu. Kimi esnaf toplulukları loncalarını yüz yılöncesinedekayaktatutabilmişlerdir.

LÛTFU İHSAN İyilik ve bağış. Tüm görevler, çalışmayla elde edilenvarlıklar;padişahıniyiliğiveihsanıkabuledilir,budeyimsözkonusuinancıdoğrulamakiçinsıksıkyinelenirdi.Tanzimat’labirlikte lûtfuihsananlayışıdeğişti. Atama, terfi, kazanç ve mülk edinme kişilerin çaba ve başarılarıgereğisayılmayabaşlandı.

LÛBİYYAT KUMPANYASI 19. yy sonlarında küçük gruplar halindeİstanbuldışınaçıkmayabaşlayanilktiyatrogrupları.

LÜLE Pipoya benzeyen, uzun çubuklu tütün içme aracı. Topraktanyapılan lülelerin çeşitleri çoktu ve genellikle Türkiye’de üretiliyordu.

Lüleciler, lüle çamurundan, fincan, hokka, çanak, kutu gibi eşyalar dayaparlardı.BunlarınTophane’deLülecilerÇarşısıdenentopluİşyerlerivardı.

LÜLE Çeşme suyu ölçüsü. 96 gr ağırlığında yuvarlak bir kurşunparçasının sığabileceği boru 1 lüle demekti. Bunun 1/4’üne ise masuradenilirdi.1masuraise4çuvaldızdı.Buölçümler,maslaklardayapılırdı.

M Sadrâzam’ın padişaha yazdığı tezkirelerin altına “mâlum kişi”anlamında koyduğu paraf. Birbirini yakından tanıyanlar da uzun imza vekünyeyerineyinebuişaretikullanırlardı.

MAADİN-İ HÜMAYUN Devlet madenleri. Başlıcaları Keban, Ergani,Gümüşhane,Küre,Ereğliocaklarıydı.Buralarınyönetimimadeneminidenengörevlilereverilirdi.

MAADİNNİZÂMNÂMESİ 7 Temmuz 1861 ‘de çıkarılanmadenlerinişletilmesine ilişkin tüzük. Daha sonra Havza-i Fahmiye Nizâmnâmesiçıkarılmıştır.

MAADİN ve MEMLAHA HASILÂTI İltizam ve mukataa biçimindeişletmeyeverilenmadenlerletuzlalardaneldeedilengelirler.

MAAL-KASEM Nizamiye mahkemelerinde tanıklara ve gerektiğindesuçlananayaptırılanyemin.

MAARİF-İ UMUMİYE Genel eğitim ve öğretim. Ülkede eğitim veöğretiminyaygınlaştırılmasısürecindebudeyimkullanılmışveeğitimörgütüdebuadıalmıştır.

MAARİF-İUMUMİYENİZÂMNÂMESİ1Eylül1869’dayayınlananilk önemli eğitim-öğretim tüzüğü. Maarif Nâzırı Saffet Paşa hazırlattı. Butüzük, Avrupa’daki eğitim kurumlarının ve tekniklerinin Türkiye’de deyerleşmesini amaçlamaktaydı. Eğitim bütünlüğünü öngören bu yaklaşımagöre, köylerde ve mahallelerde birer sıbyan, kasabalarda rüşdiye, büyükkasabaveküçükkentlerdeidadiye,ilmerkezlerindedesultânîyeaçılacaktı.

MAARİFMADALYASIOkulbirincileriiçin1901’deçıkarıldı.Altınvegümüşikitürdü.Sivilveaskerokullarıbirinciliklebitirenlerealtını,İkincileregümüşü verilirdi. Bir yüzünde okul adı, diğer yüzünde “ikdamat-ı taraf-ıpadişahidenlütfentakdirileihsanbuyurulmuştur.”cümlesiyazılıydı.1909’dakaldırıldı.

MAARİFMECLİSİ Maarif Nizamnâmesi’nin yayınlanmasından sonra1870’li yıllarda vilayetlerde oluşturulan eğitim-öğretim komisyonları. Okulyapımı,donatımveöğretimelemanıgibisorunlarıgörüşürdü.

MAARİF NÂZIRI Eğitim-öğretim işleri bakanı. Maarif-i UmumiyeNezâreti kurulduktan sonra bu örgütün başına getirilen ve 1908’e dek

doğrudanPadişahakarşısorumlubulunanayrıcaHey’et-iVükelaüyesiolangörevliydi.İlkMaarifNâzırıAbdurrahmanSâmiPaşa(1857),sonuncusuSaidBey(1922)’dir.ÇoksayıdakimaarifnâzırlarındanençoktanınanlarıKemal,Saffet, Ahmed Vefik, Cevdet, Münif, Mustafa Nuri Paşalarla RecaîzâdeEkremBey,EmrullahEfendi’dir.

MAARİF NEZÂRETİ 17 Mart 1857’de kurulan eğitim-öğretim işleribakanlığı.DahaöncekiMekâtib-iUmumiyeNezareti’nindevamıydı. IslahatFermanı’nın öngördüğü eğitim öğretim yeniliklerini gerçekleştirmek içinkuruldu. Harbiye, Bahriye ve TıpMektepleri dışındaki tüm eğitim-öğretimkurumlarınıbünyesindetopladı.Kadrolaşmaçalışmalarıuzunsürdü.Meclis-iKebir-iMaarif başlıca karar organıydı. İlk dönemde adıMaarif-iUmumiyeNezâretiidi.

MAARİF NİŞANI 16 Mayıs 1910’da çıkarıldı. Başarılı öğretmenleri,bilimvesanattabüyükhizmetigörülenlerionurlandırmakiçindüşünülmüştü.Gümüşten üç rütbesi vardı. Üzerinde mineli hilâl, kırmızı tuğra, defne vemeşedallarıvebeşköşeliyıldızmotifleriişliydi.Bumotifler,rütbeleregörefarklılıkgöstermekteydi.

MAAŞAT NİZÂMNÂMESİ 1879’da çıkarılan aylıkların ödenmesineilişkin tüzük. Buna göre, Padişah buyruğu ile ödenegelen maaş-ı zâtî adıaltındaki özel aylıklar kesildi. Memurlara ve emeklilere ödenecek aylıklaryeni esaslara bağlandı. Örneğin Sadrâzam ve Şeyhülislâmların emeklilikaylıkları20.000krş‘tu.

MAAŞ KIRDIRMAK Aylık çekini düşük bedelle satmak. II.Meşrutiyet’ten önce memurlara maaşları vaktinde ödenmez, ellerine “maaşsergisi”denenbirmakbuz(çek)verilir,taksittaksitödenebilenmaaşınhesabıbu makbuza işlenirdi. Kimi memurlar, araya adam koyarak aylıklarınıalabilirler, kimileri de sergilerini sarrafa götürüp% 20’ye kadar noksanıylasatarlardı.

MÂBEYNAra daire. Selamlık ve harem arasındaki bölüm.Konaklardaikianabölümübirbirindenayıranbirmâbeynsofasıyadaodasıbulunurdu.Burası, selâmlıktaki yabancı erkekler veya uşaklarla haremdeki kadınlarınherhangibirnedenlekarşılaşmalarınıönleyen,ayrıcaevsahibinindinlendiğibirmekândı.

MÂBEYN BAŞKÂTİBİ Saray genel sekreteri. Son derece önemli veyüksekbirgörevdi.Buyruğundaçoksayıdamâbeynkâtibivemâbeyncivardı.

Başkâtipler, vezirliğe eşit bâlâ rütbesinde olurlardı. Görevlerindeki başarıoranında padişahın güvenini kazanmaları, yönetimde etkin olmaları ve terfiederekvezirlikvenâzırlıkalmalarımümkündü.Başkâtip,Saray’ınBâbıâliileilişkilerini düzenler, gelen karar nizâmnâmeve fermanları padişaha sunarakgörüşünüilgilibelgeyeyazardı.

MÂBEYNCİ Mâbeyncilik görevi yapan, başkâtibin yardımcısı olanbürokratlar.

MÂBEYNFERİKİSaray’dakiordu temsilcisi.Belirlibirgöreviyoktu.Ordununpadişahabağlılığınınteminatısayılmaktaydı.Temsilgörevimâbeynmüşiriyle aynıydı. Müşir atanmadığı zamanlarda bir ferik, mâbeyndekimüşiriyetmakamınaatanırveprotokolgereğitörenlerekatılırdı.

MÂBEYN-İ HÜMAYUN II. Mahmud’dan itibaren padişahların resmîyaşayışlarını geçirdikleri sarayın ana dairesi. Buraya “mâbeyn-i hümâyûn-ıcenâb-ı mülûkâne” de dendiği olurdu. Padişahlık resmi büroları bubölümdeydi.Sabahleyinharemdairesindenmâbeynegeçenpadişah,günününtamamını burada geçirir, elçileri sadrâzamı ve nâzırları burada kabul eder,kitapokur, dinlenir, yemeğiniyerdi.Bâbıâli’ninhükümetmakamı sayılmasıgibi mâbeyn de saltanat makamıydı. 19. yy saraylarında klasik bölümlemebırakılarak selamlık ve mâbeyn daireleri bir bütün olacak şekildeplanlanmıştı.

MÂBEYN-İHÜMAYUNERKÂNI Saraygenel sekreterliğindegörevlibirinciderecebürokratlar.Şunlardanoluşmaktaydı:1başkâtip,4kâtip,1ceb-i hümâyûn kâtibi, 1 ser-karin, 1 karin-i sâni, 1 seryâver, 1 hazine-i hassanâzırı,1sertabip,1Istabl-ıâmiremüdürü,1sermimar,1Dârüssadeağası,1ser-musahip, 1 musahib-i sâni. Bunlardan her birinin ayrı ayrı büroları veyardımcılarıvardı.

MÂBEYN-İ HÜMAYUN MÜŞİRİYETİ Kaldırılan Enderun’ungöreviniüstlenerek1832’dekuruldu.Fakatbeklenenhizmetiveremeyerek19.yy’ınikinciyarısındaöneminiyitirdi.BürokrasiyeelemanyetiştirenMekteb-iSultanîile1859’dakurulanMekteb-iFünun-ıMülkiyeveMekteb-iHarbiye,MâbeynMüşirliği’ni sembolik ve onursal bir görev durumuna düşürdü. II.AbdülhamiddönemindeuzunsüremâbeynmüşirliğiyapanGaziOsmanPaşaörneğindeolduğugibi,bumakamadürüst,hanedanlayakınlığıbulunaneskikomutanlar getirildi. Mâbeyn müşiri, padişahın maiyyetindeki en yüksekaskeritemsilciydi.Ordununsultanabağlılığınıtemsilediyordu.

MÂBEYN ŞERHİ Saraya sunulan arz tezkirelerinin altına, padişahıngörüşünü içerir biçimde eklenen not. Mâbeyn başkâtibi, sadaretden venâzırlıklardan gelen arz tezkirelerini okuyarak padişaha açıklar, aldığıdirektifegöreşerhiyazdırırveyerinegönderirdi.Böylecetamamlanmışolankarar, ilgililerce uygulamaya konurdu.Mâbeyn şerhi, arz tezkiresinin altınasoldan sağa doğru ve aşağıdan yukarıya yatık bir şekilde yazılırdı. Arztezkiresinde mâbeyn başkâtibine hitap edildiği gibi, mâbeyn şerhinde debaşkâtipçe Sadrâzam a veya ilgili nâzıra uygun elkap kullanılarak hitapedilirdi.

MADDE Osmanlıca resmi dilde “sorun” ve “durum” anlamında sıkçakullanılanbirsözcük:Vergimaddesi,askermaddesigibi.

MADDE-İKERİHEUtançsorunu.Rüşvetolgusunaverilenaddı.Alınantümönlemlerekarşıyaygınlığıvekötüetkilerigiderilemeyenrüşvet,birutançnedenisayılıyordu.

MADENHAZİNESİ İstanbul’daki Darbhane’ye gelen gümüş ve altın.Keban, Ergani gibi bellibaşlı maden ocaklarından çıkan cevherler,kalhanelerdeeritilir,bakırvekurşununyanısırabirmiktardaaltınvegümüşeldeedilirdi.Budeğerlimadenler,özelkorumaönlemleriyleheryılİstanbul’agönderilirdi.

MADUNLUKHİSSİ(Aşağılıkduygusu)Avrupa’yaayakuydurmakveBatı toplumlarına benzemek çabalarına karşın, Batı’nın Osmanlılıkkonusundaki görüşü değişmedi. Bu olgu, Osmanlı devlet adamlarında veaydınlarındaaşağılıkduygusunayolaçtı.

MAĞDUB-İ PADİŞAHÎ Padişahın kızgınlığını gerektirir ağırlıkta suçişlemişkişi.İdamıgerekliisyancı.Tanzimat’labirliktepadişahlarındoğrudanidam fermanı çıkarmaları da sona erdiğinden, bu deyim II. Mahmud’dansonrakullanılmamıştır.

MAĞRİB-İ AKSA Uzakbatı. Fas’a verilen ad. Kuzey Afrika’nın enbatıdakalanbölgesinedeniyordu.

MAĞŞUŞ SİKKE Ayarı düşürülmüş para. Altın ve gümüş paralarındeğerinevegramınagörebirdeayarı sözkonusuydu.Fakatsıksıkgörülenekonomikkrizlernedeniylegramıdeğiştirilmedenparanınayarıdüşürülerekpiyasayabirmiktardaha fazlagümüşyadaaltınpara sürülmesigözetilirdi.Tanzimat’tansonrabuyolabirdahabaşvurulmadı.

MAHAKİM-İ NİZAMİYYE Tanzimat döneminde kurulan ve şeriatmahkemeleriyle bir ilgisi bulunmadan görev yapan çağdaşmahkemeler. İlkNizamiyeMahkemeleri.1869’dakuruldu.

MAHAKİM-İ ŞER’İYYE Şer’iyye mahkemeleri. Kadı’nınbaşkanlığındakiyargıkurullarıydı.Kadıvekili (nâib)debutürmahkemeleriyönetirdi. Şer’iyye mahkemesinde taraflar (davacı ve davalı) ile şahidlerinbulunmasızorunluydu.Kararlarsicilleişlenir,ayrıcailgililereilâmverilirdi.

MAHALLE İMAMI Kentlerde, mahalle muhtarlığı görevi yapan dinadamları. Bunlar kadıya karşı, semt kadınlarının örtünmesinden, sokağaçıkmasındanveahlakîtutumlarındansorumluydular.

MAHALLEMEKTEBİOkuyup yazma ve din eğitimi veren eski özelilkokul. İsteyen herkesin basit birtakım koşulları yerine getirerek mahallemektebi açması mümkündü. Tek sınıflı tek hocalı bu okulların seçkinlerikârgirbirokulyapısı(taşmektep)vedeneyimli,aydınbirhocaileötekilerdenayrılırdı. Mahalle mektebinde öğrenime elifba cüzü ile başlanır Kur’an’ınhatmiilesonverilirdi.Buprogramınsüresibelirsizdi.Biryıldanonyılakadarolabilirdi. Başlıca disiplin öğesi ise falakaydı. Tanzimat, mahallemekteplerineilişmedeniptidâileraçmayıöngördü.Çünküülkegenelindeçokyaygınolanbueskiokullarınbirçırpıdakaldırılıpyerlerineçağdaşokullarınaçılması,parasalyöndenveöğretmenyokluğunedeniyleolanaksızdı.

MAHALLİ MÜNTEHAB MECLİS Seçimle oluşturulan yerel idarekurulu. Tanzimat’tan sonraki yönetsel düzenlemelerde, vilayet, liva, vekazalarda, birer meclis (idare kurulu) kurulması da öngörülmüştü. Bukurulların tabii üyelerinin yanı sıra bir kısım üyeleri de halk tarafındanseçilmekteydi.Buözelliğindendolayıilkidarekurullarınabuadverilmişti.

MAHÂRET-İ KALEMİYYE Siyaset becerisi. Diplomatik yollardandevletin yararına sonuçlar alabilme hüneri. Güçsüz dönemlerde, ordununyetersizliği umutları kırar, buna karşılık deneyimli devlet adamlarınındiplomatik yollardan zaferler kazanacaklarına umut bağlanırdı. Örneğin,MustafaReşidPaşa,FuadPaşa,mahâret-i kalemiyyelerinegüvenilendevletadamlarındandı.

MAHFEL-İHÜMAYUN Padişahın camide namaz kılması için ayrılanözel bölüm. Selâtin camilerde ikinci bir kat görünümü veren ve hünkârmahfeli de denen buraya, Padişah ayrı bir kapıdan ve koridordan girer,herkesin Allah’a yöneldiği ibadet yerinde cemaatten saklanırdı. Kuşkusuz

mahfel-ihümayunlaragüvenlikaçısındandaihtiyaçduyulmuştu.

•HünkârMahfeli

MAHFUZ AHİDNÂME DEFTERİ Yabancı devletlerle imzalanankapitülasyonlarıntümkoşullarınıveayrıntılarınıgösterenprotokolkütüğü.

MAHİYEAylıködenti,maaş.Tanzimat’labirliktedevletmemurlarınadagenelbütçedenyadayerelkaynaklardanher ayücret ödenmesinebaşlandı.Bunamahiyeadıverildi.

MAHKEME-İ EVKAF Vakıflar mahkemesi. 1856’da Evkaf Nezâretibünyesinde kuruldu. 1908’den sonra Mahkeme-i Teftiş-i Evkaf adını aldı.Görevi, mütevelli hesaplarını denetlemek, devlete ait vakıfların kirasözleşmelerini yenilemek cihet (imam-müezzin) atamaları için ilâmdüzenlemekti.

MAHKEME-İ İSTİNAF Yüksek yargı yeri. İlk mahkemenin kesinkararınaitirazamacıylabaşvurulanbirüstmahkeme.

MAHKEME-İMUHTELİTEKarmaticaretmahkemeleri.Tanzimat’tansonrakuruldu.YabancılarlaOsmanlıuyruklularıarasındakiticaretdâvalarınabakannizamiyemahkemelerindendi.

MAHLAS Tapşırma. İkinci isim. Lâkaptan farklı olarak belli birolgunluğaveyetkiyeulaşıldıktansonraüstadlarveâmirlertarafındanverildi.Bâbıâli kalemlerine kâtip adayı girenler, belli bir süre geçince mahlasalırlardı. ÖrneğinMidhat Paşa’nın Şinasi’nin Namık Kemal’in ünlendikleribuadlarıbirermahlastı.

MAHLÛLBoşkadro.Herhangibirnedenleboşalangörevveyakazançyeri.Tanzimat’tanöncesahibininölümüyleboşalandirlikleriçinkullanılırdı.Boşalan dirliklerin de mahlûl-ı sırf, mahlul-ı gayrisırf, mahlûl-ı defter,mahlûl-ı icmâl,mahlûl-ımufassal ve hariç-ez-defter gibi türleri vardı.Mirîarazimutasarrıfınınyasalmirasçıbırakmadanölmesidurumunda ise toprak,rayiçbedeliileveyaaçıkartırmayoluylasatılırdı.

MAHMİL Deve üstüne bağlanan ve karşılıklı iki yolcunun oturmasınayarayanoturaklısemer.

MAHMİL-İ ŞERİF Hicaz’a surre adı altında gönderilen para vehediyelerinkonduğuözelsandık.Bu,süslenenbirdeveninsırtınabağlanırdı.

MAHMUDİYEALTINIII.Mahmuddönemindebasılanaltınparalar.22ayar,1,5dirhem(4.8gr)’likaltın.Beşkuruşdeğerinde ikenTanzimat’ın ilkyıllarında70kuruşaçıktı.Çünkümemduhiyeadıilepiyasayasürülen20ayar,0.5dirhem(1.6gr)’likbirbaşkaaltınpara20kuruşitibaredilmişti.

MAHREC-İ AKLÂM Kâtip okulu. 1862’de Mekteb-i Aklâm adı ileaçıldıktankısabirsüresonraüçsınıfaçıkarıldığıbirdönemde,yenikurulanhükümetbürolarındakisekretersıkıntısınıgidermekiçinMaarifNâzırıKemalEfendi (Paşa) tarafından düşünülmüştü. Burada özellikle kitâbet (yazıuzmanlığı)yabancıdil,güzelyazıvs.öğretiliyordu.1876’daMekteb-iFünun-ıMülkiyeaçılıncabuokulkapatıldı.

MAHREC-İ MEKÂTİB-İ ASKERİYE Askeri ortaokullar. Askeriİdarîlere aday yetiştiren dört sınıflı okullardı. Askeri dersler yoktu. Fakataskerilisedeverilecekbilgileriçinsağlambirtemelhazırlamayıamaçlıyordu.İlki1864’teaçıldı.

MAHREÇ MEVÂLİSİ Bir kadılık aşaması. Devriye mevâlisindenolanlar yükselince bu aşamayı elde ederlerdi. İzmir, Selanik, Yenişehir-iFener, Hanya, Kudüs, Haleb, Trabzon, Sofya, Üsküdar, Eyüb kadıları budüzeydeydi.Birüstübilâd-ıhamsemevleviyetiidi.

MAHSULAT MA’MÛLAT SERGİSİ Üretim ve imalat fuarı.İstanbul’da 1906’da II. Abdülhamid’in 30. saltanat yılı vesilesiylegerçekleştirilen faaliyetlerden biri olarak açıldı. Yerli tarım ve sanayiürünlerinitanıtmayıamaçlıyordu.

MAHYA Halka, Ramazan’ın başladığını duyurmak ve kutsal ayıışıklandırmak için yapılan kandillerle yazılı-şekilli aydınlatma. Mahya, çiftminarelicamilerdeşerefedenşerefeyekurulurdu.Ramazanınonbeşinekadarmahyalar (ya Kerim, Tebarekallah, el-firak…) sonraki günlerde de resimli(Kızkulesi,kayık,fıskiye…)olurdu.Mahyacılıkbaşlıbaşınabirsanattı.Bunuyapanlaradamahyacıdeniyordu. İlkelektriklimahya.1914’teAyasofya’nınminareleriarasına“yaMuin”olarakyazıldı.

MAHZAR Aynı dileğe ya da şikâyete ortak ve tanık olanların birliktedüzenledikleri çok imzalı dilekçe. Çoğu zaman kadı huzurunda yazılıpimzalanır, sicilede işlenirdi.Resmimakamlaraverilenmahzarlar, toplumunşikâyetveisteğinidilegetirdiğindenönemsenirdi.

MAHZENBüyükmalzemedeposu.Devletkurumlarınaaitanadepolar.

ÖrneğinTersane’demahzen-icup(keresteanbarı),mahzen-isürb(hertürdenmalzemeanbarı)gibibaşlıbaşınabirerkuruluşolandepolarvardı.

MAİYET VAPURU 19. yy’ın ikinci yarısında, İstanbul’daki yabancıelçiliklerin, Osmanlı karasularında bulundurdukları askeri gambotlar. Buvapurlarda silahlı deniz piyadeleri de bulunurdu. İlgili büyükelçininbuyruğundaydı.

MAİYYET-İ HÜMAYUN/SENİYYE Padişahın özel hizmetindebulunan, resmi çalışmalarına yardımcılık eden en büyüğünden en küçüğünekadar, saraylagörevli personel.Tanzimat’tan sonraki saraykadrolaşmasındabunlarınsayısı1.000-2.000’ibuldu.FakatçağdaşBatısaraylarınaoranlabu,çokdüşükdüzeydekaldığıgibi,yükselmedönemisaraykadrolarınaoranladaçokazdı.

MAKAM-ICELİL-İVEKÂLET-İMUTLAKA Sadrâzamlıkmakamı.Resmi yazılarda, Sadrâzamlık’ın yüceliğini ve saygınlığını vurgulayıcı birdeyimolarakkullanılırdı.Aynıanlamda“makam-ımuallâ-yısadaret-iuzmâ”dadenirdi.

MAKAM-I HİLÂFET-İ KÜBRÂ Yüksek halifelik makamı. II.Abdülhamid döneminde, Padişahlığın kutsal yönünü vurgulamak için resmiyazışmalardasıksıkkullanılırdı.Padişahlığakoşutayrıbirhalifelikmakamıyoktu.Halifelikpadişahınkişiliğindeydi.

MAKAM-I MUALLÂ-YI HİLÂFET Yüce halifelik makamı. 19. yysonlarına doğru kullanılmaya başlandı. Özellikle de Müslüman devletlerleyapılanyazışmalarda,saltanat-ışeniyyeyerinebuunvantercihedildi.

Makam-ıMualla-yıMeşihatpenâhi:Şeyhülislâmlıkmakamı.

MAKAM-ISALTANATPadişahlıkyeri.Sultanlıkbuyruklarının çıktığısaray. Saltanat makamı sayılan tahta padişah ancak cülus töreninde oturur,bayramtörenlerindeisebayramtahtıdenenbaşkabirtahtıkullanırdı.Bunundışında,normalçalışmalarını,saraydasürdürürdü.

MAKARR-I HÜKÜMET Yönetim merkezi, başkent. Yabancıdevletlerinbaşkentleriiçinkullanılırdı.

MAKDEM Çevresine ucu saçaklı pûşi (sargı) sarılmış yayvan fes.Gemiciler,kalyoncudenendenizerlerikullanırlardı.

MAKSİM(maksem)Bendlerdenkentegelensularınsemtleredağıtıldığıkapalıhavuz.SultanII.Mahmuddönemindeİstanbul’unsuşebekelerigenişbiçimdeıslahedilmiş,Taksimdenenyerdedeyenibirmaksimyapılmıştı.

MAKTUALIHer yılOsmanlıDevleti’ne belli birmiktar vergi ödeyen,bunundışındabiryükümlülüğübulunmayanyarıbağımsızeyaletvebeylikler.Bunlara “maktua merbut eyaletler”, “mirîlü eyaletler” de denirdi. Mısırbunlardandı.

•Eyalât-ımümtâze

MAL DEFTERDARI Vilayetlerde devlet gelirlerinin toplanması,hesaplarıngörülmesiilegörevlimaliyememuru.Tanzimat’tanönceayrıcahervilayettebirdetımardefterdarıvardı.Maldefterdarlarınahazinedefterdarıdadeniyordu.Tanzimatdönemindekazalardadamalmüdürlüklerikuruldu.

MAL-I MİRÎ Devlet geliri. Doğrudan veya dolaylı yoldan Osmanlıhazinesineaktarılantümvergileredenirdi.

MÂL-IMUĞTENEMATHicazbölgesindeyaşayanveOsmanlı tebaasıolarak hiçbir yükümlülüğü yerine getirmeyen, fırsat buldukça da kervan,yolcu soyan, çöl bedevilerinin görüldükleri yerde vurulmaları yasaldı.Elegeçenhayvanveeşyalarıisesatılarakmalsandığınabuadlageliryazılırdı.Tanzimatdönemindedebuyöntemuygulandı.

MAL-I MUKAYYET Malikânelerin ve mukataaların maliyedefterlerindeyazılısabitgelirleri.

MALİKÂNE Devlet topraklarının (hazine arazisinin) bir muacele(peşinat) ve yıllık kira mukabili kişiye satılması. Para sıkıntısı çekildiğidönemlerde bu uygulamaya yaygın bir şekilde başvuruldu. Gerçek satıştanfarkı,tasarrufhakkınınmirasçılarageçmemesiydi.

MALİKÂNE BERATI Devlet arazisini malikâne olarak alan kişiyeverilensultanlıkbelgesi.

MALİKÂNE MUKATAALARI Yerel nüfuzluları himaye etmek,ülkenin bunlar eliyle onarım ve bakımına kolaylık sağlamak, sızıntılarıönlemek, fakat daha da önemlisi, devlet hazinesine peşin ve toplu bir irattemini düşüncesiylemirî mukataalardan bir kısmının satılması. “Muaccele”denenbirpeşinatlakişiyedevredilenbuhak,yaşamboyukoşulu ileolurdu.

Tanzimat’tan sonra kaldırıldı. Bu sisteme, “malikâne veçhiyle mukataa” dadeniyordu.

MALİKÂNE MUTASARRIFI Malikâne veçhiyle mukataa elde edenyerelnüfuztemsilcisiveyaderebeyi.

MAL-İTAYYİBSağlıklı,yasal,helalkazançvepara.Şeriatagörevergisiödenenveyasalyollardankazanılanparayadenirdi.Bunedenledinkorkusutaşıyanlar, vergi konusunda titizlik gösterirler bunu öncelikle ödeyerekservetleriniharamolmaktankurtarmayıamaçlarlardı.

MALİYE AHKÂM DEFTERİ Maliye Nezâreti’nin, parasal veekonomik konularda yayınladığı nizâmnâme, talimatnâme ve emirlerinyazıldığı ana kütük. Malî konularda bir güçlükle karşılaşıldığında burayabaşvurulur ve uzmanlarınca gerekli inceleme yapıldıktan sonra cevapverilirdi.

MALİYE KALEMİ Maliye Nezâreti’nin başlıca bürolarından. Buradamalikonulara ilişkinhükümler, fermanlaryazılır,yenivergiuygulamalarınailişkingenelgelerveemirlerdüzenlenirdi.İlmiye,evkafilgililerininberatlarıdaburadançıkardı.

MALİYE NÂZIRI Maliye Nezâteri’nin kurulması ile sonuncubaşdefterdara verilen ad. Ancak 1838-1841 arasında bu unvan birkaç kezdeğiştirildi.Öncehazine-iâmiredefterdarı,sonrahazine-imukataatdefterdarıoldu.1841’debirdahadeğişmemeküzeremaliyenâzırıunvanıbenimsendi.

MALİYENEZÂRETİII.Mahmud1826’daköklüyeniliklereyönelirkenmaliye örgütünü de değiştirdi. Defterdarlıkları kaldırdı. Bunların yerinemansure ve darphâne hazineleri ile hazine-i âmire adları altında üçlü birsistem getirdi. Fakat bu uygulama birtakım sakıncalar doğurduğundan1838’de“Umur-ıMaliyeNezâreti”adıaltındamaliyenezâretikuruldu.Dahasonrakigelişmelerledebunezâret,muhasebe-imaliye,muhasebe-iumumiye,muamelât-ınakdiyye,varidat,emlâk-imirîyegibianabirimleriveçoksayıdayardımcıbirimikapsayangenişbirkuruluşoldu.Tamadı“MaliyeveHazine-iHassaNezâreti”ydi.

MALKALEMİ Tanzimat’tan sonra kazamerkezlerinde kurulanmaliyedairesi.Maliyememurlarıburadagörevyaparlardı.Malsandıklarıdabudaireilebiraradabulunurdu.Büronunâmirimalmüdürüydü.

MAL SANDIĞI Devlet gelirlerinin ve kıymetli evrakın (pul, damgalıkâğıt vs.) saklandığımaliye bürosu ve buradaki kasalar.Her türlü tehlikeyekarşıbusandıklardemirkaplıveperçinlibirerkazadurumundaydı.Toplanangelirlerburalardasaklanır,harcamalardaburadanyapılırdı.

MANASIB-I SİTTE Altı mansıp. Tanzimat’tan önce, kalemiyesınıfındanbüyükmemurlaradeniyordu.

MANDA(Fr.Mandate)I.DünyaSavaşı’ndansonra,MilletlerCemiyetiSözleşmesi uyarınca, güç koşullardan ötürü kendi kendisini yönetemeyenuluslarıngelişmelerinisağlamaküzereveCemiyet’invekilisıfatıylaileribirdevletingüçsüzvegeribirülkeyivesayetialtınaalması.ParçalananOsmanlıDevleti’ninbağımsızlıksürecinegirenbölgeleriiçindedüşünülmüştü.AncakMisak-ıMilli ile belirlenen sınırlarda manda kabul edilemeyeceği dünyayailan edildi. Buna karşılık Suriye, Irak, Mısır, Filistin…’ de gizlimüstemlekecilikniteliğindemandalarkuruldu.

MANDA GÖZÜ Mecidiye denen gümüş yirmi kuruşluğun halkarasındakiadı.Mecidiyeilebirliktebüyük25kuruşluklaradadeniyordu.

MANGIRGenelanlamdabakırpara.Herdevirdefarklıdeğeriolmuştur.Uzunzaman“pul”eşitisayılmış,18.ve19.yy’lardaiseherçeşitbakırparayadenilmiştir.Mangır yerine “çürük akçe” deyimi de kullanılmıştır. 20. yy’daisetashih-isikkekararındansonra10paralıkparabirimikabuledilmiştir.

MANSIB(çoğulumanasıb):Kadrolu hizmet.Aylık karşılığı gördürülendevletişi.Mansıplar,belirlihizmetsınıflarınaayrılmıştı:Manâsıb-ıkalemiye(yazıvemaliyesınıfı)manâsıb-ıseyfiye(silahlıkuvvetler),manâsıb-ıilmiye(müderrisvekadılar),manâsıb-ımülkiye(yönetimvegenelhizmetlersınıfı)gibi.

MANSIBTEVCİHİAtamaişlemi.Herhangibirsınıftanboşbirkadroya(göreve)tayinedilmeişi.Tanzimat’tanöncebuişlemtümçalışanlariçinherseneşevvalayındayenilenirdi.Fakatdahasonrabuyöntembırakılaraközelyöntemlerevegenelesaslaragöretevcihleryapılmayabaşlandı.

MANSUREDEFTERDARI1836’dabaşdefterdarlıkikiyeayrıldı.Birinebuadverilirkendiğerinedehazine-iâmiredefterdarıdenildi.1838’demaliyenâzırlığıoluşturuluncayadekbuunvandevametti.

MANSURE HAZİNESİ Yeniçeri Ocağı kaldırıldıktan sonra ordu

masraflarınıkarşılamakiçinoluşturulanözelhazine.Buvehazine-iâmireiledarbhane hazinesi üçlü bir sistemle 1838’e dek devlet hâzinesini meydanagetirmiş,butarihtemaliyenezâretikurulmuştur.

MANYOTMoraayaklanmalarındaenetkinrolüoynayanyerliçeteler.

MANZUR-I SÂMÎ-I NEZÂRET-PENÂHÎ Sadrâzam’ın görüşünesunulan”anlamındaresmîbirifade.Nezâretvevalilikyazılarındageçerdi.

MARHASAİstanbul’dakiErmeniPatriki’nininhasıileAhtamarveötekiErmeniKiliselerineOsmanlıHükümeti’nceatananKatoğikosüstüdinadamı.

MARŞ-I SULTANÎ Padişahlar için zaman zaman bestelenen marşlar:Mecidiye,Hamidiyemarşlarıgibi.

MARTOLOS 19. yy başlarına dek Balkanlar’daki milis askerlerineverilen ad. Bunlar bir disiplin içinde bağımsız bir örgüt olarak Hıristiyanyerlilerden oluşmaktaydı. Son dönemlerde örgütleri ve disiplinleri tamamenbozuldu.Martolos deyimi de Balkan dağlarındaki çeteler için kullanılmayabaşlandı.

MÂRUZ “Sunmak” anlamında resmi yazışmalarda ve başlıktakullanılırdı.Busözcük;“dâi”,“bende”,“çâker”,“kemine”,“dirine”gibidiğersözcüklerlebirliktebelirlikalıplariçindegeçerdi:

Mâruz-ıbendeleri:Ulemâdışındakilerin,eskişeyhülislâmlara,

Mâruz-ıdâileri:Ulemânın,eskişeyhülislama,

Mâruz-ıbende-idirine:Ulemâdışındakilerin,şeyhülislâma,

Mâruz-ıdâi-dirineleri:Ulemânın,Şeyhülislâma,

Mâruz-ıçâker-ikemineleri:Sadrâzama,

Mâruz-ıdâi-ikemineleriUlemânın,Sadrâzama,hitapbiçimleriydi.Bu kalıplardaki diğer sözlerle birlikte anlam “kullarının sunuşudur”,“noksanıçokduacılarınınsunuşudur”meâlindeydi.

MÂRUZÂT Genel anlamda asttan üste ulaştırılan sözlü ya da yazılısunuş. Sadrâzam’ın ağzından mâbeyn başkâtipliği’ne hitaben yazılan arztezkireleribirermâruzâtolduğugibi,Bâbıâli’ye,nâzırlıklardan,meclislerdenvevalilerdengelentahrir,mazbatavetezkirelerdebirermâruzâttı.

MÂRUZATABAKMAKMâbeynbaşkâtibi’ningünlükmâruzâtları alıpPadişahın huzuruna çıkması, her birini tek tek özetlemesi, varsa görüşlerinihemen kaydetmesi “mucibince” (gereği yapılsın) işaretini ve günün tarihinikoyması işi. İlk zamanlarda Padişahlar gelen yazıları (mâruzâtı) bizzatokurlarken II. Abdülhamid’den itibaren huzurda görevi başkâtibebırakılmıştır.

MÂRUZÂTODALARIBâbıâli’dedışveiçişlerleilgiliönemlikararlarınkaleme alındığı Amedî kalemlerinden her biri.Mâruzat-ı dâhiliye odası vemâruzat-ıhariciyeodasıadlarınıtaşımaktaydılar.

MASDAR-I ŞER’ Kötülükler kaynağı. Jön Türkler, Abdülaziz’e buniteliktetanıtılmıştı.DolayısıylaParis’tekiJönTürkler’isürekliizleyebilmekiçinçoksayıdadedektiftutulmuştu.

MASKAT-I RE’S Doğum yeri. Osmanlılarda ortak bir vatan kavramıyoktu.Herkesiçin,doğduğubüyüdüğüyervatanısayılıyordu.VatananlayışıvekavramıancakTanzimataydınlarınıntelkinleriyledoğduveyerleşti.

MASLAHATYönetiminherçeşityetkisi.Yönetmeningereğiolarakhertürlü karara, uygulamaya, önemli konulara ve işlere maslahat denilirdi.(Örneğin,maslahat-ıamme:Kamununyararınaolaniş.)

MASLAHATGÜZAR İşgüder. 1815 Viyana ve 1818 Aachenprotokollerinegöre,birdışişleribakanının,diğerbirdışişleribakanınezdinegönderdiğidiplomatiktemsilci.Devletlerarasıilişkilergerginleştiğindeelçilerçekilipyerlerinemaslahatgüzarlargönderilir.

MASLAK Kente gelen ana su yollarının belli noktalarda kontrolünüsağlamak ve tâli borulara vermek için yapılan bacalarla bunların üstündekimahzenler. Kent içi dağıtım ise maksim ya da taksim denen düzeneklesağlanıyordu.

MASRAF-I ŞEHRİYARÎ KÂTİBİ Sultanlık harcamaları yazmanı.Saraya dışarıdan alınan yiyecek içeceklerle diğer tüketim maddelerininhesaplarınıtutardı.Matbah-ıâmireemini’nebağlıydı.

MASTARİYE Tüketim vergisi. Özellikle ithal edilen gümrükmallarından alınırdı. Yabancı devletlerle ticaret anlaşmaları imzalandıktansonra yalnız İstanbul balıkhanesinde uygulanan bir vergi durumuna düştü.Reftiye,Müruriye,amediyebenzerivergilerdendi.

MASURAResmisuölçüsü.Lülenin1/4’ükadardı.

MAŞLAH19.yy’dakentliTürkkadınlarınınkullanmayabaşladıklarıbirüstlükbiçimi.Çarşafkent içinde,maşlah iseyazlıktagiyilirdi.Başlıca farkıpeçesiz oluşuydu. Saraylı hanımlar ise dışarıya çıktıkları zaman maşlahgiyerlerdi.Beyaz,sadakor,işlemeligibiçeşitlerivardı.

MATBAA-İÂMİRE 1863’te kurulan devlet basımevi. Topkapı Sarayısurlarıiçinde,eskidârü’t-tıbbatü’l-âmireileTakvimhane’ninkaldırılmasındansonrakuruldu.Bueskibasımevlerinin araçgereçleri deburayagetirildi.Buyenimatbaadadahaçokkaynakeserlerinvevak’anüvistarihlerininbasımınaöncelikverildi.

MATBAH-I ÂMİRE Saray mutfağı. Padişah için özel yemeklerinpişirildiğimutfağı,haremvehademelermutfaklarınıkapsardı.

•HassaMatbahı

MATBAH-IÂMİREEMİNİSaraymutfaklarındansorumluüstyönetici.Birçok birimleri kapsayan bir örgütün âmiriydi. İlk yardımcısı matbahkâhyası, sonra kilarcıbaşı idi. Ayrıca, masraf kâtipleri, başahçıbaşı veahçıbaşıları, kilarcılar, kâhya ve diğer matbah hâdemelerinden oluşankalabalıkbirkadrosuvardı.Hâcegânpâyeliolurdu.

MATBAH-I HAS Eski Kuşhane Matbahı’nın son dönemlerdeki adı.Burada üstâdân denen birinci sınıf ahçılar, padişaha ve yakınlarına yemekhazırlarlardı.BurayaMatbah-ıHümayundadenirdi.

MATBUATNİZÂMNÂMESİ1857’deyayınlandı.Basımvebasımevleriişlerini düzenleyen ilk tüzüktür. Buna göre, basımevi açmak isteyenlerin“mezuniyetvesikası”alması,basılacakkitaplarındaönceMaarifNezâreti’nceincelenmesiöngörülüyordu.Asılnizâmnâmeise1Ocak1865’deKeçecizâdeFuadPaşa’nınSadrazamlığısırasındaçıkarıldı.Bu,gerçekanlamdabirbasınyasası idi.Geniş özgürlükler getirdi. Fakat kısa bir süre sonraÂli Paşa’nınSadrâzamlığı’ndaünlüKararnâme-iÂliçıkarılarakbasınözgürlüğükısıtlandı.

MATBU KAVÂİM-İ NAKDİYYE 19. yy da basılı olarak piyasayasürülendevlettahvilleri.

MATLABCI Meşihat’ta görevli kadro memuru. İlmiye mensuplarınınözellikledekadrosuzkadılarınatamalarınailişkinöneriyazılarınıhazırlardı.

MATRUŞ Tıraş edilmiş, sakalsız. II.Mahmud, tahta çıktığında uzattığısakalını, daha sonra kısalttı.Genç aydınlar arasında sakalsız gezmemodasıbaşladı. Bu, önceki alışkanlıklara göre önemli bir yenilikti ve gerici-ilericitartışmalarında başlıca konulardandı. 20. yy’da ise sakalsız komutanlar,nâzırlarhattaSadrâzam(örneğinTalatPaşa)bilegörüldü.

MAZBATA Tutanak. Kurullarda görüşülen konuları içeren karar.Tanzimatmeclislerindealınankararlaradeniyordu.

MAZBATA-i TEŞEKKÜRİYE Yeni teşkil edilen Meclis-i Ahkâm-ıAdliye’yi 1840’ta ziyaret eden Abdülmecid burada bir söylevde bulunmuş,görüşmelerin özgürce yapılmasını istemişti. Bunun anısına, sonraki toplantıdönemlerinde bu meclis, Padişah’a teşekkür bildiren bir karar almayıgelenekleştirmişti.

MÂZULİYET MAAŞI Görevsizlik aylığı. Tanzimat’ın, açıkta kalan,uzaklaştırılanmemurlarıkorumayayönelikbiruygulamasıydı.Kişiningörevsırasındaaldığıaylığınenaz1/4’ükadarolurdu.

MEÂB Sığınılacak kişi. Ön sözcükler alarak çoğu padişaha ait sıfatlaryapardı: Asalet-meâb (yabancı devlet başkanları ve prensler İçin), haşmet-meâb,şevket-meâb(padişahiçin)gibi.

MEBÂNİ-İ CEDİDE-İ RÜSÛMİYE Yeni gümrük esaslarına göre,1910’daİstanbullimanı’nayapılangümrükveantrepobinalarınaverilenad.

MEBUSMilletvekili.Parlâmentoüyesi.Halkınoyları ile seçilenmeclisüyelerineOsmanlıKanun-ıEsasisibuadıvermişti.Çoğulu,mebusan’dır.

MECÂLİS-İ ÂLİYE Yüksek meclisler. Meclis-i Âli-i Tanzimat’ın biradı. Bünyesinde değişik komisyonlar bulunduğundan ve kadrosunungenişliğindenkimizamanbuadlaanılmaktaydı.

MECÂLİS-İ İMARİYYE Abdülmecid’in bir hatt-ı hümayunu ileİstanbul’datoplananvilayettemsilcilerikurulu.

MECÂLİS-İTANZİMATTanzimatdönemindekurulanve“meclis”adıile tanınan konsey ve kurullar. Sayıları ondu: Meclis-i Vâlâ-yı Ahkâm-ıAdliye,Meclis-iMaarif-iUmumiye,Dâr-ıŞûrâ-yıAskeri,Meclis-iTophane-iÂmire, Meclis-i Bahriye, Divan-ı Muhasebat, Meclis-i Ziraat, Meclis-iMaadin,Meclis-iZabtiye,Meclis-iİmalât-ıHarbiye.Bunlarınadlarıişlevleri

vesayılarızamanzamandeğiştirildi.

MECELLE (-i Ahkâm-ı Adliyye) Bir giriş, 16 bölümden (kitaptan)oluşan Osmanlı Medeni Kanunu. 16 kitap: Büyu’, icârât, Kefâle, Havale,Rehin,Emânât,Hibe,Gasbve İtlâf,Hacrve İkrâhve şuf’a,Sirkat,Vekâle,Sulhveİbrâ,Davâ,BeyyinâtveTahlif,Kazâkonularını içermektedir.1868-1876arasındaCevdetPaşa’nınbaşkanlığındakibirkurulca,HanefiFıkhı’nave içtihatlara göre hazırlanmıştır. Tanzimat’ın öngördüğü kanunlaştırmahareketininenbüyükeserisayılır.Mecelleilefıkıh(İslâmhukuku)veçağdaşhukukbağdaştırılmayaçalışılmış;Osmanlıtoplumyapısınauygunbirmedeniyasahedeflenmiştir.

MECELLECEMİYETİ1868’de,CevdetPaşa’nınbaşkanlığında, fıkıhuzmanlarındanteşkiledilenbilimkurulu.Çalışmaları1876’yadeksürdü.16kitababölünmüş1.851maddedenoluşanMecelle’yihazırladı.

MECİDÎ NİŞANI 1852’de Abdülmecid’in buyruğu ile çıkarılan enbüyükOsmanlınişanı.Güneşbiçimlivemurassaidi.Beşrütbesivardı.Nişansayıları rütbelere göre sayılı tutulmuştu: Birinci (50), ikinci (150), üçüncü(800), dördüncü (3000), beşinci (6000) adetti.Bunişanbir beratlaverilirdi.Her aşama ve sınıfta, devlete yararlıkta bulunanlara özgüydü. Ancak beratalabilmekiçinoldukçaağırharçödenmesigerekliydi.Kırmızıyeşilkurdelâlıbu nişanın birinci rütbesi boyna ve sol göğse, ikinci rütbesi boyna ve sağgöğse,üçüncü rütbesiboyna,dördüncüvebeşinci rütbenişanlargöğsünsoltarafınatakılırdı.

MECİDİYE Kimlik cüzdanı. Abdülmecid’den önce, kişinin kimliğinibelgeleyici bir cüzdan ve kart sözkonusu değildi. İlk nüfuz tezkiresiuygulamasıbupadişahındönemindebaşlatıldı.Tebâadanherkesinbircüzdançıkartmasıöngörüldü.Halkbuyenibelgeyemecidiyededi.

MECİDİYE20kuruşlukgümüşpara.1844’dekitashih-isikkekararındansonraonlukparasisteminegeçildiğindeyüzkuruşdeğerindekimecidîliranın(altının) 1/5’ine eşit gümüş paraya dendi. 830 ayarındaydı. Bunun 1/4’übeşlikyadaçeyrek,1/2’sionluk.MecidiyevealtbirimleriCumhuriyet’edektedâvülde kaldı. Halk bu paraya sim mecidiye ya da beyaz mecidiye dediyordu.

MECİDİYEALTINI 7.2 gr ağırlığında 22 ayar altın para. 1844’de kitashih-i sikke kararı gereği çıkarıldı. 100 gümüş kuruş değerindeydi.Abdülmecid’in adını taşıyan bu altının tuğralı yüzündeki küçük dal

figüründen dolayı bu altına “çiçekli” de deniyordu. Sonraki padişahlardöneminde de aynı ağırlık ve ayarda, Aziz, Hamid, Reşad, Vahid altınlarıçıkarıldı.

MECLİS Belirli konuların üyeler arasında görüşülüp karara bağlandığıyer ve bu işi yapan kurul. Tanzimat döneminden önce de meclisler vardı.FakatasılTanzimat’taçoksayıdavehemenherdaldameclisleroluşturuldu.Bunlardan birçoğu işlevsiz ve etkisiz kalırken bir bölümü de Tanzimatyeniliklerininbaşlıcakaynaklarındanoldu.

MECLİS-İ AHKÂM-I ADLİYE 1853-1861 arasında önemliyargılamalarıüstlenenvetemyizmahkemesigörevideyapankurul.Meclis-iVâlâ-yıAhkâm-ıAdliye’denayrılmış,sonrayinebumeclisekatılmıştır.

MECLİS-İÂLİ-İHAZAİN 1864’teAbdülaziz’in buyruğu ile kuruldu.Başkanlığına da Mısırlı Prens Mustafa Fazıl Paşa getirildi. Üyeliklerinedeneyimli birçok devlet adamı, diplomat ve asker atandı. Kurulun görevi,bozulanmalidurumudüzelticiönlemlerigörüşmekvehükümetebildirmekti.Fakat siyasal amaçlarla ve Mustafa Fazıl Paşa’yı tatmin edici bir görevvermekiçinkurulduğundanhiçbiryararıgörülmedi.

MECLİS-İ ÂLİ-İ İCRAAT (Meclis-i İcraat) Abdülaziz’in sonyıllarındaoluşturuldu.Yürütmeyüksekkurulugöreviyapacaktı.FakatetkinbirçalışmasıgörülmedenII.Abdülhamid’intahtaçıktığısıradakapatıldı.Asılgörevi Hersek için yayınlanan Adalet Fermanı’nın öngördüğü toprakmülkiyetine ilişkin uygulama önlemlerini almaktı. Bu konuda da hiçbiretkinliğiolmadı.

MECLİS-İ ÂLİ-İ TANZİMAT Tanzimat yüksek kurulu. 1853’teAbdülmecid’in bir iradesiyle oluşturuldu. Görevi, Tanzimat’ın gerektirdiğiyasa ve tüzükleri hazırlamak, ülkenin kalkınması için gereken önlemlerigörüşmek, hükümete görüş vermek, daha da önemlisi sorumluluklarıdoğduğunda nâzırların ilk yargılamalarını yapmaktı. Bu meclis, daha öncekurulmuş bulunan Meclis-i Ahkâm-ı Adliye’nin bir kısım görevleriniyüklenerekvarlığını1861’edek sürdürdü.Bu tarihteyineadıgeçenkurullabirleştirildi.

MECLİS-İ ÂLİ-İ UMUMÎ Genel yüksek kurul. 1855’te oluşturuldu.Devletinenyüksekdanışmaorganıydı.Sadrâzam’ınbaşkanlığındatoplanırdı.Bu kurulda tüm nâzırlar, Meclis-i Tanzimat ve Meclis-i Vâlâ üyeleri,Bâbıâli’nin önde gelen bürokratları, kimi oturumlarda da ruhanî heyet

başkanları üye olarak bulunurlardı.Gerekli durumlarda toplanan olağanüstübirkuruldu.

MECLİS-İÂYÂNOsmanlısenatosu.

•Hey’et-iâyân

MECLİS-İCİNAYET1865’teliva(sancak)merkezlerindekuruldu.Ağırceza işlerine bakan istinaf mahkemesi durumundaydı. Meclis-i Kebir-iCinayetadıiledeanılıyordu.

MECLİS-İ DÂR-I ŞÛRA-YI ASKERÎ 1836’da askerlik işlerinindüzenlenmesiamacıylakuruldu.Tanzimat’ıngetirdiğiaskerlikyükümlülüğüile önemi arttı. 1843’te çalışma esaslan belirlendi ve kadrosu genişletildi.Seraskerlik’inenyüksekdüzeydekidanışmakuruluydu.

MECLİS-İ EMANET Belediye meclisi. 1870’li yıllarda İstanbul’dabelediye örgütleri kurulurken oluşturuldu. Altı üyesi vardı. Bu üyelerhükümetçe atanırken, sonraları sayıları çoğaldı ve seçim esası getirildi.1878’de Cemiyet-i Umumiyye-i Belediye kaldırılınca bunun görevleri deMeclis-iEmanet’everildi.

MECLİS-İ FEVKALÂDE Olağanüstü kurul. 1881’deki YıldızYargılaması‘ndan sonra II. Abdülhamid’in, sayılı kişilerden oluşturduğu birkomisyondu.Mahkemeninidamkararlarınıbukomisyonaincelettirdi.MidhatPaşa ile diğer sanıkların idam cezaları burada da onaylandı. AncakAbdülhamid,ölümcezalarınımûebbedhapisvesürgüneçevirdi.

MECLİS-İ HASSÜ’L-HAS (Meclis-i Hass-ı Vükelâ) iç kabine.Sadrâzam’ın çağrısı ile konağında yapılan dar kadrolu Meclis-i Vükelâtoplantısıydı.TanzimatSadrâzamları bu geleneği aksamasız sürdürdüler.Butoplantıya, Sadrâzam’ın güvendiği ve yönetimde etkin birkaç nâzır vekomutançağrılırdı.

MECLİS-İ İCRAAT 1875’te Mahmud Nedim Paşa’nın Sadrâzamlığısırasında oluşturuldu. O sırada çıkarılan lslahat-ı Umumiye Fermanı gereğiyapılacak işleri görüşecekti. Sadrâzam’in başkanlığında, vezirlerle ricaldenseçilenüyelerdenoluşacaktı.Fakathiçbirsonuçalamadı.

MECLİS-İİDARE-İEMVAL-İEYTAMYetimmallarıyönetimkurulu.1874’te çıkarılan tüzük gereği kuruldu. Reşit çağa ulaşmamış yetimlerinmallarını, paralarını denetim altında tutmakla görevliydi. Vilayet ve

kazalardaki benzer amaçlı Emval-i Eytam Sandıkları’nın başlıca kararorganıydı.1906’datüzüğündedeğişiklikleryapıldı.

MECLİS-İ KEBİR (-İ EYALET) Eyalet büyük meclisi. 1857’dekurulan,muhassıl, 2 kâtip, kadı,müftü, ümur’u zabtiye âmiri, 4Müslümanüye ile varsa metropolit ve 2 kocabaşı‘dan ibaret 13 kilişik yönetimmeclisiydi.

•MuhassılMeclisi

MECLİS-İ KEBİR-İ MAARİF Eğitim büyük kurulu. 1885’te SaidPaşa’nınsadrâzamlığısırasında,MaarifNâzırlığı’nınenönemlikararorganıolarakoluşturuldu.Eğitimveöğretimişleriyleilgilibukurulundaire-iilmiye(bilimdairesi)vedaire-iidare(yönetimdairesi)adlarındaikideşubesivardı.Meclis-iMaarif-iUmumiye’ninyerinialdı.

MECLİS-İLİVATanzimat’tansonralivalarda(sancaklarda)mutasarrıfınbaşkanlığındaki, Kadı’nın ve öteki görevlilerin azâ olduğu idare ve yargıkuruluydu.VilayetMeclisi’ninyetkilerinitaşırdı.

MECLİS-İMAARİF-İMUVAKKAT1845’teoluşturulangeçicieğitim-öğretimkurulu.Okullariçinprogramlaryapmaklagörevlikılınmıştı.

MECLİS-İMAARİF-İUMUMİYEGeneleğitimöğretimkurulu.1841’deAbdülmecid’in bir iradesiyle kuruldu.Medreselere dokunmaksızın ülkegenelindeilk,ortaveyüksekdüzeydeaçılmasıöngörülenokullarıbelirlemek,programlarıiçinincelemelerdebulunmak,genelbireğitim-öğretimprogramıhazırlamak, Avrupa’ya gönderilecek öğrenciler için bir yönetmelikhazırlamak, Darülfünun’un açılışı için hazırlıklar yapmak… gibi çalışmakonuları vardı. Maarif Nâzırlığı kuruluncaya dek Meclis-i Vâlâ’nın veHariciye Nâzırlığı’nın gözetimindeydi. Toplantılara Meclis-i Vâlâ ReisiBaşkanlıkeder,HariciyeNâzırı’ndanbaşkaüçüyebulunurdu.Bukurulsanatve kültür etkinliklerinden de sorumluydu. 1856’da Maarif Nâzırlığı’nabağlandı. “Meclis-i Daimî-i Maarif-i Umumiye” adlı komisyonu sürekliçalışır,aylıkraporlarınıgenelkurulasunardı.

MECLİS-İ MAHSUS-I VÜKELÂ Genişletilmiş hükümet konseyi.Büyük kabine. Meclis-i Vükelâ üyelerinin yanı sıra, eski sadrâzamların,meclis üyesi olmayan nâzırların,Meclis-iMahsus’amemur (devlet bakanı)olanların da katıldığı, önemli devlet sorunlarının müzakere edildiğitoplantılardı.Kimizamanbutürtoplantılarıpadişahdaizlerdi.

MECLİS-İ MALİYE Ekonomik kurul. Maliye Nezâreti’nin ihtisas vedanışmakuruluydu.Devletinekonomiksorunlarıvemalidurumgörüşülürdü.1846’dakuruldu.1Başkanıve11üyesivardı.

MECLİS-İMEBUSANOsmanlımilletmeclisi.1877-78’dealtıaykadartoplanabildi. II. Abdülhamid’in kapatmasından sonra ancak 1908’de II.Meşrutiyet’inilânıylaseçimleryenilendivetekrartoplandı.Bukez,öncekineoranla yetkileri daha geniş tutuldu. 1877 Meclis-i Mebusan’ı yasamayetkisine sahip değildi. Son söz padişahtaydı. Oysa II.MeşrutiyetMeclis-iMebusan’ının,yasayapmak,yürürlüktekiyasalarıdeğiştirmek,nâzırlarasoruyöneltmek ve hey’et-i vükelâ’yı düşürmek gibi yetkileri vardı. Fakat partiçekişmeleriyüzündenbumeclissıksıkkapatıldıvebuaralarda,hükümetlergenişyetkilertaşıdı.

•Hey’et-iMebusan

MECLİS-İMEB’USANAZALARINAMAHSUS NİŞAN 1914-1918dönemimebuslarınaverildi.Yediköşeligünişli,altınüzerinebeyazmineliydi.Ortasındakırmızıayyıldızvardı.Kırmızıbirkurdelailegöğsetakılırdı.

MECLİS-İ MEŞAYİH Şeyhlikler meclisi. Meşihat’ın örgütlenmesievresinde kuruldu. 1918’de ise 1 Reis ve 7 üyeden oluşacağı öngörüldü.Meclis, tekkelerin tarikat ilkeleri doğrultusunda yönetilmesini, dervişlerinâyinlerdışındakizamanlarınıyararlıişlerlegeçirmelerini,tarikatlerinherkeseyararlı olabilecek öğretilerini broşürler hâlinde yayınlamayı…gerçekleştirecekti.Ancakbunlardanhiçbirisiyapılamadı.

MECLİS-İMEŞVERETDanışmakurulu.Divan-ıhümayun’unöneminive işlevini yitirmesinden çok sonra, III. Selim’in devlet işlerini görüşmeküzere zaman zaman topladığı ve divan’a dâhil üyelerden oluşan kuruldu.Topkapı’dakiKubbealtında,kimizamandaSadrâzam’ınveyaŞeyhülislâm’ınkonaklarındatoplanırdı.II.Mahmud,bununyerineMeclis-iHass-ıVûkelâ’yıoluşturdu.

MECLİS-İ MİLLİ Ulusal meclis. 22 Nisan 1909’da Yeşilköy’dekikulüptetoplandı.31MartVak’ası’ndansonradağılmadurumundakalanâyânve mebusan kurullarını, Talat Bey (Paşa) ve arkadaşları burada bir arayagetirmeyi başardılar. Toplantılar tek kurul halinde ve kurucu meclisanlayışıyla sürdürüldü.Birçokyasalar çıkarıldı.Buarada27Nisangünü II.Abdülhamid’in hal’ fetvâsı burada okundu. Meclis-i Milli’nin başkanlığınaoybirliği ileKüçükSaidPaşaseçilmişti.240mebusve34âyânüyesivardı.Meclis-i Milli adı ise Hareket Ordusu komutanı Mahmud Şevket Paşa

tarafındanverilmişti.

MECLİS-İŞER’İKadınınhuzurundayapılanyargılamaişlemiveyabirhükümet buyruğunun, yine kadının huzurunda hazır bulunan toplumaaçıklanması.Meclis-iŞer-iŞerifdedenirdi.

MECLİS-İ ŞÛRA Danışma kurulu. Meclis-i meşveret benzeri birkuruluştu. II.Mahmudbir süre böyle bir kurulun çalışmasındayarar gördü.Sadrâzam’ınbaşkanlığındaŞeyhülislâm,kazaskerlervedevletilerigelenleri,özel gündemlerle toplanarak tartışıyorlardı. Kararların mutlaka oybirliği ilealınması gerekliydi. Savaş açma, barış imzalama gibi önemli konulargörüşülür; kararlar, vekil-i mutlak olan Sadrâzam’ı yönlendirirdi. Bir süresonrayeriniMeclis-iHass-ıVükelaaldı.

MECLİS-İ TAHKİK Zabtiye Müşirliği’nde cinayetleri değerlendiren,faillerininbulunmasıiçinyöntemlerigörüşenihtisaskurulu.

MECLİS-İ TAHKİKAT Tanzimat döneminde İstanbul’da ve vilayetmerkezlerinde çalışmalara başlayan ceza mahkemeleri. Nizamiyemahkemelerindendi.

MECLİS-İ TEFRİK Vilayet merkezlerinde, livalardan (sancak)seçilecekidaremeclisiüyelerininüçkatıadaybelirleyenkuruldu.Buadaylarsancaklaragönderilirvelivameclisleridebunlarınüçtebiriniseçerdi.

MECLİS-İTEMYİZ-İHUKUKTanzimatdönemindevilayetvesancakmerkezlerindeaçılanhukukmahkemeleri.Nizamiyemahkemelerindendi.

MECLİS-İ TETKİKAT-I ŞER’İYE Şer’i yargı kararlarını incelemekurulu. Meşihat’ta görev yapan bu kurul, bir tür yargıtaydı. Kadılarlanaiblerin ilâmlarını yargı yöntemiyle görüşerek temyiz ederdi. 1873’tekuruldu.

MECLİS-İTOPHANE-İÂMİRE 1832’deTophaneMüşirliği’ndenbirsüresonraoluşturuldu.1başkanve8üyesivardı.Uzunsürebirihtisaskuruluolarakçalıştı.Siyasalveyayönetselbirişleviyoktu.

MECLİS-İ UMUMÎ 1876 Kanun-i Esasisi’ne göre âyân ve mebusanmeclislerinin ortak toplantısıdır. Bu toplantılar, kasım ayı başında ve martbaşında yapılırdı.Açılış ve kapanış toplantılarında Padişahın konuya ilişkinfermanı(iradesi)okunurdu.

MECLİS-İ UMUMİ-İ VİLAYET Livalardan (sancak) seçilenmurahhaslarınkatılmasıileyıldabirkezvilayetmerkezindetoplananveyerelsorunlarıgörüşengenelmeclis.

MECLİS-İ UMÛR-I NAFİA II. Mahmud döneminde özellikle eğitimalanında yapılacak yenilikleri ve açılacak okulları kararlaştırmak üzereoluşturulankurul.DahasonrabununyeriniMeclis-iMaarif-iUmumiyealdı.1839’da “Meclis-i Umur-ı Nâfia Lâyihası” adı altında ve eğitim-öğretimleilgilikonularıiçerenbirdeprogramyayınlandı.

MECLİS-İ UMÛR-I NAFİA MÜFTÜSÜ Muhtelit ticaretmahkemelerinin, şeriat kurallarına aykırı bir yargıda bulunmamak için,gerektiğindebaşvurduklarışeriatyetkilisi.

MECLİS-İ VÂLÂ-YI AHKÂM-I ADLİYE 23.3.1837’de kuruldu.Bugünküyargıtayvedanıştayıngörevleriniüstlenenenönemlikuruldu.Aynızamandayenileşmeleringerektirdiğihertürlüyasatüzükveyönetmeliklerdeburada hazırlanmaktaydı. Tanzimat’la birlikte önemi ve iş yoğunluğu çokarttı. Memurların dâvaları, devletle birey uyuşmazlıkları da buradagörüşülmeyebaşlandı.İlkzamanlar1başkan5üyedenibaretti.1853’teyasave tüzük hazırlama görevi, yeni oluşturulan Meclis-i Al-i Tanzimat’adevredildi.Butarihteadı“Meclis-iAhkâm-ıAdliye”oldu.Fakat1861‘debuikimeclis, eski adıylayenidenbirleştirildi.Üçkomisyona ayrıldı.Yönetim,yasaveyargıgörevleriayrıkurullarabırakıldı.1867’deyenidenikiye“Divan-ıAhkâm-ıAdliye”ve“Şûra-yıDevlet”ayrıldı.Tanzimat’ınenbüyükmeclisivedevletin“mahkeme-ikübrâsı”sayılıyordu.

MECLİS-İ VÜKELÂ Bakanlar kurulu’na Tanzimat dönemi boyuncaverilen addır. En kalabalık kadrosu (geniş kabine) ile Meclis-i Mahsus-ıVükelâ, en dar kadrosu (iç kabine) ileMeclis-i Hassü’l-Has veyaMeclis-iHass-ı Vükelâ adlarını alırdı. Normal çalışmalarını ise Sadrâzam’ınbaşkanlığında, Şeyhülislâm, serasker, Tophane müşiri, kaptan paşa, adliye,hariciye, dâhiliye, maliye, evkaf, maarif nâzırları, zabtiye müşiri, sadaretmüşteşarıveValideSultankethüdası’nınkatılmasıylayapardı.Önemlidevletişlerini görüşür, kararları oy çokluğu ile alırdı. Bu kararlar bir mazbata ilePadişah’asunulur,hatt-ıhümayunolarakyayınlanırdı.Kararlarındinle ilgiliyönüvarsaayrıcafetvaalınırdı.DahasonralarıHey’et-iVükelâdendi.

MECLİS-İ ZABITA (Zabtiye) Zabtiye müşirliği bünyesindeki disiplinkurulu. Yargı kararını ve yargılamayı gerektirmeyecek kabahatlarıcezalandırırdı.

MECMÂ-INASHalktopluluğu.Birolayıizlemek,protestodabulunmakiçin toplanan büyük kalabalık. 19. yy’ın sonlarına doğru, halkınbilinçlenmesiyleorantılıbiçimdebutürtopluluklardagörülmeyebaşlandı.

MECNÛN-IGAYR-İMUTBIKZamanzamandelilikgösterenhasta.

MEDDAHÖykünmeyedayalımasalvehikâyeleriustalıklaanlatanhalksanatçısı.Çokeskilerdenberisürdürülenmeddahlıkgeleneği,19.yy’ınikinciyarısında,tiyatroetkinlikleriiçindeyenibircanlılıkdönemiyaşadı.Sonuncubüyükmeddahlarıyetiştirdi.

MEDRESE İslâm eğitim-öğretim kurumu. Selçuklu medreselerindensonraengelişmişmedreseleriOsmanlılarkurdular.İstanbul’dakiFatih(Sahn-ı Seman) ve Süleymaniye Medreseleri ise ilköğrenimden yükseköğrenimekadar tüm öğretim aşamalarını kapsamaktaydı. Başlıca on iki aşama vardı;ibtidaî hariç, hareket-i hariç, ibtidai dâhil, hareket-i dâhil, musıla-i sahn,Sahn-ı seman, ibtidai altmışlı, hareket-i altmışlı, musıla-ı Süleymaniye,havamis-iSüleymaniye,Süleymaniye,dârül-hadis.

MEDRESETÜ’L-EİMMEVE’L-HUTEBAİmamhatipokulu.1913’teaçıldı. İmam ve hatiplerin bir ölçüde çağdaş bilgilerle donatılmasını, halkıaydınlatacak kültür düzeyine kavuşturulmalarını amaçlıyordu. İstanbul’dakibuokul,bekleneniveremedenkapandı.

MEDRESETÜ’L-HATTATIN Hat sanatı okulu. 1914’te ŞeyhülislâmHayriEfendi’ningirişimiyleaçıldı.Dahaöncekibenzeribirgirişimin(tâlim-ihat)devamıydı.

MEDRESETÜ’L-İRŞAD Vâiz okulu. Vâizlerin, imam ve hatiplerinçağdaşdinanlayışıileyetiştirilmeleriiçin1919’daaçıldı.

MEDRESETÜ’L-KUZAT Kadı yetiştiren yüksekokul. Muallimhane-iNüvvab veMekteb-iNûvvab’ın devamı olarak 1911 ’de yeni bir programagöreaçıldı.Meşihat’abağlıbiröğretimkurumuoluşunedeniylemedreseadıverilmişti.

MEFKÛRE Ülkü, ideal. Ziya Gökalp’ın, Tanzimatçı düşünür veyazarların kullandıkları “gaye-yi hayâl” yerine “mefkûr” sözcüğündentürettiği terim. 20. yy başında çok tutundu. Özellikle Turan mefkûresi,Osmanlısiyasetinideetkiledi.

MEHÂDİMOğullarsınıfı.Birsaygıgereğierdemlikişilerinveulemanınçocuklarına “rüus” verilmeye başlandı. Bu yol giderek kötüye kullanıldı.Devlet adamları da aptal, haylaz, okuyamayan çocukları için rüus aldılar.Böylece 18. yy’dan itibaren ilmiye sınıfı iki kısma ayrıldı:Gerçekmedreseöğrenimliler ve hiç medrese görmeden müderrislik pâyesi elde edenmahdumlar(oğullar).Bunlardanbirincilerineulemâ-yıresmiyye,İkincilerineise“beşikuleması”,ulema-yıtarik(yoluleması)gibiadlarverildi.

MEHAMM-I UMÛR Hey’et-i Vükelâ‘da gizli görüşme konusu olanönemliişler.

MEHAYİFMÜFETTİŞİ19.yy’adekzamanzamanOsmanlıülkesinindeğişikyörelerindegeçicigörevyapandenetimveincelemekadıları.Mehayifmüfettişi, görevlendirildiği bölgede yargılamalarda bulunur, yakınmalarıdinler,gerekligördüğükonularıdivan-ıhümayun’ahavaleederdi.

MEHD-IULYÂ(-yıSaltanat)Sözcükanlamı“yücebeşik”olupValidesultanyerineyazışmalardakullanılırdı.

MEHR-İMUACCEL Peşin karşılık.Mukataa vemalikâne satışlarındahâzineyeödenenpeşinpara.Ayrıcaşeriatgereğinikâhsırasındakızailesineödenenmeblağada“ağırlık”anlamındabuadverilirdi. (Boşanmadaödenennafakayadamehr-imüecceldenilirdi.)

MEHTERÂN-IHAYMEÇadırmehtercileri.Padişahçadırlarınıtaşıyan,kuranveçözenbiraskersınıfı.1826’dansonraadıdeğiştirilerekHıyamiyyeNezâretiolmuştur.

MEHTERÂN-I TABL Ü ALEM Saltanat muzıka takımında görevlimüzisyenler.

MEHTERHANE Osmanlı Devleti’nin geleneksel muzıka takımı.Vurmalı ve nefesli özel çalgılardan oluşuyordu. Bunların başlıcaları davul,zuma,nakkâre,zilvekös’tü.Hükümdarmehterhanesionikikat(herçalgıdanon iki adet) olurdu.Hermehterhanenin ayrıca bayrak ve tören birlikleri devardı.Mehterhane,bağımsızlığınbaşlıcabelirtilerindenkabuledilirvegününbelli saatlerinde nöbet vururdu (çalardı). Tanzimat’tan önce, valilerinbeylerbeyilerinindemehterhanelerivardı.19.yy’ın ikinciyarısında iseBatıtarzı bandolar oluşturularak mehterhane sembolik bir muzıka takımı kabuledildi.Mehterbaşı,butakımınşefivekomutanıydı.

MEKATİB-İRÜŞDİYENEZARETİ 1838’deRüşdiye denen ortaokuldüzeyindeki okulların açılması ile birlikte Meşihat’a bağlı olarak kurulanokullar yöneticiliği. Bu kuruluş, Maarif Nezâreti’nin çekirdeği kabuledilmiştir.Yeniaçılanrüşdiyelerinyönetim,donatımveöğretimsorunlarıileuğraştı. 1841 ’de Meclis-i Maarif-i Umumiye, 1847’de de Mekâtib-iUmumiyeNezâretikuruluncayadekgörevinisürdürdü.

MEKÂTİB-İUMUMİYENEZÂRETİGenelokullarbakanlığı.1847’dekuruldu.DahaöncekiMekâtib-iRüşdiyeNezâreti’ninyerinialdı.İlk,ortaveyüksek düzeydeki tüm okulların yönetim, donatım ve öğretim işleriniyürütmeklegörevliydi.1857’deMaarif-iUmumiyeNezâretikuruluncayadekonyılgörevyaptı.

MEKKE ŞERİFİ Kutsal Mekke kentini ve Hicaz yöresindeki ArapkabileleriniOsmanlıDevletiadınayönetenMekkesoylusu.Osmanlılarınsondönemlerinde (19. ve 20 yy’larda) Mekke şerifliği, Zavi Zeydî ve AvnAileleri’ndekaldı.SonşerifHüseyin,I.DünyaSavaşıbiterkenbağımsızlığınıilânetti.FakatkısasüresonraNecdSultanıİbnSuud’ayenilerekMekke’denkaçtı.

MEKREMETLÛ Müderrisler için yazışmalarda kullanılan resmi san.İsimlerindenönceyazılırdı.Sözcükanlamıeliaçık,cömert,iyiliğiboldur.

MEKTEB-İBAHRİYE-İ ŞAHÂNE Deniz harp okulu. 1776’da açılanMühendishane-i Bahrî-i Humayun’un devamı niteliğinde 1842’de açıldı.Heybeliada’dakiMühendishanebinasındaöğrenimebaşladı.İdâdîvebahriyesınıfları toplamıaltıyıldı.1908’deİngilizbahriyesistemininuygulanmasınageçildi.

MEKTEB-İ FÜNUN-I İDADİ 1845’te Maçka’da açılan askerî lise.Amacı Mekteb-i Harbiye’ye öğrenci yetiştirmekti. Daha sonra KuleliKışlası’nataşındı.

MEKTEB-İFÜNUN-IMALİYE1878’deSaidPaşa’nınçabasıileaçılanMaliye Meslek Okulu. Divan-ı Muhasebat memurlarının bu okuldayetişmelerihedeflendi.Okulda,çağdaşekonomibilimleri,vergiyöntemleriveyasaları,muhasebekurallarıveörgütbilgileriveriliyordu.1881’dekapandı.

MEKTEB-İFÜNUN-INÜCUM1840’lıyıllardaaçıldı.Çağdaşanlamdaastronomi bilgileri vermeyi, camiler için muvakkitler yetiştirmeyiamaçlıyordu.Kapandığıtarihbilinmemektedir.

MEKTEB-İ İDADİ-İ ASKERİYE Askeri Lise. 1845’te yapılandüzenlemeler sırasında, ordu merkezlerinin bulunduğu Bursa, Edirne veManastır’daüçersınıflı,İstanbul’daisedörtsınıflıolarakaçıldı.

MEKTEB-İ İRFANÎ II. Mahmud dönemindeki Mekteb-i Maarif-iAdlî’ninhalkarasındakiadı.

MEKTEB-İMAARİF-İADLÎ1838dedevletmemuruyetiştirmekiçinaçılanokul. II.Mahmud’un adını (Adlî) aldı.Bâbıâli içindeydi.Daha sonraSultanahmedCamiiHünkârMahfeli’netaşındı.Yüzöğrencisivardı.Bunlarınher türlü gereksinimi devletçe karşılanıyordu. Bu okul 1862’de Mahrec-iAklâmaçılıncakapandı.

MEKTEB-İ MÜLKİYE Yöneticilik okulu. 1859’da açıldı. Kazakaymakamıvenahiyemüdürüyetiştirmeyiamaçlıyordu.Rüşdiyeüzerineliseeşidiöğrenimvermekteydi.1876’dayüksekokuldurumunagetirildi.

MEKTEB-İ NÜVVAB Naibler (kadılar) okulu. Önceki Muallimhane-iNüvvab’ın devamı olarak 1884’te öğrenime başladı. 1911’de Medresetü’l-Kuzat’ınaçılışınadekfaaliyetgösterdi.

MEKTEB-İOSMANÎ1855’teParis’teaçılanTürkokulu.Amacı,çağdaşaskerlikbilgisinegöresubayyetiştirmekti.ParisAskerîLisesi’ninprogramınıuyguladı.DerslerFransızca’ydı.AyrıcaTürkçedinveulusalkültürdersleridevardı. Öğrenci mevcudu altmışa kadar çıkarılan okul, parasal güçlükler veİstanbul’daaynıamaçtaokullarınaçılmasınedenleriyle1874’tekapatıldı.

MEKTEB-I RÜŞDİYE-Yİ ASKERİYE Askeri ortaokul. Askeriidadilereöğrenciyetiştirmekiçin1869’dabüyükkentlerdeaçıldı.

MEKTEB-İ SULTANÎ Galatasaray okulu. 1868’de Abdülaziz’in isteğiveSaffetPaşa’nınçabası ilekuruldu.Türkiye’de,Fransızca-Türkçeöğretimyapan ilk okuldu. Amacı, her dinden ve ulustan çocukları, bir okul çatısıaltında kaynaştırmak, Osmanlılık kavramına temel hazırlamaktı. Siyasaletkilerdebuokulunaçılmasındaroloynadı.Bunedenleiçeridenvedışarıdanbirçok tepkiyehedefoldu.BuokulaenbaştaYeniOsmanlılarkarşıçıktılar.1874’te yüksekokul biçimine sokularak Mekteb-i Aliye-yi Sultaniye adımaldı.Hukuk,edebiyat,mühendislikveteknikfakültelerivardı.1907’de,yananbinasının yerine yenisi yapıldı. (Bu okulun ilk açılışında o sıradaki FransızBüyükelçisiBourrée’yeyaranmanınrolaynadığıilerisürülmüşvebuyüzdeneleştirikonusuyapılmıştır.)

MEKTEB-İ ULÛM-I EDEBİYE Edebi bilgiler okulu. 1839’da II.Mahmud’un buyruğu ile İstanbul’da açıldı. Sıbyan mektebi mezunlarındanyetenekli çocuklar alınarak 18 yaşlarına dek burada yetiştirildiler. Bunlaraevkaf’da aylık da ödenirdi. İlk mezunlarını 1842’de verdi. MezuniyetsınavınaPadişahAbdülmeciddekatıldı.Buokulunamacıkültürlüelemanlaryetiştirmek,devletdairelerineelemansağlamaktı.

MEKTEB-İ ULÛM-I HARBİYE Savaş bilimleri okulu. 1834’te II.Mahmud’un buyruğu ile açıldı. Amacı Batı tekniklerine göre Osmanlıordusuna subay yetiştirmekti. Harb Okulu açma girişimleri daha 1825’tebaşlamış, Talimhane’de ilk eğitim denemesi yapılmıştı. 1834’te SelimiyeKışlası’ndaki Sıbyan bölükleri de aynı amaçlıydı. O yıl Maçka’daki kışlaonarılarakilkesaslıokuldenemesibaşlatıldı,ilkokuldanyükseköğrenimedektüm aşamaları kapsayan Harbiye, daha sonra yeniden düzenlendi. 1845’teMekteb-i Fünûn-ı İdadi’ye ayrıldı. 1847’de Pangaltı’daki yeni binasınataşındı.İlkmezunlarınıancak1848’deverebildi.1863’tensonraadı“Mekteb-i Fünûn-ı Harbiye” oldu. Yanan binası da tekrar yapıldı. Son dönemlerde“Mekteb-i Harbiye-yi Şâhâne” denildi. Okulda 1884’e dek Fransız, bundansonraAlmansistemleriuygulandı.

MEKTUB-ISÂMÎSadrâzamlık’tanyazılanresmimektuplar.Genelliklenâzırlara, valilere gönderilir ve işlerin çabuklaştırılması amacına yönelikolurdu.

MEKTUBÎ (Mektubcu) Nâzırların, valilerin yazı işlerini yönetengörevli.

MEKTUBÎHULEFASIYazıişlerindegörevlisekreterler.

MEKTUBÎ-İNEZARETBakanlıkmektupçusu.

MEKTUBÎ-İSADR-IALİSadrâzamlıkÖzelKalemMüdürü.1908’densonraKalem-iMahsusMüdürlükleriteşkiledilerekmektubîlikkaldırıldı.

MELEK GİRMEZ 19. yy başında Yeniçerilerle işbirliği yapan yasakaçağıbekârlarınbarındığıtehlikelisemtler.Bahçekapısı‘ndaveÜsküdar’dabuadlaanılansokaklarvebekârodalarıvardı.Buralardahertürlüahlâksızlık,cinayetişlenir,kollukkuvvetleriiseaslayaklaşamazlardı.

MEMÂLİK-İ MAHRUSE-İ ŞÂHÂNE Osmanlı ülkeleri. Padişahınkoruyuculuğualtındakiülkelervekentler.Kısaca“memâlik-imahruse”veya

“memâlik-iOsmaniye”dedeniyordu.

MEMALİK-I MÜCTEMİA-Yİ AMERİKA CÜMHURU DEVLETİABDanlamındaOsmanlıcaadtamlaması.

MEMDUHİYE ALTINI Abdülmecid’in tahta çıktığı günlerde basılanküçükbiraltınpara.22ayarve1,6gr’dı.20kuruşdeğerindeydi.BiryüzündePadişahıntuğrası,diğeryüzündeise“duribefiKostantiniyye”yazılıydı.Dahaçokziynetaltınıbiçimindekullanıldığındanvebeğenikazandığındanbuadlatanınmıştı.II.Mahmud’unadınabasılansonaltınparadabuaddaveağırlıktafakatdüşükayardaydı.

MEMLEKETEYNİkiülke.EflakveBoğdan’ınOsmanlıresmidilindekiortakadı.TunaileKarpatlararasındakalanovalıkülke.

MEMLEKETMECLİSİ

•MuhassılMeclisi

MEMUR-Î MÜKALEME Yabancı devlet temsilcileri ile yapılangörüşmelerdekiOsmanlıdelegesi.Görüşmecianlamındadır

MEMURÎN-İDEVLET19.yy’ınsonlarınadoğru,eskiilmiye,kalemiye,seyfiyevemülkiyetariklerininyerineveaylıklıkesimianlatandeyim.

MEMURİYET-İ FEVKALÂDE Olağanüstü bir durumla ilgili özelgörev.

MENAFİ-İ UMUMİYE SANDIĞI 25 Temmuz 1867 tarihli birnizâmnâmeilekurulmayabaşlandı.İlkörnekler,MidhatPaşatarafındanTunavilayeti kent ve kasabalarında ortaya kondu. Bayındırlık sorunlarınınçözümünde, belediyecilik çalışmalarında büyük yararları görülünce ötekivilayetlerdedeaçıldı.

MENDİL ATMA Eski saray yaşamında padişahın cariye seçmesiyöntemi. Bunun için, herkes ortalıktan çekilir, haremağaları köşebaşlarındanöbete durur, padişah cariyeler dairesi’ne girerek hazinedar kalfa’nınsıraladığıkızlarıtektekgörür,beğendiğininkucağınamendiliniatardı.Bu,bircariye için en önemli olaydı. Beğenilen kız, yer öptükten sonra diğercariyelerce yıkanır, süslenir, arkadaşlarının çaldığı söylediği bir konsertopluluğuilepadişahınyatakodasınagötürülürdü.Zifaftansonrakızikincibirtörenleyenidenhamamagötürülürdü.Böylece“ikbâl”pâyesialanaharemde

özel bir daire ayrılır, hizmetine cariyeler verilirdi. Tanzimat dönemipadişahları ise, cariyeleri ile daha içli dışlı bir ilişki kurduklarındanmendilatmagereğiduymamışlardır.

MENFÂ-YI MÜCRİMİN Sürgün ve hapis (kalebentlik) cezasınaçarptırılanlarıngönderildikleriuzakvegüvenliklikaleler.Taif,Fizanvekimiadalarbaşlıcalarıydı.

MENGUB (Merkûb) Valide Sultan, kadınefendi ve ikbâl gibi padişahyakını saray hanımlarına özgü pabuç.Burnu yemeniye göre yuvarlak, dikişyerlerindeisegümüşvesırmaşeritlerbulunançeşitlirenkte,üzeriincielmastaşlarlasüslüydü.

MENİYE Sultan Abdülaziz döneminde İngiltere’den satın alınanşeşhaneli tüfeklere, öldürücü niteliğinin fazlalığından dolayı verilen ad.1863’te 60.000 adet getirilmiş, daha sonraTophane’debenzerlerininyapımıgirişimindebulunulmuştur.

MEN’-İ ZÜVVAR 1846’da konan ziyaretçi yasağı. İş sahiplerinin vesaygı sunuşunda bulunmak isteyenlerin, nâzırlarla öteki devlet memurlarınıher zaman rahatsız etmemeleri ve çalışmaları engellememeleri için kondu.İsteyenler, ancak pazartesi ve perşembe günleri, ilerigelenleri konaklarındasabahsaatlerindeziyaretedebileceklerdi.

MENKULATAğızdan ağıza aktarılan, belgeye dayanmayan, ögeleri vekurgusuilemasalakayananlatılar.

MENLEHÜ’L-EMRBuyrukvermeyetkisi taşıyan.BuArapçadeyim,genellikle üst makamlara yazılan resmi yazıların son cümlesinde “emr üfermanmen lehü‘l-emrindir” (buyrukve istek,emirvereneaittir)biçimindeyeralırdı.Tanzimatdönemindedekullanıldı.

MENŞE-İ KÜTTAB-I ASKERÎ 1876’da açılan askeri kâtip okulu.Ordudaki yazman sınıfına eleman yetiştirmeyi amaçlayan okula rüşdiyemezunlarıalınıyorveüçyıllıkbiröğretimetabitutuluyorlardı.

MENŞE-İMUALLİMİNAskeriöğretmenokulu.1875’teaçıldı.Askeriidadilerekoşutbiröğretimprogramıvardı.Rüşdiyeilebeşyıllıktı.Bitirenler2-4yıllıkyüksekbölümüdetamamlayıpaskeriöğretmenadayıolurlardı.

MENŞUR Vezirlik, beylerbeyilik gibi yüksek bir rütbenin verildiğini,

önemlibirgöreveatanıldığınıgösterenpadişahlıkfermanı.20.yybaşınadekmenşurverme işlemisürdürüldü.Saray’da,çıkarılanmenşurların işlemleriniyapan görevliler ve bunların yazıldığı bir defter vardı.Birmenşur 7 bölümiçerirdi: 1-2) Allaha ve Peygambere hamd ve övgü, 3) rütbe veya görevinverilmenedeniileteşvikedicicümleler,4)menşurverilenkişininnitelikleri,5) menşura ilişkin padişah buyruğu, 6) bu vesileyle istenen işlerinsıralanması,7)menşuragörehareketedilmesiveemirlereuyulmasıihtarı.

MENZİL Konaklama noktası. Kervanların, yolcuların günlükyürüyüşlerinitamamlayıpkonakladıkları,ihtiyaçlarınıgiderdikleri,fakatdahaçok atlı postacıların hayvan değiştirdikleri han veya konak yeriydi. Büyükseferlerdedeordunungiderkenvegelirkenihtiyacagöremenzillerbelirlenir,buralardakısasürelerlekalınarakparasıkarşılığındayiyecekvs.alınırdı.

MENZİLATIMenzillerdehazırbulundurulanveaceleulaşım işlerindekullanılan beylik binek atı. Haberci, yorulan atını burada değiştirir, sonrakimenzilebindiğiyeniatıkoştururdu.

MERÂKİB Binilen araçlar veya hayvanlar. “Merâkib-i bahriye” (iriliufaklı deniz taşıtları), “merâkib-i berriye” (kara taşıtları ve hayvanlar),“merâkib-icesime”(büyüktaşıtlar)gibi.

MERASİM-İ FEVKALÂDE İCRASI Geleneksel törenlerin dışında,özel durumların gerektirdiği, siyasal amacı ağırlıklı gösteriler. Örneğin,padişah olduğu günlerdeSultanReşad, bahriye ve harbiye nezâretleri’ndekiözel törenlerekatılmış,Selimiyeönündedemirlibulunandonanmayıziyaretetmiş,buvesilelerletörenlerdüzenlenmişti.

MERASİMKİSVESİ 19. yybaşlarınadekPadişah,Sadrâzam,vezirlervediğeryetkililerintörenlerdegiydikleriözelkavuk,kürkvs.II.Mahmud’unvesonrakipadişahlarındüzenlemelerindedetörenkıyafetyadaüniformalarıyönetmeliklerlebelirlenmişti.

MERASİM KÖŞKÜ Yıldız Sarayı’ndaki özel tören bölümü. II.Abdülhamid muayede törenlerini Dolmabahçe Sarayı’nda değil buradayapmıştır.

MERÂTİB-İ MÜLKİYE Sivil aşamalar. 1832’de mülkiye görevlileriiçinilmiyeveaskeriyesınıflarınakoşutrütbedüzenlemesiyapıldı.Küçüktenbüyüğeaşamalarvekarşıtıelkapşunlardı:Rütbe-ihâmise(elkapsız),rütbe-irâbiâ(fütüvvetlû),rütbe-isâlise(râ‘fetlü),rütbe-isâniye(izzetlü),rütbe-iûlâ

(saadetlû) 1845’teki düzenleme ile deûlâ rütbesi iki aşamaya (ûlâ sânisi veûlâevveli)ayrıldı.Ayrıcahepsininüstündevevezireşidibâlârütbesikondu.

MERATİB-İMÜLKİYEVEASKERİYYEHeryılyenidenbelirlenenveenkıdemli,VezirveMüşirdenbaşlayarakenaltrütbedekisivilveyaaskergörevliye dek protokol sırasını gösteren resmi cetvele denirdi. Örneğin1890’deNamıkPaşaenkıdemliConPaşaenkıdemsizsırasındaydı.Sıralama,rütbeninalınıştarihinegöreyapılırdı.

MERATİB-İSELASEÜçaşamalıyöntem.Klasikmedreseöğretimindekonuların, ilk,ortaveyüksekdüzeydeaktarılmasınadeniyordu.Müderrislerbunubecerebildikleriölçüdebaşarılıolabilmekteydiler.

MERBUTAT-I KADÎME Eskiden beri bağlı olan yerler. Kilise vemanastır vakıflarına deniyordu. Tapu kayıtlarına bu adla yazılan yerler,vakıflar gibi alınıp satılmaz, bölüşülmez, gelirinden başka türlüyararlanılamazdı.

MERFUU’L-VEZARE Vezirliği alınmış olan. Vezirlik, bir menşurlaverildiği gibi bir azil fermanı ile de her zaman alınabilirdi. İşlediği görevkusurundanyadasuçtandolayıvezirliktenuzaklaştırılankişi,aynızamanda“ikamete memur” (sürgün) cezasına da çarptırılır, kendisine herhangi birgörev verilmez, vezirlik görkemiyle yaşamasına da müsaade edilmezdi.Böylelerine“paşa”denmesideyasaklanır,eskiunvanıneiseonunlaanılırdı.Tanzimatdönemindevedahasonralarıbuişlempekenderuygulandı.Ancak1908’densonrabirçokvezirinveaskeripaşanınrütbelerikaldırıldı.

MERHALEKaraulaşımındabirgünlükyolölçüsü.Biryolcununnormalyürüyüşlevearazikoşullarınagöresekizsaattealabileceğimesafeydi.Budaortalama40kmkadardı.

MERKEZ-İ VİLAYET İl’in yöneltildiği kent. Merkez sancağındakibüyük yerleşim yeri. Vali ve vilayet yöneticileri burada otururdu. 19. yy’adek,sınırlarıgeniştutulaneyaletleri,valileruzaktandayönetebiliyorlar,kimizaman da bir valiye birkaç yerin yöneticiliği verilebiliyordu. Tanzimatdüzenlemelerinde vilayet yönetimi sağlam esaslara bağlandı ve merkezlerbelirlendi. Buna koşut olarak yeni bir kent gelişimi süreci başladı. Resmiyapıların, okulların yanı sıra sivil mimari de önce buralarda değişikliklereuğradı.“Merkez-ivilayettarzı”denendahaçağdaşyapılaşmalarortayaçıktı.

MERKEZİYETÇİLİKYönetimvedenetiminkesinbiçimdemerkezeait

olması rejimi. Ülkenin her yanında aynı kuralların ve yasaların geçerlikılınmasını öngören bu sistem, II. Mahmud döneminde ağırlık kazandı.Tanzimat döneminde daha da önemsendi. Geniş yetkili valilerin birtakımfarklı kurallarla yönettikleri eyalet düzeni de merkeziyetçilik anlayışınedeniyledeğiştirildi.

MERKUM Adı geçen, anılan kişi. Yazışmalarda kullanılırdı.Kendisinden“merkum”denilereksözedileninbirrütbesivegöreviolmadığı,ancakMüslümanolduğuanlaşılırdı.

•Mumaileyh

•Müşarünileyh

MERRETEN BÂDE UHRÂ Arapça “birbiri ardından” anlamında.Tanzimat dönemi boyunca istikrazlarla (borçlanmalarla) ilgilidir. Önceleribellibirvâdeileborçalınırken,parasıkıntısıarttıkçasarraflaraborçlanmadasıklaştı.Vâdelerindolması,faizlerinbirikmesi,borçlanmaişlemlerinihergünyeniden borçlanılıyormuş gibi bir duruma soktu. Bu nedenle de işlemlere“merretenbâdeuhrâedilenistikrazlar”dendi.

MERSUMAdı geçen.Merkumun aksine bu deyim, yazıda adı geçeninMüslümanolmadığınadaişaretederdi.

MESÂİL-İ SİYASİYE (Mesail-i politikiye) Siyaset sorunları.Tanzimat’tan önce, gelenekçi yaklaşımlar dışında, iç ve dış politikakonularında tercihler ve düşünceler sözkonusu değildi. Tanzimat’la birliktedevlet adamları aynı zamanda birer siyasetçi olmak gereğini duydular vepolitika bilimiyle ilgilendiler. Böylece, farklı siyasi görüş ve uygulamalarlaçözümeulaştırılmayaçalışılansiyasalsorunlardagündemegeldi.

MESAJERİEMPERİAL (Messagérie Imperiale) Fransız denizyollarışirketi. İstanbul-Avrupa yolcu seferleri düzenliyordu. Osmanlı kaçakları,mültecilerivesürgünlergenelliklebuşirketinvapurlarınabiniyorlardı.

MESALİH-İCESİMEYönetimleilgiliönemlikararlarveişler.Eğitim,bayındırlık, adalet, ordu… ödenekleri; vergilerin toplanması; iş hayatınıngeliştirilmesi; kamu görevleri ile devletlerarası ilişkileri kapsıyordu.“Mesalih-imühimme”,“mesalih-isiyasiye”veya“emr-iidâre”dedeniyordu.

MESELE Büyük sorun. Dış güçlerin etkisini taşıyan, yabancılarındoğrudan veya dolaylı müdahalelerine yol açan önemli iç ve dış sorunlaradeniyordu. Mısır meselesi, Boğazlar meselesi, Ermeni meselesi, Girit

meselesigibi.

MESELE Özel yazım kurallarına göre kaleme alınan fetva konusunadenirdi.Bu,yöneltilenbirsorunun,fetvâdiliylevemüftülükçeyazılmasıydı.Bukonuda“tahrir-imesâil”denenbirdeyasavardı.

MESİR-İBAHRÎ1844’teGemlik,İzmit,Bandırma,Tekirdağıhatlarındaçalışan,İstanbul’ayükveyolcutaşıyanilkOsmanlıvapuru(buharlıgemisi).

MESKEN TARZI TEBEDDÜLÜ Konut biçiminde ve anlayışındadeğişme. Tanzimat’la birlikte, toplumsal değişiklik ve yeniliklerle birliktekonut anlayışı da yeni bir sürece girdi. Evlerin farklı görüntülü cephelerlesokağaçıkması,haremdüzenininterkedilmesi,ilkevredekapalı(cumba),20.yy başlarında ise açık (balkon) çıkıntılarına yer verilmesi, karnıyarık denenplan uygulamaları, ikiden fazla çok katlılık ve farklı iç düzenlemeler; budeğişmeninbaşlıcaözellikleriydi.

MESKÛKAT Madenî paralar. Sikke sözcüğünden türetilen bu terim,dahaçokOsmanlıparalarıdışındaki(Selçuklu,İlhanlı,Mağribparalarıgibi)tedavülde olmayan ve arkeolojik değer taşıyan altın, gümüş, bronz, bakırparalariçinkullanılmıştır.

MESKÛKAT-I OSMANİYE KARARNÂMESİ 5 Ocak 1881’deyayınlandı. Para birimi 100’lük altın kabul edildi. Bunun nısfıye (yarım),rub’iye (çeyrek)ve ikibuçukluk, birbuçukluk türleri öngörüldü.Tedavüldekitümeskisikkelerintoplanmasızorunlukılındı.

MESLEK-İCEDİDYeniyazımyoluvekuralı.MustafaReşidPaşa’nınresmîyazımkurallarınagetirdiğisâdelikveduruluk.Dahaönceleriise“tarz-ıİrâniyan” denilen ve Farsça yazım kurallarına uyan, anlatılmak istenendençokanlatımınsüslü(cinas-i lâfzî, tumturak-ıelfaz)olmasınaönemverenbiryazımanlayışıvardı.ReşidPaşa, sözünbiraraçolduğunuveamacıenaçıkbir biçimde anlatmanın kaçınılmazlığını öngördü. Bâbıâlî en büyükyeniliklerdenbirisinebusâyedeulaştı.

MESLUBÜ’Ş-ŞUUR Akıl yitikliği, delilik. 3 Eylül 1876’da TopkapıSarayı Kübbealtı’nda toplanan “hâll ü akd ashabı” V. Murad’ın aklınıyitirdiğini ve kendiliğinden tahttan indirilmiş sayılması gerektiğinikararlaştırmışveII.Abdüthamid’ipadişahilânetmişti.

MESNED-İCELİL-İSADARET-İUZMÂSadrâzamlıkbüyükmakamı.

Genellikle Sadrazamlık’a atama hattı hümayunlarında ve Saray’danBâbıâli’ye gönderilen yazılarda Sadareti ululamak için geçerdi.Şeyhülislâmlıkiçinde“mesned-imeşihat-ıİslâmiye”denirdi.

MEST-PABUÇ Kaloş-potin yeniliğinden önceki boğazlı ve yumuşakmest ile çamur ve uzun yol ayakkabısı, pabuç denen kalın tabanlı yemenitakımıydı.

MEŞÂGİL-İ BEYHUDE Boş uğraşılar. Kalemden kaleme, bürodanbüroya havale edilen fakat sonuçlandırılmayan işler için -daha sonrakikırtasiyecilik ve bürokrasi anlamında- Tanzimat döneminde kullanılan birdeyim.

MEŞHED-İ HÜDÂVENDİGÂR I. Murad’ın şehid edildiği Kosovaalanındakisemboliktürbe.Osmanlıpadişahlarıiçinkutsalsayıldığından,sondönemlerde bile antlaşma metinlerine burayla ilgili maddeler konulurdu.Meşhed-iHüdavendigâr’ı1911’deSultanReşadziyaretetti.

MEŞHER-İUMUMİ-İOSMANÎOsmanlısergisi.

•Sergi-iUmumi-iOsmanî

MEŞİHAT-IİSLÂMİYEŞeyhülislâmlık.Bab-ıMeşihat,Bab-ıFetvâdadenilmiştir. Daha önceki yüzyıllarda Şeyhülislâm’ların özel bir dairesi vebürosu bulunmazken 19. yy’da Meşihat adı ile dinî-resmî bir daireoluşturuldu. Eski Ağakapısı’na yerleşen Meşihat, fetvâhane, şer’iyemüdürlüğü, fetvâ odası, ders vekâleti, mektubî dairesi, emval-i eytammüdürlüğügibianabirimlerleihtisaskomisyonlarınıiçermekteydi.

MEŞKYeteneğigeliştirici,sıktekraradayalıöğretimmetodu.Hatdenengüzelyazıdalındavemüzikeğitimindegeçerliydi.Meşkalmak,meşketmek,meşkhâne,meşkvermekvb.deyimlerbumetodlailgiliydi.

MEŞRUTALojman.Câmilerlehayırkurumlarınınbitişiğindeyeralanvegörevlileretahsisedilenbinalaradeniyordu.

MEŞRUTİYETPadişahlıkyetkileriniyasalarlasınırlandırmak.Buamacaulaşmakiçingirişilenhareketlerdenilki1876’dabaşarıyaulaştı.I.MeşrutiyetKanun-ı Esasi ile padişahın yetkilerine pek az kısıtlamalar getirebildi.1908’de ilân edilen II. Meşrutiyet ise padişahlık nüfuzunu daha dakısıtlayarakparlamentermonarşiyibaşlattı.

MEŞRUTİYET-İ MUKAYYEDE Bağımlı meşrutiyet. Fransa veAvusturya’da19.yy’daki rejimlereverilenad.Krallıkyetkilerininçok fazlaolduğu bu güdümlü rejimler bile Osmanlı aydınlarınca beğeniliyor,parlamentodanyoksunOsmanlıyönetiminegöredemokratiksayılıyordu.

MEŞTA Ordu kışlağı. Osmanlı ordularının seferi tamamlayamadıklarızamanlarda kışı geçirmek için çekildikleri kent veya kalelerdi. ÖrneğinBelgrad,batıyayapılanseferlerdemeştaydı.

MEŞVERET İslâm kurallarına göre hükümdarın gerektiğindebaşvurduğu danışma yolu. I.Meşrutiyet’in ilânına dek Osmanlı Padişahlarımeşveret yöntemine kimi zaman başvurdular. (II. Abdülhamid, bununOsmanlı Kanun-ı Esasisinde de yer almasını savundu). Meşverettebelirginleşensonuçlarahükümdarınmutlakauymasıgerekmezdi.

METELİK (Fr. Metalique) Madenî ufak paraların genel adı. İlkin1828’de Darbhane görevlilerinden Kazaz Artin’ce tedavüle çıkarılmasıdüşünüldü. On paradan beş kuruşa kadar birimleri olan ilk metelikler, çokdüşükayardaydı.Sonrakiyıllardaayardüşüklüğünegöre“noktalı’’“noktasız”diye adlandırılan yeni metelik basımları gerçekleştirildi. 1908’den sonragümüşalaşımlımetelikleryerinenikelbasımageçildi.

METROPOLİT Ortodoks Kilisesi’nde Patrik ile Piskopos arasındakiruhbanlıkaşaması.Tanzimat’labirlikteMetropolitleredekimikomisyonlarakatılma hakkı tanındı.Hıristiyan tebâanın yaşadığı yörelerde, vergilendirmevebelediyeişlerindeoyhakkınasahipoldular.

MEVACİBÜçaylıkmaaş.Tanzimat’tanöncekiaylıksistemiydi.Yeniçerimevâcibine “ulufe”, ilmiyemevacibine ise “vezaif” denirdi. Arap aylarınınüçer aylık dilimleri olan Masar (Muharrem-Safer-R.UIâ), Recec (R.âhir-C.Ulâ-C.âhir), Reşen (Receb-Şaban-Ramazan) ve Lezez (Şevval-Z.kâde-Z.hicce)başlarındaödenirdi.

MEVADYasalarveyasalarınönemlimaddeleri.Ayrıcaönemlikonularadamevaddenirdi.

Mevadd-ıEsasiye:Biryasanıntemelmaddeleri.

Mevadd-ıMühimme:Enönemlikonular.

MEVÂLİ Mevleviyet denen il kadılığı aşamasına ulaşmış ilmiye

mensupları. Bunlar devriye, mahreç, bilad-ı hamse, Haremeyn ve İstanbulaşamalarıolmaküzerealtısınıftı.

MEVEDDETLÛ Aşama almamış kadı adayları için kullanılan hitapsözcüğü.

MEVKIF İstasyon. “Durak” anlamındaki bu sözcük, ilk Osmanlı trenistasyonlarıiçinkullanılmıştı.Örneğin,Haydarpaşamevkıfi.

MEVKİB-İ HÜMAYUN Atlı yaya tören birliklerinin katıldığı, halkınizlediği,Padişah’lailgilibüyükalay.

MEVKİB-İ HÜMAYUN ASKERİ 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşısırasında,İstanbul’ungüvenliğivegerekirsesavunmasıiçinbaşkentteki20-40yaşları arasında bulunan erkeklerden kurulan özel ordu. O sırada dahiliyenâzırı bulunan Cevdet Paşa, bu birliğin kurulması ve eğitimi ilegörevlendirilmiştir.

MEVKUFATÇILIKHarcanamayanödeneklerinhesabıveboşkadrolarıngelirleriileilgiligörev.

MEVLÂNAKadıanlamındayazışmalardakullanılanönad.Kadıadındansonraise“zîdefazlihüm”(erdemiartsın)duasıyeralırdı.Mevlâna’nınsözcükanlamı“efendimiz”di.

MEVLEVİHANE Mevlevî tarikati tekkesi. Osmanlı PadişahlarınınMevleviliğe ve Çelebilere duydukları saygıdan ötürü Mevlevilik veMevlevihâneler gelişme olanakları buldu. Tanzimat döneminde de himayeedildi.

MEVLEVİYETYüksekkadılık,ilkadılığı.Sondönemlerdepâyeolaraksayısı çoğaldı. Mahreç, bilâd-ı hamse, Haremeyn mevleviyetliğineyükselenlergenellikle fetvâeminliği,dersvekilliği,kassamlık,hekimbaşılıkvs.alırlardı.

MEVLEVİYET MAHKEMELERİ Eyalet merkezlerindeki Şer’iyemahkemeleri. Bunlar, İstanbul’da, Arz Odası‘ndaki kazasker’in başkanlıkettiği yargı kurulundan sonra gelen en yetkin mahkemelerdi. Toplam 22mevleviyetmahkemesivardı.

MEVLİD ALAYI Arabî aylardan Rebiülevvel’in 12. günü, Hz.

Peygamber’in doğum yıldönümü vesilesiyle düzenlenen Padişah’ın dakatıldığıtören.19yy’daisebasitbirseramonibiçiminialanmevlitalayı,kimiyıllardasaraydayapılırdı.

MEYDAN DAYAĞI Daha çok askeri mekteplerde uygulanan vedövülenden çok seyircileri korkutan bir disiplin uygulaması. Okulun tümöğrencileriavludakol-taburedilir,kabahatliöğrenciyereyüzü-koyunyatırılır,ensesinevetopuklarınınüstüne,güçlüyapıdabirerçizmelioturtulur,bundansonradayakçılarbelirlenensayıdadeyneğikabaetlerinevururlardı.

MEYDAN-ISİYASETİdamcezasınınhalkıngözüönündeinfazedildiğialan. Tanzimat sonrasında idamların azalmasına ve alenen yapılmamasınakarşılık, 20. yy başlarında ve 1908 Meşrutiyeti evresinde Bayezid,SultanahmedveEminönüalanları,birermeydan-ısiyasetgörünümünegirdi.Birçokidammahkûmuburalardakurulandarağaçlarındasallandırıldı.

MEZÂHİB-İERBAA Dört mezhep: Hanefi, Şafii, Maliki ve Hanbeli.Bunlar Ehl-i Sünnet’in kolları olarak Osmanlı Devleti’nce meşrusayılmaktaydı.

MEZÂHİB ODASI Bâbıâli’de, her çeşit din ve inancın sorunlarıylailgilenenözelbüro.

MEZBELEKEŞ Çöpçü, temizlik işçisi. Osmanlı Sarayı‘ndamezbelekeşlikbaşlıbaşınabirsınıftı.

MEZBURAdıgeçenanlamındadır.

•Merkum•Mersum

MIKDAR-I İSTİAB Geminin alabileceği azami yük miktarı.Vergilendirmelerbuölçüyegörehesaplanıyordu.

MISIRLIKIYAFETİII.Mahmud’un,gerçekleştirdiğikıyafetdeğişikliğisırasındakendisiiçinseçtiğigiyinipsokağaçıktığıünlüüniforma.

MISIRVERASETFERMANIMısır valiliğinin KavalalıMehmedAliPaşa’ya, veraset yoluyla da soyundan gelenlere bırakıldığına ilişkinAbdülmecid’in 1841 tarihli fermanı. Hıdiv İsmail Paşa’nın bağımsızlıksayılabilecek yeni imtiyazlar istemesi, Mısır sorununu yeniden gündemegetirdi. 11 Temmuz 1866’da yeni bir ferman-ı hümayun yayınlandı. Bu,MustafaFazılPaşa’yıverasethakkındanyoksunbıraktı.

MIZRAKLISÜVARİALAYIResmîtörenlerdePadişah’ınmaiyyetindeyürüyenatlıtörenbirliği.Kısacamızrakalayıdadeniyordu.Bubirliktekiatlıaskerlersağellerindeuzunbirermızraksopasıtaşırlardı.1909’dakaldırıldı.

MİFTAHMEDRESESİMedreselerinİlköğretimdüzeyindekisınıflarınaverilen ad. Burada okuma yazma, hadis, fıkıh, kelâm ve tefsire giriş gibiderslervardı.

MİLEL-İ İSLÂMİYE Osmanlı ülkeleri dışında, başka egemenlikleretâbiMüslümanuluslar.

MİLEL-İ MUHTELİFE-İ MÜTEGALLİBE Sömürgeci uluslar.Güçsüzvegeri kalmışulusları buyruklarına alanBatılı büyükdevletler içinuygungörülenOsmanlıcadeyim.

MİLEL-İMÜCTEMİÂ-YIOSMANİYEOsmanlıuluslarıtopluluğu.

MİLEL-İ MÜTTEHİDE-İ OSMANİYE Osmanlı birleşik ulusları.Osmanlı egemenliği içindeki Türk, Arap, Rum, Sırp… ulusları. Meclis-iUmumi’nin açılış ve kapanış toplantılarında, Osmanlı ulusçuluğunu tamtemsiledebilmekiçinruhanîreislerinhazırbulunmasınaözengösterilirdi.

MİLLET 19. yy’da Osmanlı ülkelerindeki Müslüman olmayantopluluklar. Rum milleti, Ermeni milleti. Müslümanlar ve Türkler içinse“ümmet”deyimigeçerliydi.

MİLLETBAŞI Rum, Ermeni veYahudimahallelerindeki ilerigelenler.Milletbaşı‘lar,mahalleihtiyarheyetineüyeolurlardı.Gayrimüslimköylerde

ise“kocabaşı”adıaltında,bunlardanbirimuhtarlıkgöreviyapardı.

MİLLET-İHAKİME (Galibe)ÜlkedekiMüslüman çoğunluk. Türkler,Araplar,Arnavutlar…Müslümanolmakkoşuluilebugruptansayılıyordu.

MİLLET-İ MAHKÛME (Mağlube) Müslüman olmayan Osmanlıtebaası.1876Kanun-ıEsasi’si tartışılırkenbağnazlar,Kur’an-ıKerim’in“veşâvirhüm fi’l-emr” âyetine göre, yalnız Müslümanların kendi aralarındagörüşüpoylamayapabileceklerini,bunedenleMüslümanolmayanlarınortakbirmecliseüyevermelerinincâizdüşmeyeceğiniilerisürmüşlerdi.

MİLLET-İ MUAZZAMA-İ OSMANİYE Büyük Osmanlı ulusu.1876’dan sonra üzerinde durulan ve ulusçu ayaklanmaları durdurmasiyasetine temel alınan görüştü. Osmanlı uyruğundaki tüm ulusları vecemaatleribirleştirmeyiamaçlıyordu.

MİLLET-İ MÜTEŞERRİA-İ İSLAMİYE Din yasalarına sıkı sıkıyabağlı (şeriata uyan) Müslümanların tümü. Bu deyim daha çok Sünnîmezheptenolanlarıkapsıyordu.

MİLLİYECİOsmanlıcılıkgörüşünekarşıçıkanulusçulukveTürkçülükanlayışınıbenimseyenlereverilenad.

MİMARBAŞI Kamu yapılarından sorumlu en yüksek teknik görevli.İstanbul’daki asıl mimarbaşıdan başka vilayetlerde de mimarbaşılarbulunurdu. 1831 ’de mimarbaşılık kaldırılarak yerine Ebniye-yi HassaMüdürlüğükuruldu.

MİNGAYR-İRESMİNResmîolmayanyollardan. İstanbul’dakibüyükdevletlerin elçileri, iç politika ile ilgili girişimlerini hep bu yoldan yaparlar.SarayveBâbîâliüzerindeağırlıklarınıkullanarakdiledikleribiçimdekararlaralınmasınıhazırlarlardı.

MİNYATÜR (İtl. Minyatura) Yazma kitaplara yapılan özel tekniklisuluboyaresim.Osmanlıminyatürcülüğü19.yy’adekgelenekçiçizgisindenayrılmaksızın devam etti. Sözü edilen yüzyılda ise, resimli yazma kitaplarailgi duyulmaması veBatı tekniği resimanlayışınınbenimsenmesi yüzündenunutuldu.

MİRKomutan,bey,âmir.Sivilveaskerîrütbelerdeönaddı.

MİRAHÛRSarayahırlarıâmiri.

•Istabl-ıAmire

MİRALAYKaymakamüstüaskerirütbe(albay).

MİRALEMBayraklarvesancaklarsubayı.

•Emir-ialem

MİRZESİSTİKRAZI1860’taParislibankerMirèsileimzalananvebubankerin tek başına Osmanlı Devleti’ne 400 milyon frank borç vermesiniöngörenantlaşma.

MİRÎDevleteait,hazinemalı.Mirîmal(hazineakçasıveyaeşyası),miriambar (resmidepo),mirîarazi (mülkiyetidevlete,yararlanmahakkıkişilerebırakılan toprak) mirî matlubat (devlet alacağı), mirî kâtibi (maliyenezareti’ndekivergiuzlaşmayargıcı),mirîlû(paralıasker)gibi.

MİR-İMİRAN 1843’ten itibaren sivil görevliler içinkabul edilen ferikrütbesineeşitpâye.Sivilpaşalıktı.

MİRÎMUKATAAT İltizamaverilen devlet gelirleri.Bu işlemher seneyenilenirdi. Başlıcaları; maden işletmeleri, tuzlalar, balık ve pirinçgelirleriydi.

MİRLİVÂ Paşalık (generallik) aşamasında ilk rütbe.Miralaylıktan terfiedenler mirlivâ oturdu. 19. yy’a kadar ise sancak yöneticilerine mir-i livâdenilmekteydi.

MİRÜL-HACHacılarkafilesikomutanı.

MİSAFİR DAİRESİ Şale Köşkü’nün resmî adı. Yıldız Sarayıbinalarındanolanbuköşkteyabancıkonuklarağırlanırdı.

MİSÂL-İMEYMÛNBelgelerekonanPadişahtuğrası.

MİSKAL Eski birimle 100 arpa ağırlığında bir ağırlık ölçüsü.Yaklaşık4,5gr’aeşitti.10dirhem,7miskaledenksayılırdı.Miskal,dahaçokdeğerlimaden(altın,gümüş)vetaşlarınölçümündekullanılırdı.

MİSKİNHANE (Miskinler Tekkesi) Cüzzamlıların tecrit edildiği,

KaracaahmetMezarlığıortasındakiözeltekke.1908’densonrakapatılmıştır.

MİZANDEFTERİGelirvegiderbilançosu.Heryıl,devletingenelgelirvegiderdurumuileönemliyatırımlarınıgösterirmizandefterleri, ruznamçekalemi’ndehazırlanırdı.

MOLDAVYA Aşağı Dinyester ile Aşağı Prut arasında, kıyıdan içeridekalanbölge.OsmanlılarburayaBoğdandemişlerdir.

•Memleketeyn

MOLLAMevleviyetaşamasındakiulemayaözgülâkap.Eskilerdeaddanönce (Molla Hûsrev) kullanılırken sonradan ada ulandı. Yazıdaki imlâsı“monla”ydı.

MOLLAZÂDE Okuma yazma dahi öğrenmeden rûus elde eden vekadılıklara atanan ulema çocuklarıydı. Böylelerine, asıl ulemadan ayırmakiçin“mollabey”deniyordu.

•Beşikuleması

MONOPOLYE (Fr.Monopole) Şarap ve şıra tekeli. Bunların üretimi,alımsatımıvefiyatı(narh)konularındahükümetçekonankurallardı.ÖrneğinşarapsatışınıancakHıristiyanlaryapabilirdi.19.yy’adekköylerdesipahileredeşarapveşırasatışıizniverilmekteydi.

MOSKOFLU Moskovalıdan bozma bir sözcük. Osmanlı resmî dilindeRusyaveRusordusuyerindekullanılmıştır.

MUACCELE Öncelikli kira bedeli.Mukataa ve iltizam satışlarında enyüksek peyi sürenin ödediği ilk ve büyük taksitti. Tasarruf hakkı buödemeden sonra başlardı. Tasarruf süresince belirli vâdelerle ödenen diğertaksitlere de “müeccele” denirdi. Para sıkıntısının arttığı dönemlerdemukataaların ve iltizam bedellerinin iki, üç hatta on iki yıllığı birden peşinalınmaya başlanmış, bunlar için “muaccelât” (muacceleler) deyimikullanılmıştır.

MUADELET ve HAKKANİYET Eşitlik ve adalet ilkesi. Tanzimat’ıngetirdiği en önemli kavramlardandır. Vergide, askerlikte, yasalar önündeherkesineşittutulacağınıöngörmekteydi.

MUAF Yükümlülükten bağışlanmış. Tanzimat’dan önce asker, ulema,

sanatçılar, yaşlılar, sakatlar, yol geçit bekleyenler, askerî levazım teminedenler… Yükümlülüklerin dışında tutulanlar, için “muafnâme-i hümayun”beratlarıdüzenlenirdi.Tanzimat tümmuafiyetlerikaldırdı.Ancakbukezdebirtakımhizmetleraksadı.

MUAHEDAT MECMUASI Antlaşma öncesi görüşmelere ilişkintutanaklarıkapsayanyazılıveyabasılıkaynak.Önemliantlaşmalarıngörüşmetutanaklarıserilerhâlindeyayınlanmıştır.

MUAHEDE İki ya da daha çok devlet arasındaki antlaşma. Tarafdevletlerindilleriyleyazılanantlaşmametinlerine ise“muahedenâme”denir.Muahedeler,içerdiklerikonularagöredeadlandırılırdı.

Muahede-ibî-taraf:Tarafsızlıkantlaşması.

Muahede-i himayet: Tarafların karşılıklı koruyuculuğunu öngörenantlaşma.

Muahede-iİttifak:Askerî,siyasiişbirliğiantlaşması.

Muahede-iKat’iye-yiSulhiye:Kesinbarışantlaşması.

Muahedesenedi:Önantlaşma,protokol.

MUALLİM Öğretmen. Darülmuallimîn ve Dârülmuallimat mezunueğitimci.Bayanöğretmenlere“muallimehanım”denirdi.(19.yy’danönceisemuallim deyimi, İslâm felsefesinde geçmekteydi: Muallim-i evvel:Aristotoles,muallim-isâni:Farabî’ydi.)

Muallimat:Bayanöğretmenler.

Muallimin:Erkeköğretmenler.

Muallim-iEvvel:Okulmüdürüveyabaşöğretmen.

Muallim-iSâni:Müdüryardımcısı.

Muallim-iSultani:Padişahhocası.

•Hâce-iSultanî

MUALLİMHANE-İ NÜVVAB 1853’te İstanbul’da açıldı. Sarıklıhocalarındadevamettiğiyüksekderecelibirokuldu.Fıkıhveşer’iyargılamausullerinin gösterildiği, yetkin kadılar yetiştirmeyi amaçlayan bir Tanzimatkurumuydu. 1869’da ilk Hukuk Mektebi açılıncaya ve Mecelle yürürlüğe

konuluncayadekburadançıkanlarNizamîMahkemelerdedegörevyaptılar.Okul,1884’te“Mekteb-iNüvvab”adınıaldı.

MUAMELEAşırıfaizleparavermek.

•Murabaha

MUAYEDE RESM-İ HÜMAYUNU Padişah huzurunda yapılanbayramlaşma.BayramgecesiTopkapıSarayıBâb-ıHümayunuaçılır,tebrikekatılacaklar içeriye girerlerdi. Padişah sabah namazını saray mescidindekıldıktan sonra önce muayede-i havas denen saray ağalarının tebriklerinikabul eder, bundan sonra da muayede-i umumi başlardı. Sadrâzam veŞeyhülislâmdan mimarbaşı’ya dek protokole dâhil olanlar sıra ile el veyasaçaköperlerdi.BundansonradaPadişahalaylabayramnamazınıkılmakiçinAyasofya,Sultanahmedgibibüyükbircâmiyegiderdi.Abdülmecid’densonrabayramlaşmalar bir süre Dolmabahçe Sarayı Muayede Salonu’nda, II.Abdülhamid’insonyıllarındaisegüvenlikgerekçesiyleYıldız’dayapıldı.

MUBASSIR İptidaî ve Rüşdiye okullarında disiplin görevlisi.Mubassırlar,pedagojikilkelerdenhabersiz,birerkorkuögesiydiler.1908’densonramektepmüdürmuavinliklerikonularakmubassırlıkkaldırıldı.

MUCİBİNCEAMELOLUNA“Gereğiyapılsın”anlamındadır.Padişah,kendisine sunulan Sadaret tezkirelerinin üzerine bu notu koyarak onayınıbildirirdi. II. Mahmud’dan itibaren bu kural bırakıldı. Mâbeyn şerhiyazılmaya başlandı. Ancak “mucibince” deyimi, Bâbîâli yazışma ve işlemsisteminde bir süre daha kullanıldı. Yetkili âmirler kendilerine sunulantezkirelerebukaydıkoyarakonaybildirdiler.

MUFASSAL DEFTER Osmanlı eyalet ve sancaklarındaki arazilerinayrıntılı biçimde işlendiği ana kütük defterleri. Bu defterlerin geçerliliğiOsmanlıDevletiyıkılıncayadeksürdü.Dahaözveayrıntısıztapukütüklerineisemücmeldefteridenirdi.

MUHÂCİRİN-İÇERÂKİSE Kafkasya’dan göç eden ve Anadolu’nunher tarafında dağınık yaşayan Çerkez kabileleri. Kimi bölgelerde, bunlarınyerleştirilmelerivedisiplinleriönemlisorunlarçıkarmıştı.

MUHACİRİN-İ İSLÂMİYYE Osmanlı sınırları daraldıkça, bırakılantopraklardanorduilebirlikteveyadahasonraiçkısımlaragöçen,yerleşimvetoprak bulma sorunları olan halk. 19. yy’ın sonlarına doğru Balkantopraklarınınenönemlisorunubuolmuştur.

MUHADDERAT Namuslu ve örtülü kadınlar. Osmanlı basınında bubaşlıkla,kadınlarayönelikbilgilere,haberlereyerverilmekteydi.

MUHAFAZA-İ HUKUK-I OSMANİYE İSTİKRAZI Osmanlıhaklarını koruma amacına yönelik borçlanma. 1877’de Osmanlı BankasıaracılığındaBatılıbankalarlayapılanborçlanmaydı.

MUHAFIZPAŞAKalekomutanı.Büyükkalelerde savaşdönemlerindegörevlendirilen, emrinde en az bir tümen asker bulunan vezir veyakomutanlaradeniyordu.

MUHAKEMATDAİRESİŞûra-yıDevletNizâmnâmesigereği1870’dekurulan idare mahkemesi. 1887’ye kadar, adli makamlarla idari makamlararasındaki uyuşmazlıklara da baktı. Bu tarihte Encümen-i İhtilaf Dairesikuruluncamuhakematdairesisaltmemurlarınyargılanmasıgöreviniüstlendi.1896’da ise şûra-yı devlet bünyesinde, bidayet, istinaf ve temyiz kurullarıoluşturuldu.

MUHALLEFAT Ölenin bıraktığı servet, taşınır ve taşınmaz varlık. II.Mahmud’akadarölendevletadamlarınınvevezirlerintümmalları-kendileripadişah kulu sayıldıklarından- devletçemüsadere olunur, gerçek vârislerineise muhallefattan bir miktar para ve eşya bırakılabilirdi. Muhallefatmüsaderesi devlete yarar sağlamadığı, yolsuzluklara neden olduğu için II.Mahmudtarafındanyasaklandı.

MUHARREM KARARNAMESİ Kasım 1881 de (Muharrem 1299)yayınlananveDüyun-ıUmumiye’ninkurulmasınayolaçanhükümetbildirisi.Daha önceki durumda, rüsum-ı sitte gelirleri sarraf ve banka borçlarınaödeniyor, artanı da dış borç taksitlerine aktarılıyordu. Ancak bu yoldan dışborçların ödenmesi olanaksızlaşınca yabancı alacaklılar yoğun bir baskıkampanyasıbaşlattılar.Bâbıâli’debunlarıntemsilcileriilegörüşmeleryapıldı.Sonuçtahükümetbukararı almakve ilân etmekgereğiniduydu.Bunagörerüsum-ısittegelirleridışborçlarabağlandığıgibi,bugelirlerintoplanmasıvealacaklılaraaktarılmasıiçindetamamenyabancılarınyönetimindebirDüyun-ıUmumiyekurulmasıkabuledildi.

MUHARREMÜ’L-HARAM (Aşure ayı) Arap aylarının ilki. Birincigünü aynı zamandaHicrî yılbaşı sayılırdı.Çok eski bir inanış nedeniyle buayla birlikte receb, zilkâde ve zilhicce aylarında savaşmak haramsayıldığından (bunlara haram aylar da denirdi) muharrem ayının sıfatı“haram”dı.Buayda,muharremiyedenenyeniyılkutlaması,yapılır,onuncu

gününe“yevm-iaşura”denirdi.Yazışmalardakısaca(M)harfiylegösterilirdi.

MUHARRERATBelirlikurallarauyularakyapılanyazışmalar.

Muharrerat-ıHususiye:Özelyazışmalar.

Muharrerat-ıResmiye:Dairelervegörevlikişilerarasındakiresmîyazışmalardı.

MUHARRİR Toprak sayım ve yazım (kadastro) memuru. “Muharrir-imemleket”de denirdi. Sayım ve yazım işleri, yeni alınan topraklarla ilgiliolduğundan17.yy’dansonra,bugörevifiilenyapanolmamıştır.

Muharrir:Yazar.Dahaçokgazeteyazarlarınadenirdi.

Muharrir-i şehir: Ünlü yazar.Örneğin, Recaizâde Ekrem,AhmedRasim,ŞemseddinSami,dönemlerininmuharrir-işehirlerindendiler.

MUHASEBE-İ EVVEL Baş muhasebeci. Tanzimat öncesinde bab-ıdefterdâri bürokratlarındandı.Başmuhasebe kalemi’ni yönetirdi.Bu kalem,devletgelirlerinivegiderlerinidüzenlerdi.Tanzimat’tansonramaliyenezâretibünyesinde önce muhasebecilik, bir süre sonra da Muhasebe-i UmumiyeMüdürlüğüolarakadlandırıldı.

MUHASSESAT-I ADİDE Sayısız yararlı ve güzel iş. Tanzimatdönemindeiyisonuçlarverengirişimlerlekalıcıeserleredeniyordu.

MUHASSIL 1840’dan itibaren vilayet, sancak ve kazalara gönderilenbağımsızmemur.Muhassıl,talimatgereği,gittiğiyerdebirmeclisoluşturarakyerinözelliğinevedurumunagörevergilerintesbiti,bununhalkadağıtımıvetoplanması, gerekli masrafların ödenmesi, artanının da hazineyegönderilmesiylegörevliydi.Doğrudanmerkezekarşısorumluydu.

MUHASSIL-I EMVÂL Vergi toplayıcısı. Tanzimat’tan önce de buunvanı taşıyan görevliler vardı. 1847-1858 döneminde ise, geniş yetkilerledonatılmışmuhassıllar görev yaptı. Bunlar vilayetlerin tümmalî işlerinden,sorumlu tutuldular. Vergi sistemlerinin sağlıklı işleyip işlemediğinidenetlediklerigibi,vergiye ilişkindüzenlemeveuygulamalarıdayürüttüler.Görevlerinivaliyetkisiyle sürdürdüler.Bu,birtakımanlaşmazlıklardoğurduvemuhassıllıkkaldırıldı.

MUHASSILMECLİSİ İlk yerel idare kurulu. Vilayet, sancak ve kazamerkezlerinde 1840’tan itibaren kurulmaya başlandı. On kişilik meclisinüyeleri, mal, nüfus, emlâk kâtipleri, kadı, müftü, zâbit ile vücuhtan dörtkişiydi. Ayrıca azınlıkların metropolit ve haham gibi ruhanî reisleri ilekocabaşıları da cemaatleriyle ilgili konularda toplantılara katılıyorlardı.Muhassıllık uygulaması kaldırıldıktan sonra bu meclisler, meclis-i kebir,meclis-ilivavemeclis-ikazâadlarıaltındaişlevinikorudu.

MUHATABDersdinleyenulema.Ramazan’dapadişahınönündeyapılanhuzur derslerine katılan meşihat görevlileri. Muhatablar, ders sırasındamukarrir’esorusorarlardı.

MUHBİR Haber veren, olayı duyuran. II. Abdülhamid dönemindejurnalcıların resmî unvanı buydu. Dolayısıyla muhbirlik halk arasında kötüişlerdensayılmıştı.

MUHTAR İlkin 1834’te İstanbul’da mahalle sakinlerince seçilentemsilcilere dendi. Daha sonra yaygınlaştırıldı. Mahallelerin ve köylerinmuhtar-ıevvel(başmuhtar)vemuhtar-ısâni(ikincimuhtar)adlarındaikişertemsilcisi vardı. Köyün ve mahallenin sorunlarını, ilgili kurullara götürenmuhtarlaraTanzimatdönemindeönemverildi.

MUHTAREYÂLETİçişlerindebağımsız,OsmanlıDevleti’nebağılılığıbiçimselolanveyıllıkvergiverendevletçikler.ÖrneğinSırbistanprensliği.

MUHTARİYET Özerklik. İçişlerinde tam bağımsızlıktır. OsmanlıDevleti’nin zayıflamasıyla Balkanlar’da, Ortadoğu’da, Kuzey Afrika’damuhtariyetkazananeyaletlerinsayısıarttı.

MUHTARİYET-İ MEZHEBİYE Fatih döneminden beri Müslümanolmayanlara tanınan dinsel özerklik ve özgürlük. Bu hoşgörü,Müslümanlık’ın üstünlüğü, öteki dinlerin ise kendi hâllerine bırakılmasıdüşüncesinden kaynaklanıyordu. II. Mahmud, yenileşme döneminin dinanlayışını “Müslümanları câmide, Hıristiyanları kilisede, Musevileri dehavrada görmek istediğini, ibadetler dışında herkesin siyasal ve hukuksaleşitliğesahipbulunduğunu”ifadeederekaçıkladı.

MUHTEKİR Karaborsacı. Yiyecek ve giyecek maddelerini toplayıpsaklayarak yapay pahalılık yaratanlara deniyordu. Muhtekirliğe karşıdüşünülenönlemlerdenbirinarhtı.

MUHTELİT TİCARET MAHKEMESİ 1840 tan sonra kuruldu.YabancıtüccarlarlaTürklerarasındakidâvâlarabakankarmamahkemelerdi.

MUİD Yetişkin medrese öğrencisi. Tezini vermiş ve müderris muavinistatüsü ile suhtelere gözcülük ve belleticilik edebilecek aşamadakimedreseliydi.Muidleremedresedehücretahsisedilirdi.

MUİNSİZ Kocası, babası, bakacak başka erkeği bulunmayan vekorunmaya muhtaç kadınlar. Tanzimat sonrası askerlik uygulamalarında budurumdakiler, kardeşlerinden birini “muin” seçerek askerlikyükümlülüğündenkurtarırlardı.

MUKADDEMAT-I SULHİYE Ateşkes antlaşması. Barış görüşmeleriiçindüzenlenenprotokoledenirdi.

MUKADDESİYET-İMAHSUSAÖzelliğiolankutsallık,kutsalmakam.Abdülaziz döneminde Padişahlık makamı için bu niteleme uygungörülmekteydi.

MUKATAA Hazine gelirlerinin artırmaya konularak iltizama verilmesiişlemiydi. Mukataalar, mirî ve malikâne olmak üzere iki türlüydü. Mirîmukataalar,heryılyadaİkiüçyıldabir,malikâneleriseyaşamboyukoşuluileartırmayaçıkarılırdı.

Mukataa Defteri: Artırmaya çıkarılan mukataaların yazıldığıdefterlerdi.Bunlarıntutulduğubirmukataatmuhasebesivardı.

MukataaMutasarrıfı:Gerekliyükümlülükleriyerinegetirerekmirîveyamalikânemukataasıalanlaradenirdi.

MUKARRİB Yakın kişi. Padişahın yanında geçinir ve onun kararlarınıetkilerdi.

MUKARRİR Huzur dersinde ders takrir eden din bilgini. Meşihat’tangörevlendirilirdi.

•Muhatab

MUKAVELÂTMUHARRİRİSözleşmeleridüzenleyen.Noter.

•Kâtib-iAdl

MUMAİLEYH Adı geçen kişi. Resmî yazışmalarda, İstanbulkadısı‘ndan, ferikten, ûlâ evvelinden ve beylerbeyiden daha aşağı aşamadabulunanlarınadlarıyerinekullanılırdı.

•Müşarünileyh

MURABAHA Aşırı kazançla satma. Ancak Osmanlı toplumundatefecilik anlamındaydı. Yasaların izin verdiği (%8-10) oranın üstünde faizalarak ve yıllık vâde yerine aylık, üç aylık vâdeler uygulayarak borçlularıiflasasürükleyenmurabahacılar19.yy’daülkeninhertarafındavardı.Yoksulyörelerin tüm parasal olanakları, birkaç murabahacının elinde toplandı. Bunedenle devletin murabahayı önleyebilmesi güçleşti. 1887’de çıkarılan biryasa ile (nizamnâme-i murabaha) kimseden %9’dan fazla faiz talepedilemeyeceği,ayrıcaborçiçinödenenfaizlerintoplamınındahiçbirşekildeanaparayıaşamayacağıhükmebağlandı.

MURABAHATARİKİYLEBEY’Malı, asıl bedelinin çoküstündebirfiyata satmış gözükerek aradaki farkı aşırı faiz olarak kazanmak. Bunuyasaklayanemirlerekarşınönünegeçilememiştir.

MURAFAADİVANIİstanbul’daRumeliveyaAnadolukazaskeriönündegörülendava.Buyüksekkurulda,taşramahkemelerindeçözülemeyendavalarbirkezdahaelealınırdı.

MURAHHASTamyetkilidelegegörevlendirildiğikonuda,devletadına,dilediği biçimde oy kullanma yetkisi taşıyan, diğer devlet veya devletlermurahhaslarıylagörüşmeleryapandiplomat.

Murahhasâ: Osmanlı merkez ve vilayet meclislerindekigayrimüslimdelegeler.

MURASSAÜzerideğerlitaşlarlasüslenmiş,sanateseriözelliğindeeşya.Murassanişan,murassakabzalıkılıç,murassasaatgibi.

MUSAHİBSohbet edilenkişi.Padişah’ladinlenmesaatlerindekonuşupsohbet eden kişilere denirdi.Musahiplerin belli bir görevleri yoktu. Güvenkazanmışsarayağalarından,yaşlıvezirlerden,döneminkültürlüvenüktedankişilerindenseçilirdi.Cücelerdenvehadımağalarındanmusahibliğeseçilenlerdeolmuştur,içlerindenkıdemliolanınabaşmusahibdeniyordu.

MUSALÂHA-YIAMME Toplum barışı. Osmanlı uyruğundaki değişik

ırk ve dinden toplulukların barış ve anlayış havası içinde yaşamalarıdüşüncesidir.

MUSILÂ-İ SAHN Medrese’nin üçüncü aşama birinci devresi. Sahn-ıseman’dansonrakibudevreye“tetimme”dedenirdi.Ayrıcailmiyesınıfındabirpâyeverüus(kadro)idi.Müderrislereözgüydü.

MUSILÂ-İ SÜLEYMANİYE Süleymaniye Medreselerinin dâhil vehariç aşamalarını tamamlayanlardan, aklî bilimleri okumak isteyenleringirdikleri bölüm. Musılâ-ı sahn (tetimme) eşidiydi. Musılâ mezunlarıyükseköğrenimhakkıkazanırlardı.

MUTALLÂ SARIK Üstüne birkaç santim eninde sırma şerit dolanantörensarığı.Sarıkvekavukkaldırıldıktansonrailmiyemensupları,özellikledeŞeyhülislam,törenlerdemutallâsarıkkullanabilirlerdi.

MUTASARRIF Tanzimat döneminde liva veya sancak denen vilayetlekaza arasındaki yönetim bölgelerine atanan sivil yönetici. Müstakilmutasarrıflıkların(sancakların)yöneticileridoğrudanmerkezebağlıydılar.

MUTASARRIF-I ARZ Taşınmaz malın sahibi veya sahip yetkisiyletaşınmazıkullanan.

MUTATABBİBAlaylıhekim.Pratikbilgilerleyetişmişsağlıkgörevlisi.Tıbokullarınınaçılmasındansonramekteplivealaylıhekimlerarasındauzunsürecekbirmücadeledebaşladı.

MUTLAKİYET (monarşi) Siyasal gücün, kimseye karşı sorumluolmayan tek kişide toplanması rejimi. II. Mahmud’un ödünsüzmutlakiyetinden sonraki Tanzimat, bazı sınırlayıcı ilkelere dayanmaktaydı.Ancak Abdülazlz ve II. Abdülhamid, yeniden mutlakiyeti getirme siyasetigüttüler.

MUVACEHE ETMEK Şer’iye ve nizamiye mahkemelerinde farklıtanıklıklarıyadaaçıklamalarıortadankaldırmakiçinbaşvurulanyüzleştirmeyöntemi.

MUVAZENE-İ UMUMİYE KANUNU Bütçe yasası. Bunlardan ilki1909’da hazırlandı. Meclis-i Mebusan’da kabul edildi. Bu yasa, vergi veresimlerleilgilibirdedüzenlemegetirmişti.Eskibirçokvergilerkaldırılırkenbirtakım vergilerin toplanması da yerel yönetimlere (belediyelere) bırakıldı.

Böylece 1909 Yasası aynı zamanda bir vergi reformuydu. Sonraki yıllardadüzenlibiçimdebütçeyasalarınınçıkarılmasınaçalışıldı.

MUVAZENENİZÂMNÂMESİ Genel bütçe tüzüğü. 1855’te çıkarıldı.Bütçenin hazırlanmasını, incelenmesini, onaylanmasını, uygulanmasını vedenetiminikurallarabağlıyordu.İlkbütçeuygulamasıdabunagöreyapıldı.

MUZIKA-YI HÜMAYUN II. Mahmud döneminde Avrupa’dan bandotakımları ve hocalar getirtilerek 1831 ‘de kuruldu. Ayrıca müzisyenyetiştirmekiçinde,aynıadıtaşıyanbirokul(Muzıka-yıHümayunMektebi)açıldı.Sonrakiyıllardaordudabirmuzıkacısınıfıdaoluşturuldu.Adıgeçenokulda Doğu ve Batı mûsikilerinin yanı sıra kültür dersleri de verildi.Hademe-ihassadaburadayetiştirilmeyebaşlandı.KapatılanEnderun’unveMehterhane’ninboşluklarıbuyoldandoldurulmayaçalışıldı.

MÜBAŞİR 18. yy’dan başlayarak yetkileri giderek artan icra ve infazgörevlileri. Mübaşirler, hâcegân, kapıcıbaşı, salâhor pâyelerini taşırlardı.Vergi alacaklarını toplamak, vezir muhallefatlarını müsadere etmek, askergöndermek, azil, idam, sürgün cezalarını uygulamak gibi, daha çok geçicigörevleri yaparlardı. Bunun karşılığında yolluk ve ücret alırlardı.Tanzimat’tansonramübaşirliğinönemikalmadı.

MÜBEŞŞİR Yenilik öncüsü ve müjdecisi. Tanzimat döneminde, heralandaki yeniliğin öncülerine bu ad veriliyordu. Örneğin Abdülhak Hamid,edebiyeniliğinmübeşşirlerindendi.

MÜBEYYİZYazıyıtemizegeçirenkâtip.

•Müsevvid

MÜCAZAT Suça göre cezalandırma. Osmanlı Ceza Kanunu’nunöngördüğücezalarıuygulama.Buyasasuçlarıkabahatvecürümolarakikiyeayırdığındanmücazatda ikiyeayrılmıştı:Mücazat-ı tekdiriye (hafif suçlarıncezalandırılması),mücazat-ıterhibiye(cürümlereilişkinidam,kürekvs.).

MÜCEDDİD-İDEVLET Devlet yapısını yenileyenler. Mustafa Reşid,Âli,Fuad,MidhatPaşalarlaötekiyenilikçidevletadamlarınadeniyordu.

MÜCEVVEZE Ağzı dar tepesi geniş, silindir biçimli kavuk. Baştapadişah, devlet adamları ve saray görevlileri törenlerde bunun türlerinikullanırlardı.OsmanlıPadişahlarınınbirbirindenpekazfarklımücevvezeleri,sorguçlarla süslenirdi. Sadrâzamların ve vezirlerinki ise dilimli ve daha

uzundu.II.Mahmudbubaşlığıdadiğerlerigibikaldırdı.

MÜCMELDEFTERİTapukayıtkütüğü.

•MufassalDefter

MÜDDET-İ ÖRFİYYE Yasal görev süresi. İlmiye mansıplarındageçirilenbirikiyıllıksürelerinherbiri.

MÜDERRİS Medrese hocası. Başlangıçta medrese aşamaları ilemüderrislikaşamalarıbirbirinekoşuttu,örneğin,sahn-ıseman,birmedresevemüderrislik aşamasıydı. Son dönemlerde ise müderris sayıları giderekçoğaldığından bunların tümüne ders görevi verilemedi.Her yıl dârü’l-hadismüderrisliğinden aşağıya doğru sekiz müderrise mahreç mevleviyeti (ilkadılığı) verilir, ertesi yıl açığa alınırlar, dördü bilad-ı hamsemevleviyetlneatanır, bir sonraki yıl yine açığa alınırlardı. Bunlardan ikisi Haremeynkadılıklarınaatanırlardı.Bunöbetuygulamasıiledeaşağıdabekleyenlereüstaşamaların yolu bir ölçüde açılmış olurdu. 19. yy’ın ikinci yarısındamüderrislik daha çok bir pâye durumuna getirildi. Meşihatta, evkaftagörevlileredağıtıldı.

MÜDİR-İ UMUR İşleri yürüten, sorumlu kişi. Kethüda ve kâhyaanlamında, devlet adamlarının özel işleriyle ilgilenenlere deniyordu.Tanzimat’tan önce de, âyân ve derebeylerinin yazı işlerini, dış ilişkileriniyürütenbecerikliveaydınkişilerebuadverilmekteydi.

MÜECCELE Ara taksit. İltizam ve mukataalardan, vâdesi doldukçaalınanödemelerdi.

•Muaccele•İltizam

•Mukataa

MÜFETTİŞ 1850’den itibaren, ülke genelinde yönetsel uygulamalarıbölge bölge denetleyen yetkili memurlar. Daha sonra nezâretler, kendiörgütleriiçindeayrımüfettişlergörevlendirdiler.

MÜFETTİŞ-İ HÜKKÂM-I ŞER’Î 1864’te çıkarılan Tuna VilayetiNizamnâmesi’negörevalininyanındakibaşlıcagörevli,vilayetmeclisindedeyargıtemsilcisiidi.1871Vilayet-iUmumiyeNizamnâmesi’ndebununyerinimerkeznâibialmıştır.

MÜFTİ’L-ENAMHalkınmüftüsü.Şeyhülislâmlaraverilenadlardandı.

MÜHENDİSHÂNE-İ BAHRÎ-İ HÜMAYÛN 1776’da deniz subayıyetiştirmek içinaçılanokul.1773’tekurulanHendesehane’nindevamıoldu.BuradadeniztopçuluğuvedenizcilikderslerininyanısıraFransızcaterimleride öğretiliyordu. Okuldaki Fransız uzman ve öğretmenler, 19. yy başındagörevlerini Türk öğretmenlere bıraktılar. 1834’te okul Haliç’tenHeybeliada’yakısabirsüresonradaKasımpaşa’yataşındı.1842’deMekteb-iBahriye-iŞâhâneadınıaldı.

MÜHENDİSHÂNE-İBERRÎ-İHÜMÂYÛN1795’tekaratopçusubayıyetiştirme düşüncesiyle İstanbul’da açıldı. Mühendishane-i Bahrî-iHümayun’un daha geniş kadrolu bir devamıydı. Burada, Fransız askerîokullarının programları uygulanmaya çalışıldı. Ders nâzırı ve başhoca gibiakademikunvanlarayerverildi.Dörtsınıflıolanbuokula,ilkFransızcaderskondu.1847’deTopçuveMimarMektebiadınıaldı.Lisedüzeyiüstündeyenisınıflaraçıldı.Halıcıoğlu’ndakibuokul,sondenemdetopçusınıfıokuluoldu.

MÜHENDİSHANE-İ MÜLKİYE MEKTEBİ 1884’te İstanbul’daaçıldı.İlksivilmühendislikokuludur.

MÜHİMME DAİRESİ Bâbıâli’de, Saray’a gönderilecek sadarettezkirelerinin hazırlandığı, önemli konuların kaleme alındığı büro. Ayrıca,mühimmedefterleriniyazankâtiplerdeburadaçalışırlardı.

MÜHİMME DEFTERİ Daha önceleri divan-ı hümayun’da alınankararlarınyazıldığıdefterler.Bukütüklerbaşlıcaüç türdü:Günlük işler içintutulan asıl mühimme defterleri, ordu defterleri ve gizli yazıları içerenmühimme-imektûmlardı.

MÜHİMME-İMEKTUMBabIâli’dençıkarılangizliveönemliyazılar.Butüryazılargenellikleiçisyanniteliğindekiolaylarlailgiliydi.

MÜHİMME-İMEKTUMDEFTERİGizliemirlerinsuretlerininaynenyazıldığıkütükdefteri.

MÜHİMMENÜVİSDevletinbirincilönemdekiişleriyleilgilifermanlarımühimmedefterlerinegeçiren,yeteneklivegüveniliryazıcılar.

MÜHR-İ HÜMAYUN (Mühr-i Şerif/Mühr-i Saadet) Padişah mührü.Tahta çıkan padişah, kendisinin ve babasının adını içeren tuğralı mühürlerkazdırırdı. Bunlardan birini kendisi taşır, diğerlerini Sadrâzam’a, enderun-ı

hümayunhazinedarı‘na ve haremdairesinin âmiri sayılan hazinedar usta’yaverirdi. Mühürlerin en önemlisi, mutlak vekillik belirtisi sayılanSadrıâzam’dakiydi.Bunahatem-işerif,hatem-ivekâletdedenirdi.Padişahıntaşıdığıözelmühürise,zümrüdveyaaltınüzerineişlenmiş,oval,köşelioval,dört köşe, veyakırıkköşeli dörtgenbiçimlerindeolurdu.Sadrıâzam,mühr-ihümayunu atlas kese içinde boynuna asarak saklardı. Son dönemlerdeSadrâzamlar,diğergörevlilergibi,atamakararnameleri (Hatt-ıhümayun) ilegörevlendirildiklerindenmührünönemikalmadı.

MÜHTEDÎDönme.SonradanMüslümanolmuşkişi.

MÜHÜRDAR Sadrıâzamların nâzırların ve valilerin yazılarınımühürlemekle görevli memur. Mühürdarlar aynı zamanda, yanlarındaçalıştıklarıdevletadamınınsırortağı,özeldanışmanıdurumundaolurlardı.

MÜJDECİBAŞI Hacıların güvenlik ve esenlikle hac görevini ifaettiklerine dair Mekke Şerifi’nin mektubu ile kadı ilâmlarını İstanbul’aulaştıranveSultanahmedCamii’ndepadişah’asunanpeyk.

MÜJDE-İ VEZÂRET Vezirlik rütbesi ihsan edilen kişiye mübaşiraracılığı ile gönderilen vezaretmenşuru ve duyurusu.Buna karşılık, kişininilgililerecevâiz-ivezaretadıaltındarüşvetlergöndermesigerekiyordu.

MÜKÂLEMELİTAHRİR Konuşma cümleleri içeren yazı. Edebiyattailk örneğiPertevPaşaAv’avanâme adlı eserinde vermiş, bu yenilik sonrakiyazarlarcadaişlenmiştir.

MÜLAZEMET DEFTERİ Medreseden icazet alarak mezun olanlarınyazıldığı kadro sırası defteri. Yedi yıl süren bekleme döneminden sonramüderrisliksınavınagirilirdi.Budefterkadıaskerliktetutulurdu.

MÜLÂZİM Sahn-ı semân mezunu müderris adayı. Mülâzimler, yediyıllık staj döneminden sonra rüus sınavına girerler kazandıkları takdirdeibtidâ-ihariçmüderrisiatanırlardı.Sınavıbaşaramayanlarisekadılıkalırlardı.

MÜLÂZİM Tanzimat döneminde Bâbıâli kalemlerindeki maaşsız adaymemurlar. Mülâzim resmî yazışma (kitabet) kurallarını öğrendikten sonraaylıklıkâtipliğeatanırdı.

MÜLÂZİM Teğmen. Osmanlı ordusunda ilk subaylık rütbeleriydi.Harbiye’denmülâzim-isâni(asteğmen)çıkansubay,birsüresonramülâzim-i

evvelliğe(üsteğmen)yükselir,dahasonrayüzbaşıolurdu.

MÜLK-İİSLÂM İslâmdünyası.Müslümanların çoğunluklayaşadıklarıve Hıristiyanlık dünyasına göre bir blok oluşturan ülkelerin tümünedeniyordu.

MÜLK-İ MENZİL Tapulu konut. Oturulan, barınılan bahçesi ahırı,hizmetbölümleribulunanbüyükevlervekonaklariçinkullanılıyordu.

MÜLKİYETanzimat’ta oluşturulanbaşlıca sınıflardan.Sivil yöneticilersınıfıydı.Askeriyeve ilmiyesınıflarındakigibiaşamalarıvardı.Hacegânlık,kapıcıbaşılık, mirmîrânlık ve vezirlik bu aşamaların başlıcalarıydı. Sınıfınbüyük rütbelilerine “mülkiye ricâli” denirdi. Daha sonraki düzenlemelerlemülkiye sınıfı beş dereceye ayrıldı: Hâmise-râbia-sâlise-sâniye ve ûlâ.Hepsininüstündeisebâlâaşamasıvardı.Birsüresonraiseburütbeler,devlethizmetindeolmayanlaradapâyegibiverilmeyebaşlandı.Mülkiyemensuplarıalaturka setre, İstanbolin, redingot giyer ve yakalarına rütbeye göre sırmaişletirlerdi.

MÜLKİYEBAYTARMEKTEB-İALİSİ1900yılındaSultanahmed’deaçılanilkveterineryüksekokulu.

MÜLKİYE NÂZIRI 1835’te sadaret kethüdası‘na verilen unvan.İçişlerinden sorumlu olan mülkiye nâzırı’nın adı, 1837’de dahiliye nâzırıolmuştur.

MÜLKNÂME Devlet arazisinin kullanım (tasurruf) hakkının kişiyebırakıldığını gösterir ferman. Tapu geçerliliğindeydi. Mülknâmeler, defter-ihakanî kayıtları dikkate alınmadan dağıtıldığından devlet arazilerinin büyükbir bölümü kişilerin eline geçti. Ancak Tanzimat’tan sonra, AraziKanunnâmesiuyarıncamülknâmelerintümügeçersizsayıldı.

MÜLTECİMESELESİ1848’deOsmanlıtopraklarınasığınanMacarlar,uluslararasıbir sorunyarattı.RusyaveAvusturyabunların iadesini isterken,Osmanlı Devleti savaş tehlikesini göze alarak sığınanları koruyacağınıduyurdu. Bu siyasi jest, tüm Avrupa’da Osmanlılara karşı coşkun sempatigösterilerinevesileoldu.Mültecimeselesininenönemlisonucuiseİngiltereve Fransa’nın, Rusya’ya karşı Osmanlı Devleti’yle yakınlaşmayı öngörenyenibirsiyasetbelirlemeleriolmuştur.

MÜLTEZİMBirköyünyadakasabanın,devletçetoplanacakgelirlerinin

müteahhitliğini yükümlenen kişi.Mültezim olmak isteyenler âşar ve rüsumartırmalarınakatılırlardı.Ençokpayısüren,birgeliriiltizametmişolurdu.

MÜLÛKÂNE Padişahayakışan, padişahla ilgisi bulunan.Başka adlarlatakımyapılarakkullanılırdı:Cenâb-ımülükâne,saray-ıhümâyûn-ımülûkâne,mâbeyn-ihümâyun-ımülûkânegibi.

MÜMESSEK MACUN-ŞERBET Resmî iş ya da tören için sarayagelenleresunulankokulumacunveşerbetler.

MÜMESSİLTanzimatdönemindekasabalardakibelediyemeclislerineveyönetimkurullarına,gayrimüslimazınlıklarıntemsilcisisıfatıylakatılanüye.

•Kocabaşı

MÜMEYYİZ Büro şefi veya şube müdürü. Beğlikçi ve beğlikçikesedarından sonra gelen mümeyyizler, kalem kâtiplerinin yazılarınıdüzeltirler, mühimmenüvis, defterci gibi memurlara iş verirlerdi. Sondönemlerde mümeyyizlerin sayıları arttı. Merkez ve taşra meclislerinde debirerİkişermümeyyizbulunurdu.

MÜMTAZ SINIFI 1897-1908 yılları arasında erkân-ı harb (kurmay)sınıfına koşut bir askerlik sınıfı. Erkân-ı harb sınıflarını okuyanlardan enyüksekdereceileçıkanlar,erkân-ıharb,diğerlerimümtazzâbitolurlardı.

MÜNCİYAT Kurtarıcı sözler. BaştaAli Suavi’nin ve onu izleyen kimiyazarların,dönemingazetelerindesıksıkçıkanveülkeninulusunkurtuluşunadeğgingüzelaçıklamalarıiçerenyazılarıdır.

MÜNECCİMBAŞI İlmiye sınıfından saray memuru. Görevi, önemlitarihlerin saptanması için astrolojik hesaplar yapmaktı.Yeni padişahın tahtaoturması (cülus), savaş ilânı, sadrâzam’amühr-i hümayun verilmesi… gibikonulardabirtakımnücum(yıldız)hesaplamalarıyapar,uğurlubirgünhattasaatbelirlerdi.Birgörevideyeniyıliçintakvimdüzenlemekti.

MÜNEKKİD 19. yy’ın ikinci yarısından itibaren gazete ve dergilerdeçeşitlikonulardaeleştiriyazılarıyazankişi.Dahaöncekidönemlerdeeleştiriyazısıgeleneğiyoktu.BukonudaöncülüğüRecaizâdeEkremBeyyaptı.

MÜRÂSELE Kazasker ve kadıların nâib (vekil) atamak, iş buyurmakiçin düzenledikleri yazılar. Nâibler, ellerinde mürasele olmadan davalarabakamazlardı.Kadılıklardan,devletdairelerineçıkarılanyazılaradamürasele

denirdi.

MÜRTECİ KIYAMI Gerici ayaklanması. 19. yy’da Batılılaşmaçabalarını ve Batı’dan alınan her türlü yeniliği dinsizlik sayan ve bugelişmeleri reddedenler,başkaçıkargruplarındandadestekarayarak sık sıkayaklanmayıdenediler.

MÜRURİYETransittaşımacılıktaalınanvebacdadenenbirvergi.

MÜRURİYE Haliç köprülerinden geçiş parası. 1845’ten 1930’a dekparalıgeçişuygulandı.

MÜRÛRTEZKİRESİÜlke içi pasaport.Kendi ili dışına çıkacakların,özellikle de İstanbul’a gitmek isteyenlerin yerel yönetimden aldıkları çıkışizni belgesi. Bu belgeye kişinin tam kimliği ile nereye ne için gideceği deyazılırdı. Süresi bir yıldı. İlk uygulama II. Mahmud döneminde başlatıldı.1908’densonradakaldırıldı.

MÜRURveUBURGelipgeçme.Yayaveatlı-arabalıeskitrafikakışınaverilenad.Karayollarındamürurveuburedenlerinbirbirlerine,soyguncularınyolcularazararvermemesiiçinözelönlemleralınırdı.

MÜSADERE Devlet adına kişi mallarına el konulması. Mala karşıuygulanan bir cezaydı.Önceleri yalnızca idam edilenlerinmallarımüsadereediliyordu. 18. yy’da ise ölen devlet büyüklerinin “padişah kulu olduklarıgerekçesiyle” ve fetvâ ile tüm varlıklarına el konulmaya başlandı. Kimidurumlarda müsadere, bütün hakları ve varlıkları kapsayacak ölçüde geniştutulurdu.Hertürlümüsaderedeasılgerekçeisemülkünvevarlığın,doğrudandevlete ait olduğuydu. Müsadere sistemi, büyük servet birikimlerini, aynızamandaverasetedayalısoylu-zenginbirsınıfoluşmasınıönlemekteydi.Bunedenle Osmanlılarda bir burjuva sınıfı sözkonusu olamadı. II. Mahmud,müsadereyibirölçüdekaldırmayıgözetti.Tanzimat’ta isecezanınkişiselliğiilebağdaşmadığındanyasaklandı.

MÜSAKKAFATÜstüçatıveyadamlaörtülüyer.

Müsakkafat Vergisi: 1910’da çıkarılan bir yasa ile uygulamayakonankonutvergisi.

MÜSAVAT Eşitlik. Yasalar ve yükümlükler karşısında herkesin eşittutulmasıanlamında,Tanzimat’ıngetirdiğibirkavramdır.

MÜSELLİMTanzimat’tanöncevalivesancakbeyivekilleri.

•Mütesellim

MÜSEVVİD Resmî dairelerin yazı bürolarında müsvedde denen yazıprojesini hazırlayan kâtipler. Müsevvidin hazırladığı yazı, kalem şefi(mümeyyiz) tarafından uygun görülürse, gerekli düzeltmelerden sonra yamüsevvidçe ya da “mübeyyiz” denen güzel yazı ve imlâ uzmanı kâtipçetemizegeçirilirdi.

MÜSKİRATRÜSUMU İçki vergisi. 1908’den sonra getirilen yeni birvergiuygulamasıydı.Genelbütçeiçingelirkaynağıdüşünülmüştü.Dahaöncede“Müskiratresm-imirîsi”adında,1881’denitibarenuygulananiçkivergisivardı.

MÜSLİM-İNEVYeniMüslüman.ÖzellikleRumlardanveYahudilerden;çıkarları gereği görünüşdeMüslümanlığı benimsemiş kişilere verilen sıfattı.BöyleleriOsmanlıkıyafetineveMüslümanlığabürünerekdaharahatkazançolanakları eldeetmekteydiler.Örneğin,hekimlerdenveyabancı subaylardanbuyolabaşvuranlardahaçoktu.

MÜSTAHFIZLIK Tanzimat döneminde, rediflikten sonraki yedekaskerlikdönemi.Müstahfızlarancakbüyükseferberliklerdeorduyaçağrılırlar,diğer zamanlarda kendi işleriyle uğraşırlardı. Tanzimat’dan önce ise ülkeiçindekikalelerdegörevliocakaskerinemüstahfızdenirdi.

MÜSTANTIKEFENDİNizâmiyemahkemelerinde ön soruşturmayı vesorgulamayıyapansorguhâkimi.

MÜSTEBİTMUTLAKIYET Mutlak monarşi rejimi. Hükümdarın hersözünün yasa sayılması ve tüm yetkilerin kişiliğinde toplanmasıdır.Abdülaziz,saltanatınınsonyıllarındakitutumuilebugörünümüvermiştir.

MÜSTEFREŞE Padişahın gönlünü çelen ve koynuna giren saraycariyesi.

MÜSTEMEN Osmanlı ülkelerinde, devletleriyle yapılan ticaretsözleşmeleri (kapitülasyonlar) gereği yaşayan ve ticaret yapangayrimüslimlerle başka amaçlarla gelen Hıristiyanlar. Bunlar, şeriata göreikiyeayrılıyorlardı:Biryıldanazkalanlara“harbî”deniyorvekendilerindenherhangibirvergialınmıyordu.Dahauzunsürekalanlar isezımmî (zemmi)

kabuledilerekcizyeyetâbitutuluyorlardı.

MÜSTEŞAR II. Mahmud’dan itibaren nâzırlıklara koşut olarak ihdasedilen ve geleneksel kethüdalığın yerini alan görevli. Bunların en önemlisimüsteşar-ı sadr-ı âli denen Sadrazamlık müsteşarıydı. Hey’et-i vükelâ’yakatılanbürokratlardandı.

MÜŞARÜNİLEYH İlmiye sınıfında İstanbul pâyeli, orduda ferik,mülkiyede de beylerbeyi aşamalı olanlarla bunların üstündekiler için resmîyazılarda “çok sayın” anlamında kullanılan zamir. Yazışmalarda kişinin adıgeçmesebile,aşamasıbuzamirdenkolaycaanlaşılırdı.

MÜŞİR (mareşal) Vezirlik eşidi askeri rütbe. Ordu aşamalarının enyükseğiydi. Daha önceleri Sadrâzamlar için kullanılan bir sıfattı. Yenidüzenlemelerdeaskerîrütbekabuledildi.İlkmüşirler1832’deatandı.

MÜŞİR PAŞA Muhassıllık’ın uygulandığı kısa dönemde vilayetingüvenlik işleri için atanan askerî vali. Müşir paşa, buyruğundaki nizamiyeaskeri ile vilayetin asayişiyle ilgilenir, özellikle mâli ve ekonomik işlerekarışamazdı.

MÜTEAŞŞİ Akşam yemeği. Padişahlara özgü akşam yemeğinedeniyordu. 19. yy’a dek saray halkı ve padişah, günde iki öğün yemekyerlerdi.DahasonraBatıgeleneklerialındıvesabahkahvaltısıileöğünsayısıüçeçıktı.

•Mütegaddi

MÜTEFERRİKA Değişik hizmetlerde istihdam edilen görevliler.Padişah hizmetinde bulunanlara “hünkâr müteferrikaları” denir, bunlargenellikle ricalçocuklarındanseçilirdi.DahaeskidenYeniçeriOcağı’ndaveTersane’dedemüteferrikadenengörevlilervardı.

MÜTEGADDİPadişahavesarayhalkınaözgügününilkyemeği.Kuşlukvaktiservisedilirdi.19.yyortalarınadoğrukahvaltıgeleneğidebaşladı.

MÜTEGALLİBE Zorba kesimi. Köylerde ve kasabalarda, nüfuz vesoyluluktan yararlanarak değil, zor ve baskı kullanarak üstünlük kuranlaradenirdi.Bunlar,haksızkazançsağlama,halkıyıldırmavekorkutma,,hilelerebaşvurma, devletin zaaflarından yararlanma… gibi yolları kullanaraketkinliklerinisürdürürler,bunedenledeasıleşrafkesimivedevletgörevlileriile çoğu kez çatışma durumunda kalırlardı.Mütegallibeye, cebbare, zaleme

gibiadlardaverilirdi.

MÜTEMÂYİZMülkiyedebirararütbe.Ûlâsânisiilesâniyearasındaydı.1845’te kondu.Bunlar için de “izzetlü” elkabı kullanılır, kimi zamanda buaşamadakileriçin“sâniyesınıfımütemayizi”dedenirdi.

MÜTERCİM Resmî çevirmen, devlet tercümanı. II. Mahmuddöneminden başlayarak Türk asıllıların da Batı dillerini öğrenmeleriöngörüldü. Bunlardan başarılı olanlara da önemli devlet görevleri verildi.Mütercimler, Avrupa’daki yasa ve tüzükleri Türkçe’ye çevirerek Tanzimatyeniliklerine katkıda bulundular. Kimi mütercimler nâzırlık ve sadrâzamlıkmakamlarınadekyükseldiler.(ÖrneğinMütercimRüşdiPaşa).

MÜTESELLİM Görevi teslim alan ve yürüten anlamındadır.Tanzimat’tanöncevalilikgörevinedoğrudangidemeyenlerbuadlabirvekilatayarakeyaletinyönetimvegüvenlik işleriniuzaktan idareederlerdi.Yine,sefere çağrılan valiler de dönünceye dek birer mütesellim atamadurumundaydılar.BuuygulamaTanzimat’labirliktekaldırıldı.

MÜTEVELLİVakıfyöneticisi.Vakıfkoşullarınıyerinegetirenvevakfınöngördüğü nitelikleri taşıyan kişidir. Mütevelliler ya vakıf senedindekikoşullaragöregörevegeliryadakadılıklarcaatanırlardı.

MÜVEDDETNÂMEDostlukvesempatimesajı.Dahaçokhükümdarlarvedevletadamlarıarasındateatiedilirdi.

MÜVELLÂ Bir yerdeki kimi duruşmalara bakmak için özel olarakgörevlendirilenkadı.Birdavaya,oyerinkadısınınbakmasısakıncalıgörülüryadamümkünolmazsa,merkezdengeçicigörevlemüvellâgönderilirdi.

MÜVERRİHOsmanlı tarihyazarı.Belgelerivebilgileri sırayakoyarakkronolojikesasagöretarihyazanlaradenirdi.

•Vakanüvis

MÜZAREA Yarıcı rençber. Toprağı, mal sahibi adına ekip biçen, öşürveyaharacıdevleteverdiktensonraürününyarısınıdamalsahibinebırakançiftçi.

MÜZE-İ HÜMAYUN 1868’de bu adla ilk Osmanlı Müzesi kuruldu.1871’de yönetim örgütü kaldırıldı. Çok geçmeden yeniden müdür vegörevliler atandı. Bu dönemde yabancı uzmanlar müzecilikle ilgilendi.

1876’da Çiniliköşk, Müze-i Hümayun oldu. Arkeolojik eserler, askerîeserlerden ayrılarak burada sergilendi. 1881 ’de Osman Hamdi Bey’inmüdürlüğe getirilmesiyle Osmanlı müzeciliğinde en büyük adım atıldı.1883’teAsâr-ıAtikaNizâmnâmesi yayınlandıktan sonraderlenen eser hızlaarttı ve çağdaş müze binaları yapıldı. Kuruluş, cumhuriyet dönemindeArkeolojiMüzeleriadınıaldı.

MÜZEKKERE Elkab kullanılmadan yazılan resmî yazı. Bir dairedenbaşkabirdaireyeyazılanveresmîbirkonuyuaçıklayanbelgedir.

NAHİYE (Bucak) Küçük bölge, geride kalan yer. Eskiden bu deyimyerine“kenar”ve“divan”adlarıkullanılmıştı.1864’teTunaVilayeti’ndeilknahiye örgütleri kuruldu. 1869’dan sonra ise Vilayât-ı UmumiyeNizâmnâmesi gereği Osmanlı ülkesinin her tarafında nahiyeler oluşturuldu.1876’da İdare-i Nevahi (nahiyelerin yönetimi) Nizâmnâmesi yayınlandı.1913’tekidüzenlemelerledenahiyebirimiveyönetimiyeniesaslarabağlandı.

NAHİYE MECLİSİ Nahiye yönetim kurulu. Dört üyeliydi. NahiyeMüdürününbaşkanlığındatoplanırveyönetimeilişkinkararlaralırdı.

NAHİYEMÜDÜRÜ Kaza kaymakamının emrinde, valilikçe atanan enküçükmülkiyeyöneticisiydi.

NAHVET-İ MİLLİYE Ulusal onur. Önce Jön Türkler’in daha sonraİttihatveTerakkiFırkası‘nın savunuculuğunuyaptığımanevideğerlerdendi.Dış güçlere ve yabancı hayranlığına karşı bu duygunun yerleştirilmesidüşünülmüştü.

NAİBBirisininyerinialan.Şer’iyemahkemelerinebakanheraşamadakikadıya, -kazaskerin vekili olduklarından- naib de deniliyordu.Ancak bir demansıbına(görevyerine)gitmeyenkadılarınatadıklarınaiblervardı.Bunlarınilmiyesınıfındanolmalarıherzamanaranmazdı.Kadıvekilliğiyapannaibler,yargı harçlarının ve arpalık denen gelirin bir bölümünü asıl kadıylagönderirlerdi. 1908’den sonra naiblik yeni esaslara bağlandı. Merkezdenatananveşer’iyeyargıcıdurumundaolannaiblerinharçalmalarıyasaklandıvekendilerineaylıkbağlandı.

NAİB-İ SALTANAT Hükümdar adına ülkeyi yöneten. Başka ülkelerdeküçük yaşta başa geçenler için bu adda bir vekil seçilirken OsmanlıDevleti’nde benzeri bir uygulama resmen sözkonusu olmadı. Ancak kimisadrâzamlariçinbirunvangibibudeyimdekullanıldı.

NAKİBÜ’L-EŞRAF Şeriflerle seyyidlerin (Hz.Ali soyluların) başkanı.Görevi, seyyid ve şeriflerin defterlerini tutmak, bunlara ilişkin belgeleridüzenlemek, haklarını koruyup gözetmekti. Bu çalışmaları için Meşihat’daözel bürosu ve yardımcıları vardı. Protokoldeki yeri, Şeyhülislâm ilekadıasker arasındaydı. Ülkenin her tarafında kendisine vekillik edenyardımcıları (nakibü’l-eşrafkaymakamları)vardı. II.Abdülhamid’in İslâmcısiyaseti nedeniyle son dönemde Nakibü’l-eşraflığın önemi daha da arttı.YıldızSarayıyakınındaözelbirkonakyaptırılaraknakibü’l-eşraflıkmakamıdurumunagetirildi.1908’densonrayetkisizküçükbirmemurlukoldu.

NAKLÎ(Fr.narrative)Osmanlıklasiktarihçiliğinde,olaylarısentezeveyoruma gerek duymadan aktarma yöntemi. Tanzimat tarihçiliği ise CevdetPaşaileterkipçibirmetodayönelmiştir.

NAKL-İHÜMAYUNPadişah’ınmevsimgereğiyadaisteğiüzerine,birsaraydanbaşkabirsarayageçicibirsüre içintaşınması.Bu,önemlibirolaykabul edilir, Takvim-i Vakâyi’de ve dönemin tarih olayları arasında kısacaanlatılırdı. Örneğin, Topkapı Sarayı’nda kısa bir süre kalan Abdülmecid1845’te buradan temelli ayrılarakÇırağanSarayı’na (eski) nakletti.Bundansonra Topkapı Sarayı’nda, tören günleri dışında padişahlardan hiçbirisikalmadı.

NALIN-I ŞERİF VAK’ASI Hz. Muhammed’e ait olduğu söylenen veTopkapı Sarayı Hırka-ı Saadet Dairesi’ndeki kutsal eşya arasında saklanannalının tekinin deCanik’te (Samsun) bulunduğu haberi üzerine, yetkililerinharekete geçmeleri, özel işlemler ve törenlerle nalının Canik’ten alınıpİstanbul’a getirilmesi olayı. 1872basınındave resmîyazışmalarındaönemliyertutmuştur.

NÂME Mektup. Osmanlı edebiyatında, resmî-siyasî yazışmalarında busözcükle yapılan birçok deyim vardır: Keremnâme, müveddetnâme,iltifatnâme,teşekkürnâme,emirnâme,şehadetnâme,salnâme,mukavelenâme,muahedenâme,şehname…gibi.

NÂME-İ HÜMAYUN Padişah mektubu. Yabancı devlet başkanlarına,belirli günlernedeniyleKırımHanlarınaveheryılSurre ilebirlikteMekkeŞerifine gönderilen padişahın ağzından kaleme alınmış yazılardı. Siyasaliçerikli nâme-i hümayunlar, sadrâzamın huzurunda kesesine konupmühürlenirdi. Ayrıca bumektupların kâğıdı, boyutları, süslemeleri (tezhibi)birtakımözelliklertaşırdı.Baştarafınadaaltınyaldızlıtuğraçekilirdi.

NÂME-İ HÜMAYUN DEFTERİ Padişah mektuplarının kaydedildiğiözel defterdi. 17. yy sonlarından 19. yy sonuna dek düzenli biçimdetutulmuştur.

NÂME-İ RESMÎ Elçilerin Osmanlı hükümetine sundukları güvenmektubu.

NÂME KESESİ Padişah ve Sadrâzam mektuplarının konulduğu özelkumaşkeseveyakozak.

NÂMENÜVİS Mektup yazıcısı. Hattatlarından seçilen ve Padişah’ınmektuplarını yazan görevli. Son yıllarda yalnızca Mekke Şerifi’ne hitabengelenekselikimektubu(ArapçaveTürkçe)yazardı.

NÂM-I MÜSTEAR Takma ad. Kimliğini gizlemek isteyenlerin aldığıikinci isim. Sansür dönemlerinde gazeteci ve yazarlar, siyasal içerikliyazılarınınsorumluluğundankurtulmakiçinkullanmışlardır.

NAM Ü NİŞAN Kalıcı ve yararlı yapıtlarla kazanılan ölümsüzlük.Padişahlar, varlıklı devlet adamları ve zenginler, bu amaçla, din ve toplumyararınayeniyapıtlarmeydanagetirmeyeçabagöstermişlerdir.

NAMZEDYAPMAKPadişahın,henüzevlenecekçağagelmemişkızınıuygun gördüğü kişiyle nişanlaması. Sultan hanım, erginlik çağına gelesiye,adayerkekbeklemekdurumundaydı.Ancakbiryandandahızlayükselirveönemliaşamalareldeederdi.

NARHTemel ihtiyaçmaddeleri içindevletçeyadakadılarcauygulanansatış fiatı. Osmanlı Devleti’nin her döneminde, kanunnâmelere bağlıkalınarak narhlar konulmuştur. Ekmek, peynir, yağ, et, süt, alaca, yemeni,yaşmak, tülbent, hatta lâle soğanı(!) için narh uygulandığı görülmüştür.1855’te,İhtisapNezâreti’ninkaldırılmasındansonraŞehremanetidönemindede narh yetkisi kadılarda bırakılmış, ancak birkaç yıl sonra bu yetkibelediyelere geçmiştir. 1866’dan itibaren bir süre İstanbul’da yalnız ekmekiçin narh uygulaması sürdürülmüş, ancak muhtekirlerin çoğalması, ulusalekonomi arayışları gibi nedenlerle 20. yy. başında narhın uygulama alanıyenidengenişletilmiştir.

NÂSHalkvevatandaş.Örneğin,ezhan-ınâsıbozmak(halkakötüşeylerdüşündürmek),fukara-yınâs(nüfuzuvevarlığıolmayanvatandaş)gibi.

NÂZIR Nezaret (gözcülük) eden, denetleyen ve yürüten. II. Mahmuddöneminde, eski emin ve kethüda unvanlarının yerine kullanıldı. Tanzimatdönemindeisehükümetüyelerinedebuunvanverildi.Dâhiliyenâzırı,evkafnâzırıgibi.

NÂZIRPAŞAVezirlikpâyesialmışbulunanveyaaskeripaşaolankabineüyelerinedeniyordu.

NECÂBETLÛ Soyu temiz ve yüce olan. Resmî elkaplardandı.“Devletlû”sözcüğüilebirlikteşehzadeleriçin“devletlûnecâbetlû”biçiminde

kullanılırdı.

NECL-İCELİL-İHÜMAYUNBaştakipadişahınoğlu.Sondönemlerdeşehzadelerin sayıları giderek arttı. Bunlardan kimileri önceki padişahların,kimileri şehzâdelerin kimileri de tahttakinin oğullarıydı.Bu sonuncular içinayırıcıbirtanımlamaolarakbuelkapkullanılırdı.

NEDİM-İHASÖzelyakın.Padişahagüzelsözlersöyleyerekyerinegörefıkralaranlatarakonudinlendirenbuaradasırlarınıpaylaşan,derdinidinleyenkişi.

NEFERÂT-IASKERİYYEOrdumevcudunuoluşturanrütbesizaskerler.

NEFİR-İ ÂM Savaş için toplanan halk kalabalığı. Aynı zamandaseferberlik duyurusu demektir. Büyük savaşları önceleyen günlerde ülkeninher tarafında davul zurna çalınarak tellâllar bağırtılarak halkın savaşaçağrılmasıvetoplanmasıişiydi.

NEFİR-İ HAS Bir kısım ordu birliklerinin savaş için hazırlanması vecepheyegönderilmesi.

NEFSMerkez.Bir yönetimbiriminin en önemli yerleşimyeri.Örneğinnefs-iMaraş,busancağınyönetimmerkeziolankentti.Birbirineyakınvetekmuhtarabağlıköylerdenortadakinedebuadverilirdi.

NEFS-İ HÜMAYUN Padişahın kendisi. Özel yaşamı ve isteklerisözkonusuolduğundapadişahhakkındabudeyimkullanılırdı.

NEFS-İ MÜTEKELLİM-İ VAHDE Biricik söz sahibi. Tanzimat’tanönceki dönemlerde padişahların yetkisi bu sözle tanımlanıyordu. Abdülazizve II. Abdülhamid de atalarının bu özelliğine ilgi duydular ve biricik sözsahibiolmayaçalıştılar.

NEHİR İDARESİ Midhat Paşa’nın Tuna valiliği’nde, ticaret ve yolcutaşımacılığıamacıileTunaüzerindekurduğuvapurişletmesi.

NEHY-İAN’İL-MÜNKERŞeriatagöreyasakolanşeylerinyapılmasınıönlemek.

•Emr-ibi’l-mâruf

NEMÇE (Slavca:Nyemats) Osmanlılar’ın Avusturya’ya verdikleri ad.

Slavcaaslındanbozmadır.Sözcükanlamıisedilsiz’dir.Avusturyahalkınada“Nemçelû”denilmiştir.

NESİH Arap yazısı türlerindendir. Kur’an yazımında kullanılan yazıstiliydi.

NESR-İ KADİM Tanzimat’dan önceki yazım kuralları ve anlatımgeleneği. Tanzimatçılar bu eski alışkanlığı hem resmî yazışmalarda hemedebiyat alanında değiştirmeyi öngörürken değişik kesimlerin tepkisiylekarşılaştılar.

NEŞR-İMAARİFVETA’MİM-İTERBİYEÜlkegenelindeeğitimveöğretiminyaygınlaştırılması.MustafaReşidPaşa,Tanzimat’ınyerleşebilmesivesürekliliğiiçinönceliklebunuöngörüyordu.

NEVAHİNahiyeler,bucaklar.

•Nahiye

NEVBET(nöbet)Mehterhanekonseri.Sarayönündegününikivaktinde(ikindi ve yatsı) nevbet vurmak, bağımsızlığın belirtilerinden sayılıyordu.Tanzimat’tanöncevezirlerdegörevlibulunduklarıeyaletlerdeaynıgeleneğisürdürerekkapılarınınönündenevbetvurdururlardı.

NEV-RESİMYenikıyafet.Nizam-ıCediddöneminde,komutanvedevletadamlarınıngiydiğiyakasıgenişveyüksek,kolsuzbirçeşitharmaniyeydi.

NEVRUZ Yeniyıl. Güneşin Hamel burcuna girdiği 22Mart günü, eskitakvimegöreyılbaşısayılıyordu.

NEVRUZİYE Nevruz’da hekimbaşı’nın padişaha ve ailesine sunduğuözelmacunkarşılığındaaldığıödül.

NEVRUZ PİŞKESİ Yılbaşı hediyesi. Nevruz günü Sadrâzam’ın,vezirlerin, valilerin ve diğer ileri gelenlerin Padişah’a ve yakınlarınasundukları at, eyer takımı, kılıç, silah, değerli kumaş, altın işlemeli sanateserleri gibi hediyelerdi. Devlet adamları arasında da aynı münasebetlehediyeleşmesözkonusuydu.

NEVSÂL(Almanak)Yılın takvimini ve çeşitli bilgileri içerenOsmanlıalmanakları. Bu türde Salnâme-i Ebüz-ziya, Nevsâl-i Marifet, Nevsâl-iAfiyet,Nevsâl-iMillîgibideğişikadlaraltındaalmanaklaryayımlandı.

NEZÂRET-İCELİLEYücebakanlıkmakamı.Osmanlıbakanlıklarınınadlarıgenelliklebudeyimleyazılırdı:Hariciyenezâret-icelilesigibi.

NEZİR AKÇASI Karışıklık çıkan yerlerin halkından, ayaklanma vekarışıklıklara katıldıkları saptandığında alınan tazminat. Örneğin, 1832’deTosyahalkındanbuadlayüklübirparaalınmıştı.Tanzimat’tayasaklandı.

NİÂM-I ŞÂHÂNE Padişah iyilikleri. İnanç, alışkanlık ve kural gereği,herkesinvarlığıveulaşabildiğimevki,padişahınbiriyiliğisayılırdı.

NİRENG-İ FRENK Batılı düzenbazlığı. Avrupa devletlerinin türlüoyunlar ve aldatmacalarla Osmanlı Devleti’ni kandırması anlamındadır.Karşıtları, Mustafa Reşid Paşa’yı ve Tanzimat’ı, şiddetle eleştirmişler,devletinBatılıoyununakurbangittiğiniilerisürmüşlerdir.

NİSA TAİFESİ Kadın topluluğu. Osmanlı yönetimi tüm kurumları vegörevleri ile erkeklere dayanmaktaydı. Kadınlar ayrı bir topluluk sayılır,örtünmeleri, sokağa çıkmaları, ahlâk yasalarına uymaları, buyruklarlabelirlenirdi. Örneğin, Tanzimat öncesinde, dinsel bayramlarda kadınlarınsokağave alış veriş yerlerine çıkmaları ağır ceza gerektirirdi.Tanzimat’dansonrakadınlarabirtakımözgürlüklertanındı.

NİSBETİYEVAK’ASIAbdülaziz’inölümündenöncekigece(2Haziran1876) yapılması gerekirken, son anda alınan bir ihbar üzerine iptal edilenŞehzâdeler toplantısı. V. Murad’ın tahta çıkışının beşinci günü, Bebeksırtlarındaki Nisbetiye Kasrı‘na tüm şehzâdeler dâvet edilmiş, ancak dahasonrabudâvettenvazgeçilmişti.Yıldızduruşmalarısırasındabukonudaelealındı. Midhat Paşa ile yandaşlarının o gece tüm Osmanlı şehzâdeleriniNisbetiye’deöldürmeyiplânladıktaniddiaedildi.

NİŞAN 19. yy’da ihdas edilen ve her alandaki yararlık ve başarılarındevletçe ödüllendirilmesini amaçlayan onur belgesi ve takı. Daha öncekidönemlerde aynı amaçla çelenk, kılıç, hil’at, sorguç veriliyordu. 1832’deçıkarılan ilk nişandan sonra Abdülmecid, Abdülaziz ve II. Abdülhamiddönemlerinde yeni nişanlar çıkarıldı. Nişan suistimallerini önlemek için1848’de bir talimatnâme (yönetmelik) hazırlandı. Ayrıca, Osmanlıpadişahlarının yabancı hükümdarlardan nişan kabul etmeme geleneği debırakıldı. Abdülmecid, Fransa ve İngiltere’den gönderilen yüksek nişanlarıkullandı.

NİŞANCI Divan-ı hümayun üyesiydi. Osmanlı yasalarını en iyi bilen,

yasalar konusunda divan’a görüş veren, yabancı devletlerle yazışmalarıhazırlayan, berat ve menşurları düzenleyerek üzerlerine tuğra çeken, arazitahrir defterlerini koruma altında tutan, bunlara ilişkin düzeltme veyenilemeleri yaptıran görevli. Geleneksel divan’daki yeri, Sadrâzam’ınsağında vezirlerin en sonundaydı. Başlıca yardımcısı reisülküttab’dı. 18.yy’da divan’ın önemini yitirmesine koşut biçimde Nişancı da birtakımyetkilerini kullanamaz duruma geldi. 19. yy’da ise büsbütün yetkisiz kaldı.Ancak nişancılığın devlet protokolündeki yeri 1836’ya dek korundu.O yıl,deftereminliğikuruluncanişancılıkkaldırıldı.

NİŞAN-I HÜMAYUN (Şerif) Tuğra ve âlamet-i şerife de denen,padişahınadınıiçerenözelşekilliişaret.

NİŞAN-I İFTİHAR 1832’de II. Mahmud’un çıkardığı ilk Osmanlınişanı. Murassası ve birinciden dördüncüye dek dereceleri vardı. 1850’yekadarkullanıldı.Oyılkiparadarlığıyüzündentümeskimadalyalarlabirlikteiptaledilip toplandı.Darbhanebunlarınaltınvegümüşleriniparabasımındakullandı.

NİŞAN-I İMTİYAZ II. Abdülhamid 1878’de çıkardı. Altın vegümüştendi. Kordonu yarı yarıya kırmızı ve yeşildi. Üstün hizmettebulunanlaraverilirdi.

NİŞAN-IOSMANÎAbdülaziz1862deçıkarttı.Murassavedörtderecesivardı.Yeşilkırmızıkurdelalıydı.Birinci rütbesi sağdan sola,büyük şemsesisol göğse, ikinci rütbesi ince kurdela ile boyna, şemsesi sağ göğse, üçüncürütbesi yalnız boyna, dördüncü rütbesi sol göğse takılırdı. Mecidiyenişanı’ndan sonra en büyük Osmanlı nişanıydı. Bu nişanın murassaları,yabancı devlet büyüklerine de verilirdi. Nişanın kullanılması için beratgerekliydi.Bununiçinderütbesinegöre750ilâ4.000krşharçödenirdi.Hersınıfvemeslektenyararlıkgösterenleremahsustu.

NİŞAN-IŞEFKATII.Abdülhamiddöneminde,kadınlariçinçıkarılanilknişan. Üç derecesi vardı. Birinci ve ikinci dereceleri murassaydı. Kordonubeyaz-yeşil-kırmızıydı.

NİŞANKALEMİNişancılıkkaldırıldıktansonraBâbıâli’deyenibirbürokuruldu. Buraya alınan hattat-kâtipler, dönemin padişahına ait tuğrayıhazırlamakveçıkarılacakfermanlaraişlemeklegörevlikılındılar.Bukaleminbaşındanişanmümeyyizidenenşefvardı.

•Tuğra

NİŞANTAŞI Okçulukmüsabakalarındaki rekorlarla ilgili olarak ya dapadişahların attıkları okların düştüğüyerlere dikilen yazılı sütun.Bu taşlaraoku atanın adı ile müsabaka tarihi yazılırdı. İstanbul’daki nişan taşlarınınsonuncusuAbdülmeciddönemindedikildi.

NİYABET Kadıaskere ya da kadıya vekâlet ederek dâvaya bakmak.Naiblerinyargılamayetkileribirniyabetti.

•Naib

NİZAMBelirliyöntemvekurallaradayalıdüzen.18.yy’ın sonlarındanitibaren, her yenilik bir nizam gibi ele alındı. Tanzimat-ıHayriye denen ve“hayırlı düzenlemeler” anlamına gelen deyim de “nizam” kavramıylailintilidir.

NİZAM ASKERİ (Nizamiye Askeri) 1869’da Abdülaziz dönemindeOsmanlıkarakuvvetleri(asakir-imuntazama)önemlibirreformatâbitutuldu.Askerlik süreleri ve usulleri yeniden belirlendi. Askerlik çağına girenlerinsilahaltındageçireceklerisüre,dörtyılmuvazzaflıkveikiyılihtiyatlıkolmaküzere altı yıl oldu.Bu şekilde fiili askerlik yapanlara nizam veya nizamiyeaskeri denildi. İhtiyatlıktan sonra da rediflik ve mustahfızlık dönemleriöngörüldü.

NİZAM-ICEDİD Yeni düzen. III. Selim’in 1894-1807 yılları arasındauygulamaya koyduğu ilk ciddi yenilik programıydı. Yeniçeri Ocağı’nınkaldırılması, çağdaş anlamda yeni bir ordu kurulması, ulema nüfuzununkırılması, Batı’daki bilim, sanat, tarım, ticaret ve uygarlık anlayışlarınınülkeyesokulmasıbuprogramınbaşlıcaamaçlarındandı.İlkyenilikleraskerlikalanındabaşlatıldı.Nizam-ıCedidordusu,Akkâ’dabaşarıgösterdi.Devletinmaliyapısıdaİrad-ıCedidHazinesikurularakıslahaçalışıldı.Bugelişmeler,Kabakçı Ayaklanması ile ortadan kaldırıldı. Ancak, II. Mahmud’unyeniliklerinde ve Tanzimat hareketinde Nizam-ı Cedid olgusu, başlıca esinkaynağıoldu.

NİZAM-I CEDİD DEFTERDARLIĞI Nizam-ı Cedid ordusununparasal ihtiyaçlarını karşılamak üzere oluşturulan özel kuruluş. İrad-ıCedidveyaNizam-ıCedidHazinesidenengelirkaynaklarınınhesabınıtutardı.

NİZAM-I KADİME Öteden beri uygulanan geleneksel düzen.Tanzimat’tanöncekiOsmanlıyönetimsistemi.

NİZAM-I SERBESTÂNE Açıklık ve özgürlük düzeni. Mustafa FâzılPaşa’nın Abdülaziz’e önerdiği rejimin adı. Meşrutiyet kavramı ortayaatılmadan,aynıanlamdakideyimdir.

NİZAMİYE KUVVETLERİ Düzenli ordu birlikleri. Tanzimatdöneminden itibarenOsmanlı silahlı kuvvetlerinebu adverilmeyebaşlandı.Fırka, alay, tabur… kademelerinde, ülke genelinde güvenliği sağlayıcısorumluluklarüstlenennizamiyekuvvetlerininyanısıraasılbüyükbirliklerdesavaşahazırtutuluyorlardı.

NİZÂMNÂMETüzük.Yasalarınuygulanışınıaçıklamakiçinyadayasagücünde olmak üzere Tanzimat döneminde yayınlanan hey’et-i vükelâkararlarıdır. Nizâmnâmeler, şurâ-yı devlet’çe incelenir. Padişah’çaonaylanırdı. Şûra-yı Devlet Tanzimat Dairesi nizâmnâme tasarılarınıhazırlayankomisyondu.

NİZAMNÂME-İ DAHİLİ İçtüzük ve yönerge. Tanzimat dönemindenitibaren kuruluşların yönetim, denetim ve çalışma kurallarını belirleyecekbiçimdeçıkarılanonaylıaçıklamalaradeniyordu.

NOKTA Bir veya birkaç askerin nöbet tuttuğu karakol, halk arasındaaskeralmadaireleri.

NÖBETÇİ GİDER Padişah, Harem Dairesi’nde yatarken kapısındanöbet tutulurdu.Nöbetçi erlerin haremkoridorlarından geçirilmesi sırasındakadınların ortada gözükmemesi için, görevli haremağası bu sözü bağırarakuyarıdabulunurdu.

NUKÛD-I MAĞŞUŞE Abdülmecid döneminde ülkenin her tarafındantedavüldebulunan(1.000.000kesetutarındaki)düşükayarlımuhtelifparalar.Metelik denen bir kısım nukûd-ı mağşuşe, madensel değerinin çok düşükolmasınakarşınbirsürealtınayakınbirdeğerdeişgörmüştü.

NUKÛD-I NEV BE NEV Her türden para. Tanzimat’ta onluk parasisteminegeçilinceyedekpiyasadasürümdeolandeğişikdönemlerdenkalma,ayarı, değeri, madeni çok farklı, değişik birim ve ölçülerdeki paralaradeniyordu.

NUTK-I HÜMAYUN Padişah söylevi. Özellikle de Abdülaziz’in 10Mayıs 1868’de hürriyet hakkını ilân ve vaad eden söylevine denmiştir.Meşrutiyet dönemlerinde ise meclisin açılışı ve kapanışı münasebetiyle

okunanPadişahsöylevlerinedenmekteydi.

NÜFUS TEZKİRESİ Kimlik belgesi, Kişinin adını, lakâbını, baba veanaadlarıiledoğumyerinivetarihinigösterentekyapraktanibaretbelgeydi.Daha önceki “mecidiye” yerine 1864 tahririnden (genel nüfus sayımından)sonradağıtıldı.Halkbubelgeye“kafakâğıdı”adınıverdi.

NÜMÛNEHANETanzimatdönemifenveteknikokullarındakiilkdeneylaboratuvarları.

NÜMÛNEMEKTEBLERİ Örnek ve çağdaş beceri okulları. 1908’densonraMaarifNâzırıAbdurrahmanŞerefBey’ingirişimiileİstanbul’daaçıldı.Amaç, hem Türkçe hem Fransızca öğretmek ayrıca pratik becerilerkazandırmaktı. Nümûne ibtidaîleri ve rüşdiyeleri, sonraki yıllarda öğretmenbulunamaması ve ilgisizlik yüzünden yeterince verimli olamadı. 1915’teçıkarılan Mekteb-i İbtidaiye-i Umumiye Talimatnâmesi (İlköğrenimYönetmeliği)’ne göre numune ibtidaîleri altı yıllıktı. Elişi, yabancı dil,askerlik,biçki-dikişgibiderslervardı.

NÜVVABNaibler,kadılar.

•Naib

OCAK Askerlik kurumunun eski adı. Ocak ve ocaklı deyimleriYeniçerilikleeşanlamlıydı.

OCAKAĞASIYeniçeriAğası.

OCAK ERKÂNI Yeniçeri Ocağı’nın birinci sıradaki komutan vesubayları.

OCAKLIK Tanzimat’a kadar yürürlükte kalan bir aylık sistemi. Kalemuhafızlığıyapanlara,kentlerdekigüvenlikgörevlilerine,oyöreninbirtakımvergi ve resimleri aylık bağlanırdı. Doğu Anadolu’daki yerli beylere de -Ekrad Beyleri gibi- ocaklık adı altında birtakım miri toprakların gelirlerimalikânebiçimindebırakılırdı.

ODAAskerkışlası.GenellikleYeniçerikışlalarınadeniyordu.Herortanın(bölüğün) bir odası vardı. Başlıca odalar Aksaray’da, Şehzadebaşı’nda veÇukurçeşme’deydi. Yeniçeri subaylarına da “oda eskisi”, “odabaşı”denmekteydi.

ODA Enderûn’da (Saray okulu) öğrenim ve yetişme düzeyini gösterenanabölümler.Seferliodası,Hasodagibi.

ODA Tanzimat’ta sekreterliklere verilen ad. Dâhiliye evrak odası,Tophânemektubîodasıgibi.

ODALIK Para ile alınan ev işlerinin yanı sıra efendisinin yatağını dapaylaşankadın.İslâmülkelerineözgüodalıkkullanımı,OsmanlıDevleti’ninsonuna dek sürdü. Köleliğin yasaklanmasına karşın, Kafkasya’dan getirilenodalıklar, el altından yüksek fiyatlarla satılırdı. Bunların en seçkin vegüzelleriSaray’aalınırdı.Sarayodalıktan,hotozveçarpidenentülbentbağıile yakası kürklü kutnî kısa entâri, canfes etek ve kıpan kumaşından şalvargiyerlerdi.

•Cariye•Gedikli

•Müstefreşe

OKATIMIBirmesafeölçüsü.400zira’lık(332m)uzunluktu.Birokunfırlatılabildiğimesafeolarakkabuledilmişveölçübirimisayılmıştı.

OKÇULAR TEKKESİ İstanbul’da Okmeydanı‘ndaki okçuluk kulübü.

Ok atıcıları ve ustaları burada toplanırlar, yarışmalar da burada yapılırdı.Okçular Tekkesi her yıl Hıdrellez’den (6 Mayıs) itibaren altı ay çalışırdı.Başkanı“okçularşeyhi”idi.

OKÇUOĞLUSaraybostancılarınamahsuskısakollucepken.

OKKAAğırlıkölçüsübirimi.400dirhem(1300gr.)‘likbubiriminaltındadirhem, kırat, miskal, üstünde ise batman, kantar, çeki vardı. Kıyye dedenirdi.

OKTRUVARESMİ Giriş (duhuliye) vergisi. Osmanlı ülkelerinde dahaçok“baç”adıaltındauygulanmıştır.1826’dansonraadıihtisapresmîolmuş,Asakir-iMansurehazinesiningelirlerinden sayılmıştır.Karadanvedenizdengetirilenveyaİstanbul’dançıkarılanherçeşitihtiyaçmaddesindenalınmışve1855’tensonraŞehremaneti’ninbaşlıcageliridurumunagirmiştir.

OLBÂBDAOsmanlıresmiyazılarındakibitirmesözü.“Olbâbdaemrüferman…”(bukonudakibuyruk…)biçimindegeçerdi.

ONDALIKAĞNAMRESMİ Ağnam resmi ile birlikte alınan, iltizamkapsamındaki hayvan vergilerinden. Bunun bir özelliği salt Rumeli’deuygulanmasıydı. Ayrıca para olarak değil, her on baş koyun ve keçidentekinin alınması biçilinde tahsil olunurdu. Tanzimat’tan sonra canlı hayvanyerinebedelialınmayabaşlandı.

ON İKİLER Tanzimat dönemi bakanlar kurulu (Hey’et-i Vükelâ).Muayede törenlerinde, tahtın solundaki saçağın sıra ile öpülmesinde,Sadrâzamlanâzırlariçin,birprotokoldeyimiolarakkullanılırdı.

ONİKİLİKII.Mahmud’unaltınparalarından.Biradıdaadlîaltınıydı.

ORDU ALAYI Sarayda yapılan düğünlerde, İstanbul esnafınındüzenlediğivemeslekselhünerlerinsergilendiğigösteriler.

ORDUDANTAYİN Savaş dönemlerinde cephede bulunan Sadrâzam’ınatamaları.

ORDUDEFTERİMühimmedefterlerinden.Sefersırasındasadrâzambudefterleri de yanında bulundurur, alınan kararlar, yapılan atamalar bunlaraişlenirdi.Buişlemlere“ordudanyazılan”deniliyordu.

OrduŞikâyetDefteri:Savaşsırasındakişikâyetlerinyazıldığıkütük

defteri.

ORDU KAİMESİ Kırım Savaşı sırasında 10 ve 20 kuruşluk küpürlerhâlinde piyasaya sürülen tahviller. Ayrıca Tanzimat’tan önce, sefere gidenSadrâzam’ıncephedenülkeninhertarafındakiyöneticilereyazdığıbuyruklaradenirdi.Buemirleruzunboydaözelkâğıtlarayazılırdı.

ORDU-YUHÜMAYUNOsmanlıordularınadeniyordu.Üçüncüordu-yuhümayungibi.Herordununkomutanlığınaordu-yuhümayunmüşiridenenbirmareşalatanırdı.

ORTAEskiaskerlikdüzenindetabureşidibirlik.ÖrneğinYeniçeriler196ortaydı.BudeyimYeniçeriliklebirliktekaldırıldı.

OSMANÎNİŞANIAbdülazizdönemindeçıkarılannişanlardan.

•Nişan-ıOsmanî.

OSMANLI BANKASI BASKINI Ermeni militanların dünyakamuoyunun ilgisini çekmek düşüncesiyle 1896’da Galata’daki OsmanlıBankası‘na yaptıkları baskın. Önceden haber alındığından militanlar olayyerindeyakalanmışlardır.

OSMANLI İHTİLÂL FIRKASI (Komitesi) II. AbdülhamiddönemindekigizliİttihadveTerakkiCemiyeti’ninbirkısımüyeleri, ihtilâlcivesuikastyanlısıydılar.BuJönTürkler,1896’daCenevre’debuadlabirhizipoluşturdular. Komitenin parolası “ya hak ya ölüm”dü. Amaçları, II.Abdülhamid’iveçevresindekileriöldürmekti.

OSMANLIMADALYALARI1730-1914arasında,genelliklesavaşlarlailgili olmak üzere 59 çeşit madalya çıkarıldı: Ferahî (1730), Sikke-i Cedid(1754), Vak’a-i Mısriyye (1801), Hilal-i Osmanî (1824), İşkodra (1831),Hünkâr İskelesi (1833), Atik İftihar (1839), İftihar (1840), Akkâ (1840),Tashih-i Ayar (1844), Kürdistan (1846), Yemen (1846), Ayasofya (1848),Bosna (1849), Tanzimat (1850). Buraya kadar olanlar halktan toplanıpDarbhane’ye verilmiş ve para darlığına bir çâre olmuştur. Bundan sonra:İftihar,Sinop,Silistre,Kırım,Bahrisiyah,Kars(1854),Nişan-ıİftihar(1858),Tahlisiye,Tahsin-iHüner,Zaptiye(1860),Karadağ,Sergi-yiUmumi(1862),Endaht (1863), Kolera (1865), Atik Girit (1868), Plevne (1877), Bosna(1877), Atik İmtiyaz (1878), Cedid İmtiyaz (1882), iftihar (1884), CedidGirid,AlmanMülakat(1889),Liyakat(1890),Yemen(1892),Hareket-iArz

(1894), İane, Tesisat-ı İane, Yunan (1896), Şüheda (1897), Maarif, HicazDemiryolu(1900),Demiryolu,Hârir(1904),Kanun-ıEsasi(1908),Hamidiye,Seyahat-iHavaiye(1911),Donanma,Hilâl-iAhmer,İane-iHarbiye,Tayyare(1912),Harb(1914)madalyalarıçıkarılmıştır.

OTAĞA Önceki padişahların destar (sarık) üzerine, II. Mahmud veAbdülmecid’indefeslerine taktıklarıbüyüksorguç.Sonrakipadişahlar,sivilkıyafetibenimseyereksâdefeskullanmışlardır.

OTAĞ-I HÜMAYUN Padişahlara mahsus görkemli ve konforlu çadır.Kırmızırenkteolurdu.Buçadırıhaymemehterlerikurupkaldırırlardı.Uzakçabir yere gidileceği zaman ilk otak Çırpıcı Çayırı, Davud Paşa sahrası,Doğancılar…gibimenzillerde,İkinciotağ,dahailerdekimenzilegötürülerekhazırlanırdı. Otağ, dıştan çok güzel görünümlü, renkli saçak ve sırmalarlasüslü olurdu. Yanında bir galeri ile buna bağlı bir çadır daha bulunurdu.Padişahların sefere çıkma geleneğini bırakmalarından sonra, ancak büyüktörenlerde otağ kurulurdu. Örneğin V. Mehmed Reşad için, yaptığı gezisırasındaKosovasahrasınaotağ-ıhümayunkurulmuştu.

OTLUKÇU KIŞLASI Topkapı Sarayı surları içinde eski bir kışla.1836’daTıbhaneveCerrahhaneburadaeğitimyapmayabaşlamıştı.

OTTOMAN BANK Merkezi Londra’da, en büyük şubesi İstanbul’dafaaliyet gösteren, diğer şubeleri Beyrut, İzmir ve Selanik’te olan yabancıbanka. 1856’da açılan banka, Osmanlı para politikasını ve ekonomisiniyönlendirmişveülkedeOsmanlıBankasıadıylatanınmıştır.

OTURAK Yelken gemilerinde büyüklük birimi. Her oturak bir kürekdemekti ve bir küreği de 2-3 kürekçi kullanırdı. 10-17 oturaklılara Firkate,bundan biraz küçüğüne Kırlangıç, biraz büyüğüne Perkende, 20-24oturaklısına Kalite, 25 oturaklılara Kadırga, 26-36’lılara Baştarde, enbüyüğünedePaşaBaştardesidenirdi.

OTURAKTanzimat’tansonrakiyenidüzenlemeleryapılıncayadekaskeremeklilerinebağlananaylık.

ÖRF Eskiden beri uygulanagelen kural. Akla uygun, yapılması veuyulması gerekli, toplum düzenini sağlayıcı her şey birer örftü. Bunlara,siyaset-isultanîveyasağ-ıpadişahîdedenirdi.

Örf-iâmm:Hertaraftageçerlikurallar.

Örf-i has: Bir yere ya da bir kesime ilişkin kurallardı. OsmanlıDevleti’nin Tanzimat yasalarında, Şeriat yasalarından olduğu kadarörflerdendeyararlanıldı.

ÖRFÎTEKÂLİFŞer’ivergilerdışındakalan,örfleilgilivergiler.

•Avârız•Tekâlif-iÖrfiyye

ÖRME PÜSKÜL Fes’e takılan, ölçüsü ve özelliği bir yönergeylebelirlenmişolansiyahibrişimdenörmepüskül.

ÖRTÜ ÖPME Padişahtan çocuk doğuran kadınefendi veya ikbâlinlohusalığı sırasındaki ziyarette, sultanlığamahsus al renkli yatak örtüsününöpülmesi. Doğum tebriği bu şekilde yapılırdı. Başta Sadrâzam’ın eşi, ilerigelenlerinhanımlarıdeğerlihediyelerlebutörenekatılırlardı.

ÖŞÜRArapça“ondabir”anlamındakiöşrsözcüğününTürkçedekibiçimi.Tanzimat’tan sonra, ondabir oranı sekizdebir’e çıkarılmış, aradaki farkın,eğitimvebayındırlıkişlerindekullanılmasıöngörülmüştür.

PADİŞAHBüyükşah“imparator”anlamında,Osmanlıhükümdarlarıiçinkullanılanunvanlardan.İlkdönemlerdekiyazışmalarda“saadetlûpadişahım”,“devletlûpadişahım”gibikısaveyalınhitaplarkullanılırken,sondönemlerde“şevketlû, kerametlû, inayetlû padişahım”, “şevketlû, mehabetlû, inayetlû,kudretlû, velinimet-i bî-minnetim efendim padişahım” gibi uzun kalıplarkullanılmayabaşlamıştır.

PADİŞAH-I GÜZİN HALİFE-İ RUY-İ ZEMİN Seçkin ve saygınhükümdar, yeryüzünün halifesi anlamında, Osmanlı padişahlarına mahsusunvanlardandı.

PADİŞAH-I İSLÂM-PENÂH Müslümanlığın ve MüslümanlarınkoruyucusuhükümdaranlamındaOsmanlıpadişahlarınınunvanlarındandı.

PADİŞAHIM ÇOK YAŞA Alkış denen yüceleme ve ululamagösterilerinin başlıca sözlerindendi. 19. yy sonlarına doğru, flamalara,yaftalaraişlenerekfotoğraflardafon,mitingveyürüyüşlerdededövizolarakkullanıldı.

PADİŞAH-I OSMANİYÂN/SULTAN HAZRETLERİ Osmanlıpadişahı olan saygıdeğer hükümdar anlamında yazışmalarda görülen birelkap.

PALANGABasityapılısavunmanoktası.Çevresiağaçtanveyatopraktaşyığınlarındanengellerletutulançevrim.

PALİKARYA İstanbul’da Rum delikanlıları ve kabadayı geçinenleri.Özellikle de kayıkçılık eden Rumlara bu adla hitap edilirdi. Türkçedeki“yiğit”sözcüğüileeşanlamlıydı.

PANİSLÂMİZMİslâmbirliği,İslâmulusçuluğu.

•İttihat-ıİslâm

PANİSLAVİZM Slavcılık görüşü ve siyaseti. Sloven, Hırvat, Ruten,Karadağlı, Sırp ve Bulgarları bir ülkü etrafında toplamayı amaçlıyordu.Önceleri Slavya dendi. Islavların yaşadığı bölgelerde 19. yy’ın başlarında,buralarailişkinaraştırmalaryapanAlmanlarınetkisiyledoğdu.Builkbilimselyaklaşımlar, 1830’luyıllarda siyasal içerikveulusal eylemniteliği kazandı.OsmanlıtopraklarındanRusya’yadasıçradı.IslavcılıkhareketindenolumsuzyöndeençokOsmanlıDevletietkilendi.

PARAKuruş’un1/40’ıolanbirim.

PARİS Saray’da yapılan genel temizlikler. Topkapı Sarayı’ndaHazine-iHümayun’da saklı değerli eşyanın temizlenmesi, bakımdan geçirilmesi,koğuşlarınsilinipsüprülmesiişlerine“parisyapıldı”,“parisvar”denilirdi.

PARİS SERGİSİ 19. yy’da Fransa hükümeti sık sık büyük sergilerdüzenledi. Bu etkinlikler aynı zamanda benzeri görülmedik şenliklerlezenginleştirildi. Sergilere yabancı devletlerin hükümdarları da dâvet edildi.1867’deki büyük sergiye ise, dâvetli hükümdar olarak Sultan Abdülazizkatıldı. Bu gezinin olumlu etkileriyle yurda dönen padişah, birtakımyeniliklerinyapılmasınıonayladı.

PAŞASivilveaskergörevlilerdenenüstaşamalaraulaşmışbulunanlaramahsus unvan. Önceleri vezirlere, kaptan-ı deryâ’ya, beylerbeyirütbesindekileredeniyordu.19.yy’dakisivilveaskerrütbedüzenlemeleriile,askerden mirlivâ ve daha üst rütbedekilere, sivillerden de mirmirân vevezirlere paşa dendi. 1908’den sonra vezir dışında, sivillere paşalık unvanıverilmedi.

PAŞA DİVANI Tanzimat’tan önce eyalet valilerinin başkanlığındayapılan il kadısının, kenar defterdarının, yazıcıların ve subaşının katıldığıyargı ve yönetim kuruluydu. Buna eyalet divanı veya ikindi divanı dadeniyordu.

PAŞA KAPISI 1840 Bâbıâli düzenlemesine dek Sadrâzamlarınçalışmalarını sürdürdükleri konak.Daha eskilerde ise vezir konakları da buadıtaşıyordu.

PAŞASANCAĞITanzimat’tanöncekiyönetimdüzenindeeyaletmerkezsancağı. Örneğin, Rakka Eyaleti’nin Paşa Sancağı Urfa idi. Daha sonramerkezsancağıdenildi.

PAŞA SARAYI Tanzimat’tan önce, eyalet valiliklerinin özel ve resmîyaşamlarınısürdürdükleribüyükkonaklaradenmekteydi.Tanzimat’tansonraresmîveözelyaşamayrıldı.İImerkezlerineresmîniteliklihükümetkonaklarıyapıldı.

PAŞMAKLIK Padişahların annelerine, kızlarına, kızkardeşlerine veeşlerine tahsis olunan haslar. Tanzimat’la birlikte paşmaklık uygulamasıkaldırılarakpadişahyakınlarınahazinedenödeneklerbağlandı.

PATENTE ve PASAPORT VERMEK Yabancı devletlerin Osmanlı,vilayet merkezlerinde açtıkları konsolosluklarda, Osmanlı tebaasındanolanların yurt dışına çıkabilmeleri veya yabancı pasaportu olarak ülkedeayrıcalıklıticaretyapabilmeleriiçinyapılanişlemler.

PATRİKHıristiyancemaatlerinenbüyükdinbaşkanlarınınunvanı.RumPatriği,Osmanlı padişahının tanıdığı haklardan yararlanan ve Papa’ya karşıDoğu Hıristiyanlığını temsil eden dinî önder sayılagelmişti. Ayrıca Fatihdöneminde verilen “milletbaşı’’ unvanı nedeniyle de Rum Patriklerikendilerini Osmanlı topraklarında yaşayan Rumların cemaat başkanıgörmüşlerdi.Bunedenledekimidönemlerdesiyasibirlidertavrıtakınmaya,buna göre kadrolar oluşturmaya çalışmışlardır.Kudüs,Antakya kiliselerininbaşındakiveErmeniazınlığındinîönderidurumundakipatriklerdeelverişlizamanlardasiyasigirişimlerdebulunmuşlardır.

PATRİKHANEİstanbul’daRumPatriği’ninoturduğuyer.BurayaFenerPatrikhanesi de denmiştir. Yüzyıllarboyu Osmanlı Devleti’nin güvencesialtında, Rumların dinsel ve toplumsal özgürlüğünü temsil eden Patrikhane,19. yy’da devlet aleyhine girişimlerini yoğunlaştırınca, gergin bir dönemgeçirilmiştir.Tanzimat, tümkurumlarınyenileştirilmesi çalışmaları sırasındaPatrikhane için de bir nizâmnâme öngörmüş, ancak bu düzenleme, RumPatrikhanesi ileyeni statülerebağlananErmeniPatrikhanesiveötekibenzerkurumlarınsiyasivegizlifaaliyetleriniönleyememiştir.

PATRONABahriyeferikiveyakoramiral.Osmanlıbahriyesindekiköklüyeniliklere dek bu rütbe geçerli oldu. Kaptan Paşalık’tan sonraki en büyükdenizsubaylığıydı.

PÂYE Kadrosuz ve görevsiz rütbe. İlkin ilmiye sınıfında kullanılmış;mansıp elde edemeyenlere “pâyeli” denilmiştir. Tanzimat döneminde ise,mülkiye sınıfındakilere de görevleriyle ilgisi aranmaksızın sivil pâyelerverilmeye başlandı. Bu tür pâyeler daha çok protokolde bir değertaşımaktaydı.

PÂYE-İ İLMİYE İlmiye sınıflarındaki ulemaya mahsus kadrosuzlukrütbesi. Pâye-i mücerredenin aksine, pâye-yi ilmiye alanlara, bir yıllıkbeklemeden sonramansıp verilir, öncekilermansıpsız kalırdı.Bu uygulamailmiyesınıfınaözgügelenekselbirsistemdi.

PÂYE-İ MÜCERREDE Çıplak pâye. Meslekten yetişen ilmiyemensuplarınınyükselmelerivebirüstpâye-yi eldeetmeleribelirli görevleri

fiilenyapmayıvearabeklemelerigerektiriyordu.Bukadrolarındışındakalanve sıralamaya girmeleri sözkonusu olmayan beşik ulemasına ve taşradakimüftülere,saltunvanolarakbuadaltındaonursalpâyelerverilirdi.Örneğin,İzmir pâye-i mücerredi’ni alan birisinin, İzmir kadılığı ile bir ilgisibulunmadığıgibi,bununüstündebirkadılığaatanmasıdasözkonusudeğildi.

PÂYE-İSADARETTEVCİHİKadıaskerlikaşamasınayükseltilme.Bu,boşalan kadıaskerliklerden birine yapılan bir atama olabileceği gibi,mansıpsız bir pâye niteliğinde de olabilirdi. Bir de 1842’de Mısır valisiMehmedAli Paşa’yaAbdülmecid tarafından verilen Sadrâzamlık pâyesidir.BuamaçlabirfermançıkarılmışvebuenyüksekpâyeileMehmedAliPaşaOsmanlıSadrâzamı‘naeşitdüzeyegetirilmişti.

PAYENDAZDeğerliyolhalısı.Padişahınyürüdüğüyollaraserilenkalınkumaştan yolluklardı. Payendazlar, özel olarak dokunur, çok renkli ve alıcıdesenliolurdu.Kimitörenlerdeuzunluğu1km’yibulurdu.Padişahgeçtiktensonrabunlar,törenhizmetiniyapanlarcaparçalarhalindebölüşülürdü.

PAYITAHT-I SALTANAT-I SENİYYE Saltanat merkezi anlamındaİstanbul’unresmîadlarındandı.Sondönemlerdedahaçokkullanıldı.

PENCİK Savaş ganimeti tutsakların beşte birinin, savaş hizmetlerindekullanılmaküzereve şer’ivergiolarakdevletebırakılmasıydı.19.yy’dabutürbiruygulamayaolanakkalmamaklabirlikte,esirpazarlarındaalımsatımısürdürülenesirlerinbedeliüzerindenpenciködenmesidevametmiştir.Bunapencik resmidenirdi.19.yy’dabircâriyesatışı içindevletebir fındıkaltınıödeniyordu.

PENÇE Tanzilat öncesi resmi yazışmalarında, Sadrâzamın, eyaletvalilerinin, beylerbeyi ve sancak beylerinin, özel bir istifleme ile belgelerekonanimzaları.Buimza,isimlebirliktegörevideiçeriyordu.Ayrıcapençeninyanına, bir dua cümlesi ya da hikmet beyiti içeren kişinin adının yazılıbulunduğu büyükçe mühür basılırdı. Sadrâzamların buyruldularına pençekonulması kuralı 1861’e dek sürdü. Bu tarihten sora, kısaca “vezirâzam”unvanını ve kişinin adını kapsayan mühürler kazdırılarak buyrultularabasılmaya başlandı. Maliye’den çıkan yazılara konan pençelere ise“kuyruklu”deniyordu.

PERKENDE (ital.Brigantine) 18-19oturaklı, kıyılardakarakolgöreviyapanhafifyelkenli.

PEŞTEMALLIKBiresnafgediğininyadaticaretkuruluşununbaşkasınadevrisırasındaödenenhavaparası.

PEYK Padişah alaylarında, görkemi artıran özel tören birliklerindekiaskerlerin adı. Bunların gösterişli üniformaları vardı. Mevkib-i hümayundenen saltanat alayının önünde, solaklardan da ileride yürürlerdi. Peyklere1828’den sonra “hademe-i rikâb-ı hümayun-ı hassa” birliği içinde yeni birstatükazandırıldı.

PİSKOPOS Hıristiyan azınlıkların yaşadığı yörelerde, OsmanlıHükümeti’ndenaldıklarıberatlaruhanîbaşkanlıkyapanvemensupolduklarıazınlığıtemsiledendinadamları.

PİŞKEŞ Türlü vesilelerle, asttan üste verilmesi gelenek olan meşruhediye. Sadrâzam’ın iydiye (bayramlık), nevruziye (yeniyıl) adları altındapadişah’aveyakınlarınasunduğugelenekselhediyelerbirerpişkeşti.

PİŞTOV19.yybaşınadekOsmanlıordusundakullanılanvebelpiştovu,kuburpiştovu,dönerpiştov,dokuzpatlargibiçeşitleriolanilkelateşlisilah.

PİYADE İnce uzun gezi kayığı. 19. yy’da piyade ile deniz gezintisimodaydı.Aynızamandasilahlıkaraordusuerianlamındadır.

PİYADE-IHÜMAYUN Saraya ait piyade tipi süslü kayıklar. Bunlarlasarayhalkıdolaşırdı.

PLEVNE MADALYASI 1877’de II. Abdüihamid’in buyruğu ileçıkarıldı.Osmanlı-RusSavaşı’nınünlüPlevneSavunmasıanısınahazırlananbumadalyagümüştendi.Savunmayakatılanlaradağıtıldı.

POLİS İçine, yan yana iki kişinin sığmayacağı darlıkta bir tür işkencedolabı. Tepesinde küçük bir deliği vardı. Doğru ifade vermeyenler polisekapatılır,deliktendeyalnızekmekvesuihtiyacıkarşılanırdı.İçindeoturacak,uzanacakyeryoktu.Ayaktadurmakzorunluydu.Çoğu sanık,burada intiharetmeyollarıarardı.

POST Tarikatlerde şeyhlik makamı. Post yerine “makam” deyimi dekullanılırdı.AyrıcaderecelerinegöreşeyhmakamlarınaHorasanpostu,babapostu,nakibpostu,ekmekçipostugibiadlardaverilirdi.

POSTA CÜLUS ETMEK Kozan ağası olmak, Çukurova halkı

Kozanoğulları’ndan yeni birisi ağa olunca bunu bir tarih olayı sayarlar ve“Ömerağapostacülusettiğisene”diyezamanbelirlemeleriyaparlardı.

POSTA İTTİHADI (Fr.UnionPostaleÜniverselle)Uluslararası postabirliği. Ülkelerin posta ilişkilerini düzenleyen ve Bern’deki toplantılarsonundavarılanantlaşmadır.18Ekim1874tarihlibuantlaşmailedahagenişkapsamlı 13 Haziran 1878 tarihli “Paris Cihanşümul Posta İttihadı“naOsmanlıDevletidekatılmıştır.

POSTA NİZÂMNÂMESİ 19 Haziran 1882’de çıkarılan postataşımacılığıvehaberleşmetüzüğü.Devleteliylemektupvepakettaşımacılığı,telgrafçekimi,postapulukullanımıkonularınıesaslarabağlamıştır.

POSTA ve TELGRAFNEZÂRETİ 1840 da kuruldu. Posta Nâzırı vePostahane-i Âmire İstanbul’a özgüydü. 1855’te asıl nezâret örgütüoluşturuldu. Telgraf işleri de devlet eliyle yapılmaya başlandı. Nâzır Agâhefendi(gazeteci)pulesasını1863’tegerçekleştirdi.1871dePostaveTelgrafNezâretleri birleştirildi. Örgüt bir süre umum müdürlük statüsünde görevyaptı.

POSTNİŞİNPosttaoturan,şeyh.

POTUR Bacağa gelen yerleri dar şalvar. Arkası kırmalı ve potolduğundan bu adı almıştır. Abdülaziz’in buyruğu ile Osmanlı ordusundakiaskerleregiydirilenyukarısıgeniş,paçalaradoğrudaralanpantolonadapoturdenilmiştir.

POTUROĞLANISarayhizmetleriiçinseçilenmütenasipvücutlu,güzelyüzlüBosnalıgençler.

PRANGABENDLİK(prangayavaz’olunmak)1869’daçıkarılanCezaKanunu’na göre en ağır cezalardandı. Pranga denen demir halka 2,1 okka(2,750 kg) ağırlığındaydı.Mahkûmun iki ayağına birer tane geçirilir ve biriple de bellerine bağlanırdı.Mahkûmlar, prangalı olarak hıdamat-ı şakka’da(ağırişler)özellikleaskerîinşaatlardaçalıştırılırlardı.

PÜSKÜLLÜ BELÂ Halkın fese taktığı ad. İlk kullanıldığı yıllardabükülmüşipektenyapılmapüsküllerrüzgârdanvesallanmadankanşır,taranıpdüzeltilmesigerekirdi.Anacaddelerinköşebaşlarındaellerindetarakpüskültarayıcılar bekler, bir ücret karşılığı bozulmuş püskülleri düzeltirlerdi. Halkbenimseyemediği ve garipsediği fese bu özelliğinden dolayı püsküllü belâ

demişti.

PÜSKÜLLÜ OTURAK KAVUK Fesden önce Saray’da şehzâdeleregiydirilenküreselbiçimli,tepelikli,püsküllübirbaşlık.

PÜSKÜL NİZÂMI 1846’da asker ve sivil görevlilerin fesleriyle ilgiliolarakkonulankurallar.Bunagöre,ordumensuplarınınfeslerineiliştirilecekpüsküllerin örme ve belli bir gramda olması, ayrıca feslerin tepesine ferahîdenenmadendenyapılmaayrıcalıkişaretikonulması,sivilmemurlarındatelipeklipüskülyerineörmepüskültakmasıkabuledildi.

•Örmepüskül•Püsküllübelâ

RÂBİA RÜTBESİ Dördüncü rütbe. Mülkiye (sivil) sınıfıaşamalarındandı. Hâmise üstüydü. Görevle koşut olarak verilirdi. 1833’tekondu.Özelnişanıdavardı.Burütbedekilertörengünlerisırmalıceketgiyer,kılıçtakarlardı.Ancakricâl’dansayılmadıklarıiçinprotokoldeyerleriyoktu.Yazışmalarda“fütüvvetlû”elkabıileanılırlardı.1908’dekaldırıldı.

•Merâtib-iMülkiye

RAHT-IHÜMAYUNIstabl-ıÂmire’dekiendeğerlimurassâeyertakımı.Padişahın bineceği at için Has Ahır’da bulundurulan takımlara denirdi. Butakımların saklandığı “raht-ı hümayun hazinesi”nden sorumlu bir hazinedarvardı.

RAHTVANAĞAPadişahatınıhazırlayanseyisler.

RAİYET Asıl anlamı koyun sürüsüdür. Fakat çoğu İslâm ülkelerindeolduğu gibi Osmanlılar’da da tebaa ve halk anlamındaydı. 19. yy’da II.Mahmud’labirlikte toplumabakışaçısıdeğişmeyebaşlandığından,raiyetvebunun çoğulu olan “reaya” deyimleri de zamanla terkedildi. Ahâli, milletsözcükleribenimsendi.

RAKABE Toprağa ilişkin mülkiyet hakkı. Tanzimat’a dek bu haktartışmasız biçimde devletin ve padişahındı. Tanzimat kişiye de bu hakkıtanıdı.

RAMAZAN (ül-mübarek) Kamerî ayların dokuzuncusu ve üç aylardenen Receb ve Şaban’dan sonraki aydır. Yazışmalarda (N) harfi ilegösterilirdi.

RAMAZANİYE Zengin devlet adamlarının ramazan ayı girerkenyoksullara dağıttıkları harçlık. Örneğin, Mustafa Fâzıl Paşa bu amaçla1867’de1.000altındağıtmıştı.

RAMAZAN KARARNAMESİ 1858’de yayınlandı. Toprağa tasarrufhakkını artırmakla birlikte borç karşılığı toprağı rehin etme olanağını dagetirdi.Borçlu,rehinliarazisiniferağedebilmeklebirlikteborçödenmedikçegeri alamaması yüzünden, tefecilere fırsat doğdu. Borçluların topraklarınaelkoyaraktoprakağasıniteliğikazandılar.

RAMAZANKARARNAMESİ 30 Ekim 1875’te yayınlandı. Bu tarihegöre itfası gerekli devlet tahvillerinin yarısı için “ramazan” adı altında yenisenedlerverilerekbunlarınfaizveanaparaödemeleribeşyılertelendi.Diğer

yarısına ise% 5 faiz öngörüldü. Bu uygulama ile toplam 70milyon liralıkborcun yarısı (35 milyon) % 100 artırma ile ertelenirken diğer yarısı dafaiziyle birlikte ilk beş yıllık ödeme programına alındı. (Bu işleme maliyetarihinde “tecil-i düyun” da denilmiştir.) Ramazan Kararnamesi, OsmanlıDevleti’ninözellikledeosıradaiktidardabulunanMahmudNedimPaşa’nınitibarınısarstı.

RASATHÂNE-İÂMİRE-İALÂİMÜ’L-CEVVGökvehavaolaylarınıinceleyen gözlem ve ölçüm evi. 19. yy’da İstanbul’da açılan ilk dürbünlügözlemevidir. Önceleri Tünel’de bir handa, daha sonra Beyoğlu Parmak-kapı’daçalıştı.

RÂSİME-İ DİNİYE Osmanlı padişahlarının da katıldığı büyük dinseltörenler,Mevlidalayı,Hırka-iSaadetalayı,Cumaselamlığıgibi.Butörenlerbaşta padişah, devlet yöneticilerinin dine saygıların: ve bağlılıklarınıkanıtlayanvehalkayansıtan,ayrıcaaksatılmasıkesinliklesözkonusuolmayangeleneklerdendi.

RÂYETBağımsızlıkbelirtisisayılanbayrakvesancak.

REAYA Çoban ve otlattığı sürü anlamındaki “raiyet”in çoğulu. İlkzamanlarda tüm Osmanlı uyrukluklarına deniyordu. 18. yy’dan itibaren iseegemenulus (Türk-Müslümanlar) dışındakalan azınlıklara dendi. 19. yy’dada terkedildi.Kaynaklarda“reayamakulesi”ve“reaya tâifesi”biçimindedegeçer..

REBİÜ’L-ÂHIR Kamerî ayların dördüncüsü. Halk arasında büyükmevlidadıiledebilinir.Osmanlıcabelgelerde(R)ilegösterilirdi.

REBİÜ’L-EVVELKamerîaylarınüçüncüsü.KüçükMevliddedenirdi.Belgelerde(RA)harfiilegösterilirdi.

RECEB (ül-Mürecceb) Kamerî ayların yedincisi. Üç aylar’ın ilkidir.Osmanlımedreselelerindebuayıngirişiylebirliktederslerdekesilir,mollalar,cerre(kasabaveköylerdevaazveripparatoplamaya)çıkarlardı.Receb,resmîbelgelerde(B)harfiilegösterilirdi.

RECMTaşlanarakidametmek.Şeriat’ınöngördüğübuceza,gayrimeşruilişkide bulunan Müslüman kadınlara mahsustu. Ancak Osmanlı şeriatdüzenindeuygulanmasınapekyerverilmedi.

REDİFLİK Osmanlı ordusundan dört yıl muvazzaflık iki yıl ihtiyatlık(toplam altı yıl nizâmiye askerliği) ardından, on dört yıl devam eden fiiliolmayanaskerlikyükümlülüğü.Redifleraradaeğitimyadasavaşnedeniylesilahaltınaalınırlardı.Rediftikbitincededörtyılmustahfızlıkvardı.

RE’FETLÛ “Merhameti, esirgeyiciliği çok efendim” anlamındayazışmalardakullanılanbirsıfattı.(Rıf’atlûilekarıştırılmamalıdır.)

REF-İMENZİLBEDELİ 19. yy başında menzil örgütü kaldırıldıktansonrayolüstüköyvekasabahalklarındanalınmayabaşlayanveTanzimat’layasaklananbirvergi.

REF-İ VEZARET Vezirlik rütbesinin geri alınması. Tanzimat’a dekuygulandı. Başarılı olamayan vezirlerin rütbesi geri alınmakla birlikte“paşa”lık sanları devam ederdi. Ancak böylelerinin hiçbir yetkileri kalmaz,yaşamlarını sürgündegeçirirlerdi.Gerektiğindeyenidenvezirlikverildiğideolurdu..

REFTİYEİthalatvergilerindendi.

•Amediye

REFveİLGAYürürlüktenkaldırma,öncekiuygulamayıyasaklama.

REİS-İETİBBATabiplerbaşkanı,başhekim.

•Hekimbaşı

REİSPAŞAOsmanlıoramirali.

•Kapudane

REİSÜ’L-KÜTTAB Kâtiblerin başkanı. Klâsik Osmanlı divanı’ndakiyazıcıların şefine, aynı zamanda dışişleri ile ilgili olan yüksek görevliyedeniyordu. Bu görev, 1836’da kaldırıldı. Son, reisü’l-küttab Akif Efendi(Paşa)iseilkUmur-ıHariciyeNâzırıoldu.

•HariciyeNezâreti

REİSÜ’L-ULEMA İlmiye sınıfının yüksek pâyelerine ulaşanlara“ulema”, bunların en kıdemlisine de “bilginlerin başkanı” anlamında buunvanverilirdi.

REJİ (Fr. Régie) Bir kısımmaddelerin devletçe üretilmesi veya alınıp

satılmasıdemekolanbir iktisatsistemi.Bununyerine“monopol”,“inhisar”,“tekel”dedenir.

•Yed-iVahidUsulü

REJİ-İ MÜTEGALLİBÂNE Erkân-ı mâlûme denen Midhat Paşa vearkadaşlarının, Abdülaziz’i indirip dörtlü bir cunta kurmak düşüncesindeolduklarınıilerisürenlerceadıgeçenlereverilenad.

RE’SEN İRÂDE-İ SENİYYE Hükümet önerisi olmaksızın, doğrudansaraydan çıkanları Sultanlık buyruğu. Bu tür emirler, mâbeyn başkâtipliğitarafındanBâbıâli’yeyazılırveuygulanmasıistenirdi.

RE’S-İKÂR1908’densonra,nâzırseçmevebakanlarkuruluoluşturmayetkisi kazanan Sadrâzamlara ve kabinelerine aldıkları eski sadrâzamlara,kabine başkanı ve iktidar lideri anlamında deniliyordu. Kâmil Paşa, SaidPaşa….birerre’s-ikârolarakanılıyorlardı.

RESİM ve TASVİR Plan ve kroki. Osmanlı dönemi mimarlarınınçizdikleriplanveprojeleredeniyordu.

RESM Hükümetçe konan bir kısım vergiler. Tanzimat, her taraftakiuygulamaları ve adları değişik olan resimleri kaldırarak vergi konusundaeşitlikvetekdüzelikgetirmeyeçalıştı.Dahaöncekibaşlıcaresimler:Resm-içift, resm-i ganem, resm-i asiyab, resm-i bennâk, resm-i bâdihevâ vs. idi.ÇoğuluRüsûm’dur.

RESM-İÂLİBüyüktören.CumaSelamlıklarınadenirdi.

RESM-İ DAMGA 1873’te uygulamaya konan ve bu adı taşıyannizâmnâme gereği alınanmaktu vergilerdendi.Daha önceki varaka-i sahiheuygulamasınınyerinialmıştır.

RESM-İ HINZIR Domuz yetiştirenlerin ödedikleri vergi. 1858’de,hayvanbaşınaonkuruşalınmayabaşlandıvevergininadıda“canavarresmi”oldu. Bundan amaç, ağır vergi uygulaması ile domuz yetiştirilmesiniönlemekti.1863’te3kuruşaindirildi.Sonrakiyıllardadaoranıdeğiştirildi.

RESM-İ KISMET Ölenin terekesini tesbit edip vârislere paylaştıranyargı merciine ödenen vergi. Bu işi kadı adına kassam yürütürdü. Resm-ikısmetoranıdeğişikliklereuğradı.Genelolarak%2,5civarındaydı.

RESMÎ KİTABET Mustafa Reşid-Paşa’nın devlet dairelerindekiyazışma kurallarını düz ve yalın anlatıma dönüştürmesinden sonra okullarakonanveresmîyazışmakurallarınıöğretmeyiamaçlayanders.

RESM-İKÜŞADAçılış töreni.Tanzimat’labirlikteyapılmayabaşlananyeni okulların, hastanelerin, fabrikaların, yol ve köprülerin, açılışı içindüzenlenen resmî törenleredendi.Dahaönceleribu tür törenleryapılmazdı.Resm-iküşadlarapadişahlarındakatıldığıolurdu.

RESM-İ MUKARRER 1861 ’de yayınlanan Maadin Nizamnâmesi’negöre işletme imtiyazı alınanmaden sahaları için ödenmesi öngörülen yıllıkvergi.Buna“ceribharcı”dadeniyordu.

RESM-İTAHLİFYemintöreni.1850’denitibaren,Sadrâzam’danenaltkademedekimemuradekyenigörevebaşlayanlarınbelirlikurallaragöreandiçmeleri koşul oldu. Örneğin, 1850’de Bâbıâli’deki törende SadrâzamMustafaReşidPaşailebütünnâzırlarveilerigelenlerAbdülmecid’inönünde“padişaha ve devlete bağlılıkla hizmet edeceklerine ilişkin” Kur’an-a elkoyarakandiçtiler.

RESM-İ TAPU Kamu topraklarına yapılan yapılarla, böyle yerlerdekikoru, harman vb. yerler için ödenen vergi. 20-50 akça arasındaydı.Tanzimat’tansonrabununyerine“bedel-iöşr”adıaltında,(ekimdenalıkonanyerleriçin)yenibirvergiöngörüldü.

REŞADETLÛ Tekke şeyhlerine yazılan mektuplarda, bunlar içinkullanılanresmîelkap.

REVABIT-IKALBİYE-İVATANDAŞÎVatandaşlararasıbağ.Gönülveülkübirliği.Tanzimat’tansonraortayaatılankavramlardandır.Hangidindenve ırktan olursa olsun tüm Osmanlı uyruklukları aynı ülkü etrafındabirleştirmesiyasetiileilgiliydi.

RIZÂ-YIÂLİPadişahıngörüşüve isteği.AbdülazizveII.Abdülhamiddönemlerinde bu görüş ve istek, yürürlükteki yasalardan daha önemli vebağlayıcıkabuledilmekteydi.

RİBÂ İslâmdininceyasak“fazlaalınanmiktar”dır. İşkarşılığıolmayanvefazladanödenenparaveyadeğerliherşeybukapsamdaolduğundan,faizde ribâsayılmışveharamkabuledilmiştir.Bunedenle faizleparaverenlere“ribâcı”anlamındamurâbahacıdenilmiştir.

RİCÂL Toplum yönetimi ve iktidar sorumluluğunda, “erkân” denenbirinciderecedekigörevlilerdensonrayeralankişiler.Ricâl-imemleket,ricâl-iaskeriyegibi.

RİCÂL-İBÂB-IÂLİBâbıâli’de,müsteşar ve eşiti aşamalardaki büyükmemurlar.Bunlar,erkân-ıdevletüzerindeetkiliolmaktaydılar.

RİCÂL-İ DEVLET-İ ALİYYE Osmanlı Devleti’nin iç ve dışpolitikasınınbelirlenmesindeetkinbürokratlar.

RİCÂL-İ HADEME-İ SALTANAT-I SENİYYE Sarayda ve saltanatkadrolarındagörevliolanların ilerigelenleri.EskidönemlerdekiEnderun’unyerini alan mâbeyn ve rikâb-ı hümayun örgütlerinin birinci sıradakiyetkililerinedenirdi.

RİCHTEROrtodokstüccarlarıntemsilcisi.

RİF’ATLÛ Binbaşı, alay emini, kapıcıbaşı ve salise rütbe ve pâyesialanlariçinkullanılanresmîhitap.

RİK’A Osmanlı elyazısı. Aynı zamanda resmî işlemler yazısıydı. Arapharflerinin en basit biçimleriyle kullanılması, noktaların birleştirilmesi,işaretlerin birbirine ulanması ile vücuda getirilmiş, çabuk yazılan, kolayokunan, sanat yazılarıyla ilgisi bulunmayan bir yazıydı. “Bâbıâli rik’ası”deneni,resmîişlemlerdekullanılırdı..

RİKÂBAĞALARI Saraydan çıktığında padişahın iki yanında yürüyenve güvenliğinden birinci derecede sorumlu olan hassa subayları. Bunlarınrikâbdarağa,solakbaşı,özengiağasıgibiunvanlarıvardı.Kapıcılarsınıfındanolan rikâb ağaları, resmî günlerde has ahırdaki özel eğitimli atlara binerler,padişahalayınıngörkeminisağlayıcırenklibirtablooluştururlardı.

RİKÂB-I HÜMAYUN Sözcük anlamı, padişah özengisidir. Padişahınmaiyyetidemekti.Bununyerine“rikâb-ıkâmyâb-ıhazret-izıllullahî(Allahınyeryüzündekigölgesisayılanpadişahınmaiyyeti)dedendiğiolurdu.Padişahaherzamanyanaşabilen,hizmetinigören,alaylardayanındayeralan,sekreter,yâver,korumagörevlisi,danışmanvs.bukadrodansayılırdı.Rikâbdefterdan,rikâb-ı hümayun kethüdası (sultanlık genel sekreteri), rikâb-ı hümayunkaymakamı(başkentdışınaçıkanSadrâzam’ınpadişahnezdindekivekili)gibiönemligörevlerdevardı.

RİKÂB-I HÜMAYUN KAYMAKAMI Başkent dışındaykenSadrâzam’ınvekiliolarakİstanbul’dapadişahınyanındagörevyapanvezir.

RİKÂB SOLAKLARI Cuma ve bayram selâmlıklarında padişahınarkasındakialayınmensupları.1829’dabugöreviyapmakiçinyenikadrolaroluşturulduvehademe-irikâb-ıhümayunadıverildi.

RİSÂLEBirveyabirkaçformalıkkitapçık.Broşürniteliğindekiyayınlaravekimiokulkitaplarınadadenilirdi.

RİSÂLE-İ YEVMİYE ve MEVKUTE Günlük ve süreli yayınlar.Bunların yayınlanma esasları matbuat yasaları ile belirlendi. 1909’danitibarendeyeniçıkanherrisâledenilgilimakamlaraverilmesiöngörüldü.

RİŞVANLAR Göçebe oymaklar topluluğuydu. Her ilkbaharda,hayvanları için otlaklar bulabilmek için güney bölgelerinden ayrılırlar,Kuzeybatıya hareket ederlerdi. Bu olgu askerî ve mali birtakım önlemlerleuzun zaman durdurulmaya çalışıldı. 19. yy’da Rişvan hareketlerinden zarargörenbölgelereyenibirliklerveıslahatçısubaylarladanışmanlargönderildi.

RİYÂLE Osmanlı denizciliğinde ilk amiral rütbesi. Bunun üstündepatronavardı.

RİYASET-İ CELİLE Yüce başkanlık makamı anlamında meclisbaşkanlarınaözgühitap..

RİYASET-İ MECLİS-İ VÜKELÂ Başvekil Ahmed Vefik Paşa’dansonra 18Nisan 1878’de II. Abdülhamid; Sadık Paşa’yı, bu unvanla görevegetirdi. Atama hatt-ı hümayunu’nda, Sadrâzam ve başvekil unvanlarına yerverilmeden, “vekiller kurulu başkanlığı” anlamındaki bu yeni sanınkullanılması, o zaman Abdülhamid’in yeni bir kurnazlığı biçimindeyorumlanmıştı.

RUHSAT-IRESMİYEResmî izin.Osmanlıülkesindekibasımevlerindebasılacak kitaplar için, Maarif-i Umumiye Nezareti’nden izin alınmasınıöngören Sadaret emirnâmesi 1876’da yayımlandı. Ruhsat-ı resmiye’ninalındığınailişkinbircümle,tümkitaplarıniçkapaklarındabulunurdu.

RUHSATTEZKİRESİÜlkede ithalat ve ihracat işleriyle uğraşabilmekiçin,kapitülasyonlargereğialınmasızorunlubirbelge.

RUMELİ BEYLERBEYLİĞİ PÂYESİ Sivil rütbelerdendi.Tanzimat’tansonrabirsüremülkiyesınıfındangörevlilereverildi.Bupâyeyialanlargenelliklemutasarrıfolaraklivayöneticiliklerineatanırlardı.Pâyeilebirlikte sivil paşalık da elde edilmiş olur, yazışmalarda ise bu pâyedekilere“saadetiûefendimhazretleri”denilirdi.

RUMELİ DEFTERDARI Tanzimat’a kadar mâliye nâzırlarınınunvanıydı.Bununyerinesıkk-ıevveldefterdarıdadenilirdi.

RUMELİ EYALETİ 19. yy a dek başlıbaşına büyük bir eyâletti. Buyüzyıldabirçoksancak(Selanik,Üsküp,Yanyagibi)ayrıldı.İşkodra,OhriveKesriyesancaklarındanibaretkaldı.1864’tekidüzenlemedeTunavilâyetidekuruldu. Bir süre sonra İşkodra ve Edirne vilâyetleri oluşturulunca Rumelieyaletiresmenortadankalktı.

RUMELİ-İ ŞÂHÂNECÂNİBİ Osmanlı ülkesinin Trakya’dan itibarenbatı bölgelerine verilen ad. Her türlü yenilikler ve yatırımlar öncelikle bubölgelerde sözkonusu olurdu. Amaç, Türk ve Müslüman olmayançoğunluklarıOsmanlıbuyruğundatutabilmekti.

RUMELİ-İ ŞARKÎ EYALETİ Doğu Rumeli vilâyeti. Bulgaristan’ındoğu bölgesiydi. 1878 Berlin Antlaşması uyarınca kuruldu. Merkezi Filibeoldu. Bu bölgede gerekli ıslahatı yapabilmek için Rumeli-i ŞarkîNizâmnâmesi yürürlüğe kondu. Fakat kısa zamanda bölgeBulgar nüfuzunagirdi.1885’teBulgarPrensliğiilebirleşmesinegözyumuldu.AncakRumeli-iŞarkî adı, 1908’e dek resmen korunmaya çalışıldı. Bu tarihte Bulgaristanbağımsızlığınıduyuruncaortadankalktı.

RUMELİKAZASKERİİkidereceliolankazaskerliktenbirincisi.Yargıyetkisini yürüten ilmiye mensuplarının en büyüğü sayılırdı. Vezirlik vemüşirlikleeşitilmiyerütbesiydi.

•Kazasker

RUMÎALTINII.Mahmuddönemindebasılanveuzunzamantedavüldekalan,halkarasındakiadı“YazılıMahmudiye”olanaltınpara.

RUZ-İHIZIR6Mayısgünübaşlayanyarıyılbaşı.Vergilerinbirkısmıbutarihten itibaren toplanır, kalanı da Ruz-i Kasım denen ikinci yarıyıldaalınırdı.Bunlara,RuzihızırveRuzikasımtevziatlarıdenirdi.

RUZNAMÇE Tanzimat’a kadar devlet gelir ve giderleri ile bunlara

ilişkin açıklamaların günü gününe yazıldığı maliye defterleri. Tanzimat’tansonrabutürişlemlerinyazıldığıdefterlere“yevmiye”denilmiştir.

RUZNAMÇECİ Maliye muhasebe müdürü. Ruznamçe-i evvel veruznamçe-i sâni olmak üzere iki memurluktu. Maliye nezâreti kurulduktansonrabugörevlerkaldırıldı.

RUZNÂME Osmanlı devlet adamlarından ve komutanlarındankimilerininbuadlakalemealdıklarıgünlükler.Örneğin,GaziAhmedMuhtarPaşa’nın“Ruznâme-iHayatım”ıgibiSeferruznâmeleriise,ordunungidişivedönüşüne ilişkin bilgileri içerirdi. Son dönemlerde meclislerin toplantıgündemlerinedebuadverilmiştir.

RUZNÂMECİ Müderris ve kadıların atanmalarına esas sicil ve sırakayıtlarınıtutangörevli.

RÜESÂ-YIMİLELOsmanlınüfusunadâhilHıristiyanazınlıklarındinîliderleri. 1890’lı yıllarda; başlıcaları şunlardı: İstanbul ve Tevabii RumPatriği,Mısır ve Tevabii Rum Patriği, Antakya Rum Patriği, Kudüs-i ŞerifRum Patriği, İstanbul Ermeni Patriği, Kilikya (Sis), Ahtamar, KamameErmeniPatrikveKatoğikosları,Süryani-iKadimPatriği,KeldanîPatriğiveBulgarEksarhı.

RÜESÂ-YI RUHÂNİYE Ruhanî başkanlar. Hıristiyan mezheblerininpatrik, eksarh, metropolit düzeyindeki önderleri. Özel anlamda ise, her yılEçmiyazin’den İstanbul’a gelen ve başkentteki zengin Ermenilerden vesarraflardanparatoplayanErmenipiskoposlarıbuadıtaşıyorlardı.

RÜESA-YI USSAT Ayaklanmacı grupların elebaşıları. Bu deyim, 31MartVak’asındaAvcıTaburlarınıhareketegeçirenerbaşlardanHamdiÇavuş,bölükeminiMehmed,kamacıustasıArifiçindekullanılmıştır.

RÜSUMAT Çeşitli mallardan alınan vergiler. Gümrük idaresine deuzuncabirzamanrüsumatdenilmiştir.

•Resm

RÜSUMAT EMANETİ 1862’de kurulan gümrük idaresi. Rüsumatemanet-i aliyyesi de deniyordu. Emin denen bir yöneticinin âmirliğindemüsteşarvediğergörevlilerdenoluşmakalabalıkbirkadrosuvardı.Cemiyet-irüsumiye adlı bir de hukukmahkemesi bulunuyordu. Daha önceki zecriye,balıkvegümrükeminliklerininbirleştirilmesi ilekurulanRüsumatEminliği,

1908’te“RüsumatMüdiriyet-iUmumiyesi”adınıaldı.

RÜSUM-IÖRFİYE Şeriatın öngördüğü vergilerden ayrı olarak alınanbirtakımvergiler.

•Tekalif-iÖrfiye

RÜSUM-ISİTTE Altı resim: İpek, içki, tütün, damga, tuz ve balık avıvergileriydi.Bunlar,alacaklıdevletlervebankerlercehacizkonmayanbaşlıcagelir kaynakları sayılıyordu. Ancak 1877’de bunların gelirleri de “Rüsum-ıSitteİdaresi”adıaltındabirkuruluşaracılığıileOsmanlıBankası‘nıntemsilettiğialacaklılarabırakıldı.İspirto,pulgelirleridebunlarakatıldı.DahasonrahepsibirdenDüyun-ıUmumiye’yebırakıldı.

RÜSUM-IŞER’İYYEMüslümanlardanalınanöşürgibivergiler.

RÜSÛM İLTİZAMI Resimlerin bir veya birkaçının artırma usulü iletoptan iltizama verilmesi. 1860’tan sonra çıkarılan nizâmnâmelerle resim(rüsum) yükümlüsü olanların, mültezimler tarafından ezilmemesi önlemlerialınmayaçalışıldı.

RÜŞDİYE (Rüştiye) ilk örnekleri, II. Mahmud’un buyruğu ileİstanbul’da1838’denitibarenaçılmayabaşlayanortaokuldüzeyindekieğitimkurumu. Bu adı, doğrudan II. Mahmud verdi. (Rüşdiye, olgunlukanlamındadır.)Buokullarda,dilbilgisi(emsile),yazma(inşa),güzelyazı(hat)dilveahlakdersleriağırlıklıydı.Dahasonramüsbetbilimleilgiliderslereveyabancıdiledeyerverildi.Askerîvesivilrüşdiyelerininyanısırakızlariçindeinasrüşdiyeleriaçıldı.

RÜTBEGörevleilgiliaşama.Tanzimatdöneminde,sivil,askerveilmiyesınıflarının rütbeleri arasında eşitleme ve düzenleme çalışmaları yapıldı.(Rütüb-iİlmiyeveKalemiyegibi.)Sivilsınıfta(mülkiye)rütbe-ibâlâ,rütbe-iûlâ, rütbe-i şâniye, rütbe-i sâlise ve rütbe-i râbia olarak dört aşamalı yenirütbelerkondu.

•Meratib-iMülkiye

RÜTBE MAAŞI Tanzimat’tan sonra arpalıklar kaldırılınca ilmiyesınıfındanolupdakadrosuzluknedeniylekendilerinegörevverilemeyenkadıvemüderrislerebağlananaylık.

RÜTBETLÛ Hıristiyan, Musevi din liderlerine (Patrik veHahambaşılarına) resmî yazışmalarda uygun görülen elkap. Patriklere

gönderilenyazılarda“rütbetlûefendimhazretleri”denilirdi.

RÜTBETLÛASALETLÛ Büyük devletlerin İstanbul’daki elçileri içinyazışmalarda kullanılan elkap. Örneğin “rütbetlû asaletlû Sir StratfordCanningcenapları”gibi.

RÜTBEveNİŞANNİZÂMNÂMESİ 1848de, tümpâyeve rütbelerle,çıkarılmış bulunan nişanların kimlere ve hangi koşullarda verilebileceğineilişkin çıkarılan tüzük. O zamana kadar, rütbeler ve nişanlar uluortaverilebilmekteydi.Bunizâmnâme,nişanlarınsonrakikuşaklarageçmesinideesaslara bağlıyordu. Ayrıca ilmiye sınıfından olanlar için de nişanlarbelirlendi.

RÜTÜB-İ İLMİYE ve SEYFİYE ve KALEMİYENİN MERÂTİB-İTEŞRİFATIİlmiye,sivilveaskeraşamalılarınprotokolsırası:

1)Rütbe-iVezaretveMüşir:RumeliveAnadoluKazaskerleri

2)Rütbe-iBâlâ‘danvükelâolanlar:Bâlâ,İstanbulPâyesi,feriklik.

3) Rütbe-i Ûlâ Sınıf-ı Evveli: Rumeli Beylerbeyi, HaremeynMevleviyeti,Mirlivalık,Mirmiranlık.

4) Rütbe-i Ulâ Sınıf-ı Sânisi: Bilâd-ı Hamse Mevleviyeti,Miralaylık.

5)Rütbe-ISâniyeSınıf-ıMütemayizi:MahreçMevleviyeti.

6) Rütbe-i Sâniye Sınıf-ı Sânisi: Mir-i Ümerâ, Kaymakamlık,Istabl-iÂmireMüdürlüğü,Kibar-ıMüderrisin,Binbaşılık.

7) Rütbe-i Sâlise: Kapıcıbaşılık, Musıla-ı Süleymani-ye altıMüderrisler,AlayEminliği.

8)Rütbe-iRâbia:Kolağalığı,Hâcelik,Yüzbaşılık.

RÜUSTanzimat’tanönce,vezirlik,beylerbeyiliğivedirliksahipliğigibigörevlerindışındakigörevlerleilgiliolarakhazinedenyadavakıflardanaylıkalanların görev kâğıtlarına deniyordu. Rüuslar, değişik kalemlerden çıkardı.Medrese öğrenimini tamamlayarak mülâzim olmak isteyenler, bir sınavagirerler, başarırlarsa kendilerine bir rüus (berat) verilirdi. Tanzimatdöneminde ise, yeni açılan öğretim kurumlarında, başarıyı artırmayıamaçlayanmezuniyetsınavlarıkondu.Bunlaradarüusdeniyordu.

RÜUS MAAŞI 18. yy’dan itibaren ilmiye ricali’nden kişilerin küçük

yaştakiçocuklarınabağlananmaaş.

•Beşikuleması

RÜYET-İ HİLAL Ay’ın görünmesi. Ramazan’ın başladığını gösterenay’ıntanıklarcagörünmüşolmasıydı.

•Hilal-iRamazan

SAADETLÛ EFENDİM HAZRETLERİ Resmi yazışmahitaplarındandı.FerikrütbesindekiaskerlerleulâevveliveRumelibeylerbeyipâyelerinialmışolanlariçinkullanılırdı.Burütbelerdenbiraşağısıolanlivâ,mirmiranveûlâsânisipâyelilereisesadece“saadetlûefendim”denirdi.

SAATİ-MUHTAR Uğurlu an (eşref saat). Müneccimbaşının başlıcagörevi önemli görülen her iş için, uğurlu bir vakit belirlemekti.Biat töreni,savaşilânı,törenlerveziyafetleriçinbilebunagerekduyulurdu.

SABAHMEKTEBİ 1869’dan sonraMekteb-iMülkiye’-ye eklenen birşubeydi.Buradagünün ilksaatlerindedersalanmemurlar, resmigörevlerinidesürdürürlerdi.

SABIKHÜKÜMET-İ HAMİDİYE ENKAZI II. Abdülhamid dönemiyöneticileri. II. Meşrutiyet’in ilânından ve 31 Mart Vakası’ndan sonragörevlerinden uzaklaştırılan ve Adalar’a sürgün edilen II. Abdülhamiddöneminin ünlü simaları. Bunlar, vezir ve müşir rütbelerinde zengin venüfuzlu kişilerdi. Örneğin, Serasker Rıza, Tophâne Müşiri Zeki, DâhiliyeNazırıMemduhPaşalar…Hepsininmallarınaelkonuldu,rütbelerikaldırıldı.DolayısıylaRızaEfendi,ZekiEfendi…olarakanılmayabaşlandılar.

SAÇAKÖPMEKMuayedelerde rikâb-ı hümayun ricâlinden saygın birkişiPadişah’ınyanındadurur, tahtınkenarındanaşağıyasarkansaçakdenenkumaşı eliyle tutar, tebrik sırasına girenler bunun ucunu öperlerdi. Anlamı,Padişahıneteğiniöpmekti.II.AbdülhamidzamanındasaçaktutmaişiniuzunyıllarPlevneKahramanıGaziOsmanPaşa(MâbeynMüşiri)yapmıştı.SultanReşad döneminde ise kişi özgürlüğüne saygılı birçok devlet adamı, saçaköpmesırasıkendilerinegeldiğindetemenna(eğilipselamlama)ileyetinmeyebaşladılar. Bu, dönemin basınında da ele alındı.Kimileri bu eski geleneğinsürdürülmesinden, kimileri de yersiz ve kişi saygınlığına gölge düşürücüoluşundansözettiler.

SAÇ SANDIĞI Sarayda berberbaşının, padişahı her tıraşından sonratopladığı saç kırpıkları özel bir sandıkta biriktirilirdi. Bu sandık ağzımühürlendikten sonra surre-i hümayun ile Medine’ye gönderilerekPeygamberinkabriyakınınagömdürülürdü.

SADAKAT YEMİNİ II. Meşrutiyet dönemi meclisinde Kanun-ı Esasigereği,Padişah’ınŞer-iŞerifveKanun-ıEsasi’ye,MebuslarındaPadişah’avevatanabağlıkalacaklarınailişkinettikleriyemin.(Padişahınyeminimeclishuzurundaokunmuş,busıradaII.Abdülhamiddelocadandinlemiştir.)

SADARETSadrazamlıkvehükümetbaşkanlığı.(Sözcükanlamı,enüst,enbaş’tır.)Ayrıcakazaskerlikmakamıiçindebudeyiminkullanıldığıolurdu.

SADARET ALAYI Padişahtan Mühr-i Hümayun’u alan Sadrâzam’ınyanındaŞeyhülislâmolduğuhaldeBeşiktaş‘tanSirkeci’ye,(Vezirİskelesi’ne)oradan, Saltanat arabasına binip kalabalık bir tören alayı ile Bâbıâli’yegelmesi, burada atama Hatt-ı Hümayun’un okunması ve tebriklerin kabuledilmesigibiayrıntılarıkapsayanresmitörendi.Hatt-ıHümayun’usaraydan,MâbeynBaşkâtibikırmızıatlasbirtorbaiçindegetirirveokurdu.

SADARET DAİRESİ Bâbıâli’de Sadrazamlık bürolarını kapsayanbölüm.

SADARET HATT-I HÜMAYUNU Sadrâzam değişikliği nedeniyleMâbeyn Başkâtipliğinde Padişahın ağzından kaleme alınan basmakalıpferman. Bu fermanı Sadaret Alayı ile birlikte Bâbıâli’ye getiren başkâtipburada hazır bulunanların önünde okur, böylece atama işlemi açıklanmışolurdu. Çoğu zaman bu okuma işlemini Sadaret Mektupçusu yapardı. Bufermanda, önceki Sadrâzamın alınış nedeni -ki çoğu kez sağlık durumugösterilirdi- açıklanır, sonra da atanana birtakım öğüt ve uyarılardabulunulurdu.

SADARET KAYMAKAMI Sadrâzam’ın İstanbul’da bulunmadığızamanlardahükümetişleriniyürütenvekil.“Sadaret-iUzmâKaymakamı”dadenirdi. Son dönemlerde Sadrâzamların İstanbul’dan ayrılmaları pek endergörüldüğünden SadaretKaymakamlığı da söz konusu olmazdı. (KeçecizâdeFuadPaşa1862’deSadrâzamatandığındaSuriye’deidi.DönüşünedekKâmilPaşakaymakamlıkyaptı.)

SADARET KETHÜDASI II. Mahmud’un son yıllarına dek,Sadrâzamların birinci yardımcılarına deniyordu. Kethüdâ-yı Sadr-ı Âli dedenen bu görevliler, genellikle içişleriyle ilgilenirlerdi. Bu nedenle 1835’teadıMülkiyeNezareti’ne,ikiyılsonradaDâhiliyeNezareti’neçevrildi.

SADARET MARÛZÂTI Bâbıâli’den Sadrâzam imzası ile MâbeynBaşkâtipliğine gönderilen arz tezkirelerinin (marûzâtın) başkâtipçe gününbelirlibirsaatindePadişahasunulması.Sarayamâruzât,ancakSadarettenveHazine-iHassaNazırlığı’ndanyapılabilirdi.

SADARETMEKTUBÇUSU Sadrâzamın özel kalem müdürü. SadaretDairesi’ninyazışmaişlerindendesorumluydu.Mektubî-iSadr-ıÂli,Mektubî-

iSadaret-iUzmâdadenilirdi.

SADARET MEKTUBÎ KALEMİ Sadaret Mektubçusu’na bağlıyazıişleri bürosu.Burada yetenekli ve ‘kültürlü sekreterler ve genç yazarlarçalışırlardı.

SADARETPİŞKEŞİTanzimat’adekyeniatananSadrâzamlara,valilerinocak ileri gelenlerinin ve diğer ricâlin sundukları armağanlar. Bunlar, birbakımayeniSadrâzamınyüklendiğiağırmasraflarınıhafifletirdi.

SADARETTE İSTİKLÂL Yürütme’nin bir ölçüde bağımsızlığıanlamındakibukavramıilkinTunusluHayreddinPaşaortayaattı.1878’dekikısa Sadrazamlığında II. Abdülhamid’den hükümet işlerine karışmamasınıistedi.Buisteğikabuledilmeyincedeistifasınıverdi.

SÂDÂTSeyyidler.Hz.Ali’ninoğluHüseyin’insoyundangelenleryadamanen Hz. Peygamber soyuna bağlı gösterilenler. Bunlara birtakımayrıcalıklar tanınır, her türlü yükümlülükten (vergi ve askerlikten) muaftutulurlardı. Ancak Sâdât’tan sayılmak için Nâkibü’l-eşraf’tan seyyidlikbelgesi(siyadethücceti)alınmasıgerekliydi.

SADR Yargı başkanlığı. Kazaskerlik makamı demekti. “Sadr-ı Rûm”(Rumelikazaskeri)onyardımcıyargıcınyeraldığıbirmahkemeyebaşkanlıkederdi. “Sadr-ı Anadolu” (Anadolu kazaskeri)nun yargı kurulunda ise yediyardımcıyargıçvardı.

SADRÂZAMOsmanlıDevletihükümetbaşkanınınresmiunvanı.(Sadr:Ön,ileri,baş.azâm:Enbüyüksözcüklerinden,“Enbüyükbaşkan”anlamındabirbileşiktir.)BununyerineVezir-iâzamdendiğideolurdu.PadişahınvekilisayılanSadrâzam,biryandandayürütmeninbaşıydı.1843’edekçokzenginhas’larla ve meşru rüşvetlerle geçinen Sadrâzamlara, bu tarihten itibarenortalamabin altın lira dolayında aylık bağlandı.Birrkaç kez bugörevin adı“başvekil” olarak değiştirildi. Tanzimat Sadrâzamları Hey’et-i Vükelâ’yabaşkanlık etmekle birlikte nâzırları atama yetkisi Padişaha aitti. Ancak1908’densonraSadrâzamlarkabinekurmayetkisinikazandılar.Sadrâzam’ınbuyruklarıemr-isâmiveirade-yiâliyeadlarınıtaşırdı.

SADRÂZAM DİVANI Sadrâzamların, yönetime ilişkin konularıgörüşmek üzere düzenlediği toplantılar. Tanzimat’tan önce ise Sadrâzamlarkendikonaklarında,çeşitlisorunlariçinhaftadaikigüntoplantıdüzenlenler-di.

SADRÂZAM TELHİSÇİSİ Sadaret ten yazılar tezkireleri Saray’agötürenveMâbeyn’cePadişah’ıngörüşüderkenaredildiktensonraBabIâli’yegetirengörevli.

SADREYNikibaşkan.RumeliveAnadoluKazaskerleriniortakadıydı.

SADR-IANADOLUAnadolukazaskeri.

SADR-IESBAK Son azledilen sadrâzamdan öncekimazul sadrâzamlarvegeçmişdönemlerdebugörevdebulunanlar.

SADR-IRÛMRumelikazaskeri.

SADR-ISABIKGörevbaşındakiSadrâzamdanöncekisadrâzam.

SAF Asakir-i Mansure denen 19. yy kara ordusunda bölük yerinekullanılan deyim. 84 erden oluşan ve “yüzbaşı” unvanlı subayınkomutasındakienküçükbirlikleredeniyordu.Dahasonrabununyerinebölükdeyimikabuledildi.

SAFER (ül-hayr) Kamerî ayların ikincisi. Muharremden sonra,Rebiülevvel’denöncedir.Yazışmalardakiişareti(S)harfiydi.

SAFF-INİAL (saff-ınal)Nal biçimindeoturmadüzeni.Mevkiyeveyayaşa göre baş köşede oturanın iki yanında yukarıdan aşağıya sıralanmabiçimiydi.Osmanlı protokolgörevlileri,meclis, hükümetvb. toplantılarındabusıralamayabüyüktitizlikgösterirlerdi.

SAH ÇEKMEK Belgenin doğruluğunu gösteren işaret. Fermanlar,beratlar ve önemli resmi evrak sah ‘la onanırdı. Bunun için, fermanlarınarkasınabeylikçi tarafındankalınkalemleovalbirçizgivebununbirucunada“ba-ferman”yazılırayrıca“sahresid”sözcüğüeklenirdi.Bundansonradamürekkep kurumadan üzerine altın rıh serpilirdi.Keçecizâde FuadPaşa’nınSadrâzamlığı’nda(1861-62)sahyerinebelgeleremühürbasmakkuraloldu.

SAHHAFLAR ÇARŞISI I. Dünya Savaşı’na dek Kapalı-çarşı içindevarlığınıkoruyankitapçılarçarşısıydı.Bunlar,rasgelekitaplarıdeğil,yazıvecilt sanatı bakımından veya eskiliği ya da konusu ile özgünlüğü olan çokdeğerli kitapları satarlardı. Bu tür kitaplara ise “Sahaf kitabı” adı verilirdi.Dahasonrabuçarşı,eskiHak-kâklarÇarşısı(BayezidCamisininbitişiği)’nataşındı.

SAHİB-İ ARZ Dirlik olarak toprağı yöneten ve öşrünü şahsî gelirbiçiminde kullananlar. Tanzimat döneminde sahib-i arzlık dirlikuygulamasıylaberaberkaldırıldı.

SAHİB-İDEVLETSadrâzamlarınunvanlarındandı.Makamınyüceliğiniveyetkinliğinidüşündüren (devletinsahibianlamındadır)birdeyimdi.Kimiyazılardageçerdi.

SAHİB-İİMTİYAZOsmanlı basın yasasına göre yayınlanan gazeteninüstündeadınınyazılıolmasıgerekengazetesahibi.

SAHİLHANE Devlet adamlarının ve ricâlin Boğaziçi kıyılarındakiyalıları.

SAHİLHANE-İ SADR-I ÂLÎ Kendi yalısı olmayan SadrâzamlaradevletçetahsisedilenBoğaziçi’ndekiyalı.

SAHİLSARAY İstanbulBoğazı’nın iki yakasındaki konaktan büyük vebirölçüderesminiteliğideolankonutlar.Dolmabahçe,Çırağan,Beylerbeyi,Fındıklı… Sahilsayarlarının yanı sıra, Sadrâzamların, veliaht, şehzade veSultanhanımlarındasahilsaraylarıolurdu.

SAHNDERSLERİMedreselerinhariçvedahilaşamalarındaöğreniminitamamlayanların Fatih’teki karşılıklı sekiz Medrese’ye (Sahn-ı Seman)geçerekokumayabaşladıklarıdinbilimleri.

SAHN MEDRESELERİ Medreselerin hariç ve dahil aşamalarındansonraki yüksek öğrenime geçiş aşaması sayılan bölümler. İstanbul’dakibaşlıca Sahn Medreseleri, Sahn-ı Seman denen ve Fatih’in kurduğu dinîbilimlere özgü medrese ile, Sahn-ı Süleymaniye denen ve Kanunî SultanSüleyman’ınkurduğupozitifbilimlerinöğretildiğiöğretimkurumuydu.FatihMedreselerindepozitifbilimlereözgü(tıpdışındakibilimleri için)ayrıcabirSahndahavardı.

SAİB PAŞAKAİMESİ 1840’ta Maliye Nâzırı Saib Paşa’nın çıkarılanelleyazılıkâğıtparaveyadevlettahvili.

•Kaime-iNakdiye-yiMutebere

SÂİTEŞKİLATIVarlığını ve önemini 19. yy’da da koruyan en süratlipostaörgütü.Belliaralıklarlapostakonaklarıveburalardayolaçıkmayahazırbekletilen posta atları bulundurulur, sâi ya da tatar denen postacı, bir

menzildenötekineatkoşturarakhizmetyapardı.

SAKO Tanzimat’tamoda olan, SultanAbdülaziz’in de giydiği, pelerinebenzeyenbolveuzunbirceket.

SALIPAZARI SARAYLARI Daha önce II. Mahmud’un kızı ÂdileSultan için1859’dadaAbdülmecid’inkızları.MünireveCemileSultanlaratahsisedilenFındıklı’dakisaraylar.

SÂLİSERÜTBESİSivilaşamalarındandır.

•Merâtib-iMülkiye

SALMAKöyünortak işi için,herköylüdendurumunagörealınanpara.Osmanlılar zamanında devletin kimi ihtiyaçtan için de sık sık ek vergilerkonur,bunlaradahalkdilindesalmadenirdi.

SALMATOMRUK Tutukevlerine verilen ad. Bu tür hapishanelerdekitutuklular, yapı içinde serbestçe gezebildiklerinden (içeriye salınmışbulunduklarından) asıl hapishanelere (tomruklara) göre bu ad uygungörülmüştü.

SALNÂME Yıllık. Başta Salnâme-i Devlet olmak üzere Osmanlıkumrularının birçoğu için bu ad altında yıllıklar çıkarıldı. Örneğin maarifsalnâmesi, ilmiye salnâmesi gibi. Ayrıca vilayetler de sık sık Salnâme-iVilayetadıaltındayıllıklarçıkardılar.

•VilayetSalnameleri

SALNÂME-İ DEVLET-İ ALİYYE-İ OSMANİYE İlki 1847’de,Ahmed Vefik Efendi (Paşa) tarafından hazırlanan, sonraki yıllarda daçıkarılan devlet yıllığı. Bunlar devletin genel yapısını, vilayetlerdekiorganizasyonları, yönetim, eğitim kurum ve kadrolarını veren en sağlıklıkaynaklarsayılmaktadır.DevletSalnâmeleri1912’yedekkesintisizçıkarıldı.BuamaçlaSicil-iAhvalDairesi’ndebirdekurulgörevlendirilmişti.

SALTANAT Padişahlık yetkilerini her alanda koşulsuz kullanma.Tanzimat öncesi padişahlar daha kişisel saltanatları temsil ederlerken II.Mahmud’labaşlayankurumlaşmasüreci,Abdülmecid’inmutlakyetkileribirölçüdebölüşmeanlayışıilehızlandı.Saltanatolgusubirçokkurumlarakısmîyetki dağılımlarına dayanan en büyük ve yetkin kurum durumuna geldi.Kanun-ıEsasiisesaltanatabirtakımkısıtlamalargetirmeyibaşardı.

SALTANAT ARABASI Son dönem padişahlarının resmi törenlerdebindikleri atlı araba.Dahaeskiden“gerdüne-i saltanat”denen,kumaşkaplı,sırmaişlemeliçoksüslübirarabatürübuamaçlakullanılırken,Tanzimat’ta,dörtatlaçekilenfaytontüründenarabatercihediliroldu.SırmacevaplıseyisvearabacınınarkasındakitentelibölümdePadişahyeralır,karşısındadakimizaman bir şehzadesi bulunurdu. Bu arabayı, atlara binmiş devlet erkânıizlerdi. Ayrıca, saltanat arabasının çevresinde çok sayıda mızraklı süvariaskerleriilehassaaskeribulunurdu.

SALTANATKAYIĞIOnüççiftekürekli,kıçtarafındapadişahamahsussüslü bir tentesi bulunan gezinti kayığı. Bir adı da Kancabaştı. İstanbul’daBoğaziçi ve Haliç’te yapılacak kısa gezintilere mahsustu. Kayığa binenpadişahınöntarafındasarayağalarıyeralır,KırlangıçdenenrefakatçikayıktadaSarayİmamıileötekigörevlilerbulunurdu.Ayrıcaöndenvearkadanbaşkakayıklardagezikonvoyunutamamlardı.

SALYÂNE Tanzimat’tan önce birçok görevlilere yıllık biçimindebırakılanvergigelirleri.Öşrüdirliksistemidışındatutulaneyaletlerinbutürgelirlerindenbirbölümüsalyâneyeayrılır,kalanıdevletbütçesineaktarılırdı.Mısır,Yemen,HabeşgibibirçokMüslümanülkedebusistemuygulanmıştı.

SANAYİ-İ NEFİSEMEKTEB-İ ÂLÎSİ Güzel Sanatlar Yüksekokulu.1877’deki ilk girişim sonuçsuz kaldı. 1882’de, aynı zamanda Müze-iHümayun Müdürü olan Osman Hamdi Bey, bu okulu kurmaklagörevlendirildi. 1883’te Çinili Köşk’ün yanına okul binası yapıldı ve 50öğrenci ile öğretim başlatıldı. Bu yıllarda resim,mimarlık ve heykeltıraşlıkbölümlerivardı.1887‘deTicaretNâzırlığı’ndanayrılarakMaarifNâzırlığı’nabağlandı.

SANAYİ-İ NEFİSE TALİMÂTI 17 Ekim 1876’da çıkarıldı. Amacı,güzelsanatlarokulununaçılmasıydı.FakatOsmanlı-RusSavaşıyüzündenbuamacıngerçekleşmesigecikti.

SANAYİMEKTEBİTeknikokul.İlkini1860’daMidhatPaşaRusçuk’taaçtı.Amaç,kimsesizçocuklarıokutmakvemesleksahibiyapmaktı.Benzeriokullar ülkenin diğer büyük kentlerinde de açıldı. Terzilik, kunduracılık,arabayapımcılığı,mürettiplik,litoğrafyacılık,dokumacılık…bölümlerivardı.BuokullarınasıladıIslahhaneidi.

SANCAĞ-ISEBZYeşilbayrak.TanzimatöncesindeSadrâzamlaraözgüyeşilrenklibayrağınadıydı.

SANCAK Vilayetten küçük, kazadan büyük yönetim birimi. Sondönemlerde aynı anlamda “liva” deyimi kullanıldı. Sancak yöneticisinemutasarrıfdenirdi.

SANCAK BEYİ 19. yy başlarına kadar, beş on kazalık bir bölgeninyönetiminden sorumlu, aynı zamanda bölgedeki tımarlı askerlerin komutanısayılan görevliler. 18. yy sonlarından itibaren bunun yerine “mutasarrıf”unvanıgeçerlioldu.

SANCAK-I ŞERİF Hz. Peygamber’e ait olduğu kabul edilen siyahrenkte, softanyapılmış, asıl adı “Ukab”olanünlübayrak.1593’teŞam’danİstanbul’agetirildi.AynıyılAvusturyasavaşı içincepheyegönderildi.Dahasonrasürekliİstanbul’da,TopkapıSarayı’ndamuhafazaedildi.PadişahveyaSerdar-ıEkrem’lebirliktesavaşlaragönderilmesigelenekleşti.Birçokolaydada manevi gücünden (Yeniçeri Ocağı’nın kaldırılmasında görüldüğü gibi)yararlanıldı. Muhafaza edildiği yerden çıkarılması (Sancak-ı Şerif İhracı),uğurlanması (Sancak-ı ŞerifMerasimi) başlıbaşına geleneklerden oldu. Sonkez 1826’da çıkarıldığında, Sultanahmed Camisi minberine dikilmişti.Topkapı Sarayı Bâbüssaade’si önünde dikildiği yerde ise nöbet tutulurdu.1908’deburayabirtaşkondu.“Liva-yıSaadet”dedenirdi.

SANDALBEDESTENİSandaldenenkıymetliipekkumaşlarınsatıldığıbedesten.Kapalıçarşıiçindeözelbirhandır.

SANDALİ-İ HÜKÜMRÂNİ Saltanat koltuğu. Padişahın mutlakhükümdarlık erkine ortak olacak (taht ortağı sayılacak) derecede yönetimdeetkinSadrâzamlarınzamanında,Sadaretanlamındakullanılırdı.

SANDAL-İNEVRESM-İHÜMAYUNSaltanatkayığı.

SANDIKEMİNİ Belediyelerin ve benzer kuruluşların akçalı işlerindensorumlumemurlar(muhasebeşefleri).

SANDIKLI II. Mahmud dönemi altın paralarındandı. Çevresindekisüslerdendolayıbuadlatanınmıştı.Asıladıhayriyealtınıydı.

SÂNİYERÜTBESİSivilaşamalardandır.

•Merâtib-iMülkiye

SARAKAT-ITİCARİYE 1839’dan önce ithal edilen mallar üzerindenalınan bir gümrük resmi. Müslüman tüccarlar için 1/40, reaya için % 5,

yabancıtüccarlariçinde%10oranındaydı.Zekât-ıaşirdedeniyordu.

SARAY Monarşik yönetimde hanedan ailesinin oturduğu görkemli vebüyük konut. Toplumdaki gelişmeye koşut olarak zenginleşen aileler desarayıörnekalarakkendiaileleriiçinkonakvemâlikâneleryaptırırlardı.

SARAY AĞALARI Saray’da görevli ve ağalık unvanını almışbulunanların ortak adı. Eski enderun ağaları, zenci ve ak hadım ağalarlakapıcılar,sarayağalarınınbaşlıcalarıydı.

SARAY ÇENGİSİ Yetenekli cariyelerden yetiştirilen, Padişahı,Kadınefendileri,ValideSultanı,oyunoynayarakeğlendirenkızlar.Zil,maşa,kaşıkçalarlar,kemervebolyanlıeteklikkullanırlardı.

SARAY HAYATI Özel ve resmi yaşamın içiçe olduğu, yönetimin veegemenliğinodağısayılanvebelliyasalarlagelenekleredayanan,sarayaözgüyaşama düzeni. Türkiye’deki saray hayatı, 6 Mart 1924’te HalifeAbdülmecid’inyurtdışınaçıkarılmasıilesonaerdi.

SARAY-IÂMİRESultanlıkSarayı.AynıanlamdaSaray-ıCedid-iÂmire,Saray-ıCedid-iSultanîdedenirdi.Top-kapıSarayı’nınresmiadıydı.Buraya,YeniSarayadıdaverilmiştir.

SARAY-I ATİKA-YI ÂMİRE Eski Sultanlık Sarayı. Fatih tarafındanBayezidsemtindeyaptırılanilksaraydı.Sonrakiyüzyıllarda,ölenveyatahttanindirilen padişahların ailelerine tahsis edildi. En son yandı ve yerine Bâb-ıSeraskeriyapıldı.

SARAY-I HÜMAYUN-I MÜLÛKÂNE 19. yy da, Padişahlarınoturduklarısaraylarınresmiadı.

SARAYLI Sarayamensup kadın. Sarayda yetiştirildikten sonra dışarıyagelin çıkan hanımlara denirdi. Bunlar genellikle memurlarla evlenirlerdi.Saraylılarıtanıtanbaşlıcaözellik,yaşmakveferaceleriidi.

SARAY USTASI Saraydaki kalfa denen ve padişahın özel hizmetindebulunancâriyelerinbüyükleri.

SARIK Kavuk, börk, külah, fes… gibi başlıkların çevresine sarılantülbenttenabaniveyaşaldankumaş.BununyerineArapça“amame”deyimidekullanılırdı.Sarıklarbiçimlerinegöre:Silme,burma,dardağan,elifi…gibi

birçok adlar alırdı. Ulema beyaz, tarikatmensupları değişik-renklerde sarıksararlardı.Resmitörenlerdeiseulemataylesan(sarıkucu)bırakırdı.

SARIK ALAYI Padişahın Cuma Alayı’na çıkmazdan önce, gideceğicamiye iki Hasodalı çavuş tarafından, biri sorguçtu diğeri sorguçsuz ikisarığının yol boyunca biriken halka gösterilerek götürülmesi töreni. Amaç,padişahıngeçeceğiyerlerdehalkıntoplanmasınısağlamaktı.

SARRAFİYE İstanbul’daki bankerlerden alınan borca karşılık ödenenyıllıkfaiz.Bununyerine“akçabaşı”,“güzeşte”,“seneliknemâ”dadenirdi.

SAYD-I MAHÎ Deniz, nehir ve göl balık avcılığı. Bu avlardan eldeedilecek gelirler karşılık gösterilerekOsmanlıDevletiDoyçeBank’tan borçalmış, bu nedenle de “Dersaadetvetevabii rüsum-ı saydiyyesi” rüsum-ısitte’den sayılarak sonunda Düyun-ı Umumiye’ye bırakılmıştı. 19. yysonlarında, yalnızKaradeniz’deki balık avcılığından elde edilen gelir (vergiolarak) böş yılda ortalama 135.000 altındı. 1881 ‘de çıkarılan Sayd-ıMah!Nizâmnâmesi, avlanan balıkların satış bedelinden % 20’sinin vergi olarakdevleteödenmesiniöngörüyordu.

SÂYE-İATIFET-VÂYE-İCENAB-I PADİŞAHI iyiliği ve verimliliğiherkestenüstünpadişahın sâyesinde.Resmiyazılarda sıkçakullanılırdı.Hergörevinveterfinin,buşekildeyorumlanmasıkuraldı.Aynıanlamda:“Sâye-ikemahat-sermaye-i…” “sâye-i şevket-vâye-i Cenâb-ı tâcidârî “, “sâye-imaarif-vâye-i..”deyimleridekullanılırdı.

SA’Y-İ MİRİ Devlet adına harcama yapan ve hesap tutan emin vemüteahhitlerin harcama defterlerinden toplam masraftan bir kısmınınödenmemesi.Hersorumlununbirölçüdeyolsuzlukyapmışolabileceğikabuledilereksözdebuönlemledevletinzararasokulmasıengellenirdi.Ancakasılneden,devletinödemegüçlüğüydü.

SEBİLHayır için sudağıtılanözelvakıf kurumu.Üstükubbeli, çevresiparmaklıklı, yol kenarlarında ve köşebaşlarında yapılırdı. İçerideki sebilci,maşrabailegelipgeçenleresuverirdi.

SECCADECİBAŞI Padişahın namaz seccadesini seren, Cumaselâmlıklarında önceden camiye giderek Hünkâr Mahfili’nde gereklihazırlıklarıyaptıranvepadişahıngüvendiğikişilerdenolansaraygörevlisi.

SEDYE 19. yy sonlarına kadar yalnız Beyoğlu semtinde kullanılan bir

taşıma aracı. Hammallar, önlü arkalı tuttukları sedye ile, bu semttekiyokuşlarda,darvebozukkaldırımlarda,yaşlı,nâzikkadın,erkekveçocukları,bir yerden başka bir yere götürürlerdi. Özellikle de Beyoğlu kiliselerinegitmekisteyenyaşlıRumkadınlarısedyeyitercihederlerdi.Sedyelerletaşımayapılanyerlerearabalarkolaygiremezdi.

SEFARET-İ SENİYE Osmanlı Devleti büyükelçiliği. Londra, Paris,Viyana…gibiAvrupabaşkentlerindekiOsmanlıbüyükelçilerinedeniyordu.

SEFARETNÂME 19. yy başına kadar, geçici görevle ya da daimî elçisıfatı ileAvrupa’yagidenOsmanlı elçilerininhazırladıklarıdiplomasiye,birölçüdedegörgü, bilgi, toplumyaşamıve coğrafyaya ilişkinkonuları içerenuzun raporlar. Bu muhtıralar, Türkiye’deki olumlu gelişmelerin birçoğunaesinkaynağıolmuştur.

SEFARET TERCÜMANLARI İstanbul’daki elçiliklerin çevirmenlikişlerini gören Osmanlı uyruklu, dil bilen kişiler. Bunlar, yabancı metinleriTürkçe’ye çevirip Osmanlı hükümetine sunulacak duruma getirdikleri gibi,görüşmelerdedebulunurlarfakatdahadaönemlisi,Osmanlıdevletadamlarıüzerinde etkili olurlardı. II. Abdülhamid zamanında bu etkinlik iyice arttı.Çünkü, büyük devletlerin İstanbul’daki elçileri, Osmanlı Sadrâzamı venâzırları ile görüşmeye tenezzül etmemeye başladıklarından, ilişkileritercümanlar yürütür olmuştu. Fakat bunlar da son derece küstah, Osmanlıuyruğunda bulunmalarına aldırış etmeden, makamlara girip çıkarlar, siyasipazarlıklardabulunurlardı.SefarettercümanlarıgenellikleRum’du.

SEFERBERLİKTümaskerîgüçlerin,yedekleriylebirlikte savaşahazırduruma geçirilmesi. Osmanlı Devleti; son büyük seferberliği, I. DünyaSavaşı’na katıldığı günlerde ilân etmişti. Bu nedenle de halk bu savaşdönemine“seferberlik”adınıvermişti.

SEFERLİ19.yybaşlarınadekOsmanlıSarayı‘ndakienderunörgütününbir bölümü. Seferli odası (koğuşu), seferli ağaları seferli kethüdası vb.deyimler,buörgütleilgiliydi.

SEKBAN-ICEDİDYeniçeriOcağı’nın65.ortasınayazılıolanaskerleresekban deniyordu. Bunlar, barış zamanlarında padişahla ava giderlerdi. II.Mahmud’un tahta çıktığı sırada Alemdar Mustafa Paşa, sekbanları eğitimealarak yeni bir ocak oluşturmayı denedi ve bu adı verdi. Ancak ölümüylesonuçlananolaydansonrabuocakkaldırıldı.

SELAHİYET-İ VÂSIA En geniş yetki. Osmanlı Padişahı’-nın yetkisiiçin uygun görülen bir deyimdi. Tanzimat, birtakım kurumlar getirmeklebirliktePadişahıngenişyetkisinidekabulediyordu.

SELÂM AĞASI Sadrâzam’la nâzırların (eskiden vezirlerin) protokolişlerinebakangörevliler.Gelenkonukları karşılamakvemakamaçıkarmak,başlıcaişiydi.

SELÂMÇAVUŞUTörenlerdePadişahaveSadrâzamailkalkışıtutanveherkesinalkışlamasınaöncülükedenasker.

SELÂMETAKÇASI Derbent ve geçitlerde alınan bir vergi. Tanzimatdönemindekaldırıldı.

SELÂM-IŞÂHÂNEPadişahın,mutluluk,başarı,iyilikdileğiveselâmı.Birgörevigereğigibiyerinegetirenyetkililereyazılanfermanlardageçerdi.

SELÂMLIKTürkkonaklarındaerkeklereayrılanönbölüm.Burasıaynızamanda resmi işlevi bulunan bir daire gibiydi. Kimi nazırlar, günlükçalışmalarının bir bölümünü kendi selâmlıklarında sürdürürlerdi. Konağagelenerkekkonuklarburadaağırlanır,törenlerdeyineburadayapılırdı.

SELÂMLIKRESM-İALİSİKısaca selâmlık resmidedendiği olurdu.Padişah’ın cuma namazını kılmak üzere Saray’dan ayrılıp bir câmiye gidipdönmesisırasındakitörenedenirdi.

•Cumaselamlığı

SELÂTİN CÂMİİ Padişahlar tarafından yaptırılan camiler. Bunlarıdiğerlerinden ayıran başlıca özellik, minarelerinin ve şerefelerinin birdenfazlaolmasıydı.Ayrıcaselâtincamilerdehükümdarınnamazkılmasıiçinbirbölümdebulunurdu.

•HünkârMahfili

SELÂTİNEVKAFIPadişahlartarafındantesisedilenvakıflar.

SELHArap aylarının songünü.Ayların29veya30.günlerindeyazılanbelgelerdeki tarihlerde görülür. Örneğin selh-i receb, recebin sonuncu günüanlamındadır.

•Gurre

SELİMİKAVUK Osmanlı padişahlarının çoğu tarafından resmi başlıkolarakkullanılan,uzun,üstügenişbirkavuk.Önünesorguçlartakılırdı.

SEMAHATLÛ Yazılarda, Rumeli ve Anadolu kazaskeri pâyesindekiilmiye mensupları için kullanılan elkap. “Semahatlû efendim hazretleri”biçimindeyazılırdı.

SEMAİ KAHVESİ İstanbul’da, başkente gelen saz şairlerinintoplandıkları özel kahvehanelere deniyordu. Bunlar, 19. yy’da ortaya çıktı.Ozanlar, karşılıklı semailer çalıp okudukları için de bu adı aldı. Geçenyüzyılınhalkozanlarındanbirçoğu,Tavukpazarı’ndakiSemaiKahvesinebirsüre devam etmişlerdi. Bunlara “Âşıklar Kahvesi” de deniyordu. 1908’densonrasayılarıazaldıveunutuldu.

SEMANİYEMEDRESESİYunanfelsefesininveİslâmfelsefesininayrıayrıokutulduğu,kıyaslamavetartışmametodlarınabirölçüdeyerverilen,buamaçla da Haşiye-i Tecrid, Şerh-iMevakif, Hidaye, Ekmel… benzeri fıkıhkaynaklarınınokutulduğumedreseyedeniyordu.

•SahnMedreseleri

SENEYılve takvim.Osmanlılar’dakullanılanbaşlıca takvimler:Sene-iHicriye-iKameriye(AyınhareketinedayalıvebaşlangıcıHicretolan),Sene-iHicriye-iŞemsiye(BaşlangıcıHicretolanvegüneşinhareketineuydurulmayaçalışılan), Sene-i Şemsiye-i Maliye (Maliye işlerinde kullanılan), Sene-iRumiye (Sene-i Maliye’nin yerini alan), Sene-i Miladiye (Miladi esasadayanan)idi.

SENEDAT-I RESMİYE Resmi belgeler. Tapu senedi anlamındakullanılmıştır. 1875’te Mecelle Cemiyeti’nce kararlaştırıldığı biçimde,Defterhane’den (Defter-i Hakanı Nezâreti’nden) her çeşit emlâk içindüzenlenmesiöngörülenİlktapusenediörnekleridir.

SENED-İHAKANÎDefterhane’denverilenvetapusenedigeçerliliğindeolanmülkiyetbelgesi.Tanzimatdönemindeverilmeyebaşlandı.1856’dabunailişkinbirdeyasadüzenlendi.

SENE-İ CEDİDE RİKÂB RESMİ Yeniyıl kutlama töreni. Saray’dapadişahınhuzurundayapılır,Sadrâzam’danitibarendevletadamları,ilmiyeveordumensupları protokole göre tebrikte bulunurlardı. Bu vesile ile Padişahnişan ve madalyalar verirdi. İlk madalya 1845’te böyle bir tören sırasındadağıtıldı.

SENE-İ MALİYE 1790’da kullanılmaya başlandı. Bir adı da Rumîtarihtir.Şemsi(güneş)aylarıesasınagörehesaplananve13Martyılbaşıkabuledilen bir sistem. Miladî seneden başlıca farkı ikisi arasında (hicretinbaşlangıç sayılmasından dolayı) 584 yıllık bir açıklık olmasıydı. Bu sistem1871‘deCevdetPaşatarafındanyenidendüzenlendi.BundansonradahaçokSene-iRumiyeadıilekullanıldı.

SENG-İİBRETTopkapıSarayıOrtakapısıönündekiibrettaşı.Suçlularınkesikbaşlanbununüstündehalkagösterilirdi.Tanzimatdönemindesuçlularınbaşlarının kesilmesi ve burada halka gösterilmesi yasaklandı. İbret taşı dakaldırıldı.

SENİYYÜ’L-HİMEMA DEVLETLÛ İNAYETLÛ ATÛFETLÛBâbıâli’den mâbeyn başkâtibine hitaben (saraya) yazılan tezkireleringeleneksel hitap sözü. Bu hitaba bağlı olarak mabeyn başkâtibinin adıeklenmez“efendimhazretleri”denilirdi.

SEPET Osmanlı bürokrasisinde kimi belgelerin ve açık kadrolarınsaklandığı özel sepetler. Sepet tımarı demek, sahibi ölmüş ve başkasınaverilmedenbeklemeyealınmışdirlikanlamındaydı.

SER Baş, başkan, âmir anlamlarında birçok kurumda geçerdi. “Ser-karin”, “ser-kâtip”, “ser-hulefa”, “ser-tabib”, “ser-mimar”, “ser-mûneccim”vs.gibi.

SERASERÜzerialtınvegümüşişlemeliipeklikumaş.Padişahlaraözgükürkler,bukumaşlarakaplanırdı.Ayrıcaödül(hil’at)olarakgiydirilenkürklerdesera-serlekaplıolabilirdi.

SERASKER Savaşa gönderilen (Sadrâzam dışındaki) vezirlere verilenkomutanlıkunvanı. II.Mahmud,kurduğuAsakir-iMansure’ninkomutanınada bu sanı verdi. Anlamı, başkomutandı. Daha sonra düzenli ordularkuruluncamillisavunmavegenelkurmaybaşkanıgörevlerinibirlikteyürütenkomutanadabuadverildiveseraskerpaşadendi.

•Bâb-ıSeraskerî

SERBESTÎ-İKÜŞADNİZÂMNÂMESİTürkiye’deözelbasımevlerininaçılmasınaizinverenvebasımevleriyleilgiliyasaldüzenlemelergetiren1857tarihlitüzük.

SERBESTÎ-İMATBUATBasınözgürlüğü.Bukonu,ÂliPaşa’nınbasınakoyduğukısıtlamalardansonra,1870’liyıllardauzunzamanbasındatartışıldı.

SERBEST MÜBADELECİ MÜELLİF Kapitülasyonlardanyararlanarak her türlü ticareti yapma hakkını elde eden yabancı tüccarlaradeniyordu.

SERBEVVABİN-İ DERGÂH-I ÂLİ Saray kapılarını bekleyen ve ekhizmetlergören“bevvabin”(kapıcılar)bölüklerininsubayları.AynıanlamdaDergâh-ı Âli kapıcıbaşıları sanı da kullanılmaktaydı. 19. yy başlarındabunlara asıl görevlerinden ayrı birçok işler verildi. Özellikle de mübaşirolarakkullanıldılar.Ayrıca,taşra’dakiâyânvederebeyisoylularadabirpâyeolmak üzere kapıcıbaşılık (serbevvabin) sanı ihsan edilmesi gelenek oldu.1839’dan sonra, bu uygulamalar kaldırıldı. Serbevvabin sayısı kırktadonduruldu. Bu ad da “serbevvabin-i nikâb-ı hümayun-ı mülûkâne” olarakdeğiştirildi.1908’deisekaldırıldı.

SERÇEŞME Rumeli’ndeki milis birliklerinin komutanları. Örneğin,KavalalıMehmedAliPaşa,Mısır’agitmezdenöncememleketindeserçeşmeidi.

SERDAR Ordu komutanı. Osmanlı birliklerinden bir bölümüne,Serasker’eyadaSerdar-ıEkrem’ebağlı olarakkomuta edenyüksek rütbelisubayadeniyordu.

SERDAR-I EKREM Büyük başkomutan. Eskiden, Padişah adınaOsmanlı ordularının komutanlığı görevini üstlenerek sefere çıkanSadrâzamlara deniyordu. Tanzimat döneminde ise asker sınıfındankomutanlaraözgübaşkomutanlıkrütbesisayıldı.Kırım,Osmanlı-Rus,YunanSavaşları’nda, Osmanlı ordularını yöneten büyük başkomutanlara “serdar-ıekrem”denildi.

SERDEFTER-İ EŞKIYA Ayaklanmacıların en başında yer alan. Asılelebaşı.

SERDENGEÇTİ Akıncıların, düşman içlerine korkusuzca dalan vemutlak ölümü göze alan küçük birliklerindeki gönüllüler. Daha sonraYeniçerilikiçindebirrütbeoldu.Buocaklabirliktetarihekarıştı.

SERETİBBA Hekimbaşı‘ya “seretibba-yı hassa”, “sertabib-i şehriyârî”dedeniyordu.

SERGİ Yeniçerilik’in kaldırılmasından önce kimi ocak askerlerinin üçaylıkmaaşları.Tanzimatdönemindeisehazinetahvillerinedendi.

SERGİ-İ UMUMİ-İ OSMANÎ Osmanlı genel fuarı. İlki 1863’teSultanahmedMeydanı’ndaaçıldı.Ülkeninher tarafındangetirilen sanayivesanat ürünlerinin sergilenmesi gözetildi ve bu amaçla otuz bin İngiliz altınıharcandı.Sonrakiyıllardadabenzerisergileraçıldı.

SERGİ MUHASEBESİ II. Mahmud döneminde kurulan yeni maliyeörgütünde, hazineden çıkan paraların senetlerini düzenleyen ve hesaplarınıtutanbirimdi.Bubiriminbaşında“serginâzırı”vardı.

SERHAD Sınır. Osmanlı Devleti ile komşu devletin toprak çizgisidemekti.Buralardakinöbetçiaskerlerede“serhadkulu”deniyordu.

SERHAFİYE Saraya gizli haber ulaştıran hafiye örgütünün başı. II.Abdülhamid, Zabtiye subayları arasında geniş bir hafiye örgütü kurmuş, engüvendiği birisini de serhafiye atayarak ülke genelinde olup bitenleri veözellikledealeyhindekigelişmeleriöğrenmeyeçalışmıştı.

SER-İKÂRiktidarveişbaşı.SıksıkSadrâzamlık,nâzırlıkgörevlerialan,dolayısıylauzunsüreiktidardaetkinolanOsmanlıdevletadamlarıiçinbusanverilmekteydi.ÖrneğinKüçükSaidPaşabunlardandı.

SERİR-ÂRÂ-I HİLAFET VE SALTANAT Halifelik ve Sultanlıkmakamında bulunmak. Tahta çıkma, padişah ve halife olma anlamındakullanılırdı.

SERKÂTİB-İHAZRET-İŞEHRİYÂRÎPadişahlıkbaşkâtibi.

•Başkitâbet-iCelile

SERKURENA(-yıHazret-iŞehriyârî)Karinlerin başı. Serkurenabâlâveyavezirrütbesindeolurdu.

SERMAYEDARAN-I ECANİB Yabancı sermaye temsilcileri. 19. yysonlarındave20.yybaşında, İstanbul’dakibankerlerleortak şirketlerkuranve özellikle de taşkömürü başta olmak üzere maden işletmeciliklerine ilgiduyanyabancısermayetemsilcilerinedeniyordu.

SERMUHARRİR Başyazar. Tanzimat ve sonrasında çıkan büyükgazetelerde, gazetenin izlediği siyaset doğrultusunda yazılar yazan ve

yaşadığıdöneminbaşlıcayazarlarındanolangazetecileredeniyordu.

SERNÂME Resmi yazı başlığı. Bu başlık, görev unvanlarına görebelirlenen elkap kullanılarak kaleme alınırdı. Örneğin Padişah a hitabenyazılacak bir yazıda sernâme: “Atebe-yi felek, mertebe-i hazret-izillullahiye”; bir valiliğe sunulacak yazıda ise “…Vilayet celilesine”biçimlerindeolurdu.Sernâmelerinyazılışındaküçüktenbüyüğevebüyüktenküçüğe hitap ilkelerine de dikkat edilirdi. Örneğin, Sadaret ten nezâretlereyazılan belgelerde “celile” deyimi, nâzır, vezir rütbesinde ise kullanılır,değilse“…Nezareticânib-ivâlâsına”deyimikullanılırdı.

SERSERİ ve MAZANNE-İ SU’-EŞHAS İşsiz güçsüz, fakatçalışabilecekyaştavekuvvetteolanlar.Bunlar,her türlükötüeylemiyapan,hırsızlık, taşkınlık olaylarını düzenleyen kişiler bilinirdi. Sayıları giderekarttığından1909’dabuadlabirdeyasaçıkarılmıştı.

SERYÂVER Padişah’ın, veliaht’ın, Sadrâzam ın yanındaki emirsubayları.

SETRE Düz yakalı, önünde çok sayıda ilik düğme bulunan, çuhadanyapılma Batı tarzı giysi. Tanzimat’tan başlayarak, her aşamadaki devletmemurlarısetregiymişlerdir.

SEVAD-IÂZAMBüyükkentteyaşayannüfuskitlesi.Yoğunkalabalık.

SEVAÎŞALVARSaraylıhanımlarıngiydiği,değerlikumaştanbirşalvartürü.

SEYFİYEAskersınıfı.II.Mahmud’danitibarenyeniorduörgütünebağlıolarakenküçükrütbedekisubaylardanmüşirekadarolansubayvepaşalarbusınıfı oluşturmaktaydılar. Mülkiye ve ilmiye sınıfları ile seyfiye sınıfıarasındaki rütbe koşutlukları zaman zaman çıkarılan tüzük ve talimatlarladüzenlendi.

•Merâtib-iMülkiyeveAskeriyye

SEYMENAtlı jandarma. Sekban’dan bozma bir ad olan bu deyim, 19.yy’ınikinciyarısındakasabaveköyyollarındaatlıgüvenlikdenetimiyapanzabtiyeleriçinkullanıldı.

SEYYİD Hz. Hüseyin’in (Peygamber’in torunu) soyundan gelen veyageldiğikabuledilenkutlukişi.Seyyidler,her türlüvergidenmuaf tutulurlar,

toplumdasaygıgörürlerdi.

•Sülale-iTayyibe•Şerif

SIBYAN BÖLÜKLERİ 1832’de Selimiye kışlasında, Hassa MüşiriAhmedFevziPaşatarafındanaçılanSüvariSubayokulu.BuradakibirHassaAlayı’nın özel bir taburu, özel eğitime alınarak süvari subayı yetiştirilmesiöngörülmüştü.

SIBYANMEKTEBLERİGelenekselOsmanlıilköğretimkurumu.Çoğu,camilerle içiçe veya yanyanaydı. Ümmet terbiyesi esasına dayalı eğitimverirdi.Tanzimat, buokullara ilişmeden ibtidaî denenyeni ilkokulları açmayolunu izledi. Çok ilkel koşullarda eğitim-öğretim veren Sıbyanmekteblerinin iyileştirilmesi işi ancak 1908’den sonra ele alınabildi. Tekderslikli olan bu okullar ücretliydi. Sabahtan ikindiye kadar, aralıksız dersyapılır, bütün sınıflar bir arada okurdu. Görülen başlıca dersler, elifba,Kur’an, yazı, ilmihal, hesap’tı. Amaç, hatim indirmek, okur yazar olmaktı.Dayakbuokullariçinmeşrubireğitimaracıydı.

•Falaka

SIĞIRDİLİUzunlamasına(bloknokgibi)açılankitapvedefterler.

SIHRİYET-İ SENİYE Osmanlı Hanedanı’ndan kız almak (SultanHanım’la evlenmek) ve Saray’a damat olmak. Bunun öbür türlüsü, yaniSaray’a (padişaha veya şehzadelere) kız vererek akrabalık tesisi resmenyoktu.

SIKMA 19. yydauzun zaman askerlere giydirilenkalçadandizekadarbirölçüdebol,paçayakadarolankısmıiseçokdarbirşalvartipi.

SIR KÂTİBİ Tanzimat’a kadar Bâbıâli ile Saray arasındaki gizliyazışmaları yürüten sekreter. Tanzimat’ta bu görevi de kapsayacak şekildemâbeynbaşkâtipliğikuruldu.

SIRPBEYİÖzerkSırbistanEyaleti’niOsmanlıDevleti’ninbirmemurusıfatıyla yöneten Sırp soylusu. A. Karayorgi, Mihail Obrenoviç entanınmışlarıdır.

SİCİLOsmanlıbürolarındankimilerindetutulankayıt.Divan-ıHümayun,Şer’iyeMahkemelerivenüfusidarelerindekikayıtlarsicilsayılıyordu.

SİCİLL-İ AHVAL (-i Memurin) Devlet memurlarıyla ilgili sicillerintutulmasıiçin1879’dakurulandaire.Hermemurunözgeçmişikütükdefterineyazılarakbirersicilnumarasıverilmişti.

SİKKEAltınvegümüştenbasılanpara.Osmanlılardaasılparabirimleriherdönemdealtındanvegümüştendi.

SİKKE DARBI Bağımsızlık belirtisi olarak hükümdarın adını taşıyanaltınvegümüşparabasımı.Osmanlıpadişahlarınınhepsi,kendiadlarınaparabastırmışlardır. Mısır Valisi (Hıdivi) İsmail Paşa’nın da bu yoldaki isteği,önemlibirsorunolmuştur.

SİKKETAĞŞİŞATIParanınayarınıdüşürmek.

•Mağşuşsikke

SİLAHDARAĞA Padişahın kılıcını taşıyan, silahlarınımuhafaza edenveonayakıngörevlilerdensayılanSaray(Enderun)ağalarındandı.Törenlerdeat özerindepadişahınkılıcını taşırdı. 1830’daSilahdarlık kaldırılarakyerineEnderunNâzırlığı,birsüresonradaMâbeynMüşirliğikuruldu.

SİLAHŞOR (-an-ıHassa) Padişahın özelmuhafızlarına verilen unvan.1908’densonrakaldırıldı.

SİLİSTREMADALYASIÜnlüSilistrekuşatması (Osmanlı-RusHarbi)ardındançıkarılan1854tarihlialtınvegümüşikitürmadalya.

SİLOĞOS 1850’li yıllarda İstanbul’daki Rumlar’ın, Avrupa’dakiörnekleregörekurduklarıbilimveedebiyatcemiyeti.

SİLSİLEHeryılilmiyesınıfımensuplarıiçindüzenlenenatama,terfiveazil cetvelleri. Şeyhülislâmlık’ça hazırlanır ve alt aşamalardan yukarıyadoğru,mansıpvepâyelerindağılımınıgösterirdi.Silsilelerinhazırlanmasında,sondönemlerdebirçokhaksızlıklarvekayırmalaryapılmayabaşlandı.

SİLSİLE-İ MERATİB Rütbelerin (aşamaların) üstten asta doğrusıralanışı.Görevlervesorumluluklardabunabağlıbirdağılımgösterirdi.

SİMKEŞHANE Gümüş atelyesi. Bayezid’deki resmi gümüş tel imalatıyeriydi. 1867’de devletçe para yardımı yapılarak yeniden Canlandırılmasıöngörüldü. Resmi giysilerle sancakların işlemelerinde kullanılacak gümüştellerin(sırma)yapılmasıbirsüreburadayürütüldü.

SİNOP MADALYASI 1853’te Rus baskını nedeniyle tunçtan yapılanküçükbirmadalya.

SİPAHİ Atlı asker. Yeniçeri statüsünde bir kısım atlı askere bu ad(kapıkulusipahisi)verildiğigibi,topraklıaskerlere(tımarlısipahi)dedenirdi.Tanzimat’tanönceherikisidekaldırıldı.

SİRKAT-IMÜEVVELHırsızlığınbirbaşkatürlüsü.Abdülmecid,halkınsoyulmasınaveyoksuldüşmesinebaşlıcanedengördüğüiltizamsistemiiçinbudeyimiuygungörmüştü.

SİS Adana’ya bağlı Kozan’ın eski adı. 19. yy’da Kozanoğulları’nınderebeyliklerinisürdürdüklerisancakmerkezi.

SİVASTOPOL MADALYASI 1854’te, Sivastopol Harbi ardındançıkarılanaltınmadalya.KırımHarbi’ndebaşarısıgörülenlereverilmiştir.

SİVİŞSENESİSavuşturulan,atlananyıl.Sene-iRumiye’ninkabulündenönce Sene-i Kameriye’nin ay ve yıl düzeninde fakat ay adları güneş

takviminden alınan Sene-i Mâliye vardı. Bu, adından da anlaşılacağı gibiaylık ve ödemelerle ilgili uydurma bir takvimdi. Her 33 senede bir yılatlatılarakyineSene-iHicriyeileberaberliksağlanırdı.SonSivişsenesiHicri1288’dir. Bundan sonra, Güneş sistemine göre yeni düzenlemeye gidilmişbunaSene-iRumiyedenilmiştir.

SİYADETLÛNakibü’l-Eşrafiçinyazıdakullanılanhitap.

SİYAHSORGUÇÖlenpadişahıntabutunailiştirilensorguç.

SİYAKAT Arap harfleriyle bir yazı türü. Mali işlemlerde kullanılırdı.Siyakat yazısının birçok sözcüğü, şifresel işaretlerle yazılırdı. SiyakatrakamlarıdadiğerAraprakamlarınagörefarklıydı.Butürünvesisteminenuzunsürelikullanımalanıtapukayıtlarıoldu.Defter-hane’desiyakatlekayıtişlemine1878’desonverildi.

SİYASET İktidara sahip olanın, toplum sorunlarını çözmek üzereuyguladığı yöntem. Osmanlılar’da siyaset kavramı, bu anlamıyla ancak 19.yy’da sözkonusu olabildi. Özellikle de Tanzimat yöneticileri siyaseti,yönetimintemelöğesisaydılar.

SİYASET ÇEŞMESİ Topkapı bahçesinde Ortakapı’ya yakın duvarönündeki çeşme. Söylentiye göre cellatlar, baş kesmede kullandıklarıkılıçlarınıburadayıkıyorlardı.

SİYASETMEYDANIİdamhükümlerinininfazolduğualan.

•Meydan-ıSiyaset

SOFİncekeçikılındandokunankumaş.Dokumaözelliğinegöredeğişiktürlerivardı.Ankarasofudışülkeleredesatılırdı.Softangiysiyiençokilmiyevetarikatmensuplarıtercihederlerdi.

SOFTAMedreseöğrencilerindenileriyaştaolanlar.Bunlar,öğrenimlerinitamamlayabilirlerse molla sanını alırlardı. Fakat bu yeteneği ve başarıyıgösteremeyensoftalar,basitbahanelerlesıksıkayaklanırlardı.

•Suhte

SOFTA KIYAMI Hersek ayaklanmasının ardından Bulgaristan’da daayaklanma başlayınca birtakım odakların propagandası ile Fatih,Süleymaniye, Bayezid medreselerindeki talebe-i ulûm silahlanıp sokağa

döküldü.10Mayıs1876’dabaşlayanbuhareket,SadrâzamveŞeyhülislam’ındeğişmesiileönlendi.

SOFU Tasavvufu ve İslâm felsefesini dinsizlik sayan, dini salt ibadetolarakgörenkişi.Böylelerinindahadabağnazlarına“kabasofu”denir.

SOKAK Yolun iki tarafını kapamaya yarayan germe bez. Padişahınçevreyegözükmedenkısamesafelibiryoldangeçmesisırasındakullanılırdı.

SOLAK Padişahın gezintilerinde ve selâmlıklarında, atının ya daarabasının çevresinde yer alan ve sultanlık görkemini yansıtacak giysileri,atları ile dikkati çeken güvenlik görevlileri. 1829’da kaldırıldı. Yerinihademe-irikâb-ıhümayunaldı.

SOM KÜLAH Bizans’tan gelen ve yüzyıllarca Osmanlı Sarayı’ndakullanılandüzbaşlıkformu.

SORGUÇ Kavuk ve sarıkların önüne takılan değerli süs. Sorguçlartüyden,altından,mücevherdenyapılırdı.Padişahsorguçlarıendeğerlitaşlarlaişlenmiş birer sanat eseriydi. II. Mahmud ve Abdülmecid, feslerine sorguçtakansonpadişahlaroldu.Abdülaziz, tahtaçıktığıgünlerdesorguçkullandı.Fakatdahasonrabundanvazgeçti.

SORGUÇLUDESTARTanzimat’tanöncepadişahçocuklarınıngiydiğisorguçluözelbaşlık.

SÖĞÜT ALAYI II. Abdülhamid’in, Osmanlı Devleti’nin kurulduğuSöğütyöresindengetirttiğigençlerdenoluşturduğumuhafızbirliği.

SUBAŞI Kent ve kasabaların güvenlik amirleri. Tanzimat’tan öncesubaşılıkkaldırıldı.Bugörev,ihtisabNezâreti’neverildi.Sonrakiyıllardadagüvenlikişlerizabtiyeörgütünebırakıldı.

SUDÛR-I KİRAM Büyükkadılar. Rumeli ve Anadolu kazaskerlerinedenirdi.Aynıanlamda“sudür-ıizâm”deyimidekullanılırdı.

SUHTE Medrese öğrencisi. Sözcük anlamı “yanmış“tı. Bilim aşkıylayanmayıdüşündürenbiraddı.Zamanlagalatlaştıve“softa”oldu.

SULTAN Padişah kızı. Sultan sanı adlarından sonra kullanılarakpadişahlıkunvanındanayrılırdı.AyşeSultangibi.Sultanlar, evlenmeçağına

geldiklerindetahttaki(amca,kardeş,baba..)padişahtarafındanuygungörülenbir devlet adamı ya da komutan ile evlendirilirlerdi. Damat adayı evli iseeşinden ayrılırdı.Bunlar cariye de kullanamazlardı. Sultanların önceleri hasve paşmaklık denen gelirleri vardı. Tanzimat’tan sonra bunlara ödenekbağlandı. Konak, köşk hatta saraylar tahsis edildi. Adile Sultan Sarayı,CemileSultanKonağıgibi.

SULTANİmparator.Müslümanlıkta,Sünniliğibenimsemişhükümdarlaraözgü bir unvan.OsmanlıDevleti’nin yükselme dönemine doğru padişahlar,diğer unvanlarla birlikte bunu da benimsediler. Bir ara Sultan-ı Azam, sondönemlerde de Sultan-ı Zişân denildi. Padişah olmayan Osmanlı Hanedanımensupları için bu unvan isimden sonra kullanılabilirdi (Cem Sultan gibi).AyrıcaPadişahayakınhanımlaradayine isimdensonraSultansanıverilirdi(Valide Sultan, Fatma Sultan, Mühire Sultan gibi). Şehzadelere ise SultanyerineEfendidenirdi.

SULTANÎ İdadiüstüokul.1908’densonra idadiprogramlarıbirazdahagenişletilerekvilayetmerkezlerindebirersultanîaçılmasıkabuledildi.Dahaönce de bu adla ve yükseköğrenim aşamasında Galatasaray Sultanisiaçılmıştı.

•Mekteb-iSultanî

SULTANÜ’L-BERREYN VE HAKANÜ’L-BAHREYN Daha çokparalara yazılan bir padişahlık unvanı. Karaların sultanı, denizlerin hakanıdemekti.Bu,sultanlıkparasınınhertaraftageçerliliğinideifadeederdi.

SULTANÜ’L-İSLÂM VE’L-MÜSLİMİN Bütün İslâm ülkelerinin veMüslümanların sultanı anlamında Osmanlı Padişahlarının da kullandıklarıgelenekselunvanlardanbiri.

SULTANZADE Padişah kızından doğma erkekler. Örneğin, PrensSabahaddinbirSultanzâdeydi.

SUNUF-I ASKERİYYE Her sınıftan askerî birlikler. Kara ve denizgüçleridemekti,

SUNUF-ITEBAA-İŞAHANEOsmanlıuyruğundakihersınıftanhalk.

SÛR-I HÜMAYUN Padişah çocuklarının sünneti münasebetiyledüzenlenen büyük düğünlere deniyordu. Bu vesileyle İstanbul’da benzerigörülmedikşenlikleryapılırdı.Budüğünlere“HitanCemiyeti’dedenirdi.19.

yy’danöncekidönemlerdeSûrlarlailgilieserlerdeyazılır,bunlara“Sûrnâme”adı verilirdi. Padişah kızları ile kız yeğenleri için de Sûr-ı hümayun adı ileevlenmetörenleridüzenlenirdi.

SURREParakesesi.İstanbul’dakiErmenisarraflarınheryıl,Eçmiyazin’egönderdikleriparalardasurreolarakanılıyordu.

SURREEMİNİ 19. yy’ın ikinci yarısından itibaren kaldırılan Emirü’l-Hac (Mirü‘l-Hac)’lık yerine, surre’nin İstanbul’dan Medine ve Mekke’yeulaştırılmasıilegörevlimemur.

SURRE-İ HÜMAYUN Mekke ile Medine’ye, her yıl gönderilmesigelenek olan para ve hediyeye deniyordu. Surre-i Hümayun’da, Hicaz(Mekke)Şerifiiçininciveelmaslarlasüslücübbevebirmektub,halkiçindeçok miktarda para gönderilirdi. II. Abdülhamid’in surre ödeneği 3.640.272kuruştu. Bu para ve SurreAlayı ile uğurlanan kervandaki diğer hediyelerleyiyecekler,Arapşeyhlerine,yoksullaradağıtılırdı.

SURRE-İ HÜMAYUN ALAYI Receb ayının 12. günü İstanbul’dan,padişahın bulunduğu saraydan Surre-i Hümayun’un yüklendiği devenintörenleyolaçıkarılması.Budeve,Vezir İskelesi’ndenbirkayıklaÜsküdar’ageçirilir,buradanuğurlanırdı.Bunasurreihracıdadenirdi.

SÜDDE-Yİ SENİYE-YİMÜLÛKÂNE Padişahlık makamı anlamında,resmiyazılardageçendeyimlerdendi.

SÜFERA-I ECNEBİYE Yabancı büyük elçiler. İstanbul’daki daimielçiler. (Tanzimat dönemi ve sonrasında) İngiltere,Almanya, İtalya, Fransa,Avusturya,İsveç,İranveAmerika’yıtemsilediyorlardı.

SÜFERA-I OSMANİYE Yabancı ülkelerdeki daimi Osmanlıbüyükelçileri.19.yyortalarınadoğruİngiltere,Fransa,Avusturyave20.yy’adoğrudagelişenilişkilerekoşutolarakRusya,İtalya,İran,Amerika,İspanya,Yunanistan, İsveç,Danimarka’yaelçilergönderildi.Bunlargörevliolduklarıülkeninbaşkentinegöreadalırlardı“LondraSefiri”,“ParisSefiri”gibi.

SÜLALE-İ TAYYİBE (Tâbire) Seyyidler soyu. Hz. Peygamber’intorunları Hasan ve Hüseyin’in soyundan gelen, bu temiz soyu temsil edenkutlukişiler.Başkanları iseNâkibü’i-Eşraftı.SeyyidveŞerifdenenSülale-iTayyibe mensupları, birçok ayrıcalık taşıyorlardı. Örneğin biatlerde saçaköpmezler, Padişah’la musafahada bulunurlardı. Mekke Şerifi bunlardan

seçilirdi.

SÜLEYMANİYE KÜLLİYESİ Kanunî’nin yaptırttığı Süley-maniyeCamisi ile çevresindekikurumların tümü.Burada,dârülhâdis, dörtmedrese,birdarüşşifa (1850’li yıllarda faaldi), bir imaret, bir tâbhane, tıb medresesi,hamamvesıbyanmektebivardı.Süleymaniyemedreselerindefenbilimlerideokutulmaktaydı.

SÜLÜK 1842’de Sadrâzam istet Mehmed Paşa tarafından çıkarılan veHıristiyanların Müslümanlardan ayrılmasını (fark edilmesini) amaçlayannişan. Bu, eski “raiyet” sözcüğünün başındaki (R)yi andıran eğri birsemboldü. Bir kordela ile gayrimüslimlerce boyuna takılacaktı. Fakatuygulamasıyaygınlaşmadanadıgeçenazledildivenişandakaldırıldı.

SÜLÜS Osmanlılarda çok kullanılan ve geliştirilen Arap yazıtürlerindendi.Hat sanatına en uygun stillerden olup daha çok kitabeler içinuygungörülürdü.

SÜNNİ Hz. Peygamber’in gösterdiği yoldan giden, “sünnet” denenpeygamber uygulamalarından ayrılmayan. Ayrıca Dört İmam’dan (Hanefî,Maliki,Şâfi,Hanbeli)birininkurallarınıbenimseyen.OsmanlıPadişahlarıveDevlet adamları sünni idiler. Şii-Batınî mezhepten olanların büyük devlethizmetlerindebulunabilmesisözkonusudeğildi.

ŞABAN(ül-Muazzam)Arapaylarınınsekizincisi,ÜçAylar’ ın ikincisi.Yazılardakitarihlerde(Ş)harfiylegösterilirdi.

ŞÂHÂNEHükümdarayakışacakdurum.Hükümdar’lailgisibulunanşeydemektir(Tebaa-yıŞâhâne:Hükümdarıntebaasıgibi.)

ŞAHNA Kimi yörelerde, köyün güvenliğinden sorumlu memurlar.(Selçuklular döneminde, kent güvenliğine bakan büyük memurlara Şahnedeniyordu.)

ŞAKAVET Güvenliğin bozulduğu zamanlarda köylere, kervanlara veyolcularayöneltilensaldırmaeylemleri.

ŞAKİRT Sarayda acemi cariyelere hükümet dairelerinde ise adaymemurlara deniyordu. Bürolarda ve kalemlerde görev alan şakirtler,gösterdikleri başarı ölçüsünde yükselme şansına sahiptiler. Tanzimatdönemindebununyerine“mülâzim”denildi.

ŞAKK-I ASÂ KAZİYESİ Asânın parçalanması gerekliliği. Mutlakhükümdarlık sembolü sayılan sopayı kırmak anlamında, saltanat yetkilerinikısmakdemekti.Meşrutiyetöncesigünlerdetartışılankonulardandı.

ŞALVARÜstkısmıçokgenişvehareketeelverişli,çuhavekazmirgibikumaşlardan,kadınlariçinatlasveşaldanyapılanayaktanbelekadargiysi.II.Mahmud ve Tanzimat dönemi kıyafet yeniliklerinde erkeklerin şalvarkullanımı büyükölçüde azaldı.Yerini pantolon aldı.Ancakkırsal yörelerdeeskisi gibi potur ve şalvar kullanıldı. Kentli hanımlar ise, uzun entari veferaceyitercihettiler.

ŞAPURÇELEBİKüçükSaidPaşa’yagazeteciŞinasi’nin taktığı lâkap.Bualayyolluad,uzunyıllarpaşayıeleştirenlercekullanıldı.

ŞARK Avrupa ve Amerika kültürlerinin dışında kalan eski kültürlerintümüne deniyordu. İslâm, Hind ve Çin kültürleri bu kavramın içindeydi.Osmanlılarda iseAnadolu’nundoğusundan İran içlerinedekuzayanbölgeyive“Şarkcânibi”olarakadlandırılıyordu.

ŞARK-IKARÎBYakındoğu.Anadoluiçinkullanılandeyimlerdendi.

ŞARTNÂME-İ ESASİ Mısır Valisi (Hıdivi) İsmail Paşa’-nın 1867’dehazırlattığıMısırAnayasasıtaslağı.

ŞATIR Padişah’ınSaraydışı gezilerindevekatıldığı törenlerdeyanındayeralanmaiyyetgörevlilerindendi.Tanzimat’tansonra,benzerleriPeyklikveSolaklık ile birlikte kaldırıldı. Bunların yerine Hademe-i Rikâb-ı Hümayunörgütükuruldu.

ŞAYKAKaradeniz’deyaygınbirgemitürü.RuskorsanlarıgeçenyüzyılakadarOsmanlıkıyılarınışaykalarlasıksıkyağmalamışlardır.

ŞEHAMETLÛ İran şahlarına gönderilen yazılarda geçen elkaptandı.“Şehametlûdevletlû”biçimindeyazılırdı.

ŞEHBENDER Osmanlı konsolosu. Yabancı ülkelerin bellibaşlıkentlerindekibaşkonsoloslaradeniyordu.

ŞEHBENDER ve MUHTAR Osmanlı ülkesindeki yabancı tüccarlarcaseçilenticaretmahkemesiüyeleri.

ŞEHİR KAVASI Şehremaneti personelinin başlıcalarından olup çarşıpazar denetimi, kâtiplik gibi işleri yaparlardı. Çarşı pazar denetimi yapankavaslara“tebdil”dedenirdi.

ŞEHİRKETHÜDASI Tanzimat’tan önce eyalet ve sancaklardaki yerelyönetim,belediyeişlerinebakangörevli.Kadı’nınbuyruğundaçalışırdı.

ŞEHİRMİMARIBüyükkentlerdebayındırlıkişlerindensorumlutekniksınıflardanveyasivilmemurlardangörevliler.

ŞEHRÂYİNKentindonatımıveışıklıgeceşenliği.Havagazıveelektriktesisleri yaygınlaştıktan sonra, İstanbul’da özel günlerde şehrâyindüzenlenmesi gelenekleşti. Daha önceleri ise, Ordunun zaferle dönüşü,şehzadedoğumları,büyükdüğünlergibivesilelerleşehrâyinleryapılırdı.

ŞEHREMANETİİstanbulkentiyöneticiliği(ŞehirEminliği).16Ağustos1854’tekuruldu.İhtisabNâzırlığıdakaldırıldı.Yeniörgütüngörevibelediyehizmetlerini yerine getirmekti. Bu amaçla bir de ŞehirMeclisi oluşturuldu.Şehremaneti başlıca, narh tesbiti, yiyecek-giyecek maddelerinin kolaylıklasağlanması,yolkaldırımyapımı,kent temizliği,esnafdenetimi…gibi işlerebakıyordu.Meclis-iVâlâ‘yabağlıydı.1868’deçıkarılanikincibirnizâmnâmeileşehremanetiyenidendüzenlendi.

ŞEHREMİNİ İstanbul belediye başkanı. Bu göreve 1854’te ilkin eski

Amasya Mutasarrıfı Salih Paşa getirildi. 1890’daki kadrosu ise, Reis(Şehremini), Muavin, Muhasebeci, Mektubcuyla birçok teknik ve İdarîbirimlerdenoluşmaktaydı.

ŞEHRÎ Doğma büyüme İstanbullu. Başkent halkı, taşradan gelenailelerden-velevbunlarbirkaçkuşaktanberiİstanbul’dayerleşmişolsalarda-busıfatlaayrılırlardı.

ŞEHRİYARİBüyüklüğünvekudretinsimgesiolan,anlamındaOsmanlıpadişahlarıiçinkullanılanbirsıfat.

ŞEHRİYEAylık.Birhizmetveyagörevkarşılığıolarakyadaemeklilikyerineayayödenenparaydı.Aynıanlamdamâhiyedeyimidekullanılırdı.

ŞEHZADE Osmanlı prensi. Babası veya büyükbabası Padişah olanlaradeniyordu. Abdülaziz dönemine kadar şehzadelerin çocuk sahibi olmalarımümkün değildi. Bu nedenle şehzadelik, salt padişah çocuklarına özgü birunvandı. Abdülaziz döneminden itibaren, yetişkin şehzadeler de evlendiler.Bunlarınçocuklarınadaşehzadedenildi.

ŞEHZADEGÂN-I NECÂBET-UNVAN (Cîvan-baht) (Zişan)EFENDİLER HAZERATI (Şetızadegân-ı Osmanî Hazeratı) 19. yy’ınsonlarına doğru, Abdülmecid ve Abdülaziz’in, olgunluk, çağına ulaşanoğulları ile bunların çocuklarına deniyordu. Sayıları kalabalıktı. Soylu birzümreoluşturmaktaydılar.

ŞEHZADEGÂN MEKTEBİ II. Abdülhamid döneminde YıldızSarayı’ndaaçılmıştır.Hanedançocuklarınınyanısıra,Saray’ayakınailelerinve devlet ileri gelenlerinin çocukları da burada okumuşlardır. Şehzadelersubay giysileri, ricâl çocukları da nefer kıyafeti ile devam etmişlerdir.Türkiye’dekiilkvetekresmîaristokratokuludur.

ŞEHZADELER DAİRESİ Topkapı Sarayı’nda şehzadelere ayrılanbölüm. Burada, Şimşirlik’e kapatılan şehzadeler değil, tahttaki padişahınerkek çocukları otururlardı. Tanzimat’tan sonra yapılan yeni saraylarda daaynı amaçla bölümler ayrıldı. Bunlara Fer’iyye Daireleri dendi. Yetişkinşehzadelerisedeğişiksemtlerdekendilerinedaireleredindiler.

ŞEHZADELERMEKTEBİ Topkapı Sarayı içinde, Dârüssaade AğasıDairesi’nin üstündeki odalardı. Burada şehzadelerin eğitim ve öğretimiyapılırdı. Daha sonra Dolmabahçe Sarayı’nda Şehzâdegân Mektebi açıldı.

Bunu, “Yıldız’daki benzeri izledi. Derse başlayan şehzade için bir törendüzenlenirve“şekerlipilav”yenirdi.

ŞEKLİ İDARE-İ MÜSTAHSENE ve MEŞRUÂ-YI DEVLETİNTAKLİBİ Mevcut iyi yönetimin ve meşru devlet düzeninin değiştirilmesidüşüncesi.MidhatPaşabununlaithamedilmişti.

ŞEMÂİL-İÂL-İOSMANOsmanoğulları‘nın özellikleri.Bu ad altındayazılanbirçokeservardı.Herpadişahınfiziközelliklerininyanısıraahlâkıdauzunuzunveolağanüstülüklerkatılarakaçıklanırdı.

ŞENÎ(Fr.Pragmatique)Eniyiörneğini,klasikOsmanlı tarihçilerindenNâima’nınverdiğiveTanzimattarihçiliğindedebaşlıcayöntemkabuledilenanlatımbiçimi.

ŞERBETHANE 20. yy başlarına kadar İstanbul’da varlıklarını koruyanözel birtakım meyhaneler. Şerbethaneler eskiden “gedik” kapsamında ikenson dönemde gediksizleri de açılmıştı. Balıkpazarı, Asmaaltı, Tavukpazarı,Langa, Galata, Beyoğlu Şerbethaneleri çok ünlüydü. Bunlar kısacaAşmalı,Halkalı,Kılıçlı…gibiadlarlaanılırdı.

ŞEREF-SUDÛR OLMAK Padişah’ın onayından geçmek veyayınlanmak.Buanlamda“şeref-yafte-yisudûrolmak”dadeniyordu.

ŞERİAT (Fr. Législation) Kitap indirilen Peygamberlerin koyduklarıdinselyasadüzeni.

ŞERİAT-I GARRA-YI AHMEDİYE Hz. Muhammed’in esaslarınıbelirlediği İslâmî yasa düzeni. Aynı anlamda “şer’-i mübîn-i Ahmedî” dedenir.

ŞERİFHz.PeygamberintorunuHz.Hasan’ınsoyundanolan.

•Seyyid•Sülale-iTayyibe

ŞER-İ ŞERİF Osmanlı Devleti’nin yönetimde uzun süre etkin kıldığıİslâmyasası(ÇoğuluŞeriat’tır).Bunedenleçıkarılanherbuyruk,mutlakaŞer-i Şerifle bağlantılı olurdu. Tanzimat’tan sonraki Batılılaşma sürecinde, bukapsamolabildiğincekısılmayaçalışıldı.

ŞER’İYE SİCİLLERİ Kadı ilâmlarının aynen yazıldığı defterler.

Kadıların yönetim yetkisi de bulunduğundan, merkezden gönderilenbuyruklarıdabusicillereaynenyazdırırsonrauygulamayakoyarlardı.Ayrıcaçevreylevetoplumlailgilikimikonularıdadilediklerindesicileyazdırırlardı.Bu nedenlerle Şer’iye sicilleri salt yargı kararlarını içeren birer kütükolmaktan çok, toplum tarihinin en ilginç yönlerini yansıtan birer kaynaksayılmıştır.

ŞEŞHANETOPUNamlusundaaltıyivbulunan,dıştandaaltıköşeliolan1860’lı yılların en güçlü savaş silâhı. Uzun menzilli bu toplardan SultanAbdülazizdeorduiçinsatınalmıştı.

ŞEVKETLÛ KERÂMETLÛ MEHÂBETLÛ KUDRETLÛSULTANIM Osmanlı Padişahlarına hitaben yazılan yazıların başlığıgenelliklebuşekildeolurdu.Yazıdaveyakonuşmasırasındaise“şevket-meâbefendimizhazretleri”denilirdi.

ŞEVVALArapaylarınınonuncusu.Osmanlıbelgelerindekitarihlerde(L)harfiylegösterilirdi.Halkarasındabuaya“Aralık”denirdi.

ŞEYHTarikatpiri.Bir tarikatemensupolanların, imamauyargibiuyupbağlandıklarıönderdi.Çeşitlitarikatlarınşeyhlerineortakbiradla“meşayih”denirdi. Bir meslek sınıfı içindeki en yaşlı ve eski kişiye de Şeyh unvanıverilirdi: Şeyhü‘l-vüzerâ (vezirlerin en kıdemlisi), şeyhü’l-hattatin (en yaşlıhattat)gibi.

ŞEYHÜLHAREM Osmanlı Padişahı adına Medine’yi yöneten vePeygamber’eaitkuruluşlardansorumluolanilmiyemensubu.“Şeyhülharem-iNebevî”dedenirdi.Aynı zamandaKâbeveçevresinikorumak,hacıların sugereksinmelerinikarşılamakgibiişlerledeilgilenirdi.DahaeskidönemlerdeiseŞamvalileri’nedenmekteydi.

ŞEYHÜLİSLÂM Osmanlı Devleti’nde en yüksek din makamındabulunanilmiyemensubu.19.yyortalarındanbaşlayarakHeyet-iVükelâ‘dadayer aldı. Kadıaskerlerin yargılama yetkisine karşılık, Şeyhülislâm’ın daönemlikonulardafetvâyetkisivardı.ProtokoldeiseSadrâzam’aeşitti.

•Meşihat-ıİslâmiye

ŞIKK Maliye ve para işleri anlamında bir terimdi. Osmanlı maliyeişlerindensorumlubaşlıcagörevliler“şıkk-ıevvel”(başdefterdar)ve“şıkkı-sâni” (baş defterdar yardımcısı) adlarını taşımaktaydılar. İkisine birden ise“şıkkeyn efendiler” deniyordu. Maliye Nezâreti kurulunca bu görevler

kaldırıldı.

ŞİKAR AĞALARI Saray’ın av işleriyle ilgilenen zağarcı, somsoncu,çakırcı, doğancı vs. ağaların ortak adı. Yeniçerilikle birlikte bu görevler dekaldırıldı.

ŞİMŞİRLİK Padişahın ölümünden sonra erkek çocukları, TopkapıSarayı‘nın harem kesimindeki Kafes Kasrı’na hapsedilirlerdi. Burası,şimşirlik adını çevresini örten sık ağaçlardan almıştı. Şimşirlik dâirelerine“kafes”denirdi.Mevcutonikikafestenherbiribirşehzadeyetahsisolunurdu.Burada yıllarca süren kapalı yaşamda şehzadelere 8-10 cariye eşlik ederdi.Şehzadeküçükseeğitiminidebunlardanalır,hiçbirerkekletemasedemezdi.Şimşirlikte çocukluk ve gençlik geçiren son padişah II. Mahmud oldu.Tahttanindirilenkimipadişahlardaburadagözetimealınırlardı.Şimşirlik’tekiinzivahayatı,ibadet,müzik,makkaşlık,hattatlıkvs.ilegeçirilirdi.

ŞİNİKKilenindörttebiri.Tahılölçümündegeçerliydi.Tanzimat’tanönceyerelyöneticilerinrençberdenaldıkları“şinikçilik”adındabirdevergivardı.

ŞİRKET-İ HAYRİYE İstanbul’da 1850’de kurulan, Türkiye’nin ilkbüyük denizcilik işletmesi. Osmanlı Hükümeti’nin girişimi ile Tersâne’denalınangemilerlefaaliyetegeçenbuişletme,kısazamandageliştiveOsmanlıDevleti’nden sonradavarlığını sürdürdü. 1944’te şirketinmalvarlığıDevletDenizyollarına geçti. Şirket-iHayriye önceleri Boğaziçi’nde, daha sonra daİzmit, Yalova, Bandırma hatlarında vapur çalıştırmıştı. Daha önceleri iseFevâid-iOsmaniyeadındaözelbirortaklık,Boğaz’davapurçalıştırmıştı.

ŞİRKET-İ İTİBARİYE Anonim ortaklık. Osmanlı devlet adamları,Batıdaki gelişmenin temelinde bu tür ticaret ortaklıklarının bulunduğunugörerekTürkiye’dedebenzerleriniteşvikettiler.Şirket-iHayriyebunlarınilkioldu.

ŞİRKET-İ MALİYE-İ OSMANİYE BANKASI (The OttomanFinancialAssociation)1865’tekurulduktanbirsüresonraOsmanlıBankasıilebirleşenyabancısermayelibankalardanbiri.

ŞİRKET-İ UMUMİYE-İ OSMANİYE BANKASI (Société Généralel’Empire Ottoman) İki milyon sterlin sermaye ile 1864’te kuruldu.Sermayesiyabancıbüyükbankalardandı.

ŞİŞHÂNE Osmanlı ordusunda 19. yy’ın ilk yarısında kullanılan Türk

yapısıyivlitüfekler.

ŞUBARA Rumeli’nde giyilen bir başlık. İstanbul ayaklanmalarındaYeniçeriler,AlemdarMustafaPaşa’nınaleyhindegösterileryaparlarken“bizeşubaragiydirecekmiş!”sloganınıdakullanmışlardı.

ŞÛHUDÜ’L-HÂL Belediye örgütleri kurulmazdan önce kentlerindenetimveyönetimindensorumluolankadı‘nındanışmavekararkuruluydu.Bu kurulda müftü, esnaf ve eşraf temsilcileri, müderrisler, muhtesib ağabulunuyordu.Vergiuyuşmazlıkları,narhbelirleme,temizlikvediğersorunlarbukuruldagörüşülürdü.

ŞUKKA Küçük bir kâğıda yazılan mektup. Üstten asta, işin konusunuiçerenresmîyazıdanayrıcagönderilenözelnotlaradeniyordu.

ŞURÂ-YI DEVLET Danışma konseyi (kurulu). 1868’de kaldırılanMeclis-i Vâlâ’nın yerine oluşturulan iki yeni meclisten (diğeri Meclis-iAhkâm-ıAdliye idi) tekiydi.Bumeclis,Batıanlayışı ileyasalarve tüzüklerçıkarmaklagörevliydi.1872’de,Tanzimat,MuhakematveDâhiliyeadındaüçdaireye ayrıldı. Bunlardan her biri sekizer üyeliydi. Aynı yıl, MuhakematDairesiAhkâm-ıAdliye’yeaktarılıncaŞurâ-yıDevletikidairedenibaretkaldı(Divan-ıAhkâm-ıAdliye).“Şura-yıDevletDaire-iCelilesi”adıiledeanılanbu kurulda, Reis, Reis-i Sâni, Bâşkâtip; Tanzimat Dairesi’nde de Dâhiliye,Muhakemat,Muhakeme-iİstinafveTemyizbirimlerivardı.

ŞURÂ-YI DEVLETNÂZIRI Şura-yı Devlet in reisi. Bâlâ veya vezirrütbesindeolurdu.

ŞURÂ-YI MAHSUS 1826’da Yeniçeri Ocağı kaldırıldıktan sonra II.Mahmud’un deneyimli devlet adamları ve ulemadan oluşturduğu konsey.Topkapı bahçesinde kurulan çadırlarda konaklayan üyeler, bir dizi toplantıyaparak tasarlanan ıslahatları görüştü. Ancak, Padişahın istediği kararlaralınamadı. II. Mahmud, bu toplantıyı dağıttıktan sonra, aynı adla ve daimiçalışanbirkonseyoluşturdu.

ŞURÂ-YI NÜVVAB Kavalalı Mehmed Ali Paşa’nın torunu İsmailPaşa’nın Mısır’da oluşturduğu halk temsilcileri (naibler) kurulu. Bir süreMısır’da bulunan Keçecizâde Fuad Paşa’nın önerisiyle gerçekleştirdiği önesürülmüştür.

ŞURÂ-YISALTANATOlağanüstü durumlarda padişahın başkanlığında

yapılan, devlet adamlarının, komutanların, ilmiye ileri gelenlerinin katıldığıdanışma yüksek kurulu. İzmir’in işgali ve Yunan ordularının Anadolu’yasaldırmasıüzerinesonŞurâ-yıSaltanat,YıldızSarayı’nda8Haziran1919’datoplandı.

ŞURÂ-YI ÜMMET Halk konseyi. Genç Osmanlılar’ın meşrutî biryönetimde, teşrikuvveti temsiledecekmilletmeclisikarşılığıbulduklarıbirterimdi.Bununyerine“meclis-imebusan”terimikabuledildi.

TAABBÜDAT Tapınmayı andırır törenler. Son dönemlerde Padişahınayağını ya da tahtının yanında tutulan saçağı öpmek İslâm’ı bir görüşleeleştiriliyor, bu tür uygulamaların eski geleneklerle de bağdaşmadığı önesürülüyordu. Kimi uygar görüşlü devlet adamları da (örneğin Küçük SaidPaşa)busaçmalıkların,Batılılarcaalaykonusuedildiğinivurguluyorlardı.

•Saçaköpme

TAADDÜT-İ ZEVCAT Çokeşlilik. Erkeğin birden çok kadınlaevlenmesi. İslâm hukukuna göre bir erkek dört kadınla evli olabiliyordu.Abdülaziz,oğluYusufİzzeddin’i,birAvrupalıprensesleevlendirmekistediğizaman, Mustafa Fâzıl Paşa, Batı‘da bir erkeğin birden fazla kadınlaevlenemediğini ve bir Müslümana da kız vermelerinin sözkonusuolamayacağınıhatırlatarakonubuniyetindencaydırmıştı.

TAASSUB Din için aşırı taraftarlık ve savunuculuk. 19. yy köklüyeniliklerin yanı sıra taassubun da etki-tepki kuralınca giderek arttığı veyaygınlaştığıbirdönemolmuştur.

TÂBE-SERAHMezarı temizveaydınlık (yeri cennet)olsunanlamındabirduasözü.Genellikleölmüşpadişahlarvebüyükkimseleriçinkullanılırdı.

TABHÂNE-İÂMİREDevletbasımevi. III.Ahmedzamanındakuruldu.19.yy’dayeriniMatbaa-yıÂmirealdı.

TABİB-İHASSASaraydoktoru.

TABİB-İRUHANÎ-YİHASSASarayüfürükçüsü.Sarayhalkındanhastaolanlaradualarokuyuptelkindebulunurvehekimkadrosundaçalışırdı.

TÂBİİYET-İ OSMANİYE KANUNU 19 Şubat 1869’da yayınlandı.Osmanlıuyruğuileilgilikonularıiçeriyordu.

TABLA Belli ölçülerde yemek çeşitlerinden servise hazır saray sofrası.Saraydapişenyemekler,yüzlerce tepsiyesahanlarlayerleştirilirher tepsibirtertip olurdu. Bunlar, hademelerce Harem dairelerine, öteki saraybölümlerine, saraya yakın mahallelere vs. dağıtılırdı. Bu tepsilerintaşınmasınamahsustahtadangerecetabladendiğiiçinhazıryemeklerdeaynıadı almıştı. Bir tablada altı kişinin doyacağı kadar ve ortalama oniki kabyemek bulunurdu. Abdülaziz döneminde sarayda her gün 600 tabla yemekdağıtılıyordu. V. Mehmed Reşad döneminde ise tabla usulü kaldırılarakalafrangasofrabenimsendi.

TAB U TEMSÎL Basım ve yayım işi. Bir kitabın basımına vedağıtılmasınadeniyordu.

TAC-ISULTANÎ IV.Mehmedve sonraki padişahlarcada selimî kavukyerinebenimsenenbirkavukformu.BunuensonII.Mahmudkullandı.

TAÇSIZSULTANTanzimat’ınilânedildiğiyıllardaİstanbul’daİngilteresefiriolarakgörevyapanveyönetimüzerindepek fazlaetkisigörülenLordStratfordCaning’ediplomatlarınverdiğiaddı.

TAFRA ETMEK İlmiye sınıfında, bir veya iki aşamayı atlayarakyükselmek. Bu uygulama ilkin, beşik uleması için geçerli oldu. Böylece,küçükyaştakiulemaçocuklarınabirbiriardıncailmiyerütbeleribağışlanarakyüksekmaaşlarbağlandı.Ancak,gerçekulemaarasındandabaşarıylasivrilenvetafraedenlerçıktı.ÖrneğinCevdetPaşa,birkaçkeztafraederekkazaskerolmuştur.

TAGLİT-İ EZHAN ve NEŞR-İ ERACİF Halk arasına zihinleribulandıracakdedikodularyaymakvezararlıyayınlardabulunmak.19.yy’ınikinci yarısında, tirajı az kimi gazeteler bu tür haberler yayınlayarak satışçareleriaramaktaydılar..

TAHRİR Sayım ve yazım işlemi. Osmanlı Devleti’nin eskidönemlerinde,elegeçirilentopraklarınsayımveyazımişlerisağlıklıbiçimdeyapılır. Zaman zaman da yenilenirdi. Her tahrir, ayrı bir deftere işlenirdi.Bunlara Tahrir Defteri deniyordu. Fetihler durduktan ve ülke düzenibozulmayabaşladıktansonratahrirleryenilenmedi.

TAHRİRAT Resmî daireler arası yazışmalar. Aynı kentteki dairelerinkarşılıklı yazılarına tezkire, başka başka yerlerdeki dairelerin yazılarına datahriratdenirdi.

TAHRİRAT-I ECNEBİYE KALEMİ Bâbıâli’de yabancı dillerdekiyazıların kaleme alındığı özel büro. Burada Batı ve Doğu dillerini bilenyeteneklikâtiplergörevyapardı.

TAHRİRAT-ISÂMİYESadrâzamlıktanvalilikleregönderilenyazılar.

TAHRİRATKÂTİBİKazalardakaymakamınveyakazamüdürününyazıişleriniyürütensekreter.Livavevilayetlerdeiseaynıgörevitahriratmüdürü

vemektubçuyapardı.

TAHRİRATKALEMİResmîbirkuruluşunyazıişleribürosu.

TAHRİRAT-IUMUMİYEGenelge.Hükümetçebir konudayayınlanangenel emir. Örneğin, 1846’da yayınlanan bir tahrirat-ı umumiye, “ırk vemezhep farkı gözetilmeksizin eğitimin bütün tebaaya eşit koşullardaverilmesini”öngörmekteydi.

TAHRİR DEFTERLERİ Osmanlı eyalet ve sancakları için ayrı ayrızamanlarda ve mufassal (ayrıntılı) mücmel (özet) kapsamlarda düzenlenentoprakvevergiyükümlüsüdurumlarınıgösterenanadefterler.

TAHRİREN Fİ Resmî yazının kaleme alındığı (yazıldığı) tarih. YazıbitiminebuArapçadeyimlebirliktetarihkonurdu.

TAHRİR-İEMLAKNEZÂRETİTanzimat’ın öngördüğü ilkelere göreveAraziKanunnâmesiuyarıncaherkestenemlakvearazisi ileorantılıvergialınmasını,vergioranının,kazancın%30’unuaşmayacağınıhükmebağlayanyasayagörekurulangenelmüdürlük.

TAHRİR-İNÜFUSMADDESİÇıkarılacakaskersayısınıbelirlemekveaskeryazımınıgerçekleştirmekiçingerekligörülenbölgelerdezamanzamanuygulanan yetişkin-genç erkek sayımı işi. İlk nüfus sayımını II. Mahmud1831’deyaptırdı.1844’tebusayımyenilendi.Tahrir-inüfusiçinyönetmelikise1882’deçıkarıldı.Bunda,ülkegenelindeyapılacaksayımlarınkoşullarıvekuralları; ekyönetmeliklerledenüfus tezkirelerininbiçimivedüzenlenmesibelirlendi. İlknüfus tahrirleri,askervevergiyükümlüsükimselerisaptamakdüşüncesiyleyapıldığından,yalnızcaerkeknüfuslailgiliydi.

TAHSİL-İEMVÂLKANUNU17Ağustos1909dayayınlandı.Devleteödenecekvergi, resim, harç vb’nin toplanması, borçluyükümlüler hakkındauygulanacak hükümler ile bu konulardaki yetkileri belirleyen yasaydı.Cumhuriyetdönemindedeyürürlüktekaldı.

TAHSİNKÂĞIDI Eski okullarda başarılı öğrencilere yazıyla bildirilenteşekkür. Devlet dairelerinde ise üstün çabası görülen memurlara“tahsinnâme”verilirdi.

TAHSİSAT-ISENİYEPadişahlıködeneği.DevlethazinesindenPadişahaayrılanözelödenekti.SultanAbdülaziz’eherayyüzbinaltınverilmekteydi.

Buödenek,Hazine-iHassa gelirinden ayrıydı.Bu yüklü ödeneklerle, Saraymutfaklarının, ahırların, şehzadelerin… masrafları karşılanırdı. 1908’densonraödeneklerkısıldı.Şehzadeleredeaylıklarbağlandı.

TAHSİS-İ ELKAB ve UNVAN Unvan ve lâkabların yönetmeliğebağlanması. 1846’da yayınlandı. O güne kadar lâkapların kullanılmasındasağlıklıkurallaryoktu.Rütbeleregöreelkabdabelirlenmemişti.Yönetmeliğegöre sınıflar arası eşitlikleri de gösteren bir defter bastırılarak resmîkurumlaradağıtıldı.

TAHT Padişahın tören sırasında oturduğu sedirle koltuk karışımı çoksüslü ve değerli kanepe.Osmanlı tahtlarından ön önemlisi cülus ve bayramtörenlerinde kullanılan altın kaplamalı olanıydı. Son dönem padişahları(Vahideddin’e kadar) bunu kullandılar. Buna taht-ı hümayun da deniyordu.TopkapıSarayı’ndaHasodadasaklanırdı.

TAHT-I ÂLÎ-İ SALTANAT Osmanlı padişahlarına ait sultanlık tahtıdemekti.Cülushatt-ıhümayunlarındageçendeyimlerdendi.

TAHTKADILARIİstanbul’dagörevlikadılar.İstanbul,Eyüb,GalataveÜsküdar kadılarıdır. Bunların protokolde ayrı yerleri vardı. Yevmiyeleri dediğerlerindenyüksekti.

TAHVİLKALEMİDevlete ait boşkadroların işlemlerininyürütüldüğübüro. Eskiden beri, aylıklar, dirlikler, ulufeler buradan tahsis ediliyordu.İltizamve tahvil işlemlerinin bir bölümüde burada yapılmaktaydı. 1872’deçıkarılan “Tahvil Kaleminin Nizamat-ı Dâhiliyesi” adlı iç tüzükle çalışmaesaslarıyenidenbelirlendi.BunagöreTahvilKalemi’ninbaşındabirkesedar,birmümeyyizileyeterikadarkâtipvardı.

TAİFEOsmanlıtebaasından,belliözellikleri,farklılıklarıolantoplumlar.

•Millet

TAİFE-İİSLÂMGiyim kuşamıyla İslâmlığın kurallarına uyan insanlartopluluğu.

TAİFE-İ NASARÂ Tanzimat’tan önce, kıyafetiyle ayrılık gösteren vetanınangayrimüslimler.

TAİFE-İNİSAKadınlar.

TAİFE-İ SENED Senet karşılığı borç veren ve üç aylık altı aylıkvâdelerleborcayüksekfaizlerekleyentefeciler.

•Murabaha

TAKBİL-İ PAY Ü DÂMEN-İ ŞÂHÂNE Padişahın ayağını ve eteğiniöpmek.

•SaçakÖpme

TAKLİB-İ HÜKÜMET Yasal olmayan yollardan ve silah zoru ileişbaşındakiyönetimialaşağıetmek.Hükümetdarbesi.(İttihatçılar’ın1913’tedüzenlediğiBâbıâliBaskınıbununtipikbirörneğidir.)

TAKLİD-İ SEYF Kılıç kuşanma. Tahta çıkan padişahın özel törenlekutsalbirkılıcıkuşanmasıydı.

•KılıçAlayı

TAKRİRYetkilimakamayapılanyazılıduyuru.OsmanlıbürokrasisindeTanzimat’a gelesiye takrirlerin imza ve tarih içermesi sözkonusu değildi.Dahasonra,başlık,tarihveimzakonmayabaşlandı.

TAKRİR-İÂLÎ Sadrâzam’ın Saray’a yazdığı takrir. Tanzimat’tan öncebunatelhisdeniyordu.

TAKRİR-İŞİFAHÎPatrikhanelerlesefaretlerdengelentakrirler.

TAKSİM-İAYAR 1844’te tashih-i sikke kararı ile birlikte kabul edilenveparalarınstandartayarda,kenarlarıdakırpılamazbiçimdeolmasınızorunlukılankararnâme.

•Tashih-iSikke

TAKVİMHANE-İ ÂMİRE Takvim-i Vakâyi denen resmî gazeteninbasımı için kurulan devlet basımevi. 1831 ‘de eski Tabhane-i Âmire’ninyerine kuruldu. 1864’te Darü’t-Tıbaatü’l-Âmire ile birleştirilerek Matbaa-iÂmireadınıaldı.

TAKVİM-İVAKÂYİ Osmanlı Devleti’nin ilk resmî gazetesi. 1 Kasım1831’de yayınlanmaya başlandı. Siyasal haberlerin ve bildirilerin yanı sıra,yasaları tüzükleri de tammetin verir, ayrıca iç ve dış önemli olaylarla fen,sanat,ticaretveziraatleilgilihaberlerideiçerirdi.YöneticisiTakvim-iVakâyiNâzırıydı.

TALEBE-İ ULÛM Medreselerde okuyan öğrenci toplumu. Bunlara“tâlib-i irfan”, “tâlib-i ilim” de denirdi. 19. yy’ın ikinci yarısında,medreselerdekibozulmaveilmiyesınıfınıneskisaygınlığınıyitirmesisonucu,talebe-iulûmdadisiplininibüyükölçüdeyitirmişti.

TALİÂ NEFERATI 1864’te Saraybosna’da Boşnak delikanlılarındankurulmuş bulunan taburlardaki gönüllüler. Bunlara yeşil şeritti taliâüniformaları giydirildiğinden bu adı almışlardır. Taliâ neferatı, asâkir-icedide’yitakviyeetmiştir.

TÂLİK Eğimli ve kuyrukları uzantılı bir yazı stili. Arap yazısınınİran’daki biçimlenişinden doğan bu stil, Osmanlı hattatlarınca daha dageliştirildi. Bu tarz, genellikle mezartaşı yazılarında, levhalarda, yapıkitâbelerindeveenönemlisiŞer’imahkemeişlemlerindekullanılırdı.

TALİKATekatlaçekilenbinekarabası.Koçu’dandahaküçüktü.

TALİMAT-I MUVAKKATE Geçici genelge. 1876’da seçimleröncesindeyayınlananveseçimesaslarınıduyurangenelgeydi.

TALİMAT-ISENİYEPadişahındirektifiilehazırlanangenelge.

TALİMATNAME Yasa gücündeki nizâmnâmelerin (tüzüklerin)uygulamasıyla ilgili açıklamaları içeren ve ilgililere kolaylık sağlayanyönetmelikler.

TALİMHANE Askerlere mahsus eğitim alanı. Yeniçerilerin başlıcatalimhaneleri Okmeydanı’ydı. 19. yy da ise nizamiye askerleri için yenitalimhanelerhazırlandı.

TAMAMİYET-İ MÜLKİYE Toprak bütünlüğü. 1840’dan başlayarakOsmanlı topraklarının bütünlüğü konusunda uluslararası toplantı veandlaşmalarda hükümlere yer verildi. Örneğin, LondraMukavelenâmesi ileParisMuahedesi’ndebunailişkinaçıkhükümlervardı.

TAMİM-İ TANZİMAT Tanzimat yeniliklerinin ülke genelindeyaygınlaştırılması.1839-1845yıllarıarasındakiilkuygulamalarbaşkent’teveAnadolu ile Rumeli’ndeki bazı vilayetlerde olmuştu. 1845’te ise Tırhala,Yanya, Selanik, Diyarbekir, Erzurum’da da özellikle malî yeniliklerinuygulanmasıöngörüldü.

TANZİFATRESMİ1860’takonanvesokaklarıntemizlenmesi,çöplerinalınması karşılığı ödenmesi zorunlu olan belediye vergisi. Ancak halk,vergisini ödediği gerekçesiyle günlük çöpleri rasgele sokağa atmayabaşladığından,eskiyeoranlaİstanbulsokaklarıdahadapisbirdurumagirmiş,bu yüzden bu uygulamaya eleştiriler yöneltilmişti. Tanzifat resmiuygulanmasından önce ise küfelerle sokak sokak dolaşan çöpçüler, evlerdebirikençöpleriücretkarşılığıalıpgötürüyorlardı.

TANZİMAT DAİRESİ Şurâ-yı Devlet’in en önemli dairesi. Burada,Tanzimat’ın gerektirdiği yasalar ve yönetmelikler çağdaş yaklaşımlardahazırlandı.

TANZİMAT-I HAYRİYE Hayırlı düzenlemeler. 3 Kasım 1839 (26Şaban 1255) tarihinde, Gülhane Hatt-ı Hümayunu’nun okunması ile açılanyeni devrin adı. Başlıca dört alanda yeni düzenlemeler öngörülmüştü:Hükümet ve devlet kurulları (Mecâlis-i Devlet-I Aliyye), yönetsel ve malidenetim, adliye ve ilmiye yenilikleri, askerlik işleri. Tanzimat-ı Hayriyedeyimi, özellikle seçildi ve gerici odakların, “hayırlılık” anlamındakisözcüktendolayıreformlaraitirazedemeyecekleridüşünüldü.

TAPU-YUMİSİL Devlet arazisini tasarruf edenin, adına düzenlenecektapuiçin,bilirkişicetakdiredilenveödemesigerekenbedel.

TARAF-I ÂLÎ-İ KERİMÂNELERİ (Sadrâzamîleri) Sadrazamlıktarafından.ResmîyazılardageçenveSadrâzamlığıyüceleyensözlerdendi.

TARAF-IHÜMAYUN-IŞEVKET-MAKRUN Padişahlıktan, saraydan.Bununyerine“taraf-ıeşref-işâhâne”,“taraf-ışâhâne”sözleridekullanılırdı.

TARAF-IŞER’İŞERİFŞeyhülislâmlıkvefetvaeminliği.

TARİFE TECDİD-İ MÜDDETİ Kapitülasyonlar gereği olarakdüzenlenen fiyat listelerinin süresinin dolması. Süre dolunca ilgili tüccarlaryenilisteleriniverirlerdi.

TARİHÇİKALEMİMaliyeNezareti’ndekigenelevrakbürosu.Burada,maliye’dençıkantümyazılaratarihkonurdu.Ayrıcadevletinborçsenetleridehazırlanırdı.

TARİHDÜŞÜRMEKEbcedhesabıilebirolayınyılınıgösterenbirbeyitveyamısrayazmak.

TARİHİN AKSAM-ISELÂSESİ Üç tarih çağı: Kurun-ı kadime (eskiçağ), kurun-ı mutavassıta (ortaçağ), kurun-ı cedide (yeniçağ). Osmanlıtarihçileri, bu bölümlemeyi, Batılı tarihçilerin antik-iskolâstik-modernayırımlarınagöreyapmışlardı.

TARİKMeslekvesınıf.Başlıcaları:Tarik-i ilmiye(ulemasınıfı), tarik-ikalemiye (yazıcılar-kâtipler sınıfı), tarik-i mülkiye (yöneticiler ve sivilmemurlar sınıfı) ile tarik-i seyfiye (rütbeli asker sınıfıydı). Bunlara “tarik-ierbaa”(dörtanasınıf)dadenirdi.

TARİKAT İslâm tasavvuf görüşünün örgütlenmiş kuruluşları. OsmanlıDevletiSünnilikveŞiilikinançlarıylayakındanilgilihertürlütarikategenişbirhoşgörüyleizinverdi.Ancak,YeniçeriOcağı’nınkaldırılmasısırasındabuocakla bağlantılı Bektaşilik bir süre yasaklandı. Tanzimat’ta yeniden izinverildi.

TARİK BEDELİ Yol yapımı yükümlülüğünü yaşı ve fiziksel durumubakımındanyerinegetiremeyenlerinödediğipara.

TARİK-İAMMTaşveyakaldırımdöşelianayollar.

TARİK-İ SULTANİYE Devlet yolu, illeri ve sancakları bağlayananayollara deniyordu. Köyleri ve kasabaları bağlayan yollara ise “tarik-ihususiye” (vilayet içi yol) denmekteydi. Her iki türlü yolların yapımları,onarımları, vilayet bütçelerinden ayrılan ödenekler ve imece ilegerçekleştiriliyordu.

TARİK-İ TEDRİS Öğretim görevi, ilmiye rütbelerini alanların belirliaralıklarlamedresededersokutmalarıydı.Buradanyargıgörevinegitmeyedetarik-ikazadeniyordu.

TARİKMAAŞITanzimatgereği, ilmiyesınıfımensuplarınınarpalıklarıkaldırıldığından, bunun yerine bu ad altında aylık bağlandı, ilmiyeaşamalarınagöretarikmaaşıdayükselirdi.

TARİK ve MAABİR MÜKELLEFİYET-İ ŞAHSÎSİ Yol ve geçitinşaatlarında çalışmakişisel yükümlülüğü. II.Meşrutiyet dönemindekondu.Yol vergisi adı ile halktan alınan, veremeyenlerin de bedenen çalışmasınıöngörenbirvergiuygulamasıydı.

•Tarikbedeli

TARZ-IATİKTanzimat’tanöncekiedebiyatanlayışınadeniyordu.Aynıanlamda“tarz-ıkadim”deyimiilekullanılmaktaydı.

TARZ-ICEDİDNamıkKemal’ceTanzimatedebiyatınaverilenad.Eskialışkanlıklarvekalıplarbırakılıpyenikonular işlendiğindenbuakıma“yenitarz”anlamındakibuaduygungörülmüştü.

TARZ-ITERSİLSanatsız,açıkanlatımtekniği.

TASDİK-İMEMURİYET Cemaatçe yapılan bir seçim veya atamanındevletçe onaylanması. Ömeğin gayrimüslim cemaatler ruhani liderlerinibelirlediktensonrabironayberatıalırlardı.

TASFİYE-İRÜTEBKANUNU5Ağustos1909’dayayınlananvebüyükyankılar uyandıran, rütbelerin kaldırılması yasası. Daha önceki TansikatYasası’na koşut olarak ve aynı gerekçeyle hazırlanmıştı. Kara ve denizkuvvetlerinden, II. Abdülhamid döneminde hafiyelik ettikleri saptananlarınordudançıkarılması,subaysınıfınadışarıdangirenlerinayıklanması,mekteplive alaylı subayların hizmet süreleri ve başarıları itibariyle ulaşabileceklerigerçek rütbelerin belirlenmesi ve daha yüksek rütbede olanların burütbeleriningerialınması…gibiesaslarıiçermekteydi.Birçokmüşir,ferikvemirliva’nınbuuygulamailerütbeleriindi.

TASHİH-İSİKKE1Şubat1844’teuygulamayakonanyenipararejimi.Bu, sondönemlerinenköklüpara reformuydu.Tedavüldekideğişikayarvetürdentümparalarınkaldırılıpyerineondalıksistemegöreyenialtın,gümüş,-nikel paraların konmasını öngörüyordu. 100 mecidiye kuruşu bir Osmanlıaltın lirası olarak kabul edildi. Buna yüzlük altın da dendi. Bu ana birimegöre, yarım ve çeyrek liralarla 20’lik (mecidiye), 10’tuk 5’lik kuruşlar veliranınüstündede2.5’lukve5’likaltınlarçıkarıldı.

TASVİR-İ HÜMAYUN Padişah resmi. II. Mahmud resimleriniyaptırarak önemli devlet dairelerine astırdı. Sonraki padişahların da boy veportre resimleri yapıldı. Fransa’dan gelen fotoğrafçılar da padişahların veşehzadelerinfotoğraflarınıçektiler.

TAŞ BASKISI (litoğrafya) Uzun süre kullanılan basım tekniği. Yazıilkin ilaçlı kâğıda elle işlenir, buradan taşa aktarılırdı.Üstü yazılı taş, baskımakinesinekonularakbasımişigerçekleştirilirdi.

TAŞMEKTEPBinası kârgir ibtidâîler.Devlet eliyle yapılan veMaarif

Nezâreti’ne bağlı olan modern Osmanlı ilkokullarına halk bu adıvermekteydi. İlmerkezlerindeve İstanbul’unbirçok semtinde taşmekteplervardı. Bunların bazılarına ise uygulanan yeni eğitim-öğretim programınedeniyle“NümuneMektebi”denmekteydi.

TAŞRALIBaşkabaşkayerlerdengelipİstanbul’aaileceyerleşenler.

•Şehrî

TAŞRA VEZİRİ II. Mahmud dönemine dek, vilayetlerin yönetimindevalivemutasarrıfunvanlarıilegörevyapan,çoğu,derebeyikökenlivezirler.Mahreçveziridedenenbutürsivilrütbeliler,çoğuzamandaseraskeradıilecepheleregönderilirlerdi.

TAŞRAYA ÇIKMAK İstanbul’dan başka bir vilayete memuriyetlegitmek. Saray görevlilerinin başka bir görevle saraydan ayrılmalarına da“taşrayagitmek”denirdi.

TATARTanzimat’tanöncevezirdairelerindehabercilikgöreviyapanlar.Ayrıcayayaveatlıpostahizmetlerindeçalışanlaradabuadverilirdi.

TATBİKÇİ Mevâli denen il kadılarının yanında mühür basma göreviyapanmemur.

TATİL-İEŞGALKANUNU 9 Ağustos 1909’daMeclis-i Meb’usan’ınkabul ettiği ilk Grev ve Lokavt Yasası. Demiryolu, tramvay, liman umur-ıtenviriye(aydınlatma)işkollarınıilgilendiriyordu.

TATLISU FRENGİ Batılıları taklit ederek Frenklik taslayan DoğuluHıristiyanlara halkın verdiği ad. Bizans döneminden beri Beyoğlu, Galatasemtlerinde yerleşmiş bulunan yerli Hıristiyanlar, yaşam biçimlerini,kıyafetleri ve meskenleri ile İstanbul’un genel havasından çok farklı birtopluluk oluşturmaktaydılar. Kahvesi Rum, modası Fransız, paltosu İngiliz,birahânesi Alman, müziği İtalyan, bekçisi Türk… olan bu semtlerdeyaşayanlargenellikleyüksekkomisyonlarladevlettahvilikararlardı.

•Levanten

TAVAŞİ Hadım. Erkeklik organı çıkarılmış ve harem hizmetlerindeçalıştırılacakbiçimdeeğitilmişZenciyadaakhadım.Genellikleakhadımlardoğuştan özürlü (erkekliği olmayan) idiler. Zenciler ise köle tâcirleritarafındanküçükyaşta,özelyöntemlerlehadımedilir,sonrasatılırlardı.

TAYİN-İVERGİ Tanzimat’ın getirdiği, herkesin gücüne ve kazancınagörevergiödemesiilkesi.

TAYLÂSANSarığınbirucununomuzasarkanparçası.Taylâsanınbelirlianlamları vardı. Örneğin, ilmiye sınıfından olanlar taylâsanı sol yandansarkıtırlardı.Mevlevidervişleriisebunuarkayabırakırlardı.

TAYYARAT Gayri muayyen vergiler için kullanılan bir maliye terimi.Tanzimat’tanönceiseeyaletvesancakyöneticilerininyörehalkındanzamanzamantopladıklarıyasadışıbirtakımparalaradeniyordu.

TAYYARE MADALYASI İlk keşif uçaklarının alımı için açılankampanyaya katılan ve önemli bağışlarda bulunanlara mahsus, 1911 deçıkarılan altın, gümüş ve bakırdan madalyaydı. Yüz altından fazla bağıştabulunanlaraaltınmadalyatakılırdı.

TA’ZİRAT-IŞER’İYEDin yasaları gereği suçluya takdir edilen tekdir,darb (dayak), cerime (para cezası) hapis ve idam gibi ağır cezalar.Yargılamayıkadıyapar,infazıgüvenliksorumlularıyerinegetirirdi.

TEÂMÜL-İKADÎMVEÇHİLE Eskiden beri uygulanagelen ve yazılıolmayankurallargereğince.Tanzimat’ınkarşısınaçıkanenönemli sorunlar,bu eski hukuk anlayışıyla ilgili olmuştur. Örneğin, Anadolu’da veRumeli’ndeki çok sayıda çiftlik, maktua bağlı biçimde ve bu kurala göretasarruf olunduğundan, bunların sahiplerine bırakılması, ya da kamu malısayılması konularında çözüm bulunamamıştır. Kimi yerlerde ise bu türtaşınmazlariçinsenedat-ıresmiye,kimiyerdedetapusenedidüzenlenmiştir.

TEBAA-YIGAYR-İ MÜSLİMEDEN BÂ-KUR’A ASKER ALMAKMESELESİ Kırım Harbi’nden sonra sık sık gündeme getirilen bir konu.Müslüman olmayanlardan kur’a ile silah altına alınacakların, Müslümanbirliklerlebiraradamı,ayrıbirliklerhalindemieğitimgörmelerigerektiğinekarar verilemediğinden bu konu her seferinde ertelenmiş ve bedel-i nakdîuygulamasısürdürülmüştür.

TEBAA-YI SALTANAT-I SENİYE Osmanlı uyruklarının tümü.Osmanlı toplumu. Bu nüfus, kendi içinde ”tebaayı İslâmiye”, “tebaa-yıİseviyye” (Hıristiyanlar), tebaayı gayrilmüslime Cemaatleri (bütüngayrimüslimtopluluklar)gibibölümlereayrılıyordu.Tebaa-yışâhâne,tebaa-yıOsmaniyedeyimlerideOsmanlıtoplumuanlamındagenellemelerdi.

TEBDİL ESKİSİ Padişahın direktifine göre, değişik kıyafetlerle çarşıpazarı dolaşıp olup, bitenlerden haber getirenler. Son dönemlere kadarsaraydabuaddamemurlarvardı.

TEBDİL GEZMEK Padişahın, halkın yönetimine ilişkin görüşleriniöğrenmek,vezirlerlediğeryöneticilerinuygulamalarındaadaletsizlikbulunupbulunmadığınısaptamakiçinyadadeğişiklikolsundiye,şeyh,suyolcu,softa,humbaracı… kıyafetlerine girip İstanbul semtlerinde gezmesi. II.Mahmud’danitibarentebdilgezenpadişaholmamıştır.

TEBDİL-İCÂMEETMEKÖnceki kıyafet veüniformayı bırakıpyenidüzene uygun giysi ve üniforma kullanmaya başlamak. II. Mahmud veTanzimatdönemlerindekikıyafetyeniliklerisırasındakullanılanbirdeyimdir.Doğalolaraktutucular,sarıktanfese,cübbedenredingotavesetreyegeçmeyikolaykabullenememelerdir.

TEBDİL-İ KİSVE-İ ASÂKİR-İ OSMANİYE Sultan Abdülaziz’inbuyruğuilekaravedenizkuvvetlerindeyapılanenönemliüniformaverütbedüzenlemesidir. 1862’deki bu reformla neferden müşire dek üniformalaryenidenbelirlenmiş,Avrupaordularınabenzeyenbiçimleralınmışverütbelerdebirsistemekavuşturulmuştur.

TEBEDDÜL-İSALTANATTahttameydanagelendeğişiklik.Padişahınölümü, hal’edilmesi gibi bir nedenle başa yeni bir padişahın geçmesi.Osmanlıpadişahlarınıençokrahatsızedendeyimbuydu.

TEBEDDÜL-İ VÜKELÂ Bakanlar kurulu değişikliği. 1908’den önceHeyet-i Vükelâ’nın istifası diye bir durum yoktu. Padişah’ın iradesiyleMâbeyn’den hatt-ı hümayunlar çıkarılır, nâzırlar ve Sadrâzam tek tekgörevlerindenalınırlar,başkanezâretlereatanırlarveyaaçıktabırakılırlardı.

TEBERDÂRÂN-I HASSA Eski adı zülüflü baltacılar olan sarayaskerleri.Sancak-ıŞerifi taşımak,Hırka-iSaadet’deKur’anokumak,burayıtemizlemek, Mevlid Alaylarında hizmet etmek, ölen şehzadelerin vepadişahların cenazelerini taşımak gibi birçok görevleri vardı. 1839’dakıyafetlerinde değişiklikler yapıldı. Katıldıktan törenlere özgü yeniüniformalar giydirildi. İlk merasim bölüğü bunlardan kuruldu. Hademe-iRikâb-ıHümayunsınıfındansayıldılar.Kadroları176kişiydi.

TEBRİK-İUMUMİRESMİGenel kutlama töreni.Biatmerasimindensonra devlet ileri gelenlerinin sarayda Padişahı ziyaret ederek tebriktebulunmalarıydı. Sultan V.Mehmed Reşad’ın Tebrik-i Umumî Resmi, tahtaçıkışından 25 gün sonra 22 Nisan 1909’da yapılabilmiştir. Çünkü, sıra butörene gelinceye dek, cülûs, ilk selâmlık, Kılıç Alayı gibi daha önemlitörenlerinicraedilmesizorunluydu.

TECELLİGÂHII.MeşrutiyetdönemindeaydınlarınMeclis-iMebusan’averdikleriadlardandı.

TECİL-İ DÜYÛN Borçların ertelenmesi. 1875’te alınan ve devletborçlarınınyarısının%100artışlabeşyılertelenmesiniöngörenkarar.

•RamazanKararnâmesi

TEDAHÜLE KALMAK Memur aylıklarının gününde ödenemeyerekertelenmesi. Bu durumda, bir iki ay öncekimaaşlarla o ayınmaaşları önlüarkalıveyabiraradaödenirdi.

TEDAHÜLYILIHicrî-KameriyılileMalî-Şemsîyıllarınotuzüçsenedebirmeydanagetirdiğibiryıllıkfark.

•Sivişsenesi

TEDİYE SANDIĞI 1858 de kuruldu. Kaime-i nakdiye adı altında

piyasadadolaşandevlettahvillerinitoplayıpiptalveimhaetmeklegörevlibirkuruluştu.

TEFAVÜT-İHASENE354günlükHicri-kameriyılile365günlükmalî-şemsî yıl arasındaki 11 günlük farka dayalı ilginç bir devlet geliri, iltizamihaleleri vemukataalar, hicrî-kamerî yıl üzerinden yapılır, fakat malî-şemsîyıla göre 11 günlük fazla gelir isteğinde bulunulurdu. Bu, mültezim vemukataamutasarrıflarındanalınanekstrabirücretti.

TEFERRÜCMESİRESİGezintiyerleri.

TEFRİK-İKUVAESASIKuvvetlerayırımı ilkesi.Yasama,yürütmeveyargı yetkilerinin birbirinden ayrılması. İlk Osmanlı Anayasası’nda bukonudabiraçıklıkvekesinlikyoktu.

TEGALLÜB Yönetime zorbalıkla el koyma. Patrona Halil’in, KabakçıMustafa’nın, hatta Alemdar Mustafa Paşa’nın devlet yönetimindeki geçiciegemenlikleriiçinkullanılandeyimdir.

TEKÂLİF Vergiler. Osmanlı vergilerinin tümüne birden “tekâlif-idivaniye”deniyordu.Bu,ikitürdü:Tekâlif-işer’iye(zekât,öşür,haraç,cizye)tekâlif-i örfiye (avârız akçası, derbend akçası vs.). Tanzimat’a kadar tekâliftürleri yaklaşık yüz çeşitti. Tekâlif-i örfiyye, bölgelere göre farklı adlar veoranlardauygulanırdı.Dünyevîotoritearacılığıile-sultanbuyruğugereğince-konan yükümlülüklerdi. Tanzimat’ın getirdiği vergi düzenlemeleri bunlarıkaldırdı..

TEKÂLİF-İEMRİYEDevletadınatoplananvergiler.Toprakvehayvanürünlerinden,arazi,arsaveyapılardandeğişikoranlaragöretahsiledilirdi.

TEKÂLİF-İ ŞAKKA Yasal dayanağı bulunmayan, mali kurallarla dabağdaşmayanvergiler.Bâdihava,tapuresmi,gerdekresmi,nal-baha…gibi.

TEKAÜDİYEEmekliyeayrılanhizmetlileredevletbütçesindenbağlananaylık.Kimiemeklileredeoturduklarıyerlerdekigelirlerdenbirmiktar aylıkbağlanırdı.

TEFKİR Kâfirlikle suçlamak. Batılılaşma sürecinde, kimi davranışlar,kılık kıyafet, konuşma ve yeni âdetleri benimseme, bağnazlarca tekfirnedenleriydi.

TEKKEAynıtarikatmensuplarınınbuluştukları,şeyhlebirlikteibadetveâyin yaptıkları özel yerler. Tekkeler, dergâh, zâviye, âsitane gibi adlar daalırlardı.

TELGRAFNÂME-İSÂMİSadrâzamlık’tangelentelgrafemri.

TELHİSÖzet,kısaltılmışsunuşyazısı.SadrâzamlarınPadişahasunulmaküzere hazırladıkları kararlardı. Özel kâğıtlara yazılan telhislerde hitap“şevketlû kerametlû, mehabetlü, kudretlû, velinimetim efendim Padişahım”şeklindeydi. Bu hitaptaki “Padişahım” sözcüğü hitap satırından çıkarılarakkâğıdınenyukarısınayazılırdı.TelhisinbitimindeiseSadrâzamınadınaveyamührüne yer verilmezdi. Padişah, telhis kâğıdının üstüne, konuya ilişkingörüşünü bir cümleyle yazardı. II. Mahmud’dan itibaren de bu bırakılarakMâbeynBâşkâtibitarafındansultanlıkgörüşü,telhisinaltınaderkenaredildi.Takrir-iâli,arztezkiresideyimleridetelhisleaynıanlamdaydı.

TELVİHMEDRESESİ Medreselerin miftah aşamasından sonraki ortaderecelibölümü.

TEMENNÂKarşılıklı bir selâm işareti. Sağ el, çene hizasına kaldırılır,buradakarşıdakiniöpmeanlamındabirduraksamadansonraalnagötürülürdü.Bir başka türlü temennada ise el önce göğse konur, buradan dudaklaragötürülür en son alna konurdu. Bu, gönülden sevmenin ve baştacı etmeninsembolübir selamlaşmaydı.Halkveesnafarasındabamyacı temenna,âdetatemenna,yerdentemennavekandillitemennaadlarındadörttürüvardı.

TEMETTÜVERGİSİ 1825’ten itibaren konan bir vergi. Tanzimat’tansonra “an cemaatin tevzi” olunan vergiler kapsamına alındı. Eski ihtisabresmi,işyeri,dükkânresimleri,içecek,giyecekveyiyeceklereilişkinbirtakımvergilerbuadaltındatoplanmıştı.1868’deTahrir-iUmumiNizâmnâmesiileoranları yeniden belirlendi. 1879’da ise herkesin senelik kazancı üzerindenbelli bir oranda alınması öngörüldü. Son dönemlerde adı “kazanç vergisi”oldu.

TEMLİKNÂME Malikâne veçhiyle mukataaya verilen arazi içindüzenlenenberatlar.

TENKİHNÂME Açıklığa kavuşturma protokolü. Bu tür diplomatikbelgelerden en önemlisi, 1779 yılında Fransızlarla yapılan Aynalı KavakTenkihnâmesi’dir. Bu belge, 1774 tarihli Küçük Kaynarca Andlaşması’naaçıklıklargetirmiştir.

TENSİKAT-IASKERİYE (orduya ilişkin düzenlemeler) Bir bölgedekur’avegönüllüaskerlerintoplanıp,kadrolarınınbölük,tabur,alaydüzenineteşkili, subayların (özellikleyerlivücuhtan)atanması,kısayoldan talimlerinyaptırılması.19.yy’ınikinciyarısında,ordubirliklerininhertaraftayeterincebulundurulamaması,ancakeğitimvedisiplinaçısındanbirmiktaraskergön-derilebilmesi nedeniyle, bu yola çokça başvurulmuş, bu amaçla merkezdenişbilirkomutanlarlavezirleratanmıştır.Ayrıcayerelgönüllübirliklerindâhilîvehâriciharekatlarda,dahaiçtensavunmayapabilecekleridüşünülmüştür.

TENSİKZEDEGÂNTasfiye-irütebkanunuileordudanatılan,çıkarılantensikatkanunlarısonucundagörevlerindenolançoksayıdakidevr-isabık(II.Abdülhamid dönemi) görevlileri. Meclis-i Mebusan, bunlardan birçoğununsuçsuzluğunukabulederek,tenkisatkanunlarındadeğişiklikleryapmışvebirbölümününgörevlerinedönmesinisağlamıştır.

TENVİRveTATHİRMADDESİBatılılaşma sürecinde İstanbul’un enönemli sorunlarındandı. Kentin aydınlatılması, sokakların temizlenmesimevcutolanaklarlabaşarılamadığından,dönemingazetelerindesıksıkeleştiriyazılarıçıkıyordu.

TERBÎ Bir alan ölçüsü. 1 terbi (75,8 x 75,8 cm)%0,575m2’ye eşitti.Zir’akaresiolarakOsmanlıalanbirimiydi.

TERBİYE-İAMMEMADDE-İMÜHİMMESİEnönemlikonulardanolan toplunun eğitilmesi işi. Meclis-i Maarif-i Umumiye’nin başlıca amacıbuydu.İzâle-icehl-itebaa(halkıncâhiliiktenkurtarılması)öngörülmekteydi.

TERCEME-İ HÂL Özgeçmiş. Biyografi tekniği ile kaleme alınan vedaha çok kişinin resmî görevleri ile meydana getirdiği eserlerini açıklayanOsmanlıusulüyaşamöyküsüdür.Çoğuluterâcim-iahvâl’dir.

TERK-İ SALTANAT Padişahlığın bırakılması. Halktan veya ordudangelenbirzorlamaolmaksızıntahttakikişininkendiisteğiyleçekilmesidir.

TERK-İ VATAN ETMEK İşsizlik ve yoksulluk nedeniyle köyden vememlekettenayrılıpbüyükkentlereişaramayagelmek.İçgöçolarakOsmanlıDevleti’ninsondönemlerindegiderekartmıştır.

TERSÂNEEMİNİ Tanzimat’a kadar İstanbul veGelibolu tersaneleriniyönetensivilmemur.

TERSANE-İÂMİRE İstanbul’daHaliçkıyısındaki tarihîOsmanlıgemiyapım tezgâhları. Burada ilk havuz Sultan II.Mahmud döneminde yapıldı.Tersâne’nin ıslahı sonraki yıllarda da devam etti. Tanzimat döneminde,Tersâne Eminliği kaldırılarak bu büyük kuruluşun sorumluluğuKaptanpaşa’ya bırakıldı. Haliç Tersanesi aynı zamanda Osmanlı DenizKuvvetleri’nin de merkeziydi. Bahriye Nezâreti kurulunca da burayabağlandı.Batıtekniğiiledökümvemontajatelyelerikuruldu.

TERSANE KONFERANSI 23 Aralık 1876’da İstanbul’da toplandı.OsmanlıDevleti ileBatılı büyükdevletlerindelegeleri arasındaTürkiye’ninbaşlıca iç ve dış sorunları ele alındı. Bosna-Hersek, Bulgaristan, başlıcakonulardı. Meşrutiyet’in ilân edildiği günlere raslayan bu toplantıgündemindekihususlarıbirsonucabağlayamadandağıldı.

TERTİBAlayaşamasındaaskerîbirlik.II.Mahmud’unkurduğuAsakir-iMansureordusundabaşlıcabirlikleredeniyordu.

TESRİH-İLİHYESakalkoyverme.TahtaçıkanOsmanlıPadişahı, sonkez tıraşolurvebirdua ile sakalbırakırdı.Küçükyaştapadişaholanlar isebüyüyüncebugeleneğeuyarlardı.

TEŞKİL-İ TARAFEYN KAİDESİ Geleneksel yargılama düzeni.Meclis-i Vâlâ’da bu düzenin olmayışı, kimi ulema tarafından eleştirilmiş,’‘kazaskerlerin bile teşkil-i tarafeyn etmedikçe duruşmayı açmadıkları” ilerisürülmüştür.

TEŞRİFATÇI KALFA Harem âmiri Hazinedar Kalfa’nin 19. yy’dakiadı. Yapılan yeni saraylarda, harem anlayışı da değişmiş, kalfa kadınlarüniforma giymeye başlamışlardı. Teşrifatçı kalfa, Harem’deki törenlerdeüniformagiyerekPadişah’arefakatederdi.

TEŞRİFATHARCI Vezirlik rütbesi alanların ödemek yükümlülüğündeolduğupara.Tanzimatdönemindedebuharçalınmıştır.

TEŞRİFAT-I MÜLÛKÂNE Padişaha yakınlıkla ödüllendirme.Beğenilenbirhizmettenötürükişiye,Padişahtarafındanhediyelerihsanedilir(eskiden hil’at giydirilirdi) ve yazılan fermanda da “teşrifat-ı mülûkâneyeidhaledildiği”vurgulanırdı.

TEŞRİFAT-I MÜLÛKÂNEYE İDHÂL Sarayca hazırlanan protokollistesinegirme.Törenlereçağrılacakbiraşamayavemakamaulaşmadır.

TEŞRİFAT-IUMUMİYENÂZIRIOsmanlıprotokolgenelmüdürü.19.yy’ın ilk yarısına kadar görev adı “teşrifatî efendi” idi. Teşrifat-ıUmumiyeNâzırı ya da teşrifat! efendi, Saray ve Bâbıâii protokolünü çok iyi bilmekdurumundaydı. Bu konuda, teşrifat defteri denen protokol listesi veaçıklamalarından yararlanırdı. TeşrifatNâzırı’nınBâbıâii’de özel bir kalemi(bürosu)ileyardımcılarıvardı.

TEŞRİFATÎ-İ ASKERÎ Protokol işlerinden sorumlu subay. Genelliklemüşirveyaferikrütbesinde,kültürlü,BatıveDoğukurallarınıbilenbirsubayolurdu.Törenlerde,toplantılardayerleribelirler,çağrılarıyapardı.

TEŞRİFAT MEHTERİ Kavas. Bâbıâli’den nezâretlere yayan dosyaevrakgötürüpgetirenevrakmemuru.

TEŞRİFİYE Tanzimattan önce valilerin ve sancak beylerinin gittikleribölgedehalktanaldıklarıvergilerdendi.

TEŞRİNSene-iMaliye(Şemsiye)’ninsonbaharaylarıydı.Teşrin-îevvel(ekim), teşrin-isâni(kasım)adları,dahasonralarıbirinci teşrin, ikinci teşrinolarakdakullanıldı.

TETİMME Fatih ve Süleymaniye medreselerine bağlı, yatılı okulstatüsündeki kuruluşlardı.BuralardaSahnmedresesinin orta kısmı öğrenimiyapılır,öğrenciler,medresehücrelerindeyatıpkalkar,günlükyiyeceklerinideçiğdenalarakkendileripişirirlerdi.

TETKİK-İ MÜELLEFAT KOMİSYONU II. Abdülhamid’inkurdurduğu kitap inceleme komisyonu. Ülkede yayınlanan kitap broşür vedergileriinceleyenonsekizkişiliközelbirkomisyondu.

TEVARİH-İ AL-İ OSMAN Osmanoğullarının tarihleri. Padişahlarıdönem dönem ve kronolojik sisteme göre anlatan geleneksel tarihleredeniyordu.

TEVCİHAT-I CİHAT TALİMATI 1873’te çıkarılan yönetmelik.İstanbul,MekkeveMedinedışındakalanyerlerdekivakıfcamilereatanacakdingörevlilerinebağlanacakcihetlerleilgilidüzenlemelergetirmiştir.

TEVCİHAT-I İLMİYE Her yıl yenilenen ve ilmiye mansıp vepâyelerinin,sırasıgelenleredağıtılmasıişlemi.

TEVCİHAT-IUMUMİGenelgörevdağıtımı.HeryılRamazanbayramısonundayapılangenelatamalaradeniyordu.Görevdeğişiklikleriçoğukezbuişlemle birlikte yapılırdı. Mülkiye, askeriye, ilmiye sınıflarındaki budağıtımlar sonunda açıkta kalanlara ise atiyye-i seniye yolu ile yardımdabulunulurdu.Tanzimat’tabuuygulamadakaldırılmış,atamalaryeniesaslarabağlanmıştır..

TEVCİHATPUSULASIMemuraverilenatamakararnamesi.

TEVHİD-İ DÜYÛN KARARNAMESİ Dış borçların birleştirilmesineveödenmesineilişkinhükümetkararı.

•MuharremKararnamesi

TEVHİD-İMESKÛKAT 8 Nisan 1916’da çıkarılan yasa. Tedavüldekiparaların Osmanlı lirasına göre değerleri belirlendi. Buna göre, 1 Osmanlıaltının 1/100’ü 1 altın kuruş, 1/ Osmanlı altınının 1/108’i 1 gümüş kuruş,1/mecidiyenin1/19’u1mirîkuruş,1mecidiye’-nin1/33’üde1çürükkuruşkabul edildi.Böylece tedavüldeki88 türparaya,Osmanlı lirasınavegümüşparasınagöreyenideğerlerkondu.

TEVKİİNişancı’nındiğeradı.

•Nişancı

TEVKİ-İREFİ-İHÜMAYUNPadişahlıktuğrası.

•Tuğra

TEVLİYETVakıfmallarınabakmagörevivehakkı.

•Mütevelli

TEVSİ-İMEZUNİYETGenişletilmiş yetkiler. SadrâzamFuadPaşabutür bir yetki genişliğinin vilayetlerdeki birçok sorunun çözümünükolaylaştıracağını ileri sürdü. Tuna vilayeti bu görüşün ilk uygulama alanıolarakkuruldu.

TEVZİ DEFTERİ Ödenecek vergi miktarlarını ve hane başına düşenpayları gösteren ayrıntılı hesap defterleri. Bu defterlere toplanan vergilerinyanısıra,yasalharcamalardayazılır,kalanıhazinegeliriolurdu.

TEVZİ-İ VERGİ Halkın ödemekle yükümlü bulunduğu vergilerindağıtımı ve toplanması. Tevzi ve toplama işlemi senede iki kez mayıs ve

kasımaylarındayapılırdı.

TEZKİRE Bir konuyu ayrıntılarıyla açıklayan rapor. Tarihçi CevdetPaşa’nınbuadıtaşıyanraporlarıvardır.ÇoğuluTezâkir’dir.

TEZKİRECİ Sadrâzamlarla diğer nâzır ve vezirlerin özel kalemmüdürlüğünüyapangörevli.Sadrâzamtezkirecileri“tezklre-yievvel”(büyüktezkireci) ve “tezkire-i sâni” (küçük tezkireci) adlarında iki taneydi.Tezkireciler,Sadrazamlığaulaşanşikâyetdilekçeleriniokuyupcezalandırırlar,orduya,valileregönderilecekyazılarınilkmüsveddelerinidehazırlarlardı.

TEZKİRE-İ HAZRET-İ FETVA-PENAHÎ Şeyhülislâmlıkça Sadaretegönderilenyazılar.

TEZKİRE-İ MARUZA Atama, emekliye sevketme gibi işlemler içinBâbıâli’yeveyaSaray’a,ilgilidairedenyazılanyazı.

TEZKİRE-İOSMANİYEOsmanlıkimlikbelgesi.Osmanlıuyruğundakiherkeseverilen isim,şöhret, lakâb,babaveanaadı,yer, ikametgâh, fizikselözellikler gibi birçok bilgileri içeren tek yapraklık belgeydi. 1908’de seçimhazırlıkları yapılırken başkentteki Rumlar Bâbıâli önünde toplanarak oykullanacakların tezkire-i Osmaniye göstermelerinin de koşul olmasınıistemişlerdi.

TEZKİRE-İSÂMİYESadrâzamlıkyazısı.Velileregönderilenveönemlitalimatları içeren birçok yazıya bu ad verilmiş ve uzun zaman yürürlüktekalmıştır.

TIBBİYEMECLİSİ 1840’da kuruldu. Tıbbiye’nin program ve eğitimişleriyleilgilenirkenbiryandandaalaylıhekimlericerrahvedişçilerietkisizdurumagetirmeyiamaçladı.

TIMAR Yıllık öşür veya haraç geliri 20.000 akçadan az olan toprakparçalarının, bir hizmet karşılığında bir veya birkaç kişiye bırakılması. Buşekilde tasarruf hakkı kazanan, toprak ürününden öşür alır, devlete olanyükümlülüğünü de yerine getirirdi. Osmanlı toprak rejiminde yarı yükseksoyluluğa dayanan en küçük birim tımardı. Bu ayrıcalığı kişiye tanıyandevlet,gerekligördüğündedegerialırdı.Tanzimat’tatımarsistemikaldırıldı.

•Dirlik

TIMARLI SİPAHİ Tımar sahibinin kendisi ile birlikte cepheye

götürdüğü,askerlikeğitimiyapmışsilahlıveatlıaskerdi.Bunlara“cebelû”dadeniyordu.

TİCARET-İBAHRİYEveBERRİYEKANUNNÂMELERİ 1860 ve1864 tarihlerinde çıkarıldı.Kara ve deniz ticaretine ilişkin birtakım esaslarıkapsayan yasalardı. Her ikisi de Fransız ticaret yasalarından esinlenilerekhazırlanmıştı.

TİCARET ve ZİRAAT NEZÂRETİ Hayriye ve Avrupa tüccarlarıarasındaki çekişmelerüzerine1838’deMeclis-iZiraatveTicaret adı altındailkçekirdekoluşturuldu.ErtesiyılTicaretNezâretikurulurken,biryandandaMeclis-i Umur-ı Nâfia teşkil edildi. 1840’da ise Ticaret ve Ziraat Nezâretibaşlıbaşınabirkuruluşolarakdoğdu.

TOMRUĞA DÂR-I ZİNCİRE VURMAK Suçluları, boyunlarındanveyaayakbileklerinden,tomrukdenenişkencearacınabağlamak.(Tomruk3-4 m boyunda iki parçalı ve çok kalındı. Karşılıklı parçaları arasındakioyuklara, ayak bilekleri yerleştirilir ve bağlanırdı. Aynı işlem boyundanbağlama biçiminde de yapılırdı. Tomruğa vurulanlardan üçü beşi aynıtomrukta bağlı olarak yaşamak zorunda kalırlardı. Vilayetlerde, hükümetkonaklarındabutürişkencearaçlarınınbulunmasıdoğaldı.)

TOMRUK AĞASI Bâbıâli koruma ve güvenlik âmiri. Buyruğundakikavaslarla hükümet binalarının nöbet ve bekçilik işlerini yürütürdü. Dahaönceaynıgörevimuhzırağayapmaktaydı.

TOMRUK DAMI Zindan. Ağır suçluların kapatıldığı tutukevleri.BabIâli’ninkarşısında“tomrukdairesi”denenveiçindebutürbirtutukevinindebulunduğubirbinavardı.

TOPÇUOCAĞIKapıkuluocaklarındanveyayasınıfındandı.Topçular,Tophanesemtindekikışlalardaotururlardı.Topdökümü,topparçalarıyapımıbuocağıngörevlerindendi.Asıl topçular ise, tıpkıYeniçeriOcağı’ndakigibiAğa Bölükleri ve Cemaat Ortaları düzeninde savaşlara katılırlardı. II.Mahmud döneminde bu ocak ıslah edilmeye çalışıldıysa da üç yıl sonraYeniçeriliklebirliktekaldırıldı.Yerine“Tophane”örgütükuruldu.

TOPHANE-İ ÂMİRE Osmanlı top döküm ve yapım fabrikaları. EskiTopçuOcağı,19.yybaşlarındabuadıaldı.

TOPHANE-İÂMİREMÜŞİRİYETİ1832dekuruldu.II.Mahmudeski

Tophane Ocağı’nın yerine, çağın teknolojisine uygun bir topçu sınıfı veörgütü öngördü. Tophane Müşirliği aynı zamanda İstanbul’un Galata veBeyoğlu semtlerinin güvenliğinden de sorumlu tutuldu. Bu ikinci göreviZabtiye Müşirliği’nin kuruluşuna dek sürdü. 1908’de İmâlât-ı HarbiyeMüdiriyeti adını alanTophaneMüşirliği’ndeHarbiyeDairesi,Divan-ıHarbDairesi, Tecrübe Dairesi gibi ihtisas komisyonları vardı. Mühendishane-iBerri-i Hümayun da buraya bağlıydı. Ayrıca birçok topçu birlikleri ile yankuruluşlarvardı.

TOPHANE MÜŞİRİ Tophane-i Âmire’nin komutanı. Aynı zamandaHey’et-i Vükelâ üyesiydi. II. Abdülhamid döneminde bu göreve genelliklepadişahınçokgüvendiği,sarayayakınkişilergetirilmişti,ihtilâllerdeTophaneMüşirlerinin rolü büyük olurdu. Askerî Mektepler Nazırlığı, TophaneMüşirlerininikincigöreviydi.

TOPRAK BASTI Bir yerden başka bir yere götürülen kesimlik canlıhayvanlar için ödenen bir resim. İstanbul’un kesimlik hayvana aşırıihtiyacından ve hayvancılık bölgelerine uzaklığı dikkate alınarak bu vergi,İstanbulagetirilenhayvanlardanalınmazdı.

TOPRAK KADISI Arazi dâvalarına bakmakla görevli ve bunun içingerektiğindearazininbulunduğuyerekadargidenŞer’iyemahkemesiyargıcı.

TOPUZLU KÜLÂH Saray hizmetlerinde çalışanların kullandıklarıkalıpsızfes.

TORBABâbıâli’de,belgeveyazılarınkonularınagörebirarayagetirilipsaklandığı (arşivlendiği) bezden kese. Ayrıca belli makamlara sunulacakyazılarda,imzakartonuyerinetorbalariçindegönderiliyordu.

TRABZONDOKUMASIİpek-ketenkarışımından,dahaçokiççamaşırıyapımında kullanılan el dokuması. Rize bezi de deniyordu. Başta padişah,sarayhalkınıniççamaşırlarıbubezdenyapılırdı.

TUĞAtkuyruğubağlanmışmızrak.Bumızrağınucundabirdeayyıldızlıtemrenolurdu.EskiTürkgeleneklerindensayılan tuğ,hembağımsızlıkhemyetkibelirtisiydi.BunedenleOsmanlılardadasondönemlerekadarkullanıldı.Padişahlık 6 tuğla, vezirlik 3 tuğla simgeleniyordu. Tanzimat’tan sonravezirlerinvediğeraskerve idarecilerin tuğkullanmasıkaldırıldı.Padişahlıktuğlarıisebüyükbayramlarda,gösterilerdevepekenderolarakkullanıldı.

TUĞ-ISELÂSEÜçtuğ.19.yybaşlarınadekvezirlikalâmetiydi.

TUĞRA Padişahlığın resmî belgelerdeki simgesi. Padişah imzasıanlamındaydı.Herpadişahiçin,hattatlarcaözelbirtuğrahazırlanırdı.Tuğra,Padişahın ve babasının adları ile sultanlık unvanını da içeren Arabça bircümlenin, hat sanatı ile iç içe giydirilmiş özel bir biçimiydi. Divan-ıHümayun’daki“tuğrakeş”denensanatçıkâtiblerbunu,fermanlarınberatlarınbaştarafınaözenleişlerlerdi.Bunatuğraçekmekdeniyordu.Sondönemlerdebasılı tuğralardakullanıldı.Tuğra’nınçeşitliadlarıvardı:“Tuğra-yıgarra-yicihan-ârâ-yı şehin-şâhâne”, “tevki-i refi-i hümayun”, “misâl-i meymun”,“alâmet-işerife”,“nişan-ıhümayun…”gibi.

TUĞ-I ZERRİN-İ ELVİYE-İ SULTANÎ Padişahlık tuğları vesancakları.

TUĞRAÎTuğraçeken.

•Nişancı•Tevkii

TUĞRAKEŞ Nişancı’nın yardımcısı. Tuğra denen padişah imzasınıçekenhattat-kâtipti.19.yydatuğranüvisdenildi.

TUĞveSANCAKEyalet valisi vezirlerin bugörevlerine ilişkin tuğvebayrak.

TULUMBACI İstanbul’da yangın söndürmeyi görev edinen örgüt. Hermahallenin tulumbacıları vardı. Önden “köşlü” bağırarak ve halkı uyararakgider, arkasında da tulumbacılar takımları ile koşar adım yangın yerineyönelirlerdi.Yangınhaberiniise“didebânlar”verirdi.Tulumbacılık1908’densonra itfaiye örgütlerinin kurulması ve tulumbacılığın eskisi kadarbenimsenmemesiyüzündengeriledi.

TUNA KAZAKLARI Tuna boylarında yaşayan ve kendilerine özgüdüzenleriolanmilisgüçleri.

TUNA VİLAYETİ 1864’te kuruldu. Rusçuk, Tolca, Vidin, Sofya,Tırnova,NişveVarna’danoluşangenişbireyaletti.DahaöncekiSilistreveNişvilayetlerininbirleştirilmesindendoğanbuyeni eyaletinkurulmasındakibaşlıcaamaç,SadrâzamFuadPaşa’nınisteğidoğrultusundatevsi-imezuniyetilkesine dayalı, bölgede her türlü ıslahatın gerçekleştirilmesine elverişli birvilayetörneğivermekti.ValiliğineMithadPaşagetirilmiş,gerçektendekısa

zamandaumulmadıkderecedeyararlısonuçlaralınmıştır.

TURNACIBAŞIYeniçeriOcağı‘nda68.Orta’nınkomutanı.Sonevredebirpâyedurumunagirmişvemübaşirlikyapanlaraverilmişti.Ocaklabirliktekaldırıldı.

TURUK U MAABİR ve MÜHENDİSİN-İ MÜLKİYE MEKTEBİ1873’te açıldı. Darülfünûn-ı Cedid adlı üçüncü üniversite kuruluşu içinde,Galatasaray’daki fen fakültesinin adıydı. Yol, köprü ve inşaat teknikleriyleilgilibuokul,kısabirsüresonrakapatıldı.

TURUKveMAABİRNİZÂMNÂMESİYollarvegeçitlerleilgiliolmaküzere1869’dayayınlanantüzük.

TÜFEKÇİ 20. yy başlarına dek Osmanlı saraylarının muhafızbirliklerinde görevli asker. Daha önceki silahşörlerin yerini alan Tüfekçilergenellikle Arnavut, Boşnak, Türk veya Çerkez asıllıydılar. II. Abdülhamiddöneminde tüfekçiler ve komutanları olan tüfekçlbaşı, doğrudan padişahabağlıydı.II.Meşrutiyet’inilânındansonratüfekçiörgütükaldırıldı.

TÜLBEND AĞASI Padişahın sarıklarını hazırlayan saray görevlisi.1833’tekaldırıldı.

TÜRKİSTAN Tanzimat dönemi ve sonrasında Türk unsurlarınınçoğunlukta bulunduğu bölgelere özellikle deAnadolu’ya denmekteydi.AsılTürkistan’labirilgisiyoktu.

TÜRKİSTAN’INERBAB-IŞEBABI“Türkgençliği”anlamındailkkezTanzimataydınlarıncakullanıldı.

TÜRKKÂRİDuvar,tavansüslemeciliğinde19.yy’daortayaçıkanvebuyüzyılınkonakvesaraylanndaçokluklaişlenen,stilizebitkimotiflerinedayalıdesen.DolmabahçeSarayı’ndaenözgünvezenginörneklerivardır.

ZÂBITA-İBELEDİYEBelediyekolluğu,belediyeyasaklarınıkollayanve uymayanları yakalayan örgüt. 1854’ten itibaren şehir kavası, komisyonçavuşu, tebdil ve tebdil eskisi (belediye müfettişi), komiser, başçavuş vebelediye çavuşu gibi unvanları taşıyan görevlilerce kolluk işleriyürütülmüştür.Bugöreviyapanlara“zabitân-ıbelde”deniyordu.

ZABITA-İ SAYDİYE NİZÂMNÂMESİ Kara ve su avcılığı tüzüğü.1883’teçıkarıldı.Balıkavındanalınan“sayd-ımahîresmi”ni%20’yeçıkaranbutüzükDüyûn-ıUmumiye’ninkuruluşuileilgiliydi.

ZÂBİTÂN-IASAKİR-İŞÂHÂNEOsmanlıordularındakigeneral(paşa)rütbesindendahaaşağırütbedekiOsmanlısubayları.

ZABTİYE Kolluk ve güvenlik işleriyle ilgili Osmanlı örgütü. İlkin1845’tekuruldu.Polisvejandarmagöreviyapanvezabtiyeneferidenen,atlı-yaya askerlerden geniş bir kadrosu vardı. Müşir rütbesinde bir komutanınemrindekizabtiyeörgütüBab-ıSeraskerî’yebağlıydı.

ZABTİYEMÜŞİRİYETİPolisveJandarmagenelkomutanlığı.1845’teBâb-ıSeraskerî’dekuruldu.1869’dabağımsızbirörgütdurumunagetirildivenizâmnâmesiyayınlandı.

ZABTİYE NEZÂRET-İ ÂLİSİ Emniyet genel müdürlüğü benzeri birörgüt.ZabtiyeMüşirliğinindevamıolarak1908’densonrameydanagetirildi.ZabtiyeNâzırıgenelliklemülkiyesınıfındanvebâlârütbesindenolurdu.

ZÂDEGÂNSoyluluközelliği taşıyanlar.Osmanlı toplumundadahaeskidönemlerdebukavramyoktu.19.yy’dailkin“zâdegân-ıilmiye’’denenulemaçocukları böyle bir ayrıcalığı benimsediler. Saraya mensubiyet, tanınmışdevlet adamlarının ailesinden olmagibi birtakımüstünlükler de zâdegânlığıgündeme getirdi. Taşrada ise, eski derebeyi ailelerinin torunlarına zâdegângözüylebakıldı.

ZAĞARCI Yeniçeri Ocağı’nda ayrı bir sınıftı. Zağarcılar atlı ve yayaolarakPadişahlarınavpartilerinekatılırlardı.

ZAHİREBAHÂ Tanzimat’tan önce köylüden alınan ve yasal olmayanvergilerdendi.

ZAHİRENEZÂRETİZahireveerzakmüdürlüğü.Özellikleİstanbul’untahılihtiyacınıkarşılayıcıçalışmalaryapanveülkeninhertarafındanbaşkente

yeterinceerzakgelmesinisağlayanbirkuruluştu.1837’dekaldırıldı.

ZAÎMZeametsahibiolan.Çoğuluzuamâdır.

ZALEME-İ VÜLÂT Taşrada, yasaların yetersiz kalmasından veyöneticileringüçsüzlüğündenyararlanıphalkakötülükedenzorbalar.Bunlaraynızamandabulunduklarıyöreninvergi,güvenlik,yönetimişlerinedefırsatbulduklarındamüdahaleedenmütegallibeden-diler.

ZÂT-IHAZRET-İZILLULLAHÎTanrı’nınyeryüzündeki gölgesi olanpadişah.OsmanlıpadişahlarıiçinsıkçakullanılanIakaplardandı.

ZÂT-IKUDSİYET-İTACİDÂRİ Kutsal hükümdar. II. Abdülhamid’inkendisiiçinuygungördüğübirsıfattı.

ZÂT-I SÂMÎ FEHİMNE Resmî yazılarda Sadrâzamdan söz edilmekistendiğinde bu deyim kullanılırdı. Bu anlamda, “zat-ı hazret-i sadrâzamî”veya“zât-ıfehametsimat-ıhazret-isadrâzamî”sözleridevardı.

ZÂT-I ŞÂHÂNE “Padişah hazretleri” demekti. Başlıca sultanlıkunvanıydı.Yazılarda isebuanlamdadahauzunsıfatlarayerverilirdi: “Zât-ışevket-simat-ışâhâ-ne”,“zât-ışevket-sımat-ıcenâb-ımülûkâne”gibi.

ZEAMETÖşürgeliri20binakçadan100binakçayakadarolandirlikler.50 bin akçadan fazla gelirlilerine “ağır zeamet” denirdi. Rüsum-ı örfiye verüsum-ı şer-iyeleri de zeamet sahibine ait olurdu. Zaîmler sefer zamanıcebelüleriilebizzatsavaşagiderlerdi.

ZECRİYEAlkollü içkilerleenfiye,afyonvepamukgibi inhisaraalınanürünlerden belli bir oranda tahsil edilen bir resim. II.Mahmud’dan itibarenMaliye Nezâreti’nde Zecriye Muhasebesi adında bir de özel daireoluşturulmuştu.

ZEMİN BÛS ETMEK Padişah katına çıkacakların uyması gerekli birprotokol kuralı. Anlamı “huzurda yeri öpmek” olmakla birlikte bu hareketgenellikleyapılmaz,yerdentemennaileaynıanlamifadeedilirdi.

ZER-İ İSTANBUL (Mahbub) III. Ahmed döneminde çıkarılan, 24ayardaküçükbiraltın.Halkarasındakiadı“zincirlialtın”dı.

ZEVAİD AKÇASI Vakfın artan geliri. Vakıfla ilgili bütün giderler

karşılandıktansonrageriyekalanbirmeblağvarsavakfiyedekiaçıklamalaragöreharcanırveyayoksullaradağıtılırdı.

ZEVRAK-IHÜMAYUNPadişahamahsuskayık.

•SaltanatKayığı

ZEVVAKİN-İDERGAH-IALİ Padişahın yemek işleriyle ilgilenen ve“çaşnigir”adıiledebilinengörevli.

ZEYT-İMUKADDES(belesânyağı)ErmeniKatogikosluğunaseçileninsaçlarına sürülen kutsal yağ. 19. yy’ın ikinci yarısında, İstanbul ErmeniPatrikliğiileSis(Kozan)Katogikosluğuarasındabudinselusuldendolayıvedahaçokyetkileredayalısürtüşmelerolmuştu.

ZILAM-I KÜFR Dinsizlik karanlığı. Tutucu Osmanlılara göre Batıuygarlığıböylebirkaranlıktı.

ZILLULLAH-İ Fİ’L-ALEM Tanrının yeryüzündeki gölgesi. Birçokİslâm hükümdarı gibi Osmanlı padişahları da bu sanı benimsemişlerdi.Anlamı,Tanrınınadaletiniyeryüzüneyayanvekullarınıkoruyuculuğualtındatutandemekti. Şeriatçı ve hilâfetçi çizgidenkopmayanTanzimat siyaseti debutitrikorumuştur.

ZIRHLISEFAİNZırhlakaplıgemiler.Osmanlıdonanmasıiçinilkzırhlısavaşgemisi1864’dealındı,ikiyılsonraAbdülaziz,çağınenileritekniğiyleyapılmışzırhlılaralarakgüçlübirdonanmakurdu.Aynısıradaülkekıyılarınafenerlerkonmasıdagerçekleştirildi.

ZİLHİCCEArapaylarınınonikincisi.Yazılarda(Z)harfiilegösterilirdi.Eşhürü‘l-hurumdansayılanbuayda,hacgöreviyerinegetirildiğigibikurbanbayramıdavardır.

ZİLKADE Arap aylarının on birincisi. Eşhürü’l-hurum denen haramaylardan biridir. (Diğerleri Muharrem, Receb, Zilhicce’dir.) Bu ayınbelgelerdekiişareti(ZA)dır.Halkarasındaiseikibayramarasındakaldığıiçin(Şevvalde Ramazan Bayramı Zilhiccede Kurban Bayramı), “Aralık” olarakanılırvebuaydanikâhkıymanındoğruolmayacağınainanılırdı.

ZİMMIİslâmülkelerindeyaşayancanvemalgüvenliklerininkorunması,ülkeyöneticisincedinselbirborçkabuledilengayrimüslimler.Bunlar,cizyeveharaçyükümlüsüydüler.Tanzimat’tanitibarenzimmideyimiyasaklandı.

ZİNCİRLİ1716’daçıkarılanaltınpara.Diğeradıfındıkaltını‘ydı.

ZİRAAT MEKTEB-İ ALİSİ Küçük Said Paşa’nın dördüncüsadrâzamlığında (1882-1885) Halkalı da açılan ve birçok aydın yetiştirenmeslekyüksekokulu.

ZİRA-İMİMARI Osmanlı mimarlığında kullanılan arşın türünden biruzunluk ölçüsü. 75.8 cm olan zira’nın yarısına “kadem”, 1/24’üne parmakdeniyordu.

ZOBU (Zobî) Konaklarda uşaklık edenler. Zobular, konak ağalarınayardımcılıkederekyetişirler,deneyimkazandıktansonraiçağasıolurlardı.

ZOLOTAGümüşpara.Polonyazolotasınabenzediğiiçinbuadlatanınan30paradeğerindebirparaydı.

ZUHAFAşiret askeri.Aşiret yiğitlerinden askerlik eğitimi görereközelalaylara katılan milislerdi. Fransızlar Cezayir yerlilerinden Zuhaf alaylarımeydanagetirdiklerigibi,II.AbdülhamiddönemindedeDoğuveGüneydoğubölgelerindebenzeribirliklerkurulmuştu.

ZÜLÜFLÜ BALTACILAR Saray baltacılarından üsküflerine iki yanlıbirerzülüftakanlar.

•Teberdârân-ıHassa

ZÜYUFAKÇAKalp,mağşuşpara

•Sikke-iMağşuşe

UFAKLIKTanzimatdönemindenitibarentedavüleçıkarılanbakır,çinko,nikel,kalayalaşımlı,kuruştanküçükparalaraverilenad.

UHÛD-I ATİKA Eski sözleşmeler. Kapitülasyon sözleşmelerininOsmanlıbelgelerindekiadı.

UHUVVET Kardeşlik. II. Meşrutiyetle birlikte İttihat ve TerakkiFırkası’nın yerleştirmeye çalıştığı ilkelerdendi. Buna göre Osmanlıuyruğundakiherdindenvemilletteninsanlar,birbirlerinikardeşgöreceklerdi.Ötekiilkelermüsavat(eşitlik),adaletvehürriyetti.

ÛLÂ Sivil (mülkiye) rütbelerindendi. Bâlâ’dan küçüktü. Bu rütbeyiajanlar“ricâl”densayılırlardı.

ÛlâevveliÛlârütbesinindiğeradı.Ferikliğeeşitti.

ÛlâsânisiÛlâevvelindenbiraşağısivil rütbe.Ûlâevvelivesânisirütbelerini alanlar, törenlerde sırmalı esvap giyer, kılıç kuşanırlardı.“Saadetlü”elkâbıileanılırlardı.Genelliklebüyükbürokratlara(müsteşarveyardımcılarıdüzeyinde)burütbelerverilirdi.

ULAHEflâkveBoğdan’dayaşayanHıristiyanyerliler.

•Memleketeyn

ULAK Haberci. Devlet hizmeti yapan ve resmî yazıların zamanındayerineulaşmasını sağlayan atlı habercilerdi. Posta örgütükurulduktan sonraulaklıkkaldırıldı.

ULEMA-YI FEHÂM Saygıdeğer din bilginleri. İlmiye sınıfının üstdüzeyindebulunanlaraözgüsıfatlardandı.

ULEMA-YIRESMİYEGerçekdinbilginleri.Müderrisvekadılardı.

ULEMA-YI TARİK Yol uleması. İlmiye mensuplarının, müderrislikpâyesialmışçocuklarınadeniyordu.

ULÛFE Osmanlı askerleri ile kimi görevlilere mahsus bir aylıkuygulaması. Günlük hesabına göre ve üç ayda bir ödenirdi. YeniçeriOcağı‘nın kaldırılmasından ve aylık sistemine geçilmesinden sonra, ulûfedeyimivebunailişkinuygulamabiçimleridekaldırıldı.

ULÛFE DEFTERİ Yeniçeri Ocağı mensuplarının adlarının yazılıbulunduğuveulûfedağıtımınaesasolandefter.Siyakatyazısı ileişlenenbudefter,YeniçeriKâtibi’ninsorumluluğundaydı.Defterdeki isimvekünyelere“esami”denir,Ocak’tançıkarılanyeniçerininburadakikaydıdasilinirdi.Buşekildeuzaklaştırılanyeniçerilere“defterçalığı”veya“matrud”denilirdi.

ULÛFEDİVANIÜç aydabir yapılanulûfe dağıtma töreni.Yeniçeriler,mevâcib günü Saray’ın Alay Yeri’nde toplanırlar, keseler getirilir veRuznâmeciDefterdarı‘nıngözetimindeheryeniçeriyeulûfesi teslimedilirdi.Buvesileyleaskereyemekyedirilmesidegelenekti.

ULÛM-I ALİYE TAHSİLİ Yüksek bilimler öğretimi. Dârülfünûn’unaçılmasıiçingösterilengerekçeydi.

ULÜ’L-EMR Şeriatın ve adaletin buyurduğu işlerle görevleri yerinegetiren İslâm hükümdarı. Kelime anlamı; “bilim, erdem hak ve eşitlikilkelerinitemsileden”di.

UMUMHİL’ATİ Padişahın ölümü veya hal’i nedeniyle yeni padişahtarafından, başta Sadrâzam ve Şeyhülislâm olmak üzere görevindebırakılanlarakürkgiydirilmesiydi.Tanzimat’labirliktebugeleneksonaerdi.

UMÛRİşleranlamında“emr’inçoğulu.Umûr-ımaliye,umur-ımülkiyegibitamlamalardakullanılırdı.İlknezâretlerdebuadlarlakurulmuştu.

UMÛR-IHARİCİYENEZARETİ Dışişleri ile ilgili nâzırlık. 1838’dekuruldu.

•HariciyeNezâreti

UMÛR-I MALİYE NEZARETİ Tanzimat’tan önceki yıllarda, II.Mahmud’unDarbhâne-iAmireveHazine-iMansure’yibirleştirerekkurduğuMaliyeNezâreti’ninilkadı.

•MâliyeNezâreti

UMÛR-I MESALİH-İ AMME Toplum düzeni için yapılması gerekliişler. Narh koymak, güvenliği sağlamak, vergide ve askerlikte haksızlıklarıönlemekbunlardandır.

UMÛR-I MÜLKİYE NEZARETİ Sadaret Kethüdalığı’nın yerine1837’dekurulaniçişleriyleilgilinezâret.

•DâhiliyeNezâreti

UMÛR-INÂFİAÜlke içingerekliyatırımlarve işler.Buamaçlabirdemecliskurulmuştu.

•Meclis-iUmur-ıNâfia

USÛL-İ AKLAM Osmanlı devleti dairelerinin özel çalışma düzeni.Kalem şeflerinin buyruğunda kâtiplerle diğer yardımcı personelin günlükişleriyürütmesinedeniyordu.

USÛL-İCEDİDE-İAVRUPATanzimatyeniliklerininbiradı.Batı‘dakiyeniliklerinalınmasıveuygulanmasıdemektir.

USÛL-İ CEDİDE-İ ZABTİYE Osmanlı jandarması. 19. yy’ın ikinciyarısındaRumeli’ndekurulan ilk jandarmabirliklerinebuadverildiktenbirsüresonra,jandarmadeyimideyerleşmeyebaşladı.

USÛL-İ MEŞVERET 1867’de Mısır Hıdivi İsmail Paşa’nın, Batılıdevletlere güvenerek başvurduğu yöntem. Bu danışma konseyi, İsmailPaşa’nınbağımsıztasarısıylailgiligirişimlerindenbiriydi.

USUL-İMUHAKEMÂT-ICEZAİYEKANUNU1880deçıkarılan ilkceza mahkemeleri usulü yasası. Bu yasa, bütünüyle Fransız CezaMahkemeleriusulüyasasındanuyarlanmıştı.

USUL-İMUHAKEMÂT-IHUKUKİYEKANUNU1881deyayınlananilk hukuk muhakemeleri usulü yasası. 1807 tarihli Fransız hukukmahkemeleriusulüyasasındanyararlanılarakhazırlanmıştı.

USUL-İ MUHAKEMÂT-I ŞER’İYE KARARNÂMESİ 30 Ekim1914’teyayınlandı.Şeriathukukualanınagirenkonularıbelirleyenvebunundışındakiherkonununnizâmiyemahkemelerindeçözümlenmesini açıklayanyasagücündebirkararnâmeydi.

USUL-İ MUHAKEME-İ TİCARET NİZÂMNÂMESİ 1862’deçıkarılanveticaretmahkemelerindekiyargılamausulleriniiçerentüzük.

USUL-İ TAHAFFUZ İtalyanca “kırk gün” anlamındaki “karantina”deyimiyerineHekimbaşıAbdülhakMolla’nınbulduğudeyim.

•Karantina

USÛL-İVERASETTEBEDDÜLÜ1867’deyayınlananFerman-ıAliveİsmailPaşa’yahıdıvlikverilmesiveMısırverasetusulünündeğiştirilmesi.

ÜBBEHETLÛEskigörkem.SadarettenuzaklaştırılanOsmanlıpaşalarınayazılarda“übbehetlûdevletlûpaşahazretleri”deniliyordu.Sondönemdesıksıksadrâzamlığagetirilendevletadamlarınınensevmediklerielkapbuydu.

ÜÇ ANBARLI 18. yy sonlarında büyük donanmalarda ilk sırayı alanyelkenli savaş gemileri. Eski kalyonların daha gelişmiş bir tipi olan üçanbarlılara,III.SelimveII.MahmudilgiduydularveOsmanlıdonanmasınaen yeni yelkenlileri aldılar. 19. yy ortalarına doğru buharlı gemiler rağbetgörmeyebaşlayıncaeskiüçanbarlılarişlevleriniyitirdi.Mahmudiyeadındakienbüyüküçanbarlıİseuzuncabirsürehapishaneolarakkullanıldı.

ÜLKÂ-YI MISRİYYE 19. yy’ın ortalarına doğru “Mısır ülkeleri”anlamındakullanılanbirdeyim.MehmedAliPaşa,Mısır’ıvekomşuülkeleribu ad altında birleştirip bağımsız bir devlet kurmak istiyordu. Tıpkı“Memalik-iOsmaniye”gibi.

ÜMENÂ Eminler. İşletmecilik alanlarında görevli “emin” denen üstdüzeymemurlarınıntümünedeniyordu.

ÜMERÂ Tanzimat’tan önce sancakbeyi-beylerbeyi düzeyindeki sivil veasker yöneticiler. Daha eskilerde ise ümerâ, beylerbeylerinin (eyaletvalilerinin)buyruğundaidiler.

Ümerâ-yıAskeriyye:Büyükrütbelisubaylar(paşalar).

Ümerâ-yıBahriye:Amiralrütbelidenizsubayları.

Ümera-yıİzâm:Komutanlarınbüyükleri.

ÜMMET Müslümanları kapsayan geniş toplum. Kavim ve ırk ayrılığıgözetilmeden bütün Müslümanlar ümmeti oluşturmaktaydı. Bunun yerine“Millet-iİslâmiye”deyimidekullanılırdı.

ÜMMET-İ OSMANİYYE Genç Osmanlılar tarafından kullanılan birdeyim. Geniş kapsamlı bir Osmanlı ulusçuluğunu ifade ediyordu. Dince;İslâm, Hıristiyan, Musevi, Dürzi; kavim olarak; Türk, Arap, Laz, Gürcü,Çerkez, Toska, Pomak, Boşnak, Ermeni, Bulgar, Rum,… Tüm Osmanlıuyruklularıiçinealmaktaydı.

ÜSERÂ-YI ZENCİYE TİCARETİNİN MEN’İ 1890 BrükselKonferansı’naOsmanlıDevletidetemsilcigönderdi.Bunabağlıolarakda17

Aralık1890’dabirkanunnâmeçıkarılarakzencikölealımsatımınınOsmanlıtopraklarındayasaklandığıduyuruldu.30Ekim1908’deÇerkezvesairkölevecariyelerinalımsatımlarınınyasaklandığıbirirâde-iseniyeileilânedildi.

ÜSKÜF Önceki yüzyıllarda bazı saray mensuplarının, son dönemlerekadardakadınlarıngiydiklerifesbenzeribirbaşlık.

ÜST Sadrâzam ve vezir kürkü. Kolları çift yenli (iki parçalı), sırmaişlemelikumaşlakaplıolurdu.

•ErkânKürkü

ÜZENGİ AĞASI Padişahın ata binip inmesinde üzengisini tutan veyardım eden saray ağası. Abdülaziz’den sonraki padişahlar atabinmediklerinden üzengi ağalığı da unutuldu. Bunun yerinne “rikâbdarağa”dadenirdi.

VÂCİBÂT-I UMÛR Yapılması ve ele alınması zorunlu işler. Yol, su,köprü,kaldırım,okulgibiherkesiilgilendirenvedevlettenbeklenenişleriçinkullanılırdı.

VÂCİBÖ’R-RİÂYEGözetilmesigerekenler.Kayırılanvekorunankişileranlamındadır.Sadrâzamların,büyükdevletadamlarınınyetişkinçocuklarıbutanımlamaya göre korunur, kendilerine aylık bağlanır ve müteferrika gibiunvanlarverilirdi.Tanzimat’labirliktebugelenekkaldırılmayaçalışıldı.

VÂDİTanzimat’tanöncekidönemlerdeedebîakımlar.Bakivâdisi,Nâbivadisigibi.

VÂDİ-İ SÂDE Tanzimatçı şair ve yazarların, anlaşılır dille ve yenitekniklerleyazımları.Buadı,eski tarzdankopamayansanatçılar tenkityollukullanmaktaydılar.

VAHDET-İMİLLİYEUlusalbirlik.20.yy’adoğru,önceJönTürkler’lndahasonradaittihatçılarınsavunduğubirgörüştü.

VAHŞİÂHUÂliPaşa’ya takılanadlardandı, inceyüzlü,siyahirigözlü,derinbakışlı,ürkekyaratılışlı,aynızamandadaacımasızveamansızoluşunuanlatmaküzerekarşıtlarıbudeyimibulmuşlardı.

VAK’A-İ HAYRİYE 16 Haziran 1826’daki Yeniçeri Ocağınınkaldırılması olayı. Uzun zaman tasarlanan fakat başarılamayan bu girişim,“hayırlıbirolay”sayılmıştı.

VAK’ANÜVİS Tarihsel olayları yorumsuz yazmak üzere atanan resmîtarihçi.Bunlarınyazdıklarıkronolojikkaynaklaravakâyinâmedeniyordu.18.yy’da başlayan vak’anüvislik, Osmanlı Devleti’nin sonuna dek sürdürüldü.Ancak,sonvak’anüvislerinhazırladıklarıeserlerdenbirkısmıbasılmamıştır.Vak’anüvislikten önce ise Şehnâmecillk vardı. Şehnameciler, vak’alarıverirlerkenyeryernazımtekniğidekullanılırlardı.

VAKÂYİ-İSENEBir yıl içinde geçenve tarih bilimi açısındanönemliolanolaylar.Vak’anüvislergenellikleolaylarıyılyılvermeyiveyıliçindedeaylaragöresıralamayıgözetirlerdi.

VAKÂYİNÂME Günlük olayların yazıldığı eser. Aynı anlamda“ruznâme” de deniyordu. Padişahların yaşamları ile ilgili vakâyinâmelertutulduğugibi,dahagenelkapsamlıolanlarıdavardır.

VAKIF insanlığa, dine, eğitime ve topluma yönelik bir iyiliği amaçedinenvesüreklilikarzedendurumlar. İslâmdinininesaslarınagörekurulanvakıflarınbirçokçeşitlerivardı:Bunlardanbaşlıcaları;Vakf-ıevlâdiye,vakf-ıebnaiye,vakf-ımüstesna,vakf-ımuallakvs.idi.

•Evkaf

VAKFİYEKadıhuzurundadüzenlenenvevakfedilenlerlekoşullarıiçerenhüccetler.Vakfiyeler, şer’imahkeme siciline aynen işlendiğinde kesinlik vesüreklilikkazanırdı.Vakfiyekoşullarıhiçbirnedenledeğiştirilemezdi.

VAKİTveMASLAHAT Osmanlı siyasetinde geleneksel bir görüş. Birkonunun, zamanın koşullarına ve işlerin gidişine göre değerlendirilmesidemekti.

VAKT-İMUHTARHayırlıbirişiçinseçilenuğurluzaman.

VALİOsmanlıtaşrasındaenbüyükyönetici.ValilerTanzimat’akadar,herbiribirülkegenişliğindekieyaletlerivezirrütbesiyleyönetiyorlardı.Tanzimatdönemindeiseeyaletsınırlarıküçültüldüvevalilik,mülkiyesınıfıiçindebaşlıbaşına bir görev sayılmaya başlandı. Bu dönemde aynı anlamda “vali-ivilayet”,“vali-ibelde”deyimleridekullanılıyordu.

VÂLİDEALAYIYenipadişahınannesinin,gözhapsindetutulduğueskisaraydan törenle ayrılması ve Topkapı Sarayı’na gelmesiydi. Bu tören,Tanzimat dönemi ve sonrasında da yapılmıştır. Ancak, padişahlar TopkapıSarayı‘nı kullanmadıklarından Vâlide alayı da yeni saraylar arasındaolmuştur.

VÂLİDESULTAN Padişah anası. III.Murad’ın annesiNurbânuSultanbu unvanı alan ilk padişah annesidir. Sonraki dönemlerde Vâlide Sultanlıkresmî nitelik kazanmıştır. 19. yy’daki ünlü vâlide sultanlar Nakşidil (II.Mahmud’un),Bezm-i âlem (Abdülmecid’in), Pertevniyal (Abdülaziz’in)’dir.Tanzimat’labirlikteMeclis-iVükelâ’yaValideSultanKethüdasıdakatılmış,böylecebuunvan,Batı’dakikraliçelikleeşdeğerdeolmuştur.VâlidesultanlaraenderolarakMehd-iUlyâdadenmiştir.

VÂLİDE SULTAN DAİRESİ Saray’ın harem bölümünde VâlideSultan’aayrılanbölüm.Burası,aynızamandayarıresmîniteliktaşırdı.KâtibeKalfa denen bayan sekreterler, Mâbeyn’e ve dışarıya yazılacakhükümnâmeleri kaleme alırlardı. Padişah da annesiyle görüşmelerini bu

dairedeyapardı.

VÂLİDE SULTANKETHÜDASI Vâlide Sultan, Padişahlık sarayındabüyük bir dairede ve çok kalabalık bir kadro ile ikamet ederdi. Çoğunluğukadınlardan oluşan bu dairenin başlıca erkek sorumlusu kethüda idi.VâlideSultan kethüdası, Tanzimat’la birlikte önem kazandı. Meclis-i Vükelâ’nınsonuncuüyesisayıldı.

VALİ-İ MÜMTAZ 1841 ‘den itibaren Mısır valilerine verilen unvan.Mısır Veraset Fermanı ile Mehmed Ali Paşa, ayrıcalıklı vali olmuştu.Sözkonusuunvan,1867’dehıdivlikunvanıverilinceyedekkullanıldı.

VAPURHANE 19. yy in ikinci yarısında buhar makinesi ile çalışanatelyelerveimalathaneler.

VARAKATekparçadanibaretyazılıkâğıtveyabelge.

VARAKA-İMASLAHATResmîbirişleilgilipusula.

VARAKA-İ SAHİHA Senet yazımlarında kullanılan matbu ve resmîdamgalıkâğıt.

•Damgalıkâğıt

VARAKA-İSAHİHANİZAMNAMESİ1866’daçıkarıldı.Meclis-iâlî-iHazâintarafındanhazırlandı.

VARAKPAREPusula.Küçükbirkâğıdayazılmışnot.

VARDAKOSTA (Fr. Gard de kodé) Kıyı güvenliği (sahil tarassudu)işindekullanılanküçükvesüratlibirgemitürü.

VARİDAT-IRÜSÛMİYENİZÂMNÂMESİ1862deyayınlandı.Resimveharçlarıntürlerinitahsiliniveoranlarınıbelirleyentüzük.

VARİDATÎMaliyeNezâretigelirmemurlarınadeniyordu.Dahasonralarıvaridatmüdürüveyavaridatmemuruadınıalmışlardır.

VAZ’-IESASMERASİMİTemelatma töreni.Dahaeskilerdebu işbirduadanibaretken19.yy’danitibarenprogramlıtörenleredönüştürülmüştür.

VEDİÂ-YIİLAHİYEAllahınemanetiolantoplum.Osmanlıpadişahları,

geleneksel bir siyaset anlayışı ile, hangi dinden ve milletten olursa olsunbütün tebaayı Allahın bir emaneti sayar, incitilmeden, haksızlıklarauğratılmadan yönetmeyi zorunlu kabul ederlerdi. Fermanlarda bu deyim,sözkonusuanlamıilegeçmektedir.

VEFÂENFERAĞMirîaraziyemutasarrıfolankişinin,borçödeninceyekadartasarrufhakkınıbaşkasınadevretmesiydi.

VEKÂLET-PENÂHİ Nâzırlık yapmakta olanlara hitaben yazılardakullanılanve“bakanlıkmakamı”anlamınagelendeyim.

VEKİLHARÇ Eski konaklarda ve paşa kapılarında her türlü harcamaişini, ev sahibi adına yapan yetkili. Yeniçeri Ocağında ise levazım subayıgöreviyapanvekilharçlarvardı.

VEKİL-İ SALTANAT Sadrâzamlara verilen unvanlardandı. Sultanınyetkilivekilidemekti.Buanlamda“vekil-idevlet”dedeniyordu.

VELÂDET-İALİYYEVUKUURESMİPadişahınyenibirçocuğunundoğması münasebetiyle yapılan tören. Resmî törenin yanısıra şenlik vedonanmalar da yapıldığı olurdu. Doğum, bir hatt-ı hümayunla ilân edilir,sadrâzamve şeyhülislâm ile diğer devlet büyükleri saraya giderek padişahatebriklerini sunarlar, karşılığında hediyeler alırlardı. Bunların eşleri desaraydalohusaziyaretindebulunurlardı.

•BeşikAlayı

VELÂDET-İ HÜMAYUN Baştaki padişahın, her yıl kutlanan doğumyıldönümü. Bu nedenle şenlikler düzenlenir, Yedikule’den toplar atılarakhalkaduyurudabulunulurdu.

VELİAHD-I SALTANAT Osmanlı tahtının adayı. Daha önceleriveliahtlık resmen sözkonusu değildi. Abdülaziz’e Veliaht olarak devletprotokolündebiryerbelirlendiğigibi(padişahınhemenarkasındaveayakta)Sultanlık sarayına bitişik özel bir de konut (veliahtlık dairesi) tahsis edildi.Sondönemlerdeise“veliahd-ısaltanat-ıOsmaniye”denildi.

VELİYÜ’N-NİAM Yazışmalarda Şeyhülislâmlar hakkında kullanılanövücüsözlerdendi.

VENEDİKDUKASI 17. yy sonlarına doğru basılan bir adı da “şerifî”olanOsmanlıaltını.AynıağırlıkvebiçimdekiVenedikaltınınabenzerliğinden

buadlatanınmıştı.

VEZARETVezirlik.Mülkiye(sivil)rütbelerinsonveenyüksekaşaması.Müşirliğevekazaskerliğeeşitti.

VEZARET ALÂMETİ 19. yy a kadar olanların rütbe ve nişangeçerliliğindekisimgeler.Bunlartuğ,sancak,mehtervekapıhalkıydı.

VEZARET BERAT-I ÂLİŞÂNI Vezirlik rütbesi verilenlere yazılanfermandı. Bu deyim yerine “vezaret menşuru”, “berât-ı saadet-âyât” ve“mensur-ımeserret-gayât”dadenirdi.

VEZARET-İUZMÂSadrazamlık.

VEZARET KANUNNÂMESİ 1790’da çıkarıldı. Vezirlik koşullarını,vezirsayısını,atamaveuzaklaştırmalarıbelirliyordu.Tamuygulanamadı.

VEZİRSultanınyardımcısı.Sayılarıgiderekçoğalanvezirleriçinzamanzaman yeni uygulamalar getirildi. Köprülü Mehmed Paşa’nınsadrâzamlığından itibaren İstanbul’da vezir bulundurulmadı. Bu yüzdenDivan-ıHümayundaişleviniyitirdi.Öteyandan“taşravezirliği”ortayaçıktı.Tanzimat’labirliktenâzırlaravezirlikrütbesiverilmeyebaşlandı.SonyıllardaisePadişahçabahşedilenbirpâyedurumundaydı.

VEZİRÂZAM Büyük vezir. Çelebi Sultan Mehmed döneminden,Köprülü Mehmed Paşa’nın sadrazamlığına dek Osmanlı baş vezirlerinindeğişmez unvanı oldu. Alışılmamış koşullar öne sürerek iktidara geçenKöprülüMehmed Paşa, sadrâzam unvanını aldıktan sonra da zaman zamanvezirâzamunvanıyazışmalardakullanıldı.

VEZİRÂZAM MÜHRÜ 1860’dan sonra, sadrâzamlık görevineatananlarınkendiadlarınahazırlattıklarımühür.BunuilkkullananKeçecizâdeFuadPaşaoldu.Sadrâzamlar,resmîunvanlarınınböyleolmasınakarşılık,eskibir geleneğe uyarak mühürlerine “vezirâzam” sanını yazdırmışlardır. Bumühür, sadrâzam’ca incelenen resmî yazıların altına basılırdı. 1878’deTunusluHayreddinPaşamühürkullanmadı.Yazılarıimzalayanilksadrâzamoldu.

VEZİR-İ MEÂL-İ SEMİRİM Tanzimat döneminde padişahlarınsadrâzamlarahitapşekliydi.Hatt-ıhümayunlardakibaşlıkgenelliklebuydu.

VEZİR İSKELESİ Osmanlı devlet adamlarının, Bâbıâli’ye gelipgiderkenkullandıkları (hâlenSirkeciaraba-vapuru iskelesiolan)özel iskele.Sarayagidilirkenveözellikledealaylardabuiskeledetörenleryapılırdı.

VEZİRKAPIKETHÜDASI Eyalet valisinin İstanbul’daki tam yetkilivekiliydi. Bâbıâli ile, vezir adına her türlü görüşmeyi tam yetkiyle yapar,emirleritebellüğederdi.1863’tekapıkethüdalığıiçinyeniesaslarbelirlendi.1908’dedekaldırıldı.

VEZİRODASIDolmabahçeSarayı’ndaMâbeynDairesi’nde,nâzırlarınoturduğuözeloda.Padişahlagörüşmeküzere sarayagelennâzırlarvevezirdüzeyindekidiğergörevlilerburadaoturur,çubukvekahveiçerlerdi.Birçokönemlisiyasitartışmadabuodadageçerdi.

VİLAYÂT-I SİTTE LÂYİHASI Altı vilayet için sunulan tasarı.1895’de, İngiltere, Fransa ve Rusya bu ad altında Osmanlı hükümetine birtasarı verdiler. Doğu Anadolu’yu kapsayan altı vilayette yeni bir mülkîyönetim kurulmasını zorladılar. Amaç, burada oluşturulması düşünülenErmenimuhtariyetinezeminhazırlamaktı.

VİLAYÂT-IŞARKİYEDoğuvilayetleri.Erzurum,Kars,Erzincan,Vanve diğerleri. 1919’da oluşturulan “Vilâyât-ı Şarkiyye Müdafaa-i Hukuk-ıMilliye (Doğu Vilayetleri Ulusal Hakları Savunma) Cemiyeti, 4 Eylül1919’da Sivasta alınan bir kararla “Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i HukukCemiyeti”adınıalmıştı.

VİLAYETSALNAMELERİ İl yıllıkları. 1867’den başlayarak Rumelive Anadolu vilayetleri için ayrı ayrı salnâmeler çıkarılmıştır. Vilayetleringenel durumunu, yönetim, eğitim ve askerlik kadrolarını oldukça sağlıklırakamlarla veren bu yıllıkların en eskisi 1283 (1867) sonuncuları ise 1330(1914) tarihlidir. En zengin salnâme koleksiyonları Ankara, Bağdat,Diyarbekir,Halep,Kastamonu,Konya,Selanik,Sivasvilâyetlerineaittir.

VLADİKALIK 1852’yedek Karadağ’ı Osmanlı Devleti adına, yönetenvedinselbakımdandaRumpatrikhanesi’nebağlıolanPiskoposlarınunvanı.Vladikalar,Karadağ’ıdinselkurallaragöreyönetirlerdi.

VOYNUK (Bulgarca Voynik): Barışta vezirlerle devlet adamlarının,savaş zamanlarında da ordunun atlarına bakan, Has Ahır işlerini üstlenengayrimüslim bir asker sınıfıydı. Çoğunlukla Bulgarlar’dan seçilirlerdi.“Hassa”ve“amme”voynuklarıolarakikiyeayrılmışlardı.Çeribaşı,Pirimkür,

Likatör denen subayları vardı. Baştınaları (özel çiftlik) ekip biçerlerdi. Buörgüt,1878’edekvarlığınıkoruyabildi.

VOYVODA Eflak-Boğdan prensleri bu unvanı taşırdı. Ayrıca, iltizamabırakılan yerlerin vergilerini toplayan ve mültezimlerce görevlendirilentahsildarlarla vezir haslarına bakan görevlilere de voyvoda deniyordu. 19.yy’a dek eyalet valileri ile sancak mutasarrıflarının, kendilerini temsilenkazalargönderdiklerikimigörevlileredevoyvodadenilmekteydi.

VÜCÛH-IBELDE Tanzimat döneminde Müslüman halkın bir oylamaesasınagöre seçtiği ve eyalet, liva, kazameclislerineüyeolarakgönderdiğikişilerdi.

VÜCÛH ve MUTEBERAN-I AHALİ Halkın ileri gelen ve seçkinkesimi. Genellikle resmî görevliler bunlarla ilişki kurar ve halka yönelikuygulamalarıngerçekleştirilmesindeetkinliklerindenyararlanırlardı.

VÜKELÂ VAPURU Yazın Boğaziçi’ne taşınan nâzırlarla diğerbürokratların bindikleri özel vapur. Bu vapur, devlet ileri gelenleriniBoğaziçi’nin belli iskelelerinden alır, Sirkeci’ye getirirdi. Nâzırlar yankamaralardaotururlardı.

VÜKELÂ-YI DEVLET 1876 Kanun-ı Esasîsi’nin getirdiği “bakanlarkurulu” anlamında yeni birdeyim. Bir süre Meclis-i Vükelâ’nın yerinialmıştır. Sadrâzam, hariciye, dâhiliye, adliye, harbiye, bahriye, maliye,maarif, nafia ve ticaret, şûra-yı devlet nâzırları ile şeyhülislâm ve evkafnâzırındanoluşmaktaydı.Bununyerine“vükelâ-yıfihâmhazeratı”dadenirdi.

VÜLÂT-I İZAM ve MUTASARRIFÎN-İ KİRÂM TALİMÂTIValilerin, mutasarrıfların, kaymakam ve nahiye müdürlerinin yetkilerini, il,sancak,kazavenahiyeörgütlerinitanımlayarakbirtakımesaslarabağlayan22Eylül1858tarihliyönetmelik.

VÜZERÂ-YIİZÂM Büyük vezirler. Vezirlik rütbesi veya pâyesi almışbulunanlaradeniyordu.

YAHUDHANEAzsayıdaYahudievindenmeydanagelenküçükYahudimahalleleri.

YAHUDİYAN Yahudiler. Osmanlı ülkelerinde yaşayanMusevi cemaatimensuplarınadeniyordu.

YALDIZ ALTINI Lâle devrinde tedavüle çıkarılan ve uzun süregeçerliliğinikoruyanküçükbiraltınpara.

YALI Kıyı konağı. Boğaziçi’nde devlet erkânının ve İstanbul ricâlininyaptırmış oldukları, her birinin özel bir adı bulunan ünlü meskenlerdi. 19.yy’in ikinci yarısında Boğaziçi deniz ulaşımına buharlı vapurlarla dahaelverişlibirşekildeaçılıncaikiyakadakiyalısayılarıdahızlaarttı.Yalılarınbirözelliğidekayıkhanelerininveküçükbireriskelelerininbulunmasıydı.

YALIKÖŞKÜ Sarayburnu ile Sirkeci arasındaki ünlü bir köşk. KırımHarbi sırasında içinde imalathane açılmıştı. 1890’da demiryolu yapımısırasındayıkıldı.Önündekiiskeleninbirözelliği,TopkapıSarayıdışındaölenpadişah ve sultan hanımların cenazelerinin buradan saraya nakledilmesiydi.Padişahlar, sefere çıkan donanmayı bu köşkten izler, Kaptan Paşa vemaiyyetiniburadakabulederdi.

YAMAK Tanzimat’tan önce paralı asker adayları. 19. yy’a girilirkenbunlardaparalı (ulûfealan)bir sınıfoluşturmuşlarveyeniçerilerinyanındahertürlüyolsuzluklaraveayaklanmalarakatılmışlardır.

YARI MEBUS 1845’te çıkarılan bir hatt-ı şerif ile her vilayetmerkezinden seçilerek gönderilecek temsilcilere sonradan verilen ad.Tanzimat uygulamalarının neden olduğu hoşnutsuzlukları öğrenmek üzerevilayetlerdenikişermurahhasbaşkentegetirtildi.Bunlarhükümetışıktutucuyetkinliktekişilerolmadıklarındanumulansonuçalınamadı.

YARLIK Tellâllar aracılığı ile halka yapılan resmî tebliğler. Fermananlamı taşıyan bu deyim Kırım hanlarının buyrukları için dekullanılmaktaydı.

YASAKÇI Tanzimat’a kadar İstanbul’daki yabancı elçiliklerde kavaslıkeden yeniçeriler. Tanzimat döneminde bunun yerine kavas deyimikullanılmayabaşlandı.

YASAMA DEFTERİ Dirlik kayıtlarına özgü defter. Her dirliğin (has,

zeamet ve tımar) yeri ve alınacak öşürün kuralları, miktarları vs. bukütüklerdeyazılıydı.

YAŞMAKFerâceyitamamlayaninceyüztülü,ikiparçalıolanyaşmağınbirparçasıbaşı,birparçasıdayüzüörterdi.Omuzainenuzantılarıiseferaceüzerinde bırakılır veya yaka içinde toplanırdı. Yaşmak, örtünmek-ten çokgüzel görünmek içindi. Kolalı beyaz yaşmaklar, şık hanımlara değişik birhavaverirdi.

YAVER-İ EKREM 1862’den itibaren Padişah a emir subayı olarakatanan müşir rütbeli subaylara verilen unvan. Bu göreve ilk atanan,KeçecizâdeFuadPaşaolmuştur.

YAVER-İ SADR-I ALİ Sadrâzam yâveri. Binbaşı rütbesinde veSadrâzamın askerî danışmanlığını yapan görevli. 1860’lı yıllardan itibarenatanmayabaşlanmıştır.

YAYLAK ve KIŞLAK RÜSUMU Kesimlik hayvanlar için çeleplerinödediği bir resim. Hayvan sevkiyatı İstanbul’a yapıldığında bu resimödenmezdi.

YAZILI MAHMUDİYE Atik ve cedid rumî denen ve II. Mahmudzamanındaçıkarılanaltınparalarınadı.

YED-İADİLDavakonusumalınsaklanmasısorumluluğunuyükümlenenveyargımerciitarafındantayinedilenkişi.

YEDİKULEZİNDANI19.yyortalarınakadarİstanbul’unenbüyükveönemlihapishanesi.BurayaVezirMakteli(Vezirlerinbaşlarınınkesildiğiyer)de deniyordu. Ayrıca siyasi suçlular ve savaş dönemlerinde düşmandevletlerinelçilerideburadagözaltınaalınırlardı.

YEDİNCİ DAİRE-İ BELEDİYE Fuad Paşa nın birinci Sadrâzamlığı(1861-63)sırasındateşkiledilenAdalarBelediyesi.İlkreisideKüçükSaidPaşa olmuştur. Bu ve Altıncı Daire-i Belediye, İstanbul’daki ilk belediyeörgütleridir.

YED-İ VÂHİD USULÜ Ürünün devlet tarafından ve belirlenen fiatüzerinden alınması sistemi. 1838’de İngiltere ile yapılan ticaret sözleşmesigereğikaldırıldıisedebukez“inhisar”sistemigetirildi.

YELDİRMESayfiyelerdevetaşradagiyilenbirkadınüstlüğü.Mantoyabenzeyen yeldirmeyi, yaşmak-ferâce geleneğinden ayıran başlıca fark,başörtüsüilekullanılmasıydı.

YEMEKLİKÜlkeyararınabirişbaşaranveözellikledesavaştayiğitlikgösterenlere maaş yerine bağlanan gelir. Yemeklik, arpalık’a göre daha azgelirsağlardı.Kilevekantarrüsumugibivergilerdenayrılanpaylardı.

YEMENİ Üzerine basma sistemi ile çiçek desenleri işlenen bezdenbaşörtüsü veya büyükmendil.Yemeniyi kadınlar başörtüsü, erkekler de fesçevresinde sarık olarak kullanırlardı.Yemeniden, sofra örtüleri, çarşaflar dayapılırdı.Yazmacılık,yemeniboyamavepazarlamamesleğinedeniyordu.

YEMEN MADALYASI Yemen’deki karışıklıkların yatıştırılmasındansonra1892’deçıkarılanaltınvegümüşmadalya.Altını,müşir,vezirvebâlârütbelilere,gümüşleriisedahaaşağırütbevepâyedebulunanlaratakıldı.

YENİÇERİ1826’yakadar İstanbul’dasilahaltında tutulanparalıasker.Önceleri 165 Orta’dan, son dönemlerde de 196 Orta’dan ibaret olanYeniçeriler kalabalık bir ocak (ordu) teşkil etmekteydiler. Ocağın başlıcasubayları, Yeniçeri Ağası, Sekbanbaşı, Kethüda Bey, Samsoncubaşı,Zağarcıbaşı, Turnacıbaşı, Muhzır Ağa, Haseki, Başçavuş, Kethüdayeri,Yeniçeri Efendisiydi. Orta subayları ise Çorbacı, Odabaşı, Vekilharç,Bayraktar, Başeski, Aşçıusta ve Sakabaşı idi. Yeniçeriler düzenlerininbozulmadığı dönemlerde son derece disiplinli, devşirilmeleri veyetiştirilmeleri özel kurallara göre yapılan güçlü bir muhafız ordusuoluşturmaktaydılar.Ulemasınıfıileişbirliğiederekdevletüzerindebirçokkezetkili olmuşlar, fakat son dönemlerde düzen ve disiplinlerini yitirerek belakesilmişlerdi.Vak’a-iHayriyesonucuyeniçerilikkaldırıldı.

YENİÇERİ AĞASI Yeniçeri Ocağı’nın komutanı. Osmanlı ordusundakaraküvetlerininbaşlıcakomutanıydı.AğaKapısıdenenyerdeoturur,Ocak’ailişkinbirçokyetkilerininyanısıraİstanbul’unvePadişah’ıngüvenliğindendebirinciderecedesorumlubulunurdu.

YENİÇERİ KAZANI Yeniçerilere yemek pişirilen ocak kazanlarınaverilen ad. Ocaklılar bunu kutsal sayarlar ve ayaklanmalarda sırığa takıpsırtlarında toplanma yerine götürürlerdi. “Kazan kaldırma” deyimi bununlailgiliydi.

YENİÇERİ NİŞANI Her orta ve Bölük’ün özel simgesi. Bozulma

döneminde Yeniçeriler bu nişanlarını limana gelen gemilere, esnafın işyerlerine koyarak sözde emniyete alırlar bunun karşılığında da cebren parasızdırırlardı.Buna“baltaasmak”deniyordu.

YENİÇERİODASIAskerkışlaları.

•Oda

YENİSARAYTopkapıSarayı’nınbiradı.

•Saray-ıCedide-iÂmire

YEVM-İ ŞEKK Kuşkulu gün. Ramazan’ın başlayıp başlamadığıkonusunda kuşkulu olunan güne deniyordu. Şaban ayının otuzu, bu adlaanılır, eğer 29. gece hilâl görünürse oruca niyet edilir, görülmezse Şabanayınınotuzçektiğikabuledilirdi.

•Rüyet-iHilal

YEVM-İ VELÂDET-İ HÜMAYUN Padişahın doğum günü. Yevm-imes’uddadenirvebayramolarakkutlanırdı.

•Velâdet-iHümayun

YEZİD-İCEDİD1890’dansonraistibdadınıdahadaartıranveaydınlaragöz açtırmamayı amaçlayan II. Abdülhamid’e, yönetiminden hoşnutolmayanlarıntaktığıbirlâkap.

YILDIZSARAY-lHÜMAYUNUII.Abdülhamid’in,Beşiktaşüzerindekitepedemüstahkemmevki niteliğinde yaptırdığı saray.Burada daha önce debirköşkvebirçokbinalarvardı.AbdülhamidyenilerinideekleyerekYıldızSarayı’nıgenişletti.

YILDIZSİLAHHANESİ II.Abdülhamid’inYıldızsarayı’ndameydanagetirdiğiçokzenginsilahkoleksiyonu.

YOLFERMANI(Fr.passeport)TanzimatdönemindeOsmanlıülkesinegirenlerdenaranmayabaşlayangirişbelgesi,pasaport.

•MürurTezkiresi

YÖRÜK (ve Puşiyan Taifesi) Anadolu’da göçebe yaşayan bir kısımTürkmenler.Osmanlıyasalarıbunlarıngezipdolaşmalarına,başkalarınazararvermemek koşulu ile diledikleri yerde kışlayıp yaylamalarına izin

vermekteydi.YörüklerdenRumeli’negeçipyerleşmişolanlarındanise,19.yyöncesinekadarözelbiraskersınıfıvardı.

YURTLUK ve OCAKLIK Bölgelerdeki irsî beylere geçimleri vegeleneklerinisürdürmeleriiçin,ayrıcadevletebağlılıklarınısüreklikılabilmekdüşüncesiylebırakılan toprakgelirleri.Yurtluk,kişiyeömürboyukoşulu ilebırakılangelirlerdi.Ocaklıkisesoysürerdi.Yurtlukveocaklıkmutasarrıfları,sözkonusutoprağıngerçeksahibisayılmadıklarındansatma,devretmehaklanyoktu. Ancak toprağı işleyenlerin ödemekle yükümlü bulundukları şer’i veörfîvergilerialırlardı.Uygulaması isegenellikleDoğubölgelerindekiEkradbeyleriileilgiliydi.

YÜK Yüzbin akçe tutarında bir hesap birimiydi. Hazine hesaplarındageçerdi.