sosyal hİzmetlerİn yenİden yapilandirilmasi ÇaliŞtayi · oluşturmuş olduğu bir kurum...

172
SOSYAL HİZMETLERİN YENİDEN YAPILANDIRILMASI ÇALIŞTAYI 2-3 Şubat 2006 Kızılcahamam, Ankara

Upload: others

Post on 23-Oct-2019

14 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: SOSYAL HİZMETLERİN YENİDEN YAPILANDIRILMASI ÇALIŞTAYI · oluşturmuş olduğu bir kurum esasında Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu; ama daha sonra, ekonomik şartlar,

SOSYAL HİZMETLERİN YENİDEN YAPILANDIRILMASI

ÇALIŞTAYI

2-3 Şubat 2006 Kızılcahamam, Ankara

Page 2: SOSYAL HİZMETLERİN YENİDEN YAPILANDIRILMASI ÇALIŞTAYI · oluşturmuş olduğu bir kurum esasında Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu; ama daha sonra, ekonomik şartlar,

2

Page 3: SOSYAL HİZMETLERİN YENİDEN YAPILANDIRILMASI ÇALIŞTAYI · oluşturmuş olduğu bir kurum esasında Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu; ama daha sonra, ekonomik şartlar,

3

Sosyal Hizmetlerin Yeniden Yapılandırılması Çalıştayı Sosyal Hizmetlerin Yeniden Yapılandırılması Çalıştayı TEPAV|EPRI ve Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu (SHÇEK) ortaklığında 2-3 Şubat 2006 tarihlerinde Kızılcahamam’da gerçekleştirildi. Çalıştayda sosyal hizmetlerde yeni bir anlayış ve yerelleşmeye dayalı bir yapılanma öngören tam adıyla “Sosyal Hizmetlerin Yeniden Yapılandırılması, Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu’nun Teşkilat ve Görevleri ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkındaki Kanun Tasarısı Taslağı” tüm boyutlarıyla tartışıldı. Konuyla ilgili karar alıcılar, uygulayıcılar, araştırmacılar ve akademisyenlerin katıldığı çalıştay süresince tüm konuşulanlar kayda alınmıştır. Elinizdeki belgede bu kaydın yazıya dökülmüş hali bulunmaktadır. Taslağın amaç, kapsam, tanımlar ve genel esaslarına, örgütlenme, denetim ve personel yapısına ilişkin konularla birlikte, çocuk, özürlüler, yaşlılar ve kadın, aile ve toplum gibi spesifik konularda getirdiklerine ilişkin tartışmaları ve ayrıca taslağın geçici maddeleriyle düzenlenen geçişe dair hükümler ve genel stratejisine ilişkin politikalar hakkındaki görüşler, sorun tespitleri ve bu sorunlara getirilen çözüm önerilerini izleyen sayfalarda bulabilirsiniz. Tartışmalarda ortaya çıkan sorunlar ve çözüm önerileri toplantının ardından ilgili kişi ve kurumların düzeltmeleri ve eklemeleri çerçevesinde yeniden düzenlenmiş, oplantı katılımcılarına gönderilmiş ve Tepav|Epri web sayfasında yayınlanmıştır. Sorun Saptama ve Çözüm Önerileri Tablosu’na kitapçığın sonunda ek olarak yer verilmiştir.

Page 4: SOSYAL HİZMETLERİN YENİDEN YAPILANDIRILMASI ÇALIŞTAYI · oluşturmuş olduğu bir kurum esasında Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu; ama daha sonra, ekonomik şartlar,

4

2 Şubat 2006 BAŞKAN: Emin DEDEOĞLU

BAŞKAN – Ufak bir aksama oldu yarım saatlik. Bunu, ilerleyen dakikalarda

kapatmaya çalışacağız. Zaten çok sıkı bir gündem takip etmemiz gerekiyor. Ben, kısaca, gündemin üzerinden gideyim. Bu açılış olmuş oluyor benim şu anda yaptığım. Daha sonra yaklaşık yarım saatlik bir tanıtım, Çocuk Esirgeme Kurumunun mevcut yapılanması ve hizmet kapsamına ilişkin bir tanıtım var. Sayın Genel Müdürümüz İsmail Barış yapacak. Daha sonra, yeni kanuna ilişkin bir kısa, 20 dakikalık bir tanıtım söz konusu. Ondan sonra, saat 12.00 ile 13.00 arasında öğle yemeği yiyeceğiz. Daha sonra, saat 13.00 ile 15.00 arasında çalıştayın yöntemi konusunda bilgilendirme yapacağız usule ilişkin. Daha sonra da oturumlar sırasıyla başlayacak. İlk gün, örgütlenme yapısıyla ilgili tasarı maddeleri ve çocuk ve gençlere yönelik hizmetlere ilişkin tasarı maddelerine ilişkin görüşmelerimizi yapacağız. Yarın da kalanıyla ilişkili...

Şimdi, Sayın Genel Müdürüm, orada mı yapmak isterseniz tanıtımı; yoksa buraya mı gelmek isterseniz, bilmiyorum; ama... Orada mı yapmak istersiniz. Mikrofon düzeni var herhalde orada.

Ben, lafı daha fazla uzatmadan, sözü İsmail Barış’a veriyorum. Teşekkür ederim. Ondan önce, arkadaşlar çok kısa bir film hazırlamışlar Çocuk Esirgeme Kurumuyla

ilgili, onu izleyelim; ondan sonra, söz sizin Sayın Genel Müdürüm. (SHÇEK Tanıtım Filmi) BAŞKAN – Bu, tanıtım filmimizdi. Şimdi, Sayın Genel Müdür, hem kurumu hem de kanunu tanıtıcı bir konuşma

yapacak. Buyurun. İSMAİL BARIŞ – Değerli katılımcılar, başka yerden izliyorum, bu çalıştayın

yeniden yapılanma sürecinde bulunan Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumunun, çıkartılacak olan kanuna çok iyi bir altlık oluşturabileceğini temenni ediyorum. Bu arada, tabiî, TEPAV’a, tabiî, çok teşekkür ediyorum, böyle bir zemini, böyle bir imkânı bizlere hazırladığı için. Haftanın son iki gününü burada yoğun bir çalışma içerisinde geçirme iradesini gösterdiğiniz için teşekkür ediyorum sizlere de.

Değerli arkadaşlar, Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumunun temelde sadece bir kurumu, sadece bir teşkilatı ilgilendiren bir anlayış olmadığını, diğer sektörler ve kurumlar arasında da çok sıkı bir ilişki içerisinde bulunması gerektiğini hepiniz takdir ediyorsunuzdur. 1983 yılında çıkartılan 2828 sayılı Yasanın, süreç içerisinde, Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu hizmetlerinde önemli katkılar sağladığı kuşkusuzdur; ancak, artık, kanunun canlı bir organizma gibi Türkiye’deki sosyoekonomik gelişmeye ayak uyduramadığı, ayak uydurma adına kanunda yapılan değişiklikler yamalı bohça haline getirdiği kanunu, en önemlisi, dünyanın üzerinde ısrarla durmuş olduğu sivil toplum kuruluşlarının, halkın ve yerel yönetimlerinin sosyal hizmetlerde etkin görev ve etkinlik belirlemeleriyle ilgili eksikliklerinin bulunuşu, Türkiye gibi gelişmekte olan büyük bir ülkenin böylesine hassas bir konuyu Ankara’dan, merkezden kontrol etmesi, idare edebilmesinin zorlukları, yeni bir düzenlenin

Page 5: SOSYAL HİZMETLERİN YENİDEN YAPILANDIRILMASI ÇALIŞTAYI · oluşturmuş olduğu bir kurum esasında Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu; ama daha sonra, ekonomik şartlar,

5

yapılmasını zaruret haline getirmiştir. Bu, daha önceki yıllarda da gündeme gelmiş; ama çok temel bir kanun olduğu için, değiştirilmesi konusunda siyasî bir iradenin oluşabilme imkânı, maalesef, olmamıştır. Bugünkü Hükümet, böyle bir siyasî iradeyi ortaya koymuş, bu kanunun değiştirilebilmesi, kanunun daha çağdaş, Avrupa Birliği standartlarına uygun, insan haklarını ön planda tutan bir anlayışla yeniden düzenlenmesi iradesini ortaya koymuştur. Bu kapsamda, yaptığımız çalışmayı sizlerle paylaşacağız. Sizlerin değerli katkılarını alacağız. Hem bizim yapacağımız çalışma hem Başbakanlığın yapacağı çalışma hem de komisyonlarda sizlerin değerli görüşlerini kanunda yansıtmaya gayret edeceğiz. Burada bir tartışmadan ziyade, bugün ve yarın yapacağımız çalışmalarda sizlerin görüşlerini almak ve o görüşleri harmanlamak ve en isabetli olanının kararını verebilme çalışması şeklinde gerçekleşecektir. Bu anlamda, arkadaşlarımızın hazırlamış olduğu, zaten, artık, Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumunun hangi tür hizmetleri yaptığını, burada bulunan bütün arkadaşlarım biliyorlar, belki benden çok iyi bilenler de var içinizde. Çocuklara yönelik hizmetler veriyoruz malum. Ama hemen göreceksiniz, burada öncelik sırasına göre kuruluş bakımı diye planlanmış, kanunumuzda kuruluş bakımı ön planda tutulmuş vaziyette olduğu için böyle yazılmıştır şu anda. 0-12 yaş çocuk yuvalarımız var, 13-18 yaş yetiştirme yurtlarımız var, çocuk evlerimiz var, çocuk gençlik merkezlerimiz var. Ondan sonra, aile yanında bakım ikinci derecede önemli şu andaki mevzuat çerçevesi içerisinde, aynî, nakdî yardım, evlat edindirme, koruyucu aile şeklinde gerçekleşmiş. Ulu Önder Atatürk’ün, esas itibariyle, şehit çocuklarının ve gerçekten annesi babası olmayan çocukların veya bilinmeyen çocukların korunması için oluşturmuş olduğu bir kurum esasında Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu; ama daha sonra, ekonomik şartlar, sosyal şartlar, anne-babaları yok sayılan, sosyoekonomik açıdan yok sayılan çocukları da kapsamı içerisine almış ve hem iç anlamda hem dış anlamda istismarın yoğun olmuş olduğu bir alan haline sosyal hizmetlerin çocuk hizmetleri bölümü dönüşüvermiştir.

Çocuklarımız, ekonomik yoksulluktan yüzde 60, aile parçalanmasından yüzde 20, ihmal ve istismardan dolayı yüzde 15 buluntu olarak görüyorsunuz burada; 0,7, diğer doğal afetler vb.den dolayı da 3,3 civarında koruma altına alınmış vaziyette.

Yaş kriteri dikkate alınmış durumda. Çocuk yuvalarında 0-12, yetiştirme yurtlarında 13-18’dir; ancak, biz, bunu kendi içerisinde kategorize ediyoruz. Onlar 0-6 yaş grubu, hatta onu da bir alt birime bölerek, 0-3, 4-6 olarak da değerlendirebiliyoruz bazen. 7-12 yaş grubunda bir değişiklik yok. 13-18 yaş grubu, kızlarda 13-18 yaş olarak devam ediyor. Erkeklerde 13-15, 16-18 olarak da bölmeye gayret ediyoruz.

2000 yılında 7 521 çocuğumuz varmış; görüyorsunuz, 2005 yılında, bu, 9 935’e çıkmış. Yetiştirme yurtlarında ise, 2000 yılında 9 087 çocuğumuz varken, 2005 yılında –bu, kasım ayının şeyidir ancak- 10 551 civarına çıkmıştır.

Bir başka hizmetimiz de, çocuk ve gençlik merkezleridir; 42 taneydi, zannediyorum, 1 tane daha açıldı, 43 tane oldu. 1997 yılından bugüne kadar 40 000 çocuk civarında kurum hizmetlerinden yararlanmış vaziyette.

Bu kapsamda son zamanlarda, son yıllarda, Türkiye’de, bizim çocuklarımızın, daha doğrusu, gençlerin ve 18 yaş altındaki bütün çocukların suçlu oldukları, toplumun ciddî anlamda belaları olduklarını içeren basın, yayın veya kişisel görüşler, kurumsal görüşler ortalıkta tur atıyor biliyorsunuz. Oysa bizim 18 yaş altındaki tüm çocuklarımız çocuktur, kendileri mağdurdurlar. Esas itibariyle, çocukların, sokağın, halkın, toplumun şiddetinden ve sıkıntıların korunması gerekiyor; ama öyle bir hale geldik ki, âdeta, sokağı, caddeleri, kadınları, sokakta yaşayan insanları çocukların şiddetinden korur hale gelir vaziyete dönüştü. İşin esası böyle değil; ama takdim bu şekilde maalesef. Bu yüzden de, sokakta yaşayan ve çalışan çocuklara yönelik bir hizmet modeli geliştirdik. Bunun en iyi uygulanmış olduğu yer şu anda İstanbul’dur. İstanbul’da bu işin daha sağlık bir sonuç vermesinin arkasında, bizim kanunumuzun temelinde yatan bu hizmetlerin yerel yönetimler eliyle yürütülmesi mantığı

Page 6: SOSYAL HİZMETLERİN YENİDEN YAPILANDIRILMASI ÇALIŞTAYI · oluşturmuş olduğu bir kurum esasında Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu; ama daha sonra, ekonomik şartlar,

6

yatmaktadır. İstanbul Valiliği, bu konuda üstüne düşen görevi, belediyelerden de çok etkin bir şekilde gerçekleştiriyor. Dolayısıyla, valilikler, il özel idareleri, konunun üzerinde hassasiyetle durdukları zaman, hem yatırım açısından hem personel açısından biraz daha gayret ettikleri zaman, bu sıkıntılardan olabildiğince kurtulabileceğimiz kanaatini İstanbul örneği vermekte, diğer illerde de yaygınlaştırılmaya çalışılmaktadır.

Şimdi, aynî, nakdî yardım yapılan kişi sayısı da, biz bunu aile dönüş diyoruz; hatta, aileden kuruma gelmeden, hemen ailenin içerisinde tutma çalışmasıdır bunun adı. Tabiî, uzun yıllardan bu uygulama var; ama bir türlü istenilen sonuç alınamamış. Bunun ekonomik boyutu var, biraz idarî boyutu var. Son zamanlarda, Maliye Bakanlığından, bir yönetmelik değişikliği, yaparak, bu çocukların ailelerine, yani, asgarî ücret düzeyinde bir çocuk için, iki çocuk için de iki katı kadar destek sağlanarak, çocuklarımızın aşağı yukarı 2 000’e yakın bölümü, 2005 yılı içerisinde ailelerine döndürülmüştür. Bu, hem çocukların gelişimi açısından kendi öz aileleri yanında bulunmalarının, yetişmelerinin önemi itibariyle hem de kurumda yatırım eksikliğinden kaynaklanan, personel eksikliğinden kaynaklanan birtakım sıkıntıların azaltılmasına vesile olmuştur; ama esas hedef, burada, çocuklarımızın kendi öz aileleri yanında bakımlarının sağlanmasıdır. Her zaman söylüyoruz, ailelerin yetişme tarzları, kültür düzeyleri, eğitim şartları ne kadar kötü olursa olsun, şiddet ve istismar uygulanmadığı sürece, bizim kurumlarımızdaki en iyi bakımdan kendi öz ailesinin yanında çocukların bakımı daha evladır diye bir değerlendirmeyi bilim insanları da yapmakta; biz de, bu değerlendirmeye katılmaktayız ve gerçekten, buna devam edeceğiz. Eğer Maliye Bakanlığını kandırabilirsek, Maliye Bakanlığını ikna edebilirsek, bu rakamın daha da yükseltilmesini talep edeceğiz. Bu, aynı zamanda, ailenin korunmasına da vesile olan bir davranış. Yani, biz, çocuklar için aileye yapmış olduğumuz katkıyı tamamını çocuklar üzerinde yapıp yapmadıklarını, kullanıp kullanmadıklarını da değerlendirme altında tutuyoruz, uzman arkadaşlarımız onları inceliyorlar. Ama ben, arzu ederim ki, madem ailenin korunması hem anayasal bir zorunluluktur hem de çağdaş bir uygulamadır; o halde, o ekonomik açıdan iş veremediğimiz, eğitemediğimiz, imkân sağlayamadığımız ailelere de bir miktar katkı sağlanmasını ve ailenin de toparlanmasını ve ailenin bütünlüğünün korunmasını sağlayabiliriz diye düşünüyorum. Yani, sosyal devletin ödevlerinden bir tanesi de bu olsa gerektir diye düşünüyorum.

Evlat edindirme konusu, Türkiye’de en iyi işleyen konulardan bir tanesi, tıkır tıkır işliyor; ancak, evlat edindirilecek çocuk bulma konusunda sıkıntılarımız var. Sıkıntılarımız var değil, hamdolsun, sıkıntı diye değerlendirmemek lazım onu. 2 000-2 5000 civarında aile şu anda çocuk bekliyor. Yasanın getirmiş olduğu birtakım kıstaslar var hepinizin bildiği gibi. O kıstasları uyguluyoruz; ancak, ailelerimizden bizim istirhamımız şudur: Çocukları mavi gözlü olsun, çocuklar kız çocuğu olsun, çocukların ana ve babası hiç bilinmesin ve kesinlikle üç yaşını, hatta bir yaşını geçmemiş olsun diye talepleri var vatandaşlarımızın. Bu talepleri karşılama şansımız olamıyor; ancak, bizim yuvalarımızda bebeklerimizin en uzun kalmış olduğu süre 8 ay civarındadır. O da, işte, aileyle görüşmeler, aileyle ilgili intibak süreçleri ve yasal çalışmalardır. Dolayısıyla, evlat edindirme konusunda bir sıkıntı yok. Sıkıntı, sadece, talep edenlere bu çocukların temin edilemeyişidir. Biz, istiyoruz ki, daha da büyük yaştaki çocukları ailelerimiz talep etsinler; ama belki biraz kültürel yapımız, belki manevî birtakım değerleri olan saplantı ve bağlantılar, büyük yaştaki çocukların evlat edinilmelerine engel teşkil ediyor diye düşünüyorum.

Koruyu aile hizmeti de, Türkiye’de, yine, bizim sosyal yapımızla çok örtüşmeyen ve bir türlü de bunu aşamadığımız bir noktada. Sayın cumhurbaşkanlarının, sayın başbakanlarının veya “first lady”lerin zaman zaman yapmış oldukları kampanyalar dahi koruyucu aile olma konusunda vatandaşımızın bilincini ciddî manada artırmamıştır. Koruyucu aileye, biz, bundan sonra tabiî çok iyi dikkat etmek kaydıyla, onlara da ciddî bir anlamda maddî destek sağlayarak koruyucu aile olmayı özendirme gayreti içerisindeyiz. Eğer bunu başarabilirsek, o zaman, İngiltere’de olduğu gibi, Hollanda’da olduğu gibi, Batı ülkelerinde

Page 7: SOSYAL HİZMETLERİN YENİDEN YAPILANDIRILMASI ÇALIŞTAYI · oluşturmuş olduğu bir kurum esasında Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu; ama daha sonra, ekonomik şartlar,

7

olduğu gibi, kurum bakımı sadece ekstrem bir konuma gelmiş olacak. Evlat edindirmiş olduklarınızı evlat edindireceksiniz, aile yanına, kendi ailelerinin yanına çocukları vereceksiniz veya hiç almadan çocukları orada destekleyeceksiniz veya koruyucu aile uygulamasını genişleterek ve takviye ederek, özendirerek, teşvik ederek belli bir noktaya çekeceksiniz ve böylece, Türkiye’de 300-35 bin civarında olduğunu varsaydığımız, bugünkü şartlara göre desteklenmesi, korunması gereken çocukların önemli bir bölümünü bu hizmetlerle değerlendirmiş olacaksınız.

Mesela, koruyucu aile hizmetlerini ben size şöyle ifade etmeye çalışayım: 2000 yılında 133 çocuğu koruyucu aile yanında bulundurmuşuz. İşte, 2001, 2002, 2003, 2004, 2005’te 113’e çıkmış bu, belki çalışmalardan, belki biraz rakamları tekrar destekleyerek; ama asla yeterli değil.

Evlat edindirme hizmetlerinden 2000yılında 467, 2001 yılında 515 ve nihayet 2005 yılında da 501 aile yararlanmış vaziyette.

İşe yerleştirme, yani, 3413 sayılı Yasa... Bu yasa, en çok istismara müsait olan yasadan bir tanesi, yani, bizim kanunumuza monte edilmiş bir yasa. Biliyorsunuz, bizim kuruluşlarımızda, 18 yaşını tamamlamış olan gençlerin, çocukların devlet memuru olabilme hakları var. Diğer gençlerin sınava girmesiyle birlikte yapılan bir sınavla girmiyorlar. Kendi aralarında yapılacak bir sınavla gerçekleştiriliyor bu; ama bu da istismar edilen bir konu. İki türlü istismar ediliyor. Bir tanesi, işte, işsizliğin kol gezmiş olduğu, çok yoğun bulunduğu bir ülkede, biz, çocuklarımızı Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumuna verelim, evimiz de yakın nasıl olsa, cumartesi, pazara da alırız, hatta bazen izin alırız, ayda bir defa, bir akşam kalır çocuk. 18 yaşına kadar tamamlattırırız; sonra da deriz ki devlete, haydi, bu çocuğu işe sok. Hatta şöyle de yaparız: Zorluyoruz çocuklarımızı, okumazsa okumasın, ilkokul mezunu olarak kalsa da olur, ilköğretimi bitirse de olur, yani, şart da değil okuması gibi bir anlayışın da hâkim olduğunu, böyle bir istismarın da olduğunu, bu, daha ziyade, çocuklarımızda kendisini gösterdiğini ifade edebilirim. Ben, zaman zaman gittiğimde, çocuklara soruyorum: Yavrum niye etütlere girmiyorsun, niye okumuyorsun dediğimizde, çocukların söylediği söz şu: Niye okuyayım ki diyor, benim işim hazır, okumak istemiyorum diyor. Dolayısıyla, bu, istismar ediliyor; ama bu yasada bununla ilgili bir düzenleme yapılması gerekiyor. Biz bir çalışma yaptık. O çalışmayı sizlerin görüşleriyle de daha genişletme daha “feasible” bir hale getirmeye gayret ederiz inşallah.

Özürlülere yönelik hizmetlerimiz var. Bu, ciddî manada, aileler için, toplum için çok önemli bir nokta. Bakamıyor insanlar; istese de annesi, babası, çocuğa bakamıyor. Bakamayınca, mutlaka, bakılabileceği bir yere vermek zorunda. Şu anda verebileceği başka bir kurum yok. Sadece Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumunun rehabilitasyon merkezlerinde... Rehabilitasyon merkezleri derken, altını çiziyorum, bizim kurumlarımız rehabilitasyon merkezi değil. Bizim kurumlarımız, bakım merkezi. Rehabilitasyon öyle oyuncak bir şey falan değil, kanuna koymuşuz, adını vermişiz rehabilitasyon diye; çok zor bir olay. Bunun için ne bilimsel altlığımız var ne personel yeterliliğimiz var ne de fiziksel yeterliliğimiz var; bu yok. Yani, kurumun yapılanması buna pek müsait değil, ismi rehabilitasyon merkezi. Yani, çok acıdır ki, biz, sadece burada bakım yapıyoruz. Bu bakımı da... Ayaş’tan bir örnek vereyim size. Ayaş’ta bir rehabilitasyon merkezimiz var, yani, bakım merkezimiz var esas itibariyle söyleyebilirim. Yaptığımız şey şu: Orada insanlara işte yatacak yer gösteriyoruz, yerde yatıyorlar. Çünkü, en azından, iki kişiye bir tane bakıcı vermemiz gerekiyor; bunu gerçekleştiremiyoruz. Saldırgan oluyorlar. Kendi pisliğini yeme gayreti içerisinde bulunanlar bile var. Dolayısıyla, biz bunları rehabilite etme şansına sahip değiliz. Son zamanlarda, son on yıldan beri kötü bir gelişme de var: Ruh ve sinir hastalıkları hastaneleri ruhsal açıdan sıkıntısı olan insanları da bir hafta, on gün, üç ay tutuyor, sonra salıyor. Hiç duydunuz mu bir ruh ve sinir hastalıkları hastanesinde 15 yıldan beri, 20 yıldan beri muhafaza edilen, çok nadirdir. Ama ne yapsın aile, ne yapsın köy, ne yapsın sokak; çaresi

Page 8: SOSYAL HİZMETLERİN YENİDEN YAPILANDIRILMASI ÇALIŞTAYI · oluşturmuş olduğu bir kurum esasında Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu; ama daha sonra, ekonomik şartlar,

8

yok, bunu mutlaka bir yere verecek, devlet bunu üstlenmek zorunda, yapmak zorunda; ama her türlü altlığını oluşturarak gerçekleştirmek zorunda. Ben hep söylüyorum, bu yasada da bunun üzerinde mutlaka durulması gerekiyor. Bizim bu hizmetlerimiz, memur mantığı ve zihniyetiyle çözülemez hiçbir şekilde. Memursuz da olmaz, devlet güvencesi gerekiyor, tabiî, devlet güvencesi olmaz; ama gönüllü insanların, gönüllü memurların seçilmesi gerekiyor. Şimdi, sınav yapılıyor, biz kimseyi seçemiyoruz; yani, ruhsal durumu nedir, fiziksel durumu nedir, biz bilemiyoruz. Oysa, ihtisas kurumu olan bu kurumda çalışacak olan insanların mutlaka ikinci bir elemeden geçirilmesi gerekiyor; bu yapılamıyor. Meslek elemanları açısından Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesine insan gönderebilme şansımız yok, diğerleri içinde yok da; ama ağırlıklı olarak bunlar için yok böyle bir şansımız; gitmiyor kimse. Geçen yıl Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesinde görevlendirmiş olduğumuz insanlar gitmiyorlar, ben oraya gitmem diyor. Daha önce oraya gitmiş olan arkadaşım da, ilk etapta yapmış olduğu şey, bütün siyasî kadroları, A partisini, B partisini, C partisini, D partisini toplayarak, bir gün dahi orada kalmak istemiyor. Tunceli’de bir rehabilitasyon merkezi yapıyoruz bir sivil toplum örgütüyle beraber; kara kara düşünüyorum kimi göndereceğiz diye, kim gidecek diye. Cazip hale getirilmesi... Ekonomik olarak devlet bir şeyler sağlaması gerekiyor, işte, yıpranma mı verilecek, ne verilecekse, bunların mutlaka yapılması gerekiyor. Bunun dışında, bu iş, gönüllülük işidir. Kaç para verirseniz verin, başkasının çocuğunun altını temizlemek çok kolay bir şey değil. Ağzından salyaları akan bir özürlüye bakabilmek çok kolay değil. Zihinsel fonksiyonları itibariyle 2,5-3 yaşındaki kişinin yaşı 22 olduğu zaman, onun cinsel ihtiyaçlarını karşılamanın bir yolunu bulmak gerekiyor, laf üretmekle olmuyor. Ne yapmamız gerekiyor? Bu konuda bir rapor okumadım bugüne kadar, kimse bir şey söylememiş. Bunlar ilaçla olacak iş değil; ama bu, fiziksel olarak 22 yaşında, 23 yaşında, 25 yaşında, zeka olarak, zihin olarak 3 yaşında. Ne yapmak gerekiyor? Batı biraz çözmeye çalışmış bunu. Tabiî, onlar, kendi kültürleri çerçevesinde çözmüşler korumalı evlilik adı altında. Biz nasıl çözeriz; bunu dile getirmek bile Türkiye’de çok kolay değil; ama önemli bir konu. Özürlüler önemli bir konudur. Özürlüler, bir ülkenin çağdaşlaşmasının ölçütüdür. Özürlülere bakış açısı, hatta sokakta tretuvarların yüksekliğiyle alakalı bir şeydir. Kanun çıktı hamdolsun; bunun 7 yıl içerisinde uygulanacağını ümit ediyoruz. Birçok aile, özürlüsünü sokağa bile çıkartmıyor, çıkartamıyor. Sırçalı köşklerde konuşmak kolay. Malatya olayını görüp, Malatya’daki olayı tüm kamuoyuna yansıtmak ve duygusal sömürü yapabilmek çok da kolay. Bir özürlüyle bir saat geçirmenin deneyimini yaşamış olsa insanlar, başka türlü bakarlar hadiseye.

Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin en önemli, en sorunlu, en ilgisiz bırakılmış kurumudur. Bir genel müdüre, üç genel müdür yardımcısına, sekiz sosyal hizmet uzmanına, üç psikologa bırakılacak bir kurum değildir, asla değildir, hiç değildir. O kadar bırakılmış, o kadar terk edilmiş ki, bu sahada çalışması gereken insanların yetiştirilmesi için YÖK bir şey yapmamış, ondan önce de bir şey yapmamışlar. YÖK’ten önce de çok ciddî bir şey yok. Millî Eğitim ciddî bir çalışma yapmamış. Eleman isteseniz de alamıyorsunuz. Benim kurumuma 3 000 tane sosyal hizmet uzmanı, 3 000 tane psikolog lazım. Bulamazsınız sokağa çıksanız, bulamıyorsunuz. Yok ki okul, bir tane Hoca Hanımın okulu var; o da, bazen 80, bazen 60, bazen 150 mezun verebiliyor.Son zamanlarda belki bir gelişme olacak bu konuyla alakalı; ama ciddî bir ihtiyaç var. Özürlüler konusu insanın gözlerini yaşartan, kalbini mahzunlaştıran bir konudur, çocuklar da öyle; ama özürlüler konusu, çok yönlü bir mahzuniyet vesilesidir; çok yönlü, ellerinizi yumruk haline getirip, kendi kafanızı sıkıştırmanızı gerektiren bir sahadır.

Yaşlılarımız konusunda çok ciddî bir sıkıntımız yok; çünkü, özel sektör, sivil toplum kuruluşları, yerel yönetimler, yaşlıların problemlerinin azlığı, onların bakımlarını biraz daha kolaylaştırıyor. Onların birçoğunun sosyal güvencesi de olunca, paralı kalma imkânları da bulunuyor; dolayısıyla, büyük merkezlerde, İstanbul, Ankara, İzmir gibi merkezlerde kapasite üstü talepler var; ama diğer illerimizde hamdolsun kapasitenin altında çalışıyoruz genel

Page 9: SOSYAL HİZMETLERİN YENİDEN YAPILANDIRILMASI ÇALIŞTAYI · oluşturmuş olduğu bir kurum esasında Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu; ama daha sonra, ekonomik şartlar,

9

anlamda. O yüzden, yaşlılarla alakalı sıkıntı sadece yaşlıların ölüme terk edilmişlikleri havasını veren bir yapılanma içerisinde bulunmaları bizi incitiyor, kırıyor. Japonya’da emekli olmuş büyükelçiler, emekli olmuş amiraller devlette gönüllü olarak başka hizmetlerde çalıştırılıyorlar. Öyle bir ustaya rastladım, öyle bir öğretmene rastladım ki, 90 yaşında bir öğretmen bir sözlük yapmaya çalışıyordu kendisi, sadece uğraşıyor, yani, belki biraz o yaşlılığın getirmiş olduğu sıkıntıdan dolayı. Korkunç birikimleri var bu insanların; ama biz onları sadece, işte, bak, yatağın burada, yemek de gelecek, işte ara sıra da seni Anıtkabir’e götürürüz, ara sıra da seni gezmeye götürürüz bir yere, çabuk öl! Başka bir mantığı yok; açık söylüyorum. Onların sosyalleştirilmesi, sosyal hayatın içerisine sokulmasıyla alakalı tedbirlerin mutlaka alınması gerekiyor. Bu yasada bununla ilgili de düzenlemenin yapılması icap ediyor. Yaşam evleri haline dönüştürmek lazım, hayat evleri haline dönüştürmek lazım. Huzurevi, bir hücrede kendisine verilmiş olan idam hükmünü bekleyen kişi konumunda olmamalı. Orada da insanlara bir şeyler yapıyorlar. Orada da insanlara ikramda bulunuyorlar, orada da aç kalmıyor insanlar, orada da yatakları var.

[…] ...Bu da Türkiye’de şu anda kapasitenin altında çalışan bir yapıda. Sebepleri sosyal.

Sosyal yapının getirmiş olduğu birtakım baskıcı unsurlar, kadının kocasından kaşı gözü patlayacak şekilde dayak yemesine rağmen, bir yere sığınmasına engel teşkil ediyor. Birbirimizi kandırmıyoruz, açık konuşuyoruz burada arkadaşlar. Yani, bunun, belki, birtakım görüşler itibariyle fena değil, işte aile bozulmamış oluyor. Bir kere, koca sinirlenmiştir, karısını dövebilir; ama bir daha yapmaz; ölebilir de kadın o darbeyle. Dolayısıyla, kadınların mutlaka korunması gerekiyor; ama yaptığımız bir şey var arkadaşlar; biz, bunu üç ay yapabiliyoruz. Hadi, taş patlasa, beş ay, altı ay, genel müdürün talimatıyla, haydi bir sene bakanın talimatıyla oluyor, eyvallah; sonra şu geliyor akla:

Bütün bunların sonunda, 18 yaşını tamamlamış olan çocuk, özürlü çocuk, yaşlı huzurevinde kalış, özürlülerin durumu, sonrası pek açık değil. Sonrası şurada arkadaşlar; sonrası, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin bölgelerarası kalkınmışlık düzeyini eşitlemesi. Türkiye’de millî gelirin yükseltilmesi, fert başına düşen gelirin 20 000’lere, 30 000’lere çıkartılması, işsizlik sorunun çözümü, eğitimin çağdaşlaştırılması ve pratikleştirilmesi; bunlarda yatıyor. Her zaman söylenen hadise şu: Biz ne yapıyoruz? Doğasında problem olan, problemli bir işle uğraşıyoruz. Bizden kaynaklanmıyor, kurumsal hizmetlerden kaynaklanmıyor. Havuz devamlı doluyor. Terör var, göç var; işsizlik var, göç var; sosyoekonomik anlamda dengesizlikler, eşitsizlikler var, göç var; dolayısıyla, bunların olduğu bir ortamda, fakirliğin olmuş olduğu bir ortamda yapılabilecek hizmet sadece havuzdan taşanlara bir şeyleri yapabilmektir, o da yetişebilirseniz. Havuzdakiler ve kaynaktan gelenleri durdurmak zorundayız. Bunun da, sektörler arası işbirliği ve Türkiye Cumhuriyeti Devletinin ekonomik ve sosyal yönden kalkınmasının gereğini ortaya koyduğunu bilmemiz gerekiyor. Bu anlamda, hiç kimse bugüne yarından, yarını öbür günden daha iyi beklememeli. Bunlar düzelmeden bu hizmetlerin yapılabilmesine yetişmek mümkün değil. Eğer imkânları açar, şartları oluşturursak, rapor düzenleyen arkadaşlarımıza biraz daha müsamahalı olun, bakın, bu aileler, bu çocuklar perişan demiş olsak, Anadolu kopar gelir, doğu ve güneydoğu kopar gelir. O kadar çok çocuk gelir ki, o kadar çok özürlü gelecek ki, baş edemeyeceksiniz. O halde bunun içerisine devleti de koymak zorundasınız, o halde bunun içerisine sivil toplumu da koymak zorundasınız, o halde bunun içerisine yerel yönetimi de koymak zorundasınız, toplum bu hizmeti hep birlikte yapmak zorunda. Demin baştan söylemiş olduğum gibi, bu, bir genel müdürle, bir uzmanın arasına sıkıştırılabilecek bir hizmet değil. Hiç ama hiç -dünyadaki uygulamalara baktığım için söylüyorum- merkezî idarenin işi değil. Buna itiraz edecek arkadaşlarım olduğunu biliyorum. Anayasada bu işler güvence altın alınmış. Anayasa, hem

Page 10: SOSYAL HİZMETLERİN YENİDEN YAPILANDIRILMASI ÇALIŞTAYI · oluşturmuş olduğu bir kurum esasında Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu; ama daha sonra, ekonomik şartlar,

10

başlangıç bölümünde hem daha sonraki tali bölümlerde ortaya koymuş, sosyal devletiz biz, bunlara bakacağız. Devlet bu işten elini çekmiyor arkadaşım. Devlet, Emin Bey; devlet, ben; devlet, köyün muhtarı; devlet, sarı çizmeli Mehmet ağa; devlet bu. Devlet tarifi ile merkezî idare tarifini karıştırmamak lazım. Merkezî idarenin hizmetlerinin bir bölümünün yerel yönetimler eliyle yapılması, anayasal bir yapı değildir demek mümkün değil. Anayasada idareyi ikiye bölmüş; merkezî idare, yerel idare. Yerel idare anayasal bir kuruluş, devletin bir kuruluşu, devletin bir kurumu. Bir hizmeti merkezî idare yapmıyor diye o hizmet devlet hizmetinden çıkmıştır deme mantığı fevkalade yanlış bir mantık. Böyle bir şey yok, böyle bir şey olamaz. Önemli olan, devlet, kanunlarıyla, kaynaklarıyla bu hizmete hangi noktadan ne desteği verip vermediği mantığı ve bakış açısıdır. Eğer, devlet, bugünkü haliyle merkezî idare kapsamlı ve taşrayı çok kaile almayan bir mantıkla hareket ederse, esas görevini o zaman yapmıyor sayılır. İzmir’in Buca’sındaki çocuk yuvasının kalorifer yakıtını, Allah aşkına, benden istemeyen, Ankara’dan istemeyin; böyle şey olmaz, olmaz, böyle bir şey olmaz. Ya İzmir koskoca, İstanbul koskoca bir il. Belki Tunceli’de bunu gerçekleştiremezsiniz; ama oranın personelini, oradaki insanları böylesine bir hizmeti de bırak kendileri seçsinler, kendileri denetlesinler, halk denetlesin. Demokrasinin en güzel tarafı budur arkadaşlar. Ya vicdanınız çok iyi olacak, hizmeti o aşkla yapacaksınız ya bir şeylerden korkacaksınız vicdanınız istemese bile, gönlünüz istemese bile, işte hakkınızda soruşturma açılabilir, şu olabilir, bu olabilir veya bir başkası var, çok daha etkili demokrasilerde veya yerinizden sizi alıp gerisin geriye çekebilecek bir güç, halk gücünün ensenizde her zaman olabileceğinin bilincinde olmanızdır. Onu gerçekleştirmek zorundayız.

Toplum merkezleri, bizde, maalesef, çok önemli bir noktaya gelmiş vaziyette. Toplum merkezlerinin sayısının çok süratli bir şekilde artırılması gerekiyor ve hemen de bu işi çok süratli bir şekilde il özel idarelerine bile değil, belediyelere devretmek gerekiyor arkadaşlar. Yapıyorlar belediyeler bunu; ama niteliksiz insanlarla yapmak zorunda kalıyorlar, Meslekî bilgi, becerisi olmayan insanlarla, zabıta memurluğu yapma zorunda kalıyor. Toplum merkezleri, istemiş olduğumuz ölçüde değilse bile, ona yakın ölçütte bir hizmet üretiyorlar.

Aile danışma merkezleri de hakeza öyle. Eğitim hizmetlerimiz kurumsal anlamda yaptığımız şeyler. Bizim, insan

kaynaklarıyla alakalı Devlet İstatistik Enstitüsüyle zannediyorum yapılan bir çalışmada -herhalde 2002’dir tahmin ediyorum- 17 000 küsur civarında personelimizin olması gerekiyor. Şu anda bizim personel sayımız 9 500 civarında. Çocuk Koruma Kanunuyla beraber bu 17 000 sayısı 22 000’e çıkmak durumunda. 22 000 personele bizim ihtiyacımız var, bugünkü şartları vasat düzeyde oluşturabilme adına, hizmeti verebilme adına. Dolayısıyla böylesine de bir personel sıkıntımız var.

Kurum bütçesi... Bütçede, istediğimiz sonucu Türkiye şartları noktasında almış vaziyetteyiz. Yani, şöyle bakarsanız, 2001 yılında yüzde 21’lik artış var, 2002’de yüzde 83’lük bir artış var, 2003’te yüzde 98’lik, 2004’te yüzde 14’lük, 2005’te yüzde 27’lik ve 2006’da da yüzde 47’lik... Bu yanlış galiba, yüzde 47, daha yüksek olması, yüzde 47’ye tekabülden de daha yüksek, bir önceki yıla göre. Dolayısıyla, 513 milyon YTL, ihtiyaçlarımızı karşılayabilecek durumda mı diye soracak olursanız, mevcut bu parayla arkadaşlar, biz mevcut sistemimizi en iyi şekilde çalıştırabiliriz. Nedir o en iyi şekilde çalıştırmamız, 50 yıllık, 60 yıllık, 70 yıllık koğuş sistemli binalarda, 30 tane, 40 tane çocuğun aynı yerde yattığı binalarda. Dolayısıyla, bu bütçenin bir bölümünü, biz, fiziksel imkânların da düzenlenmesi, düzeltilmesi noktasında kullanacağız. Artık, koğuş sistemi bina yapmıyoruz. Binalarımızı bağımsız ev sistemi içerisinde gerçekleştireceğiz; dolayısıyla, çocuklar bir aile ortamını belki anne-baba fiilen olmadan yaşama şansına, imkânına sahip olacaklar. Bu arada, yine, bu kanunda mutlaka görmüşsünüzdür, çocuk evlerini gerçekleştirmiş olacağız. Çocuk evleri, bizim kurumumuza vatandaşlarımız tarafından hibe edilmiş daireler vardı. Bunların aşağı yukarı tamamı lojman olarak kullanılıyordu. Bu arkadaşlarımızdan rica ettik, dedik ki,

Page 11: SOSYAL HİZMETLERİN YENİDEN YAPILANDIRILMASI ÇALIŞTAYI · oluşturmuş olduğu bir kurum esasında Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu; ama daha sonra, ekonomik şartlar,

11

siz bu lojmanları terk edin arkadaşlar, vatandaş bunu çocukların hizmetine tahsis etmiş. Şimdi, biz, bir yuvamıza bağlı olarak, yuvanın kontrolünde, bir koordinatör arkadaşımızın kontrolünde Ankara’da uygulamasını yapıyoruz, İstanbul, İzmir devam edecek. 6-7 çocuk, bir apartman dairesinde komşularıyla beraber yaşamlarını devam ettiriyorlar. Bugüne kadar elde etmiş olduğumuz sonuçlar, eğitim açısından fevkalade başarılılar yurt ve yuvalara göre. Sosyalleşme açısından hiç mukayese edilmeyecek kadar üst bir noktaya gelmiş vaziyetteler. Kişisel davranış açısından da normal ailelerdeki çocukların düzeyini aşağı yukarı yakalamış vaziyettiler. Tabiî, her şeyin istismarı ve farklı açıdan bakışla yeniden değerlendirilmesi, farklı değerlendirilmesi mümkün; ama o farklılıklar içerisinde Türkiye Cumhuriyetinin kuruluş felsefesini, mantığını ana çizgiler olarak, kalın ve geçilmez çizgiler olarak belirleyip, Batı standartlarında bir hizmeti sunabilme gayretiyle böyle bir yasal çalışmaya başladık. Eksikliklerimizin olduğunu tabiî mutlaka biliyorum. Hatta kanun çıktıktan sonra bile çeşitli eksikliklerimizin olacağını zannediyorum. İyi niyet ölçütleri içerisinde en iyi kanunu yapabilme gayreti içerisinde bulunacağımızı da ifade etmek istiyorum.

Evet, şimdi, burada, temel mantıkları hemen şöyle kısaca söyleyeyim. Kurum bakımından, yani, kuruluş bakımından, yetiştirme yurdu binasından, çocuk yuvalarından çocuklarımızı aile yanına veya evde bakıma; bu, koruyucu aile şeklinde olabiliyor, çocuk evinde olabiliyor veya kendi öz ailesinin yanında olabiliyor. Biz, çocuklarımızın tamamını ailenin yanına verme şansına sahip değiliz, olamıyor yani, bu mümkün olamıyor. O halde, çocuklarımızı nerede yaşatacağız biz; koğuşlarda değil, bağımsız evlerde yaşatacağız. Tercihimiz bu değil. Tercihimiz, mutlaka bir ailenin yanında bakılması; ama eğer bakılma zorunluluğu varsa, onu da kuruluş bakımından, ama evlerde bakılmasını temin etme gayreti içerisinde olacağız ve bunu da, en iyi, yerel yönetimler başarabilir diye düşünüyorum. Çok başarılı olacaklarını daha sonra tartışacağız inşallah.

Tabiî, eski kanunda bunlar yoktu anlamında söylemiyorum; ama öne çıkarılması açısından bu kanunda olacak bu, insan haklarını esas alan bir anlayış olacak. halkın gönüllü katkı ve katılımının sağlandığı... Bu gönüllülük mantığı, sadece işte ben vicdanımı rahatlatayım, ayda bir, haftada bir gidip bir çocuğun başını okşayayım mantığı değil. Bu mantığı anlamak için, gönüllü olmak lazım. Gönüllü olmadan bu mantığı anlamak çok zor.

Yerinden yönetim ilkesinin uygulandığı, hem idarî erk açısından hem malî erk açısından yerinden yönetim mantığının uygulanması; merkezî yönetimin yanı sıra, halkın denetimine de imkân tanıyan bir yapı, ulaşana değil –bizim şu anda yaptığımız o- tüm ihtiyaç sahiplerine ulaşan, hizmeti öngören bir mantık. Arayacağız, yani, il özel idaresi bir ekip kuracak veya ilgili idare bir ekip kuracak, nerede özürlü var, kendisi gidip bulacak. Nerede bakıma muhtaç bir insan var, kendisi gidip bulacak. Mantık buna dönüşmeli. Yoksa, bizim şimdi, kadın, aile ve çocukla alakalı, özürlüyle alakalı Türkiye çapında bir sistemimiz var biliyorsunuz. Allah aşkına, hangi çocuk o sisteme ulaşıp da, telefon edecek de bana bilgi verecek, haber verecek! Bu çok mümkün olmuyor. Biz ulaşacağız. Sosyal devlet olarak, biz ulaşmak zorundayız; sosyal devletin görevi bu.

İhtisasa bağlı olarak liyakat ve ehliyetin ön planda tutulduğu yeni bir sosyal hizmet politikasını içerecek bir kanun hazırlığı için buradasınız arkadaşlarım.

Bu süreci anlatıyor, birtakım kurulduğu SHÇEK’te, o takım çalışmalarını yaptı, 8 bölümden oluşan bir taslak var şu anda önünüzde, onları tek tek dağıtıp ileride dağıtacağız.

Yaşam kalitelerinin artırılması, insanca yaşayabilecekleri bir ortamın oluşturulabilmesini sağlayacak yasal düzenleme için gayretlerinize şimdiden teşekkür ediyorum.

Hepinize saygı ve sevgilerimi arz ediyorum. Teşekkür ederim. BAŞKAN – Biz teşekkür ediyoruz Sayın Genel Müdürüm.

Page 12: SOSYAL HİZMETLERİN YENİDEN YAPILANDIRILMASI ÇALIŞTAYI · oluşturmuş olduğu bir kurum esasında Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu; ama daha sonra, ekonomik şartlar,

12

Şimdi, öğle yemeği yiyeceğiz arkadaşlar hemen lobinin yanında. Yalnız, 1 saatlik yemek molası öngörmüştük. Eğer uygun görürseniz, onu 45-50 dakikalık bir süre yapalım ve saat 13.15’te tekrar burada bulaşalım. Hepinize afiyet olsun.

Teşekkür ediyoruz. [Toplantı Arası] BAŞKAN – Tekrar hoş geldiniz. Şimdi, programa göre, çalıştayın yöntemi konusunda kısa bir bilgilendirme yapmak

istiyorum; daha sonra, SHÇEK örgütlenme yapısıyla ilgili tasarı maddeleri konusunda tartışmalı konuşmalara başlayacağız.

Şimdi, yaklaşık 50-55 kişi civarındayız burada; dolayısıyla, bu kadar uzmanın katılımından mümkün olduğu ölçüde en etkin şekilde faydalanma için bir yöntem bulmak zorundayız.

Toplantının amacı, söz konusu kanun tasarısı hakkında bütün tarafların görüşlerini almak, mümkün olduğunca bütün tarafları da çağırmaya gayret ettik; bürokrasi, siyaset tarafından siyasetçiler, aramızda milletvekilleri var, sivil toplum ve akademi; dolayısıyla, bu tarafların görüşlerini kanun tasarısı hakkında almaya çalışacağız. Tabiî, gönül isterdi ki, daha geniş bir perspektiften bakabilelim bütün sosyal politika alanlarına; çünkü, hepsi birbiriyle ilişkili Sayın Genel Müdürün burada sabah söylediği gibi; ama şu andaki, bugünkü toplantının amacı bu değil. Bugünkü toplantının amacı, bizatihi kanun maddelerine ilişkin, yani, kanuna ilişkin bir tartışma yapmak. En büyük faydası da o olacak, hem bürokrasi açısından hem bizim gibi sivil toplum açısından, o olacak. Bu, öbür tartışma yapılmasının anlamına gelmiyor, öbür tartışma mutlaka bizce yapılması gerekiyor; yani, sosyal politikanın tamamını ele alan bir yaklaşımın bence de tartışılması gerekiyor Sayın Genel Müdürün dediğim gibi.

İki: Kolaylık olması açısından, kanunu belli başlıklara böldük, o başlıklar altında tartışacağız. İlk tartışma konusu ya da kanunun bölümü, örgütlenme yapısıyla ilgili tasarı maddeleri. Her bölümden önce SHÇEK’ten bir uzman arkadaşımız, o kanun maddelerine ilişkin olarak, o bölümle ilgili kanun maddelerine ilişkin olarak kısa bir sunuş yapacak; getirilen yenilikler nedir, amaçlanan tasarıda ne vardır bu konuda, aynı zamanda yansıya da kanun maddelerini yansıtacağız. Öbür taraftan, masadaki arkadaşım, burada yapılan eleştirileri, katkıları bir matris çerçevesinde kaydetmeye çalışacak; aynı zamanda, bütün konuşmalar kayıt altına alınıyor. Burada eksik olan bir şey olursa, daha sonra çözümlerde biz şeye koyacağız, ayrıca size de göndereceğiz yaptığınız katkıları; dolayısıyla, bir şey atlanır, eksik kalır konusunda kaygılanmayın. Zaten yarın toplantının sonunda da bu matrisi tekrar gözden geçirip son halini vereceğiz. O matriste de sorunlar, yani, kanun maddeleri, sorunlar ya da eleştiriler, varsa çözüm önerileri ve kimin tarafından yapıldığına ilişkin şöyle matrisin faydalı olacağını düşünüyoruz bunun böyle daha somut bir şekilde.

Şimdi, aramızda çeşitli uzmanlar var, çeşitli konularda uzmanlar var, çocuk, kadın, aile uluslararası kuruluşlardan, siyasetçilerden. Şimdi, herkesin, takdir edersiniz ki, her konuda konuşması halinde biz bu şeyin içinden çıkamayız maalesef; dolayısıyla, sizden ricam, kendinizi uzman hissettiğiniz alanda öncelik verirseniz, çok daha faydalı olur hepimiz açısından, kendiniz açısından da. Yani, ben, biliyorum ki, burada siz konuştuklarınızdan, 3-5 dakika içerisinde ifade ettiklerinizden çok daha fazlasını biliyorsunuz; ama işin zor tarafı da odur zaten. O 3-5 dakikaya bütün o şeylerinizi sığdırabilmenizi sizden ricam ediyorum.

Şöyle yapmayı düşünüyoruz... Ha, bunu şöyle de yapabilirdik, yani, paralel oturumlar da yapabilirdik; işte, çocukla ilgili ayrı bir çalışma grubu, kadın ve aileyle... Fakat, istedik ki, herkes her konuyu dinlesin; böyle çok daha faydalı oluyor, çok daha üretken oluyor. Bir tek şartla, bu konuşma düzenine uymamız şartıyla; aksi takdirde, mümkün değil ki biz bitirelim bu işi.

Page 13: SOSYAL HİZMETLERİN YENİDEN YAPILANDIRILMASI ÇALIŞTAYI · oluşturmuş olduğu bir kurum esasında Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu; ama daha sonra, ekonomik şartlar,

13

Şimdi, biz biliyoruz tabiî kimlerin katıldığını; ama herkes diğerlerin, kimlerin katıldığını bilmiyor. İsterseniz, çok kısaca şöyle bu masadan başlayıp, şöyle herkes nereden geldiğini ve ismini bildirirse, hemen, daha sonra tartışmalara geçelim; bir.

İkincisi de, konuşmacı konuşurken, mikrofona öncelikle kendinizi ve kurumunuzu tanıtırsanız, kayıt daha sonra çözüm aşamasında çok faydalı oluyor. Son olarak da, konuştuktan sonra mikrofonunuzu lütfen kapatınız. Benim söyleyeceklerim bu kadar. Lütfen, şuradan hemen şöyle bir dönebilir miyiz?

NEVİN İNCE - Maliye Bakanlığı, Bütçe ve Malî Kontrol Genel Müdürlüğünden, kadrosuyla ilgili bölüm.

RECEP İNCE –Devlet Personel Başkanlığı, Kadrolu Kamu Görevlileri Dairesi Başkanlığından devlet personel uzmanıyım.

ABDULLAH ÇİFTÇİ – Vakıflar Genel Müdürlüğü emekli müfettişiyim, Türkiye Korunmaya Muhtaç Çocuklar Vakfı adına toplantıya katılıyorum.

MEHMET PINAR ARAN- Türkiye Korunmaya Muhtaç Çocuklar Vakfı Başkanıyım.

ALİ RIZA ABAY – Sakarya Üniversitesi Sosyoloji Bölümü öğretim üyesiyim. MEHMET ÇELİK – İstanbul Büyükşehir Belediyesinden... MEHMET SEYMAN – İstanbul Vali Yardımcısıyım. GÜLSÜM BÜKER – Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü hukuk müşaviriyim. LEYLA COŞKUN – Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü Genel Müdür

Yardımcısıyım. NURDAN TORNACI – SHÇEK Aile-Kadın ve Toplum Hizmetleri Daire

Başkanıyım. AZİZ SÖĞÜTLÜ – SHÇEK Gençlik Hizmetleri Dairesi Başkanıyım. NEVZAT DOĞAN – AK Parti Kocaeli milletvekiliyim ve Sağlık Komisyonu

Başkanvekiliyim. YILDIRIM TEKTAŞ – SHÇEK Ankara İl Müdürüyüm. YAŞAR ÖKTEM – SHÇEK Teftiş Kurulu başmüfettişiyim. ZEKERİYA ERTAŞ – SHÇEK İzmir İl Müdürüyüm. NUSRET SOYLU – Devlet Bakanlığı... EMİN ZARARSIZ – Başbakanlık Müsteşar Yardımcısıyım. İSMAİL BARIŞ – SHÇEK Genel Müdürüyüm. SEVİL ATAUZ – Hacettepe Üniversitesi Sosyal Hizmetler Yüksekokulu

Müdürüyüm. NESLİHAN AVCI – Gazi Üniversitesi Meslek Eğitim Fakültesi Çocuk Gelişimi ve

Eğitimi Bölümü öğretim üyesiyim. ABİDE GÜNGÖR AYTAR - Gazi Üniversitesi Meslek Eğitim Fakültesi Çocuk

Gelişimi ve Eğitimi Bölümü öğretim üyesiyim. MEHMET KURTOĞLU – Ankara Vali Yardımcısıyım. ABDÜLKADİR DEMİR – Gaziantep İl Özel İdaresi Genel Sekreteriyim. HASAN HÜSEYİN CAN – Mahallî İdareler Genel Müdür Yardımcısıyım. VAROL DUR. – Sosyal Güvenlik Kurumu Uzman Yardımcısıyım. SALİH SANDALCI – Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı Sosyal Çalışmacıyım. ADEM CEYLAN – Ankara İl Özel İdaresi Genel Sekreter Yardımcısıyım. MURAT ALTUĞGİL – Sosyal Hizmet Uzmanları Derneği Genel Başkanıyım. FİGEN PASLI – Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Koruma Birimi, Sosyal

Hizmet Uzmanıyım. Buraya da Çocuk İhmal ve İstismarının Önlenmesi Derneğinin Yönetim Kurulu Üyesi olarak katılıyorum.

TÜRKAY ASMA – Avukatım ve Ankara Barosu Çocuk Hakları Kurulu Başkanıyım.

Page 14: SOSYAL HİZMETLERİN YENİDEN YAPILANDIRILMASI ÇALIŞTAYI · oluşturmuş olduğu bir kurum esasında Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu; ama daha sonra, ekonomik şartlar,

14

ADEM ARKADAŞ – Uluslararası Çocuk Merkezi Derneği, Çocuk Hakları Programı Savunuculuk Bölümü sorumlusuyum.

REŞAT ÖZCAN – Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Genel Müdürlüğü, sosyal yardım uzmanıyım.

İBRAHİM BİÇİCİ – Aile ve Sosyal Araştırmalar Genel Müdürlüğü uzmanıyım. RIDVAN KURTİPEK – Devlet Planlama Teşkilatı Sosyal Politikalar Dairesi... MERYEM DİNÇ – Devlet Planlama Teşkilatı Çalışma Hayatı Sektöründe uzman

olarak çalışıyorum. BAŞAK EKİM – Boğaziçi Üniversitesi Sosyal Politika Forumu Direktörüyüm. BERNA YAZICI – Boğaziçi Üniversitesi Sosyal Politika Forumu araştırmacı ve

doktora öğrencisiyim. ŞERİF SAYIN – Türkiye Ekonomik, Sosyal Etütler Vakfından geliyorum. ERCAN TOPACA – Başbakanlık İdareyi Geliştirme Başkanlığından... ÖZCAN KARS – SHÇEK Strateji Geliştirme Dairesi Başkanıyım. FARUK SEVİNDİ – SHÇEK sosyal hizmet uzmanıyım. RECEP DOĞAN – SHÇEK Hukuk Müşavirliğinde avukatım. SELÇUK KARACIK – SHÇEK Genel Müdür Yardımcısıyım. BÜRGE HAYRAN – UNICEF Çocuk Koruma Proje Sorumlusuyum. SEDA AKÇO – UNICEF Çocuk Koruma Programı Proje Danışmanıyım ve de

avukatım. MUSTAFA NAFİ KARA – Siyah Beyaz Dizayn iletişim danışmanıyım. GÖKHAN BOĞAZKESEN – Siyah Beyaz Dizayn iletişim danışmanıyım. ÖMER KAYIK – Ankara Kimsesiz Çocukları Koruma Derneği Başkanıyım. SEYFİ BOZÇELİK – Sosyal Hizmetler İstanbul İl Müdürüyüm. MUSTAFA YALÇIN – Kayseri Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteriyim. OSMAN BİLGİN – SHÇEK Çocuk Hizmetleri Dairesi Başkanıyım. HİDAYET ŞEVKAT TUKSAL – Tüm Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Kurumları

Derneği Genel Sekreteriyim. SELMA OKUROĞLU – Ankara Büyükşehir Belediyesi Eğitim Kültür Daire

Başkanıyım.

Page 15: SOSYAL HİZMETLERİN YENİDEN YAPILANDIRILMASI ÇALIŞTAYI · oluşturmuş olduğu bir kurum esasında Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu; ama daha sonra, ekonomik şartlar,

15

BİRİNCİ OTURUM BAŞKAN: Emin DEDEOĞLU

BAŞAN – Şimdi, ilk oturumu açıyorum, örgütlenme yapısıyla ilgili tasarı

maddeleri... Önce, kısa bir sunuşu, zannediyorum, Recep Doğan Bey yapacak SHÇEK Hukuk Müşavirliğinden. Daha sonra, söz almak isteyenleri kaydedeceğiz parmak kaldırmak suretiyle. Yaklaşık 90 dakikalık süremiz var. Şöyle, diyelim ki, 10 kişi söz almak istedi, 9 dakika civarında kişi başına düşüyor demektir. Bu usul üzerine, ama 5 dakikayı da geçmemek hedefiyle oturumu açıyorum.

Recep Bey, söz sizde. RECEP DOĞAN – Teşekkür ederim. Bu bölümde, biz, tasarının ilk beş bölümünü tartışacağız, 1 inci maddeden 25 inci

maddeye kadar olan kısım çalışma konumuz. Her kanunda olduğu gibi, bu kanunda da ilk başta amaç, kapsam, tanımlar kısmıyla

başladık; ondan sonra, temel esaslar, görevler, teşkilat yapısıyla devam ettik. Diğer kanunlardan farklı olarak veya diğer kanunlarla birlikte ortaya diğer kanunları kapsayan, diğer kanunlarla anlamlı bir bütün oluşturan bir yapı oluşturmak için tanımlar kısmını şu ana kadar çıkmış kanunlarla uyum sağlamak üzere yeniden düzenledik.

Kanun sekiz bölümden oluşuyor. Bu sekiz bölümle ilgili olarak, mahallî ve müşterek hizmetlerin yerel yönetimler tarafından daha sağlıklı ve verimli bir şekilde yürütülmesini sağlamak üzere düzenlemelere gittik. Bu düzenlemelerde özellikle kamu personel reformuna ilişkin ilkeleri göz önüne aldık ve Başbakanlık tarafından yayınlanan genelge ve talimatlar doğrultusunda diğer ilgili birimlerle işbirliği içerisinde bulunduk.

Hemen tanımlar kısmına baktığımızda, korunmaya muhtaç tanımını 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunuyla tutarlı bir hale getirdik. Yine, özürlü tanımını 5378 sayılı Özürlüler Kanunuyla uyarlı ve tutarlı bir hale getirdik. Diğer kanunlarda olmayan, şu ana kadar eksikliği hissedilen bakıma muhtaç kişi tanımı getirdik. Biliyorsunuz, şuna kadar olan düzenlemelerde, bakıma ve korunmaya muhtaç çocuk tanımı ve yaşlı tanımlar vardı. 18 ve 60 yaş kategorisi arasında olan kişilere yönelik, özellikle evsizlere yönelik hizmet verilmesi sırasında birtakım yasal ve hukukî düzenlemelere ihtiyaç duyulmaktaydı. Buna da hitap etme amacıyla bakıma muhtaç kişi tanımını koyduk.

Yine, (ı) bendinde bir sosyal hizmetler birimi tanımı yaptık. Bu sosyal hizmetler birimi, aslında, mevcut Genel Müdürlüğümüz bünyesinde hizmet veren il ve ilçe sosyal hizmetler müdürlüğünün bu kanun uyarınca il özel idarelerine devri suretiyle oluşturulacak bir birimi ifade ediyor. Bu amaçla, İl Özel İdaresi Kanunda da değişiklik yaptık, ileriki maddelerde bu da var.

Bunun dışında, mahkeme ve hâkim deyimlerinin Çocuk Koruma Kanunuyla ve diğer kanunlarla uyumlu olmasına çalıştık. İlk defa getirilen çocuk rehberi gözetimcisi yardımcılarına ilişkin bir tanım yaptık. Bu madde ileriki bölümlerde yine tartışılacak, ayrıntıları var.

Yine, 4 üncü maddemizde sosyal hizmetlerin temel esaslarını düzenledik. 5 inci maddemizde kuruluş ve Genel Müdürlüğün görevlerini belirttik. Bu Genel

Müdürlüğün görevleriyle ilgili olarak (l) bendinde merkezde yer alan yapılanmanın şu ana kadar yürütülen evlat edinme hizmetlerini ve uluslararası evlat edinme hizmetlerini yine koordine etmesini uygun gördük. Batı toplumlarında görülen bir evlat edindirme acentesi veya evlat edindirmeye yönelik özel bir kuruluş yapılanmasına yönelik altyapının

Page 16: SOSYAL HİZMETLERİN YENİDEN YAPILANDIRILMASI ÇALIŞTAYI · oluşturmuş olduğu bir kurum esasında Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu; ama daha sonra, ekonomik şartlar,

16

bulunmadığı ve bu yönde de bir girişim olmadığı gerekçesiyle bu hizmetlerin kamuda, tekelde, yine merkezden yürütülmesinde fayda umduk.

Yine, diğer kısımda kurumun teşkilat yapısında değişiklik yaptık. Kurum merkezde planlayan, denetleyen, ilk ve standartları belirleyen bir kurum olacağından, kurumun küçültülmesi kaçınılmaz bir sonuç olarak ortaya çıktı. Mevcut teşkilat yapısında 11 olan daire başkanlıklarının sayısını 7’ye ve 5 olan genel müdür yardımcısının sayısını 3’e düşürdük. Uzun zamandır ihtiyacı hissedilen Avrupa Birliği ve Dış İlişkiler Daire Başkanlığımızı kurduk. Bu maddemiz 14 üncü maddedir.

Bunun dışında, mevcut denetim yapısının ve denetime ilişkin yapılanmanın ihtiyaca yanıt vermediği yönünde İdareyi Geliştirme ve diğer birimlerle yapılan çalışmalar sonucunda, Rehberlik ve Denetim Dairesi Başkanlığı oluşturduk. Bu Rehberlik ve Denetim Başkanlığı mevcut yapılanmanın ve ileride oluşacak yapılanmanın sağlıklı ve verimli işlemesi yönünde rehberlik yapacak, denetim yapacak ve mevcut ilke ve standartları belirleme konusunda yetişmiş eleman sağlanmasına yardımcı olacak.

Bunun haricinde, en son, Çocuk Hakları İzleme ve Değerlendirme Kurulu kurduk. 21 ve 22’nci maddelerde, bu Çocuk Hakları İzleme ve Değerlendirme Kurulu ülkemizin taraf olduğu Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesinden kaynaklanan yükümlülüklerimizin yerine getirilmesinde bir koordinasyon görevi yürütecek. Ülkemiz, sözleşmenin imzalanmasından bu yana her iki yılda bir ülke raporlarını sunuyor ve bu ülke raporları doğrultusunda getirilen eleştirilere yanıt vermeye çalışıyor. Dolayısıyla, bu değerlendirme kurulu oluştururken, gerek sivil toplum örgütleri gerek öğretim üyeleri gerek kamu kurumlarından üyelerin de yer aldığı bir yapılanma içerisine gidilmesini daha uygun gördük ve mevcut kurulu biraz daha genişlettik.

Bunun haricinde, beşinci bölümümüzde personele ilişkin düzenlemelere yer verdik. 23 üncü maddemizde diğer kamu kurumlarıyla arasında çalışma barışı ve eşit işe eşit ücret verilmesi prensibinden hareketle, Başbakanlık bağlı kuruluşlarında şu ana kadar uygulanan ödemelerin SHÇEK Genel Müdürlüğüne de yansıtılmasının adil ve tutarlı bir yaklaşım olacağını düşündük, buna ilişkin düzenlemeler yaptık.

Yine, aynı şekilde, rehberlik ve denetim uzman yardımcılığı ve uzmanlığa ilişkin yeni bir kariyer meslek ihdas ettik ve atamalara ilişkin 25 inci maddeyle bu bölümü bitirdik 1 ve 4 üncü derecedeki kadrolara ilişkin atamaların Bakan onayıyla, diğer atamaların Genel Müdür onayıyla yapılması ve üçlü kararnameyle atanacak kişilerin de Genel Müdür Yardımcıları ve Genel Müdür ve Birinci Hukuk Müşavirliğiyle sınırlı tutulmasını uygun bulduk.

BAŞKAN – Şimdi, bu konularda söz almak isteyenler kimler acaba? Bu oturumda konuşmak isteyenler toplam 13 kişi. 80 dakikayı 13’e bölersek, kişi başına ortalama 6 dakika düşüyor. Toplam süremiz aslında 90 dakika; ama son 10 dakikayı da bu tip karşılıklı şeylere vermek üzere...

Şerif Bey, sizden başlayalım lütfen; siz, genel bir çerçeve çizecektiniz daha önce. ŞERİF SAYIN – TESEV, tekrardan... Sosyal hizmetler benim çok yeni ilgi duyduğum bir alan; ancak, halen konuya tam

olarak vakıf olamadım. Sivas’ta, bir süredir sosyal hizmetler konusunda yapılan işlere, Sayın Valinin yaptığı stratejik planları koordinasyon işlerine yardımcı olmaya çalışıyorum; o yüzden, ilgim gitgide bu konuya artıyor.

Birkaç tane genel şey söylemek istiyorum kanun hakkında, ille de teşkilat yapısı hakkında değil, kanunun şu ana kadar işaret etmediği alanlarda.

Bir, gönül istedi ki, Emin Beyin de başta söylediği gibi, kanun biraz daha geniş olsun, yani, sadece Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kanunu değil, sosyal hizmetler, sosyal yardımlar, bunların hepsini içeren bir kanun olsun. Anladığım kadarıyla, sosyal hizmetler ile sosyal yardımlar birbirini çok tamamlayan etkinlikler. Merkezde hâlâ bunlar

Page 17: SOSYAL HİZMETLERİN YENİDEN YAPILANDIRILMASI ÇALIŞTAYI · oluşturmuş olduğu bir kurum esasında Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu; ama daha sonra, ekonomik şartlar,

17

farklı bakanların portföyünde, farklı zamanlarda farklı bakanlıklara bağlanarak, aralarında pek fazla da koordinasyon olmadan ele alınıyorlar. Türkiye’nin bir sosyal, yani, yoksullukla ve yoksunlukla mücadele eden tek bir stratejik plana ihtiyacı var. Dolayısıyla, mümkün olduğu kadar bu alanlarda görev yapan, yardım yapan, çalışan kurumların merkezde tek elde, tek bakanın portföyünde toplanmasında yarar var. Kanun ona hiçbir şekilde değinmiyor.

İkinci göremediğim bir olay burada şu: Kanunda finansman net değil; yani, bu hizmetleri, tamam, il özel idarelerine verelim; ama il özel idarelerine bunlar eğer getiri kaynağı ayırmazsa ne yapacağız yani? Çok basit bir şey size söyleyeyim: 1980’den önce, biliyorsunuz, bu hizmetler yerel yönetimler tarafından yapılıyordu. Dün eski bir bürokrat üstatla konuşuyordum, dedi ki: “İstanbul’da beş senelik buzdolabında et stoku olmasına rağmen, bu çocukları beslemek için Tunceli’deki çocuklar bir senedir et yememişti.” 1970’lerdeki durum bu. Baktığını zaman, daha geri kalmış, daha yoksul bölgeler belki önceliği bunlara vermeyecekler. O zaman, belki merkezî bütçeden buraya kaynak aktarılmasına, ek kaynaklar aktarılmasına her zaman ihtiyaç duyulacak. Bence, olayın finansmanının merkezî bütçeyle olan, merkezî bütçeden yapılacak yardımların, özellikle gelişmekte olan bölgelere yapılacak yardımların düşünülmesi gerekiyor. Malumunuz, bunlar, eğer terk edilmiş çocuklarsa, bunların da çok fazla bir siyasî tabanı olmayacak ve il genel meclisine de baskı yapabilecek nitelikte ne özürlüler ne yaşlılar ne de çocuklar olmayacak; dolayısıyla, bunun biraz daha düşünülmesini tavsiye ederim.

Üç: Peki, bu kanunu geçiriyoruz. Bu kanunun maliyeti ne kadar? 5018’te, biliyorsunuz, artık, her kanun tasarısının bütçeye yükü ne kadar olacak diye bir düzenleme var. Onu da bilemiyoruz. Yani, şimdi, bu toplam maliyetleri merkezin yükünü azaltıyor mu, sadece daire başkanlıkların sayısını azaltmak merkezdeki toplam yükü azaltmakla eşanlamlı mı? Peki, yerel yönetimler üzerine burada bazı fiyatlar veriliyor, onların getireceği ek yükler ne olabilir, bunlar nasıl finanse edilecek? Yani, kanunun toplam maliyeti ne devlete ve millete tabiî; o da çok belli değil.

Sivas’ta gördüğümüz bir olay, kırsal yoksulluk ile kentsel yoksulluk arasında çok ciddî bir farklılaşma var. Tarama hizmetleri veya şu anki hizmetlerden yararlananlar, ağırlıkla, kentteki yoksullar ve yoksunlar, muhtaçlar. Kırsalda tarama nasıl yapılacak, kırsal nasıl kapsanacak; onu pek iyi görebilmiş değilim kanunda. Şu anki Sosyal Hizmetlerin yaptığı hizmetleri, biraz önce Sayın Genel Müdürün yaptığı sunumdan alt alta topladım, toplam 38 000 çocuğa hizmet götürülebiliyor. 38 000 çocuk, 4 945 özürlü, 7 000 yaşlı, 658 kadın ve çocuk kadın evlerinde, yani, bunların hepsini topladığınız zaman, Türkiye’de 50 000 kişiye ancak hizmet götürebiliyoruz. Bu, çok çok düşük bir rakam. Sosyal Hizmetlerin kadro ve hizmet götürdüğü sayıya baktığımız zaman, toplam kullanılan personel 12 000 kişi, hizmet götürülen kişi 50 000 kişi; yani, 1 kişi sadece 4 kişiye hizmet verebiliyor. Bence, çok düşük bir rakam. Öbür tarafta, personel içindeki duruma baktığınız zaman, personelin sadece dörtte biri uzman, dörtte üçü uzman değil. Uzman başına hizmet verilen kişi de 15’tir. Burada o zaman uzman başına hizmet verilen kişi oranı biraz yüksek. Yani, orada da dengesizlikler var. Bunlar nasıl giderilecek; bunu da çok fazla göremedim.

Kanun bütünü olarak hizmetleri yerel yönetimlere, il özel idarelerine devretmekle beraber, gerçekte tekrar merkezi düzenliyor; peki, il özel idarelerinde bu hizmetin sunumunu daha verimli, daha etkin daha geniş kapsamlı olması için kanunda ne var diye baktığımız zaman, orada da pek bir şey göremiyorum. Tamam, peki, denetime halkı katıyoruz; bu, çok hakikaten, “progressive”, ilerici bir bakış. Yeterli mi; yoksa, bazı başka şeyler de düşünmek lazım.. Hizmet sunumunun rekabete açılması kısıtlı. Hizmet sunan birimler ile hizmeti satın alan birimlerin arasındaki ilişkiler hâlâ “opaque”, yani, karanlık, net değil. Bundan önce, kol kırılır yen içinde kalır; sorunlar, eğer medya burnunu sokmazsa pek dışarıya yansımaz. Peki, bundan sonra, bu kol kırılır, yen içinde kalırı nasıl engelleyeceğiz; o da çok ortalıkta değil.

Page 18: SOSYAL HİZMETLERİN YENİDEN YAPILANDIRILMASI ÇALIŞTAYI · oluşturmuş olduğu bir kurum esasında Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu; ama daha sonra, ekonomik şartlar,

18

Galiba süre bu kadardı. Ben bir de, bundan sonraki üç bölümde hiç konuşmayacağım, en sonunda geçici maddelerde ve stratejide belki tekrar söz alırım.

Herkese tekrar hoş geldiniz, başarılar. BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz. Şimdi, isterseniz, buradaki sıradan, parmak kaldıranların sırasıyla gidelim, masanın

bu kenarından. BİR KATILIMCI – 6’ncı maddenin (f) bendinde “özel ve kamu sosyal hizmet

kuruluşlarının tek taraflı olarak tekrar devir alınması ve bu amaçla bütçesine konulacak özel ödeneklerle işletmek” gibi bir husus var. Şimdi, devir yapıldıktan sonra, belki cezaî işlemler uygulanabilir. Bunun geri dönüşü pek olmaz gibi geliyor bana. Onun dışında, özel ödenek uygulaması da, artık, merkezî yönetim bütçesinde yok; dolayısıyla da bu (f) bendi bizim Bakanlığa görüşülmeye geldiğinde bayağı değiştirilmesi, düzenlenmesi gerekiyor, çıkarılması gerekebilir.

BAŞKAN – Onu lütfen not alın. […] BİR KATILIMCI - ...gerektiğini düşünüyorum yani. BİR KATILIMCI – Bir örnek verir misiniz... BİR KATILIMCI – Mesela, 12’nci maddenin (a) bendi, yani, iş ve işlemlerin

yapılmasına sanki devam edilecek anlaşılıyor. BAŞKAN – Yani, siz, iş ve işlemleri yapmak lafına takılıyorsunuz, öyle mi? BİR KATILIMCI – Evet. BAŞKAN – O, size göre geniş kapsamlı bir şey... BİR KATILIMCI – Devir işlemi yapılacağına göre, artık, bu görevler arasında

sadece politika tespiti belki olabilir, yönlendirme olabilir; ama tekrar bu iş ve işlemler fiilen yapılacaksa, o zaman bu kanun tasarısının özüne uymuyor gibi geliyor.

BAŞKAN – Anladım. BİR KATILIMCI – Teşekkür ederim. BAŞKAN – Buyurun. BİR KATILIMCI –Ben, 16’ncı maddeyle ilgili olarak bir ekleme yapılmasını

isteyeceğim. Şimdi, örgüt yapısı ile kadrolarına birlikte baktığımız zaman, kadrolarında yer alan özel kalem müdürü unvanlı kadronun teşkilat yapısı içerisinde gösterilmediği görülmektedir. Özel kalem müdürlüğü şu anda mevcut yürürlükte olan 3046 sayılı Yasayla ilgili bir birimdir; dolayısıyla, eğer bunun kadrosu düşünülüyorsa, örgüt yapısı içerisinde danışma ve yardımcı hizmet birimleri içerisinde özel kalem müdürlüğü de gösterilmelidir diye düşünüyoruz.

Diğer bir konu, 23 üncü maddede, personelin statüsünü düzenleyen madde. Burada sunumu yapan arkadaş, kamuda uygulanan ücret sisteminde kurum personelinin eşit işe eşit ücret prensibinden faydalanamadığını, dolayısıyla, burada farklı bir ücret rejimini gündeme getirdi. Aslında, bu sistem kamuda uygulanıyor; fakat, bu kadar yaygın değil. Örneğin, hiçbir kurumda santral memuru, sekreter, satın alma memuru, kaloriferci, bekçi, hizmetli kadroları kadro karşılığı gösterilmek suretiyle sözleşmeli olarak çalıştırılmıyor Başbakanlık ve bağlı kuruluşlarında. Diğer bir taraftan, bu maddeyi kanunun ekiyle, yani, ekinde yer alan kadrolarla beraber düşündüğümüz zaman, hem burada bekçi, hizmetli kadroları gibi kadrolara kadro karşılığı sözleşmeli statü getiriliyor hem de yeni tasarının ekinde yer alan kadrolara da birtakım kadrolar yeni tasarıda yer almıyor; dolayısıyla, bazı personel kurumda kalarak bu sistemden faydalanabilirken, bazı personel kurum dışında başka kurumlara nakli yapılacak. Dolayısıyla, tasarının bu maddesinin yeniden düzenlenmesi gerekiyor diye düşünüyoruz.

BAŞKAN – Sizin spesifik bir öneriniz var mı?

Page 19: SOSYAL HİZMETLERİN YENİDEN YAPILANDIRILMASI ÇALIŞTAYI · oluşturmuş olduğu bir kurum esasında Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu; ama daha sonra, ekonomik şartlar,

19

BİR KATILIMCI – Başbakanlık ve bağlı kuruluşlarında uygulanan sistem diğer sistemin aynısı uygulanmalı ya da kamu personel reformunun sonuçlanması beklenmeli.

BİR KATILIMCI – Yalnız, oraya iki tane unvan eklenebilir, şu yeni kurulan rehberlik ve denetim uzmanı var olanların sistemi içinde yok, bu unvan eklenebilir, yani, uzman ve uzman yardımcısı.

BAŞKAN – Bu maddenin yeniden düzenlenmesi, Başbakanlık ve bağlı kuruluşlarındaki sistemin adapte edilmesi istediğiniz.

BİR KATILIMCI – Ben, bir de, kanuna eklenen cetvellerde avukat, yeni avukat kadrosu ihdas edildiğini gördüm. Çocuk Esirgeme Kurumu genel bütçeli bir kuruluş olduğu için, genel bütçeli kuruluşlarda avukat istihdam edilmiyor. Bunların bütün pek çok hukukî işlemleri Maliye Bakanlığı tarafından yapıldığı için, genel bütçeli kuruluşlarda, katma bütçede olup da şimdi genel bütçeye geçen kuruluşların avukatları da Maliye Bakanlığına aktarılıyor. O yüzden, yeni avukat konulmasını uygun bulmuyorum kadro ihdas cetveline.

BAŞKAN – Üçünüz de Maliye Bakanlığındandınız değil mi? Personel Başkanlığı... ABDULLAH ÇİFTÇİ – Türkiye Korunmaya Muhtaç Çocuklar Vakfı adına söz

alıyorum. İlk önce, bu toplantının tertiplenmesine vesile olan Sayın Genel Müdür başta olmak

üzere, tüm ilgililere teşekkür ediyoruz. Benim, 3 üncü maddenin (h) bendiyle ilgili bir teklifim olacak. 3 üncü maddede,

özel sosyal hizmet kuruluşları düzenlemesi yapılırken, iki kategoride düzenlenmiş. Bir tanesi, kamu yararı olan, yani, vergi muafiyetini haiz dernek ve vakıflara korunmaya muhtaç çocukların bakım hizmetleri, yatılı ve gündüzlü hizmetleri verilmiş; diğer taraftan, aynı madde içerisinde, aynı bent içerisinde, korunmaya muhtaç çocukları dışında kalan yaşlı vb. diğer hizmet alacaklar için gerçek veya tüzelkişilere bu sosyal hizmet kuruluşu açma hakkı veriliyor. Şimdi, bunun ileride sunacağım başka bir teklif doğrultusunda ayrı bir bentte düzenlenmesini, yani, korunmaya muhtaç çocukların dışında kalan kesimlere verilecek hizmetin 3 üncü maddede başka ayrı bir bent olarak, yani, bir şekilde, bu, ticarî bir aktivite doğuracak; ama bizim düşüncemize göre, korunmaya muhtaç çocuklara hizmet verecek olan dernek ve vakıfların amacı tamamen kamu yararına olacak, yani, ticarî bir amaçları olmayacak hiçbir zaman. O açıdan, bunun ikiye ayrılmasında yarar olduğu düşüncesindeyiz.

Diğer taraftan, sosyal hizmetlerin temel esaslarını düzenleyen 4 üncü maddesinde bizim gördüğümüz bir eksiklik var. Burada özel sosyal hizmet kuruluşları olsun, kamu sosyal hizmet kuruluşları olsun, korunmaya muhtaç çocuğa bir şekilde aile olacaklar; yani, ona bir aile hayatını yaşatacaklar ve onu büyütüp, geliştirip, topluma yararlı bir insan olarak katmaya çalışacaklar. Burada en önemli unsur, bu aile hassasiyeti içerisinde, yani, bir ebeveyn hassasiyeti içerisinde bunların eğitimine yönelik herhangi bir düzenleme biz göremedik; yani, daha doğrusu, eğitiminin takibine yönelik bir düzenleme göremedik. Bu eksikliğin de... Şurada bir madde metni sunacağım ben; kayıt alınıyor herhalde. Bizim teklifimiz, bu 4 üncü maddenin, bu eksiklikten dolayı şöyle olması gerektiğini düşüncesindeyiz: “Sosyal hizmetin verilmesinde veya sunulmasında çocuğun eğitim ve öğretiminin takibi bir aile hassasiyeti içerisinde yapılarak, Türk millî eğitimin genel amaçları doğrultusunda yetiştirilmeleri sağlanır” şeklinde 4 üncü maddeye bir bent eklenmesini teklif ediyoruz.

Diğer taraftan, 6’ncı maddenin (f) bendi üzerinde bazı tereddütlerimiz var. Burada 6’ya (f) bendi, sosyal hizmet uygulamalarının rehberlik ve denetimi sırasında yapılan rehberlik ve denetime rağmen. -bir kere, burada bir cümle düşüklüğü olduğu kanaatindeyim; yani, cümle tam anlaşılır gibi değil- istenilen düzeyde hizmet sunamayan özel ve kamu sosyal hizmet kuruluşlarını terk taraflı olarak devralmak ve bu amaçla bütçesinde konulacak ödenekten bu hizmetleri devam ettirmek.” Şimdi, bu çok muğlak ve hiç kimseyi kendimiz gibi düşünemeyiz tabiî ki. Bizler çok iyi niyetli olabiliriz, çok böyle geniş yorumlayıp, bunu lafzıyla değerlendirmeyebiliriz; ama ileride, bu, bilhassa dernek ve vakıfları bir şekilde bu

Page 20: SOSYAL HİZMETLERİN YENİDEN YAPILANDIRILMASI ÇALIŞTAYI · oluşturmuş olduğu bir kurum esasında Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu; ama daha sonra, ekonomik şartlar,

20

alandan caydıracak veyahut da teşvik etme derecesini en aza indirecek riskler taşıdığı düşüncesindeyim, bu “istenilen düzeyde hizmet veremiyor” kavramının belirgin olmamasından dolayı; çünkü, burada, yalnız bir belirleme yapmak lazım. Burayla ilgili bizim teklifimiz Türkiye Korunmaya Muhtaç Çocuklar Vakfı olarak, rehberlik ve denetimi sırasında yapılan rehberlik ve denetime rağmen istenilen düzeyde hizmet veremiyor, hizmet sunamayan ifadesinin kaldırılarak, onun yerine, önerimiz “sosyal hizmet uygulamalarının bu kanunun 4 üncü maddesinde belirtilen sosyal hizmetlerin temel esaslarına aykırı şekilde yapıldığı veya bu esaslara uyulmadığı yapılan rehberlik ve denetimler sonucu tespit edilen kamu sosyal hizmet kuruluşu veya özel sosyal hizmet kuruluşu olmakla beraber, hizmet binası ile araç gereç ve donanımı kamu tarafından sağlanmış veya tahsis edilmiş olanları tek taraflı olarak devralmak ve bu amaçla bütçesine konulacak ödeneklerle işletmek, bunların dışında bir özel sosyal hizmet kuruluşuysa, ruhsatını iptal ederek, faaliyetine son vermek, hizmet alanlara uygun sosyal hizmet kuruluşlarına –hizmet alan çocukları kastediyoruz- yerleştirmek.” Yani, burada, bu teklifimizden amaç şu: Bir vakıf düşünün veya bir dernek düşünün, özel sosyal hizmet kuruluşu açtı, binası, tesisi, iç donanımı vb. bütün mülkiyeti kendisine ait; bunu nasıl devralacak Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu; yani, bir denetim raporuna dayanılarak... Bir de, sübjektif bir rapor da olma ihtimali var bunun, hem anayasal yönden hem kanunlarımız açısından; çünkü, ancak, müsadere, bir mahkeme kararına falan dayanması lazım. Bu açılardan risk taşıyor. Bir de, yorum çok fazla, değişik yorumlar getirebilir.

Bizim önerilerimiz şimdilik 30 uncu maddeye kadar bu kadar. BAŞKAN – Elinizde yazılı metin varsa, onu da alabiliriz. Buyurun. ALİ RIZA ABAY – Sakarya Üniversitesi Sosyoloji Bölümü öğretim üyesiyim. Şimdi, ben, yasa tasarı taslağının geneliyle ilgili bir iki bir şey söyleyeceğim; sonra,

teknik bazı maddeler üzerinde önerilerde bulunacağım. Öncelikle, yasanın genel yaklaşımını çok olumlu buluyorum. Olumlu bulduğum

taraf, sivil inisiyatifi işin içerisine katması, yerel yönetimleri işin içerisine katması; ancak, yerel yönetimler denildiğinde, yerel yönetimler, belediyeler ve il özel idareleri arasında bir problem yaşanabileceğini düşünüyorum; çünkü, maddede, ileride diyor ki, efendim, işte, koordinasyon kurulu karar verecek olursa belediyelerin talepleri üzerine belediyelere devredilir filan gibi bazı ifadeler var. Yani, bu, bana açıklanması gereken bir husus gibi geliyor.

Ayrıca, genel olarak sivil inisiyatifi işin içerisine çekmesi açısından güzel; yalnız, bunu, bu hususu biraz daha esnetmemiz lazım; çünkü, sosyal hizmet şartlara göre değişen bir hizmet. Yani, siz, burada, efendim, masa üstünde bir şey yaparsınız; fakat, gittiğiniz yerde uymaz. Mesela, şimdi, koruyucu aile ve destekleyici aile ya da koruyucu ya da destekleyici hizmetlerden bahsediliyor. Şimdi, koruyucu ve destekleyici hizmetleri hâkimin inisiyatifine bırakıyoruz; tamam, koruyucu aile için belki gerekebilir, yani,tartışılabilir; ama gerekebilir diyeyim. Ama destekleyici hizmeti de hâkimin inisiyatifine bırakacak olursa, bu işi yapacak olan insanların önünü kesmiş oluyoruz, bağlamış oluyoruz. Dolayısıyla, bu olaylara biraz daha large bakmamız gerekiyor, yani, biraz insanımıza güvenmemiz gerekiyor. Bu işi kim yapacaksa, en az bizim kadar o insanın namuslu olduğuna inanmamız gerekiyor. Ha, ileride zaten görülecektir, bazı denetleme, kontrol etme mekanizmaları da vardır; gerekirse, onların elinden bu hizmetler de alınabilmektedir; ama yaklaşım olarak, ben, bunun ana hatlarıyla biraz daha böyle kısıtlayıcı bir mantıkla ele alındığını hissediyorum, daha geniş ele alınması lazım.

Ayrıca, destekleyici ve çözümleyici aile kavramlarının daha da açılması gerektiğini düşünüyorum. Destekleyici ve çözümleyici, hatta, destekleyici kavramının gönüllüleri işin içerisine çekebilecek biçime getirilmesi gerektiğine inanıyorum.

Page 21: SOSYAL HİZMETLERİN YENİDEN YAPILANDIRILMASI ÇALIŞTAYI · oluşturmuş olduğu bir kurum esasında Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu; ama daha sonra, ekonomik şartlar,

21

Şimdi, maddeler üzerinde bir iki teknik ifadeler katmak istiyorum. Madde 3’ün sosyal hizmetler bölümünde, ileride destekleyici ve çözümleyici kavramları kullanılmasına rağmen burada kullanılmamış. Koruyucu, önleyici, destekleyici, çözümleyici, yetiştirici, rehabilite edici biçiminde devam etmesini istiyorum; yani, destekleyici ve çözümleyici kavramlarının işin içerisine katılması gerekir diye düşünüyorum.

Efendim, bir başka nokta şu: Yine, tanımların sosyal inceleme raporu maddesi var, en maddesi. Orada şöyle deniliyor: “Sosyal hizmetler alanına ilişkin müracaatçıların kendisi, çevresi ve verilecek sosyal hizmet hakkındaki bilgileri içeren sosyal hizmet alanında eğitim almış sosyal çalışmacılar tarafından düzenlenen rapor” biçiminde... Burada da, işimizin yine biraz önce söylediğim gibi, daha genelden daha esnek bakmaya uygun olarak sosyal hizmet alanında eğitim almışı çıkarıp, onun yerine, sosyal hizmet hakkındaki bilgileri içeren ve sosyal çalışmacılar tarafından düzenlenen raporu biçimine dönüştürülmesi lazım; çünkü, ileride, sosyal hizmet eğitimi almamış insanların da bu konuda istihdam edileceğini düşünüyoruz biz yasa içerisinde. Onun için, bunun da bu şekilde düzeltilmesini istiyorum.

Bir başka madde şu: 4 üncü maddenin (k) bendinde aynen şöyle deniliyor: Sosyal hizmet alanlarına ilişkin hizmet veren kamu kurum ve kuruluşları ile gerçek ve tüzelkişilere ait kuruluşlarda istihdam edilecek personelin yetiştirilmesine yönelik eğitim programlarının ve diğer programların oluşturulmasıyla, bunlara yönelik hizmet öncesi ve hizmet içi eğitim programlarının düzenlenmesinde kurumun görüşünün alınması esastır deniliyor. Şimdi, ben, yine biraz önce söylediğim gibi, bu, kısıtlayıcı bir ifade, kurum danışmanlık yapar biçimine dönüştürülmesini istiyorum; yani, programların düzenlenmesinde kurum danışmanlık yapar; aksi halde, 6’ncı maddenin (i) bendiyle bu madde çelişir; çünkü, biz, 6’ncı maddenin (i) bendinde diyoruz ki, sosyal hizmet alanında faaliyette bulunan veya bulunmak isteyen kişi, kurum ve kuruluşlar ile gönüllü kuruluşları teşvik etmek ve yapacakları faaliyetlere rehberlik etmek diyoruz. Şimdi, burada rehberlikten bahsediyoruz, öbür tarafta da olmazsa olmaz bir şart ortaya koyuyoruz. Burada da, yani, (k) bendinde danışmanlık yapar biçimine dönüştürülmesinin uygun olacağını düşünüyorum.

Şimdi, genel müdür, ana hizmet birimleri içerisine baktığımızda, burada benim dikkatimi çeken şu: Gerçi burada söylemenin çok fazla bir anlamı yok; ama bana kalsa, ben, sosyal hizmetler ile çocuk esirgeme kurumunu ayırırım; çünkü, sosyal hizmetler genel müdürlüğü ile çocuk esirgeme kurumu birleştiriliyor; dolayısıyla, bir sivil toplum örgütünü siz devlet organizasyonu içerisine alıyorsunuz. Hani, sivil toplum örgütlerini, sivil inisiyatifi teşvik edecektik?! Onun için, burada ben bu kararın alınabileceğini ya da bunun bu şekilde geçebileceğini düşünmüyorum; ama içimden geçeni, olması gerekeni söylemek istiyorum.

Bu bağlamda, yasa düzenlenirken, çocuklara yönelik çok iyi bir çalışma yapılmış; tebrik ederim çalışan arkadaşlarımızı. Ancak, özürlülere yönelik bir idare var, biliyoruz, o işi o yapıyor daha çok. Burada yine bir çelişki var; acaba, bu özürlülere yönelik işi kimin yapması lazım, sosyal hizmetlerin mi yapması, onların mı yapması lazım; birbirleriyle yarışıyorlar benim görebildiğim kadarıyla. Sanki pası biri diğerine atarmış gibi bir hava da seziyorum ve böyle bir psikolojik, kurumlar arasında psikolojik bir sürtüşmenin olduğunu da hissediyorum, görüyorum.

Şimdi, bağlamda, hadi, artık, böyle gelmiş böyle gidecek diyelim; yani, özürlülerle ilgili bir birim var, kadın aileyle ilgili bir birim var, çocuklarla ilgili, işte, burada çok önemli bir birim var; ama yaşlıların burada ihmal edildiğini görüyorum ben. Dolayısıyla, daha önceki yasada yaşlılar sanki daha ön plandaydı. Gerçi, Genel Müdürümüz, yaşlılarla ilgili bizim çok fazla bir problemimiz yok der gibi bir şey söyledi; ama artık, 2050 yılına gediğinizde, Türkiye’de 18 milyon yaşlıların olacağını düşünüyoruz 65 yaş üzerinde. Dolayısıyla, gençler bizim geleceğimiz; ama yaşlılık ise bizim kendi bireysel geleceğimiz. Dolayısıyla, bu yaşlılık konusunun daha ciddî ele alınması gerektiğini ve yaşlılık konusunun aynen çocuk konusunda

Page 22: SOSYAL HİZMETLERİN YENİDEN YAPILANDIRILMASI ÇALIŞTAYI · oluşturmuş olduğu bir kurum esasında Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu; ama daha sonra, ekonomik şartlar,

22

olduğu gibi, işte, izleme komitesinin ve oradaki şartların aynen yerine getirilmesini teklif ediyorum.

Ayrıca, Toplum Hizmetleri Dairesi Başkanlığında, madde 12’de yine aynı şekilde, “koruyucu, önleyici ve çözümleyici” ifadesi kullanılmış. Koruyucudan sonra tekrar “destekleyici” ifadesinin kullanılması gerektiğini düşünüyorum.

Ayrıca, bu kavramlar, bana göre, çok net değil; yani, destekleyici ne? Efendim, gerçi var burada, daha net olması lazım. Çözümleyiciden, bir problem çözmek mi kastediliyor; bunlar da ileride belki yönetmeliklerle filan düzenlenebilir; ama daha dikkat edilmesi gerektiğini düşünüyorum.

13 üncü maddenin (c) bendinde ise... O maddenin şöyle düzenlenmesini talep ediyorum: “İhtiyaç ve talep doğrultusunda sosyal hizmet alanında çalışan kamu ve özel sosyal hizmet kuruluşlarına yönelik hizmet içi eğitim programları hazırlamak, hazırlatmak ve uygulanmasına yardımcı olmak” olması lazım; çünkü, uygulamak, sanki kurumun üzerinde kalacakmış gibi geliyor. Yani, esnek ve yumuşak bir ifade kullanılması lazım. Bu işi yapacak insanlara mutlaka güvenmemiz lazım gerektiğini düşünüyorum.

Şimdi, yine, 14 üncü maddede, sosyal hizmetler ve yardımlarla ilgili konu var. Biraz önce bir konuşmacı dedi ki, ya sosyal hizmetleri sosyal yardımlarla birlikte düşünmek lazım; evet, birlikte düşünmek lazım. Yani, siz, bunu birbirinden ayırdığınız zaman, sosyal hizmet yapan insan ayrı, sosyal yardım yapan insan ayrı. Sosyal yardım yapana diyorsunuz ki, siz sosyal hizmet yapamazsınız; o da diyor ki, bak, benim yaptığım iş de bir sosyal hizmettir. Dolayısıyla, bunu da birlikte düşünmemiz gerekiyor; bu alanda çok önemli problemlere sebep oluyor.

Şimdi, bu bağlamda, sosyal hizmetler ve sosyal yardımlarla ilgili olarak yapılacak uluslararası çalışmaların eşgüdümünü sağlamak diyor. Bana kalırsa, bu Kızılay’ın görevleriyle sanki biraz çelişir gibi. Orada, Kızılay’la bir koordinasyon biçimine dönüştürülmesi daha doğru olur diye düşünüyorum.

Ayrıca, daha önce çocuklarla ilgili kuruluş ve denetleme kurumları ifade edilirken, onun kimlerden oluşacağı vesaire tadat edilmiş; o, güzel bir çalışma; ama strateji geliştirme kurul düzenlenir deniliyor; fakat, bu strateji geliştirme kurulunun kimlerden oluşacağı belli değil. Bunun da belirtilmesi lazım; çünkü, strateji, bana göre, bu işin beyni olacaktır. Bu da es geçilmemesi gerekir diye düşünüyorum.

BAŞKAN – Hocam, konuşmanızı biraz toparlarsanız... ALİ RIZA ABAY – Toparlıyorum, az kaldı. Şimdi, bir başka nokta, burada, personel statüsüyle ilgili sayılırken, işte “APK

uzmanı, avukat, uzman tabip, dip tabibi, sosyal çalışmacı, psikolog” ifadesi kullanılmış. Oraya “psikolog” ifadesinden sonra, “sosyolog” ifadesinin de ilave edilmesini; ayrıca, “eğitim uzmanı” ifadesinden sonra da “halkla ilişkiler uzmanı”nın da katılmasını talep ediyorum; çünkü, halkla ilişkiler uzmanı arkadaşlar bu işi çok profesyonel yapıyorlar ve bu eğitimi alıyorlar. Onun için, halkla ilişkiler uzmanlarının bu işe bir estetik katacağını düşünüyorum.

Bir başka nokta, rehberlik ve denetim uzman yardımcılığı ve uzmanlığı meselesi var. Burada da, yine, işte şöyle deniliyor: “Uzman ve uzman yardımcılarına yüzde 70’i en az dört yıllık eğitim veren fakülte ve yüksekokulların sosyal hizmet, sosyal çocuk gelişimi ve eğitimi, psikoloji, sosyoloji, fizyoterapi eğitim bölümlerinden, yüzde 30’u da tıp, hukuk, siyasal, işletme, kamu yönetimi” diye devam ediyor. Buradaki yüzde 70 ile yüzde 30 kavramlarının da çıkarılmasını; zira, rehberlik ve denetim uzman yardımcılığı ve uzmanlığı ifadesi, zaten bir eğitimden geçeğini gösteriyor bunların. Dolayısıyla, eğitimden geçip bu işi başaramayacaklar gerisin geriye zaten gidecekler ya da başka bir kuruma atanacaklardır. Onun için, bu konularda, ben, gene ana hatlarıyla şöyle söyleyeyim: Mutlaka esnek davranmamız gerektiğini, insanımıza güvenmemiz gerektiğinin altını çiziyorum.

Page 23: SOSYAL HİZMETLERİN YENİDEN YAPILANDIRILMASI ÇALIŞTAYI · oluşturmuş olduğu bir kurum esasında Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu; ama daha sonra, ekonomik şartlar,

23

Bir başka nokta da, sivil inisiyatifi davet ederken, sivil inisiyatife ilişkin mutlaka birtakım projelerin yapılması ve projeler dolayısıyla sivil inisiyatifin bu işe davet edilmesi... Biraz önce panoda da gördüğünüz gibi, mutlaka biz bu işi birlikte ele almamız gerekiyor.

Son sözü şöyle söylüyorum: Bu iş bir profesyonel işidir; ama asla amatör ruhu unutmadan yapılan bir profesyonellik işidir.

Saygılar sunarım. BAŞKAN – Teşekkür ederim. MEHMET SEYMAN – İstanbul Vali Yardımcısıyım. Önce, yönteme ilişkin, müsaade ederseniz, bir görüşümü söylemek istiyorum.

Örgütlenmeye ilişkin bölüme dair görüşlerimizi söyleyelim demiştiniz. Kanunun 1 inci maddesinden başlayarak neredeyse 35 maddeyi içerir bir değerlendirme yapıldı şu ana kadar. Beş bölümü kapsıyor bu. Beş bölüme ilişkin görüş ve önerilerin birkaç dakikada sunulabilmesi çok sağlıklı ve verimli bir sonuç yaratmaz diye düşünüyorum. Buna rağmen, koyduğunuz ilkeye uyarak, çok kısa, 5 dakikaya da sadık kalmaya çalışacağım.

Bu kanun, öncelikle kanun tekniği ve kanun dili açısından ciddî sorunlar taşımaktadır. Bu nedenle, kanunun teknik ve dil açısından dikkatle gözden geçirilip, çok iyi bir redaksiyona tabi tutulması gerekir.

Bunun dışında, genel olarak birtakım hükümlerde, tanımlarda önemli hatalar var, belirsizlikler var. Bunların giderilmesinde fayda var. Örnekleyeceğim sadece, 3 üncü maddedeki tanımlar içerisinde “suç mağduru olan ve suça sürüklenen çocuklar” şeklinde iki tanım kullanılmış. Herhalde aktüel tartışmaların etkisi altında kalınarak iki farklı tanım kullanılmış. Birleşmiş Milletler ve Avrupa Birliği kuruluşları, çocuklara ilişkin bakışta, suça konu olmuş çocukların tümünü suçun mağduru saymaktadır. Çocuk hangi fiile, kendisi fail de olsa, bu fiilden etkilenen de olsa, neticede çocuğu suçun mağduru saymaktadır. Bu ayırım gözden geçirilmek zorundadır.

3 üncü maddenin (ı) bendinde, sosyal hizmetler birimi tanımında, örneğin, arkadaşlarımız il özel idareleri bünyesinde büyükşehir belediyesi olan illerde sosyal hizmetler daire başkanlığı... Peki, ne demek istenmiş burada acaba; il özel idareleri bünyesinde ne olacak; orada bir boşluk ve soru işareti var. Bu tanımlardaki belirsizlikler ve yanlışları ifade etmek anlamında temas ettiğim hususlar.

Mahkeme tanımında da aynı şey var. Aksi belirtilmediği sürece çocuk ağır ceza mahkemelerine... Yani, aksi belirtilmediği sürece, acaba, Çocuk Koruma Kanunundaki cümlelerden hareketle mi böyle belirtildi? Bu, yanlış bir tanım; yani, aksi belirtilmez. Bir başka mahkeme veya bir başka merci belirtilmediği sürece demek mümkün; ama aksi belirtilmediği sürece çocuk ağır ceza mahkemelerine... Yukarıda da, hâkim tanımında, (k) bendinde, hâkim, bu kanun kapsamındaki koruyucu ve destekleyici hizmetlere ilişkin olarak aksi belirtilmediği sürece 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanununda belirtilen çocuk mahkemesi hakimini... Yani, burada da aksi belirtilmediği sürece tanımlanmış bir hâkim, aksi belirtilerek bir hâkim tanımı yapılamaz. Bunlar, mutlaka gözden geçirmede, redaksiyonda dikkate alınması gereken hususlar son derece önemlidir.

Ayrıca, 6’ncı maddenin (e) bendinde sosyal hizmet uygulamalarının... Bu sadece sosyal hizmet uygulamalarının şeklinde tanımlanmamalıdır. Bir kontrol ve denetim ifade ediyorsak, sosyal hizmet kuruluş ve uygulamalarının kontrol ve denetimini ifade etmelidir. Efendim, (e) bendinde, talep etmek, sonuçta koordinatör politikaları, esasları belirleyen ve bunların hayata geçirilme biçimini takip etmekle yetkili bir kurumu sadece talep eder pozisyonunda görevlendirmek eksiktir, pasif bir görevlendirme olur. Bunu sağlayıcı bir yetkiyle donatılması gerekir. Talep etti bu kurum ve o sosyal hizmet kuruluşu, yerel kuruluş bunu yerine getirmedi; ne yapacaktır? Devamı maddede, ilgili mercilerden ister. Bu ve benzeri belirsizliklerin mutlaka ortadan kaldırılması gerekir.

Page 24: SOSYAL HİZMETLERİN YENİDEN YAPILANDIRILMASI ÇALIŞTAYI · oluşturmuş olduğu bir kurum esasında Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu; ama daha sonra, ekonomik şartlar,

24

(e) bendinde, uluslararası sosyal hizmet uygulamalarını takip etmek... Uluslararası sosyal hizmet uygulamaları olmaz. Uluslararası normlardan bahsedebilirsiniz, uluslararası yaklaşımlardan da bahsedebilirsiniz; ama uluslararası sosyal hizmet uygulamalarını takip etmek yerine, sanırım, arkadaşlarımız, burada, yabancı ülkelerdeki sosyal hizmet uygulamalarını takip etmek, ayrıca, sosyal hizmetler alanına ilişkin konularda ülkemizi temsil etmek yerine, uluslararası toplantılarda... Herhalde uluslararası tanımı burada kullanılmak istendi; ama bu bentte böyle bir tanım karmaşası yaşandı.

(ı) bendinde de, yine uygulama biçimini diye orada belirtmek gerektiğini düşünüyorum. Sosyal hizmetlere ilişkin uluslararası anlaşma, sözleşme ve protokol hükümlerinin ülkemizdeki uygulamalarını değil, hükümlerin uygulamalarını değil, ülkemizdeki uygulanma biçimini izlemek ve bunların uygulanmasını sağlamak olarak alınmalıdır.

Efendim, teşkilata ilişkin düzenlemelerde de, süre nedeniyle hızla geçmek durumundayım; ama atlanmaması gerekir. İnsan Kaynakları ve Destek Hizmetleri Daire Başkanlığı, ikisi birbirinden çok net ve farklı alanlar değil mi? Yani, biri, bizim bugüne kadarki tanımla personel, özlük işlerini yürüten; diğeri, destek hizmetleri, hatta, destek hizmetlerinde taşınır ve taşınmaz mal kayıtlarını tutmak da var. Yani, personel özlük ile taşınır taşınmaz kayıtları; artı, ailelere yapılacak malî birtakım destekler, efendim, sosyal hizmetlere ilişkin yönlendirici desteklerin bu çatı altında toplanması, birbirinden çok farklı iki alanın aynı daire başkanlığına verilmesi sonucunu doğurur ki, verimsiz işleyen bir daire başkanlığı yaratmış oluruz.

Ayrıca, çocuk, aile, yaşlı var. Peki, genelde tanımlara baktığımızda, sosyal hizmet çok genel ve hatta evrensel bir tanımdır. Bunun içinde gençlik ve kadın da var. Onlar nerede? Onları çok fazla göremediğimi ifade etmek istiyorum. Bunu da sormak istiyorum.

Bu kurulda bakanlıkları ve genel müdürlükleri saymışız. 21 inci maddede, Çocuk Hakları İzleme ve Değerlendirme Kurulu... Acaba, burada, gerçekten, spesifik olarak Çocuk Hakları İzleme ve Değerlendirme Kurulunu mu kastettik; yoksa, tüm genelde... Çünkü, politika koyan, belirleyen, bunu takip eden bir kurum olacağına göre, SHÇEK, yoksa, tüm sosyal hizmetleri mi anlayacağız; ama burada net olarak Çocuk Hakları İzleme ve Değerlendirme Kurulu demişiz. Bunun altında kurul yer alacak bakanlıklar temsilcilikleri itibariyle sayılmış, genel müdürlüklere inilmiş. Baktım, mesela, burada Emniyet Genel Müdürlüğünü saymışsınız; doğru, güzel, bu kuruluşların mutlaka olması lazım; ama Jandarma Genel Komutanlığı niye yok? Kırsal kesimde, yani, jandarma sorumluluk alanında da sosyal hizmet kuruluşları var ve bundan sonra da olacaktır. Örneğin, İstanbul’da jandarmanın iki tane çocuk merkezi var. Ayrıca, jandarma, çocuklara ilişkin birtakım olaylarda adlî yönlendirici ve koruyucu görevler ifade ediyor. Bunların mutlaka dikkate alınması gerektiğini düşünüyorum. Diğer söyleyeceklerimi de saklıyorum.

Teşekkür ediyorum. BAŞKAN – Biz teşekkür ederiz. LEYLA COŞKUN – Kadının Statüsü Genel Müdür Yardımcısıyım. Şimdi, yasanın bütününü incelediğimizde -tabiî, ben, kurumumun görevleri

açısından bakıyorum, Sayın Vali Yardımcımın da belirttiği gibi- kadın, bu sosyal hizmetler kapsamında gözükmüyor. 1 inci madde amacı belirliyor. Amaçta çok iddialı bir ifade var. Burada, sosyal hizmet alanlarının ulusal politikasının belirlenmesi deniliyor. Hemen arkasındaki 4 üncü maddede, sosyal hizmetlerin temel esasları anlatılıyor; ama yarın daha detaylı olarak vurgulayacağımız gibi, burada, kadına ilişkin hükümlerin ve düzenlemelerin yer alması gerektiğini düşünüyoruz ki, bunlar, tanımlar bölümünden başlayarak, 3 üncü maddede, 4 üncü maddede, 6’ncı maddede bu ifadelerin yer alması gerekiyor. Muhtaç ve şiddete maruz kalan kadınlar ifadelerinin girmesi gerekiyor.

Page 25: SOSYAL HİZMETLERİN YENİDEN YAPILANDIRILMASI ÇALIŞTAYI · oluşturmuş olduğu bir kurum esasında Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu; ama daha sonra, ekonomik şartlar,

25

Ayrıca, ana hizmet birimleri başlıkta 10 uncu maddede, Toplum Hizmetleri Başkanlığının, Kadın ve Aile ve Toplum Hizmetleri Daire Başkanlığı olarak değiştirilmesini önereceğiz.

Yine, Sayın Vali Yardımcıma katılıyorum, Çocuk Hakları İzleme ve Değerlendirme Kurulunun adının değiştirilerek, daha kapsayıcı bir yapılanmaya dönüşmesi gerektiğini düşünüyoruz. Alt komiteler kurulabilir; ancak, ana başlığın sosyal hizmetler danışma kurulu ya da izleme, değerlendirme kurulu olması gerektiğini düşünüyoruz. Çünkü, hedeflenen bu kurum, tamamen politika üreten bir kurum olacaktır ve uygulamaları da izleyen ve değerlendiren bir yapılanmaya dönüşeceğini düşünüyoruz. O nedenle, genel çerçevenin bu şekilde belirlenmesi uygun olacak.

Ayrıca, danışma kurulu içinde Kadının Statüsü Genel Müdürlüğüne yer verilmemiş. Genel Müdürlüğün de burada olması gerektiğini düşünüyoruz. Benim buna ilişkim söyleyeceklerim şimdilik bu kadar.

Teşekkür ederim. BAŞKAN – Teşekkür ederim. ZEKERİYA TAŞ – SHÇEK İzmir İl Müdürüyüm. Efendim, öncelikle, kurumun yerel birimlere devri konusunda çok olumlu

düşünüyorum. Karar alma ve uygulama sürecinde çok güzel neticeler alınacağına inanıyorum. Ancak, bu devir yapılırken, yol yapmak, köprü yapmak, bina yapmak, hastane yapmak konusunda örgütlenmiş bir birimin, yaşlı bakımı, çocuk bakımı, özürlü bakımı yapmasında ne derece başarı elde edebileceği konusunda ciddî kuşkularım var.

Bir başka konu, 23 üncü madde konusunda bir şeyler söylemek istiyorum. Burada personel statüsü belirlenmiş, genel müdürlük merkez teşkilatından oluşuyor ve burada yaşlıyla, çocukla, özürlüyle birebir muhatap personel söz konusu değil. Tabiî ki, bu hizmetlerin bu koordinasyonunu sağlıyor. Bir özürlünün raporunu okumak bile, sokağa terk edilmiş bir kadının raporunu okumak bile, inanın, insanın duygusal dünyasında yıpranmalara yol açıyor. Dolayısıyla, genel müdürlük merkez teşkilatında, burada 51 tane kadro sayılmış ve bunların sözleşmeli statüye geçirilmeleri gibi hak tanınmış. Fakat, taşrada, Genel Müdürümüzün az önce çok güzel ifade ettiği, çok yerinde ifade ettiği, ağzından salya akan özürlüyle muhatap olan, annesinin, babasının bile altını almadığı ve o çocuğun altını temizleyen, o çocukla muhatap olan insanların özlük hakları konusunda bir iyileştirme yapılmamış. Ben bu konunun da kanun metninde yer almasını talep ediyorum.

Teşekkür ederim. BAŞKAN – Buyurun. SEVİL ATAUZ – Hacettepe Üniversitesi Sosyal Hizmetler Yüksekokulu

Müdürüyüm. Şimdi, biraz yasa maddeleriyle sınırlı kaldık; onun için, bütünüyle ilgili ben

görüşümü söylemek istiyorum. Aslında, tabiî, böyle bir yasa değişikliğine ihtiyaç olduğu kanısındayım, fakat, benim

gönlümde yatan, daha genel bir çocuk yasası ve daha da farklı olarak sosyal hizmetler yasası. Bu ikisinin zaten bir araya gelmesi, 1980’lerin başına baktığımızda, ben, çok da doğru olmadığın düşünüyorum. Daha önceki uygulamalarda çok aksaklık vardı; ama bir araya geldiğinde de bazı şeyler iyiye gitti; ama çok şey de kötü gitti diye de düşünüyorum. Onun için, bu 2828 sayılı Yasa değiştirilirken, hakikaten, her ikisine de eşit ağırlıklı eğer olabilecekse, bu odaklara hiç taviz vermeden ağırlıkları vermemiz gerekiyor; çünkü, yasa değişikliği çok kolay bir şey değil. Bir değişiyor, çok uzun yıllar gidiyor. Onun için, mesela, çocukla ilgili vurgunun, çocuk hakları temeline dayanan ve ben bütün çocukları da içine alan bir biçimde düşünüyorum doğrusu. Yani, burada korunmaya muhtaç çocuklarla sadece sınırlanması değil, bu koruyucu, önleyici böyle laflar sanki arada geçiyormuş gibi, benim böyle bir endişem var. Mesela, önleme hizmetlerinin ben çok önemli olduğunu düşünüyorum.

Page 26: SOSYAL HİZMETLERİN YENİDEN YAPILANDIRILMASI ÇALIŞTAYI · oluşturmuş olduğu bir kurum esasında Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu; ama daha sonra, ekonomik şartlar,

26

Bizim ülkemizde binlerce çocuk okula gitmiyor. Eğer biz önlemeden bahsediyorsak... Tamam, yani, bu kurumda bütün bunlarla, yahut bu yerelleşmeyle birlikte ben çok olumlu şeyler de olabileceği kanısındayım; çünkü, yerelleşmeyle birlikte bunların daha iyi izleneceği kanısındayım. O zaman, mesela, çocuğun gelişim hakkı açısından ve en başta önlenmesi ve bazı şeylerin korunması açısından, korunmaya muhtaç çocuk olmadan, bütün bunların bu yasanın bir yerine konulmasından yanayım. Yani, sorunlar ortaya çıktıktan, büyüdükten sonra değil, en başta bu yerel kaynakları ve sivil inisiyatifi işin içine katarak, sorunları ne kadar önlersek çok daha ekonomik olacak; çünkü, ben, daha sonra geleceğim ama bu yasayla birlikte çok önemli bir maliyeci arkadaşlarımız en başta söz aldılar, önemli bir yük geleceğini bütçeye düşünüyorum.

İkincisi de, sosyal hizmetler yasası olarak da bunun içine girecekse, hakikaten, sosyal hizmetlerin, belki Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme olduğu için hep öyle düşünüldü. Ben, tabiî, çocuktan yana, çocuk haklarından yana ve hep çocuğun korunmasından ve gelişmesinden ve onun en iyi şekilde desteklenmesinden yana olan bir kişi olarak, yine de diğer alanların çok cılız bırakıldığını düşünüyorum. Eğer sosyal hizmet bütün vatandaşları kapsayacaksa, oradaki bu cılızlığın da başka türlü üstünde çok daha fazla çalışılarak, özürlülerle, yaşlılarla özellikle ilgili bir şeyler yapılması lazım. Biz, bugün diyoruz ki, biz çok genç bir nüfusuz; onun için, hep çocuk ve gençliğe ağırlık veriyoruz, tabiî vermemiz lazım; ama hiç unutmayalım ki, projeksiyonlar gösteriyor ki, artık, bizim nüfusumuz belli bir yerde durdu ve biz bundan sonra yaşlılık hizmetlerine de hakikaten projeksiyonlarla düşündüğümüzde nüfus artışımızı, çok daha fazla ağırlık vermemiz lazım. Şimdi, uzatmak istemiyorum; ama koruyucu ve önleyici hizmetlerin altını üç defa çizmek istiyorum.

Ben, bir yasayı, çok tesadüf eseri o ülkedeydim; ama... Gittiğim her ülkede, sokak çocukları merkezlerini, gecekonduları ve çocukla ilgili örgütlenmelere bakıyorum. Bir Afrika ülkesinde ve geliri bizden çok daha düşük, koşulları AIDS’le birlikte çok korkunç koşullarda olan bir ülkede, yeni değiştirilmiş olan çocuk yasasını inceleme fırsatını buldum. Ne yazık ki, bir kopyasını ele geçiremedim. Bu ülke Kenya ve yollamalarını bekliyorum. Çocuk hakları sözleşmesini almışlar; madde madde, sözleşmeye göre, yasada, bütün kurumları ona göre belirlemişler. Bu da bir yaklaşım. Yani, bunu söylemek, doğrusu, içimden geliyor.

Şimdi, hakikaten, ben, yasanın çocuk odaklı olmasını, bürokratik birtakım laflara boğularak değil, hep çocuğu odak alarak ve çocuğun altını çizerek ve çocuğun gözünden bakarak da biraz düşünmemiz gerekiyor.

Şimdi, pek çok, bu kadar yıldır, bu yasayla, ondan önceki yasayla, biz, aşağı yukarı, kırk yıla yaklaştık, bu disiplin içinde çalışıyoruz, eğitim veriyoruz, uygulama yapıyoruz. Şimdi, buradaki en önemli sorunlardan biri, verilen hizmetlerin izleme, değerlendirmesinin yapılmaması. İzleme, değerlendirme derken, ben, müfettiş denetiminden, denetimden bahsetmiyorum. İzleme, değerlendirme, İngilizcesini söylemek istemiyorum; ama “evaluation and monitoring” dediğimiz bir şey var ki, bu çok bilimsel şeylerle yapılan bir şeydir. Şimdi, mesela, bir izleme, değerlendirme çalışması yap denildiğinde belli kurumlardaki, ben, çocuk, gençlik merkezlerini izleme, değerlendirme çalışmasını yapmaya çalıştım; fakat, elimizde verilen öyle kurgulanmadığı için hizmetler, o verilerde öyle tutulmuyor ve siz de izleme, değerlendirmeyi bilimsel bir biçimde yapamıyorsunuz. Hakikaten, izleme, değerlendirme diye ayrı bölümleri var Birleşmiş Milletler kuruluşlarının. Lütfen, bunu bu kurgu içine koyalım ki, biz, yeterince denetleyelim. Artık, işi çocukların gazete haberlerine, sansasyonlara falan bırakmayalım.

[…] ...olması lazım. Burada bu daire başkanlığıyla ilgili söyleyeceğim bir şey var: Şimdi,

bunu oradan buradan, yani, çok farklı yerlerden bu eğitimlerin, dört yıllık eğitim yapmak,

Page 27: SOSYAL HİZMETLERİN YENİDEN YAPILANDIRILMASI ÇALIŞTAYI · oluşturmuş olduğu bir kurum esasında Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu; ama daha sonra, ekonomik şartlar,

27

sosyoloji, psikoloji bilmek, bu alanı bilmek demek değildir. Arkadaşlar, ben, sosyoloji, psikoloji bölümü mezunuyum; bir de, sosyal hizmette bu kadar içinde olan bir kişiyim. Şimdi, sosyoloji, psikoloji bölümlerinde, ağırlıklı olarak, böyle bir eğitim yapılmıyor. Kaldı ki, bunun dışında başka şey... Hem bu insanlar, bu çocukları ömürlerinde, bu alanı ilk olarak görecekler. Şimdi, biz burada diyoruz ki, bunlar üç yıl çalışacaklar, üç yıl sonra sınava girecekler. Bu üç yıl içinde yanlış... Yani, bir de kalacaklar bazıları. Şimdi, bu kalacak insanlara, biz, bunlara üç yıl niye bu kadar şey yapıyoruz. Yani, bunların eğitiminin hakikaten... Ben, yani, bu kurumdan geldiğim için hepsi sosyal hizmet uzmanı olsun diyemiyorum; ne yazık ki, elimizde bu kadar sosyal hizmet uzmanı yok; ama varsa bunlar, zaten kullanılmalı; ama ikinci olarak da, diğer alanlardaki insanların çok sistematik bu üç yıl boyunca artık bu nasıldır, böyle geldi, sertifika verildi falan olmaz yani, çok ciddî bir program yapmak gerekiyor eğitim açısından diye düşünüyorum.

Ben, bu Çocuk Hakları İzleme ve Değerlendirme Kurulunun... Bu kadar kurul bir araya gelince, ne kadar toplanıyor, hepimiz biliyoruz, bu kurullar ve ne kadar işlevsel oluyor?.. Hakikaten çocuk hakları bu ülkede denetleniyor mu, izleniyor mu; benim çok büyük kaygılarım var. Ben kendimi tanıtırken, onu söylememiştim, Hacettepe Üniversitesi, Çocuk Hakları Merkezinin de Müdürüyüm. Ben, Türkiye’de çocuk haklarının hemen hemen hiç izlenmediği kanısındayım. İzlenmiş olsa, durumun böyle olmayacağını düşünüyorum. Onun için, bu, acaba, bir daire başkanlığı falan mı olur; yoksa, bu yerel yönetimler yeniden yapılandırılırken, oralara birimler mi konulur?.. Yani, yerel olarak izlenmesi belki de daha iyi olur diye düşünüyorum; ama bunun kriterlerinin, ölçütlerinin çok iyi konulması gerekiyor. Yerelleşmenin... Çünkü Avrupa’da, Amerika’da da falan öyle yapılıyor diye biz alıyoruz ve orada da çok olumlu şeyler yapılıyor; ama bizim kendi yapımızı bitirirken bunu söylemek istiyorum. Yerelleşmenin çok olumlu yanları olduğu gibi, getireceği olumsuzlukları da çok iyi öngörmemiz gerekiyor. Yerelleşme demek, Türkiye çok büyük ve çok farklılıkları olan bir ülke; yani, oradaki bütün ayrılıkları, ayırımcılıkları hatta göz önüne alarak, biz, bazı şeyleri öngörmemiz gerekiyor bu şeyi yaparken. Çünkü, ben, yerel yönetimlerin kapasitesinin şu anda hem sosyal hizmetlerle ilgili hem çocukla ilgili sıfır olduğunu düşünüyorum; ama genellemek istemiyorum; İstanbul Vali Yardımcımız bakıyor. Tabiî, bazı illerde bu çok daha iyi olabilir bazı bölümlerinde; ama çok gelişmiş ve çok önemli ilimiz olup da, yani, mesela, belediyesi çok iyi bir belediye olur bazı hizmetler açısından; ama çocuk hizmetleri ve sosyal hizmetler açısından sıfır kapasitenin olduğunu düşünüyorum. Hele daha küçük belediyelerimizi ve illerimizi düşündüğümüzde, hakikaten, bunu devrederken, benim hem olumlu yanlarını düşünmemle birlikte, çok büyük de kaygılarım olduğunu söylemek istiyorum.

Çok teşekkür ederim. BAŞKAN – Biz teşekkür ederiz. SEDA AKÇO – Çok teşekkürler. UNICEF’te Çocuk Koruma Programı Proje danışmanıyım. Ben de önce teşekkür ederek söze başlamak istiyorum. Gerçekten, çok önemli bir

ihtiyaçtı sosyal hizmetler alanının düzenlenmesi. Bu ihtiyacı gidermeye yönelik başlattıkları adım ve bunu böyle bir hazırlıkla bizim önümüze getirmiş olmaları sebebiyle, hem Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Müdürlüğüne hem de müdürlükte özel olarak bu işte çalışan arkadaşlara teşekkürler. Yani, bu, çok önemli bir çaba. O yüzden de, biz de, aklımızın erdiğince bu alandaki deneyimimizle bu çabayı desteklemek ve güçlendirmek istiyoruz, söyleyeceğimiz şeylerin de bu kapsamda anlaşılmasını diliyoruz.

Şimdi, aslında, benden önceki konuşmacıların uzmanlık alanlarıyla ilgili olarak yapıya dair önerdiklerini de destekleyecek bir şey söyleyeceğim, bunu destekleyen bir hukukî öneri: Şimdi, eski alışkanlıkla sosyal hizmetler sadece Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu tarafından sunulur mantığı nedeniyle, eskiden bu kanun tek bir kanun olarak

Page 28: SOSYAL HİZMETLERİN YENİDEN YAPILANDIRILMASI ÇALIŞTAYI · oluşturmuş olduğu bir kurum esasında Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu; ama daha sonra, ekonomik şartlar,

28

düzenlenmiş; ama bizim idare hukukumuzda, diğer alanlara bakıldığında böyle olmadığı görülecektir. Mesela, millî eğitim mevzuatına bakıldığında, Millî Eğitim Temel Kanunu vardır, Millî Eğitim Teşkilat Kanunu vardır. Sağlık Bakanlığında Sağlık Hizmetleri Temel Kanunu vardır, Sağlık Hizmetleri Teşkilat Kanunu vardır. Bunlar neden ayrıdır; çünkü, o alanda verilecek hizmetin temel esaslarının teşkilattan bağımsız olarak düzenlenmesi gerekir ki, teşkilat da bu alanda hizmet verecek diğer kurumlar kadar eşit mesafede durabilsin orada. Eğer teşkilat kanunu içinde düzenleyecek olursanız, teşkilatın kapasitesiyle, kanun da o hizmet alanının standartları da sınırlandırılmış olur. Şimdiye kadar dile getirilen problemler de bu yaklaşımdan kaynaklanıyor diye düşünüyorum esasen.

Şimdi, 1 inci maddede, Sevil Hocanın da belirttiği gibi, sosyal hizmetin tanımı yapılırken, ihtiyaç duyan, işte, şunlara, şunlara, şunlara ihtiyaç duyan birey diyor. Halbuki, o hizmetin bu ihtiyacın duyulmasını önlemek için sunulması lazım. Dolayısıyla da, hizmetin ayrı bir kanunla, yani, bir sosyal hizmetler kanunu olmalı; bir de, ayrıca, sosyal hizmet teşkilat kanunu olmalı. Bunun için de, adı çocuk esirgeme olmayabilir, olacaksa o şekilde olabilir, ayrı bir genel müdürlük olur, başka türlü teşkilat olur; ama sosyal hizmet teşkilat kanunu olur, özürlüleri, çocuğu, kadını vb. onun altında yer alır; almazsa, ne olur; bir başka sakıncayı daha göstermek istiyorum. Şimdi, bu şekliyle baktığınızda, sosyal hizmetler diye başlıyor. Teşkilata geçtiğinde, sadece Çocuk Esirgeme Kurumunu düzenliyor; ama kanun diyor ki, sosyal hizmetler merkezden değil, yerel yönetimler aracılığıyla da sunulacak. Peki, o zaman, teşkilat, Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumunu teşkilatından ibaret değil; ama kanun, bu teşkilatı tarif etmiyor; yani, merkezî yapı ile yerel yapı arasındaki bağ ve bunların birbirine karşı yetki ve sorumlulukları ne olacak, bunlar birbirlerine karşı nasıl hesap verecekler, nasıl bir bağ içerisinde çalışacaklar? Bu, ifade edilmiyor; bu edilmediği taktirde, ileride problemler çıkacaktır. Çünkü, eski kanun sırasında da koordinasyon görevi Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumunundu; ama bunu yapamadı. Neden; çünkü, yetkisi yoktu. Aynı şey burada da var.

Şimdi, daha önceki konuşmacıların dile getirdiği gibi, kurum bir yandan dışa açılmaya çalışırken, bir yandan da kurumun mevcut yapısını sürdürmesine yönelik tutucu hükümler görüyoruz. Buna karşın, esas güçlendirilmesi gereken yerlerde de hükümler yok. Örneğin, koordinasyon görevini veriyoruz şimdi artık Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumuna. Doğrudan hizmet vermeyecek, koordinasyon görevi var. Peki, bu görevini hangi yetkiyle yerine getirecek? Hiçbir yetki verilmiyor bu görev çerçevesinde. Esas kurumun burada güçlendirilmesi lazım. Şimdi, yerele devredeceğiz; ama sürekli söylenip duruluyor, Türkiye’de bölgelerarası farklar var, iller arası farklar var. Hizmetlerde farklı standartlarda sunulmaya başladığında, koordinasyonu yapacak kurumun yönlendiriciliği, o kanunda yazılı olan yönlendiriciliğini yerine getirebilmesi için, diyebilmesi lazım ki, ben buradan buraya kaynak aktarıyorum, buradan buraya personel aktarıyorum; ancak, böyle bir yetkisi olursa, hizmet bütün yurttaş eşit standartlarda sürdürülebilir. Bir de, bu yetkiye sahip birinin de olması gerekir böyle bir hizmetin sunumu için; ama yetki yok. Esas, bence, yani, bu sivil toplumun sunduğu hizmette onun kurumunu devralır filan gibi, aynı zamanda hukuka aykırı. Anayasanın ötesinde, İnsan Hakları Sözleşmesi açısından da, mülkiyet hakkı açısından da problem çıkartacak yerlerde kuruma yetki vermek yerine, asıl burada kurumun yetkilendirilmesi gerekir koordinasyonda. Teşkilatın bu yerel yönetime devri içerecek biçimde gösterilmesi gerekir. Bu, en çok, idare hukukuyla ilgili kısmıdır. Çocuklar açısından bakıldığında, çocuk koruma hukukuna girilmiş. Gene, bu da ayrı bir kanun işi; medenî kanun ve çocuk koruma kanununun işi.

Burada düzenlenmesi gereken, koruma hizmetlerinin modeli; o da, sosyal hizmet kanunu biçimde ayrı bir kanun düzenlendiğinde, çocukların korunmasına dair sistemin nasıl olacağını tarif edilmesi lazım. Orada da neye ihtiyaç var; standartları belirleyecek, o standartların uygunluğunu denetleyecek, kaynak dağılımını, planlamayı yapacak bir yere,

Page 29: SOSYAL HİZMETLERİN YENİDEN YAPILANDIRILMASI ÇALIŞTAYI · oluşturmuş olduğu bir kurum esasında Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu; ama daha sonra, ekonomik şartlar,

29

denetleme işini yapacak bir yere ve hizmet sunacak yerlere ihtiyaç var. Bu yapıda teşkilatı sunmak gerekiyor. Orada bizim eksiğimiz olan bir şeyi de tamamlamamız lazım artık bu aşamada; o da, kamu vesayeti kurumu. Şimdiye kadar çocukların yeterince korunmamasının önemli gerekçelerinden biri budur. Hizmeti veren kurumdan bağımsız bir kamu vesayetimiz yok bizim. Hizmeti veren kurum, aynı zamanda, vasisi, yani, aynı zamanda, o kuruma karşı o çocuğu korumakla görevli olan kimse. Tabiî, bu, bu şekilde bir koruma da sağlanamıyor asla. Onun için, teşkilatın, çocuğun korunma gereksinimine uygun biçimde yeniden yapılandırılması gerekir.

Sistem, aslında, uygun biçimde tasarlanıyor; yani, merkezî yapıya koordinasyon görevinin verilmesi, il özel idareleri bünyesinde yerel hizmetlerin planlaması, belediyeler ve sivil toplum kuruluşları aracılığıyla da hizmetin doğrudan sunulması doğru bir yapı; ama bu silsileyi göstermemiz, bunlar arasındaki ilişkiyi tarif etmemiz lazım ve yetkilendirmemiz lazım. Yani, o denetimi yaparken, sonuçları neler olacak; yetkilendirmek lazım; ama bu yetkilendirmeyi de insan hakları hukuku standartlarına da uygun biçimde yapmak lazım. Bu hizmeti sunan kişiler için objektif kriterlere ihtiyaç var. Yani, yeterli bulunmadığı takdirde dendiğinde, herkesin, yeterliden ne anlayacağı farklıdır. Hizmetin değişkenliği nedeniyle, elbette, bunların kanunla düzenlenmesi risklidir; çünkü, ikide bir kanun değiştirmeniz gerekir. Bunlar daha alt düzenlemelerde yer almalıdır; ama kanun, objektif ana temel kuralı koymalıdır ki, yönergenin, yönetmeliğin uygunluğu tartışılabilsin ve idarenin sübjektif tasarrufuna kalmasın sivil toplum kuruluşları. Şimdi, bugün gelen bir idare diyecek ki, ben bu hizmetleri yeterli bulmadım... Bilemeyeceksiniz hangi tür hizmet yeterli çünkü. Onun için de, çocukların gerçekten oradan oraya sürünemeyeceği... Çocuk Koruma Kanunu değişikliğinde bu yaşandı. Mevcut mahkemeler ilçe mahkemeleri dedi, ilçe mahkemeleri mevcut mahkemeleri dedi; bir buçuk yıldır çocuklar o mahkemeden o mahkemeye gidip gelip duruyorlar. Bunları yaşanmaması için, baştan objektif kriterlerin düzenlenmesi lazım; aksi takdirde, sivil toplum kuruluşları ile devlet arasında çocuklar gidip gelme riski taşıyacaklar.

Tanımlar konusu üzerinde tek tek durmayacağım; ama çalışılması gerektiğini düşünüyorum; çünkü, korunmaya muhtaç çocuk tanımı, mahkeme tanımı, çocuk rehberi gözetimcisi tanımı, sosyal inceleme rapor tanımı gibi tanımlar ve daha sonraki bölümlerde korunmaya hukuka ilişkin düzenlemeler Çocuk Koruma Kanunuyla, Medenî Kanunla çelişkili; ama zaten bu, kanunun işi değil. Nasıl koruma kararı alınacak, hangi çocuklar için alınacak; bu, bu kanunun işi değil; bu, Medenî Kanunun işi ve ona bağlı çıkacak kanunların işi.

Bu kanunda tıpkı özürlüler gibi ya da yaşlılar gibi, kadınlar gibi statüde düzenlemenin yapılması lazım aslında. Dengeyi bozan da o. Bu dengeye dair söylemek istediğim şeylerden bir tanesi şu: Ölçü nasıl kaçıyor, onun örneği olsun diye kanunun sistematiğine baktığımızda, 31 tane teşkilata... Ama sadece Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu teşkilatını düzenleyen 31 hüküm var. Yerel teşkilata dair daha hiç hüküm yok. Buna karşın, sunulacak hizmetlere, yani, sosyal hizmetlerin esaslarını düzenleyen 18 hüküm var. Halbuki, sosyal hizmetlerin esaslarının çok daha geniş nitelikte düzenlenmesi gerekir; çünkü, teşkilat o alana göre daha küçük bir parçadır.

Tam teşkilat sözü edilirken, bir şeye daha dikkat çekmek istiyorum. Çocuk Hakları İzleme Kurulu çok çalışmadı; muhtelif sebepleri vardı, araştırılmalı ve giderilmeli; ama burada amaçlanan şey, sunulan hizmetlerin üzerinde bu hizmet, tüm çocuğa sunulması gereken bütün hizmetlerin çocuk haklarına uygunluğunu izleyecek, değerlendirecek bir yapının olması; dolayısıyla, bu yapının Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumunun da üzerinde olması gerekir. Yani, burada, bağımsız bir denetim mekanizması oluşturma amacından söz ediliyor ve öyle kuruldu bu yapı. O amacın gerçekleşebilmesi için, Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumuna da bu yapının söz söyleyebilmesi lazım hizmetin yeterli veya değil diye. Aslında, o yapı, uluslararası standartlarda önerilen şekliyle, tıpkı

Page 30: SOSYAL HİZMETLERİN YENİDEN YAPILANDIRILMASI ÇALIŞTAYI · oluşturmuş olduğu bir kurum esasında Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu; ama daha sonra, ekonomik şartlar,

30

Radyo Televizyon Üst Kurulu gibi bir özerk yapı biçiminde planlanmalıdır. Ben anlıyorum, buraya bu şekilde konulmasının nedeni, şimdiye kadar işlemedi, genel müdürlük altına konulursa, işte, eleman verilir, personel verilir, bütçe ayrılır ve işler diye; ama onu özel kanun çıkartarak o ihtiyacı karşılamak lazım, bütçesiyle, personeliyle özel bir kanun çıkartarak o ihtiyacı gidermek gerekiyor ki, gerçekten, denetlenebilsin çocuklarla ilgili hizmetler.

Denetleme sözünü de bir yere bağlayarak sözlerimi bitireceğim. Denetlemeyle ilgili düzenlemelere bakmakta fayda var; çünkü, çocuğun yararını koruyucu bir denetim sistemi için, Sayın Genel Müdürün de söylediği gibi, idarî denetiminin ötesinde adlî ve ondan daha önemlisi, toplumun denetimini ve bağımsız denetimi sağlamak gerekir ki, bu kanunda sadece iç denetimden, idarî denetimden bahsediliyor. Adlî denetim ve bağımsız denetim ve toplumun denetiminden hiç söz edilmiyor. Bu yapı kurulurken, bence, buna da yeterince ağırlık verilmesinde fayda var ve bütün o yenileşme doğrultusunda istenilen şeylerin hayata geçirilmesinin teminatı olacaktır diye düşünüyorum

Teşekkür ederim. BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz. BAŞAK EKİM – Boğaziçi Üniversitesi Sosyal Politika Forumu... Şimdi, Seda Hanımı izleyerek, ben de, bu Çocuk Hakları İzleme ve Değerlendirme

Kuruluna dair birkaç, bir şey söylemek istiyorum. Şimdi, biz, hep sivil inisiyatiflerin bu süreçlere dahil edilmesi derken, genelde, devletin birtakım sunduğu hizmetlerin paylaşımını anlıyoruz ve tartışmalar da o yönde gidiyor; ama sivil inisiyatiflerin bir oynadığı rol de, devletin karar alma süreçlerinde paydaş olmaları ve o anlamda da temsiliyetlerinin yaygın olması önemli. Bu Çocuk Hakları İzleme Değerlendirme Kuruluna baktığımızda, burada, yine, bir temsiliyet sorunu var; yani, devletin temsiliyetinin burada daha ağır rol oynadığını görüyoruz ve sivil inisiyatifler 5 üyeyle sınırlandırılmışlar; işte, birtakım çocuk üyelere coğrafî bölgeleri temsilen çocuk üyeler var; ama bu da bazen, çoğu zaman sembolik kalabiliyor biliyorsunuz. Sevil Hanımın da bahsettiği, yerelde izleme sistemini de kurabilmek için, yerelden daha çok temsilcinin bu kurullarda da temsil ediliyor olması lazım. Belki yerel gündemlerden temsilciler olabilir, çocukla dolaylı olarak çalışan sivil toplum örgütleri olabilir; ama burada bir temsiliyetin artırılması gerektiğini düşünüyorum. Yani, bu ekonomik sosyal konseyde de bir sorundu biliyorsunuz. Yasa tasarısı değişti, hoş, henüz geçmedi; ama sivil inisiyatiflerin temsiliyetleri bu kurullarda olacaksa, bu kurullarda daha etkin temsiliyetleri önemli.

BAŞKAN – Teşekkürler. Buyurun. REŞAT ÖZCAN – Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Genel Müdürlüğünü

temsilen... Gerçi, bizden önce katılımcılar büyük yetkinlikleriyle bütün konulara değindiler; son

söz almanın böyle bir dezavantajı var; ama birkaç husus var. Bu kanunun, bir kere, başlığı, sosyal hizmetlerin yeniden yapılandırılması gibi çok iddialı bir başlık ve Sayın Genel Müdürün de izah ettiği gibi, son derece radikal, herkesin burada konsensüse vardığı önemli yenilikler öngörüyor; yani, yerelleşme, STK’larla işbirliğinin güçlendirilmesi gibi. Ancak, içerikte, bu iddiayı tam anlamıyla göremiyoruz. Birçok arkadaşım bunu ifade etti; yani, daha çok sosyal hizmetler bu genel müdürlüğün yapısını, merkezdeki yapısını tarif eden ve birçok alanı boş bırakan bir yasa taslağı söz konusu. Her şeyden önce, yine buna işaret edildi; yerel yönetimlerle işbirliğine ilişkin maddeler bu kanunda bir temenni düzeninde kalmış, bunun standartları belli değil, merkez teşkilatında bunun sahibi de belli değil.

Yine, gönüllü kuruluşlarıyla işbirliği, bu da bir temenni şeklinde son maddelere doğru sanıyorum, 49 uncu maddede kişi ve kuruluşların teşvikine ilişkin bir hüküm var; ama merkezî teşkilattaki bunun karşılığını, bu insanların, bu kurumların muhatap olabileceği bir merkezî birim yok. Merkezî birimin buradaki temel fonksiyonu, icra eden bir birim olmaktan

Page 31: SOSYAL HİZMETLERİN YENİDEN YAPILANDIRILMASI ÇALIŞTAYI · oluşturmuş olduğu bir kurum esasında Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu; ama daha sonra, ekonomik şartlar,

31

çıkacak, ilkeleri belirleyen bir merkezî, denetleyen bir merkezî teşkilat olacak. Burada denetime ilişkin kriterler de çok net değil ve yol gösterici de değil bunun yanı sıra.

Yine, bu Çocuk Hakları İzleme ve Değerlendirme Kurulu, bunun üzerinde duruldu.

Kanunun başlığıyla mütenasip olmasını sağlamak için, madem sosyal hizmetleri yeniden yapılandırıyoruz; bence, sosyal hizmetler koordinasyon kurulu adı altında bu teşkilatın da ancak sekretaryasını yürütebileceği daha üst bir merciin koordinasyonunda kurulacak bir üst koordinasyon kuruluna ihtiyaç olduğunu düşünüyorum; çünkü, bu alanda faaliyet gösteren birçok genel müdürlük söz konusu ve bu her Çocuk Hakları İzleme Değerlendirme Kurulu da yine kalmalı. Her iki kurulda da küçük bir ayrıntı, temsilcisi olduğum Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Genel Müdürlüğün de temsil edilmesi gerekiyor.

Bunun yanı sıra, özel sosyal hizmet kurumlarının kuruluşlarının ve hizmetlerin yürütülmesine ilişkin, burada bir bilgi eksikliğim olabilir; ama bu kanun madem sosyal hizmetleri yeniden yapılandırıyor, bunların da denetimlerinin ve bunların çalışmaları için kriterlere ilke bazında bu kanunda yer verilmeli diye düşünüyorum.

Teşekkür ediyorum. BAŞKAN – Ben teşekkür ederim. Buyurun. ADEM ARKADAŞ – Uluslararası Çocuk Merkezi... Aslında söyleyecek çok fazla bir şey kalmadı; ama ben de, bu tasarı taslağının birçok

yasanın birbirine böyle karıştırılmış izlenimi verdiğini hissediyorum. Bu, bence de, çocuk haklarına, çocuklara dair, ama özellikle de çocuk haklarına dair bir çerçeve yasa; onun dışında da, sosyal hizmetlere dair bir çerçeve yasa. Tüm bunların dışında da kurumlara dair yasaların olması gerektiğine inanıyorum.

Özellikle, yine böyle bir yasa olacaksa, onların içerisinde de muhakkak uluslararası insan hakları hukukuna doğrudan gönderme yapılması gerekiyor amaçlarında; çünkü, zaten, örneğin, bu amaçlar açıklanırken, insan haklarının öncelikli tutulduğu, göz önüne alındığı filan söylendi; ama bu, yasanın içerisinde çok fazla geçmiyor. İnsanlık onuru, haysiyeti vesair deniliyor, çocuk hakları da deniyor; fakat, muhakkak daha açık bence belirtilmeli.

Bunun dışında, performans ölçütlerinden bahsedilmiş burada. Eğer çocuklarla ilgili örneğin olacaksa, muhakkak uluslararası insan hakları hukukunu performans ölçütleri olarak da düşünmekte fayda var; daha doğrusu, fayda var değil, aslında, uluslararası insan hakları hukuku bunun için var, minimum standartları belirlemek için var. O yüzden, çocuklar için Çocuk Hakları Sözleşmesi, işte, ne bileyim, diğer mağdur gruplar için kendileriyle alakalı olacak insan hakları sözleşmelerini doğrudan içermesi gerekiyor diye düşünüyorum.

Eğer, daireler, bir kurum yasası yapılırken de... Çocuk hizmetleri dairesi vesair var burada. Bunların kaç kişiden oluşacağıyla alakalı işte başka bir yerde başka tablolar var. İşte hani, kaç kişi olacak; fakat, her dairede kaç olacağına dair örneğin çok fazla bilgi yok. Bu kadar maddeyle yüklenmiş bir başkanlığın, daire başkanlığının örneğin, çok fazla çalışanı olması gerekiyor; fakat, hani, kaç kişi olunacak, nedir, ne değildir; onlar çok fazla belli değil.

Çocuk Hakları İzleme Değerlendirme Kuruluyla alakalı da, belki, bir kere hani şey, Türkiye’nin yükümlülüğü olarak Paris prensipleri denen prensipler var. Onlar çerçevesinde, muhakkak, bir insan hakları izleme gibi, ayrı, bağımsız bir kurul, bir yapı oluşturulması gerekiyor. Belki bunun altında, belki bundan farklı olarak da bir çocuk hakları izleme kurulu, izleme yapısı gerekiyor. Fakat, bence, hani, sosyal hizmetler, daha doğrusu, çocuk esirgeme kısmında olacaksa, muhakkak, ben, yine de böyle bir yapının kurum içerisinde de olmasını yararı olacağına inanıyorum. Kurumun kendi yaptığı faaliyetleri kendi içinde, insan hakları açısından değerlendirilmesi, daha doğrusu, çocuk hakları açısından değerlendirilmesi çerçevesinde.

Page 32: SOSYAL HİZMETLERİN YENİDEN YAPILANDIRILMASI ÇALIŞTAYI · oluşturmuş olduğu bir kurum esasında Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu; ama daha sonra, ekonomik şartlar,

32

Burada da, yine, şeye değinmek istiyorum, ölçme, değerlendirme, izlemeye değinmek istiyorum. Muhakkak altı çizilmeli; fakat, yeterli değil bence izleme ve değerlendirme. Muhakkak bir etki analizi, her yapılan faaliyetin ve yapılacak olan faaliyetin etkisinin ne olduğunun izlenmesi lazım. Bunun için de, muhakkak bağımsız bir kurulun, bağımsız bir yapının bunu gerçekleştirmesi lazım. Doğrudan içerideki yapının da kendi etkilerini, kendi yapacağı tüm projeleri, faaliyetlerdeki etkilerini incelemesi gerekiyor.

Bir diğer eksiklik de, Türkiye’de geçenlerde başlatılan önce çocuklar projesiyle belki giderilecek ya da giderilmesi için çalışma yapılacak; ama istatistikler konusu, özellikle değerlendirme, izleme yapılırken, cinsiyet, yaş ve bölgesel farklılıklar hep diyoruz, bölgelere ve hatta belki de illere, ilçelere, köylere kadar çok ayrıntılı ve muhakkak, çocuklarla alakalı olan kısmında Çocuk Hakları Sözleşmesi ve Çocuk Hakları Sözleşmesinin uygulanması el kitabında da hani bahsedilen –böyle bir el kitabı var- objektif ölçüler üzerinden gidilip bir yapı oluşturulması gerekir diye düşünüyorum.

Teşekkür ederim. BAŞKAN – Teşekkür ederim. Buyurun. TÜRKAY ASMA – Avukatım ve Ankara Barosu Çocuk Hakları Kurulu

Başkanıyım. Birçok şey söylendi, tekrara kaçmayacağım. Sadece Çocuk Hakları İzleme ve

Değerlendirme Kurulu konusundaki Sayın Seda Akço’nun görüşüne katılıyorum. Böyle bir kurula, gerçekten, çok gereksinim var; ama haliyle değil. Bu haliyle zaten şu andaki yasamızda da var ve hiç işlemiyor. Çünkü, bu kuruluşların bir araya gelmesi ve çalışması mümkün değil.

Ayrıca, bunun nasıl bilgi toplayacağı, nasıl Türkiye genelinde... Çünkü, Çocuk Hakları Sözleşmesi, çocuğun tüm alanlarını kapsayan bir sözleşme, yaşama gelişme, koruma, katılım gibi dört ana grubun hepsini içeren bir sözleşme ve biz, bu çocuk hakları sözleşmesinin temelini Türkiye genelinde denetleyecek ve izleyeceksek, böyle bir kurulla hiçbir yapamayız ve şu anda da yapamadığımızı biliyoruz. O halde, bağımsız ve altyapılarla koordinasyonu sağlayabilecek, yerel yönetimlerle, sivil toplum örgütleriyle, üniversitelerle, barolarla ve bakanlıklarla tüm ilişkileri sağlayabilecek bir kurula gereksinim var diye düşünüyorum.

BAŞKAN – Teşekkürler. Buyurun. ADEM CEYLAN – Ankara İl Özel İdaresi Genel Sekreter Yardımcısıyım. Şu ana kadar olan konuşmacılar, tabiî, çok şey söylediler. Çok da fazla teferruata

girmeden ben... Bu düzenleme, kamu hizmetlerinin yeniden tanımlanması ve merkezî idare

tarafından yürütülen bazı hizmetlerin mahallî idarelere devredilmesi düşüncesine paralel olarak hazırlanan bir tasarı.

Bu düzenleme, Çocuk Esirgeme Kurumu, Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü tarafından yürütülen, bakımevleri, huzurevleri, rehabilitasyon merkezleri, kreşler ve bunlara ilişkin hizmetler mahallî idarelere devrediliyor. Bugüne kadar olan bölümünde de baktığımız zaman, yeni oluşturulan kurumun teşkilat yapısı, görev, yetki ve sorumluluklar tartışılıyor ve belirleniyor. Ancak, bu hizmetleri bizzat yürütecek il özel idareleriyle koordinasyonun nasıl sağlanacağı, bu teşkilatın başında kimin olacağına ilişkin herhangi bir düzenleme yok.

Ayrıca, mahallî idarelerin, il özel idarelerin bu hizmetleri yürütürken uyacakları temel ilkeler, belki bunların bir kısmı ikincil mevzuat olarak, yönetmelik olarak düzenlenecek; ancak, temel ilkeleri belirleyen herhangi bir düzenleme de yok. Bunların da mutlaka bu bölümlerde yer alması gerekmektedir.

Page 33: SOSYAL HİZMETLERİN YENİDEN YAPILANDIRILMASI ÇALIŞTAYI · oluşturmuş olduğu bir kurum esasında Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu; ama daha sonra, ekonomik şartlar,

33

İl Özel İdaresi Kanunun il özel idaresi görevlerini düzenleyen 6 ncı maddesinde buna ilişkin zaten görevleri var. Bu maddede sosyal hizmet ve yardımlar, çocuk yuvaları ve yetiştirme merkezleri kurmak, işletmek gibi görevler zaten var. Ancak, bunun devrine ilişkin temel kanunda bu hizmetlerin yürütülmesini belirleyecek temel esas ve ilkelerin de belirtilmiş olması gerekmekteydi; ancak, belirtilmemiş.

Bir diğer husus, yine, değinildi; ancak, Çocuk Hakları İzleme Değerlendirme Kurulu 21 inci maddede oluşturulmuş. Burada bakanlıkların, genel müdürlüklerin, sivil toplum örgütlerinin, üniversitelerin ve çocukların temsilcileri var; ancak, bu kurulda bu hizmetleri bizzat yürütecek il özel idarelerinin herhangi bir temsilcisi yok; bu da çok büyük bir zafiyet olarak dikkate alınması gerekir diye düşünüyorum.

Teşekkür ederim. BAŞKAN – Teşekkürler. Buyurun. SALİH SANDALCI – Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı... Aslında, konuşmacılar çok konuya değindiği için ben de çok kısa geçmek istiyorum;

ama ben, öncelikle bu yasanın kapsamının çok dar olduğunu düşünüyorum. Sosyal yardımların mutlaka bu kapsama alınmalı. Çünkü, sosyal yardımlar olmadan sosyal hizmetleri sunmak, bir ayağı eksik gibi kalıyor ve bu yapının da, acil eylem planında yer aldığı gibi, sosyal güvenlik reformuyla birlikte düşünülmesi gerektiği kanısındayım; çünkü, üçüncü ayağı olmalı bu reformun. Bu reform kapsamında çünkü 70 milyon insanı kapsayacak ve 70 milyon insanın verileri bu tabanda olacak. Böyle bir sistemin o tabandan yararlanması da son derece sağlıklı olacak hizmet açısından.

Maddeler konusunda kısaca değinmek istiyorum, diğer konuşmacılar da değindi. Bu korunmaya muhtaç çocuk tanımında destekleyici ve önleyici hizmetlerde kesinlikle mahkeme kararı aranmamalı; bu, çocukların son derece mağdur olmasına neden olur. Artı, korunma kararlı çocuklar iş edindirme yardımında da yararlandığı için, hem bu alana olan baskıyı da artırmış oluruz eğer destekleyici ve koruyucu hizmetlerde mahkeme kararı ararsak. Bu, daha önceki tasarıda yoktu. Bu, son derece önemli gerçekten çocuklar açısından.

Daha sonra, sosyal hizmetlerde bakım amacıyla görev yapacak kişilerin özel bir eğitimden geçmesi veya meslek liselerin belirli bölümlerinde buna yönelik alanların açılması gerekiyor; yani, rasgele kişileri bakım elemanı olarak istihdam ettirmemek gerekiyor, hem özelde hem kamu kuruluşlarında.

6’ncı maddenin (f) bendine diğer konuşmacılar da değinde. Bu, yasanın özüyle çelişiyor. Gerçekten de bu sıkıntı yaratabilir.

Bir de, Çocuk ve Çocuk Hizmetleri Daire Başkanlığının içinde gündüzlü bakım hizmetleri mutlaka yer almalı. Şimdi, uygulamada gündüzlü bakım hizmetleri denildiği zaman, sanki kreş hizmeti gibi bir hizmetten bahsediliyor; ama sorun bu değil. Gündüzlü bakım hizmetleri korunmaya muhtaç çocuklara yönelik olarak verilmeli; yani, SHÇEK, bu çocukları ailesine geri gönderecek; ama çocuğun annesinin, babasının yanında kalacak durumu yok; anne çalışıyor, çocuk ortada kalıyor. Doğal olarak, bu çocuk ya sokağa düşüyor ya da SHÇEK’e geri dönüyor. Sadece bu çocuklara yönelik olarak ücretsiz olarak veya ücreti devlet tarafından karşılanmak kaydıyla, bunlara gündüzlü bakım hizmeti verilmeli; ama bunu kreş hizmetleriyle karıştırmayalım; bu, ince bir nokta çünkü.

Bir de, bu uluslararası anlaşmaları uygulamak konusunda bir hüküm var. Bu, gerçekten, iddialı bir ibare; yani, taşra teşkilatı olmayan bir kurum için uluslararası anlaşmaların uygulamasını izlemek, bunları uygulamak oldukça zor. Onun da madde metninden olmazsa iyi olur diyorum.

Personel statüsü konusunda bir şey söylemek istemiyorum. Şu anda bu kadar. Teşekkür ediyorum. BAŞKAN – Teşekkürler.

Page 34: SOSYAL HİZMETLERİN YENİDEN YAPILANDIRILMASI ÇALIŞTAYI · oluşturmuş olduğu bir kurum esasında Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu; ama daha sonra, ekonomik şartlar,

34

Buyurun. HASAN HÜSEYİN CAN – Mahallî İdareler Genel Müdür Yardımcısıyım. Çok özet olarak bazı hususları ifade edeceğim; çünkü, söz alan arkadaşlarım çok

önemli konulara değindiler. Bu 6’ncı maddenin (f) bendiyle alakalı olarak, sosyal hizmet görevinin yerine

getirilememesi durumunda özel ve kamunun elindeki bu hizmet imkânının, hizmet kurumunun genel müdürlüğe alınması gibi bir müeyyide muhtemelen tehdit veya bir ihtiyat ifadesi olarak konulmuş; ama işlemesinde çok büyük sıkıntılar ortaya çıkacak. Belki, bunu, özel kurumlar ile kamu kurumlarına ayırmak suretiyle yeniden düzenlemek mümkün olabilir. Bir kere, kamu kurumuna bunu verdiğimizde, özel idareye verdiğimizde, özel idarenin meseleyi sahip çıkması ve hizmeti layıkıyla yerine getirmesi açısından ben bu hizmeti yapamazsam, işte, genel müdürlüğe devrederim gibi bir düşüncesi olmaması lazım, olmaz; ama böyle bir kapıyı açık bırakmamak lazım diye düşünüyorum. Özellikle kamu kurumuna devrettiğimiz tesisin ve hizmetin tekrar üstlenilmesi, pratikte yer almaması gereken bir husus diye düşünüyorum.

Özel kurumlar açısından ise, öncelikle, tabiî, bu, kamuya yararlı dernek ve vakıflar tarafından ifa edilecek bu hizmet; ancak, ikincil mevzuatta usul ve esaslarının düzenleneceği ifade ediliyor; muhtemelen, kâr amacı da söz konusu olacak. Yani, bunu işleten özel kurumlar muhtemelen belli bir maliyet de talep edecek herhangi bir yerden. Bu söz konusu olacağına göre -ki, olacaktır- o durumda hizmeti aksatan özel kurumlara, özel sosyal hizmet kurumlarına belki öncelikle bir cezaî müeyyidenin, malî bir cezaî müeyyidenin tatbiki daha sonra bu yola başvurulması olabilir. Bu yola başvurulmasının, arkadaşlarımızın çeşitli vesilelerle ifade ettiği gibi, çeşitli açılardan hukukî sıkıntılar da ortaya çıkacağı için, eğer bu olacak, bu hükümler burada konulacaksa, o zamana bu devir alma hususlarının da diğer maddelerde düzenlenmesi ve bir boşluk yaratılmaması lazım. Yani, siz, devraldık dediniz veya lisansınızı veya ruhsatınızı iptal ettik dediğinizde, oradaki hizmetin sahipsiz kalmaması ve çok çabuk organize olması gerekebilir. Dolayısıyla, bu maddelerin yeniden düzenlenmesi ve kamuya devrettiğimiz için de, bu müeyyidenin tatbik edilmemesi gerektiği kanaatindeyim.

Bir başka husus, Rehberlik ve Denetim Daire Başkanlığının görevleri sayılırken, kalite standartlarının, performans ölçütlerinin vb. değerlendirilmesi, elde edilen sonuçların rapor haline getirilerek ilgililere duyurulması görevi var. Bu madde kapsamında, bunun ülke çapında sosyal hizmet sunan bütün kurumların hizmetleri için mi; yoksa, münhasıran genel müdürlüğün kendi teşkilatı, merkezî teşkilatı için mi olduğu anlaşılmıyor. Eğer ülke çapındaki bütün kamu kurumları ve özel kurumlar tarafından yürütülen hizmetin performansını vb. tespit etmekse, bu, İl Özel İdaresi Kanununun 30 uncu maddesiyle tenakuz oluşturuyor; orada valiye verilen bir yetki ve siz zaten özel idareye vermişseniz, o, artık, özel idarenin bir birimidir, bir kurumudur. Oradaki ölçütlerin kalite standartlarının ve performans ölçütlerinin vali tarafından değerlendirilip izleneceği zaten o madde yer alıyor. Bu, eğer, merkez içinse zaten sorun yok; ben, bunu bir not olarak buraya düşmek istiyorum.

Yine, 21 inci madde konusunda arkadaşlarımızın dile getirdiği hususlara katıldığımı ifade etmek istiyorum. Yalnız bunun, mesela, bir İstanbul ölçeğinde düşünürseniz, il çapında oluşması veya il çapında oluşabilecek bir esnekliğin veya bir hükmün buraya ilavesi uygun olacaktır; çünkü, yerel hizmet olarak kabul edip, yerel yönetimlere devrettiğimiz bir hususta yine merkezden bunun bütün usul ve esaslarını ve teferruatını düzenleme iddiasında olmamamız gerekir diye düşünüyorum. Dolayısıyla, her ne kadar İl İdaresi Kanunu kapsamında vali böyle bir oluşum yapabilir ise de, valilere bu şekilde il çapında bir izleme ve değerlendirme kurulu oluşturabilecek şekilde buraya bir fıkra eklememizin uygun olacağı düşüncesindeyim. Şu an ifade edeceklerim bunlar. Ben de, özellikle SHÇEK’e ve TEPAV’a böyle bir konuyu gündeme getirip, tartışmaya fırsat verdikleri ve bu yeniden yapılanmayı başlattıkları için teşekkür ediyorum.

Page 35: SOSYAL HİZMETLERİN YENİDEN YAPILANDIRILMASI ÇALIŞTAYI · oluşturmuş olduğu bir kurum esasında Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu; ama daha sonra, ekonomik şartlar,

35

Sağ olun. BAŞKAN – Teşekkür ederiz. Buyurun. ABDÜLKADIR DEMİR – Gaziantep İl Özel İdaresi Genel Sekreteriyim. Ben, yaklaşık 6 ay oldu genel sekreter olarak çalışıyorum. Yeni bir sistemi Türkiye

denemeye, uygulamaya çalışıyor. Bence, bu kanunu değerlendirirken, aslında, öncelikle İl Özel İdaresi Kanunun

ruhunun, mantığının çok iyi anlaşılması gerekiyor. Eğer o kanunu, o mantığı anlamadan bu düzenlemeyi yaparsak, bence, uygulamada çok ciddî sorunlar çıkacak.

Şimdi, buradaki konuşulan her şey, söylenilen her şey, bu kanunda düzenlenen pek çok şey, doğrusu, ben, şimdi, Gaziantep’teki çocuk yuvasını, çocuk yetiştirme yurtlarını gözümün önünden geçiriyorum, yani, çok ayağı yere basmayan şeyler gibi geliyor bana. Aslında, burada, bence, bir niyeti ortaya koymak gerekiyor. Eğer SHÇEK’i kurum olarak sürdürmek gibi bir amaç varsa, bu amaç bir şekilde gerçekleştirilebilir. Yani, bu kurumda görev yapanlar, belli yerlerde istihdam edilsin denirse, bu toplum, devlet, her zaman bunun çaresini bulabilir. Dikkat ederseniz, yasada özel idareyle ilgili çok az düzenleme var, öyle de olmalı bence aslında; çünkü, Özel İdare Kanunu kendi içerisinde pek çok düzenleme yapmış. Mesela, Sosyal Hizmetler Daire Başkanlığı diyor burada. Buna gerek yok; zaten bizim kendi norm kadromuza göre bunun için tahsis edilmiş düzenlemeler var. Diyelim ki, bir ilde bir tane kurum varsa, biz onun için ayrıca Sosyal Hizmetler Daire Başkanlığı mı açacağız?! Dolayısıyla, bence, Özel İdare Kanununun perspektifinden bu tarafa bakmak gerekiyor; çünkü, sonuçta, burada konuşulan her şeyi uygulayacak olan insanlar taşrada. Bence, kanunun mantığı, UNICEF yetkilisinin söylediklerine çok ciddî şekilde katılıyorum. Yani, burada koordinasyonu göz ardı etmemeliyiz. Bu denetlemeyi nasıl yapacaksak, bunun ayaklarının yere basması gerekiyor. Mutlaka taşradan korkmamak lazım. Herkes, hepimiz, yurtdışına biz de gittik, sizler de gittiniz. Yıllardır bu ülkede yerelleşmeden bahsediliyor. 6 aydır bu işin içerisinde, o hengamede mücadele eden insan olarak söylüyorum. Bence doğru bir iş bu iş. Yani, şimdi, düşünün ki, geçen hafta, çok basit bir örnek diye söylüyorum; ama çok yerinde bir örnek, yaşadığımız için, gördüğümüz için söylemek zorundayım. Köy hizmetlerinin devam eden ödenekleri hâlâ merkezden veriliyor ve orada bir daire başkanı oturmuş, Gaziantep’in falan yerindeki ödeneğin verilip verilmemesine karar veriyor. Şimdi, böyle bir mantık olabilir mi; yani, Gaziantep’in, atıyorum, Araban İlçesinin Sarıkaya Köyündeki falan işe Ankara’da oturan bürokrat karar veriyor; böyle bir şey olmaz ki, o sıkıntıyı oradaki insanlar yaşıyor. Şu anda, biz, il genel meclis üyelerimizle oturuyoruz, karar veriyoruz, kavga ettiğimiz de oluyor, anlaşamadığımız da oluyor. Yani, herkes demokrasiyi söylüyorsa, herkes bir yerden bu işin ucundan tutmak zorunda. Biz, kendi insanımıza güvenmek zorundayız. Ben, bu uygulamanın çok sağlıklı bir uygulama olacağına inanıyorum, yeter ki, buna destek verilsin.

Şimdi, buradaki yanlışlıklardan bir tanesi, ileride geçici maddeleri tartışırken de göreceğiz, yani, hiçbir malî düzenleme yok; sadece merkezdeki malî kaygılar var, personelle ilgili, diğerleriyle ilgili; ama ne olacak peki taşrada? Ben, gelmeden il müdürümüzden 2004 yılının harcamasını aldım; 5 trilyon TL, 5 milyon YTL harcama yapılmış. Peki, bu harcamayı nasıl yapacak; il özel idaresinin 2006 yılında 29 trilyon bütçesi var.29 trilyon bütçenin içerisinde okul yapacaksınız, hastane yapacaksınız, sağlık ocağı yapacaksınız; ondan sonra bir de bu kadar yükü alacaksınız. Eğer amaç Ankara’daki bu yükü birine devretmekse, bence, bu, yanlış bir iş. Bence, yerel yönetimleri... Benim buradaki söylediğim, tamamen bir niyeti tartışmak. Yani, niyet nedir; biz bu insanlara güvenmek zorundayız. Ben de dört yıl mülkiye başmüfettişi olarak çalıştım, Ankara’nın psikolojisini de çok iyi biliyorum. Bakanlık merkezinde de çalıştım. 14 sene kaymakamlık da yaptım; ama görüyorum ki, burada alacağınız her şey taşrada uygulanıyor. Şimdi, altı aydır da onun sıkıntısını çekiyorum, her

Page 36: SOSYAL HİZMETLERİN YENİDEN YAPILANDIRILMASI ÇALIŞTAYI · oluşturmuş olduğu bir kurum esasında Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu; ama daha sonra, ekonomik şartlar,

36

şeyiyle görüyorum. Doğrusu burada konuşulan, burada yazılan çok yaldızlı sözlerin taşrada çok anlamı yok. Orada 6 000 tane, 7 000 tane kanun var; bizim baktığımız ya 3 kanundur ya 5 kanundur. Yani, dolayısıyla, bence, sağlıklı insanların seçilmesi lazım; yani, insan seçimi önemli. Belki bu yerelleşmenin bu anlamda faydası olacak. Yıllarca görüyoruz ki, hep aynı insanlar merkez...

[…] ...yok. Yeter ki, biz, o planlamayı iyi yapalım. Mesela, altı aylık dönemde bizim

orada yaptığımız, en az trilyonlarca tasarrufta bulunduk. Mesela, geçenlerde tarım il müdürümüz geldi, niye biz ayrı bir birim olarak duruyoruz; çünkü, ayrı ayır binalar, aynı konuyla, düşünün, Gaziantep’te 4 tane laboratuvar var, hepsinin ayrı müdürü var, hepsinin altında ayrı araba var, hepsinin ayrı binaları var ve hepsi aynı işi yapıyor ve inanılmaz kaynak israfı... Şu anda bile iki kurumun birleşmesiyle, yani, eski il özel idaresi müdürlüğü ve eski köy hizmetleri il müdürlüğünün birleşmesiyle en az benim 4 tane binam boşa çıktı arkadaşlar. Yani, bu ülke bu kadar zengin değil. Bence, burada yapılacak tek şey, çok doğru insanları seçmek. Eğer doğru insanları doğru yerlerde görevlendirebilirsek, bu ülkenin bir yıl içerisinde çok ciddî mesafeler kat edeceğine inanıyorum. Yani, ben, tabiî, bu konunun uzmanı değilim, bu konuda çok ahkam kesmek haddime de değil, onu da bilirim; ancak, ben iyi biliyorum ki, iyi insanlar iyi planlandığı zaman çok güzel şeyler yapacak.

Bence, taşradan korkmayalım. Mesela, bizim özel idareyle ilgili,gönüllülükle ilgili bir yönetmeliğimiz çıktı ve iki sayfalık bir yönetmelik, harika ve insanlar orada gelip bir şeyler yapmak istiyor. Yani, ben, sokakta, bize devredilmediği için duyan insanlar oldu; yani, bir an önce şu gönüllülük esasıyla biz gelip orada çalışalım günlerce diyen insanlar var. Ha bu iş Gaziantep’te iyi yürür de, Diyarbakır’da sorunlu gider. Yani, bunu da bir şekilde aşacağız; ama şimdiye kadar yaptığımız işler çok iyi de değil, ortada, yani, bu ülkede hep birlikte yaşıyoruz. Yani, ben de 19 yıldır bürokratım, Anadolu’nun görmediğim yeri de kalmadı, ülkenin halini de biliyoruz. Ha, gelecekten hiçbir ümitsizliğimiz de yok. Bu ülkenin insanları her şeye çözüm de bulacak. Dolayısıyla, ben, genel niyeti, genel yaklaşımı arıyorum. Yani, burada çok büyük, çok uzun, işte, şu daire başkanlığı, bu şu... Bence, genel ilkleri çok iyi koyup, taşranın uyacağı ilkeleri -arkadaşımız da söyledi- iyi belirleyip, daha sonra da onlara güvenerek, ben bu işin çok sağlıklı olacağını, çok büyük tasarruflar olacağını; çünkü, ayrı ayrı binalarda olan çok şeyin bir arada yürütüleceğini, pek çok konunun bir elde toplanacağını ve sağlıklı yürüyeceğine inanıyorum, yeter ki, seçeceğimiz kişilere değer verelim.

Bir de, tabiî, taşranın özellikle bu malî konusunun nasıl çözüleceği çok önemli. Mesela, köy hizmetleriyle ilgili devir alındı. Diyelim ki, beş yıl için personelin ücreti merkezden ödeniyor veya belli kaynaklar merkezden aktarılıyor. Eğer bu haliyle özel idareye bırakırsak, Gaziantep için söylüyorum, bu iş bir sene sonra falso verir. O konunun çok iyi planlaması gerekiyor. Ama mantık olarak, ben, çok doğru olduğuna inanıyorum.

Teşekkür ediyorum. BAŞKAN – Biz teşekkür ediyoruz. Buyurun. SEYFİ BOZÇELİK – İstanbul İl Müdürüyüm. Personel statüsünden bahsedilirken, bu kadar çocukla ya da gençle iç içe olan bir

kurumda hiç öğretmenin zikredilmemesi de ayrı bir eksiklik diye düşünüyorum. Yani, eğer biz, politikalar geliştireceksek, koordinasyon yapacaksak genel müdürlük bazında, çocuğu tanıyan, sadece burada eğitim uzmanı diye geçiyor; ama burada eğitim uzmanından kasıt nedir bilmiyorum. Mutlaka öğretmenin de genel müdürlük personel statüsü içerisinde yer alması gerektiğine inanıyorum.

Page 37: SOSYAL HİZMETLERİN YENİDEN YAPILANDIRILMASI ÇALIŞTAYI · oluşturmuş olduğu bir kurum esasında Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu; ama daha sonra, ekonomik şartlar,

37

BAŞKAN – Şimdi, arkadaşlar, bu konuyla ilgili görüşleri aldık. Bu konuda SHÇEK Genel Müdürlüğünün iki dakika, üç dakika bir açıklama yapmaya ya da orada herhangi birisinin...

İSMAİL BARIŞ – Şöyle söyleyeyim: Bizim açımızdan çok verimli geçiyor. Arkadaşlarıma teşekkür ediyorum, iyi ki de böyle bir şey hazırlamışlar; bunları duymak çok güzel bir şey.

Emin Bey şu anda kanun üzerinde çalışan bir arkadaşımız, aynı zamanda Başbakanlık, biliyorsunuz, Müsteşar Yardımcısı. Arkadaşların konuşmalarının bir değerlendirmesini yapacak. Ben, sözü kendisine bırakıyorum.

Buyurun. EMİN ZARARSIZ – Teşekkür ederim. Ben, öncelikle, Abdülkadir Beye özellikle ve burada konuşan bütün arkadaşlarıma

da teşekkür etmek istiyorum. Şimdi, öncelikle bir hususu hatırlatmakta veya yeniden gündeme getirmekte fayda

var. Biliyorsunuz, bu Hükümet göreve başladığından itibaren ortaya acil eylem planıyla ve onu takip edecek şekilde de bir kamu yönetimi reformu programı koydu. Bu program çeşitli parçalardan oluşan bir şekilde, aşağı yukarı üç yıldır Türkiye gündeminde tartışılıyor. Bazı şeyler bu çerçevede gerçekleştirildi, vizyonlar, çerçeveler ortaya kondu. Bazı şeyler içinse, bir gerçekleştirme süreci, bazı şeylerin de planlama süreci devam etmekte.

Öncelikle, biz, asla ve kata yerel yönetimleri doğmadan öldürmek şeklindeki bir düşünceyle hareket etmiyoruz Abdülkadir Bey. Yani, bu zamana kadar merkezî idare tarafından yerine getirilen görevlerden mahallî idarelere devredilen görev ve hizmetlerin gerektirmiş olduğu malî kaynakların da bir şekilde yerel yönetimlere aktarılmasına yönelik çalışmaların hem bir kısmı gerçekleşti hem de bir kısmı devam ediyor. Daha dün Sayın Başbakana mahallî idarelerin gelirleri hakkındaki kanun tasarısı taslağı üzerine bir sunuş yaptık. Bazı konulardaki tereddüt ettikleri hususları giderdik. Önümüzdeki çok kısa bir dönem içerisinde mahallî idareler hem belediyeler hem il özel idarelerinin hem de büyükşehir belediyelerinin malî kaynaklarına ilişkin bir kapsamlı kanun tasarısı gündeme gelecek.

Biz bunları çalışıyorken de, tamamıyla hem Anayasada yer alan ilke olarak hem de hazırlığında başından sonuna kadar bulunduğum Belediye Kanunu, İl Özel İdaresi Kanunu, Büyükşehir Belediye Kanunu, Mahallî İdare Birlikleri Hakkında Kanun, Kamu Yönetimi Temel Kanunu gibi kanunlarda ortaya koymuş olduğumuz ilke çerçevesinde, mahallî idareleri insan kaynağı ve malî kaynak yönünden mutlaka destekleme ilkesi göz önünde bulunduruluyor.

Malî kaynak yönünden ilk başlangıç itibariyle genel kanun çıkmadığı için yapmış olduğumuz şey, Abdülkadir Bey de ifade etti, Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğünün devrini düzenleyen kanunda bir hüküm kondu. Beş yıllığına merkezî idare bütçesinden onların hem cari hem yatırım giderleri karşılanacak. İkinci bir beş yıl için bir başka bir düzenleme yapıyoruz. Bakanlar Kuruluna süre uzatma yetkisi veriyoruz; ama malî kaynak kanunu yürürlüğe girdiği zaman, bu sorunlar da çözülmüş olacak.

Şu anda Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Müdürlüğü, tartışmakta olduğumuz tasarı taslağını, aslında, Başbakanlığa gönderdi ve Başbakanlıkta benim uhdemde çalışmalar yürütülüyor; ama biz biliyoruz ki, bu kanun daha geniş kesimlerle yeniden çalışılmalıydı, bazı yönler itibariyle birtakım düzeltmeler ve genişlemeler yapılmalıydı. Onun için de, biz, bu toplantının yapılacağını bildiğimizden dolayı, çalışmalarımızı biraz yavaşlattık, her ne kadar üzerindeki çalışmalarımızı tekemmül ettirmişsek de, bu çalışmaya dayalı birtakım taleplerimizi ortaya koymadık. Çünkü, bu şekildeki toplantıların, geniş katılıma açılmış toplantıların konunun bütün paydaşlarının bir araya getirilerek, onların görüşlerinin ve katkılarının alındığı toplantıların sonucunda ortaya çıkan olgunlaşma neticesinde, hem sahiplenme daha kuvvetli bir şekilde oluşuyor hem de olgunlaşma daha iyi

Page 38: SOSYAL HİZMETLERİN YENİDEN YAPILANDIRILMASI ÇALIŞTAYI · oluşturmuş olduğu bir kurum esasında Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu; ama daha sonra, ekonomik şartlar,

38

bir şekilde oluşuyor. ortaya çıkan şey de eksik, hata daha az oluyor. Bundan dolayı da, bu çalışma tamamladıktan sonra, herhalde önümüzdeki hafta hemen, biz, SHÇEK’le birlikte bir araya geleceğiz. Ben, burada şu anda sadece bu oturum için 7 sayfalık not tuttum, diğer arkadaşlarımız da notlar tutuyor, zaten kayıtlar da alınıyor. Bunlar ortaya çıktıktan sonra, burada ileri sürülen görüşleri mutlaka değerlendireceğiz.

Ha, şunu ifade edebilirdim, başlangıçta söyleyebilirimdim ki, bu tarz çalışmalara da gerek kalmaksızın, ortaya konmuş olan bir tasarı var. Kamu Yönetimi Temel Kanunu bakımından sadece teşkilat modelini biz esas alan hükümlerini incelerdik. Bunu olduğu gibi oraya uygunluk bakımından değerlendirip uygun hale getirir ve gönderirdik; ama biz böyle bir yaklaşımı hiç benimsemiyoruz. Yapmış olduğumuz bütün çalışmaları olabildiği kadar paydaşlarıyla, ilgilileriyle paylaşmaya, olgunlaştırmaya çalışıyoruz. Bu kanunda da sadece teşkilatlanma bölümü ve yarın öğleden sonraki oturumda olan geçiş sürecine ilişkin bölüm doğrudan doğruya beni ilgilendiren bölümler. Aradaki diğer bölümler ise, benim geçmişte Devlet Planlama Teşkilatında çalışıyorken ki, aşağı yukarı beş yıl kadar çocuk sektöründe uzman olarak çalıştım ve bu masanın etrafında bulunan birçok kişiyle bazı platformlarda bir arada olduk. Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesinin Birleşmiş Milletlerde savunmasını hazırlayan komisyonda bulundum, New York’taki savunmaya yapan komisyonda bulundum. Bir de, bu taraftan da özel ilgi alanım olduğu için, diğer bölümleri itibariyle de mutlaka ilgim bulunmakta.

Burada söylenen şeyler çerçevesinde bazı hususlara açıklık getirmek, bazı hususları da yeniden tartışma gündemine taşımak için bir özetleme yapmak istiyorum.

Bir kere, çok haklı bir şekilde vurgulandı ve ben de aynı düşüncedeyim; ama şu ana kadar ortaya konan tasarıda bu şekliyle yer almadığı, nasıl yer alabilir diye de düşündüğüm teşkilat kanunu ayrı, sosyal hizmet ve yardımlar kanunu ayrı, çocuk hizmetleri kanunu ayrı olmalı düşüncesi benim de destekliğim bir düşünce; ama bu tasarıyla bu ortaya konamadı maalesef.

Bu tasarının çalışmasına başlamadan önce de, biz, bu konuda muhtelif ortamlarda bu görüşmeleri yapmış idik. Bir arkadaşım burada hatırlattı, Sosyal Güvenlik Kurumundan gelen arkadaşım, acil eylem planında da buna ilişkin özel bir düzenleme bulunmakta; ama o düzenleme bu düzenlemeyle tam bir hayata geçirildiği söylenemez. Gönül ister ki... Sosyal hizmet ve yardımlar çok farklı bir olaydır, onun ilkeleri, prensipleri, ülke sathında yapılacak yardımların kriterleri, veri tabanının oluşturulması, bu veri tabanının diğer kurum ve kuruluşlara açılması, sivil toplum kesimine açılması ayrı bir olaydır, çocuğa götürülecek hizmetler belki bunun bir bölümü bunun içerisinde yer alan hizmetler; ama ilkeleri orada belirlenmiş hizmetlerdir, ayrı bir şeydir, teşkilat kanunu ayrı bir şeydir; ama bizim idare hukukumuzda, Seda Hanım burada kısmen sizin söylediğiniz bir şeye karşı bir argüman olarak geliştirmek istiyorum. Bizim idare hukukumuzda teşkilat kanunuyla beraber bazı hizmetlerin de düzenlendiği kanun sistematiği bulunmakta; bu, çok aykırı bir şey değil. Ha bunun sosyal hizmetlere yönelik bölümünü bir kenara bırakırsanız, teşkilat kanunu ile çocuklara yönelik bölümünün bu şekliyle çıkmasında idare hukuku geleneğimiz açısından çok büyük bir sıkıntı bulunmamakta. Ama sosyal hizmetlere yönelik, sosyal yardımlara yönelik bölümü belki bu kategorinin dışında değerlendirilebilir; çünkü, ayrı kod kanun şeklinde olması gereken bir şey.

Bir kere daha Abdülkadir Beye teşekkür ederek ikinci bir konuyu gündeme getirmek istiyorum. Biz, mahallî idarelere yıllarca güvenmedik, korktuk, birtakım yetkileri, birtakım hizmetleri onlara verirsek, sanki ülkeyi bölecekler, parçalayacaklar, ülkenin her türlü gelişmesinin önüne engel çıkaracaklar ve iç karışıklığa hiç engel olmayacak gibi bir yaklaşım içerisinde, merkezî idare bürokratları olarak, bir yaklaşım içerisinde bulunduk. Son üç sene içerisinde özellikle Belediye Kanunu ile İl Özel İdare Kanunu çıktıktan sonra, mahallî idarelere verilen yetkiler çerçevesinde, bu korkulanların da çok fazla gerçekleşmesine yönelik

Page 39: SOSYAL HİZMETLERİN YENİDEN YAPILANDIRILMASI ÇALIŞTAYI · oluşturmuş olduğu bir kurum esasında Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu; ama daha sonra, ekonomik şartlar,

39

bir şey görmedik, ne ülkeyi federalizme götüren yolların taşları döşenme anlamında faaliyetler bu özel idarelerden veya belediyelerden ortaya çıktı ne de ülke içerisinde karışıklığa yol açan şeyler ortaya çıktı. Ha, uygulamada birtakım sıkıntılar olabilir; çünkü, reform tam olarak bütün unsurlarıyla hayata girmedi. Yani, şu anda mahallî idareler kaynak yönünden büyükşehir belediyeleri olarak bir rahatlamaya kavuşturuldu; ama belediyeler ve özel idare olarak bir rahatlamaya kavuşturulmadı. İnsan kaynaklarını düzenleyen personel reformu merkezî idarenin personel reformuyla birlikte henüz ortaya getirilmedi. Bütün bunların hepsinin bir araya getirilip tamamlandığı bir ortamda mahallî idareler bütün yetkilerini gereği şekilde kullanabilir hale gelebilecek ve o zaman çok daha güzel hizmetlerin ortaya çıkacağını düşünüyorum. Çok basit bir kıyaslama yapmak istiyorum. Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü kaldırılıp mahallî idarelere devredilirken çok büyük gürültü koparıldı, hem kanunun hazırlanmasında hem de Meclisteki bütün aşamalarında bulunmuş bir kişi olarak şunu ifade edeyim: Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğünün 2004 yılı bütçesi 1,4 katrilyondu ve bunun sadece ve sadece 300 trilyonu yatırıma gidiyordu, geriye kalan nereye gidiyordu, 800 küsur trilyonu personel gideri, 200 küsur trilyonu da diğer cari giderlerine gidiyordu ve koskoca Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü 50 000 kişiye yaklaşan personeliyle 300 trilyonluk yatırım yapıyordu. Kişi başı yaptığı yatırıma böldüğünüz zaman, yıl itibariyle yapmış olduğu hizmetleri aya böldüğünüz, güne böldüğünüz zaman, hepsini de karşılaştırdığınız zaman, korkunç, pahalı bir hizmet alıyorduk biz Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğünden. Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğünün yapmış olduğu işlerin aynısını il özel idareleri kendi il sınırları içerisinde yapıyordu, onlar da köylere yol yapıyordu, onlar da köye içmesuyu götürüyordu, onlar da köye kanalizasyon teşkilatı götürüyordu. Oranın yapmış olduğu çalışmalara baktık, aynı dönem itibariyle bir kıyaslama yapalım diye. İnanın, çok hiçbir abartı olmadan, hatta eksiğini de olduğunu ifade ederek söyleyebilirim, bir şeyi Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü 10’a mal ediyorsa, il özel idaresi aynı şeyi 1’e mal ediyordu. Bu, şimdi, bizim ülkemizin kaynağı; 70 milyondan kesilenden oluşan kaynağı harcıyorduk biz. İl özel idaresi aynı işi aynı niteliklere sahip personelle ve kullandığı iş makineleriyle 1’e mal ediyordu, Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü 10’a mal ediyordu. Merkezî idarenin mahallî anlamda yapmış olduğu hizmetlerin hemen hepsinde bu problem maalesef bulunmakta ve biz, merkezi idare eliyle çok pahalıya üretilmiş, gereksiz yere pahalıya üretilmiş hizmetleri kullanıcı olarak pahalı bir şekilde alıyoruz; bunun farkına varmamız gerekiyor. Onun için de, mahallî idareler bu işlerin altından nasıl kalkacak -birtakım tereddütler yaşayalım- acaba, bu işleri yerine getirebilecek mi, yarın bir gün bir aksama olursa ne olacak gibi endişelerin ben yersiz olduğunu düşünüyorum; çünkü, mahallî idarelerimiz rüştünü ispat etmiştir. Ölçek sorunu kısmen yaşanmaktadır. Bu ölçek sorunu da halledildiği zaman, bu konudaki tereddütlerin tamamen kalkacağını düşünüyorum.

Mahallî teşkilatların personelinin statüsü bu kanunla düzenlenmeli diye bazı arkadaşlarımız ifade etti. Yani, SHÇEK’ten devredilen unsurların personel statüsü, o ayrı bir konu, bu ayrı bir konu. Devredilen unsurlar devredildikten sonra, artık, merkezî idarenin olmaktan çıkıyor ve merkezî idare personeli olmaktan çıkıyor. İl özel idaresi diye ayrı bir tüzelkişiliği olan, kendi karar organları olan ve kendi karar organlarında almış olduğu kararlarla faaliyetlerini yapan bir teşkilata devrediyoruz. Onun için de, devredilen unsurlarda çalışan personelin statüsünün bu kanunla düzenlenmesi doğru olmaz; aksi takdirde, mahallî idarelerin özerkliğine, Anayasada yer alan mahallî idareleri düzenleyen hükümlere aykırı şeyler gerçekleştirmiş oluruz. Bu, sadece merkezî teşkilatı düzenler ve merkezî teşkilatta çalışan kişilerin statülerini düzenler. Devredilen unsurlarda çalışan eski SHÇEK personelinin statüsü Özel İdare Kanununda, Belediye Kanununda, Büyükşehir Belediye Kanununda zaten düzenlenen statünün içerisine geçer ve onlar, artık, mahallî memur haline gelirler. Orada nasıl bir statü söz konusuysa, bu arkadaşlarımız da oraya tabi olunur. Ama hemen şunu da, bunu da karamsarlık olarak, eyvah, biz ne olduk anlamında anlamayın; çünkü, kamu personel reformu

Page 40: SOSYAL HİZMETLERİN YENİDEN YAPILANDIRILMASI ÇALIŞTAYI · oluşturmuş olduğu bir kurum esasında Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu; ama daha sonra, ekonomik şartlar,

40

çalışması tamamlandığı zaman, hem merkezî idare personelini hem mahallî idare personelini düzenleyen bir içerikte olacak ve o çerçevede bu şeyler de giderilmiş olacak.

Yerel teşkilata ilişkin hiçbir hüküm bulunmamakta, devrediyorsunuz, onların teşkilatlanması nasıl olacak? İşte, Abdülkadir Bey söyledi, sadece il özel idaresinde bir sosyal hizmet daire başkanlığı kurulur diye bir hüküm bulunmakta. Yine, biraz önce söylediğim gerekçelerle, bu kanunda devredilen unsurların teşkilatına ilişkin hüküm bulunamaz arkadaşlar; orası ayrı bir tüzelkişilik, orası ayrı bir idare, merkezî idare ayrı bir idare. Onun ayrı bir kanunu var. O çıkmış, yürürlükte. Onların düzenlemeleri çerçevesinde şu anda norm kadroların belirlenmesi çalışması devam ediyor. Kısa bir süre içerisinde norm kadro çalışması tamamlanacak ve bu norm kadro çerçevesinde il genel meclisleri marifetiyle kendi teşkilat yapılarını, kendi statülerini belirleyecekler. Onun için de, bu kanunda yer alan ve Özel İdare Kanununun bir hükmünü değiştiren hükmün bile buradan çıkarılması gerekiyor. Özel idare içerisinde bir daire başkanlığının veya bir müdürlüğün veya bir hiyerarşik makamın nasıl kurulacağını Özel İdare Kanunu belirler. Bir başka teşkilatın kanunda ona yönelik düzenleme yapamazsanız ve bu doğru da olmaz. Mahallî idarelere müdahaleyi doğuran şeyler doğru şeyler değil, Anayasa bakımından da sıkıntı çıkarır, Avrupa Yerel Yönetimler Özerkliği Şartı bakımından da sıkıntı çıkarır, ortaya konmuş olan şu ana kadar ki ortaya konmuş olan vizyon ve misyon bakımından da sıkıntı çıkarır.

İl Özel İdare Kanununun 6’ncı maddesine, Belediye Kanununun 14 ve 15 inci maddelerine, Büyükşehir Belediye Kanununun 7’nci maddelerine baktığımız zaman, zaten, bu idareler sosyal hizmet anlamında, sosyal yardım anlamında korunmaya muhtaç kesimlere götürülecek hizmetler anlamında yetkilerin verildiğini görüyoruz ve şu anda isterse, mesela, Gaziantep Özel İdaresi orada çocuklara yönelik bir yer açabilir, yaşlılara yönelik bir yer açabilir, ne bileyim, diğer korunmaya muhtaç kesimlere yönelik bir yer açabilir, bir hizmet üretebilir. Bunları engelleyen, önünde sıkıntı çıkarın bir şey söz konusu değil. Saray’daki tesis, Ankara Büyükşehir Belediyesine devredildi. Ankara Büyükşehir Belediyesinin zaten böyle bir şeyi yapma yetkisi kendi kanunda bulunan bir yetki; ama ortaya konulan bir vizyon var. Bir hizmet merkezî idare tarafından yürütülmesi gereken hizmetler arasında değilse, bu mahallinde yürütülmesi gereken hizmetler arasındaysa, ora tarafından yürütülmelidir yaklaşımı çerçevesinde Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumunun normalde mahallî idareler tarafından yürütülmesi gereken bir hizmeti yürüten uygulamalara yönelik bölümleri çıkartılıyor; ama ülke genelinde, sosyal hizmetler anlamında planlama yapan, koordinasyonu yapan, kaynak dağılımını yapan, denetlemeyi yapan, rehberlik yapan bir teşkilat haline getiriliyor ve ben inanıyorum ki, Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu uygulamanın içerisinden çekilip, merkezî idarede kendi kapasitesinin daha fazla eğer geliştirme imkânı bulabilirse -ki, bu kanun iyi bir şekilde ortaya çıktıktan sonra bu imkânı bulacak- şu ana kadar götürülen hizmetlerin çok daha iyi bir şekilde götürülmesine yönelik planlamanın ve denetlemenin yapılabilme kapasitesinin oluşacağına inanıyorum.

Bizim, maalesef, merkezî idare kuruluşlarımızın çok ihmal ettiği bir şey var. İşin içinde uygulama biraz daha cazip hale geliyor belki insanlar için, oradaki üst yöneticiler için, biraz daha yetkilerin hissedilir bir ortama dönüşmesinden kaynaklanan şeylerden dolayı çok cazip hale geliyor ve uygulamanın içerisinde kendilerini kaybediyorlar. Oysa, merkezî idare kuruluşları, uygulamadan ziyade, ülke genelinde planlamayı, ülke genelinde uygulanan hizmetlerin de denetlenmesiyle uğraşması gerekir. Ortaya konan kamu yönetimindeki yeniden yapılanma çalışmalarının temel misyonlarından bir tanesi budur. Merkezî idare ulusal ölçekte yerine getirilmesi gereken hizmetleri bizzat kendisi getirmeli, ulusal ölçek dışındaki diğer hizmetler yerel yönetimler tarafından getirilmesi ve o alanlarda merkezî idare kuruluşları politika geliştirme kapasitesini artırmalı. Hizmetlerin daha iyi yerine getirilebilmesi için prensiplerini, ilkelerini belirlemeli, onlara ağabeylik etmeli, rehberlik etmeli, önderlik etmeli, onların daha iyi hizmet getirebilmesi için kapasite geliştirme çalışması yapmalı. Hocamın

Page 41: SOSYAL HİZMETLERİN YENİDEN YAPILANDIRILMASI ÇALIŞTAYI · oluşturmuş olduğu bir kurum esasında Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu; ama daha sonra, ekonomik şartlar,

41

ifade ettiği gibi, izleme ve değerlendirme çalışması yapmalı, elde etmiş olduğu sonuçlara göre de hizmetlerin daha iyi yapılabilmesi, kalitesinin artırılabilmesi için de yeni yollarla uğraşmalı.

SHÇEK Genel Müdürlüğü, Sayın Genel Müdürümüz sunuşunda ifade etti, 9 000 civarında personeliyle uygulamanın içerisinde boğulan ve merkezdeki sınırlı sayıdaki personeliyle sosyal hizmet alanında yapılması gereken şeylere zaman ayıramayan ve personel ayıramayan, çocuklara götürülecek hizmetler konusunda zaman ayıramayan, personel ayıramayan bir yapı içerisinde; çünkü, il müdürlerimizden bazıları burada bulunuyor. Bir sorun çıkıyor, arıyorlar genel müdürlüğü, şöyle bir sorunumuz var, bunları çözelim; genel müdürlük bütün teşkilatıyla bu sorunu çözmek için uğraşıyor. Bir başka il müdürümüz arıyor, bir başka yerden bir sorun aktarıyor, onunla uğraşıyor. Oysa, merkezî idarenin bu tip şeylerden sıyrılıp, ülke genelinde, sosyal hizmet bunun içinde -şu anda olduğu için söylüyorum- sosyal hizmet ve yardım nasıl olmalı, bununla uğraşmalı; çocuklara götürülecek hizmetler nasıl olmalı, bununla uğraşmalı; korunmaya muhtaç kesimlere götürülecek hizmet nasıl olmalı, bununla uğraşmalı. Ortaya koymuş olduğu prensipler çerçevesinde de yerel yönetimler bu hizmetleri yerine getirmeli. Yerine getirilen hizmetlerin de gereği şekilde yerine getirilip getirilmediğini denetlemeli. Böyle bir yapı olduğu takdirde, inanıyorum ki, merkezdeki kuruluş çok daha iyi bir kapasiteye ulaşacak ve çok daha iyi hizmetlerin yapılmasına yol açacak şekilde standartları yükseltecektir, kaliteyi yükseltecektir.

Başlangıçta ifade ettiğim teşkilat kanunu ayrı, çocuklara veya korunmaya muhtaç kesimlere yönelik hizmetler kanunu ayrı ve sosyal hizmet ve yardımlar kanunu ayrı bir kanunla veya en azından sosyal hizmet ve yardımlar ayrı, teşkilat ile korunmaya muhtaç kesimlere götürülecek hizmetlerin ayrı bir kanunda düzenlendiği bir düzenlemeye dönüştürme imkânımız olabilirse, ben, bu işin çok daha iyi olabileceğini düşünüyorum ve umuyorum ki, bu toplantının sonucunda da tartışılmakta olan tasarı taslağı çok daha iyi olgunlaşmış olarak Başbakanlığın gündemine yeniden getirilecek ve o çerçevede de gerekli düzenlemeler yapılarak yasalaşma sürecine konacaktır.

Ben, çalışmanın başarılı olmasını diliyorum. Buyurun. İSMAİL BARIŞ – Efendim, bendeniz hem yerel yönetim deneyimi olan hem de

merkezî idare deneyimi olan bir arkadaşınızım. Bir kere, sosyal hizmetlerin şu anda taşradaki uygulamasını yapan esasında valilikler. Bizim merkezden yaptığımız bir şey yok arkadaşlar, kimse kanmasın buna, yapamıyoruz, yapamadığımız için bu sıkıntılarla karşı karşıyayız. Bütün gücümüzle uğraşıyoruz; ama başaramıyoruz, çok kolay bir şey değil. Şimdi, şu anda, çocuk yuvasını, benim çocuk yuvamın müdürü kadar vali beyin bilmesi gerekiyor. Vali beyin bilmesi gerekiyor derken, ilin valisini kastederek söylemiyorum, görevlendirmiş olduğu insanlar var. Başka bir şeyi de gözden kaçırmayın arkadaşlar. Çağ, sivil toplum çağı, bireyin ortaya çıkmış olduğu bir çağdır. Sivil toplumun bu işte çok önemli etkinliği olacak. Bu kanunun hedeflerinden bir tanesi de o olmalı. Yani, benim müdürüm direkt bana bağlı değil de, vali beye bağlı müdür olarak çalışacak; ne mahzuru var bunun? Benden istemeyecek, vali beyden isteyecek, il özel idaresi genel sekreterinden isteyecek, ve benzerinden isteyecek; ne mahzuru var bunun?

Arkadaşlar, benim il müdürü arkadaşlarımın birçoğu, merkezden ödenek gitmediği için, kış aylarında soğuktan donmasın çocuklarım diye, ödenek olmadan malzeme aldığı için teftiş kurulu tarafından cezalandırılmış. Alamazsınız, ödeneğiniz yoksa alamıyorsunuz. Çocuklar soğuktan donsun mu; donsun, evet, alamazsınız; böyle bir yapı var. Bu yapının değiştirilmesi ancak vali beyin şeyiyle olur veya -ben biraz daha aşağıya doğru indirgiyorum- İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanının talimatıyla olur ve Diyarbakır Belediye Başkanının talimatıyla olur. Yani, ölçek bazında yerel yönetimlere, belediyelere baktığım zaman, problem

Page 42: SOSYAL HİZMETLERİN YENİDEN YAPILANDIRILMASI ÇALIŞTAYI · oluşturmuş olduğu bir kurum esasında Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu; ama daha sonra, ekonomik şartlar,

42

var; ama genel anlamda baktığınız zaman, yok. Bunun mutlaka bu şekilde geliştirilmesi gerekiyor diye düşünüyorum.

Bir şey daha, belki gözden kaçan bir şey var, bu kanunun başlangıcında çalışma yapılırken, hem sosyal hizmetler hem sosyal yardımlar tek çatı altında toplanma çalışması vardı, arkadaşımız ifade etmeye çalıştı; ancak, daha sonra birtakım sebeplerden dolayı, uygulamadaki aksaklıklardan dolayı bunun ayrıştırılması söz konusu oldu. Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu mantığında, sosyal yardım olmamalı arkadaşlar.

BİR KATILIMCI – Burada 15 kişi olmalı dedi, siz olmamalı dediniz; bazı sebepler, hangi sebeplerden dolayı...

İSMAİL BARIŞ – Anlatırız onu tabiî, şu anda o noktada değiliz. Sosyal yardım başka bir şey, sosyal hizmet başka bir şeydir. Benim arkadaşlarım,

sosyal yardım yapan arkadaşlar değil, sosyal hizmet üreten arkadaşlardır. Kadına karşı bunu üretir, çocuğa karşı bunu üretir, özürlüye karşı bunu üretir, yardımı başka bir birim yapabilir; sonuçta, insanlar, oturarak konuşuyorlar ve bir yasal düzenleme yapılıyor. Kimin hangi yardımı yapacağı belli. Türkiye’de sosyal yardımların bir tek kalemde toplanması lazım; ama düşününüz ki, bu açıdan, hemen arkadaşıma bir cevap vermek isterim, sağlıkla ilgili sosyal yardım var. Sosyal yardımlar, evet, bir çatı altında toplanmalı; ama ayrı bir birim olarak değerlendirilmelidir. Bizim kurumumuzun sosyal yardımdan uzak tutulması gerekir diye düşünüyorum.

Teşekkür ediyorum. Sonraki oturumlar, inşallah, daha da güzel geçecektir diye ümit ediyorum.

BAŞKAN – Ben de umut ediyorum ve 2 saati buldu, 2 saati geçti bu oturum. Umut ediyorum, bundan sonrakilerden daha, biraz zamandan tasarruf ederiz.

MERYEM DİNÇ – Devlet Planlama Teşkilatından... Teşekkür ediyorum Sayın Başkan. Ben, kanun tasarısı üzerinde, maddeler üzerinde söz almamıştım. Ben, bir insan

olarak, insanî olarak, bir şeyi dikkatinize sunmak istiyorum Sayın Müsteşar Yardımcımın ve Sayın Genel Müdürümün, aynı zamanda hepinizin.

Şimdi, sosyal hizmet deyince, kapsama girenler belli; ama beni çok üzen bir şey var, sizler de muhakkak çok üzülüyorsunuz ve görüyorsunuz. Şimdi, yerelleşelim diyoruz, ne kadar da yerelleşsek, sivilleşsek, biliyorsunuz, kaynak yetersizliği ve insan kaynağı yetersizliği nedeniyle bazı alanlarda merkeze geliyor insanlarımız; diyelim, sağlık alanında. Şimdi, sağlık alanında büyükşehirlere, Ankara, İstanbul, İzmir başta olmak üzere, birçok hasta geliyor ve hasta yakını geliyor. Bunlar hem sıra beklerken ya da hasta yakınları, hastalarını hastane bahçelerinde bekliyor; bu soğukta, gittiğinizde görürsünüz, battaniyeyle yatan insanlar var ve bu bir ihtiyaç ki, bazı sivil toplum kuruluşları, belediyelerimiz bunlarla ilgili sığınma evleri gibi bir şeyler yaptılar. Mesela, Deniz Fenerinin var, belediyelerin, Altındağ Belediyesinin var. Acaba, bu sosyal hizmet kavramı altında, kapsamı altında biz bunu Devlet Planlama Teşkilatında da açıkçası gündeme getirdik, tartışıyoruz, bunları hangi kategoriye sokacağız? Bu insanlar parasız, birçoğu eğitimsiz, Ankara’yı bilmiyor, kalacak, gidecek bir yeri yok, parası yok. Yani, bunlarla ilgili bir politikamız olabilir mi? Bunlarla ilgili en azından belediyeler dahi yapsa, sivil toplum örgütleri de yapsa, devletin bir politikası olabilir mi veya biz bunları ne şekilde destekleyebiliriz? Yani, bunu ben sadece dikkatlerinize sunmak istiyorum.

Teşekkür ederim. BAŞKAN – Çay içmek için 15 dakika ara vereceğiz; ama çocuk haklarıyla ilgili

ikinci şey için fazla zamanımız kalmadı; dolayısıyla, lütfen, 15 dakikalık süreye riayet edelim. (Toplantı Arası)

Page 43: SOSYAL HİZMETLERİN YENİDEN YAPILANDIRILMASI ÇALIŞTAYI · oluşturmuş olduğu bir kurum esasında Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu; ama daha sonra, ekonomik şartlar,

43

İKİNCİ OTURUM BAŞKAN: Emin DEDEOĞLU

-----0----- BAŞKAN – Arkadaşlar, İkinci Oturumu açıyorum. Şimdi, arkadaşlar, gündemde ufak bir değişiklik öneriyorum iki gerekçeyle.

Birincisi, biraz önce tartıştığımız konuyla, örgütlenme yapısıyla ilgili konularla ilişkili olduğu için; ikincisi de, Başbakanlık Müsteşarımız Emin Bey yarın öğleden sonra gideceği için, ayrılacağı için, geçiş stratejisiyle ilgili tasarı tanıtımı ve tartışmalarını şimdi, bu oturumda yapalım diye öneriyorum. Buna çok ciddî engel teşkil edecek, işte, gidecek, dolayısıyla, problem olacak arkadaş varsa eğer, tekrar gözden geçirelim bu kararı; ama sizin açınızdan bir sorun olmayacaksa, bu değişikliği yapalım; çünkü, biraz önce tartıştığımız konuyla da doğrudan ilişkili geçiş maddeleri. İtirazı olan var mı böyle bir değişikliğe? Yok.

Yarın da çocuk, kadın ve özürlüler ve yaşlılara ilişkin maddeleri ardı ardına konuşalım ve hem de birbirleriyle ilgili diye düşündük.

Şimdi, o zaman, itiraz yoksa, geçiş maddeleriyle ilgili oturumu açıyorum. Gene, benzer şekilde, SHÇEK’ten arkadaşlar, geçiş maddeleriyle ilgili kısa bir sunum yapacaklar; daha sonra da, tartışmaya açacağız.

Buyurun. RECEP DOĞAN – Hemen bir düzeltme yapayım veya bir karmaşıklığı önleyeyim.

Dağıttığımız metinde, sayfa numaraları 20’den sonra 19 diye gitmiş, 18, 20, 19 diye gitmiş; bundan dolayı özür diliyoruz. Metni takip etmekte zorlanırsanız, bir sonraki sayfada devamı var.

Şimdi, geçiş hükümlerine ilişkin olarak şöyle bir yapılanma öngördük; bir de, elimizde sağlık hizmetlerinin birleştirilmesi, Karayolları Genel Müdürlüğünün devri ve Köy Hizmetlerinin devrine ilişkin düzenlemeler vardı. Bu düzenlemelerde birtakım kargaşalıklar oldu; yani, bir sevk kâğıdının nasıl ve ne şekilde hazırlanacağına ilişkin birtakım tartışmalar oldu. Buna ilişkin bürokratik engeller olduğunu gördük. Buna ilişkin sorunları aşabilmek amacıyla geçiş hükümlerini oldukça ayrıntılı düzenledik.

Bu bağlamda, teşkilatımızda yer alan kurumları ikiye ayırdık. Korunmaya muhtaç çocuklara yönelik hizmet veren kuruluşlar ve diğer kuruluşlar. Buradaki amacımız şuydu: Korunmaya muhtaç çocuklar dışında hizmet verdiğimiz kuruluşlar alanında yerel yönetimlerin zaten halihazırda bir etki alanı ve sunumları var, bu alanda hizmet sunuyorlar. Dolayısıyla, bu alanların yerel yönetimlere tamamen devrinin daha kolay olacağını düşündük. Dolayısıyla, kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren 6 ay içerisinde halihazırda Genel Müdürlüğümüze bağlı olan huzurevi, toplum merkezi, rehabilitasyon merkezi, kadın konukevi ve kreş gibi kuruluşları, bu kuruluşların bina, araç gereç, taşınır taşınmaz malları, alacak ve borçları, bütçe ödenekleri, kadroları, boş kadro ve pozisyonlarıyla birlikte il özel idarelerine devrini öngördük.

Devire ilişkin süreçte, devrin nasıl yapılacağına ilişkin esaslar çıkarılmasını da ayrıca benimsedik. Bu esaslar, geçici maddenin, 1 inci maddenin sonunda belirtiliyor. Bakanlar Kurulu kararıyla bu esaslar yürürlüğe konulacak. Bu esasları hazırlarken, Maliye Bakanlığı, Devlet Personel Başkanlığıyla birlikte, bizim de katılımımızla birlikte, esaslar hazırlayacağız. Bu esaslar Bakanlar Kurulu kararıyla yürürlüğe girecek. Bunun için de 45 günlük süre öngördük; yani, kanun yürürlüğe girecek, 45 gün içerisinde esaslar çıkacak, bu

Page 44: SOSYAL HİZMETLERİN YENİDEN YAPILANDIRILMASI ÇALIŞTAYI · oluşturmuş olduğu bir kurum esasında Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu; ama daha sonra, ekonomik şartlar,

44

esasları müteakip, devirler başlayacak. Devirler için, kreş, huzurevi, toplum merkezi, kadın konukevi, rehabilitasyon merkezi kuruluşları için 6 aylık bir süre öngördük. Bunu da daha önce belirttiğim gibi, daha kolay ve halihazırda faaliyette bulunan alanlar olduğu için öngördük. Bunun bir faydası daha var. Yapılan hizmeti gözlemlemeniz mümkün. Bir de, birinci turda olan eleştirilere bir yanıt getireyim. Genelde, il özel idaresi temsilcisi arkadaşlarımız bunu dile getirdi; bir de, TESEV’den arkadaşımız dile getirdi. Bunun bütçesi nedir? Bunun bütçe çalışmaları yapıldı; çünkü, bütçesiyle devrediyorsunuz. Şu an bu kanun çıksa, 2006 yılı bütçesinde, zaten kuruluş bunların bütçeleri belli yeni bütçe tekniğine göre. Atıyorum, Diyarbakır Huzurevinin bütçesi belli. Diyarbakır Huzurevinin il özel idaresine devrettiğimiz zaman, Diyarbakır Huzurevinin bütçesiyle devredeceksiniz. Dolayısıyla, o bütçe kullanımındaki kaynaklarla bu işleri yürütmeye devam edecekler ve oradaki personelle ve oradaki araç gereçlerle ve oradaki binayla. Bu şekilde bir devir süreci öngördük. Diğer kalan kuruluşlar için de, yani, korunmaya muhtaç çocuklar alanında hizmet veren, çocuk yuvaları, yetiştirme yurtları, erkek ve kız sosyal rehabilitasyon merkezleri için de 2 yıllık bir süre öngördük. Yine, bununla beraber, bu 2 yıllık sürede gerek çocuklara yönelik hizmetlerin merkezden yapılmasına ihtiyaç duyulan hizmetlere ilişkin, diğer kurumların yine merkezden açılmasına devam edilmesine ilişkin hükümler koyduk.

Bir diğer, yine, 1 inci maddede belirttiğimiz husus, biliyorsunuz, özelleştirme nedeniyle, diğer kamu kurumlarından çeşitli kamu kurumlarına aktarılan kadrolar var. Bu kadrolar içerisinde 4046 sayılı Kanuna bağlı olarak Genel Müdürlüğümüzde çalışan,ancak, sadece çalışan, kendilerinden yeterince faydalanamadığımız insanlar ve personel var. Bu personelin de merkezde çalışanların kadrolarını iptal etmek zorunda kaldık; çünkü, bunlardan yararlanamıyoruz. Bunu da 4046 sayılı Kanunun 25 inci maddesine ilişkin... Evet, arkadaşımız işaretledi. Bunları iptal ettik; çünkü, bunlardan yararlanamayacağız. Taşra teşkilatına ilişkin olanları da, taşra teşkilatımızı zaten il özel idarelerine devrettiğimiz için, o kanunları da il özel idaresi bünyesinde olacak kuruluşlara yine devrettik.

Geçiş ve devir süresi boyunca yapılan işlemlere işlerlik kazandırmak, gerekli rehberlik ve denetim çalışmalarında bulunmak, talepte bulunan mahallî idarelere rehberlik etmek amacıyla gerekli koordinasyon ve işbirliğinin Genel Müdürlüğümüzce sağlanacağını, daha doğrusu, bu kanunla kurulacak yeni Genel Müdürlükçe sağlanacağına ilişkin hükümleri yine bu 1 inci maddeye koyduk.

Bununla beraber, tasarının kendisi ilk etapta tüm kuruluşların 6 ay ve 2 yıllık süreler içerisinde il özel idarelerine devrini öngörüyor. İl özel idarelerinin ardından buralarda çıkan esaslar doğrultusunda komisyonlar kurulacak. Bu komisyonlar marifetiyle, bu komisyonun başında her ilde il valisinin başkanlığında, sosyal hizmetlerden sorumlu vali yardımcısı, il özel idaresi genel sekreteri, defterdar ve mülga 2828 sayılı Yasa uyarınca çalışan, orada hizmet veren il sosyal hizmetlerden oluşan komisyon, talepte bulunan belediyelerin yeterlilik ve ehliyet durumlarını mevcut esaslar durumunda değerlendirecek. Yani, bir belediyemiz olabilir ki, bu alanda çok verimli, etkin işler yapmak istiyor; ama kaynakları buna müsait değil, personeli buna müsait değil. Mevcut olanaklarla da bunları geliştiremiyorsanız, o alandaki faaliyet, o ildeki il özel idaresi vasıtasıyla yürütülmeye devam edilecek, belediyelere devredilmeyecek.

Yine, geçici 2’nci maddeye geçiyorum. Bu alana ilişkin, aykırı düzenlemelere ilişkin 6 aylık süre koyduk; yani, kanunun yürürlüğe girmesinden sonra, bu kanuna aykırı olan düzenlemelerin 6 ay içerisinde bu kanuna uygun hale getirilmesine ilişkin bir düzenleme koyduk.

Yine, mevcut çocukların, gerek diğer açılacak, iki yıllık sürenin sonunda açılacak özel sosyal hizmet kuruluşlarına yaşlı ve özürlülerin 6 aylık süreler içerisinde devredilecek ve açılacak kuruluşlara yönlendirilmesine ilişkin ortaya çıkacak tertip ve nakil işlemlerinde karmaşıklıkları önlemek, çocukların ve diğer hizmet sunulan hassas grupların ortadan

Page 45: SOSYAL HİZMETLERİN YENİDEN YAPILANDIRILMASI ÇALIŞTAYI · oluşturmuş olduğu bir kurum esasında Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu; ama daha sonra, ekonomik şartlar,

45

kalmasını önlemek için tertip ve nakil işlemlerinin bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren 3 yıl süreyle merkezden yapılmasını öngördük. Aksi takdirde, bir kuruluş açılacak. O kuruluşta hizmet verilecek veya hizmet bir şekilde aksayacak, o ilgili bireyin nakline ihtiyaç duyulacak; ama bunu yapacak merkez olmayacak.

Geçici 4 üncü maddemizde yine ihdas ettiğimiz kadrolara ilişkin diğer kanunlarda düzenleme yaptık.

Geçici 5 inci maddemizde, mevcut kadroları iptal edilen personele ilişkin düzenleme yaptık. Bunlardan diğer kanunlarda da açıkça belirtilen ve şu ana kadar uygulanan prosedüre bağlı olarak ilgililerin kazanılmış haklarını, kadrolarını ve son almakta oldukları aylıkları esas alarak bunların kazanılmış hak şeklinde dondurulmasına izin veren bir düzenleme yaptık.

Bunun dışında, geçici 6’ncı maddemizde, ihtiyacını duyduğumuz rehberlik ve denetim uzmanları ihtiyacını karşılayabilmek için, mevcut Teftiş Kurulu Başkanlığında çalışan, bu alanda hizmet vermiş kimselerin sınavsız rehberlik ve denetim uzmanlığına ve uzman yardımcılığına, yani, mevcut kuruluşta müfettiş, başmüfettiş olarak çalışan kimselerin sınavsız atanmasına olanak veren, müfettiş yardımcısı olarak çalışanların da sosyal hizmetler rehberlik ve denetim uzman yardımcısı olarak çalışmalarına olanak veren düzenlemeleri yine bu maddede yaptık.

Bunun dışında, yine, Genel Müdürlüğümüz emrinde, merkez ve taşra teşkilatında 8 yıl hizmette bulunan belli meslek gruplarına da sınav sonrası hizmetlerinde faydalanmak üzere rehberlik ve denetim uzmanı atamalarına izin veren yeni düzenlemeleri bu maddeye taşıdık.

Bunun dışında, geçici 8 inci maddemizde taşınmazlara ilişkin düzenlemeler, yine geçici 9 uncu maddemizde taşınmazlara ilişkin düzenlemeler, geçici 10 uncu maddede, yine taşınmazlara ilişkin bir düzenleme yaptık. Çünkü, bizim elimizdeki birtakım taşınmazlarda bağışçıların birtakım iradeleri var; deniyor ki, size bu gayrimenkulü bağışlıyorum; ama çocuk koruma alanında veya çocuklara yönelik alanlarda faaliyette bulunmak zorundasınız. Bunun dışında bağışçının veya miras bırakanın iradesi lafını herhangi bir kullanıma açarsanız o gayrimenkulü, hukuka aykırı bir işlem yapmış olursunuz. O nedenle, o bağışçının iradesini, bağışçının veya miras bırakanının iradesini koruyacak düzenlemeleri yapmak zorundaydık. Bunu da böyle geçici 10 uncu maddeye bağlayarak düzenledik.

Yine, geçici 11 inci maddemizdeki mevcut davaların ne olması gerektiğine karar verdik. Yani, kurum lehine ve aleyhine açılan davalara ilişkin düzenleme burada yapıldı. Burada önemli olan düzenleme şu: Bu kurum diğer kurumlardan farklı olarak, devrettiğiniz yapı, taş, tuğla, beton değil, yani, içinde bir çocuk var, bir insan var ve birey var. Dolayısıyla, bunlara hizmet veren yetişmiş insan kalifiye elemanın potansiyel olarak muhafaza edilmesi gerekiyor. Halihazırda mevcudu korumak varken, bu bireyleri dağıtmanın bir anlamı olmadığını, kamu hizmetinin kaliteli, verimli, yerinden yönetilmesi, layıkıyla yönetilmesi ilkelerine uygun olmadığını düşündük. Dolayısıyla, burada görev yapan başta avukatlar, müfettişler ve diğer görevlilerin mevcut yapıda korunması gerektiğini düşündük; çünkü, buradaki insanlar ülke geneline hizmet etmeye çalışıyorlar. Burada sorun şu anda şu: 5018 sayılı Yasanın içeriğinden kaynaklanan birtakım sorunlar var; çünkü, 5018 sayılı Yasa, bizim Genel Müdürlüğümüzün katma bütçeli bir kuruluştan genel bütçeli bir kuruluşa dönüştürdü ve bunun sonucunda, biz, şu anda genel bütçe içerisinde yer alan bir kuruluşuz; ama bu kanun bizim tüzelkişiliğimizi ortadan kaldırmadı. Dolayısıyla, tüzelkişiliği ortadan kalkmayan kamu kuruluşlarının dava ehliyetleri devam ediyor. Dolayısıyla, bu genel müdürlükler dava açabiliyorlar, davalarda taraf olabiliyorlar. Kendilerinin dolayısıyla avukat ve diğer benzeri personeli istihdam edip, bu korunmaya muhtaç çocuklar alanlarında işlemleri yapmaları gerekiyor. Bizim halihazırda tüm merkezden yetişemezsek bile, korunmaya muhtaç çocuklara ilişkin her ilde davamız var. Bunlardan bazıları direkt çocukla ilgili, şahsıyla ilgili, bunlardan

Page 46: SOSYAL HİZMETLERİN YENİDEN YAPILANDIRILMASI ÇALIŞTAYI · oluşturmuş olduğu bir kurum esasında Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu; ama daha sonra, ekonomik şartlar,

46

diğerleri taşınmazlarıyla ilgili, bazıları da çocuğun kişisel statüsüyle, durumuyla ilgili davalar oluyor.

Yine, bu maddede bunlara olanak veren geçiş hükümlerini öngördük. Davaların kimler tarafından, nasıl ve ne şekilde takip edeceği, ortada sürüncemede bırakılmamasına ilişkin düzenlemeler yaptık.

Yine, geçici 12 üncü maddede, devri öngörülen taşınmazlara yapılacak işlemlerin her türlü harçtan, ücretten ve diğer konulardan müstesna olması gerektiğine ilişkin hüküm koyduk.

Geçici 13 üncü maddemizde de halihazırda Teftiş Kurulu Başkanlığımızca yürütülen soruşturma, inceleme ve disiplin soruşturma raporlarının ne şekilde bitirileceği ve tamamlanacağına ilişkin düzenlemeler koyduk.

14 üncü maddemize gelince, bu da, mevcut Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumunun bir geçiş stratejisini öngörüyor. Yani, biz, 6 ay ve 2 yıllık süreler içerisinde bir geçiş stratejisine tabi tutacağımız bu kurumda 6 ay ve 2 yıllık süreler içerisinde ne yapmamız gerekiyor, elimizde neler bulunması gerekiyor, mevcut hizmetten farklı olarak ne tür bir model getirebileceğiz; ona baktık.

Buna ilişkin olarak önce (a) bendinde halihazırda bizim kurumlarımızda yeterli kuruluş olmadığı için, özürlü olan ve özürlü olmayan çocuklar bazı yerlerde bir arada bulunduruyorlar. Bu bazı yerlerde zorunluluktan kaynaklanıyor. Mesela, bir ilde 5 tane özürlü çocuğu...

[…] ...bir arada bulundurmayacak; çünkü, ihtiyaçları farklı, bunlara verilecek hizmetin

niteliği, kapsamı ve bu hizmeti verecek personelin niteliği farklı. Yine, (b) bendinde, devir ve geçiş sürecince ihtiyaç duyulan çocuk merkezi, gençlik

merkezi, kız sosyal rehabilitasyon merkezi, erkek sosyal rehabilitasyon merkezi, çocuk yuvaları ve yetiştirme yurtlarının hizmete açılışına devam edileceğini ve hizmete açılan kuruluşların da 2 yıllık sürenin sonunda yine il özel idarelerine devredileceğini hükme bağladık; çünkü, 2 yıl süresince toplumun ihtiyaçları devam ediyor. Birilerinin yine bu kuruluşlara açması lazım, bunu da sürüncemede bırakamazsanız. Bu kuruluş, Genel Müdürlük, bu geçiş ve devir süresi boyunca yeni kuruluşlar da açmaya devam edecek.

(c ) bendine geldik. Bu (c ) bendi de özellikle Avrupa Birliği sürecinde bize... Pardon, bir de şunu eklemem gerekiyor. Bakım personelinin sayısına ilişkin bir düzenleme yaptık. Her 10 çocuk için 1 bakım personeli görevlendirilmesini uygun gördük. Korunma altındaki zihinsel ve bedensel özrü bulunmayan her 10 çocuk için 1, çocuk evlerindeki her 6 çocuk için 2 olmak üzere, yeterli sayıda bakım personelinin istihdamını, eğitilmesini, seçilmesini, hizmet içi eğitime tabi tutup göreve başlatılmasını uygun gördük. Bu da, yine, Avrupa Birliği standartlarına uyulması açısından önemli bir madde.

Yine (c ) bendinde, çocuk yuvası ve yetiştirme yurdunda verdiğimiz koğuş bakımı veya toplu bakım denilen sistemden daha küçük ev modeline, ev tipi hizmet modeline dönecek bir bakım modelinin oluşturulmasına olanak sağlanması gerektiğini belirttik ve bunlara peyderpey bu iki yıllık süre içerisinde bu bakım modelinin sağlanmasına ilişkin hükümlere ve düzenlemelere yer verdik.

Yine, bu kanunla getirdiğimiz çocuk rehberi ve gözetimcisiyle ilgili olarak, her 30 çocuk için, bu 30 çocuk kuruluş bakımı altına alınmayan; ancak, aynî ve nakdî hizmetlerden yararlandırılan 30 çocuk için bir çocuk rehberi ve eğiticisinin, gözetimcisinin görevlendirilmesi gerektiğini uygun bulduk. Bu gözetimciler, çocuklara ilişkin, çocuklara yönelik koruyucu ve destekleyici hizmetleri tartışırken yine değiniriz. Çocuklara ilişkin ayrıca bir rehberlik ve yol haritası oluşturacak insanlar olacak.

Page 47: SOSYAL HİZMETLERİN YENİDEN YAPILANDIRILMASI ÇALIŞTAYI · oluşturmuş olduğu bir kurum esasında Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu; ama daha sonra, ekonomik şartlar,

47

Yine, açılacak sosyal hizmet kuruluşlarının bölgenin ihtiyaçlarına cevap verecek kapasitede ve ihtiyaca cevap verebilecek nitelikte olması gerektiğini bir ilke olarak kabul ettik. Tüm bu geçiş programını sağlamak üzere de bir sosyal hizmetler iyileştirme ve geçiş programı koordinatörlüğü kurduk. Kendi genel müdürlüğümüzde bu geçiş programını gözetecek, eksiklikleri giderecek ve gerekirse müdahale edecek bir birim kurduk ve bu birim, bu geçiş sürecinin sağlıklı ve verimli bir şekilde yapılmasına katkıda bulunacak.

Burada son söyleyeceğim bir şey var. Biz, ilk tasarımızı da bir sosyal hizmetler birimi veya bürosu kurmuştuk. Bu sosyal hizmetler birimi, bürosu mevcut il sosyal hizmetlerinin devri suretiyle oluşacak yeni birimi ifade ediyordu; yani, mevcut il sosyal hizmetler ve ilçe sosyal hizmetler müdürlükleri il özel idarelerine devredilince 6 aylı süre içerisinde, bunun bir sıfat, başlık ve isim, unvan alması gerekiyordu. Biz, bunlara önce sosyal hizmetler bürosu dedik, sonra dedik ki, il özel idaresi bünyesinde, mademki il özel idaresinde bu görevler verilmiş; biz de, İl Özel İdaresi Kanununda bir değişiklik yapalım ve il özel idarelerinde bir birik kuralım ve taşrada, mahallî idarede bu hizmetlerin koordinasyonundan sorumlu merkezî birim olsun. Her ne kadar bu kurumu kurmazsanız bile, birimi kurmazsanız bile, devir süreciyle orada oluşacak bir birim olacak; ama bunun da yasal yapısı, zemini olsun diye düşündük. Sayın Müsteşarımız da bunun tartışmalı olabileceğini düşündü; bunun üzerinde tekrar duracağız; ama orada yine bir sosyal hizmetler birimi ya da bürosu diye bir şey olacak, başkanlık veya müdürlük olmayabilir. Yine, bu birim veya büro, yani, mevcut il sosyal hizmetler ve ilçe sosyal hizmetler müdürlüklerinin kendisi, devir sonrası tüm devir ve geçiş sürecinde etkili olacak; evlat edinme ve diğer koruyucu aile gibi şeyleri yapabilecek insanlar.

Teşekkür ediyorum. BAŞKAN – Teşekkürler. Şimdi, bu konuda söz alacakları tespit edeceğiz. Yine, aynı minval üzerine gidersek,

arkadaşlar, 5-6 dakikalık konuşma süremiz var. Bu sefer masanın bu tarafından başlayalım, bu tarafına doğru gidelim, adalet olsun.

Gene 5-6 dakika civarında veya işte en fazla 7 dakika civarında sınırlandırmaya çalışalım konuşmalarımızı.

Buyurun. HAYRİYE ERTEKİN – Ankara Barosu Çocuklar Hakları Kurulu... Ben, geçici maddelerden 14 üncü maddeyle yapılan ayırımcılıklara dikkat çekmek

istiyorum. Çocuk sosyal rehabilitasyon merkezi, kız sosyal rehabilitasyon merkezi diye birçok maddede bu merkezler ayrılmış; oysa, çocuk rehabilitasyon merkezlerinde kız-erkek ayırımının yapılmasını, çocuk hakları savunucuları olarak doğru bulmuyoruz.

Yine, özürlü çocukları ayırmış. Özürlü çocukların kaynaştırma içinde, normal çocuklarla büyütülmesi temel ilke, hem Çocuk Hakları Sözleşmesinin temel ilkesi hem de bütün uluslararası kuralların temel ilkesi. Bu ayırımcılıkları doğru bulmuyorum.

Bir de, sosyal hizmetler iyileştirme ve geçiş program koordinatörlüğü diye, son maddede bir şey konulmuş. Sistematiğe bakıyorum, böyle bir koordinatörlüğü de göremedim.

Benim eleştirilerim bunlardan ibaret. BAŞKAN – Buyurun. MURAT ALTUĞGİL – Sosyal Hizmet Uzmanları Derneği Genel Başkanıyım. Çocuk sosyal rehabilitasyon merkezlerinin zaten tanımı yok, biraz önce bahsedildiği

üzere. Kız sosyal rehabilitasyon merkezleri de yine aynı şekilde. Burada bir eksiklik olduğunu düşünüyorum.

Bu ayırımcılığa biz de karşıyız; yani, kız ya da erkek diye ayrılması. Rehabilitasyon, bütün bireyleri kapsayan bir konudur; sadece çocukların değil, aynı zamanda, yaşlıların, özürlülerin, kadınlara yönelik hizmetlerde de olması gereken bir hizmet türüdür.

Page 48: SOSYAL HİZMETLERİN YENİDEN YAPILANDIRILMASI ÇALIŞTAYI · oluşturmuş olduğu bir kurum esasında Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu; ama daha sonra, ekonomik şartlar,

48

Diğer bir konu, nakil işlemlerinin 3 yıl süreyle merkezden yapılması... İlk turda, aslında, ben söz istemiştim; ama atlandı. Şimdi, bizim şöyle bir kaygımız var:Yerelleştirildiği zaman sosyal hizmetler, şu anda SHÇEK’in yapısı içinde taşra teşkilatı olduğu için SHÇEK’in, kuruluşlarında yer bulunamadığı zaman, çocuk, örneğin, Tunceli’de ele geçti, Tunceli’de koruma altına alındı. Tabiî, şunu mutlaka belirtmemiz gerekiyor: Sabahtan beri hep çocukları konuşuyoruz. Aslında, sosyal hizmetler arada sırada da, satır arasında geçti; ama bütün insanları kapsayan bir alandır. Yani, bunu lütfen herkes bundan sonra da böyle kullanmalıdır. SHÇEK’in götürdüğü hizmetler sadece çocuklara yönelik hizmetleri kapsamaz. Lütfen, bunu da düzelterek konuşalım bundan sonra. Yaşlılara, engellilere götürülecek olan hizmetler de sosyal hizmetlerin içindedir. Sosyal yardımlar da sosyal hizmetlerin içindedir, birbirinden ayrı düşünülemez.

Şimdi, bugüne kadar, devletin yapısı içinde çıkartılan yasalarda sosyal yardımlar, önce vakıflar olarak kuruldu; daha sonra, genel müdürlük seviyesine getirildi ve ayrı bir teşkilatlandırıldı. Özürlüler ayrıldı. Özürlülere götürülen hizmetler, Özürlüler İdaresi olarak teşkilatlandırıldı. Kadınlara götürülen hizmetler ayrı bir genel müdürlük olarak kuruldu. Peki, neden bunların hepsini bir çatı altında toplanılması bugüne kadar düşünülmedi? Bu denendi. Özürlüler İdaresinin şu anda taşra teşkilatı olmaması nedeniyle, aldığı kararlar ya da ürettiği politikaları uygulatma şansı son derece sınırlı. SHÇEK’le yardımlaşarak, SHÇEK’ten destek alarak bu hizmetleri bugüne kadar yerine getirmeye çalışıyor.

Aynı şey diğer genel müdürlükler için de geçerli. Üretilen politikaların ülkenin her yerinde, her noktasında uygulatılması, çıkartılan yasanın uygulanması ve takibi için taşra teşkilatına mutlaka gereksinme var; ama yerelleşmeye geçildiği zaman, denetimle ilgili sıkıntı olacağı kaygısını taşıyoruz. Bu da neden; SHÇEK Genel Müdürlüğü, bugün Devlet Bakanlığına bağlı. Peki, il özel idare kurulu ve belediyeler hangi bakanlığa bağlı; İçişleri Bakanlığına bağlı. İçişleri Bakanlığına bağlı kuruluşları SHÇEK denetim elemanları nasıl denetleyecekler? İçişleri Bakanlığının da kendi denetim elemanları var. Nasıl alacaklar, yani, bunun iznini nasıl alacaklar; o ilin valisinden ya da il özel idare kurulu başkanından. Burada ciddî sıkıntılar doğacak. Yani, bugün, Millî Eğitim Bakanlığı müfettişleri SHÇEK’in kreşini denetleyemez. Aynı şekilde, SHÇEK müfettişleri de Millî Eğitim Bakanlığının kreşini denetleyemez. Her bakanlığın, her teşkilatın kendi teftiş kurulu var. Ha, bu değiştiriliyor, teftiş kurulu şekil değiştiriyor, denetim elemanı şekline dönüştürülüyor ve bu tür bir şey olabilir; ama burada iki farklı bakanlığa bağlı olan, biri genel müdürlük, diğeri kuruluşlar, denetim konusunda ciddî sıkıntılar doğuracaktır.

Nakil işlemleri konusunda da, örneğin, yer yoksa, diyelim ki, Gaziantep’te -Gaziantep’ten burada temsilci var- koruma altına alınan bir çocuk eğer Gaziantep’te bulunan kuruluşlarda yer yoksa, nereye yerleştirilecek? Koruma altına alınmış, acilen koruma altına alınmış çocuk. Sokakta terk edilmiş ya da yaşlı ya da özürlü, fark etmez. Burada da ciddî bir soru var ve genel müdürlük bugün itibariyle Gaziantep’te yer bulamadığı zaman, en yakın ile naklini yapabiliyor, sorunu çözüyor bu anlamda; ama bu yasayla beraber sorun nasıl çözülecek, büyük bir soru olarak görünüyor. Benim şimdilik söyleyeceklerim bu kadar.

Teşekkür ederim. BAŞKAN – Buyurun. ADEM CEYLAN – Ankara İl Özel İdaresi Genel Sekreter Yardımcısıyım. Efendim, tasarının 56’ncı maddesinde, 5302 sayılı Kanunun 35 inci maddesinde bir

düzenleme öngörüyor; ancak, Sayın Müsteşarımızın da belirtmiş olduğu gibi, biz, il özel idarelerinin personelinin istihdam ve teşkilatlarının oluşturulmasıyla ilgili 35 ve 36’ncı maddelerinde öngörülen il özel idareleri ve belediyelerin norm kadro esas ve ilkelerini İçişleri Bakanlığı ve Devlet Personel Başkanlığı tarafından oluşturulan komisyon şu anda çalışmasını devam ettiriyor. Zannederim, çalışmalar son aşamasında. Bu ilkeler belirlendikten sonra, biz de, il genel meclisimizde, il özel idaresinin görev ve yetki alanı içerisinde bulunan hizmetleri

Page 49: SOSYAL HİZMETLERİN YENİDEN YAPILANDIRILMASI ÇALIŞTAYI · oluşturmuş olduğu bir kurum esasında Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu; ama daha sonra, ekonomik şartlar,

49

yürütmek amacıyla, 35 inci maddesinde öngörülen birimler ile 6’ncı maddesinde görev olarak verilen hizmetleri yürütecek birimleri oluşturacağız. Dolayısıyla, bu tasarının 56’ncı maddesinde böyle bir düzenleme yapılmış olmasına hiçbir ihtiyaç yoktur.

Ayrıca, geçici 1 inci maddesinde devirle ilgili birtakım süreçler var, 6 aylık ve 2 yıllık süreçler var. Burada, her ne kadar, personel ve taşınmazlarıyla birlikte, kadrolarıyla birlikte devredilmiş olacağı ve bunların bütçelerinin de devredileceği öngörülmekteyse de, bu sadece 2006 yılına ilişkin düzenlemeler var. Daha sonraki yıllar için, Köy Hizmetlerinin devrine ilişkin yasal düzenlemede olduğu gibi, işte, 5 yıllık, 10 yıllık süre içerisinde il özel idarelerinin bu hizmetleri yürütmesinde ihtiyacı olan kaynağın ne olacağına ilişkin herhangi bir düzenleme yok. Bu süreçleri Sayın Genel Sekreterimiz de belirtti. Şu anda Köy Hizmetleriyle alakalı olarak il özel idarelerimiz bu hizmetleri yürütüyor. Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü veyahut da il müdürlükleri vasıtasıyla yürütülen hizmetler, daha düşük bir maliyetle il özel idarelerimiz tarafından yürütülüyor; ancak, bütün bunlara rağmen, hizmetlerin kalitesini artırmak, yeni organizasyonlara girişmek açısından da yeni kaynaklara ihtiyaç olduğu kaçınılmaz bir gerçektir. Bu düzenlemelerde daha uzun vadeli kaynak teminiyle alakalı olarak birtakım çalışmalar da yapılmasında fayda olacağı kanaatindeyim.

Teşekkür ederim. BAŞKAN – Buyurun. ABDÜLKADİR DEMİR – Ben, geçici 1 inci maddeyle ilgili, huzurevi, toplum

merkezi, rehabilitasyon merkezi, kadın konukevi ve kreş gibi kuruluşlar için 6 aylık bir süre öngörülüyor devir için; ancak, çocuk yuvaları, yetiştirme yurtları, çocuk ve gençlik merkezi gibi kuruluşlar için de iki yıl bir süre öngörülüyor. Bununla ilgili gerekçeye baktım, herhangi bir açıklama yok. Öncelikle onu bir öğrenmek istiyorum. Yani, bunda 2 yıl olmasının özel bir nedeni var mı; bunu sırf öğrenmek anlamında soruyorum.

RECEP DOĞAN – 6 aylık süre içerisinde devrettiğimiz hizmete ilişkin bizim öngörümüz şu: Bu arada aslında bir ters süreci gibi bir şey de olacak; yani, kamuoyunda oluşan belki yanlış algılamalar, tereddütler giderilecek. Yani 6 aylık süreç içerisinde yaptığınız hizmetin gözetiminden, gözlemlenmesinden ve değerlendirilmesinden sonra, mahallî idarelerin bu işte yeterli ve etkin olduğuna ilişkin toplumda kanaat olacağına inanıyoruz. Bununla beraber, şu an, eğer, biz, mevcut kuruluşlarımızı 6 ay içerisinde mahallî idarelere, daha doğrusu, il özel idarelerine devredersek, bu kuruluşlarda halihazırda mevcut olan personel açığımız var; bununla birlikte, Çocuk Koruma Kanunundan gelen görevler var. Bu görevlerle birlikte mevcut personelin eğitilmesi sorunu var. Personelle birlikte ihdas ettiğimiz yeni kadrolar var. Bu kadroların her birinde yeni yeni yetişecek insanlar var. Böyle bir sürecin olması zorunluluk, tabiî bir zorunluluk. Bunun haricinde mevcut olanaklarla il özel idaresine devrettiğiniz şeylerde inanılmaz sorunlar yaşanacağına inanıyoruz; dolayısıyla, sürecin, çocuklara yönelik alanda şu ana kadar faaliyette bulunmamış il özel idarelerine, sürecin uzatılması gerektiğinde yarar olduğunu düşünüyoruz.

İSMAİL BARIŞ – Şimdi, buradaki amacın, hem yasal düzenlemenin hem sosyal hizmetlerin köhneleşmiş yapısını değiştirmeyle örtüşmesinden kaynaklanan bir yapısı var çocuklarla ilgili. Bizim sistemimiz koğuş sistemi, baştan beri hep söylemeye çalıştığımız bu. Bu sistem, kötü bir sistem. Bu sistem, çocukları ezen, çocukları sosyalleştirmeden uzaklaştıran bir sistem. Biz, aynı zamanda, bu 2 yıllık süreç içerisinde il özel idarelerine veya yerel yönetimlere yeni bir modeli... Bu model, öncelikle, çocukların aile yanında bakılmasını sağlamak, koruyucu ailenin yanına vermek veya ev tipi sisteme dönüştürmektir. Biz, bu sisteme dönüştürdükten sonra, deneyimli arkadaşlarımızı o şekilde devredelim istiyoruz; bu da çok önemli bir şey. Şu anda koğuş sistemiyle devretme talebimiz yok.

Başka bir şey daha var: Yerel yönetimlerin dışında, bizim çalıştığımız sivil toplum örgütleri de var. Sivil toplum örgütlerinin de deneyimini biz yaşayalım, biz bunun hazırlığını

Page 50: SOSYAL HİZMETLERİN YENİDEN YAPILANDIRILMASI ÇALIŞTAYI · oluşturmuş olduğu bir kurum esasında Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu; ama daha sonra, ekonomik şartlar,

50

yapalım ve ondan sonra hazır sistemi il özel idarelerine devredelim istiyoruz çocuklarla alakalı.

Diğerleriyle alakalı deneyim var; ama çocuklar bizim kurumumuz için, sosyal hizmetler içinde çok özel bir yere sahip, hep bunun altını çizmek istiyorum. Sebebi bu biraz. Hatta, bir yerde 3 yıl var. Nakillerle alakalı birtakım şeylerin yapılabilmesi için 3 yıllık bir süreci de öngörüyoruz.

Teşekkür ederim. ABDÜLKADİR DEMİR – Yani, il özel idaresi, o zaman, diyelim ki, 2 ay sonra biz

oturduk, bütün şartlar müsait, her şeyi de sağladık, ödenek konusunda zaten bu yıl için bir sorun olmadığı söylendi, 2 ay sonra biz istesek, bunu devralamayacak mıyız? 2 yıllık süre, zannediyorum, en son süre.

İSMAİL BARIŞ – Alınabilir de, bu yapıyı düzelttikten sonra, altını bir daha çiziyorum, yapıyı düzelttikten sonra.

ABDÜLKADİR DEMİR – İkinci bir konu daha var. Özellikle bu gene geçici 1 inci maddede, alacak ve borçlarıyla ilgili diyor. Bence de bazı kuruluların ciddî şeklide birikmiş borçları olduğu bana söylendi yapılan incelemede. Bence, borçlarla ilgili bu düzenlemede, yani, devir esnasında borçların tamamlanarak yıllarca birikmiş şeylerin...

İSMAİL BARIŞ – Yok... ABDÜLKADİR DEMİR – Yok diyorsunuz; ben biliyorum. O gelir konusunda da, ben, Adem Beye katılıyorum. Sayın Müsteşarımız şu anda

Belediye ve Özel İdareleri Gelirleri Kanununun son aşamada olduğunu söyledi; ancak, burası Türkiye, ya kanun çıkmazsa diyoruz. Bence bu şeye, Köy Hizmetleri Kanunundaki gibi, işimizi sağlama bağlayıp, bu gelir kanunu çıkana kadar diye bir hüküm koymakta fayda var diyorum; aksi halde, uygulamada sıkıntı çıkabilir.

Teşekkür ediyorum. BAŞKAN – Biz teşekkür ediyoruz. Buyurun. SEVİL ATAUZ – Efendim, pek çok şey söylendi; onun için, oralara hiç

değinmeyeceğim. Ben, bu devir sırasındaki insan faktörüne değinmek istiyorum. Devrettiğimiz şeyler,

aynı zamanda insanlar unutmayalım ki. Tabiî, burada çocuklar, özürlüler ve yaşlılar daha bu yasa konuşulmaya başlandığında Türkiye çapında bu duyuldu, yani, her şey duyuluyor biliyorsunuz, acaba, bizim kurumumuz kapatılıyor mu diye; ben, bunu yaşlılardan ve özürlülerden duyuyorum.

Şimdi, bu sürecin travmatik olmaması için, insanların bu süreç içinde bilgilendirilmesi lazım bence. Yani, bunu da bir göz ardı etmeyelim. Bunun nasıl olur, hangi mekanizma içinde bu yapılır; bunu bilmiyorum, yani, şimdi bir fikir belirtmek istemiyorum; ama bu, hakikaten, özellikle çocukların travma yaşamaması için, herkesin, yani, özürlülerin, yaşlıların ve çocukların, acaba, kendilerinin de fikri sorulacak mı bu devir sırasında? Ben buna çok özenle dikkat edilmesi gerektiğini ve duyarlı olunmasını gerektiğini düşünüyorum. Mutlaka bunların, bu insanların en yüksek yararı düşünülecektir; ama yine de böyle bir kaygım var. Bizim devrettiğimiz ve taşıdığımız insanlar insandır, bunu hiç unutmamamız gerekiyor.

Teşekkür ederim. BAŞKAN – Teşekkürler. Buyurun. YILDIRIM TEKTAŞ – Sosyal Hizmetler Ankara İl Müdürüyüm. Bu son dönemde Çocuk Koruma Kanunu, Özürlüler Kanunu, ayrıca, 5018 sayılı

Yasa çıktı. Şu son dönemde mevzuatı takip etme konusunda, gerçekten, çok ciddî anlamda zorlanma söz konusu biz uygulayıcılar açısından. Yani, bunun üzerine, bir de böyle bir

Page 51: SOSYAL HİZMETLERİN YENİDEN YAPILANDIRILMASI ÇALIŞTAYI · oluşturmuş olduğu bir kurum esasında Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu; ama daha sonra, ekonomik şartlar,

51

yeniden yapılanma süreci, işin doğrusu, beni çok ciddî anlamda korkutuyor ve Sayın Hocamın endişesine de katılıyorum, hizmet verdiğimiz kitle zaten travmatik bir kitle. Yani, benim baktığım çocuk, yetiştirme yurdundaki çocuk, bir defa, öğrenci yurdundaki çocuk değil. Benim baktığım yaşlı da evdeki yaşlı değil. Yani, birtakım travmalardan geçip bize gelmiş insanlar. Eğer bu süreçte biz bazı şeyleri eksik bırakırsak ki, bırakılabilir, sonuçta, bu kadar yoğunluğa insan faktörü ne kadar dayanabilir, ne kadar takip edebilir. Artı, biz, Çocuk Esirgeme Kurumunda sürekli bir tehdit altındayız; yani, yanlış yaparsam... Bu, senelerdir oluşmuş bir yapı, yani, bugünün yapısı değil belki. Bu nedenle bu sürecin belki biraz daha yayılması gerektiği düşüncesindeyim.

Teşekkür ederim. BAŞKAN – Buyurun. ZEKERİYA ERTAŞ – İzmir İl Sosyal Hizmetler Müdürüyüm. Şimdi, bu kanunlarda belirtilen ve kanun çıktıktan sonra hazırlanan yönetmelikler

konusunda bazı tarihler veriliyor; mesela, burada, işte, uygulanmasına ilişkin hükümler 6 ay içerisinde yayınlanır deniliyor. Devre ilişkin de 45 gün içinde yayınlanır deniliyor. Ama bu yönetmelikler zamanında çıkmadığı zaman da, biz uygulayıcılar olarak çok sıkıntılı dönemler yaşıyoruz. Bir örnek vermek gerekirse, şu anda 16 Ocak itibariyle Çocuk Koruma Kanunu, sosyal hizmetler açısından yükümlülükleri yerine getirilmek üzere yürürlüğe girdi; ancak, bu kanunla ilgili uygulama esaslarını belirten yönetmelik 16 Ocağa kadar çıkması gerekmesine rağmen çıkmadı. Dolayısıyla, biz, taşrada uygulayıcılar olarak, Çocuk Koruma Kanunuyla ilgili açacağımız birimin hukukî ismini dahi bilmiyoruz, nedir yani, yurt mu? Yurt değil, yuva da değil, huzurevi de değil, ne? Rehabilitasyon merkezi de değil; aslında, rehabilitasyon merkezi; ama yönetmelik çıkmadığı için, ismi yok, hukukî boşlukta sallanan bir birim. Dolayısıyla, ben, bundan sonra burada eğer kanun çıktıktan sonra da kurumun çıkarılacak yönetmeliklerde belirtilen sürelere uyma konusunda biraz daha titiz davranılmasını bekliyor ve talep ediyorum.

Teşekkür ederim. BAŞKAN – Buyurun. MEHMET SEYMAN – İstanbul Vali Yardımcısıyım. Abdülkadir Beyin temas ettiği geçici 1’inci maddede öngörülmüş 6 aylık ve 2 yıllık

süre ayırımını doğrusu değerlendirmede ben de güçlük çekiyorum. Şimdi, özellikle büyük şehirlerde genel müdürlüğün şu anda çağdaşlaştırma, yeni yapılandırma, Avrupa’daki örneklerine uygun fizikî mekânlar da dahil, yenileştirmeyi hedeflediği için, 2 yıllık bir sürede devrini öngördüğü bu kuruluşlarla ilgili yatırımları çok büyük ölçüde iller, il özel idare kaynaklarından destek ya da belediyelerin eğer bu konuda desteğe, eğilimi, bu konularda, bu alanlarda yatırım yapma isteği varsa veya hayırseverlerin, gönüllülerin, sivil toplum kuruluşlarının katkısıyla yürütmeye çalışıyor. O zaman, 6 ay içerisinde diğer sayılı sosyal hizmet kuruluşlarını devretmeyi öngören Genel Müdürlüğün böyle bir bütçe ve yaklaşımla diğer kuruluşları 2 yıllık bir süre içerisinde devretmek üzere beklemesi doğrusu çok verimli ve etkin bir yaklaşım olmayacak diye düşünüyorum.

Ayrıca, geçici 1 inci maddede, daha sonra 14 üncü maddede de sayılan bu sosyal hizmet kuruluşları içerisinde bugüne kadar 2828 sayılı Kanun, bu kanuna göre çıkarılmış çocuk ve gençlik merkezleri yönetmeliği, ayrıca, beş bakandan oluşan bakanlar komitesi tarafından belirlenen özellikle sokakta yaşayan, çalıştırılan çocuklar ile her türlü istismara maruz kız çocuklarının korunması hizmetleriyle ilgili geliştirilen yeni hizmet modelinde sayılmış olan kuruluşlar ki, bunların da bir kısmı yasa ve yönetmelikte sayılan kuruluşlarla çakışmıyor. Buradan da farklı birtakım kuruluş isimleri sayılmış. Mesela, bu çocuk ve gençlik merkezleri dışında, çocuk sosyal rehabilitasyon merkezi, kız sosyal rehabilitasyon merkezi, kız da olsa, erkek de olsa, sonuçta, yasada ki, Avrupa Birliği müktesebatı uyarınca yürürlüğe konulmuş birtakım yeni yasalarda da bunlar hep birlikte 18 yaşına kadar çocuk olarak mütalaa

Page 52: SOSYAL HİZMETLERİN YENİDEN YAPILANDIRILMASI ÇALIŞTAYI · oluşturmuş olduğu bir kurum esasında Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu; ama daha sonra, ekonomik şartlar,

52

edildiği için, tek tanım yapılması gerekir. Acaba, bu ayırım nereden kaynaklandı? Bu 2 yıllık süre içerisinde Genel Müdürlüğün 14 üncü maddede öngördüğü iyileştirme ve geçiş programı kapsamında açılacak yeni kuruluşların açılması sürecinde de ciddî bir sıkıntı yaratabilir. Bu tanımları, bu kuruluş tanımlarını işlevleri itibariyle yeniden dikkate alıp, bu tanımları doğru yapmakta kesinlikle yarar var. Buna dikkat göstermek zorundayız.

14 üncü maddede, Genel Müdürlüğün bu 2 yıllık süreç içerisinde öngördüğü, Sayın Genel Müdürüm biraz önce Abdülkadir Beye de ifade ettikleri, yani, bugüne kadar özellikle çocuk ve gençlik ağırlıklı hizmetleri yürüttüğümüz mekânların çağ dışılığını, artık, günün şartlarına cevap veremezliğini dikkate alarak, biz, bunları çağdaş bir modele taşımak istiyoruz. Özel idarelere devrederken, bunları yeniden organize etmiş olarak devretmek istiyoruz dedikleri bu kuruluşlarda her 10 çocuk için 1, çocuk evlerindeki -burada da çocuk evlerinden kasıt ne? Yani, farklı tanımlar kullanılmış; bunlar sorun yaratır- her 6 çocuk için 2 olmak üzere, yeterli sayıda bakım personeli seçilir derken, mevcut devam etmekte olan kadroların dışında özel bir takviyeyi mi kastediyorsunuz; yoksa, 10 çocuk için 1 personel, diğerlerinde, çocuk evlerinde 6 çocuk için 2 personel mi, bunu mu kastediyorsunuz? Böyleyse, Avrupa Birliği standartlarına bu kesinlikle aykırıdır. İsviçre’de, İngiltere’de, Danimarka’daki örneklerini de lütfen araştırınız; asla 10 çocuk 1 görevli gibi bir yaklaşım söz konusu değildir.

Ayrıca, sorunlu çocuklara, davranım bozukluğuna düşmüş çocuklara hizmet verdiğiniz kuruluşlarda siz nasıl 10 çocuğa 1 bakıcıyla hizmet vermeyi hedefleyebilirsiniz?! Bu hususların gözden geçirilmesi gerektiğini düşünüyorum.

Teşekkür ederim. İSMAİL BARIŞ – Şimdi, orada ısrarla belki dikkatinizden kaçmış olabilir. Özürlü

olmayan çocuklar için 10... MEHMET SEYMAN – Sayın Genel Müdürüm, İstanbul’daki örnekleri... İSMAİL BARIŞ – İşte, şunu söylemeye çalışıyorum: Şu anda personel sayımızın

eksikliğinden dolayı 20, bazen 30 çocuğa 1 bakıcı anne düşüyor. Bu, çağdaş bir uygulama değil. Bunu en fazla -belki onu daha düzeltmek gerekir söylemiş olduğunuz gibi- 10 çocuğa 1 bakıcı anne demek gerekiyor belki de. Bununla alakalı çalışmalarımızı yapıyoruz ve böyle olması gerekiyor. Biz, şu andaki şartlarda eğer hemen devredersek bu şekilde, il özel idaresi, yerel yönetim çok ciddî sıkıntılarla karşı karşıya kalır. Biz, bunu tam anlamıyla rehabilite ettikten sonra, hem fiziksel anlamda hem personel anlamında hem uygulama anlamında; ondan sonra, devri bu yüzden 2 yıllık bir sürece yaydık. Tabiî, bu konuda da siyasî iradenin ekonomik olarak, malî olarak bir desteğinin olacağından hareket ederek bu işi yaptık.

Şunu da ifade edeyim, arkadaşlarımız da söylediler. Kız rehabilitasyon merkezinden kastımız şu: Kız ve erkek çocuklarının 13-18 yaş grubundaki çocukların Batı’da aynı mekânda barındırılmaları...

MEHMET SEYMAN – Hangi... İSMAİL BARIŞ –Müsaade ederseniz, bizim uygulamamız itibariyle söylüyorum. ...barındırılmaları Batı sosyal yapısına uygun olabilir. Avrupa standartları demek,

bizim millî kültürümüzle örtüşmeyen meseleleri getirip uygulama anlamı taşımamaktır bizim anlayışımıza göre. Birçok Batı ülkesinde de, kız çocuklarının, 13-18 yaşındaki kız çocukların, erkek çocukların aynı yerde barındırıldıklarını biliyoruz. Burada belki bir kelime hatası yapılmış, hadise şudur: 13-18 yaş grubundaki erkek çocuklarının ayrı bir mekânda rehabilitasyonları ile 13-18 yaşındaki kızların, erkek çocuk dememişler, oraya çocuk rehabilitasyon merkezi demişler; çünkü, çok küçük çocukların farklı yapıları var çünkü, belki orada bir kelime, sürçü kelime olmuş gibi düşünüyorum. Geçirilmesi mutlaka gerekiyor, haklısınız.

Teşekkür ederim.

Page 53: SOSYAL HİZMETLERİN YENİDEN YAPILANDIRILMASI ÇALIŞTAYI · oluşturmuş olduğu bir kurum esasında Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu; ama daha sonra, ekonomik şartlar,

53

BİR KATILIMCI - ...devredilecek; yoksa, bu arada, Ankara’da, İstanbul’da, İzmir’de bu standartlara uyan bir müesseseyi hemen devredebilecek misiniz?

İSMAİL BARIŞ –Kayseri Belediyesi, önümüzdeki günlerde duyacaksınız... Biz bir geçiş süreci de yaşıyoruz; yani, yasanın dışında, kurum şu andaki mevcut yasal imkânları kullanarak birtakım uygulamalar yapıyor. Müsteşar Beyin söylediği gibi, Saray Rehabilitasyon Merkezini Ankara Büyükşehir Belediyesine devrettiğimiz gibi. Çalışmalarımız devam ediyor, hangi boyutta olduğunu şu an tam bilemiyorum. Kayseri’de, Kayseri Belediyesine çocuk yuvamızın birlikte işletilmesi, bu, şu anda birlikte olabilir ancak, yasadan dolayı ancak böyle mümkün olabilir. Devrini gerçekleştirebileceğiz. 2 yıllık süreç içerisinde, örnek veriyorum, İstanbul’da, şartlar oluştuğu zaman, biz bu devri yapabileceğiz. Ayrıca, bu yasada o da var, henüz daha o noktaya gelinmedi belki. Bu yasada birtakım sosyal hizmet kuruluşlarını açabilme imkânı sivil topluma, derneklere ve vakıflara da verilebiliyor. Bunlar da bu arada bunu açabilecekler zaten. Bu olaya sadece kurumun mevcut kuruluşlarını devir olarak bakarsak, kanunun ruhunu tam anlamamış oluruz diye düşünüyorum. Kanunun ruhu, bu yapıyı tamamen değiştirmektir. Bu yapının içerisine sivil toplumu sokabilmektir. Ruhunda bu da var. Zaten bunu koyamadığımız zaman, isterse Genel Müdürlük tarafından organize edilsin, isterse il özel idaresi tarafından organize edilsin, çok farklı sonuçlar alamayız diye düşünüyorum.

BİR KATILIMCI – Pardon, ben bir şey sormak istiyorum mümkünse. Mesela, Kayseri Belediyesi yahut Ankara Belediyesinin bu kapasitesini nasıl test edip onlarla birlikte çalışıp yahut devrediyorsunuz? Yani, o insanların, devrettiğiniz insanların, mesela, eğitimi var mı, nasıl bir eğitimden geçtiler, bu süreç nasıl yaşandı?

İSMAİL BARIŞ – Belediye başkanının veya başkan yardımcısının bu konuda bir eğitime tabi tutulmasına gerek yok.

BİR KATILIMCI – Hayır, çalışacakları söylüyorum. İSMAİL BARIŞ – Kuruluşun müdürünün kim olacağını, kuruluşta çalışabilecek

uzmanların kimler olabileceğini, bakıcı annelerin niteliklerini protokolle belirliyoruz. Teşekkür ederiz. BİR KATILIMCI – Bu konuda kafam karıştığından dolayı bir şey söylemek

istiyorum. Amaç, koğuş tipi sistemi dönüştürdükten sonra il özel idarelerine ve belediyelere

devretmek dediniz. Yanılıyor olabilirim; ama bildiğim kadarıyla, Saray, en koğuş tipi merkezlerden biri değil mi? Yani, o söylediğinizle bir çelişki var gibi geldi.

İSMAİL BARIŞ – Hatta, Saray, bir koğuş tipi değil, Saray bir depo, hangar tipi. BİR KATILIMCI – O zaman niye devredildi belediyeye? İSMAİL BARIŞ – Anlatayım hadiseyi. Şu anda bizim kurumumuzun Saray

Rehabilitasyon Merkezinin yeniden fiziksel olarak yapılandırılmasını sağlayabilecek bir kaynağa sahip değiliz biz. İşin devirdeki esası, Ankara Büyükşehir Belediyesinin malî kaynaklarını orada kullanabilmek ve binaların yapısını farklı boyuta taşıyabilmek, daha çağdaş bir boyuta taşıyabilmek. Ancak, şunun altının da kısaca çizmek isterim ki, çok ısrarla söylediğim koğuş sisteminden ev tipi sistemi geçişi, özürlüler konusunda aynı kategoride değerlendirip ifade etmeye çalışmıyorum. Özürlülerin biraz daha farklı bir yapısı var. Bizim özellikle ev tipi demiş olduğumuz sistem, çocukların anne ve babasının olmamasını çalışanlarla giderebilmeleri; ama evin içerisinde de bir aile ortamında yaşıyormuş gibi davranış imkânlarına kavuşabilmelerini sağlamaktır. 10 kişilik, 15 kişilik odalarda değil, sadece çarşamba günü, sadece cuma günü, sadece pazar günü banyo yapabilirsiniz diyen bir anlayış değil, gecenin herhangi bir saatinde terlediği zaman çocuk kalkıp banyosunu yapabileceği bir ortama kavuşturmaktır. Dolabını açtığı zaman sütünü içebileceği...

Başka bir şey daha söyleyeyim ben size arkadaşlar. Ha, yapılabilir mi? Bizim eksikliğimiz, bunu eksiklik olarak kabul ediyorum, ben bu kurumun genel müdürüyüm

Page 54: SOSYAL HİZMETLERİN YENİDEN YAPILANDIRILMASI ÇALIŞTAYI · oluşturmuş olduğu bir kurum esasında Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu; ama daha sonra, ekonomik şartlar,

54

sonuçta. Bizim çocuklarımızda mülkiyet anlayışı yok, böyle bir anlayış yok. Çok affedersiniz, külotlarını ve atletlerini her banyodan sonra, her yıkanıştan sonra aynı külotu giyememe şansına sahip çocuk, giyememe şansına sahip, ortak kullanıyorlar. Bazı yerlerde bunu arkadaşlarımız düzenlemişler; ama çok istisnaî yerler, çok zor. Ama ev tipinde bu yok.

Çocuk evi ifadesi de, şu andaki kanunumuzda var. Çocuk evi de şu arkadaşlar: Çok kolay bir şey yapmıyoruz biz, çok zor bir şey yapıyoruz. Yani, şu anda buradaki heyetin ortaya koymuş olduğu şey, çok zor bir şeyi çözme işidir. O yüzden, gerçekten size teşekkür ediyorum. Bu evleri yapabilmek, mevcut binaları rehabilite etmek, grup ev haline dönüştürebilmek çok kolay değil, çok para isteyen ve çok zaman isteyen şeyler. Ayrıca, her çocuğa da, her kentte de biz sevgi evi yapabilme ve bağımsız ev yapabilme şansına çok sahip değiliz, yani, ülkenin ekonomik şartlarını da göz önünde bulundurmalıyız. Ama ne yapabiliriz biz; bir apartmanda, bir dairede -kimin ne dediği çok önemli değil- 6 veya 7 çocuğu o dairenin kiracılarından bir tanesi gibi, mülk sahiplerinden bir tanesi gibi yaşamalarını sağlamaya çalıyoruz. Bunun adı çocuk evi. Skalayı yaparken, yetiştirme yurdu, işte, 13-18 yaşındaki çocukların kalmış olduğu yer; çocuk yuvaları, işte, 0-12 yaşında kalan çocuklar; sevgi evi, bağımsız evler, yani, onlar, çünkü, tek başına bir birim değil, küçük küçük evlerden oluşuyor; çocuk köyü; bir de, çocuk evi diye bir uygulamamız var bir birime bağlı. Mehmet Bey, onu ifade etmeye çalışıyorum. Şişli’de, bir apartmanda 10 tane ikamet eden kişi var, 11 incisi benim çocuklarım. Böyle bir uygulama var burada. Bunu da temin etmeye çalışacağız. Dolayısıyla, bunları temin ettikten sonra, hazır bir yapıyı özel idareye devretmek daha sağlıklı bir sonuç vereceği kanaatindeyiz. Bu bir kanaat tabiî, görüşler belki bu kanaatimizi ters de dönüştürebilecek, döndürebilecek, onu da değerlendireceğiz.

BİR KATILIMCI – Bir şey sormak istiyorum. Bir şeyde benim kafam karıştı da, bu bakım meselesi gündeme getiriliyor sürekli ve

Avrupa ülkelerinde de sosyal hizmetlerin çok önemli bir ayağı ve ben çok önemli buluyorum bakım meselesini, kanun tasarısına yansıyacak şekilde gündeme getiriliyor olması. Fakat, deminde bu bakıcı annelerden bahsedildi. Burada da bakım personeli birtakım yönetmeliklerle düzenlenir diyor, yani, nasıl bir personelden bahsedildiği detaylandırılmamış; ama SHÇEK’in herhalde bir tahayyülü vardır, nasıl bir işgücünden bahsediyor? Bu, bakıcı anneden daha kalifiye bir işgücünden bahsediyor olmamız lazım, yani, modern anlamda bir sosyal hizmet ayağı oluşturacak, olarak kurgulayacaksak bakımı. O yüzden merak ediyorum yani, ne var aklınızda sosyal bakımdan?

İSMAİL BARIŞ – Tabiî, kanunda bunu detay yapabilme imkânımız yok, yönetmeliklerle düzenlenecek olan şeydir. Bizim şu anda mevcudu götürebilmemiz için, mutlaka bir en 3 aylık bir lise mezunu gençlerin veya kişilerin eğitimini düşünüyoruz şu anda. Ama esasta düşündüğümüz, kız meslek liselerinin veya hocamla o konuda zaman zaman ters düşüyoruz, bir ara elemana ihtiyaç var diyorum sık sık. Yani, bu meslek yüksekokulunun bir bölümünde açılabilir, olabilir ya da...

BİR KATILIMCI –Yüksekokul efendim... İSMAİL BARIŞ – Yüksekokul evet. BİR KATILIMCI – Yüksekokul... İSMAİL BARIŞ – Hayır, meslek yüksekokulu olarak değerlendirilebilir diyorum.2

yıllık bu konuda ara elemanı yetiştirmek gerekiyor. Çok büyük bir ihtiyaç, müthiş bir ihtiyaç, şu anda yok, biz de yok.

BİR KATILIMCI – Çocuk gelişimi diye meslek yüksekokullarında iki yıllık... İSMAİL BARIŞ – Öyle mi; bak, ben onu bilmiyorum, hiç de öyle bir müracaat yok. Bunun mutlaka çoğaltılması gerekiyor. Kafamızdaki şey bu. Ama şu anda

düşündüğümüz... BİR KATILIMCI – Bütün üniversitelerde var, Gazi Üniversitesinde var...

Page 55: SOSYAL HİZMETLERİN YENİDEN YAPILANDIRILMASI ÇALIŞTAYI · oluşturmuş olduğu bir kurum esasında Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu; ama daha sonra, ekonomik şartlar,

55

İSMAİL BARIŞ – Kız meslek liselerinin bu bölümleri var, orada çalışan çocuklarımızı, kızlarımızı değerlendirmeyi düşünüyoruz; ama çok zor.

Bir de, ayrıca, bakım konusunda kendisini yetiştirmiş insanlara ihtiyacımız var. Özellikle hanımefendiler ben iyi çok iyi anlayacaklardır ki, belli bir eğitim düzeyine gelmiş olan, ücreti de düşük olan insanların, bir çocuğun altını temizlemek gibi bir hizmeti ancak gönüllülük esasına göre yapabilir diye düşünüyorum; yani, hem maaş alacak hem de gönüllü olacak. Bunu temin etmek çok kolay değil. Bu yüzden de, eğitim düzeyi düşük; ama gönlü ve feraseti yüksek, hiç olmazsa, 3-4 aylık eğitime tabi tutulmuş insanların bu işi yapmasını sağlayabilecek bir çalışma yapıyoruz. Gerçekten doğru söylüyorsunuz. Bakım çok önemli bir şey tabiî.

BAŞKAN – Buyurun. NESLİHAN AVCI – Gazi Üniversitesi Çocuk Gelişimi Eğitimi Bölümünden... Ben, Sayın Genel Müdürüme bir soru sormayacağım. Aslında, madde 24 ile geçici

madde 6’da benim gördüğüm bir çelişkiden söz etmek istiyorum. Madde 24’te rehberlik ve denetim uzmanlığı statüsünün işte kalite koşulları belirtiliyor, şu alanlardan gelenler, işte şu sınavlarla tezler yaparak, işte yardımcı olurlar, sonra uzman olurlar deniyor. Bu, çok güzel; yani, tabiî ki, bir kanunda belirli alanların kalite koşulları belirtilmeli; ama geçici madde 6’da da sanki madde 24 görmezden gelinmiş gibi, şu anda Genel Müdürlüğün kadrolarında bulunan elemanların yüzde 50 oranında oraya sınavsız geçirilebileceği de söyleniyor. Bence, tutturulmaya çalışılan kaliteyi tamamen aşağıya çekecek bir durum diye düşünüyorum. Geçici madde 6 ile madde 24 çelişiyor.

İSMAİL BARIŞ – Ama Hoca Hanım şöyle söyleyeyim: Şimdi, geçici 6 ncı maddede, kimler geçebilir bunlar; genel müdür yardımcısı konumuna gelmiş olan, yani, bu konuda uzmanlaşmış insanlar...

NESLİHAN AVCI – Ama müfettişler de var... İSMAİL BARIŞ – Devam ediyorum, müsaade ederseniz, söylüyorum. Teftiş Kurulu başkanımız, hukuk müşavirimiz, daire başkanlığı yapmış olan

arkadaşlar, hukuk müşaviri, müfettiş ve başmüfettişler; bunlar zaten bu konuda uzmanlaşmış insanlar. Yani, benim şu anda müfettişlerim, hukukta çalışan arkadaşlarım, bu konunun içerisinde yoğrulmuş insanlar; dolayısıyla, nitelikli insanlar.

NESLİHAN AVCI – Çok haklısınız. Ben, tabiî, oradaki kişilerin nitelikleriyle ilgili bir şey söylemek haddime değil, hiç sorgulayamam; ama ben sadece verilecek rehberlik hizmetinin kalitesi çok sorgulanıyor gibi görünürken, hani, böyle bir şey çok çelişiyor diye düşündüm kendimce.

İSMAİL BARIŞ – Sonuçta, bu arkadaşlarımızın önemli bir bölümü sosyal hizmet uzmanıdır, meslekten gelmedir ve de yetişmiş insanlardır; yani, uzmanlık sınavına girmiş, müfettiş yardımcısı olarak çalışmış, daha sonra müfettiş olmuş veya başmüfettiş olmuş arkadaşlarımızdır.

NESLİHAN AVCI –Millî Eğitim Bakanlığında, biz, okulöncesi eğitim sistemine geçiş sürecinde şöyle dezavantajlı yaşadık: İlköğretim müfettişleri, bakın, müfettişler çok uzman kişiler, çoğu mastırını yapmış, nitelikli insanlar ve bu müfettişlerin, tabiî, okulöncesi alanında müfettiş ilk anda yapılamadığı için, oluşturulamadığı için öyle bir grup, okulöncesini de denetleyebilecekleri gibi bir şey mecburen çıkarıldı ve yaklaşık 10 değil mi Hocam, ciddî bir şekilde bu Okulöncesi Eğitim Genel Müdürlüğünün başına sorun teşkil etti; çünkü, onların altyapıları –çok nitelikli insanlar; ama- okulöncesi gibi bir sistemi denetlemeye çok uygun olmadı; ama tabiî, ben sizin uzmanlarınızın özelliklerini bilmediğim...

[…] İSMAİL BARIŞ - ...vaziyetteyiz tabiî, bu kayda geçiyor mutlaka; bir o.

Page 56: SOSYAL HİZMETLERİN YENİDEN YAPILANDIRILMASI ÇALIŞTAYI · oluşturmuş olduğu bir kurum esasında Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu; ama daha sonra, ekonomik şartlar,

56

Bir de şu var: Bir de, yani, nasıl yapacaksınız? Yani, hiç denetim elemanı çalıştırmadan, rehber olmadan nasıl şey yapacaksınız; mutlaka bir şeyler bulmak zorundasınız. Bunları yetiştirmek için bir süreç gerekiyor, mutlaka süreç gerekiyor.

NESLİHAN AVCI – Hayır, o kadrolar mutlaka değerlendirilsin; ama 3 yıllık tez herhalde, o tez çalışması ya da eğitim çalışması neyse, onlara da öngörülebilir.

İSMAİL BARIŞ – Ama onlar kazanılmış haklar. BİR KATILIMCI – Çünkü onlar için tenzili rütbe oluyor yani... BAŞKAN – Buyurun. BİR KATILIMCI – Ben de bu konuya değinmek istiyorum, izin verirseniz. Madde 24, madde 4 ve madde 6 çelişiyor. Madde 24’te rehberlik ve denetim

uzmanlığı deniliyor. Geçici madde 4’te, sosyal hizmetler, rehberlik ve denetim uzmanlığı deniliyor. Şimdi, bunun adını eğer sosyal hizmetler rehberlik ve denetim uzmanlığıysa, kariyer meslek olarak sosyal hizmetler rehberlik uzmanlığı daire başkanlıklarında görevlendirilmeli; çünkü, burada, madde 24’te, rehberlik ve denetim daire başkanlığı emrine atanacak deniliyor. Sosyal hizmetler rehberlik uzmanları, bence, daire başkanlıkları emrine atanmalı. Sosyal hizmet denetici, kurumda müfettiş olan arkadaşlar da, bu denetim daire başkanlığının çatısı altında yer almalı. Yani, burada, aslında, rehberlik ve denetim uzman yardımcılığı derken yeni bir kariyer meslek oluşturulmuyor kurum için. Bunu söylemek istiyorum. Eğer kariyer meslek oluşturulacaksa, bunun adı sosyal hizmetler rehberlik...

İSMAİL BARIŞ – Belki bir yazım hatasıdır, oluşturuluyor. BİR KATILIMCI – Ama Sayın Genel Müdürüm, şuna dikkat çekmek istiyorum:

Madde 24’te, rehberlik ve denetim... İSMAİL BARIŞ – Yani, yazım hatasıdır, hedef odur. BİR KATILIMCI – Onun dışında, rehberlik ve denetim daire başkanlığı emrine

atanacak deniliyor; yani, buraya atanacak kişilerin hepsinin denetici formasyonu olduğu varsayılıyor; halbuki, bu rehberlik uzmanları asıl daire başkanlıklarında, işte, çocuk hizmetlerinde, yaşlılarda, şube müdürlüğünde, yeni yapılanmada, burada görev alması gerekiyor; onu söylemek istiyorum.

Teşekkürler. İSMAİL BARIŞ – Şimdi, arkadaşlar, teftiş yapısına, denetim yapısına, siyasî

iradenin ortaya koymuş olduğu bir tavır var biliyorsunuz. O tavır çerçevesinde ona uyum sağlanacak şekilde planlanmıştır ve doğru bir planlamadır.

BİR KATILIMCI – Ben, sanıyorum, kendimi ifade edemedim. Benim teftiş yapmayla ilgili bir şeyim yok.

İSMAİL BARIŞ – Artık, klasik bir denetim anlayışı değil bu. BİR KATILIMCI – Yok, onu söylemek istemedim. Ben, sadece kurumda kariyer

meslek oluşturulsun. Bunun adı da sosyal hizmetler rehberlik uzmanı olsun; ama tüm dairelerde görev yapsın, yani, nitelikli eleman istihdam etsin kurum, o anlamda söyledim.

İSMAİL BARIŞ – Öyle yapacaklar zaten. Yani, belki yazım hatasıdır; özür dilerim. RECEP İNCE –Devlet Personel Başkanlığı... Şimdi, geçiş hükümleriyle ilgili olarak aslında söylenecek çok şey var; çünkü, tasarı

incelendiği zaman, geçici maddelerin çoğu personelin, kadroların, pozisyonların nakline ilişkin olarak düzenlenmiş; fakat, bu konu daha önce ilk oturumda, 23 üncü maddede personelin statüsü konusunda bir tartışmamız olmuştu. Eğer bu personelin statüsü 23 üncü maddede, şekliyle düzenlenecekse, itiraz edeceğimiz noktalar farklı olacak; fakat, 23 üncü maddeden vazgeçilip de diğer başbakanlık ve bağlı kuruluşlarda uygulanan sistem benimsenecekse ya da kamu personel reform çalışmalarının sonucu beklenip de reform sonucuna göre oluşacak yeni sistemde öngörülen çatı benimsenecekse, farklı olacak. Dolayısıyla, personel statüsü konusunda kurum olarak zaten taslak son şeklini aldığı zaman, yazılı bir görüş vereceğiz; çünkü, personel devri, kadroların, pozisyonların devri çok karışık

Page 57: SOSYAL HİZMETLERİN YENİDEN YAPILANDIRILMASI ÇALIŞTAYI · oluşturmuş olduğu bir kurum esasında Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu; ama daha sonra, ekonomik şartlar,

57

olarak bu tasarıda düzenlenmiş. Bir örnek vereceğim. Daha önce Aile Araştırma Kurumu böyle bir personel statüsü düzenlemesi yaptı. Kurumdaki fazla personeli Devlet Personel Başkanlığı kanalıyla diğer kurumlara naklini yaptık; fakat, bu personel naklolduktan sonra, diğer kurumlara naklolan arkadaşlardan bazıları kurumu dava ettiler. Dolayısıyla, bunlar bu davaları kazanmaya başladı ve şu anda kurum, biz başta kendilerine tavsiye ettiğimiz gibi,almadıkları kadroları şimdi tekrar bizden talep ediyorlar. Dolayısıyla, bu konu çok kapsamlı bir konu. Burada sözlü olarak bunu yanıtlamayacağım; çünkü, yazılı olarak bir cevap verdik.

İSMAİL BARIŞ – Çok teknik bir konu. RECEP İNCE – Fakat, üzerinde asıl durulması gereken başka konular var. Özellikle

sunumu yapan arkadaşımız, 4046 sayılı Kanun çerçevesinde kurumlarına tahsis edilen ve kamuoyunda kısaca özelleştirme kadrosu olarak bilinen ve şu anda Hükümetin yürüttüğü program çerçevesinde özelleştirilen kamu kurumlarında çalışan istihdam fazlası personelin diğer kurumlara nakli için, Devlet Personel Başkanlığına tahsis edilmiş özelleştirme kadroları var. Şimdi, arkadaşımız, burada bir konuyu yanlış anlıyoruz. 4046 sayılı Kanun çerçevesinde kurumlara tahsis edilen kadroları kurumlar kullanamaz. Bu kurumlar Devlet Personel Başkanlığın tasarrufundadır. Bu kadrolar boşaldığı zaman dahi. Devlet Personel Başkanlığı tekrar ikinci bir atama yapabilir. Dolayısıyla, taslak ekinden bu kadroların çıkarılması gerekiyor. Birinci husus bu.

İkinci husus: Örgütlenme yapısı ile kadro cetvellerini incelediğimiz zaman, daire başkanlıkları tek tek isim olarak sayılmış; fakat, kadro cetvellerine bakıyoruz, daire başkanı denilmiş, birinci dereceden 7 adet; kadro tekniği açısından böyle bir uygulama yok; dolayısıyla, örgüt şemasında eğer daire başkanlıklarına isim vermişseniz, kadrolar düzenlenirken cetvellerde bunları kullanmak zorundayız. Dolayısıyla, buranın da değiştirilmesini istiyoruz.

Yine, daha önce arkadaşlarımız bahsetti, il özel idaresinde ihdas edilen kadrolar var. Bu kadrolar daha önce 190 sayılı Kadro Kanununu düzenleyen, kadro ekinde yer almayan kadro var, ilk defa burada ihdas edilmiş. Şu anda Devlet Personel Başkanlığı, İçişleri Bakanlığı ve Başbakanlığın yürüttüğü mahallî idareler ve il özel idareleri norm kadro ilçe standarttan tespit çalışması var. Bence, bu kadrolar, taslak son şeklini almadan o komisyona gönderilmeli ve o komisyonun görüşleri doğrultusunda bu taslak hazırlanmalı.

Son bir nokta da, diğer kurumlarla birlikte yönetmelik hazırlanır diye bir ibare geçti, yine sunum yapan arkadaşımız belirtti. Yönetmelikler diğer kurumlarla birlikte hazırlanmaz. Yönetmelikleri kurum kendi ihtiyaçlarına göre hazırlar, diğer kurumlardan görüş alır. Dolayısıyla, bence, o ifadelerin de o şekilde düzeltilmesi lazım. Yani, önce yönetmelikler hazırlanacak ihtiyaçlar doğrultusunda, daha sonra görüş alınacak.

Son bir konuya daha değineceğim. Daha önce arkadaşlarımız bahsetti, kurumda çalışan genel müdür, teftiş kurulu başkanı, hukuk müşaviri gibi kadroların çocuk rehberi ve gözetimcisi kadrolarına atanması diye bir husus var. Arkadaşlarımla burada ben de aynı fikirdeyim, burada başmüfettiş ve müfettişlerin dışında kalan diğer unvanların çocuk rehberi ve gözetimcisi olarak atanmasının daha uygun olacağını düşünüyoruz; çünkü, bu sosyal hizmetler rehberlik ve denetim uzmanlığı kadroları kariyer meslek olduğu için bunlarda bir işe alınma, yetişme, daha sonra da sınav ve başarılı olma gibi şartlar var. Dolayısıyla, burada, birtakım insanlar mesleğe birçok sınavdan geçerek kariyer mesleğe giriş yapacak, kendileri sosyal hizmetler ve denetim uzmanlığı kazanmak için 5-6 yıl uğraşacaklar; çünkü, ben, Devlet Personel Başkanlığında 6 yılda uzman oldum, o da mahkeme kararıyla. Dolayısıyla, bu görevi hiçbir zaman yapmamış, bu işin mantığını bilmeyen öyle idarî malî daire işler başkanlığı yapmış veya personel şubesi müdürlüğü yapmış kişiler otomatik olarak bu kadrolara atanacak; bu da, mesleğe saygı açısından iyi, hoş karşılanmayacak bir durum. Dolayısıyla, bunun da çocuk rehberi ve gözetimcisi olarak değiştirilmesini teklif ediyorum.

Page 58: SOSYAL HİZMETLERİN YENİDEN YAPILANDIRILMASI ÇALIŞTAYI · oluşturmuş olduğu bir kurum esasında Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu; ama daha sonra, ekonomik şartlar,

58

Teşekkür ediyorum. BAŞKAN – Hocam, bir ricam var: Bunları şöyle kısaca yazabilir misiniz; bunlar

önemli, biz de koyalım buraya. İSMAİL BARIŞ – O zaten yazacak, bize resmî olarak gönderecek. RECEP İNCE – Resmî olarak, zaten taslak son şekline geldiği zaman, kurum olarak

resmî bir görüş hazırlayacağız. BAŞKAN – O hiç kuşkusuz ki, bizim şu matriste yer alması açısından söylüyorum. RECEP İNCE – Tamam. BAŞKAN – Buyurun. ERTAN KAHRAMANOĞLU – Başkent Üniversitesi Sosyal Hizmetler Bölümü

öğretim üyesiyim; hepinizi saygıyla selamlarım. Ben, 1962 yılından bu yana sosyal hizmetler içinde yer almış bir kişi olarak, böyle

bir toplantının düzenlenmesinden çok memnuniyet duyduğumu ifade etmek istiyorum; çünkü, sosyal hizmetlerle ilgili bu kanun son derece önemli bir kanun ve tartışılması mutlaka gerekli olan bir kanun. En büyük korkumuz, tartışılmadan, alelacele hazırlanmış bir metin olarak Meclise sevk edilmesi ve orada da belki belirli yerlerinin değiştirilmesi suretiyle yürürlüğe konulmasıydı. Bu toplantı, bunun böyle olmayacağının bir işareti ve ilk adımı olarak görüyorum; onun için de, teşekkür ediyorum. Ümit ederim, bu toplantı birkaç toplantıyı daha izleyecektir; çünkü, bugün ve yarınki yapacağımız konuşmalarla, bu işi noktalayabileceğimizi düşünmüyorum.

Bu oturumda odaklaşmamız istenen konu, geçici maddeler. Geçici maddeler, bir kanunda, kanun yürürlüğe girdikten belirli bir süre sonra, o kanun hükümleriyle ilgili olarak yerine getirilmesi gerekli olan belirli süreyi gerektiren hususları içerir ki, bu, genellikle düzenlemelerle ilgilidir. Şimdi, tabiî, burada baktığımızda, bu geçici maddeler içinde öyle maddeler var ki, geçici değil, aslî madde hüviyetinde. Yani, özellikle hizmetin gerektirdiği şekilde ele alınması gereken hususları ifade eden maddeler. Geçici madde 2 yıl sonra, acaba, personel standartlarıyla ilgili veya personelin sayısıyla ilgili, tabiî, onlar da tartışılacaktır mutlaka, tartışılmalıdır; ama örnek olarak veriyorum, 2 yıl sonra bunlar geçerli olmayacak mı, geçerli olmasın mı, bunların düzenlenmesi söz konusu olmasın mı; bunlar, tabiî, geçici madde değil, esas, ana maddeyle ilişkili. Fakat, ben neden geçici maddelerin üzerinde durduğumuzu da henüz kavrayamadım bütün konuşmalara karşın; çünkü, geçici maddeler, kanunun esasını hallettikten sonra, kanun yapısını ortaya koyduktan sonra ele alınması gereken hususlardır. Benim şahsî kanıma göre, beni mazur görün, bu kanun gerçekten sizin Sayın Müsteşar Yardımcım, çok iyi niyetli olarak ve hepimizin arzusunun aynı yönde olduğu noktaya getirecek niteliğe sahip bir kanun taslağı değil. Yani, bugün beğenmediğimiz sosyal hizmetler kapsamındaki uygulamaları, yarın bu kanun yürürlüğe girdiği takdirde, belirli bir süre içinde çok çok da iyi hale getirilecek bir kanun taslağı değil. Bu kanun taslağı başlıktan itibaren ele alınıp, yeniden düşünülüp, yeniden formüle edilmesi gerekir. Amaç, tanımlar, ilkeler.... Şimdi, ilkelere baktığımızda, tamamıyla, söylenen ile yapılmak istenen ne; ters düşen ilkeler var, nasıl yapacaksınız bu koyduğunuz ilkelere göre. Ben anlıyorum, saygı da duyuyorum gerçekten. Şimdi, bir politik tercih söz konusu; kuşkusuz, bu tercihi siyasî irade yerine getirecektir ve getirmiştir de. Türkiye’de tüm insanî hizmetler, sosyal hizmetler dahil tüm insanî hizmetlerin neoliberalist politikalar çerçevesinde düzenlenmesi öngörülüyor; bu, saygı duyulacak bir husustur; bu, trenddir. 2828 sayılı Kanun, sosyal devlet anlayışı temeline uygun olarak hazırlanmış ve yürürlüğe girmiş bir kanundur ve uygulanmamış bir kanundur, hemen onu söyleyeyim. Ayrıntısına girersek, buradaki ifadelerin Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu, yani, 2828 sayılı Kanundan alındığında birebir görebiliriz; birçok ifade oradan alınmış. 2828 sayılı Kanun, sosyal devlet anlayışına göre hazırlanan kanun, bu kanun da neoliberalist, günümüzün temel sosyal politika anlayışı çerçevesinde hazırlanmış olan bir kanun olması gerekir ki, o şekilde öngörüldüğü anlaşılıyor. Fakat, onu gerçekleştirecek

Page 59: SOSYAL HİZMETLERİN YENİDEN YAPILANDIRILMASI ÇALIŞTAYI · oluşturmuş olduğu bir kurum esasında Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu; ama daha sonra, ekonomik şartlar,

59

mekanizmalardan yoksun bir kanun bu kanun. Yani, Emin Beyin belirttiği şekilde, il özel idarelerine, daha sonra da belediyelere, daha sonra da özel teşebbüs veya sivil toplum örgütlerine bu hizmetlerin devri halinde, bunların etkili bir şekilde ve arzu edilen nitelikte, üst düzeyde verilmesini sağlayacak mekanizmalar yok. Deniliyor ki, halkın denetimine açacağız, halk denetleyecek. Çok doğru, gerçekten halkın denetlemesi lazım bu hizmetleri; ama burada, getirilen bu kanun taslağında halkın denetimini sağlayacak bir mekanizma yok, nasıl, sözle olmaz ki!

BİR KATILIMCI – Siz söylerseniz yazarız bunu. ERTAN KAHRAMANOĞLU – Doğru, ben söylüyorum tabiî; ama bu şekilde

perakende söylemlerle de olmaz. Baştan itibaren bunun yeni baştan, sizin görüşleriniz çerçevesinde etkili bir şekilde nasıl yerine getirilmesi gerekiyorsa, o şekilde formüle edilmesi lazım. Çelişkilerle dolu kanun taslağı, maddeler çelişkilerle dolu. Birçok madde slogan... Hukuken çok fazla geçerliliği olmayan; ama çok güzel sloganlar olarak kullanabilecek maddeler.

Bu çelişkilerden bir tanesi, şu anda geçici maddeler üzerinde duralım denildiğine göre söylüyorum, bir taraftan 2828 sayılı Kanunu ilga ediyoruz, yürürlükten kaldırıyoruz; dolayısıyla, Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumunu da farklı hale getiriyoruz; ama 2 yıl boyunca çocuk yuvaları, yetiştirme yurtları gibi kurumların işletilmesini bu kuruma veriyoruz. Nasıl yapılacak bu kurum, nasıl yapacak? Öbür taraftan il müdürlüklerini de kaldırıyoruz; ama bu geçici maddede kaldırılmıyormuş gibi gözüküyor. Bunun mutlaka ne isteniyorsa, maddede kesin olarak konulması gerekiyor, ifade edilmesi gerekiyor. Eğer bu kanun bu şekliyle yürürlüğe girerse, sistem alt üst olacaktır, curcuna oluşacaktır ve bugünkü uygulamanın çok daha gerisinde bir uygulamayla karşı karşıya kalınacaktır. Ben bu fikrimi, bu endişemi ifade etmek istiyorum. Tabiî, çok konuşulacak, üzerinde durulacak yanları var bu kanun taslağının, madde madde, amaçtan tutup oluşturmak gerekiyor. Çok da iyimser olamıyorum Sayın Genel Müdürüm sizin gibi. Şu andaki çocuk yuvaları, yetiştirme yurtlarının depo halinde olduğunu söylediniz ve bunu iki yıl içinde düzeltip, ev haline getirip, bunu il özel idarelerine devretmeyi amaçlıyoruz dediniz; çok güzel bir amaç gerçekten; ama şimdiye kadar neredeydi Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu? Bugünkü yürürlükte olan 2828 sayılı Kanun, Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu yönetimine, siz, depo şeklinde çocuk yuvası, yetiştirme yurdu mu yapın diyor; bilakis, ev ortamına benzer bir ortam yaratın diyor, 2828 sayılı Kanunun hem ilkelerinde hem de Genel Müdürlüğe verilmiş olan görevlerdi, yapıldı da bu; ama bu kurumlar öyle hassas kurumlar ki, çok kısa zamanda çok eski haline dönüşebilir. Bunu eğer siz 22 yılda düzenleyememiş, bırakın son 3 yılı, 4 yılı, 22 yılda eğer bunu devir alınan, korunmaya muhtaç çocukları koruma birliklerinden devir alınan, hakikaten, depo şeklindeki bu kurumları eğer çağdaş bir hale getirememişseniz, 2 yılda hiç getiremezsiniz. Eğer bu kurumlar 2 yıl değil, 22 yılda gelememişse, acaba, il özel idarelerine devredildiğinde, hemen, birdenbire çağdaş bir şekle bürünebilecek mi? Bunların hepsi bir yaklaşım meselesi ve ciddî olarak ele alınması gereken hususlar.

Teşekkür ederim, daha uzatmak istemiyorum, çok konuşulacak konu var ve söyleyeceklerimizi ve konuşacaklarımızı da saklı tutmak istiyorum; çünkü, gerçekten, A’dan Z’ye kadar ele alınması gerekli. Tekrar ediyorum, böyle madde madde, şurada şu yazılmış, şurada şu kelime var demek, bu işi çıkmaza sürükler.

Teşekkür ediyorum. İSMAİL BARIŞ – Ben, Hocam, bir açıklık getirmek istiyorum. Dördüncü toplantımız bu bizim, devam edecek toplantılarımız; ama hep buradaki

arkadaşlarla değil, sizlerle, bizlerle değil, başka arkadaşlarımız... ERTAN KAHRAMANOĞLU – Dört toplantı sonra mı çıktı bugünkü... İSMAİL BARIŞ – Hayır, hayır; bu metinle alakalı toplantı değil, bu metinden sonra

yapılan toplantılar bunlar. Bu metni hazırlayan arkadaşlarımız... Bu metin, bugünkü

Page 60: SOSYAL HİZMETLERİN YENİDEN YAPILANDIRILMASI ÇALIŞTAYI · oluşturmuş olduğu bir kurum esasında Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu; ama daha sonra, ekonomik şartlar,

60

hazırlanmış bir metin de değil; bu metin 4-5 yıldan beri süregelen bir çalışmanın ürünü. Bu metni netleştirmeye, güzelleştirmeye, sizin eksik olduğunu...

ERTAN KAHRAMANOĞLU – Biraz müsaade eder misiniz, burada bir düzeltme demek istemiyorum, bir açıklama yapmak istiyorum.

4-5 yıldır süregelen bir çalışma dediniz; ama bu çalışma değil o. O 4 yıl önce, 2002, 2003 yılındaki yapılan çalışma ki, ben de vardım o çalışmanın içinde ve o çalışmadaki, o taslaktaki hükümlerin birçoğunu ben kendim kaleme almıştım ve onların birçoğu da buraya girmiş. Zaten çelişki buradan kaynaklanıyor; çünkü, o, başka bir felsefe, başka bir temel, başka bir anlayış çerçevesinde düzenlendi. Biraz önce Emin Beyin söylediği gibi, o, hükümetin eylem planı çerçevesinde, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı kapsamında, sosyal güvenlikle birleşik olarak, onun bir bütünleyicisi olarak ele alınması ve bütün sosyal hizmetlerle ilgili kurum ve kuruluların, idarelerin bütünleştirilmesi felsefesinden kaynaklanarak hazırlandı ve oradaki felsefe, sadece yerel yönetimlere, küçük topluluklara bu hizmetleri devretmek değil, çağdaş bir anlayış çerçevesindeki, Birinci Sosyal Hizmetler Şûrasında da bu karar alındı. Devlet, sivil toplum örgütleri, yerel yönetimler üçgeni çerçevesinde insan odaklı bir yapının oluşturulması; bu ne demektir; bu, Anayasamızdaki sosyal devlet anlayışına uygun bir çağdaş yapının ve Avrupa Birliği standartlarına da uygun bir yapının geliştirilmesi demektir. Şimdi, biz, bu kanun taslağı hangisini öngörüyor? Bu kanun taslağı, sonuçta, şunu öngörüyor; bırakın o lafları, çelişkili lafları; çünkü, çok çelişiyor. Şunu öngörüyor: Biraz önce beyefendinin belirttiği gibi, biz bunu merkezde il özel idarelerine ve dolayısıyla, daha sonra belediyelere devrediyoruz anlayışını aksettiriyor. Yani, 5 yıl içinde yapılan o çalışma, bu çalışmaya temel olamaz; çünkü, felsefe değişik.

İSMAİL BARIŞ – Tabii, felsefesi değişik. ERTAN KAHRAMANOĞLU – O zaman, siz, şimdiki sahip olduğunuz felsefe

çerçevesinde bir içerik hazırlayın. Bu, sosyal politikaların da bir temel gereğidir. İSMAİL BARIŞ – Hocam, şimdi ben şöyle ifade etmeye çalışıyorum, yasanın

kendisi dahi bir dogma değil. Bu taslak hazırlanmış ve sizin görüşlerinize sunulmuştur. Bu yasayla alakalı tenkitlerinizi, görüşlerinizi, fikirlerinizi söylemek için buraya davet edildiniz.

ERTAN KAHRAMANOĞLU – Teşekkür ediyoruz zaten. İSMAİL BARIŞ – Bundan dolayı da biz mutluyuz, sizin katılımınızdan da onur

duyuyoruz. Ama bu mantıkla sizin yaklaşanız gerekir diye düşünüyorum. Felsefesindeki yanlışı da söyleyebilirsiniz, maddeler arasındaki çelişkiyi de söyleyebilirsiniz. O çelişkiler varsa, bizim bir saplantımız yok, bir temel hedefimiz var bizim. Ana felsefemiz, bu hizmetin yerel bir hizmet olduğu kanaatindeyiz biz ve bu kanaati bu yasayla gerçekleştirmeye çalışacağız. Birincisi bu.

İkincisi de, devlet kavramını tarif etmek istiyorum burada bir kez daha. Belediyeler, il özel idareleri devlet değil mi?! Belediyelerin ve il özel idarelerinin yapmış olduğu, hatta, sivil toplumun yapmış olduğu hizmet sosyal devlet olmayı ortadan kaldırır mı bu hizmeti onlar yaparlarsa?! Siz şunu söylüyorsanız, ona katılıyorum: Merkezî idarenin yapmış olduğu hizmeti yerel idareye devrediyorsunuz, bu yanlıştır derseniz, eyvallah, ona bir şey demem; ama yerel idare de, sonuçta, devletin en aslî unsurlarından bir tanesidir. Bu, kamuoyunu da yanlış yönlendirmeye vesile oluyor. Evet, bu kanunun felsefesinde bu hizmetlerin yerel yönetimler tarafından yapılmasını amaçlıyor. Felsefemiz burada farklı tabiî mutlaka. Ama burada da aksaklık bir şey olacaksa, işler yürümeyecekse ve bunu siz gösterebilirsiniz, bunu siz ortaya koyabilirseniz, böyle bir şeyimiz de yok, bir inatlaşmamız da söz konusu olamaz. Biz, dezavantajlı insanlar için hizmet etmeye gayret ediyoruz.

BAŞKAN – Sayın Genel Müdürüm, aslında, benim önerim de, Hocam siz de uygun görürseniz, şu olacak: Hakikaten, somut gördüğünüz, aksayabilecek yönler falan varsa, bunları şu anda da olması şart değil, yazılı olarak gönderirseniz, yansıtırız şeye.

Page 61: SOSYAL HİZMETLERİN YENİDEN YAPILANDIRILMASI ÇALIŞTAYI · oluşturmuş olduğu bir kurum esasında Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu; ama daha sonra, ekonomik şartlar,

61

ERTAN KAHRAMANOĞLU – Zaten efendim, sosyal hizmetler bölümü olarak görüşümüzü oluşturduk. Bizden istenmediği için, bu görüşü resmî olarak ulaştırmadık; ama bunu ulaştıracağız, kamuoyuna duyuracağız. Eğer arzu edilirse, istenirse resmen, bu resmî olarak da Genel Müdürlüğe göndermekten büyük bir memnuniyet duyarız.

Şimdi, buradaki mesele şu: Kuşkusuz bütün bu yöntemler bir araçtır, ister merkezden olsun ister merkezî yönetiminin görevlilerini, yükümlülüklerini yerel yönetimlere aktarılması olsun isterse merkezî yönetimin aslî sorumluluklarını yine kendi eliyle kuracağı bir kuruma hizmet bakımından yerinden yönetim anlayışı çerçevesinde devri olsun, bunlar hep araçtır. Amaç nedir; insanların mutluluğudur, insanların temel ihtiyaçlarının giderilmesi yönünde etkili bir çaba içinde olunmasıdır ve bunu sağlamamız gerekir. Kuşku buradan kaynaklanıyor.

İSMAİL BARIŞ – İşte, bunun için buradayız Hocam. ERTAN KAHRAMANOĞLU – Evet, buradayız. Kuşku buradan kaynaklanıyor.

Bunun en iyisini yapalım. İSMAİL BARIŞ – Tabiî. ERTAN KAHRAMANOĞLU – Ben size saygı duyuyorum. Siz de istiyorsunuz ki,

bunlar en iyi şekilde yerine getirilsin. Kuşkusuz ben de ve benim gibi düşünen arkadaşlar da bunu böyle istiyor. Aracı çok iyi açıklamamız gerekir. Şimdi, araçları karman çorman hale getirirsek, uygulamayı da çok karman çorman hale getiririz ve arzu edilen hedefe de ulaşılmamış olur. Şimdi, buradaki hizmetlerin, bugünkü hizmetlerin bu noktaya gelmesinin esas nedeni ne acaba; sistem mi, 2828 sayılı Kanun mu? Gerekçede diyorsunuz ki -yine affınıza sığınarak, kusura bakmayın, ben biraz konu açıldı, devam ediyorum- gerekçenin 1 inci maddesinde diyorsunuz ki “bu anlayışla ve uluslararası sözleşmelerin ışığında bu kanun tasarısı taslağı insan haklarını esas alan -çok doğru, yani buna aykırı bir şey söylemek mümkün değil- halkın gönüllü katkı ve katılımının sağlandığı” diye devam ediyor. İnsan haklarını esas alan yeni bir şey değil. 2828 sayılı Kanunu açın, bakın, okuyun, her maddesi insan haklarını esas aldığını buram buram haykıran kanundur; dolayısıyla, değişen ne?! Halkın gönüllü katkı ve katılımının sağlandığı... Şimdi, halkın gönüllü katkı ve katılımı sağlandı, 2828 sayılı Kanunun en çok üzerinde durduğu belirgin, en belirgin maddelerinden bir tanesi, niye uygulanmadı şimdiye kadar? Yani, böyle söylemekle... O zaman, bunu buraya yazdığımızda, acaba, gerçekleşecek mi?

İSMAİL BARIŞ – Hocam... ERTAN KAHRAMANOĞLU – Bir dakika İsmail Bey... 2828 sayılı Kanunda bunun uygulanmaması veya bunun gerçekleşmemesi

nedenlerini araştırıp, bugünkü yeni hukukî düzenlemede bunun gerçekleşmesini sağlayacak gerçekçi belki yaptırımlar veyahut da önlemler alınması gerekirken, hiçbir şekilde...

İSMAİL BARIŞ – Hocam, mesela, tekel... ERTAN KAHRAMANOĞLU – Bakın İsmail Bey, hiçbir şekilde sizin buradaki

gerekçenizde belirttiğiniz bu amacı, ilkeyi gerçekleştirecek bir düzenleme yok. Sadece ve sadece ilkede, 2828 sayılı Kanundan aktarılmış cümle var. Şimdi, böyle olunca, olmaz bu.

İSMAİL BARIŞ – Hocam... ERTAN KAHRAMANOĞLU – Bir dakika... Bir dakika... Ben şunu bir bitireyim... İSMAİL BARIŞ – Hocam, ben bir şey söyleyeyim de, kapatalım bunu, tartışacak

durumda değiliz şu anda yani. ERTAN KAHRAMANOĞLU – Hayır, ama tartışmaya geldik, başka bir çalıştay... İSMAİL BARIŞ – Ama Hocam, şimdi bir şey söyleyeyim de bitsin lütfen. Siz yine

devam edin, ben bir şey söyleyeyim... ERTAN KAHRAMANOĞLU – Şimdi, müsaade eder misiniz, şunu bitireyim... İSMAİL BARIŞ – Ben bir şey söyleyeyim, bitsin.

Page 62: SOSYAL HİZMETLERİN YENİDEN YAPILANDIRILMASI ÇALIŞTAYI · oluşturmuş olduğu bir kurum esasında Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu; ama daha sonra, ekonomik şartlar,

62

2828 sayılı Yasaya göre, bu hizmetler, çocuklarla alakalı hizmetler devletin, daha doğrusu, merkezî idarenin, Sosyal Hizmetlerin tekelinde miydi, bana bunu söyler misiniz?

ERTAN KAHRAMANOĞLU – Şimdi, onu yarın tartışacağız, ben hemen söyleyeyim.

İSMAİL BARIŞ – Tekelini değiştirdik Hocam, tekel yok artık, bu kanun tekeli değiştiriyor.

ERTAN KAHRAMANOĞLU – Hayır efendim, siz bu şekilde yaklaşırsanız konuya, konu çözülmez.

İSMAİL BARIŞ – Ne diyeyim Hocam başka yani. Neyi değiştiriyorsunuz; biz onu değiştiriyoruz.

ERTAN KAHRAMANOĞLU – Hayır, ben size söyleyeyim, devam edeyim, ben onu açıklayayım size, hem de çok güzel açıklayacağız onu.

İSMAİL BARIŞ – Ama yani, şey değil... ERTAN KAHRAMANOĞLU – Çocuk konusunu çok güzel açıklayacağız. Siz

mecbursunuz ona, bir çocuğun sahibini oluşturmak zorundasınız. Şimdi, hiçbir zaman bu şekilde bir kanun içeriğiyle, taslağıyla çocukları koruma altına bu şekilde alamazsınız; işte hukukçular burada. Bundan önceki kanun, 6972 sayılı Kanundu. Bunun sahibi illerdeki korunmaya muhtaç çocukları koruma birliklerine vermişti, o sahibi odur. Ondan önceki kanun, 1949’daki kanun, 5387 sayılı Kanun. O da doğrudan doğruya devlet merkezî hükümet teşkilatına vermişti. 0-6 yaşı Sağlık Sosyal Yardım Bakanlığına, 7-18’i de Millî Eğitim Bakanlığına verdi. Şimdi, bakın, geçmişe de baktığımızda, bunların mutlaka bir sahibi var. Bu taslakta sahibi kim bu çocukların; o belli değil. Şimdi, onun için, yarına kalan bu çocuk konusunu bu açıdan ciddî olarak ele almak zorundayız. O kanun, sizin tekel dediğiniz o madde, o hüküm, çocukların sahibinin Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu olduğunu ifade eden hükümdür, çünkü, 6972 sayılı Kanun ilga olmuştur, çocukların ortada kalmaması gerekir, 6972 sayılı Kanunla korunmaya muhtaç çocukları koruma birliklerine verilen bu yetki ve yükümlülük Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumuna verilmiştir. Burada tekel diye bir şey yok, sahiplenme var. Ona Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu kendi kurduğu kurumlarda da bakar, aile yanında da bakar -ki, kanun açık, onu öngörüyor zaten- veya bir başka kurumda da baktırabilir. Tekel diye bir şey yok; o, yöneticilerin yanlış ifadelerinden ve yönelişlerinden kaynaklanan kemikleşmiş bir algılama onun dışında başka bir şey yok.

İSMAİL BARIŞ – Hiç olmuş mu Hocam? ERTAN KAHRAMANOĞLU – Niye olmamış; onu konuşmak lazım. İSMAİL BARIŞ – Nerede olmuş? ERTAN KAHRAMANOĞLU – Niye olmadığını konuşmak lazım. İSMAİL BARIŞ – Peki Hocam. ERTAN KAHRAMANOĞLU – Yerinden yönetim ilkesinin uygulandığı

diyorsunuz. Şimdi, yerinden yönetim ilkesi uygulanmıyor mu şu anda?! İşte, yanılgı da burada. 2828 sayılı Kanun, yerinden yönetim ilkesine dayalı bir organizasyon, örgütlenme getirmiştir. Kamu tüzelkişiliğine sahip katma bütçeli kuruluş, bu, yerinden yönetim esasına dayalı bir örgütlenmedir; ama nasıl yerinden yönetim, yer bakımından değil, hizmet bakımından yerinden yönetim esasına dayalıdır. Dolayısıyla, yerinden yönetim yeni bir şey değil. Burada söylenecek yerinden yönetim yerine, yer bakımından yerinden yönetim demek gerekir; çünkü, 2828 de yerinden yönetim; ama o işletilemedi. Acaba, yer bakımdan yerinden yönetim bu çerçevede işletilecek mi; bun bundan kuşkuluyum, nasıl işletilecek, bu kadar dağınıklık içinde nasıl işletilecek, kuşkuluyum. Sunulan hizmetlerin merkezî yönetimin yanı sıra, halk tarafından denetlenmesine imkân tanıyan... Bir kere, merkezî yönetimin yanı sıra halk tarafından denetlenmesini istiyorsak...

BAŞKAN – Hocam biraz şey yapabilir misiniz, başka konuşacaklar var.

Page 63: SOSYAL HİZMETLERİN YENİDEN YAPILANDIRILMASI ÇALIŞTAYI · oluşturmuş olduğu bir kurum esasında Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu; ama daha sonra, ekonomik şartlar,

63

ERTAN KAHRAMANOĞLU - ...o zaman bunun mekanizmasını getirmemiz lazım ve devam ediyoruz...

BAŞKAN – Hocam... Hocam... ERTAN KAHRAMANOĞLU – Teşekkür diyorum. Ama siz bana açıklarsanız, ben

de size cevap vermek ihtiyacını hissediyorum. Onun için, arkadaşları da sıkabiliriz. İSMAİL BARIŞ – Ben hissetmiyorum Hocam. Ben size cevap vermek için sizi

buraya çağırmadım, destek olunuz diye buraya davet ettik Hocam. ERTAN KAHRAMANOĞLU –Ben de söylediklerimle destek vermeye çalışıyorum

zaten. İSMAİL BARIŞ – Destek niteliğinde ifade ederseniz... ERTAN KAHRAMANOĞLU – Yani, bu kanun taslağı bu şekliyle, bazı maddeleri... İSMAİL BARIŞ – Destek Hocam, destek! Destek Hocam!.. ERTAN KAHRAMANOĞLU – Ben destek veriyorum işte, bundan daha açık destek

nasıl vereyim? İSMAİL BARIŞ – Sizin destek vermeniz lazım, destek vermek lazım. ERTAN KAHRAMANOĞLU – Daha nasıl destek vereyim? Ben diyorum ki, bu

kanun A’dan Z’ye kadar yeniden ele alınması, yeniden formüle edilmesi, başlığından itibaren formüle edilmesi ve sizin anlayışınız çerçevesinde tartışılır; ama saygı duyulur; çünkü, biz, sosyal politika kararıdır ve...

İSMAİL BARIŞ – Siz, bu taslak üzerinde eleştirilerinizi, tenkitlerinizi ve önerilerinizi yaparsanız...

ERTAN KAHRAMANOĞLU – Efendim söylüyorum, ben genelde söylüyorum. İSMAİL BARIŞ – Yok... ERTAN KAHRAMANOĞLU – Şimdi, ayrıntıya da girersek, zaman yetmeyecek

zaten. İSMAİL BARIŞ – Onu yazacaksınız Hocam mutlaka. ERTAN KAHRAMANOĞLU – Pek tabiî, yazılı olarak kuşkusuz vereceğiz, tabiî,

hem şahsım adına hem de kurum adına vereceğiz. BAŞKAN – Teşekkürler. Yani, Hocam, hem kuruma hem de bize, TEPAV’a gönderirseniz, biz de web

sitemizde yayınlayacağız, ayrıca basacağız bütün bunları. ERTAN KAHRAMANOĞLU – Peki, teşekkür ederim. BAŞKAN – Sağ olun. ERTAN KAHRAMANOĞLU – Başkent Üniversitesi, Sosyal Hizmetler Bölümü,

eğer resmî olarak istenirse, resmî olarak cevaplayacağız. BAŞKAN - Buyurun. BİR KATILIMCI – Efendim, bu konuda Sayın Genel Müdürümün ve Sayın

Hocamın, affına sığınarak birkaç şey söylemek istiyorum. Şimdi, Hocam, 2828 sayılı Kanunun çıkarkenki özünde, yine, çocukların ev bakım

modeline yakın bir şekilde yetiştirilmelerinin amaç edindiğini söyledi ki, doğrudur, kanun metninde var diye hatırlıyorum. Ancak, uygulamada ve bu kanunla ilgili çıkarılan yönetmeliklerde, yurtlar yönetmeliği, yuvalar yönetmeliği, huzurevleri yönetmeliği, hep depo tipi bakımı hedef alan ve o şekilde fizikî yapılanmaya ilişkin kurumları tarif ediyor. O zaman, bugüne kadar çıkarılan yetiştirme yurtları yönetmelikleri, yuvalar yönetmelikleri 2828 sayılı Kanunun ruhuna uygun değil. Neticede ne oldu; kanun, belki ruhunda ev tipi bakım modeli istemesine rağmen, uygulamada çocukların koğuş tipi kuruluşlarda bakıldığı, kendi içinde belki kendine düşman, topluma düşman, söküğünü dikemeyen, kafasındaki normal insanın kavramlarını bile taşımayan, örneğin, çocuğum hadi şuradan kahve al, 4-5 kişi içelim dediği zaman, 1 kilo kahve almayı düşünen, 3 kişilik bir pilav yapalım denildiği zaman, 1 kilo pirinçle 3 kişiye pilav yapmaya çalışan bir çocuk tipi yetiştirildi. Bu, çocukların suçu mu;

Page 64: SOSYAL HİZMETLERİN YENİDEN YAPILANDIRILMASI ÇALIŞTAYI · oluşturmuş olduğu bir kurum esasında Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu; ama daha sonra, ekonomik şartlar,

64

değil. Bu, personelin suçu mu; hayır, kesinlikle değil. Bu, sistemin suçu, 2828 sayılı Kanunun ruhuna uygun olmayan -o zaman Hocamın söylediği gibi- çıkarılan yönetmeliklerin suçu. Şimdi, bugün, yeni kanunla tarif edilen, Özürlüler Kanunu içinde de var, çocukevleri modeli gibi bir modele geçmek istiyor; yani, 2828 sayılı Kanunun da ruhuna uygun bir model, yani, çocukların çok daha insanî şartlarda, ev tipi kuruluşlarda bakımının sağlanması. Şimdi, bu modelle ilgili, ondan önce bu kanunla ilgili benim de gözüme çarpan, eleştireceğim çok maddesi var; o ayrı mesele. Ama biz, çocuklara insanî bir yaşam sunmak istiyorsak, mutlaka ve mutlaka şu anda uygulanan koğuş tipi kurum bakımı modelinden vazgeçmemiz gerekiyor. 1989 yılından beri, hatta 1986 yılından beri Çocuk Esirgeme Kurumunun tüm birimlerinde hemen hemen ve tüm kademelerinde çalışmış bir insan olarak söylüyorum, dün İzmir’den, sivil toplum kuruluşundan 2 hanımefendiyle beraber, Ankara’da uygulanan, şu anda uygulama aşamasında olan çocuk evleriyle ilgili İzmir’de de bir çalışma yapalım, bunu yaygınlaştıralım ve buradaki evlerin işleyişi konusunda, bir görelim nasıl işliyor, çocukların durumu nasıl diye bir bakmaya geldik ve 5 tane evi dolaştık. Şimdi, 1989 yılından beri bizim kuruluşlarımızda az önce tarifini yaptığım çocuk modelini biliyorum. Maalesef, çocukların suçu olmadan, personelin suçu olmadan, çalışanların suçu olmadan, az önce sözünü ettiğim çocuk modeli yetiştirdik; fakat, ben, grup evlerine gittiğim zaman, çocukların sosyal gelişimlerinde, eğitim gelişimlerinde, davranışlarında, inanılmaz derecede, bizim kurum bakımından, şu andaki kurum bakımının getirdiği sakıncaların hiçbirini hemen hemen görmedim. Belki bu kısa dönemde, gözlemde yakalamamış olabilirim; ama o çocukların hal ve tavırları, davranışları, bir hoş geldin demeleri, güle güle demeleri, çay ikram etmeleri, yani, insanın evinde kazandığı o davranışları aynı grup evlerindeki çocuklarda da gördüm ve o çocuklarla inanın iftihar ettim ve bu çocukları bugüne kadar, biz, maalesef, insanî bir model olmayan bu depo tipi bakımın yapıldığı, efendim, bir koridorda sıralanan odalardan falan numaralı odada kalan bir çocuk, bir kişi olmaktan öteye geçmeyen bir çocuk yetiştirdik ve bundan tezi yok, ne kadar erken geçersek geçelim, kanunun maddeleri tartışılabilir, değişiklik olabilir, önemli değil; ama ruhunda, Türkiye’de çocuk bakım sisteminde en ideal neyse ve şu anda o gözüküyor, çocuk evleri modeline geçmemiz lazım, geçmemiz gerekiyor. Geçmediğimiz takdirde, o depo tipi bakım nedeniyle çocukların kazandığı olumsuz davranışlar konusunda sadece kurumun değil, Türkiye’deki tüm insanların sorumluluğunun olduğunu düşünüyorum. Dolayısıyla, bununla ilgili çalışmaların bir an önce tamamlanıp, bu, yeni bir kanunla da olmayabilir; ama mevcut düzenlemelerin bir an önce yapılması gerektiğine inanıyorum.

Burada kanun metnindeki kanunun amacı olan bu modelde sivil toplum kuruluşlarının da çocuk bakımına katkı vermeleri konusunu da içerdiğine inanıyorum grup evleri konusunun ve kanun metninde sözü edilen Sayın Genel Müdürüm, maliyeti ne olursa olsun, insan yetiştiriyoruz, her 10 çocuk 1 görevli, çocuk evlerinde her 6 çocuk için 2 görevli gibi maddelerin daha uygun bir şekilde revize edilmesini talep ediyorum. Çünkü, gittiğimiz grup evlerinde 2 görevli az geliyor, 3 görevli çok geliyor gibi bir şey; ama o belki düzenlenebilir; fakat, burada özrü olmayan her çocuk için 1 görevli tabiri son derece düşük bir rakam. Bunun mutlaka revize edilmesi gerekiyor.

Dolayısıyla, eğer insan haklarını esas alıyorsak, çocukların insanî şartlarda kendi çocuklarımız gibi yetişmesini ve normal insan gibi davranmasını istiyorsak şayet, bu tip modele geçmemiz ve bu konuda düzenlemelere de destek vermemiz gerekiyor.

Sabırla dinlediğiniz için teşekkür ediyorum. BAŞKAN – Şimdi, arkadaşlar, oldukça geç oldu; dolayısıyla, konulara geçiş

stratejisi konusuna yoğunlaştım, kapatalım isterseniz. Çocukla ilgili konular yarın konuşulacak; dolayısıyla, yarının gündemini bugüne taşımayalım. Zaten konuşacak epeyce kişi var. Lütfen süreye de uyalım, rica ediyorum.

BAŞKAN – Buyurun.

Page 65: SOSYAL HİZMETLERİN YENİDEN YAPILANDIRILMASI ÇALIŞTAYI · oluşturmuş olduğu bir kurum esasında Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu; ama daha sonra, ekonomik şartlar,

65

SEYFİ BOZÇELİK – İstanbul İl Müdürüyüm. Şimdi, burada ben kanunda göremedim; ama ilk önce sorarak başlayayım: Bu sağlık

giderleriyle ilgili herhangi bir şey gözüme çarpmadı; ama özel kuruluşlarla ilgili sigorta yaptırılır diyor; var mı onunla ilgili bir şey?

RECEP DOĞAN – Var. SEYFİ BOZÇELİK – Tamam, onu belirteyim; çünkü, sağlık giderlerinin nasıl

karşılanacağıyla ilgili de önemli bir handikap çünkü o. Mesela, normal il özel idaresine devrettiğimiz çocuklarımızın sağlık giderleri kim tarafından karşılanacak; yani, il özel idaresi tarafından mı; yoksa...

RECEP DOĞAN – İl Özel idaresine bütçeleriyle, kadrolarıyla devrediyorsunuz, onlar devam edecek. Özele ilişkin de özel hüküm var.

SEYFİ BOZÇELİK – Tamam, ben, o konuyla ilgili... Bilmiyorum, az önce Gaziantep’le ilgili işte 29 trilyonluk bir bütçemiz var denildi de. Mesela, bizim, Sayın Valim bilir, bir çocuğumuz kendini, yani, tiner bağımlısı bir çocuk, işte bankta otururken sigara içiyor ve tiner var elinde ve yandı. 350 milyar lira mesela sadece onun tedavisi için bir gider... Şu anda Bahçelievler Çocuk Yuvasında bir çocuğumuz var, 3 yaşında, 100 milyarın üzerinde bir gider verildi. Yani, bu anlamda, acaba, il özel idaresinde bir sıkıntısı olur mu ya da bu bizim önümüze uzun vadede bir problem olarak çıkar mı? Belki bunun düşünülmesi gerekir diye bir açıklık getirmek istedim.

Bir başka husus, şimdi, burada kamu yararına çalışan dernekler ifadesi var. Ben arkadaşlara da sordum, 2002’de 495’miş Bakanlar Kurulu kararıyla... Buraya şöyle bir açılım getirilebilir mi diye düşünüyorum, bunun gerekçesini de söyleyeceğim. Yani, Bakanlar Kurulu, bu kamu yararına çalışan dernekler ya da şu kadar şubesi olan dernek gibi... Çünkü, mesela, biz, İstanbul’da şöyle bir çalışma başlattık, bunun hazırlıklarını yapıyoruz: İstanbul’daki Kastamonulular Derneğiyle bir işbirliği, yani, bir protokol hazırlıyoruz. İstanbul’da bulunan Kastamonulu çocuklara, doğumu Kastamonu olanlara Kastamonulular Derneği yardımcı olsun ve bu konuda, diyelim ki, bir çalışma yapalım diye bir protokol hazırlıyoruz. Varsayalım ki, bir gün sonra, yani, bu kanundan sonra dediler ki, biz, Kastamonu’da doğmuş Kastamonulu çocuklara biz bir yuva açmak istiyoruz dediklerinde, bu kanunun hükmüne göre açamayacaklar. Acaba, bu konuda bir çalışma yapılabilir mi, bu anlamda bir açılım getirilebilir mi? Bunun da bir gözden geçirilmesinde fayda var umuyorum.

İSMAİL BARIŞ – Yani, olabilir; ama üslup olarak, Kastamonulular Derneği olarak yanlış.

SEYFİ BOZÇELİK – Hayır, yok, ben örnek olarak söyledim Sayın Genel müdürüm. İSMAİL BARIŞ – Bakılabilir buna. SEYFİ BOZÇELİK – Bir de, Hocam bir konu söyledi, hemen bir cümleyle ilave

edeyim. Binalarımızın çoğunu biz yapmadık ki Sayın Hocam, yani, birileri binaları yaptılar ve yurt, yuva denildiği zaman da, okul sistemi gibi bir sistem düşünüldü, İzmir İl Müdürümüz de bahsetti, sınıf sistemi gibi koridorlar koydular, odalar; alın dediler, size bina veriyoruz, nasıl kullanırsanız kullanın dediler. Bizim de, belki, imkânlarımız yoktu ya da nasıl olsa bir bina var, burayı değerlendirelim düşündük. Belki o sistemden kaynaklanan sıkıntılar da yaşandı. Ben sadece açılım olsun diye bunu söyleyeyim.

Bir de, il özel idarelerine bunlar devredildiğinde, yani, bizim kurumlarımız devredildiğinde, biz, Türkiye’de şöyle bir sıkıntı yaşıyoruz, belki şu anda konuşulan da bu; yani, 2828’i, şimdi çıkacak olan kanunun aştı, özü falan diye... Kişilerin bakışları, hizmetleri etkiliyor. Ben, eğer çocukları çok seviyorsam ve onlara hizmet etmek istiyorsam, bütün alanımla çocuklara yöneliyorum; ama babam yaşlıysa, işte kriz geçirmişse ve yatalak durumduysa ona acıyorum, belki de ne yapıyorum, yaşlılara hizmet etmeye yöneliyorum. Bu nedenle de, belki yine kanun içerisinde değerlendirilebilir mi; bilemiyorum, yani, teknik anlamda düşünülmesi gerektiğini düşünüyorum. Belki, il özel idareleri bu anlamda hizmet

Page 66: SOSYAL HİZMETLERİN YENİDEN YAPILANDIRILMASI ÇALIŞTAYI · oluşturmuş olduğu bir kurum esasında Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu; ama daha sonra, ekonomik şartlar,

66

birimlerinin çoğaltılmasıyla ilgili bir hüküm konulabilir mi? Çünkü, talep oldu, az önce dernek başkanımız da söyledi, mesela, 100 tane çocuk var, bizim 50 kişilik kapasitemiz var, açmıyoruz diyoruz. Acaba, bu durumda sıkıntılar olur mu, bu anlamda zorunlu bir hüküm konulabilir mi ya da hizmet birimlerinin çeşitlendirilmesiyle ilgili bir açılım getirilebilir mi? Bunun da bir düşünülmesinde fayda var umuyorum.

Teşekkür ederim. BAŞKAN – Buyurun Şerif Bey. ŞERİF SAYIN – Şimdi, bu bütçelerin devri konusunda çok büyük bir yanılsama

içindeyiz. Bakın, devrettiğimiz bütçeler, sonuçta 20 000 çocuğa baktığımız bütçe, 70 milyon insandan konuşuyoruz. Sonuçta devredilen bütçe budur. Hem ilk konuşmamı açarken dedim ki, kapsam alanı bu konuda çok dar; dolayısıyla, bu kapsam alanını genişletecek, daha fazla çocuğa bakım verebilecek bütçeleri filan devretmiyoruz, yok böyle bir şey. İlk senelerde de sadece devrettiğimiz bütçeler, çocukları çıkartırsak, 11 000 kişi özürlüler, yaşlılar ve kadınlar, bu kadar küçük. İlk iki sene çift başlı bir sistem olacak. Biliyorsunuz, il özel idareleri hemen sosyal hizmet il müdürlüklerine benzer bir daireyi, birimi, vesaireyi il genel meclisi kararıyla kuracaklar, özürlüler, yaşlılar ve kadınlar için olan hizmetleri idare edebilmek için bu bünyeyi kuracaklar. Öbür tarafta, bir başka bünye 2 sene de... Belki bunun iki senede bitmesi imkânsız. Yani, Türkiye’de yatırım maliyetlerine ve yapım maliyetlerini bırakın, zaman süreci düşündüğünüz zaman, bu 20 000 tane çocuğu koğuş sisteminden çıkartıp apartmanlarda bakmaya, insanları eğitip, kişi başına bunların bakıcı sayılarını düşürüp, 2 senede yapılması imkânsız. 20 senede yapılmamış bir işin 2 senede olması imkânsız ki, geçmiş 2 seneki bütçelere baktım, böyle de bir hani çocuk başına da bakıcıları artıran filan da böyle eğilim, yönelim de maalesef göremedim, geçmiş 2 senedir dahi göremedim, gelecek 2 senede olabileceği de zor. Dolayısıyla, bu 2 sene sonra herhalde ondan gene bir geçici maddenin geçici paragrafı konulur, Bakanlar Kuruluna yetkiler verilir, o çıkar 5 seneye. Böylece, belki de yapılması gereken bir baştan yapılır. Çocuk hizmetle ile diğer sosyal destek hizmetleri, sosyal hizmetler defacto bölünürler, ayrıştırırlar. Çocuk hizmetleri de böylece merkezî hükümetin uhdesinde bir süre daha kalır. İşte, o arada da iyileştirilmeye çalışılır. Yani, karşımıza çıkan resim bu. İlk önce sosyal yardım ile sosyal hizmeti böldük. Şimdi, sosyal hizmetten de çocuk hizmetlerini bir defa daha bölüyoruz; iyi midir, kötü müdür; bu konunun uzmanı olamadığım için bir şey diyemeyeceğim; ama bunun karşımıza çıkacağını tahayyül edelim.

Şimdi, Sayın Hocamla çok hemfikirim. Şimdi, liberal bir bakış açısından yaklaştığınız zaman, liberal bakış açısının gerektirdiği kurumları -kurum derken sadece kuruluştan bahsetmiyorum, oyunun kurallarından bahsediyorum- buraya koymak lazım. Liberal bakış açısı sadece laissez faire et laissez passer değildir, bırakınız yapsınlar değildir. Nasıl iyi yapılacağının kurumlarını bunun içine koymak lazım. Bunun için, mesela, hizmet sunan birimlerle il müdürlükleri veya il özel idaresi arasında hizmet sözleşmeleri miktarını, kalitesini, standardını belirleyen hizmet şeyleri, bunların açıklanması. Eğer bu hizmetlerden bir il sosyal hizmet müdürü gibi biri mükellef olacaksa, bunların izlemesiyle, değerlendirmesiyle o insandan yapılan performansa yönelik bir akdi... Yani, liberalizm, bütün bunları beraberinde getirir. Memuriyet sisteminden sözleşmeli sisteme geçiş, esnekliklerle beraber hesap sorma mekanizmaları, vesaire vesaire... Bunlar, tabiî, maalesef, bu kanunda değil, il özel idaresi kanunda biraz bunun baharatları var; ama ortada bir yemek yok.

Şimdi, sivil toplum konusunda ciddî kafa karışıklıkları görüyorum. Bakın, sivil toplum katılım demek, sürecin tümüne katılım demektir. Nedir bu; bu bir planlamaya katılımdır. Bir ilde sosyal hizmetleri nasıl vereceğiz? Bu kapsamı ne kadar da tutacağız?

İki, sunumuna katılımdır. Sadece burada sivil toplum hizmet sunması ile özel sektörün hizmet sunması arasında hiçbir fark yoktur. Önemli olan, standartlara uygun

Page 67: SOSYAL HİZMETLERİN YENİDEN YAPILANDIRILMASI ÇALIŞTAYI · oluşturmuş olduğu bir kurum esasında Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu; ama daha sonra, ekonomik şartlar,

67

rekabetçi bir yapıda hizmet sunuyor musunuz, sunmuyor musunuz? Sunan kuruluşun dernek olması, vakıf olması ya da anonim şirketi arasında hiçbir fark yok.

Üç, hizmetin denetimi, değerlendirilmesi, izlemesi konusunda sivil toplumun girmesi lazım. O da yetkilendirilerek girmesi lazım. Yani, sivil toplum kendi başına yapağına değil; çünkü, ben bugün bir yetiştirme yurduna gidip, ben sivil toplumum, İstanbul’da bakın TESEV, çok da meşhuruz üstelik desem, beni kapıdan almazlar adamlar. Ha, çocuklarla konuşacağım desem, kimse... Bu yetkilendirme bu kanun çerçevesinde nasıl olur; il genel meclisiyle olur. İki şekilde olur; il genel meclisinin, biliyorsunuz, denetim komisyonu var, denetim yapıyor veya yaptırabiliyor. Demek ki, il genel meclisi ile sivil toplum arasında böyle bir ortaklık kurması lazım; çünkü, il genel meclisi bunu yapabilecek kapasitede... Politikacı bu insanlar, yani, gidip orada denetim filan yapamazlar; ama denetimin sonuçlarını değerlendirebilirler, herkese aitler sonuçta.

Bir başka tabiî yöntem de, kent meclisleri diye bir şey var belediyelerde. Biz, gitgide bunların, artık, il meclisleri de olması gerektiğini söylüyoruz. Şu ana kadar oluşan tecrübeye baktığınız zaman, o kent meclislerinde çocuk meclisleri oluştu, genç meclisleri oluştu, özürlü meclisleri oluştu. Yani, burada hizmet verdiğiniz muhtaçları temsil eden yapılar bugün Antalya’da, İzmir’de, Bursa’da yavaş yavaş oluştu. Yani, ilgili yapılar bunlar. Bunlardan yararlanılabilir. Bunları ben size ufak ufak notlar halinde, böyle iki satırlık notlar halinde yazdım.

Şimdi, tekrar kaynak devri konusuna geleyim. Kaynak devri eğer maliyecilere bırakılırsa ve kalem filan verilirse, o zaman, siz, il özel idaresine hiçbir şey devretmediniz; yani, bakın, hiçbir esneklik devretmediniz. İl özel idaresine devrettiğiniz diye de bu hizmet iyileşmez. Dolayısıyla, torba olarak bunların personel ve yatırım için torba olarak transferlerinin yapılması lazım il özel idarelerine ve hatta, 5 seneden sonra da,il genel meclisinin veya il özel idaresinin bütçesine koyduğu kaynağın bir oranı olarak ve bu oranın az gelişmiş bölgelerde artan oranlarda, yani, teşvik etmesi için il genel meclisinin kendi kaynağını buraya aktarması için, teşvik etmesi için az gelişmişlikle oranlı bir şekilde merkezden kaynak transferine devam etmek lazım; yoksa, bu bütçelerle 50 000 kişiyi kapsamanın dışında hiçbir şey yapamayız. O da, biraz önce söylediğim gibi, çok çok küçük bir rakam. Düşünün, 70 milyon insanın en fakir yüzde 1’ine ulaşmaya kalksanız, 700 000 kişi. 700 000 kişiyi 5 kişilik aileye bölseniz, 120 000 aile, en dipteki 120 000 aileye ulaşabilmeniz lazım en azından, sosyal hizmet, sosyal yardım açısından. Bu da en dipteki yüzde 1 yani. Tabiî, yüzde 5 olsa, daha iyi olur; yani, böyle ben size bir yuvarlak rakam açayım ve şimdi olduğumuz rakamlardan çok daha yüksek rakamlar bunlar. Demek ki, mevcut bütçelerle yapmak isteklerimiz oldukça uyumsuz, çok çok uyumsuz; farklı düşünmemiz lazım orada. Yani, bu bütçeyi Çağdaş Yaşam Derneği Başkanı Radikal’de bir yazı yazmıştı bu Malatya olayından sonra, 300 000 çocuk diye planlayalım, ulusal planlarımızı bunun üzerinden yapalım ve devletin kendine emanet edilmiş çocuklara bakamaması ve bunu sivil toplumdan destek arayarak yapması gibi bir özür de yoktur; bu, aslî görevdir. Bu, savunma kadar, dışişleri kadar, hatta, onlardan daha fazla aslî görevdir. Dolayısıyla, burada devletin, Kastamonulular Derneğine el açması ayıp. Eğer bir öncelikler listesi varsa, kendine emanet edilmiş çocuklara bakmak, herhalde...

SEYFİ BOZÇELİK – Ama bakın... ŞERİF SAYIN - Sizi eleştirmek için söylemiyorum, yanlış anlamayın; ama her

yerde bu yapılıyor; işte, Deniz Feneri yapıyor, işte sivil toplum... Yani, sivil toplumdan beklenen, devletin kaynak olarak ayırmadığı kaynakları insanların gönüllü olarak buna ayırması değil. Devlet buna ciddî kaynakları ayırması lazım. Yani, üniversite yapmayalım, 15 tane yeni üniversite açmayalım; ama buna kaynak ayıralım. Bu çok daha önemli bir olay. Eğer stratejik planlar, öncelikler filan varsa, çocukların bakımı, muhtaçların bakımı, sakatların bakımı, artık, lütfen, bir numaralı öncelik olması lazım. Bugünlük söyleyeceklerim bu kadar.

Page 68: SOSYAL HİZMETLERİN YENİDEN YAPILANDIRILMASI ÇALIŞTAYI · oluşturmuş olduğu bir kurum esasında Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu; ama daha sonra, ekonomik şartlar,

68

Hepinize iyi akşamlar. SEYFİ BOZÇELİK – Ben tek bir cümle söylemek istiyorum, bir cümle açmak

istiyorum Sayın Genel Müdürüm müsaade ederlerse. BAŞKAN – Buyurun. SEYFİ BOZÇELİK – Yani, burada, biz, kimseye el açmadık; birincisi o. İkincisi,

burada bizim kastettiğimiz şey, çocukların eğer sevgiye ihtiyacı varsa, aile ortamına ihtiyacı varsa, burada o insanların... Çünkü, 27 tane mi, 28 tane mi şubesi var bu bahsettiğin derneğin. O insanların, kardeşim, burada sizin çocuklarınız var, hani, prensip olarak, herkes kendinden sorumlu olsun, madem burada da Kastamonululara hizmet ediyorsunuz, işte, size Kastamonulu çocuklar, onlara aile olarak sahip çıkın mantığıdır; yoksa, herhangi bir şey dilenmek adına değil tabiî.

BAŞKAN – Benim de çok kısa söyleyeceklerim var kendi adıma. Şöyle gözüküyor ki, henüz geçiş bir stratejisi yok, bir strateji oluşturmak gerekiyor.

Geçiş hükümleri var; ama bir geçiş stratejisi yok. Strateji de olması gereken bir sürü faktör var, unsur var; ama şu ana kadar konuşulanlardan benim çıkardığım bina kalitesi, çocukların daha az sayıda bir arada yaşamaları, depo sisteminden ev sistemine geçiş ön plana çıkmış gibi gözüküyor, yani, bu stratejinin ön plana çıkmış gibi gözüküyor. Hâlbuki stratejinin daha derli toplu olması lazım gibi. Denetim mekanizmasına nasıl bir geçiş stratejisi uygulanacak? Koordinasyon mekanizması nasıl? Veri toplama çok önemli. Veri toplama ve analiz kapasitesi nasıl artırılacak? Personel standardı nasıl tutturulacak? O malî hükümler, Şerif’in dediği gibi... Bütün bunların, bence... Tabiî, bunlar kanuna yazılmakla olmaz, onu takdir ediyorum. Bizde öyle de bir maalesef, yanılsama var. Her şeyi kanunla yapma gibi bir sorunumuz var; ama mutlaka bunların da dikkate alınması gerekiyor. Bir stratejisi oluşturmak gerekiyor bir an önce, öyle gibi gözüküyor. Yani, bütün bu Şerif’in söylediği konuların da tartışıldığı bir strateji eksikliği hissediliyor.

Buyurun. EMİN ZARARSIZ – Teşekkür ederim Emin Bey, sağ olun. Son söylediğinizden hareketle bir iki hususa vurgu yapıp, diğer konulara değinmek

ve toparlamak istiyorum. Kanun belgeleri strateji belgeleri değil. Strateji belgeleri ayrıdır; ama kanunlarda

yazılan şeyler bu stratejinin hayata geçirilmesinin araçları olarak ortaya çıkarılır. Elbette ki, bir geçiş stratejisi öngörülmesi gerekir ve bu stratejiyi hayata geçirecek araçlar da, işte, kanunun geçici maddelerinde daha çok ele alınarak değerlendirilir.

Ben bir şeyi hatırlatmak istiyorum. Bilinen adıyla Kamu Yönetimi Temel Kanunu Meclisteki değiştirilen adıyla, Kamu Yönetiminin Temel İlkeleri ve Yeniden Yapılandırılması Hakkında Kanun diye bir kanun hükümetten geçti, Parlamentoda görüşüldü, komisyonda, Genel Kurulda görüşüldü, Sayın Cumhurbaşkanı 23 maddesinin geri görüşülmesi için iade etti ve bu haliyle duruyor. Bu söylediğim 2003’ün sonu ve 2004’ün başlarında gerçekleşti. Bu kanunun geçici 1 inci maddesi vardı. Bu kanunun geçici 1 inci maddesi yürürlüğe girmiş olsaydı, şu anda biz sosyal hizmetler il müdürlüğü, sosyal hizmetlere bağlı çocuk yuvası, işte, rehabilitasyon merkezi vesaire gibi şeylerden konuşmuyor olacaktık. 2004 yılı itibariyle kanun yürürlüğe girdiği tarihte bunların hepsi özel idarelere devredilmiş olacaktı. Ama maalesef, o kanun yürürlüğe girmedi; dolayısıyla da, o geçici maddede düzenlenmiş hüküm de yürürlüğe girmedi ve 2006’nın ocağına geldik, iki sene sonra bir daha bu konuya tartışıyoruz.

Şimdi, burada ifade edilen, 6 ay nereden çıktı, 2 yıl nereden çıktı, 3 yıl nereden çıktı?.. Evet, bunu ben de sormak istiyorum. Kamu Yönetimi Temel Kanunu yürürlüğe girmiş olsaydı, kanunun yürürlüğe girdiği gün itibariyle devir gerçekleşmiş olacaktı. Ayrıca, geçtiğimiz iki yıl içerisinde Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü, Arsa Ofisi Genel Müdürlüğü ve Sosyal Sigortalar Kurumuna bağlı 140 küsur hastanenin devrini yaptık ve hiçbirinde de 6

Page 69: SOSYAL HİZMETLERİN YENİDEN YAPILANDIRILMASI ÇALIŞTAYI · oluşturmuş olduğu bir kurum esasında Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu; ama daha sonra, ekonomik şartlar,

69

aylık, 2 yıllık süreler öngörmedik ve bunların devirlerinde de çok büyük sancılar yaşamadık. SSK hastanelerinin devrinde suni olarak yaratılan bir iki aylık sıkıntının dışında, sıkıntı da yaşamadık. Hele Arsa Ofisinin devredildiğini hiç kimse duymadı, Toplu Konut İdaresine devredildi, personeli olduğu gibi oraya aktarıldı; çünkü, varlığı ile yokluğu arasında pek fazla fark kalmamış bir kurumdu. Köy Hizmetlerinin devrine kadar çok büyük gürültü, patırtı çıkarıldı, devir gerçekleşti, hiçbir sıkıntı çıkmadı. Bugün, il özel idarelerindeki genel sekreter arkadaşlarımızın bir kısmı burada, vali yardımcısı arkadaşlarımız burada; konuyu benden çok dahi iyi biliyorlar.

Dolayısıyla, 6 ay ve 2 yıl sürelerinin çok ciddî manada yeniden gözden geçirilmesi gerekir. Aksi halde, şöyle bir şey ortaya çıkacak: 6 ay içerisinde sayılan unsurları devrettiğiniz, özel idare içerisinde birim oluştu, o ilde iki tane otorite var o konuyu düzenleyen ve yöneten; özel idare, bir; merkezi Ankara’da bulunan Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Müdürlüğü, iki. Bu, doğru bir şey değil. Onun için, farklı süreler içerisinde farklı unsurların devredileceğine dair düzenlemenin ciddî manada yeniden gözden geçirilmesi gerekir ve bizim genel yaklaşımımız bu kadar uzun süreye yaymadan devirlerin bir an önce gerçekleştirilmesini düşünüyoruz, daha iyi olur diyoruz.

Bir arkadaşım burada –sanıyorum sizdiniz- biraz daha bu iş, devir işi konuşulmalı, tartışılmalı filan... Oysa, geç bile kaldık. Onun için, devir konusundaki bu 6 ay ve 2 yıl daha da erkene çekilmek suretiyle, devir işleri yapılmalı.

Bir şeyi gözden kaçırıyoruz gibime geliyor. Birinci oturumda da söz aldığımda ifade etmeye çalıştım. Aslında, ortada bir büyük proje vardı. O büyük proje içerisinde bu işler tam olarak yürüyebilmiş olsaydı, birtakım sıkıntıları şu anda konuşmuyor olacaktık. O büyük proje hakkında kısmen Ertan Hocam değinmiş oldu. Hatırlarsanız, Sayın Abdullah Gül’ün Başbakanlığı döneminde, SHÇEK, Aile, Özürlüler, Kadının Statüsü, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığına kuruluşlar haline getirilmişti ve acil eylem planında da sosyal hizmet ve yardımlar ile sosyal güvenliğin birlikte değerlendirilerek yapılandırılmasına ilişkin bir hüküm bulunmaktaydı. Şu anda tartıştığımız şey, aslında o büyük projenin sadece küçük bir ayağını oluşturuyor. Biliyorsunuz, şu anda Parlamentonun gündeminde iki tane büyük kanun bulunuyor. Biri, sosyal güvenlik hukukunu düzenleyen bir kanun; biri de, onun teşkilat yapısını düzenleyen, sosyal güvenlik kurumlarını bir araya getiren bir kanun bulunuyor. Sosyal güvenlik hukukunu düzenleyen kanunun önemli bir bölümü de, genel sağlık sigortasını düzenliyor; ama onun bir eksik olan ayağı var, onun üzerinde halen çalışılıyor, henüz Başbakanlığa intikal etmedi, primsiz ödemelere ilişkin kanun. O primsiz ödemelere ilişkin kanun da geldiği zaman, burayla bir bütünlük sağlayacak ve şu anda üzerinde tartışmış olduğumuz kanunun da eksik olan yönlerini bir şekilde telafi edecek. Dolayısıyla, bunun hepsine birden bakarak konu hakkında bir değerlendirme yapmak gerekiyor. Aksi halde, çok yanlış sonuçlara ulaşırız ve bir tarafta eksik gördüğümüz şeyin bir başka yerde tamamlandığını göremeyiz, gözden kaçırırız, yapmış olduğumuz eleştiri, bir anlamda havanda su dövmek anlamına gelir. Bütünün resmine iyi bakıp, oradan hareketle daha gerçekçi eleştiriler ortaya koyabilirsek çok iyi olur diye düşünüyorum.

Aslında çok daha somut bazı önerilerim olacak; ama vakit çok gecikti, düşünülen plandan çok daha fazla süre uzuyor. Bir iki tane de tartışmak üzere sorup bırakıp kafaları kurcalamak anlamında konuşmamı kesmek istiyorum; ama ondan önce bir şey söyleyeceğim: geçici 14 üncü maddede düzenlenen hususlar birçoğunun esas maddede, asıl maddede düzenlenmesi gerekiyor. Yani, sosyal hizmet anlamında verilecek, mahallî idareler tarafından verilecek hizmetlerin esaslarını düzenleyen bir şey geçici madde olamaz; o, aslî madde olmalı; hatta, biraz daha geliştirilerek düzenlenmeli. İl özel idarelerinin veya diğer sivil toplum kesiminin ve özel sektörün sunacağı sosyal hizmetlerin standartlarını belirleyen hükümler bulunmakta burada. Bu, geçici maddeyle düzenlenemez, aslî olarak düzenlenmeli ve eksik olan tarafları da tamamlanmalı.

Page 70: SOSYAL HİZMETLERİN YENİDEN YAPILANDIRILMASI ÇALIŞTAYI · oluşturmuş olduğu bir kurum esasında Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu; ama daha sonra, ekonomik şartlar,

70

Kafalarda soru işareti olarak bırakmak istediğim konu şu: Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu, halen aynı ismi muhafaza etmemiz gerekiyor mu acaba?

İkincisi de, arkadaşlarımdan bazıları değindiler, rehberlik ve denetim daire başkanlığının içerisinde rehberlik ve denetim uzmanlığı ifadesi ve burada çalıştırılacak kişiler için bu kariyer meslek oluşturuluyor. Buradaki ifade edilen sosyal hizmet rehberlik ve denetim uzmanlığı ifadesi yerine, Genel Müdürlüğün bütün hizmet birimlerinde kariyer mesleklerini oluşturmak üzere, o aşağıda sayılan bütün unvanları kaldırıp, sosyal hizmet uzman yardımcısı ve uzmanlığı; rehberlik ve denetim dairesi içinde istihdam edilecek kişiler için de, mesela, sosyal hizmet denetçisi ve denetçi yardımcısı ibareleri kullanılabilir mi? Bu iki soruyu eğer düşün de bir daha değerlendirirsek, herhalde daha sağlıklı şeyler ortaya koruz diye düşünüyorum.

Teşekkür ediyorum. İyi akşamlar. NEVZAT DOĞAN – Teşekkür ederim. İyi akşamlar diliyorum ben de. Bir iki cümle siyasî bakıştan söylemek isterim. Ben, az önce de belirttim, Sağlık,

Aile, Çalışma Sosyal İşler Komisyonunda görevliyim, üç yıldır orada çalışıyorum. Aslında çocuk hekimiyim, çocukla yakınlığım da ayır var. Partimizin Sosyal İşler Başkan Yardımcısıyım ve yine partimiz bünyesinde bulunan, ilk defa bir partide kurulan Yaşlılar Koordinasyon Merkezinin Başkanlığını yürütüyorum.

Bu yasalar, bizim de çok yakından takip ettiğimiz çalışmalar. Şunu belirtmek isterim ki, tabiî, siyasî iradenin konular hakkındaki genel bakışını gözden kaçırmamak lazım. Ben, burada bunu bir kez daha söylemek isterim, hem Parti Programımızda hem Hükümet Programımızın içeriğinde hem de Acil Eylem Planımızın içeriğinde, bazen açık ifadeler içerisinde, Türkiye’nin yıllardır gerçek bir sosyal devlet hüviyetinde olmadığını, gerçek refah devletine ulaşmayla ilgili partimizin atacağı adımları belirtmiş ve şu ana kadar, 3 yıldır Hükümetimizin uygulamalarında da bu hedefe doğru yapılmış çalışmalar. Sosyal devlet olmayı anayasal bir sorumluluk olarak görüyor iktidarımız ve şu andaki Hükümetimiz. İşte, Aile Kurumu Genel Müdürlüğünün kurulması, yıllardır konuşulan, gene Kadının Statüsü Genel Müdürlüğünün kurulması, gene Özürlüler Kanunu -eksisiyle, artısıyla eleştirilecek yönleri hepsinin olabilir- gene Sosyal Dayanışma ve Yardımlaşma Fonu olarak geçen ve yine bizim dönemimizde Genel Müdürlüğe çevirdiğimiz gibi ve işte, bu kurumlara aktarılan paraların miktarı göz önüne alınırsa, hakikaten, mevcut siyasî iradenin sosyal devlet ilkesini gerçekten hissederek hareket eden bir irade olduğunu gözlemek mümkün.

Şimdi, gerçekten, toplumumuzun çok büyük hassasiyet gösterdiği bir alanda konuşuyoruz bugün. Gene, tekrar irademizle ilgili bir cümle söyleyeceğim: Sosyal yardımı, sosyal hizmetleri bir sosyal devlet görevi olarak görüyor şu andaki irade ve Hükümet; bunun da altını çizmek isterim.

Tabiî, mevcut hazırlanan şu andaki çalışmada, teknik anlamda veya hukukî anlamda veya malî anlamda eksikler olabilir. Bunları zaten tartışmak için bugün burada toplanıldı ve gerçekten, burada çok kıymetli, değerli siz katılımcılardan çok istifade edileceğini ben gördüm ve çok memnun oldum, ben de burada sizlerden istifade ediyorum. Bugün de burada sizlerle birlikte kalacağım.

Bu anlamda, ben, tabiî, şunu da söylemek isterim ki, eksikler, eleştiriler, bence, olabildiğince yapılabilmeli burada, bunun alternatifleri de sunulmalı. Yani, şunu kabul edelim ki, şu anda, bu alanda işler iyi gitmiyor ve sizler de söylediniz, 20 yıldır, 30 yıldır gitmiyor, yüreğimiz parçalanıyor. Ben, kendim bölgemde, işte, Sayın Genel Müdürümüz de Kocaeli bölgesinde, bütün yuvaları bir kez dolaştım milletvekilliğimde. Malatya’daki Çocuk Yuvası ve 13-18 yaş grubu bölümlerini gezdik, o olay sırasında da oradaydı. Yani, biz Kocaeli olarak, çok iyi durumdayız; ama gezerken, mesela, az önce bir örnek verildi, vakit de geçti, o örneği

Page 71: SOSYAL HİZMETLERİN YENİDEN YAPILANDIRILMASI ÇALIŞTAYI · oluşturmuş olduğu bir kurum esasında Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu; ama daha sonra, ekonomik şartlar,

71

ben de vermek isterim, yerelleşmenin önemi açısından. Saraylı’daki Kocaeli’nde ev tipi bir yuvamızda, çocuk bakım evinde, öyle diyelim, ben, rasgele girdim, çocuklarla konuştum, yanımızda vali muavinimiz ve sosyal hizmetler müdürümüz de vardı. Çocuklardan şunu öğrendim... 17 yıl kadar da hekimlik yaptık, çocuklarla olan diyalogumuzun belki o anlamda avantajı vardı. Sabahları yumurta, peynir yiyemediklerini, sadece zeytin ile reçel yiyebildiklerini bir buçuk aydır, öğrendik ve et yiyemediklerini öğrendik. Nedenini müdürümüze sorduğumuz zaman, ödenek bitti, bu yılki ödenek bitti, yeni yılı bekliyoruz; bu nedenle de, olanı veriyoruz dediler. Şimdi, tabiî, ertesi gün bu iş düzeldi, valilikle yaptığımız görüşmelerle. Yani, artık, bunu tartışmanın da çok büyük şeyi yok. Yerelleşmenin getireceği hem Maastricht kriterlerinden geçen yerelleşmeyle ilgili ya da yerinden yönetişimle ilgili... Bunu tartışmamıza gerek yok; ama tabiî, bu geçişteki sıkıntıları burada dile getirmemiz gerekir.

Ben cümlelerimi toparlarken, şunu da açık yüreklilikle itiraf edeyim. Belki birçok alan için bu geçerlidir Türkiye’de. Kalifiye insanımız az, yetişmiş insan gücümüz az, yetişmiş kalifiye yöneticimiz az bu alanda. Benim gözlediklerimi paylaşmak isterim sizlerle. Ben bunu bir milletvekili olarak dolaşırken gözledim. Ara ara yaşlılar koordinasyon merkeziyle ilgili çalışmalarımızda da bu kuruluşlara sık sık gidiyoruz, bir ayağımız buralarda bizim.

Şunu kabul edelim ki, bu hazırlanan yasanın felsefesi içerisinde bir noktada da şu var: Belki bu eksik görülebilir, tamamlanabilir burada, şekillenebilir. Yerelleşme ve sivil inisiyatifin sinerjisinden de istifade etme anlayışı da yatıyor bunun altında. Bunun belki yöntemi konusu tartışılacaktır burada; ama bunu göz ardı etmemek lazım. Eğer bu sinerjiyi yakalayamazsak, bunlardan istifade edemezsek, hızlı yol alamayız; bu, artık, görünüyor. Sadece merkezden bunları çözmenin ne kadar zor olduğunu Sayın Hocam da yıllardır hazırladıkları çok ideal kanunlarla da oluşturulamıyor. Demek ki, iyi uygulama olursa iyi kanun oluyor; yoksa, burada, çok güzel, çok şık, böyle fiyakalı bir kanun çalışırız, biz de komisyondan onu olduğu gibi geçiririz ki, daha çok baştayız bu işle ilgili; sonra, Meclisten de geçiririz; ama uygulanmazsa, hiçbir işe yaramamış oluyor. Bu anlamda uygulama önemli.

Ben şunu söyleyeyim son olarak: Politik tercih, şu dönemdeki yönetimin politik tercihi, bu hizmet bekleyen kesimlerin lehinedir ve gerçekten belki diğer dönemlerden daha iddialı konuşalım, belki hiçbir dönemde olmadığı kadar bu sıkıntıları yüreğinde hissederek hareket ediliyor. Geçmiş dönemde de önemli, değerli çalışmalar yapılmıştır. Bunların üzerine eklemeler yapılmaya çalışılıyor.

Şunu son olarak söylüyorum: Ülkemizde para var değerli katılımcılar, hem de yeteri kadar var; ben bunu açık yüreklilikle, rahatlıkla söyleyeyim. Üniversitelerimizi kurmaya da paramız var, bu çocuklara bakmaya da paramız var; ama mevcut uygulamalarımızda eksiklerimiz var. Attığımız adımları belik yerli yerine oturtarak götüremiyoruz; dolayısıyla, para kaygısı duymadan çalışabiliriz burada. Bu konuda çok böyle sanki maliye bakanı gibi konuştuk; ama ben, arka planı biliyorum ve yönetimin anlayışını biliyorum, Başbakanımızın bu konulardaki hassasiyetini biliyorum. Malî konuda hiçbir sorun olmaz, olacağından hiç kimse kaygı duymasın; ama tabiî ki, yöntemlerini, hukukî yapısını, işte ne şekilde olacağını konuşmamız lazım. Bugün, siyasî irade vardır, kararlıdır ve mutlaka obsesif yaklaşımlara, titiz, şüpheci yaklaşımlara ihtiyacımız var burada çalışırken ama uygulamaya geçtiğimiz zaman, bunları pranga olarak ayağımızda tutmayız, hedefe koşarız. Bundan önceki uygulamalarımızı birer birer gördünüz az önce verdiğim örneklerde de; bu da, inşallah, böyle olacaktır.

Teşekkür ediyorum. BAŞKAN – Biz teşekkür ediyoruz. Arkadaşlar, yarın sabah saat 9.15’te gene burada toplanıyoruz.

Page 72: SOSYAL HİZMETLERİN YENİDEN YAPILANDIRILMASI ÇALIŞTAYI · oluşturmuş olduğu bir kurum esasında Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu; ama daha sonra, ekonomik şartlar,

72

3 Şubat 2006 BAŞKAN: Emin DEDEOĞLU

BAŞKAN – Herkese günaydın. Umarım, yeterince dinlenmişsinizdir, zihniniz açıktır, bugünkü tartışmalara

hazırsınızdır. Bugün daha zorlu bir gün bekliyor bizi. 3 tane değişik konuyu tartışacağız. İlk oturumda, çocuklarla ilgili hükümleri tartışacağız. Tartışmanın seyrine göre belki

bir ara verebiliriz 10 dakika, 15 dakika. Eğer çok konuşmacı olursa, belki ondan da feragat edebiliriz. Saat 12.30 gibi öğle yemeği molası vermeyi düşünüyoruz; ama bu arada kadın, aile ve topluma yönelik hizmetlerle ilgili tasarıyı da bitirmiş olmayı umut ediyoruz.

Gene, dünkü usul, minval üzerine devam edelim müsaade ederseniz. Dolayısıyla, ilk sözü SHÇEK’ten Sayın Recep Doğan’a veriyorum tanıtımı yapması için.

RECEP DOĞAN – Teşekkür ederim. Çocuklara yönelik hizmetler, tasarının 26 ve 39 uncu maddeleri arasında düzenlendi.

Çocuklara yönelik hizmetleri iki ana kısma ayırdık. Bu kısımda çocuklara yönelik koruyucu hizmetler ve çocuklara yönelik destekleyici hizmetler olmak üzere iki ana hizmet tipi öngördük. Bu hizmet tiplerini öngörürken, daha önce de çıkmış olan, halen yürürlükte bulunan Çocuk Koruma Kanunundaki birtakım tedbirlerin içeriklerini de tasarıya yedirmeyi ve bir yandan da kavramlar arasında bütünlük sağlamayı amaç edindik. Çünkü, takdir edersiniz ki, üç ya da beş ay önce çıkmış bir kanunun oturmasını sağlamak yerine, çıkarılacak yeni bir kanunla, daha önce çıkmış ve ayaklarını sağlam basabilmesi için çaba gösterilen bir kanun yerine yeni bir kanun çıkarmak, eskisini lağvetmek pek de mantıklı bir şey değil; çünkü, bu tartışmaların bir benzeri aynı Meclis oturumlarında yapılmıştı.

Burada yapmaya çalıştığımız veya yapılmaya çalışılan şey, bu sistemi Çocuk Koruma Kanununda belirtilen tedbirlere yönelik sistemleri bu kanun içerisine yedirmek. Eskiden yapılan, 2828 sayılı Kanunca yapılan korunma kararı adı altında verilen kararların hepsini, tasarı, yararlandırma kararı adı altında vermeye başlıyor. Yararlandırma kararını da verirken, iki tür hizmet yer alıyor; birincisi, koruyucu hizmetler; ikincisi, destekleyici hizmetler. Koruyucu hizmetleri yine diğer kanunlarla tutarlı olması açısından, bakım hizmetleri, barınma ve geçici sığınma hizmetleri, evlat edindirme ve koruyucu aile hizmetleri olarak üç kısımda topladık. Destekleyici hizmetleri de, danışmanlık hizmetleri, geçici bakım hizmetleri ve sosyal yardım hizmetleri olarak yine üç kısımda tasarıda topladık.

Burada getirilen bir yenilik daha, Avrupa Birliğine uyum sürecinde karşılaştığımız sorunları gidermek, gerekse, Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesinden kaynaklanan yükümlülüklerimizi yerine getirmek amacıyla, refakatsiz küçük ve mülteci çocuklara ve

Page 73: SOSYAL HİZMETLERİN YENİDEN YAPILANDIRILMASI ÇALIŞTAYI · oluşturmuş olduğu bir kurum esasında Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu; ama daha sonra, ekonomik şartlar,

73

sığınmacılara yönelik geçici sığınma hizmetleri oluşturduk. Bu kanun yürürlüğe girmeden önce, biz, yine, refakatsiz küçük diye nitelendirilen yabancı uyruklu veya yabancı unsur içeren çocuklara hizmet modeli sunuyorduk; ama bunu yasal bir zemine oturttuk.

Tasarının bir diğer getirdiği yenilik, çocuklara yönelik her türlü hizmet modelinde , bunun içinde evlat edinme ve koruyucu aile sistemi, aynî, nakdî yardım hizmeti de dahil olmak üzere, hâkimin müdahalesine veya hâkim kararına bağlı kılındı. Tabiî, bu yapılırken, bu konuda gerekli incelemenin yetişmiş yine sosyal hizmet uzmanları tarafından yapılması tasarıda öngörüldü.

Daha önce söyledim, bu hizmetlerden özellikle evlat edinme ve koruyucu aile hizmetlerini taşra teşkilatının devredilmiş olmasına rağmen, merkezde yürütülen koruyucu aile hizmetlerinin yine yönetmelikle taşrada devam ettirilmesi mümkün; ama özellikle uluslararası evlat edinme anlaşmalarından kaynaklanan yükümlülüklerin yerine getirilmesi ve evlat edinme konusunda bir merkezî birimin oluşturulmasına ihtiyaç duyulması nedeniyle, bu hizmetleri yine merkezde tutmaya devam ettik.

Tasarının 29 uncu maddesinde, çocuklara yönelik verilecek hizmetler sırasında ve alınacak kararlar sırasında uyulması gereken temel ilkeler düzenlendi. Burada da yine Çocuk Koruma Kanununda olan ilkelerin birçoğu muhafaza edildi. Bununla birlikte, özellikle ailesi tarafından –adına, ister ihmal deyin, ister istismar deyin- bu tür davranışlara maruz kalan çocukların aileleriyle şahsî münasebet kurmasında sakınca görülmesi halinde, hâkimin buna ilişkin tedbirleri bir an önce almasına olanak veren hükümler getirdik. Yani, bu temel ilkeleri göz önüne alan bir hâkim, çocuğun ailesiyle birlikte şahsî münasebet kurmasında sakınca varsa, bu ilkleri göz önünde bulundurarak, anında müdahale edebilme yetkisine sahip.

30 uncu maddede, daha önceki tartışmalarda da söyledim, taşra teşkilatını il özel idarelerine devrederken, korunmaya muhtaç çocukların tespitine ilişkin bir birimin bulunması gerekiyor. Gerçi bu alana yönelik bir yönetmelik de çıkacak tasarı gereği. Korunmaya muhtaç çocukların tespitini yapacak birimin de, halihazırda mevcut il ve ilçe sosyal hizmetler müdürlüklerinin il özel idarelerine devri sonucunda -adına ister birim deyin, ister daire başkanlığı deyin, ister büro deyin, ister müdürlük deyin- o birim tarafından yönlendirilmesini ve yapılmasını öngördü tasarı.

Yine, tasarının 30 uncu maddesinde bir sorunu aşma girişiminde bulunuldu. Bu sorun şu: Bizim ülkemizde bir kamu vesayet sistemi yok, herkes bunu biliyor. Yani, çocuk hakkında, Batı’da bilinen, adına ister “care order” deyin, ister “production order” deyin, bir karar verilip, çocuk, kurum bakımına alındığı zaman, o çocuk hakkında bir anında velayet hakkının devri veya velayet hakkının o kurum tarafından da kullanılması modeli başlıyor. Bizde böyle bir şey yok Çocuğu, kurum bakımına alıyorsunuz, eski sisteme göre korunma kararı alıyorsunuz; ama ailenin velayet hakkı devam edebiliyor. Velayet hakkı devam edebildiği gibi, çocuk hakkında karar verecek kimse bulunamıyor. Birçok şeylerde çocuğun velisi veya çocuğun vasisi de olmadığınız için, zorluklarla karşılaşıyorsunuz Örneğin, çocuk adına bir banka hesabı açamazsınız çocuk kurum bakımı altındaysa. Bu, çok zordur. Velisi değilseniz, vasisi değilseniz, nasıl hesap açacaksınız; çünkü, böyle bir zorluk vardır. Bu zorluğu da gidermek amacıyla, yine, Çocuk Koruma Kanununda getirilen önlemlerin veya yararlı hususların bu tasarıya girmesini yine uygun gördük. Oradaki hâkime tanınan tedbir kararı verilirken, velayete, vesayete, kayyıma ve nafakaya ilişkin karar alma yetkisini yine hâkime verdik.

Bununla birlikte, eğer, hâkim, yararlandırma kararı verilmesi sırasında ailenin yaptığı, yararlandırma kararı alınmasına neden olan davranışlarını aynı zamanda velayet hakkının kaldırılması gerektiğine kanaat getirirse, aynı anda o oturumda velayetin kaldırılmasına ilişkin süreci de başlatması gerekiyor; ama acil durumlar hariç diye bir hüküm de koyduk; ama öyle durumlar olur ki, önce yararlandırma kararınızı alırsınız, süreciniz devam eder, velayetin kaldırılmasına ilişkin süreci devam ettirirsiniz, ardından vasiyi

Page 74: SOSYAL HİZMETLERİN YENİDEN YAPILANDIRILMASI ÇALIŞTAYI · oluşturmuş olduğu bir kurum esasında Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu; ama daha sonra, ekonomik şartlar,

74

atarsınız. Bu süreç mevcut sistemde 2 yıl sürüyor. Bir çocuğu koruma altına alıyorsunuz, velayetin nezi davası açıyorsunuz, velayetin nezi davası açtığınız zaman, o da yetmiyor, vasi atamak iki yıl bekliyorsunuz, çünkü, karar kesinleşmiyor. Karar geliyor, sulh hukuk mahkemesinden vasi adayı buluyorsunuz, vasiyi atıyorsunuz. Ama bazı vakalar var ki, o kadar açık, yani, çocuğunu fuhşa sürükleyen bir aile hakkında velayetin nezi davası açıyorsunuz eski adıyla, yeni adıyla velayetin kaldırılması ve bu bir yıl sürüyor. Niye; ceza mahkemesindeki davanın kesinleşmesini bekliyor hâkim, buradan farklı bir sonuç çıkarsa, ben buradan velayetin kaldırılması kararını nasıl vereyim diyor. Bu, uygulamadan kaynaklanan problem. Buralarda hâkimlere esneklik tanımak lazım. Medenî Kanunda da bu vardı eskiden. Yani, hâkim, durumun gerektirdiği, eski deyimle, iktiza eylediği tüm tedbirleri alabilirdi; ama maalesef, almıyordu. Elleri, kolları bağlıymış gibi duruyorlardı; ama çok yetkileri vardı. Bu yetkileri artıran şeyleri yine tasarıya koyduk. Tasarının sonuncu maddelerinde, eğer çocuğun anne babasının nerede olduğu bilinmiyorsa -30 uncu maddenin son fıkrası- anne babasının, her ikisinin de ihmal ve istismarı nedeniyle çocuk hakkında yararlandırma kararı alınması gerekiyorsa, yine, anne babanın deneyimsizliği nedeniyle bu husus sosyal inceleme raporuyla tespit edilirse, çocuğun ailesi hakkında velayetin kaldırılmasına karar verilebiliyor.

Şimdi, tartışmalı olan veya tartışmaya açık olan, burada da tartışabileceğimiz 31 inci maddemiz var. Yararlandırma kararı almaya yetkili mahkeme... Eski kanunun deyimiyle, korunma kararları –yine eski kanun deyimiyle- asliye hukuk mahkemeleri tarafından alınıyordu. Asliye hukuk mahkemeleri tarafından alınan bir karar, bir korunma kararıydı; ama Çocuk Koruma Kanununda bu kararların alınmasına imkân veren bir hüküm daha var; o da diyor ki: “Çocuk mahkemeleri de aynı nitelikte karar alabilir ve çocuk ağır ceza mahkemeleri de...” Yine, tasarının birkaç maddesini birlikte yorumlamasıyla aynı yorum çıkıyor. Çocuk mahkemeleri ve çocuk ağır ceza mahkemeleri tedbir kararı şeklinde, niteliği itibariyle koruma kararı yerine geçen kararlar alabiliyorlar. Bunlar göz önünde bulundurulduğunda ki, Çocuk Koruma Kanunu, 2828 sayılı Yasayı da yürürlükte kaldırmamıştı; ikili bir sistem önünüze çıkıyor. Bir tarafta, eski adıyla adliye, şimdiki yetkisiyle aile mahkemeleri, koruma kararı veriyorlar 2828 sayılı Yasaya göre. Bir tarafta yürürlüğe giren yeni Çocuk Koruma Kanununca, çocuk mahkemeleri ve çocuk ağır ceza mahkemelerinin de olabileceği sistemde, bunlar da tedbir kararı veriyorlar; ama nitelik itibariyle aynı. Biz, tasarıya bunların hepsini içine alan bir yararlandırma kararı modeli sunduk ve bu kararların aksi sabit... Hakkında kovuşturma başlatılmış olan çocuklar hariç olmak üzere, çocuk hâkimi veya aile mahkemesi hâkimince... Ben, tasarıda şu an için asliye hukuk mahkemesi hâkimi yazıyor; ama o, aile mahkemesi hâkimi olacak. Böyle bir sistem önerdik.

Yine, eski kanunda korunma kararı verilirken, korunma kararına karşı hangi kanun yoluna başvurulacağı konusunda bir hüküm yoktu; yani, bunun bile oluşması bir içtihat gerektirdi. Efendim, duruşma olacak mı, olmayacak mı korunma kararı sırasında? Duruşma olacaksa, karar esastan mı verilecek; yoksa, tedbir şeklinde bir karar mı verilecek, hâkimlerin deyimiyle, değişik işten mi karar verilecek? Bunu da bitirdik. Bu eğer esas bir kararsa, temyiz yoluna mı başvurulacak; yoksa, itiraz yoluna mı başvurulacak? Bunların oturması bile 1983 yılından günümüze epeyi bir sonuç aldı. Biz, yeni kanunda bunların yaşanmasını istemediğimiz için, kanun yollarını da öngördük.

Yine, bunun da sürecin hızlı bir şekilde yürümesini sağlamak üzere, temyiz yerine itiraz yolunu öngördük. İster aile mahkemesi versin, ister çocuk mahkemesi versin, bu kararlara karşı itiraz yolunu öngördük.

Yine, 33 üncü maddede, eğer çocuğun yapılan değerlendirme sonucunda, kurum bakımı dışında diğer hizmet modellerinden biriyle korunması yeterli olacağı kanaatine varılırsa, hâkim, bakım veya barınma hizmetleri dışında çocuğun başka bir hizmetten yararlandırılmasına karar vererek, çocuğu ana veya babasına, bakımı veya gözetimi üzerine alan akrabaya teslim etmesine de karar vermesine olanak tanıyan bir düzenleme getirdik.

Page 75: SOSYAL HİZMETLERİN YENİDEN YAPILANDIRILMASI ÇALIŞTAYI · oluşturmuş olduğu bir kurum esasında Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu; ama daha sonra, ekonomik şartlar,

75

Bununla birlikte, bu tasarının 33 üncü maddesinin ikinci fıkrasına, çocuğun teslim edildiği kişiye çocuğun içinde bulunduğu tehlike verilen bu kararların niteliği ve sonuçları, çocuğun korunması konusunda yapılması gerekenlerle ve diğer hususlara ilişkin bir taahhütname hazırlanmasını öngördük. Yani, bu da ileriki safhalarda çocuk koruma konusunda çocuğun teslim edildiği kişinin ihmali ve istismarı davranışlarının ortaya çıkması halinde velayetin kaldırılmasının çabuk bir şekilde yapılmasını sağlayıcı bir ek düzenleme.

Koruyucu ve destekleyici hizmetlerden yararlandırmak kararının süresini ve kaldırmasını, yine, 34 üncü maddede öngördük. Esas itibariyle, bu kararların süresinin 18 yaşına kadar, tabiî, yararlandırma kararlarının esas itibariyle 18 yaşına kadar devam etmesini, öğrenime devam eden çocuklar için 18 yaşını doldurmuş olmalarına rağmen, terditli bir düzenleme şeklinde 20 yaşına kadar uzatılabilmesine olanak sağlayan düzenlemelere yer verdik.

35 inci maddede, özel sosyal hizmet kuruluşlarının açılmasına da olanak veren bu tasarıda, özel sosyal hizmet kuruluşları tarafından verilen bakım hizmetinin karşılığında, çocuk başına yapılacak ödemelere ilişkin düzenleme konuldu. Bunlar için de her ay için çocuk başına belirlenecek tutarın, net asgarî ücretin dört katından fazla olamayacağını öngördük; ama bunu da, yine, her yıl bütçe kanunda uygulanacak hükümlere bağladık; yani, en fazla dört kat olacak; ama yılın ve ülkenin şartlarına, durumlarına göre, her yıl bütçe kanununda bu oran azaltılabilecek.

Özel sosyal hizmet kuruluşlarında çocuğun bakılması halinde, bu çocuklara yönelik sağlık poliçelerinin yapılmasını şart koştuk; ama sağlık poliçeleriyle karşılanamayan giderlerin de yine devlet bütçesinden, il özel idareleri bütçesinden karşılanmasına olanak getiren düzenlemelere yer verdik.

36’ncı maddede, harçlık ve evlenme yardımını düzenledik. 36’ncı maddemiz, daha önceki 2828 sayılı Yasamızda da var; ama orada harca ilişkin düzenlemeye ek olarak çocukların olumlu veya olumsuz davranış geliştirmesi halinde caydırıcı veya teşvik edici nitelikte olmak üzere, harçlıklarının azaltılıp artırılmasına olanak sağlayan düzenlemelere yer verdik. Eski kanunumuzda sadece kız çocuklarına yönelik yapılan, evlenme ve çeyiz yardımı adı altında yapılan düzenlemeyi, erkek çocuklarını da kapsayacak şekilde genişlettik ve miktarını artırdık.

Yine, işe yerleştirmeye ilişkin halihazırda yürürlükte olan 3413 sayılı Yasanın uygulanmasından kaynaklanan problemleri gidermek üzere, 37’nci maddede bir hüküm koyduk. Bu alanda öncelik hakkı verdik. Öncelik hakkını da Devlet Personel Başkanlığınca birlikte çıkarılacak bir yönetmelikte belirlemeyi uygun gördük.

Son olarak da, il özel idareleri kadrolarına çocuk rehberi ve gözetimcisi unvanını taşıyan yeni bir kariyer meslek koyduk. Bu çocuk rehberi ve gözetimcileri özellikle çocuğun fizikî ve psikososyal gelişimlerini, okul başarısını, bulunduğu çevre ve topluma uyumunu, yeteneklerine uygun bir sahip sahibi olmasını ve bu mesleğe yönlendirilmesi konusunda rehberlik yapacak ve çocuğun gösterdiği gelişimi sürekli izleyecek kimseler olmasına olanak tanıdık.

Son olarak da, bakım personeline ilişkin düzenlemelere gittik. Şu ana kadar yapılan uygulamada, bakım personeline ilişkin, bakım personelinin niteliklerine ilişkin pek ayrıntılı bir düzenleme bulunmamaktaydı ve seçeceğiniz, kendisine bakım hizmetinden yararlandırmak üzere kullanacağınız kişilerde herhangi bir psikolojik test uygulamak olanağınız mümkün olmuyordu. Kişi çok sağlıklı gözükebilir, bu alanda çalışmaya inanılmaz hevesli olabilir; ama psikolojik mülakatlardan, testlerden geçirilmediği sürece, bunu anlamanıza olanak yoktu. Dolayısıyla, buna olanak veren düzenlemelere gittik.

Yine, bu bakım hizmetinde çalışacak personel için, deneme amaçlı olarak bir aylık bir deneme süresi koyduk. Bu sürecin sonunda başarısız olanların iş akitlerinin feshedilmesini öngördük.

Page 76: SOSYAL HİZMETLERİN YENİDEN YAPILANDIRILMASI ÇALIŞTAYI · oluşturmuş olduğu bir kurum esasında Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu; ama daha sonra, ekonomik şartlar,

76

Yine, herhangi bir nedenle bakım personeli olarak çalışan personelin akdinin feshedilmesi halinde, bir daha özel ve kamu sosyal hizmet kuruluşlarında çalışmamalarına olanak tanıyan düzenlemeye 39 uncu madde yer verdi.

Teşekkür ederim. BAŞKAN – Ben teşekkür ediyorum. Şimdi, söz almak isteyenleri tespit etmek istiyorum. 16 kişi konuşmak istiyor; rekor

kırdık arkadaşlar bugün. Lütfen, tekrar hatırlatıyorum, 5’er dakikayla sınırlı. Daha sonra, gerekirse tekrar günün sonunda konulara geri döneceğiz; o zaman, tekrar, yarım kalan şeyleri tamamlarsınız.

ÖZCAN KARS – SHÇEK Strateji Geliştirme Daire Başkanıyım. Bu bölümde önerim, aslında, altıncı ve yedinci bölümleri de, yani, onu da kapsıyor,

tekrar orada söz almayacağım. Özürlüler ve yaşlılara yönelik hizmetleri de kapsıyor bu önerim. Altıncı bölümde yer

alan çocuklara yönelik koruyucu ve destekleyici hizmet usulleri başlığı yerine, çocuklara yönelik hizmetlere ilişkin usuller denilebilir. Yasanın başında, 3 üncü maddenin (a) bendinde sosyal hizmetler tanımlanmıştır ve onun sonunda, sosyal hizmetleri koruyucu, önleyici, iyileştirici, rehabilite edecek, değiştirici, geliştirici nitelikteki sistemli ve düzenli faaliyet ve programlar bütünü olarak tanımlamış. Dolayısıyla, altıncı bölümün, bu başlıkları içermesini öneriyorum; çünkü, koruyucu ve destekleyici hizmetler anlatılmış, madde 27’de koruyucu hizmetler sayılırken, bakım hizmetleri ve barınma ve geçici sığınma hizmetleri koruyucu hizmet niteliğinde sayılmış. Aslında, bunlar iyileştirici ve rehabilite edici hizmetlerdir. Dolayısıyla, bu yaklaşımın dikkate alınmasını öneriyorum.

BAŞKAN – Buyurun. BÜRGE HAYRAN – UNICEF... Ben, genel olarak bu çocuk kısmıyla ilgili öncelikle bir şey söylemek istiyorum; bir

de, şunu belirtmek istiyorum, hukukçu değilim, eğer terminolojide hata yaparsam kusura bakmayın. Sadece bir hukukçu olmayan bir kişinin mantık şeyiyle konuşuyorum sadece, çok fazla bilerek değil; ama kanunun bu kısmında benim en büyük eksik olarak hissettiğim şey, bir kere, Çocuk Koruma Kanunundan alınan şeyler var; evet, bu yargılama usulleri vesaire gibi maddelerin olmasının yanı sıra, çocuk koruma sisteminin bir genel tarifi yok. Yani, böyle bir çocuk koruma sistemi tarif edilmeli ki, onun yanında, siz, bunun standartları, personelin standardı, özel sosyal hizmet kuruluşlarının standardı, personelin nasıl atanacağı gibi standartların ve sosyal hizmetlerin merkezi ile il özel idareleri ve bu özel sosyal hizmet kuruluşları arasındaki koordinasyon, işbirliği, oradaki teşkilatlanma yapısıyla ilgili bir genel çocuk koruma sisteminin kurulması gerektiğini düşünüyorum bu kanunla beraber. Onun yanında, usulle ilgili olanlar zaten Çocuk Koruma Kanununun içerisinde verilmiş olan şeyler; fakat, burada kurulması... Dün bir şeyin tartışması vardı, teşkilat yasası ayrı olmalı, SHÇEK’in teşkilat yasası ayrı olmalı. Bu kanun sosyal hizmetleri tarif etmeli diye, ona dayanarak aslında herhalde bu yorumlanabilir. Çocuk koruma sistemi burada tarif edilmeli diye düşünüyorum; bu, şeyi de engelleyecektir. Sosyal hizmetler, yine bu dün geçti; ama daha önceleyici bir yaklaşıma sahip olmalı, yani, amaç maddesindeki zor duruma düştükten sonra bu kanunun hükümlerinin geçerli olması ya da bu kanunun... Doğru, bu kanun hükümlerinin geçerli olması gibi bir amacı olamamalı gibi geliyor Sosyal Hizmetler Kanununun. Sosyal hizmetler insan hakkı ise, sosyal hizmetler tüm insanları kapsayacak şekilde olmalıdır gibi düşünüyorum; bir.

Bir de, bu önleyici hizmetler konusunda belki bu benim yanlış anlamam olabilir; ama açıklık getirilmesinde fayda var diye düşünüyorum. Hizmet için mahkeme kararı gerekiyor gibi bir şey anlaşılıyor bu kanunda. Yani, siz toplum merkezine çocuğunuzu götürmek için –bu kadir basit, bilmiyorum ama- mahkeme kararı arayamamanız gerekiyor. Sosyal yardım için de aynı şekilde... Yani, tedbir için gerekir; ama hizmet için gerekmemesi

Page 77: SOSYAL HİZMETLERİN YENİDEN YAPILANDIRILMASI ÇALIŞTAYI · oluşturmuş olduğu bir kurum esasında Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu; ama daha sonra, ekonomik şartlar,

77

gerekiyor gibi düşünüyorum. Onun yanında, bu bütçeyle ilgili madde 36, atamalarla ilgili, tez yazma, maaşların belirlenmesi, test, mülakat filan gibi konuların bir şekilde daha ayrıntılandırılması gerektiğini düşünüyorum; çünkü, bütçeleri kim verecek? Yani, şundan çok olamamasını anlıyorum, ama kimden kim bütçe istiyor, çocuklara verilecek olan harçlığı kim veriyor gibi şeyler, benim belki hukuk bilgimin yetersizliğinden, ama orada açıklık göremiyorum ya da hangi çocuğun hangi kuruma yerleştirileceği, başarılı olmayanları belirleme var; mesela, eve uygun, ev yaşantısına uygun olma. Bunları belirleyenler kim olacak konusunda bir tereddüdüm var.

Bir diğeri, özel sosyal hizmet kuruluşlarının kamu yararına olan dernek ve vakıflar diye tanımlanıyor. Bu kamu yararı kısmının teşvik edici özellikte olmadığına inanıyorum; çünkü, çok zor bir proses olduğunu, yani, kamu yararına ilan edilmesi için bir kuruluşun zor bir proses olduğu için, bunu başka türlü, mutlaka ki, her önüne gelenin böyle bir hizmet vermesi değil; ama kamu yararı değil, başka bir standartlarının belirlenmesi, bu konuda uzmanlığı olan, işte, şu kadar zamandır bu konuda çalışan şu tip uzmanları bünyesinde bulunduran kurum, kuruluş gibi bir şeye belki gidebilir, sınıflandırma gibi kamu yararı yerine.

Onun dışında, bu sınıflandırma yine dün konuşuldu; ama çocuklara... Bu, aslında burada değil, geçici maddeler içerisinde... Dün söylendiği için, fazla zamanınızı, onu almayayım.

Bir de, çocuk koruma sisteminin düzenlenmesi içerisinde ele alınması gereken şey, bu denetim tedbirlerinin uygulanması sosyal hizmetlere veriliyor ise, 0-12 ve 12-15 cezaî sorumluğu olmayan çocuklar için; bunun, bir şekilde, burada nasıl uygulanacağına dair düzenlenmesi gerekiyor diye düşünüyorum. Yani, Adalet Bakanlığının kurduğu denetim ve serbestlik şubesi gibi bir şube mi kurulacak, bilmiyorum yani, böyle bir denetimin burada düzenlenmesi gerekiyor gibi düşünüyorum; çünkü, mahkemede o denetim kararı size, sosyal hizmetlere onun görevi verildiği zaman ne yapılacağı konusunda belki, dediğim gibi, ben hukuk bilgimi tekrar, defalarca söylüyorum; ama yetersizliğinden belki anlamıyorumdur; ama eğer benim de anladığım tarzda bir şey gerçekten doğruysa, onun düzeltilmesi gerektiğini düşünüyorum.

Onun dışında, çok özel şeyler var; ama belki bundan sonra, bu sınavın özel sınav yapılması gibi şeylerin de normalde, her ne kadar iyi bir düzenleme olarak görülse de, aykırı olduğunu, yani, insan ve çocuk haklarına bir şekilde ters düştüğünü düşünüyorum; ama bunlar daha özel şeyler, belki bu geneldeki şeyler benim için daha önemli; onun için, çok da fazla vaktinizi almadan, teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum. Buyurun. NUSRET SOYLU – Devlet Bakanlığı,Bakan Danışmanıyım. Ben bu yasa tasarısının 36’ncı maddesiyle ilgili, harçlık ve evlenme bölümüyle ilgili

bir düşüncemi aktarmak istiyorum. Dün de değerli katılımcıların belirttiği bazı konularla ilgili, özellikle mesela, 3413 sayılı Yasanının istismar edilmesine yönelik birtakım endişeler dile getirildi. Burada da, bu evlenme yardımında istismara açık bir durum olduğunu saptadım şahsen. Şöyle ki, 3413 sayılı Yasa, nasıl ki, çocukların istihdamına olanak tanıyıp da, çocuklar zaman zaman bunu istismar edip eğitimlerini yarıda bırakıp, ondan sonra,kalitesiz ve niteliksiz bir potansiyele sahip işe talip olmaları söz konusu oluyorsa, şimdi, hemen işe giriyorlar; ondan sonra, 18 yaşını bitirdikten sonra ancak burada, istihdamda gerçekten sebat göstermiyorlar, belli bir süre sonra işsiz bir şekilde tekrar karşımıza çıkıyorlar ve ondan sonra, dönüş hususunda bizden yardım talep ediyorlar. Şahsen Bakanla günde birkaç tane çocuğumuz bu sorun için bize müracaat ediyor.

Şimdi, buradaki evlenme yardımıyla ilgili önerim şudur: Eğitimi teşvik etmek açısından, kademeli olarak, üniversite mezunu olanlara 10 katı, lise mezunu olanlara 7 katı tutarında kademeli olarak bir şey yapılırsa daha doğru olacağını düşünüyorum.

Page 78: SOSYAL HİZMETLERİN YENİDEN YAPILANDIRILMASI ÇALIŞTAYI · oluşturmuş olduğu bir kurum esasında Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu; ama daha sonra, ekonomik şartlar,

78

Ayrıca, aile kurumunu korumak açısından ki, bu çocuklarımız genç yaşlarda bu parayı alabilmek için, 18 yaşından sonra hemen evlenip ertesi gün boşanma gibi bir riskle de karşı karşıya kalabilirler. Buna da bir cezaî müeyyide konulması gerektiğini, yani, paranın geri tahsili gibi bir ibarenin konulmasında fayda olur diye düşünüyorum; çünkü, cazip gibi gözükse de 4 milyar, 5 milyar gibi bir para, ondan sonra, ertesi gün tekrar boşanmış iki farklı birey, daha farklı bir sorun olarak karşımıza çıkabilir. Bu konunun da tartışılması gereken bir konu olduğunu düşünüyorum.

Teşekkür ediyorum. BAŞKAN – Ben teşekkür ediyorum. Buyurun. BAŞAK EKİM – Sosyal Politika Forumu... Dün sayın milletvekilim, bu yasa tasarısı, Hükümetin genel bir sosyal devlet

yaklaşımı içinde düşünülmeli ve diğer reform paketleriyle birlikte düşünülmeli demişlerdi. Bu bağlamda baktığımızda, ben, bu yasa tasarısında özellikle çocukların bu sağlık poliçeleriyle ilgili düzenlemelerinde bir sorun görüyorum; çünkü, hani, sosyal devlet dediğimizde, sağlık hakkı devlet tarafından karşılanması çok temel bir şeydir ve bu sağlık poliçelerini özel sosyal hizmet kurumlarına bırakılması, bence, son derece sosyal devlet anlayışına karşı bir şey. Bir de, ayrıca, genel sağlık sigortası yasa tasarısına baktığımızda, 18 yaşına kadar çocukların sağlık güvencelerinin devlet tarafından karşılanacağına dair bir husus var orada. Yani, bu iki yasa tasarısı birbiriyle çelişiyor o anlamda. Tamam, il özel idarelerine birtakım ödenekler verilmek üzere burada bir görev veriliyor; fakat, bu ödeneklerle de çok keyfî dağıtılabiliyor. O bağlamda, bunun, bu düzenlemenin tekrar gözden geçirilmesini öneriyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz. Buyurun. MERYEM DİNÇ – Devlet Planlama Teşkilatından... Teşekkür ediyorum. Herkese günaydın. Ben, taslağın 35 inci maddesinde, korunmaya muhtaç çocuklara özel sosyal hizmet

kuruluşlarında sunulacak bakım hizmetinin karşılığı olarak her ay için çocuk başına net asgarî ücretin dört katına kadar; yine, yedinci bölümde göreceğim 40’ıncı maddede, korunmaya muhtaç yaşlılara özel sosyal hizmet kuruluşlarında veya yaşlının ikametinde sunulacak olan bakım ve rehabilitasyon hizmetlerinin karşılığı olarak her ay için kişi başına net asgarî ücretin iki katına kadar; yine, 41 inci maddeye göre de, sosyal güvenlik kurumlarına tabi olmayan bakıma muhtaç özürlülerden ailesini kaybetmiş olanlar ile ailesi ekonomik ve sosyal yoksunluk içinde bulunan özürlüler için özel bakım kuruluşlarında veya evlerinde sunulacak olan bakım hizmetlerinin karşılığı olarak her yıl için kişi başına net asgarî ücretin dört katına kadar ödeme yapılacağıyla ilgili hususa değinmek istiyorum.

Yine, bildiğiniz gibi, 5395 sayılı Özürlüler Kanununda, özürlülere özel kurumlardan sunulacak olan bakım hizmetinin karşılığı olarak net asgarî ücretin iki katına kadar, belirlenen tutarın dört katına kadar çıkarılmasının kamuya getireceği yük üzerinde durmak istiyorum.

Acaba, bu tür ödemelerle ilgili... Gerçi, sunumu yapan arkadaşımız, yani, her yıl bütçede belirlenecek karara göre, bu dört katı olabileceği anlamına gelmez dedi; ama böyle bir limit varsa, bu gelir diye düşünüyorum. Acaba, bununla ilgili bir hesap yapıldı mı? Bunun yıllık veya aylık maliyeti kamuya ne kadar? Bir de, yasanın yeniden yapılanma çerçevesinde getireceği yatırım maliyeti var. Mesela, bu çocuk evlerine geçiş filan gibi yatırımlar var. Bunların kamuya getireceği yükün göz ardı edilmemesi gerektiğini düşünüyorum. Bununla ilgili herhangi bir çalışmaları var mı? Bu konuda da aydınlatırlarsa sevinirim.

Teşekkür ediyorum.

Page 79: SOSYAL HİZMETLERİN YENİDEN YAPILANDIRILMASI ÇALIŞTAYI · oluşturmuş olduğu bir kurum esasında Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu; ama daha sonra, ekonomik şartlar,

79

BAŞKAN – Evet, zaten, 5018 sayılı Kanunun 14 üncü maddesidir, her yeni kanun teklifinin ilave malî külfetine ilişkin de bir hüküm var orada. Muhtemelen, arkadaşlar, o konuyu da dikkate alacaklardır.

Buyurun. ADEM ARKADAŞ – Uluslararası Çocuk Merkezi Derneği... Ben, dünkü gibi aslında bir parça hissettim ilk başta. Bu bölümde de, potpori olmuş

sanki, birkaç tane yasa iç içe girmiş. Yine hissediyorum, aslında dün Seda’nın da söylediği gibi, bugün Bürge’nin de söylediği gibi, bence, muhakkak birkaç şey ayrılmalı. Hani, çocuk koruma sistemi ya da çocuklara sağlanan sosyal hizmet için ayrı bir şey, onun, hani, bu sistemini, mekanizmasını açıklayacak bir şey; çünkü, o eksik ve burada da eksik, o gerekiyor gibi geliyor bana.

Bir de, yönetmeliklere en az gerek kalacak şekilde hazırlanmalı eğer bir şey hazırlanacaksa. Burada özellikle çocuk kısmında, işte, bundan sonra bir yönetmelikle belirlenecektir gibi cümleler var. Onlar bence hani kaldırılıp yönetmeliklere en az yer verecek şekilde hazırlanmalı, detaylandırılmalı yani.

Birkaç şey, hangi genel bunlar. Bu yasa nasıl çıkacaksa çıksın; ama çocuklarla alakalı olacak bu, bir kısmı en azından. Muhakkak çocukların anlayacağı dile de çevrilip, çocukların da görüşlerinin alınması gerektiğine inanıyorum. Bilmiyorum, bundan önceki dört toplantıda yapıldı mı; ama muhakkak çocukların da görüşlerinin bu yasayla alakalı alınması gerektiğine ben inanıyorum. Bunun çok da uygar ve yeni bir şey olacağını da düşünüyorum.

Bunun dışında, diğer bölümlerinde de muhakkak başka insanların, yani, doğrudan bu hizmetlerden yararlanacak ve şu anda yararlanıyor olan insanlara da yasayla alakalı açıklama yapılıp, onların da görüşünün alınması gerekiyor gibi geliyor.

Bir de, yine, bu kısımla alakalı, çocuk kısmıyla alakalı muhakkak Çocuk Hakları Komitesinin Türkiye’ye dair sonuç gözlemlerinden yararlanması gerekiyor diye düşünüyorum. Örneğin, Çocuk Hakları Komitesinin çocuk gözlemlerindeki bir karara bu yasa il özel idarelerine devri çok örtüşüyor ve gerçekten ben de inanıyorum bunların yerel verilmesinin çok olacağına; ama tüm yasa yazılırken, hem Çocuk Hakları Sözleşmesi, yani, sadece Avrupa Birliğine giriş vesair gibi şeyler düşünülmeyip, Çocuk Hakları Sözleşmesi, onun dışında ekonomik, sosyal ve kültürel haklar sözleşmesi gibi sözleşmelerin de bir gözden geçirilip onun üzerine yasalarda, bu yasa maddelerine yansıtılması gerektiğine inanıyorum.

26’ncı maddede, çocuklara yönelik koruyucu ve destekleyici hizmetler vesair diye geçiyor. Orada, örneğin, muhakkak bir şey geçmesi gerektiğine inanıyorum Çocuk Hakları Sözleşmesi temelinde, yani, lafının geçmesi gerektiğine inanıyorum.

Temel ilkeler kısmında da, eğer yine böyle bir yasada temel ilkeler vesair kullanılacaksa, burada, örneğin, haklar kısmında çocuğun yaşama gelişme, korunma katılım hakları deniyor. Bu haklar servis sağlamayla alakalı alanlar aslında; o yüzden, burada olmalı; fakat, temel ilke yazılacaksa çocuklarla ve haklarıyla alakalı, muhakkak buraya çocuğun yüksek yararı, ayırım gözetmeme ve katılım çok böyle geniş bir şey, insanların çok anlamadığı bir şey; ama çocukların -özellikle burada çocuklarla alakalı olduğu için- kendilerini ilgilendiren her şeyde görüşlerinin alınması, temel ilkelere muhakkak geçirilmeli; yani, sadece bu işte yaşama gelişme, korunma katılım değil de, çocuğun yüksek yararı gözetilecek -bu, temel bir ilke- ayırım gözetmeme olacak, her ne olursa olsun, ayırım gözetilmeyecek çocuklar arasında ve çocukların muhakkak görüşleri alınacak.

Bir de, yine, burada özellikle 30 uncu maddede bir şey var gibi geliyor bana. Hani, daha önceki hata sanki tekrarlanıyormuş gibi, kurum dışı bağımsız bir kamu vesayet sistemi ya da velayet sistemi, nasıl deniyor, bunu çok fazla konuşmayacağım; çünkü, Türkay Hanıma bırakacağım bu tip şeyleri. Olması gerekiyor ve burada olmaması gerekiyor bunun. Bunun için ayrı bir yasa gerekiyor. O yüzden, birkaç tane yasa sanki iç içe girmiş gibi geliyor. Şu anda söyleyeceğim başka bir şey yok, şimdilik bu kadar.

Page 80: SOSYAL HİZMETLERİN YENİDEN YAPILANDIRILMASI ÇALIŞTAYI · oluşturmuş olduğu bir kurum esasında Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu; ama daha sonra, ekonomik şartlar,

80

BAŞKAN – Teşekkürler. TÜRKAY ASMA – Ankara Barosu Çocuk Hakları Kurulu Başkanıyım. Sözlerime başlamadan önce, daha başka bir kimliğimi de burada açıklamak

istiyorum. 1988 yılında Türkiye’de, ilk kez, Çocuk İhmali ve İstismarı Önleme Derneğinin kurucularından biriyim. Yine, Türkiye’de ilk kez uygulanan Alo Çocuk Merkezinin koordinatörlüğünü yürüttüm. Son beş yıldır da, Ankara Barosu Çocuk Hakları Merkezinin Başkanlığını yürütüyorum. Bunu şunun için söylüyorum: Çocuk ve kadının korunması ülkemizde gerçekten çok önemli bir olgu. Bu yasa buraya gelinceye kadar, bu yasanın ne anlama geldiğini çok iyi bilmiyordum. Madem biz bunu yerel yönetimlere, madem biz bunu il özel idarelerine vereceğiz, neden bu yasaya gerek var diye düşünüyordum; ama dünkü konuşmalar, bana bunu anlattı. Şöyle anladım: Biz, bir denetleme, izleme ve örnek oluşturma, model oluşturma kurumunu tepede kuracağız ve bunu Türkiye genelinde belediyelere ve il özel idarelerine dağıtacağız ve o hizmeti bizim bu kriterlerimiz doğrultusunda onlar neye göre, Çocuk Hakları Sözleşmesi, insan hakları kurallarına göre yürütecekler ve biz, denetleme, izleme, model oluşturma görevini yapacağız. Peki, yapıyor mu, nasıl koruyor? Şimdi, bilmeyen bir göz bu tasarıya baktığı zaman, kadın için getirmemiş, yaşlı için getirmemiş, özürlü için getirmemiş; ama çocuk için birtakım kurallar getirmiş diye düşünür; hayır. Çocuk için de bu tasarı hiçbir kural getirmemiş. Ne yapmış; mevcut, birkaç ay önce yürürlüğe giren Çocuk Koruma Kanununu almış, buraya aktarmış. Oysa, kanun yapma tekniğinde böyle bir şey yoktur. Eğer ülkenin bir kanunu varsa, o kanuna atıf yapılır; denir ki, şu yasadaki hükümler şu işlemler için uygulanır. Bu, buraya getirilirken de doğru düzgün getirilmemiş. Bu kurumda son derece alanda çalışan ve son derece başarılı sosyal hizmet uzmanları vardır, son derece başarılı avukat arkadaşlarımız vardır. Sanıyorum, bunların görüşleri alınmamış. Alınmış olsaydı, bu hataların hiçbiri yapılmazdı. Şimdi, bir kanunda neler yapılır? Bu kanunun amacı nedir; çocukları, kadınları, yaşlıları, özürlüleri korumak. Peki, nasıl bir koruma sistemi getirmiş? Bir kere, kanunun amacı, UNICEF yetkisinin de söylediği gibi, önce önleme olmalı; ama hep bakıyoruz, koruma önde; hayır, sen, önce önleyeceksin. Nasıl bir önleme tedbiri aldın, nedir önleme tedbirin; hiçbir yerde yok.

Yine, burada, birtakım kurumlar koymuş. Bu kurumların hiçbirinin tanımını tasarıda göremiyoruz. Nedir çocuk rehabilitasyon merkezi, nedir kız rehabilitasyon merkezi, nedir suçlu çocuklar için kurulacak, nelerdir? Bunları hiç göremiyoruz. Bunları göremeden nasıl oluşturacağız?! Eksikliklerden biri bu. Nasıl ulaşacağız bu kadına, bu çocuğa? Türkiye, bir şiddet ülkesi; çocuk şiddet görüyor, kadın şiddet görüyor. Eğer bu şiddet, istismar diyoruz, duygusal, fiziksel, cinsel. Duygusaldan bize pek olay gelmiyor. Bu bizim fantezimiz. Eğer bize biri ben duygusal istismara uğradım, benim hakkımı koru derse, koruyamayız; bu bir gerçek. Fiziksel istismar da, yaralama ağır bir fiziksel istismar yoksa, onu da koruyamıyoruz. Bunlar Türkiye’nin gerçekleri. Cinsel istismardan geldiği zaman da şöyle bakıyoruz: Adlî tıp raporun var mı; varsa, koruyabiliyoruz. Bütün bunlar bizim yanlışlarımız. İşte, biz, bu koruma yasasıyla, bu çocuk yasasıyla bunları düzenlemeliyiz. Nasıl? Nasıl ulaşacak bana cinsel istismara uğramış bir çocuk? Nasıl ulaşacak bana dayak yemiş bir kadın? Verilere bakıyorum, 314 mü, 314 kadın, mümkün mü, Türkiye genelinde kadın sığınma evine başvuracak kadın bu kadar az mıdır, bu kadar az mı kadın şiddet görüyor sanıyorsunuz ve biz, uygulamanın içindeki insanlar, savcılarımız dahil, şiddete uğrayan kadın ve çocuğu koyabilecek bir yer bulamıyoruz. Neden; çünkü, nereye gideceğimizi biz de bilmiyoruz. Bir merkez kurulmalı; çocuk için ayrı bir merkez, kadın için ayrı bir merkez, özürlü için ayrı bir merkez ve yaşlı için ayrı bir merkez. Bu, Türkiye genelinde belli bir telefonla ulaşılmalı. Bir acil hizmet grubu gibi, nöbetçi, 24 saat nöbetçi uzmanlar orada olmalı. Kim hukukçusu, kim doktoru, kim sosyal hizmet uzmanı ve gelen vakalar dağıtılmalı. Raporu mu alınacak, o anda alınmalı. Koruma hizmetlerinden herhangi birinden mi yararlanacak, o anda yararlanılmalı. Eğer, biz, bu sistemleri oluşturamazsak, kendi kendimizle oynarız. Kesinlikle Türkiye genelinde bu

Page 81: SOSYAL HİZMETLERİN YENİDEN YAPILANDIRILMASI ÇALIŞTAYI · oluşturmuş olduğu bir kurum esasında Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu; ama daha sonra, ekonomik şartlar,

81

hizmetler... 183 diye bir hizmetimiz var; hiç arıyor musunuz, hiçbiriniz buradan bir sonuç alabiliyor musunuz; o ona, o ona bağlıyor ve kapanıyor bu sistem. Biz, çocuklar için sistemi oluştururken, başvurabileceğimiz noktalardan birine 183’ü inanarak verdik, herkes bizimle alay etti. Bir arayın bakın dediler; ya cevap vermedi ya cevap verdiyse, ne yaptığını, neye başvurulacağını bilinmeyen bir cevap aldık. Biz bunu istemiyoruz artık. Türkiye’de, gerçekten, kadını, çocuğu, yaşlıyı, özürlüyü koruyacaksak, sistemlerimizi doğru düzgün oturtmalıyız, bu mekanizmaları doğru düzgün kurmalıyız. Diyoruz ki, halka açılacağız, sivil topluma açılacağız. Nerede; kamuya yararlı dernek. Türkiye’de çocuğa, kadına, özürlüye, yaşlıya yönelik kaç tane çalışmış, fiilen çalışmış kamuya yararlı dernek var, sayısını söyleyebilir misiniz bana; ama çok sayıda çocuğa, kadına, yaşlıya, özürlüye oluşmuş kamu yararına olmayan dernek var. Ya onları bir çırpıda atıyoruz. Bunu atarken, Çocuk Koruma Yasasının böyle bir ayırım yapmadığını da göz ardı ediyoruz. Kim verecek koruma kararını; mahkemeler verecek. Nasıl verecek; o herhangi bir kuruma yönlendirdiği zaman, yok benim yasamda kamu yararı olması lazım deyi bir çelişkiyi mi yaşatacağız burada? Nasıl yayacağız sivil topluma? Yani, denetim sadece kamu yararı olması mıdır; o zamanlar, merkeziyetçilikten uzaklaşıyor muyuz, kamu yararı kararını kim veriyor? Biz burada birbirimizi tanıyan insanlarız. Doğru kurallar, doğru prensipler almalıyız. Kamuya yararlı kısmı buradan kesinlikle çıkmalı ve çocuk yararına, kadın yararına, özürlü yararına hizmet veren birimler girmeli.

Şimdi... […] ...mutlak surette velayetin kaldırılmasını. Yani, ben bir hukukçu olarak, inanamadım.

Velayet kişiye sıkı sıkıya bağlı bir hak ve bu hakkı bir uzman, kimdir, nedir, nasıldır, ne şekilde rapor vermiştir, mutlak surette hâkime emir verecek uzman, diyecek ki, yargılama yapma, kılı kırk yapma yetkesi olan bir hâkime diyecek ki, ben rapor verdim, sen bunu mutlak kaldır. Böyle bir yetki zaten verilemez. Hukuk yargılamasına aykırı, Anayasaya aykırı, yargının bağımsızlığı sistemine aykırı; ama şunu kurarsınız: Gerçekten, bu ülkenin kamu velayet sistemine ihtiyacı vardır. Yani, evlat edinmede çok büyük sorunlar yaşanıyor, çocukların korunmasında çok büyük sorunlar yaşanıyor. Biz, Medenî Kanun değişikliğinde kamu velayet sisteminin getirilmesi için çırpındık; ama bu kurumdan aynı desteği alamadık, bu kurum temsilcileri bize arka çıkamadılar bu konuda; ama şimdi, el ele verelim, şimdi kamu vesayeti sistemini getirelim, ayrı bağımsız bir vesayet sistemi kurulsun. Velayet görevini yerine getiremeyen, kullanamayan ailelerin bu hakkı, bu vesayet sistemi kanalıyla kullanılsın; ama bir uzman raporuyla mutlak suretle velayetin alınması diye Medenî Kanuna, yargılama sistemine aykırı bir hükmü koyamayız, zaten uygulanmaz, zaten iptal edilir.

Suçlu çocuklar, gerçekten, çok önemli. Yasa yürürlüğe girdi; ama bu hükmü 15.7.2006 tarihinde yürürlüğe girecek. Ne yapacağız? 12 yaşını doldurmamış çocuklara tedbir uygulanacak, bu kuruma gelecek. 12-15 yaş arasındaki, işlediği suçun anlam ve sonuçlarını kavramayan çocuklara tedbir uygulanacak, bu kuruma gelecek. Hükmü ertelenen, iddianamesi ertelenen çocuklar bu kuruma gelecek, tedbir uygulanacak. Nerede, ne yapacağız, hangi geçici maddede bir kurulacak ve kurulmuş bir tek kurul yok. Kurulacak kurumlar nelerdir, nasıl işleyeceklerdir, sistemleri nedir, mekanizmaları nedir; hiç belli değil.

Ayrıca, biz, cinsel istismara uğrayan çocuklarla çok uğraşan bir merkeziz ve derneğiz. Türkiye’de sanıldığından çok fazla çocuk cinsel istismara uğruyor ve ailesinin içinde uğruyor, çok yakınları tarafından uğruyor. İstanbul’da yakında yapılan bir adlî tıp kongresi sonucunda da, yüzde 90’a yakın oranda ailede, yakınında ve evinde çocukların cinsel istismara uğradığını görüyoruz. Biraz önce de söyledim, cinsel istismara uğramanın olgusu ve bulgusu sadece adlî tıp raporu değildir, yani, illa tecavüz ya da fiilî livata olunca çocuk cinsel

Page 82: SOSYAL HİZMETLERİN YENİDEN YAPILANDIRILMASI ÇALIŞTAYI · oluşturmuş olduğu bir kurum esasında Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu; ama daha sonra, ekonomik şartlar,

82

istismara uğramış diyemeyiz. Nedir çocukta cinsel istismar; bir yetişkinin seksî duygularını çocuk bedeninde gerçekleştirmesidir; bu, okşamak da olabilir, üzerinde boşalmak da olabilir; ama bütün dünya, artık, psikolojik raporlarla, uzman raporlarıyla bunların cezalandırılmasına gidiyor. Eğer bu merkezler kurulursa, benim dediğim acil merkezler kurulursa, çocuk oraya başvurabilecek, raporları hazırlanabilecek ve kamuya bunlar intikal ettirilebilecek; dolayısıyla, bu çocuklarımızı koruyabileceğiz. Bu çocuklarımızı koruyamadığımız takdirde, Türkiye büyük bir toplumsal tehlikenin içine adım adım gidiyor ve sayıları gerçekten çok fazla, hiçbir şey yapamıyoruz.

Bitiriyorum, çok az aldı; biliyorum, süremi aştım; ama önemli bir iki şeye daha değinmek istiyorum.

Aynı şeyi suçlu çocukların korunması sistemini... Bu çocuklarımızı, cinsel istismara uğrayan çocuklarımızı koruyucu birimler yok. Bakıyorum, burada da yok. Yani, nasıl, nereye?.. Büyüklerin yanına koyduğumuz zaman olmuyor. Normal çocukların yanına koyduğumuz zaman, yine olmuyor. Cinsel istismara uğramış bir çocuk, kurumda cinsel istismara uğrama potansiyeliyle yüzde 99 karşı karşıya. Duyulduğu anda, bir başkası da onu cinsel yönden tekrar istismar ediyor. Bu çocukları koruyacak birimler nerede; burada o da yok. Dolayısıyla, bu birimlerin tanımlarının yapılarak, teker teker tanımlanması ve tasarıya konulması gerekir diye düşünüyorum.

Yine, tasarıda çok büyük bazı hatalar yapılmış. Mahkeme isimleri sayılmış. Hayır, mahkemelerin, bir kararı alacak mahkemelerin nerelere olacağı, cezaysa ceza muhakemeleri kanununda; hukuksa, hukuk muhakemeleri kanununda belirlenir. Şu mahkeme bu mahkeme diye biz yasaya hüküm koyamayız; çünkü, bugün olan bu mahkeme, yarın bir başka mahkeme olur. Arkadaşım, asliye hukukmuş, Türkay Hanımdan özür diliyorum... Hayır, böyle de olmaz. Yani, bugün aile mahkemesi vardır, uzmanlı bir mahkemedir, bu işi o yapar; yarın da daha özel bir mahkeme kurulabilir. Biz, kendimizi burada şu mahkeme, bu mahkeme diye bağlayamayız. O kanunun genel hükümlerine yönlendirme yaparak gönderebiliriz.

Teşekkür ediyorum. BAŞKAN – Çok teşekkürler. Buyurun. MURAT ALTUĞGİL – Sosyal Hizmet Uzmanları Derneği Genel Başkanıyım. Şimdi, ben, öncelikle, koruma kararının neden yararlandırma kararına

dönüştürüldüğü konusunun bir kez daha açıklanmasını talep ediyorum Recep Beyden. Çünkü, koruma kararı, çocuğun her şeyini içine alan, tüm yaşamıyla ilgili alınması gereken kararları, uygulamaları kapsayan bir karardır. Yani, 18 yaşına kadar olan çocuğun beslenmesi, bakımı, barındırılması, sağlık giderleri vesaire, yani, yaşamıyla ilgili, eğitimi, her şeyini kapsayan bir karardır. Niye yararlandırma tercih edildi? Öncelikle, bu bir kez daha açıklanırsa, üzerinde daha ayrıntılı tartışabiliriz diye düşünüyorum.

Diğer bir konu, Başkam Hanım da aktardı; ama orada, benim bir şey daha eklemem gerekiyor, özel sağlık poliçeleri konusu... Özel sağlık poliçesini yaptıran -ki, bu, tamamen şirketlerin yapacağı bir şey- yerine getiren şirketin faaliyetini sona erdirmesi ya da batması durumunda, çocuğun özel sağlık giderlerini karşılayacak olan devletin güvencesi herhalde olacak orada diye düşünüldü. Bu arada da, tabiî, genel sağlık sigortası çıktığı zaman, 75 milyon insanı, herkesi kapsayan bir sigorta sistemi ortaya çıktığında, özel sağlık poliçesinin gereği olacak mı, olmayacak mı? Yani, burada, gerçekten, çelişkili bir durum var.

Diğer konu, çocuk rehberi ve gözetimcisiyle ilgili. Burada, çocuk rehberi ve gözetimcisinde özel sosyal hizmet kuruluşlarında kimin çalışacağı, hangi esaslarda çalışacağı belki yönetmelikle belirlenebilir; ama kimin çalışacağı kanunda belirtilmemiş durumda. Yani, burada hangi meslek grupları görev alacaklar? Burada yok böyle bir şey. Yani, ne olacak? O, boşlukta kalmış durumda.

Page 83: SOSYAL HİZMETLERİN YENİDEN YAPILANDIRILMASI ÇALIŞTAYI · oluşturmuş olduğu bir kurum esasında Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu; ama daha sonra, ekonomik şartlar,

83

Biraz önce şeyi eklemem gerekir koruma kararıyla ilgili, onu atladım. Koruma kararı, çocuğun, gerçekten, çocuk haklarının da bir parçası olan Pekin kurallarında da var, 16 ncı maddede belirtilmiştir. Koruma tedbirleriyle ilgili kararlarda sosyal inceleme yapılması zorunluluğu, gerekten, önemlidir. Bu anlamda, sosyal inceleme raporları, yargılama ve karar vermede çocuk adına bir savunuculuk hakkı olduğu kadar, mahkemelerin de bilgi kaynağıdır. Dolayısıyla, hâkimin inisiyatifine bırakılmıştır Çocuk Koruma Kanununda; bu, yanlıştır. Bu yanlışlık yapıldı Çocuk Koruma Kanununda. Bu yanlışın bir kere daha tekrarı söz konusu bu kanun tasarısında. Dolayısıyla, bunun düzeltilmesi gerekir. Yani, çocukla ilgili koruma kararı çıkarılırken, mutlaka sosyal inceleme yapılmalıdır, hâkimin inisiyatifine bırakılmamalıdır.

Son bir konu da, evlenme yardımıyla ilgili. Değerli meslektaşım Nusret Bey, evlenme yardımını alıp da evlenen, daha sonra da, iki gün sonra boşananlardan bu parayı geri tahsil edelim dedi. Bu da biraz insan haklarına aykırı olan bir şey. Yani, şimdi, insanlar, birbirlerine karşı duygusal anlamda bağlanabilirler, karar verebilirler, birlikte yaşamaya karar verebilirler, yaşam tecrübeleri az olabilir, 19 yaşında, 20 yaşında, 22 yaşında, her neyse. Toplum içinde koruma altında olmayan gençler bile o yaşlarda evlenebilirler; hakikaten, iki sene sonra ya da altı ay sonra boşanabilirler. Yani, şimdi, boşanmak için kimse evlenmez; ama bizler, profesyonellerden bahsediyorum, çocukları işte burada biraz önce de iki gündür konuşuyoruz, o çocukların yaşama hazırlanmasıyla ilgili rehberlik ederken, evliliğin ne olduğunu da, nasıl bir şey olduğunu da, sorumlulukların ne olduğunu da zaten anlatmak zorundayız, tıpkı anne babası olan, korunma altında olmayan çocukların anne babalarının onlara anlattığı gibi. Dolayısıyla, burada çocukları bu anlamda böyle bir şeye bağlamak çok doğru değil diye düşünüyorum.

Teşekkür ederim. BAŞKAN – Hocam, buyurun. ERTAN KAHRAMANOĞLU – Dün söylediğim gibi, bugün de bu altıncı bölüme

ilişkin olarak da temelde söyleyeceklerim aynı. Gerçekten, bu bölüm olmamış bir bölüm. Bu bölümdeki maddeler, korunmaya muhtaç çocukla ilgili dahi hizmetlerin götürülmesini, sağlıklı bir şekilde götürülmesini ve dün belirtilen hizmetlerin daha etkili halde, daha arzu edilir bir düzeyde verilmesini sağlayacak nitelikte değil. Bir kere, çok karmaşık bir ifade. Kavramlar karışmış birbirine. Cümleler neyi ifade ediyor, üst cümleler ile alt cümleler kopuk, beli değil. Yani, sonuç itibariyle, bunu alan, okuyan bir hâkim, gerçekten, karar vermekte son derece güçlük çeker. Bunu alıp okuyan uygulayıcılar, nasıl bir hizmeti nasıl yerine getireceği açısından çok büyük tereddütlere düşer.

Temelde bu bölümle ilgili esas üzerinde durmamız gerekli husus, sosyal hizmetleri sadece korunmaya muhtaç çocuk hizmetleri açısından, sadece korunma kararlı çocuklara götürülen hizmetlere indirgemiş. Yani, çocuk hizmetleri dediğimizde, çocuk refahı hizmetleri sadece korunma kararı alınan veya korunma kararı alınması gereken çocuklarla mı sınırlı? Onun dışında hizmetler olmayacak mı? Onun dışındaki hizmetleri kim götürecek? Bütün bunların cevabını bulmamız lazım ve bu kanunu eğer yeniden yapılandırıyorsak, o zaman, eğer bu kanunla yeniden yapılandırmada bu çocuk refahı konusunu etkili bir şekilde ele almayı ve düzenlemeyi arzu ediyorsak, o zaman, bunu daha geniş kapsamlı, daha esasına uygun çağdaş bir anlayış çerçevesinde düşünüp formüle etmemiz gerekir.

Burada rastladığım, üzerinde durmamız gerekli olduğunu düşündüğüm bir konu da, korunmaya muhtaç çocuğun, 3 üncü maddenin (c) fıkrasındaki tanımı. Şimdi, burada, mutlaka dikkati çekmiştir, benim açımdan önemli gördüğüm bir husus, korunmaya muhtaç çocuk da, Çocuk Koruma Kanunundaki... Bu Çocuk Koruma Kanununu da çok eleştiriyoruz, çok fazla da beğenmiyoruz aslında; ama ona rağmen, buradaki maddelere baktığımızda, yeni SHÇEK’teki düzenlenen maddeler açısından daha geçerli olduğunu da görüyoruz. Yani, onun bile gerisine düşmüş buradaki yeni maddeler. Halbuki, madem yeni bir düzenleme yapıyoruz,

Page 84: SOSYAL HİZMETLERİN YENİDEN YAPILANDIRILMASI ÇALIŞTAYI · oluşturmuş olduğu bir kurum esasında Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu; ama daha sonra, ekonomik şartlar,

84

hukukî düzenleme yapıyoruz, Çocuk Koruma Kanunundaki aksaklıkları da giderici yeni düzenlemeler yapma imkânına sahipken, daha da konuyu karmaşık hale getiriyoruz.

Şimdi, bu korunmaya muhtaç çocuklar ile suçlu çocukları, Çocuk Koruma Kanunu farklı tanımlamışken, burada, nedense, aynı tanım içinde ele alınmış. Bu, uygulamada çok büyük sorunlar getirir. Suçlu çocuk statüsü başkadır, korunmaya muhtaç çocuk statüsü başkadır. Bu çocuklara götürülecek hizmetin niteliği, müdahale usulleri başkadır; dolayısıyla, bunu da buna göre düzenlemek lazım. Yani, korunmaya muhtaç çocuk, suç mağduru olan çocuk, bedensel, zihinsel, ahlakî, sosyal, duygusal gelişimi ve kişisel güvenlikleri tehlikede olan çocuk yanı sıra, suça sürüklenen çocuk olursa, bu güçlüklerle karşı karşıya kalırız.

Suça yönelen çocuğun eğitimi, yeniden topluma kazandırılması, yeniden eğitimi, yeniden sosyalleştirilmesi, hangi terminolojiyi kullanırsak kullanalım, sosyal hizmetlerin kapsamı içinde yer almalı; evet, ama korunmaya muhtaç çocuk statüsündeki çocuğun yanı sıra, ayrı bir statüde, ayrı bir sistemde, ayrı bir müdahale çerçevesinde ele alınmalı. Benim kanaatim bu. Zaten Çocuk Koruma Kanunu da bunu ayırmış, demiş ki, koruma ihtiyacı olan çocuk bedensel, zihinsel, ahlakî, sosyal ve duygusal gelişimiyle, kişisel güvenliği tehlikede olan, ihmal veya istismar edilen ya da suç mağduru olan çocuk. Yani, suça yönelmiş suçlu çocuk değil, suç mağduru olan çocuk. Suça sürüklenen çocuğu da ayrı tanımlamış. Kanunlarda suç olarak tanımlanan bir fiili işlediği iddiasıyla hakkında soruşturma veya kovuşturma yapılan ya da işlediği fiilden dolayı hakkında güvenlik tedbirine karar verilen çocuğu ifade eder diyor. Şimdi, bunu da buna göre ele almakta yarar görüyorum.

Vaktim tabiî kısalıyor, madde madde zaten görüşlerimizi yazılı olarak vereceğiz; ama şurada bir şeye daha değinmek istiyorum. Şimdi, karineyle çıkardığımız bu çocukların sahibi kim, belli değil; ama karineyle çıkarıyoruz. Hiç böyle bir... Bu da, tabiî, sosyal hizmetler sınıfının hangi örgütsel temel yapı çerçevesinde yerine getirileceğinin çok açık olarak burada belirlenmemesi nedeniyle ortaya çıkan bir durum. Hiçbir yerde kurmaksızın ki, bir tek tanımlarda geçiyor, işte, sosyal hizmetler birimleri kelimesi; ama bunun kuruluşuna dair bir hüküm getirilmemiş; ama getirilebilir kuşkusuz, zor bir şey değil; ama hiçbir yerde bahsedilmemesine rağmen, buradaki maddelerin içinde il, ilçelerde sosyal hizmetler birimlerine müracaat edilir veya ilçelerdeki sosyal hizmetler birimleri, bu çocuklarla ilgili işlem yapar gibi bir ifade var; ama ilçelerde sosyal hizmetler birimleri nerede kurulmuş; o belli değil. Kime bağlı olarak kurulmuş; o da belli değil; çünkü, sosyal hizmetler birimlerini il özel idarelerinde kuruyoruz; bir de, buradaki tanıma göre, büyükşehir belediyelerinde kuruyoruz. İlçelerde nerede kurulacak bunlar? İşte, bunlar da, teşkilatlanmada mutlaka ele alınması gerekli. Dolayısıyla, bu hizmetlere de yansıması gerekli.

Diğer maddeler üzerindeki tek tek görüşlerimi atlıyorum. Tabiî, bir hanımefendi bundan bahsetti, 35 inci maddede getirdiğimiz birtakım hükümler var. İşte, özel sosyal hizmet kuruluşlarına ödeme yapılacak, teşvik edilecek. Bunları kim teşvik edecek, nasıl teşvik edecek, bu ödemeleri kim yapacak; o belli değil. Eğer il özel idareleri yapacaksa, dört misline varan tavan 2 000 lira civarında bir para tutuyor. Bunun malî portresi çok yüksek. İl özel idareleri bu yükü nasıl kaldıracak? Bunların, gerçekten -tekrar oluyor belki; ama hanımefendiyle birlikte- mutlaka ciddî olarak ele alınması gerekiyor.

İki personel statüsü getirilmiş. Birisi çocuk rehberi ve gözetimcisi; ikincisi de, bakım personeli. Şimdi, bu çocuk rehberi ve gözetimcisi, şöyle okuyunca belki bir anlam ifade ediyor; ama ciddî olarak dikkatli okuyunca, ne iş yapacağı belli değil bunun. Şimdi, bu çocuk rehberi ve gözetimcisi, çocuğa mı rehberlik edecek -ki, öyle bir cümle var- yoksa, çocuğa hizmet götüren profesyonel elemanlara mı rehberlik edecek? İkisi de ifade ediliyor. Çocuk ile koğuşta bakımını üstlenen kişilere rehberlik etmek. Şimdi, bu nasıl olacak; hem çocuğa rehberlik edecek hem de bunu bir kere yapma pratikte ne kadar mümkündür; o, tartışmalı tabiî. Anladığım kadarıyla -ki, buraya çok açıkça aksetmediği için bu oluyor- bir “supervisor” meselesi vardır. Sosyal hizmetlerde, hizmeti uygularken, hizmeti uygulayan profesyonel

Page 85: SOSYAL HİZMETLERİN YENİDEN YAPILANDIRILMASI ÇALIŞTAYI · oluşturmuş olduğu bir kurum esasında Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu; ama daha sonra, ekonomik şartlar,

85

elemanlara bir “supervisor”... Teknik açıdan hizmetin yürümesinde o elemana yardımcı olma açısından rehberlik eden, danışmanlık yapan, hatta, teknik yöneticiliğini yapan, hizmetin teknik yöneticiliğini yapan bir elemandır bu “supervisor”. Tahmin ediyorum, o getirilmeye çalışılmış; ama bu da çok açık olarak burada ifadesini bulmadığı için, bu, böyle ne olduğu belli olmayan... Bu, denetçi midir buradaki yapılan, getirilen iş denetçilik midir; yoksa, rehberlik midir, çocuğa mı rehberlik edecek, çocuğa hizmet verene mi rehberlik edecek, belli değil.

İkincisi, bu çocuk rehberi ve gözetimcisi kimlerden olacak? Burada birdenbire hukuk ve sosyoloji geliyor. Benim bildiğim, hukukçu hukukçudur; ama hukuk ve sosyolojide bu görevi yürütecek eğitimi alan kişiler değillerdir. Yani, niye, şimdi, hukukçuyu, sosyoloji okumuş olan, tahsil etmiş olan kişileri, öğreniminde, eğitiminde böyle bir nosyona sahip olmayan elemanları, çocukların gözetim, denetim sorumluluğunu veriyoruz; bunu anlamakta güçlük çektiğimi ifade etmek istiyorum.

Bir diğer husus, bakım personeli... Şimdi, kim bunlar, görevleri ne olacak, belli değil. Bakım personelinden kasıt ne; o da belli değil. Kimi kastediyoruz burada bakım personeli olarak? Şimdi, bu bakım kelimesi de çok fazlasıyla karışan ve karıştırılan bir anlama bürünmeye başladı. Eğer “care person” ise, onun anlamı bir başka; “nursing” ise onun anlamı bir başka. Yani, çocuğa doğrudan doğruya bugün bakıcı dediğimiz, çocuğun günlük yaşamındaki ihtiyaçlarını karşılayan, ona birtakım davranışlar geliştirmesinde yardımcı olan, çocukla birlikte yaşayan kişileri kastediyorsak, ona göre burada bunu ifade etmemiz lazım ve bunun niteliklerini belirlememiz lazım. Eğer bunu yaparsak, gerçekten, bugünkü gördüğümüz olumsuzluklardan kurtarma imkânına sahip olabiliriz.

Tabiî, buradaki laflar çok fazla gerekli değil, psikolojik test uygulanması gibi çok ayrıntıda şeyler. Şimdi, yani, kanuna koyduğumuzda uygulanacak da, kanuna koymazsak, eğer kanuna hizmetin gerektirdiği niteliğe sahip personel hizmette görevlendirilir, atanır diye bir temel ilke getirirsek, bunları yapamayacak mıyız? Onun için, bu kanundaki fazla lafları da atmak lazım ve kanun yapma tekniğine uygun olarak kelimeleri seçmemiz, virgülleri koymamız ve çok dikkatli bir biçimde formülasyonları yerine getirmemiz gerekli.

Teşekkür ederim. BAŞKAN – Ben teşekkür ediyorum. Buyurun. SALİH SANDALCI – Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı... BAŞKAN – Arkadaşlar, şöyle yapalım mı; yeteri kadar mesai harcadık; isterseniz,

10 dakika, 15 dakika mola verelim, sonra devam edelim tekrar, olur mu? SALİH SANDALCI – Siz bilirsiniz; ama benim söyleyeceklerim kısa, isterseniz

devam edelim. BAŞKAN – Peki, siz konuşmanızı yapın, ondan sonra mola verelim o zaman. Buyurun. SALİH SANDALCI – Şimdi, öncelikle, bu bölümün başlıklarının sosyal hizmet

tanımında belirtilen belirlemelerle örtüşmesi gerekiyor. İşte, başta bir arkadaşımız da söyledi, koruyucu, önleyici, iyileştirici, rehabilite edici ve değiştirici, geliştirici hizmetler olarak değiştirilmeli. Daha sonra da, bu koruyucu hizmetler başlığı altında nasıl yaşlı hizmetlerinde, özürlü hizmetlerinde, gündüz bakım hizmetlerini bu kişilerden esirgemiyorsak, korunmaya muhtaç çocuklar, bu tedbirli kararlı çocuklarda da gündüz bakım hizmetlerini vermeliyiz. Zaten, şu anda SHÇEK, sanıyorum, Uçurtmayı Vurmasınlar Projesiyle, Sevgi Zinciri Projesiyle kendi kuruluşundaki çocuklara dahi bu gündüzlü bakım hizmetlerinden yararlandırıyor.

İkinci konu, ben, diğer konuşmacıların söylediklerini tekrarlamak istemiyorum; ama bir şeyi vurgulamak istiyorum: Burada çocuk yoksulluğuna hiç vurgu yapılmamış, yani, hep dönüp dolaştığımız konu, 20 000, 30 000 çocuk diyoruz; ama bu ülkede sanıyorum Sosyal

Page 86: SOSYAL HİZMETLERİN YENİDEN YAPILANDIRILMASI ÇALIŞTAYI · oluşturmuş olduğu bir kurum esasında Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu; ama daha sonra, ekonomik şartlar,

86

Yardımlaşma Vakfındaki arkadaş düzeltir, 1,5 milyon çocuğa sosyal yardım yapılıyor ve çocuğun karşı karşıya kaldığı yoksulluğu telafi etme şansımız da yok. Yani, şimdi, Maliyedeki arkadaşlar bana yanıt verebilir; ama çocuğu bir dozer makinesiyle veya taşıtla, bir araziyle karşılaştıramayız. Yani, onları üç sene geç alırsınız; ama çocuğa bugün verdiğiniz zararı 20 yıl sonra, işte, kapkaçtı, tinerdi, baliydi; bunu giderme şansınız da yok. Yani, bugün, bu çocuklar gerçekten çok zor kazanılabilecek çocuklar. Eğer bugünden tedbir alamazsak, biz geleceğimizi de kaybediyoruz; bunu da görmemiz gerekiyor.

Bir başka konu, çocuk istismarı konusunda da, artık, gerçekten aile içindeki istismara yönelik haklı yöntemlerde geliştirmemiz lazım. Yani, aile içinde kişi hanımına şiddet uyguluyor, alıyoruz, konukevine getiriyoruz. Çocuğun birine istismarda bulunuyor, çocuğu alıyoruz ve çocuğu aldığımız gibi, çocuğu bir de biz istismar ediyoruz; çünkü, duygusal istismara neden oluyor. Çocuğu diğer kardeşlerinden koparıyoruz, aileden koparıyoruz. Bence, bunun yerine, bu istismarda bulunan kişiyi artık ailenin içinden alıp ve uzun bir süre, öyle üç ay, beş ay değil, ailenin içinden alıp, aile birliğini bir arada tutmak gerekiyor ve bunun için de sosyal yardımla bu ailenin desteklenmesi gerekiyor. Yani, kadınların aile içindeki istismarı açığa çıkarmamalarının bir nedeni de, ekonomik yoksulluk. Yani, bu başımızdaki adam giderse biz ne olacağız diye düşünüyor; haklı da. Bu nedenle de, her şeyi sineye çekiyor. Bunun için, bu kişileri bunun içinden almak gerçekten, hem ucuz bir yöntem hem de daha sağlıklı bir yöntem. Yani, niye o ailenin başında durduruyoruz ki!

Artı, çocuk istismarı konusunda özellikle okullar ve hastaneler gözetim altında tutulmalı ve buralarda sosyal hizmet birimleri oluşturulmalı; çünkü, en çok ihmal ve istismarlar buralarda ortaya çıkıyor. Yani, çocuk koruma sistemi kurulmalı. Gerçekten, bu bölüm eksik olmuş, bunun yeniden yazılması, yeniden ele alınması gerekiyor.

Bir de, bu evlenme yardımı konusunda, 18 yaşından sonra evlenen kişilere de sanıyorum bunun ödenmesi gerekiyor; yani, 18 yaşına kadar kurumda kalıp, diyelim ki, 25 yaşında evlendi kişi, 25 yaşında ödenmesi gerekiyor bu paranın; yani, illa 18 yaşını bitirdiği gün evlenip de... Öyle olması gerekiyor, yani, bilmiyorum; ama kurum yetkilileri düzeltebilir bunu.

Çocukların sağlık giderleri konusunda bir arkadaşımız da belirtti, bu çocukların tüm sağlık giderleri SHÇEK’te korunma altında bulunan çocuklarda dahil, 0-18 yaşına kadar genel sağlık sigortası kapsamında ve hiçbir bedel ödemeden, prim ödemeden bu çocuklar sağlık yardımından da yararlanacaklar. Evet, söyleyeceklerim bu kadar, daha tekrar da olmasını istemiyorum.

Teşekkür ediyorum. BAŞKAN – Toplantımıza moladan sonra devam ediyoruz arkadaşlar. (Toplantı Arası) BAŞKAN – Buyurun. HASAN HÜSEYİN CAN – İçişleri Bakanlığı, Mahallî İdareler Genel Müdür

Yardımcısıyım. Ben, özellikle yönetmeliklerle alakalı olarak bazı hususlara değinmek istiyorum.

Kanunda çok fazla yönetmelik öngörülmüş. Şimdi, yürütme ve yürürlük maddesini saymazsak, 57 maddelik kanunda 16 tane yönetmelik var. İşte, yaklaşık demek ki 3 küsur maddeye 1 yönetmelik düşüyor. Şimdi bu kadar fazla yönetmelikle bu kanunun ikincil mevzuatını düzenlemek veya düzenlemeyi hedeflemek, bir kere, bu kanunu başlangıçta işlemez hale getirir; bir. Çok fazla ikilem, örtüşme, dublikasyon ortaya çıkarır. Onun için, ben, bazı maddelerden hareketle bazı öneriler yapmak istiyorum.

Bir de, bazı hususlara açıklık getirilmesi lazım. Mesela, 36’ncı maddede, harçlıklar konusu var. Bunun yöntemi, usul ve esasları, ödenme biçimi vesaire, yönetmelikle

Page 87: SOSYAL HİZMETLERİN YENİDEN YAPILANDIRILMASI ÇALIŞTAYI · oluşturmuş olduğu bir kurum esasında Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu; ama daha sonra, ekonomik şartlar,

87

düzenlenecek deniliyor; ama yönetmeliklerde belirtilmek üzere düzenlenecek deniliyor. Yani, 36 ncı maddeyle ilgili olarak münhasıran bir yönetmelik mi düzenlenecek; yoksa, başka yönetmeliklerde mi düzenlenecek; yoksa, 36’ncı maddeyle ilgili birden fazla yönetmelik mi düzenlenecek; bu maddenin metninin okursanız, böyle anlam sıkıntısı ortaya çıkıyor.

Yine, 39 uncu maddede, bakım personeli olarak çalıştırılacak kişilerle ilgili yönetmelikler ibaresi geçiyor, ilgili yönetmeliklerde düzenlenecek deniliyor. Bu, yine, diğer yönetmeliklerin içerisine mi serpiştirilecek veya 39 uncu maddeyle ilgili birden fazla yönetmelik mi düzenlenecek? Ki, 39 uncu maddenin niteliği ve özelliği itibariyle, münhasır ayrı bir yönetmeliğin olması da gerekiyor. Yine, bu 39 uncu maddedeki yönetmelikler ibaresinin nereye kastettiği de açıklığa kavuşturulması zaruret arz eden bir husus.

Yine, 38 inci maddeye bakıyoruz, çocuk rehabilitasyonu gözeticisi sınavı, bunların mesleğe alınması, tez hazırlaması vesaire konusu var.

24 üncü maddede ise, rehberlik ve denetim uzman yardımcılığı usul ve esasları var; dolayısıyla, yönetmelik sayısını azaltmak bakımından, çocuk rehberliği gözeticisi ile rehberlik denetim ve uzman yardımcılığı tek bir yönetmelikle ele alınabilir mi yönetmeliklerin azaltılmasını temin bakımından; bunu bir değerlendirmemiz uygun olur diye düşünüyorum.

Yine, 42 nci maddede, korunmaya, bakmaya, desteğe ihtiyaç duyan, yaşlılara, özürlülere hizmet sunan kamu ve özel sosyal hizmet kurumlarının yöntemi, açılması vesaire bunlarla ilgili esasların belirlenmesi diyoruz. 41 inci maddede de, yaşlılara yönelik özel ve kamusal hizmet kurumlarının, sosyal hizmet kurumlarının açılması, usul, esasları diyoruz. 40’ıncı maddede, yaşlılara yönelik özel ve kamusal hizmet kurumları diyoruz, yine yönetmelik öngörüyoruz. 30 uncu maddede,. Korunmaya muhtaç çocukların tespiti diyoruz, yine yönetmelik öngörüyoruz. Belki, 30’u bunlardan ayırabiliriz; ama 42, 41 ve 40’ıncı maddeyi bir yönetmelikte birleştirmek, bu yönetmelik enflasyonuna son verir veya kanunun uygulamasını kolaylaştırır diye düşünüyorum.

Yine, 45 inci maddeye bakıyoruz, korunmaya, bakıma, yardıma muhtaç özürlüler, yaşlılar ve diğer korunmaya muhtaçlarla ilgili yönetmelik öngörülüyor. Buna da baktığımızda, yine, 42’nci maddede, 41’inci maddede, 40’ıncı maddede, 30’u bir tarafa bırakırsak, öngörülen yönetmeliklerin bir özeti gibi geliyor. Bütün bunları göz önüne almak suretiyle, özellikle yönetmelik sayısını azaltmamızın mümkün olacağını düşünüyorum.

Yine, 50’nci maddede, kamu ve özel kuruluşlarca sosyal hizmet sunumu konusunda ücret tarifeleri vesaire, bunların kuruluş, usul ve esaslarının belirlenmesi söz konusu. Yine, burada bir yönetmelik öngörülüyor; ancak, yine buna baktığımızda, 45’inci, 42’nci, 41’inci ve 40’ıncı maddedeki yönetmelik öngördüğümüz alanlarla örtüşme söz konusu olabilir. Dolayısıyla, bir kanunun bu kadar çok yönetmelikle düzenlenmesi, bu kanunu uygulayıcı kişilerin sahada çalışmasını veya kanunla alakalı işleyişin temini bakımından da önemli sorunlara yol açacak hem de yasa tekniği bakımından fazla uygun düşmüyor bu yöntem; dolayısıyla, bizim, bu önerilerimiz dikkate alınmak suretiyle veya başka metotlar takip edilmek suretiyle, yönetmelik sayısını makul seviyeye indirmemiz yasanın uygulanmasını ve uygulayıcıların bu yasa sahasında kolay çalışmasını temin edecektir diye düşünüyorum.

Teşekkür ediyorum. BAŞKAN – Teşekkürler. ALİ RIZA ABAY – Sakarya Üniversitesi... Efendim, ben, bu yasa tasarı taslağının geneliyle ilgili bir iki atıfta bulunarak esas

teknik konuşmama geçmek istiyorum. Şimdi, bir defa, siyasî iktidar bir irade beyan ederek, belki de bir risk alarak, böyle

bir yasayı hayata geçirmek istiyor. Dolayısıyla, bu yasanın felsefesi, varsayımları, yaklaşım biçimi lehte ya da aleyhte konuşulabilir. Ancak, biz, bu yasanın felsefesi, yaklaşımı hakkında konuşacak olursak, lehte ve aleyhte de çok şey konuşulabilir. Yani, sosyal devlet anlayışı

Page 88: SOSYAL HİZMETLERİN YENİDEN YAPILANDIRILMASI ÇALIŞTAYI · oluşturmuş olduğu bir kurum esasında Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu; ama daha sonra, ekonomik şartlar,

88

ortaya konulabilir, refah devleti anlayışı ortaya konulabilir, sosyal politika ortaya konulabilir vesaire. Onun için, bunun altını bir çizmek istiyorum. Birincisi bu.

İkinciye gelince, yine, yasanın genel hatlarıyla ifade edecek olursak, yani, ben, yasanın teknik yazımından anlamam. O, öyle zannediyorum, bu yasa yazımıyla ilgili teknik arkadaşların işi. Ama şu kadarını söyleyeyim ki, dışarıdan baktığınızda, biz, meseleyi nasıl daraltabiliriz, yasa tekniğinde acaba böyle bir gerekçe de olur mu, bilmiyorum; ama böyle bir şey seziyorum ben; yani, daha böyle sınırlandırıp, insanların bu işi yapması için işi nasıl zorlaştırabiliriz gibi bir mantık seziyorum. Kusura bakmayın, bu, benim anlayışım, yanlış da olabilir. Benim bu konudaki söyleyeceklerim şu: Dün de söylediğim gibi, biz, sivil toplum örgütlerinin, belediyelerin, gönüllü kuruluşların, alabildiğince, önlerini açmamız lazım ve bu iş, istismara her ne kadar sebep olsa bile, biz, istismara sebep olabilecek diye olmayacak noktaları da daraltmamızın anlamı yok. Belediyeler konusunda, açıkçası, âdeta, ben şöyle anlıyorum, belediyelere güvenmiyoruz; dolayısıyla, önce özel idarelere bunu bir verelim. Özel idareler eğer uygun görürlerse ve belediyeler de talep ederlerse, bunu belediyelere o zaman veririz. Belediye talep etmezse, o zaman, özel idarenin elinde kalacak. Peki, oybirliğiyle denilmiş bir de... Koordinasyon kurulu oy birliğiyle karar alamazsa, yine, özel idarenin elinde kalacak. Belediye ben yapmak istiyorum diyor, koordinasyon kurulundaki iki kişi veya bir kişi, buna hayır diyor, bu iş olmaz... Onun için, o maddeyi de belki işte çoğunlukla filan demek lazım ki, bu çoğunluk ifadesi diğer mahkeme kararlarında filan da geçerlidir.

Şimdi, bu genel ifadelerden sonra, ben, genel olarak şunu görüyorum: Biz, topu taca atmaya alışık bir kültüre sahibiz, yapamadığımızı taca atıyoruz. Dolayısıyla, bugüne kadar mahkemelerin önüne büyük dosyaların sebebinin yığılmasının sebebi de bu, burada da aynı şeyi görüyoruz. Şimdi, korunmaya muhtaç olan çocuklarla ilgili mahkeme kararına evet; ama destekleyici hizmetlerle ilgili hâkime niye gerek var; ben bunu anlamış değilim. Yani, yanılabilirim, yani, bu konuda belki karşı görüşler de olabilir. Şimdi, destekleyici hizmetlerle ilgili demişiz ki, danışmanlık hizmetleri, geçici bakım hizmetleri, sosyal yardım hizmetleri demişiz; arkasından da, destekleyici hizmetlerin önünü açacağımıza, hâkimin ve mahkemenin huzuruna götürüyoruz olayı. Ayrıca, destekleyici hizmetlerde bir de çocuğu ailesinden koparmadan mahkeme kararı vermiş oluyoruz; burada, sanki bana bir mantıksal terslik var gibi geliyor, affınıza sığınarak bunu ifade etmek istiyorum.

Şimdi, bir başka nokta, bu hizmetleri yürütürken, alabildiğine gönüllü kuruluşların, sivil toplum örgütlerinin önünü açmamız lazım ve hatta, bu gönüllü kuruluşlar, örneğin, kişiliği oluşmuş, bu işi yapabileceğine inandığımız, rehberlik hizmeti yapabilecek olan üniversite ikinci sınıftan sonraki öğrencilerden de yararlanabiliriz. Bir komisyon kurarız. Bu komisyon destekleyici hizmetlerden yararlanacak öğrencileri seçer, onlara da bu işi yaptıkları karşılığında burs verilir. Dolayısıyla, böyle karşılıklı bursla bunlardan da yararlanabiliriz. İşte, dün burada sosyal hizmet sıkıntısından bahsederken, 10 çocuğa 1 sosyal hizmet çalışanı da ya da uzmanı verelim; nereden bulacağız gibi konuşuldu? Oysa, bunların da kontrolü sağlayacak bir mekanizmayla bunun da yapılabileceğini düşünüyorum.

Ayrıca, özel sosyal hizmet kuruluşlarında bakımla ilişkili maddede, yine, kamu yararına çalışan dernekler meselesi üzerinde duruluyor. Diğer dernekler bu işi yapamayacaklar demek. Yine, bakın, insanımıza güvenmediğimiz ortaya çıkıyor. Niye güvenmiyoruz? Yani, her şeyi kanun yapıcılar çok iyi bilir, devlet onların elinde, onlar yöneticiler, onlar insanlığa, diğer insanlara şekil verecekler, diğer insanlar edilgen; böyle bir şey yok arkadaşlar.

Ayrıca, söylenenleri geçiyorum, şimdi, benim üzerinde duracağım bir başka nokta da şu: Çocuk rehberi ve gözetimcisinin seçimi konusunda, önce, bu 32’nci maddenin son paragrafında geçen, daha çok şu anda sosyal hizmetler bünyesinde çalışanların özlük haklarının korunmasına yönelik bir anlayış var orada. Kabul ediyorum, yani, o özlük haklarının kabul olmasını; ama burada denilmiş ki, işte, efendim, burada çalışan merkez ve

Page 89: SOSYAL HİZMETLERİN YENİDEN YAPILANDIRILMASI ÇALIŞTAYI · oluşturmuş olduğu bir kurum esasında Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu; ama daha sonra, ekonomik şartlar,

89

taşra teşkilatında, sosyal çalışmacı, psikolog, çocuk gelişimci, avukat kadrolarında çalışanlar en az 8 yıl çalışmak kaydıyla... Peki, neden 8 yıl arkadaşlar? Bunu anlamış değilim ben. Onun yerine, çalışanların hepsi biçiminde düzenlenmesi; artı, bunun içerisinde kim var bilemiyorum kadrolarda, mesela, öğretmen kadrosu var mı, psikolojik ve rehberlik danışmanı var mı, halkla ilişkiler uzmanı var mı, sosyolog kadrosuyla çalışanlar var mı; bunların da işin içerisine katılarak, işte, yüzde 50 nispetinde denilmiş, yüzde 50’nin dışında kalanlar -bir seçme yapılacak demek ki- başka kurumlara aktarılacak.

Şimdi, bir başka noktaya geliyorum ki, bu nokta benim en fazla önemsediğim nokta. Biraz önce Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Müdürü, Sayın Hocamla, saygıdeğer insan, onunla görüştüğümde, sosyal hizmetlerde daha önce, benim gördüğüm, bu kırk yıllık tecrübe içerisinde çok güzel bir koza ördüklerini, iyi bir ürün ortaya çıkardıklarını; ama bu koza içerisindeki kendilerinin artık olup olmadığını anlayamayacağımız bir noktaya geldiklerini görüyorum. Dolayısıyla, bu kozanın dışına taşılmalı ve çeşitli üniversitelerde bu işe gönüllü olanlar, kendilerinden de lojistik destek almak suretiyle, bu bölümlerin sayısı alabildiğinde çoğaltılmalı. Dün Sayın Genel Müdür dedi ki, bizim şu kadar ihtiyacımız var; ama bunlar ne zamanda yetişir; bunun yetişmesi mümkün değil. Öyle zannediyorum, bu gerekçeyle şöyle bir ifade kullanılmış ikinci paragrafta, en az dört yıllık eğitim veren fakülte, yüksekokulların sosyal hizmet, çocuk gelişimi ve eğitimi, psikolojik, psikolojik danışmanlık ve rehberlik eğitimi, hukuk ve sosyoloji bölümlerinden mezun olanlar diyoruz.

Şimdi, biraz önce benim çok sayın dostum Ertan Bey, işte, sosyoloji mezunu bu eğitimi almamış, bu işi nasıl yapsın? Zaten bunun bir başlangıç noktası var arkadaşlar; yani, üç yıllık deneme, belki sahaya çok fazla sürülmeden, daha önceki uzmanların da gözetiminde bu iş alıştırılacak, yapılacak ve daha sonra da onlar bu işin içerisine katılmış olacak. Biliyorsunuz, yükseköğretim almış olan insanlar çabuk öğrenirler; dolayısıyla, çabuk ayak uydururlar. Bundan ötürü, bu ihtiyacı karşılayacak, gerçek anlamda, ona siz sosyal çalışmacı mı derseniz, sosyal hizmet uzmanı mı derseniz, ne derseniz deyin, bunlar yetişene kadar, bir süreçten geçirilmek suretiyle, bunun içerisine bu sözü, biraz önce sözünü ettiğimiz fakülte ya da yüksekokul mezunlarının mutlaka işin içerisinde olması gerekir. Ben buna bir artı daha ilave ediyorum: Halkla ilişkiler mezunlarının da bu işe dahil edilmesini; çünkü, onların bu konularda oldukça başarıyı yakalayabileceklerini, artı, ilahiyat fakültelerinin öğretmenlik bölümünden mezun olanlarının da buna dahil edilmesini istiyorum; çünkü, ilahiyat fakültelerinin öğretmenlik bölümleri, aynen eğitim fakültelerinde alınan öğretmenlik bölümündeki öğretmenlikle ilgili pedagojik formasyonu alıyorlar. Onun için, bu maddenin özellikle ve dikkatle düzenlenmesi gerektiğini düşünüyorum. Şimdilik söyleyeceklerim bu kadar. Yaşlılar ve özürlülerle ilgili söyleyeceklerim saklı kalmak suretiyle, sözlerimi bitiriyorum.

Teşekkür ederim. BAŞKAN – Biz teşekkür ederiz. Buyurun. ABDULLAH ÇİFTÇİ – Türkiye Korunmaya Muhtaç Çocuklar Vakfı adına

konuşuyorum. İlk önce, 30 uncu maddede bir maddî hata var, ona işaret etmek istiyorum. Üçüncü

paragrafta, 48 inci maddeye atıfta bulunuluyor. Zannedersem, 48 inci madde olmaması gerekir o bentte. Onun düzeltilmesini istiyorum. Yani, 30 uncu maddenin üçüncü paragrafında atıfta bulunan 48 inci madde... Orada maddî bir hata var, başka bir madde olması gerekir.

Şimdi, 35 inci maddede birkaç eleştiri geldi, kamu yararına çalışan vakıf ve derneklere veriliyor diye. Şimdi, kamu yararına çalışan vakıf ve dernek statüsünü alabilmek için, bir kere, derneklerde geçmişte gerçekten kamunun yükünü azaltıcı çalışmalar yapması ve bu konuda birçok faaliyetlerinin olması gerekir ve aranır, bu ona referans olur, yani, kamu yararı verilmesinde referans olur. Vakıflarda ise, belli bir malvarlığı sahibi olması gerekir ve

Page 90: SOSYAL HİZMETLERİN YENİDEN YAPILANDIRILMASI ÇALIŞTAYI · oluşturmuş olduğu bir kurum esasında Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu; ama daha sonra, ekonomik şartlar,

90

yine, onun da geçmişinde, amaçları doğrultusunda belli oranlarda kamunun yükünü azaltıcı faaliyetleri göstermesi gerekir. O açıdan, kamu yararı bir şekilde bir vakfın veya derneğin referansı veyahut da çalışmalarının gerçekten kamu yararına olduğunun veya kamunun yükünü azalttığının bir göstergesidir. Türkiye’de, bugün, bilhassa vakıflar için söyleyeceğim, sadece ve sadece bağışa dayalı, hiçbir malvarlığı tahsis etmeden kurulmuş bir sürü vakıf var ve bunların çoğu, insanların o vakıflara göstereceği ilgiye bağlı; ama vakıf, bu demek değildir. Vakıf, bizatihi kendi malvarlığıyla ayakları üzerinde durabilen ve amaçları doğrultusunda faaliyet gösterebilen...

[…] ...yapılması gerekir. Aksi takdirde, istismara yol açması çok da mümkün. Diğer taraftan, 35 inci maddedeki özel sağlık poliçesi, sağlık hizmetleri bu çocuklara

yönelik. Benim kanaatime göre, özel poliçe yerine, şimdi yeşil kart uygulaması var Türkiye’de. O sistemden genel sağlık sigortası kurumu oluşuncaya kadar, yeşil kart sisteminden yararlandırılabilir, daha sonra da genel sağlık sigortası kapsamına bu çocuklar alınarak, sağlık problemleri çözülür. Çünkü, özel sağlık poliçesi, daha doğrusu, bu konuyla ilgili ticarî şirketler, her an batma riskiyle veyahut da o hizmetleri karşılamama riskiyle karşı karşıya. O zaman, bu çocuklar için ödenecek primler ne olacak? Bu açıdan, bunun tekrar gözden geçirilmesinde yarar olduğu düşüncesindeyim.

Teşekkür ederim. BAŞKAN – Buyurun. MEHMET SEYMAN – İstanbul Vali Yardımcısıyım. Dün söz aldığımda, kanun tekniği ve kanun diline ilişkin bir temennimi ifade

etmiştim. Özellikle kanun tekniği açısından bu taslakta gördüğümüz eksiği, bu başlık altında çok daha yoğun bir biçimde hissediyoruz. Bu anlamda, çocuklara yönelik koruyucu ve destekleyici hizmetler ile usulleri başlığı altında düzenleyici hükümler, bence, bu alandaki somut ihtiyaçları ve bu ihtiyaçlara cevap verme konusundaki hizmetleri, işleyişi, görevleri kapsayacak şekilde düzenlenmemiştir. Burada bir karmaşa var. Bu karmaşanın bir kanun tekniğiyle düzeltilmesine kesinlikle ihtiyaç vardır.

Bir defa, 26’ncı maddeden başlayarak, burada öngörülen birtakım hizmet türleri ve bu hizmetlere ihtiyaç duyan çocuk nitelikleri doğru sayılmamıştır. Bu başlık altında hemen bir temennimi burada dile getirmek istiyorum. Avukat arkadaşımız ve bir uzman arkadaşımız ısrarla konuşmalarında suçlu çocuk tanımını kullanmışlardır. Ne bu yasanın öngördüğü tanımlar ne Çocuk Koruma Kanununun öngördüğü tanımlar ne de literatür suçlu çocuk gibi tanımı öngörmemektedir, kabul de etmemektedir, uzmanlar da bunu ısrarla reddetmektedir. Sık sık tekrarladım, çocuk tanımı, sonuçta, bir irade kavramını da açıyor ise, çocuğu kendi iradesiyle bir suç ilişkisinin içerisinde varsaymak ve ona suçlu çocuk demek, doğrusu, Çocuk Koruma Kanunu ve çocuk sorununa çözüm getirme amaçlı düzenlemeyi tartışmak üzere bir arada bulunan bizlerin bakışı olmamalıdır. Lütfen, suçlu çocuk tanımını kullanmayalım. Bunun için Çocuk Koruma Kanunu, suça sürüklenen çocuklar demiştir ya da uluslararası platformlarda kullanılan kanunla ihtilafa düşen çocuklar tanımı pekala burada kullanılabilir ki, Türk Ceza Kanununun 31 inci maddesinin birinci ve ikinci fıkraları da bunu içermektedir.

Bu temennimi dile getirdikten sonra, tekrar dönüyorum, diyorum ki: Burada ihtiyaç duyulan hizmetleri ve bu hizmetleri ihtiyaç duyan çocukların nitelikleri de doğru sayılmamıştır. 2828 sayılı Kanunu göre çıkarmış olduğumuz Çocuk ve Gençlik Merkezleri Yönetmeliği, her ne kadar bugün o yönetmeliğin günün ihtiyaçlarına uyarlanması ihtiyacı varsa da, bu kanun yürürlüğe girdikten sonra o yönetmeliklerin tümü mülga olacak olsa da, bu ihtiyaca cevap vermek amacıyla dün değindiğim, Genel Müdürlüğün çıkardığı ve yürürlüğe koyduğu sokakta yaşayan ve çalıştırılan çocuklara yönelik hizmet modelinde öngörülen

Page 91: SOSYAL HİZMETLERİN YENİDEN YAPILANDIRILMASI ÇALIŞTAYI · oluşturmuş olduğu bir kurum esasında Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu; ama daha sonra, ekonomik şartlar,

91

birtakım müesseseleri dahi burada öngörmemiştir. Yani, çocuk rehabilitasyon merkezi tanımını, biz, çocuklara yönelik hizmet modelinde öngörüyoruz, hatta çocuk ve gençlik merkezleri yasal tanımını bu modeldeki yeni tanımla değiştiriyoruz ve şu anda büyük kentlerde bu model kapsamında Türkiye’nin 10 ilinde, pilot bölge olarak İstanbul’da yürütülen ve Başbakanlığın 2005/5 sayılı genelgesi uyarınca, 10 ilde yürütülen, İstanbul’da yıllardır yürütülen bu hizmet kapsamında sürdürdüğümüz birtakım hizmetlerin tanımını dahi bu düzenlemelerde öngörmemişiz. Sokakta yaşayan çocuklara şu anda hizmet yürütüyoruz o model kapsamında ve Çocuk ve Gençlik Merkezleri Yönetmeliği kapsamında. Eğer, biz, bu maddeler altında öngörülen yaklaşımla hareket edecek olursak, bu 10 ilin hiçbirinde sokakta yaşayan çocuğu, modelde öngörüldüğü şekilde sokak çalışmasıyla sokaktan alıp çocuk ve gençlik merkezlerinde muhafaza altında tutamayız, bunlara koruma hizmeti de veremeyiz. O halde, bu boşluğu dikkate almak zorundayız.

İkincisi, burada ağırlıkla koruma hizmetlerini saymışız, koruma kavramını kullanmışız. Peki, bunun yanında sosyal rehabilitasyon merkezlerinde yürütülmesi gerektiğini saydığımız ve bunu zorunlu gördüğümüz eğitim ve rehabilitasyon hizmetlerini hangi başlık altında sayacağız; bunların hiçbiri burada öngörülmemiş. Yani, siz, sokakta yaşamak zorunda kalmış bir çocuğu, devletin sorumluluğu gereği yasal olarak düzenlediğiniz bir yöntemle sokaktan alacaksınız, kendi merkezlerinize getireceksiniz, bu çocukların burada, sokakta yaşamasına neden olan nedenlerden uzaklaştırmasını sağlayıcı rehabilitasyon hizmetlerini bu başlık altında öngörmeyeceksiniz; bu mümkün değil, bu yanlıştır. Burada eğitim hizmetleri var. Sadece o çocuğun üstünü başını değiştirip, sadece o çocuğun madde bağımlılığına bulaşması nedeniyle bağımlılık merkezinde tıbbî tedaviye tabi tutulmasını mı yeterli sayıyorsunuz? Tıbbî rehabilitasyonun dışında sizin burada koruyucu hizmetleri yürüten bir sosyal hizmet kurumu olarak bir sosyal rehabilitasyon hizmetini de öngörmeniz lazım. O halde, buradaki maddelerde bunu dikkate almak zorundasınız.

Sosyal rehabilitasyonu verdiğiniz, bu hizmeti verdiğiniz çocuğu bir süre sonra kendine yeterli hale gelmeyi hedefliyorsunuz, nasıl sağlayacaksınız bunu? Bu çocuğun istihdamı önemli bir sorundur. Siz, bu çocuğu, sonuçta, iki yıl sonra, sen, artık, sokakta yaşama nedenlerinden kurtuldun, madde bağımlılığın vardı, sana sahip çıktık, bir süreçten geçirdik, bundan da kurtuldun, sana eğitim de verdik, okulla ilişkilendirdik seni, hadi güle güle diyemezsiniz. Bir meslekî eğitim vereceksiniz ya da onun kendine yeterli olmasını sağlayacak bir beceri eğitimi vereceksiniz; sonra da, istihdamını sağlayacaksınız belki. Sadece yurt ve yuvalarda yaşayan çocukların istihdamına ilişkin o kanun hükmünden hareketle değil, sokakta yaşayan ve çalıştırılan ve her türlü istismara maruz kalan çocuklar başlığı altındaki çocuklar için öngördüğünüz yaklaşımlardır bunlar. Bunların bu başlık altında mutlaka düzenlenmesi lazım; ama bunu dahi saymamış bu hükümler. Bu anlamda, bu maddelerin bu saydığım eksikleri kapsayacak şekilde yeniden düzenlenmesi lazım. Herhalde, bu, sistematik yaklaşımdan kaynaklanıyor.

Şimdi, biz, Batı’daki modern, çağdaş saydığımız örnekleri alıp, buraya uygulayacağız derken, bir ciddî hataya düşüyoruz. Biz de, uygulayıcılar olarak, yıllardır bu ihtiyacı dile getiriyoruz, en çok ben. Neredeyse, ben, mülkî idare amirliğini unuttum. 5,5 yıldır, İstanbul’da, bu sorunla mücadele etmeyi çalışan kadronun koordinatörüyüm, sorumlusuyum. Dünyanın en büyük illerinden birinde 5,5 yıldır bu sorunla uğraşan insan olarak, inanız ki, buradaki tenkitlerim, ortaya çıkan bir metni kıskançlıkla tenkit anlamında değil, bir ihtiyaca cevap arıyorum ben. Buna cevap verilmesi lazım kesinlikle. Biz, Batı’daki örnekleri alıyoruz. Şimdi, incelediğimiz birtakım ülkelerdeki idarî yapı, Türkiye Cumhuriyetinin idarî yapısından farklı. Orada “mayor” sistemi var, mülkî idare sistemi yok; dolayısıyla, “mayor” sistemi, kendi içinde idarî tedbirler dizgesini gerektirmeyebilir. Böyle bir ihtiyacı öngörmemiş oradaki idarî yapı; ama biz, Türkiye şartlarında birtakım tedbirleri düzenleyecek merciler için idarî yapımız içerisinde birtakım müesseseler öngörmüşüz.

Page 92: SOSYAL HİZMETLERİN YENİDEN YAPILANDIRILMASI ÇALIŞTAYI · oluşturmuş olduğu bir kurum esasında Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu; ama daha sonra, ekonomik şartlar,

92

Önleyici hizmetler idarî yapı içerisinde, idarî tedbirler niteliğindeki hizmetlerdir ve idarî yapımızda bu hizmetlere karar verecek merciler varken, yani, mülkî idare amirleri, mülkî idare sistemi içerisinde süratle karar alıp cevap vereceğiniz önleyici hizmetlerde de Batı’daki örnekleri adapte ederken göz ardı etmeniz sonucu, mutlaka önleyici hizmetlerde de neredeyse mahkeme kararını beklemişsiniz. Yani, bir yargı sürecine sokuyorsunuz o hizmetleri de. Neden; sokakta yaşayan, çalıştırılan çocuğu mobil ekiplerle ben sokaktan alıyorum. Bakınız, en kısa süreç beş günlük. Şu anda benim kuruluşlarımda bugün itibariyle yaklaşık 300 sokakta yaşayan ve çeşitli biçimlerde istismara uğramış çocuk var ve bunlar hizmet alıyorlar. Personelimiz bu çocuklara hizmet veriyor. Bir sorumluluk ilişkisi var burada. Bu sorumluluk ilişkisinde doğabilecek birtakım olaylar ve sakıncaların hesabını bu personel nasıl verecek? Burada, eğer, bir bu tedbire ilişkin bir yasal müessese öngörmezseniz, o personelinize güvence getiremezsiniz. Beş gün sonra müracaat edecek, yargı kararını alacak. Beş gün içerisinde bu hizmeti nasıl götüreceksiniz? Bunlar acil nitelikli hizmetlerdir ve bunları yok sayamayacağımıza göre, o zaman, bu başlık altındaki hizmetleri, bence, idarî hizmetler, yani, idarî tedbirler ve adlî tedbirler olarak sayabilirsiniz ya da idarî tedbirler diğer tedbirler diye sayabilirsiniz ve idarî tedbirler altında önleyici hizmetler ve destekleyici hizmetler başlığı altında bunu yerleştirebilirsiniz, işimiz daha kolaylaşır, soruna cevap verme hızımız son derece yüksek olur. Buna kesinlikle ihtiyaç var.

Bakınız, bir başka maddede, burada, 31 inci maddede, yetkili mahkeme yer sorunu... Bunu, biz, yurt dışında da tartıştık; hatta, UNICEF’in organize ettiği Ankara’daki bir toplantıda da bunu madde olarak tartışmıştık. Maalesef, Çocuk Koruma Kanununun hazırlık sürecinde de bunları tartıştık, söyledik; ama çoğu dikkate alınmadı. Biraz önce pek çok arkadaşımın ifade ettiği sakıncalar bugün Çocuk Koruma Kanununda da varlığını aynen devam ettirdi. Niye; acil ihtiyaçlara cevap verecek tedbir müesseselerini öngörün dememize rağmen, orada da dikkate alınmadı. Herkes, sadece kendi kurumuna, kendi yetkilerine dönük bir taassupla bu meseleye baktığı için bu sakıncaları yaşıyoruz. Yargı, idare boyutunu önemsemiyor ya da yok sayıyor. İdare bu ihtiyaçları dile getirdiğinde, yargının sanki görev alanına müdahale edecekmiş, etmek istiyormuş gibi bir tartışma doğuyor; sonuçta, herkes çekinerek, korkarak bu ihtiyacı dile getirmiyor ve Çocuk Koruma Kanunu da o anlamda o ihtiyaçları öngörmeyecek bir içerikte çıktı, şimdi aynı şey.

Çocuk İstanbul’da, kendi iradesiyle -ki, çok az kendi iradesiyle geliş- organize birtakım kişi ya da grupların tesiriyle İstanbul’a geldi. Birtakım ilişkilere karıştırıldı, kanunla ihtilafa düşürüldü bu çocuk. Bu çocukla ilgili siz koruma kararı alma ihtiyacındasınız. 31 inci maddede, yer sorununu belirlerken demiş ki, çocuğun kendisi, sonra annesi babası ve tüm unsurları saymış, oradaki yer mahkemesi yetkilidir. Şimdi bu süreci düşünebiliyor musunuz; İstanbul’da, kuruluş, birinci zincirden, birinci halkadan itibaren, en son Sosyal Hizmetler, bu çocukla ilgili tedbir talebini nereye gönderecek; çocuğun ailesi Siirt’teyse, oraya gidecek, o zaman, oradaki mahkeme yetkili olacak; bu, tartışmalı. İtiraz edecektir yarın birtakım insanlar bunun uygulamasına. O anlamda tekrar ediyorum: İdarî tedbirler sürecini yeniden düzenlemek zorundasınız. Efendim, bunları lütfen mutlaka gözden geçirelim ve dikkate alalım.

29 uncu maddede, o kurumları, o hizmet biçimlerini saymamışsınız. 28 inci maddede, danışmanlık hizmetleri, geçici bakım hizmetleri, sosyal yardım hizmetleri demişsiniz. Bir fıkrasında ağırlıkla çocuk, diğerlerinde aileyi öngörmüşsünüz. Bu yasanın aile hizmetleriyle ilgili bölümlerinde de özellikle kadın, çocuk sorununda en önemli temel unsurlardan birisidir. Çocuk sorununa dönük tedbirlerin mutlaka kadına dönük tedbirlerle birlikte düşünmek zorundasınız. Kadına dönük tedbirleri çocuk sorununda önleyici tedbirlerle birlikte düşünmediğiniz takdirde, Türkiye’de şu anda en çok tartıştığımız kanunla ihtilafa düşen çocuklar sorununda etkili tedbirler alamazsınız ve etkili sonuçlar alamazsınız. Kanunla ihtilafa düşen çocuklar konusunda tanımdan tutunuz da, yaklaşımlarımızda, maalesef, ciddî eksiklikler var.

Page 93: SOSYAL HİZMETLERİN YENİDEN YAPILANDIRILMASI ÇALIŞTAYI · oluşturmuş olduğu bir kurum esasında Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu; ama daha sonra, ekonomik şartlar,

93

BAŞKAN – Sayın Valim, toparlarsanız... MEHMET SEYMAN – Tamam, bitiriyorum. Genelde, kamuoyu, kanunla ihtilafa düşen çocuklar denince, aklına Sosyal Hizmetler

Çocuk Esirgeme kuruluşları şemsiye altında hizmet alan çocukların çok büyük bir bölümünü suça sürüklenen çocuk ya da -biraz önce arkadaşlarımın ifade ettiği temennimle düzeltmeye çalıştım- suçlu çocuk diye nitelendiriyor. Bizim bu kanunda öngöreceğimiz düzenlemeler, bu ayırımı da toplumun net olarak anlamasını sağlayacak şekilde düzenlemeler olmak durumundadır. Benim bu maddelerle ilgili aslında deneyimlerinden hareketle söylemek istediğim çok şey var. Açıkça önleyici tedbirler sürecinde mülkî idareyi sayınız. Siz, burada, 30 uncu maddede, maalesef, en çok bu hizmetlerin yürütümünde desteğini beklediğiniz mülkî idareyi sadece burada bildirimle yükümlü merciler arasında saymışsınız. Bu, çok önemli bir eksik. Bildirim merci burada mülki idare. Peki, önleyici tedbirleri uygulama süreci içerisinde Sosyal Hizmetler o tedbir kararını kimden alacak? Mülkî idare, Sosyal Hizmetler birimine, Sosyal Hizmetler birimi bağlı olduğu merciden ihbarı alacak; sonra, kendisi işlemleri yürütecek. O mercii karar sürecinde yok saymışsınız. Bunun düzeltilmesi gerekir.

Teşekkür ediyorum. BAŞKAN – Ben teşekkür ediyorum. Buyurun. LEYLA COŞKUN – Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü, Genel Müdür

Yardımcısıyım. Şimdi, bu tasarının altıncı bölüm bir alt başlığı, çocuklara yönelik koruyucu ve

destekleyici hizmetler ile usulleri; daha alt başlığa indiğimizde, 27 nci madde, yani, koruyucu hizmetlerin (b) şıkkında bir ifade var, şöyle başlıyor: Barınma ve geçici sığınma hizmetleri, barınma yeri olmayan çocuklu kadınlara veya hayatî tehlikede olan hamile kadınlar ile bunların çocuklarına uygun barınma yeri sağlamaya yönelik hizmetler ile mülteci, sığınmacı veya göçmen durumunda bulunan refakatsiz küçüklerin acil ve insanî gereksinimlerinin karşılanmasını, ihtiyaç çocukların barınma ve sair destek hizmetlerini kapsar gibi bir ifade var. Şimdi, biz, Genel Müdürlük olarak, bu tasarıyı ilk gördüğümüzde dehşete düştüğümüzü ve üzüldüğümüzü açıkça ifade etmek istiyorum; çünkü, bu tasarıda kadın yok. Yani, kadınlar neden Sosyal Hizmetlerin kapsamı dışında bırakıldı? Sadece bazı maddelere serpiştirilmiş, var-yok arası bir durumda. Çok merak ediyorum, neden Sosyal Hizmetler şemsiyesi dışına çıkarıldı kadınlar? Bir başka sosyal hizmet kurumu var mı Türkiye’de; yok ve olmayacak da, öyle gözüküyor. Eğer şöyle düşünüldüyse, Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü var. Bu, kadınlarla ilgili işlemleri ve faaliyetleri takip etsin, yürütsün diye düşünüldüyse, bu, büyük bir yanılgı ve hata olur; çünkü, Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü bir sosyal hizmet ve sosyal yardım kuruluşu değil. Kanununa baktığımız zaman, bir araştırma, planlama politika üreten ve koordinasyon kuruluşu. Ne görevleri arasında ne kadro yapılanmasında ne de bunca yıllık kuruluşunda uzmanlık deneyiminde bir sosyal hizmet kurumu olmadığını görürüz. Ayrıca, zaten, böyle bir görev verilmeye kalkıldığında da sosyal hizmetler parçalanmış olur; dolayısıyla, Sosyal Hizmetler, bu kuruluş, bu genel müdürlük bir şemsiye kuruluş olacak ve bütün sosyal hizmetleri kapsama altında standartları belirleyecek, koordinasyon yapacak ve bunu denetleme yoluyla izleyeceksek, gerçekten, bu hizmetlerin parçalanmaması gerekir. Türkiye’de muhtaç kadınlar, şiddete uğramış kadınlar, ya yalnız ya da çocuklu kadınlardır, aile içinde zaten şiddet yoğun olarak yaşanıyor oranlara baktığımız zaman. O nedenle, bu kadınlara ilişkin ayrı bir başlık altında bu kanunda özel bir düzenleme getirilmesi lazım.

Özürlüler ve yaşlılara ilişkin düzenleme var bu tasarıda; ama kadına ilişkin özel bir düzenleme yok ve biz bunun muhakkak ve muhakkak bu tasarı altında yer alması gerektiğini düşünüyoruz. Kaldı ki, Avrupa Birliğine giriş sürecinde çalışmaların bu alanda yoğunlaştığı bir dönemde, Avrupa Komisyonunun raporundan da bir paragraf okumak istiyorum. “Geçtiğimiz yıldan bu yana Türkiye’de kadın sığınma evlerinin sayısı artmış olmakla birlikte,

Page 94: SOSYAL HİZMETLERİN YENİDEN YAPILANDIRILMASI ÇALIŞTAYI · oluşturmuş olduğu bir kurum esasında Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu; ama daha sonra, ekonomik şartlar,

94

bu evlerin daha da çoğaltılmasına duyulan ihtiyaç, acil ihtiyaç sürmektedir. Bu bağlamda, Meclis tarafından Temmuz 2004’te kabul edilen Belediyeler Yasasının, nüfusu 50 000’den fazla olan tüm yerleşim yerlerinde sığınma evleri açılmasını zorunlu kılan hükmünün merkezî idarenin yeterli malî ve teknik desteğiyle tam olarak uygulanması beklenmektedir.” Yani, bu rapordan da anlaşıldığı gibi, yerel yönetimlere bırakılacak bu hizmetlerin merkezî idare tarafından malî ve teknik destekle desteklenmesi de beklenmektedir.

Ayrıca, kadınlara sunulacak hizmetler, elbette çocuğa sunulan hizmetleri Sayın Vali Yardımcı da belirttiği gibi, kadınlara sunulan hizmetleri de birlikte düşünmek gerekir. Ben şunu da önereceğim: Kadınlara sunula hizmetleri de daha geniş bir perspektifle düşünmek gerektiğini düşünüyorum. Şimdi, şiddete maruz kalan kadınlar için sığınma evleri var, yasada da açılması öngörülüyor; ama bu yeterli mi? Sığınma evleri, gerçekten, belli sürede konaklanan ya da kalınan yerler. Onları her ne kadar meslekî eğitim ve sair gibi teknikler destekler verilse bile, yeterli olmuyor. Şunları düşünebilir miyiz kadınlar ve çocuklar için de: Özellikle yalnız kadınlar, yani, çocuğu olmayan kadınlar için kadınlar yurtları düşünülebilir. Yani, bu kadın Türkiye’de halen barınmanın ciddî sorun olduğunu düşünüyoruz yoksul kadınlar için.

Ayrıca, çocuklar için düşünülen bu sevgi evleri, benzer evleri, özellikle çocuklu, yani, kadın başlı aileler için düşünebilir miyiz? Tabiî, istismara, suiistimale yol açılmaması için, çok iyi inceleme ve denetlemeyle, çocukları anneleriyle birlikte barındıracak mekânlar yaratabilir miyiz? Bütün bunları da düşünerek ve sosyal hizmetleri parçalamadan bir başlık altında bunu tartışabiliriz ve kadınlar ve çocuklar için daha iyi mekânlar ve daha iyi yaşam şartları yaratabiliriz diye düşünüyorum. Benim söyleyeceklerim bu kadar; ama hukuk müşaviri arkadaşımın da küçük bir eklemesi olacak.

Teşekkür ederim. BAŞKAN – Buyurun. GÜLSÜM BÜKER – Hukuk müşaviriyim Genel Müdürlükte. Genel Müdürlüğümüzün görev alanı itibariyle yeni yasa tasarısının maddeleri

hakkında ben genelinde biraz şeyler söylemek istiyorum. Tanımlar başlığı altındaki 3 üncü maddenin (g) bendine şiddete uğrayan kelimelerin

ilave edilmesini ve aynı maddenin (h) bendine 2828 sayılı Kanunda olduğu gibi, kadın veya erkek konukevlerinin alt bendin ilave edilmesini, sosyal hizmetlerin temel esasları başlığı altındaki 4’üncü ve 6’ncı maddelere muhtaç ve şiddet gören kadınlara ilişkin bent eklenmesini, ana hizmet birimleri başlıklı 10 uncu maddeye aile, kadın ve toplum hizmetleri dairesi başkanlığının eklenmesini ve bu daireye ilişkin bir madde oluşturularak görevlerinin belirlenmesini, yasa tasarısının çocuk hakları izleme ve değerlendirme kurulu başlıklı dördüncü bölümün başlığının sadece çocuklara yönelik bir kurulu ifade etmesi nedeniyle, sosyal hizmetler danışma kurulu şeklinde yeniden düzenlenerek, tüm sosyal hizmetleri kapsam altına alması ve bu kurulda yer alacak kurumlar arasında Kadının Statüsü Genel Müdürlüğünün de ilave edilmesi ve kurulun görevlerinin de bu doğrultuda yeniden düzenlenmesini, yasa tasarısının 34 üncü maddesinin ikinci fıkrasında yer alan tek başına yaşamını sürdüremeyecek durumda bulunan kız çocuklarının ne kadar süreyle ve ne şartlarla kamu ve özel sosyal hizmet kuruluşlarında himaye olacaklarına ilişkin daha detaylı bir düzenlemenin yapılması, Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu yasa tasarısının yedinci bölümün içerisine kadınlara yönelik hizmetler ve usulleri başlığı altında, 40’ıncı madde olarak muhtaç durumdaki kadınlara ve şiddete uğrayan kadınlara kadın konukevlerine ilişkin bir düzenlemenin yapılması, kadınlara hizmet sunan kamu ve özel sosyal hizmet kurumlarının usul ve esaslarının belirlenmesi ve kadın konukevleri yönetmeliğine ilişkin düzenlemelere yer verilmesi, bunlara ilişkin hazırlanacak yönetmeliklerin Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu, İçişleri, Sağlık ve Maliye Bakanlıklarıyla birlikte hazırlanması, tasarının 45 inci maddesine de kadın hükmünün eklenmesi, yasa tasarısının rehberlik ve

Page 95: SOSYAL HİZMETLERİN YENİDEN YAPILANDIRILMASI ÇALIŞTAYI · oluşturmuş olduğu bir kurum esasında Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu; ama daha sonra, ekonomik şartlar,

95

denetleme başlıklı 51 inci maddesinin kapsamının sosyal hizmetlerin tüm alanlarında olacak şekilde genişletilmesi ve tüm yurt çapında denetlemenin yapılabilmesine ilişkin detaylı bir düzenlemenin yapılması gerektiğini düşünüyoruz. Bu konudaki görüşlerimizi yazılı olarak ayrıca sunacağız.

Teşekkür ederim. BAŞKAN – Teşekkürler. Buyurun. MUSTAFA NAFİ KAYA – İletişim danışmanıyım, Siyah-Beyaz Dizayn... Dün Sayın Müsteşarımın son konuşmasında, kurumun ismiyle ilgili bir yaklaşımı

vardı. Bu konuda bir şeyler söylemek istiyorum. Başbakanlığa bağlı Devlet Bakanlığının altında dört tane kurum görüyoruz, Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurum, Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü, Aile Araştırma Kurumu Genel Müdürlüğü ve aynı statüde Özürlüler İdaresi Başkanlığı; karmaşık bir yapı var.

Bir kere, Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumunun isminden önce ihdas edilmesi gereken sosyal hizmetler bakanlığının olması geriyor. Türkiye’de böyle bir bakanlık yok. Bu görevi yürüten bir Devlet Bakanlığı var. Bununla birlikte, dört tane grubumuz var. Bu dört grubu kimler temsil ediyor; çocuk, kadın, özürlü ve yaşlılarımız var. Bu ara grup olarak geçiyor. Fakat, bu sorunlardan bir öncesine gelmek istiyorum. Asıl mesele de bence burada. Sayın avukatlarımız konunun istatistikî noktasını çok daha iyi bilirler. Son yıllarda boşanma patlaması var. Şimdi, biz, şu anda koruma derdindeyiz, nasıl koruyabiliriz, bunu kanunla nasıl yapabiliriz? İşte, Maliyeci arkadaşlarımız, şu kadar az kaynak aktarırsak biz başarılı sayılırız diyor. İşte, hocalarımız, şurası eksiktir diyor. Hocalarımız diyor ki, işte, yeterli öğrenci yetiştiremiyoruz, üniversiteler açılmıyor... Ortada ne var biliyor musunuz; kocaman bir fil var. Bu fil, maalesef, 50 metrekarelik bir alan içerisinde, her türlü imkândan yoksun. Sebep ne? Sebep şu: Sadece devlete endekslenmiş bir yapı var, sadece devlet. Halbuki, geçmişe baktığımızda, burada daha önce Vakıflar Genel Müdürlüğünde çalışmış bir katılımcımız var. Bundan 100 yıl öncesi, 200 yıl öncesi bu işler nasıl çözülmüş, bu mantık nasıl yürütülmüş? Ortaya çıkan sorunlar karşısında nasıl yaklaşımlarda bulunulmuş? Bunun, maalesef, çalışması yapılmıyor. Niye yapılmıyor? İşin felsefesi yapılmadan, işin stratejisi konulmadan kanunlarla hiçbir şeyi yapamayız. Ben, bir hukukçuyum; ama hukukçu kimliğimi hiçbir zaman ön plana çıkarmıyorum. Neden; çünkü, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesine başladığımda, hocam, bu nedir; ya kanun koyucu öyle koymuş, öyle uygun görmüş. Şimdi, burada kanun koyucu kim? Bu kanun çıktığında... Kanun koyucu esasında bizleriz. Yani, Türkiye Büyük Millet Meclisinde bu kanunları hayata geçiren, altına imza atan aslında milletvekillerimiz değil, bizleriz, sizlersiniz. Şimdi, işin felsefesini yapmadan, işin stratejisini koymadan, bunu yapmak mümkün değil. İki tane değerli hocamız, kanunun şu maddesi şöyledir dedi, bu maddesi böyledir dedi. Felsefesi konusunda kimse bir şey söylemiyor. Yok yani böyle bir şey.

BİR KATILIMCI – Daha bize sıra... MUSTAFA NAFİ KAYA – Hocam, bu dördüncü oturumdur. Ben, dört oturumdur

hiç sesimi çıkarmadım, ilk kez konuşuyorum. Bir mantık ve felsefe yok. Bu, aslında, sizlerin göreviniz, zorlamanız gerekiyor. Hocam diyor ki, benden istemedi. Zorlayacaksınız hocam ya, bu bizi ilgilendiriyor. Bakın, bir örnek veriyorum: Özal Hükümetinde Maliye Bakanlığı yapan, parayı kontrol eden adam bir trafik kazasında hayatını kaybetti. Kimdi; Adnan Kahveci’ydi. Çocukları ne oldu; lütfen, söyleyin. Rahmetli Özal, ben korumama alıyorum dedi. O almasaydı kim yapacaktı; Çocuk Esirgeme Kurumu yapacaktı. Benim de iki tane çocuğum var. Ben, bu sorumlulukla olaya bakıyorum. Ortadaki filin kimisi hortumunu tutmuş, kimisi kuyruğunu, kimisi ayaklarını tutmuş; ben buradan yakaladım diyor. Hayır ya, biraz geriye çekilelim, file bir bakalım, yerini genişletebiliyorsak, yerini genişletelim. Yerini genişletmenin temelinde de ne var? Yerini genişletmenin temelinde de şu var: Halka bunu anlatmak zorundayız. Halkın kabul etmediği hiçbir kanun yürümez, yürütemezsiniz. Ölüm

Page 96: SOSYAL HİZMETLERİN YENİDEN YAPILANDIRILMASI ÇALIŞTAYI · oluşturmuş olduğu bir kurum esasında Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu; ama daha sonra, ekonomik şartlar,

96

cezası bile koysanız, yürütemezsiniz. Bir öneki ceza kanunumuzda, sayın avukatlarımız, idam cezası yok muydu; vardı.Adam gidip adam öldürüyordu. Ceza koymakla iş bitiyor mu; hayır. Birinci önerim şu: Devlet Bakanlığının sosyal hizmetler bakanlığı olması. İkincisi, bu kurumların, eğer bu kurumu, Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumunu bir ayıralım, çocukla ilgilenecekse eğer, sosyal hizmetler genel müdürlüğü, bunun altında da, kadını, yaşlıyı, genci, çocuğu o şemsiyenin altına kimler giriyorsa, bunu daire başkanlığıyla mı veya başka bir şekilde mi, nasıl ihdas ederseniz edin, önemli değil, önemli olan işlemesi. Bunun koordinasyonunu tek şemsiye altında yürütün ve insanlar sosyal devletin ne olduğunu, nasıl yürüdüğünü görsünler. Sayın Valim, 5,5 yıldır İstanbul’da uğraşıyor. Kimle uğraşıyor; çocuklarla uğraşıyor. Bir başka uzman bir başka şeyle uğraşıyor; ama bunu tek şemsiye altına almak zorundasınız. Bunu halka anlatmazsanız, devletin bütün bütçesini -sayın Maliye Bakanlığının yetkilileri de burada- ortaya koymadıktan sonra, bu işin altından kalkamazsınız. Neden; boşanmalardan az önce bahsettim, aile elden gidiyor, kimse bunu konuşmadı bugüne kadar, yani, dördüncü oturuma kadar, hiç kimse aileyi konuşmuyor. Çocuk, yaşlı, işte vesaire. Ya ailemiz elden gidiyor. Türk toplumunu ayakta tutan en önemli unsur bu. Bu gidiyor. Bunu konuşalım. Bunun stratejisini oluşturalım. Yani, çocuk sokağa düşmeden ne yaparız? Yaşlı düşkünlerevine düşmeden ne yaparız? Bunlara bakalım. Başka bir şey daha söyleyeyim: Az önce felsefesini konuştuk. İstanbul’da, bundan 15 sene önce bir su kıtlığı vardı, banyo yapamıyorduk, su içemiyorduk. Şu anda çeşmelerden su içiyoruz. 1997 senesinde, 2040 mastır planı diye bir plan çıkartıldı. 2040 yılının planı 1997’de hazırlandı. Su bu, başka bir şey değil. En kötü ihtimalle, tankere yüklerseniz, bilmem nereden getirirsiniz, parayla değil mi; ama sosyal olaylarda bunu yapma imkânınız yok. Bir master planını hazırlamak zorundasınız. Hocam, sizlerden istirham ediyoruz.

Teşekkür ediyorum. BAŞKAN – Buyurun Hocam. ABİDE GÜNGÖR AYTAR – Gazi Üniversitesi Meslekî Eğitim Fakültesi Çocuk

Gelişimi Bölümü... Gerçi ben biraz başa döneceğim; ama sürekli de hep söz edildiği için, bir sözcük

üzerinde durmak istiyorum, muhtaç sözcüğü. Bu sözcük, çok itici, irkiltici, örseleyici ve pekiştirici bir anlam taşıyor bence. Çünkü, bir önyargıyı oluşturuyor, bizim önyargılarımızı oluşturuyor, karşımızdaki kişiye bakış açımızı oluşturuyor. Ayrıca, pekiştirici bir nitelik taşıyor; çünkü, biz, karşımızdaki kişiye o gözle baktığımız için, o da, kendini o gözle algılıyor. O nedenle, bunun üzerinde biraz daha düşünülmesini öneriyorum; çünkü, özellikle çocukluk döneminde, biz, çocuklara bazı etiketler yapıştırırız ve bu etiketlere göre kendilerini algılarlar ve o şekilde kişilik gelişimi gelişir. Biz de şöyle bakıyoruz çocuğa veyahut da yaşlıya da en şekilde: Muhtaç gözüyle bakıyoruz. O da, kendini o gözle algıladığı için, o şekilde davranışlarda bulunuyor ve üretken davranış biçimi içine giremiyor. Dün Sayın Genel Müdürün de söz ettiği gibi, kendi söküğünü bile dikmekten aciz bir duruma geliyor bu gözle baktığımız için, muhtaç gözüyle baktığımız için. Bu nedenle, mademki yeni bir düzenleme yapılıyor, bunun üzerinde de durulması gerektiğini düşünüyorum.

İkinci üzerinde duracağım konu, personel statüsüyle ilgili olarak madde 38’de, çocuk rehberi ve gözetimcisinde psikolojik danışmanlık belirtildiği halde, madde 23 ve madde 24’te, psikolojik danışman ve rehber olarak bir görev statüsü belirtilmemiş, unutulduğunu zannediyorum. O nedenle de, bunu anımsatmak istiyorum.

Yine, söz edildi; ama ben de bir kez yenilemek istiyorum. Özellikle bakım personeli madde 39’da bakım görevlileriyle ilgili nitelikler kesinlikle belirtilmemiş. Bunun da yine çok iyi ölçütlerle belirtilmesi gerektiği düşüncesindeyim.

Teşekkürler. BAŞKAN – Teşekkürler.

Page 97: SOSYAL HİZMETLERİN YENİDEN YAPILANDIRILMASI ÇALIŞTAYI · oluşturmuş olduğu bir kurum esasında Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu; ama daha sonra, ekonomik şartlar,

97

NESLİHAN AVCI – Gazi Üniversitesi, Çocuk Gelişim Eğitim Bölümü öğretim üyesiyim.

Ben, öncelikle, sözüme başlarken, genel bir çerçeveden söz etmek, daha sonra maddelerle ilgili eleştiri ya da önerilerimi sunmak istiyorum.

Şimdi, ben, bu çocuklarla ilgili maddelere şu gözle akşam bir kez daha baktım, çocuk refahıyla ilgili derslerimde, ben, öğrencilerime burayı nasıl anlatabilirim; yani, gerçekten, çocuk refahı dediğimizde, her şeyi içeren bir kurgu ya da bir çerçeve sunuyor mu bana; fakat, içinden çıkamadım, gerçekten anlatabileceğim, bakın şunu da düşünmüş şurada var, bunu da düşünmüş burada var diyebileceğim bir çerçeve ya da bir temel anlayış göremedim. Biraz Çocuk Koruma Yasasının maddelerinin buraya aktarılması gibi görülmüş.

Özellikle destekleyici hizmetlerle hemen devam etmek istiyorum. Şimdi, destekleyici hizmetlerde, tabiî, Çocuk Yasasının zorunlu kıldığı görevlerden biri olarak, işte, çocuğun bakımından sorumlu kimselere çocuk yetiştirme konusunda, çocuklara da eğitim ve gelişimleriyle ilgili sorunların çözümünde yol göstermeye yönelik danışmanlık hizmetleri diyor örneğin. Bunu kim yapacak? Burada ben anlayamadım. Yani, bunu Genel Müdürlükteki çocuklarla ilgili daire başkanı mı yapacak? Eğer, siz, il özel idarelerine ya da işte bu belediyelere ya da özel sektör tarafından açılacak kuruluşlara bu işi devrediyorsanız ve bu hizmetleri vereceğiniz genel müdürlüğe bağlı bir biriminiz olmayacaksa, bunu kimin yapacağını burada ben görmek isterim. Belki, Türkay Hanım buna benzer bir şey söyledi, daha evvel UNICEF yetkilisi benzer bir şey söyledi; yani, çocuklara yönelik önleyici ve koruyucu hizmetlerin olduğu, danışmanlık hizmetlerinin, hatta, ailelerine yönelik hizmetlerin olduğu genel müdürlüğün bir biriminin mutlaka olması gerekiyor, hizmet biriminin olması gerekiyor, politika geliştirme dışındaki bir biriminin olması gerektiği düşüncesindeyim.

Bunun dışında, madde 32’de ikinci paragrafta, mahkeme veya hâkim, çocuğun görüşünün alınması ve dinlenmesi sırasında çocuğun yanında sosyal çalışmacı, çocuk gelişimcisi veya psikolog bulundurulmasını isteyebilir diyor, ister olması gerekiyor. Eğer, biz, çocuk tanımını doğru yaparsak, mahkeme gibi ya da mahkeme süreci gibi örseleyici durumlarda mutlaka bir uzman kişiyle birlikte bu sürecin olması gerektiğini düşünüyoruz. O nedenle, bu ifadenin ister diye değiştirilmesi gerektiğini düşünüyorum.

Onun dışında, madde 34’te, çocuk ergen olana kadar devam eder, ergen olana kadar ifadesi var. Şimdi, ergen olana kadar dediğinizde, ben, çocuk gelişimci olarak, 12-13 yaşlarına kadar anlıyorum; ama bu, 18 yaşına kadar, yani, 18 yaşına kadar diye açıkça ya da 18 yaşını doldurana kadar diye açıkça ifade edilmesi gerekiyor; çünkü, resmî ergenlik başlangıcı 12-13 yaştır.

Bir de, özel hizmet kuruluşlarında bakıma ilişkin ödemeler ya da özel hizmet kuruluşlarının bakımı konusu var. Şimdi, benim, kişisel, sosyal devlet anlayışıma göre, çocuklara verilecek -benim uzmanlık alanım çocuk gelişimi olduğu için- hizmetlerin, özellikle çocuk refahıyla ilgili hizmetlerin devlet tarafından karşılanması gerektiğini düşünüyorum; ama bu, benim özel anlayışım. Hadi, biz, aynı zamanda liberal da bir ülkeyiz; onun için, işte, özel hizmetler alacağız diye orta yol bulmaya çalışacağım. Şimdi, bu kamu yararına çalışan dernekler ve vakıflara bu hizmetler gördürülebilir deniliyor. Şimdi, o zaman, böyle bir asgarî hizmet standardı ya da başlangıç standardı diye belki buraya kondu; ama standartların daha mantıklı, daha kaliteyi gösterebilecek ya da kaliteli hizmet alabileceğimiz standartlar olması gerekir. Diyelim ki, kamu yararına çalışan vakıf. TEMA Vakfı, o zaman, kamu yararına çalışan bir vakıf. Ben, bakımevi açacağım, çocuk yuvası açacağım dediğinde izin mi vereceğiz? O nedenle, standartların daha... Bunlardan biri kamu yararına olabilir, onu gerçekten ben çok iyi bilmiyorum, kamu yararına çalışan vakıflar, dernekler kimlerdir; ama bir tanesi olabilir; ama daha iyi ölçüler olması gerekiyor. Örneğin, eğitim alanında bilmem ne kadar çalışmış olmak, işte, 0-6 yaşa hizmet verecekse, 0-6 yaş arasındaki çocuklarla şu kadar deneyimi olmak, şu kadar proje portföyü olmak ya da işte, bununla ilgili şu kadar uzman

Page 98: SOSYAL HİZMETLERİN YENİDEN YAPILANDIRILMASI ÇALIŞTAYI · oluşturmuş olduğu bir kurum esasında Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu; ama daha sonra, ekonomik şartlar,

98

personele sahip olmak; bir sürü standart geliştirilebilir; ama bunun çerçeve sayabileceğimiz bir tasarı da mutlaka olması gerekiyor. Yönetmeliklerle bunu sonradan yapamazsınız.

Bir başkası, yine, kötüye kullanıma yol açabileceğini düşündüğüm bir durum, madde 35’te, şimdi, gayet yüksek paralar veriyoruz bu hizmeti aldığımız kurumlara, özel hizmet kurumlarına. Örneğin, işte, çocuklar için net asgarî ücretin dört katına kadar bir para ödeniyor. Bu, yaklaşık 1 400 civarında bir para mı şu anda, 2 milyar... Bu, çok baştan çıkarıcı bir para özel sektör için. Ben bunu özel eğitim merkezlerinden biliyorum, alanımızda yaşadığımız için bu sorunu. Sadece devletin özel gereksinimli çocuklara ayırdığı ödenek için, özel eğitim merkezi açan niteliksiz o kadar çok kişi var ki, tamamen kötüye kullanım olacak burada, hiçbir şekilde de engelleyemiyorsunuz. Nasıl olabilir? Belki, standartlarınızı başta çok iyi belirlersiniz; ama standartlarınız şu olmamalı: İşte, kapı genişliği... Yani, öyle standartlar koyuyorsunuz; ama adamlar, tutuyor bir mimar, kapıyı daha geniş yaptırıyor, işte tutuyor bir taşeron, onlara ayarlatıyor. Eğitimsel standartlar koymanız gerekiyor ve standartları karşılayıp karşılayamayacağını biz izleme süresiyle görmeniz ve gerekirse kapatılmasına karar vermeniz gerekiyor. Bu para gerçekten şu anda düşündüğümde, eğitim sektörünü, bakım ve eğitim sektörünü, son derece baştan çıkarıcı ve kötüye kullanıcı bir miktar. İşte,bu özel poliçeler, poliçelerin yetemediği durumlarda devlet destekleyecek... Bunlar da aynı zamanda yine kötüye kullanımı getirici uygulamalar. Bunun yerine, bir konuşmacı ifade etmişti, belki yeşil kart benzeri gibi devletin zaten portföyünde olan birtakım uygulamalar daha iyi olabilir belki, bilemiyorum. Kötüye kullanımın çok iyi düşünülmesi gerekiyor. Biz, bunu ülke olarak başka alanlarda yaşadık. Kriz dönemlerinde tek batmayan kurumlar, bilmiyorum, ekonomistler aranızda var mı, özel eğitim merkezleri oldu; çünkü, tıkır tıkır devlet desteğini aldılar. Gezin, dolaşın, ne kadar bu işi yapıyorlar diye; yüzde 70’i hiçbir şey yapmıyor, sadece görünüşte birtakım bir şeyler var gibi, yani, eğer fiziksel koşulları denetlerseniz, fiziksel bir şeyler var. Ama ben, özellikle 6 yaş altı konusunda uzmanım. 6 yaş altında fiziksel koşullar hiç önemli değil. Yani, kötü gibi görünen koşullarda iyi elemanla çok iyi işler yapabilirsiniz. Bu nedenle, standartların eğitimsel...

[…] ...ve yayınlanması mümkün olabilir diye düşünüyorum. Bunun dışında, bir de, çocuk rehberi ve gözetimcisiyle ilgili söylemek istediğim bir

konu var. Şimdi, çocuk rehberi ve gözetimcisinin görevleri, çocukların fiziksel ve psikososyal gelişimlerini, okul başarılarını, bulundukları çevre ve topluma uyumlarını, yeteneklerine uygun bir meslek sahibi olarak hayata hazırlanmalarını sağlamak amacıyla, kişilere, çocuğa ve kuruluşta bakımını ve eğitimini üstlenen kişilere rehberlik etmek, denetlemek, gözetlemek diye ifade edilmiş. Şimdi, ben, bu işi kimin yapması gerekir diye düşündüğümde, aşağıda yazılan meslek alanlarının tümünün bunu yapamayacağını düşünüyorum. Neden öyle düşünüyorum; özellikle çocuk yuvaları ya da 6 yaş altında hizmet veren yerleri düşünelim. Burada 6 yaş altında hizmet veren kuruluşlar için sosyal çalışmacı, çocuk gelişimci, psikolog ve psikolojik danışman rehberlik dışındaki diğer uzmanlık alanlarının asla yeterli, sonradan ne verirseniz verin, yeterli hizmeti ya da hizmet kalitesini sağlayamayacağını düşünüyorum. Neden öyle düşünüyorum? Şimdi, çocuk gelişimci yetiştiriyorsunuz; programın yüzde 100’ü çocuklarla ilgili derslerden oluşuyor. Öte yandan, programında ortalama eğitim ya da ortalama çocuk dersleri almış, belki de hiç yok bazılarının programında, çok iyi bilmiyorum, kişilere, işte, tez diyorsunuz ya da işte üç yıllık deneyim diyorsunuz, çocuk rehberi olarak yetiştirmeye çalışıyorsunuz. Bu, bizim, aslında, hani Avrupa’ya uyum süreciyle ilgili herhalde böyle bir yönetmelik düşünüldü. O Avrupa’ya uyum süreci anlayışına da çok uymuyor, yani, çok ters bir anlayış; çünkü, eğer 0-6 yaşa hizmet verecekseniz, 0-6 yaşta uzmanlaşmış kişilerin bu hizmeti bir şekilde vermesi gerekiyor. Yani, eğitimci, evet, eğitim alanında dersler

Page 99: SOSYAL HİZMETLERİN YENİDEN YAPILANDIRILMASI ÇALIŞTAYI · oluşturmuş olduğu bir kurum esasında Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu; ama daha sonra, ekonomik şartlar,

99

almıştır, çok yeterlidir; ama ben, bizim üniversitemizden örnek vereyim fazla etrafa dokunmadan. Şimdi, eğitim bölümleri var. Bizim üniversitemizdeki eğitim bölümü oldukça da iyi bölümler; ama okulöncesi çocuklarıyla ilgili dersleri sadece 2 saatlik bir ders. 2 saatlik bir dersle okulöncesi çocukların nesini öğrenirsiniz; gelişimini mi öğrenirsiniz, eğitimini mi öğrenirsiniz, davranışlarını mı, anlayışı mı öğrenirsiniz?! Yani, eğitimci bile, bakın, yani, aslında bizim bir alanımız da eğitim sayılır; ama eğitimci bile, bana göre, bu işi başarıyla yapamaz. Dünkü konuşmamda söylediğim, bakanlık personelinin belirli koşullarda sınavsız bu kadrolara aktarılmasıyla ilgili görüşüm, aynı şekilde, çocuk rehberi ve gözetimcisi için de geçerli. Yani, eğer, standartlar koyuyorsanız, o standartları diğer elinizde olan elemanları da asgarî ölçülere uydurmak zorundasınız; yoksa, aynı işi yapan kişiler arasında eşit koşulları sağlayamazsınız diye düşünüyorum.

Bakım personeliyle ilgili olarak da... Bakım personeli, evet, işte, psikolojik testler, mülakat ve benzeriyle alınmalı, çok iyi seçilmeli; ama bunun yerine en az kız meslek lisesi mezunu gibi ya da en az şurası ya da meslek yüksekokulunun şu bölümleri mezunu gibi standartları buraya koymak daha etkili olabilir diye düşünüyorum. Şimdi, hiç bize sorulmadan açılan bazı okullar var YÖK tarafından, işte, meslek yüksekokulları, işte çocuk gelişimi bölümleri var orada, iki yıl çocuk gelişimi okuyorlar. Bu elemanların sonra ne yapacağı hiç belli değil, biz bile bilmiyoruz nerede çalışacaklarını. Eğer, bizden, Bakanlık ya da Genel Müdürlük şöyle bir talepte bulunursa, programlarınızda, lütfen, dezavantajlı çocuklarla ilgili, bizim hizmet yelpazemizdeki çocuklarla ilgili dersler de koyun, biz o elemanlarınızı istihdam etme yoluna gidebiliriz denirse, programlar üniversiteler tarafından çok rahatlıkla değiştirilebilir diye düşünüyorum ya da şu talepte de bulunabilir: Mesela, yaşlı bakımı ayrı bir konu. Çocuk bakıcısı ile yaşlı bakıcısının da ayrılması gerektiğini düşünüyorum. O meslek yüksekokullarında yaşlı bakım hizmetleri bölümleri bile açılabilir. O zaman, belki hizmet standartları da bakım elemanlarının daha iyi olabilir diye düşünüyorum.

Teşekkür ediyorum. BAŞKAN – Ben teşekkür ediyorum. Buyurun Hocam. SEVİL ATAUZ – Efendim, şimdi, bu, birazcık tartışma yöntemiyle ve bizim

sistemimizle ilgili oldu. Onun için, dönüp dönüp, herkes biraz genelinde ne olması gerektiğine geliyor. Şimdi, maddeler üstünde, şu şu maddeler arasında tartışmaya başlayacağız deyince, dün de söylediğim gibi, biz, bütünü hakkında çok fazla şey söyleyemedik, şimdi söylendi, ben çok altlarını çizerek geçmek istiyorum, buraya da yazmıştım en baştan beri.

Bir kere, çocukla ilgili benim gönlümden yatan ve olması gereken, hani, çocuk koruma sistemini içine alan bir genel müdürlük, hatta bir bakanlık, bence, çocuk bakanlığı olması lazım. Ayrıca, bir sosyal hizmetler bakanlığı olması lazım. Ben, olayı böyle görüyorum ve doğrusu budur yahut sosyal hizmetler başka bir bakanlıkla birleştirilip belki olabilir yahut bir devlet bakanlığı sırf çocuğa bakar, bir devlet bakanlığı da sırf sosyal hizmetlere bakar. Bununda hiç de mümkün olmayacak bir şey olduğunu düşünmüyorum. Yani, burada bir siyasî irade varsa ve hakikaten, yasaları çıkarabiliyorsa, böyle olması gerekiyor.

İkincisi, Çocuk Koruma Yasası isminin zaten yanlış çıktığını düşünüyorum en baştan beri. Çocuk koruma sistemini içine almıyor ki o, sadece suç mağduru çocuklara ilişkin bir şey oldu. Bunu gittik, komisyona anlattık, milletvekillerimize anlattık, bakanlarımıza anlattık; ama böyle çıktı. Böyle çıkınca, tabiî, bu arkadaşlar da, bu çocuk koruma sistemine de atıf değil, hatta, maddeleri alıyorlar. Yani, bu, aslında, kurgunun en başta yanlış kurulmasından dolayı olduğunu düşünüyorum.

Bir kere, bu geldiğimiz yerde, ben, çocuğa ilişkin çok temel bir felsefemiz -çok katılıyorum arkadaşımıza, daha önce sırayla söz almış olsaydık, böyle suçlama olmayacaktı- hakikaten, bir felsefenin, genel bir sosyal hizmet felsefesinin, bir çağdaş çocukluk

Page 100: SOSYAL HİZMETLERİN YENİDEN YAPILANDIRILMASI ÇALIŞTAYI · oluşturmuş olduğu bir kurum esasında Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu; ama daha sonra, ekonomik şartlar,

100

paradigmasının sorunsalının olmadığından, bütün bir kargaşanın kaynaklandığını düşünüyorum. Yani, eğer bir şeyimiz olabilseydi, bir şemsiyemiz olsa ve bu şemsiyemizin altında bunları koymuş olabilseydik, belki bazı şeyleri de bu kadar fazla konuşmazdık diyelim; yani, eksik, işte, olmamış demek istemiyorum; ama böyle olmazdı.

Şimdi, bir kere, buradaki temel felsefenin, ben, bir haklar perspektifi açısından ele alınmasını düşünüyorum. Yani, bu haklar derken de, tabiî, çocuk hakları öncelikli; ama bir insan hakları perspektifi açısından ele alınması gerektiğini düşünüyorum. Arkadaşımızın söylediği gibi, yani, o zaman ne olacak...

Hocam, biz öğretmeniz. Ben konuşurken, başkası konuşunca, ben dağılırım; kusura bakmayın, yani, onun için, isterseniz, dışarıda konuşun.

Şimdi, ben, şöyle olduğunu düşünüyorum: Bu haklar perspektifi açısından aldığımızda, bu muhtaçlık çok aşağılayıcı ve artık, çağdaş olmayan bir şey olduğunu düşünüyorum ve biz, aslında, bu insanların bunlara hakkı olarak ve bizim devlet olarak bunu sağlayıcı bir mekanizma olarak kendimizi görmemiz lazım. Muhtaçlık perspektifinde baktığımızda, bu insanlara, biz, bir iane veriyoruzdur. Bu, 200 yıl önce, hatta, birkaç yüzyıl öncede kaldı. Onun için, biz, hakikaten, bu insanlara bir iane, bir yardım, bir yardımseverlik -giderek oraya dönüşecek çünkü yerelleşmeyle birlikte- bir lütuf olarak vermiyoruz. Şimdi, bu, tabiî, kaynakları böyle aktarmak için yerel yönetimlerin öyle şeyleri olacak; bunu da hiç göz ardı etmiyorum; çünkü, kaynak sınırlı olunca, bunu da bir şekilde mobilize etmek için bunları da kullanacağız, kullandık da, elimiz bağlı, yani, çocuğa hizmet götürmek için; ama temel felsefemiz bu olmamalı. Temel felsefemiz, böyle geçici, o zaman böyle yamalarla gidiyor işler. Yani, o şehirdeki o yardımseverler bunu verirse, orada o yuva yapılıyor; orada da vermezse, orada da yapılmıyor; böyle olmaz. Yani, devletin temel görevi, bütün yurttaşlarına, hatta, sizin dediklerinizden hareket ederek, yurttaşımız olmayanlara sığınmacı göçmenler gibi gruplara biz bunları sağlamak zorundayız tüm çocuklara, tüm insanlara.

Onun için, ben, önleyici ve koruyucu, tekrar altını çizmek için söylemek istiyorum. Şimdi, böyle, koruyucu, önleyici gibi böyle bir şey, klişe gibi geçmesini istemiyorum. Önleyici hizmetlerin, ben, bizim kaynaklarımızın kullanımında çok kritik olduğunu düşünüyorum. Yani, mesela, sokak çocukları açısından alın, çok canla başla, çok takdir ettiğim, hakikaten, çok önemsediğim bir kişi Sayın Vali Yardımcımız... Şimdi, böyle olduğunda, yani, koruyucu hizmetleri, önleyici hizmetlere ağırlık vermediğinizde, çok pahalı bir şey yapıyorsunuz ve bakın, bağımlılıkta bütün ülkelerde, Türkiye’de zaten oralara gelemiyoruz da, Almanya gibi bir ülkede, bağımlı olduktan sonra insanların kurtarılma şansı yüzde 6 en iyi ihtimalle. Önleyiciliğin altını biz, öyle laf arasında geçirirsek, çok büyük maliyetler ödüyoruz hepimiz ülke olarak; kapkaçla ödüyoruz, bilmem neyle ödüyoruz falan. Bunun, aslında, temelinde bu önleyiciliğin yatmadığının farkında değiliz, belki hani burada olanlar farkında; ama toplum farkında değil. Ben, önleyiciliğin altının sekiz defa çizilmesini şey yapıyorum. Bunun için de, insanların olduğu yerde, ulaşacak mekanizmalar, yani, başvuranların, sizin tesadüfen tespit ettiğiniz değil, mekanizma risk gruplarına ilişkin mekanizma öyle kurulmalı ki, çocuk doğmadan önce çağdaş ülkeler bunu böyle yapıyor, risk gruplarını böyle belirliyorlar. Mesela, ne bileyim, bağımlı bir anne babanın, ne bileyim, AIDS’li bir anne babanın çocuğu doğmadan itibaren, olduğu yerde ulaşıp, bu risk grubunu belirliyorlar. Çocuğu belki doğumdan itibaren alıyorlar. Yani, yapılması gereken budur arkadaşlar. Çocuk gelmiş 11, 13 yaşına, sonra siz oraya müdahale ediyorsunuz, tabiî, başarısız oluyoruz. Böyle bir akıntıya karşı Donkişot gibi yıllardır çalışıyoruz sokak çocuklarıyla; ama işte, böyle sürekli dediğiniz gibi, bu havuza doluyor, Sayın Genel Müdürüm de söyledi.

Şimdi, onun için, bu önleyici hizmetlerde kimler hizmet verecek? Hani, onlar olmadı, size ceket veremedik, pantolon uyduralımla olmuyor kardeşim. Yani, bu insanları eğitmezsek, böyle biz kozada değiliz, ben, hiç bunlara katiyen katılmıyorum. Ben, şahsen, şu kadar işimin içinde, 7-8 sene parasız olarak danışmanlık verdiğim belediyeler var. Yani, nasıl

Page 101: SOSYAL HİZMETLERİN YENİDEN YAPILANDIRILMASI ÇALIŞTAYI · oluşturmuş olduğu bir kurum esasında Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu; ama daha sonra, ekonomik şartlar,

101

koza diyebilirsiniz; ben hayretler içinde kalıyorum. Kaldı ki, biz bugün sizle tanıştık, koza falan diyemezsiniz tabiî ki.

Şimdi, kamu yararına olan şeylerin... Mesela, çok tesadüf eseri ben biliyorum, Briç Kulübü, kamu yararına bir dernektir. Şimdi, Briç Kulübü de bu merkezi, heves eder, açar. Yani, burada heves eden herkes açacak bunları. Bir de, burada çok büyük paralar var. Ben, arkadaşım söylemeseydi söyleyecektim, yani, bugün bu özürlülerle ilgili rehabilitasyon merkezlerinde inanılmaz bir israf, kaynak kaybı ve suiistimal vardır. Bunu yüzleşmek zorundayız, aynı şekilde bunlarda olmaması için. Onun için, ben, hakikaten bir izleme, değerlendirme mekanizmasının getirilmesinden yanayım. Bunu hakiki anlamda izleme, değerlendirme diye düşünüyorum. Şimdi, bunlara çok yakın olarak, artık, giderek, herkes stratejik planını yapıyoruz. Yani, biz, üniversite olarak yaptık. Bundan beş yıl sonrasına ilişkin, on yıl sonrasına ilişkin bir perspektif vermiyorsak, bize, devlet hiçbir şekilde ne kadro veriyor, ne bütçe veriyor, ne bilmem altyapımızı yapıyor. Bütün kurumlar böyle olmak zorunda, stratejik planını yapmak zorunda ve, biz, bunları böyle koyarken, bu göstergeleri de, performans göstergelerimizi falan nasıl yapacağız? Bunları, hakikaten, öngörmemiz lazım. Bunlar bizim için biraz yeni kavramlar olabilir; ama Türkiye buraya gidiyor ve yaptı belediyeler, yaptı üniversiteler yahut da yapıyor, özel teşebbüs zaten çoktan yapıyor.

Şimdi, ben, bu danışmanlık, bu 38 inci maddeyle ilgili, tabiî ki... Yani, şöyle, şunu söylemek istiyorum: Bu güven ilişkisi, böyle çok esnek, çok kaygan bir kavram. Yani, ben, insanlara sonuna kadar güven duyarım; ama özellikle bazı konularda da duymamak lazım; çünkü, şu kadar yıllık da şu alanda bir deneyimimiz var. Bu güven ilişkimi böyle kökünden sarsan değil, yerle bir eden suiistimaller olduğunu... Belki suiistimalden şeyi anlıyoruz biz; yapılan işte hani, acaba, şey olmuş mudur? Müfettişler, hep SHÇEK’te onu çünkü izledi bu kadar yıldır, yanlış mı söylüyorum, bilmiyorum. Ama mesela, hizmetin kalitesine ilişkin siz bir şey yapmadıysanız -bürokrasi de öyledir- bir şey yapmazsanız, hiçbir şey olmaz; ama yaparsanız, belki bir şey olur. Onun için, çok insan da bir şey yapmayıverir; bu da böyle geçer gider. Ama bu kimin üstünde yapıldı; bu kadar yıldır yapılıyor. Kimseyi suçlamıyorum; ama ben, gözlemlerimi söylüyorum. Yapılmayınca, siz oranın hakkı olan parayı alıyorsunuz, hatta, ek de para alıyorsunuz; ama orada da oturup işinizi yapmıyorsunuz. Ben, kozamızdan çıkmış olarak, bir de şöyle çıkıyoruz: Bizim bütün öğrencilerimiz eğitimlerinin üçte birini alanda yapan arkadaşlar. Bu söylediğimiz kurumları bir bir köküne kadar öğrencimiz daha iyi bilir ve öyle yetişir. Onun için, bizim öğrencimiz burada böyle eğitimden geçip, üç yılda bilmem uzman olsun tabiî onlar da; ama yani, bir eşitlik açısından... Yani, hakikaten, bildiği için alanı, tabiî, biz de danışmanlık yaptığımız için, birebir alanla iç içeyiz. Yani, onun için, ben, kusura bakmayın, böyle güven ilişkisine bazı şeylerin bırakılmasından yana değilim. Yani, sımsıkı da hani denetimleri, bilmem neleri, insanları... Tabiî, esneklik bırakalım yerel yönetimlere, işte orada çalışanlara, sivil topluma; ama bütün ülkelerde, Amerika’da, Avrupa’da bir denetim mekanizması var ve çok sıkı denetim mekanizması var. Başka alanları bırakıyorum, kendi alanım olduğu için, sosyal hizmet uzmanları, Amerika’da, bitirdiği anda sosyal hizmet uzmanı olmaz, zaten uzman olmaz, sosyal çalışmacı olur. Sosyal çalışmacılar ayrı sınava girerler. Eğer tıbbî sosyal hizmette çalışacaksa, o alanda çocukta çalışacaksa, o alanda gençlikte çalışacaksa... Bu sınavlar üç yılda bir tekrarlanır; acaba, çağdaş gelişmeleri izlemiş midir, yani, sen buradan mezun ol, orada 35 yıl çalış; böyle bir şey yok. Yani, bu sistemleri de belki, hani, 3 yıl bunlar uzman oldu, tamam, 30 yıl uzman gitsin değil, bunlar olacak olanlar. Onun için, Ertan Beye çok katılıyorum. Burada, hakikaten, bu danışmanlıktan ne anlıyoruz? Burada, mesela, danışmanlık, 38 inci maddeye geldiğimizde, burada, çok ihtiyaç olan, bugünkü sosyal hizmetlerin yapısına çok ihtiyaç olan ve çocukla ilgili şeylerde ihtiyaç olan bir süpervizyon sistemi lazım. Şimdi, bizim, bir yerde çalışan arkadaş, telefon ediyor, hocam şunu şöyle mi yapalım diyor. Ama biz de, orada bir danışma birimi değiliz ki; işte, biz her şeyi yapıyoruz. 20 Avrupa ülkesiyle karşılıklı sözleşme yaptık, oraya eğitime gidiyoruz, onlar geliyor,

Page 102: SOSYAL HİZMETLERİN YENİDEN YAPILANDIRILMASI ÇALIŞTAYI · oluşturmuş olduğu bir kurum esasında Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu; ama daha sonra, ekonomik şartlar,

102

öğrencimizi yolluyoruz, dersleri veriyoruz, derslerin üçte biri İngilizcedir bizim orada, her şey uğraşıyoruz. İşte, şu anda, bizim birlikte eğitim verdiğimiz 6 bakanlık var. Daha dün Emniyet Genel Müdürlüğü geldi, eğitim istiyor. Onun için, biz, toplumun ihtiyaçlarıyla çok bunalmış durumdayız. Onun için, bir parantez açıp söyleyeyim: YÖK’e geçen yıl büyük bir rapor verdim, yeni sosyal hizmet okullarının açılması, açılıncaya kadar da mastır programlarının, belki tezsiz master programlarının yapılması diye. Onu da söylemiş olayım.

Şimdi, ben, bu anda, yani, şu andaki kurumları düşündüğümüzde, özellikle taşrada olanlar, yani, Ankara, İstanbul, İzmir’in dışında olanlar; ama bakın, 7 yıl Gaziantep’te çalıştım. 7 yıl ben Gaziantep’te bir tane çocuk psikiyatristi yahut psikologu bulamadım sokak çocuklarıyla ilgili. Davranış bozuklukları var, posttravmatik stres bozuklukları var. İşte, istismara uğruyor. İstismar öyle bir kere falan uğranmıyor, yani, çok fazla başka vakalar oluyor, bütün illerimizde oluyor. Bunlarla da yüzleşemiyoruz. Bu çocuklara ilişkin hizmet verecek, belki daha süpervizyon verecek, yani, diyelim ki, Yozgat’taki arkadaş, Kırklareli’ndeki arkadaş, bilmem Urfa’daki arkadaşın belki telefonuna alabileceği bir şey olması lazım. Şimdi, ben, mesela, bizim, başka yerleri bilmiyorum, Hacettepe’nin çocuk psikiyatristi bölümünü biliyorum. Çocuk psikiyatristi bölümü bir arı kovanıydı. Akşam saat 18.30-19.00’a kadar arkadaşlarımız çalışır. Bu arada da çok büyük bir özveriyle yurtlara, yuvalara da hizmet vermeye çalışırlar. Biz bir sempozyum yaptık, işte orada Ferhunda Hanım anlattı deneyimlerini mesela.

Şimdi, böyle bu çaresizlik içinde ne valimin ne benim ne sokakta çalışan uzmanın bir davranış bozukluğu olan, bir bağımlılığı olan çocuğa ilişkin bir şey yok. Yani, böyle bir sistem yok. Şimdi, kurmuşsunuz 40 tane çocuk gençlik merkezi. Siz, orada bağımlı çocukla ilgili... Yani, biz el yordamı uzmanlarımız, çalışanlar bir şey götürüyor. İşte, çocuk biraz daha yatkınsa, daha erken yakaladıysan oluyor, olmazsa olmuyor. Bu çocuklar sadece çocuk gençlik merkezlerinde değil ki, yüzleşmek zorundayız. Bugün yurtlarımızda, yuvalarımızda müthiş bir bağımlılık sorunu var. Okullarımızda müthiş bir bağımlılık sorunu var. Artık, 10 yaşı, 11 yaşa indi madde kullanımı buralarda. Onun için, bunlarla ilişkin çok özel ayrı bir birimi öneriyorum ve yasada yer almasını istiyorum.

Şimdi, çocuk hattının çalışmadığı; ama bütün çağdaş ülkelerde bir çocuk hattı vardır. Çocuk hattı çalıştırılmalı ve çocuğun, hakikaten, başvuracağı, ulaşabileceği bir yerin olması lazım ve hemen –Türkay Hanımın dediği gibi- bu çocuğun yerleştirileceği bir yer lazım, o gece, yani, üç gün bekleyip, poliste bilmem ne yapıp... Çünkü, polisteki yerleri görüyor musunuz, bilmiyorum. Polis, şimdi şimdi düzeltti o çocuk merkezlerini. Yani, poliste öyle bir yer yok. Polisin ödeneği yok. Yani, çocuğa nereden yemek yedirecek, bitini kim ayıklatacak, nerede yıkanacak; bununla ilgili bir şey yok, travmayla ilgili hiçbir şey yok. Onun için, çok acil çocuk hattı diye ben ayrı bir birim kurulmasından yanayım.

BAŞKAN – Hocam, toparlıyorsunuz, değil mi? SEVİL ATAUZ – Bitiriyorum, şimdi bitiriyorum. Bu psikolojik test deniyor; ya kardeşim, ya biz psikolojik testi bilmiyoruz burada...

Ya psikolojik test ne demek?! Benim bildiğim, yani, yüzlerce psikolojik test var, hangisini vereceğiz ve böyle bir şey olsa insanlara, ben sizin psikolojinizi ölçeceğim, bir tane test vereceğim... Yani, zeka testi mi vereceğiz, yetenek testi mi vereceğiz, ne testi vereceğiz biz bu insanlara?! Yani, bu insanlar testten geçecek...

BİR KATILIMCI – Malatya sendromu... SEVİL ATAUZ – Malatya sendromu diyor arkadaş. Evet, yani, burada bir korunma amacıyla bir şey yapılmış; ama bu, testle olmaz.

Yani, ne bileyim, o insanı belki gider mahallesinde araştırırsın bir bozukluğu var mı yok mu ve de bakın, ben, tekrar tekrar tekrar çiziyorum, herkes de söylüyor, bu izleme, değerlendirme mekanizmasını ayrı bir daire başkanlığı olarak... Hani, bir şeyin içinde -ya o zaten pek geçmemiş de- izleme, değerlendirme birimi olması lazım. Koskoca Birleşmiş Milletler

Page 103: SOSYAL HİZMETLERİN YENİDEN YAPILANDIRILMASI ÇALIŞTAYI · oluşturmuş olduğu bir kurum esasında Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu; ama daha sonra, ekonomik şartlar,

103

Teşkilatının bütün dünyaya ilişkin izleme, değerlendirme birimleri var, diyelim HABITAT’ın. Bütün dünyada ne oluyor, gecekondularda izleme, değerlendirme... Biz şunun için yapamayacak mıyız; yaparız tabiî. Şimdi, ben, bütün bunların altında da bir şeyi mutlaka vurgulanmasını istiyorum. Biz, bu çocuklara ve ailelere bunların bir hak olduğunu nasıl öğreteceğiz? Yani, çocukları böyle, gel çocuğum, böyle ders kitaplarına kondu ya, şimdi, çocuk hakları nedir?.. Allahım, başımıza ezberleyecek... Şeyde açıkladı çocuklar. Böyle değil, bunu oyunlarla, şeylerle, katılımcı yöntemler var. Çocuklara bunların kendi hakları... Korkmayalım. Ben, çünkü, çocuk hakları eğitimi çok yaptım Türkiye’de, 11 ilde yaptık bir kere. Her öğretmen, aman, hocam, çocuklar bunu duymasın dedi. Şimdi buradan başlarsak, bizim kolayımıza gelsin diye; çocuk, hakikaten, kanunî haklarını en azından, ama bütün haklarını bilmek zorunda ve çocuk hakları derken, bu böyle bir klişe, hani, o da bulunsun diye konulacak bir krema değildir buraya, temeli ve esasıdır diye düşünüyorum ve bütün haklar için de belki burada gelişim hakkını falan biz gözetiyoruz; ama bir çocuğun, en başta, yaşama hakkından başlayarak, ama en son, ne yazık ki gelen katılım hakkını çok göz ardı ediyoruz. Onun için, Adem arkadaşımın dediğine çok katılıyorum. Bu yasa çıkarken, mutlaka çocuk grupları, bir, çocuklarla bugün birebir çalışanlar, bakın, hiçbirimiz değil, en çok onlar biliyorlar yurtlarda, yuvalarda çocuk ve gençlik merkezlerinde çalışmalarla, odak grup görüşmeleri yapılmalı, onların birebir bu gereksinimlerini de buraya koymak zorundayız diye düşünüyorum.

Çok teşekkür ediyorum. BAŞKAN – Biz teşekkür ediyoruz. Şimdi, son iki görüşmeci kaldı; zamanı oldukça çok geçtik, çok özet, lütfen... Buyurun. NUSRET SOYLU – Ben, Sayın Hocam ile Sayın Vali Yardımcıma bir katkıda

bulunmak, eklemede bulunmak açısından söz aldım, biraz önce konuşmuştum ben. Şimdi, sokakta yaşayan ve sokak çocuklarıyla ilgili Sayın Hocamın, gerçekten çok

değerli katkıları, değerli hizmetleri olmuştur; bunu da Türkiye Büyük Millet Meclisinin sokak çocukları araştırma komisyonundaki raporda da gözlemledim, gördüm.

Söz konusu rapor üç ana başlık altında dizayn edilmiş. Bir, koruyucu, önleyici. Sayın Hocam da sekiz altını çizelim dediği ki, ben de sekiz kez değil, altı kez çizilmesi gerektiğini düşünüyorum; çünkü, daha sonraki merhalelerde çok pahalı ve sorunun çözümü de mümkün olmuyor maalesef. İkincisi, geliştirici ve değiştirici boyut olarak ele almış ve sonuncu olarak da, tedavi ve rehabilite edici olarak. Sayın Valim dedi ki, biz, çocuklarla ilgili alıyoruz, bakıyoruz, ilk adım istasyonundan alıyoruz ve son merhaleye getirdikten sonra, bitti işin, git diyoruz. Bu çocuk belki de askere gönderiliyor ve asker dönüşünde yetişkin bir işsiz olarak, maalesef, bugün bütün toplumun sürekli şikâyet ettiği ve gerçekten çok büyük sorun olan kapkaç olayları, hadisesi bu çerçevede oluşan bir hadisedir. Ben şu öneriyi eklemek istiyorum, sevgili arkadaşlarıma bunu bir öneri iletmek istiyorum: Nasıl ki bizim kuruluşlarda kalan, korunma altında bulunan çocuklara istihdam hakkı sağlıyorsak, bu merkezlerde ki, bunun adı gözlemevi midir, rehabilitasyon merkezi midir ki, bu birimin tanımlanması gerektiğini değerli katılımcılar da belirttiler. Burada belli periyottan geçtikten sonra, bu rehabilitasyon programından geçtikten sonra, bunların istihdamına yönelik bir hükmün konulması gerektiğini düşünüyorum.

Artı, ben, şu eklemeyi de yapmak istiyorum değerli katılımcılara: Şimdi, biz, ülke olarak, gerçekten, kendimizi sürekli eleştiririz. Yani, bizim sorunlarımız var, doğru, katılıyorum; ancak, kendi kendimize de haksızlık etmememiz gerekiyor. Eğitimciler eleştirir, idarî mekanizmadakiler eleştirirler, siyasetçiler eleştirirler; ancak, biz, sahip olduğumuz çok önemli bir değerimiz var, sosyal sermaye. Avrupa’nın imrendiği sosyal sermaye, sahip olduğumuz sosyal değerlerin, yardımlaşma, dayanışma kültürünün aktivite edilmesidir. Bu yasada bunu biraz daha belirginleştirebiliriz. Biz, bu sosyal sermayeyi harekete geçirebiliriz

Page 104: SOSYAL HİZMETLERİN YENİDEN YAPILANDIRILMASI ÇALIŞTAYI · oluşturmuş olduğu bir kurum esasında Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu; ama daha sonra, ekonomik şartlar,

104

arkadaşlar diye düşünüyorum. Çünkü, bugüne kadar olası sorunlar hep iç dinamiklerle çözümlenmiştir, sahip olduğumuz bu sosyal sermayeyle giderilmiştir. Biz bunu daha çağdaş normlara göre organize edip, daha net bir şekilde denetlenebilir bir fonksiyona ulaştırabiliriz diye düşünüyorum.

Ayrıca bir ekleme daha yapmak istiyorum Sayın Hocam. Biraz önce ihtisaslaşmayla ilgili bir konudan bahsettiniz. Mesela, bizim kurumlarda hemşireler çalışıyor. Şimdi, hemşire tıbbî hizmet mi yürütecek, sosyal hemşire mi olacak; bence bu da çok önemlidir. Yani, sosyal hemşire olması gerekiyor. Mutlaka tıbbî yönüyle ilgileniyordur; ama bir kere, onun bizim kurumda istihdam edilen kişilerin bu sosyal boyutunun ön planda olması gerekiyor.

Ayrıca, okullarda ihtisaslaşmaya yönelik bir program oluşturulması gerekiyor; bu, yarım dönem mi olur, bir dönem mi olur, ekstra bir programa mı tabi tutulur? Biz mezun olduğumuzda... Ben de meslek elemanıyım, sosyal hizmet uzmanıyım. Geriatri alanında sosyal hizmet uzmanıyım, yaşlılık alanıyla sosyal hizmet uzmanıyım, çocuk refahı, aile alanında sosyal hizmet uzmanıyım, genel sosyal yardım alanında sosyal hizmet uzmanıyım; artı ki, son yılların çok önemli bir sorunu olan sokak çocuklarıyla ilgili alanda sosyal hizmet uzmanıyım. Ben, ilk meslekî deneyimimi sokak çocuklarıyla ilgili bir alanda yaptım. Ona çok yabancıydım hakikaten de; ondan sonra, orada çok farklı sorunlar önünüze çıkıyor, uçucu madde bağımlısı olan çocuklar çıkıyor, dilenci çocuklar çıkıyor, çete grupları çıkıyor, çok farklı alanlarda deneyim kazanman lazım ki, bu zaman alıyor. Bu zaman süreci içerisinde o çocuklar da elinizde heba olabiliyor, siz de heba olabiliyorsunuz. Bence, bu da önemli bir konudur diyorum.

Teşekkür ediyorum, vaktiniz aldığım için... BAŞKAN – Şimdi, son sözü şeye veriyorum. Çok özür dilerim, bu, gereğinden fazla

uzadı arkadaşlar; çünkü, iki ayrı konumuz daha var ve yeteri kadar zamanımız yok. Eğer siz de uygun görürseniz, son konuşmacı arkadaşımız olsun, öğleden sonraki bölümde devam edelim, yeni şeylerle... Daha özürlüler var, kadın, aile, topluma ilişkin meseleler var. Son konuşmacıya söz vermeden önce bir iki anons yapmak istiyorum.Bir tanesi, bu arada, lütfen, size dağıttığımız dün yaptığımız konuşmalarla ilgili, tartışmalarla ilgili matris var. O kendi yaptığınız katkıları yeteri kadar yansıtabilmiş miyiz, yansıtabileceğiniz, ilave edeceğiniz hususlar varsa, lütfenler onları düzeltip bize verirseniz, biz onları tekrar kayda gireriz.

İkincisi, bu öğlen ricamız, lütfen, odanızı boşaltmanız, eşyalarınızı alıp aşağıya inmeniz ki, otele ilave kalma parası ödemeyelim; öyle gerekiyormuş. Saat 18.00-18.30 gibi de direkt otobüs kalkacak buradan. O yüzden, bu arada, her ikisini birden yapmanızı rica ediyoruz.

BİR KATILIMCI – Katılımcı listesi... BAŞKAN – Evet, katılımcı listesini de doldurup bize tekrar verirseniz, size çoğaltıp

vereceğiz; dolayısıyla, herkeste bir katılımcı listesi olacak. Şimdi, son sözü, bu duyarlılığı göstermesi açısından, Şeref Sayın’a veriyorum. Buyurun. ŞERİF SAYIN – Emin Bey teşekkür ederim, bu kadar uzmanın değerli

görüşlerinden sonra, son söz, toparlayıcı bir söz değil, birkaç şey eklemek istiyorum sadece. Dün Sayın Genel Müdürün sunumunda taslağa yansıtılan temel hedef ve ilkeler,

yani, bunlar yansıtılmış, diyor ki, ulaşana değil, tüm ihtiyaç sahiplerine hizmeti öngören bir taslak bu. Ondan sonra, madde 30’a bakıyoruz, korunmaya muhtaç çocukların mahallî, mülkî amirler, adlî ve idarî merciler, köy ve mahalle muhtarları, kolluk kuvvetleri, belediye zabıta memurları, sağlık eğitim kuruluşlarında görevli, sivil toplum kuruluşları, il ve ilçelerdeki sosyal hizmet birimlerine bildirmekle yükümlüler. Sivil toplum kuruluşları bildirmekle yükümlü hale geliyor. Bir sonraki paragrafta diyor ki, ayrıca, bireyler, herkes durumu sosyal hizmet birimleri ile adlî ve idarî mercilere bildirmekle yükümlüdür. Şimdi, ben, buradan son derece Kafkaesk bir şey görüyorum, böyle kollarına siyah kolluklarını takmış bir yığın sosyal

Page 105: SOSYAL HİZMETLERİN YENİDEN YAPILANDIRILMASI ÇALIŞTAYI · oluşturmuş olduğu bir kurum esasında Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu; ama daha sonra, ekonomik şartlar,

105

birim uzmanı orada oturuyor, insanlar da koşarak gelip diyorlar ki, dışarıda çocuklar korunmaya muhtaç... Süreç tabiî ki, böyle değil. Sosyal hizmet birimleri uzmanlarının görevi, dışarıya çıkıp tespit yapmak, inceleme yapmak, tarama yapmak; bunu hiçbir şekilde bu kanunda göremiyorum böyle bir görev olarak. Özürlülere baktım, yaşlılara baktım; orada da böyle bir nüfusu tarayalım, kimdir bu hizmete ihtiyacı olan, bunu saptayalım, bu bizim görevimiz, yani, diğer ihbarlar ve bildiriler, bunlar ek şeyler; ama bunu sanki esas saptama biçimiymiş gibi kanuna yazıp, insanların görevlerini, sosyal hizmet birimlerinin görevlerini kanuna yazmamanın zihniyetini pek anlayamadım.

İkinci konu: Bu hizmet konumunda kamu yararına vakıf, dernek... Öyle çok kamu yararına vakıf, dernekler pek kamu yararına filan değildir. Bunların çoğu, çeşitli politize yöntemlerle Bakanlar Kuruluna erişmiş, kamu yararına statüsünü almış dernekler, vakıflardır. Birçoğu ideoloji sahibidir. Bunu böyle yapmakla, çocukları ideolojik olarak yetiştirmekten geri koymuyorsunuz. Bunu önce koyuyum ortaya ve bununla da yüzleşmek lazım.

Burada önemli olan, bakın, özel sektör ya da dernekte, vakıfta, İngilizce bir tabir vardır: “proven record”, Türkçesi rüştünü ispat etmek. Yani, herhangi bir kuruluş rüştünü ispat ettiyse ve çok doğru olarak akademisyen arkadaşımın söylediği sadece bina standartlarına değil, orada çalışan insanın nitelikleri, bakım standartları, çocuğun eğitim, ruhsal ve bedenî gelişmesini izleyecek standartlara uyumu, bundan önce gözetmiş, özel sektörde hizmet vermiş kuruluşlar rüştünü ispat ettikleri takdirde, tabiî ki, bunun bir lisanslama şeyi olması lazım, her önüne gelenin olmaması lazım. Bunlar denetlendikten sonra, bu kuruluşlardan hizmet alınabilir. Bunların vakıf, dernek, gönüllü, sivil toplum, özel sektör olması, kuruluşun tipi, hatta, kamu kuruluşu olması da bir şey fark etmez. Kamu kuruluşlarının, yani, devletin yetiştirme yurtlarının ve bakımevlerinin aynı standartlara tabi olması lazım. Hiçbir şekilde özel sektöre yüksek standartlar, kamu kuruluşlarına düşük standartlara veya standart, biz yapıyoruz, o işte bizim kendi kendimize standart koymamıza gerek yok gibi mantaliteye gerek yok.

Tabiî, anlayamadığım bir olay da, bu biraz önce bahsettiğimiz çocuğun gelişimine dair standartları veya izleme mekanizmasını oluşturmak için kanuna mı ihtiyacımız var? Bunca zamana kadar bunlar neden ortaya konmadı? Neden sadece bu kanun çerçevesinde bunlar tasarlanıyor? Hocamdan sonuna kadar izleme ve değerlendirme ve burada sadece çocuğun izlenmesi ve değerlendirilmesi diye hizmet veren birimlerin izlenmesi ve değerlendirilmesi, yöneticilerin izlenmesi ve değerlendirilmesi konusunda neden bir birbirini çek etme sistemi kurulmadı bugüne kadar? Bunlar için kanunlara ihtiyaç yok. Bunlar sağduyunun gerektirdiği şeyler. Bunlar neden yapılmadı, bilemiyorum. Bunları tekrar, yani, bu sistemleri kurmak için bu kanunun geçmesini beklemeye gerek yok. Bir an önce bu standartları oluşturmaya başlayın. İlk önce kendi kurumlarınızda bunları uygulayın. Değerlendirme ve izleme mekanizmalarını da kurup, ilk önce kendi kuruluşlarınızda bunları izleyin. Yani, başkalarından bunları beklemeden, kendi kendinize bunları yapmaya başlayın. Kalbinizi kırdıysam, kusura bakmayın, hepinize afiyet olsun.

BAŞKAN – Şimdi, arkadaşlar, 1 saat mola var. Dolayısıyla, şu anda saat 13.00’e çeyrek var. Saat 14.00’e çeyrek kala ve lütfen, daha fazla gecikmeden burada buluşalım.

(Toplantı Arası)

Page 106: SOSYAL HİZMETLERİN YENİDEN YAPILANDIRILMASI ÇALIŞTAYI · oluşturmuş olduğu bir kurum esasında Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu; ama daha sonra, ekonomik şartlar,

106

İKİNCİ OTURUM BAŞKAN: Emin DEDEOĞLU

BAŞKAN – Şimdi, çocuklarla ilgili maddeler konusundaki eleştiriler dinlendi, dile

getirildi. Devlet Personel Başkanlığından arkadaşın bir eleştirisi vardı, bir katkısı vardı, onu yazılı olarak verdi. Biz, size ileteceğiz onu da. Dolayısıyla, daha fazla zaman kaybetmeyelim isterseniz.

Son olarak, Çocuk Esirgeme Kurumu yetkilileri, acaba, şöyle, bir 5-10 dakika içerisinde, bütün konuşulanlara hem cevap mahiyetinde; ama polemiğe yol açmadan bir özetleyebilirler mi görüşlerini?

Buyurun. RECEP DOĞAN – Şimdi, norm dediğiniz şey, yani, her mevzuatın kendisi, olan bir

olması gerekeni yaratır, yani, yansıtır. Olan bir olması gereken şey, normdur. Bu, ideal olan şeydir ve biz, siz norm yaptığınız zaman, o norm, her zaman ve her yerde, ezelde ve ebette geçerli olan bir kuralı yansıtmak zorundadır. Bu, ideal olan kurallar bütünüdür. Bunu yapabilmek için, her ülkenin sosyal bilim alanında bir kanun hazırladığı zaman, öncelikle hukuk sosyologları ve benzeri atölye çalışmaları çerçevesinde toplumun ihtiyaçlarını göz önünde bulunduran bir tasarı ve yasa hazırlaması gerekir. Bununla birlikte, her ülke, adına isterseniz “green paper” deyin, isterseniz “white paper” deyin, isterseniz acil eylem planı deyin, isterseniz hükümet programı deyin, iktidara geldiği zaman, bir niyetler ve yapılacak işler bütününü oluşturur.

Şimdi, bu tasarıyla ilgili olarak, elimizde tasarı hazırlanırken, daha doğrusu taslak hazırlanırken, acil eylem planı var, hükümet programı var, bunlara ilişkin olarak, yine, kamu reformu yasa tasarısı var. Bunlar içerisinde üç tane temel ilke var. Bir, müşterek hizmetler, mahallî idareler eliyle yönetecek; iki, merkezde küçüleceksiniz; üç, mahallî idareye esneklik tanıyan bir yönetim anlayışı sergileyeceksiniz. Bu taslağın mahallî müşterek hizmetlerle ilgili olarak üretecek her hizmetin ana çatısını oluşturan çerçeve... Bunun içerisinde bizimle ilgili olarak, bir Özürlüler Kanunu ve Özürlüler İdaresi var; ardından, halihazırda Birleşmiş Milletlerde yaşlılara ilişkin yürütülen uluslararası bir eylem planı var. O da, bir çocuk hakları sözleşmesi gibi olacak, bağlayıcı olacak, ona ilişkin düzenleme de yapmak zorundasınız. Üçüncüsü, yine, kısa süre içerisinde yürürlüğe girmiş Çocuk Koruma Kanunu var. Tüm bunları ele alan bir düzenleme yapmak zorundasınız. Tüm bunları göz önümüze aldığımızda, idareye işlerlik ve esneklik kazandırmak üzere, taslağın içerisinde birden çok yönetmelik olması zorunluluğu duyuldu. Bu bir ihtiyaçtır; çünkü, her hizmeti kanuna yansıtamazsınız. Yansıtmadığımız zaman, daha doğrusu, yansıttığınız zaman, buna ilişkin sorunlar çıkıyor. Örneğin, eski kanunumuzda, hangi kurumların açılacağı teker teker belirtilmişti; ama 1983 yılından bu yana, her yıl, ihtiyaç duyulan hizmetlerle ilgili olarak kurum açabilmek için, o

Page 107: SOSYAL HİZMETLERİN YENİDEN YAPILANDIRILMASI ÇALIŞTAYI · oluşturmuş olduğu bir kurum esasında Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu; ama daha sonra, ekonomik şartlar,

107

tanımlar kısmında değişiklikler yapıldı. Eğer herkesin istediği gibi çok ayrıntılı bir düzenleme yapacaksanız, bu bir kazüistik yönteme döner, Prusya Medenî Kanunu gibi bir şey çıkar karşınıza. Onu da küfeciye taşıtırsınız. Dolayısıyla, kendiniz altından kalkamazsınız. Bu açıklama önemliydi bizim için; çünkü, biz, hasbelkader çalışan insanlar olarak çok fazla esneklik payı olan bir yapılanma biçimi içerisinde çalışılacak bir şey değil. Çünkü, hükümlerin tamamı yeni ve uyulması gereken bir çerçeve var ve buna ilişkin düzenlemeler içerisinde taslağımızı hazırlamaya çalıştık.

Tabiî, çok değerli katılımcıların çok değerli, faydalı görüşleri oldu. Onların hepsini, inşallah, bu çocuklara yönelik hizmetler bölümünde ele alacağız.

İsterseniz, yaşlılara ilişkin kısımdan devam edeyim. BAŞKAN – Şimdi, özürlüler, yaşlılar, kadın, aile, topluma yönelik hizmetleri bir

bütün olarak ele alalım. Evet, o tartışmaya geçiyoruz şimdi. Buyurun. RECEP DOĞAN – Şimdi, yaşlılara ve özürlülere yönelik hizmetleri, tasarının 40 ve

41 inci maddesinde düzenledik. Kadın, aile, topluma ilişkin hizmetlerin tasarıda neden yer almadığına ilişkin eleştiriler geldi. Bunlar, dediğim gibi, yönetmeliklere bıraktık; çünkü, elimizdeki taslağa baktığınızda, bu taslağın başta amaç, ardından 4/e maddesi, yine ardından 6/k maddesini göz önüne aldığınızda, idareye esneklik tanıyan, çağın gelişen ihtiyaçlarına yanıt verebilecek merkezde bir hizmet, planlayan, denetleyen bir hizmet modeli, daha doğrusu, hizmet kuruluşu ve bu hizmet kuruluşunun çıkardığı yönetmeliklerle usul, esas ve standartları belirleyen yeni hizmet türleri... Öyle bir şey olabilir ki, hiç aklınıza gelmeyen bir ihtiyaç grubu oluşur ve o ihtiyaç grubuna yönelik yeni hizmet modelleri üretmek zorunda kalırsınız. Bunu da kanuna yazmadığınız zaman, bu ihtiyaca yanıt veremiyorsunuz. Dolayısıyla, kadına, aileye, topluma yönelik hizmetleri koymadık. Yaşlılara ve özürlülere ilişkin hizmetleri niye koyduk? Bu alana ilişkin yeni düzenlemeler yapıldı ve bunların da bu tasarıya yansıtılması zorunluluğu doğdu. Dolayısıyla, bu yansıttığımız maddeler de, özürlülere ilişkin olanlar özellikle, 5378 sayılı Kanunla uyum sağlamak adına yapılmış düzenlemelerdir.

Yaşlılara yönelik hizmetlerde üç çeşit hizmet modeli düzenlendi taslakta. Yatılı bakım ve rehabilitasyon hizmetleri, gündüzlü bakım hizmetleri ve yeni bir hizmet modeli olarak, evde bakım hizmeti konuldu. Çünkü, özürlülere yönelik evde bakım hizmeti 5378 sayılı Kanunla getirilmişti. Biz bunu yaşlılara da yansıttık; çünkü, Birleşmiş Milletlerin halihazırda “draft” edilen ve hazırlanan uluslararası eylem planlarında da bu var. Bazı insanlar vardır ki, komşunun, diğer insanların desteğiyle ayakta duramayacak ve ayakta durabilecek yapıya sahiptir; dolayısıyla, bunların ihtiyaçlarının evde giderilmesi, kurum bakımının yarattığı travmanın ve ek masrafların önlenmesi hedeflendi. Çünkü, her yaşlının huzurevinde, adı huzurevi olmasına rağmen, huzur bulamayacağı bir gerçek. Dolayısıyla, evde bakım modeli bu anlayışla gerçekleştirildi.

Yine, bu yaşlılara ödenecek, özel bakım kuruluşlarında ödenek ücretle ilgili olarak da net asgarî ücretin iki katından fazla olmamak üzere bir ücret öngördü tasarı. Yine, bunun da üst ve alt sınırları, üst sınırı iki kat olmak üzere, alt sınırlarını da bütçe uygulama talimatlarıyla konulmasını benimsedi.

Özürlülere yönelik hizmetlerde, dediğim gibi, 5378 sayılı Yasayla paralellik ve uyum sağlamak üzere düzenlendi. Onlarda da yine yatılı bakım hizmetleri...

[…] ...bunda bu üst sınır, alt sınırlarını yine bütçe uygulama talimatlarıyla belirlenmesine

olanak sağlayan düzenlemelere tasarı yer verdi. Teşekkür ediyorum.

Page 108: SOSYAL HİZMETLERİN YENİDEN YAPILANDIRILMASI ÇALIŞTAYI · oluşturmuş olduğu bir kurum esasında Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu; ama daha sonra, ekonomik şartlar,

108

BAŞKAN – Bu konuda konuşacaklar... Siz hiç konuşmadınız, buyurun. LOKMAN AYVA – İstanbul Milletvekiliyim, Sağlık, Aile, Çalışma, Sosyal İşler

Komisyonu üyesiyim. Ben, önce, genel olarak, kurumla ilgili beklentilerimi söylemek istiyorum. Dört tane

ana beklentimiz var, kurumla ilgili, SHÇEK kavramıyla ilgili, benim şahsen görüşüm anlamında söylüyorum. Birincisi, yeni taslağın tasarıya dönüştüğünde, hakikaten, Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumunun adın sanı neyse, artık, ne olacaksa, kurum kültürünü değiştirmesi lazım. Yani, şu anki kurum kültürü, maalesef, problem üretebilecek durumda, çözüm üretecek durumda değil.

İkincisi, denetim modelini geliştirmesi lazım. Yani, biz, herkes diyoruz ki, işte, yarın ben özürlüye evde baktıracağım, abisine baktıracağım, belki akrabasına baktıracağım, bir şey yapacağım; ama bunun hepsine diyoruz ki, iyi denetlenmesi haliyle olacak. Peki, denetleme nasıl yapılacak, nasıl olacak? Bununla ilgili model üretilmesi gerekiyor. Bu, çok çok önemli bir şey. Çünkü, biz, bu kadar para harcayacağız, bu kadar para vereceğiz ve verilen şu demek, başka bir yere verilmeyen para demek, sağlığa, eğitime verilmeyen para demek ve bunun hakkıyla kullanılması lazım. Bunu da SHÇEK’in yapmasını bekliyoruz.

Üçüncüsü hadise, kurumun, artık, ayakları üstüne basması lazım, yani, aklı bir karış havada görüntüden uzaklaşması lazım. Eski zamanlarda kalan komünist rejimlerdeki gibi, “her işi yaparım abi” kabilinden bir yapılanma oluşmuş, neler yapmıyor SHÇEK mesela; kadın işi yapıyor, özürlülerle ilgili, çocuklarla ilgili, gençlerle ilgili, su işletmesi Kavacık, matbaacılık, aklınıza ne gelirse, yapıyor. Böyle bir kurum olmaz. Hangisi bunun uzmanlık alanı. Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü ne işi yarıyor o zaman, eğer burası gençlik işi yapacak?! Yaşlıya yapacak, özürlüye yapacak... İyi de, yaşlının Ankara’ya bağlı olmasının, kadın hizmetlerinin Ankara’ya bağlı olmasının, yani, bütçesi ve sair müdürünün buradan atanmasının kime ne faydası var. O açıdan, kurumun ayaklarını yere basıp ve kendisine uzmanlık alanını belirlemesi lazım. Oraya sosyal hizmet uzmanı veriyoruz, buraya veriyoruz... Bakın, ben size söyleyeyim: Zeytinburnu’nda toplum merkezi var. Gittim, mazot kokuyor içi. Ha, yakıt doğalgaz, filan yapılamamış; çünkü, orası o kadar çok beşinci sıradan bir kurum görüntüsündeki, belediye memnun değil yeri vermekten dolayı. Sosyal hizmet uzmanı görevlendirmişiz, kaymakamdan, tahmin ediyorum, bir hizmetli görevlendirmişiz ve bunun parasını da Sosyal Yardımlaşma Vakfından aktarıyoruz. Peki, ne yapılıyor; Zeytinburnu Belediyesinin yaptığı işlerin aynısı yapılıyor; kadınlar gezdiriliyor, orada seminer veriliyor barolar birliğinden bir uzman veya bir avukat arkadaş geliyor, şey veriyor. Çocuklar da, anneleri ders yaparken, seminer yaparken, öbür odada meşgul ediliyor. Şimdi, arkadaşlar, bir işi doğru dürüst yapmamız lazım.

Dördüncü hadise de, meslek taassuplarının, meslek elemanı taassuplarının hizmetin önüne geçmesine müsaade etmemiz lazım. Biz hizmet vereceğiz, yahu filan meslek mi yapacak, falan meslek mi yapacak derken, benim orada canım çıkıp gidiyor. Şimdi, bu da doğru değil. Peki, bu uygulamada ne gibi şeyler var; size söyleyeyim. Bahçelievler SHÇEK kompleksinde -benim bölgemdir orası aynı zamanda, yakinen biliyorum- bir tane kreş yapılmış, hangi akla hizmetten yapıldıysa, kapatın kardeşim diyoruz, yarısı bor, binanın yarısı boş, benim İstanbul’daki vatandaşım da, eğer İstanbul Büyükşehir Belediyesi olmasın, sokakta donup ölecek. Bunlara niye sahip çıkmıyor SHÇEK; çünkü, yapacak, sahip çıkacak durumu yok; ama orada bilmem ne savcısının çocuğu kreşten mahrum kalmasın diye, o kreş devam ediyor; böyle bir şey olabilir mi?! Ben vergimi veriyorum, adam gibi de hizmeti almak istiyorum. Vatandaş olarak vergimi geciktirdiğimde nasıl ümüğüme çökülüyorsa, hizmeti de ben almak istiyorum vatandaş olarak. O yüzden, bunların hepsini, gerçekleri görmemiz lazım. Kendi kendimize hizmet veriyormuş gibi yapamayız. O yüzden, kurumun esnek yapı, hızlı, dinamik bir yapıya kavuşması lazım ve hızlı karar verebilir olması lazım. Şimdi, bakın, ben

Page 109: SOSYAL HİZMETLERİN YENİDEN YAPILANDIRILMASI ÇALIŞTAYI · oluşturmuş olduğu bir kurum esasında Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu; ama daha sonra, ekonomik şartlar,

109

size bir hadise anlatayım: 183’ü aradım. Dedim ki, Kartal’da bir özürlü sokakta kalıyor. Bana orada bir sürü akıl verdiler, şuraya git, polise git; iyide kardeşim, yani, ben bir vatandaşım, niye uğraşayım, ben bu işten para mı kazanıyorum; hayır. Bu işten para kazananlar niye uğraşmıyor, bana orada akıl vermek için oturuyorsun, bu problemi çözmek için oturuyorsun, çözeceksin, başka şansın yok. Anlaşın bu şekle dönüşmesi lazım. Yani, sokakta, eksi 20 derecede bir vatandaş, özürlü, yaşlı, kimsesiz bir çocuk varsa, içerideki yöneticinin, çalışanında üşümesi lazım, oda sıcaklığında olsa bile. Bu sorumluluğu bekliyoruz ve yapının bu şekle dönüşmesini istiyoruz.

Gelelim özürlülerle ilgili... Özürlülerle ilgili de, arkadaşlar, kurumun 5378’de vurguladığımız bir hadise var; bu ne? Şimdi, mesela, ben, bir işletmeciyim ve bakımevi açtım bir tane. Bakımevi açtım, burada, özürlüleri, kimsesiz, orada kanunda tanımlanan özürlüleri buraya alıp bakabiliyorum, asgarî ücretin iki katı da bana ödeme yapıyor devlet, yani, 780 milyon civarında ödeme yapıyor. Ama sosyal güvencesi varsa, ödeme filan yapılmıyor, fakir sayılmıyor çünkü, ekonomik yoksunluk diye bir tanım var orada. Şimdi, burada son derece esnek bir yapı var, son derece güzel bir durum bu; şundan dolayı: Yarın bir gün aynı yapıyı rehabilitasyon alanına da uygulamak lazım. Şimdi, SHÇEK, özürlülerle hangi alanlarda ilişkili, onu bakalım. Bir, rehabilitasyon alanında ilgili, bakım alanında ilgili, sosyal hizmet inceleme raporu filan gerektiği zamanlarda ilgili. Şimdi, rehabilitasyonu, özel eğitim ve rehabilitasyon merkezleri aracılığıyla Millî Eğitim finanse etmeye başladı; ama yetişkin rehabilitasyonun hâlâ Sosyal Hizmetlerde. Bunun için de ne yapılması lazım? Benim önerdiğim model şu: Diyelim ki, İstanbul’da Reşitpaşa Rehabilitasyon Merkezi var veya Metin Sabancı. Buraya Türkiye’nin neresinden giderse gitsin vatandaş, kaç kişi aldı burada, 30 tane mi öğrenci aldı; Genel Müdürlük SHÇEK, buraya 30 kişilik öğrenci finansmanı yapması lazım. 29 mu oldu; 29 kişilik finansman yapması lazım. Buranın yönetimi İstanbul Belediyesine bağlı olabilir, özel idareye bağlı olabilir, hiç önemli değil, Ankara’ya bağlı olmasına da gerek yok buranın; ama bunun finansmanının... Çünkü, sadece İstanbul’dan olmadığı için, İstanbul’dan gelse öğrenciler, derim ki, İstanbul Belediyesi veya özel idare bunu finanse etsin; ama Türkiye’nin her yerinden geliyor. O yüzden de, Genel Müdürlüğün finansmanı sağlaması lazım. Bunun Ankara’ya bağlı olmasının pratikte bir faydası yok. Metin Sabancı da keza öyle olabilir. O yüzden de, bu modelin diğer alanlarda uygulanıp, kurumun daha böyle denetleyici, düzenleyici bir rol üstlenmesi gerektiğini düşünüyorum.

Teşekkür ediyorum. BAŞKAN – Hocam, buyurun. ERTAN KAHRAMANOĞLU – Eğer söz almak isteyen varsa, ben biraz sonra

konuşabilirim. BAŞKAN – Hayır, siz önceden rica ettiğiniz için. ERTAN KAHRAMANOĞLU – Bu toplantının, oturumun sonunda ayrılacağım

için... BAŞKAN – Evet, o yüzden size sözü verdim. ERTAN KAHRAMANOĞLU – Efendim, teşekkür ederim söz verdiğiniz için.

Gerçekten, bu oturumun sonunda ayrılmak zorundayım; onun için, söz istemiştim. İki gündür yaptığımız oturumlarda, gerçekten, çok önemli konuları ele aldık ve

derinlemesine tartıştığımızı düşünüyorum zamanın elverdiği oranda. Sonuç olarak şu ortaya çıktı ki, bu önümüzde olan taslak, istediğimiz, beklediğimiz

sonucu bize sağlayacak nitelikte, etkinlikte bir taslak değil. Benim kanıma göre ki, birçok arkadaşın bu şekilde düşündüğünü tahmin ediyorum ki, konuşmalardan da onu anlıyorum. Bu taslak yeni baştan yeni bir anlayışla temelden ele alınıp yeniden düzenlenmesi, yazılması gereken bir taslak. Şimdi, bu nedenle, ben, nasıl bir taslak, bu taslağa temel teşkil edecek temel görüşler nasıl olmalı, bunu ifade etmek istiyorum. Bunu ifade etmeden önce de, iki hususa değinmek istiyorum. Biri, özürlülük alanıyla ilgili. Çok ayrıntıya girmeyeceğim. Sayın

Page 110: SOSYAL HİZMETLERİN YENİDEN YAPILANDIRILMASI ÇALIŞTAYI · oluşturmuş olduğu bir kurum esasında Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu; ama daha sonra, ekonomik şartlar,

110

milletvekilimin özürlülükle ilgili çalışmalarını yakından biliyorum ve takdir ediyorum, kendisine de hem şahsım adına hem de sosyal hizmet camiası adına da teşekkürlerimi ifade etmek istiyorum; gerçekten, çok büyük görev yapıyor.

Ancak, sosyal hizmetlerle ilişkisini kurduğumuzda özürlü hizmetlerinin, çok sınırlandırıldığını gördüğümüzü de ifade etmeden geçemeyeceğim. Nerede sınırlandırıldı, son kabul edilen Özürlüler Yasasında. Özürlülerle ilgili onun uzun bir adı var, orada sınırlandırıldı. Oradaki sınırlandırma buraya da yansımış. Halbuki, madem böyle bir, yeni bir düzenleme yapıyoruz. Oradaki sınırlandırmayı aşacak, daha etkili olabilecek bir düzenleme yapabiliriz. Örneğin, hiç de yetişkinlerin rehabilitasyonu Sosyal Hizmetler yapacak diye bir şey söz konusu değil; çünkü, Sosyal Hizmetlere tek bir görev verilmiş; o da, ağırlı özürlülerin, ağır özürlü grubun bakı ve rehabilitasyonunu Sosyal Hizmetlere devredilmiş. Şimdi, Sosyal Hizmetlere bırakılmış, Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumuna; ama ağır özürlülerin bakımı ve rehabilitasyonu dışındaki kalan özürlü gruplar ne olacak; orada büyük bir boşluk var gerçekten. O boşluğu kanun tasarısıyla doldurabilirdik.

İkinci değinmek istediğim husus, sabahleyin kıymetli arkadaşım, Mustafa kardeşimin söylediği bir husus ki, çok önemli, bizim demiştiniz, Mustafa kardeşim, master planı sosyal hizmetlerde olmak zorunda. Gerçekten, yüzde yüz katılıyorum, bütün canı gönülden bu düşüncenizi paylaşıyorum ve bunu da gerçekleştirmesi gerektiğine inanıyorum. Sekizinci Beş Yıllık Kalkınma Planı özel ihtisas komisyonu 1999 yılı sonunda kuruldu ve 1999 yılı sonunda yoğun bir çalışma yaptı, 2000’in Ocak ayında da raporunu oluşturdu ve yayınlandı, özel ihtisas komisyonu raporu. O raporun ertesinden de, tabiî, bütün 90 küsur özel ihtisas komisyonu vardı. Tabiî, beş yıllık kalkınma planı metni çıktı ve o metin kanun hükmündedir; çünkü, Beş Yıllık Kalkınma Planları kanundur ve oradaki öngörülen hedefler ve amaçlar bir kanun hükmü niteliğindedir âdeta. Orada, sosyal hizmetlerin master planının, ana planının yapılması özel ihtisas komisyonunda öngörülmüştü, Devlet Planlama Teşkilatı da aynen onu Sekizinci Beş Yıllık Kalkınma Planına aldı, belki biliyorsunuz, belki bilmiyorsunuz. Devlet Planlama Teşkilatı bu konu üzerinde o kadar yoğun durdu ki, istekliydi; çünkü, ihtiyaç vardı, yapılması gerekiyordu, parasını da ayırdı, icra planlarına da koydu ve Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumunda görevlendirdi. Yıl 2006, beş yıllık kalkınmanın hükmü şimdi Dokuzuncu Beş Yıllık Kalkınma Planını hazırlıyoruz ve Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu, bunu, para da olmasına rağmen, nedendir bilmiyorum, gerçekleştirmedi. Şimdi, dolayısıyla, burada, sistem sistem sistem, kanun kanun kanun diyoruz; hayır efendim, uygulama uygulamayı yürütecek insan gücü, kalifiye insan gücü, bilinçli insan gücü, arzulu, istekli, nitelikli insan gücü çok çok önemli. Dolayısıyla, bu hizmetler, hele insanî hizmetler herkesin yapacağı iş değildir. Dolayısıyla, buna çok dikkat etmemiz gerekir diyerek, ben, yeni hazırlanacak olan bu hukukî düzenlemenin nasıl olması gerektiği hususundaki görüşlerimi şöyle el yazımla yazdım, zamandan tasarruf etmek için, hem de belki cümle yanlışlıklarına meydan vermemek için, onun için yavaş yavaş okuyacağım ki, kayda da geçiyorum, biliyorum ve böylece belki yanlış anlamaları da ortadan kaldırabiliriz.

Devletimiz tarafından kabul edilip Resmî Gazetede ilan edilen Avrupa Birliği müktesebatıyla ilgili programa Sekizinci Beş Yıllık Kalkınma Planı amaç ve hedeflerine, Hükümetimizin Acil Eylem Planına uygun olarak;

a) Sosyal koruma sisteminin ayrılmaz bir alt öğesini oluşturan sosyal hizmetlerin, sosyal yardım uygulamalarını da içeren sosyal güvenlik sistemiyle bir bütünlük içinde ele alınıp geliştirilmesini,

b) Sosyal hizmetlerin devletin gözetim, denetim ve sorumluluğunda, toplumun her kesiminin, yani, genel yönetim birimleri, yerel yönetimler, kamu kurumları olarak nitelendirilen kamu tüzelkişilikleri, özel hukuk tüzelkişilikleri ve gerçek kişilerin katılımı sağlanarak, bir bütünlük içinde yürütülmesini

Page 111: SOSYAL HİZMETLERİN YENİDEN YAPILANDIRILMASI ÇALIŞTAYI · oluşturmuş olduğu bir kurum esasında Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu; ama daha sonra, ekonomik şartlar,

111

c) Sosyal hizmetler alanındaki yeniden yapılanma ihtiyacını karşılamak üzere, merkezî ve yerel yönetimlerin belirli ağırlıklarda temsil edildiği sivil toplum ve özel girişim ayağını da dışlamayan bir karma yapının oluşturulmasını,

d) Bu karma modelin, tüm özel ihtiyaç gruplarını kapsayan sosyal hizmetler alanında politika oluşturma, planlama işbirliği, eşgüdüm, denetim, standart ve norm birliği sağlama işlevleri ile uygulama görevini yerine getirecek ve Türk sosyal koruma sisteminin içinde etkili bir biçimde yer alabilecek kamu tüzelkişiliğine sahip özel bütçeli hizmet bakımından yerinden yönetim esasına göre örgütlenmiş bir ihtisas kurumu tarafından örgütsel dağınıklığı önleyecek bir şekilde hayata geçirilmesini ve bu kurumun özellikle uygulama sorumluluğunu belediyeler ve il özel idareleriyle paylaşabilme yeteneğine sahip olmasını sağlayacak yeni bir yasal düzenleme yapılmalıdır.

Teşekkür ederim. BAŞKAN – Buyurun. MEHMET ÇELİK – İstanbul Büyükşehir Belediyesi... Ertan Beyin teklif etmiş olduğu maddelerden (b) şıkkında, devletin denetimi ifadesi

kullanıldı. Buradaki devlet kavramı nedir; il özel idareleri ve belediyeler devletten ayrı bir şey mi?

Teşekkürler. ERTAN KAHRAMANOĞLU – Devletten kasıt, devlet yönetimi. Şimdi, kamu

yönetiminde merkezî hükümet sisteminde bunun ya genel yönetim olarak ifade ediliyor veyahut da devlet yönetimi, devlet idaresi olarak ifade ediliyor merkezî hükümet teşkilatın; dolayısıyla, mesele bu. Yani, burada kastedilen bu; ama buradaki -benim önerime dikkat edin- kuşkusuz bu tür hizmetler her belediyenin kendi otonomisine bırakılacak hizmetler değildir. Dünyanın her tarafında, Amerika’da da bu böyle, federal yasa var çünkü. İngiltere’de çok daha böyle, çok daha fazla. Japonya’da -daha yanımda getirdim tabiî, vakit olsa onlara gireriz- 2004’te yeni kanun çıkardılar; böyle. Yani, devletin gözetim ve denetimi şart. Bundan hiçbir şekilde kaçmamız veyahut da yok farz etmemiz mümkün değil; ama bu demek değil ki, yerel yönetimler, belediyeler, il özel idareleri bu konuda hizmet görmeyecekler; haşa, katiyen böyle bir şey söz konusu olmamalı, değil de zaten, olmamalıdır. Ama ne olmalı; buradaki önerim, yazılı olarak önünüzde bakarsanız, daha açıklığa kavuşacaktır tahmin ediyorum. Buradaki öneri şu: Bu hizmetler ne tek başına genel yönetim, yani, merkezî hükümet sistemine bırakılacak hizmetlerdir ne tek başına bugün önerildiği gibi, belediyeye bırakılacak hizmetlerdir veya il özel idarelerine bırakılacak hizmetlerdir ne de tek başına sivil toplum örgütlerine, hayırseverlik anlayışına terk edilecek hizmetlerdir. Bu hizmetler, bütün kesimlerin, biraz önce arz ettiğim, bütün kesimlerin birlikte oluşturacağı bir sistemle gerçekleşecek, etkili olarak gerçekleştirilecek bir özelliğe sahiptir. Şimdi, benim önerdiğim model bu model ve bunun şeyleri de var, yani, nasıl olabileceği hususunda ve bu model katılımcılığı, halkın denetimi diyoruz; ama düşünebiliyor musunuz, önümüzdeki taslakta bir diktatörya rejimi âdeta var. Türkiye’nin sosyal hizmetler politikasını oluşturma görevini merkezde kurulan Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumuna vermişiz; politika oluşturma denmiş, politika oluşturma işlerine, hizmetlerine katılır falan da dememiş veya önerir de dememiş, politika oluşturur. Kim oluşturacak; Genel Müdürlük oluşturacak. Genel Müdürlük kimden müteşekkil; genel müdür, üç genel müdür yardımcısı ve sayılan dairelerden şekil; yani, Türkiye’nin sosyal hizmetler politikasını belirleme görevini bir tek genel müdürün dudakları arasına bırakmışız, bırakılıyor yani. Halbuki, bu sistemde böyle bir şey söz konusu olmamalı, bütün kesimlerin, gerçek kişilerin de dahil katılımıyla oluşturulacak bir sistemde ve örgütsel yapıda bunların gerçekleşmesini sağlamak gerekir. Benim önerimi özü bu.

Teşekkür ederim. BAŞKAN – Hanımefendi buyurun.

Page 112: SOSYAL HİZMETLERİN YENİDEN YAPILANDIRILMASI ÇALIŞTAYI · oluşturmuş olduğu bir kurum esasında Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu; ama daha sonra, ekonomik şartlar,

112

TÜRKAY ASMA – Ben, önce, burada neden bir kadın kuruluşu temsilcisinin olmadığıyla başlamak istiyorum. Biliyorsunuz, Türkiye’de çok güzel bir Türk Ceza Kanunu çok kısa bir sürede çıktı ve kadın kuruluşlarının desteğiyle 31 madde SEDAV anlaşmalarına ve kadın hukukuna, ulusal ve uluslararası kadın hukukuna uygun biçimde gerçekleştirildi. Oysa, burada bir tanesi bile yok. Ben, kadınla değil, çocukla uğraşan bir kurulun başkanıyım; ama kadın ve çocuk, aynı sistemle ezilmekte ve sosyal güvenlik koruma sisteminin içinde muhakkak yer almalı. Tasarıya baktığınız zaman, bunun unutulduğunu görüyorsunuz. Hiçbir şekilde kadının adı bu tasarıda geçmiyor. Arkadaşım şey dedi, yönetmeliklerle... Tasarıda koymadığınız, birimini kurmadığınız, koruyamadığınız bir sistemi yönetmeliğe alamazsınız. Yönetmelik, yasanın işleyişini düzenler. Yönetmelikle yasanın eksiğini gideremezsiniz; bu da yanlış bir şey.

Yine, Kadının Statüsü ve Sorunları Genel Müdürü arkadaşımın sözlerinin hepsine katılıyorum. Bu kurum kadını korumaz, kadın için projeler oluşturur, geliştirir, yardımcı olur; ama kadını sosyal yönden koruyan bir birim değildir. Sosyal yönden koruyan birim bu birimdir; dolayısıyla, bu birimde kadının unutulması gerçekten çok büyük eksiklik. Bunun hızla giderilmesi gerekir.

Ertan Beye katılıyorum, yeniden bir tasarı hazırlanmalı; bu tasarıyla hiçbir yere varamayız ve yeniden bütün sosyal güvenlik sistemlerinden yararlanacak insanları, kurumları bölüm bölüm yerleştirmeliyiz ve hep beraber yapmalıyız bunu; sivil toplum örgütüyle, barolarıyla, üniversiteleriyle ve devlet kurumlarıyla, mahallî idarelerle birlikte.

Bir eleştirim daha var. Hukukçuyum, hukuka ilişkin bir eleştirim gene var. Burada hukuk müşavirinin görevleri sayılırken, kurumu temsil demiş; oysa, ben biliyorum, kurumdaki çocukların, kurumdaki kadınların, kurumdaki özürlülerin korunmasında avukatların onlar adına davalara girdiğinde çok büyük sorunlar yaşanıyor. Mahkeme, sen kurumun avukatısın diyor. Oysa, hiç olmazsa, bu yasa değişikliğinde kurumun korumaya aldığı kişilerin de temsili görevi bu gruba verilmeliydi diyorum.

Teşekkür ederim. BAŞKAN – Teşekkürler. Buyurun. BERNA YAZICI – Boğaziçi Üniversitesi Sosyal Politika Forumu... Sanırım birkaç kişi, değişik katılımcılar tarafından dile getirildi, birçoğumuzu

rahatsız eden bir konu var, hani, çocuk odaklı olması; ama bunların esasında ayrılmaz bir bütün olarak çocuk korumanın ve kadın korumanın birlikte düşünülmesi gereğine inanıyoruz. Bu bağlamda, Genel Müdürlükten bir talepte, ricada bulunmak istiyoruz ve TEPAV da yardımcı olabilirse çok seviniriz. Bu toplantının devamı olarak kadın konusunun da tartışılacağı ve kadın dernekleri, üniversite, Kadının Statüsü Genel Müdürlüğünün de yer alacağı bir toplantının ben acil olduğunu düşünüyorum. Dün sabahki açılış sözlerini hatırlatmak istiyorum sizlere; hani, bu yasa tasarısının temel felsefesi, mantığı ve iddiasından biri sivil toplumu içine katmaksa, bence, bu, bütün ayaklarda yapılmalı ve gerçekten, kadın dernekleri de çağrılmalı. Benim konum değil; ama belki bu da düşünülmeli. Özürlü derneğinden de kimse yok. Bunu bazı arkadaşlarla gündüz konuşuyorduk. Ben, bu toplantıların acilen diğer ayaklarının da yapılması ve bu konularda da gerekli değişik gruplardan görüş alınmasını talep ediyorum.

Teşekkürler. BAŞKAN – Ben teşekkür ederim. Buyurun. BİR KATILIMCI – Ben de kadına dair bir şey söylemek istiyorum. Şimdi, biz, hep

muhtaç kavramını kullanmayalım diyoruz. Biz de karşıyız aslında muhtaç kavramı kullanmaya; ama şunu da unutmamak lazım, yani, sosyal hizmetler, sosyal yardımla birlikte sosyal devletin yoksulluk ve sosyal dışlanmaya yönelik politikaların oluştuğu ve uygulamaları

Page 113: SOSYAL HİZMETLERİN YENİDEN YAPILANDIRILMASI ÇALIŞTAYI · oluşturmuş olduğu bir kurum esasında Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu; ama daha sonra, ekonomik şartlar,

113

sağlayan bir birim. O yüzden, sosyal hizmetlerin sosyal dışlanma programlarının çok gelişkin olması lazım. Bu bağlamda da, işte, biz özürlüye mi, yaşlıya mı, çocuğa mı hizmet vereceğiz derken, biz, aslında, bütün risk gruplarına hizmet anlayışından bahsediyoruz ve burada kadının en çok sosyal dışlanmaya uğrayan gruplardan biri olarak kadının bu hizmetlerden dışarıda tutulması son derece sakıncalı sosyal dışlanmayla mücadele programları açısından. Buradan da toplum merkezlerine gelmek istiyorum. Toplum merkezleri, gerçekten, Sosyal Hizmetlerin 1990’lardan beri oluşturduğu en önemli kurumlarından biri ve ben, sayın milletvekiline katılmıyorum, hani, Zeytinburnu’nda kötü bir örnekle karşılaşmış olabilir; ama belediyelerle asla aynı çalışmayı yapmıyorlar ve bizim beraber çalıştığımız Gazi Toplum Merkezi, Sultanbeyli Toplum Merkezi, bunlar, ailenin güçlendirilmesine yönelik, kadının güçlendirilmesine yönelik son derece önemli çalışmalar yapıyorlar. Bu bağlamda da, SHÇEK bu modeline sahip çıkıp, sayılarını artırıp, buralara meslek elemanları yerleştirip, asla halkla ilişkilerden mezun ya da ilahiyat fakültesi öğretmenleri değil, meslek elemanları, sosyal dışlanma nosyonunu bilen, alan çalışması yapan meslek elemanlarını yerleştirip, bu modellerine sahip çıkması gerekiyor.

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz. Buyurun. İBRAHİM BİÇİCİ – Aile ve Sosyal Araştırmalar Genel Müdürlüğünden... Kanun tasarı taslağına felsefe açısından bakacak olursak, tamamen bireyci bir

anlayışla ele alındığını, çocuk, yaşlı ve özürlü olarak ele alındığını; yaklaşım olarak, sanki ailenin göz ardı edildiğini düşünüyoruz. Halbuki, sosyal hizmetlerin aile bazlı ve odaklı olarak da ele alınması zorunluluktur. Çünkü, bunun anlaşılması da, bunun göz ardı edilmesinin anlaşılması da düşünülemez bu bağlamda. Çünkü, günümüzde karşı karşıya bulunduğumuz sorunların birçoğu, işte, sokak çocuklarıydı, kapkaçtı vesaire, birçoğu ailenin parçalanmasından, zayıflamasından, dağılmasından, ailenin kurum olarak karşılaştığı sorunlarla baş edememesinden dolayı ortaya çıktığını biliyoruz. Bu nedenle, aile kurumunun özel olarak ele alınması ve desteklenmesinin önemli olduğunu düşünüyoruz. Kaldı ki, devletin temel görevlerinden birinin de, aileyi desteklemek, ailenin korunması ve desteklenmesi olduğudur. Bu nedenle de, ailenin parçalanıp dağılmadan önce, sorunlarla baş etmesine yardımcı olacak desteklerin verilmesinin, bunun da kanunlarla düzenlenmesini gerekli olduğunu düşünüyoruz. Bu yasada ise, bu, tamamen göz ardı edilerek, yönetmeliklerle çıkarılacağı gibi muğlak ifadelere bırakılmış.

Ailenin, sorunlarla nasıl baş edeceği ya da sorunlarla karşılaştığında bireyler yoluyla değil, topyekûn desteklenmesinin önemli olduğunu düşünüyoruz biz. Ailenin nasıl korunacağı, nasıl destekleneceğini de bu yasa içinde yer verilmesinin önemli olduğunu düşünüyoruz. Eğer bunu çeşitli kurumlara bırakılıyorsa, örneğin, Aile ve Sosyal Araştırmalar Genel Müdürlüğü, Kadının Statüsü Genel Müdürlüğüne, Özürlüler İdaresi Genel Müdürlüğüne düşünülüyorsa, sosyal hizmetler alanında bu kuruma gerek olmadığını ya da ne gerek olduğunu sormak istiyorum.

Yani, bu düzenlemenin ilk aşamasında, bir önceki safhasında aileye yönelik hizmetler var idi, burada çıkarılmış; niçin çıkarılmış, bunu da anlayamadık.

Siyasî irade açısından da bakacak olursak, bu tasarının siyasî iradeyi kesinlikle yansıtmadığını düşünüyoruz; çünkü, Sayın Başbakanın muhtelif konuşmalarında, kamuoyuna yaptığı konuşmalarda, ailenin önemli olduğunu, korunacağını, destekleneceğini söylüyor. Hükümet Programında da bu yer alır. Buna rağmen, burada, sosyal hizmetler kurumu kurulurken, aileye gerekli önemin verilmediğini düşünüyoruz. Bunun düzenlemelerinin yer alması gerektiğini, yeniden yazılması gerektiğini düşünüyoruz.

Teşekkür ederim. BAŞKAN – Teşekkür ederim. Buyurun.

Page 114: SOSYAL HİZMETLERİN YENİDEN YAPILANDIRILMASI ÇALIŞTAYI · oluşturmuş olduğu bir kurum esasında Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu; ama daha sonra, ekonomik şartlar,

114

HAYRİYE ERTEKİN – Ankara Barosundan katılıyorum ben. Dün izleyemediğim için, bugünkü konuşmalar çerçevesinde bir şeyler söylemeye

çalışacağım; ama dünkü kısmı da atlarsam, affedin lütfen beni. Başlangıçtan beri dinliyorum, hep çocuk çocuk çocuk, hani, geleceğiz, sırası gelecek

diye sustum. Kadın, gerçekten yok, tüm taslakta yok. Kadın olmalı mı; aslında, olmamasının amaçlı olduğunu düşünüyorum ben. Yani, bu, biraz yaklaşımın gayri olarak yorumlanmasında bunun olmamasının bir maksadı var, niye dışında tutuldu?

Konunun başlığı, tasarının başlığı, sosyal hizmetler, birinci başlığı. İkincisi de, Çocuk Esirgeme Kurumu Kanunu Tasarısı; aynı zamanda, Sosyal Hizmetler Kanunu Tasarısı taslağı. Sosyal hizmetlerden yararlanan kimdir? Sosyal hizmetlerden yararlanan sıradan her vatandaştır; artı, özellikle sosyal risk gruplarıdır. Sosyal risk gruplarından birisi de, kadındır, ön plana çıkarılan her ne kadar çocuk, özürlüler ve benzeri olsa bile. Ben, biraz önce konuşan arkadaşımın tespitlerine katılamayacağım. Aile ve toplum hizmetleri daire başkanlığı var, gayet de altı donanımlı olarak...

İBRAHİM BİÇİCİ – Gösterebilirsiniz tasarıda. HAYRİYE ERTEKİN – 13 üncü madde. İBRAHİM BİÇİCİ – Hayır, burada, tasarıda... HAYRİYE ERTEKİN – Bilemiyorum, benim elime verilen şeyde 13 üncü madde

olarak, aile ve toplum hizmetleri daire başkanlığı yazılmış. Belki bu da değiştirilmiştir, bilemiyorum, bir önceki ya da bir sonrakidir bu.

Buranın (a) fıkrasında şöyle bir şey yazıyor: “Kamu kurum ve kuruluşları ile özel hukuk tüzelkişileri ve gerçek kişilerce aileye, topluma, kadınlara, yaşlı ve özürlülere götürülecek koruyucu, önleyici ve çözümleyici tüm iş ve işlemleri yapmak.” Bu, herkeste var mı; yoksa, ben mi farklı bir şeye bakıyorum. 12’nci maddedeymiş arkadaşım.

İBRAHİM BİÇİCİ – Aileyi çıkarmışlar. BİR KATILIMCI – İsmini değiştirmişler. HAYRİYE ERTEKİN – Muhtemelen kaymış bir sonraki şey... İBRAHİM BİÇİCİ – Aileyi çıkarmışlar. HAYRİYE ERTEKİN – Bence de iyi etmişler; çünkü, birçok yasanın başına aile

kavramını getirerek, birey art alana itiliyor. Her sağlıklı bireyin yaratacağı aile de sağlıklıdır insana göre. Onun için, her çıkardığımız yasanın başına aileyi ekleyerek çok da doğru bir şey yaptığımızı sanmıyoruz. Tamam, sağlıklı toplum hedef. Politika anlamda sağlıklı toplum hedefse, bireyi de sağlıklı kılarsak, sağlıklı topluma erişeceğiz. Kadınlara buradaki (a) fıkrasında, önleyici ve çözümleyici tüm iş ve işlemleri yapmak deniliyor. Bunun altında ne var; yönetmelikle mi düzenleyeceğiz bunu? Bunun altında sığınma evleri mi var? Bunun altında şiddete uğrayan kadının ilk gideceği bir acil bir yer mi var, doktor mu var? Bunun altında hiçbir şey yok. Eğer milletvekili arkadaşın söylediği anlayış dönüşmesiyle kavram, anlayış dönüşmesi kanunla yapılamıyor maalesef, eğitimle yapılacak bir şey. Kanununu bir gecede değiştirirsiniz ve mükemmel bir kanun çıkarabilirsiniz. Daha önce aileyi şiddetten koruma yasası da çıktı bir gecede; ama aileyi şiddetten koruyabildik mi? Şu anda sadece yıllık uygulaması 1 200 küsur Türkiye’de; ama şiddet boyutuna istatistikî olarak bakarsanız, diz boyu. Anlayış değişikliğini böyle yapamayacağımızı söylemeye çalışıyorum.

Yeni taslağın SHÇEK’in kurum kültürünü değiştirmesi; evet, SHÇEK’in kurum kültürünün değişmesi gerekli. En son gazetelerde, medyada yansıyan şeyler, bunları gösteriyor. Bizim de birey olarak, avukat olarak başımıza geliyor. Kurum kültürünün değişmesi, bireylerin kültürünün değişmesini getiren bir şey. Yani, biz buradayız, çalışıyoruz, ödeneğimiz ödeniyor, maaşımız ödeniyor; ama iş yapma noktasında Sayın Hocamın söylediği gibi, evet, oradayız; ama işin gereğini yapmadan da paramızı alabiliyoruz gayet rahat SHÇEK içerisinde. Ben başıma gelen bir örneği hemen kısaca özetlemek istiyorum, belki de örnekler üzerinden gitmek çok daha somut. Benim önüme gelen bir vakada, bir genç kızın, 17

Page 115: SOSYAL HİZMETLERİN YENİDEN YAPILANDIRILMASI ÇALIŞTAYI · oluşturmuş olduğu bir kurum esasında Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu; ama daha sonra, ekonomik şartlar,

115

yaşındaki bir genç kızın vücuduna jiletle yazılar yazılmıştı ve aile, çocuğu koruyacak durumda değil, sanık yakalanmadı, sanık hâlâ serbest, iki ay serbest kaldı, yani, bulunamadı polis tarafından. Ben karakolda ifadesini alıp mağdurun bırakıyorlardı; ama CMK’dan avukat atandığı için bırakamadılar; biz, çocuk şubeye gönderilmesini sağladık bu çocuğun. Çocuğun diyorum; çünkü, evle değil, biriyle imam nikâhlı yaşıyor bu kadın. 17 yaşında olduğu için, koruma kararı alınması için SHÇEK’e başvurduk. Cumartesi ve pazar olduğu için ne yazık, SHÇEK’ten bir tek kişiye ulaşamadık polis kanalıyla. SHÇEK’ten bir tek kişiye ulaşamadık, pazartesi gününe kadar o çocuk, çocuk şubede kaldı. Üstelik, vücudu jiletle yazılı olduğu için, doktora havale edebilmek için bile bir prosedür gerekiyordu, bir gün boyu ben bireysel olarak uğraştım ve gidilen acil doktoru hiçbir şey yapmadı, sadece bir teramisin hepimizin evlerde kullandığımızı vererek geri gönderdi çocuğu. Ben, tıpla uğraşmıyorum; ama bu çocuğun tetanos aşısına ihtiyacı olduğunu biliyorum, hepimiz biliyoruz.

BİR KATILIMCI – Doktor bilmiyor mu bunu? HAYRİYE ERTEKİN – Doktor da yapmadı; artı, pazartesi günü Sosyal Hizmetlere

ulaştığımda -Beyefendi de bireysel olarak olayı biliyor, daha sonrasında katıldı- Sosyal Hizmetler bunu kadın sığınma evine yerleştirdi, 17 yaşında, evli olmayan bir kız çocuğunu, şiddet görmüş, birçok kadının ve çocuğun kaldığı sığınma evine yerleştirdi. Bu bile çok zor, aslında oraya yerleşebilmek; ama kız çok mağdur olduğu için, şanslı diyelim, yerleştirildi; ama bu çocuk ciddî bir travmaya uğramıştı, ne psikiyatrist desteği vardı orada ne gerçekten o tetanos aşısı orada da yapılamadı, iki gün sonra çocuk bunaltıdan kaçtı oradan ve evine geldi. Biz bütün olanaklarımızı sergileyerek, Bakana kadar ulaştık, evine de geldi Bakan. Korumaya almak için uğraştılar çocuğu; ama çocuk evinde kalmak istiyor, evimde koruyun beni diyor. Hâlâ tetanos aşısı yapılmamıştı. Ben o gün mahalle sağlık ekibine giderek tetanos aşısı yaptırdım. Yani, ben niye bunu anlatıyorum; bunlar hep bireysel şeylerle çözülebilecek şeylerdi, ilk adımda yapılabilecek şeylerdi; ama yapılmadı. Bunun suçlusu kanun mu? Suçluyu arayalım, yani, suçlusu bir avukatsa, avukattır; bir savcıysa savcıdır suçlusu ya da SHÇEK’se, SHÇEK’tir; ben suçluyum, yapmadım diyebilmeli. Yani, kurumsal kültürü değiştirmenin yolu kanun değil arkadaşlar; ama bu kanunu da mükemmel hale getirmek zorundayız. Şu haliyle herkes her yerinden tutup çekince, iplikleri dökülen bir hale geldi. Demin biz yemek arasında konuşurken, keşke yeniden yazılsa daha mı iyi olur diye düşündük; çünkü, gaye anlamda doğru bir ideoloji üzerine oturmuş değil bana göre. İşte, rejimlerle işimiz yok anlamında konuşuyorum, sayın milletvekili, bir rejimler sisteminden söz ederek, böyle bile değildi dediler. Biz, insan hakları temelli bir sosyal hizmet kavramı üzerine tartışıyoruz. Birey kavaramı üzerine tartışıyoruz ve o anlamda sosyal hizmetlerin temellendirilmesini yapmak zorundayız; yoksa, A hükümeti, B hükümeti geldiğinde, bu kanun değişmeyecek ki. Bu kanun, yine, Sosyal Hizmetler Kanunu ve Çocuk Esirgeme Kurumu kanunu olarak kalacak. Belki de hata buydu şimdiye kadar. Belki de hatalar buralardaydı. Her gelen hükümetlerin yarattığı yeni sistemler belki de bu kadar ipi çekildiğinde dökülecek şeyler yarattı. Bunları düşünerek, bunun üzerinden hareket ederek, temel insan haklarının gaye edindiği, Beyefendinin çok güzel tanımladığı, o yazdırdığı metne katılıyorum aynen ve Sayın Vali Yardımcımın bundan önceki oturumda söylediği şeylere. Bu temelleri, belki kanunu yazmadan önce temellerimizi koymalıyız ki, kanunu şekillendirecek gaye budur. O gayeyi tespit etmeliyiz. Biz, bağcı dövmek niyetinde değiliz; ama çocuklarımızın iyi yetişmesini, şiddete uğrayan kadınlarımızın, kaldırımlara, çukurlara düşen özürlülerimizin ya da bu toplumdaki sosyal risk taşıyan insanların gayet insanî olan ve devletin görevi olan sosyal hizmetlerden yararlandırılmasını istiyoruz. Bu kanunun amacı da bu olmalı bence.

Teşekkür ederim dinlediğiniz için. BAŞKAN – Buyurun. ALİ RIZA ABAY – Sakarya Üniversitesi...

Page 116: SOSYAL HİZMETLERİN YENİDEN YAPILANDIRILMASI ÇALIŞTAYI · oluşturmuş olduğu bir kurum esasında Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu; ama daha sonra, ekonomik şartlar,

116

Şimdi, efendim, hanımlar, kadınlar konusuna sahip çıktılar. Genç arkadaşlarımız yaşlanmayacağını zannediyorlar; herhalde, yaşlıları savunmak da bana kaldı gibime geliyor, dün de söylemiştim bir ölçüde.

Şimdi bu yaşlılık konusu, Devlet Bakanlığının müstakil birimleri içerisinde olmayan bir konu; yani, işte, aileden sorumlu genel müdürlük, özürlülerden sorumlu daire başkanlığı ya da idare, çocuklarla ilgili işte çok güzel bir metin hazırlanmış bana göre, düzeltilebilir belki; ama mutlaka bu kanunda yaşlılıkla ilgili politika belirleyebilecek bir daire başkanlığının oluşması gerekir diye düşünüyorum. Çünkü, bizim geleceğimiz, yani, kendi bireysel geleceğimiz bu dedik, dün de söyledim, bunu altını bir kez daha çizmek istiyorum.

Teşekkür ederim. BAŞKAN – Ben teşekkür ederim. Buyurun. LEYLA COŞKUN – Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü Genel Müdür

Yardımcısıyım. Ben, sabahleyin bu konuyu vurguladım; ama bir kez daha SHÇEK temsilcisi

arkadaşımın konuşmasından sonra dile getirmeyi bir kez daha arzu ettim. Şimdi, kadın ve aile konusunu yönetmeliklere bırakılacağını ifade ettiler ve adres

gösterilen paragraflarda 4’ün (e)’si, 6’nın (k)’sı. Buralarda hiçbir şey yok. Yani, kanunla düzenlenmemiş bir görevi yönetmeliklerle mi yapacaksınız, yani, yönetmeliklerle mi yerine getirilecek?! Şimdi, 6’nın (k)’sını okudum, altını çizdim, şöyle bir ifade var: “Toplumun gelişen ve değişen koşullarına göre sosyal hizmetler alanında ortaya çıkan yeni ihtiyaçları karşılamak üzere...” Kadın sorunları yeni ihtiyaçlar mıdır; yani, daha önce geçmişte olmayan ihtiyaçlar mıdır? Dolayısıyla, var olan ve SHÇEK’in yıllarca yürüttüğü kadına yönelik hizmetlerden niye şimdi kendini çekiyor? Eğer sosyal hizmetin hedef kitlesi nedir; ihtiyacı olan insanlardır, çocuklar, yaşlılar, özürlüler ve ihtiyacı olan kadınlar. Hepsi bu kitlenin içine girer. Hele, çocuğuyla birlikte kadın mağdursa, kadını zaten dışlamanız mümkün değil. Sabah da söyledim, eğer Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü ya da Aile ve Sosyal Araştırmalar Kurumu Genel Müdürlüğü bunları yapsın diye düşünülüyorsa, bu, çok yanlış bir düşünce; çünkü, Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü bir sosyal hizmet kurumu değil; yani, ne görev tanımında ne personel yapılanmasında ne de bunca yıllık kariyer yapısında böyle bir hizmet yok, yani, bunu yerine getiremez. Kaldı ki, sosyal hizmetler niçin parçalansın; hepsinin derli toplu yerine getirilmesi lazım. Kadına yönelik hizmetlerin standartlarının oluşturulması –bunu özel idare mi yapacak, yerel yönetimler mi yapacak, kim yapacaksa- standartların belirlenmesi, o standartların takip edilmesi, izlenmesi ve denetlenmesi gerekir. Yani, SHÇEK’in bundan kaçınması hiç doğru değil diye düşünüyoruz. Eğer işbirliği gerekiyorsa, elbette bu kurumlar aynı Devlet Bakanlığı altında elbette işbirliği içinde olacaklar; sorunlar sizlere aktarılacak, çözüm yollarını birlikte bulacağız; ama uygulamayı denetleyen kuruluşun SHÇEK olması gerekiyor diye düşünüyorum.

RECEP DOĞAN – Bir istatistik vermekten bile acizsiniz, çoğu zaman bize istatistik de veremiyorsunuz.

LEYLA COŞKUN –Bizim, web sayfamızda da yüklüdür ve biz, istatistik... […] ...kadınlar, onlara yönelik hizmetlerin standartları belirlenmeli, hatta sabah ta

söyledim, kadınlar için daha fazla bir perspektif ve daha farklı perspektifle bakmamız gerekiyor. Sadece sığınma evi değil, bu kadınlara daha uzun süre kalabilecekleri mekânlar, yurtlar, evler vesaire devletin desteğiyle, kadınları, bu, artık, yoğun şiddet alanlarından uzaklaştıracak yeni politikalar ve yeni sistemler geliştirmemiz gerekiyor.

Teşekkür ederim.

Page 117: SOSYAL HİZMETLERİN YENİDEN YAPILANDIRILMASI ÇALIŞTAYI · oluşturmuş olduğu bir kurum esasında Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu; ama daha sonra, ekonomik şartlar,

117

BAŞKAN – Buyurun. SEVİL ATAUZ – Bir cümle söylemek istiyorum. BAŞKAN –Peki; bir cümle... SEVİL ATAUZ –Şimdi, aslında, bu hizmetlerin temel esaslarında ilk maddeye

bakarsanız, 4/a maddesine, burada hiçbir farklılık gözetilemez deniliyor. Ben, aslında, bazı farklılıkların gözetilmesinden yanayım. Yani, özellikle bazı kurumlara pozitif ayırımcılık yapılmasından yanayım. Çocuklar ve kadınların, bunların en başında geldiğini düşünüyorum. Yani, ben, bu kadar direnci de, doğrusu, çok tuhaf karşılıyorum desem... Yani, niye kadına hizmet götürülemesin; çünkü, o Genel Müdürlüğü kuruluşundan biliyoruz, izliyoruz. Böyle bir fonksiyonu yok ki, onlar hizmet götüremeyecek mi, kadınlar ortada mı kalacak?! Kaldı ki, kadın da çok önemli bir grubu bu toplumun. Hayır, ben burada pozitif ayırımcılığın olmasını ve kadın ve çocuğun altının çizilmesini istiyorum. Bazı ülkelerde bu pozitif ayırımcılık yapılıyor. Eğer burada İsveç gibi, Parlamentomuzun yarısı kadınlardan oluşsaydı, hiçbir şekilde böyle bir taslak çıkmazdı. Bunun da altını çizmek istiyorum.

BAŞKAN – Maliyeci arkadaşımız epeydir söz istiyor. Buyurun. BİR KATILIMCI – Şimdi, hazırlıkları devam eden sosyal yardımlar ve primsiz

ödemeler kanun tasarısında da, özürlü, yaşlı ve çocuk yardımları düzenleniyor. Dolayısıyla da, bu taslakta da yine sosyal yardım niteliğindeki ödemelere yer verilmemesi gerektiğini düşünüyorum. Şu anda özürlüler için ödenen ve aranılan kriterleri de dikkate alırsak, yapılacak ödemelerin de yeniden bütçe imkânları çerçevesinde tekrar bir gözden geçirilmesi gerektiğini düşünüyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz. Sayın Valim, buyurun. MEHMET SEYMAN – Şimdi, kurular arasındaki tartışma bir tarafa, bu fiilen

sürdürülen hizmet ve somut hizmet ihtiyacını göz ardı etmemizi gerektirmez. Özellikle büyük şehirlerde kadın sorunu çok ciddî bir sosyal sorundur. Bu sorun, öğleden önceki oturumda çocuk sorununa ilişkin ifade ettiğim gibi, çocuk sorununun temelindeki en önemli sorunlardan biridir. Biz, devlet olarak, bugün sosyal hizmet kuruluşları marifetiyle olsun, çok az sayıda olmakla birlikte, bunu vurguluyorum, çok az sayıda, evet, büyük şehirlerde yerel yönetimlerin, kadına dönük hizmet veren kuruluşlarının sayısı gerçek hizmet ihtiyacının çok gerisinde. Bu nedenle, belediyelerce de olsa, özel idarelerce de olsa, sivil toplum kuruluşları marifetiyle de olsa. Büyük kentlerde kadın sorunundan kaynaklanan taleplere cevap vermeye çalışıyoruz. Az da olsa, kuruluşlarımız var. Ağırlıkla bu soruna cevap vermede yine valiliklerin, kaymakamlıkların en çok başvurduğu müesseseler, yine, sosyal hizmet kuruluşlarıdır. Kadın sığınma evleri, kadın konukevi diyelim daha çağdaş bir tanımla. Bunların sayısının son derece yetersiz olduğunu hepimiz biliyoruz. Ama bu sorun ve bu hizmet talebi gerçektir ve devam edecektir. Bunu göz ardı ederseniz, özellikle kanunla ihtilafa düşen çocuklar sorununun temelini irdelediğinizde, karşınıza çıkan kadın ve aile sorununa çözüm getiremezsiniz bunu göz ardı ettiğiniz takdirde. Bu, bir bütündür. O halde, bu gerçeği görerek, bugün, yasada kadın sorununa cevap verecek, bu hizmet ihtiyacına cevap verecek, gerek kuruluş, yani, kurumsal yapıyı çok net tanımlamalısınız gerekse bu hizmetin niteliğini spesifik olarak saymak zorundasınız. Yarın devir süreci içerisinde bunu devralacak yerel yönetimler, bu kuruluşun ve bu hizmetin de inkâr edilemez ve geliştirilerek sürdürülmesi gereken bir hizmet olduğunu kabullenmek zorundadır. Üstelik, şu ana kadar bizim sürdürdüğümüz sadece kadına çok ağırlıkla, barınma ve koruma hizmeti vermektir. Kadının uğradığı şiddetten kaynaklanan travmaya çözüm getirecek hizmetleri kadın konukevlerinde veremiyoruz. Bu gerçeği de inkâr edemeyiz. O zaman, bu konuya daha net bakmak zorundayız, hem kurumsal anlamda hem de hizmetin niteliği itibariyle.

Teşekkür ediyorum.

Page 118: SOSYAL HİZMETLERİN YENİDEN YAPILANDIRILMASI ÇALIŞTAYI · oluşturmuş olduğu bir kurum esasında Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu; ama daha sonra, ekonomik şartlar,

118

BAŞKAN – Buyurun. MİNE SÜNGÜN – UNICEF... Mehmet Beye çok katılıyorum. Kadının kesinlikle bu kanun taslağında olması lazım;

ama buna ek olarak, yine, onun da söylediklerini temel alarak, çocuğun da, kadının da yaşadığı sorunların çözüm, birincil çözüm yeri de aile olduğu için, ailenin de kesinlikle bu taslakta yer alması gerekir diye düşünüyorum. Özellikle sosyal hizmetleri genel olarak toplumsal refah, toplumsal koruma sistemi bağlamında düşündüğümüzde ve bu toplumsal refahı da, hanımefendinin belirttiği gibi, gerçekten risk grupları mı önceliklendirerek tanımladığımızda, toplumsal dışlanmayı önlemeye yönelik olarak tanımladığımızda, o zaman, ailenin kesinlikle ve kesinlikle bu taslak içinde olması lazım.

Teşekkür ederim. BAŞKAN – Buyurun sayın milletvekilim. NEVZAT DOĞAN – Teşekkür ediyorum. Şimdi, kadınla, aileyle, çocukla ilgili kısımdaki eksiklik görülenlerle ilgili birçok

fikir beyan edildi. Yaşlılarla ilgili de, çok değerli hocam, eksikleri dile getirdi; ama ben bir iki noktayı, yine, yaşlılarla ilgili belirtme ihtiyacını duydum.

Özellikle işte yapılan projeksiyonlar, sizlerin de bildiği gibi, Türkiye’nin de 21 inci Yüzyılda, yaşlılık olgusuyla artık yüz yüze geleceğidir; bu, bir dünyanın şu anda yaşadığı gerçek ve Türkiye de buna hazırlanması gerekiyor. Gelişmiş ülkeler bu olguyla 20-30 yıl önce karşılaştılar ve refah devletini gerçekleştirmişken karşılaştıkları için, mücadeleyi daha kolay yaptılar, başarılı da oldular. Şu anda gene sıkıntıları var; ama biz ise, daha henüz o noktaya gelmedik; ama büyük genç nüfusumuz, 20-30 yıl sonra karşımıza büyük bir yaşlı nüfusumuz olarak karşımıza çıkacak.

Şimdi, tabiî, iki gündür konuşuyoruz, yıllardır gelen eksiklikleri konuşuyoruz aslında ve bunları bir çırpıda da nasıl kapatırız ve yılların getirdiği tecrübe ve birikimlerle birlikte konuşuyoruz. Yani, bu gerçeği de göz ardı etmeyelim. Herkes çok iyi niyetli. Herkes, ideali ve en iyisini oluşturmaya çalışıyor; ama açık çok büyük yani. Bu noktada belki bebek adımları atmamız gerekebilir. Bunu da bir düşünce olarak bir kenarda tutalım istedim ben.

Yaşlılık konusunda, ben de eksik görüyorum buradaki yapılanmayı. Zaten Türkiye’de doğru dürüst, yaşlılık konusunda çalışma yapan belirgin bir kuruluş da yok. Her kurumun bünyesinde böyle kendi kurumunu ilgilendiren azıcık bir kısmı koyulmuş ve karşımızda, hakikaten, en az çocuk kadar, en az kadın kadar bizim meşgul edecek bir sorun bekliyor gelecekte ve buna hazırlanmamız lazım. Bunun hazırlığı burada mutlaka olmalı, bu bir büyük eksiklik olarak değerlendirilebilir. Bunu belirtmek istedim. Yani, kadına şiddet, çocuğa şiddet var da, yaşlıya şiddet yok mu; o da var. Yani, yarın, o daha da belirgin olacak, yarın daha çok yaşlıların sahipsizliğini konuşacağız. Bunu korumaya, bunu önlemeye yönelikte tedbirleri içeren bir ulusal yaşlı politikasını da aslında oluşturmamız gerektiğinin bilincindeyiz biz siyasiler olarak; ama en azından, hem koruma hem de icraya yönelik tedbirler açısından burada bir yapılanma başlamalı. Sivil toplum örgütleri bu çalışmanın içerisinde olmalı, belki bundan sonraki yapılacak bir çalışmada yine bu düzenlemeyle ilgili bu düşünülebilir; ama en kötü ihtimalle, bu yasa tasarısı bizim komisyonumuza geldiği zaman, bizim zaten geleneğimizdir, sivil toplum örgütlerini mutlaka davet ederiz gerek alt komisyonda gerek üst komisyonda, onları tek tek dinleriz ve onların söylediklerini de çok önemseriz. Dolayısıyla, belki o şekilde daha iyi olur. Mesela, yaşlılık olgusundan eksik kalan, bugün, çok ciddî yaşlılıkta hizmet verecek personele ihtiyacımız var; yok Türkiye’de, geriartrist sayısı, elimizin parmakları kadar yok Türkiye’de. Ara hizmet verecek, yaşlı hizmetinde deneyimli, bilgili, bunun tahsilini almış kimse yok. Aslında bunların hazırlığının yapılması lazım. Aslında, tabiî, yaşlılık konusunda çok şey konuşulabilir; ama bu gerçekleri de birazcık göz önüne alarak, tekrar buranın bir değerlendirilmesi gerektiğini söylemek istiyorum.

Page 119: SOSYAL HİZMETLERİN YENİDEN YAPILANDIRILMASI ÇALIŞTAYI · oluşturmuş olduğu bir kurum esasında Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu; ama daha sonra, ekonomik şartlar,

119

Son olarak, hakikaten, daha ideali düşünebiliriz; yani, tüm bu sosyal yardım ya da sosyal hizmet daha iyi kelime oluyor, sosyal hizmet kurumlarını bir çatı altına toplayan ve birtakım kuruluşların planlama gerektiğinde icra görevlerini de aldığı, böyle kadın, aile, çocuk, yaşlı, özürlüler yanında, işte, izleme, denetleme kurulu ve diğer birimleri içeren belki yeni bir yapılanma da gerekiyor olabilir ama. Şu bir gerçek ki, şu andaki konumumuzda bunu oluşturabilecek bir süreçte değiliz. O zaman, önümüzdeki çalışmanın olabildiğince ideale yaklaştırılma çalışmalarını yapmak en rasyonel yaklaşım olacağını düşünüyorum. Ben, buradaki katılımcı arkadaşlarımızın her birine çok teşekkür ediyorum. Gerçekten, çok samimice, bu ülkenin konuştuğumuz alanlardaki sorunlarını yüreğinde hissederek konuşmalar yaptılar ve katkılar sağlamaya çalıştılar, en keskin eleştirilerini bile bu niyetle yaptılar; ben bunu hissediyorum ve çok da mutlu oldum, burada çok şey öğrendim. Ayrılırken ve buradaki konuşmaların ışığında bir rapor hazırlayıp, gerekirse bunu en üst düzeydeki yönetim makamlarına da ulaştıracağımızı belirtmek isterim. Zaten değerli milletvekili arkadaşım Lokman Ayva’yla birlikte çalışıyoruz. Hem Genel Merkez Sosyal İşler Başkanlığında Başkan Yardımcısıyız ikimizde hem de Aile, Çalışma, Sosyal İşler Komisyonunda da birlikte görev yapıyoruz. Dolayısıyla, bu da bir aslında karşılıklı şans da diyebilirim. Belki çok da alışılmış değil böyle “workshop”ların içerisinde, milletvekillerin, siyasilerin bulunması, ama bizi çok da siyasî olarak görmeyiniz. Yani, inanın, samimiyetle söylüyorum, başta Başbakanımız olarak, hepimizin düşüncesi, bu konularda siyaseti mümkün olduğu kadar kenara itmek. Bunlar ulusal konular. Yani, bir ulusal yaşlı politikası yarın bizim geleceğimiz. Yani, inşallah yaşlanırız, onu da söyleyeyim. Herkese yaşlanmak nasip de olmayabilir. Yaşlanmayı kötü bir şey de düşünmemek lazım, bir şanstır da yaşlanmak, yani, bir nasiptir de. Ya da işte onun benzeri bir ulusal yaşlılık politikasından az önce değerli hocam söyledi, bir Türk sosyal koruma sistemi ve bu anlayışının oturması da dahil, birçok konudaki yapılanma siyasetin ötesinde bir yapılanma. Biz, muhalefet partisindeki arkadaşlarımızla komisyonda çalışırken de,inanın, hep bunu ön plana alıyoruz ve hep mutabık olarak çıkarıyoruz. İşte, Özürlüler Yasasını alt komisyonda hep birlikte çalıştık, ben de alt komisyonda vardım. Her konuda mutabık olarak... Mutlaka farklı düşünceler oluyor; ama olayı siyasetin ötesinde düşünüyoruz. Bunu da belirtmek istedim.

Ben, herkese, katkılarından dolayı teşekkür ediyorum. BAŞKAN – Buyurun. SEYFİ BOZÇELİK – İstanbul İl Müdürüyüm. Şimdi, tabiî, bu tasarı görüşmelerini ben iki gündür izliyorum, daha önceden de

çeşitli kanunları incelemiştim, göreve de yeni geldiğim için, işte, belli şeyleri inceledim, hani, neler görünüyor diye. Fakat, şu bir gerçek ki, herhalde bu tür komisyonlarda görüşmeler yapılırken, az önce, kurumlar arası bir de paslaşma oldu. Sonuçta, mesela, Çocuk Koruma Kanununda aynı şey var; dönüyor, koordinatör olarak, işte, Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu bunu koordine eder. Sağlık Bakanlığı, Millî Eğitim Bakanlığı ve Adalet Bakanlığı ve diğer birimler, işte, koordine bakanlığın emirlerini ya da işte tavsiyelerini yerine getirmekle yükümlüdürler diye bir hüküm var. Fakat, bakıyoruz geriye döndüğümüzde, Çocuk Koruma Kanunu içerisinde henüz Millî Eğitim yok, Sağlık henüz yok, Adalet, işte... Ya da emniyet birimleri var. Onlarda işte, belki mahkeme ve çocuk büroları sayesinde var. Yani, iş, dönüyor dolaşıyor, bir şekilde, Sosyal Hizmetlerin kucağında kalıyor. Şu anda hazırlanan ve teklif edilen şeylerde de bu söz konusu. Şimdi, dün Genel Müdürümüzün, işte bugünden itibaren söylediğimiz çerçevede baktığımızda, Sayın Valim, tabiî, çok tecrübeli bu konuda, İstanbul’u benden çok daha iyi bildiği için, sorunları hep o dile getirdi, ben çok fazla üzerinde durmayacağım onun için. Fakat, biz, bu personel yapısıyla, bu teşkilat yapısıyla ve bu anlayışla bu kadar yükün altından nasıl kalkıyoruz; vallahi, bravo demekten başka çare de yok yani. Bu kadar sınırlama bu kadar imkânsızlıklara rağmen, yine de çok iyi bir sistem geliştirmişiz. Hatta, Sayın Valimle bir toplantıda görüşürken, çok önemli bir şeyin altını

Page 120: SOSYAL HİZMETLERİN YENİDEN YAPILANDIRILMASI ÇALIŞTAYI · oluşturmuş olduğu bir kurum esasında Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu; ama daha sonra, ekonomik şartlar,

120

çizmişti, ben hatırlatıyorum müsaadeleriyle, dünyada sadece herhalde Türkiye’de uygulanıyor böyle bir sistem gibi bir şey söylemişti, belki, bu da bizim için bir avantaj. Nedir; belki yeni bir tecrübe ediniyoruz, farklı ülkelerden, farklı sistemlerden farklı olarak ne yapıyoruz; bir yapılanma içerisindeyiz.

Şimdi, ben, hemen iki tane bir şey söyleyeceğim, yani bunlardan farklı. Birincisi, hocam dedi ki, Avrupa’da doğmadan önce risk grupları tespit ediliyor ve takip ediliyor; doğrudur, Avrupa’daki doğum oranı belki yüzde 0,5, Türkiye’de yüzde 2,3. Yani, düşündüğünüzde, nüfus artışlarıyla ve nüfusun... Mesela, Portekiz ile Türkiye’nin kalkınma oranları aynıymış ortalama; fakat, oradaki kişi başına düşen gelir 10 000 dolarsa, Türkiye’de 3 000 dolar; çünkü, sizdeki nüfus artışına ne yapıyor, o millî gelirdeki şeyi emiyor. Bu nedenle de belki problemlerimiz var.

Bir başka husus, mesela, biz, İstanbul’da bir uygulama yapmaya çalışıyoruz, bir altyapı oluşturuyoruz, belki somut önerim de bu olacak. Bu da şudur: Biz, koruyucu ve önleyici tedbirler çerçevesinde, yine, Sayın Valimin de başkanlığında, sosyal hizmetler enformasyon sistemi diye bir sistem geliştiriyoruz. Bilgisayar ağına dayalı bir sistem. Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfından yardım alan kişilerin, mesela, şu anda haritasını çıkardık. Buna şunları da eklemeyi planlıyoruz, şu anda altyapısı oluşturuluyor. Mesela, kişiler, yani, aile, boşanmaya karar verdiğinde, gidip mahkemeye müracaat ettiklerinde, bizim sistemimize girsin istiyoruz bu veya Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfına müracaat ettiğinde kişi, o, bizim sistemimizde görünsün ve biz gidip hemen sosyal hizmet uzmanlarımızla diyelim ki, kardeşim, senin problem neydi, niye müracaat ettin diye bir sistem geliştirelim diye bir çalışma yapıyoruz. Bunun kaynakları için de, il özel idaresiyle görüştük, onlar da, finans edebileceklerini söylediler. İşte bunu geliştireceğiz tabiî. Belki az önce bahsettiğimiz, hastaneye gittiği zaman ya da az önce işte avukatımızın bahsetmiş olduğu o sistemler de bizim sistemimizde görünebilirse... Ama bunun için sadece bizim çalışmamız yetmeyecek. Yani, buna, Sağlık Bakanlığında çalışanın, Adalet Bakanlığında çalışanın, Millî Eğitim Bakanlığında çalışanın da inanması lazım ki, çünkü, verileri o girecek, veriler tek yerde toplanacak. Belki biz şu anda mevcutla bunu yapmaya çalışıyoruz. Fakat, bu kanun hazırlanırken eksik olarak söylenen bir şey vardı, hani, aile göz önünde bulundurulmamış diye. Biz, geçen hafta Kadının Statüsü Genel Müdürlüğünün düzenlemiş olduğu bir sempozyum vardı İstanbul’da. O görüşmeler esnasında Genel Müdür Yardımcılarımızdan Ayşen Hanımla görüşmüştüm. Ona bir teklifte bulunmuştum. Bu teklifi burada da sunayım.Biz, aile danışma birimleri oluşturmalıyız. Bir, Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumunun toplum merkezleri var. Millî Eğitimin RAM’ları var, Rehberlik Araştırma Merkezleri var. Belediyelerin sosyal kuruluşları var, yardım yapıyorlar ve aynı ilçede, Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı var. Bunun hepsi ayrı birim halinde çalışıyor. Ben dedim ki, Ümraniye’de -Ümraniye, biliyorsunuz, ben yıllarca da orada çalıştığım için- gelin, ortak bir çalışma yapalım, Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü bu konuda destek versin bize, madem politikalar geliştiriliyor... Yani, böyle bir şey görüştük ve dedik ki, Ümraniye’yi merkez alan bir pilot yapalım ve birim oluşturalım; ama bu birimdeki bütün işlemleri Kadının Statüsü Genel Müdürlüğünden iki tane uzman takip etsin; çünkü, genelde şu vardır; bizlere görev verilir; ama zaten ben bir sürü işim vardır, bir ek görev daha verilmiştir, işte, benim mesaime artı bir yük gelmiştir, ben sadece toplantılara gider, katılırım, ya evet, doğru, haklısın, yapmak lazım derim ve gelirim. Yani, toplantılar genelde bu şekle geldiği için, ne yapılıyor, verimli toplantılar yapılamıyor. Bunun için sadece o iş işle ilgilenen iki kişi tahsis ediniz dedim; tamam denildi. Şimdi, bunun altyapısıyla ilgili de bir görüşme yapıyoruz. Yani, aile birimini, aile danışma birimini herkesin farklı farklı yaptığı değil, tek merkezden yapılacak; çünkü, rehberlik araştırma merkezine okuldan öğrenciler gelir ve bunların sorunları var ya da özürleri belirleniyor, o kadar. Şimdi, eğer, bu vatandaşımıza yardım yapılması gerekiyorsa, hemen orada Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfından temsilci diyecek ki, evet, biz buna ne

Page 121: SOSYAL HİZMETLERİN YENİDEN YAPILANDIRILMASI ÇALIŞTAYI · oluşturmuş olduğu bir kurum esasında Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu; ama daha sonra, ekonomik şartlar,

121

yapmalıyız; şu desteği vermeliyiz. Belki koruma altına alınması gerekiyorsa, SHÇEK olarak biz devreye girmeliyiz ya da işte, okulla ilgili bir problemi varsa, Rehberlik Araştırma Merkezi bunu yönlendirmeli gibi bir yapının oluşturulmasından yanayım. Bu nedenle, belki aile dışarıda kalmış denilirken, belki böyle bir teklifle diğer kurumların da... Sadece bu iş Sosyal Hizmetlerin işi değil; evet, temel olarak, biz yürüteceğiz, bu bizim görevimiz; ancak, tek başımıza bu işin altında kalkmamız mümkün değilse, az önce hep söylenen sivil toplum örgütleri girsin deniliyor; ama devletimizin diğer kuruluşlarının da aynı hizmet birimi altında toplanabileceği bir sisteminin de oluşturulmasında fayda var diye düşünüyorum. Bu nedenle, bunun belki bir teklif olarak değerlendirilmesinde fayda var.

BAŞKAN – Teşekkürler. Şimdi, isterseniz... ALİ RIZA ABAY - Sayın Başkan, konuyla ilgili bir şey söylemek istiyorum. BAŞKAN – Peki, siz bir şey söyleyin; ondan sonra, 15 dakika çay molası vereceğiz;

sonra, son oturuma geçiyoruz NURDAN TORNACI – Kadınla ilgili konuda konuşmak istiyorum. BAŞKAN – Çay molasından sonra konuşsanız bir sakıncası var mı? NURDAN TORNACI – Şimdi, kısaca... ALİ RIZA ABAY – Ben çok kısa konuşacağım, sonra... NURDAN TORNACI – Ama şimdi... BAŞKAN – Hayır, belki çay içersiniz, burada daha... NURDAN TORNACI – Ben kadınlarla ilgili söz almak istiyorum. BAŞKAN – Hocam, hanımefendi hiç söz almadı, müsaade ederseniz... ALİ RIZA ABAY – Tabiî, hanımefendiye ben saygı duyarım; buyurun. NURDAN TORNACI – SHÇEK Aile, Kadın ve Toplum Hizmetleri Daire

Başkanıyım. Şimdi, hep kadından konuşulduğu için, söz almazsam olmaz diyerek düşünüyorum.

İlk etapta bakış açısı olarak, kadın konusunu Sosyal Hizmetlerden kesinlikle ayrı tutamayacağımızı düşünüyorum. Gerçi, sonrasında arkadaşlarımla paylaşırım ben bunu kurumda; ama burada ortak bir toplantı var, o yüzden herkesle paylaşmak istediğim için söz aldım.

Şimdi, hükümet politikası olarak bir konu hakkında bir kurum ya da bir genel müdürlük sanırım söz sahibi olsun isteniyor; keza, Sağlık Bakanlığının böyle bir çalışması oldu. Çalışma Bakanlığındaki dispanserler, hastaneler, hepsi Sağlık Bakanlığına devredildi, öyle bir çalışma yapıldı, görev tekrarı olmayacak şeklinde. Şimdi, benim, burada, kurumdayım; ama kafam karıştı, yani, siyasî irade, ben, sayın milletvekilimizle paylaşmak istiyorum özellikle, Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü var, işte, kadın konusunda; Aile Araştırma Genel Müdürlüğü var, başlığı aile ya da Özürlüler İdaresi Başkanlığı var, özürlü konusunda denetimi, rehberliği bu kurumlara mı vermek istiyoruz; yoksa, Sosyal Hizmetler camiası altında biz bu yapılandırmayla ilgili kanun taslağı üzerinde mi çalışıyoruz; birden böyle kafam karıştı. Önce, bu bakış açısını anlamak istiyorum. Eğer kadın konusu sosyal hizmetler çatısı altında görülecekse ki, benim bakış açım bu; çünkü, kendim de sosyal hizmet uzmanıyım. Kadını sosyal risk grubundan ayrı tutamayacağımızı düşünüyorum. Bununla ilgili yapılanmada da, taslakta kadın tanımında, kadının tanımlarda yer alması gerektiğini, özellikle yine bir konum olduğu için, toplum merkezleriyle ilgili önleyici hizmetlerin böyle ufak bir toplum merkezleri kelimesiyle geçiştirilmemesinden yanayım. Yine, sayın milletvekilim, orada Zeytinburnu Toplum Merkezini gezdiğini ifade etti; işte, orada, barodan kadınlara bilgi veriliyor, yan tarafta bir odada çocuklara eğitim veriliyor diyerek. Bence çok önemsenmeyecek bir şey de değil. Biz, orada belki şehre bir şekilde inemeyen kadına, biz, orada, barodaki bir avukatı ulaştırabildiysek, bu gözle görünmüyor belki; ama çok önemli diyerek düşünüyorum. O odada çocuklara verilen eğitimde, yine, biz, işbirliği protokolleriyle,

Page 122: SOSYAL HİZMETLERİN YENİDEN YAPILANDIRILMASI ÇALIŞTAYI · oluşturmuş olduğu bir kurum esasında Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu; ama daha sonra, ekonomik şartlar,

122

Ana Çocuk Sağlığı Vakfıyla, bir nevi, okulöncesi eğitim uyguluyoruz onlara. Yani, sorun ortaya çıktıktan sonra değil de, önleyici hizmetlerin bu taslakta bence çok daha geniş yer alması, bir başlık altında yer alması gerektiğini düşünüyorum.

Teşekkür ederim. NEVZAT DOĞAN – Bir cümle söyleyebilir miyim; yanlış anlaşılma oldu galiba. BAŞKAN – Tabiî, buyurun. NEVZAT DOĞAN – Ben, öncelikle şunu belirteyim: Oradaki ifademde şunu

söylemek istedim: Ben, kişisel olarak ve gelecekte bir radikal değişim gerektiği zaman, bu kurumların bir çatı altına toplanması ve görevlerin yeniden gözden geçirilmesi gerektiği zaman, böyle bir düşüncem var. Bu, benim şahsî düşüncem. Belki ileride böyle bir düzenleme çalışması yapılır mı yapılmaz mı; onu bilemem; ama şu anda yaptığımız iş, sizin söylediğiniz anlamdadır, yani, şu anda yapılan anlamdadır. Sosyal hizmetlerin kadınla ilgili, aileyle ilgili, verimiyle ilgili, bu yasal düzenleme içerisinde yapılmaktadır, buna göre düşünmemiz gerekir. O, benim sadece kişisel fikrimdi; onu belirtmek istedim.

BAŞKAN – Şimdi, müsaade ederseniz, bir çay içelim; hakikaten, herkes yoruldu; ondan sonra, tekrar konuşmalarımızı yaparız.

(Toplantıya ara verildi)

Page 123: SOSYAL HİZMETLERİN YENİDEN YAPILANDIRILMASI ÇALIŞTAYI · oluşturmuş olduğu bir kurum esasında Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu; ama daha sonra, ekonomik şartlar,

123

ÜÇÜNCÜ OTURUM BAŞKAN: Emin DEDEOĞLU

BAŞKAN – Bu, son oturumumuz; çok fazla bir şey kalmadı zaten arkadaşlar. Belki

biraz da erken ayrılabiliriz zaman elverirse. Var mı şimdi konuşmak isteyen arkadaşlar, özelikle, öncelikle özürlüler, yaşlılar,

kadın konusunda? BİR KATILIMCI – Hocamın söylediği pozitif ayırımcılıkla ilgili ekleme yapılabilir.

Bunda korkmamalıyız da aslında. Anayasanın 10 uncu maddesinde, doğrudan, artık, bu tip gruplara, toplumsal olarak daha dezavantajlı gruplara alınabilecek önlemler, politik önlemler konusunda açık bir izin veriyor. Bu yasada da çok rahat, pozitif önlemleri, hem yaşlılar hem kadınlar hem de diğer gruplar açısından, çocuklar açısından rahatça söyleyebiliriz, yani, artık, bunu dillendirebiliriz diye düşünüyorum.

Bir de, daha önceki oturumda bir arkadaşımız, sağduyulu insanlardan ve gözlem denetleme anlamında, denetleme ve izleme komiteleri anlamında niye sağduyuya güvenmiyoruz gibi bir söz etti. Ben de yanlış anlayabilirim; ama biraz bu tip izleme ve denetleme olayını sağduyuya bırakmamak gerekiyor açıkçası. Çünkü, zaten sağduyu yeterince muğlak bir kavram, herkesin sağduyusu farklı. Kanun o kurumları yapılandırmalı ki bir işe yarasın diye düşünüyorum.

Teşekkür ederim. BAŞKAN – Buyurun Hanımefendi. SELMA OKUROĞLU – Ben uzun süredir konuşmadım hiçbir oturumda; ama şu

anda konuşma ihtiyacını duydum; çünkü, ben, Büyükşehir Belediyesi olarak konuşmak istiyorum.

Şimdiye kadar yapılan kanun üzerindeki eleştirileri gerçekten tüm arkadaşlarımıza haklı olarak buluyorum. Sanıyorum, bu taslak yeniden gözden geçirilecek.

Tabiî, Büyükşehir Belediyesi olarak, tabiî ki, BAŞKAN – Ankara Büyükşehir Belediyesi... SELMA OKUROĞLU – Ankara Büyükşehir Belediyesi... Bu taslakta öngörülen denetim mekanizması, şimdi deniyor ki, bütün bu çalışmaların

il özel idareleri, il özel daireleri de, sanıyorum, belediyelere devretme durumunda. Böyle olduğu zaman, bunun denetimini kim yapacak, kim sorumlu olacak; yani, SHÇEK mi sorumlu olacak, il özel idaresi mi sorumlu olacak; yoksa... Belediyeler Kanununa göre, bizim kendi kanunumuz var, bu yeni kanunda da bu sayılan bütün işlemleri yapma hakkımız var. Yani, bu özürlüler olsun, yaşlılar olsun, çocuklar olsun, meslek edindirme kursları olsun, bunların hepsini şu anda Büyükşehir Belediyesi, arkadaşım da burada, zaten yapıyoruz, bunların hepsini yapıyoruz; ama şu andaki bir kavram kargaşası var sanıyorum. Bunun yetkisi, denetimi kimde olacak? Bizim kanunumuz var, biz niye denetlenelim burada? Biz zaten bu işi

Page 124: SOSYAL HİZMETLERİN YENİDEN YAPILANDIRILMASI ÇALIŞTAYI · oluşturmuş olduğu bir kurum esasında Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu; ama daha sonra, ekonomik şartlar,

124

yapıyoruz diyorum. Ben, bu konuda bir özellikle ayrıntının altını çizmek istiyorum, bu konuda aydınlanmak istiyorum.

Teşekkür ediyorum. BAŞKAN – Buyurun. MEHMET SEYMAN – Kısa konuşacağım. Ankara Büyükşehir Belediyesi temsilcisi değerli arkadaşımız önemli bir şeye temas

etti. Aslında iyi ki temas etti. Dün ve bugün bazı açıklamalarımda belki çok açık söylemediğim düşünülen bir kaygının da gerçekliğini ortaya çıkardı. Şimdi, Sayın Genel Müdürümüz burada değiller, gıyaplarında olarak ifade şeklinde algılanmasın, bir doğru bu. Sayın Genel Müdürün iyi niyetli bakışlarında, sosyal hizmet ulusal nitelikte bir hizmet değil, yerel ölçekli bir hizmettir, böyle algılanmalıdır ve bu, yerel ölçekli uygulandığı takdirde de başarılı olacaktır şeklinde bir temel genel yaklaşımı var. Ben bu konuda kaygılı olduğumu söyledim ve söylemeye de devam edeceğim. Çocuk sorunu, kadın, yaşlı sorunu, kısaca, bunların tümünü içeren sosyal hizmet sorunu, yerel ölçekli bir sorun olmadığı için, bu hizmet de yerel nitelikli bir hizmet değildir, böyle de değerlendirilemez. Bu, ulusal nitelikte bir hizmettir; dolayısıyla, bunu, bu hizmet ulusal nitelikte bir hizmet olup, ulusal politika ve programa bağlı olarak uygulanmasında yerel organların aktif olarak yer ve rol alması gereken bir hizmettir şeklinde tanımlanması gerekir. Bu, ulusal bir hizmettir. Çocuk sorunu, ulusal politikayla halledilecek ve takip edilecek bir hizmettir. Kadın sorunu için de böyle. O nedenle, buna yerel ölçekte bakamazsınız. Böyle bakmamanız gerektiğine göre, buna ilişkin plan ve programlarınızı da ulusal nitelikli bir plan ve programa bağlı olarak yapacaksınız.

Şimdi, yerel ölçekli baktığınız takdirde, özellikle bu kanunun amaçladığı dönüşümden sonra ciddî bir koordinasyon problemi yaşanacaktır dedim, temel kaygım bu. Hiç kurumsal taassup içerisinde değilim. Bugüne kadar önemli sıkıntılardan biri buydu zaten, koordine edememek. Bu hizmetin içinde yer alan kuruluşlar da, sivil toplum kuruluşlarının da, hatta ilgi duyan bireylerin de hep devlete yönelttikleri eleştiri bu; efendim, herkes bir şeyler yapıyor herhalde, ama bir türlü koordine edilemiyor; yani, edemezsiniz; çünkü, hizmete bakışta ciddî problem var. Herkes, bu hizmetin niteliği konusunda çok farklı bakışlar geliştiriyor. Biri diyor ki, yerel ölçeklidir; o zaman, bunu belediyeler, özel idareler sürdürsün. Biri diyor ki, bunun sivil toplum kuruluşları eliyle yürütülmesi lazım. Bu insanların tümü mantalite olarak böyle bakıyor, bölük pörçük bakıyor. O zaman, siz, koordinasyon rolünü verdiğiniz kurumdan nasıl bir etkin koordinasyon bekleyebilirsiniz?! Bugüne kadar bu sorun vardı, bundan sonra da olacaktır. Buyurun, arkadaşım, bizim kanunumuz var, biz niye denetlenelim o zaman dedi; işte kaygı, işte temel sorun. Bundan sonra daha tehlikeli bir biçimde gelişecektir. Yani, örnek veriyorum: Mülkî idare amiri olduğum için, değil, vali nasıl koordine edecek yarın bu hizmetleri, STK’lara vereceksiniz, STK’lar sürdüreceksiniz. Belediyelere devredeceksiniz bunun bir kısmını. Özel idarelere devredeceğiniz hizmetler o iki yıllık dönüşüm süreci içerisinde, devir süreci içinde, belediye tarafından talep edilmesi halinde, vali başkanlığında oluşturulacak komisyon bunu inceleyecek, devredecek. Büyükşehir belediye başkanlığının istediği bir hizmeti, o komisyon, hayır, devretmiyoruz diyemeyecek arkadaşlar. Bu, samimi bir değerlendirme. 29 yıllık deneyimimle söylüyorum, devredeceksiniz. Devrettiniz, birbirinden çok farklı ölçekli kurum ve kuruluşlar eliyle sürdürülen bu hizmeti siz koordine edemeyeceksiniz. Valiyi de dinlemeyecek ve hatta, genel müdürlüğün koordinasyonunu da dinlemeyecek. Bu, dünyada bu işi çok ciddî ve kapsamlı yaptığını söyleyen ülkelerde de yaşanmıştır. İngiltere, 2001 yılında, ağırlıkla gönüllü sivil toplum kuruluşları tarafından ve belediyelerce sürdürülen sosyal hizmetleri koordine edememenin sıkıntısını yaşamıştır. Çok önemli bir olaydır. Fildişi Sahillerinden getirilen bir kızın, teyzesi diye tanıtarak getirilen bir kızın teyzesi ve sevgilisi tarafından defalarca uğradığı şiddet sonucu, her defasında bu şiddet çocuğun götürüldüğü birtakım kurumlarca da öğrenilmiş olmasına karşın, sonunda bir taksici bu olaya tanık olmuş kiliseye aileyi

Page 125: SOSYAL HİZMETLERİN YENİDEN YAPILANDIRILMASI ÇALIŞTAYI · oluşturmuş olduğu bir kurum esasında Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu; ama daha sonra, ekonomik şartlar,

125

götürürken, karakolun önüne çekmiş arabayı, gitmiş polise demiş ki, arabada bir kız var, durumu çok kötü. Bu olayın irdelenmesinde görülmüş ki, bunu mükemmelen yürüttüğünü zanneden İngiltere, sosyal hizmetlerin yürütümünde çok ciddî bir koordinasyonsuzluk var. Sonra, bir başbakan yardımcısı başkanlığında 9 bakandan oluşan bir üst kurul oluşturmuş; yine yetmemiş, sosyal hizmet standartları komisyonu diye bir komisyon kurmuş, içinde kamudan ve STK’lardan seçilip gelen, yerel yönetimlerden seçilip gelen üyeler var. Bunun işleyişini de gittim, yerinde de gördüm. Ayrıca, sosyal hizmet standartları komisyonu marifetiyle resmî ve özel sosyal hizmet kuruluşlarında hizmetin esaslara uygun olup olmadığını denetliyor. Bu, ciddî bir sorun. O nedenle, bu soruna, biz, bu yerel ölçeklidir, yerel ölçekli çok daha başarılı sürdürülecektir diye bakmak, ulusal politika olması gerektiği gerçeğini görmezden gelmemizi ya da iyi niyetle atlamamızı sağlar, böyle bir sonucu yaratır. Yerel yönetimlerin bu işi yürütmede başarısız olacakları iddiasında değilim. Özel idarelerin, sivil toplum kuruluşlarının başarısız olacakları iddiasında değilim; çok iyi olur, işbirliği içerisinde çok güzel hizmetleri, bazen bazı hizmetlerde bizden çok daha başarılı bir biçimde sürdürebilirler; ama siz, burada sağduyuya güvenerek, denetimi sağduyuya emanet edemeyeceğiniz gibi, koordinasyonu da, temennilere ve sağduyulara emanet edemezsiniz. Tekrar ediyorum: Bu, ulusal nitelikli bir hizmettir, böyle tanımlanmalı. Bunun icrasında rol alacak olanlar, yerel yönetimler, sivil toplum kuruluşları, toplum değişim kesimleri olacaktır; uygulamalı bu ölçekli olmalıdır; ama bakış, ulusal nitelikli olmalıdır.

Hepinize teşekkür ediyor, saygılarımı sunuyorum. BAŞKAN – Teşekkürler. Buyurun. ABDULLAH ÇİFTÇİ –Türkiye Korunmaya Muhtaç Çocuklar Vakfı... Ben, malî kolaylıklar başlığını taşıyan maddeyle ilgili görüşlerimi bildireceğim. Bu

tasarının 53 üncü maddesinde, malî kolaylıklar sağlayan bu sosyal hizmet kuruluşlarına bir düzenleme var. Gelir veya Kurumlar Vergisi mükelleflerinin bu kurumlara, kuruluşlara yapacakları bağışların gider yazılabileceğine dair bir düzenleme bu. Yalnız, şu gözden kaçmış olacak; bugünkü vergi kanunlarımızın çoğunda, örneğin, Kurumlar Vergisi Kanununda, Katma Değer Vergisi Kanununda, Motorlu Taşıtlar Vergisi Kanunu gibi kanunlarda, kendi bünyelerine, kendi içerilerinde hüküm taşımayan dışarıdaki düzenlemelere hiçbir şekilde uygulama imkânı getirmiyor. Yani, illa ki, bir muaflık veyahut bir vergi indirimi veya bir istisna tanınacaksa, bu kanunların kendi içeriğinde böyle bir hükmü ifade etmesi gerekiyor ki, burada, bu kanunda yapılan bu malî kolaylar, o kanunlar açısından hiçbir geçerlilik ifade etmeyecek. Bundan dolayı, buradaki düzenlemelerin o kanunun ilgili maddelerini değiştiren hükümler ifade etmesi lazım; yani, Kurumlar ve Gelirler Vergisi Kanunundaki ilgili muaflıklar başlığını taşıyan maddenin bentlerini ya ilave veya ayrı bir bent ilavesiyle bu düzenlemelerin yapılması ancak bu imkânı getirebilir; aksi takdirde, bu, uygulanamayacak bir madde olarak kalır. Birincisi bu.

İkincisi, daha önce bir şey eklemek istiyorum Sayın Başkan. Vakıfların ve derneklerin, işte TEMA Vakfı ve Briç Kulübü falan örnek verildi, bu faaliyetleri sürdürüp sürdüremeyecekleri konusunda. Aslında, kanun taslağın 3/h bendinde buna ilişkin bir düzenleme yapılmış. Yani, bir şekilde bir amaç, korunmaya muhtaç çocukları amaç edinen vakıflar ve dernekler burada tanımlanmaya çalışılmış; bu, doğru bir yaklaşım; ama eksik bir yaklaşım. Burada şöyle bir yaklaşım olması bence isabetli olur: Bu kanunun amacına yönelik hizmetleri amaç edinen ve faaliyet gösteren, kamu yararına çalışan vakıf ve dernekler ifadesinin eklenmesi lazım. Yani, burada sadece korunmaya muhtaç çocuklar değil, çünkü, 3/h maddesinin içeriğinde, kamu yararındaki vakıf ve derneklere de ayrıca özel sosyal hizmet kuruluşu kurma hakkı veriliyor ve yaşlılar, kadınlar, özürlüler de bu tür sosyal hizmet kuruluşlarını kurabilecekler; ama buradaki ifadeden sadece korunmaya muhtaç çocuklara yönelik amaç ve faaliyeti olan vakıflar kastediliyor gibi bir sonuç çıkıyor. Bunun düzeltilmesi

Page 126: SOSYAL HİZMETLERİN YENİDEN YAPILANDIRILMASI ÇALIŞTAYI · oluşturmuş olduğu bir kurum esasında Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu; ama daha sonra, ekonomik şartlar,

126

için, kanunun amacını esas alarak, o yönde faaliyet gösteren, bunun içine kadın girecek, yaşlı girecek, özürlü girecek, o şekilde dizayn etmek lazım, kanun taslağını yeniden revize etmek lazım.

Sağ olun. BAŞKAN – Buyurun. RECEP DOĞAN – Özel sosyal hizmet kuruluşları tanımının devamına bakarsanız,

korunmaya muhtaç çocuklar alanında faaliyette bulunacak özel hukuk tüzelkişilerinin sadece kamuya yararlı dernek ve vakıflar olmasını öngörüyoruz; yani, iki tür ayırım var orada. Bir, kamuya yararlı çalışmakta olup, korunmaya muhtaç çocuklar alanında faaliyet gösteren kamu yararına dernek ve vakıflar; ikinci kısımda, her türlü özel hukuk tüzelkişisi diğer sosyal hizmet kuruluşlarını açabilecekler.

ABDULLAH ÇİFTÇİ – İşte, her türlü olunca, o zaman, hanımefendilerin işaret ettiği Briç Kulübü de bu işe aday olacak, bilmem TEMA Vakfı da aday olacak ki, bu yanlış olur; çünkü, şu açıdan yanlış olur: Daha önce de ifade edildi, bu konuda bir deneyim gerekiyor. Yani, atıyorum, çocuklarla ilgili bir dernek var burada.

BİR KATILIMCI – Çocuk İhmal ve İstismarının Önlenmesi Derneği... ABDULLAH ÇİFTÇİ – Evet; bu dernek bu faaliyeti sürdürebilir; çünkü, bir

deneyim sahibi, bu konuda yıllardır çalışmaları var; ama bir TEMA Vakfı sadece erozyonla veyahut da çevreyle ilgili çalışmalar yapıyor; yani, bu konuda hiçbir deneyimi yok, hiçbir çalışma göstermemiş. Onun için, kanunun amacına paralellik arz eden vakıf ve dernekleri buraya taşımanız lazım; aksi takdirde, her türlü dernek ve şey... Ticarî istismardan da bahsedildi ki, bu, maalesef, yapılıyor bugün, bilhassa zihinsel özel eğitim alanında çok istismar ediliyor. Onun önünü tıkamak için ve ciddî özel sivil toplum kuruluşlarına yönlendirmek için bu konuyu, amaç ve faaliyet, artı, geçmişteki referanslarına önem vermek lazım. Yönetmeliklerde düzenlenirken bilhassa, bu standart belirlemelerde bunlara çok güzel atıfta bulunmak lazım.

RECEP DOĞAN – Bu eleştirinizde kısmen haklısınız; fakat, mevcut özürlülere ilişkin yasada, ister gerçek şahıs olsun, ister özel hukuk tüzelkişisi olsun, ister sendika olsun, ister kamu kurumu olsun, tüm alanlarda faaliyette bulunmasına izin veren hükümler getirildi. Bununla birlikte, dediğiniz kısmı zaten yönetmeliklerde düzenleyeceğiz. Hizmet standartları ve esaslarını belirlerken özellikle, korunmaya muhtaç çocuk alanı dışında çalışacak ve faaliyette bulunacak özel hukuk tüzelkişilerin de, gerçek şahısların da standartlarını bayağı sıkı tutacağız.

ABDULLAH ÇİFTÇİ – O standartlar tamam; fakat, tanımlamada, yani, çok belki uç bir örnek olacak; ama işte, kuş sevenler derneği de müracaat etmesin buraya; yani, bu kanunun amacıyla paralel olsun, vakfın ve derneğin amacı, faaliyeti olsun.

Bir de, bir sivil toplum kuruluşu adına bu teklifi getiriyorum ki, 51 inci maddede, en az iki yılda bir denetlenir, rehberlik ve denetim hizmetleri en az iki yılda bir verilir diye bir hüküm var. Şimdi, bana göre, bu, çok uzun bir süre. Yani, özel sosyal hizmet kuruluşu açabilecek konumda olan bir sivil toplum kuruluşunun temsilcisi olarak bunu söylüyorum. Denetimden aslında kaçmak belki gerekir mantığıyla bunu söylememem gerekir diye düşünebilirsiniz; ama tam aksine, bu hizmetin gerçekten amacına ulaşabilmesi veya burada bu kanunda bir yarar sağlayabilmek açısından en az altı ayda bir, mesela, 0-18 yaş arası çocukların kişiliklerinin, karakterlerinin oluşumu; artı, topluma gerçekten bir iyi vatandaş olarak ve iyi birey olarak kazandırılması çalışmaları olacak ki, insan burada söz konusu, insanın yapılandırılması veyahut da şekillendirilmesi söz konusu. Burada en az iki yıllık bir süre çok fazla bir ara. Hatta, süre bile koymamak lazım. Yani, sürekli denetim altında tutmak lazım ki, gerek özel sosyal hizmet kuruluşları gerek kamu sosyal hizmet kuruluşlarında bu alandaki hizmetlerin sunumunda kalite ve verimlilik en üst seviyeye veya umulan seviyeye yükselebilsin; aksi takdirde, denetim zafiyetinden dolayı o istismarlar da, her türlü istismar,

Page 127: SOSYAL HİZMETLERİN YENİDEN YAPILANDIRILMASI ÇALIŞTAYI · oluşturmuş olduğu bir kurum esasında Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu; ama daha sonra, ekonomik şartlar,

127

hem ilgisizlik hem hiçbir eğitim ve yapılandırma çalışması yapılmadan, sadece para almaya yönelik bir ticarî alan haline gelir bu özel sosyal hizmet kuruluşları. Bunlara dikkatinizi çekmek istiyorum. Ayrıca, tekliflerimi yazılı olarak sunacağım.

BİR KATILIMCI –Efendim, bir cümle, bir şey söylemek istiyorum. BAŞKAN –Tabiî, buyurun. GÜLSÜM BÜKER – Ben, Başbakanlık Mevzuatı Geliştirme Yayın Genel

Müdürlüğünde yönetmeliklerin üst incelemesini yapan genel müdürlükte çalıştım. Sunumu yapan arkadaş yanlış biliyor, kadın ve aile konusunu yönetmelikle düzenleyeceğiz diyor. Biz, kurumlardan gelen yönetmeliklere bakıyorduk, hangi kanuna dayanıyor, kanunda yönetmelik çıkarma yetkisi var mı, yok mu diye inceliyorduk. Eğer yoksa, o yönetmeliği kuruma iade ediyorduk. Bunu bilgilerinize sunmak istedim.

Teşekkürler. BAŞKAN – Bir de kendinizi tanıtsanız, kayıtlara geçiyor. GÜLSÜM BÜKER – Ben şu anda Kadının Statüsü Genel Müdürlüğünde hukuk

müşaviriyim; ama ben, Başbakanlıktan geldim, Mevzuatı Geliştirme Yayın Genel Müdürlüğünde hukuk müşaviriydim. Yönetmeliklerin üst incelemesini yapıyorduk.

Teşekkürler. BAŞKAN – Buyurun. AZİZ SÖĞÜTLÜ – Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu Gençlik Hizmetleri

Daire Başkanıyım. Her şeyden önce, bu kanun tasarısıyla ilgili, 1983’te çıkan 2828 sayılı Kanun, eğer

bu tasarı gündeme gelmiş olmasaydı, herhalde bunları konuşamazdık; tabiî ki, ciddî eksiklikleri ve bu katılımda bu toplantıda yapıcı, bizim belki göremediğimiz bazı şeyleri burada tartışmış olduk; bence, önemli olan buydu. Fakat, bu saate kadar konuştuğumuz şeylerin içerisinde, ben, özellikle şunu vurgulamak istiyorum: Yani, sanki sosyal hizmetler, şimdiye...

[…] ...konusunda özellikle vurgular var. Bu, yerelle işbirliği anlamında, yani, bunun bu

kadar da korkulmayacağını, hocalarımız da bunu, Ertan Hocam da söylemişti, hani, paylaşmak anlamında kurumlarla, işte, yerel yönetimlerle... Biz, şimdiye kadar Türkiye Korunmaya Muhtaç Çocuklar Vakfı, burada, İstanbul ve İzmir örneği var. Tabiî ki, burada da zaman zaman İzmir’de aksamalar çıktı. Bunun sebebi neydi; bir işin uzun süre aynı yöntemle yapılması, Türk toplumunun geleneksel yapısından dolayına bir değişime bir kapalılık var. Bunu da kabullenmek biraz güç oluyor; ama İstanbul Bolluca’daki Çocuk Köyüne şimdiye kadar gayet çok da iyi gidiyor. Yine, Kocaeli’ndeki Gölcük Türk-Alman Vakfının yaptığı Saraylı Çocuk Köyünde hizmet daha iyi yapılıyor. Ha, burada şunu söylemek istiyorum: Bizim üzerimize düşen korunmaya muhtaç çocuklarla ilgili özellikle yapmamız gereken, yerelin bu işi yaparken ve sivil toplumun, yani, işte, kamu sosyal hizmet kuruluşlarının ve özel sosyal hizmetler kuruluşları yapılırken, zaten bizim kurum olarak şöyle bir tecrübemiz de var, özel rehabilitasyon merkezleri tecrübemiz var ve buradaki aksaklıkları çok ciddî görmüş vaziyetteyiz; ama biz bunu hemen de işte buradaki iki yıllık mantığı en çok en o sorulmuştu, neden iki yıl denilmişti. Biz, şuanda zaten, az önce belirttiğim gibi, iki tane İstanbul ve İzmir örneği var. Konya’da yine bu şekilde işbirliği yaptığımız,13-18 yaş grubu bir dernekle yaptığımız çalıştığımız var. Ankara’da şu anda bu kışla tipi bakımdan çocuk evlerine doğru geçiş anlamında... Dün, burada o derneğin başkanı, Korunmaya Muhtaç Çocuklar Derneğinin Başkanı da vardı. Yine, 8 tane çocuk evi şu anda işler durumda. Aslında, bir yöne, bu kanunun... Kanun tartışılırken, biz bir taraftan da 2828’de buna müsaade ediyor. Bunun alt uygulamalarına da başlamış durumdayız ki, yani, görelim, gerçekten ne tür istismar oluyor,

Page 128: SOSYAL HİZMETLERİN YENİDEN YAPILANDIRILMASI ÇALIŞTAYI · oluşturmuş olduğu bir kurum esasında Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu; ama daha sonra, ekonomik şartlar,

128

bizim hangi tür tecrübeleri kazanmamız gerekiyor, kurumsal olarak neleri kontrol etmemiz gerekiyor diye bunları düşündük.

Dün son kapanışı yapan Müsteşar Yardımcımız da şunu söyledi, belki kanunun o yönünü biz de tekrar eminim, bir kez daha değerlendireceğiz. Bir, sosyal hizmetler kanununun olması; bir de, sosyal hizmetler teşkilat kanunun olması. Çünkü, çocuk konusu, gerçekten, çok hassas bir konu. 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu görüşülürken, avukat arkadaşım Recep Bey de oradaydı. Şu anda, tabiî ki, yerele bizim biraz da böyle hizmeti başka kişilere, başka kurumlara da sorumluluk istememizin amacı -açıkça şunu söylemek istiyorum, Maliye Bakanlığındaki arkadaşımız burada- bu bütçeyle biz yeni yatırım programları yapamıyoruz. Bazı ödeneklerimizi özel idareye aktarıyoruz, özel idare zaten bize katkı veriyor. Bazı yerlerde yetişemediğimiz işleri valilikler yapıyor. Devletin bu alanda, sayın vekilimiz, tabiî ki, söyledi, sosyal hizmetlere kaynak katkı anlamında veriyoruz; ama henüz yeterli durumda değil; çünkü, uzun süredir devletin belki biraz ihmal ettiği alan diyebiliriz. Yani, ihmaldeki kastım, tabiî ki, içinde bulunduğumuz ekonomik nedenlerden dolayı ayrılan bütçe, yeni kuruluşlar açmaya ve yeni insan kaynağı ortaya koymaya yetersiz kaldı. 5395’te, yine, Sevil Hocam, kesinlikle aynen katılıyorum, bu Çocuk Koruma Kanunu olmamalıydı. O zaman, şimdi, bizim kanunla bu çelişecek bir tarafta. O, çocuk mahkemeleri kanunuydu aslında; sonradan Çocuk Koruma Kanunu şeklinde değiştirildi. Aynı yanlışlığı, tabiî ki, biz, burada, yani, bu konuda ısrarcı değiliz, Çocuk Koruma Kanununda bir tecrübemiz var ve şu anda o kanundan dolayı kurumun ağır yükümlülüklerini yerine getirmesi anlamında ciddî sıkıntılar yaşıyoruz. Suçu mağduru ve suça sürüklenen çocuk, yani, kanunla ihtilafı olan çocuk, biz bunu en yumuşak şekilde kullanmaya çalışıyoruz; ama bu da bize ağır bir yük getiriyor. İstanbul Vali Yardımcımız burada, geçen İstanbul’da Adalet Akademisinin, çocuk ve adalet konulu düzenlediği sempozyumda da, bu işi Çocuk Esirgeme Kurumu şu haliyle, şu yapısıyla yapmakta güçlük çekecek. Tabiî ki, burada, yerel yönetimler ve valiliklerin bu işe katkı vermesi gerekir. Dedi ki, biz, İstanbul’da bu amaçla bir merkez yaptıklarını söyledi. Biraz buna bakarken, yani, kanun tasarısına bakarken, bu yönleriyle birlikte bakabilirsek, sanırım, daha bir sonuca ulaşabileceğiz. Şöyle bir mantık söz konusu değil, biz, korunmaya muhtaç çocuklar konusunda, hem çocuk hizmetleri dairesi hem belki bizim gençlikle ilgili, yani, eski yetiştirme yurtları da tabiî ki, bir gayret içerisinde; ama şunu da samimiyetle itiraf etmek istiyorum: Ben, Ankara’dan Siirt Yetiştirme Yurdunun ne kadar onarıma ihtiyacı olduğunu, hangi demirbaş malzemelere ihtiyacı olduğunu ancak o arkadaşların bana gönderdiği yazılı metinlerden anlıyorum. Bunun yerelleşmesini, belki iki yıldaki kastımız buydu, yani, ilk başta görelim ki, ondan sonra daha rahatlıkla, yani, güvenebilelim, insanımıza güvenmek zorundayız, bu mantıkla düşünürsek, sanırım, daha iyi bir sonuca ulaşırız diye temenni ediyorum.

Teşekkür ederim. BAŞKAN – Buyurun. NESLİHAN AVCI – Gazi Üniversitesinden... Şimdi, ben, tekrar bir konuyu vurgulayacağım; ama Sayın Vali Yardımcısının

söylediği yurt dışındaki uygulamalara bağlantı kurarak, bu sefer daha değişik bir şekilde vurgulamaya çalışacağım.

Şimdi, biz, sanıyorum ki, şu anda ülke olarak önceliklerimizden biri, öyle görünüyor ki, Avrupa Birliğine uyum yasalarına bir an evvel uyum sağlamak, yasalar çıkarmak ve uygulamalarımızı düzenlemek; böyle yapacak bile olsak, bakın, bu yasaların aslında biraz da bu çerçevede çıkarıldığı izlenimi oluştu benim kafamda. Böyle yapacak bile olsak, Avrupa Birliğinde, gerçekten, Sayın Vali Yardımcısının dediği gibi yapılıyor bu işler. Yani, sosyal hizmet standartları var, standartlar belirlenmiş. Standartlara göre yerel yönetimlerin ya da yerel örgütlerin verdiği hizmetler, ciddî bir şekilde denetleniyor ve rehberlik yapılıyor. Denetimi de, ayrıca, tek kullanmak istemiyorum. Size bunu da soracaklar bir süre sonra, yani,

Page 129: SOSYAL HİZMETLERİN YENİDEN YAPILANDIRILMASI ÇALIŞTAYI · oluşturmuş olduğu bir kurum esasında Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu; ama daha sonra, ekonomik şartlar,

129

nedir sizin bu denetim ve rehberlik sisteminiz, neye göre yapıyorsunuz?! Mesela, rehberlik ve denetleme esaslarında bir şeyler yazılmış, işte ikisine de bir, iki sene çok genç, yani, iki sene her şey gitmiş olabilir o süre içinde. Ve sadece denetlenir diyor. Rehberlikle ilgili hiçbir şey yok o maddenin içinde. Aslında, denetlemenin esası ya da anlamı nedir; birilerine duruma bakarsınız, standartlarda uygun mu, değil mi görürsünüz ve buna uygun olarak değişmelerini isterseniz. Süre verirsiniz, değişmezlerse kapatırsınız ya da bir başka yaptırım uygularsınız. Yani, rehberlikle birlikte gitmesi gerekir bunun ve burada onun ifade edilmesi gerekir. Sürenin kesinlikle bu şekilde olmaması, sürekli her an denetimin olması; ama kendi içtüzüklerinizde belirli aralıklar belirleyebilirsiniz; ama bu iki yıl asla olamaz, yani, belki altı ayda bir ya da yılda bir en geç olabilir; ama her an denetime açıklık, belki burada sivil toplum örgütlerinin misyonu da güçlendirilebilir. Bir çağrıyla her an oraya gidebilme gibi doğrudan bir denetim sistemi de olabilir; ama denetimin çok önemsenmesi gerekiyor, daha önce Sevil Hoca da bunu aslında vurgulu bir şekilde söyledi. Yani, burada yapılacak iş, genel müdürlüğün yapacağı şey, gerçekten, bu rehberlik izleme ve denetleme noktasını çok iyi kurgulamak olması gerekiyor ve buranın daha iyi ifade edilmesi lazım. Meslek standartlarına ya da hizmet standartlarına şu noktada bir kere daha ifade etmek istiyorum: Beyefendi, Korunmaya Muhtaç Çocuklar Vakfından sanıyorum. Şimdi, orada, madde 3’ün (h) bendinde, işte, daha önce deneyimi olan diyor, bu anlamda bir ya da iki vakıf bulunur ya da bulunmaz. Bana göre, bu tip sübjektifleri ölçütleri koymamak lazım. İş yapabilirlik kapasitedir dünyada esas olan. İş yapabilirlik kapasitesi de, yani, aslında, minimum standartlardır. Bunları burada ifade etmek lazım. Geçmiş iş deneyimi; bu, çok önemli. Daha önce yapmamışsa, sizin koyduğunuz bu şeyle bunu açacaksa, sırf kamu yararına diye, yani, ben, Korunmaya Muhtaç Çocuklar Vakfının kuracağı yuvaya da soru işaretiyle bakarım. Bana kapasitesi göstermesini gerekiyor, iş yapabilme kapasitesini. Bu noktada da, bu kamu yararı kısmına ben hâlâ takılıyorum. TEMA’yı, Briç Kulübünü, biz, abartılı olsun, akılda kalsın diye bilinçli kullandık; ama kamu yararı sübjektif bir ölçüt bana göre.

Teşekkür ederim. BAŞKAN – Buyurun. SEVİL ATAUZ – Şimdi, son konuşmamızı yaptığımız için, bir kere ben şunu

söylemek istiyorum: Bu toplantıyı, hakikaten, çok yararlı gördüm, kendim çok şey öğrendim. Burada herkese bir kere daha bu yönde tanımakla, gerçekten, çok şey kazanmış oldum ve bunu ilk toplantı olarak düşünüyorum, daha sonraki toplantılarında yine bu kadar verimli geçmesini umut ediyorum. Şimdi, bütün düzenleyenlere, bizi çağıranlara ve ağırlayanlara teşekkür ediyorum; ama en çok da, çok heyecanlı ve gerçekten içten katkıları için burada bütün taraflara teşekkür ediyorum.

Şimdi, şu şeyi söylemek istiyorum, bilgi arşivleme... Artık, bütün her şeyin, bence, bir elektronik ortama geçmesinin zamanı geldi geçti. Şimdi, en büyük zorluklarımızdan biri bu arşivlemeyle ilgiliydi, çocuk, yetişkin, kim olursa olsun, onun bilgisiyle ilişkiliydi. Şimdi, artık, burada, şu madde 44’teki, elektronik yahut bilgi işlem ortamında yapılabilir ve arşivlenir yerine, yapılır ifadesi olursa, böyle bir, hani, yapılabilir mi yapılamaz mı; bunun altyapısının tabiî Türkiye çapında kurulması lazım. Bakın, bu, çok tabiî artılar getirir sisteme; bir kere, haberleşmede, arşivlerin oluşturulmasında; ama tabiî, en önemlisi, saydamlıkta; ama bir yandan da bilgilerin, tabiî, saklı tutulması kaydıyla, altını çiziyorum.

Şimdi, bu denetlemenin de, mesela, bu çerçeve içinde düşünebiliriz, ikisini birleştirebiliriz diye düşünüyorum. Yani, eskisi gibi, hani, bir müfettiş geldi, denetledi gibi düşünmeyelim. Şimdi, bilgiler ve elimizde yapılan hizmetler bu kadar açık ve sürekliliği olan ve iyi kaydedilen bir durumda olursa, bu denetimlerin de yine bu elektronik ortamda çok daha kolay yapılacağı kanısındayım ben. Onun için, birazcık bu kapsam içinde denetimleri düşünelim ve denetim sistemini kurarken de, sürekli denetim, öyle aylık, yıllık bir şeyler koymayalım diyorum ben.

Page 130: SOSYAL HİZMETLERİN YENİDEN YAPILANDIRILMASI ÇALIŞTAYI · oluşturmuş olduğu bir kurum esasında Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu; ama daha sonra, ekonomik şartlar,

130

Şimdi, başka şeyleri söyleyeceklerim var. Mesela, bu toplukonut projelerinde, bu da konulur. Bu nasıl bir şey içinde konulacak, ne olacak; çok işi bir şey; ama biraz düşünelim. Yani, buralarda kimler çalışacak, yani, mimar da olacak mı, onlar part-time mı gelecek, hangi, mesela, Mimarlar Odasıyla sivil toplum örgütü olarak işbirliği yapılabilir. Bu, ayrı bir şey. Yani, özürlüye, yaşlıya, çocuğa ideal projelerin, bu konutların, toplukonutların içine nasıl yerleştirileceğiyle ilgili düşünelim.

Ama benim asıl konuşmak istediğim, burada eğitim kısmı. Şimdi, bu, çok sona geldi. Burada şunu söylemek istiyorum: Sosyal hizmet alanında uygulamaları, 54 üncü maddeye baktığımızda, yerine getirmek için gerekli olan personelin temini amacıyla sertifika programları düzenlenir, düzenlettirilir. Bu, şimdi, tabiî, bunu Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme ismi ne olacaksa, o yaptıracak; ama kime yaptıracak ve bunu, hakikaten, ben eğitimlerin bazen göstermelik olduğunu ve mış gibi eğitimler yapıldığını, işte, gelecek birisi, çocuk gelişimi anlatacak; ama yani, bu çocuklarla ilgili bir şey bilmeyen bir insanın çocuk gelişimi anlatması, dersinde anlattığı gibi, hiçbir şey ifade etmiyor oranın çalışanlarına. Gerçekten, bu ihtiyaca yönelik olan bölümlerin, birimlerin bu eğitimi koordine etmesi en azından belki yetmeyebilir; ama koordinasyonunu, planlamasını ve içeriğini belirlemesi gerekir diye düşünüyorum. Çünkü, doğru yapılmamış eğitimler, bir de, bir sürü masraf oluyor, eğitim yapılmış gibi görünüyor ve insanlar, biz, eğitim aldık diyorlar; bunu çok şeylerde gördük, tekrar vurgulamak istiyorum.

Şimdi, burada sertifika programları sözünün altını çizmek istiyorum ve dikkatinizi çekmek istiyorum. Şimdi, bu zamana kadar belki bu Avrupa Birliği standartları yoktu, yeni YÖK’ün şeyleri çok değişiyor, daha evvelsi gün senatomuzda konuştuk, üniversiteler sertifika veremiyor, sertifikayı veren birim Millî Eğitim Bakanlığıdır, dikkatinizi çekmek istiyorum. Herhangi bir program yapacaksa SHÇEK, bunu Millî Eğitim Bakanlığı sertifikasıyla yapmak zorundadır. Yani, eğiticiler üniversiteler olabilir, yahut sivil toplum örgütlerinden yahut başka yerden olabilir; ama burada, Millî Eğitim Bakanlığıyla işbirliği içinde olmak gerekir.

Çok teşekkür ediyorum. BAŞKAN – Ben teşekkür ederim. Buyurun. LEYLA COŞKUN – Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü... Ben, bu toplantının çok verimli olduğunu düşünüyorum. Gerçekten, özellikle çocuk

konusunda epey şeyler öğrendik; ama eksik olduğunu düşünüyorum. Dolayısıyla kadın ve aileye yönelik hizmetlerin de yerleştirildiği tasarının yeniden bu kadar nitelikli bir grupla tartışılmasında yarar görüyorum. Bu temennimi dile getirmek üzere söz aldım. Gerçekten, emeği geçen herkese de teşekkür ediyoruz.

BAŞKAN – Teşekkürler. MURAT ALTUĞGİL – Sosyal Hizmet Uzmanları Derneği Genel Başkanıyım. İki gündür yaptığımız tartışmalarda, zaman zaman kavram kargaşaları da oldu, buna

bir örnek vermek gerekirse, korunmaya muhtaç çocuklar ya da çocuk sorunu ya da çeşitli ki, ben de çocuklara herhangi bir sıfatın takılmamasından yanayım. Yani, en son bizim işte kanunla ihtilafla düşmüş çocuklar diye tanımladığımız çocuklara bile, Türkiye’de çocuk sorunu var; böyle bakıyoruz olaya. Çocukların sorunları üzerinden tartışmamız gerekiyor birçok konuyu. Yani, sadece bunu kendi içinde ayırarak, işte, bu, şöyle çocuk, böyle çocuk değil; çocuklarla ilgili kısmı bu.

Daha öncesinde, sosyal hizmetler, korunmaya muhtaç çocukları, gençleri, yaşlıları, kadınları ve engellilerin tamamını kapsar ve bu ülkede, bu salondaki herkes de dahil olmak üzere, tüm yurttaşların sosyal hizmete ihtiyacı vardır. Bu konuda herhalde herkes hemfikirdir. O halde, yapılacak olan tüm çalışmaların 70-75 milyon civarında insansak biz bu ülkede yaşayan, bu kadar kitle üzerinden planlanması gerekir. Şimdi, buradan baktığımız zaman, bu yasa tasarısının 75 milyon insana hitap eden bir yasa tasarısı olmadığı görüşünü taşıyoruz; çok

Page 131: SOSYAL HİZMETLERİN YENİDEN YAPILANDIRILMASI ÇALIŞTAYI · oluşturmuş olduğu bir kurum esasında Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu; ama daha sonra, ekonomik şartlar,

131

net, yani, sürekli iki gündür, herkes, bir yerinde bir eksik olduğunu bir şekilde belirtiyor zaten. Dolayısıyla, bu yasa tasarısının öncelikle geri çekilmesi ve yeniden ele alınması gerekiyor.

En başta, tanımların -ki, bilimsel anlamda tanımlardan söz ediyorum- kavramların daha iyi tanımlanması, birbirine karıştırılmaması, üniversitelerden bu konuda yardım alınması, sadece bir ya da iki üniversiteden değil, ilgili olan tüm üniversitelerden yardım alınması gerekliliğine inanıyorum.

Satır arasında, aslında, konuşulması gereken ve çok önemli olan bir konu vardı, o geçti, onu da böyle bir parantez açıp, onu da belirtmek istiyorum. Yasa tasarısında pedagog diye bir kadro var, Türkiye’de olmayan bir meslek pedagog. Sürekli bu gündeme getiriliyor, aile mahkemelerinde bu yanlış yapıldı. Yine, pedagog kadroları konmuş bu yasa tasarısına. Pedagog yok, değerli hocam burada, hâlâ, pedagog pedagog pedagog deniliyor, Türkiye’de pedagog yok. Avrupa’daki ülkelerde pedagog var, sosyal pedagog da var, pedagog da var. Bunun eğitimini veren üniversiteler var. Türkiye’de böyle bir şey yok. Bunda niye ısrar ediliyor, inanın, biz bunu anlayamıyoruz zaten. Yani, neden pedagog kadrosu konuluyor? Bunun anlamı nedir, neden bu konuda ısrar vardır; bunu anlamış değiliz; çünkü, çocuk koruma kanununda da aynı şey vardı. Sayın vekillerimiz burada olsalardı, onlarla da paylaşırdık. Biz, meslek örgütü olarak komisyona okulumuzla birlikte yaptığımız ziyarette, bu konuyu dile getirdik ve yasa tasarısı taslağından, Çocuk Koruma Kanununda var olan pedagog kadrolarını çıkarttılar. Şimdi, yeniden bunu tekrar bir daha konuşmanın, daha buralarda bu işin çözülmesi gerekirken, iki gün sonra, Mecliste ilgili komisyonlara gittiği zaman, bunu oradaki insanlara tek tek anlatıp, bu pedagog kadroları tekrar çıkartmanın zorluğunu bir kere daha yaşamayalım diye öneriyoruz, yani, pedagog kadroları çıkartılmalı.

Bir başka şey, gönüllülük esas olmalı, Sayın Genel Müdürün ilettiği. Yerelleşme esas olmalı. Bu çerçeveden bu işe bakılmalı diye bir yaklaşımı Sayın Valim de özetledi. Burada ben size şunu söyleyeceğim: Sosyal hizmetler hayırseverliğe, gönüllüğe ve insanların vicdanına bırakılamayacak kadar önemli ve bilimsel yaklaşım gerektiren profesyonelliğe dayalı bir hizmetler ağıdır, bu çok nettir. Bunun içinde bilim vardır, üniversiteler vardır, meslek örgütleri vardır ki, burada birçok meslek örgütü yok bizim dışımızda. Dernek, vakıflara biz bu işi devrettiğimiz zaman ne olacak tartışıldı. Şimdi, ben size söylüyorum, yani, işte, Briç Kulübünden söz edildi, meslek örgütleriyle dernek statüsünde olanlar var ki, biz de öyleyiz şu anda, biz de talibiz, herhangi bir sosyal hizmet kuruluşuna. Sosyal Hizmetler Uzmanları Derneği olarak talebiz. Peki, ne olacak bu durumda ya da Çocuk Gelişimcileri Eğitimcileri Derneği talip olursa ne olacak? Profesyonelce biz bu işi yapıyoruz. Deneyimse deneyim var, bilgiyse bilgi var. Bu işin eğitimiyse, eğitim de almış insanlarız.

BİR KATILIMCI – Hemen protokol yapalım... MURAT ALTUĞGİL – Memnuniyetle. Başka bir şey, biraz önce Gençlik Hizmetleri Daire Başkanımız aktardı. Yapılan

protokollerde, bir kere şunu mutlaka belirtmemiz gerekiyor: Ülkemizde ulusal sosyal politikanın belirlenmesi gerekir en başta. Bu, partiler üstü bir şey olmak zorunda, vekillerimiz de bunu aktardılar zaman zaman. Yani, bir partinin dünya görüşünü ya da öbür partinin dünya görüşüne göre sosyal politika yönlendirilemez. 75 milyon insanı kucaklayacak şekilde sosyal politikanın belirlenmesi ve herkesin de buna uyması gerekir. Bu, birincisi. O yüzden şeye katılıyorum sosyal hizmet teşkilat kanunu ve sosyal hizmetler yasası olarak ayrılmasına ki, bu, esaslar belirlendikten sonra, bunu, siz, yerele mi devredersiniz, belediyeye mi devredersiniz, neye devrederseniz devredersiniz, o esaslara onlar uymak zorunda oldukları için, bu ana esaslar tanımladığı için, ona göre bu işletme ve denetleme konusunda daha rahat bir yol alınabilir diye düşünüyorum.

Denetleme konusunda iki şey var. Birincisi, denetlemek; ikincisi, rehberlik etmek. Bunun da ayrılması gerekir. Yani, rehberlikle denetleme... Tabiî ki, denetlemenin içinde rehberlik hizmetlerini yerine getiren şu anda SHÇEK müfettişlerinin zaman zaman yaptığı

Page 132: SOSYAL HİZMETLERİN YENİDEN YAPILANDIRILMASI ÇALIŞTAYI · oluşturmuş olduğu bir kurum esasında Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu; ama daha sonra, ekonomik şartlar,

132

çalışmalarda vardır bu. Müfettişler her gittiğinde, o gittiği kuruluştaki çalışanları yargılayıp ya da onları bir şekilde cezalandırıp falan çıkıp gitmezler; mutlaka orada onların önerileri de vardır. Sosyal hizmet kuruluşlarındaki yöneticiler, bu önerileri yerine getirirler bir şekilde. Ama bu noktada bunun ayrılması gerekir. Yani, rehberlik hizmetleri daha belki sabah da konuştuk, kariyer meslek durumuna getirenleri daha uygun olabilir diye düşünüyoruz.

Son bir sonu, bizim şu konuda çok ciddî kaygımız var. Biz devrettik. Ha, bu arada şeyi mutlaka, ben biraz da merak ettiğim için söylüyorum; Sayın Başkanın aktardığı işbirliği protokollerinin içinde yönetim SHÇEK’te midir; yoksa, yönetim sivil toplumda mıdır?

BİR KATILIMCI – Şu anda SHÇEK... MURAT ALTUĞGİL – Doğrusu budur zaten. Neden doğrusu budur; devletin biraz

önce Ertan Hocamın aktardığı şey de buydu zaten, devletin, siz sordunuz ya, neden devlet, hangi devlet? Devletin ulusal bazda denetimini yapması bu yolla ancak olabilir. Yani, orada kamu görevlilerinin bulunması, sivil toplumla birlikte çalışmasının mantığı odur zaten. Yani, işler nasıl gidiyor, doğru mu gidiyor, kriterlere uygun mu, değil mi amacına doğru çalışıyor mu, çalışmıyor mu; budur.

Şimdi, Ankara’da Saray Rehabilitasyon Merkezi Büyükşehir Belediyesine devredildi ve bu devir yapılırken, her şeyiyle devredildi, SHÇEK Genel Müdürü de, personelini çekecek. Belediye kendi personelini getirecek, Ankara Saray Rehabilitasyon Merkezine. Bunu belirleyecek. Tabiî, denetim konusunda bu yasadan sonra, sanıyorum, kimin denetleyeceği çıkacak ortaya, ona göre de belediyenin yaptığı işler ya da yapmadığı işler nasıl gidiyor, özürlülere götürülen hizmetler kimin tarafından götürülüyor; o nokta da, net bir şekilde ortaya çıkacak. Şimdi, burada da, tabiî, yasadışı bir durum var aslında da...

BİR KATILIMCI – Faraziyelerle konuşuyorsun. MURAT ALTUĞGİL – Hayır, somut işlerle konuşuyorum. BİR KATILIMCI – Önce siz tanım yapıyorsunuz, sonra yaptığınız tanım üzerine

yorum yapıyorsunuz. MURAT ALTUĞGİL – Bakın, ben, şu anda somut bir olaydan söz ediyorum size,

belki biliyorsunuz, belki bilmiyorsunuz. Somut olan bir şey bu. Böyle bir protokol şu anda imzalandığı resmî olarak ve bu protokol gereği de, önümüzdeki hafta içinde yerine getirilecek; Büyükşehir temsilcimiz de burada. Şimdi, ben, farazi bir şey söylemiyorum.

BİR KATILIMCI – Büyükşehir belediyeler sivil toplum kuruluşumu mudur? MURAT ALTUĞGİL – Şimdi, bakın, öyle bir şey söylemedim ben. BAŞKAN – Arkadaşlar, verimli olmuyor bu tür tartışmalar, yani, herkesin hakkını

almayalım. MURAT ALTUĞGİL – Sayın Başkan, soru sorulduğu için cevap vermeye

çalışıyorum. BAŞKAN – Siz, tamam, verdiniz cevabı, siz ortaya konuşun, biz dinliyoruz sizi. MURAT ALTUĞGİL – Ortaya konuşuyorum zaten. Götürülecek olan hizmetlerden vazgeçilmesi noktasında SHÇEK Genel

Müdürlüğünün devrettiği kurumu geri alması, fiziken, maddî anlamda birtakım kayıplara belki çok fazla yer ya da sonuca ulaştırmayacaktır; ama orada kalan müracaatçılar açısından ciddî sorun yaratacaktır. Yani, burada, bunu aslında iyi bir değerlendirmek gerekiyor; yani, bu, yaşlı olur, özürlü olur, genç olur, çocuk olur. Yani, kurumu siz bir sivil toplum örgütüne verecekseniz, sivil toplum örgütü 6 ay ya da 7 ay ya da 1 sene sonra bu işi yürütemediğini beyan edecek, maddî ya da diğer hizmetler açısından geri size iade edecek. Bu noktada, orada da bu hizmeti satın alan ya da işte bu hizmeti bir şekilde yerine getirilen müracaatçı grubunun yaşayacaklarını nasıl engelleyeceğiz; bunun da ayrıca konuşulması gerekir diye düşünüyorum.

Teşekkür ederim. BAŞKAN – Ben teşekkür ederim.

Page 133: SOSYAL HİZMETLERİN YENİDEN YAPILANDIRILMASI ÇALIŞTAYI · oluşturmuş olduğu bir kurum esasında Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu; ama daha sonra, ekonomik şartlar,

133

Hocam, buyurun. ALİ RIZA ABAY – Ben de son konuşmamı yapıyorum; bu vesileyle, bu toplantının

çok yararlı geçtiğini, şahsıma çok da istifade ettiğimi ifade ederek sözlerime başlamak isterim.

Şimdi, arkadaşlar, evet, çok problemli, gerçekten, zaman zaman kangren olmuş olaylarla ve problemlerle karşı karşıya kalabiliriz. Bu konu da tam böyle bir konu. Bu bağlamda, biz, bu problemlerin altında ezilecek bir sosyal sermayeye ve tarihî ve kültürel mirasa sahip değiliz; dolayısıyla, biz bunun altından kalkarız. Bir defa, olaya böyle yaklaşalım. Temel yaklaşımımız bu olması lazım.

Bir başka nokta, burada gördüm ve çok sevindim. Artık, dünyada problem odaklı ve çözüm odaklı düşünme tarzı geçerlidir; dolayısıyla, problemi ortaya koyuyorsunuz, çözümlerinizi ortaya koyuyorsunuz; sonra, sizin o problemin dışında ne düşünmüşsünüz, dünya görüşünüz ne, değerleriniz ne; bu, o kadar önemli değil. Bu problemi nasıl çözeceğiz? Yani, amiyane tabirle, eğer, bir cenaze varsa, bu cenazeyi orada bulunan insanların kaldırmak mecburiyeti vardır. Şimdi, bu bağlamda gördüğümde, ben, böyle bir potansiyeli, hem buradaki katılan arkadaşlar içerisinde hem de ülkemizde hem maddî hem sosyal sermaye anlamında var olduğunu düşünüyorum. Şimdi, buradan hareketle, elbette, bir ulusal sosyal politikamızın olması lazım. Bu bağlamda bir sosyal hizmetler politikamızın da olması lazım. Ama öyle zannediyorum, bu yasanın da zaten temel esprisi bu, ben böyle anlıyorum. Ha, sunumu yerel olabilir; dolayısıyla, bu yerel sunumları yaparken de, efendim, çok fazla benim endişem şu, özellikle il özel idarelerinde hantal bir yapının oluşmasından korkuyorum ben. Bunu engellemek için, bazı konularda, bütün konularda değil; mesela, sağlıkta ve eğitimde olduğu gibi, birtakım hizmetleri devlet satın alabilir; işte, nitekim, eğitim ve rehabilitasyon konusunda satın aldığı gibi. Gerçi o konuyla ilgili çok fazla eleştiri var. İşte, denetim yapılamıyor, mış gibi yapıyorlar filan; ama orada hizmet gören arkadaşlarımız, uzmanlar bizleriz. Yani, işte, psikologu da bizden, sosyal hizmet uzmanı da bizden, psikiyatristi de bizden, fizyoterapisti de bizden, hepsi bizden. Dolayısıyla, biz, bunları, iyi bir kontrolle, yani, başka bir deyişle, iyi bir denetleme ve rehberlik hizmetiyle bu işlerin ben yapılabileceğini düşünüyorum. Yani, hizmet satın alımı biçiminde; ama bütün alanlarda değil tabiî ki. Mesela, özürlülerde yapıyoruz bunu, işte bir başkasında yapamayız belki.

Bir başka nokta, benim altını özellikle çizmek istediğim: Arkadaşlar, yapacağımız her işin bir toplumsal ayağı vardır. Toplumu ve toplumsal ayağını göz ardı ederek hiçbir şey yapamayız. Dünyanın en akıllı insanları, burada toplanan insanlar değil, köydeki Mehmet ağa, Ayşe Hanım da en az bizim bu kadar bu konuda duyarlıdır. Dolayısıyla, bu insanlarımızın, ha, profesyonel algısı yoktur, eğitimi noksandır filan ama biz bunları kendilerine anlattığımız zaman, ya ne güzel konuşuyorsunuz, tamam, bunu yapalım dediklerini göreceksiniz. Bu bağlamda, özellikle çocuk evleri meselesi gündemde öyle zannediyorum, Genel Müdürlüğün böyle bir uygulaması olacak. Çocuk evleri konusunda mutlaka bu faaliyete başlanmadan önce oldubittiye getirilmeden, toplum bütün katmanları itibariyle bilgilendirilmeli. Mesela, siz, diyelim ki, gittiniz bir apartmanda bir daire satın aldınız ya da birisi hibe etti, oraya çocukları koyacaksınız. O apartmanda oturan insanlar, acaba, oraya nasıl yaklaşıyorlar? Bizim başımızdan şöyle bir olay geçti, biraz da özel; ama anlatacağım, yani, bu konulara nasıl yaklaşıldığımızı anlatmak açısından. Geçen, Özürlüler Şûrasında, Özürlüler Dairesi Başkanı bana dedi ki, yahu, Hocam, biz, Sakarya’da bir daire arıyoruz; fakat, Sakaryalılar, sosyal hizmetlerden gelen bu talebe karşı çıkıyorlar, ev vermiyorlar, ne biçim bu Adapazarılılar, Sakaryalılar dedi. Dedim, benim bir tane evim var, bitmiş, sıfır, doğalgazı da var, kiracı da koymadım, gel bunu sana vereyim dedim. Aa, ne güzel dedi, hemen telefona sarıldı, ilgili insanlarla görüştü. Sonra gelip benimle görüştüler. Ben ona dedim ki, benim iki şartım var. Bir, belli bir kira bedeli var, bunu isterim; ama bu, o kadar önemli değil, bu konuda anlaşırız. İkincisi, komşularıma sormam lazım, komşularım eğer olmaz derlerse, ben onların içerisinde

Page 134: SOSYAL HİZMETLERİN YENİDEN YAPILANDIRILMASI ÇALIŞTAYI · oluşturmuş olduğu bir kurum esasında Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu; ama daha sonra, ekonomik şartlar,

134

dışlanırım, buna ben evet diyemem dedim. Kendime dönüp, bunu böyle söyledim. O arkadaş gitti, komşularla görüştü. 25 kişilik bir sitede en az 12 tanesi öğretim üyesi ve akademisyen. Öncelikle akademisyenler karşı çıktılar, benim arkadaşlarım karşı çıktı, olamaz böyle bir şey. Efendim, dairelerimizin değeri düşer. Ne bileyim, burası Çocuk Esirgeme Kurumu olacak derler... Demek ki, bir işe karar verince, toplumsal ayağını düşünmek mecburiyetindeyiz. Bu da nasıl olur; toplumsal projelerle olur. Efendim, biz, proje kapsamında birçok işi topluma anlatabiliriz. Onun için, sözlerimi şöyle toparlıyorum, bütün bunların sonucunda, buradan çok güzel şeyler çıkacağını düşünüyorum ve bunlar hayata geçirildiğinde, bu problemler belki bitmeyecek; ama azalarak devam edeceğini düşünüyorum.

Beni sabırla dinlediğiniz için teşekkür ediyorum ve hepinize de iyi akşamlar diliyorum.

BAŞKAN – Buyurun. BİR KATILIMCI – Bu sivil toplum örgütlerine çocukların devriyle ilgili bölümde

tereddütler var. Bununla ilgili, biliyorsunuz, biz şu anda kreş izni veriyoruz kendi kurumlarımızda ve bu kreşler bize bağlı olarak çalışıyorlar ve açılış onaylarını ve bütün personelinin onayını de biz veriyoruz. Ne yapılabilir? Millî Eğitimde de aynı şekilde 625 sayılı Özel Öğretim Kurumları Yönetmeliği vardır. Özel Öğretim Kurumları Yönetmeliğine göre, uçak açabilirsiniz, dershane açabilirsiniz; ama ne yaparsınız; Millî Eğitimden onay alırsınız, müfettişler gelir denetlerler. İşte, az önce Neslihan’ın bahsetmiş olduğu bütün kapı, pencere sayısından işte hava sayısına kadar, işte, klozetin yüksekliğinden mutfak ölçülerine kadar hepsi denetlenir ve ondan sora da, uygunluk, yani, bina uygunluğundan sonra da onay verilir; ama sadece bina uygunluğuna değil, personelin de onayı nereden geçer; Millî Eğitim Bakanlığından geçer. Yani, ne yapılabilir; eğer, biz, artık, yerelleşmek ve sivilleşmek, herkes, gördüğüm kadarıyla, bu konuda hemfikir, sadece tereddüdümüz güven konusuysa, o zaman ne yapabiliriz; bir yönetmelikle nasıl kuruluş, hangi yerlerde kuruluşların açılacağı, açılırken nelere dikkat edileceği ve denetlemesinin ve rehberlik ve denetlemenin nasıl yapılacağıyla ilgili bir yönetmelikle hem de ne yaparız, bu kişiler bu yönetmelik çerçevesinde, biliyorsunuz, 657’ye tabi gibi işlem görürler ve böylelikle, onu da bu statüye çekmek mümkün olabilir. Yani, belki bunu da değerlendirip bu çerçevede bir sıkıntı varsa, bu yönetmelikle de öyle bir çözüm bulmak mümkün olabilir.

BAŞKAN – Buyurun. NUSRET SOYLU – Ben de bu son oturumda söz almışken, özellikle şunu

vurgulamak isterim: Siyasî irade bu konuda iradeyi belirginleştirmekle birlikte, tabiî, bunun olgunlaşması için böyle platformlar oluşturmuştur. Bu vesileyle, ben, bu yasayla ilgili birçok toplantı olabileceğini düşünüyorum; hatta, Mecliste de, üniversitelerden, sivil toplum kuruluşlarından ve değişik derneklerden, STK’lardan mutlaka görüşler alınacaktır. Bu yapılan toplantının çok yararlı olduğunu ben de diğer arkadaşların belirttiği gibi katılıyorum ona.

Yalnız, tabiî ki, çağdaş normlara göre, profesyonel anlayışla bu işin yürütülmesi lazım. Sosyal hizmet, hele hele sosyal devlet olan bir ülkenin sosyal hizmet politikasının iane, lütuf anlayışıyla verilmemesi gerekiyor kesinlikle, bir vakıf anlayışıyla da olmaması gerekiyor, tamamen gönüllülük esasına da bağlı olarak yürütülemez. Ancak şu bir gerçek ki, hedef kitlemiz insan, hem de dezavantajlı gruplar, genelde zor koşullarda desteğe ihtiyaç olan gruplar olduğu için, bunlara verilen hizmetin mutlak suretle bir de bir gönül boyutu olduğunu unutmamamız lazım. Hele hele, insana verilen hizmetin gönülden, içten, vicdanen olmadığı zaman, ama profesyonel mantık mutlaka olacak, değişik sorunlar ortaya çıkıyor. Ben özellikle şunu vurgulamak istiyorum: Bürokratik ilişkiler ekseninde insanî ilişkilere oturtulması lazım bu hizmetlerin. Bu anlayışla hazırlanan yasaların da, bu uygulayıcıların da bu anlayışla hareket etmesi gerektiğini düşünüyorum.

Bir de, hızlı bir teknoloji, hızlı bir değişim yaşıyoruz. Mesela, bundan 10 yıl önce, gündemimizde olmayan bir şey bugün gerçekten herkesin gündeminde, teknolojik

Page 135: SOSYAL HİZMETLERİN YENİDEN YAPILANDIRILMASI ÇALIŞTAYI · oluşturmuş olduğu bir kurum esasında Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu; ama daha sonra, ekonomik şartlar,

135

sosyalleşme, şu an insanlar teknolojik araçlarla sosyalleşiyor, e-maille, internet vasıtasıyla, ‘chat’leşmeyle, cep telefonuyla. Bu, yarın farklı bir sorun da oluşturabilecek. Hatta, bu teknolojik sosyalleşmenin kontrol edilmediği takdirde, teknolojik bir kirlenmeye de ulaştığı görülüyor. Bununla ilgili de önlem almamız gerekiyor ki, ben, şunu ifade etmek istiyorum: 1983 yılında çıkarılan 2828 sayılı SHÇEK Yasası çok iyi niyetli, çok güzel amaçlanmıştı; ama çağın şartlarına göre yeniden dizayn edilmesi gerekiyor. Belki de ulusal politikaların yerel düzeyde yürütülmesini esas alabilecek bir anlayışla izah edilmesi lazım ki, herkes yerelleşmeye olumlu bakıyor; ama altlarının iyi ve net bir şekilde oluşturulmasına yönelik eleştiriler var. Ben de, gerçekten, bunun net belirlenmesi gerektiğini düşünüyorum.

Hepinize teşekkür ediyorum. Hayırlı akşamlar. BAŞKAN – Müsaade edin artık, kapatmak zorundayız. Sayın Genel Müdür

Yardımcımıza sözü vereceğim son olarak, ondan sonra da kapatacağız. Buyurun. YILDIRIM TEKTAŞ – Ankara İl Müdürüyüm. Bu işin şu anda yerelde uygulayıcılarından biriyiz ve biz, Ankara’da, sözüm ona,

Ankara Genel Müdürlükteki hizmetlisinden tutun genel müdürüne varıncaya kadar, hatta, Sayın Bakana varıncaya kadar, hepsiyle rahat görüşebilme şansına sahibiz, fizikî olarak, sonuçta, aynı şehirdeyiz ve hepsiyle de bir hukukumuz var, bir tanışıklığımız var, gayri resmî ilişki anlamında da bir yakınlığımız var; fakat, Ankara’da bile bazı işler yolunda gitmiyor. Ben bir planlama yapmaya çalışıyorum, Genel Müdürlük bir planlama yapmaya çalışıyor ve uyuşmuyor. Biz, Ankara’da olduğumuz halde bunu beceremiyoruz. Ankara’nın yaptığı plan, Balıkesir’de ne kadar uyuyor, Bitlis’te ne kadar uyuyor, Artvin’de ne kadar uyuyor? Bu işin yerelleşmesi şart.

Onun ötesinde, az önce Sayın Valim bir konuya değindi, politikalar merkezde belirlenmeli; evet, politikalar merkezde belirlenmeli; ama yerelde uygulanabilmeli. Ha, bugün güzel bir ortam oluştu, bu teşkilat kanunu ile asıl sosyal hizmet kanununun ayrı olması fikri hepimiz tarafından da tutulmuş bir fikir. Bu kanun çıktığı takdirde, özel idare, belediye, sivil toplum örgütü, ne bileyim, merkezî idare, kim uygularsa uygulasın, o yasa çerçevesinde uygulayacaktır. Ha, uygulamadı mı; bugün mahkemeler var, hepimiz için geçerli. Şimdi, belediyeler, yanlış yaptığı yerde hesabını vermiyor mu, hem de iki türlü veriyor. Ben vermiyor, o veriyor; çünkü, kötü yaptığı hizmetin seçim sandığında bedelini görevden ayrılmakla ödüyor. Ben, merkezî yönetim idarecisi olarak ödemiyorum bile. Soruşturma, mülkiye müfettişleri belediyelere de soruşturma yapıyor ve orada da eğer bir sıkıntı varsa, bunun teşhisini koyabiliyor.

Bunun yanı sıra, Ankara’da yaklaşık 3 000 kişiye yatılı hizmet veriyoruz Ankara İl Müdürlüğü olarak ve bu hizmeti verirken, ben, birçok yerde belediyeye başvurmak zorundayım. Ben kapımda otobüs bekletme şansına sahip değilim, belediyeden rica etmek durumundayız. Aynı çatış altında olsak, onların organizasyonuna girip, hangi tarihte onlardan araba alabileceğim, hani tarihte dolu olduklarını tespit etme şansım var. Belediyeden rica ediyoruz, müsait olursa veriyorlar, müsait olmazsa, kusura bakma diyorlar, başka kapılarda şansınızı denemek zorunda kalıyorsunuz.

Özel idare bünyesinde, yani, şu anda zaten bazı hizmetleri özel idare bünyesinde organize etmiş durumdayız. İşte, onarım ödeneklerimiz yetmemiş, özel idare takviye ediyor. Ne bileyim, işte, bazı illerde hizmet alımına varıncaya kadar özel idare takviye ediyor. İstanbul için, Sayın Müdürüm bir rakam söyledi, yani, Ankara’da bizim toplam harcadığımız bütçeye yakın bir para özel idareden bu iş için aktarılmış durumda. Ha, Müdürüm onu Genel Müdürlükten beklemiş olsa, sittinsene o parayı bulma şansına sahip değil.

Bir diğer konu, az önce arkadaşım, sosyal hizmetin kapsamına 75 milyonluk Türkiye için çizdi. Bu 75 milyonluk Türkiye için çizilen sınır çok çok afakî alır. Bizim sınırımız ne kadar beğenmezseniz beğenmeyin, o kelimeyi de yine telaffuz edeceğim, muhtaç kesimlere

Page 136: SOSYAL HİZMETLERİN YENİDEN YAPILANDIRILMASI ÇALIŞTAYI · oluşturmuş olduğu bir kurum esasında Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu; ama daha sonra, ekonomik şartlar,

136

hitap etmek zorunda. İhtiyaç hissetmeli bir defa. Az öne avukat hanım, işte bir bayandan bahsetti. Bayan bir defa senden hizmet almayı kabul etmiyor, ben diyor, sizin şeyinizde durmak istemiyorum. Doktor tetanos olmaz diyor, avukat hanım tetanos olacak diyor, teşhisi koymuş, illa da o olması gerekir diyor. Yani, bunun sistematiğini bu kurum yapabiliyor. Yönetimini de yerelde yapabilme şansına sahip. İhtiyaç duyan kitlelere bu hizmeti verebilme şansına sahip. Bunu ihtiyaç çerçevesinde ve risk çerçevesinde belirlememiz gerekiyor. Yoksa, 75 milyona biz hizmet götüreceğiz şeklinde bir planlama yapacak olursanız,bunun altından kalkmaya ne bütçeniz yeter ne de gücünüz yeter ne de o kadar eleman buma şansına sahipsiniz. Ben şu anda sağlıklıyım, üretkenim ve sosyal hizmet almaya ihtiyacım yok; ama az sonra kapıya çıktım, kaza geçirdim ve sakat kaldım. Maaşım yok, o zaman, kurumun hizmetlerine ihtiyacım var veya bir sosyal hizmete ihtiyacım var. Bunu birbirinden ayırt etmek gerekiyor. Sağlıklı kişilerin alacağı hizmet değil şu aşamada. Sağlıklı kişilerin bu hizmeti verme potansiyeli söz konusu.

Yine, az önce Saray’la ilgili bir ifade kullanıldı. Saray’da bir protokol imzalandı ve bu protokol de işbirliği protokolüydü ve yapılamadığı takdirde, belediye bazı yükümlülüklerini yerine getiremediği takdirde, onun müeyyidesi, o protokole zaten konmuş bir vaziyette. Yani, gerektiğinde kurum bu kuruluşu tekrar alabilme şansına sahip. Bu protokolde her iki tarafın da imzası ve Bakanın da onayıyla tespit edilmiş durumda.

Yine, az önce, Ali Rıza Hocam, çocuk evleri konusunda biz ifadesi oldu. Şimdi, çocuk evleri Ankara’da filizlenmeye çalışan bir hizmet türü ve iki yıldır bir proje kapsamında bunu yürütmeye çalıştık ve şimdi, yeni yeni yönetmeliğini hazırlama çabasındayız. İşte bir taslak hazırlandı ve bu iki yıllık tecrübeden hareketle bu yönetmeliği çıkarmaya çalıştık ve hocamın endişelerine katılıyorum, o olayı da kendimiz de duymuştuk. Ankara’da, biz, öncelikle komşularla gidip görüşüp, ey millet, burada böyle bir yapı oluşturmak istiyoruz, siz de bize destek olur musunuz, siz de bu konuda bizimle aynı heyecanı paylaşır mısınız tavrıyla gittiğiniz takdirde, insanların çok fazla itirazı olmuyor. Bunda biraz bu Malatya hikâyesinin de son dönemde etkisi var. Yani, insanların biraz daha şefkat duyguları kabarmış durumda. Bir diğer konu da, halkımız gerçekten, sosyal hizmet kuruluşlarına karşı o kadar dar şefkatli değil. Yani, iyi niyetli bir kitle var; ama bunun yanı sıra, bana dokunmayan yılan bin yaşasın mantığıyla hareket eden çok büyük de bir kitle var. Bugün ne yaparsak yapalım, işte, bir bayramlarda gönüllü kitlesine o kadar büyük sayıya çıkartıp da bir kuruluşu komple boşaltma şansına sahip olamıyoruz ve birçok sivil toplum örgütüne konferansa gittik. Birçok sivil toplum örgütüyle bu konuda koruyucu aile, evlat edinme konularını veya daha böyle aktif katılmaları gereken konuları bahsetmiyorum. Gönüllülükte, işte, haftada bir saatiniz, haftada iki saatiniz, ne bileyim, sadece hafta sonları 15 günde, ayda programlanabilecek yapılanmalara bile yeterli sayıda gönüllü bulmakta güçlük çekiyoruz. Bunu devlet eliyle bir şekilde yürütülecek. Belediyelerin de devlet olduğunu unutmayalım, özel idarelerin de devlet olduğunu unutmayalım ve oralarda da bu işin çok güzel yürütülebileceği inancındayım. Halihazırda da, bunu zaten bugün yaşama durumundayız. Birçok yerde protokollerle sivil toplum örgütleriyle yürütüyoruz. Yarın da özel idare bünyesinde yine protokoller yapacağız. Yine, sivil toplum örgütleriyle bunu kontrol, birlikte yürütme şansınız olacak.

Yine, bugün, belediye birçok bizim hayatımızı etkileyen kuruma ruhsat veriyor ve bunun takibini yapıyor. Bir sıkıntı olduğunda, en basitinden, şimdi Ankara’da halk otobüsleri konusunda bir sıkıntı oluştu ve hayır, dedi başkan. Bundan sonrasında, bu işi bir kez daha gözden...

[…] ...öngörmüşler. Bu koordinatörlük, bu iki yıllık süreçte, bu rehberliğini de

yapacaktır. Hazır olmayan belediyelerin de bu konuda hazır olmasını sağlayacaktır.

Page 137: SOSYAL HİZMETLERİN YENİDEN YAPILANDIRILMASI ÇALIŞTAYI · oluşturmuş olduğu bir kurum esasında Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu; ama daha sonra, ekonomik şartlar,

137

Beni dinleme zahmetinde bulunduğunuz için, hepinize teşekkür ederim. BAŞKAN – Biz, katkılar için teşekkür ediyoruz. Buyurun. MERYEM DİNÇ – Devlet Planlama Teşkilatı... Ben, unutmadan, öncelikle bu toplantının düzenlenmesinde emeği geçen herkese çok

teşekkür ediyorum. Ayrıca, bu kanun tasarısını hazırlayan SHÇEK ve ilgili herkese de teşekkür ediyorum, ellerine sağlık. Eksiklikleri de olsa, inşallah, düzelecektir.

Şimdi, benim değinmek istediğim, bütçeyle ilgili, zaman zaman herkes değindi. Dün, zannediyorum, ben de değindim. Şimdi, bu, çok önemli bir konu. Bu önemli konuyu Ertan Hocamızın da daha önce belirttiği gibi, hakikaten, Devlet Planlama Teşkilatı kalkınma planlarında, programlarında hep ele almıştır ve daha öteye de gitmeye gerek yok. Bizim 5018 sayılı Kanun çerçevesinde çıkarttığımız orta vadeli program var. Bu küçük bir kitabın içerisinde dahi öncelikli alanlar arasından biri ve sosyal hizmetlerdir ve buna bağlı olarak bunlara bakmanızı öneririm. 2006 yılı programı çıkmıştır. 2006 yılı programında da, yine, sınırlı öncelikli alanlar arasında sosyal yardımlar, hatta, sosyal hizmetler ve yardımlar birlikte alınmıştır. Dolayısıyla, devlet buna önem veriyor. Bu programlar da daha öncekilerden daha farklı bir yaklaşımla hazırlanmıştır. Şöyle ki: Uygulanabilirliği var, yani, burada bir öncelik belirliyoruz. Bu önceliğin altında tedbirler var. Daha çok uygulanabilir projelendirilebilir, yani, daha önceki gibi, tabiri caizse, işte, şunlar yapılacaktır, edilecektir filan gibi birçok tedbir yığını değil. Şimdi, Avrupa Birliğine gireriz, girmeyiz, ayrı bir konu; ama bir süreç, bildiğiniz gibi, devam ediyor. Bu süreç çerçevesinde sizin yapmak zorunda olduğunuz ülkemiz olarak şeyler var. Bunlar, işte, müktesebata uyum; ayrıca, bir de, Avrupa Birliği malî iş programımız var. Biliyorsunuz, bunlar, Avrupa Birliği Genel Sekreterliği tarafından yürütülüyor. Ekonomik ve sosyal boyutu da Devlet Planlama Teşkilatı olarak yürütülüyor. Şimdi, şuraya gelmek istiyorum. Biz, Avrupa Birliğiyle ilgili malî çerçevede bu alanımıza proje yaparsak kaynak ayırabiliriz. Devlet de zaten bu yaptığı öncelikle, programla herhalde gerekli kaynağı ayıracaktır en azından yatırım bütçesi açısından konuşuyorum. Yeter ki, biz, kanunumuzu çıkartalım, çerçevesini belirleyelim, yatırım ihtiyacımızı ortaya koyalım, ne kadar ihtiyacımız var, bunu ortaya koyduğumuz zaman, kaynakları çeşitlendirebiliriz; bütçe kaynakları, yerel kaynaklar, uluslararası kaynaklar; ayrıca, teknik işbirliği programları var biliyorsunuz. Türkiye ile başka ülkeler arasında hepinizin de bildiği, yürüttüğü projeler var. Bu şekilde kaynak sağlayabiliriz ve sivil toplum kuruluşlarımızı mümkün olduğu kadar, belediyelerimizi sivil toplum olarak görmüyorum; ama diğer kuruluşlarımızı, sivil toplum kuruluşlarımızı bir koordinasyon ve işbirliği çerçevesinde bu işe katmamız fikrine ben de katılıyorum, bazı konuşmacılarımız söyledi.

Toplumumuzun desteğini almamız gerekiyor; çünkü, onların destek verecekleri bir konu. Bir de, son zamanlarda unutmadan söyleyeyim, Dernekler Kanunda bir değişiklik yapıldı, şöyle hatırladığım kadarıyla, diyor ki, sivil toplum kuruluşlarının hazırlayacakları projelere kamunun malî desteğini sağlayarak işbirliği yapılması diyor, devlet de önem veriyor. Dolayısıyla, bu sosyal hizmetlere yardım konusunu toplumun her kesimi, özel, kamu, sivil, her kesimiyle birlikte ele alırsak, malî boyutunu da çok fazla düşünmemek, korkmamak gerektiğini düşünüyorum.

Herkese hayırlı akşamlar diliyorum. Teşekkür ediyorum. BAŞKAN – Şimdi, son sözü Sayın Genel Müdür Yardımcısına vereceğim. Yalnız,

bir iki şey söyleyeyim. Biz, TEPAV olarak, bu konuyla ilgimizi devam ettireceğiz. Bu toplantının düzenlenmesini de biz talep ettik Sayın Bakandan. O, bizi, SHÇEK’e yönlendirdi ve ortaklaşa hazırlıklarını yaptık. Bundan sonraki toplantılara da sizlerden katkı bekliyoruz. Bu toplantı bizim için de çok değerli bir toplantı ve bundan sonra da devam edeceğiz ve katkılarınızı da bekleyeceğiz.

Page 138: SOSYAL HİZMETLERİN YENİDEN YAPILANDIRILMASI ÇALIŞTAYI · oluşturmuş olduğu bir kurum esasında Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu; ama daha sonra, ekonomik şartlar,

138

Sayın Genel Müdürüm, buyurun. SELÇUK KARACIK – SHÇEK Genel Müdür Yardımcısıyım. Sayın Başkan, teşekkürler. Şimdi, öncelikle, TEPAV’a bir teşekkürle başlayayım konuşmama; çünkü, her ne

kadar biz, gerek sivil örgütler gerek üniversiteler gerekse de diğer kamu kurumlarından resmî yazıyla görüş sorsak da, yine, biliyorsunuz, bu yüz yüze iletişim kadar etkili olamıyorlar. Artı, bir de, burada şu toplantı dışındaki dışarıdaki “informel” toplantılar buradan çok daha yararlı, onu da söylemekte yarar var diye düşünüyorum.

Şimdi, konuya şuradan girmek istiyorum: Öncelikle bu yeniden bir yasa hazırlanma gerekliliği nereden çıktı? Oradan başlarsak, herhalde, bazı şeyleri daha iyi yol ve çözüm buluruz diye düşünüyorum. Şimdi, hepimiz biliyoruz ki, Hükümet, kamu yönetimini yeniden yapılandırması çalışması başlattı 2003 yılında; hatta, bunun bir öncesi de şuydu, bizimde içinde bulunduğumuz sosyal güvenlik sisteminin tek çatı altında toplanması primli ve primsiz sistem diye. Bu yapılanma çalışması esnasında, Sayın Başbakanın yayınladığı bir genelge var 2004’e2 sayılı genelgeydi eğer yanlış hatırlamıyorsam. O genelge aynen şunu söylüyordu, diyordu ki, kurumlar, benim hazırlığımı yaptığım bu taslak çerçevesinde, bu taslağı esas alarak yeniden kendi yapılarını örgütleyecekler, kuracaklar ve bu taslağı, bu benim hazırladığım taslağa uygun yasalarını hazırlayacaklar. Yine, o zaman, yine biliyoruz, yanlışsam düzeltsin arkadaşlarım, 5 ya da 6 bakanlığın merkez örgütü ve taşra örgütü olacak, diğerlerin hepsi yerel yönetimlere devredilecek. O çalışmanın özü bu. Yine, orada bize verilen görev şuydu: siz, sadece, şimdi, bazı arkadaşlarım, hani bu yok, şu yok diyorlar, bazı arkadaşlarımız, bazı birimleri temsilen arkadaşlarımız, bizde onların haline dönecektik. Yani, eğer merkez teşkilatında, merkez birimlerde bir hizmet götüren, planlayan, programlayan bir birim varsa, bu birim merkez teşkilatında yer almayacaktı; yani, ben, bütün yerel görevlerimi devrediyorum, yerel nitelikteki hizmetler diye sayılıyordu biliyorsunuz bizim sunduğumuz hizmetler, doğal alarak, ben sadece merkezde taşradaki standartları belirleyen, normları belirleyen bir merkezî birim haline geliyorduk ve bu çerçeveden hareketle de baktığınızda, tabiî ki, şu anlamda söylemiyorum, bizim hazırladığımız taslakta çok eksik var, yani, bunu, hazırlayanlar olarak biz söylüyoruz zaten. Ama örneğin, orada yapmanız gereken şu: Şimdi, ben, artık, kadınla ilgili ahkam kesme ortamından çıkıyorum, yasanın gereği ya da çalışmanın, bize emredilenin gereği budur. Ya da şunu yapmamız lazım: Yine, o taslağa atıfta bulunarak söylüyorum, eğer merkezde sosyal hizmetlerin altındaki bir birim olarak değerlendirirsek çocuk, kadın, aileyi, o zaman diğer birimlere zaten gerek yok. Bunu belirtmekte yarar var diye düşünüyorum.

Şimdi, tabiî ki, işin özüne gelecek olursak, yasalar hiçbir zaman suçlu değildir. Yasaları hazırlayanlar insanlardır, uygulayanlar yine insanlardır. Çok mükemmel yasalar hazırlarsınız, ancak, uygulayamazsınız. Şimdi, çok birkaç net örnek vermek istiyorum. 1580 sayılı Belediyeler Yasası, şu anda bizim söylediğimiz, devrettiğimiz görevleri yapmalarına engel mi ya da görev vermiyor mu; veriyor. 1580 sayılı Yasa ne zaman çıktı? Soruyorum, hangi hizmetler var? Yani, demek istediğim şu: Şimdi, bizim sunduğumuz bu hizmetler ciddî anlamda hem ağır hem pahalı hem zor hizmetler; çünkü, muhatap olduğunuz kesim, en dezavantajlı grup diye saydığımız insan, çocuk, yaşlı, özürlü.

Tabiî ki, yine bir şey daha söyleyelim, krediyi çabuk tüketebilen de bir hizmet. Yani, örneğin, bizim Malatya olayında bir belediye başkanı olsaydı, herhalde görevden alırdı, bir daha da seçilemezdi, halkta seçmezdi zaten. Şunu söylemeye çalışıyorum: Yine, ben, bunu bir başka misalle de devam ettireyim diye söylüyorum. Bizim sosyal hizmet danışma kurullarımız vardır illerde, il bünyesinde, bir türlü işletemedik. Yani, şimdi, o kurullara bakın, vali ya da görevlendireceği vali yardımcısı başkanlığında belediye temsilcisi var, başkanı var, üniversitelerin rektörleri ya da öğretim görevlileri var, sivilden, kuruluşlardan insanlar var, mahallin zengin insanları var valinin seçeceği; ama maalesef, geri bildirimiz olmadı ya da

Page 139: SOSYAL HİZMETLERİN YENİDEN YAPILANDIRILMASI ÇALIŞTAYI · oluşturmuş olduğu bir kurum esasında Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu; ama daha sonra, ekonomik şartlar,

139

çalıştıramadık, biz çalıştıramadık. Ama çalıştıramamak yasadan kaynaklanmıyor, bunun uygulanmasından kaynaklanıyor. Yine bir başka daha örnek vereyim: Şimdi, sayın valilerim alınmasınlar da, zaman zaman toplantılar yaptık çocuk haklarıyla ilgili. Şimdi, sayın valim, ben örnek veriyorum her tarafta. Duyarlılık çok önemli bir olaydır. Eğer sizin gerek merkezden atadığınız gerekse yerelden olan insanınız duyarlıysa, orada sizin hizmet diye sunduğunuz şey çok iyi gidiyor, bu çok net. Ya da tersi örnek: Bir vali şunu diyor, nereden çıkardığınız bu çocuk hakkını diyor. Şimdi, bu valinin olduğu yerde hiçbir hizmet yürümez, yürütemezsiniz. Bunlar günümüzün örnekleri diye söylüyorum.

BİR KATILIMCI – Sayın Genel Müdürüm bir eklemede bulunayım. Malatya Çocuk Yuvası ile Malatya Valiliğinin arasındaki mesafe 700 metre. Yani, bilmeyenlerin şey yapması açısından, hassasiyet çok önemli gerçekten.

SELÇUK KARACIK – Şimdi, bir hususa daha değinmek istiyorum. Şu gün ülkemizde töre cinayetleri işleniyor. Batıda ekonomik yeterliliğini elde etmiş kadın kocasından ayrıldı diye farklı gözle değerlendiriliyor. Yani, kadınlara hem taciz boyutu var hem istismar boyutu var hem ihmal boyutu var. Biri bu. İkinci ayağına bakalım, 5 yaş altı bebek ölümleri, batıda binde 20’lerde gezerken, doğuda yüzde 76’larda geziyor. Şimdi, siz kalkıp da, çocuk burada da çözülür, orada da çözülür diyemezsiniz; yani, bir ulusal programınız olmak zorunda. Çocuk ulusal düzeyde ele alınması gereken ve değerlendirilmesi gereken bir konu. Keza biraz evvel verdiğim örnekten dolayı da, kadın da öyle. Siz bunların planlamasını, programlamasını, sosyal hizmetlerin bir temel yasasını çıkartırsınız, alt birimlere ayrı örgüt mü kuracaksınız... Bir kısmını merkez yapar, merkezden planlanır; çünkü, merkezden planlanmak zorundadır. Taşrada sivil örgütler de devreye girer, belediyeler de devreye girer, özel idareler de devreye girer, bu ayakla da yürütülür; ama maalesef, tabiî ki, öyle bir hale geldi ki, işte görevler verilmiş kuruma da, kurum yapmıyor, yani, ellemiyor, vazgeçmiş falan gibi değerlendiriliyor. Yanlışlık şurada: Çocuğu bu kuruma veremezsiniz zaten, çocuğu o kadar çok sektör ilgilendiriyor ki, Adalet ilgilendiriyor, Millî Eğitim ilgilendiriyor, Emniyet, yani, İçişleri ilgilendiriyor, Sağlık ilgilendiriyor... Şimdi, siz, efendim, bu kurum çocuğa bakmıyor; bu kurum bakmıyor değil. Bizim ülkemizin temel özelliği şu: Biz, işbirliği ve koordinasyon içerisinde çalışmayı bilmiyoruz; temel sorun burada. Ben, sokaktan bana gelen bir sokak çocuğuyla ilgili, sokakta yaşayan bir çocukla ilgili eğer Sağlık Bakanlığına, çocuğumun tedavisi için gerekli işlemi yaptıramıyorsam, bu kurum bir şey yapamaz zaten, mümkün değil; bir ayağı eksik. Şunu söylemeye çalışıyorum: Tabiî ki, bunu illerde koordine etmek zor; ama değil, tabiî ki, yapılabilir. Yine örnek vermek istiyorum, eğer yanlış söylersem, arkadaşlarım beni düzeltsin. 3 000’e yakın bizim işbirliği protokolümüz var. Kimler; sivil örgütlerle. Yani, öyle azımsanacak bir rakam değil diye düşünüyorum. Ama nedir; biz yetişemiyoruz, o da bir gerçek. Bize yük ağır, o gerçek, bunu hiç kimse, herhalde arkadaşlarım da inkâr edemez.

Şimdi, ben, buradan hareketle söylemek istediğim şu arkadaşlar: Çok büyük eksiklerimiz var taslakla ilgili, hiç itirazımız yok; hatta ve hatta, ben, daha evvelki toplantılarda da gerek koruma yasasındaki çalışmalarda söyledim. Şimdi, bizim, tabiî ki, şöyle bir özelliğimiz var: Biz, biraz sistematik olarak emir kulu olduğumuz için, emir verilir ve emir yerine getirilir. Ben derim ki -olması gereken anlamda söylüyorum- gelin, geç çıkartalım bazı şeyleri, ama en doğrusunu yapalım, en sağlıklısını çıkartalım. Koruma yasasını çıkartırken de aynı şeyleri savunduk, dedik ki, bakın, 5 tane, 6 tane çocuk korumasıyla ilgili yasa olmaz, tekini çıkaralım. Bunu hele biz yapalım; ama bize de müsaade edin ki, altımızı dolduralım, biz zaten mevcutları artık kaldırmaktan aciz hale gelmişiz kurum olarak, yani, yürütmekten aciz hale gelmişiz, mevcutları yapamıyoruz. Sayın Valim, yanlışsa düzeltsin, İstanbul’da suça sürüklenen çocukların sayısının 14 000 olduğunu söylemişti geçenlerde. Altı aylık dönem için mi söylemiştiniz Sayın Valim?

MEHMET SEYMAN – 2004 yılı 31 Aralık tarihi itibariyle.

Page 140: SOSYAL HİZMETLERİN YENİDEN YAPILANDIRILMASI ÇALIŞTAYI · oluşturmuş olduğu bir kurum esasında Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu; ama daha sonra, ekonomik şartlar,

140

SELÇUK KARACIK – Yani geçen yıl, evet, 2004 yılı. MEHMET SEYMAN – Hakkında kanunla ihtilafa düşmekten dolayı hakkında işlem

yapılan, idarî ve adlî işlem yapılan çocuk sayısı. SELÇUK KARACIK – Ben bu çocukların yüzde 50’sinin kurumla

ilişkilendirildiğini düşünüyorum; 7 000 yapıyor, başka bir şey söylemek istemiyorum artık bunun üzerine. İstanbul’da, ben, o kadar çocuğa bakmıyorum şu anda.

Çok teşekkür ediyorum dinlediğiniz için; ama tabiî ki, bunları paylaşmakta yarar var; hatta, yine, ben, şunu da söylemek istiyorum: Eğer, tabiî ki, makamlarımız, üst makamlarımız uygun görürse, bu çalışmaların ikincisini, üçüncüsünü, hatta, ilgili sektörleri de çağırarak -biz şimdi burada biraz da eksik kaldık- hatta, buradan genel konsensüs sağladığımızı sandığım, örneğin, sosyal hizmetler temel yasasının hazırlanması gerekliliğini; ikincisi de, bizim kurumumuzun teşkilat kanunu, işbirliğini benimseyen, tabiî ki, yerelin şeyini almayan elinden, öyle bir iddiamız yok zaten, biz yerelin her zaman yapmasını istiyoruz. Yerel tarafından yapıldığında bazı işlerin daha da iyi götüreceğini biz de inanıyoruz merkezde yaşayan insanlar olarak; ama bunu, gerçekten, katılımlı bir şekilde yenisinin hazırlanmasında yarar var diye düşünüyorum.

Teşekkür ediyorum katılımcılara. BAŞKAN – Biz teşekkür ediyoruz. Ben de şunu taahhüt edebilirim. Mart ayında bir aktivitemiz var, çok daha dar

kapsamlı olacak o. Ben, Özcan Beyle koordine edeceğim. Daha stratejik bakış açısı, hem uygulamaya yönelik bir geçiş stratejisi hem de sosyal politikanın tamamını kapsayan bir bakış açısı; öyle bir şey yapacağız, çok dar kapsamlı, yani, böyle bir çalıştay değil. Daha sonra bu yaptığımız strateji belgesini, dokümanını, böyle daha geniş kapsamlı bir çalıştayda da tekrar gündeme getireceğiz sivil toplum örgütü olarak.

Şimdi, buradaki süreçle ilgili biraz bahsedeyim. Gördüğünüz bu arkadaşlarım yazdılar, size de dağıttılar dünkü şeyleri, bugünküleri de dahil edeceğiz ve birkaç gün içerisinde sizlere gelecek katılım listesine yazdığınız adreslerinize, e-maillere. Onlardan son düzeltmeleri bize geri göndermesiniz istirham edeceğiz ki, biz onları basıp, yayınlayıp dağıtacağız, herhalde 1000-2000 kopya yapıp, herkese dağıtmayı düşünüyoruz; artı, kamuoyuna açıklamayı düşünüyoruz bunları ki, bütün herkes bu konularda bilgilensin.

Birtakım eksiklikler olduğunu biliyorum sivil topluma dahil edemediğimiz örgütler açısından. Onlar da bu toplantının dışında, bir kısmına ulaşmayı söz verdim zaten, aradılar bizi sosyal hizmetlerle ilgili, onların da görüşlerini alacağız, ayrıca entegre etmeye gayret edeceğiz buraya. Yani, sonuçta, mümkün olduğu ölçüde ulaşmaya gayret edeceğiz. Zaten bir politika bence böyle yapılmalı. O açıdan, Genel Müdürlüğe ve kamu otoritelerine de çok teşekkür ediyorum; bu zihniyeti ilerletmek lazım, genişletmek lazım. Kapalı kapılar ardında, toplumu, herkesi ilgilendiren kanunlar yapılmaz; yapılsa da, bir işe yaramaz zaten. O yüzden, bu anlayışı daha da geliştirmelerini öneriyorum.

Hepinize iyi yolculuklar diliyorum ve hepinizi tanıdığıma çok sevindim.

Page 141: SOSYAL HİZMETLERİN YENİDEN YAPILANDIRILMASI ÇALIŞTAYI · oluşturmuş olduğu bir kurum esasında Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu; ama daha sonra, ekonomik şartlar,

EK:

SOSYAL HİZMETLERİN YENİDEN YAPILANDIRILMASI ÇALIŞTAYI 2-3 Şubat 2006

Kızılcahamam, Ankara

.:SORUN SAPTAMA VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ TABLOSU:.

Page 142: SOSYAL HİZMETLERİN YENİDEN YAPILANDIRILMASI ÇALIŞTAYI · oluşturmuş olduğu bir kurum esasında Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu; ama daha sonra, ekonomik şartlar,

142

Madde No:

Sorunlar: Çözüm Önerileri: Öneri Sahibi:

GENEL

Sosyal Hizmetlere bütünsel yaklaşım eksikliği var. Tek tek kurumların teşkilat yapıları üzerinde tartışmak, sosyal politikanın bütününün göz ardı edilmesine yol açıyor. Belli bir istatistiki analize dayanan, orta uzun vadeli bir “politika” oluşturulmasına, hedefler geliştirilmesine ihtiyaç var.

Sosyal politikalar farklı bakanlıkların portföyünde, koordinasyonsuzluk var, tek bir bakanın koordinasyonunda toplanmalı; Sosyal Hizmetleri düzenleyen, hizmet standartlarını belirleyen üst bir kanun ve onun altında çocuklarla ve diğer kesimlerle ilgili özel kanunlar olmalı; Sosyal Hizmetleri düzenleyen temel bir kanun ve ilgili teşkilatı düzenleyen bir kanun birbirinden ayrı olarak hazırlanmalıdır.

Genel

Sosyal Hizmet Teşkilatı Kanunu, Sosyal Hizmet Kanunu, Çocuk Koruma Kanunu ve Kamu Velayeti Sistemi Kanunu olmak üzere en az beş ayrı kanun halinde düzenleme yapılmalıdır.

Adem Arkadaş Uluslararası Çocuk Merkezi

Soysal hizmetlerde bir mastır plan olmalı. Sekizinci beş yıllık kalkınma planında SHÇEK’in mastır planı yapılması zorunluluğunu bulunuyor.

Ertan Kahramanoğlu Başkent Üniversitesi

Devletin konuyla ilgili diğer kuruluşlarının aynı hizmet birimi altında toplanmasına ilişkin bir düzenleme gerekmektedir.

Seyfi Bozçelik SHÇEK-İstanbul İl Müdürü

Sosyal hizmetlerin yürütülmesi ile sosyal yardımların sağlanması birbirini bütünleyen iki sistemdir.Bu nedenle sosyal yardıma ayrılan kaynakların sosyal hizmetlerle bütünlük içinde sunulması gerekmektedir.

Sosyal hizmetler ve yardımlara ilişkin olarak hükümetin acil eylem planında yer aldığı gibi bu alan sosyal güvenlik sisteminin tamamlayıcısı olarak düzenlenmeli. Bu alana ilişkin objektif yararlanma kriterleri belirlenmeli,mükerrer yardımlar önlenmeli, belirlenen koşulları taşıyanlar için sosyal yardımlar bir hak olarak sunulmalı ve tüm kamu kaynağını kullanan kurum ve kuruluşların uyacağı minimum yaşam düzeyi belirlenerek bu kurum ve

Sosyal Güvenlik Kurumu

Page 143: SOSYAL HİZMETLERİN YENİDEN YAPILANDIRILMASI ÇALIŞTAYI · oluşturmuş olduğu bir kurum esasında Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu; ama daha sonra, ekonomik şartlar,

143

kuruluşların yaptıkları yardımları sosyal güvenlik veri tabanına işlemeleri sağlanmalıdır.Bu veri tabanı sayesinde çapraz kontroller yapılarak kişilerin kayıt dışına çıkması ve bu alanda yaşanan suistimaller önlenmesi sağlanmış olacaktır. Sosyal Hizmetler ve yardımlar alanında Sosyal hizmetler ve yardımlar kanunu hazırlanmalı bu kanunda haklar ve yükümlülükler bir arada yer almalı bu kanunun kapsamında Çocuk refahı alanına ilişkin düzenlemeler, çocuğun korunması bakımı vb. konular, aile ve ailenin korunması kanununun hükümleri, kadın, yaşlı özürlü ve diğer kişilere verilecek hizmetler ve bu hizmetleri almak için gerekli koşullar ve kanunda bu kanunun uygulanmasında sorumlu kurumlar ve kurumların hangi maddelerin uygulanmasından sorumlu oldukları belirlenmelidir.Bunun yanı sıra sosyal hizmetler alanında politika ve stratejileri belirleyecek bu alanda hizmet veren kamu ve özel sosyal hizmet kuruluşlarını denetleyecek ve bunlara rehberlik edecek sosyal hizmetler kurumu teşkilat kanunu hazırlanmalıdır.

Koruma altında olan kişilerde muhtaç olduklarına dair umutsuzluğun oluşmasının engellenmesi gerekir.

Sosyal Güvenlik Kurumu

İstismara uğrayan çocuğun ya da büyüğün hızla olayın geçtiği mekandan alınması ve güvenli bir yere yerleştirilmesi gerekmektedir.

Sosyal Güvenlik Kurumu

Sosyal hizmet kavramının, sosyal dışlanma ile ilişkilendirilmesi mantıklı olacaktır.

Sosyal Güvenlik Kurumu

Taslak sosyal yardım ve hizmetler alanında bütüncül ve katılımcı bir kamu politikası içermiyor ve böyle bir politikanın nasıl oluşturulabileceğini göstermemektedir Taslak sosyal yardım ve hizmetler alanında merkezi idaredeki

Oluşturulacak politikalar kapsamı genişletmeli ve en azından nüfusun en riskli yüzde birine – yani yediyüz bin kişiye- ulaşacak şekilde planlamalıdır.

Şerif Sayın TESEV

Page 144: SOSYAL HİZMETLERİN YENİDEN YAPILANDIRILMASI ÇALIŞTAYI · oluşturmuş olduğu bir kurum esasında Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu; ama daha sonra, ekonomik şartlar,

144

dağınıklığı gidermemektedir. Sosyal yardım ve hizmetlerin nasıl finanse edileceğini içermemektedir, Sosyal hizmetleri mevcut dar kapsamına hapsetmekte, kapsamın nasıl genişletileceğine dair bir şey söylememektedir. Mevcut dar kapsamda dahi tüm risk gruplarına gerekli önemi vermemektedir, Merkez ve yerel arasında karşılıklı beklenti ve sorumlulukları belirlememekte, sadece yetkileri dağıtmaktadır, Yerelde hizmetin nasıl daha iyi (etkin, verimli, saydam, hesap verilebilir) verilebileceğine dair bu alana özel bir düzenleme içermemekte, yerel yönetim kanunlarını yeterli görmektedir Halkın -sivil toplumun- sosyal yardım ve hizmetlerin planlamasından denetlenmesine kadar tüm sürece nasıl katılacağını göstermemektedir

5018’e göre kanun tasarılarının maliyetinin hesaplanmasını öngören hükmün yerine getirilmediği anlaşılmaktadır

5018’e göre kanun tasarılarının maliyetinin hesaplanmasını öngören hükmün gereği yerine getirilmelidir.

Şerif Sayın TESEV

Hizmetler ağırlıklı olarak kentteki yoksullar ve yoksunlara hitap ediyor. Kırsalda yerine getirilmesi gereken hizmetler taslakta bulunmuyor.

Kırsalda yerine getirilmesi gereken hizmetler de taslağa eklenmelidir.

Şerif Sayın TESEV

Taslakta hizmet sunumuna dair düzenlemeler yeterli değildir. İlde hizmeti satın alan ile hizmeti sunan mümkün olduğunca birbirinden ayrıştırılmalı ve bu ilişki saydamlaştırılmalı. İl Sosyal Hizmetler Müdürlüğü o ildeki muhtaç vatandaşların ihtiyaçlarını saptayıp bu ihtiyaçları karşılamak için hizmet satın alan bir kurum haline gelmelidir. İl Sosyal Hizmetler Müdürlüğü ve halihazırda onun kontrolünde bulunan kamu kuruluşları (bakımevleri,

Şerif Sayın TESEV

Page 145: SOSYAL HİZMETLERİN YENİDEN YAPILANDIRILMASI ÇALIŞTAYI · oluşturmuş olduğu bir kurum esasında Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu; ama daha sonra, ekonomik şartlar,

145

yetiştirme yurtları, huzurevleri) arasındaki ilişkiler hizmetin kalite, miktar ve maliyet bilgilerini içeren sözleşmeler ile netleştirilmelidir. Bakım hizmetlerinin (çocuk, özürlü, yaşlı) özel sektör tarafından sunulabilmesinin önünde bir engel olmamalı. İl Sosyal Hizmetler Müdürlüğü hem kamu kuruluşlarından hem de özel sektörden rekabet koşulları altında hizmet satın alabilmelidir.

Mevcut tasarı SHÇEKin halihazırda hizmet verdiği ellibin kişinin bütçesini İl Özel İdarelerine devretmekle birlikte, hizmet genişlemesine olanak sağlayacak bir bütçeyi öngörmemektedir.

Hizmet genişlemesine olanak tanıyan bir bütçe merkezi hükümet tarafından finanse edilmeli, bu bütçeden yerel yönetimlere aktarılacak kaynaklar, yine nüfus, gelişmişlik ve performans kriterlerine bağlı olmalı ve hazırlanacak tasarı bu kriterleri içermelidir.

Şerif Sayın TESEV

Yoksulluk özelliklede çocukların karşı karşıya kaldığı yoksulluk ileride telafisi imkansız sonuçlar doğurmaktadır bu nedenle sosyal hizmetlerin yeniden yapılandırılmasında en önemli gündem maddelerinden birisi çocuk yoksulluğunun önlenmesi olmalıdır. Yoksullukla karşı karşıya kalan çocuklar evden kaçmakta, madde bağımlısı olmakta veya kapkaç çetelerinin kurbanı olmaktadırlar.

Diğer tüm dezavantajlı kesimlerinde, ihtiyaç sahibi hale gelme ve bu şekilde kalma sebeplerinin başında ekonomik yetersizlik gelmektedir. Ekonomik dışlanma, işgücü piyasasından dışlanma ve sonuçta sosyal dışlanma olguları bu kesimleri yaratmakta ve bunların koruma altına alınmaya muhtaç hale gelmelerine sebep

Bu nedenle de ülke genelinde çocuk yardımı programı başlatılmalı ve bu yardım 70 milyon kişinin bilgilerinin yer alacağı yoksulların ve bu kapsamda yoksul çocukların genel sağlık sigortasına ilişkin bilgilerinin de yer aldığı sosyal güvenlik sistemi ile bütünleşik bir yapıda olmalıdır. Bu önleyici tedbiri almakta gecikirsek diğer tedbirlere daha fazla kaynak ayırmak ve çocukları ailelerinden kopartarak tedavi etmek zorunda kalırız.Bu nedenle de çocuk yardımını aileye destek programı içinde düşünerek geliştirmeli ve hayata geçirmeliyiz.Koruma altına alınan çocukların %60’ı yoksulluk nedeniyle koruma altına alınmakta ve bu çocuklar “sosyo-ekonomik anlamda anne-babası yok sayılan çocuklar” olarak nitelenmektedir. İşgücü piyasasının sorunlarını çözmek sosyal hizmet sağlayıcıların görevi olmamakla birlikte, istihdam sağlamaya yönelik sosyal yardımlar mikro bazlı çözümler sağlayabilecektir. Sosyal hizmetler ile bu anlamdaki sosyal yardımların etkin kullanımı için geniş kapsamlı bir bilgi

Sosyal Güvenlik Kurumu Sosyal Güvenlik Kurumu

Page 146: SOSYAL HİZMETLERİN YENİDEN YAPILANDIRILMASI ÇALIŞTAYI · oluşturmuş olduğu bir kurum esasında Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu; ama daha sonra, ekonomik şartlar,

146

olmaktadır. Özellikle kadınların ve yaşlıların istihdam edilebilirliklerinin düşük olması ve mevcut işsizlik problemi bu sorunun temelinde yatmaktadır.

sistemine ve yetkin ve verimli bir kurumsal yapıya ihtiyaç vardır. Bu çerçevede risklerin önceden belirlenmesi ve kişilerin ekonomik sorunlarını hafifletici tedbirlerin alınması en anlamlı önleyici sosyal hizmet olacaktır.

Destekleyici ve çözümleyici kavramları gönüllüleri ve gönüllü kuruluşları içine çekebilecek hale getirilmelidir.

Ali Rıza Abay, Sakarya Üniversitesi

SHÇEK’in tek çatı altında olması, geçmişinde gönüllülük esasına göre çalışan Çocuk Esirgeme Kurumu’nun resmi organizasyon içine alınması, sivil inisiyatifi ortadan kaldırıyor.

Bu kavaramlar ayrı ayrı ele alınmalıdır; Sosyal hizmetler ayrı bir organizasyon olmalı, Çocuk esirgeme kurumu da asli görevine dönerek sadece çocuklara ve gençlere hizmet veren yarı resmi yada yarı özel Kızılay gibi bir organizasyon olmalıdır.

Ali Rıza Abay, Sakarya Üniversitesi

Çocukların dışındaki gruplar için düzenlemeler yetersiz. Çocuklara ilişkin kapsam yaşlılar, özürlüler, kadınlar, gençler için de düşünülmelidir.

Genel

Tasarı “koruma” kavramını ön plana çıkarmaktadır. Yeniden yapılanmada ağırlıklı olarak “önleyici” tedbirler yer almalıdır

Türkay Asma Ankara Barosu

Şiddete uğrayan kadın, çocuk, yaşlı, özürlünün nereye konulacağı belirlenmemiştir.

Bu konuda özel merkezler kurulmalıdır. Türkay Asma Ankara Barosu

Hizmetler izlenmeye yönelik kurgulanmadığı için gerektiği gibi izleme değerlendirme yapılamıyor.

Sevil Atauz Hacettepe Üniversitesi

Merkezi yapı ve yerel yapının birbirine karşı sorumlulukları ve nasıl bir ilişki içinde çalışacakları ifade edilmiyor. SHÇEK’in koordinasyon görevi var ama tasarıda bir yetki verilmiyor.

Seda Akço UNICEF

Çocuk Koruma ile ilgili düzenlemeler bu kanunda yer almamalıdır.

Çocuk Koruma ile ilgili konuların Medeni Kanun veya başka kanunlarda düzenlenmesi gerekir.

Seda Akço UNICEF

Hizmetleri bizzat yürütecek olan İl Özel İdareleriyle koordinasyonun nasıl sağlanacağına ilişkin düzenlemeler tasarıda bulunmuyor.

Adem Ceylan Ankara İl Özel İdaresi Gn Sk.Yrd

Yerel yönetimlerin sosyal hizmetler alanında uyacakları temel ilkeleri ve standartları belirleyen düzenlemeler eksiktir.

Yerel yönetimlerin uyacakları temel ilkeler ve standartlar belirlenmelidir.

Adem Ceylan Ankara İl Özel İdaresi Gn Sk.Yrd

İl Özel İdarelerine hizmet birimlerinin çeşitlendirilmesi ile ilgili bir zorunluluk getirilmesi gerekir.

Seyfi Bozçelik SHÇEK-İstanbul İl Müdürü

Page 147: SOSYAL HİZMETLERİN YENİDEN YAPILANDIRILMASI ÇALIŞTAYI · oluşturmuş olduğu bir kurum esasında Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu; ama daha sonra, ekonomik şartlar,

147

Sosyal hizmetlerdeki bakım personelinin özel eğitimden geçmesi ya da bunun için meslek liseleri olması gerekiyor.

Salih Sandalcı ÇSGB

Çocuklarla ilgili hizmetlerde de kreş hizmetlerinden farklı olarak gündüzlü bakım hizmetleri olmalı.

Salih Sandalcı ÇSGB

Herhangi bir ildeki kurumda kişiye yer bulunamadığı zaman kişinin nereye, nasıl nakledileceği belli değil

Murat Altuğgil Sos. Hiz. Uz. Der.

Sosyal Hizmet Uzmanı ve Sosyal Hizmet Denetçisi gibi iki unvan kariyer meslek grubu için yeterli değildir.

Emin Zararsız Başbakanlık Müsteşar Yrd.

Kurum kültürünün değiştirilmesi, denetim modelinin geliştirilmesi gereklidir. Meslek taassuplarının hizmetin önüne geçmemesi gereklidir.

Kurumun ayakları üstüne basması gereklidir. Her işi yapmaya kalkışmamalı. Uzmanlık alanının net olması gereklidir. Esnek bir yapıda olması hızlı dinamik olarak çözüm üretecek yapıda olması lazım.

Lokman Ayva İstanbul Milletvekili

Sağlık giderlerinin nasıl karşılanacağı ile ilgili düzenlemeler net değil.

Sağlık giderlerinin nasıl karşılanacağı ile ilgili düzenlemelerin netleştirilmesi gerekir.

Seyfi Bozçelik SHÇEK-İstanbul İl Müdürü

Tasarı, birkaç ay önce çıkan başka bir kanunu içine almıştır. Hâlbuki var olan bu kanuna atıfta bulunmak gerekir. Türkay Asma Ankara Barosu

Tasarıda belirsizlikler bulunmaktadır. Bu tasarı kanun tekniği ve kanun dili açısından gözden geçirilmeli ve çok iyi bir redaksiyona tabi tutulmalıdır. Düzenlemeler, belirsizlik, esneklik yaratmamalıdır. Görev ve yetkiler net ifadelerle sayılmalıdır.

Mehmet Seyman İstanbul Vali Yrd.

Çok fazla yönetmelik öngörülüyor. Azaltılması gerekir. Hasan Hüseyin Can, İçişleri Bakanlığı

Sosyal koruma sisteminin ayrılmaz bir alt öğesini oluşturan sosyal hizmetlerin sosyal yardım uygulamalarını da içeren sosyal güvenlik sistemi ile bir bütünlük içinde ele alınıp geliştirilmesi, Sosyal hizmetlerin devletin gözetim, denetim ve sorumluluğunda toplumun her kesiminin yani genel yönetim birimleri, yerel

Bu karma modelin tüm özel ihtiyaç gruplarını kapsayacak genişlikteki sosyal hizmetler alanında politika oluşturma, planlama, işbirliği, eşgüdüm, denetim, standart ve norm birliği sağlama işlevleriyle uygulama görevini yerine getirecek ve Türk sosyal koruma sisteminin içinde etkili bir biçimde yer alabilecek, kamu tüzel kişiliğine sahip özel

Ertan Kahramanoğlu Başkent Üniversitesi

Page 148: SOSYAL HİZMETLERİN YENİDEN YAPILANDIRILMASI ÇALIŞTAYI · oluşturmuş olduğu bir kurum esasında Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu; ama daha sonra, ekonomik şartlar,

148

yönetimler, kamu kurumları olarak adlandırılan kamu tüzel kişilikleri, özel hukuk tüzel kişilikleri, gerçek kişilerin katılımı sağlanarak bir bütünlük içinde yürütülmesi, Sosyal hizmetler alanındaki yeniden yapılanma ihtiyacını karşılamak üzere merkezi ve yerel yönetimlerin belirli ağırlıklarda temsil edildiği, sivil toplum ve özel girişim ayağını da dışlamayan bir karma yapının oluşturulması gerekir.

bütçeli hizmet bakımından yerinden yönetim esasına göre örgütlenmiş bir ihtisas kurumu tarafından örgütsel dağınıklığı önleyecek bir şekilde hayata geçirilmesini ve bu kurumun özellikle uygulama sorumluluğunu belediyeler ve il özel idareleriyle paylaşabilme yeteneğine sahip olmasını sağlayacak yeni bir yasal düzenleme yapılmalıdır.

Bugüne kadar Sosyal Hizmet yürütümünde yaşanan önemli sorunlardan biri koordinasyon eksikliğiydi. Bunun nedeni hizmetin niteliği konusunda kurum ve kuruluşların çok farklı yaklaşımlara sahip olmasıdır. Sosyal Hizmet denetimi sağ duyuya emanet edilemeyeceği gibi koordinasyonda kurum ve kuruluşların sağ duyusuna emanet edilemez.

Sosyal hizmet yerel ölçekli bir sorun olmadığı için yerel nitelikli bir hizmet olarak tanımlanamaz. Dolayısı ile ulusal politikacı ve bir ulusal programa bağlı olarak, uygulamasında yer alacak yerel organların nitelik ve rollerinin çok iyi tanımlandığı ve uygulamanın bu tanıma bağlı olarak sürdürüleceği ulusal nitelikli bir hizmet olduğu kabul edilmelidir.

Mehmet Seyman İstanbul Vali Yrd.

AB’de sosyal hizmet standartları belirlenmiştir ve yerel örgütlerin verdiği hizmetler ciddi şekilde denetleniyor ve rehberlik yapılıyor.

AB tarafından da bu konuda düzenlemeler incelenecektir. AB standartlarına uyum sağlanmalıdır.

Neslihan Avcı Gazi Üniversitesi

Tasarının geri çekilmesi ve yeniden ele alınması gerekiyor. İlgili olan tüm üniversitelerden yardım alınması gereklidir.

Gönüllülük, yerelleşme yaklaşımı esas olmalıdır. Sosyal hizmetler vicdana, hayırseverliğe bırakılamayacak kadar geniş profesyonel yaklaşılması gereken bir alandır. Partiler üstü sosyal politikanın belirlenmesi gerekir. Esaslar sosyal hizmet temel kanunu gibi bir kanunda tanımlanmalıdır. Yapılacak çalışmaların nüfusun bütünü için tasarlanması gerekir.

Murat Altuğgil Sos. Hiz. Uz. Der.

İl Özel İdarelerinde hantal bir yapının oluşması tehlikesi vardır. Konunun temel yaklaşımı sivil insiyatifi, gönüllülüğü ve yerel yönetimleri probleme ortak etmeyi amaçlamasına rağmen,

Sağlıkta ve eğitimde olduğu gibi bir takım hizmetleri devlet satın alabilir. İyi bir denetleme ve rehberlik hizmetiyle bu işler yapılabilir bazı alanlarda. Yapılacak her türlü işlerde toplumsal taraflar yada halk mutlaka bilgilendirilmelidir. Her uygulamanın mutlaka bir toplumsal ayağının olduğu unutulmamalıdır. Belediyelere

Ali Rıza Abay, Sakarya Üniv.

Page 149: SOSYAL HİZMETLERİN YENİDEN YAPILANDIRILMASI ÇALIŞTAYI · oluşturmuş olduğu bir kurum esasında Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu; ama daha sonra, ekonomik şartlar,

149

tasarının bütünü göz önünde bulundurulduğunda belediyelere ve sivil insiyatife pek fazla güvenilmiyormuş gibi bir durum ortaya çıkıyor.

ve sivil insiyatife güvenilmelidir.

Şu an kreş onayları SHÇEK tarafından veriliyor. MEB de özel eğitim kuruluşları için bina ve personel onayı veriyor.

Yönetmelikle bu alanda da çözüm sağlanabilir.

Seyfi Bozçelik SHÇEK-İstanbul İl Müdürü

Belediyeler seçimle hesap veriyor ayrıca mülkiye müfettişleri denetlemesine tabiler. Şu anda bazı hizmetler zaten İl Özel İdaresi bünyesinde gerçekleştirilmektedir.

Tüm nüfusa göre planlanacak sosyal hizmet afakî kalır. Sınırı “muhtaç” olanlara ve risk seviyesine göre düzenlememiz gerekir.

Yıldırım Tektaş SHÇEK-Ankara İl Müdürü

5018 sayılı kanuna göre çıkan Orta Vadeli Programda ve 2006 Yılı Programında yer alan öncelikli alanlar arasında sosyal hizmetler ve yardımlar konusu birlikte ele alınmıştır. Bu programlar öncekilerden farklı olarak ele alınmış ve daha uygulanabilir/projelendirilebilir tedbirler getirilmiştir. Bu şunu göstermekte; bu konu Devlet için de çok önemli bir konudur.

Bütçe konusu önemli fakat, ulusal kaynakların yanında AB-Türkiye Mali İşbirliği Programı çerçevesinde yürütülen çeşitli fonlardan ve ikili teknik işbirliği projelerinden vs kaynak ve teknik yardım sağlanabilir. Bu şekilde kaynakları çeşitlendirilebilir Belediyeleri ve STK’ları bu sürece katmak ve işbirliği önemlidir. Toplumun desteğinin alınması gerekiyor. Dernekler Kanununda STK’ların hazırlayacakları işbirliği projelerini kamunun destekleyebileceği ile ilgili bir değişiklik yapıldı.

Meryem Dinç DPT

Sosyal hizmetlerin yapısıyla kimleri kapsayacağı, kimlere bu kanunla görev verileceği, kurumun teşkilat yapısı ve görevler ayrı bölümler haklinde düzenlenmelidir. Yönetmeliklere bırakılan hükümlerin kanunda açıkça belirlenmesi gerekir.

Nevin İnce Maliye Bakanlığı

Uzak yerlerden gelen hasta ve yakınlarının da sosyal hizmetler kapsamında değerlendirilmesi gerekmektedir. Bazı belediyeler ve bazı STK'lar bu işi yapıyor ama hizmetin ulaşımında problem bulunmaktadır.

SHÇEK, SYDGM gibi kuruluşlar aracılığıyla Devlet devreye girmelidir.

Meryem Dinç DPT

Page 150: SOSYAL HİZMETLERİN YENİDEN YAPILANDIRILMASI ÇALIŞTAYI · oluşturmuş olduğu bir kurum esasında Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu; ama daha sonra, ekonomik şartlar,

150

AMAÇ, KAPSAM TANIMLAR, GENEL ESASLAR m.3. Maddede koruyucu-önleyici kavramını yanında destekleyici,

çözümleyici kavramları eksiktir Destekleyici ve çözümleyici kavramları da eklenmesi gerekir

Ali Rıza Abay, Sakarya Üniv.

m. 3. Sosyal Hizmetler Daire Başkanlığının tasarıda belirtilmesine gerek yok, İl Özel İdaresi kanunda böyle bir düzenleme bulunuyor

Sosyal Hizmetler Daire Başkanlığı tasarıdan çıkarılmalıdır. Abdülkadir Demir, Gaziantep İl Özel İdaresi Genel Sekreteri

m.3.h Özel sosyal hizmet kuruluşları tanımında belirsizlik bulunuyor. Korunmaya muhtaç çocukların dışında kalan kesimlerin ayrı bir maddede düzenlenmesi gerekiyor. Madde kamu yararına çalışan dernek-vakıflar ve özel kuruluşlar olarak ikiye ayrılmalı

Pınar Aran TKMÇV

m.3.ı. Mahkeme ve hâkim tanımındaki “aksi belirtilmediği sürece” ifadesi yanlıştır.

“Bir başka merci belirtilmediği sürece” olarak değiştirilmesi gerekir.

Mehmet Seyman, İstanbul Vali Yrd.

m.3.k Asliye Hukuk Mahkemesi tanımı kullanılmıştır. Yerine Aile Mahkemesi konması gerekir. Adem Arkadaş Uluslararası Çocuk Merkezi

m.4.ç. “Kişilik hakları” terimi “Kişilik hakları ve özgürlükleri” olarak değiştirilmelidir.

Adem Arkadaş Uluslararası Çocuk Merkezi

m.4.k “Kurum görüşünün alınması esastır” ifadesi genel müdürlüğün Madde 6 i bendindeki göreviyle çelişiyor.

“Kurum görüşünün alınması esastır” ifadesinin “Kurum danışmanlık yapar” olarak değiştirilmesi gerekir.

Mehmet Seyman, İstanbul Vali Yrd.

m.6.a. Sosyal hizmet genel müdürlüğünün görevleri arasında politika oluşturmak sayılmıştır.

Politika oluşturulmasına katkıda bulunmak ya da liderlik etmek olmalıdır.

Adem Arkadaş Uluslararası Çocuk Merkezi

m.6.e “Sosyal hizmet uygulamalarının kontrol ve denetimini yapmak…” ifadesinin

“Sosyal hizmet kuruluş ve uygulamalarının kontrol ve denetimini yapmak…” olarak düzenlenmesi gerekir.

Mehmet Seyman, İstanbul Vali Yrd.

m.6.f İstenilen düzeyde hizmet sunulamaması durumu

“İstenilen düzeyde hizmet” ibaresinin daha açık bir şekilde tanımlanması önerilmektedir. “İstenilen düzeyde hizmet sunulamaması durumundaki”

Pınar Aran TKMÇV Hasan Hüseyin Can,

Page 151: SOSYAL HİZMETLERİN YENİDEN YAPILANDIRILMASI ÇALIŞTAYI · oluşturmuş olduğu bir kurum esasında Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu; ama daha sonra, ekonomik şartlar,

151

düzenlemeyi özel ve kamu kuruluşları olarak ayırmak gerekiyor. Kamu kuruluşlarında istenilen düzeyde hizmetin yerine getirilememesi durumunda merkeze alma yaptırımı olmamalı. Aksi durumda madde kötüye kullanılarak yerel kamu kuruluşu sorumluluğunu azaltmak için yeterli hizmeti kasten yerine getirmeyebilir Özel kurumlarda ise doğrudan merkezileştirme yaptırımı çok ağır. Özel kurumlarda öncelikle mali cezai yaptırım daha sonra merkezileştirme yaptırımı olabilir. Taslakta devralma düzenlemeleri bulunmuyor. Mali yük getireceğinden kuruluşların yeniden devir alınması ve özel ödenek uygulaması kaldırıldığından özel ödeneklerle işletmek ibarelerinin çıkarılması gerekir.

İçişleri Bakanlığı Hasan Hüseyin Can, İçişleri Bakanlığı Hasan Hüseyin Can, İçişleri Bakanlığı Hasan Hüseyin Can, İçişleri Bakanlığı Füsun Doğan Maliye Bakanlığı

m.6.f Yeni madde 6/f: “Sosyal hizmet uygulamalarının rehberlik ve denetimi sırasında yapılan rehberlik ve denetime rağmen istenilen düzeyde hizmet sunamayan özel ve kamu sosyal hizmet kuruluşlarını tek taraflı olarak devir almak ve bu amaçla bütçesine konulacak ödeneklerle işletmek,” şeklindedir. Özel Sosyal Hizmet Kuruluşlarının rehberlik ve denetimi sonucu istenilen düzeyde hizmet sunamaması gerekçesi ile SHÇEK’in tek taraflı olarak devralması ve bütçesine konulacak ödenekle işletmesi hükmü net değildir. Bu madde eğer Özel Sosyal Hizmet Kuruluşunun faaliyet gösterdiği veya kullandığı gayrimenkul mallar ile demirbaş niteliğindeki malları Özel Hukuk Tüzel Kişilerine (Dernek ve Vakıflar) Kamu Tüzel

6/f maddesinin “Sosyal hizmet uygulamalarının, bu Kanunun 4. maddesinde belirtilen sosyal hizmetlerin temel esaslarına aykırı şekilde yapıldığı veya bu esaslara uyulmadığı yapılan rehberlik ve denetimler sonucu tespit edilen Kamu Sosyal Hizmet Kuruluşu veya Özel Sosyal Hizmet Kuruluşu olmakla beraber hizmet binası ile araç gereç ve donanımı Kamu tarafından sağlanmış veya tahsis edilmiş olanları tek taraflı olarak devir almak ve bu amaçla bütçesine konulacak ödeneklerle işletmek, bunların dışında bir Özel Sosyal Hizmet Kuruluşu ise ruhsatını iptal ederek faaliyetine son vermek, hizmet alanları uygun Sosyal Hizmet Kuruluşlarına yerleştirmek,” şeklinde veya benzeri bir ifadeyle düzenlenmesi gerekir.

Abdullah Çiftçi Türkiye Korunmaya Muhtaç Çocuklar Vakfı

Page 152: SOSYAL HİZMETLERİN YENİDEN YAPILANDIRILMASI ÇALIŞTAYI · oluşturmuş olduğu bir kurum esasında Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu; ama daha sonra, ekonomik şartlar,

152

Kişiliği tarafından tahsis edilmiş olanları kast ediyor ise bir sorun yoktur, ancak bu hususun açık ve net olarak belirtilmesi gerekir. Aksi takdirde bu madde Anayasanın Mülkiyet Hakkı Başlığını taşıyan 35. Maddesine aykırı olduğu gibi, Kamulaştırma Başlığını taşıyan 46. ve Devletleştirme Başlığını taşıyan 47. maddeleri şartlarını da taşımamaktadır. Diğer taraftan, maddenin anlaşılabilirliğinde güçlük çekilmektedir. Çünkü “rehberlik ve denetimi sırasında yapılan rehberlik ve denetime rağmen istenilen düzeyde hizmet sunamayan” ifadesi ile denetim sırasında mı, yoksa rehberlik ve denetim raporu sonucunda mı anlaşılır değildir “istenilen düzeyde hizmet sunamama” belirlemesinde veya yorumlamasında ise keyfiliğe yol açacak bir genişlik vardır.

m.6.h “Uluslararası sosyal hizmet uygulamalarını takip etmek...” ifadesi

“Yabancı ülkelerdeki sosyal hizmet uygulamalarını takip etmek...” olarak düzenlenmelidir.

Mehmet Seyman, İstanbul Vali Yrd.

m.6.ı Uluslararası anlaşmalar tek bir kuruluş tarafından uygulanmaz. Belirtilen uluslararası anlaşmalar açıkça yazılmalıdır;

hangi anlaşmaların izlemesinin üslenildiği belirtilmelidir. Adem Arkadaş Uluslararası Çocuk Merkezi

m.6.ı “Sosyal hizmetlere ilişkin uluslararası antlaşma, sözleşme ve protokol hükümlerinin ülkemizdeki uygulamalarını izlemek ve uygulanmasını sağlamak” ifadesi

“Sosyal hizmetlere ilişkin uluslararası antlaşma, sözleşme ve protokol hükümlerinin ülkemizdeki uygulama biçimini izlemek ve uygulanmasını sağlamak…” olarak düzenlenmesi önerilir.

Mehmet Seyman, İstanbul Vali Yrd.

m.10 Kadın kavramı daire başkanlıklarının isimleri arasında geçmiyor Toplum Hizmetleri Daire Başkanlığı yerine Kadın, Aile ve Toplum Hizmetleri Daire Başkanlığı olmalı

Leyla Coşkun KSGM Gn.Mr.Yrd.

Page 153: SOSYAL HİZMETLERİN YENİDEN YAPILANDIRILMASI ÇALIŞTAYI · oluşturmuş olduğu bir kurum esasında Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu; ama daha sonra, ekonomik şartlar,

153

ÖRGÜTLENME, DENETİM VE PERSONEL YAPISI Tasarıda denetim konusunda eksiklikler bulunuyor. İdari denetimin ötesinde adli denetim, bağımsız denetim ve

toplum denetimi de sağlanmalı. Seda Akço UNICEF

Standartlar ve denetime ilişkin kriterler eksiktir. Kamu yararına çalışan dernek ve vakıflar tarafından kurulan özel sosyal hizmet birimlerinin standartlarının (eğitim, fiziksel, kadro/nitelik-nicelik) belirlenmesi ve denetlemelere ilişkin kriterlerin ortaya konulması gerekir

Reşat Özcan SYDGM

Denetime ilişkin kriterler net ve yol gösterici değil. Reşat Özcan SYDGM

STK’ların seçimi ve hizmetin denetlenmesi öznel yaklaşımlara bırakılmamalıdır.

Hizmetlerin STK’lar tarafında yürütüldüğü durumlarda nesnel ölçütler belirlenmeli.

Seda Akço UNICEF

İçişleri Bakanlığına bağlı kuruluşları SHÇEK denetim elemanları nasıl denetleyecek? Örneğin, SHÇEK müfettişleri MEB kreşlerini denetleyemez.

Murat Altuğgil Sos. Hiz. Uz. Der.

Belediye kanununa göre belediyeler zaten sosyal hizmet sunmaktadırlar. Belediye kanunu, belediye faaliyetlerinin denetimine ilişkin hükümler de içermektedir. Bu tasarıyla getirilecek denetim karışıklığa yol açabilir.

Bu işlerin yetkisinin ve denetimin kimde olacağının, denetimin kapsamının net bir şekilde belirlenmesi gereklidir.

Selma Okuroğlu Ankara Büyükşehir Belediyesi

Tasarıda pedagog diye bir kadro var ancak Türkiye’de pedagog bulunmamaktadır. Belediyenin yaptığı ya da yapmadığı işlerin denetlenmesi nasıl gerçekleştirileceği belli değildir. SHÇEK’in devrettiği kurumu geri alması kurum açısından sorun olmayabilir ancak hizmetten yararlananlar açısından problem yaratacaktır.

Rehberlik hizmetleri kariyer meslek grubu haline getirilmelidir. Denetleme ve rehberliğin ayrılması gerekir.

Murat Altuğgil Sos. Hiz. Uz. Der.

İzleme değerlendirmede çalışanların birbirlerini izlemesi (peer review) gibi bir sistem oluşturulabilir.

Şerif Sayın TESEV

Sivil toplumun içinde olduğu bir “saydam” bir denetim gerekli Yerel denetimde İl Genel Meclisinin denetim komisyonu görevlendirilebilir, sivil toplum örgütlenmesi olarak da

Şerif Sayın TESEV

Page 154: SOSYAL HİZMETLERİN YENİDEN YAPILANDIRILMASI ÇALIŞTAYI · oluşturmuş olduğu bir kurum esasında Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu; ama daha sonra, ekonomik şartlar,

154

Belediye Kanunu ile kurulan Kent Konseylerinden (çocuk, gençlik, özürlü, yaşlılarla ilgili meclisler) yararlanılabilir.

Mahkeme denetim konusunda SHÇEK’i görevlendirdiği zaman kurumun ne yapacağının belirlenmesi gerekir.

Denetim tedbirlerinin uygulanması SHÇEK’e veriliyorsa bunun niteliği ve kapsamının bu taslakta açık ve net bir şekilde düzenlenmesi gerekiyor.

Bürge Hayran UNICEF

Hükümet politikası olarak hizmet tekrarını önlemek için çalışmalar yapılıyor.Bu bağlamda,kadın,özürlü,aile gibi kavramlara ait Genel Müdürlük yapılanması söz konusu olduğundan bu kanun taslağı ile denetim mekanizmasının da aynı Genel Müdürlüklerde toplanması mı amaçlanmıştır.Bu husus belli değildir.

Bu konudaki hedef taslakta açık ve net bir şekilde belirtilmelidir.

Nurdan Tornacı SHÇEK

Halkın denetimini sağlayacak mekanizmalar tasarıda eksik. Halkın denetimine olanak sağlanmalıdır. Ertan Kahramanoğlu Başkent Üniversitesi

Sosyal hizmetlerin yapısıyla kimleri kapsayacağı, kimlere bu kanunla görev verileceği, kurumun teşkilat yapısı ve görevler ayrı bölümler haklinde düzenlenmeli Yönetmeliklere bırakılan hükümlerin kanunda açıkça belirlenmesi gerekir.

Geçici 1. madde devri öngörülen kreşlerin başka bir tasarıyla MEB devri söz konusu. Bu açıdan tekrar değerlendirilmeli Merkezde görevi sonra ereceklerin unvanlarının açıkça belirlenmesi Kaldırılması öngörülen müfettişlerin bu kanunla değil diğer tüm kamudaki müfettişlerle birlikte değerlendirilmesi

Nevin İnce Maliye Bakanlığı

Sosyal hizmetler birimlerinin kuruluşuna dair hüküm getirilmemiştir. Özel sosyal hizmet kuruluşlarına yapılacak ödemelerin kim tarafından ve nasıl yapılacağı belli değildir.

İlçelerdeki sosyal hizmet birimlerinin ne olacağı belirlenmelidir.

Ertan Kahramanoğlu Başkent Üniversitesi

Sosyal hizmetler karmaşık yapıdır. İşin stratejisi oluşturulmadan kanunlarla hiçbir şey yapılamaz.

Sosyal Hizmetler Bakanlığının olması gerekiyor. Sosyal Hizmetler Genel Müdürlüğü’nün oluşturulması, Çocuk, gençlik, yaşlı, özürlü, kadın, aile hizmetlerinin bu şemsiye altında koordine edilmesi gerekir. Kanundan önce genel bir strateji oluşturulmalı.

Mustafa Kaya Siyah Beyaz Design

Page 155: SOSYAL HİZMETLERİN YENİDEN YAPILANDIRILMASI ÇALIŞTAYI · oluşturmuş olduğu bir kurum esasında Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu; ama daha sonra, ekonomik şartlar,

155

Sosyal hizmetler alanında çalışacakların seçiminde güvenlik soruşturması gibi bir mekanizmanın kullanılması faydalı olacaktır.

Sosyal Güvenlik Kurumu

m.12 Daire Başkanlığı görevleri arasında destekleyici iş işlemler eksiktir.

Daire Başkanlığının görevleri arasında belirtilen “koruyucu”dan sonra “destekleyici” iş ve işlemlerin eklenmesi gerekir.

Ali Rıza Abay Sakarya Üniversitesi

m.13.c “İhtiyaç ve talep doğrultusunda, sosyal hizmet alanında çalışan kamu ve özel sosyal hizmet kuruluşlarına yönelik hizmet içi eğitim programları hazırlamak, hazırlatmak ve uygulamak” ifadesi değiştirilmelidir.

“…hizmet içi eğitim programları hazırlamak, hazırlatmak ve uygulamasına yardımcı olmak” olarak değiştirilmesi gerekir.

Ali Rıza Abay Sakarya Üniversitesi

m.15. Rehberlik ve Denetim Daire Başkanlığı’nın görevleri arasında belirtilen performans değerlendirmenin SHÇEK’in kurumsal performans mı yoksa genel sosyal hizmet performansı mı olduğu belli değildir

Hasan Hüseyin Can, İçişleri Bakanlığı

m.15. Sosyal hizmet uygulamalarının denetlenmesini sağlayacak mekanizmalar güçlü ve yeterli olmalıdır. Bu çerçevede, çağdaş yönetim ilkeleri gereği etkin bir teftişin yanında merkezi ölçme ve değerlendirme ile kurumsal rehberlik hizmetleri büyük önem taşımaktadır.

Sosyal Güvenlik Kurumu

m.17. Strateji geliştirme kurulunun görev tanımı ve kimlerden oluştuğu taslakta düzenlenmemiştir.

Strateji geliştirme kurulunun kimlerden oluşacağının belirtilmesi gereklidir.

Ali Rıza Abay Sakarya Üniversitesi

m.21. İzleme ve Değerlendirme İzleme ve Değerlendirmenin sadece çocuklar için değil sosyal hizmetlerin bütünü için yapılması gerekir Çocuk Hakları İzleme ve Değerlendirme Kurulu genelleştirilerek Sosyal Hizmetler İzleme ve Değerlendirme Üst Kurulu’na dönüştürülmelidir. Sosyal Hizmetler Koordinasyon kurulu gibi SHÇEK üstünde bir yapı olmalı, SHÇEK bu yapının sekretaryasını yürütmelidir. Ulusal düzeyde izleme ile birlikte yerel düzeyde de bir izleme mekanizması oluşturulmalı, gönüllü kuruluşlarla

Leyla Coşkun KSGM Gn.Mr.Yrd. Leyla Coşkun KSGM Gn.Mr.Yrd. Reşat Özcan SYDGM Reşat Özcan SYDGM

Page 156: SOSYAL HİZMETLERİN YENİDEN YAPILANDIRILMASI ÇALIŞTAYI · oluşturmuş olduğu bir kurum esasında Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu; ama daha sonra, ekonomik şartlar,

156

ilgili idari bir birim olmalıdır. Oluşturulacak bağımsız bir yapı etki analizleri ile yapılanları ve yapılacakları izleyebilir. Cinsiyet, yaş, bölgelere göre istatistikler tutulmalıdır.

Adem Arkadaş Uluslararası Çocuk Merkezi

m.21. Çocuk Hakları İzleme ve Değerlendirme Kurulu ile ilgili mevcut düzenleme yetersizdir.

Çocuk Hakları İzleme ve Değerlendirme Kurulu özerk bir yapıya sahip olmalıdır. İzleme kurulunun nasıl bilgi toplayacağı şüpheli. Bağımsız ve yerel yönetim STK üniversite baro ve bakanlıklarla ilişkileri sağlayabilecek bir yapılanması olmalı. Jandarma Genel Komutanlığı, Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü, Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Genel Müdürlüğü’nün eklenmesi.

Seda Akço UNICEF Türkay Asma Ankara Barosu Genel

m.21. Sivil temsil sınırlı kalmıştır. Yerelin daha etkin temsil edilmesi gerekir. Başak Ekim Boğaziçi Üniversitesi

m.23. Genel müdürlük için ihdas edilecek kadrolara sosyolog ve halkla ilişkiler uzmanının eklenmesi gerekir.

Ali Rıza Abay Sakarya Üniversitesi

m.23. Genel müdürlükte sözleşmeliye geçiş var ancak taşradaki personelin özlük hakları konusunda bir iyileştirme bulunmamaktadır.

Bu konuda düzenleme yapılması gerekir. Zekeriya Ertaş SHÇEK İzmir İl Müdürü

m.23. 4046 sayılı kanun çerçevesinde SHÇEK genel müdürlüğüne tahsis edilen müfettiş, müşavir, uzman, şef kadroların kullanımı Devlet Personel Başkanlığı’nın tasarrufunda olduğu için iptal edilemez.

Kamu personel reformunun sonuçlanması beklenmeli veya Başbakanlık ve bağlı kuruluşlarındaki sistemin uygulanması gerekir.

Recep İnce Devlet Personel Başkanlığı

m.23. Kadro ihdas cetvelindeki daire başkanı kadroları isimleriyle birlikte yeniden düzenlenmelidir.

Recep İnce Devlet Personel Başkanlığı

m.23. Unvanlar yeniden değerlendirilmelidir. Personel Statüsü başlıklı 23. maddedeki unvanların tekrar Nevin İnce

Page 157: SOSYAL HİZMETLERİN YENİDEN YAPILANDIRILMASI ÇALIŞTAYI · oluşturmuş olduğu bir kurum esasında Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu; ama daha sonra, ekonomik şartlar,

157

değerlendirilmesi, son fıkrasının maddeden çıkarılması, Hukuk müşavirliğinin görevlerinin 3046 sayılı kanun çerçevesinde tekrar gözden geçirilmesi gerekir. Daire başkanlıklarının adı ekli cetvelde ayrı ayrı belirlenmeli Kadrosunun cetvele konulduğu özel kalem müdürünün, teşkilatın içinde Danışma ve Yardımcı birimler arasında gösterilmesi gerekir.

Maliye Bakanlığı

m.23. SHÇEK genel bütçeli bir kuruluştur. Dolayısıyla avukat istihdam edilemez.

Kuruma ihdas edilen kadrolarda avukat unvanlarının çıkarılması gerekir.

Nevin İnce Maliye Bakanlığı

m.24. Uzmanlık zaten bir eğitimden geçirilmek anlamına gelir dolayısıyla maddedeki yüzdeler gereksizdir.

Rehberlik ve Denetim Daire Başkanlığı emrine atanacak uzman ve uzman yardımcıları için belirlenen yüzdelerin çıkarılması önerilir.

Ali Rıza Abay Sakarya Üniversitesi

m.24. Sosyal hizmetler rehberlik ve denetim uzmanlığı yerine bu kadro ayrıştırılarak sosyal hizmetler rehberlik uzmanlığı adı altında bir kariyer meslek oluşturulmalı ve bu elemanlar ana hizmet biriminde görev yapmalıdır bu kadrolara kurumda görev yapmış bu alanda eğitim görmüş tecrübeli personelin bir defaya mahsus ayrılan kadronun belli bir oranına kadar atama yapılmalıdır.Kurumda şu anda müfettiş görevini yapmakta olanlarda sosyal hizmet denetçiliği adı adlında oluşturulacak kadrolara atanmalıdır.

Sosyal Güvenlik Kurumu

m.27. Korunmaya muhtaç çocuklara verilen hizmetlerin kapsamına Avrupa sosyal şartında da belirtildiği gibi gündüzlü bakım hizmetleri eklenmelidir.Bu hizmet kreş ve gündüz bakımevi hizmetiyle karıştırılmamalıdır örneğin ayni nakdi yardımla ailesine verilen bir çocuğun ücretsiz gündüz bakım hizmetlerinden yararlandırılması gerekmektedir bu çocuğun gelişimi ve sosyal tehlikelerden korunması için son derece önemlidir bu hizmet korunmaya muhtaç çocuklara yönelik olarak özellikle gelir seviyesi düşük bölgelerde verilmelidir.Zaten şu anda SHÇEK kendi

Sosyal Güvenlik Kurumu

Page 158: SOSYAL HİZMETLERİN YENİDEN YAPILANDIRILMASI ÇALIŞTAYI · oluşturmuş olduğu bir kurum esasında Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu; ama daha sonra, ekonomik şartlar,

158

kuruluşlarında bakım altında bulunan çocuklara ve anneleri ile cezaevinde olan çocuklara bu hizmeti sevgi zinciri ve uçurtmayı vurmasınlar projeleri ile sunmaktadır.

m.29. Kanun taslağında hakimlere verilen yetkiler geniş tanımlanmıştır. Destekleyici hizmetlerin yargı kararına bırakılması gereksiz katılıklara yol açacaktır.

Herhangi bir sebeple korumaya muhtaç hale gelen çocuğun ya da dezavantajlı büyüğün acilen güvence altına alınması için gerektiğinde esnek yapılar devreye sokulabilmelidir. Mahkeme kararının zorunlu olduğu durumlarda görevli mahkemenin yerini belirlemek için çocuğun bulunduğu yer dikkate alınmalıdır.

Sosyal Güvenlik Kurumu

m.35. Sosyal hizmetlerin sadece merkezi otorite ya da sadece yerel yönetimler veya sadece STÖ ve özel sektörün tekeline bırakılamayacak bir yapı olduğu açıktır. Fakat sosyal hizmet alanında, STÖ – Devlet ilişkisinin geliştirilmesine ilişkin düzenlemeler net olarak ortaya konulmadır. Ayrıca özel sektörden sosyal hizmetlerin satın alımına dair kuralları net olarak belirlemek, bu alanda daha önce deneyim sahibi olmayı, eğitimsel standartları en ayrıntılı şekilde hizmet standartlarını ortaya koymak mevcut istismarları engellemek için önemli bir zorunluluktur.Bunu yanı sıra bu alanda yapılacak ödemeleri net olarak ve kimin tarafından ne şekilde ödeneceğinin belirlenmesi gerekir.

Sosyal Güvenlik Kurumu

m.37. “İşe yerleştirmeye ilişkin usul ve esaslar Maliye Bakanlığı ve Devlet Personel Başkanlığı’nın uygun görüşü üzerine Bakanlar kurulu’nca çıkarılacak yönetmelikle belirlenir” ifadesinin eklenmesi gerekir.

Recep İnce Devlet Personel Başkanlığı

m.37. Birinci fıkradaki Devlet Personel Başkanlığı ibaresinin çıkarılması gerekir.

Madde metninin yeniden düzenlenmelidir. Recep İnce Devlet Personel Başkanlığı

m.37. Kimsesiz çocukların özel sektörde istihdamını yönelik imkanlar geliştirilmeli ve bu amaca yönelik eğitime önem verilmelidir. Fakat çocukların iş hayatına erken atılmalarından ziyade eğitimlerini üst düzeye taşıyabilmelerine de imkan verilmelidir.

Sosyal Güvenlik Kurumu

m.38. Maddedeki düzenlemelerin norm kadro standart ve ilkelerinin belirlenmesine ilişkin komisyonla birlikte değerlendirilmesi gerekmektedir.

Recep İnce Devlet Personel Başkanlığı

Page 159: SOSYAL HİZMETLERİN YENİDEN YAPILANDIRILMASI ÇALIŞTAYI · oluşturmuş olduğu bir kurum esasında Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu; ama daha sonra, ekonomik şartlar,

159

m.38. Maddede ihdas edilmesi çocuk hakları ve gözlemcisi kadrosu öngörülmektedir. Ancak İl Özel İdaresi kanunun 36.maddesi gereğince İl Özel İdareleri tarafından kullanılacak kadrolar İçişleri Bakanlığı ve Devlet Personel Başkanlığı tarafından belirlenecek esas ve ilkelere uygun olarak İl Genel Meclisleri tarafından ihdas edileceğinden maddedeki bu düzenlemeye gerek yoktur.

Kanun tasarısını hazırlayan komisyon Norm Kadro çalışmasını yapan komisyonla iletişime geçmelidir.

Adem Ceylan Ankara İl Özel İdaresi Gn Sk. Yrd.

m.39. Çocuk Rehber ve Gözetimcisinin, 39. maddedeki bakım personel, kamu kurumlarına alınacak bakım görevlilerinin kadro unvanlarının neler olacağı açıkça belirlenmelidir.

Kamuya ilk defa alınacaklar için uygulanan genel sınavlar çerçevesinde yapılmalıdır. Sözleşmeli personel kısmı ya 657 sayılı kanunun 4/B maddesince çıkarılan 15754 sayılı BKK göre ya da her kurumun kendi teşkilat kanununda belirlenmesi kaydıyla çalıştırabilir.

Nevin İnce Maliye Bakanlığı

m.35 m.40. m.41.

Taslakta çocuklar, yaşlılar ve özürlülerin bakımı için ödenmesi öngörülen tutarlar çok yüksek mali yük getirmektedir. Taslaktaki mali hükümlerin bütçe imkânlarına göre belirlenmesi gerekir. Örneğin çocuklar ve yaşlılar için ödeme yapılmasına ilişkin 35 ve 40. maddelerdeki düzenlemelerin çıkarılması 41. maddedeki özürlüler için yapılacak ödemenin 5378 sayılı Kanundaki düzeyine indirilmesi gerekir. Primsiz ödemeler ve sosyal yardımlar ve genel sağlık sigortası kanun taslakları kapsamındaki düzenlemelere bu taslakta yer verilmemesi gerekir.

Füsun Doğan Maliye Bakanlığı

m.35 m.40. m.41.

Sosyal bakım hizmeti için özel kuruluşlara; Madde 35’te “Çocuk basına net asgari ücretin 4 katına kadar”, Madde 40’ta “Asgari ücretin 2 katına kadar” Madde 41’de “Asgari ücretin 4 katına kadar” ücret ödenmesi ile ilgili düzenlemelere ilişkin yıllık veya aylık kamuya ne kadarlık bir yük getireceği ile ilgili hesaplama yapıldı mı? Zira Özürlüler kanununda da benzer hüküm bulunmaktadır.

Yasa ile yeniden yapılandırma çerçevesinde sosyal bakım alanların mevcut sistemin uygun olmadığı gerekçesiyle yeni modele geçirileceğini de göz önüne alırsak hem bu ödemelerin yüksekliği hem de yeni yatırım ihtiyacının getireceği mali yük göz ardı edilmemelidir.

Meryem Dinç DPT

Page 160: SOSYAL HİZMETLERİN YENİDEN YAPILANDIRILMASI ÇALIŞTAYI · oluşturmuş olduğu bir kurum esasında Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu; ama daha sonra, ekonomik şartlar,

160

m.44 Bilgi arşivlemede artık sıkıntı bulunmamaktadır. Veri toplama

ve merkezi yönetim bilgi sistemlerinin oluşturulması gerekir.

Madde 44’teki “yapılabilir” ifadesi “yapılır” olarak değiştirilmelidir. Denetleme de bu çerçeve içinde düşünülebilir. Artık bilgiler ve yapılan hizmetler iyi kaydedilen durumda olursa denetlemeler elektronik ortamda çok daha kolay yapılabilir. Denetim sisteminde periyodik değil, sürekli denetim sağlanabilir.

Sevil Atauz Hacettepe Üniversitesi

m.51 Maddede denetimin yapılması için verilen süre gereğinden uzundur.

Denetim en az 6 ayda bir yapılmalı ya da bu maddede süre belirtilmemelidir.

Genel

m.53 Getirilen mali kolaylıkların uygulanmasında zorlukların oluşacaktır. Çünkü vergi kanunlarımızın birçoğu kendi hükümleri içerisinde yer bulmayan muafiyet ve istisna ile indirimleri yok saymaktadır. Kurumlar Vergisi, Motorlu Taşıtlar Vergisi, Katma Değer Vergisi Kanunlarında olduğu gibi. Bu nedenle, Madde 53’te yer alan mali kolaylıkların bizzat ilgili kanunlarında değişiklik yapılması suretiyle işlerlik kazanması mümkün olabilecektir.

Vergi muafiyeti tanınan vakıf ve derneklerin işletecekleri özel sosyal hizmet kuruluşlarının vereceği hizmetlerin bir ticari faaliyet olarak tanımlanmaması, bunların kamu kuruluşları gibi değerlendirilmesi ve vergi mükellefiyeti oluşturulmaması yönünde Gelir, Kurumlar ve Katma Değer Vergisi Kanunlarında yapılacak düzenlemeler ile veya bu kanun taslağında yapılacak bir tanımla vergi kanunları açısından bu kuruluşları örneğin; “Vergi muafiyeti tanınmış vakıf ve derneklerin açtığı Özel Sosyal Hizmet Kuruluşları, vergi kanunlarındaki tüm vergi muafiyeti ve istisnası ile indirimlerinde kamu kurum ve kuruluşları gibi yararlanırlar, faaliyetleri ticari faaliyet olarak değerlendirilmez ve vergi mükellefiyeti oluşturmazlar” gibi tanımlama ile bu sorun çözülebilir. Bu düzenlemeler ile birlikte 53. maddenin 2. fıkrasına Gelir ve Kurumlar Vergisi Mükellefleri tarafından ibaresinden sonra “Kamu Kurumuna veya Vergi Muafiyeti bulunan Vakıf ve Derneklere korunmaya muhtaç çocuklara hizmet vermek amacıyla sosyal hizmet binası inşa edip bağışlayanların tüm harcamaları ile bunlar tarafından inşa edilen sosyal hizmet binası inşaatına harcanmak şartıyla

Abdullah Çiftçi Türkiye Korunmaya Muhtaç Çocuklar Vakfı

Page 161: SOSYAL HİZMETLERİN YENİDEN YAPILANDIRILMASI ÇALIŞTAYI · oluşturmuş olduğu bir kurum esasında Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu; ama daha sonra, ekonomik şartlar,

161

yaptıkları nakdi veya ayni bağışları,” ibaresinin eklenmesi halinde, bina ve donanım sorunlarının aşılmasına önemli katkı sağlayacaktır.

m.54 “Sosyal hizmet alanındaki uygulamaları yerine getirmek için gerekli olan personelin temini amacıyla sertifika programları düzenler düzenletir” denmektedir.

Eğitimin niteliklendirilmesi ve eğitim ihtiyacı olan birimlerin eğitimleri belirlemesi, koordine etmesi gerekir. Üniversiteler sertifika veremez. SHÇEK herhangi bir eğitim programı yapacaksa MEB ile işbirliği içinde olmak gerekir.

Sevil Atauz Hacettepe Üniversitesi

m.56. Maddedeki düzenlemeye gerek yoktur. Norm kadro için İçişleri Bakanlığı Devlet Personel Başkanlığı çalışıyor ve bu çerçevede yeni birimler zaten oluşturulacak.

Adem Ceylan Ankara İl Özel İdaresi Genel Sekreter Yrd.

ÇOCUK Bölüm başlıklarının sosyal hizmet tanımlarıyla örtüşmesi

gerekiyor. Koruyucu hizmetler başlığı altında korunmaya muhtaç çocuklar için gündüz bakım hizmetlerini vermeli.

Salih Sandalcı ÇSGB

Tasarıda çocuklarla ilgili kavram farklıkları olmaması gerekir. Murat Altuğgil Sos. Hiz. Uz. Der.

Çocuk vurgusu korunmaya muhtaç çocuklarla sınırlanmamalıdır.

Koruyucu ve önleyici hizmetlere ağırlık verilmelidir Sevil Atauz Hacettepe Üniversitesi

Yasalar iç içe girmiştir. Ayrılması gereken konular bulunmaktadır. Yönetmeliklere en az gereklilik kalacak şekilde hazırlanmalı, maddeler detaylandırılmalıdır.

Yasanın çocukların anlayacağı dile çevrilip çocukların da görüşlerinin alınması faydalı olacaktır. Çocuk Haklarına dair Sözleşme’nin 43. maddesi çerçevesinde ülkemizce de yetkisi kabul edilmiş Çocuk Hakları Komitesinin Sonuç Gözlemleri dikkate alınmalıdır.

Adem Arkadaş Uluslararası Çocuk Merkezi

Çocuk koruma sisteminin genel bir tarifi bulunmamaktadır.

Kanunda çocuk koruma sistemi tarif edilmeli ve bunun yanında personelin, hizmetlerin standardı yerel-merkez arası koordinasyon teşkilatlanma yapısını içermelidir. Kanunun amacında ve içeriğinde önlemeye yer verilmesi gerekiyor. Kanunun amacı sadece korumaya yönelik

Bürge Hayran UNICEF

Page 162: SOSYAL HİZMETLERİN YENİDEN YAPILANDIRILMASI ÇALIŞTAYI · oluşturmuş olduğu bir kurum esasında Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu; ama daha sonra, ekonomik şartlar,

162

olmamalı, sosyal hizmetlerin herkesin hakkı olarak görülmesi gerekmektedir. Önleyici hizmetlere erişimin kolaylaştırılması amacıyla destekleyici hizmetler için mahkeme kararı aranmaması gerekmektedir.

Hangi çocuğun hangi kuruma yerleştirileceği gibi konularda kimin karar vereceği belirlenmelidir.

Bürge Hayran UNICEF

Özel sınav düzenlemesi çocuk haklarına ters düşüyor. Bürge Hayran UNICEF

Cinsel istismara uğrayan çocukların sayıları çok fazladır. Bu konuda düzenlemeler gereklidir.

Bir merkez kurulmalıdır. Bu birimlerin tanımların yapılıp tasarıya konması gerekir.

Türkay Asma Ankara Barosu

Bu taslakla çocukların sahipliği ortadan kalkmaktadır. Çocukları SHÇEK’in sahiplenmesi gerekir. Ertan Kahramanoğlu Başkent Üniversitesi

Çocuk hizmetleri yalnızca korunma kararı alınan çocuklarla sınırlıdır.

Çocuk hizmetleri tüm çocukları kapsamalıdır. Ertan Kahramanoğlu Başkent Üniversitesi

Çocuk yoksulluğuna hiç vurgu yapılmamıştır ancak 1,5 milyon çocuğa sosyal yardım yapılmaktadır.

Salih Sandalcı ÇSGB

Çocuklara eğitim ve gelişimleri ile ilgili sorunlarının çözümünde yol göstermeye yönelik hizmetleri kimin yapacağının taslakta belirtilmesi gereklidir.

Çocuklara ve ailelerine yönelik danışmanlık hizmetleriyle ilgili genel müdürlüğün politika geliştirme dışında bir hizmet biriminin olması gerekiyor.

Neslihan Avcı Gazi Üniversitesi

Çocuklara verilecek hizmetlerin devlet tarafından karşılanması gerekir. Ancak diğer durumda da kalitenin standartlarının belirlenmesi gerekiyor.

Deneyim, proje portföyü, uzman personel sayısı vb. gibi standartların yasada olması gereklidir.

Neslihan Avcı Gazi Üniversitesi

“Muhtaçlık” aşağılayıcı ve çağdaş olmayan bir tabirdir. Devlet olarak bu hakları sağlayıcı bir bakışla yaklaşmak gerekir. Yardımseverlik bir lütuf yaklaşımından uzaklaşılmalıdır.

Çocuk koruma sisteminin bütününe bakan bir mekanizma olmalı. Sosyal hizmetlere ve çocuk hizmetlerine ayrı bakanlık kurulmalı. Durum insan hakları perspektifinden ele alınmalıdır.

Sevil Atauz Hacettepe Üniversitesi

Önleyici hizmetlere ağırlık verilmeyince maliyet çok daha ağır olmaktadır. Özürlülerle ilgili rehabilitasyon merkezlerinde büyük bir israf, kaynak kaybı ve suiistimal bulunmaktadır.

Önleyici ve koruyucu hizmetlerin klişeleştirmeden yerine getirilmesi gerekir. Çocuklara bunların bir hak olarak öğretilmesini gerçekleştirmek gerekir.

Sevil Atauz Hacettepe Üniversitesi

Yurtlarda, yuvalarda, okullarda ciddi oranda madde bağımlılığı Bunlarla ilgili özel birim oluşturulmalıdır. Sevil Atauz

Page 163: SOSYAL HİZMETLERİN YENİDEN YAPILANDIRILMASI ÇALIŞTAYI · oluşturmuş olduğu bir kurum esasında Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu; ama daha sonra, ekonomik şartlar,

163

sorunu bulunmaktadır.

Hacettepe Üniversitesi

Yeni sosyal hizmet programlarının açılması veya tezsiz mastır programlarının açılması gerekir. İzleme Değerlendirme Mekanizmasını ayrı bir birim olarak ele alınması gerekir.

Sevil Atauz Hacettepe Üniversitesi

Çocukların rehabilitasyon ve eğitiminde yaş gruplarına göre uzmanlaşmış kişilerin görev almaları gerekmektedir. Ayrıca, özellikle cinsel istismara uğrayan çocuklar için özel birimler kurulmalıdır.

Sosyal Güvenlik Kurumu

Koruma altına alınan çocukların, koruma altına alına süreci boyunca kesintisiz psikolojik destek görmeleri şarttır

Sosyal Güvenlik Kurumu

Risk gruplarının önceden belirlenmesi ve çocuklar konusunda gerektiğinde doğumdan önce müdahalede bulunabilecek bir sistem yerleştirmek yerinde olacaktır.

Sosyal Güvenlik Kurumu

m.3.c Suçlu çocuklara ilişkin düzenlemeler çok yetersizdir. Bunlara ilişkin ayrı bir yapılanmaya gidilmelidir. Türkay Asma Ankara Barosu

m.3.c Suçlu çocuk ve korunmaya muhtaç çocuk kavramları birbirinden farklıdır.

Suçlu çocuğun bu bölümden ayrılması gerekir. Ertan Kahramanoğlu Başkent Üniversitesi

m.3.c Maddedeki “suç mağduru olan çocuk ve suça sürüklenen çocuklar” ifadesi uluslararası normlara aykırıdır. Birleşmiş Milletler ve Avrupa Birliği Ülkeleri suçlu çocuk tanımını kabul etmemektedir. Bu çocuklar için kanunla ihtilafa düşen çocuklar tanımı kullanılmaktadır.

Çocuk suçun faili de etkileneni de olsa sonuçta mağdur sayılmalıdır. Madde bu şekilde düzenlenmelidir. Suçlu çocuk yerine ya “Kanunla İhtilafa Düşen Çocuklar” ifadesi yada Çocuk Koruma Kanununda olduğu gibi “Suça Sürüklenen Çocuklar” ifadesi kullanılmalıdır.

Mehmet Seyman, İstanbul Vali Yrd.

m.4. Taslağın 4.maddesinde 0-18 yaş arası çocukların eğitimlerinin bir aile hassasiyeti içerisinde takibine ilişkin herhangi bir hüküm yer almamaktadır. Bu Kanun Taslağında 3/ğ-h maddesinde tanımlanan ve Korunmaya Muhtaç Çocuklara bilhassa yatılı hizmet verecek olan Sosyal Hizmet Kuruluşlarına, bir nevi bu çocuklara aile ortamını oluşturacak ve sorumluluğunu taşıyacak bir misyon yüklemektedir. Sosyal Hizmet Kuruluşlarının bu misyonun gereğini yerine getirebilmesi için çocukların eğitim ve

Bu nedenle, 4. maddeye “Sosyal hizmetin verilmesinde çocuğun eğitim ve öğreniminin takibi bir aile hassasiyeti içerisinde yapılarak, Türk Milli Eğitiminin genel amaçları doğrultusunda yetiştirilmeleri sağlanır,” şeklinde veya benzeri hüküm içeren bir bent eklenmesi gerekir.

Abdullah Çiftçi Türkiye Korunmaya Muhtaç Çocuklar Vakfı

Page 164: SOSYAL HİZMETLERİN YENİDEN YAPILANDIRILMASI ÇALIŞTAYI · oluşturmuş olduğu bir kurum esasında Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu; ama daha sonra, ekonomik şartlar,

164

öğretiminin bir aile hassasiyeti içerisinde takibini yapmalarını sağlayacak düzenlemeye ihtiyaç bulunmaktadır.

m.8.b Çocuk Haklarına dair Sözleşme bir performans ölçme aracı olarak belirtilebilir.

Adem Arkadaş Uluslararası Çocuk Merkezi

m.11.a Çocuk Hizmetleri Genel Müdürlüğü politika oluşturulmasına yardım eder şeklinde değiştirilmelidir.

Adem Arkadaş Uluslararası Çocuk Merkezi

m.21. Çocuk Hakları İzleme ve Değerlendirme Kurulu için Kadın Statüsü ve Sorunları Genel Müdürlüğü ve Çocuk refahı ve hakları alanında faaliyet gösteren gönüllü kuruluşlar eklenmelidir.

Adem Arkadaş Uluslararası Çocuk Merkezi

m.22. Kurul görevleri arasına Eklenmesi gereken maddeler vardır. Teşkilatın etkinliklerinin Çocuk Haklarına dair Sözleşme’ye uygunluğunun izlenmesi, Yaş/cinsiyet/bölge bazlı istatistik tutması ve Teşkilatın gerçekleştirdiği tüm faaliyetlerin çocuk hakları etki analizinin yapılması maddeleri eklenmelidir.

m.23 Sosyal hizmet kurumlarındaki hemşirelerin tıbbi hemşire mi sosyal hizmet hemşiresi mi olduğu belli değildir.

Rehabilitasyondan sonra istihdama yönelik bir hüküm getirilmelidir.

Nusret Soylu Bakan Danışanı

m.26. Maddede Çocuk Hakları Sözleşmesi eksiktir. “Çocuk hakları sözleşmesi temelinde” ifadesinin eklenmesi gerekir.

Adem Arkadaş Uluslararası Çocuk Merkezi

m.26. Çocuklara yönelik hizmet veren birçok kuruluş bu yasada hiç öngörülmemiştir. Halen hizmet veren kuruluşların tanımları bile bu taslakta bulunmamaktadır. Örneğin eğitim, rehabilitasyon, mesleki eğitim ve istihdam hizmetleri taslakta tanımlanmamıştır. Tedbirler başlığı altında düzenleme yapılırken Türkiye’nin mevcut idari yapısı dikkate alınmamıştır. Pek çok Avrupa Birliği Ülkesinde idari süreç, önleyici tedbirler idari yapıları nedeniyle öngörülmemiş olabilir. Oysa Ülkemizde adli süreçten önce idari merciler marifetiyle önleyici tedbirler uygulanabilir. Avrupa Birliği uygulamalarını uyarlarken Türkiye’nin idari yapısı

Mülki idare amirlikleri vasıtasıyla hizmet ihtiyacı duyan çocuklara süratle hizmet verilebilmesini sağlayacak düzenlemeler bu yasada öngörülmelidir. Bu başlık altındaki hizmetler idari ve adli süreçler olarak ayrılmalı, idari tedbirler başlığı altında önleyici ve destekleyici hizmetlere ayrı ayrı yer verilmelidir. Hizmetlerin verilmesi için adli süreci beklemek fiilen ve acilen uygulanan tedbirlerin alınmasını güçleştireceği gibi acil hizmet sürecini de uzatacaktır. Bu süreç uzatılmamalıdır.

Mehmet Seyman, İstanbul Vali Yrd.

Page 165: SOSYAL HİZMETLERİN YENİDEN YAPILANDIRILMASI ÇALIŞTAYI · oluşturmuş olduğu bir kurum esasında Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu; ama daha sonra, ekonomik şartlar,

165

dikkate alınmalıdır. m.27. Koruyucu ve Destekleyici Hizmetler tanımı “Koruyucu ve destekleyici” yerine “çocuklara yönelik

hizmetler” denmelidir. Özcan Kars SHÇEK

m.28. Çocuklarla ilgili tanımlar konusunda mevcut yasa ve yönetmelikler ile hizmet modeline ters düşen eksiklikler bulunmaktadır.

Hizmet ihtiyacı olan çocukların tanımları doğru yapılmalı ve bu başlık altında çocuk hizmetlerindeki önleyici tedbirlerle birlikte kadına yönelik tedbirlerde düşünülmelidir.

Mehmet Seyman, İstanbul Vali Yrd.

m.29. Koruyucu ve destekleyici hizmetler hâkimin inisiyatifine bırakılıyor. Özellikle destekleyici hizmet hâkim veya mahkemenin inisiyatifine bırakılınca bu konudaki kuruluşlar inisiyatifsiz kalıyor.

Destekleyici hizmetlerde mahkeme kararı aranmamalıdır.

Ali Rıza Abay Sakarya Üniversitesi

m.29. Çocuk Haklarına dair Sözleşme temel ilkeleri eksiktir. Haklar, temel ilkeler kısmında 1-çocuğun yüksek yararının gözetilmesi 2-ayrım yapmamak ve 3-karar alma mekanizmasında çocuğun katılımının sağlanmasının yer alması gerekir.

Adem Arkadaş Uluslararası Çocuk Merkezi

m.30. Maddenin 3. paragrafında atıf yapılan 48. madde Kurumun sembolü başlıklı olup, atıf hatalıdır.

Burada kast edilenin 4/ğ-h maddesidir. Abdullah Çiftçi Türkiye Korunmaya Muhtaç Çocuklar Vakfı

m.30. Tasarıda koruma kararı, yararlandırma kararına dönüştürülmüştür.

Koruma tedbirleriyle ilgili kararlarda sosyal inceleme yapılması uluslararası anlaşmalarda yer alıyor. Buna göre gerekli düzenleme tasarıda yapılmalı.

Murat Altuğgil Sos. Hiz. Uz. Der.

m.30. İstismara uğrayan çocuk veya kadın yerine istismarı yapan kişi ailenin içinden ayrılmalıdır.

Salih Sandalcı ÇSGB

m.30. Bu maddede Mülki idare sadece bildirimle yükümlü merci olarak sayılmıştır. Oysa şu anda sosyal hizmetler çok büyük ölçüde bu mercilerin karar ve desteği ile yürütülmektedir. Bunun görülmemesi büyük bir eksikliktir.

Yeniden düzenlenmesi gereken önleyici ve tedbirler sürecinde mülki idareyi karar merci olarak saymak gereklidir. Mülki idarenin yasa ile acil idari önlemleri alma ve aldırma yetkisine sahip olması sağlanmalıdır.

Mehmet Seyman, İstanbul Vali Yrd.

m.30. “Bildirmekle yükümlüdür” ifadesi “Bildirmekle yükümlüdür” ifadesinin gözden geçirilmesi gerekir.

Şerif Sayın TESEV

m.30.c Velayet konusunda düzenleme (Uzman raporuyla velayetin alınması) hukuka aykırı.

Ayrı bağımsız bir vesayet sistemi kurulmalıdır. Türkay Asma Ankara Barosu

m.31. Destekleyici hizmetlerle ilgili hâkime gerek yoktur. Bu hizmetleri yürütürken gönüllü kuruluşların, sivil toplum örgütlerinin önü açılmalıdır. Gönüllü çalışabilecek,

Ali Rıza Abay Sakarya Üniversitesi

Page 166: SOSYAL HİZMETLERİN YENİDEN YAPILANDIRILMASI ÇALIŞTAYI · oluşturmuş olduğu bir kurum esasında Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu; ama daha sonra, ekonomik şartlar,

166

üniversite öğrencilerinden de yararlanılabilir. m.31. Bu madde yerine ayrı bir kanun ile bağımsız bir kamu

velayeti sisteminin getirilmesi gerekmektedir Adem Arkadaş Uluslararası Çocuk Merkezi

m.32. “Mahkeme veya hâkim çocuğun görüşünün alınması ve dinlenmesi sırasında çocuğun yanında sosyal çalışmacı, çocuk gelişimcisi veya psikolog bulundurulmasını isteyebilir.”

İfadenin “ister” olarak değiştirilmesi gerekir.

Neslihan Avcı Gazi Üniversitesi

m.32. İfadeler yanlış anlaşılmalara neden olabilir.

“İlgililer” ibaresi, ileride yorum sıkıntısı yaşanılmaması için, kamu ve özel sosyal hizmet kuruluşları dâhil tüm ilgililer, olarak değiştirilmelidir. 5. fıkradaki “çocuk kurumda bakılıyorsa, kurumun temsilcisi hazır bulunabilir” ifadesi “çocuk sosyal hizmet kuruluşunda bakılıyorsa kuruluşun temsilcisi hazır bulunabilir” şeklinde değiştirildiğinde daha anlaşılır olacaktır.

Abdullah Çiftçi Türkiye Korunmaya Muhtaç Çocuklar Vakfı

m.34. “…koruyucu ve destekleyici hizmetlerden yararlandırma kararı genel olarak çocuk ergen olana kadar devam eder.” ifadesinde ergen 12-13 yaş olarak algılanır.

Burada kastedilen 18 yaş ise açıkça belirtilmesi gerekir. Neslihan Avcı Gazi Üniversitesi

m.35. Kamu yararı, özel sosyal hizmet kuruluşları açısından belirleyici değildir.

Özel sosyal hizmet kuruluşlarının belirlenmesinde standartların belirlenerek bir sınıflandırmaya gidilmesi gerekir.

Bürge Hayran UNICEF

m.35. Sivil hizmet susnumu sadece kamu yararına çalışan dernek ve vakıflarla sınırlandırılmıştır.

Bu konuda faaliyet gösteren diğer derneklere de güvenilmelidir.

Ali Rıza Abay, Sakarya Üniversitesi

m.35. O statüde olmasa da Türkiye’de kadına, çocuğa, yaşlıya, özürlüye ulaşan birçok kamuya gerçekten yararlı dernek-vakıf bulunmaktadır.

Bu maddeden kamu yararlı dernek-vakıf sınırlaması kaldırılmalıdır.

Türkay Asma Ankara Barosu

Page 167: SOSYAL HİZMETLERİN YENİDEN YAPILANDIRILMASI ÇALIŞTAYI · oluşturmuş olduğu bir kurum esasında Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu; ama daha sonra, ekonomik şartlar,

167

m.35. Kamu yararına çalışan dernek-vakıflar siyasi bir organ tarafından çoğunlukla hizmet ölçütü dikkate alınmadan(Bakanlar Kurulu) belirlenmektedir.

“Kamu yararı” kavramı yetersiz bir ölçüttür. Bunun yerine hizmet sunumunda kısıtlama kaldırılarak bu alan rakabete açılmalı ancak gerekli şart olarak bu alanda deneyim ve itibar aranmalıdır.

Şerif Sayın TESEV

m.35. Özel sağlık poliçesi yapma zorunluluğu ve primleri, özel sosyal hizmet kuruluşlarını mali açıdan zorlayacak rakamlara ulaşabilir.

Bu nedenle “ benzeri tıbbi giderler ile özel sosyal hizmet kuruluşunun ödeyeceği aylık özel sağlık poliçe giderleri, çocuk başına kendilerine ödenen aylık tutarın %5’ini aştığı takdirde aşan miktar il özel idaresi bütçesine konulacak ödenekten karşılanır.” şeklinde düzenlemek gerekir. Özel sağlık poliçesi yerine genel sağlık sigortası kurumu oluşturuluncaya kadara yeşil kart sisteminden yararlandırılabilir.

Abdullah Çiftçi Türkiye Korunmaya Muhtaç Çocuklar Vakfı

m.35. Hizmet alınan özel kurumlara asgari ücretin 4 katı (2000 YTL) gibi büyük paraların verilmesi öngörülmektedir. Sadece Devletin özel eğitim kurumlarına vereceği ödenek için kurumlar kurulabilir. Bu miktar kötüye kullanıma yol açacaktır.

Devletçe sağlanacak finansman çok caziptir. Bu eksik denetimle de birleince ciddi suistimallere yol açacaktır. Nitekim özel özürlü rehabilitasyon merkezlerinin neredeyse yüzde 70’i suistimal yapmaktadır.Bunun yerine devletin zaten portföyünde bulunan yeşil kart gibi uygulamalar olabilir.

Neslihan Avcı Gazi Üniversitesi

m.35. Çocukların sağlık poliçeleri ile ilgili düzenleme sosyal devlet ilkesiyle bağdaşmıyor ve Genel sağlık yasasındaki 18 yaşına kadar çocukların sağlık giderlerinin devlet tarafından karşılanması ile ilgili düzenlemeyle çelişiyor.

Başak Ekim Boğaziçi Üniversitesi Sosyal Politika Forumu

m.35. Özel sağlık poliçesini yapan şirketin faaliyetini sona erdirmesi durumunda ne yapılacağı belli değildir. Genel sağlık sigortası çıktığında özel poliçenin gereği kalmayacaktır. Bu konuda çelişki vardır.

Murat Altuğgil Sos. Hiz. Uz. Der.

m.36. Evlenme yardımı istismara açıktır. 18 yaşından sonra para almak için hemen evlenip boşanılabilinir.

Bu konuda gerekirse bir cezai yaptırım uygulanmalıdır. Nusret Soylu Bakan Danışmanı

m.36. Evlenme yardımı niye 18 yaş ile sınırlandırılmış. Koruma altında olduğu müddetçe evlenme yardımı verilmeli.

Salih Sandalcı ÇSGB

Page 168: SOSYAL HİZMETLERİN YENİDEN YAPILANDIRILMASI ÇALIŞTAYI · oluşturmuş olduğu bir kurum esasında Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu; ama daha sonra, ekonomik şartlar,

168

m.36. Harçlıklar yönetmeliklerle düzenlenecek denilmektedir. Ancak 36.maddeye münhasır bir yönetmelik mi yoksa başka bir yönetmelik mi olacağı belli değildir.

Hasan Hüseyin Can, İçişleri Bakanlığı

m.38. Çocuk rehberi ve gözetimcisi için hangi meslek grupları görev alacaklar konusu belli değildir.

Murat Altuğgil Sos. Hiz. Uz. Der.

m.38. Çocuk rehberi ve gözetimcisinin hem çocuğa hem de bakım personeline rehberlik etmesi mümkün değildir. Tasarıda bakım personelinin görevi ve kim olduğu belli değildir.

Ertan Kahramanoğlu Başkent Üniversitesi

m.38. Çocuk rehber ve gözetimcisi “En az sekiz yıl çalışmak kaydıyla” yerine “çalışanların hepsi” biçiminde düzenlenmesi, çeşitli meslek gruplarının bu maddede belirtilmesi gerekir.

Ali Rıza Abay, Sakarya Üniversitesi

m.38. Çocuk rehberi ve gözetimcisinde psikolojik danışman belirtildiği halde madde 23 ve madde 24’te belirtilmemiş.

Bakım personeli ile ilgili niteliklerin etraflıca belirtilmesi gerekir.

Abide Güngör Aytar Gazi Üniversitesi

m.38. Çocuk rehberi ve gözetimcisi başlığındaki meslek gruplarının hiçbiri bu işi yapamaz. Sınavsız geçiş durumu eşitliğe aykırı olduğu için bu maddede söz konusu olmamalıdır.

Psikolog, çocuk gelişimci, psikolojik danışman ve rehber dışında kimse burada yer almamalıdır.

Neslihan Avcı Gazi Üniversitesi

m.38. Bakım personelinin seçimindeki psikolojik test anlamsızdır. Böyle bir psikolojik test yoktur. Bunun yerine etkin bir süpervizyon ve içdenetim sisteminin öngörülmesi gerekiyor. İstismara uğrayan kişilere ilişkin danışmanlık, süpervizyon alınabilecek bir merkez, acil çocuk hattı olmalı. Çocuğun hemen yerleştirilebileceği bir yer belirlenmeli. Mevcut hat etkin değil.

Sevil Atauz Hacettepe Üniversitesi

m.39. Bakım personeli ile ilgili düzenleme diğer yönetmeliklerde mi 39. maddeye özel yönetmelikle mi yapılacağı belli değildir.

Çocuk rehberliği gözetimcisi ve rehberlik ve denetim uzman yardımcılığı tek bir yönetmelikle ele alınabilir. Madde 40, 41, 42, 45, 50’deki yönetmelikler birleştirilebilir.

Hasan Hüseyin Can, İçişleri Bakanlığı

m.39. Bakım personeli seçiminde mezun olunan okulların burada belirtilmesi gerekir.

SHÇEK’ten arzu edilen hizmet nitelikleri belirtilirse buna uygun müfredat yüksek okullarda veya meslek okullarında oluşturulabilir.

Neslihan Avcı Gazi Üniversitesi

Page 169: SOSYAL HİZMETLERİN YENİDEN YAPILANDIRILMASI ÇALIŞTAYI · oluşturmuş olduğu bir kurum esasında Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu; ama daha sonra, ekonomik şartlar,

169

ÖZÜRLÜLER VE YAŞLILAR

Özürlülere yönelik hizmetlerde kurumlar arası koordinasyonsuzluk ve sürtüşme yaşanmaktadır.

Ali Rıza Abay, Sakarya Üniversitesi

Yaşlılarla ilgili düzenlemelerin geliştirilmesi gerekmektedir.

Ali Rıza Abay, Sakarya Üniversitesi

Sosyal güvencesi olan özürlülere ödeme yapılmamaktadır. Rehabilitasyon merkezlerine kişi başına finansman yapması gereklidir.

Lokman Ayva İstanbul Milletvekili

Özürlü hizmetleri çok sınırlandırılmaktadır. Ağır özürlülerin bakım ve rehabilitasyonu görevi SHÇEK’e verilmiş ancak bunların dışında kalan grupların ne olacağı belirlenmemiştir.

Ertan Kahramanoğlu Başkent Üniversitesi

21. yüzyılda Türkiye yaşlılık olgusu ile yüz yüze gelecektir ancak bu konuda (geriatri) Türkiye’de yetişmiş insan gücü bulunmamaktadır.

Ulusal yaşlı politikasının oluşturulması gereklidir. Nevzat Doğan Kocaeli Milletvekili

KADIN, AİLE, TOPLUM Kadın konusu taslakta eksik kalmıştır. Türkay Asma

Ankara Barosu Tasarıda kadına yönelik sosyal hizmetler yer almıyor. Kadına

sunulacak hizmetlerin ayrı bir başlık altında çocuklara ilişkin düzenlemeler kadar ayrıntılı olarak düzenlenmesi gerekmektedir

Kadın ve aile ilgili düzenlemelerin yapılarak tasarının yeniden tartışılması gerekir.

Leyla Coşkun KSGM Gn.Mr.Yrd.

Taslakta desteğe ihtiyacı olan kadının tanımı ve Toplum Merkezleri ile Aile Danışma Merkezlerinin tanımı yer almamıştır.Koruyucu ve önleyici hizmet modellerine dikkat çekilmesi gerekmektedir.

Belirtilen tanımlar yer almalıdır.Koruyucu,önleyici-değiştirici,geliştirici hizmet modelleri ayrı bir başlık altında toplanmalıdır.

Nurdan Tornacı SHÇEK

Sosyal hizmetler, sosyal yardımla birlikte sosyal dışlanma ile ilgili politikaların uygulanması ve tüm risk gruplarına hizmet edilmesi gerekliliği vardır.

Dolayısıyla kadının bu programdan ayrı tutulmaması gerekiyor. Kadınla ilgili meslek elemanlarının teşkilatlara yerleştirilmesi gerekiyor.

Başak Ekim Boğaziçi Üniversitesi Sosyal Politika Forumu

Kadın taslakta yoktur. Birçok yasanın başına aile getirilerek birey göz ardı edilmektedir.

Tasarının başlığına göre kadının da yasada yer alması gerekiyor.

Hayriye Ertekin Ankara Barosu

Aile yasada göz ardı edilmiştir. Ailenin nasıl korunacağı ve destekleneceği bu yasanın içinde olmalıdır. Aile kurumu özel olarak ele alınmalı ve desteklenmelidir.

İbrahim Biçici Aile ve Sosyal Araştırmalar Gn. Md.

Page 170: SOSYAL HİZMETLERİN YENİDEN YAPILANDIRILMASI ÇALIŞTAYI · oluşturmuş olduğu bir kurum esasında Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu; ama daha sonra, ekonomik şartlar,

170

Kadın ve çocuğun yaşadığı sorunların birincil çözüm yeri aile olduğu için bu tasarıda yer almalıdır.

Mine Süngün UNICEF

Anayasadaki hüküm pozitif ayrımcılığa imkan vermektedir. Kadın konusunda pozitif ayrımcılık kullanılmalıdır. Hayriye Ertekin Ankara Barosu

Büyükşehirlerde kadın sorunu ciddi bir sosyal sorundur. Kadınlarla ilgili sorun ve hizmet talebi gerçektir ve devam edecektir. Kadın konuk evlerinde kadının uğradığı travmaya ilişkin bir hizmet verilememektedir. Çocuk sorunu da aslında kadın sorunuyla yakından ilişkilidir.

Bu gerçeği görerek yasada kadın sorununa ve bu hizmet ihtiyacına cevap verecek kurumsal yapı ve hizmet niteliği açıkça sayılmalıdır.

Mehmet Seyman İstanbul Vali Yrd.

m.3.g. Şiddete uğrayan kadınlar ifadesi eksiktir. Şiddete uğrayan kadınlar ifadesi eklenmelidir. Leyla Coşkun KSGM Gn.Mr.Yrd.

m.4. Muhtaç kadınlara ilişkin ekleme yapılmalıdır.

Leyla Coşkun KSGM Gn.Mr.Yrd.

m.4.a. Çocuklar ve kadınlar için pozitif ayrımcılık yapılabilir. Sevil Atauz Hacettepe Üniversitesi

m.4.e. Madde 4-e ve 6-k ‘da kadın konusunda yeterli düzenleme yoktur. Yönetmeliklerle neyin düzenleneceği belli değildir. KSGM bir sosyal hizmet kuruluşu değildir. Teşkilat Yasasındaki görevleri, personel yapısı ve deneyimi itibariyle bu görevi üstlenmesi beklenemez. Dolayısıyla sosyal hizmet vermesi beklenemez.

SHÇEK kadınlarla ilgili sosyal hizmetlerle de ilgilenmelidir. SHÇEK’in taşra teşkilatı ve hizmet birimi vardır. SHÇEK Sosyal hizmetler alanında uzmanlık kuruluşudur ve sosyal hizmetler bir bütündür parçalanmamalıdır.

Leyla Coşkun KSGM Gn.Mr.Yrd.

m.12. Kadınlarla ilgili iş ve işlemlerin neler olacağı belli değildir. Hayriye Ertekin Ankara Barosu

m.27.b.

Kadınlar sosyal hizmetlerin dışına çıkarılmıştır. Kadınlar için sığınma evleri yeterli değildir.

Kadınlara ilişkin ayrı bir başlık altında özel bir düzenleme gereklidir. Kadın yurtları oluşturulabilir. Çocukları anneleriyle birlikte barındıracak ve istismardan koruyacak bir düzen oluşturulmalıdır..

Leyla Coşkun KSGM Gn.Mr.Yrd.

m.34. Tek başına yaşamını sürdüremeyecek olan kız çocuklarının ne kadar süre bakılacağıyla ilgili bir düzenleme yapılmalı.

Leyla Coşkun KSGM Gn.Mr.Yrd.

m.45. Kadın hükmü eksiktir. Maddeye kadın hükmü eklenmelidir Leyla Coşkun KSGM Gn.Mr.Yrd.

Page 171: SOSYAL HİZMETLERİN YENİDEN YAPILANDIRILMASI ÇALIŞTAYI · oluşturmuş olduğu bir kurum esasında Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu; ama daha sonra, ekonomik şartlar,

171

GEÇİŞ STRATEJİSİ Devir sırasında insan faktörü önemlidir. Sürecin travmatik olmaması için hizmetten yararlanan

insanların devir konusunda bilgilendirilmesi gereklidir. Sevil Atauz Hacettepe Üniversitesi

Tasarıda yönetmelikler konusunda bazı tarihler bulunuyor. Yönetmelikler zamanında çıkmazsa uygulayıcılar büyük sıkıntıları yaşayacaktır.

Sürelere uyma konusunda titiz davranılması gerekir. Zekeriya Ertaş, SHÇEK İzmir İl Müdürü

Geçici maddeler belirli süre içinde yerine getirilmesi gereken düzenlemeleri içerir. Ancak buradaki bazı maddeler asli madde şeklinde.

Personel sayısı ve standartları ile ilgili geçici maddeler iki yıl sonra da geçerli olacağı için geçici madde olmamalıdır.

Ertan Kahramanoğlu Başkent Üniversitesi

İyileştirme ve geçiş programının koordinasyonu belirsiz Koordinasyonun belirlenmesi gereklidir. Türkay Asma Ankara Barosu

g.m.1. Her ne kadar kadro taşınmaz ve bütçeleri ile ilgili bir devir öngörülse de bu sadece 2006 yılı için. Daha uzun vadede İl Özel İdarelerinin ihtiyacı olan kaynağın ne olacağına ilişkin düzenleme yok.

Adem Ceylan Ankara İl Özel İdaresi Genel Sekreter Yrd.

g.m.1. Devredilecek kuruluşlar arasında süre bakımından 6 ay – 2 yıl ayrımı yapılmamalıdır.

Kurum 2 yıl sonra devredilmesini öngördüğü kuruluşlar için bir iyileştirme programı öngörmüştür. Bugün hizmetler büyük ölçüde Valilikler ve Özel İdare, Sosyal Yardımlaşma Vakıfları desteği ile sürdürüldüğüne göre, bu hizmetleri devretmede 2 yıllık bir erteleme anlamsızdır. O halde bırakınız iyileştirme sürecinde de onlar rol ve sorumluluk sahibi olsunlar.

Mehmet Seyman İstanbul Vali Yrd.

g.m.1. Sürelerin en üst sınır 6 ay olarak düzenlenmesi gerekir. Gelecek 5 yılda kaynakların merkezden karşılanması gerekmektedir.

Abdülkadir Demir, Gaziantep İl Özel İdaresi Genel Sekreteri

g.m.1. Ödeneklerin SHÇEK üzerinden İl Özel İdarelerine aktarılması tasarının ruhuyla çelişmektedir.

Bu ödeneklerin İl Özel İdarelerine merkezden yapılan transferler kapsamında aktarılması gerekmektedir. Az gelişmişlikle orantılı olarak merkezden kaynak transferlerine devam etmek gerekir.

Şerif Sayın TESEV

Page 172: SOSYAL HİZMETLERİN YENİDEN YAPILANDIRILMASI ÇALIŞTAYI · oluşturmuş olduğu bir kurum esasında Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu; ama daha sonra, ekonomik şartlar,

172

g.m.1. Devir sürelerinin gözden geçirilmesi ve azaltılması gerekir. Şerif Sayın TESEV

g.m.1. Merkez teşkilatının, il özel idaresine devredilecek taşra teşkilatı üzerindeki yetkisi konusu hazırlanan kanun taslağında belirsizdir.

Bu alanda denetimin sosyal hizmetler kurumu tarafından sağlanabilmesi için il özel idareleri ve belediyeler kanununa buna ilişkin hükümler konulmalıdır.

Sosyal Güvenlik Kurumu

g.m.6. Maddedeki “sosyal hizmetler ve denetim uzmanlığı kadrosu” ibaresi “çocuk rehberi ve gözetimci kadrosu” ile değiştirilmelidir.

Recep İnce Devlet Personel Başkanlığı

g.m.6. Bu maddede 24. maddeyle çelişmektedir. Madde 24’te eğer kariyer elemanı yetiştirme temel önceliği vurgulanıyorsa bundan ödün verilmemesi gerekir.

Geçici Madde 6 kaldırılmalı Neslihan Avcı Gazi Üniversitesi

g.m.14.

Geçiş programının maliyeti belli değil. Geçici maddelerin teknik detaylarının yeniden düzenlenmesi gerekir.

Füsun Doğan Maliye Bakanlığı

g.m.14.

Çocuk rehabilitasyon merkezlerinde kız-erkek ayrımı yapılmıştır.

Kız-erkek ayrımı yapılmamalıdır

Türkay Asma Ankara Barosu

g.m.14.

Çocuk ve kız sosyal rehabilitasyon merkezleri birleştirilmelidir. Aile içerisindeki kadın ve erkeklerin bir ortamda eşit bireyler olarak yaşamaları öğretilmelidir.

Adem Arkadaş Uluslararası Çocuk Merkezi

g.m.14.

Rehabilitasyon merkezlerinin tanımı bulunmamaktadır. Çocuklarla ilgili teşkilatlarda ayrım olmamalı. Murat Altuğgil Sos. Hiz. Uz. Der.

g.m.14.

Merkezlerin tanımları yanlış yapılmıştır. Çocuk rehabilitasyon, kız rehabilitasyon tanımları ve ayırımı yönetmelik ve hizmet modeline uymamaktadır.

Çocuk ve Gençlik merkezleri doğru tanımdır. Ya da Sosyal Rehabilitasyon Merkezi demek gerekir.

Mehmet Seyman, İstanbul Vali Yrd.

g.m.14.

Buradaki hükümler geçici madde altında düzenlenecek nitelikte değildir.

Asli maddelerde düzenlenmesi gerekir. Genel