söz dergisi

32

Click here to load reader

Upload: koray-gumus

Post on 17-Mar-2016

253 views

Category:

Documents


1 download

DESCRIPTION

Söz dergisi 5 sayı

TRANSCRIPT

Page 1: Söz Dergisi
Page 2: Söz Dergisi

2

Başkaldırıyoruz, baskılara, sömürü düzenine, geleceksizliğe, adaletsizliğe, edilgenleştirilmeye karşı özgürlüğümüzü isyanda arıyoruz. Bizden başka üç tarafımızın da başkaldırı ruhu ile tutuştuğu bir dönemden geçiyoruz. Kuzey Afrika ve Ortadoğu halklarının ayaklanmaları, kürt halkının hiç de yeni olmayan bu dönmede daha da yükselen serhıldanları, yunanistan'dan başlayan avrupa'daki isyanlar…

Yeni sayımızı tam da başkaldırı ruhunun bu kadar yüksek olduğu bir dönemde çıkarıyoruz. Dergimizi de bu dönemin özelliklerine ve yükselme eğilimi gösteren, özelde öğrenci muhalefeti ve genelde de toplumsal muhalefet içindeki gelişimimize uygun hazırlamaya çalıştık. Bu açıdan bu sayımızın önceki sayılara göre nitelik olarak farkı hissedilecektir.

Bu sayımızda yükselen öğrenci eylemleri ile ilgili değerlendirmelerimizi paylaştık. Ortadoğu ve Kuzey Afrika isyanlarına ve bu isyanların etkisi altında kalmış olmasına rağmen Avrupa'da gelişen hareketliliği yansıtmaya çalıştık. Hem öğrenci eylemlilikleri hem de dışarıda gelişen isyanlarla ilgili farklı boyutlarda tartışmalar olduğunu bildiğimiz halde temel yaklaşım noktamızı ezilenler ve savaşanların isyanı, coşkusu ve önceki düzeye göre yükselişi üzerinden belirlemeye çalıştık. Bu atmosferin etkisiyle, SÖZ DERGİSİ olarak inşa sürecinde olduğumuz gençlik hareketi tartışmalarımızda bu sefer de örgütlenmeye ve topluma yaklaşım konusunda bir giriş mahiyetindeki tartışmamızı açmaya çalıştık.

Bunlara ek olarak karakter niteliğindeki yazılarımızı da korumaya çalıştık. Gençlik tarihinde önemli önderlerimizden biri olan MAHİR'i hikâyeleştirdik. Bu sayımızın Tarih sayfasında, popülerleşen Osmanlı tartışmasında ezilenlerin tarihinden Patrona Halil Ayaklanması ile tarafımızı ortaya koyduk. Kadın, Ekoloji, Üniversite, Anadil, Kültür-Sanat sayfaları bu sayıda oldukça canlı, vd. yazılarımız. Velhasıl dönemin ruhunu biz de elimizden geldiğince yansıtmaya çalıştık.

Önümüz 1 Mayıs ve bu 1 Mayıs toplumsal muhalefet için büyük bir fırsat. Baskı ve sömürü düzenine, geleceksizliğe, adaletsizliğe isyanı yükseltmek, özgürlük taleplerini haykırmak için bulunduğumuz her yerde tüm bölgemizi saran başkaldırı ateşini büyütmeye çalışacağız.Özgür yarınlar için isyan ediyoruz, başkaldırıyoruz.

Su Yayıncılık adına sahibi ve sorumlu yazı işleri müdürü: Erman CAN İletişim: İstiklal Caddesi Rumeli İşhanı No: 88/18 Beyoğlu - İstanbul 0212 252 44 90

Baskı: Mattek Matbaaclık GMK Bulvarı Akyol İşhanı 83/23 Maltepe / Ankara Tel: 0312 229 15 02 E-posta: [email protected] facebook.com/soz Fiyatı: 1,00TL'dir

Hesap Numarası: İş Bankası Mithatpaşa Şubesi - Erman Can 4228 0918632

Merhaba,

YAŞASIN 1 MAYIS

İçindekiler

Başkaldırı Vakti…………………….……3

Kapitalizmin Kucağında Üniversite…......7

Umudu Kadının Çığlığı Yeşertecek….….8

Faili belli Kadın Cinayetleri………….….9

Nükleer Cinayet………………………...10

Kişiliklerde Devrim Yapmak;

Mahir Çayan …………………………..11

Ders; Çağdaş Türk Dilleri

Konu: Doğu Türkistan………………….13

Başkaldırı, Devrim ve Özgürlük………..15

Özgürlüğümüzü İsyanda Arıyoruz,

“Başkaldırıyoruz”………………………19

“Devrimci” Kemal……………………...20

Edirne'de Son Dönem Eylemleri……….21

“Gök Kubbenin Altında Her Yer Kaos!

Bu Müthiş Bir Şey”…………………….22

Hekim Olamamak………………………26

Ev İçi İşçileri Sendikası………………...27

“Kaydet Arabım…”…………………….28

Film Tanıtımı;

Der Baeder-Meinhof Komplex…………29

Bir Ayaktakımı İsyanı;

Patrona Halil Ayaklanması……………..30

Page 3: Söz Dergisi

Dünya ve Türkiye hızlı bir politik gençliğinin önemli ölçüde sorumluluk için veya herhangi bir sosyal yardıma süreçten geçiyor. Bir yandan almasıyla gelişmişti. Bu havanın ulaşabilmek için insanlar birbirini Avrupa'da başlayan ve gelişen etkisiyle ve taksimde 1 mayıs ezme pahasına yarışa giriyor. Ailelerin eylemler, diğer yandan bütün kutlaması yapabilmek için üç yıllık azalan gelirlerine karşılık pahalılaşan Ortadoğu ve Kuzey Afrika'yı saran mücadele birikiminin sonucuyla, hayat, orta sınıf kesim için yaşam büyük halk isyanları, ve son olarak da İstanbul'da 32 yıl sonraki ilk 1 Mayıs standartlarının düşmesi, daha yoksul gözümüzün önünde Kürt halkının Taksim Mitingi'ne yaklaşık 300-400 kesim için de açlıkla karşı karşıya Newroz serhıldanları, bu baş bin civarında insan katıldı. Bu kalma tehlikesini ortaya çıkarmış döndürücü hızla birlikte Türkiye'de de eylemde de öne çıkan önemli durumda. Emekliler, işçiler, memurlar farklı kanallardan olsa da gelişen hususlardan biri de yoğun bir gençlik işsizler, küçük esnaf, toplumun geniş politik atmosfer… kesiminin katılımıydı. kesimleri bir cendere içinde yaşamaya

Bizim ülkemizde de öğrenci Bu iki eylemlilik süreçleri toplumda mahkum edilmiş durumda. Bu gençlik, son dönemlerdeki birkaç aylık biriken huzursuzluğun isyancı bir durumun da uzunca bir süre bu şekilde eylemleriyle politik gündemin önde birlikteliğe taşındığı önemli daha da sıkıntılı devam edeceği de gelen aktörlerinden biri oldu. Bu duraklardı. Geçtiğimiz yıl, bu açıdan ortada. eylemler genel olarak toplumda bizlere bir hareketliliğin geliştiğini Genel anlamda toplumdaki bu biriken huzursuzluğun bir sonucu özellikle de genç bir nüfusla birlikte sıkıntılara ek olarak öğrenci gençlik olması itibariyle de toplumun geniş geliştiğini bize gösteriyordu. için farklı kaygılar da söz konusu. kesimlerinden ilgi gören eylemlerdi. Toplumda yaşanan huzursuzluk Birçok sıkıntı, birçok maddi ve Bu eylemler birden ortaya çıkan bir her geçen günle birlikte etkisini daha manevi fedakârlığa rağmen gelecek huzursuzluğun değil, 2010 yılında da da arttırıyor. Bu huzursuzluğun karanlık görünüyor. Üniversite görülen ve bugüne kadar birikerek nedenlerine baktığımızda; Ekonomik eskiden iş bulma için garanti olarak gelen huzursuzluğun bir sonucu. krizin geldiği düzeyin birçok görünürken, bugün açılan birçok yeni

Geçen yılın başından itibaren boyutuyla, toplumsal hayatta kendini üniversite ve arttırılan kontenjanlara yaşanan önemli gelişmeler vardı. hissettirdiği görülmektedir. Her ne rağmen istihdamın azalması, Ankara'da şehir merkezini çadırlarıyla kadar sayısal verilerle oynama üniversitelerin gelecek kaygısını işgal eden TEKEL direnişi tüm ülkede yapılarak durum gizlenmeye çalışılsa azaltmada etkisini yitirmesine neden toplumsal muhalefet alanında bir da halının altına süpürülen pislikler oluyor. Söz gelimi atanamayan hareketlilik ve bir duyarlılık halının rengini oldukça değiştirmiş öğretmen sayısı üçyüzbini geçmiş yaratmıştı. Bu direniş uzun süreden durumda. Durumu kavramak için öyle durumda ve her geçen yıl bu sayı hızla beri siyasal ortamın sessiz olduğu çok da sayısal verilere başvurmaya artıyor. Bununla birlikte öğrencilerin ülkemizde, politik durağanlığı gerek yok. Biraz dikkatli bir göz kaderini belirleyen ÖSYM-YÖK gibi hızlandıran etkiye sahip bir eylemdi. birçok şeyi net bir şekilde görebilir. kurumlardaki kokuşma sisteme olan Burada ortaya çıkan hava, toplumun İşsizlik cumhuriyet tarihinin en güveni iyice azaltıyor. Gelecekle ilgili geniş kesimlerini etkilemekle birlikte yüksek seviyelerinde dolaşıyor. İş bu tablo günlük yaşamı saran daha çok lise ve yüksek öğrenim başvuruları için, yeşil kart alabilmek sıkıntılara göğüs germeyi de

3

Başkaldırı Vakti...

Page 4: Söz Dergisi

4

olması, hükümetin toplumdaki korurken bu sefer Ankara'da SBF'de meşruiyet kanallarını da eritiyor. Burhan Kuzu ve Süheyl Batum'un

Toplumdaki bu bıkkınlık, işsizlik katıldığı panelde salondaki 200'e ve gerilim, egemenlerin bir başka yakın öğrencinin tamamının katıldığı kanadında hazırlığı da beraberinde protesto, bu protestonun ardından getiriyor. 90 yıllık devlet partisi polisin müdahalesi, bunun üstüne statükonun yılmaz bekçisi CHP 5 ay sayının 500-600'lere varan basın gibi kısa bir sürede hem de iki açıklaması, üniversite gençliğinin operasyonla (Baykal ve Sav tasfiye isyanını dışa vuracağı kanallar operasyonu) “yaptırmayacağız” bulmasını sağlamıştı. Çok geçmeden

zorlaştırıyor. Birçok öğrencinin politikasından, biz yapacağız demeye başbakanın Ödtü'de protesto edilmesi,

karşılamakta zorlandığı harçlar, başlaması ihmal edilmemesi gereken 30'dan fazla gözaltı ile bastırılmaya

çözülemeyen barınma sorunu, çok bir başka husus. Birden “Devrimci çalışıldı. Ancak bu öğrencilerin daha

ciddi külfetlere neden olan ulaşım Kemal”in ortaya çıkması, devrimci da hareketlenmelerini sağlamaktan

sorunu vs. sloganların yükselmesi yükselen başka bir işe yaramadı. Nitekim

Bunların dışında öğrenci gençlik tepkilere bir kanal yaratma hazırlığı polisin bu saldırılarını, hükümetin

aynı zamanda mevcut çürümeye ve olduğu çok açık. Yine radikal uygulamalarını protesto edip ve

tıkanıklığa karşı kendisini ifade edip, gazetesinin de yeniden sola göz kırpan taleplerini belirtmek isteyen ODTÜ,

kendisini var etme kaygısı da taşıyor. pozisyonuna yerleşmesi tesadüf Ankara Üniversitesi ve Hacettepe

Zira bütün karar alma olmasa gerek. her iki durum birlikte Öğrencileri, Odtü önünden Akp genel

mekanizmalarının dışında tutulan, göz önüne alındığında egemenlerin merkezine yürümek istedi. Polis buna

yaşamı ve geleceği ile ilgili her hazırlığı daha iyi görülmektedir. da müdahale etti. Fakat isyan ve

konuda edilgenleştirilmiş gençlik, söz Öğrenci eylemlilikleri de tam da talepler tüm ülkede gündemleşecek

hakkını ve özgürlüğünü de istiyor. Her böyle bir ortamda kısa bir sürede kadar haykırılmıştı. Öğrenci gençlik

ne kadar bugün birçok araçla yükselme gösteriyor. Hatırlamak için tüm ülkeye “EŞİT, PARASIZ,

uyuşturulmuş veya enerjisi risksiz tarihsel gelişimine baktığımızda çok BİLİMSEL ve ANADİLDE EĞİTİM”

alanlara akıtılmış olsa da doğrudan gerilere götürmeden, Yıldız Teknik için “BAŞKALDIRI” ruhunu

sisteme karşı yönelen tepkiler gözle Üniversitesi'nde yumurta eylemine yaymıştı.

görülür bir şekilde birikiyor. katılan öğrencilere hapis cezası Odtü önünde 2200 polisle yapılan

Bugün neoliberal politikaların ve istenmesine karşı verilen tepkilerle müdahale sadece öğrencilerin

devletin yeniden organizasyonun başlayabiliriz. Hapis cezası istemine yürüyüşünü engellemek için değil aynı

bizzat yürütücüsü olan Akp, karşı, öğrenciler hep bir ağızdan zamanda isyan edenlere hıncın iyice

toplumdaki bu bıkkınlığın esas tepkiyi dillendiriyordu. Referandum ortaya çıkmasıydı. Daha sonra da

muhatabı durumunda. Akp, sonrasında devletin kurumlarına daha başbakan isyancı öğrencilerin

politikalarını uygulayabilmek ve da yerleşen Akp'ye karşı tepkilerin korkusuyla okul yönetimlerinin ve

devletin dönüşümünün öncüsü yoğunlaşmaya başladığı bu dönemde, Yök'ün memuru! anlayışında olan

olabilmek için kendisine benzemeyen İstanbul'da Akp'nin üniversite öğrenci temsilcileri ile yapacağı

bütün muhaliflerine karşı, özellikle de rektörlerini bir araya getirip yapacağı görüşmeleri İstanbul'dan Erzurum'a

başta baskı kurumları olmak üzere toplantıyı protesto etmek isteyen taşısa da hiçbir kar etmedi; bu sefer de

devletin bütün kurumlarını iyice öğrencilere polisin verdiği sert

hareket ettirmiş durumda. Öğrencilere, tepkiler, birden ülkede birinci gündem

işçilere, memurlara, Kürtlere, maddesi oldu. Polisin bu şiddeti

toplumun bütün muhalif kesimlerine sonrasında bir öğrenci polisin attığı

karşı baskı düzeyini her geçen gün tekmeyle bebeğini kaybetti, bir

daha da arttırıyor. Tutuklanan basın öğrenci de sağlam bir şekilde girdiği

çalışanları, soruşturmalara ve cezalara gözaltı aracından iki gözü patlamış,

maruz kalan öğrenciler, direnişçi burnu kırılmış bir şekilde çıkmıştı. Bu

işçilerin direnişini kıracak hamleler ve görüntüler, hükümete ve polise karşı

tabi ki güvenlik kurumu olan polisin duyulan güvensizliğin ve tepkilerin

hiç fark gözetmeden ölçüsüz iyice artmasına neden oldu.

saldırganlığı. Bu dönemde bu baskı İstanbul'daki bu olaylar sıcaklığını

uygulamalarının daha bir görünür

Page 5: Söz Dergisi

5

isyanı sulandırmaya egemenlerin cilasını da bozmuştur. çalışmıştı. Hükümete yakın Ancak sadece bir grubun eylemleri medya, her eylemin örgütsel değildir. Bu eylemler aynı zamanda analizini yapıp tek tek üniversitede faaliyet yürüten tüm öğrencileri etiketleyecek muhalif öğrenci gruplarının kadar ileri gitse de bunda çok mücadelesi ve çok önemli sayıda da başarılı olduğu bağımsız muhalif öğrencinin katkısı söylenemez. ile gelişmiştir. Sırf bu açıdan bile

Bu eylemlerde öncülük baktığımızda örgütlü muhalefet eden yapma iddiası olan bizlerin, sayının çok üstünde bir sayının bu bu isyanların sistemin içine eylemlere katkı verdiğini görmek, akması için çaba sarf eden örgütlülüğün zayıf olması açısından egemenlerin oyununa kötü bir durum olsa bile muhalefetin gelmemesi çok önemlidir. daha da gelişeceğini görmek için bize Öğrenci gençliğin sıkışan bir ışık olabilir.Yök'ün önünde, Cumhurbaşkanlığı'nın

öfkesini sistem içi kanaldan Eylemler ilk bakışta sadece Akp önünde, İstanbul'da Ankara'da yapılan gelişmesini engellemek da ancak bu karşıtlığında ilerliyor görünmektedir. eylemlerle hükümet kaçıyor öğrenciler gelişen hareketlerin içinde ve öncü bir Tabi burada tepkilerin ve protestoların kovalıyor görüntüsü ortaya çıkıyordu. pozisyonla yer almakla mümkün Akp'ye yoğunlaşması son derece Bu şekilde özetleyebileceğimiz olacaktır. Öncülüğün de ben öncüyüm makuldür. Zira Akp 9 yıllık hükümeti eylemlerle şu net bir şekilde diyen herkese verilen bir rol olmadığı ile bizzat bu sistemin uygulayıcısı ve görülüyor, öğrenci gençlik mücadelesi düşünülecek olursa, kitleyi yürütücüsü konumdadır. Bu açıdan büyüyen ve militanlaşan yükselişle küçümsemenin veya kitleyi hiçbir sıkıntı yoktur. Egemenlerin devam ediyor.yüceltmenin iki uç yaklaşım olduğu diğer kanadı olan Chp'nin buradan Eylemlerin kaba haliyle tarihsel unutulmadan, öncülük, gelişen kendine pay çıkarmaya çalışması ise gelişimi böyle olmakla birlikte bu hareketi doğru kavrayıp enerjisini sistemin başka bir oyunudur. İki eylemlerin kendisi birçok tartışmayı anlayan ve kendini kitle içinde ifade seçeneğe mahkûm edip seçeneksiz da beraberinde getirmiştir. Bu edip, kitleyi daha öne taşıma niyetini bırakmak. Üniversite gençliğinin hareketlilik birçok risk ve olanağı da hayata geçirmekle mümkün olacaktır. modernist gelişim kanalları da hesap ortaya çıkarmıştır. Geçmiş

Bu eylemler sonrasında basında edilirse bu, çok da zor bir durum deneylerden çıkarılan dersler ışığında daha çok, bir grubun öne çıkması değildir. Ancak gerek Ankara SBF'de önümüzdeki dönemde de gelişme normaldir. Elbette ki yumurta gerekse de ODTÜ'deki eylemlerde potansiyeli yüksek bu hareketlilik için eylemleri bazı eylemlerde öne Süheyl Batum ve Çetin Soysal ağzının bilinçli bir müdahale, dersler ışığında çıkmıştır. Ve atılan bu yumurtalar payını yeterince almıştır. Hatta cebeci mümkün olacaktır. Bu açıdan

eylemlere ilişkin bazı değerlendirmelerin yapılması sağlıklı olacaktır.

Bu eylemler, uzun süredir algısı bizden yana kapalı olan, boyalı basının da dikkatinin üzerimize toplanmasını sağlamıştır. Keza 5 aylık kısa bir sürede devletin kurucu partisi olan CHP'nin “devrimcileşmesi” ve öğrenci gençlikle yakından ilgilenmesi gözden kaçmayan bir durumdu. Devletin Kemalist modernist kanadı bu isyanla ilişki kurmaya, kendisine yedeklemeye çalışırken, hükümet bu hareketliliği darbe planlarıyla, Ergenekonla, şer odaklarıyla ilişkilendirmeye çalışıp bu

Page 6: Söz Dergisi

6

siyasalda Süheyl Batum'un bütün ülke değerlendirmelerdir. Zira ruhu bütün politik öğrenci gençliğinin kamuoyunda 1971 devrimciliğine eylemliliklerin niteliğinin artması ve içine işlenebilir sloganlar haline küfredip faşistler diyecek hale gelerek gelişmesi bu eylemliliğin, gelmiştir. teşhir olması CHP'den solculuk hareketliliğin devam etmesine Bugün içinde olduğumuz bekleyen Modernist sol yapılar ve sola bağlıdır. Bu açıdan bu süreçlerdeki coğrafya isyan ve başkaldırı ruhu ile meraklı öğrenciler açısından devrimci sorumluluk bu hareketliliğin alev alev yanmaktadır. Batıda gerçeklikle yüzleşmeleri için iyi bir ve eylemliliğin devamını sağlamaya Yunanistan gençliğinin öncülüğünde fırsat olmuştur. çalışmaktır. Bu eylemlere katılan mücadele gittikçe sertleşmektedir.

Bu eylemlerde öğrenci gençliğin öğrencilerin önemli bir kısmı örgütsüz Güney'de Kuzey Afrika ve en öne çıkan talebi Söz, Yetki, olan ve tepkisini vermek isteyen Ortadoğu'da halklar adım adım Özgürlük ve Demokrasi olmuştur. öğrencilerden oluştuğu özgürleşmenin bayrağını Nitekim bu talebi gören unutulmamalıdır. Her dalganın bir dalgalandırmaktadır. Yanı başımızdaki cumhurbaşkanı biraz gaz almak biraz sonraki büyük dalgayı hazırlayan bir Kürt halkının on yıllardan beri süren da kamuoyunda itibar kazanmak adına aşama olduğu unutulmadan her türlü serhıldanlarıyla da bölge komple alev rektörlerin sözcüsü pozisyonunda olan hareketin bu isyanı büyütebilecek topuna dönmüştür. Egemenler hem öğrenci temsilcilerini kahvaltıya etkiye sahip olabileceğini bilmek bütün bu havayı gizlemek için hem de çağırmıştır. Ancak jaguarlı öğrenci gerekir. Bu açıdan eksikliklerin kendisine yönelen muhalefeti temsilcisi kendiliğinden komikliği giderilmesi ve kitlenin susturmak ve bastırmak için her türlü açığa çıkarmıştır. Bununla birlikte devrimcileşmesi ancak bu hareketliliği bilgi kirliliği, soruşturma ve ceza Öğrenci gençliğinin haykırdığı ciddiyetle dikkate alıp ve bu yöntemlerini kullanmaktan geri özgürlük talepleri, özellikle Odtü'de hareketlilik içinde kapsayıcı, ilişkileri durmamaktadır. Ancak mevcut herkesin görebileceği şekilde sıcak ve katılım kanallarını açık tutan sistemin çevresel felaket, savaş, Anadil'de eğitim talebi ile birlikte bir şekilde aynı zamanda da militan işsizlik ve geleceksizlikten başka bir haykırılması ve kamuoyuna bu şekilde bir öncülükle bir devrimci bir nüve şey vaad etmediği her gün daha da net taşınması Kürt gençliğinin mücadelesi olarak konumlanmak ve eylemliliği görünmektedir. Bu atmosfer tam da ile yan yana mücadelenin geliştirmek ile mümkün olacaktır. öğrenci gençliğinin haykırdığı gibi kamuoyunda daha da meşrulaşmasını Bugüne kadar bu şekilde gelişen “isyan” ve “başkaldırı” ruhunun sağlamıştır. Bu açıdan da önemlidir. öğrenci gençlik eylemleri önümüzdeki vaktidir.

Bu eylemlilikleri yetersiz görenler dönemde seçimlerin ve 1 Mayıs'ın Vakit “isyan” ve “başkaldırı” olabilir. Kemalist ve yasalcı etkisiyle daha da yükselecek gibi vaktidir. İsyanı ve başkaldırıyı anlayışların hakim olduğu iddia görünmektedir. 1 Mayıs bayramının büyütme vaktidir. Özgürlüğü, edilebilir. Şüphesiz eylemliliklerin son üç yıllık yükselen gelişim seyri ve geleceği, bugünden isyan ederek eksiklikleri de çoktur. Eleştirilerin toplumun ve öğrenci gençliğinin artan başkaldırarak kazanma vaktidir. değerlendirmelerin haklılık payları da politik duyarlılığı hesaba katılırsa bu 1 Özgürlüğümüzü isyanda arıyoruz, yüksektir. Ancak bu değerlendirmeler Mayıs'ın oldukça coşkulu geçme yarınlar için başkaldırıyoruz.bir o kadar yetersiz olasılığı yüksektir. İsyan ve Başkaldırı

Page 7: Söz Dergisi

KAPİTALİZMİN KUCAĞINDAKİ ÜNİVERSİTEbuluşması, sadece egemenlerin çıkarına yoluna gitmiştir. Burjuvazi için AR-GE Üniversite kelime kökeni olarak hizmet etmektedir. Fakat bunu bütün faaliyetlerini kendi işletme bünyesinde lonca meslek birliği anlamına gelen toplumun yararlanabileceği bir şeymiş yürütmesi oldukça masraflıydı. Hem ''universitas''tan gelmektedir. gibi sunmaktalar. Seçim sonrası süreçte olanakların sınırlılığı, hem de olumlu Universitasın kökeninde ise evrensellik patronlar üniversitelerin devletten sonuç elde edilememe ihtimali bütünlük bulunmaktadır. Bilginin (özellikle mali anlamda) nedeniyle bu işlev üniversitelere düşüncenin evrenselliğini ima özerkleşmesini, sermaye-üniversite verildi. Burjuva ideologlarından etmektedir. ilişkisinin artık dolaysızca R.Overts bunu; “Özellikle rekabetle Üniversiteler toplumsal iş gerçekleşmesini istiyorlar. Böylece artan AR-GE maliyetlerinden bölümünün gelişiminde okulun uzantısı bilgiyi satılan ve sadece parası olanların sermayenin kurtulması ve uzmanlaşmış olarak ortaya çıktılar. Ve sınıflı yararlanabileceği bir meta haline birimler olarak üniversitelerin kaynak toplumlarda bu çıkış kurumun sistemle getirecekler. Üniversiteleri (ne kadar ve olanaklarına yönelmesi ve bunları ilişkilenmesini ve muhafazakar nitelik özgür bilim deseler de) basit bir işletme piyasaya sunması için yeni bir kazanmasına neden oluyordu. gibi yönetecekler. İçinde Koçların, üniversite modeli geliştirilmesi önem Üniversite yüzyıllar boyunca mevcutta Doğanların olduğu mütevelli kazanmıştır” biçiminde dile getiriyor. bulunan sistemin ideoloji üretim heyetleriyle patronları direk olarak Bu söylem aynı zamanda son dönemde merkezi oluyordu.üniversite yönetimine alacaklar. gündeme gelen üniversite-sermaye Bununla birlikte sistemin bilgi ve Yukarıdaki alıntılarda geçen “çeşitli işbirliğinin temel argümanlarından biri ideoloji üretimi olduğu halde bu üretimi finansman kaynakları”, “devlet dışı oldu. özgün bir tarzda yaptığı ve bazı fonlar”, “kurum dışı paydaşlar” söz Öte yandan biz üniversite dönemlerde kısmen de olsa özerklik öbeklerinin hepsinin aynı şeyi, yani öğrencileri şirketlerin ihtiyaç duyduğu taşıma imkanı bulması üniversiteleri sermayeyi işaret ettiği çok açık olsa görece yüksek vasıflı emekçiler olarak aynı zamanda mevcuttaki düzene gerek. yetiştiriliyor, bilimsel araştırmalar için ''ihanet'' potansiyeli içeren, kurumlar

Kısacası devlet üniversitelerin kullandığımız alanlar ve araçlar haline getiriyordu. Bundan kaynaklı da finansmanından çekilecek, yerini sermaye güdümüne sokuluyor. Örneğin daha başlangıcından itibaren, yerleşik sermaye dolduracak. Sonra da parayı İTÜ de otomotiv sektörü araştırma iktidar nezdinde kuşku ve endişe veren, düdüğü çalacak. Üniversitelere laboratuarı kurulmuş AR GE (araştırma kaynağı oluşturmuştur. Bu toprakların kapitalistlerin çıkarları doğrultusunda geliştirme) projeleri yürütmüştür.tarihinde bunun bir çok örneği bir yaşam alanı tanınacak Bu problemlerin bir çoğu bu gün yaşanmıştır. (Osmanlı da idam edilen Eğitimde yaşanan süreç, eğitimin üniversitelerde özlü sözlerle anlatılan ''alimler'', suhteler ve 68 öğrenci piyasalaştırılması yanında okulların BOLOGNA SÜRECİNİN ürünü hareketi kendisine dayatılan ideolojiyi işlevini de değiştirdi. Bu yüksek olmakla birlikte mevcut YÖK ve sistemin karşısına çevirmiş ve öğretimde “girişimci üniversite” düzeninden bağımsız ele alamayız.egemenleri titretmiştir.)kavramıyla tanımlandı. Böylece Nasıl YÖK'ün üniversitelere karşı tavrı Ama sonuç olarak bu durum üniversite ile sermayenin bağının yalnızca YÖK'ün üniversiteye ait üniversitelerin işlevini ortadan güçlendirilmesine dönük adımlar olmadığının kanıtıysa bugün kaldırmamıştır. üniversiteler sistemlere hızlandırıldı. Bir yandan sermaye kendi BOLOGNA SÜRECİ (sistemin göre şekil almış ve almaya devam eden istekleri doğrultusunda okullara kaynak dayattığı neoliberal politikaların bir kurumdur. Feodal sistemde feodal aktarırken, bunun karşılığı olarak eğitimde yansıması) daha başından üniversite, kapitalist sistem de kapitalist kendisi için ağırlık-yüksek maliyet itibaren milyonlarca arkadaşımızın harç üniversite…oluşturan bazı konularda yüzünü parası bulamayarak okula gidememesi, İçinde yaşadığımız kapitalist üniversitelere dönmüş, üniversiteleri harç parası için çalışırken ölmesi,bilim dünya sisteminde de bu durum farklı AR-GE laboratuarları olarak kullanma yuvalarında kendi paralarımızla vasıflı değildir. Ve bu sistemin kar etmeyen

emekçi olması, rekabetin hiçbir şeyden hoşnut arttırılması Bologna sürecinin olmadığını da biliyoruz.üniversiteye ait olmadığını Son yıllarda üniversitelerin göstermektedir.üzerinde karabulutlar

Bugün üzerinde söz ve karar dönmektedir. Bu sahibi olmayan üniversitelinin yaşadıklarımız ve yarını da belirleme gücü yaşayacaklarımız sel veya olmayacaktır. deprem gibi bir felaket

Yani bugün bizim için değildir. Ancak onlardan daha hazırlandığı söylenen geleceğin sürekli olmasıyla öne çıkan, hayalleriyle oyalanıyoruz. Artık sermaye eliyle yaratılan bir anlaşılmalıdır ki bizler için felakettir. Bu yaşanan hazırladıkları gelecek bu gün felaketler müdahale yaşadıklarımızdır.etmediğimiz sürede devam

özgün, tandoğan, ankaraedecektir.Eğitimin piyasayla

7

Page 8: Söz Dergisi

fakültesi anabilim dalı başkanı olmuş Orhan Her gerçeğin iki yüzü olduğu söylenir; Ecel tuzağını Çeker ''sorunun odağını'' bulmaya çalışıyor görünen ve görünmeyen. Bir gerçek var ki açmaz mısın / Açıp ve diyor ki: ''Sorunun odağında kadın var. artık görünmez halde değil o kadar açık ki da içinden kaçamaz Kardeşim sen dekolte giyinirsen bu tür kılıf uydurur oldu insanlar sapıklıklarına. mısın/Azad çirkinliklerle karşılaşman sürpriz Çok yüzeysel bir söyleyişle; bu sorunun eyleseler uçamaz olmayacaktır. Tahrik ettikten sonra konusu kadınlar. mısın / Kırık mı sonucundan şikâyet etmen makul değildir. Bu Cinsiyet benlik sunumunun bir kanadın kolların konuda suçu işleyenleri savunduğum parçasıdır toplumda. Erkek ve kadın ayrımı hani. Uçamazdı anlaşılmasın. Elbette işlenen suç son derece yaparak cinsiyet kategorileşmesi yapıyoruz melek. Öyle bir imkânı olsaydı da bilemezdi. iğrençtir. Bu konuda tabii ki erkek suçludur ve bu kategorilere yüklediğimiz kişisel Kocası Hüsrev beyin buyruklarına itaat eden ama kadının da suçu göz ardı edilirse özelliklerle kalıp yargılar oluşturuyoruz bir robot olmuştu çünkü artık. Hem nereye meseleyi çözümde yanlış adım atmış oluruz. kendimize. Yetişkinlerde değil sadece erken giderdi kime sığınırdı. Aç mısın yok mudur Bu olayda her iki taraf da suçludur''. yaşlarda bile çocuklar bu kalıp yargılara ekmeğin aşın / Odan ne karanlık yok mu ''Sorunun odağını'' şaşıranlar az değil; sahip. Çocuklar, oyuncak bebekleri ve ataşın /Hanidir güveyin hani yoldaşın / Hani kadınların yurt giriş saatini belirlerken pişirme araç ve gereçlerini kızlar; oyuncak kapın bacan yolların hani. Sözde onu verdiği ''öğütlerle'' Kredi Yurtlar Kurumu kamyon ve silahların da erkekler için kölelikten kurtaracak olan, Yalçın seviyorum Genel Müdürü Hasan Albayrak da bunlardan olduğunu öğrenirler. Kadın ve erkek işlerinin seni der Hüsrev beyle eve gelip diğer biri. Bu kişiler devlet kurumunun temsilcisi ayrı olduğu fikri yetişkinlikte de devam eder adamlar gibi onun üzerine çökmesine olan iki isim sadece. Bunlardan ibaret değil ve birçok meslek cinsiyet damgalı olarak rağmen. Sevgi bu türküdür Melek için. Gül bu düşünceye sahip olanlar. Öyle ki kadına algılanır. Sadece bunlarla değil, toplumsal kokularıyla kendisini birine teslim eden yönelik siyasi ve toplumsal baskı, şiddet cinsiyet kalıp yargıları, kitle iletişim kadınların sevgisi değil. Yalçın da şüphe eder artıyor. Rakamlarla ifade edelim bu durumu araçlarıyla da desteklenir. Gazete ve gerçekten bu mudur sevgi diye ama ve anlayalım gerçeği: son 7 yılda kadın dergilerde fotoğraflar erkeklerin genellikle kurtarmak ister Melek'i yine de kölelikten. cinayetlerinin sayısı %1400 arttı,her üç yüzlerini vurgularken, kadınların daha çok Onun ideolojisinde yoktur kölelik, yoktur kadından biri eşinden şiddet görmekte, vücutları gösterilir. En yaygın reklamlar sömürü. Çözümü Hüsrev beyi öldürmekte bunların yarısı durumdan kimseye söz erkek bir uzmanın kadın tüketiciye bir ürün bulur ancak sonradan bu yaptığıyla aslında etmiyor, her 10 kadından yalnızca üçü hakkında yönerge verdiği reklamlardır. Genel kimseyi kurtaramadığını anlar. Melek'in tek eşinden izin alma ihtiyacı duymadan ailesini olarak değerlendirirsek erkek her zaman kaçış yerine, türküsünü söyleyip huzur ziyaret edebilmekte veya alışverişe/çarşıya yetke, kadın ise itaat edendir. Erkek güce bulduğu yere gömerken Hüsrev Beyi buraya gidebilmekte, dördü eşinin iznine tabi sahip olan, yöneten, emreden olurken kadın gömülen senin köleliğin der ama mahkeme olmadan komşu/arkadaş ziyareti güçsüz olan, susması gereken, söyleneni asılacak olanın kadın oluğunu söyler ve evet yapabilmektedir, kadınların aileye uygulayan kişidir bunlara göre. Böyle bir yaşamıyla birlikte biter Melek'in köleliği. kocalarından daha çok gelir getirmesi, algının oluşmasında kültür, din vb. etkenler Ağır ceza başyargıcı Faik İrfan Elverir fiziksel şiddet riskini en az iki misli de oldukça başarılı! Melek'i kadın olduğu için baştan asmaya artırmakta.Bu kalıp yargıların sonuçlarını çok acı karar vermiştir zaten. Yalçın'ın Melek'in

Bu odağı belirleme meselesinde bir şekilde görüyoruz her gün: bir öğretim hiçbir suçu yok hiçbir talebi olmadı demesi şaşırmış, kendini kaybetmiş insanlar, üyesi meslektaşı bir kadını taciz ediyor bir işe yaramayacaktır. Faik irfan annesinden, kurumlar(hatta devlettir asıl şaşıran) yargı şikâyetlere rağmen taciz edilen kadın kız kardeşlerinden, karısından, kadınlardan tarafından da desteklenmekte. Bunu görmeyi hakkında soruşturma açılıyor, Elazığ'da neredeyse nefret eden bir hâkim. Ona göre sağlayacak rakamlardan, kararlardan Gülhan Alkan babası tarafından eşinden bütün kadınlar pisliğin ta kendisidir. Melek bahsetmek yerine bir kitaptan bahsetmek boşandığı için öldürülüyor, Siirt'te 7 de öyle. Mahkeme boyunca konuşmaması, istiyorum ben.ilköğretim öğrencisine 14-70 yaş arası ağlamaması batar gözüne sürekli. Ona göre

Hep ihtiyaç olur ya bir konuyla ilgili onlarca erkek tecavüz ediyor kimsenin sesi rezil kadınlar ağlamazdı. Oysa melek ne uyarılmamız gerekir farkına varmak için, çıkmıyor şehrimizin adı kötüye çıkmasın diyebilirdi karşısındaki karalar giymiş ona rahatsız etmeli bir şeyler bizi ki sesimiz diye, Adana'da sokak ortasında polislerin kötü kötü bakan kocaman adamlara. Hele de çıksın.''Çarpıcı'' demekle yetinemediğim, gözü önünde bir kadın vahşice bıçaklanıyor, biri bütün geçmişinin, kadınlara olan gerçek bir olaya dayanılarak yazılan bir kitap bir kadın hâkim eteğinin boyu yüzünden düşmanlığının intikamını ondan almaya Asılacak Kadın. Melek var kitapta. Önce neredeyse mesleğinden oluyor, töre ve namus çalışırken.üvey babası tarafından dayakla, sonra da cinayetleri hala devam ediyor, kadınların Soruyorum ben de bu kitabı okurken üvey babasının önce hizmetçilik için %97si şiddet görüyor, kadınlar taciz ediliyor, bir insan bir insana bunu nasıl yapar, başka gönderdiği sonra satıldığı yalının sahibi tecavüze uğruyor, öldürülüyor… Bu olaylar bir kadın nasıl der kocasıdır istediğini yapar kocasının, eve getirdiği bir adam tarafından karşısında Selçuk üniversitesinde ilahiyat diye!! Eve Hüsrev Beyle gelen adamlar kızın

iki bacağının arasından, kanı istediğini zannediyorduk şeklinde ifadeyi dökülüyor. nasıl verir! Koca bir mahalle bilmesine

Melek ne yapabilirdi ki rağmen nasıl susar, insan nasıl susar bu üvey babasına karşı, kocasının olanlar karşısında! İnsanlıktan bahsedilirken eve getirdiği adamların birilerine bir yandan niye kırılır kolu kanadı tecavüzüne karşı. Kaçsa ne birilerinin.olacak sadece koşarak Gerçek gözlerini bana aç diyor gidilecek yer bulunmaz ki. bağırarak. İnsanlıktan, sevgiden, umuttan Üveyden beter dediği annesi de daha çok söz etmeli belki de. Ama sakat ilgilenmez ki onunla. Gördüğü bırakmamalı düşünceleri ki kapanmasın sevgi hatıralarında, ölen gözlerimiz ve uzak zamanların yankısı dedesinden kalan bir türküden güzelliklerle vursun kıyılarımıza.ibaret. merve, cebeci, ankara

Umudu Kadının Çığlığı Yeşertecek

8

Page 9: Söz Dergisi

FAİLİ BELLİ KADIN CİNAYETLERİ

9

raporu gerekçe göstererek tecavüzcülerin Her gün yaklaşık 3 kadın abisi, Ankara'da Ayşe Paşalı, eski kocası mağduriyetini gidermek için sevgilisi, babası, kocası vb. bir erkek tarafından tehdit edildiğini bildirip tecavüzcüleri tahliye etti. tarafından öldürülüyor. Gazete koruma talep etmesine rağmen sokak Yasalar erkekleri daha da manşetlerinde ya da 3.sayfalarında ortasında bıçaklanarak öldürüldü. cesaretlendiriyor. İyi hal, tahrik vs. gibi görmeye alışık olduğumuz; kadın Paşalı'nın can güvenliği olmadığı için birçok uydurma indirimdencinayetlerinin, tecavüzlerin, şiddet ve savcılığa suç duyurusunda bulunduğu ve yararlanıyorlar. Bilim insanı olarak tacizin eksik olmadığı bir gün iki kez koruma istediği; ancak savcılığın adlandırılan profesörler bile kadının yaşayamıyoruz. Toplum olarak eski kocayı gözaltına almadığı, dekoltesini, kıyafetini tecavüz nedeni duyarsızlaştığımız kadın gerçeğiyle, her mahkemenin ise koruma talebini olarak gösterip, tüm kamuoyuna gün yüzümüze tokat gibi çarpan şiddet “aralarında evlilik bağı kalmadığı'' pervasızca ilan etmesi tecavüzü aklayan, haberleriyle güne başlıyoruz... gerekçesiyle reddettiği ortaya çıktı.erkek egemen zihniyetin acı bir örneğidir. İstatistikler içimizi sızlatacak, artık bir Mersin'de ekim ayı içerisinde müzik Bunun yanı sıra tecavüzün sanki dur dedirtecek cinsten! öğretmeni kadın, sevgilisi tarafından biyolojik bir sorunmuş gibi hadım "Dünyada her gün 6 kadından biri kemerle boğularak öldürüldü…yöntemine başvurularak çözülmeye tecavüze uğruyor… Her 4 kadından biri Abinin, babanın, kocanın, oğlun “kutsal kalkılması yine aynı zihniyetin ürünüdür. hayatı boyunca en az bir defa tecavüze ya sevgisi'' onlarca kadını ölüme götürdü. Ya küçük yaşlarında çocukluğuna veda da cinsel istismara maruz kalıyor. Erkek devlet koruma talep eden kadını edip evlendirilen çocuk gelinlere ne Geçtiğimiz yıl 381 kadın ve çocuk tacize; ciddiye almadı, göz göre göre ölümünü demeli…207 kadın ve çocuk tecavüze maruz izledi. Erkek polis, 19 yaşındaki genç

Oyun çağında, kendilerinden yaşça kaldı. Tabi bu tablo buz dağının görünen kadın eylemcinin karnındaki bebeğinin büyük erkeklere verilip, çocuk yaşta anne yüzü, yani resmiyete geçen kısmı. İşin katili oldu, devlet onurlandırdı.14 olmaları, evi geçindirmeleri bekleniyor… korkunç tarafında ise her gün yaşındaki kız çocuğunu taciz eden Daha kendileri çocukken büyük görmediğimiz, duymadığımız Hüseyin Üzmez tahliye edildi. Ve biz, sorumluluklar altına girip, yaşam şiddete, tacize, tecavüze uğrayan Ayşe Paşalı'nın, Güldünya'nın katilinin mücadelesi veriyorlar. Bu yaşadığımız yüzlerce kadının olması. Çocukların da suç ortaklığını yapmış olacağız sustukça, topraklarda kadın olmaktan kaynaklı cinsel istismara maruz kalması cabası… sokakta tokat yiyen kadını görüp de sorunların sadece bir kaçı…12 yaşında bir çocuğa tecavüz eden asker kafamızı her çevirişimizde…

Kadınlarımız ölüyor, öldürülüyor. ve çoğu kamu görevlisi olan 31 kişi iyi Geçtiğimiz 2010 yılında 23 kadının İstanbul Ümraniye'de Sabahattin Alkan hal indirimi alabiliyor ve çocuğun rızası intihar ettiği öne sürüldü. Türk ceza karısı Ruzkat Alkan'ı ve hamile olan kızı varmış kabul edilip en alt cezaya kanununda töre cinayetlerinde katillere Sevgi Aslan'ı “rüyasında çıplak gördüğü'' çarptırılarak beraat ettiriliyorlar. Çocuğun verilen ceza ağırlaştırıldı. Bunun hemen gerekçesiyle gece yarısı boğarak öldürdü.tecavüze uğraması, yaşadıkları ardından KADIN İNTİHARLARININ İzmir'de dokuz yaşındaki E.Ö. babası yetmezmiş gibi bir de yasalar tarafından artması tesadüf değildir.tarafından dövülerek öldürüldü.bir travma daha yaşatılıyor, her gün yeni Öldürülen kadınların katilleri, cinayetleri 17 Mart 2010 da Gaziantep'te kocasından haberle yeni bir mahkeme kararıyla farklı bir boyuta taşıyıp deyim yerindeyse boşanıp ailesiyle yaşamaya başlayan 7 tekrar tekrar tecavüze uğruyoruz. Odtü'lü ceza almaktan paçasını kurtarıyor. Evde, çocuk annesi Fatma Esenboğa'ya bu kez bir kadın öğrenciyi kaçırıp tecavüz sokakta, iş çıkışında biz kadınlar her an de babası mahallede yayılan edenlere mahkeme bu seferde adli tıp ölümle burun burunayız. Kimi zaman “dedikodular” yüzünden şiddet kurumundan geç gelme ihtimali olan kocamız, kimi zaman sevgilimiz, kimi

uygulamaya zaman abi yada babamız tarafından başladı. Daha katlediliyoruz. Cellatların öldürme sonra, babası gerekçeleri bazen tuzsuz yemek, bazen Fatma'nın erkekliğine edilen hakaret bazen de çocuklarının sözüm ona namus oluyor.gözü önünde Erkekler öldürüyor, şiddet kızını öldürdü. uyguluyor, tecavüz ediyor; devlet ise Eşinden koruyor. Bu cinayetler biz kadınların ayrıldıktan sonra kaderi değildir, erkek egemen düzenin babasının evine sistematikleştirdiği katliamlardır. taşınan iki çocuk Bu sorun sistem sorundur, annesi Sakine kapitalizm kadını bu kadar Akkuş eski eşi metalaştırmışken erkeğin de kadını bir tarafından mal olarak gördüğü bu dünyada bunca göğsünden ve şiddet elbette tesadüf değildir.başından silahla Sorun erkek egemen sistem ve vurularak yarattığı zihniyettedir. öldürüldü. Samsun Söz

Page 10: Söz Dergisi

NÜKLEER C INAYET

10

Devlet yine kimi zengin ettiğini, edilmiştir. Santrallerde çalışanla için elektrik ihtiyacının %15'ini sağlayacak aslında kimin iyiliğine yaptığını durum daha vahim tabiî ki: 1991'de kapasitede çalışan 400'den fazla nükleer gizleyerek bir işe girişiyor. Evde tüpgaz ABD'deki Oak Ridge Ulusal enerji santrali var. En ufak bir sorunun bulundurmakla karşılaştırabilecek kadar Laboratuvarı'nda çalışanlar üzerinde bu kompleks yapılarda felakete yol nükleerden habersiz olan adamlar bizim yapılan incelemelerden sonra, açabileceği bilinmesine rağmen nükleer adımıza yaşadığımız çevreyi, lösemiden ölüm oranlarının, santral savunucuları hala güvenlik sağlığımızı, çocuğumuzu, geleceğimizi beklenenden %63 fazla olduğu önlemlerinden bahsediyor. Bu güvenlik çoktan satmış birilerine. saptanmıştır. ABD'de 1993 yılında önlemlerinin işe yaramaz olduğunu

Nedir ki bu nükleer,sadece santralin yayınlanan Güneydoğu Massachusetts ortaya koymak için küçük bir örnekten patlaması ile mi tehlike oluşturur, hangi Sağlık Raporu'na göre, Pilgrim Nükleer başlayalım. ABD'de ohaiodaki nükleer ülkeler enerji ihtiyacının ne kadarını Santrali'nin yaydığı radyasyona maruz santralde paslanan bir kapak son anda nükleer santrallerle karşılıyor, nükleer kalanlar, bu emisyona daha az oranda fark edilmiştir ve felaket önlenmiştir. atıklar ne yapılıyor…..? Bu soruların maruz kalanlardan 4 kat daha fazla önlenemeyenler de var. Sadece Abd'de kaçını cevaplar ki sağlaması cesetler lösemi riski taşımaktadır. İngiltere'de bugüne kadar NRC(nükleer denetleme olan devlet. bu duruma en az bizim nüfus komisyonu) kayıtlarına göre felakete

Nükleer santraller nedir ne değildir planlamamız için 3 çocuk yapma fikri yol açabilecek derecede 169 kaza ona bakmalı önce; kadar parlak bir fikir gelmiştir ve önce olmuştur. Japonya'da 1992 yılında tam

Nükleer santraller basit bir şekilde İngiliz hükümet yetkilileri, ardından da 20 tane önemli kaza rapor uranyumdan elde edilen nükleer enerjiyi bizzat Kraliçe, İngiltere'deki Sellafield edilmiştir.1992 yılında Rusya uluslar elektriğe dönüştürmeye yarar. Santrali'nde (eski adı Windscale olan bu arası kuruluşlara 205 kaza rapor etmek Ülkemizde ''temel amacı'' budur. santral, 1957'de yaşanan nükleer mecburiyetinde kalmıştır. İngiltere'de Türkiye Erdoğan'ın açıklamalarına göre felaketten sonra adı değiştirilerek, ise gizlenmeye çalışılan 17 ciddi 15 milyar dolarlık bir nükleer pazara kamuoyundaki kötü imajı silinmeye nükleer kaza yaşanmıştır. Uluslar arası sahiptir. Bu enerjiyi pazarlayan ülkeler çalışılmıştır) çalışanlara, çocuklarında atom enerjisi ajansına rapor edilen için de ülke dışındaki pazarlarda başarılı görülen yüksek lösemi oranları ile ilgili bilgilere göre ise Çernobil'den bu yana olmak, bu endüstrinin yaşamsal araştırma sonuçları ışığında, çocuk resmi olarak yaklaşık 800 dikkate değer desteğidir. Neredeyse 30 senedir yenisi yapmamalarını tavsiye etmiştir. kaza olmuştur.kurulmayan bu geri ve sorunlu teknoloji İnsana gelecek zararlar dışında Günümüze kadar çok bahsedilir 3 ''az gelişmiş'' ülkelere ithal edilmek nükleer santralin soğutulması için kaza söz konusu: 1957 İskoçya isteniyor. kullanılacak soğutma suyunun Windscale, 1979 ABD Three Mile

Sadece nükleer santralin kurulması toplayacağı radyasyon çevreye zarar İsland kazası, 1986 Çernobil. Bunlara ile karşılaşacağımız sonuçlar ise şu vermekte, bu suyun buharlaşması ile bir yenisi eklendi: 2011 Japonya şekilde :uluslararsı atom enerjisi küresel ısınmanın hızlanmasına neden Fukuşima.kurumunun yaptığı araştırmalara göre olmaktadır. Ayrıca bir yılda reaktör Bizi de doğrudan etkileyen nükleer santrallerin civarında suyundan geçip ölen larva sayısı, Çernobil'den bahsetmeli önce. Bu yaşayanlarda kanser vakalarında California'da hazırlanan resmi bir rapora patlama sonrasında 336.000 insan %400'lük artış, genetik mutasyonlar göre 1 milyar 481 bindir. tahliye edildi, 56 kişi öldü, 4000 sonucu normal olmayan doğumlar, Nükleer santrallerden radyasyon doğrudan ilişkili kanser vakası yaşandı yaygın lösemi hastalıkları tespit sızması kaçınılmazdır. Bugün dünyanın ve 600.000 kişinin sağlığı ciddi şekilde

.

Page 11: Söz Dergisi

11

etkilendi. Nükleer kalıntıların ürettiği tarafından bir şey olmaz denilerek radyoaktif bulut patlamadan sonra geçiştiriliyor.Türkiye'de özellikle Marmara ve Bütün bunların ardından yeni Karadeniz bölgesi üzerine yayılmıştır. nükleer santral projeleri gözden Ukrayna çevre bakanı 1992'de yaptığı geçiriliyor, askıya alınıyor. İtalya bir yıl bir açıklamada ülkesinde meydana gelen erteledi projeleri, Almanya'da eski 7 Çernobil felaketi sebebiyle 6000 kişinin reaktör kapatıldı ve 2020'ye kadar öldüğünü ve ölü sayısının 40.000e ömürleri dolmadan diğerleri de

da dalga geçerek Türkiye'nin parlak varacağını, ayrıca yüzbinlerce insanın kapatılmak isteniyor. Bizim ülkemizde

zekalı insanları 20 yılda nükleer da kansere yakalanacağını söylemiştir. ise santral kurmak için girişimler

atıkların çözümünü bulacaktır Çernobil felaketinin hesaplanmış başladı ve bu santrallere karşı çıkan

beyanında bulunmuştur. Bugün Rusya mevcut zararı ve gelecek nesillere çeşitli örgütlerden yaklaşık 50 kişi

ile yapılan anlaşmada ise nükleer maliyeti 350 milyar dolar olarak yargılanıyor. Akkuyu'daki santral için

atıkların Rusya'ya iade edileceği hesaplanmıştır. bizde sonuç ise kanserle ihalesiz Rusya ile Rusya'daki en

söylenmiştir. Ancak Rusya'nın iç anılan bir bölgedir. Çernobil yüzünden, pahalısının bile iki katı fiyatta bir

hukukuna göre bu durum, bu atıklar İnsanlarımızı kaybediyoruz anlaşma yapıldı, yer lisansı ve

bize geri satılacak ise mümkündür. Kazımlarımız kaybediyoruz… yakınındaki fay hattı tartışmalarına

Nükleer savunucuları atıkların sanayide Günümüze gelelim: Fukuşima. 11 rağmen.

kullanıldığını ya da bu sorunu çözecek mart Cuma günü 8.9 şiddetinde deprem Nükleer enerji pahalıdır ve

teknolojinin geliştiğini söylüyor ancak ve gerçekleşen tsunami sonrasında 10 fazlasıyla tehlikelidir.

ortada öyle bir şey yok. Gerçi söylenen reaktörü bulunan santralin 1. Ve 2. Nükleer enerji ve nükleer silah

yalanlar bunlardan ibaret değil. Ünitelerinde önce sızıntı saptanırken 1. birbirinden ayrı değerlendirilemez. Bu

Ülkemize yapılacak santrallerin 3. Nesil Ünitede daha sonra patlama meydana nedenle bu enerjinin sadece barışçıl

olduğu, toryumun hammadde olarak geldi. Nükleer ve endüstri güvenliği kullanımı sözkonusu olamaz. Nükleer

kullanılacağı ve atıkların ajansı 1. Ünitenin kontrolünde normal santral atıkları nükleer bomba

depolanmasında hiçbir sorun olmadığı değerlerin 1000 katı radyasyon hammaddesidir.

yalanlarını unutmamak gerek.değerinin ölçüldüğünü belirtti. Nükleer enerji yok edilemeyen ve

İşte bütün bunlar yüzünden nükleere Amerika'da nükleer santraller civarında zararı çok uzun yıllar süren ölümcül

hayır diyoruz. Sormalıyız kimin için yaşayan halk için bir yılda kabul radyoaktif atık üretir. Atom enerjisi

yapılıyor bu. Enerji açığını biz mi edilebilir doz miktarı 100 miliremi ajansı 1977 yılı sonunda reaktör

oluşturuyoruz ki evimizdeki ampullere geçemez. Ancak ilk 5 günü içinde sahalarında ya da geçici depolarda 200

takmış durumda bunlar. Soruyorum Fukuşima'da yayılan radyasyon dozu bir bin ton(onbin kamyon) tükenmiş yakıt

kimler zarar görecek sonuçta! Ucube senede alınanın 3600 misline ulaştı. çubuğu olduğunu hesaplamıştır. bu

yalanların önünde ardında olanlar Fukuşima'daki felaket sadece deprem ve rakam yılda ortalama 10.500 ton artıyor.

hesabını verecek mi sanki daha anne tsunami ile ilgili değildir. Soğutma 1998 yılında İstanbul'da bir basın

karnında şeklini bozduğu çocukların. sorunu da dahil bu reaktör modellerinde toplantısı düzenleyen Akkuyu nükleer

Susmayalım işte, susmayalım bir kez tasarım hatası var. ABD'de 107 nükleer santralı ihalesine Fransızlarla ortak

olsun ki sesimiz çığlık olup inletsin reaktörden 23'ü Fukuşima'daki ile aynı, olarak giren siemens firmasının

canımızı feda edenlerin dünyalarını.dünyada ise bu modelde toplamda 32 temsilcisi Türkiye radyoaktif atıklarını

merve, cebeci, ankarasantral var. Bu hatalar şirketler toroslara gömebilir demiştir. Daha sonra

Page 12: Söz Dergisi

12

Kişiliklerde Devrim Yapmak; Mahir Çayan

Devrim, bir inşa etme sürecidir. gördüğü sefalet ve sömürüyü ödül töreninde sıkılı yumruklarını

Her an her saniye bitmek tükenmek sorgulaması, insanın insana kulluğunun havaya kaldıran zenci atletler, İsrail'e

bilmeyen bir devrim, yeniden yaratma bir alın yazısı olmadığını anlamasıyla taş atan akademisyen Edward Said,

eyleminin adı. Devrimin bir tarafı tüm dünya devrimcilerinin bir idolü Vietnam'da savaşa katılmayı reddeden

gelecekle, tasarılar ve hayallerle sıkı haline dönüşmemiş midir? Ernesto adlı Muhammed Ali, gibi ölümsüz örnekler,

sıkıya bağlantılıdır, fakat bu asla sığ bir maceraperest bu genç, nasıl ve ne insanın verdiği kararlarla nasıl daha üst

romantizm ve ütopyacılık değildir. şekilde Commandante lakabını almış, bir düzeye sıçrayacağının örnekleri ama

Devrim, gökten İsa'nın dönüşünü Küba'da, Kongo'da ve en sonunda hiçbirisi devrimci bir tavır takınmada,

beklemeye benzemez. Esirmişçesine bir Bolivya'da savaşıp kahramanca can kişiliğini devrimci temeller üzerine inşa

beklenti durumundan öte, yaşanılan her vererek Che olmuştur? Çünkü ilk etmede Mahir Çayan kadar ileri bir

an, her alan devrimci bir atılıma sahne devrimi kendi bedeninde ve ruhunda noktada değildirler. Yazının devam eden

olabilir. Ayrıca, devrimden muradımızı yapmıştır. bölümleri, Mahir Çayan'ın 27 yıllık

açık seçik ortaya koymamız İnsan, dünyanın küçük bir yaşamı üzerinden yola çıkarak, onun

gerekmektedir. Kimin için, neyin izdüşümüdür. Dünyada cereyan eden bizim nazarımızda neden bu kadar

devrimi, nasıl? Siyasi rejimdeki her türlü olay, etkisini insan bedeninde mühim ve önemli olduğunun

değişim mi, kültürel yapının yeniden ve psikolojisinde gösterir. Bilinç, maddi sebeplerini açıklamaya çalışacak.

tasarlanması mı, üretim araçlarındaki dünyanın karmakarışık yansımalarından Mahir'in çocukluk ve gençlik

mülkiyetin el değiştirmesi mi? oluşur. Lakin tüm diğer canlı varlıklar yıllarındaki en belirgin özellikleri,

Devrimin öncelikli işi yıkmaktır, fakat içinde insanı ayıran bir özellik vardır bu haksızlığa tahammülsüzlük, lafını

daha mühim olan, yıkılan köhne da onun iradi yönüdür. İrade koyabilen esirgememe, gözü karalıktır. Bir

düzenin yerine daha adil, eşit, ileri bir varlık, öznedir. Anlar, sorgular, bilir ve anlamda, Mahir'deki tavizsiz duruşun

sistemin yaratılmasıdır. Karl Marx, değişir. ilk izlerine, Mahir ortaokuldayken

Fourbach üzerine tezlerde 11. tezde “ İnsan kendini yeniden yarattığı rastlamak mümkündür. Mahir,

Felsefe bugüne kadar dünyayı sürece insandır. Bilincin ve iradenin kendisine haksızlık yapan okul

anlamaya çalıştı, fakat asıl mesela onu yardımıyla yaptığı her seçim onu müdürüne hakaret eder, o, son sınıfta

değiştirmektir” diyor. Devrimden özgürleştirir. Varoluşunu sağlayamayan, olması sebebi ile okul müdürü faturayı

kastımız dünyayı temellerinden her an, herkese karşı kardeşine keser. Henüz ortaokul

oynatmak, mevsimleri hayallerimize sorumluymuşçasına hareket edemeyen sıralarında olan bir çocuğun, müdür gibi

göre yeniden yaratmaktır. İktidar insan, nitelik ve karakter anlamında bir hiyerarşinin en tepesinde olan bir kişiye

denilen illeti parçalamak, ekonomik hiçtir. Yeryüzüne ve insanlığa karşı karşı hakkını araması takdire şayan bir

sömürüye son vermek, özgürlüğü ve sorumluluğunu yerine getirmeyen meziyettir.

adaleti tesis etmek asla değişmeyecek insanın yaşamı, doğumu ile ölümü Lise yıllarında Mahir fırtına gibidir.

amentülerimizdir. Amacımız dünyayı arasındaki kısa çizgiden ibarettir. Futbolda oldukça ustadır. Amcası Enver

değiştirmektir. Geriye cevaplanması Mahir Çayan, “Kişiliklerinde Çayan'ın teşvikleri ile kitaplara olan

gereken bir soru kalıyor: Dünya nasıl devrim yapamayanlar, devrimci tutkusu gelişir. Dönemin ileri düşünceli

değişir? olamazlar.” diyerek can alıcı bir tespit aydınları ile sohbetlere katılır. Genç

İngiliz müzik grubu The The bir yapıyor. Dünyayı değiştirmek, yaşlarda kabuğunu çatlatan Mahir, ağzı

şarkısında “Dünyayı değiştiremiyorsan, 2000'lerin Türkiye'sinde devrim laf yapan, kendini karşısındakine

kendi dünyanı değiştir“ diyordu. Ben yapabilmek için, öncelikle kendi dinleten, etkileyici ve derin bir insan

tam tersini söylüyor, baş aşağı duran bu bedenlerimizi ve benliklerimizi birer olmaya başlar.

cümleyi ayakları üstüne oturtuyorum. cepheye dönüştürmeli, önce kendimizle Siyasal Bilgiler Fakültesi(SBF),

Kendi dünyasını değiştiren dünyayı savaşmalı, kendimizi yeniden Mahir Çayan'ın hayatında bir dönüm

değiştirir. Che Guevara bunun kanlı yaratmalıyız. Devrim ateşini kendi noktasıdır. SBF, o dönem oldukça

canlı örneği değil midir? Motosikleti ile bedenlerimizde yakarak tüm dünyayı popüler olan bir okuldur. Demokratik

Latin Amerika'yı dolaşan bu genç adam, aydınlatabiliriz. Olimpiyat oyunlarında ve özgürlükçü bir atmosfere sahiptir.

Page 13: Söz Dergisi

13

Hocalarla öğrenciler arasındaki ilişkiler Ünye Radar İstasyonu'nda çalışan 2 Mahir, iradeci tavrı sayesinde

oldukça samimidir. SBF, 60'lı yıllarda İngiliz ile 1 Kanadalı'yı kaçırırlar. kendini aşmış, kuşağı arasında sıyrılan

kendi alanında alternatifi olmayan, çok Amaçları Türkiye Halk Kurtuluş gençlik liderlerinden biri olmuştur.

üst düzey bir kurumdur. Her öğrenci, Ordusu liderleri Deniz Gezmiş, Arayışını ve merakını her fırsatta canlı

bir süre sonra Türkiye'nin yönetimini Hüseyin İnan ve Yusuf Aslan'ın tutan, öğrenmeye ve uygulamaya

devralacağı bilincini taşır. Müfredattaki idamlarını durdurmaktır. Niksar'ın meraklı biridir. 1971 kopuşunu

konuların sosyal ve ekonomik Kızıldere köyünde saklandıkları ev sağlayan liderlere baktığımızda,

meselelere dayanması, öğrencilerin kuşatılır. Çatışma sonucu Ertuğrul hepsinde en başta gelen özelliğin cüret

politik bilincini yükseltmektedir. 60'lar Kürkçü dışındaki THKP-C'li ve olduğunu görüyoruz. Cüreti olan,

Türkiye İşçi Partisi'nin(TİP) meclise 16 THKO'lu 10 devrimci katledilir. 30 merakı olan, isteyen, korkularından

milletvekili sokmayı başardığı Mart 1972'de Türkiye on yiğit evladını sıyrılan bir avuç genç neleri başarmış,

dönemlerdir. Vietnam'ın, Ho Chi kaybeder. Mahir Çayan, katledildiğinde çok iyi biliyoruz.

Minh'in, Mao'nun, Beatles'ın bu kuşak 27 yaşındadır. Kahramanımız, arkadaşımız ve

için çok büyük anlamları vardır. Bugün, Cebeci Kampüsü, SBF, hocamız Mahir Çayan'ı, 30 Mart'ta

Dünyanın kabuk değiştirdiği bu hala ayrıcalıklı ve özel bir yerde katledilen 9 yoldaşını unutmadık,

yıllarda, her genç gibi Mahir'de duruyorsa, diğer üniversitelere / unutmayacağız, unutturmayacağız.

özgürlüğün gücünü hissetmiştir. İyi bir kampüslere nazaran daha özgürse ve harun, cebeci, ankara

hatip ve karizmatik bir kişilik olan canlı bir politik havaya sahipse, hiç

Mahir, bulunduğu her ortamda kuşkusuz bunda Mahir Çayan'ın ve

ağırlığını hissettirir. 1965'te SBF Fikir adını sayamadığımız bütün

Kulübü başkanı seçilir. Kısa bir devrimcilerin katkıları büyüktür. Bu

süreliğine Fransa'ya gider. Döndüğünde amfiler, Mahir'in “Biz genciz, düzene

TİP adına Zonguldak'ta çalışmalar bağlı değiliz” dediği, öğrencilerin

yürütür. Zamanla TİP çizgisinden dünya ve memleket meselelerine çözüm

uzaklaşarak Milli Demokratik aradığı, DEV-GENÇ'in kurulduğu

Devrimci(MDD) saflara katılır. yerlerdir. Adım attığımız alanlar,

Arayışını sürekli canlı tutan Mahir, boykotlara, direnişlere, işgallere sahne

yabancı dili sayesinde dünyadaki diğer olmuş alanlardır. Burası, bizim

sol akımları da takip etmektedir. Latin ADA'mızdır.

Amerika modelinden(foko) etkilenir. Mahir'i mitleştirmiyor,

MDD'nin dar ufkunu aşmaya çalışır. tanrılaştırmıyoruz. Tarihi sadece

İdeolojik birikimi meyve vermeye kahramanlar yazmaz, kahramanları

başlar ve 1971 kopuşunun tarih seçer. Bu bağlamda, Mahir 60'lar

mimarlarından biri olur. Kopuş Türkiye'sinin bir gerçeğidir, fakat

keskindir. Mahir, Türkiye Halk alçaklığın evrensel bir gerçek olduğu,

Kurtuluş Partisi-Cephesi'nin(THKP-C) sömürünün, baskının, faşizmin olduğu

kurucuları arasında yer alır. Türkiye'de her yerde Mahirler olacaktır.

oligarşik diktanın hüküm sürdüğünü,

halk ile oligarşi arasındaki suni dengeyi

bozmanın yolunun politikleştirilmiş

askeri savaş stratejisinden geçtiğini

anlatır. Şehir gerillası modelini

benimseyen örgüt, sansasyonel

eylemlerde bulunur. Dönemin önde

gelen zenginlerinden Kadir Has'ın oğlu

Mete Has rehin alınır ve fidye

karşılığında serbest bırakılır. İsrail

Başkonsolusu Eprahim Elrom

öldürülür. 1972 yılının 26 Mart'ında

Page 14: Söz Dergisi

14

Ders:

Konu:

Çağdaş Türk Dünyası Tarihi

Doğu Türkistan...

Çağdaş Türk Dünyası Tarihi

Doğu Türkistan...

devlet yapısı var. Selçuklu devletinden Projeksiyondan yansıyan elleri, devralınan bu yapı tüm refleksleriyle ayakları kesilmiş bedenler bir şerit halinde canlılığını korumaktadır. Halkına yabancı, uzayan ve kurşuna dizilmeyi bekleyen halkın kültürüne düşman, emperyal insanlar, Doğu Türkistanlılar... Çin sınırları kültürlere özenen, zorbacı ve korku salan içerisinde bugün özerk bir bölgede hiçbir zaman halkla masaya oturmayacak yaşayan bir halk, Çine karşı sürekli ulusal

talebi dillendirmesidir. bunu kendine yediremeyen bir devlettir bu. mücadele vermiş, dilini ve kültürünü Bu sayede enternasyonalist kimliğe Mesela bilir misiniz? Selçuklu yöneticileri korumuş, uzun yıllar süren halk

sahip sosyalist öğrenciler de milyonların konar-göçer (ki o dönem birçoğu öyleydi ) mücadelesi sonucu ancak Çin dilinden düşmeyen bu talebi büyük bir Türklere "Karabudun" derdi; cahil halk yönetiminden SİNCAN-UYGUR özerk umutla mücadele alanlarına taşımaktadır. demek. İşte Türk devlet yapısının bu bölgesini kazanabilmiştir. Burada Şunu burada belirtmek gerekir ki anadilde karakteri sırasıyla Selçuklu, Anadolu belirtmek gerekir ki o bölgeye Çinliler bu eğitim talebi akademik-demokratik Selçuklu, Osmanlı ve Türkiye Cumhuriyeti ismi bulmuştur. Çincede Sincan (Shin-mücadele verdiğini iddia eden tüm gençlik olmak üzere birbirinin ardılı olan devletler Chan) sömürge demektir; işte bu yüzden hareketleri için birincil taleplerden biri arasında dönemsel olarak değişik biçimlere oranın halkı ülkelerinin bu isimle olmalıdır. Bunu değişik gerekçelerle bürünse de devam etmiştir. anılmasını reddediyor. Onlara göre oranın ikincil bir talep olarak dillendiren her Aslında bugün yaşadığımız birçok sorunun adı Doğu Türkistan. kurum Anadolu Halklarının gerçekliğini temelini devlet geleneğinin kastlaşmış Aynı dersin bir başka konusu da anlamaktan yoksun ve sisteme köklü bürokratik yapısında aramak Balkanlarda yaşayan ve talihi bir türlü yedeklenmeye mahkumdur. gerekiyor. Mesela Selçukluda ya da gülmeyen Türklerden bahsediyor. Hoca o

Biz SÖZ DERGİSİ olarak özgür-Osmanlıda fazlaca belirginleşmemiş; bölgede Türklere karşı tüm insan demokratik-halk üniversitesi için anadilde ancak tarihsel olarak birikip büyümüş ve haklarının çiğnendiği, işkencelere eğitim hakkının kendini var etmek isteyen bugün önümüzde çözülmesi, hayati bir uğradığı, ulusal baskı uygulandığı, tüm uluslara verilmesinden yanayız. sorun olarak süren uluslar sorunu T.C Türklerin anadilinin yasaklandığı ve hatta İnsanların anadillerinde kendini ifade tarafından kozmopolit ve kendi olmaktan bu yasağa karşı Türklerin anadilde eğitim edemedikleri, bu yüzden de niteliksiz bir çıkarılmış yapay bir Türk kimliği mücadelesi verdiğini söylüyor. Hoca öğrenim sürecinin yaşandığı yerleri yaratılarak üzeri kapatılmaya çalışılmıştır. gözlerinde konunun büyük gururuyla sona akademi olarak görmüyoruz. Bizim için Cumhuriyetin kuruluş yılları adeta ekliyor; insanların anadillerini yasaklamak akademi; bilimin idaresinde, çok sesli ve halkların tasfiyesi ya da ne kadar da vahşice birşey değil mi? çok renkli bir koronun geleceğin ve kimliksizleştirilmesi üzerinden geçmiştir. Halbuki anadilde eğitim talebi kesinlikle emeğin türküsünü dillendireceği yerdir. Bugün kendini maalesef binlerle (ya da çok doğal bir talep ve temel bir haktır. Bizim için akademi; sermayenin ideolojik yüzlerle mi demeli) ifade eden birçok Allahtan Türkiye'de böyle bir sorun yok. yeniden üretiminin sağlandığı ve para ve topluluk Cumhuriyet öncesi dönemden Bunlar Türkiye'de yaşayan ve hatta büyük kar hırsı odaklı eğitimin verildiği yer değil, başlayarak Cumhuriyet sonrası döneme bir devlet üniversitesinde akademisyenlik ezilenin, yoksulun, bilimin, kültürün kadar çeşitli biçimlerde asimile edilmiştir. yapan birinin ağzından çıkıyor. üretildiği yerdir. Devlet gerçekten de Anadolu'da yaşayan Hoca doğu Türkistan'da yapılanları

İşte bu yanıyla mücadele alanına yeni bazı halkların (Çerkez, Ermeni, Laz, ağlamaklı anlatırken yapılan işkencelere adımlar atan bizler, safımızı; alın teriyle Süryani, Rum) dillerini, kültürlerini inanamazken; 38 Dersimini, Ağrı isyanını, yaşayan, hergün devlet tarafından ideolojik unutturmayı başarmıştır. Ancak tüm bu Koçgriyi, Maraşı, Çorumu, Sivası, Gaziyi, saldırıya maruz kalan yoksul Türk uluslardan daha büyük olan Kürt ulusunun 19 Aralık hayata dönüş(!)ü bilmediğini halkından yana, devletin süngüsüyle, renklerini bu topraklardan silememiştir.haykırıyor adeta. Balkanlarda anadilde mermisiyle kanı akıtılmış "Devlet Yaşadığımız zaman diliminde kendi eğitim mücadelesi veren Türklerden Türklüğünün" dayatmasıyla benliğini talepleriyle birlikte ezilen tüm ulusların bahsederken insan hakları savunucusu yitirmiş emekçi Türkiye halkalarından ortak taleplerini dillendiren Kürt Ulusal kesiliyor; ancak Türkiye'de anadilde eğitim yana belledik. Hareketi artık Türkiye halkları nezdinde de için eğitim- öğretim yılının ilk günlerinde

Ve onların diline, kültürüne sahip kendi meşruluğunu sağlamıştır. Kendi okula gitmeyen çocuklara cahil , beyni çıkmak en az onlar kadar bizimde diliyle konuşmak, kendi kültürüyle yıkanmış terörist diyebiliyor kolayca. vazifemizdir. yaşamak isteyen bu ulus biz sosyalist Halbuki yaşadığı topraklarda da yok

öğrencilerin mücadelesine de ilham YAŞASIN sayılmış, bastırılmış, ötekileştirilmiş haklar kaynağı olmaktadır. Bulunduğumuz her bulunuyor. EŞİT, PARASIZ, alanda anadilde eğitim talebini en zor Bizim topraklarımızda silahıyla, BİLİMSEL, ANADİLDE EĞİTİM şartlarda dahi dillendirmekten geri adım vergisiyle, katı bürokrasisiyle halkına dikta MÜCADELEMİZatmıyoruz. Bunun bir sebebi de bir ulusun kurmuş sürekli halk korkusuyla yaşayan ve Samsun Sözkendini ısrarla var etmek istemesi ve bu bu nedenle her daim saldırgan olan bir

Page 15: Söz Dergisi

15

zamanın ruhunu yakalayabildikleri öncülükten yoksun, sonuçsuz ve lokal Burjuvazinin sınıf savaşları bitti

için zafer kazanmış sınıf isyanlar olduğuna ilişkin çokça diyerek “tarihin sonu”nu ilan

mücadeleleridir. Bu anlamda her değerlendirmeler yapılmaktadır. Bu etmesinden henüz fazla bir zaman

devrim kendi topraklarının ve zamanın türden küçümseyici yaklaşımlar asıl geçmeden yeryüzünün lanetlileri

ürünü olarak biriciktir, yani tektir. olarak yaşamla teorinin, gerçeklerle yeniden tarih yazmak için sokaklara

kurguların ne kadar çıktı. Daha düne kadar

ayrıştığını göstermektedir. “adam olmaz”

Yaşanan büyük bir damgasıyla hor görülen

çarpılma, yaşam dışına Arap halkları, Avrupalı

düşme halidir ve maalesef modern toplum

ki solun geneli için bilimcilerin bütün

geçerlidir. tezlerini yerle bir

Tarihin “normal” edercesine kendi

dışına çıkığı ve hızlı kaderlerine sahip

akmaya başladığı böylesi çıkmaya başladı. Açlık,

dönemler eski düşünüş yoksulluk ve yok

kalıplarıyla tam olarak sayılmaya karşı

kavranamaz. Sol hareketin demokrasi ve onurlu bir

bu durumunu Goethe'nin yaşam için kendini Ekonomik, politik ve ideolojik

bir sözüyle tarif edersek: “Dönemler yakan Buazizi'nin alevleri Tunus'tan olarak bütün değişmezlerin yerle bir

çökerken bütün eğilimler özneldir. Öte Mısır'a, tüm Arap dünyasını ve Orta olmaya başladığı bu alt üst sürecine

yandan yeni bir çağın koşulları Doğu'ya yayılarak insanlığın ufkunu ilişkin kesin öngörülerde bulunmak

olgunlaşırken bütün eğilimler aydınlatmaya başladı. şimdilik mümkün olmamakla birlikte

nesneldir.” Sol hareket, bir dönem Tarihin gerçek öznesinin kim şurası kesindir ki artık hiç bir şey

bitip yeni bir döneme girilirken yeni olduğunu bir kez daha gösteren bu eskisi gibi olmayacaktır. Hiç bir

dönemin nesnel doğasını BAŞKALDIRI dalgası dünyanın aynı tereddüde gerek yoktur; bu büyük alt

kavrayamamaktadır. Çünkü hala eski 1800'lerin ortalarında ve 1900'lerin üst sürecinin temel belirleyeni sınıf

dönemin çöküş ve yenilgi koşularında başındakine benzer bir kaç on yıl mücadelesidir. Eskiyi yıkacak ve

uç veren öznel eğilimlerin sürecek bir döneme girdiğinin yeniyi kuracak olan; baskıya,

egemenliğindedir. habercisidir. Nasıl bir alt üst oluş sömürüye, yok sayılmaya

Şurası bir gerçektir ki; içine sürecine girildiğinin anlaşılması için BAŞKALDIRAN emekçilerin ve

girdiğimiz bu alt üst oluş sürecinde kullanılan bu benzetme, bir özdeşlik ezilen halkların devrimci

ezilenlerden yana bir alternatifin veya aynısının tekrar yaşanacağı mücadelesidir.

yaratılması, solun, bugünkü bu anlamına gelmemelidir. Çünkü tarihte

öznelliğini aşmasına bağlıdır. Solun, hiç bir dönem bir diğerinin aynısı Çöken Dönemlerin Öznel sınıf mücadelesinde yeniden sahici bir değildir. Deneyler ve dersler çıkarmak Eğilimleri güç olmasını engelleyen bu öznelliğin anlamında benzetmeler yapılabilir ama

Latin Amerika'dan Avrupa'ya, aşılması ise onun kitlelerle yani gerçek aynen tekrar etmek, trajediden başka Ortadoğu'dan Afrika'ya kadar yaşamla kuracağı sahici ilişkilere bir sonuç yaratmayacaktır. Tarihin dünyanın hemen her yanında görülen bağlıdır. geneli için geçerli olan bu durum, başkaldırı dalgasına ilişkin ülkemizde Kitlelerle ilişki meselesi sıçrama dönemleri olan devrimler için ve dünya genelinde, bunların doğru bir geçmişten getirdiğimiz bütün kalıpları de geçerlidir. Çünkü devrimler,

BAŞKALDIRI, DEVRİM…

VE ÖZGÜRLÜK

BAŞKALDIRI, DEVRİM…

VE ÖZGÜRLÜK

Page 16: Söz Dergisi

16

yaşamak istenilen bir efsaneler aşılması gereken önemli bir tarihsel

toplamı haline getirerek, tarihi deneydir. Ezen-ezilen savaşında bir

hiçleştiren bu anlayışın aşılması, asra yakın bir süre ezilenlerin önde

öncelikle bugünkü toplumsal olduğu reel sosyalist deney, bizler

gerçeklikle yüzleşmeyi gerektirir. açısından hala sahiplenilmesi gereken

Böylesi bir yüzleşmeyle birlikte çok ileri değerler ortaya çıkardığı

sürdürülen anlama uğraşısı, geçmiş kadar, aşılması gereken bazı

birikimlerin de kendini hastalıkların da oluşmasında etkili

anlamlandırdığı bir müdahale oluşmuştur. İleri değerler, tüm

yeteneği kazandıracaktır. Bu insanlığın ileri değerleridir. Hastalıklar

müdahale bütün bir devrim tarihinin ise bizim önümüzde çözülmesi

mirasını sahiplenip, dersler çıkaran gereken sorunlardır. Örneğin; ve şablonları aşma pahasına, oluşum

ve daha ilerilere sıçramak amacıyla “hareket”, “canlılık” ve “değişim” haline olan hareketin içine girmekten

devrimci yürüyüşü yüklerinden bilimin ve mücadelenin olmazsa başlar. Gerçek bir devrimci öncülük

kurtaran bir müdahaledir. Bu anlamda olmazları olduğu halde, mücadelenin hareketin kendi istediği biçim ve

bu müdahale, tarihsel birikimin bir uzunca bir süredir en önemli içerikte oluşacağı o muhteşem anı

reddiyesi değil, bu birikimin bütün sorunlarından biri “donukluk” ve bekleyerek değil; değişmeyi de göze

olumlu yanlarını sahiplenip içererek “mekaniklik” olmuştur. Üstelik de alarak hareketin içine girme cüretiyle

geleceğe uzanmak adına onu aşmaktır. mücadelenin en yüksek olduğu kazanılır. Bu anlamda devrimcilik için

Nasıl ki fizikte kuantum'la birlikte dönemlerde bile. Teoride, pratikte ve birincil olan harekettir.

Newton, reddedilmemiş ama pozitron, örgütlenmede, yerel dinamiklerin göz

quark gibi yeni atomaltı parçacıkların ardı edildiği, tek bir şablonun bütün Geçmişe Nasıl Yaklaştığımız keşfedilmesiyle klasik proton-elektron mücadele arayışları için değişmez Geleceğimizi Belirlemektedir modelinden daha üst ve gelişkin bir yasa kabul edildiği anlayış, her ne

Tartışmaya daha somut devam atom modeline ulaşılarak aşıldıysa; kadar farklı söylemlerle edebilmek adına konuyu yaşadığımız toplumsal mücadeleler de gelişmek içeriklendirilmeye çalışılsa da aynı coğrafya ile sınırlandırırsak: Türkiye için geçmişi aşmak zorundadır. sonucu doğurmuştur. Hâlbuki gerek devrim mücadelesi tarihi, kökleri çok Bu kapsamda Sovyet devrimi ve Sovyet devriminin öncüsü Lenin'in, daha eskilere dayanmakla birlikte, reel sosyalizm bizler için içerilip gerekse de tarihin diğer devrimci sadece son 40 yıllı itibariyle bile

birçok farklı alanda çok önemli

deneyim ve birikimler yaratmıştır. Bu

tarih, kanla ve canla yazılmış, artık

yok olması mümkün olmayan ve

bugün hala sırtımızı dayadığımız

temeldir. Bununla birlikte durgun bir

gölde yosun bağlayan taş misali, bu

tarih de arınacağı dalgalarla

buluşamadığı için üzerine basılarak

geleceğe uzanılacak bir taş olmaktan

çıkmıştır. Böylesi bir durum pek tabi

ki binlerce bedel pahasına bu tarihi

yaratanların suçu değil, sürekli

geçmişe özlem güzellemeleriyle bir

hayal âleminde yaşayanların suçudur.

Geçmişi, sürekli yeniden

Page 17: Söz Dergisi

17

öncülerinin farkı; sisteme topyekûn bir girmeyen her hangi bir özne bütün olarak önemli sıkıntılar yaşamaktayız.

savaş ilan etmenin yanında, devrimci niyetlerinden bağımsız bir İnsanlar sol örgütlere mesafeli

mücadelenin donmuş kalıplarını da şekilde, öznel idealler dünyasında durmakta, buralarda örgütlülüğü

kırmalarıdır. Bu sadece devrim kulaç atmaktan, yani kumda seçenlerin önemli bir kesimi ise çok

mücadelesi için değil, insanlık yüzmekten, kurtulamayacaktır. sürmeden hayal kırıklığına uğramış bir

tarihinin önemli birikimleri olan dinler Mücadeleye böylesi bir bakış, şekilde yeniden sistemin kucağına

tarihi için de geçerli bir durumdur. “örgütlenme” konusunda da her zaman savrulmaktadır. Yaşanan bu sıkıntıda

geçerli donuk kalıplar yerine hareketin sistemin, yaşamın her alanında

akışı içinde zamanın ve mekanın kesintisiz sürdürdüğü ideolojik ve Mücadeleye Gelecekten Bakmakgereklerine göre değişim gösterme politik saldırıların ve zor Devrimcilik için asıl olan

yeteneği olan ama her bir adımda daha uygulamalarının önemli bir payı mücadeleye gelecekten bakabilmektir.

gelişen biçim ve yöntemler gerektirir. olmakla birlikte asıl sorun solun Çünkü geçmişin tarihsel birikimi tek

Örgütlülük, sistemin saldırılarına karşı bugün zamanın ruhunu yakalayabilmiş başına bize yeterli donanım ve bakış

varlığı koruma için olmazsa olmazdır. örgütsel biçim ve yöntemler açısı sağlamaya yeterli değildir.

Yani post modernizmin ideolojik geliştirememesidir. Yani sorun, Mücadeleye gelecekten bakmak

saldırılarında söylendiği gibi bireyi kitlelerin mevcut sistemin baskı ve bugüne kadar ki birikim ve değerler

topluluğa heba eden bir anlayış değil; zulmüne karşı isyan etmemeleri ve toplamını sürekli gelişen ve

tam tersi bireyin özüne yabancı olarak kendilerin sığınacakları bir alternatif zenginleşen bir bilgi ve bilinçle gerçek

zorla kurumsallaştırılan ve sürdürülen aramamaları değil; bu isyanlarını ve hareketin içinde ileriye doğru

sınıflı toplumsal yapıya karşı kendini arayışlarını solda ifade etmemeleridir. sıçratmaktır. Zamanın ruhunun

koruduğu anlayıştır. Bu sadece bugüne Ezilenler, egemen sistemin yakalanması anlamında da

özgü bir durum değil, insanlığın saldırılarına karşı tarihin her kullanılacak mücadeleye gelecekten

tehditle karşı karşıya olduğu döneminde kendi öz örgütlülüklerini bakmak, hareket halinde oluşmakta

dönemden bu yana zorunlu bir kurmuş ve direnmişlerdir. Bizim olan sürecin içine girerek, akışı içinde

ihtiyaçtır. istediğimiz ve ya beklediğimiz biçim o anki tüm çelişkileri bağrında

Sınıfların ayrışmasından ve ve tarzlar da olmaması bu gerçeği toplayan devrimci halkanın

devletli yapının ortaya çıkışından bu değiştirmez; olsa olsa bu durum bizim, yakalanmasıdır. Yoksa önsel olarak

yana toplumun komünal değerlerini yaşadığımız toprakların toplumsal hesap edilen ideal bir durumun

sürdürmek için kullandığı örgütlenme gerçeklerinden ne kadar kopuk gerçekleştirilmesi uğraşısı değildir.

konusunda maalesef ki bugün sol olduğumuzu gösterir. Şüphesiz bu Oluşum halinde gerçek hareketin içine

Page 18: Söz Dergisi

18

durumun birçok nedeni vardır. Bu sürdürdükleri direniş dalgalarını suyun kitle hareketliliğini küçümsemeden,

durumun bizce en önemli yüzüne vurdukları patlama anlarıdır. içine girmek gereklidir. Başta basit ve

nedenlerinden biri topluma ve kitlelere Toplum gerçekliği ve zamanın ruhu bu küçük görülen hareketlenmeler,

yaklaşımdır. Bu yaklaşım anlarda kendini açık eder; bu yüzden devrimci mücadelenin birikim

modernizmin gözleri kör edecek sol gerçekten devrimcilik için, bütün sürecinin bir parçası olarak kabul

hastalığından başka bir şey değildir. tahayyülleri yerle bir eden bu edilip, hazırlık ve geçmişin aşılması

Türkiye solu, Türkiye devleti'ni süreçlerin içine girmek zorunludur. anlamındaki yenilenmenin

Mustafa Kemal'den, toplumsal Türkiye devrimci gençlik mücadelesi gerçekleştirileceği tek canlı alanlardır.

mücadele tarihini de Mustafa tarihinde halen aşılamamış bir deney Latin Amerika'dan Avrupa,

Suphi'den başlattığı için de bu olan Dev-Genç, böylesi bir patlama Ortadoğu'dan Kuzey Afrika'ya yayılan

hastalıktan bir türlü kurtulamamıştır. anı olarak değerlendirilebilecek 1516 ve hızla bütün dünyayı etkisine alan;

Hâlbuki toplum bu kadar hafızasız Haziran eylemlerinde sokakları zapt Türkiye'de de yıllardır devam eden

değildir. Kendi içinde, kimi zaman eden emekçilerin ellerindeki Türk Kürt halkının özgürlük mücadelesinde

dışarı açtığı kimi zaman da gizlice bayraklarına ve Allah Allah nidalarıyla ve son süreçte öğrenci eylemlerinde

yaşattığı bir tarihe sahiptir. Ama sol yürüyüşlerine aldırmadan içine görülen BAŞKALDIRI dalgası da bu

toplumun tarihsel değerlerine atlayarak onun bir parçası olabilme kapsamda değerlendirilmelidir. Bütün

modernizmin seçkinci anlayışı ile cesaretini gösterdiği için Dev-Genç'tir. ezberleri bozarak yükselmeye devam

baktığı için bunları görememiştir. Bu eden bu dalgaya, etki çeperi ve

bağlamda tam bir toplum mühendisliği düzeyini de göz önüne alınarak “İsyan İsyan Tsunamisiürünü olarak biçim içeriğin önüne Tsunamisi” de diyebiliriz. Yeni bir Yaratımına giriştiğimiz gençlik geçmiş, toplumun komünal ve çağ dönümünün başlangıcı olarak da mücadelesinin de, kurucu bir parçası dayanışmacı değerleri feodal kabul edilebilecek bu Tsunami olduğu Türkiye devrimci hareketinin biçimlerde ortaya çıktığı için geri ve karşısındaki tek devrimci seçenek; hali ideolojik ve politik yeniden kuruluşu değersiz olarak kabul edilmiştir. hazırda oluşmakta olan bu hareketin da; yukarda işaret ettiğimiz tarzda

Söz konusu bu yabancılaşmanın içine girmek ve onun içindeki mücadeleye gelecekten bakabilme aşılması için kitle hareketleri önemli devrimci halkanın yakalanması için becerisini gösterebilenlerin ürünü tarihsel fırsatlardır. Böylesi dönemler mücadele etmektir. olacaktır. Bunun için basit ve sıradan kitlelerin normal zamanlarda dipten tepkiler üzerinden başlasa dahi hiç bir

Page 19: Söz Dergisi

19

ÖZGÜRLÜĞÜMÜZÜ İSYANDA ARIYORUZ,

“BAŞKALDIRIYORUZ” “Bak İşte Yaklaşıyor Fırtına” Murathan ABD'den icazet aldığı günleri unutmasın. partileri reddetmiş öğrenci sorunları Mungan'ın 1980 faşist askeri darbesinden Bizim gücümüz tüm gençliğin ortak paydada üzerinden çıkıp aslında bunları toplumsal sonra 1984'de başlayan ilk öğrenci birleşmesidir. Bu alçakça saldırılarla birer sorun olduğunu saptayıp toplumsal hareketliliği için kaleme aldığı şiirdir. Yıl başbakan ancak gerçekleri manipüle edebilir yaşamdaki sorunlarla da müdahale etmeye 2011, gelişen eylemlerle bu şiir akla fakat ortadan kaldıramaz. başlayarak kendi sorunlarına sahip çıkmıştır. gelmektedir. 2000'lerden sonra ivme Daha sonra A.Ü SBF' de Süheyl Batum'a Bunu bilenler gençlikteki bu refleksleri kaybeden gençlik hareketi 2010'da tekrar ve Burhan Kuzu'ya yönelik protestodan sonra görünce kafalarına acaba sorusu takılmıştır. kıpırdanmaya başlamıştır. İstanbul'da Recep iktidar odaklarından -takdire şayan- Ayrıca 68 dönemi kuşağının yaptığı bu tespit Tayyip Erdoğan'ın rektörlerle buluşmasını açıklamalar gelmiştir. Öncelikle protesto eden bugün de geçerlidir. Eğitim alanındaki protesto etmek için İstanbul'a gitmek isteyen biz öğrencilere yönelik “faşistsiniz” sorunlar bugün toplumsal sorunlardır, bozuk öğrencilere İstanbul kapılarının kapatılıp yaftalamasını yapıştıran Süheyl Batum ilk düzende sağlam çark olmaz. Bu düzeni baştan kolluk güçlerinin saldırması, İstanbul'daki bombayı anında patlatmıştır. Ayrıca protesto sona değiştirmenin bir yolunu bulmalıyız. protestocu öğrencilere yine kolluk güçleri esnasında dönemin gençlik liderleri Deniz Daha sonra 5 Ocak günü ODTÜ A1 saldırmış ve olaylar medyada gözle görülür Gezmiş, Mahir Çayan, İbrahim kapısından toplanan öğrenci gençliğe kolluk bir hal almıştır. Ardından Ankara Üniversitesi Kaypakkaya'ya da söylemleriyle saldırıp güçleri TOMA'lar, biber gazları ve gaz Siyasal Bilgiler Fakültesi'nde(SBF) Süheyl protesto eden öğrenciler için “ Bunlar bombalarıyla saldırmıştır. Çünkü polis Batum ve Burhan Kuzu'ya yönelik 1971'de kurulan terör örgütlerinin görüyordu ki akıntıya karşı kürek çekenler gerçekleştirilen eylemlerden sonra bu kez devamcılarıdır. Bunlar sizi gerillaya davet vardı hem de cüretkâr bir biçimde “ basında “ikinci bir 68'mi geliyor?” ediyor. Bunlara inanmayın” diyerek BAŞKALDIRIYORUZ “ diyerek. Çünkü tartışmaları başladı. Daha sonra 5 Ocak'ta saldırmıştır. Öncelikle sonradan solculuğu bunu söyleyenler biliyorlardı ki tarihimiz bu ODTÜ'de Ankara'da ki diğer öğrenci keşfedilip CHP'nin başına gökten zembille cüretimize ışık tutuyordu. Denizlerden arkadaşlarımızın da katılımıyla ”Eşit Parasız indirilen Süheyl Batum kendi partisinin Mahirlerden İbolardan aldığımız miras bizim Bilimsel Anadilde Eğitim İstiyoruz” tarihine baksın. Faşizmin ne olduğunu ve şanlı tarihimizdir. Nasıl onlar birleşip “BAŞKALDIRIYORUZ” diyerek ODTÜ A1 Faşistin kime deneceğini daha iyi anlar. sorunlarına sahip çıkmışsa bugün bizim için kapısından AKP Genel Merkezi'ne yürümek Ardından yumurtalanarak SBF'den kovulan de bu geçerlidir. Şu bir gerçektir: tarih elbette istedik ancak devlet bu yürüyüşe engel Burhan Kuzu ise “…Bu kadar beyinsiz kendini tekerrür etmez. Lakin 68'in ruhu olmaya çalışsa da isyanımızın yayılmasına öğrenci grubunu ilk kez bir arada eylem alanlarındaydı çünkü hala oralarda engel olamadı. ÖZGÜRLÜĞÜMÜZÜ görüyorum. Bu yumurtaları yeseler Denizler, Mahirler, İbolar için sloganlar İSYANDA ARIYORUZ, beyinlerine daha iyi gelir... Bu öğrenciler atılıyor ve yaptıkları anlatılıyor. İşte bugün “BAŞKALDIRIYORUZ” çünkü düzen her fikir üretemiyorlar..." diyerek ikinci hiç kimse onlar için öldü diyemez. Eğer bunu yerde saldırılarına devam ederken biz bu bombayı patlatmıştır. İşte iktidar partisinin diyen varsa koca bir yalan söylüyor, çünkü saldırılara boyun eğmeyenler olarak bunlarla temsilcisinin öğrenci gençliğe dair fikirleri Denizler İstanbul'daki Başbakan ve Rektörler mücadele etmekten başka çaremiz yok. açık ve nettir öğrenci gençliği beyinsiz olarak Toplantısını protesto eden öğrenci Zincirlerimizden başka kaybedecek hiçbir niteleyip gençliğe sözlü olarak saldırmaktır. eylemlerinde yaşıyorlar. Çünkü onlar SBF' de şeyimiz yok. Biz kendi geleceğimizi kendi Eğer bir kişi bir üniversitenin konferans Süheyl Batum'u ve Burhan Kuzu'yu protesto ellerimizle kuracağız. salonunda konferans salonundaki bütün eden öğrenci eylemlerinde yaşıyorlar. Çünkü Olaylara da değinecek olursak öncelikle öğrenciler tarafından protesto ediliyorsa onlar ODTÜ'de ki polis saldırısına karşı İstanbul'a giden ve İstanbul'da protesto dönüp kendine bakmalıdır. elinde neyi var neyi yoksa direnişe geçen ve gerçekleştiren arkadaşlarımız için Başbakan Bu arada BDP Genel Başkanı Selahattin polisle çatışan öğrencilerin içlerinde yardımcısı Hüseyin Çelik şu değerlendirmede Demirtaş'ın grup toplantısında yaptığı yürüyorlar ve yaşıyorlar. Taleplerimiz açık ve bulundu. “Çok vahim olayların olacağı açıklama gerçekten Başbakana cevap nettir “ Eşit Parasız Bilimsen Anadilde istihbaratı alınmışsa biber gazı nihai olarak niteliğindedir "AK Parti'nin şu anda Eğitim ve Özerk Üniversite” istiyoruz. Bu kullanılabilir. Üniversitelerde bu işi meslek üniversitelerde uyguladığı politikalar hiç de taleplerimiz gerçekleşene kadar mücadelemiz edinmiş kadrolu öğrenciler var. Bu tesadüf değildir. Bir tek slogana dahi sürecek bu taleplerimizi her alanda çocukların giydiği montlar bile aynı.” tahammülü olmayan bir iktidardır. Slogan dillendireceğiz. Şunu da çok iyi biliyoruz ki Başbakan yardımcısına sormak gerekiyor, atmak demokratik hak değil, pankart, afiş egemen düzenin hizmetçisi olan iktidar partisi acaba burada vahim olan ne? Kolluk demokratik hak, yumurta atmak demokratik ve diğerleri bize her alanda saldıracaktır. güçlerinin bu denli şiddet gösterip kudurmuş hak değil. Nedir demokratik hak? Onlar da biliyorlar ki; taleplerimiz toplumsal köpekler gibi arkadaşlarımızın üzerine Özgürlüklerin sınırını çizecek kişi Başbakan alandan ayrı talepler değildir eğer bu saldırması mı? Yoksa öğrenci gençliğin değildir. Özgürlüklerin sınırını halklar çizer, taleplerimiz gerçekleşirse toplumsal alanda da talepleri olan “Eşit Parasız Bilimsel Anadilde yasalar da değil. Sizi bir toplantıda övmek ne taviz vermiş olacaklar. O zaman hep birlikte Eğitim ve Özerk Üniversite” talebi mi? Ayrıca kadar meşru ise, aynı toplantıda sizi protesto mücadeleye…Başbakan yardımcısı Hüseyin Çelik o nihai etmek de o kadar meşrudur, demokratik bir olarak kullanılacak biber gazından azıcık hak olarak öğrencilerin hakkıdır" dedi ve Bugün direnmezsek, yarın yok…yesin de görelim boyunun ölçüsünü. salondaki gençlerin Mahir Çayan'ın İsyan yoksa yarın yok…Oturduğu yerden konuşmak kolay tabi. Zaten arkadaşları olduğunu ekledi. Biz de daha sonra ki açıklamalarında Başbakanda Demirtaş'a gönülden katılıyoruz. BAŞKALDIR, İSYAN ET, protesto eden arkadaşlarımız için bunlar “ Bu olaylardan sonra gençliğin eylemleri ÖZGÜRLEŞ… ÖZGÜRLÜĞÜMÜZÜ marjinal gruplar bunların arkasında gizli basında da gözle görülür bir hal almıştır ve İSYANDA ARIYORUZ, güçler var” diyerek sözlü bir saldırıda bazı yazarlar “ikinci bir 68'mi geliyor?”

“BAŞKALDIRIYORUZ” bulunup bakışı açısını tüm açıklığıyla tüm sorusunu tartışmaya başlamıştır. Çünkü kamuoyuna göstermiştir. Arkasında gizli hemen hemen o dönemlere tanıklık etmiş

turgut, DTCF, ankaragüçler olan öğrenci gençlik değil başbakandır. yazarlar biliyorlardı ki 68 kuşağı tüm siyasi

Page 20: Söz Dergisi

Göçebe hayattan yerleşik düzene

geçe

20

devrimci hareketin ve halkın düşmanıdır. Ayrıca “Gandi Kemal” ismiyle piyasaya CHP Kemalist diktatörlük tarafından sürülen bu insan yılbaşında maden işçilerini kurulmuş emekçilere, yoksullara, ziyaret edip onlarla dertleşen ama İzmir'de devrimcilere ve halka saldırmış bir partidir. belediyesinde çalışan Kent A.Ş işçilerini Devletin tarihi bir anlamda CHP'nin işten atan, taşeronluğa karşı olup Ankara'da tarihidir. Tek parti diktası döneminde Çankaya Belediyesinde en çok taşeron işçi Kürtlere ve Müslümanlara saldıran, onları çalıştıran, yine Ankara'da “Kentsel her türlü haktan ve kamusal alandan Dönüşüm” adı altında Yeni Mahalledeki mahrum bırakan, siyasal iktidarda olmadığı yoksul halkın evlerini yıkan, Mersin'di dönelerde bürokrasideki gücüyle, belediyeyi işgal eden işçileri polise Cumhuriyet tarihindeki birçok dövdüren partinin genel başkanıdır. “Gandi Kılıçdaroğlu ile CHP içinde yeni bir yolsuzluktan, hukuksuzluktan, sömürüden Kemal'in” marifetleri bununla da sınırlı atılım gerçekleşti. CHP klasik ve sorumlu olan zihniyet CHP ve Kemalist değildir. TÜSİAD'a gidip “AKP ekonomiyi kalıplaşmış söylemlerinden sıyrılarak, zihniyettir. CHP tepeden tırnağa kana sıcak paraya teslim etti, biz sanayiciye yoksulluğa, işsizliğe, gençliğin sorunlarına batmıştır. Onlar kendi çıkarları için teslim edeceğiz.” diyerek Nasıl ve ülkedeki olmayan demokrasiye dem ellerinden geleni yaparlar ve her yolu yoksuldan(?), emekçiden(?), ezilenden(?) vurarak, yeni bir çıkışla Türkiye siyasetinde mübah görürler. “Onlar insan eti yerler ve yana olduğunu göstererek TÜSİAD'a sahne aldı. Kemal Kılıçdaroğlu'nun CHP içtikleri kandır.” teminat verendir. Burada açıkça tarafını ilan Genel Başkanlığına geldiği kongre

Kılıçdaroğu'nun çıkışı 70'lerde etmiştir. "Yalnızca iki sınıf vardır, işçi seçimlerinde salon “Faşizme Karşı Omuz “Karaoğlan” sıfatıyla yükselen devrimci sınıfı ve burjuvazi ve her kim bunlardan Omuza”, “Devrimci Kemal”, “Başbakan hareketinin önünü kesmek için ortaya çıkan birinden yana değilse, ötekinden Kemal” diye inledi ve Kılıçdaroğlu'nun Bülent Ecevit'e benzemektedir. 70'lerde yanadır.” ve Kılıçdaroğlu yaptıklarıyla genel başkanlığa gelmesi ve devam eden yükselen devrimci hareket halkın öfkesini tarafını belli etmiştir, yani burjuvaziyi süreçte CHP içinde iki önemli değişim arkasına almış, yoksullara umut olmuşken, seçmiş ona uşaklığı yeğlemiştir, onun için yaşandı. Önce Deniz Baykal ardından elbette Türkiye burjuvazisine bir kukla ezilenden yanayım, halkın iktidarını Önder Sav ve ekibi tasfiye edilmiş oldu. lazımdı. Bu kukla da Bülent Ecevit kuracağım söylemleri kocaman bir Deniz Baykal'ın genel başkanlıktan olmuştur. “Karaoğlan” sıfatıyla yalandan ibarettir. istifasından sonra, Baykal'ın genel pohpohlanmış kitlelerin gözüne sempatik “Bize sorarsanız sizin asıl yeriniz başkanlığa geri dönmesini isteyen CHP'li gösterilip, “Halkçı Ecevit” sahtekârlığına bataklıktır. Ve oraya varmanız için size her bir grup t-shirtlere Deniz Baykal'ın ve boyanıp, “Ne Ezen, Ne Ezilen, İnsanca türlü yardımı yapmaya hazırız.”DENİZ GEZMİŞ'İN fotoğraflarını yan yana Hakça Bir Düzen”, “Toprak İşleyenin, Su İşte CHP'nin olması gereken yer bastırarak altında “DENİZLERE Kullananın” gibi sloganlarla sahneye bataklıktır. Çünkü onlar şarlatandır. SEVDALANDIK” sloganıyla Baykal'ın çıkmış kitlelere umut vaat edip, kayda Yoksulu, emekçiyi ve halkı sömürüp en evine yürüyüş yaptılar tabi bu Baykal'ı değer hiçbir başarı gösterememiştir. Zaten kanlı katliamları yaparak bu düzenin genel başkanlığa geri döndüremedi. Daha onun gibi burjuvazinin hizmetinde piyasaya koruyuculuğuna soyunmuştur. Bunun sonra da Önder Sav'ın tasfiye edildiği sürülmüş birinin de bunları yerine getirmesi içinde onlar gerçek halkın iktidarını kongrede “68'in ruhuyla iktidara beklenemez. kuramazlar devrimci tarihi asla yürüyoruz” , “Halkın iktidarını

Kılıçdaroğlu'nun çıkışı da buna sahiplenemezler. Kurulduğu tarihten kuracağız” pankartları asıldı. Burada benzemektedir. Tabi bu dönemin öznel bugüne CHP Türkiye Halklarının belirtmek gerekir ki bu büyük bir koşullarını da göz önünde bulundurup “DÜŞMANIDIR”.küstahlıktır. Deniz Gezmiş, Deniz Baykal Kılıçdaroğlu'nu bu şekilde ele almak arjin, DTCF, ankaragibi yıllarca burjuvazinin uşaklığını yapmış gerekir. Elbette günümüz devrimci hareketi bir “düzen solcusuyla” aynı kefeye 70'lerde olduğu kadar güçlü değildir. Yalnız koyulamaz. Bizim Deniz'imiz ABD son dönemlerde yaşanan kıpırdanmalar ve emperyalizmine karşı tepeden tırnağa silah her ne kadar “kriz bizi teğet geçti” dense kuşanıp devrim ve sosyalizm için mücadele de bunun böyle olmayışından kaynaklı etmiştir. Deniz Gezmişlerin idamlarının yükselebilecek bir halk öfkesinin sistem gerçekleştiği 6 Mayıs tarihinden bir gün kontrolünde bir kanala aktarılabilmesi ve önce yani 5 Mayıs CHP'nin olağanüstü AKP'nin de miadını doldurması egemenleri kongresi yapılacakken İsmet İnönü'nün böyle bir atılıma itmiştir. rahatsızlığından dolayı kongre 24 saat

Kılıçdaroğlu'na gelecek olursak Dersimli ertelenerek. 6 Mayıs tarihine alınmış ve 2 bir Kürt Alevisi'dir ve dedeleri Dersim gün sürmüştür. Kendi “sosyal demokrat, İsyanı'nda ilk fitili ateşleyenlerdendir. sol” olarak adlandıran CHP Deniz Yalnız Kılıçdaroğlu dedelerine layık bir Gezmişlerin idamına dair tek kelime dahi torun olamamıştır. Onun “halkçılığı” da söylememiştir. Burada samimiyetsizlikleri “devrimciliği” de koftur. Kılıçdaroğlu ortadadır. Zaten bizde CHP gibi bir düzen kendi aslını söyleyemeyecek kadar utangaç, partisinin Denizleri sahiplenmesini hem pısırık ve liderlik vasfı taşımayan pasif bir istemeyiz hem de beklemeyiz. Çünkü tiptir. Bu tip de tam Türkiye egemenlerinin onların kanlı tarihi bizim değerlerimizi istediği tiptir, onların her dediğini yapacak kirletecektir ve zaten bizden önce mırın kırın etmeyecek bir kukladır. değerlerimizi savunanlara saldıran da yine Kılıçdaroğlu Kürt'tür ama anadilde eğitim CHP'dir. talebine karşıdır, bu ona göre CHP 68'in ruhunu sahiplenemez, CHP “bölücülüktür”, bu tarzını da diğer düzen devrimci mirasın sahibi olamaz, halkın siyasetçilerininkinden hiçbir farkı yoktur. iktidarını kuramaz. CHP 68 kuşağının,

DEVRÝMCÝ KEMAL!

Page 21: Söz Dergisi

21

insan herhangi bir amaçla Edirne'de son dönemde şehir içi herhangi bir eyleme katılmaz. ulaşım hattına %50'yi aşan bir zam Bu anlamda eyleme katılan yapıldı. Zamların ardından son kitle politiktir. Bu dönemlerin moda eylem örgütleyicisi eylemlilikler Trakya facebook iletişim aracını da kullanarak Üniversitesi'nde yıllardır eylemler örgütlendi. İnternet üzerinden görülmemiş kitlesellikte eylem çağrıları geliştirildi. Yapılan eylemliliklerdir. Eyleme çalışmalar sonucu kitlesel eylemler katılan kitle, dönemin de örgütlendi ve eylemler ulusal medyada etkisiyle müthiş bir heyecan da yer buldu. Eylemlere katılanların ve coşku içindeydi. Bu %100'e yakın bir bölümü üniversite devrimciler açısından müthiş öğrencilerinden oluşuyordu. Zamlar bir şeydir. Yapılan ilk eylem tüm halka yapıldığı halde eylemlerin yapılacak ve basın açıklaması “devrimciler” için kötü bir sınavdı. üniversite öğrencileri tarafından okunacaktı. Bunlar yapıldı ancak kitle 1500 kişilik bir kitle, önce Saraçlar gerçekleştirilmesi üzerine düşünülmesi yürüyüşüne devam etmek istediğini Caddesi'nde toplanıyor, ardından ve tartışılması gereken bir konudur. belirtince eylem komitesi o yönlü bir çarşıyı sallayarak belediyeye yürüyüşe Gençlik bu deneyden de anlaşıldığı gibi karar aldı. Yürüyüş başladı ta ki polis geçiyor. Yürüyüş sırasında yol dinamik ve hareketli olandır. Herhangi barikatına kadar. Bir grup polis kapatmak istiyor, engelleyen bir sorunda gençliğin müdahalesiz barikatına yüklenip devam etmeyi “devrimci” eylem komitesi. Kitle kalmayacağı bu pratikte açıktan ortaya seçti, diğer grup kaldırımdan yürümeyi belediye önünde yol kapatıyor, çıkmıştır. Üniversite gençliği, gençliğin seçti. Barikata yüklenmekte zerre kadar engelleyen “devrimci” eylem komitesi. sorunlarına sessiz kalınmayacağını, tereddüdümüz olmamıştır ve safımız Polisin tek sözüyle yolu açan hakların sokakta aranmaya cüretin bellidir. Tekrar söyleyelim kitleye “devrimci” eylem komitesi. Kitle olduğunu göstermiştir.(Bu belirtmeyi polislik yapmakla devrimcilik belediyeye bozuk para atıyor, yaparken yerel halkın fiili olarak yapılmaz!engelleyen yine “devrimci” eylem eylemlere katılmamasından halkı Bu ayrışmadan sonra eylemler çift komitesi. Karara göre eylem bitiyor suçladığımız asla anlaşılmamalıdır.) yönlü yapılmaya devam ederken bir fakat kitle dağılmıyor, dağılın diye Edirne'deki eylemlilikleri birden ortaya eylem daha polisle sert çarpışma kitleye çıkışan yine “devrimci” eylem çıkan bir durum olarak algılamıyoruz. şeklinde geçti. Eylemler devam ediyor komitesi. Kitle tekrar yürüyüşe geçiyor, Sadece 50 kuruşluk bir zam tepkisi ancak nasıl devam edeceğine ilişkin yürüyüş sırasında yolu trafiğe olarak da algılamıyoruz. Bu tepki, görüşlerimize yazımızın konusu kapatmak istiyor, polis yola barikat birikmiş bir tepkidir ve coğrafyamızın dışında olduğu için girmiyoruz. Sonuç kuruyor, kitle yola çıkmasın diye ve dünyanın hareketliliğiyle ilintilidir. olarak kitlenin devrimci duruşunu kitleyle kavga eden, kitleye provokatör Son dönem ülkemizdeki gençlik anlayıp ona göre tavır almak esastır diyen, hatta bununla kalmayıp kitlenin hareketlilikleri Edirne'de kendisini deyip bu bahsi kapatıyor ve eylemlerle yola çıkışını engellemek için polisle ulaşım eylemleriyle açığa çıkardı. Ülke ilgili başka bir bahsi açıyoruz. kitle arasına zincir kurup kitleye gençliğinin eylemli duruşu genel Eylemlerin Trakya Üniversitesi'ne müdahalede bulunan “devrimci” eylem gençliğin psikolojisini etkileyen bir getirmiş olduğu politik hava çok komitesi. Bunları yaparken gelen durum yaratıyor. Bu psikoloji Edirne'de önemli ve değerlidir. Ulaşım eylemleri kitleye “ apolitik, örgütsüz, ilginç öğrencilerin eylemleriyle açığa çıktı. üniversiteyi politize etmiştir. Yıllardır tipler, ne yapacakları belli olmaz.” Edirne'deki durumu değerlendirirken yapılamayan kitlesel eylemlilikler diyen yine “devrimci” eylem komitesi. dönemin etkisini vurgulamayı çok yapılmaya başlanmıştır. Kitlesel Kimse kusura bakmasın! Kitlenin önemli buluyoruz. Bu zamlar geçen yıl katılımlarla gerçekleşen eylemlilikler duruşu devrimciydi.yapılmış olsa idi tepkilerin böyle üniversitede bir silkinme yaratmıştır.

Hatırlatmak isteriz bu tür durumlar olmayacağı açıktır. Merkezlerdeki Sınırlı katılımda da olsa yemekhane karşısında devrimcilerin yol kapatmak hareketliliğin yerellerde de yankı eylemliliklerinin de kazanımla isteyen kitleyi engellemek gibi ivedi bir bulduğu çıkarımını yaptıktan sonra sonuçlanması kitlenin inancının görevi yoktur. Bu eylem sırasında ve devam edelim. artmasında önemli bir adımdır. Son sonrasında yaptığımız iradi Doğallığında gelişen kitlesel olarak son dönemde yapılan eylemlerin müdahaleler etkili olmuştur ve sonraki eylemler sırasında sergilenen tavır ve etkisiyle fazlasıyla, hatasıyla, eyleme yansıması önemli olmuştur. yapılacak kitle tahlili devrimciler için günahıyla, Trakya Üniversitesi'nde yeni İkinci eylemde de kitlesel bir katılım önemlidir. Yapılan eylemler sonucu bir eşik yaratmıştır. vardı. Eylem yine ortak örgütlendi. eyleme katılan örgütsüz kitleye apolitik Edirne SözKampus içinde bir oturma eylemi demek doğru değildir. Apolitik bir

EDİRNE'DE SON DÖNEM EYLEMLERİ

Page 22: Söz Dergisi

22

''Gök Kubbenin Altında Her Yer Kaos!

Bu Müthiş Bir Şey.''

''Gök Kubbenin Altında Her Yer Kaos!

Bu Müthiş Bir Şey.''

Yunanistan Avrupa ülkelerinde isyan sesleri reformunda, eğitime ayrılan ödenek Avrupa, lı bir genç

yükselmeye başladı. Fransa da azaltılacak, harçlar yükselecekti. ile başladı hareketlenmeye. Polis

krizden etkilenerek ekonomik İtalyalı üniversite öğrencileri ve tarafından öldürülen yunan

reformlara gitme yolunu seçti. Bu öğretim üyeleri buna karşı eylemler gencinin ardından Yunanistan halkı

doğrultuda devlet ilk adımı başlattı. Üniversiteler işgal edildi. ve gençliği Yunan kolluk

emeklilik yaşını 60 dan 62 ye Sokaklarda polislerle öğrenciler kuvvetlerine dar etmişlerdi

çekerek attı ve bunu yasalaştırdı. arasında sert çatışmalar yaşandı. Yunanistan'ı. Epeyce izledik

İşte Fransa bu yasa tasarısı meclise Tren istasyonları ve anayolların da Anarşist yoldaşları. Aklımızda

sunulduğu anda yanmaya başladı. işgal edildiği eylemler günlerce isyanıyla kalan Yunanistan, küresel

Petrol işçilerinin başlattığı devam etti. Başta Roma olmak krizin ilk etkileri ve tepkileri ile de

eylemler, çok geniş katılımlarla üzere günlerce alevin kızıllığını öne çıktı. Hükümetin krizi ''kemer

devam etti ve ülke çapında grevlere seyir ettik İtalya'da. Pisa kulesini sıkma politikaları'' ile aşma

dönüştü. Grevler Fransa'yı felç etti, işgal ederek, aşağıya üzerinde girişimi, Yunanistan halkından

neredeyse hayat durma noktasına ''istikbalimiz üzerinden kimse kar döndü. Üniversiteli, liseli işçi, işsiz,

geldi. Liseler işgal altında kaldı. etmeye kalkmasın'' yazılı pankart emekçi herkes sokaklardaydı ve

İsyan geleneğinin güçlü olduğu sallandıran üniversiteli dostlar, adeta devletin kara kâbusu olmuşlardı.

Fransa'da, devlet bakanı, yakanın bizlere selam gönderiyorlar. Son dönemlerdeki hareketliliğin

ucuz olmadığını anlamış olmalı. İtalya'da resmi dairenin önüne kıvılcımı oldu Yunanistanlı dostlar.

Bizce gökyüzüne bakmaktan bırakılan bombalı pakette İtalya'da Ülkelerinde kıvılcımdan doğan

kaçınmalı; ''sakallı amca'' ona göz işlerin devlet adına iyi gitmediğini ateşi yangına çevirmeye devam

kırpıyor olabilir. işaret ediyor. O bombaların yarattığı ediyorlar. Yanlarındayız

Küresel kapitalizm buhranı tahribat, gençlerin geleceğinde yüreklerimiz onlarla atıyor.

egemenleri korkutuyor ve adına yaratılan tahribattan daha etkisiz Yunanistan isyanı Avrupa'nın

reform dedikleri uygulamalara olacaktır.''İki-üç bişey olmaz, fitilini ateşledi ve neredeyse tüm

götürüyor. Bu uygulamalar metanetli olun!''diyerek kapatıyoruz.

genelde gelecek törpüleme Bizlere selam yollayan bir

şeklinde çıkıyor başka Avrupa ülkesi de İngiltere.

Avrupalıların karşısına. Burada harçlar üç katına çıkartılıyor

Fransa'dan sonra İtalya'da da ve yine eğitim ödeneği azaltılıyor.

sokaklar hareketliydi. Bunun üzerine İngiltere sokakları da

Hükümet burada krizin son zamanların en kitlesel

faturasını öğrencilere kesti. eylemliliklerine sahne oldu. Burada

Hazırlanan eğitim da bir çok üniversite işgal

Page 23: Söz Dergisi

23

altındaydı. Meydanlar öğrencilerle vergilerin %5 arttırılması vardı. Bu yerden, emperyalistlerin yüz

doldu ve meydanlardaki merkezi paketin açıklanmasıyla birlikte,10 yıllardır üzerine çökmek için plan

binalar öğrencileri ağırlamak milyon nüfusu olan bu ülkede 3 yaptığı bir coğrafyadan devam

zorunda kaldı. İngiltere'de eylemler milyon çalışanın katılımıyla bir edeceğiz. Ortadoğu ve Kuzey

birçok kente yayıldı ve grev gerçekleşti ve emekçiler Afrika. Bu coğrafyaların son

kitleselleşerek devam etti. Burada Potekiz'de hayatı durdurdu. dönemlerde bir ortak özelliği var:

öğrenciler halk kitleleriyle bağ Avrupa kıtasından izlenimlere Kaos ve isyan.

kurmanın çalışması içersindeler, bu bakıldığında, Avrupa'da ibrenin Hep geri olarak görülen,

çalışma başka bir özlemin ifadesi emekçilerden yana dönemeye küçümsenen, her fırsatta batıya göre

oluyor bir anlamda. Avrupa başladığı görülüyor. Avrupa bilmem kaç yıl geride denilen

Birliğinin ekonomik krizden büyük emekçileri, öğrencileri coğrafya Ortadoğu ve Kuzey Afrika.

yara aldığını, ekonomisi çöken bir geleceklerinin sahibi olduklarını 1- Avrupa'ya öykünenlerin göz ucuyla

diğer ülke olan İspanya'nın 2 aylık zaman diliminde göstermiş dahi bakmadığı coğrafya,

hallerinden anlıyoruz. Orada da oldular. Kriz derinleştikçe "gerici!",İslamcı arap coğrafyası.

reformlar iş başındaydı. Başkan, kapitalizmi korumaya çalışarak, Son günlerde Ortadoğu ve Kuzey

Zapetero orda bir yoksulluk paketi önlemlerini almaya çalışan Afrika ülkeleri içeride tüm

hazırlamıştı. Bu pakette maaşlarda kapitalist devletler emekçilere, bileşenleriyle (Hıristiyan,

kesintilere kadar varan, tutumluluk öğrencilere saldırılarına devam Müslüman, emekçi, öğrenci)

örneklerine rastladık. İşsizlik edeceklerdir. İlerleyen dönemde diktatörlerine kan kusturuyor.

oranının da çok fazla olduğu bunlar adeta aç kurtlar gibi Günlerce sokaktaydılar, kanlarını

İspanya'da emekçiler emekçilerin üstüne üşüşeceklerdir. döküyorlar, ölüyorlar... Karşılarında

sokaklardaydı. Barselona, Madrid, Şimdiden emekçilerin maaşlarına, hiçbir kuvvet duramıyor. Açlığa,

Zaragoza, Valencia, Coruna gibi sosyal güvencelerine, haklarına göz sefalete, ayrımcılığa, zengin-yoksul

ülkenin büyük kentlerinde, ülkenin diken, öğrencilerin eğitim uçurumuna karşı meydanları zapt

sendikalarının çağrılarıyla binlerce harcamalarına göz diken Avrupalı ettiler, anne, çocuk direniyorlar.

emekçi alanlardaydı. Yapılan kapitalist devletleri gelecekte daha Direniyorlar, direndikçe

grevler İspanya emekçilerinin zor günler bekliyor. Emekçiler, ve güçleniyorlar, on yıllardır

emeklerine öğrenciler ise bu uygulamalara emperyalistlerin üzerlerinde

yabancılaşmayacaklarının açık karşı yaptıkları grevlerle, attıkları kurdukları planları altüst ediyorlar,

göstergesiydi. taşlarla ve yaktıkları ateşlerle adeta ''gerici'' coğrafyaların yeniden

Emekçilerin seslerini güzel günlerin kapısını aralıyor. şekillenmesinde özne rolü

yükselttiği bir Avrupa ülkesi de Avrupa halkları, bir çilingir oynuyorlar. Emperyalizme karşı,

Portekiz'di. Portekiz'de hükümet edasında “özgürlük kapısı”nın tiranlara karşı, diktatörlerin halklar

tarafından krize karşı önlem paketi anahtarının yapımına soyunmuş üzerindeki tahakkümüne karşı böyle

hazırlandı. Paketin içinden yine durumdadır. Avrupa semalarında bir ''gerici''liği biz de istiyoruz.

emek düşmanlığı ve emek ''bizimkiler'' dolaşmaya başladılar, Tunus. İsyan bayrağı alevler

sömürüsü çıktı. Pakette memur güzel günler mutlaka mücadele içinde çekildi buradan. Yanıyordu

maaşları %5 kesilecek, sosyal eden halkların olacaktır. isyan, yanıyordu devrim, yanıyordu

yardımlar kısılacak, emekli Bahsimize dünyanın Buazizi. Ve arkasından ruhun

maaşlarının dondurulması ve ortasından, acının hiç dinmediği bir bedenden öte olduğu, toplumun

Page 24: Söz Dergisi

24

çıkarlarının, bireyin çıkarlarından Buazizi'den sonra

değerli olduğu onlarca Buazizi, onlarca insan kendisini

bütün coğrafyayı alev alev sararak yaktı ve bu alevler ülkeyi

devrimin bayrağı oldular. kısa zamanda sardı. Halk

Darbeye devlet başkanı olmuş sokağa indi ve haftalarca

bir adam. 24 yıldır ülkeyi dikta güvenlik güçleriyle çatıştı,

ediyor. Kişisel mal varlığı servet onlarca insan polis

derecesine ulaşmış. Ülkede tarafından öldürüldü ve bu kazandı. Şimdi başka sorunlarla, yoksulluk, açlık seviyesine gelmiş. ölenler arasında halk dostu düşmanı birbirinden ayırmaya Ülkede hiçbir muhalefete izin arasında devrim şehidi ilan edildi. çalışıyor. Mısır halkı da Ortadoğu verilmiyor. İşsizlik, açlık, Önce hükümet düştü, sonra halklarıyla kader birliği içerisinde. yoksulluk diplomalıların diktatör.Yoksulluk adaletsizlik, işsizlik geleceksizliği iktidarda saltanat Tunus'ta bir devrim yaşanıyor, insanların yaşam direncini kırıyor. hükmü, adaletsizlik... medya adına değişik şeyler Onlar da bunu tersine çevirmek için İktidarı, işsizliği engellemek söylüyor. Facebook, tiweter daha güzel bir ülke özlemiyle isteyenleri, siyasal, etnik, kültürel devrimi, yasemin devrimi. bu günlerce sokaklarda çatıştılar ve bu ayrımcılığı yok etmek isteyenleri, harekette iletişimin etkisi vardır. uğurda yüzlerce insanlarını toplumsal adaleti sağlamak Ama salt iletişime indirgersek, kaybettiler. Yeni bir Mısır yaratmak isteyenleri yok etmek için kullanan devrime ve halkların mücadelesine için Tahrir Meydanı'nı kale yaptılar. emperyalistlerle işbirliği yapan bir gölge düşürmektir. Bu devrimin bir Her gün çatışıp, her gün öldüler. diktatör Bin Ali. Ta ki adı vardır, açlığa, yoksulluğa, Açlığa, yoksulluğa karşı yoksullaştırdığı ve işsizleştirdiği bir işsizliğe karşı duruşun simgesi, diktatörleriyle savaşıyorlar. genç kendisini ateşe verip, ülkesini Bouzazi Devrimi.Hükümeti düşürdüler, diktatörün aydınlatana kadar. Buazizi'nin Tunus'taki devrimin ateşi tüm başkan adayı oğlunu istifa ettirdiler, bedenindeki bu alev topu Ortadoğu'da domino etkisi yarattı. diktatörü devirdiler, egemenler Ortadoğu'nun fitili oldu. Açlar, Cezayir, Ürdün, Fas, Mısır... ve direniyor Mısır halkı saldırıyor. sefaletten, işsizlikten bunalmış olan isyanın hızına yetişemediğimiz Halklar birbirleriyle kardeşleşerek Tunus halkı. Buazizi ile beraber bütün coğrafya. Elbette bunların en savaşıyorlar. Onları birbirine geleceklerinin sokakta olduğunu önemlisi Mısır olarak göze düşürüp isyanı kırmak isteyenlere anladı. çarpıyor. Bölgenin en büyük ülkesi. inat onlar da birleşiyorlar. Cuma Karakol devlet günleri, cuma namazı sırasında İsrail'in ve Abd nin cemaatin güvenlik çemberini bölge müttefiki. Mısır'lı Hıristiyan'lar oluşturuyor, Burada olacak pazar günleri Hıristiyanların ayinleri herhangi bir şey sırasında aynı görüntüler oluyor. İşte Ortadoğu'nun bu emperyalizmin ve diktatörlerin kaderi olabilir. Ve korkularını on katına çıkarıyor. Mısır'da da çok "Kardeşleşip isyanlaşmak"büyük bir açlık Tunus'da başlayan Mısır'da büyüyen isyanı başladı. isyan bütün Ortadoğu ve Kuzey İsyanın 18. Afrika'yı sarmış durumda. gününde 30 yıllık Halkların, ezilenlerin isyan birliği diktatör Mübarek bütün bu bölge de ateş topu olmuş devrildi, ve mısır yanıyor. Ortadoğu'da bir devrim halkı ilk raundu

Page 25: Söz Dergisi

25

artmaktadır. Buranın anlayışında bulacaktır.

devlet yapısı biraz daha Bizim meydanlarımızda, Mısır

farklılık göstermektedir. meydanları gibi kardeşleşecektir.

Demokrasicilik oynamayı Tulum sesi, bağlamaya, horonlar,

sever. Fakat; özündeki halaylara karışacaktır, Semahlar,

halk düşmanlığıyla Mısır semalara karışacak, meydanlarda

ve Tunus devletleriyle namaz kılınırken Aleviler güvenlik

benzeşmektedir. Bunu 20 olacak, cemler tutulurken, bunun asi

yıl içerisinde üç darbe savunucusu Sünniler olacak. Bu

yapmasından ve ülkede meydanlar kardeşleşecek yeşeriyor. Bu devrim, yenilebilir ya

bilmediğimiz sayıdaki darbe sınıflaşacak ve isyanlaşacaklar. da zafer de kazanabilir.

girişimlerinden anlıyoruz. Edirne SözHareketliliğin sonucunu

Ortadoğu'nun domino etkisi hemen kestiremiyoruz. Fakat; şunu iyi

aynı şekilde buraya yansımayabilir. biliyoruz ki; isyan öncesi Ortadoğu

Ama; Türkiye'nin de aynı çizgiye ile isyan sonrası Ortadoğu arasında

kayacağı açıktır. Bundan sonraki çok büyük farklar olacak. Halklari

hükümetlerin de halklara açlık, diktatörlere boyun eğdirmeye

yoksulluk, zam ve savaştan başka başladı bile. ''hiç bir ordu zamanı

bir şey vermeyeceği açıktır.gelmiş bir düşünceye karşı

Ülkemizde son dönem duramaz'' sözü hiç bu kadar

gerçekleşen eylemlilikler göz ardı geçerli olmamıştı. Emperyalistlerin

edilmemelidir. Üniversitelerden bu isyandan ürkmemelerini,

başlayan hareketlilik tüm kendilerine pay çıkarmamalarını

egemenleri kaygılandırdı ve beklemek büyük saflık olacaktır.

günlerce tartıştılar. Artık muhalefet Nitekim bizim devletimizin de

olan herkes kolluk kuvvetleriyle ortağı olduğu NATO ittifakı

karşılaşıyor. Üniversitelerdeki Libya'ya saldırmaya başladı bile.

hareketlilik umut vericidir, Ve ortalığı iyice bulandırmaya ve

önümüzdeki süreçte kavganın daha vahşi yüzlerini göstermeye

da kızışacağını görüyor gibiyiz. başladılar. Bütün bu isyanlarda

Ülkemiz halkları, egemenlerine bizim rotamız ezilen ve direnen

karşı zaferi, özgürleşmeyi, en çok arap halklarıdır. Ne bölge

hak edenlerdir. Ve bu öyle bir zafer diktatörleri ne de uluslar arası

olacaktır ki, egemenler için emperyalistler, Arap Halklarının

korkunç, halklar için bayram günü isyanına, ayaklanmasına olan

olacaktır o gün. Ve ''o gün'' , inancımızı ve güvenimizi

anlamını Kürdün deng bej ve sarsmayacaktır.

zılgıtında, Türkmenin kilim ve Ülkemizde bir Ortadoğu

çorabında, Laz, Hemşin ve ülkesidir ve halklarla kader birliği

Gürcü'nün tulumunda, aynıdır. Aynı yoksulluk, aynı

kemençesinde, Çerkes'in estetik, işsizlik burada da vardır,

sert mizaçlı ve coşkulu folklorunda, diplomalılar burada da gelecek

Süryani'nin kılı kırk yaran ince kaygısı içersindedir. Türkiye'de

işçiliğinde, Sünni Türk'ün toprakla halk açlık sınırındadır. Kriz etkisini

dostluğunda ve Alevi halkın gösterdikçe yoksullaşma daha da

''Benim Kabem İnsandır''

Page 26: Söz Dergisi

GÜNÜMÜZDE HEKİM OL(AMA)MAKGÜNÜMÜZDE HEKİM OL(AMA)MAKÜniversitesi'nde profesör olan Olivieri Tıp biliminin ''babası'' sayılan

çocuk kliniğinde araştırmacı. Olivieri Hipokrat'ın yemini şu an Türkiye'de her

ilacı piyasaya süren bir ilaç firmasıyla tıp fakültesinden mezun olan öğrencilere

sözleşme imzalıyor. Ve bu sözleşme, biraz revize edilmiş haliyle ettirilir.

Olivieri'nin sonuçları şirketin izni Bizler de coşkuyla bu yemini

olmadan yayınlamasını önleyen bir ederiz:"Tıp fakültesinden aldığım bu

maddede içermekte. Ancak Olivieri diplomanın bana kazandırdığı statü, hak

ilacın tahmin edilenden daha az yararlı ve yetkileri kötüye kullanmayacağıma,

aynı zamanda tehlike içerebilecek bir hayatımı insanlık hizmetlerine ilişkilerinin bir yansıması. Ama ne yazık ilaç olduğunu araştırmalarıyla ortaya adayacağıma, hastalarımı memnun ki olay sadece burada da bitmiyor. Aynı koyunca bu sözleşmeye rağmen edeceğime, insan hayatına mutlak zamanda insanlarda ki ahlaki bulgularını yayınlıyor.surette saygı göstereceğime, mesleğim çöküntünün olumsuz etkileri pek tabii ki

Peki sonra ne oluyor? İlaç firması dolayısıyla öğrendiğim küçük sırları hekimlerde de görülebilmekte. Ve bu Olivieri'yi anlaşmaya uymamakla saklayacağıma, hocalarıma ve nedenle ettiği yemine sadık kalmayı pek suçlayıp sözleşmeyi iptal etmekle tehdit meslektaşlarıma saygı ve sevgi önemsemeyen ve vicdanen rahatsız ediyor, hastane kurallarını çiğnemekle göstereceğime dil, din, milliyet, cinsiyet, olmayan hekimler de çıkmakta ortaya. suçlanıyor, program yöneticiliğinden takım, ırk ve parti farklarının görevimle Bu konuda örneği ise isim üzerinden alınıp bu olayı kamuoyuna açmaması vicdanım arasına girmesine izin vermeye gerek yok aslında. Günümüzde yönünde baskı kuruluyor. Olivieri'nin vermeyeceğime, mesleğimi dürüstlükle gazeteleri biraz takip ediyorsanız zaten çalıştığı Toronto Üniversite'si ise bu ve onurla yapacağıma namusum ve pek çok örnek bulabilirsiniz. İşkence anlarda sessizliğini korumakta. Çünkü -şerefim üzerine yemin ederim." görenlere sağlam raporu veren sonradan anlaşılacağı üzere- üniversite Günümüzdeki hali orjinalinden hekimlerin varlığını hepimiz biliriz. ve ilaç şirketi birkaç milyonluk dolarlık biraz farklı. Hipokrat yemini, zamanın İnsan olanın her görüştekine, her bağış için görüşmekteler! Olay elbette koşullarına göre daha farklı bir inançtakine, her etnik kökenindekine eşit basına yansıyor, oldukça yankı haldeyken şu an revize edilmiş ve biraz hizmet sunacağı konusunda yemin uyandırıyor ve sonunda önde gelen bilim ''çağdaşlaştırılmış'' halini kullanırız. edenler dudağı şiş, gözü mor, burnu insanlarının tepkileriyle Olivieri klinikte Peki günümüzde bu yemine uymak ne kırık kişilerin ''sağlam'' olduğuna dair eski pozisyonuna kavuşuyor.kadar mümkün? Bir hekim gerçekten rapor verebilmekte...

Bu anlatılan sadece tek bir öykü. idealist bir şekilde, hayatını yeminin en Elbette ki çürümüşlük,hak Emin olun bunun gibi pek çok öykü başında görülebileceği gibi insanlık ihlalleri,meslek etiğine aykırılık sadece vardır. Günümüz ekonomi düzeni ve hizmetlerine adayabilir mi? bunla kalmıyor. HIV (+) olan 85 hastada ilişkileri içinde aslında insan hayatının Bireysel olarak bu mümkün hak ihlali tespit edilmiş ki bu çok pek bir değeri yok. Bir ilaç kar getiriyor görünmekte ki aslında bu yemini eden şaşırtıcı bir rakam değil; asıl şaşırtıcı mu? Sür piyasaya, Hastaya olan her hekimin aynı zamanda olan bu kişilerin 28 i hak ihlalinin bir etkilerini olabildiğince manipüle et. Ve zorunluluğudur hayatını, insanlığa sağlık kurumunda olduğunu söylüyor. bunun önünde duran ilkeli, meslek hizmete adamak. Ancak ne yazık ki (ki bu en yüksek paydayı oluşturmakta) etiğine uygun hareket eden insanları da kapitalist sistemlerde, yani her şeyin HIV(+) hastaların en fazla şikayetçi paranın gücüyle, baskıyla sindirmeye maddiyata ve kar-zarar ilişkilerine olduğu konuların başında; özel hayata çalış. Bu sadece sağlık için değil aslında döküldüğü, parası olana sağlık anlayışı saygısızlık geliyor; bunu tedavi günümüz sistemindeki tüm bilimler için gibi insanlık ve vicdan düşmanı alamamak izlemekte. geçerli olan bir durum. Ama sağlıkta çok anlayışlar, ilaç şirketlerinin sadece kar Günümüzde -örneğin bizim para döndüğünden dolayı (örneğin etme mantığıyla kurulmuş olması, ülkemizde- tıp fakültesine girmek zaten İsviçre'li Novartis ilaç şirketinin geçen bireysel olarak vicdanlı hekimleri zor zor(güzide sınav sistemimiz sağolsun) yılın son çeyreğinde ''net karı'' 2,32 durumda bırakıyor ve ne yazık ki bu girdikten sonra bitirmek ayrı bir zor( ki milyar dolar, İngiliz AstraZeneca'nın yemine uyulması, yeminin edilmesi bu anlaşılabilir).. Ama en zoru gerçek 1.63 milyar dolar, Pfizer'in 2.89 milyar kadar kolay olmuyor. hekim olmakta. Çünkü siz ne kadar etik dolar vs.....!) Buna en çarpıcı örneği Akdeniz değerlere sahip, başı dik bir insan da

Yukarıda yazdığım ve örnek Anemisi(talasemi)ni tedavi eden ilaçla olsanız bu pislik size bir şekilde verdiğim olay aslında sağlık sisteminin ilgi araştırmacı Nancy Olivieri'nin bulaşabilmekte...ve onun düzen içinde ki yeri ve yaşamında görebiliriz aslında. Toronto Adana Söz

26

Page 27: Söz Dergisi

kesimlerinde yaşayan patronlarının koca dört katlı köşkün her köşesini Toplumsal mücadele yeniden

evine temizliğe giderler. Hanımın aradım. Ertesi gün dedi ki, yükseliyor, bu yeni yükseliş

işine gelince “aileden biri”, “Köpeğin mamasının içine döneminde eski örgütlenme

gelmezse aynı tabaktan yemek bile düşürmüşüm, buldum.” Bunlar en anlayışlarımız yeterli olmuyor. Ve

yenmeyecek kirli oluverirler. Şimdi sıradanları. Tacize, tecavüze ezberler bozuluyor, örgütlenmenin

onlar kuralsızlığa, güvencesizliğe, uğrayan arkadaşlarımız da var.birlikteliğin alanı bizim de

itilip kakılmaya karşı Gülhan B.: Onların köpekleri bilmediğimiz yeni yerlere taşınıyor.

örgütleniyorlar. Yaşamlarıyla, hatta koltukları bile sizden daha Eğer bir erkek olarak dünyaya

hayalleriyle, kaygılarıyla, değerlidir. Ünlü bir kadın programı gelmişsen her an ev içinde verilen

beklentileriyle. sunucusu, arkadaşımı mutfaktaki emeği de görmezden geliyorsun.

Yapılan bir röportajda iki ev içi çikolatayı yedi diye mahvetmiş. Sanki doğalında kadının yapması

işçisi şunları söylüyor ve durumu Yahu bir çikolata, ben alayım, gereken bir işmiş gibi geliyor

özetliyor yığayım senin kapına, nedir yani! bulaşık yıkamak çamaşır asmak, en

Her gün eve gelince çöpleri duyarlıyım diyen de, söz konusu

karıştırıyormuş; ne yediler, ne yerleri silmek olduğunda, kısmi

kırdılar diye. Kiloluysan almıyor, bel ağrıları yada baş ağrısı

çok yer bu diyor, zayıfa iş yapamaz oluşuveriyor ansızın. İnsan hep

diyor, örtülü arkadaşlarımızı kendi tarafındadır, oradan bakıp

istemeyen oluyor ya da mesela eleştirir, üstelik tadını beğenmediği

beni esmerim diye işe almıyor. Bir yemeği. Bunca zamandır kadınların

televizyon sunucusu beni işe “asli görevi” olan ev içi işleri

alacaktı, anlaştık. Kocası esmerim toplumun sınıf farklılığından dolayı

diye beni istememiş. O da işvereni ojesinin çıkacağından endişelenen

arayıp demiş ki, Gülhan sayesinde ya da gömleğinin ütüsünün

eşimin nasıl bir ırkçı olduğunu bozulacağından korkan insanlar

öğrendim, teşekkür ederim.tarafından bir sektör olarak

Bu alan Türkiye toplumsal değerlendiriliyor. Eğer bu ülkede

muhalefet alanında bugüne kadar bir işçi ve işveren olur da orada Yıldız A.: çok dikkate alınmayan bir alan hukuksuzluk sömürü olmaz mı ? Fiziksel olarak çok yıpranıyoruz, olarak öne çıkıyor. Bu alan bir Uzun bir süredir örgütlenmeye duygusal olarak aşağılanıyoruz. bakıma bu ülkede yaşanan gelir çalışan, bu günlerde sendika olma Ben size hangi birini anlatayım! adaletsizliğin, sınıf farklılığının en yolunda sağlam adımlarla ilerleyen Mesela bir kadın beni bir doktorun somut görüntülerinden biri. Bu “ Ev içi işçileri sendika girişimi” evine koymuştu. Bir süre sonra açıdan toplumsal muhalefeti görmezden geldiğimiz emeklerini beni her gün arayıp evde neler olup yükseltme derdi taşıyanlar için bu gözümüze sokuyorlar. bittiğini anlatmamı istemeye yeni alanların gelişimi, Hayatları iki uzlaşmaz dünya başladı. Beni ajan diye tutmuş. Çok örgütlenmesi ve birlikte arasında her gün yolculuk etmekle aşağılandığımı hissetmiştim. Bir mücadelesinin sağlanması çok geçiyor. Gecekondu bölgelerinde başkası da yüzüğünü kaybetmiş, önemli görünüyor.ya da apartmanların bodrum beni suçladı, dünyam başıma İstanbul Sözkatlarında oturup, her sabah yıkıldı. Nasıl bir şey bilmem ama erkenden şehrin varlıklı

27

Örgütlenme ve Mücadelede Yeni Alanlar;

“Ev içi işleri sendika girişimi”

Page 28: Söz Dergisi

28

Kaydet Arabim…Arap coğrafyası, zulmün ve bu kötü gidişatta bir değişim

sömürünün coğrafyasıdır. Roma'dan gözlemlenmezken, feleğin tekerine başlayan ve bugün İsrail ve ABD çomak sokan 1960'larda Cezayirli tarafından sürdürülen bin yıllık bir Araplar olmuştur. Fransa'yı işgal tarihi vardır. Araplar-Batılı ve topraklarından kovan Cezayirli Aydınlanmacı bir dille konuşursak- devrimciler tüm Arap halkları için bir iğrenç, geri, cahil, medeniyetten umut olmuşlardır. Ardından gelişen, bihaber, vahşi, ilkel vs insanlardır. tarihin gördüğü en büyük direniş: Gerçekten öyle mi? Tüm bu aşağılık Filistin! sıfatların altında yatan sebep, bu Alçaklığın evrensel bir gerçek, bilinçli karalama ve yok saymanın zorbalığın da tek makul yönetim sakladığı hakikat nedir? biçimi olduğu bu lanet dünyada,

Arap coğrafyası, acının elbette emperyalistler, yerli coğrafyasıdır. Napalmlerin, Misket işbirlikçileri, kapitalistler, hainler de bombalarının, örülen duvarların, tüm boş durmadı. Televizyonlarında, dünyanın gözleri önünde katledilen gazetelerinde, radyolarında yalanlarını milyonlarca insanın vatanı. Fas'tan akıttılar, Arapların üstüne bombalarını başlayıp, Basra Körfezi'nde son bulan yağdırdılar, Şabra'yı, Şatilla'yı, 22 devletin sınırları-Mısır hariç- Ramallah'ı, Doğu Kudüs'ü, Felluce'yi, emperyalistler tarafından cetvelle Beyrut'u, Gazze'yi, Bağdat'ı, şehirleri, çizilmiştir. Aynı dili konuşan, bir elin mülteci kamplarını, camileri, parmakları gibi birbirine benzeyen çocukları, kadınları, milyonlarca sivili, koca bir ulus, 22 yapay devlet içinde direnişçiyi, devrimciyi yaktılar, birbirlerinden kopartılmıştır. Zengin yıktılar, katlettiler.yer altı kaynakları ve merkezi bir İnsanlık tarihi bu büyük lekeyi coğrafyada yer almasından ötürü, asla temizleyemeyecek. Arapların savaş bu topraklarda hiç eksik haklı öfkesi ve direnişi ise hiç olmamıştır. bitmeyecek.Doğu (Orient) Batılı için vardır ve Bitmiyor da… Bugünlerde konuşulan Batı ile ilişkisin içinde ve onun tek konu var: Arap İsyanları. Tunus'ta tarafından inşa edilir. O, Batı'ya kendini yakan gencin bedeni umudun yabancı olan diğeri (Other) ve onun meşalesi oldu. Önce namlı diktatör altı (inferior) olanı yansıtan bir Zeynel Abidin Bin Ali kovuldu. aynadır. Edward Said'in işaret ettiği Ardından Tahrir ve Mısır. İsyanın 18. Doğu'dan kasıt Arap topraklarıdır. Gününde Hüsnü Mübarek Mısır'dan Uzak doğu, Hindistan, Türkler, kaçtı. Lübnan'da halk hükümetteki Osmanlı da zaman zaman Doğu diye Hariri'yi devirip desteğini Hizbullah'a uydurulan hayali coğrafyanın isimleri verdi. Yemen ve Bahreyn de isyan olmakla beraber, Avrupa edebiyatı ve bayrağını açtı. Libya'da halk hala bilimsel(?) araştırmalarına detaylı bir sokaklarda, siperlerde. Burjuva bakış, Doğu'nun öncelikle Arapları ve işbirlikçi diktatörler kağıttan İslam Kültürünü işaret ettiğini kaplandır! Araplar bunu öğrenmiş gösterecektir. oldu. Geleceklerinin kendi ellerinde Batı'nın dünyanın efendiliğine olduğunu biliyorlar. Önce içlerindeki soyunabilmesi için, hali hazırda bir hainlerden başladılar hesap sormaya. kölenin olması gerekir. Bu köle de, Emin olun sıra İsrail'e, ABD'ye, Araplar ve İslamiyet'tir. Bir taraf emperyalizme kapitalizme de gelecek.kuralları koyarken, diğeri de güçsüz “Yaşamak bir sanrı değilse, öç almak olduğu için bu kendine biçilen sefil gerekir” diyor şair. Araplar kendi role boyun eğer. geleceklerinden söz etmek istiyorlarsa

Batı'nın parlak tarihini kazırsanız, öç almak zorundalar. Alacaklar da.savaşlar, yağmalar, yalanlar ve sayısız Bu Arap 1848 dalgası, tüm dünyayı alçaklıklar görürsünüz. saracak.Araplar'ın ezilmişliğinin tarihsel arka harun, cebeci, aplanı budur. 20. yy'ın ortalarına değin

nkara

Kütükte kayıtlıyım, Arabım!Kartımın numarası elli binSekiz çocuğum var, dokuzuncusu yoldaYazdan sonra burada, kızıyor musun?

Kütükte kayıtlıyım, Arabım!Bir işim var, çalışıyorumArkadaşlarım var acı çekenSekiz de çocuğumTaştan çıkarıyorum ekmekleriniÜstlerini, başlarını, defterlerini taştan çıkarıyorumDilenmiyorum kapı kapıOlmuyorum eşiğinde iki büklüm senin, kızıyor musun?

Kütükte kayıtlıyım, Arabım!Halktan biriyim, sabırlıyımÖfkeyle kaynayan topraklara salmışım köklerimiÇağlardan çok uzaklara bağlı babam benimUzuvların doğuşundan çok uzaklaraSelvilerden, zeytinlerden çok uzaklaraBütün bitkilerden çok uzaklara Soylu efendilerinden değil,Kara saban sürenlerdenBüyükbabam da köylüydü, yoktu soy ağacıBaşımızı sokacak bir kulübe benim yuvamKamışlardan, dallardanHoşnut musun benim bu halimden?Halkım ben!

Kütükte kayıtlıyım, Arabım!Saçlar kara, gözler kahverengi,Özel belirtiler: alnında bir çatkı,El ayası deniz kabuğunun içi gibi kırmızıUyuşturur tuttuğu eli bu ellerAyrıca, zeytinyağını bir de kekiği severim çokArayan bulsun beni bir yitik köydeHaçsız yollarda unutulmuş.Tarlalarda ter döken insanlarınTaş ocaklarında ter döken, özleyen insanlar…İnsan gibi yaşamayı

Kütükte kayıtlıyım, Arabım!Atalarımın üzüm bağlarını sen aldın ellerimdenÇocuklarımla ektiğim toprağı sen aldınBıraktın bu taşları bize, çocuklarımızaAlacak mısınız elimizden bu taşları da?

Bir daha diyorum bir dahaKütükte kayıtlıyım birinci sayfanın ta başındaNefret etmem insanlardan, saldırmam hiç kimseyeAma aç korlarsa beni, korlarsa çırılçıplakYerim etini beni soyanınHem de yerim çiğ çiğAçlığımı kolla benim ve öfkemiDamarıma basma

Mahmut Derviş

Page 29: Söz Dergisi

29

FİLM TANITIMI:

cephede zaferlere imza atmaları, Troçki'nin, Marcuse'nin keza Afrika'daki Ulusal Kurtuluş kitaplarını okuyan bu gençler için Hareketlerinin başarıya ulaşması hayat ve teori iç içe geçmiş, ve kapitalizmin krize girmesi ile birbirlerini dışlamayan bir yapıya dünyanın her yerinde yükselen dönüşmüş durumda.sol dalgadan etkilenip Federal Gelelim filmdeki bazı Alman devletine karşı savaş yanlışlara… Filmde RAF açıyorlar. Hedefleri; sosyalizm ve liderlerinin intihar ederek özgürlük. yaşamlarına son verdikleri İran Şahı Rıza Pehlevi'yi anlatılırken, yapılan incelemeler Berlin'de protesto eden, sonucunda, hapishanede Vietnamkongress'i düzenleyen, öldürüldükleri ortaya çıkıyor. alış-veriş merkezlerine sabotaj Bazı sahnelerde özellikle Andreas eylemleri yapan, arabaları ateşe Baader üzerinden küçük burjuva veren gençler büyük bir coşkuyla tipolojisi çizilmesi, RAF'ın kendilerini kavgaya atıyorlar. devrimci sol yanlarına

Der Baader-Meihnof Komplex Ürdün'de Filistin Kurtuluş değinilmekten imtina edilmesi,

2008 yapımı bir Alman filmi. Örgütü'nün kamplarında eğitim kuru bir aksiyon üzerinden

Gösterime girdiği birçok ülkede aldıktan sonra banka soygunları, şekillenen kurgu, bizim

ses getirdi. Kızıl Ordu Amerikan üslerinin nazarımızda filmin değerine

Fraksiyonu'nun(RAF) ve 68 bombalanması, işbirlikçi Alman gölge düşürüyor.

Alman gençlik hareketinin medyasına yönelik saldırılarla Der Baader-Meinhof Komplex,

hikâyesini anlatan bu film, adını duyuran örgüt ve lider anlatılanların aksine bir “terör”

gerçeğin bazı yönlerini çarpıtmış, kadro, dünya devrimci filmi değil. Objektif bir yaklaşım

Hollywood tarzı bir görsellik ve gençliğinin idolleri oluyorlar. sonucunda, anlatılan hikâyenin,

kurguyla aksiyon sahnelerine Rock'n Roll, hız, dinamizm filmin 68 dönemi Alman devrimci

ağırlık vermiş olsa da, genel bir diğer unsurlarını oluşturuyor. Bob gençliğinin büyük cüreti,

değerlendirme sonucunda, Dylan, Beatles, otobanda yüksek tutkuları, özlemleri olduğu ortaya

konusu ve oyunculuklarıyla hız yapmak gibi birçok detay, çıkacaktır. İyi seyirler.

oldukça sağlam ve iddialı bir gençlerin gündelik hayatlarına harun, cebeci,

film.bakış imkânı sağlıyor. Mao'nun,

Film, RAF'ın liderleri olan Andreas Baader ve Ulrike Meihnof üzerinden bir dönemin devrimciliğini anlatıyor. Kızıl Ordu Fraksiyonu, 1970'te Federeal Almanya'da kurulmuş Marksist-Leninist bir örgüt. Örgütün kurucu kadrosunun büyük bir kısmı öğrencilerden oluşuyor. Bu gençler Avrupa refah toplumunun pek de matah bir şey olmadığını, insanlık, demokrasi gibi ağdalı sözcüklerin içinin boş olduğunu, kapitalist sistemin tüm bireyleri kendi gerçeklerine yabancılaştırdığını anlıyorlar. Vietnam'da gerillalarının ABD'ye karşı birçok

ankara

Der Baader-Meihhof Komplex

Page 30: Söz Dergisi

FİLM TANITIMI:

30

Bir Ayaktakımı İsyanı;

PATRONA HALİL AYAKLANMASIkendini koruma altına almaya başladığı Bu yılın popüler dizisi muhteşem yenilgi olarak kabul edildiği gibi yüzyıl gösterime girdiğinde bir kesimin Osmanlı'nın batının ideolojik egemenliğini ciddi bir tepkisi gündeme geldi. Tarihi, kabul etmeye başladığı dönem olarak da resmi ideoloji üzerine kurup, çarpıtılmış bir kabul edilir. Bir diğer ifade ile kapitalizmin resmi tarih kuran anlayışın tepkilerine hızla kurumsallaştığı Avrupa'ya, alışmıştık. Bu sefer başka bir kanadın Osmanlı'nın eklemlenme arayışına girdiği Osmanlı'yı bir anlayış merkezi olarak alıp, dönem olarak da kabul edilir. Geri düşmeye kendisine pay çıkarmaya çalışan başka bir başlayan Osmanlı, reform adı altında batıyı ekibin tepkisiydi söz konusu olan. hızla taklide yönelmiştir. Bu taklit, her Ecdadımızın yanlış gösterildiği, ecdadımıza benzeşme arayışında olduğu gibi, biçimin saygısızlık yapıldığı başta hükümet ve öne çıktığı bir taklit olmuştur. Biçimsel Erdoğan'dan Arınç'a, Saadet Partisinden taklit olarak başlayan bu dönemde saray ve BBP'ye geniş bir çevrede bir rahatsızlık çevresinde zevk ve eğlence öyle bir noktaya yarattı. Ecdadını saraylarda arayanlar için, varıyor ki ramazan ayının geldiği dahi fark haremleri görmek acı gelmiş olabilir ancak edilmemiştir. Bu dönemde sanatta biraz daha kurcalasalar saraylarda daha kullanılmaya başlanan laleler, İstanbul'un başka neler görecekleri tüm tarih her tarafına donatılır. Lalelerin öne çıktığı kaynaklarında açıktır. bu dönem Lale devri olarak adlandırılır. Bir başka konu da ezilenler adına

Bu dönemin bir başka önemli etmeni tarihin karanlık olduğu bir dönemde, büyük de batıda yenilgilerle gerilemeye başlayan bir ateş yakıp tüm dünyaya ışık ve sıcaklık Osmanlı, doğuda da İran üzerine yaptığı saçan Mısır Ayaklanması üzerinden anlatımda bu durum açıklanmaktadır.seferlerde hayal kırıklığına uğramaktadır. Ortadoğu ve Kuzey Afrika halk Sarayda ise bambaşka bir yalancı Osmanlı'nın kaynak olarak talan(ganimet) ayaklanmaları. Hem de hiç kimsenin bahar havası hâkimdir. Alınan yenilgiler, üzerine kurulan ekonomisi, hem saray ve beklemediği bir yerden, hiç kimsenin yenilgilerle daralan topraklar ve ekonomi hem de savaş harcamalarını beklemediği bir zamanda. Emperyalistlerin ve halkın kamburunu büyüten vergilerle karşılayabilmek için halkın ödediği ve yerli işbirlikçilerinin çöplük olarak oluşan hava, sarayın etrafını iyice vergileri önemli bir oranda arttırmıştır. kullandığı, itaatın çok güçlü olduğu bir sarmasına rağmen sarayın “güvenli” “imdadiyye'i seferiyye ve hazerriye” adlı yerden ezilenler, açlar, yoksullar, evsizler, duvarları bu havayı bir türlü içeri ağır vergiler, halkın yükünü önemli işsizler, işçiler, memurlar, öğrenciler, sokmamaktadır. Bu buhran havasının derecede arttırdığı için Osmanlı'ya karşı kadınlar, Müslümanlar, hiristiyanlar… uğramadığı saray hayatında sanatın ve olan öfkeyi de iyice arttırmıştır. Bunlara ek günlerce isyan etti, meydanları işgal etti, bir edebiyatın da önde olduğu, lalelerin olarak belli aralıklarla 16. yy'dan beri diktatör devirdi. sembolleştiği bir zevk ve eğlencenin devam eden Celali Ayaklanmaları'nın Biz de bu sayımızda bu iki konunun dönemi yaşanmaktadır. Resimler, heykeller, tesiriyle İstanbul'a göç edenlerle birlikte, kesiştiği bir döneme gidiyoruz. Bir tarihte şiirler vd. sanat eserleri üretilirken, divan istanbul'da işsiz, güçsüz, aç ayaktakımının Osmanlı tarihi, diğer tarafta başta Mısır edebiyatının ünlü ismi Nedim'in şiirleri sayısı da hızla artmaktadır. O dönemde olmak üzere bütün Ortadoğu ve Kuzey sarayın bu hayatının ürünü olup bu hayatı yazılmış bir kaside de “Odun ateş bahasına Afrika isyanı; Çıplak Ayaklı Patrona Halil anlatmaktadır. Dönemin bu sefahatını en iyi çıktı, tütsülük dut ağacı gibi dirhemle Ayaklanması. Ecdadımızın kim olduğunu anlatan örnek, şüphesiz tebaasının çok satılıyor, kömürün tozunu bulsak, sürme soranlara, bugün tam da Mısır'da olduğu büyük kısmının Müslüman olduğu Osmanlı diye yüzümüze çekeceğiz, gözde arpacık gibi haftalarca İstanbul'u ayaktakımı ile Sarayının zevk ve eğlenceye çıksa, insan bir torpa arpa bulmuş gibi birlikte işgal edip Osmanlı'nın dize geldiği düşkünlüğünden ramazan ayını fark sevinecek… … zira ortada halkı koruyacak, dönemle yanıt veriyoruz. etmemesidir. Üstelik bu zevk ve eğlencenin ahvalini sorar izler kimse yok” geçen 1718-1730 yılları arasında Osmanlı'da bütün masrafları halkın boynuna bindirilen

yaşanan sefahat dönemi olan Lale ağır vergilerdir.Devri'ni bitiren Patrona Halil Tabi bu buhran etkilerine, ve Ayaklanması: sarayın bu aldırmazlığına yönelik

1714-1717 yılları arasında huzursuzluklar 12 yıllık dönemde iyice yaşanan Osmanlı-Avusturya harbinden yükselirken, küçük küçük patlamaların sonra Avusturya'ya yenilginin kabul birikmesiyle en sonunda 1930 yılının edildiği anlaşma olan 1718 tarihli 28 eylül Perşembe günü büyük isyan Pasorafça Antlaşması ile başlayıp 1730 patlıyor. Patrona Halil önderliğinde Patrona Halil İsyanı ile sona eren “şeriatı muhammediye'nin tatbiki için” dönem. Osmanlı'nın genel anlamda Beyazıd Camii'ninde önünde toplanan batıya özel anlamda Avusturya'ya karşı ve çoğunluğu ayaktakımının yaşadığı bu yenilgi, Osmanlı için oluşturduğu isyancı grup, üç ayrı

TARİHTEN YAPRAKLAR

Page 31: Söz Dergisi

31

koldan çarşıya girerek açtıkları bayrak parçalanmış, halkın üstündeki ağır vergiler sayılan “lale devri” ve onun bilimi, sanatı, altında esnafları da kendilerine katarak kaldırılmıştır. eğlencesi, kültürü, yasası ilerici, onu çarşıyı kapatırlar. Çarşıdan üç koldan Gelelim isyancılara. İsyancıların beğenmeyen daha fazla sömürüyü kabul büyüyerek “Et Meydanı”nda toplanırlar. 29 önderi “Patrona” isimli gemide daha önce etmeyen, adalet isteyen, ekmek isteyen eylül Cuma günü yeniçerilerin de levendlik(deniz askeri) yapmış, hamamda ayaktakımının isyanı gerici olarak kabul katılımıyla zındanları boşaltıp, minarelerde tellaklık yapan bir Arnavut olan Patrona edilmiştir. Ancak egemenler için tarih ne ezan okunmasını ve o gün Cuma namazının Halil'dir. 28 Eylül'de Patrona Halil ile kadar net ise bizim için de o kadar nettir. kılınmasını yasaklarlar. Bu üç uygulama isyanı başlatan diğer isyancılardan bir Saraylardan, hükümet konaklarından saraya karşı önemli bir güç gösterisidir. kısmı, Oduncu Ahmed, Kutucu Hacı yazılan tarih, çıplak ayaklıların korkusuyla Böylesi bir meydan okumadan sonra Hüseyin, Manav İsmail, Cambaz Emir yazıldığı düşünülürse, çıplak ayaklıların da konaklar yağma edilir. Nitekim yukarıda Musa, Turşucu İsmail vd.'dir. Çıplak ayaklı kendi tarihleri vardır. Bu tarihte de çıplak değindiğimiz dönemin saray şairi Nedim'in Patrona Halil'in etrafında, “elde süpürge ayaklı Patrona Halil İsyanı, birlikte isyanlardan kaçarken damdan düşüp öldüğü sapının ucuna geçirilmiş çuldan bayrakla” savaşınca cihan imparatorluğu Osmanlı'nın söylenir. yürümeye başlayan isyancıların sloganı bile çaresiz kalıp diz çöktüğünü

Patrona Halil önderliğindeki isyanın en “Şeriat-ı Muhammediye'nin tatbiki”dri. yazmaktadır. somut talepleri; ağır vergilerin kaldırılması Yamaklar, uşaklar, işsizler, esnaflar vd. Tarihsizlik, soysuzluk bir canlının ve kötü yönetimin sorumlusu olarak oluşan ayaktakımı isyana katılmıştır. başına gelebilecek en kötü şeylerden biridir. gördükleri başta Nevşehirli Damat İbrahim Çingeneler, göçebeler, ve başka gruplar da Köklerini derinlere salabilenler ancak Paşa olmak üzere vezirlerin kellesinin “şeriat isteruz” diye ayaklanmaya fırtınalara direnip, güneşli günleri görebilir. verilmesidir. İstanbul'da artık sarayın katılmıştır. “Şeriatı Muhammediye”, hukuk Son günlerin popüler dizisi olan Muhteşem egemenliğini tanımayan bir hava hakimdir. demektir, adalet demektir. İsyancılar, Yüzyıl'da ecdadımızı kötü gösterdikleri için Sarayın karşısında Patrona Halil yönetenleri adalete, hukuka davet bir çok “sıkıntı” yaşandı. Osmanlı yeniden önderliğinde çoğunluğu ayaktakımından etmektedir. Dönemin çıplak ayaklı gündeme geldi. Diziden geçen hikayenin oluşan halk vardır. ezilenleri, dönemin egemenlerine isyan egemenlerin ecdadını anlattığı açıktır. Bu

İsyancılar başta sadrazam Damat edip iki ay boyunca memleketi zapt soy, kendini haremlerde, lale devrinde, İbrahim Paşa, Şeyhülislam Abdullah etmiştir. Padişahtan sadrazama, saraylarda, köşklerdir, konaklarda, Efendi, Kethüda Mehmet Paşa, Kaptan-ı şeyhülislamdan kaptan-ı deryaya sarayın plazalarda yaşatır. Yüz binlerce asker ve Derya Mustafa Paşa'nın da içinde olduğu bütün yönetimini devirmiş, yeni padişahı da polisle korunur. Bizim ecdadımız 37 kişinin kendilerine verilmesini çıplak ayaklı önderlerinin arkasında ayaktakımıdır tarihimiz köklerimiz de istemektedir. Bu talep yerine getirilir ve 1 yürütmüşlerdir. ayaktakımının tarihidir. Kendini sokaklarda Ekim 1730 gecesi sadrazam Damat İbrahim Bize dayatılan tarih kaynaklarında “25 yaşatır. Bir araya gelip ayaklandı mı Paşa, Kethüda Mehmet Paşa ve Kaptan-ı Kasım günü Patrona Halil ve arkadaşları düzenin altını üstüne getirir. Anadolu'da Derya Mustafa Paşa sarayda idam edilip saraya çağrıldı , sünnet odasında yaşanan birçok dönemde olduğu gibi, Tam öküz arabalarına yüklenerek isyancılara öldürüldüler.Cesetleri parça parça saraydan da bugün Mısır'dan başlayarak tüm gönderilmiştir. 37 kişinin tamamı da idam dışarı çıkarılınca , zorbalar korkup Ortadoğu ve Kuzey Afrika'da olduğu gibi…edilmiştir. 1703 yılında tahta oturan III. dağıldılar. Bu şekilde , III Ahmet Ahmed daha fazla tahta duramayıp canının döneminde , Osmanlı İmparatorluğu'ndaki kadim

Kaynakça;kurtarmak için tahtını I. Mahmud'a ekonomik canlanma, bilimsel çalışmalar , Tavır dergisi ağustos 2009bırakmıştır. 6 Ekim 1730'da yeni padişah batı ile yumuşama sürecine de uzun bir süre Teori ve Politika sayı 39

olan I. Mahmud'un kılıç kuşanma için ara verilmiş oldu.” diye geçer. Patrona Halil, Reşat Ekrem KOÇ 1967

töreninde, padişahın önünde, atının üstünde Batılılaşma çalışmalarının başlangıcı çıplak ayağıyla elinde kılıçla isyanın önderi Patrona Halil durmaktadır. Bu görüntü isyanın geldiği noktayı, gücünü çok net gösteren bir görüntüdür. “Koskoca” Osmanlı padişahının yanında durmak mümkün değil iken, isyanın önderi Patrona Halil padişahın karşısında atının üstünde, çıplak ayağıyla, kılıcıyla durması Osmanlı'nın acizliğini ve isyanın gücünü çok iyi göstermektedir. Patrona Halil isyanı 25 kasım günü saraydaki divan toplantısına çağrılan bir kumpas sonucu Patrona Halil'in katledilmesine kadar devam etmiştir. 28 eylül'den 25 Kasıma kadar süren bu iki ayda İstanbul'u asiler yönetmiş, padişah tahttan düşmüş, başta sadrazam ve şeyhülislam olmak üzere 37 yönetici idam edilmiştir. Zevki ve eğlenceyi temsil eden köşkler ,yapılar yıkılmış, laleler sökülüp

Page 32: Söz Dergisi

Yanı başımızdakini ezip yarışta, bizden öncekine el pençe dururken; hayata dair bir tercih yapamayıp, sınavda en doğru seçeneği seçmeye uğraşırken; iş kuyruğunda umutsuzluğumuza mahkum bastırırken

boğazımıza düğümlenenleri ve ya işyerlerindeki bölmelerde çürürken en canlı yanımız; nasıl kurarız büyük düşler?

Her fırsatta çarpar yüzümüze iki kelime; yarın yok…İşsizlik sadece birer veri, felaketler ve cinnet görüntüleri sadece bir haber karesi kadar yer bulabiliyorken

ömürde; kan deryasına dönmüş topraklar üzerinde savaş senaryoları yarıştırılırken kendi sonunu hazırlayan insanlık için yarın yok…

Savaşın çirkin yüzü karartırken göğü; Kürt, Türk, Rum ve ya Arap olmak fark etmiyor artık;Ölümlerin başında yakılan ağıtları duymayan kulaklar için yarın yok…

Sermayenin doymak bilmeyen kar hırsı uğruna nükleer santral tarlasına dönen dünya dört bir yanda felaketlerle haykırırken isyanını, kayıtsızlığımızın kör ettiği gözler için yarın yok…

Bin bir bedel pahasına kazanılan özgürlük değerlerini bile tüketim nesnesi haline getirerek yabancılaşıp çürüyen insan için yarın yok…

Sona geldik artık, YARIN YOK!

Duyduğun, korkulara teslim olmuş vicdanının sesidir.Artık kaçacak bir yer kalmadı, kendinle yüzleşmekten başka bir yol yok!

Tarih seni uysallıkla sorumluluk arasında bir tercihe zorlarken, gerçek özgürlük için tek yol isyanda…

Şimdi değilse hiçbir zaman, burada değilse hiçbir yerde…Ya şimdi, burada sorumluluğu seçecek ve başkaldıracağız zamana

ya da uysallığımızın teslimiyeti altında tükeneceğiz yaşamla…

Geçmişin uysallık öğütleyen masallarını kaldırmıyor artık zaman.Kuzey Afrika'dan Latin Amerika'ya, Ortadoğu'dan Avrupa'ya

yeni türküler yapıyor özgürlüğü isyanda arayanlarUmudun türküsü, kavganı türküsü, zaferin türküsü…

Alev alev olmuş yer küre kabuğunu çatlatmanın eşiğinde. İsyana durmuş toprak doğum sancılarıyla yankılanırken,

tarih hızlanmış; devrim, yapıcılarını çağırıyor…Kulak ver sen de bu çağrıya,

saç göğe, acılarla kavurduğun yüreğini ve sen de haykır göğün tahtına oturanlara…

Özgürlüğümüzü isyanda arıyoruz, yarınlar için BAŞKALDIRIYORUZ