sinir sistemi - 1 -...
TRANSCRIPT
YGS
- Biy
oloj
i
1
Sinir Sistemi - 1
1. Nöronların hücre gövdesinde mitokondri, endoplazmik
retikulum, golgi organelleri ve çekirdek bulunur. Sentro-
zom bulunmaz ve sinir hücreleri bölünemez.
Hücre gövdesinden akson ve dendrit denilen uzantılar çıkar. Bu uzantılara nörofibril denir.
Cevap D
2. Bazı faaliyetler beyin kabuğu tarafından öğrenildikten
sonra alışkanlık haline gelir ve omuriliğe aktarılır. Araba
sürme, bisiklete binme, dans etme, örgü örme gibi faali-
yetler bu duruma örnektir.
Cevap E
3. L ile beynin kıvrımlı olan kabuk bölgesi gösterilmiştir.
Y ile arka beyin kısmında yer alan beyincik gösterilmiş-tir.
G beyincik yarım kürelerini bağlayan pons bölgesidir.
S ise omuriliktir.
Cevap C
4. Hipotalamus vücudumuzun otomatik kontrol merkezi-
dir. Uyku, iştah, kan basıncı, vücut sıcaklığı, su dengesi
gibi olayları düzenler. Duyular duyu organları tarafından
alınır ve beyin kabuğunda değerlendirilir. Yutma, çiğne-
me, öksürme ve kusma gibi refleksleri omurilik soğanı
denetler.
Cevap E
5. Duyu organlarından gelen uyarılar aynı şekilde beyine
iletilir. Ancak değerlendirme merkezleri farklı olduğu için
farklı duyular olarak sınıflandırılır. Sinestezi kokuların
renk olarak algılanmasıdır. Nöron boyunca Na+ − K+
pompası sayesinde elektriksel iletim olur. Nörotransmit-
ter maddeler sinapslarda görev yapar.
Cevap C
6. Nöronlar, impuls oluşturma, iletme ve değerlendirme
özelliğine sahip hücrelerdir. Ayrıca nöronlar akson uç-
larından bazı hormonları nörotransmitter madde olarak
salgılar. Vücudumuzda çizgili kas hücreleri fermantas-
yon yapar.
Cevap D
7. Beyin ve beyinciğin dış kısmında boz, iç kısmında ak
madde bulunur. Omurilik ve omurilik soğanında ise dışta
ak, içte boz madde bulunur.
Cevap D
8. Botoks motor nöronların işlev yapmasını engelleyen bir
maddedir. Motor nöronlar ise uyarıları tepki organına
(efektör) iletir. Bu yüzden duyu nöronları uyarıları alır ve
ara nöronlara iletir. Değerlendirme yapılır ancak tepkiler
efektörlere iletilemez.
Cevap D
9. İmpuls akson ucuna geldiğinde sinaps boşluğuna nö-
rotransmitter denilen kimyasallar salgılanır. Nörotrans-
mitter madde diğer sinir hücresinin dendritindeki resep-
törlere bağlanır. Uyarı tamamlanınca nörotransmitter
maddeler enzimlerle parçalanır.
Cevap B
10. Bir nörondan diğerine impuls aktarımı nörotransmitter
maddeler sayesinde olur. Bir nöronun akson ucundan
salgılanan nörotransmitter diğer nöronun dendritindeki
reseptörlere bağlanır ve Na+ kanallarını açar.
Cevap E
11. Beyin kabuğu (uç beyin) öğrenme, hafıza, zeka, yazma,
konuşma ve duyuların değerlendirilmesi gibi olayları
gerçekleştirir. Şarkı söyleme ve refleksler omurilik tara-
fından denetlenir.
Cevap D
12. Omurilik soğanı solunum, dolaşım, sindirim ve boşaltım
gibi hayati olayları denetler.
Cevap E
YGS
- Biy
oloj
i
2
Sinir Sistemi - 2
1. Uyarı şiddetinin artması uyarılan nöron sayısını ve
dolayısıyla oluşturulan impuls sayısını ve dolayısıyla
oluşturulan impuls sayısını arttırır. Beyne ulaşan impuls
sayısının artması da tepki şiddetini arttırır.
Cevap E
2. Uyarı öncelikle duyu organı tarafından alınır. Duyu nö-
ronu omuriliğin dorsal kök denilen kısmından giriş ya-
par. Ventral kökten çıkan motor uyarıyı efektör organa
ulaştırır.
Cevap B
3. Sinapslarda impuls iletimi nörontransmitter denilen kim-
yasal maddeler sayesinde gerçekleşir. Ayrıca oksijen
tüketimi CO2 oluşması ve ısı açığa çıkması da olayın
kimyasal yönüdür. Na+ − K+ pompası aksonda görev
yapar ve elektriksel iletimi sağlar.
Cevap D
4. Miyelin kılıf bulunan nöronlardaki impuls iletimi miyelin
kılıf bulunmayanlara göre daha hızlıdır. Ayrıca ranvier
boğumu sayısı arttıkça impuls iletimi yavaşlar.
L ve Y nöronları miyelinli olduğu için S ve G nöronların-dan daha hızlı iletim yapar. Y’de ranvier boğumu daha az olduğu için L’den daha hızlı iletim yapar.
Cevap C
5. I. Denge beyincik tarafından sağlanır.
II. Öğrenme, hafıza, zeka, hatırlama gibi olaylar uç beyin tarafından denetlenir.
III. Refleks hareketleri omurilik tarafından denetlenir.
Cevap C
6. Beyin kabuğu (uç beyin), talamus, hipotalamus ön beyin
kısmında yer alır. Beyincik, pons ve omurilik soğanı ise
arka beyin bölgesinde bulunur.
Cevap C
7. 1, uç beyin olup hafıza, zeka, öğrenme gibi olaylarla du-
yuların değerlendirilmesini gerçekleştirir.
2, omurilik olup refleksleri kontrol eder.
3, beyincik olup vücut dengesini sağlar.
4, ara beyin bölgesidir. Hipotalamus hipofizi uyarır.
Beyincik, pons ve omurilik soğanı arka beyin bölgesinde bulunur.
Cevap C
8. Duyusal impulsların çapraz yaptığı yer omuriliktir. Omu-
rilik omurga boyunca uzanır. L omuriliktir. Y talamustur.
Hipofizin uyarılmasını talamus değil hipotalamus yapar.
Beyinden çıkan sinirlerin çapraz yaptığı yer omurilik so-
ğanıdır.
S, hayatsal olayları denetler ve zarar görürse birey ha-yatını kaybedebilir.
Cevap C
9. Sinir hücrelerinde impuls iletimi sırasında oksijenli so-
lunum ile ATP üretilir. Bu sırada CO2 ve ısı artar. Bu
yüzden L, CO2 veya ısı olabilir. Enzimler tüketilmez ve
miktarı sabittir. Bu yüzden Y enzim olabilir. S ise oksi-
jenli solunumda tüketilen O2 veya glikoz olabilir.
Cevap E
10. Beyin ve omurilikteki nöronlara ait miyelin kılıfın zarar
görmesi durumunda ortaya çıkan hastalık multipl skle-
roz rahatsızlığıdır.
Cevap D
11. Göz bebeğinin büyüyüp küçülmesi gibi görme refleksi
ile işitme reflekslerini orta beyin kontrol eder. Ayrıca kas
tonusu ve vücut duruşunu kontrol eder. İskelet kasları
istemli çalışır. İstemli hareketler ise uç beyin tarafından
kontrol edilir.
Cevap C
12. Diz kapağı refleksi gibi basit refleks olaylarında duyu ve
motor nöronlar görev yapar. Ara nöron görev yapmaz.
Ara nöron ise yan kök kısmında bulunur.
Cevap B
YGS
- Biy
oloj
i
3
Sinir sistemi - 3
1. Arka beyin bölgesinde bulunan omurilik soğanının dışın-
da ak, içinde boz madde bulunur. Ara beyin bölgesinde
bulunan hipotalamus impuls iletiminin yanında hormon
salgılar. Uç beyin ve beyincik iki yarım küreden oluşur.
Cevap E
2. Beyin yarım küreleri üstten nasırlı cisim, alttan ise beyin
üçgeni ile birbirine bağlanır. Sağ yarım küre vücudun sol
tarafını, sol yarım küre de vücudun sağ tarafını kontrol
eder. Rolando yarığı beyin yarım kürelerini enine ayıran
yarıktır.
Cevap B
3. Nöronlar çok fazla özelleşmiş olup bölünme yetenekle-
rini de kaybetmiştir. Nöroglia hücreleri nöronlara destek
sağlayan ve beslenmelerine yardımcı olan hücrelerdir.
Mikroglialar ise sinir sistemini mikroplara karşı savunur.
Cevap E
4. 1 durumda Na+’lar hücre dışına, K+’lar hücre içine aktif
taşıma ile taşınmıştır. 2. durumda hücre dışında fazla
olan Na+’lar difüzyonla hücre içine giriş yapmıştır. Böy-
lece impulsun iletildiği durum olan depolarizasyon ger-
çekleşmiştir. 3. durumda K+ iyonları hücre dışına çıkar
ve yük durumu ilk baştaki haline döner. Bu duruma ise
repolarizasyon denir.
Cevap E
5. Otonom sinir sistemi sempatik ve parasempatik olarak
2 bölümden oluşur. Sempatik ve parasempatik sinirler
birbirine zıt çalışır. Parasempatik sinirler idrar kesesini
daraltır, bronşları daraltır, kalp atışlarını yavaşlatır ve
göz bebeğinin küçülmesini sağlar. Ancak bağırsak ve
mide hareketlerini hızlandırır.
Cevap D
6. Anestezi duyu nöronlarının işlev yapmasını engelleye-
rek bireyin acı hissetmesini önler. Ara nöronların çalış-
maması durumunda felç ortaya çıkar. Motor nöronlar
zarar görürse uyarılar efektör organlara iletilemez ve
tepki oluşmaz.
Cevap E
7. Tüm sinir hücrelerinde uyarı impuls şeklinde taşınır.
Uyarının şiddeti arttıkça oluşan impuls sayısı da artar.
Soruda olduğu gibi daha sıcak nesnelere dokunmak
impuls sayısını ve verilen tepki şiddetini arttırır. Ancak
uyarı şiddetinin artması (burda sıcaklık) impuls hızını
etkilemez. İmpuls hızını miyelin kılıf, ranvier boğumu ve
aksonun çapı etkiler.
Cevap C
8. Kas koordinasyonunu denetleyerek vücudun dengesini
ayarlayan beyin bölümü beyinciktir. Ayrıca beyinciğin
dış kısmı boz, içkısmı ak maddeden oluşur.
Cevap B
9. BOS, sinir hücreleriyle kan damarları arasında madde
alışverişini ve iyon derişiminin dengede kalmasını sağ-
lar. Ayrıca beyni ve omuriliği darbelere karşı korur.
Cevap E
10. Omurilik soğanı yutma, çiğneme, kusma, öksürme ve
hapşırma gibi refleksleri kontrol eder. Diz kapağı refleksi
omurilik tarafından kontrol edilir.
Cevap B
11. Sinir hücreleri, sinir lifleri ve sinir hücrelerinin kümele-
şerek oluşturduğu gangliyonlar çevresel sinir sistemini
meydana getirir. Beyin ve omurilikten çıkan duyu ve mo-
tor nöronlardan oluşur. Beyinden 12, omurilikten ise 31
çift sinir çıkarak vücuda yayılır.
Cevap E
YGS
- Biy
oloj
i
4
Sinir Sistemi - 4
1. L ince zar olup içerdiği kılcal damarlar sayesinde beyin
hücrelerini besler.
S örümceksi zar olup ince bağ dokusu liflerinden oluş-muştur.
Y sert zar olup kafatasının hemen altında bulunur.
Cevap D
2. Orta beyin, ara beyin ile beyincik arasında kalan bölge-
dir. Beyincik, omurilik ve omurilik soğanı arasında bağ-
lantı kuran sinirler orta beyinden geçer.
Cevap C
3. Orta beyin, pons ve omurilik soğanı beyin sapını oluş-
turur. Talamus uyku ve uyanıklık durumunu düzenler.
Beyinciği zedelenen insanda denge problemleri görü-
lür. Vücut dengesini hipotalamus değil beyincik kontrol
eder.
Cevap B
4. L bölümü çevresel sinir sisteminin motor bölümüdür.
Motor nöronlar uyarıları efektör organlara taşır.
Beyin üç bölümde incelenir. Y ön beyin, S ise arka beyin kısmıdır.
Cevap A
5. Omurilik soğanı öksürme, yutma, çiğneme ve hapşırma
gibi refleksleri kontrol eder. Omurilik ve omurilik soğa-
nının dış kısmında ak, iç kısmında boz madde bulunur.
Beyinden çıkan sinirler omurilik soğanında çapraz ya-
par.
Cevap E
6. İmpuls hızını miyelin kılıf, aksonun çapı ve ranvier bo-
ğumu sayısı etkiler. Uyarı şiddeti impuls sayısını ve tep-
ki şiddetini etkiler.
Cevap C
7. Somatik sinirlerde miyelin kılıf bulunurken otonom sinir-
lerde miyelin kılıf bulunmaz. Otonom sinir sistemi bir-
birine zıt çalışan sempatik ve parasempatik sistemden
oluşur. Bunlardan biri organın çalışmasını hızlandırır-
ken diğeri yavaşlatır.
Cevap D
8. L tek kutuplu nöron olup hücre gövdesinden tek bir
uzantı çıkar. Genelde çevresel sinir sisteminde bulunur.
Y iki kutuplu nöron olup görme ve koku alma organla-rında bulunur.
S, hücre gövdesinden çok fazla uzantının çıktığı çok kutuplu nörondur.
Merkezi sinir sistemindeki ara ve motor nöronlar bu şe-kildedir.
Cevap E
9. Sinir sistemi ve endokrin sistem homeostaziyi sağlayan
denetleyici ve düzenleyici sistemlerdir. Solunum sistemi
ise vücudun gaz alışverişini sağlar.
Cevap D
10. Sempatik sinirler genellikle organları hızlandırıcı etki
yaparken parasempatik sinirler yavaşlatıcı etki yapar.
Ancak sindirim sistemi üzerinde bunun tersi çalışırlar.
Yani sempatik sinirler sindirim sistemini yavaşlatırken
parasempatik sinirler hızlandırır.
Cevap A
11. Ara nöronu zarar gören bir kişide (Bitkisel hayata gir-
miş) uyarı duyu organlarından alınıp duyu nöronlarıyla
merkezi sinir sistemine getirilse bile uyarı değerlendiri-
lemez ve tepki oluşmaz.
Cevap B
12. Dinlenme halindeki (polarizasyon) bir nöronun aksiyon potansiyeli −70mV tur. (L olayı) Sinirsel iletim (depolari-zasyon) sırasında aksiyon potansiyeli yükselir. (Y olayı) İmpuls geçtikten sonra (repolarizasyon) aksiyon potan-siyeli tekrar düşer. (S olayı)
L → polarizasyon
Y → depolarizasyon
S → repolarizasyon
Cevap E
YGS
- Biy
oloj
i
5
Sinir Sistemi - 5
1. İki nöron arasındaki iletişimi sağlayan bölgeye sinaps
denir. Sinapslardaki iletim dopamin, seratonin, asetilko-
lin ve histamin gibi nörotransmitter maddeler sayesinde
gerçekleşir. Sitokinin ise bitkisel bir hormondur.
Cevap C
2. Beyin yarım küreleri yani uç beyni hasar gören insan-
da istemli yapılan davranışlar gerçekleşmez. Yazma,
konuşma, şarkı söyleme gibi olayları gerçekleştiremez.
Duyuların değerlendirilmesi uç beyinde gerçekleştiği
için duyuların alınmasında da problemler yaşanır.
Cevap E
3. Talamus koku duyusu haricindeki duyusal uyartıların
duyu merkezlerine yönlendirildiği yerdir. Orta beyin gör-
me ve işitme refleksleri ile kas koordinasyonunu sağlar.
Pons, iki beyincik yarım küresi arasındaki sinirsel bağ-
lantıyı sağlar.
Cevap E
4. Sol yarım küre beynimizin mantıksal kısmıdır. Matema-
tiksel işlemlerde başarılıdır. Kelime, sayı ve sembollerle
ilgilenir. Vücudun sağ tarafını kontrol eder. Sağ yarım
küre duygusal bölüm olup görsel, sanatsal konularla il-
gilenir.
Cevap C
5. Nöronun gövdesinden çıkan kısa uzantılara dendrit, en
uzununa ise akson denir. Schwann hücreleri miyelin kı-
lıfı oluşturur. Akson uzunluğu nöronun özelliğine göre
farklılık gösterir. Dendritler sinaps bölgelerinde diğer
nöronlardan uyartının alınmasını sağlar.
Cevap C
6. İmpulslar omurilikten geçerken çapraz yapabilir. Sol
ayağına iğne batan biri sağ ayağını çekiyorsa impuls
arka (dorsal) kökten giriş yapar, çaprazdan sonra ön
(ventral) kökten çıkış yapar. Yani 4 - 2 - 5 tir.
Cevap C
7. Uyku halinde talamus ve uç beyin işlev yapmaz. Bu sa-
yede sinirlerin uyarı eşiği yukarıya çekilir. Bu sayede uy-
kuda çok şiddetli uyaranlar olmadığı sürece uyanmayız.
Cevap D
8. Nöronlar çok fazla özelleşmiş hücreler olup sentrozom-
ları yoktur ve bölünemezler. Bazı nöronlarda birden
fazla çekirdek bulunabilir. Schwann hücreleri nöronları
destekleyen bir çeşit gliya hücresidir.
Cevap E
9. Uyarıları beyin ve omuriliğe taşıyan getirici nöron (1)
denilen duyu nöronlarıdır. Merkezi sinir sisteminde bu-
lunan ve değerlendirmeyi yapan ise ara nörondur (2).
Uyarıları efektöre (tepkime organı) ulaştıran ise motor
nörondur (3).
Cevap E
10. Vücuttan gelip beyne doğru giden nöronlar omurilikte
çapraz yapar. Ayrıca araba sürme, dans etme gibi alış-
kanlık hareketlerini ve refleksleri kontrol eder.
Cevap B
11. Her iç organa biri sempatik diğeri parasempatik sinir
sisteminden gelen bir çift sinir gider. Böylece organların
çalışma hızı ayarlanır.
Cevap E
12. İmpul hızını şu faktörler arttırır:
− Miyelin kılıfın bulunması
− Ranvier boğumu sayısının az olması
− Akson çapının artması
Buna göre en hızlı impuls 5’te, en yavaş impuls 2'de görülür.
Cevap B
13. Nöronun akson kısmında impuls iletimi sırasında ATP
harcanır, ADP oluşur. Hücresel solunuma bağlı ısı olu-
şur. Nörotransmitter salınımı sinapsta olur.
Cevap B
YGS
- Biy
oloj
i
6
Duyu Organları (6)
1. Kulak → Mekanoreseptör
Göz → Fotoreseptör
Burun ve dil → Kemoreseptör
Deri → Mekanoreseptör ve termoreseptör
Cevap D
2. Göze gelen ışığın ilk kırıldığı yer kornea denilen saydam
tabakadır. İkinci kez kırıldığı yer ise göz merceğidir. Göz
merceğinin saydamlığını kaybetmesi sonucunda ortaya
çıkan hastalığa katarakt denir.
Cevap B
3. Vücut pozisyonunun yer çekimine göre dikey düzlemde
ayarlanması statik denge olup kesecik ve tulumcuk ta-
rafından sağlanır. Dönme, hızlanma ve yavaşlama gibi
hareketlerde vücut pozisyonunun korunması dinamik
denge olup yarım daire kanalları tarafından sağlanır.
Cevap B
4. Yağ bezlerinin önemli kısmı kıl köklerinin içinde yer alır
ve salgısına sebum denir. Dudak kenarı, tırnak yatakları
dışında vücudun tüm derisinde ter bezleri bulunur. Yağ
bezlerinin kanallarının tıkanması sonucunda iltihaplan-
malar oluşabilir.
Cevap E
5. Yakındaki cisimleri net göremeyen bireyler (S) ince ke-
narlı mercek (a) kullanır.
Uzağı iyi göremeyen bireyler (L), kalın kenarlı mercek (b) kullanır.
Astiğmat denilen bulanık görme (Y) durumunda ise si-lindirik mercek (c) kullanır.
Cevap C
6. Ağ tabakada görme reseptörleri ve görüntünün ters
oluştuğu sarı benek bulunur. Reseptörler sinir hücre-
leriyle bağlantılıdır. İris damar tabakaya bağlı kısımdır.
Cevap C
7. Derimiz vücudumuzu dış etkilere karşı korur, terleme ile vücut sıcaklığını ayarlar ve boşaltma yardımcı olur. Ayrıca deri güneş ışınlarının etkisiyle D vitaminin asıl haline dönüşmesinde etkilidir. Alyıvar üretimi kemik ilik-
lerinde gerçekleşir.
Cevap D
8. Epitel doku ve kıkırdak doku gibi kan damarları bulun-
mayan dokular temel bağ dokudan difüzyonla beslenir.
Cevap A
9. Çubuk hücreleri, renklere karşı duyarsızdır. Beyaz ışığı
ise çok iyi alırlar. Sayısı 100-125 milyon civarındadır.
Koni hücreleri ise renkleri algılamamızı sağlar ve sarı benekte yoğunlaşmıştır. Sayısı 6,3 - 6,6 milyon civarın-dadır.
Cevap C
10. L → Ses dalgalarının güçlendirilerek iç kulağa aktarılma-
sını çekiç-örs ve üzengi kemikleri sağlar.
Y → Kohlear kanalın tabanında bulunan ve işitmeden sorumlu olan organ korti organıdır.
S → Oval pencerenin devamı şeklinde olan ve salyan-gozda bulunan kanal vestibular kanaldır.
Cevap E
11. Göz küresinin önden arkaya doğru çapının kısalması
veya göz merceğinin normalden ince olması durumun-
da hipermetrop görülür. Bu durumda görüntü retinanın
arkasına düşer ve yakındaki cisimler net görülemez.
İnce kenarlı mercek kullanılır.
Cevap C
12. Damar (koroid) tabaka, koyu renkli pigmentler içerir. Bu
sayede göz içinin karanlık olması sağlanır ve ışık yansı-
maları önlenir. Bu durumda görüntü netliğini arttırır.
Cevap B
YGS
- Biy
oloj
i
7
Duyu Organları (7)
1. Reseptörler ağ tabakada bulunur. Göze renk verici pig-
mentler ise damar tabakadan oluşan iris kısmında bulu-
nur. Sert takabada bulunan kornea ile damar tabakaya
bağlı bulunan göz merceği ışığın kırıldığı yapılardır.
Cevap B
2. Burundaki sarı bölgede kemoreseptörler bulunur. Kulak-
taki korti organında mekanoreseptörler bulunur. Derinin
dermis tabakasında çeşitli almaçlar bulunur. Gözdeki
sarı benekte fotoreseptörler bulunur. Derinin epidermis
(üst deri) kısmında reseptör bulunmaz.
Cevap E
3. Üst deride deriye renk veren canlı hücreler bulunur. Yağ
bezlerinin salgısına sebum denir. Alt deri, derinin asıl
canlı kısmıdır. Kan damarları, salgı bezleri ve reseptör-
ler alt deride bulunur. Kıllar ve tırnaklar keratinleşmiş
yapılardır.
Cevap C
4. Orta kulak ile yutağın arasında östaki borusu bulunur.
Bu yapı orta kulak boşluğundaki hava basıncı ile dış or-
tam arasındaki basıncı dengeleyerek kulak zarının zarar
görmesini önler.
Cevap B
5. Yarım daire kanallarının içinde ampula ve kupula de-
nilen yapılar bulunur. Tulumcuk ve kesecikte ise otolit
taşları bulunur.
Cevap A
6. Ampulada bulunan tüylü reseptör hücreler kupula adı
verilen jelatinimsi bir madde içerisinde uzanır. Ampula,
yarım daire kanallarının tabanında bulunur. Başımız ha-
reket ettiğinde yarım daire kanalları vücutla birlikte hare-
ket eder; fakat endolenf sıvısı aynı hızla hareket etmez
ve kupulaya baskı yapar. Böylece kıl hücreleri eğilerek
uyarılar beyne ve beyinciğe iletilir.
Cevap E
7. Görme reseptörlerinin bulunduğu sarı benek ve görme
sinirlerinin gözden çıkış yaptığı kör nokta ağ tabakada
bulunur. Kornea sert tabakada bulunurken mercek ve
iris damar tabakaya bağlıdır.
Cevap D
8. Vestibular Kanal
Kohlear Kanal
Timpanik Kanal
Vestibular ve timpanik kanallarda perilenf sıvısı bulunur-ken kohlear kanal ve yarım daire kanallarında endolenf sıvısı bulunur.
Cevap B
9. Göz bebeği irisin ortasında bulunan delik olup göze gi-
ren ışık miktarını ayarlar. İris ise istemsiz çalışır ve düz
kaslardan oluşmuştur. Şiddetli ışıkta göz bebeği küçü-
lürken az ışıkta büyür.
Cevap B
10. İnsanda ve diğer omurgalılarda üst deri (epidermis) çok
katlı yassı epitelden oluşmuştur. Hücreler karşılaştıkla-
rı basınçtan dolayı üst kısımlara doğru yassılaşmış ve
keratinleşmiştir.
Cevap C
11. Bağ doku, organların arasını doldurarak desteklik sağ-
lar. İçerdiği makrofaj ve plazma hücreleri bağışıklıktan
sorumludur. Ayrıca epitel ve kıkırdak doku gibi dokuları
besler.
Cevap E
12. Astigmatizmde göz merceği veya korneada oluşan dü-
zensiz kavisler, nesnelerden gelen ışınları farklı açılar-
da kırdığından, ışınlar retinanın her yerine aynı şekilde
oluşmaz. Bu nedenle bulanık görme olur.
Cevap C
13. Dil beslenme, konuşma ve tat almada görevlidir. Dili
örten epitel dokuda tat alan ve papilla adı verilen çıkın-
tılar bulunur. Papillaların epiteli içinde tat tomurcukları
bulunur.
Cevap E
YGS
- Biy
oloj
i
8
Duyu Organları (8)
1. Omurilik soğanı solunum, dolaşım ve boşaltım gibi ha-
yatsal olayları denetler. Duyuların alınmasında bir göre-
vi yoktur. Talamus ise koku haricindeki duyusal uyartı-
ların duyu merkezlerine yönlendirildiği yerdir. Tat alma,
görme ve koklama duyuları uç beyinde değerlendirilir.
Cevap B
2. Yarım daire kanalları tulumcuk, kesecik ve beyincik den-
ge olayında görevlidir. Omurilik ise refleks merkezidir.
Cevap C
3. Gözyaşı gözdeki yabancı maddelerin yıkanması, lizozo-
mal bakteriyel enzimler sayesinde bakterilerin öldürülmesi,
kornea ve göz merceğine besin sağlanması gibi işlevleri
gerçekleştirir.
Cevap E
4. I Kulak kepçesi olup ses dalgalarını toplar.
III Kulak zarı olup ses dalgalarını işitme kemiklerine ak-tarır.
V İşitme sinirleri olup impulsları talamusa ulaştırır.
VI Yuvarlak pencere olup ses dalgalarınır, söndürüldü-ğü yerdir.
VII Salyangoz olup işitme olayı burda gerçekleşir.
Cevap D
5. Burnumuz mefes ve koku almayı sağlar. Solunumla
aldığımız havayı ısıtır, nemlendirir ve temizler. Uçucu
olan koku molekülleri mukusta çözündükten sonra al-
gılanabilir.
Cevap E
6. Miyop göz merceği ya da göz küresindeki düzensizler
sonucunda ortaya çıkar. Tam renk körlüğü ve kısmi
renk körlüğü koni reseptörlerinin görev yapmaması so-
nucunda oluşur. Gece körlüğü ise ışığı algılayan çomak
reseptörlerindeki aksaklığa bağlı olarak ortaya çıkar.
Katarakt, göz merceğinin saydamlığını kaybetmesidir.
Hipermetrop ise göz merceği ya da göz küresindeki so-
runlara bağlı olarak ortaya çıkar.
Cevap B
7. L → Kornea
Y → Göz bebeği
S → Göz merceği
G → Camsı cisimdir.
Bunların görev yapma sırası L - Y - S - G şeklindedir.
Cevap A
8. Şekilde verilen göz kusuru miyoptur. Çünkü miyopta
gözün önden arkaya olan çapı normalden uzun olup
görüntü retinanın önüne düşer. Göz merceği normalden
şişkin olup kırıcılığı artmıştır. Göz merceğinin saydamlı-
ğını kaybetmesine katarakt denir.
Cevap D
9. Gözün en dış kısmında koruyucu olan sert tabaka bu-
lunur. Sert tabakanın altında damar tabaka, en içte ise
reseptörlerin bulunduğu ağ tabaka yer alır.
Cevap A
10. Kulak kepçesi memelilerde bulunur ve insanda hareket-
sizdir. Dış kulak sadece karada yaşayan memelilerde
bulunur. Dış kulak yolundaki kulak kiri ve kıllar yabancı
maddeleri tutar.
Cevap E
11. Sarı bölge burunda koku reseptörlerinin bulunduğu
yerdir. Korti organı kulakta işitmeyi sağlayan mekano-
reseptörlerin bulunduğu bölgedir. Dermis denilen alt de-
ride termo ve mekanoreseptörler bulunur. Gözdeki sarı
benekte ise görmeyi sağlayan fotoreseptörler bulunur.
Cevap A
12. Tadın alınmasında besinin kokusu ve sıcaklığı etkilidir.
Koku duyusu ile tat duyusu birbiriyle ilişkilidir. Burnu
tıkalı biri besinlerin tadını almakta zorlanır. Sinirlerin
impuls oluşturması için uyarıların belli bir eşik değerde
olması gerekir. Tat reseptörleri dilin her yerinde bulun-
masına rağmen, farklı tatları algılayan reseptörler dilin
belirli bölgelerinde yoğunlaşmıştır.
Cevap E
YGS
- Biy
oloj
i
9
Duyu Organları (9)
1. Statik denge, vücut pozisyonunun yer çekimine göre di-
key düzlemde ayarlanması; dinamik denge ise dönme,
hızlanma ve yavaşlama gibi hareketlerde vücut pozisyo-
nunun korunmasıdır. Kesecik ve tulumcuk içerisindeki
tüylü hücreler başın konum değişikliğine göre yer çeki-
mine ve tek yöne hareketlere tepki verir. Uyarılar beyne
ve beyinciğe iletilerek vücut dengesi sağlanır.
Cevap E
2. Öncelikle ses dalgaları kulak kepçesi tarafından topla-
nır ve kulak zarı titreşir (II). Kulak zarındaki titreşimler
çekiç-örs-üzengi kemikleri sayesinde güçlendirilerek iç
kulağa aktarılır (IV). Ses dalgaları salyangozdaki vesti-
bular kanala geçer (III). Salyangozun orta bölümündeki
kohlear kanalda bulunan korti organındaki temel zar tit-
reşir (I). Tüylü hücrelerde oluşan impulslar işitme sinirle-
ri ile beyne iletilir (V).
Cevap B
3. Epitel doku vücudun iç ve dış yüzeyini örter ve korur.
Bez epiteli hormon gibi salgıları üretir. Duyu epiteli duyu
organlarında bulunur. Bağırsaktaki epitel ise besinlerin
emilmesini sağlar.
Cevap C
4. Uzaktaki bir cisme bakıldığında silli kaslar gevşer, da-
mar tabaka genişler ve mercek bağları gerilir. Bu saye-
de mercek incelir ve kırıcılığı azalır.
Cevap E
5. Yakını iyi görememe problemi olan hipermetropta gö-
rüntü retinanın arkasında oluşur. Çünkü göz merceği
normalden incedir ya da gözün önden arkaya olan çapı
normalden kısadır. Hipermetropta net görebilmek için
ince kenarlı mercek kullanılır.
Cevap C
6. Kaşlar, kirpikler, göz kapakları, gözyaşı bezleri ve göz
kasları göze yardımcı yapılardır. Mercek kası, göz uyu-
munun sağlanmasında ve dolayısıyla görme olayında
görevlidir.
Cevap C
7. Kör nokta ağ tabakada bulunur. Ön oda kornea ile göz
merceği arasında bulunur. Göz merceği damar tabaka-
ya bağlıdır. İrisin ortasında göz bebeği bulunur ve iris
damar tabakanın öne doğru uzamasıyla oluşmuştur.
Kornea, sert tabakada bulunur ve koruyucudur.
Cevap D
8. Esnemek, ağız ve burnu kapatarak yutağa basınç uy-
gulamak, sakız çiğnemek gibi durumlar dış ortamla orta
kulak arasındaki basıncın dengelenmesinde etkilidir.
Östaki borusu sayesinde basınç dengelenir.
Cevap E
9. Gözdeki reseptörler en yoğun sarı benekte bulunur ve
ışığı algılar. Kemoreseptörler dil ve burunda bulunur.
Ancak tüm duyu organlarındaki reseptörler belli bir eşit
değerdeki uyarıları alır.
Cevap B
10. Tat molekülleri türükte çözündükten sonra dilin yüze-
yindeki reseptörlerde uyartı oluşturur. Daha sonra bu
impulslar uç beyine ulaşır ve tat olarak algılanır. Yani
II-III-I şeklindedir.
Cevap B
11. Ağ tabakanın sarı benek denilen kısmında renkleri algıla-
yan koni reseptörleri çok fazla bulunur. Ağ tabakası diğer
kısımlarında ise çubuk reseptörleri bulunur. Bu yüzden
gözün yan tarafından yaklaştırılan bir cismin algılanma-
sında öncelikle çubuk reseptörleri görev yapar. Ardından
sarı benekte bulunan koni reseptörleri çalışır. Bu yüzden
cismin önce şekli sonra rengi daha iyi algılanır.
Cevap A
12. Göze gelen ışınlar ilk önce korneada daha sonra göz
merceğinde kırılır.
Cevap C
13. Vücut kendi ekseninde döndüğünde yarım daire kanal-
ları da vücutla birlikte hareket eder, fakat endolenf sıvısı
aynı hızla hareket etmez. Dönerken aniden durulursa
sıvı hareketi hemen durmayacağından kupuladaki kıl
hücreleri uyarılmaya devam eder ve baş dönmesine
neden olur.
Cevap A
YGS
- Biy
oloj
i
10
Duyu Organları (10)
1. Burunda bulunan kemoreseptörler mukusta çözünen
molekülleri algılarken dilde bulunan kemoreseptörler
ise tükürükte çözünen molekülleri algılar. Endolenf ise
kulakta salyangoz ve yarım daire kanallarında sıvıdır.
Cevap D
2. Kıl ve tırnaklar keratinleşmiş yapılardır. Ter bezi alt deri-
de bulunan kanallı bir bezdir.
Cevap D
3. Alt deride dokunma, basınç ve sıcaklık gibi uyarıları algı-
layan duyu cisimcikleri ile ağrı ve acıyı algılayan serbest
sinir uçları bulunur. Deride koku reseptörü bulunmaz.
Cevap C
4. Saydam tabaka ile göz merceği arasında kalan boşluk
ön oda, mercek ile iris arasında kalan boşluk ise arka
odadır. İrisin ortasında ise göz bebeği bulunur.
Cevap B
5. Acı
Ekşi
Tuzlu
Tatlı
Dilde, bazı tatları algılayan tat yomur-cukları belli bölgelerde yoğunlaşmıştır.
Cevap A
6. Çubuk hücrelerinde bulunan rodopsin maddesi ışıkta
parçalanır, karanlıkta ise tekrar sentezlenir. Bu nedenle
aydınlık bir ortamdan karanlık bir ortama geçildiğinde
ilk anda net görme gerçekleşmez. Bir süre sonra yeterli
rodopsin sentezlendiğinde net görüntü oluşur. Rodopsin
sentezi için A vitamini gereklidir.
Cevap D
7. Tüm duyu organlarında bulunan nöronlar belli bir eşit
şiddeti ve üzerindeki uyarılara cevap verir. İmpuls olu-
şumu ve iletimi tüm nöronlarda aynı şekilde gerçekleşir.
Duyuların değerlendirilmesi merkezi sinir sisteminde
gerçekleşir.
Cevap E
8. Yarım daire kanalları, tulumcuk ve kesecik dengeden
sorumludur ve iç kulakta bulunur. Dış ve orta kulakta
denge ile ilgili bir organ bulunmaz. İşitme organı ise iç
kulakta bulunan salyangozdur.
Cevap C
9. İrisin ortasında göze giren ışığı ayarlayan göz bebeği
bulunur. Göz bebeği büyüklüğünü orta beyin ayarlar. Ağ
tabakada fotoreseptörler bulunur. Korneada sinirler bu-
lunurken kan ve lenf damarları bulunmaz.
Cevap B
10. Göz uyumu sağlanırken mercek kalınlığında değişim
olur. Uzaktaki bir cisme bakarken mercek incelir ve kırı-
cılığı azalır. Uzaktaki bir cisme bakarken mercek kalın-
laşır ve kırıcılığı artar. Koni ve çomak hücreleri denilen
fotoreseptörlerin sayıları değişmez.
Cevap B
11. S Y L
Kulak yolu (hava)
→ Çekiç-örs-üengi (işitme
kemikleri) (katı)
→ Vestibular kanal (Peri-lenf sıvısı)
Cevap C
12. Kulak zarında oluşan titreşimler işitme kemikleri saye-
sinde oval pencereye aktarılır. Oval pencere iç kulaktaki
vestibular kanala açılır. Östaki borusu işitmede görevli
değildir. Kulaktaki basıncın dengelenmesini sağlar. Ya-
rım daire kanalları ve tulumcuk dengede görevlidir.
Cevap C
13. Bazı reseptörler aynı uyaranla uyarıldığında bir süre
sonra yorulur. Bu nedenle uyarı algılanamaz. Burunda-
ki koku reseptörleri bir süre sonra yorulur ve aynı koku
algılanamaz.
Cevap B
YGS
- Biy
oloj
i
11
Sarmal Testler 7
1. Glikojen ve nişasta aynı hücrede bulunmaz. Glikojen
bakteri, mantar ve hayvan hücreerinde bulunurken ni-
şasta bitki hücrelerinde bulunur. Ancak bir canlının vü-
cudunda bulunabilir. Örneğin otçul bir hayvan nişastayı
sindirim sisteminde hidrolizle parçalar. Hücrelerinde ise
glikojen üretir.
Cevap D
2. Glikojen depolama bakteri, mantar ve hayvanlarda gö-
rülür. Hücre çeperi bakteri, arke, mantar ve bitki hücre-
lerinde bulunur. Tüm canlılar protein sentezi gibi dehid-
rasyon tepkimesi gerçekleitirir.
Cevap A
3. Oksijenli Solunum: C6H
12O
6 + 6O
2 → 6CO
2 + 6H
2O
Fotosentez: 6CO2 + 6H
2O + ATP → C
6H
12O
6 + 6O
2
Oksijenli solnuumda açığa çıkan CO2 ve H
2O fotosen-
tezde kullanıllmaz. Çünkü fotosentezde ışık enerjisi ile kloroplastta üretilen ATP kullanılır.
Cevap C
4. Böcekçil bitkiler azotça fakir topraklarda yaşar ve azot
ihtiyacını böceklerden karşılar. Denitrifikasyon bakterle-
ri topraktaki azotu atmosfere verir. Siyanobakteriler ve
baklagillerin köklerinde bulunan rhizobium bakterileri
havanın serbest azotu bağlayarak atmosferdeki azot
miktarını azaltır.
Cevap C
5. Emme kuvveti = Ozmotik basınç − Turgor basıncı
Ozmotik basınç ve turgor basıncı birbirine ters orantılı-dır. Ozotik basınç ile emme kuvveti ise doğru orantılıdır.
Hücre hipotonik (az yoğun) ortama konulursa su alır ve şişer.
Bu durumda turgor basıncı artarken ozmotik basıncı aza-lır. X noktasında ise hücre ozmotik dengeye ulaşmıştır.
Cevap D
6. Mitozda oluşan hücre sayısı 2n formülü ile hesaplanır.
Mayozda ise 4 hücre oluşur.
I. 23 x 4 = 32 hücre
II. 4 x 23 = 32 hücre
III. 4 x 21 = 8 hücre
Cevap C
7. Sudaki besin zinciri fotosentez yapan fitoplanktonlarla
birinci dereceden tüketici olan zooplanktonlar beslenir.
Saprofit bakteriler ise ayrıştırıcıdır.
Y → fitoplankton, G → zooplankton,
S → bakteriplankton
Cevap A
8. Ceyda ABRh(+), Büşra BRh(−), Çağrı ARh(+), Ahmet
ise BRh(−) kan grupludur. Kan uyuşmazlığı anne ada-
yının Rh(−), baba adayının Rh(+) olduğu durumda gö-
rülebilir.I Ahmet − Ceyda (−) (+)
II. Çağrı − Büşra (+) (−)
III. Ahmet − Büşra (−) (−)
IV. Çağrı − Ceyda (+) (+)
Cevap A
9. Mantarların çoğunluğu saprofit, bir kısmı ise parazit
beslenir. Bakteriler aleminde ototrof ve heterotrof bes-
lenme şekilleri görülür. Bazı bakteriler saprofittir. Protis-
ta aleminde bulunan cıvık mantarlar saprofittir.
Cevap E
10. Uyarıların şiddeti, süresi ve frekansının değişmesi im-
puls sayısını ve uyarılan sinir hücresi sayısını etkiler.
İmpuls hızını miyelin kılıf, ranvier boğumu sayısı ve ak-
sonun çapı etkiler.
Cevap C
11. Kulak kepçesi ile toplanan ses dalgalar kulak yoluna
geçtikten sonra kulak zarının titreştirir. Kulak zarındaki
titreşimler çekiç-örs-üzengi sayesinde yükseltilerek oval
pencereye aktarılır. Ses dalgaları oval pencereden son-
ra sıvı ortamda ilerler. Vestibular kanaldan kohlear ka-
nala geçen ses dalgaları korfi organını uyarır ve işitme
gerçekleşir.
Cevap C
12. Enzimler uygun şartlarda hücre içinde-dışında, canlı-
cansız ortamlarda çalışırlar. Enzimler tepkimeye girer
ve değişmeden çıkarlar. Bu yüzden tekrar tekrar kulla-
nırlar. Sıcaklık değişimleri, asidik ve bazik ortamlar en-
zimleri olumsuz etkiler.
Cevap E
YGS
- Biy
oloj
i
12
Endokrin Sistemi Test 11
1. Hormonlar sadece kan yoluyla etki edeceği organa ta-
şınır. Hormonlar kanda belirli bir yoğunluğa (eşik değer)
ulaştığı zaman etki gösterir. Hormonlar görevini tamam-
ladıktan sonra kandaki miktarı azalır. Hormonlar bir
mesaj taşıyan ve geri bildirim sağlayan kimyasal uya-
rıcılardır.
Cevap D
2. Hipofiz bezinden STH, LTH, LH, TSH, ACTH, ADH ve
oksitosin hormonları salgılanır. Östrojen yumurtalıktan
salgılanır.
Cevap A
3. Kortizol vücudumuzun stres hormonu olup bağışıklık
baskılayıcı özelliği vardır. Eklem romatizmaları alerji,
ağrı ve iltihaplanma gibi hastalıklarda kullanılan bir hor-
mondur. Kortizol açlık durumunda protein ve yağ depo-
larının parçalanarak glikoza dönüşmesini sağlar.
Cevap C
4. İnsülin hormonu beyin hariç tüm vücut hücrelerine etki
eder. Tiroksin vücudun tüm hücrelerine etki eder. Tirok-
sin vücudun tüm hücrelerine etki ederek O2 tüketimini
artırır. Kalsitonin ise kandaki fazla kalsiyumun kemiklere
geçmesini sağlar.
Cevap B
5. Hipotalamus, hipofiz bezini uyararak TSH salgılanması-
nı sağlar. TSH ise tiroit bezinden tiroksin hormonunun
salgılanmasını uyarır. Hormonlar kanda belli bir değeri
aştığı zaman (−) geri bildirim gerçekleşir. Kanda artar,
tiroksin hormonu hipotalamusu uyarır ve hipofizin uya-
rılmasını engeller. TSH, tiroit bezinden tiroksin salglan-
masını uyarır. Kalsitonin kandaki kalsiyum değişimine
bağlı salgılanır.
Cevap D
6. Pankreasın ∝ hücrelerinden salgılanan glukagon hormo-
nu kanın glikoz seviyesini artırıcı etki yapar. Açlık duru-
munda kan şekeri düştüğünde karaciğerdeki glikojenin
yıkımını sağlar ve kana glikoz salınımını uyarır. Böylece
kan şekeri artarken karaciğerdeki glikojen azalır.
Cevap B
7. Adrenalin salgısı heyecan, korku, öfke ve panik duru-
munda artar. Kalp atışlarını hızlandırır, kan basıncını
artırır, göz bebekleri büyür, kandaki glikoz atar ve tüyler
diken diken olur. Beyin ve kaslara giden kan damarla-
rını genişleterek bu organlara daha fazla kan gitmesini
sağlar.
Cevap C
8. Kalsitonin ve parathormon salgılanmasını uyaran du-
rum kandaki kalsiyum seviyesidir. Kandaki kalsiyum
normalin üzerine çıktığında tiroit bezinden salgılanan
kalsitonun hormonu devreye girer ve kalsiyumun kemik-
lere geçişini sağlar. Böylece kandaki kalsiyum miktarı
azalır. Paratiroit bezinden salgılanan parathormon ise
kemiklerde depolanmış kalsiyumun kana geçmesini ve
kandaki kalsiyumun artmasını sağlar. Böylece birbirine
zıt (antagonist) çalışarak kandaki kalsiyum seviyesini
ayarlarlar.
Cevap D
9. Aldosteron az salgılanırsa addison hastalığı, ADH az
salgılanırsa şekersiz şeker hastalığı, tiroksin az salgıla-
nırsa miksodem hastalığı, parathormon az salgılanırsa
tetani hastalığı ortaya çıkar. İç guartr ise tiroksinin fazla
salgılanmasıyla olur.
Cevap D
YGS
- Biy
oloj
i
13
Sayfa 237 Endokrin Sistemi Test 11
10. Göğüs boşluğunda bulunan timüs bezi bağışıklıkta etkili
olan timik hormonu üretir. Çocukluk döneminde maksi-
mum çalışan bu bez yaş ilerledikçe küçülür ve aktivi-
tesini yitirir. T lenfositlerinin işlevsellik kazandığı yerdir.
Cevap E
11. Hücrede protein sentezini artırarak hücre bölünmesini
ve büyümeyi hızlandıran hormon STH'dir. Bu gelişme
çağında az salgılanırsa cücelik, çok salgılanırsa devlik
görülür. Gelişme çağından sonra yani yetişkinlerde çok
salgılanırsa akromegali hastalığı görülür.
Cevap A
12. Hipofiz bezinin ön lobundan salgılanan FSH ve LH hor-
monları hemen erkek hem de dişi üreme sistemi üzerin-
de etkilidir. ACTH (Adrenokortikotropik hormon) tropik
bir hormon olup böbrek üstü bezinden steroit yapılı hor-
monların salgılanmasını uyarır.
Cevap E
13. Epifiz ara beyin bölgesindeki epitalamusa bağlı bir bez-
dir. Melatonin hormonu salgılar. Bu hormonun salgısı,
göze giren ışığın retina üzerine düşmesi ile kontrol edi-
lir. Karanlıkta salgısı atar.
Cevap E
YGS
- Biy
oloj
i
14
Endokrin Sistemi Test 12
1. Endokrin bezler, iç salgı bezleri olup salgılarına hormon
denir. Karma bezler hem endokrin hem de ekzokrin bez
özelliği gösterir. Pankreas gibi karma bezler hormon
salgılar. Tükürük bezi, gözyaşı bezi gibi bezler ekzokrin
bezler olup hormon üretemez. Nöron uçlarından hor-
mon salgılanabilir.
Cevap C
2. Birbirine zıt etki gösteren hormonlara antogonist, benzer
yönde etki gösteren hormonlara sinerjist denir. Adrena-
lin ve nöradrenalin kan basıncını artırarak benzer yönde
etki gösterir. Glukagen ve kortizol kan şekerini artırır.
ADH böbreklerden suyun geri emilimini sağlar. Aldos-
teron ise böbreklerden Na+ emilimi sağlar. Böylece her
iki hormon kan basıncının ayarlanmasında görev yapar.
Cevap E
3. L → Tiroksinin büyüme çağında az salgılanmasına bağlı
olarak kretenizm hastalığı görülür.
Y → Tiroksinin normalden fazla salgılanması sonucunda graves denilen iç guatr görülür.
S → Tiroksinin az salgılanmasına bağlı olarak uyuşukluk denilen miksodem görülür.
Cevap B
4. Testosteron testislerden, gastrin mideden, insülin pank-
reastan, sekretin ise onikiparmak bağırsağından salgı-
lanır. Bu bezler karma bezlerdir. Ancak oksitosin hipofiz
bezinden salgılanır. Hipofiz bezi endokrin bir bezdir.
Cevap D
5. Kandaki fazla glikozun hücrelere geçişini sağlayan
hormon insülindir. İnsülin kandaki glikozun hücrelere
geçişini sağlayarak kan şekerini düşürür. Kortizol kan-
daki glikozu metabolizma yavaşlar ve hücrelerin glikoz
tüketimi azalır.
Cevap A
6. Şeker hastalığının erken belirtileri çok sık idrara çıkma,
çok su içme ve çok acıkmadır. Kandaki aşırı glikoz idrar-
la atılmaya başlanır. Buna bağlı olarak glikozun atılma-
sı için idrar miktarı artmaktadır. İnsülin yetersizliğinden
kandaki glikoz hücrelere geçemez. Çok acıkma ve kilo
kaybı görülür.
Cevap E
7. Adrenalin dövüş ya da kaç hormonu olarakta adlandırı-
lır. Bu yüzden heyecan, korku, öfke ve panik durumla-
rında vücudu güçlü kılmak için adrenalin salgısı artar.
Cevap E
8. Başka bezlerin hormon salgılamasını uyaranı hormonla-
ra tropik hormon denir. ACTH böbrek üstü bezinin kabuk
bölgesini, TSH ise tiroit bezini salgı yapması için uyarır.
LH ve FSH ise erkek ve dişilerde üreme sisteminin ça-
lışmasını düzenler.
Cevap C
YGS
- Biy
oloj
i
15
Endokrin Sistemi Test 12
9. İnsülin ve glukagon hormonları pankreastan salgılanan
ve birbirine zıt çalışan hormonlardır. Kan şekeri norma-
lin üzerine çıktığı zaman salgılanan insülin hormonu
hücrelerin glikoz alımını artırır. Böylece kan şekeri dü-
şerken hücrelerdeki depo glikoz (glikojen) artar. Açlık
durumunda kan şekeri düştüğünde salgılanan glukagon
karaciğerdeki glikojenin hidroliz olmasını ve glikozun
kana geçmesini sağlar. Böylece glikoz kan damarlarına
geçer ve kan şekeri artırılır.
Cevap B
10. ACTH ve TSH gibi tropik hormonlar endokrin bezlerin
hormon salgılamasını uyarır.
Cevap C
11. Tiroit bezinden tiroksin ve kalsitonin hormonları salgıla-
nır. Parathormon paratiroit bezinden salgılanırken TSH
hipofiz bezi tarafından salgılanır.
Cevap B
12. Testosteron hormonu testislerdeki leydig hücreleri tara-
fından salgılanır. Bu hormon spermlerin olgunlaşmasını
ve erkeklik karakterlerin gelişmesini sağlar.
Cevap E
13. Kalsitonin tiroit bezinden, insülin pankreastan, FSH
hipofiz bezinden, parathormon ise paratiroit bezinden
salgılanan hormonlardır. Nöreadrenalin de bir hormon
olup aynı zamanda sinir uçlarından salgılanan bir nörot-
ransmitter maddedir.
Cevap D
YGS
- Biy
oloj
i
16
Endokrin Sistemi Test 13
1. Hipotalamus Salgılatıcıfaktör (RF)
Hipofiz ACTH
Böbrek
üstü bezi → Korfizol
Seçeneklerde verilen olayların sıralaması A-E-B-C-D şeklindedir.
Cevap B
2. Tiroksin hormonu metabolik hızın ayarlanmasında gö-
revlidir. Vücut hücrelerine etki ederek O2 ve glikoz tüke-
timini artırır ve daha hızlı enerji üretilmesini sağlar. Bü-
yüme ve gelişme sırasında protein sentezini hızlandırır.
Nabız ve tansiyonun artmasına neden olur.
Cevap D
3. Hormonlar kan yoluyla etki edeceği organa ulaşır. Bu
yüzden kanda dolaştıkları sürece etkilerini gösterirler.
Görevini tamamlayan hormonun da hidroliz olması ve
parçalanması belli bir zaman alır. Hormonlar farklı hedef
dokular için bekletilmez. Tüm hormonlar organik yapı-
dadır.
Cevap A
4. Her hormonun etki ettiği bir hedef organı vardır. Ancak
tiroksin gibi bazı hormonlar tüm vücut hücrelerini etki-
leyebilir. Gastrin mideyi uyarır. Hormonlar kas ya da
başka bezleri uyarabilir. Örneğin TSH tiroit bezini uyarır.
Cevap E
5. L hormonu insülin olup kan şekerini düşürür. İnsülin ek-
sikliğin şeker hastalığı görülür. Y hormonu adrenalindir.
Adrenalin kalp atışlarını hızlandırır. S hormonu gluka-
gondur. Glukagon ve kortizol kan şekerini artırır.
Cevap E
6. STH ve tiroksin hormonları protein sentezini hızlandırır.
Bu iki hormon tüm vücut hücrelerini uyarır. Bu hormon-
ların eksikliğine bağlı olarak cücelik ve zeka geriliği gibi
problemler ortaya çıkabilir.
Cevap E
7. Kandaki su miktarı azaldığında kanın ozmotik basıncı
artar ve bu durum hipotalamustaki reseptörleri uyarır.
Hipotalamusta ADH üretilerek hipofize aktarılır. Hipo-
fizden salgılanan ADH kan yoluyla böbreklere ulaşarak
ve kanalların suya geçirgenliğini artırır. Böylece su geri
emilerek kana geçer ve kanın ozmotik basıncı düşer.
Cevap D
8. Aldosteron böbreklere etki ederek soydum ve suyun
geri emilimini artırırken potasyumun geri emilimini azal-
tır. Bunun sonunda kanın hacmi ve basıncı artar.
Cevap E
YGS
- Biy
oloj
i
17
Endokrin Sistemi Test 13
9. Gonadotropin, üreme organlarını uyaran anlamındadır.
FSH ve LH hem erkek hem dişi üreme sistemini uyaran
gonadotropinlerdir. ACTH böbrekleri değil böbrek üstü
bezinin kabuk bölgesini uyarır. Tiroit bezini uyaran hor-
mon hipofizden salgılanan TSH'dir.
Cevap A
10. Hormon etki edeceği organ ve dokulara kan yoluyla ula-
şır. Örneğin ara beyin bölgesinde bulunan hipofiz be-
zinden salgılanan FSH, kan yoluyla kasık bölgelerinde
bulunan yumurtalıklara ulaşır.
Cevap C
11. İnsülin protein yapılı, kortizol ise steroit yapılı bir hor-
mondur. Bu iki hormon kan şekeri üzerinde etkilidir.
Östrojen steroit yapılı bir hormon olmasına rağmen yu-
murtalıktan salgılanır. Büyüme hormonu tüm vücut hüc-
relerini etkilerken, insülin hormonu da beyin hariç tüm
vücut hücrelerini etkiler.
Cevap D
12. Kortizol glukokortikoid bir hormondur. Kortizol gluka-
gonun kan şekerini artırma özelliğini destekler. Kortizol
uzun süreli açlık durumunda vücuttaki protein ve yağ
depolarının parçalanarak glikoza dönüşmesini sağlar.
Bu glikoz kana verilerek kan şekeri artırılır.
Cevap E
13. Tip II şeker hastalığı pankreastan yeterli miktarda insü-
lin salgılanamaması ya da hedef hücrelerdeki reseptör-
lerin insüline karşı tepki eksikliğinden kaynaklanır. Tip II
şeker hastaları diyet ve egzersiz ile kandaki şeker sevi-
yelerini kontrol edebilirler.
Cevap E
YGS
- Biy
oloj
i
18
Endokrin Sistemi Test 14
1. Böbrek üstü bezinden yeterince aldosteron hormonu
salgılanmazsa kandaki mineral miktarı azalır ve kan ba-
sıncı düşer. Enfeksiyonlara karşı direnç azalır ve deri
bornz renk alır. Bu hastalığa addison hastalığı denir.
Cevap D
2. Hipofizin tiroit bezini TSH ile uyarması sonucunda tirok-
sin hormonu salgılanır. Tiroksin, tirozin aminoasitinden
türemiş ve yapısında iyot bulunan bir hormondur. Me-
tobolizma hızının doğrudan ayarlanmasında etkilidir.
Tüm hormonlar homeostazinin ayarlamasında görevli-
dir. Kandaki tiroksin artarsa kan basıncı ve kalp atış hızı
artar. Metabolizmanın artışına bağlı vücut ısısı da artar.
Cevap C
3. L oksitosin olup rahim kaslarının kasılmasını uyarır ve
doğuma yardımcı olur.
Y hipofizden salgılanan LTH olup süt bezlerinin gelişi-minde etkilidir.
S hipofizden salgılanan FSH olup dişilerde yumurta, er-keklerde sperm üretiminde etkilidir.
G hipofizden salgılanan LH olup dişilerde ovulasyonu sağlar.
Cevap A
4. Böbrek üstü bezinin kabuk bölgesinden glukokortikoid
(kortizol) ve mineralokortikoid (aldosteron) hormonlar,
salgılanır. Adrenalin ise böbrek üstü bezinin öz bölge-
sinden salgılanır.
Cevap D
5. TSH ve LTH hipofiz bezinin ön lobundan salgılanırken
ADH ve oksitosin arka lobundan salgılanır. Progesteron
hormonu ise yumurtalıktan salgılanır.
Cevap C
6. Böbrek üstü bezinin öz bölgesi sinir dokusundan gelişir
ve sempatik sinirlerin bir uzantısı şeklindedir. Bu bölge-
de parasempatik sinirler bulunmaz.
Cevap D
7. Hormonlar polipeptit, amino asit, steroit, pürin veya
bunların türevleri şeklinde olan organik moleküllerdir.
Tüm hormonlar kan yoluyla etki edeceği organa taşınır.
Hedef dokuda hormona özgü reseptör bulunması farklı
dokuların farklı hormonlara cevap vermesinin nedenidir.
Cevap C
8. Epifiz bezinden melatonin, pankreastan insülin ve glu-
kagon, tiroit bezinden tiroksin ve kalsitonin, böbrekten
ise eritropoietin hormonları salgılanır. Kalın bağırsaktan
hormon salgılanmaz.
Cevap D
YGS
- Biy
oloj
i
19
Endokrin Sistemi Test 14
9. Tip I şeker hastalığında insülin yetersizliğine bağlı ola-
rak glikoz hücrelere giremez. Hücreler glikoz yerine
protein ve yağları enerji kaynağı olarak kullandığından
bağışıklık zayıflar. Yağ asitlerinin enerji için kullanımı
sonucunda kan pH'si düşer, kandaki lipitli bileşikler ve
kolesterol artar. Damarlar daralır, yüksek tansiyon ve
kalp problemleri oluşur. İnsülin ∝ hücrelerinde değil β
hücrelerinde üretilir.
Cevap C
10. Kandaki Ca miktarı normal seviyenin üstüne çıktığında
kalsitonin hormonu salgılanır ve kandaki Ca azalır. Bu
yüzden t2'de kalsitonin salınımı başlar. Kandaki Ca mik-
tarı normal seviyenin altına düştüğünde parathormon
salgılanır ve kandaki kalsiyum artar. t4'de parathormon
salınımı başlar.
Cevap C
11. Aldosteron hormonu böbreklerden Na+ ve suyun geri
emilimini artırırken K+'nın geri emilimini azaltır. Bu saye-
de kandaki ve doku sıvısındaki iyon ve mineral dengesi
ayarlanır.
Cevap E
12. İnsülin pankreasın β hücrelerinden salgılanır ve kan şe-
kerini düşürür. Kandaki glikozun depolanmasını uyarır
ve karaciğerdeki glikojen miktarının artırır. Glukagon ise
pankreasın ∝ hücrelerinden salgılanır ve kan şekerini
artırır. Karaciğerdeki glikojenin glikozlara yıkımını uyarır
ve glikozlar kana geçer. Bu yüzden 5 ve 6 yer değiştir-
melidir.
Cevap C
13. D hormonu protein yapılı olduğundan hücre zarından
geçemez ve hücre zarında bulunan reseptörlere bağ-
lanarak etki gösterir. B hormonu steroid yapılı olduğun-
dan hücre zarından geçer ve hücre içindeki bir resep-
töre bağlanarak etki gösterir. Glukagon protein yapılı,
kortizol ise steroid yapılıdır.
Cevap C
YGS
- Biy
oloj
i
20
Endokrin Sistemi Test 15
1. Uterusun (rahim) mitoz bölünmelerle kalınlaşmasını
sağlayarak dişiyi hamileliğe hazırlayan ve dişilik karak-
terlerinin gelişimini sağlayan hormon östrojendir. Yu-
murtalıkta bulunan foliküllerden ve korpus luteumdan
östrojen salgılanır. Ayrıca böbrek üstü bezinin kabuk
bölgesinden de cinsiyet hormonları salgılanır.
Cevap E
2. Bireyin t1'de şekerli besin olmasına bağlı olarak kan
şekeri artmış olabilir. Artan kan şekeri t2'de insülinin et-
kisiyle düşmüştür. İnsülin kan şekerini normal seviyeye
düşürür; normalin altına düşürmez. Normalin altına dü-
şen kan şekeri ise glukagon sayesinde yükselir.
Cevap C
3. I. Aldosteron böbreklerden mineral ve su emilmesini
sağlayarak, ADH ise su emilmesini sağlayarak kan
basıncının artırır.
II. İnsülin kan şekerini düşürürken glukagon kan şeke-rini artırır.
III. Kortizol ve adrenalin kan şekerinin artmasında etki-lidir.
Cevap E
4. Hipotalamus RF Hipofiz TSH Tiroit bezi L Y S
Cevap D
5. Testosteron testislerden, östrojen ve progesteron yu-
murtalıklardan salgılanan cinsiyet hormonlardır. FSH
ise hipofizden salgılanır ve üreme organlarını uyarıcı
özelliktir.
Cevap D
6. Vazopressin (ADH) hormonu hipofizin arka lobundan
salgılanır. ADH böbrek kanallarından suyun geri emil-
mesini sağlar. Bu sayede kan basıncı ve kan hacmi ar-
tarken kanın ozmotik basıncı azalır.
Cevap E
7. Hormonlar protein, polipeptit, amino asit, steroit, pürin
ya da bunların türevleri şeklinde olan organik yapılı mo-
leküllerdir.
Cevap E
8. Hipofiz, paratiroit bezini etkilemez. Paratiroit bezini uya-
ran kandaki Ca seviyesidir. Hipofiz bezi TSH salgılaya-
rak tiroit bezini uyarır.
Cevap A
9. Hipofiz bezinden salgılanan ADH hormonunun eksik-
liğinde şekersiz şeker hastalığı olur. ADH eksikliğinde
böbreklerden yeterince su geri emilemez ve idrarla su
kaybedilir. Kanın ozmotik basıncı atar.
Cevap B
10. Hipofizin ön lobu hormonlarını kendi üretirken arka
loptaki hormonlar hipotalamusta üretilir. Hipotalamusta
üretilen bu hormonları hipofizin arka lobu kana salgılar.
Cevap A
11. Parathormon normalden az salgılanırsa kandaki Ca
azalır ve kaslarda kramplarla kendini gösteren tetani
hastalığı olur. Parathormon çok salgılandığında kandaki
Ca artar ve böbreklerde çökelerek böbrek taşı oluşumu-
na neden olur.
Cevap C
YGS
- Biy
oloj
i
21
Destek ve Hareket Sistemi Test 16
1. İskelet sistemi vücuda şekil verir, kaslarla beraber ha-
reketi sağlar, iç organları korur, kaslara tutunma yüzeyi
oluşturur ve mineral depo eder. İskelet sistemi mineral
üretmez. Kan üretimi ise kırmızı kemik iliğinde gerçek-
leşir.
Cevap C
2.
Z ZH
A I L → A bandı
Y → H bandı
S → I bandı
Cevap A
3. Düz kaslar ve kalp kası istemsiz çalışır ve otonom sinir
sistemi tarafından kontrol edilir. Kalp kasında bantlaşma
varken düz kasta yoktur.
Cevap C
4. D kasın kasılması, B ise gevşemesidir. D'de kasın boyu
küçülürken B'de uzar. Kasın kasılması sırasında A ban-
dı değişmezken I ve H bantları daralır. Ayrıca kasılma
sırasında Ca+2 iyonları aktin ve miyozin arasına yayıla-
rak ATPaz enzimini aktive eder.
Cevap B
5. Kaslar kasılmaya başladığında ilk olarak hazır ATP tü-
ketilir. Ardından kreatin fosfat ve glikoz kullanılır.
Cevap B
6. Şekilde gösterilen kas çizgili kastır. Çzigili kaslar kol ve
bacakta mekik; yüz, sırt ve karında yelpaze şeklindedir.
Çizgili kas hücrelerinin çekirdekleri hücre zarının hemen
altındadır. Çizgili kaslar güçlü kasılır ancak çabuk yo-
rulur.
Cevap E
7. Eklem yüzeylerinde, soluk borusunda, bronşlarda ve
burunda hiyalin kıkırdak bulunur.
Cevap E
8. Çizgili kasın D durumundan B durumuna geçmesi kasıl-
masıdır. Sinir uçlarının kası uyarmasıyla Ca+2 iyonları
sarkoplazmik retikulumdan sitoplazmaya doğru pompa-
lanır. Ca+2 iyonları aktin ve miyozin arasına dağılarak
ATPaz enzimini aktive eder. ATP hidroliz olur ve açığa
çıkan enerjiyle kas kasılır. Kasılma sırasında kasın boyu
kısalır ancak hacmi değişmez.
Cevap E
9. Kaburga, kürek, kafatası ve kalça kemikleri yassı kemik-
lerdir. Omur kemikleri ise düzensiz şekilli kemiklerdir.
Cevap B
10. Kan şekeri denilen glikoz hücreleri enerji ihtiyacını en
kısa yoldan sağlamaları için kullanılır.
Cevap A
11. Kas hücreleri sinir hücreleri gibi belli bir eşik değer ve
üzerindeki uyarılara cevap verir. Eşik değerin altında-
ki uyarılara cevap vermez. Kas teline uygulanan uyarı
şiddeti artırılmasına rağmen tepki şiddeti değişmemiştir.
Cevap D
12. L → iskelet kaslarının kemiklere bağlandığı kısma kas
kirişi ya da tendon denir.
Y → birbirine zıt çalışan kas çiftine antagonist denir. Ör-neğin kol kasları.
S → aynı anda kasılıp aynı anda gevşeyen kaslara siner-jist denir. Örneğin karın ve sırt kasları
Cevap C
13. Ölüm sonrasında hücrelerde ATP üretimi durur. Kasla-
rın hem kasılması hem de gevşemesi için ATP gerek-
lidir. ATP üretilemeyince kaslar gevşeyemez ve kasılı
kalır. Bu duruma ölüm katılığı denir. Bir süre sonra lizo-
zomların aktivitesiyle kas proteinleri parçalanır ve ölüm
katılığı ortadan kalkar.
Cevap E
YGS
- Biy
oloj
i
22
Destek ve Hareket Sistemi Test 17
1. Kas hücrelerinin zarına sarkolemma, sitoplazmasına
sarkoplazma, endoplazmik retikulumuna ise sarkop-
lazmik retikulum denir. Kas hücreleri çok enerji tüketen
hücreler olduğu için mitokondrisi fazladır. Kas dokuda
ara madde bulunmaz. Miyofibriller sitoplazmadadır.
Cevap B
2. Uçları sivri ve mekik şeklinde hücreleri olan kas düz
kastır. Düz kaslar istemsiz çalışır ve otonom sinir sis-
temi tarafından kontrol edilir. Düz kaslarda bantlaşma
yoktur ve aktin–miyozin dağınıktır. Diyafram çizgili kas-
tan oluşur.
Cevap A
3. Kemik dokunun ara maddesine osein, kıkırdak dokunun
ara maddesine ise kondrin denir. Kemik dokuda kan
üreten kırmızı kemik iliği bulunur. Kasılıp gevşemeyi ise
kas doku sağlar.
Cevap A
4. En güçlü ve hızlı kasılan kas çizgili kastır. Bu yüzden
grafikte S çizgili kası ifade eder. S çizgili kas olup bant-
laşma vardır ve laktik asit fermantasyonu yapar. En ya-
vaş kasılan kas düz kas olup grafikte L ile gösterilmiştir.
Y ise kalp kasıdır. Y ve S'de bantlaşma görülür. Y ve L
otonom sinir sistemi tarafından kontrol edilir. L kası düz
kas olup tek çekirdeklidir.
Cevap C
5. Kas kasılmasında öncelikle hazır ATP enerji kaynağı
olarak kullanılır. Hazır ATP çok kısa bir sürede tüke-
nir. Ardından kreatin fosfat tüketilir. Kaslarda bulunan
glikojen glikoza parçalanır. Bu glikozlar önce O2'li so-
lunumda enerji kaynağı olarak tüketilir. Daha sonra bu
glikozlar oksijen yetersizliği olursa laktik asit fermantas-
yonunda kullanılır.
Cevap A
6. I. Kafatası eklemi − Oynamaz eklem
II. Dirsek eklemi − Oynar eklem
III. Omur eklemi − Yarı oynar eklem
Cevap B
7. Kol ve bacak kasları çizgili kaslardan oluşur. İç organ-
larda ise düz kaslar vardır. Örneğin mide, bağırsak ve
damar gibi iç organlarda düz kas bulunur.
Cevap E
8. Epifiz sadece uzun kemiklerde bulunur ve kemiğin bo-
yuna büyümesini sağlar. Periost kemik zarı olup tüm
kemiklerin dış kısmında bulunur. Sarı kemik iliği sadece
uzun kemiklerde bulunur. Kırmızı kemik iliği uzun ke-
miklerin baş kısmında diğer kemiklerin orta kısmında
bulunur.
Cevap B
9. Oseinin organik kısmı büyük ölçüde protein yapısındaki
kollajen liflerden oluşurken inorganik kısmı kalsiyum ve
fosfat tuzlarından oluşur. Yaş ilerledikçe ara madedeki
inorganik miktarı artar ve kemik kırılgan hale gelir.
Cevap E
10. Oynar eklemi saran eklem kapsülünün iç kısmı S ile
gösterilen sinoviyal zar ile sarılmıştır. Y ise sürtünmeyi
azaltan sinoviyal sıvıdır. G ile gösterilen yapı iki kemiği
birbirine bağlayan ligamenttir. Tendon, kemik ile kasları
birbirine bağlar. L eklemi kıkırdağıdır.
Cevap E
11. Kalsitonin kandaki fazla kalsiyumun kemiklere geçişini
sağlayarak kemiklerin sertleşmesi yönünde etki göste-
rir. Parathormon kemiklerde depolanmış olan kalsiyu-
mun kana geçişini sağlar ve kemiklerin yumuşamasına
neden olur. A vitamini kemiklerin gelişmesine olumlu
etki sağlar.
Cevap B
12. Tüm kaslarda glikojen depo edilir ve ihtiyaç halinde
glikozlara dönüştürülür. Tüm kaslarda glikoz O2'li so-
lunumla parçalanarak enerji eldesinde kullanılır. Bu
yüzden L, Y ve S olayları tüm kas çeşitlerinde görülür.
Ancak laktik asit fermantasyonu sadece çizgili kaslarda
görülür. (G olayı)
Cevap A
YGS
- Biy
oloj
i
23
Destek ve Hareket Sistemi Test 18
1. Bağırsaklardaki peristaltik hareket düz kasların kasılıp
gevşemesiyle gerçekleşir. Damalarda bulunan düz kas-
lar kasılıp gevşeyerek kanın hareket etme yardımcı olur.
Kaslarda oksijenli solunum sırasında açığa çıkan ısı vü-
cut sıcaklığının düzenlenmesinde etkilidir.
Cevap E
2. Kaslara çok sık uyarı geldiğinde gevşemeye fırsat bu-
lamaz ve kasılı kalır. Bu kasılı kalma durumuna fizyo-
lojik tetanos denir. 5'te kas kasılı kalmış ve tam tetanos
gerçekleşmiştir. 4'te ise yarı tetanos durumu gerçekleş-
miştir.
Cevap C
3. Çizgili kaslarda oluşan laktik asit kana geçerek beyne
ulaşır ve yorgunluk merkezini uyarır. Laktik asit dinlen-
me durumunda önce pirüvat sonra glikoza kadar dönüş-
türülür. Eğer çok fazla laktik asit oluşmuş ise idrar ile
atılabilir.
Cevap E
4. Kafatası kemiği beyini, kaburga kemiği ise akciğerleri
korur. Uyluk kemiği iç organları koruma görevi yapmaz.
Cevap D
5. Bütün kıkırdak çeşitlerinde kollajen lif bulunur. Hiyalin
kıkırdak soluk borusunda bulunup basınca dayanıklıdır.
(L) Elastik kıkırdak bükülme özelliğinde olup östaki bo-
rusunda bulunur. (Y) Fibröz kıkırdak omurlar arası disk-
de yer alıp basınç ve çekmeye dayanıklıdır.
Cevap A
6. İnsanda kemikleşme olayında;
– Vitamin (C, D, E)
– Hormon (Kalsitonin)
– Beslenme (Protein)
– Genetik faktörler
etkenleri etkilidir.
Cevap E
7. Orta beyin vücudun duruşu ve kas tonusunu kontrol
eder.
Cevap C
8. Miyoglobin çizgili ve kalp kası hücresinde bulunur. Kasa
kırmızı renk verir. Demir ve oksijen bağlayıcı niteliktedir.
Protein yapılıdır. O2 yi mitokondriye aktarır.
Cevap B
9. Kasılmada H bandı, I bandı, kas boyu, sarkomer küçü-
lürken kas hacmi ve A bandı boyu değişmez. Gevşeme-
de H bandı, I bandı, kas boyu sarkomer genişler.
Cevap D
10. Sinovial sıvı oynar eklemler arasında yer alır. I ve III oy-
nar eklemdir. Ancak üzengi ve örs arasında oynamaz
eklem bulunur.
Cevap E
11. L çizgili, Y kalp, S düz kastır. Üç kas çeşidi de aynı şid-
dette tepki ile cevap verir. Kaslar aynı anda kısılıp gev-
şemez.
Cevap D
12. Periost kemik zarı olup tüm kemiklerin dış kısmında
bulunur. İçerdiği kan damarları sayesinde kemik hüc-
relerini besler. Kemiğin enine kalınlaşmasında ve ona-
rılmasında görevlidir. Yeni kemik hücreleri oluşturarak
kemiğin kalınlaşmasını sağlar.
Cevap E
13. D kasılma, B ise gevşeme olayıdır. D'de sarkoplazmik
retikulumdan salınan Ca+2 iyonları aktin ve miyozinlerin
arasında yayılır ve ATPaz enzimini aktifleştirir. D ola-
yında kasılma için enerji kaynağı olarak kreatin fosfat
tüketilir. D ve B olaylarında A bandının boyu ve kasın
hacmi değişmez.
Cevap A
YGS
- Biy
oloj
i
24
Destek ve Hareket Sistemi Test 19
1. Çizgili kaslar kol ve bacaklarımızda bulunan ve istemli
çalışan kaslardır. Bu yüzden somatik sinir sistemi tara-
fından kontrol edilir. Çizgili kaslarda enine bantlaşma
vardır. Çizgili kaslar hem O2'li hemde O
2'siz solunum
yapar.
Cevap C
2. L → Kasılmaya başlamadan önceki evre olup gizli evre
olarak adlandırılır.
Y → Kasılma evresi
S → Gevşeme evresi
G → Dinlenme evresi
Cevap E
3. Menisküs, diz ekleminde bulunan kıkırdakların yırtıl-
masıdır. Osteomalazi, D vitamini eksikliğine bağlı olan
kemiklerin yumuşamasıdır. Raşitizm, çocuklarda D vi-
tamini eksikliğinde uzun kemiklerde ortaya çıkan şekil
bozukluğudur.
Cevap D
4. Omurgalıların embriyolarında iç iskelet kıkırdaktan olu-
şur. Zamanla kemikleşme başlar. Eklem başlarındaki
kıkırdak dokuda kemikleşme olmaz. Kıkırdak hücreleri-
ne kondrosit, ara maddesine ise kondrin denir. Kıkırdak
dokuda kan damarı bulunmaz ve beslenmesi bağ doku-
dan olur. Kıkırdak hücreleri kapsül içerisinde bulunur.
Cevap D
5. Kol ve bacaklarda çizgili kaslar bulunur. Diyafram kası
da çizgili kastan oluşmuştur. Sindirim organları düz kas-
lardan oluşmuştur. Kalp ise kalp kasından oluşmuştur.
Cevap C
6. Kemik doku sert kemik doku ve süngerimsi kemik doku
olarak 2 kısımdan oluşmuştur. Süngerimsi kemikte bu-
lunan kırmızı kemik iliği kan üretimini sağlar. Sarı kemik
iliği yağlanmış bir bölge olup sadece uzun kemiklerin
orta kısmında bulunur. Periost kemiğin enine büyümesi-
ni sağlarken epifiz ise boyuna büyümesini sağlar.
Cevap C
7. Aktinler özel proteinler olup kas hareketi sırasında bo-
yunda değişim olmaz. A bandı hareket etmediğinden
değişiklik olmaz. Miyozin de aktin gibi özel proteinler
olup değişikliğe uğramaz. Kasılma sırasında kasın boyu
daralır ancak hacmi değişmez. Kasılma sırasında iki Z
çizgisi arasında kalan sarkomer daralır.
Cevap C
8. Kasların gevşemesi sırasında da enerji harcanır. Bu
enerji oksijenli ya da oksijensiz solunumdan sağlanır.
Solunumla enerji üretimi sırasında laktik asit CO2, H
2O
ve ısıda artış olur. Glikojen enerji olarak tüketilir. Kreatin
dinlenme sırasında kreatin fosfata dönüştüğü için azalır.
Kreafin fosfat Dinlenme
Kasılma Kreatin + P
Cevap E
9. Sağrı omurganın son bölümüne doğru olan kısımdır.
Omurga gövde iskeletinde bulunur.
Kaval kemiği bacakta ayak bileği ile diz arasında bulu-nan ve üyelere ait kemiktir.
Sapan kemiği burnun ortasındaki kemik olup baş iske-letinde yer alır.
Cevap B
10. Vücudumuzda en fazla bulunan kol ve bacaklarımız-
da bulunan çizgili kaslardır. En az miktarda kalp kası
bulunur. Bu yüzden çoktan aza sıralanışı Y-L-S şekin-
dedir. Kasılma hızı Y-S-L şeklindedir. Çizgili kaslar çok
çekirdekli, düz kaslar tek çekirdeklidir. Buna göre azdan
çoğa L-S-Y şeklinde sıralanır.
Cevap C
11. Kas eşik şiddetinin altındaki uyarılara cevap vermez.
Kas demetine uygulanan uyarı şiddeti arttıkça verdiği
tepki şiddeti de artmıştır. Bu yüzden kas demeti ya hep
ya hiç prensibine uymaz.
Cevap E
12. Aktin ve miyozin iplikleri miyofibrilleri oluşturur. Miyofib-
rilelr kas liflerini oluşturur. Kas lifleri de bir araya gelerek
kas demetini oluşturur.
Cevap C
YGS
- Biy
oloj
i
25
Destek ve Hareket Sistemi Test 20
1. Kasların kaslmaya başlamasında ilk önce hazır ATP tü-
ketilir. Ardından kreatin fosfat kullanılır. Kreatin fosfat tü-
kenince organik besinler solunumda parçalanarak ATP
üretilir. Glikoz ve amino asit solunumda direkt olarak
kullanılabilir. Ancak laktik asitin kullanılması için önce
pirüvik asite dönüşmesi gerekir.
Cevap C
2. Sert kemik dokunun içinde kemik hücrelerinin beslen-
mesini sağlayan kan damarları ile uyarıları alan sinirle-
rin bulunduğu bir kanal sistemi vardır. Bu kanal sistemi
süngerimsi kemik dokuda bulunmaz. Boyuna uzanan
kanallara havers kanalları adı verilirken bu kanalları eni-
ne bağlayan kanallara ise volkmann kanalları denir.
Cevap E
3. Koldaki pazu kasları açıcı ve bükücü kaslardan oluşur.
Bu kaslar birbirine zıt çalışan antagonist kaslardır. Bu
kaslardan biri kasılırken diğeri gevşer.
Bükücü kasın kasılması Açıcı kasın gevşemesi
I bandı daralır. I bandı genişler.
H bandk daralır. H bandı genişler.
Sarkomer daralır. Sarkomer genişler.
A bandı değişmez. A bandı değişmez.
Cevap E
4. Kaslardaki kasılmayı başlatmak için öncelikle hazır ATP
kullanılır. Hazır ATP tükenince kreatin fosfat kullanılır.
Kreatin fosfat ATP'ye göre daha fazla enerji depolar.
Kreatin fosfat doğrudan kullanılamaz. Önce hidroliz olup
fosfatının ADP'ye verilmesi gerekir.
Kreatin fosfat → Kreatin + P → ADP + P → ATP
Cevap D
5. Kas kasılması sırasında solunum ile enerji üretilir ve
tüketilir. Bu sırada CO2, H
2O, ısı ve laktik asit miktarı
artar. Dinlenme sırasında kreatinler ATP'den fosfat alır
ve yeniden kreatin fosfat depolanır.
Cevap D
6. Kaslar kemiklerle beraber hareketi sağlar ve kemikle-
rin etrafını sararak vücuda şekil verir. Soğuk havalar-
da kaslar titreme ile ısı oluşturur. Ayrıca kaslar kasılıp
gevşerken damarları sıkıştırır ve damarlardaki sıvının
hareketine yardımcı olur.
Cevap E
7. Çizgili kasların kasılmasını motor uç plak denilen sinir
uçları başlatır. Motor uç plaktan salgılanan asetilko-
lin kas hücrelerinin sarkoplazmik retikulumunda bu-
lunan Ca iyonlarının sitoplazmaya geçmesini uyarır.
Daha sonra bu Ca iyonları ATPaz enzimini aktifleştirir.
ATP'den sağlanan enerji ile miyozin aktinin üzerine ko-
yar.
Cevap A
8. I. Düz kaslar tek çekirdeklidir.
II. Kalp kası çizgili kas gibi bantlaşma yapar.
III. Sadece çizgili kaslar fermantasyon yapar. Düz ve kalp kasında fermantasyon olmaz.
Cevap D
YGS
- Biy
oloj
i
26
9. Dil kası, karın kası, göz kapağı ve diyafram çizgili kastır.
Çizgili kaslarda enine bantlaşma vardır. Yemek borusu
düz kastan oluşur. Düz kaslarda bantlaşma yoktur.
Cevap C
10. Yağ dokuda kan damarı miktarı azdır. Ancak epitel ve
kıkırdak dokuda kan damarı bulunmaz ve beslenmesi
bağ dokudan olur.
Cevap C
11. D kasın kasılması, B ise gevşemesidir. Kasların hem
kasılması hem de gevşemesi sırasında ATP harcanır.
ATP ise solunumda üretilir. Solunum sırasında glikoz ve
O2 azalır; CO
2, H
2O ve ısı artar.
Cevap A
12. Kondrosit → Kıkırdak doku hücresi
Lipoblast → Yağ doku hücresi
Osteosit → Kemik doku hücresi
Nöron → Sinir doku hücresi
Fibrosit → Bağ doku hücresi
Cevap C
YGS
- Biy
oloj
i
27
Sarmal Testler 8
1. Mitokondri enerji üretir. Bu yüzden enerji ihtiyacı fazla
olan hücrelerde sayısı çoktur. Ribozom ise protein üre-
tir. Protein sentezi fazla olan hücrelerde ribozom sayısı
fazladır.
Cevap D
2. Mitokondri ve kloroplast çift zarlı organellerdir. Klorop-
last bulunduran hücre bitki hücresidir. Bitki hücreleri
nişasta depo ederken hayvan hücreleri glikojen depo
eder. Merkezi koful bitki hücrelerinde bulunur.
Cevap E
3. 1 → Tiroit bezi tiroksin salgılar.
2 → Böbrek üstü bezi kortizol ya da aldosteron salgılar.
3 → Hipofizden testis ve yumurtalıkları uyarmak için FSH
salgılanır.
4 → Testislerden testosteron salgılanır.
5 → Yumurtalıklardan östrojen salgılanır.
Cevap D
4. Tohumda fotosentezle besin üretmeyi sağlayan klorop-
last organeli yoktur. Bira mayası mantardır. Mantarlar
tüketici canlılardır. Üretici bakteriler CO2 ve H
2O'dan
besin üretebilir.
Cevap B
5. Tek yumurta ikizlerinin cinsiyet, yaş, göz rengi ve kan
grubu gibi genetik özellikleri aynıdır. Çevrenin etkisiyle
boy ve kiloları farklı olabilir. Bu yüzden 1 ve 5 nolu birey-
ler tek yumurta ikizi olabilir.
Cevap B
6. D vitamini bağırsaktan kalsiyum ve fosfor emilmesinde
etkilidir. Ca ve P alınamaz ve kemik gelişimi bozulur.
Raşitizm denilen kemik hastalığı görülür.
Cevap C
7. Köpek gören ve korkan bir insanda öncelikle sinir sis-
temi devreye girer. Köpekten kaçmaya başlar ve kaslar
hareketlenir. Kaslara yeterli besin sağlamak için kan do-
laşımı hızlanır. En son kandaki solunum gazlarını taşı-
yabilmek için solunum sistemi hızlanır.
Cevap A
8. En hızlı uyarı sinirsel olarak yapılan uyarıdır. Bu yüzden
uyartıya en hızlı cevap Y'de verilir. Uyarıların dokuları
etkileme hızı Y > L > S şeklindedir. Sinir uçlarından sal-
gılanan nörotransimitter maddeler salgı bezini uyarır.
Cevap D
9. Proteinlerin sindirimi sonucunda NH3 oluşmaz. Çünkü
NH3 proteinlerin O
2'li solunumda kullanılması sonucun-
da oluşur.
Cevap C
YGS
- Biy
oloj
i
28
Sarmal Testler 8
10. İmpuls denilen sinirsel iletimin gerçekleştiği an depo-
larizasyon durumudur. Depolarizasyonda aksonun dış
kısmı (−) iç kısmı (+) yükle yüklenir. Bu yüzden şekilde-
ki Y bölgesi impuls iletiminin gerçekleştiği depolarizas-
yon durumundadır. İmpuls L bölgesinden geçmiş ve bu
bölge eski haline geri dönmüştür. Yani repolarizasyon
durumundadır. S bölgesine ise impuls daha ulaşmamış-
tır. S bölgesi dinlenme durumu olan polarizasyon duru-
mundadır. Aksonda yük değişimini sağlayan Na+ − K+
pompası aktif çalışan (ATP tüketen) bir yapıdır.
Cevap E
11. Bitkiler gündüz fotosentez yaparlar. Bu yüzden gündüz
CO2 alır, O
2 verirler. Bitkiler ATP üretmek için solunum
yaparlar. Hem gece hem gündüz O2 tüketirler. Gece
oksijeni dış ortamdan alırlar. Bitkiler hem gece hem de
gündüz terlemeyle H2O atarlar.
Cevap D
12. Mitozun metafaz evresinde kardeş kromatitli krozomlar
iğ ipliklerine tutunur ve ekvatorda dizilir.
Örnek: Çekirdek metafazdan önceki evre olan profazda kaybolur.
Cevap D
13. Şeklde görüldüğü gibi birçok sinir hücresinden gelen
impulslar tek bir efektörü uyarmıştır. Böylece çok nokta-
dan gelen uyartıya basit bir cevap verilmiştir.
Cevap A
14. Bir ekosistemin devamlılığı için besin oluşturan üretici-
lerle madde döngüsünün devamlılığını sağlayan sapro-
fitlere ihtiyaç vardır. Parazitler asalak olduğu için zorun-
lu değildir.
Cevap C
YGS
- Biy
oloj
i
29
Sindirim Sistemi (21)
1. Glikozun O2 varlığında CO
2 ve H
2O'ya kadar parçalan-
ması solunum olayıdır. Fermantasyonda ATP üretimi
için gerçekleştirilen O2'siz solunum olayıdır. Proteinin
yapı taşı olan amino asitlere kadar parçalanması sin-
dirimdir.
Cevap B
2. Hormonlar sindirim organlarının çalışmasını düzenler.
Sindirim organlarındaki peristaltik hareket besinlerin sin-
dirim kanalaında ilerlemesini sağlar. Besinlerin kimyasal
sindirimi enzimler sayesinde gerçekleşir. Karaciğerden
salgılanan safra salgısı ile pankreastan salgılanan en-
zimler sindirimde etkilidir. Amilaz nişastayı maltoza,
pepsin ise proteinleri polipeptitlere kadar parçalar. Yani
yapı taşlarına kadar parçalayamazlar.
Cevap C
3. Midedeki pepsin enzimi inaktif hali olan pepsinojen şek-
linde salgılanır. Böylece mide hücreleri kendi kendini
sindirmez. Mukus salgısı ise mide iç yüzeyini asitten
korur. Ayrıca midenin çalışması gastrin ve enterogastrin
hormonları ile düzenlenir.
Cevap E
4. Polimer besinlerin hücre içine alınması fagositoz ve pi-
nositoz yoluyla gerçekleşir. Ekzositoz maddelerin hüc-
re dışına atılmasıdır. Aktif taşıma ile sadece monomer
maddeler hücre içine alınır.
Cevap C
5. Pepsin enzimi proteinleri polipeptitlere (Y) parçalanır.
Y, tripsin ve kimotripsin sayesinde daha küçük polipep-titlere (G) parçalanır.
G, aminopeptidaz ve karboksipeptidaz enzimleri saye-sinde tripeptit (S) ve dipeptitlere (L) parçalanır.
Cevap C
6. Yağ asitleri, gliserol ve yağda çözünen vitaminler lenf
yoluyla taşınır. Lenf kılcalları ile bağırsaktan emilen bu
maddeler sırası ile kilus borusu, peke sarnıcı ve göğüs
kanalından geçtikten sonra sol köprücük altı toplarda-
marına getirilir.
Cevap A
7. Deniz suyundaki tuz bağırsaklardan emilerek kana ge-
çer. Tuz kanın yoğunluğunu ve dolayısıyla ozmotik ba-
sıncını artırır. Kan ozmotik basınç nedeniyle daha fazla
sıvı tutar ve kan hacmi atar. Kan hacminin artması da-
marlara uygulanan kan basıncını artırır.
Cevap C
8. Ağız, mide ve ince bağırsakta gerçekleşen hareketler
sayesinde fiziksel sinidirim olur. Fiziksel sindirim besi-
nin parçalanarak yüzey alanının artmasını sağlar. Safra
sıvısıda fiziksel sinidirim yapar. Safra bu sırada etkisini
su ile beraber gösterir. Glikoz gibi monomer maddeler
emilim ya da hücresel solunum sonucunda azalır.
Cevap D
YGS
- Biy
oloj
i
30
Sindirim Sistemi (21)
9. Periton karındaki organları saran zardır. Besinlerin ka-
rıştırılarak kimus denilen bulamaç haline getirildiği or-
gan midedir.
Cevap B
10. Safra kesesi kolesistokinin hormonunun uyarısıyla 12
parmak bağırsağına safra salgısı gönderir. Sayfa sıvı-
sında su, HCO3−, yağ asitleri, bilirubin ve safra tuzları
bulunur. Safra sıvısında pityalin (amilaz) gibi sindirim
enzimleri bulunmaz.
Cevap C
11. Yutma istemli başlar, istemsiz devam eder. Bu yüzden
yemek borusunun başlangıcında istemli çalışan çizgili
kaslar vardır. Yemek borusundaki harekete peristaltik
hareket denir. Yemek borusunda ne mekanik ne de
kimyasal sindirim olmaz.
Cevap C
12. Besinler ağızda hem mekanik hem de kimyasal sindi-
rime uğrar. Dişler mekanik, tükrükteki amilaz kimyasal
sindirim yapar. Ağız pH'si nötrdür. Yetişkin bir insanın
ağzında 8'i kesici, 4'ü köpek, 20'si azı dişi olmak üzere
toplam 32 diş bulunur.
Cevap D
13. Y → Enterogastrin (mide çalışmasını yavaşlatır)
G → Gastrin (mide çalışmasını başlatır)
S → Sekretin (Pankreastan HCO3− salgılanmasını, kara-
ciğerin de safra üretmesini uyarır)
L → Kolesistokinin (Pankreasın enzim, safra kesesinin
ise safra salgılanmasını uyarır)
Cevap E
YGS
- Biy
oloj
i
31
Sindirim Sistemi (22)
1. Villuslar, ince bağırsağın iç yüzeyinde bulunan kıvrımlı
çıkıntılardır. Villuslar bu sayede ince bağırsağın iç yü-
zey alanını ve dolayısıyla emilim yüzeyini artırır.
Cevap C
2. Yağ asitleri ve gliserol bağırsak epitelinde trigliseritlere
dönüştürülür. Trigliseritler de suda çözünen şilomikron
denen yapılara dönüştürülerek taşınır.
Cevap B
3. Mideye gelen tüm polimer besinler mide hareketleri sa-
yesinde mekanik sindirime uğrar. Yağların kimyasal sin-
dirimi ince bağırsakta gerçekleşir. Vitaminler monomer
besinler olduğu için sindirime uğramaz. Kalın bağırsak-
tan mideye besin gelmez. Kalın bağırsakta sindirileme-
yen atıklar bulunur.
Cevap E
4. Hormon, zehir, nikotin ve bazı ilaçlar ağızdan emilebilir.
Mideden alkol, Na, Cl, Br ve I emilebilir. İnce bağırsakta
su, mineraller ve organik besin monomerleri emilir. Ka-
lın bağırsaktan sadece su ve mineraller emilir. Organik
besin emilimi olmaz.
Cevap D
5. İnce bağırsaktan emilen besinleri taşıyan lenf sıvısı ki-
lus borusu, peke sarnıcı ve göğüs kanalından geçtikten
sonra sol köprücük altı toplardamarından kan dolaşımı-
na katılır.
Cevap B
6. İnsan, kurbağa, toprak solucanı ve salyangoz sahip ol-
duğu sindirim kanalı sayesinde hücre dışı sindirim ya-
par. Ancak amip endositozla besinleri hücre içine alır ve
hücre içi sindirim yapar.
Cevap D
7. Katı polimer besin fagositozla hücre içine alındıktan
sonra 1 ile gösterilen besin kofulu oluşur. Besin kofulu
2 ile gösterilen lizozom organeli ile birleşir. Böylece 3
ile gösterilen sindirim kofulu oluşur. Atıklar 4 ile ifade
edilen ekzositozla hücre dışına atılır.
Cevap C
8. Nişasta + H2O Amilaz Dekstrin + Maltoz
Protein + H2O Pepsin Polipeptit
Yağ + H2O Lipaz Yağ asidi + Gliserol
Cevap C
9. ATP üretmek için gerçekleşen hücresel solunumun
glikoliz basamağında glikoz pirüvata kadar parçalanır.
Hücresel solunum hücre içinde gerçekleşir.
Cevap C
10. Mide hücrelerinden salgılanan HCI, midenin asidik ol-
masını sağlar. Bu sayede pepsin enzimi iyi çalışır. HCI
ağız yoluyla alınan mikroorganizmaların öldürülmesiin
sağlar. Ayrıca proteinlerin denatüre olmasını sağlaya-
rak sindirimini kolaylaştırır. Tripsinojen pankreas tara-
fından üretilir.
Cevap D
YGS
- Biy
oloj
i
32
Sindirim Sistemi (22)
11. Besinler sindirim kanalında farklı hız ve oranlarda emilir.
Emilim olayı ozmoz, difüzyon ve aktif taşıma ile olur. An-
cak bu bilgilere açıklamadan yola çıkılarak ulaşılamaz.
Besin maddelerinin emilim oranları farklıdır.
Cevap C
12. İnce bağırsağın gerçekleştirildiği peristaltik hareket be-
sinlerin sindirim kanalında ilerlemesini ve fiziksel ola-
rak sindirilmesini sağlar. Besinlerin kana emilimi büyük
oranda ince bağırsakta olur. Sindirim atıkları kalın bağır-
sak sayesinde anüse aktarılır.
Cevap C
13. Karaciğer demir, yağda eriyen vitaminler ve glikojen gibi
maddelerin depolanmasını sağlar. Alkolü etkisiz hale
getirir. Albumin, globülin ve fibrinojen karbonhidrat değil
kan proteinleridir.
Cevap A
14. Pepsin proteinlerdeki peptit bağlarını parçalar ve asidik
ortamda çalışır. Bu yüzden I. yargı doğru olabilir. Pank-
reasn iç salgı bezi olarak ürettiği salgılar insülin ve glu-
kagon hormonlardır. Hormonlar kana verilir. Bu yüzden
II. yargı yanlıştır. Amilaz, glikojendeki glikozit bağlarını
parçalar. III. yargı doğrudur.
Cevap C
15. İnce bağırsaktan emilen glikoz kapı toplardamarı saye-
sinde karaciğere getirilir. Karaciğerden çıkan karaciğer
toplardamarı alt ana toplardamarla birleşir. Alt ana top-
lardamarda kalbe açılır. Dolayısıyla glikoz kapı toplar-
damarıyla karaciğere gelir ve glikojen olarak depo edilir.
Cevap A
YGS
- Biy
oloj
i
33
Sindirim Sistemi (23)
1. I. Amilaz enzimi ile gerçekleşir ve kimyasal sindirim-
dir.
II. Tripsinojenin aktif hale dönüşmesidir.
III. Yağların safra ile mekanik olarak sindirilmesidir.
IV. Pepsin enzimi ile gerçekleşir ve kimyasal sindirim-dir.
Cevap A
2. Safra kesesinden salgılanan safra salgısı yağların me-
kanik sindirimini sağlar. Pankreastan salgılanan amilaz
ve lipaz enzimleri doğrudan kimyasal sindirim yapar. Mi-
dede bulunan pepsin enzimi direkt olarak salgılanmaz.
Pepsin inaktif hali olan pepsinojen şeklinde salgılanır.
Cevap B
3. Midenin giriş ve çıkış kapısında kapaklar bulunur. Mi-
denin üst kısmı olan kardiadan yemek borusuna kaçan
mide sıvısı reflü denilen hastalığa neden olur. Besinlerin
mide duvarına temas etmesi midenin salgı yapmasını
uyarır.
Cevap E
4. Protein, yağ ya da karbonhidrat gibi substratların sindi-
rim süreleri farklıdır. Sindirim enzimlerinin etkinliği bu-
lunduğu sindirim organın özelliklerine bağlı olarak fark-
lılık gösterebilir. Enzim miktarı fazla olursa tepkimeler
daha hızlı gerçekleşir.
Cevap E
5. Y ile gösterilen sayfa kesesi sayfa salgılar. İnce bağır-
sağın salgıladığı maltaz G'de bulunur. Pankreasın üret-
tiği ve salgıladığı amilaz, S ile ince bağırsağa gelir.
Cevap C
6. Sayra, zehirli bir atık olup bağırsakta mikrop üremesini
engelleyici yana antiseptik etki gösterir. Ayrıca safra,
yağların mekanik sindiriminde ve yağların monomerleri
ile yağda eriyen vitaminlerin kana emilmesini kolaylaş-
tırır.
Cevap D
7. Sindirim organlarından salgılanan mukus besinlerin
sindirim kanalında ilerlemesini kolaylaştırır. Ağız, mide,
ince bağırsak ve kalın bağırsak mukus salgılar.
Cevap C
8. Aminopeptidaz, pepsin, karboksipeptidaz ve tripeptidaz
proteinlerin kimyasal sindiriminde görev yapar. Protein-
lerin yapısında peptit bağı bulunur. Dekstrinaz karbon-
hidratlardaki glikozit bağlarına etki eder.
Cevap C
9. Hem hücre için hem de hücre dışı sindirimin amacı be-
sinleri monomerlerine kadar parçalamak ve hücrelerin
bu monomerlerden faydalanmasını sağlamaktır. Ancak
hücre dışı sindirim sayesinde hücre içine alınamayacak
besinlerde faydalanılmasını sağlar.
Cevap A
10. Dişin dışardan görünen kısmına taç, çene kemğine bağ-
landığı kısma kök denir. Dişin en dış kısmındaki sert,
parlak ve beyaz kısma mine, onun altındaki kısma ise
dentin denir. Dişin en iç kısmında kan damarları ve si-
nirlerin bulunduğu pulpa bölgesi vardır.
Cevap C
YGS
- Biy
oloj
i
34
> Sindirim Sistemi (23)
11. Safra kesesi ve pankreastan gelen salgılar ince bağır-
sağı bazikleştirir. İnce bağırsak hem hormon hem de
enzim salgılayarak karma bez özelliği gösterir. Polimer
besinler değil monomer besinlerin emilimi olur. Kimya-
sal sindirimin tamamlandığı yer ince bağırsaktır.
Cevap D
12. Selülozun sindirimi otçul hayvanların sindirim kanalında
bulunan bakterilerin salgıladığı selülaz ile olur ve insan-
da selülozun sindirimi olmaz.
Cevap B
13. Karaciğere gelen atardamarda NH3, karaciğerden çıkan
toplardamarda üre fazladır. Bu durum karaciğerin NH3'ü
üreye çevirdiğini gösterir. Yemekten sonra sindirim so-
nucunda oluşan glikozlar kana emilerek kapı toplarda-
marıyla karaciğere gelir. Fazla glikoz karaciğerde gliko-
jen olarak depo edilir.
Açlık durumunda karaciğer üstü toplardamarındaki gli-koz miktarı kapı toplardamarındakinden fazladır. Kara-ciğer ihtiyacı halinde dpoladığı glikojeni hidroliz ederek kana glikoz geçişini sağlar.
Cevap E
14. Bitki hücrelerinde depolanan nişasta ihtiyaç halinde
hücre içi sindirimle glikozlara parçalanır. Alyuvarlar değil
akyuvarlar mikropları yutar. Amip ibi tek hücreliler endo-
sitozla aldığı maddeleri hücre içinde sindirir.
Cevap D
YGS
- Biy
oloj
i
35
Sindirim Sistemi (24)
1. Safra kesesinden salgılanan safra salgısı yağların sindi-
rimine yardımcı olur. Safra kesesi alınan bireyler yağları
sindirmekte zorlanır.
Cevap A
2. Sindirim organlarının iç yüzeyindeki tahrişler sonucunda
gastrit hastalığı grülür. Gastritin ilerlemesi sonucunda
yaralar oluşur ve ülser hastalığı gelişir. Kalın bağırsak-
taki dışkıda bulunan su ve mineraller çok fazla emilirse
kabızlık olur.
Cevap B
3. Sindirim sonucunda monomer maddeler oluşur. Mono-
mer maddeler hücre zarından difüzyon ve aktif taşıma
ile geçer. Fagositozla polimer maddeler hücreye alınır.
Cevap D
4. Y → lipaz: ince bağırsakta pH: 8-8,5'ta çalışır.
G → amilaz: ağızda pH: 7'de çalışır.
S → pepsin: midede pH: 2'de çalışır.
Enzimlerin çalıştığı pH arılığı S - G - Y şeklindedir.
Cevap C
5. I. tüpte sıcaklık çok düşük olduğu için enzim çalışmaz
ve tepkime olmaz.
II. tüpteki almilaz nişastayı dekstrin ve maltoza kadar parçalar. Glikozlar oluşmaz.
III. tüpteki lipaz, yağları yağ asidi ve gliserole kadar par-çalar.
Cevap C
6. Karaciğer yaşlanmış alyuvarları parçalar. Bunun sonucun-
da oluşan bilirubin safraya katılarak dışkı yoluyla vücuttan
atılır. Karaciğer alkolün zararlı etkisini azaltır. Bu yüzden
çok alkol tüketenlerde karaciğerde siroz hastalığı gelişir.
Cevap B
7. Böbrekten salgılanan eritropoetin hormonu kemiklerde
alyuvar üretimini uyarır. Besinlerin sindirim organlarının
iç yüzeyine temas etmesi fiziksel bir etki oluşturarak or-
ganın salgı yapmasını uyarır. Mide hareketleri durursa
besinler bağırsağa geçemez.
Cevap B
8. 1 mide olup beslenme sırasında hacmi atar. 2 karaci-
ğer olup 3'un (safra kesesi) depo ettiği safrayı üretir.
1 (mide), 4 (pankreas), 7 (ince bağırsak) hem hormon
hem de enzim salgılayarak karma bez özelliği gösterir.
5 koledok kanalı olup sadece safra sıvısını taşır. 5 ile
ince bağırsağa enzim gelmez.
Cevap D
9. B, C, D ve E seçeneklerindeki tepkiemeler ince bağır-
sakta gerçekleşir. İnce bağırsak bazik olup pH: 8 civa-
rındadır. A seçeneğindeki tepkime ağızın nötr (pH: 7)
ortamında gerçekleşir.
Cevap A
10. Vagus siniri parasempatik bir sinir olup midenin çalış-
masını hızlandırır. Gastrin hormonu mide hareketlerini
ve mide salgısını hızlandırır. Sempatik sinirler vagus
sinirinin tersine mide hareketlerini yavaşlatır.
Cevap E
11. Örnek kimyasal sindirim tepkimesi:
Nişasta + H2O Amilaz Dekstrin + Maltoz
Sindirim tepkimeleri hidroliz tepkimesidir. Hidrolizde su tüketilirken ATP harcanmaz. Enzimler katalizör olup tepkimeye girer ve değişmeden çıkarlar.
Cevap B
12. Sindirim organlarının hareketini düz kaslar sağlar. İnce
bağırsaktaki villuslar epitel dokuda bulunur. Epitel doku-
da mukus salgılayan goblet hücreleri vardır.
Cevap D
13. İnce bağırsakta ve mineral emilimi olur. Ancak bu mad-
delerin emiliminin tamamlanması kalın bağırsakta olur.
İnce bağırsakta sindirim ve emilim olayları gerçekleşir.
Dışkının geçici olarak depolanması kalın bağırsakta
olur. B ve K vitamini üreten bakteriler kalın bağırsakta
bulunur; ince bağırsakta bulunmaz.
Cevap E
YGS
- Biy
oloj
i
36
Sindirim Sistemi (25)
1. Seçeneklerin hepsinde verilen tepkimeler ince bağır-
sakta gerçekleşir. Ancak C seçeneğindeki tepkime
tükürükte bulunan amilaz enzimi sayesinde ağızda da
gerçekleşir.
Cevap C
2. Safra kanalı tıkanırsa safra salgısı bağırsağa boşala-
maz ve kana emilmeye başlanır. Bu durum sarılık hasta-
lığına neden olur. Dışkı rengini safra sayesinde kazanır.
Safra olmazsa dışkı rengini kaybeder. Safra yağların
mekanik sindirimini sağlar. Ayrıca safra yağda çözünen
vitaminlerin kana emilmesini kolaylaştırır.
Cevap D
3. Kalın bağırsakta sindirim olayı olmaz. Pankreas sadece
sindirim salgısı üretir. İnce bağırsakta hem fiziksel hem
kimyasal sindirim olur, besinlerin emilimi gerçekleşir ve
sekretin gibi hormonlar salgılanır. Mide de sindirim olur.
Ayrıca besin eimilimi ile gastrin hormonunun salgılan-
ması olur.
Cevap B
4. İnce bağırsağın son kısmında bulunan kapak kalın ba-
ğırsaktaki maddelerin ince bağırsağa geri dönmesini
önler. Kalın bağırsakta villus bulunmaz. Kilus ince ba-
ğırsaktaki besin karışımı için kullanır.
Cevap A
5. Mide öz suyunda sadece protein sindirimini sağlayan
enzim bulunur. Bu yüzden S proteindir. Pankreas öz su-
yunda tripsinojen, kimotripsinojen, amilaz, lipaz ve nük-
leaz besin polimerlerini tek başına monomerlere kadar
parçalar. Bu yüzden Y yağ molekülüdür. İnce bağırsak-
tan ise disakkaritleri hidroliz eden enzimler salgılanır. Bu
yüzden L maltoz molekülüdür.
Cevap B
6. Karboksipeptidaz pankreastan inaktif şekilde salgılanır.
Yine pankreastan salgılanan tripsin ve kimotripsin inaktif
şekilde salgılanır. Tripsin tripsinojen kimotripsin ise ki-
motripsinojen şeklinde salgılanır.
Cevap E
7. Sindirim sonucunda oluşan glikoz, amino asit ve yağ
asidi gibi monomer besinler hücresel solunumda ener-
ji kaynağı olarak kullanılır. Bu besinler golgi aygıtında
glikoprotema dönüştürülüp hücre zarının yapısına ka-
tılabilir. Amino asitler ise ribozomda enzimin apoenzim
kısmına dönüştürülebilir.
Cevap E
8. Nişastanın sindirim ağızda (L) başlarken ince bağır-
sakta (S) tamamlanır. Proteinlerin sindirimi midede (Y)
başlar ince bağırsakta biter, yağların sindirimi ise ince
bağırsakta (S) başlar.
Cevap B
9. İnce bağırsak hem enzim hem de hormon üreten kar-
ma bez özelliğindedir. İç salgılara hormon denir. Kole-
sistokinin ince bağırsağın salgıladığı bir hormon yani iç
salgıdır.
Cevap C
10. Yutma sırasında gırtlak kapağı denilen epiglottis soluk
borusunu kaçmasını önler. Çiğneme sonrasında besin-
ler istemli olarak yutağa gönderiler. Yutma istemsiz de-
vam eder. Yutak zar yapısında değildir.
Cevap D
11. Karaciğer ince bağırsaktan emilen glikozun fazlasını
glikojen olarak depo eder. Karaciğer hücrelerinde NH3
daha az zehirli olan üreye dönüştürülür. Karaciğer ih-
tiyaç halinde kana glikoz verir. Çizgili kaslarda oluşan
laktik asitin glikoza dönüşümünü sağlar.
Cevap E
12. Sindirim kanalı ağız → yutak → mide → bağırsaklar ve anüs şeklindedir. Pankreas, karaciğer ve tükürük sindi-rime yardımcı organlardır.
Cevap C
13. Mide öz suyunda pepsinojen, lap enzimi, HCI ve az mik-
tarda lipaz enzimi bulunur. Tripsinojen pankreasta üreti-
lir ve ince bağırsağa gönderilir.
Cevap C
YGS
- Biy
oloj
i
37
Sindirim Sistemi (26)
1. Su ve mineral monomer olup sindirilmez. Proteinlerin
sindirimi sonucunda amino asitler ince bağırsakta olu-
şur. Ağızda karbonhidratların sindirimiyle dekstrin ve
maltoz oluşur. Sükrozun ince bağırsakta sindirilmesiyle
glikoz ve fruktoz oluşur. Bu glikoz ve fruktozda ince ba-
ğırsaktan kana emilir.
Cevap B
2. Tükürük içerisinde nükleaz değil amilaz enzimi bulunur.
Mukus dil altı tükürük bezinden salgılanır. Seröz çene
altı tükürük bezinden salgılanır. Amilaz kulak altı tükrük
bezlerinden salgılanır. Lizozim salgısı mikroplara karşı
koruyucu özellik gsöterir.
Cevap D
3. Ortama glikojen ve glikoz ayıracını koymak yeterlidir.
Çünkü bakteri glikojeni hidroliz ettiğinde glikoz oluşur.
Glikozun oluşup oluşmadığını ise glikoz ayıracı ile an-
larız.
Cevap A
4. İnce bağırsağın iç yüzeyindeki epitel hücreleri mikrovil-
lus denilen sitoplazmik uzantılar oluşturur. Glikoz, ami-
no asit, su, mineral, B ve C vitaminleri kılcal damarları
emilirken, yağ asidi, gliserol, A, D, E ve K vitaminleri lenf
kılcallarına emilir.
Cevap D
5. Pankreasın dış salgıları virsung kanalı sayesinde vater
kabarcığı denilen bölgeye ulaşır ve oniki parmak bağır-
sağına dökülür. HCO3− bazik olup pH'yi yükseltir. En-
zimler polimer olup bağırsaktan emilmez.
Cevap B
6. Diş, mide, ince bağırsak ve safra sıvısı fiziksel sindi-
rim yapar. Kalın bağırsakta ne fiziksel ne de kimyasal
sindirim olmaz. Kalın bağırsakda sindirilemeyen atıklar
geçici olarak depolanır.
Cevap C
7. İnce bağırsak sırasıyla duedonum (onikiparmak bağır-
sağı), jejenum ve ileum (kıvrımlı) ksıımlarından oluşur.
Kalın bağırsak ise sırasıyla çekum (kör bağırsak), kolon
ve rektum (düz bağırsak) kısımlarından oluşur.
Cevap C
8. Pepsinojen + HCI → Pepsin
inaktif (aktif)asit
Tripsinojen + Enterokinaz → Tripsin
inaktif aktifenzim
Cevap D
9. L besini asidik ortamda yani midede sindirilmiştir. Mi-
dede proteinlerin sindirimi olur ve proteinde peptit bağı
bulunur.
Y besini nötr ortamda yani ağızda sindirilmiştir. Ağızda nişasta sindirimi olur ve nişastanın yapısında glikozit bağı bulunur.
S besini bazik ortamda yani ince bağırsakta sindirilmiş-tir. S yağ olup yapısında ester bağı bulunur.
Cevap A
10. E seçeneğindeki tepkime midede, diğer seçeneklerdeki
tepkimeler ise ince bağırsakta gerçekleşir. Bu seçenek-
lerdeki tepkimelerin gerçekleşme sırası E - D - C - B - A
şeklindedir.
Cevap C
11. Hücre içi sindirim tüm canlılarda görülür. Safrofit bakteri
organik atıkları hücre dışında sindirir. Böcekçil bitki bö-
ceğin proteinlerini hücre dışında sindirir. İnsan ve omur-
gasız bir hayvan olan hidra sindirim kanalında hücre
dışı sindirim yapar.
Cevap E
12. Sekretin, insülin ve gastrin hormondur. Hormonlar iç
salgı bezlerinde üretilir. HCO3− pankreastan sindirim
kanalına verilen bir dış salgıdır. HCI ise midenin ürettiği
bir dış salgıdır.
Cevap C