Şehit dr. rıza demirci اﻟﻣﻧﺎﺿ

68
KERKÜK VAKFI SAYI/ISSUE YIL/YEAR 17 KÜLTÜR SANAT EDEBİYAT VE FOLKLOR DERGİSİ EKİM - ARALIK REVIEW OF CULTURE ART LITERATURE AND FOLKLORE OCTOBER-DECEMBER 2015 KARDAŞLIK 68 Irak Türkmen Liderlerinden Şehit Dr. Rıza Demirci

Upload: lequynh

Post on 07-Feb-2017

333 views

Category:

Documents


13 download

TRANSCRIPT

Page 1: Şehit Dr. Rıza Demirci اﻟﻣﻧﺎﺿ

KERKÜK VAKFIKERKÜK VAKFI

SAYI/ISSUE

YIL/YEAR 17

KÜLTÜR SANAT EDEBİYAT VE FOLKLOR DERGİSİ EKİM - ARALIKREVIEW OF CULTURE ART LITERATURE AND FOLKLORE OCTOBER-DECEMBER 2015

KARDAŞLIK 68Q

AR

DA

SHLI

Q

QA

RD

ASH

LIQ

KA

RD

AŞL

IK

6817

ISSN

130

2285

73-0

السنة

العدد

Irak Türkmen LiderlerindenŞehit Dr. Rıza Demirci

Bir Türkmen Vatansever Tarık Zeynel Köprülü

المناضل التركماني الراحل طارق زينل كوبرلي

2015

Page 2: Şehit Dr. Rıza Demirci اﻟﻣﻧﺎﺿ

KARDAŞLIKKültür Sanat Edebiyat ve Folklor Dergisi

Yıl 17 Sayı 68 Ekim - Aralık 2015

KERKÜK VAKFI

Fiyatı : 7.5 TL (KDV Dahil)

Kerkük Vakfı Adına İmtiyaz Sahibi ve Yazı İşleri Müdürü

Erşat HÜRMÜZLÜ

Editör ve Genel KoordinatörSuphi SAATÇİ

Yazışma adresi P. K. 20 Cerrahpaşa/İSTANBUL

Tel. (0212) 584 00 75Belgegeçer (0212) 584 00 76

www.kerkukvakfi.comwww.kardaslik.org

email: [email protected]

İdare Merkezi:Haseki Sultan Mahallesi Kuka Sokağı

Huzur Apt. No: 1/1Fındıkzade/İSTANBUL

TemsilcilerHabib HÜRMÜZLÜ (Ankara)

Timur TAŞ (İzmir)Ali İhsan NAQIB (ABD)

Bilim KuruluProf. Dr. Ziyat AKKOYUNLU

Prof. Dr. Yavuz AKPINARProf. Dr. Abdülhalik BAKIRProf. Dr. Haşim KARPUZ

Prof. Dr. Mahir NAKİPProf. Dr. Suphi SAATÇİ

Prof. Dr. Saim SAKAOĞLUProf. Dr. Abdüsselam ULUÇAM

Yazı KuruluKemal BEYATLIKemal ÇAPRAZ

Aydil EROLErşat HÜRMÜZLÜ

Habib HÜRMÜZLÜİzzettin KERKÜK

Mahir NAKİPAcar OKAN

Ömer ÖZTÜRKMENSuphi SAATÇİSuphi SALT

KARDAŞLIKKerkük Vakfı İktisadi İşletmesi tarafından Türkçe, İngilizce ve

Arapça olarak üç ayda bir yayınlanır hakemli bir dergidir. Dergide yayınlanan yazıların sorumluluğu imza sahiplerine aittir. Dergide yayınlanmış yazılar ve fotograflar kaynak gösterilerek alınabilir.

Abone yurtiçi yıllık 30 YTL, yurtdışı yıllık 50 $ veya 40 Euro Posta Çeki No: 5325057 Cerrahpaşa/İstanbul veya İş Bankası

İstanbul, Fındıkzade Şubesi Hes. No: 1068 840492EUR Hes. No: 1068 3312429Dolar Hes No: 1068 3312415

Tasarım Ercan ŞİMŞEK

BaskıŞenyıldız Matbaacılık

Zeytinburnu Mah. Gümüşsuyu Cad. No:3 K:2 Zeytinburnu Merkez, Zeytinburnu, İstanbulAdres tarifi:

Tel: +90 212 483 47 91

Ata Terzibaşı’nın kaleminden

Fuzûlî HakkındaYazılar kitabını

Kerkük Vakfı’ndan isteyiniz.

Acar Okan’ın yeni çıkan bu eserini

Ötüken Neşriyat’tan isteyiniz.

Fuzûlî Hakkında Yazılar

Ata

TERZİBAŞI

Fuzûlî

Hakkında

Yazılar

Ata TERZİBAŞI

Türkmen toplumunun kültürel mirasını her yönüyle

ele alan Ata Terzibaşı, Irak Türkmen kültürünün en

büyük otoritesi olarak kabul edilmektedir. Bu konuda

yetkin ve idealist bir şahsiyet olan Terzibaşı, yazdığı

kitaplarla Türk dünyasında haklı bir şöhret kazanmış-

tır. Kitaplardan başka Terzibaşı, yüzlerce makale ve

araştırma yazısına da imza atmıştır.

Terzibaşı’nın yazdığı makalelerin en değerlileri, Türk

edebiyatının paylaşılamayan şairi Fuzûlî üzerine ka-

leme alınmış olanlardır. Birbirinden önemli ve ilgi çe-

kici olan bu yazılar, Fuzûlî hakkında yeni bilgiler ve

bilinmeyen hususları içermektedir. 1950’lı yıllardan

itibaren değişik yayın organlarında yer alan bu özgün

yazılar, elinizdeki kitapta bir araya getirilmiştir.

Kerkük Vakfı, Fuzûlî tiryakilerinden başka divan ede-

biyatı meraklılarına da, önemli bir kültür armağanı

sunmaktan kıvanç duymaktadır.

KERKÜK VAKFI

KERKÜK VAKFI

KER

K V

AK

FI

Doğum

unun

92. Y

ılına A

rmağ

an

Fuzûlî Hakkında Yazılar

Ata

TERZİBAŞI

Fuzûlî

Hakkında

Yazılar

Ata TERZİBAŞI

Türkmen toplumunun kültürel mirasını her yönüyle

ele alan Ata Terzibaşı, Irak Türkmen kültürünün en

büyük otoritesi olarak kabul edilmektedir. Bu konuda

yetkin ve idealist bir şahsiyet olan Terzibaşı, yazdığı

kitaplarla Türk dünyasında haklı bir şöhret kazanmış-

tır. Kitaplardan başka Terzibaşı, yüzlerce makale ve

araştırma yazısına da imza atmıştır.

Terzibaşı’nın yazdığı makalelerin en değerlileri, Türk

edebiyatının paylaşılamayan şairi Fuzûlî üzerine ka-

leme alınmış olanlardır. Birbirinden önemli ve ilgi çe-

kici olan bu yazılar, Fuzûlî hakkında yeni bilgiler ve

bilinmeyen hususları içermektedir. 1950’lı yıllardan

itibaren değişik yayın organlarında yer alan bu özgün

yazılar, elinizdeki kitapta bir araya getirilmiştir.

Kerkük Vakfı, Fuzûlî tiryakilerinden başka divan ede-

biyatı meraklılarına da, önemli bir kültür armağanı

sunmaktan kıvanç duymaktadır. KERKÜK VAKFI

Doğum

unun

92. Y

ılı A

rmağ

anı

ISBN 978-975-6849-64-4

ÖTÜKEN NEŞRİYAT A.Ş.İstiklâl Cad. Ankara Han 65/3

34433 Beyoğlu-İstanbulTel: (0212) 251 03 50 • (0212) 293 88 71

Faks: (0212) 251 00 12İnternet: www.otuken.com.tr

E-posta: [email protected]

KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / قارداشلق Yıl/Year 17 السنة Sayı/Issue 68 العدد Ekim-Aralık/October-December 2015 تشرين االول - كانوناالول 1

Tahran ile İstanbul Arasında Kültür ve Sanat Köprüsü • Editör’den 2

Bir Arşiv Çalışması Daha....Erşat HÜRMÜZLÜ 4

Esat Emin KeteneErşat HÜRMÜZLÜ 4

Irak Türkmen Eğitiminde Türk Dili Öğretiminin Geliştirilmesi Yolunda Teklifler • Önder SAATÇİ 30

Irak Türkmen Cephesi Başkanı Salihi Londra’da konuştu • Kardaşlık 12

Türkmen DağarcığıSuphi SAATÇİ 24

Türkmenleri Topyekun İmha PlanıMahir NAKİP 6

Çağırıyor TuzhurmatıKemal BEYATLI • şiir 7

Cinaslı HoyratlarFuad Şeyh Mustafa • şiir 13

Abbasilerden Irak Türkmenlerine Tevarüs Eden Bir Kültür Köprüsü: Zevra Gazetesi • Veysel ERGİN 14

Kahraman TuzhurmatuYasin Cemal GALATA 22

ARAPÇA 48-64

İNGİLİZCE 46-47

Türkmen Şehri Erbil’in Atabekler Dönemindeki Fiziki Özel-likleri Üzerine Bir Değerlendirme - 1 • Abdulhalik BAKIR 8

Irak Türkmenlerinin Ankara Buluşması (Türkmeneli Kültür Günleri 6-8 Ekim 2015) • Alper SAATÇİ 20

Türkmen Albümünden Editörün Seçtikleri 44

Türkmen Tiyatro Sanatı ve Halil Ahmet Hasani 1938 - 30.09.1987 • Kasım SARIKÂHYA 42

CadıMustafa ZİYA • şiir 43

“İnsanlarımızdan Bir Ellik, Bir Birlik İstiyoruz. Makama, Koltuğa Bağlanmasınlar.” • Röportaj: Yasin Cemal GALATA 34

Fuzulî’nin Dünya Edebiyatındaki YeriMehmet Ömer KAZANCI 38

Erbil’in Gözdesi Kerküklü Makamşinas Seyit Merdan • Nazım TERZİOĞLU 27

Kumsalda Uyuyan ÇocukOsman OĞUZ • şiir 33

İÇİNDEKİLER

2 12 24 27

Page 3: Şehit Dr. Rıza Demirci اﻟﻣﻧﺎﺿ

KARDAŞLIKKültür Sanat Edebiyat ve Folklor Dergisi

Yıl 17 Sayı 68 Ekim - Aralık 2015

KERKÜK VAKFI

Fiyatı : 7.5 TL (KDV Dahil)

Kerkük Vakfı Adına İmtiyaz Sahibi ve Yazı İşleri Müdürü

Erşat HÜRMÜZLÜ

Editör ve Genel KoordinatörSuphi SAATÇİ

Yazışma adresi P. K. 20 Cerrahpaşa/İSTANBUL

Tel. (0212) 584 00 75Belgegeçer (0212) 584 00 76

www.kerkukvakfi.comwww.kardaslik.org

email: [email protected]

İdare Merkezi:Haseki Sultan Mahallesi Kuka Sokağı

Huzur Apt. No: 1/1Fındıkzade/İSTANBUL

TemsilcilerHabib HÜRMÜZLÜ (Ankara)

Timur TAŞ (İzmir)Ali İhsan NAQIB (ABD)

Bilim KuruluProf. Dr. Ziyat AKKOYUNLU

Prof. Dr. Yavuz AKPINARProf. Dr. Abdülhalik BAKIRProf. Dr. Haşim KARPUZ

Prof. Dr. Mahir NAKİPProf. Dr. Suphi SAATÇİ

Prof. Dr. Saim SAKAOĞLUProf. Dr. Abdüsselam ULUÇAM

Yazı KuruluKemal BEYATLIKemal ÇAPRAZ

Aydil EROLErşat HÜRMÜZLÜ

Habib HÜRMÜZLÜİzzettin KERKÜK

Mahir NAKİPAcar OKAN

Ömer ÖZTÜRKMENSuphi SAATÇİSuphi SALT

KARDAŞLIKKerkük Vakfı İktisadi İşletmesi tarafından Türkçe, İngilizce ve

Arapça olarak üç ayda bir yayınlanır hakemli bir dergidir. Dergide yayınlanan yazıların sorumluluğu imza sahiplerine aittir. Dergide yayınlanmış yazılar ve fotograflar kaynak gösterilerek alınabilir.

Abone yurtiçi yıllık 30 YTL, yurtdışı yıllık 50 $ veya 40 Euro Posta Çeki No: 5325057 Cerrahpaşa/İstanbul veya İş Bankası

İstanbul, Fındıkzade Şubesi Hes. No: 1068 840492EUR Hes. No: 1068 3312429Dolar Hes No: 1068 3312415

Tasarım Ercan ŞİMŞEK

BaskıŞenyıldız Matbaacılık

Zeytinburnu Mah. Gümüşsuyu Cad. No:3 K:2 Zeytinburnu Merkez, Zeytinburnu, İstanbulAdres tarifi:

Tel: +90 212 483 47 91

Ata Terzibaşı’nın kaleminden

Fuzûlî HakkındaYazılar kitabını

Kerkük Vakfı’ndan isteyiniz.

Acar Okan’ın yeni çıkan bu eserini

Ötüken Neşriyat’tan isteyiniz.

Fuzûlî Hakkında Yazılar

Ata

TERZİBAŞI

Fuzûlî

Hakkında

Yazılar

Ata TERZİBAŞI

Türkmen toplumunun kültürel mirasını her yönüyle

ele alan Ata Terzibaşı, Irak Türkmen kültürünün en

büyük otoritesi olarak kabul edilmektedir. Bu konuda

yetkin ve idealist bir şahsiyet olan Terzibaşı, yazdığı

kitaplarla Türk dünyasında haklı bir şöhret kazanmış-

tır. Kitaplardan başka Terzibaşı, yüzlerce makale ve

araştırma yazısına da imza atmıştır.

Terzibaşı’nın yazdığı makalelerin en değerlileri, Türk

edebiyatının paylaşılamayan şairi Fuzûlî üzerine ka-

leme alınmış olanlardır. Birbirinden önemli ve ilgi çe-

kici olan bu yazılar, Fuzûlî hakkında yeni bilgiler ve

bilinmeyen hususları içermektedir. 1950’lı yıllardan

itibaren değişik yayın organlarında yer alan bu özgün

yazılar, elinizdeki kitapta bir araya getirilmiştir.

Kerkük Vakfı, Fuzûlî tiryakilerinden başka divan ede-

biyatı meraklılarına da, önemli bir kültür armağanı

sunmaktan kıvanç duymaktadır.

KERKÜK VAKFI

KERKÜK VAKFI

KER

K V

AK

FI

Doğum

unun

92. Y

ılına A

rmağ

an

Fuzûlî Hakkında Yazılar

Ata

TERZİBAŞI

Fuzûlî

Hakkında

Yazılar

Ata TERZİBAŞI

Türkmen toplumunun kültürel mirasını her yönüyle

ele alan Ata Terzibaşı, Irak Türkmen kültürünün en

büyük otoritesi olarak kabul edilmektedir. Bu konuda

yetkin ve idealist bir şahsiyet olan Terzibaşı, yazdığı

kitaplarla Türk dünyasında haklı bir şöhret kazanmış-

tır. Kitaplardan başka Terzibaşı, yüzlerce makale ve

araştırma yazısına da imza atmıştır.

Terzibaşı’nın yazdığı makalelerin en değerlileri, Türk

edebiyatının paylaşılamayan şairi Fuzûlî üzerine ka-

leme alınmış olanlardır. Birbirinden önemli ve ilgi çe-

kici olan bu yazılar, Fuzûlî hakkında yeni bilgiler ve

bilinmeyen hususları içermektedir. 1950’lı yıllardan

itibaren değişik yayın organlarında yer alan bu özgün

yazılar, elinizdeki kitapta bir araya getirilmiştir.

Kerkük Vakfı, Fuzûlî tiryakilerinden başka divan ede-

biyatı meraklılarına da, önemli bir kültür armağanı

sunmaktan kıvanç duymaktadır. KERKÜK VAKFI

Doğum

unun

92. Y

ılı A

rmağ

anı

ISBN 978-975-6849-64-4

ÖTÜKEN NEŞRİYAT A.Ş.İstiklâl Cad. Ankara Han 65/3

34433 Beyoğlu-İstanbulTel: (0212) 251 03 50 • (0212) 293 88 71

Faks: (0212) 251 00 12İnternet: www.otuken.com.tr

E-posta: [email protected]

KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / قارداشلق Yıl/Year 17 السنة Sayı/Issue 68 العدد Ekim-Aralık/October-December 2015 تشرين االول - كانوناالول 1

Tahran ile İstanbul Arasında Kültür ve Sanat Köprüsü • Editör’den 2

Bir Arşiv Çalışması Daha....Erşat HÜRMÜZLÜ 4

Esat Emin KeteneErşat HÜRMÜZLÜ 4

Irak Türkmen Eğitiminde Türk Dili Öğretiminin Geliştirilmesi Yolunda Teklifler • Önder SAATÇİ 30

Irak Türkmen Cephesi Başkanı Salihi Londra’da konuştu • Kardaşlık 12

Türkmen DağarcığıSuphi SAATÇİ 24

Türkmenleri Topyekun İmha PlanıMahir NAKİP 6

Çağırıyor TuzhurmatıKemal BEYATLI • şiir 7

Cinaslı HoyratlarFuad Şeyh Mustafa • şiir 13

Abbasilerden Irak Türkmenlerine Tevarüs Eden Bir Kültür Köprüsü: Zevra Gazetesi • Veysel ERGİN 14

Kahraman TuzhurmatuYasin Cemal GALATA 22

ARAPÇA 48-64

İNGİLİZCE 46-47

Türkmen Şehri Erbil’in Atabekler Dönemindeki Fiziki Özel-likleri Üzerine Bir Değerlendirme - 1 • Abdulhalik BAKIR 8

Irak Türkmenlerinin Ankara Buluşması (Türkmeneli Kültür Günleri 6-8 Ekim 2015) • Alper SAATÇİ 20

Türkmen Albümünden Editörün Seçtikleri 44

Türkmen Tiyatro Sanatı ve Halil Ahmet Hasani 1938 - 30.09.1987 • Kasım SARIKÂHYA 42

CadıMustafa ZİYA • şiir 43

“İnsanlarımızdan Bir Ellik, Bir Birlik İstiyoruz. Makama, Koltuğa Bağlanmasınlar.” • Röportaj: Yasin Cemal GALATA 34

Fuzulî’nin Dünya Edebiyatındaki YeriMehmet Ömer KAZANCI 38

Erbil’in Gözdesi Kerküklü Makamşinas Seyit Merdan • Nazım TERZİOĞLU 27

Kumsalda Uyuyan ÇocukOsman OĞUZ • şiir 33

İÇİNDEKİLER

2 12 24 27

Page 4: Şehit Dr. Rıza Demirci اﻟﻣﻧﺎﺿ

KERKÜK VAKFI

KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / قارداشلق Yıl/Year 17 السنة Sayı/Issue 68 العدد Ekim-Aralık/October-December 2015 2تشرين االول - كانوناالول

Tahran ile İstanbul Arasında Kültür ve Sanat Köprüsü

Suphi SAATÇİ[email protected]

Editör’den

Yunus Emre Enstitüsü, İran Kül-tür Kurumu ve ICOM Ulusla-rarası Müzeler Konseyi İran Şubesi işbirliğiyle 14-18 Aralık 2015 tarihlerinde Tahran ve Isfahan’da Medeniyetin Mi-marları kapsamında “Mimar Sinan ve Osmanlı Mimarisi” hakkında toplantılar düzen-lendi. Toplantıya bağlı olarak Tahran’da Sinan eserlerinin bir kısmını içeren sergi açıldı.

Tahran’daki İran Milli Müzesi’nin salonunda düzenlenen Tah-ran toplantısına Prof. Dr. Sel-çuk Mülayim ile bu satırların yazarı katıldı. İlk toplantı İran Milli Müzesinin Salonunda yapıldı. İranlı yetkililerin yap-tıkları konuşmalardan sonra Yunus Emre Enstitüsü’nün Tahran’daki temsilcisi Doç. Dr. Şamil Öçal da toplantının öne-mini vurgulayan bir konuşma yaptı. Toplantıyı onurlandıran Türkiye’nin Tahran Büyükelçi-si Rıza Hakan Tekin de açılışta

yaptığı konuşmada bu toplan-tının Türkiye ve İran arasındaki dostluğa katkı sağlayacağına inandığını söyledi ve emeği geçenlere teşekkür etti.

Daha sonra toplantının ana gün-demi olan Medeniyetin Mi-marları Mimar Sinan üst başlıklı ve Mimar Sinan ve Osmanlı Mimarisi alt başlıklı bölüme geçildi. Türkiye’den gelen iki akademisyen Prof. Dr. Suphi Saatçi ile Prof. Dr. Selçuk Mülayim görsel sunum eşliğin-de Mimar Sinan ve Osmanlı mimarisinin klasik çağını analiz eden birer konuşma yaptılar.

İlgiyle izlenen toplantının ardın-

dan Sinan Yapılarının yer aldığı serginin açılışı yapıldı. Sergiyi gezen ziyaretçiler, Sinan ve eserleri hakkında bilgi aldı. Basın mensuplarının da ilgi gösterdiği toplantı ve serginin haberlerine medyada geniş yer verildi.

Tahran toplantısının ardından 18 Aralık 2015 tarihinde İsfahan’ın Miras-ı Milli (Milli Miras) Kuru-munda Prof. Dr. Suphi Saatçi uzman ve akademisyenlere hitaben bir konuşma yaptı. Yo-ğun ilgi gösterilen bu toplantıda Osmanlı Mimarisi hakkında so-rular soruldu. Özellikle Osmanlı Mimarisi ile Safevi Mimarisinin benzerlikleri veya farklılıkları hakkında mukayeseli yorumlar istendi. Toplantı karşılıklı dost-luk mesajları ile sona erdi.

İran’daki toplantılardan son-ra 20 Aralık 2015 tarihinde İstanbul’da “Mimar Ali Ekber İsfahani ve Safevi Mimari-si” başlığı altında bir toplantı yapıldı. Dolmabahçe Sara-yında gerçekleştirilen toplan-tıya bağlı olarak Ali Ekber İsfahani’nin eserlerini kapsa-yan bir de sergi açıldı.

Medeniyetin Mimarları üst başlığı ile düzenlenen bu etkinlik, Tah-ran Yunus Emre Enstitüsü Mü-dürü Doç. Dr. Şamil Öçal’ın açış konuşması ile başladı. Öçal, 14 Aralık’ta Tahran’daki İran Milli Müzesi’nde, “Medeniyetin Mi-marları: Mimar Sinan” adlı ser-gi açtıklarını, bu programın da etkinliğin İstanbul ayağı olarak gerçekleştiğini kaydetti.

Daha sonra Yunus Emre Enstitüsü Başkanı Prof. Dr. Hayati Develi, İran ve Türkiye’de gerçekleştiri-

İsfahan Toplantısı

KERKÜK VAKFI

KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / قارداشلق Yıl/Year 17 السنة Sayı/Issue 68 العدد Ekim-Aralık/October-December 2015 تشرين االول - كانوناالول 3

len toplantıyı değerlendirdi. De-veli, programdaki konuşmasın-da, Türkiye’yi dünyaya tanıtma ve dünyayı öğrenme arzusunda olduklarını söyledi. Türklerin İran ile ilişkilerinin Anadolu’ya gelmeden önce başladığını, Farsça’dan Türkçe’ye birçok ke-lime geçtiğini belirten Develi, şöyle konuştu:

“Bugünlerde vefatını, ayrılışını andı-ğımız Mevlana da bu iki halkın zirve noktalarından biridir. Bizim bu kültürel birikimlerimizi genç-lere öğretmemiz sonrasında ne tarz projeler yapılabilir, bunlar üzerine konuşmak gerekiyor. Biz, yurt dışında Türkçe öğreti-yoruz. Sanatçılarımızı, aydınla-rımızı yurt dışına götürüyoruz, onların eserlerini oralarda bilinir hale getirmeye çalışıyoruz. Kül-türümüzün dünyada tanıtılması için gayret ediyoruz. Kültür mer-kezlerimiz inşallah 2023’te yüz rakamına ulaşacaktır.”

Toplantının ana gündemi olan “Medeniyetin Mimarları Ali Ekber İsfahani” bölümünde, İran’dan gelen Prof. Dr. Ahmet Muntazar ve Prof. Dr. Alereza Gholinejad Piribazari de İsfa-han şehrinin önemli mimarla-rından “Ali Ekber İsfahani ve İran Mimarisi” üzerine birer konuşma yaptılar. Konferansın sonunda, İsfahan şehrinin fo-toğraflarının yer aldığı serginin açılışı yapıldı.

İran ve Türkiye gibi, yüzlerce yıldır komşu olan iki ülkenin mede-niyet ve kültür varlığını ortaya çıkaran böyle bir toplantının şu sıralarda gerçekleştirilmesi, aslında bize göre çok yararlı ve iki ülke arasındaki ilişkile-rin daha da sağlıklı bir raya oturtulması yolunda atılan olumlu bir adım sayılır. İran’da ilgimizi çeken diğer bir husus da, İran aydınlarının ve hatta halk topluluklarının Türkiye’ye karşı gösterdiği büyük alaka-

dır. Yunus Emre Enstitüsü’nün Tahran’daki merkezinde açılan Türkçe kurslarına yoğun ta-lep olduğuna da işaret etmek yerinde olacaktır. 11 sınıftan oluşan Türkçe kurslarında 550 öğrenci eğitim görüyor. Daha fazla sınıf açmak için dilekçe-lerle başvurular devam ediyor ve bunun ardı arkası kesilmi-yor. 11 öğretmenin yürüttüğü kursları arttırmak elbette ki ko-lay değildir. Buna rağmen Tah-ran’daki Yunus Emre Enstitüsü, talepleri karşılamak için canla başla çalışıyor.

Türkiye’nin İran için büyük bir ca-zibe merkezi olduğunu her yerde hissetmek mümkün-dür. Kapıyı açsanız ülkenin ya-rısı kapağı Türkiye’ye atacak gibi… Tahran’da ve İsfahan’da Farsça’dan sonra en çok konu-şulan dil Türkçe’dir. Bizim Mi-mar Sinan için kullandığımız Ser Mimaran-ı Hassa’ya karşılık, Farslar Ali Ekber İsfahani için Mimarbaşı lakabını kullanıyor.

Halis muhlis Türk-Türkmen olan Sa-fevi hanedanından sonra İran’da yine diğer bir Türk hanedanı olan Kaçarlar yönetime gelmiş-tir. Azeri Türkçesinde Qacar Dövleti diye anılan Kaçar Ha-nedanı 1794 ile 1925 yılları ara-sında İran’da hüküm sürmüştür. Bu hanedan aslen Azerbaycan Türkleri olan Kaçar tayfasının kollarından olan Kovanlı kolu ta-rafından kurulmuş bir devlettir.

Her iki toplantıda İki ülke arasın-daki mimariyi değerlendirmek konusu da gündeme gelmiştir. Bu hususta kısaca şu noktalara dikkat çekilmiştir:

Osmanlı mimarisinin klasik çağına ait yapıların ana malzemesi-nin taş, İran mimarisinin ise toprak (tuğla, kerpiç) olması, görünüşte büyük farklılık ya-ratmıştır. Osmanlı kubbe tasa-rımının da İran kubbelerinden

farklı yönde geliştiği, dairesel formda olan Sinan kubbeleri-ne karşılık, İran kubbelerinin soğan biçimli oldukları, ilk dikkat çeken hususlardır. Os-manlı mimarisinin yalın mekân tasarımlarına karşılık, İran üs-lubunda süslemenin mimariyi ikinci plana ittiği ve mimariyi gölgelediği söylenebilir. Os-manlı mimarisinin dış görü-nüşte ilgi çeken sadeliği ve yalınlığına karşılık, süsleme ve bezemelerin iç mekânda öne çıktığı, bunların da aşırı olma-yıp dengeli bir oranda yapının yüzeylerinde yer aldığını gör-mek mümkündür. İran mimari-sinde ise kubbelerden başlaya-rak dış yüzeyler tamamen çini veya sırlı tuğla ile kaplanmıştır.

İran toplantısından edindiğimiz gözlemlerden biri de iki ülke arasında koruma ve restoras-yon alanında karşılıklı bilgi ve deneyim alışverişinin gerçek-leştirilmesi için ortaya çıkan taleplerdir. Bu arada karşılıklı uzman alışverişi, üniversiteler arasında çalıştay veya yaz oku-lu gibi etkinliklerin yapılmasını isteyen İranlı meslektaşlarımız, bu hususta Yunus Emre Enstitü-sünden de destek istemektedir.

İran’da Türkiye’nin kapısını açan Yunus Emre Enstitüsüne bu vesileyle teşekkür etmek ge-rekiyor. Gerçekten bu enstitü Türkiye’nin tanıtımı ve dost ül-keler arasında sıcak köprülerin kurulması için hayırlı hizmet-ler gerçekleştiriyor. Bu alanda büyük çaba gösteren Yunus Emre Enstitüsü Başkanı Prof. Dr. Hayati Develi’yi, geniş çap-ta gayret gösteren Yunus Emre Enstitüsü’nün Tahran’daki tem-silcisi Doç. Dr. Şamil Öçal’ı kut-lamak gerekir. Allah çabalarını daim eylesin.

Page 5: Şehit Dr. Rıza Demirci اﻟﻣﻧﺎﺿ

KERKÜK VAKFI

KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / قارداشلق Yıl/Year 17 السنة Sayı/Issue 68 العدد Ekim-Aralık/October-December 2015 2تشرين االول - كانوناالول

Tahran ile İstanbul Arasında Kültür ve Sanat Köprüsü

Suphi SAATÇİ[email protected]

Editör’den

Yunus Emre Enstitüsü, İran Kül-tür Kurumu ve ICOM Ulusla-rarası Müzeler Konseyi İran Şubesi işbirliğiyle 14-18 Aralık 2015 tarihlerinde Tahran ve Isfahan’da Medeniyetin Mi-marları kapsamında “Mimar Sinan ve Osmanlı Mimarisi” hakkında toplantılar düzen-lendi. Toplantıya bağlı olarak Tahran’da Sinan eserlerinin bir kısmını içeren sergi açıldı.

Tahran’daki İran Milli Müzesi’nin salonunda düzenlenen Tah-ran toplantısına Prof. Dr. Sel-çuk Mülayim ile bu satırların yazarı katıldı. İlk toplantı İran Milli Müzesinin Salonunda yapıldı. İranlı yetkililerin yap-tıkları konuşmalardan sonra Yunus Emre Enstitüsü’nün Tahran’daki temsilcisi Doç. Dr. Şamil Öçal da toplantının öne-mini vurgulayan bir konuşma yaptı. Toplantıyı onurlandıran Türkiye’nin Tahran Büyükelçi-si Rıza Hakan Tekin de açılışta

yaptığı konuşmada bu toplan-tının Türkiye ve İran arasındaki dostluğa katkı sağlayacağına inandığını söyledi ve emeği geçenlere teşekkür etti.

Daha sonra toplantının ana gün-demi olan Medeniyetin Mi-marları Mimar Sinan üst başlıklı ve Mimar Sinan ve Osmanlı Mimarisi alt başlıklı bölüme geçildi. Türkiye’den gelen iki akademisyen Prof. Dr. Suphi Saatçi ile Prof. Dr. Selçuk Mülayim görsel sunum eşliğin-de Mimar Sinan ve Osmanlı mimarisinin klasik çağını analiz eden birer konuşma yaptılar.

İlgiyle izlenen toplantının ardın-

dan Sinan Yapılarının yer aldığı serginin açılışı yapıldı. Sergiyi gezen ziyaretçiler, Sinan ve eserleri hakkında bilgi aldı. Basın mensuplarının da ilgi gösterdiği toplantı ve serginin haberlerine medyada geniş yer verildi.

Tahran toplantısının ardından 18 Aralık 2015 tarihinde İsfahan’ın Miras-ı Milli (Milli Miras) Kuru-munda Prof. Dr. Suphi Saatçi uzman ve akademisyenlere hitaben bir konuşma yaptı. Yo-ğun ilgi gösterilen bu toplantıda Osmanlı Mimarisi hakkında so-rular soruldu. Özellikle Osmanlı Mimarisi ile Safevi Mimarisinin benzerlikleri veya farklılıkları hakkında mukayeseli yorumlar istendi. Toplantı karşılıklı dost-luk mesajları ile sona erdi.

İran’daki toplantılardan son-ra 20 Aralık 2015 tarihinde İstanbul’da “Mimar Ali Ekber İsfahani ve Safevi Mimari-si” başlığı altında bir toplantı yapıldı. Dolmabahçe Sara-yında gerçekleştirilen toplan-tıya bağlı olarak Ali Ekber İsfahani’nin eserlerini kapsa-yan bir de sergi açıldı.

Medeniyetin Mimarları üst başlığı ile düzenlenen bu etkinlik, Tah-ran Yunus Emre Enstitüsü Mü-dürü Doç. Dr. Şamil Öçal’ın açış konuşması ile başladı. Öçal, 14 Aralık’ta Tahran’daki İran Milli Müzesi’nde, “Medeniyetin Mi-marları: Mimar Sinan” adlı ser-gi açtıklarını, bu programın da etkinliğin İstanbul ayağı olarak gerçekleştiğini kaydetti.

Daha sonra Yunus Emre Enstitüsü Başkanı Prof. Dr. Hayati Develi, İran ve Türkiye’de gerçekleştiri-

İsfahan Toplantısı

KERKÜK VAKFI

KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / قارداشلق Yıl/Year 17 السنة Sayı/Issue 68 العدد Ekim-Aralık/October-December 2015 تشرين االول - كانوناالول 3

len toplantıyı değerlendirdi. De-veli, programdaki konuşmasın-da, Türkiye’yi dünyaya tanıtma ve dünyayı öğrenme arzusunda olduklarını söyledi. Türklerin İran ile ilişkilerinin Anadolu’ya gelmeden önce başladığını, Farsça’dan Türkçe’ye birçok ke-lime geçtiğini belirten Develi, şöyle konuştu:

“Bugünlerde vefatını, ayrılışını andı-ğımız Mevlana da bu iki halkın zirve noktalarından biridir. Bizim bu kültürel birikimlerimizi genç-lere öğretmemiz sonrasında ne tarz projeler yapılabilir, bunlar üzerine konuşmak gerekiyor. Biz, yurt dışında Türkçe öğreti-yoruz. Sanatçılarımızı, aydınla-rımızı yurt dışına götürüyoruz, onların eserlerini oralarda bilinir hale getirmeye çalışıyoruz. Kül-türümüzün dünyada tanıtılması için gayret ediyoruz. Kültür mer-kezlerimiz inşallah 2023’te yüz rakamına ulaşacaktır.”

Toplantının ana gündemi olan “Medeniyetin Mimarları Ali Ekber İsfahani” bölümünde, İran’dan gelen Prof. Dr. Ahmet Muntazar ve Prof. Dr. Alereza Gholinejad Piribazari de İsfa-han şehrinin önemli mimarla-rından “Ali Ekber İsfahani ve İran Mimarisi” üzerine birer konuşma yaptılar. Konferansın sonunda, İsfahan şehrinin fo-toğraflarının yer aldığı serginin açılışı yapıldı.

İran ve Türkiye gibi, yüzlerce yıldır komşu olan iki ülkenin mede-niyet ve kültür varlığını ortaya çıkaran böyle bir toplantının şu sıralarda gerçekleştirilmesi, aslında bize göre çok yararlı ve iki ülke arasındaki ilişkile-rin daha da sağlıklı bir raya oturtulması yolunda atılan olumlu bir adım sayılır. İran’da ilgimizi çeken diğer bir husus da, İran aydınlarının ve hatta halk topluluklarının Türkiye’ye karşı gösterdiği büyük alaka-

dır. Yunus Emre Enstitüsü’nün Tahran’daki merkezinde açılan Türkçe kurslarına yoğun ta-lep olduğuna da işaret etmek yerinde olacaktır. 11 sınıftan oluşan Türkçe kurslarında 550 öğrenci eğitim görüyor. Daha fazla sınıf açmak için dilekçe-lerle başvurular devam ediyor ve bunun ardı arkası kesilmi-yor. 11 öğretmenin yürüttüğü kursları arttırmak elbette ki ko-lay değildir. Buna rağmen Tah-ran’daki Yunus Emre Enstitüsü, talepleri karşılamak için canla başla çalışıyor.

Türkiye’nin İran için büyük bir ca-zibe merkezi olduğunu her yerde hissetmek mümkün-dür. Kapıyı açsanız ülkenin ya-rısı kapağı Türkiye’ye atacak gibi… Tahran’da ve İsfahan’da Farsça’dan sonra en çok konu-şulan dil Türkçe’dir. Bizim Mi-mar Sinan için kullandığımız Ser Mimaran-ı Hassa’ya karşılık, Farslar Ali Ekber İsfahani için Mimarbaşı lakabını kullanıyor.

Halis muhlis Türk-Türkmen olan Sa-fevi hanedanından sonra İran’da yine diğer bir Türk hanedanı olan Kaçarlar yönetime gelmiş-tir. Azeri Türkçesinde Qacar Dövleti diye anılan Kaçar Ha-nedanı 1794 ile 1925 yılları ara-sında İran’da hüküm sürmüştür. Bu hanedan aslen Azerbaycan Türkleri olan Kaçar tayfasının kollarından olan Kovanlı kolu ta-rafından kurulmuş bir devlettir.

Her iki toplantıda İki ülke arasın-daki mimariyi değerlendirmek konusu da gündeme gelmiştir. Bu hususta kısaca şu noktalara dikkat çekilmiştir:

Osmanlı mimarisinin klasik çağına ait yapıların ana malzemesi-nin taş, İran mimarisinin ise toprak (tuğla, kerpiç) olması, görünüşte büyük farklılık ya-ratmıştır. Osmanlı kubbe tasa-rımının da İran kubbelerinden

farklı yönde geliştiği, dairesel formda olan Sinan kubbeleri-ne karşılık, İran kubbelerinin soğan biçimli oldukları, ilk dikkat çeken hususlardır. Os-manlı mimarisinin yalın mekân tasarımlarına karşılık, İran üs-lubunda süslemenin mimariyi ikinci plana ittiği ve mimariyi gölgelediği söylenebilir. Os-manlı mimarisinin dış görü-nüşte ilgi çeken sadeliği ve yalınlığına karşılık, süsleme ve bezemelerin iç mekânda öne çıktığı, bunların da aşırı olma-yıp dengeli bir oranda yapının yüzeylerinde yer aldığını gör-mek mümkündür. İran mimari-sinde ise kubbelerden başlaya-rak dış yüzeyler tamamen çini veya sırlı tuğla ile kaplanmıştır.

İran toplantısından edindiğimiz gözlemlerden biri de iki ülke arasında koruma ve restoras-yon alanında karşılıklı bilgi ve deneyim alışverişinin gerçek-leştirilmesi için ortaya çıkan taleplerdir. Bu arada karşılıklı uzman alışverişi, üniversiteler arasında çalıştay veya yaz oku-lu gibi etkinliklerin yapılmasını isteyen İranlı meslektaşlarımız, bu hususta Yunus Emre Enstitü-sünden de destek istemektedir.

İran’da Türkiye’nin kapısını açan Yunus Emre Enstitüsüne bu vesileyle teşekkür etmek ge-rekiyor. Gerçekten bu enstitü Türkiye’nin tanıtımı ve dost ül-keler arasında sıcak köprülerin kurulması için hayırlı hizmet-ler gerçekleştiriyor. Bu alanda büyük çaba gösteren Yunus Emre Enstitüsü Başkanı Prof. Dr. Hayati Develi’yi, geniş çap-ta gayret gösteren Yunus Emre Enstitüsü’nün Tahran’daki tem-silcisi Doç. Dr. Şamil Öçal’ı kut-lamak gerekir. Allah çabalarını daim eylesin.

Page 6: Şehit Dr. Rıza Demirci اﻟﻣﻧﺎﺿ

KERKÜK VAKFI

KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / قارداشلق Yıl/Year 17 السنة Sayı/Issue 68 العدد Ekim-Aralık/October-December 2015 4تشرين االول - كانوناالول

Erşat HÜRMÜZLÜ

Bir Arşiv Çalışması Daha....

gidişimde mutlaka uğrarım. İngiltere’deki dostlarımıza da her zaman yaptığım gibi çağ-rımı yineliyorum ve mutlaka o belgelerden faydalanmalarını öneriyorum.

Tarihin geleceğe ışık tuttuğunun bilinci içinde olduğumuz için bu çalışmaların önemini kav-ramamız lazım gelir.

Bu sefer 1948 yılına ait bir bel-geyi yayınlamamın sebebi o zamanlarda Kerkük’ün duru-munu gözler önüne sermek istememdendir. Bu belgede o zamanın idarecileri arasın-daki görüş ayrılıkları ve gizli rekabet dikkatinizden kaçma-yacaktır.

27 Aralık 1948 tarih ve 17 numa-ralı kayıtla İngiltere’nin Ker-kük Konsolosluğundan Bağdat Büyükelçiliğine gönderilen rapor, Dışişleri Bakanlığının F.O/624/138 nolu dosyası 373 seriyle kayda alınmıştır.

Belgenin İçeriği:1

“Gizli”

“Kerkük’e dönüşümde Vali’yi zi-yaret ettim ve moralinin çok

1 Bağdat Büyükelçiliğine Kerkük Konsolosluk raporu. Dosya üzerinde 1979 yılına kadar kapalı kalması şerhi düşürülmüştür. (E.H)

Aylardır Ankara- Çankaya köşkü arşivlerinden derlediğim bel-gelerle yakın tarihimizde ce-reyan eden hadiseler ve Türk-meneli bölgesinde parmak iz-leri olan şahsiyetler hakkında okurlarımıza bilgiler sunmaya çalışmıştım.

Bu sayıda o belgelere bir ara verip okurlarımızı Birleşik Krallığın başkenti Londra’ya götürmek istiyorum. Seneler-dir “Okur” olarak kayıtlı ol-duğum Londra- Kew Garden bölgesindeki Milli Arşiv “Na-tional Archives”e her Londra

KERKÜK VAKFI

KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / قارداشلق Yıl/Year 17 السنة Sayı/Issue 68 العدد Ekim-Aralık/October-December 2015 تشرين االول - كانوناالول 5

yüksek olduğunu gördüm.2 Kendisini Livasının (vilayeti-nin) politik ve ekonomik du-rumu hakkında çok iyimser bir havada buldum. Aralıkta erken gelen yağmurlardan, bunun Kerkük’ün normal or-talaması olan 15 inç’i müjde-lemesinden ve bunun geçen yıl 6 inç düzeyine göre çok iyi olacağından gayet memnun-du.

Elde etmiş olduğu 2500 ton to-humu yaklaşık 10 bin çiftçiye dağıtmıştır (bak, Kasım ayı Musul politik raporunun 4. bendi), ayrıca Kerkük’te 900 ton buğday gibi bir ihtiyatî re-zerv tutmuştur. Bu miktardaki ton fiyatı geçen yıl 120 dinar iken bu yıl 35 dinardır.

Endişeli olduğu tek husus Kerkük’te sayıları 25 bin gibi olan işsizler topluluğuydu. Aslında haksız yere tedirginlik göstermiyordu. Ancak bunla-rın çoğu “ekmek kazanmakta olan” birinin akrabasıdır ve buğday fiyatlarının düşme-sinden dolayı bunların duru-

2 O zaman Vali Irak’ta “Mutasarrıf” olarak adlandırıldığı için Konsolos da ona bu vasıfla refere ediyor. (E.H)

mu çok kritik değildir. Ancak bahar aylarında çekirge ve az yağmurdan dolayı bu durum oldukça bozulabilir.

Süleymeniye’yi ve Necmettin Saib’in idaresini konuşarak tartıştık. Said bey kendisi hak-kında çok açık konuştu:3 Onun hem güç hem de tatsız bir ihti-ras, kurnazlık ve etkinlik kom-binasyonu olduğunu söyleye-rek Necmettin’in kendi çıkarı doğrultusunda hükümetle uyumlu çalışacağı kanaatini belirtti. Ayrıca güvenilmez bir şahıs olarak hangi taraftan eserse esmiş olsun olumlu rüzgârdan yana tavır koyaca-ğı kanaatini de belirtmekten çekinmedi. Onun 1941 yılın-da Nazilerden yana olmasına rağmen olduğundan daha farklı görünmeye gayret ede-bileceğini, aslında şöyle veya böyle kendisini ispatlayacağı güne kadar hakkında bir karar vermememiz gerektiğini de ilave etti. Necmettin hakkında çok bilgim olmadığı için Said

3 O zaman Mutasarrıf (Vali) sonradan İçişleri Bakanı olan ve 1958 darbesinden sonra Abdülkerim Kasım idaresinde darbeye karşı tutumu dolayısıyla yargılanıp idam edilen Sait Kazzaz’dı. (E.H)

beyin görüşünü yansıtmak is-terim.

Süleymaniye’den bahsedince Said Bey Taharrur Partisinin artık daha az sayısı ve daha az gücü olduğunu söyleyerek ulusal partiden daha az güçlü olduğunu anlattı.4 (Musul Ka-sım ayı politika raporuna göre gidişimden sonra tutuklanan öğrenciler kasten yargılanıp cezalandırılmış ve bunlar Sov-yet hükmü geleceğine inan-dıkları için o zamana kadar bir sigorta olarak tutulmuşlardır).

Said beyden anladığıma göre Kerkük’te şu anda bulunan ordu tümeni komutanı Tuğ-general Ata Mahmut’un yeri-ne Tümgeneral Kasım Şükrü veya şu anda Filistin’de görev yapan diğer bir Tümgeneral atanacaktır.5

Valiyi geçen Eylül ayında gördü-ğümden daha neşeli bulduğu-mu da ifade etmek isterim.

4 Taharrur, Özgürleşme demektir. (E.H)5 Tuğgeneral Ata Mahmut 28 Temmuz

1948- 21 Temmuz 1949 arasında 2. Tugay komutanı idi. Kasım Şükrü ise o zaman Kurmay Harpokulu komutanı idi. (E.H)

Page 7: Şehit Dr. Rıza Demirci اﻟﻣﻧﺎﺿ

KERKÜK VAKFI

KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / قارداشلق Yıl/Year 17 السنة Sayı/Issue 68 العدد Ekim-Aralık/October-December 2015 4تشرين االول - كانوناالول

Erşat HÜRMÜZLÜ

Bir Arşiv Çalışması Daha....

gidişimde mutlaka uğrarım. İngiltere’deki dostlarımıza da her zaman yaptığım gibi çağ-rımı yineliyorum ve mutlaka o belgelerden faydalanmalarını öneriyorum.

Tarihin geleceğe ışık tuttuğunun bilinci içinde olduğumuz için bu çalışmaların önemini kav-ramamız lazım gelir.

Bu sefer 1948 yılına ait bir bel-geyi yayınlamamın sebebi o zamanlarda Kerkük’ün duru-munu gözler önüne sermek istememdendir. Bu belgede o zamanın idarecileri arasın-daki görüş ayrılıkları ve gizli rekabet dikkatinizden kaçma-yacaktır.

27 Aralık 1948 tarih ve 17 numa-ralı kayıtla İngiltere’nin Ker-kük Konsolosluğundan Bağdat Büyükelçiliğine gönderilen rapor, Dışişleri Bakanlığının F.O/624/138 nolu dosyası 373 seriyle kayda alınmıştır.

Belgenin İçeriği:1

“Gizli”

“Kerkük’e dönüşümde Vali’yi zi-yaret ettim ve moralinin çok

1 Bağdat Büyükelçiliğine Kerkük Konsolosluk raporu. Dosya üzerinde 1979 yılına kadar kapalı kalması şerhi düşürülmüştür. (E.H)

Aylardır Ankara- Çankaya köşkü arşivlerinden derlediğim bel-gelerle yakın tarihimizde ce-reyan eden hadiseler ve Türk-meneli bölgesinde parmak iz-leri olan şahsiyetler hakkında okurlarımıza bilgiler sunmaya çalışmıştım.

Bu sayıda o belgelere bir ara verip okurlarımızı Birleşik Krallığın başkenti Londra’ya götürmek istiyorum. Seneler-dir “Okur” olarak kayıtlı ol-duğum Londra- Kew Garden bölgesindeki Milli Arşiv “Na-tional Archives”e her Londra

KERKÜK VAKFI

KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / قارداشلق Yıl/Year 17 السنة Sayı/Issue 68 العدد Ekim-Aralık/October-December 2015 تشرين االول - كانوناالول 5

yüksek olduğunu gördüm.2 Kendisini Livasının (vilayeti-nin) politik ve ekonomik du-rumu hakkında çok iyimser bir havada buldum. Aralıkta erken gelen yağmurlardan, bunun Kerkük’ün normal or-talaması olan 15 inç’i müjde-lemesinden ve bunun geçen yıl 6 inç düzeyine göre çok iyi olacağından gayet memnun-du.

Elde etmiş olduğu 2500 ton to-humu yaklaşık 10 bin çiftçiye dağıtmıştır (bak, Kasım ayı Musul politik raporunun 4. bendi), ayrıca Kerkük’te 900 ton buğday gibi bir ihtiyatî re-zerv tutmuştur. Bu miktardaki ton fiyatı geçen yıl 120 dinar iken bu yıl 35 dinardır.

Endişeli olduğu tek husus Kerkük’te sayıları 25 bin gibi olan işsizler topluluğuydu. Aslında haksız yere tedirginlik göstermiyordu. Ancak bunla-rın çoğu “ekmek kazanmakta olan” birinin akrabasıdır ve buğday fiyatlarının düşme-sinden dolayı bunların duru-

2 O zaman Vali Irak’ta “Mutasarrıf” olarak adlandırıldığı için Konsolos da ona bu vasıfla refere ediyor. (E.H)

mu çok kritik değildir. Ancak bahar aylarında çekirge ve az yağmurdan dolayı bu durum oldukça bozulabilir.

Süleymeniye’yi ve Necmettin Saib’in idaresini konuşarak tartıştık. Said bey kendisi hak-kında çok açık konuştu:3 Onun hem güç hem de tatsız bir ihti-ras, kurnazlık ve etkinlik kom-binasyonu olduğunu söyleye-rek Necmettin’in kendi çıkarı doğrultusunda hükümetle uyumlu çalışacağı kanaatini belirtti. Ayrıca güvenilmez bir şahıs olarak hangi taraftan eserse esmiş olsun olumlu rüzgârdan yana tavır koyaca-ğı kanaatini de belirtmekten çekinmedi. Onun 1941 yılın-da Nazilerden yana olmasına rağmen olduğundan daha farklı görünmeye gayret ede-bileceğini, aslında şöyle veya böyle kendisini ispatlayacağı güne kadar hakkında bir karar vermememiz gerektiğini de ilave etti. Necmettin hakkında çok bilgim olmadığı için Said

3 O zaman Mutasarrıf (Vali) sonradan İçişleri Bakanı olan ve 1958 darbesinden sonra Abdülkerim Kasım idaresinde darbeye karşı tutumu dolayısıyla yargılanıp idam edilen Sait Kazzaz’dı. (E.H)

beyin görüşünü yansıtmak is-terim.

Süleymaniye’den bahsedince Said Bey Taharrur Partisinin artık daha az sayısı ve daha az gücü olduğunu söyleyerek ulusal partiden daha az güçlü olduğunu anlattı.4 (Musul Ka-sım ayı politika raporuna göre gidişimden sonra tutuklanan öğrenciler kasten yargılanıp cezalandırılmış ve bunlar Sov-yet hükmü geleceğine inan-dıkları için o zamana kadar bir sigorta olarak tutulmuşlardır).

Said beyden anladığıma göre Kerkük’te şu anda bulunan ordu tümeni komutanı Tuğ-general Ata Mahmut’un yeri-ne Tümgeneral Kasım Şükrü veya şu anda Filistin’de görev yapan diğer bir Tümgeneral atanacaktır.5

Valiyi geçen Eylül ayında gördü-ğümden daha neşeli bulduğu-mu da ifade etmek isterim.

4 Taharrur, Özgürleşme demektir. (E.H)5 Tuğgeneral Ata Mahmut 28 Temmuz

1948- 21 Temmuz 1949 arasında 2. Tugay komutanı idi. Kasım Şükrü ise o zaman Kurmay Harpokulu komutanı idi. (E.H)

Page 8: Şehit Dr. Rıza Demirci اﻟﻣﻧﺎﺿ

KERKÜK VAKFI

KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / قارداشلق Yıl/Year 17 السنة Sayı/Issue 68 العدد Ekim-Aralık/October-December 2015 6تشرين االول - كانوناالول

Türkmeneli’nden Türk’ün dilinden

Mahir NAKİ[email protected]

Türkmenleri Topyekun İmha Planı

Geçen Asırda Halimiz20. Asırda ister Irak’ta ister

Suriye’de Türkmenler milli var-lıklarını idame ettirmeye çalış-tılar, iyi tahsil görüp iş ve ma-kam sahibi olmayı bir koruma aracı olarak gördüler. Kimseye zarar vermemeye özen göster-diler. Gelenek-görenek, dil ve kültürlerini muhafaza etmek için büyük çaba sarf ettiler. Yani bir asır boyu varlıklarını sürdürebildiler. 20. Asırda iki dünya savaşı yaşandı, soğuk savaşın soğukluğunu ve stresi-ni herkes iliğine kadar hissetti. Ama Türkmenler kendilerini koruma güdüsü ile benliklerini kendi toprakları üzerinde sür-dürmeyi başarabildiler. Elbette her iki ülkede de Baas rejimi tarafından öldürüldüler, işken-ce gördüler, topraklarından sürüldüler; kısacası asimile edilmek istendiler ama topye-kun yok olmaları söz konusu olmadı.

Giden Geleni aratıyor20. Asırda sınırlar iki dünya sava-

şı ile belirlendi. 21. Asıda ise üçüncü dünya savaşı yerine geçebilecek şiddette terör ey-lemleriyle sınırlar yeniden çizi-lecek gibi görünüyor. 20 Asır savaşlarında çok insan öldü; 21. Asır da çok kanlı devam edeceğe benziyor. Terör, kan-ser hücreleri gibi, dünyanın (özellikle az gelişmiş ülkele-rinde) gelişmekte ve beslen-

mektedir. Hele Ortadoğu’daki terör, bu şiddette devam eder-se, mutlaka birkaç ülkenin bö-lünmesiyle sonuçlanacaktır. Şu andaki manzaraya göre bun-dan da en büyük zararı Türk-menler ve en büyük faydayı da Kürtler görecektir.

Her iki ülkede siyaseti yürütenler birer mahalli aktör kabul edi-lirse, her aktörün bağlı olduğu bir ya da birden fazla senarist sahipleri vardır. Senarist ülke-lerin gücüne göre bu mahalli aktörler ya ilerliyor ya da geri-liyor. Bunların içerisinde (Kürt-ler gibi) birden fazla senaristin aktörlüğünü yapan milletler varken, (Türkmenler gibi) sa-hipsiz, bölünmüş, dağınık ve pusulasız halklar da vardır. Bu keşmekeşin içinde Türkmenler geçmişi arıyorlar diyebiliriz.

Türkmen Bölgeleri KaynıyorIrak’ta huzursuzluk her yeri sar-

mışken, Türkmen bölgeleri adeta kaynıyor. Çünkü en sa-vunmasız ve sahipsiz yerler Türkmen bölgeleridir. Ya da en kolay teslim alınabilecek yerler Türkmen yerleşim yerleridir. Telafer ve civarı IŞİD’in elinde, Kerkük Kürtlerin kontrolünde, Tuzhurmatı ise Kürtlerin hede-findedir. Orası da Kürtlerin eli-ne düşmezse, şartların gereği Şii odaklı bir ideolojinin hima-yesine girecektir. Diyala’daki Kızlarbat, Şaraban ve Karağan

Türkmen bölgeleri de param-parça bir haldedir. Bu arada Türkiye’ye göçen Türkmenle-rin sayısı her gün biraz daha artmaktadır. Gelip Türkiye’ye yerleşenler de hayatlarını sür-dürmeye çalışıyorlar. Ne kimse onları örgütlüyor ne de kendi-leri toparlanıp güç oluşturabi-liyorlar.

Suriye’de de Türkmenlerin du-rum bundan daha farklı değil-dir. Halep’ten Türkiye sınırına kadarki bölge ya IŞİD ya da Kürtlerin elinde iken, Bayır-bucak bölgesi de Rus uçakla-rının bombardımanı altında inlemektedir. Umarız dünya Türkmenlerin sesini duyar da sayıları birkaç bini geçmeyen kahraman bu direnişçileri Rus ve Esed mezaliminekarşı korur! Şu anda Halepli Türk-menleri Gaziantep ve Urfa kamplarında, Bayırbucak Türk-menleri de Hatay bölgesinde hayata tutunmaya çalışıyorlar.

Kısacası Irak ve Suriye’de bir trav-madır Türkmenlerin durumu...

SonuçManzara net ve olayların varacağı

durak bellidir. Bölgede cereyan eden olaylar, değil Irak ve Suri-ye Türkmenlerinin, Türkiye’nin boyunu aşmaktadır. Bir böl-gede ABD, Rusya, İngiltere, Fransa, Almanya, İran ve hatta Çin aynı anda varsa, bu ülkeler

KERKÜK VAKFI

KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / قارداشلق Yıl/Year 17 السنة Sayı/Issue 68 العدد Ekim-Aralık/October-December 2015 تشرين االول - كانوناالول 7

arasında mutabakat sağlan-madıkça çarpışmalar ve entri-kalar devam edecek demektir. Diyebiliriz ki üçüncü dünya savaşının başka bir türünü ya-şıyoruz. Ne olayların nereye varacağı hakkında, ne de kimin zafere ve kimin hezimete uğra-yacağını tahmin edebiliyoruz. Ortadoğu’da olaylar çığırından çıkmış ve birçok ülkenin çivisi çıkmıştır. Irak ve Suriye’nin bö-lünmesi kaçınılmaz gibi görü-nürken, diğer Arap ülkelerinin de kendilerini korumaya almak için mümkün mertebe belaları bu iki ülkeye defetmektedirler.

Türkmenler en zayıf, savun-masız ve kırılgan durumda bu-lundukları için bütün taraflar önce onları bertaraf ederek güç kazanmak istiyor. O zaman Türkmenlerin önünde iki se-çenek kalıyor, ya kaderlerine teslim olup, bölgelerini boşal-tarak Türkiye’ye göçmek, ya da bölgelerinde kalıp bölünmek pahasına varlıklarını korumak-tır. Osmanlıdan sonra civar ülkelerinden Türkiye’ye göçen Türkler, Türkiye’deki Türklerin sayısının arttırmaktan başka bir işe yaramıyor. Ama her ne pahasına olursa olsun, Türk-

menlerin kendi topraklarında kalmak ve o topraklara tutun-mak, hem kendileri için hem de Türk milletinin geleceği ve bekası için elzemdir. Küçük bir bütünün büyük parçası olmak, bazen büyük bir bütünün kü-çük bir parçası olmaktan ev-ladır.

Bölünmek pahasına diyorum ve soruyorum: Rusya’nın, Esed güçlerinin, İran’ın, Amerika ve Rusya destekli Kürt silahlı güç-lerinin olduğu yerde bölünme-den var olmak acaba ne kadar mümkün?

Toplandı düşmanlar gene

Kurulur pusu Türkmen’e

Duyurun gelen gidene

Çağırıyor Tuzhurmatı

Kuşanın pusatı atı

Susmasın davullar vursun

Top tüfek geceyi yarsın

Türkmeneli’ye dost varsın

Çağırıyor Tuzhurmatı

Kuşanın pusatı atı

Aksu’muz kana bulandı

Otağ yandı oba yandı

Gayri bu dünya yalandı

Çağırıyor Tuzhurmatı

Kuşanın pusatı atı

Seslenin Anadolu’ya

Kalmasın atlı hem yaya

Yolculuk Türkmeneli’ye

Çağırıyor Tuzhurmatı

Kuşanın pusatı atı

Turaneli’ ne seslenen

Allah yoluyla beslenen

Muhammed’e heveslenen

Çağırıyor Tuzhurmatı

Kuşanın pusatı atı

Beyatlı sözün alası

Gocunur olan yarası

Öç almanın tam sırası

Çağırıyor Tuzhurmatı

Kuşanın pusatı atı

Çağırıyor Tuzhurmatı

Kemal BEYATLI

“Terör Kurbanı Tuzhurmatı Şehitlerine”

Page 9: Şehit Dr. Rıza Demirci اﻟﻣﻧﺎﺿ

KERKÜK VAKFI

KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / قارداشلق Yıl/Year 17 السنة Sayı/Issue 68 العدد Ekim-Aralık/October-December 2015 6تشرين االول - كانوناالول

Türkmeneli’nden Türk’ün dilinden

Mahir NAKİ[email protected]

Türkmenleri Topyekun İmha Planı

Geçen Asırda Halimiz20. Asırda ister Irak’ta ister

Suriye’de Türkmenler milli var-lıklarını idame ettirmeye çalış-tılar, iyi tahsil görüp iş ve ma-kam sahibi olmayı bir koruma aracı olarak gördüler. Kimseye zarar vermemeye özen göster-diler. Gelenek-görenek, dil ve kültürlerini muhafaza etmek için büyük çaba sarf ettiler. Yani bir asır boyu varlıklarını sürdürebildiler. 20. Asırda iki dünya savaşı yaşandı, soğuk savaşın soğukluğunu ve stresi-ni herkes iliğine kadar hissetti. Ama Türkmenler kendilerini koruma güdüsü ile benliklerini kendi toprakları üzerinde sür-dürmeyi başarabildiler. Elbette her iki ülkede de Baas rejimi tarafından öldürüldüler, işken-ce gördüler, topraklarından sürüldüler; kısacası asimile edilmek istendiler ama topye-kun yok olmaları söz konusu olmadı.

Giden Geleni aratıyor20. Asırda sınırlar iki dünya sava-

şı ile belirlendi. 21. Asıda ise üçüncü dünya savaşı yerine geçebilecek şiddette terör ey-lemleriyle sınırlar yeniden çizi-lecek gibi görünüyor. 20 Asır savaşlarında çok insan öldü; 21. Asır da çok kanlı devam edeceğe benziyor. Terör, kan-ser hücreleri gibi, dünyanın (özellikle az gelişmiş ülkele-rinde) gelişmekte ve beslen-

mektedir. Hele Ortadoğu’daki terör, bu şiddette devam eder-se, mutlaka birkaç ülkenin bö-lünmesiyle sonuçlanacaktır. Şu andaki manzaraya göre bun-dan da en büyük zararı Türk-menler ve en büyük faydayı da Kürtler görecektir.

Her iki ülkede siyaseti yürütenler birer mahalli aktör kabul edi-lirse, her aktörün bağlı olduğu bir ya da birden fazla senarist sahipleri vardır. Senarist ülke-lerin gücüne göre bu mahalli aktörler ya ilerliyor ya da geri-liyor. Bunların içerisinde (Kürt-ler gibi) birden fazla senaristin aktörlüğünü yapan milletler varken, (Türkmenler gibi) sa-hipsiz, bölünmüş, dağınık ve pusulasız halklar da vardır. Bu keşmekeşin içinde Türkmenler geçmişi arıyorlar diyebiliriz.

Türkmen Bölgeleri KaynıyorIrak’ta huzursuzluk her yeri sar-

mışken, Türkmen bölgeleri adeta kaynıyor. Çünkü en sa-vunmasız ve sahipsiz yerler Türkmen bölgeleridir. Ya da en kolay teslim alınabilecek yerler Türkmen yerleşim yerleridir. Telafer ve civarı IŞİD’in elinde, Kerkük Kürtlerin kontrolünde, Tuzhurmatı ise Kürtlerin hede-findedir. Orası da Kürtlerin eli-ne düşmezse, şartların gereği Şii odaklı bir ideolojinin hima-yesine girecektir. Diyala’daki Kızlarbat, Şaraban ve Karağan

Türkmen bölgeleri de param-parça bir haldedir. Bu arada Türkiye’ye göçen Türkmenle-rin sayısı her gün biraz daha artmaktadır. Gelip Türkiye’ye yerleşenler de hayatlarını sür-dürmeye çalışıyorlar. Ne kimse onları örgütlüyor ne de kendi-leri toparlanıp güç oluşturabi-liyorlar.

Suriye’de de Türkmenlerin du-rum bundan daha farklı değil-dir. Halep’ten Türkiye sınırına kadarki bölge ya IŞİD ya da Kürtlerin elinde iken, Bayır-bucak bölgesi de Rus uçakla-rının bombardımanı altında inlemektedir. Umarız dünya Türkmenlerin sesini duyar da sayıları birkaç bini geçmeyen kahraman bu direnişçileri Rus ve Esed mezaliminekarşı korur! Şu anda Halepli Türk-menleri Gaziantep ve Urfa kamplarında, Bayırbucak Türk-menleri de Hatay bölgesinde hayata tutunmaya çalışıyorlar.

Kısacası Irak ve Suriye’de bir trav-madır Türkmenlerin durumu...

SonuçManzara net ve olayların varacağı

durak bellidir. Bölgede cereyan eden olaylar, değil Irak ve Suri-ye Türkmenlerinin, Türkiye’nin boyunu aşmaktadır. Bir böl-gede ABD, Rusya, İngiltere, Fransa, Almanya, İran ve hatta Çin aynı anda varsa, bu ülkeler

KERKÜK VAKFI

KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / قارداشلق Yıl/Year 17 السنة Sayı/Issue 68 العدد Ekim-Aralık/October-December 2015 تشرين االول - كانوناالول 7

arasında mutabakat sağlan-madıkça çarpışmalar ve entri-kalar devam edecek demektir. Diyebiliriz ki üçüncü dünya savaşının başka bir türünü ya-şıyoruz. Ne olayların nereye varacağı hakkında, ne de kimin zafere ve kimin hezimete uğra-yacağını tahmin edebiliyoruz. Ortadoğu’da olaylar çığırından çıkmış ve birçok ülkenin çivisi çıkmıştır. Irak ve Suriye’nin bö-lünmesi kaçınılmaz gibi görü-nürken, diğer Arap ülkelerinin de kendilerini korumaya almak için mümkün mertebe belaları bu iki ülkeye defetmektedirler.

Türkmenler en zayıf, savun-masız ve kırılgan durumda bu-lundukları için bütün taraflar önce onları bertaraf ederek güç kazanmak istiyor. O zaman Türkmenlerin önünde iki se-çenek kalıyor, ya kaderlerine teslim olup, bölgelerini boşal-tarak Türkiye’ye göçmek, ya da bölgelerinde kalıp bölünmek pahasına varlıklarını korumak-tır. Osmanlıdan sonra civar ülkelerinden Türkiye’ye göçen Türkler, Türkiye’deki Türklerin sayısının arttırmaktan başka bir işe yaramıyor. Ama her ne pahasına olursa olsun, Türk-

menlerin kendi topraklarında kalmak ve o topraklara tutun-mak, hem kendileri için hem de Türk milletinin geleceği ve bekası için elzemdir. Küçük bir bütünün büyük parçası olmak, bazen büyük bir bütünün kü-çük bir parçası olmaktan ev-ladır.

Bölünmek pahasına diyorum ve soruyorum: Rusya’nın, Esed güçlerinin, İran’ın, Amerika ve Rusya destekli Kürt silahlı güç-lerinin olduğu yerde bölünme-den var olmak acaba ne kadar mümkün?

Toplandı düşmanlar gene

Kurulur pusu Türkmen’e

Duyurun gelen gidene

Çağırıyor Tuzhurmatı

Kuşanın pusatı atı

Susmasın davullar vursun

Top tüfek geceyi yarsın

Türkmeneli’ye dost varsın

Çağırıyor Tuzhurmatı

Kuşanın pusatı atı

Aksu’muz kana bulandı

Otağ yandı oba yandı

Gayri bu dünya yalandı

Çağırıyor Tuzhurmatı

Kuşanın pusatı atı

Seslenin Anadolu’ya

Kalmasın atlı hem yaya

Yolculuk Türkmeneli’ye

Çağırıyor Tuzhurmatı

Kuşanın pusatı atı

Turaneli’ ne seslenen

Allah yoluyla beslenen

Muhammed’e heveslenen

Çağırıyor Tuzhurmatı

Kuşanın pusatı atı

Beyatlı sözün alası

Gocunur olan yarası

Öç almanın tam sırası

Çağırıyor Tuzhurmatı

Kuşanın pusatı atı

Çağırıyor Tuzhurmatı

Kemal BEYATLI

“Terör Kurbanı Tuzhurmatı Şehitlerine”

Page 10: Şehit Dr. Rıza Demirci اﻟﻣﻧﺎﺿ

KERKÜK VAKFI

KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / قارداشلق Yıl/Year 17 السنة Sayı/Issue 68 العدد Ekim-Aralık/October-December 2015 8تشرين االول - كانوناالول

Abdulhalik BAKIR*

Türkmen Şehri Erbil’inAtabekler Dönemindeki Fiziki Özellikleri Üzerine

Bir Değerlendirme - 1

ÖzetBilindiği gibi şehirler, insanlık ta-

rihinin uygarlık beşikleridir. Bugün Irak’ın Kuzeyinde yer alan Erbil, çok eski bir şehir olması hasebiyle bir çok me-deniyete kucak açmış ve ayak uydurmuştur. Bu şehir stra-tejik konumu ve coğrafyası açısından da önemli bir yere sahiptir. Ortaçağlarda özel-likle Türklerin hâkim olduğu dönemlerde Erbil, önemli bir ticaret ve kültür kenti haline gelmiştir. Çalışmamızda ağır-lıklı olarak Türk kökenli Ata-beklerin hakim olduğu dö-nem Erbil’inin fiziki özellikle-rini anlatmaya çalışacağız. Bu dönemde şehir idarî, iktisadî, sosyal ve kültürel yönden ol-duğu gibi bayındırlık ve imar faaliyetleri yönünden de daha önceki hiçbir dönem-le mukayese edilemeyecek boyutta önemli gelişmeler kaydetmiştir. Ortaçağ coğraf-yacılarının ve diğer kaynakla-rın şehrin fiziki yapısıyla ilgili sunmuş oldukları bilgilerden, şehrin surları, kalesi ve kapı-ları, cami ve mescitleri, çarşı-ları, mezarlıkları, mahalle ve caddeleri, medrese ve kütüp-hanesi, bîmaristanı, hânkâh (dergâh-tekke), ribat ve za-

viyeleri, yaşlılar evi, yetimler evi, özürlüler evi, dul kadın-lar evi, sahipsiz çocuklar evi, köşk, saray ve konutları ve diğer kurumları hakkında ge-nel bir tablo çizmek mümkün olmaktadır.

Bu bildirinin amacı, Ortaçağ coğrafyacılarının Erbil hak-kında sunmuş oldukları bilgi-lerle diğer tarihsel kaynak ve araştırmaların vermiş oldu-ğu bilgileri değerlendirmek suretiyle anılan Türkmen şehrinin fiziki yapısını ortaya koymak ve bilimsel bir yön-temle değerlendirmeye tabi tutmaktan ibarettir.

GirişMeslek hayatımızda tek veya çift

yazarlı olmak üzere İslam, Türk-İslam ve Avrupa şehir-leri ile ilgili kitap bölümü, makale, bildiri ve ansiklopedi maddesi bazında hazırlamış olduğumuz bilimsel çalışma-lar yirmiyi bulmaktadır. Daha önceki çalışmalarımızdan bi-rinde de ifade ettiğimiz gibi, ortaçağ İslam dünyasının medeniyet beşikleri olan ve fiziki yapıları veya mimari özellikleri açısından uygar-lığımızın silinmez mühürle-ri sayılan büyüklü küçüklü şehirlerimizin yazılı tarihsel kaynaklar ve bu kaynakla-

rın sunmuş olduğu bilgiler bakımından ya şanslı ya da şansız olmak üzere iki kate-goride yer aldıkları görülür1. Ne yazık ki bu çalışmamızda hakkında bilgi vermeye ça-lışacağımız Türkmen şehri Erbil, ikinci kategoride, yani bilgi birikimi bakımından şansız şehirler arasında yer almaktadır. İşte bir şehir ta-rihçisinin mesleğine dair us-talığı da, ancak bu çıkmazı aşmak veya bu muammayı çözmekle anlaşılabilir. Bugün Irak’ın kuzeyinde yer alan Er-bil, çok eski bir şehir olması hasebiyle bir çok medeniye-te kucak açmış, olumlu veya olumsuz bir çok devletin gölgesinde yaşamını sürdür-müş ve şartların ağırlığına ve değişkenliğine katlanarak ayakta durmaya çalışmıştır2. Şüphesiz ki bu şehrimiz, ana kaynaklarımızın da sundu-ğu bilgilere göre en güzel, en müreffeh ve en ihtişamlı

1 Bkz. Abdulhalik Bakır, “Eskiçağlardan Gü-nümüze Kadar Türkmen Şehri Kerkük”, s. 27.

2 Erbil uzun tarihi boyunca birçok dev-letin egemenliği altında yaşamıştır. Bu devletleri şöyle sıralamak mümkündür: Asurlular, Persler, Yunanlılar, Selevkoslar, Partlar, Romalılar, Sâsânîler, Râşid Hali-feler Dönemi, Emevîler, Abbasîler, Zen-giler, Begteginliler, Moğollar, Osmanlılar, İngilizler, Irak Cumhuriyeti. Bkz. Sami es-Sakkâr, T. D. V. İslam Ansiklopedisi, Erbil Maddesi, İstanbul, 1995, c. XI, s. 272-273.

* Prof. Dr., Bilecik Şeyh Edebali Üniversi-tesi Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölü-mü Öğretim Üyesi

KERKÜK VAKFI

KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / قارداشلق Yıl/Year 17 السنة Sayı/Issue 68 العدد Ekim-Aralık/October-December 2015 تشرين االول - كانوناالول 9

dönemini Türklerin Irak’ta ve Orta Doğu’da egemen ol-duğu yüzyıllarda yaşamıştır3. Tarihsel birikimi, stratejik konumu ve çekici coğrafyası açısından da önemli bir yere sahip olan Erbil, geç ortaçağ-larda Irak’ın kuzeyinde hü-küm süren Atabekler döne-minde özellikle de Türkmen Begteginli hükümdarı el-Meliku’l-Mu’azzam Muzaffe-rüddin Gökbörü4 zamanında

3 Selçukluların İslam dünyasında söz sahi-bi olmalarından sonra Orta Doğu’da-ki bütün şehirlerde idarî, ekonomik, sosyal ve kültürel alanlarda, özellikle de bu şehirlerin fiziki yapılarının ye-niden şekillenmesi alanında gözle gö-rülür bir gelişme meydana gelmiştir. Bu olumlu gelişmeler, Selçukluların bir devamını teşkil eden Atabekler döneminde de hiç duraksamadan devam etmiştir. Moğollar tarafından şehirlerin fiziki yapılarına karşı yapı-lan yıkımlar dışında anılan bayındırlık faaliyetleri Osmanlılar zamanında da kesintiye uğramadan sürdürülmüştür. Bunları görmek için günümüzde hâlâ İslam dünyasının önemli şehirlerinde dimdik ayakta duran yüzlerce mimari esere bakmak yeterlidir.

4 27 Muharrem 549 (13 Nisan 1154) yılında Musul’da doğan el-Meliku’l-Mu’azzam Ebu Sa’îd Muzafferüddin Gökbörü, babası Zeynüddin Ali Küçük’ün 563 (1168) yılında ölümü üzerine daha on dört yaşındayken hükümdar oldu. An-cak bu esnada atabeg olan Mücâhiddin Kaymaz tarafından tutuklanarak hapse atıldı ve yerine kardeşi Yusuf Yinal Te-gin hükümdar tayin edildi. Bir müddet sonra hapisten kurtulan Gökbörü, önce Musul atabeği II. Seyfettin Gazi’nin hizmetine girerek Harran, daha son-ra da Selahaddin Eyyübî’nin yanına geçerek Urfa hâkimi oldu. Bu esna-da Selahaddin’in el-Cezîre bölgesini hakimiyeti altına alma başarılarında önemli bir rol oynadı ve bunun bir mükafatı olarak da Selahaddin’in kız kardeşi Rabia Hatun ile evlendi. Gök-börü, Selahaddin Eyyübî’nin Haçlılara karşı yapmış olduğu bütün savaşlara katıldı ve diğer kumandanlarla birlikte üstün başarılar elde etti. Bu başarılar sonucunda başta Erbil olmak üzere Şehrizor ve kara-beli derbendi iktâ ola-rak Gökbörü’ye verildi. Selahaddin’in ölümünden sonra Gökbörü, bağımsız-lığının bir simgesi olarak Erbil’de sikke bastırdı. Bu tarihten itibaren yaklaşık kırk yıl boyunca Begteginliler devleti-ni bağımsız olarak yöneten Gökbörü,

Irak’ın diğer büyük şehirleri Bağdat ve Musul ile boy öl-çüşecek boyutta övülmeye değer bir endüstri, ticaret ve kültür merkezi haline gelmiş-tir5.

Çalışmamızda ağırlıklı olarak Türk kökenli Atabeklerin ha-

Erbil’i sıkıştırmaya başlayan Moğol ordularına karşı büyük bir mücadele verdi. 18 Ramazan 630’da (28 Haziran 1233) Beled’de vefat eden Gökbörü, vasiyeti üzerine naşı Mekke’ye götü-rülmek üzere hac kafilesiyle birlikte yola çıkarıldı. Ancak o yıl hac yapıl-madan geri dönüldüğü için Kûfe’de defnedildi. Yerine geçecek erkek ço-cuğu bulunmadığından Erbil, Abbasî halifesi el-Müstansır Billâh’ın asker-lerine teslim edildi. Bkz. İbnu’l-‘İmâd, Şihabuddin Ebî’l-Felâh Abdulhayy b. Ahmed b. Muhammed el-Akrî el-Hanbelî ed-Dımaşkî, Şezerâtü’z-Zeheb fi Ahbâri men Zeheb, (Thk. Abdulkâdir el-Arnâvût-Mahmud el-Arnâvût), Dı-maşk, 1991, c. VII, s. 243, 246; Abbas el-Azzâvî, Târihu’l-‘İrâk Beyne İhtilâleyn -1- Hükümetü’-l-Mağol, Bağdad, 1935, s. 215-216; Mahmud Yâsîn Ahmed et-Tikritî, el-Eyyubiyyûn fi Şimâli’ş-Şâm ve’l-Cezîre, Bağdat, 1981, s. 132-133; Gülay Öğün Bezer, Begteginliler Erbil’de Bir Türk Beyliği (526-630/1132-1253), İstanbul, 2000, s. 57-122; Fazıl Bayat, Erbil Atabeyliği, Türkler, Ankara, 2002, c. IV, s. 1350-1354; Nâzım Reşîd, Mu-zafferuddin Gökböri Sâhibu Erbil, Mecelletü’l-Ahâ’ (Kardaşlık), c. XIV, S. 8-9, Bağdat, (Trz.), s. 4-5; Ayrıca bkz. Ephrem-İsa Yousif, Mezopotamya’nın Yıldız Şehirleri, (Fransızcadan Çeviren: Nihat Nuyan), İstanbul, 2011, s. 106; Coşkun Alptekin, T. D. V. İslam Ansik-lopedisi, Begteginliler Maddesi, İstan-bul, 1992, c. V, s. 342-344. Gülay Öğün Bezer, T. D. V. İslam Ansiklopedisi, Kök-böri Maddesi, Ankara, 2002, c. XXVI, s. 234-235; Gökbörü-Salahaddin ilişkileri hakkında geniş bilgi için bkz. Ramazan Şeşen, Salahddin’den Baybars’a Eyyu-biler-Memluklar (1193-1260), İstanbul, 2007, s. 46-48.

5 İbn Hallikân, Ebu’l-Abbas Şemsüddin Ahmed b. Muhammed b. Ebî Bekr, Vefeyâtü’l-A’yân ve Enbâ’ü Ebnâi’z-Zemân, (Thk. İhsan Abbas), Beyrut, (Trz.), c. IV, s. 116-121. Erbil’in Atabekler dönemindeki diğer yönleri ile ilgili bilgi için bkz. İbnu’s-Sâ’î, “Halifelerin Hatunları” (Hükümdarların Hür ve Cariye Eşleri), (Çev. Abdulhalik Bakır), Ortaçağ Tarih ve Medeniyetine Dair Çeviriler I, Ankara, 2008, s. 167.

kim olduğu dönem Erbil’inin fiziki özelliklerini anlatmaya çalışacağız. Bu dönemde şe-hir idarî, iktisadî, sosyal ve kültürel yönden olduğu gibi bayındırlık ve imar faaliyet-leri yönünden de daha ön-ceki hiçbir dönemle muka-yese edilemeyecek boyutta önemli gelişmeler kaydet-miştir. Ortaçağ coğrafyacı-larının ve diğer kaynakların şehrin fiziki yapısıyla ilgili sunmuş oldukları bilgiler-den, şehrin surları, kalesi, hendeği ve kapıları, cami ve mescitleri, çarşıları, mezar-lıkları, mahalle ve caddele-ri, medrese ve bîmaristanı, hânkâh (dergâh-tekke), zavi-ye ve ribatları, yetimler evi, özürlüler evi, dul kadınlar evi, sahipsiz çocuklar evi, yaşlılar evi, köşk, saray ve konutları ve diğer kurumla-rı hakkında genel bir tablo çizmek mümkün olmaktadır. Bu bildirinin amacı, Orta-çağ coğrafyacılarının Erbil hakkında sunmuş oldukları bilgilerle diğer tarihsel kay-nak ve araştırmaların vermiş olduğu bilgileri ele almak suretiyle anılan Türkmen şehrinin fiziki yapısını ortaya koymak ve bilimsel bir yön-temle değerlendirmeye tabi tutmaktan ibarettir. Başta Geç ortaçağ coğrafyacıları ve âlimleri Yakut el-Hamevî, el-Kazvinî, İbnu’l-Müstevfî’, İbn Hallikân, İbn Şeddâd olmak üzere bütün eski ve çağdaş tarihçilerin vermiş oldukla-rı bilgiler ışığında Türkmen şehri Erbil’in fizikî özellikle-rini şu başlıklar altında ele almayı uygun gördük:

I. Erbil’in Adları, Tarihsel Geç-mişi ve Coğrafyası

Page 11: Şehit Dr. Rıza Demirci اﻟﻣﻧﺎﺿ

KERKÜK VAKFI

KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / قارداشلق Yıl/Year 17 السنة Sayı/Issue 68 العدد Ekim-Aralık/October-December 2015 8تشرين االول - كانوناالول

Abdulhalik BAKIR*

Türkmen Şehri Erbil’inAtabekler Dönemindeki Fiziki Özellikleri Üzerine

Bir Değerlendirme - 1

ÖzetBilindiği gibi şehirler, insanlık ta-

rihinin uygarlık beşikleridir. Bugün Irak’ın Kuzeyinde yer alan Erbil, çok eski bir şehir olması hasebiyle bir çok me-deniyete kucak açmış ve ayak uydurmuştur. Bu şehir stra-tejik konumu ve coğrafyası açısından da önemli bir yere sahiptir. Ortaçağlarda özel-likle Türklerin hâkim olduğu dönemlerde Erbil, önemli bir ticaret ve kültür kenti haline gelmiştir. Çalışmamızda ağır-lıklı olarak Türk kökenli Ata-beklerin hakim olduğu dö-nem Erbil’inin fiziki özellikle-rini anlatmaya çalışacağız. Bu dönemde şehir idarî, iktisadî, sosyal ve kültürel yönden ol-duğu gibi bayındırlık ve imar faaliyetleri yönünden de daha önceki hiçbir dönem-le mukayese edilemeyecek boyutta önemli gelişmeler kaydetmiştir. Ortaçağ coğraf-yacılarının ve diğer kaynakla-rın şehrin fiziki yapısıyla ilgili sunmuş oldukları bilgilerden, şehrin surları, kalesi ve kapı-ları, cami ve mescitleri, çarşı-ları, mezarlıkları, mahalle ve caddeleri, medrese ve kütüp-hanesi, bîmaristanı, hânkâh (dergâh-tekke), ribat ve za-

viyeleri, yaşlılar evi, yetimler evi, özürlüler evi, dul kadın-lar evi, sahipsiz çocuklar evi, köşk, saray ve konutları ve diğer kurumları hakkında ge-nel bir tablo çizmek mümkün olmaktadır.

Bu bildirinin amacı, Ortaçağ coğrafyacılarının Erbil hak-kında sunmuş oldukları bilgi-lerle diğer tarihsel kaynak ve araştırmaların vermiş oldu-ğu bilgileri değerlendirmek suretiyle anılan Türkmen şehrinin fiziki yapısını ortaya koymak ve bilimsel bir yön-temle değerlendirmeye tabi tutmaktan ibarettir.

GirişMeslek hayatımızda tek veya çift

yazarlı olmak üzere İslam, Türk-İslam ve Avrupa şehir-leri ile ilgili kitap bölümü, makale, bildiri ve ansiklopedi maddesi bazında hazırlamış olduğumuz bilimsel çalışma-lar yirmiyi bulmaktadır. Daha önceki çalışmalarımızdan bi-rinde de ifade ettiğimiz gibi, ortaçağ İslam dünyasının medeniyet beşikleri olan ve fiziki yapıları veya mimari özellikleri açısından uygar-lığımızın silinmez mühürle-ri sayılan büyüklü küçüklü şehirlerimizin yazılı tarihsel kaynaklar ve bu kaynakla-

rın sunmuş olduğu bilgiler bakımından ya şanslı ya da şansız olmak üzere iki kate-goride yer aldıkları görülür1. Ne yazık ki bu çalışmamızda hakkında bilgi vermeye ça-lışacağımız Türkmen şehri Erbil, ikinci kategoride, yani bilgi birikimi bakımından şansız şehirler arasında yer almaktadır. İşte bir şehir ta-rihçisinin mesleğine dair us-talığı da, ancak bu çıkmazı aşmak veya bu muammayı çözmekle anlaşılabilir. Bugün Irak’ın kuzeyinde yer alan Er-bil, çok eski bir şehir olması hasebiyle bir çok medeniye-te kucak açmış, olumlu veya olumsuz bir çok devletin gölgesinde yaşamını sürdür-müş ve şartların ağırlığına ve değişkenliğine katlanarak ayakta durmaya çalışmıştır2. Şüphesiz ki bu şehrimiz, ana kaynaklarımızın da sundu-ğu bilgilere göre en güzel, en müreffeh ve en ihtişamlı

1 Bkz. Abdulhalik Bakır, “Eskiçağlardan Gü-nümüze Kadar Türkmen Şehri Kerkük”, s. 27.

2 Erbil uzun tarihi boyunca birçok dev-letin egemenliği altında yaşamıştır. Bu devletleri şöyle sıralamak mümkündür: Asurlular, Persler, Yunanlılar, Selevkoslar, Partlar, Romalılar, Sâsânîler, Râşid Hali-feler Dönemi, Emevîler, Abbasîler, Zen-giler, Begteginliler, Moğollar, Osmanlılar, İngilizler, Irak Cumhuriyeti. Bkz. Sami es-Sakkâr, T. D. V. İslam Ansiklopedisi, Erbil Maddesi, İstanbul, 1995, c. XI, s. 272-273.

* Prof. Dr., Bilecik Şeyh Edebali Üniversi-tesi Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölü-mü Öğretim Üyesi

KERKÜK VAKFI

KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / قارداشلق Yıl/Year 17 السنة Sayı/Issue 68 العدد Ekim-Aralık/October-December 2015 تشرين االول - كانوناالول 9

dönemini Türklerin Irak’ta ve Orta Doğu’da egemen ol-duğu yüzyıllarda yaşamıştır3. Tarihsel birikimi, stratejik konumu ve çekici coğrafyası açısından da önemli bir yere sahip olan Erbil, geç ortaçağ-larda Irak’ın kuzeyinde hü-küm süren Atabekler döne-minde özellikle de Türkmen Begteginli hükümdarı el-Meliku’l-Mu’azzam Muzaffe-rüddin Gökbörü4 zamanında

3 Selçukluların İslam dünyasında söz sahi-bi olmalarından sonra Orta Doğu’da-ki bütün şehirlerde idarî, ekonomik, sosyal ve kültürel alanlarda, özellikle de bu şehirlerin fiziki yapılarının ye-niden şekillenmesi alanında gözle gö-rülür bir gelişme meydana gelmiştir. Bu olumlu gelişmeler, Selçukluların bir devamını teşkil eden Atabekler döneminde de hiç duraksamadan devam etmiştir. Moğollar tarafından şehirlerin fiziki yapılarına karşı yapı-lan yıkımlar dışında anılan bayındırlık faaliyetleri Osmanlılar zamanında da kesintiye uğramadan sürdürülmüştür. Bunları görmek için günümüzde hâlâ İslam dünyasının önemli şehirlerinde dimdik ayakta duran yüzlerce mimari esere bakmak yeterlidir.

4 27 Muharrem 549 (13 Nisan 1154) yılında Musul’da doğan el-Meliku’l-Mu’azzam Ebu Sa’îd Muzafferüddin Gökbörü, babası Zeynüddin Ali Küçük’ün 563 (1168) yılında ölümü üzerine daha on dört yaşındayken hükümdar oldu. An-cak bu esnada atabeg olan Mücâhiddin Kaymaz tarafından tutuklanarak hapse atıldı ve yerine kardeşi Yusuf Yinal Te-gin hükümdar tayin edildi. Bir müddet sonra hapisten kurtulan Gökbörü, önce Musul atabeği II. Seyfettin Gazi’nin hizmetine girerek Harran, daha son-ra da Selahaddin Eyyübî’nin yanına geçerek Urfa hâkimi oldu. Bu esna-da Selahaddin’in el-Cezîre bölgesini hakimiyeti altına alma başarılarında önemli bir rol oynadı ve bunun bir mükafatı olarak da Selahaddin’in kız kardeşi Rabia Hatun ile evlendi. Gök-börü, Selahaddin Eyyübî’nin Haçlılara karşı yapmış olduğu bütün savaşlara katıldı ve diğer kumandanlarla birlikte üstün başarılar elde etti. Bu başarılar sonucunda başta Erbil olmak üzere Şehrizor ve kara-beli derbendi iktâ ola-rak Gökbörü’ye verildi. Selahaddin’in ölümünden sonra Gökbörü, bağımsız-lığının bir simgesi olarak Erbil’de sikke bastırdı. Bu tarihten itibaren yaklaşık kırk yıl boyunca Begteginliler devleti-ni bağımsız olarak yöneten Gökbörü,

Irak’ın diğer büyük şehirleri Bağdat ve Musul ile boy öl-çüşecek boyutta övülmeye değer bir endüstri, ticaret ve kültür merkezi haline gelmiş-tir5.

Çalışmamızda ağırlıklı olarak Türk kökenli Atabeklerin ha-

Erbil’i sıkıştırmaya başlayan Moğol ordularına karşı büyük bir mücadele verdi. 18 Ramazan 630’da (28 Haziran 1233) Beled’de vefat eden Gökbörü, vasiyeti üzerine naşı Mekke’ye götü-rülmek üzere hac kafilesiyle birlikte yola çıkarıldı. Ancak o yıl hac yapıl-madan geri dönüldüğü için Kûfe’de defnedildi. Yerine geçecek erkek ço-cuğu bulunmadığından Erbil, Abbasî halifesi el-Müstansır Billâh’ın asker-lerine teslim edildi. Bkz. İbnu’l-‘İmâd, Şihabuddin Ebî’l-Felâh Abdulhayy b. Ahmed b. Muhammed el-Akrî el-Hanbelî ed-Dımaşkî, Şezerâtü’z-Zeheb fi Ahbâri men Zeheb, (Thk. Abdulkâdir el-Arnâvût-Mahmud el-Arnâvût), Dı-maşk, 1991, c. VII, s. 243, 246; Abbas el-Azzâvî, Târihu’l-‘İrâk Beyne İhtilâleyn -1- Hükümetü’-l-Mağol, Bağdad, 1935, s. 215-216; Mahmud Yâsîn Ahmed et-Tikritî, el-Eyyubiyyûn fi Şimâli’ş-Şâm ve’l-Cezîre, Bağdat, 1981, s. 132-133; Gülay Öğün Bezer, Begteginliler Erbil’de Bir Türk Beyliği (526-630/1132-1253), İstanbul, 2000, s. 57-122; Fazıl Bayat, Erbil Atabeyliği, Türkler, Ankara, 2002, c. IV, s. 1350-1354; Nâzım Reşîd, Mu-zafferuddin Gökböri Sâhibu Erbil, Mecelletü’l-Ahâ’ (Kardaşlık), c. XIV, S. 8-9, Bağdat, (Trz.), s. 4-5; Ayrıca bkz. Ephrem-İsa Yousif, Mezopotamya’nın Yıldız Şehirleri, (Fransızcadan Çeviren: Nihat Nuyan), İstanbul, 2011, s. 106; Coşkun Alptekin, T. D. V. İslam Ansik-lopedisi, Begteginliler Maddesi, İstan-bul, 1992, c. V, s. 342-344. Gülay Öğün Bezer, T. D. V. İslam Ansiklopedisi, Kök-böri Maddesi, Ankara, 2002, c. XXVI, s. 234-235; Gökbörü-Salahaddin ilişkileri hakkında geniş bilgi için bkz. Ramazan Şeşen, Salahddin’den Baybars’a Eyyu-biler-Memluklar (1193-1260), İstanbul, 2007, s. 46-48.

5 İbn Hallikân, Ebu’l-Abbas Şemsüddin Ahmed b. Muhammed b. Ebî Bekr, Vefeyâtü’l-A’yân ve Enbâ’ü Ebnâi’z-Zemân, (Thk. İhsan Abbas), Beyrut, (Trz.), c. IV, s. 116-121. Erbil’in Atabekler dönemindeki diğer yönleri ile ilgili bilgi için bkz. İbnu’s-Sâ’î, “Halifelerin Hatunları” (Hükümdarların Hür ve Cariye Eşleri), (Çev. Abdulhalik Bakır), Ortaçağ Tarih ve Medeniyetine Dair Çeviriler I, Ankara, 2008, s. 167.

kim olduğu dönem Erbil’inin fiziki özelliklerini anlatmaya çalışacağız. Bu dönemde şe-hir idarî, iktisadî, sosyal ve kültürel yönden olduğu gibi bayındırlık ve imar faaliyet-leri yönünden de daha ön-ceki hiçbir dönemle muka-yese edilemeyecek boyutta önemli gelişmeler kaydet-miştir. Ortaçağ coğrafyacı-larının ve diğer kaynakların şehrin fiziki yapısıyla ilgili sunmuş oldukları bilgiler-den, şehrin surları, kalesi, hendeği ve kapıları, cami ve mescitleri, çarşıları, mezar-lıkları, mahalle ve caddele-ri, medrese ve bîmaristanı, hânkâh (dergâh-tekke), zavi-ye ve ribatları, yetimler evi, özürlüler evi, dul kadınlar evi, sahipsiz çocuklar evi, yaşlılar evi, köşk, saray ve konutları ve diğer kurumla-rı hakkında genel bir tablo çizmek mümkün olmaktadır. Bu bildirinin amacı, Orta-çağ coğrafyacılarının Erbil hakkında sunmuş oldukları bilgilerle diğer tarihsel kay-nak ve araştırmaların vermiş olduğu bilgileri ele almak suretiyle anılan Türkmen şehrinin fiziki yapısını ortaya koymak ve bilimsel bir yön-temle değerlendirmeye tabi tutmaktan ibarettir. Başta Geç ortaçağ coğrafyacıları ve âlimleri Yakut el-Hamevî, el-Kazvinî, İbnu’l-Müstevfî’, İbn Hallikân, İbn Şeddâd olmak üzere bütün eski ve çağdaş tarihçilerin vermiş oldukla-rı bilgiler ışığında Türkmen şehri Erbil’in fizikî özellikle-rini şu başlıklar altında ele almayı uygun gördük:

I. Erbil’in Adları, Tarihsel Geç-mişi ve Coğrafyası

Page 12: Şehit Dr. Rıza Demirci اﻟﻣﻧﺎﺿ

KERKÜK VAKFI

KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / قارداشلق Yıl/Year 17 السنة Sayı/Issue 68 العدد Ekim-Aralık/October-December 2015 10تشرين االول - كانوناالول

Erbil, M. 2000 dolaylarında Sü-mer tabletlerinde Urbilum, M. Ö. 9. yüzyıl Asur tablet-lerinde Erba-ilu (dört tanrı şehri), Yunan kaynaklarında Erbelâ, Eski Pehlevice’de Er-bire ve Arapça’da İrbil olarak geçmektedir. Şehir, Yunan tarihçi Pilinius tarafından ise Arbelitis olarak adlandırıl-mıştır. Babil ve Asur tanrıları-nın merkezi olması hasebiyle Nineva ve Akad İştâr’ından ayırmak için İştâr Erba-ilu (İştâr-Erbil) olarak adlandırıl-maktaydı. Sümer çivi yazıla-rında Erbil’deki İştâr mabedi, memleket kraliçesinin evi anlamına gelen E-Gashan-Kalmma olarak isimlendiri-liyordu. Zira burası bu esna-da kara ciğer muayenesi ile yapılan en meşhur kehanet ve falcılık merkezi durumun-daydı. İslam dilcilerinden el-Asma’î, bu adın, bu şehre, yaz mevsiminde, yağmur su-yuna ihtiyaç duymadan yeşil yapraklarla donatılan rebl adında bir çeşit ağaca daya-narak verildiğini ileri sürer6.

Erbil uzun tarihi boyunca en sonuncusu olan Begteginli-ler7 dönemi dışında sadece

6 Yakut el-Hamevî, Şihâbuddin b. Ebî Abdillâh Yakut b. Abdillah er-Rûmî el-Bağdadî, Mu’cemü’l-Büldân, Beyrut, 1977, c. I, s. 137; Abdurrezzak el-Hasenî, el-İrâk Kadîmen ve Hadîsen, Beyrut, 1971, s. 237; Cemal Bâbân, Usûl Esmâi’l-Müdün ve’l-Mevâki’i’l-‘İrâkiyye, Bağdat, 1989, s. 15-17; Sami b. Hamasi es-Sakkâr, İmâretü İrbil fi’l-Asri’l-Abbasî ve Müerrihühâ İbnu’l-Müstevfî, er-Riyâz (Suudi Arabistan), 1992, s. 27.

7 Begteginliler hakkında geniş bilgi için bkz. Fazıl Bayat, Erbil Atabeyliği, Türkler, c. IV, s. 1348-1354; Gülay Öğün Bezer, Begteginliler: Erbil’de Bir Türk Beyliği (1132-1233), Türkler, Ankara, 2002, c. IV, s. 1380-1388; Suphi Saatçi, Tarihi Gelişim İçinde Irak’ta Türk Varlığı, İstanbul, 1996, s. 66-73 (Bu eserin

Üçüncü Asur Kralı Nasırbal ve halefleri (M. Ö. 7. Yüzyıl) döneminde adından söz et-tirmiştir. Zira Erbil, bu dö-nemde Irak’ın en önemli şehirleri arasında yer alıyor-du. Ayrıca Erbil ve havalisi, önce Emevîlerle Abbasîler, daha sonra da Moğollarla Abbasîlerin idaresindeki Er-bil Atabeyliği arasında mey-dana gelen korkunç savaş-lara sahne olmuştur. Bazı tarihçilerin iddiasına göre, M. Ö. 331 yılında Büyük İskender’le Pers kralı Dârâ arasında vuku bulan ve Arbe-la8 veya Gavgamela Meydan Muharebesi9 veya diğer adıy-la “Erbil vakası” olarak adlan-dırılan büyük savaş bu şehir-de meydana gelmiş ve savaş sonunda hazinesini buradaki kalede gizleyerek kaçan Pers Kralı Dârâ, Büyük İskender’in bir kumandanı tarafından öl-

Arapça çevirisi için bkz. Suphi Saatçi, el-Kiyânü’t-Türkumâni, fi’l-İrâk fi Zav’i’t-Tetavvürâti’t-Tarihiyye, (Çev. Habib el-Hürmüzî), İstanbul, 1914, s. 56-63.).

8 Aslında Arbeles Mezopotamya’da Dicle’nin doğusunda yer alan bir kent olup tanrıçasıyla (savaşçı bir Aştart) ün salmış bir kenttir. İ. Ö. XXI. Yüzyıldan itibaren varlığı bilinen bu kent, daha sonra Arbail (günümüzdeki Erbil) adıyla Asurluların eline geçmiştir. Bkz. Komisyon, Büyük Larousse Sözlük ve Ansiklopedisi, Milliyet Gazetesi, İstanbul, (Trz.), c. II, s. 765.

9 Büyük İskender’in ordusuyla Persler arasında meydana gelen Gaugamela meydan muharebesi, Gaugamela ovasında vuku bulmuştur. Bu savaşta Pers ordusu, Makedonya ordusundan üç kat güçlüydü; Pers ordusunda 200 savaş arabası ve 15 Hint fili bulunuyordu. Ancak Büyük İskender sağ kanattaki süvarilerini öne sürerek önce düşman hatlarını yardı, sonra merkezde bulunan Dara III’ün üzerine saldırarak kralı İran’ın yüksek yaylalarına kaçmak zorunda bıraktı. Bu yenilgi üzerine pers ordusu dağıldı. Ordularınca Asya kralı ilan edilen Büyük İskender, tüm Mezopotamya’yı ele geçirdi. Bkz. Komisyon, Büyük Larousse Sözlük ve Ansiklopedisi, c. IX, s. 4415.

dürülmüştür10. Oysa Büyük İskender’le Pers kralı Dara III arasında vuku bulan Arbeles Meydan Muharebesi, ger-çekte iddia edilen yerde de-ğil, Yukarı Mezopotamya’nın büyük ovasında Büyük Zap suyu ile sulanan ve Ninova siti yakınında yer alan Gau-gameles denilen yerde mey-dana gelmiştir11.

Kaynaklarımız, Erbil’in, Dicle nehrini besleyen büyük ve küçük olmak üzere iki zap arasında düz ve geniş bir ara-zide kurulmuş büyük bir şe-hir olduğunu ifade etmekte-dirler12. Ünlü coğrafyacı Ya-kut el-Hamevî, boyu altmış dokuz buçuk, eni ise otuz beş derece olan ve herhangi bir nehre ve bostana sahip olmayan şehrin, idarî bakım-dan Musul’a bağlı olduğunu ve bu iki şehir arasında ka-file yürüyüşü ile iki günlük, Bağdat ile de yedi günlük bir mesafe bulunduğunu söy-lemektedir13. Anılan coğraf-yacı, naklettiğimiz bilgilere, Erbil halkının büyük kısmının Araplaşmış Kürtlerden, bura-

10 Bkz. Abdurrezzak el-Hasenî, s. 237; Cemal Bâbân, s. 15-17. Ayrıca bkz. Suphi Saatçi, Irak Türkmen Boyları, Oymakları ve Yerleşme Bölgeleri, İstanbul, 2009, s. 89.

11 Bkz. Komisyon, Büyük Larousse Sözlük ve Ansiklopedisi, c. II, s. 765, c. IX, s. 4415.

12 Bkz. el-Kazvinî, Zekeriya b. Muhammed b. Mahmud, Âsârü’l-Bilâd ve Ahbârü’l-İbâd, Beyrut, (Trz.), s. 290; Yakut el-Hamevî, c. I, s. 138; Safiyyüddin Abdülmü’min b. Abdulhak el-Bağdadî, Merâsidu’l-İttilâ’ alâ Esmâ’î’l-Emkineti ve’l-Bikâ’, (Thz. Ali Muhammed el-Bicâvî), Beyrut, 1992, c. I, s. 51; Şeyhü’r-Rebve, Şemsüddin Ebî Abdillah Muhammed b. Ebî Talib el-Ensârî ed-Dımaşkî, Nuhbetü’d-Dehr fi Acâ’ibi’l-Ber ve’l-Bahr, Beyrut, 1988, s. 255. Asya kralı ilan edilen Büyük İskender, tüm Mezopotamya’yı ele geçirdi.

13 Yakut el-Hamevî, c. I, s. 138.

KERKÜK VAKFI

KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / قارداشلق Yıl/Year 17 السنة Sayı/Issue 68 العدد Ekim-Aralık/October-December 2015 تشرين االول - كانوناالول 11

ya bağlı köy ve kasabalarda yaşayanların ise Kürt çiftçi-lerden meydana geldiğini ve buranın içme suyunun tatlı su kuyularından temin edil-diğini, hatta buradaki suların hafiflik ve tatlılık yönünden Dicle’nin tatlı suyunu arat-madığını, meyvelerinin ise şehir yakınındaki dağlardan getirildiğini de eklemekte-dir14.

Aslında Erken ve Geç Ortaçağın her döneminde Irak’ın kuze-yinde yer alan Musul, Kerkük ve Erbil şehirlerinin merke-zinde ve bu şehirlere bağlı ilçe, kasaba ve köylerde Türk, Arap, Kürt ve Gayr-i Müslim-ler (Yahudi, Hıristiyan, Sabi’î, Süryanî, Asurî, Keldanî) iç içe yaşamışlardır. Burada Arap-ları, Araplaşmış Kürtler ola-rak tanıtan ve şehirde Türk kökenli insanlar yokmuş gibi göstermeye çalışan Yakut el-Hamevî’yi eleştirmemek mümkün değildir. Zira H. 626/M. 1228 yılında vefat eden anılan coğrafyacı, Ata-beklerin Musul ve Erbil’de hakim oldukları dönemlerde eserini kaleme almıştır. Bu sı-ralarda Türkmenlerin hâkim olduğu bu şehirde (Erbil’de) yaşayan insanların tamamen Kürtlerden meydana geldiği görüşünü ve halkın arasında Türkmenlerin zikredilmeme-sini akıl ve mantıkla bağdaş-tırmak mümkün değildir. Bu gibi yanlış bilgi ve görüşle-ri bilerek veya bilmeyerek bazı çağdaş yazarlar da tek-rarlamaktadırlar. Hatta bu yazarlardan biri olan Abdur-rezzak el-Hasenî, el-Meliku’l-Mu’azzam Muzafferüddin Gökbörü’yü ve o dönemde

14 Yakut el-Hamevî, c. I, s. 138.

Erbil’de yaşayan birçok Arap ve Türkmen kökenli hadis ve fıkıh âlimini Kürt kökenli ola-rak göstermektedir. Halbuki anılan âlimlerin Kürt kökenli olmadıkları mensup oldukla-rı kabile ve ailelere ait soy ad-larından açıkça anlaşılmakta-dır. Hele bu yazarın, Türkçe-de bozkurt anlamına gelen Türkmen kökenli Gökbörü’yü bir Kürt olarak göstermesini yanlıştan öte gaf veya gaflet olarak kabul etmek gerekir15. Burada Bekteginliler hane-danının kurucusu olan el-Meliku’l-Mu’azzam Muzaffe-rüddin Gökbörü’nün babası Zeynüddin Ali Küçük’ün Kürt olduğuna dair ortaya atılan iddia ve kanaatlerin yanlış-lığına temas eden Prof. Dr. Fazıl Bayat’ın şu sözlerini de hatırlatmadan geçmeyelim:

“Begtekiinoğlu Zeyneddin Ali Küçük’ün ailesi hakkında Begtekin’in isminden baş-ka hiçbir bilgiye sahip de-ğiliz. Tarihçi Necip Asım, Beğtegin’i Abbasi halifele-rinin bendelerinden olarak sayıyorsa, bu hususta hangi kaynağa dayandığını bildir-miyor. Kaynaklarda bu aile hakkında, Türkmen taifesin-den olduğundan başka bir şey yazılı değildir. M. Strecek, Arap tarihçisi İbn Hallikan’a dayanarak Zeyneddin Kü-çük ailesinin Kürt soyundan geldiğini göstermekle büyük bir yanlışlığa düşmüştür. Çünkü İbn Hallikan’ın eserin-de bu ailenin Kürt olduğuna dair herhangi bir kayıt yok-tur. Zeyneddin Ali’nin adı, ilk olarak Zengi’nin babası Aksungur’un ölümü sırasın-

15 Yanlış bilgi ve görüşler için bkz. Abdurrezzak el-Hasenî, el-İrâk Kadîmen ve Hadîsen, s. 239.

da (1094) geçiyor. Bu sırada on yaşında olan Zengi’nin etrafına aralarında daha ço-cuk yaşta olan Zeyneddin Ali Küçük olmak üzere babası-nın kölemenleri ve metbuları toplanmıştır. Aksungur’un metbularından olan Zey-neddin Küçük, küçük yaştan beri Musul atabeylerinin hizmetine girmiş ve olaylar-dan anlaşılacağı üzere İma-meddin Zengî’den ayrılmıştır. Zengî’de kimi devlet işlerinde zaman zaman ona başvur-maktan geri kalmıyordu. Zeyneddin, Zengî’nin giriştiği savaşlara katılıyor ve büyük rol oynuyordu. Zeyneddin, Zengî’nin Musul vilayetine getirilmesinden gerek önce ve gerek sonra olsun on-dan hiç ayrılmamış ve onun Suriye’de giriştiği savaşların çoğuna katılmıştır.”16

Şehrin genel görünümü ve yapı-ları hakkında da bilgi veren Yakut, bunu şu kısa cümley-le dile getirmektedir: “Bu şehrin genişliğine rağmen, yapıları ve bu yapıların tarzı itibariyle bir şehir yapıların-dan ziyade köy yapılarına benzemektedir.”17.

Erbil şehrinde kaliteli pamuk ye-tiştirildiği de bu şehirle ilgili verilen bilgiler arasında yer almaktadır18.

Devamı var.

16 Bkz. Fazıl Bayat, s. 1348-1349.17 Yakut el-Hamevî, c. I, s. 138.18 Guy Le Strange, Büldânü’l-Hilâfeti’ş-

Şarkiyye, (Arp. Çev. Beşîr Fransîs-Gorgis Avvâd), (Yrz.), (Trz.), s. 122. Ayrıca bkz. Eliyahu Ashtor, Geç Ortaçağlarda Orta Doğu’nun Ekonomik Gerileyişi (Bir Taslak), (Çev. Abdulhalik Bakır-Pınar Ülgen-Alparslan Kılınç), Ortaçağ Tarih ve Medeniyetine Dair Çeviriler II, Ankara, 2008, s. 522.

Page 13: Şehit Dr. Rıza Demirci اﻟﻣﻧﺎﺿ

KERKÜK VAKFI

KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / قارداشلق Yıl/Year 17 السنة Sayı/Issue 68 العدد Ekim-Aralık/October-December 2015 10تشرين االول - كانوناالول

Erbil, M. 2000 dolaylarında Sü-mer tabletlerinde Urbilum, M. Ö. 9. yüzyıl Asur tablet-lerinde Erba-ilu (dört tanrı şehri), Yunan kaynaklarında Erbelâ, Eski Pehlevice’de Er-bire ve Arapça’da İrbil olarak geçmektedir. Şehir, Yunan tarihçi Pilinius tarafından ise Arbelitis olarak adlandırıl-mıştır. Babil ve Asur tanrıları-nın merkezi olması hasebiyle Nineva ve Akad İştâr’ından ayırmak için İştâr Erba-ilu (İştâr-Erbil) olarak adlandırıl-maktaydı. Sümer çivi yazıla-rında Erbil’deki İştâr mabedi, memleket kraliçesinin evi anlamına gelen E-Gashan-Kalmma olarak isimlendiri-liyordu. Zira burası bu esna-da kara ciğer muayenesi ile yapılan en meşhur kehanet ve falcılık merkezi durumun-daydı. İslam dilcilerinden el-Asma’î, bu adın, bu şehre, yaz mevsiminde, yağmur su-yuna ihtiyaç duymadan yeşil yapraklarla donatılan rebl adında bir çeşit ağaca daya-narak verildiğini ileri sürer6.

Erbil uzun tarihi boyunca en sonuncusu olan Begteginli-ler7 dönemi dışında sadece

6 Yakut el-Hamevî, Şihâbuddin b. Ebî Abdillâh Yakut b. Abdillah er-Rûmî el-Bağdadî, Mu’cemü’l-Büldân, Beyrut, 1977, c. I, s. 137; Abdurrezzak el-Hasenî, el-İrâk Kadîmen ve Hadîsen, Beyrut, 1971, s. 237; Cemal Bâbân, Usûl Esmâi’l-Müdün ve’l-Mevâki’i’l-‘İrâkiyye, Bağdat, 1989, s. 15-17; Sami b. Hamasi es-Sakkâr, İmâretü İrbil fi’l-Asri’l-Abbasî ve Müerrihühâ İbnu’l-Müstevfî, er-Riyâz (Suudi Arabistan), 1992, s. 27.

7 Begteginliler hakkında geniş bilgi için bkz. Fazıl Bayat, Erbil Atabeyliği, Türkler, c. IV, s. 1348-1354; Gülay Öğün Bezer, Begteginliler: Erbil’de Bir Türk Beyliği (1132-1233), Türkler, Ankara, 2002, c. IV, s. 1380-1388; Suphi Saatçi, Tarihi Gelişim İçinde Irak’ta Türk Varlığı, İstanbul, 1996, s. 66-73 (Bu eserin

Üçüncü Asur Kralı Nasırbal ve halefleri (M. Ö. 7. Yüzyıl) döneminde adından söz et-tirmiştir. Zira Erbil, bu dö-nemde Irak’ın en önemli şehirleri arasında yer alıyor-du. Ayrıca Erbil ve havalisi, önce Emevîlerle Abbasîler, daha sonra da Moğollarla Abbasîlerin idaresindeki Er-bil Atabeyliği arasında mey-dana gelen korkunç savaş-lara sahne olmuştur. Bazı tarihçilerin iddiasına göre, M. Ö. 331 yılında Büyük İskender’le Pers kralı Dârâ arasında vuku bulan ve Arbe-la8 veya Gavgamela Meydan Muharebesi9 veya diğer adıy-la “Erbil vakası” olarak adlan-dırılan büyük savaş bu şehir-de meydana gelmiş ve savaş sonunda hazinesini buradaki kalede gizleyerek kaçan Pers Kralı Dârâ, Büyük İskender’in bir kumandanı tarafından öl-

Arapça çevirisi için bkz. Suphi Saatçi, el-Kiyânü’t-Türkumâni, fi’l-İrâk fi Zav’i’t-Tetavvürâti’t-Tarihiyye, (Çev. Habib el-Hürmüzî), İstanbul, 1914, s. 56-63.).

8 Aslında Arbeles Mezopotamya’da Dicle’nin doğusunda yer alan bir kent olup tanrıçasıyla (savaşçı bir Aştart) ün salmış bir kenttir. İ. Ö. XXI. Yüzyıldan itibaren varlığı bilinen bu kent, daha sonra Arbail (günümüzdeki Erbil) adıyla Asurluların eline geçmiştir. Bkz. Komisyon, Büyük Larousse Sözlük ve Ansiklopedisi, Milliyet Gazetesi, İstanbul, (Trz.), c. II, s. 765.

9 Büyük İskender’in ordusuyla Persler arasında meydana gelen Gaugamela meydan muharebesi, Gaugamela ovasında vuku bulmuştur. Bu savaşta Pers ordusu, Makedonya ordusundan üç kat güçlüydü; Pers ordusunda 200 savaş arabası ve 15 Hint fili bulunuyordu. Ancak Büyük İskender sağ kanattaki süvarilerini öne sürerek önce düşman hatlarını yardı, sonra merkezde bulunan Dara III’ün üzerine saldırarak kralı İran’ın yüksek yaylalarına kaçmak zorunda bıraktı. Bu yenilgi üzerine pers ordusu dağıldı. Ordularınca Asya kralı ilan edilen Büyük İskender, tüm Mezopotamya’yı ele geçirdi. Bkz. Komisyon, Büyük Larousse Sözlük ve Ansiklopedisi, c. IX, s. 4415.

dürülmüştür10. Oysa Büyük İskender’le Pers kralı Dara III arasında vuku bulan Arbeles Meydan Muharebesi, ger-çekte iddia edilen yerde de-ğil, Yukarı Mezopotamya’nın büyük ovasında Büyük Zap suyu ile sulanan ve Ninova siti yakınında yer alan Gau-gameles denilen yerde mey-dana gelmiştir11.

Kaynaklarımız, Erbil’in, Dicle nehrini besleyen büyük ve küçük olmak üzere iki zap arasında düz ve geniş bir ara-zide kurulmuş büyük bir şe-hir olduğunu ifade etmekte-dirler12. Ünlü coğrafyacı Ya-kut el-Hamevî, boyu altmış dokuz buçuk, eni ise otuz beş derece olan ve herhangi bir nehre ve bostana sahip olmayan şehrin, idarî bakım-dan Musul’a bağlı olduğunu ve bu iki şehir arasında ka-file yürüyüşü ile iki günlük, Bağdat ile de yedi günlük bir mesafe bulunduğunu söy-lemektedir13. Anılan coğraf-yacı, naklettiğimiz bilgilere, Erbil halkının büyük kısmının Araplaşmış Kürtlerden, bura-

10 Bkz. Abdurrezzak el-Hasenî, s. 237; Cemal Bâbân, s. 15-17. Ayrıca bkz. Suphi Saatçi, Irak Türkmen Boyları, Oymakları ve Yerleşme Bölgeleri, İstanbul, 2009, s. 89.

11 Bkz. Komisyon, Büyük Larousse Sözlük ve Ansiklopedisi, c. II, s. 765, c. IX, s. 4415.

12 Bkz. el-Kazvinî, Zekeriya b. Muhammed b. Mahmud, Âsârü’l-Bilâd ve Ahbârü’l-İbâd, Beyrut, (Trz.), s. 290; Yakut el-Hamevî, c. I, s. 138; Safiyyüddin Abdülmü’min b. Abdulhak el-Bağdadî, Merâsidu’l-İttilâ’ alâ Esmâ’î’l-Emkineti ve’l-Bikâ’, (Thz. Ali Muhammed el-Bicâvî), Beyrut, 1992, c. I, s. 51; Şeyhü’r-Rebve, Şemsüddin Ebî Abdillah Muhammed b. Ebî Talib el-Ensârî ed-Dımaşkî, Nuhbetü’d-Dehr fi Acâ’ibi’l-Ber ve’l-Bahr, Beyrut, 1988, s. 255. Asya kralı ilan edilen Büyük İskender, tüm Mezopotamya’yı ele geçirdi.

13 Yakut el-Hamevî, c. I, s. 138.

KERKÜK VAKFI

KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / قارداشلق Yıl/Year 17 السنة Sayı/Issue 68 العدد Ekim-Aralık/October-December 2015 تشرين االول - كانوناالول 11

ya bağlı köy ve kasabalarda yaşayanların ise Kürt çiftçi-lerden meydana geldiğini ve buranın içme suyunun tatlı su kuyularından temin edil-diğini, hatta buradaki suların hafiflik ve tatlılık yönünden Dicle’nin tatlı suyunu arat-madığını, meyvelerinin ise şehir yakınındaki dağlardan getirildiğini de eklemekte-dir14.

Aslında Erken ve Geç Ortaçağın her döneminde Irak’ın kuze-yinde yer alan Musul, Kerkük ve Erbil şehirlerinin merke-zinde ve bu şehirlere bağlı ilçe, kasaba ve köylerde Türk, Arap, Kürt ve Gayr-i Müslim-ler (Yahudi, Hıristiyan, Sabi’î, Süryanî, Asurî, Keldanî) iç içe yaşamışlardır. Burada Arap-ları, Araplaşmış Kürtler ola-rak tanıtan ve şehirde Türk kökenli insanlar yokmuş gibi göstermeye çalışan Yakut el-Hamevî’yi eleştirmemek mümkün değildir. Zira H. 626/M. 1228 yılında vefat eden anılan coğrafyacı, Ata-beklerin Musul ve Erbil’de hakim oldukları dönemlerde eserini kaleme almıştır. Bu sı-ralarda Türkmenlerin hâkim olduğu bu şehirde (Erbil’de) yaşayan insanların tamamen Kürtlerden meydana geldiği görüşünü ve halkın arasında Türkmenlerin zikredilmeme-sini akıl ve mantıkla bağdaş-tırmak mümkün değildir. Bu gibi yanlış bilgi ve görüşle-ri bilerek veya bilmeyerek bazı çağdaş yazarlar da tek-rarlamaktadırlar. Hatta bu yazarlardan biri olan Abdur-rezzak el-Hasenî, el-Meliku’l-Mu’azzam Muzafferüddin Gökbörü’yü ve o dönemde

14 Yakut el-Hamevî, c. I, s. 138.

Erbil’de yaşayan birçok Arap ve Türkmen kökenli hadis ve fıkıh âlimini Kürt kökenli ola-rak göstermektedir. Halbuki anılan âlimlerin Kürt kökenli olmadıkları mensup oldukla-rı kabile ve ailelere ait soy ad-larından açıkça anlaşılmakta-dır. Hele bu yazarın, Türkçe-de bozkurt anlamına gelen Türkmen kökenli Gökbörü’yü bir Kürt olarak göstermesini yanlıştan öte gaf veya gaflet olarak kabul etmek gerekir15. Burada Bekteginliler hane-danının kurucusu olan el-Meliku’l-Mu’azzam Muzaffe-rüddin Gökbörü’nün babası Zeynüddin Ali Küçük’ün Kürt olduğuna dair ortaya atılan iddia ve kanaatlerin yanlış-lığına temas eden Prof. Dr. Fazıl Bayat’ın şu sözlerini de hatırlatmadan geçmeyelim:

“Begtekiinoğlu Zeyneddin Ali Küçük’ün ailesi hakkında Begtekin’in isminden baş-ka hiçbir bilgiye sahip de-ğiliz. Tarihçi Necip Asım, Beğtegin’i Abbasi halifele-rinin bendelerinden olarak sayıyorsa, bu hususta hangi kaynağa dayandığını bildir-miyor. Kaynaklarda bu aile hakkında, Türkmen taifesin-den olduğundan başka bir şey yazılı değildir. M. Strecek, Arap tarihçisi İbn Hallikan’a dayanarak Zeyneddin Kü-çük ailesinin Kürt soyundan geldiğini göstermekle büyük bir yanlışlığa düşmüştür. Çünkü İbn Hallikan’ın eserin-de bu ailenin Kürt olduğuna dair herhangi bir kayıt yok-tur. Zeyneddin Ali’nin adı, ilk olarak Zengi’nin babası Aksungur’un ölümü sırasın-

15 Yanlış bilgi ve görüşler için bkz. Abdurrezzak el-Hasenî, el-İrâk Kadîmen ve Hadîsen, s. 239.

da (1094) geçiyor. Bu sırada on yaşında olan Zengi’nin etrafına aralarında daha ço-cuk yaşta olan Zeyneddin Ali Küçük olmak üzere babası-nın kölemenleri ve metbuları toplanmıştır. Aksungur’un metbularından olan Zey-neddin Küçük, küçük yaştan beri Musul atabeylerinin hizmetine girmiş ve olaylar-dan anlaşılacağı üzere İma-meddin Zengî’den ayrılmıştır. Zengî’de kimi devlet işlerinde zaman zaman ona başvur-maktan geri kalmıyordu. Zeyneddin, Zengî’nin giriştiği savaşlara katılıyor ve büyük rol oynuyordu. Zeyneddin, Zengî’nin Musul vilayetine getirilmesinden gerek önce ve gerek sonra olsun on-dan hiç ayrılmamış ve onun Suriye’de giriştiği savaşların çoğuna katılmıştır.”16

Şehrin genel görünümü ve yapı-ları hakkında da bilgi veren Yakut, bunu şu kısa cümley-le dile getirmektedir: “Bu şehrin genişliğine rağmen, yapıları ve bu yapıların tarzı itibariyle bir şehir yapıların-dan ziyade köy yapılarına benzemektedir.”17.

Erbil şehrinde kaliteli pamuk ye-tiştirildiği de bu şehirle ilgili verilen bilgiler arasında yer almaktadır18.

Devamı var.

16 Bkz. Fazıl Bayat, s. 1348-1349.17 Yakut el-Hamevî, c. I, s. 138.18 Guy Le Strange, Büldânü’l-Hilâfeti’ş-

Şarkiyye, (Arp. Çev. Beşîr Fransîs-Gorgis Avvâd), (Yrz.), (Trz.), s. 122. Ayrıca bkz. Eliyahu Ashtor, Geç Ortaçağlarda Orta Doğu’nun Ekonomik Gerileyişi (Bir Taslak), (Çev. Abdulhalik Bakır-Pınar Ülgen-Alparslan Kılınç), Ortaçağ Tarih ve Medeniyetine Dair Çeviriler II, Ankara, 2008, s. 522.

Page 14: Şehit Dr. Rıza Demirci اﻟﻣﻧﺎﺿ

KERKÜK VAKFI

KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / قارداشلق Yıl/Year 17 السنة Sayı/Issue 68 العدد Ekim-Aralık/October-December 2015 12تشرين االول - كانوناالول

Kardaşlık

Irak Türkmen Cephesi Başkanı Salihi Londra’da konuştu

İngiltere Türk Dünyası Dayanış-ma Platformu Başkanı Atilla Abacıoğlu’nun takdiminin ar-dından Irak Türkmen Cephesi İngiltere eski Temsilcisi Sündüs Abbas, Erşad Salihi’yi tanıttı.

Irak Türkmen Cephesi (ITC) Baş-kanı Erşad Salihi, Suriye’deki Türkmenlerin, terör örgütü PKK’nın Suriye’deki uzantısı PYD ve YPG’nin baskılarıyla yerlerinden edildikleri iddiala-rına ilişkin, Suriye’de yer alan Türkmen coğrafyasının daha önceden bölgedeki DAİŞ varlığı sebebiyle bombalandığını ve bunun Türkmenlerin bölgeden ayrılmasına sebep olduğunu söyledi.

Salihi, merkezi İngiltere’de bu-

lunan “Türk Dünyası Daya-nışma Platformu” adlı sivil toplum organizasyonunca baş-kent Londra’daki Yunus Emre Enstitüsü’nde düzenlenen halka açık toplantıda konuştu.

Toplantı öncesi, Uluslararası Af Örgütü’nün PYD ile askeri kana-dı YPG’nin, Suriye’nin kuzeyinde Arap ve Türkmen sivillerin yaşa-dığı bölgeleri kullanılamaz hale getirmesi yönündeki raporuna ilişkin açıklamada bulunan Sali-hi, bölgede belli bir siyaset uy-gulandığını dile getirdi.

Terör örgütü DAİŞ’i “siyasi bir proje” olarak tanımlayan Salihi, Irak’taki Türkmenlerin yaşadığı Telafer ile Suriye’de Türkmen-lerin yaşadığı Tel Abyad kentle-

rinin birbirine benzerliğine dik-kati çekti.

Salihi, “DAİŞ gelip bölgede harita çiziyor. Bu birilerinin menfaa-tine oluyor. Bu haritalarda da özellikle Türkmenlerin üzerini çiziyor. Öyle bir siyaset uygula-nıyor ki, Telafer’e DAİŞ belasının getirilmesinde bir gaye var. O da çizilen haritadır. Suriye’deki Türkmen coğrafyası Tel Abyad’a da DAİŞ geldi. Ondan sonra bu bölgede DAİŞ bombalanıyor, bu nedenle Arap ve Türkmen-ler bölgeden çıkıyor. Ardından PYD, PKK silahlanıyor, bölgeye geliyor, Türkmenler yok, Araplar yok. ‘Tel Abyad’ bizimdir deni-yor” dedi.

“DAİŞ ilk Türkmenlere saldırdı”Salihi, İngiltere’de yaşayan Türkler,

Irak Türkmenleri ve Azerilerin yanı sıra çok sayıda davetlinin katıldığı toplantıda yaptığı ko-nuşmada da Irak Türkmenlerini ilgilendiren gelişmelere ilişkin bilgi verdi. Iraklı Türkmenlerin bölge siyasetinden sürekli etki-lendiğini vurgulayan Salihi, Iraklı Tükmenlerin yaşadıklarını Suri-yeli Türkmenlerin de yaşadığını dile getirdi.

Salihi, terör örgütü DAİŞ’in her-kesten önce Türkmenleri hedef aldığına vurgu yaparak, şu ifa-deleri kullandı:

“İlk Türkmenlere sonra Yezidilere ve Hristiyanlara saldırdı. Duru-

KERKÜK VAKFI

KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / قارداشلق Yıl/Year 17 السنة Sayı/Issue 68 العدد Ekim-Aralık/October-December 2015 تشرين االول - كانوناالول 13

ma baktığımızda, kamuoyunda, Batı ülkeleri platformunda Türk-menlerden hiç bahsedilmiyor. Türkmenlerden bahsedilmeme-si sıradan bir mesele değil, o ne-denle biz artık Batı ülkelerinin kapılarını çalmaya ve sorunla-rımızı dile getirmeye başladık. Batı ülkelerinde Türkmen lobi-sinin zayıf olduğunu görüyoruz. Sesimizi Batı’da duyurmakta fayda var. Bu kapsamda burada İngiliz yetkililer ile bir araya gel-dik. Aynı çalışmaları Almanya’da da sürdüreceğiz.”

Irak Türkmenlerinin problemle-rine çözüm bulma çalışmaları

kapsamında muhtelif yöntemle-re başvurduklarını aktaran Sali-hi, “Azami şekilde olsa da askeri gücümüzü, kendimizi yavaş ya-vaş toparlamaya başlıyoruz. Sağ olsun yanımızda yardım elini uzatan Türkiye var. Türkiye’nin bize verdiği destek kesilmedi. Ama şunu söylemek gerekli, Türkiye’nin desteği yeterli değil, daha fazlasını istiyoruz. Başka yolumuz, başka kimsemiz yok. Bugün bizi bir araya toplayan Türk varlığıdır” diye konuştu.

Salihi, son gelişmeler kapsamın-da Türkiye’nin bölgesinde iyi ilişkilere sahip olması gerektiği-

ni anlatarak, “Eninde sonunda Türkiyemizi korumak en önemli görevimiz. Çünkü Türkiye varsa, Türk dünyası daha fazla ayakta duracaktır. Türkiyemizi dimdik görürsek, burada oturan dünya Türkleri hiçbir zaman esarette kalmaz, eli kolu bağlı olmaz” de-ğerlendirmesinde bulundu.

Toplantıyı organize eden “Türk Dünyası Dayanışma Platformu”, Azeri, Uygur, Kırım Tatarı, Öz-bek, Batı Trakya, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, Kuzey Irak ve Türk kökenli birçok grubun temsilcileri tarafından geçen ay İngiltere’de kurulmuştu.

Alışmaz Fitilsiz mum alışmazBaba öğüt vermese Yavru dili Alışmaz

Alışsın Vur kibrit mum alışsınBaba dilin unutsa Yavru kimnen Alışsın

Axırı Gözümnen yaş axırı Çox yorulma dünyaçinBillah hiçti axırı

Aslını Kerem sevdi aslını Dilin terk eden bicdi Hür unutmaz aslını

On utmaz Bir utuzan on utmazBirisinde ğiret olsa Anadilin unutmaz

O yamandı Men yandım o yanmadı Bütün dünya uyandı Bes Erbil oyanmadı

O yağdı Bu fitildi o yağdı Gafil olma hemşehrim Çox düşman var oyağdı

Ağaca Dünya hoştu ağacaAnadilin terk etmem Asılsam da ağaca

Utan sen Her oyunda utan senAsılıvı inkar etme Tarihten utan sen

Ataş aldı Gül beyaz ataş aldı Temmuzun on dördümde Kerkük’e ataş aldı

Aldı neynim Dudağı aldı neynim Bu güzel memleketi Yabancı aldı neynim

Unudur Bu on ağaç unudurO insan gayretsizdiAnadilin unudur

Ata sen Mindir meni ata senAnadilin yavruya Gözel ögret ata sen

Bir din ara Fikir eyle bir din ara Dini milleti yurduSattarlar bir dinara

Boğazdan Ataş çığar boğazdanMen dilimi terk etmemKesilsem de boğazdan

Bir yanım Serend olup bir yanım Kerem bir defa yandıMen her günde bir yanım

Çıx dedi Yar bu dağa çıx dedi Gafil oldıv yad sana Öz şehrivden çıx dedi

Xalı qaldıDivanda xalı qaldı Getti o mert adamlar Yerleri xalı qaldı

Cinaslı Hoyratlar

Fuad Şeyh Mustafa

Page 15: Şehit Dr. Rıza Demirci اﻟﻣﻧﺎﺿ

KERKÜK VAKFI

KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / قارداشلق Yıl/Year 17 السنة Sayı/Issue 68 العدد Ekim-Aralık/October-December 2015 12تشرين االول - كانوناالول

Kardaşlık

Irak Türkmen Cephesi Başkanı Salihi Londra’da konuştu

İngiltere Türk Dünyası Dayanış-ma Platformu Başkanı Atilla Abacıoğlu’nun takdiminin ar-dından Irak Türkmen Cephesi İngiltere eski Temsilcisi Sündüs Abbas, Erşad Salihi’yi tanıttı.

Irak Türkmen Cephesi (ITC) Baş-kanı Erşad Salihi, Suriye’deki Türkmenlerin, terör örgütü PKK’nın Suriye’deki uzantısı PYD ve YPG’nin baskılarıyla yerlerinden edildikleri iddiala-rına ilişkin, Suriye’de yer alan Türkmen coğrafyasının daha önceden bölgedeki DAİŞ varlığı sebebiyle bombalandığını ve bunun Türkmenlerin bölgeden ayrılmasına sebep olduğunu söyledi.

Salihi, merkezi İngiltere’de bu-

lunan “Türk Dünyası Daya-nışma Platformu” adlı sivil toplum organizasyonunca baş-kent Londra’daki Yunus Emre Enstitüsü’nde düzenlenen halka açık toplantıda konuştu.

Toplantı öncesi, Uluslararası Af Örgütü’nün PYD ile askeri kana-dı YPG’nin, Suriye’nin kuzeyinde Arap ve Türkmen sivillerin yaşa-dığı bölgeleri kullanılamaz hale getirmesi yönündeki raporuna ilişkin açıklamada bulunan Sali-hi, bölgede belli bir siyaset uy-gulandığını dile getirdi.

Terör örgütü DAİŞ’i “siyasi bir proje” olarak tanımlayan Salihi, Irak’taki Türkmenlerin yaşadığı Telafer ile Suriye’de Türkmen-lerin yaşadığı Tel Abyad kentle-

rinin birbirine benzerliğine dik-kati çekti.

Salihi, “DAİŞ gelip bölgede harita çiziyor. Bu birilerinin menfaa-tine oluyor. Bu haritalarda da özellikle Türkmenlerin üzerini çiziyor. Öyle bir siyaset uygula-nıyor ki, Telafer’e DAİŞ belasının getirilmesinde bir gaye var. O da çizilen haritadır. Suriye’deki Türkmen coğrafyası Tel Abyad’a da DAİŞ geldi. Ondan sonra bu bölgede DAİŞ bombalanıyor, bu nedenle Arap ve Türkmen-ler bölgeden çıkıyor. Ardından PYD, PKK silahlanıyor, bölgeye geliyor, Türkmenler yok, Araplar yok. ‘Tel Abyad’ bizimdir deni-yor” dedi.

“DAİŞ ilk Türkmenlere saldırdı”Salihi, İngiltere’de yaşayan Türkler,

Irak Türkmenleri ve Azerilerin yanı sıra çok sayıda davetlinin katıldığı toplantıda yaptığı ko-nuşmada da Irak Türkmenlerini ilgilendiren gelişmelere ilişkin bilgi verdi. Iraklı Türkmenlerin bölge siyasetinden sürekli etki-lendiğini vurgulayan Salihi, Iraklı Tükmenlerin yaşadıklarını Suri-yeli Türkmenlerin de yaşadığını dile getirdi.

Salihi, terör örgütü DAİŞ’in her-kesten önce Türkmenleri hedef aldığına vurgu yaparak, şu ifa-deleri kullandı:

“İlk Türkmenlere sonra Yezidilere ve Hristiyanlara saldırdı. Duru-

KERKÜK VAKFI

KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / قارداشلق Yıl/Year 17 السنة Sayı/Issue 68 العدد Ekim-Aralık/October-December 2015 تشرين االول - كانوناالول 13

ma baktığımızda, kamuoyunda, Batı ülkeleri platformunda Türk-menlerden hiç bahsedilmiyor. Türkmenlerden bahsedilmeme-si sıradan bir mesele değil, o ne-denle biz artık Batı ülkelerinin kapılarını çalmaya ve sorunla-rımızı dile getirmeye başladık. Batı ülkelerinde Türkmen lobi-sinin zayıf olduğunu görüyoruz. Sesimizi Batı’da duyurmakta fayda var. Bu kapsamda burada İngiliz yetkililer ile bir araya gel-dik. Aynı çalışmaları Almanya’da da sürdüreceğiz.”

Irak Türkmenlerinin problemle-rine çözüm bulma çalışmaları

kapsamında muhtelif yöntemle-re başvurduklarını aktaran Sali-hi, “Azami şekilde olsa da askeri gücümüzü, kendimizi yavaş ya-vaş toparlamaya başlıyoruz. Sağ olsun yanımızda yardım elini uzatan Türkiye var. Türkiye’nin bize verdiği destek kesilmedi. Ama şunu söylemek gerekli, Türkiye’nin desteği yeterli değil, daha fazlasını istiyoruz. Başka yolumuz, başka kimsemiz yok. Bugün bizi bir araya toplayan Türk varlığıdır” diye konuştu.

Salihi, son gelişmeler kapsamın-da Türkiye’nin bölgesinde iyi ilişkilere sahip olması gerektiği-

ni anlatarak, “Eninde sonunda Türkiyemizi korumak en önemli görevimiz. Çünkü Türkiye varsa, Türk dünyası daha fazla ayakta duracaktır. Türkiyemizi dimdik görürsek, burada oturan dünya Türkleri hiçbir zaman esarette kalmaz, eli kolu bağlı olmaz” de-ğerlendirmesinde bulundu.

Toplantıyı organize eden “Türk Dünyası Dayanışma Platformu”, Azeri, Uygur, Kırım Tatarı, Öz-bek, Batı Trakya, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, Kuzey Irak ve Türk kökenli birçok grubun temsilcileri tarafından geçen ay İngiltere’de kurulmuştu.

Alışmaz Fitilsiz mum alışmazBaba öğüt vermese Yavru dili Alışmaz

Alışsın Vur kibrit mum alışsınBaba dilin unutsa Yavru kimnen Alışsın

Axırı Gözümnen yaş axırı Çox yorulma dünyaçinBillah hiçti axırı

Aslını Kerem sevdi aslını Dilin terk eden bicdi Hür unutmaz aslını

On utmaz Bir utuzan on utmazBirisinde ğiret olsa Anadilin unutmaz

O yamandı Men yandım o yanmadı Bütün dünya uyandı Bes Erbil oyanmadı

O yağdı Bu fitildi o yağdı Gafil olma hemşehrim Çox düşman var oyağdı

Ağaca Dünya hoştu ağacaAnadilin terk etmem Asılsam da ağaca

Utan sen Her oyunda utan senAsılıvı inkar etme Tarihten utan sen

Ataş aldı Gül beyaz ataş aldı Temmuzun on dördümde Kerkük’e ataş aldı

Aldı neynim Dudağı aldı neynim Bu güzel memleketi Yabancı aldı neynim

Unudur Bu on ağaç unudurO insan gayretsizdiAnadilin unudur

Ata sen Mindir meni ata senAnadilin yavruya Gözel ögret ata sen

Bir din ara Fikir eyle bir din ara Dini milleti yurduSattarlar bir dinara

Boğazdan Ataş çığar boğazdanMen dilimi terk etmemKesilsem de boğazdan

Bir yanım Serend olup bir yanım Kerem bir defa yandıMen her günde bir yanım

Çıx dedi Yar bu dağa çıx dedi Gafil oldıv yad sana Öz şehrivden çıx dedi

Xalı qaldıDivanda xalı qaldı Getti o mert adamlar Yerleri xalı qaldı

Cinaslı Hoyratlar

Fuad Şeyh Mustafa

Page 16: Şehit Dr. Rıza Demirci اﻟﻣﻧﺎﺿ

KERKÜK VAKFI

KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / قارداشلق Yıl/Year 17 السنة Sayı/Issue 68 العدد Ekim-Aralık/October-December 2015 14تشرين االول - كانوناالول

Veysel ERGİN**

Abbasilerden Irak Türkmenlerine Tevarüs Eden Bir Kültür Köprüsü:

Zevra Gazetesi*

Basın, günlük (gazete) ya da haf-talık olarak (dergi), güncel olaylara ilişkin bilgileri içeren yayınların bütünüdür. Top-lumların kültürel düzeyini ya da kamuoyunun hür iradesini yansıtan; “aydın” diye tabir edilen kalem erbabının görüş ve tepkilerini yansıtan; “kültür, siyaset, edebiyat, sanat, folk-lor…” gibi alanlarda toplumun gelişmesini sağlayan; hep mat-buat olmuştur ve bu yönüyle de, uygarlık tarihini belgele-yen en büyük arşiv sayılmıştır.

Bu yazıda, Irak Türkmenleri ve matbuat tarihi üzerine genel bir değerlendirme yapıldıktan sonra, bu topraklar üzerinde Irak Türkmenlerinin ilk olarak çıkardığı Zevra gazetesi; hem biçim hem de muhteva yönün-den değerlendirilecektir. Böy-lece, ileride ayrıntılı şekilde in-celenmesi planlanan ve bu ya-zının neşredildiği “Kardaşlık”ın da membaını oluşturacak Kar-deşlik (1961-1977) dergisinin değerlendirilmesine de zemin hazırlanmış olacaktır. Dolayı-sıyla bu çalışma, tarihi süreç-te Irak Türkmen varlığını ele alan genel değerlendirmeler eşliğinde şekillendirilmiş ola-caktır.

I-Irak Türkmenleri ve Matbuat Ta-rihi: Irak’ta Türkmen varlığının kronolojik seyrinin hülasasına, “Türkmen” kavramının köken ve anlamının tarihi kaynaklara dayanılarak izahıyla başlana-caktır.

Kimi tarihçilere göre, “Türkmen” deyimi, “Türk” ve Farsça “ma-nend” kelimelerinden birleşe-rek “Türk’e benzer” anlamına gelen “Türkmanend”den doğ-muştur.1 Bu konuda başkaca fikirler de (İslamiyet’i kabul eden Türkler/Oğuzlar, Tercü-man, Türk insanı/ savaşçısı)2 ortaya atılmakla birlikte, kav-ramla ilgili gelinen son nokta-daki sinsice planı, kendisi de bir Irak Türkmen’i olan Suphi Saatçi, şu cümlelerle deşifre etmektedir:

“Irakta cumhuriyet dönemini başlatan Abdülkerim Kasım yönetimi, Türklerin Türkmen olduklarını bu bakımdan Irak-taki Türk topluluğunun Türkiye değil Orta Asya kökenli olduk-larını göstermiş ve güya Irak-taki Türklerin Türkiye ile olan

1 Ahmet Caferoğlu, Türkmenler, Türk Kültürü Dergisi, S. 20, s.24, Haziran 1964

2 Bu konuda farklı görüş beyan edilen bazı kaynaklar şunlardır:

Yılmaz Öztuna, Türkiye Tarihi, cilt-2, s.10, İstanbul 1963; Erşat Hürmüzlü, Türkmenler ve Irak, Kerkük Vakfı Yayınları, s.14-15, İstanbul-2003; Suphi Saatçi, Irak Türkmen Boyları, Ötüken Neşriyat, s.15, İstanbul-2015

soy ve kültür bağını kesmiştir. Buna karşılık soydaşlarımız, Türkmen adını –batıya gö-çen Oğuzlar/İslamiyet’i kabul eden Türkler- anlamıyla kulla-narak, bu oyunu bozmuştur.”3

Böylesi bir adlandırma silsilesin-den geçen Irak Türklerinin, M.Ö. 5000 yılında Sümerler Dönemi’nden beri Irak’ta bu-lunduğu, dolayısıyla hicri 54 yılında Basra Körfezi güneyi-ne getirilen 2000 savaşçının Türkmen olduğuna dair çeşitli bilgiler mevcuttur. Bu bağlam-da Irak’ta hâkimiyet sürekli el değiştirmiş ve sırasıyla; Sü-merler, Abbasiler, Selçuklular, Akkoyunlular, Karakoyunlular, İlhanlılar, Zengiler, Atabeyler, Osmanlılar ve İngilizler bu topraklara sahip olmuşlardır. Dolayısıyla Türkmenler, şu farklı devlet çatıları altında bölgedeki hâkimiyeti uzun süre ellerinde tutmuşlardır: Selçuklular, İlhanlılar, Atabey-ler, Celayirler, Karakoyunlular, Akkoyunlular...4

Bu tarihi sürece bağlı olarak ba-sın faaliyetlerine bakıldığında, Irak Türkmenlerinin matbuat faaliyetlerini, Osmanlı yazılı basın çalışmalarına bağlı ola-rak ele almak gerekir. Zira 3

3 Suphi Saatçi, Tarihsel Gelişim İçinde Irakta Türk Varlığı, İstanbul Araştırma Merkezi Yayını, s.17-18, İstanbul-1996

4 Suphi Saatçi, Tarihsel Gelişim İçinde Irakta Türk Varlığı, s.39-127

* Bu yazı, daha önce aynı adla sehven neşredilen çalışmanın düzeltilerek yeniden basılmış halidir

** Yrd. Doç. Dr. Sinop Üniversitesi Türkçe Eğitimi Anabilim Dalı

KERKÜK VAKFI

KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / قارداشلق Yıl/Year 17 السنة Sayı/Issue 68 العدد Ekim-Aralık/October-December 2015 تشرين االول - كانوناالول 15

Mart 1865 yılında Tuna Vilâyeti Matbaası’nda yayınlanmaya başlanan ilk vilâyet gazetesi “Tuna”dan5 sonra bu kategori-deki dördüncü gazetenin Zevra oluşu, böyle bir değerlendir-meyi zaruri kılmaktadır.

Tanzimat’ın ilânından sonra, mahallî idarelerle ilgili ilk bü-yük düzenleme 7 Kasım 1864 tarihinde çıkarılan nizamname ile yapılmıştır. Bu nizamname eyalet sistemini kaldırarak vilâyet sisteminin temelini oluşturmuştur. Bu kanuna bağlı olarak, her vilâyette bir matbaanın kurulması karar-laştırılır. Bu matbaalar ve bu-ralarda neşir olunan gazeteler, bugünkü taşra basınının geliş-mesine önayak olmuşlardır.6

H.1321/M.1903 tarihli Osmanlı

devlet salnamesine göre, yüz-yılın başında İstanbul’daki res-mi matbaalar hariç 29 vilâyet matbaası daha vardır. Bu mat-baaların 15’i 1860’lı yılların sonlarında, 7’si 1870’lerde, 3’ü 1880’lerde kurulmuştur. Bu vilâyet matbaalarının 15’i sadece Osmanlıca baskı ya-pabilme özelliğine sahip iken, 7’si Türkçe-Arapça, 3’ü Türkçe-Rumca, 2’si Türkçe-Ermenice, 2’si de Türkçe, Sırpça, Bulgar-

5 Osman İbrahimov, Tuna Vilayet gaze-tesi (1865-1866), Ankara Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, İslam Tarihi ve Sanatları Anabilim Dalı, Basılmamış Yüksek Lisans Tezi, Ankara-2006

İbrahimov, çalışmasının “Vilâyet Gaze-teleri” bölümünde şöyle bir sıralama vermektedir:

— 1865 yılında Tuna” gazetesi — 1866 yılında “Fırat”, “Suriye”, “Trab-

lusgarb” gazeteleri — 1867 yılında “Beyrut”, “Envar-ı Şarkıy-

ye” gazeteleri — 1868 yılında “Edirne”, “Yanya” gazete-

leri — 1869 yılında “Zevra”(Bağdat),

“Hüdavendigâr”(Bursa), “Konya”, “Trabzon”, “Selanik” gazeteleri. (Os-man İbrahimov, s.25)

6 Vedat Günyol, “Matbuat”, TDV İslâm Ansiklopedisi, c.VII, s.368–369, İstan-bul 1988

ca, Fransızca, baskı yapabilme imkânına sahiptir.7 Bu vilâyet matbaalarından biri de, miladi 1869 (Hicrî 1286) yılında Vali Mithat Paşa tarafından geti-rilerek Bağdat’ta işletmeye konulan vilâyet matbaasında-ki buharla çalışan ilk hurufat baskı makinesidir ki ilk Irak gazetesi sayılan Türkçe-Arapça Zevra Gazete’si de miladi 15 Haziran’da bu makineyle basıl-maya başlanmıştır.

II-Zevra Gazetesinin Fiziki Özel-likleri: Gazeteyle ilgili bilgilen-dirmelere geçilmeden önce, gazeteye verilen isim ile ilgili tespitler ortaya konulacaktır. Zira bu isim, yazıya verilen başlıktan da anlaşılacağı üze-re, Abbasiler dönemine kadar uzanan bir kültür köprüsü ola-rak da düşünülebilir.

Zevra, sözlükte farklı anlamlara gelmekle birlikte8, Bağdat’ın Osmanlı idaresi dönemini ele alan ayrıntılı bir çalışmada,9 beldenin Abbasiler dönemin-

7 Uygur Kocabaşoğlu, Ali Birinci, “Os-manlı Vilâyet Gazete ve Matbaaları Üzerine Gözlemler”, Kebikeç, sayı II, Ankara 1995, s. 102–103

8 Ferit Devellioğlu’nun, “Türkçe-Osman-lıca Sözlük”ünde, şu tanımlamalara yer verilmiştir:

“Zevra: Bağdat, Dicle nehri, eğri ve eğilmiş nesne-yay, derin kuyu, uzak yer” Ferit Devellioğlu, Türkçe-Osman-lıca Sözlük, Aydın Kitabevi, s.1213, Ankara-2015

9 Konuyla ilgili özetle şu bilgiye yer ve-rilmiştir: “Abbasi halifesi Cafer Ebu Mansur, kurduğu Bağdat şehrine cennet manasında kullanılan (darü’s-selam) kelimesinden ilham alarak (Medinetü’s-selam) adını vermiştir. Şe-hir; Bağdat ismi dışında Buğdan, Me-dinetü Ebu Cafer, Medinetü’l-Mansur; hilafet merkezi olduğundan Darü’l-Hilafe, Medinetü’l-Hulefâ; birçok ev-liya makberini ihtiva ettiği için Burc-ı Evliya; kapıları dış kapılarıyla örtülü ol-duğu için Zevra ‘inhiraf, eğrilme’… gibi isimlerle de anılmıştır.” Erdinç Gülcü, “Osmanlı idaresinde Bağdat (1534-1623)”, Fırat Üniversitesi, Sosyal Bi-limler Enstitüsü, Tarih Anabilim Dalı, Basılmamış Doktora Tezi, Elazığ-1999, s.38-39

den kalma adına atfen kulla-nıldığına işaret etmektedir ki gazetenin içerik ve amacıyla bu tespitin daha uygun düştü-ğü söylenebilir.

Gazetenin adı, özellikle Ahmet Mithat Paşa ve Irak tarihiyle il-gili çalışmalarda geçmekle bir-likte, gazetenin özellikle genel değerlendirmelerine yer veri-len Ata Terzibaşı’nın “Kerkük Matbuat Tarihi” adlı kitabıyla yine özellikle çeviri yönünden muhtevaya daha vakıf olan Mine Ersoy’un, “Zevra Gazete-si (S.1-100)’nin Transkripsiyon ve Değerlendirmesi” adıyla 2014 yılında Kilis 7 Aralık Üni-versitesi Sosyal Bilimler Ensti-tüsü, Tarih Anabilim Dalı’nda tamamladığı basılmamış yük-sek lisans tezi bir adım öne çık-maktadır. Dolayısıyla, gazeteye dair bu iki kaynaktaki bilgilere daha ziyade başvurulacaktır.

Ata Terzibaşı, kitabının “Sunuş” ve “Irakta İlk Matbaa ve Gazete” bölümlerinde, matbaanın ku-ruluş ve ilk gazetenin basılma sürecini şöyle özetler:

“Bağdat’ta tesis edilen matbaa ile Irakta Zevra adlı ilk gazete 15 Haziran1869 tarihinde ya-yımlanmıştır. Bundan dolayı 15 Haziran her yıl Irak’ta basın bayramı olarak kutlanmakta-dır. Osmanlı yönetiminin Irak’a verdiği önemi vurgulayan bu nokta, basının ülkedeki top-lum hayatına getirdiği büyük yeniliğe de işaret etmektedir… Irak’ta buharla çalışan ilk hu-rufat baskı makinesi Miladi 1869 (Hicrî 1286) yılında Vali Mithat Paşa tarafından ge-tirilerek Bağdat’ta işletmeye konulmuştur. İlk Irak gazetesi sayılan Türkçe-Arapça basılan Zevra Gazete’si de aynı yılda ve aynı vilâyet matbaasında 15 Haziranda basılmaya baş-lamıştır. Irak’ta daha önce hu-rufat makinesi yoktu. Ancak

Page 17: Şehit Dr. Rıza Demirci اﻟﻣﻧﺎﺿ

KERKÜK VAKFI

KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / قارداشلق Yıl/Year 17 السنة Sayı/Issue 68 العدد Ekim-Aralık/October-December 2015 14تشرين االول - كانوناالول

Veysel ERGİN**

Abbasilerden Irak Türkmenlerine Tevarüs Eden Bir Kültür Köprüsü:

Zevra Gazetesi*

Basın, günlük (gazete) ya da haf-talık olarak (dergi), güncel olaylara ilişkin bilgileri içeren yayınların bütünüdür. Top-lumların kültürel düzeyini ya da kamuoyunun hür iradesini yansıtan; “aydın” diye tabir edilen kalem erbabının görüş ve tepkilerini yansıtan; “kültür, siyaset, edebiyat, sanat, folk-lor…” gibi alanlarda toplumun gelişmesini sağlayan; hep mat-buat olmuştur ve bu yönüyle de, uygarlık tarihini belgele-yen en büyük arşiv sayılmıştır.

Bu yazıda, Irak Türkmenleri ve matbuat tarihi üzerine genel bir değerlendirme yapıldıktan sonra, bu topraklar üzerinde Irak Türkmenlerinin ilk olarak çıkardığı Zevra gazetesi; hem biçim hem de muhteva yönün-den değerlendirilecektir. Böy-lece, ileride ayrıntılı şekilde in-celenmesi planlanan ve bu ya-zının neşredildiği “Kardaşlık”ın da membaını oluşturacak Kar-deşlik (1961-1977) dergisinin değerlendirilmesine de zemin hazırlanmış olacaktır. Dolayı-sıyla bu çalışma, tarihi süreç-te Irak Türkmen varlığını ele alan genel değerlendirmeler eşliğinde şekillendirilmiş ola-caktır.

I-Irak Türkmenleri ve Matbuat Ta-rihi: Irak’ta Türkmen varlığının kronolojik seyrinin hülasasına, “Türkmen” kavramının köken ve anlamının tarihi kaynaklara dayanılarak izahıyla başlana-caktır.

Kimi tarihçilere göre, “Türkmen” deyimi, “Türk” ve Farsça “ma-nend” kelimelerinden birleşe-rek “Türk’e benzer” anlamına gelen “Türkmanend”den doğ-muştur.1 Bu konuda başkaca fikirler de (İslamiyet’i kabul eden Türkler/Oğuzlar, Tercü-man, Türk insanı/ savaşçısı)2 ortaya atılmakla birlikte, kav-ramla ilgili gelinen son nokta-daki sinsice planı, kendisi de bir Irak Türkmen’i olan Suphi Saatçi, şu cümlelerle deşifre etmektedir:

“Irakta cumhuriyet dönemini başlatan Abdülkerim Kasım yönetimi, Türklerin Türkmen olduklarını bu bakımdan Irak-taki Türk topluluğunun Türkiye değil Orta Asya kökenli olduk-larını göstermiş ve güya Irak-taki Türklerin Türkiye ile olan

1 Ahmet Caferoğlu, Türkmenler, Türk Kültürü Dergisi, S. 20, s.24, Haziran 1964

2 Bu konuda farklı görüş beyan edilen bazı kaynaklar şunlardır:

Yılmaz Öztuna, Türkiye Tarihi, cilt-2, s.10, İstanbul 1963; Erşat Hürmüzlü, Türkmenler ve Irak, Kerkük Vakfı Yayınları, s.14-15, İstanbul-2003; Suphi Saatçi, Irak Türkmen Boyları, Ötüken Neşriyat, s.15, İstanbul-2015

soy ve kültür bağını kesmiştir. Buna karşılık soydaşlarımız, Türkmen adını –batıya gö-çen Oğuzlar/İslamiyet’i kabul eden Türkler- anlamıyla kulla-narak, bu oyunu bozmuştur.”3

Böylesi bir adlandırma silsilesin-den geçen Irak Türklerinin, M.Ö. 5000 yılında Sümerler Dönemi’nden beri Irak’ta bu-lunduğu, dolayısıyla hicri 54 yılında Basra Körfezi güneyi-ne getirilen 2000 savaşçının Türkmen olduğuna dair çeşitli bilgiler mevcuttur. Bu bağlam-da Irak’ta hâkimiyet sürekli el değiştirmiş ve sırasıyla; Sü-merler, Abbasiler, Selçuklular, Akkoyunlular, Karakoyunlular, İlhanlılar, Zengiler, Atabeyler, Osmanlılar ve İngilizler bu topraklara sahip olmuşlardır. Dolayısıyla Türkmenler, şu farklı devlet çatıları altında bölgedeki hâkimiyeti uzun süre ellerinde tutmuşlardır: Selçuklular, İlhanlılar, Atabey-ler, Celayirler, Karakoyunlular, Akkoyunlular...4

Bu tarihi sürece bağlı olarak ba-sın faaliyetlerine bakıldığında, Irak Türkmenlerinin matbuat faaliyetlerini, Osmanlı yazılı basın çalışmalarına bağlı ola-rak ele almak gerekir. Zira 3

3 Suphi Saatçi, Tarihsel Gelişim İçinde Irakta Türk Varlığı, İstanbul Araştırma Merkezi Yayını, s.17-18, İstanbul-1996

4 Suphi Saatçi, Tarihsel Gelişim İçinde Irakta Türk Varlığı, s.39-127

* Bu yazı, daha önce aynı adla sehven neşredilen çalışmanın düzeltilerek yeniden basılmış halidir

** Yrd. Doç. Dr. Sinop Üniversitesi Türkçe Eğitimi Anabilim Dalı

KERKÜK VAKFI

KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / قارداشلق Yıl/Year 17 السنة Sayı/Issue 68 العدد Ekim-Aralık/October-December 2015 تشرين االول - كانوناالول 15

Mart 1865 yılında Tuna Vilâyeti Matbaası’nda yayınlanmaya başlanan ilk vilâyet gazetesi “Tuna”dan5 sonra bu kategori-deki dördüncü gazetenin Zevra oluşu, böyle bir değerlendir-meyi zaruri kılmaktadır.

Tanzimat’ın ilânından sonra, mahallî idarelerle ilgili ilk bü-yük düzenleme 7 Kasım 1864 tarihinde çıkarılan nizamname ile yapılmıştır. Bu nizamname eyalet sistemini kaldırarak vilâyet sisteminin temelini oluşturmuştur. Bu kanuna bağlı olarak, her vilâyette bir matbaanın kurulması karar-laştırılır. Bu matbaalar ve bu-ralarda neşir olunan gazeteler, bugünkü taşra basınının geliş-mesine önayak olmuşlardır.6

H.1321/M.1903 tarihli Osmanlı

devlet salnamesine göre, yüz-yılın başında İstanbul’daki res-mi matbaalar hariç 29 vilâyet matbaası daha vardır. Bu mat-baaların 15’i 1860’lı yılların sonlarında, 7’si 1870’lerde, 3’ü 1880’lerde kurulmuştur. Bu vilâyet matbaalarının 15’i sadece Osmanlıca baskı ya-pabilme özelliğine sahip iken, 7’si Türkçe-Arapça, 3’ü Türkçe-Rumca, 2’si Türkçe-Ermenice, 2’si de Türkçe, Sırpça, Bulgar-

5 Osman İbrahimov, Tuna Vilayet gaze-tesi (1865-1866), Ankara Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, İslam Tarihi ve Sanatları Anabilim Dalı, Basılmamış Yüksek Lisans Tezi, Ankara-2006

İbrahimov, çalışmasının “Vilâyet Gaze-teleri” bölümünde şöyle bir sıralama vermektedir:

— 1865 yılında Tuna” gazetesi — 1866 yılında “Fırat”, “Suriye”, “Trab-

lusgarb” gazeteleri — 1867 yılında “Beyrut”, “Envar-ı Şarkıy-

ye” gazeteleri — 1868 yılında “Edirne”, “Yanya” gazete-

leri — 1869 yılında “Zevra”(Bağdat),

“Hüdavendigâr”(Bursa), “Konya”, “Trabzon”, “Selanik” gazeteleri. (Os-man İbrahimov, s.25)

6 Vedat Günyol, “Matbuat”, TDV İslâm Ansiklopedisi, c.VII, s.368–369, İstan-bul 1988

ca, Fransızca, baskı yapabilme imkânına sahiptir.7 Bu vilâyet matbaalarından biri de, miladi 1869 (Hicrî 1286) yılında Vali Mithat Paşa tarafından geti-rilerek Bağdat’ta işletmeye konulan vilâyet matbaasında-ki buharla çalışan ilk hurufat baskı makinesidir ki ilk Irak gazetesi sayılan Türkçe-Arapça Zevra Gazete’si de miladi 15 Haziran’da bu makineyle basıl-maya başlanmıştır.

II-Zevra Gazetesinin Fiziki Özel-likleri: Gazeteyle ilgili bilgilen-dirmelere geçilmeden önce, gazeteye verilen isim ile ilgili tespitler ortaya konulacaktır. Zira bu isim, yazıya verilen başlıktan da anlaşılacağı üze-re, Abbasiler dönemine kadar uzanan bir kültür köprüsü ola-rak da düşünülebilir.

Zevra, sözlükte farklı anlamlara gelmekle birlikte8, Bağdat’ın Osmanlı idaresi dönemini ele alan ayrıntılı bir çalışmada,9 beldenin Abbasiler dönemin-

7 Uygur Kocabaşoğlu, Ali Birinci, “Os-manlı Vilâyet Gazete ve Matbaaları Üzerine Gözlemler”, Kebikeç, sayı II, Ankara 1995, s. 102–103

8 Ferit Devellioğlu’nun, “Türkçe-Osman-lıca Sözlük”ünde, şu tanımlamalara yer verilmiştir:

“Zevra: Bağdat, Dicle nehri, eğri ve eğilmiş nesne-yay, derin kuyu, uzak yer” Ferit Devellioğlu, Türkçe-Osman-lıca Sözlük, Aydın Kitabevi, s.1213, Ankara-2015

9 Konuyla ilgili özetle şu bilgiye yer ve-rilmiştir: “Abbasi halifesi Cafer Ebu Mansur, kurduğu Bağdat şehrine cennet manasında kullanılan (darü’s-selam) kelimesinden ilham alarak (Medinetü’s-selam) adını vermiştir. Şe-hir; Bağdat ismi dışında Buğdan, Me-dinetü Ebu Cafer, Medinetü’l-Mansur; hilafet merkezi olduğundan Darü’l-Hilafe, Medinetü’l-Hulefâ; birçok ev-liya makberini ihtiva ettiği için Burc-ı Evliya; kapıları dış kapılarıyla örtülü ol-duğu için Zevra ‘inhiraf, eğrilme’… gibi isimlerle de anılmıştır.” Erdinç Gülcü, “Osmanlı idaresinde Bağdat (1534-1623)”, Fırat Üniversitesi, Sosyal Bi-limler Enstitüsü, Tarih Anabilim Dalı, Basılmamış Doktora Tezi, Elazığ-1999, s.38-39

den kalma adına atfen kulla-nıldığına işaret etmektedir ki gazetenin içerik ve amacıyla bu tespitin daha uygun düştü-ğü söylenebilir.

Gazetenin adı, özellikle Ahmet Mithat Paşa ve Irak tarihiyle il-gili çalışmalarda geçmekle bir-likte, gazetenin özellikle genel değerlendirmelerine yer veri-len Ata Terzibaşı’nın “Kerkük Matbuat Tarihi” adlı kitabıyla yine özellikle çeviri yönünden muhtevaya daha vakıf olan Mine Ersoy’un, “Zevra Gazete-si (S.1-100)’nin Transkripsiyon ve Değerlendirmesi” adıyla 2014 yılında Kilis 7 Aralık Üni-versitesi Sosyal Bilimler Ensti-tüsü, Tarih Anabilim Dalı’nda tamamladığı basılmamış yük-sek lisans tezi bir adım öne çık-maktadır. Dolayısıyla, gazeteye dair bu iki kaynaktaki bilgilere daha ziyade başvurulacaktır.

Ata Terzibaşı, kitabının “Sunuş” ve “Irakta İlk Matbaa ve Gazete” bölümlerinde, matbaanın ku-ruluş ve ilk gazetenin basılma sürecini şöyle özetler:

“Bağdat’ta tesis edilen matbaa ile Irakta Zevra adlı ilk gazete 15 Haziran1869 tarihinde ya-yımlanmıştır. Bundan dolayı 15 Haziran her yıl Irak’ta basın bayramı olarak kutlanmakta-dır. Osmanlı yönetiminin Irak’a verdiği önemi vurgulayan bu nokta, basının ülkedeki top-lum hayatına getirdiği büyük yeniliğe de işaret etmektedir… Irak’ta buharla çalışan ilk hu-rufat baskı makinesi Miladi 1869 (Hicrî 1286) yılında Vali Mithat Paşa tarafından ge-tirilerek Bağdat’ta işletmeye konulmuştur. İlk Irak gazetesi sayılan Türkçe-Arapça basılan Zevra Gazete’si de aynı yılda ve aynı vilâyet matbaasında 15 Haziranda basılmaya baş-lamıştır. Irak’ta daha önce hu-rufat makinesi yoktu. Ancak

Page 18: Şehit Dr. Rıza Demirci اﻟﻣﻧﺎﺿ

KERKÜK VAKFI

KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / قارداشلق Yıl/Year 17 السنة Sayı/Issue 68 العدد Ekim-Aralık/October-December 2015 16تشرين االول - كانوناالول

birçok taş basma matbaalar kurulmuştu. Nitekim Kâmil Tebrizi’nin matbaası Miladi 1861 (Hicrî 1278) yılında Ab-bas Mirza adında bir kişi tara-fından Bağdat’a getirilmiştir. Ayrıca 1859 yılında Musul’da ilk taş basma matbaa yaban-cılardan oluşan Dominikan pa-pazlar tarafından kurulmuştur. Zevra gazetesinin ilk sayısı, ön başlığında görüldüğü gibi, 5 Rebiülevvel 1286 (Rumi 3 Ha-ziran 1285/Miladi 15 Haziran 1869) Salı günü çıkmıştır. Son sayısı ise, anlattıklarına göre, 2607 numaralı olup Hicrî 7 Cemaziyülevvel 1335/Rumi 1 Mart 1333 (1917) tarihin-de çıktıktan sonra İngilizlerin Bağdat’ı işgali üzerine gazete durdurulmuştur.”10

Kısaca özetlenen bu gelişmeler eşliğinde neşriyatına başlayan gazetenin ilk sayısının sayfa başında, künye bilgileri şu şe-kilde yer almaktadır:11

10 Ata Terzibaşı, “Kerkük Matbuat Tarihi”, Kerkük Vakfı Yay, İstanbul-2005, s.5/19-21

11 Tabloda, Türkçe karşılığı verilen

Tablo-1 Zevra gazetesinin ilk sa-yısının sayfa başında verilen künye bilgileri

Gazetenin ikinci sayısının Türkçe kısmında, Arapça ifadelerin yerine, Osmanlı Türkçesiyle istinsah edilmiş şu ibare yer almaktadır:

“İşbu gazete dâhiliye ve hariciye havadisi ve her türlü mebâhisi şamil olarak haftada bir defa salı günleri çıkar. Bir seneliği (70) ve altı aylığı (40) kuruşa ve beher nüshası (60) paraya-dır. Dâhil-i vilayetten maada mahaller için bu fiyata posta ücreti zamm olunur. Seneliği-ni veyahut altı aylığını almak

künye bilgisinin Arapça ifadesi de şu şekildedir:

“Hazihi (el-gazete) ey el-cerîdetu baʻu fi’l-usbuʻmerreten yevme’l-sülâsâ ve hiye hâviyetun li külli nevʻin mine’l-ahbârive’l-havâdisi’d-dâhiliyye ve’l-hâriciyye. Kıymetuha an müddet-i sene (70) ve an müddet-i sitte eşhur (40) kırşen ve külli nushatin minha fî (60) pâre dâhili’l-vilaye ve yudâfualeyha ilâ sâiri’l-mahalli ve’l-emkine ucretu’l-posta vellezi yergabu fî ahzihaimma sene ev sitte eşhur. (Felmurâciʻ Matbaa Merkezi’l-Vilaye)

için yazılmak istenildiği hâlde Merkez-i Vilâyet Matbaasına müracaat olunmak lâzım ge-lir”

Yukarıdaki ifadeden, okuyucuya ulaşmak için her alternatifin denendiği anlaşılan Zevra’nın bütün sayılarında, her iki say-fada da üç sütunluk sayfa dü-zenlemesine sadık kalınmıştır. Gazetenin ilk 100 sayısının çevirisi ağırlıklı çalışmasında Mine Ersoy, gazetenin şekil özellikleri üzerine şu değerlen-dirmelerde bulunur:

“Gazete müstakil olarak Arapça ve Türkçe olmak üzere iki dil-de yayınlanmaktaydı. Ancak gazetenin birinci sayısı tek nüsha olarak bir kısmı Arapça ve bir kısmı ise Türkçe yayın-lanmıştır. Gazete arkalı - önlü olmak üzere iki sayfa basıl-maktaydı. Sayfa numaraları diğer nüshalarda sıralı olarak devam ettirilmiştir. Gazetenin adı sayfanın üstünde yer al-makta olup altında da yayın tarihi ve numarası, gazetenin

3 Haziran / Sene: 1285el-senetü’l-ûlâ (1.yıl)

ZEVRAYevm’ül- sülase (Salı)

Numara: 1 / 5Rebi’ul-Evvel / Sene: 1286

Bu gazete haftada bir Salı günü basılır. Her çeşit dâhili ve harici haberleri ve olayları ihtiva eder. Yıllık ücreti 70, altı aylık ücreti 40 kuruştur. Senelik veya altı aylık almak istemeyen için il (vilayet) içi her nüsha 60

paradır. Diğer yerler için bunun üzerine posta ücreti eklenir.(Müracaat: Merkez-i Vilayet Matbaası

KERKÜK VAKFI

KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / قارداشلق Yıl/Year 17 السنة Sayı/Issue 68 العدد Ekim-Aralık/October-December 2015 تشرين االول - كانوناالول 17

abonelik bedeli ve basıldığı matbaa hakkında bir açıkla-ma yer almaktadır. Yazılar üç sütun halinde yer almaktaydı. Gazetede Mevad-ı Hususiyye, Mevad-ı Umumiyye, Mevad-ı Askeriyye, Havadis-i Husu-siyye, Havadis-i Umumiyye, Havadis-i Hariciyye ve benzeri başlıklar altında haberler ve-rilmekteydi. Haftada bir, Salı günleri yayına başlayan gaze-te; 23 Temmuz 1869 tarihli 52. sayıdan itibaren, Salı ve Cu-martesi olmak üzere, haftada iki gün yayınlanmaya devam etmiştir.”12

III-Zevra Gazetesinin Muhteva Özellikleri: İkinci sayfasının sol alt köşesindeki “Bağdat Vilâyet Matbaasında tab olun-muştur” ibaresinden hare-ketle, vilâyet matbaasının en uzun soluklu (15 Haziran 1869-1 Mart 1917= 2607 sayı) neş-riyatı olduğu tescillenen Zevra; gazetenin “içinden çıktığı top-lumun nabzını en canlı ve günü gününe tutması” fonksiyonun-dan hareketle, 48 yıl boyunca, Kerkük’ün bir aynası olmuştur. Bu süre zarfında, zaman za-man muhalif düşünceler13 hat-ta gazetenin yaygınlaşmasının zararlarına dair dizeler14 dile

12 Mine Ersoy, “Zevra Gazetesi (S. 1-100)’nin Transkripsiyon ve Değer-lendirmesi”, Kilis 7 Aralık Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Tarih Ana-bilim Dalı, Basılmamış Yüksek Lisans Tezi, Kilis-2014, s.11

13 Bazı Iraklı yazarlar, Mithat Paşa’nın Bağdat Valiliği esnasında yüksek dü-zeyde ileri ve serbest görüşlü bir ga-zete olduğunu kabul edilen Zevra’nın daha sonra gözden düştüğünü söyler. Ancak Musul Vilâyet’i Mektupçusu Mustafa Bey tarafından Bağdat mek-tupçusuna yazılan ve bir kısmı aşağıya alınan mektupta, gazetenin eski canlı-lığına kavuştuğu ifade edilir:

“… irsal buyrulan Zevra’nın saye-i samîlerinde hamd olsun şu pek az vakitte gazete denecek hale gelmiş ve hakikaten terakkiye yüz tutmuş ol-duğu nazar-ı mefharet ve meserret ile görüldü…” Ata Terzibaşı, a.g.e. s.21

14 Hicri 1298 yılında Kerküklü şair Tabi-boğlu, “Ahval-i zamaneden bin nüsha”

getirilse de, Zevra’nın serbest görüşlü gazete kimliği daima öne çıkmıştır.

Zevra gazetesinin içeriğine bakıl-dığında gerek Mine Ersoy’un çalışmasında öne çıkardığı ga-zetenin “Mevad-ı Hususiyye, Mevad-ı Umumiyye, Mevad-ı Askeriyye, Havadis-i Husu-siyye, Havadis-i Umumiyye, Havadis-i Hariciyye” benzeri başlıkları, gerekse İslam, Ta-rih, Sanat ve Kültür Araştırma-ları Merkezi (IRCICA) ile Irak Başbakanlığı’na bağlı kültür kurumu Beytü-l Hikme tarafın-dan İstanbul’da ortaklaşa dü-zenlenen “Osmanlı Belgelerin-de Irak”15 konulu panelde ileri sürülen görüşler, “gazetenin hükümet ile halk arasında bir köprü olduğu” düşüncesinde birleşmektedir. Nitekim gaze-tenin Hakkı Tarık Us kütüpha-nesine kayıtlı nüshasının 12. sayısında, gazetenin toplum için önemine şu sözlerle deği-nilmiştir:

“Evvel ve ahir söylendiği vecihle gazete denilen şey tabʿ ve neşr olunduğu memleket halkının tarik-i terakkide delil ve rehbe-ri olup bir memlekette evrak-ı havadis ne kadar tekessür eder ise medeniyeti dahi o nispette terakki edeceğinden matbuatı terakki eden milletler sezâvâr-ı tebrik ve tesîd oldukları gibi o yolda hizmet ve ebna-yı va-tanına hizmet medeniyet ve kemâl yolunda delâlet iden gayretmendânın hizmetleri dahi her hâlde şayan-ı şükra-

başlığıyla yazdığı manzumesinde ga-zetenin halk arasında yaygınlığını kötü bir alışkanlık sayıyor:

“Mushaf u ayet hadisi gûş edenler kalmadıŞimdi herkes fürûmâye ceride-hân imişEy dirigâ gitti hürmet ilme rağbet kalmadıNüshâ-yı tavr-ı firenkî kabil-i iman imiş”

Ata Terzibaşı, a.g.e. s.2115 El-Zevra Gazetesi’ne (1869-1917)

Göre Irak’ın Sosyal ve İktisadi Duru-mu, Osmanlı Belgelerinde Irak paneli, 6 Haziran 2012

niyet…olmaya”16

Mine Ersoy, çalışmasının “Zevra Gazetesine Yansıyan Haberler Işığı Altında Bağdat Vilayeti”17 adlı üçüncü bölümünde, çı-kan haberleri, “İdare, Beledi-ye, İktisadi, Askeriye, Eğitim, Sosyal” şeklinde ele almıştır. Bu gruplamayı, yukarıda ifade edilen haliyle “yöneten” ve “yönetilen” şeklinde yapmak da mümkündür.

Gazete, Osmanlının tüm taşra vi-layetlerinde ve özellikle Irak vilayetinde önemli değişimler yaşadığı 19.yy sonlarına doğ-ru çıkmaktaydı. Dolayısıyla, Ali Rıza Paşa’nın özellikle Men-tifik bölgesinde bazı Arap aşi-retlerinin oluşturduğu yarı ba-ğımsız yapıyı bölgedeki diğer rakip Arap aşiretlerin yardım ve desteğiyle ortadan kaldırı-şı18 gibi hem Osmanlıyı hem de bölgedeki halkı ilgilendiren birçok idari olaya yer verilmiş-tir. Bunun öncesinde, derginin 50. sayısında, Nasır Paşa’nın Nasiriye kasabasında yaptı-rılacak vakıf binası için yapı-lan yardımlara öncülük ettiği, gazete sütunlarına şu şekilde yansımış:

“Mentifik sancağının merkez livası olmak üzere müceddeden teş-kiline teşebbüs olunmuş olan Nasıriye kasabasında inşa olunacak ebna-yı mîriyye için mutasarrıf-ı liva Saadetli Nasır Paşa ve mûmâ-ileyhin men-sup olduğu Essadun familyası azasıyla memurin-i mahalli-ye ve sairinin iki defada iâne itmiş oldukları sekiz yüz elli kese akçenin müfredat defte-ri bu kere matbaamıza vürûd

16 ---, Mevad-ı Umumiye, Zevra, S.12, s.24, 19 Ağustos 1285 (1869)

17 Mine Ersoy, a.g.e. s.614-62218 Sinan Marufoğlu, “Osmanlı Dönemin-

de Kuzey Irak’ta Toprak Düzeni ve Mu-kataaların İşletilmesi”, Tarihin Peşinde Dergisi-2013, S.9, s.237

Page 19: Şehit Dr. Rıza Demirci اﻟﻣﻧﺎﺿ

KERKÜK VAKFI

KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / قارداشلق Yıl/Year 17 السنة Sayı/Issue 68 العدد Ekim-Aralık/October-December 2015 16تشرين االول - كانوناالول

birçok taş basma matbaalar kurulmuştu. Nitekim Kâmil Tebrizi’nin matbaası Miladi 1861 (Hicrî 1278) yılında Ab-bas Mirza adında bir kişi tara-fından Bağdat’a getirilmiştir. Ayrıca 1859 yılında Musul’da ilk taş basma matbaa yaban-cılardan oluşan Dominikan pa-pazlar tarafından kurulmuştur. Zevra gazetesinin ilk sayısı, ön başlığında görüldüğü gibi, 5 Rebiülevvel 1286 (Rumi 3 Ha-ziran 1285/Miladi 15 Haziran 1869) Salı günü çıkmıştır. Son sayısı ise, anlattıklarına göre, 2607 numaralı olup Hicrî 7 Cemaziyülevvel 1335/Rumi 1 Mart 1333 (1917) tarihin-de çıktıktan sonra İngilizlerin Bağdat’ı işgali üzerine gazete durdurulmuştur.”10

Kısaca özetlenen bu gelişmeler eşliğinde neşriyatına başlayan gazetenin ilk sayısının sayfa başında, künye bilgileri şu şe-kilde yer almaktadır:11

10 Ata Terzibaşı, “Kerkük Matbuat Tarihi”, Kerkük Vakfı Yay, İstanbul-2005, s.5/19-21

11 Tabloda, Türkçe karşılığı verilen

Tablo-1 Zevra gazetesinin ilk sa-yısının sayfa başında verilen künye bilgileri

Gazetenin ikinci sayısının Türkçe kısmında, Arapça ifadelerin yerine, Osmanlı Türkçesiyle istinsah edilmiş şu ibare yer almaktadır:

“İşbu gazete dâhiliye ve hariciye havadisi ve her türlü mebâhisi şamil olarak haftada bir defa salı günleri çıkar. Bir seneliği (70) ve altı aylığı (40) kuruşa ve beher nüshası (60) paraya-dır. Dâhil-i vilayetten maada mahaller için bu fiyata posta ücreti zamm olunur. Seneliği-ni veyahut altı aylığını almak

künye bilgisinin Arapça ifadesi de şu şekildedir:

“Hazihi (el-gazete) ey el-cerîdetu baʻu fi’l-usbuʻmerreten yevme’l-sülâsâ ve hiye hâviyetun li külli nevʻin mine’l-ahbârive’l-havâdisi’d-dâhiliyye ve’l-hâriciyye. Kıymetuha an müddet-i sene (70) ve an müddet-i sitte eşhur (40) kırşen ve külli nushatin minha fî (60) pâre dâhili’l-vilaye ve yudâfualeyha ilâ sâiri’l-mahalli ve’l-emkine ucretu’l-posta vellezi yergabu fî ahzihaimma sene ev sitte eşhur. (Felmurâciʻ Matbaa Merkezi’l-Vilaye)

için yazılmak istenildiği hâlde Merkez-i Vilâyet Matbaasına müracaat olunmak lâzım ge-lir”

Yukarıdaki ifadeden, okuyucuya ulaşmak için her alternatifin denendiği anlaşılan Zevra’nın bütün sayılarında, her iki say-fada da üç sütunluk sayfa dü-zenlemesine sadık kalınmıştır. Gazetenin ilk 100 sayısının çevirisi ağırlıklı çalışmasında Mine Ersoy, gazetenin şekil özellikleri üzerine şu değerlen-dirmelerde bulunur:

“Gazete müstakil olarak Arapça ve Türkçe olmak üzere iki dil-de yayınlanmaktaydı. Ancak gazetenin birinci sayısı tek nüsha olarak bir kısmı Arapça ve bir kısmı ise Türkçe yayın-lanmıştır. Gazete arkalı - önlü olmak üzere iki sayfa basıl-maktaydı. Sayfa numaraları diğer nüshalarda sıralı olarak devam ettirilmiştir. Gazetenin adı sayfanın üstünde yer al-makta olup altında da yayın tarihi ve numarası, gazetenin

3 Haziran / Sene: 1285el-senetü’l-ûlâ (1.yıl)

ZEVRAYevm’ül- sülase (Salı)

Numara: 1 / 5Rebi’ul-Evvel / Sene: 1286

Bu gazete haftada bir Salı günü basılır. Her çeşit dâhili ve harici haberleri ve olayları ihtiva eder. Yıllık ücreti 70, altı aylık ücreti 40 kuruştur. Senelik veya altı aylık almak istemeyen için il (vilayet) içi her nüsha 60

paradır. Diğer yerler için bunun üzerine posta ücreti eklenir.(Müracaat: Merkez-i Vilayet Matbaası

KERKÜK VAKFI

KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / قارداشلق Yıl/Year 17 السنة Sayı/Issue 68 العدد Ekim-Aralık/October-December 2015 تشرين االول - كانوناالول 17

abonelik bedeli ve basıldığı matbaa hakkında bir açıkla-ma yer almaktadır. Yazılar üç sütun halinde yer almaktaydı. Gazetede Mevad-ı Hususiyye, Mevad-ı Umumiyye, Mevad-ı Askeriyye, Havadis-i Husu-siyye, Havadis-i Umumiyye, Havadis-i Hariciyye ve benzeri başlıklar altında haberler ve-rilmekteydi. Haftada bir, Salı günleri yayına başlayan gaze-te; 23 Temmuz 1869 tarihli 52. sayıdan itibaren, Salı ve Cu-martesi olmak üzere, haftada iki gün yayınlanmaya devam etmiştir.”12

III-Zevra Gazetesinin Muhteva Özellikleri: İkinci sayfasının sol alt köşesindeki “Bağdat Vilâyet Matbaasında tab olun-muştur” ibaresinden hare-ketle, vilâyet matbaasının en uzun soluklu (15 Haziran 1869-1 Mart 1917= 2607 sayı) neş-riyatı olduğu tescillenen Zevra; gazetenin “içinden çıktığı top-lumun nabzını en canlı ve günü gününe tutması” fonksiyonun-dan hareketle, 48 yıl boyunca, Kerkük’ün bir aynası olmuştur. Bu süre zarfında, zaman za-man muhalif düşünceler13 hat-ta gazetenin yaygınlaşmasının zararlarına dair dizeler14 dile

12 Mine Ersoy, “Zevra Gazetesi (S. 1-100)’nin Transkripsiyon ve Değer-lendirmesi”, Kilis 7 Aralık Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Tarih Ana-bilim Dalı, Basılmamış Yüksek Lisans Tezi, Kilis-2014, s.11

13 Bazı Iraklı yazarlar, Mithat Paşa’nın Bağdat Valiliği esnasında yüksek dü-zeyde ileri ve serbest görüşlü bir ga-zete olduğunu kabul edilen Zevra’nın daha sonra gözden düştüğünü söyler. Ancak Musul Vilâyet’i Mektupçusu Mustafa Bey tarafından Bağdat mek-tupçusuna yazılan ve bir kısmı aşağıya alınan mektupta, gazetenin eski canlı-lığına kavuştuğu ifade edilir:

“… irsal buyrulan Zevra’nın saye-i samîlerinde hamd olsun şu pek az vakitte gazete denecek hale gelmiş ve hakikaten terakkiye yüz tutmuş ol-duğu nazar-ı mefharet ve meserret ile görüldü…” Ata Terzibaşı, a.g.e. s.21

14 Hicri 1298 yılında Kerküklü şair Tabi-boğlu, “Ahval-i zamaneden bin nüsha”

getirilse de, Zevra’nın serbest görüşlü gazete kimliği daima öne çıkmıştır.

Zevra gazetesinin içeriğine bakıl-dığında gerek Mine Ersoy’un çalışmasında öne çıkardığı ga-zetenin “Mevad-ı Hususiyye, Mevad-ı Umumiyye, Mevad-ı Askeriyye, Havadis-i Husu-siyye, Havadis-i Umumiyye, Havadis-i Hariciyye” benzeri başlıkları, gerekse İslam, Ta-rih, Sanat ve Kültür Araştırma-ları Merkezi (IRCICA) ile Irak Başbakanlığı’na bağlı kültür kurumu Beytü-l Hikme tarafın-dan İstanbul’da ortaklaşa dü-zenlenen “Osmanlı Belgelerin-de Irak”15 konulu panelde ileri sürülen görüşler, “gazetenin hükümet ile halk arasında bir köprü olduğu” düşüncesinde birleşmektedir. Nitekim gaze-tenin Hakkı Tarık Us kütüpha-nesine kayıtlı nüshasının 12. sayısında, gazetenin toplum için önemine şu sözlerle deği-nilmiştir:

“Evvel ve ahir söylendiği vecihle gazete denilen şey tabʿ ve neşr olunduğu memleket halkının tarik-i terakkide delil ve rehbe-ri olup bir memlekette evrak-ı havadis ne kadar tekessür eder ise medeniyeti dahi o nispette terakki edeceğinden matbuatı terakki eden milletler sezâvâr-ı tebrik ve tesîd oldukları gibi o yolda hizmet ve ebna-yı va-tanına hizmet medeniyet ve kemâl yolunda delâlet iden gayretmendânın hizmetleri dahi her hâlde şayan-ı şükra-

başlığıyla yazdığı manzumesinde ga-zetenin halk arasında yaygınlığını kötü bir alışkanlık sayıyor:

“Mushaf u ayet hadisi gûş edenler kalmadıŞimdi herkes fürûmâye ceride-hân imişEy dirigâ gitti hürmet ilme rağbet kalmadıNüshâ-yı tavr-ı firenkî kabil-i iman imiş”

Ata Terzibaşı, a.g.e. s.2115 El-Zevra Gazetesi’ne (1869-1917)

Göre Irak’ın Sosyal ve İktisadi Duru-mu, Osmanlı Belgelerinde Irak paneli, 6 Haziran 2012

niyet…olmaya”16

Mine Ersoy, çalışmasının “Zevra Gazetesine Yansıyan Haberler Işığı Altında Bağdat Vilayeti”17 adlı üçüncü bölümünde, çı-kan haberleri, “İdare, Beledi-ye, İktisadi, Askeriye, Eğitim, Sosyal” şeklinde ele almıştır. Bu gruplamayı, yukarıda ifade edilen haliyle “yöneten” ve “yönetilen” şeklinde yapmak da mümkündür.

Gazete, Osmanlının tüm taşra vi-layetlerinde ve özellikle Irak vilayetinde önemli değişimler yaşadığı 19.yy sonlarına doğ-ru çıkmaktaydı. Dolayısıyla, Ali Rıza Paşa’nın özellikle Men-tifik bölgesinde bazı Arap aşi-retlerinin oluşturduğu yarı ba-ğımsız yapıyı bölgedeki diğer rakip Arap aşiretlerin yardım ve desteğiyle ortadan kaldırı-şı18 gibi hem Osmanlıyı hem de bölgedeki halkı ilgilendiren birçok idari olaya yer verilmiş-tir. Bunun öncesinde, derginin 50. sayısında, Nasır Paşa’nın Nasiriye kasabasında yaptı-rılacak vakıf binası için yapı-lan yardımlara öncülük ettiği, gazete sütunlarına şu şekilde yansımış:

“Mentifik sancağının merkez livası olmak üzere müceddeden teş-kiline teşebbüs olunmuş olan Nasıriye kasabasında inşa olunacak ebna-yı mîriyye için mutasarrıf-ı liva Saadetli Nasır Paşa ve mûmâ-ileyhin men-sup olduğu Essadun familyası azasıyla memurin-i mahalli-ye ve sairinin iki defada iâne itmiş oldukları sekiz yüz elli kese akçenin müfredat defte-ri bu kere matbaamıza vürûd

16 ---, Mevad-ı Umumiye, Zevra, S.12, s.24, 19 Ağustos 1285 (1869)

17 Mine Ersoy, a.g.e. s.614-62218 Sinan Marufoğlu, “Osmanlı Dönemin-

de Kuzey Irak’ta Toprak Düzeni ve Mu-kataaların İşletilmesi”, Tarihin Peşinde Dergisi-2013, S.9, s.237

Page 20: Şehit Dr. Rıza Demirci اﻟﻣﻧﺎﺿ

KERKÜK VAKFI

KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / قارداشلق Yıl/Year 17 السنة Sayı/Issue 68 العدد Ekim-Aralık/October-December 2015 18تشرين االول - كانوناالول

etmiş olmakla ber-vech-i âtî aynen derc olunur: Mutasarrıf Saâdetlü Nasır Pâşâ 30000 / Şatra Kazası Kâ’im-makâmı Rı-fatlü Falih Bey 10000…”19

Irak’ta kurulan ilk sanayi mek-tebi Mithat Paşa’nın Bağdat valiliği esnasında 1869 senesi Haziran’ında Bağdat şehrinde tesis edilmiştir. Bağdat Sana-yi Mektebi, fakir ve kimsesiz çocukların eğitilerek “vatana ve millete” faydalı bir yöne sevk edilmesi ve ileride kendi geçimlerini sağlamak üzere sanata alıştırılmaları gayesiyle açılmıştır. İlk açıldığında oku-la 144 öğrenci kaydedilmiş, öğrenci sayısı her daim isteni-len düzeyde tutulamamış ve dalgalanmalarla birlikte 55 ila 130 arasında değişmiştir. Mek-tepte esas olarak demircilik, marangozluk, mürettiblik, ter-zilik, kunduracılık ve çulhacılık sanatları öğretilmektedir:20

“Mekteb-i mezkûr derûnunda en ziyade lüzum ve ehemmi-yeti olan sanayi ile sanayi-i mezkûreye teferrû eden ulum ve fünunun talim ve tedrisi ni-zamnamesi ahkâmından ise de teymürcülük ve marangozluk gibi büyük sanatların mektep dâhilinde talim ve tedrisi birta-kım alât ve edevatı tedarikinde muhtaç olduğuna ve mektebin her türlü levazımını ikmal ile derece-i matlûbeye isali es-babının istihsaline teşebbüs olunmuş ise de bunların ikmal ve itmamı vakte tevakkuf ede-ceğine binâen bunun için uzun uzadıya vakit kaybedilmemek üzere teymürcülük ve maran-gozluk sanatına tefrik olunan şâkirdânın şimdilik Bağdat’ta

19 Zevra, S.50, s.100, 26 Mayıs 1286 (1870)

20 Burcu Kurt, Modernleşen Sanayiye Ayak Uydurmak: Osmanlı Irak’ında Ku-rulan Sanayi Mektepleri, History Stu-dies, Volume 5 Issue 3 Haziran/June 2013, s.151-173

kâin tersane fabrikasında ve müretteplik sınıfına ayrılan-ların matbaa-yı vilayette ve terzicilik ve kunduracılık ve Akmeşe dokumacılığı sanatla-rının dahi mektep-i derûnunda talimine karar verilerek…”21

Gazete sütunlarına, dönemin as-keri hareketliliği de sıklıkla yansımıştır. Zaten, Zevra’nın basıldığı Bağdat Vilâyet Mat-baası tesis edilmeden, Bağdat ordusunun baskı ihtiyacını karşılamak için bir taş basma matbaa Mithat Paşa tarafın-dan Bağdat’ta tesis edilmiştir. Bu matbaa ile askeriyeye ait belge, broşür ve özel kitaplar basılırdı ki bunlar çoğu kez halktan gizli tutulan kanunları içine aldığı için sadece büyük rütbeli subaylara dağıtılırdı.22 Zevra’nın sütunları da sık sık (asker sevki, tayin ve atamalar, disiplin olayları…) gibi “askeri bilgiler”e ev sahipliği yapmış-tır:

“Saff-ı süvari ikinci alayın birin-ci binbaşısı Ahmet Efendinin vuku-ı vefatına mebni yerine birinci ejder alayının ikinci binbaşısı Şaban Ağa’nın bi-rinci ve ağa-yı mûmâ-ileyhin yerine dahi alay-ı mezkûrun alay emini Şakir Efendinin ikinci binbaşı tayin kılındık-ları misüllü alay-ı mezkûrun kezalik vefat eden ikinci bin-başısı Hasan Ağa’nın yerine dahi sağ kol ağası Bahaeddin Efendi binbaşı-yı Sânî ve saff-ı piyade dördüncü alayın ikinci tabur binbaşısı Hasan Efendi-nin akdemce açığa çıkarılarak geçenlerde Der-Saadete celb olunması mebni yerine saff-ı piyade üçüncü alayının alay emini Mehmet Efendi binbaşı ve efendi-i mûmâ-ileyhin yeri-ne dâhi mezkûr dördüncü ala-yın üçüncü tabur sağ kol ağası

21 Zevra, S.50, s.100, 24 Haziran 1285 (1869)22 Ata Terzibaşı, a.g.e. s.19

Abdülkadir Efendi alay emini nasb ve tayin buyurulmuştur.”23

Gazete sütunlarında, “yöneten” ve “yönetilen” hiyerarşisi bağ-lamında, (Bağdat şehrinin ge-nel fiziki sorunlarıyla belediye hizmetleri, ziraat alanındaki çalışmalar, ticaret alanları, toplum kesimlerinin ekonomik farklılığı ve yardımlar, nüfu-sun coğrafi ve sayısal dağılımı, sağlık problemi…” gibi konular da defalarca ve etraflıca ele alınmıştır:

“Tahranda kolera zuhurunu ge-çende derç-i sahife-i beyan ey-lemiş idik. Bu defa Der saadet-ten Bağdat Karantina Müdür-lüğüne çekilen bir telgrafname mealine nazaran Tahranın etraf ve civarında kâin kura ve nevâhîde bu hastalık ol-kadar şiddetli değilse de nefs-i Tah-randa yevmî on beşten yirmi beşe kadar vefiyat vuku bul-makta ve Şiraz’da yevmî yüz elli kadar nüfusun hastalığa tutulmakta olduğu misüllü İsfahan’da da şiddetle hükmü-nü icra eylemekte ve Kazvin’de dahi ara sıra bu hastalıktan ve-fiyat zuhur eylemekte olduğu ve bu sene Tebriz taraflarında hararetin pek ziyade olduğu anlaşılmıştır. İşbu hastalıktan dolayı İran tarafından gelen yolcular için henüz karantina usulü vaz olunmamış ise de Der saadetten emir ve talimatı vürudunda saltanat-ı seniyye hududunda karantina vâz olu-nacağı der-kârdır.”24

IV-Sonuç: XIX. yüzyılın ikinci yarısı, bütün

dünyada olduğu gibi, çok uluslu bir güç olan Osmanlı Devleti’nde de büyük çaplı bir karmaşaya sebep olmuştur. Zira Fransız ihtilaliyle ortaya çıkan milliyetçilik akımı; top-

23 Zevra, S.5, s.10, 1 Temmuz 1285 (1869)24 Zevra, S.9, s.17, 29 Temmuz 1285

(1869)

KERKÜK VAKFI

KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / قارداشلق Yıl/Year 17 السنة Sayı/Issue 68 العدد Ekim-Aralık/October-December 2015 تشرين االول - كانوناالول 19

lum ve iktidarlar üzerinde ken-disini iyiden iyiye hissettiren basın-yayın faaliyetlerinin et-kisiyle, farklı etnik gruplardan oluşan birçok devlette olduğu gibi, Osmanlıyı, kaçınılmaz bir sonun başlangıcına getir-miştir. Nitekim “Marunîler, Süryanîler, Ermeniler, Rumlar” gibi topluluklarla Orta Doğu’da etnik olarak başlatılan ayrılıkçı hareketler; Hicaz bölgesini ele geçiren Vehhabilik örneğinde olduğu gibi, zamanla, Müslü-manlar arasında mezhepsel ayrışmalar şeklinde kendini göstermiştir.25

XIX. yüzyılın başlarından itibaren basın-yayının önemini kavra-

25 Eyüb Sabri Paşa, Tarih-i Vehhâbiyyan (Vahhâbîler), Transkripsiyon: Süleyman Çelik, Bedir Yay. İstanbul-1992, s.14

yan Osmanlı devlet adamları, devlet aleyhine özel teşebbü-sün desteklediği gazetelere karşı, hem Anadolu’da hem de taşra vilayetlerinde çıkan kendi lehindeki matbuatı des-teklemiştir. Bunların başında Zevra gazetesi gelir.

İşte bu yönüyle Zevra gazetesi, yayınlarında sadece hükümet ile halk arasında bir köprü va-zifesi gören resmi bir dil kul-lanıp Osmanlı topraklarındaki muadili gazeteler gibi ede-bi neşriyata yer verememiş olmakla birlikte, gazetenin “sağlıklı bir toplum ve devlet kaynaşması” fonksiyonunu yerine getirdiği görülmektedir. Nitekim Zevra’nın kurduğu bu hükümet ile halk birlikteliği köprüsünden –Havadis, Ma-

arif, Kerkük, Hadra, Necme, Teceddüd, Beşir… gibi- birçok gazete geçmiş ve “yöneten” ile “yönetilen” arasındaki birlikte-liği pekiştirmiştir.

Sonuçta, 49 yıldan fazla süren bir dönemde ve 2607 sayı halinde yayımlanan26 “El-Zevra” gaze-tesi; kendisine düşen görevi başarıyla yerine getirmenin yanında, yukarıda da söylen-diği gibi, bugün aynı adla çı-kan “kültür-sanat-edebiyat ve folklor” dergisi “Kardaşlık” dergisinin membaı olan ve Irak Türkmenlerine modern edebi-yatın kapılarını aralayan “Kar-deşlik” dergisine de bereketli bir zemin hazırlamıştır.

26 Sadun Köprülü, Milli Mücadele Yolunda Irak Türklerinin Yayınları, w w w . b i z t u r k m e n i z . c o m / t r /printArticle.php?id=8339

Page 21: Şehit Dr. Rıza Demirci اﻟﻣﻧﺎﺿ

KERKÜK VAKFI

KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / قارداشلق Yıl/Year 17 السنة Sayı/Issue 68 العدد Ekim-Aralık/October-December 2015 18تشرين االول - كانوناالول

etmiş olmakla ber-vech-i âtî aynen derc olunur: Mutasarrıf Saâdetlü Nasır Pâşâ 30000 / Şatra Kazası Kâ’im-makâmı Rı-fatlü Falih Bey 10000…”19

Irak’ta kurulan ilk sanayi mek-tebi Mithat Paşa’nın Bağdat valiliği esnasında 1869 senesi Haziran’ında Bağdat şehrinde tesis edilmiştir. Bağdat Sana-yi Mektebi, fakir ve kimsesiz çocukların eğitilerek “vatana ve millete” faydalı bir yöne sevk edilmesi ve ileride kendi geçimlerini sağlamak üzere sanata alıştırılmaları gayesiyle açılmıştır. İlk açıldığında oku-la 144 öğrenci kaydedilmiş, öğrenci sayısı her daim isteni-len düzeyde tutulamamış ve dalgalanmalarla birlikte 55 ila 130 arasında değişmiştir. Mek-tepte esas olarak demircilik, marangozluk, mürettiblik, ter-zilik, kunduracılık ve çulhacılık sanatları öğretilmektedir:20

“Mekteb-i mezkûr derûnunda en ziyade lüzum ve ehemmi-yeti olan sanayi ile sanayi-i mezkûreye teferrû eden ulum ve fünunun talim ve tedrisi ni-zamnamesi ahkâmından ise de teymürcülük ve marangozluk gibi büyük sanatların mektep dâhilinde talim ve tedrisi birta-kım alât ve edevatı tedarikinde muhtaç olduğuna ve mektebin her türlü levazımını ikmal ile derece-i matlûbeye isali es-babının istihsaline teşebbüs olunmuş ise de bunların ikmal ve itmamı vakte tevakkuf ede-ceğine binâen bunun için uzun uzadıya vakit kaybedilmemek üzere teymürcülük ve maran-gozluk sanatına tefrik olunan şâkirdânın şimdilik Bağdat’ta

19 Zevra, S.50, s.100, 26 Mayıs 1286 (1870)

20 Burcu Kurt, Modernleşen Sanayiye Ayak Uydurmak: Osmanlı Irak’ında Ku-rulan Sanayi Mektepleri, History Stu-dies, Volume 5 Issue 3 Haziran/June 2013, s.151-173

kâin tersane fabrikasında ve müretteplik sınıfına ayrılan-ların matbaa-yı vilayette ve terzicilik ve kunduracılık ve Akmeşe dokumacılığı sanatla-rının dahi mektep-i derûnunda talimine karar verilerek…”21

Gazete sütunlarına, dönemin as-keri hareketliliği de sıklıkla yansımıştır. Zaten, Zevra’nın basıldığı Bağdat Vilâyet Mat-baası tesis edilmeden, Bağdat ordusunun baskı ihtiyacını karşılamak için bir taş basma matbaa Mithat Paşa tarafın-dan Bağdat’ta tesis edilmiştir. Bu matbaa ile askeriyeye ait belge, broşür ve özel kitaplar basılırdı ki bunlar çoğu kez halktan gizli tutulan kanunları içine aldığı için sadece büyük rütbeli subaylara dağıtılırdı.22 Zevra’nın sütunları da sık sık (asker sevki, tayin ve atamalar, disiplin olayları…) gibi “askeri bilgiler”e ev sahipliği yapmış-tır:

“Saff-ı süvari ikinci alayın birin-ci binbaşısı Ahmet Efendinin vuku-ı vefatına mebni yerine birinci ejder alayının ikinci binbaşısı Şaban Ağa’nın bi-rinci ve ağa-yı mûmâ-ileyhin yerine dahi alay-ı mezkûrun alay emini Şakir Efendinin ikinci binbaşı tayin kılındık-ları misüllü alay-ı mezkûrun kezalik vefat eden ikinci bin-başısı Hasan Ağa’nın yerine dahi sağ kol ağası Bahaeddin Efendi binbaşı-yı Sânî ve saff-ı piyade dördüncü alayın ikinci tabur binbaşısı Hasan Efendi-nin akdemce açığa çıkarılarak geçenlerde Der-Saadete celb olunması mebni yerine saff-ı piyade üçüncü alayının alay emini Mehmet Efendi binbaşı ve efendi-i mûmâ-ileyhin yeri-ne dâhi mezkûr dördüncü ala-yın üçüncü tabur sağ kol ağası

21 Zevra, S.50, s.100, 24 Haziran 1285 (1869)22 Ata Terzibaşı, a.g.e. s.19

Abdülkadir Efendi alay emini nasb ve tayin buyurulmuştur.”23

Gazete sütunlarında, “yöneten” ve “yönetilen” hiyerarşisi bağ-lamında, (Bağdat şehrinin ge-nel fiziki sorunlarıyla belediye hizmetleri, ziraat alanındaki çalışmalar, ticaret alanları, toplum kesimlerinin ekonomik farklılığı ve yardımlar, nüfu-sun coğrafi ve sayısal dağılımı, sağlık problemi…” gibi konular da defalarca ve etraflıca ele alınmıştır:

“Tahranda kolera zuhurunu ge-çende derç-i sahife-i beyan ey-lemiş idik. Bu defa Der saadet-ten Bağdat Karantina Müdür-lüğüne çekilen bir telgrafname mealine nazaran Tahranın etraf ve civarında kâin kura ve nevâhîde bu hastalık ol-kadar şiddetli değilse de nefs-i Tah-randa yevmî on beşten yirmi beşe kadar vefiyat vuku bul-makta ve Şiraz’da yevmî yüz elli kadar nüfusun hastalığa tutulmakta olduğu misüllü İsfahan’da da şiddetle hükmü-nü icra eylemekte ve Kazvin’de dahi ara sıra bu hastalıktan ve-fiyat zuhur eylemekte olduğu ve bu sene Tebriz taraflarında hararetin pek ziyade olduğu anlaşılmıştır. İşbu hastalıktan dolayı İran tarafından gelen yolcular için henüz karantina usulü vaz olunmamış ise de Der saadetten emir ve talimatı vürudunda saltanat-ı seniyye hududunda karantina vâz olu-nacağı der-kârdır.”24

IV-Sonuç: XIX. yüzyılın ikinci yarısı, bütün

dünyada olduğu gibi, çok uluslu bir güç olan Osmanlı Devleti’nde de büyük çaplı bir karmaşaya sebep olmuştur. Zira Fransız ihtilaliyle ortaya çıkan milliyetçilik akımı; top-

23 Zevra, S.5, s.10, 1 Temmuz 1285 (1869)24 Zevra, S.9, s.17, 29 Temmuz 1285

(1869)

KERKÜK VAKFI

KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / قارداشلق Yıl/Year 17 السنة Sayı/Issue 68 العدد Ekim-Aralık/October-December 2015 تشرين االول - كانوناالول 19

lum ve iktidarlar üzerinde ken-disini iyiden iyiye hissettiren basın-yayın faaliyetlerinin et-kisiyle, farklı etnik gruplardan oluşan birçok devlette olduğu gibi, Osmanlıyı, kaçınılmaz bir sonun başlangıcına getir-miştir. Nitekim “Marunîler, Süryanîler, Ermeniler, Rumlar” gibi topluluklarla Orta Doğu’da etnik olarak başlatılan ayrılıkçı hareketler; Hicaz bölgesini ele geçiren Vehhabilik örneğinde olduğu gibi, zamanla, Müslü-manlar arasında mezhepsel ayrışmalar şeklinde kendini göstermiştir.25

XIX. yüzyılın başlarından itibaren basın-yayının önemini kavra-

25 Eyüb Sabri Paşa, Tarih-i Vehhâbiyyan (Vahhâbîler), Transkripsiyon: Süleyman Çelik, Bedir Yay. İstanbul-1992, s.14

yan Osmanlı devlet adamları, devlet aleyhine özel teşebbü-sün desteklediği gazetelere karşı, hem Anadolu’da hem de taşra vilayetlerinde çıkan kendi lehindeki matbuatı des-teklemiştir. Bunların başında Zevra gazetesi gelir.

İşte bu yönüyle Zevra gazetesi, yayınlarında sadece hükümet ile halk arasında bir köprü va-zifesi gören resmi bir dil kul-lanıp Osmanlı topraklarındaki muadili gazeteler gibi ede-bi neşriyata yer verememiş olmakla birlikte, gazetenin “sağlıklı bir toplum ve devlet kaynaşması” fonksiyonunu yerine getirdiği görülmektedir. Nitekim Zevra’nın kurduğu bu hükümet ile halk birlikteliği köprüsünden –Havadis, Ma-

arif, Kerkük, Hadra, Necme, Teceddüd, Beşir… gibi- birçok gazete geçmiş ve “yöneten” ile “yönetilen” arasındaki birlikte-liği pekiştirmiştir.

Sonuçta, 49 yıldan fazla süren bir dönemde ve 2607 sayı halinde yayımlanan26 “El-Zevra” gaze-tesi; kendisine düşen görevi başarıyla yerine getirmenin yanında, yukarıda da söylen-diği gibi, bugün aynı adla çı-kan “kültür-sanat-edebiyat ve folklor” dergisi “Kardaşlık” dergisinin membaı olan ve Irak Türkmenlerine modern edebi-yatın kapılarını aralayan “Kar-deşlik” dergisine de bereketli bir zemin hazırlamıştır.

26 Sadun Köprülü, Milli Mücadele Yolunda Irak Türklerinin Yayınları, w w w . b i z t u r k m e n i z . c o m / t r /printArticle.php?id=8339

Page 22: Şehit Dr. Rıza Demirci اﻟﻣﻧﺎﺿ

KERKÜK VAKFI

KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / قارداشلق Yıl/Year 17 السنة Sayı/Issue 68 العدد Ekim-Aralık/October-December 2015 20تشرين االول - كانوناالول

Alper SAATÇİ

Irak Türkmenlerinin Ankara Buluşması

(Türkmeneli Kültür Günleri 6-8 Ekim 2015)

Türkmeneli İşbirliği ve Kültür Vak-fına bağlı Türkmeneli Kültür Merkezinin 6-8 Ekim 2015 ta-rihlerinde düzenlemiş olduğu Türkmeneli Kültür Günleri’nde Kerkük, Bağdat, Erbil, Tuzhur-matı ve Türkmeneli’nin çeşitli bölgelerinden gelen Türkmen kardeşlerimizle bir araya gel-dik. Ankara’ya gelen heyette Bağdat’tan Necdet Yaşar Bayat-lı, M. Ömer Kazancı, Siham Zen-gi; Kerkük’ten Necat Kevseroğ-lu, Türkeş Salihi, Abbas Bayatlı, Mehmet Haşim Salihi; Erbil’den Dilşad Terzi de bulunuyordu.

Her şeyden önce, şunu söylemek isterim ki bu tür buluşmalarda bütün hemşerilerimizle büyük bir aile olduğumuzu hissediyo-rum. Her bir katılımcıyla sanki kırk yıldır akrabaymışım gibi ge-liyor bana. Hele Abbas Bayatlı kardeşimizin bir kahvaltı sohbeti sırasında babamın öğretmenlik yaptığı dönemdeki bir öğrencisi olduğunu öğrenmek ve kendi-sinin babamı rahmetle ve hür-metle anması beni fevkalade duygulandırdı.

Millî Kütüphane ve Etap Altınel Otelindeki oturumlarda katılım-cıların Türkmeneli’nin sorunla-rına dört elle sarılmış olmalarını görmek bizleri çok sevindirdi. Gerek oturumlarda gerek otu-rum aralarındaki sohbetlerde ve yemeklerde Türkmeneli’nin eğitim sorunları en fazla üze-rinde durulan konuydu. Türk-men aydınlarının anlattıklarına göre, her şeyden önce okul

binalarımız yetersiz ve araç ge-reç yönünden sıkıntılarımız var. Ders kitaplarının tercümesi ve okullara yetiştirilmesi uzun za-man alıyor. Öğretmen açığı da had safhada. Bu açık, ücretli öğretmenlerle takviye edilmeye çalışılıyor. Öğretmenlerin Türki-ye Türkçesiyle eğitim almamış olmaları onların da bu yeni eği-tim dilini kullanmaları için bir eğitimden geçmelerini gerekli kılıyor. Bu eksiklik de Türkiye’de her yaz düzenlenen eğitim semi-nerleriyle giderilmeye çalışılıyor. Ancak Türkmeneli’deki eğitim sorunları bunlarla bitmiyor. Ka-tılımcılardan edindiğimiz bilgi-lere göre, Kerkük’te ve Erbil’de Türkçe eğitim veren okullara Türkmenlerin ilgisi istenen sevi-yede değil. Bunda çeşitli sebep-ler var. Kerkük’te bu okullardaki öğretmen açığı bunda önemli rol oynuyor. Erbil’deyse 1996’da Saddam Hüseyin’in Erbil’i işgal ederek Türkmen kuruluşlarını ve okullarını basması Erbil Türk-menlerinin üzerinde bir travma oluşturmuş ve bu okullara yö-nelişi ciddi bir şekilde azaltmış. Üzerinden yirmi yıla yakın bir süre geçmesine rağmen bu ola-yın etkisinin hâlâ devam ediyor olması çok düşündürücü. Bütün bu sorunları aşmak için maddî durumu iyi olan veliler çocukla-rını özel okullara gönderiyor.

Öte yandan, bu sorunların ortaya çıkardığı birtakım çelişkiler de yok değil. Mesela, Erbil’de bazı Türkmen okullarında öğrenci-den fazla öğretmen birikirken

bazı Türkmen okullarına Kürtler dahi öğrenci kaydetmek istiyor. Bunda Kürt ailelerinin, çocuk-larına Türkçe öğretme isteğinin etkili olduğu söyleniyor. Hem, birçok Kürt çocuğunun uydudaki Türk televizyonlarını seyrederek Türkçeyi çok güzel bir şekilde öğ-rendikleri de Türkmeneli aydın-larının bize verdiği bilgiler ara-sında. Buna karşılık, Kerkük’teki Kürt okullarına Kerkük’teki Kürt-lerin, öğretmen yokluğundan dolayı öğrenci göndermeyişi de söz konusu.

Türkmeneli Kültür Günleri’ne katı-lanlardan öğrendiğimiz bir hu-sus da şu oldu. Geçen eğitim öğ-retim yılı (2014-2015) Türkmen eğitimi için bir dönüm noktası olmuş. Bu yılın haziran ayında Türkmen liseleri ilk mezunlarını vermiş ve Irak çapında düzen-lenen merkezî sınavda çok sa-yıda Türkmen öğrenci, hem de yüksek puanlarla üniversitelere giriş hakkı kazanmış. Hatta, yıl-lardır Tıp fakültelerine öğrenci gönderemeyen Altunköprü’den bile üç Türkmen öğrencinin Irak’ın çeşitli üniversitelerinde-ki tıp fakültelerine girmeye hak kazanmış olması sevinç kay-nağı olmuş. Bu da, bugüne ka-dar Irak’ta Türkmen eğitiminin geleceğinin olmadığı yönünde yapılan olumsuz propaganda-ların boşa çıktığının göstergesi. Öte taraftan, Irak’ın kuzeyinde Kürtçeyle verilen eğitimin hiç de istenen sonuçları vermediğini, Kürt öğrencilerin Arapça öğre-nemediklerini, hâlbuki Türk-

KERKÜK VAKFI

KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / قارداشلق Yıl/Year 17 السنة Sayı/Issue 68 العدد Ekim-Aralık/October-December 2015 تشرين االول - كانوناالول 21

men öğrencilerin, Türkçe eği-tim almalarına rağmen Arapça öğrenmede hiçbir sıkıntılarının bulunmadığını öğrendik. Görü-nen o ki Irak Türkmeni öğren-ciler bundan sonra Türkiye’de, hatta Azerbaycan’da bile yüksek tahsillerini Türkçeyle sürdürebi-lirler. Buna karşılık, Kürt öğrenci-lerin kendi ana dilleriyle yüksek tahsil yapabilecekleri bir başka ülke bulunmuyor. Bütün bunlar Irak’ta Türkçe eğitim mayasının tuttuğunu ama Kürtçe eğitim mayasının yeterince tutmadığı-nın göstergesi. Türkiye’de “ana dille eğitim” sloganlarını savu-ranların Irak’taki bu tecrübeler-den ders çıkarmaları ümit edilir.

Türkmeneli Kültür Günleri’nde-ki panel ve çalıştaylarda Türkmeneli’den gelen öğrenci-lerin Türkiye’de çeşitli üniversi-telere yerleştiğini duymak bizi fazlasıyla memnun etti. Ancak bu hususta bazı sorunlar da yok değil. Her şeyden önce, Türki-ye Cumhuriyeti Başbakanlığın-ca yabancı öğrencilere verilen bursların yetersiz oluşu ve Irak Türkmeni öğrencilere daha faz-la kontenjan ayrılması gereği üzerinde duruldu. Türkmeneli Kültür Merkezi Başkanı Mustafa Ziya bu hususta gerekli teşeb-büslerde bulunduklarını ancak bürokratik bazı engelleri aşama-dıklarını bildirdi.

Türkmeneli’nin sorunları eğitim alanındakilerle sınırlı değil el-bette. Her şeyden önce Irak’ta siyasî bir istikrarsızlık, hatta bö-lünmüşlük var. Bu bölünmüşlük toplum hayatının birçok alanın-da çatışmaları da beraberinde getiriyor. Bir gazeteci dostumuz, kendi kıt imkânlarıyla çıkarmaya çalıştığı gazetesinin bir müddet önce silahlı bir Kürt grubu tara-fından basıldığını ve malzeme-lerinin bir kısmının gasp edilip bir kısmının da tahrip edildiğini söyledi. Ayrıca, Kerkük’te kont-rolü elinde bulunduran Kürt güçlerinin Türkmen bayrağına da tahammüllerinin olmadığını anlattı. Yine aynı gazeteci dos-

tumuz, Irak’ta gazete çıkarma-nın zorluklarını anlatırken kitap ve gazete okuma oranının çok düşük olduğunu, gazete ve der-gilerin ancak bedava dağıtılırsa alındığını, yoksa basın yayına kimsenin para vermediğini söy-ledi. Bu yüzden ve daha başka sebeplerden, Türkmenlerin se-sini dünyaya duyurmaya yaraya-cak günlük bir Türkmen gazetesi yayınlanamıyor.

Türkmen aydınlarının bir yakınması da gazetelerin yayın diliyle ilgi-liydi. Çalıştay oturumlarında Irak Türkmenlerine hitap eden gaze-te ve dergilerin büyük bir kısmı-nın mutlaka iki dilli olduğu, yani sayfalarının bir kısmının mutla-ka Arapça olduğu, bundan dola-yı bazı gazete ve dergilerin Türk-çe sayfalarının hiç okunmadığı dillendirildi. Bu husus, belli bir yaşın üzerindeki okuyucu kitle-sinin, eğitimini Arapça almış ol-masıyla yakından ilgili. Zamanla, Türkçe eğitim geliştikçe ve yayıl-dıkça Irak Türkmenleri arasında bu sıkıntının aşılacağını söyle-mek mümkündür. Bu arada, Irak Türkmenlerinin mahallî bir yayın organı olan TERT(Türkmeneli Radyo ve Televizyonu)’in cihaz-larının yenisiyle değiştirilmesi için gerekli adımların atılması için de gerekli adımların atıla-cağını duymak bizleri sevindirdi.

Gerçekten de Irak’taki kargaşadan ve sıkıntılardan birkaç günlü-ğüne de olsa uzaklaşarak bir nefes alma imkânı bulan Türk-men kardeşlerimiz bu vesiley-le kendilerini dış dünyaya da tanıtmış oluyorlar. Türkmeneli Kültür Günleri kapsamında Millî Kütüphanede bir resim ve hat sergisi de düzenlendi. Kültür Bakanı Yardımcısı Yıldırım Ak’ın, açılışını gerçekleştirdiği sergide Neda Asker, Nursel Kuşçuzade ve Atilla Şahin’in çeşitli tabloları epeyce takdir topladı. Ayrıca bi-rinci günün akşamında Türkmen gençlerinin tiyatro oyunu vardı. İki usta Türkmen tiyatrocu Feri-dun Akkoyunlu ve İrfan Dayla bir grup Türkmen gencini bir araya

getirip bir tiyatro grubu kur-muşlar ve bizlere güzel bir oyun sergilediler. Oyunda, 1918’de Irak’ın İngilizlerce işgali sırasında Kerkük’te yaşanmış ibret verici bir olay sahnelendi. Kerkük’te bir kahvehaneyi görmeye gelen bir İngiliz aristokratı iskemleye oturmak isterken Kara lakalplı bir kabadayı onun iskemlesini altından çeker ve aristokrat iki seksen yere uzanır. Bu duruma başta ses çıkarmayan aristokrat sonra Kara’yı yanına alarak bir süre onu sağ kolu yapar; daha sonra da bir punduna getirerek Kara’nın, bir cinayeti üstlenme-sini sağlar. İngiliz aristokratı final sahnesinde boynuna ip geçiril-miş Kara’nın ayağının altında-ki iskemleyi çekerek ölümüne sebep olur. İşgalci İngiliz’in iki yüzlülüğü gösteren piyes izleyi-cilerce fevkalade bulundu.

Türkmeneli Kültür Günleri’nin bir diğer programı da ikinci günün akşamında gerçekleştirilen mü-zik konseri idi. Konsere Ahmet Tuzlu, Ahmet Benne ve Cevriye Aslankoç solist olarak katıldı. Onlara TRT ve Kültür Bakanlığı saz sanatçıları eşlik etti. Tiyatro-cu Türkmen gençleri neredeyse bütün konser boyunca türküleri ve hoyratları ayakta dinledi. Sa-lona sığmayan Türkmen gençleri türkülere halay teperek, Türk ve Türkmeneli bayrakları sallayarak eşlik etti. Programda Türkmene-li Kültür Merkezi Başkan Yardım-cısı ve yazar Şemsettin Küzeci de bir şiir okudu. Ankara’daki bir-çok Türkmen ailesinin de ilgiyle izlediği konserden güzel hatıra-larla ayrıldık.

Gün gün işlerin daha da karıştığı Irak coğrafyasında ülke bütünlüğünü savunmaktan hiçbir zaman geri durmayan Irak Türkmenleri bu gibi vesileleri kendi birliklerini muhafaza etmek ve aralarında iş birliğini yaygınlaştırmak için fırsat bilmelidirler. Irak Türk-menlerinin attığı her adımın bir kazanıma dönüşmesi bizlerin de en samimi dileğidir.

Page 23: Şehit Dr. Rıza Demirci اﻟﻣﻧﺎﺿ

KERKÜK VAKFI

KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / قارداشلق Yıl/Year 17 السنة Sayı/Issue 68 العدد Ekim-Aralık/October-December 2015 20تشرين االول - كانوناالول

Alper SAATÇİ

Irak Türkmenlerinin Ankara Buluşması

(Türkmeneli Kültür Günleri 6-8 Ekim 2015)

Türkmeneli İşbirliği ve Kültür Vak-fına bağlı Türkmeneli Kültür Merkezinin 6-8 Ekim 2015 ta-rihlerinde düzenlemiş olduğu Türkmeneli Kültür Günleri’nde Kerkük, Bağdat, Erbil, Tuzhur-matı ve Türkmeneli’nin çeşitli bölgelerinden gelen Türkmen kardeşlerimizle bir araya gel-dik. Ankara’ya gelen heyette Bağdat’tan Necdet Yaşar Bayat-lı, M. Ömer Kazancı, Siham Zen-gi; Kerkük’ten Necat Kevseroğ-lu, Türkeş Salihi, Abbas Bayatlı, Mehmet Haşim Salihi; Erbil’den Dilşad Terzi de bulunuyordu.

Her şeyden önce, şunu söylemek isterim ki bu tür buluşmalarda bütün hemşerilerimizle büyük bir aile olduğumuzu hissediyo-rum. Her bir katılımcıyla sanki kırk yıldır akrabaymışım gibi ge-liyor bana. Hele Abbas Bayatlı kardeşimizin bir kahvaltı sohbeti sırasında babamın öğretmenlik yaptığı dönemdeki bir öğrencisi olduğunu öğrenmek ve kendi-sinin babamı rahmetle ve hür-metle anması beni fevkalade duygulandırdı.

Millî Kütüphane ve Etap Altınel Otelindeki oturumlarda katılım-cıların Türkmeneli’nin sorunla-rına dört elle sarılmış olmalarını görmek bizleri çok sevindirdi. Gerek oturumlarda gerek otu-rum aralarındaki sohbetlerde ve yemeklerde Türkmeneli’nin eğitim sorunları en fazla üze-rinde durulan konuydu. Türk-men aydınlarının anlattıklarına göre, her şeyden önce okul

binalarımız yetersiz ve araç ge-reç yönünden sıkıntılarımız var. Ders kitaplarının tercümesi ve okullara yetiştirilmesi uzun za-man alıyor. Öğretmen açığı da had safhada. Bu açık, ücretli öğretmenlerle takviye edilmeye çalışılıyor. Öğretmenlerin Türki-ye Türkçesiyle eğitim almamış olmaları onların da bu yeni eği-tim dilini kullanmaları için bir eğitimden geçmelerini gerekli kılıyor. Bu eksiklik de Türkiye’de her yaz düzenlenen eğitim semi-nerleriyle giderilmeye çalışılıyor. Ancak Türkmeneli’deki eğitim sorunları bunlarla bitmiyor. Ka-tılımcılardan edindiğimiz bilgi-lere göre, Kerkük’te ve Erbil’de Türkçe eğitim veren okullara Türkmenlerin ilgisi istenen sevi-yede değil. Bunda çeşitli sebep-ler var. Kerkük’te bu okullardaki öğretmen açığı bunda önemli rol oynuyor. Erbil’deyse 1996’da Saddam Hüseyin’in Erbil’i işgal ederek Türkmen kuruluşlarını ve okullarını basması Erbil Türk-menlerinin üzerinde bir travma oluşturmuş ve bu okullara yö-nelişi ciddi bir şekilde azaltmış. Üzerinden yirmi yıla yakın bir süre geçmesine rağmen bu ola-yın etkisinin hâlâ devam ediyor olması çok düşündürücü. Bütün bu sorunları aşmak için maddî durumu iyi olan veliler çocukla-rını özel okullara gönderiyor.

Öte yandan, bu sorunların ortaya çıkardığı birtakım çelişkiler de yok değil. Mesela, Erbil’de bazı Türkmen okullarında öğrenci-den fazla öğretmen birikirken

bazı Türkmen okullarına Kürtler dahi öğrenci kaydetmek istiyor. Bunda Kürt ailelerinin, çocuk-larına Türkçe öğretme isteğinin etkili olduğu söyleniyor. Hem, birçok Kürt çocuğunun uydudaki Türk televizyonlarını seyrederek Türkçeyi çok güzel bir şekilde öğ-rendikleri de Türkmeneli aydın-larının bize verdiği bilgiler ara-sında. Buna karşılık, Kerkük’teki Kürt okullarına Kerkük’teki Kürt-lerin, öğretmen yokluğundan dolayı öğrenci göndermeyişi de söz konusu.

Türkmeneli Kültür Günleri’ne katı-lanlardan öğrendiğimiz bir hu-sus da şu oldu. Geçen eğitim öğ-retim yılı (2014-2015) Türkmen eğitimi için bir dönüm noktası olmuş. Bu yılın haziran ayında Türkmen liseleri ilk mezunlarını vermiş ve Irak çapında düzen-lenen merkezî sınavda çok sa-yıda Türkmen öğrenci, hem de yüksek puanlarla üniversitelere giriş hakkı kazanmış. Hatta, yıl-lardır Tıp fakültelerine öğrenci gönderemeyen Altunköprü’den bile üç Türkmen öğrencinin Irak’ın çeşitli üniversitelerinde-ki tıp fakültelerine girmeye hak kazanmış olması sevinç kay-nağı olmuş. Bu da, bugüne ka-dar Irak’ta Türkmen eğitiminin geleceğinin olmadığı yönünde yapılan olumsuz propaganda-ların boşa çıktığının göstergesi. Öte taraftan, Irak’ın kuzeyinde Kürtçeyle verilen eğitimin hiç de istenen sonuçları vermediğini, Kürt öğrencilerin Arapça öğre-nemediklerini, hâlbuki Türk-

KERKÜK VAKFI

KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / قارداشلق Yıl/Year 17 السنة Sayı/Issue 68 العدد Ekim-Aralık/October-December 2015 تشرين االول - كانوناالول 21

men öğrencilerin, Türkçe eği-tim almalarına rağmen Arapça öğrenmede hiçbir sıkıntılarının bulunmadığını öğrendik. Görü-nen o ki Irak Türkmeni öğren-ciler bundan sonra Türkiye’de, hatta Azerbaycan’da bile yüksek tahsillerini Türkçeyle sürdürebi-lirler. Buna karşılık, Kürt öğrenci-lerin kendi ana dilleriyle yüksek tahsil yapabilecekleri bir başka ülke bulunmuyor. Bütün bunlar Irak’ta Türkçe eğitim mayasının tuttuğunu ama Kürtçe eğitim mayasının yeterince tutmadığı-nın göstergesi. Türkiye’de “ana dille eğitim” sloganlarını savu-ranların Irak’taki bu tecrübeler-den ders çıkarmaları ümit edilir.

Türkmeneli Kültür Günleri’nde-ki panel ve çalıştaylarda Türkmeneli’den gelen öğrenci-lerin Türkiye’de çeşitli üniversi-telere yerleştiğini duymak bizi fazlasıyla memnun etti. Ancak bu hususta bazı sorunlar da yok değil. Her şeyden önce, Türki-ye Cumhuriyeti Başbakanlığın-ca yabancı öğrencilere verilen bursların yetersiz oluşu ve Irak Türkmeni öğrencilere daha faz-la kontenjan ayrılması gereği üzerinde duruldu. Türkmeneli Kültür Merkezi Başkanı Mustafa Ziya bu hususta gerekli teşeb-büslerde bulunduklarını ancak bürokratik bazı engelleri aşama-dıklarını bildirdi.

Türkmeneli’nin sorunları eğitim alanındakilerle sınırlı değil el-bette. Her şeyden önce Irak’ta siyasî bir istikrarsızlık, hatta bö-lünmüşlük var. Bu bölünmüşlük toplum hayatının birçok alanın-da çatışmaları da beraberinde getiriyor. Bir gazeteci dostumuz, kendi kıt imkânlarıyla çıkarmaya çalıştığı gazetesinin bir müddet önce silahlı bir Kürt grubu tara-fından basıldığını ve malzeme-lerinin bir kısmının gasp edilip bir kısmının da tahrip edildiğini söyledi. Ayrıca, Kerkük’te kont-rolü elinde bulunduran Kürt güçlerinin Türkmen bayrağına da tahammüllerinin olmadığını anlattı. Yine aynı gazeteci dos-

tumuz, Irak’ta gazete çıkarma-nın zorluklarını anlatırken kitap ve gazete okuma oranının çok düşük olduğunu, gazete ve der-gilerin ancak bedava dağıtılırsa alındığını, yoksa basın yayına kimsenin para vermediğini söy-ledi. Bu yüzden ve daha başka sebeplerden, Türkmenlerin se-sini dünyaya duyurmaya yaraya-cak günlük bir Türkmen gazetesi yayınlanamıyor.

Türkmen aydınlarının bir yakınması da gazetelerin yayın diliyle ilgi-liydi. Çalıştay oturumlarında Irak Türkmenlerine hitap eden gaze-te ve dergilerin büyük bir kısmı-nın mutlaka iki dilli olduğu, yani sayfalarının bir kısmının mutla-ka Arapça olduğu, bundan dola-yı bazı gazete ve dergilerin Türk-çe sayfalarının hiç okunmadığı dillendirildi. Bu husus, belli bir yaşın üzerindeki okuyucu kitle-sinin, eğitimini Arapça almış ol-masıyla yakından ilgili. Zamanla, Türkçe eğitim geliştikçe ve yayıl-dıkça Irak Türkmenleri arasında bu sıkıntının aşılacağını söyle-mek mümkündür. Bu arada, Irak Türkmenlerinin mahallî bir yayın organı olan TERT(Türkmeneli Radyo ve Televizyonu)’in cihaz-larının yenisiyle değiştirilmesi için gerekli adımların atılması için de gerekli adımların atıla-cağını duymak bizleri sevindirdi.

Gerçekten de Irak’taki kargaşadan ve sıkıntılardan birkaç günlü-ğüne de olsa uzaklaşarak bir nefes alma imkânı bulan Türk-men kardeşlerimiz bu vesiley-le kendilerini dış dünyaya da tanıtmış oluyorlar. Türkmeneli Kültür Günleri kapsamında Millî Kütüphanede bir resim ve hat sergisi de düzenlendi. Kültür Bakanı Yardımcısı Yıldırım Ak’ın, açılışını gerçekleştirdiği sergide Neda Asker, Nursel Kuşçuzade ve Atilla Şahin’in çeşitli tabloları epeyce takdir topladı. Ayrıca bi-rinci günün akşamında Türkmen gençlerinin tiyatro oyunu vardı. İki usta Türkmen tiyatrocu Feri-dun Akkoyunlu ve İrfan Dayla bir grup Türkmen gencini bir araya

getirip bir tiyatro grubu kur-muşlar ve bizlere güzel bir oyun sergilediler. Oyunda, 1918’de Irak’ın İngilizlerce işgali sırasında Kerkük’te yaşanmış ibret verici bir olay sahnelendi. Kerkük’te bir kahvehaneyi görmeye gelen bir İngiliz aristokratı iskemleye oturmak isterken Kara lakalplı bir kabadayı onun iskemlesini altından çeker ve aristokrat iki seksen yere uzanır. Bu duruma başta ses çıkarmayan aristokrat sonra Kara’yı yanına alarak bir süre onu sağ kolu yapar; daha sonra da bir punduna getirerek Kara’nın, bir cinayeti üstlenme-sini sağlar. İngiliz aristokratı final sahnesinde boynuna ip geçiril-miş Kara’nın ayağının altında-ki iskemleyi çekerek ölümüne sebep olur. İşgalci İngiliz’in iki yüzlülüğü gösteren piyes izleyi-cilerce fevkalade bulundu.

Türkmeneli Kültür Günleri’nin bir diğer programı da ikinci günün akşamında gerçekleştirilen mü-zik konseri idi. Konsere Ahmet Tuzlu, Ahmet Benne ve Cevriye Aslankoç solist olarak katıldı. Onlara TRT ve Kültür Bakanlığı saz sanatçıları eşlik etti. Tiyatro-cu Türkmen gençleri neredeyse bütün konser boyunca türküleri ve hoyratları ayakta dinledi. Sa-lona sığmayan Türkmen gençleri türkülere halay teperek, Türk ve Türkmeneli bayrakları sallayarak eşlik etti. Programda Türkmene-li Kültür Merkezi Başkan Yardım-cısı ve yazar Şemsettin Küzeci de bir şiir okudu. Ankara’daki bir-çok Türkmen ailesinin de ilgiyle izlediği konserden güzel hatıra-larla ayrıldık.

Gün gün işlerin daha da karıştığı Irak coğrafyasında ülke bütünlüğünü savunmaktan hiçbir zaman geri durmayan Irak Türkmenleri bu gibi vesileleri kendi birliklerini muhafaza etmek ve aralarında iş birliğini yaygınlaştırmak için fırsat bilmelidirler. Irak Türk-menlerinin attığı her adımın bir kazanıma dönüşmesi bizlerin de en samimi dileğidir.

Page 24: Şehit Dr. Rıza Demirci اﻟﻣﻧﺎﺿ

KERKÜK VAKFI

KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / قارداشلق Yıl/Year 17 السنة Sayı/Issue 68 العدد Ekim-Aralık/October-December 2015 22تشرين االول - كانوناالول

Tarih sahnesinde milletler şan ve şerefleriyle anılırlar; geçmiş tarihlerinde bıraktıkları izler ve eserler gelecekte ortaya koyacakları kahramanlıkların birer nişanesi niteliğindedir. Irak Türkleri denince aklımıza tabii ki Kerkük geliyor; ama Kerkük kadar şanlı ve şerefli bir diğer şehrimiz ise Tuzhur-matu

. Öğrencilik yıllarından beri hayali-

mizi süsleyen Irak Türkmene-li seyahatini 2012 senesinin

ekim ayında kıymetli dostum Ahmet Şahiner ile birlikte gerçekleştirme bahtiyarlığına nail oldum. Dava arkadaşım kıymetli Şahiner ile beraber gittiğimiz, dokunduğumuz her Türkmeneli bölgesi, biz-leri hayrete düşürdüğü gibi, yok olmaya yüz tutmuş umu-dumuzu da canlandırıyordu. Okuduklarımdan Irak’ta bir Kerkük var ve bizim şerefli soydaşlarımız orada bütün baskılara rağmen hayat mü-cadelesi veriyorlar şeklindey-di, kanaatim bu yöndeydi. Kısa süren bu seyahatimizde Erbil’den Diyala’ya uzanan köklü, şerefli ve yüksek kül-türlü bir Türkmeneli coğrafya-sının mevcut olduğunu bizzat görerek müşahede etmiş ol-dum.

Kıymetli yazar üstad Necat Kevser ve Kerkük Türkmen Kardaş-lık Ocağı Başkanı Abdülhalık Hürmüzlü Beyler ile yaptığı-mız gezinin bir gününü, baş-tan sona Türk ve İslam kokan, güzel ve kahraman Türkmen şehri Tuzhurmatu’na ayırdık.

Adını ilk defa Kerkük’te duy-duğum bu şehri, Irak Türk-men Cephesi Tuzhurmatu Şubesi’nden kıymetli Türkeş Bey ile gezmek bizlere nasip oldu. Burası bir Türk şehrinde olması gereken bütün özellik-

leri taşıyordu; türbesiyle, kök-lü edebiyatıyla, el sanatlarıyla, çarşısıyla ve de kıymetli birer inci tanesi gibi Türkistan’dan buraya gelen semt ve köy ad-larıyla. Cepheye selam veri-şimiz ve karşılanmamız sanki Türkiye’de herhangi bir köy kahvesinde karşılanmamızla aynıydı. Hal hatır sorulduk-tan sonra bizlere gösterilen ikram ve ziyafeti unutmam mümkün değil. Asil insanların sundukları ikramda kendileri gibi asildi; yöresel kebaplar-dan bir ziayfet çekmiştik. İk-ramdan sonra sohbet imkânı bulduğumuz hasbi dostlar ile Tuzhurmatu’yu ve Irak’ı ko-nuştuk. Her ne kadar ümitvar olsalar da, maruz kaldıkları baskılardan ve tehditlerden dolayı canlarının sıkılmış ol-duğu her hallerinden belliydi.

Kuzeyden ne idüğü belirsiz göç-ler, tarih boyunca Türk kalmış olan Tuzhurmatu’nun demog-rafik yapısını değiştirmeye yö-nelikti. Tabii ki bu iş planladık-ları kadar kolay olmayacaktı; çünkü karşılarında kendileri gibi her türlü imkâna sahip şuursuz bir çapulcu sürüsü değil, güçlerini kalplerindeki imandan ve vatan sevgisinden alan kahramanlar ordusu var-dı. Dostlarımızın ağzından şu andaki bütün Ortadoğu’nun durumunu özetleyen şu cüm-

Kahraman Tuzhurmatu

Yasin Cemal [email protected]

KERKÜK VAKFI

KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / قارداشلق Yıl/Year 17 السنة Sayı/Issue 68 العدد Ekim-Aralık/October-December 2015 تشرين االول - كانوناالول 23

leler dökülmüştü; “Sıkıntıları-mız hak ve kuvvetten yana-dır. Kuvvetin varsa her şey senin, hak senindir. Gücün yoksa hakkın gider, yerler; çünkü hak alınır verilmez.”

Gün boyu mezarlığından, tür-besine, küzeci atölyesinden, çarşısına kadar her köşesini gezdiğimiz Tuzhurmatu her tarafıyla kadim Türk kültürü kokuyordu. Bu kültür kolay oluşmamıştı, arka planda yüz-yılların birikimi vardı. Daha dün dağlarda mağara devrini yaşarken şimdi bir takım güç-lerin taşeronluğunu yapmaya kalkışanlar, hiç şüphesiz bu yüksek kültürün altında ezi-leceklerdir. Arkalarında kim olursa olsun mutlaka ezilme-ye mahkûmdurlar.

Tuzhurmatulular Osmanlı’dan sonra nice büyük baskıla-ra boyun eğmemiş, şanlı bir milletin parçasıdırlar. 1918 sonrası İngilizlerin, daha sonra Saddam’ın, 2003 son-rasında ABD’nin baskılarına boyun eğmemişlerdir. Nice şehitler vermişlerdir; ama teslimiyet göstermemişlerdir.

Son zamanlarda gerçekleşen peşmerge baskılarını da Tuz-hurmatulular Allah’ın izniyle kahramanca göğüsleyecek, bu saldırılardan da galibiyetle çıkacaklardır.

Güzel Türkmen şehrimiz için duy-gularımın sadece bir kısmını ifade edebildiğim bu naçiz yazıdan çok daha fazlasıyla Tuzhurmatu’ya destek ve-rebilmeyi gönül arzu ediyor. İnşallah Türk İslam Ülküsü da-vası hâkim kılındığında bu da müyesser olur, bütün mazlum Türk yurtları hürriyete kavu-şur.

Gönlümdeki ve büyük Türk Mil-letinin gönlündeki yeriniz ayrı ey yiğit Tuzhurmatulular! Bunu iyi bileseniz, tıpkı diğer Türkmeneli bölgesindeki kar-deşlerimiz gibi. Töreniz, kül-türünüz ve kimliğiniz Irak’ta kıyamete kadar yaşayacaktır, Allah’ın izniyle.

Tuzlulardır adımızDosta var ahdimizDüşmana boyun eğmediEzelden ecdadımız

Page 25: Şehit Dr. Rıza Demirci اﻟﻣﻧﺎﺿ

KERKÜK VAKFI

KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / قارداشلق Yıl/Year 17 السنة Sayı/Issue 68 العدد Ekim-Aralık/October-December 2015 22تشرين االول - كانوناالول

Tarih sahnesinde milletler şan ve şerefleriyle anılırlar; geçmiş tarihlerinde bıraktıkları izler ve eserler gelecekte ortaya koyacakları kahramanlıkların birer nişanesi niteliğindedir. Irak Türkleri denince aklımıza tabii ki Kerkük geliyor; ama Kerkük kadar şanlı ve şerefli bir diğer şehrimiz ise Tuzhur-matu

. Öğrencilik yıllarından beri hayali-

mizi süsleyen Irak Türkmene-li seyahatini 2012 senesinin

ekim ayında kıymetli dostum Ahmet Şahiner ile birlikte gerçekleştirme bahtiyarlığına nail oldum. Dava arkadaşım kıymetli Şahiner ile beraber gittiğimiz, dokunduğumuz her Türkmeneli bölgesi, biz-leri hayrete düşürdüğü gibi, yok olmaya yüz tutmuş umu-dumuzu da canlandırıyordu. Okuduklarımdan Irak’ta bir Kerkük var ve bizim şerefli soydaşlarımız orada bütün baskılara rağmen hayat mü-cadelesi veriyorlar şeklindey-di, kanaatim bu yöndeydi. Kısa süren bu seyahatimizde Erbil’den Diyala’ya uzanan köklü, şerefli ve yüksek kül-türlü bir Türkmeneli coğrafya-sının mevcut olduğunu bizzat görerek müşahede etmiş ol-dum.

Kıymetli yazar üstad Necat Kevser ve Kerkük Türkmen Kardaş-lık Ocağı Başkanı Abdülhalık Hürmüzlü Beyler ile yaptığı-mız gezinin bir gününü, baş-tan sona Türk ve İslam kokan, güzel ve kahraman Türkmen şehri Tuzhurmatu’na ayırdık.

Adını ilk defa Kerkük’te duy-duğum bu şehri, Irak Türk-men Cephesi Tuzhurmatu Şubesi’nden kıymetli Türkeş Bey ile gezmek bizlere nasip oldu. Burası bir Türk şehrinde olması gereken bütün özellik-

leri taşıyordu; türbesiyle, kök-lü edebiyatıyla, el sanatlarıyla, çarşısıyla ve de kıymetli birer inci tanesi gibi Türkistan’dan buraya gelen semt ve köy ad-larıyla. Cepheye selam veri-şimiz ve karşılanmamız sanki Türkiye’de herhangi bir köy kahvesinde karşılanmamızla aynıydı. Hal hatır sorulduk-tan sonra bizlere gösterilen ikram ve ziyafeti unutmam mümkün değil. Asil insanların sundukları ikramda kendileri gibi asildi; yöresel kebaplar-dan bir ziayfet çekmiştik. İk-ramdan sonra sohbet imkânı bulduğumuz hasbi dostlar ile Tuzhurmatu’yu ve Irak’ı ko-nuştuk. Her ne kadar ümitvar olsalar da, maruz kaldıkları baskılardan ve tehditlerden dolayı canlarının sıkılmış ol-duğu her hallerinden belliydi.

Kuzeyden ne idüğü belirsiz göç-ler, tarih boyunca Türk kalmış olan Tuzhurmatu’nun demog-rafik yapısını değiştirmeye yö-nelikti. Tabii ki bu iş planladık-ları kadar kolay olmayacaktı; çünkü karşılarında kendileri gibi her türlü imkâna sahip şuursuz bir çapulcu sürüsü değil, güçlerini kalplerindeki imandan ve vatan sevgisinden alan kahramanlar ordusu var-dı. Dostlarımızın ağzından şu andaki bütün Ortadoğu’nun durumunu özetleyen şu cüm-

Kahraman Tuzhurmatu

Yasin Cemal [email protected]

KERKÜK VAKFI

KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / قارداشلق Yıl/Year 17 السنة Sayı/Issue 68 العدد Ekim-Aralık/October-December 2015 تشرين االول - كانوناالول 23

leler dökülmüştü; “Sıkıntıları-mız hak ve kuvvetten yana-dır. Kuvvetin varsa her şey senin, hak senindir. Gücün yoksa hakkın gider, yerler; çünkü hak alınır verilmez.”

Gün boyu mezarlığından, tür-besine, küzeci atölyesinden, çarşısına kadar her köşesini gezdiğimiz Tuzhurmatu her tarafıyla kadim Türk kültürü kokuyordu. Bu kültür kolay oluşmamıştı, arka planda yüz-yılların birikimi vardı. Daha dün dağlarda mağara devrini yaşarken şimdi bir takım güç-lerin taşeronluğunu yapmaya kalkışanlar, hiç şüphesiz bu yüksek kültürün altında ezi-leceklerdir. Arkalarında kim olursa olsun mutlaka ezilme-ye mahkûmdurlar.

Tuzhurmatulular Osmanlı’dan sonra nice büyük baskıla-ra boyun eğmemiş, şanlı bir milletin parçasıdırlar. 1918 sonrası İngilizlerin, daha sonra Saddam’ın, 2003 son-rasında ABD’nin baskılarına boyun eğmemişlerdir. Nice şehitler vermişlerdir; ama teslimiyet göstermemişlerdir.

Son zamanlarda gerçekleşen peşmerge baskılarını da Tuz-hurmatulular Allah’ın izniyle kahramanca göğüsleyecek, bu saldırılardan da galibiyetle çıkacaklardır.

Güzel Türkmen şehrimiz için duy-gularımın sadece bir kısmını ifade edebildiğim bu naçiz yazıdan çok daha fazlasıyla Tuzhurmatu’ya destek ve-rebilmeyi gönül arzu ediyor. İnşallah Türk İslam Ülküsü da-vası hâkim kılındığında bu da müyesser olur, bütün mazlum Türk yurtları hürriyete kavu-şur.

Gönlümdeki ve büyük Türk Mil-letinin gönlündeki yeriniz ayrı ey yiğit Tuzhurmatulular! Bunu iyi bileseniz, tıpkı diğer Türkmeneli bölgesindeki kar-deşlerimiz gibi. Töreniz, kül-türünüz ve kimliğiniz Irak’ta kıyamete kadar yaşayacaktır, Allah’ın izniyle.

Tuzlulardır adımızDosta var ahdimizDüşmana boyun eğmediEzelden ecdadımız

Page 26: Şehit Dr. Rıza Demirci اﻟﻣﻧﺎﺿ

KERKÜK VAKFI

KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / قارداشلق Yıl/Year 17 السنة Sayı/Issue 68 العدد Ekim-Aralık/October-December 2015 24تشرين االول - كانوناالول

Irak Türkmen toplumunun en acılı günleri arasında 16 Ocak tarihinin başka bir yeri vardır. 1980 yılının 16 Ocak sabahı Türkmen toplumunun seçkin şahsiyetleri idam edilmişlerdi. Doç. Dr. Nejdet Koçak, Emekli Albay Abdullah Abdurrahman, Dr. Rıza Demirci ve Adil Şerif, Türkmen şehitler kafilesinin başlarına geçmişlerdi.

Nejdet Koçak’ın cenazesi ailesine teslim edilmiş ve Kerkük’ün Musalla Kabristanlığına defne-dilmişti. Abdullah Abdurrah-man ve Adil Şerif’in cenazeleri de ailelerine teslim edilerek

ilki Necef’te, diğeri Bağdat’ta toprağa verilmişlerdi. Ayrıca bunların malları ve mülkleri-ne el konulmuş, kardeşleri ve yakınlarının bir kısmı işten atıl-mış, bir kısmı da sürgün edil-mişlerdi.

Bütün bu olup bitenlere bakarak herkes Dr. Rıza Demirci’nin de diğerleri ile birlikte idam edil-diğini tahmin ediyordu. Ne var ki idam edilenlerin cenazeleri ailelerine teslim edilmişti, fa-kat Rıza Demirci’den her hangi bir haber ve bilgi alınamamış-tı. Bu arada emekli maaşı ke-silmemiş ve eşine muntazam olarak teslim edilmişti. Açık-ça söylemek gerekirse Rıza Demirci’nin akıbeti hakkında fazla bir şey bilinmiyordu. Rah-metli Rıza Demirci idam edildi ise, cenazesi ailesine neden teslim edilmemişti? Bu soru doğrusu cevapsız kalmış ve bu nokta uzun yıllar zihinleri kur-calamıştı.

Irak’ta 2003 Nisanında devrilen dikta rejiminin gizli istihbarat arşivinin belgeleri ele geçiril-mişti. Bunların arasında, 16 Ocak 1980 tarihinde idam edi-len Türkmen liderlerine dair belgeler ve ölüm kâğıtları (be-yannameleri) da bulunmuştu. Bu belgelerde Nejdet Koçak, Abdullah Abdurrahman ve Adil Şerif’in idam mazbatala-rında, her üçünün de 16 Ocak

1980 tarihinde idam edildikle-ri yazılmıştır. Her üç şehide de aynı suç isnat edilmiştir: Türki-ye istihbaratına bağlı olmak.

Rıza Demirci’nin (yanda görüldüğü gibi) idam mazbatasında yer alan bilgiler ise sıralanmıştır:

Adı: Rıza Demirci Yaşı: 53Cinsiyeti: ErkekUyruğu: IrakDini: İslamMesleği: Ziraat MühendisiMedenî Hali: EvliBaba Adı: Mahmut BekirÖlüm (İdam) Tarihi: 24.03.1980Ölüm Saati: 06.00Ölüm Yeri: Ağır Hükümlüler Hapis-

hanesiÖlümü Bildirilen Kişi: Dr. Ayad Ni-

met AbdülemirÖlen Kişi ile İlişkisi: Devlet Hasta-

nesinde Mukim DoktorAdresi: Hayy al-Hadra’ Evin Kapı

Nu. 641/54/3Ölüm Şekli: İdam

Yukarıda verilen bilgiler arasında Dr. Rıza Demirci’nin suçunun ne olduğu yazılmamıştır. Ay-rıca ölen kişi ile gösterilen Dr. Ayad Nimet Abdülemir, idam mahkûmunu muayene eden adlî tabip olarak ölüm mazba-tasını imzalayan kişidir ve Rıza Demirci’nin yakını değildir. Bu bakımdan Demirci’nin ailesi, idamın infazından haberdar olmamıştır.

Tanrı Dağlarında Dolaşan Ruh

Dr. Rıza Demirci

Suphi SAATÇİ[email protected]

Türkmen Dağarcığı

KERKÜK VAKFI

KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / قارداشلق Yıl/Year 17 السنة Sayı/Issue 68 العدد Ekim-Aralık/October-December 2015 تشرين االول - كانوناالول 25

Ne var ki Rıza Demirci’nin maz-batasında suçunun ne olduğu yazılmamış ve sadece idam ta-rihi 24.03.1980, saat 6 olarak gösterilmiştir. Hakkında hiçbir suçu belgelemeyen dikta re-jimi, muhtemelen Demirci’yi işkence sonucu şehit etmiş ve bunu bir idam infazı olarak göstermek yoluna gitmiştir. Bu durumdan dolayı cenazesi de ailesine teslim edilmemiştir. Bu hususta başka bir ihtimal akla gelmiyor. Rahmetli Demir-ci anlaşılan bütün işkencelere rağmen, kendisine isnat edilen bütün suçları reddetmiştir.

Dr. Rıza Demirci Kimdir?Dr. Rıza 1927 yılında Kerkük’ün

Musalla Mahallesindeki baba konağında dünyaya gelmiştir. Babası Mahmut Bekir’in dördü erkek dördü kız toplam sekiz çocuğu olmuştur. Çocukların yaş sırasına göre adları şöyle-dir: Sahire, Aziz, Rıza, Münire, Salih Raziye, Merziye ve Vehbi. Bunların ilk beşi vefat etmiş, son üç kardeş hayattadır.

Kerkük’ün soylu Demirci ailesi-ne mensuptur. Demirci ailesi, birçok değerli devlet adamı ve entelektüel insan yetiştirmiş-tir. İçlerinden şair, yazar, subay, doktor, öğretmen gibi değişik meslekte birçok üst düzey yö-netici çıkmıştır.

Rıza Demirci ilk ve orta öğrenimini Kerkük’te tamamladıktan son-ra yüksek tahsilini Türkiye’ye gelmiştir. Yüksek tahsilini İs-tanbul Üniversitesi Orman Fa-kültesinde yapmış ve doktora-sını da aynı fakültede tamam-lamıştır.

Öğrencilik yıllarından itibaren Türklük ruhunu benimsemiş ve bu uğurda çevresini ve dava arkadaşlarını beslemiştir. 1949 yılından itibaren dava arkadaşı rahmetli İzzettin Kerkük ile bir-likte Türkiye’de yüksek tahsili-

ni yapan öğrenci hareketlerini örgütlemiş ve bu uğurda bü-yük çabalar harcamıştır.

Irak döndükten sonra Bağdat’ta tayin olmuş ve Irak Türkmenle-rinin haklı ve millî davalarının mücadelesini sürdürmüştür. Özellikle Bağdat’ta kurulan Türkmen Kardeşlik Ocağının yaptığı hizmetlerde büyük bir rol üstlenmiştir. Ömür boyu Türklük davasından ayrılma-mış ve Türkmen davasının en önde gelen şahsiyetleri arasın-da yer almıştır. Çevresinde her zaman itibar gören ve saygın bir şahsiyet sahibi olan Demir-ci, amcası şair ve eğitimci olan Sait Besim Demirci’nin kızı Nedret Hanımla evlenmiştir. Demirci Mahmut, Sait, Alpas-lan ve Ülker adlarında dört ço-cuk sahibi olmuştur.

Özel hayatında ve günlük yaşayı-şında kibar ve nezaket sahibi bir insan olduğu bilinen De-mirci, millî çizgisinden hiçbir zaman taviz vermeyen karak-terli bir kişi olarak tanınmıştır. Zulme ve baskıya kahramanca direnen Rıza Demirci, eminiz ki Tanrı katında cennette yaşıyor ve ruhu Tanrı Dağlarında gezi-niyor. Şehadetinin 35. yıldönü-münde Dr. Rıza Demirci’yi, di-ğer aziz şehitlerimiz ile birlikte rahmetle anıyor, hatıraları önünde saygıyla eğiliyoruz.

Rıza Demirci Türkmen Kardaşlık Ocağında

Rıza Demirci ve Eşi Nedret Hanım

Page 27: Şehit Dr. Rıza Demirci اﻟﻣﻧﺎﺿ

KERKÜK VAKFI

KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / قارداشلق Yıl/Year 17 السنة Sayı/Issue 68 العدد Ekim-Aralık/October-December 2015 24تشرين االول - كانوناالول

Irak Türkmen toplumunun en acılı günleri arasında 16 Ocak tarihinin başka bir yeri vardır. 1980 yılının 16 Ocak sabahı Türkmen toplumunun seçkin şahsiyetleri idam edilmişlerdi. Doç. Dr. Nejdet Koçak, Emekli Albay Abdullah Abdurrahman, Dr. Rıza Demirci ve Adil Şerif, Türkmen şehitler kafilesinin başlarına geçmişlerdi.

Nejdet Koçak’ın cenazesi ailesine teslim edilmiş ve Kerkük’ün Musalla Kabristanlığına defne-dilmişti. Abdullah Abdurrah-man ve Adil Şerif’in cenazeleri de ailelerine teslim edilerek

ilki Necef’te, diğeri Bağdat’ta toprağa verilmişlerdi. Ayrıca bunların malları ve mülkleri-ne el konulmuş, kardeşleri ve yakınlarının bir kısmı işten atıl-mış, bir kısmı da sürgün edil-mişlerdi.

Bütün bu olup bitenlere bakarak herkes Dr. Rıza Demirci’nin de diğerleri ile birlikte idam edil-diğini tahmin ediyordu. Ne var ki idam edilenlerin cenazeleri ailelerine teslim edilmişti, fa-kat Rıza Demirci’den her hangi bir haber ve bilgi alınamamış-tı. Bu arada emekli maaşı ke-silmemiş ve eşine muntazam olarak teslim edilmişti. Açık-ça söylemek gerekirse Rıza Demirci’nin akıbeti hakkında fazla bir şey bilinmiyordu. Rah-metli Rıza Demirci idam edildi ise, cenazesi ailesine neden teslim edilmemişti? Bu soru doğrusu cevapsız kalmış ve bu nokta uzun yıllar zihinleri kur-calamıştı.

Irak’ta 2003 Nisanında devrilen dikta rejiminin gizli istihbarat arşivinin belgeleri ele geçiril-mişti. Bunların arasında, 16 Ocak 1980 tarihinde idam edi-len Türkmen liderlerine dair belgeler ve ölüm kâğıtları (be-yannameleri) da bulunmuştu. Bu belgelerde Nejdet Koçak, Abdullah Abdurrahman ve Adil Şerif’in idam mazbatala-rında, her üçünün de 16 Ocak

1980 tarihinde idam edildikle-ri yazılmıştır. Her üç şehide de aynı suç isnat edilmiştir: Türki-ye istihbaratına bağlı olmak.

Rıza Demirci’nin (yanda görüldüğü gibi) idam mazbatasında yer alan bilgiler ise sıralanmıştır:

Adı: Rıza Demirci Yaşı: 53Cinsiyeti: ErkekUyruğu: IrakDini: İslamMesleği: Ziraat MühendisiMedenî Hali: EvliBaba Adı: Mahmut BekirÖlüm (İdam) Tarihi: 24.03.1980Ölüm Saati: 06.00Ölüm Yeri: Ağır Hükümlüler Hapis-

hanesiÖlümü Bildirilen Kişi: Dr. Ayad Ni-

met AbdülemirÖlen Kişi ile İlişkisi: Devlet Hasta-

nesinde Mukim DoktorAdresi: Hayy al-Hadra’ Evin Kapı

Nu. 641/54/3Ölüm Şekli: İdam

Yukarıda verilen bilgiler arasında Dr. Rıza Demirci’nin suçunun ne olduğu yazılmamıştır. Ay-rıca ölen kişi ile gösterilen Dr. Ayad Nimet Abdülemir, idam mahkûmunu muayene eden adlî tabip olarak ölüm mazba-tasını imzalayan kişidir ve Rıza Demirci’nin yakını değildir. Bu bakımdan Demirci’nin ailesi, idamın infazından haberdar olmamıştır.

Tanrı Dağlarında Dolaşan Ruh

Dr. Rıza Demirci

Suphi SAATÇİ[email protected]

Türkmen Dağarcığı

KERKÜK VAKFI

KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / قارداشلق Yıl/Year 17 السنة Sayı/Issue 68 العدد Ekim-Aralık/October-December 2015 تشرين االول - كانوناالول 25

Ne var ki Rıza Demirci’nin maz-batasında suçunun ne olduğu yazılmamış ve sadece idam ta-rihi 24.03.1980, saat 6 olarak gösterilmiştir. Hakkında hiçbir suçu belgelemeyen dikta re-jimi, muhtemelen Demirci’yi işkence sonucu şehit etmiş ve bunu bir idam infazı olarak göstermek yoluna gitmiştir. Bu durumdan dolayı cenazesi de ailesine teslim edilmemiştir. Bu hususta başka bir ihtimal akla gelmiyor. Rahmetli Demir-ci anlaşılan bütün işkencelere rağmen, kendisine isnat edilen bütün suçları reddetmiştir.

Dr. Rıza Demirci Kimdir?Dr. Rıza 1927 yılında Kerkük’ün

Musalla Mahallesindeki baba konağında dünyaya gelmiştir. Babası Mahmut Bekir’in dördü erkek dördü kız toplam sekiz çocuğu olmuştur. Çocukların yaş sırasına göre adları şöyle-dir: Sahire, Aziz, Rıza, Münire, Salih Raziye, Merziye ve Vehbi. Bunların ilk beşi vefat etmiş, son üç kardeş hayattadır.

Kerkük’ün soylu Demirci ailesi-ne mensuptur. Demirci ailesi, birçok değerli devlet adamı ve entelektüel insan yetiştirmiş-tir. İçlerinden şair, yazar, subay, doktor, öğretmen gibi değişik meslekte birçok üst düzey yö-netici çıkmıştır.

Rıza Demirci ilk ve orta öğrenimini Kerkük’te tamamladıktan son-ra yüksek tahsilini Türkiye’ye gelmiştir. Yüksek tahsilini İs-tanbul Üniversitesi Orman Fa-kültesinde yapmış ve doktora-sını da aynı fakültede tamam-lamıştır.

Öğrencilik yıllarından itibaren Türklük ruhunu benimsemiş ve bu uğurda çevresini ve dava arkadaşlarını beslemiştir. 1949 yılından itibaren dava arkadaşı rahmetli İzzettin Kerkük ile bir-likte Türkiye’de yüksek tahsili-

ni yapan öğrenci hareketlerini örgütlemiş ve bu uğurda bü-yük çabalar harcamıştır.

Irak döndükten sonra Bağdat’ta tayin olmuş ve Irak Türkmenle-rinin haklı ve millî davalarının mücadelesini sürdürmüştür. Özellikle Bağdat’ta kurulan Türkmen Kardeşlik Ocağının yaptığı hizmetlerde büyük bir rol üstlenmiştir. Ömür boyu Türklük davasından ayrılma-mış ve Türkmen davasının en önde gelen şahsiyetleri arasın-da yer almıştır. Çevresinde her zaman itibar gören ve saygın bir şahsiyet sahibi olan Demir-ci, amcası şair ve eğitimci olan Sait Besim Demirci’nin kızı Nedret Hanımla evlenmiştir. Demirci Mahmut, Sait, Alpas-lan ve Ülker adlarında dört ço-cuk sahibi olmuştur.

Özel hayatında ve günlük yaşayı-şında kibar ve nezaket sahibi bir insan olduğu bilinen De-mirci, millî çizgisinden hiçbir zaman taviz vermeyen karak-terli bir kişi olarak tanınmıştır. Zulme ve baskıya kahramanca direnen Rıza Demirci, eminiz ki Tanrı katında cennette yaşıyor ve ruhu Tanrı Dağlarında gezi-niyor. Şehadetinin 35. yıldönü-münde Dr. Rıza Demirci’yi, di-ğer aziz şehitlerimiz ile birlikte rahmetle anıyor, hatıraları önünde saygıyla eğiliyoruz.

Rıza Demirci Türkmen Kardaşlık Ocağında

Rıza Demirci ve Eşi Nedret Hanım

Page 28: Şehit Dr. Rıza Demirci اﻟﻣﻧﺎﺿ

KERKÜK VAKFI

KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / قارداشلق Yıl/Year 17 السنة Sayı/Issue 68 العدد Ekim-Aralık/October-December 2015 26تشرين االول - كانوناالول

Yanımda Kal ve İhsan Kâmil Ak-çadırcı

Güzel bir Pazar sabahı, kahvaltıda buluştuğumuz aziz dostumuz ve hemşehrimiz Adalet Komis-yonu Üyesi İbrahim Temir, “sizi Türkmen dostu bir meslekta-şımla tanıştırmak istiyorum” dedi. O sabah tanıştığımız genç ve dinamik insan, Gazios-manpaşa Cumhuriyet Başsavcı Vekili İhsan Kâmil Akçadırcı idi. Hukukçu olan İhsan Kâmil Bey, aynı zamanda şair ruhlu bir gü-zel insan… Yayımlanan şiir kita-bının adı Yanımda Kal.

Akçadırcı 1969 Kayseri doğum-lu. İlk ve orta öğrenimini Kayseri’de bitirmiş, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesin-den mezun olmuştur. Hâkimlik savcılık stajını Ankara’da ta-

mamladıktan sonra, güzel Anadolu’nun çeşitli yörelerin-de savcılık görevini yapmıştır. Halen görevini Gaziosmanpa-şa ilçesinde sürdürmektedir.

Şiirleri gürül gürül gönülden akan ince duygularla yoğrulmuştur. Ki-taba meslektaşları ve can dostla-rı da birer sunuş yazmışlardır. İlk sunuş Hâkim Savcı Yüksek Kurulu Üyesi Ramazan Kaya’ya, ikincisi Bakırköy Cumhuriyet Başsavcı Vekili Mustafa Hakan Uyar’a ait.

Yanımda Kal şiir kitabında birbi-rinden güzel şiirler var. Ancak bunların arasında yer alan İnsan başlıklı şiir bir başka güzellikte. Şairin Tuzhurmatu soykırımlarından etkilenerek yazdığı bu şiiri okuyucularla paylaşmak istedim:

Rıza DemirciAltaylardan gelen budun Ötüken’de yerin yurdun Dayandı vermedi ödün Dönmedi fikirlerinden

Demirci ata mesleği Ergenekon’da küreği Eritti büktü çeliği Dağları söktü yerinden

Kürşat’tı onun rehberi Kur’an okurdu dilleri O bir Türkmen o bir çeri Bilge Kağan erlerinden

Elinden düşmedi bayrak Hakka yürüdü yüzü ak Kucak açtı ana toprak Arınarak kirlerinden

O bir Türkmen beyi idi Ölüme göğsünü gerdi Şafak vakti göğe erdi Hızır tuttu ellerinden

Osman Oğuz

İnsan

Ölen sadece beden midir ey insanUmurunda mı nerede vicdanKopan parçalanan uzuvlarSadece seyret o zamanBoşuna yaşıyoruz belki anıAncak boşa yaşamıyoruz hayatıBurnunun direği sızlamadanYüreğin derinden yanmadanKavuşturmayacak huzura yaradanO gölge kalkınca koptu kıyametZalimde yoktur asla merhametEy ulu çınar bitmez tükenmez hasretYok mu seni yeniden diriltecek kudretBitecektir zulüm bir gün biliyorumVuslat yakındır hissediyorumZalimin sonu bedbahttırUyan artık ey şanlı TürkZafer inananlarındır2013

İhsan Kâmil AKÇADIRCI

KERKÜK VAKFI

KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / قارداشلق Yıl/Year 17 السنة Sayı/Issue 68 العدد Ekim-Aralık/October-December 2015 تشرين االول - كانوناالول 27

Şehirler de insanlar gibidir. İn-sanların yoluyla birbiri ile iliş-ki kurabilirler. Dini, ticari veya kültürel etkenler sayesinde samimiyetlerini ilerletirler. Hatta bazen birinin zikredil-mesi ötekinin hatıra gelme-sine de vesile olurlar. Irak’ta ilk defa Türk hakimiyeti kuru-lan Erbil şehri ile, Irak Türk-menlerinin merkezi sayılan Kerkük’ün, birçok ortak yön-den birbirine benzemekle bir-likte, kültürel münasebetleri

de çok eskilere dayanmakta-dır. Birinci Dünya Savaşından sonra aynı kaderi paylaşan bu iki kadim belde, kültürel bağ-larını musiki alanında karşılık-lı düzenlenen hoyrat çağırma etkinlikleri, dini törenlerin-den mevlit, milli oyunları ise Ramazan ayında yapılan sini-zarf oyunu ile pekiştirmişler-dir. Halk türküleri ve pek çok hoyrata konu olan Kerkük ile Erbil’in kardeşlik duygusunu en güzel şekilde ifade eden

Nesrin Erbil, İki Şehir başlıklı şiirinin dizeleridir şöyle dile getirir:

İki şehir bilirimCandan bağlı Yürekten dağlıBir “Altunköprü” ile Kalpleri bağlı

Evet Kerkük-Erbil yolu üzerinde bulunan Altunköprü kasabası çoğu zaman bu iki şehrin ara-sında yapılan musiki şölenle-rinin buluşma noktası olmuş-tur. Günümüzde bile eskiden Kerkük’e bağlı olan Tuzhur-matu ilçesini de sayarsak Ker-kük-Erbil-Tuzhuramtu üçlüsü ülkenin istikrarsızlığına, si-yasi ve ekonomi olumsuzluk şartlarına rağmen karşılıklı kültürel etkinlikleri bütün canlılığıyla devam ettirmek-tedir. Bu münasebetlerin bir göstergesi olan Seyit Merdan, Kerküklü olduğu halde ömrü-nün yarısından fazlasını vefa-tına kadar Erbil’de hem ho-calık hem de musiki alanında büyük hizmet görmüş nadide şahsiyetlerdendir.

Tam adı Seyit Merdan Seyit Sı-dık Seyit Abdulgani Seyit Abdulkadir’dir. Kerkük’ün Pir-yadi Mahallesine bağlı Çukur Sokağında Hicri 1291 (Miladi 1874) yılında dünyaya gel-miştir. Seyit Merdan çocuk-

Erbil’in GözdesiKerküklü Makamşinas

Seyit MerdanNazım TERZİOĞ[email protected]

Seyit Merdan

Page 29: Şehit Dr. Rıza Demirci اﻟﻣﻧﺎﺿ

KERKÜK VAKFI

KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / قارداشلق Yıl/Year 17 السنة Sayı/Issue 68 العدد Ekim-Aralık/October-December 2015 26تشرين االول - كانوناالول

Yanımda Kal ve İhsan Kâmil Ak-çadırcı

Güzel bir Pazar sabahı, kahvaltıda buluştuğumuz aziz dostumuz ve hemşehrimiz Adalet Komis-yonu Üyesi İbrahim Temir, “sizi Türkmen dostu bir meslekta-şımla tanıştırmak istiyorum” dedi. O sabah tanıştığımız genç ve dinamik insan, Gazios-manpaşa Cumhuriyet Başsavcı Vekili İhsan Kâmil Akçadırcı idi. Hukukçu olan İhsan Kâmil Bey, aynı zamanda şair ruhlu bir gü-zel insan… Yayımlanan şiir kita-bının adı Yanımda Kal.

Akçadırcı 1969 Kayseri doğum-lu. İlk ve orta öğrenimini Kayseri’de bitirmiş, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesin-den mezun olmuştur. Hâkimlik savcılık stajını Ankara’da ta-

mamladıktan sonra, güzel Anadolu’nun çeşitli yörelerin-de savcılık görevini yapmıştır. Halen görevini Gaziosmanpa-şa ilçesinde sürdürmektedir.

Şiirleri gürül gürül gönülden akan ince duygularla yoğrulmuştur. Ki-taba meslektaşları ve can dostla-rı da birer sunuş yazmışlardır. İlk sunuş Hâkim Savcı Yüksek Kurulu Üyesi Ramazan Kaya’ya, ikincisi Bakırköy Cumhuriyet Başsavcı Vekili Mustafa Hakan Uyar’a ait.

Yanımda Kal şiir kitabında birbi-rinden güzel şiirler var. Ancak bunların arasında yer alan İnsan başlıklı şiir bir başka güzellikte. Şairin Tuzhurmatu soykırımlarından etkilenerek yazdığı bu şiiri okuyucularla paylaşmak istedim:

Rıza DemirciAltaylardan gelen budun Ötüken’de yerin yurdun Dayandı vermedi ödün Dönmedi fikirlerinden

Demirci ata mesleği Ergenekon’da küreği Eritti büktü çeliği Dağları söktü yerinden

Kürşat’tı onun rehberi Kur’an okurdu dilleri O bir Türkmen o bir çeri Bilge Kağan erlerinden

Elinden düşmedi bayrak Hakka yürüdü yüzü ak Kucak açtı ana toprak Arınarak kirlerinden

O bir Türkmen beyi idi Ölüme göğsünü gerdi Şafak vakti göğe erdi Hızır tuttu ellerinden

Osman Oğuz

İnsan

Ölen sadece beden midir ey insanUmurunda mı nerede vicdanKopan parçalanan uzuvlarSadece seyret o zamanBoşuna yaşıyoruz belki anıAncak boşa yaşamıyoruz hayatıBurnunun direği sızlamadanYüreğin derinden yanmadanKavuşturmayacak huzura yaradanO gölge kalkınca koptu kıyametZalimde yoktur asla merhametEy ulu çınar bitmez tükenmez hasretYok mu seni yeniden diriltecek kudretBitecektir zulüm bir gün biliyorumVuslat yakındır hissediyorumZalimin sonu bedbahttırUyan artık ey şanlı TürkZafer inananlarındır2013

İhsan Kâmil AKÇADIRCI

KERKÜK VAKFI

KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / قارداشلق Yıl/Year 17 السنة Sayı/Issue 68 العدد Ekim-Aralık/October-December 2015 تشرين االول - كانوناالول 27

Şehirler de insanlar gibidir. İn-sanların yoluyla birbiri ile iliş-ki kurabilirler. Dini, ticari veya kültürel etkenler sayesinde samimiyetlerini ilerletirler. Hatta bazen birinin zikredil-mesi ötekinin hatıra gelme-sine de vesile olurlar. Irak’ta ilk defa Türk hakimiyeti kuru-lan Erbil şehri ile, Irak Türk-menlerinin merkezi sayılan Kerkük’ün, birçok ortak yön-den birbirine benzemekle bir-likte, kültürel münasebetleri

de çok eskilere dayanmakta-dır. Birinci Dünya Savaşından sonra aynı kaderi paylaşan bu iki kadim belde, kültürel bağ-larını musiki alanında karşılık-lı düzenlenen hoyrat çağırma etkinlikleri, dini törenlerin-den mevlit, milli oyunları ise Ramazan ayında yapılan sini-zarf oyunu ile pekiştirmişler-dir. Halk türküleri ve pek çok hoyrata konu olan Kerkük ile Erbil’in kardeşlik duygusunu en güzel şekilde ifade eden

Nesrin Erbil, İki Şehir başlıklı şiirinin dizeleridir şöyle dile getirir:

İki şehir bilirimCandan bağlı Yürekten dağlıBir “Altunköprü” ile Kalpleri bağlı

Evet Kerkük-Erbil yolu üzerinde bulunan Altunköprü kasabası çoğu zaman bu iki şehrin ara-sında yapılan musiki şölenle-rinin buluşma noktası olmuş-tur. Günümüzde bile eskiden Kerkük’e bağlı olan Tuzhur-matu ilçesini de sayarsak Ker-kük-Erbil-Tuzhuramtu üçlüsü ülkenin istikrarsızlığına, si-yasi ve ekonomi olumsuzluk şartlarına rağmen karşılıklı kültürel etkinlikleri bütün canlılığıyla devam ettirmek-tedir. Bu münasebetlerin bir göstergesi olan Seyit Merdan, Kerküklü olduğu halde ömrü-nün yarısından fazlasını vefa-tına kadar Erbil’de hem ho-calık hem de musiki alanında büyük hizmet görmüş nadide şahsiyetlerdendir.

Tam adı Seyit Merdan Seyit Sı-dık Seyit Abdulgani Seyit Abdulkadir’dir. Kerkük’ün Pir-yadi Mahallesine bağlı Çukur Sokağında Hicri 1291 (Miladi 1874) yılında dünyaya gel-miştir. Seyit Merdan çocuk-

Erbil’in GözdesiKerküklü Makamşinas

Seyit MerdanNazım TERZİOĞ[email protected]

Seyit Merdan

Page 30: Şehit Dr. Rıza Demirci اﻟﻣﻧﺎﺿ

KERKÜK VAKFI

KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / قارداشلق Yıl/Year 17 السنة Sayı/Issue 68 العدد Ekim-Aralık/October-December 2015 28تشرين االول - كانوناالول

luk çağında tahsilini devrin tanınmış hocaları Molla Ah-met Vaiz’den Kuran-ı Kerim ve aldığı diğer dini dersler-le başlar. Daha sonra Büyük Tekkeye giderek Şeyh Abdur-rahman Halis’in müridi olan babası gibi, Seyit Merdan da Kadiri tarikatına intisap edip Halis’in oğlu Şeyh Ali’nin mü-ridi olur. Büyük Tekke eskiden beri kari, mevlithan, makam-şinas, gazelhan ve güzel sesli-lerin meskeni bilinir, nitekim Kerkük’ün musiki kültürünün gelişmesine önemli bir rolü olmuştur. Seyit Merdan bu-rada tarikat adabı; nahiv-sarf, tecvit gibi aldığı dini ilimlerin yanı sıra dini törenlerine katı-lıp tekkeye yerli ve dışarıdan gelen usta makamşinaslar-dan makam usulleri öğrenir.

Bağdat’ta Talabani Tekkesi-nin açılışıyla Şeyh Ali, Seyit Merdan’ı da yanına alarak bir müddet Bağdat’ta kalırlar. Burada Ahmet Zedan Beyatlı, Musullu Molla Osman, Ah-met Vehib, Kadduri ‘İşe, Hacı Abdurrazak Kubbanci, Hacı Cemil Bağdatlı, Kör Reşit, Mu-hammed Ali Hayoke ve Reşit Saka gibi tekkeyi ziyaret eden Bağdat’ın önemli makam us-taları ile tanışma fırsatı bulur, böylece makam kültürünü ge-liştirir. Abdurrahman Halis’in diğer oğlu meşhur hiciv şairi Şeyh Rıza’nın hizmetinde bir-kaç yıl kaldıktan sonra Seyit Merdan Bağdat’ı bırakarak tekrar Kerkük’e döner.

1912 yılında Erbil’in eşraflarından meşhur Küçük Molla Efendi,

kalenin Ulu Camiinde kendi-sine bir oda tahsis ederek Se-yit Merdan’ı ailesiyle birlikte Erbil’e davet eder. Küçük Mol-la Efendi’nin Seyit Merdan’ı Erbil’e getirtmesi olayı hak-kında değişik rivayetler vardır. Bir ara Kerkük’e misafirliğe giden Küçük Molla Efendi ora-da mecliste Seyit Merdan’la tanışır, Kuran-ı Kerim okurken sesinin güzelliğine hayran ka-lır, dönüşte kendisiyle bera-ber Erbil’e götürür. Diğer bir görüşe göre ise Küçük Molla Efendi, o devirde tecvit, tertil vb. Kuran-ı Kerim ile ilgili ilim-leri iyi öğretenin biri olmayı-şından Erbil’in dışından bir hoca bulmaya çalışır. Bunun üzerine Küçük Molla Efendi dünürü olan Kerküklü Molla Kadir Molla Osman’a (1881-1952) mektup yazarak kendi-sine bir hocaya ihtiyacı oldu-ğunu bildirir, Molla Kadir de Seyit Merdan’ı uygun görüp Erbil’e gönderir. Zira onun ge-lişiyle Erbil’de Kuran-ı Kerim eğitiminin düzenli bir hal aldı-ğı söylenir.

Caminin küçücük bir odasında ders vermeye başlayan Seyit Merdan onlarca öğrenci ye-tiştirmiş, geçen asrın ilk yarısı onun hücresi adeta bir okul görevini üstlenmiştir. Burada tahsil gören talebeler arasın-da İzzettin Molla Efendi, İhsan Doğramacı, Doktor Abdullah Nakşibendi, Doktor Osman Üzeyrağalı, Mehmet Reşat Müftü, Prof. Dr. İhsan Şer-zad, Avni Yusuf, Hadi Çavuşlu, Molla Şerif Molla İbrahim, Kasım Molla Efendi, Mehmet Sadık Muhtar, Abdulhalik Ah-met Çelebi, Molla Zannun, Hacı Karo Bakkal, Hacı Sadık Mehmet Sultan Bezirgan, Hacı Faik Mehmet Sultan Be-zirgan, Abdurrahman Halife, Molla Nadir Bostancı, Şevki

Küçük Molla Efendi

KERKÜK VAKFI

KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / قارداشلق Yıl/Year 17 السنة Sayı/Issue 68 العدد Ekim-Aralık/October-December 2015 تشرين االول - كانوناالول 29

Abdulkadir Efendi, Abdullah Hacı Selim, Hafız Molla Sait Otrakçı, Molla Nurettin Allah-verdi Bakkal, Halil Süleyman Assaflı ve daha niceleri zikre-dilebilir.

Din eğitimi vermek dışında Irak makamlarını icra etme konu-sunda usta bir sanatkâr olarak bilinen Seyit Merdan, birçok öğrencisine makam usulle-ri meşk ettirmiştir. İbrahimi, Beyat, Behrzavi, Nari, Heki-mi, Evic, Pençgâh, Şûr, Katar, Muhayyer, Hurşidi, Mesnevi, Hanebat; Seyit Merdan’ın okuduğu makam usullerin birkaçıdır. Ayrıca Ulu Camiinin müezzinliğini yapmış, özel-likle sabah ezanından önce sela (yüksek sesle söylenen bir çeşit dua), Cuma günleri de Kuran-ı Kerim okumuştur. Dini törenlerin organizatör-lüğünü üstlenmiş ve çoğu zaman kendisi de törenlerde Kuran-ı Kerim, tenzile (ilahi), makam ve hoyratları güzel sesiyle dinletmiştir. Kerkük’te yaşayan makamşinas Vecdi Mustafa’nın, dedesi olan usta makamşinas Topal Molla Mu-hammed de bir süre Erbil’de bulunup ticaretle uğraştığını, orda Seyit Merdan ve Şahaba ile buluştuğunu ve törenlere katıldıklarını kitabında kayde-der.

Celal Hıdır, Molla Abdülkerim Beğ’den naklen anlattığına göre öğrenciyken hocası Kü-çük Molla Fendi ne zaman ders vermekten sıkılsa veya dinlenmek ihtiyacını duysaydı Seyit Merdan’ı odasına çağırır ondan bir şeyler okumasını is-ter ve böylece yorgunluğunu onun sesiyle gideremeye ça-lışırdı. Ayrıca Molla Abdülke-rim Beğ, Seyit Merdan’ın sesi çok güzel ve o devirde makam ve hoyrat çağırmada eşsiz biri

olduğunu ilave eder. Seyit Merdan’ın öğrencilerinden biri olan şair Molla Şerif Mol-la İbrahim Mihri (1903-1942) hocasının sesinin güzelliğini şu aşağıdaki Arapça dizelerle övmeye çalışmıştır:

وما مردان إال ذو وفاءوأهل الوفاء الئق للثناءله صوت تراه حين يقرأيجرالطير من جو السماء

Sesinin güzelliği yanında Seyit Merdan’ın hat sanatında da maharetli biri olduğu söyle-nir. Halkça sevilen ve saygı duyulan Seyit Merdan nük-tedan, hoşsohbet biri olarak tanınırdı. Erbil’de tam 40 yıl hizmet veren, nihayet hayatın son anlarında hastalanıp ya-tağa düşen Seyit Merdan, 11 Ağustos 1952 tarihinde 78 ya-şında hayata gözlerini yumar, Erbil’in Büyük Mezarlığına gö-mülür.

Erbil’deki musiki kültürünün gelişmesinde büyük emeği geçen Seyit Merdan’ın ma-kam alanında yetiştirdiği en önemli öğrencisi, Erbil’in ge-çen yüzyılın en büyük usta ses sanatçısı olarak kabul edilen Şahaba (1891-1939) adıyla şöhret bulan Molla Efendi’nin evlat edindiği Erbilli Şaha-bettin Ahmet’tir. Kendisine nail olan öteki ses sanatçıları üzerine istisnasız derin izler bırakmış, onun ses güzelliği bakımında ve ustalığı konu-sunda hemfikirler. Bu çev-rede göz açan Şahaba, Seyit Merdan’ın gelişi ile makam repertuarını zenginleştirir, birçok usulü ondan öğrenir ama ne yazık ki bugün her ikisinin sihirli sesinden mah-rumuz. Akranları o dönemde pek çok kavan (plak) dolduran ses sanatçısı Leylanlı Ali Mer-dan, sesleri banda almak için

Erbil’e gelip teklifte bulunur. Ancak ses kaydetmek o gü-nün geleneğine göre uygun görülmediği için hiç birinden sonuç almadığı rivayet edilir.

Bugün elimizde her iki sanatçının maddi olarak birkaç silik ha-tıra fotoğraftan başka bir şey yoktur. Ancak ruhlarının her iki şehrin semasında dolaş-tıklarına inanıyorum. Bu top-raklarda emeği geçen niceleri gibi bir mezar taşına bile sa-hip olmayan bu iki zatın, kim bilir belki mezarları da insaf-sız dozer kepçelerinin çoktan kurbanı olmuştur.

KAYNAKÇA1

- Celal Hıdır, “Hoca ve Ekol Seyit Merdan (1874-1952)”, Raman, sayı: 47, Mayıs 2000, s. 283-286.

- Celal Hıdır Hüseyin, Erbilli Şahaba’nın Hayatı (1891-1939), Naza Matbaası, Erbil, 2002, s.38-41.

بانوراما كركوك سعيد، خليل -ابراهيم فضولى االولى، الطبعة واالنسان، التاريخ للطباعة والنشر، كركوك 2012، ص -48.51

في الدينية االثار محمد، شيخ -شيرزاد اربيل، اربيل 2002، ص 32.

سيد مردان سيد محمد، شيخ -شيرزاد عبدالقادر الكركولي شيخ القراء والمجودين في أربيل،

( h tt p : / / w w w . a l t u r k -m a n i . c o m / m a k a l a -at/2011/07062011/3.htm)

çevrimci /07.12.2015.حول دراسة محمد، مصطفى -وجدى »كركوك.. كركوك، في العراقية المقامات االديب بقلم العراقية المقامات موطن باشى«،الطبعة ترزى عطا المحامى االولى، كركوك 2010، ص 6-11.طوپال محمد مال محمد، مصطفى -وجدى كركوك في العراقية المقامات قارئ وزارة االولى، الطبعة 1894ـ1978، الثقافة والشباب، اربيل 2013، ص20-21.

1 Bazı kaynakları bulma konusunda yar-dımda bulunan hemşerilerim Ziver Enver ile Redar Sabır’a şükranlarımı sunarım.

Page 31: Şehit Dr. Rıza Demirci اﻟﻣﻧﺎﺿ

KERKÜK VAKFI

KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / قارداشلق Yıl/Year 17 السنة Sayı/Issue 68 العدد Ekim-Aralık/October-December 2015 28تشرين االول - كانوناالول

luk çağında tahsilini devrin tanınmış hocaları Molla Ah-met Vaiz’den Kuran-ı Kerim ve aldığı diğer dini dersler-le başlar. Daha sonra Büyük Tekkeye giderek Şeyh Abdur-rahman Halis’in müridi olan babası gibi, Seyit Merdan da Kadiri tarikatına intisap edip Halis’in oğlu Şeyh Ali’nin mü-ridi olur. Büyük Tekke eskiden beri kari, mevlithan, makam-şinas, gazelhan ve güzel sesli-lerin meskeni bilinir, nitekim Kerkük’ün musiki kültürünün gelişmesine önemli bir rolü olmuştur. Seyit Merdan bu-rada tarikat adabı; nahiv-sarf, tecvit gibi aldığı dini ilimlerin yanı sıra dini törenlerine katı-lıp tekkeye yerli ve dışarıdan gelen usta makamşinaslar-dan makam usulleri öğrenir.

Bağdat’ta Talabani Tekkesi-nin açılışıyla Şeyh Ali, Seyit Merdan’ı da yanına alarak bir müddet Bağdat’ta kalırlar. Burada Ahmet Zedan Beyatlı, Musullu Molla Osman, Ah-met Vehib, Kadduri ‘İşe, Hacı Abdurrazak Kubbanci, Hacı Cemil Bağdatlı, Kör Reşit, Mu-hammed Ali Hayoke ve Reşit Saka gibi tekkeyi ziyaret eden Bağdat’ın önemli makam us-taları ile tanışma fırsatı bulur, böylece makam kültürünü ge-liştirir. Abdurrahman Halis’in diğer oğlu meşhur hiciv şairi Şeyh Rıza’nın hizmetinde bir-kaç yıl kaldıktan sonra Seyit Merdan Bağdat’ı bırakarak tekrar Kerkük’e döner.

1912 yılında Erbil’in eşraflarından meşhur Küçük Molla Efendi,

kalenin Ulu Camiinde kendi-sine bir oda tahsis ederek Se-yit Merdan’ı ailesiyle birlikte Erbil’e davet eder. Küçük Mol-la Efendi’nin Seyit Merdan’ı Erbil’e getirtmesi olayı hak-kında değişik rivayetler vardır. Bir ara Kerkük’e misafirliğe giden Küçük Molla Efendi ora-da mecliste Seyit Merdan’la tanışır, Kuran-ı Kerim okurken sesinin güzelliğine hayran ka-lır, dönüşte kendisiyle bera-ber Erbil’e götürür. Diğer bir görüşe göre ise Küçük Molla Efendi, o devirde tecvit, tertil vb. Kuran-ı Kerim ile ilgili ilim-leri iyi öğretenin biri olmayı-şından Erbil’in dışından bir hoca bulmaya çalışır. Bunun üzerine Küçük Molla Efendi dünürü olan Kerküklü Molla Kadir Molla Osman’a (1881-1952) mektup yazarak kendi-sine bir hocaya ihtiyacı oldu-ğunu bildirir, Molla Kadir de Seyit Merdan’ı uygun görüp Erbil’e gönderir. Zira onun ge-lişiyle Erbil’de Kuran-ı Kerim eğitiminin düzenli bir hal aldı-ğı söylenir.

Caminin küçücük bir odasında ders vermeye başlayan Seyit Merdan onlarca öğrenci ye-tiştirmiş, geçen asrın ilk yarısı onun hücresi adeta bir okul görevini üstlenmiştir. Burada tahsil gören talebeler arasın-da İzzettin Molla Efendi, İhsan Doğramacı, Doktor Abdullah Nakşibendi, Doktor Osman Üzeyrağalı, Mehmet Reşat Müftü, Prof. Dr. İhsan Şer-zad, Avni Yusuf, Hadi Çavuşlu, Molla Şerif Molla İbrahim, Kasım Molla Efendi, Mehmet Sadık Muhtar, Abdulhalik Ah-met Çelebi, Molla Zannun, Hacı Karo Bakkal, Hacı Sadık Mehmet Sultan Bezirgan, Hacı Faik Mehmet Sultan Be-zirgan, Abdurrahman Halife, Molla Nadir Bostancı, Şevki

Küçük Molla Efendi

KERKÜK VAKFI

KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / قارداشلق Yıl/Year 17 السنة Sayı/Issue 68 العدد Ekim-Aralık/October-December 2015 تشرين االول - كانوناالول 29

Abdulkadir Efendi, Abdullah Hacı Selim, Hafız Molla Sait Otrakçı, Molla Nurettin Allah-verdi Bakkal, Halil Süleyman Assaflı ve daha niceleri zikre-dilebilir.

Din eğitimi vermek dışında Irak makamlarını icra etme konu-sunda usta bir sanatkâr olarak bilinen Seyit Merdan, birçok öğrencisine makam usulle-ri meşk ettirmiştir. İbrahimi, Beyat, Behrzavi, Nari, Heki-mi, Evic, Pençgâh, Şûr, Katar, Muhayyer, Hurşidi, Mesnevi, Hanebat; Seyit Merdan’ın okuduğu makam usullerin birkaçıdır. Ayrıca Ulu Camiinin müezzinliğini yapmış, özel-likle sabah ezanından önce sela (yüksek sesle söylenen bir çeşit dua), Cuma günleri de Kuran-ı Kerim okumuştur. Dini törenlerin organizatör-lüğünü üstlenmiş ve çoğu zaman kendisi de törenlerde Kuran-ı Kerim, tenzile (ilahi), makam ve hoyratları güzel sesiyle dinletmiştir. Kerkük’te yaşayan makamşinas Vecdi Mustafa’nın, dedesi olan usta makamşinas Topal Molla Mu-hammed de bir süre Erbil’de bulunup ticaretle uğraştığını, orda Seyit Merdan ve Şahaba ile buluştuğunu ve törenlere katıldıklarını kitabında kayde-der.

Celal Hıdır, Molla Abdülkerim Beğ’den naklen anlattığına göre öğrenciyken hocası Kü-çük Molla Fendi ne zaman ders vermekten sıkılsa veya dinlenmek ihtiyacını duysaydı Seyit Merdan’ı odasına çağırır ondan bir şeyler okumasını is-ter ve böylece yorgunluğunu onun sesiyle gideremeye ça-lışırdı. Ayrıca Molla Abdülke-rim Beğ, Seyit Merdan’ın sesi çok güzel ve o devirde makam ve hoyrat çağırmada eşsiz biri

olduğunu ilave eder. Seyit Merdan’ın öğrencilerinden biri olan şair Molla Şerif Mol-la İbrahim Mihri (1903-1942) hocasının sesinin güzelliğini şu aşağıdaki Arapça dizelerle övmeye çalışmıştır:

وما مردان إال ذو وفاءوأهل الوفاء الئق للثناءله صوت تراه حين يقرأيجرالطير من جو السماء

Sesinin güzelliği yanında Seyit Merdan’ın hat sanatında da maharetli biri olduğu söyle-nir. Halkça sevilen ve saygı duyulan Seyit Merdan nük-tedan, hoşsohbet biri olarak tanınırdı. Erbil’de tam 40 yıl hizmet veren, nihayet hayatın son anlarında hastalanıp ya-tağa düşen Seyit Merdan, 11 Ağustos 1952 tarihinde 78 ya-şında hayata gözlerini yumar, Erbil’in Büyük Mezarlığına gö-mülür.

Erbil’deki musiki kültürünün gelişmesinde büyük emeği geçen Seyit Merdan’ın ma-kam alanında yetiştirdiği en önemli öğrencisi, Erbil’in ge-çen yüzyılın en büyük usta ses sanatçısı olarak kabul edilen Şahaba (1891-1939) adıyla şöhret bulan Molla Efendi’nin evlat edindiği Erbilli Şaha-bettin Ahmet’tir. Kendisine nail olan öteki ses sanatçıları üzerine istisnasız derin izler bırakmış, onun ses güzelliği bakımında ve ustalığı konu-sunda hemfikirler. Bu çev-rede göz açan Şahaba, Seyit Merdan’ın gelişi ile makam repertuarını zenginleştirir, birçok usulü ondan öğrenir ama ne yazık ki bugün her ikisinin sihirli sesinden mah-rumuz. Akranları o dönemde pek çok kavan (plak) dolduran ses sanatçısı Leylanlı Ali Mer-dan, sesleri banda almak için

Erbil’e gelip teklifte bulunur. Ancak ses kaydetmek o gü-nün geleneğine göre uygun görülmediği için hiç birinden sonuç almadığı rivayet edilir.

Bugün elimizde her iki sanatçının maddi olarak birkaç silik ha-tıra fotoğraftan başka bir şey yoktur. Ancak ruhlarının her iki şehrin semasında dolaş-tıklarına inanıyorum. Bu top-raklarda emeği geçen niceleri gibi bir mezar taşına bile sa-hip olmayan bu iki zatın, kim bilir belki mezarları da insaf-sız dozer kepçelerinin çoktan kurbanı olmuştur.

KAYNAKÇA1

- Celal Hıdır, “Hoca ve Ekol Seyit Merdan (1874-1952)”, Raman, sayı: 47, Mayıs 2000, s. 283-286.

- Celal Hıdır Hüseyin, Erbilli Şahaba’nın Hayatı (1891-1939), Naza Matbaası, Erbil, 2002, s.38-41.

بانوراما كركوك سعيد، خليل -ابراهيم فضولى االولى، الطبعة واالنسان، التاريخ للطباعة والنشر، كركوك 2012، ص -48.51

في الدينية االثار محمد، شيخ -شيرزاد اربيل، اربيل 2002، ص 32.

سيد مردان سيد محمد، شيخ -شيرزاد عبدالقادر الكركولي شيخ القراء والمجودين في أربيل،

( h tt p : / / w w w . a l t u r k -m a n i . c o m / m a k a l a -at/2011/07062011/3.htm)

çevrimci /07.12.2015.حول دراسة محمد، مصطفى -وجدى »كركوك.. كركوك، في العراقية المقامات االديب بقلم العراقية المقامات موطن باشى«،الطبعة ترزى عطا المحامى االولى، كركوك 2010، ص 6-11.طوپال محمد مال محمد، مصطفى -وجدى كركوك في العراقية المقامات قارئ وزارة االولى، الطبعة 1894ـ1978، الثقافة والشباب، اربيل 2013، ص20-21.

1 Bazı kaynakları bulma konusunda yar-dımda bulunan hemşerilerim Ziver Enver ile Redar Sabır’a şükranlarımı sunarım.

Page 32: Şehit Dr. Rıza Demirci اﻟﻣﻧﺎﺿ

KERKÜK VAKFI

KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / قارداشلق Yıl/Year 17 السنة Sayı/Issue 68 العدد Ekim-Aralık/October-December 2015 30تشرين االول - كانوناالول

Irak toprakları üzerinde bin yılı bulan mazileri içinde millî kim-liklerini korumayı başarmış olan Türkmenler bu ülkede Telâfer’den Mendili’ye uzanan bir hat üzerinde yerleşmiş, kendi kültürlerini bu toprak-lara kalıcı bir şekilde işleyerek buraları vatan tutmuşlar ve siyasî açıdan hükümran ol-muşlardır. Irak’ın 1918 yılında Osmanlı idaresinden çıkmasıy-la da yine bu topraklarda ya-şamaya devam etmişler; fakat gün gün yeni yeni sorunlarla karşı karşıya kalmışlardır. Her şeyden önce Türkmenlerin Irak’taki varlığı gerek krallık gerek cumhuriyet dönemle-rinde hep sorun olarak görül-müştür.

Irak hükûmetlerinin Irak Türk-menlerine karşı güttüğü ret ve inkâr politikaları ayrımcılık, sürgün, hak mahrumiyetleri, haksız tutuklamalar ve idam-lar, hatta katliamlara kadar vardırılmıştır. Irak Türkmenleri 1918’den bu yana hiçbir şe-kilde Irak’taki rejimlere karşı herhangi bir tehlike arz etme-melerine, herhangi bir ayrılık-çı politika gütmemelerine ve herhangi bir silahlı kalkışmada bulunmamalarına rağmen Irak makamlarınca her zaman ikin-ci sınıf vatandaş muamelesi görmüşlerdir. Irak Türkmen-lerinin bu yolda uğradıkları en önemli mahrumiyetlerden

biri de ana dillerini hakkıyla kullanamamalarıdır. Osmanlı sonrasında, Irak’ta bir devlet kurulmasından 2003 yılına ka-dar Türkmenlerin en önemli sorunlarından biri Türkçeyle eğitim alma hakkının gasbı olagelmiştir. Irak’taki hukukî düzenlemeler ilk günden beri Türkmenlerin, Arap olmayan diğer Irak vatandaşları gibi, çoğunlukta oldukları bölgede kendi dilleriyle eğitim alabil-melerine yönelik hükümler içerirken (ÖS 2012: 16-18) Türkmenler bu haklardan ya büyük ölçüde ya da tamamen mahrum bırakılmış, Arapça eğitim almak mecburiyetinde kalmışlardır. Bu gibi olumsuz politikaların ardında elbette, Irak hükûmetlerince güdülen kavmiyetçi ve ırkçı politikaların rolü vardır. Irak’ın birinci kra-lının babası Şerif Hüseyin’in kavmiyetçi eğilimlerle Osmanlı idaresine karşı gelmesi ve İngi-lizlerle iş birliği yaparak başta Hicaz olmak üzere Irak ve Şam bölgesini Osmanlı’dan kopar-mak için çabalaması, Irak’ta o günden beri güdülen Türklük aleyhtarı politikaların nereden ve hangi zihniyetten kaynak-landığının açık bir göstergesi-dir. Biz bu bildirimizde, daha çok 2003 sonrasında Irak’ta açılan yeni dönemde Türkmen eğitiminin karşılaştığı sorun-lardan biri olan Türk dilinin öğ-renilmesi ve öğretilmesi hak-

kında bazı düşüncelerimizi ve tekliflerimizi sunacağız. Ama öncelikle, Irak Türkmenleri-nin Türkçeyle eğitim almaları hakkının ne gibi hukukî belge-lere dayandığını kısa başlıklar hâlinde vermeye çalışacağız.

Irak Türkmenlerinin ana diliyle eğitim alma haklarının hukukî belgeleri ve dayanakları:

Tebliğimizin bu bölümünde Irak Türkmenlerine Irak makamla-rınca tarih boyunca vaat edilen veya verilen Türkçeyle eğitim alma hakkının tarihî belgeleri hakkında bilgiler sunacağız:

1922’de, yeni bir anayasanın yapıl-masına ilişkin süreçte, Irak’la İngiltere arasında varılan an-laşmanın üçüncü maddesinde, ana dili Arapça olmayan diğer kavmiyetler gibi, Türkmenle-rin de nüfusça fazla oldukları bölgelerde, ilköğretim kade-mesinde eğitim ve öğretimi Türkçeyle gerçekleştirmeleri-ne izin verileceği kaydedilmiş-tir (Hürmüzlü 2003: 20; Saatçi 2003: 198).

21 Mart 1925’te hazırlanan ilk Irak Anayasası’nın 16. madde-sinde de nüfusunun çoğunun Türk olduğu bölgelerde ana dili Arapça olmayan topluluk-ların, bu arada Türkmenlerin, okullarda kendi dilleriyle eği-tim öğretim işlerini yürüteceği

Irak Türkmen Eğitiminde Türk Dili Öğretiminin

Geliştirilmesi Yolunda TekliflerÖnder SAATÇİ

[email protected]

KERKÜK VAKFI

KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / قارداشلق Yıl/Year 17 السنة Sayı/Issue 68 العدد Ekim-Aralık/October-December 2015 تشرين االول - كانوناالول 31

hükme bağlanmıştır(Akbudak 1965: 13).1

1 Haziran 1931’de yayımla-nan 74 sayılı Mahallî Diller Kanunu’nda da Türkmenlerin nüfusça çoğunlukta oldukları yerleşim yerlerindeki okullar-da Türkçeyle eğitim almaları hukukî güvenceye kavuşturul-muştur (Hürmüzlü 2003: 23).

29 Mart 1946 yılında Irak’la Türki-ye arasında imzalanan dostluk ve iş birliği anlaşmasına bağlı olarak 3 numaralı protokolün 3. maddesinde Irak’taki tica-ret okullarında Türkçe,2 Türki-ye’deki ticaret okullarında da Arapça okutulacağı hususunda iki ülke arasında anlaşmaya varılmıştır(Şimşir 2004: 118).

24 Ocak 1970 tarihinde Devrim Komuta Konseyi tarafından ya-yımlanan 89 sayılı kanun hük-mündeki kararnameyle Irak Türklerine içinde, ilköğretim kademesinde Türkçeyle eği-tim alma da bulunan bazı kül-tür hakları tanınmıştır(Saatçi 2003: 236-237; Hürmüzlü 2003: 75-76).

8 Temmuz 2004 tarihinde yayımla-nan Irak Geçiş Dönemi Yöneti-mi Kanunu’nun 9. maddesinde de Türkmenlerin kamuya ait okullarda, eğitimcilik esasları-na uygun olarak ana dilleriyle eğitim ve öğretim faaliyetlerini gerçekleştirebilecekleri kayda geçirilmiştir(Bekir 2009: 61).

2006’da yürürlüğe giren yeni Irak Anayasası’nın 4. maddesinin 1. bendinde de bütün Irak vatan-daşlarına kamuya ait eğitim kurumlarında, eğitim kuralla-

1 Ayrıca bkz. Hürmüzlü, Habib, Irak’ın Hukuki Yapısında Türkmenlerin Yeri, Irak Dosyası (Ali Ahmetoğlu, Hayrullah Cengiz, Yahya Başkan (der.), TATAV, İs-tanbul. s.168.

2 Yazar ticaret okullarının hangi kade-mede olduğundan söz etmemiştir.

rına uygun olarak ana dilleri-ni öğretme ve öğrenme hakkı tanınmış(Bekir 2009: 61), 122. maddesindeki “Bu anayasa Türkmenler, Keldaniler, Sür-yaniler ve diğer topluluklar gibi çeşitli kavmiyetlerin idarî, siyasî, kültürel ve eğitimle ilgili haklarını güvence altına alır. Bu hususlar kanunla düzen-lenir.” ifadesiyle de Türkmen-lerin kendi dillerinde eğitim alma hakları bir kez daha tescil edilmiştir.

Bazı Değerlendirmeler: 1925-2003 yılları arasında Türk-

menlere zaman zaman ve-rilen Türkçeyle eğitim alma hakkı ilköğretim kademesiyle sınırlandırılmıştır. Ayrıca Irak Türkmenlerinin Türkiye’deki soydaşlarıyla bağlarının güç-lenmesini sağlayacak Latin harflerine de 2003 yılına ka-dar izin verilmemiştir.3 Irak makamlarının bu tutumu meseleye sembolik bir anlam yüklendiğinin, Türkmenlerin ana dilleriyle eğitim almala-rına bir hukuk konusu olarak bakılmadığının göstergesidir. Hatta, eğitim 2003 yılına ka-dar Irak yönetimlerince Arap ırkçılığının ve Araplaştırmanın bir aracı olarak görülmüş; bir-çok Türkmen öğretmen Irak’ın güney vilayetlerine sürülür-ken, hangi kavmiyetten olursa olsun okullarda öğretmen ve öğrencilerin kendi aralarında bile Arapça konuşmaları mec-buriyeti getirilmiştir. Irak ma-kamlarının ana diliyle eğitim alma hakkı konusundaki sa-mimiyetsizliği Devrim Komuta Konseyinin 24 Ocak 1970 tari-hindeki kararında da gayet be-lirgindir. 89 sayılı bu kararna-mede Türkmenler bir taraftan azınlık olarak kabul edilmiş bir

3 1991’den sonra Erbil’deki özerk böl-gede sınırlı da olsa bazı okullarda Irak Türkmenlerinin çocuklarına Latin harf-leriyle Türkçe eğitim verilmeye baş-lanmıştır.

taraftan da onların Irak’a daha faydalı olmalarını sağlayacağı mülahazasıyla birtakım kültür haklarının kendilerine teslim edilmesi gereği kaydedilmiştir. Ancak yukarıda da belirtildiği gibi, bu haklar kısa zamanda geri alınmıştır.

2003 yılından itibaren Irak’ta yep-yeni bir dönem başlamıştır. Bu tarihten itibaren yeni bir ana-yasa ve yeni bir yapılanmaya gidilmiş ve bu süreçte Irak’taki diğer bütün kavmiyetlerle be-raber Türkmenlere de kendi dilleriyle eğitim alma hakkı hu-kukun teminatı altına alınmış-tır. Ancak yine de Türkmenle-rin bu hakkı kullanmalarında çeşitli zorluklar vardır. (Anwar 2012: 24-25) Biz, bu bildirimiz-de Türkçenin, örgün eğitimde ne ölçüde öğretilebildiği ve bunun önündeki engelleri göz-ler önüne serecek ve bu so-runların aşılabilmesi için bazı teklifler sunacağız.

Her şeyden önce, Türkçenin öğre-tilmesi ile ilgili sorunlar genel eğitim sorunlarından bağımsız ele alınacak bir durum arz et-memektedir. Nitekim, bugün için ders kitaplarının öğrenci-lere zamanında ulaşmaması, kaliteli ve yeterli sayıda yar-dımcı ders aracının bulunma-ması, kapsamlı sözlüklerin ve donanımlı kütüphanelerin bulunmayışı Irak Türkmen eği-timinin başlıca sorunlarıdır. Bununla birlikte, okul bina-larının yetersiz, eski ve tefri-şatının da yıpranmış olması, ebeveynlerin ve öğretmenle-rin, eğitimlerini Arapça alma-larından dolayı Türkiye Türk-çesinin inceliklerini yeterince bilmemeleri eğitimi etkileyen başlıca sorunlardır(Anwar 2012: 24-26) . Ayrıca, Telafer ve Tuzhurmatı gibi ilçelerde çok sayıda Türkmen ailesinin Irak’ın güneyine göç etmeye zorlanması da Türkmen çocuk-

Page 33: Şehit Dr. Rıza Demirci اﻟﻣﻧﺎﺿ

KERKÜK VAKFI

KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / قارداشلق Yıl/Year 17 السنة Sayı/Issue 68 العدد Ekim-Aralık/October-December 2015 30تشرين االول - كانوناالول

Irak toprakları üzerinde bin yılı bulan mazileri içinde millî kim-liklerini korumayı başarmış olan Türkmenler bu ülkede Telâfer’den Mendili’ye uzanan bir hat üzerinde yerleşmiş, kendi kültürlerini bu toprak-lara kalıcı bir şekilde işleyerek buraları vatan tutmuşlar ve siyasî açıdan hükümran ol-muşlardır. Irak’ın 1918 yılında Osmanlı idaresinden çıkmasıy-la da yine bu topraklarda ya-şamaya devam etmişler; fakat gün gün yeni yeni sorunlarla karşı karşıya kalmışlardır. Her şeyden önce Türkmenlerin Irak’taki varlığı gerek krallık gerek cumhuriyet dönemle-rinde hep sorun olarak görül-müştür.

Irak hükûmetlerinin Irak Türk-menlerine karşı güttüğü ret ve inkâr politikaları ayrımcılık, sürgün, hak mahrumiyetleri, haksız tutuklamalar ve idam-lar, hatta katliamlara kadar vardırılmıştır. Irak Türkmenleri 1918’den bu yana hiçbir şe-kilde Irak’taki rejimlere karşı herhangi bir tehlike arz etme-melerine, herhangi bir ayrılık-çı politika gütmemelerine ve herhangi bir silahlı kalkışmada bulunmamalarına rağmen Irak makamlarınca her zaman ikin-ci sınıf vatandaş muamelesi görmüşlerdir. Irak Türkmen-lerinin bu yolda uğradıkları en önemli mahrumiyetlerden

biri de ana dillerini hakkıyla kullanamamalarıdır. Osmanlı sonrasında, Irak’ta bir devlet kurulmasından 2003 yılına ka-dar Türkmenlerin en önemli sorunlarından biri Türkçeyle eğitim alma hakkının gasbı olagelmiştir. Irak’taki hukukî düzenlemeler ilk günden beri Türkmenlerin, Arap olmayan diğer Irak vatandaşları gibi, çoğunlukta oldukları bölgede kendi dilleriyle eğitim alabil-melerine yönelik hükümler içerirken (ÖS 2012: 16-18) Türkmenler bu haklardan ya büyük ölçüde ya da tamamen mahrum bırakılmış, Arapça eğitim almak mecburiyetinde kalmışlardır. Bu gibi olumsuz politikaların ardında elbette, Irak hükûmetlerince güdülen kavmiyetçi ve ırkçı politikaların rolü vardır. Irak’ın birinci kra-lının babası Şerif Hüseyin’in kavmiyetçi eğilimlerle Osmanlı idaresine karşı gelmesi ve İngi-lizlerle iş birliği yaparak başta Hicaz olmak üzere Irak ve Şam bölgesini Osmanlı’dan kopar-mak için çabalaması, Irak’ta o günden beri güdülen Türklük aleyhtarı politikaların nereden ve hangi zihniyetten kaynak-landığının açık bir göstergesi-dir. Biz bu bildirimizde, daha çok 2003 sonrasında Irak’ta açılan yeni dönemde Türkmen eğitiminin karşılaştığı sorun-lardan biri olan Türk dilinin öğ-renilmesi ve öğretilmesi hak-

kında bazı düşüncelerimizi ve tekliflerimizi sunacağız. Ama öncelikle, Irak Türkmenleri-nin Türkçeyle eğitim almaları hakkının ne gibi hukukî belge-lere dayandığını kısa başlıklar hâlinde vermeye çalışacağız.

Irak Türkmenlerinin ana diliyle eğitim alma haklarının hukukî belgeleri ve dayanakları:

Tebliğimizin bu bölümünde Irak Türkmenlerine Irak makamla-rınca tarih boyunca vaat edilen veya verilen Türkçeyle eğitim alma hakkının tarihî belgeleri hakkında bilgiler sunacağız:

1922’de, yeni bir anayasanın yapıl-masına ilişkin süreçte, Irak’la İngiltere arasında varılan an-laşmanın üçüncü maddesinde, ana dili Arapça olmayan diğer kavmiyetler gibi, Türkmenle-rin de nüfusça fazla oldukları bölgelerde, ilköğretim kade-mesinde eğitim ve öğretimi Türkçeyle gerçekleştirmeleri-ne izin verileceği kaydedilmiş-tir (Hürmüzlü 2003: 20; Saatçi 2003: 198).

21 Mart 1925’te hazırlanan ilk Irak Anayasası’nın 16. madde-sinde de nüfusunun çoğunun Türk olduğu bölgelerde ana dili Arapça olmayan topluluk-ların, bu arada Türkmenlerin, okullarda kendi dilleriyle eği-tim öğretim işlerini yürüteceği

Irak Türkmen Eğitiminde Türk Dili Öğretiminin

Geliştirilmesi Yolunda TekliflerÖnder SAATÇİ

[email protected]

KERKÜK VAKFI

KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / قارداشلق Yıl/Year 17 السنة Sayı/Issue 68 العدد Ekim-Aralık/October-December 2015 تشرين االول - كانوناالول 31

hükme bağlanmıştır(Akbudak 1965: 13).1

1 Haziran 1931’de yayımla-nan 74 sayılı Mahallî Diller Kanunu’nda da Türkmenlerin nüfusça çoğunlukta oldukları yerleşim yerlerindeki okullar-da Türkçeyle eğitim almaları hukukî güvenceye kavuşturul-muştur (Hürmüzlü 2003: 23).

29 Mart 1946 yılında Irak’la Türki-ye arasında imzalanan dostluk ve iş birliği anlaşmasına bağlı olarak 3 numaralı protokolün 3. maddesinde Irak’taki tica-ret okullarında Türkçe,2 Türki-ye’deki ticaret okullarında da Arapça okutulacağı hususunda iki ülke arasında anlaşmaya varılmıştır(Şimşir 2004: 118).

24 Ocak 1970 tarihinde Devrim Komuta Konseyi tarafından ya-yımlanan 89 sayılı kanun hük-mündeki kararnameyle Irak Türklerine içinde, ilköğretim kademesinde Türkçeyle eği-tim alma da bulunan bazı kül-tür hakları tanınmıştır(Saatçi 2003: 236-237; Hürmüzlü 2003: 75-76).

8 Temmuz 2004 tarihinde yayımla-nan Irak Geçiş Dönemi Yöneti-mi Kanunu’nun 9. maddesinde de Türkmenlerin kamuya ait okullarda, eğitimcilik esasları-na uygun olarak ana dilleriyle eğitim ve öğretim faaliyetlerini gerçekleştirebilecekleri kayda geçirilmiştir(Bekir 2009: 61).

2006’da yürürlüğe giren yeni Irak Anayasası’nın 4. maddesinin 1. bendinde de bütün Irak vatan-daşlarına kamuya ait eğitim kurumlarında, eğitim kuralla-

1 Ayrıca bkz. Hürmüzlü, Habib, Irak’ın Hukuki Yapısında Türkmenlerin Yeri, Irak Dosyası (Ali Ahmetoğlu, Hayrullah Cengiz, Yahya Başkan (der.), TATAV, İs-tanbul. s.168.

2 Yazar ticaret okullarının hangi kade-mede olduğundan söz etmemiştir.

rına uygun olarak ana dilleri-ni öğretme ve öğrenme hakkı tanınmış(Bekir 2009: 61), 122. maddesindeki “Bu anayasa Türkmenler, Keldaniler, Sür-yaniler ve diğer topluluklar gibi çeşitli kavmiyetlerin idarî, siyasî, kültürel ve eğitimle ilgili haklarını güvence altına alır. Bu hususlar kanunla düzen-lenir.” ifadesiyle de Türkmen-lerin kendi dillerinde eğitim alma hakları bir kez daha tescil edilmiştir.

Bazı Değerlendirmeler: 1925-2003 yılları arasında Türk-

menlere zaman zaman ve-rilen Türkçeyle eğitim alma hakkı ilköğretim kademesiyle sınırlandırılmıştır. Ayrıca Irak Türkmenlerinin Türkiye’deki soydaşlarıyla bağlarının güç-lenmesini sağlayacak Latin harflerine de 2003 yılına ka-dar izin verilmemiştir.3 Irak makamlarının bu tutumu meseleye sembolik bir anlam yüklendiğinin, Türkmenlerin ana dilleriyle eğitim almala-rına bir hukuk konusu olarak bakılmadığının göstergesidir. Hatta, eğitim 2003 yılına ka-dar Irak yönetimlerince Arap ırkçılığının ve Araplaştırmanın bir aracı olarak görülmüş; bir-çok Türkmen öğretmen Irak’ın güney vilayetlerine sürülür-ken, hangi kavmiyetten olursa olsun okullarda öğretmen ve öğrencilerin kendi aralarında bile Arapça konuşmaları mec-buriyeti getirilmiştir. Irak ma-kamlarının ana diliyle eğitim alma hakkı konusundaki sa-mimiyetsizliği Devrim Komuta Konseyinin 24 Ocak 1970 tari-hindeki kararında da gayet be-lirgindir. 89 sayılı bu kararna-mede Türkmenler bir taraftan azınlık olarak kabul edilmiş bir

3 1991’den sonra Erbil’deki özerk böl-gede sınırlı da olsa bazı okullarda Irak Türkmenlerinin çocuklarına Latin harf-leriyle Türkçe eğitim verilmeye baş-lanmıştır.

taraftan da onların Irak’a daha faydalı olmalarını sağlayacağı mülahazasıyla birtakım kültür haklarının kendilerine teslim edilmesi gereği kaydedilmiştir. Ancak yukarıda da belirtildiği gibi, bu haklar kısa zamanda geri alınmıştır.

2003 yılından itibaren Irak’ta yep-yeni bir dönem başlamıştır. Bu tarihten itibaren yeni bir ana-yasa ve yeni bir yapılanmaya gidilmiş ve bu süreçte Irak’taki diğer bütün kavmiyetlerle be-raber Türkmenlere de kendi dilleriyle eğitim alma hakkı hu-kukun teminatı altına alınmış-tır. Ancak yine de Türkmenle-rin bu hakkı kullanmalarında çeşitli zorluklar vardır. (Anwar 2012: 24-25) Biz, bu bildirimiz-de Türkçenin, örgün eğitimde ne ölçüde öğretilebildiği ve bunun önündeki engelleri göz-ler önüne serecek ve bu so-runların aşılabilmesi için bazı teklifler sunacağız.

Her şeyden önce, Türkçenin öğre-tilmesi ile ilgili sorunlar genel eğitim sorunlarından bağımsız ele alınacak bir durum arz et-memektedir. Nitekim, bugün için ders kitaplarının öğrenci-lere zamanında ulaşmaması, kaliteli ve yeterli sayıda yar-dımcı ders aracının bulunma-ması, kapsamlı sözlüklerin ve donanımlı kütüphanelerin bulunmayışı Irak Türkmen eği-timinin başlıca sorunlarıdır. Bununla birlikte, okul bina-larının yetersiz, eski ve tefri-şatının da yıpranmış olması, ebeveynlerin ve öğretmenle-rin, eğitimlerini Arapça alma-larından dolayı Türkiye Türk-çesinin inceliklerini yeterince bilmemeleri eğitimi etkileyen başlıca sorunlardır(Anwar 2012: 24-26) . Ayrıca, Telafer ve Tuzhurmatı gibi ilçelerde çok sayıda Türkmen ailesinin Irak’ın güneyine göç etmeye zorlanması da Türkmen çocuk-

Page 34: Şehit Dr. Rıza Demirci اﻟﻣﻧﺎﺿ

KERKÜK VAKFI

KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / قارداشلق Yıl/Year 17 السنة Sayı/Issue 68 العدد Ekim-Aralık/October-December 2015 32تشرين االول - كانوناالول

larının eğitimlerini etkileyen diğer bir faktördür. Oysa, Türk-men öğrencilerinin başarılı olabilmeleri günlük konuşma dilinden az çok farklı olan Tür-kiye Türkçesini kavramalarına bağlıdır. Buna rağmen, yeni nesiller, televizyon ve internet gibi araçlarla büyüklerine göre daha fazla haşir neşir olduk-larından Türkiye Türkçesine daha yatkındırlar. Bu yatkın-lıklarını eğitimde de lehlerine çevirebilmeleri mümkündür. Yeter ki kendilerine eğitimin gerekli kıldığı bütün imkânlar hakkıyla sunulsun. Bu yüzden, Irak Türkmen eğitiminde Türki-ye Türkçesinin daha iyi öğretil-mesi için aşağıdaki tedbirlerin alınmasında fayda vardır:

İlk ve orta öğretimde alınacak ted-birler:

1. Esas okullarının yaygınlaştırıl-ması ve etkinleştirilmesi, bu-nun için bu okulların imkânlar bakımından diğer okullarla eşit konuma getirilmesi ge-reklidir. Mümkün olan en fazla sayıda Türkmen çocuğunun bu okullara kaydedilmesi sağlan-malıdır. Bu hususta idari ted-birler alınmalıdır.

2. Türkiye Cumhuriyeti makamla-rıyla anlaşarak orta öğretimde de belli sayıda Türkmen öğren-cinin Türkiye’de burslu okutul-ması. Bu hususta Bölge Yatılı Okullarından istifade edilebilir. Böylece öğrencilerin Türkiye Türkçesiyle okuma, anlama ve anlatma becerileri daha da ge-lişecektir.

Akademik alanda alınacak ted-birler:

1. Türkiye Cumhuriyeti makamla-rıyla anlaşarak Türkmeneli böl-gesindeki Türkmen okulların-da öğretmen olarak istihdam edilecek Irak Türkmeni öğren-cilerin Türkiye üniversitelerin-deki Türk dili ve edebiyatı veya eğitim fakültelerinin Türkçe

öğretimi bölümlerinde burslu okutulmaları. Bunun yanı sıra öğrenci değişim programları ile Irak Türkmeni öğrencilerin eğitimlerinin belli bir kısmını Türkiye üniversitelerinde sür-dürmeleri sağlanmalıdır. Bu uğurda TC Başbakanlık bursla-rından Türkmen öğrencilerinin daha fazla istifade ettirilmeleri sağlanmalıdır.

2. Öğretmenler eğitim sisteminin en önemli unsurudur. Türkçe dersi verecek öğretmenlerin Türkiye’deki üniversitelerle iş birliği yapılarak hizmet içi eği-tim seminerlerine alınması ve bu seminerlerin düzenli bir şekilde Türkiye’deki üniversi-telerle iş birliği içinde yürütül-mesi gereklidir. Bu seminer-lerin ilkokul öğretmenlerine de aynı şekilde verilmesinde fayda vardır. Diğer dallarda mesleğini sürdüren öğretmen-lerinse Türkiye Türkçesi kursla-rına tabi tutularak ders anlatı-mında Türkiye Türkçesini daha verimli bir şekilde kullanmaları sağlanmalıdır.

3. Öğretim elemanı değişim prog-ramları ile Türkoloji dalında çalışan Irak Türkmeni akade-mik personelin Türkiye’deki üniversitelerde eğitim alma-ları, araştırma yapmalarının önünün açılması ve bilgi payla-şımının üst düzeye çıkarılması için gerekli düzenlemeler ya-pılmalı. Aynı program çerçe-vesinde Türkiye’deki öğretim üyelerinin Türkmeneli bölge-sindeki üniversitelerde bilgi ve birikimlerini paylaşmaları sağ-lanmalı. Bu yolda Türkiye’den öğretim üyelerinin bölgeye giderek üniversitelerde konfe-ranslar ve seminerler vermele-ri sağlanmalıdır.

Okul içi ve dışı sosyal faaliyetler-le alınacak tedbirler:

1. Okullarda öğrencilerin şiir, kom-pozisyon, tiyatro, konferans

vb. etkinliklerinin desteklen-mesi ve ödüllendirilmesi ge-reklidir. Türkçeyle yapılan bu tür etkinliklerde öğrencilerin anlatım becerileri daha da ge-lişecektir.

2. Çeşitli sosyal faaliyetlerle Türkçe öğrenimine öğrenciler arasın-da ilgi uyandırmak gereklidir. Başarılı öğrencilerin Türkiye’ye getirilerek buradaki kardeşle-riyle kaynaşmaları sağlanma-lıdır. Türkiye’ye seyahat etme ideali her öğrenci için bir başa-rı güdüleyicisi hâline getirilme-lidir. Ayrıca Türkmeneli okulları arasında Türkçeyle ilgili bilgi yarışmaları düzenleyerek Türk-çenin daha iyi öğrenilmesine ve sevilmesine çalışılmalıdır.

Yaygın eğitimde alınacak tedbir-ler:

1. Yunus Emre Enstitüsünün mut-lak surette Kerkük’te bir şube açması için Türkiye Cumhuri-yeti makamları nezdinde te-şebbüste bulunulmalı.

2. İnternetin etkili kullanımıyla, Türkiye Türkçesi dersleri uzak-tan eğitim yoluyla verilmelidir. Bu hususta, yabancılara Türkçe dersleri verme alanında ihti-saslaşmış kurumlardan (TÖ-MER vb.) yararlanılmalıdır. Irak Türkmenleri her ne kadar Tür-kiye Türkçesine yabancı olma-salar da yetişkinlerin bugüne kadar Arapçayla eğitim almış olmaları bu yolun teklif edil-mesinin daha doğru olacağı kanaatini bizde uyandırmıştır.

3. Kerkük ve Erbil’de, içinde Türk-çe kitap, ansiklopedi, süreli yayınlar vb.nin bulunduğu bi-rer kütüphane kurulmalıdır. Bu kütüphaneden bütün öğ-rencilerin düzenli bir şekilde istifade etmesi sağlanmalıdır. Öğrenciler arasında kütüp-haneden yararlanmayı teşvik için çeşitli ödüllendirmelere gidilmeli. (Bir yılda en çok ki-

KERKÜK VAKFI

KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / قارداشلق Yıl/Year 17 السنة Sayı/Issue 68 العدد Ekim-Aralık/October-December 2015 تشرين االول - كانوناالول 33

tap okuyan veya en fazla sayfa okuyan vb. sistemlerle)

4. Türkmen edebiyatçıları des-teklenmelidir. Bu da yayınla-rının ve kurmuş oldukları sivil örgütlerin maddî bakımdan desteklenmesi ile olacaktır. Türkiye’deki gibi, telif hakla-rının belli hukukî düzenleme-lerle güvence altına alınması lazımdır.

5. Televizyonlarda ve bilhassa Türkmeneli TV’de Türk dilini sevdiren, ona ilgi uyandıran sohbet, şiir, vb. programlar hazırlanmalıdır. Türk müziği yayınlarının saatleri artırılma-lıdır.

Bu gibi tedbirlerin bir kısmı bugü-ne kadar elbette alınmış ve se-mereleri toplanmıştır. Bunun yanında, ortaya koyduğumuz fikirler içinde sorunlarımıza ışık tutacak bazı hususlar da bulu-nabilir. Irak Türkmenlerinin eği-timinde temel teşkil eden ana dilimizin daha iyi öğrenilmesi ve yeni nesillere aktarılması için bu çalıştayın hayırlara ve-sile olmasını temenni ederim.

KAYNAKLAR:AKBUDAK, Murat, Irak Türklüğü-

nü Eritme Politikası, Ötüken, Temmuz 1965, Sayı 19, s. 13.

ANWAR, İbrahim, Irak’ta Türkçe Eğitiminin Dünü ve Bugünü, Kardaşlık, Ocak-Mart 2012, Sayı: 53, s. 22-26.

BEKİR, İsmet Abdulmecid, Hakki’t-Turkman fi’l-İrak fi’t-Ta’lim bi-Lugati’l-Um (Fi-Dav’i’l-Mevasiki’d-Duveliyye ve’d-Desatir ve’l-Kavanini’l-İrakiyye), Kardaşlık, Ocak-Mart 2009 Sayı: 41., s. 61-63.

HÜRMÜZLÜ, Erşat, Et’Turkman ve’l-Vatani’l-Iraki, Kerkük Vakfı Yayınları, İstanbul 2003.

(ÖS) SAATÇİ, Önder, Habib Hürmüzlü ile Kardeşlikten Kardaşlık’a, Kardaşlık, Tem-muz-Eylül 2011, Sayı: 51, s. 20-22.

SAATÇİ, Suphi, Tarihten Günümü-ze Irak Türkmenleri, Ötüken Neşriyat, İstanbul 2003.

ŞİMŞİR, Bilâl, Türk-Irak İlişkilerin-de Türkmenler, Bilgi Yayınları, Ankara 2004.

Kendi isteğiyle binmemişti Ölüm teknesineDur diyememiştiDirenememişti annesineKumsalda uyuyan çocuk

Misket oynayan çocuğunKulak veren olmadı sesine Azgın dalgalarda Azrail yapıştı ensesineKumsalda uyuyan çocuk

Kapılmıştı herkes Göçmen kuşların hevesineYorgun bitkinÖylesine Kumsalda uyuyan çocuk

Ne önemi vardı artıkAdının soyunun sopununGeride kalan topununNe önemi vardı artıkKumsalda uyuyan çocukBir daha uyanmayacak

Kumsalda uyuyan çocuğunDalgalar vursa da elbisesineBalıklar çarpsa da dizineYaşamak artık nesineKumsalda uyuyan çocukBir daha uyanmayacak

Kumsalda Uyuyan Çocuk

Osman OĞUZ

Page 35: Şehit Dr. Rıza Demirci اﻟﻣﻧﺎﺿ

KERKÜK VAKFI

KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / قارداشلق Yıl/Year 17 السنة Sayı/Issue 68 العدد Ekim-Aralık/October-December 2015 32تشرين االول - كانوناالول

larının eğitimlerini etkileyen diğer bir faktördür. Oysa, Türk-men öğrencilerinin başarılı olabilmeleri günlük konuşma dilinden az çok farklı olan Tür-kiye Türkçesini kavramalarına bağlıdır. Buna rağmen, yeni nesiller, televizyon ve internet gibi araçlarla büyüklerine göre daha fazla haşir neşir olduk-larından Türkiye Türkçesine daha yatkındırlar. Bu yatkın-lıklarını eğitimde de lehlerine çevirebilmeleri mümkündür. Yeter ki kendilerine eğitimin gerekli kıldığı bütün imkânlar hakkıyla sunulsun. Bu yüzden, Irak Türkmen eğitiminde Türki-ye Türkçesinin daha iyi öğretil-mesi için aşağıdaki tedbirlerin alınmasında fayda vardır:

İlk ve orta öğretimde alınacak ted-birler:

1. Esas okullarının yaygınlaştırıl-ması ve etkinleştirilmesi, bu-nun için bu okulların imkânlar bakımından diğer okullarla eşit konuma getirilmesi ge-reklidir. Mümkün olan en fazla sayıda Türkmen çocuğunun bu okullara kaydedilmesi sağlan-malıdır. Bu hususta idari ted-birler alınmalıdır.

2. Türkiye Cumhuriyeti makamla-rıyla anlaşarak orta öğretimde de belli sayıda Türkmen öğren-cinin Türkiye’de burslu okutul-ması. Bu hususta Bölge Yatılı Okullarından istifade edilebilir. Böylece öğrencilerin Türkiye Türkçesiyle okuma, anlama ve anlatma becerileri daha da ge-lişecektir.

Akademik alanda alınacak ted-birler:

1. Türkiye Cumhuriyeti makamla-rıyla anlaşarak Türkmeneli böl-gesindeki Türkmen okulların-da öğretmen olarak istihdam edilecek Irak Türkmeni öğren-cilerin Türkiye üniversitelerin-deki Türk dili ve edebiyatı veya eğitim fakültelerinin Türkçe

öğretimi bölümlerinde burslu okutulmaları. Bunun yanı sıra öğrenci değişim programları ile Irak Türkmeni öğrencilerin eğitimlerinin belli bir kısmını Türkiye üniversitelerinde sür-dürmeleri sağlanmalıdır. Bu uğurda TC Başbakanlık bursla-rından Türkmen öğrencilerinin daha fazla istifade ettirilmeleri sağlanmalıdır.

2. Öğretmenler eğitim sisteminin en önemli unsurudur. Türkçe dersi verecek öğretmenlerin Türkiye’deki üniversitelerle iş birliği yapılarak hizmet içi eği-tim seminerlerine alınması ve bu seminerlerin düzenli bir şekilde Türkiye’deki üniversi-telerle iş birliği içinde yürütül-mesi gereklidir. Bu seminer-lerin ilkokul öğretmenlerine de aynı şekilde verilmesinde fayda vardır. Diğer dallarda mesleğini sürdüren öğretmen-lerinse Türkiye Türkçesi kursla-rına tabi tutularak ders anlatı-mında Türkiye Türkçesini daha verimli bir şekilde kullanmaları sağlanmalıdır.

3. Öğretim elemanı değişim prog-ramları ile Türkoloji dalında çalışan Irak Türkmeni akade-mik personelin Türkiye’deki üniversitelerde eğitim alma-ları, araştırma yapmalarının önünün açılması ve bilgi payla-şımının üst düzeye çıkarılması için gerekli düzenlemeler ya-pılmalı. Aynı program çerçe-vesinde Türkiye’deki öğretim üyelerinin Türkmeneli bölge-sindeki üniversitelerde bilgi ve birikimlerini paylaşmaları sağ-lanmalı. Bu yolda Türkiye’den öğretim üyelerinin bölgeye giderek üniversitelerde konfe-ranslar ve seminerler vermele-ri sağlanmalıdır.

Okul içi ve dışı sosyal faaliyetler-le alınacak tedbirler:

1. Okullarda öğrencilerin şiir, kom-pozisyon, tiyatro, konferans

vb. etkinliklerinin desteklen-mesi ve ödüllendirilmesi ge-reklidir. Türkçeyle yapılan bu tür etkinliklerde öğrencilerin anlatım becerileri daha da ge-lişecektir.

2. Çeşitli sosyal faaliyetlerle Türkçe öğrenimine öğrenciler arasın-da ilgi uyandırmak gereklidir. Başarılı öğrencilerin Türkiye’ye getirilerek buradaki kardeşle-riyle kaynaşmaları sağlanma-lıdır. Türkiye’ye seyahat etme ideali her öğrenci için bir başa-rı güdüleyicisi hâline getirilme-lidir. Ayrıca Türkmeneli okulları arasında Türkçeyle ilgili bilgi yarışmaları düzenleyerek Türk-çenin daha iyi öğrenilmesine ve sevilmesine çalışılmalıdır.

Yaygın eğitimde alınacak tedbir-ler:

1. Yunus Emre Enstitüsünün mut-lak surette Kerkük’te bir şube açması için Türkiye Cumhuri-yeti makamları nezdinde te-şebbüste bulunulmalı.

2. İnternetin etkili kullanımıyla, Türkiye Türkçesi dersleri uzak-tan eğitim yoluyla verilmelidir. Bu hususta, yabancılara Türkçe dersleri verme alanında ihti-saslaşmış kurumlardan (TÖ-MER vb.) yararlanılmalıdır. Irak Türkmenleri her ne kadar Tür-kiye Türkçesine yabancı olma-salar da yetişkinlerin bugüne kadar Arapçayla eğitim almış olmaları bu yolun teklif edil-mesinin daha doğru olacağı kanaatini bizde uyandırmıştır.

3. Kerkük ve Erbil’de, içinde Türk-çe kitap, ansiklopedi, süreli yayınlar vb.nin bulunduğu bi-rer kütüphane kurulmalıdır. Bu kütüphaneden bütün öğ-rencilerin düzenli bir şekilde istifade etmesi sağlanmalıdır. Öğrenciler arasında kütüp-haneden yararlanmayı teşvik için çeşitli ödüllendirmelere gidilmeli. (Bir yılda en çok ki-

KERKÜK VAKFI

KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / قارداشلق Yıl/Year 17 السنة Sayı/Issue 68 العدد Ekim-Aralık/October-December 2015 تشرين االول - كانوناالول 33

tap okuyan veya en fazla sayfa okuyan vb. sistemlerle)

4. Türkmen edebiyatçıları des-teklenmelidir. Bu da yayınla-rının ve kurmuş oldukları sivil örgütlerin maddî bakımdan desteklenmesi ile olacaktır. Türkiye’deki gibi, telif hakla-rının belli hukukî düzenleme-lerle güvence altına alınması lazımdır.

5. Televizyonlarda ve bilhassa Türkmeneli TV’de Türk dilini sevdiren, ona ilgi uyandıran sohbet, şiir, vb. programlar hazırlanmalıdır. Türk müziği yayınlarının saatleri artırılma-lıdır.

Bu gibi tedbirlerin bir kısmı bugü-ne kadar elbette alınmış ve se-mereleri toplanmıştır. Bunun yanında, ortaya koyduğumuz fikirler içinde sorunlarımıza ışık tutacak bazı hususlar da bulu-nabilir. Irak Türkmenlerinin eği-timinde temel teşkil eden ana dilimizin daha iyi öğrenilmesi ve yeni nesillere aktarılması için bu çalıştayın hayırlara ve-sile olmasını temenni ederim.

KAYNAKLAR:AKBUDAK, Murat, Irak Türklüğü-

nü Eritme Politikası, Ötüken, Temmuz 1965, Sayı 19, s. 13.

ANWAR, İbrahim, Irak’ta Türkçe Eğitiminin Dünü ve Bugünü, Kardaşlık, Ocak-Mart 2012, Sayı: 53, s. 22-26.

BEKİR, İsmet Abdulmecid, Hakki’t-Turkman fi’l-İrak fi’t-Ta’lim bi-Lugati’l-Um (Fi-Dav’i’l-Mevasiki’d-Duveliyye ve’d-Desatir ve’l-Kavanini’l-İrakiyye), Kardaşlık, Ocak-Mart 2009 Sayı: 41., s. 61-63.

HÜRMÜZLÜ, Erşat, Et’Turkman ve’l-Vatani’l-Iraki, Kerkük Vakfı Yayınları, İstanbul 2003.

(ÖS) SAATÇİ, Önder, Habib Hürmüzlü ile Kardeşlikten Kardaşlık’a, Kardaşlık, Tem-muz-Eylül 2011, Sayı: 51, s. 20-22.

SAATÇİ, Suphi, Tarihten Günümü-ze Irak Türkmenleri, Ötüken Neşriyat, İstanbul 2003.

ŞİMŞİR, Bilâl, Türk-Irak İlişkilerin-de Türkmenler, Bilgi Yayınları, Ankara 2004.

Kendi isteğiyle binmemişti Ölüm teknesineDur diyememiştiDirenememişti annesineKumsalda uyuyan çocuk

Misket oynayan çocuğunKulak veren olmadı sesine Azgın dalgalarda Azrail yapıştı ensesineKumsalda uyuyan çocuk

Kapılmıştı herkes Göçmen kuşların hevesineYorgun bitkinÖylesine Kumsalda uyuyan çocuk

Ne önemi vardı artıkAdının soyunun sopununGeride kalan topununNe önemi vardı artıkKumsalda uyuyan çocukBir daha uyanmayacak

Kumsalda uyuyan çocuğunDalgalar vursa da elbisesineBalıklar çarpsa da dizineYaşamak artık nesineKumsalda uyuyan çocukBir daha uyanmayacak

Kumsalda Uyuyan Çocuk

Osman OĞUZ

Page 36: Şehit Dr. Rıza Demirci اﻟﻣﻧﺎﺿ

KERKÜK VAKFI

KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / قارداشلق Yıl/Year 17 السنة Sayı/Issue 68 العدد Ekim-Aralık/October-December 2015 34تشرين االول - كانوناالول

Irak Türkmen davasının önde gelen simalarından Sündüs Saki ile Londra’da evinde 03.10.2015 tarihinde yapılan röportaj.

Efendim, kendinizi tanıtır mısınız?İsmim Sündüs Saki. Kerkük do-

ğumluyum. Lise ve üniversite-yi Kerkük’te okudum. Selahad-din Üniversitesi’ni bitirdim, inşaat bölümünü. Kerkük’te üç buçuk yıl inşaat mühendisi olarak çalıştım. Evlendim ve Londra’ya geldim. Burada da bilgisayar mühendisliğinden yüksek diploma aldım. Ha-nım Savunma Müessesesi’nin başkanlığını yaptım. 2009’da Irak Türkmen Cephesi Londra Temsilciliği’nin başına geçtim. 2015 Şubat ayında görevimi bıraktım. Halen politik aktivist olarak çalışıyorum.

Kerkük’te doğdunuz. Çocukluğunuz-daki Kerkük izlenimleriniz nasıldı?

Çocukluğumuzda her şey güzeldi Kerkük’te. Saddam dönemin-de zorla Araplaştırma politi-kasına bizzat maruz kaldım. Şöyle ki; master okuyamadım, Baas partisinden olmadığım için. Hem Türkmen olduğumuz için, hem de Baas partisin-den olmadığımız için memur atamasında sıkıntı çıkardılar. Türkmen olduğum için beni Kerkük’te bırakmıyorlardı. Dö-nemin Bayındırlık Bakanı ile görüştüm. Memur atamanı Irak’ın neresine istersen iste; ama Kerkük’te olamayacak, dedi. Türkmen olduğum için mi, dedim. Cevap vermedi. Bu yüzden reddettim memurluğu. Kerkük’te daha az maaşlı bir işi, sırf Kerkük’te olduğu için kabul ettim. Bunun gibi meselelerle çok kişi karşı karşıya kaldı; ama maalesef bazı insanlarımız canlarından oldular. Yerlerimi-zi ellerimizden aldılar. Bir de

çocuklarımızın adlarını Türk ismi bırakmaya izin vermez-diler. Saddam; Irak’ı sadece Arap ve Kürt olarak görüyordu, Türkmenleri görmüyordu. Ne zaman Saddam’a sıkıntılardan bahsedilse, dayılarının yanına gitsinler, diyordu. Dayımızın kim olduğu açıktır herhalde.

Türkmen davasına olan bağlığınız nereden kaynaklanıyor?

Annemden geliyor. Ev kadınıydı. Ne zaman konuşsa hep hırslı konuşurdu, milletini çok sever-di. Bence o içimize sindirdi da-vayı. Babamı küçük yaşta kay-bettim. Allah rahmet eylesin. Annem her zaman milli duru-şun nasıl olacağından, 1959 katliamından anlatırdı. Neler yaptığını. Ne zaman davayla il-gili bir programa çıksam, heye-canla telefon açar, çok iyi yap-tın, çok güzel konuştun, derdi. Ben milliyetçiliğimi annemden öğrendim. Annem benim için çok güzel bir örnekti. Allah rahmet eylesin.

Londra’ya geliş hikâyeniz?Birinci Körfez Savaşı’nda Kerkük’te

çalışırken, Kürtler Kerkük’e gir-meden önce bize emir geldi. Bütün dosyalar Bağdat’a gide-cek. Bu dosyalar Bağdat’a git-tikten sonra Kürtler Bağdat’a girdi. 1991’de Kürtler Kerkük’e girince her şeyi yağmaladılar. Saddam bu olayı daha önce nasıl haber aldı, bunu bilmi-

“İnsanlarımızdan Bir Ellik, Bir Birlik İstiyoruz. Makama, Koltuğa

Bağlanmasınlar.”

Röportaj: Yasin Cemal GALATA

KERKÜK VAKFI

KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / قارداشلق Yıl/Year 17 السنة Sayı/Issue 68 العدد Ekim-Aralık/October-December 2015 تشرين االول - كانوناالول 35

yorum. Ordu Kerkük’ten çeki-lince, peşmerge Kerkük’e girdi. Her yeri yağmaladılar. Ama çok şükür ki dosyalar Bağdat’a git-mişti. Yağma olayından sonra ortada dedikodular dolaşmaya başladı. Saddam’ın ordusu geri dönecek; ama karşılarına kim çıkarsa asacak, diye. Büyükle-rimizle istişare ettik. Elimizde vizeli pasaportlar vardı. Biz çıktık. Kerkük’ten birçok kişi çıktı. Erbil’e gittik. Erbil’de de insanlar kaçmıştı, Saddam’ın ordusu gelecek diye. Daha sonra Erbil’den de çıktık. Türkiye’ye geldim. Eşim akra-bam oluyor. O da İstanbul’a gelmişti. Kısmet oldu, evlen-dim. Eşim 1979’da üniversite okumaya gelmişti Londra’ya. O dönemde İran Savaşı vardı. O bitti Körfez Savaşı başladı. Hâlâ Kerkük’e geri dönmeyi bekliyor.

Londra’da yapmış olduğunuz faa-liyetler nelerdir?

Öncelikle İngiltere gibi bir yerde Türkmenlerin sesi yok. Elimiz-den geldiği kadarıyla görüş-meler yaptık. Arap kanalların-da herkesin görüşü var. Bir tek Türkmenlerin görüşleri yok. 2003’ten önce de faaliyetler yapıyorduk; ama 2003’ten sonra daha çok faaliyet yap-maya başladık. Televizyon ka-nallarında büyük boşluk vardı. Toplantı olduğu zamanlarda da büyük boşluk vardı. Irak Türk-men Cephesi’nin sorumlusu Mustafa Kemal Yaycı maalesef Kerkük’te bir araba kazasında şehit oldu. Bu olaydan sonra Londra’da boşluk doğdu. Ben de bu boşluğu gücüm yettiğin-ce doldurmaya çalıştım. Irak Türkmen Cephesi’nin sorum-lusu olunca daha aktif şekilde çalışmalar sürdürdük. Sürekli olarak parlamentoya, dış iliş-kilere raporlar sunduk. Avru-pa Parlamentosu ve Birleşmiş Milletler nezdinde konferans-lar yaptık, raporlar sunduk.

Türkmenlerin durumlarını an-latmaya çalıştık.

İngiliz siyasetçilerin Irak Türk-menleri hakkındaki malumat-ları nasıl?

Bizler hakkında yanlış bilgilere sahiptiler. Öncelikle yanlış bil-gileri düzeltmek ve doğru bilgi akışını sağlamak için mücadele ettik. Irak’taki diğer grupla-rın yaptığı gibi bizim de Batı devletlerinin desteğini alma-mız şarttı. İngiliz siyasetçilerin bana ilk soruları şöyle oluyor-du: “Siz Türkiye’nin ajanları mısınız?” Bunu birileri zama-nında kasıtlı olarak ortaya yay-mış ve halen yaymaya devam ediyor. Hepsinde bir önyargı vardı. Bunlar Türkiye’nin aja-nıdır, güdümündedir. Kendi-mizi doğru tanıtamadığımız için kaynaklanıyor bu sorunlar; çünkü basınımız yok, med-yamız yok. Bu araçlara sahip olmazsanız, tabii ki kendinizi doğru tanıtamazsınız ve sizi de doğru tanımazlar.

İngiltere’de Irak Türkmen davası anlatırken nasıl karşılanıyor-sunuz?

İyi karşılanıyoruz. Özellikle Amirli olayında. Biliyorsunuz İŞİD en çok Türkmen bölgelerini hedef aldı. Londra’da Lordlara der-dimiz anlattık. Onlar BBC’ye yönlendirdiler. BBC bizi ağır-ladı. BBC 2, World News, Bre-

akfast, Arapça kanallar. Onlar çok ilgiyle baktılar, Türkmen-lere ne oldu, diye. Bazı günler üst üste üç kez görüşmemiz oluyordu. Los Angeles Times, Russian TV ile de görüşmemiz oldu. İlgi gördük, Türkmen da-vasına alaka geldi. Kimsenin savunmadığı Türkmenler hak-kında bilgi sahibi oldular.

Lordlar Kamarası’nda olsun, Parlamento’da olsun bir engel görmedik. Tam tersine iyi kar-şılandık. Lordlar Kamarası’nda en az dört defa hükümete soru önergesi verdik. Türkmenlere ait soru soruldu hükümete. Early day motion yaptık. İngil-tere parlamento gündemine getirdik, tüm vekillerin günde-mine soktuk. İngiltere gibi bir yerde imkânlarınız çok azdır. Irak’ın diğer etnik unsurları çok aktif iken, biz hâlâ aktif de-ğiliz. Bu bizim yanlışımızdır. Bu yanlışı düzeltmeliyiz.

Londra’da veya Avrupa’da Irak Türkmen Cephesinin ofisleri var mı?

Londra’da ve Brüksel’de var. Brük-sel’deki hâlâ duruyor. Burada ben çekildikten sonra hâlâ temsilcilik duruyor; ama biri-sinin atanmasını bekliyoruz. Almanya’da, Kanada’da ve ABD’de vardı; ama kapandı. Londra’da ve Brüksel’de var. Ben şu an yetkili olmamama

Page 37: Şehit Dr. Rıza Demirci اﻟﻣﻧﺎﺿ

KERKÜK VAKFI

KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / قارداشلق Yıl/Year 17 السنة Sayı/Issue 68 العدد Ekim-Aralık/October-December 2015 34تشرين االول - كانوناالول

Irak Türkmen davasının önde gelen simalarından Sündüs Saki ile Londra’da evinde 03.10.2015 tarihinde yapılan röportaj.

Efendim, kendinizi tanıtır mısınız?İsmim Sündüs Saki. Kerkük do-

ğumluyum. Lise ve üniversite-yi Kerkük’te okudum. Selahad-din Üniversitesi’ni bitirdim, inşaat bölümünü. Kerkük’te üç buçuk yıl inşaat mühendisi olarak çalıştım. Evlendim ve Londra’ya geldim. Burada da bilgisayar mühendisliğinden yüksek diploma aldım. Ha-nım Savunma Müessesesi’nin başkanlığını yaptım. 2009’da Irak Türkmen Cephesi Londra Temsilciliği’nin başına geçtim. 2015 Şubat ayında görevimi bıraktım. Halen politik aktivist olarak çalışıyorum.

Kerkük’te doğdunuz. Çocukluğunuz-daki Kerkük izlenimleriniz nasıldı?

Çocukluğumuzda her şey güzeldi Kerkük’te. Saddam dönemin-de zorla Araplaştırma politi-kasına bizzat maruz kaldım. Şöyle ki; master okuyamadım, Baas partisinden olmadığım için. Hem Türkmen olduğumuz için, hem de Baas partisin-den olmadığımız için memur atamasında sıkıntı çıkardılar. Türkmen olduğum için beni Kerkük’te bırakmıyorlardı. Dö-nemin Bayındırlık Bakanı ile görüştüm. Memur atamanı Irak’ın neresine istersen iste; ama Kerkük’te olamayacak, dedi. Türkmen olduğum için mi, dedim. Cevap vermedi. Bu yüzden reddettim memurluğu. Kerkük’te daha az maaşlı bir işi, sırf Kerkük’te olduğu için kabul ettim. Bunun gibi meselelerle çok kişi karşı karşıya kaldı; ama maalesef bazı insanlarımız canlarından oldular. Yerlerimi-zi ellerimizden aldılar. Bir de

çocuklarımızın adlarını Türk ismi bırakmaya izin vermez-diler. Saddam; Irak’ı sadece Arap ve Kürt olarak görüyordu, Türkmenleri görmüyordu. Ne zaman Saddam’a sıkıntılardan bahsedilse, dayılarının yanına gitsinler, diyordu. Dayımızın kim olduğu açıktır herhalde.

Türkmen davasına olan bağlığınız nereden kaynaklanıyor?

Annemden geliyor. Ev kadınıydı. Ne zaman konuşsa hep hırslı konuşurdu, milletini çok sever-di. Bence o içimize sindirdi da-vayı. Babamı küçük yaşta kay-bettim. Allah rahmet eylesin. Annem her zaman milli duru-şun nasıl olacağından, 1959 katliamından anlatırdı. Neler yaptığını. Ne zaman davayla il-gili bir programa çıksam, heye-canla telefon açar, çok iyi yap-tın, çok güzel konuştun, derdi. Ben milliyetçiliğimi annemden öğrendim. Annem benim için çok güzel bir örnekti. Allah rahmet eylesin.

Londra’ya geliş hikâyeniz?Birinci Körfez Savaşı’nda Kerkük’te

çalışırken, Kürtler Kerkük’e gir-meden önce bize emir geldi. Bütün dosyalar Bağdat’a gide-cek. Bu dosyalar Bağdat’a git-tikten sonra Kürtler Bağdat’a girdi. 1991’de Kürtler Kerkük’e girince her şeyi yağmaladılar. Saddam bu olayı daha önce nasıl haber aldı, bunu bilmi-

“İnsanlarımızdan Bir Ellik, Bir Birlik İstiyoruz. Makama, Koltuğa

Bağlanmasınlar.”

Röportaj: Yasin Cemal GALATA

KERKÜK VAKFI

KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / قارداشلق Yıl/Year 17 السنة Sayı/Issue 68 العدد Ekim-Aralık/October-December 2015 تشرين االول - كانوناالول 35

yorum. Ordu Kerkük’ten çeki-lince, peşmerge Kerkük’e girdi. Her yeri yağmaladılar. Ama çok şükür ki dosyalar Bağdat’a git-mişti. Yağma olayından sonra ortada dedikodular dolaşmaya başladı. Saddam’ın ordusu geri dönecek; ama karşılarına kim çıkarsa asacak, diye. Büyükle-rimizle istişare ettik. Elimizde vizeli pasaportlar vardı. Biz çıktık. Kerkük’ten birçok kişi çıktı. Erbil’e gittik. Erbil’de de insanlar kaçmıştı, Saddam’ın ordusu gelecek diye. Daha sonra Erbil’den de çıktık. Türkiye’ye geldim. Eşim akra-bam oluyor. O da İstanbul’a gelmişti. Kısmet oldu, evlen-dim. Eşim 1979’da üniversite okumaya gelmişti Londra’ya. O dönemde İran Savaşı vardı. O bitti Körfez Savaşı başladı. Hâlâ Kerkük’e geri dönmeyi bekliyor.

Londra’da yapmış olduğunuz faa-liyetler nelerdir?

Öncelikle İngiltere gibi bir yerde Türkmenlerin sesi yok. Elimiz-den geldiği kadarıyla görüş-meler yaptık. Arap kanalların-da herkesin görüşü var. Bir tek Türkmenlerin görüşleri yok. 2003’ten önce de faaliyetler yapıyorduk; ama 2003’ten sonra daha çok faaliyet yap-maya başladık. Televizyon ka-nallarında büyük boşluk vardı. Toplantı olduğu zamanlarda da büyük boşluk vardı. Irak Türk-men Cephesi’nin sorumlusu Mustafa Kemal Yaycı maalesef Kerkük’te bir araba kazasında şehit oldu. Bu olaydan sonra Londra’da boşluk doğdu. Ben de bu boşluğu gücüm yettiğin-ce doldurmaya çalıştım. Irak Türkmen Cephesi’nin sorum-lusu olunca daha aktif şekilde çalışmalar sürdürdük. Sürekli olarak parlamentoya, dış iliş-kilere raporlar sunduk. Avru-pa Parlamentosu ve Birleşmiş Milletler nezdinde konferans-lar yaptık, raporlar sunduk.

Türkmenlerin durumlarını an-latmaya çalıştık.

İngiliz siyasetçilerin Irak Türk-menleri hakkındaki malumat-ları nasıl?

Bizler hakkında yanlış bilgilere sahiptiler. Öncelikle yanlış bil-gileri düzeltmek ve doğru bilgi akışını sağlamak için mücadele ettik. Irak’taki diğer grupla-rın yaptığı gibi bizim de Batı devletlerinin desteğini alma-mız şarttı. İngiliz siyasetçilerin bana ilk soruları şöyle oluyor-du: “Siz Türkiye’nin ajanları mısınız?” Bunu birileri zama-nında kasıtlı olarak ortaya yay-mış ve halen yaymaya devam ediyor. Hepsinde bir önyargı vardı. Bunlar Türkiye’nin aja-nıdır, güdümündedir. Kendi-mizi doğru tanıtamadığımız için kaynaklanıyor bu sorunlar; çünkü basınımız yok, med-yamız yok. Bu araçlara sahip olmazsanız, tabii ki kendinizi doğru tanıtamazsınız ve sizi de doğru tanımazlar.

İngiltere’de Irak Türkmen davası anlatırken nasıl karşılanıyor-sunuz?

İyi karşılanıyoruz. Özellikle Amirli olayında. Biliyorsunuz İŞİD en çok Türkmen bölgelerini hedef aldı. Londra’da Lordlara der-dimiz anlattık. Onlar BBC’ye yönlendirdiler. BBC bizi ağır-ladı. BBC 2, World News, Bre-

akfast, Arapça kanallar. Onlar çok ilgiyle baktılar, Türkmen-lere ne oldu, diye. Bazı günler üst üste üç kez görüşmemiz oluyordu. Los Angeles Times, Russian TV ile de görüşmemiz oldu. İlgi gördük, Türkmen da-vasına alaka geldi. Kimsenin savunmadığı Türkmenler hak-kında bilgi sahibi oldular.

Lordlar Kamarası’nda olsun, Parlamento’da olsun bir engel görmedik. Tam tersine iyi kar-şılandık. Lordlar Kamarası’nda en az dört defa hükümete soru önergesi verdik. Türkmenlere ait soru soruldu hükümete. Early day motion yaptık. İngil-tere parlamento gündemine getirdik, tüm vekillerin günde-mine soktuk. İngiltere gibi bir yerde imkânlarınız çok azdır. Irak’ın diğer etnik unsurları çok aktif iken, biz hâlâ aktif de-ğiliz. Bu bizim yanlışımızdır. Bu yanlışı düzeltmeliyiz.

Londra’da veya Avrupa’da Irak Türkmen Cephesinin ofisleri var mı?

Londra’da ve Brüksel’de var. Brük-sel’deki hâlâ duruyor. Burada ben çekildikten sonra hâlâ temsilcilik duruyor; ama biri-sinin atanmasını bekliyoruz. Almanya’da, Kanada’da ve ABD’de vardı; ama kapandı. Londra’da ve Brüksel’de var. Ben şu an yetkili olmamama

Page 38: Şehit Dr. Rıza Demirci اﻟﻣﻧﺎﺿ

KERKÜK VAKFI

KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / قارداشلق Yıl/Year 17 السنة Sayı/Issue 68 العدد Ekim-Aralık/October-December 2015 36تشرين االول - كانوناالول

rağmen gönüllü olarak işleri yürütüyorum.

İngiltere’de veya Londra’da Irak Türkmenleri olarak sayımız kaç?

Şimdiye kadar elimizde kesin bir sayımız yoktur; ama biz çok fazla değiliz. İngiltere zor bir yerdir. Avrupa ülkelerinin en zoru burasıdır. Londra’da elli hane, İngiltere genelinde üç yüz hane. Tahmini bir sayıdır. Kesin sayımız yok. Buradaki Türkmenlerin tamamıyla ilişki içindeyiz. Genellikle birbirimizi tanıyoruz.

İngiltere’de bulunan diğer Türk ve İslam dernekleri ile ilişkiniz nasıl?

Burada sıkı bir şekilde çalışıyo-ruz. Her zaman bize destek ve yardımcı olmuşlardır. İnşaal-lah hep birlikte daha kuvvetli ve büyük işler yaparız. Bütün derneklere teşekkürlerimi su-nuyorum. Basın olsun, kuru-luşlar olsun. Herkese teşekkür ederim.

Sizce davamızı uluslararası alan-da daha etkili duyurabilmek için ne yapmalıyız?

Lobicilik faaliyeti İngiltere’de önemli bir yer tuttuğu için lo-bicilik yapmalıyız. Bunu çok dü-şündüm. En önemli şey, İngilte-re gibi bir yer, dünya siyasetinin göbeği sayılır. ABD’de var da, İn-

giltere daha önemli. Bizim Irak Türkmen Cephesi’nin en büyük temsilciliği Ankara’dadır. Bence kendimizi Türklere anlatmaya gerek yoktur. Bugün Türkiye’de bir Türk var mı, Türkmen’in derdinin bilmeyen. Zaten Türk biz öz kendimiziz. Türkiye’de her kuruluş bizim yerimizdir, bizim insanımızdır, orada ken-dimi anlatmaya hiç gerek yok. Avrupa’da, İngiltere’de yapma-lıyız. Bu çağrı bizimkileredir. Uluslararası mahfillerde gerçek anlamda bir adım atmak isti-yorsan, İngiltere’de müesse-sen daha güçlü olacak. Burada da, Avrupa’da da çok işler olur. Avrupa Parlamentosu’nda, Birleşmiş Milletler’de çok iş-ler olur, bunlar imkânsız değil. Bu işlere engel olursanız, ta-bii ki mesafe alamazsınız, bu işler yürümez. Irak Türkmen Cephesi’nin en büyük temsil-ciliğinin İngiltere’de olması ge-rekir. Buradan işler, faaliyetler başlar.

Avrupa’da biz projeler üstlendik, arkadaşlarla projesini yaptık. Adı da Turkmen Aspect, Türk-men Görüşü. Türkmen bölge-lerinde ne olmuşsa İngilizceye çevrilerek, bütün buradaki yetkili makamlara, Avrupa’da-ki herkese her ay bir dergi gibi gönderilirdi. Türkmen in-sanlarına ne olmuş, Türkmen bölgelerinde ne olmuş, Türk-

menlerin sorunları ve görüşle-ri nedir? Bunu bir şekilde ya-pıyorduk. Maalesef bu kadar emek ve para harcandıktan sonra, takriben altı ay geçince, bunu kapatalım, denildi. Ge-rekçe de yoktu. Kendi maddi ve manevi desteğimizle bu işi götürüyorduk. Bunun gibi çok iyi bir iş neden durduruldu, diye kendi kendime sordum.

Bu yürüttüğümüz proje tüm Avru-palı yetkili makamlara İngilizce olarak gidiyordu. Bugün biz-den azınlıkta olanların her ay dergileri gelir. Bizim Türkmen-lerin niye İngilizce bir dergileri olmasın, bir yerlere gitmesin? Bu işler gibi daha pek çok iş yaparız. Yeter ki istenilsin, önümüze taş konulmasın. Av-rupa Parlamentosu ve Birleş-miş Milletler’de bunun gibi işler yapacaktık, hep engeller öne sürüldü. Bu şekilde yurt-dışında temsilciliğin yürütül-mesi zor olduğu için ben de ayrılmak durumunda kaldım. Benden sonra birisi gelip bu işleri kolay bir şekilde yapa-bilir; ama bence bu işler bu şekilde olmaz. Türkmen dava-sını Avrupa’da ve Amerika’da duyurmak gerekiyor ve bu işin temeli Londra’dır. Dış dünya-da iyi çalışırsan kendini Irak siyasetinde ispat edebilirsin. O karmakarışık yerde, Irak’ta, kendini ispatlamak ve hakkını almak çok zor bir iştir. Bu dı-şardan gelmelidir; çünkü bizim Irak siyaseti dışarıdan yürüyor. İngiltere çok önemli. Birçok Iraklı vekil, bakan İngiltere pa-saportu taşıyor. Etnik grupla-rın, Kürtlerin, Şiaların lobileri burada Irak sefaretinden daha güçlü ve daha aktif durumda-dır. Herkes nerede lobi kurula-cağını çok iyi biliyor, bir tek biz önemsemiyoruz. Biz zannedi-yoruz ki bunlar bizi dinlemeye mecburdur. Öyle değil. Kendi-nizi tanıtmazsanız hiç bir şey olmaz. Türkiye’nin her yeri bi-

KERKÜK VAKFI

KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / قارداشلق Yıl/Year 17 السنة Sayı/Issue 68 العدد Ekim-Aralık/October-December 2015 تشرين االول - كانوناالول 37

zim yerimizdir. İnsanı bizim in-sanımızdır. Türkiye’de kendimi anlatmama gerek yok. Çünkü onlar biziz.

Burada bizim hakkımızda, başka ağızlardan kasıtlı olarak çok yanlış aktarılan, dolaylı yollar-dan edinilen bilgilerle kanaat oluşmuş. Bu yanlış algıları ve önyargıları yok edebilmemiz için yerimiz burasıdır. Burada kendimizi anlatmalıyız. Eğer kabul etmezlerse, bütün şart-ları zorlayarak kendimizi on-lara tanıtacağız. Ondan sonra hakkımızı alacağız. Tecrübe-mize göre bu işler böyle olur, başka bir şekilde olmaz.

Yakın zamanlarda yabancı bir ya-zar tarafından çıkarılan bir ki-tap var. Ortadoğu’nun Önemli 1.000 Kadını. Siz de bu listenin içindesiniz. Nasıl bir duygu?

Ben kitabın çıktığını bir arkadaş-tan öğrendim, daha sonra ar-kadaşım bana kitabın linkini gönderdi. Fotoğrafımın konul-duğundan ve hakkımda yazı olduğundan bahsetti. Haberim yok, dedim. Kitap bilgilerini, kaynaklarını google’dan almış-lar. Kitabın içine ünlü kimseler var, artistler, prensesler var. Adımızın geçmesi güzel bir şeydir. Kendimden daha faz-la milletim için mutlu oldum. İçimizden birisinin böyle bir ki-tapta yer alması önemli. Kitap Fransa, Berlin, Londra ve New York’ta basılmış. İçinde fotoğ-raflarla birlikte, özet bilgilerde içermektedir. Özümden daha fazla milletim için mutlu oldum.

Gelecek kuşaklara davayla ilgili ne tavsiye edersiniz?

Irak’ta durumumuz gitgide daha da kötüleşmektedir. Arazile-rimiz IŞİD’in elinde, diğerle-ri de Kürtlerin kontrolünde. Türkmen oldukları için genç-lerimiz işe alınmıyor. Tapulu arazilerimizin üzerinde baş-kaları oturuyor. İnsanlarımız

kaçırılıyor, öldürülüyor, bunlar normal bir hal olmuş. Bugün Kerkük’te kim öldürülüyorsa Türkmen’dir, kimin yeri alı-nıyorsa Türkmen’dir. Yalnız Kerkük’te değil, bütün Türk-meneli bölgesinde aynı duru-ma maruz kalıyoruz. Bu du-rumu nasıl düzeltebiliriz? İşte Irak’ın siyasi durumu belli, iç karışıklar içerisinde. Her grup kendisi için çalışıyor. Irak’ın siyaseti dışarıdan yönetiliyor. Onun için bizim dışarıda çalış-mamız çok önemli. Bu devlet-leri nasıl etkileyebiliriz, kendi-mizi onlara nasıl anlatmalıyız, bu önemli. Irak’ın üçe bölün-mesine razı değiliz. Üçe bölü-nürse Türkmenler nereye gide-cekler, ne olacaklar? Maalesef bizim hâlâ dışardaki mahfillere ne tür projeler sunacağımız belli değil, hâlâ elimizde bir proje yok. Proje yaptığımızda da göz önüne alınmıyor. Bu bir büyük sorundur.

Bizim hâlâ televizyonumuz yok. Olan da içinde Türkmen da-vasını üstlenmiş bir televizyon değildir. Baktığınız zaman da-vayla alakalı olmayan konular vardır içinde. Bu Türkmen Te-levizyonu değil. Bugün bizden azınlık sayılan toplumların bizden daha fazla televizyon kanalları var. Bizden daha çok neşriyatları var. Bizim ne med-yamız, ne televizyonumuz, ne de İngilizce web sitemiz var. Birçok defa Londra’da yetkiler-le görüştüğümde, biz sizi nasıl tanıyalım, bir web site verin, diyorlar. Şaşıyorum bir web si-temiz yok.

Kerkük’ün ve Türkmenlerin gele-cekteki pozisyonları sizce ne olacak?

Zor bir soru; şu anda Irak’taki du-rum karamsarlık olarak gözü-küyor. Kiminle görüşsem Irak ile ilgili aynı görüşü savunuyor-lar. Kerkük’ün durumu daha da kötüdür. İnşallah düzelecektir.

Bir durum yoktur ki düzelme-sin. İnsanın içinde yürek varsa, kanaat varsa düzeltiriz. Biz hak sahibiyiz, yer sahibiyiz, bu yer-leri kimse kolay kolay alamaz. Şu anda işler tersimize doğru gözükse de, er geç gerçek ye-rini bulacaktır. Allah’ın izniyle hak sahibiyiz, yerlerimiz bize geri dönecektir.

Son Söz?İnsanlarımızdan bir ellik, bir bir-

lik istiyoruz. Makama, koltu-ğa bağlanmasınlar. Şia olsun, Sünni olsun her zaman birlikte olmalıyız. Biz Irak’ın üçüncü unsuruyuz. Biz o yerlerin sahi-biyiz. Kuzeyden güneye kadar. Hep birlikte çalışmalıyız. İnşal-lah zafer bizim olur. Belki şimdi değil; ama ileride muhakkak olacaktır.

Page 39: Şehit Dr. Rıza Demirci اﻟﻣﻧﺎﺿ

KERKÜK VAKFI

KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / قارداشلق Yıl/Year 17 السنة Sayı/Issue 68 العدد Ekim-Aralık/October-December 2015 36تشرين االول - كانوناالول

rağmen gönüllü olarak işleri yürütüyorum.

İngiltere’de veya Londra’da Irak Türkmenleri olarak sayımız kaç?

Şimdiye kadar elimizde kesin bir sayımız yoktur; ama biz çok fazla değiliz. İngiltere zor bir yerdir. Avrupa ülkelerinin en zoru burasıdır. Londra’da elli hane, İngiltere genelinde üç yüz hane. Tahmini bir sayıdır. Kesin sayımız yok. Buradaki Türkmenlerin tamamıyla ilişki içindeyiz. Genellikle birbirimizi tanıyoruz.

İngiltere’de bulunan diğer Türk ve İslam dernekleri ile ilişkiniz nasıl?

Burada sıkı bir şekilde çalışıyo-ruz. Her zaman bize destek ve yardımcı olmuşlardır. İnşaal-lah hep birlikte daha kuvvetli ve büyük işler yaparız. Bütün derneklere teşekkürlerimi su-nuyorum. Basın olsun, kuru-luşlar olsun. Herkese teşekkür ederim.

Sizce davamızı uluslararası alan-da daha etkili duyurabilmek için ne yapmalıyız?

Lobicilik faaliyeti İngiltere’de önemli bir yer tuttuğu için lo-bicilik yapmalıyız. Bunu çok dü-şündüm. En önemli şey, İngilte-re gibi bir yer, dünya siyasetinin göbeği sayılır. ABD’de var da, İn-

giltere daha önemli. Bizim Irak Türkmen Cephesi’nin en büyük temsilciliği Ankara’dadır. Bence kendimizi Türklere anlatmaya gerek yoktur. Bugün Türkiye’de bir Türk var mı, Türkmen’in derdinin bilmeyen. Zaten Türk biz öz kendimiziz. Türkiye’de her kuruluş bizim yerimizdir, bizim insanımızdır, orada ken-dimi anlatmaya hiç gerek yok. Avrupa’da, İngiltere’de yapma-lıyız. Bu çağrı bizimkileredir. Uluslararası mahfillerde gerçek anlamda bir adım atmak isti-yorsan, İngiltere’de müesse-sen daha güçlü olacak. Burada da, Avrupa’da da çok işler olur. Avrupa Parlamentosu’nda, Birleşmiş Milletler’de çok iş-ler olur, bunlar imkânsız değil. Bu işlere engel olursanız, ta-bii ki mesafe alamazsınız, bu işler yürümez. Irak Türkmen Cephesi’nin en büyük temsil-ciliğinin İngiltere’de olması ge-rekir. Buradan işler, faaliyetler başlar.

Avrupa’da biz projeler üstlendik, arkadaşlarla projesini yaptık. Adı da Turkmen Aspect, Türk-men Görüşü. Türkmen bölge-lerinde ne olmuşsa İngilizceye çevrilerek, bütün buradaki yetkili makamlara, Avrupa’da-ki herkese her ay bir dergi gibi gönderilirdi. Türkmen in-sanlarına ne olmuş, Türkmen bölgelerinde ne olmuş, Türk-

menlerin sorunları ve görüşle-ri nedir? Bunu bir şekilde ya-pıyorduk. Maalesef bu kadar emek ve para harcandıktan sonra, takriben altı ay geçince, bunu kapatalım, denildi. Ge-rekçe de yoktu. Kendi maddi ve manevi desteğimizle bu işi götürüyorduk. Bunun gibi çok iyi bir iş neden durduruldu, diye kendi kendime sordum.

Bu yürüttüğümüz proje tüm Avru-palı yetkili makamlara İngilizce olarak gidiyordu. Bugün biz-den azınlıkta olanların her ay dergileri gelir. Bizim Türkmen-lerin niye İngilizce bir dergileri olmasın, bir yerlere gitmesin? Bu işler gibi daha pek çok iş yaparız. Yeter ki istenilsin, önümüze taş konulmasın. Av-rupa Parlamentosu ve Birleş-miş Milletler’de bunun gibi işler yapacaktık, hep engeller öne sürüldü. Bu şekilde yurt-dışında temsilciliğin yürütül-mesi zor olduğu için ben de ayrılmak durumunda kaldım. Benden sonra birisi gelip bu işleri kolay bir şekilde yapa-bilir; ama bence bu işler bu şekilde olmaz. Türkmen dava-sını Avrupa’da ve Amerika’da duyurmak gerekiyor ve bu işin temeli Londra’dır. Dış dünya-da iyi çalışırsan kendini Irak siyasetinde ispat edebilirsin. O karmakarışık yerde, Irak’ta, kendini ispatlamak ve hakkını almak çok zor bir iştir. Bu dı-şardan gelmelidir; çünkü bizim Irak siyaseti dışarıdan yürüyor. İngiltere çok önemli. Birçok Iraklı vekil, bakan İngiltere pa-saportu taşıyor. Etnik grupla-rın, Kürtlerin, Şiaların lobileri burada Irak sefaretinden daha güçlü ve daha aktif durumda-dır. Herkes nerede lobi kurula-cağını çok iyi biliyor, bir tek biz önemsemiyoruz. Biz zannedi-yoruz ki bunlar bizi dinlemeye mecburdur. Öyle değil. Kendi-nizi tanıtmazsanız hiç bir şey olmaz. Türkiye’nin her yeri bi-

KERKÜK VAKFI

KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / قارداشلق Yıl/Year 17 السنة Sayı/Issue 68 العدد Ekim-Aralık/October-December 2015 تشرين االول - كانوناالول 37

zim yerimizdir. İnsanı bizim in-sanımızdır. Türkiye’de kendimi anlatmama gerek yok. Çünkü onlar biziz.

Burada bizim hakkımızda, başka ağızlardan kasıtlı olarak çok yanlış aktarılan, dolaylı yollar-dan edinilen bilgilerle kanaat oluşmuş. Bu yanlış algıları ve önyargıları yok edebilmemiz için yerimiz burasıdır. Burada kendimizi anlatmalıyız. Eğer kabul etmezlerse, bütün şart-ları zorlayarak kendimizi on-lara tanıtacağız. Ondan sonra hakkımızı alacağız. Tecrübe-mize göre bu işler böyle olur, başka bir şekilde olmaz.

Yakın zamanlarda yabancı bir ya-zar tarafından çıkarılan bir ki-tap var. Ortadoğu’nun Önemli 1.000 Kadını. Siz de bu listenin içindesiniz. Nasıl bir duygu?

Ben kitabın çıktığını bir arkadaş-tan öğrendim, daha sonra ar-kadaşım bana kitabın linkini gönderdi. Fotoğrafımın konul-duğundan ve hakkımda yazı olduğundan bahsetti. Haberim yok, dedim. Kitap bilgilerini, kaynaklarını google’dan almış-lar. Kitabın içine ünlü kimseler var, artistler, prensesler var. Adımızın geçmesi güzel bir şeydir. Kendimden daha faz-la milletim için mutlu oldum. İçimizden birisinin böyle bir ki-tapta yer alması önemli. Kitap Fransa, Berlin, Londra ve New York’ta basılmış. İçinde fotoğ-raflarla birlikte, özet bilgilerde içermektedir. Özümden daha fazla milletim için mutlu oldum.

Gelecek kuşaklara davayla ilgili ne tavsiye edersiniz?

Irak’ta durumumuz gitgide daha da kötüleşmektedir. Arazile-rimiz IŞİD’in elinde, diğerle-ri de Kürtlerin kontrolünde. Türkmen oldukları için genç-lerimiz işe alınmıyor. Tapulu arazilerimizin üzerinde baş-kaları oturuyor. İnsanlarımız

kaçırılıyor, öldürülüyor, bunlar normal bir hal olmuş. Bugün Kerkük’te kim öldürülüyorsa Türkmen’dir, kimin yeri alı-nıyorsa Türkmen’dir. Yalnız Kerkük’te değil, bütün Türk-meneli bölgesinde aynı duru-ma maruz kalıyoruz. Bu du-rumu nasıl düzeltebiliriz? İşte Irak’ın siyasi durumu belli, iç karışıklar içerisinde. Her grup kendisi için çalışıyor. Irak’ın siyaseti dışarıdan yönetiliyor. Onun için bizim dışarıda çalış-mamız çok önemli. Bu devlet-leri nasıl etkileyebiliriz, kendi-mizi onlara nasıl anlatmalıyız, bu önemli. Irak’ın üçe bölün-mesine razı değiliz. Üçe bölü-nürse Türkmenler nereye gide-cekler, ne olacaklar? Maalesef bizim hâlâ dışardaki mahfillere ne tür projeler sunacağımız belli değil, hâlâ elimizde bir proje yok. Proje yaptığımızda da göz önüne alınmıyor. Bu bir büyük sorundur.

Bizim hâlâ televizyonumuz yok. Olan da içinde Türkmen da-vasını üstlenmiş bir televizyon değildir. Baktığınız zaman da-vayla alakalı olmayan konular vardır içinde. Bu Türkmen Te-levizyonu değil. Bugün bizden azınlık sayılan toplumların bizden daha fazla televizyon kanalları var. Bizden daha çok neşriyatları var. Bizim ne med-yamız, ne televizyonumuz, ne de İngilizce web sitemiz var. Birçok defa Londra’da yetkiler-le görüştüğümde, biz sizi nasıl tanıyalım, bir web site verin, diyorlar. Şaşıyorum bir web si-temiz yok.

Kerkük’ün ve Türkmenlerin gele-cekteki pozisyonları sizce ne olacak?

Zor bir soru; şu anda Irak’taki du-rum karamsarlık olarak gözü-küyor. Kiminle görüşsem Irak ile ilgili aynı görüşü savunuyor-lar. Kerkük’ün durumu daha da kötüdür. İnşallah düzelecektir.

Bir durum yoktur ki düzelme-sin. İnsanın içinde yürek varsa, kanaat varsa düzeltiriz. Biz hak sahibiyiz, yer sahibiyiz, bu yer-leri kimse kolay kolay alamaz. Şu anda işler tersimize doğru gözükse de, er geç gerçek ye-rini bulacaktır. Allah’ın izniyle hak sahibiyiz, yerlerimiz bize geri dönecektir.

Son Söz?İnsanlarımızdan bir ellik, bir bir-

lik istiyoruz. Makama, koltu-ğa bağlanmasınlar. Şia olsun, Sünni olsun her zaman birlikte olmalıyız. Biz Irak’ın üçüncü unsuruyuz. Biz o yerlerin sahi-biyiz. Kuzeyden güneye kadar. Hep birlikte çalışmalıyız. İnşal-lah zafer bizim olur. Belki şimdi değil; ama ileride muhakkak olacaktır.

Page 40: Şehit Dr. Rıza Demirci اﻟﻣﻧﺎﺿ

KERKÜK VAKFI

KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / قارداشلق Yıl/Year 17 السنة Sayı/Issue 68 العدد Ekim-Aralık/October-December 2015 38تشرين االول - كانوناالول

Fuzuli, Nevai gibi, Nesmi gibi, Ah-met Yesevi – Dede Korku – Kas-pirali İsmail ve Mahtumkuli gibi klasik edebiyatımızın en çok sevilen, en çok okunan ve beğe-nilen isimlerinden birisi, hatta birincisidir denebilir. İnsanlığa armağan ettiği bahabiçilmez eserleri, matbaa öncesi dönem-lerde, döne döne, tekrar tekrar istinsah edilmiş, çoğaltılmış, elyzması halinde elden ele ge-çerek dünyanın her yerine da-ğıtılmıştır. Bu gün Irak, Türkiye,

Azerbaycan ve Iran başta olmak üzere, dünya kütüphanelerinin bir çoğunda, onun elyazması eserlerine kolaylıkla rastlana-bilir. Matbaanın yayğınlaşma-sından sonra da eserleri en çok baskı yapan klasik edebiyatçıla-rımız arasında ön sırada yer alır.

Fuzuli’nin bu kadar ilgi gören bir edebiyatçı olmasının neden-lerinin başında, Türkçe, Farsça ve Arapça eserler vermesiyle birlikte, ele almış olduğu konu-ları, döneminin şairlerine oranla farklı düşünce ve faklı bir dille ele almasına bağlanabilir. Onun dili; Türkçe’nin konuşma dilinin temel kalıplarına, halk diline, şehir diline ve Türkçe’nin bin-lerce yıllık birikimine dayanır. Kullandığı dilde, yaşadığı coğraf-yanın etkisiyle, Azeri ve Kerkük Türkçesinin etkileri baskınsa da, Çağatay ve Osmanlı Türkçesinin de söyleyiş özellikleri az değildir. Bu yüzden şiirleri Türk dünyası-nın her yerinde kolayca anlaşıla-rak okunmuş, sevilmiş ve tutul-muştur. Bugün Türk dünyasının neresinde olursa olsun, onun bu mısralarını okuduğumuz zaman kimler anlayamaz ki:

Meni cândan usandırdı cefâdan yâr usanmaz mı

Felekler yandı âhumdan murâdum şem’i yanmaz mı

Ne yanar kimse bana âteş-i dilden özge

Ne açar kimse kapum bâd-ı sabâdan gayrı

Menüm tek, hîç kim zâr ü perîşân olmasın yâ Rab

Esîr-i derd-i aşk u dâğ-ı hicrân ol-masın yâ Rab

Mende Mecnûn’dan füzûn âşıklık isti’dâdı var

Âşık-ı sâdık menem Mecnûn’un an-cak adı var

Bu mısralardan da görüldüğü gibi Fuzuli, eksiksiz bir anlatım ve yapı içerisinde dilimizin ses de-ğerlerinden oldukça yararlan-maya çalışarak şiirlerini nakış iş-ler gibi işlemiştir. Ezgi ve ahenge önem verirken söylemek iste-diklerini tesadıfa terk etmemiş-tir. Gönül dünyasında ne varsa, hangi içtenlik ve samimiyet ile onları yaşıyorsa, öyle yakalamış, öyle şiirlerine yansıtmıştır.

Fuzuli kendinden önceki şairlerden, sözgelimi Şîrâzî, Nezami, Neca-ti, ve Nevâyî’den ne kadar esin-lemiş etkilenmişse, kendinden sonra gelen şairleri de yüz o kadar esinlemiş etkilemiştir. Bu etki çok erken bir dönemde baş-lamıştır. İlkin Fuzuli’nin çağdaşı olan Bağdatlı Ruhî’de görünmüş-tür. Günümüze kadar devam etmektedir. Günümüzde bile yazılan bazı şiirlerde Fuzuli’nin şiirlerinden izler bulmaktayız..

Bilindiği gibi, Fuzuli eserlerini Arap Alfabesiyle yazmıştır. Türk dün-yasında Arap alfabesinden Latin ve Kril Alfabelerine geçi-lince onun yazma eserlerinin yeniden tesbiti ve bu Alfabe-

Fuzulî’nin Dünya Edebiyatındaki Yeri

Mehmet Ömer KAZANCI

* Bu yazı Avrasya Yazarlar Birliği başka-nı Yakup Ömeroğlu’nun istediğ üzere hazırlanmıştır. 4 - 7 Eylül 2015 tarih-leri arasında Türkmenistan’ın Merv kentinde yapılması beklenen VIII. Türk Dünyası Edebiyat Dergileri Kongresin-de sunulacaktı. Türk dünyasından 32 edebiyat dergisi temsilcisinin katılımıy-la gerçekleşecek kongre, şu ana kadar açıklanmayan nedenlerden dolayı, başlamadan iki gün önce iptal edildi.

KERKÜK VAKFI

KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / قارداشلق Yıl/Year 17 السنة Sayı/Issue 68 العدد Ekim-Aralık/October-December 2015 تشرين االول - كانوناالول 39

lere aktarılma gereği ortaya çıkmıştır. Daha sonra, herkes tarafından tanınan ve sevilen bir şair olması nedeniyle, neş-redilen bu eserler üzerinde, makale, inceleme, araştırma ve bazan da akademik amaçlı bilimsel çalışmalar yapılmıştır. Türkiye’de bu çalışmaların ilk güzel örneklerini verenlerden Necmeddin Halil Onan, Abdul-kadır Karahan, Hasibe Mazioğlu ve Ali Nihat Tarlan’ı gösterirken Azerbaycan’dan Hamit Araslı, Mırzağa Kuluzade, Mir Calal Pa-şayev, Mehmet Cafer Cafarov, Sabir Aliyev gibi onlarca bilim adamlarını göstermek müm-kündür.

Azerbaycalı kardeşlerimiz Fuzuli’yi kendi şairleri olarak kabul et-tikleri için onun eserlerini gün ışığına çıkarmakla, eserleri hakkında bilimsel çalışmalara önem vermekle yetinmemişler, Fuzuli için ne gerekirse, onu en güzel bir şekilde yapmaya özen göstermişlerdir. Kimi gazellerini ünlü ses sanatçıları göfte ola-rak seçmiş, besteliyerek ses-lendirmiş, gerek hayatı ile ilgi gerekse de eserlerini, özellikle de Leyla ve Mecnun eserini bir kaç defa opera halinde sahne-leştirmiş, bir kaç defa filimlere çevermişlerdir. Unutmayalım ki Azerbaycan’da 1959 yılında Fuzuli’nin onuruna Fuzuli’nin adını taşıyan bir rayon oluş-turulmuştur ve bu rayonun merkezi aynı adı taşımaktadır. Ama ne yazık ki, bu rayon 1993 yılında Ermenistan ordusu tara-fından işgal edilerek, adı değiş-tirilmiştir.

Fuzuli Özbekistan’da da büyük bir özene nail olmuştur. Hele 1968 yılında hayatı ve eserleriyle il-gili olarak ilk kitap basılmadan önce, elyazması eserlerinin is-tinsah edilerek dağıtılması yo-luyla 400 yıl boyunca yetişen bütün Özbek sairlerinin ustadı veya yoldaşı olmuştur. Şiirlerine nazireler, tahmisler yazdıkları gibi, onun etkisinden fazlaca

uzaklaşamamışlardır. Bunu, Prof. Dr. Halit Resul’in Fuzuli hakkında özbekistanda yazmış ve yayınlamış olduğu ilk kitabin ön sözüden öğreniyoruz..

Türk dünyası dışında, özellikle de orta doğu ülkelerinde Fuzuli’nin gördüğü ilgi, Türk dünyasında gördüğü ilgi kadar dikkat çeki-cidir. Bu ülkelerin başında Iran, Irak ve Mısır gelir. Fuzuli’nin bu üç ülkede fazalaca tanınmasının kimi nedenlerini, kuşkusuz ki, Irak’ta doğmuş, Irak’ta yaşamış, Irak’ta gömülmüş olmasıyla bir-likte, kimi eserlerini Farça ve Arapça yazmış olmasına bağ-layabiliriz. Başta Farça divanı olmak üzere, yazdığı eserlerinin tümü Iran’da tekrar tekrar ba-sılmış ve yer yer akademik ça-lışmalara konu olmuştur. Iran’li Azeri kardeşlerimizin bu yönde göstermiş oldukları gayreti, bu-rada takderle anmamız gerek-mektedir.

Iran’da Fuzuli hakkında yapılan ça-lışmaların bir çoğu karşılaştır-malı çalışmalar niteliğindedir. Fuzuli’nin eserleri, Farça benze-ri eserler varsa onunla mukaye-se edilerek yapılmıştır. Bu çalış-maların bir kısmı Farça, diğer bir kısmı İngilizca olarak gerçeklei-tirilmiş, yayınlanmıştır. Yüzlerce çalışmalar arasından, Gulam-ri-za Zıyaî’nın Tebiz/ Azadî İslamî Ünivesitesinde yapmış olduğu İngilizce tez çalışmasını, buna bir örnek olarak gösterebiliz. Bu çalışmada Hafiz Şirazı ile Fuzuli arasında tasavuffi - mistik ben-zerlikler ile farklılıklar konusu ele alınmıştır. 2013 yılında İn-gilizce olarak “Turkish Studies” dergisinde yayımlanmıştır.

Arap dünyasında Fuzuli’nin tanı-tılması konusunda en büyük sorumluluğu Irak Türkmen-leri yüklenmiştir. Üsta Ata Terzibaşı’nin rehberlik ettiği bir grup Fuzuli-bilimciler, Fuzuli-se-verler, hem Irak’ta çıkan, hem de diğer Arap ülkelerinde yayın yapan edebiyat dergilerinde

Fuzuli hakkında değişik ince-leme ve araştırmalar yayınla-mışlardır. Üsta Ata Terzibaşı’nın bu konuda ilk makalesi 1953 yılında Beyrut’ta çıkarılan El-edip dergisinda yayınlanmıştır. Türkçe yapmış olduğu çalışma-lar ise ya yerel dergilerde ya da Türkiye’de çıkarılan dergilerde yer almıştır. Asma Şahin’in 2007 yılında yapmış olduğu biyogra-fik bir çalışmada, Türkiyede Fu-zuli hakkında kitap, makale, bil-diri ve tez halinde yayımlanan yaklaşık 500 eser arasında Ata Terzibaşı’nın bu çalışmalarına da işaret edilmektedir.

Türkmen yazaları arasında Fuzu-li için kalemini seferber eden diğer edebiyatçılarımızdan Abdulaziz Semin Bayatlı, Meh-met Mehdi Bayat, Faruk Fayık Köprülü, Abdullefif Benderoğlu ve İbrahim Dakuklu’yu göster-memiz gerekmektedir. Bun-lar, yanlız iki dilde (Arapça ve Türkçe’de) Fuzuli’nin eserleri, hayatı ve şahsiyeti ile ilgili yaz-mış oldukları makalelerle yetin-memiş, Fuzuli’nin doğum yeri hakkında görüş ve düşünleriyle birlikte onun kimi şiirlerini tahlil etmeye çalışmışlardır. Ve bu ça-lışmaların bir kısmını daha son-ra kitap haline getirmişlerdir. Fuzuli’nin Matlau’l-İtikâd Ese-riyle Arapça Kasideleri bu kitap-lar arasında en belirgin bir yere sahiptir. 1994 yılında Bağdat’ta gerçekleştirilen Fuzuli festivali sırasında basılmıştır.

Irak bilim adamları arasında Fuzuli’nin eserlerine en çok önem veren, Prof Dr. Hüseyin Ali Mahfuz ‘dur. Doğu dilleri ve karşılaştırmalı edebiyat uzama-nı olan bu bilim adamı Seyh-ül Bağdat olarak tanınmaktaydı. Fuzuli hakkında ilk çalışmasını 1953 yılında Bakü’de yapılan bir konferansta tebliğ olarak sun-muştur. 1959 yılında o tebliği genişleterek “Fuzuli El-Bağdadî” adıyla kitaplaştırmıştır. 1994 yı-lında Bağdat’ta gerçekleştirilen Fuzuli festivalında verdiği diğer

Page 41: Şehit Dr. Rıza Demirci اﻟﻣﻧﺎﺿ

KERKÜK VAKFI

KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / قارداشلق Yıl/Year 17 السنة Sayı/Issue 68 العدد Ekim-Aralık/October-December 2015 38تشرين االول - كانوناالول

Fuzuli, Nevai gibi, Nesmi gibi, Ah-met Yesevi – Dede Korku – Kas-pirali İsmail ve Mahtumkuli gibi klasik edebiyatımızın en çok sevilen, en çok okunan ve beğe-nilen isimlerinden birisi, hatta birincisidir denebilir. İnsanlığa armağan ettiği bahabiçilmez eserleri, matbaa öncesi dönem-lerde, döne döne, tekrar tekrar istinsah edilmiş, çoğaltılmış, elyzması halinde elden ele ge-çerek dünyanın her yerine da-ğıtılmıştır. Bu gün Irak, Türkiye,

Azerbaycan ve Iran başta olmak üzere, dünya kütüphanelerinin bir çoğunda, onun elyazması eserlerine kolaylıkla rastlana-bilir. Matbaanın yayğınlaşma-sından sonra da eserleri en çok baskı yapan klasik edebiyatçıla-rımız arasında ön sırada yer alır.

Fuzuli’nin bu kadar ilgi gören bir edebiyatçı olmasının neden-lerinin başında, Türkçe, Farsça ve Arapça eserler vermesiyle birlikte, ele almış olduğu konu-ları, döneminin şairlerine oranla farklı düşünce ve faklı bir dille ele almasına bağlanabilir. Onun dili; Türkçe’nin konuşma dilinin temel kalıplarına, halk diline, şehir diline ve Türkçe’nin bin-lerce yıllık birikimine dayanır. Kullandığı dilde, yaşadığı coğraf-yanın etkisiyle, Azeri ve Kerkük Türkçesinin etkileri baskınsa da, Çağatay ve Osmanlı Türkçesinin de söyleyiş özellikleri az değildir. Bu yüzden şiirleri Türk dünyası-nın her yerinde kolayca anlaşıla-rak okunmuş, sevilmiş ve tutul-muştur. Bugün Türk dünyasının neresinde olursa olsun, onun bu mısralarını okuduğumuz zaman kimler anlayamaz ki:

Meni cândan usandırdı cefâdan yâr usanmaz mı

Felekler yandı âhumdan murâdum şem’i yanmaz mı

Ne yanar kimse bana âteş-i dilden özge

Ne açar kimse kapum bâd-ı sabâdan gayrı

Menüm tek, hîç kim zâr ü perîşân olmasın yâ Rab

Esîr-i derd-i aşk u dâğ-ı hicrân ol-masın yâ Rab

Mende Mecnûn’dan füzûn âşıklık isti’dâdı var

Âşık-ı sâdık menem Mecnûn’un an-cak adı var

Bu mısralardan da görüldüğü gibi Fuzuli, eksiksiz bir anlatım ve yapı içerisinde dilimizin ses de-ğerlerinden oldukça yararlan-maya çalışarak şiirlerini nakış iş-ler gibi işlemiştir. Ezgi ve ahenge önem verirken söylemek iste-diklerini tesadıfa terk etmemiş-tir. Gönül dünyasında ne varsa, hangi içtenlik ve samimiyet ile onları yaşıyorsa, öyle yakalamış, öyle şiirlerine yansıtmıştır.

Fuzuli kendinden önceki şairlerden, sözgelimi Şîrâzî, Nezami, Neca-ti, ve Nevâyî’den ne kadar esin-lemiş etkilenmişse, kendinden sonra gelen şairleri de yüz o kadar esinlemiş etkilemiştir. Bu etki çok erken bir dönemde baş-lamıştır. İlkin Fuzuli’nin çağdaşı olan Bağdatlı Ruhî’de görünmüş-tür. Günümüze kadar devam etmektedir. Günümüzde bile yazılan bazı şiirlerde Fuzuli’nin şiirlerinden izler bulmaktayız..

Bilindiği gibi, Fuzuli eserlerini Arap Alfabesiyle yazmıştır. Türk dün-yasında Arap alfabesinden Latin ve Kril Alfabelerine geçi-lince onun yazma eserlerinin yeniden tesbiti ve bu Alfabe-

Fuzulî’nin Dünya Edebiyatındaki Yeri

Mehmet Ömer KAZANCI

* Bu yazı Avrasya Yazarlar Birliği başka-nı Yakup Ömeroğlu’nun istediğ üzere hazırlanmıştır. 4 - 7 Eylül 2015 tarih-leri arasında Türkmenistan’ın Merv kentinde yapılması beklenen VIII. Türk Dünyası Edebiyat Dergileri Kongresin-de sunulacaktı. Türk dünyasından 32 edebiyat dergisi temsilcisinin katılımıy-la gerçekleşecek kongre, şu ana kadar açıklanmayan nedenlerden dolayı, başlamadan iki gün önce iptal edildi.

KERKÜK VAKFI

KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / قارداشلق Yıl/Year 17 السنة Sayı/Issue 68 العدد Ekim-Aralık/October-December 2015 تشرين االول - كانوناالول 39

lere aktarılma gereği ortaya çıkmıştır. Daha sonra, herkes tarafından tanınan ve sevilen bir şair olması nedeniyle, neş-redilen bu eserler üzerinde, makale, inceleme, araştırma ve bazan da akademik amaçlı bilimsel çalışmalar yapılmıştır. Türkiye’de bu çalışmaların ilk güzel örneklerini verenlerden Necmeddin Halil Onan, Abdul-kadır Karahan, Hasibe Mazioğlu ve Ali Nihat Tarlan’ı gösterirken Azerbaycan’dan Hamit Araslı, Mırzağa Kuluzade, Mir Calal Pa-şayev, Mehmet Cafer Cafarov, Sabir Aliyev gibi onlarca bilim adamlarını göstermek müm-kündür.

Azerbaycalı kardeşlerimiz Fuzuli’yi kendi şairleri olarak kabul et-tikleri için onun eserlerini gün ışığına çıkarmakla, eserleri hakkında bilimsel çalışmalara önem vermekle yetinmemişler, Fuzuli için ne gerekirse, onu en güzel bir şekilde yapmaya özen göstermişlerdir. Kimi gazellerini ünlü ses sanatçıları göfte ola-rak seçmiş, besteliyerek ses-lendirmiş, gerek hayatı ile ilgi gerekse de eserlerini, özellikle de Leyla ve Mecnun eserini bir kaç defa opera halinde sahne-leştirmiş, bir kaç defa filimlere çevermişlerdir. Unutmayalım ki Azerbaycan’da 1959 yılında Fuzuli’nin onuruna Fuzuli’nin adını taşıyan bir rayon oluş-turulmuştur ve bu rayonun merkezi aynı adı taşımaktadır. Ama ne yazık ki, bu rayon 1993 yılında Ermenistan ordusu tara-fından işgal edilerek, adı değiş-tirilmiştir.

Fuzuli Özbekistan’da da büyük bir özene nail olmuştur. Hele 1968 yılında hayatı ve eserleriyle il-gili olarak ilk kitap basılmadan önce, elyazması eserlerinin is-tinsah edilerek dağıtılması yo-luyla 400 yıl boyunca yetişen bütün Özbek sairlerinin ustadı veya yoldaşı olmuştur. Şiirlerine nazireler, tahmisler yazdıkları gibi, onun etkisinden fazlaca

uzaklaşamamışlardır. Bunu, Prof. Dr. Halit Resul’in Fuzuli hakkında özbekistanda yazmış ve yayınlamış olduğu ilk kitabin ön sözüden öğreniyoruz..

Türk dünyası dışında, özellikle de orta doğu ülkelerinde Fuzuli’nin gördüğü ilgi, Türk dünyasında gördüğü ilgi kadar dikkat çeki-cidir. Bu ülkelerin başında Iran, Irak ve Mısır gelir. Fuzuli’nin bu üç ülkede fazalaca tanınmasının kimi nedenlerini, kuşkusuz ki, Irak’ta doğmuş, Irak’ta yaşamış, Irak’ta gömülmüş olmasıyla bir-likte, kimi eserlerini Farça ve Arapça yazmış olmasına bağ-layabiliriz. Başta Farça divanı olmak üzere, yazdığı eserlerinin tümü Iran’da tekrar tekrar ba-sılmış ve yer yer akademik ça-lışmalara konu olmuştur. Iran’li Azeri kardeşlerimizin bu yönde göstermiş oldukları gayreti, bu-rada takderle anmamız gerek-mektedir.

Iran’da Fuzuli hakkında yapılan ça-lışmaların bir çoğu karşılaştır-malı çalışmalar niteliğindedir. Fuzuli’nin eserleri, Farça benze-ri eserler varsa onunla mukaye-se edilerek yapılmıştır. Bu çalış-maların bir kısmı Farça, diğer bir kısmı İngilizca olarak gerçeklei-tirilmiş, yayınlanmıştır. Yüzlerce çalışmalar arasından, Gulam-ri-za Zıyaî’nın Tebiz/ Azadî İslamî Ünivesitesinde yapmış olduğu İngilizce tez çalışmasını, buna bir örnek olarak gösterebiliz. Bu çalışmada Hafiz Şirazı ile Fuzuli arasında tasavuffi - mistik ben-zerlikler ile farklılıklar konusu ele alınmıştır. 2013 yılında İn-gilizce olarak “Turkish Studies” dergisinde yayımlanmıştır.

Arap dünyasında Fuzuli’nin tanı-tılması konusunda en büyük sorumluluğu Irak Türkmen-leri yüklenmiştir. Üsta Ata Terzibaşı’nin rehberlik ettiği bir grup Fuzuli-bilimciler, Fuzuli-se-verler, hem Irak’ta çıkan, hem de diğer Arap ülkelerinde yayın yapan edebiyat dergilerinde

Fuzuli hakkında değişik ince-leme ve araştırmalar yayınla-mışlardır. Üsta Ata Terzibaşı’nın bu konuda ilk makalesi 1953 yılında Beyrut’ta çıkarılan El-edip dergisinda yayınlanmıştır. Türkçe yapmış olduğu çalışma-lar ise ya yerel dergilerde ya da Türkiye’de çıkarılan dergilerde yer almıştır. Asma Şahin’in 2007 yılında yapmış olduğu biyogra-fik bir çalışmada, Türkiyede Fu-zuli hakkında kitap, makale, bil-diri ve tez halinde yayımlanan yaklaşık 500 eser arasında Ata Terzibaşı’nın bu çalışmalarına da işaret edilmektedir.

Türkmen yazaları arasında Fuzu-li için kalemini seferber eden diğer edebiyatçılarımızdan Abdulaziz Semin Bayatlı, Meh-met Mehdi Bayat, Faruk Fayık Köprülü, Abdullefif Benderoğlu ve İbrahim Dakuklu’yu göster-memiz gerekmektedir. Bun-lar, yanlız iki dilde (Arapça ve Türkçe’de) Fuzuli’nin eserleri, hayatı ve şahsiyeti ile ilgili yaz-mış oldukları makalelerle yetin-memiş, Fuzuli’nin doğum yeri hakkında görüş ve düşünleriyle birlikte onun kimi şiirlerini tahlil etmeye çalışmışlardır. Ve bu ça-lışmaların bir kısmını daha son-ra kitap haline getirmişlerdir. Fuzuli’nin Matlau’l-İtikâd Ese-riyle Arapça Kasideleri bu kitap-lar arasında en belirgin bir yere sahiptir. 1994 yılında Bağdat’ta gerçekleştirilen Fuzuli festivali sırasında basılmıştır.

Irak bilim adamları arasında Fuzuli’nin eserlerine en çok önem veren, Prof Dr. Hüseyin Ali Mahfuz ‘dur. Doğu dilleri ve karşılaştırmalı edebiyat uzama-nı olan bu bilim adamı Seyh-ül Bağdat olarak tanınmaktaydı. Fuzuli hakkında ilk çalışmasını 1953 yılında Bakü’de yapılan bir konferansta tebliğ olarak sun-muştur. 1959 yılında o tebliği genişleterek “Fuzuli El-Bağdadî” adıyla kitaplaştırmıştır. 1994 yı-lında Bağdat’ta gerçekleştirilen Fuzuli festivalında verdiği diğer

Page 42: Şehit Dr. Rıza Demirci اﻟﻣﻧﺎﺿ

KERKÜK VAKFI

KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / قارداشلق Yıl/Year 17 السنة Sayı/Issue 68 العدد Ekim-Aralık/October-December 2015 40تشرين االول - كانوناالول

bir tebliğte Fuzuli’yi Irak’ta ilk tanıtan yazarlar arasında yer aldığından dolayı duyduğu mut-luluğu ifade ettikten sonra “ Fars edebiyatında Rodki, Arap Edebiyatında Umru-ül Kayis ve Engiliz Edebiyatında Geoffrey Jusr neyse, Türk edebiyatın-da da Fuzuli odur” demiştir. “ Üstüne yoktur, şairlik onunla son bulmuş, söz ustalığı onun-la sona ermiştir “diye Fuzuli’yi vasf etmiştir.

Arap kültür dünyasında Fuzuli’nin yeri denince, akla ilk gelen isim-lerden birisi de, hiç süphesiz ki, Hüseyin Mucip El-Mısrı’dır. 1955 yılında Kahire üniversite-sinde doktorasını Fuzuli hak-kında yapmıştır. 1967 yılında bu o çalışmayı kitaplaştırırken, adına “ Eski Türk Şiirinin Öncü-cü: Fuzuli” demiştir. Daha son-ra Rusçaya tercüme edilen bu kitap Fuzuli hakkında Arapça yazılan en mükemmel eser ola-rak bilinmektedir. El-Mısrı dok-torasını bitirdikten sonra Ayn Şems Üniversitesinde assistan olarak göreve başlamış ve daha sonra bu ünivesitede Türkoloji bölümünü kurmuştur. Fuzuli başta olmak üzere klasik Türk edebiyatı hakkında yüzlerce makaleler yazmış, onlarca dok-tora terzine danışmalık etmiştir. Türk kültürüne sunmuş olduğu hizmetlerden dolayı 1995 yılın-da Marmara Üniversitesi tara-fından kendisine fahrî doktora verilmiştir.

Fuzuli doğu kültüründe ne kadar önemsenmişse, hayatına, kişili-ğine, şairliğine ışık tutulmuş ve eserlerinden çevriler yoluyla ör-nekler verilmişse, batı kültürün-de bir o kadar önem gördüğü, tereddütsüz olarak söylenebilir. Onun batı sahasında tanıtılma-sı Osmanlı edebiyatı hakkında yazılan ilk eserlerden itibaren başar. Buna 1904 yılında İngi-liz yazarı E. J. Wilkinson Gibb’in yazmış olduğu “History of Ot-toman Poetry/ Osmanlı Şiirinin Tarihçesi” adlı eseri, bir örnek

olarak gösterebiliz. Kitabin 3. cildinde yazar, Fuzuli’ye 37 sayfa ayırmıştır. Onu “ruhun Şairi” ola-rak göstermiş, “Türk şiirinin bay-rağını, ulaşılmayacak kadar yük-seklere taşıyan bir şair olarak” nitelemiştir . Fuzuli’nin Leyla ve Mecnun Eseri de, yine erken denecek bir tarihte, 1959 yılında Sufi Hurî’nin kaleminden çıkan bir tercümeyle İngilizce olarak UNSİCO tarafından basılmıştır. Bu eserin, bazı kaynaklardan edindiğimiz bilgilere göre, Al-manca, İspanyolcaya ve Rusçaya da çevrileri bulunmaktadır.

O erken tarihlerden başlayan çalış-malar günümüzdede ayın hızla devam etmektedir.

Bugün batı ülkeleri Üniversitelerinin hangisinde Türkoloji, Şarkiyet veya Doğu Dilleri ve Medeni-yetleri adında bir bölüm varsa, o bölümde Fuzuli maddesinin okutulmasıyla birlikte, edebi-yatımızın bu zirve şahsiyetinin eserleri hakkında hazırlık veya akademik tez çalışmaları yapıl-maktadır. Bu yazıyı hazırlarken, onlarca bunun gibi çalışmalara vakif oldum. Durham ve Har-vard üniversitelerinde yapılan çalışmaların diğerlerine oranla daha bir yoğunlık içinde olduğu-nu gördüm. Şiirlerine yoğun bir lirizmin hâkim olması nedeniyle, aşk konusu, bu çalışmalarda en çok işlenen konulardandır. Bazı çalşmalarda şiirleri, söz kullanı-mı, kelime tekrarı, dil ve üslûp açısından ele alınırak incelen-miştir. Diğerlerinde, şiirleri üs-lup ve konu bakımından dünya Klasik şairlerinden bazılarıyla karşılaştırılarak üstünde durul-muştur. Bulardan Shakespear, Dostoyevski, John Donne ve Gott-fried Keller gibi dünya edebiya-tında tanınan isimler başta gelir.

Fuzuli’nin Dünya Kültüründe edin-miş olduğu yeri öğrenmek için bir de değişik dillerde yazılan Ansiklopedilere bakmak müm-kündür. Britanya, Rusya, Iran, Islam ansiklopedilerini örnek

olarak gösterirsek, bu Ansiklo-pedilerde ona ayrılan sayfaların, diğer klasik şairlerimize ayrılan sayfaların sayısından çok daha kabarık olduğunu göreceğiz..

Son zamanlarda kültür dünyasını ciddi bir şekilde etkilen internet ortamında da Fuzuli’ye ayrılan maddelerin az olmadığı dikket çekmektedir. Yeter ki, google sisteminde Fuzuli kelimesini ya-zarak bir arama tıklaması yapın. Karşınıza en azından 500,000 kadar başlık ve adres çıkacaktır. Bu adreslerden Fuzuli’yi, bildi-ğiniz ve bilmediğiniz diğer yön-leriyle daha da detayli olarak tanıyacaksınız. Bu adreslerin başında Vikipedi sitesi gelmek-tedir. Bu sitede Fuzuli hakkında 50 dilde bilgi verilmektedir.

Diğer sitelerde ise çesitli dillere çevrilen gazellerinden, mes-nevilerinden, kasidelerinden örnekler bulacaksınız. Türkçe Divanı, Leyla Ve Mecnun mes-nevisi, Şikayetnamesi, Su ka-sidesi gibi nadir eserlerinin, gerek türk gerekse de yabancı akademisyonlar tarafından cid-di çalışmalara konu olarak, mu-hakkam dergilerde yayınlanmış olduğunu göreceksiniz. Ayrıca zaman zaman Fuzûlî ile ilgili çe-şitli etkinliklerin düzenlendiğini öğreneceksiniz. Bu etkinliklerin en önemlisi, 1994 yılında Azer-baycan ve Türkiye’nin öneri-si üzerine UNISCO tarafından yapılan “500. Yılında Fuzûlî” törendir. Türkiye, Azerbaycan, Kazakistan, Iran, Irak, Georciye, Türkmenistan, Özbekistan, ve (UNISCO’nun merkezi) Fransa gibi ülkelerde gerçekleştirilmiş-tir. Bu ve benzeri etkinliklerde sunulan tebliğler bilim dünyası-nı Fuzuli açısından daha da zen-ginleştirmiştir. Bu çalışmaların bir kısmı daha sonra kitaplaş-tırlmıştır.

Sözün kısası, Fuzuli 16. yüz yıldan günümüze kadar, doğu şiir sa-natına etkisini nasıl sürdürüyor-sa, batı kültür dünyasında da

KERKÜK VAKFI

KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / قارداشلق Yıl/Year 17 السنة Sayı/Issue 68 العدد Ekim-Aralık/October-December 2015 تشرين االول - كانوناالول 41

bir o kadar merakla izlenmekte ve o bahabiçilmez eserleriyle araştırma ve incelemelere konu olarak, söhreti günden güne artmaktadır denebilir.

Bu, tek bir elle yapılan bir çalış-madan çıkarılan bir kanaatir. Bu kanaati kesinleştirmek ve Fuzuli’nin dünya kültüründe-ki yerini hakkıyla belirlemek için, büyük imkanlara sahip bir kuruluşun gözetiminde, farklı diller bilen bir kaç bilim ada-mının işbirliğiyle yapması ge-reken biyografik bir çalışmaya ihtiyaç vardır. Bu çalışma ortaya çıkmayınca, Fuzuli’nin dünya kültüründeki yerini gerçek çiz-gileriyle belirlemek mümkün olmayacaktır. Aramızda böylesi bir çalışmayı en iyi bir şekilde yürütebilen, süphesiz ki, Türk dünyasının UNISCO’su niteledi-ğinde olan TÜRKOY teşkilatıdır. Bu öneriyi, her yıl olduğu gibi, bu yıl da kongremize onur ve-ren sayın TÜRSOY başkanının önüne bırakıyor ve yakın bir zamanda gerçekleştirilmesini temenni ediyorum..

TÜRKSOY derken, bir de Fuzuli’nin öteden beri uğramış olduğu bir mazlümiyeti hatırlıyor ve bu mazlümiyeti Fuzuli’nin üze-rinden kaldırmak için önünüze bırakmak istiyorum... Fuzulî doğduğu, büyüdüğü, ömrünü geçirdiği Irak’ta 1556 yılında vefat ettikten sonra Kerbela’da, Peygamber efendimizin torunu Hz. Hüseyin’in türbesine çok yakın bir yerde, son yıllarını ya-şadığı kubbeli bir odada defne-dilmişti. 1984 yılında, yeni bir yol açmak gerekçesiyle bu me-zar ortadan kaldırıldı, Fuzuli’nin kemikleri toplanarak, gözden uzak bir yere taşındı. 10 yıl son-ra, 1994 yılında Irak’ta yapılan Fuzuli festivali sırasında, geniş katılımlı Azerbaycanlı kardeş-lerimizin ısrarlı girişimleriyle Fuzulî için, şanına söhretine, ününe itibarına uygun bir yer-de yeni bir türbenin yapılması-na sözü verildi. Ancak bu söz,

1995 yılında, maalesef utandırı-cı, hem de çok utandırıcı bir şe-kilde yerine getirildi. Fuzuli için bir türbe değil, gedişli gelişli bir yolun orta kısmında bir metre yüksekliğinde betondan yapılı bir sütun dikildi. Ve bu soğuk sütuna Fuzuli’nin kabri denildi. Üstünde, “Hazreti Hüseyin için Arapça, Türkçe, Kürkçe (!) ve Farsça eşsiz ağıtlar yazan ve 10. Hicri yüz yılında yaşayan şairle-rin öncüsü Fazuli El-Bağdadî’nin mezari” diye ölgün bir cümle yazılıdır. Kimse peşinde de-ğil, kimse umurunda değildir. Her gedip ziyaret ettiğimde Fuzuli’nin bu mısraını hatırla-yarak gözyaşlarımı zorlukla tu-tarım..

Ne yanar kimse bana âteş-i dîlden özgeNe açar kimse kapım bâd-ı sabâdan gayrı

Bugün, Fuzuli hakkında dünyaca yapılan çalışmaları gözden ge-çirirken, bu çalışmaların büyük bir ölçüde olduğunu görerek Fuzuli için:

“bu sevda ne sevdadır “ “bu sevda ne sevdadır”

diye bağırarak fazlaca övünmeye-lim... Bu sevdayı fiilen yasıtan, gerçekten ifade eden çalışma-lar yapmamız lazım. Bu gün Türk Dünyasının bir kaç yerinde Fuzuli’nin heykellerinin dikilmiş olduğunu, adına bir kaç bilimsel ve araştırma merkezleri, kurum ve kuruluşların bulunduğunu biliyorum. Fakat bu yetmez .. onun mezrını yeniden yapma, onun üstümüze düşen hakların-dan biridir. Ona, layık bir şekil-de yeniden bir mezar yapılmaz-sa, ruhunun şad olmayacağını, hakkını halel etmeyeceğini, ve bize, hepimize küskün kalacağı-nı ve bize, hepimize, cennet ka-pısında nankör torunlarım diye sitem edeceğini düşünüyorum. Fuzli’nin mezarının yeniden ya-pılması konusu, yanılmazsam, yine TÜRKSOY teşkilatının üze-rine düşer. Bu görevi, Irak’taki ilgili makamlarla temasa ge-

çerek, üstlenmesini bekliyor ve Irak Türkmenleri adına, bu yönde gereken bütün desteği vermeye hazır olduğumuzu bil-dirmek istiyorum..

Kaynaklar:1- Kemal Yılmaz (2005) Leyla ve Mecnun

Hikayesinin Edebiyattaki Yeri, Modren Türklük Araştırmaları Dergisi. Cilt 2, Sayı 4, ss 57-69.

2- Ensar Kılıç (2015) Fuzuli: Yaşamı, Edebi Kişiliği ve Eserleri. Kardeşlik. Sayı: 386-387-388. Ss 22-39.

3- Songül Aydın Yağcıoğlu (2015) Fuzuli’nin Şiirlerindeki Benliği. Turkish Studies. Cilt 10/8 . ss 551-572.

4- Ferit Develioğlu (1996). Osmanlıca-Türkçe Ansiklopedik Lugat, Aydın Kita-bevi, Ankara.

5- Cem Dilçin (2001). Fuzûlî Divanı Üzeri-ne Notlar, Harvard Üniversitesi, Yakın Doğu Dilleri ve Medeniyetleri Bölümü.

6- Esma Şahin (2007) Klâsik Türk Edebiyat’nda Fuzûlî Biyografileri. Tür-kiye Araştırmaları Literatür Dergisi. Cilt 5, Sayı 9, ss 507-534.

7- Gülperi Sert (2001) Fuzûlî, William Shakespeare ve Gottfried Keller’de Aşk Motifi”, I.Ulusal Karşılaştırmalı Edebiyat Sempozyumu, Gaziosman-paşa Üniversitesi, Eskişehir6-8. Aralık

8- Hamide Demirel (1970) “A Study of the Poet Fuzuli with Special Referen-ce to His Turkish, Persian and Arabic Divans”, University of Durham. Dok-tora Tezi,

9- Metin Hakverdoğlu (2012) Fuzuli’de Aşk ve Aşk Kavramı. International Jo-urnal of Social Science. Cilt 5, Sayı1, ss 131-155.

10- Ömer İshakoğlu (2007 ) Karşılaştırmalı Edebiyatın Öncüsü: Hüsyin Mucib El-Mısrı. İstanbul Üniversitesi Şarkiyat Mecmuası. Cilt 1, Sayı 10, ss 5-22.

11- Ayşe Ulu (2014 ) Aşkın Doğu ve Batı Yansımaları Olarak Fuzuli’nin Leyla ve Mecnun ve Shakespeare’in Romeo ve Juliet Adlı eserlerinin Mukayesesi. Uluslararası Türkçe Edebiyat Kültür Eğitim Dergisi. Sayı: 3/3 2014 s. 127-145.

12- Vagif Sultanlı (Tarihsiz ) Dünya Kültü-ründe Türk Edebiyatının Yeri. www.ırs -az.com

13- Adsız (2014) Poetıc Mırackle of The Poet Of Soul. www.ocaz.eu.

14- Necat Kevseroğlu (2015) Ata Terzibaşı’nın Fuzuli Hakkında Araştır-maları. (baskıda).

15- Abdulmecit İslamoğlu (2010) Mısır Üniversitelerinde Türkoloji Çalışmala-rı. Hitit Üniversitesi, İlahiyat Fakültesi Dergisi, Cilt 9, Sayı: 18, ss. 143-171.

16 - فاروق فائق كوبرلو )1999( فضولي البغدادي فيجهود الدارسين العراقيين. كركوك

Page 43: Şehit Dr. Rıza Demirci اﻟﻣﻧﺎﺿ

KERKÜK VAKFI

KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / قارداشلق Yıl/Year 17 السنة Sayı/Issue 68 العدد Ekim-Aralık/October-December 2015 40تشرين االول - كانوناالول

bir tebliğte Fuzuli’yi Irak’ta ilk tanıtan yazarlar arasında yer aldığından dolayı duyduğu mut-luluğu ifade ettikten sonra “ Fars edebiyatında Rodki, Arap Edebiyatında Umru-ül Kayis ve Engiliz Edebiyatında Geoffrey Jusr neyse, Türk edebiyatın-da da Fuzuli odur” demiştir. “ Üstüne yoktur, şairlik onunla son bulmuş, söz ustalığı onun-la sona ermiştir “diye Fuzuli’yi vasf etmiştir.

Arap kültür dünyasında Fuzuli’nin yeri denince, akla ilk gelen isim-lerden birisi de, hiç süphesiz ki, Hüseyin Mucip El-Mısrı’dır. 1955 yılında Kahire üniversite-sinde doktorasını Fuzuli hak-kında yapmıştır. 1967 yılında bu o çalışmayı kitaplaştırırken, adına “ Eski Türk Şiirinin Öncü-cü: Fuzuli” demiştir. Daha son-ra Rusçaya tercüme edilen bu kitap Fuzuli hakkında Arapça yazılan en mükemmel eser ola-rak bilinmektedir. El-Mısrı dok-torasını bitirdikten sonra Ayn Şems Üniversitesinde assistan olarak göreve başlamış ve daha sonra bu ünivesitede Türkoloji bölümünü kurmuştur. Fuzuli başta olmak üzere klasik Türk edebiyatı hakkında yüzlerce makaleler yazmış, onlarca dok-tora terzine danışmalık etmiştir. Türk kültürüne sunmuş olduğu hizmetlerden dolayı 1995 yılın-da Marmara Üniversitesi tara-fından kendisine fahrî doktora verilmiştir.

Fuzuli doğu kültüründe ne kadar önemsenmişse, hayatına, kişili-ğine, şairliğine ışık tutulmuş ve eserlerinden çevriler yoluyla ör-nekler verilmişse, batı kültürün-de bir o kadar önem gördüğü, tereddütsüz olarak söylenebilir. Onun batı sahasında tanıtılma-sı Osmanlı edebiyatı hakkında yazılan ilk eserlerden itibaren başar. Buna 1904 yılında İngi-liz yazarı E. J. Wilkinson Gibb’in yazmış olduğu “History of Ot-toman Poetry/ Osmanlı Şiirinin Tarihçesi” adlı eseri, bir örnek

olarak gösterebiliz. Kitabin 3. cildinde yazar, Fuzuli’ye 37 sayfa ayırmıştır. Onu “ruhun Şairi” ola-rak göstermiş, “Türk şiirinin bay-rağını, ulaşılmayacak kadar yük-seklere taşıyan bir şair olarak” nitelemiştir . Fuzuli’nin Leyla ve Mecnun Eseri de, yine erken denecek bir tarihte, 1959 yılında Sufi Hurî’nin kaleminden çıkan bir tercümeyle İngilizce olarak UNSİCO tarafından basılmıştır. Bu eserin, bazı kaynaklardan edindiğimiz bilgilere göre, Al-manca, İspanyolcaya ve Rusçaya da çevrileri bulunmaktadır.

O erken tarihlerden başlayan çalış-malar günümüzdede ayın hızla devam etmektedir.

Bugün batı ülkeleri Üniversitelerinin hangisinde Türkoloji, Şarkiyet veya Doğu Dilleri ve Medeni-yetleri adında bir bölüm varsa, o bölümde Fuzuli maddesinin okutulmasıyla birlikte, edebi-yatımızın bu zirve şahsiyetinin eserleri hakkında hazırlık veya akademik tez çalışmaları yapıl-maktadır. Bu yazıyı hazırlarken, onlarca bunun gibi çalışmalara vakif oldum. Durham ve Har-vard üniversitelerinde yapılan çalışmaların diğerlerine oranla daha bir yoğunlık içinde olduğu-nu gördüm. Şiirlerine yoğun bir lirizmin hâkim olması nedeniyle, aşk konusu, bu çalışmalarda en çok işlenen konulardandır. Bazı çalşmalarda şiirleri, söz kullanı-mı, kelime tekrarı, dil ve üslûp açısından ele alınırak incelen-miştir. Diğerlerinde, şiirleri üs-lup ve konu bakımından dünya Klasik şairlerinden bazılarıyla karşılaştırılarak üstünde durul-muştur. Bulardan Shakespear, Dostoyevski, John Donne ve Gott-fried Keller gibi dünya edebiya-tında tanınan isimler başta gelir.

Fuzuli’nin Dünya Kültüründe edin-miş olduğu yeri öğrenmek için bir de değişik dillerde yazılan Ansiklopedilere bakmak müm-kündür. Britanya, Rusya, Iran, Islam ansiklopedilerini örnek

olarak gösterirsek, bu Ansiklo-pedilerde ona ayrılan sayfaların, diğer klasik şairlerimize ayrılan sayfaların sayısından çok daha kabarık olduğunu göreceğiz..

Son zamanlarda kültür dünyasını ciddi bir şekilde etkilen internet ortamında da Fuzuli’ye ayrılan maddelerin az olmadığı dikket çekmektedir. Yeter ki, google sisteminde Fuzuli kelimesini ya-zarak bir arama tıklaması yapın. Karşınıza en azından 500,000 kadar başlık ve adres çıkacaktır. Bu adreslerden Fuzuli’yi, bildi-ğiniz ve bilmediğiniz diğer yön-leriyle daha da detayli olarak tanıyacaksınız. Bu adreslerin başında Vikipedi sitesi gelmek-tedir. Bu sitede Fuzuli hakkında 50 dilde bilgi verilmektedir.

Diğer sitelerde ise çesitli dillere çevrilen gazellerinden, mes-nevilerinden, kasidelerinden örnekler bulacaksınız. Türkçe Divanı, Leyla Ve Mecnun mes-nevisi, Şikayetnamesi, Su ka-sidesi gibi nadir eserlerinin, gerek türk gerekse de yabancı akademisyonlar tarafından cid-di çalışmalara konu olarak, mu-hakkam dergilerde yayınlanmış olduğunu göreceksiniz. Ayrıca zaman zaman Fuzûlî ile ilgili çe-şitli etkinliklerin düzenlendiğini öğreneceksiniz. Bu etkinliklerin en önemlisi, 1994 yılında Azer-baycan ve Türkiye’nin öneri-si üzerine UNISCO tarafından yapılan “500. Yılında Fuzûlî” törendir. Türkiye, Azerbaycan, Kazakistan, Iran, Irak, Georciye, Türkmenistan, Özbekistan, ve (UNISCO’nun merkezi) Fransa gibi ülkelerde gerçekleştirilmiş-tir. Bu ve benzeri etkinliklerde sunulan tebliğler bilim dünyası-nı Fuzuli açısından daha da zen-ginleştirmiştir. Bu çalışmaların bir kısmı daha sonra kitaplaş-tırlmıştır.

Sözün kısası, Fuzuli 16. yüz yıldan günümüze kadar, doğu şiir sa-natına etkisini nasıl sürdürüyor-sa, batı kültür dünyasında da

KERKÜK VAKFI

KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / قارداشلق Yıl/Year 17 السنة Sayı/Issue 68 العدد Ekim-Aralık/October-December 2015 تشرين االول - كانوناالول 41

bir o kadar merakla izlenmekte ve o bahabiçilmez eserleriyle araştırma ve incelemelere konu olarak, söhreti günden güne artmaktadır denebilir.

Bu, tek bir elle yapılan bir çalış-madan çıkarılan bir kanaatir. Bu kanaati kesinleştirmek ve Fuzuli’nin dünya kültüründe-ki yerini hakkıyla belirlemek için, büyük imkanlara sahip bir kuruluşun gözetiminde, farklı diller bilen bir kaç bilim ada-mının işbirliğiyle yapması ge-reken biyografik bir çalışmaya ihtiyaç vardır. Bu çalışma ortaya çıkmayınca, Fuzuli’nin dünya kültüründeki yerini gerçek çiz-gileriyle belirlemek mümkün olmayacaktır. Aramızda böylesi bir çalışmayı en iyi bir şekilde yürütebilen, süphesiz ki, Türk dünyasının UNISCO’su niteledi-ğinde olan TÜRKOY teşkilatıdır. Bu öneriyi, her yıl olduğu gibi, bu yıl da kongremize onur ve-ren sayın TÜRSOY başkanının önüne bırakıyor ve yakın bir zamanda gerçekleştirilmesini temenni ediyorum..

TÜRKSOY derken, bir de Fuzuli’nin öteden beri uğramış olduğu bir mazlümiyeti hatırlıyor ve bu mazlümiyeti Fuzuli’nin üze-rinden kaldırmak için önünüze bırakmak istiyorum... Fuzulî doğduğu, büyüdüğü, ömrünü geçirdiği Irak’ta 1556 yılında vefat ettikten sonra Kerbela’da, Peygamber efendimizin torunu Hz. Hüseyin’in türbesine çok yakın bir yerde, son yıllarını ya-şadığı kubbeli bir odada defne-dilmişti. 1984 yılında, yeni bir yol açmak gerekçesiyle bu me-zar ortadan kaldırıldı, Fuzuli’nin kemikleri toplanarak, gözden uzak bir yere taşındı. 10 yıl son-ra, 1994 yılında Irak’ta yapılan Fuzuli festivali sırasında, geniş katılımlı Azerbaycanlı kardeş-lerimizin ısrarlı girişimleriyle Fuzulî için, şanına söhretine, ününe itibarına uygun bir yer-de yeni bir türbenin yapılması-na sözü verildi. Ancak bu söz,

1995 yılında, maalesef utandırı-cı, hem de çok utandırıcı bir şe-kilde yerine getirildi. Fuzuli için bir türbe değil, gedişli gelişli bir yolun orta kısmında bir metre yüksekliğinde betondan yapılı bir sütun dikildi. Ve bu soğuk sütuna Fuzuli’nin kabri denildi. Üstünde, “Hazreti Hüseyin için Arapça, Türkçe, Kürkçe (!) ve Farsça eşsiz ağıtlar yazan ve 10. Hicri yüz yılında yaşayan şairle-rin öncüsü Fazuli El-Bağdadî’nin mezari” diye ölgün bir cümle yazılıdır. Kimse peşinde de-ğil, kimse umurunda değildir. Her gedip ziyaret ettiğimde Fuzuli’nin bu mısraını hatırla-yarak gözyaşlarımı zorlukla tu-tarım..

Ne yanar kimse bana âteş-i dîlden özgeNe açar kimse kapım bâd-ı sabâdan gayrı

Bugün, Fuzuli hakkında dünyaca yapılan çalışmaları gözden ge-çirirken, bu çalışmaların büyük bir ölçüde olduğunu görerek Fuzuli için:

“bu sevda ne sevdadır “ “bu sevda ne sevdadır”

diye bağırarak fazlaca övünmeye-lim... Bu sevdayı fiilen yasıtan, gerçekten ifade eden çalışma-lar yapmamız lazım. Bu gün Türk Dünyasının bir kaç yerinde Fuzuli’nin heykellerinin dikilmiş olduğunu, adına bir kaç bilimsel ve araştırma merkezleri, kurum ve kuruluşların bulunduğunu biliyorum. Fakat bu yetmez .. onun mezrını yeniden yapma, onun üstümüze düşen hakların-dan biridir. Ona, layık bir şekil-de yeniden bir mezar yapılmaz-sa, ruhunun şad olmayacağını, hakkını halel etmeyeceğini, ve bize, hepimize küskün kalacağı-nı ve bize, hepimize, cennet ka-pısında nankör torunlarım diye sitem edeceğini düşünüyorum. Fuzli’nin mezarının yeniden ya-pılması konusu, yanılmazsam, yine TÜRKSOY teşkilatının üze-rine düşer. Bu görevi, Irak’taki ilgili makamlarla temasa ge-

çerek, üstlenmesini bekliyor ve Irak Türkmenleri adına, bu yönde gereken bütün desteği vermeye hazır olduğumuzu bil-dirmek istiyorum..

Kaynaklar:1- Kemal Yılmaz (2005) Leyla ve Mecnun

Hikayesinin Edebiyattaki Yeri, Modren Türklük Araştırmaları Dergisi. Cilt 2, Sayı 4, ss 57-69.

2- Ensar Kılıç (2015) Fuzuli: Yaşamı, Edebi Kişiliği ve Eserleri. Kardeşlik. Sayı: 386-387-388. Ss 22-39.

3- Songül Aydın Yağcıoğlu (2015) Fuzuli’nin Şiirlerindeki Benliği. Turkish Studies. Cilt 10/8 . ss 551-572.

4- Ferit Develioğlu (1996). Osmanlıca-Türkçe Ansiklopedik Lugat, Aydın Kita-bevi, Ankara.

5- Cem Dilçin (2001). Fuzûlî Divanı Üzeri-ne Notlar, Harvard Üniversitesi, Yakın Doğu Dilleri ve Medeniyetleri Bölümü.

6- Esma Şahin (2007) Klâsik Türk Edebiyat’nda Fuzûlî Biyografileri. Tür-kiye Araştırmaları Literatür Dergisi. Cilt 5, Sayı 9, ss 507-534.

7- Gülperi Sert (2001) Fuzûlî, William Shakespeare ve Gottfried Keller’de Aşk Motifi”, I.Ulusal Karşılaştırmalı Edebiyat Sempozyumu, Gaziosman-paşa Üniversitesi, Eskişehir6-8. Aralık

8- Hamide Demirel (1970) “A Study of the Poet Fuzuli with Special Referen-ce to His Turkish, Persian and Arabic Divans”, University of Durham. Dok-tora Tezi,

9- Metin Hakverdoğlu (2012) Fuzuli’de Aşk ve Aşk Kavramı. International Jo-urnal of Social Science. Cilt 5, Sayı1, ss 131-155.

10- Ömer İshakoğlu (2007 ) Karşılaştırmalı Edebiyatın Öncüsü: Hüsyin Mucib El-Mısrı. İstanbul Üniversitesi Şarkiyat Mecmuası. Cilt 1, Sayı 10, ss 5-22.

11- Ayşe Ulu (2014 ) Aşkın Doğu ve Batı Yansımaları Olarak Fuzuli’nin Leyla ve Mecnun ve Shakespeare’in Romeo ve Juliet Adlı eserlerinin Mukayesesi. Uluslararası Türkçe Edebiyat Kültür Eğitim Dergisi. Sayı: 3/3 2014 s. 127-145.

12- Vagif Sultanlı (Tarihsiz ) Dünya Kültü-ründe Türk Edebiyatının Yeri. www.ırs -az.com

13- Adsız (2014) Poetıc Mırackle of The Poet Of Soul. www.ocaz.eu.

14- Necat Kevseroğlu (2015) Ata Terzibaşı’nın Fuzuli Hakkında Araştır-maları. (baskıda).

15- Abdulmecit İslamoğlu (2010) Mısır Üniversitelerinde Türkoloji Çalışmala-rı. Hitit Üniversitesi, İlahiyat Fakültesi Dergisi, Cilt 9, Sayı: 18, ss. 143-171.

16 - فاروق فائق كوبرلو )1999( فضولي البغدادي فيجهود الدارسين العراقيين. كركوك

Page 44: Şehit Dr. Rıza Demirci اﻟﻣﻧﺎﺿ

KERKÜK VAKFI

KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / قارداشلق Yıl/Year 17 السنة Sayı/Issue 68 العدد Ekim-Aralık/October-December 2015 42تشرين االول - كانوناالول

Her millet, çağdaş ve modern sanata ayak uydurmayı arzu eder. Irak Türkmenleri de bunu arzu ettiği için sanat alanında yenilikler yaparak çağın ilerle-melerine uymak amacındadır. Sanatın önemli bir kolu sayılan tiyatro da, toplum hayatının içine girerek gelenek, töre ve

toplumsal olayları sözlü olarak yansıtır. İster tiyatro sahnele-rinde ister televizyon ekran-larında olsun, tiyatro oyunları günümüzde çok yaygınlaşmış-tır.

Irak Türkmenlerinin kültür ve sa-nat hayatının uzun ve zengin bir geçmişi olmasına rağmen, bu sanat dalı istenilen şekilde toplum hayatında yerini alma-mıştır.

20. yüz yıllın ikinci yarısından son-ra Türkmen radyoevi kurulun-ca tiyatro sanatı canlanmaya başladı. Sanatçılar ve şairler sahne oyunu yazmaya yönel-diler. Konuları Türkmen top-lumunun hayatından alınan yapıtlar ortaya koydular.

Türkmen toplumunun farklı dö-nemlerde maruz kaldığı zulüm ve acıları radyoda ve sahnede oynamaya devam ettiler.

Tiyatro ile ilgilenen şair ve yazarlar yazdıkları eserlerde rol almış-lardır.

O dönemlerde, tiyatro ile ilgile-nen ve bu alanda rol üstlenen-ler arasında Kahtan Hürmüzlü, İsmet Hürmüzlü, Halil Ahmet Hasani, Enver Ramazan, Salah Nevres, Erivan Celali, Şemset-tin Türkmenoğlu, Fazıl Berbe-roğlu, Hüseyin Ali Galip, Ah-met Otrakçı ve Mehmet Cemal

akla gelen ilk isimlerdir.

1990-2003 yılları arasında ülke-de yaşanan kaos ve sıkıntılar, bu güzelimsi tiyatro sanatını oldukça etkisi altına aldı, baş gösteren olaylar, gerginlikler tiyatro sanatını çağa göre geri bıraktı.

Kısaca bu yazımda Türkmen tiyat-ro sanatçısı Halil Ahmet Hasani üzerinde durarak, onun sanat yaşamına değinmek istiyorum.

Hasani, Türkmen tiyatro yazarı ve oyuncusu olarak bu sanatın çağdaşlaşması ve ayakta dur-ması için çabalarda bulunmuş-tu.

Sanat sanat için değil sanat top-lum için teorisine içtenlikle inanmış, bunun yanı sıra ti-yatro sanatını dilimizde geliş-tirmek uğruna önemli adımlar atarak Türkmen mücadelesine bağlanmıştır.

Türkmen radyosu için birçok tiyat-ro oyunları yazmış ve birço-ğunda da rol almıştır. Bağdat’a atanınca sanat performansını daha da ilerletmek için çalış-mıştı.

Halil Ahmet Hasani, sanatçı İsmet Hürmüzlü ile birlikte Kerkük’te Kara Altun ve Tiyatro Sahnesi ekibi olmak üzere iki ekip kur-muştur.

Türkmen Tiyatro Sanatı ve Halil Ahmet Hasani

1938 - 30.09.1987

Kasım SARIKâHYA

KERKÜK VAKFI

KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / قارداشلق Yıl/Year 17 السنة Sayı/Issue 68 العدد Ekim-Aralık/October-December 2015 تشرين االول - كانوناالول 43

Sanat etkinliklerini daha ileri dü-zeye çıkarmak, Türkmen sahne oyununa çağdaşlık kazandır-mak için ömrü yetmedi. Ne yazıkki yazdığı yapıtlar kitap olarak basılmadı.

Halil Ahmet Hasani, 1938 yılında Kerkük’te dünyaya göz açtı, lise öğrenimini bitirdikten

sonra Kerkük’te öğretmenlik görevine başladı. Daha son-ra Bağdat’a atanarak emekli olana kadar mesleğinde kaldı. Bağdat’ta kaldığı sürede gece fakülte hayatına devam etti ve Al-Mustansiriye Üniversitesi Psikoloji Bölümünü bitirdi. Bu arada sanat çalışmalarına da öncülük etmeye devam etti.

1964 yılında Irak sineması için en iyi senaryo yazma yarışması düzenlendi; katıldığı bu yarış-mada birinci olarak yarışmanın ödülünü kazandı.

Sanatçı Hasani, yakalandığı hasta-lıktan kurtulamayarak 30 Eylül 1987 tarihinde Bağdat’ta vefat etti ve Kerkük’te toprağa verildi.

Bir yağmursuz bulutuBir kat yeşil göğe sarUfukları ip eyleSıradağları duvar

Bağla ayın nurunuYedişer düğüm bağlaYedi kardeşi indirEn küçüğünü sakla

Kanlı gömleğin gibiSakla bir tane nardaEl yetişmez bir dal seçGüneş ardı bağlarda

En kudurmuş dalgayıSaçlarına kul eyleVolkanların lavınıDudağında gül eyle

Savrulan rüzgârlarıKuşkanadında yoğurDokuz ay dokuz geceBana bir şiir doğur

Cadı

Mustafa ZİYA

Page 45: Şehit Dr. Rıza Demirci اﻟﻣﻧﺎﺿ

KERKÜK VAKFI

KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / قارداشلق Yıl/Year 17 السنة Sayı/Issue 68 العدد Ekim-Aralık/October-December 2015 42تشرين االول - كانوناالول

Her millet, çağdaş ve modern sanata ayak uydurmayı arzu eder. Irak Türkmenleri de bunu arzu ettiği için sanat alanında yenilikler yaparak çağın ilerle-melerine uymak amacındadır. Sanatın önemli bir kolu sayılan tiyatro da, toplum hayatının içine girerek gelenek, töre ve

toplumsal olayları sözlü olarak yansıtır. İster tiyatro sahnele-rinde ister televizyon ekran-larında olsun, tiyatro oyunları günümüzde çok yaygınlaşmış-tır.

Irak Türkmenlerinin kültür ve sa-nat hayatının uzun ve zengin bir geçmişi olmasına rağmen, bu sanat dalı istenilen şekilde toplum hayatında yerini alma-mıştır.

20. yüz yıllın ikinci yarısından son-ra Türkmen radyoevi kurulun-ca tiyatro sanatı canlanmaya başladı. Sanatçılar ve şairler sahne oyunu yazmaya yönel-diler. Konuları Türkmen top-lumunun hayatından alınan yapıtlar ortaya koydular.

Türkmen toplumunun farklı dö-nemlerde maruz kaldığı zulüm ve acıları radyoda ve sahnede oynamaya devam ettiler.

Tiyatro ile ilgilenen şair ve yazarlar yazdıkları eserlerde rol almış-lardır.

O dönemlerde, tiyatro ile ilgile-nen ve bu alanda rol üstlenen-ler arasında Kahtan Hürmüzlü, İsmet Hürmüzlü, Halil Ahmet Hasani, Enver Ramazan, Salah Nevres, Erivan Celali, Şemset-tin Türkmenoğlu, Fazıl Berbe-roğlu, Hüseyin Ali Galip, Ah-met Otrakçı ve Mehmet Cemal

akla gelen ilk isimlerdir.

1990-2003 yılları arasında ülke-de yaşanan kaos ve sıkıntılar, bu güzelimsi tiyatro sanatını oldukça etkisi altına aldı, baş gösteren olaylar, gerginlikler tiyatro sanatını çağa göre geri bıraktı.

Kısaca bu yazımda Türkmen tiyat-ro sanatçısı Halil Ahmet Hasani üzerinde durarak, onun sanat yaşamına değinmek istiyorum.

Hasani, Türkmen tiyatro yazarı ve oyuncusu olarak bu sanatın çağdaşlaşması ve ayakta dur-ması için çabalarda bulunmuş-tu.

Sanat sanat için değil sanat top-lum için teorisine içtenlikle inanmış, bunun yanı sıra ti-yatro sanatını dilimizde geliş-tirmek uğruna önemli adımlar atarak Türkmen mücadelesine bağlanmıştır.

Türkmen radyosu için birçok tiyat-ro oyunları yazmış ve birço-ğunda da rol almıştır. Bağdat’a atanınca sanat performansını daha da ilerletmek için çalış-mıştı.

Halil Ahmet Hasani, sanatçı İsmet Hürmüzlü ile birlikte Kerkük’te Kara Altun ve Tiyatro Sahnesi ekibi olmak üzere iki ekip kur-muştur.

Türkmen Tiyatro Sanatı ve Halil Ahmet Hasani

1938 - 30.09.1987

Kasım SARIKâHYA

KERKÜK VAKFI

KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / قارداشلق Yıl/Year 17 السنة Sayı/Issue 68 العدد Ekim-Aralık/October-December 2015 تشرين االول - كانوناالول 43

Sanat etkinliklerini daha ileri dü-zeye çıkarmak, Türkmen sahne oyununa çağdaşlık kazandır-mak için ömrü yetmedi. Ne yazıkki yazdığı yapıtlar kitap olarak basılmadı.

Halil Ahmet Hasani, 1938 yılında Kerkük’te dünyaya göz açtı, lise öğrenimini bitirdikten

sonra Kerkük’te öğretmenlik görevine başladı. Daha son-ra Bağdat’a atanarak emekli olana kadar mesleğinde kaldı. Bağdat’ta kaldığı sürede gece fakülte hayatına devam etti ve Al-Mustansiriye Üniversitesi Psikoloji Bölümünü bitirdi. Bu arada sanat çalışmalarına da öncülük etmeye devam etti.

1964 yılında Irak sineması için en iyi senaryo yazma yarışması düzenlendi; katıldığı bu yarış-mada birinci olarak yarışmanın ödülünü kazandı.

Sanatçı Hasani, yakalandığı hasta-lıktan kurtulamayarak 30 Eylül 1987 tarihinde Bağdat’ta vefat etti ve Kerkük’te toprağa verildi.

Bir yağmursuz bulutuBir kat yeşil göğe sarUfukları ip eyleSıradağları duvar

Bağla ayın nurunuYedişer düğüm bağlaYedi kardeşi indirEn küçüğünü sakla

Kanlı gömleğin gibiSakla bir tane nardaEl yetişmez bir dal seçGüneş ardı bağlarda

En kudurmuş dalgayıSaçlarına kul eyleVolkanların lavınıDudağında gül eyle

Savrulan rüzgârlarıKuşkanadında yoğurDokuz ay dokuz geceBana bir şiir doğur

Cadı

Mustafa ZİYA

Page 46: Şehit Dr. Rıza Demirci اﻟﻣﻧﺎﺿ

KERKÜK VAKFI

KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / قارداشلق Yıl/Year 17 السنة Sayı/Issue 68 العدد Ekim-Aralık/October-December 2015 44تشرين االول - كانوناالول

Türkmen Albümünden

Celal Bayar, Adnan Menderes, Lütfi Kırdar ve Mustafa Rejioğlu

İsmet Paşa ve Lütfi Kırdar

KERKÜK VAKFI

KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / قارداشلق Yıl/Year 17 السنة Sayı/Issue 68 العدد Ekim-Aralık/October-December 2015 تشرين االول - كانوناالول 45

Editörün Seçtikleri

Fuzulinin Kerbela’daki yıkılan mezarı

Fuzulinin Kerbala’daki mezarının içi

Page 47: Şehit Dr. Rıza Demirci اﻟﻣﻧﺎﺿ

KERKÜK VAKFI

KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / قارداشلق Yıl/Year 17 السنة Sayı/Issue 68 العدد Ekim-Aralık/October-December 2015 44تشرين االول - كانوناالول

Türkmen Albümünden

Celal Bayar, Adnan Menderes, Lütfi Kırdar ve Mustafa Rejioğlu

İsmet Paşa ve Lütfi Kırdar

KERKÜK VAKFI

KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / قارداشلق Yıl/Year 17 السنة Sayı/Issue 68 العدد Ekim-Aralık/October-December 2015 تشرين االول - كانوناالول 45

Editörün Seçtikleri

Fuzulinin Kerbela’daki yıkılan mezarı

Fuzulinin Kerbala’daki mezarının içi

Page 48: Şehit Dr. Rıza Demirci اﻟﻣﻧﺎﺿ

KERKÜK VAKFI

KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / قارداشلق Yıl/Year 17 السنة Sayı/Issue 68 العدد Ekim-Aralık/October-December 2015 46تشرين االول - كانوناالول

KERKÜK VAKFI

Contents

QARDASHLIQREVIEW OF CULTURE ART LITRERATURE AND FOLKLOREYear: 17 Issue: 68 October-December 2015

KERKÜK FOUNDATION

ISSN : 1302-2857

Turkmen Leader Erset Salihi Meets Middle East Minister Tobias Ellwood in

London • Kardashlik / 47

Section in Turkish / 01-45

Section in Arabic / 48-64

On behalf of the Kerkük Foundation Owner of the right and editor in Chief

Erşat HÜRMÜZLÜ

Editor and Genel CoordinatorSuphi SAATÇİ

Correspondence Address P. O. Box 20 Cerrahpaşa/İSTANBUL

Tel. (0212) 584 00 75Fax (0212) 584 00 76

www.kerkukvakfi.comwww.kardaslik.org

email: [email protected]

Administrative OfficeHaseki Sultan Mahallesi Kuka Sokağı

Huzur Apt. No: 1/1Fındıkzade/İSTANBUL

RepresentavtivesHabib HÜRMÜZLÜ (Ankara)

Timur TAŞ (İzmir)Ali İhsan NAQIB (ABD)

Consulted by an Anditorial Referrence Counsul

Prof. Dr. Ziyat AKKOYUNLUProf. Dr. Yavuz AKPINAR

Prof. Dr. Abdülhalik BAKIRProf. Dr. Haşim KARPUZProf. Dr. Mahir NAKİPProf. Dr. Suphi SAATÇİ

Prof. Dr. Saim SAKAOĞLUProf. Dr. Abdüsselam ULUÇAM

Editorial BoardKemal BEYATLIKemal ÇAPRAZ

Aydil EROLErşat HÜRMÜZLÜHabib HÜRMÜZLÜ

İzzettin KERKÜKMahir NAKİPAcar OKAN

Ömer ÖZTÜRKMENSuphi SAATÇİ

Suphi SALT

QARDASHLIQ

Published quarterly in Turkish, English, and Arabic

by İzzettin Kerkük Culture and Research Foundation

(Kerkük Fondation)

Authors are responsible for the raticles and photographs published in this review. Articles and photographs published in the review

may be used elsewhere by indicating the source

KERKÜK VAKFI

KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / قارداشلق Yıl/Year 17 السنة Sayı/Issue 68 العدد Ekim-Aralık/October-December 2015 تشرين االول - كانوناالول 47

Iraqi Turkmen Front President Mr. Erset Salihi flew into Lon-don on Saturday 10th October for a meeting with Mr. Tobias Ellwood Parliamentary Un-der Secretary of State at the Foreign and Commonwealth Office with special responsi-bility for the Middle East and North Africa.

In a meeting at the Foreign and Commonwealth Office at-tended by Sundus Abbas former Iraqi Turkmen Front representative to UK, both sides discussed several press-ing issues and the current sensitive situation that the region in general and Turk-men Region in particular are going through. They also ex-changed views over the new regional equations in the war against ISIS terrorism, the emerging developments in the region, future of Kerkuk City and ways to enhance re-lations between the two par-ties and how to initiate a new stage in these relations.

Mr. Salihi’s visit to UK after the continued insecurity Iraqi Turkmen are facing, teach-ers being tortured and burnt alive, suicide bombings and abductions, and many other incidents inciting fear are. Mr. Salihi stated a demo-

cratic system securing eth-nic and religious rights and sanctioning discrimination is the only peaceful solution for the Turkmen in Iraq, add-ing international obligations and measures must be taken to ensure that Turkmens are protected and not subjected to ethnic cleansing.

For his part, Mr. Ellwood Mid-dle East Minister stated, the Iraqi Turkmen are the third largest group in Iraq, they de-serve to be protected by the Iraqi Government and have the rights equally to those obtained by other groups in Iraq, then he congratulated Mr. Salihi for his important role in Iraqi Parliament as the head of Human Rights Com-mittee and thanking him for his visit to UK to have this meeting.

Mr. Erset Salihi Meets British MPs at House of Lords

Mr. Mike Gapes MP Labour party also he is member of Parlia-mentarian Foreign Affairs Committee, received Mr. Salihi at the house of com-mon. Both sides discussed the current situation of Iraqi in general and Turkmens in particular.

Mr. Gapes expressed his con-cern on deteriorated Human Rights situation of Iraqi Turk-mens, stressing the need of measures to be taken by the Iraqi government to protect them and this will be one of the issue to be discussed with Iraqis in his visit in few weeks’ time.

In different meeting at House of common, MP Ann Clwyd La-bour party received Mr. Salihi to discuss the several press-ing issues in critical current Iraqi situation, in particular the Human Rights violation against Iraqi Turkmens, MP Clwyd is member of Parlia-mentarian Foreign Affairs Committee, she emphasised the important of document-ing theses atrocities by the Iraqi Parliamentarian Human Rights Committee.

In both meeting discussed the ways to enhance the relation between Iraqi Turkmens and British Authorities and how to develop this relation in the future.

Meeting attended by Lord Ar-chibald Kirkwood member of House of Lords and Mrs. Sun-dus Abbas the former rep-resentative of Iraqi Turkmen Front to United Kingdom.

Turkmen Leader Erset Salihi Meets Middle East Minister

Tobias Ellwood in London

Kardashlik

Page 49: Şehit Dr. Rıza Demirci اﻟﻣﻧﺎﺿ

KERKÜK VAKFI

KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / قارداشلق Yıl/Year 17 السنة Sayı/Issue 68 العدد Ekim-Aralık/October-December 2015 46تشرين االول - كانوناالول

KERKÜK VAKFI

Contents

QARDASHLIQREVIEW OF CULTURE ART LITRERATURE AND FOLKLOREYear: 17 Issue: 68 October-December 2015

KERKÜK FOUNDATION

ISSN : 1302-2857

Turkmen Leader Erset Salihi Meets Middle East Minister Tobias Ellwood in

London • Kardashlik / 47

Section in Turkish / 01-45

Section in Arabic / 48-64

On behalf of the Kerkük Foundation Owner of the right and editor in Chief

Erşat HÜRMÜZLÜ

Editor and Genel CoordinatorSuphi SAATÇİ

Correspondence Address P. O. Box 20 Cerrahpaşa/İSTANBUL

Tel. (0212) 584 00 75Fax (0212) 584 00 76

www.kerkukvakfi.comwww.kardaslik.org

email: [email protected]

Administrative OfficeHaseki Sultan Mahallesi Kuka Sokağı

Huzur Apt. No: 1/1Fındıkzade/İSTANBUL

RepresentavtivesHabib HÜRMÜZLÜ (Ankara)

Timur TAŞ (İzmir)Ali İhsan NAQIB (ABD)

Consulted by an Anditorial Referrence Counsul

Prof. Dr. Ziyat AKKOYUNLUProf. Dr. Yavuz AKPINAR

Prof. Dr. Abdülhalik BAKIRProf. Dr. Haşim KARPUZProf. Dr. Mahir NAKİPProf. Dr. Suphi SAATÇİ

Prof. Dr. Saim SAKAOĞLUProf. Dr. Abdüsselam ULUÇAM

Editorial BoardKemal BEYATLIKemal ÇAPRAZ

Aydil EROLErşat HÜRMÜZLÜHabib HÜRMÜZLÜ

İzzettin KERKÜKMahir NAKİPAcar OKAN

Ömer ÖZTÜRKMENSuphi SAATÇİ

Suphi SALT

QARDASHLIQ

Published quarterly in Turkish, English, and Arabic

by İzzettin Kerkük Culture and Research Foundation

(Kerkük Fondation)

Authors are responsible for the raticles and photographs published in this review. Articles and photographs published in the review

may be used elsewhere by indicating the source

KERKÜK VAKFI

KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / قارداشلق Yıl/Year 17 السنة Sayı/Issue 68 العدد Ekim-Aralık/October-December 2015 تشرين االول - كانوناالول 47

Iraqi Turkmen Front President Mr. Erset Salihi flew into Lon-don on Saturday 10th October for a meeting with Mr. Tobias Ellwood Parliamentary Un-der Secretary of State at the Foreign and Commonwealth Office with special responsi-bility for the Middle East and North Africa.

In a meeting at the Foreign and Commonwealth Office at-tended by Sundus Abbas former Iraqi Turkmen Front representative to UK, both sides discussed several press-ing issues and the current sensitive situation that the region in general and Turk-men Region in particular are going through. They also ex-changed views over the new regional equations in the war against ISIS terrorism, the emerging developments in the region, future of Kerkuk City and ways to enhance re-lations between the two par-ties and how to initiate a new stage in these relations.

Mr. Salihi’s visit to UK after the continued insecurity Iraqi Turkmen are facing, teach-ers being tortured and burnt alive, suicide bombings and abductions, and many other incidents inciting fear are. Mr. Salihi stated a demo-

cratic system securing eth-nic and religious rights and sanctioning discrimination is the only peaceful solution for the Turkmen in Iraq, add-ing international obligations and measures must be taken to ensure that Turkmens are protected and not subjected to ethnic cleansing.

For his part, Mr. Ellwood Mid-dle East Minister stated, the Iraqi Turkmen are the third largest group in Iraq, they de-serve to be protected by the Iraqi Government and have the rights equally to those obtained by other groups in Iraq, then he congratulated Mr. Salihi for his important role in Iraqi Parliament as the head of Human Rights Com-mittee and thanking him for his visit to UK to have this meeting.

Mr. Erset Salihi Meets British MPs at House of Lords

Mr. Mike Gapes MP Labour party also he is member of Parlia-mentarian Foreign Affairs Committee, received Mr. Salihi at the house of com-mon. Both sides discussed the current situation of Iraqi in general and Turkmens in particular.

Mr. Gapes expressed his con-cern on deteriorated Human Rights situation of Iraqi Turk-mens, stressing the need of measures to be taken by the Iraqi government to protect them and this will be one of the issue to be discussed with Iraqis in his visit in few weeks’ time.

In different meeting at House of common, MP Ann Clwyd La-bour party received Mr. Salihi to discuss the several press-ing issues in critical current Iraqi situation, in particular the Human Rights violation against Iraqi Turkmens, MP Clwyd is member of Parlia-mentarian Foreign Affairs Committee, she emphasised the important of document-ing theses atrocities by the Iraqi Parliamentarian Human Rights Committee.

In both meeting discussed the ways to enhance the relation between Iraqi Turkmens and British Authorities and how to develop this relation in the future.

Meeting attended by Lord Ar-chibald Kirkwood member of House of Lords and Mrs. Sun-dus Abbas the former rep-resentative of Iraqi Turkmen Front to United Kingdom.

Turkmen Leader Erset Salihi Meets Middle East Minister

Tobias Ellwood in London

Kardashlik

Page 50: Şehit Dr. Rıza Demirci اﻟﻣﻧﺎﺿ

KERKÜK VAKFI

KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / قارداشلق Yıl/Year 17 السنة Sayı/Issue 68 العدد Ekim-Aralık/October-December 2015 48تشرين االول - كانوناالول

والمصيبة التي حلّت به. بقي تفتحت هناك يوماً أربعين وبدأ وفاضت، قرائحه فيها الفراق وآالم ويكتب يكتب قلبه على تطغى والحسرات وتفكيره، ولم يدر أن ما يكتبه ويطول سيطول شعر من وأنه ذاته، بحد ديوانا ويبلغ األدب روائع من سيكون

التركي بل األدب العالمي.

يدل اسماً لرائعته حامد اختار “مقبر” وهو على مضمونها قيها قصة المقبرة، تجلت أي تتجليا لم ومأساة حقيقي حب تركي أدبي عمل أي في قبله، وذلك ألن الشاعر عاش وهو بنفسه والمأساة القصة ليخلص زوجته يسعى جاهداً مما ألّم بها ولكن دون جدوى. أحس بالذنب وعذاب الضمير وهو ما زال في الهند، ويبدو أنه كان يدرك وهو مازال في يدنو كان الموت أن بومباي بكتابة فبدأ فشيئاً، شيئاً منها في وأكمله هناك، “المقبر” فأصبح فراقها، بعد بيروت هاجس الموت ومشهد الجنازة وبدأ حّل، أينما يفارقانه ال ما بكل ويصرخ ينتحب أوتي من قوة فكرية وروحية في أشرك الموت. بوجه الكائنات جميع الكبير مأتمه معه وأبكى به... المحيطة الطبيعة بكل ما فيها، وأصبح كان أنه إال ويتمرد، يصرخ حول ال كانسان بعجزه يقر حدث، ما تجاه له قوة وال ويطلب الصمت فيالزمه في لتماديه الرب من الصفح

تفكيره وتجاوزه الحدود وهو التهم من بسيل القدر يكيل

ويوجه العتاب له.

رثاء كأنها المقبر قصيدة تبدو ُكتب في ذكرى حبيبة راحلة، حيث من تختلف أنها إال الشكل والمضمون من الرثاء من تتكون وهي الديواني. 294 مقطعاً يشتمل كل واحد منها على ثمانية أبيات فيكون ذكرنا- –كما أبياتها عدد األدب يعرف ولم .2352بهذا رثاًء الكالسيكي التركي الحجم، كما أن شكل المنظوم استخدم ألول مرة من قبل هذا

الشاعر دون غيره.

حيث من المقبر قصيدة أقيمت عنصرين على المضمون ذكره ما هو األول أساسيين: حامد عن فاطمة خانم والثاني أفكاره من به عبّر ما هو ومشاعره إزاء الموت. وهذان جميع في نراهما العنصران مقاطع الشعر دون أن يرتبطا الرثاء ونجد محدد. بفضاء المقبر قصيدة في الكالسيكي إلى حد ما في المقاطع المتعلقة أن والمعروف خانم. بفاطمة الشخص سيرة يتناول الرثاء وفاته وفضائله بعد المحبوب من فقدانه ولّد وما ومحاسنه آالم وأحزان، إال أننا نجد في شخصية عن ذكريات المقبر وفضائلها خانم فاطمة وهي حياتها، عن وذكريات كأنها بشخصيتها فيه تظهر كائن ما زالت تواصل حياتها العناصر هذه كل نرى ...

لوحة في ُرسمت وكأنها دقة بكل تفاصيلها اختيرت

وإتقان.

بالموت المتعلق العنصر ويكّون وهو للمقبر األساسية الميزة ما ال نجده في الرثاء التركي العنصر هذا وضمن القديم. من بالموت يتعلق ما نجد ومشاعر وأفكار مفردات وصوفية، ميتافيزيقية والتردد التمرد ومشاعر

والريبة والتوبة واإليمان...

مقطعان من قصيدة ”مقبر“

وال مكان لي يبق لم ويلتي يا حبيب

لم يبق لي إال قلب يئن من األلم كانت هنا .. واآلن قد رحلت

من حلّت مثلما األبد إلى رحلت األزل

تركتني وبقيت هي ترافق التراب بقيْت بائسة في عزلتها

لم يبق من أنيس القلب يا ويلتي إال قبر في بيروت

اخرجي فاطمة! قومي من لحدك استمري بكيانك في مخيلتي

انطقي هيّا أنفاسك، تحبسي ال بكلمة

فأني أحلم، يا ويلتي، بنداء منك. تمايلي ابتسامة كالورود بنظرة طيبة، بابتسامة،

إشفي غليل قلبي وتمني وأزهي أيام حياتي.

KERKÜK VAKFI

KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / قارداشلق Yıl/Year 17 السنة Sayı/Issue 68 العدد Ekim-Aralık/October-December 2015 تشرين االول - كانوناالول 49

عبد الحق حامد صرخة شاعر بوجه الموت

فاضل بيات*

عبد الحق حامد )1852-1937( األتراك الشعراء أعاظم احد ينتسب الحديث، العصر في األدب من الثاني الجيل إلى التركي الحديث الذي برز إلى التنظيمات عهد بعد الوجود باألدب متأثرا العثمانية شاعر وهو الغربية. والثقافة مخضرم عاصر أربع مراحل التركي. األدب من مختلفة واشتهر بسعيه إلى التكيّف مع متطلبات كل مرحلة على مدى عمره الطويل. امتلك شخصية على يأتي وهو قوية، أدبية تزعموا الذين األدباء رأس التركي األدب في التجديد حيث من الحقيقي بمعناه وذلك والمضمون، الشكل الديواني األدب عن باالبتعاد أي الكالسيكي المتأثر باآلداب في الشعر قرض الشرقية. مقتبل عمره إلى جانب إبداعه أن إال والمسرحية، النثر في شهرته في الشعر طغت على األدبية الفنون في شهرته أعماله، في وتناول األخرى. مسائل مشتت، بأسلوب ولو المجتمع وقضايا الطبيعة الوطني والشعور والتاريخ

دينية ومواضيع واإلنسان كاإلله مختلفة ميتافيزيقية –والروح واآلخرة والموت مواضيعه اختار والبعث. وتناول حياته، واقع من في صادفها التي األحداث أدخل وبهذا اليومية، حياته مرة ألول الشخصية تجاربه في الشعر، وانفصل بذلك عن

المفهوم الكالسيكي للشعر.

حامد الحق عبد الشاعر نشر دواوين وأعماال كثيرة قاربت واحداً أن غير األربعين، على تميّز األعمال هذه من غيره، وعزّز شهرته وهو في “مقبر” وهو: عمره مقتبل هو العمل وهذا المقبرة. أي تتكون قصيدة األصل في أبدع مصراعاً، 2352 من الشاعر في عرض قصة فيه وهي الشابة زوجته مأساة الموت ثم المرض تصارع بعيدة عن وطنه. بدأت القصة عندما أصيبت زوجة الشاعر فاطمة خانم بمرض السل في الشاعر واستغل استانبول، بومباي في قنصال تعيينه بالهند في سنة 1883 فأخذها عالجاً هناك يجد علّه معه

ناجعا لها، إال أن ذلك لم يجدها نفعاً وتدهورت صحتها كثيرا بعد أن اشتد مرضها يوما بعد ركوب حامد فاضطر يوم، استانبول. إلى والعودة البحر من الباخرة اقتراب وعند بيروت لم يتحمل جسد السيدة المنحل عبء السفر، ولم يكن الرحلة، مواصلة بوسعها تدرك أصبحت وكأنها دنا، قد المحتوم أجلها أن بيروت في الشاعر فأنزلها متصرفاً األكبر شقيقه وكان ولكن بيته. في ونزال عليها، لم تمر أيام إال لفظت أنفاسها نيسان 21( هناك األخيرة في الثرى ووريت ،)1885مقبرة بيروت، تاركة زوجها المفجوع في ألم وحسرة وفي

حيرة من أمره.

سهاًل الجلل المصاب يكن لم ما يصدق ولم حامد، على السهولة من يكن ولم حدث، عليه أن يترك بيروت ويبتعد فقرر األبد، إلى زوجته عن البقاء هناك علّه يشفي غليله، المواساة من نوعا ويجد ويتمكن قبرها يالزم وهو الصدمة، وطأة تخفيف من )*( أكاديمي عراقي

Page 51: Şehit Dr. Rıza Demirci اﻟﻣﻧﺎﺿ

KERKÜK VAKFI

KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / قارداشلق Yıl/Year 17 السنة Sayı/Issue 68 العدد Ekim-Aralık/October-December 2015 48تشرين االول - كانوناالول

والمصيبة التي حلّت به. بقي تفتحت هناك يوماً أربعين وبدأ وفاضت، قرائحه فيها الفراق وآالم ويكتب يكتب قلبه على تطغى والحسرات وتفكيره، ولم يدر أن ما يكتبه ويطول سيطول شعر من وأنه ذاته، بحد ديوانا ويبلغ األدب روائع من سيكون

التركي بل األدب العالمي.

يدل اسماً لرائعته حامد اختار “مقبر” وهو على مضمونها قيها قصة المقبرة، تجلت أي تتجليا لم ومأساة حقيقي حب تركي أدبي عمل أي في قبله، وذلك ألن الشاعر عاش وهو بنفسه والمأساة القصة ليخلص زوجته يسعى جاهداً مما ألّم بها ولكن دون جدوى. أحس بالذنب وعذاب الضمير وهو ما زال في الهند، ويبدو أنه كان يدرك وهو مازال في يدنو كان الموت أن بومباي بكتابة فبدأ فشيئاً، شيئاً منها في وأكمله هناك، “المقبر” فأصبح فراقها، بعد بيروت هاجس الموت ومشهد الجنازة وبدأ حّل، أينما يفارقانه ال ما بكل ويصرخ ينتحب أوتي من قوة فكرية وروحية في أشرك الموت. بوجه الكائنات جميع الكبير مأتمه معه وأبكى به... المحيطة الطبيعة بكل ما فيها، وأصبح كان أنه إال ويتمرد، يصرخ حول ال كانسان بعجزه يقر حدث، ما تجاه له قوة وال ويطلب الصمت فيالزمه في لتماديه الرب من الصفح

تفكيره وتجاوزه الحدود وهو التهم من بسيل القدر يكيل

ويوجه العتاب له.

رثاء كأنها المقبر قصيدة تبدو ُكتب في ذكرى حبيبة راحلة، حيث من تختلف أنها إال الشكل والمضمون من الرثاء من تتكون وهي الديواني. 294 مقطعاً يشتمل كل واحد منها على ثمانية أبيات فيكون ذكرنا- –كما أبياتها عدد األدب يعرف ولم .2352بهذا رثاًء الكالسيكي التركي الحجم، كما أن شكل المنظوم استخدم ألول مرة من قبل هذا

الشاعر دون غيره.

حيث من المقبر قصيدة أقيمت عنصرين على المضمون ذكره ما هو األول أساسيين: حامد عن فاطمة خانم والثاني أفكاره من به عبّر ما هو ومشاعره إزاء الموت. وهذان جميع في نراهما العنصران مقاطع الشعر دون أن يرتبطا الرثاء ونجد محدد. بفضاء المقبر قصيدة في الكالسيكي إلى حد ما في المقاطع المتعلقة أن والمعروف خانم. بفاطمة الشخص سيرة يتناول الرثاء وفاته وفضائله بعد المحبوب من فقدانه ولّد وما ومحاسنه آالم وأحزان، إال أننا نجد في شخصية عن ذكريات المقبر وفضائلها خانم فاطمة وهي حياتها، عن وذكريات كأنها بشخصيتها فيه تظهر كائن ما زالت تواصل حياتها العناصر هذه كل نرى ...

لوحة في ُرسمت وكأنها دقة بكل تفاصيلها اختيرت

وإتقان.

بالموت المتعلق العنصر ويكّون وهو للمقبر األساسية الميزة ما ال نجده في الرثاء التركي العنصر هذا وضمن القديم. من بالموت يتعلق ما نجد ومشاعر وأفكار مفردات وصوفية، ميتافيزيقية والتردد التمرد ومشاعر

والريبة والتوبة واإليمان...

مقطعان من قصيدة ”مقبر“

وال مكان لي يبق لم ويلتي يا حبيب

لم يبق لي إال قلب يئن من األلم كانت هنا .. واآلن قد رحلت

من حلّت مثلما األبد إلى رحلت األزل

تركتني وبقيت هي ترافق التراب بقيْت بائسة في عزلتها

لم يبق من أنيس القلب يا ويلتي إال قبر في بيروت

اخرجي فاطمة! قومي من لحدك استمري بكيانك في مخيلتي

انطقي هيّا أنفاسك، تحبسي ال بكلمة

فأني أحلم، يا ويلتي، بنداء منك. تمايلي ابتسامة كالورود بنظرة طيبة، بابتسامة،

إشفي غليل قلبي وتمني وأزهي أيام حياتي.

KERKÜK VAKFI

KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / قارداشلق Yıl/Year 17 السنة Sayı/Issue 68 العدد Ekim-Aralık/October-December 2015 تشرين االول - كانوناالول 49

عبد الحق حامد صرخة شاعر بوجه الموت

فاضل بيات*

عبد الحق حامد )1852-1937( األتراك الشعراء أعاظم احد ينتسب الحديث، العصر في األدب من الثاني الجيل إلى التركي الحديث الذي برز إلى التنظيمات عهد بعد الوجود باألدب متأثرا العثمانية شاعر وهو الغربية. والثقافة مخضرم عاصر أربع مراحل التركي. األدب من مختلفة واشتهر بسعيه إلى التكيّف مع متطلبات كل مرحلة على مدى عمره الطويل. امتلك شخصية على يأتي وهو قوية، أدبية تزعموا الذين األدباء رأس التركي األدب في التجديد حيث من الحقيقي بمعناه وذلك والمضمون، الشكل الديواني األدب عن باالبتعاد أي الكالسيكي المتأثر باآلداب في الشعر قرض الشرقية. مقتبل عمره إلى جانب إبداعه أن إال والمسرحية، النثر في شهرته في الشعر طغت على األدبية الفنون في شهرته أعماله، في وتناول األخرى. مسائل مشتت، بأسلوب ولو المجتمع وقضايا الطبيعة الوطني والشعور والتاريخ

دينية ومواضيع واإلنسان كاإلله مختلفة ميتافيزيقية –والروح واآلخرة والموت مواضيعه اختار والبعث. وتناول حياته، واقع من في صادفها التي األحداث أدخل وبهذا اليومية، حياته مرة ألول الشخصية تجاربه في الشعر، وانفصل بذلك عن

المفهوم الكالسيكي للشعر.

حامد الحق عبد الشاعر نشر دواوين وأعماال كثيرة قاربت واحداً أن غير األربعين، على تميّز األعمال هذه من غيره، وعزّز شهرته وهو في “مقبر” وهو: عمره مقتبل هو العمل وهذا المقبرة. أي تتكون قصيدة األصل في أبدع مصراعاً، 2352 من الشاعر في عرض قصة فيه وهي الشابة زوجته مأساة الموت ثم المرض تصارع بعيدة عن وطنه. بدأت القصة عندما أصيبت زوجة الشاعر فاطمة خانم بمرض السل في الشاعر واستغل استانبول، بومباي في قنصال تعيينه بالهند في سنة 1883 فأخذها عالجاً هناك يجد علّه معه

ناجعا لها، إال أن ذلك لم يجدها نفعاً وتدهورت صحتها كثيرا بعد أن اشتد مرضها يوما بعد ركوب حامد فاضطر يوم، استانبول. إلى والعودة البحر من الباخرة اقتراب وعند بيروت لم يتحمل جسد السيدة المنحل عبء السفر، ولم يكن الرحلة، مواصلة بوسعها تدرك أصبحت وكأنها دنا، قد المحتوم أجلها أن بيروت في الشاعر فأنزلها متصرفاً األكبر شقيقه وكان ولكن بيته. في ونزال عليها، لم تمر أيام إال لفظت أنفاسها نيسان 21( هناك األخيرة في الثرى ووريت ،)1885مقبرة بيروت، تاركة زوجها المفجوع في ألم وحسرة وفي

حيرة من أمره.

سهاًل الجلل المصاب يكن لم ما يصدق ولم حامد، على السهولة من يكن ولم حدث، عليه أن يترك بيروت ويبتعد فقرر األبد، إلى زوجته عن البقاء هناك علّه يشفي غليله، المواساة من نوعا ويجد ويتمكن قبرها يالزم وهو الصدمة، وطأة تخفيف من )*( أكاديمي عراقي

Page 52: Şehit Dr. Rıza Demirci اﻟﻣﻧﺎﺿ

KERKÜK VAKFI

KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / قارداشلق Yıl/Year 17 السنة Sayı/Issue 68 العدد Ekim-Aralık/October-December 2015 50تشرين االول - كانوناالول

الدكتور العراق تركمان من وبترشيح اركيج سعدالدين الفترة وخالل انذاك. سيادته التي اشغلها ولدورتين متتاليتين األمور في مضمار بذل جهوداً المجلس كان حيث ، القانونية يفتقر انذاك لقانونيين واعالميين في شارك األساس هذا وعلى وكان المجلس جريدة اصدار عن توقفت ثم لتحريرها رئيساً عام من نيسان وفي الصدور. عشر سبعة مع شارك 2004لدورة التركمان المحامين من محاضرات فيها وتلقوا قانونية ايدي على القوانين معظم في اختصاصيين اتراك اساتذة ومن القانون. في وخبراء الجماهيرية نشاطاته ابرز 23/آب/2003في في مشاركته المشهورة الجماهيرية المسيرة كركوك في القائمقامية بمسيرة مواطنين استشهاد احتجاجاًعلى قضاء مركز في تركمانيين المسيرة وفي خورماتو، طوز مجلس امام الكبرى التركمانية الخضراء منطقة في الحكم الرابع المؤتمر وبعد ببغداد. اختير من قبل الدكتور سعدالدين التركمانية الجبهة اركيج رئيس قانونياً مستشاراً آنذاك العراقية لرئاسة الجبهة التركمانية. وكان يشغل منصبه هذا بكل اخالص .ان المرض من معاناته رغم بجانب كوبرولو زينل طارق كونه قانونياً اال ان له مساهمات في كتابات متنوعة منها سياسية ووطنية واجتماعية وقانونية وقومية في الصحف والمجالت ومنه االلكترونية والمواقع توركمن جريدة خاص وبشكل ايلي ومجلة توركمن ايلي األدب وغيرها التحرير ومجلة والفن وحتى آخر يوم من حياته. ومن توليه وخالل الوظيفية ذكرياته

الموصل مركز قائمقام منصب من بكل التقى وظيفته وبحكم الرحمن عبد السيد المرحوم عارف رئيس جمهورية العراق لمدينة زيارته اثناء األسبق وتوديعه استقباله في الموصل الموصل. قطار محطة في السيدين من بكل والتقى كما وزراء رئيس دميرال سليمان ذلك بعد جمهوريتها ورئيس جودت صوناى رئيس جمهورية اثناء عام 1967 األسبق تركيا الموصل مدينة الى زيارتهما المترجم بدور وقام انفراد على مدينة الى زيارتهما اثناء لهما بالمسؤولين ولقائهما الموصل وكان آنذاك والشخصيات عارف الدين نظام المرحوم هواألخر مرافقا البيرقدار آغا للسيد جودت صوناي ومترجماً استقبالهما في وحضوره

ومرافقتهما وتوديعهما.

كما والتقى بابنة كولبانكيان وزوجها %5 لهما كان اللذين وهما التأميم قبل العراق نفط من ومرافقتهما في زيارتهما لمدينة موصل ومنارة الحدباء وجامعها وبناية األثرية والنمرود الكبير على المشيدة الموصل متحف بحكم وكان حينها. في نفقتها الشرف لبعثة رئيسا وظيفته ومن وتوديعهما. استقبالهما في لنا ذكره ما الوظيفية ذكرياته

وندّونه في ادناه:

عملي بداية وفي 1969 عام )في استئناف محكمة في كمحامي من مخواًل كنت و كركوك أي )ج( بدرجة المحامين نقابة الدخول في مطلقة صالحية اخر الى و الدعاوي كافة الى منحي سبق القانونية مراحلها صالحية حاكم الصلح و الجزاء

اثناء تولي منصبي كقائمقام قبل حيث المحامين لنقابة انتمائي توكلت في قضية قتل معروضة كركوك جنايات محكمة امام ختام بعد و المتهم عن ووكياًل بالئحة دفاعي قدمت المحاكمة تحريرية لرئيس محكمة الجزاء المرحوم آنذاك وكان الكبرى، صدور وبعد الحيدري امين ذلك بعد و القاعة الحكم غادت بنصف ساعة ارسل علي رئيس وقال اليه حضرت و المحكمة طابع الصاق ارجو مبتسماً لي مالي من فئة خمسين فلساً على ذلك نسيت انك يبدو و الالئحة ولم يقل لي لعدم معرفتك وبكل وكان وشفافية واحترام تقدير انساه ال لي بليغاً درساً االمر

ابداً.

في شهر نيسان من عام 1960كنت اشغل منصب مدير ناحية آغجه جمال جم لقضاء التابعة لر لقضاء المواطنين احد راجعني في محقاً وجدته ولما له حاجة طلبه نفذت له حاجته ولما بادر بالخروج من غرفتي وقف امام

بابها قائاًل ) انشاء هللا

ستبقى هنا عشرات السنين( ، فقلت له لماذا هذا الدعاء هل هو جزاء

االحسان، فابتسم وقال

يقضى ال الذي الناحية مدير )ان حاجة المواطن االصولية عندما انشاء له اقول غرفته اغادر قائممقام( وهذا دعاء هللا تصير ادعو له بسرعة مغادرة الناحية لعدم االستفادة فيها البقاء وعدم االمور كان هكذا خدماته( من

تسير آنذاك(.

KERKÜK VAKFI

KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / قارداشلق Yıl/Year 17 السنة Sayı/Issue 68 العدد Ekim-Aralık/October-December 2015 تشرين االول - كانوناالول 51

واستمرت السبعينات، اعوام عروقه في تسري الروح هذه بعد حياته. من يوم آخر حتى وفي القانون كلية من تخرجه تعيينه 1955تقرر -4-16بوظيفة مامور مخزن في مديرية األثار القديمة العامة الواقعة في مدرسة المستنصرية المطلة على الرصافة جانب من دجلة نهر بالقرب من الجسر القديم المؤدي الى جانب الكرخ ببغداد. وكانت الى تابعة المذكورة المديرية )وزارة انذاك المعارف وزارة التربية حاليا( وفي عهد الوزير وبفضل كنة خليل المرحوم المرحوم الشيخ نجم الدين عبدهللا صائب أيضا. وفي -6-25تقرر نقله الى وظيفة مالحظ ادارة في .1955 ديالى معارف مديرية والده انتقل ايام بعدة ذلك وقبل -11-1 وفي . ربه جوار الى

ندرت قريبته من 1956تزوج له وأنجبت آغا طاهر محمد المرحومة وابنته زياد ابنه اثر األجل وافاها التي شهالء تشغل وكانت عضال مرض وظيفة محاسبة في المعهد التقني

بكركوك.

ولرغبته في اشغال الوظيفة األدارية االمتحانيين زينل طارق اجتاز وباألولوية والتحريري الشفوي نقل وتقرر الداخلية وزارة في خدماته اليها وتعيينه مديرا لناحية شيروانة )مركزها آنذاك سرقلعة ( بقضاء كفري حيث باشر فيها في 18-9- 1957وبعدها تقرر نقله الى وظيفة مديرناحية آغجه لر بقضاء جم جمال ولغاية 10-

7- 1960ثم مديرا لناحية ربيعة التابعة لقضاء تلعفر في محافظة استحدثت قد وكانت الموصل يومنا الى ويحتفظ آنذاك، له قدمه الذي الفضى بمفتاحها

شاكر الوهاب عبد السيد آنذاك محافظ نينوى في احتفال مهيب 16-7-1960واستمر يوم بأدارة ناحية ربيعة لغاية 9-28-

توزيع )منجزاته( 1963ومن المستولى الزراعية القطع األصالح وزارة قبل من عليها الفالحين على انذاك الزراعي الزراعية القطعة ومساحة فالح. لكل دونم مائة الواحدة 1963تم الثاني كانون وفي ألعداد دورة الى ترشيحه القائمقامين في بغداد ولمدة شهر على القضاء تم وخاللها واحد المرحوم عبدالكريم قاسم في 8 وقبل المذكور. العام من شباط تعيين تقرر الدورة مدة انتهاء ستة من اقرانه من مجموع ثمانية للناحية( وكان هو عشر )مديراً الفائز الثاني في الدورة ومنحته وزارة الداخلية هدية عبارة عن ساعة يدوية كان يحتفظ بها طيلة 1963/10/1تقرر .وفي حياته ناحية مدير منصب الى نقله مركز قضاء سنجار، ولجدارته تعيينه تقرر الحسنة وادارته سنجار قضاء قائمقام بوظيفة انتقل 1968/3/10ثم لغاية الى وظيفة قائمقام قضاء مركز الموصل من 11|3|1967ولغاية النظام انهى 16|9|1968حيث اشغل قد وكان خدماته البائد ومحافظ محافظ نائب منصبي مرات ولعدة وكالة الموصل القائمقام منصب توليه خالل غياب وعند الموصل لمركز المحافظ او نائبه. اذ جرى فصله من الوظيفة لمدة ثالث سنوات، ولم يعد ولم يرغب العودة بعدها مهنة بممارسة وبدأ للوظيفة تشرين من اعتباراً المحاماة وخالل . 1968 عام األول خدماته في الوظيفة حصل على عشرات من كتب الشكر والتقدير

وتفانيه ألخالصه رؤسائه من دفتر وان عمله، في ونزاهته محافظة من المصدق خدماته مفردات يتضمن الموصل هذه على حصوله واسباب الكتب وبضمنها دوره الكبير في السليم وتطبيقه الفالحين خدمة الزراعي وفي لقانون األصالح ومكافحة الجرائم عن الكشف ومحاربة التهريب وجباية اموال األدارية النزاعات وحل الدولة شؤون وادارة والعشائرية الوحدات األدارية. وفي مضمار في كبير دور له كان المحاماة ألبناء والمساعدة الدعم اعطاء كركوك عامة والتركمان خاصة الخالفات حل على والعمل السلمية. بالطرق والنزاعات واألحتالل النظام سقوط وبعد شهر وفي للعراق األمريكي مايس 2003 وفي اجتماع موسع ومثقفي وشخصيات لوجهاء الدين وعلماء اعمال ورجال األفاضل للتركمان جرى تشكيل التركماني األستشاري المجاس سري اقتراع وفي كركوك في نائبا انتخابه تم والتصويت ذلك وبعد المجلس لرئيس اول زمالئه مع ساهم قصيرة بفترة وزميالته المحامين والمحاميات اتحاد اول بتشكيل التركمان التركمان والحقوقيين للمحامين باألقتراع وفاز كركوك في السري الذي جرى في مقر بيت التاريخية القشلة ببناية المقام رئيس بمنصب كركوك في تنازل مشاغله ولكثرة األتحاد، زميله الى األتحاد رئاسة عن قيردار. علي محمد المحامي التركماني المؤتمر اثر وعلى عام كركوك في المنعقد الثالث 2003تم تشكيل مجلس تركمان

العراق مجلس لرئيس وكياًل انتخابه وتم

Page 53: Şehit Dr. Rıza Demirci اﻟﻣﻧﺎﺿ

KERKÜK VAKFI

KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / قارداشلق Yıl/Year 17 السنة Sayı/Issue 68 العدد Ekim-Aralık/October-December 2015 50تشرين االول - كانوناالول

الدكتور العراق تركمان من وبترشيح اركيج سعدالدين الفترة وخالل انذاك. سيادته التي اشغلها ولدورتين متتاليتين األمور في مضمار بذل جهوداً المجلس كان حيث ، القانونية يفتقر انذاك لقانونيين واعالميين في شارك األساس هذا وعلى وكان المجلس جريدة اصدار عن توقفت ثم لتحريرها رئيساً عام من نيسان وفي الصدور. عشر سبعة مع شارك 2004لدورة التركمان المحامين من محاضرات فيها وتلقوا قانونية ايدي على القوانين معظم في اختصاصيين اتراك اساتذة ومن القانون. في وخبراء الجماهيرية نشاطاته ابرز 23/آب/2003في في مشاركته المشهورة الجماهيرية المسيرة كركوك في القائمقامية بمسيرة مواطنين استشهاد احتجاجاًعلى قضاء مركز في تركمانيين المسيرة وفي خورماتو، طوز مجلس امام الكبرى التركمانية الخضراء منطقة في الحكم الرابع المؤتمر وبعد ببغداد. اختير من قبل الدكتور سعدالدين التركمانية الجبهة اركيج رئيس قانونياً مستشاراً آنذاك العراقية لرئاسة الجبهة التركمانية. وكان يشغل منصبه هذا بكل اخالص .ان المرض من معاناته رغم بجانب كوبرولو زينل طارق كونه قانونياً اال ان له مساهمات في كتابات متنوعة منها سياسية ووطنية واجتماعية وقانونية وقومية في الصحف والمجالت ومنه االلكترونية والمواقع توركمن جريدة خاص وبشكل ايلي ومجلة توركمن ايلي األدب وغيرها التحرير ومجلة والفن وحتى آخر يوم من حياته. ومن توليه وخالل الوظيفية ذكرياته

الموصل مركز قائمقام منصب من بكل التقى وظيفته وبحكم الرحمن عبد السيد المرحوم عارف رئيس جمهورية العراق لمدينة زيارته اثناء األسبق وتوديعه استقباله في الموصل الموصل. قطار محطة في السيدين من بكل والتقى كما وزراء رئيس دميرال سليمان ذلك بعد جمهوريتها ورئيس جودت صوناى رئيس جمهورية اثناء عام 1967 األسبق تركيا الموصل مدينة الى زيارتهما المترجم بدور وقام انفراد على مدينة الى زيارتهما اثناء لهما بالمسؤولين ولقائهما الموصل وكان آنذاك والشخصيات عارف الدين نظام المرحوم هواألخر مرافقا البيرقدار آغا للسيد جودت صوناي ومترجماً استقبالهما في وحضوره

ومرافقتهما وتوديعهما.

كما والتقى بابنة كولبانكيان وزوجها %5 لهما كان اللذين وهما التأميم قبل العراق نفط من ومرافقتهما في زيارتهما لمدينة موصل ومنارة الحدباء وجامعها وبناية األثرية والنمرود الكبير على المشيدة الموصل متحف بحكم وكان حينها. في نفقتها الشرف لبعثة رئيسا وظيفته ومن وتوديعهما. استقبالهما في لنا ذكره ما الوظيفية ذكرياته

وندّونه في ادناه:

عملي بداية وفي 1969 عام )في استئناف محكمة في كمحامي من مخواًل كنت و كركوك أي )ج( بدرجة المحامين نقابة الدخول في مطلقة صالحية اخر الى و الدعاوي كافة الى منحي سبق القانونية مراحلها صالحية حاكم الصلح و الجزاء

اثناء تولي منصبي كقائمقام قبل حيث المحامين لنقابة انتمائي توكلت في قضية قتل معروضة كركوك جنايات محكمة امام ختام بعد و المتهم عن ووكياًل بالئحة دفاعي قدمت المحاكمة تحريرية لرئيس محكمة الجزاء المرحوم آنذاك وكان الكبرى، صدور وبعد الحيدري امين ذلك بعد و القاعة الحكم غادت بنصف ساعة ارسل علي رئيس وقال اليه حضرت و المحكمة طابع الصاق ارجو مبتسماً لي مالي من فئة خمسين فلساً على ذلك نسيت انك يبدو و الالئحة ولم يقل لي لعدم معرفتك وبكل وكان وشفافية واحترام تقدير انساه ال لي بليغاً درساً االمر

ابداً.

في شهر نيسان من عام 1960كنت اشغل منصب مدير ناحية آغجه جمال جم لقضاء التابعة لر لقضاء المواطنين احد راجعني في محقاً وجدته ولما له حاجة طلبه نفذت له حاجته ولما بادر بالخروج من غرفتي وقف امام

بابها قائاًل ) انشاء هللا

ستبقى هنا عشرات السنين( ، فقلت له لماذا هذا الدعاء هل هو جزاء

االحسان، فابتسم وقال

يقضى ال الذي الناحية مدير )ان حاجة المواطن االصولية عندما انشاء له اقول غرفته اغادر قائممقام( وهذا دعاء هللا تصير ادعو له بسرعة مغادرة الناحية لعدم االستفادة فيها البقاء وعدم االمور كان هكذا خدماته( من

تسير آنذاك(.

KERKÜK VAKFI

KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / قارداشلق Yıl/Year 17 السنة Sayı/Issue 68 العدد Ekim-Aralık/October-December 2015 تشرين االول - كانوناالول 51

واستمرت السبعينات، اعوام عروقه في تسري الروح هذه بعد حياته. من يوم آخر حتى وفي القانون كلية من تخرجه تعيينه 1955تقرر -4-16بوظيفة مامور مخزن في مديرية األثار القديمة العامة الواقعة في مدرسة المستنصرية المطلة على الرصافة جانب من دجلة نهر بالقرب من الجسر القديم المؤدي الى جانب الكرخ ببغداد. وكانت الى تابعة المذكورة المديرية )وزارة انذاك المعارف وزارة التربية حاليا( وفي عهد الوزير وبفضل كنة خليل المرحوم المرحوم الشيخ نجم الدين عبدهللا صائب أيضا. وفي -6-25تقرر نقله الى وظيفة مالحظ ادارة في .1955 ديالى معارف مديرية والده انتقل ايام بعدة ذلك وقبل -11-1 وفي . ربه جوار الى ندرت قريبته من 1956تزوج له وأنجبت آغا طاهر محمد المرحومة وابنته زياد ابنه اثر األجل وافاها التي شهالء تشغل وكانت عضال مرض وظيفة محاسبة في المعهد التقني

بكركوك.

ولرغبته في اشغال الوظيفة األدارية االمتحانيين زينل طارق اجتاز وباألولوية والتحريري الشفوي نقل وتقرر الداخلية وزارة في خدماته اليها وتعيينه مديرا لناحية شيروانة )مركزها آنذاك سرقلعة ( بقضاء كفري حيث باشر فيها في 18-9- 1957وبعدها تقرر نقله الى وظيفة مديرناحية آغجه لر بقضاء جم جمال ولغاية 10-

7- 1960ثم مديرا لناحية ربيعة التابعة لقضاء تلعفر في محافظة استحدثت قد وكانت الموصل يومنا الى ويحتفظ آنذاك، له قدمه الذي الفضى بمفتاحها

شاكر الوهاب عبد السيد آنذاك محافظ نينوى في احتفال مهيب 16-7-1960واستمر يوم بأدارة ناحية ربيعة لغاية 9-28-توزيع )منجزاته( 1963ومن المستولى الزراعية القطع األصالح وزارة قبل من عليها الفالحين على انذاك الزراعي الزراعية القطعة ومساحة فالح. لكل دونم مائة الواحدة 1963تم الثاني كانون وفي ألعداد دورة الى ترشيحه القائمقامين في بغداد ولمدة شهر على القضاء تم وخاللها واحد المرحوم عبدالكريم قاسم في 8 وقبل المذكور. العام من شباط تعيين تقرر الدورة مدة انتهاء ستة من اقرانه من مجموع ثمانية للناحية( وكان هو عشر )مديراً الفائز الثاني في الدورة ومنحته وزارة الداخلية هدية عبارة عن ساعة يدوية كان يحتفظ بها طيلة 1963/10/1تقرر .وفي حياته ناحية مدير منصب الى نقله مركز قضاء سنجار، ولجدارته تعيينه تقرر الحسنة وادارته سنجار قضاء قائمقام بوظيفة انتقل 1968/3/10ثم لغاية الى وظيفة قائمقام قضاء مركز الموصل من 11|3|1967ولغاية النظام انهى 16|9|1968حيث اشغل قد وكان خدماته البائد ومحافظ محافظ نائب منصبي مرات ولعدة وكالة الموصل القائمقام منصب توليه خالل غياب وعند الموصل لمركز المحافظ او نائبه. اذ جرى فصله من الوظيفة لمدة ثالث سنوات، ولم يعد ولم يرغب العودة بعدها مهنة بممارسة وبدأ للوظيفة تشرين من اعتباراً المحاماة وخالل . 1968 عام األول خدماته في الوظيفة حصل على عشرات من كتب الشكر والتقدير

وتفانيه ألخالصه رؤسائه من دفتر وان عمله، في ونزاهته محافظة من المصدق خدماته مفردات يتضمن الموصل هذه على حصوله واسباب الكتب وبضمنها دوره الكبير في السليم وتطبيقه الفالحين خدمة الزراعي وفي لقانون األصالح ومكافحة الجرائم عن الكشف ومحاربة التهريب وجباية اموال األدارية النزاعات وحل الدولة شؤون وادارة والعشائرية الوحدات األدارية. وفي مضمار في كبير دور له كان المحاماة ألبناء والمساعدة الدعم اعطاء كركوك عامة والتركمان خاصة الخالفات حل على والعمل السلمية. بالطرق والنزاعات واألحتالل النظام سقوط وبعد شهر وفي للعراق األمريكي مايس 2003 وفي اجتماع موسع ومثقفي وشخصيات لوجهاء الدين وعلماء اعمال ورجال األفاضل للتركمان جرى تشكيل التركماني األستشاري المجاس سري اقتراع وفي كركوك في نائبا انتخابه تم والتصويت ذلك وبعد المجلس لرئيس اول زمالئه مع ساهم قصيرة بفترة وزميالته المحامين والمحاميات اتحاد اول بتشكيل التركمان التركمان والحقوقيين للمحامين باألقتراع وفاز كركوك في السري الذي جرى في مقر بيت التاريخية القشلة ببناية المقام رئيس بمنصب كركوك في تنازل مشاغله ولكثرة األتحاد، زميله الى األتحاد رئاسة عن قيردار. علي محمد المحامي التركماني المؤتمر اثر وعلى عام كركوك في المنعقد الثالث 2003تم تشكيل مجلس تركمان

العراق مجلس لرئيس وكياًل انتخابه وتم

Page 54: Şehit Dr. Rıza Demirci اﻟﻣﻧﺎﺿ

KERKÜK VAKFI

KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / قارداشلق Yıl/Year 17 السنة Sayı/Issue 68 العدد Ekim-Aralık/October-December 2015 52تشرين االول - كانوناالول

طارق زينل كوپـرولو - محطات مسيرته المهنية و النضالية

آيدن كركوك

الى التركماني األرشيف يحتاج والمؤرخين الباحثين جهود بالحياة يتعلق ما كل لتوثيق للشعب والسياسية األجتماعية التركماني ليطلع عليه المعنيون ليكونوا القادمة األجيال ويفيد اباؤهم بها قام بما بينة على توركمن ومجلة . واجدادهم صدورها منذ ماضية ايلى مثل مهمة مواضيع بنشر دراسات تاريخية وادبية وتراثية السياسية. وكذلك واجتماعية واضافة الى ذلك اهتمت المجلة ألشخاص ذاتية سير بنشر طويل باع لهم يزال وما كان األدباء من اختصاصاتهم في دولة ورجاالت والفنانين ومن وقانونيين. وعسكريين هؤالء أألساتذه المحامي طارق زينل كوبرولوالذي رهن حياته والدفاع شعبه قضية سبيل في لقد ... المشروعة حقوقه عن

كان استاذنا

وبأساليب األمور عالج من خير احد لكونه قانونية وطرق القانون حيث جمع خبرة رجال الدولة في خدماته اثناء واسعة نينوى لمحافظ ونائب كقائمقام ثم وكالة نينوى ومحافظ وكالة مستمر وبشكل وبتواصل عمل العراقية التركمانية الجبهة مع

سقوط بعد قانوني كمستشار النظام

.... ورغم كبر سنه ومعاناته البائد انه اال المرض مع وصراعه الزال مستمراً في العطاء لخدمة

شعبه.

آغا زينل طارق المحامي ولد 1931الموافق عام كوبرلو 1351هجري في محلة اورطه يقا بناحية آلتون كوبري عرين مجزرة شهداء ومدينة األسود قوات قامت 1991التي عام النظام البائد بأبادة جماعية فيها الثامن والعشرين من اليوم في نفسه. العام من مارت شهر زينل طارق األستاذ وينتمي زينل تركمانيتين عائلتين الى الحاج رجب مولود وسنية آغا وفقد آغا عبدالرحمن شاكر الرضاعة سن في وهو والدته يدم لم عضال مرض اثر الى والده واضطر طويال الزواج من جاهدة أحمد توفيق خالة ابنة وهي المختار أفندي الرضيع حيث قامت رحمها هللا تربية أحسن ورعايته بتربيته

وكانت تفضله على أوالدها.

االبتدائية دراسته طارق اكمل بعدها كركوك في والثانوية

)كلية ببغداد الحقوق كلية دخل القانون حالياً( وتخرج منها في

.1954-6-13

كلية في دراسته مرحلة وفي من وبدعم تمكن الحقوق، المرحوم الشيخ نجم الدين عبدهللا ديالى)انذاك( متصرف صائب البرق دائرة في التعيين من منطقة في الواقعة المركزية قدرها يومية بأجرة السنك براتب أي يومياً فلسا اربعمائة شهري مقداره اثنا عشر دينارا.

وكان والده رحمه هللا قد خصص له هو األخر راتباً شهرياً قدره ستة

دنانير استطاع بهما

خاله ابن بصحبة دراسته اكمال هاشم طاهر آغا الذي كان رحمه هلل والده طاهر سعيد آغا قد أجر لهما داراً عاشا فيها لحين اكمال

دراستهما في كلية الحقوق.

في طالبا طارق كان وعندما المرحلتين الدراسيتين المتوسطة صفوف الى انتقل واألعدادية التركمانية، القومية الحركة القومية الروح عنده ونمت خالل تلك وازدادت والوطنية االعوام التي تلت الخمسينات من خالل وخاصة العشرين القرن

KERKÜK VAKFI

KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / قارداشلق Yıl/Year 17 السنة Sayı/Issue 68 العدد Ekim-Aralık/October-December 2015 تشرين االول - كانوناالول 53

المحاماة لمهنة وخالل ممارسته له كان كركوك محاكم في الدعم إعطاء في الكبير الدور عامة كركوك ألبناء والمساعدة والتركمان خاصة من التوكل في الدعاوي وحل النزاعات بالطرق

السلمية.

أما الحالة االجتماعية للمحامي طارق زينل كوبرولو، فهو متزوج من وله كوبرولو أغا طاهر كريمة المهندس البكر وابنه وبنت ولد زياد طارق كوبرولو وهو كاتب في حالياً ومقيم سياسي وباحث أنقرة بتركيا ومتزوج من كريمة الدين صالح التركماني الشهيد في مجزرة استشهد الذي أوجي 14 تموز الرهيبة عام 1959م.

وبعد سقوط النظام عام 2003م وفي 2003م عام من مايس شهر لوجهاء موسع اجتماع وفي جرى تركمانية وشخصيات االستشاري المجلس تشكيل وتم كركوك في التركماني زينل طارق المحامي انتخاب المجلس لرئيس نائباً كوبرولو في التركماني االستشاري الفترة ساهم كركوك، وفي نفس مع أخوانه المحامين والحقوقيين اتحاد أول تشكيل في التركمان التركمان والحقوقيين للمحامين باالقتراع وفاز كركوك في االتحاد. رئيس بمنصب السري تنازل 2004م عام بداية وفي زميله إلى االتحاد رئاسة عن

المحامي محمد قيردار..

الثالث التركماني المؤتمر وبعد للفترة كركوك في انعقد الذي تشكيل تم 21ـ23/9/2003م وانتخب العراق تركمان مجلس تركمان مجلس لرئيس وكيال في عمله فترة وخالل العراق، إصدار في جهده بذل المجلس

وأصبح )المجلس( باسم جريدة كوبرولو زينل طارق المحامي

رئيس تحريرها.

2004م شارك نيسان من عام وفي التركمان المحامين من عدد مع في دورة قانونية في انقرة بتركيا، محاضرات الدورة في وتلقوا على القوانين مجال في قيمة من أتراك اختصاصيين أيدي

خبراء القانون الدولي..

شارك المحامي طارق كوبرولو في ونشاطات الفعاليات من العديد حالته سوء رغم التركمان المسيرة في وشارك الصحية، قائمقامية أمام الجماهيرية /2003م 23/اب يوم كركوك المنطقة في الحكم مجلس وأمام 2003 اب في ببغداد الخضراء الكبرى السلمية التظاهرة وفي بكركوك االحتفاالت ساحة في عام 2004، وكذلك مشاركته في الثالث العام التركماني المؤتمر للسنوات والخامس والرابع من 2008 ـ 2005 ـ 2003األعوام المنصرمة، وفي مؤتمر في المنعقد التركمانية األحزاب 2007 عام ببغداد بابل فندق القانونية اللجنة في وشارك أعاله، التركمانية للمؤتمرات المناسبات كافة إلى وإضافة والمهرجانات القومية والوطنية .

الرابع التركماني المؤتمر وبعد عمل 2005م عام نيسان في رئاسة في قانونياً مستشاراً ثم العراقية، التركمانية الجبهة انتخب عضواً في مجلس تركمان الخامس المؤتمر لغاية العراق يشغل وكان . 2008م عام القانونية الدائرة رئيس منصب التركمانية الجبهة رئاسة في

العراقية ولحد يوم رحيله.

كوبرولو زينل طارق وللمحامي كتابات في واسعة مساهمات متنوعة )سياسية وقانونية وثقافية ووطنية( في الصحف والمجالت االلكترونية والمواقع التركمانية ايلى، )توركمن جريدة منها الترجمان( المجلس، القلعة، األدب ايلى )توركمن ومجالت المحاماة، التحرير، والفن، الفنار، كركوك، المحارب، والمواقع قارداشلق( اإلخاء توركمنز، )بيز االلكترونية كركوك، نيت، كركوك تانش، كان وفاته يوم حتى .. القشلة( ومواقفه القيمة بكتاباته مستمراً مواقف وله والقومية، الوطنية إنسانية أخرى بجانب أخوانه من التوكل في التركمان المحامين التركمان ألبناء الدعاوي في والشرعية المدنية المحاكم في والتمييز والجنايات والتحقيق

بدون مقابل ..

انتقل المحامي طارق زينل كوبرلو الثالثاء يوم ربه جوار الى ظهرا 10/11/2015 الموافق في القومي الواجب ادائه اثناء العراقية التركمانية الجبهة التشييع مراسيم له وجرى شارك فيه عديد من الشخصيات واالجتماعية والثقافية السياسية وذووه االفاضل الدين ورجال مقبرة في دفن حيث ومحبوه ابو بجوار ضريح سيد المصلى حسب سره( هللا )قدس علوك

وصيته ..

نم قرين العين يا ابا زياد انك قد اديت االمانة وناضلت وضحيت ابناء اجل من والنفيس بالغالي ومدينتك االبي وشعبك جلدتك اسكنك الغالية، الحبيبة كركوك ذويك والهم جناته فسيح هللا

الصبر والسلوان ..

Page 55: Şehit Dr. Rıza Demirci اﻟﻣﻧﺎﺿ

KERKÜK VAKFI

KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / قارداشلق Yıl/Year 17 السنة Sayı/Issue 68 العدد Ekim-Aralık/October-December 2015 52تشرين االول - كانوناالول

طارق زينل كوپـرولو - محطات مسيرته المهنية و النضالية

آيدن كركوك

الى التركماني األرشيف يحتاج والمؤرخين الباحثين جهود بالحياة يتعلق ما كل لتوثيق للشعب والسياسية األجتماعية التركماني ليطلع عليه المعنيون ليكونوا القادمة األجيال ويفيد اباؤهم بها قام بما بينة على توركمن ومجلة . واجدادهم صدورها منذ ماضية ايلى مثل مهمة مواضيع بنشر دراسات تاريخية وادبية وتراثية السياسية. وكذلك واجتماعية واضافة الى ذلك اهتمت المجلة ألشخاص ذاتية سير بنشر طويل باع لهم يزال وما كان األدباء من اختصاصاتهم في دولة ورجاالت والفنانين ومن وقانونيين. وعسكريين هؤالء أألساتذه المحامي طارق زينل كوبرولوالذي رهن حياته والدفاع شعبه قضية سبيل في لقد ... المشروعة حقوقه عن

كان استاذنا

وبأساليب األمور عالج من خير احد لكونه قانونية وطرق القانون حيث جمع خبرة رجال الدولة في خدماته اثناء واسعة نينوى لمحافظ ونائب كقائمقام ثم وكالة نينوى ومحافظ وكالة مستمر وبشكل وبتواصل عمل العراقية التركمانية الجبهة مع

سقوط بعد قانوني كمستشار النظام

.... ورغم كبر سنه ومعاناته البائد انه اال المرض مع وصراعه الزال مستمراً في العطاء لخدمة

شعبه.

آغا زينل طارق المحامي ولد 1931الموافق عام كوبرلو 1351هجري في محلة اورطه يقا بناحية آلتون كوبري عرين مجزرة شهداء ومدينة األسود قوات قامت 1991التي عام النظام البائد بأبادة جماعية فيها الثامن والعشرين من اليوم في نفسه. العام من مارت شهر زينل طارق األستاذ وينتمي زينل تركمانيتين عائلتين الى الحاج رجب مولود وسنية آغا وفقد آغا عبدالرحمن شاكر الرضاعة سن في وهو والدته يدم لم عضال مرض اثر الى والده واضطر طويال الزواج من جاهدة أحمد توفيق خالة ابنة وهي المختار أفندي الرضيع حيث قامت رحمها هللا تربية أحسن ورعايته بتربيته

وكانت تفضله على أوالدها.

االبتدائية دراسته طارق اكمل بعدها كركوك في والثانوية

)كلية ببغداد الحقوق كلية دخل القانون حالياً( وتخرج منها في

.1954-6-13

كلية في دراسته مرحلة وفي من وبدعم تمكن الحقوق، المرحوم الشيخ نجم الدين عبدهللا ديالى)انذاك( متصرف صائب البرق دائرة في التعيين من منطقة في الواقعة المركزية قدرها يومية بأجرة السنك براتب أي يومياً فلسا اربعمائة شهري مقداره اثنا عشر دينارا.

وكان والده رحمه هللا قد خصص له هو األخر راتباً شهرياً قدره ستة

دنانير استطاع بهما

خاله ابن بصحبة دراسته اكمال هاشم طاهر آغا الذي كان رحمه هلل والده طاهر سعيد آغا قد أجر لهما داراً عاشا فيها لحين اكمال

دراستهما في كلية الحقوق.

في طالبا طارق كان وعندما المرحلتين الدراسيتين المتوسطة صفوف الى انتقل واألعدادية التركمانية، القومية الحركة القومية الروح عنده ونمت خالل تلك وازدادت والوطنية االعوام التي تلت الخمسينات من خالل وخاصة العشرين القرن

KERKÜK VAKFI

KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / قارداشلق Yıl/Year 17 السنة Sayı/Issue 68 العدد Ekim-Aralık/October-December 2015 تشرين االول - كانوناالول 53

المحاماة لمهنة وخالل ممارسته له كان كركوك محاكم في الدعم إعطاء في الكبير الدور عامة كركوك ألبناء والمساعدة والتركمان خاصة من التوكل في الدعاوي وحل النزاعات بالطرق

السلمية.

أما الحالة االجتماعية للمحامي طارق زينل كوبرولو، فهو متزوج من وله كوبرولو أغا طاهر كريمة المهندس البكر وابنه وبنت ولد زياد طارق كوبرولو وهو كاتب في حالياً ومقيم سياسي وباحث أنقرة بتركيا ومتزوج من كريمة الدين صالح التركماني الشهيد في مجزرة استشهد الذي أوجي 14 تموز الرهيبة عام 1959م.

وبعد سقوط النظام عام 2003م وفي 2003م عام من مايس شهر لوجهاء موسع اجتماع وفي جرى تركمانية وشخصيات االستشاري المجلس تشكيل وتم كركوك في التركماني زينل طارق المحامي انتخاب المجلس لرئيس نائباً كوبرولو في التركماني االستشاري الفترة ساهم كركوك، وفي نفس مع أخوانه المحامين والحقوقيين اتحاد أول تشكيل في التركمان التركمان والحقوقيين للمحامين باالقتراع وفاز كركوك في االتحاد. رئيس بمنصب السري تنازل 2004م عام بداية وفي زميله إلى االتحاد رئاسة عن

المحامي محمد قيردار..

الثالث التركماني المؤتمر وبعد للفترة كركوك في انعقد الذي تشكيل تم 21ـ23/9/2003م وانتخب العراق تركمان مجلس تركمان مجلس لرئيس وكيال في عمله فترة وخالل العراق، إصدار في جهده بذل المجلس

وأصبح )المجلس( باسم جريدة كوبرولو زينل طارق المحامي

رئيس تحريرها.

2004م شارك نيسان من عام وفي التركمان المحامين من عدد مع في دورة قانونية في انقرة بتركيا، محاضرات الدورة في وتلقوا على القوانين مجال في قيمة من أتراك اختصاصيين أيدي

خبراء القانون الدولي..

شارك المحامي طارق كوبرولو في ونشاطات الفعاليات من العديد حالته سوء رغم التركمان المسيرة في وشارك الصحية، قائمقامية أمام الجماهيرية /2003م 23/اب يوم كركوك المنطقة في الحكم مجلس وأمام 2003 اب في ببغداد الخضراء الكبرى السلمية التظاهرة وفي بكركوك االحتفاالت ساحة في عام 2004، وكذلك مشاركته في الثالث العام التركماني المؤتمر للسنوات والخامس والرابع من 2008 ـ 2005 ـ 2003األعوام المنصرمة، وفي مؤتمر في المنعقد التركمانية األحزاب 2007 عام ببغداد بابل فندق القانونية اللجنة في وشارك أعاله، التركمانية للمؤتمرات المناسبات كافة إلى وإضافة والمهرجانات القومية والوطنية .

الرابع التركماني المؤتمر وبعد عمل 2005م عام نيسان في رئاسة في قانونياً مستشاراً ثم العراقية، التركمانية الجبهة انتخب عضواً في مجلس تركمان الخامس المؤتمر لغاية العراق يشغل وكان . 2008م عام القانونية الدائرة رئيس منصب التركمانية الجبهة رئاسة في

العراقية ولحد يوم رحيله.

كوبرولو زينل طارق وللمحامي كتابات في واسعة مساهمات متنوعة )سياسية وقانونية وثقافية ووطنية( في الصحف والمجالت االلكترونية والمواقع التركمانية ايلى، )توركمن جريدة منها الترجمان( المجلس، القلعة، األدب ايلى )توركمن ومجالت المحاماة، التحرير، والفن، الفنار، كركوك، المحارب، والمواقع قارداشلق( اإلخاء توركمنز، )بيز االلكترونية كركوك، نيت، كركوك تانش، كان وفاته يوم حتى .. القشلة( ومواقفه القيمة بكتاباته مستمراً مواقف وله والقومية، الوطنية إنسانية أخرى بجانب أخوانه من التوكل في التركمان المحامين التركمان ألبناء الدعاوي في والشرعية المدنية المحاكم في والتمييز والجنايات والتحقيق

بدون مقابل ..

انتقل المحامي طارق زينل كوبرلو الثالثاء يوم ربه جوار الى ظهرا 10/11/2015 الموافق في القومي الواجب ادائه اثناء العراقية التركمانية الجبهة التشييع مراسيم له وجرى شارك فيه عديد من الشخصيات واالجتماعية والثقافية السياسية وذووه االفاضل الدين ورجال مقبرة في دفن حيث ومحبوه ابو بجوار ضريح سيد المصلى حسب سره( هللا )قدس علوك

وصيته ..

نم قرين العين يا ابا زياد انك قد اديت االمانة وناضلت وضحيت ابناء اجل من والنفيس بالغالي ومدينتك االبي وشعبك جلدتك اسكنك الغالية، الحبيبة كركوك ذويك والهم جناته فسيح هللا

الصبر والسلوان ..

Page 56: Şehit Dr. Rıza Demirci اﻟﻣﻧﺎﺿ

KERKÜK VAKFI

KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / قارداشلق Yıl/Year 17 السنة Sayı/Issue 68 العدد Ekim-Aralık/October-December 2015 54تشرين االول - كانوناالول

المحامي طارق زينل أغا كوبرلو..في ذمة الخلود

فالح يازار اوغلو

أغا زينل طارق المحامي ولد محلة في 1931م عام كوبرولو التون بناحية ياخا اورطة تركمانية عائلة من كوبري وأكمل المنطقة. في عريقة مدرسة في االبتدائية دراسته للبنين االبتدائية كوبري التون ثانوية في المتوسطة والدراسة والدراسة للبنين كركوك االعظمية ثانوية في اإلعدادية للبنين ثم دخل كلية القانون ببغداد . 1954م عام منها وتخرج المرحلة في عندما كان طالباً انخرط واإلعدادية المتوسطة القومية الحركة صفوف في الروح عنده ونمت التركمانية وطنه تجاه والوطنية القومية وقوميته وازداد ذلك خالل أعوام من والثمانينيات السبعينيات

األعوام المنصرمة..

عين القانون كلية من تخرجه بعد بوظيفة 16/4/1955م في مأمور مخزن في مديرية أالثار القديمة العامة الواقعة في مدرسة نهر على المطلة المستنصرية في الرصافة جانب في دجلة

بغداد..

نقل 25/6/1955م تاريخ وفي المعارف مديرية في مالحظاً يوم وفي ديالى، )تربية( بمنصب باشر 18/9/1957م

)مركزها شيروانه ناحية مدير كفري قضاء في قلعة( سر كركوك للواء تابعا كان الذي 1/2/1960م تاريخ آنذاك، وفي ناحية مدير بمنصب نقل جمال جم بقضاء اغجالر 10/7/1960م، لغاية وذلك التابعة ربيعة ناحية مدير ثم الموصل بمحافظة تلعفر لقضاء 11/7/1960م من للفترة ثم 28/9/1963م، ولغاية سنجار ناحية مدير أصبح 1/10/1963م من للفترة وبعدها . 4/4/1964م لغاية سنجار قضاء قائمقام أصبح استلم ثم 10/3/1967م، لغاية الموصل مركز قائمقام منصب للفترة من 11/3/1967م ولغاية

16/9/1968م ..

مركز قائمقام منصب توليه وخالل نائب منصب تولى الموصل لواء ومتصرف المتصرف مرات لعدة وكالة الموصل . ونائبه المتصرف غياب عند المنحل البعث ومع مجيءحزب /عام 17/تموز في السلطة إلى لعدم الخدمة من فصل 1968م البعث إلى حزب وانتمائه والئه

المنحل.

بتفرغ بدأ الوظيفة من فصله وبعد المحاماة مهنة لممارسة

عام األول تشرين من اعتباراً في وفاته يوم ولحد 1968م

..10/11/2015

حصل الوظيفة في خدمته وخالل الشكر كتب من عشرات على وتفانيه إلخالصه والتقدير في دور له وكان الوظيفة في قانون وتطبيق الفالحين خدمة النواحي في الزراعي اإلصالح التي خدم فيها وكذلك في محاربة الجرائم معالم وكشف التهريب وأمور جباية أموال الدولة وحل وإدارة العشائرية النزاعات اإلدارية. الوحدات شؤون

KERKÜK VAKFI

KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / قارداشلق Yıl/Year 17 السنة Sayı/Issue 68 العدد Ekim-Aralık/October-December 2015 تشرين االول - كانوناالول 55

تستدعي خروقات ضدهم ثبتت معاقبتهم أو ستبعادهم، فاغلب دول هيئة أو لجنة ارتباط تنيط العالم األحزاب الى جهات قضائية، فهي ثم ومصداقية،ومن عدالة اكثر فان اناطة مهمتين بالغتي األهمية، لألحزاب اإلنتخابات تنظيم وهما السياسية واعالن نتائجها، وكذلك وقبول االحزاب هذه تسجيل والتوصية واجازتها تأسيسها أو قبولها والغاء باستبعادها واحدة لجهة تغريمها أو معاقبتها نظر وجهة من مسيسة تعد العراق، في والجمهور األحزاب من تجعل كبيرة مخاطر ويحمل األحزاب فريسة وصيدا سهال في اإلنتقام منها، السيما من األحزاب الكبيرة المسيطرة على المفوضية./ عماد/موقع علي الكاتب )انظر كتابات/األثنين 21 أيلول 2015(

5ـ نصت المادة )36/ثانيا(من القانون في المتبرعين اسماء نشر على الجريدة الرسمية للحزب، وفي هذه وحياتهم المتبرعين على خطورة وتعرضهم اإلحراج الى اضافة التبرع لإلبتزاز، فالمهم أن يكون موثقا في سجالت الحزب )أنظر الكاتب عبد الهادي الحمراني.مقال اإللكتروني)كتابات( الموقع في

الجمعة 16/10/2015(

من التركمان موقف ـ عشر سابع قانون االحزاب:

1ـ ان مشروع قانون األحزاب اطلعت التركمانية وقدمت عليه االحزاب عرض عندما بشأنه المالحظات النواب مجلس على المشروع 2014 عام االول كانون في بهذه يأخذ لم المشروع ان اال

المالحظات.

تخفيض يتم أن المؤمل من كان ـ 2طلب تقديم عند االعضاء عدد الى )2000( من التأسيس على أبقى القانون ان اال )500(

مختلف من عدد)2000(عضو التمثيل يتم أن على المحافظات عدد القانون يحدد ولم النسوي،

المحافظات.

المنصوص المرتفعة الرسوم ان ـ 3لغرض ، القانون في عليها التسجيل، سيكون عائقا في تسجيل

العديد من األحزاب التركمانية.

)11/ثانيا/ب(من المادة نصت ـ 4 2015 لسنة رقم)36( القانون على ان )تقدم األحزاب التي تمثل قائمة )القومية( األثنية المكونات مؤسس يرفقها عضو بـ)500( التنيظم السياسي( فهل الحزب أو يستطيع التركمان الولوج الى باب هذا من سياسي حزب تأسيس الباب، ولكن هناك من يقول نحن يحتاج فاألمر اثنية، باقلية ليس للبت وعقالنية متأنية دراسة الى الدكتور أنظر المسألة) هذه في األحزاب قانون كتانة، طورهان كتابات/الخميس والتركمان/موقع

3 ايلول 2015(

5 ـ لقد آن اآلوان لألحزاب التركمانية ميدان في العاملة والشخصيات ودراسة مليا الوقوف السياسة، قانون األحزاب السياسية رقم)36( لسنة 2015 والتفكير جديا بتشكيل حزب تركماني واحد قوي ومتين كفى الحزبي، والتنظيم البناء بديهيات فمن وتشتتا، تشظيا والتشتت قوة، اإلتحاد ان األمور ضعف، فلو بقيت األمور على هذا للتركمان اليبقى المنوال،فسوف السياسي الوسط في اهمية أية تستطيع وال قائمة، لهم والتقوم مجلس الى واحد نائب ايصال الى وضع يحتاج فاألمر النواب، وأهداف وجلي واضح برنامج طموحات تلبي ودقيقة واضحة العراق في التركماني الشعب مع والواقعية، بالصدق وتتصف مالحظة تجنب تقديم الوصوليين

على والصاعدين والمرتزقة الجاه عن والباحثين االكتاف والسلطة، للوصول الى المناصب أو الحزب عن التخلي ثم المهمة

قضايا الشعب التركماني.

6 ـ الشك ان صدور قانون األحزاب امام نادرة فرصة السياسية لتوحيد التركمانية األحزاب اوضاعها وتكييف صفوفها هذا وأحكام يتفق بما القانونية القانون خالل مدة التزيد على سنة واحدة من تأريخ نفاذه وبعكسه يعد الحزب أو التنظيم السياسي منحال.

7 ـ ان الحزب التركماني الذي ندعو اليه يجب أن يتمتع بقدر كبير من العمل في والمرونة الديناميكية بالتثقيف واإلهتمام الحزبي، واشراك لألعضاء الحزبي الحزبية المؤتمرات األعضاء في الوطنية لألحزاب تعقد التي والخارج الداخل في والصديقة إلكساب األعضاء خبرة وممارسة

في العمل الحزبي .

وتأهيل لتدريب معهد تأسيس ـ 8والقاء التركماني الحزب أعضاء وسياسية ثقافية محاضرات إلعداد تمهيدا المشاركين، على وكفوءة مقتدرة حزبية مالكات

لتسلم المناصب الحزبية.

9 ـ ضرورة اهتمام الحزب التركماني اليه، باإلعالم الذي ندعو الموحد والمسموع، والمرئي المقروء تضاهي يومية واصدارصحيفة الصحف اليومية المعروفة وكذلك مجلة رصينة تهتم بالثقافة واآلداب وتحاول والعلوم، والسياسة بتجميع هذه اإلعالم اجهزة التركمانية والمواهب الكفاءات للعمل في اجهزة اإلعالم المختلفة.

Page 57: Şehit Dr. Rıza Demirci اﻟﻣﻧﺎﺿ

KERKÜK VAKFI

KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / قارداشلق Yıl/Year 17 السنة Sayı/Issue 68 العدد Ekim-Aralık/October-December 2015 54تشرين االول - كانوناالول

المحامي طارق زينل أغا كوبرلو..في ذمة الخلود

فالح يازار اوغلو

أغا زينل طارق المحامي ولد محلة في 1931م عام كوبرولو التون بناحية ياخا اورطة تركمانية عائلة من كوبري وأكمل المنطقة. في عريقة مدرسة في االبتدائية دراسته للبنين االبتدائية كوبري التون ثانوية في المتوسطة والدراسة والدراسة للبنين كركوك االعظمية ثانوية في اإلعدادية للبنين ثم دخل كلية القانون ببغداد . 1954م عام منها وتخرج المرحلة في عندما كان طالباً انخرط واإلعدادية المتوسطة القومية الحركة صفوف في الروح عنده ونمت التركمانية وطنه تجاه والوطنية القومية وقوميته وازداد ذلك خالل أعوام من والثمانينيات السبعينيات

األعوام المنصرمة..

عين القانون كلية من تخرجه بعد بوظيفة 16/4/1955م في مأمور مخزن في مديرية أالثار القديمة العامة الواقعة في مدرسة نهر على المطلة المستنصرية في الرصافة جانب في دجلة

بغداد..

نقل 25/6/1955م تاريخ وفي المعارف مديرية في مالحظاً يوم وفي ديالى، )تربية( بمنصب باشر 18/9/1957م

)مركزها شيروانه ناحية مدير كفري قضاء في قلعة( سر كركوك للواء تابعا كان الذي 1/2/1960م تاريخ آنذاك، وفي ناحية مدير بمنصب نقل جمال جم بقضاء اغجالر 10/7/1960م، لغاية وذلك التابعة ربيعة ناحية مدير ثم الموصل بمحافظة تلعفر لقضاء 11/7/1960م من للفترة ثم 28/9/1963م، ولغاية سنجار ناحية مدير أصبح 1/10/1963م من للفترة وبعدها . 4/4/1964م لغاية سنجار قضاء قائمقام أصبح استلم ثم 10/3/1967م، لغاية الموصل مركز قائمقام منصب للفترة من 11/3/1967م ولغاية

16/9/1968م ..

مركز قائمقام منصب توليه وخالل نائب منصب تولى الموصل لواء ومتصرف المتصرف مرات لعدة وكالة الموصل . ونائبه المتصرف غياب عند المنحل البعث ومع مجيءحزب /عام 17/تموز في السلطة إلى لعدم الخدمة من فصل 1968م البعث إلى حزب وانتمائه والئه

المنحل.

بتفرغ بدأ الوظيفة من فصله وبعد المحاماة مهنة لممارسة

عام األول تشرين من اعتباراً في وفاته يوم ولحد 1968م

..10/11/2015

حصل الوظيفة في خدمته وخالل الشكر كتب من عشرات على وتفانيه إلخالصه والتقدير في دور له وكان الوظيفة في قانون وتطبيق الفالحين خدمة النواحي في الزراعي اإلصالح التي خدم فيها وكذلك في محاربة الجرائم معالم وكشف التهريب وأمور جباية أموال الدولة وحل وإدارة العشائرية النزاعات اإلدارية. الوحدات شؤون

KERKÜK VAKFI

KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / قارداشلق Yıl/Year 17 السنة Sayı/Issue 68 العدد Ekim-Aralık/October-December 2015 تشرين االول - كانوناالول 55

تستدعي خروقات ضدهم ثبتت معاقبتهم أو ستبعادهم، فاغلب دول هيئة أو لجنة ارتباط تنيط العالم األحزاب الى جهات قضائية، فهي ثم ومصداقية،ومن عدالة اكثر فان اناطة مهمتين بالغتي األهمية، لألحزاب اإلنتخابات تنظيم وهما السياسية واعالن نتائجها، وكذلك وقبول االحزاب هذه تسجيل والتوصية واجازتها تأسيسها أو قبولها والغاء باستبعادها واحدة لجهة تغريمها أو معاقبتها نظر وجهة من مسيسة تعد العراق، في والجمهور األحزاب من تجعل كبيرة مخاطر ويحمل األحزاب فريسة وصيدا سهال في اإلنتقام منها، السيما من األحزاب الكبيرة المسيطرة على المفوضية./ عماد/موقع علي الكاتب )انظر كتابات/األثنين 21 أيلول 2015(

5ـ نصت المادة )36/ثانيا(من القانون في المتبرعين اسماء نشر على الجريدة الرسمية للحزب، وفي هذه وحياتهم المتبرعين على خطورة وتعرضهم اإلحراج الى اضافة التبرع لإلبتزاز، فالمهم أن يكون موثقا في سجالت الحزب )أنظر الكاتب عبد الهادي الحمراني.مقال اإللكتروني)كتابات( الموقع في

الجمعة 16/10/2015(

من التركمان موقف ـ عشر سابع قانون االحزاب:

1ـ ان مشروع قانون األحزاب اطلعت التركمانية وقدمت عليه االحزاب عرض عندما بشأنه المالحظات النواب مجلس على المشروع 2014 عام االول كانون في بهذه يأخذ لم المشروع ان اال

المالحظات.

تخفيض يتم أن المؤمل من كان ـ 2طلب تقديم عند االعضاء عدد الى )2000( من التأسيس على أبقى القانون ان اال )500(

مختلف من عدد)2000(عضو التمثيل يتم أن على المحافظات عدد القانون يحدد ولم النسوي،

المحافظات.

المنصوص المرتفعة الرسوم ان ـ 3لغرض ، القانون في عليها التسجيل، سيكون عائقا في تسجيل

العديد من األحزاب التركمانية.

)11/ثانيا/ب(من المادة نصت ـ 4 2015 لسنة رقم)36( القانون على ان )تقدم األحزاب التي تمثل قائمة )القومية( األثنية المكونات مؤسس يرفقها عضو بـ)500( التنيظم السياسي( فهل الحزب أو يستطيع التركمان الولوج الى باب هذا من سياسي حزب تأسيس الباب، ولكن هناك من يقول نحن يحتاج فاألمر اثنية، باقلية ليس للبت وعقالنية متأنية دراسة الى الدكتور أنظر المسألة) هذه في األحزاب قانون كتانة، طورهان كتابات/الخميس والتركمان/موقع

3 ايلول 2015(

5 ـ لقد آن اآلوان لألحزاب التركمانية ميدان في العاملة والشخصيات ودراسة مليا الوقوف السياسة، قانون األحزاب السياسية رقم)36( لسنة 2015 والتفكير جديا بتشكيل حزب تركماني واحد قوي ومتين كفى الحزبي، والتنظيم البناء بديهيات فمن وتشتتا، تشظيا والتشتت قوة، اإلتحاد ان األمور ضعف، فلو بقيت األمور على هذا للتركمان اليبقى المنوال،فسوف السياسي الوسط في اهمية أية تستطيع وال قائمة، لهم والتقوم مجلس الى واحد نائب ايصال الى وضع يحتاج فاألمر النواب، وأهداف وجلي واضح برنامج طموحات تلبي ودقيقة واضحة العراق في التركماني الشعب مع والواقعية، بالصدق وتتصف مالحظة تجنب تقديم الوصوليين

على والصاعدين والمرتزقة الجاه عن والباحثين االكتاف والسلطة، للوصول الى المناصب أو الحزب عن التخلي ثم المهمة

قضايا الشعب التركماني.

6 ـ الشك ان صدور قانون األحزاب امام نادرة فرصة السياسية لتوحيد التركمانية األحزاب اوضاعها وتكييف صفوفها هذا وأحكام يتفق بما القانونية القانون خالل مدة التزيد على سنة واحدة من تأريخ نفاذه وبعكسه يعد الحزب أو التنظيم السياسي منحال.

7 ـ ان الحزب التركماني الذي ندعو اليه يجب أن يتمتع بقدر كبير من العمل في والمرونة الديناميكية بالتثقيف واإلهتمام الحزبي، واشراك لألعضاء الحزبي الحزبية المؤتمرات األعضاء في الوطنية لألحزاب تعقد التي والخارج الداخل في والصديقة إلكساب األعضاء خبرة وممارسة

في العمل الحزبي .

وتأهيل لتدريب معهد تأسيس ـ 8والقاء التركماني الحزب أعضاء وسياسية ثقافية محاضرات إلعداد تمهيدا المشاركين، على وكفوءة مقتدرة حزبية مالكات

لتسلم المناصب الحزبية.

9 ـ ضرورة اهتمام الحزب التركماني اليه، باإلعالم الذي ندعو الموحد والمسموع، والمرئي المقروء تضاهي يومية واصدارصحيفة الصحف اليومية المعروفة وكذلك مجلة رصينة تهتم بالثقافة واآلداب وتحاول والعلوم، والسياسة بتجميع هذه اإلعالم اجهزة التركمانية والمواهب الكفاءات للعمل في اجهزة اإلعالم المختلفة.

Page 58: Şehit Dr. Rıza Demirci اﻟﻣﻧﺎﺿ

KERKÜK VAKFI

KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / قارداشلق Yıl/Year 17 السنة Sayı/Issue 68 العدد Ekim-Aralık/October-December 2015 56تشرين االول - كانوناالول

القانون ولم تحدد لها عقوبة خاصة ، ويعفى من العقوبة كل من بادر عن المختصة السلطة ابالغ الى عليها المنصوص الجرائم وجود اإلبالغ تم إذا القانون هذا في وللمحكمة التحقيق بدء قبل عنها اإلبالغ تم إذا العقوبة تخفيف أثناء التحقيق وساعد بالكشف عن والتخل الجرائم، هذه مرتكبي عقوبة بأية القانون هذا أحكام العقوبات قانون عليها ينص اشد 1969 لسنة رقم)111( العراقي

أو أي قانون آخر.

رابع عشر ـ أحكام ختامية:المحكمة أمام الطعن يجوز 1ـ اإلتحادية العليا في قرارات الهيئة أو الحزب حل بشأن القضائية التنظيم السياسي أو ايقاف نشاطه تأريخ من يوما ثالثين خالل السياسي التنظيم أو الحزب تبلغ بالقرار أو اعتباره مبلغا ويعد البت في الطعن من األمور المستعجلة.

التنظيم أو الحزب أموال تؤول ـ 2في جهة الى حله عند السياسي

العراق يحددها قرار الحل.

والتنظيمات األحزاب تكيف ـ 3القانون نفاذ عند السياسية يتفق بما القانونية اوضاعها على التزيد مدة خالل واحكامه نفاذه تأريخ من واحدة سنة التنظيم او الحزب يعد وبعكسه

السياسي منحال.

القانون من )59( المادة خولت ـ 4مجلس الوزراء اصدار التعليمات القانون تنفيذ لتسهيل الالزمة المفوضين مجلس ويعدها المستقلة العليا المفوضية في

لإلنتخابات.

الغاء على )60( المادة نصت ـ 5التنظيمات او األحزاب قانون 1991 لسنة )30( رقم السياسية

المؤقتة اإلئتالف سلطة وأمر او األحزاب )قانون المنحلة والهيئات السياسية التنظيمات

السياسية رقم)97( لسنة 2004.

لسنة رقم)36( القانون يعد ـ 6ستين مضي بعد نافذا 2015يوما من تأريخ نشره في الجريدة العدد في نشر بأنه الرسمية،علما الجريدة هذه من المرقم)4383(

الصادر في 12/10/2015.

سادس عشر: مالحظات على قانون األحزاب:

1ـ اتسم القانون بضعف في الصياغة العديد في الدقة وعدم القانونية في األحكام وتكرار مواده، من معيب، وهذا مكان، من أكثر المحكمة تكراراسم حالة في كما الموضوع محكمة هي فتارة القضائية )الهيئة هي وتارة قضائية هيئة انها ثم لإلنتخابات( محكمة اعتبرها القانون ان اال الدائرة اسم وكذلك ، الموضوع األحزاب شؤون هي)دائرة فمرة أو تنظيمات سياسية( وتارة أخرى هي )دائرة األحزاب أو تنظيمات األحزاب )دائرة وتارة سياسية( كان حيث سياسية( تنظيمات أو المشرع يحسم أن المفروض من بشكل الدائرة اسم فيسمي أمره واضح ودقيق، م لماذا)او(للتخيير الدائرة اسم يكون ان فالمفروض والتنظيمات األحزاب )دائرة

السياسية(

كما يالحظ ان القانون يطلق مرة اسم أخرى وتارة اإلتحادية المحكمة

المحكمة اإلتحادية العليا.

2ـ نرى أنه كان يجب على المشرع أن يحسم أمره فيطلق تعبير)األحزاب السياسية( كما ورد ذلك في عنوان لتكرار القانون ومن ثم فال مبرر

تنظيمات سياسية في كل مرة.

3ـ في المادة )32/رابعا( نص القانون على الطعن في قرار حل الحزب الحكم كرر ثم السياسي والتنظيم القانون، من )56( المادة في بقي القانون هذا ان والغريب مجلس بين ويأتي ويذهب يُناقش الوزراء، ومجلس الدولة شورى يصدر السنوات هذه كل وبعد اخطاء على ويحتوي القانون

وهفوات.

قانون من )2( المادة نصت ـ 4المستقلة العليا المفوضية 2007 لسنة رقم)11( لإلتخابات على ان )المفوضية العليا المستقلة حكومية مهنية هيئة لإلنتخابات مستقلة ومحايدة تتمتع بالشخصية مجلس لرقابة وتخضع المعنوية المادة)17/ ونصت النواب..(

االحزاب قانون من أوال( 2015 لسنة رقم)36( السياسية ضمن دائرة استحداث على للمفوضية التنظيمي الهيكل اجازة باصدار تختص المذكورة المتعلقة االمور وكل التأسيس السياسية، والتنظيمات باألحزاب المؤلفة القضائية الهيئة وتختص متفرغين غير قضاة ثالثة من المتعلقة الطعون في للنظر السياسية، والتنظيمات باألحزاب والداني القاصي ويعرف المفوضية الى الموجهة الطعون في لإلنتخابات، المستقلة العليا تمنح فكيف السابقة، اإلنتخابات في )النظر السلطة هذه مثل والتنظيمات األحزاب اجازة السياسية( الى دائرة تشكل ضمن اإلنتقادات ومن المفوضية، اعالن المفوضية، الى الموجهة نتائج اإلنتخابات األخيرة حيث تم األحزاب، جميع من فيها الطعن احزاب في لمرشحين واستبعاد عديدة في اإلنتخابات السابقة دون مبررات مقنعة، سوى التوجيهات وغض لهم، المعادية السياسية النظر من جهة اخرى عن آخرين

KERKÜK VAKFI

KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / قارداشلق Yıl/Year 17 السنة Sayı/Issue 68 العدد Ekim-Aralık/October-December 2015 تشرين االول - كانوناالول 57

واليتحدد الدخل الكلي المستحصل من اإلشتراكات بسقف معين.

ويتم الداخلية، والمنح التبرعات ـ 2المتبرعين اسماء قائمة نشر التنظيم أو الحزب جريدة في بالسلع التبرع ويمنع السياسي، المعدة النقدية المبالغ أو المادية أصال لكسب منفعة غير مشروعة أو السياسي التنظيم أو للحزب للمتبرع، واليجوز تسلم التبرعات العامة المؤسسات والشركات من الشركات ومن ذاتيا، الممولة يكون التي والمصرفية التجارية الدولة، من رأسمالها من جزء من المرسلة التبرعات وتمنع تنظيمات أو دول أو اشخاص

اجنبية.

وكنا نتمنى ان ينص القانون على منع والقطاع الدولة اموال استخدام العام لألغراض الحزبية بأي شكل األبنية ذلك في بما األشكال، من واالالت والمركبات والقاعات

واألجهزة وغيرها.

لهذا وفقا أمواله استتثمار عوائد ـ 3اعمال مزاولة واليجوز القانون،

تجارية بقصد الربح باستثناء:المطبوعات وتوزيع وإعداد نشر أـ من ذلك غير أو والمنشورات السياسية والنشرات الدعاية مواد

والثقافية.ب ـ النشاطات اإلجتماعية والثقافية.

ت ـ الفوائد المصرفية.المملوكة الممتلكات وايجار بيع ـ ث

له.

الموازنة من المالية اإلعانات ـ 4المعايير بموجب للدولة العامة المنصوص عليها في هذا القانون

.التنظيم أو الحزب أموال يودع ـ 5السياسي في المصارف العراقية.

السياسي والتنظيم الحزب يمسك ـ 6

للحسابات منتظمة سجالت تتضمن ايراداته ونفقاته.

السياسي والتنظيم الحزب يقدم ـ 7تقريرا ختاميا بحساباته يعده مكتب ويرفع مرخص قانوني محاسب تقريره الى ديوان الرقابة المالية، ختاميا تقريرا الديوان ويرفع لألحزاب المالية االوضاع عن والتنظيمات السياسية الى مجلس النواب والوزراء ودائرة األحزاب

والتنظيمات السياسية.

8 ـ اليجوزصرف أموال الحزب أو أغراضه لغير السياسي التنظيم وأهدافه طبقا للقواعد واإلجراءات

المحددة في نظامه الداخلي.

والتنظيم الحزب على يمتنع ـ 9السياسي ما ياتي:

أـ قبول أموال عينية أو نقدية من أي حزب أو تنظيم سياسي أو جمعية أية جهة أو أو منظمة أو شخص

اجنبية اال بموافقة الدائرة.الى مبالغ أو أموال ارسال ـ ب أية الى أو منظمات أو جمعيات

جهة اجنبية اال بموافقة الدائرة.

والتنظيمات األحزاب تتسلم ـ 10من سنوية مالية اعانة السياسية الى تحويلها ويتم الدولة، موازنة حساب كل حزب أو تنظيم سياسي

من وزارة المالية.

بالموافقة المالية وزارة تختص 11ـ الكلي للمبلغ السنوي التقدير على لإلعانة المالية المقدمة من الدولة السياسية، والتنظيمات لألحزاب مجلس الى بذلك اقتراحا وتقدم في وتضمينه فيه للبت الوزراء

مشروع الموازنة العامة للدولة.

12ـ تتولى الدائرة توزيع المبلغ الكلي األحزاب على المالية لإلعانة للنسب وفقا السياسية والتنظيمات

اآلتية:

بالتساوي بالمائة عشرون 20% أـ والتنظيمات األحزاب على السياسية المسجلة وفق أحكام هذا

القانون .

على بالمائة ثمانون 80% ـ ب السياسية والتنظيمات األحزاب وفقا النواب مجلس في الممثلة عليها حاز التي المقاعد لعدد مرشحوها في اإلنتخابات النيابية.

الدورة في تقدم بما يعمل أن على اإلنتخابية القادمة.

13 ـ توقف اإلعانة المالية في احدى الحاالت اآلتية:

السياسي التنظيم او الحزب اخالل أـ ذلك وثبت القانون هذا بأحكام الرقابة ديوان تقرير بموجب

المالية.

التنظيم أو الحزب نشاط ايقاف ـ ب الهيئة من بقرار السياسي

القضائية.

ت ـ توقف الحزب أو التنظيم السياسي عن نشاطه السياسي اختياريا.

السياسي التنظيم أو الحزب ـ حل ث وفقا ألحكام هذا القانون .

ثالث عشرـ األحكام الجزائية:

ـ55( المواد)46 القانون خصص هذه ونصت الجزائية لألحكام بالحبس عقوبات على المواد هذا أحكام يخالف لمن والسجن القانون مع النص على حكم الهيئة التنظيم أو الحزب بحل القضائية السياسي واغالق مقاره ومصادرة استنفاد بعد وموجوداته أمواله عقوبة وهناك القانونية، الطعون دينار مليون عن التقل بغرامة دينار ماليين ثالثة على والتزيد ألحكام مخالفة ارتكب من كل

Page 59: Şehit Dr. Rıza Demirci اﻟﻣﻧﺎﺿ

KERKÜK VAKFI

KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / قارداشلق Yıl/Year 17 السنة Sayı/Issue 68 العدد Ekim-Aralık/October-December 2015 56تشرين االول - كانوناالول

القانون ولم تحدد لها عقوبة خاصة ، ويعفى من العقوبة كل من بادر عن المختصة السلطة ابالغ الى عليها المنصوص الجرائم وجود اإلبالغ تم إذا القانون هذا في وللمحكمة التحقيق بدء قبل عنها اإلبالغ تم إذا العقوبة تخفيف أثناء التحقيق وساعد بالكشف عن والتخل الجرائم، هذه مرتكبي عقوبة بأية القانون هذا أحكام العقوبات قانون عليها ينص اشد 1969 لسنة رقم)111( العراقي

أو أي قانون آخر.

رابع عشر ـ أحكام ختامية:المحكمة أمام الطعن يجوز 1ـ اإلتحادية العليا في قرارات الهيئة أو الحزب حل بشأن القضائية التنظيم السياسي أو ايقاف نشاطه تأريخ من يوما ثالثين خالل السياسي التنظيم أو الحزب تبلغ بالقرار أو اعتباره مبلغا ويعد البت في الطعن من األمور المستعجلة.

التنظيم أو الحزب أموال تؤول ـ 2في جهة الى حله عند السياسي

العراق يحددها قرار الحل.

والتنظيمات األحزاب تكيف ـ 3القانون نفاذ عند السياسية يتفق بما القانونية اوضاعها على التزيد مدة خالل واحكامه نفاذه تأريخ من واحدة سنة التنظيم او الحزب يعد وبعكسه

السياسي منحال.

القانون من )59( المادة خولت ـ 4مجلس الوزراء اصدار التعليمات القانون تنفيذ لتسهيل الالزمة المفوضين مجلس ويعدها المستقلة العليا المفوضية في

لإلنتخابات.

الغاء على )60( المادة نصت ـ 5التنظيمات او األحزاب قانون 1991 لسنة )30( رقم السياسية

المؤقتة اإلئتالف سلطة وأمر او األحزاب )قانون المنحلة والهيئات السياسية التنظيمات

السياسية رقم)97( لسنة 2004.

لسنة رقم)36( القانون يعد ـ 6ستين مضي بعد نافذا 2015يوما من تأريخ نشره في الجريدة العدد في نشر بأنه الرسمية،علما الجريدة هذه من المرقم)4383(

الصادر في 12/10/2015.

سادس عشر: مالحظات على قانون األحزاب:

1ـ اتسم القانون بضعف في الصياغة العديد في الدقة وعدم القانونية في األحكام وتكرار مواده، من معيب، وهذا مكان، من أكثر المحكمة تكراراسم حالة في كما الموضوع محكمة هي فتارة القضائية )الهيئة هي وتارة قضائية هيئة انها ثم لإلنتخابات( محكمة اعتبرها القانون ان اال الدائرة اسم وكذلك ، الموضوع األحزاب شؤون هي)دائرة فمرة أو تنظيمات سياسية( وتارة أخرى هي )دائرة األحزاب أو تنظيمات األحزاب )دائرة وتارة سياسية( كان حيث سياسية( تنظيمات أو المشرع يحسم أن المفروض من بشكل الدائرة اسم فيسمي أمره واضح ودقيق، م لماذا)او(للتخيير الدائرة اسم يكون ان فالمفروض والتنظيمات األحزاب )دائرة

السياسية(

كما يالحظ ان القانون يطلق مرة اسم أخرى وتارة اإلتحادية المحكمة

المحكمة اإلتحادية العليا.

2ـ نرى أنه كان يجب على المشرع أن يحسم أمره فيطلق تعبير)األحزاب السياسية( كما ورد ذلك في عنوان لتكرار القانون ومن ثم فال مبرر

تنظيمات سياسية في كل مرة.

3ـ في المادة )32/رابعا( نص القانون على الطعن في قرار حل الحزب الحكم كرر ثم السياسي والتنظيم القانون، من )56( المادة في بقي القانون هذا ان والغريب مجلس بين ويأتي ويذهب يُناقش الوزراء، ومجلس الدولة شورى يصدر السنوات هذه كل وبعد اخطاء على ويحتوي القانون

وهفوات.

قانون من )2( المادة نصت ـ 4المستقلة العليا المفوضية 2007 لسنة رقم)11( لإلتخابات على ان )المفوضية العليا المستقلة حكومية مهنية هيئة لإلنتخابات مستقلة ومحايدة تتمتع بالشخصية مجلس لرقابة وتخضع المعنوية المادة)17/ ونصت النواب..(

االحزاب قانون من أوال( 2015 لسنة رقم)36( السياسية ضمن دائرة استحداث على للمفوضية التنظيمي الهيكل اجازة باصدار تختص المذكورة المتعلقة االمور وكل التأسيس السياسية، والتنظيمات باألحزاب المؤلفة القضائية الهيئة وتختص متفرغين غير قضاة ثالثة من المتعلقة الطعون في للنظر السياسية، والتنظيمات باألحزاب والداني القاصي ويعرف المفوضية الى الموجهة الطعون في لإلنتخابات، المستقلة العليا تمنح فكيف السابقة، اإلنتخابات في )النظر السلطة هذه مثل والتنظيمات األحزاب اجازة السياسية( الى دائرة تشكل ضمن اإلنتقادات ومن المفوضية، اعالن المفوضية، الى الموجهة نتائج اإلنتخابات األخيرة حيث تم األحزاب، جميع من فيها الطعن احزاب في لمرشحين واستبعاد عديدة في اإلنتخابات السابقة دون مبررات مقنعة، سوى التوجيهات وغض لهم، المعادية السياسية النظر من جهة اخرى عن آخرين

KERKÜK VAKFI

KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / قارداشلق Yıl/Year 17 السنة Sayı/Issue 68 العدد Ekim-Aralık/October-December 2015 تشرين االول - كانوناالول 57

واليتحدد الدخل الكلي المستحصل من اإلشتراكات بسقف معين.

ويتم الداخلية، والمنح التبرعات ـ 2المتبرعين اسماء قائمة نشر التنظيم أو الحزب جريدة في بالسلع التبرع ويمنع السياسي، المعدة النقدية المبالغ أو المادية أصال لكسب منفعة غير مشروعة أو السياسي التنظيم أو للحزب للمتبرع، واليجوز تسلم التبرعات العامة المؤسسات والشركات من الشركات ومن ذاتيا، الممولة يكون التي والمصرفية التجارية الدولة، من رأسمالها من جزء من المرسلة التبرعات وتمنع تنظيمات أو دول أو اشخاص

اجنبية.

وكنا نتمنى ان ينص القانون على منع والقطاع الدولة اموال استخدام العام لألغراض الحزبية بأي شكل األبنية ذلك في بما األشكال، من واالالت والمركبات والقاعات

واألجهزة وغيرها.

لهذا وفقا أمواله استتثمار عوائد ـ 3اعمال مزاولة واليجوز القانون،

تجارية بقصد الربح باستثناء:المطبوعات وتوزيع وإعداد نشر أـ من ذلك غير أو والمنشورات السياسية والنشرات الدعاية مواد

والثقافية.ب ـ النشاطات اإلجتماعية والثقافية.

ت ـ الفوائد المصرفية.المملوكة الممتلكات وايجار بيع ـ ث

له.

الموازنة من المالية اإلعانات ـ 4المعايير بموجب للدولة العامة المنصوص عليها في هذا القانون

.التنظيم أو الحزب أموال يودع ـ 5السياسي في المصارف العراقية.

السياسي والتنظيم الحزب يمسك ـ 6

للحسابات منتظمة سجالت تتضمن ايراداته ونفقاته.

السياسي والتنظيم الحزب يقدم ـ 7تقريرا ختاميا بحساباته يعده مكتب ويرفع مرخص قانوني محاسب تقريره الى ديوان الرقابة المالية، ختاميا تقريرا الديوان ويرفع لألحزاب المالية االوضاع عن والتنظيمات السياسية الى مجلس النواب والوزراء ودائرة األحزاب

والتنظيمات السياسية.

8 ـ اليجوزصرف أموال الحزب أو أغراضه لغير السياسي التنظيم وأهدافه طبقا للقواعد واإلجراءات

المحددة في نظامه الداخلي.

والتنظيم الحزب على يمتنع ـ 9السياسي ما ياتي:

أـ قبول أموال عينية أو نقدية من أي حزب أو تنظيم سياسي أو جمعية أية جهة أو أو منظمة أو شخص

اجنبية اال بموافقة الدائرة.الى مبالغ أو أموال ارسال ـ ب أية الى أو منظمات أو جمعيات

جهة اجنبية اال بموافقة الدائرة.

والتنظيمات األحزاب تتسلم ـ 10من سنوية مالية اعانة السياسية الى تحويلها ويتم الدولة، موازنة حساب كل حزب أو تنظيم سياسي

من وزارة المالية.

بالموافقة المالية وزارة تختص 11ـ الكلي للمبلغ السنوي التقدير على لإلعانة المالية المقدمة من الدولة السياسية، والتنظيمات لألحزاب مجلس الى بذلك اقتراحا وتقدم في وتضمينه فيه للبت الوزراء

مشروع الموازنة العامة للدولة.

12ـ تتولى الدائرة توزيع المبلغ الكلي األحزاب على المالية لإلعانة للنسب وفقا السياسية والتنظيمات

اآلتية:

بالتساوي بالمائة عشرون 20% أـ والتنظيمات األحزاب على السياسية المسجلة وفق أحكام هذا

القانون .

على بالمائة ثمانون 80% ـ ب السياسية والتنظيمات األحزاب وفقا النواب مجلس في الممثلة عليها حاز التي المقاعد لعدد مرشحوها في اإلنتخابات النيابية.

الدورة في تقدم بما يعمل أن على اإلنتخابية القادمة.

13 ـ توقف اإلعانة المالية في احدى الحاالت اآلتية:

السياسي التنظيم او الحزب اخالل أـ ذلك وثبت القانون هذا بأحكام الرقابة ديوان تقرير بموجب

المالية.

التنظيم أو الحزب نشاط ايقاف ـ ب الهيئة من بقرار السياسي

القضائية.

ت ـ توقف الحزب أو التنظيم السياسي عن نشاطه السياسي اختياريا.

السياسي التنظيم أو الحزب ـ حل ث وفقا ألحكام هذا القانون .

ثالث عشرـ األحكام الجزائية:

ـ55( المواد)46 القانون خصص هذه ونصت الجزائية لألحكام بالحبس عقوبات على المواد هذا أحكام يخالف لمن والسجن القانون مع النص على حكم الهيئة التنظيم أو الحزب بحل القضائية السياسي واغالق مقاره ومصادرة استنفاد بعد وموجوداته أمواله عقوبة وهناك القانونية، الطعون دينار مليون عن التقل بغرامة دينار ماليين ثالثة على والتزيد ألحكام مخالفة ارتكب من كل

Page 60: Şehit Dr. Rıza Demirci اﻟﻣﻧﺎﺿ

KERKÜK VAKFI

KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / قارداشلق Yıl/Year 17 السنة Sayı/Issue 68 العدد Ekim-Aralık/October-December 2015 58تشرين االول - كانوناالول

بأي المالي أو التنظيمي اإلرتباط أـ جهة غير عراقية أو توجيه النشاط بناء السياسي التنظيم أو الحزبي أي من توجيهات أو أوامر على

دولة أو جهة خارجية.ب ـ التدخل في شؤون الدول األخرى.

ت ـ التعاون مع األحزاب والتنظيمات السياسية التي تحظرها الدولة أو يكون الحزب أو التنظيم السياسي في للتدخل األخرى للدول منفذا

الشؤون الداخلية للعراق.أو للحزب واإلستقطاب التنظيم ـ ج التنظيمي أو السياسي التنظيم االمن وقوى الجيش صفوف في الداخلي واألجهزة األمنية األخرى

والقضاء والهيئات المستقلة.ح ـ استخدام دور العبادة ومؤسسات التعليمية لممارسة الدولة بما فيها النشاط الحزبي او الدعاية لصالح

او ضد حزب او تنظيم سياسي.

السياسي والتنظيم الحزب يلتزم ـ 9بما الرئيس مقره في يحتفظ بأن

يأتي:والبرنامج له، الداخلي النظام أـ من اقرارهما ويكون السياسي الهيئة العامة في اول اجتماع لها، القواعد الداخلي النظام ويتضمن السياسية بالشؤون المتعلقة بما والمالية واإلدارية والتنظيمية

يتفق وأحكام الدستور والقانون .ب ـ سجل األعضاء وتدون فيه اسماء اعضاء الحزب والتنظيم السياسي المؤسسة الهيئة اعضاء فيهم بما ومحال وعناوينهم والمنتمين

اقامتهم.عن الصادرة القرارات سجل ـ ت

الحزب أوالتنظيم السياسي.فيه وتدون الحسابات سجل ـ ث

اإليرادات والنفقات.فيه وتدون الممتلكات سجل ـ ج المنقولة وغير المنقولة األموال

مع أوصافها وأرقامها واقيامها.أية سجالت أخرى يتطلبها عمل ـ ح

الحزب أوالتنظيم السياسي.خ ـ تكون السجالت المعتمدة مصدقة

من دائرة الكاتب العدل المختصة.دـ قواعد النظام المالي وتحديد الموارد فيه تودع الذي المصرف واسم المنظمة واألجراءات األموال واجراءات وقواعد للصرف، مراجعتها وكيفية الحسابات الميزانية واعداد واقرارها السنوية واعتمادها واوجه انفاقها.

عاشرا ـ التحالف واإلندماج:السياسية والتنظيمات لألحزاب 1ـ لتشكيل بينها فيما التحالف حرية تحالف سياسي، وذلك بتقديم وثيقة لتسجيلها الدائرة الى التحالف السياسية التحالفات سجل في األسم الوثيقة تتضمن أن على والشعار المميز واسماء األحزاب المتحالفة السياسية والتنظيمات

واهداف التحالف ونمط التنظيم.

السياسي التنظيم او للحزب ـ 2تنظيم او حزب اي مع اإلندماج سياسي آخر لتشكل حزب أو تنظيم سياسي جديد، ويتم اتباع اجراءات التسجيل وفقا الحكام هذا القانون .

حادي عشر ـ توقف النشاط السياسي:وفق سياسي تنظيم او لكل حزب 1ـ وقف يقر أن الداخلي نظامه

نشاطه او حل نفسه ذاتيا.

من بقرار الحل يكون أن يجوز ـ 2بناء لإلنتخابات القضائية الهيئة احدى في الدائرة من طلب على

الحاالت اآلتية:أـ فقدان شرط من شروط التأسيس .

ب ـ القيام باي نشاط يخالف الدستور.ت ـ القيام بنشاط ذا طابع عسكري أو

شبه عسكري.ممارسة في العنف استخدام ـ ث

نشاطه السياسي.ج ـ تملك أو حيازة أو خزن األسلحة الحربية أو النارية أو المواد القابلة مقره في المفرقعة أو لإلنفجار الرئيس أو في أحد مقار فروعه أو

أي محل آخر خالفا للقانون .

ح ـ القيام بأي نشاط يهدد أمن الدولة، أو سيادتها أو أراضيها وحدة أو

استقاللها.

3 ـ لكل ذي مصلحة تقديم شكوى الى تنظيم أو حزب أي ضد الدائرة سياسي يخالف احكام هذا القانون.

أو الحزب من اإلعانة تحجب ـ 4اشهر ستة لمدة السياسي التنظيم وبناء الدائرة من مسبب بطلب احدى في قضائي قرار على

الحاالت اآلتية:أـ القيام بعمل من شأنه اإلعتداء على الدولة مؤسسات وحريات حقوق واألحزاب أو التنظيمات السياسية واإلتحادات والنقابالت األخرى

والمنظمات غير الحكومية.بـ التدخل في الشؤون الداخلية للدول األخرى بما يضر بالمصالح العليا

للعراق.

5 ـ يتم وقف نشاط الحزب او التنظيم بناء اشهر ستة لمدة السياسي في الدائرة من على طلب مسبب حالة ثبوت تلقيه امواال من جهات القانون هذا ألحكام خالفا أجنبية ويحل الحزب أو التنظيم السياسي

في حال تكرار هذه المخالفة.

6ـ تفصل الهيئة القضائية المستقلة في اعاله تقدم ما وفق المقدم الطلب يوما ثالثين خالل فقرات من قرار ويكون تقديمه تأريخ من المحكمة أمام للطعن قابال الهيئة

اإلتحادية العليا.

ثاني عشر: الموارد المالية:

او الحزب تمويل مصادر تتكون التنظيم السياسي مما يأتي:

ـ اشتراكات اعضائه، ويتم تثبيت 1وتوزيعها اإلشتراكات مبالغ النظام مع يتفق بما واستخدامها ، القانون هذا وأحكام الداخلي

KERKÜK VAKFI

KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / قارداشلق Yıl/Year 17 السنة Sayı/Issue 68 العدد Ekim-Aralık/October-December 2015 تشرين االول - كانوناالول 59

المحكمة أختصاصات الى جديدا أن حين ،في العليا اإلتحادية ومنصوص محددة اختصاصاتها

عليها في الدستور.

األحزاب شؤون دائرة ـ ثامنا والتنظيمات السياسية:

الهيكل ضمن دائرة تستحدث التنظيمي للمفوضية العليا المستقلة شؤون )دائرة تسمى لإلنتخابات السياسية( والتنظيمات األحزاب المفوضين بمجلس وترتبط بدرجة موظف ويرأسها مباشرة بعنوان )الصحيح عام مدير الخبرة ذوي من عام( مدير حاصال واإلختصاص والنزاهة أو القانون في عليا شهادة على العلوم السياسية )أي حاصل على شهادة ماجستيرأو دكتوراه(وتضم

الدائرة عددا كافيا من الموظفين.

وتختص هذه الدائرة بما يأتي:األحزاب تأسيس اجازة اصدار ـ 1

والتنظيمات السياسية.

وزارة الى مقترح تقديم ـ 2للمبلغ السنوي بالتقدير المالية لألحزاب المالية لإلعانة الكلي

والتنظيمات السياسية

3 ـ متابعة اعمال ونشاطات األحزاب السياسية وتقييم مدى والتنظيمات مطابقتها وامتثالها ألحكام القانون.

عن الصادرة المخالفات رصد ـ 4السياسية والتنظيمات األحزاب

والتحقيق فيها.

في المحاكم جلسات حضور ـ 5باألحزاب المتعلقة القضايا ورئيس السياسية والتنظيمات الحزب أو من ينوب عنه، وتقديم

الطعون أمام المحاكم المختصة.

والدعاوى ضد الشكاوى تحريك ـ 6السياسية والتنظيمات األحزاب

عند اعضائها من عضو اي او مخالفة احكام هذا القانون .

7 ـ تكون قرارات الدائرة واجراءاتها هذا احكام بتنفيذ يتعلق فيما بعد مصادقة مجلس نافذة القانون

المفوضين.

األحزاب وواجبات حقوق ـ تاسعا السياسية والتنظيمات السياسية:

السياسي التنظيم أو الحزب يتمتع 1ـ والقانونية المعنوية بالشخصية لذلك، تبعا نشاطه ويمارس المعنوية الشخصية أن والشك تغني عن ذكر الشخصية القانونية.

التنظيم أو الحزب رئيس يمثل ـ 2وحسب بصفته ومن السياسي يتعلق ما كل الداخلي، النظام التنظيم أو الحزب بشؤون والجهات القضاء أمام السياسي

األخرى.

3ـ لرئيس الحزب أو التنظيم السياسي أحدا عنه ينيب أن بصفته ومن أو الحزبية القيادات من أكثر أو وفقا تمثيله في السياسي التنظيم

لنظامه الداخلي.

4 ـ مقرات الحزب والتنظيم السياسي دخولها واليجوز مصونة كافة او تفتيشها اال بقرار قضائي وفقا

للقانون .

5 ـ وثائق الحزب أو التنظيم السياسي اتصاله ووسائل ومراسالته أو تفتيشها واليجوز مصونة أو عليها، أوالتنصت مراقبتها قضائي بقرار اال عنها الكشف

وفقا للقانون .

التنظيم او السياسي للحزب ـ 6السياسي الحق في:

ومجلة سياسية صحيفة اصدار أـ موقع وانشاء اكثر أو سياسية الكتروني وتملك واستخدام وسائل

آرائه عن للتعبير كافة اإلتصال ويكون القانون، وفق ومبادئه رئيس التحرير هو المسؤول عما

ينشر فيهما.ب ـ الحق في استخدام وسائل اإلعالم مبادئه وشرح نظره وجهة لبيان

وبرامجه.عن الدولة اعالم أجهزة تبتعد ـ ت التمييز بين األحزاب والتنظيمات السياسية في استخدام وسائلها لنقل

وجهات نظرها الى المواطنين.

السياسي والتنظيم الحزب يلتزم ـ 7واعضاؤه بما يأتي:

سيادة واحترام الدستور أحكام أـ القانون .

ومبدأ السياسية التعددية مبدأ ـ ب التداول السلمي للسلطة.

الدولة باستقالل المساس عدم ـ ت وأمنها وصيانة وحدتها الوطنية.

وتكافؤ المساواة مبدأ اعتماد ـ ث الفرص بين جميع المواطنين عند تولي المسؤولية او المشاركة فيها

.الوظيفة حيادية على المحافظة ـ ج وعدم العامة والمؤسسات العامة حزب مكاسب لتحقيق استغاللها

أو تنظيم سياسي .حـ عدم تملك األسلحة والمتفجرات أو

حيازتها خالفا للقانون .خ ـ تزويد دائرة األحزاب والتنظيمات السياسية باية تحديثات على نظامه السياسي وبرنامجه الداخلي المؤسسين األعضاء وأسماء أي عليها يطرأ حينما والمنتمين

تغيير.نشاطاته عن الدائرة اعالم ـ د والتنظيمات باألحزاب وعالقاته السياسية والمنظمات السياسية

غير العراقيةذ ـ تحريك الدعوى الجزائية ضد أي عضو من أعضائه عند مخالفتهم

ألحكام هذا القانون .

السياسي والتنظيم الحزب يمتنع ـ 8عما يأتي:

Page 61: Şehit Dr. Rıza Demirci اﻟﻣﻧﺎﺿ

KERKÜK VAKFI

KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / قارداشلق Yıl/Year 17 السنة Sayı/Issue 68 العدد Ekim-Aralık/October-December 2015 58تشرين االول - كانوناالول

بأي المالي أو التنظيمي اإلرتباط أـ جهة غير عراقية أو توجيه النشاط بناء السياسي التنظيم أو الحزبي أي من توجيهات أو أوامر على

دولة أو جهة خارجية.ب ـ التدخل في شؤون الدول األخرى.ت ـ التعاون مع األحزاب والتنظيمات السياسية التي تحظرها الدولة أو يكون الحزب أو التنظيم السياسي في للتدخل األخرى للدول منفذا

الشؤون الداخلية للعراق.أو للحزب واإلستقطاب التنظيم ـ ج التنظيمي أو السياسي التنظيم االمن وقوى الجيش صفوف في الداخلي واألجهزة األمنية األخرى

والقضاء والهيئات المستقلة.ح ـ استخدام دور العبادة ومؤسسات التعليمية لممارسة الدولة بما فيها النشاط الحزبي او الدعاية لصالح

او ضد حزب او تنظيم سياسي.

السياسي والتنظيم الحزب يلتزم ـ 9بما الرئيس مقره في يحتفظ بأن

يأتي:والبرنامج له، الداخلي النظام أـ من اقرارهما ويكون السياسي الهيئة العامة في اول اجتماع لها، القواعد الداخلي النظام ويتضمن السياسية بالشؤون المتعلقة بما والمالية واإلدارية والتنظيمية

يتفق وأحكام الدستور والقانون .ب ـ سجل األعضاء وتدون فيه اسماء اعضاء الحزب والتنظيم السياسي المؤسسة الهيئة اعضاء فيهم بما ومحال وعناوينهم والمنتمين

اقامتهم.عن الصادرة القرارات سجل ـ ت

الحزب أوالتنظيم السياسي.فيه وتدون الحسابات سجل ـ ث

اإليرادات والنفقات.فيه وتدون الممتلكات سجل ـ ج المنقولة وغير المنقولة األموال

مع أوصافها وأرقامها واقيامها.أية سجالت أخرى يتطلبها عمل ـ ح

الحزب أوالتنظيم السياسي.خ ـ تكون السجالت المعتمدة مصدقة

من دائرة الكاتب العدل المختصة.دـ قواعد النظام المالي وتحديد الموارد فيه تودع الذي المصرف واسم المنظمة واألجراءات األموال واجراءات وقواعد للصرف، مراجعتها وكيفية الحسابات الميزانية واعداد واقرارها السنوية واعتمادها واوجه انفاقها.

عاشرا ـ التحالف واإلندماج:السياسية والتنظيمات لألحزاب 1ـ لتشكيل بينها فيما التحالف حرية تحالف سياسي، وذلك بتقديم وثيقة لتسجيلها الدائرة الى التحالف السياسية التحالفات سجل في األسم الوثيقة تتضمن أن على والشعار المميز واسماء األحزاب المتحالفة السياسية والتنظيمات

واهداف التحالف ونمط التنظيم.

السياسي التنظيم او للحزب ـ 2تنظيم او حزب اي مع اإلندماج سياسي آخر لتشكل حزب أو تنظيم سياسي جديد، ويتم اتباع اجراءات التسجيل وفقا الحكام هذا القانون .

حادي عشر ـ توقف النشاط السياسي:وفق سياسي تنظيم او لكل حزب 1ـ وقف يقر أن الداخلي نظامه

نشاطه او حل نفسه ذاتيا.

من بقرار الحل يكون أن يجوز ـ 2بناء لإلنتخابات القضائية الهيئة احدى في الدائرة من طلب على

الحاالت اآلتية:أـ فقدان شرط من شروط التأسيس .

ب ـ القيام باي نشاط يخالف الدستور.ت ـ القيام بنشاط ذا طابع عسكري أو

شبه عسكري.ممارسة في العنف استخدام ـ ث

نشاطه السياسي.ج ـ تملك أو حيازة أو خزن األسلحة الحربية أو النارية أو المواد القابلة مقره في المفرقعة أو لإلنفجار الرئيس أو في أحد مقار فروعه أو

أي محل آخر خالفا للقانون .

ح ـ القيام بأي نشاط يهدد أمن الدولة، أو سيادتها أو أراضيها وحدة أو

استقاللها.

3 ـ لكل ذي مصلحة تقديم شكوى الى تنظيم أو حزب أي ضد الدائرة سياسي يخالف احكام هذا القانون.

أو الحزب من اإلعانة تحجب ـ 4اشهر ستة لمدة السياسي التنظيم وبناء الدائرة من مسبب بطلب احدى في قضائي قرار على

الحاالت اآلتية:أـ القيام بعمل من شأنه اإلعتداء على الدولة مؤسسات وحريات حقوق واألحزاب أو التنظيمات السياسية واإلتحادات والنقابالت األخرى

والمنظمات غير الحكومية.بـ التدخل في الشؤون الداخلية للدول األخرى بما يضر بالمصالح العليا

للعراق.

5 ـ يتم وقف نشاط الحزب او التنظيم بناء اشهر ستة لمدة السياسي في الدائرة من على طلب مسبب حالة ثبوت تلقيه امواال من جهات القانون هذا ألحكام خالفا أجنبية ويحل الحزب أو التنظيم السياسي

في حال تكرار هذه المخالفة.

6ـ تفصل الهيئة القضائية المستقلة في اعاله تقدم ما وفق المقدم الطلب يوما ثالثين خالل فقرات من قرار ويكون تقديمه تأريخ من المحكمة أمام للطعن قابال الهيئة

اإلتحادية العليا.

ثاني عشر: الموارد المالية:

او الحزب تمويل مصادر تتكون التنظيم السياسي مما يأتي:

ـ اشتراكات اعضائه، ويتم تثبيت 1وتوزيعها اإلشتراكات مبالغ النظام مع يتفق بما واستخدامها ، القانون هذا وأحكام الداخلي

KERKÜK VAKFI

KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / قارداشلق Yıl/Year 17 السنة Sayı/Issue 68 العدد Ekim-Aralık/October-December 2015 تشرين االول - كانوناالول 59

المحكمة أختصاصات الى جديدا أن حين ،في العليا اإلتحادية ومنصوص محددة اختصاصاتها

عليها في الدستور.

األحزاب شؤون دائرة ـ ثامنا والتنظيمات السياسية:

الهيكل ضمن دائرة تستحدث التنظيمي للمفوضية العليا المستقلة شؤون )دائرة تسمى لإلنتخابات السياسية( والتنظيمات األحزاب المفوضين بمجلس وترتبط بدرجة موظف ويرأسها مباشرة بعنوان )الصحيح عام مدير الخبرة ذوي من عام( مدير حاصال واإلختصاص والنزاهة أو القانون في عليا شهادة على العلوم السياسية )أي حاصل على شهادة ماجستيرأو دكتوراه(وتضم

الدائرة عددا كافيا من الموظفين.

وتختص هذه الدائرة بما يأتي:األحزاب تأسيس اجازة اصدار ـ 1

والتنظيمات السياسية.

وزارة الى مقترح تقديم ـ 2للمبلغ السنوي بالتقدير المالية لألحزاب المالية لإلعانة الكلي

والتنظيمات السياسية

3 ـ متابعة اعمال ونشاطات األحزاب السياسية وتقييم مدى والتنظيمات مطابقتها وامتثالها ألحكام القانون.

عن الصادرة المخالفات رصد ـ 4السياسية والتنظيمات األحزاب

والتحقيق فيها.

في المحاكم جلسات حضور ـ 5باألحزاب المتعلقة القضايا ورئيس السياسية والتنظيمات الحزب أو من ينوب عنه، وتقديم

الطعون أمام المحاكم المختصة.

والدعاوى ضد الشكاوى تحريك ـ 6السياسية والتنظيمات األحزاب

عند اعضائها من عضو اي او مخالفة احكام هذا القانون .

7 ـ تكون قرارات الدائرة واجراءاتها هذا احكام بتنفيذ يتعلق فيما بعد مصادقة مجلس نافذة القانون

المفوضين.

األحزاب وواجبات حقوق ـ تاسعا السياسية والتنظيمات السياسية:

السياسي التنظيم أو الحزب يتمتع 1ـ والقانونية المعنوية بالشخصية لذلك، تبعا نشاطه ويمارس المعنوية الشخصية أن والشك تغني عن ذكر الشخصية القانونية.

التنظيم أو الحزب رئيس يمثل ـ 2وحسب بصفته ومن السياسي يتعلق ما كل الداخلي، النظام التنظيم أو الحزب بشؤون والجهات القضاء أمام السياسي

األخرى.

3ـ لرئيس الحزب أو التنظيم السياسي أحدا عنه ينيب أن بصفته ومن أو الحزبية القيادات من أكثر أو وفقا تمثيله في السياسي التنظيم

لنظامه الداخلي.

4 ـ مقرات الحزب والتنظيم السياسي دخولها واليجوز مصونة كافة او تفتيشها اال بقرار قضائي وفقا

للقانون .

5 ـ وثائق الحزب أو التنظيم السياسي اتصاله ووسائل ومراسالته أو تفتيشها واليجوز مصونة أو عليها، أوالتنصت مراقبتها قضائي بقرار اال عنها الكشف

وفقا للقانون .

التنظيم او السياسي للحزب ـ 6السياسي الحق في:

ومجلة سياسية صحيفة اصدار أـ موقع وانشاء اكثر أو سياسية الكتروني وتملك واستخدام وسائل

آرائه عن للتعبير كافة اإلتصال ويكون القانون، وفق ومبادئه رئيس التحرير هو المسؤول عما

ينشر فيهما.ب ـ الحق في استخدام وسائل اإلعالم مبادئه وشرح نظره وجهة لبيان

وبرامجه.عن الدولة اعالم أجهزة تبتعد ـ ت التمييز بين األحزاب والتنظيمات السياسية في استخدام وسائلها لنقل

وجهات نظرها الى المواطنين.

السياسي والتنظيم الحزب يلتزم ـ 7واعضاؤه بما يأتي:

سيادة واحترام الدستور أحكام أـ القانون .

ومبدأ السياسية التعددية مبدأ ـ ب التداول السلمي للسلطة.

الدولة باستقالل المساس عدم ـ ت وأمنها وصيانة وحدتها الوطنية.

وتكافؤ المساواة مبدأ اعتماد ـ ث الفرص بين جميع المواطنين عند تولي المسؤولية او المشاركة فيها

.الوظيفة حيادية على المحافظة ـ ج وعدم العامة والمؤسسات العامة حزب مكاسب لتحقيق استغاللها

أو تنظيم سياسي .حـ عدم تملك األسلحة والمتفجرات أو

حيازتها خالفا للقانون .خ ـ تزويد دائرة األحزاب والتنظيمات السياسية باية تحديثات على نظامه السياسي وبرنامجه الداخلي المؤسسين األعضاء وأسماء أي عليها يطرأ حينما والمنتمين

تغيير.نشاطاته عن الدائرة اعالم ـ د والتنظيمات باألحزاب وعالقاته السياسية والمنظمات السياسية

غير العراقيةذ ـ تحريك الدعوى الجزائية ضد أي عضو من أعضائه عند مخالفتهم

ألحكام هذا القانون .

السياسي والتنظيم الحزب يمتنع ـ 8عما يأتي:

Page 62: Şehit Dr. Rıza Demirci اﻟﻣﻧﺎﺿ

KERKÜK VAKFI

KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / قارداشلق Yıl/Year 17 السنة Sayı/Issue 68 العدد Ekim-Aralık/October-December 2015 60تشرين االول - كانوناالول

1 ـ عراقي الجنسية.

2 ـ أكمل الثامنة عشرة سنة من العمر ومتمتعا باالهلية القانونية.

السلطة أعضاء من اليكون أن ـ 3النزاهة وهيئة القضائية المستقلة العليا والمفوضية العليا والمفوضية لإلنتخابات الجيش ومنتسبي اإلنسان لحقوق وجهاز الداخلي االمن وقوى الوطني. واالمن المخابرات الوطني( تعبير)األمن هنا وورد التعبير هذا مثل يرد لم حين في وعلى المؤسس، شروط في باجراءات مشموال اليكون أن كان من وعلى والعدالة المساءلة منتميا الى حزب أو تنظيم سياسي أن يختار بين اإلستقالة من الحزب أو التنظيم السياسي أو الوظيفة في

الجهات المذكورة آنفا.

او الحزب تسجيل اجراءات ـ سابعا التنظيم السياسي:

تحريريا التأسيس طلب يقدم ـ 1التنظيم أو الحزب ممثل بتوقيع التسجيل ألغراض السياسي والتنظيمات األحزاب دائرة الى بأسماء قائمة به مرفقا السياسية عدد اليقل التي المؤسسة الهيئة أعضاء سبعة عن اعضائها مؤسسين ومرفقا به قائمة بأسماء من عضو ألفي عن اليقل عدد الرقم المحافظات)وهذا مختلف مرعاة يتم أن على فيه( مبالغ

التمثيل النسوي.

الوثائق التأسيس بطلب ترفق ـ 2اآلتية:

الداخلي النظام من نسخ ثالث أـ وبرنامجه السياسي التنظيم أو

السياسي.بـ تقدم األحزاب التي تمثل المكونات اآلثنية )األقليات( قائمة بـ )500( أو الحزب مؤسس يرفقها عضو

التنظيم السياسي.

الهيئة أعضاء بأسماء قائمة ـ ت بتواقيعهم معززة المؤسسة الكاتب من ومصدقة الشخصية

العدل.ث ـ صورة مصدقة من هوية األحوال المدنية وبطاقة السكن لكل عضو من اعضاء الهيئة المؤسسة أوأي

وثيقة تحّل محلها قانونا.ج ـ تعهد خطي بفتح حساب مصرفي للحزب أو التنظيم السياسي خالل )30( يوما من اعتبار الحزب او

التنظيم السياسي مجازا.كل سوابق صحيفة من نسخة ـ ح وزارة من ترسل مؤسس عضو الداخلية / دائرة األدلة الجنائية أو وزارة الداخلية في األقليم لساكني العليا الوطنية والهيئة األقليم، للمساءلة والعدالة بطلب من دائرة التتجاوز مدة خالل األحزاب ثالثين يوما من تأريخ تقديم طلب التأسيس تؤكد خلو صحيفته من أي حكم قضائي بات عن جريمة القتل العمد أو جريمة مخلة بالشرف أو المالي الفساد أو اإلرهاب جرائم باجراءات شموله أو أواإلداري المساءلة والعدالة، وفي حالة عدم السوابق لصحيفة الدائرة تسلم المذكورة المدة خالل لكل عضو قبوال مقبوال التأسيس طلب يُعد

مشروطا.تسجيل رسم الدائرة تستحصل ـ خ مليون وعشرون خمسة قدره في المبالغة مدى ويالحظ دينار، تخفيض ونقترح الرسم، مقدار

الرسم.أو شكلي نقص وجود حالة في ـ د اجراءات في موضوعي خلل الطلب مقدم يبلغ التأسيس طلب خالل اإلجراءات هذه إلستكمال يعد وبخالفه ، يوما ثالثين مدة

الطلب مرفوضا.

3 ـ تبت الدائرة بطلب التأسيس خالل يوما عشر خمسة التتجاوز مدة من موعد النظر بالطلب وبخالفه يعتبر الطلب مقبوال، وكان يفضل

في الدائرة تبت أن على النص الطلب خالل خمسة عشر يوما من تأريخ تسجيل الطلب ودفع الرسم،

وبخالفه يُعد الحزب مجازا.

السياسي التنظيم أو الحزب يُعد ـ 4الدائرة موافقة بعد قائما)مجازا( المفوضين مجلس ومصادقة المستقلة العليا المفوضية في لإلنتخابات، ونشره في صحيفتين أو الحزب أن أي محليتين، اال مجازا اليعد السياسي التنظيم ونشر المراحل بهذه المرور بعد

الموافقة في صحيفتين محليتين.

طلب بقبول الدائرة قرار يكون ـ 5التأسيس أو رفضه خاضعا للطعن فيها من كل ذي مصلحة أمام الهيئة تطرقنا التي لإلنتخابات القضائية وتبت المقال، هذا بداية في اليها بالطعن خالل خمسة عشر الهيئة الطعن، تسلمها تأريخ من يوما ومن الدقة القول من تأريخ تسجيل قرار نقض حالة وفي الطعن، الدائرة يعاد الطلب للنظر فيه مرة التي القرارات وتخضع ثانية، للطعن القضائية الهيئة تصدرها العليا اإلتحادية المحكمة أمام خالل ثالثين يوما ابتداء من اليوم بالقرار وفقا ألحكام للتبليغ التالي قانون المرافعات المدنية رقم)83( بعد الطعن ويكون ،1969 لسنة الف )خمسمائة مقداره رسم دفع من الطعن في البت ويعد دينار( الحزب ويعد المستعجلة. االمور )مجازا( قائما السياسي أوالتنظيم المحكمة مصادقة تاريخ من الهيئة قرار على العليا اإلتحادية المحكمة نقضت واذا القضائية، الهيئة الى القضية فتعاد القرار القضائية لتفصل فيها مجددا وفق متطلبات قرار المحكمة اإلتحادية المحكمة هذه قرار وينشر العليا، الهيئة قرارات على بالمصادقة الرسمية، الجريدة في القضائية أختصاصا القانون أضاف وهنا

KERKÜK VAKFI

KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / قارداشلق Yıl/Year 17 السنة Sayı/Issue 68 العدد Ekim-Aralık/October-December 2015 تشرين االول - كانوناالول 61

السياسية األحزاب قانون يهدف ـ 3واإلجراءات األحكام تنظيم الى األحزاب بتأسيس المتعلقة وانشطتها السياسية والتنظيمات السياسية التعددية مبدأ وتحقيق السياسي التنظيم أو والحزب الدستورية الشرعية على القائمة في المواطنين حرية وضمان والتنظيمات األحزاب تأسيس أو اليها واإلنضمام السياسية أهداف وهذه منها، اإلنسحاب

جميلة ونبيلة نتمنى أن تتحق.

األساسية المبادئ أهم بين من ـ ثانيا التي نص عليها قانون األحزاب:

حق ونساء رجاال للمواطنين 1ـ أو حزب تأسيس في المشاركة اليه اإلنتماء أو سياسي تنظيم من يكن ولم منه، اإلنسحاب أو على)رجاال النص الضروري ونساء( ألن كلمة المواطنين تشمل هذا يكون وقد واإلناث، الذكور بالمساواة التبجح باب من النص ذلك ويدخل والمرأة، الرجل بين

في باب الدعاية للنظام السياسي.

على مواطن أي اجبار اليجوز ـ 2اإلنضمام الى أي حزب أو تنظيم سياسي أو اجباره على اإلستمرار

فيه.

مواطن اي ينتمي أن اليجوز ـ 3ألكثر من حزب أو تنظيم سياسي

في آن واحد.

أو حزب ألي انتمى لمن يجوز ـ 4تنظيم سياسي اإللتحاق بحزب أو انتهاء بشرط آخر سياسي تنظيم التنظيم أو الحزب في عضويته سابقا عضوا كان الذي السياسي

فيه.

5ـ اليجوز تمييز المواطن أو التعرض له أو مساءلته أو المساس بحقوقه لحزب انتمائه بسبب الدستورية وفق مؤسس سياسي تنظيم أو

القانون.

وهذه مبادئ جيدة نتمى أن تتحقق على أرض الواقع.

ثالثا ـ أسس التأسيس:السياسي التنظيم او الحزب يؤسس وبما المواطنة أساس على الدستور، أحكام مع اليتعارض أو الحزب تأسيس واليجوز أساس على السياسي التنظيم العنصرية أو اإلرهاب أو التكفير العرقي او الطائفي التعصب أو الحزب تأسيس ويمنع القومي او أو التنظيم السياسي الذي يتبنى أو يرّوج لفكر أو منهج حزب البعث المنحل ويعتمد الحزب أو التنظيم في الديمقراطية اآلليات السياسي التنظيم أو الحزب قيادات إختيار أو حزب لكل ويكون السياسي، به الخاص اسمه سياسي تنظيم أن وينبغي له المميز وشعاره يكون األسم الكامل لكل حزب أو المختصر واسمه سياسي تنظيم مختلفا له المميز الشعار وكذلك أو ألحزاب العائدة تلك عن ومسجلة سابقة سياسية تنظيمات

وفق هذا القانون .

أو لتأسيس أي حزب ـ يشترط رابعا تنظيم سياسي توفر ما يأتي:

أو الحزب مبادئ تعارض عدم ـ 1أو أهدافه أو السياسي التنظيم

برامجه مع الدستور.

2 ـ يكون للحزب أو التنظيم السياسي تحقيق لغرض الخاص برنامجه

اهدافه.

أو الحزب تأسيس اليكون أن ـ 3متخذا وعمله السياسي التنظيم شكل التنظيمات العسكرية او شبه اإلرتباط اليجوز كما العسكرية،

بأية قوة مسلحة.

4ـ أن اليكون من بين مؤسسي الحزب

أو قياداته او السياسي التنظيم او أعضائه من ثبت بحكم بات قيامه بالدعوة او المشاركة للترويج باية ألفكار العالنية طرق من طريقة

تتعارض مع احكام الدستور.

خامسا ـ يشترط في مؤسس الحزب أو التنظيم السياسي ما يأتي:

يفضل وكان الجنسية، عراقي ـ 1جنسية اليحمل أن على النص

أخرى.

من والعشرين الخامسة أكمل ـ 2العمر ومتمتعا باالهلية القانونية.

3 ـ حاصل على شهادة جامعية أولية أو ما يعادلها،

بات من ـ غير محكوم عليه بحكم 4محكمة مختصة عن جريمة القتل العمد أو جريمة مخلة بالشرف أو جرائم اإلرهاب أو الفساد المالي الدولية الجرائم أو اإلداري أو وغير مشمول باجراءات المساءلة حزب الى منتم وغير والعدالة المنحل للبعث سياسي تنظيم أو

بدرجة عضو عامل فما فوق.

5 ـ غير منتم لعضوية حزب أو تنظيم سياسي آخر وقت التأسيس.

السلطة أعضاء من اليكون أن ـ 6النزاهة وهيئة القضائية المستقلة العليا والمفوضية العليا والمفوضية لإلنتخابات الجيش ومنتسبي اإلنسان لحقوق وجهاز الداخلي األمن وقوى كان من كل وعلى المخابرات منتميا الى حزب أو تنظيم سياسي أن يختار بين اإلستقالة من الحزب أو التنظيم السياسي أو الوظيفة في

الجهات المذكورة آنفا.

سادسا ـ شروط العضوية: يشترط فيمن ينتمي لعضوية حزب أو

تنظيم سياسي أن يكون :

Page 63: Şehit Dr. Rıza Demirci اﻟﻣﻧﺎﺿ

KERKÜK VAKFI

KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / قارداشلق Yıl/Year 17 السنة Sayı/Issue 68 العدد Ekim-Aralık/October-December 2015 60تشرين االول - كانوناالول

1 ـ عراقي الجنسية.

2 ـ أكمل الثامنة عشرة سنة من العمر ومتمتعا باالهلية القانونية.

السلطة أعضاء من اليكون أن ـ 3النزاهة وهيئة القضائية المستقلة العليا والمفوضية العليا والمفوضية لإلنتخابات الجيش ومنتسبي اإلنسان لحقوق وجهاز الداخلي االمن وقوى الوطني. واالمن المخابرات الوطني( تعبير)األمن هنا وورد التعبير هذا مثل يرد لم حين في وعلى المؤسس، شروط في باجراءات مشموال اليكون أن كان من وعلى والعدالة المساءلة منتميا الى حزب أو تنظيم سياسي أن يختار بين اإلستقالة من الحزب أو التنظيم السياسي أو الوظيفة في

الجهات المذكورة آنفا.

او الحزب تسجيل اجراءات ـ سابعا التنظيم السياسي:

تحريريا التأسيس طلب يقدم ـ 1التنظيم أو الحزب ممثل بتوقيع التسجيل ألغراض السياسي والتنظيمات األحزاب دائرة الى بأسماء قائمة به مرفقا السياسية عدد اليقل التي المؤسسة الهيئة أعضاء سبعة عن اعضائها مؤسسين ومرفقا به قائمة بأسماء من عضو ألفي عن اليقل عدد الرقم المحافظات)وهذا مختلف مرعاة يتم أن على فيه( مبالغ

التمثيل النسوي.

الوثائق التأسيس بطلب ترفق ـ 2اآلتية:

الداخلي النظام من نسخ ثالث أـ وبرنامجه السياسي التنظيم أو

السياسي.بـ تقدم األحزاب التي تمثل المكونات اآلثنية )األقليات( قائمة بـ )500( أو الحزب مؤسس يرفقها عضو

التنظيم السياسي.

الهيئة أعضاء بأسماء قائمة ـ ت بتواقيعهم معززة المؤسسة الكاتب من ومصدقة الشخصية

العدل.ث ـ صورة مصدقة من هوية األحوال المدنية وبطاقة السكن لكل عضو من اعضاء الهيئة المؤسسة أوأي

وثيقة تحّل محلها قانونا.ج ـ تعهد خطي بفتح حساب مصرفي للحزب أو التنظيم السياسي خالل )30( يوما من اعتبار الحزب او

التنظيم السياسي مجازا.كل سوابق صحيفة من نسخة ـ ح وزارة من ترسل مؤسس عضو الداخلية / دائرة األدلة الجنائية أو وزارة الداخلية في األقليم لساكني العليا الوطنية والهيئة األقليم، للمساءلة والعدالة بطلب من دائرة التتجاوز مدة خالل األحزاب ثالثين يوما من تأريخ تقديم طلب التأسيس تؤكد خلو صحيفته من أي حكم قضائي بات عن جريمة القتل العمد أو جريمة مخلة بالشرف أو المالي الفساد أو اإلرهاب جرائم باجراءات شموله أو أواإلداري المساءلة والعدالة، وفي حالة عدم السوابق لصحيفة الدائرة تسلم المذكورة المدة خالل لكل عضو قبوال مقبوال التأسيس طلب يُعد

مشروطا.تسجيل رسم الدائرة تستحصل ـ خ مليون وعشرون خمسة قدره في المبالغة مدى ويالحظ دينار، تخفيض ونقترح الرسم، مقدار

الرسم.أو شكلي نقص وجود حالة في ـ د اجراءات في موضوعي خلل الطلب مقدم يبلغ التأسيس طلب خالل اإلجراءات هذه إلستكمال يعد وبخالفه ، يوما ثالثين مدة

الطلب مرفوضا.

3 ـ تبت الدائرة بطلب التأسيس خالل يوما عشر خمسة التتجاوز مدة من موعد النظر بالطلب وبخالفه يعتبر الطلب مقبوال، وكان يفضل

في الدائرة تبت أن على النص الطلب خالل خمسة عشر يوما من تأريخ تسجيل الطلب ودفع الرسم،

وبخالفه يُعد الحزب مجازا.

السياسي التنظيم أو الحزب يُعد ـ 4الدائرة موافقة بعد قائما)مجازا( المفوضين مجلس ومصادقة المستقلة العليا المفوضية في لإلنتخابات، ونشره في صحيفتين أو الحزب أن أي محليتين، اال مجازا اليعد السياسي التنظيم ونشر المراحل بهذه المرور بعد

الموافقة في صحيفتين محليتين.

طلب بقبول الدائرة قرار يكون ـ 5التأسيس أو رفضه خاضعا للطعن فيها من كل ذي مصلحة أمام الهيئة تطرقنا التي لإلنتخابات القضائية وتبت المقال، هذا بداية في اليها بالطعن خالل خمسة عشر الهيئة الطعن، تسلمها تأريخ من يوما ومن الدقة القول من تأريخ تسجيل قرار نقض حالة وفي الطعن، الدائرة يعاد الطلب للنظر فيه مرة التي القرارات وتخضع ثانية، للطعن القضائية الهيئة تصدرها العليا اإلتحادية المحكمة أمام خالل ثالثين يوما ابتداء من اليوم بالقرار وفقا ألحكام للتبليغ التالي قانون المرافعات المدنية رقم)83( بعد الطعن ويكون ،1969 لسنة الف )خمسمائة مقداره رسم دفع من الطعن في البت ويعد دينار( الحزب ويعد المستعجلة. االمور )مجازا( قائما السياسي أوالتنظيم المحكمة مصادقة تاريخ من الهيئة قرار على العليا اإلتحادية المحكمة نقضت واذا القضائية، الهيئة الى القضية فتعاد القرار القضائية لتفصل فيها مجددا وفق متطلبات قرار المحكمة اإلتحادية المحكمة هذه قرار وينشر العليا، الهيئة قرارات على بالمصادقة الرسمية، الجريدة في القضائية أختصاصا القانون أضاف وهنا

KERKÜK VAKFI

KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / قارداشلق Yıl/Year 17 السنة Sayı/Issue 68 العدد Ekim-Aralık/October-December 2015 تشرين االول - كانوناالول 61

السياسية األحزاب قانون يهدف ـ 3واإلجراءات األحكام تنظيم الى األحزاب بتأسيس المتعلقة وانشطتها السياسية والتنظيمات السياسية التعددية مبدأ وتحقيق السياسي التنظيم أو والحزب الدستورية الشرعية على القائمة في المواطنين حرية وضمان والتنظيمات األحزاب تأسيس أو اليها واإلنضمام السياسية أهداف وهذه منها، اإلنسحاب

جميلة ونبيلة نتمنى أن تتحق.

األساسية المبادئ أهم بين من ـ ثانيا التي نص عليها قانون األحزاب:

حق ونساء رجاال للمواطنين 1ـ أو حزب تأسيس في المشاركة اليه اإلنتماء أو سياسي تنظيم من يكن ولم منه، اإلنسحاب أو على)رجاال النص الضروري ونساء( ألن كلمة المواطنين تشمل هذا يكون وقد واإلناث، الذكور بالمساواة التبجح باب من النص ذلك ويدخل والمرأة، الرجل بين

في باب الدعاية للنظام السياسي.

على مواطن أي اجبار اليجوز ـ 2اإلنضمام الى أي حزب أو تنظيم سياسي أو اجباره على اإلستمرار

فيه.

مواطن اي ينتمي أن اليجوز ـ 3ألكثر من حزب أو تنظيم سياسي

في آن واحد.

أو حزب ألي انتمى لمن يجوز ـ 4تنظيم سياسي اإللتحاق بحزب أو انتهاء بشرط آخر سياسي تنظيم التنظيم أو الحزب في عضويته سابقا عضوا كان الذي السياسي

فيه.

5ـ اليجوز تمييز المواطن أو التعرض له أو مساءلته أو المساس بحقوقه لحزب انتمائه بسبب الدستورية وفق مؤسس سياسي تنظيم أو

القانون.

وهذه مبادئ جيدة نتمى أن تتحقق على أرض الواقع.

ثالثا ـ أسس التأسيس:السياسي التنظيم او الحزب يؤسس وبما المواطنة أساس على الدستور، أحكام مع اليتعارض أو الحزب تأسيس واليجوز أساس على السياسي التنظيم العنصرية أو اإلرهاب أو التكفير العرقي او الطائفي التعصب أو الحزب تأسيس ويمنع القومي او أو التنظيم السياسي الذي يتبنى أو يرّوج لفكر أو منهج حزب البعث المنحل ويعتمد الحزب أو التنظيم في الديمقراطية اآلليات السياسي التنظيم أو الحزب قيادات إختيار أو حزب لكل ويكون السياسي، به الخاص اسمه سياسي تنظيم أن وينبغي له المميز وشعاره يكون األسم الكامل لكل حزب أو المختصر واسمه سياسي تنظيم مختلفا له المميز الشعار وكذلك أو ألحزاب العائدة تلك عن ومسجلة سابقة سياسية تنظيمات

وفق هذا القانون .

أو لتأسيس أي حزب ـ يشترط رابعا تنظيم سياسي توفر ما يأتي:

أو الحزب مبادئ تعارض عدم ـ 1أو أهدافه أو السياسي التنظيم

برامجه مع الدستور.

2 ـ يكون للحزب أو التنظيم السياسي تحقيق لغرض الخاص برنامجه

اهدافه.

أو الحزب تأسيس اليكون أن ـ 3متخذا وعمله السياسي التنظيم شكل التنظيمات العسكرية او شبه اإلرتباط اليجوز كما العسكرية،

بأية قوة مسلحة.

4ـ أن اليكون من بين مؤسسي الحزب

أو قياداته او السياسي التنظيم او أعضائه من ثبت بحكم بات قيامه بالدعوة او المشاركة للترويج باية ألفكار العالنية طرق من طريقة

تتعارض مع احكام الدستور.

خامسا ـ يشترط في مؤسس الحزب أو التنظيم السياسي ما يأتي:

يفضل وكان الجنسية، عراقي ـ 1جنسية اليحمل أن على النص

أخرى.

من والعشرين الخامسة أكمل ـ 2العمر ومتمتعا باالهلية القانونية.

3 ـ حاصل على شهادة جامعية أولية أو ما يعادلها،

بات من ـ غير محكوم عليه بحكم 4محكمة مختصة عن جريمة القتل العمد أو جريمة مخلة بالشرف أو جرائم اإلرهاب أو الفساد المالي الدولية الجرائم أو اإلداري أو وغير مشمول باجراءات المساءلة حزب الى منتم وغير والعدالة المنحل للبعث سياسي تنظيم أو

بدرجة عضو عامل فما فوق.

5 ـ غير منتم لعضوية حزب أو تنظيم سياسي آخر وقت التأسيس.

السلطة أعضاء من اليكون أن ـ 6النزاهة وهيئة القضائية المستقلة العليا والمفوضية العليا والمفوضية لإلنتخابات الجيش ومنتسبي اإلنسان لحقوق وجهاز الداخلي األمن وقوى كان من كل وعلى المخابرات منتميا الى حزب أو تنظيم سياسي أن يختار بين اإلستقالة من الحزب أو التنظيم السياسي أو الوظيفة في

الجهات المذكورة آنفا.

سادسا ـ شروط العضوية: يشترط فيمن ينتمي لعضوية حزب أو

تنظيم سياسي أن يكون :

Page 64: Şehit Dr. Rıza Demirci اﻟﻣﻧﺎﺿ

KERKÜK VAKFI

KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / قارداشلق Yıl/Year 17 السنة Sayı/Issue 68 العدد Ekim-Aralık/October-December 2015 62تشرين االول - كانوناالول

شؤون دائرة القانون أنشأ ـ 2السياسية والتنظيمات األحزاب المستقلة العليا المفوضية في الدائرة وترتبط لإلنتخابات في وتنظر المفوضين، بمجلس القضايا المتعلقة باألحزاب )الهيئة المشكلة لإلنتخابات( والقضائية العليا المفوضية قانون بموجب رقم)11( لإلنتخابات المستقلة

لسنة 2007 المعدل.

بأمر أنشأت قد الهيئة هذه وكانت في المرقم)92( اإلئتالف سلطة القانون ثم صدر ،31/5/2004رقم )11( لسنة 2007، وبموجب المفوضية تعّد منه )2( المادة العليا المستقلة هيئة مهنية حكومية مستقلة ومحايدة تتمتع بالشخصية مجلس لرقابة وتخضع المعنوية األسس وضع وتملك النواب اإلنتخابات في المعتمدة والقواعد واإلستفتاءات اإلتحادية واإلقليمية وفي المحافظات غير المنتظمة في اقليم، واإلشراف على جميع أنواع اإلنتخابات واإلستفتاءات اإلتحادية غير المحافظات في والمحلية المنتظمة باقليم، ومن المالحظات الهيئة هذه تشكيل على ترد التي يتألف المفوضين مجلس أن اثنين ويضم اعضاء تسعة من مجلس يختارهم القانونيين، من ترشيحهم بعد باإلغلبية النواب النواب(على مجلس )لجنة من اإلختصاص ذوي من يكونوا أن بالكفاءة لهم والمشهود والخبرة والنزاهة واإلستقاللية مع مراعاة تمثيل النساء، وأن يكونوا مستقلين ويؤدي السياسية، الناحية من اليمين المفوضين مجلس أعضاء القضاء مجلس أمام القانونية نشك فاننا ذلك كل ومع األعلى. المجلس هذا أعضاء بإستقاللية يتم اختيارهم أن دام ما والهيئة، من مجلس النواب، فالمفروض أن المستقلة العليا المفوضية تتشكل واعضاء القضاة من لإلنتخابات

أعلى شاغلي ومن العام اإلدعاء والقانونية، القضائية المناصب الى انتقادات جادة وجهت وهناك تزوير في ودورها الهيئة، هذه من بالرغم السابقة، اإلنتخابات اصدار على المفوضية اقدام لإلنتخابات اإللكترونية البطاقات سوى ميزات أية التحمل والتي أبرم إلنجاز الذي العقد مبلغ أن مليون تجاوز)129 البطاقات أية توجد فال امريكي( دوالر قيمة اساسية للبطاقة فال يمكن من أشكال من شكل أي منع خاللها التزوير وتكرار اإلقتراع بل على العكس اصبحت من العوامل التي أضيفت الى قائمة وسائل التزوير على وذلك اإلنتخابات، في اجهزة إلن عليها، القائمين لسان عليها صرفت والتي التحقيق تفيد لن سوف الدوالرات ماليين المقترعين عدد احصاء في اال البطاقة تلك عائدية كشف وليس للناخب، بل إن البطاقة اإللكترونية التحمل صورة الناخب وال بصمة عملية انتشرت ولذلك األصابع، شراء تلك البطاقات وبذلك اسهمت تزوير شرعنة في المفوضية اإلنتخابات من قبل األحزاب التي البطاقات، من عدد أكبر جنت الكترونية بطاقات أن وتبين من وهناك لالموات، صدرت حصل على بطاقتين وغير ذلك من فارس الكاتب )انظر المخالفات الحمداني/ موقع كتابات األثنين 7 حكومة وأقدمت .)2014 نيسان أمر اصدار على العبادي حيدر ديواني باعفاء سبعة من المديرين العامين المستقلين وغير المسيرين أصالة ومعينين االحزاب من المستقلة العليا المفوضية في بتعيين والمباشرة لإلنتخابات، مرشحين من االحزاب المنضوية الوطني، التحالف مظلة في افتقار رئيس الوزارء بالرغم من اإلعفاء، في صالحية أية الى ويذكر مستقلة. المفوضية لكون

تمت أن اعفاؤهم سبق تم أن من من بقرارات العمل الى اعادتهم المحكمة اإلدارية العليا في مجلس قريب، وقت في الدولة، شورى بانهاء قرارا المالكي اصدار بعد المفوضية، في الوظيفية عالقتهم تدار حين في ذاتها، لألسباب مدير منصب عشر احد بالوكالة الى مقربين المفوضية في عام مجلس المفوضين والحزب الحاكم المالكي) زمن في تعيينهم تم الحمداني فارس الكاتب انظر التحالف ( بـ المعنون مقاله في قرار العبادي على يملي الوطني مستقلين عامين مدراء بعزل موقع / اإلنتخابات مفوضية في كتابات الثالثاء 20 تشرين األول استقاللية من بقي فماذا )2015

المفوضية؟

أما الهيئة القضائية لإلنتخابات فتتشكل من ثالثة قضاة غير متفرغين تقوم للنظر باختيارهم، التمييز محكمة من اليها المحالة الطعون في المقدمة من أو المفوضين مجلس المتضررين من قرارات المجلس التمييزية الهيئة وتضع مباشرة امامها الطعن اجراءات القضائية المفوضين مجلس قرارات في قانون في ورد ما اليخالف بما قانون من واستثناء المفوضية المرافعات المدنية رقم)83( لسنة 1969 والقوانين اإلجرائية(. وهذا القضائية الهيئة أن معناه الحكم المستقلة حرة في وضع اجراءات الطعن وهذا يخالف ابسط المبادئ النص ينبغي القانونية، حيث كان بأحكام الهيئة هذه التزام على قانون المرافعات المدنية أو النص الطعن اجراءات على صراحة وواضح. صريح بنص أمامها وسيتضح فيما بعد، في هذا المقال، الذي ستلعبه دائرة الخطير الدور شؤون األحزاب والهيئة القضائية المستقلة العليا المفوضية في

لإلنتخابات.

KERKÜK VAKFI

KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / قارداشلق Yıl/Year 17 السنة Sayı/Issue 68 العدد Ekim-Aralık/October-December 2015 تشرين االول - كانوناالول 63

نظرة الى قانون األحزابوموقف التركمان منه

المحامي يوسف نورالدين

مقدمة:سلطة أمر صدر 2003 عام بعد )قانون المنحلة المؤقتة اإلئتالف السياسية أوالتنظيمات األحزاب )97( رقم السياسية( والهيئات االمر هذا وكان ،2004 لسنة غامضا ومعيبا من جميع النواحي الحزبية الحياة تنظيم يستطع ولم

أوالسياسية للفترة السابقة.

دستور من )39( المادة ونصت ـ )أوال أن على 2005 عام السياسية األحزاب تأسيس حرية أو اليها واإلنضمام والجمعيات وتنظم مكفولة منها اإلنسحاب بقانون. ثانيا ـ اليجوز إجبار أحد أو حزب أي الى اإلنضمام على جمعية أو جهة سياسية، أو اجباره العضوية في اإلستمرار على مشروع أعد وبناءعليه فيها(. سنوات منذ األحزاب لقانون شورى مجلس على وعرض للخالفات ونظرا لتدقيقه، الدولة الموجودة بين اإلتجاهات السياسية يراوح المشروع بقي العراق في شورى مجلس بين مكانه في ومجلس الوزراء ومجلس الدولة أهم على اإلتفاق لعدم النواب، وأبرز أحكام هذا المشروع، سواء التمويل بمصادر منها يتعلق ما بالجهة أو المجاز للحزب المالي الحزب إجازة في بالبت المخولة الخالف، نقاط من ذلك وغير صّوت سنوات، وبعد وأخيرا، الخميس يوم النواب مجلس

)28/8/2015( المصادف األحزاب قانون باإلجماع،على السياسية، وصدربرقم )36( لسنة 2015على أن ينّفذ بعد مضي ستين يوما من تأريخ نشره في الجريدة الرسمية )نشر القانون في الجريدة المرقم)4383( بالعدد الرسمية

في وورد .)12/10/2015 في القانون لهذا الموجبة األسباب الحياة متطلبات مع )انسجاما والتحول الجديدة السياسية تنظيم ولغرض الديمقراطي، األحزاب لعمل القانوني اإلطار وطنية أسسس على السياسية التعددية تضمن ديمقراطية أوسع مشاركة وتحقق السياسية هذا شرع العامة، الشؤون في

القانون (.

عشرة في مادة )61( القانون وضم 3 فصول، الفصل األول )المواد 1ـ ( السريان والتعاريف واألهداف، )7 ـ 4 )المواد الثاني والفصل الثالث المبادئ األساسية والفصل )المواد 8 ـ10 ( احكام التأسيس، )المواد)11ـ17( الرابع والفصل

اجراءات التأسيس.

ـ28( 18 )المواد الخامس والفصل والفصل والواجبات، الحقوق )30 29ـ )المادتان السادس والفصل واإلندماج التحالف ـ 32( توقف السابع )المواد 31 الثامن والفصل السياسي النشاط المالية األحكام ـ45( 33 )المواد

ـ 46 المواد ( التاسع والفصل والفصل الجزائية (األحكام 55أحكام ـ61( 56 )المواد العاشر

عامة وختامية(.

أبرز على يلي فيما الضوء ونلقي أحكام هذا القانون :

أوال ـ السريان والتعاريف واألهداف:القانون المادة )1( من هذا 1ـ نصت على أن )تسري أحكام هذا القانون والتنظيمات األحزاب على وهذا العراق( في السياسية القول)تسري يكفي فكان مرتبك، األحزاب القانون على هذا أحكام السياسية( علما بأن القانون يحمل السياسية( األحزاب )قانون اسم التنظيمات لكلمة وجود وال القانون، عنوان في السياسية من )ثانيا( البند أن يالحظ كما أو الحزب عّرف المادة)1( واحد بتعريف السياسي التنظيم دون أن يميّز بين الحزب والتنظيم أن على نص فقد السياسي، السياسي،هو التنظيم أو )الحزب منّظمة المواطنين من مجموعة اساس على مسمى أي أسم تحت مشتركة ورؤى وأهداف مبادئ السلطة الى للوصول تسعى أهدافها بطرق ديمقراطية لتحقيق بما اليتعارض مع أحكام الدستور والقوانين النافذة( والشك أن كلمة )نافذة ( تزيد المبرر له، فما يطبق النافذة، القوانين هي القوانين من

وليست الملغية.

Page 65: Şehit Dr. Rıza Demirci اﻟﻣﻧﺎﺿ

KERKÜK VAKFI

KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / قارداشلق Yıl/Year 17 السنة Sayı/Issue 68 العدد Ekim-Aralık/October-December 2015 62تشرين االول - كانوناالول

شؤون دائرة القانون أنشأ ـ 2السياسية والتنظيمات األحزاب المستقلة العليا المفوضية في الدائرة وترتبط لإلنتخابات في وتنظر المفوضين، بمجلس القضايا المتعلقة باألحزاب )الهيئة المشكلة لإلنتخابات( والقضائية العليا المفوضية قانون بموجب رقم)11( لإلنتخابات المستقلة

لسنة 2007 المعدل.

بأمر أنشأت قد الهيئة هذه وكانت في المرقم)92( اإلئتالف سلطة القانون ثم صدر ،31/5/2004رقم )11( لسنة 2007، وبموجب المفوضية تعّد منه )2( المادة العليا المستقلة هيئة مهنية حكومية مستقلة ومحايدة تتمتع بالشخصية مجلس لرقابة وتخضع المعنوية األسس وضع وتملك النواب اإلنتخابات في المعتمدة والقواعد واإلستفتاءات اإلتحادية واإلقليمية وفي المحافظات غير المنتظمة في اقليم، واإلشراف على جميع أنواع اإلنتخابات واإلستفتاءات اإلتحادية غير المحافظات في والمحلية المنتظمة باقليم، ومن المالحظات الهيئة هذه تشكيل على ترد التي يتألف المفوضين مجلس أن اثنين ويضم اعضاء تسعة من مجلس يختارهم القانونيين، من ترشيحهم بعد باإلغلبية النواب النواب(على مجلس )لجنة من اإلختصاص ذوي من يكونوا أن بالكفاءة لهم والمشهود والخبرة والنزاهة واإلستقاللية مع مراعاة تمثيل النساء، وأن يكونوا مستقلين ويؤدي السياسية، الناحية من اليمين المفوضين مجلس أعضاء القضاء مجلس أمام القانونية نشك فاننا ذلك كل ومع األعلى. المجلس هذا أعضاء بإستقاللية يتم اختيارهم أن دام ما والهيئة، من مجلس النواب، فالمفروض أن المستقلة العليا المفوضية تتشكل واعضاء القضاة من لإلنتخابات

أعلى شاغلي ومن العام اإلدعاء والقانونية، القضائية المناصب الى انتقادات جادة وجهت وهناك تزوير في ودورها الهيئة، هذه من بالرغم السابقة، اإلنتخابات اصدار على المفوضية اقدام لإلنتخابات اإللكترونية البطاقات سوى ميزات أية التحمل والتي أبرم إلنجاز الذي العقد مبلغ أن مليون تجاوز)129 البطاقات أية توجد فال امريكي( دوالر قيمة اساسية للبطاقة فال يمكن من أشكال من شكل أي منع خاللها التزوير وتكرار اإلقتراع بل على العكس اصبحت من العوامل التي أضيفت الى قائمة وسائل التزوير على وذلك اإلنتخابات، في اجهزة إلن عليها، القائمين لسان عليها صرفت والتي التحقيق تفيد لن سوف الدوالرات ماليين المقترعين عدد احصاء في اال البطاقة تلك عائدية كشف وليس للناخب، بل إن البطاقة اإللكترونية التحمل صورة الناخب وال بصمة عملية انتشرت ولذلك األصابع، شراء تلك البطاقات وبذلك اسهمت تزوير شرعنة في المفوضية اإلنتخابات من قبل األحزاب التي البطاقات، من عدد أكبر جنت الكترونية بطاقات أن وتبين من وهناك لالموات، صدرت حصل على بطاقتين وغير ذلك من فارس الكاتب )انظر المخالفات الحمداني/ موقع كتابات األثنين 7 حكومة وأقدمت .)2014 نيسان أمر اصدار على العبادي حيدر ديواني باعفاء سبعة من المديرين العامين المستقلين وغير المسيرين أصالة ومعينين االحزاب من المستقلة العليا المفوضية في بتعيين والمباشرة لإلنتخابات، مرشحين من االحزاب المنضوية الوطني، التحالف مظلة في افتقار رئيس الوزارء بالرغم من اإلعفاء، في صالحية أية الى ويذكر مستقلة. المفوضية لكون

تمت أن اعفاؤهم سبق تم أن من من بقرارات العمل الى اعادتهم المحكمة اإلدارية العليا في مجلس قريب، وقت في الدولة، شورى بانهاء قرارا المالكي اصدار بعد المفوضية، في الوظيفية عالقتهم تدار حين في ذاتها، لألسباب مدير منصب عشر احد بالوكالة الى مقربين المفوضية في عام مجلس المفوضين والحزب الحاكم المالكي) زمن في تعيينهم تم الحمداني فارس الكاتب انظر التحالف ( بـ المعنون مقاله في قرار العبادي على يملي الوطني مستقلين عامين مدراء بعزل موقع / اإلنتخابات مفوضية في كتابات الثالثاء 20 تشرين األول استقاللية من بقي فماذا )2015

المفوضية؟

أما الهيئة القضائية لإلنتخابات فتتشكل من ثالثة قضاة غير متفرغين تقوم للنظر باختيارهم، التمييز محكمة من اليها المحالة الطعون في المقدمة من أو المفوضين مجلس المتضررين من قرارات المجلس التمييزية الهيئة وتضع مباشرة امامها الطعن اجراءات القضائية المفوضين مجلس قرارات في قانون في ورد ما اليخالف بما قانون من واستثناء المفوضية المرافعات المدنية رقم)83( لسنة 1969 والقوانين اإلجرائية(. وهذا القضائية الهيئة أن معناه الحكم المستقلة حرة في وضع اجراءات الطعن وهذا يخالف ابسط المبادئ النص ينبغي القانونية، حيث كان بأحكام الهيئة هذه التزام على قانون المرافعات المدنية أو النص الطعن اجراءات على صراحة وواضح. صريح بنص أمامها وسيتضح فيما بعد، في هذا المقال، الذي ستلعبه دائرة الخطير الدور شؤون األحزاب والهيئة القضائية المستقلة العليا المفوضية في

لإلنتخابات.

KERKÜK VAKFI

KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / قارداشلق Yıl/Year 17 السنة Sayı/Issue 68 العدد Ekim-Aralık/October-December 2015 تشرين االول - كانوناالول 63

نظرة الى قانون األحزابوموقف التركمان منه

المحامي يوسف نورالدين

مقدمة:سلطة أمر صدر 2003 عام بعد )قانون المنحلة المؤقتة اإلئتالف السياسية أوالتنظيمات األحزاب )97( رقم السياسية( والهيئات االمر هذا وكان ،2004 لسنة غامضا ومعيبا من جميع النواحي الحزبية الحياة تنظيم يستطع ولم

أوالسياسية للفترة السابقة.

دستور من )39( المادة ونصت ـ )أوال أن على 2005 عام السياسية األحزاب تأسيس حرية أو اليها واإلنضمام والجمعيات وتنظم مكفولة منها اإلنسحاب بقانون. ثانيا ـ اليجوز إجبار أحد أو حزب أي الى اإلنضمام على جمعية أو جهة سياسية، أو اجباره العضوية في اإلستمرار على مشروع أعد وبناءعليه فيها(. سنوات منذ األحزاب لقانون شورى مجلس على وعرض للخالفات ونظرا لتدقيقه، الدولة الموجودة بين اإلتجاهات السياسية يراوح المشروع بقي العراق في شورى مجلس بين مكانه في ومجلس الوزراء ومجلس الدولة أهم على اإلتفاق لعدم النواب، وأبرز أحكام هذا المشروع، سواء التمويل بمصادر منها يتعلق ما بالجهة أو المجاز للحزب المالي الحزب إجازة في بالبت المخولة الخالف، نقاط من ذلك وغير صّوت سنوات، وبعد وأخيرا، الخميس يوم النواب مجلس

)28/8/2015( المصادف األحزاب قانون باإلجماع،على السياسية، وصدربرقم )36( لسنة 2015على أن ينّفذ بعد مضي ستين يوما من تأريخ نشره في الجريدة الرسمية )نشر القانون في الجريدة المرقم)4383( بالعدد الرسمية في وورد .)12/10/2015 في القانون لهذا الموجبة األسباب الحياة متطلبات مع )انسجاما والتحول الجديدة السياسية تنظيم ولغرض الديمقراطي، األحزاب لعمل القانوني اإلطار وطنية أسسس على السياسية التعددية تضمن ديمقراطية أوسع مشاركة وتحقق السياسية هذا شرع العامة، الشؤون في

القانون (.

عشرة في مادة )61( القانون وضم 3 فصول، الفصل األول )المواد 1ـ ( السريان والتعاريف واألهداف، )7 ـ 4 )المواد الثاني والفصل الثالث المبادئ األساسية والفصل )المواد 8 ـ10 ( احكام التأسيس، )المواد)11ـ17( الرابع والفصل

اجراءات التأسيس.

ـ28( 18 )المواد الخامس والفصل والفصل والواجبات، الحقوق )30 29ـ )المادتان السادس والفصل واإلندماج التحالف ـ 32( توقف السابع )المواد 31 الثامن والفصل السياسي النشاط المالية األحكام ـ45( 33 )المواد

ـ 46 المواد ( التاسع والفصل والفصل الجزائية (األحكام 55أحكام ـ61( 56 )المواد العاشر

عامة وختامية(.

أبرز على يلي فيما الضوء ونلقي أحكام هذا القانون :

أوال ـ السريان والتعاريف واألهداف:القانون المادة )1( من هذا 1ـ نصت على أن )تسري أحكام هذا القانون والتنظيمات األحزاب على وهذا العراق( في السياسية القول)تسري يكفي فكان مرتبك، األحزاب القانون على هذا أحكام السياسية( علما بأن القانون يحمل السياسية( األحزاب )قانون اسم التنظيمات لكلمة وجود وال القانون، عنوان في السياسية من )ثانيا( البند أن يالحظ كما أو الحزب عّرف المادة)1( واحد بتعريف السياسي التنظيم دون أن يميّز بين الحزب والتنظيم أن على نص فقد السياسي، السياسي،هو التنظيم أو )الحزب منّظمة المواطنين من مجموعة اساس على مسمى أي أسم تحت مشتركة ورؤى وأهداف مبادئ السلطة الى للوصول تسعى أهدافها بطرق ديمقراطية لتحقيق بما اليتعارض مع أحكام الدستور والقوانين النافذة( والشك أن كلمة )نافذة ( تزيد المبرر له، فما يطبق النافذة، القوانين هي القوانين من

وليست الملغية.

Page 66: Şehit Dr. Rıza Demirci اﻟﻣﻧﺎﺿ

KERKÜK VAKFI

KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / قارداشلق Yıl/Year 17 السنة Sayı/Issue 68 العدد Ekim-Aralık/October-December 2015 64تشرين االول - كانوناالول

السنة 17 العدد 68 تشرين االول - كانوناالول 2015

مجلة ثقافية فنية ادبية تراثية

صاحب االمتياز باسم وقف كركوكالمدير المسئولارشادهورموزلو

رئيس التحريرصبحي ساعتجي

العنوان البريديP.K. 20 Cerrahpaşa / İSTANBUL

Tel: )0212( 584 00 75

العنوان االلكترونيwww.kerkukvakfi.com

www.kardaslik.orgemail: [email protected]

المقر العامHaseki Sultan Mahallesi Kuka Sokağı

Huzur Apt. No: 1 / 1Fındıkzade / Fatih / İSTANBUL

الهيئة العلميةا.د. زياد اققيونلو / ا.د. ياووز اقبنار

ا.د. عبدالخالقباقر / ا.د. هاشم قاربوز / ا.د. ماهر نقيب ا.د. صبحي ساعتجي/ ا.د. صائم سقااوغلو

ا.د. عبدالسالم الوجام

الممثلونحبيب هورموزلو )انقرة(

علي احسان نقيب )الواليات المتحدة(

هيئةالتحريركمال بياتلي / كمال جابراز / ايديل ارول ارشاد هورموزلو / حبيب هورموزلو

عزالدين كركوك / ماهر نقيب / اجاراوقانعمراوزتوركمن / صبحي ساعتجي / صبحيصالت

صبحي ناظم توفيق

قارداشلقمجلة محكمة

تصدر من وقف كركوك باللغات التركية واالنكليزية والعربية مرة كل ثالثة اشهر

*ترجع مسئولية المقاالت التي تم نشرها الى كتابها ويمكن

اعادة نشر الصور والمقاالت شريطةاالشارة الى مصدرها

قارداشلق

النجيلزيا لقسما لتركيا لقسما النجيلزيا لقسما لتركيا لقسما

46 - 47 /1 - 45 /

نظرة الى قانون األحزاب وموقف التركمان منه / 63المحامي يوسف نورالدين

المحامي طارق زينل أغا كوبرلو..في ذمة الخلود / 54

فالح يازار اوغلو

طارق زينل كوپـرولو - محطاتمسيرته المهنية و النضالية / 52

آيدن كركوك

عبد الحق حامد صرخة شاعر بوجه الموت / 49

فاضل بيات

KARDAŞLIKKültür Sanat Edebiyat ve Folklor Dergisi

Yıl 17 Sayı 68 Ekim - Aralık 2015

KERKÜK VAKFI

Fiyatı : 7.5 TL (KDV Dahil)

Kerkük Vakfı Adına İmtiyaz Sahibi ve Yazı İşleri Müdürü

Erşat HÜRMÜZLÜ

Editör ve Genel KoordinatörSuphi SAATÇİ

Yazışma adresi P. K. 20 Cerrahpaşa/İSTANBUL

Tel. (0212) 584 00 75Belgegeçer (0212) 584 00 76

www.kerkukvakfi.comwww.kardaslik.org

email: [email protected]

İdare Merkezi:Haseki Sultan Mahallesi Kuka Sokağı

Huzur Apt. No: 1/1Fındıkzade/İSTANBUL

TemsilcilerHabib HÜRMÜZLÜ (Ankara)

Timur TAŞ (İzmir)Ali İhsan NAQIB (ABD)

Bilim KuruluProf. Dr. Ziyat AKKOYUNLU

Prof. Dr. Yavuz AKPINARProf. Dr. Abdülhalik BAKIRProf. Dr. Haşim KARPUZ

Prof. Dr. Mahir NAKİPProf. Dr. Suphi SAATÇİ

Prof. Dr. Saim SAKAOĞLUProf. Dr. Abdüsselam ULUÇAM

Yazı KuruluKemal BEYATLIKemal ÇAPRAZ

Aydil EROLErşat HÜRMÜZLÜ

Habib HÜRMÜZLÜİzzettin KERKÜK

Mahir NAKİPAcar OKAN

Ömer ÖZTÜRKMENSuphi SAATÇİSuphi SALT

KARDAŞLIKKerkük Vakfı İktisadi İşletmesi tarafından Türkçe, İngilizce ve

Arapça olarak üç ayda bir yayınlanır hakemli bir dergidir. Dergide yayınlanan yazıların sorumluluğu imza sahiplerine aittir. Dergide yayınlanmış yazılar ve fotograflar kaynak gösterilerek alınabilir.

Abone yurtiçi yıllık 30 YTL, yurtdışı yıllık 50 $ veya 40 Euro Posta Çeki No: 5325057 Cerrahpaşa/İstanbul veya İş Bankası

İstanbul, Fındıkzade Şubesi Hes. No: 1068 840492EUR Hes. No: 1068 3312429Dolar Hes No: 1068 3312415

Tasarım Ercan ŞİMŞEK

BaskıŞenyıldız Matbaacılık

Zeytinburnu Mah. Gümüşsuyu Cad. No:3 K:2 Zeytinburnu Merkez, Zeytinburnu, İstanbulAdres tarifi:

Tel: +90 212 483 47 91

Ata Terzibaşı’nın kaleminden

Fuzûlî HakkındaYazılar kitabını

Kerkük Vakfı’ndan isteyiniz.

Acar Okan’ın yeni çıkan bu eserini

Ötüken Neşriyat’tan isteyiniz.

Fuzûlî Hakkında Yazılar

Ata

TERZİBAŞI

Fuzûlî

Hakkında

Yazılar

Ata TERZİBAŞI

Türkmen toplumunun kültürel mirasını her yönüyle

ele alan Ata Terzibaşı, Irak Türkmen kültürünün en

büyük otoritesi olarak kabul edilmektedir. Bu konuda

yetkin ve idealist bir şahsiyet olan Terzibaşı, yazdığı

kitaplarla Türk dünyasında haklı bir şöhret kazanmış-

tır. Kitaplardan başka Terzibaşı, yüzlerce makale ve

araştırma yazısına da imza atmıştır.

Terzibaşı’nın yazdığı makalelerin en değerlileri, Türk

edebiyatının paylaşılamayan şairi Fuzûlî üzerine ka-

leme alınmış olanlardır. Birbirinden önemli ve ilgi çe-

kici olan bu yazılar, Fuzûlî hakkında yeni bilgiler ve

bilinmeyen hususları içermektedir. 1950’lı yıllardan

itibaren değişik yayın organlarında yer alan bu özgün

yazılar, elinizdeki kitapta bir araya getirilmiştir.

Kerkük Vakfı, Fuzûlî tiryakilerinden başka divan ede-

biyatı meraklılarına da, önemli bir kültür armağanı

sunmaktan kıvanç duymaktadır.

KERKÜK VAKFI

KERKÜK VAKFI

KER

K V

AK

FI

Doğum

unun

92. Y

ılına A

rmağ

an

Fuzûlî Hakkında Yazılar

Ata

TERZİBAŞI

Fuzûlî

Hakkında

Yazılar

Ata TERZİBAŞI

Türkmen toplumunun kültürel mirasını her yönüyle

ele alan Ata Terzibaşı, Irak Türkmen kültürünün en

büyük otoritesi olarak kabul edilmektedir. Bu konuda

yetkin ve idealist bir şahsiyet olan Terzibaşı, yazdığı

kitaplarla Türk dünyasında haklı bir şöhret kazanmış-

tır. Kitaplardan başka Terzibaşı, yüzlerce makale ve

araştırma yazısına da imza atmıştır.

Terzibaşı’nın yazdığı makalelerin en değerlileri, Türk

edebiyatının paylaşılamayan şairi Fuzûlî üzerine ka-

leme alınmış olanlardır. Birbirinden önemli ve ilgi çe-

kici olan bu yazılar, Fuzûlî hakkında yeni bilgiler ve

bilinmeyen hususları içermektedir. 1950’lı yıllardan

itibaren değişik yayın organlarında yer alan bu özgün

yazılar, elinizdeki kitapta bir araya getirilmiştir.

Kerkük Vakfı, Fuzûlî tiryakilerinden başka divan ede-

biyatı meraklılarına da, önemli bir kültür armağanı

sunmaktan kıvanç duymaktadır. KERKÜK VAKFI

Doğum

unun

92. Y

ılı A

rmağ

anı

ISBN 978-975-6849-64-4

ÖTÜKEN NEŞRİYAT A.Ş.İstiklâl Cad. Ankara Han 65/3

34433 Beyoğlu-İstanbulTel: (0212) 251 03 50 • (0212) 293 88 71

Faks: (0212) 251 00 12İnternet: www.otuken.com.tr

E-posta: [email protected]

Page 67: Şehit Dr. Rıza Demirci اﻟﻣﻧﺎﺿ

KERKÜK VAKFI

KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / قارداشلق Yıl/Year 17 السنة Sayı/Issue 68 العدد Ekim-Aralık/October-December 2015 64تشرين االول - كانوناالول

السنة 17 العدد 68 تشرين االول - كانوناالول 2015

مجلة ثقافية فنية ادبية تراثية

صاحب االمتياز باسم وقف كركوكالمدير المسئولارشادهورموزلو

رئيس التحريرصبحي ساعتجي

العنوان البريديP.K. 20 Cerrahpaşa / İSTANBUL

Tel: )0212( 584 00 75

العنوان االلكترونيwww.kerkukvakfi.com

www.kardaslik.orgemail: [email protected]

المقر العامHaseki Sultan Mahallesi Kuka Sokağı

Huzur Apt. No: 1 / 1Fındıkzade / Fatih / İSTANBUL

الهيئة العلميةا.د. زياد اققيونلو / ا.د. ياووز اقبنار

ا.د. عبدالخالقباقر / ا.د. هاشم قاربوز / ا.د. ماهر نقيب ا.د. صبحي ساعتجي/ ا.د. صائم سقااوغلو

ا.د. عبدالسالم الوجام

الممثلونحبيب هورموزلو )انقرة(

علي احسان نقيب )الواليات المتحدة(

هيئةالتحريركمال بياتلي / كمال جابراز / ايديل ارول ارشاد هورموزلو / حبيب هورموزلو

عزالدين كركوك / ماهر نقيب / اجاراوقانعمراوزتوركمن / صبحي ساعتجي / صبحيصالت

صبحي ناظم توفيق

قارداشلقمجلة محكمة

تصدر من وقف كركوك باللغات التركية واالنكليزية والعربية مرة كل ثالثة اشهر

*ترجع مسئولية المقاالت التي تم نشرها الى كتابها ويمكن

اعادة نشر الصور والمقاالت شريطةاالشارة الى مصدرها

قارداشلق

النجيلزيا لقسما لتركيا لقسما النجيلزيا لقسما لتركيا لقسما

46 - 47 /1 - 45 /

نظرة الى قانون األحزاب وموقف التركمان منه / 63المحامي يوسف نورالدين

المحامي طارق زينل أغا كوبرلو..في ذمة الخلود / 54

فالح يازار اوغلو

طارق زينل كوپـرولو - محطاتمسيرته المهنية و النضالية / 52

آيدن كركوك

عبد الحق حامد صرخة شاعر بوجه الموت / 49

فاضل بيات

KARDAŞLIKKültür Sanat Edebiyat ve Folklor Dergisi

Yıl 17 Sayı 68 Ekim - Aralık 2015

KERKÜK VAKFI

Fiyatı : 7.5 TL (KDV Dahil)

Kerkük Vakfı Adına İmtiyaz Sahibi ve Yazı İşleri Müdürü

Erşat HÜRMÜZLÜ

Editör ve Genel KoordinatörSuphi SAATÇİ

Yazışma adresi P. K. 20 Cerrahpaşa/İSTANBUL

Tel. (0212) 584 00 75Belgegeçer (0212) 584 00 76

www.kerkukvakfi.comwww.kardaslik.org

email: [email protected]

İdare Merkezi:Haseki Sultan Mahallesi Kuka Sokağı

Huzur Apt. No: 1/1Fındıkzade/İSTANBUL

TemsilcilerHabib HÜRMÜZLÜ (Ankara)

Timur TAŞ (İzmir)Ali İhsan NAQIB (ABD)

Bilim KuruluProf. Dr. Ziyat AKKOYUNLU

Prof. Dr. Yavuz AKPINARProf. Dr. Abdülhalik BAKIRProf. Dr. Haşim KARPUZ

Prof. Dr. Mahir NAKİPProf. Dr. Suphi SAATÇİ

Prof. Dr. Saim SAKAOĞLUProf. Dr. Abdüsselam ULUÇAM

Yazı KuruluKemal BEYATLIKemal ÇAPRAZ

Aydil EROLErşat HÜRMÜZLÜ

Habib HÜRMÜZLÜİzzettin KERKÜK

Mahir NAKİPAcar OKAN

Ömer ÖZTÜRKMENSuphi SAATÇİSuphi SALT

KARDAŞLIKKerkük Vakfı İktisadi İşletmesi tarafından Türkçe, İngilizce ve

Arapça olarak üç ayda bir yayınlanır hakemli bir dergidir. Dergide yayınlanan yazıların sorumluluğu imza sahiplerine aittir. Dergide yayınlanmış yazılar ve fotograflar kaynak gösterilerek alınabilir.

Abone yurtiçi yıllık 30 YTL, yurtdışı yıllık 50 $ veya 40 Euro Posta Çeki No: 5325057 Cerrahpaşa/İstanbul veya İş Bankası

İstanbul, Fındıkzade Şubesi Hes. No: 1068 840492EUR Hes. No: 1068 3312429Dolar Hes No: 1068 3312415

Tasarım Ercan ŞİMŞEK

BaskıŞenyıldız Matbaacılık

Zeytinburnu Mah. Gümüşsuyu Cad. No:3 K:2 Zeytinburnu Merkez, Zeytinburnu, İstanbulAdres tarifi:

Tel: +90 212 483 47 91

Ata Terzibaşı’nın kaleminden

Fuzûlî HakkındaYazılar kitabını

Kerkük Vakfı’ndan isteyiniz.

Acar Okan’ın yeni çıkan bu eserini

Ötüken Neşriyat’tan isteyiniz.

Fuzûlî Hakkında Yazılar

Ata

TERZİBAŞI

Fuzûlî

Hakkında

Yazılar

Ata TERZİBAŞI

Türkmen toplumunun kültürel mirasını her yönüyle

ele alan Ata Terzibaşı, Irak Türkmen kültürünün en

büyük otoritesi olarak kabul edilmektedir. Bu konuda

yetkin ve idealist bir şahsiyet olan Terzibaşı, yazdığı

kitaplarla Türk dünyasında haklı bir şöhret kazanmış-

tır. Kitaplardan başka Terzibaşı, yüzlerce makale ve

araştırma yazısına da imza atmıştır.

Terzibaşı’nın yazdığı makalelerin en değerlileri, Türk

edebiyatının paylaşılamayan şairi Fuzûlî üzerine ka-

leme alınmış olanlardır. Birbirinden önemli ve ilgi çe-

kici olan bu yazılar, Fuzûlî hakkında yeni bilgiler ve

bilinmeyen hususları içermektedir. 1950’lı yıllardan

itibaren değişik yayın organlarında yer alan bu özgün

yazılar, elinizdeki kitapta bir araya getirilmiştir.

Kerkük Vakfı, Fuzûlî tiryakilerinden başka divan ede-

biyatı meraklılarına da, önemli bir kültür armağanı

sunmaktan kıvanç duymaktadır.

KERKÜK VAKFI

KERKÜK VAKFI

KER

K V

AK

FI

Doğum

unun

92. Y

ılına A

rmağ

an

Fuzûlî Hakkında Yazılar

Ata

TERZİBAŞI

Fuzûlî

Hakkında

Yazılar

Ata TERZİBAŞI

Türkmen toplumunun kültürel mirasını her yönüyle

ele alan Ata Terzibaşı, Irak Türkmen kültürünün en

büyük otoritesi olarak kabul edilmektedir. Bu konuda

yetkin ve idealist bir şahsiyet olan Terzibaşı, yazdığı

kitaplarla Türk dünyasında haklı bir şöhret kazanmış-

tır. Kitaplardan başka Terzibaşı, yüzlerce makale ve

araştırma yazısına da imza atmıştır.

Terzibaşı’nın yazdığı makalelerin en değerlileri, Türk

edebiyatının paylaşılamayan şairi Fuzûlî üzerine ka-

leme alınmış olanlardır. Birbirinden önemli ve ilgi çe-

kici olan bu yazılar, Fuzûlî hakkında yeni bilgiler ve

bilinmeyen hususları içermektedir. 1950’lı yıllardan

itibaren değişik yayın organlarında yer alan bu özgün

yazılar, elinizdeki kitapta bir araya getirilmiştir.

Kerkük Vakfı, Fuzûlî tiryakilerinden başka divan ede-

biyatı meraklılarına da, önemli bir kültür armağanı

sunmaktan kıvanç duymaktadır. KERKÜK VAKFI

Doğum

unun

92. Y

ılı A

rmağ

anı

ISBN 978-975-6849-64-4

ÖTÜKEN NEŞRİYAT A.Ş.İstiklâl Cad. Ankara Han 65/3

34433 Beyoğlu-İstanbulTel: (0212) 251 03 50 • (0212) 293 88 71

Faks: (0212) 251 00 12İnternet: www.otuken.com.tr

E-posta: [email protected]

Page 68: Şehit Dr. Rıza Demirci اﻟﻣﻧﺎﺿ

KERKÜK VAKFIKERKÜK VAKFI

SAYI/ISSUE

YIL/YEAR 17

KÜLTÜR SANAT EDEBİYAT VE FOLKLOR DERGİSİ EKİM - ARALIKREVIEW OF CULTURE ART LITERATURE AND FOLKLORE OCTOBER-DECEMBER 2015

KARDAŞLIK 68

QA

RD

ASH

LIQ

QA

RD

ASH

LIQ

KA

RD

AŞL

IK

6817

ISSN

130

2285

73-0

السنة

العدد

Irak Türkmen LiderlerindenŞehit Dr. Rıza Demirci

Bir Türkmen Vatansever Tarık Zeynel Köprülü

المناضل التركماني الراحل طارق زينل كوبرلي

2015