sayı 16

100
ÖZEL GÜVENLİK SEKTÖRÜNÜN SESİ n AYDA BİR YAYINLANIR EKİM 2014 SAYI: 16 ÖZEL GÜVENLİK FEDERASYONU YAYINIDIR Hastane güvenliği Fokus: Okul öğrenci ve kampüs güvenliği İletişim dünyasının ses duvarı kırıldı Yangın değil tedbirsizlik öldürür

Upload: guevenlik-yoenetimi

Post on 25-Jul-2016

244 views

Category:

Documents


13 download

DESCRIPTION

Sayı 16

TRANSCRIPT

Page 1: Sayı 16

ÖZEL GÜVENLİK SEKTÖRÜNÜN SESİ EKİM

2014 SAYI: 16

ÖZEL GÜVENLİK SEKTÖRÜNÜN SESİ n AYDA BİR YAYINLANIR EKİM 2014 SAYI: 16

ÖZEL GÜVENLİK FEDERASYONU YAYINIDIR

Hastane güvenliği

Fokus: Okul öğrenci ve kampüs güvenliği

İletişim dünyasının ses duvarı kırıldı

Yangın değil tedbirsizlik

öldürür

Page 2: Sayı 16

ÖZEL GÜVENLİK SEKTÖRÜNÜN SESİ EKİM

2014 SAYI: 16

ÖZEL GÜVENLİK SEKTÖRÜNÜN SESİ n AYDA BİR YAYINLANIR EKİM 2014 SAYI: 16

ÖZEL GÜVENLİK FEDERASYONU YAYINIDIR

Hastane güvenliği

Fokus: Okul öğrenci ve kampüs güvenliği

İletişim dünyasının ses duvarı kırıldı

Yangın değil tedbirsizlik

öldürür

Page 3: Sayı 16
Page 4: Sayı 16
Page 5: Sayı 16
Page 6: Sayı 16
Page 7: Sayı 16
Page 8: Sayı 16
Page 9: Sayı 16
Page 10: Sayı 16
Page 11: Sayı 16
Page 12: Sayı 16
Page 13: Sayı 16
Page 14: Sayı 16

12 BAŞKANDAN

14 EDİTÖR

16 GÜNCEL

Sektör ile ilgili kısa haberler

24 KÖŞE/HayataBakış

“Sınırlar ve disiplin”

KAPAKKONUSU

26 Hastanelerde şiddet artıyor

28 Sağlık çalışanlarını bekleyen riskler!

34 Sağlık çalışanlarının sağlığı

40 Sağlık kurumlarında risk analizi

42 Hastanelerde güvenlik neden

önemlidir?

44 Güvenlikte tecrübe hayat kurtarır

FOKUS

46 Özel güvenlik eğitiminde uygulamalı

eğitim standartları nasıl olmalıdır?

50 Güvenlik nefes almak kadar

önemlidir

54 Okul, kampüs güvenliği ve olası riskler

58 Güvenli kampüs var mı?

62 80 Bin güvenlik elemanına ihtiyaç var

64 Üniversiteler 24 saat gözetim altında

26 76i ç i n d e k i l e r

54

Page 15: Sayı 16

SEKTÖRDEN

66 “Özel güvenlik iş yasası hayata

geçirilmeli”

70 “Güvenlik, yaşamsal bir ihtiyaçtır”

ELEKTRONİKGÜVENLİK

74 Kamerayı tek PC’ye bağlayan yazılım76 İletişim dünyasının ses duvarı kırıldı78 CCTV kameralarla doğa koruma altında 80 Bebek hırsızlığının önüne geçiliyor

GÜVENLİKHİZMETİ

82 Çelik yelek kullanımının önemi

YANGINGÜVENLİĞİ

86 Yangın değil tedbirsizlik öldürür

90 Sumıtomo Dunlop lastik TYCO tarafından korunuyor

92 ABONEFORMU

93 YıllıkKapakve

Fokuskonuları

94 Reklamİndeksi

86

82

EKİM2014Özel Güvenlik Federasyonu adına imtiyaz sahibiO. Oryal ÜNVER Yürütme KuruluO. Oryal ÜNVERİsmail UZELLİMurat KÖSEREİSOĞLUYusuf Vehbi DALDA

Genel Yayın YönetmeniDevrim [email protected]

Yazı İşleri MüdürüYeşim ÖZDEMİ[email protected]

Danışma KuruluAlp SAULDoç. Dr. Gazi UÇKUNFüsun KOCAMANGültekin FİŞEKHakan ÖZALPİsmail UZELLİMurat KÖSEREİSOĞLUOkyay ŞENTÜRKO. Oryal ÜNVEROsman Levent CELASUNProf. Abdurrahman KILIÇTaner ALBAYRAKYusuf Vehbi DALDA

Grafik Tasarım ve Baskıya hazırlıkDerya BARUTÇ[email protected]

Yayın TürüYerel Süreli YayınAyda bir yayınlanır.

Yönetim AdresiArkhe Tanıtım HizmetleriPerpa Ticaret Merkezi B Blok Kat: 11 No:1963 Okmeydanı / Şişli / İstanbulTel: (212) 210 54 45 Tel: (533) 413 78 08

BaskıSEÇİL OFSETTel: 0212 629 06 15

Özel Güvenlik Sektörünün sesi Güvenlik Yönetimi Dergisi, sektörü bilgilendirme amacıyla hazırlanmıştır. Bu dergide yer alan her türlü haber, bilgi ve yorumlar; güvenilir olduğuna inanılan kaynaklar tarafından hazırlanmış araştırma raporları, değerlendirmeler, atıflar, çeviriler ve istatistikî verilerden derlenmiştir. Dergide yer alan tüm reklamların sorumluluğu firmalara, yazılardaki ve söyleşilerdeki görüşler sahibine aittir. Dergide yer alan yazılar izin alınmadan ve kaynak gösterilmeden hiçbir şekilde kullanılamaz.

tanıtım hizmetleri

Perpa Ticaret Merk. B Blok Kat: 11 No: 1963 Okmeydanı / Şişli / İstanbulTel: (212) 210 54 45 Faks: (212) 210 54 45 Gsm: (533) 413 78 08

Güvenlik Yönetimi ÖZEL GÜVENLİK SEKTÖRÜNÜN SESİ AYDA BİR YAYINLANIR

Page 16: Sayı 16

BAŞKAN

gDeğerli okurlarımız;

Genç ve dinamik nüfusa sahip ülkemizde milyonlarca çocuk ve gencimizin; güvenli okullarda, eğitim merkezlerinde ve yerleşkelerde eğitim ve öğretimlerini sürdürebilmeleri aileler ile birlikte özel güvenlik sektöründe hizmet veren özel güvenlik şirketlerinin de en çok önem verdikleri konuların başında gelmektedir. Son dönemlerde çocuklarda ve gençlerde artan şiddet eğilimlerinin yanı sıra uyuşturucu veya uya-rıcı maddelere yönelişlerde bu konudaki hassasiyeti ön plana çıkarmış durumdadır.

Okullarda ve çevrelerinde oluşan güvenlik riskleri ve tehlikelerinin önlenmesinde en önemli görev; bu alanda görev yapan özel güvenlik görevlilerine düşmekle birlikte okul, eğitim merkezi ve yerleşke idare-cilerinin, öğrencilerin ve ailelerin birlikte hareket etmeleri toplumsal işbirliğinin gereği olarak değerlendirilmelidir. Keza aynı zamanda kolluk güçlerinin bu entegrasyon da etkin olarak yer alması konunun tartışılmazıdır. Bu bağlamda okul ve yerleşke güvenliği çok aktörlü ve çok fonksiyonlu işbirliğini zorunlu kılmaktadır.

Okullarda, eğitim merkezlerinde ve yerleşkelerde güvenliğin etkin olarak tesis edilmesi ve önleyici tedbirlerin alınması, fiziki konumlara, yerleşkelerin bulundukları bölgelerin coğrafi ve demografik yapılarına göre değişkenlik gösterebilmektedir. Şehir dışında ve yerleşim bölgele-rinden uzak eğitim kurumlarında, okullarda ve yerleşkelerde standart güvenlik tedbirleri uygulanabilmekte ancak yapılacak etkinliklerde sürecin yeniden gözden geçirilmesi gereklidir. Keza şehir merkezinde yer alan okul, eğitim merkezleri ile yerleşkelerde ise dinamik ve sürekli değişen güvenlik tedbirlerin uygulanması ise zorunluluk arz etmektedir.

Okullarda, eğitim merkezlerinde ve yerleşkelerde özellikle fiziki güven-liğin esas unsurlarından olan özel güvenlik görevlilerinin; başta elekt-ronik güvenlikle entegrasyonun yanı sıra eğitim ortamının sosyolojik ve psikolojik yapısı ile uyumlu olarak alan eğitimlerinden geçirilmelerini Özel Güvenlik Federasyonu olarak önemsiyoruz.

Daha güvenli yarınlar için…

Okul, öğrenci ve yerleşke güvenliği

O. Oryal ÜNVER ÖGF (Özel Güvenlik Federasyonu)

Yönetim Kurulu Başkanı

Okullarda ve çevrelerinde oluşan güvenlik riskleri ve tehlikelerinin önlenmesinde en önemli görev özel güvenlik görevlilerine düşmekle birlikte; okul, eğitim merkezi ve yerleşke idarecilerinin, öğrencilerin ve ailelerin birlikte hareket etmeleri toplumsal işbirliğinin gereği olarak değerlendirilmelidir.

12 n Güvenlik Yönetimi Ekim 2014

Page 17: Sayı 16
Page 18: Sayı 16

EDİTÖR

Devrim [email protected]

gGenç nüfusun yoğun olduğu ülkemizde, eğitim-öğretim hizmeti veren kurumlarında büyüklüğü ve sayısı buna paralel artmaktadır. Ülkemizde sayısı milyonlarla ifade edilen öğrenci ve bu öğrencilerin okuduğu, ilköğretimden üniversiteye eğitim veren binlerce okul bulunmaktadır. Yüksek Öğretim Kurulu’nun 2014 Mart ayı verilerine göre sadece yükseköğretim çağındaki öğrencilerin sayısı 5.5 milyona yaklaşmıştır. Buna ilave olarak ilk ve ortaöğretim derecesindeki okul sayısı ve öğrenci sayısı dikkate alındığında okul, öğrenci ve üniversite yerleşkeleri (kampüs) güvenliği devlet ve aileler için daha da önemli bir hale gelmektedir. Buna karşın yapılan araştırmalar; velilerin okul güvenliği ile ilgili ciddi derece endişeli olduklarını göstermektedir. Yine okulların %70’e yakınında güvenlik görevlisinin bulanmadığı da yapılan araştırmalarla ortaya konulmuştur. Dolayısıyla okullarda güvenli bir eğitim öğretim ortamının sağlanması, hem devlet görevlilerinin hem de toplumun ilgili tüm kesimlerinin öncelikle üzerine eğilmesi gereken hassas bir konudur. Özellikle devlet okullarında güvenlik tedbirlerinin son derece yetersiz olduğu açıkça görülmektedir. Bura-larda okul ve öğrenci güvenliği genellikle okulun temizlik işleri ile görevli memurları, nö-betçi öğretmenler ya da okul idarecilerinin bizzat kendileri vasıtasıyla “sağlanmakta”dır. Bu sayımızda ciddi önem taşıyan “Okul, öğrenci ve kampüs güvenliği”ni “Fokus” başlığı-mızla ele aldık. Genel olarak yaşanılan sorunların tespiti ve çözüme dair önemli tespitlerin yer aldığı çalışmaları, ilgili başlığımız altında sizlerle paylaştık

Bu sayıda “Kapak” konumuz ise “Hastane güvenliği”... Hastaneler verdiği hizmet itibarı ile herkesin serbestçe ve kolaylıkla ulaşabileceği kurumlardır. Ancak bu durum hastane-leri suçlu veya suç işlemeye eğilimli kişilerinde rahatlıkla girip çıkabileceği yerler haline getirmektedir.

Yine hastane hizmetleri, doğası gereği kişisellik ve mahremiyet gerektirmektedir. Bina güvenliğinin yanı sıra hem hastaların hem de çalışanların bilgilerinin, kişisel eşyalarının ve mahremiyetinin korunması, hastanede yapılan teşhis ve tedavi hizmetleri kadar önem arz etmektedir. Kapak konumuza ilişkin de ilgi ile okuyacağınız çalışmalar mevcut.

Sektörden sayfalarımızın yine iki konuğu var; GÜSOD (Güvenlik Servisleri Organizasyon Birliği Derneği) Genel Sekreteri Bülent Aksaray ve Okisan Güvenlik Teknolojileri Yöne-tim Kurulu Başkanı Ekrem Özkara. Sektörde yaşanılan sorunlar ve çözüm önerilerinin yanı sıra birçok önemli konuya ilişkin değerlendirmelerin yer aldığı röportajları da aynı şekilde keyifle okuyacağınızı tahmin ediyorum. Elektronik güvenlik, güvenlik hizmeti, bilgi güvenliği ve yangın güvenliği disiplin başlıkla-rımız da yine ilginizi çekecek teknik yazılar ve makalelerle dolu…

Güvenli günler dileğiyle...Devrim Bozkurt

Çok genç nüfus, çok okul az güvenlik!

Okullarda güvenli bir eğitim öğretim ortamının sağlanması, hem devlet görevlilerinin hem de toplumun ilgili tüm kesimlerinin öncelikle üzerine eğilmesi gereken hassas bir konudur.

14 n Güvenlik Yönetimi Ekim 2014

Page 19: Sayı 16
Page 20: Sayı 16

GÜNCEL

GÜSOD 20. kuruluş yıl dönümünü kutladı

Güvenlik Servisleri Organizasyon Birliği Derneği (GÜSOD) 20. Kuruluş yıl dönümünü BİLKENT Otel ve Konferans Merkezi’nde gerçekleştirdiği etkinlikle kutladı. 21

Ekimde 2014 tarihinde gerçekleştirilen etkinlikte GÜSOD Yönetim Kurulu Başkanı Murat KÖSEREİSOĞLU ile GÜSOD Yönetim Kurulu Üyesi Or-yal ÜNVER birer konuşma yaptılar.

GÜSOD 25 Ekim 1994 tarihinde İstanbul’da Güvenlik Sistemleri ve Gözetim Organizasyon Derneği adı altında kurulmuş ve 24 Nisan 2005 tarihinde bugünkü adını almıştır. Dernek 5188 Sayılı Özel Güvenlik Hizmetlerine Dair Kanun’un yasalaşması sürecinde aktif çalışmalar yapmış ve sektö-rün bu günlere gelmesinde önemli katkılar sağlamıştır.GÜSOD 2000 yılında, Confe-deration of European Security Services–CoESS-Avrupa Güven-lik Servisleri Konfederasyonu’nun asli üyesi olmuş ve ülkemizi halen Avrupa’da başarı ile temsil etmektedir.

temleri ile çalışıyor ve daha güvenli bir trafik akışı sağlanmasında yüzde 40 oranında iyileşme sağlayabiliyor. Tamamen ekin Technology tara-fından geliştirilen ve bu yıl Dünya Teknoloji Ödülleri’nin finalistleri arasında yer alan ekin Patrol ise akıllı devriye sınıfında dünyanın ilk ve tek ürünü olma özelliği taşıyor. Araç dururken de hareket halindeyken de

Ekin Technology GITEX’te ürünlerini tanıttı Akıllı kent ve akıllı trafik alanında geliştirdiği güvenlik teknolojisi ile Türkiye’de ve dünyada adını duyu-ran ekin Technology 12-16 Ekim tarihleri arasında Dubai’de gerçekle-şen Gulf Bilgi ve Telekomünikasyon Teknolojileri Fuarı olan GITEX’te ilgi odağı oldu. 61 ülkeden 3.700 üzerinde katılımcı firma ve 150 ülkeden 100.000’e ya-kın ziyaretçiyi ağırlayan ve Ortado-ğu, Afrika ve Güney Asya bölgesinin bilgi ve iletişim teknolojileri alanın-daki en büyük fuarı olan GITEX uluslararası teknoloji profesyonelle-rinin buluşma merkezi olan GITEX Dubai Ticaret Merkezi’nin ev sahip-liğinde gerçekleşti. GITEX’te Dubai İç İşleri Bakanlığı’nın standında yer alan ‘ekin Middle East’, sergilediği ‘ekin Safe Traffic’ ve ‘ekin Patrol’ ürünleri ile dikkatleri üzerine çekti.Şehrin coğrafi koşulları ve kültürüne göre tasarlanabilen ekin safe Traffic ürünleri; kırmızı ışık ihlal tespiti, hız ihlali tespiti ve plaka tanıma sis-

plakaları ve hızı okuyabilen, durağan veya hareketli iki nokta arasında da ta-kip yapabilen ekin Patrol, merkeze anlık bilgi iletebiliyor. GITEX’te ürünlerini sergileyen ekin Technology’nin Yönetim Kurulu Başkanı Akif Ekin yaptığı açıklamada gelişmiş teknoloji ile dünya çapında örnek gösterilen projelere imza attık-larını vurguladı. Türkiye’de üst düzey teknolojilerle geliştirdikleri akıllı trafik ve kent sistemleri ile hem Türkiye’de hem de dünya liginde önemli bir oyuncu ha-line geldiklerini belirten Ekin “Abu Dabi ile bölgede gerçekleştirdiğimiz projeler, akıllı şehirlerin olmazsa olmazı akıllı trafik sistemleri ile dünyadaki birçok bölgenin dikkatini çekiyor. Bu nedenle dünya devlerinin buluştuğu GITEX’te yer almak bizler için gurur verici. Abu Dabi ile başladığımız güvenli trafik sis-temlerini farklı coğrafyalara da taşıyarak büyümeye ve Türkiye’nin markası olan ekin teknolojiyi gelişmiş teknolojinin ad-resi olarak dünya liginde güçlendirmeye devam edeceğiz” dedi.

16 n Güvenlik Yönetimi Ekim 2014

Page 21: Sayı 16
Page 22: Sayı 16

GÜNCEL

Web kamera kullanımında casusluk endişesi

Bankalara ait 3 milyon lira kayıp

Kaspersky Lab ve B2B Internatio-nal tarafından gerçekleştirilen bir çalışmada; kullanıcıların %21’inin, siber casusların bilgisayarlarından kendilerini gözetleyebileceği korku-suyla web kameralarını kapattıkları ortaya çıktı. Bazı ülkelerde ise bu rakam daha da yüksek; örneğin Çin’li katılımcıların %40’ı kendini bu şekilde güvende hissediyor. Web kameraları siber suçlular için etkili bir araç olabiliyor.Çalışmada kullanıcıların neredeyse çeyreğinin (%24) web kamerasından izlenebilecek olduklarından tama-men habersiz oldukları görüldü. Katılımcıların %44’ü bu tehdi-din tamamen farkında olduğunu belirtirken bu olasılığın rahatsız hissetmelerine neden olduğunu itiraf etti. Bilgisayar korsanlarını sadece ünlüleri değil, potansiyel olarak ilgi

Batman’da 3 gün süren olaylarda Turgut Özal Bulvarı’ndaki banka şubelerinin ATM cihazları yangın sonrası metal yığınına döndü. Özel bir bankaya bir ATM’de 350 bin TL yanarken, bir başka özel bankaya ait çek senet kasasının kaybolduğu belirtildi. Bütün bankaların ATM ve bankalardaki toplam 3 milyon TL’nin yandığı ya da kaybolduğu ortaya çıktı.Turgut Özal Bulvarı Dörtyol Kavşağı’ndaki özel banka şubesi, kayıp kasanın peşine düştü. Ateşe verilen bankada göstericilerin yola savurduğu kasanın boş olduğunu görünce, şubedeki ikinci kasayı çalıp kayıplara karıştığı belirtildi. Çek

alanlarına giren herkesi hedef aldığı-nı unutmamakta fayda var.Web kamerası korsanlığının farklı nedenleri var: Öncelikle siber suçlular bu cihazları şirket bilgileri çalmak veya finansal hizmetlere erişim sağlamak için kullanabiliyor. Bazen dikkatsiz kullanıcılar bu işi siber suçlular için kolaylaştırıyor: örneğin, on katılımcıdan biri kimlik bilgilerini bilgisayarının yanında duran bir kağıda yazdıklarını belir-tiyor. Modern bir web kamerası bu bilgileri kolaylıkla ele geçirebilirİkinci olarak suçlular, her şeyden ha-bersiz kurbanın uygunsuz fotoğrafla-rını çekebiliyor. Bu fotoğraflar şantaj için veya sadece kurbanı utandırarak eğlenmek amacıyla kullanılabiliyor. Örneğin, 2014’ün Mayıs ayında Europol, web kamerası casusluğu için tasarlanmış zararlı yazılımların

ve senetlerin içinde olduğu kasayı özel bir otomobille götüren bir grup göstericinin, binadaki büyük kasayı açabilmek için kezzap suyu kullan-dıkları ortaya çıktı. Banka binasın-daki hasar konusunda şube yetkilileri

geliştiricileri, dağıtımcıları ve kulla-nıcılarından oluşan bir ağı ortaya çıkartmıştı. Soruşturma, mahrem fotoğraflarını çekmek amacıyla 2.000 kadının bilgisayarına virüs bulaştıran Hollandalı bilgisa-yar korsanının tutuklanmasıyla başladı. Bu sorun sadece bilgisayarlarla sı-nırlı değil. Çalışmaya göre dikkate değer oranda (%6) mobil cihaz kullanıcısı da cihazlarının kamera-larını kapatmakta. Birçok güvenlik çözümü web kamerası aracılığıyla “casusluk” yapan zararlı yazılımla-ra karşı koruma sağlıyor. Bununla birlikte eğer program varsayılan olarak zararlı değilse (örneğin, sadece fotoğraf iletiyorsa) veya suçlular amaçları doğrultusunda yasal yazılımlar kullanıyorsa bu önlem de işe yaramıyor.

bilgi vermekten kaçınırken, banka şubesinin ön bölümü ise demir saçlarla kapatıldı. Çalınan para kasasının bulunması için Emniyet Müdürlüğü, Hırsızlık Masası ekipleri kapsamlı araştırma başlattı.

18 n Güvenlik Yönetimi Ekim 2014

Page 23: Sayı 16
Page 24: Sayı 16

Apple’ın yeni gizlilik politikalarıSon günlerde özellikle iCloud hack olayları sonrası güvenlik ve gizlilik ko-nularında eleştirilerle gündeme gelen Apple sonunda beklenen adımı attı.9 Eylül lansmanına kısa bir süre kala tüm Dünya gündemine bomba gibi düşen iCloud üzerinden ünlülerin özel fotoğraflarının internette yayılması olayı Apple ‘ın güvenlik ve gizlilik konularında gerek teknoloji dünyasın-dan gerekse kullanıcılarından büyük eleştiriler almasına yol açtı. Bununla da kalmayıp lansman öncesi olay hakkında detaylı açıklama yapmaktan kaçınan Tim Cook ‘dan birçok insan bir adım ve açıklama bekliyordu. Olay hakkında daha önce yapılan iCloud hacklerinin sistemle ilgili olmadığı kullanıcıların kolay şifre seçimi ve iki adımlı güvenlik önlemini kullanma-dıkları gerekçesiyle böyle bir olayın ya-şandığı açıklanmış olsa da bu açıklama

kimseyi tatmin etmemişti. Tim Cook, Apple kullanıcıları için uzun bir bildiri yayınladı ve şirketin yeni gizlilik politi-kalarını anlatan detaylı bir yazı paylaştı. Yazı da son zamanlarda gündeme gelen Google kullanıcıların emaillerini okuyor iddialarına da sert eleştiriler getiren Tim Cook, böylece beklenen adımı atmış oldu diyebiliriz. Eposta ve mesaj içeriklerinin kesinlikle okunmadığını, iPhone ve iCloud ‘da depolanan veriler üzerinden para kazanılmadığını ve kul-lanıcı tercihleri dolayısıyla bir pazarla-ma stratejisi çizmediklerinin altını çizen Tim Cook, Apple ‘ın sadece kullanıcı deneyimini arttırmayı hedeflediğini belirtti. Yapılan bildiride Tim Cook Apple’ın hükümetlerle bile kullanıcıla-rının kişisel bilgilerini paylaşmadığını ve hükümetlerden gelen taleplere yanıt verilmediğini belirtti. Tim Cook ayrıca İOS 8 ile kişisel bilgilerin paylaşım ihtimalinin bile imkansız hale geldiğini

söyledi. İOS 8 ile güvenlik ve gizlilik konusunda getirilen yeni sistem ile artık kullanıcıların verileri Apple tara-fından bile kayıt altına tutulmayacak diyebiliriz.Apple ‘ın gizlilik politikalarının yete-rince açık olmadığı düşüncesi de bu yeni adımla yok olacak gibi gözüküyor. Apple internet sitesinde beklenen açık-lığı sağlamak amacıyla yeni Gizlilik sayfasını yayına aldı. Kullanıcıları ve dünyayı mutlu edecek bir açıklama ya da adım geldi mi bilemeyiz ama App-le ‘ın çehresinin değişmeye başladığı aşikar.

GÜNCEL

Ödenekte aslan payı Maliye Hazine ve Milli Eğitim’inBütçe ödenek teklif tavanı en yüksek kamu idaresi 110,2 milyar lira ile Maliye Bakanlığı olurken, Hazine Müsteşarlığı 68,4 milyar lira ile ikinci, Milli Eğitim Bakanlığı 62 milyar lira ile üçüncü sırada yer aldı. Orta Va-deli Mali Plan’da (2015-2017) genel bütçe kapsamındaki kamu idareleri ile özel bütçeli idarelerin 2015 yılı bütçe ödenek teklif tavanları da yer aldı.Bütçe ödeneklerinde en fazla pay ay-rılan ilk 3 idare, geçen yıl olduğu gibi bu yıl da değişmedi. Buna göre, çeşitli kamu kuruluşlarının bütçe açıklarının finansmanına dönük transfer ödeneği de buradan karşılandığı için Maliye Bakanlığına 110 milyar 243 milyon 593 bin lira ödenek ayrıldı. Faiz öde-

meleri nedeniyle Hazine Müsteşarlı-ğının da bütçesi yüksek tutularak 68 milyar 399 milyon 57 bin lira olarak belirlendi.Milli eğitim Bakanlığı, 62 milyar 248 bin lira ödenek tavanı ile üçüncü sırada yer aldı. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığına 30 milyar 666 milyon 260 bin lira, Milli Savunma Bakanlığına 22 milyar 764 milyon 255 bin lira, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığına 18 milyar 249 milyon 634 bin lira, Emniyet Genel Müdür-lüğüne 17 milyar 623 milyon 719 bin lira ödenek ayrıldı. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının ödeneği 14 milyar 679 milyon 18 bin lira, Tür-kiye Kamu Hastaneleri Kurumunun

9 milyar 873 milyon 269 bin lira olarak belirlendi.Özel bütçeli idareler Orta Vadeli Mali Plan’da, özel bütçeli idarelerin 2015 yılı bütçesi ödenek teklif tavanları da yer aldı. Buna göre, Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü’ne 9 milyar 796 milyon 72 bin lira, Karayolları Genel Müdürlüğü’ne 7 milyar 246 milyon 304 bin lira, Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu’na 7 milyar 52 milyon 675 bin lira, Or-man Genel Müdürlüğü’ne 2 milyar 567 milyon 630 bin lira, TÜBİTAK’a 2 milyar 87 milyon 344 bin lira, spor Genel Müdürlüğü’ne 1 milyar 20 milyon lira, Ceza ve İnfaz Kurumları ile Tutukevleri İş Yurtları Kurumu’na 905 milyon 250 bin lira bütçe ödeneği ayrıldı.

20 n Güvenlik Yönetimi Ekim 2014

Page 25: Sayı 16
Page 26: Sayı 16

GÜNCEL

İş güvenliğinde yeni planlar varÇalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlı-ğı, iş güvenliği konusunda Türkiye’de altına imza atılan ve yeni dönemde uygulanacak olan kriterleri, bakanlı-ğın yaptığı özel çalışmada 10 adımda şu ifadelerle vurguladı.“İş sağlığı ve güvenliği konusu ilk kez müstakil bir kanunda ele alındı. Kamu ve özel sektör ayrımı gö-zetmeksizin tüm çalışanlar kanun kapsamında. Kuralcı bir yaklaşım yerine önleyici yaklaşım esas alındı. İşyerleri, yapılan işin niteliğine göre tehlike sınıflarına ayrılıyor. Bütün işyerlerinde iş güvenliği uzmanı, işyeri hekimi gibi uzman personel görev yapacak. İşverenler ortak sağ-lık ve güvenlik birimlerinden hizmet alabilecek.Devlet, 10’dan az çalışanı olan işletmelerin iş sağlığı ve güvenliği hizmetleri giderlerini destekleyecek. İş kazalarını ve meslek hastalıklarını önleme adına önceden risk değer-lendirmesi yapılacak. Çalışanlar belli aralıklarla sağlık gözetiminden

geçirilecek. İş kazaları ve meslek hastalıklarının kayıtları daha etkin ve güncel hale getirilecek.”İş güvenliği konusundaki 6331 sayılı kanunla getirilen şart ve koşullar ise şu maddelerle özetleniyor. Kamu ve özel sektör ayrımı

gözetmeksizin tüm çalışanlar kanun kapsamına alındı. Kişinin bulunduğu işyerindeki

çalışan sayısı ve işyeri türü kanundan yararlanmasına engel olmayacak. Her çalışan, iş sağlığı ve

güvenliği ile ilgili uygulamalardan faydalanacak. Ev hizmetleri ile çalışan istihdam

etmeden kendi nam ve hesabına ça-lışanlar da kanunun kapsamı dışında bırakıldı. Tüm sorumluluk işverene ait

olmakla birlikte; iş sağlığı ve güvenli-ğinin işyerinin bütününde benimsen-mesi ve uygulanması sağlanacak. İşyerleri, iş sağlığı ve güvenliği

hizmetlerinin daha etkin sunumu amacıyla tehlike sınıflarına ayrılacak.

Bu sınıflandırmada; yapılan işin özelliği, işin her safhasında kullanılan veya ortaya çıkan maddeler, iş ekipmanı, üretim yöntem ve şekilleri, çalışma ortam ve şartları gibi hususlar dikkate alınacak. Kamu hariç 10’dan az çalışanı

olan çok tehlikeli ve tehlikeli sınıf-ta yer alan işyerlerinin iş sağlığı ve güvenliği hizmetlerinin yerine getirilmesinde, Bakanlık maddi destekte bulunacak. 10’dan az çalışanı bulunan, az

tehlikeli sınıftaki işyerlerinin bu destekten yararlanmasına ise Ba-kanlar Kurulu karar verebilecek. Sigortasız personel çalıştırdığı

tespit edilen işyerlerinden, yapılan destek yasal faizi ile birlikte geri alınacak. Bu işyerleri destekten üç yıl süreyle men edilecek. İşverenler, işyerinde gelebi-

lecek tehlikelerin belirlenmesi ve bertaraf edilmesi için risk değer-lendirmesi yaptıracak.

Hackerlar artık evleri izliyorEvlerde bulunan kameralar artık özel hayat gizliliğini ortadan kal-dırıyor. Güvenlik kameraları, web cam ve bebek için alınan kameralar hackerların ilk ele geçirdiği sistemler.İngiltere’de yapılan bir araştırma binlerce insanın evlerindeki en özel anlarda bile gözetlendiğini ortaya çıkardı. “Nasıl?” derseniz burada da tabii ki hackerlar devreye giriyor. Hackerlar artık büyük bir kolaylıkla güvenlik ve bilgisayar sistemlerini hackleyerek insanların evlerinde uyurken, giyinirken, yemek yerken görüntülerini internet sitelerinde

yayınlıyor. Üstelik tüm bunlar olur-ken sizin ruhunuz bile duymuyor. Hackerların bu görüntüleri aldığı bir mekanizmaya ihtiyaçları oluyor. O listenin başında webcam gelirken ayrıca bebek monitörü, güvenlik sistemi sahibiyseniz hacklenmeye oldukça müsaitsiniz. Araştırmanın sonucunda binlerce insanın tehlikede olduğu vurgulan-dı. Görüntülerinize herhangi bir internet sitesinde rastlamamanızın tek yolu ise kullandığınız ürünün fabrika ayarlarını ve şifrelerinizi değiştirmek.

22 n Güvenlik Yönetimi Ekim 2014

Page 27: Sayı 16
Page 28: Sayı 16

çÇocuk yetiştirme, sınırların büyük önem taşıdığı tüm konular arasında başta gelir. Sınırlara ve çocuk yetiştirmeye nasıl yaklaştığımızın, çocukları-mızın karakteri üzerinde büyük etkisi vardır. Değerleri nasıl geliştirdikleri üzerinde, okuldaki başarıları üzerinde, seçtikleri arkadaşlar üzerinde kiminle evlendikleri üzerinde iş yaşamında ne kadar başarılı oldukları üzerinde.Doğa en derin düzeyde bir sevgidir. İlişkilere bağlı olarak konumlanmış ve yönetilmektedir. Bizimle beşikten mezara bir ilişki içindedir. Sevginin doğası pasif değildir. Etkindir, sevgi kendisini çoğaltır. Aile doğanın dün-yayı kendi sevecen karakterinin temsilcileriyle doldurma isteği ile yarattığı sosyal bir birimdir. Burası bebeklerin beslenip geliştirildiği bir yerdir ki yetişkinler olarak aileden ayrılacak kadar olgunlaşsınlar ve aynı doğayı başka çevrelerde çoğaltsınlar. Bağlanma ve güçlü bağlantılar kurmadan hemen sonra ana babaların ço-cuklarına verebilecekleri en önemli şey sorumluluk duygusudur. Nelerden sorumlu olduklarını ve nelerden sorumlu olmadıklarını bilmeleri, nasıl ha-yır diyebileceklerini ve hayırı nasıl kabul edeceklerini bilmeleri, sorumluluk büyük değer taşıyan bir davranıştır.Hepimiz, 18 aylık bir çocuğun sınırlarına sahip orta yaşlı kişilerle bir arada olmuşuzdur. Başkaları onlara sınırlamalar getirdiğinde aksileşir veya somurtur veya sadece sükûneti koruma amacıyla büzülür diğerleriyle uyumlu davranırlar.Bu yetişkinlerin de bir zamanlar çocuk olduğunu düşünün. Çok çok uzun zaman önce ya sınırlardan korkmayı ya da onlardan nefret etmeyi öğren-mişlerdir. Yetişkinler için Öğrenme zahmetli ve zor bir iştir. Küçük çocuklarda sınır geliştirmek, atasözlerine konu olmuş ufak bir önlem almaktan başka bir şey değildir. Eğer sorumluluğu, sınırlamalar belirlemeyi, daha sonra mutluluğu erteleyebilmeyi öğretirsek, çocukları-mızın yaşamlarının sonraki yılları daha az çalkantılı geçer. Ne kadar geç başlarsak hem bizlerin hem de onların o kadar fazla çalışması gerekir.Eğer daha büyük çocuklara sahipseniz cesaretinizi kaybetmeyin bu sadece sınır gelişiminin daha fazla direnmeyle karşılanacağı anlamına gelir. Onla-rın fikrine göre sınırları öğrenmekle kazanacakları fazla bir şey yoktur. Çocuklarda sınır geliştirme işi sorumluluk öğrenme işidir. Onlara sorumlu-luğun değer ve kısıtlamalarını anlattıkça onları yetişkinliğin görevlerini üstlenmeye hazırlarız. Disiplinin olumlu tarafları öncelik, önleme ve yönlendirmedir. Olumlu disiplin; birini oturtup bir görev için eğitmek ve ona beceri kazandırmak-tır. Disiplinin olumsuz yönleri; düzeltme, cezalandırma ve sonuçlardır. Olumsuz disiplin çocukların hareketlerinin sonuçlarına katlanmasını ve böylelikle sorumluluk konusunda ders almalarını sağlamaktadır. İyi çocuk yetiştirme hem koruyucu eğitim ve beceri kazandırmayı hem de düzeltici sonuçları kapsar.

Uygulamanız dileğimle…

Doğa en derin düzeyde bir sevgidir. İlişkilere bağlı olarak konumlanmış ve yönetilmektedir. Bizimle beşikten mezara bir ilişki içindedir. Sevginin doğası pasif değildir. Etkindir, sevgi kendisini çoğaltır.

HAYATA BAKIŞ

“Sınırlar ve disiplin”

Oğuz GÜLAY

24 n Güvenlik Yönetimi Ekim 2014

Page 29: Sayı 16
Page 30: Sayı 16

Hastanelerde adli bir vaka ile karşılaştığımız-da artık aklımıza hemen Adana Adliyesi gelmeye başladı, bilirsiniz Adana

Adliye’sinde olay çıkmadığı gün hemen hemen yok gibidir. Huzurun sembolü olması gereken hastane-lerimiz artık adli olaylar ile gündemi-mizi meşgul etmeye başladı.Hastane Güvenliği, özel güvenlik hizmetlerinin uygulaması açısından en zor alanlardan biri olup yönetil-mesi de bir o kadar zorluklar içerir. Hastaneler verdiği hizmet itibarı ile herkesin serbestçe ve kolaylıkla ulaşabileceği kurumlardır. Ancak bu durum hastaneleri suçlu veya suç işlemeye eğilimli kişilerinde rahat-lıkla girip çıkabileceği yerler haline getirmektedir.Ayrıca hastane hizmetleri doğası

gereği kişisellik ve mahremiyet ge-rektirmektedir. Hem hastaların hem de çalışanların bilgilerinin, kişisel eşyalarının ve mahremiyetinin ko-runması, hastanede yapılan teşhis ve tedavi hizmetleri kadar önem arz etmektedir.Hastanelerde özel güvenlik hizmeti verilen dört çeşit insan grubu vardır. Hasta kişiler Hastasını hastaneye getiren

hasta yakınları Hasta ziyareti için gelen ziyaret-

çiler Hastane personeli (Doktor,

hemşire, hastabakıcı, teknik ve temizlik personeli ve diğer)Tüm bu insanların psikolojik özellik-leri ve sosyo- ekonomik durumları farklılıklar içerir. Bütün bu farklılıklar göz önünde bulundurularak her bir

kişi için ayrı bir davranış tarzı be-lirlenip uygulanması gerekliliği bu hizmetin ne kadar zor ve hassas olduğunu ortaya koymaktadır.Hastanelerin karmaşık yapısı, farklı hizmet/çalışan yapısı, her noktasında verilen hizmetlerin kayıt ve kontrol altına alma zorlukları çerçevesinde burada hizmet veren ve hizmet alan kişilerin can ve mal güvenliğinin en üst düzeyde sağlan-masını gerektirmektedir.Bu kapsamda hastane güvenliğini üç başlık altında inceleyebiliriz.Hasta ve hasta yakını güvenliğiHasta ve hasta yakını güvenliğini; can güvenliği, mal güvenliği, bilgi güvenliği ve mahremiyet açısından değerlendirebiliriz.Can güvenliği: Sağlıklı olmayan, ruh ve beden olarak zor durum-da bulunan hastaların ve telaşlı

KAPAK KONUSU

Turgut ILICALoomis Güvenlik Hizmetleri A.Ş.

Hastanelerde şiddet artıyor Hastaneler verdiği hizmet itibarı ile herkesin serbestçe ve kolaylıkla ulaşabileceği kurumlardır. Ancak bu durum hastaneleri suçlu veya suç işlemeye eğilimli kişilerinde rahatlıkla girip çıkabileceği yerler haline getirmektedir.

26 n Güvenlik Yönetimi Ekim 2014

Page 31: Sayı 16

durumda olan hasta yakınlarının kendini koruması zordur. Hastane güvenliği burada fiziki olarak koru-ma görevini üstlenmelidir.Mal güvenliği: Hastalık halinde bulunan insanların tek düşünceleri sağlıklarına kavuşmak olduğundan mallarını korumak gibi şeyleri dü-şünmezler veya ikinci plana atarlar. Bundan dolayı hastane güvenliği bu konuya çok dikkat etmelidir.Bilgi güvenliği: Hastaların sağlık durumları ile bilgilerin hasta dışında kimselerin öğrenmemesi için azami dikkat edilmelidir. Özellikle siyasi veya sosyal kişilikleri ön plana çıkmış insanların sağlık bilgilerinin korunması çok önemlidir.Mahremiyet: Genelde kadın hasta-ların şikâyetçi olduğu bir konu olup özellikle kadın doğum servislerinde ve röntgen servislerinde mahremi-yete dikkat edilmelidir.Sağlık personellerinin güvenliği Çalışan güvenliği can ve mal güven-liği açısından değerlendirilebilir.Can güvenliği: Hastaneler aralıksız 24 saat hizmet verilen kurumlardır. Hastane personeli bazen çok uzun süre uykusuz ve yorgun kalarak hasta teşhis ve tedavi işlerine yoğunlaşmakta ve kendilerini farklı tehlikelere karşı korumakta yetersiz kalabilmektedir. Ayrıca hastane

ortamının genelde gergin bir ortam olması, hasta yakınları ile hastane çalışanları arasında küçük anlaş-mazlıkların büyük olaylara dönüş-tüğü ve çalışanların yaralanması ile sonuçlandığı görülmektedir. Özellikle acil servis bölümleri bu sevimsiz olaylara sık sık sahne olmaktadır. Doktor uykusuzdur, yorgundur ve daha onlarca hastası-na bakmak zorundadır. Öte yandan hasta yakını üzgündür, telaşlıdır ve hastasına acilen bakılmasını ister. Hastane güvenliğinin en hassas olması gereken yer işte burasıdır. Hastane personeli bir hastaya değil birçok hastaya hizmet vermekte, dolayısıyla hizmetin devamlılığın sağlanması için önce çalışanların güvenliğinin sağlanması gerekmek-tedir. Çalışan güvenliğini sağlamak hastane güvenliğinin birinci derece-de görevidir.Mal güvenliği: Hastane personeli işe geldiklerinde dış kıyafetlerini çıkarmakta ve forma/önlük giy-mektedir. Personel cüzdanlarını ve diğer kıymetli eşyalarını dolaplarına bırakıp çalışmaktadır. Bu nedenle mal personelin mal güvenliği içinde dikkatli olunmalıdır.

Bina güvenliğiFiziki güvenlik: Hastane tesisi-nin bütün giriş çıkış noktaları ve otopark kontrol altına alınmalıdır. Ziyaretçi kişilere yaka kartı verilerek kontrol altında tutulmalıdır. Hastane düzenini bozan hasta ve hasta yakınlarına müdahale etmek için insan psikolojisinden anlayan aynı zamanda caydırıcılık hissi veren güvenlik elemanları seçilme-lidir. Binanın iş sağlığı ve güven-liği kanunu kapsamında her türlü güvenlik tedbirleri alınmalıdır.Elektronik güvenlik: Tüm kapalı(özel alanlar hariç) ve açık alanlar CCTV sistemi ile donatılmalı ve 24 saat kameralar anlık olanlar izlenmelidir. Binaya girişler duyarlı

kapıdan geçirilerek yapılmalı ve şüp-he uyandıran durumlar kolluk kuvveti ile paylaşılmalıdır. Binada Accsess Kontrol Sistemi (Giriş Kontrol Sistemi) ile tüm kapılar ve önemli bölgeler donatılmalı, yetkilendirme yapılarak yetkisiz kişilerin riskli bö-lümlere girmeleri engellenmelidir.

Hastanelerde en sık karşılaşılan suçlar 1. Hastaların, hasta yakınlarının, ziyaretçilerin ve çalışanların para ve değerli eşyaların çalınması,2. Hastalara ait mahrem bilgilerin çalınması,3. Doğumhane veya klinikte bebek çalınması,4. Özellikle kadınlar için taciz ve gözetleme anlamında cinsel suçlar,5. Husumet nedeni ile hasta ya da hasta yakınlarının yaralanması veya öldürülmesi,6. Adli suçlu/hükümlü olarak gelen şahısların hastaneden firar etmesi,7. Ölülerin veya bitkisel hayata gi-ren hastaların eşyalarının çalınması veya bedenlerinin kullanılması,8. Hasta yakınları ile çalışanlar arasında meydana gelen kavgalar9. Miras nedeniyle mirasçılar ile hastane çalışanlarının anlaşarak hastanın çalışanlar tarafından öldü-rülmesi, 10. Organ ve doku nakli konusunda çalışanlar tarafından hasta vücu-dunun değişik parçalarının alınıp satılması.Görüldüğü üzere hastane ortamı çok farklı insanların bir araya geldiği ve aynı zamanda birçok farklı suçun işlendiği ortamlardır. Dolayısıyla sadece özel güvenlik temel eğitimi alarak hastane güvenliği yapılması mümkün değildir. Hastanede çalışacak özel güven-lik görevlileri psikolojik testlerden geçirildikten sonra teknik eğitimler verilmeli ve özellikle hastane suçları konusunda eğitimler aldıktan sonra çalışma izni verilmelidir.

Turgut ILICA

Ekim 2014 Güvenlik Yönetimi n 27

Page 32: Sayı 16

Ülkemizde yıllardır yaşanan iş kazaları ve meslek hastalıkları sayılarındaki artışlar toplumsal duyarlılığın-

da artışına neden olmuştur. SSK iş kazaları ve meslek hastalıkları verilerine göre son 12 yılda yakla-şık 15 bin çalışanımız iş kazaları

ve meslek hastalıklarından dolayı yaşamını kaybetmiş,25 bine yakın çalışanımız ise iş göremez duruma düşmüştür. İşyerlerinde iş sağlığı ve güvenliği bilimsel çalışma-larını yapacak olan iş güvenliği uzmanları,işyeri hekimleri ve sağlık personelleri istihdam zorunluluk-ları 1 Ocak 2013 tarihinde 50 ve

üzeri çalışanı olan tüm işletmeler-de,1 Ocak 2014 tarihinde itibaren 50 den az çalışanı olan tehlikeli ve çok tehlikeli sınıfta olan tüm iş-letmelerde başlamıştır.1 temmuz 2016 ise ülkemizdeki yaklaşık 1 milyon 700 bin işyerinde isg pro-fesyonelleri görevlerine başlamış olacaktır. Hastanalerde verilen

SSK iş kazaları ve meslek hastalıkları verilerine göre son 12 yılda yaklaşık 15 bin çalışanımız iş kazaları ve meslek hastalıklarından dolayı yaşamını kaybetmiş,25 bine yakın çalışanımız ise iş göremez duruma düşmüştür.

KAPAK KONUSU

Levent KAVLAK / İSAG Yönetim Kurulu BaşkanıSağlığı ve Güvenliği Profesyonelleri Derneği

Sağlık çalışanlarını bekleyen riskler!

28 n Güvenlik Yönetimi Ekim 2014

Page 33: Sayı 16

hizmetleri aşağıdaki tabloda olduğu gibi sınıflandırabiliriz.

“Hastaneler “Çok Tehlikeli İşler”sınıfında değerlendirilir”Hastaneler, İş Sağlığı ve Güvenliği’ne İlişkin İşyeri Tehlike Sınıfları Tebliği’ne göre “Çok tehlikeli işler” sınıfında değerlen-dirilmektedir. Ayrıca 30 Haziran 2012 tarihli İş Sağlığı ve Gü-venliği Kanunu’na göre 50’den fazla çalışanı olan çok tehli-keli işyerlerinde 1 Ocak 2013 tarihi itibariyle işyeri hekimi, iş güvenliği uzmanı ve diğer sağlık personeli görevlendirilmesi veya bu hizmetlerin ortak sağlık ve güvenlik birimlerinden hizmet alarak yerine getirilmesi zorunlu olmuştur.Hastanelerde iş sağlığı ve güvenliği uygulamaları çok yönlü olarak ele alınmalıdır. İşyeri hekimi, iş güvenliği uzmanı ve diğer sağlık personeli koordineli şekilde çalışmalı, İş Sağlığı ve Güvenliği Kurulu oluşturulmalı ve yasalarla kendilerine verilen görevleri mesleğin gerektirdiği etik ilkeler çerçevesinde yerine getirmelidirler.6331 iş sağlığı ve güvenliği kanuna göre işveren konumun-daki yöneticilerin ve çalışanların görev ve sorumlulukları aşağıda-

ki başlıklar altında inceleyebiliriz.MADDE 4 – (1) İşveren, çalışanla-rın işle ilgili sağlık ve güvenliğini sağlamakla yükümlü olup bu çerçevede;a) Mesleki risklerin önlenmesi, eğitim ve bilgi verilmesi dâhil her türlü tedbirin alınması, organi-

zasyonun yapılması, gerekli araç ve gereçlerin sağlanması, sağlık ve güvenlik tedbirlerinin değişen şartlara uygun hale getirilmesi ve mevcut durumun iyileştirilmesi için çalışmalar yapar.b) İşyerinde alınan iş sağlığı ve güvenliği tedbirlerine uyulup uyul-

Hastaneler sürekli insan deviniminin olduğu yaşayan bir organizma gibidir. Bu yoğun ve yorucu çalışmalar sırasında sağlık çalışanları kaza riskleri ,şiddet gibi etmenlerle karşı karşıya kalmaktadırlar.

Doğrudan hasta ile ilgilenenler

Teknik Destek

Hizmetler

Yönetim İşleri

Araştırma

Hastalık teşhisi yapanlarSağlık değerlendirmesive bakımıDanışmanlık ve destek

Sağlık Teknisyenleri

Sağlık HizmetleriYemek HizmetleriKişisel HizmetlerÇamaşır HizmetleriYapı HizmetleriGüvenlik HizmetleriTaşıma Hizmetleri

İdari HizmetlerBilimsel KadrolarLaboratuar İşçileri

DoktorlarDiş HekimleriHemşirelerEczacılarAsistan DoktorlarTerapistlerOptometristlerBeslenme ve Diyet UzmanlarıSosyal HizmetlerKlinik Laboratuar TeknisyenleriDiş HijyencileriSağlık Kayıt TeknisyenleriRadyoloji TeknisyenleriHemşirelerAcil Servis TeknisyeleriDişçilik AsistanlarıHemşireler dışındaki yardımcılarAşçılarMutfak ÇalışanlarıBerberler

Çamaşırhane ÇalışanlarıTesisatçılar, elektrikçiler,Boyacılar, kapıcılar, temizlikçiler,BahçıvanlarGüvenlik GörevlileriAmbulans ŞoförleriMuhasebeKayıt İşleriBilgisayar İşlemcileriDoktor SekreterleriTelefon OperatörleriBilim Adamları ve DoktorlarLaboratuar TeknisyenleriHayvan Bakıcıları

Hizmet Kategorileri İş Kategorileri Spesifik Meslekler

Levent KAVLAK

Ekim 2014 Güvenlik Yönetimi n 29

Page 34: Sayı 16

madığını izler, denetler ve uygun-suzlukların giderilmesini sağlar.c) Risk değerlendirmesi yapar veya yaptırır.ç) Çalışana görev verirken, çalışa-nın sağlık ve güvenlik yönünden işe uygunluğunu göz önüne alır.d) Yeterli bilgi ve talimat verilenler dışındaki çalışanların hayati ve özel tehlike bulunan yerlere girmemesi için gerekli tedbirleri alır.e) İşveren, iş sağlığı ve güvenliği tedbirlerinin maliyetini çalışanlara yansıtamaz.

Çalışanların yükümlülükleriMadde 19 – 1) Çalışanlar, iş sağ-lığı ve güvenliği ile ilgili aldıkları eğitim ve işverenin bu konudaki talimatları doğrultusunda, ken-dilerinin ve hareketlerinden veya yaptıkları işten etkilenen diğer çalışanların sağlık ve güvenlik-lerini tehlikeye düşürmemekle yükümlüdür.2) Çalışanların, işveren tarafından verilen eğitim ve talimatlar doğrul-tusunda yükümlülükleri şunlardır:a) İşyerindeki makine, cihaz, araç, gereç, tehlikeli madde, taşıma ekipmanı ve diğer üretim araçları-nı kurallara uygun şekilde kullan-mak, bunların güvenlik donanımla-rını doğru olarak kullanmak, keyfi olarak çıkarmamak ve değiştirme-mek.b) Kendilerine sağlanan kişisel koruyucu donanımı doğru kullan-mak ve korumak.c) İşyerindeki makine, cihaz, araç, gereç, tesis ve binalarda sağlık ve güvenlik yönünden ciddi ve yakın bir tehlike ile karşılaştıklarında ve koruma tedbirlerinde bir eksiklik gördüklerinde, işverene veya çalışan temsilcisine derhal haber vermek.ç) Teftişe yetkili makam tarafın-dan işyerinde tespit edilen nok-

sanlık ve mevzuata aykırılıkların giderilmesi konusunda, işveren ve çalışan temsilcisi ile iş birliği yapmak.d) Kendi görev alanında, iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanması için işveren ve çalışan temsilcisi ile iş birliği yapmak.Hastaneler gerek çalışanlar gerekse hastane bulunan hasta ve yakınlarının etkileşiminin ve

sürekli insan deviniminin olduğu yaşayan bir organizma gibidir. Bu yoğun ve yorucu çalışmalar sırasında elbette sağlık çalışanla-rı pek çok hastalık, kaza riskleri, şiddet ve mobbing gibi etmenler-le karşı karşıya kalmaktadırlar. Hastanelerde Risklerden korun-ma ve risklerin önlenmesi için tablodaki gibi tedbirlerin alınması şarttır.

Hastanelerde Risklerden korunma ve risklerin önlenme-si için tablodaki gibi tedbirlerin alınması şarttır.

KAPAK KONUSU

Sağlık çalışanlarını bekleyen riskler

30 n Güvenlik Yönetimi Ekim 2014

Page 35: Sayı 16
Page 36: Sayı 16

Biyolojik risklerden korunma sağlanması için iğne batması ve kesici-delici aletlerden korunma önlemlerinin bilinmesi,kan ve örnek alımınında kişisel ko-ruyucu donanımların eksiksiz kullanılması,çalışanların bilinç düzeylerinin artırılması gereklidir. Çalışanların enfeksiyondan korunması için enfeksiyola-rın kontrolü ve önlenmesi programları,el hijyeni program ve uygulamaları,izole hastla-ra müdahele yöntemlerinin uygulanması,temizlik dezenfeksi-yon ve strelizasyon uygulamaları yapılmalıdır.Kimyasal risklerin önlenmesi içinse kimyasalların kulla-nıldığı tüm alanların tespiti ve uygun depolama koşul-larının sağlanması,patoloji labaratuvarı,ameliyathane, sterilizasyon ünitelerinin uygun havalandırılması (etilen oksit, gluteraldehit, formaldehit vb.), kimyasallalrın dökülmesi, saçıl-ması ve maruziyeti ile ilgili önlem-lerin planlanması, çalışanların kimyasallarla ilgili bilinç düzeyinin artırılması gerekir.

Psikolojik riskler nasıl önlenir? Radyasyona bağlı risklerin ön-lenmesi için diagnostik,nükleer tıp,radyoterapi gibi alanların TAEK lisansı ve uygun hava-landırma koşulları sağlan-malıdır. Ayrıca radyasyon ile ilgili kısıtlı çalışma saatlerine riayet,görüntüleme sistemlerinin günlük ,haftalık,aylık,yıllık kalite kontrol,bakımlarını yapılması şarttır. Ergonomiye bağlı risk etmenlerinin önlenmesi için çalışma ortamının yapılan işe ve sağlığa uygun tasarlanması ısı,nem aydınlatma,havalandırma ile gürültü kontrol sistemlerinin yeterli olması,bilgisayar, tıbbi

cihaz vb kullanımında gerekli koşulların sağlanması,meslek grupları ve çalışma saatlerine göre uygun dinlenme alanlarının oluşturulması gereklidir.Psikolojik risklerin önlenmesi adına ise birim çalışanlarında tükenmişlik sendromu tespiti ya-pılmalıdır. Çalışanlara,hastalara ve hasta yakınlarına psikososyal destek sağlanmalı,kreş ve emzir-me odaları çalışan sayısına göre düzenlenmelidir.Kişisel gelişim eğitimlerinin plan-lanması, çalışanlara,hastalara ve hasta yakınlarının dilek önerilerinin etkin olarak değer-lendirilmesi ve moral motivasyon artırıcı faaliyetlerin düzenlenmesi gerekir.Personelin dinlenebile-ceği alanlar düzenli ve yeterli olmalıdır. Özellikle hastanelerde yapılan risk analizlerinde karoshi ve tükenmişlik sendromunun yaygın olduğu görülmüştür.

Hastanelerde güven ortamı sağlanmalıGüvenli, kaliteli ve verimli sağlık hizmetinin sunulması, sağlık çalışanlarının kapasiteleri ve performanslarını destekleyen çalışma ortamına bağlıdır. Özellikle hastanelerde çalışma ortamının sağlık çalışanları ve hastalar açısından sağlıklı ve güvenli olması önem taşımakta-dır. Sağlık çalışanlarının karşılaş-tığı en önemli sorunlar arasında

yetersiz tesisler, kötü çalışma şartları,dışarıdan gelen fiziksel şiddet ve yetersiz ücretler yer almaktadır. Sağlık sektöründe yetişmiş insan kaynağı bulmak hiç kolay değildir. Hızlı teknolo-jik gelişim ve değişimin olduğu sağlık hizmeti sunumunda hastaların bilgi ve beklentileri de her geçen gün artmakta, bu durum sağlık çalışanlarının memnuniyetinin sağlanmasını zorunlu hale getirmektedir. Sağlık sektöründe çalışanlara çalışma koşulları boyutunda, nöbet sonrası dinlenme imkanı verilmesi, çalışma ortamının ısı, nem, çalışma ortamında sağlık ve güvenlik önlemlerinin yeterli olmasını istemektedirler.Dünya Sağlık Örgütü (WHO), sağlığı şu şekilde tanımlamak-tadır: Sağlık, sadece hastalık ve sakatlık durumunun olmayışı değil kişinin bedenen, ruhen ve sosyal yönden tam iyilik halidir. Bu kapsamda Sağlık sektö-ründe iş sağlığı ve güvenliği uygulamalarının temel amacı, sağlık çalışanlarının sağlığının ve güvenliğinin geliştirilmesi, başka bir ifadeyle çalışma ortamında sağlığa zarar veren fiziksel, kimyasal, biyolojik, psikolojik, ergonomik tehlike ve risklerin, meslek hastalıkları ve iş kazalarının olmadığı güvenli hastane ortamının sağlanması olmalıdır.

KAPAK KONUSU

Hastanelerde iş sağlığı ve güvenliği uygulamaları çok yönlü olarak ele alınmalıdır. İşyeri hekimi, iş güvenliği uzmanı ve diğer sağlık personeli koordineli şekilde çalışmalı, İş Sağlığı ve Güvenliği Kurulu oluşturulmalıdır.

32 n Güvenlik Yönetimi Ekim 2014

Page 37: Sayı 16
Page 38: Sayı 16

Türkiye’de İşçi Sağlığı ve İş güvenliği Meclisi verilerine göre iş kazala-rından 2013 yılında en az 1235, 2014’ün ilk 9

ayında 1413 işçinin ölümü, işçi sağlığına ilişkin gerçek fotoğrafı

ortaya koymaktadır. Sorunun diğer yüzü olan meslek hastalık-ları ve işe bağlı sağlık sorunlarıyla ilgili olarak son yayımlanan SGK istatistiklerindeki verilere bakıldı-ğında ayrıntılı bir analiz yapabil-mek mümkün görünmemektedir.

İş kazalarıyla ilgili verilerden bazı sonuçlara ulaşılabilirken meslek hastalıkları istikrarlı bir biçimde giderek daha da görünmez olmayı sürdürmektedir. 2011 yılında 10’u ölümle sonuçlanan 697 meslek hastalığına karşın, 2012

KAPAK KONUSU

Dr. Arif MÜEZZİNOĞLU / İşyeri Hekimi

Sağlık çalışanlarının sağlığı2011 yılında 10’u ölümle sonuçlanan 697 meslek hastalığına karşın, 2012 istatistiklerine göre, meslek hastalıkları azalmaya devam ediyor. Yasal meslek hastalığı tanısı almış, 1’i ölümle sonuçlanmış, 395 olgu var.

34 n Güvenlik Yönetimi Ekim 2014

Page 39: Sayı 16

istatistiklerine göre, meslek has-talıkları azalmaya devam ediyor. Yasal meslek hastalığı tanısı almış, 1’i ölümle sonuçlanmış, 395 olgu var. Çeşitli hesaplama-lara göre meslek hastalığına bağlı ölümlerde gerçek sayının en az 10 bin, meslek hastalığı tanı sa-yının ise yaklaşık 200 bin olması gerekiyor. Çalışma hayatında sağlığın korunması ve sorunların tespitine ilişkin bu durum sağlık çalışanlarının sağlığı alanında da sürmektedir.

Diş hekimleri silikozisden kurtulamıyor Sağlık hizmetlerine ulaşım konusundaki artışın rakamlarına baktığımızda, hekime yıllık başvu-ru sayısı 10 yılda 3,2’den 8,2’ye çıkmış durumda. Bu hekime yo-ğun başvuru, sağlık çalışanlarının çalışma temposunun inanılmaz boyutlara ulaşmasını getiriyor. Yine ortak görüş, 2010 anketi verilerine göre, asistan hekim-ler haftada ortalama 85 saat çalışıyorlar. Hatta burada daha dramatik bir veri var. Haftada 40 saat çalışmayı talep eden asistan hekimlerin sadece binde dördü

haftada 40 saat çalışabiliyor, %31’i haftada 95 saatten fazla çalışıyor. Yine Ekim 2014 Sağlık Çalışanlarının Sağlığı Sempozyu-mu verilerine göre sağlık çalışan-larının yaklaşık yarısı haftada 45 saatten fazla, %13’ü 61 saatten fazla ve %7’si 71 saatten fazla çalışıyor.%62’si fazla mesai yapı-yor. %80’ninden fazlası çalışma süresi içinde düzenli dinlenme aralıkları veremiyor. % 80’inden fazlası ergonomik olmayan çalış-ma alanlarında çalışıyor. Yeterli gün ışığı alamamak, gürültülü ortamlarda çalışmak, radyasyo-na maruz kalmak gibi çalışma ortamına ilişkin tehlikelere maruz kalıyorlar. Diş protezi yapan diş teknisyenleri, akciğer kanseri ve silikozise yakalanmaktan kurtula-mıyorlar. Diş hekimlerinin verdiği ölçülerle protez yapan diş teknis-yenleri ağır metal tozu bulunan ortamlarda uzun saatler çalışmak zorunda kalıyorlar. Bu ortam ise, işitme ve görme bozuklukları, çeşitli cilt problemleri, akciğer kanseri ve silikozise yol açıyor.

Sağlık personelleri şiddete maruz kalıyor Sağlık Çalışanlarının Sağlığı Grubunun 2014 Ekim Sempozyum verilerine göre son bir yılda en az bir kez iş kazası ve işe bağlı sağlık sorunu yaşayanların oranı

%40’ın üzerindedir. Bu risklere karşı yeterince korunmadıklarını düşünenlerin oranı %70’in üzerin-dedir. Aynı kaynağa göre çalışma sırasında fiziksel ya da sözel şiddet gördüğünü söyleyenlerin oranı %58’dir. Var olan mevzua-tımıza göre sağlık çalışanlarının sadece işyerlerinde değil, yaptığı işten kaynaklı olarak işyeri dışın-da da maruz kaldığı her şiddet olgusu bir iş kazasıdır. Dolayısıyla kamuda ya da özelde olması farketmez, tüm işyerleri için 2013 başından beri 6331 sayılı yasa kapsamında böyledir. Bu iş kazalarının, Çalışma Bakanlığı’na bağlı ilgili SGK Müdürlükleri’ne 3 iş günü içerisinde bildirilmesi ge-reklidir, mevzuat gereği zorunlu-dur. Bu bildirimi işveren yapacak-tır. 6331 sayılı yasanın madde 14 ve 26. Maddeleri bu tanımla-mayı yapmaktadır dolayısıyla bu bildirimin yapılmamasının cezası vardır. Bu bildirimin yapılması bu sorunun hem bakanlık hem de kamuoyunda görünür kılınmasını sağlayacaktır. İş kazalarının nedenlerinin araştırılması, tekrarlanmaması için alınacak önlemlerin belirlen-mesi zorunluluğu, herhangi bir yaralanmaya neden olmasa da çalışana zarar verme potansiyeli olan olayları da kapsamaktadır. Çalışanlar ya da örgütleri bu konu

Dr. Arif MÜEZZİNOĞLU

Diş protezi yapan diş teknisyenleri, akciğer kanseri ve silikozise yakalanmaktan kurtulamıyorlar. Diş hekimlerinin verdiği ölçül-erle protez yapan diş teknisyenleri ağır metal tozu bulunan ortamlarda uzun saatler çalışmak zorun-da kalıyorlar.

Ekim 2014 Güvenlik Yönetimi n 35

Page 40: Sayı 16

ile ilgili olarak şiddetin yaşan-dığı işyeri yönetimine nasıl bir iş kazası incelemesi yapıldığını ve kaza araştırma sonuçlarına göre nasıl bir aksiyon alındığını, konuyla ilgili risk değerlendirmesi yapılmasını talep etmelidir. Bu konuda şiddetin en sık yaşan-dığı çalışma alanlarının başında gelen acil servis çalışanları için Kontrol Listesi yöntemiyle hazır-lanmış bir risk değerlendirmesi örnek olarak verilebilir.

1- Görev yaptığınız birimde (Acil servis biriminde) güvenliğin sağlanması amacıyla, sürekli biçimde özel güvenlik elemanları bulunuyor mu?2- Eğer özel güvenlik elemanları bulunuyor ise, bunların sayısı yeterli mi?3- Eğer özel güvenlik elemanları bulunuyor ise, bunların eğitimi ve hizmet nitelikleri yeterli mi? 4- Görev yaptığınız birimde (Acil servis biriminde) güvenliğin sağlanması amacıyla, sürekli bi-çimde emniyet (Polis) mensupları bulunuyor mu?5- Eğer emniyet mensupları bulu-nuyor ise, bunların sayısı yeterli mi?

6 - Acil servis birimi, olası olaylara müdahalede bulunacak bir emni-yet birimine (Karakol vb.) makul bir uzaklıkta mıdır? Bu birime yönelik yardım çağrılarınız yeterli zaman diliminde karşılık buluyor mu?7- Acil servis biriminde, şiddet olaylarında caydırıcılığı sağlamak ve gereğinde yaşanan olaylara yönelik faillerin ve kanıtların tes-piti açısından bir güvenlik kamera sistemi bulunuyor mu?8- Görev yaptığınız birimde (Acil servis biriminde) güvenlik kamera sistemi bulunuyor ise, bu siste-min işleyişi ve niteliği (Kamera sayısı, kameraların biriminizi en fazla açıdan görme olanağı, görüntü ve kayıt kalitesi, sistemin sürekli açık olması ve kayıt yap-

ması vb.) yeterli düzeyde mi?9- Görev yaptığınız birimin (acil servis biriminin) girişinde elle kullanılan ya da sabit makine şeklinde x-ray cihazı, metal detek-törü vb. bulunmakta ve bunlar-la, uzman personel tarafından sürekli biçimde birime girenlerde silah vb. alet kontrolü yapılmakta mıdır?10- Görev yaptığınız birimin (acil servis biriminin) fiziki alt yapı standartları, ilgili mevzuatın ara-dığı niteliklere uygun mu? Şiddet olaylarında caydırıcılığı ve gereğin-de güvenliği sağlamaya yönelik olarak, hasta yakınlarından ve üçüncü kişilerden yalıtılmış çalış-ma ortamlarına sahip misiniz ?11- Görev yaptığınız birim (acil servis birimi), olası bir şiddet

KAPAK KONUSU

Sağlık Çalışanlarının Sağlığı Grubunun 2014 Ekim Sempozyum verilerine göre son bir yılda en az bir kez iş kazası ve işe bağlı sağlık sorunu yaşayanların oranı %40’ın üzerindedir. Bu risklere karşı yeterince korunmadıklarını düşünenlerin oranı ise %70’in üzerindedir.

36 n Güvenlik Yönetimi Ekim 2014

Page 41: Sayı 16
Page 42: Sayı 16

olayında, saldırganlar tarafından bir silah olarak kullanılabilecek eşyalardan arındırılmış veya bi-rimde bulunan eşyalar bu yönden nitelikli ve güvenli kılınmış mıdır? (Örnek; hasta yakınlarının bekle-me odasındaki ya da muayene odalarındaki sandalyeler yere sabitlenmiş midir? Yaralama kabiliyetine sahip tıbbi araçlar kapalı ve kilitli dolap gibi yerlerde mi muhafaza edilmektedir? Acil servis bahçesinde kolaylıkla bir saldırı aracı olarak kullanılabile-cek taş, sopa vb. maddeler yer almakta mıdır?)12-Görev yaptığınız birimde (acil servis biriminde), otoparktaki aracınıza veya her hangi bir toplu taşıma aracının durağına ulaşım yolunuz ve mesafesiniz, olası bir saldırıyı baştan caydıracak (ye-terli aydınlatma, güvenlik kamera sistemi ile izleme vb.) ve/veya engelleyecek (kısa mesafe, kolay ulaşım vb.) niteliklere sahip mi?

Sağlık çalışanlarına yönelik web sitesi oluşturulmalı TTB ve emek örgütleri tarafından, 4’üncüsü 16-17 Kasım 2013 ta-rihinde Ankara’da yapılan Ulusal kongreler ve sonuncusu 18- 19 Ekim 2014 tarihinde İstanbul’da yapılan birçok sempozyumun birikimleri ışığında, başta sağlık çalışanları için olmak üzere tüm çalışanların ulaşabileceği bir sayfa hazırlamak gereklidir.

Bilgisayar ortamındaki bu web sayfası başlayan ve sürekli geniş-leyen, yenilenen bir içeriğe sahip olmalıdır. Memleketin herhangi bir köşesinden herhangi bir işyerinin çalışanı bu sayfaya bakarak, ken-disi ile ilgili sağlığının korunması ve gözetilmesi için, sektörüne özel ne tür tehlikelerin olduğunu, nelerin gözlenip ölçülmesi gerekti-ğini, nelere göre hangi tetkiklerin yapılabileceğini, sonuçları ne çıkarsa nasıl yorumlanacağına, eğer yapılmıyorsa hangi gerekçe-lerle yapılmayabileceğine ilişkin bilgilere ulaşabileceği bir “güve-nilir, işçi dostu kaynak sayfası” oluşturulmalıdır.Bu çalışma ile çalışanlar/sağlık çalışanları kendi alanlarında sağ-lıklarının korunup-korunmadığını, bunun için yapılması gerekenleri öğrenerek sürece aktif olarak da-

hil olacaktır. Benim sağlığım bu işyerinde korunuyor mu, bunun için yapılması gerekenler neler, bunlar yapılıyor ve doğru yorumla-nıyor mu? gibi soruların cevabının görüleceği bir sayfa hazırlanma-lıdır.

Çalışmanın hedefi: Sağlık çalışanları kendi

çalışma alanlarındaki mesleki maruziyetler ve sağlık gözetim programları hakkında bilgiye ula-şacaklardır. Çalışma ortamının güvenli

olup olmadığını ve sağlığının bundan etkilenmesinin kontrol altında olup olmadığının çalışan tarafından değerlendirilmesi sağ-lanacaktır. Buna bağlı olarak, sürece

müdahale edebilmesi için destek olunmasını, Hangi durumlarda bu çalışma ortamı güvensizdir? Çalışılmaması gereklidir? Nelere dayanarak “burası sağlıklı değil!” diyerek çalışmama hakkımızı kul-lanacağız? Sorularının cevapları verilmeye çalışılacaktır.Böyle bir çalışmanın yapılması kendisini işçi sağlığından sorum-lu gören herkesin yükümlülüğün-dedir.

KAPAK KONUSU

İş kazalarının nedenlerinin araştırılması, tekrarlanmaması için alınacak önlemlerin be-lirlenmesi zorunluluğu, herhangi bir yaralanmaya neden olmasa da çalışana zarar verme potansiyeli olan olayları da kapsamaktadır.

38 n Güvenlik Yönetimi Ekim 2014

Page 43: Sayı 16
Page 44: Sayı 16

Hastanelerde yaygın olarak iş sağlığı ve gü-venliği hizmetlerinden bahsetmek mümkün değil. Bazı çalışmalar

kalite yönetmeliği çerçevesinde yürütülmekle birlikte performans ve maliyet baskısı harcamaların da kısılmasına neden olmaktadır. Bu nedenle daha çok göstermelik ve düzenli olmayan, kâğıt üzerin-deki işler düzeyinde kalmaktadır. Dışarıdan hizmet alım yoluyla risk analizleri yapılmasına rağmen he-men hemen hiç bir hastanede iş (işçi) sağlığı ve (işyeri) güvenliği birimleri oluşturulmuş, bu kurul-larda eğitimli “iş yeri hekimi ve iş güvenliği uzmanları” istihdam edilmiş değildir. Oysa bu kurulla-rın varlığı ortam risklerinin belir-lenmesi yanında veri toplanması,

araştırma yapılması, danışmanlık yapılması gibi işlevleri yerine geti-rilebilecektir.Bunların yanı sıra; bu kuralların oluşumu işçi sağlığı ve güvenliği yönetim sistemi oluşturulmasının örgütsel zeminini oluşturacak ve sistematik bir yaklaşım sağlaya-caktır. Kuralların oluşturulmaması ve iş yeri hekiminin görevlendi-rilmemiş olması nedeniyle ilk işe giriş muayeneleri, periyodik muayeneleri ve iş ve iş yeri ortamından kaynaklı riskler ve işe uygunluk değerlendirmeleri yapıla-bilmiş değildir.

Hastanelerde risk analizi yapılmıyor Hastaneler ağır ve tehlikeli işler arasında sayılmaktır. Buna rağmen hastanelerde risk analizi

yapılmamakta; çalışma ortamın-dan, koşullarından ve hizmet sü-recinden kaynaklı risklerin düzenli aralıklarla ölçümlenmesi yapılma-maktadır. Biyolojik, kimyasal ve ionize ışınlara bağlı maruziyetler başta olmak üzere uzun süreli, ağır ve stresli çalışma koşulların-dan kaynaklı fiziksel, psikolojik ve ruhsal çok ciddi sağlık sorunları, yaralanmalar ve hatta ölümlerle sonuçlanan mesleki riskler gide-rek artmaktadır.

Sağlık personellerini bekleyen riskler Yeni çalışma biçiminden/rejimin-den kaynaklı sorunlar: Aşırı iş yükü nedeniyle çok ve hız-lı, sisteminden kaynaklı sorunlar ile performans baskısı ve tüketim pompalanmasıyla artan iş yükü

KAPAK KONUSU

Hüseyin DEMİRDİZEN / TTB Merkez Konsey Üyesi

Sağlık kurumlarında risk analiziHastanelerde uzun süreli, ağır ve stresli çalışma koşullarından kaynaklı fiziksel, psikolojik ve ruhsal çok ciddi sağlık sorunları, yaralanmalar ve hatta ölümlerle sonuçlanan mesleki riskler giderek artmaktadır

40 n Güvenlik Yönetimi Ekim 2014

Page 45: Sayı 16

nedeniyle hızlandırılmış/ birim işleme düşen zamanını kısalması ile sürdürülmeye çalışılan sağlık hizmetleri.

Çalışma koşullarından ve hizmet sunum ortamlarından kaynaklı sorunlar: Piyasa aktörü olarak yeniden yapılandırılan sağlık kurum ve kuruluşlarında dil ve hizmet iliş-kileri de dönüşmektedir. İşletme, rekabet, verimlilik vb. piyasa argümanları ile kar maksimizas-yonu sonucu maliyetlerin düşürül-mesine yönelik tedbirlerin genel çalışma ortamlarında olduğu gibi sağlık kurumlarında da koruyucu ve önleyici tedbirlerin, sağlık ortamını iyileştirici yatırımların ya-pılmamasından kaynaklı risklerin (iş kazaları, meslek hastalıkları,) artmasına neden olmaktadır. Çalışanların niteliklerinden kaynaklanan sorunlar: Nitelikli ve yeterli mesleki bilgi beceri ve de-neyime sahip olamayan/olmayan sağlık çalışanlarından kaynaklı sorunlar

Radyasyon yaşam süresini kısaltıyor Hastanelerde mesleki risklerin en yüksek olduğu bölüm radyolojidir.

Radyoloji, radyasyon onkolojisi ve nükleer tıp alanında çalışanlar olmak üzere giderek artan oranda tanı ve tedavi amaçlı iyonize ve elektro manyetik ışınlara maruzi-yet nedeniyle akut ve kronik etki-lenmelere bağlı olarak bedensel ve kalıtımsal etkiler olarak sınıf-landırılır. Bedensel etkiler daha çok kaza sonucu ve cilt, gastroin-testinal, hemopoitik, nörolojik ve hormonal sistem üzerinde gözle-nirken kronik maruziyetin doza ve süreye bağlı olarak katarakt, löse-mi, yaşam süresinin kısalması ve kalıtımsal hasarlar başta olmak üzere değişik kanser ve sağlık risklerini artırdığı bilinmektedir. Sağlık çalışanları açısından tehdit oluşturan enfeksiyon etkenleri iki ana grupta toplanabilir. Birinci grup kan ve kanlı vücut sıvıları ile temas sonucu (açık yaradan, mukozalardan veya iğne batması ile ciltten) bulaşan etkenlerdir. Otuz civarında mikroorganizma bu yolla bulaşabilirse de en önem-lileri Hepatit B, Hepatit C ve HIV virüsleridir. İkinci grupta yer alan etkenler damlacık ve damlacık çekirdeği olarak hastalar tarafından salınan solunum salgılarıyla bulaşırlar: Nezle, grip, tüberküloz, kızamık, kızamıkçık, suçiçeği bu grupta-dır. Kan ve kanlı vücut sıvılarıyla bulaşan etkenlerden korunmada eldiven, önlük, maske ve siperlik kullanımı önerilmektedir.

Çalışma koşulları yeniden düzenlenmeli Sağlık personelleri bulaşıcı has-talıklara karşı risk altındadır. Damlacık aracılığıyla solunum yolu ile bulaşan mikroorganiz-malardan korunmada maske, önlük, siperlik; damlacık çekir-deği aracılığıyla bulaşanlarda (Tüberküloz, kızamık, suçiçeği, Sars) ise özel maskeler yanı sıra hastanın negatif basınçlı odada tutulması gereklidir.Sağlık personellerinin uzun süreli, esnek ve kuralsız çalıştı-rılması, gerekli niteliklere uygun olmayan kişilerin sağlık hiz-metlerinde istihdam edilmeleri sorunları ve riskleri artırdığından çalışma süreleri ile koşulları güvenceli ve güvenli istihdamın esas alındığı Uluslararası stan-dartlara göre yeniden düzenlen-melidir. Türkiye iş kazalarında dünyada 3. Avrupa’da 1. sırada yer al-maktadır. Sadece bu sonuçlar bile durumumuzu tartışmaya yer bırakmayacak kadar net göster-mektedir. Son yıllarda İş kazala-rının artması ve iş cinayetlerine dönüşmesi nedeniyle bu alan-daki farkındalık artmakla birlikte özellikle meslek hastalıkları ve önlenebilirlik konularında bilgi, tutum ve davranışlar düzeyinde kişilerde ve hatta sendikalarda önemli eksiklikler ve sorunla olduğu görülmektedir.

Dışarıdan hizmet alım yoluyla risk analizleri yapılmasına rağmen hemen hemen hiç bir hastanede iş sağlığı ve güvenliği birimleri oluşturulmuş, bu kurullarda eğitimli “iş yeri hekimi ve iş güvenliği uzmanları” istihdam edilmiş değildir.

Hüseyin DEMİRDİZEN

Ekim 2014 Güvenlik Yönetimi n 41

Page 46: Sayı 16

Hastane ve sağlık kuruluşları-nın halka açık yerler olması ve adli vakalara sıklıkla rastlanması sebebiyle bu alanların güvenliğinde çok

dikkatli ve hassas davranılmalıdır. Güvenlik amacıyla hizmet verilen kişiler; hasta kişi,hastasını hastaneye getiren hasta yakını,yatılı hastasını ziyarete gelen ziyaretçi,doktorlar ve tüm has-tane personeli şeklinde sıralanabilir. Hastanelerde son zamanalarda şiddet olayları artmaktadır. Adli olayların önüne geçilebilmesi için hastanlerde güvenlik tedbirleri eksiksiz alınmalıdır. Hasta ve yakınlarının huzurunu sağlamak için hastanelerde alınması gereken ön-celikli tedbirleri şu şekilde sıralayabiliriz: Giriş çıkış noktalarının kontrolü, hastane iç bölümlerinde düzenini bozacak şüpheli şahısları tespit etmek,sabotajlara karşı önlemler sağlamak,toplu eylemler karşı-sında tedbir almak.

Güvenlik görevlilieri saldırıya uğruyorHastaneye gelen hastanın rahatsızlı-ğından dolayı geldiğini yani psikolojik durumunun normal olmadığını, normal vatandaşlara nazaran bu kişiye daha dikkatli ve özenli davranması gerektiğini bilinmesi gerekir ve ona göre yaklaşımda bulunulmalıdır. Kamu ve özel hastaneler-de, maliyetlerini düşürmek adına olması gereken özel güvenlik personeli sayısın-dan düşük sayıda personel çalıştırılıyor. Bu durumdan dolayı güvenlik görevlisinin üzerine olması gerektiğinden çok daha fazla sorumluluk yüklendiğinden görevin doğru ve sağlıklı yapılması zorlaşmakta hatta imkânsız hale gelmektedir. Acil servisler genellikle çok yoğun oldukları için bir kargaşa durumu söz konusudur. Bu durumda özel güvenlik personelleri-nin hasta ve hasta yakınlarını koordine etmek, yardımcı olmak başlıca görev-leri arasındadır. Acil servis ünitelerinde yaşanan gerginlikler bazen istenmeyen

sonuçlara yol açmakta, özel güvenlik görevlilerine ve polis memurlarına ciddi fiili saldırılar yapılmaktadır. Genel kolluk ve özel kolluk görevlileri delici, kesici ve patlayıcı aletlerle yaralamak-ta çoğu zaman ölümle sonuçlanan vakalar meydana gelmektedir. Özel hastanelerde görevli özel güvenlik görevlileri , kamu hastanelerinde çalışan özel güvenlik görevlileri kadar şanslı değiller. Kamu hastaneleri polis memurlarından gerekli desteği almak-tadır fakat özel hastanelerde çalışan güvenlik görevlileri olayın başlangıcın-dan sonuçlanana kadar olay üzerinde çalışırlar. Dolayısıyla özel güvenlik görevlisinin yetkilerinin genişletilmesi mutlak bir zaruret olmuştur. Torba Yasa Revize ; sağlık çalışanlarına karşı şiddet olayları ile bu yerlerin şehir merkezinden uzakta konuşlandığı göz önüne alınarak bu yerlerde silahlı özel güvenlik görevlisi görevlendirilmesine imkan sağlandı. Özel güvenlik hizmetinin yapıldığı yerlerde “ koruma ve güvenlik planı” olarak nitelendirdiğimiz plan doğrul-tusunda hareket edilmeli , 6 ayda bir kez geri besleme , teorik ve uygulamalı eğitimler yapılmalı , mutlaka tahliye,

deprem ,yangın tatbikatları yapılmalıdır.

5188 Sayılı Özel Güvenlik Yasası’nda yapılacak düzenlemeler19 Kasım 2013 günü TBMM’ye verilen kanun teklifi ile; Özel güvenliğin görev yaptığı hava-

limanı ve spor müsabakalarında metal dedektörle tespit edilemeyen tahta veya plastik cisimler ile sıvıların tespit edile-bilmesi amacıyla, genel kollukla birlikte görev yapılması halinde yetkili merciin emrine istinaden özel güvenlik görevlileri kişilerin üst ve eşyasında elle arama yapabilecek. Başta spor müsabakaları, konserler

olmak üzere birçok etkinlikte içeriye giriş şartı olarak belge ibrazı gerektiğinden özel güvenlik görevlilerine gerekmesi ha-linde giriş belgesi sorma yetkisi tanındı. Özel güvenlik görevlileri, özellikle geniş bir alan üzerine kurulu bulunan otogar ve alışveriş merkezleri gibi yaya ve araç giriş-çıkışının yoğun olduğu yerlerde trafik akışını da yönlendirebilecek. Ayrıca kişi-ler silahlı personel dışında silahsız özel güvenlik görevlisiyle korunma talebinde bulunabilecek. Güvenlik şirketleri ile özel güvenlik

görevlilerinin çalışma usulleri yeniden belirleniyor. İçişleri Bakanlığı tarafından hazırlanan kanun tasarısı taslağına göre büyükşehir statüsündeki illerde, silahlı olarak çalışacak özel güvenlik görevlileri-ne verilecek net ücret, net asgari ücretin yüzde 70 fazlasından, silahsız olarak çalışacak olanlara verilecek net ücret, net asgari ücretin yüzde 40 fazlasından az olamayacak. Diğer illerde silahlıya net ücret asgari ücretin yüzde 30 fazlasın-dan az olamayacak. Özel güvenlik görev-lilerinin ücretlerinden, üniforma, teçhizat, fişek bedeli gibi her ne ad altında olursa olsun herhangi bir kesinti yapılama-yacak. Şirket yöneticilerine psikiyatri muayenesi dahil sağlık raporu alma şartı getirildi.

KAPAK KONUSU

Barış ÖNDER / Özel Güvenlik Operasyon MüdürüITGS GROUP

Hastanelerde güvenlik neden önemlidir?

Barış ÖNDER

42 n Güvenlik Yönetimi Ekim 2014

Page 47: Sayı 16
Page 48: Sayı 16

Son dönemlerde has-tanelerde yaşanan şiddet olayları sağlık hizmeti veren bu kuruluşlardaki güvenlik

zafiyetini açığa çıkardı. Devlet hastanelerinde ve özel hasta-nelerde güvenlik görevlisi sayısı ihtiyacı karşılamıyor. Güvenlik birimlerinde çalışanların sayısına ve iş yüküne bağlı olarak oluştu-rulan çalışma planlarının uygulan-masında çoğu zaman hatalar ve yanlışlıklar yapılıyor. Hastaneleri-mizde ne yazık ki hırsızlık, darp, kavga, yan kesicilik, dolandırıcılık v.b. gibi gazete ve haberlerden de takip ettiğimiz birçok olay yaşanmaktadır. Bu bağlamda bu tür olayların yaşanmaması için çok iyi analiz yapılmalı, hatalar ayrıştırılmalı ve gerekli önlemler alınmalıdır.

Güvenlik görevlilerinin nasıl bir uyum içinde çalışmaları gerekti-ğinin kavranabilmesi ve gerekli taktiklerin oluşturulabilmesi için yaşanan her olayın kaydedilmesi; bütün detayları ile incelenerek ha-taların tespit edilmesi gerekmek-

tedir. Ancak o zaman bir strateji çizilerek bu tür olaylarda önceden nasıl hareket edilmesi gerektiği anlaşılabilir. Öncelikle güvenlik görevlisinin iş tanımı olarak “en-gelleme” olduğu unutulmamalıdır. Yani bir olayın olma olasılığı dü-şünülerek bunun gerçekleşmesi-nin engellenmesidir. Güvenlik per-sonelinin hata tanımına genelde yetersiz görev oryantasyonu ve en önemlisi doğru kişinin seçilme-mesi diyebiliriz.

Personel istihdamında doğru tercih yapılmalı Söz konusu hata ve yanlışların temelinde önemsenmeyen veya unutulan tecrübeler vardır. Buda hedefe ulaşmada zorluk oluşturmaktadır. Hataların ve yaşanan kötü tecrübelerin bütün detayları ile arşivlenip saklanması, akabinde personel eğitimi ve istihdamında doğru tercihler yapılabilmesi hedef-lenmelidir. Personelin bilgi ve tecrübelerini yaşadığı olayların bütün detayları ile kayıt edile-rek geriye dönük bilgi edinil-mesi sağlamıştır. En önemlisi personelin çalışma sistemini takip ederek elde edilen bilgi-lerle daha verimli bir çalışma planı için istatistik oluşturul-masını sağlayan, hizmetin sıfır hata yönetimi için gerekli olan bilgileri veri tabanında tutması, istatistik oluşturulmasına fırsat vererek uygulamalarda sıfır hataya daha kararlı halde ge-linebilmesi amaçlanmıştır. Bu bağlamda, bilindiği gibi tecrübe hayat kurtarır.

KAPAK KONUSU

Cengizhan DAĞLI / Genel MüdürCD Güvenlik

Güvenlikte tecrübe hayat kurtarır

Cengizhan DAĞLI

İnsanlar için kendini güven ve emniyet içerisinde hissetmek en az biyolojik ihtiyaçlar kadar önemlidir. Dolayısıyla ancak güvenli bir ortamda eğitim etkin ve verimli olacaktır.

44 n Güvenlik Yönetimi Ekim 2014

Page 49: Sayı 16
Page 50: Sayı 16

Eğitim kurumlarında bulundurulması zorunlu kılınan X-Ray cihazı, CCTV gibi cihaz ve sistemler çok maliyetli eğitim yardımcıları olup özellikle X Ray cihazının bedeli eğitim kurumları ruhsat bedelinden fazladır.

Eğitim kalitesinin arttır-mak ve özel güvenlik personelinin daha dona-nımlı ve verimli eğitim alabilmelerini sağlamak

maksadıyla; uygulamalı eğitim-lerin ne kadar önemli olduğu ortadadır.

5188 sayılı yasa yayımlandığın-da, eğitimlerin müfredatında uygulama yapılması konusun-da düzenlemeler bulunmasına karşılık bu güne kadar, uygulama yapılmasına ilişkin bu düzenleme-ler neredeyse hemen hemen hiç hayata geçirilememiştir.

Uygulamalı eğitimlerin, nerelerde ve hangi materyaller kullanılarak uygulanacağına ilişkin standart-ların oluşturulması konusunda EGM’lüğü tarafından 17 Eylül 2014 tarihinde yayınlanan ge-nelge ile yeniden düzenlemeler yapılmış olup, bu gelişme biz

FOKUS

Özel güvenlik eğitiminde uygulamalı eğitim standartları nasıl olmalıdır?

Cem ORÇUN / Yönetim Kurulu BaşkanıTÜMGED

46 n Güvenlik Yönetimi Ekim 2014

Page 51: Sayı 16

eğitimciler tarafından büyük bir memnuniyetle karşılanmıştır. Eğitim süreçlerinin çok önemli bir unsuru olan uygulamanın bu şe-kilde, tüm detayları ile ele alınmış olması eminim eğitimin verimini hissedilir şekilde arttıracaktır.

Eğitim kurumu yetkilileri kaygılı Güvenlik Eğitimcileri Derneği (TUMGED) olarak, düzenlemenin yayımlanmasını takiben üyelerimi-zin bu yeni yapılanmaya uyum-larını kolaylaştırabilmek üzere çalışmalar başlattık. Yapılan toplantılar ve yerinde yapılan incelemeler sırasında, EGM’lüğü tarafından yayınlanan genelge-de yer alan denetleme kontrol listelerinin hayata geçirilebilmesi konusunda bir kısım güçlüklerin olduğu ortaya çıktı. Hatta yurdun pek çok yerinden arayan eğitim kurumu yetkilileri, farklı açılardan kaygılarını dile getirdiler. Bütün bu belirlenen hususları burada özetlemeye çalışacağım. Yeni düzenlemede yer alan,

en az 50 m2 büyüklüğünde ka-palı/açık uygulamalı eğitim alanı,

halen faaliyet gösteren eğitim kurumlarının büyük çoğunluğun-da mevcut değildir. Eğitim Kurumlarında bulundu-

rulması zorunlu kılınan kapı tipi metal dedektörü, X-Ray cihazı, CCTV gibi cihaz ve sistemler çok maliyetli eğitim yardımcıları olup özellikle X Ray cihazının bedeli eğitim kurumları ruhsat bedelin-den fazladır. Maliyeti yaklaşık 40 000

USD civarında olan X Ray cihazı-nın tedariki hususunda da bazı prosedürler bulunmaktadır. Cihaz satın alabilmek için,

öncelikle TAEK(Türkiye Atom Enerjisi Kurumu) den lisans alınması gereklidir. Söz konusu lisanslar 5 yıl geçerli olup, lisan-sın yenilenmesi bu süre sonun-da mevzuatla düzenlenen bir bedel karşılığında yapılmaktadır. X Ray cihazının yıllık periyodik bakım maliyeti ise 2500-3500 TL arasında değişmektedir. Düzenlemeler, bu imkânlara

sahip olmayan eğitim kurumla-rının, uygulamalı eğitim alanının kurumun dışından temin edildi-ğine ilişkin sözleşme, protokol veya muvafakat name yoluyla ihtiyacı karşılama yolunu açık tutmaktadır. Ancak bu konudaki değerlendirmelerimiz sonunda;a) Mevkii/mesafeler nedeniyle

böyle bir uygulamanın pratik ol-mayacağı ve uygulamada adeta ölü doğmuş bir çocuk olarak kalacağı kaygısını taşımaktayız.b) Kamu kurum ve kuruluşla-rının böyle bir protokol yapma-ları mümkün olmakla beraber, uygulamada mesai saatleri içerisinde, ya da sonrasında bu mahalleri, sistemleri ve cihazları eğitim kurumlarına kullandırma-ları mümkün görülmemektedir. c) İstanbul ve Bursa illerin-de, bünyesinde X-RAY cihazı bulunan birçok kamu ve özel sektör kurum ya da kuruluşu ile görüşülmüş olup, bir sözleşme yapılarak kendilerini bağlaması ve kendi güvenlik ihtiyaçları nedeniyle yaptıkları bu kritik yatırımın amacı dışında kulla-nılması nedeniyle olumlu hiç bir cevap alınamamıştır. Daha da önemlisi birçok ilimizde bu cihazları kullanan muhataplar da bulunmamaktadır.Özellikle İstanbul, Ankara, İzmir ve birkaç büyük ilimiz dışında bu sistemleri ve cihazları sözleşme yoluyla bile kullanacak kamu kurum/kuruluşu da bulunmadığı göz önüne alındığında eğitim kurumlarının altından kolayca kalkamayacağı bir külfet ortaya çıkmaktadır.d) Bir diğer açıdan konuya bakıl-

Cihaz satın alabilmek için, öncelikle TAEK (Türkiye Atom Enerjisi Kurumu) den lisans alınması gereklidir. Söz konusu lisanslar 5 yıl geçerli olup, lisansın yenilenmesi bu süre sonunda mevzuatla düzenlenen bir bedel karşılığında yapılmaktadır.

Cem ORÇUN

Ekim 2014 Güvenlik Yönetimi n 47

Page 52: Sayı 16

dığında; temel eğitim müfredatın-da toplam 5 saat, yenileme eği-tim müfredatında toplam 3 saat güvenlik sistem ve cihazları dersi yer almaktadır. Bu dersin müfre-datındaki konular incelendiğinde X-Ray cihazı ve kapı dedektörü ko-nusuna eğitim süresince en çok 1 ders saati(40 dakika) ayrılması mümkündür. Bu süre içerisinde söz konusu cihaz/sistemlerin teorisi ancak aktarılabilmekte, 40 kişilik sınıflara uygulama yapma şansı bulunmamaktadır.Eğer eğitim kurumu uygula-ma eğitimini, yapılan protokol çerçevesinde bir başka kurum-da gerçekleştirmeyi tercih eder ise sadece gidiş ve dönüş için gereken zaman, dersin toplam süresini geçecek ve ortaya ilginç bir görüntü çıkacaktır.

X-Ray cihazı özel eğitim gerektirir X-Ray cihazı ve kapı dedektörü kullanımı gerek teknik gerek-se taktik anlamda özel eğitim gerektirmektedir. Bu sistemlerin bulunduğu yerleşimlerde görev-lendirilen personele en çok 14 kişilik sınıflarda 1 gün süreli teknik eğitim ve en az 1 gün süreli operatör eğitimi verilmek-te, bu eğitimler sırasında her personel bire bir cihaz başın-da uygulama yapmakta olup, eğitimlerin en geç 2 yıl içerisinde tekrarlanması gerekmektedir. Bundan da görüleceği üzere söz

konusu cihazların kullanımında görevlendirilecek personele, Alan Eğitimi adı altında, bu profesyo-nel becerilerin kazandırılması en doğru uygulamadır. Temel eğitim ve yenileme eğitimlerinde bu cihaz ve sistemlerin kısa teorik bilgilerinden fazlasına gerek ol-madığı gibi, eğitimlerin müfredatı da uygulama için yeterli zamanı bize bırakmamaktadır. Eğitimde yapılacak Uygulama-

ların gerektirdiği süre göz önünde bulundurulduğunda; eğitim müfre-datının, derslere ayrılan sürelerin

ve hatta sınıflarda bulunmasına müsaade edilen kursiyer sayıla-rının yeniden değerlendirilmesi ve düzenlemelerin buna göre yapılması gerekmektedir.Bir kursiyer için ayrılması gereken uygulama eğitimi süresini(5-10 dakika), sınıfta bulunmasına müsaade edilen kursiyer sayısı olan 40 ile çarptığımızda uygula-ma eğitimi yapılması öngörülen her konuda 3,5 - 4 saat ayrılması gerekmektedir. Bunun anlamı müfredatımızda önemli miktarda zaman artırımına ihtiyaç bulun-maktadır. Bu durumda konu edilen uygulama eğitimlerini yapabilmek için ya müfredatta uy-gulamalı derslere ayrılan süreler bu hesaba göre arttırılacak, ya sınıflarda bulunmasına müsaade edilen 40 kursiyer sayısı azaltı-larak 25 veya en çok 30 olarak değiştirilecek ya da her ikisi bir arada düşünülerek bir ara çözüm

Yeni düzenlemede yer alan, en az 50 m2 büyüklüğünde kapalı/açık uygulamalı eğitim alanı, halen faaliyet gösteren eğitim kurumlarının büyük çoğunluğunda mevcut değildir.

FOKUS

48 n Güvenlik Yönetimi Ekim 2014

Page 53: Sayı 16

üretilecektir. Bütün bu değişikliklerden

sonra, 50 m2 olarak belirlenen uygulama dersliği düzenlemesi-nin de yeniden değerlendirilmesi uygun olacaktır. Bu dersliğin ge-rektiğine karar verilmesi halinde, uygun derslik büyüklüğünün de kullanılacak tüm eğitim yardımcı malzemelerine göre bir kez daha belirlenmesi gerekecektir. Özel Güvenlik Temel Eğitimi

eşdeğeri sertifikasyon hakkına sahip olan Özel Güvenlik Meslek Yüksek Okullarının (40 civarında) durumu ise bir başka boyutu oluşturmaktadır. Uygulama eğitiminin bu kurumlarda nasıl yapılacağı konusu ise yapılan söz konusu düzenlemelerde yer almamaktadır. Bu da açıklığa kavuşturulmalıdır.

Konuyu toparlamak gerekir ise; Yukarıda açıklanan gerekçeler

ile eğitim kurumlarında verilmek-te olan eğitimlerin iyileştirilmesi maksadıyla uygulamaya konulan denetleme kontrol listelerinin yeniden gözden geçirilmesi, X-Ray cihazı, kapı dedektörü

gibi maliyeti, ruhsat harcından daha fazla, ancak Temel Eğitim ve yenileme eğitimi içerisinde kullanım yeri bulunmayan cihaz/sistemlerin bu listeden çıkarılması, Diğer eğitim yardımcı malze-

meleri için de benzer değerlendir-meler yapıldıktan sonra uygulama eğitiminde kullanılacak cihaz ve sistemlerin sayılarının yeniden belirlenmesi, Müfredatta Uygulama eği-

timleri için gerçekçi sürelerin ayırılması ve müfredatın buna göre yeniden düzenlenmesi, Profesyonel beceri gerektiren

eğitimlerin alan eğitimi olarak yeniden düzenlenmesi ve biran

önce uygulamaya sokulması, Alan eğitimi vermek üzere

eğitim kurumlarına yeniden bir ruhsatlandırma çalışması yapıl-ması, yeni düzenlemelerde yer alan uygulama dersliği ve ilgili alan eğitiminin gerektirdiği sistem cihazlar gibi alt yapıların alan eğitim ruhsatı verilecek eğitim kurumlarında aranması, Alan eğitimi vermek adına

kurumlar ruhsatlandırılırken, sınıf-larda müsaade edilen kursiyer sa-yılarının uygulama eğitiminin ge-rektirdiği zaman hesaba katılarak en çok 20 olarak sınırlandırılması uygun mütalaa edilmektedir.Sonuç olarak; Eğitim Kurumla-rının Özel Güvenlik Sektörünü ihtiyacı olduğu için oluşturulduğu,

unutulmamalıdır.Eğitim biliminin gerektirdiği tüm doğru uygulamaların yapılması kaydıyla, bu müesseselerin ya-şatılabilmeleri adına gereken her türlü düzenlemelerin yapılması çok önemlidir.Bu gün için acilen yapılması gereken; bir yandan sektörün ger-çek eğitim ihtiyaçlarının belirlen-mesi, diğer yandan bu eğitimlerin yasal altyapısının oluşturulma-sıdır. Eğitim Kurumlarının hangi eğitimler için yetkin olduğu ise başlı başına farklı bir konudur. Yetkinlikler belirlendikten sonra Uygulama eğitimi için yapılacak düzenlemeler de yeniden kur-gulanır ise ideal çözüm ortaya çıkacaktır.

Eğitim kurumlarının özel güvenlik sektörünün ihtiyacı olduğu için oluşturulduğu unutulmamalı, eğitim biliminin gerektirdiği tüm doğru uygulamaların yapılması kaydıyla, bu müesseselerin yaşatılabilmeleri adına gereken her türlü düzenleme yapılmalıdır.

Ekim 2014 Güvenlik Yönetimi n 49

Page 54: Sayı 16

Maslow’un ihtiyaçlar teorisine göre gü-venlik ihtiyacı nefes alma, yeme-içme ve uyuma gibi en temel

ihtiyaçlardan sonra gelmektedir. Bu anlamda insanlar için kendini güven ve emniyet içerisinde his-setmenin en az biyolojik ihtiyaçlar kadar önemli olduğunu söyleyebi-liriz. Dolayısıyla ancak güvenli bir ortamda eğitimin etkin ve verimli olacağı, öğrencilerin kendini güvende hissetiği bir ortamda

yeşerip gelişeceği muhakkaktır. Güvenlik açısından genç nüfusun yoğun olduğu ülkemizde, eğitim-öğretim sektörünün büyüklüğü de bununla doğru orantılı olarak artmaktadır. Ülkemizde sayısı mil-yonlarla ifade edilen öğrenci ve bu öğrencilerin okuduğu, ilköğretim, ortaöğretim ve üniversite(lisans) düzeyi olarak eğitim veren binlerce okul bulunmaktadır.Yüksek Öğretim Kurulu’nun 2014 Mart ayı verilerine göre sadece yükseköğretim çağındaki

öğrencilerin sayısı 5.5 milyona (örgün+açıköğretim) yaklaş-mıştır.Buna ilave olarak ilk ve ortaöğretim derecesindeki okul sayısı ve öğrenci sayısı dikkate alındığında,okul, öğrenci ve üniver-site yerleşkeleri (kampüs) güven-liği devlet ve aileler için daha da önemli hale gelmektedir.Güvenlik sektörünün branşlaştığı(uzmanlaştığı) ve farklı hizmet alanlarına yönelik alternatif güvenlik elemanı ve sistemleri-nin oluşturulduğu günümüzde,

FOKUS

Güvenlik nefes almak kadar önemlidir İnsanlar için kendini güven ve emniyet içerisinde hissetmek en az biyolojik ihtiyaçlar kadar önemlidir. Dolayısıyla ancak güvenli bir ortamda eğitim etkin ve verimli olacaktır.

H. Şükrü TAŞTAN / Öğretim Görevlisi Niğde Üniversitesi Niğde Sosyal Bilimler MYOŞükrü TÜRKÖZ / Öğretim Görevlisi Niğde Üniversitesi Niğde Sosyal Bilimler MYO

50 n Güvenlik Yönetimi Ekim 2014

Page 55: Sayı 16

2013 tarihleri arasında İstanbul ilinde yaşayan 18 yaş üstü 1000 kişi ile yüz yüze görüşülerek yaptırdığı araştırma ile velilerin ‘okul güvenliği’ konusunda son derece endişeli olduğu ortaya çıkarılmıştır.“Türkiye’de Okul Güvenliği” başlığıyla kamuoyuyla paylaşılan alan araştırmasından elde edilen sonuçlara göre; Her 4 veliden 3’ü çocuğu okul-

da olduğu saatlerde güvenliğinden endişelenmektedir. İstanbul’da yaşayan her 2

kişiden 1’i, okul yöneticileri ve öğretmenlerin güvenlik konusunda yeterli bilgi ve donanıma sahip olmadığını düşünmektedir. Her 10 veliden 6’sı, okullarda

öğrencilerin birbirlerine şiddet uyguladıklarını ve birbirlerini sözlü olarak tehdit ettiklerini düşünmek-tedir. Katılımcıların %81’i okullarda

özel güvenlik görevlilerinin gerekli

olduğuna inanmaktadır. Bu oran okul çağında çocuğu

olan bireylerde %85’e ulaşmakta-dır. Katılımcıların %76’sı özel

güvenlik görevlilerinin okullarda suçu önlemede faydalı olacağını düşünüyor. Velilerde bu oradan %80’dir. Katılımcıların %41’i okullardaki

özel güvenlik ve polis arası işbirli-ğini yeterli görmekte, %37 yetersiz görmekte, %22 ise bu konuda fikir sahibi olmadığını belirtmektedir. Gelir düzeyi arttıkça güvenlik

endişesi de artmaktadır. Eğitim düzeyi arttıkça, okullar-

daki özel güvenlik-polis işbirliğini yetersiz bulanlar da artmaktadır. Okulların yüzde 61’inde güvenlik görevlisi yokAnılan araştırma İstanbul iline yönelik olmakla birlikte Türkiye’nin diğer illerinde ve özellikle bü-yükşehirlerde okul güvenliği ile ilgili benzer verilere ulaşılması muhtemel görünmektedir. Çünkü Milli Eğitim Bakanlığı tarafından 2009 yılında yaptırılan benzer bir araştırmada ülke genelindeki tüm okulların yüzde 61’inde hiçbir güvenlik görevlisinin bulunmadığı kayıtlara geçmiştir. Bu açıdan okullarımızda güvenli bir eğitim öğretim ortamının sağlanması, hem devlet görevlilerinin hem de toplumun ilgili tüm kesimlerinin öncelikle üzerine eğilmesi gereken konu olması bakımından başlıca sorunlu alanlardandır.Ülkemizde okul ve yerleşke

okullarımızda ve üniversite kam-püslerimizde güvenlik anlayışının eskisine nazaran değişmeye başladığı ve üzerinde hassasi-yetle durulduğu gözlenmektedir. Okullarımıza birer eğitim yuvaları, geleceğimizi emanet edeceğimiz genç nesillerimizin eğitildiği güzide mekânlar olarak baktığımızda, bu mekânlarda hiç şüphesiz sağlıklı bir çalışma ortamının bulunması ve güven ortamının sağlanması gerekmektedir.Okullarda şiddet artmaya başladı Son yıllarda okulda şiddet, yara-lama, öldürme, okul personeline saldırma gibi birçok olaylarla karşı-laşılmakta, bazı bölgelerde okullar yakılmakta, okul personeli tehdit edilmektedir. Ülkemizde artık insanların toplu konutlar şeklinde inşa ederek yaşadığı sitelerde bile güvenlik üst seviyelere çıkarılma-sına rağmen okullarımızın büyük çoğunluğunda halen herhangi bir özel güvenlik tedbiri alınmadığı açıkça görülmektedir. Bu durum özellikle okul çağında çocuğu olan veliler başta olmak üzere toplumun her kesiminde derin bir kaygıya neden olmaktadır. Bahçeşehir Üniversitesi (BAU) ile CSG (City Security Group) Güven-lik Şirketi’nin, İKSARA Araştırma Şirketi aracılığıyla 13-15 Ağustos

İnsanların toplu konutlar şeklinde inşa ederek yaşadığı sitelerde bile güvenlik üst se-viyelere çıkarılmasına rağmen okullarımızın büyük çoğunluğunda halen herhangi bir özel güvenlik tedbiri alınmadığı açıkça görülmektedir.

H. Şükrü TAŞTAN Şükrü TÜRKÖZ

Ekim 2014 Güvenlik Yönetimi n 51

Page 56: Sayı 16

güvenliğimizin durumu nedir? Ne gibi olumsuz olaylarla karşılaşıyo-ruz? Ne gibi önemler alıyoruz? Ve daha neler yapmalıyız? Ülkemizde eğitim-öğretim kurumlarımızın tamamının dış güvenliği ilk ve orta dereceli eğitim-öğretim aşamasın-da genellikle bölgede görev yapan kolluk kuvvetleri (polis ve jandar-ma) tarafından sağlanmaktadır. Buna ilave olarak özel eğitim-öğ-retim kurumlarının genelinde ku-rumların içerisinde okul ve öğrenci güvenliğinin sağlanması amacıyla özel güvenlik görevlisi istihdamı giderek yaygınlaşmaktadır. Bu durum sevindirici bir gelişme olmakla birlikte devlet okulların-dabu anlayış henüz tam anlamıyla yerleşmemiştir.Millî Eğitim Bakanlığının, “Eğitim Ortamlarında Şiddetin Önlenmesi ve Azaltılması Stratejisi ve Eylem Plânı (2006-2011) çerçevesinde, okulda güvenlik sorununa yol açan etkenleri öğrenci, öğretmen, yöne-tici ve veli bakışı ile belirleyerek, güvenli eğitim ortamı sağlayacak yönetim süreç ve uygulamalarının işletilmesine yardımcı olmak” (MEB, 2009: ii) amacıyla ilköğre-tim ve ortaöğretim öğrencileriyle 954, velilere 498 ve ilköğretim-ortaöğretim yönetici/öğretmen-lerine 498 olmak üzere Türkiye genelinde toplam 1.950 kişi ile görüşerek yaptığı alan araştırması verileri ülkemizde okul ve öğrenci güvenliği ile ilgili önemli bilgiler vermektedir. Araştırmaya verileri-ne göre okulların %61’inde hiçbir

güvenlik görevlisinin bulunmadı-ğı, yönetici ve öğretmenlerden yaklaşık 1/3’inin okullarda güvenli ortamın oluşturulması için hiçbir seminer, konferans veya hizmetiçi eğitim almadıkları belirlenmiştir

Can güvenliği riske atılıyor Bu verilerden hareketle özellikle devlet okullarında güvenlik tedbir-lerinin son derece yetersiz olduğu açıkça görülmektedir. Daha da üzücü olan devlet okullarında okul ve öğrenci güvenliği genellikle okulun temizlik işleri ile görevli memurlar veya nöbetçi öğretmen-ler ya da okul idarecilerinin bizzat kendileri vasıtasıyla sağlanmaya çalışılmaktadır. Bahse konu gö-revliler okula giriş çıkışları kontrol etmekte ve okul dışı şahısların okula girişlerini engellemektedir-ler. Ancak profesyonel bir meslek olan ve mesleki eğitimini alan kişilerce yapılması zaruri olan güvenlik mesleğinin, ek bir görev olarak okulda görevli memur ve öğretmenler aracılığıyla yürütülme-ye çalışılması, hem bu görevlilerin can güvenliğini riske atmakta, hem de onlardan beklenen okul-öğrenci güvenliğini sağlama misyonunun yerine getirilmesi noktasında beklenen verimliliği sağlayamamaktadır. Bu kapsamda son yıllarda okullar-da öğrenci-öğretmen-veli aktörleri arasında yaşanan adli olaylar sıkça basına yansımakta, dahası bu olaylarda bıçak-ateşli silah kul-lanılması neticesinde acı kayıplar

da yaşanabilmektedir. Hal böyley-ken bu gibi durumların çocuklarını okula gönderen milyonlarca veliyi ve okullarda görev yapan binlerce öğretmen-memurun aile fertlerini endişelendirmesi doğal bir netice olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu nedenle Milli Eğitim Bakan-lığı okulları tehdit eden asayiş olaylarına karşı 2009 yılında yeni bir projeyi hayata geçirmeyi kararlaştırmıştır. Bu kapsamda bakanlık tarafından okullarda gü-venlik görevlisi istihdam edilmesi planlanmış ve 81 ilde bulunan okullardan ihtiyaç analizi yapma-ları istenmiştir. İller, okul ve ku-rumlarda yaşanabilecek olumsuz-lukların önüne geçilebilmesi için biri gündüz, biri gece olmak üzere iki güvenlik görevlisi bulundurma talebi belirtmişlerdir (MEB, 2009: 60). Ancak aradan geçen beş yıl içinde bu alanda somut bir adı-mın atılamadığını söylemek yanlış olmaz. Mali gerekçelerin devlet okullarında özel güvenlik istih-damının önüne geçen en önemli etken olduğu söylenebilir.

Üniversitelerde kampüs güvenliği Üniversiteler öğrencilerinin huzurlu ve güvenli bir ortamda eğitim almalarını sağlamak için mümkün olduğunca kaynaklarını seferber ederken bir taraftan da modern güvenlik sistemlerinden faydala-narak güvenliklerini sağlamaya çalışmaktadır. Genel olarak bakıldığında ülke-mizde üniversite kampüslerinde güvenlik hizmetleri ihtiyacı ihale usulü ile özel güvenlik şirketlerine verilmek suretiyle karşılanmak-tadır. Başka bir ifade ile ihaleyi kazanan özel güvenlik firmaları belirli sürelerle ve sınırlı sayıda özel güvenlik görevlisi istihdamı yaparak üniversite kampüslerinin

FOKUS

Milli Eğitim Bakanlığı tarafından 2009 yılında yaptırılan bir araştırmada ülke genelindeki tüm okulların yüzde 61’inde hiçbir güvenlik görevlisinin bulunmadığı kayıtlara geçti.

52 n Güvenlik Yönetimi Ekim 2014

Page 57: Sayı 16

çaplı gerginlikler gibi olağanüstü durumlarda üniversite yönetimine bağlı olarak çalışan özel güvenlik görevlilerinin güvenliği sağlamada yetersiz kaldıkları yaygın olarak görülmektedir. Bu gibi hallerde yasalarımız üniversite kampüsle-rine genel kolluğun girmesini bazı şartlara bağlamaktadır. 4/7/1934 tarih ve 2559 sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununun 20. Mad-desi Polis ve Jandarmanın hangi hallerde üniversite kampüslerine girebileceğini düzenlemiştir. Buna göre;“Zabıta aşağıda yazılı hallerde üniversite, bağımsız fakülte veya üniversiteye bağlı kurumların binalarına veya bunların eklerine girebilir.A) Üniversite binaları veya ekleri içinde, kurumun imkânlarıyla önlenmesi mümkün görülmeyen olayların çıkması ihtimali karşısın-da rektör, acele hallerde de dekan

veya bağlı kuruluş yetkililerinin zabıtadan yardım talep etmeleri halinde,B) Herhangi bir davet veya izne bağlı olmaksızın suç ve suçluların kovuşturulması için her zaman,Fıkranın (A) bendinde gösteri-len hallerde talep derhal yerine getirilir,İlgili kurumlar kovuşturma dolayı-sıyla zabıta kuvvetlerine gereken her türlü yardım ve kolaylığı gös-termekle yükümlüdürler.”Madde metninden de açıkça anlaşılacağı üzere üniversite kam-püslerine genel kolluk kuvvetleri-nin girerek olaylara müdahalede bulunabilmesi, kurumun kendi imkânlarıyla olayları önleyememe-si halinde rektör ve acele hallerde fakülte dekanlarının genel kolluk-tan yardım talebi üzerine mümkün olabilmekte, ancak suç ve suçlu kovuşturması amacıyla her hangi bir izne tabi olmaksızın her zaman mümkün olabilmektedir.

Yararlanılan Kaynaklar1-) Bahçeşehir Üniversitesi/City Security Group “OKUL GÜVENLİĞİ ARAŞTIRMA-SI”, Eylül, 2013.2-)(Meb, 2009),“Okulda Güvenlik Soru-nuna Yol Açan Etkenlerin Belirlenmesi”, Haz. Ferhat EROL.Milli Eğitim Bakanlığı.3-) 4/7/1934 tarih ve 2559 sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu(PVSK).4-) Yükseköğretim Kurulu (YÖK), www.yok.gov.tr.” istatistikler”, 2014.

güvenliğini sağlamaktadırlar. Üniversite yerleşkelerine giriş yapmak isteyen öğrenci ve diğer kişilerin kimlik kontrolleri kampüs girişlerinde kurulan turnikeler ve kartlı geçiş sistemleri aracılığıyla sağlanmaktadır. Toplu taşıma araçlarının kampüs içerisine giriş yapmasına izin verilen yerlerde kimlik kontrolü işi bizzat kapılar-da görevli özel güvenlik görevlileri tarafından toplu taşıma araçla-rının içerisine girilmesi suretiyle yapılmaktadır. Bu gibi hallerde kontroller bazen daha seri ve teferruatsız(bazen üstünkörü) yapılabildiğinden kampüs içerisi-ne şüpheli kişilerin ve bu kişiler üzerinde bulunabilecek yasaklı maddelerin kontrolünde zaman zaman zafiyet yaşanabilmektedir. Çok yaygın olmamakla birlikte bazı üniversite kampüslerinde ve fakülte/kütüphane binalarında şahısların ve eşyaların daha de-taylı kontrolünü yapma imkânını sağlayan x-ray cihazlarına rastla-mak mümkündür.

Kampüste güvenlik riskleri Üniversite kampüslerinde zaman zaman genel kolluktan yarar-lanmayı zaruri kılacak güvenlik risklerinin oluşması da mümkün olabilmektedir. Özellikle bahar şenlikleri, spor müsabakaları gibi olağan hallerde veya öğrenci pro-testolarında ve farklı öğrenci grup-ları arasında yaşanabilecek büyük

Devlet okullarında okul ve öğrenci güvenliği genellikle okulun temizlik işleri ile görevli memurlar veya nöbetçi öğretmenler ya da okul idarecilerinin bizzat kendileri vasıtasıyla sağlanmaya çalışılmaktadır.

Ekim 2014 Güvenlik Yönetimi n 53

Page 58: Sayı 16

Eğitim ekonomisine yapılan yatırımlar her yıl daha çok artıyor. Geleceğin dünyasında eğitim bireyin ve ülkele-

rin çağdaş dünya ile entegrasyo-nunda ve zenginleşmesinde en önemli araçlardan birisi olarak öne çıkıyor.Bir ülkenin ekonomik açıdan bü-

yümesi ve zenginleşmesi eğitime verdiği öneme ve yaptığı yatırıma bağlıdır. Çağdaş dünyanın evren-sel değerleri ve bilimsel eğitim sistemi ile yetişmeyen nüfusa

Okul, kampüs güvenliği ve olası riskler

Osman ÖZTÜRK / Yönetim Kurulu Başkanı - CEOCSG CİTY SECURİTY GROUP

Eğitimli bir gençliğin oluşması ancak özgür ve barışçıl bir okul ve kampüs ikliminin olduğu eğitim ortamlarında mümkün olabiliyor. Bilimin aydınlığında bezenmiş güvenli bir kampüs ortamı öğrenciler için okula bağlılık, derslere odaklanma ve akademik başarı demek.

FOKUS

54 n Güvenlik Yönetimi Ekim 2014

Page 59: Sayı 16

Eylül ayında okul zili çaldı ve yarınlarımızın güvencesi çocukla-rımız umut ve sevinç çığlıklarıyla okul sıralarını doldurdular. Öğren-cilerin güvenli bir okul ortamında eğitimlerini yapmaları ailelerin ve tüm okul paydaşlarının en büyük beklentisi ve ihtiyacıdır. Okul güvenliğinin sağlanmasında gü-venli okul konsepti önemli bir yer tutuyor. Bu kavram kapsamında şu soruları sorarak konuyu daha iyi anlayabiliriz: Okulların, fiziki yapıları, mima-

ri tasarım ve olanakları güvenli okul standartlarına uygun mudur? Güvenli okul kavramını oluştu-

ran faktörler biliniyor mu? Okul yöneticileri, öğretmen-

ler ve okul personeli bu konuda bilinçlendirildiler mi? Türkiye’de güvenli okul deni-

lince ne anlaşılıyor? Bu konuda belirlenen stan-

dartlar var mıdır ve sistematik olarak okullar denetleniyor mu? Bu soruları daha da çoğaltabiliriz.Güvenli okul olgusuna ihtiyaç varOkullarda başına lavabo düşerek hayatını kaybeden öğrencilerden tutun da, öğrencilerin yakınları tarafından dövülen, bıçaklanan öğretmenler ya da yattığı öğrenci yurdunun penceresinden dengesi-ni kaybedip yere çakılan ve sakat kalan öğrencilere kadar birçok önemli olayın yaşandığı güvensiz

okul ortamları yetkililerin dikkatini nedense çekmiyor.Türkiye’de yeni bir güvenli okul olgusuna ihtiyaç duyuluyor. Bu okullar güvenlik algısı ve yöneti-minin güçlü olduğu, fiziki güven-lik, toplum güvenliği, servis, aile ve öğrenci güvenliğinin sağlandığı güvenli bir okul iklimine ve kültü-rüne sahip okullardır.Güvenli okulun bir tarifini ya-parsak; Güvenli okul, öğrenci, öğretmen ve diğer çalışanların kendilerini fiziksel, psikolojik ve duygusal bakımdan özgür hissettikleri, öğrenme ve öğretme için en uygun ortamın olduğu, tedirginlik, korku ve gözdağının olmadığı, yüksek ölçekli güvenlik algısına ve uygulamalarına sahip okuldur. Ayrıca özgür ve güvenli bir ruhu, huzurlu ve mutlu bir at-mosferi, birbirini seven ve değer veren, okuluna bağlılık hissiyle dolu, öğrenmeye ve öğretmeye odaklanmış öğrenci ve öğretmen-leri, uyum ve uzlaşıyla oluşturul-muş kuralları, olası suç olgularına karşı önceden saptanmış plan ve projeleri bulunan, proaktif bir güvenlik algısının etkin ve yetkin olduğu, ailelerin çocuklarının dönüşünü gönül rahatlığıyla beklediği, sınıfları tebessüm eden, sosyal, sanatsal, sportif ve kültürel etkinliklerle renklendiril-miş bahçesi öğrencilerin sevinç

sahip ülkelerin zenginlik yarışın-da geride kalmaları kaçınılmaz olmaktadır.Eğitimli bir gençliğin oluşması an-cak özgür ve barışçıl bir okul ve kampüs ikliminin olduğu eğitim ortamlarında mümkün olabiliyor. Bilimin aydınlığında evrensel değerlerle bezenmiş güvenli bir kampüs ortamı öğrenciler için okula bağlılık, derslere odaklan-ma ve akademik başarı demek.Ülkemizin çevresinde etnik savaşlar ve çatışmalar her geçen gün artarak devam etmekte ve meydana gelen şiddet eylemlerin-de çocuklar, gençler yaşamlarını kaybetmektedir. Bölgemizde yaşanan çatışmaların oluştur-duğu göçler ve terör örgütlerinin eylemleri güvenliğimiz için çeşitli riskler oluşturmaktadır.Okullarımıza yönelik molotoflarla yapılan ve okullarda yangınlara neden olan terör eylemleri ise, okulları kullanılamaz hale dö-nüştürmekte, eğitim ve öğretimi engellemektedir. İşte bu noktada okul ve kampüs güvenliği ön plana çıkmaktadır.

Okullarda başına lavabo düşerek hayatını kaybeden öğrencilerden tutun da, öğrencilerin yakınları tarafından dövülen, öğretmenlere kadar birçok önemli olayın yaşandığı güvensiz okul ortamları yetkililerin dikkatini çekmiyor.

Osman ÖZTÜRK

Ekim 2014 Güvenlik Yönetimi n 55

Page 60: Sayı 16

çığlıklarıyla çınlayan, umut ve bil-ginin güneş gibi ısıttığı, gözlerinin içi gülümseyen okuldur. Üniversitelerin özgür ve barışçıl bir ortamda evrensel değerler ışığında eğitim etkinliklerini yerine getirebilmeleri için önce-likle güvenli bir kampüs ortamına sahip olmalıdır.

Kampüsler toplumsal gerilimlerden etkileniyor Güvenli kampüs; öğrenci, akade-misyen ve üniversite çalışanları-nın kendilerini fiziksel, psikolojik ve sosyal bakımdan özgür his-settikleri yerdir. Güvenli kampüs yüksek ölçekli güvenlik algısına ve uygulamalarına sahip, özgür ve güvenli bir iklimi, birbirine değer veren, üniversiteye bağlılık hissiyle dolu, akademik ve evren-sel eğitime odaklanmış öğrenci ve öğretim görevlileri, uyum ve uzlaşıyla oluşturulmuş kuralları, olası suç olgularına karşı önce-den saptanmış plan ve projeleri bulunan, proaktif bir güvenlik algısının etkin ve yetkin olduğu, sosyal, sanatsal, sportif ve kül-türel etkinliklerle renklendirilmiş bahçesi gençlerin çığlıklarıyla çınlayan, umut ve bilginin güneş gibi ısıttığı kampüstür. Kampüsler öğrencilerin kendile-rini serbestçe ve özgürce ifade edebilecekleri alanlardır. Akade-

mik özgürlükler ve entelektüel çeşitliliğin olduğu yerlerdir. Kampüs disiplin kurallarının akademik özgürlüğü kısıtlayıcı tarzda olmaması gerekir. Üni-versiteler toplumsal ve politik olay ve gerilimlerden etkilenme riski yüksek yerler olduğundan acil durum yönetimi ve risk değerlendirilmesi yöntemleri açısından proaktif bir yapıya ve hazırlığa ihtiyaç duyarlar.

Okul güvenliği aktörleri Çocukları ve gençleri suça, madde kullanımına, şiddete ve özellikle akran zorbalığına yönelten faktörlerin okul, aile, toplum, medya ve iletişim teknolojilerinin yaygınlaşması ve çeşitlenmesiyle farklılaştığı görülüyor.Bu faktörleri ve riskleri azalt-mak için, çok sektörlü güvenlik stratejileri oluşturulması ve alternatif modeller geliştirilmesi gerekiyor.Güvensiz ortamın oluşmasın-da birey toplum ilişkisi ve bu ilişkide toplumun ve çevrenin öne çıkması sosyal düzensizlik teorisiyle açıklanıyor. Belirli çev-resel koşullar ve olumsuzluklar bireyin suça sürüklenmesinde etkili oluyor. Ekonomik sorun-lar, göçler, madde kullanımı bu anlamda önemli. Özellikle

ekonomik düzeyi düşük, işsizli-ğin yoğun olduğu, suç eğiliminin yaygınlaştığı ve bir kültür haline geldiği bölgelerde yetişen ço-cuklar ve bireyler suça karışma konusunda risk gruplarını oluş-turuyor.Okul ve çevresinin güvenliğin de sosyal kontrol eksikliği yani toplumda var olan sosyal bağla-rın ve iletişim mekanizmalarının suçu önlemede önemli bir yer tutmaktadır. Bireyin suça karış-masını engelleyici bir otokontrol sistemi geliştirilmesinde aile ve okul gibi sosyal kontrol mekaniz-malarının etkin işleyişi önemlidir.Okul ortamını ve öğrencilerin okul içerisindeki sosyal bağları-nın tanımlanması ve okulun özel-liklerinin ortaya konulması okul iklimini oluşturur. Okul kültürü, yazılı olmayan kurallar, değerler, tavır ve davranışlar, öğrenci, yö-netici ve personel ilişkileri önem kazanır.Ülkemizde eğitim kurumlarında verilen eğitimin başarılı olma-sındaki temel etken eğitim-öğretimin sağlandığı mekânlar olan okulların güvenli ve huzurlu ortamlar olmasıdır.Okulun fiziki ve mekânsal güven-liğinin yanında okulun psiko-sosyal ortamı ve okul çevresinde karşılaşılan güvenlik risk ve tehditleri okul güvenliği konu-sunu daha karmaşık bir yapıya dönüştürmektedir.Okul ve okul çevresinin güvenli-ğinin sağlanması çok aktörlü ve çok fonksiyonlu bir işbirliğini ge-rekli kılıyor. Kolluk gücü öncelikli aktör olarak görünse de, okul yöneticisi ve öğretmenleri ile aileler ile işbirliği içinde hareket etmelidir.

Türkiye’de yeni bir güvenli okul olgusuna ihtiyaç duyuluyor. Bu okullar güvenlik algısı ve yönetiminin güçlü olduğu aile ve öğrenci güvenliğinin sağlandığı güvenli bir okul iklimine ve kültürüne sahip okullardır.

FOKUS

56 n Güvenlik Yönetimi Ekim 2014

Page 61: Sayı 16
Page 62: Sayı 16

Türkiye 123’ ü devlet 73’ ü vakıf olmak üzere toplam 196 üniversiteye sahip ve bu üniversitelerde de

yaklaşık 5 milyon öğrencisi 130 bini akademik olmak üzere top-lam 600 bin akademik personeli olan bir ülkedir. Bu rakamlara bakıldığında birçok Avrupa Ülkesinin nüfusundan çok veya eşit bir sayı olduğu görülür. 196 üniversitenin büyük çoğunluğu İstanbul, Ankara, İzmir, Gazian-tep, Eskişehir, Bursa gibi birkaç ilde kümelenmiştir. Bu iller aynı zamanda sanayileşmenin ve nüfus yoğunluğunun da görül-düğü illerdir. Yani sanayileşme nüfusu (göç olgusunu) nüfus da üniversiteleşmeyi tetikle-miştir. Üniversite sayısı her yıl artmaktadır. Çünkü T.B.M.M’

de kuruluş kanununun çıkmasını bekleyen yeni üniversitelerin oldu-ğu bilinmekte ve büyük üniversite-lerin de ikiye veya üçe bölünerek her biri yeni bir üniversite (Teknik, sosyal bilimler, sağlık bilimleri vs. gibi ) olarak yaşamlarına devam etmeleri planlanmaktadır. Dolayı-sıyla yukarıda verdiğimiz rakamlar her geçen yıl artarak mevcut yapının biraz daha büyümesine, karmaşıklaşmasına, sorunlarının çeşitlenmesine yol açacaktır.

Kampüslerin genel durumu Ülkemizde Üniversite Kampüsü (Yerleşkesi) dendiğinde standart ve her yerde aynı yapının olduğu bir yerleşim akla gelmemelidir. Hatta şunu söylemek daha doğru olur, her kampüsün kendine özgü bir yerleşimi, konumu var denebilir. Bunları şöyle sıralamak mümkün olabilir:

Geniş bir arazi üzerine kurul-muş ve içinde öğrenci yurtları, marketler, eğlence mekânları, ibadethane, halka açık hastane (Tıp Fakültesi), Fakülte- Yükse-kokul ve Meslek Yüksekokulları, lojmanlar, otoparklar, ısı merkez-leri, uygulama oteli, kütüphane, park ve ağaçlık alanlar. Bunları da şehrin dışında veya şehirle birleşmiş olanlar şeklinde ikiye ayırabiliriz. 1) Merkez bir kampüsü olan ancak bağlı olan fakülte, yükse-kokul ve meslek yüksekokulla-rının şehrin başka bölgelerinde bulunduğu üniversiteler, örneğin; Kocaeli Üniversitesi’nin her ilçede bir kampüsü mevcut. Farklı yerlerdeki kampüslerin bazıları tek bir binadan oluşurken bazıla-rının yine büyük alanları ve yerleş-ke içinde farklı amaçlı kullanılan

FOKUS

Güvenli kampüs var mı?Üniversite yönetimleri her kampüs için ayrı ayrı ve gerçek durumu gösteren risk analizleri yaptırmalı ve potansiyel tehlikeler ortaya konmalıdır. Alınacak önlemlerde maliyet hesabı yapılmamalı, ‘İnsan hayatının maliyeti yoktur’ anlayışı egemen olmalıdır.

Doç. Dr. C. Gazi UÇKUN / Öğretim ÜyesiKOCAELİ ÜNİVERSİTESİ

58 n Güvenlik Yönetimi Ekim 2014

Page 63: Sayı 16

çatışmaya, işleri savsaklamaya neden olmaktadır. Özel güvenlik mevzuatıyla ilgili en genel konular bile devlet memuru statüsündeki özel güvenlik personeli tarafından bilinmemekte veya bilinse bile uygulanmamaktadır. Birim üst yö-neticilerinin de güvenlik mevzuatı-na uzak olmaları nedeniyle yasaya ve yönetmeliğe aykırı uygulamalar çok sık görülmektedir. Kimlik kartı takmadan görev yapan personel, valilik izini olmadan sivil kıyafetle görev yapan personel sık karşıla-şılan durumlardır.

Üniversitelerde risk analizi yapılmıyor Kampüslerle ilgili olarak Risk Analizi yapılmamakta, bir yer için yapılmış risk analizi sadece isimler, başlıklar değiştirilerek ve yasak savma amaçlı olarak diğer kampüslere uygulanmaktadır. Kampüslerin gerçek durumuna uy-gun risk analizi görmek mucizedir. Ayrıca ilk zaman gerçek duruma göre yapılmış bir risk analizi olsa bile zaman içinde ortaya çıkmış yeni durumları dikkate alarak ana-liz yenilenmemektedir. Bu durum güvenlik planları içinde geçerlidir. Üniversite yönetimleri istihdam edecekleri güvenlik personeli sayısını, teçhizatını, giriş-çıkış, yer ve sayısını, çalışma yöntemini, ihbar-ikaz sistemini v.s risk ana-

lizine göre planlamalıdır. Hâlbuki gerçekte durum öyle değildir. Üniversitenin idari sisteminin başında genel sekreter vardır. Rektöre karşı idari mekanizma-nın işlemesinden sorumludur ve tek yetkilidir. Bir devlet üniver-sitesinin genel sekreterine özel güvenlik personel sayısını neye göre belirlediğini sorduğumda aldığım yanıt “ elimdeki paraya göre, bu yıl bütçeden ne kadar para ayırabiliyorsam ve o para-ya kaç tane güvenlik personeli istihdam edeceksem ona göre ” demişti. İşte bu yanıt gerçek durumu göstermektedir. Devlet Üniversiteleri genel bütçeden pay almaktadır. Türkiye’nin Kamu Eğitim Harcamalarına Ulusal Gelirden ayırdığı pay % 3,8’dir. Bu oran OECD ülkeleri ile Avrupa Bir-liği Üyesi ülkelerin ortalamasının çok altındadır. Örneğin; İrlanda 6.2, Slovenya 5.7, Estonya 5.2, Macaristan 4.7, İtalya 4.3 yüz-deye sahiptir. Eğitime ayırdığınız pay düşükse bu payın içinden güvenlik için ayıracağınız kısım da küçük olacaktır. Yani ucuz etin yahnisi misali!

Kampüsteki tehlikelerGenel durumu yukarıda inceledik-ten sonra olası tehlikeleri şöyle sıralayabiliriz: Üniversitelerdeki özel güvenlik

binalarının olması (Otel, düğün salonu v.s)2) Sadece bir veya birkaç binası olan ve en işlek kaldırımdan bir adımda eğitim binasına girilebilen üniversiteler. İstanbul’ da bunun örnekleri çok sayıdadır.Kampüs çeşitliliğini çokta yaygın-laştırmayalım çünkü bu durumuy-la bile güvenlik açısından epey riskler barındırmaktadır. Birbirin-den farklı yapıya sahip üniversite yerleşkelerinde özellikle devlet üniversitelerinde ikili bir özel gü-venlik yapısı mevcuttur. Birincisi 2495 sayılı yasaya göre özel güvenlik görevi yapan personel, ikincisi 5188 sayılı yasaya göre hizmet satın alınan özel güvenlik firmalarının özel güvenlik perso-neli. Bu ikili yapı zaten kendi için-de sorunları doğurmaktadır. Aynı işi yapan iki kişinin birinin özlük haklarının (Maaş, izin, mesai, saygınlık v.s) diğerine göre fark-lılık oluşturmaktadır. 2495 sayılı yasaya göre istihdam edilmiş olan özel güvenlik personelinin yeni mevzuata hâkim olmama-ları ve böyle bir gayretlerinin de olmaması, nasıl olsa devlet me-muruyum (İş garantisi) anlayışına sahip olmaları personel arasında

Kampüslerle ilgili olarak risk analizi yapılmamakta, bir yer için yapılmış risk analizi sa-dece isimler, başlıklar değiştirilerek ve yasak savma amaçlı olarak diğer kampüslere uygulanmaktadır. Kampüslerin gerçek durumuna uygun risk analizi görmek mucizedir.

Doç. Dr. C. Gazi UÇKUN

Ekim 2014 Güvenlik Yönetimi n 59

Page 64: Sayı 16

şirketlerinin sık değişmesi, Öğrenciler arasında meydana

gelebilecek siyasi, etnik, dinsel çatışmalar. Günümüzdeki çatışma ortamının buna zemin oluşturması ve baskılı olan potansiyel çatışma dürtüsünü ortaya çıkarması üni-versite kampüslerini bekleyen en önemli tehlikelerdendir. Uyuşturucu kullanımının

gençler arasında hızla yayılması ve özellikle üniversite gençliğinin uyuşturucu satıcılarının hedefinde olması, tehlikeye açık (Ailelerinden uzakta kendilerini daha özgür ve her şeyi yapabilecekleri düşünce-sinde olmaları ve kampüslerdeki yetersiz kontroller nedeniyle rahat-ça içeriye sokulabilmesi. Adli olayların yaşanması. Özell-

likle kız-erkek ilişkileri, memleket gruplaşmaları, spor gruplaşmaları. Bunların sonucunda çıkan kavga, kargaşa ortamı. Üniversite yönetimlerinin aldığı

kararlara, yönetim anlayışına, ya-saklamalara karşı oluşan öğrenci tepkisinin şiddete dönüşmesi sonucu ortaya çıkan çatışmalar, Özellikle küçük yerleşim yerle-

rinde ( ilçe, kasaba, mahalle) ki öğrencilerle yerel halk arasında çeşitli nedenlerden ortaya çıkan sürtüşmelerin çatışmaya dönüş-mesi ve bunun kampüse yansıma-sı, Yangına, hırsızlığa, sabotaja

açık alanlar olması, Yöneticilerin, özel güvenlik

personelinin yetki ve sorumlulukla-rını tam olarak bilmemesi, bilinse

bile uygulamaması ve uygulamada tereddüt yaşanması, Kampüslerdeki özel güvenlik

birimlerinin emniyet genel müdür-lüğü ve jandarma genel komu-tanlığı özel güvenlik birimlerince denetlenmemesi ve eksiklik-alsak-lıkların ortaya çıkarılması,

Güvenliğe gereken önemi veriyor muyuz? Öncelikle şu soruları sormak

gerekiyor. Güvenli kampüs istiyor muyuz? İstiyorsak gerekeni ya-pıyor muyuz? Güvenliğe gereken önemi veriyor muyuz? Güvenlik bizim kaçıncı öncelik sıramızda? Bu soruları üniversiteyi yöneten akademik ve idari sorumlula-rın kendine sorması gerekiyor. Güvenlik otuz iki dişimiz gibidir. Dişimiz ağrımadığında varlığından haberdar değiliz. Ne zaman canı-mız yanar o zaman aklımıza gelir. Yöneticiler için güvenlik böyle bir şeydir.Bunun önüne geçmek için öncelik-le ve özellikle şunların yapılması gerekir. Üniversite yönetimleri her

kampüs için ayrı ayrı ve gerçek durumu gösteren risk analizleri yaptırmalı ve potansiyel tehlikeler ortaya konmalı ve bunlara göre önlem alınmalıdır, maliyet hesabı yapılmamalıdır. İnsan hayatının maliyeti yoktur anlayışı egemen olmalıdır. Hizmet satın alınan özel gü-

venlik firmalarının sık sık değiş-mesinin önüne geçilmeli, ihale mevzuatında yapılacak değişiklik-le en ucuza değil en iyi yapacak olana iş verilmelidir. 2495 sayılı yasaya tabi özel

güvenlik personeli güvenlik işin-den uzaklaştırılmalı, idari işlerde (Üniversitenin ihtiyacı olduğu başka birimler) kullanılmalıdır. Üniversite yönetimlerine gü-

venlik konusu anlatılmalı, farkında-lık yaratılmalı, önemi vurgulanmalı-dır. İş güvenliği konusu sürekli

gündemde tutulmalı, bu konuda eğitimler verilmelidir. Üniversitelerde görev yapan

özel güvenlik personeline periyodik olarak hizmet içi eğitimler verilme-li, yetersiz kalan personel kampüs projelerinde görevlendirilmemeli-dir. Kampüs güvenlik personelinin

insan ilişkilerinde güçlü, iletişim kurallarını bilen, etik davranan, hiçbir ayrımcı davranışa izin ver-meyen bir kişilikte olmasına özen gösterilmelidir. Özel güvenlik yöneticileri özel

güvenlik personelinin yasal mev-zuatın dışında işler yapmasına, yapmaya zorlanmasına müsaade etmemeli, bunu yapmaya çalışan üniversite yönetim ve yöneticilerini uyarmalıdır.Gençler bu ülkenin geleceği ve ge-leceğin sahibidir. Her çocuk ailesi için önemlidir ama her çocuk bu ülke içinde önemlidir. Mademki; önemlidir o zaman gençlerimizin eğitim alanlarını, süreçlerini güven-li hale getirmek, bütün kaygıları ortadan kaldırmaksa yetişkinlere düşmektedir.Sonuç olarak üniversite (Devlet veya vakıf) kampüslerinin bu du-rumlarıyla güvenli kampüsler olma-dığı, sadece yasal zorunlulukları yerine getirmek amacıyla hareket edildiği görülmektedir.Üniversitelerin güvenliği konusun-da mutlaka bir acil eylem planı yapılmalı bu eylem planına göre gerekli tedbirler alınmalıdır.

Kaynakçawww.yök.gov.tr2495 Sayılı Yasa5188 Sayılı YasaOECD Veri Tabanı

FOKUS

60 n Güvenlik Yönetimi Ekim 2014

Page 65: Sayı 16
Page 66: Sayı 16

Türkiye’de yalnızca ilk ve ortaokul düzeyinde eğitim veren 70 binin üzerinde okul var. Yapılan araştırmalara

göre okullardaki güvenlik elemanı sayısı yeterli değil. 80 binin üze-rinde güvenlik elemanına ihtiyaç olduğu açıklandı. Okullarda orta-ya çıkabilecek riskleri şu şekilde sıralayabiliriz: 1. İzinsiz ve kontrolsüz öğrenci çıkışları:Öğrencilerin izinsiz okulu terk etmeleri, anaokulundaki öğren-cilerin kontrolsüz bahçe dışına çıkmaları2. Yasaca öğrencilerle görüşül-mesine izin verilmeyen kişilerin okul alanına giriş çıkışları: Ailevi sorunları olan öğrencilerin görüş-meye yetkili akrabaları ve belirle-nen yasaca belirlenmiş kişilerce görüşmesine izin verilmesi

3. Okul dışında seyyar satıcıların bulunması ya da yasaklı madde satıcılarının bu vasıtayla öğrenci-lere yaklaşmaları4. Servis araçlarının okula giriş çıkışında yaşanacak karmaşalar

Çocuklar için güvenli eğitim Securitas Türkiye Kalite ve Risk Koordinatörü Zihni Çelik okul-lara sundukları çözümleri şöyle özetliyor: “Her okulu bir proje gibi ele alıp, okula özel çözüm-ler üretiyoruz. Öncelikle doğru güvenlik elemanlarının seçimi ile başlıyoruz. Okul servislerinin giriş-çıkış saatlerini, ebeveynlerle çocukların görüşme prosedürü-nü, okula giriş çıkan özel araç-ların prosedürlerini belirliyoruz. Kamera izleme sistemleri, alarm sistemleri ve PDA cihazı uygula-maları ile güvenlik görevlilerini destekliyoruz. Risk ortaya çıktığın-

da emniyet yetkilileriyle görüşüp destek almalarını sağlıyoruz. Okul dışı seyyar satıcıların okul çevresinde bulunmasını önlüyor, servis araçların giriş çıkışlarını, trafik güvenliğine göre hareket etmelerini sağlıyoruz.” dedi.Son yıllarda hem özel hem de devlet okullarında uzman güven-lik görevlisi ve kamera izleme sistemlerinin yaygınlaşmaya baş-ladı. Bu duruma dikkat çeken Çelik “Etkili ve yeterli kamera ve alarm sistemleri, PDA cihaz uygulamaları ve bilinçli güvenlik görevlileri ile oluşturulan güven-lik çözümleri, çocukları rahatsız etmeden onlar için güvenli bir eğitim ortamı sunuyor. Pek çok okuldan talep alıyoruz, özel okullar kendileri karşılarken, devlet okulları okul aile birliği desteğiyle bu maliyetlere çözüm buluyorlar” dedi.

FOKUS

SECURITAS

80 Bin güvenlik elemanına ihtiyaç var

62 n Güvenlik Yönetimi Ekim 2014

Page 67: Sayı 16
Page 68: Sayı 16

Üniversitelerin kampüs güvenliği 5188 sayılı Özel Güvenlik Yasası-na tabi özel güvenlik firmaları tarafından

yürütülmekte olup 7 gün 24 saat esasına göre kesintisiz hizmet vererek çalışmaktadırlar.Üniversite kampüsünde özel güvenlik hizmetlerinin kapsamını, öğrencilerin, çalışanların, binala-rın ve kampüs alanının emniyetini sağlamak, kampüsteki yaşam düzeninin bozulmasını önleyici tedbirler almak oluşturmaktadır. Özel Güvenlik elemanları aynı zamanda kurumun ilk görünüşteki yüzüdürler. Kurumdaki genel yapı hakkında bilgi oluşmasını sağla-maktadırlar.Kampüsler, belirli noktalara yerleştirilen kameralarla 24 saat güvenlik sistemleri ile izlenmekte ve kayıt edilmektedir. Kampüs alanının sürekli kontrolü sağlan-makta, güvenlik ihlali olan tüm olaylara müdahale edilmekte ,olaylar hakkında tutanak düzen-lenerek gerekli yasal işlemler yürütülmektedir.Özel güvenlik, üniversitenin bina girişlerinde kontrol yapma; öğ-rencilerin, çalışanların, binaların ve kampüs alanının emniyetini sağlamak, kampüsteki yaşam

düzeninin bozulmasını önleyici tedbirler almak, hırsızlık ve sabo-tajı önlemek, bulunan kayıp eş-yaları sahiplerine ulaştırılmasını sağlamak gibi günlük ve önleyici güvenlik hizmetleri yapmaktadır.

Kampüs girişlerinde sıkı denetim Kampüs girişlerinde öğrencilerin kimlik göstermesi zorunludur. Kimliksiz kampüse girişlere izin verilmemektedir. Mesai saatleri içinde binalara girişler güvenlik kontrolünde yapılmaktadır. Mesai saati sonunda üniversitede görev-li akademik ve idare personel ile öğrencilerden izinli olanlar binala-ra giriş ve çıkış yapabilmektedir.Üniversitelere araçla giriş yapan kişiler, nizamiyelerde ve kampü-sün çeşitli kontrol noktalarında kimlik kontrolüne tabi tutulmak-tadır. Öğrenciler, üniversitenin araç pulunu taşıyor ve araçlarında sadece kendileri bulunuyorlarsa geçişleri sağlanır, araçla kendi-lerinden başka yolcu var ise bu kişiler kimlik kontrolüne tabi tu-tulur. Ziyaret, iş görüşmesi veya bakım onarım maksadıyla giriş ya-pacak araçlar girişte durdurularak kontrol edilmekte, ziyaretçi araç giriş defterine kaydedilmekte ve kendilerinden kimlik alınarak “mi-

safir kartı” verilip kampüs içerisine alınmaktadır.Okula gelen akademik, idari ve öğrenci ziyaretçilerinin kimlik kaydı yapıldıktan sonra kampüse girişleri-ne izin verilmektedir.Ayrıca Sivil Savunma ve itfaiye birimleri ile koordineli bir şekilde çalışılmaktadır. Kampüs binaları-nın çeşitli yerlerinde yangın dolabı ve yangın söndürme cihazları bulunmaktadır. Bu zaten yasal bir zorunluluktan öte emniyet için çok önemli bir husustur. Can ve mal kayıplarının yaşanmaması için belir-tilen güvenlik tedbirlerine kampüs içerisinde azami derede uyulması şarttır.

FOKUS

Eyüp Şimşek KÖK / Güvenlik ŞefiZONGULDAK MESLEK YÜKSEKOKULU

Üniversiteler 24 saat gözetim altında Can ve mal kayıplarının yaşanmaması için güvenlik tedbirlerine kampüs içerisinde azami derecede uyulması şarttır.

64 n Güvenlik Yönetimi Ekim 2014

Page 69: Sayı 16
Page 70: Sayı 16

Özel güvenlik sektöründen kısaca bahseder misiniz?Kamu güvenliğinin sağlanması; kanunlarla devlete verilmiş bir görevdir. Bu alanda faaliyetlerini sürdüren özel sektör şirketle-ri; güvenliğin tesisi için 5188 Sayılı Özel Güvenlik Hizmetlerine Dair Kanun ve ilgili Yönetmeliği kapsamında önleyici güvenlik konusunda görevler üstlenmiş-lerdir. Bu bağlamda özel güvenlik şirketlerince icra edilen özel güvenlik uygulamaları aslında ticari bir faaliyettir. Girişimciler bu alana yatırım yapar ve risk üstlenirler. Girişimci sermayesi ve riski kapsamında; karlılığı devam ettiği sürece bu faaliyette bulunmaya devam edecektir. Ama bu faaliyetleri devlet yönlendirme-li ve denetlemelidir. Sonrasında ulaşılması hedeflenen asıl amaç; güvenliğin sağlanmasında kamu

ve özel güvenlik işbirliğinin etkin olarak tesis edilmesidir. Özel gü-venlik emek yoğun bir iş sahası-dır. Bu alanda halen yüz binlerce özel güvenlik görevlisi statüsünde çalışan vardır ve çalışanların ailelerini de işin içine kattığımızda özel güvenlik sektöründen milyon-larca insanımız geçimlerini temin etmektedirler.

Özel güvenlik sektörünün iki güzide sivil toplum kuruluşu olan Özel Güvenlik Federas-yonu (ÖGF)ve Güvenlik Ser-visleri Organizasyon Birliği Derneği(GÜSOD)’ nin genel sekreterisiniz; GÜSOD ve ÖGF hakkında bize bilgi verebilir misiniz? Güvenlik Servisleri Organizasyon Birliği Derneği (GÜSOD) güvenlik sektörünün doğru çalışma ilkele-rini ve asgari standartlarını oluş-

turmayı amaç edinen güvenlik şirketlerinin sekiz üst düzey yö-neticisi tarafından 25 Ekim 1994 tarihinde İstanbul’da Güvenlik Sistemleri ve Gözetim Organizas-yon Derneği adı altında kurulmuş ve 24 Nisan 2005 tarihinde yapı-lan olağan genel kurulda bugünkü adını almıştır. Kuruluşu takip eden günlerde amaçları doğrultu-sunda çalışmalara başlayan der-neğimiz; özel güvenlik sektöründe yaşanan zorluklardan, gördükleri eksikliklerden yola çıkarak ve yurt dışındaki örnekleri de inceleye-rek uzman hukukçularla birlikte İçişleri Bakanlığı ve Emniyet Genel Müdürlüğü’nün liderliğinde Özel Güvenlik Hizmetlerine Dair Kanun’un yasalaşması konu-sunda aktif çalışmalar yaparak sürece destek vermiştir.GÜSOD bu dönemde, henüz ülkemiz Avrupa Birliğine tam üye

SEKTÖRDEN

Özel gü güvenlik

Sektörde düşük ücretle özel güvenlik görevlisi istihdamı nedeni ile personel temininde sorunlar yaşandığını ve güvenlik sektöründe sirkülâsyonun önüne geçilemediğini belirten GÜSOD Genel Sekreteri Bülent Aksaray; “Özel güvenlik iş yasasının hayata geçirilmesi asıl hedef olarak değerlendirilmelidir” dedi.

“Özel güvenlik iş yasası hayata geçirilmeli”

66 n Güvenlik Yönetimi Ekim 2014

Page 71: Sayı 16

olmadan; 2000 yılında, Confe-deration of European Security Services–CoESS-Avrupa Güvenlik Servisleri Konfederasyonu’nun asli üyesi olmuştur. Konfederas-yonun gemi ve liman güvenliği çalışma komitesinin kuruluşunda öncü rol üstlenen GÜSOD ayrıca bu komitede ilk başkanlık görevini de icra etmiştir. Türkiye’ deki özel güvenlik sek-törünün; dinamik piyasa yapısı, çalışan sayılarının hızla artması nedeni ile istihdam politikala-rının yeniden değerlendirilmesi ihtiyaçları, teknolojik gelişmeler ve ülkemizde de dünyada olduğu gibi güvenlik yaklaşımında mey-dana gelen değişim ve gelişmeler nedeniyle özel güvenlik sektö-rünün yeniden yapılandırılması hiç şüphesiz en önemli ihtiyaç olarak değerlendirilmektedir. Bu kapsamda GÜSOD; 2011 yılında

Özel gü güvenlik

Bül

ent

Aksa

ray

SO

D G

enel

sek

rete

ri

diğer kamu ve kuruluşları, üniversiteler ve bu alandaki diğer sivil toplum kuruluşları ile ahenkli ve koordineli çalışma ihtiyacı, Sektörde faaliyet gösteren tarafların mümkün olduğunca birlik beraberlik halinde hare-ket etmelerinin sağlanması, olarak belirlenmiştir.

Federasyon bünyesinde hangi dernekler yer alıyor?Federasyon bünyesinde yer alan sektör derneklerimiz; Güvenlik Endüstrisi Sana-

yicileri ve İş Adamları Derneği-GESİDER/İstanbul Akdeniz Özel Güvenlik

Hizmetleri Derneği-AGEHİD/Antalya Özel Güvenlik Hizmetleri

Derneği-ÖGİD/İzmir Özel Dedektifler Derneği-

ÖDD/İstanbul Güvenlik Servisleri Organi-

zasyon Birliği Derneği-GÜSOD/İstanbul’dur.

GÜSOD; Avrupa özel güvenlik sektörünün önde gelen sivil toplum kuruluşla-rından Avrupa Güvenlik Ser-visleri Konfederasyonu’nun asli üyesi (The European Confederation of Security

faaliyetlerine başlayan sektörü-müzün diğer önemli sivil toplum kuruluşlarından olan Özel Güven-lik Federasyonu’nun kurulmasın-da da öncü rol üstlenmiştir. Diğer taraftan GÜSOD olarak T.O.B.B Özel Güvenlik Hizmetleri Sektör Meclisi’nde etkin olarak yer almaktayız ve sektör meclis çalışmalarına geniş katılım sağla-yarak destek veriyoruz.

Özel Güvenlik Federasyonu’nun kuruluş amacı nedir? Özel Güvenlik Federasyonu’nun kuruluş amaçlarını şu şekilde sıralayabiliriz: Sektör standartlarının oluştu-

rulması, Avrupa Birliği ülkelerindeki

uygulamalara paralel hareket edilmesi çalışmalarının yapılması, Kamu ile ilişkilerde yeni yakla-

şımların ortaya konulması, Eğitim konularında yeniden

yapılandırma ihtiyaçları ve bu kap-samda özel güvenliğin alt alan-larında ihtisaslaşmaya yönelik eğitim modellerini geliştirilmesi, Mevcut yasa ve yönetmeliğin

günümüz şartlarına uygun olarak revize edilmesi çalışmaları, Çalışanların hakları ile mem-

nuniyetlerinin sağlanması konu-sunda çalışma yapılması ihtiyacı, Emniyet Genel Müdürlüğü,

Özel güvenlik şirketlerince icra edilen özel güvenlik uygulamaları aslında ticari bir faaliyettir. Girişimciler bu alana yatırım yapar ve risk üstlenirler. Girişimci sermayesi ve riski kapsamında; karlılığı devam ettiği sürece bu faaliyette bulunmaya devam edecektir.

Ekim 2014 Güvenlik Yönetimi n 67

Page 72: Sayı 16

Services-CoESS), bize biraz CoESS’den bahsedebilir misiniz? Avrupa Birliği üyesi ülkelerde faaliyet gösteren özel güvenlik şirketleri 1989 yılında Avrupa Birliği şemsiyesi altında bir araya gelerek Confederation of Euro-pean Security Services (CoESS) oluşturmuşlardır. GÜSOD Ekim 1999’da CoESS’e üye olmak üzere başvuruda bulunmuştur. Müteakiben Ocak 2000’de Paris’te icra edilen Co-ESS olağanüstü genel kurulunda GÜSOD’ un asıl üye statüsündeki üyeliği onaylanmıştır. CoESS’ e aralarında Türkiye’den GÜSOD’ un bulunduğu 24 ülkenin fede-rasyonu/sivil toplum kuruluşu üyedir. CoESS üyesi ülkelerde-ki federasyonlarda 60.000’in üzerinde güvenlik şirketi faaliyet göstermekte ve bu şirketlerde halen 2,2 milyon özel güvenlik görevlisi istihdam edilmektedir. Avrupa özel güvenlik sektörünün yıllık toplam cirosu ise 34,2 mil-yar Euro civarındadır.

Türkiye özel güvenlik sektörünün regülâsyonunda görev alan kuruluşlardan biri olan ve T.O.B.B. bünyesinde görev yapan “Özel Güvenlik Hizmetleri Sektör Meclisi”nden de biraz bahseder misiniz? Özel Güvenlik Hizmetleri Sektör Meclisi, özel güvenlik sektörünün gelişmesini teşvik etmek, sorun-larını incelemek ve önlemleri tes-pit etmek amacıyla Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği bünyesinde yasal olarak teşkil edilmiş sektör meclislerinden birisidir.Özel Güvenlik Hizmetleri Sektör Meclisi’ne, özel güvenlik hizmet sektöründe faaliyet gösteren derneklerin temsilcileri, firmaların

genel müdürleri veya muadil-leri, Emniyet Genel Müdürlüğü temsilcisi ve Jandarma Genel Komutanlığı temsilcisi üyedir. Sektör meclisi yılda en az dört kez toplanmaktadır. Özel Güvenlik Hizmetleri Sektör Meclisinin başlıca görevleri; Özel güvenlik hizmetleri sek-

törüne ilişkin sorunları ve çözüm önerilerini tespit etmek, Özel güvenlik hizmetleri sektör

raporları hazırlamak, geleceğe yönelik projeksiyonlar yapmak ve sektörün politika ve stratejileri oluşturmak, Özel güvenlik hizmetleri sek-

törünün gelişmesini teşvik etmek üzere sempozyum, panel, kongre ve benzeri etkinliklerin yapılması-nı sağlamak, Özel güvenlik hizmetleri sek-

törünün uluslararası rekabet şart-larına uyum sağlayabilmesi için gerekli teknik ve bilgi alt yapısı ile ilgili çalışmaları hazırlamak, Özel güvenlik hizmetleri sektö-

rünün rekabet gücünün ölçülmesi ve gelecekte rekabet edebilir-liliğini artırmak için önerilerde bulunmak, Uluslararası özel güvenlik hiz-

metleri sektöründeki sivil toplum kuruluşları ile irtibat ve işbirliği sağlamak, Pazar veya piyasa araştır-

malarına ışık tutacak “Türkiye Özel Güvenlik Hizmetleri Sektörü Raporları”nı hazırlamak,

Uluslararası fuar, kongre ve seminerleri takip ederek bu etkin-liklere katılmak, Gerektiğinde hükümet yetkili-

leri ve ilgili bürokratlar ile görüş-meler yapmak, Özel güvenlik hizmetleri sek-

törü ile ilgili görüş istendiğinde görüş oluşturmak, Özel güvenlik hizmetleri sek-

törüne ait kanun, tüzük, yönet-melik gibi mevzuat değişiklikleri hakkında görüş oluşturulmak veya ilgili mevzuatın değiştirilmesi hususunda çalışmalar yapmaktır.

Türkiye’de özel güvenlik sektörünün büyüklüğünden bahsetmek gerekirse neler söy-leyebilirsiniz? Sektör istatistikî bilgilerine nasıl ulaşabiliriz? Hali hazırda özel güvenlik sek-törüne ilişkin istatistikî bilgilere ulaşılabilecek yegâne kaynak Özel Güvenlik Daire Başkanlığı web sayfasıdır. Bu kaynakta özel güvenlik görevlilerine ait yıllara göre tahsis edilen kadrolar ile istihdam edilen özel güvenlik görevlileri sayılarını bulmak mümkündür. Web sayfasında; özel güvenlik izni verilen yerlerin sayısı, sınav istatistikleri, sorum-luluk bölgelerine göre dağılımla-rını da görebilirsiniz. Ayrıca özel güvenlik hizmeti sunan şirketler ve eğitim kurumlarının illere göre dağılımlarını içeren bilgiler için de web sayfasından sorgulamada

SEKTÖRDEN

GÜSOD; 2011 yılında faaliyetlerine başlayan sektörün diğer önemli sivil toplum kuruluşlarından olan Özel Güvenlik Federasyonu’nun kurulmasında öncü rol üstlenmiştir.

68 n Güvenlik Yönetimi Ekim 2014

Page 73: Sayı 16

yapılabilmektedir. Sektörün mali yapısı, büyüklü-ğü ve yıllık ciroları konusunda yapılmış bir araştırma ve analiz bulunmamaktadır. Zaman zaman sektörün yayın organlarında, dergilerde ve basında bu konu hakkında takribi ve tahmini rakamların da telaffuz edildiğini görmekteyiz. Keza sektör alt alanlarına ilişkin zaman zaman değişik platformlarda ifade edilen bazı rakamsal bilgiler de yine takribi bilgilerdir.

Sizce özel güvenlik sektörünün sorunları nelerdir? Sorunların çözümüne yönelik çözüm önerileriniz nelerdir? Avrupa ülkelerinde olduğu gibi ülkemizde de özel güvenlik sektöründe hızlı bir değişim ve gelişimle birlikte hizmet kalitesi artmakta, kamu/özel güvenlik işbirliğinde de etkin ve gelişen uygulamaları görmekteyiz.Ülkemiz milli politikası çerçe-vesinde Avrupa Birliği üyelik sürecinde Avrupa özel güvenlik sektöründe oluşan değişim ve ge-lişimleri yakinen takip etmek ve Avrupa ülkelerindeki kamu /özel güvenlik işbirliği uyumunu refe-rans alma zorunluluğumuz vardır. Her ne kadar Avrupa ülkeleri hali hazırda birlik şemsiyesi altında her ülke kendi değerlerine ve

bir husus olarak görülmektedir.Kamu ihalelerinin de ihaleyi alan şirketlerin takibi ve ödedikleri KDV ve kurumlar vergilerinin de-netlenmesi önemlidir. Bu alanda önemli diğer bir konuda; maliyet hesaplamasında dikkate alınma-yan kıdem tazminatı paylarıdır. Bu husus mağduriyetlere sebep olmaktadır.Ülkemizde okullarda ve Milli Eğitim Bakanlığı’ndan ruhsatlı dershanelerde ve kurslarda KDV oranı % 8 olarak uygulanmakta-dır. Özel güvenlik temel eğitimi ve yenileme eğitimi dâhil, özel güvenlik eğitimi veren kurumların eğitim ve öğretim faaliyetleri ise % 18 KDV’ye tabidir. Bu oran ile özel güvenlik görevlisi olmak iste-yen gençlere % 10 ilave maliyet yüklendiği ortadadır. % 10’luk KDV farkının kaldırılarak özel güvenlik eğitimi veren kurumların da % 8 KDV’ye tabi olması uygun olacaktır.Aslında çalışanların özlük hak-larının iyileştirilmesi ile çalışma sürelerinin etkin olarak denetlen-mesi sonrası sektör; çalışanlar için cazip hale gelecektir. Çıtayı biraz daha yükselmemiz gerekirse; özel güvenlik sektörün-de çalışma hayatını düzenleyecek tıpkı basın iş yasası, tıpkı deniz iş yasası benzeri bir özel güvenlik iş yasasının hayata geçirilmesi asıl hedef olarak değerlendirilmelidir.

ulusal kimliklerine uygun hareket etme politikası güdüyorlarsa da nihai hedeflerinin bu alanda “Tek Avrupa Özel Güvenlik Sektörü” olduğu bilinmektedir. Ülkemizin Avrupa Birliği üyeliği hedefini dikkate aldığımızda bizim de özel güvenlik alanında mesleki eğitim, mesleğe erişim ve standartlar konusunda yasalarımızı Avrupa ülkeleri ile uyumlu hale getirme ihtiyacı ön plana çıkmaktadır.Sektörde kayıt dışı çalışan firmaların olumsuz etkileri zaman zaman gözlenmektedir. Yani KDV’sini, gelir vergisini, SSK pri-mini, çalışan ücretini ödemekten kaçınan veya geciktiren firmaların olumsuz yansımaları sektörde hissedilmektedir. Sektörde düşük ücretle özel gü-venlik görevlisi istihdamı nedeni ile personel temininde sorunlar yaşamakta ve sürekli iş değiştir-me ve hızlı sirkülasyon, nitelikli insan gücünün oluşmasına mani

Türkiye’nin Avrupa Birliği üyeliği hedefini dikkate aldığımızda bizim de özel güvenlik alanında mesleki eğitim, mesleğe erişim ve standartlar konusunda yasalarımızı Avrupa ülkeleri ile uyumlu hale getirme ihtiyacımız ön plana çıkmaktadır.

Ekim 2014 Güvenlik Yönetimi n 69

Page 74: Sayı 16

Türkiye’deki güvenlik sektörü-nü nasıl değerlendiriyorsunuz?Yakın zamanlara kadar toplum-da, elektronik güvenlik ürünle-rinin, zengin kesimin ihtiyacı olduğu algısı vardı.. Ancak, özellikle CCTV sistemlerinin önlediği ve yakaladığı olayların medyada sıklıkla yer alması, bu ürünlerin ‘’yaşamsal bir ihtiyacı’’ karşıladığını gösterdi.. MOBESE/Kent güvenlik sistemleri, resmi kurumlar, AVM’ler, kalabalık fabrikalar, bankalar, kuyumcu-lar,.. gibi CCTV sistemlerini ilk kullanmaya başlayan yerlerden medyaya yansıyan görüntüler bu işin öneminin kavranmasını sağladı.. Bugün risklerin farkına varan insanlar, küçük ölçekli işletmelerinden, konutlarına kadar bu önemli ihtiyaçlarını kar-şılamak istiyorlar.. Büyük ölçekli bir potansiyel pazar var ve bu pazarın profesyonelce değerlen-

dirilmesi gerekiyor.. Bu önemli ve değerli pazarı sadece ticari bir alan saymak doğru değil.. İn-sanların can ve mal güvenliğinin sözkonusu olduğu profesyonellik gerektiren bir hizmet alanıdır.. Bu pazardan sadece ticari olarak faydalanmak isteyip, olayı sadece ‘’mal alım satımı basitli-ğinde’’ gören birikimsiz ve ilkesiz fırsatçılar, hem son kullanıcıya, hem de sektörümüze büyük zararlar verdiler.. Eşyanın tabiatı gereği, kalıcı olamayacaklardır tabii ki.. Ucuz fiyat ve (sözde) yüksek teknik değer reklamlarıyla yanıltılan son kullanıcı; doğru ürün ve doğru fiyatlarla yapıl-mış sistemlerle kendi sistemini kıyasladığında farkı anlamakta gecikmemektedir.. Pazardan geçici bir süre için faydalanan fırsatçılar aslında, gerçek profes-yonellere kapı açmakta, ancak bu arada olan, ikinci defa sistem

kurdurmak zorunda kalan, yanıltıl-mış son kullanıcılara olmaktadır.. Profesyonel ve ilkeli tedarikçi ve proje firmaları için, Gerek Türkiye için yeni kurulacak, gerekse yenilenecek sistemler açısından büyük potansiyelini hala korumak-tadır.. Bir piyasa kuralı olarak; iyi, kötüyü kovacaktır..

Güvenlik sektöründe yeterli bilincin oluştuğunu düşünüyor musunuz? Burada belirleyici unsur tüketi-ci bilinci.. Bilinçli talep, zaten doğru arzı zorlayacaktır.. Ucuzcu firmaların, niteliksiz ürünlerle kurduğu çok sayıda sistem, tüke-tici bilincinin hızla yükselmesini sağladı.. Son birkaç yıldır bunu hissediyoruz.. Bu artarak devam edecektir.. Çünkü sözkonusu olan tüketicinin estetik beğeni-leri/tercihleri değil; mal ve can güvenliğidir..

SEKTÖRDEN

Güvenlik, yaşamsal

Elektronik Güvenlik sektöründeki ürünlerdeki ''denetim yetersizliğinin'' sektörün kanayan yarası olduğunu söyleyen OKİSAN Güvenlik Teknolojileri firması Yönetim Kurulu Başkanı Ekrem Özkara “Uluslararası geçerliliğe sahip sertifikası olmayan ''niteliksiz'' ürünlerle piyasada yer almaya çalışan firmalar, haksız rekabet ortamı yaratıyor. Bu niteliksiz ve doğal olarak düşük fiyatlı ürünler, mağduriyete neden olarak, güvenlik sektörüne karşı güveni azaltıyor” Şeklinde konuştu.

“Güvenlik, yaşamsal bir ihtiyaçtır”

70 n Güvenlik Yönetimi Ekim 2014

Page 75: Sayı 16

Güvenlik ürünlerini insanlar neden kullanmalı? Kısa cevap: Güvenlik de, yeme, içme, barınma,..gibi temel ihtiyaçlardan bir tanesi... Çağı-mızda yaşam çok hızlı akıyor.. Herkes kendi telaşında, derdin-de.. Komşuluk, mahallelik gibi sosyal kontrol mekanizmaları artık işleyemiyor.. Kamuya açık alanlar, kalabalık iş yerleri klasik usullerle denetlenemez/güvenliği sağlanamaz boyutlarda.. Eskinin geleneğe, saygıya dayalı iş yaşa-mı artık bilimsel planlamalara, prensiplere dayalı ve profesyonel denetime muhtaç.. Hırsızlıktan yangına, trafikten toplumsal olaylara, üretimden, çalışanların denetlenmesine,..kadar; sokak-ta, evde ve iş yerinde güvenlik ve denetim ihtiyacı günün 24 Saati aktif ve insani hatalar yap-mayan cihazlarla desteklenmek zorunda..

Güvenlik, yaşamsal

Ekre

m Ö

zkar

a O

KİS

AN

Güv

enlik

Tek

nolo

jiler

i firm

ası Y

önet

im K

urul

u B

aşka

sorumluluk anlayışının’’ yüksek seviyede olması şart.. Oysa, internet üzerinden, sertifikasız/garantisiz, ucuz ürünlerin satı-cılarına/üreticilerine ulaşmak mümkün ve ithalat kolay.. Devlet denetimi yetersiz.. Gümrükçüden, teknik denetle-meye kadar üzücü ölçüde bilgi beceri eksiklikleri ve aksaklık-lara şahit oluyoruz.. Fırsatçı firmalar bu açıkları kullanarak, hızlı karlar uğruna tüm sektörü altüst etmekte sakınca görmü-yorlar.. ‘’Sektörün geçmişinde emeği, alınteri olmayanların; geleceğinden de kaygı duyması beklenemez tabii ki..’’ Trendi takip eden bu fırsatçılar; bu gün CCTV, yarın tekstil, öbür gün gıda işine girebilirler.. Bugün, ‘’en ucuz fiyat, 5 yıl garantili kampanya’’ diye satış yapanların 1 yıl sonra sektör-den çekilip, Gıda Sektörüne geçip geçmeyeceği meçhul..Bu fırsatçıların ceremesini ne yazık ki gerçek son kullanıcı çekmekte.. Geçmiş yıllarda bu vurgunlar yaşandı, şimdi de de-neyenler var.. Devlet denetimi yetkinleştirilemezse, denen-meye devam edilecek.. Ancak tüketici bilincinin artması ile,

Okisan olarak sizin sunmuş olduğunuz çözüm önerileriniz nelerdir? Okisan olarak, yaşadığınız konut-tan, ülke sınırlarının güvenliğine kadar hitap edebilen bir ürün/sistem/çözüm yelpazesine sahi-biz.. Kapınızın önünü, bebeğinizin odasını göreceğiniz kameradan, kilometrelerce menzile sahip sınır güvenlik kameralarına kadar CCTV sistemleri.. Yanıltılamaz parmak izi geçiş sistemlerinden, cep telefonunuzdan yöneteceğiniz akıllı ev/bina sistemlerine kadar denetim sistemleri ürün yelpaze-mizde mevcut.. Daha da ötesi, çok özel projelerde, mevcut ürün-lerin proje ihtiyaçlarıyla çakışma-dığı durumlarda, seçkin üreticile-rimizle ar-ge işbirliği yaparak, çok özel ürünler ürettirme imkanlarına sahibiz..

Güvenlik sertifikaları konusun-da ne düşünüyorsunuz? Sizce Türkiye’de yapılan denetimler yeterli mi?Uygar dünyada geçersiz sözde sertifikalar/garantiler veya sertifi-kasız olarak pazara sunulan ürün-ler ve yetersiz denetim en büyük şikayetlerimiz.. Sektörümüzde yer alacak firmaların ‘’bilgi, birikim ve

Teknolojinin hayatımızın her alanında yer alması, güvenlik sektöründeki bilinci de arttırdı. İnsanlar artık ''elektronik güvenliğe ihtiyacı olduğunu'' biliyor ve sistemler hakkında araştırma yapıyor.

Ekim 2014 Güvenlik Yönetimi n 71

Page 76: Sayı 16

tercihlerinin de ‘’kalıcı, profes-yonel, geçmişi ve geleceği olan’’ firmalar lehinde arttığını gözlem-liyoruz.. Çünkü ucuz/güvensiz ürün satın alan, riskleri de satın almış oluyor.. Oysa güvenliğin, risk alınmaması gereken bir alan olduğu çok açık..Neticede, devletin etkin denetim ve gözetim mekanizmaları güçle-ninceye kadar, tüketici bilincine muhtaç olmaya devam edeceğiz..

Elektronik güvenlik sektörünün geleceğini nasıl görüyorsunuz?Malum asimetrik rekabet, kar oranlarını düşürüyor. Fakat en azından bilinçlenme arttığı için o bize biraz umut ışığı oluyor.. Teknolojik yenilikler pazarda kaşılık buluyor.. Mesela bu sene OkisanCCTV’de HDCVI teknoloji-lerini getirdi. Beklediğimiz başarı-yı yakaladık. Belli ki insanlar artık yeni teknolojiyi istiyor. Sistemler hakkında araştırma yapıyorlar ve maliyeti ikinci planda tutabiliyor-lar,,. Önemli olan güvenlik zafiye-tini ortadan kaldıracak sistemle-rin kurulması. Teknoloji insanların hayatına girdikçe bilinç artıyor. Türkiye’nin güvenlik sektöründeki geleceği, Avrupa’nın şu anki hali gibi... Amerika’daki seviye ye gelir mi onu bilemiyorum. Amerika’da insanlar güvenlik ürünlerini süper marketlerden satın alıp evlerine kuruyorlar... Son 6 yıldır ilk defa bu sene geleceğe umutla bakıyo-ruz. İş potansiyeli yükseldi. Hiç beklemediğimiz yerlerden teklif alıyoruz.

Türkiye ile Avrupa’yı kıyasladığınıza nasıl bir fark görüyorsunuz?Türkiye’nin güvenlik piyasasında çok ilginç bir yeri vardır. Türkiye piyasası Asya fiyatını arar, Avrupa

teknolojisini ister. İthalatçılar için bu durum çok zordur. Mesela Asya’da bir firmayla çalıştığınızda firma sahibi size Avrupalı gözüyle bakar. Avrupa pazarı içerisinde yer aldığınızı, nüfus yoğunluğu-nuz nedeniyle satışlarınızın fazla olacağını düşünür, yanılır. Türkiye’de her alanda ilk etmen fiyattır. Ürünün fiyatı cazip gelirse müşteri ürün özellikleriyle ilgile-nir. Oysa güvenlik sektöründe paraya göre ürün yoktur. En azın-dan bakış açısının bu olmaması gerekir. Güvenlik ihtiyaçları vardır ve bu ihtiyaçların da bir bedeli... Amerika’da insanlar güvenlik sistemlerini süpermarketlerden alıyor. 4+1 paketlerde satılıyor. Müşteri müzik sistemi kurar gibi güvenlik sistemini kendi kuruyor. Avrupa öncelik fiyat değil, ilk önce cihazın dizaynına, hoşuna gittiyse özelliklerine bakıyorlar. Türkiye’de durum tam tersi özel-likten çok fiyat önemseniyor... Hindistan gibi de değiliz tabi. Hindistan’da müşterinin ikame-si 50 dolarsa 51 dolara satış yapamazsın.

Bugüne kadar karşılaştığınız en kritik güvenlik önlemi nedir? Sunduğunuz çözüm önerisi ne oldu? Türkmenistan’da gerçekleştir-

diğimiz bir proje vardı. Devlet başkanın korunma sorumlu-luğunu alıyorsunuz. Evinden havaalanına kadar korunması gerekiyor. Sistemi şu şekilde oluşturmanız gerekiyor: Kame-ralar video analizi yapacak, kori-dordan geçen herkesin kimliğini otomatik saptayacak, her geçen aracın plakasını, aracın hızını hesaplayacak. Yaklaşık 1000 kamera kullanılan bir proje, analiz yelpazesi geniş. Sistem şu şekilde çalışıyor: Kamera sizi gördüğü zaman görüntüyü server’a yolluyor. Server polisin sistemini kullanarak kaydı ince-liyor, sabıkanız var mı yok mu ortaya çıkarıyor.

Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Sektörün en büyük sıkıntısı de-netim aksaklıkları/eksiklikleri... İllegal veya sözde legal çalışan firma müşteriyi mağdur ediyor. Bir süre sonra ortadan kaybolu-yorlar. Mağdur olan müşterinin güvenlik sektörüne olan güveni azalıyor. Sizin müşteri portföyü-nüzü de zedeliyor. Güvenlik sek-töründe geçmişi olan, gelecek planları yapan firmalar birbirini destekliyor. Sektörün kanayan yarası bu işle alakası olmayan bilinçsiz satıcılar...

SEKTÖRDEN

Elektronik Güvenlik ürünlerindeki ''denetim yetersizliği'' sektörün kanayan yarasıdır.. “Uluslararası geçerliliğe sahip sertifikası olmayan ''niteliksiz'' ürünler hem insanları mağdur ediyor hem de sektörümüze karşı güveni azaltıyor”

72 n Güvenlik Yönetimi Ekim 2014

Page 77: Sayı 16
Page 78: Sayı 16

ELEKTRONİK GÜVENLİK

ONVIF, PSIA gibi standartların yaygınlaşması ile birlikte donanım tabanlı ağ kayıt cihazları da standartlara uyumlu hale gelmiş ve bu standartlara sahip tüm kameraları kayıt edebilmeye başlamışlardır.

Analog kameralara kıyasla daha yüksek görüntü kali-tesi, video analiz yetenek-leri ve kurulum avantajları dolayısı ile her geçen gün

daha fazla tercih edilen IP kame-ralara paralel olarak, IP kameralar için geliştirilen kayıt platformları da günden güne gelişmektedir. Hızla gelişen sektörde, IP CCTV alanında faaliyet gösteren yazılım ve donanım odaklı firmaların stratejileri doğrultu-sunda farklı kayıt platformları ortaya çıkmakta ve bu kayıt platformları farklı avantajlar sağlamaktadır. Bu konuda bir genelleme yapmak

gerekirse, kayıt platformlarını iki ana başlık altında toplayabiliriz. Bunlar;1. Donanım tabanlı ağ kayıt cihazları (Network Video Recorder veya NVR)2. Yazılım tabanlı ağ kayıt cihazları (Prism)

Donanım tabanlı kayıt cihazları genellikle, IP kamera üreticilerinin kendi kameraları veya kodlayıcıları (encoder) için özel olarak tasarladı-ğı, Linux işletim sistemi tabanlı özel çözümleridir. İlgili donanım çözüm-leri, işletim sistemi, kamera kayıt, yönetim yazılımı ve disk ünitelerini

içeren compact ürünlerdir. Donanım tabanlı kayıt cihazlarında kapasi-te, her bir kamera için belirlenen toplam kanal kapasitesi (32 kanal, 64 kanal vb.) ya da cihazın kayıt edebileceği toplam bant genişliğine (80 Mbps, 128 Mbps vb.) bağlı olarak değişkenlikler gösterebilmek-tedir. Birkaç sene öncesine kadar ilgili kayıt cihazları sadece bir ya da birkaç farklı üreticiye ait kameraları kayıt edebilmekteyken günümüz-de ONVIF, PSIA gibi standartların yaygınlaşması ile birlikte donanım tabanlı ağkayıt cihazları da stan-dartlara uyumlu hale gelmiş vebu

75 kamerayı tek PC’ye bağlayan yazılım

UTC BUILDING & INDUSTRIAL SYSTEMS FIRE & SECURITY PRODUSTS

74 n Güvenlik Yönetimi Ekim 2014

Page 79: Sayı 16

standartlara sahip tüm kameraları kayıt edebilmeye başlamışlardır.

TruVision’dan projelere anahtar çözümler Yazılım tabanlı kayıt platformları ise, server-client mimarisi mantığı ile çalışan, farklı üreticilere ait bir-çok marka/model kamera ile birlik-te, ONVIF, PSIA gibi standartlara da uyum sağlayarak çözüm üretebilen çözümler olarak öne çıkmaktadır. Yazılım tabanlı kayıt platformları Windows işletim sistemi üzerinde çalışmakta ve donanım özellikleri yeterli herhangi bir sunucuya yükle-nebilmektedir. İlgili yazılım çözüm-leri kamera başına ya da sistemin toplamı için lisanslama mantığı ile planlanmakta, kayıt edebileceği toplam kamera sayısı ise, üzerinde çalıştığı donanımın kapasitesine bağlı olarak değişmektedir. UTC Building&Industrial Systems’in Interlogix iş kolu, hem donanım hem de yazılım tabanlı ağ kayıt platformları alanında çözüm sağla-makta ve farklı proje ihtiyaçları için esnek çözümler üretebilmektedir. TruVision ürün ailesinde bulunan 8, 16 ve 32 kamera kapasiteli NVR’lerin yanı sıra, yazılım ta-banlı kayıt platformu tercih eden kullanıcıların da taleplerine cevap verebilen Prism çözümü ile de, alternatifli ve esnek bir çözüm platformu sunulmaktadır. TruVision ürün ailesinde bulunan ve 32 Kanal IP/MP kamera kayıt seçeneği sunan TVN21P NVR, toplamda 160 Mbps kayıt kapasite-si, 16TB’a kadar arttırılabilen dâhili disk kapasitesi ve E-SATA üzerin-den harici disk ilavesi desteği gibi özellikleri ile projeler için anahtar çözüm sağlamaktadır. ONVIF des-teği ile de, ilgili standarta uyumlu ve en fazla 5MP çözünürlüğe sahip tüm kameraları kayıt edebilmekte-dir.TVN21P, üzerinde bulunan çift ekran desteği sayesinde de, lokal izleme istenen küçük ve orta ölçekli

projelerde, ilave PC ve izleme yazılı-mına ihtiyaç uymadan kullanıcılara çözüm sağlamaktadır.

Aynı anda üç ekran desteği 8 ve 16 Kanal IP/MP kamera kayıt imkânı sunan TVN21 ise, kame-ra başına 5 Mbpsbant genişliği, 16TB’a kadar arttırılabilen dâhili disk kapasitesi ile küçük ölçekli pro-jelerde kullanıcılara uygun maliyetli çözümler sunmaktadır. ONVIF des-teği ile de, ilgili standarta uyumlu ve en fazla 5MP çözünürlüğe sahip tüm kameraları kayıt edebilmekte-dir. TVN21 NVR’de aynı TVN21P’de olduğu gibi üzerinde bulunan çift ekran desteği sayesinde de lokal izleme istenen projelerde, ilave PC ve izleme yazılımına ihtiyaç duyma-dan kullanıcılara çözüm sağlamakta-dır. Birden fazla NVR’nin bulunduğu orta/büyük ölçekli projelerde izleme ve yönetim için kullanılacak yazılım-lar da en az NVR’ler kadar önem arz etmektedir. Kullanıcı bazlı yetkilen-dirme, çoklu ekran desteği, video analiz yetenekleri gibi önemli özel-likleri gerçekleştirebilen yazılımlar kullanıcılar tarafından talep edilmek-tedir. TruVision Navigator yönetim ve izleme yazılımı; video analiz yetenekleri, aynı anda üç ekran des-teği ile toplamda 75 adet kamerayı bir PC üzerinde görüntüleyebilmesi ve gelişmiş kullanıcı yetkilendirme seçenekleri ile öne çıkmaktadır.

TruVision yazılımı maliyet avantajı sağlıyor Diğer yandan hd ve full hd çözünür-

lüğe sahip kameraların projelerde her geçen gün daha fazla tercih edilmesi sebebiyle, yüksek çözünürlüğe sahip bu kameraların yazılımda sorunsuz ve minimum gecikme ile gösterilmesi öne çıkan ve üzerinde titizlikle durulan bir konu olmaktadır. Birden fazla yüksek çözünürlüklü kamera görün-tüsünün bir PC üzerinde sorunsuz şekilde gösterilebilmesi için üst seviye PC işlemcilerine ve güçlü ekran kartlarına ihtiyaç duyulmaktadır. Ancak aynı anda bir PC üzerinde izlenmesi istenen MP kamera görüntüsü on altı (4x4) ve üzeri gibi rakamlara ulaştı-ğında ise bu üst seviye işlemciler ve güçlü ekran kartları dahi gelen trafiği işlemede yetersiz kalabilmektedir. Bu da daha fazla PC kullanımı ve yükse-len maliyetler anlamına gelmektedir. TruVision Navigator işte bu noktada önemli bir avantaja sahip bir yazılım olarak öne çıkmaktadır. Operatör, Tru-Vision yazılımı üzerinden 4x4 ve 5x5 ekran modlarını aktif ettiğinde, yazılım otomatik olarak kameraların yüksek çözünürlüklü birincil video akışları ye-rine, daha düşük çözünürlüklü ikincil video akışını ekrana getirmektedir. Örneğin kameranın birincil video akışı 1280x720 (HD) 25fps ve ikincil video akışı 320x288 (CIF),25 fps olsun. Yazılım 1x1 ve 2x2 ekran modunda ekranda hd,25fps görüntüyü gösterir-ken, 4x4 ve 5x5 ekran modunda ise ekranında CIF,25 çözünürlüğe sahip görüntüleri otomatik olarak göstere-cektir. Bu sayede minimum PC dona-nımı ile maksimum verim elde etmek ve maliyet avantajı sağlamak mümkün olmaktadır.

TruVision Navigator yönetim ve izleme yazılımı; video analiz yetenekleri, aynı anda üç ekran desteği ile toplamda 75 adet kamerayı bir PC üzerinde görüntüleyebilmesi ve gelişmiş kullanıcı yetkilendirme seçenekleri ile öne çıkmaktadır.

Ekim 2014 Güvenlik Yönetimi n 75

Page 80: Sayı 16

ELEKTRONİK GÜVENLİK

Fiber ile optik kelimesi bir araya gelerek fiber optik kavramını yaratmıştır. Fiber optik sayesinde ışık hızını kendi verilerimizin aktarılmasında kullanarak, çok hızlı bir iletişim aracına sahip olduk. Ve iletişim dünyasının ses duvarı kırıldı.

Günümüzde hızla yükselen teknoloji maceraları, birkaç senedir yeni bir isime ev sahipliği yapmakta-

dır. Bu yeni maceranın ismi, ışık hızında bilgi aktarma ve dillere destan olan o meşhur kelime fiber optiktir. Fiber optik kelimesi-ni her gün kullanırız ama aslında ne anlama geldiğini hiç bir zaman sorgulamayız. Fiber kelimesi hücresel ve ge-nelde altıgen taşıyıcılara verilen isimdir. Bu hücrelerden bitkilerde su ve canlılarda kan ve diğer sıvılar akışmaktadır. Optik kelimesi görme ve göz

anlamına gelen ve Yunancadan dilimize geçen bir sözcüktür.

Fiber optik teknoloji macerası Fiber optik teknoloji macerası nasıl ortaya çıkmıştır? Optik ışın ve ya kırmızı lazerin çok ince bir cam kılının içinden geçme sebebi ile fiber ile optik kelimesi bir ara-ya gelerek fiber optik kavramını yaratmıştır. Yeni dünyamızda bir sınır daha aşarak, hızlı bir aracı ele geçirmiş bulunuyoruz. Ama bu defa bu hız diğer araçların hızı ile kıyaslanamaz. Fiber optik sayesinde ışık hızını kendi verile-rimizin aktarılmasında kullanarak, çok hızlı bir iletişim aracına sahip

olduk. Ve iletişim dünyasının ses duvarı kırıldı.

Işık hızında bilgi aktarımı yapılıyor Dönüştürücüler dijital verileri sıfır ve bir şeklinden ışık frekansına çevirerek, iletişim yükünü ışın

İletişim dünyasının ses duvarı kırıldı

Behnam ARFAEIFİ-BER ELEKTRONİK

76 n Güvenlik Yönetimi Ekim 2014

Page 81: Sayı 16

sırtına bindirerek, dünyamıza inanılmaz bir hız kazandırmışlar. Ama fiber optik sadece hızla sınırlı kalmıyor.

Araştırmalar sayesinde fiberin ince kılının içinden tek bir frekans yerine bir kaç frekans geçirerek, daha fazla bilgi aktarması aynı hız ile mümkün oldu. Bu şekilde artık birçok bilgi tek bir fiber kılı ile bir kaç saniyede dünyanın bir ucundan diğer ucuna gönderilebi-lir. Fiber kılının içinden geçen ışın frekanslarının farklı şekli altta sunulmaktadır.

Bu farklı frekanslar sayesinde internet, telefon, kablolu TV, kapı zili ve daha birçok cihazın verile-rini, ışık hızında ve yalnız bir kıl içinden aktarmak mümkündür. Düşünün sadece basit bir binanın içinde, farklı cihazlar ve araçları bir birine bağlamak için kaç yüz metre kablo kullanılır. Bu yeni teknoloji sayesinde sadece bir fiber optik teli bu görevlerin hep-sini yapmaktadır.

Fiber optiğin çeşitleri Fiber optik dünyası iki bölüme ayrılır. Bu dünyada her şey ya single mode(mono mode) ya da multi modedir. Dünyaya iki farklı renk hâkimdir. Single modlar her

zaman sarı renk ile anımsanırlar; biz onlara kısaca SM diyoruz. Multi modlar ise her zaman tu-runcular ve onlara da kısaca MM demekteyiz.

Her iki çeşit kablonun dış çapı 125 mikrondur. Yalnız single mode kablonun iç çapı 9 mikron ve multi mode kablonun iç çapı 50 mikron dur.Bir araştırmada multi mode kab-loların bir kaç mikron daha geniş olması (62,5 mikron) sebebi ile daha fazla veri taşıdıkları ortaya çıktı. Yeni multi mode kablolar bu nedenle 2çeşit olarak üretil-mektedir. Ama sonradan yapılan araştırmalar gösterdi ki iç çapın genişliği, verinin daha doğrusu daha fazla frekansın taşınmasın-da yardımcı olamaz. Bu sebep ile araştırmacılar yeni bir teknolo-

jinin peşine düştüler. Bu tek-nolojiyi aslında yıllar önce bilim adamları ışığı çoğaltmak için kullanmışlardı.

OM3 iletişim sektörünün gözdesi oldu Aynalama teknik sayesinde ve fiber optik kılının içini bir yansıtı-cı madde ile kaplama sureti ile daha çok frekansı multi mode kablonun içinden geçirmek mümkün olmuştur ve halen multi mode fiberin iç çapı 50 mik-rondur. Yeni kabloda 1GB veri taşıma yerine 10 GB veri taşıma kapasitesi vardır ve bu iki farklı multi mode kabloyu bir birinden ayırt etmek için yeni kablonun rengi turuncu renkten turkuaz renge çevrilmiştir.

OM3 adı verilen bu yeni kablo tüm iletişim sektörünün gözdesi olarak, piyasalarda satış rekorla-rını kırmış vaziyette ve teknik bi-rimler kendilerini bu yeni gelişime adapte etmeye çalışıyorlar.

Araştırmalar sayesinde fiberin ince kılının içinden tek bir frekans yerine bir kaç frekans geçirilerek, daha fazla bilgi aktarılması mümkün oldu. Artık birçok bilgi tek bir fiber kılı ile bir kaç saniyede dünyanın bir ucundan diğer ucuna gönderiliyor.

Ekim 2014 Güvenlik Yönetimi n 77

Page 82: Sayı 16

ELEKTRONİK GÜVENLİK

CCTV sistemlerini farklı amaçlarda da kullanabiliyoruz. İstanbul Teknik Üniversitesi’nin TARBİL (Tarımsal İzleme Ve Bilgi Sistemi) projesinde geliştirdiğimiz yüksek çözünürlük IP PTZ kameralar ile bitkilerin yaşamını inceliyoruz.

Güvenlik sistemleri; kapalı devre görüntü ve kayıt sistemleri, çeşitli sayıda kameralar kullanıla-

rak belirli bir bölgenin gözetlene-bilmesi, elde edilen görüntülerin

kayıt altına alınması ve video ekranlarında görüntülenmesine olanak sağlayan sistemlerdir. Günümüzde artık sistemler gelişti ve akıllı kameralar ön alanda. Teknolojideki hızlı ilerlemelerle birlikte teknik ekipmanların ucuz-

laması ve herkes tarafından satın alınabilir hale gelmesi, terör, kundaklama ve hırsızlık olayla-rının artmasıyla güvenlik daha fazla önem kazandı. Bu duruma bağlı olarak CCTV sistemlerinin kurulum ve kullanılmalarında son

CCTV kameralarla doğa koruma altında

NEUTRON

78 n Güvenlik Yönetimi Ekim 2014

Page 83: Sayı 16

yıllarda önemli artışlar meydana gelmiştir.Artık CCTV sistemleri sadece büyük firmalar, konsolosluklar, askeri birlikler ve devlet kurum-ları gibi bu tür sistemleri satın almaya gücü yeten kuruluşlar tarafından değil, çok küçük çap-lı esnaf dükkânları tarafından bile kullanılabilir hale gelmiştir. Artık görüntüleri kayıt etmenin ötesinde sistemler kuruluyor. Bunlardan bazıları şu şekilde; İnsan takip etme Obje bırakma ikazı Obje alma ve başka

alana taşıma ikazı Renk ve şerit seçme –

ayırt etme Kalabalık uyarısı ikaz

Kameralar bitkilerin yaşamını inceliyor CCTV sistemlerini farklı amaçlarda da kullanabiliyo-ruz. Örneğin İstanbul Teknik Üniversitesi’nin TARBİL (Ta-rımsal İzleme Ve Bilgi Siste-mi) projesinde geliştirdiğimiz yüksek çözünürlük IP PTZ kameralar ile bitkilerin yaşamını inceliyoruz. Tarımsal faaliyetler ülkemiz ekonomisinin gelişimin-de tekstilden gıda endüstrisine kadar geniş bir alanda yüksek katma değerli üretime ham-madde sağlamaktadır. Nüfusun artışı mevcut tarımsal alanların verim yönetimini önemli bir unsur haline getirmiştir. TARBİL projesi, uydu görüntüleri ve yersel ölçüm ağlarından alınan verilerin yüksek hızlı bilgisa-yarlarda değerlendirilmesi ile ürün ve yer bazında güncel zirai bilgiye dönüştürülmesini hedef-lemektedir. Bu bilgiler ülkemiz-de tarımsal faaliyet yönetimi konusundaki paydaşlara anlık olarak iletilecektir. TARBİL, pro-

jesinin başlangıcı Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker’in 2006 yılında İTÜ’yü ziyaretine dayanmaktadır.

Acil durumlarda anında müdahale Uygulamalar arasında ormanların yangınlara karşı gözetlenmesi, otoyol ve tünellerdeki trafik akışının gözetlenmesi, insan kul-lanımının zor ve sağlık açısından tehlikeli olduğu endüstriyel uygu-lamalarda kameraların kullanılma-sı sayılabilir. Sistem sayesinde orman yangınları, trafik kazaları gibi acil durumlar anında fark edilerek kısa zamanda müdahale olanağı doğmaktadır. Ayrıca, ülkemizde son yıllarda hızla genişleyen ve polis teşki-latı tarafından kullanılan Mobil Elektronik Sistem Entegrasyonu (MOBESE) gözetleme ve güvenlik ağı sayesinde çalıntı ve trafik kuralı ihlali yapan araçlar plakalarıyla birlikte anında fark edilebilmektedir. Ayrıca, insan kullanılarak gözetleme yapmanın zor hatta imkânsız olduğu ve insan sağlığı için tehlike arz eden endüstriyel otomasyon uygulamalarında, nükleer sant-rallerde ve kanalizasyon ve diğer boru hatlarının gözetlenmesi ve görüntülenmesi uygulamalarında kameraların kullanıldığı görülmek-tedir.

CCTV’de Eco-Savvy teknolojisi Neutron sistemlerin kontrolünü kolaylaştırmak için mobil izleme alanında Türkiye’de 500.000 den fazla kullanıcıya sahip olan NMSS uygulamasını geliştirdi. Dünya da bir ilk gerçekleştirdik ve Eco-savvy teknolojisini cctv sistemlerinde kullanmaya başla-dık. Yeryüzünde insanla birlikte yaşayan, en yabanıl ortamlardan bah¬çelerimize ve evlerimize kadar bütün gezege¬ni bizimle bölüşen milyonlarca bitki ve hay¬van türünü koruma görevi in-sana düşer. Ama doğayı korumak yalnızca canlı varlıkları koru-yup gözetmek demek değildir. Su, toprak ve mineraller gibi bü-tün doğal kaynakları sakı¬narak kullanmak da bu görevin ayrıl-maz bir parçasıdır; çünkü doğal kaynakların tükenip yok olması ancak böyle önlenebilir. Bu ne¬denle, üzerinde yaşadığımız bu gezegenin olanaklarından bütün canlıların daha uzun süre yararlanabilmesi için insanda derin bir sorumluluk duygusunun gelişmiş olması çok önemlidir. Küresel ısınma ve dünya nüfusundaki artışa paralel olarak, enerji tasarrufu ihtiyacının da giderek arttığının bilincinde olan Neutron, her geçen gün sizlere doğayı koruyan ürünler sunmaya devam edecektir.

Terör, kundaklama ve hırsızlık olaylarının artması ve buna bağlı olarak güvenliğin daha fazla önem kazanması ile birlikte, CCTV sistemlerinin kurulum ve kullanılmalarında son yıllarda önemli artışlar meydana geldi.

Ekim 2014 Güvenlik Yönetimi n 79

Page 84: Sayı 16

ELEKTRONİK GÜVENLİK

RFID okuyucular sayesinde kontrolü istenilen alan ve çıkış kapıları kesintisiz korunuyor. Data / enerji taşıyan tek bir Cat6

kablo sayesinde sistem kurulumun-da önemli oranda kablo tasarrufu sağlanıyor. RFID teknolojisi hemşire çağrı sistemine de yeni bir anlayış getiriyor. Standart hemşire çağrı sistemlerine karşı geliştirilmiş RFID teknoloji sayesinde el üniteleri, du-var butonları ve çağrı ipleri olmadan hastaya odanın neresinde olursa olsun çağrı yapabilme olanağı sağ-lanıyor. Elektronik yaka kartlarının üzerinde bulunan butonlar sayesin-de hemşire ve doktorlar hastanenin neresinde olursa olsun acil çağrı ve mavi kod çağrısı yapabilmekte-dir. Ayrıca hasta bilekliğinde bulu-nan aktif RFID teknoloji sayesinde; hasta odası, ameliyathane, yoğun bakım ve poliklinik gibi konum takip ve süreç ölçümü parametrelerine kolayca ulaşılabilmektedir.

RFID iş akışını ve işletim maliyetlerini azaltır. Aktif RFID teknolojine sahip elektronik etiketler sayesinde hastanede bulunan taşınabilir cihazlar bilgisayar tarafından takip edilebilmektedir. Cihazların yetkisiz kişiler tarafından dışarı çıkarılması durumunda alarm verilebilmektedir. Elektronik yaka kartları sayesinde istenilen giriş çıkışlarda personelin konum bilgisi ana bilgisayara iletile-bilmektedir.

RFID Bebek takip sistemiAnnenin bileğine bebek sayısı kadar elektronik bileklik tanımlanı-yor. Anne bilekliği üzerinde bulunan butona basılması durumunda oda

içinde bulunan özel lamba bebeğin kendisine ait olma durumunda yeşil, ait olmama durumunda kır-mızı yanıyor. Bebeğin belirli kattan dışarı çıkarılmasına izin verilmiyor. Bebeğin kat dışına çıkarılmasına yönelik denemelerde istenilen yetkililere alarm vermekte, çıkış kapıları kesinlikle açılmamaktadır. Bebek Yalnız yetkili personel veya kendi annesi eşliğinde kat dışına çıkarılabilmektedir. Tüm giriş ve çı-kışlar sistem bilgisayarı tarafından raporlanmaktadır.

Bebeğin anlık konumu izleniyor Bebek doğar doğmaz ayak bileğine elektronik etiketler tek kullanımlık bileklikler sayesinde takılmaktadır. Kopartılması durumunda sisteme alarm vermektedir ve tüm çıkışlar kapanmaktadır. Bileklik ve elektro-nik etiketler son derece hafif ayrıca su geçirmeyecek şekilde tasarlan-mıştır. Rahatlıkla sıvı sterilizasyonu yapılabilmektedir. Sistem internet tabanlı da çalışa-bildiğinden dolayı bebeğin anlık konumunu istenilen bilgisayarda izlenebilmektedir. Böylece olası güvenlik tehditleri anlık olarak has-tane personeline iletilmektedir.

Elektronik etiketler alarm bilgisi veriyor Tarihi eserlerin ve tabloların

üzerine yerleştirilen elektronik etiketler sayesinde en düşük harekette sisteme alarm bilgisi ulaşıyor. İlgili tüm güvenlik noktalarına alarm bilgisi gitmektedir. Mevcut kameralar ile alarm bölgesi iz-lenebilmektedir. Ortam sıcaklığında ön-ceden belirlenen aralık dışına çıkılması durumunda RFID elektronik etiketler sayesinde alarm bilgisi alınıyor. RFID Pasif IR Perde Tip Dedektörler vandliz-me karşı, kablolamaya ihtiyaç duyul-madan mevcut RFID sisteme entegre olabilen RFID PIR Perde Tip Dedektörler sayesinde alarm bilgisi alınabilmekte-dir. Tüm sistem alarm bilgisi istenilen lokasyonda görsel veya sesli biçimde alınabilmekte ve diğer uyarı sistemleri ile entegre olabilmektedir.

Bebek hırsızlığının önüne geçiliyor ELEKTROMAKS ELEKTRONİK GÜVENLİK SİSTEMLERİ

80 n Güvenlik Yönetimi Ekim 2014

Page 85: Sayı 16
Page 86: Sayı 16

GÜVENLİK HİZMETİ

Can güvenliğini sağlayamayan bir personelin, koruma ve güvenliğini sağlamakla görevlendirildiği zırhlı aracın güvenliğini sağlayabilmesi mümkün değildir. Bu sebeple zırhlı araçlarda çalışan personelin öncelikli olarak kendi can güvenliğini sağlaması için çelik yelek giyinmesi zorunlu hale gelmiştir.

İnsanların toplum içinde yaşama ihtiyacı, özgürlük ihtiyacından daha eski ve öndedir. Toplumlar binlerce yıl özgürlüksüz yaşayabilmiş-

ler, fakat düzensiz ve güvensiz yaşayamamışlardır. Devlet olarak

örgütlenmiş toplumlarda, toplu-mun düzeninin ve güvenliğinin sağlanması devletin görevidir. Bu görev devlet kadar eskidir.Kısaca güvenlik tarihçesine değmekteki amaç, güvenliğin önemine dikkat çekmektir. Tür-

kiye Cumhuriyeti Devleti güvenlik işlevini belediye hudutları içerisin-de polis, kırsalda jandarma (genel kolluk) marifetiyle yerine getirmek-tedir.Devletin genel kolluk ile her yere ulaşabilmesi maddi olarak imkan-

Çelik yelek kullanımının önemi

Yılmaz DEMİRPOLATDESMER GÜV. HİZ. TİC. A.Ş.

82 n Güvenlik Yönetimi Ekim 2014

Page 87: Sayı 16

sızdır. Bu sebeple 2004 yılında 5188 Sayılı Özel Güvenlik Hizmet-lerine Dair Kanun yürürlüğe girmiş olup, kanunun amacı; kamu gü-venliğini tamamlayıcı mahiyetteki özel güvenlik hizmetlerinin yerine getirilmesine ilişkin esas ve usulleri belirlemektir. Bu tarihten sonrada İçişleri Bakanlığı’ndan faaliyet izni alan şirketler, söz-leşme imzaladıkları kamu kurum ve kuruluşları ile özel kuruluşlara özel güvenlik hizmeti sunma imkanını elde etmişlerdir.Desmer Güvenlik Hizmetleri Tic. A.Ş. 2008 yılında İçişleri Bakanlığı’ndan faaliyet izni almış olup, fiziki güvenlik hizmetlerinin yanında ağırlıklı olarak para ve değerli eşya hizmetleri yürütmek-tedir. Bu sebeple sürekli olarak para ve değerli mal taşıma ve saklama hizmeti veren nakit mer-kezlerimiz ile zırhlı araçlarımızın her an terör örgütleri ve sabıkalı soyguncuların hedefi durumunda olacağı malumlarınızdır.Bu nedenle, zırhlı araçlarda görev yapan personelin can güvenli-ği ön plana çıkmaktadır. Can güvenliğini sağlayamayan bir personelin, koruma ve güvenliğini sağlamakla görevlendirildiği zırhlı aracın güvenliğini sağlayabilmesi mümkün değildir. Bu sebeple zırhlı araçlarda çalışan personelin öncelikli olarak kendi can güven-liğini sağlaması için çelik yelek giyinmesi zorunlu hale gelmiştir. Çelik yelek giyilmeden ATM ikmal işlemi yapan başka bir şirkete ait güvenlik görevlisi 25.06.2014 ta-rihinde İstanbul da soyguncuların saldırısı sonucu hayatını kaybet-miştir. Bizler için acı bir örnektir.

Çelik yelek kurşun geçirmez yelek ya da balistik yelekAteşli silahlardan çıkan kurşunla-

rın etkisini azaltmak ve patlama sonucunda oluşabilecek şarap-nellerden korunmak amacıyla giyilen kişisel zırhtır.Güvenliğini düşünen ve bu amaçla da kendisine yöneltilen tehlikelerden korunmak isteyen kişinin birinci tercihi olan çelik yelek kullanımı ön plana çık-maktadır. Çelik yelek sayesinde önemli kişiler, güvenlik güçleri vb. kişiler vücutlarının belirli bir kısmını tamamıyla koruyabilmek-te ve yaralanmaktan kurtulabil-mektedirler. Özellikle güvenlik güçleri açısından hayati öneme sahip olan çelik yelek vesilesi ile silahlı yaralanmalardan çoğu kez kolayca kurtulan olmuşturGünümüzde de çelik yelek adı altında birçok koruyucular kullanıl-maktadır. Hiçbir çelik yelek bütün mermilere karşı dayanıklı değildir. Çelik yelek alırken hangi tür mer-milerden korunmak istiyorsak ona göre seçim yapmalıyız. Korunmak istediğimiz mermi cinsine göre de yapılacak test sonunda elyaf veya seramik levha ilavesi söz konusu olacaktır.İnsan vücuduna küt bir cisimle şiddetli darbe indirildiği takdirde doku yırtılması ve parçalanma-sı şeklinde bir yaralanma söz konusu olması bile bazı durum-larda özellikle Kalp, Karaciğer ve böbrekler gibi hassas organlarda

bu tür bir vuruş ölümle sonuçla-nabilmektedir.Amerikan hükümetinin yaptırmış olduğu bir araştırmaya göre Viet-nam savaşında ölümlerin %47’si-nin göğüs ve karın boşluklarından alınan yaralar sebebiyle meydana geldiği anlaşılmıştır. Bu sonuç çe-lik yelek olarak kullanılan koruyu-cuların önemini göstermektedir.Şimdilerde bütün dünyada yüksek performanslı suni elyafla hazırla-nan çelik yelekler hüküm sürmek-tedir. Suni elyaf konusu o kadar gelişmiş vaziyettedir ki, şarapnel parçalarını bile durdurmaktadır. Koruyucu özelliklere sahip bu tür elyaf malzemeler alınırken; Aşırı derecede yüksek sağlamlık, yük-sek ısı ve darbe direnci, düşük ağırlık, yüksek kimyasal direnç, gibi şartlar aranmalıdır. Koruyucu malzemelerin en önemli görevleri, balistik enerjiyi mümkün olan en kısa zamanda emmeleridir.Balistik koruyucuları üreten firma-ların hiç biri depolama, kullanma hatası, ısı, nem gibi etkenlerden dolayı meydana gelen zararları üstlenmemektedirler.Son yıllarda imal edilen bazı malzemeler hariç (ki bunların da kullanım süresi 8 ila 10 yıldır) hemen hemen bütün koruyucu yeleklerin kullanım süresi 5 yıldır. Yani bir koruyucu yelek malze-mesi fabrikada ilk imal edildiği

Günümüzde de çelik yelek adı altında birçok koruyucular kullanılmaktadır. Hiçbir çelik yelek bütün mermilere karşı dayanıklı değildir. Çelik yelek alırken hangi tür mermilerden korunmak istiyorsak ona göre seçim yapmalıyız

Ekim 2014 Güvenlik Yönetimi n 83

Page 88: Sayı 16

GÜVENLİK HİZMETİ

tarihten itibaren görevini 5 yıl süreyle yapabilir. Bu süre sonun-da koruyucu malzeme kullanılma-malıdır. Saklanma ve depolanma şartları uygun değilse bu süre daha da kısalırYumuşak yelekler, örülmüş ya da katmanlar halinde hazırlanmış liflerden oluşur ve giyen kişiyi küçük kalibreli tabanca ve çifte mermileri ile el bombası gibi pat-layıcıların şarapnel parçalarından korur.Metal ya da seramik levhalar da yeleklerde tüfek fişeklerine karşı ekstra koruma sağlamak ama-cıyla kullanılabilir. Metal parçalar ya da sıkı örülmüş katmanlar da bıçak gibi yakın mesafeden zarar verebilecek silahlara karşı koru-ma sağlayabilir. Balistik ürünler insanın belki de hayatında bir kere işine yaraya-cak olan hayat kurtarma önemine sahip ürünlerdir. Kullanmış oldu-ğunuz balistik üründen beklenen performansın alınamaması veya kısmi performans sağlaması çok

acı sonuçlara yol açabilir.

Çelik yelek kullanımı ve bakımı Balistik koruyucu yelek silahlı

saldırılara karşı koruma sağlayan teçhizattır. Balistik koruyucu yeleğin en

önemli özelliği insan hayatını korumasıdır. Güvenlik görevlisi göreve çı-

karken balistik koruyucu yeleğini giyecek ve görev bitene kadar kesinlikle çıkartmamalıdır. Güvenlik görevlisi balistik

koruyucu yeleğini görev bitiminde nem, ısı gibi etkenlerden dolayı meydana gelebilecek zararlardan

korumak için yetkililerce belirlenen yere koyması gerek-mektedir. Dışarıda kullanılan, hava

şartlarından dolayı ıslanan ve nemlenen balistik çelik yele-ğin temizlenmesi, plakalarının çıkartılıp kurutulması, nemden arındırılması gerekmektedir. Balistik koruyucu yelek görev

haricinde giyilmemelidir. Yeleğin kesilmemesi ve yırtıl-

maması için dikkatli kullanılması gerekir. Kendi kusuru ile yeleği kay-

beden özelliğini bozan görevlile-rin hem cezai hem de tazminat sorumluluğu olduğu unutulma-malıdır. Taşıyıcı balistik levhalar

yerleştirilmeden balistik koruma sağlanamaz. Yelek cırt bantları yardımı ile

görevlinin üzerine göre ayarlan-malıdır. Yeleğin kılıfını temizlemeden

önce ön ve arka tarafından balis-tik levhalar çıkarılmalıdır. Yelek komple yıkanmamalı-

dır. Dış kılıfı yıkanırken ağartıcı

veya çamaşır suyu kullanılma-malıdır. Yelek kılıfı kurumadan balis-

tik paneller yerleştirilmemelidir. Giyilmediği zamanlarda

katlanmamalı, kuru bir yerde saklanmalı güneş ve nemden uzak tutulmalıdır.

Güvenlik görevlisi balistik koruyucu yeleğini görev bitiminde nem, ısı gibi etkenlerden dolayı meydana gelebilecek zararlardan korumak için yetkililerce belirlenen yere koyması gerekmektedir.

84 n Güvenlik Yönetimi Ekim 2014

Page 89: Sayı 16
Page 90: Sayı 16

Yangın konu olunca afetlerin bir parçası olarak daima korkulu ve akla gelen ilk istek yangının hiç çıkmaması

veya çıktığı zaman çabuk söndü-rülmesidir. Bunun içinde çok az

bir maliyetle söndürmeden önce önleme tedbirlerini uygulamak gerekir. Yangın güvenliğinde faktör olarak insan ön plana çıkıyor, çünkü ya-şamın bütün evrelerinde güvenlik ön plana çıkmıştır ki yangın riski

tüm hastanelerimizin önemli bir sorunu olmuştur.Hastaneler altyapı özellikleri nedeni ile her an yangın tehlikesi altındadır. Mutfaklar, çatı katları, trafolar, elektrik tesisatları, par-layıcı-patlayıcı maddeler, oksijen

Hastaneler altyapı özellikleri nedeni ile her an yangın tehlikesi altındadır. Sağlık personellerinin bilinçlendirilmesi doğabilecek bir afeti engelleyecektir.

Yangın değil tedbirsizlik öldürür

YANGIN GÜVENLİĞİ

ARES YANGIN GÜVENLİK

86 n Güvenlik Yönetimi Ekim 2014

Page 91: Sayı 16

sistemleri, nitrojen sistemleri, sigara gibi çok sayıda potansiyel tehlike hastanelerde mevcuttur. Tüm bu tehlikelere karşı gerekli önlemlerin alınması, erken uyarı ve müdahale sistemlerinin faali-yete geçirilmesi, tüm personelin bilinçlendirilerek olası durumlarda ne yapması gerektiğini bilmesi, doğabilecek bir afeti engelleye-cektir. İşte yangın önleme konu-sunda olmazsa olmaz üç unsur aşağıdaki gibi olmalıdır.1. Yangın alarm sistemleri2. Yangın söndürme cihazları3. Acil kaçış ve aydınlatma sis-temleriBiliyoruz ki yangında kişile-ri öldüren dumandır; duman dedektörlerinin ve uyarı sistem-lerinin hastanelerde kurulması ve çalıştırılması olmazsa olmaz kurallarından birisidir. Sistemin daima çalışır ve bakımlı olması gerekmektedir. Bakımlarının yetkili işinin ehli kişilerce veya bünyesinde bu işi yapabilecek teknisyenlerle sorunun çözümü-ne odaklanmalıdır. Hastaneler-de yangın panelleri genellikle elektrik odalarına konmuş ve gelen ihbarları duyamayacak ve göremeyecek kadar uzaktadırlar; çözüm için mutlaka bu cihazlar güvenlik personeline yakın bir alana yerleştirilmeli ve güvenlik personeli her alarma müdahale edecek kapasitede olmalıdır.Sağlık personelleri yangına müda-hale edebilmeli Her türlü bina ve işletmede çıka-bilecek yangınları erken aşamada tespit ederek, binada bulunanlara ve müdahale etmekle görevli birimlere duyurmak amacıyla kurulan, hem can hem de mal ko-rumaya yönelik sistemlerdir. Bina-ların değişik fonksiyon ve yapıları dikkate alındığında yangın alarm sistemi ihtiyaçları da özelliklerin-

de birbirinden farklılaşmaktadır. 1. Yangın alarm kontrol panelleri2. Duman ve sıcaklık dedektörle-ri3. Hava çekmeli duman dedek-törleri4. Kablo tipi sıcaklık dedektörleri5. Işın tipi duman dedektörleri6. İhbar butonları7. Sesli ve ışıklı alarm cihazları8. Giriş/çıkış modülleri9. Tekrarlama panelleri10. Güç kaynakları11. İzleme ve yönetim yazılımlarıHastaneler Sağlık üreten ve sağlığı bozulanlara yardımcı olan kuruluşlardır. Yangın Güvenliğin-de amaç yangının çıkışını önle-mek ve İlk müdahaleyi zamanında yapmaktır. Hastanelerde yangın söndürme cihazı seçimi yapılırken ekipmanlarının özelliklerine göre hastalara, cihazlara ve çevreye zarar vermeyenlerden seçilmeli-dir; uygun alanlara yerleştirilmesi, düzenli kontrollerinin yapılması ve müdahale ekiplerindeki kişilerin bu cihazları doğru olarak nasıl kullanılabilecekleri konusunda eğitim alması gerekmektedir.

Su bazlı cihazlar tercih edilmeli Günümüzde artık, kuru kimyevi tozlu söndürme cihazları, hasta-ların, ziyaretçilerin ve muayene oda civarında bulundurulmamalı. Unutmayalım ki kuru kimyevi toz yoğun bir şekilde dışarı çıktık-

tan sonra hava yolu ile insan vücuduna girer sağlık üreten bir kurumda insan sağlığı bozulabi-lir. Aynı zamanda hasta odaları ve hasta müdahale teçhizatları hemen kullanılamaz duruma düşeceği gibi temizliği ve dezen-fekte edilmesi zaman alacaktır. Aynı zamanda kuru kimyevi tozlar dışarı çıktıktan sonra acil kaçış yollarının görüş alanlarını kapatacaklardır. Kaçış yollarını bulmamıza engel olacağı gibi heyecan ve panik içerisinde kendimize ve çevremize zarar verebiliriz. Devamında temizlik ve hastaların tahliyesi güvenlik unsurlarından yoksun duruma düşecektir. Su bazlı Yangın Söndürme Cihazlarını Kullandı-ğımızda bu durum olmayacak günlük yaşantımıza ve işimi-ze devam edebileceğiz. Yine Ekipmanın özelliğine göre CO2 (Karbondioksit)’li ve su bazlı yangın söndürme cihazları bulun-durmamız tavsiye olunacaktır.Konu yangın söndürme cihazları olunca tedarik sürecinde su bazlı yangın söndürme cihazları veya cihazların özellik durumu-na göre karbondioksitli aynı zamanda kuru kimyevi tozlu yangın söndürme cihazları tercih edilmelidir. Konumuzun başın-da da belirttiğim gibi tedarik süresinde sistemin en ucuzunu alma telaşı içinde ve işin ehli olmayan firmalar ile çalışma gay-

Yangın söndürme cihazı seçimi yapılırken ekipmanların özellikleri hastalar göz önünde tutularak belirlenmeli. Sağlık personel-lerine cihazların kullanımı konusunda eğitim verilmelidir.

Ekim 2014 Güvenlik Yönetimi n 87

Page 92: Sayı 16

reti göstermemek gerekir. Kuru kimyevi türü alınan Bu tip yangın söndürme cihazları başlangıçta ilk müdahaleyi yaparken dışarıya bol miktarda toz çıkaracaklar ve bu durum hastaları olumsuz etki-leyeceği gibi sağlığa uygun olan ortam bir anda sağlıksız dururu-ma düşecektir.Binalarda yangın söndürme cihaz-ları dizaynı mutlaka yönetmeliğe uygun şekilde binanın uygun yer-lerine ilk müdahaleyi yapabilmek için asılmalı ve görünürlüğüne dikkat çekmek için fotolimen veya ışıklı görsel ile desteklenmelidir. Acil durum aydınlatma sistem-leri, binalarda normal aydınlatma kesintiye uğradığında, derhal otomatik olarak devreye girerek belirlenmiş asgari bir süre bo-yunca yeterli düzeyde aydınlatma sağlar. Binada bulunanların can

güvenliğinin tehlikeye girdiği bu tür acil durumlarda, hızlı ve emni-yetli bir şekilde tahliye sağlanma-sı için, standartlara uygun olarak tasarlanmış bir acil aydınlatma sisteminin bulunması gereklidir. 1. Kaçış yolu aydınlatma arma-türleri2. Acil durum yönlendirme arma-türleri3. Acil durum aydınlatma izleme ve yönetim sistemleri4. Kendinden bataryalı dönüştür-me kitleri

Kaçış yolları işaretlenmeli Hastanelerde acil durum anla-rında hareket kabiliyeti sınırlı kullanıcıların tahliyesi, diğer kullanım sınıfındaki binalara göre zor olduğundan, bu kullanım sınıfındaki binalarda acil kaçış olanakları ve tahliye süreleri ayrı bir öneme sahiptir. Bunun için mutlaka kaçış yollarının sisteme ve yönetmeliklere uygun olmaları gerekmektedir. Binalar içindeki tüm kaçış yolları belirlenmeli ve bu yollar uygun şekilde işaretle-melidir. Ne yazık ki hastaneleri-mizde çok sayıdaki yangın çıkışı, koridor alan yaratmak veya depo olarak kullanılmak amacı ile kapatılmıştır.Tüm çalışanlar çalıştıkları bölümü ve binayı tanımalıdır; acil kaçış yollarını öğrenmeli, söz konusu bir durumda hasta ve yakınlarının güvenli bir şekilde tahliyesini sağ-lamalıdır. Kaçışın mümkün olama-yacağı katlar veya bölümlerde mutlaka yangına dayanıklı duman sızdırmaz odalar yapılmalı bu odalardan kaçış yollarına basınç-landırma ile insanların dışarıya tahliyesi sağlanmalıdır. Hareket kabiliyeti olmayan hastalar için mutlaka tahliyeler düşünülmeli sedye ve hasta arabalarının hare-ket kabiliyetine engel olmayacak şekilde planlanmalıdır.Yangın bir kader değil, alınacak tedbirlerin gerektiği gibi alınma-dığı, ihmalkârlık, tedbirsizlik sonu-cu meydana gelen bir afettir.

YANGIN GÜVENLİĞİ

Hastanelerde kaçış yollarının sisteme ve yönetmeliklere uygun olmaları gerekmektedir. Binalar içindeki tüm kaçış yolları belirlenmeli ve bu yollar uygun şekilde işaretlenmelidir.

88 n Güvenlik Yönetimi Ekim 2014

Page 93: Sayı 16
Page 94: Sayı 16

Dünyada 11 otomobil lastiği toplamda ise 20 lastik fabri-kasına sahip olan Sumitomo Rubber

Lastik Sanayi ve Ticaret A.Ş. Türkiye’de kurulumu yapılmakta olan fabrikasında yangın sön-dürme sistemleri seçimini TYCO Yangın Korunum Sistemleri A.Ş. ile yaptı. Sulu söndürme, gazlı söndürme, köpüklü söndürme, davlumbaz söndürme, su sisi söndürme sistemleriyle yurtiçi ve yurtdışı projelerimize bir yenisi olan Sumitomo Rubber AKO Lastik Sanayi ve Ticaret A.Ş.’yi eklemiş bulunmaktayız. 300.000 m2 kapalı alana sahip ve günde 30.000 adet lastik üretim kapasitesiyle Türkiye’de ki en büyük otomobil lastiği fabrikası olacak bu tesisin, tüm yangından korunum sistemi, Tyco Yangın Korunum Sistem-leri A.Ş. tarafından yapıldı.

Ayrıca ilgili standartlara uygun olarak, onaylı yazılım programı ile projelendirilmesi yapılmış olup, hidrolik hesap çıktıları tamamlan-mıştır.Tesisin yangın söndürme siste-minin hidrolik hesapları Tyco’nun kendi yazılımı olan “SprinkCAD Hydraulic Calculation Software” hesap programı ile yapılmış olup, pompa kapasitesi ve en doğru sprinklerin seçilmesi noktasında bizleri en doğru sonuca götürmüş-tür. Depolarda, patenti Tyco’ya ait olan ESFR-25 kullanılarak yüksek tehlike sınıfına ait mahallerde üst düzey koruma sağlanmıştır.

Stok kontrolleri anlık izleniyor Projelendirme esnasında gös-termiş olduğumuz titiz çalışma ve proje saha koordinasyon çalışmalarımız Sumitomo Rubber AKO Lastik Sanayi ve Ticaret A.Ş. firmasının da dikkatini çekmiş, bu doğrultu da projede bulunan ekip-

manların tedariki de firmamız Tyco Yangın Korunum Sistemleri A.Ş. den yapılmıştır.Malzemelerin tamamı Ankara’da bulunan depomuzda stok olup malzemelerin şantiyeye teslima-tı en kısa sürede gerçekleştiril-miştir. Çalıştığımız projelerde malzemelerin stok durumunun önemini bildiğimizden Avrupa merkez depo olan Hollanda depomuzdan her hafta Ankara depomuza sevkiyat gerçekleştir-mekteyiz. Bu bilinç doğrultusun-da gazlı söndürme sistemleri projelerinde kullanılan FM200 ve Novec1230 dolum tesisle-rine sahip Ankara depomuzda ciddi miktarda malzeme bulun-durmaktayız. SAP sistemi ile beraber sadece Ankara depo-muzdaki stok durumumuzu değil tüm Tyco depolarında bulunan stok kontrolünü ve malzeme sevkiyatlarını da anlık olarak izleyebilmekteyiz.

Sumitomo Dunlop lastik TYCO tarafından korunuyorErhan Çaldağ / Makina MühendisiTYCO YANGIN KORUNUM A.Ş.

YANGIN GÜVENLİĞİ

90 n Güvenlik Yönetimi Ekim 2014

Page 95: Sayı 16
Page 96: Sayı 16

ABONE FORMU

ABONELİK BİLGİLERİ

GÜVENLİK YÖNETİMİ DERGİSİNE 1 YILLIK ABONE OLMAK İSTİYORUM.

ADI, SOYADI :

FİRMA ADI :

DOĞUM TARİHİ/YERİ:

DERGİ TESLİM ADRESİ

ADRES :

POSTA KODU / SEMT / ŞEHİR

DİĞER BİLGİLER:

MESLEK :

E-MAİL :

TEL :

FAX :

GSM :

FATURA ADRESİ:

ADRES:

POSTA KODU / SEMT /ŞEHİR

VERGİ NO / DAİRESİ

Güvenlik Yönetimi Dergisi’nin 1 yıllık abonelik (12 sayı) bedeli 60 TL. + KDV’dir.

Abonelik bedelini İş Bankası - Beşiktaş Şubesi - Hesap No: 1008 280 52 64IBAN: TR 5700 0640 0000 1100 8280 5264 yatırdıktan sonra dekontun fotokopisi ile birliktebu formu doldurarak (0212) 210 54 45’ye fakslayıp yada [email protected] adresine mail atarak hemen abone olabilirsiniz.

Page 97: Sayı 16
Page 98: Sayı 16

R E K L A M I N D E K S

ÖZEL GÜVENLİK FEDERASYONU YAYINIDIR

2-3

81

17 96

39

23

1963

21

8-925 73Ö.K.İ

15

33

571361

43-65 A.K.

4-5

6-7

95

85

3185

A.K.İ

191

8945

37

Page 99: Sayı 16
Page 100: Sayı 16