sağlık bilimleri Üniversitesi 2. kadin doĞum gÜnlerİ€¦ · tanı, takip ve doğum oya...

64
1-2 Mart 2019 Deniz Müzesi, İstanbul Sağlık Bilimleri Üniversitesi 2. KADIN DOĞUM GÜNLERİ www.sbukadindogumgunleri.org BİLDİRİLER

Upload: others

Post on 03-Aug-2020

6 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: Sağlık Bilimleri Üniversitesi 2. KADIN DOĞUM GÜNLERİ€¦ · Tanı, takip ve doğum Oya Demirci 11.30-11.45 ‘Erken’ ve ‘geç başlangıçlı’ fetal büyüme kısıtlığı:

1-2 Mart 2019Deniz Müzesi, İstanbul

Sağlık Bilimleri Üniversitesi

2. KADINDOĞUMGÜNLERİ

www.sbukadindogumgunleri.org

BİLDİRİLER

Page 2: Sağlık Bilimleri Üniversitesi 2. KADIN DOĞUM GÜNLERİ€¦ · Tanı, takip ve doğum Oya Demirci 11.30-11.45 ‘Erken’ ve ‘geç başlangıçlı’ fetal büyüme kısıtlığı:
Page 3: Sağlık Bilimleri Üniversitesi 2. KADIN DOĞUM GÜNLERİ€¦ · Tanı, takip ve doğum Oya Demirci 11.30-11.45 ‘Erken’ ve ‘geç başlangıçlı’ fetal büyüme kısıtlığı:

Önsöz 5

Bilimsel Kurul 6

Bilimsel Program 7

Sözlü Bildiriler 13

Yazar Dizini 61

İÇİNDEKİLER

Page 4: Sağlık Bilimleri Üniversitesi 2. KADIN DOĞUM GÜNLERİ€¦ · Tanı, takip ve doğum Oya Demirci 11.30-11.45 ‘Erken’ ve ‘geç başlangıçlı’ fetal büyüme kısıtlığı:
Page 5: Sağlık Bilimleri Üniversitesi 2. KADIN DOĞUM GÜNLERİ€¦ · Tanı, takip ve doğum Oya Demirci 11.30-11.45 ‘Erken’ ve ‘geç başlangıçlı’ fetal büyüme kısıtlığı:

Değerli Meslektaşlarım,

Sağlık Bilimleri Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı’nın her yıl düzenlediği kongrenin ilkini 10-11 Kasım 2017 tarihinde yapılmıştı. Biraz gecikmeli de olsa, ikinci toplantımızı 1-2 Mart 2019 tarihinde yapacağız.

Toplantımızı, içerdiği koleksiyon çeşitliliği açısından dünyanın sayılı müzelerinden biri olan ‘İstanbul Deniz Müzesi’nde yapacağız. Toplantı aralarında müzedeki, hem mükemmel koleksiyonu gezme hem de İstan-bul Boğazı’nın en güzel yerinde dinlenme imkanı bulacaksınız.

Ekonomik nedenlerden dolayı toplantımızı ağırlıklı olarak, İstanbul içindeki üniversitemize bağlı eğitim ve araştırma hastanelerindeki akademik kadrolar ile düzenlemek zorunda kaldık. Ancak, Ankara, İzmir ve Bursa illerimiz başta olmak üzere, diğer illerde de en kısa zamanda Sağlık Bilimleri Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı olarak benzer toplantılarımızı yapacağız.

Kongre programını yaparken, özellikle kadın hastalıkları ve doğum alanında tartışmalı ve ilgi çeken güncel konular olmasına dikkat ettik. Sağlık Bilimleri Üniversitemize bağlı İstanbul’daki Eğitim ve Araştırma Hastaneleri ile aynı ildeki çeşitli üniversite hastanelerinde çalışan konu-larında deneyimli akademisyenler tarafından pratik bilgiler aktarılacak-tır.

Kongremizde sözlü bildiriler kabul edilecektir; sözlü bildiriler ayrı bir sa-londa sunulacak ve tartışılacaktır.

Güzel bir konumu olan İstanbul Deniz Müzesi’nde yapacağımız kongrem-ize siz meslektaşlarımızın katılımı toplantımızı daha da değerli kılacak ve bizleri onurlandıracaktır.

Bu kongrenin bizler kadar sizleri de heyecanlandıracağını umarak katkı ve katılımlarınızı bekleriz.

Saygı ve sevgilerimle..

Prof. Dr. İsmail ÖzdemirKongre Başkanı

Page 6: Sağlık Bilimleri Üniversitesi 2. KADIN DOĞUM GÜNLERİ€¦ · Tanı, takip ve doğum Oya Demirci 11.30-11.45 ‘Erken’ ve ‘geç başlangıçlı’ fetal büyüme kısıtlığı:

6

1-2 Mart 2019Deniz Müzesi, İstanbul

Sağlık Bilimleri Üniversitesi

2. KADIN DOĞUMGÜNLERİ

BİLİMSEL KURUL

KONGRE SEKRETERİ

KURULLAR

Aysu Akça Birtan Boran

Hüseyin Cengiz Ahmet Çetin

Nilüfer Çetinkaya Kocadağ Aytül Çorbacıoğlu Esmer

Ebru Çöğendez Cem Dane

Oya Demirci Hale Göksever Çelik

İsmet Gün Erdal Kaya

Nadiye Köroğlu Gültekin Köse Pınar Kumru

Hüseyin Tayfun Kutlu Murat MuhcuAykut ÖzdemirEser Özyürek

Mehmet Akif Sargın Kerem Doğa Seçkin

Sadık Şahin Taylan Şenol

Gonca Yetkin Yıldırım Burak Yücel

Mehmet Aytaç YükselAli Galip Zebitay

İbrahim Polat

Page 7: Sağlık Bilimleri Üniversitesi 2. KADIN DOĞUM GÜNLERİ€¦ · Tanı, takip ve doğum Oya Demirci 11.30-11.45 ‘Erken’ ve ‘geç başlangıçlı’ fetal büyüme kısıtlığı:

7

1-2 Mart 2019Deniz Müzesi, İstanbul

Sağlık Bilimleri Üniversitesi

2. KADIN DOĞUMGÜNLERİ

BİLİMSEL PROGRAM

1 Mart 201908.30-09.00 AÇILIŞ

I. OTURUM - JİNEKOLOJİ Oturum Başkanları: Levent Yaşar, Veli Mihmanlı

09.00-09.15 Myomlarda cerrahi dışı tedavilerde güncel durum Niyazi Tuğ09.15-09.30 Myomlarda cerrahiye uygun hasta seçimi: Kime laparoskopi? Kime

Laparotomi?Yücel Karaman

09.30-09.45 Adneksiyel kitlelerde laparoskopiye uygun hasta seçimi: Kime laparoskopi? Kime Laparotomi?

İsa Aykut Özdemir

09.45-10.00 Tekrarlayan gebelik kayıplarında kanıta dayalı yaklaşım nedir? Eser Özyürek10.00-10.20 TARTIŞMA10.20-10.45 ARA

II. OTURUM - OBSTETRİK Oturum Başkanları: Atıl Yüksel, Rıza Madazlı

10.45-11.00 cf-DNA'da son durum ve verilecek danışmanlığın önemi Atıl Yüksel11.00-11.15 Servikal yetmezlikte pesser-serklaj-medikal tedavi ve kısa servikse

yaklaşımİsmail Özdemir

11.15-11.30 Kronik hipertansiyon, preeklampsi, eklampsi ve HELLP sendromu: Tanı, takip ve doğum

Oya Demirci

11.30-11.45 ‘Erken’ ve ‘geç başlangıçlı’ fetal büyüme kısıtlığı: Tanı, takip ve doğum

Rıza Madazlı

11.45-12.00 TARTIŞMA12.00-12.30 Uydu Sempozyumu – Astellas

Aşırı aktif mesane Farmako terapisinde değişen standartlarMustafa Levent Erton

12.30-13.30 YEMEK

III. OTURUM - İNFERTİLİTE Oturum Başkanları: İbrahim Polat, Ali Yılmaz

13.30-13.45 Endometriozis olgularında infertilite yönetimi nasıl olmalıdır? Fatma Ferda Verit13.45-14.00 PKOS'lu infertil olgularda tedavi yönetimi ve endometrium kanserinden

korunmaMurat Ekin

14.00-14.15 Gn+İUİ, CC+İUİ: Hangisi? Çoğul gebeliklerden ve OHSS’den kaçınmak için neler yapılmalıdır?

Nida Bayık

14.15-14.30 Over rezervinin değerlendirilmesi, erken menopoz ve oosit krioprezervasyonu

Burak Yücel

14.30-15.00 TARTIŞMA

Page 8: Sağlık Bilimleri Üniversitesi 2. KADIN DOĞUM GÜNLERİ€¦ · Tanı, takip ve doğum Oya Demirci 11.30-11.45 ‘Erken’ ve ‘geç başlangıçlı’ fetal büyüme kısıtlığı:

8

1-2 Mart 2019Deniz Müzesi, İstanbul

Sağlık Bilimleri Üniversitesi

2. KADIN DOĞUMGÜNLERİ

BİLİMSEL PROGRAM

15.00-15.30 ARA

IV. OTURUM - ONKOLOJİ Oturum Başkanları: Mete Güngör, Zehra Meltem Pirimoğlu

15.30-15.45 Myom-sarkom ayrım ve yönetiminde güncel bilgiler Cem Dane15.45-16.00 Endometrial hiperplazilerin tedavisinde karşılaşılan güçlükler Pınar Göksedef16.00-16.15 Gestasyonel trofoblastik hastalık-neoplazi ayrımı ve tedavi

yaklaşımlarıNilüfer Çetinkaya Kocadal

16.15-16.30 Endometrium kanserinin moleküler sınıflamasının klinik yönetime etkileri

Ateş Karateke

16.30-17.00 TARTIŞMA17.00-17.15 AKILCI İLAÇ KULLANIMI Berna Arslan Çetin

2 Mart 2019V. OTURUM - OBSTETRİK Oturum Başkanları: Ali Gedikbaşı, Mehmet Aytaç Yüksel

09.00-09.15 Gebelikte diabet: Tanı, takip ve doğum zamanlaması Pınar Kumru09.15-09.30 Gebelikte tiroid hastalıkları: Tedavi ile neler önlenebilir, neler

önlenemez?Oluş Api

09.30-09.45 Gebelikte tromboembolik hastalıklar: Pulmoner ve serebral embolilerin önlenmesi

Emre Yalçınkaya

09.45-10.00 Gebelikte kalp hastalıkları: Tanı, takip ve doğum yönetimi Rezzan Deniz Acar10.00-10.20 TARTIŞMA10.20-10.45 ARA

VI. OTURUM - JİNEKOLOJİ Oturum Başkanları: Birtan Boran, Taylan Şenol

10.45-11.00 Endometrioziste ağrı yönetimi ve kronik pelvik ağrıya nöropelviolojik yaklaşım

Ahmet Kale

11.00-11.15 Laparoskopide komplikasyonların önlenmesi ve tedavisi Süleyman Salman11.15-11.30 Histeroskopide komplikasyonların önlenmesi ve tedavisi Gonca Yetkin Yıldırım11.30-11.45 Anormal uterin kanamalara güncel yaklaşım Semra Kayataş Eser11.45-12.00 TARTIŞMA

12.30-13.30 YEMEKVII. OTURUM - OBSTETRİK Oturum Başkanları: Erdal Kaya, Ayşe Ender Yumru

13.30-13.45 Doğum indüksiyon ve augmentasyonunda hangi yöntem ve takibi nasıl olmalıdır?

Alev Atış Aydın

13.45-14.00 Doğumsonu kanamalarına yaklaşım Recep Has

Page 9: Sağlık Bilimleri Üniversitesi 2. KADIN DOĞUM GÜNLERİ€¦ · Tanı, takip ve doğum Oya Demirci 11.30-11.45 ‘Erken’ ve ‘geç başlangıçlı’ fetal büyüme kısıtlığı:

9

1-2 Mart 2019Deniz Müzesi, İstanbul

Sağlık Bilimleri Üniversitesi

2. KADIN DOĞUMGÜNLERİ

BİLİMSEL PROGRAM

14.00-14.15 Plasenta adezyon anomalisi ve dekolman plasenta: Tanı, takip ve doğum

İsmail Özdemir

14.15-14.30 İntrauterin fetal ölüm ne kadar öngörülebilir ve önlenebilir? İbrahim Polat14.30-15.00 TARTIŞMA15.00-15.30 ARA

VIII. OTURUM - ÜROJİNEKOLOJİ Oturum Başkanları: Hakan Güraslan, Hale Çelik

15.30-15.45 POP’da değerlendirme ve cerrahide dikkat edilecek noktalar Fisun Vural15.45-16.00 POP cerrahisine anti-inkontinans cerrahi ekleyelim mi? Aysu Akça16.00-16.15 Ürodinami kime yapılmalı? Üriner inkontinansda cerrahi tedavi ne

zaman?Hüseyin Cengiz

16.15-16.30 Aşırı aktif mesanede medikal tedavi Kerem Doğa Seçkin16.30-17.00 TARTIŞMA

Page 10: Sağlık Bilimleri Üniversitesi 2. KADIN DOĞUM GÜNLERİ€¦ · Tanı, takip ve doğum Oya Demirci 11.30-11.45 ‘Erken’ ve ‘geç başlangıçlı’ fetal büyüme kısıtlığı:

10

1-2 Mart 2019Deniz Müzesi, İstanbul

Sağlık Bilimleri Üniversitesi

2. KADIN DOĞUMGÜNLERİ

SÖZLÜ BİLDİRİLER

2 Mart 201909:30-10.10 Sözlü Bildiriler - 1

Oturum Başkanı : Pınar Bahat( Salon B )

09:30-09:35 S-02 - Term Gebede Uterus Torsiyonu: Vaka Sunumu: Nevin Tüten, Muradiye Yıldırım

09:35-09:40 S-06 - Pregestasyonel ve Gestasyonel Diabette, Fetal Kordon Kanında Dinamik Tiol-Disülfide, Tioredoksin Reduktaz ve Peroxiredoxin-6 Değerlerinin Fetal ve Maternal Sonuçlarla İlişkisinin Değerlendirilmesi Atlaz İsmailova, Meryem Kurek Eken, Emre Zafer, Özgür Deniz Turan, Arif Aktuğ Ertekin, Özge Çevik

09:40-09:45 S-07 - Sezaryen anestezisi için intratekal uygulanan farklı dozlarda levobupivakain ve fentanil kombinasyonun etkileri Bedih Balkan, Abdülkadır Yektaş

09:45-09:50 S-08 - Polikistik over sendromlu ve normal ovulatuar sikluslu kadınlarda serum amylin değerleri Fatma Eskicioğlu

09:50-09:55 S-09 - Tuba-ovarian abse ve tedavisi: Tersiyer bir merkezin 4 yıllık deneyimi Taner Günay

10:00-10:05 S-54 - Açıklanamayan infertilitede intrauterin inseminasyon ile birlikte yapılan klomifen ve gonadotropin tedavilerinin karşılaştırılması Hamdiye Acar, Gonca Yetkin Yıldırım, Nadiye Köroğlu, Gülseren Polat, İbrahim Polat

10:05-10:10 S-12 - Benign Endikasyonla Yapılan Histerektomilerde Uterin Sarkom Olgu Sunumu Simten Genç, Ali Emre Atik, Yeşim Akgün, Ömer Ulugergerli, Veli Mihmanlı

10:45-12:10 Sözlü Bildiriler - 2 Oturum Başkanı : Pınar Kadiroğulları

( Salon B )

10:45-10:50 S-13 - Robert Sendromu'nun Prenatal Ultrasonografik ve Genetik Tanısı Reyhan Ayaz, Emine Goktas, Mine Balasar

10:50-10:55 S-15 - Prenatal Sol Pulmoner Arter Slingi Tanılı Fetüsta Ultrasonografi ile 3-Damar Kesitinin Kullanımının Önemi Mucize Eriç Özdemir, Oya Demirci, Güher Bolat, Öykü Tosun, Serçin Özkök

10:55-11:00 S-16 - Doğumun İkinci Evresinde Sezaryana Alınan Hastaların Maternal ve Neonatal Sonuçları Pınar Kadiroğulları

11:00-11:05 S-17 - Abdominal ateşli silah yaralanması sonrası primer uterin onarım yapılan hastanın gebelik takibi ve doğum zamanlaması: olgu sunumu Nefise Nazlı Yenigül

11:05-11:10 S-18 - Sezaryen sırasında yerleştirilen çerçevesiz rahim içi aracın erken ve geç dönem sonuçlarının değerlendirilmesi Ahmet Eser

11:10-11:15 S-19 - Parametrial invazyonu bulunan plasenta percreta olgusunun konservatif yönetimi: Olgu sunumu Işıl Köleli, Lale Bakır

11:15-11:20 S-20 - Gebelikle ilişkili akut nörolojik durumların manyetik rezonans görüntüleme ile araştırılması Selçuk Parlak, Muhammed Said Beşler, Deniz Sözmen Cılız

Page 11: Sağlık Bilimleri Üniversitesi 2. KADIN DOĞUM GÜNLERİ€¦ · Tanı, takip ve doğum Oya Demirci 11.30-11.45 ‘Erken’ ve ‘geç başlangıçlı’ fetal büyüme kısıtlığı:

11

1-2 Mart 2019Deniz Müzesi, İstanbul

Sağlık Bilimleri Üniversitesi

2. KADIN DOĞUMGÜNLERİ

SÖZLÜ BİLDİRİLER

11:20-11:25 S-22 - Vertikal abdominal cerrahi insizyonda erken pansumanın (2. gün) geç pansumanla (5. gün) yara iyileşmesi açısından karşılaştırılması: Prospektif bir gözlemsel çalışma Alpaslan Kaban

11:25-11:30 S-23 - Endometrial Polip Nedeni ile Biyopsi Yapılan Hastalarda Premalign ve Malign Lezyonlar Işik Kaban, Besim Haluk Bacanakgil

11:30-11:35 S-24 - Postmenapozal kadınlarda insülin direncinin değerlendirilmesinde TyG (trigliserit-glukoz) indeksinin önemi Gökçe Anık İlhan

11:35-11:40 S-26 - Preeklamptik Hastalarda Postpartum Dönemde Renal Fonksiyon, Proteinüri ve Kan Basıncı Değişikliklerinin Değerlendirilmesi Ebru Aygüler, Gökçe Anık İlhan

11:45-11:50 S-28 - Kadında Üretral Kondiloma Aküminata: Nadir Bir Olgu Sunumu ve Güncel Tedavi Yaklaşımları Fatma Yazıcı Yılmaz

11:50-11:55 S-29 - Gestasyonel Diyabet hastalarında retinal değişikliklerin değerlendirilmesinde yeni yaklaşım: Optik koherans tomografi anjiyografi Mehmet Erol Can, Betül Dündar

11:55-12:00 S-30 - Harlequin İktiyozis Olgu Sunumu Hüseyin Pehlivan, Fatma Yazıcı Yılmaz

12:00-12:05 S-31 - Konvulsiyon ile gelen atipik eklampsi ve preeklampsi: olgu sunumu ve literatür derlemesi Mustafa Behram

12:05-12:10 S-34 - Hafif preeklampsi öyküsü olan hastalarda artmış epikardiyal yağ dokusu kalınlığı ve bunun enflamasyonla ilişkisi Faika Ceylan Çiftçi

13:30-14.45 Sözlü Bildiriler - 3 Oturum Başkanı : Enis Özkaya

( Salon B )

13:30-13:35 S-36 - İlk trimesterde Meckel Gruber Sendromu Tanısı Salim Sezer

13:35-13:40 S-37 - Gebelik döneminde egzersizin maternal ve fetal sağlık üzerine etkileri ve önemi Rumeysa Durmuş, Kadir Daştan

13:40-13:45 S-38 - Joubert sendromu: 3 olgu sunumu Zeynep Gedik Özköse

13:45-13:50 S-39 - Goldenhar sendromu; Olgu Sunumu Züat Acar

13:50-13:55 S-40 - Pelvik Organ Prolapsusu Olmayan Kadınlarda Genital Hiatus Ve Total Vaginal Uzunluğun Cinsel Disfonksiyon İle İlişkisi Esma Sarıoğlu, Sevcan Arzu Arınkan, Fisun Vural

13:55-14:00 S-41 - Merkezimize başvuran toksoplazma enfeksiyonu şüphesi olan olguların değerlendirilmesi Başak Kaya

14:00-14:05 S-42 - Sezaryen ile Eş Zamanlı Myomektomi Esra Can

Page 12: Sağlık Bilimleri Üniversitesi 2. KADIN DOĞUM GÜNLERİ€¦ · Tanı, takip ve doğum Oya Demirci 11.30-11.45 ‘Erken’ ve ‘geç başlangıçlı’ fetal büyüme kısıtlığı:

12

1-2 Mart 2019Deniz Müzesi, İstanbul

Sağlık Bilimleri Üniversitesi

2. KADIN DOĞUMGÜNLERİ

SÖZLÜ BİLDİRİLER

1-2 Mart 2019Deniz Müzesi, İstanbul

Sağlık Bilimleri Üniversitesi

2. KADINDOĞUMGÜNLERİ

14:05-14:10 S-43 - Serebral sinüs ven trombozlu gebenin yönetimi ve sonrasında gelişen postpartum hemorajiye yaklaşım: olgu sunumu Nihal Çallıoğlu, Cihan Kaya, Murat Ekin

14:10-14:15 S-44 - Kliniğimizde Opere Olan Epitelyal Over Kanserli Hastaların Demoğrafik Özellikleri İlkbal Temel Yüksel, Baki Erdem

14:15-14:20 S-45 - Üç Damar Trakea Kesitinin Özofagus Görüntülemesinde Pratik Kullanımı Deniz Kanber Açar

14:20-14:25 S-46 - İzole İntrauterin Gelişme Kısıtlılığı Olan Fetuslarda Maternal Enflamatuar Belirteçlerin (Nötrofil Lenfosit Oranı, Platelet Lenfosit Oranı) Araştırılması Gizem Kaplan, Sevcan Arzu Arınkan, Fisun Vural

14:25-14:30 S-47 - Granüloza hücreli over tümörü tanılı hastaların tek merkezde uzun süreli takip sonuçlarının analizi Mehmet Bayrak

14:30-14:35 S-50 - Adenomyozisin, sistemik immun inflamasyonla herhangi bir ilişkisi var mıdır? Fatma Ferda Verit, Melek Yalçın

14:35-14:40 S-51 - Postpartum Kanamada Uterin Kompresyon Sütürleri ve Devaskülarizasyon Sonrası Gelişen Uterin Nekroz: Vaka Sunumu ve Literatür Gözden Geçirmesi Aysun Fendal Tunca, Çağseli Göksu Özgün, Emine Öztürk, Raziye Kıcık Çalışkan, Şakir Volkan Erdoğan, Murat Ekin

14:40-14:45 S-52 - Prematüre Erken Membran Rüptürü (PEMR) olgularında perinatal sonuçlar Uğur Turhan

Page 13: Sağlık Bilimleri Üniversitesi 2. KADIN DOĞUM GÜNLERİ€¦ · Tanı, takip ve doğum Oya Demirci 11.30-11.45 ‘Erken’ ve ‘geç başlangıçlı’ fetal büyüme kısıtlığı:

1-2 Mart 2019Deniz Müzesi, İstanbul

Sağlık Bilimleri Üniversitesi

2. KADINDOĞUMGÜNLERİ

SÖZLÜ BİLDİRİLER

Page 14: Sağlık Bilimleri Üniversitesi 2. KADIN DOĞUM GÜNLERİ€¦ · Tanı, takip ve doğum Oya Demirci 11.30-11.45 ‘Erken’ ve ‘geç başlangıçlı’ fetal büyüme kısıtlığı:

14

1-2 Mart 2019Deniz Müzesi, İstanbul

Sağlık Bilimleri Üniversitesi

2. KADIN DOĞUMGÜNLERİ

SÖZLÜ BİLDİRİLER

[S-02]

Term Gebede Uterus Torsiyonu: Vaka Sunumu:Nevin Tüten, Muradiye Yıldırım

Kanuni Sultan Süleyman Eğitim ve Araştırma Hastanesi

Uterusun gebelik sırasında sağa doğru 45° kadar dönmesi normal kabul edilir. Daha fazlası anormal olarak değer-lendirilip uterus torsiyonu olarak adlandırılır. Literatürde, gebelik sırasında 45°- 720° arası çok sayıda uterus torsi-yonu vakası bildirilmiştir. Vakaların hepsi bildirilmediğinden nadir görülen bu durumun sıklığını belirlemek zordur. Maternal ve fetal morbidite ve mortaliteyle ilişkilidir. Klinik açıdan semptom vermeyebilir ya da görülen semtomlar duruma özgü değildir. Tanı sıklıkla laparotomi sırasında konulur. Term gebede travay sırasında fetal distresle kendini gösteren bir uterus torsiyonu vakasını sunacağız. 39 yaşında, G4P2A1C0 olan, 39 haftalık suyu gelen, ağrılı gebe travayda kabul edilip normal vajinal doğum için yatırıldı. Travay sırasında non stress testinde fetal distress bulguları saptanması üzerine intrauterin resüsitasyon yöntemleri uygulandı. Fetal düzelme saptanmayan hasta sezaryen do-ğuma alındı. 2520 gram ağırlığında, 1. dk Apgarı 6, 5. dk Apgarı 9 olan, canlı bir kız bebek doğurtuldu. Bebeğin ve plasentanın doğumundan sonra, uterusa yapılan kesisinin sakrouterin ligamanların arasında olduğu ve kesi hattının altında mesanenin bulunmadığı görüldü. Uterusun sağa doğru 180° torsiyone olduğu ve en büyüğü 5 cm olan çok sayıda intramural myom tespit edildi. Önce uterus kesi hattı onarıldı, sonra torsiyone olan uterus detorsiyone edil-di. Postop komplikasyon gelişmeyen hasta iki gün sonra taburcu oldu. Uterusun torsiyone olmasının uterusta çok sayıda olan intramural myomlarla ilişkili olabileceği düşünüldü. Myom gibi kitle etkisi gösteren asimetrik yapıların varlığında gebe uterusunun torsiyonunu akılda tutmak gerekir.

Anahtar Kelimeler: term gebelik, uterus torsiyonu, fetaldistres, myoma uteri

Uterus Torsiyonu Kesi Hattı

Uterus Torsiyonu Kesi Hattının Arkası

Page 15: Sağlık Bilimleri Üniversitesi 2. KADIN DOĞUM GÜNLERİ€¦ · Tanı, takip ve doğum Oya Demirci 11.30-11.45 ‘Erken’ ve ‘geç başlangıçlı’ fetal büyüme kısıtlığı:

15

1-2 Mart 2019Deniz Müzesi, İstanbul

Sağlık Bilimleri Üniversitesi

2. KADIN DOĞUMGÜNLERİ

SÖZLÜ BİLDİRİLER

[S-06]

Pregestasyonel ve Gestasyonel Diabette, Fetal Kordon Kanında Dinamik Tiol-Disülfide, Tioredoksin Reduktaz ve Peroxiredoxin-6 Değerlerinin Fetal ve

Maternal Sonuçlarla İlişkisinin DeğerlendirilmesiAtlaz İsmailova1, Meryem Kurek Eken1, Emre Zafer1, Özgür Deniz Turan1, Arif Aktuğ Ertekin1, Özge

Çevik2

1Aydın Adnan Menderes Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı2Aydın Adnan Menderes Üniversitesi Tıp Fakültesi Biokimya Anabilim Dalı

AMAÇ: Pregestasyonel diabet(preGDM) ve gestasyonel diabetli (GDM) hastalarda yenidoğan kordon kanında di-namik tiol/disulfit hemostazı, peroxiredoksin-6 (PRDX-6), tioredoksin reduktaz (TRDX)değerleri ile maternalvefetal advers sonuçlar ile klinik parametrelerin ilişkisini gözlemlemeyi amaçladık.

MATERYAL-METOD: Prospektif vaka kontrol çalışmamıza 19 pre-GDM; 29 GDM ve 34 kontrol grubu olmak üzere 82 gebe dahil edilmiştir. Hasta populasyonu kliniğimizde poliklinikten ayaktan takip edilen kan şeker regülasyonunda bozulma olmayan pregdm,GDM ve sağlıklı gebelerden oluşmuştur. Kliniğimizde takipli olan ve sezeryan ile doğumu gerçekleşen gebelerden doğum sırasında yenidoğan kordon kanı tiol/disulfide hemostazı, PRDX-6 veTRDX seviye-leri,otomatize metotla çalışılmıştır. Maternal ve neonatal advers sonuçlar ilematernal klinik parametreler ile ilişkisi değerlendirilmiştir.

BULGULAR: Pre-GDM grubunun PRDX-6 ortalaması kontrol grubundan anlamlı şekilde yüksek saptanmışken (p<0.01), GDM ile kontrol grubu arasında anlamlı farklılık gözlenmemiştir (p>0.05).Pre-GDM ile GDM grupları arasında da anlamlı farklılık bulunmamaktadır (p>0.05). Pre-GDM grubunun TRXR ortalaması GDM grubundan (p<0.05) ve kontrol grubundan (p<0.01) anlamlı şekilde yüksek saptanmıştır. Pre-GDM grubunun Disulfide/Total Tiol ve Disulfide/Native Tiol ortalamaları kontrol grubundan anlamlı şekilde yüksek olup(p<0.01),GDM grubunu-nortalaması kontrol grubundan yüksek (p<0.01) saptanmıştır. Pre-GDM ve GDM grupları arasında anlamlı farklılık bulunmamaktadır (p>0.05).Native Tiol/Total Tiol oranı ile HbA1c,OGTT 100gr 2.saat düzeyleri ve bebek kilosu ara-sında negatif yönde istatistiksel olarak anlamlı ilişki bulunmaktadır (p<0.05).Pre-GDM ve GDM gruplarının perinatal adverse sonuç görülme oranları kontrol grubuna göre daha yüksektir. Pre GDM ve GDM grupları arasına istatistiksel olarak anlamlı farklılık bulunmamaktadır (p>0.05).

SONUÇ: Diabetik annelerden doğan bebekler oksidatif strese daha çok maruz kalmaktadırlar. İyi kontrol altında tutulan preGDM hastalarının oksidatif stres maruziyeti daha yüksek olsa da neonatal adverse sonuç ile karşılaşma oranları GDM ile farklı olmayabilir

Anahtar Kelimeler: Gestasyonel Diabet, tiol/disulfide homeostazı, Tioredoksin reduktaz, Peroxiredoxin-6,adverse perinatal sonuç

Page 16: Sağlık Bilimleri Üniversitesi 2. KADIN DOĞUM GÜNLERİ€¦ · Tanı, takip ve doğum Oya Demirci 11.30-11.45 ‘Erken’ ve ‘geç başlangıçlı’ fetal büyüme kısıtlığı:

16

1-2 Mart 2019Deniz Müzesi, İstanbul

Sağlık Bilimleri Üniversitesi

2. KADIN DOĞUMGÜNLERİ

SÖZLÜ BİLDİRİLER

[S-07]

Sezaryen anestezisi için intratekal uygulanan farklı dozlarda levobupivakain ve fentanil

kombinasyonun etkileriBedih Balkan1, Abdülkadır Yektaş2

1sbu mehmet akıf ersoy hastahanesi yoğun bakim istanbul2sbu diyarbakır eğitim araştırma hastahanesi yoğun bakım diyarbakır

GİRİŞ-AMAÇ: Bu çalışmada intratekal yoldan farklı dozlarda kullanılan levobupivakainin spinal anestezi üzerine et-kilerini incelemeyi amaçladık.

YÖNTEM-GEREÇLER: Bu çalışma prospektif, randomize ve çift kör çalışmadır. Hastalar 24 er kişilik 3 gruba ayrıdı. Grup1’e: 11 mg levobupivakain, Grup 2’ye: 8 mg levobupivakain+25µg fentanil ve Grup 3’e: 6 mg levobupivaka-in+25µg fentanil intratekal uygulandı. Spinal anetezi başlama süresi, sensorial blok süresi, motor blok süresi, cerrah memnuniyeti, hasta memnuniyeti ve analjezik tüketimleri kaydedildi. Bu değerler açısından 3 grup karşılaştırıldı.

BULGULAR: Motor blok süresi Grup 1 de Grup 3’e göre istatistiksel olarak anlamlı uzundu. Cerrahi bitimine kadar geçen sürede ek analjezik ihtiyacı Grup 1 de Grup 2 ve 3’e göre istatistiksel olarak anlamlı düşüktü.

SONUÇ: Sezaryen ameliyatlarında KSEA altın standarttır. Lokal anestezik dozu düştükçe anetezi kalitesi düşmekte, analjezik ihtiyacı artmaktadır ancak motor bloğun geri dönme zamanı kısalmaktadır.

Anahtar Kelimeler: : Kombine spinal epidural anestezi, levobupivakain, fentanil, hasta kontrollü analjezi

Page 17: Sağlık Bilimleri Üniversitesi 2. KADIN DOĞUM GÜNLERİ€¦ · Tanı, takip ve doğum Oya Demirci 11.30-11.45 ‘Erken’ ve ‘geç başlangıçlı’ fetal büyüme kısıtlığı:

17

1-2 Mart 2019Deniz Müzesi, İstanbul

Sağlık Bilimleri Üniversitesi

2. KADIN DOĞUMGÜNLERİ

SÖZLÜ BİLDİRİLER

[S-08]

Polikistik over sendromlu ve normal ovulatuar sikluslu kadınlarda serum amylin değerleri

Fatma EskicioğluManisa Şehir Hastanesi, Kadın Hastalıkları ve Doğum Kliniği, Manisa, Türkiye

AMAÇ: Polikistik over sendromu (PKOS), doğurgan dönemdeki kadınlarda sık görülen hormonal bozukluktur. Oli-go veya anovulasyon, biokimyasal veya klinik hiperandrojenizm ve polikistik ovarian morfoloji ile karekterizedir. PKOS‘un patofizyolojisi tam olarak anlaşılamamasına karşın; insülin direncinin sendromun gelişiminde merkezi rolü olduğu düşünülmektedir. Yağ dokusu, dolaşımdaki lipidlerin sadece temel endojen kaynağı olmayıp, aynı zamanda birçok sitokin ve hormonun üretim ve salgılama yeridir. Özellikle visseral yağ dokusunda artışın, insülin rezistansı ve metabolik sendroma yol açabileceği düşünülmektedir. Amylin, metabolik sendrom ve inflamatuar belirteçlerle ilişkili bir peptiddir.

Her ne kadar amylin'in insülin direncinde artış gösteren durumlar ile birliktelik gösterebileceği bilinse de; amylin ile PKOS arasındaki birlikteliğe ilişkin veri kıttır. Bu çalışmada, PKOS’lu ve normal ovulatuar fonksiyonlu kadınlar arasında serum amylin düzeyleri, visseral ve subkutanöz yağ doku kalınlıkları kıyaslanarak PKOS’daki etkilerinin incelenmesi amaçlandı.

YÖNTEM: 41normal ovulatuar fonksiyonu olan ve 38 PCOS tanılı kadın serum amylin, diğer hormonal ve biyokim-yasal değerler yanısıra ultrasonografik visseral ve subkutanöz yağ doku kalınlığı bakımından kıyaslandı.

BULGULAR: Her iki gruptaki kadınlar arasında bel, kalça ve vücut kitle indeksi bakımından istatiksel anlamlı farklılık yoktu (p>0.05). Yaş, normal ovulatuar fonksiyonu olan grupta daha yüksekti (27,75 ±4,98 vs. 24,21±4,23 mg/dL; p=0.001). Serum amylin değerleri, visseral ve subkutanöz yağ doku kalınlıkları bakımından istatiksel anlamlı farklılık bulunamadı (p>0.05). Diğer hormonal ve biyokimyasal değerlerden sadece follikül uyarıcı hormon değeri, PCOS’lu kadınlarda anlamlı daha düşüktü (8,18. ± 3,23 μIU/mL vs. 6.30 ± 1,99 μIU/mL; p=0,007).

SONUÇ: PCOS tanısı alan kadınlarda serum amylin değerlerinde ve ultrasonografik visseral yağ doku kalınlığında anlamlı artış saptanamadı. Ancak, bu konuda daha geniş katılımlı çalışmalara ihtiyaç vardır.

Anahtar Kelimeler: Polikistik over sendromu, amylin, insülin direnci,visseral yağ doku

Figür 1.

Subkutanöz yağ doku (Dist B) ve visseral yağ doku (Dist A) ölçüm örneğidir.

Page 18: Sağlık Bilimleri Üniversitesi 2. KADIN DOĞUM GÜNLERİ€¦ · Tanı, takip ve doğum Oya Demirci 11.30-11.45 ‘Erken’ ve ‘geç başlangıçlı’ fetal büyüme kısıtlığı:

18

1-2 Mart 2019Deniz Müzesi, İstanbul

Sağlık Bilimleri Üniversitesi

2. KADIN DOĞUMGÜNLERİ

SÖZLÜ BİLDİRİLER

Tablo 1

Normal ovulatuar fonksiyonlu kadınlar PCOS tanılı kadınlar p değeri

Yaş 27,75±4,98 24,21±4,23 0,001

Bel çevresi (cm) 76,41±10,39 79,05±9,46 0,24

Kalça çevresi (cm) 101,58±9,47 101,54±7,70 0,98

Vücut kitle indeksi 27,05±5,54 27,20±5,05 0,89

İnsülin (mIU/mL) 11,23±8,76 14,26±8,90 0,15

Kollesterol (mg/dL) 167,28±31,09 167,56±39,90 0,97

Trigliserid (mg/dL) 100,58±51,07 106,37±69,37 0,70

HDL (mg/dL) 53,28±10,62 54,00±13,34 0,81

LDL (mg/dL) 96,84±25,99 92,70±30,60 0,56

CRP( mg/dL) 4,73±8,78 3,86±3,76 0,62

Açlık kan şekeri (mg/dL) 90,30±10,02 90,12±8,12 0,93

FSH (mIU/ml) 8,18±3,23 6,30±1,99 0,007

LH(mIU/ml) 5,18±1,90 6,21±3,43 0,14

Östrodiol (pg/ml) 58,71±32,89 57,93±46,72 0,93

Prolaktin (ng/ml) 13,53±9,02 16,15±8,34 0,22

Testesteron (ng/ml) 0,33±0,16 0,37±0,16 0,45

Progesteron (ng/ml) 0,71±0,50 0,93±0,80 0,22

Amylin (ng/ml) 0,83±1,17 1,05±1,31 0,43

Visseral yağ doku kalınlığı (mm) 11,15±4,27 12,65±4,03 0,11

Subkutanöz yağ doku kalınlığı (mm) 13,07±5,70 14,74±5,42 0,19Gruplar arası biyokimyasal, hormonal ve ultrasonografik ölçümlerin kıyaslamaları sunulmaktadır. Veriler, ortala-

ma±standard sapma olarak belirtimiştir. p<0,05 istatiksel anlamlı olarak kabul edilmiştir.

Page 19: Sağlık Bilimleri Üniversitesi 2. KADIN DOĞUM GÜNLERİ€¦ · Tanı, takip ve doğum Oya Demirci 11.30-11.45 ‘Erken’ ve ‘geç başlangıçlı’ fetal büyüme kısıtlığı:

19

1-2 Mart 2019Deniz Müzesi, İstanbul

Sağlık Bilimleri Üniversitesi

2. KADIN DOĞUMGÜNLERİ

SÖZLÜ BİLDİRİLER

[S-09]

Tuba-ovarian abse ve tedavisi: Tersiyer bir merkezin 4 yıllık deneyimi

Taner GünayMedeniyet Üniversitesi Göztepe Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Kadın Hastalıkları ve Doğum Kliniği, İstanbul

AMAÇ: Tuba-ovarian abse tanılı hastalarda klinik ve laboratuar sonuçlarını değerlendirmek ve tedavi yöntemlerini incelemek.

MATERYAL-METOD: Kliniğimizde Ocak 2015 ile Ocak 2019 arasında şikayeti, bulguları ve laboratuar sonuçları pelvik inflamatuar hastalık ile uyumlu olup sonografide pelvik kitle saptanarak Tuba-ovarian abse tanısı konulan 128 has-tanın dosyası retrospektif olarak incelendi. Hastaların başvuru anındaki klinik ve laboratuar bulguları ile (ateş, abse boyutu, bilateralite, lökosit sayısı, CRP düzeyi) medikal ve cerrahi tedavi yöntemleri değerlendirildi.

BULGULAR: Tuba-ovarian abse tanısı alan toplam 128 hastanın 11 (%8.6)’inde rahim içi araç kullanma, 6 (%4.6) hastada ise tüp ligasyonu öyküsü vardı. Hastalarda başvuru anında ortalama abse boyutu 58±38 mm, ortalama lökosit sayısı 14570±924/ml, CRP düzeyi ise 74±58 mg/dl olarak bulundu. 16 (%12.5) hastada bilateral abse izlendi ve hastaların toplam 17 (%13.2)’sinde ateş görüldü. Tanı konularak hemen cerrahi tedavi yapılan hastalar da dahil olmak üzere tüm hastalara en az 7 gün antibiyoterapi verildi. Antibiyotik tedavisi olarak sıklıkla Klindamisin+Gen-tamisin (%74.2) kombinasyonu tercih edildi. Daha az sıklıkla Seftriakson+Metronidazol (%25.8) kullanıldı. Toplam 26 hastaya tanı anında hemen veya medikal tedavide başarı sağlanamaması nedeniyle cerrahi yaklaşım uygulandı.

SONUÇ: Tuba-ovarian abse olgularında klinik, laboratuar ve sonografik bulguları hastaların yönetiminde önemli rol oynar. Rüptüre olmamış vakalarda geniş spektrumlu antibiyotik tedavisi genellikle ilk basamak seçenektir ve pelvik abselerin çoğu bu tedaviden fayda görür. Kliniği ağır ve rüptüre olgular ile medikal tedaviden fayda görmeyen has-talarda ise cerrahi yaklaşım en uygun tedavi şeklidir.

Anahtar Kelimeler: tubaovarian abse, pelvik inflamatuar hastalık, medikal tedavi, cerrahi tedavi

Hastaların klinik ve laboratuar özellikleri

Özellik Tuba-ovarian abse olguları (n:128)

Yaş, ort±sd 39.3±7.3

Gravida 4.2±3.1

Parite 2.3±1.8

Rahim içi araç kullanımı 11 (%8.6)

Tüp ligasyonu 6 (%4.6)

Abse boyutu, mm 58±38

Bilateralite 16 (%12.5)

Lökosit sayısı, x10⁶/ml 14570±924

CRP düzeyi, mg/dl 64±48 mg/dl

Ateş 17 (%13.2)

Klindamisin+Gentamisin 95 (%74,2)

Seftriakson+Metronidazol 33 (%25.8)

Cerrahi tedavi 26 (%20.3)

Abse drenajı 14 (%10.9)

Unilateral salpingooferektomi (USO) 7 (%5.5)

Histerektomi±BSO (USO) 5 (%3.9)

Hastanede yatış süresi, gün 6.3±3.2

CRP:C reaktif protein BSO:Bilateral salpingooferektomi, USO:Unilateral salpingooferktomi

Page 20: Sağlık Bilimleri Üniversitesi 2. KADIN DOĞUM GÜNLERİ€¦ · Tanı, takip ve doğum Oya Demirci 11.30-11.45 ‘Erken’ ve ‘geç başlangıçlı’ fetal büyüme kısıtlığı:

20

1-2 Mart 2019Deniz Müzesi, İstanbul

Sağlık Bilimleri Üniversitesi

2. KADIN DOĞUMGÜNLERİ

SÖZLÜ BİLDİRİLER

[S-12]

Benign Endikasyonla Yapılan Histerektomilerde Uterin Sarkom Olgu Sunumu

Simten Genç, Ali Emre Atik, Yeşim Akgün, Ömer Ulugergerli, Veli MihmanlıSağlık Bilimleri Üniversitesi Okmeydanı Eğitim ve Araştırma Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum A.B.D., İstanbul

Uterin sarkomlar jinekolojik maligniteler içinde nadir görülen,agresif seyreden ve mortalitesi yüksek tümörlerdir.Benign endikasyonlarla yapılan histerektomilerde beklenmedik jinekolojik malignitelere rastlanabilir.

Uterine sarcoma which occur after hysterectomy for benign indications-case report

Uterine sarcomas are rare high mortality in the cases of gynecologic malignancies. It can occur after hysterectomy performed for benign indications.

Anahtar Kelimeler: benign endikasyon, histerektomi, uterin sarkom

Resim 1

mr görüntüsü

Rresim 2

mr görüntüsü 2

Page 21: Sağlık Bilimleri Üniversitesi 2. KADIN DOĞUM GÜNLERİ€¦ · Tanı, takip ve doğum Oya Demirci 11.30-11.45 ‘Erken’ ve ‘geç başlangıçlı’ fetal büyüme kısıtlığı:

21

1-2 Mart 2019Deniz Müzesi, İstanbul

Sağlık Bilimleri Üniversitesi

2. KADIN DOĞUMGÜNLERİ

SÖZLÜ BİLDİRİLER

[S-13]

Robert Sendromu'nun Prenatal Ultrasonografik ve Genetik Tanısı

Reyhan Ayaz1, Emine Goktas2, Mine Balasar3

1Medeniyet Üniversitesi, Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı, İstanbul2Sağlık Bilimleri Üniversitesi, Genetik Hastalıkları Bölümü, Van

3Necmettin Erbakan Üniversitesi, Meram Tıp Fakültesi, Genetik Anabilim Dalı, Konya

AMAÇ: Roberts Sendromu iskelet sistemini, kraniofasyal anomalileri, kardiyovaskuler sistemi içeren multiple ano-maliler ve şiddetli intrauterin gelişme geriliğinin eşlik ettiği otozomal resesif geçişli nadir rastlanan genetik bir hastalık olup bu olgu sunumunda prenatal ulrasonografik olarak saptanan ve daha sonra genetik analiz ile Roberts sendromu tespit edilen vaka sunulması amaçlanmıştır.

YÖNTEM: 28 yaşında 2. derece akraba evliliği olan 19. gebelik haftasında (G3P1Y1A1) kliniğimize ayrıntılı fetal ana-tomik tarama ultrasonografisi için başvuran 2. gebeliği fokomeli nedenli termine edilen hastanın yapılan inceleme-de multiple anomali saptanması üzerine amniyosentez yapılmıştır.

BULGULAR: Ultrasonografik incelemede 19. gebelik haftasına göre biyometrik ölçümler 3 persantil altında, tek ta-raflı kısa humerus, ulna, radius yokluğu, bilateral ellerde oligodaktili, fibula yokluğu (Figure1),bilateral yarık dudak damak saptanan (Figure2) tek canlı erkek fetus izlenmiştir. Bilateral kontrakte kısa femurlar (<3 persantil), makro-penis (>95. persantil) (Figure3), kardiyak incelemede 3 damar kesitinde sol superior vena kava persistansı saptan-mıştır. Bu bulgularla Roberts sendromu düşünülmüş ve amnion sıvısında 46,XY olarak normal karyotip saptanmıştır. Amniyositlerden elde edilen fetal DNA'dan PCR ve direkt sekanslama ile ESCO gen mutasyonu saptanmıştır. Me-tafaz evresinde sentromerlerin erken ayrışması ve sentromer yanındaki heterokromatik bölgelerin erken dağılımı saptanmıştır (c.1131+1G>A (g.16055 G>A)) (Figure 4). Ailenin terminasyon talebi üzerine 21. gebelik haftasında terminasyon yapılmış fakat aile otopsi işlemini reddetmiştir. Maternal ve paternal genetik incelemede ESCO2 gen mutasyonu (c.1131+1G>A (g.16055 G>A)) saptanmştır.

SONUÇ: Birçok iskelet displazisi ultrasonografik olarak ilk trimesterde saptanmaktadır.Fakat aile hikayesi olmaması durumunda prenatal teşhis koyulması oldukça zorlaşmaktadır.Gebelik sırasında saptanan iskelet displazileri hak-kında aile bilgilendirilip termine edilebilir ve Roberts Sendromu gibi otozomal resesif geçen genetik hastalıklar için preimplentasyon genetik tanı ile hastalığın tekrarlaması engellenebilir.

Anahtar Kelimeler: Roberts Sendromu, ESCO2 geni, iskelet displazisi

Figure 1

Bilateral ellerde dört parmak, unilateral, fibula, ulna ve radius yokluğu, unilateral humerus kısalığı

Figure 2

Bilateral yarık damak dudak

Page 22: Sağlık Bilimleri Üniversitesi 2. KADIN DOĞUM GÜNLERİ€¦ · Tanı, takip ve doğum Oya Demirci 11.30-11.45 ‘Erken’ ve ‘geç başlangıçlı’ fetal büyüme kısıtlığı:

22

1-2 Mart 2019Deniz Müzesi, İstanbul

Sağlık Bilimleri Üniversitesi

2. KADIN DOĞUMGÜNLERİ

SÖZLÜ BİLDİRİLER

Figure 3

Makropenis, bilateral kısa, kontrakte femur

Figure 4

ESCO2 gen mutasyonu

Page 23: Sağlık Bilimleri Üniversitesi 2. KADIN DOĞUM GÜNLERİ€¦ · Tanı, takip ve doğum Oya Demirci 11.30-11.45 ‘Erken’ ve ‘geç başlangıçlı’ fetal büyüme kısıtlığı:

23

1-2 Mart 2019Deniz Müzesi, İstanbul

Sağlık Bilimleri Üniversitesi

2. KADIN DOĞUMGÜNLERİ

SÖZLÜ BİLDİRİLER

[S-15]

Prenatal Sol Pulmoner Arter Slingi Tanılı Fetüsta Ultrasonografi ile 3-Damar Kesitinin Kullanımının

ÖnemiMucize Eriç Özdemir1, Oya Demirci1, Güher Bolat1, Öykü Tosun2, Serçin Özkök3

1Sağlık Bilimleri Üniversitesi, Zeynep Kamil Kadın Doğum ve Çocuk Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Perinatoloji Kliniği, İstanbul

2Medeniyet Üniversitesi, Çocuk Kardiyolojisi Ana Bilim Dalı, İstanbul3Sağlık Bilimleri Üniversitesi, Göztepe Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Radyoloji Kliniği, İstanbul

AMAÇ: 2. Düzey ultrasonografi taramasında 3-damar kesitinde pulmoner arter ve dallarının değerlendirilmesinin fetüs açısından önemini vurgulamaktır.

YÖNTEM: Fetal pulmoner arter slingi olgusunda tanı için ultrasonografi, ekokardiyografi ve MRG (manyetik rezo-nans görüntüleme) anjiografi yöntemleri kullanılmıştır.

BULGULAR: 31 yaşında, parite 1, 22 haftalık gebe antenatal tarama amacıyla yapılan 2. Düzey ultrasonografide anormal 3-damar kesitinin saptanması üzerine hastanemiz perinatoloji polikliniğine yönlendirilmiştir. Dörtlü ta-rama testinde trizomi 21 riski 1/23800 saptanmış olan gebenin öyküsünde özellik saptanmamıştır. Yapılan fetal ekokardiyografide 3 damar kesitinde ana pulmoner arter ve dalları incelendiğinde sol pulmoner arter dalı izlen-memiştir. Sağ pulmoner arterin ana pulmoner arter ayrım yerinden 5 mm sonrasında sağ ve sol dal olarak ikiye ayrıldığı, soldaki dalın trakeanın arkasından geçerek sol akciğere doğru seyir gösterdiği gözlenmiştir (Figür 1 ve 2).Sol akciğere uzanan bu dalın sol pulmoner arter olduğu düşünülerek olgunun tanısı sol pulmoner arter slingi olarak değerlendirilmiştir. Genetik sonogramı normal olan fetüs için MRG önerilmiş, gebe tetkiki yaptırmayı kabul etmemiştir. Takibi boyunca ultrasonografide fetal trakeal daralma ya da kompresyon bulgusu izlenmeyen gebeye 39. haftada geçirilmiş sezeryan nedeniyle doğum kararı alınmış 3480 gr, erkek bebek doğurtulmuştur. Yenidoğan döneminde solunum sıkıntısı izlenmeyen bebekte tanı ekokardiyografi ve MRG anjiografi (Figür 3) ile doğrulanmış ve doğum sonrası 32. günden itibaren hırıltılı solunum ve öksürük şikayetleri başlamıştır.

SONUÇ: Pulmoner arter slinginin prenatal tanısı nadir olmasına rağmen mortalite ve morbidite için son derece önemlidir. Sol pulmoner arter slingi doğum sonrası dönemde erken cerrahi girişim gerektirebilen trakeal stenoza neden olabilir. Ciddi hava yolu obstrüksiyonu gelişen olgular kötü prognoza sahip iken bazı vakalar non-spesifik respiratuar semptomlarla gidebilir.

Anahtar Kelimeler: ekokardiyografi, prenatal tanı, sol pulmoner arter slingi, 3 damar kesiti

Page 24: Sağlık Bilimleri Üniversitesi 2. KADIN DOĞUM GÜNLERİ€¦ · Tanı, takip ve doğum Oya Demirci 11.30-11.45 ‘Erken’ ve ‘geç başlangıçlı’ fetal büyüme kısıtlığı:

24

1-2 Mart 2019Deniz Müzesi, İstanbul

Sağlık Bilimleri Üniversitesi

2. KADIN DOĞUMGÜNLERİ

SÖZLÜ BİLDİRİLER

Figür 1

Sol pulmoner arter slinginin prenatal ultrasonografik görüntüsü APA: ana pulmoner arter; Tr, trakea; SPA, sağ pulmoner arter; SPAS, sol pulmoner arter slingi

Figür 2

Sol pulmoner arter slinginin prenatal ultrasonografik görüntüsü APA: ana pulmoner arter; SPA, sağ pulmo-ner arter; SPAS, sol pulmoner arter slingi

Figür 3

Sol pulmoner arter slinginin postnatal MRG anjiografik görüntüsü Tr, trakea; SPAS, sol pulmoner arter slingi

Page 25: Sağlık Bilimleri Üniversitesi 2. KADIN DOĞUM GÜNLERİ€¦ · Tanı, takip ve doğum Oya Demirci 11.30-11.45 ‘Erken’ ve ‘geç başlangıçlı’ fetal büyüme kısıtlığı:

25

1-2 Mart 2019Deniz Müzesi, İstanbul

Sağlık Bilimleri Üniversitesi

2. KADIN DOĞUMGÜNLERİ

SÖZLÜ BİLDİRİLER

[S-16]

Doğumun İkinci Evresinde Sezaryana Alınan Hastaların Maternal ve Neonatal Sonuçları

Pınar Kadiroğullarısağlık Bilimleri Üniversitesi Istanbul Kanuni Sultan Süleyman Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Kadın Hastalıkları Ve

Doğum Anabilim Dalı, Istanbul

GİRİŞ: Servikal dilatasyonun tam olduğu durumlarda yapılan sezaryanlarda maternal ve neonatal morbidite art-maktadır. Bu çalışmada doğumun ikinci evresinde sezaryana alınan hastaların oranları, sezaryen endikasyonları ve ilişkili maternal ve fetal morbiditeyi belirlemek amaçlanmaktadır.

MATERYAL-METOD: 0cak 2018-0cak 2019 tarihleri arasında, Sağlık Bilimleri Üniversitesi İstanbul Kanuni Sultan Sü-leyman Eğitim ve Araştırma Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Kliniğinde doğumun ikinci evresinde sezaryen ile doğum yapan hastaların dosyaları retrospektif olarak tarandı. Tek, sefalik prezentasyon ve ≥ 37.gestasyonel gebelik haftasında olan doğumlar çalışmaya dahil edildi. Demografik özellikler, peripartum sonuçlar, maternal ve neonatal özellikler analiz edildi.

SONUÇLAR: Çalışma süresince 4887/11669(%41,8) bebek sezaryen ile doğdu. Bu bebeklerin 69(%0,59)unda tam servikal dilatasyonda sezaryen gerçekleştirildi. 12(%17,3) hasta uzamış ikinci evre, 42(%60,8) hasta fetal dist-ress, 15(%21,7) hasta baş pelvis uyumsuzluğu nedeniyle endikasyon aldı. Hastaların yaş ortalaması 29(24-37) yıl idi,51(%73,9)‘i nullipardı.32(%46,3) sinde doğumun ikinci evresinde oksitosin kullanıldı. Preoperatif ve postope-ratif hemoglobin değerleri arasında 2.2± 1.3 mg/L fark izlendi. 6 hastaya eritrosit transfüzyonu yapıldı. Ameliyat notları irdelendiğinde bu hastalarda insizyon hattının parametrial alanlara ve vajene uzadığı görüldü. Tam servikal dilatasyonda sezaryene alınan hastaların bebeklerin 8(%11,5)’i yenidoğan yoğun bakım ünitesine yatırıldı. Bebekler mekonyum aspirasyonu (n:5)ve neonatal solunum problemleri (n:3)nedeniyle takibe alındı. Bütün bebekler şifa ile taburcu edildi.

TARTIŞMA: Fetal baş malpozisyonu, sefalopelvik uyumsuzluk ve fetal distress tam servikal dilatasyondan sezaryen yapılması ile ilişkilidir. Bu hastalarda eritrosit transfüzyon ihtiyacı olabilecek intrapartum hemoraji ile karşılaşılabil-mektedir. Bu hastaların travay yönetimi ve operasyonları ciddi bir deneyim istemektedir.

Anahtar Kelimeler: Sezaryen Doğum, Doğumun İkinci Evresi, Tam Servikal Açıklık, Maternal Sonuçlar

Page 26: Sağlık Bilimleri Üniversitesi 2. KADIN DOĞUM GÜNLERİ€¦ · Tanı, takip ve doğum Oya Demirci 11.30-11.45 ‘Erken’ ve ‘geç başlangıçlı’ fetal büyüme kısıtlığı:

26

1-2 Mart 2019Deniz Müzesi, İstanbul

Sağlık Bilimleri Üniversitesi

2. KADIN DOĞUMGÜNLERİ

SÖZLÜ BİLDİRİLER

[S-17]

Abdominal ateşli silah yaralanması sonrası primer uterin onarım yapılan hastanın gebelik takibi ve

doğum zamanlaması: olgu sunumuNefise Nazlı Yenigül

Sağlık Bilimleri Üniversitesi Mehmet Akif İnan Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Kadın Hastalıkları ve Doğum Bölümü, Şanlıurfa

Gebelik sırasındaki delici travmalar günümüz şiddet toplumunda giderek artan bir problem haline gelmektedir. Ute-rin hasara sebep olan delici travmalar sonrası gebelik takibi ve doğum zamanlamasında rutin bir protokol yoktur. Bu konuya dikkat çekmek ve oluşacak protokollere destek veri sağlamak amaçlı bu vakayı sunuyoruz. 27 yaşında, bir yıl önce 22 haftalık gebe iken intraabdominal ateşli silah yaralanması sebebi ile 420 gram ölü fetüs doğurduğu ve uterin defektlerinin primer onarıldığı öğrenilen hasta, 28 hafta gebelik ile başvurdu. Rutin takipleri yapılan haftaya 37. haftada sezaryen günü verildi. Fakat 36. haftada sancı şikayeti ile başvuran hasta, acil sezaryene alındı. Vaka sırasında anterior ve posteriorda 2 adet 3'er cm. lik uterin dehissens alanları izlendi. Bu bölgelerin geçen yıl primer onarılan kurşun giriş ve çıkış yerleri olduğu düşünüldü. Kurşun yaralanmalarındaki ana problem, yüksek mekanik ve kinetik enerjiye sahip mermilerin, doku içinden ilerlerken, patlama etkisine bağlı olarak çevredeki dokuya zarar vermesindendir. Uterusun delici kesici yaralanmalarında, yaralanmanın yeri ve dokuya verdiği hasar sonraki gebelik takipleri için önemlidir. Vakamızda bir yıl önce uterusun sol round ligamentine yakın myometriuma 2 adet mermi girip çıkmış ve tam kat defekte sebep olmuştur. Hastayı geçirilmiş cerrahi öyküsü olan diğer hastalar gibi takip ettik fakat 36. haftada yapılan operasyonda önceki kurşun yerlerinde neredeyse tam kat rüptür ile karşılaştık. Bu sebeple delici travma öyküsü olan hastaların doğum zamanlamalarına, kişiye ve geçirdiği travmaya göre karar verilmelidir ve uterin rüptür her zaman akılda bulundurulmalıdır. Bu konuda net bir zamanlamanın belirlenebilmesi için daha geniş vaka sayılarının olduğu derlemelere ihtiyaç vardır.

Anahtar Kelimeler: ateşli silah yaralanması, delici yaralanma, gebelik, uterin rüptür

Uterus anterior kurşun giriş yeri

Page 27: Sağlık Bilimleri Üniversitesi 2. KADIN DOĞUM GÜNLERİ€¦ · Tanı, takip ve doğum Oya Demirci 11.30-11.45 ‘Erken’ ve ‘geç başlangıçlı’ fetal büyüme kısıtlığı:

27

1-2 Mart 2019Deniz Müzesi, İstanbul

Sağlık Bilimleri Üniversitesi

2. KADIN DOĞUMGÜNLERİ

SÖZLÜ BİLDİRİLER

[S-18]

Sezaryen sırasında yerleştirilen çerçevesiz rahim içi aracın erken ve geç dönem sonuçlarının

değerlendirilmesiAhmet Eser

Zeynep Kamil Kadın Doğum ve Çocuk Hastalıkları Hastanesi, İstanbul

AMAÇ: Çalışmamızda sezaryan esnasında yerleştirilen çerçevesiz rahim içi aracın 3 ay ve 20 ay sonraki pozisyonu-nun değerlendirilmesi ve intramyometrial sabitleme sisteminin güvenilirliğinin gösterilmesi amaçlanmıştır.

YÖNTEM: 100 hastaya sezaryan esnasında çerçevesiz rahim içi araç uygulanmış olup, hastalar 3. ay ve 20. ay kontro-le çağrılmıştır. 100 hastadan 30 una ulaşılabilmiş ve ultrasonografi ile muayeneleri yapılmıştır. Bu hastalarda seroza ile myometriumdaki belirteç mesafeleri ölçülmüş ve 3. ay sonuçları ile karşılaştırılmıştır.

BULGULAR: 3. ayda ölçülen ortalama seroza-myometrial belirteç arası mesafe 4.39±1.99 mm, 20. ayda(median 20,IQR[9-21]) ölçülen seroza -myometrial belirteç arası mesafe 4.11± 1.96 mm (%95 CI; -2.5-2.5) bulundu. 3. ay ile 20. ay arasında seroza -myometrial belirteç arasında istatistiksel olarak anlamlı farklılık bulunamamıştır.

SONUÇ: Çerçevesiz rahim içi aracın intramyometrial sabitleme sistemi sayesinde erken ve geç dönemde dislokas-yon problemi görülmemekte olup, sezeryan esnasında bu yöntem güvenli bir şekilde uygulanabilir.

Anahtar Kelimeler: Postpartum rahim içi araç, sezaryan, çerçevesiz rahim içi araç

Şekil 1

Çerçevesiz rahim içi aracın sezeryandan 17 ay sonraki görüntüsü ve seroza-beliteç mesafesi

Şekil 2

Seroza-belirteç mesafelerindeki varyasyonun dağılım grafiği

Tablo 1 3. ay ve 20. ay seroza-belirteç mesafelerinin karşılaştırılması

Birinci ölçüm İkinci ölçüm p değeri

Seroza-belirteç mesafesi(Ortalama±standart sapma) 4,39±1,99 4,11±1,96 0,397

Page 28: Sağlık Bilimleri Üniversitesi 2. KADIN DOĞUM GÜNLERİ€¦ · Tanı, takip ve doğum Oya Demirci 11.30-11.45 ‘Erken’ ve ‘geç başlangıçlı’ fetal büyüme kısıtlığı:

28

1-2 Mart 2019Deniz Müzesi, İstanbul

Sağlık Bilimleri Üniversitesi

2. KADIN DOĞUMGÜNLERİ

SÖZLÜ BİLDİRİLER

[S-19]

Parametrial invazyonu bulunan plasenta percreta olgusunun konservatif yönetimi: Olgu sunumu

Işıl Köleli1, Lale Bakır2

1İnönü Üniversitesi, Turgut Özal Tıp Fakültesi, Kadın Hastalıkları ve Doğum ABD, Malatya2Sağlık Bilimleri Üniversitesi, Haseki Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Kadın Hastalıkları ve Doğum Bölümü, İstanbul

31 yaşında G4, P3, 2 sezaryenle doğumu olan hasta, 27. haftasında vaginal kanaması olması nedeniyle kliniğimize başvurdu. USG de plasentanın anteriordan gelerek internal osu kapattığı, myometrium ile plasenta arasındaki clear zonun kaybolduğu izlendi. Doppler USG de lakunlerde turbulan akım, uterus serozasında ve mesane serozasında vaskularizasyonda artış izlendi. Minimal vaginal kanaması olması üzerine hosptalize edildi. 34. Haftaya kadar mi-nimal vaginal kanaması devam eden hasta 34. gestasyonel haftada elektif sezaryene alındı. GAA, GAM ve GÜM insizyonla batına girildi. Uterus istmusda, mesane serozasında ve parametriumda yaygın plasental invazyon izlendi. Uterus fundusa vertikal insizyon yapılarak tek canlı makat presentasyonda 2450 gr bebek doğurtuldu. Umblikal kor-don plasentaya 1 cm uzaklıkta tutuldu kesildi bağlandı. Plasenta yerinde bırakılarak uterin insizyon kapatıldı. Bila-teral hypogastrik arter ligasyonu yapıldı. İntraoperatif kanama ortalama 250 mL idi. Hastanın vital bulguları günlük olarak ve laboratuar bulguları (hemogram, CRP, β-HCG) haftalık olarak izlendi. Metotreksat uygulanmadı. Hasta po 20. gün, poliklinikten haftalık takip edilmek üzere eksterne edildi. Po 76. günde vaginal kanaması başlaması üzerine acil laparotomi yapıldı. GAA sistoskopi yapılarak bilateral double J üreter stenti yerleştirildi, mesane mukozasında plasental invazyon izlenmedi. GAM insizyonla batına grildi. Uterus ve plasenta boyutları sezaryen ameliyatındaki boyutlarına göre belirgin ölçüde azalmıştı. TAH yapıldı. Intraoperatif ortalama 1000 mL kanama tespit edildi. 2 U ES, 1 U TDP replasmanı yapıldı. Po 3. Günde hasta taburcu edildi.

Parametrial invazyonu bulunan plasenta percreta vakalarında, histerektominin placenta ve uterus involusyonu ger-çekleştikten sonrasına bırakılarak, konservatif yönetimin seçilmesi, sezaryen histerektomi sırasında mortal seyre-debilecek masif hemorajiyi engelleyebilir. Konservatif yönetim sırasında hasta gelişebilecek komplikasyonlar açısın-dan yakın takip edilmelidir.

Anahtar Kelimeler: konservatif yönetim, plasenta accreta spektrum, placenta percreta

Plasenta percreata intraoperatif görünüm

Plasentanın uterosakral ligament seviyesinde invazyonu.

Page 29: Sağlık Bilimleri Üniversitesi 2. KADIN DOĞUM GÜNLERİ€¦ · Tanı, takip ve doğum Oya Demirci 11.30-11.45 ‘Erken’ ve ‘geç başlangıçlı’ fetal büyüme kısıtlığı:

29

1-2 Mart 2019Deniz Müzesi, İstanbul

Sağlık Bilimleri Üniversitesi

2. KADIN DOĞUMGÜNLERİ

SÖZLÜ BİLDİRİLER

[S-20]

Gebelikle ilişkili akut nörolojik durumların manyetik rezonans görüntüleme ile araştırılması

Selçuk Parlak, Muhammed Said Beşler, Deniz Sözmen CılızSağlık Bilimleri Üniversitesi Ankara Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Radyoloji Bölümü, Ankara

AMAÇ: Nörolojik yakınması olan gebe ve postpartum dönemdeki hastaları manyetik rezonans görüntüleme (MRG) ile araştırılması amaçlandı.

YÖNTEM: Mart 2015-Aralık 2018 tarihleri arasında, hastanemiz acil servisine nörolojik yakınmalar ile başvuran, MRG ile tanısal değerlendirmeye alınan, 81 gebe ve 8 postpartum hasta retrospektif olarak incelenmiştir. Medikal kayıtlardan acile başvuru sebepleri, önceden var olan nörolojik hastalık hikayesi, gebelik klinik takipleri ve kayıtları, görüntüleme bulguları değerlendirilmiştir.

BULGULAR: Başvuruda gebelik haftaları 5-39 hafta arasındadır (ort. 22 ± 10). İlk trimesterde 22 (%27), ikinci tri-mesterde 26 (%32), üçüncü trimesterde 33 (%41) gebe hasta başvurmuştur. Başvuru sebepleri; baş ağrısı,nöbet, ekstremite kuvvet kaybı, hipoestezi, görme bozukluğu, periferik fasiyal paralizi, proptozis, senkop, baş dönmesi, hiperemezis gravidarum, travma ve konuşma bozukluğudur. 70 beyin MRG, 50 MR venografi, 2 orbita MRG, 2 MR anjiografi çekilmiştir. 7 tanesi (%58) ilk trimesterde olan 12 hastada serebral venöz sinüs trombozu (SVST) izlenmiş ve üçüne venöz enfarkt eşlik etmektedir. 4 hastada posterior reversible ensefalopati sendromu (PRES), 4 hastada akut sinüzit, birer hastada gri cevher ödemi, arteriovenöz malformasyona sekonder parankimal hematom, fron-tal menenjiyom saptanmıştır. Eklampsi tanılı hastaların tamamında MRG ile PRES saptanmıştır. 53 hastada (%65) MRG’de anormal bulgu saptanmamıştır.

Postpartum dönemde olan 8 hasta incelenmiştir. 2 hastada eklampsi ve eşlik eden PRES, 1 hastada SVST ve eşlik eden subaraknoid kanama, 1 hastada kavernom ve çevresinde kanama odakları izlenmiştir.

SONUÇ: Nörolojik semptomlarda ilk akla gelen tanı preeklampsi ve eklampsi olmakla birlikte diğer etiyolojiler de akla gelmelidir. Gebeliğe bağlı nörolojik yakınması olan hastalarda azımsanmayacak oranda SVST saptanmakta olup çoğunluğunun ilk trimesterde olması dikkat çekici bulunmuştur.

Anahtar Kelimeler: Baş ağrısı, gebelik, MRG, serebral venöz sinüs trombozu

Page 30: Sağlık Bilimleri Üniversitesi 2. KADIN DOĞUM GÜNLERİ€¦ · Tanı, takip ve doğum Oya Demirci 11.30-11.45 ‘Erken’ ve ‘geç başlangıçlı’ fetal büyüme kısıtlığı:

30

1-2 Mart 2019Deniz Müzesi, İstanbul

Sağlık Bilimleri Üniversitesi

2. KADIN DOĞUMGÜNLERİ

SÖZLÜ BİLDİRİLER

[S-22]

Vertikal abdominal cerrahi insizyonda erken pansumanın (2. gün) geç pansumanla (5. gün) yara

iyileşmesi açısından karşılaştırılması: Prospektif bir gözlemsel çalışma

Alpaslan Kabanİstanbul Eğitim Araştırma Hastanesi, Kadın Hastalıkları ve Doğum

AMAÇ: Povidone-iodine (Betadine), ameliyat sonrası dönemde cerrahi alan enfeksiyonunu önlemek için yaygın olarak kullanılan bir solüsyondur. Bu çalışmada cerrahi sonrası ilk pansuman zamanı araştırıldı. Erken (ikinci gün) povidion iyot pansumanı yara iyileşmesi veya enflamasyonu açısından geç (beşinci gün) pansumanla karşılaştırıldı.

YÖNTEM: Çalışma Haziran 2017-Haziran 2018 tarihleri arasında Süleymaniye kadın hastalıkları ve doğum kliniğinde yapıldı. Cerrahi uygulanan hastalar erken ve geç pansuman olarak iki gruba ayrıldı. İki grup, yara iyileşmesi veya enflamasyonu açısından birbirleriyle karşılaştırıldı. Enflamasyon, yara bölgesinde kızarıklık, şişme ve seröz akıntı (cerahatli olmayan) varlığı olarak tanımlandı.

BULGULAR: Çalışmaya medyan insizyonu olan 49 kadın alındı. İnflamasyon 11 hastada gözlendi (% 22,4). Ortalama yaş (45.7 ± 11.3 ve 49.3 ± 9.5), BKİ (29.02±5.6 ve 30.89 ± 4.0), diyabetik hasta oranı (% 21 ve % 36), hipertansif hasta oranı (% 34 ve % 36), sigara içme oranı (% 13 ve % 34), uzun operasyon süresi (> 4 saat) (% 32 ve % 63) ve operasyon kategorisi (malign veya bening) enflamatuar grupta istatistiksel olarak anlamlı değildi. 22 hastaya ameliyat sonrası ikinci günde (erken grup) betadin pansuman yapılmış, 27 hastaya beşinci günde (geç grup) yapılmıştı. Yara infla-masyonu insidansı erken grupta anlamlı olarak yüksekti(% 11'e karşılık % 36, P = 0.035).

SONUÇ: Bu çalışmaya göre, erken pansumanın geç pansumanla karşılaştırıldığında avantajı gözlenmedi. Ek olarak, erken pansuman cerrahi insizyon bölgesinde inflamasyon insidansını arttırdı. Yaradaki epitelizasyondan önce, po-vidon iyodinin cerrahi yara ile teması ve povidon iyodinin subkutan penetrasyonu yara iyileşmesi sürecini olumsuz etkileyebilir. Bu çalışmanın sonuçları, postoperatif dönemde cerrahi yara pansuman zamanını planlamada klinis-yenler için yararlı olabilir.

Anahtar Kelimeler: vertikal insizyon, pansuman,yara iyileşmesi, proflaksi, betadin

Vertikal insizyonu olan 49 hastanın genel özellikleri

Ortamalama yaş (min-maks) 46 (18-70)

BMI, ort ± sd (min-maks) 29.4+5.2 (19-39)

Diabet % (n) 24.5% (12)

Hipertansiyon % (n) 34.7% (17)

Operasyon kategoriBenignMalign

46.9% (23)53.1% (26)

Operasyon süresi< 2 saat2-4 saat< 4 saat

20.4% (10)40.8% (20)38.8 % (19)

Inflamasyon(kızarıklık, şişlik, seröz akıntı) 22.4 % (11)

Page 31: Sağlık Bilimleri Üniversitesi 2. KADIN DOĞUM GÜNLERİ€¦ · Tanı, takip ve doğum Oya Demirci 11.30-11.45 ‘Erken’ ve ‘geç başlangıçlı’ fetal büyüme kısıtlığı:

31

1-2 Mart 2019Deniz Müzesi, İstanbul

Sağlık Bilimleri Üniversitesi

2. KADIN DOĞUMGÜNLERİ

SÖZLÜ BİLDİRİLER

Normal yara iyileşmesi ve kötü yara iyileşmesi (inflamasyon bulguları) olan hastaların karşılaştırılması

ÖZELLİK NORMAL YARA İYİLEŞMESİ İNFLAMASYON P DEĞERİ

Hasta sayısı 38 11

Yaş, ort ± sd 45.7±11.3 49.3±9.5 0.335

BMI, ort ± sd 29.02±5.6 30.89±4.0 0.316

Diabetvaryok

8 (66%)30 (81%)

4 (34%)7 (19%) 0.427

Hipertansiyonvaryok

13 (77%)25 (78%)

4 (23%)7 (22%) 1.000

Operasyon süresi< 2 saat2-4 > 4

9 (90%)17 (85%)12 (63%)

1(10%)3 (15%)7 (27%)

0.150

ilk pansuman günü2. gün5. gün

14 (64%)24 (89%)

8 (36%)3 (11%) 0.035

Page 32: Sağlık Bilimleri Üniversitesi 2. KADIN DOĞUM GÜNLERİ€¦ · Tanı, takip ve doğum Oya Demirci 11.30-11.45 ‘Erken’ ve ‘geç başlangıçlı’ fetal büyüme kısıtlığı:

32

1-2 Mart 2019Deniz Müzesi, İstanbul

Sağlık Bilimleri Üniversitesi

2. KADIN DOĞUMGÜNLERİ

SÖZLÜ BİLDİRİLER

[S-23]

Endometrial Polip Nedeni ile Biyopsi Yapılan Hastalarda Premalign ve Malign Lezyonlar

Işik Kaban, Besim Haluk Bacanakgilİstanbul Eğitim ve Araştırma Hastanesi, İstanbul

GİRİŞ: Endometriyal polipler en sık 40-49 yaş aralığında görülen, endometriyal bezlerin ve stromanın aşırı hiperp-lazisi sonucu gelişen yumuşak ve esnek kıvamda tek veya multiple sayıda olabilen ve çoğunlukla benign uterin lez-yonlardır. Nedenleri kesin bilinmemekle birlikte endometrial hiperplazi ile birlikte görüldüğünden östrojen maruzi-yeti ile ilişkilidirler. Endometriyal polip tanısı için sıklıkla ilk başvurulan tanı yöntemi transvajinal ultrasonografidir. Ayrıca salin infüzyon sonografisi de tanıda faydalıdır. Endometriyal polipler için gold

standart tanı yöntemi histeroskopidir. Endometriyal poliplerde hiperplastik ve karsinomatöz değişiklikler ortaya çıkabilir. Yapılan çalışmalarda endometriyal poliplerdeki karsinamatöz değişiklik oranı % 0 ile 5 arasında değişmek-tedir.

Yöntem-Gereç: Çalışma İstanbul Eğitim ve Araştırma Hastanesi Kadın Doğum kliniğinde 2005-2017 yılları arasında endometrial polip öntanısı ile yapılmış 4274 probe küretaj ve operatif histereskopi vakası retrospektif olarak ince-lenmiş, patolojik inceleme neticesinde premalign ve malign saptanan 34 vakanın özellikleri incelenmiştir.

BULGULAR: Endometial biopsi sonucu polip olarak bildirilen 4274 hastadan polip zemininde hiperplazi ve endo-metial kanser olarak bildirilen hasta sayısı 34(%0,79) idi. Hastaların yaş ortalaması 52(37-79) idi. Gravida ortalama 4,5(0-10), parite ortalama 2,6(0-7) idi. Hastaların %38'i postmenapozal, %62'si premenapozaldi. Beş hasta diyabet, 11 hasta hipertansiyon nedeni ile tedavi alıyordu. Tamoksifen kullanan hasta yoktu. Biopsi sonucu kompleks atipili hiperplazi 17 hastada(%50), basit atipisiz hiperplazi 6 hastada(%7,6), iyi diferansiye endometrioid tip adeno ca 5 hastada(%14,7), seröz adenokarsinom 5 hastada(%14,7) ve endometrial stromal sarkom 1 hastada(%2,9) saptandı. Hastalardan 3'ü opere olmadı kontrol biyopsi sonuçları benign saptandı. Kompleks atipili hiperplazi için malignite oranı 5/17(%29) olarak saptandı.

SONUÇLAR: Sonuç olarak, endometriyal polipler sık görülen, genellikle premalign olarak değerlendirilmeyen lez-yonlardır. Malignite görülme ihtimali postmenopozal dönemde daha fazladır.

Anahtar Kelimeler: endometrial polip, probe küretaj, operatif histereskopi, endometrial karsinom, endometrial hiperplazi

Endometrial Polip Öntanısı ile Biyopsi Yapılan Olgular

Endometrial Biyopsi Sonuçları

Kompleks Atipili Endometrial Hiperplazi 17 (%50)

Basit Atipisiz Endometrial Hiperplazi 6 (%17.6)

İyi Diferansiye Endometrioid Tip Adenoca 5 (%14.7)

Seröz Adenokarsinom 5 (%14.7)

Endometrial stromal tümör (%2.9)1

Hastaların Nihayi Patoloji Sonuçları

Nihayi Patoloji Sonuçları

Kompleks Atipili Hiperplazi 13 (%38.2)

İyi Diferansiye Endometroid Tip Adenokarsinom 10 (%29.4)

Seröz Adenokarsinom 5 (%14.7)

Endometrial Stromal sarkom 1 (%2.9)

Basit Atipisiz Endometrial Hiperplazi 1 (%2.9)

Skuamoz hc li ca 1 (%2.9)

0pere olmadı 3 (%8.8)

Page 33: Sağlık Bilimleri Üniversitesi 2. KADIN DOĞUM GÜNLERİ€¦ · Tanı, takip ve doğum Oya Demirci 11.30-11.45 ‘Erken’ ve ‘geç başlangıçlı’ fetal büyüme kısıtlığı:

33

1-2 Mart 2019Deniz Müzesi, İstanbul

Sağlık Bilimleri Üniversitesi

2. KADIN DOĞUMGÜNLERİ

SÖZLÜ BİLDİRİLER

[S-24]

Postmenapozal kadınlarda insülin direncinin değerlendirilmesinde TyG (trigliserit-glukoz)

indeksinin önemiGökçe Anık İlhan

Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi, Kadın Hastalıkları ve Doğum, İstanbul, Türkiye

AMAÇ: Bu çalışmanın amacı postmenapozal kadınlarda insülin direncinin değerlendirilmesinde trigliserit -glukoz indeksinin önemini araştırmaktır.

YÖNTEM: Çalışmaya ek sistemik hastalığı olmayan 150 sıralı postmenapozal hasta dahil edildi. Hastalar HOMA-IR (Homeostatic model assessment insulin resistance) değerlerine göre IR+ ve IR- olmak üzere iki gruba ayrıldı. HO-MA-IR değerinin 2,5 sınır değerin üzerinde olması insülin direnci olarak değerlendirildi. Her iki grup klinik, meta-bolik parametreler ve TyG (trigliserit-glukoz) indeksi açısından karşılaştırıldı. TyG indeksi = ln[açlık trigliserit (mg/dL)x açlık glukoz (mg/dL)/2] formülü ile hesaplandı. TyG indeksinin postmenapozal hastalarda insülin direncini ön görmesi açısından ROC analizi uygulandı.

BULGULAR: Çalışmaya 150 postmenapozal hasta dahil edildi ve 60 hastada insülin direnci saptandı. Insülin direnci (IR+) saptanan postmenapozal kadınlarda ortalama TyG indeksi 8,78±0,42 saptanmayan grupta (IR-) 8,38±0,41 olarak hesaplandı ve insülin direnci saptanan kadınlarda saptanmayan grup ile karşılaştırıldığında TyG indeksi ista-tistiksel olarak anlamlı daha yüksekti (p<0,001). TyG indeksi sınır değer 8,56 alındığında insülin direncini öngörme açısından sensitivitesi %75 ve spesifitesi %69 olarak hesaplandı.

SONUÇ: Postmenapozal kadınlarda insülin direncinin değerlendirilmesinde TyG indeksi umut verici klinik bir biyo-belirteç olabilir.

Anahtar Kelimeler: Menapoz, insülin direnci, trigliserit -glukoz indeksi

Page 34: Sağlık Bilimleri Üniversitesi 2. KADIN DOĞUM GÜNLERİ€¦ · Tanı, takip ve doğum Oya Demirci 11.30-11.45 ‘Erken’ ve ‘geç başlangıçlı’ fetal büyüme kısıtlığı:

34

1-2 Mart 2019Deniz Müzesi, İstanbul

Sağlık Bilimleri Üniversitesi

2. KADIN DOĞUMGÜNLERİ

SÖZLÜ BİLDİRİLER

[S-26]

Preeklamptik Hastalarda Postpartum Dönemde Renal Fonksiyon, Proteinüri ve Kan Basıncı

Değişikliklerinin DeğerlendirilmesiEbru Aygüler, Gökçe Anık İlhan

Marmara Üniversitesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Ana Bilim Dalı

AMAÇ: Preeklampsi tüm gebeliklerin %2- %8’inde görülen gebeliğin hipertansif hastalıklarından biridir. Preeklamp-sideki renal hasar, glomerüler endotelyozis ile ilgilidir, proteinüri ve böbrek fonksiyonlarında bozulma olarak olarak kliniğe yansımaktadır. Doğum sonrası tansiyon yüksekliğinin, proteinürinin ve böbrek fonksiyonlarının düzelmesi beklenir. Düzelmemesi halinde altta yatan böbrek hastalığı olup olmadığının ekarte edilmesi gerekir. Biz çalışma-mızda preeklamptik gebelerin tansiyon değerlerini, proteinüri ve renal fonksiyonlarını, doğum öncesi ve postpar-tum 6. haftada karşılastırmayı planladık.

YÖNTEM: Araştırmaya ACOG (The American College of Obstetricians and Gynecologists) tanı kriterlerine göre pre-eklampsi tanısı alan 18 yaşından büyük, üçüncü trimesterde, tekil 50 gebe dahil edildi. Postpartum 6. haftada pre-eklamptik hastaların postpartum tansiyon değerleri, kan ve idrar tetkiklerinin sonuçları doğum öncesi sonuçlarla karşılaştırıldı.

BULGULAR: Preeklamptik gebelerin yaş ortalaması 29,26±7,15, ortalama gestasyonel hafta 35,6±2,82, ortalama VKİ 31,31±4,88 olarak hesaplandı. 50 preeklamptik hastanın 20 (%40)’sinde ağır preeklampsi bulguları mevcut-tu. Postpartum 6. haftada, sistolik kan basıncında ortalama 34,56±15,21 mmHg azalma izlenirken diyastolik kan basıncında 22,88±11,68 mmHg azalma gözlendi (p <0,001) ve istatistiksel olarak anlamlıydı. BUN ve ürik asit de-ğerlerinde postpartum 6. haftada istatistiksel olarak anlamlı azalma izlendi (p <0,001). 24 saatlik idrar kullanılarak ve Cockroft-Gault formülü ile hesaplanan kreatinin klirensinde anlamlı fark izlenmezken 24 saatlik idrarda protein değerinde ortalama değişim 2313,52±2696,48 olarak hesaplandı ve postpartum 6. haftada azalma gözlenirken ara-daki fark istatistiksel olarak anlamlıydı (p <0,001). Postpartum 6. haftada persistan hipertansiyonu olan 14 (%28); persistan proteinürisi olan 19 hasta (%38) mevcuttu.

SONUÇ: Tansiyon ve proteinüri değerlerinin postpartum 6. haftada yüksek oranda devam etmesi, preeklampsinin sadece gebelikte değil postpartum dönemde de takip edilmesi gereken sistemik bir hastalık olduğunu destekle-mektedir.

Anahtar Kelimeler: preeklamptik hasta, postpartum renal fonksiyon, proteinüri, hipertansiyon

Page 35: Sağlık Bilimleri Üniversitesi 2. KADIN DOĞUM GÜNLERİ€¦ · Tanı, takip ve doğum Oya Demirci 11.30-11.45 ‘Erken’ ve ‘geç başlangıçlı’ fetal büyüme kısıtlığı:

35

1-2 Mart 2019Deniz Müzesi, İstanbul

Sağlık Bilimleri Üniversitesi

2. KADIN DOĞUMGÜNLERİ

SÖZLÜ BİLDİRİLER

[S-28]

Kadında Üretral Kondiloma Aküminata: Nadir Bir Olgu Sunumu ve Güncel Tedavi Yaklaşımları

Fatma Yazıcı YılmazYüksek İhtisas Üniversitesi Tıp Fakültesi, Koru Hastaneleri, Kadın hastalıkları ve Doğum, Ankara

GİRİŞ-AMAÇ: Kondiloma aküminata, human papilloma virüsün (HPV) neden olduğu genital ya da perianal bölgede nadirende external orifis ve mesane içerisinde görülebilmektedir. Biz bu makalede üretral karünkül olarak yanlış tanı almış üretral kondiloma aküminata olgusunu sunmayı amaçladık. OLGU: 50 yaşında gravida 2 para 2 olan bayan hasta kliniğimize tekrarlayan vulvar kondilom şikayeti ile başvurmuştur. Hastanın muayenesinde vulvada bilateral labium majusta, vagende, anal bölgede ve üretral eksternal orifisi kapatan kondiloma aküminata ile uyum-lu lezyonlar izlenmiştir (Resim 1). Hastanın anamnezinde iki kez vulvar ve anal bölgedeki kondiloma aküminata lezyonları için tedavi aldığı öğrenilmiştir. Tedavi sonrası rekürrensleri olması sebebi ile kliniğimize başvurmuştur. Hastanın önceki tedavilerinin trikloraasetik asit ile yapıldığı öğrenilmiştir. Vulvadaki papiller lezyonlardan eksiyonel biopsi yapıldı. Diğer lezyonlar koterize edilmiştir. Eksternal üretral meatus girişindeki papiller kondilom odağı eksize edildi. Sistoskopi ile üretral meatus ve mesane değerlendirildi, rezidüe lezyon izlenmedi. Histopatolojik tanı kondi-loma akuminata olarak bildirildi. Postoperatif üriner komplikasyon izlenmedi. 3 aylık takipte rekürrens izlenmedi.

TARTIŞMA: Kondiloma aküminata ülkemizde 30-65 yaş kadınlarda insidans 97-131/100 000, %15-37 rekürrens iz-lenmektedir. Spontan regrese olabilir. Tanı genellikle klinik olarak koyulur. Biyopsi tanı kesin değilse bazı durumlar-da yapılması önerilmektedir. Olgumuzda sık görmediğimiz bir yerleşim yerinde olması ve tedaviye dirençli olması sebebi ile biopsi ile tanıyı kesinleştirdik. Tedavide podofilox %0.5 solüsyon veya jel, Imiquimod %5 krem, podophyl-lin, TCA ve BCA, elektrokoterizasyon, cerrahi eksizyon, kriyoterapi, CO2 lazer, interferon gibi birçok tedavi seçeneği bulunmaktadır. Hastamızda tedaviyi elektrokoterizasyon ve eksizyonel cerrahi olarak planladık.

SONUÇ: Tedavi de rekürrens azaltmak için anatomik olarak yerleşebileceği lokalizasyonlar dikkatle taranmalı ve tüm lezyonların ortadan kaldırılması esas alınmalıdır.

Anahtar Kelimeler: Kondiloma Aküminata, Üretra, Rekürrens

Üretral, vulvar ve perianal kondiloma aküminata

Page 36: Sağlık Bilimleri Üniversitesi 2. KADIN DOĞUM GÜNLERİ€¦ · Tanı, takip ve doğum Oya Demirci 11.30-11.45 ‘Erken’ ve ‘geç başlangıçlı’ fetal büyüme kısıtlığı:

36

1-2 Mart 2019Deniz Müzesi, İstanbul

Sağlık Bilimleri Üniversitesi

2. KADIN DOĞUMGÜNLERİ

SÖZLÜ BİLDİRİLER

[S-29]

Gestasyonel Diyabet hastalarında retinal değişikliklerin değerlendirilmesinde yeni yaklaşım:

Optik koherans tomografi anjiyografiMehmet Erol Can1, Betül Dündar2

1Sağlık Bilimleri Üniversitesi Yüksek İhtisas Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Göz Hastalıkları Kliniği, Bursa2Sağlık Bilimleri Üniversitesi Yüksek İhtisas Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Kadın Doğum ve Hastalıkları Kliniği, Bursa

AMAÇ: Bu çalışmada GDM ile ilişkili retinopati bulgularının non-invazif olarak yeni bir teknoloji olan optik koherans tomografi anjiyografi (OKTA) ile değerlendirilmesi amaçlanmıştır.

YÖNTEM: Çalışmaya hastanemiz kadın doğum ve hastalıkları polikliniğinde GDM tanısıyla takip edilen 28-34 hafta-lık 10 gebe (GDM grubu) ile herhangi bir hastalığı bulunmayan 28-34 haftalık 10 sağlıklı gebe (Gebe grubu) dahil edildi. Gebeler ile aynı yaş grubunda bulunan ve bilinen kronik hastalığı olmayan 10 kadın gönüllü ise kontrol gru-bu olarak çalışmaya dahil edildi. Çalışmaya alınan gönüllülerin detaylı oftalmolojik muayeneleri yapıldıktan sonra Foveal avasküler zone (FAZ) alanı ve Non-flow area (NFA) alanı foveal bölgede OKTA kullanılarak ölçüldü (Resim-1). Yüzeyel kapiller pleksus (YKP) ve derin kapiller pleksus (DKP) yoğunluğu 6x6 mm alanda 6 bölgeye ayrılarak(Re-sim-1), optik sinir başındaki kapiller pleksus yoğunluğu ise 4.5x4.5mm alanda 5 bölgeye ayrılarak (Resim-2) yine OKTA kullanılarak ölçüldü.

BULGULAR: GDM grubunda ortalama yaş ortalaması 35.67±3.36, gebe grubunda 27.23±5.60, kontrol grubunda 34.78±6.97 idi.

Ortalama FAZ değeri GDM grubunda 0.299±0.09 mm², gebe grubunda 0.265±0.11mm², kontrol grubunda 0.269±0.09 mm² bulunmuştur (p>0.05).NFA değeri ise GDM grubunda 0.519±0.10mm², gebe grubunda 0.503±0.13mm², kont-rol grubunda 0.457±0.13mm² bulunmuştur (p>0.05). YKP ve DKP yoğunluğu her üç grupta tüm kadranlarda istatik-sel olarak anlamlı fark tespit edilmedi (p>0.05).Optik disk başında tüm kadranlarda kapiller pleksus yoğunluğunda istatiksel olarak anlamlı fark tespit edilmedi (p>0.05).

SONUÇ: Çalışmamız GDM olanlarda normal gebe ve gebe olmayanlara göre retinal yapılarda anlamlı değişiklerin olmadığını göstermesi açısından önemlidir. Non-invazif bir yöntem olan OKTA ile rutin muayenede retinopati bul-guları izlenmeden de retinopati ile ilişkili kapiller yoğunluk değişimleri olabileceği unutulmamalıdır.

Anahtar Kelimeler: Gestasyonel Diyabet, Optik Koherans Tomografi Anjiyografi, Retinopati

Page 37: Sağlık Bilimleri Üniversitesi 2. KADIN DOĞUM GÜNLERİ€¦ · Tanı, takip ve doğum Oya Demirci 11.30-11.45 ‘Erken’ ve ‘geç başlangıçlı’ fetal büyüme kısıtlığı:

37

1-2 Mart 2019Deniz Müzesi, İstanbul

Sağlık Bilimleri Üniversitesi

2. KADIN DOĞUMGÜNLERİ

SÖZLÜ BİLDİRİLER

Resim-1

Foveal avasküler zone, non-flow area, Yüzeyel kapiller pleksus (YKP) ve derin kapiller pleksus (DKP) yoğunluğu 6x6 mm alanda

Resim-2

Optik sinir başındaki kabiller pleksus yoğunluğu

Page 38: Sağlık Bilimleri Üniversitesi 2. KADIN DOĞUM GÜNLERİ€¦ · Tanı, takip ve doğum Oya Demirci 11.30-11.45 ‘Erken’ ve ‘geç başlangıçlı’ fetal büyüme kısıtlığı:

38

1-2 Mart 2019Deniz Müzesi, İstanbul

Sağlık Bilimleri Üniversitesi

2. KADIN DOĞUMGÜNLERİ

SÖZLÜ BİLDİRİLER

[S-30]

Harlequin İktiyozis Olgu SunumuHüseyin Pehlivan1, Fatma Yazıcı Yılmaz2

1Sincan Özel Koru Hastanesi Ankara2Sincan Özel Koru Hastanesi Ankara

Harlequin İktiyozis OLGU: Güncel Tanı ve Tedavi Yaklaşımı

Giriş ve Amaç: Harlequin iktiyozis çok ciddi bir konjenital iktiyozis formlarından biridir. Biz bu makalemizde Harlequ-in iktiyozis tanılı bir olguyu sunmayı oldukça nadir olan bu olguyu, literatür eşliğinde tartışmayı amaçladık.

Olgu: 24 yaşında gravida 2 para 1 olan hasta 11. gebelik haftasında kliniğimize takip amaçlı başvurdu. Hastanın anamnezinde 1 yıl önce 31 haftalık iktiyozis tanılı intrauterin ex fetus normal spontan vajinal yolla doğum yaptığı öğrenildi. Eşi ile akraba evliliği mevcut değildi. Hasta hastalığın genetik geçişi konusunda bilgilendirildi. Aile antena-tal tanı testlerini kabul etmedi. Antenatal tarama testleri normal olarak geldi. Antenatal USG de açık ve balık ağzı görünüm izlendi (Resim 1). Ek anomali saptanmadı. Hasta 36. gebelik haftasında prematür membran rüptürü tanısı ile sezaryen doğum ile 3370 gr APGAR 9/10 olan kız bebek doğurtuldu. Bebekte fizik muayenede Harlequin fetus bulguları olan ciltte kabuklanmalar, fissürler ve cilt kalınlaşması, yüzde palyaço gülümsemesine benzeyen tipik gö-rünüm, gözlerde ektropion ve açık ağız mevcuttu (Resim 2). 40 günlük yenidoğan yoğun bakımı sonrasında bebek önerilerle taburcu edilmiştir (Resim 3).

Tartışma: İktiyozisler epidermisin deskuamasyonu ve anor¬mal diferansiyasyonuna bağlı kornifikasyonu ile karak-terize, klinik, genetik ve etyolojik olarak büyük ve heterojen bir grup bozukluktur. Hastalık otozomal resesif geçiş-lidir ve epidermisteki bozukluk prenatal dönemde başlar. Bebeklerde mortalite yakın zamanlara kadar çok yüksek iken günümüzde prognoz çok daha iyidir. Yenidoğanın inkübatör bakımının yanı sıra cilt bakımının da yapılması, dehidratasyondan ve enfeksiyondan korunulması mortalitenin azalmasına katkıda bulunmuştur.

Sonuç: Harlequin iktiyozis prenatal tanısı mümkün bir hastalıktır. Harlequin iktiyozis’li bebeği olan hastalara mutla-ka prekonsepsiyonel danışmanlık verilmelidir.

Anahtar Kelimeler: Harlequin İktiyozis, Harlequin İktiyozis tanı, Harlequin İktiyozis tedavi

Harlequin İktiyozis Harlequin İktiyozis

Page 39: Sağlık Bilimleri Üniversitesi 2. KADIN DOĞUM GÜNLERİ€¦ · Tanı, takip ve doğum Oya Demirci 11.30-11.45 ‘Erken’ ve ‘geç başlangıçlı’ fetal büyüme kısıtlığı:

39

1-2 Mart 2019Deniz Müzesi, İstanbul

Sağlık Bilimleri Üniversitesi

2. KADIN DOĞUMGÜNLERİ

SÖZLÜ BİLDİRİLER

Harlequin İktiyozis

Page 40: Sağlık Bilimleri Üniversitesi 2. KADIN DOĞUM GÜNLERİ€¦ · Tanı, takip ve doğum Oya Demirci 11.30-11.45 ‘Erken’ ve ‘geç başlangıçlı’ fetal büyüme kısıtlığı:

40

1-2 Mart 2019Deniz Müzesi, İstanbul

Sağlık Bilimleri Üniversitesi

2. KADIN DOĞUMGÜNLERİ

SÖZLÜ BİLDİRİLER

[S-31]

Konvulsi yon ile gelen ati pik eklampsi ve preeklampsi : olgu sunumu ve li teratür derlemesi

Mustafa BehramSağlık Bilimleri Üniversitesi Kanuni Sultan Süleyman Eğitim Araştırma Hastanesi Perinatoloji Kliniği

Preeklampsi; gebeliğin 20. haftasından postpartum 2. gün arasında annede oluşan hipertansiyon (HT) ve proteinüri ile karakterize klinik bir tablodur. Bu tabloya konvulsiyon da eklenirse eklampsi adı verilir. Atipik preeklampsi-ek-lampsi (PE/E); gebelikte ortaya çıkan ve klasik olmayan hipertansif bozukluk formlarını tanımlamak için kullanıl-maktadır. Birçok değişken tabloyu içinde bulunduran ve bu nedenle kesin bir tanımı olmayan atipik PE/E, preeklam-psi olgularının yaklaşık %8'ini oluşturur.

Bu yazıda; karın ağrısı ve baş ağrısı şikayeti ile acil servise başvuran, 23 yaşında ve 22 haftalık gebe ve acil serviste jeneralize tonik klonik konvulsiyon geçiren bir olgu sunulmuştur. Hastanın başvuru anında ve yoğun bakımda HT ve proteinüri gelişmedi. Acil laboratuvar CBC ve rutin biyokimya bulguları normal sınırlardaydı. Hasta 32. haftaya ka-dar yakın takipli olarak serviste takip edildi. 32. haftada tekrar jeneralize tonik klonik nöbet geçirdi. Bunun üzerine uygun şartlar sağlandıktan sonra sezaryen doğum ile 2000 gr ağırlıklı erkek bebek doğurtuldu.

Atipik PE/E semptom ve bulguları ile kliniğe gelen olgularda HT veya proteinüri olmaması, klinisyen için preeklam-psi/eklampsi teşhisini engellememelidir. Bunun için atipik PE/E için küçük ipucu bulguları akılda tutulmalı ve bunun uygun ve zamanında yönetim için kritik öneme sahip olduğu bilinmelidir. Kadın doğum uzmanları atipik PE/E ol-gularının farkında olmalı, bu bozukluğa ait yüksek şüpheciliklerini devam ettirmeli ve acil adımlar atmaya hazırlıklı olmalıdır.

Anahtar Kelimeler: Atipik preeklamps,eklampsi,konvulsiyon.

Page 41: Sağlık Bilimleri Üniversitesi 2. KADIN DOĞUM GÜNLERİ€¦ · Tanı, takip ve doğum Oya Demirci 11.30-11.45 ‘Erken’ ve ‘geç başlangıçlı’ fetal büyüme kısıtlığı:

41

1-2 Mart 2019Deniz Müzesi, İstanbul

Sağlık Bilimleri Üniversitesi

2. KADIN DOĞUMGÜNLERİ

SÖZLÜ BİLDİRİLER

[S-34]

Hafif preeklampsi öyküsü olan hastalarda artmış epikardiyal yağ dokusu kalınlığı ve bunun

enflamasyonla ilişkisiFaika Ceylan Çiftçi

Özel Koru Sincan Hastanesi, Ankara

GİRİŞ: Preeklampsi(PE), artmış mortalite ve morbidite ile birliktedir. Epikardiyal yağ dokusu(EYD) kalınlığı artışı kar-diyovasküler hastalıklar için bir risk faktörüdür. EYD kalınlığı artışı visseral yağlanmanın iyi bir göstergesi olan yeni bir kardiyometabolik risk faktörüdür. PE öyküsü olan kadınların ilerleyen yıllarda vasküler hastalık geçirme olasılık-ları artmıştır. Yakın zamanda yapılan çalışmalarda ağır PE geçiren hastaların doğumdan hemen sonraki değerlendir-melerinde; endotel işlev bozukluğu ve artmış EYD kalınlığı gösterilmiştir. Bu çalışmada; 5 yıl önce hafif PE(140/90 mmHg ≤ sistemik arter basıncı <160/ 110 mmHg, 0.3≤ proteinüri <3 g/gün) geçiren ve kardiyovasküler risk faktörü olmayan hastalarda EYD kalınlığı ve bunun enflamasyonla ilişkisi araştırılmıştır.

METOD: Bu çalışmaya hafif PE öyküsü olan(47 kadın; ortalama yaş: 33.27±8.03) ve 25 sağlıklı gönüllü kadın(ortala-ma yaş: 37.69±10.03) alındı. PE gelişen doğumdan 5 yıl sonrasında tüm katılımcılara, transtorasik ekokardiyografi incelemesi yapıldı. EYD kalınlığı parasternal uzun aks penceresinden sistol fazının sonunda ölçüldü.

BULGULAR: Sağlıklı gönüllülerle karşılaştırıldığında hafif PE öyküsü olan bireylerde EYD kalınlığı anlamlı olarak art-mıştır (sırasıyla, 0.50±0.09 ve 0.58±0.10 mm, p= 0.002). Bunun yanında yüksek duyarlılıklı C-Reactive Protein(hs-C-RP) değerlerinde de anlamlı bir artış saptanmıştır (sırasıyla, 2.56±1.99ve 3.68±2.07). Ayrıca hafif PE öyküsü olan bireylerde EYD kalınlığı ve hs-CRP değerleri arasında pozitif korelasyon saptanmıştır (r= 0.451, p< 001).

SONUÇ: Bizim bildiğimiz kadarıyla, bu çalışma hafif PE öyküsü olan bireylerde EYD kalınlığının arttığını gösteren ilk araştırmadır. Dahası, bu etki enflamasyonla anlamlı olarak ilişkilidir. Bu durum, plasental hastalığa yatkınlığı olan kadınların gelecekteki vasküler hastalık riskinin neden daha yüksek olduğunu açıklayabilir.

Anahtar Kelimeler: preeklamsi, epikardiyal yağ dokusu kalınlığı, enflamasyon

Demografik, Biokimyasal, Hemodinamik ve Ekokardiografik Değerler

Preeklamsi (n= 47) Kontrol (n= 23) P değeriYaş (yıl) 33.27±8.03 37.69±10.03 0.074Ürik Asit(mg/dL) 3.86±0.87 3.75±0.74 0.582Kreatinin(mg/dL) 0.79±0.11 0.77±0.09 0.498ALT(IU/mL) 20.48±11.30 20.17±6.59 0.884hs-CRP(mg/L) 3.68±2.07 2.56±1.99 0.036Açlık Plazma Glucose (mg/dL) 93.21±9.25 94.39±5.59 0.511Total kolesterol (mg/dL) 187.57±33.36 180.21±27.12 0.329Trigliserid (mg/dL) 115.08±55.18 126.04±58.62 0.458HDL-kolesterol (mg/dL) 48.23±8.89 49.17±10.88 0.721LDL-kolesterol (mg/dL) 114.80±25.79 106.21±19.88 0.131Vücut Kitle Endeksi (kg/m2) 26.53±4.49 27.01±4.33 0.679Hemoglobin (g/dL) 13.47±3.54 13.54±1.27 0.906EYD kalınlığı(cm) 0.58±0.10 0.50±0.09 0.002Sol ventrikül kitle indeksi (gr/m2) 78.64±17.18 76.54±13.46 0.581Sol Atriyum Çapı(cm) 3.07±0.43 3.11±0.38 0.692Sol ventrikül ejeksiyon fraksiyonu (%) 68.18±4.83 67.86±5.57 0.817Sistolik kan basıncı (mmHg) 116.76±11.89 117.60±12.60 0.790Diyastolik kan basıncı (mmHg) 74.76±7.87 74.78±7.90 0.993

Page 42: Sağlık Bilimleri Üniversitesi 2. KADIN DOĞUM GÜNLERİ€¦ · Tanı, takip ve doğum Oya Demirci 11.30-11.45 ‘Erken’ ve ‘geç başlangıçlı’ fetal büyüme kısıtlığı:

42

1-2 Mart 2019Deniz Müzesi, İstanbul

Sağlık Bilimleri Üniversitesi

2. KADIN DOĞUMGÜNLERİ

SÖZLÜ BİLDİRİLER

[S-36]

İlk trimesterde Meckel Gruber Sendromu TanısıSalim Sezer

Sağlık Bilimleri Üniversitesi, Kanuni Sultan Süleyman Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Kadın Hastalıkların ve Doğum Anabilim Dalı, Perinatoloji Kliniği

GİRİŞ-AMAÇ: Bu çalışmada ilk trimesterde Meckel Gruber Sendromunun tanısı ve sonografik özelliklerini sunmayı amaçladık.

GEREÇ-YÖNTEM: İlk trimester rutin taraması için gönderilen hasta 11-14 hafta sonografisi ve ikili test için ultrasonla (voluson E-6) değerlendirildi.

BULGULAR: Baş popo mesafesine göre 12 hafta 5 günlük canlı ve hareketli bebek izlendi. Fetal kraniyal incelemede oksipital bölgede ensefalosel izlendi. Ayrıca bilateral polikistik böbrekler izlendi ve böbrek boyutları belirgin olarak artmıştı. Renkli Doppler akımı yardımıyla pelvik bölgede her iki umbilikal arter izlendi ve mesane izlenmedi. Bu da klasik olarak non-fonksiyone böbreklerin bir bulgusudur. Fetal amniyon sıvısı gebelik haftasına göre normal olarak izlendi. Bu dönemde amniyon sıvısı fetal membranlardan ekstravazasyonla oluştuğu için non-fonksiyone böbrekler varlığında ilk trimesterde amniyon sıvısı miktarı normaldir. 15-16. gebelik haftalarından itibaren amniyon sıvısı azalır ve anhidramniyos gelişir.

SONUÇ: Meckel Gruber Sendromu gibi yaşamla bağdaşmayan anomaliler ne kadar erken haftada tespit edilerse o kadar erken gebelik terminasyonu seçeneği sunulur. Böylece erken haftada terminasyon daha kolay ve daha az komplikasyonla tamamlanır. Ayrıca gebeliğin ilerleyen haftalarında gelişebilecek preeklampsi, gestasyonel hiper-tansiyon gibi hastalıklardan korunmuş olur. İlk trimesterden sonra anhidramniyos gelişir ve anhidramniyos varlığın-da fetüsü değerlendirmek daha zor olur.Günümüzde yüksek çözünürlüğü olan ultrason cihazlarıyla Meckel Gruber Sendromu tanısı ilk trimesterde kolayca konabilmektedir.

Anahtar Kelimeler: İlk trimester sonografisi, Meckel Gruber Sendromu, prenatal tanı

Page 43: Sağlık Bilimleri Üniversitesi 2. KADIN DOĞUM GÜNLERİ€¦ · Tanı, takip ve doğum Oya Demirci 11.30-11.45 ‘Erken’ ve ‘geç başlangıçlı’ fetal büyüme kısıtlığı:

43

1-2 Mart 2019Deniz Müzesi, İstanbul

Sağlık Bilimleri Üniversitesi

2. KADIN DOĞUMGÜNLERİ

SÖZLÜ BİLDİRİLER

[S-37]

Gebelik döneminde egzersizin maternal ve fetal sağlık üzerine etkileri ve önemi

Rumeysa Durmuş, Kadir Daştanİstanbul Yeni Yüzyıl Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Fakültesi, İstanbul

AMAÇ: Son yıllarda tüm dünyada kadınlar egzersize daha fazla ilgi göstermeye başlamıştır. Gebelik döneminde yapılan egzersizin doğumu kolaylaştırdığı bilinmekte, fetal ve maternal sağlık üzerine birçok faydası bulunmakta-dır. Bu çalışmada gebelik döneminde egzersizin faydaları ile ilgili farkındalık yaratılması amaçlanmıştır. YÖNTEM: Çalışmada gebelik döneminde yapılan egzersizin faydalarına dair literatür taraması yapılmış ve güncel çalışmalar dikkate alınarak gebeler tarafından özellikle yapılması önerilen egzersiz tiplerine değinilmiştir. BULGULAR: Gebelik-te yapılan egzersizlerin birçok faydası bulunmaktadır. Bunlar arasında dolaşım ve sindirim işlevlerini düzenlemeleri, kilo kontrolünü sağlamaları, dayanıklılık ve kuvvetin artırılmasına yardımcı olmaları, prepartum ve intrapartum uterin kasılmaları desteklemeleri, psikolojik iyilik halinin artması ile gestasyonel diyabetin önlenmesine yardımcı olmaları bulunmaktadır. Ancak kardiyovasküler hastalıklar, solunum, böbrek, tiroid hastalıkları, diyabet, hipertansi-yon veya abortus öyküsü olan gebeler için egzersizin sakıncaları olabilmektedir. Bu nedenle, düzenli egzersiz yapan ve yapmayan gebelere farklı önerilerde bulunulması gerekmektedir. Düzenli egzersiz yapan gebeler aşırı yorucu, yüksek şiddetli egzersizlerden kaçınmalıdır. Egzersiz yaparken sıvı dengesine dikkat etmeli ve su kaybını önlemek için uygun miktarda sıvı almalıdırlar. Öncesinde düzenli egzersiz yapmayan gebeler bu önerilere ilaveten ilk 13 hafta egzersiz yapmamalıdır. Gebelikte egzersizin şiddeti fetus sağlığı açısından oldukça önemlidir. Yapılan çalışmalarda, sağlıklı gebelerde hafif ve orta şiddetteki egzersizin anne için yararlı, fetus için zararlı olmadığı belirtilmektedir. SONUÇ: Sağlıklı, herhangi bir hastalığı olmayan gebelerin uzman gözetimi altında yapılan egzersizlerden gebelik dö-neminde, doğum sırasında ve doğum sonrası fayda gördüğü bilinmektedir. Aynı zamanda, gebelik sırasında yapılan egzersiz, hem anneyi hem de bebeği belirli hastalıklara karşı korumaktadır. Tüm hayat boyunca yaşam tarzı olarak benimsenilmesi önerilen egzersiz gebelik döneminde de göz ardı edilmeyerek düzenli olarak yapılmalıdır.

Anahtar Kelimeler: Gebelik, Egzersiz, Fetal Sağlık, Gestasyon

Page 44: Sağlık Bilimleri Üniversitesi 2. KADIN DOĞUM GÜNLERİ€¦ · Tanı, takip ve doğum Oya Demirci 11.30-11.45 ‘Erken’ ve ‘geç başlangıçlı’ fetal büyüme kısıtlığı:

44

1-2 Mart 2019Deniz Müzesi, İstanbul

Sağlık Bilimleri Üniversitesi

2. KADIN DOĞUMGÜNLERİ

SÖZLÜ BİLDİRİLER

[S-38]

Joubert sendromu: 3 olgu sunumuZeynep Gedik Özköse

SBÜ Kanuni Sultan Süleyman Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı, Perinatoloji Bölümü, İstanbul, Türkiye

GİRİŞ: Joubert sendromu (JS) hipotoni- ataksi, anormal göz hareketleri, epizodik hiperpne- apne nöbetleri,mental- motor gelişme geriliği ile ilişkili serebellar vermisin tam veya parsiyel agenezisi ile karakterize otozomal resesif geçiş gösteren nörogelişimsel bir bozukluktur.İnsidansı 1/80000-100000'dir.Tanımlanmış 34 gen vardır.Etkilenmiş çocuğu olan ailelerde tekrarlama riski %25'dir. Prenatal tanısı güçtür.Prenatal ultrasonografik incelemede açık dördüncü ventrikül mevcuttur ve transserebellar düzlemde izlenebilen bir vermis yoktur.Orta hatta vermisin yokluğu ile tanı konulur.Prenatal dönemde ultrasonografik inceleme ile tanı koyduğumuz üç JS'lu fetusu sunmaktayız.

Olgu1: 31 yaş G3P1A1 hasta 21+3 gestasyonel haftada mega sisterna magna nedeniyle kliniğimize refere edildi. Ultrasonografik incelemede sisterna magna 11,1 mm, ventrikülomegali, 4. ventrikülle sisterna magna ilişkili izlendi.Aksiyal ve sagital planlarda vermis izlenmedi. Ek anomali olarak bilateral polikistik böbrek izlendi.Fetal kranıyal MR bulguları destekledi. Serebellar vermis agenezisi ve polikistik böbrek bulgularıyla JS düşünüldü.Ailenin isteği doğ-rultusunda gebeliğin takibi devam ediyor.

Olgu2: 21 yaş G1P0 hasta 23+2 gestasyonel haftada vermis agenezisi tanısıyla kliniğimize refere edildi. Ultrasonog-rafik incelemede transerebellar çap, sisterna magna, lateral ventriküller normal izlendi.Aksiyal ve sagital planlarda vermis izlenmedi. Fetal kranıyal MR normal olarak raporlandı.Ailenin isteği doğrultusunda MR tekrarı yapılacak ve gebeliğin takibi devam ediyor.

Olgu3: 19 yaş G2P1 hasta 23+1 gestasyonel haftada anhidri nedeniyle kliniğimize refere edildi. Ultrasonografik in-celemede sisterna magna 12,9 mm, ventrikülomegali, 4.ventrikülle sisterna magna ilişkili izlendi.Aksiyal ve sagital planlarda vermis izlenmedi. Ek anomali olarak bilateral polikistik böbrek izlendi.Fetal kranıyal MR bulguları destek-ledi.Serebellar vermis agenezisi ve polikistik böbrek bulgularıyla JS düşünüldü.Terminasyon yapıldı.

SONUÇ: JS'nun prenatal tanısı zordur ve prenatal görüntüleme bulguları JS'lu fetusa sahip olabilecek ailelere danış-manlık ve doğru bilgi sağlamak için önemlidir.

Anahtar Kelimeler: Joubert sendromu, serebellar vermis agenezisi, prenatal tanı, ultrasonografi

Olgu 1. Bilateral polikistik böbrek Olgu 1. Vermis agenezisi ve 4. ventrikülle sisterna magna ilişkisi (aksiyal)

Page 45: Sağlık Bilimleri Üniversitesi 2. KADIN DOĞUM GÜNLERİ€¦ · Tanı, takip ve doğum Oya Demirci 11.30-11.45 ‘Erken’ ve ‘geç başlangıçlı’ fetal büyüme kısıtlığı:

45

1-2 Mart 2019Deniz Müzesi, İstanbul

Sağlık Bilimleri Üniversitesi

2. KADIN DOĞUMGÜNLERİ

SÖZLÜ BİLDİRİLER

Olgu 2. Vermis agenezisi (aksiyal) Olgu 3. Bilateral polikistik böbrek

Olgu 3. Vermis agenezisi (aksiyal)

Page 46: Sağlık Bilimleri Üniversitesi 2. KADIN DOĞUM GÜNLERİ€¦ · Tanı, takip ve doğum Oya Demirci 11.30-11.45 ‘Erken’ ve ‘geç başlangıçlı’ fetal büyüme kısıtlığı:

46

1-2 Mart 2019Deniz Müzesi, İstanbul

Sağlık Bilimleri Üniversitesi

2. KADIN DOĞUMGÜNLERİ

SÖZLÜ BİLDİRİLER

[S-39]

Goldenhar sendromu; Olgu SunumuZüat Acar

SBU Kanuni Sultan Süleyman Eğitim Araştırma Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı, Perinataloji bölümü, İstanbul

GİRİŞ/AMAÇ: Goldenhar sendromu(GS) ya da okuloaurıkulovertebral spektrum(OAVS) birinci ve ikinci brakiyal ar-kın gelişim anomalisi sonucu oluşan hemifasiyal mikrozomi, göz, kulak ve vertebra anomalileri ile karakterize bir sendromdur (OMIM %164210). Kardiyak, urogenital, iskelet ve santral sinir sistemi anomalileri bu sendroma eslik edebilmektedir.İlk kez Goldenhar tarafından tanımlanan sendrom, daha sonra 1963 yılında Gorlin ve ark. tarafın-dan ek vertebra anomalileri nedeni ile okuloaurıkula-vertebral sendrom olarak tanımlanmıştır. İnsidansı 1/3000-5000 arasında değişmektedir ve erkek kız oranı 3:2 dir.Olguların büyük kısmı sporadik olmakla birlikte otozomal do-minant ve resesif kalıtım da rapor edilmiştir.Maternal diyabet ve gebelikte maruz kalınan bazı ilaçlar da etiyolojide suçlanmıştır.Sendromun nadir görülmesi ve prenatal dönemde tanı konulduğunda gebelik sonladırılması seçeneği sunulabilceğinden dolayı erken tanısı önem kazanmaktadır.

OLGU: 32 yaş G2P1Y1 hasta, 33. gebelik haftasında ağır polıhıdroamnioz ön tanısı ile kliniğimize refere edildi.Ultra-sonografik incelemede amniyon sıvısı en derin vertıkal cep ölçümünde 18 cm ölçüldü, sol preaurikuler 2 adet skin tag. her 2 kulak aşağı yerleşimli, mikorognati, corpus callosumun splenıum kısmı İzlenmedi(cc parsiyel agenezı), ve perimebranöz alanda ventriküler septal defect ızlendı.Fetal MRI bulguların da ise belirgin polihidroamnioz, cc posterior kısmı yokluğu mikrognati, kranioservikal bileşke kısa olarak yorumlandı. Aileye terminasyon seçeneği su-nuldu, kardiyosentez ile genetik inceleme için materyal alındıktan sonra fetosit uygulanması takiben fetus doğrul-tuldu.Morfolojik olarak gözlemde her 2 kulak aşağı yerleşimli, preaurıkular skin tag, mikrotia, mikrognati ve fasyal asimetri izlendi.

SONUÇ: GS nadir görülmesi ve tanısının radyolojik ve klinik bulgular ile konması, ve genetik geçiş göstermesi nede-ni ile prenatal erken dönemde tanının konması hem gebeliğin sonladırılması hem de sonraki gebeliklerde genetik danışmanlık verilmesi açısından önemlidir.

Anahtar Kelimeler: Goldenhar sendromu, Prenatal tanı, ultrasonografi, Kulak anomalisi

GS li fetusun posanatal görüntüsü (mikrognati, preau-rıkular skin sign )

GS li fetusun sagital yüz görüntüsü

Page 47: Sağlık Bilimleri Üniversitesi 2. KADIN DOĞUM GÜNLERİ€¦ · Tanı, takip ve doğum Oya Demirci 11.30-11.45 ‘Erken’ ve ‘geç başlangıçlı’ fetal büyüme kısıtlığı:

47

1-2 Mart 2019Deniz Müzesi, İstanbul

Sağlık Bilimleri Üniversitesi

2. KADIN DOĞUMGÜNLERİ

SÖZLÜ BİLDİRİLER

GS lu fetusun 3d usd de sol preaurıkular skın tag görüntüsü

Page 48: Sağlık Bilimleri Üniversitesi 2. KADIN DOĞUM GÜNLERİ€¦ · Tanı, takip ve doğum Oya Demirci 11.30-11.45 ‘Erken’ ve ‘geç başlangıçlı’ fetal büyüme kısıtlığı:

48

1-2 Mart 2019Deniz Müzesi, İstanbul

Sağlık Bilimleri Üniversitesi

2. KADIN DOĞUMGÜNLERİ

SÖZLÜ BİLDİRİLER

[S-40]

Pelvik Organ Prolapsusu Olmayan Kadınlarda Genital Hiatus Ve Total Vaginal Uzunluğun Cinsel

Disfonksiyon İle İlişkisiEsma Sarıoğlu, Sevcan Arzu Arınkan, Fisun Vural

Haydarpaşa Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Kadın Hastalıkları ve Doğum Kliniği, İstanbul

Amaç:Kadın cinsel disfonksiyonu genel popülasyonun ortak bir problemi olmakla birlikte özellikle de ürojinekolojik hastalarda cinsel fonksiyon bozuklukları sık görülmektedir. Cinsel disfonksiyon, cinsel yanıt döngü basamakların-dan birinde kişisel hazzın engellenmesi, kişinin isteğindeki azalma nedeniyle objektif performansında düşüş olarak tanımlanmaktadır. Cinsel disfonksiyonun belirlenebilmesi için anatomik yapının değerlendirilmesi önemlidir. Bu ça-lışma ile prolapsusu olmayan kadınlarda total vajinal uzunluk, genital hiatus ölçümü ile cinsel fonksiyon bozukluğu arasındaki ilişkinin incelenmesi amaçlandı.

Yöntem: Sağlık Bilimleri Üniversitesi Haydarpaşa Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi ürojinekoloji polikliniğine başvuran ve prolapsusu olmayan 40 olgu dahil edildi. Hastalardan PISQ-12 formunu doldurmaları istendi. İstatistik-sel analizler için IBM SPSS Statistics 22 (IBM SPSS, Türkiye) programı kullanıldı.

Bulgular: Yaşları 20 ile 45 yaş arasında değişmekte olan toplam 40 olgu dahil edildi. Olguların yaş ortalaması 33,9±6,8 yıldır, vücut kitle indeksleri ortalaması 26,3± 5,7’dir. Gravida ve parite medyan değerleri 2’dir. PISQ 12 toplam skor medyan değeri 36, ortalama değeri 34,4±6’dır. PISQ emosyonel, fiziksel ve partner bağımlı ortalama skor değerleri sırasıyla 11,5, 15 ve 8,1’dir. Total vaginal uzunluk ortalama değeri 7,5±1,1 cmdir.

Genital hiatus ile, total vaginal uzunluk arasında pozitif yönde, PISQ 12 emosyonel skor değişkeni arasında negatif yönde korelasyon vardır ( r= 0,502; -0,340 p=0,001; 0,032). Total vaginal uzunluk ile PISQ 12 total skor ve emosyo-nel skor değişkenleri arasında negatif yönde korelasyon saptandı (r= - 0,328; -0,350 p= 0,039; 0,027).

Sonuç: Bu preliminer çalışmada; genital hiatus mesafesi ile total vaginal uzunluk, PIS-Q 12 emosyonel skoru ara-sında negatif korelasyon saptandı. Kadınlarda vaginaş büyüklük cinsel fonksiyonu etkileyebilir, ancak bu hususta yapılmış daha geniş serilere ihtiyaç vardır.

Anahtar Kelimeler: Cinsel fonksiyon, PISQ 12, total vaginal uzunluk, genital hiatus

Page 49: Sağlık Bilimleri Üniversitesi 2. KADIN DOĞUM GÜNLERİ€¦ · Tanı, takip ve doğum Oya Demirci 11.30-11.45 ‘Erken’ ve ‘geç başlangıçlı’ fetal büyüme kısıtlığı:

49

1-2 Mart 2019Deniz Müzesi, İstanbul

Sağlık Bilimleri Üniversitesi

2. KADIN DOĞUMGÜNLERİ

SÖZLÜ BİLDİRİLER

[S-41]

Merkezimize başvuran toksoplazma enfeksiyonu şüphesi olan olguların değerlendirilmesi

Başak KayaSağlık Bilimleri Üniversitesi, Antalya Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Perinatoloji Ünitesi, Antalya

AMAÇ: Maternal serolojik testlerde toksoplazma enfeksiyonu şüphesi olan olguların amniyosentez PCR sonuçları ile birlikte perinatal sonuçlarının değerlendirilmesi amaçlandı.

YÖNTEM: Haziran 2017-Aralık 2018 tarihleri arasında maternal serolojik testlerde toksoplazma enfeksiyonu şüphe-si ile hastanemiz Perinatoloji ünitesine yönlendirilen 63 hastanın perinatal sonuçları incelendi. Serolojik testlerinde toksoplazma Ig M pozitif, Ig G pozitif ve Ig G aviditesi düşük veya orta olan hastalar ile Ig M pozitif ve Ig G negatif olup 2-3 hafta sonra yapılan kontrollerinde Ig M titre artışı izlenen olgular çalışmaya dahil edildi. Tüm hastalara spiramisin başlandı ve gebelik süresince tedaviye devam edildi. İnvaziv girişimi kabul eden olgulara toksoplazma PCR çalışılması amacıyla amniyosentez yapıldı. Takiplerine devam etmeyen, doğumu dış merkezde olan, yenidoğan sonuçlarına ulaşılamayan 21 hasta dışlandıktan sonra toplam 42 hastanın perinatal sonuçları değerlendirildi.

BULGULAR: Olguların demografik özellikleri Tablo 1’de gösterilmiştir. İncelenen 42 olgunun 10’unda toksoplazma Ig M pozitif, Ig G negatif, 30 olguda Ig M pozitif, Ig G pozitif ve Ig G aviditesi düşük, 2 olguda ise Ig M pozitif, Ig G pozitif ve Ig G aviditesi orta olduğu izlendi. Amniyosentez toksoplazma PCR testini kabul eden 16 olgunun tamamında PCR sonucu negatifti. Miada kadar yapılan takiplerde fetal enfeksiyonu düşündürecek sonografik bulgu saptanmadı. Postnatal dönemde semptomatik konjenital toksoplazmozis bulgusu olan yenidoğan saptanmazken asemptomatik enfeksiyonu saptamaya yönelik yapılan tetkikler negatif olarak sonuçlandı.

SONUÇ: Prenatal dönemde toksoplazma taranmasına yönelik öneriler bölgedeki seroprevalansa ve gebelik sıra-sındaki serokonversiyon insidansına göre belirlenmelidir. Seroprevalans ve serokonversiyon oranları bilinmeyen toplumlarda maliyet etkinlik de göz önüne alındığında rutin prenatal tarama yerine intrauterin enfeksiyonu düşün-dürecek sonografik bulguların varlığında tarama yapılması önerilebilir.

Anahtar Kelimeler: toksoplazma, amniyosentez, toksoplazma PCR, prenatal sonografi

Tablo 1. Olguların demografik özellikleri

Maternal yaş (yıl) 27,47 ± 6,31

Gravida 2 (1-6)

Parite 1 (0-5)

Tanıdaki gebelik haftası (hafta) 10,69 ± 2,37

Doğumdaki gebelik haftası (hafta) 38,50 ± 1,79

Doğum kilosu (gram) 3252,61 ± 435,83

Page 50: Sağlık Bilimleri Üniversitesi 2. KADIN DOĞUM GÜNLERİ€¦ · Tanı, takip ve doğum Oya Demirci 11.30-11.45 ‘Erken’ ve ‘geç başlangıçlı’ fetal büyüme kısıtlığı:

50

1-2 Mart 2019Deniz Müzesi, İstanbul

Sağlık Bilimleri Üniversitesi

2. KADIN DOĞUMGÜNLERİ

SÖZLÜ BİLDİRİLER

[S-42]

Sezaryen ile Eş Zamanlı MyomektomiEsra Can

Sağlık Bilimleri Üniversitesi İstanbul Kanuni Sultan Süleyman Eğitim ve Araştırma Hastanesi

35 yaşında SAT'a göre 35+6 haftalık multigravid (G5P3Y3A1K0 )hasta sancı şikayeti ile acil servise başvurdu. Obstet-rik anamnezinde daha önce üç kez normal spontan vaginal doğumu ve 1 yıl önce de 7 haftalık missed abortus ne-deniyle küretaj yapıldığı öğrenildi. Vaginal muayenede 2-3 cm dilatasyon %50 efasman mevcuttu. Ultrasonografide 35 hafta ile uyumlu tekil canlı gebelık ve uterus istmik bölgede anteriorda yaklaşık 10 cmlik myom mevcut idi.NST 'de kontraksiyonlarının olması ve istmik yerleşimli myomun doğum kanalını kapatması üzerine sezaryen ile doğum kararı alındı. Pfannenstiel insizyon ile batına girildi.İstmik anterior yerleşimli myomun üst sınırının 1 cm üzerinden transvers uterin insizyon ile 2620 gr 8/10 APGAR 'lı erkek bebek doğurtuldu. Plasenta ve ekleri çıkarıldıktan sonra

uterus iç kısmından transvers insizyon ile myoma ulaşıldı. 700 gram ağırlığında myom enükle edilerek çıkarıldı (Şekil 1-2). Myom kavitesi ve uterin insizyon anotomiye uygun kapatıldı(Şekil 3) Uterus önüne dren yerleştirildi Myomek-tomi esnasında standard oksitosin infüzyonuna devam edildi. Ameliyat sırasındaki kan kaybı diğer sezaryan ame-liyatlarına benzer oranda yaklaşık 1000 cc olarak tespit edildi. Operasyon süresi yaklaşık 45 dakika idi. Operasyon sonrası hemoglobin değeri 9.4 olarak saptandı. Histolojik tanı myom olarak saptandı. Hasta postoperatif dördüncü günde taburcu edildi ve herhangi bir postpartum morbidite saptanmadı.

Anahtar Kelimeler: Sezaryan, miyomektomi, eş zamanlı

Şekil 1 Şekil 2

Page 51: Sağlık Bilimleri Üniversitesi 2. KADIN DOĞUM GÜNLERİ€¦ · Tanı, takip ve doğum Oya Demirci 11.30-11.45 ‘Erken’ ve ‘geç başlangıçlı’ fetal büyüme kısıtlığı:

51

1-2 Mart 2019Deniz Müzesi, İstanbul

Sağlık Bilimleri Üniversitesi

2. KADIN DOĞUMGÜNLERİ

SÖZLÜ BİLDİRİLER

Şekil 3

Page 52: Sağlık Bilimleri Üniversitesi 2. KADIN DOĞUM GÜNLERİ€¦ · Tanı, takip ve doğum Oya Demirci 11.30-11.45 ‘Erken’ ve ‘geç başlangıçlı’ fetal büyüme kısıtlığı:

52

1-2 Mart 2019Deniz Müzesi, İstanbul

Sağlık Bilimleri Üniversitesi

2. KADIN DOĞUMGÜNLERİ

SÖZLÜ BİLDİRİLER

[S-43]

Serebral sinüs ven trombozlu gebenin yönetimi ve sonrasında gelişen postpartum hemorajiye

yaklaşım: olgu sunumuNihal Çallıoğlu, Cihan Kaya, Murat Ekin

Bakırköy Dr. Sadi Konuk Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Kadın Hastalıkları ve Doğum Kliniği, İstanbul.

Serebral sinüs ven trombozu(SVT) tüm toplumdaki insidansı 1/5.000.000 olmakla birlikte kadınlarda 10-12/1.000.000 insidansla daha sık görülmektedir.Oral kontraseptif kullanımı,hormon replasman tedavisi,gebelik ve lohusalık seks bağımlı risk faktörleridir.Gebelik bağımlı SSVT en sık 3. trimesterde ve lohusalıkta görülmektedir.SSVT tedavisinde kullanılan düşük molekül ağırlıklı heparin(DMAH) fetus için güvenli olmakla birlikte postpartum hemoraji(PPH) için yüksek risk faktörüdür ve PPH maternal ölümlerin en sık nedenlerindendir.Biz burada acil polik-liniğimize başvuran SSVT’lu gebenin yönetimini sunmayı planladık.

31 yaşında, G4P1A2(CS) 31 hafta spontan ikiz gebeliği mevcut olan hasta son 1 haftadır olan baş ağrısı sebebiyle acil polikliniğimize başvurdu.Baş ağrısı vertexte yoğunlaşmış şekilde ve yüze vurur tarzdaydı,hafif bulantının eşlik ettiğini ifade etmekteydi.Başka bilinen ek hastalığı ve ilaç kullanımı olmayan hasta tetkik ve tedavi amacıyla interne edildi.Yapılan nöroradyolojik incelemeler sonucunda SSVT tanısı konularak terapötik dozda DMAH tedavisi baş-landı.Takiplerinde fetal distress endikasyonuyla acil sezaryen ile gebelik sonlandırıldı.Sezaryen sonrasında hastaya terapötik dozda DMAH tedavisine devam edildi.Operasyonun 4.günde ıkınma sonrası sol labiumda şişlik oluşması üzerine yapılan TVUSG'de vajen yan duvarda 78X54mm boyutlarında hematom alanı izlendi.Hastanın hemadina-misinin hızla bozulması üzerine acil laparotomiye alındı.Operasyonda gözlemde batında serbest bayii izlenmedi, retroperitoneumda yaklaşık 10 cm hematom alanı izlendi,Retzius boşluğundaki yaklaşık 7-8 cm hematom alanı boşatıldı,hemostaz sağlandı.Operasyon sonrasında hemoraji riski azaldığında terapötik dozda DMAH tedavisine devam edildi.

Venöz trombozda koagülasyon mekanizmaları önemli rol oynamaktadır.Antikoagülanlar SSVT tedavisinde primer olarak kullanılmaktadır.DMAH SSVT’de etkili ve güvenli bir tedavidir.Gebede SSVT tedavisinde plasentadan geçme-diği için DMAH,heparin infüzyonuna veya oral warfarine üstündür.Literatürde DMAH’nın kanama üzerine etkisi ile ilgili birbiri ile uyuşmayan veriler mevcut olmakla birlikte,hem gebelikte hem de postpartum dönemde kanama olasılığı göz önünde bulundurulmalıdır.

Anahtar Kelimeler: gebelik, postpartum hemoraji, sinüs ven trombozu,

Page 53: Sağlık Bilimleri Üniversitesi 2. KADIN DOĞUM GÜNLERİ€¦ · Tanı, takip ve doğum Oya Demirci 11.30-11.45 ‘Erken’ ve ‘geç başlangıçlı’ fetal büyüme kısıtlığı:

53

1-2 Mart 2019Deniz Müzesi, İstanbul

Sağlık Bilimleri Üniversitesi

2. KADIN DOĞUMGÜNLERİ

SÖZLÜ BİLDİRİLER

[S-44]

Kliniğimizde Opere Olan Epitelyal Over Kanserli Hastaların Demoğrafik Özellikleri

İlkbal Temel Yüksel, Baki ErdemKanuni Sultan Süleyman Eğitim ve Araştırma HastanesiJjinekolojik Onkoloji Kliniği

AMAÇ: Over kanseri halen en mortal jinekolojik kanser olarak ilk sırada yer almaktadır. En sık izlenen grup ise epi-telyal over kanserleridir.

MATERYAL-METOD: Kliniğimizde 2012-2019 yılları arasında opere olan toplam 419 epitelyal over kanseri olgusu retrospektif olarak değerlendirildi.

BULGULAR: %57,5 i seröz kistadenokarsinom,% 21,9 u müsinöz kistadenokarsinom,% 10,9 endometrioid adeno-karsinom,% 6,2 si clear cell karsinom,% 3,3 ü undiferansiye adenokarsinom olarak tespit edilmiştir.Ortalama yaş 62 iken,%60 ı evre 3 de tanı alırken,%15 i evre 4,% 10 evre 2,%15 i de evre 1 de tanı almıştır.Ortalama CA 125 değeri; 320 U/ml olarak bulundu. Parite ortalama 2,97+/- 2,38. En büyük tümör çapı ortalama 12 cm idi. Hastaların %63 ü postmenopozal dönemde iken % 31 i premepozal dönemde tanı almıştır.% 22 si bilateral,%78 ise unilateraldir.Histolojik grade;%51 i grade 3,%30 u grade 2,%19 u grade 1 olarak saptanmıştır.Ortalama pelvik lenf nodu sayısı 32+/- 12 iken,paraortik 13+/- 7 olarak tespit edildi.

SONUÇ: Over kanserlerinin erken tanısı güçtür. Büyük çoğunluğu ileri evrede yakalanırlar. Prognozu tümörün histo-patolojik tipi, evresi, grade ve hastanın genel durumu gibi faktörlere bağlıdır.

Anahtar Kelimeler: epitelyal over kanseri,ovaryan kitle, CA-125

Page 54: Sağlık Bilimleri Üniversitesi 2. KADIN DOĞUM GÜNLERİ€¦ · Tanı, takip ve doğum Oya Demirci 11.30-11.45 ‘Erken’ ve ‘geç başlangıçlı’ fetal büyüme kısıtlığı:

54

1-2 Mart 2019Deniz Müzesi, İstanbul

Sağlık Bilimleri Üniversitesi

2. KADIN DOĞUMGÜNLERİ

SÖZLÜ BİLDİRİLER

[S-45]

Üç Damar Trakea Kesitinin Özofagus Görüntülemesinde Pratik Kullanımı

Deniz Kanber AçarBakırköy Dr. Sadi Konuk Eğitim ve Araştırma Hastanesi

Giriş: Özofageal atrezi(ÖA) üst ve alt segmentler arasındaki devamlılığın kesintiye uğradığı bir gelişimsel defekttir. Özofageal atrezide %80 oranında trakea ile fistül eşlik etmektedir. ÖA yaklaşık olarak 3000 canlı doğumda 1 olarak görülmektedir ve prenatal tanı oranı %42 olarak bildirilmiştir. Fetüs midesinin görüntülenmemesi veya küçük ola-rak görüntülenmesi ve polihiramnios prenatal tanı da en önemli bulgular olmakla birlikte 24.haftadan önce poli-hidramnios eşlik etmeyebilmektedir. Anatomik yerleşimi nedeniyle özellikle atrezinin sıklıkla bulunduğu trakeanın karina komşuluğunda ki özofageal segmenti görüntülemek oldukça zordur. Obstetrik endikasyon nedeniyle yapılan detaylı ultrasonografide sıklıkla kullanılan Üç Damar Trakea kesiti kullanılarak atrezi ve fistül açısından kritik özofa-geal segmenti görüntülemeyi amaçladık.

Materyal- Metod: Kardiyak mod ile Fetal ekokardiyografi yapılırken öncelikle Üç damar trakea kesitinde arkus aorta ventralde ve trakea lateralde kalacak şekilde kesit elde edilir. Sonraki aşamada ise prob 90 derece döndürülerek özofagus longitüdinal olarak görüntülenir.

Sonuç: Kliniğimizde detaylı ultrasonografi yapılan(Samsung Hs70A, Korea) ve çalışmaya dahil edilen 100 hasta 85 inde ilk seans incelemede diğer 10 hastada ise 2. seansta özofagus longitüdinal olarak görüntülenebilmiştir. Mater-nal obesite veya persiste eden suboptimal fetal pozisyon nedeniyle 5 hastada özofagusu görüntülemek mümkün olamamıştır.

Tartışma: Özellikle polihidramnios nedeniyle detaylı ultrasonografiye yönlendirilenen veya başka endikasyonlarla detaylı ultrasonografi yapılan gebelerde bu pratik teknikle özofagusu görüntülemek ve özofageal atrezi tanısı koy-mak mümkün olabilecektir.

Anahtar Kelimeler: Özofagus, Trakea, Arkus Aorta, Atrezi, Fistül

Özofagus Longitüdinal Kesit Üç damar trakea kesiti

Page 55: Sağlık Bilimleri Üniversitesi 2. KADIN DOĞUM GÜNLERİ€¦ · Tanı, takip ve doğum Oya Demirci 11.30-11.45 ‘Erken’ ve ‘geç başlangıçlı’ fetal büyüme kısıtlığı:

55

1-2 Mart 2019Deniz Müzesi, İstanbul

Sağlık Bilimleri Üniversitesi

2. KADIN DOĞUMGÜNLERİ

SÖZLÜ BİLDİRİLER

[S-46]

İzole İntrauterin Gelişme Kısıtlılığı Olan Fetuslarda Maternal Enflamatuar Belirteçlerin (Nötrofil Lenfosit

Oranı, Platelet Lenfosit Oranı) AraştırılmasıGizem Kaplan, Sevcan Arzu Arınkan, Fisun Vural

Haydarpaşa Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Kadın Hastalıkları ve Doğum Kliniği, İstanbul

Amaç: İntrauterın gelişme kısıtlılığı (IUGR) anlamlı perinatal morbidite ve mortalite oranlarıyla ilişkilidir. Ayrıca pre-eklampsi vakalarında artmış nötrofil ve lenfosit oranı (NLR) ve platelet ve lenfosit (PLR) oranı bildirilmiştir. Biz de preeklampsi vakalarının dışlandığı izole intrauterin gelişme geriliği olan gebeliklerde;NLR ve PLR değerinin İUGR öngörüsü açısından incelenmesi amaçladık.

Yöntem: Hastanemizde 2018 yılında doğum yapan 543 olgunun verileri retrospektif olarak değerlendirildi. İUGR olan toplam 42 olgu ve kontrol grubu 60 olgu çalışmaya dahil edildi. İstatistiksel analizler için IBM SPSS Statistics 22 (IBM SPSS, Türkiye) programı kullanıldı.

Bulgular: IUGR ı olan olguların yaş ortalaması (26,9±5,7) ile kontrol grubunun (27,7±6,2) yaş ortalaması arasında is-tatiksel olarak anlamlı farklılık saptanmadı ( p; 0,551). İUGR ı olan olguların medyan doğum kilosu (2430gr), kontrol grubundan (3340gr) anlamlı olarak düşük saptandı (p; 0,000).

PLR ve NLR değerleri açısından IUGR grubu ile kontrol grubu arasında istatistiksel olarak anlamlı farklılık saptanma-dı (p:0,663; 0,274). Doğum kilosu 2500gr altı olan olguların ortalama NLR değeri 4,62 iken 2500gr üstü olguların or-talama değeri 4,97’dir. Bu fark istatiksel olarak anlamlı değildir (p: 0,544). Ayrıca PLR değerleri açısından da 2500gr altı ve üstü olan iki grup arasında istatiksel oalrak anlamlı bir farklılık saptanmadı (p: 0,976; 0,676).

Sonuç: Bu prelmininer çalışmada; nötrofil-lenfosit oranı, platelet-lenfosit oranının IUGR öngörüsü açısından istatis-tiksel olarak anlamlı saptanmadı.

Anahtar Kelimeler: Nötrofil lenfosit oranı, platelet lenfosit oranı, intrauterin gelişme kısıtlılığı

Page 56: Sağlık Bilimleri Üniversitesi 2. KADIN DOĞUM GÜNLERİ€¦ · Tanı, takip ve doğum Oya Demirci 11.30-11.45 ‘Erken’ ve ‘geç başlangıçlı’ fetal büyüme kısıtlığı:

56

1-2 Mart 2019Deniz Müzesi, İstanbul

Sağlık Bilimleri Üniversitesi

2. KADIN DOĞUMGÜNLERİ

SÖZLÜ BİLDİRİLER

[S-47]

Granüloza hücreli over tümörü tanılı hastaların tek merkezde uzun süreli takip sonuçlarının analizi

Mehmet BayrakUludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı, Jinekolojik Onkoloji Bilim Dalı, Bursa

AMAÇ: Çalışmamızda 25 yıllık süreçte kliniğimizde, GHOT tanısı ile tedavi ve takibi yapılan hastaların operasyon sonuçları, patoloji bulguları ve nüks ile ilişkili faktörleri saptamayı amaçladık.

YÖNTEM: Hastanemizde 1994-2018 yılları arasında adult GHOT tanısı alan hastaların elektronik dosyaları retros-pektif olarak değerlendirildi.

BULGULAR: Kliniğimizde 1994-2018 yılları arasında 64hasta GHOT tanısı aldı. Verileri eksik olan 14 hasta çalışmaya dahil edilmedi. Toplam 50 hastanın sonuçları analiz edildi. Ortanca yaş 54.5 (27-84) idi. Hastaların %32'si (n=16) tanı esnasında pre-menopozal iken, %68’i (n=34) post-menopozal idi.Hastaların görüntülemelerinde 26 hastada (%52) en geniş tümör tümör çapı 10 cm üstünde idi. Hastalara yapılan cerrahi operasyon kapsamı analiz edildiğin-de; hastaların %50’sine TAH+BSO+BPPALND, %28’ine TAH+BSO, %6’sına USO, %10’una USO+BPPALND ve %6’sına ise sadece kist eksizyonu yapılmış olduğu saptandı.Toplamda opere edilen hastaların %60’ına kapsamlı evreleme cerrahisi uygulanmıştı. Buna karşın sadece bir hastada pelvik lenf nodu pozitifliği saptandı.Hastaların operasyon öncesi yapılan endometrial örnekleme ve histerektomi yapılan hastaların piyesin incelemesi değerlendirildiğinde; hastaların %12’sinde EİN, %6’sında hiperplazi, %2’sinde eş zamanlı endometrium Ca mevcuttu. Hastaların %30’una adjuvan kemoterapi uygulanmıştı. Hastaların uzun dönem takiplerinde 5 hasta da nüks olduğu saptandı. Nüks olan hastaların 2’si fertilite koruyucu USO ve bir tanesi kist eksizyonu yapılan hasta idi. Diğer nüks olan iki hasta ise ilk cerrahi sırasında over kapsül dışına tümöral tutulum olan hastalar idi. Rekürrense kadar hastalıksız interval median değer 87ay (48-108) idi.

SONUÇ: GHOT hastalarında rekürrens oranı görece düşük oranda gözlenmekte ve ilk operasyondan çok uzun süre sonra ortaya çıkmaktadır. Hastaların operasyon sonrası takiplerinde uzamış nüks aralığı göz önünde bulundurularak uzun süreli takip programı uygulanmasını önermekteyiz.

Anahtar Kelimeler: Granüloza Hücreli Tümör, Over, Sex-Kord

Hastaların klinikopatolojik karakteristikleri

Yaş, Yıl Ortanca (range) 54,5 (27-84)Başvuru Semptomu (%)Vajinal Kanama %30Karın Ağrısı %46Pelvik Kitle %20Şişkinlik hissi %24İnsidental %4Menopoz Durumu, % (n)Pre-menopoz %32 (16)Post-menopoz %68 (34)Tümör Çapı, % (n)<10 cm %48 (24)≥10 cm %52 (26)Evre, % (n)I %88 (44)II %10 (5)III %2 (1)IV 0

Hastaların cerrahi yönetim modaliteleri, patoloji ve izlem sonuçlarıCerrahi Yöntem % (n)USO %6 (3)USO+ BPPALND %10 (5)TAH+BSO %28 (14)TAH+BSO+BPPALND %50 (25)Kist eksizyonu %6 (3)Endometrial PatolojiEndometrium Ca %2 (1)EİN %12 (6)Hiperplazi %6 (3)Normal %80 (40)Adjuvan KemoterapiVar %30 (15)Yok %70 (35)NüksVar %30 (15)Yok %90 (45)

TAH+BSO+BPPALND: Total Abdominal Histerektomi + Bilateral Salpengo-oferektomi+ Bilateral Pelvik-Paraaortik Lenf Nodu Dissek-siyonu

Page 57: Sağlık Bilimleri Üniversitesi 2. KADIN DOĞUM GÜNLERİ€¦ · Tanı, takip ve doğum Oya Demirci 11.30-11.45 ‘Erken’ ve ‘geç başlangıçlı’ fetal büyüme kısıtlığı:

57

1-2 Mart 2019Deniz Müzesi, İstanbul

Sağlık Bilimleri Üniversitesi

2. KADIN DOĞUMGÜNLERİ

SÖZLÜ BİLDİRİLER

[S-50]

Adenomyozisin, sistemik immun inflamasyonla herhangi bir ilişkisi var mıdır?

Fatma Ferda Verit, Melek YalçınSBÜ İstanbul Eğitim ve Araştırma Hastanesi

AMAÇ: Adenomyozis, dismenore, disparoni, anormal uterin kanama ve infertilite ile seyreden benign bir hastalık-tır. Endometrial hücrelerinin myometriuma invazyon ve proliferasyonu sonucunda ortaya çıkar. Bunun sonucunda hiperplastik veya hipertrofik bir myometrium ve endometriumda kronik bir inflamasyon oluşmakta ve bu lokalize inflamasyon pelvik ağrı, ve infertiliteye gibi durumlara yol açmaktadır. Bu çalışmanın amacı lokal inflamasyonla birlikteliği bilinen adenomyozisin aynı zamanda sistemik immun inflamasyonla ilişkili olup olmadığını araştırmaktır.

YÖNTEM: Çalışmaya hastanemize başvuran yaşları 40-79 arasında değişen ve benign nedenler nedeniyle histerek-tomi operasyonu geçiren 126 hasta dahil edildi. Operasyondan sonra bu hastaların 76 tanesine patolojik olarak adenomyozis tanısı kondu. Kontrol grubunu da adenomyosiz teşhisi konmayan histerektomize hastalar oluşturdu. Hastaların sistemik inflamasyonu, sistemik immun inflamasyon indeks (SII), nötrofil/ lenfosit (N/L) ve platelet/len-fosit (P/L) değerleri ile değerlendirildi. SII oranı (NxP/L) olarak hesaplandı.

BULGULAR: Adenomyotik hastalarda SII, N/L, P/L değerleri sırasıyla (582.5 ± 243.2; 2.0 ± 0.7; 135.6 ±49.4),ve kont-rol grubunda SII, N/L, P/L değerleri ise (522.5 ± 189.2; 1.8 ± 0.5; 132.3 ± 52.2) idi. SII, N/L, P/L değerlerinde her iki grup arasında istatiksel açıdan anlamlı bir fark görülmemiştir (p>0.05, hepsi).

SONUÇ: Adenomyozisde sistemik inflamasyon markerleri yüksek bulunamamıştır. Bu da adenomyozisdeki infla-masyonun sistemik inflamasyon olmadığını düşündürmektedir. Bu konuda daha ileri çalışmalara ihtiyaç vardır.

Anahtar Kelimeler: adenomyozis, inflamasyon, sistemik inflamasyon

Page 58: Sağlık Bilimleri Üniversitesi 2. KADIN DOĞUM GÜNLERİ€¦ · Tanı, takip ve doğum Oya Demirci 11.30-11.45 ‘Erken’ ve ‘geç başlangıçlı’ fetal büyüme kısıtlığı:

58

1-2 Mart 2019Deniz Müzesi, İstanbul

Sağlık Bilimleri Üniversitesi

2. KADIN DOĞUMGÜNLERİ

SÖZLÜ BİLDİRİLER

[S-51]

Postpartum Kanamada Uterin Kompresyon Sütürleri ve Devaskülarizasyon Sonrası Gelişen Uterin Nekroz:

Vaka Sunumu ve Literatür Gözden GeçirmesiAysun Fendal Tunca, Çağseli Göksu Özgün, Emine Öztürk, Raziye Kıcık Çalışkan, Şakir Volkan Erdoğan,

Murat EkinBakırköy Dr Sadi Konuk Eğitim ve Araştırma Hastanesi

Postpartum kanama önemli maternal mortalite ve morbidite nedenidir. Son 2 dekadda acil histerektomiye alter-natif olarak uterin kompresyon sütürleri geliştirilerek fertilitenin korunması amaçlanmıştır. Literatürde uterin kom-presyon sonrası nekroz nadir bir komplikasyon olarak bildirilmektedir. Atoni kanaması sonrası uterin kompresyon sütürleri atılarak devaskülarizasyon yapılmış olguda postpartum 12.günde gelişen uterin nekroz olgusunu ve litera-türdeki olguları anlatmayı planladık.

Otuzdört yaşında hasta, gravida 1 para 0, ilerlemeyen travay endikasyonu ile yapılan sezaryen sırasında atoni geliş-mesi ve medikal tedaviye yanısız kalınması üzerine bilateral uterin arter ligasyonu ve B-Lynch sutur atıldı. Kanama-nın devamı üzerine bilateral hipogastrik arter ligasyonu yapılarak, ek kompresyon suturleri atıldı. Hasta post opera-tif 12. gününde karın ağrısı ve şişkinlik şikayeti ile tarafımıza başvuran hastanın muayenesinde batın distansiyonu ve hassasiyet, vajinal ısı artışı ve kötü kokulu akıntı saptandı. Laboratuvarda lökositoz ve CRP yüksekliği olan hastanın tomografisinde uterusta nekroz, sağ yan duvarda 1.5 cm’lik defekt, batın içi serbest hava sıvı seviyeleri izlenmesi üzerine acil operasyona alındı. Gözlemde uterus anterior duvar, sağ kornual bölge ve alt segment kesi hattında yaygın tam tabaka nekroz ve batında 2000 cc pürülan mayi izlendi, eksplorasyon yapılarak batın içi abse odakları drene edildi, histerektomi yapıldı.

Literatürde, uterin nekroz sınırlı sayıda olgu sunumu ile bildiren nadir bir komplikasyondur. Olgu sunumlarına veri-len yanıtlarda; B-Lynch sutur için monokril sutur kullanılması gerektiği, modifikasyonların kan akımını bozabileceği, sütür yerleşimindeki farklılıkların bu komplikasyonun nedeni olabileceği belirtilmiştir. Ancak uterin kompresyon sütürlerinin etkinliği ve güvenliği ile ilgili veriler kompresyon sütürlerini öneren ve bulan yazarların vaka serilerin-den kaynaklandığı için bias içerebilir. Bu prosedürlerin etkinliklerini değerlendirecek ve karşılaştıracak randomize çalışmalara ihtiyaç vardır.

Anahtar Kelimeler: Postpartum Hemoraji, Atoni, B-Lynch Sütür, Uterin Kompresyon Sütürü, Uterin Nekroz

Uuterin nekroz

Page 59: Sağlık Bilimleri Üniversitesi 2. KADIN DOĞUM GÜNLERİ€¦ · Tanı, takip ve doğum Oya Demirci 11.30-11.45 ‘Erken’ ve ‘geç başlangıçlı’ fetal büyüme kısıtlığı:

59

1-2 Mart 2019Deniz Müzesi, İstanbul

Sağlık Bilimleri Üniversitesi

2. KADIN DOĞUMGÜNLERİ

SÖZLÜ BİLDİRİLER

[S-52]

Prematüre Erken Membran Rüptürü (PEMR) olgularında perinatal sonuçlar

Uğur TurhanSağlık Bilimleri Üniversitesi, Samsun Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Kadın Hastalıkları ve Doğum, Perinatoloji

AMAÇ: Prematüre Erken Membran Rüptürü (PEMR), perinatal morbiditeyi etkileyebilen önemli bir obstetrik du-rumdur. Bu çalışmada Kanuni E.A.H' de, 2017-2018 yılları arasında PEMR tanısıyla yatırılan, 24-37 gebelik haftala-rındaki 48 hastanın takipleri ve perinatal sonuçları incelendi.

YÖNTEM: Retrospektif kohort olarak planlanan çalışmaya ikiz gebeler, fetal kromozomal hastalıkları olanlar, doğum intervali 24 saatten kısa süren ve eylemde olan hastalar dahil edilmedi. Hastalar klinik bulguları ve laboratuvar değerleri, koriyoamniyonit açısından takip edildi. Doğum sonrası bebekler perinatal sonuçları ile değerlendirildi.

BULGULAR: Hastaların ortalama yaşları 29 yıl, yatış esnasında ortalama gebelik haftası 29 hafta, doğuma kadar geçen ortalama yatış günü 17 gün olarak belirlendi. Özgeçmişlerinde % 25 sigara kullanımı,% 25 EMR öyküsü ve % 25 preterm doğum öyküsü saptandı.

Hastaların % 22,9’da 24-34. haftalarda, % 2.1’inde ise 34-37. haftalarda geç preterm doğum öyküsü mevcuttu. Ek hastalık olarak en sık olarak % 15 oranda GDM izlendi. Hastalara antenatal steroid ve antibiyoterapi verildi. Tokolitik tedavi 21 hastaya (%43,8) verilirken,

27 hastaya (%56,3) verilmedi. 13 hastaya (%72,9) ise ek olarak MGSO4 tedavisi verildi. Takiplerde 41 hasta (%85,4) canlı doğum yaparken, 2 hastada (% 4,2) intrauterin mortalite, 5 hastadaysa (%10,4) neonatal dönemde mortalite izlendi. Normal vajinal yolla 15 hasta (% 33), sezaryen doğumla 33 hasta (%68,8) doğurtuldu. Ortalama doğum haf-tası 31 hafta, ortalama doğum kilosu 1614 gram olarak ölçüldü. 43 hastada (%89,6) koriyoamniyonit gelişmezken, 5 hastada (%10,4) koriyoamniyonit tablosu gelişti.

SONUÇ: PEMR; artan fetal-maternal mortalite nedeniyle hem prematüriteye bağlı hem de koriyoamniyonite bağlı ciddi iki obstetrik komplikasyonu içerir. Koriyoamniyonit şüphesi gelişmedikçe dikkatle izlenmeli ve prematürite riski olabildiğince azaltılmalıdır.

Anahtar Kelimeler: Koriyoamniyonit, Prematüre Erken Membran Rüptürü, Prematürite, Perinatal sonuçlar

Page 60: Sağlık Bilimleri Üniversitesi 2. KADIN DOĞUM GÜNLERİ€¦ · Tanı, takip ve doğum Oya Demirci 11.30-11.45 ‘Erken’ ve ‘geç başlangıçlı’ fetal büyüme kısıtlığı:

60

1-2 Mart 2019Deniz Müzesi, İstanbul

Sağlık Bilimleri Üniversitesi

2. KADIN DOĞUMGÜNLERİ

SÖZLÜ BİLDİRİLER

[S-54]

Açıklanamayan infertilitede intrauterin inseminasyon ile birlikte yapılan klomifen ve gonadotropin tedavilerinin karşılaştırılması

Hamdiye Acar1, Gonca Yetkin Yıldırım1, Nadiye Köroğlu1, Gülseren Polat2, İbrahim Polat1

1Kanuni Sultan Süleyman Eğitim ve Araştırma Hastanesi2Özel Sefa Hastanesi

GİRİŞ-AMAÇ: Açıklanamayan infertilite, infertilite ile başvuran çiftlerin %10 ila %30 ‘unda görülmektedir. Açıklana-mayan infertilitede birinci basamak tedavi superovulasyon ile intrauterin inseminasyon (IUI) uygulamasıdır.

Amacımız, açıklanamayan infertilite tanısı ile gonadotropin ile ovulasyon indüksiyonu ve IUI yapılan olgularla klo-mifen sitrat ile ovulasyon indüksiyonu ve IUI yapılan olguların gebelik oranlarını karşılaştırmak ve gebeliği öngör-mede hangi faktörlerin etkin olduğunu değerlendirmektir.

MATERYAL-METOD: Bu çalışmada Eylül 2018-Aralık 2018 tarihleri arasında infertilite kliniğimizde açıklanamayan infertilite tanısı ile tedavi edilen 74 hasta çalışma dahil edildi. Klomifen sitrat ile superovulasyon yapılan hastalara adetin 5. Günü 50 mg klomifen sitrat günde 2 kez kullandırıldı. Menstruasyonun 2. veya 3. gününde gonadotropin 37.5IU -75 IU başlandı. 17-20 mm dominant folikül izlendiğinde Hcg ile ovulasyon tetiklenerek 36. Saatte IUI yapıl-dı. Bu iki grubun gebelik oranları karşılaştırıldı.

BULGULAR: Gonadotropin grubunda 44 hastanın %34.1’inde, Klomifen sitrat grubunda 30 hastanın %30’unda ge-belik elde edildi. Gonadotropin ve IUI yapılanlarda HCG öncesi endometrial kalınlık parametreleri ile gebelik oran-ları arasında istatiksel olarak anlamlı ilişki bulundu (p=0.019 ve p=0.006). Gebelik başarı oranları karşılaştırıldığında klomifen sitrat ile gonadotropin ile superovulasyon arasında anlamlı fark saptanmamıştır. Logistik regresyon anali-zinde gebeliğe etki eden tek faktör hcg günü bakılan endometrial kalınlıktır.

SONUÇ: Açıklanamayan infertilite olgularında klomifen sitrat veya gonadotropinlerle birlikte yapılan IUI siklusların-da gebelik başarısı açısından bir fark saptanmamıştır.Klomifen sitrat ile superovulasyon ilacın uygulanım kolaylığı vedüşük maliyeti göz önüne alınırsa ilk basamak tedavide tercih edilebilir.

Anahtar Kelimeler: Açıklanamayan infertilite, ovulasyon indüksiyonu, gonadotropin, klomifen sitrat, intrauterin inseminasyon.

1-2 Mart 2019Deniz Müzesi, İstanbul

Sağlık Bilimleri Üniversitesi

2. KADINDOĞUMGÜNLERİ

Page 61: Sağlık Bilimleri Üniversitesi 2. KADIN DOĞUM GÜNLERİ€¦ · Tanı, takip ve doğum Oya Demirci 11.30-11.45 ‘Erken’ ve ‘geç başlangıçlı’ fetal büyüme kısıtlığı:

1-2 Mart 2019Deniz Müzesi, İstanbul

Sağlık Bilimleri Üniversitesi

2. KADINDOĞUMGÜNLERİ

YAZAR DİZİNİ

Page 62: Sağlık Bilimleri Üniversitesi 2. KADIN DOĞUM GÜNLERİ€¦ · Tanı, takip ve doğum Oya Demirci 11.30-11.45 ‘Erken’ ve ‘geç başlangıçlı’ fetal büyüme kısıtlığı:

62

1-2 Mart 2019Deniz Müzesi, İstanbul

Sağlık Bilimleri Üniversitesi

2. KADIN DOĞUMGÜNLERİ

YAZAR DİZİNİ

Acar, Züat S-39Açar, Deniz Kanber S-45Akgün, Yeşim S-12Anık İlhan, Gökçe S-24Arınkan, Sevcan Arzu S-40, S-46Atik, Ali Emre S-12Ayaz, Reyhan S-13Aygüler, Ebru S-26Bacanakgil, Besim Haluk S-23Bakır, Lale S-19Balasar, Mine S-13Balkan, Bedih S-07Bayrak, Mehmet S-47Behram, Mustafa S-31Beşler, Muhammed Said S-20Bolat, Güher S-15Çallıoğlu, Nihal S-43Can, Esra S-42Can, Mehmet Erol S-29Çevik, Özge S-06Çiftçi, Faika Ceylan S-34Daştan, Kadir S-37Demirci, Oya S-15Dündar, Betül S-29Durmuş, Rumeysa S-37Eken, Meryem Kurek S-06Ekin, Murat S-51Ekın, Murat S-43Erdem, Baki S-44Erdoğan, Şakir Volkan S-51Eriç Özdemir, Mucize S-15Ertekin, Arif Aktuğ S-06Eser, Ahmet S-18Eskicioğlu, Fatma S-08Fendal Tunca, Aysun S-51Gedik Özköse, Zeynep S-38Genç, Simten S-12Goktas, Emine S-13

Günay, Taner S-09İlhan, Gökçe Anık S-26İsmailova, Atlaz S-06Kaban, Alpaslan S-22Kaban, Işik S-23Kadiroğulları, Pınar S-16Kaplan, Gizem S-46Kaya, Başak S-41Kaya, Cihan S-43Kıcık Çalışkan, Raziye S-51Köleli, Işıl S-19Mihmanlı, Veli S-12Özgün, Çağseli Göksu S-51Özkök, Serçin S-15Öztürk, Emine S-51Parlak, Selçuk S-20Pehlivan, Hüseyin S-30Sarıoğlu, Esma S-40Sezer, Salim S-36Sözmen Cılız, Deniz S-20Temel Yüksel, İlkbal S-44Tosun, Öykü S-15Turan, Özgür Deniz S-06Turhan, Uğur S-52Tüten, Nevin S-02Ulugergerli, Ömer S-12Verit, Fatma Ferda S-50Vural, Fisun S-40, S-46Yalçın, Melek S-50Yazıcı Yılmaz, Fatma S-28, S-30Yektaş, Abdülkadır S-07Yenigül, Nefise Nazlı S-17Yıldırım, Muradiye S-02Zafer, Emre S-06

Page 63: Sağlık Bilimleri Üniversitesi 2. KADIN DOĞUM GÜNLERİ€¦ · Tanı, takip ve doğum Oya Demirci 11.30-11.45 ‘Erken’ ve ‘geç başlangıçlı’ fetal büyüme kısıtlığı:
Page 64: Sağlık Bilimleri Üniversitesi 2. KADIN DOĞUM GÜNLERİ€¦ · Tanı, takip ve doğum Oya Demirci 11.30-11.45 ‘Erken’ ve ‘geç başlangıçlı’ fetal büyüme kısıtlığı:

1-2 Mart 2019Deniz Müzesi, İstanbul

Sağlık Bilimleri Üniversitesi

2. KADINDOĞUMGÜNLERİ

ORGANİZASYON SEKRETERYASI

Alen [email protected] Mah. Tavukcu Fethi Sok. Kose Palas Apt. No:28/3 Osmanbey - Sisli - Istanbul / TurkeyTel.: +90 (212) 296 66 70 / Fax: +90 (212) 296 66 71 / www.bro-sgroup.net