roman · 2020. 9. 30. · çelo roman abbas sayar e yayınları: 79 genel dizi e yayınları ankara...
TRANSCRIPT
-
roman
79
-
ÇELO roman abbas sayar ikinci baskı
-
çelo roman abbas sayar
e yayınları : 79 genel dizi
e yayınları ankara caddesi 13/2 26 Bl 42 narlıbahçe sokak 19 kat 3 27 B7 20 posta kutusu 12 istanbul
-
Abbas Sayar okuyucunun büyük i lg is in i gören Yılkı Atr (e yayın ları 34) ad l ı i l k romanıyla Türk romancı ları n ı n en ün lü leri arasında yerini a l d ı . i l k roman ın ı yayın lamakta oldukça gec ikmiş bir yazar olan Abbas Sayar, 1 923 y ı l ında Yozgat'ta doğmuştur. Edeb iyat Fakü ltesindeki öğren im in i yarım bırakan yazar önceleri ş i i r yazmakla başladığı edebiyatı roman denemeleriyle sürdürmüş ve yayın lanan i l k romanı Yılkı Atı; kısa zamanda tükenerek yen iden bası lmış, ard ından TAT Başarı Armağan ı ' n ı kazanmıştır. Abbas Sayar, Türk D i lKurumu 1 973 Roman Odü lü kazanan yen i romanı ÇELO'da da ayn ı s ıcak, ş i i rl i ve yumuşak an latışı sürdürüyor.
-
ÇELO abbas sayar'ın romanı e e yayınları: 79 e yayın hakları: e yayınları 1972 e kapak: kemal kaldı O dizgi ve baskı: hüsnütabiat matbaası cilt: alibaba ciltevi, kapak filimleri: ebru grafik kapak baskısı: arofis basımevi dizgi düzeni: 10/12 linotype batone O e yayınları idare: ankara caddesi 13/2 tel.: 26 81 42 dağıtım: narlıbahçe sokak 19 kat 3 teJ.: 27 87 20 yazı�ma ve istekler için kısa adres: e yayı·nları p. k. 12 istanbul O birinci baskı: eylül 1972 ikinci baskı: ekim 1973
-
abbas sayar ÇELO
e yay1nları
roman
-
BiR
Gece, beş numara l ambanın ış ığında eriyordu . . . - B ı rak, ş imd i konuşmayı ! . . Git , yat ! . . Saat beş
te araba koşacaksın . . . - Ben dörtte de kalkarım. H iç uyumasam da
olur . . . Er horazda koşarım atları . . . Sonra seslenir im sana. Demek Abi , h ökümete baş vurursak bu iş o lur . . . Demek, aran ırsa araz imi a l ı rım. Aah, bana b i r ata l ık, b i r babal ı k etsen de mal ım ı, mülkümü e l e l leri nden kurtarsa n . . . I ki dünyada da duacın o lurum.
- Arazi pek zorluydu Ab i . . . iki dene bağ vard ı . B i ri ben im olsa yeter . . . B i r evlek'i benim olsa yeter . . . Sözüm sana deği l , ku rtulurum e l kap ı larından. Damım o lur . . . Al lah b ir hel a l süt emmiş n as i p eder. B i r dünya yüzü görürüm. K ı l ucu yaşar g iderim gön lümce . . . Ah i r ö lüm değil m i Abi . . . Ahir ö lüm . . . B u zu lmun ne sevabı var? Bu zulum n iyet kanat gerer üstümüze!. .
7
-
Abi ! . demek hökümete baş vurursak bu iş o lur. Bana b i r ata l ık , b i r baba l ık yapsan da kurtarsan ma l ım ı e l el ler inden . . .
Anamı , ağam ı b i lmem ya, Nenem: Ben i kucağına a l ır, dört b ir yan ımı öper, i lk çiğdem g ib i koklar: «Yetimim» derd i , «yet imim, bu tarlaların , bu bahçeleri n , bu bağların yarıs ı sen i n . '' Akibet o da göçüp g itti . Emmimin e l i ne kald ım. Bir karısı vard ı . Yenge derneğe d i l im varmıyor. B i r karıs ı vard ı , kafi ri n b i riyd i . Damuzun b iriyd i . D insiz, i mansız ın b i r tek iyd i . Neler çektim gavur kızı n ı n e l i nden ! Söyleyemem, b it iremem . . .
Dokuz o n yaş ına basınca önüme köyün b i r bölük kuzusunu kattı lar. Akşama dek kara bayırfan döner d ururdum.
B ir ik i sene sonra gel işatlaştım. Bu kez köyün buzağıları n ı n çobanı o ldum. Hak' ı emmim a l ı rd ı . Bir z ı rn ığı n ı göstermezd i bana. Emme rahata kavuştum . Karn ı m lokma gördü. Yüreğim ıs ınd ı kend i nce . . . Her gün bir ev azığ ım ı verird i . Köyün karı lar ı . «Zaval l ı Fad imen in kuzusu el e l ler inde i rez i l o ldu . Oyle emmi yeri n d ib ine batsın ! . . Al lah öyle emmiyi kahrıyla kay ıp ets in . Al ! . Çe leb im şu ekmeğ i . . . şu çökeleği de al! . . Az ık e t ekmeğine, » derler, beni beslerlerd i .
Epeyce b ir gün geçti aradan . . . Emmim in kızı tebel leş oldu başıma. «Ben Çelo i l e buzağıya g ideceğ im» d iye tutturdu. Razı l ı k gösterd i l er. Kız yanıma kat ı l ı r, ben im i l e bir dünyayı do laş ıp duru rdu . Oteden beriden laf ederd ik . . .
B i r gün, b i r kuytuda yan ıma çömeld i : «Çelo, ded i , geçen Hacı Omerin Yusuf i le Döndünün küçük kız ın ı gördüm. B i rbir ine b i r sarı lm ış lar ki , b i r öpüşürler ki . . . » ·· Bana ne? . . . » dedim. « Biz n iye öyle yapm ıyoruz?, demez m i ! . i ç im bir hoş o ldu . . . Bir titreme sard ı beden im i . " Bana ne» , ded im tekrarlayın , « Bana ne ! . •
-
i ç in i çekti . Yüreğ i kuş kanadı g ib i çarp ınd ı . Domur domur oldu bakış ı . . .
Baş ın ı ağrıtmayayım Abi ! . Lafım burdan ı rak, kucaklaştık Kez ik i l e . .. Dünya m ıs ı nd ı . . . B i r hoşluk doldu yüreğime . . .
Bu ara l ı k buzağ ı lar a l ı p başlarını g itmiş ler. Yanaşmış lar Kör M ıst ığ ın ek in ine . . . Kör M ıstık ana avrat küfred ip buzağ ı ları kovalar . . . Gözüne çarpınca yaka-ma el att ı . Bastı köteğ i . . . Kemi klerim k ı rı l d ı sand ım . Ça ld ı ben i yerden yere . . . Hoşaf o ldum, i l ist ir o ldum, düştüm toprağa . . .
O akşam eve nası l vard ığ ımı b i lemem. Emmim kem iklerim i k ı rar d iye ödüm koptu . . . Kara kader bu ! . Korkunun ecele faydası m ı o lur? Gavur böyle döğülmez Abi ! . Murtad böyle döğülmez Abi ! . Deyyus böyle, imansız böyle döğülmez Abi ! .. Ağzımdan, burnumdan kan yürüdü . Kenef yengem b ir yandan Emın im i yel ler. « Onmaz dert lere düşeces i , if lahsız yaralara tutu lacas ı , ah i r başımız ın belası . . . Geberse de kurtulsak . . " Geris in i b i lm iyorum. Say ı l ıp ka lm ış ım . . .
Gayri buzağ ı ları e l ler güttü, azık ları ei ler yed i . . .
Hocan ın Memmet derlerd i , b i ri vard ı . B i r gün bir tenl-ıada beni gördü ,,çe lo» ded i . «Yavrum,, dedi . '' Namussuz Emmin , anlaş ı lan sen in karalt ın ı gaybedecek. Kara ltı n ı orta yerden ka ld ı racak. Bütün mala konacak. Her b i r şey kend is in in o lacak. Bu gavurluk üzre bütün debreş im i . Bekleme ! . Kaç koy g it, ha lan ın köyüne . . · "• «Nere?, ded im ,,Qra?»; ''Nere?, ded im . ,, Ha lan ın köyü?» ,,Karacaviran derler, b i r köy var, sekiz saat sürer buraya" , "Ha lam neyim o lur k i beni m?" ,,Babanın bacıs ı . . . Dolunun dava r ı k ı rd ığ ı y ı l ge lmişti bu yanlaı -a. B i r ik i ay kald ıydı . Belk i merhemets iz emminden iyi ç ıkar . . . »
9
-
Hava a l ı n sonunda . . . Açl ı ğ ı nan, dayağı nan terbiye o lduğun da kik ka l ı r yan ı na . . . "
Dayağınan hoşaf o lduğum günden sonra, yaşamadım, süründüm . . . Ah ı rı n fışkıs ın ı arıtmak, evin suyunu taşımak, tarlaya, harmana azık çekmek b ize düştü . . . iğneye, ip l iğe döndüm . . . Kaç kez «kaçayım" ded i m, kend i kendime . . . Sonra düşündüm . "Büyüyünce mal larım ı a l ı rım, ded im . Bir de Kezik'ten ırak l ık hoş gelmedi iç i me . .. iyi l iğ i n i hiç unutmam Kez i ğ i n . . . Evden yiyecek bir şeyler kaçırı r, tenhada e l ime s ıkıştır ır : «Ye" derd i ,
-
çerd i ak l ımdan . Vazgeçerd im. Bu dürzüden «Aman» d i l eyeceğine gavurdan «aman, d i le , derd im iç imden. Her b i r yan ım kıymık batmış g ib i ac ı rd ı da y ine sesimi ç ıkarmazd ını. Bu ha l im deyyusu teme l l i ç i leden çıkart ı r, köteğ i bir mis l i art ır ırd ı . « it in inad ına bak» , derd i , «ben ettim sen etme, Emnı i» b i l e demiyor. «Murtad i nadı var eşşek dölü nde. K ı rk nodu l saksan b i r hendek atlatamassın bu s ı paya . . . , Arada b i r köylü ler araya g i rd i l er. «Gavur mu döğüyorsun Eset? » ded i l er. " ic ic ik Al l ahtan kork. E l ine kalmış b i r yetim. Tanrı eman eti bu . . » Emmim her b i r sözü karşı lad ı . «Karışmayın komşular» ded i , «Karışmayın ! . Herkes ak l ına göre b i lmem neyi ne eder. Kızı n ı döğmeyen d iz in i döğer. itin ett ik leri n i b i lsen iz h iç b i r saab ç ıkmazs ın ız. Döğüyorsanı adam olsun d iye döğüyorunı . . . '' Konu komşu ahir çaresiz el çekti ler. Bir karışan olmad ı , karşıdan bakıp durdu lar . . . Ne ben dayak yemeden usand ım, ne de O dayak atmadan . . .
B i r gün b i r iş o ldu. B i r güz gü nüydü. Kez ik tenlıada yan ıma soku ldu usulcacık. «Çelo , ben bağa gid iyorum . Kekl ik Al i n i n koruda sen i beklerinı . . . " ded i . i şten kaytar ıp ters yo ldan koruya kayd ını . Kez iğ i bu l dum. Sarmaş dolaş o lduk b i rbimize. ,, çelo ," der Kezik. ''Ben i kaçır. Ben i uzak lara götür ! . . Ha lan ın köyüne götür! .. Büyünce ağam beni sana vermez. Akı l ları Albazın oğ lunda. B i r yı l sonra ben i ona n i şanlayacaklarm ış . Albaz, Ağama : Iki üç yı l sonra Al lah b izi de toru n tosun saab ı eder, demiş . " '' Kız, ded im, '' daha yaş ın ne sen in? Sağiamından on üçünde b i le yoksun . Ben i dersen , on dördünün iç i ndeyim . . »,
-
ğüm, sen ol ! . » , o:Sen de l i mis in k ız?,, ded im . «K im bakar biz lere? Kim ekmek verir? K im dam verir? K im tarla tapan verir? Ben b uradan b i r yana g itmem. Yan ından ayrı imam b i r gün. Helbet a l ı rım hakkım ı ağandan. Tarlam olur, tapanı m o lur, damı m olur . . . H i ç k imselere b ı rakmam seni . . . B i r yastıkta koşa ( *) yaşar g ideriz . . . "
Biz laf ed i p dura l ım , b i r de ne göreyim ! . . Emmim karş ımızda. Nası l kalktım , nası l kaçmağa başlad ım, tarif edemem. Kurşun sı ksa lar ard ımdan yetiştiremezler. Emmim, hem beni koval ıyor, hem de arkamdan laf yetiştiriyord u :
-
Abi ! . I k i gün sürdü buran ın yol u . . . Lastik temel l i dağ ı ld ı . Tabanı m ya n k yank oldu . . . Kaç kez ters yollara düştüm . . Başıma b ir iş ge l i r diye ödüm koptu . Korkudan ağ lad ım. Köylerden ekmek devşi rd im.
Buraya ge l ip de Ha larnı bu lunca dünyalar ben im oldu.
Al lah h iç k imsen i n yazıs ın ı kara yazmasın Ab i . B ir ters kaderim varmış. B i r andurmayan kader! . . Beş on gün sonra, Halamın kocasın ın gözüne düşman göründüm. Herif, b i r türlü ıs ınmad ı bana. it ler gibi çal ışt ım, fayda vermedi . Gavur g ibi baktı bana. imansız, d insiz gibi baktı bana . . .
E n sonunda eve g idemez o ldum. i ncen i n oğ lunun gayfesine ç ıra k g ird im . «Çay b ir, deml i yap ! . » , « Çay b i r Hocan ın Memmed'e . . . "
Yatağı m , yorgan ım gayfedeki peyke o ldu . . . Gerisi i rez i l l i k, kepaze l l i k Abi . . . istasyondaki va
gonlardan kömür çal ıp sattığ ım ı mı söyleyi m ! . E l ieri n p inn ikier inden tavukların ı ça l ıp yed iğ im i m i an latayım? Abi ! . Akl ı na ne i rez i l l i k , ne kepaze l l ik ge l i rse heps in i iş led im . Beş yı l ım hep böyle geçti e l e l leri nde. Kepaze o ldum, rüsvay o ldum. Temel l i bir iş bu lamadım. Tarlam, tapan ım o lsa ben de e l ler g i b i çal ış ı r, kazan ı r, geç in ip g iderd im. Neyleyim . . . Nasipte yokmuş . . . Yazan kara yazmış kaderi m i . . . Abi ! . Senin yanına dura l ı namussuzum i ğnene kem gözle i l e bakmad ım. «Çelo h ı rs ız im iş» d iye b i r ad ım çıkarsa yed i düvel anama söver. H iç k imse kız vermez bana . . . iy is i m i , az olsun, hel al o lsun . . .
Abi ! . Bana b i r ata l ı k, b i r babal ık etsen de kurtarsan ma l ım ı, mü lkümü el e l inden. Geris i n i bana b ı ra k . . . Bak ! . Nası l çal ışacağ ım . . .
- Yat ! . Çelo yat artı k. . . Sonra düşünürüz bu iş leri . . .
1 4
-
IKI
O geceden sonra Çelo bu lduğu her fı rsatta :
- Abi ! . . . Demek h ökümete baş vurursak bu iş o!u r . . Ahh. Bana b i r baba l ı k, b:i r ata l ı k etsen de mal ım ı , mü lkümü e l e l leri nden kurtarsan, deyip durdu . S ık s ık tar la lar ın değerinden söz açtı . Umut, Çelo' nun akl ı n ı i kiye bölmüştü.
- Bu iş o lur, d iyordu . Bu iş o l ur. Yeter ki sen ucundan tut iş in . Sen i n sözünden k im ç ıkar kazada . . . B i r işaretin yeter. B i r tapucuyu görsen,
-
Bir akşam üstü, ertes i gün kazaya g ideceğ imizi söyleyince Çelo'ya, dünyalar onun oldu.
- Oldu bu iş , ded i . Sen isted i n ya, oldu bu iş . Ben bunu böyle b i l irim . Duam sana yeter Abi ! . Yetim d uası iksirl i o lur derler, sana duam yeter Abi ! . .
Hemen köy berberine koştu. Dönüşte g iysis in i su i l e s i l d i . Leke ler ç ıkmıyordu. Ozgün, üzgün bakt ı . B ir ara göz göze ge ld ik :
- Olsun Abi , k irl i o lsun, d ed i . lş yüre k temizl i ğ i nde, iş im b i r başa çıksın, kat kat u rbalar d ik in irim o zaman . . .
Ertesi gün k ır ık dökük kamyonun şoför mahal l i nd e kasaban ın yolunu tuttuk. Çelo heyecanl ı görünüyordu. Bir ara l ı k koluma dokundu. Yolun kıyıs ındaki b i r tarlayı el iyle gösterd i .
- Ab i , ded i . Şu tarlayı görüyorsun ya, bunu bir büyüt, b i r d aha büyüt. işte o kadar su lu tarla var a raz in i n iç inde . . . Ş imd ik i para i l e bir dünyayı eder. Ek ip b içsen dünyaları kazandırı r. Oyle san ırım k i , emmim çok zengin o ldu . Hayın muyun ya iş ine çok düşkün . Emme el ah ı ondurur mu k imseyi? B i r bakars ın b i r yel esmiş . Alaşağı etmiş onu da .
Tapu memurunun bütün aramaları boşa ç ıktı . Çelo 'nun babas ı , emmis i , dedesine ait b i r tapu kayd ına raslanmad ı . Son umut özel idcıren in kayıtları nda kalmışt ı . Tapudan h iç bir sonuç a lamadan ayrı l ı nca Çelo 'ya b i r keder çöktü :
- Demek koca mülkün h i ç b i r kaydı yokmuş. Gavur Emmim bunu b i lse bayram eder. Belki de b i l iyordur. O zaman hava a l d ı k. Emme koymam ah ımı Abi . . .
Ozel idarede tahriri arazi kayıtların ı bu lmak kolay
1 6
-
oldu . Memur b i r ç ı rp ıda kayıtl arı bu ldu . 1 937 arazi yaz ımında i ki kardeş tarla la rı , bağları üzerleri ne yazd ı rmış lard ı . Çelo bunu öğren ince :
- Oh, ded i . Oh, a ld ım ah ımı . Z ı rn ığ ı n ı b ı rakmam hakk ımın . . . Sonra memura döndü : Al lah seni çaluğuna çocuğuna bağış las ı n , memur bey, e l ierin dert görmes in . . .
Kayıt örneklerin i a ld ık . Çelo 'nun duruşuna , bak ı ş ına mal sah ib i o lman ın gururlu sevinc i do lmuştu birden. Adım atış ı değişmişti sanki . . .
- Bu iyi l i ğ i n i unutmam Abi. Kemikler im dua eder sana mezerde . . . Babamdan görmed im, kimseden görmed im bu iyi l i ğ i . He le bir köye varayım, b i r ma l ım ı ayıttı rayım, b i r ev bark saab ı o layım . O zaman başımda yeri n var. Seni d avet edeceğim Abi . Bir ay kal , beş ay kal . Ev senin sayı l ı r.
Arazi kayıtları n ı göster ir b i r belge ile Emmi 's inin Çelo 'yu söz sah ib i etmeyeceğ in i b i ld iğ im iç in , i ş i n mahkeme yoluyla sonuçlanmasın ı n gerektiğ i n i an latıp du rdum.
- Kaç ay sürer Abi? ded i . - Bel l i o lmaz. Be lki a l t ı ay, belk i b i r sene.
- Kim bekleyecek bir sene? Bir eker, bir daha eker tarl a ları m ı . . . Bana destur verirsen hemen köye g iderim. Muhtara varı r ım. Azaları toplatır ım. Hacayı davet ederim. i htiyar h ıs ım lara seslen i rim. Emmimi çağ ırs ın lar, an iats ın lar her b i r şeyi . Eğer d i ren irse hakim ka ld ı racağ ımı söyler im. Hemi beni döğemez ki gayl i . . . E l e lden üstün . Görsün bu kez. E l m i yaman bey mi?
Köye dönüşümüzde Çelo 'yu durduramad ım. işten soğumuş, b i r başka adam olmuştu . işçi değ i l , mal mülk sah ib i b i r konuğa benziyordu .
çe/o 1 7/2
-
- Gldeyim Abi, d iyordu . G ideyim . iz in ver bana. Unutmam hiç seni . Haber de yo l larım. Kesiver hesab ım ı . He la l et hakkın ı . . .
B irkaç gün sonra Çelo'yu uğurlad ım . E l im i öptü, iri, kara, can l ı gözleri yaş l ıyd ı .
- Olsem bu iyi l i ğ i n i unutmam. Hela l e t hakkın ı Abi , hela l et . . .
-
OÇ
Çelo köyden ayrı la l ı b i r aya yak ın zaman geçm işti. i ş lerim i n başımdan aştığ ı gün lerde Ard ıç l ı köyünden «Şerrime ne veriyorsun?» d iyen üç kişi köylerine s ı n ın olan tarla larıma çift koştu lar. «Şeh irl i n i n köyde işi ne? B iz im geçimimiz topraktan . Babası ik i bölü k tapu a lm ış . . . B u da ge lmiş beş sekiz yüz dönüm arazi gabancalamış . Biz süre l im de n izah nerey.e varı rsa vars ın . . . "
Haberi a l ı r a lmaz olay yeri ne gittim . Oç çift ve başlar ı nda yirmi otuz kadar köylü üç koldan büyücec ik b i r tarlayı sürüyorla rd1. Yan ları na yaklaşmak, b i r şeyler söylemek b i le b i le teh l i keye
-
ğ im yanaşmıyordu. B i r ters orantı vard ı düşüncelerde. Araz in in çoğunu on lara karş ı i c radan pey sürerek sat ın a lmıştım . B i l iyordum, paran ın gücü i l e başa ç ıkamamışl ar, b i r noktada artırmadan el çekmişl erd i . . . i çler inde bu ac ı yatıyor ve haksız l ığa zorl uyordu onları . Diğer yönden ve gerçekten a razi leri dard ı . Babadan oğula bölüne bölüne evleklenmişti .
Uzaktan bir süre baktıktan sonra köye döndüm. i lk araçla d a i lçen in yolunu tuttum. Olayı ön lemek iç in gereken iş lemleri yaptırd ım . Hakim devrisi gün sabah saat 1 O'da keşfe g ideb i leceğ in i b i ld i rd i . Çoğuncası uykusuz gecen in saba h ı oteldeki adamın kapısı çalı nd ı . Çelo 'ydu içeri g iren .
- Nereden çıktı n Çelo? ded im . N iç in geri dönd ün? Otur şöyle ! . .
Sandalyaya hafiften i l i şti . Orkekti :
- Sayende b ir şeyler o ldu , ded i . Emme isted iğ im olmad ı . Buradan doğruca köye vard ım . . . Em m im köye geld iğ im i d uyunca i frit o lmuş
-
d im . . . Yeter ki b ir o yı l s ın . . . B ir kötü les in , b i r zabınlaşs ın kendi yüreğ ince . . .
Sonra Muhtarı gördüm. Ağarnın asker arkadaşıymış . Adam yerine koydu ben i . K ıymet gösterd i . « Çelo," ded i . «El imden ge len i arkama es irgemem. Rahmetl i n i n çok iyi l i ğ in i gördüm. iyi ler g id iyor yavrum. Once iyi ler g id iyor. Al lah , yarattığ ı ve de sevdi ğ i kula dayanarnayıp i lk kez a l ı rmış. Dünya kötü ler d ünyası, çıf ıt lar dünyas ı , puşt, pezevenk dünyas ı . Her b i r iş in baş üstüne. Hat ırı var rahmetl i n in . iyi l i k baş ımız ın borcu . Ahrette şefaat edecek değ i l im ya . . . ,
Köyde sözü geçen ler toplan ıp Emmimi çağ ırd ı l ar. Yas in Emmi derler, b i ri baş tuttu bu işe. Evi n in çardağ ı nda top lad ı konu komşuyu . Ben bir toprak kıyıya büzü lüp oturdum. « Baka l ım» dedim iç imden . «Sözün sonu nereye varı r? , B i r sözü kal ı b ı i le a l ıp ortaya koyan olmad ı . Muhtar vard ı , I mam vard ı . Benim yet im l iğimi b i l en üç i htiyar vard ı . B iz im Ahmet vard ı . B i r büyük mahkeme. Sessiz sedasız b i r heyet . . .
Sanki dürzüler çay içmeye gelmiş ler oraya. Yasin Emmin i n gözüne baktım. Herif in gözünde h i ç b i r işaret yok. «Uian açsana şu lafı , ded im iç imden . Açmaz. . Muhtarın gözüne baktım. Deyyusun gözü ö lü gözü . . . Şöyle b ir topa rland ım. "M uhtar emmi, ded im. ,, çay ın ızı tazeleyim m i?» O ara l ık b ir iht iyar a l ı nd ı . "Oğlum Çelo," ded i . «Ağır dur, batman doğ . . . He lbet çay ları tazeleyen bu lunur . . . , Merhen:ıet d i l er g ib i baştmı önüme eğdim. O aral ık b i ri söze saab ç ıktı . «Eset Çavuş, dedi i htiyar. « Ge ld ik g id iyoruz. Şurda biz b izeyi ,z . Laf aramızda. Al lah ya lan ı sevmez. Çelo 'nun iş i iç in seslendik sana. Yetim ç ık ıp ge lmiş. B i r hak d i ler senden. Araya g irmek olmaz emme, komşu luk hatı rı , i nsan l ık hatır ı . B i l i r im . . . Doğru söylesem ha lk gücen i r. Eğri söylesem hak gücen ir. Ben b i l d iğ im i söyleyim
21
-
de kim gücen i rse gücens in . Nası l olsa bir ayağım çukurda . Bundan geri yeşerip bos'tan olacak değ i l im . Eğri oturup doğru konuşayı m. Bu yetim hak d i ler. Bu yeti m in hakk ın ı ver. ismai l ka'dan kald ı bu arazi ik i gardaşa. Yarıs ı senin, yarıs ı rahmetl i n i n . . . E le laf düşürmeyin . . . Ele kal ı rsa, e l seyi r merakl ıs ı .. . Kimi nal ına vurur , k imi m ıh ına . . . Ver hakkın ı Çelo ' nun . Yerdeki de rahat uyusun . 'Ben ö ldüysem, oğlum var, çifti var, çubuğu var . . . · desi n . Sız iarnası n kem ik ler i . Bugün dünya , yarı n ah ret. . . Al lah bütün günah ları bağış lar emme kul hakk ın ı bağış lamaz, üç gün lük ömür iç in n iye ah retin i z indan edeceks in . . · "
Emmim b i rden köpürdü . ihtiyara zul umlu b i r bakış attı . « N iye? •• dedi, «Bu Murtatdan yana l ı ğ ı n Şakir emmi? Sana kazadan h int kumaşı urba l ık lar m ı getirdi . . . Yog isem üstüne okudu , üfledi mi? i ş i n iç in i b i lmeden peşi natsız höküme varıyorsun . Oldü , g itti babası . Sağ l ığ ında ocağım ı yıkt ı . Borcunu ödemekten göz açamad ım . Böyle b i r i rez i l b ı rak ıp g ideceğin i b i l seyd im , metel iğe, z ı rn ığa kurban ederd im . Koyduğu gobel bu . B izi e le, a leme malamat eden bu . Yı l ın y ı l ı yed i , içti . işe yarayacağı zaman da kaçıp gitti . . . ,
Bu lafları b i r karşı layan ç ıkar, dedim iç imden. B i r Tanrı n ın kelamı ç ı �çmad ı , h i çb i r i n i n ağzından. Gayrik dayanamad ım . «Emmin ded im .
-
gel im i , yok ya , hakkı olsa b i le ağas ın ın borcunun yarıs ın ı karş ı layamaz ." , Bu sözler ine de dayanamad ım. "Emmi ! . . " ded im. «Sabrım ı tüketme . . . Ağzından çıkanı kulağ ın duysun . . ·'' Lafım ı n arkas ın ı getirtmedi. B i rden coştu: «U ian eşşek s ıpası , ett ikleri n i unuttun mu? Ne yüz i le gel iyorsun bu köye? D inden , imandan h iç b i r mi nasib i n yok senin? Al lah yüzüne utanma duvarı çeknıed i mi senin? Murtad taburu, d i nsiz al ayı . . . ,
Obü rleri n i n ağz ından tek olsun, b i r tek o lsun Tanrı kelamı ç ıkmadı . Ava l ava l bakın ıp 'durdu lar. Ben de o;ı ları adam yerine koyup, e l etek öpüp çağırmarnın pişman l ığ ına düştüm. " Kı l ucu kadar yürek yokmuş deyyuslarda >> dedim iç imden. Şakir Emmi : «Al lah can sağ l ığı verd ikçe yüz yüze bakacağız . Yar ın hakim gel i rse, keşif ge l i rse biz de b i l d iğ im iz i söyler iz, , deyip g itti .
Obürleri de , f ı rsat bu f ırsat deyip hemencec ik dağ ı ld ı lar. Geride b i r söz ka ld ı ya l n ızca . .. ,,oç aşağı beş yukarı . . . Çelo'yu razı et. Mabeyn i n izde b it ir in her bir iş i . . . Mahkemel i k o lursan ız çok eziyet çekers in iz . Dünyan ın b ir masrafı o lur . G ide gele kazan ı n yo lunu eskit irsiniz. Yolun da tı rnağ ı n ı n ak sekis i duyar ya ! . Zu lum b i rb i ri n iz i yer, eritir. E l i n ku lağı laf esk is i . Ofürük ge l i r, üfürük g ider, . . "
Umudum k ı rı l d ı . ''Hemen döneyim••, ded im kend i kend ime .
Sen , hakl ıymışs ın Ab i . Bana « Mahkemeye başvural ım , •• demişti n . Sen in sözüne saab ç ıkmal ıymış ım .
Oç beş gün h iç b i r ses , seda çı kmad ı . B i r gün Muhtar Emmi çağırd ı ben i . Vard ım yan ı
na . «Çelo , " ded i , «Emmin dün gece rüyasında Ağan'ı görmüş . . . Ağan demiş k i : 'Gardaşım Eset, Ağam Eset Çavuş, yetimimi zari zari i n letme. Meleyen kuzuya çev irme, Boz bayır, kel bayır tasunu yapma . . . Ver hak-
23
-
kın ı. . . B i r gün sizin de geleceğin iz yer b ura . . . K imsenin kefen ine cep d ikmiyorlar. K imse ayakkab ıs ın ın çamurunu get iremiyo r buraya. Kimse ağacıyla bayram etmiyor. Kimsenin bağdan üzüm toplamaya gücü yetm iyor. Ben, götüreb i ld im mi bir evlek tarla? Sen de götüremeyeceksin. Çocukların da . . . Oyleyse, b i rb ir in iz i hoşnut ed in . . . tjak b ı rakmayın b i rbir in izde. Çelo'ya b i rkaç yüz b i r şeyler ver! . . Hakk ın ı he la l ett ir ! . Ben im de gön lüm hoşnut o lur, kemik ler im sızlamaz mezerde . . . · Rahmetl i k yeş i l urbalar g iym işt i . . . Al lahu la lem, mekanı iy i . . . Bu rüyada n sonra ka lktım . Sabaha dek uyku g irmed i gözüme. Lanet o lsun , ded im. Hak'k ı yok ya , rahmet l i n i n mezer hat ırı iç in üç beş yüz biışeyler vereyim de, h iç yoksa yerdeki rahat ets i n . . . "
"Yook , " ded im. " Muhtar Emmi yok. Ben hakk ımı i sterim. Ya lan uyduruyor o herif. Ne rüya gördüğü var, ne de rahmetl i k Ağamı . . . Ben i üç beş yüz i len başı ndan savacak. Akl ı i l e b in yaşasın . . . ,,
Muhtar « Oğlum•• ded i .
-
görecekleri de var. Sen sağ ol Muhtar Em m i . . . Yaz ı lan ge lir başa. Gayri s i mümkün değ i l . . . ,
Muhtarı n yan ından ayrı ld ım . Hırs iç im i yiyip tükett i . «U ian, ded im ,
-
yım, ded i m . «Ağandqn hakk ım ı a lmadan b i r yerlere gitmem'' «Çelo , baş ına b i r iş açma . . . Ağam a ks in in b i r i . Nizah ç ıkar ır. Geçen, evde köpürüp duruyordu . " «Kezik ! . B ı rak bu lafları . . . B i r tenhada bu luşa l ım . Sana çok d iyeceklerim var. Nerde bu luşuruz?, , «Sen beni köpeklere leş mi ettireceksi n? . Hemi gayli git yanımdan . . . " , « Kezik» ded im , «bağdan yaprak toplayaca�jim d iye ç ı kar ge l i rs i n yan ıma . . . Han i Kek l ik A l i ' de buluştuğumuz yer yok mu , ben kuş luk vakti sen i oradcı beklerim. Gelmessen kaderime küser, terkederim köyü . B ir daha da , ne seni . görürüm, ne de bu i l ler i . Tarla da babayın olsun, tump da babayı n . . · " Kez ik bir şey demed i . Kek l i k gib i sek ip g itti .
O akşam uyuyab i lirsen uyu . . . Akl ıma ne ler gelmez. Şeytan der ki : «U ian Çelo , Kez ik ' in çocuğu olmamış , şehir n ikah ı da kıyı lmamış . Kand ı r şunu . A l , geç, koy g i t bu yandan . Kaderin ded iği o lur. Mapusane de i nsan iç in , ölüm de , hiç yoksa ahımı a lırım , öcümü a l ı r ım ı rz ı kır ık Emmimden . 'Ev l i kız kocasını b ırakıp Çelo i l e kaçtı ' derler. Adamsa, bu ar onu ö ldürür. Köye i rezi l o lduğu da yeter. Sen i n erkekl iğ ine leke mi konacak? Hemi , a l ı nan C) vereceği parayı da a l ! . Beş yüz beş yüz. H i ç yok ise b irkaç ayl ı k geç im i kurtarı r . . . " Bu düşünce akl ıma, zeyn ime yatt ı . «Al lah vere de kız ge leyd i . . . " ded im . işin her b i r ucunu düşündüm. Uykusuz geçird i m tüm b ir geceyi . . .
Devris i sabah Ahmet' e açtım yüreğim i . Ahmet h ıs ım ım o lur Abi . Çok iyi l iği var üstümde. «Ahmet" ded im, " iaf aram ızda. Ha l ve keyfiyet şöyle şöyle . . . I
-
kehten sağ ı solu gözetle. B ir ha l o l u rsa tü rkü söyle ! . Ben an i arım her b i r şeyi ! , "Olur" ded i , Ahmet. Ayrıld ım yan ı ndan. Ters yoldan ·koruya kayd ını . Başladım beklemeye. Gelmez diye ödüm koptu. Bir de Kezik gözüktü . Dünya lar ben im o ldu .
-
Bir yandan pınar p ınar ağ lad ı , b i r yandan «B i r kurşun s ık , ö ldür ben i de böyle şeyler deme» dedi .
Umudum k ı rı l d ı . iç ime b i r k imsesizl i k çöktü . Gözlerim dol uksad ı . «Ben sensiz mal ı neyleyim» dedim. «Mü lkü neyleyim. Dünyayı neyleyim , " ded im . « Sen in iç in ge ld im bu yan lara , ma l ı mü lkü bahana , " dedim. «Mal ı bats ın . M ülkü batsın . . . " ded im .
-
H ikayen in bu yer inde kapı yen iden ça l ı nd ı . Kapıyı ara layan b i r genç:
- Çelo, icicik gelsene, diye ses lend i . ÇE.Ic kalk ı nca ben de vakit azl ığ ı yüzünden g i t
mek iç in hazır lanmaya başlad ım . B i r ara l ı k Çelo yen iden i çeri g i rd i . Heyecan l ıyd ı :
- Abi , ded i . Emm im ge lmiş . Söyleyerned im k i başınıdan geçenleri b i r b i r. B i r domuzluk düşü nmese kazaya gelmez. B i r gavurluk var işin iç inde. Tarla pazarl ığ ı iş im vard ı . Zahar duydu her b i r şeyi . Koştu , ge ld i , Abi ! . . Bana b i r babal ık , b i r atal ık daha yap. Senden başka kimim var buralarda? . .
- Ne iş in var Çelo?
- Loter mi C') ne, b i ri varm ış . Onda b i r senet iş i -m iz var. Han i Abi , b ir de memura götürdüydün ben i . Tarla lar ın kayd ın ı ç ıkard ıyd ı . Onun la da iş imiz var. Gör şun ları ! . Çelo yabancım deği l de ! . Benim iş im g i b i yap ı n de ! . Her b i r şey kü l ufak o lur evela l lah sayende . . .
Çelo' nun bu istekler in i o an yeri ne getirmeme zaman yeter l i değ i l d i .
- On beş daki ka zamanım var, dedim. Ard ıç l ı l ar tarla lara g i rd i ler. Hakim götürüyorum şimd i . Be lki de beni bekl iyordur.
- Köye uğrad ım. Söyled i ler hep bir o lan lar ı . - Ben Noter'e, Ozel idare Memuru ' na b i rer pusu-
la yazayım. Benim iş im gib i i l g i l en in d iyeyim. Herhalde bir kolayl ı k sağlarlar sana . . .
- Ne yapayım? Kara kader burada da bu ldu beni . . . d iye sız iand ı . Yazd ığ ım pusula ları ce b i ne koydu.
- Opeyim Abi e l in i , ded i . Şu iş im b i r b its i n , hemen ge l ip seni bu lacağını.
(*) Noter.
29
-
Bu Çelo'yu son görüşüm o l d u. Çelo'nun hikayesi
n i b irkaç ay sonra ilçede tanıştı ğ ı m bir köyl üsü nde n
dinled i m .
Bundan böyle Çelo öyküsünü bize ta mam lattıracak . . .
30
-
D 'ORT
Çelo, ye n i bi r d ü nya n ı n adamı olarak Kez i k'in
ya n ı nd an ayrıld ı . Ozer ine ke ndinin de fark ında ol ma
d ı ğ ı b i r g u ru r düşmüştü. Kezik' i , gelecek g ü n ler in i h a
yallemeye başlad ı . «iş, sarpa sard ı" dedi . «Çık , ç ı ka
b i l irsen iç i nden . Araz i iç in zor lasan be l k i m Kez i k g ü
cen i r. Ağam e l değ il ya, der. Zo rla m asa n b i r t ı rnağı
na kurban eder tarl a l ar ı n ı . Vakit geçirmeye de gel mez .
Ya iş uza r, Kez i k sözü nden nadi m olursa? Ah na m us-
suz p a ra ah . . . Bolca olsa n üç g ü nde k ı rk dağdan aşı-
rı rdım Kezik'i . . . B u iş pa rasız o l maz. Araziye iyi b i r fi-
yat veı-en o lsa sata r, savar b i rlikte savuşu rdum bu
ralardan." Düşünceleri , h ayalleri birbirini koval ıyor , hiçbir i
n i n içinden ra h atça çıkam ıyordu. Oç tepeyi fark ı nda
olrrıa ks ız ı n aştı . Yine ters yo l lard a n köye g i rdi .
Oç beş köyl ü m u htar odas ı n ı n d uvar gölgesine
31
-
s ığ ı nm ıştı . Çelo selam vererek yanlar ına çömeld i . Herkeste yorgun luk, iştahs ız l ık görü l üyordu . Çelo'ya ağ ız ucuyla :
- Merhaba, dedi ler. Sonra yen iden dald ı lar, konuşacak b ir şey bu la�
ınıyorlard ı . Bakış ları fersiz, isteksiz, an lamsızd ı . B ir ara ağız ucuyla K ı l kuyrukun Yusuf :
- Çelo, dedi . N e ett in Emmin le aranda olan iş i? Çelo , kend i dünyasına dal ı p g itm işt i . Kezik' i dü
şünüyordu . Söyleneni an layamadı b i rden : - Ne iş i? ded i . - Can ım , ş u arazi davas ı . Emmin n e d iyor? B ir
şeyler vermeye gön lü yatıyor mu? Çe lo doğru ldu . Kend ine çeki düzen verd i . Sesin i
b i raz yükseltt i . Tok konuşmak d i l iyordu yüreğ i . . . - Onun keyfi ne kalsa kel dağ ın kara taşı nı kur
ban edecek. Emme, melmekette kanun var. Mahkeme var. Tatl ı l ı kla vermezse g ider kazadan · hakim ka ld ı rır ım. K im in ah ı k imde ka lm ış? Ben böyle tarlasız tapansız sürüneceğ im, Emmim de Ağarnın hakkı n ı ekip biçecek. Yoook, o kadar yağma yok. icic ik Al lahtan korksa, ic ic ik v icdan ı olsa, bu da benim etim i n parçası der, hakkımı veri r, el kap ı lar ında süründürmez beni . . .
Duvar d i p leri ndeki lere b i r . canl ı l ı k ge ld i . Gevşemiş bedenleri n i toparlad ı lar. Şu laf k ı tl ı ğ ında herkese üç beş söz gerekl i . iyi b i r f ırsat geçmişti e l ler ine. Fad i ş i n Murtaza söze karıştı :
- Çelo, hakl ı s ı n hakl ı o lmaya emme bunca yı l neredeydin? Ağan ö le l i on beş yı ld ı r Eset Çavuş eker b içer tarlayı . Yarın hak im geti rsen «Zi l l iyetim var, der, ç ıkar i ş i n iç inden.
Çelo bu sözler üzeri ne afa l lad ı . i çi t itred i . Gözleri büyüdü . Bir şeyler söylemek isted i . Becereı'nedi .
32
-
f
-
izzet ' in gel iş i konuşmalar ın g id iş in i değ işti rd i . B i rkaç ın ın sözü yarıda kaldı . Dır ık ın Mahmut :
- Harklar iş lenmesse su binmez. iki y ı l ı n çamuru her bir yönünü düz ayak etm iş , dedi. Pasl ı M usa :
- iyi o lur, dedi . iyi o lur inşa l lah . . . izzet selam verip çömeld i . S ırtları n ı duvara daya
mış , teklerneden s ıraya d iz i lm iş lerd i . Boyunlarıyla bakıyorlard ı b i rb irlerine.
- Merhaba i zzet. . . - Merhaba Emmi . . . Bir boy «merhaba, gitt i . Fakat Çelo h iç ara l ı gö
zükmed i . Çömeld iğ i yerde e l i ndeki ufak çubukla toprağa b i r şeyler ç izdi durdu . izzet kaşları çatık bakış lar ın ı Çelo 'nun üstünde gezi nd ird i . Çelo'nun '' merhaba, derneyişine ve ara l ı o lmayışma içerled i . Fad işin Murtaza sess izl i ği bozdu :
- Ne var, ne yok izzet yavrum? - Ne olacak Emmi? B ir en ik beslemişt ik . Meğer-
sem yal ı n ı bol vermiş iz . . . Ah ir el kapı lar ına a l ıştı . Ş imd i de paçamız ın eteğ i nde dolaş ıyor. Diş i n i geçirmek istiyor eti m ize. Ostümüze üstü m üze ge l iyor . . .
Orta l ı ğa ağ ır b i r sessiz l i k çöktü. Köylü lerden b i rkaçı çömeld ik leri yerde ayak değişti rd i ler. Yaslandıkları kerp iç duvara Rürtündüler. Sonra Çelo'ya baktılar. Çelo, haHı toprağa bir şeyler çiziyordu . Ka l ın kaşlan yukarı ka lkı k, uzun k irp iklerin in gölgeled iğ i gözleri yere , yerde oynaşt ığ ı ç izg i lere bak ıyord u. Söylenenier in kend is ine olduğunu bi l iyordu. Çok « Eşşekoğ lu eşşek" duymuştu incen in Osmanın kahvesinde . . . Eşşekoğlu eşşek ne? Çok itoğ lu i t duymuştu. Kendi üstüne duymadığ ı hakaret kalmamışt ı . «Piç» demiş lerd i . «Sıpa dölü» dem işlerd i . «Orta gobe l i » d emiş lerd i. Duymad ığ ı kelam kalmamışt ı vesselam . . .
Ama, bu i t lafı, b u ya l lafı c ız c ız yakın ı ştı yüre-·
34
-
ğ in i . Anas ına , ecdadına sövmekten ağır geld i . Gözü biraz ötesi ndeki okkal ı bir taşa takı l d ı . Koynundaki kanıayı e l leri n i n iç inde görür g ibi o ldu. Sonra bedeninin yüreğine aktard ığ ı güç yumruğunda, b i leğ inde, pazusunda fer fer gezi nd i . Ama d uygusunun ortas ına oturmuş Kez ik bağırıyord u : « Etme, Çelo etme ! , diyordu. «Vazgeç bu akl ı ndan ! . Ben senin ayağ ın ı n turab ıy ım. izzet de gardaş ım. Etme Çelo, etme!. . »
Sonra , tarla lar, i k i bağ, bahçe, ev gözünün önüne ge ld i . Çelo'ya: « Hep imiz in yarısı senin , vazgeç bu beladan ! . . » d iyorlard ı .
Orta l ıktaki sess iz l ik koyulaştı . Çelo başın ı kald ı rdı. izzet'e ve köylü lere baktı . E l i ndeki çubuğu ge l iş i g üzel attı . Ayağa ka lkt ı .
- Her laf gününde söylen ir, ded i . K imsen in ahı k imsede ka lmaz. H iç b ir söz yerde bırak ı lmaz. Yeter ki insan ın kara can ı sağolsun . . .
E l lerin i panta lon cepler ine soktu . Geris ine dönüp bakmadan ağır ağ ır yürüdü . H ız l ı h ız l ı burnundan soludu . Geri dönmek geçti iç inden . B i r küfür savuracaktı ana avrat . . . Emmis ine , oğ luna . . . Y ine yüreğ in i n e l i n i Kez ik yakalad ı . «Etme ! . » d iyordu , Kez i k . . . « Etme Çel o ! . »
-
«Ya , bu lafla rı Kez ik d uyarsa ! . » d iye bağırdı Sözleri n i k imsen i n duymad ığ ın ı duygu larıyla an lad ı . Konuşması kendi d uyacağı güce düştü. «Ya bu lafları Kez ik duyarsa ! . Ya izzet, Kez ik ' i n yan ı nda 'Ben Çelo'ya şöyle , şöyle ded im de , ağzın ı aç ıp Al lah ı n b i r kelam ıyla sözüm ü karş ı l ayamad ı ' derse . . . O zaman K ezik beni k ınar. Gözünde kü l ufak o lurum ," ded i . Bu düşünce kederl i yüreğ in i büsbütün ezd i . Bu duygu ları iç inden kovamadan aç o lduğunu sez in led i . Sabahtan bu yana bulgur tanesi düşmemişti kursağına . üstel ik «ben açı m ! . " d iyecek nazı yoktu, hal i yoktu kimseye . . . Ahmetler in konuğu idi bunca gün . Bir yönden yakındaş id i ler. B i r de çocuk luk arkadaşl ı k ları vard ı ortada . . . Anasıyla, karısıyla Ahmet' le hepsi iyiyd i ler. «Al lah ne verd iyse» önüne koyuyorlard ı . Çelo da «N imeti ne b in şükür,. deyip kalk ıyordu sofradan. E l l i , a ltmış l i ra da parası vard ı ceb inde. « Köyde para geçmez ki ,,. ded i iç inden. Sonra : «Vay, b i r geçer k i . . . B i r üç yüz, b ir beş yüz o lsun da o zaman gör! » d iye söylend i iç inden . . . Toprak karas ın ı ans ıd ı . . .
i lçede b i rkaç kez yemek yed iğ i lokanta akl ı na ge ld i . «Ah » ded i , «Şimd i kazada olsam, g i rsem aşçıya. B ir taskebabı istesem. . . O b itse bir daha istesem . . . "
Ahmetleri n evine gelmişti kend i kend ine söylen i rken. Her b i r yönü hayvan pis l i ğ i ne bu lanmış avlu bomboştu . Hayatta üç dört ayl ı k bir çocuk yatıyord u . Ahmet' i n oğ luydu . Altı nda paramparça b i r bez vard ı . Beze p is lemişti çocuk. S inekler b i r p is l ikten çocuğun yüzüne, b i r çocuğun yüzünden p is l iğe konuyorlard ı . Bu görünüm Çelo'yu pek i l g i lend irmed i . . . Çocuk pembe tımakl ı parmakları n ı ağzına götürüyor, emiyor, k ırp ış k ı rp ış gü l üyordu . Ayakları süre l i havada sa l lan ı -
36
-
yor, p is l iğe batııı ış körpe but ları t itreş im lerle oynaşıp duruyordu .
Çelo açık kapıdan i çeri baktı . Uzun , a laca ayd ı nl ı k safan ı n b i t im indeki ocakbaş ında Ahmet' i n anası ateş yakınaya ça l ış ıyordu . Dudu hatun Çelo 'nun gel i ş i n i n farkı nda o lmadı . Alaf tutmayan ateşi üfl üyor, sonra gözüne g iden dumanların akıtt ığ ı yaşlar ı bazan yen i , bazan ak beyaz yemenis i n i n ucuyla s i l iyordu . l< ı pk ız ı l kes i l iyordu göz beyazı . Teklerneden i n ce i nce öksürüyordu . B i r şeyler m ı rı ldan ıyord u kend i kend ine . Yeniden ocağa eğ i l iyordu . . .
Kad ı na seslenmekten vazgeçti Çelo. Ev i n önündeki bahçeye g ird i . B ir ağacın d ib ine otu rdu . Tarifsizl i k y ık ıyordu yüreğ in i . Ağaca s ı rtı n ı verd i ve uyuyakald ı . . .
« Kaç kaç ! . Ah ir e l ime geçers i n . . . Del ik deş ik edeceğ im sen i . . . Sen i i t s ıpası sen i . . . Sen i eşşek dö lü sen i . . . Sen i f ışkı dö lü sen i . . . Sen i i t en iğ i seni . . . " Ağa m Emmime şöyle söylemiş : « Ben ö ldüysem , ağ l Lım var. Çifti var, çubuğu var» desin
-
Çelo kend i n i toparlad ı . Ense alt ındaki k ı l ara l ı ğ ı ndan s ırt ına , a ln ından göz boş ara l ı ğ ı ndan yüzüne doğru seri n bir ter akıyordu .
Bahçede, Ahmet' in sesi do laştı : - Ne ett in lan , ded i . Gün a lt ında anamı ağ lo.t
t ,n . Sonra da haber vermeden geçip gitti n b i r yana . . . Kezik' i n .bağa i nd iğ in i görmeseyd im, akşama dek kehte nöbet tutacaktım . Onu gördüm de bostana i nd im . Sen in de selametl i ğ i n i an lad ım .
- Bir titriyorum ki Ahmet! . Her b i r şey tamam. ;\man, beni b ir yatı r. Aç da değ i l im , susuz da . . . Aman ben i b i r yatır. Sonrası sonra . . . Ben i b i r yat ır . . .
Devrisi gün Çelo, Ahmet' i n dere kıy ıs ı ufak, bostan l ı ğ ı na i nd i .
- Her şey kü l ufak, ded i « Kezik sen b i l i n » dedi . «Al l ah ın ded iğ i o l ur» ded i . Durdu, durdu ; neden sonra :
- Ahmet, ded i . Kezik' i kGçıracağ ım . irez i l rüsvay edeceğ im Emmim i l e oğ lunu . Ucunda ö lüm olsa yapacağ ı m bu iş i . . . Yeter k i sen beni ko i l a . Kıl ucu benden yana ol ! . Karışma geris ine . Altı ndan g i rer, üstünden ç ıkarım. iy i l i ğ i n i n a lt ında d a ka lmam. Nası l o lsa b i r gün kurtarır ım tarla ları Emmimin e l i nden . S ı rt ıma vurup götürecek değ i l im ya . . . Sen i ortak ederim . Çok ekers in , çok b içers in . . . Çok zahra kaldır ırs ıh . . . Yarıs ı sen in , yarısı ben im . . .
Ahmet' i n gözleri ış ık land ı . Ortada Kezik konusu da o lmasa, Çelo'nun ele geçireceği tarla ları b i r l ikte ekip b içeceği n i yüreğ inde duyuyordu . Nası l o lsa Çelo ' nun ne öküzü, ne kağn ıs ı , ne ç ift i , ne çubuğu vard ı . . . Enelaze iş ler, el öğünürdü . Kendinden iyisi de yoktu ş imd i l i k ortalarda.
38
-
- Sen nerdeysen ben ordayım, ded i . i nsan kötü günde be l l i o lur. Kez ik madem seni ist iyor, kaç ı r g i t ! . Ne h izmet d üşerse üstüme yaparım . i nsan iyet imi mi esirgeyeceğim? Kız ın küçüklükten gözü vard ı sende. Albaz' ı n oğ lu p ıs ırı ğ ı n b i r i . O ldu o las ı kız yad ırg ıyormuş. «B i r şey anlamad ı m bundan , ,, d iyormuş. Kaçır g itsi n . . . Bizim de üstümüze ne h izmet d üşerse canla baş üstüne . . .
- Ben iyi l i k unutmam Ahmet . . . Kalmam h iç b ir iyi l iğ i n altında . Kezik ' i b i r kaç ırayı m . . . Baş ın ı soka-cak b i r ev bu layım . . . Yeter! . Dtesi kolay . . . Aç koy-mam, aç ık koymam . . . Her b i r iş gel i r e l imden . ·; Ne iş o lursa çal ış ır ım. Gü l g ib i geç in ip g ideriz. Sen de tarla lar ıma bakars ın . Ekers in , b içers in . . . Sonunda Al lah ne verd iyse paylaşıp g ideriz.
- Helbet paylaşı rız. Hakkı n ı yiyecek değ i l im ya ! . Al lah da im he la l inden verme l i . . . Büyükler n e demişler: « Eğr iden tok görmedim . Doğrudan aç görmedim . . '' Sen l
-
BEŞ
Çelo 'nun i ş i , du rgun luktan b ıkm ış köye b i r can l ı l ık getirm işt i . Asl ında köy yer inde konu açmak kolayd ı . Ama, kış suskun luğunda ç i ğnene ç iğnene sakız o l muştu her b i r iş. Her b i r laf . . . Usang ı n l ı k ge lmişti herkese. i maını çekiştird i l er b i r süre. O b i tt i . S ı ra öğretmene ge ld i . Onun da a l t ı ndan gir ip üstünden ç ıkt ı lar. O da b itt i . Muhtara ver yans ın ett i l er. O da gününü tamamlad ı . Er bahar yağmurdan , tar ladan, bostandan söz açtı l a r. H içte iş aç ıc ı b i r o lay o lmad ı . Ka la ka la Çe lo 'nun h ikayesi ka lm ışt ı ortada. Turfanda . . .
-
Çelo 'nun hakkı n ı el ekip b içmed i ya. . . Eken kend i , b içen kend i . . . K im in e l i nde o lsa o mü lk, Çelo 'ya gü l g i b i bakard ı . Ev, bark saabı ederd i yet im i . . . Her b i r şeyi b i l iyoruz· ya ! . Nem ize . . . Az m ı çekti Çe l o? it canı varmış ki, dayand ı o zu luma . . . "
Muhtar pek araya g i rm iyordu. Onun iç in de,
-
razı ol maz. Al lah iç i n , besmele hakkı iç in b ir konuşal ım. Çelo murtat dö lü mü? H iç mi bir hakkı yok? N iye her b i r iş i sürüncemeye b ı rak ırs ın ız . N iye kap ı kapı süründürürsünüz bu i nsan ları ? Sen muhtars ın . . . He lbette karışacaksın b u işe . Mabeyn i razı edeceks in . Eskiden mahkeme ml b i l i rd i k? ik ide b i r z ı rt z ı rt kazaya mı koşard ık? Büyük lafı d i n len i rd i . ihtiyarlar, imam, nı uhtar b i r araya ge l ir , meşveret eder ah i r: "Yoo, " der lerd i . . . "Sen b u işte haksızs ı n . Bu i ş şöyle o la·cak . . . " ik i yan da ağz ın ı açmaz : " Pek i , s iz in ded iğ i -n i z olsun» deyip , kül ufak ederlerdi her b i r iş i . . . Ş im-di b i ri n e b i r çinti k vursan, hadi babam karakola . . . Ha-d i babam mahkemeye . . . V ala ha herkes akl ı n ı n erd i ğ i n i söyler. Laftan da verg i a l an yok. Çelo ma l ı n ı a l ı n ca b i r bö l l'; ğünü b ize verecek değ i l ya . . . Ha, ne var ki :
-
ALTI
Ç e l o ' n u n konusu m ay ı s ı n uçuncü hafta s ı n a dek
k öyde sakız o l d u . Herkes l�endi keyfi nce ç i ğ neyip
d u rd u . f
-
ten, çapadon yo:-gLin d ö n e n l e r y ı l d i z l ı gökyüzü n ü g ö rnıe m e k i ç i n er saat l e rd e yorga n l a r ı n ı baş ları n cı çel�i
yor lard ı . Ama g öz l e re uyku g i rmiyor, b i r düşünce z i n
c i :- i bey i n l erde a ğ ı r b i r ıst ıra b g ı c ı rt ıs ı i l e d ö n ü p d u
ruyordu . Al acakl ı lar ın donuk, h ı ş ı m l ı haya l l e ri n i z i h i n
!erden söküp atm a k e l d e o l m uyord u . Banka b o r c u , sü
rek öküzler in ta ks it i , p ı rt ıc ıya o l o n borç l a r ne i l e ödeı1 e cekt i? i c ra c ı , haciz . . . B u ik i k e l i m e bey i n i ere h i ç
d c rm a d a n b i r b alyoz g i b i i n iyord u .
K i m e n e Ç e l o ! . . Kime n e Eset Çavuş . . . ?
Ş a ş kı n l ı k iyiden iy iye köyü sard ı . Yağmur d u a
s : ı: ::ı çıkı l a ca kt ı . K i m s e yarı n ı n i y i g e l eceğ i ne i n a n m ı
� o rc1 u .
- B u z u l u m bize layık d iyorl a rd ı . B u z u l u m b ize
l t:ıy ık . . . A l l a h korkusu ka l m a d ı . D i n , i man kalmad ı . [; C:yük küçük kal mad ı . Bet k a l ı r m ı ? B ereket kal ı r m ı ?
l a ş yağmad ı ğ ı n a şükred e l i m . Yiyecek b i r l o k m a b u l
d u ğumuza ş ü k red e l i m . Duaya ç ı kacağız . . . H a n g i y ü z
i l e n ? H c: n g i a m e l i l e n ? Ya l a n c ı l ı k b izde, h a ksı z l ı k b iz
de, i k iyüzl ü l ü k b izde, sahtekarl ı k bizde, h ü rmets i z l i k
b i z d e . Va l i a h a d a o n mayız, b i l l a h a d a o n mayız. Ş u
h cı rkı ay ık l ıya l ı m desek, ş u h a rka b o l su b i ns i n d e h i ç
� -okscı s u l u tarl a ları kurtara l ı m d esek, h erbir i b i r ya
:·. iJ ça lar . . . H erbir i b i r yana kayta rır . . . G erçekten köyün bütün u m u d u d ere kıyı s ı nd a k i
dar, s u l u a raz i d e ka l d ı . A m a arkl ar ın temiz lennıemesi su lama iş in i g ü ç l eşti riyord u . S uy u nöb ete koyd u l ar.
f'J e ç2re, i ş l e n m e m i ş a rktan ge len suyla nöbet süre s i n
c e küçücük b i r tarlayı b i l e s u l a m a k e l d e d e ğ i l d i . lJ s
te l i k gece kara n l ı ğ ı n d a su b i rd e n b i re kes i l iyor, n ö
beti o l a n a r k b o y u n a koşuyor, b i r i n i n s u y u kendi tar
l a s ı n a d ev i rd i ğ i n i g ö rüyord u . Suyu d ev i re n s ı rra ka
dem basr.ı ı ştı . Nöbetçi kara n l ı k boş luğa a ğ ı z d o l u s u k ü f ü r savu ruyor, güç b e l a ç i m parça l a rı b u l a rak s u -
-
yu yen i d e n a rka b i n d i riyordu . Bu yüzden hatırı sa
yı l ı r kavg a l ar, kavga l arda yara l a na n l a r o l d u . B i rçok
k iş i karako l u b oyl adı . Köyd e d i rl i k düzen ka l ma d ı . Es
ki a c ı l a r ye n i l e n d i . Düşma n l ı kl a r aç ığa vuru l d u . Herkes h ı rs nöbetine tutu l m uştu sanki . . . Bu i n s a n l a r o n beş g ü n ö n cesin in i n s a n l arı d e ğ i l d i . Duvar d i pler i nde
ki , oda, cami ö n ü ndeki top l a n t ı l a r d a ğ ı l d ı . E l ucu sel a m l a r iştahs ızi aşt ı . . .
S ıcak a rtt ı . Bu yetmez g i b i , ac ı g üney yel i to p
ra ğ ı yala maya ba şlad ı . Top ra ktaki yarık,l a r koyu göl
ge leri n i a rt ı rd ı l a r.
- Battık , mahfo l d u k. B u namussuz yel teme l l i be
l im iz i k ı racak . . . Ah, b i r poyraz ç ıksayd ı . Seri n serin esmeye baş
lasayd ı . . .
- Umut poyrazda ka l d ı . Esse, h i ç yoksa ekin yeyg i l i ğ i ç ıkar ır . . .
O d a esmiyord u . . . - Yok efendinı, yok a ğ a m , yok paşam yok . . . A l
l a h iy is inden biz i s ı n ıyor. Zaten d e b i z bu z u l m a i la
y ık ız . . . '
- Çelo, Eset Ç avuş iş i n o l d u ?
- B ı rak adam sen d e . . . Eşşek kova las ın herbi
ri n i . H e rkes kendi baş ı n ı n d erd i ne düşmüş . . . Sen d e
Çe!o' n u n , Çavuş' u n i ş i n i sorarsıri . . . Ateş d ü ştü ğ ü yeri
yakar. . . Al af b iz im yü reği m izi sard ı . Kime ne Eset
Çavu ş, k ime ne Çe l o . . .
45
-
YEDi
Köyün şaşkın havası iç inde Çelo da iş in üstüne pek varamadı . Anl ıyordu herkesin kendi derd ine d üş-tüğünü . . . Görüyordu büyük şaşk ın l ığ ı . . . Avara do laştı b i r süre . . . Ahmet' l e ç ifte çubuğa g i tti ya la ndan . Ama, köylünün kend i yan ın ı tuttuğuna için için sev in iyordu .
«Köylü benden yana oldu , " d iyordu . «Ağ ı r bastı köyl l."ı. Dürzü Emmim nası l o lsa yumuşar. Çok para verse de a lmayım. E l 'e ona vereyim. Yüz verse vermeyim ona. Kurban edeyim araz in in z ırn ığ ına . O, bana çok ett i . Ben de ondan ah ım ı a layım . . "
Eset Çavuş'un da canı burnundayd ı . Ek in ler yaı� ıp g id iyordu. Çelo belası baş ın ın d i k üstündeydi . Köylü def' i n i k i tarafı na d a vuruyordu. H i ç k imseye laf düşürmemesi gerekird i . « Köyde en yakı n ı n en büyük düşman» d iyordu içinden. «Velev ki be l i nden inen oğlun o lsa b i le . . . Çe lo , gavuru neyin nesi o lur k i? . . "
46
-
Burnundan soluyordu . Ama be l l i etmerneğe ça l ı ş ıyordu . Arada b i r Çelo'yu n iyetler inde yoklatıyordu . Çel o gem a l ı r c insinden gözükmüyordu . . . Araya g irenlere :
- Yok, d iyordu. Ben mal ım ı satmam. Beş sekiz yüz gaymaya feda etmem koca mülkü . Ben i layık değ i l m iyim ma lk mü lk saabı
-o lmaya? Oç bin de verse
vermem. Dört b in de . . . Ah ı r ömrü me dek el kapı lar ında sürünecek değe l im ya ! . . . Benim de başı m d ik olsun . . . Muhanetten kurtu layı m. Yook . . . E l kadar parças ın ı satma m hakk ım ın . . . Tatl ı l ık la b it irs in iş im i . Vers in hakkım ı . Sonrası Emmi , yeğen geçınıp g ide l im . . .
Çelo'nun bu karşı l ı ğ ı Çavuş'u ç i leden çıkarıyor, c:ığ ız dolusu küfürü savuruyordu :
- Nankör it , yed iğ i gözüne, d iz ine duras ıca . A l lah ın gazabına uğrayasıca . . . Kend ine on, on ik i y ı l baktı rd ı . Ş imdi de bela kes i ld i başımıza. Ne bak yerse yesin . Z ı rn ı ğına kurban ederim tarla lar ın . . . Zaten mayası tatl ı l aftan götürmez, iyi l i kten an lamaz. Eşşek sudan ge l inceye dek döveceksi n , it g ib i taşlayacaks ın gavur p iç in i . . .
Sonra oğluna : - Piçe d ik len , ded i . Gördüğün yerde ağz ına ge
leni say, dök . . . Karşı l ı k veri rse b as köteği . Yı ld ı r gobe l ' i . . . Ge ld iğ i yere cehennem olup g its i n . Köylü b iz i çekenı iyor. K ıskan ıyor varidatımız ı . Bu yüzden onun tarafı n ı tutuyorlar. Ben b i l iyoı·ur.ı yapacağ ı m ı . . . K ı l kuyrukun Yusuf'a da d ik len . . . Köylüyü k ışkırtan o d eyyus. Erik kurusu var i ç inde : Kez ik ' i oğluna isted i . Vermed i m. Onun ac ıs ın ı a lacak ak l ı s ı ra . . . Ben h iç k imseye pabuç b ı rakmam. Her lafa boyun vermem.
Oğluna böyle öğüt veriyoı·du ama, kend is in in tutumu başka o lacakt ı . iş sarpa sarıyordu b i tev iye. Köylünün alt ı üstü yoktu . Dost ded iğ in devris i gün baş
47
-
be lası kesi l iyordu . K imi a lt ına vuruyordu davu lun , kimi üstüne. insan ı n can ına faydası ka l mıyordu . En iyisi siyaset. Alt ından g i rip üstünden çıkmak. Namus başa bela o lan yerde en iyis i namussuzluk. Her bir şey, h er b i r o lay sürüklüyordu i nsan ı bu yöne . . . Eset Çavuş kend is i n i namus lu luğa ıs ı nd ı rd ıktan sonra böyle düşünüyordu .
Çelo sağ ı n solun el iyle gem a lmayınca, yu lar . kı r ı nca karşı karşıya gelmek d i led i .
-
Eski l er «Ser ver de s ı r verme, demiş ler. Emine sen in g ib is ine göre değ i l . Evvel A l lah ağzın laf tutar. Sonra akl ı n da her bir şeye erer. Çelo gavuru ç ık ıp geld i . Akl ı nca araziye sehimci ç ıkar. B i r bok yiyeceğ inden değ i l sağın solun k iŞk irlemesi . B i l irs in köy yerde k imse k imseyi çekemez. Uç kuruş varidat ın olsa gavur görünürsün cümlenin gözüne. D i lerler ki tepe taklak olasın . E l oval ıyas ın . K,ap ı larında zab ın i t g ib i sürünesin, senin i ç i n de bunu d i lerler Osman ' ım , benim iç in de . . . D i r l i k olsa köy yeri o lmaz. Köy yeri demek, d i rl i ks iz i ik , düzensiz l i k yeri demekt ir. Sen bunlar ın hep ic iğ in i b i l i rs in . Benimki laf ola beri gele. . . Demek isted iğ im şu : Biz i çekemeyen ler ondan yana oldu lar. Di lerler ortada nizah o lsun , gürü l tü olsun . H içbiri b i r ha l t eyleyemez Al lah sayesi nde. Gobel ' i ş ımarttı k ları yanlarına kar ka l ı r sanıyorlar. San ıyorlarsa, sanmasınlar . . . Emme ben n izah adamı o lmak istemem. Şunun şurası yaş e l i iye gel iyor. D ı rd ı rl ı k ne ömrümüz ka ld ı? Sen de b i l i rs i n gardaşım rahmetl iye yaptığ ım iyi l i kleri . . . B i r sürü borç verd im . Senet, sepet a lmadım e l inden . . . Sen in le kazaya g i tsek, arzuhalc ıya dan ışsak. Ne gerekirse onu yapsak. Bu oğlan ı üç beş ile baştan atmanın çaresin i arasak. Yapacağ ın iyi l i ğ i n a lt ında ka lmam helbet. B irb ir imize her zaman laz ım ol uruz. Sen i n de bir iş in düşerse canla başüstü ne . . .
Osman herbir şeyi anlamıştı. - Bire, çavuş ağa, dedi . Düşündüğün şeye bak.
Çelo'yu baştan savmaktan ko lay ne var . . . i c ic ik ürkütürsün . lc ic ik korkutursun . Uç beş borç senedi gösterirs i n ağasından . . . Sonra e l i ne beş, sekiz yüz bir şeyler sı k ışt ır ırs ın , savars ın başından. Ben, b i r Çelo' yu göreyim . . . Yüreğ ine al af düşüreyim. Korksun b i r kez. Umudu k ı rı ls ın b i r kez . . . Geri yan ı kolay . . .
Eset Çavuş'un yüreğ ine umutlu b i r iştah geld i :
çe ı o 49/4
-
- Gözü nü seveyim Osman, dedi . Bu işi yaparsan sen yaparsın. Bu işi becerirsen sen becerirsin. Alt ından g ir, üstünden çık . . . Razı et şu rafızı dö lünü . Unutacak d eği l im ya iyi l iklerin i . . . Hele şu otuz gaymayı a l . . . Ne mesarifi o lursa benden. Çal, akl ı n ı bu yana ! . . .
Osman uzatı lan parayı e l i i le itti. - Emme de yaptın , dedi . Birbirim izi parayla m ı
b i l iyoruz? H iç mi hatırın yok? Senin i ş i n benim iş im sayı l ı r. Koy ceb ine o para ları ! . Ewel Al lah sayende harcayacak üç beş kuruşumuz var . . .
Eset : - Yok, dedi , yok. Hem bunca eziyete katlan, b i r
de cebinden mesarif et. . . O lmaz! . Al şunu. Osman : - Ayı p ediyorsun Eset Çavuş, derken gönü lsüz
gönü lsüz parayı a ld ı . - Ben Çe lo 'nun bir ağzı n ı yoklayayım, ded i . Ol
mazsa kazaya gidip her b ir icabatın ı düşünürüz.
50
-
SEKIZ
Oç evde arazi günün konusu idi . Herkesin kend i baş ına düştüğü gün lerde. Eset Çavuş'tan ötede Kı l kuyruğun Yusuf ve Ahmet bu konu i le i lg i lenmekten kendi lerin i a lamıyorlard ı .
Eset' i n can kavgası id i . Yusuf'un gelecek günler iç inde yaşama, büyüme, hükmetme davasıyd ı . Ahmet' in de b i r avuç ötede toprak isteği . . .
B i r avuç bu lgur vard ı r Anadolu köylüsünün kursağında. Ve bunun iç in « h a babam da ha babam» lı erkes kendin i yer bu lgur yerine . . . B i r aç ı l ı r b i r kapan ı r, gökyüzü. Bir toplan ır, bir dağ ı l ı r toprak. B i r çiçek açar, meyvede küser ağaç . . . Bir öter, b ir susar serçe . . .
Sonra bitmez h ikaye damların a lt ındaki toprak odalarda sürüp g ider . . . Rez i l l iğ in dan iskası o larak . . .
K ı lkuyruğun Yusuf b irkaç gün köyde gözükmedi.
5 1
-
«Ağan nereye g itti? » d iye soran lara oğul ları : - B işek köyünde b i r iş i vardı da oraya gitti za
har, ded i ler. Asl ı n ı ararsan ız, sorarsanız Yusuf kazaya g i tm iş
ti . Çelo 'nun sehmini a l ı p a lamayacağ ın ı i lçedeki arzuhalc i lerden öğrenecekti . Er horazda köyden ayrı l ı rken paşalar g ib i kuru lduğu merkeb in üstüne atı lm ış heybede b i r s it i l yoğurt, b i r de tavuk vard ı . El e l i yur e l de yüzü yurdu . . . Bu böyle g iderd i . Hiç kimse döndü remezdi kend ine göre dünyayı. Bu böyle g iderd i . B i r tavuk, b i r s it i l yoğurt. Sonra : '' Merhaba» «Se lamüna leykü m » , '' Nası ls ı n , iyi m is i n?» , «Hamdolsun iyiy iz . . . , , «Sen nas ı ls ın , iyi m is in? » «Çok şükür iyiyiz . . . ,
Kı lkuyruğun Yusuf, Al i Efend i n i n yazı hanesine ge ld i . Tan ımad ığ ı beş on köylü yaz ıhaneyi do ldurmuştu. B ir selam çökertti Al i Efend iye . . .
- Bunlar sana, dedi . Ufak b i r hediye . . . Sen, ağaların iş in i gör . . . Başı n boşal ı nca gel ir im . . . B i r akı l a lacağ ım senden.
Yaz ıhaneden ayrı ld ı . Gel iş igüzel do laşmaya başlad ı i lçede. Uzamış k ırç ı l saka l lar ın ı o kşadı . «Ai ı rım Çelo 'nun hakk ın ı . Katarım araz im in tümüne . . · " Yan yana bölük pürçük tarla lar ı vard ı . «Eset te � i lmem ne-yim in neyine . . . Başa baş, d işe d i ş ! . . . , Ayağ ını n teri başına vurdu . . . Y ine kendi kend ine konuşmaya başla-d ı . « Başa baş, d işe d iş . . . Eset'e boyun veren in anas ın ı avrad ı n ı . . . , Ayağ ın ı tökezleten b i r taşa büyük b ir d i ri l i kle vurdu . «Anas ın ı avrad ı n ı " dedi taşa . . . Geri döndü . Arzuhale in i n yazıhanesine doğru yürüdü . « Çelo, satar, savar g ider. . . Al lah vere de kolayl ık la halleylesem bu iş i . . . " , «Cürmü kadar yer yakar Eset . . . Kedi ne, budu ne? El elden üstün . Param ınan, pu lu-
52
-
munan ona m ı boyun vereceği m ! . Ona veren i n anas ın ı avrad ı n ı . . . Uşaklar ın bostan korkuluğu deği l . . . Lafiar ına laf, değneklerine değnek. . . Bıçakları na b ı çak. Tabancalarına tabanca. Mavzerleri ne mavzer . . . ..
On b i re · doğru A l i Efendin i n başı ya l nız lamıştı . Yusuf i çeri g i rd i , selam . . . Hoş ge ld in , sefa lar getird i n . Otur şöyle, buyur şöyle ! . . Ne var, ne yok?.
- Sağ l ığ ı n bey, iyiyiz çok şükür . . . Sen nas ı ls ın? - Al laha şükür . . . - Ali Efend i , ufak b i r müşkülüm var. Geld im d e
katı n ı b u yüzden rahatsız ettim. B ir yetim in iş i . Ucunda cümlemiz iç in dua var, sevap var. "Yusuf ağa .. ded i yet im .
-
- Zahar yok. Emme arazi kaydı olduyd u ya , o zaman iki kardeşin üstüne yazı ldıyd ı . Ben o zaman aza idim. ihtiyar heyetindeyd im adam kıtl ığ ında. Hökümetçe bir iş olsa bize seslen irlerd i . Sayende adam yerine korlardı bizi . Şimdi de çok şükür eyval lahımız yok köy yerinde kimseye. Kimseye m uhanet etmeden k ı l ucu geçinip gidiyoruz. Kala kala bir iyi l ik ka l ı r arkamızda. Eh, şu fakirin iş in i de görürsek belkim içinden «Al lah Yusuf Emmimden razı olsun" der. Bir sevaba ererik. Tapu sorarsan söz gel imi hepimizin araz isi ipi nen d uruyor. Koca köyü dön dolaş, on tarlan ı n ta pusu ya var, ya yok . . . Cümle hal imiz sana mal üm deği l mi?
Ali Efendi yaygı n oturuşuna son verd i . Karşı duvarda gezinen bakış ın ı toplad ı . Dirsekieri n i masaya dayad ı :
- Yusuf ağa, dedi . Bu oğlanın bu işe dayanacak kuvveti var mı?
- Yetim , Al i Efendi . Yetim. Bir ip l iğ in i çeksen kırk yaması birden düşer ci nsinden. Emme mezerde yatan ın h atırı , komşu hatırı . Ostümüze ne vazife düşerse katlanacağız.
Al i Efendi düşünür göründü. Sonra önündeki eski dakti lonun tuşlarına üç beş kez vurd u . Bir s igara yaktı.
- Olur, ded i . Bu iş o lur. Birkaç mahkemede hallederiz. Ama keseni n ağzın ı açmak gerek. Bu dava için beş yüz l i ra a l ır ım. I ki yüz e l l i l i rası peşi n , iki yüz e l l i l i rası da davayı kazan ı nca . . . Eh, b irkaç yüz de mahkeme mesarifi o lur.
- Sağlama olur mu bu iş? - Olur elbet. Yeter ki özel idaredeki kayıtlar ik i
kardeşin üstüne çıksın. Yusuf'a d iri l ik geld i .
54
-
- Ostüne, dedi. Ali Efendi , üstüne. Oğlan senin gibi b ir büyük tan ıd ığ ı i le d a i reye g itmiş . . . Kayıtları n ı a lmış tüm b i r a razin i n . Açtı, gösterd i . Tüm b i r köyce gördük. Bütün tarlaları b ir hudutlarıyla yazıyor. O taraf çok m u h kem. Şek'i şüphesi yok. Lakin mesarifat ağır. H iç çaresi yok mu? l cic ik ucuza olmaz mı? MaICımun yetim işi. . . Ucunda sevap var. Biz de, üç beş komşu kese bir l iğ i edip mesarifini karşı layacağız. Ah i r, davayı kazanırsa öder borcunu . . . Südüne kalmış bir iş . Odemese ne diyeceğiz? Bizimki Al lah rızası için b i r komşuluk. Mezerde yatanın hatı rı var. Sin inde rahat uyusun d iyoruz. Gel ! . . Al i Efendi bu işi üçyüze gör! . .
Birkaç kez yeniden tık ı lattı daktiloyu Ali Efendi . . - Pekala , ded i . Madem ki ucunda b i r yetime
iyi l ik var, öyle olsun . . . K imin in parası , kimin in duası . . . Kı lkuyruğun Yusuf, saygı l ı , duygulu b ir bedenle
ayağa kalktı . - Al lah senden razı olsun, ded i . Çoluğuna ço
cuğuna bağışlasın . . . Ben b i l iyord u m zaten i ş imizi kolaylaştıracağ ı n ı . . . El, ik i yüz l i raya görse üç yüz, beş yüz verir yine sana gel ird i m . Köye varayım, komşuJarla görüşeyim . Yüz e l l i gayma peydahlaya l ı m aramızda, sonra ağianı da a l ıp gel irim katına. Eh, sağ l ı cakla ka l . Al lah kül d iye avuçlad ığ ın ı a ltun ets in . . .
Köşedeki boşalmış yağurt siti l i n i a l ıp d ışa rı çıktı . Yüreğine büyük b ir umut ve sevinç düşmüştü. Oğ u l ları i le birl i kte Çelo' n u n h isselerin i nadas eder gördü kendin i . . . I lçen in gübrel i, toz lu yolundan baş pehl ivanlar g ib i geçti. El lerini arkada bağlamıştı. Bir ara l ı k kırç ı l uzun sakal ları geldi akl ına . . . Traş olmak istedi can ı .
-
c.ı t ladı ve köy yolunu tuttu. Eşek h ız l ı ve işta h l ı g id i yordu . Asl ında her hayvan kend i ah ı r ına , kendi musu luna doğru koşar. . . Bunu gavuruna b i ld iğ i ha lde , kend i faydası na yordu. «U ian" ded i , «Sende m i mülkün kokusunu a ld ın? O mü lk b i r e l ime geçse sana d i� nim hakkına söz. Ik i hafta seni yonca l ığa b ı rakacağ ıriı . Ye, iç , yat! . . . Sözüm söz. Sözünden dönen i A l l ah murtad defterine yazsın . . .
)6
-
DOKUZ
Telaşi ı n ı n Osman , Eset Çavuşla görüştükten b ir gün sonra Çelo'ya rastlad ı . Çelo , değirmenin a lt ındaki yeş i l l i kte b i r baş ına oturuyordu . S ırtı n ı yaşl ı b ir söğüt ağac ına dayamışt ı . Yüzüne ağ ır bir donuk luk oturn ıuştu. Kal ı n kaş ları aşağı düşmüş, a l n ı damar damar o lmuştu. Keder ve şaşkı n l ı k yüreğin i eziyordu . Dal ı p da l ı p g itmek istiyordu. Ne gezer! . Ters ine gün b i r bela o lmuştu başı na . Duymada n edem iyordu . Düşünmeden edemiyordu. « Kez ik 'e söz verd im . Al ıp kaçacağ ı m dedim. Umutland ı rd ım . Yüreğine te laş düşürdü m . . . Ote yandan b ir a leme hakk ım ı a lmadan b ir yana g itmem ded im . Çık, ç ıkab i l i rsen iş in
· iç inden . . . işin üstüne
varmasarn kız beni korktu san ır. Beceriksiz, p ıs ır ık , çaresiz san ı r. Be lk im benden soğumuştur b i le . . . Ah , b ir haber ulaştırab i Isem Kezik'e . . . Zöhre Erne'yi go reyi m. Açayım yüreğ im i . B ir şeyler ış ı ldatayım ku lağ ına .
57
-
i ci cik bekles i n d iyeyi m . Onu kimselere b ı rakmayacağımı söyleyim . . . "
Osman selamı çökertti. - N iye böyle yapayaln ız oturursun Çelo? dedi .
Al laha şükür, h ıs ımın var akraban var. Garib 'deği lsin, k imsesiz deği ls in . Yakış ık a l ı r m ı böyle yapayaln ız oturman?
Çelo, b i r saygı gösterisi yaptı kendi nce. Hafiften toparlandı . Bıyık alt ından güldü . Akl ı a l ıp başın ı g itmişti geçm iş gün lere. Sersefil yaşad ı ğ ı beş altı seney i , incenin Osman' ın kahvesin i , tren i , trenden kömür çald ığ ı günleri , amelel iğ in i , ı rgatl ı ğ ı n ı , son çal ıştığı çiftlikteki . ağabeysin i ans ıd ı . Kend i n i b i ld i bi lel i yabancı bir d ü nyanın e l i ndeyd i : « Bir kafir günün el inden neler çekmed im. K i mlere boyun eğmedim? Kimlere kul köle olmadım?. • Akl ına i ncen i n Osman geldi . Kahvede bir gece geld i . i ncenin oğlunun kendine su lanması geldi . ··Al lahtan o n beş, on a ltıs ındayd ı m da güçlüydüm, yoksa . . . "
- Buyur Osman Emmi , ded i . Ayağa ka lkt ı . - Otur yavrum, yeğenim, dedi Osman. Ne var,
ne yok? - Görüyorsun işte, şimd i l i k oturuyoruz. - C a n ı n da mı s ık ı lmıyor otura otura? Karşı karşıya oturmuşlardı bu ara l ık. Çelo bir diz
d eğiştird i . - Osman E m m i , ded i . Kasabada duydum. B i r
l a f var. Oğlanın bir ine ·· Baban acından ölmüş» demişler. O da cevap verm i ş : ·· Buldu da yemedi m i ? » Biz de iş bu lduk çal ışmadık mı? Emmim Ağa rn ı n mal ına bunca yı l e l koydu . Koca mülke saab çıktı. Beni , p iç g ib i orta larda b ıraktı . Daha m ı g id ip el kapı larında azapl ık yapayım? El lere ku l luk, köle l ik mi edeyim? Böyle o lursa şanı şerefi m i artar? Sabır ınan koruk,
58
-
helva olmuş. Sabrederim, beklerim. Dönüp kapıs ından içeri bakmam. Melmekette kanu n var. Mahkeme var. Helbet hakkımı b i r gün a l ıp bana verir kanun .
Osman , Çelo 'nun kendi ayağ ı i l e konuya gir iş ine iç in iç in sevind i . Bir sigara uzattı Çelo'ya.
Çelo : - Sağol , içmem, dedi . Osman yumuşak b ir d i l le söze g i rd i : - Yavrum, Emmi n i le aran ızda o lan işten haber
siz im. K im kimden ne ister b i lmem. Ne Eset Çavuş'u gördüm, ne sen i . . . Köyde konuşulanlara ya landan kulak kabarttım. Al lahın doğrusu can ım sıkı ldı . Kend i kendime: Bun lar iy i yapm ıyorlar, ded im . En i boyu emm i , yeğen. Elaleme n iye bu kadar fı rsat verirler? Ne karları olur bu işten? dedim. El , seyir merakl ıs ı . B i rb ir in ize g i rerseniz karş ın ıza geç ip «Oh " derler iç lerinden . Herkes hayrına m ı solur sanars ın? K im k imi çeker köy yeri nde? Kim k im in anmasın ı ister? K im k im in ik i yakası n ın b i r araya gelmesin i ister? Benim üzerime laf düşmez. Sen açtın da söylüyorum. Yoksa ben im neyime? Herkes i n i t i ürsün , tütünü tütsün . Sen i görünce bir hatırın ı sorayım ded im . Böyle yavrum işte. Biz b i raz umur gördük. El iç ine , insan iç ine karıştık . . Kasabalarda büyük adamlarla düşüp ka l ktık. Cehalet perdemiz ic ik o lsun yırtı ld ı . Ben im d iyeceğim şu : E l 'e fı rsat verme ! . Emmin le barış ! . . B i r araya ge l in , meşveret ed in! . Bundan sonra sen köy yerinde çal ışamassın oğ lum . . . Şehir yüzü gördün . l layık l ı hayat gördün . Hekim k im? demiş ler. Baş ından geçen . . . Ben de çok ka ld ım kasabada. Iyi b i l ir im bu iş ler i . El im ç iftin tutağ ından soğumuş. Köy hayatı iç ime s i nm iyar gayri . Ne varsa satı p savıp gideceğim kazaya. Şehir yerinde hadernel i k köyün beyl iğ inden iyi . . . Deyyus takım ı bun lar ın tümü. B irb i rl erine zu lum makinası . i çlerinde
59
-
gavur görürler adamı . . . D ış iar ına ç ık ınca pad işah ol ursun. Al lah da bu yüzden ond urmuyor ya ı rzı k ırı klar ı . ! ki yakaları b i r araya ge lm iyor ya . . . Demek isted iğ im sen ç ıkamassın bu iş in iç inden. Sonra söz gel im i , ha d iyel im Emm in Insafa ge ld i de i k i bo lük tarla verd i . Neyle ekip neyle b içeceks in bu tar la lar ı? Han i öküzün? Han i ç iftin , hani çubuğun? Han i dam ın , han i ah ırın? Ben im gıt akl ı m erer. Yahya l ı köyüne Yunan mLıhaciri. verm iş ler. Iç lerinde b i r de Hüsmen ağa varm ı ş . Tevatür ederler ki , dağ g ib i b ir adammış. Rumdan ka l ı k b ir ev vermişler. K ı rk dönüm de tarla. Herifçioğ lunun öküzü yok, kağn ısı yok, çift i yok . Bir bel peydahlamış , başlamış tarlayı be l lemeğe . . . Sonra b i r çapa i l e .tohumu toprağ ın a l t ına sürmüş. Sonra ge lm iş hasat zaman ı . i k i kal ıç(*) karı koca ek in i topl amış lar. Oküz yok k i d öven olsun, harman olsun. B i r tokaç tedari klem iş ler. Kel leyi , deneyi saptan ayırmış lar. K i m i ondurur böyle ziraat? H elbet h iç k imseyi . . . Sürüm sürüm sürünmüş karı koca. Böylece geçmiş on otuz yı l . Günün b ir inde Hüsmen ağa yatağa düşmüş . . . Konu komşu bakmış lar k i g id ic i . Başucuna top lanmış lar « Hüsmen ağa» demiş ler. « Bugün dünya yar ın ah i ret, hepimiz in g ideceği yer ora. Al lah d e ! . Kel ime- i tevhit get i r . . . " • « Dimem" demiş, «d imem " . Ne kadar zorlad ı larsa kar etmemiş, fayda vermemiş . Komşulard a n b i ri i c i k k ızmış :
-
Diyeceğ im, Emmin i le g örüş. Birb i rin iz i razı ed in . Uç beş ne verirse a l . Dön kazaya ! . . Gençs in , y iğ i ts in . Tuttuğunu koparırs ın . B ir kapıya kapı lan . Büyük ba l ı k büyük gölde o l u r derler. I nsan köy yerinde keçi kuyruğuna benzer. Ne uzar, ne kısa l ı r. B iz im kazada Resul Efendi derler, bir adam var. Herif, ak ı l l ı im iş . On, on beş sene önce köyde neyi var, neyi yok satı p savrn ış. Ge l ip yerleşm iş kazaya . Ufac ıktan b i r dükkan açmış. Sattı ğı ne? Cinc ik , boncuk . . . Ah ir Al lah , yürü kulum demiş. Pırt ıc ı l ığa çevirm iş i ş i . D iyorlar k i : «Resul Efend in in bu gün en azı ndan üç yüz bin l i rası var. Ev, bark, dükkan, tezgah ta ayrı . '' Al lah b i l i r köyünde ,, u lan Resu l» d iye çağırırlard ı . Ş imdi efend i l i ğ i de az görüyorlar, beyl iğ i de . . . Herif kral g ib i . Ded iğ i dedik , çald ığ ı düdük. Partide de yüksek makama geld i . B i r de bakarsı n herifç ioğ lu yarı n mebus b i le o lur. Ne demiş ler: Kal büyük yerde, ö l büyük ye'rde. Sura lar gayri sen in , ben im iç in değ i l . Bak Çelo ! . Laf s ı rası geld i de söylüyorum. Emmin d iyormuş ki : « Kardaş ımın bende borç senetleri var. Bir tahs i le ç ıkartsam Çelo borç lu çıkar. Zora ka l ı rsam başka çarem yok." Kimseye derneyeceğine yemin et, sana bir sır verey im.
Çelo : - Namusuma söylemem, ded i . Osman sank i sağda, solda kimseler var g ib i se
sini a lça lttı : - Ağan vaktiyle Emmine borçland ı . Senet yap
tı lar araları nda. B ir inde m i , i kis inde m i şah it yazd ı lardı beni . lmzam var senetlerde. Ben, zahar Eset Çavuş senetleri y ırttı sandım. Meğer saklamış . iyi etmemiş doğrusu. Çavuş'un bu iş i h iç hoşuma g i tmed i . Yerde yatana hörmet edip yırtıp atacakt ı . Duyunca kızd ım . H iç m i hatır ı yok mezerdekin i n? dedim. Bu senet i ş i n i de akl ı ndan ç ıkartma. B i r gün eh l i vukuf « Bu imza se-
6 1
-
n i n mi?» derse ben n e derim? .. Ya l a n söylenmez ki söyleyesi n . . .
B u sözler Çelo 'yu titretti . Rengi sapsarı o ldu. Ama, sesine h ı rs d ü ştü .
- M uhta rı n möhrü var m ıymış senetlerde? - Cras ı n ı b i lemem. Benim şahitl ik yapt ığ ım se-
netlerde Al laha lem yoktu. - Ne kadard ı borç? - Geçmiş gün a ltı yüz m ü , ·altı yüz e l l i l i ra mıy-
d ı? I nsanı n aklı kutu değ i l k i . . . Bu lafiarım sende kalsın Çel o . . . H iç mi h iç görüşmemiş o la l ım. Bak ! . Şunu da söyleyim. Rah metiiyi Eset Çavuş'tan çok severd i m . S e n de o n u n etin in parçasısın. Bana b i r iş in düşerse canla başüstüne. Hey g id i rahmetl ik hey ! . D in le Çelo ! . B i r g ü n b i rl ikte kaza pazarına gitmiştik. Ağan : « Osm a n » dedi . · Esgerden bu yan a b ir aşcı yemeği yemed i m . Gel, g irel im · bir aşc ıya, iki kap bir şeyler yiyel i m . . . " , « O l ur" dedim, g i rd i k aşcıya : « Getir bize, ded i k, « ik i taskeba bı . . . " Ard ı ndan i ki p i lav isted ik. Birer de hoşaf. Rahmetl ik bende para var san ırmış. Otuz kırk kuruşum vard ı . Onla d a gaz i l e tuz a l m ıştım. Hiç mi h iç param ka lmamıştı . Garsonu çağırd ık. Hesap istedik. «Yetmiş küsur kuruş,, demez mi . . . Ağan keseye el attı «Osman" ded i , « Bende kırkbeş kuruş çıkıyor . . . Sen de davran keseye . . . " Baş ımdan bir kazan kaynar su dökü ldü sandım. o: Uia" dedim, " Bende metel ik yok . . . "
O zamanlar para böyle bol deği ld i . Köylü mi l letin i n de kredisi az id i . Yirm i ik i , y irm i üç yaşında i d i k o zaman. Kimse bizi adam yeri ne koymazd ı . Garson tepem ize iyice d i ki ld i , şaşkın şaşkın baktık dört b i r yana. Bir tan ı d ı k gözümüze i l i şmed i . Ağa n herife : « Ga rdaşım » dedi . . .
-
mızı san d ı k. Başka param ız da yok . . . , Herifi n suratı geri ld i . .. B u ra » dedi, " Kör Bekir' in köfteci dükkanı değil. Bura, koskoca lokanta. Kaymakamı d a burda yer yemeğin i . . . Hakimi de, mıstantığı da. •• Sonra sesi çoğald ı : « Ka l ı bın ıza, kıyafetinize bakmadan, yırtık cep i le, del ik kese ile ne g i rers in iz buraya? Şimdi o kırk beş kuruşu verirsin iz. Bir iniz b urda ka l ı r, öbürünüz paranın üstünü tedari kl eyip gel i r . . . " Sağdan soldan cümle müşteri b ize bakar. Yer yarık deği l ki arasına g iresin . . . He rife bir sürü di l döktü k . . . '' Haftaya getiririz, d iye namusumuza söz verdik. Hiç b i r sözümüz kar etmedi deyyusa. u Şapkaları vesek koyal ı m » dedik. « I kisine kimse beş kuruş vermez, , deyi cevaplad ı . Ahir, a ğ a n «sen bekle Osman» deyip çıkıp g itti.
Yarım saat geçti gelmez. B ir saat geçti gelmez. u Bu gece aşer dükkanın ın misafiriyim , dedim kendi kendime. Al lahtan b iraz sonra çıkage l d i . . . Oturdu karşı ma. Masaya sert sert vuru p garson denen herifi çağ ırd ı . .. Bize, dedi, « Iki etli p i lavınan iki hoşaf getir ! , Herif: · Para peşin m i ? , demez mi . . . Ağan d ikel d i . El in i ceb ine att ı . B i r beş l i ra l ık çıkarttı. Masanın üstüne attı . u Bana bak., ded i . « Buna para derler para . . . ,
Etl i p i lavları yed ik. Hoşafları içtik afiyetinen. Hesab kestik. Çıktık selamete. Emme ben içimden. · B u Kad ir bu parayı nerden b u l d u ? » deyip durdum. Ne ise babam Çelom, hana vard ık. Ağan : ·· Hadi sen merkebin i çek a h ı rdan, .. ded i . ,. senin gölük nerde?» dedim. Rahmetl ik güldü «Yeni efendisin i n a ltı nda helbette bir köyün yol u n u tutmuştur . . . »
Yaa, Çelom, ağan işte böyle b i r ağa id i , I nsan olan bunlar ı hatırlar da h i ç senin iyi l iğ ine koşmaz mı? . . .
Çelo'nun bakışları karşı yeşi l l ikte bir noktaya oturdu. Ağasını görür g i b i o luyordu. Ekinler arasından
63
-
us lu b i r çehre ç ık ıp kayboluyor, yen iden çıkıyordu . «Tüm boy görebi lseyd im ağam ı , " d iyordu Çelo iç inden. Yok, o lmuyordu , ya ln ızca b i r baş. Sevg i dolu bir çift göz . . . Çelo d izlerini a ltına a ld ı . B i r süre bakış ı karş ı lara tak ı l ı p kald ı . E l inde olmaksızın iç in i çekti . Sonra kend i n i topariadı :
- Osman Emmi, dedi , şeriatı n kest iğ i parmak ac ımazmış. Benim büyük . iş lere akl ı m ermez. Ağarnın borcu varsa Emmim koşsun mahkemeye. Karar ç ıkarts ın . Alsı n a lacağın ı . Sehmi bana düşer, varsa borcu o da bana . i ş orada değ i l . B ir kez Emmim kabu l lens in hakk ım ı . ··Gel oğ lum» des in ··Al lah ya lan ı sevmez. Doğrusunu sorarsan bu tarla lar ın yarıs ı senin . i ster bö l , a l . . . i ster sav, sat . . . , Bak o zaman ben ne d iyorum? Onu demez, bunu demez. Yolu hep yokuşa vurursa benden vebal , günah kalkar. Mahkemeye başvururum. Keşif kald ır ırım. Param yoksa it ibarım var. Kasabada e l imden tutacaklar var. Osman Emmi , madem iyi l i ğ im i istiyorsun, madem ki yerdekin in hat ırı var d iyorsun . Var, söyle Emmime ! . Ma l ı n yarıs ın ın ben im olduğunu kabu l lens in . Geris in i bana b ı raksın. Satarsam ona satarım, ortak veri rsem ona ortak verir im . .
Osman ' ın sesi sertleşti :
- Oğlum, dedi . Ağayın çl ünya kadar borcu varmış Emmine. Eset Çavuş tutar da tarla lar ın yarıs ın ı verir mi sana? Yarı yarıya sen i ortak eder m i? Bana gayrı söz düşmez. Karışmam iş in ize . . . Başın ı z p ınar ayağ ın ız gö l olsun . . . Sen böyle d i rettikçe iş i sarpa sard ı rı rs ın . İcra ka ld ır ı r ağanın sehm ine. Sonra üstüne tapulat ır mal ları . . . Sehmine beş on kuruş kalsa, o da mahkeme mesarifatına g ider. Benden sana büyük r.as ihatı : Emmin ne verirse al , geç, ko, g i t kazaya . . . ister ufaktan b i r i ş tut. Ister paranı pang ıya koy. Ha-
64
-
demel ik mi o lur, odac ı l ı k m ı o l ur, b i r i ş bu l . Kurtul köyün i t d i rl iğ inden .
Çelo, Osman ın konuşmaları n ı gayri d i n lemek istemiyordu .
- Osman Emmi , ded i , büyük yem in im var. Ucunda ö lüm olsa , tarla lar ın b ir z ırn ığ ından vaz geçmeyeceğim. Ya hakk ımı a l ı rım . Ya da başa geleceklere hep im iz razı o luruz.
-- Val iaha sen b i l i n Çel o . . . Benden bu kadar. B i r zorun o l ursa beni gör. Ne h i zmet düşerse can la baş üstüne . . .
Ka lktı , ·· Eyva l l ah ,, çökertti ve uzaklaştı :
Çelo yeri nden k ıp ı rdamad ı Osman ayrı l ı rken . H ı rs ından dudaklar ın ı geviyord u . Bağı rmak, çağ ı rmak, k ı rmak, dökmek istiyordu b i r şeyleri . Duramad ı . •• Emmis in in de, tarlas ı n ı n da, ma l ı n ın da , mü lkünün de . . . " d iye b i r küfü r başı tutturdu. S ıçtı s ıvadı her b i r şeyi . Sıra Kezik 'e gel i nce orada duraklad ı . •• Ne günah ı var? >> d iye onu atlad ı . Kezik ' in kocas ı ge ld i ak l ına . Onu da iyis inden kalaylad ı . . . Yüreği y ine de rahat etmed i . i k i cami ortasındayd ı . Oyle gel iyordu ki iç ine , ya maldan vazgeçecekti ya Kez ik 'ten. ··Ben ,, ded i , «bu ik i karpuzu b i r koltuğa sığd ı ramam. B i r i nas ı l o lsa düşecek, koltuğumun alt ı ndan. Ma l g its i n , Kez ik kals ı n . . . "
Çelo b i r süre o lduğu g ib i ka ld ı . Sonra geri nd i . Sırtı n ı ağaca sürdü. Lasti k ayakab ıs ın ın ökçesiyle ç i men l i toprağa üç beş kez vurdu . Çimenler kökleriyle topraktan sıyrı ld ı lar. Toprağ ın kabuğu soyulmuştu, güçlü o lduğunu h issetti . Akl ı na Kezik' le koru lukta buluştuklar ı an geld i . Eğme kipr ik l i güzel yüzünü ansıd ı Kezik ' i n . Heyecandan kabar ıp taşan ir i göğsü geld i . Sonra : •• u ıan " dedi kendi kend ine . «Emme d e eşşek-
çe ı o 65/5
-
miş im .. l< ızı oraya yat ınp çifte soluğa b i nd i rmed im de . . . Sanirsı ri dünyan ı n doğrusu b i r ben im . ,·
Gözlerin i yumdu . Kezik' i h aya l l iyordu ş imd i . i ne itnıeden soydu , ya da Kez ik soyundu . Beden i taş g ib iyd i . . Memeler i d imd ikt i . Çelo' nun e l leri ş imdi boşlukta b ir haya let kucakl ıyordu. Parmakları büzü ldü , kalçalanndan sarıyordu Kezik' i . . . H i ç kad ın yüzü görmem işt i henüz. 1\Jas ı l yat ı l ır, nas ı l ka lkı l ı r b i lm iyordu k i . . . Utandı kendi kend in� . Hayal iemekten e l etek çekt i . J'..ma s in irl eri iy is inden ger i lm işt i . A l ın damarı ş işmişti . Toparland ı . D ikkati n i dağ ı tmak i sterces ine sağa sola göz att ı . Değirmen i n a lt ındaki yeş i l l i kten bir eşek yay ı l a yay ı la gel iyordu . Merkeb i n yarı görü len k ıç ından geris ine bakt ı . D iş i i d i . S ı rt ı n ı yen iden söğüt ağac ına dayad ı . Ya landan gözleri n i kapad ı . Bu kez uyur g ib i yap ıyordu . ''A l lah vere de bu yana ge lse . . . ,, d iyordu . . l
-
Erne kirl i , · paranıparça b i r k i l im in üstünde uyuyordu. Çelo'nun ge l iş in i duymad ı . Yüzüne konan s ineklerden b i le ted irg i n görü nmüyord u . Buruşuk yüzünde gai lesiz l i k okunuyordLi.' Çelo, dar, eğri büğrü sed i re oturdu . Ter in i ceket in in yeni i l e s i ld i . « Uyartmam, ded i . «Be klerim kendi uyans ın . i ş im i n ad ı ne?» Safaya göz gezd i rd i . Her yön iste n s ims iyah olmuştu. Tavan merteklerin i n aras ından kurumuş, renksiz leşm iş otlar sarkıyordu . Ocağın önü kü l , k i r, pas iç indeyd i . B ir yanda bakın çıkmış b i r ik i kap, öbür yanda dağı lmış tezek parçaları gözüküyordu . « i ht iyar, ded i , ,, Ne yapsın? Get iren i yok, götüren i yok . . . ,, N ines i n i ansı d ı . O da böyle yaş l ı i d i . Ama sersefi l ka lmamıştı b i r köşede . " Emmim in burnu , n i nemi n bumuna benzer, " ded i . "Emme rah metl i k merhemeti i i d i . . . Em m im gavuru n yerinden , d i ns iz in yerinden . D ins iz in b i r tek i , h ı nz ı rı n b i r tek i . . . " Sonra , Kezik' i n burnunu haya l led i . Emmis in ink ine benzemiyordu . Eşek h i kayesi geld i akl ı na . "Ya b i r gören. o lduysa rez i l rüsvay o lduk köye , " ded i . Canı s ık ı ld ı b i rden, kalkt ı , kad ın ı dürtmeye başlad ı .
- Zöhre E me , Zöhre Erne . . . Kad ı n önce b i r şeyle r m ı r ı ldand ı . Sonra gözleri n i
malad ı : - Kim o? dedi . - Benim Zöhre Eme, Çel o, Çel o . . . - Vı ıy gobel , nerelerdesin sen? - Yukarı ç ıkm ıyorum Erne. Aşağ ı larda vakit ö l-
d lı rüyorum. Arada Ahmet i le işe g id iyorum . . . Boşluk kötü Erne. Boşluk gavur luktan da kötü . Boşl uk cehennem ateşi . . .
Kad ı n gözlerin i oğuştura oğuştura doğru ldu . Sırt ın ı d ıvara dayadı .
- ihtiyad ık da, yok:u :..;. da ölüm' Çelom, ö lüm. Tarlas ızi ı k , tapansızi ık , k iş is iz l ik ö lüm Çelom ö lüm . . .
67
-
- Yokluk da kötü Erne, boşluk da . . . Avara l ı k i nsanı b i r hoş ed iyor. i nsanl ıktan çıkarıyor. E l kap ı l a rın ı i rderd im . Nur ala nur imiş meğer. Hiç yoksa çal ışmak gam ım ı , gasavet imi dağıtıyordu . . .
- Gençl i kte ça l ışmal ı Çelom, ça l ışma l ı . i htiyarl ı k zor. Koca l ık rez i l l i k. E l i n tutsa, d izi n tutmaz. Gözün görse, ku lağ ın işitmez. Hele bir getiren in götüreni n yoksa tüm yık ı ld ı n demektir. Ka lkaman feleğ in zulmünün alt ından b i r daha . Bel i n k ır ık g iders in ah i rete. Orda Cenab-ı Mevlam onduracak m ı? O da be l l i değ i l . . . Günün kara, gece n kara . . . Tövbe tövbe haşa . . . Ben bunad ım e l laham . . .
Çelo «doğru" . der g ib i baş ın ı sa l lad ı . Yüreğinde büyük b i r ezg i n l i k duydu . «Ha Zöhre eme, ha ben, aramızda ne ayrı l ı k var? O da perişan, ben de . . . O da kimsesiz ben de . . . B i r b i l ek gücü mü aram ızdaki ara l ı k? Bana veren kim bunu? Ben de du l , ben de yet im , ben de gar ibim işte