İrem nurgül durmuş - proteknik İsg · 2015. 6. 1. · olmak yeterli değil, en az 5 yıllık...

64

Upload: others

Post on 24-Jan-2021

1 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: İrem Nurgül Durmuş - Proteknik İSG · 2015. 6. 1. · olmak yeterli değil, en az 5 yıllık tecrübesi de olması lazım” gibi konulan bu şartlar ile beraber tam zamanlı
Page 2: İrem Nurgül Durmuş - Proteknik İSG · 2015. 6. 1. · olmak yeterli değil, en az 5 yıllık tecrübesi de olması lazım” gibi konulan bu şartlar ile beraber tam zamanlı

22

6331 Sayılı İş Sağlığı Güvenli-ği Kanunu 2012 yılında çıktı ve yürürlüğe girdi; ancak İş Sağlığı ve Güvenliği ile ilgili

hizmet alma kısmında ötelemeli bir seyir vardı. 01 Ocak 2014 tari-hinden itibaren ise bu ötelemeler de kalktı ve kanun tam olarak yürürlüğe girmiş oldu. Böylelikle 01 Ocak 2014 tarihinden Tehlikeli ve Çok Tehlikeli Gruplarda -1 kişi dâhi çalışsa- istihdam zorunluluğu başladı.

Bu uygulama için geçtiğimiz dönemlerde zaten uzman sayıları yetersiz idi, piyasa bu köklü deği-şime hemen hazır değildi. Ancak bakanlığın hızla piyasaya uzman yetiştirme politikası ile beraber; uzman sayılarında çok kısa bir za-manda şaşırtacak oranda bir artış sağlandı. 42 yıl gecikmiş bir kanun için bu gerçekten ciddi bir geliş-me, büyük bir adım değerindedir. Ancak bunun da tabi olumsuz bir yanı oldu; o da piyasada artık işi hiç bilmeyen uzmanlar da var ve ne yazık ki çalışma hayatında bu uzmanlar “Risk Önleyici” olarak değil; bilakis kendileri başlı başına bir “Risk” olarak yer alıyorlar. Bakanlığın ivedilikle bu konuya da çözüm bulacağına inanıyor ve

hatta bakanlık hiçbir şey yapmasa dahi rekabetçi piyasa koşullarının ve istihdam tercihlerini yönlen-diren doğal düzenin bu problemi kısa dönemde çözeceğine inanı-yoruz.

---Şu bir gerçek ki, insanların kafa-sında artık çok net bir şekilde iş sağlığı güvenliği konusu oturdu. “İSG Kanunu var, bu kanunun getirdiği yükümlülükler var ve biz de bu yükümlülüklere uymak zo-rundayız” algısı artık kabul gördü. İşin en zor kısmı bu idi. Burası çözüldükten sonra devamı zaten gelecektir. Çünkü bizim görüşü-müz odur ki, bakanlık oldukça görevlerini yerine getirmiş durum-dadır. Bu bağlamda:

- Kaza ve meslek hastalıklarına yönelik akademik ve hukuksal ça-lışmalar neredeyse tamamlandı. Bu konuyla alakalı hâlâ birtakım düzenlemeler yapılıyor. Bazı reviz-yonlar devam ediyor; Bakanlığın resmi web sayfasında görüşe açı-lıyor; görüş vermek isteyen kişiler rahatça görüşlerini bakanlık ile paylaşabiliyor.

- İş Sağlığı Güvenliği ile alaka-

lı master ve doktora imkânları arttı. Bunun da en büyük sebebi, eğitim kurumlarının çalıştıracağı tam zamanlı eğiticileri ve eğitici-lerin vasıflarıyla alakalı çok daha yetkin insanların olması adına bazı şartlar konuldu. “A Sınıfı Uzman olmak yeterli değil, en az 5 yıllık tecrübesi de olması lazım” gibi konulan bu şartlar ile beraber tam zamanlı çalışacak uzmanların vasıfları da artırıldı.

- En önemlisi ise, 6331 Sayı-lı İSG Kanunu’nu duymayan ve kanundan dolayı sorumluluklarını bilmeyen kalmadı.

- Hal böyle olunca, proje bazlı ve bölgesel bazlı teftişler de başladı. Ayrıca bakanlığın İSGİP Projesi de tüm ülke genelinde hem çok ses getirdi, hem çok amacına uygun bir proje oldu, hem de Türkiye’nin dört bir yanında bilgilendirmeler yapıldı. Bu çok önceden başlayan projenin meyvelerini de topluyoruz artık, çünkü bilinç artışını çok net olarak görebiliyoruz.

Geriye, bu bilinç artışının devamı ve içselleştirilmesi kalıyor ki, bu da zamana bağlıdır.

İrem Nurgül Durmuş Sorumlu Yazı İşleri Müdürü[email protected]

İş Güvenliği - İş Sağlığı – Çevre-konularında dengeler oluşmaya

başladı; İş Dünyası’ndaki tüm aktörler rahat bir nefes aldı ...

Page 3: İrem Nurgül Durmuş - Proteknik İSG · 2015. 6. 1. · olmak yeterli değil, en az 5 yıllık tecrübesi de olması lazım” gibi konulan bu şartlar ile beraber tam zamanlı

altı gazkontrolünüzde

Bu ilan NET: 21 x 29,7 cm ve SİLME (taşma paylı): 22 x 30,7 cm ölçülerinde hazırlanmıştır.

Tek elle

AYRINTILI BİLGİ İÇİN: WWW.DRAEGER.COM.TR

Dräger. Yaşam için Teknoloji.

Draeger Safety Korunma Teknolojileri Ltd. Şti.İlkbahar Mahallesi, Konrad Adenauer CaddesiNo: 54/A‐B Yıldız 06550 Çankaya ‐ Ankara / TürkiyeTel : (0312) 491 06 66 • Faks : (0312) 490 13 14

Dräger X-am 5600Değiştirilebilir sensörleri ile küçük, güvenilir ve kullanımı kolay yeni Drager X‐am 5600, kişisel gaz algılamaiçin ideal çözümdür. 6 gaz ölçebilen Dräger X‐am 5600, çalıştığınız ortamda bulunan patlayıcı, yanıcı vezehirli gazların yanı sıra Oksijen konsantrasyonunu sürekli olarak gösterir. İnfrared teknolojinin kullanımısonucu oluşan yenilikçi yapı, cihazın hassasiyeti arttırırken, sahip olma maliyetini de azaltmaktadır. Yeniinfrared sensörler, uzun kullanım ömürleri, daha uzun kalibrasyon aralıkları ve sensör zehirlenmelerine karşıyüksek dayanımları ile, söz konusu ihtiyaçlar için, daha düşük maliyetler ile uygun çözümler sunmaktadır.

Page 4: İrem Nurgül Durmuş - Proteknik İSG · 2015. 6. 1. · olmak yeterli değil, en az 5 yıllık tecrübesi de olması lazım” gibi konulan bu şartlar ile beraber tam zamanlı

Yayın İdare Merkezi

İvedik Cad. No:110 Yenimahalle - AnkaraTel: 0312 344 01 96 (pbx) - Fax: 0312 343 66 46

Yayın TürüYaygın - Süreli

ISSN: 2146 - 9407

Baskı ve CTP Kalıp Arkadaş Basım Sanayi

www.arkadasbasim.com.tr

Basım Tarihi15.04.2014

Reklam Koordinatörlüğü

0312 433 87 81 www.ucgajans.com.tr

Abonelik Tel: 0 312 344 01 96 (pbx)

Ekoteknik İSG Dergisi’nin amacı, iş sağlığı güvenliği ve çevre konularında özellikle uygulayıcı

konumdakilerin deneyimlerini ve izlenimlerini belgelemek, birikimlerin paylaşılmasını sağlamak

ve yeni ufuklar açarak başvurulabilecek bir kaynak yaratmaktır. Üç ayda bir yayınlanır. Yayının

telif hakkı Ekoteknik İş Sağlığı Güvenliği ve Çevre Ölçüm Teknolojileri Ltd. Şti’ne aittir. Dergi

içeriğinin tamamen ya da kısmen elektronik, mekanik veya başka biçimde çoğaltılması

Ekoteknik’in iznine tabidir. Yayınlanan yazı ve reklamların sorumluluğu sahiplerine aittir.

Yayın KuruluDoç Dr. F. Nur Eriş,

İSG Uzmanı Kemal Çetinkaya, Uz.Dr. Mehmet Ergin,

Çevre Uzmanı Hüseyin Gelmez, İş Güvenliği Uzmanı Ziya Koç,

Dr. Tahir Soydal (İş Sağlığı Bilim Doktoru)

Danışma KuruluProf. Dr. Recep Akdur,

Yıldırım Akpınar(Çal.Bak.Eski Teftiş Kurulu Baş.), Prof. Dr. Sefer Aycan,

Prof. Dr. Aytül Çakmak, Ziya Demir,

Doç. Dr. Tayfun Güngör, Doç. Dr. Tevfik Pınar,

Prof. Dr. Kadirhan Sunguroğlu, Uz. Dr. Cebrail Şimşek,

Uz. Dr. Engin Tutkun, Doç. Dr. Mehmet Uğurlu,

Doç. Dr. Halil Murat Ünver, Doç. Dr Yusuf Üste,

Dr. Hınç Yılmaz

Görsel Yönetmenİrem Nurgül Durmuş

Görsel Tasarım Okan Yurdakul

EKOTEKNİK İSG DERGİ EKİBİMİZ - KÜNYE

İmtiyaz SahibiEkoteknik İş Sağlığı Güvenliği

ve Çevre Hizmetleri Adına Halis Yolcu

Editör Yadigâr Yolcu

Kazaların Çevresel ve Teknik Araştırması Bilim Uzmanı

Sorumlu Yazı İşleri Müdürüİrem Nurgül Durmuş

4

İş Sağlığı ve Güvenliği Genel Müdürlüğü, Strateji ve Geliştirme Başkanlığı'ndan

G.Gamze ATİK UZUN'a fotoğraf sanatıyla dergimize kattığı değerlerden ve iç

sayfa tasarımlarımıza kattığı değerli görüşlerinden dolayı

çok teşekkür ediyoruz...

26 ÇED İzin ve Denetim Genel Müdürü Mustafa Satılmış: ÇED, Çevre Yönetimi’nin En Etkin Aracı, Yatırımcının da Yol Haritasıdır

32 Haliç Çevre Laboratuvar Müdürü Burcu Ergene: Çevre Ölçüm ve Analiz Laboratuvarı Yeterlilik Yönetmeliği Yayımlandı

34 Hüseyin Gelmez: Türkiye’de Atık Yönetim Uygulamalarının Değerlendirilmesi (I)

38 Çare OSGB Uzmanı Zuhal Erişen’den YTÜ Vakfı’nda Ses Getiren Konferans

40 S. Yasin Bostancı: İş Tatmini

42 Makro Market İSG Konusunda Çalışmalar Hızla Devam Ediyor

46 Dr. Tahir Soydal: Portör Muayenesi Kalktı mı?

50 Uz. Dr. Mehmet Ergin: Virüslerin Kanser Oluşumundaki Etkileri

52 Yargıtay Kararları İSG Ölçümlerinde Tehlike Sinyal Verince Zamlı Ücret

54 TOS+H Expo 1. Türk İSG Fuarı 5-7 Mayıs 2014, İstanbul

56 3M - Mert Dinçer: Baret; Takmazsan Kaybedersiin

56 DRAEGER TEKNİK MAKALE: PELİ’nin İleri Teknoloji ile Üretilen Alan Aydınlatma Grubu 9460RS ve 9470RS RALS

60 Kayhan Topaloğlu: KKD Yazı Dizisi: Ayak ve Bacak Koruyucular

06 Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik ile “Türkiye’de İyi İşler” Raporunun Tanıtımı

08 Çağla Pınar Tatar: İş Hijyeni ve İş Hijyeni Ölçüm, Test ve Analizi Yapan Laboratuvarlar Hakkında Yönetmelik

10 Kınacızâde Konağı Şimdi Geçmişle Özlem Giderme Zamanı

12 İş Başmüfettişi Özlem Özkılıç: Yeni Seveso II Yönetmeliği ve Getirdiği Yükümlülükler

16 Yard.Doç.Dr. Devrim ALKAYA Öğretim Gör. Burak YEŞİL Geoteknik Mühendisliğinde İş Güvenliği ve İş Kazası Örnekleri

24 Mansur Ziya Koç: İnsan Faktörünün İş Kazalarındaki Önemi

Page 5: İrem Nurgül Durmuş - Proteknik İSG · 2015. 6. 1. · olmak yeterli değil, en az 5 yıllık tecrübesi de olması lazım” gibi konulan bu şartlar ile beraber tam zamanlı

16Yard.Doç.Dr. Devrim ALKAYA

Öğretim Gör. Burak YEŞİLGeoteknik Mühendisliğinde

İş Güvenliği ve İş Kazası Örnekleri

12İş Baş MüfettişiÖzlem Özkılıç: Yeni Seveso II Yönetmeliği ve Getirdiği Yükümlülükler

5

26ÇED İzin ve Dene-tim Genel Müdürü Mustafa Satılmış: ÇED, Çevre Yönetimi’ninEn Etkin Aracı, Yatırımcının da Yol Haritasıdır

60 Kayhan Topaloğlu: KKD Yazı Dizisi: Ayak ve Bacak Koruyucular

Page 6: İrem Nurgül Durmuş - Proteknik İSG · 2015. 6. 1. · olmak yeterli değil, en az 5 yıllık tecrübesi de olması lazım” gibi konulan bu şartlar ile beraber tam zamanlı

6

“Türkiye’de İyi İşler” Raporunun Tanıtımı

Dünya Bankası tarafından hazırlanan ‘’Türkiye’de İyi İşler’’ raporunun tanıtımı Hilton Otel’de gerçekleştirildi.

Tanıtım toplantısının açılış konuşma-sını yapan Bakan Çelik, ‘’Türkiye’nin son dönemlerde milyonlarca ilave istihdam oluşturmadaki başarısını ele alan bu raporun özet olarak vardığı sonuç, Türkiye’de oluşturulan yeni işlerin, genel olarak iyi gelir getiren, daha iyi yaşam standartları sunan ve topluma katılımı artıran işler olduğu-dur’’ diye konuştu.

Dünya Bankası tahminlerine göre 3,1 milyar kişinin bir işte çalıştığını, çalış-ma çağında olup da işgücü piyasasına katılamayan 2 milyar kişinin bulun-duğunun tespit edildiğini anlatan Bakan Çelik, ‘’Nasıl ki istihdam artışı

ÇSGB Bakanı Faruk Çelik, Türkiye’nin 2023 hedeflerine ilişkin, “Hedeflerimiz işsizliği yüzde 5’e çekmek, istihdam oranını yüzde 55’lere yükseltmek, tarım dışı sektörde kayıt dışı istihdamı ise yüzde 15’in altına çekmektir’’ dedi.

doğrudan ve dolaylı fayı beraberin-de getiriyorsa, işsizliğin artması da yoksulluk, göç ve toplumsal olaylar ve insan kaçakçılığı gibi pek çok sorunu beraberinde getirmektedir. Bu neden-le işsizliğin sadece bir ülkenin ya da bir bölgenin bir sorunu olarak değil, sınırları aşan küresel bir sorun olarak ele alınması gereği inancı içerisinde-yim” ifadelerini kullandı.

Türkiye’nin her alanda olduğu gibi istihdam alanında da 2023 hedefleri bu-lunduğunu kaydeden Çelik, ‘’Hedefleri-miz işsizliği yüzde 5’e çekmek, istihdam oranını yüzde 55’lere yükseltmek, tarım dışı sektörde kayıt dışı istihdamı ise yüz-de 15’in altına çekmektir’’ diye konuştu.

İşgücü piyasasındaki katılığın ortadan kaldırılması için sosyal taraflarla görüş-

meleri sürdürdüklerini belirten Bakan Çelik, “Ben inanıyorum, günümüz endüstriyel ilişkileri çerçevesinde gü-nümüz ihtiyaçlarını karşılayacak, daha çok istihdamı gerçekleştirecek noktada sosyal tarafların da duyarlılıkları önü-müzdeki dönem içerisinde çok daha net bir şekilde ortaya çıkacaktır” dedi.

Ulusal İstihdam Stratejisi’nin eğitim-istihdam ilişkisinin güçlendirilmesi, işgücü piyasasında güvence ve esnek-liğin sağlanması, özel politika gerekti-ren grupların istihdamının artırılması ve istihdam-sosyal koruma ilişkisinin güçlendirilmesi gibi 4 temele dayan-dığını ifade eden Çelik, “İnanıyorum ki kısa süre içerisinde 2023 istihdam hedefleri açısından önem arz eden bu belgenin yayınlanması gerçekleşmiş olacak” şeklinde konuştu.

Page 7: İrem Nurgül Durmuş - Proteknik İSG · 2015. 6. 1. · olmak yeterli değil, en az 5 yıllık tecrübesi de olması lazım” gibi konulan bu şartlar ile beraber tam zamanlı

Türkiye’nin 2014’de yüzde 4,5; 2015’te ise yüzde 4,7 bü-yüyerek dünya ortalamasının üzerine çıkacağı öngörüldü.

“SON 4 YILDA YÜZDE 6 BÜYÜME”

Kalkınma Bakanı Yılmaz ise yaptı-ğı konuşmada, Dünya Bankası’nın finansal bir kurum olmasının yanında aynı zamanda bilgi bankası oldu-ğunu belirterek, Dünya Bankası ile ortak çalışmalar yaptıklarını anlattı. Küresel krizin birçok ülkede sosyal krize dönüştüğünü bildiren Yılmaz, bu ortamda pozitif ayrışan bir ülke olan Türkiye’nin sadece ekonomik büyüme, kamu-mali yönetim anlamında değil, istihdam boyutu anlamında da pozitif ayrıştığını söyledi.

Son 4 yılda yüzde 6 büyüme olduğunu kaydeden Yılmaz, makro dengelerde çok önemli iyileşmeler yaşandığını söyledi.

“KADINLARIN İŞ GÜCÜNE KATILIM ORANI ARTTIRILDI”

Kadınların iş gücüne katılmasında pozitif ayrımcılık yapıldığını vurgulayan Yılmaz, bu amaçla işverenlere çeşitli teşvikler verildiğini hatırlattı. 10. 5 Yıl-lık Kalkınma Planı hakkında bilgi veren Yılmaz, 2014-2018 dönemini kapsayan planda iş gücü piyasasının yapısal sorunlarına çözümler üretmeye ve iş

gücü piyasasının ülkenin kalkınma sürecine katkısını artırmaya devam edeceklerini belirttiklerini aktardı. Pla-na göre 2018 yılında yüzde 7’lere düşen işsizlik öngördüklerini anlatan Bakan Yılmaz, kadınlarda iş gücüne katılma oranını yüzde 35’lere yaklaştırmayı hedeflediklerini ifade etti.

“TÜRKİYE’DE 3,5 MİLYONU AŞKIN YENİ İŞ YARATILDI”

Dünya Bankası Türkiye Direktörü Martin Raiser, konuşmasında kriz sonrasında Türkiye’nin işgücü piyasa-sında oldukça çarpıcı bir performans sergilediğini anlatarak, “AB’deki istih-damda 2 milyonluk düşüşün yaşandığı 2009-2012 döneminde Türkiye’de 3,5 milyonu aşkın yeni iş yaratıldı. Bu ra-kamlar Türkiye’den çok daha büyük bir ekonomisi olan ABD’nin rakamlarına çok yakın. Vergi makasının düşürülme-si sonrasında Türkiye, OECD ülkeleri ile kıyaslandığında daha rekabetçi bir ülke haline geldi. Aktif işgücü piyasaları daha da geliştirildi. Pozitif ekonomik döngü ve yapısal değişimin devamı da bu başarıda önemli bir rol oynadı” dedi.

Analizlere göre son 10-15 yılda

Türkiye’de işgücü verimliliğindeki artışın yüzde 4’e yakın olduğunu bil-diren Raiser, “Bu yükselen tüm diğer piyasalardan daha yüksek bir oran. Bu verimlilik artışının üçte ikisinden fazlası yapısal verimlilikler sayesinde oldu. Verimliliği yüksek işler neti-cesinde insanların kazanımları da yükseldi. Türkiye bu dönemde refahı paylaşan bir ülke oldu. Ortalamanın altındaki yüzde 40’lık kesimde de büyüme yaşandı. Düşük gelirli hane halklarının yaşam refahının artması, işgücü piyasasındaki bu gelişmeler sayesinde oldu” diye konuştu.

Türkiye’de eğitimli çalışanların istihdamdaki payının her geçen gün arttığına işaret eden Raiser, kadınla-rın işgücü piyasasına entegre edil-mesinin önemine değindi. Türkiye’de kadınların sadece yüzde 30’unun aktif olarak iş gücüne katıldığını söyleyen Raiser, “Kız çocukları bugün artık an-nelerinden daha iyi bir eğitime sahip. Bu, gelecekte kadınların işgücüne ka-tılımındaki artış olacağını gösteriyor. Sadece annelik değil ebeveynlik izni politikalarının, çocuk bakım hizmetle-rinin, sosyal yardımların iyileştirilmesi gerekiyor” değerlendirmesini yaptı.

7

Page 8: İrem Nurgül Durmuş - Proteknik İSG · 2015. 6. 1. · olmak yeterli değil, en az 5 yıllık tecrübesi de olması lazım” gibi konulan bu şartlar ile beraber tam zamanlı

8

Çağla Pınar TatarİSG Uzman Yrd.ÇSGB / İSGÜM

MAKALE

İş Hijyeni ve İş Hijyeni Ölçüm, Test Ve Analizi Yapan Laboratuvarlar Hakkında Yönetmelikİşyerinde sağlığa zarar verebilecek etkenlerden korunmak için yapılması gereken uygulamalar ve alınması gereken temizlik önlemlerinin tümüne İş Hijyeni adı verilir. Burada amaç işyerinde oluşan, hastalığa neden olan, sağlık ve iyilik halini bozan, işçiler ve toplumdaki bireyler arasında önemli ölçüde huzursuzluk ve verimsizlik yaratan çevresel faktörleritespit etmek, değerlendir-mek ve kontrol altında tutmaktır.

İş Sağlığı ve Güvenliği Enstitüsü Müdürlüğü (İSGÜM) bünyesinde iş hijyeni bölümü fiziksel ve kimyasal faktörler olmak üzere iki ayrı

alanda hizmet vermektedir. İş hijyeni bölümünün başlıca görevi işyeri ortamının sağlık ve güvenlik açısından taşıdığı riskler konusunda araştırma ve ön inceleme çalışmaları yaparak çeşitli kimyasalların işyeri ortam maruziyet ölçümlerini gerçekleştir-mektir. Yapılan ölçüm ve analizler sonucunda tespit edilen sonuçlar ilgili mevzuatta belirlenen maruziyet sınır değerler ile karşılaştırarak işyerlerine raporlanmakta ve bunun için metot ve stratejiler geliştirilmektedir. Yapılan analizler işyerlerinde risk teşkil eden tehlikeli maddelerin ve proseslerin ta-nımlanmasını, tehlike ve zararlarının belirlenmesi sağlamaktadır. Bununla birlikte iş hijyeni bölümünde farklı endüstri kollarında kullanılan tehlikeli mamul, yarı mamul ve hammaddeler hakkında bilimsel ve teknik araştır-maları yapılarak işyeri ölçümleri için gerekli veriler hazırlanmaktadır.

İş Hijyeni Bölümü işyeri ortam havasın-da bulunan kimyasal ve fiziksel faktörle-rin ölçüm ve analizinin yapılabilmesi için ulusal/uluslararası standart ve metotla-rı araştırarak uygulamaya geçirilebilme-si için çalışmalar yapmaktadır. Bununla beraber işyeri ortamında bulunan kimyasal ve fiziksel faktörlerin tespit edilebilme çeşitliliğinin arttırılabilmesi için yeni metot geliştirme çalışmaları gerçekleştirilmektedir.

İSGÜM hizmetleri kapsamında kimyasal faktörlerin tespit edilmesi amacıyla yapılan tüm ön inceleme,

numune alma, gaz ölçüm ve analiz hizmetlerinin düzenli olarak yapı-larak faaliyetlerinin yürütülmesini sağlamak iş hijyeni kimyasal faktörler bölümü birimdeki personelin yetki ve sorumluluğu altındadır. İş hijyeni kimyasal faktörler bölümü referans olarak ilgili yönetmeliklerdeki maru-ziyet sınır değerlerini baz alır. Buna göre işyeri ortam havasından numune alınan kimyasal etkenler; ağır metal, aromatik hidrokarbonlar, formaldehit, amonyak, inorganik asitler, havada serbest silis ve anlık gazlar olarak be-lirlenmiştir. Bunlara ek olarak yapılan metot geliştirme çalışmaları ile yapı-lan ölçümlere alifatik hidrokarbonla-rın da eklenmesi öngörülmektedir.

İşyeri ortam havasında bulunan kimya-sal faktörlerin ölçümü için öncelikle iş-yerlerinden gelen talepler ya da İSGÜM tarafından gerçekleştirilen projeler kapsamında ön inceleme faaliyeti ile işyerinde mevcut olan kimyasal riskler belirlenir ve bu doğrultuda yapılması öngörülen ölçümler tespit edilir.

İşyeri ortam havasından alınan kimyasal etken numuneler labora-tuvar ortamındaöncelikle analiz için hazırlanmakta ve enstrümantal analiz cihazları (AAS, GC, IC, HPLC, SEM) ile analiz edilmektedir. Yapılan analiz, dokümantasyon ve değerlendirme hizmetleri laboratuvar kalite sistemi (TS EN ISO/IEC 17025) kapsamında gerçekleştirilmektedir.

İş hijyeni kimyasal faktörler bölümü tarafından verilen gümrük beyanna-melerinin tescili için iş sağlığı güven-liği alanında izin belgeleri Dış Ticaret

Müsteşarlığı’nın her yıl çıkardığı 13 Sayılı tebliğ ile İSGÜM’e verilmiştir. İthal edilecek kimyasalı ithal eden firma kendisi kullanabileceği gibi aynı zamanda 3. şahıslara satabilmektedir. Eğer ithal edilen kimyasallarda kan-serojen etkisi olan bir kimyasal varsa (kontrolünü hijyen birimi yapar), kurum ile ithal edilen firma arasında bir pro-tokol imzalanmaktadır. Bu protokole göre ithal eden firma kanserojen etkisi olan kimyasal için kullanılacağı yerde gerekli önlemleri alacağına, işçilerine kişisel koruyucu donanım vereceğine vb. dair taahhüt etmektedir.

İş hijyeni kimyasal faktörler bölümü laboratuvarlarında işyeri ortam ha-vasından alınan numunelerin analiz-leri içinGaz Kromatografi (GC), Gaz Kromatografi-Kütle Spektrometresi (GC-MS), İyon Kromatografi (IC), Ato-mik Absorpsiyon Spektrofotometresi (AAS), Yüksek Basınçlı Sıvı Kromatog-rafi (HPLC), Faz Kontrast Mikroskobu (PCM), Tarama Elektron Mikroskobu (SEM) cihazları kullanılmaktadır.

İSGÜM tarafından fiziksel faktörlerin tespit edilmesi amacıyla ön inceleme ve ölçüm hizmetlerinin düzenli olarak yapılarak faaliyetlerinin yürütülmesini sağlamak iş hijyeni fiziksel faktörler bölümü birimdeki personelin yetki ve sorumluluğu altındadır.

İşyeri ortamının sağlık ve güvenlik açısından taşıdığı riskler konusunda araştırmalar yapılması, fiziksel ma-ruziyetin ölçülmesi, bu konuda metot ve stratejiler geliştirilmesi ve İSGÜM hizmetleri kapsamında yapılan gürül-tü, titreşim, termal konfor şartları ve

Page 9: İrem Nurgül Durmuş - Proteknik İSG · 2015. 6. 1. · olmak yeterli değil, en az 5 yıllık tecrübesi de olması lazım” gibi konulan bu şartlar ile beraber tam zamanlı

İş Hijyeni Ölçüm, Test ve Analizi Yapan Laboratuvarlar Hakkında Yönetmeliği ile İSGÜM; yönetmelik madde 2’de belirti-len iş hijyeni ölçüm, test ve analizi yapan laboratuvarlara ön yeterlik ve yeterlik belgesi verecek, laboratuvarların kap-sam genişletme başvurularını değerlendirecektir. Ön yeterlik ve yeterlik belgesi için laboratuvarlardan; istenen belgeler ile beraber İSGÜM’e başvurmaları beklenmektedir. Dosyalarda eksik bulunmaması halinde laboratuvarlar görevlen-dirilen denetim personeli tarafından yerinde incelemeler yapılarak raporlanacak ve belgelendirmesi yapılacaktır.Ön yeterlik ya da yeterlik belgesi almış laboratuarlar yönetmelik esasları dâhilinde en az iki yılda bir haberli veya habersiz yeterlik yoklamasına tabi tutulacak ve bu yoklamalarda verilen hizmetlerin uygunluğu değerlendirilecektir.

İşveren, işyerinde bulunan, kullanılan veya herhangi bir şekilde işlem gören maddelerin ve çalışma ortam koşul-larının tehlikelerinden, zararlı etkilerinden çalışanları korumak zorundadır. Güvenli bir çalışma ortamı sağlamak amacıyla çalışma ortamındaki kişisel maruziyetlere veya çalışma ortamına yönelik fiziksel, kimyasal ve biyolojik etken-lere yönelik ölçüm, test, analiz ve değerlendirmeleri, ön yeterlik veya yeterlik belgesini haiz laboratuvarlara yaptırmakla yükümlüdür. İşyeri ortamının veya işin gereği olarak kişisel maruziyetlerde farklılık oluşursa ölçümler tekrarlanır.

toz ölçümü işlemlerinin yapılması İş Hijyeni Fiziksel Faktörler Bölümünün sorumluluğundadır.

İSGÜM işyeri ortam havasında kurşun ve kurşun bileşiklerinin tayini ile çalış-ma ortamından kaynaklı gürültü maru-ziyeti ölçümleri için TÜRKAK akredite belgesi almış ve laboratuvar hizmetle-rini ulusal ve uluslararası geçerlilikte sürdürmektedir. Buna göre işyeri ortam havası kurşun ve kurşun bileşikleri tayininde TS ISO 8518; gürültü maru-ziyeti ölçümlerinde ise TS EN ISO 9612 standartları uygulanmaktadır.

İş hijyeni kimyasal ve fiziksel faktör-lerin ortam ölçümlerinin yapılması ile çalışma ortamında mevcut ve potan-siyel tehlikelerinortaya çıkarılması, çalışanların ve çevre halkının güven-liğinin artırılması, meslek hastalık-larının nedenlerinin araştırılması ve kontrol önlemlerinin geliştirilmesi sağlanmaktadır. İş Sağlığı ve Güven-liği Enstitüsü Müdürlüğü akredite bir laboratuvar olarak hizmet vermesiyle beraber iş hijyeni ölçüm, test ve ana-lizi yapan özel laboratuvarlar ile ilgili bir yönetmelik çalışması başlatmıştır. Bu şekilde İSGÜM ölçüm ve analiz hizmetlerinitalep yerine, sektörlere yönelik sorunların giderilmesi doğrul-tusunda proje bazlı olarak yürütmeyi amaçlamaktadır. Bunun sonucunda hazırlanan İş Hijyeni Ölçüm, Test ve Analizi Yapan Laboratuvarlar Hakkın-da Yönetmelik 20.08.2013 tarihinde 28741 Sayılı Resmi Gazete’de yayın-lanmış, 6.ncı Maddesi’nin 1.nci Fıkrası yayımı tarihinden itibaren 2 (iki) yıl sonra olmak üzere yönetmelik 20 Şu-bat 2014 itibariyle yürürlüğe girmiştir.

İş Hijyeni Ölçüm, Test ve Analizi Yapan Laboratuvarlar Hakkında Yönetmelik ile İSG mevzuatı kapsamında çalışma ortamındaki kişisel maruziyetlere veya

çalışma ortamına yönelik fiziksel, kim-yasal ve biyolojik etkenlerle ilgili iş hij-yeni ölçüm, test ve analizleri yapacak özel veya kamuya ait kurum ve kuruluş laboratuvarlarının yetkilendirilmesine ilişkin usul ve esasları düzenlenmiştir. Yönetmelik 6331 Sayılı İSG Kanunu kapsamında işyerlerinde iş hijyeni ölçüm, test ve analizleri yapacak kişi ve kuruluşları kapsamaktadır. Başvuru ve belgelendirme ile ilgili usul ve esaslar yönetmelikte belirlenmiştir.

İş Hijyeni Ölçüm, Test ve Analizi Yapan Laboratuvarlar Hakkında Yönetmelik kapsamında İSGÜM tarafından yeter-lik ve ön yeterlik verilecek laboratu-varların başvurularının değerlendir-mesi ve yerinde inceleme ve yeterlik yoklaması yapacak İSGÜM persone-linin standart bir uygulama yapma-sını sağlamak amacıyla bir sistem oluşturmak amaçlanmıştır.

Bu yönetmelik ile İSGÜM; yönetmelik madde 2’de belirtilen iş hijyeni ölçüm, test ve analizi yapan laboratuvarlara ön yeterlik ve yeterlik belgesi verecek, laboratuvarların kapsam genişletme başvurularını değerlendirecektir. Ön yeterlik ve yeterlik belgesi için laboratuvarlardan; istenen belgeler ile beraber İSGÜM’e başvurmaları beklenmektedir. Dosyalarda eksik bulunmaması halinde laboratuvarlar görevlendirilen denetim personeli tarafından yerinde incelemeler yapıla-rak raporlanacak ve belgelendirmesi yapılacaktır.Ön yeterlik ya da yeterlik belgesi almış laboratuarlar yönetme-lik esasları dâhilinde en az iki yılda bir haberli veya habersiz yeterlik yokla-masına tabi tutulacak ve bu yoklama-larda verilen hizmetlerin uygunluğu değerlendirilecektir.

İşveren, işyerinde bulunan, kullanılan veya herhangi bir şekilde işlem gören

maddelerin ve çalışma ortam koşulla-rının tehlikelerinden, zararlı etkilerin-den çalışanları korumak zorundadır. Güvenli bir çalışma ortamı sağlamak amacıyla çalışma ortamındaki kişisel maruziyetlere veya çalışma ortamına yönelik fiziksel, kimyasal ve biyolojik etkenlere yönelik ölçüm, test, analiz ve değerlendirmeleri, ön yeterlik veya yeterlik belgesini haiz laboratuvarlara yaptırmakla yükümlüdür. İşyeri orta-mının veya işin gereği olarak kişisel maruziyetlerde farklılık oluşursa ölçümler tekrarlanır.

Yürürlüğe giren bu yönetmelik ile iş hijyeni ölçüm, test ve analizleri yapacak özel veya kamuya ait kurum ve kuruluş laboratuvarlarının yetki alacağı parametrelerle ilgili konularda akreditasyon standardına uygun kalite yönetim sistemi kurması, uygulaması ve iyileştirmesi beklenmektedir. Labo-ratuvarlar, sunduğu iş hijyeni ölçüm, test ve analiz hizmetleri kapsamında yönetmelik Ek-1’de belirtilen para-metrelerden herhangi birini bulundu-ruyorsa, bu parametreye dair kullan-dığı metotlardan, Türk Akreditasyon Kurumu tarafından akreditasyon standardına göre akredite olmalıdır. Ek-1’de belirtilen parametrelerden herhangi biriyle ilgili iş hijyeni ölçüm, test veya analizi yapmıyorsa, uygu-ladığı iş hijyeni ölçüm, test ve analizi kapsamına giren metotların en az birinden, Türk Akreditasyon Kurumu tarafından akreditasyon standardına göre akredite olmalıdır.

Yapılan düzenlemeler ile iş hijyeni ölçüm, test ve analizleri yapacak özel veya kamuya ait kurum ve kuruluş labo-ratuvarlarının hizmetlerini uygun olarak yerine getirmesi, sonuçlarının geçerli-liği ve doğruluğunun denetlenmesi ve bu laboratuvarların İSGÜM tarafından yetkilendirilmesi sağlanacaktır.

9

Page 10: İrem Nurgül Durmuş - Proteknik İSG · 2015. 6. 1. · olmak yeterli değil, en az 5 yıllık tecrübesi de olması lazım” gibi konulan bu şartlar ile beraber tam zamanlı

10

Konağı yaşayan müze haline getiren, Kıvırcık Usta, eskiye olan özlemini ve aşkını Kınacızade Konağı’nda sundu-ğu farklı bir konseptle tüm Ankaralı-lara yaşatıyor.

Kınacızade Konağı’nın Geçmişi 1800’lü Yıllara Dayanıyor

2007 yılında Kıvırcık Usta tarafından orjinaline sadık kalarak restore edilen Konak, bugün kültür, sanat, antika

Şimdi Geçmişle Özlem Giderme ZamanıTarihi bir doku içerisinde, kültür-sanatla iç içe, özel lezzetlerin eşliğinde sevdiklerinizle unutulmaz anlar yaşamak için tercih edilebilecek ender mekânlardan biri: “Kıvırcık Usta Kınacızade Konağı”

eşya, restoran ve cafe olarak Ankara-lılara hizmet sunuyor.

Kültür ve Sanat Aşığı Kıvırcık Usta

Kıvırcık Usta, ahşaba hayat veren ve can katan ahşap ustalarımızdan bir tanesi...

Antika eşyaların tamir, cila, restorasyon ve dekorasyonuyla uğraşan Kıvırcık Usta, tam 30 yılı aşkın meslek yaşamın-da birçok ünlü mekâna ve sayısız eşyaya sanatını yansıtıp müşterileri ile dost olmuş hatta çocuklarının bile işlerini yaparak, babadan oğula anneden kızına kalan eşyaların yaşamasına katkıda bulunmuş ustalarımızdan.

Kıvırcık Usta, Atakale Kültür Sanat olarak 3 kez organizasyon gerçekleştir-miş, hat sanatı, tezhip, ebru, cam şişe içerisinde hat sanatı, resim, fotoğraf, eski eşya, antika eşya, koleksiyonluk parçalar ile 10 bini aşkın Selçuklu ve Osmanlı tespih sergileri açmış.

Çeşitli yarışmalar, şiir akşamları, akşam sohbetleri, Hacivat-Karagöz sokak tiyatrolarıyla beraber Kınacıza-de Konağı’nda çekilen canlı yayınlara, dizilere ve sinema filmlerine katkıda bulunmuş, ve hatta bunların hiçbi-rinden ücret dahi beklemeden hem kültür ve sanatın hem konağın hem

de Ankara Kalesi’nin tanıtımına çok büyük katkı sağlamış.

Kınacızade Konağı’ndan Kareler…

Kınacızade Konağı’nın duvarlarını Ankara’nın eski fotoğrafları, yağlı ve sulu boyalı Ankara resimleri, tablolar ve Ankara’ya ait objeler süslüyor.

Yılda 20 bin Avrupalı turist toplamda yıllık 50 bini geçkin ziyaretçisi olan kültür elçisi bir konak…

Seçkin Konuklara Özel Odalar

Konakta 5 özel oda bulunuyor. Bunların içinde 3 büyük isme ait 3 özel oda bulu-nuyor. “Akademisyenler Odası” olarak isimlendirilmiş odalardan birincisi “Prof.Dr. Halil İnalcık’a ayrılmış çalışma odası.

Odada, Sayın İnalcık’ın daktilosundan ödüllerine, cübbelerinden kitaplarına kadar hocaya ait özel eşyalar bulunu-yor. Ankara içi-dışı ve hatta Avrupalı akademisyenlerin bile toplantı yeri haline gelmiş olan konakta, İnalcık yurtdışından gelen misafirlerini bu odada ağırlıyor.

Konaktaki müze odalarının bugünlere gelmesinde çok büyük emeği ve hibe-leri olan İsmet İnönü’nün özel kalem

Page 11: İrem Nurgül Durmuş - Proteknik İSG · 2015. 6. 1. · olmak yeterli değil, en az 5 yıllık tecrübesi de olması lazım” gibi konulan bu şartlar ile beraber tam zamanlı

Kale Kapısı Sokak No: 28 Ankara Kalesi Ulus / Ankara Rezervasyon: +90 312 324 57 14www.kinacizadekonagi.com [email protected]

müdürlüğünü yapmış kendini kültür ve sanata adamış bir hayırsever olan, Kadın Siyasetçiler Platformu Kurucu-su ve Genel Başkanı Yurdusev Arığ’ın da odası bulunuyor.

Odalardan diğeri de “Jülide Gülizar Gazeteciler Odası”.

TRT’nin ilk kadın spikeri olan Güli-zar, kendine tahsis edilmiş bu odada hemen hemen haftanın her günü gençlerle buluşmuştur.

Vefatından önce 45 bölümlük bir “An-kara Masalı” belgeselini buradaki oda-sında kaleme almış ve hazırlamıştır.

15 Mart 2011 tarihinde kaybettiğimiz Jülide Gülizar, bu odada gazetesini okuyup, yazılarını hazırlamıştır. Bu oda aynı zamanda yerel, ulusal ve Avru-palı gazetecilerin toplanma yeri olma özelliğini de taşıyor. Ünlü-ünsüz birçok gazeteci ve Avrupa Gazeteciler Der-neği ayrıca Uluslararası Sivil İnisiyatif Gazetesi’nin de aktif olarak kullandığı Gazeteciler odası özelliğini taşıyor.

Kütüphane

Kınacızade Konağı’nda kütüphane olarak kullanılan yerli yabancı tarihi kültürel sanatsal eski ve yeni kitaplardan oluşan tarihi atmosferde çayınızı ve kahvenizi yu-dumlarken okuma köşesi olarak ayrılan bu odadan istifade edebilirsiniz.

Antika Eşyaların Yeniden Hayat Bulduğu Müze Odalar

Kınacızade Konağı’nın en büyük özel-liklerinden birisi de antika eşyaların sergilendiği müze konak olarak işlev görmesi. Kıvırcık Usta bütün birikimini, müşterilerinin ve dostlarının hediyele-rinden ve hibelerinden oluşan antika eşyaları, müze odalarda toplamış.

Konağın girişten başlayarak çatı katında cihannüma odasına kadar oluşturulmuş müze odalarında tarihi tanıklık etmiş, eski meclis tutanak-larının yer aldığı kitaplardan kıyafet-lere, porselen, objeler, efemera ve el sanatlarından bakır eşyalara kadar sergilenen pek çok tarihi detay, Ko-nağın ziyaretçilerine adeta görsel bir şölen yaşatıyor.

Büyülü Atmosferde Muhteşem Lezzetler

Kınacızade Konağı, gündüzleri kah-valtı, öğlenleri ev yapımı yemekleri keyfinin, akşamları ise eski şarkılar eşliğinde muhteşem lezzetlerin hak-kını ayrı ayrı veriyor.

Ankaralıların ve yerli-yabancı herkesin uğrak yeri haline gelmiş konağın res-taurant ve cafe kısmı Kıvırcık Usta’nın oğlu Fuat Ülger tarafından işletiliyor.

Kınacızade Konağı’nın yemeklerini tattığınızda ise, etinden yağına kadar her malzemenin ne kadar özenle seçilmiş olduğunu hemen fark ede-ceksiniz…

Ankara Tava, Ekşili Köfte, Güveçte Kurufasulye, El yapımı cevizli ballı, madımaklı gözleme, Etli ev mantısı, zeytinyağlı yaprak sarması, Bütün yeşilliklerden oluşan üzerinde Ankara ev yapımı çubuk turşularından olu-şan salata, baklava ve sıcak-soğuk mezeleri, Kiremitte alabalık kırmızı et ve Ankara yemeklerini artık hep bu konakta tatmak isteyeceksiniz.

Güler yüzlü hizmeti, konforlu atmos-feri ve eşsiz tarihi dokusuyla size daha önce yaşamadığınız bir keyfi yaşatan bu tarihi konakta her şey özel…

Tarihi Mekânda Özel Organizasyonlar

Özel günleriniz Kınacızade Konağı’nda daha da özel bir ruh kazanıyor.

Bünyesinde barındırdığı pek çok önemli özelliğiyle Ankara Kalesi’ndeki diğer konaklardan ayrılan Kınacızade Konağı ayrıcı toplantı, düğün, nişan, kına gece-si, sünnet, kokteyl gibi özel günlerinize de ev sahipliği yaparak, unutulmaz organizasyonlara imza atıyor.

Sözün Özü…

Nostaljiye özlem duyanlara, bugünden biraz kaçıp saklanmak isteyenlere, pozitif bir enerji ve huzur isteyenlere Kınacızade Konağı’nda ufak bir molayı öneriyoruz. Bu öneri konağın sadece kültür, sanat ve antika eşya doyumu sağlamakla kalmayıp, restaurant ve cafe olarak da aynı zamanda sanatsal ve kültürel faaliyetlere ev sahipliği yapıyor olmasından kaynaklanıyor.

Böylelikle, asla öteleyemeyeceğiniz iş yaşamını ve uzun iş yemeklerini, mekân seçiminde küçük bir tercih değişikliği ile çok daha rahatlatıcı bir boyuta getirebilirsiniz.

Kınacızade Konağı Kıvırcık Usta Turizm işletme Belgesi’ne sahip aynı zamanda UGGD ve ATİD işletmeleri üyesidir.

111111

Page 12: İrem Nurgül Durmuş - Proteknik İSG · 2015. 6. 1. · olmak yeterli değil, en az 5 yıllık tecrübesi de olması lazım” gibi konulan bu şartlar ile beraber tam zamanlı

12

MAKALE Özlem ÖzkılıçKimya Yük. Müh. / ÇSGB Emekli İş BaşmüfettişiE. İş Teftiş İstanbul Grp. Bşk. Yrd.A Sınıfı İş Güvenliği Uzmanı

Yeni Seveso II Yönetmeliği ve Getirdiği

Yükümlülükler

ozle

m@

ozki

lic.n

et

1959 ile 1996 yılları arasında dünyada meydana gelen birçok büyük endüstriyel kaza, bu kazaların önlenmesi için yasal yaptırım gerekliliğini doğurmuştur. İtalya’nın Seveso kasa-basında 1976’da gerçekleşen ciddi endüstriyel kazayı takiben, endüstriyel donanımlarda kaza önleme üzerine bir Direktif olan Seveso Direktifi (82/501/EEC) kabul edilmiştir.

Dördüncü Çevre Eylem Prog-ramı ile 82/502/EEC Sayılı Direktif’in daha etkili bir biçimde uygulanması gerek-

tiği ortaya konulmuş ve gerekmesi halinde kapsamının genişletilme-

si ve Üye Devletler arasında daha büyük bir bilgi alışverişi sağlamasını mümkün kılan bir içerik değişikliği önerisinde bulunulmuştur. Konsey’in 1 Şubat 1993 tarihli Beşinci Eylem Programı’nda daha iyi bir risk ve kaza

yönetiminin yapılması vurgulanmış ve karar verilmiştir.

Birleşmiş Milletler Avrupa Ekono-mik Komisyonu’nun Finlandiya’nın Helsinki şehrinde, 17 Mart 1992’deki

Page 13: İrem Nurgül Durmuş - Proteknik İSG · 2015. 6. 1. · olmak yeterli değil, en az 5 yıllık tecrübesi de olması lazım” gibi konulan bu şartlar ile beraber tam zamanlı

1313

Endüstriyel Kazaların Sınırlar Ötesi Etkileri Konvansiyonu’nda, bu alanda uluslararası işbirliğinin sağlanması-nın yanı sıra sınırlar ötesi etkisi olan endüstriyel kazaların önlenmesine, bunlara karşı hazırlıklı olunmasına ve bu tür kazaların vuku bulması halinde gerçekleştirilecek eylemlere ilişkin önlemleri şart koşmuştur.

Son olarak yeni ve gözden geçirilmiş II. Direktif (96/82/EEC), 1996 yılında kabul edilmiştir ve 82/501/EEC sayılı Direktif ’in yerini almıştır.

AB, Enschede, Baia Mare ve Toulo-use’daki kazalardan sonra SEVESO II’nin kapsamını genişletmiş ve SE-VESO II’de görülen bazı aksaklıkların da çözümü için bazı ek çalışmalar yaparak 2003/105/EEC sayılı direktifi 16 Aralık 2003 tarihinde yayınlamıştır. 2012/18/EEC sayılı SEVESO III Di-rektifi, 26 Haziran 2012 tarihinde AB Bakanlar Konseyi’nde kabul edilmiş-tir. Yeni direktif 1 Ocak 2015 tarihinde yürürlüğe girecektir, “Tehlikeli Mad-delerle İlgili Büyük Kaza Risklerinin Kontrolüne İlişkin Yönerge” 96/82/EC Sayılı SEVESO II Yönergesi ise 2015 yılında yürürlükten kaldırılacaktır.

Büyük Endüstriyel Kazaların Ön-lenmesi ve Etkilerinin Azaltılması Hakkında Yönetmelik Neler Getiriyor

Seveso II Direktifi olarak bilinen ve özellikle kimya fabrikalarını ilgilen-diren Büyük Endüstriyel Kazaların Önlenmesi ve Etkilerinin Azaltılması Hakkında Yönetmelik 30.12.2013 tarih ve 28867 sayılı Resmi Gazete’de yayın-lanmış ve yürürlük tarihi 01/01/2016

tarihine ötelenmiştir.

Bu yönetmelik özellikle üst seviyeli kuruşlara büyük yükümlülükler yük-lemektedir. Yönetmelik kapsamında işverenler;

• Güvenlik Yönetim Sistemi’ni kurmak,• Kantitatif risk değerlendirmesi yapmak ve büyük kaza senaryoları hazırlamak,• Mümkün olan en yüksek önlem sevi-yesinin (ALARP) 1x10-4 seviyesinde olduğunu ispatlamak,• Güvenlik Raporu hazırlamak,• Tesis içinde alınacak önlemlere dair dahili acil durum planı hazırlamak zorundadır.

Harici acil durum planı ise İl Afet ve Acil Durum Müdürlükleri tarafından hazırlanacaktır. Tüm bu sorumluluk-lar arasında en önemlisini ise “Güven-lik Raporu”nun hazırlanması aşaması oluşturmaktadır. Güvenlik raporları, şu hususları içerir:

• Kuruluşun büyük kaza önleme poli-tikası ve güvenlik yönetim sistemi ile ilgili bilgiler, • Kuruluş çevresinin tanıtımı, • Tesisin tanıtımı,• Tehlikelerin belirlenmesi,• Kantitatif risk değerlendirmesi ve önleme yöntemleri, • Bir kazanın sonuçlarının sınırlandı-rılması için uygulanacak koruma ve müdahale tedbirleri.

Güvenlik raporunun hazırlanması aşamasında SEVESO Direktifinin kantitatif risk değerlendirmesini şart koştuğunu görüyoruz. Kantitatif

risk değerlendirmesinin, büyük kaza tehlikelerinin tanımlandığını, büyük kazaların önlenmesi ve bunların çevre ve insan üzerindeki sonuçlarının sı-nırlandırılması için gerekli tedbirlerin alındığını göstermesi gerekmektedir.Kuruluş içindeki büyük kazaya yol açabilecek herhangi bir tesisin, depolama tesisinin, ekipmanın veya alt yapının tasarımı, inşası, işletimi ve bakımında yeterli güvenliğin sağlan-dığını ispat etmesi ve mümkün olan en yüksek önlem seviyesinin (ALARP) 1x10-4 seviyesinde olduğunu göster-mesi gerekmektedir.

Büyük Endüstriyel Kazaları Önleme Direktifi – SEVESO II Direktifi Yükümlülükler

Seveso II Direktifi adını alan veya diğer bir adıyla COMAH Direktifi; tehlikeli maddeler içeren büyük endüstriyel kazaların önlenmesine yönelik çeşitli kontrol yükümlülükleri getirmiştir.

Seveso II yönetmeliğine göre, “Önemli Kaza” terimi yönetmelik kapsamında-ki herhangi bir yerde çalışmanın sür-düğü anda kontrol dışında meydana gelen gelişmeler sonucunda oluşan ve insan hayatı ve/veya çevre üzerinde ani veya sonradan ortaya çıkan etki-lere sahip, tesisin içinde veya dışında ve bir veya birkaç tehlikeli maddeyi içeren önemli bir sızıntı, yangın veya patlamayı belirtmektedir.

Direktif, büyük kaza zararları vermeye neden olabilecek miktarlarda belirli tehlikeli maddelerin bulunduğu kuru-luşlara uygulanmaktadır. Bir işlet-me, eğer Ek I’in , Bölüm 1 ve 2’sinde

Page 14: İrem Nurgül Durmuş - Proteknik İSG · 2015. 6. 1. · olmak yeterli değil, en az 5 yıllık tecrübesi de olması lazım” gibi konulan bu şartlar ile beraber tam zamanlı

14

listelenmiş olan tehlikeli maddelerin depolanması Ek’te belirtilen miktarın üzerindeyse Direktif’in hükümlerine tabidir.

Seveso II Direktifi’nin faaliyet ala-nı yalnızca kuruluşlardaki tehlikeli maddelerin mevcudiyeti ile ilgilidir. Uzman yetkili aynı zamanda, kuruluş-ların bulundukları yer ve yakınlıkları nedeniyle büyük bir kazanın meydana gelme olasılığının artması (Domino Etkisi) söz konusu ise, bahsi geçen kuruluşları veya kuruluş gruplarını tanımlamalıdır.

Seveso II Direktifi; askeri kuruluşlar, iyonize edici radyasyon zararları, tehlikeli maddelerin taşınması ve ara depolanması, boru hatlarında taşıma; sondaj kuyuları yoluyla madenlerde ve taş ocaklarında minerallerin araştırıl-ması ve işlenmesi, atık depolama için uygulanmamaktadır.

Direktifin Temel Şartları ise aşağıdaki gibidir:

• Direktif, büyük kaza zararları ver-meye neden olabilecek miktarlarda belirli tehlikeli maddelerin bulunduğu kuruluşlara uygulanmaktadır,• Direktif, iki-seviyeli bir yöntem izlemektedir; yani Ek I’de belirtilmiş her madde için iki farklı sınırlandırıcı nicelik mevcuttur (eşik değerleri), bir alt seviye ve bir de üst seviye. Bir kuruluşta bulunan maddelerin niceliği arttıkça, o kuruluşun neden olduğu zararın da arttığı varsayılmaktadır. Buna bağlı olarak, Direktif üst seviyeli kuruluşlara, alt seviyeli kuruluşlardan daha çok zorunluluk yüklemektedir,• Büyük endüstriyel kazaları önlemek için sistem kurulması gerekmekte-

dir; Büyük endüstriyel kaza riskini, bulundukları yer ve kullandıkları tehlikeli maddeler nedeniyle, arttı-ran tesislerin veya tesis gruplarının tanımlanması kayıt, altına alınarak Avrupa Komisyonuna bildirilmesi gerekmektedir,• Yetkili otoritelerce Domino Etkileri dikkate alınarak, büyük endüstriyel kazaları engellemek ve etkilerini en aza indirgemek yükümlülüğü getirilmektedir,• Büyük endüstriyel kaza sırasında uygulanacak tesis dışı acil durum planlarının hazırlanması, gözden geçirilmesi, test edilmesi ve revize edilmesi gerekmektedir,• Halkın direktifin uygulanması-na ilişkin gizlilik gerektiren belirli bilgiler dışında bilgilere erişebiliyor olmasının sağlanması, büyük kaza etkilerine maruz kalacak bireylere ve diğer üye ülkelere güvenlik önlem-leri ve prosedürleri konularında bilgi sağlanması, ÇED bağlantısının kurulması gerekmektedir,• Arazi kullanım ve diğer ilgili politi-kalarda büyük endüstriyel kazalara karşı koruma ile ilgili hedeflerin dikkate alınmasının sağlanması ve bu politikaların uygulanmasını kolaylaş-tıracak destek prosedürlerin oluştu-rulması gerekmektedir.

Yukarda sayılan şartlara bağlı olarak, Direktif üst seviyeli kuruluşlara, alt seviyeli kuruluşlardan daha çok zo-runluluk yüklemektedir, ayrıca üretim sürecinde belli bir miktarın üzerinde kimyasal depolayan firmalara yeni yü-kümlülükler getirilecektir. Buna göre, kuruluşların yükümlülükleri aşağıda verilmiştir;

• Alt-seviye kuruluşların yükümlülük-

leri; bildirim, büyük kazaları önleme politikası, modifikasyonlar, kaza raporları ve yetkililerle işbirliğidir. • Üst-seviye kuruluşların yükümlü-lükleri ise; alt-seviye kuruluşların yükümlülüklerine ek olarak, güvenlik raporu ile dahili acil durum planları hazırlanması ve kamunun bilgilendi-rilmesidir. • Yerel yönetimlerin ise; bölgesel harici acil durum planları hazırlan-ması ve arazi kullanımı politikalarına Direktifte öngörülen kısıtları ekleme-leri beklenmektedir.

Aynı zamanda kamunun bilgilendiril-mesine dair zorunluluklar bulunmak-tadır. Bir diğer gereklilik ise büyük endüstriyel kaza riskini, bulundukları yer ve kullandıkları tehlikeli madde-ler nedeniyle arttıran tesislerin veya tesis gruplarının tanımlanması kayıt altına alınarak Avrupa Komisyonu’na bildirilmesi yükümlülüğünün getiril-miş olmasıdır.

Büyük Endüstriyel Kazaların Ön-lenmesi ve Etkilerinin Azaltılması Hakkında Yönetmelik Gereğince Kantitatif Risk Değerlendirme Yapma Yükümlülüğü

Yönetmelik’in “Kantitatif risk değer-lendirmesi” ni açıklayan 8. maddesine göre alt ve üst seviyeli kuruluşlarda büyük endüstriyel kaza tehlikeleri-nin belirlenmesi ve bu tehlikelerden kaynaklanacak risklerin değerlendi-rilmesi amacıyla kantitatif metotlarla risk değerlendirmesi yapılır.

Kantitatif risk değerlendirmesinde, büyük kazaya yol açabilecek tehlikeler ve aşağıda belirtilen hususlar dikkate alınmak zorundadır:

Page 15: İrem Nurgül Durmuş - Proteknik İSG · 2015. 6. 1. · olmak yeterli değil, en az 5 yıllık tecrübesi de olması lazım” gibi konulan bu şartlar ile beraber tam zamanlı

1515

• Tehlikeli kimyasalların sınıflandırıl-ması, bu kimyasalların miktarları ve karşılıklı etkileşimleri,• Kimyasal maruziyetin insan ve/veya çevre açısından değerlendirilmesi,• Patlayıcı ortamlar ve bu ortamların kalıcılığı, patlayıcı ortam sınıflandır-ması ve bu alanlarda kullanılacake-kipmanların uygunluğu.• Proses içerisindeki tehlikeli ekip-manların belirlenmesi ve gruplandı-rılması,• Proses tehlikeleri ile proses ekip-manlarının ve/veya enstrümanlarının karşılıklı etkileşimleri,• Proses enstrümanlarının ve acil du-rum kapatma sistemlerinin güvenilir-lik değerlendirmesi ve sertifikasyonu,• Bakım ve onarım işlerinde güvenilir-lik verisi,• Güvenilirlik merkezli gerçekleşti-rilecek bakım ve risk temelli kontrol yöntemleri,• Büyük kaza senaryolarının kök ne-den ve sonuç analizi,• Geçmişte yaşanan kazalar ve bu ka-zaların nicel tekrarlanma olasılıkları,• İnsan hataları ve güvenilirlik analizi.

İşletmeci hazırlamış olduğu Güven-lik Raporu içerisinde, kantitatif risk değerlendirmesinde kullandığı güve-nilirlik verisi ile büyük kaza senaryo-larında kullandığı olasılık verilerini,

KAYNAKÇA1. Büyük Endüstriyel Kazaların Önlenmesi ve Etkilerinin Azaltılması Hakkında Yönetmelik2. http://mahb.jrc.it/3. http://mahb.jrc.it/index.php?id=4184. Özkılıç, Ö., İş Sağlığı, Güvenliği ve Çevresel Etki Risk Değerlendirmesi; MESS, İstanbul, 20075. Özkılıç, Ö., Büyük Endüstriyel Kazaları Önleme Çalışmalarında Kritik Sistemlerin Tespiti Ve Risk Değerlendirme Yakla-şım ve Yöntemleri, V. ISG Kongresi, İstanbul, 2008

bakım kayıtları, kaza analizleri veya enstrümantasyon güvenlik sertifi-kasyonu gibi hangi veri bankalarından aldığı konusunda ayrıntılı bilgi vermek durumundadır. Üst seviyeli kuruluşun işletmecisi, hazırlanan risk değerlen-dirme belgelerini güvenlik raporuyla birlikte dijital ortamda Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığına gönde-recektir.

Ayrıca yine yapmış olduğu kantitatif risk değerlendirmesi ile mümkün olan en yüksek önlem seviyesini sağ-ladığını da göstermesi gerekmektedir. Yönetmelik’in 9. Maddesi gereğince işletmeci, kantitatif risk değerlen-dirmesine göre belirlediği tehlikeli ekipmanlar için senaryo edilen her bir büyük kazanın her türlü sonucunun meydana gelme frekansını 1x10-4/yıl seviyesine veya bu seviyeden daha kü-çük bir seviyeye indirmek zorundadır.

SONUÇ:

Büyük Endüstriyel Kazaların Önlen-mesi ve Etkilerinin Azaltılması Hak-kında Yönetmelik’in tüm maddelerinin yürürlüğe girmesine iki yıllık bir zaman dilimi bulunmaktadır. Ancak ne yazık ki yönetmeliğe göre üst se-viyeli ve alt seviyeli olan kuruluşların bu yönetmelik çerçevesinde Güvenlik

Seveso II kapsamında üst seviy

eli

ve alt seviy

eli olan kuruluşlar y

eni

yönetmelik

çerçevesinde Kantitatif

Risk Değerlendirm

e yapmak zo

run-

da kalacaklardır. Ayrı

ca kantitatif

risk değerle

ndirme sonucunda ise

ALARP seviyesi o

lan 1x10-4 seviye-

sini sağlamaları gerekecektir.

Raporu’nu ile BKÖP’ü nasıl hazırlamaları gerektiği konu-

sunda çok fazla bilgi mevcut değildir.

Her ne kadar özellikle kantitatif risk değerlendirmesi konusunda yapıl-ması gerekli çalışmalar ve kantitatif risk değerlendirme teknikleri ile ilgili AB ARAMİS Projesi kapsamında bilgi mevcuttur ve bazı işletmeler bu çer-çevede çalışmalara başlamıştır.

Yönetmelik çerçevesinde yayınlanma-sı beklenen “Güvenlik Raporu Tebliği” özellikle BKÖP ve Güvenlik Raporu konularında bir nebze de olsa işlet-melere kılavuzluk yapacaktır.

Özellikle büyük endüstriyel kazaları önleme, felaket senaryolarının tespiti, güvenli bakım, fonksiyonel güvenlik ve proses tehlike analizi konularında işletmelerin bilgiye ihtiyacı bulun-maktadır. Özellikle işletmelerinde Büyük Endüstriyel Kazaları Önleme Politikası oluşturacak ve Güvenlik Yönetim Sistemi kuracak olan üst seviyeli ve alt seviyeli kuruluşların işyerlerinde yapacakları kantitatif risk değerlendirmesi ile işletmelerinde almış oldukları tedbirlerin sonuç-larının ALARP seviyesi olan 1x10-4 seviyesini tuttuğunu ispat etmeleri gerekecektir.

Page 16: İrem Nurgül Durmuş - Proteknik İSG · 2015. 6. 1. · olmak yeterli değil, en az 5 yıllık tecrübesi de olması lazım” gibi konulan bu şartlar ile beraber tam zamanlı

16

MAKALE Yard. Doç. Dr. Devrim ALKAYA Pamukkale ÜniversitesiMühendislik Fak. / İnşaat Müh. Bölümü

Geoteknik Mühendisliğinde

İş Güvenliği ve İş Kazası Örnekleriİnşaat sektörü ekonomimizin en canlı ve en önemli sektörlerinden biridir. Her yıl inşaat sektöründe çalışanların bir kısmı, iş kazaları sonucunda öl-mekte ya da yaralanmaktadır. Geoteknik mühendisliği, zemin mekaniği, kaya mekaniği, temel inşaatı, mühendislik jeolojisi konularının uygulandığı zemin etüdleri, kazılar, dolgular, şevler, istinat yapıları, yer altı yapıları gibi mühen-dislik yapılarının projelendirildiği ve inşaat uygulamaları ile ilgili mühendislik alanıdır. Geoteknik uygulamalar iş güvenliği açısından yüksek risk içeren mühendislik çalışmalarıdır. İnşaat mühendisliğinin alt dalı olan Geoteknik Mühendisliği uygulamaları, inşaatın yanında yerbilimleri ile uğraşan jeoloji, jeofizik ve maden mühendislerinin de ilgi alanına girmektedir. Güvenli çalış-ma geoteknik mühendisliği açısından büyük önem taşımaktadır. Bu çalışma-da sektördeki durum, iş güvenliği açısından özetlenmiş ve örnek kazalar ele alınarak incelenmiştir. Bu örneklerle geoteknik mühendisliğinde iş güvenli-ğinin projenin ve uygulamanın ayrılmaz parçası olduğu vurgulanmıştır.

İNŞAAT SEKTÖRÜNÜN DURUMU

İnşaat sektörü gerek toplam yatırımlar ve ulusal gelir içindeki sayısal payı gerekse yatırılan işgücü olanaklarının boyutu itibarıyla ekonomimizin en canlı ve en önemli sektörlerinden biridir. Her yıl inşaat sektöründe çalışanların bir kısmı, iş kazaları sonucunda ölüm ya da daimi iş görmezlikle işini sürdü-rememektedir. Özellikle ölümle sonuç-lanan kaza sayısının çokluğu ve her iş gününde 3-4 kişinin iş kazasının sonu-cu kaybedilmesi bu alanda iş güvenliği çalışmasının yapılmasını zorunlu kıl-maktadır. İnşaat sektöründe meydana gelen iş kazalarının bir önemli özelliği de ölümle sonuçlanan kaza sayısının çokluğudur. 2012 yıılı istatistikleri örneklenecek olursa toplamda 74.871 işçi kaza geçirdi, iş kazası geçirenlerin 69.090’ı (%93) erkek, 5.781’i (%7) kadın olmuştur. SGK tarafından açıklanan istatistiklere göre meydana gelen iş kazalarında 745 kişi hayatını kaybetti. Hayatını kaybedenlerin 735’i erkek, 9’u kadın olmuştur. Meydana gelen iş kazaları sonucu sürekli iş göremez

Öğretim Gör. Burak YEŞİL Düzce ÜniversitesiDüzce MYO / İnşaat Teknolojisi Bölümü

Page 17: İrem Nurgül Durmuş - Proteknik İSG · 2015. 6. 1. · olmak yeterli değil, en az 5 yıllık tecrübesi de olması lazım” gibi konulan bu şartlar ile beraber tam zamanlı

17

hale gelenlerin 2.140’ı erkek, 69’u ka-dın olmuştur. İş kazalarından 9.209’u (%12,3) inşaat sektöründe meydana gelirken, 8.828’si (%11.79) kömür ma-denciliğinde meydana gelmiştir.Türkiye’de tüm iş kazalarının % 2.95’i sürekli iş göremezlikle sonuçlanmıştır. İnşaat sektöründe sürekli iş görmez-

likle sonuçlanan kazalar % 6.16’dır. Türkiye’deki tüm iş kazalarının % 0.995’i ölümle sonuçlanırken, inşaat sektöründeki iş kazalarının %2.78’i ölümle sonuçlan-maktadır (Tablo 1). İş kazalarının işyerine ve ulusal ekonomiye yüklediği işgücü kay-bı, üretim kaybı gibi maliyetlerinin yanında ayrıca birçok yan maliyetten söz edilebilir.

Bu yüzden işçi sağlığı ve iş güvenliği konusuna özelikle önem verilmeli, diğer ilkelerdeki standartların yakalanabilmesi için uzmanlaşma öne çıkarılmalı, kanun ve yönetmeliklerde öngörülen hususla-rın uyulmasınde teknik elemanlara ve denetlenmesine kamuya büyük görev düşmektedir.

İŞ GÜVENLİĞİ KAVRAMI

İş yerinde çalışma koşullarının mey-dana getirdiği, çalışanlara, makine ve tesislere veya üretime yönelik tehlike, zarar ve aksaklıkların araştırılması ve önlenmesi bakımından yapılan planlı ve metotlu çalışmaların tümüne “İş Güvenliği ” denir. Dünyada ve ülkemizde sanayileşme ve teknolojik gelişmelere paralel olarak özellikle işyerlerinde ça-lışan kişilerin güvenliği ile ilgili birtakım ortak sorunlar gündeme getirilmiştir. Gelişen teknolojiyle çalışanlar yeni risk ve tehlikelerle karşı karşıya kalmış-lardır. Başlangıçta fazla önemsenme-yen bu sorunlar; inşaat şantiyelerinin çalışmasını tehlikeye sokup, iş verimini etkilemesi sonucu sağlık ve güvenlikle

ilgili tedbirlerin alınmasını gündeme getirmiştir. Her geçen gün iş kazala-rıyla maddi ve manevi kayıpların büyük boyutlara ulaşması konunun önemini daha da arttırmaktadır. Bu bağlamda amaç, yalnız çalışanları tehlikeden korumak değil, daha iyi bir iş ortamında uzun süre çalışmalarını sürdürmelerini sağlamaktır. İş kazalarını ve bunların neden olduğu kayıpları, en aza indirmek amacıyla bilimsel araştırmalara dayalı, güvenlik önlemlerinin saptanması ve uygulanması doğrultusundaki çalışma-lar yıllardan beri süre gelmektedir.

İnşaat sektörü yarattığı iş hacmi ve top-lumsal yaşam bakımından büyük önem taşımaktadır. Günümüzde özellikle inşaat sektörünün dış ülkelere açılımı,

buralardan büyük ihaleler alınması bu sektörde çalışanların verimliliğinin arttırılmasını ve dolayısıyla da iş güven-liği çalışmalarını ön plana çıkarmıştır. Büyük yatırımların yapıldığı inşaat sektöründe, gereksinim duyulan nitelikli işgücü için gelişmiş teknolojiyi sunma yanında iş yerinde işini yaparken kaza, hastalık gibi çalışanın sağlığını bozucu, zarar verici olumsuz şartları düzenle-mek için tedbirler almak zorundadır. Her yıl inşaat sektöründe çalışanların önemli bir kısmı iş kazaları sonunda ölüm ya da daimi iş göremezlikle işini sürdürememektedir. Özellikle ölümle sonuçlanan kaza sayısının çokluğu ve her iş gününde 3-4 işçinin iş kazası so-nucu kaybedilmesi iş güvenliği çalışma-sının yapılmasını zorunlu kılmaktadır.

Page 18: İrem Nurgül Durmuş - Proteknik İSG · 2015. 6. 1. · olmak yeterli değil, en az 5 yıllık tecrübesi de olması lazım” gibi konulan bu şartlar ile beraber tam zamanlı

18

İŞ GÜVENLİĞİ İLE İLGİLİ MEVZUAT

Geoteknik mühendisliği uygulamala-rında da tüm İnşaat sektöründe oldu-ğu gibi, işverenin sorumluluğunu be-lirten 6331 sayılı İş sağlığı ve Güvenliği Kanunu ve Yapı İşlerinde İş Sağlığı ve Güvenliği Yönetmeliği uyulması gere-ken ana mevzuatı oluşturmaktadır.

MADDE 4(1) İşveren, çalışanların işle ilgili sağ-lık ve güvenliğini sağlamakla yükümlü olup bu çerçevede;a) Mesleki risklerin önlenmesi, eğitim ve bilgi verilmesi dâhil her türlü tedbirin alın-ması, organizasyonun yapılması, gerekli araç ve gereçlerin sağlanması, sağlık ve güvenlik tedbirlerinin değişen şartlara uy-gun hale getirilmesi ve mevcut durumun iyileştirilmesi için çalışmalar yapar.b) İşyerinde alınan iş sağlığı ve güven-liği tedbirlerine uyulup uyulmadığını izler, denetler ve uygunsuzlukların giderilmesini sağlar.c) Risk değerlendirmesi yapar veya yaptırır.ç) Çalışana görev verirken, çalışa-nın sağlık ve güvenlik yönünden işe uygunluğunu göz önüne alır.d) Yeterli bilgi ve talimat verilenler dışındaki çalışanların hayati ve özel tehlike bulunan yerlere girmemesi için gerekli tedbirleri alır.

İnşaat sektöründeki uygulamalar-da şantiye şefi olarak tanımlanan eleman, işveren tarafından görev-lendirilen, işverenin şantiyedeki temsilcisi ve bazen yasal vekili olan, şantiye yönetiminden, yapılan uygu-lamalardan ve burada iş güvenliğinin sağlanmasından birinci derecede sorumlu ve yetkili kişi konumundadır. Fenni mesullerin (Teknik uygulama sorumlusu) görev ve sorumlulukları İmar Kanunu’nun 28. Maddesinde açıklanmıştır. Bu maddede, yapı-nın fenni mesuliyetini üzerine alan meslek mensuplarının, yapıyı ruhsat ve eklerine uygun olarak yaptırmaya, ruhsat ve eklerine aykırı yapılması halinde durumu üç iş günü içinde ruhsatı veren belediyeye veya valilik-lere bildirmek zorundadır. Sonuçta teknik uygulama sorumlusu projeyi, iş güvenliği kurallarına uygun yönetme-lidir. Yapı denetim şirketleri açısından olaya bakıldığında sistemde yeralan denetçi mühendisler de yapı denetim kanununa göre işçi sağlığı ve iş gü-venliği konusunda görevlendirilmiştir.

Yapı İşleri İş Sağlığı ve Yönetmeliği yönetmeliğinde tüm inşaat işleri ile ilgili alınması gereken önlemler bulunmak-tadır. Geoteknik mühendisliği uygulama-ları da yönetmelikte sıklıkta geçmekte, “Kazı işleri, kuyular, yeraltı işleri, tünel ve kanal işleri” başlığı altında alınması gereken önlemler sıralanmaktadır. Ge-oteknik alanında çalışan tüm yerbilim-leri mühendislerinin yönetmeliğin tüm hususlarına uymaları zorunludur.

GEOTEKNİK MÜHENDİSLİĞİ UYGULA-MALARINDA İŞ GÜVENLİĞİ

Geoteknik mühendisliği uygulamaları;

zemin mekaniği, temel inşaatı, yapım malzemesi toprak olan yapıların inşa-sı, açık ve kapalı kazılar, derin kazılar, destekleme sistemlerinin inşası, isti-nat yapıları dolgular ve diğer toprak işleri sayılabilir. Tablo 2’de Gürcanlı ve Müngen tarafından yapılan inşaat işlerine göre kaza sayıları oransal ola-rak verilmiştir. Verilen inşaat işlerinde yaşanan iş kazalarının büyük kısmının Geoteknik Mühendisliği uygulamaları olduğu görülmektedir. İnşaat mühen-disliğinde Geoteknik uygulamalarında halen Geoteknik Uzmanlığı şartının bulunmaması iş kazası riskini arttıran unsurlardandır.

İnşaat şantiyelerinde Geoteknik Mü-hendisliği ile ilgili üzerinde durulması gerekli başlıkları şöyle sıralayabiliriz;

A. Çalışma alanının güvenliği: Projele-rin yeterli güvenlikte yapılmış olması en öenmli şarttır. B. İş makineleriC. Kazılar, toprak işleri, tüneller, ye-raltı çalışmalarıD. İş Kazaları

Geoteknik mühendisliği uygulamaları olarak zemin etüdleri, yapım mal-zemesi toprak olan yapıların inşası, açık ve kapalı kazılar, derin kazılar, destekleme sistemlerinin inşası, dolgular ve diğer toprak işlerinin yapımı sayılabilir. Toprak işleri, açık maden işletmeleri, taş ocakları, tü-neller, kazı ve dolgular İnşaat, maden, jeoloji mühendisliği uygulamalarında mühendislik jeolojisi açısından büyük benzerlik göstermekte çoğunlukla ortak çalışmalar yapılmaktadır.

Zemin Etüdleri Sırasında İş Güvenliği

Yapı yükünü zemine taşıtabilmek ancak zemin hakkında iyi ve sağlam bilgiye sa-hip olmakla ve kapsamlı zemin etüdleri yapmakla mümkündür. Zemin etüdleri ile yer altındaki tabaka kalınlığı, cinsi ve derinliği, zeminin taşıma gücü, yeraltı su seviyesini bunun zeminde ayrışma yapıp yapmadığı, zeminin kayma mu-kavemeti parametreleri ile zeminin ve zeminde var olabilecek yeraltı suyunun betona zarar verebilecek kimyasal ve organik madde içeriğinin araştırılması işlemi gerçekleştirilir.Zemin etüdü esnasında muayene çu-kuru ya da çukurları açmak, sondaj ve laboratuar çalışmaları yapmak zorunlu olmaktadır. Zemin etüdlerinde yeterli araştırmanın yapılmamış olması iş güvenliğini de tehlikeye atabilmektedir.

İstanbul’da zemin etüt çalışması amaçlı yapılan bir sondajda metro tüneli delin-miş, çok büyük bir facia ucuz atlatılmıştır.

Page 19: İrem Nurgül Durmuş - Proteknik İSG · 2015. 6. 1. · olmak yeterli değil, en az 5 yıllık tecrübesi de olması lazım” gibi konulan bu şartlar ile beraber tam zamanlı

19

Kazı İşlerinde (Hafriyat) İş Güvenliği

Temel zemini üzerinde kalan toprağın ya da zemin fazlasının kazılarak alın-ması işlemine kazı ya da hafriyat denir. Yapı eğimli bir arazi üzerinde inşa edi-lecekse önce tesviye kazısı daha sonra da bodrum ve temel-sömel kazısı yapı-lır. Eğimli arazide kademeli olarak ve çeşitli kotlarda yapılan tesviye kazıları (terasman) yada derin kazıların güvenli bir şekilde projelendirilmesi geotek-nik mühendisliğinin çalışma konuları arasındadır (Şekil 1 ve Şekil 2).

Derin kazıları, geniş derin kazılar ve dar derin kazılar olarak ayırmak müm-

kündür. Büyük şehirlerde artan nüfus yoğunluğunun sonucu olarak azalan kullanım sahaları ve bu sahalara olan büyük talep, sahaların en iyi şekilde değerlendirilmesini gerektirmektedir. Konut ve özellikle iş merkezlerinin belirli alanlarda yoğunlaşması bu bölgelerdeki kullanım alanlarının de-ğerlerinin yükselmesi ve bu alanların gittikçe azalması yüzünden eldeki alanın maksimum ölçüde kullanılması istenmektedir. Bunun sonucu olarak garaj, otopark, şehir içi karayolu ve yaya geçitleri, istasyon ve otogarlar yeraltında inşaa edilmektedir. Ayni zamanda inşaa edilecek yapıların,

özellikle iş merkezi, otel gibi yapıların servis, garaj ve depo vb. genel kulla-nım bölümleri zemin altında tasar-lanmaktadır. Bütün bu problemlere çözüm getirmek amacıyla yeraltında yapılan inşaatlarda derin kazıların yapılması zorunlu hale gelmekte-dir. Bina ve diğer inşaat yapılarının tasarımının büyük bölümünün teknik elemanların kontrolünde olmasına rağmen, derin kazıların tasarımını kontrol eden en önemli faktör zemin özellikleridir. Zeminin her bölgede değişik özellikler göstermesi sebebiy-le, derin kazı problemlerinin çözümü de zemin özelliklerine göre farklılıklar göstermektedir.

Şekil 1: Güvenli bir şekilde tasarlanan kademeli işletme sistemi veya ulaşım yolu

Şekil 2: Kazı kenarlarının kademelendiril-mesi (Aydın – Çine Barajı)

Derin kazıların tasarımının ana ilkesi, inşa edilmesi düşünülen ve civarda mevcut bulunan her türlü yapının emniyetinin sağlanmasıdır. Bu ana amaca göre yapılacak ilk iş, boyut-ları ve özellikleri, belli olan yapının oturacağı alan ve çevresindeki zemin özelliklerinin jeolojik ve geoteknik etüdlerle belirlenmesi, komşu yapı ve mevcut sistemlerin durumu ve yerleşimi hakkında mümkün olduğu kadar detaylı bilgilerin toplanması, toplanan bu bilgiler ışığında ekonomik faktörü de göz önüne alarak amaca ve şartlara uygun bir destekleme sistemi seçilmesidir. Bunun yanında derin kazılar, sağladıkları bu yararlarla bir-likte çözülmesi gereken problemleri de beraberlerinde getirirler.

Derin kazıların yapılmasında karşıla-şılan problemler söyle sıralanabilir:a- Zemindeki yer değiştirmeler, b- Stabilite problemleri, c- Yeraltı suyu, d- Taban kabarması, e- Komsu yapılar

ve bunların emniyeti, f- Mevcut yeraltı sistemleri, g- Çakmalı sistemlerde vibrasyon problemi

Kazı çalışmaları yüksek risk taşıyan çalışmalardır. Göçük ve kaymalar daha çok kazı sırasında meydana gelmekte ve çoğu ölümle sonuçlan-maktadır. Kazı çalışmaları sırasında oluşan ve ciddi yaralanmalara veya ölümlere neden olan kazaları önle-mek için; kazı işi ile ilgili uygun plan-lama yapılmalı, planlar uygulanmaya konmalı ve uygulama sistematik ola-rak denetlenmeli, denetleme sonu-cunda aksayan yönlerle ilgili tedbirler alınmalıdır. (Kazı alanının korunması, kazı alanının kontrolü, kazı kontrolü, şev-iksa uygulamaları, yer altı-kuyu çalışmaları (su baskını,gaz vb), kazı malzemesi taşıma-depolama).

Yapı işlerinin önemli aşamaların-dan olan kazı çalışmalarında bir çok potansiyel tehlike bulunmaktadır. Bu

nedenle kazıya başlamadan önce; kenarların çökmesi, kazıda çalışan-ların üzerine malzeme düşmesi, kazı sırasında yakındaki yapıların zarar görmesi, yer altı hizmetleri (elektrik, gaz, su vs) ile temas, kazı alanına giriş-çıkışlar, zehirli veya boğucu gibi durumları kapsayacak şekilde planla-ma yapılması gerekir. Kazı çalışmaları sırasında olabilecek kazalar, iyi bir planlama yapılması ve bu planlama-nın etkin bir şekilde uygulanması ile büyük ölçüde engellenecektir.

Kazı işlerinde güvenlik önlemleri Yapı İşlerinde İş Sağlığı ve Güvenliği yönet-meliğinde ayrıntılı olarak açıklanmış-tır. Yönetmelikte yazan maddelerin uy-gulanmasında Geoteknik Mühendisliği uzmanlığına büyük ölçüde ihtiyaç du-yulmaktadır. Geoteknik Mühendisliği ile ilgili hizmetlerde zemin mekaniği, kaya mekaniği, mühendislik jeolojisi bilgileri güvenli çalışma yapılmasına büyük katkı sağlayacaktır.

Page 20: İrem Nurgül Durmuş - Proteknik İSG · 2015. 6. 1. · olmak yeterli değil, en az 5 yıllık tecrübesi de olması lazım” gibi konulan bu şartlar ile beraber tam zamanlı

20

Yapı İşlerinde İş Sağlığı ve Güvenliği Yönetmeliği (5 Ekim 2013)

Kazı işleri, kuyular, yeraltı işleri, tünel ve kanal işleri

62– Kazı işine başlanmadan önce aşa-ğıda belirtilen hususlara uyulur:

a) Kazının bitişik yapıları etkileyip etkilemeyeceği araştırılır ve etkileme ihtimali mevcut ise kazı başlamadan önce gerekli tedbirler alınır.b) Yer altı kabloları, gaz boruları, su, kanalizasyon ve diğer dağıtım sistem-lerinin yerleri belirlenir ve bunlardan kaynaklanabilecek tehlikeleri asgariye indirmek için gerekli tedbirler alınır.c) Meskûn mahallerde, yapı alanının çevresi yeterli yükseklik ve sağlamlık-ta uygun malzemeden yapılmış perde ile çevrilerek ikaz ve uyarı için gerekli düzenlemeler yapılır, bunlar yapının bitimine kadar bu şekilde korunur. ç) Meskûn mahallerin dışında yapılan kazıların kenarlarına uyarı şeritleri çekilerek ikaz levhaları asılır.

63– Kazı işleri, kuyular, yeraltı işleri ile tünel ve kanal çalışmalarında aşa-ğıda belirtilen hususlara uyulur:

a) Çalışmalar, işveren tarafından görev-lendirilen ehil kişi gözetiminde yapılır.b) Çalışma alanına giriş ve çıkış için güvenli yollar sağlanır.c) Kazılarda zemin yapısı, iklim koşul-ları, kazı alanı yakınlarında meydana gelebilecek sarsıntılar, çevredeki su kaynakları ve fazla yük kuvvetleri göz önüne alınarak uygun şev açıları be-lirlenir ve/veya statik hesabı yapılmış uygun destek ve setler kullanılır. Kazı yüzeyleri, şevlerin eğimi ve yüksekliği zeminin yapısına, sağlamlığına ve çalışma yöntemlerine uygun seçilir.ç) Malzeme veya cisim düşmesine, su baskını tehlikesine ve insanların düş-mesine karşı uygun tedbirler alınır.d) Tehlikeli veya zararlı olmayan özellikte solunabilir hava sağlamak için bütün çalışma yerlerinde gerekli tedbirler alınır.e) Yangın, parlama, patlama, su baskını veya göçük gibi durumlarda çalışanların güvenli bir yere ulaşma-ları sağlanır.

64– Kazı (yan) yüzlerinde aşağıda belirtilen durumlarda genel kontrol

yapılır, kontrol sonucunda çalışma or-tamının güvenli olduğu belirtilmeden çalışmaya başlanılmaz;

a) Her vardiyadan önce, b) Patlatma yapılıyorsa her patlatma-dan sonra, c) Beklenmedik parça düşmelerinden sonra, ç) Desteklerdeki önemli bir zarardan sonra, d) Şiddetli yağış, don ve kardan sonra.

65– Çalışma sırasında ortaya çıkan tozların çalışanların sağlığına zarar vermemesi için gerekli tedbirler alınır. Çalışma alanında zararlı kimyasal-ların, zehirli ve boğucu gazların ya da serbest silis tozları gibi tehlikeli maddelerin bulunduğunun anlaşılma-sı halinde, çalışanlar derhal oradan uzaklaştırılarak gerekli tedbirler alınır ve güvenli çalışma ortamı sağlanma-dan tekrar çalışmaya başlanmaz.

66– Meskûn mahallerde kazı üze-rinden geçişlerin sağlanması için ahşap veya metalden yapılmış asgari 80 santimetre eninde ve her iki tarafı korkuluklu geçitler kullanılır, geçit korkuluklarının bu Yönetmeliğin Ek-4 (A) Yüksekte Çalışma başlığının 6 ncı maddesinde tanımlanan özelliklere uygun olması sağlanır.

67– Açıkta yapılan 150 santimetre-den daha derin kazı işlerinde ve her derinlikte yapılan temel ve kanal kazı-larında yan yüzeylerin altlarının şerit gibi kazılarak yukarıdan çökertilmesi şeklinde çalışma yapılması engellenir. Ayrıca kanallarda yan duvarların göç-memesi için gerekli tedbirler alınır.

68– Kazı alanından çıkartılan hafriyat ile kazı kenarı arasında yeterli mesafe bulundurulur ve hafriyatın kazı ala-nına akma riski bulunuyorsa uygun bariyerler kullanılır. Kazı mahallinde bulunan hareketli araçlar ve kazı sta-bilitesini etkileyebilecek diğer araçlar ile kazı kenarı arasında gerekli güven-lik mesafesi bırakılır.

69– Kazı işlerinde yağış sırasında çalışma yapılmaz.

70– Kazı işlerinde çalışanların çalış-ma alanına ulaşmaları için uygun ve güvenli yöntemler kullanılır, destek ve

setlerin iniş ve çıkış için kullanılması engellenir.

71– Makinelerle yapılan kazı işlerinde, bu makinelerin hareket alanına çalı-şanların girmelerine izin verilmez.

72– Yeraltı çalışmalarında aşağıda belirtilen hususlara uyulur:

a) Havalandırma sisteminin arızalan-ması durumunda, yer altı çalışmaları durdurulur ve bütün çalışanlar tahliye edilir, uygun havalandırma sağlanın-caya kadar kimsenin içeri girmesine izin verilmez.

b) Uygun bir haberleşme sistemi oluşturulur, buralardaki kaçış yolları görülebilir bir şekilde işaretlenir.

c) Tüneller ve galerilerde göçük tehli-kesine karşı uygun tedbirler alınır.

73– Çeşitli gazların hava ile patlayıcı bir karışım meydana getirebileceği yeraltı işlerinde, yangın ve patlama riskinin bulunabileceği yerlerde, açık alevli lamba veya cihazlar kullanıl-maz, sigara içilmez ve ilgili mevzu-ata uygun malzeme ve ekipmanlar kullanılır.

74– Patlayıcı kullanılarak çalışılan kazı, tünel ve galeri gibi yer altı kazı işlerinde aşağıdaki hususlara uyulur:

a) Patlayıcı maddeler üretici tarafın-dan belirtilen koşullarda saklanır ve depolanır. b) Yapılan işin niteliğine uygun patlayı-cı maddeler ve kapsüller kullanılır ve patlayıcı maddeleri yeterlik belgesine sahip çalışanlardan başkasının alma-sına ve ateşlemesine izin verilmez.c) Patlayıcı maddelerin ve kapsüllerin depolanması, taşınması ve kullanıl-ması, sadece bu konuda yetkili ve uz-man kişiler tarafından yapılır. Bu işler, çalışanlar için risk oluşturmayacak şekilde organize edilir ve yürütülür. ç) Patlayıcı maddeler özel sandıklar içinde taşınır ve bu sandıkların içine başka bir madde konulamaz. Kapsül-lerle diğer patlayıcı maddeler, aynı kap içinde bir arada bulundurulamaz ve taşınamaz. d) Patlatma yapılacak alanın etrafında uygun güvenlik tedbirleri alınmadan patlatma yapılmaz.

Page 21: İrem Nurgül Durmuş - Proteknik İSG · 2015. 6. 1. · olmak yeterli değil, en az 5 yıllık tecrübesi de olması lazım” gibi konulan bu şartlar ile beraber tam zamanlı

21

ZEMİN KAYNAKLI İŞ KAZALARI ÖRNEKLERİ

Gölet İnşaatında Meydana Gelen İş Kazası

Burada incelenen gölet inşaatı şan-tiyesinde açılmış olan dar ve derin hendekte boru döşeme işinde iş kazası meydana gelmiş ve bir işçi ha-yatını kaybetmiştir. Yapılan iş, gölette depolanan suyun ovanın sulanması amaçlı sulama suyu iletim hattının inşa edilmesi (boruların döşenmesi) işidir. 80 cm çaplı polietilen kaplı çelik borunun döşenmesinde proje kotuna ulaşılabilmesi için 1.60 m genişlik ve 3.80 m derinliğe kadar dar derin kazı hendeği kazı makinası ile kazılmıştır (Şekil 3).

Şekil 3: Gevşek zeminde kazı esnasında meydana gelen iş kazasının oluşum yeri (vinç ayağının boşta kalması).

80 cm çaplı 24 m uzunluğundaki boru bir vinç yardımıyla daha önceden kazılmış hendeğe indirilmiştir. Boru hendeğe indirilmeden önce iki boru kaynakla birleştirilerek 24 m haline getirilmiştir. Boruların ağırlığı yakla-şık 3.2 tondur. Borunun ticari satışı 12 m uzunluğundaki borular halindedir. Borunun hendeğe indirilmesi işle-minde boru ağırlık merkezinden tek noktada zincirle bağlanarak hendeğe indirilmekte ve kaynakçı ekibi tarafın-dan daha önce döşenmiş boruya kay-nakla birleştirilmektedir. İş kazasına uğrayan işçinin ve diğer işçilerin şan-tiyede dosyalarının incelenmesinde kazılar ve kazılarda güvenli çalışma konusunda iş güvenliği eğitimi alma-dıkları görülmüştür.

Bayındırlık işleri genel şartnamesi madde 7 ye göre “müteahhit kazalar-dan korunma usüllerini ve önlemlerini çalışanlarına öğretmek zorundadır.”

Tüm inşaat işlerinde olduğu gibi, boru döşeme işi için yapılan toprak kazısı işinde; Yapı İşlerinde İş Sağlığı ve Güvenliği Yönetmeliği’ne uymak zorunludur.

Vinçle daha önceden açılmış hen-değe borunun indirilmesi esnasında toprağın kayarak vincin ve hendeğe indirilen borunun dengesini boza-rak boruda oluşan hareketlenme ile borunun kaynak işçisine çarpıp kanal yan duvarına sıkıştırması ile meyda-

na gelmiştir. Vincin boruyu hendeğe indirmesi sırasında daha önceden yapılmış kazıda meydana gelen toprak göçmesi ile borunun dengesi bo-zulmuştur. Yapılan incelemede kazı işleri için uyulması gereken güvenlik önlemlerine uyulmadığı ve toprağın gevşek yapılı olduğu tespit edilmiştir.

Kazı ile ilgili güvenlik önlemlerinin alınmaması kazanın oluşunun en önemli sebebidir. Kazı ekibinin gevşek zeminde çalıştıkları kayma olabile-ceği konusunda şantiye şefini anında uyarmamaları geoteknik mühendis-liği açısından kazıya gereken öne-min verilmemesi iş kazasına sebep olmuştur.

Kaya Kazısı Sırasında Meydana Gelen İş Kazası

Bu kaza, açık olarak işletilen taş ocağında (kalker ocağı) meydana gelmiştir (Şekil 4). Taş ocağı hazır beton tesislerine agrega sağlamak üzere işletilmektedir. Ocakta pat-latma metodu ve kırıcı, ekskavatör ile çalışılmaktadır. Patlatma sonrası malzeme iş makinaları (ekskavatörler, yükleyiciler) yardımıyla kamyonlara yüklenmekte konkosörde kırılarak elek tesisine gönderilmekte ve elek tesisinde dane çaplarına göre ayrıla-rak beton santrallerine taşınmaktadır.

Olay tarihinde yapılan incelemede fay önü malzemenin (faylanma ile boşta

kalan malzemenin) koptuğu ve iş makinası üzerine geldiği görülmüş-tür. Taş ocağında göçük, kaya kop-ması (heyelan) gibi durumlara karşı yeterli önlemin alınmadığı, kaya şev stabilitesi hesapların yapılmadığı, fay önü malzeme alınırken ilave önlem-lerin alınması gerektiği halde dikkat edilmediği, kaya göçmesine karşı hiçbir tedbir alınmadığı ve iş makina-sı operatörünün kopma-göçük riski olan noktada aracını bıraktığı tespit edilmiştir. Zira burada meydana gelen hareket ana fayın önünde depolanmış ve patlatma ile iyice gevşetilmiş zayıf kaya kütlesi içinde meydana gelmiş-tir. Kayarak aşağıda çalışmakta olan kırıcı makina üzerine yığılan malzeme operatörün ölmesine neden olmuştur.

Böylesi koşullarda göçme olmaması için patlatma sonrasında askıda kalan malzemelerin düşürülmesi sağlan-ması gerekmektedir. Hatta faya yakın olduğu bilindiğinde patlatma tama-men durdurulmalı ve sadece kazıcı-larla ilerleme sağlanmalıdır.

Bununla birlikte iş makinelerinin güvenli hale getirilmesi ve operatörler tarafından her vardiya başlangıcında kontrolü sağlanmalı, çalışanlara iş güvenliği konusu ile ilgili eğitim veril-melidir. Sorumlu personelin sürekli kontrolü sağlanarak çalışan perso-nelin bu tür olumsuzluklarda nasıl davranması konusunda bilgilenmesi sağlanmalıdır.

Page 22: İrem Nurgül Durmuş - Proteknik İSG · 2015. 6. 1. · olmak yeterli değil, en az 5 yıllık tecrübesi de olması lazım” gibi konulan bu şartlar ile beraber tam zamanlı

22

Şekil 4. İnceleme alanında kazanın olduğu fay önü çökelleri ve kullanılan iş makinasının kaza sonrasındaki durumu

İşverenlerin Maden-Taşocağı kazı iş-lerinde alacakları güvenlik tedbirleri, Maden İşyerlerinde İş Sağlığı ve Gü-venliği Yönetmeliği ile belirlenmiştir.

Temel İnşaatı Sırasında Meydana Gelen İş Kazası

İncelenen iş kazası Denizli ili şehir merkezinde meydana gelmiştir. Kazı alanı uzunluğu 9.5 m, temel derinli-ğinin 5 m olduğu bir temel alanında meydana gelen iş kazasında kazı duvarı altında çalışmakta olan bir işçi hayatını kaybetmiştir (Şekil 5). Yapılan

incelemede temelde beton dökülmüş olduğu, kaldırım betonu altının bo-şaldığı, kaldırımın orta kısmınta 1*1 m mesafede betonun kırılmış olduğu, çöken kısmın bir işçinin ölümüne yol açtığı belirlenmiştir. Çöken kısımdan geçen kanalizasyon olduğu, kanali-zasyonun patlamış olduğu belirtilmiş-tir. Kazı alanının yol tarafındaki göçen kaldırımın altında toprak olduğu, temel kazısı 5 m derinliğinde olma-sına rağmen, göçük, toprak kayması durumuna karşı desteklenmediği, kalaslarla veya perde betonla iksa edilmek suretiyle tahkim edilmediği,

toprak göçmesine karşı hiçbir tedbir alınmadığı görülmektedir. Zemin etüdünde iksa ile ilgili bir tavsiyenin, hesabın olmadığı ve bu durumun İn-şaat mühendisleri odası, yapı denetim şirketince yapılan kontrolde proje esnasında ve inşaat aşamasında mü-teahhitin uyarılmadığı belirlenmiştir. Kazı ile ilgili hususlar Yapı İşlerinde İş Sağlığı ve Güvenliği Yönetmeliği ‘nde belirtilmiş olup, tedbir alınmayan hususların geoteknik mühendisliği ile ilgili konulara gereken önemin verilmemesinden kaynaklandığı tespit edilmiştir.

Şekil 5: Desteklenmemiş bir temel kazısında yan duvar çökem-sine bağlı olarak oluşan iş kazası.

Elbistanda Meydana Gelen Heyelan İş Kazası

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın ilgili teşekkülü Elektrik Üretim Ano-nim Şirketi’ne (EÜAŞ) ait olan ve özel sektöre 28 yıllığına işletilmek üzere verilen Kahramanmaraş ili Afşin ilçe-sindeki Çöllolar kömür sahasında, 6 Şubat 2011 ve 10 Şubat 2011 tarih-lerinde iki kez şev kayması meydana gelmiştir.

06.02.2011 tarihinde meydana gelen heyelan sonucunda işletmenin güney-batı bölümünden yaklaşık 20-25 mil-yon m3 malzeme ocak içine kayarak, ocak içine giden tüm yolları ve kömür naklini sağlayacak konveyör bandı kullanılamaz duruma getirmiştir. Bu heyelan sırasında bir işçi hayatını kay-betmiştir. 10.02.2011 tarihinde mey-dana gelen ikinci heyelan, işletmenin

kuzeydoğu bölümünde yaklaşık 1000 m genişliğinde, şev başından itibaren 600 m geriye doğru yaklaşık 50 milyon m3 malzemenin ocak içini tamamen doldurması ile sonuçlanmıştır (Şekil

6). Heyelanın ani ve çok hızlı gelişmesi sonucu şev üstünde çalışma yapan iki mühendis ve 8 işçi uzaklaşmaya fırsat bulamadan kayan malzeme içinde kalmıştır.

Page 23: İrem Nurgül Durmuş - Proteknik İSG · 2015. 6. 1. · olmak yeterli değil, en az 5 yıllık tecrübesi de olması lazım” gibi konulan bu şartlar ile beraber tam zamanlı

23

Şekil 6: Kahramanmaraş ili Afşin İlçesi Kömür sahası heyelan görüntüleri

SONUÇ VE ÖNERİLER

Geoteknik mühendisliği uygulama alanına giren zemin etüdleri, kazı-lar, şevler, yer altı yapıları iş ka-zalarının sıklıkla görüldüğü inşaat çalışmalarıdır. Meydana gelen pek çok iş kazası irdelendiğinde geoteknik bilim dalının yeterince uygulanmadığı; hazırla-nan projeler ve yapım esnasında iş güvenliği kavramının yeterince yerleşmediği, bazı projelerde tama-men görmezden gelindiği, geoteknik uzmanlarından yeterli danışmanlığın

alınmadığı görülmüştür. İş güvenliğinin uzman meslek pro-fesyonelleri yanında tüm mühendislik hizmetlerinde olduğu gibi geotek-nik mühendisliği uygulamalarında mesleğin içinde var olduğu, projeden uygulamaya kadar her aşamada geoteknik mühendislerinin meydana gelen kazalarda sorumluluklarının olduğu açıklanmaya çalışılmıştır.

İş güvenliği ile ilgili yasa ve yönet-meliklerde uzmanlaşmaya gereken önemi verilmesi ve Geoteknik uzman-ların denetiminde iş güvenliği ile ilgili

planlamanın yapılmasının sağlanması iş kazalarını azaltacak, can ve mal kayıplarının önüne geçecektir.

Mühendislik çözümlerinde tüm yö-netici mühendislerin ve çalışanların güvenlik kavramına aşina olmaları, teknik okullarımızda tüm derslerde zorunlu olarak iş güvenliği konusu-nun işlenmesi, zorunlu ders olarak müfradat programlarında yeralması ve tüm mühendislere iş güvenliği uzmanı olma şartı getirilmesi iş kazalarının azaltılmasında önemli rol oynayacaktır.

KAYNAKLAR - Alkaya D.(2007), İnşaat Mühendisliğinde İş Güvenliği, TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası, Denizli Şubesi, Meslek İçi Eğitim Dizisi, Kasım 2007, Denizli - Alkaya D. (2007), Honaz Cumhuriyet Başsavcılığı, Taş Ocağı Kazası Bilirkişi Raporu, Denizli- Alkaya D. (2006), Çardak Cumhuriyet Başsavcılığı, Gölette Kazı Kazası Bilirkişi Raporu, Denizli- Alkaya D., Çobanoğlu İ., Denizli Asliye Ceza Mahkemesi, Temelde İş Kazası Bilirkişi Raporu, Denizli- Dizdar, E.N., (2000). İş Güvenliği, Alver Yayınevi Yayını, Ankara.- Gürcanlı E., Müngen U., (2007). İnşaat Şantiyelerine Özgü Bir İş Güvenliği Risk Analizi Yöntemi, 4. İnşaat Yönetimi Kong-resi, İstanbul- Felek Ş., (2007). Açık ve Kapalı Kazılarda İş Güvenliği, PAÜ Lisans Bitirme Tezi, Yön: Y.Doç.Dr. D. ALKAYA, DenizliJeoloji Müh.Odası (2011). Afşin Elbistan Çöllolar Açık Ocağı Heyelanları İnceleme Komisyonu Raporu, Ankara - Kaya A. Çobanoğlu İ.,Alkaya D., (2008), “Açık Taş Ocağı İşletmeciliğinde Jeolojik Faktörlerin İş Güvenliği Açısından De-ğerlendirilmesi”, Çimento Sektöründe İş Sağlığı Ve Güvenliği Sempozyumu, İzmir- Özkılıç, Ö. (2005) İş Sağlığı ve Güvenliği, Yönetim Sistemleri ve Risk Değerlendirme Metodolojileri, TİSK Yayınları, İstanbul

Page 24: İrem Nurgül Durmuş - Proteknik İSG · 2015. 6. 1. · olmak yeterli değil, en az 5 yıllık tecrübesi de olması lazım” gibi konulan bu şartlar ile beraber tam zamanlı

KAZAANALİZİ

Mansur Ziya KOÇ İş Güvenliği KoordinatörüMakina Mühendisi / ISG Uzmanı

İnsan Faktörünün İş Kazalarındaki Önemi

Genel olarak İşyerindeki güvenlik önlemlerinin en zayıf halkasının her zaman en az güvenilir olanı insan olduğu faktörünü düşünerek güvenlik önlemlerinin alınmasında çalışanın güvensiz davranışlarının alınması kaçınılmaz olmalıdır. Çünkü insanın yaradılış itibariyle son derece güçlü ve şartlara kolay uyum sağ-layan mükemmel yapısına rağmen, unutkanlık, dalgınlık, umursamazlık veya algılama yetersizliği gibi bir takım olumsuz zaafları da bulunmaktadır.

İnsanın bu zaafından dolayı işyeri ortamında çalışacak kişiler ne kadar eğitim görürlerse görsünler, ne kadar ikaz edilirlerse edilsinler tehlikeli hareketleri-nin önüne geçilmesi mümkün olmamaktadır. İşyerindeki güvenlik önlemleri-nin en zayıf halkası ve en az güvenilir olanı insan olduğu hiçbir zaman unutul-mamalıdır.

İnsanın bu zaafları göz önüne alınarak alınan bütün önlemlere rağmen çalı-şanın kendine aşırı güvenmesi, verilen talimatlara uymaması ve buna koordi-nasyon eksikliğinin eklenmesi ile kazanın yaşanması kaçınılmaz olmuştur.

RağmenBütün Önlemlere

Kazalının: Kazalının Adı: K. G.

Görevi: Profil Kesme

Doğum Tarihi: 12.05.1977

Öğrenim Durumu: Orta Okul

Kaza Olay Yeri: AVM İnşaatı

Kaza Olay Tarihi: 01.03.2014

Kaza Olay Saati: 09.30

İşe Başlama Tarihi: 01. 06. 2013

Çalışmanın Yapıldığı Yer:

Asma Tavanda Dilatasyon Kesimi

Görev Tanımı: İmalata Ön Hazırlık

(Profil Kesme)

İş Kazasının Oluşma Nedeni ve Şekli:

Yüksekten Düşme

Kazalanma Sonucunda Oluşan

Tahribat: Ölüm

Kazalıya Çalışma Talimatını Veren

Sorumlu: B. A.

24

Page 25: İrem Nurgül Durmuş - Proteknik İSG · 2015. 6. 1. · olmak yeterli değil, en az 5 yıllık tecrübesi de olması lazım” gibi konulan bu şartlar ile beraber tam zamanlı

25

Kazalının Almış Olduğu Eğitimler:01.06.2013 tarihinde İşe Giriş Sağlık

Raporu alarak iş başı yapmış.

02.06.2013 tarihinde

- İG Temel Eğitimi,

- K.K.D Kullanımı Eğitimi,

- El Aletleri İle Çalışma Eğitimi almış.

04.06.2013 tarihinde

- Yüksekte Çalışma Eğitimi almış

Çalışana 01.06.2013 Tarihinde Tutanakla Verilen K.K.D’lar:- Paraşüt tipi emniyet kemeri, - İş ayakkabısı, - Gözlük, - Yelek ve - Baret

Çalışma Alanında Uyarı ve İkaz Levhalarının Durumu:Yapı içerisinde çalışanlar maruz kala-bilecekleri tehlikeler karşısında uyarı ve ikaz levhaları ile bilgilendirilmiş.

Yapılan İşin Tanımı:

Geçici kabulde çatı katında dilata-syon boşluğuna gelen profiller-inin kesilmediği bunun ise binanın oturması ile çatıda gerilmelere

neden olacağı düşünülerek kesilm-esi kararlaştırılmış ve daha önce bu iş yapımı sırasında alınan güven-lik önlemleri işin bitmiş olması ve diğer imalatlara başlanmış olması nedeniyle toplu koruma önlemleri kaldırılmış olup işe özgü önlem-ler alınmış, çalışanların güvenli çalışabilmeleri için yaşam halatı çekilmiş, yürüme yolu için kalaslar konulmuş, çalışanlara paraşüt tipi emniyet kemeri verilmiş.

İmalat Aşamasında Kaza Mahallinin Yapımı Sırasında Alınan Güvenlik Önlemleri:

Söz konusu çatı imalatının yapımı sırasında ileri düzeyde toplu koruma önlemleri alınmış, güvenli iskeleler, yatay ve düşeyde yaşam halatları, düşme tutucular, geri sarımlı düşüş durdurucular,seyyar ve sabit çalışma platformları, güvenlik ağları, sepetli hiyab ve man liftler kullanılmış.

Kaza Öncesi İş Yerinde Yapılan İnceleme:İSG Koordinatörü O. A. saha denetimi sırasında 5. katta yukarıdan aşağı kıvılcım düştüğünü görüp yangın çıkma tehlikesini düşünerek olay ye-rine gelir. Yukarıda çalışma olduğunu fark ederek İSG sorumlusu H.K’yı anons ederek asma katta çalışmadan haberdar olup olmadığını sorar. H.K asma kattaki çalışmadan kendisinin bilgisinin olmadığını beyan eder. O.A olaya müdahale etmesini ve gerekli

tedbirleri almasını H.Kdan talep eder.

H.K yukarıda çalışanların alt taşeronlardan K.Yapı olduğunu öğrenip sorumlusuna önlem alıp almadıklarını sorar. K. Yapı Sorum-lusu tarafından kendisine her türlü önlemlerin alındığı beyan edilir. H.K çalışma alanını ve çalışanları gö-zlemlemek için çatı arasına çıkar. Çalışanların emniyet kemerlerini kullanıp kullanmadıklarını kon-trol eder. H.K çalışanların emni-yet kemerlerini yaşam halatına bağladıklarını tespit eder ve bu şekilde çalışmaya devam etmelerini söyleyerek çalışma alanından ayrılır. H.K’nın ayrılmasından birkaç dakika geçmeden K. G. aşağı düşer. Üzerinde emniyet kemeri bulunmaktadır.

Uzmanın Önerileri:- İş planlaması ve organizasyon muhtemel tehlikeler göz önüne alınarak yapılmalı.- Toplu koruma önlemleri kaldırılmadan son kontroller yapılmalı, eksik imalatlar tamamlanmalı.- Halat kullanılarak yapılacak çalışmalardan önce risk değerlendirmesi yapılmalı sonuçları değerlendirilmeli, alınabilecek bütün önlemler değerlendirilmeli.- Tehlikeli işler izin formu doldurul-madan, formda belirlenen önlemler alınmadan ve İş Güvenliğinden so-rumlu uzmanların onayı alınmadan iş başı yaptırılmamalı.- Tehlikeli iş tamamlana kadar iş güvenliğinden sorumlu bir kişi ekibin başına verilerek gözetim yapılmalı.- Tehlikeli işlerden önce İş Güvenliği Uzmanları yapılacak imalat konusun-da bilgilendirilmeli. - İş kazalarının önlenmesi için kaza nedeni ve sonucu hakkında çalışanlar bilgilendirilmeli.

Kırılan Alçıpan

Page 26: İrem Nurgül Durmuş - Proteknik İSG · 2015. 6. 1. · olmak yeterli değil, en az 5 yıllık tecrübesi de olması lazım” gibi konulan bu şartlar ile beraber tam zamanlı

2626

ÇED, Çevre Yönetimi’nin

En Etkin Aracı, Yatırımcının da Yol Haritasıdır

İkinci kez geldiğiniz görevinizin ha-yırlı olması temennisi ile başarılar dileriz. Bilindiği üzere ÇED Yönet-meliği 3-4 yılda bir değişmektedir.

Son ÇED Yönetmeliği, 3 Ekim 2013 tarihinde Resmi Gazete’de yayın-landı. Yönetmelik revize çalışmaları yapılırken hangi kıstaslar dikkate alınıyor?

Öncelikle Çevresel Etki Değerlendir-mesi’nin ne kadar önemli olduğunu vurgulamak istiyorum. ÇED, Çevre Yönetimi’nin en etkin aracı, yatırımcı-nın da yol haritasıdır. ÇED Yönetmeliği ilk kez 07.02.1993 yılında yayınlanarak yürürlüğe girdi. 1997, 2002, 2003,

2008 ve son olarak 03.10.2013 tarihin-de ÇED Yönetmeliğinde değişiklikler yapılarak yeniden yayınlandı. 2013 Yönetmeliği ile birlikte ÇED süreci elektronik sistem üzerinden yapıl-maya başlanmıştır ki, bu dünyada sadece ülkemizde gerçekleştirilen bir durumdur.

ÇED Yönetmeliği, yatırımcıyı birinci dereceden ilgilendirdiği için kısa ara-lıklarla revize edilmesi çok normaldir. ÇED Yönetmeliği, sürekli güncelliğini korumalıdır. Burada zaman yönetimi çok önem arz ediyor. Zaman israfını önlemek, şeffaf bir sistem oluştur-mak ve uzaktan erişimi sağlamak için

yönetmelikteki son değişiklik ile ÇED elektronik ortama aktarılmıştır.

Bilindiği üzere, bilim ve teknoloji baş döndürücü bir şekilde gelişe-rek ilerlemektedir. Bu paralellikte üretim teknolojileri de gelişmekte, yeni üretimler ortaya çıkmakta. Bazı üretim teknikleri önceki yıllarda önemli çevresel etkiler oluştururken gelişen teknoloji ile atıkların azaltı-mında ve bertarafında önemli geliş-meler olmaktadır. Yönetmelik, revize çalışmalarında bu gelişmelerde göz önüne alınarak, ÇED Yönetmeliği’nde-ki faaliyetlerin sınıflandırılması bu kapsamda değerlendirilmiştir.

Çevre değerlerinin korunması, çevresel kirliliğinin oluşmadan önlenmesi ve çevre politika ve kararlarının AB Çevre Mevzuatı temelinde etkin uygulanması ve toplumun her kesiminde çevre duyarlılığının arttırılması yönünde başarılı çalışmalara imza atan Çevresel Etki Değer-lendirmesi İzin ve Denetim Genel Müdürü Mustafa Satılmış’ın misafiri olduk. ÇED hakkında merak edilen tüm soru işaretlerini mercek aldık.

Röportaj: İrem Nurgül Durmuş / Fotoğraf: Arif Mehmet İpek

Page 27: İrem Nurgül Durmuş - Proteknik İSG · 2015. 6. 1. · olmak yeterli değil, en az 5 yıllık tecrübesi de olması lazım” gibi konulan bu şartlar ile beraber tam zamanlı

27

Mustafa Satılmış Kimdir?

1966 Sivas, Gürün doğumlu olan Mustafa Satılmış, 1989 yılında Gazi Üniversitesi, Kim-ya Mühendisliği Bölümünden mezun olmuş ve 1990 yılından bu yana Çevre Bakanlığı’nda çalışıyor.

17 Mart 2003 tarihinde, Alt-yapı Yatırımları ÇED Dairesi Başkanı olarak göreve başla-yan Satılmış, ÇED ve Planla-ma Genel Müdür Yardımcılığı görevlerinde bulunmuş. Şu anda da ÇED İzin ve Denetim Genel Müdürü olarak görevine devam ediyor.

Diğer taraftan uygulamadaki yönet-meliğin aksayan yönü olup olmadığı; zaman içerisinde uygulamalarda kar-şılaşılan sorunlar ile daha net ortaya çıkmakta ve problemlerin çözümü-ne ilişkin öneriler oluşturulmakta, problemlerin yoğunluğuna göre de yönetmelik değişikliği gündeme gel-mektedir. ÇED Yönetmeliği, stabil bir yönetmelik olmadığı için her zaman yeniliğe açıktır.

Takip ettiğimiz kadarıyla bir yönet-melikte kapsamda olan tesisler, bir sonraki yönetmelikte kapsam dışı kalabiliyor. Örneğin asfalt plent tesisleri önce kapsam içindeydi sonra kapsam dışı kaldı, daha sonra tekrar kapsam içine alındı. Yönetme-lik hazırlanırken ölçütünüz nedir? AB Direktifleri mi? Ülke gerçekleri mi? Yoksa somut bir takım çevresel kirlilik verileri mi?

Yönetmelikten çıkarılan faaliyet-ler konusunda ise yukarıdaki konu başlığında da açıkladığım gibi yönet-melikteki faaliyetler; gelişen teknoloji

değişiklikleri veya yeni ihtiyaç duyulan üretimler de göz önüne alınarak, daha önce yönetmelikte yer almayan yeni faaliyetler ilave edilebildiği gibi bazen de kapsam dışı bırakılabiliyor. Ancak zaman zaman faaliyetlerin yönetmelik kapsamı dışına çıkarılması sonucunda il müdürlüklerimiz de karşılaştık-ları hususları bizlerle paylaşmakta, konunun gereğine ve önemine göre de yeniden yönetmelik kapsamına alınabilmektedir.

Yönetmelik değişikliklerinde, AB Direktifleri’ne uyum 2002 Yönetme-liği ile başlamıştır. Şu an sınır aşan hususlar hariç uyumludur. Sınır aşan hususular da Espoo ve Aarhus Söz-leşmeleri ile ilgilidir. Diğer taraftan her faaliyetin kirlilik yükleri hesaplan-makta, ülke gerçekleri de göz önüne alınarak Yönetmelikteki sınır değerle-ri belirlenerek listeler oluşturulmak-tadır. Yönetmelik çalışmaları, ciddi araştırma ve deneyim gerektirmekte olup bu konuda güçlü ve altyapısı oldukça yeterli bir ekip çalışmasına sahibiz. Ayrıca, 2014-2015 yıllarında

ÇED Yönetmeliği EK-I ve EK-II listeleri ile Çevre Kanunu Gereğince Alınması Gereken İzin ve Lisanslar Hakkındaki Yönetmelik ek listelerinin uyumlaştı-rılmasına yönelik bir proje başlatılmış olup bu çalışma ile her iki yönetme-likteki listeler; üniversitelerle yapıla-cak bilimsel çalışmalara dayanarak uyumlaştırılacaktır.

ÇED Raporları ile ilgili Türkiye’de gerçek ÇED yapılmadığı, raporların kes-yapıştır yöntemiyle hazırlandığı, konusunda zaman zaman spekü-lasyonlar yapılmaktadır. Bu konuda görüşlerinizi alabilir miyiz?

ÇED raporlarının gerçek anlam-da yapılmadığı hususuna katılmak mümkün değil. Çünkü ÇED Raporları ciddi bir çalışma gerektiriyor. Zaten her isteyen ÇED Raporu hazırlayamaz. Bakanlığımızca yetkilendirilmiş ve bünyesinde değişik meslek disip-linlerinin yer aldığı yeterlik belgesi bulunan firmalar tarafından ÇED Raporu hazırlanabilir. Ayrıca yeter-lik firmasının bünyesinde bulunan

Page 28: İrem Nurgül Durmuş - Proteknik İSG · 2015. 6. 1. · olmak yeterli değil, en az 5 yıllık tecrübesi de olması lazım” gibi konulan bu şartlar ile beraber tam zamanlı

28

meslek grubu hazırlanacak proje ile ilgili yeterli görülmez ise ilave meslek grubu talep edilir.

Kısaca bahsettiğim gibi ÇED Raporları sıradan raporlar olmayıp teknik veri, araştırma ve incelemeye dayanmak zorundadır. ÇED Raporlarının değer-lendirilmesi sadece kurumumuz yet-kilileri tarafından değil, projeyle ilgili olabilecek tüm kurum ve kuruluşlar-dan oluşan inceleme değerlendirme komisyonu tarafından yapılmaktadır. Sizin bahsettiğiniz gibi kes-yapıştır gibi ya da teknik araştırma ve ince-lemelerden uzak raporların Bakanlı-ğımıza sunulması durumunda zaten bunlar hiçbir şekilde kabul edilme-mekte ve iade edilmektedir.

Burada şunu da belirtmek isterim, ÇED Başvuru dosyası ile ÇED rapo-ru karıştırılmaktadır. ÇED Başvuru Dosyası projenin özelliklerini, yerini, öngörülen önlemleri içeren, projenin genel hatlarıyla tanıtıldığı bir dosyadır. ÇED Raporu ise projeye özel oluş-turulan komisyon tarafından çerçe-vesi belirlenen, teknik inceleme ve araştırmalara dayanan, çeşitli analiz ve ölçümlerin yapıldığı, modelleme çalışmalarının yapıldığı, projeden kaynaklanabilecek çevresel risklerin en aza indirilmesi amacıyla alınacak önlemlere ilişkin bilimsel kaynaklara dayanan bir rapordur.

Bilindiği üzere, 29.04.2009 tarihinde Çevre Kanunu’na alınması gereken izin ve lisanslar hakkında yönet-melik yürürlüğe girdi. Tesisler bu yönetmelik ile birlikte bünyelerinde çalıştırdıkları çevre görevlileri, çevre yönetim birimleri veya çevre danış-manlık firmaları aracılığıyla çevre izinlerini alır oldular. Ülkemizde çevre izin ve lisansına tabi işletme sayısıyla ilgili elinizde bir veri var mı? Bu işletmelerden yönetmelik hüküm-lerini yerine getirenlerin, yönetmelik kapsamına girenlere oranı nedir?

Çevreye kirletici etkisi bulunan tesislerin çevre mevzuatı gereğinde faaliyet gösterebilmek için almak zo-runda oldukları farklı izin ve lisanslar yerine bütüncül yaklaşım stratejisi çerçevesinde tek bir çevre izni ve lisansı uygulaması 29.04.2009 Tarihli ve 27214 Sayılı Çevre Kanunu’nca Alınması Gereken İzin ve Lisanslar Hakkında Yönetmelik (ÇKAGİLHY) ile hayata geçirilmiştir.

Sözkonusu Yönetmeliğin Ek listele-rinde yer alan işletmelerin faaliyette bulunabilmeleri için Çevre İzin/Çevre İzin ve Lisans Belgesi almaları gerek-mektedir.

Çevre izin/lisans belgesi verilmesi iki aşamada gerçekleştirilmekte olup; 1 Yıl süreli Geçici Faaliyet Belgesi dü-zenlenmekte ikinci aşmada ise çevre izin/lisans süreci tamamlanarak 5 yıllık nihai izine dönüşmektedir.

Bu uygulamada işletmeler tabi ol-dukları tüm izin lisans konuları için, internet bağlantısı olan her noktadan elektronik ortamda, elektronik imza kullanarak tek bir izin başvurusu yapabilmekte ve başvuru sürecini on-line olarak takip edebilmektedirler. Yetkili merci tarafında ise bu başvuru-lar yine elektronik ortamda incelene-rek, sürecin hiç bir aşamasında ıslak imza kullanılmadan işlem sonuçlandı-rılmaktadır.

Mevcut uygulama ile önceki uygu-lamada; başvuru aşamasında talep edilen 199 adet belgeyi 16’ya düşüren, 13 ayrı yönetmelikte yer alan 5 çeşit çevre izni ve 18 çeşit lisansa ilişkin süreçleri tek yönetmelik altında topla-yan bir izin sistemidir.

Önceki Uygulamada her bir İzin/Li-sans için Bakanlığın farklı birimlerine ayrı başvurular yapılmakta iken bu uygulamada tüm İzin/Lisans konula-rını içeren tek bir çevre/izin belgesi

için tek bir noktadan tekbir başvuru yapılmakta bu başvurular yetkili otorite tarafından incelenerek uygun bulunması durumunda yine tek bir noktadan onaylanmaktadır.

Özetle mevcut uygulama ile; baş-vurular tek bir noktadan yapılmaya başlanmış, istenilen evraklar sade-leştirilmiş, izin süreci standartlaştı-rılmış, daha etkin bir denetim sistemi oluşturulmuş, sağlıklı bir envanter sistemi oluşturulmuş, işletmeler çev-re açısından bir bütün olarak değer-lendirilmeye başlanmıştır.

Bakanlığımız tarafından 01.04.2010 tarihinden bugüne kadar 7184 tesise Çevre İzni veya lisansı, 11363 tesi-se ise Geçici Faaliyet Belgesi (GFB) verilmiştir.

Ülkemizde çevre izin ve lisansına tabi işletme sayısı ile ilgili envanter çalışmalarımız devam etmektedir. İl Müdürlüklerimizin ilgili kurum ve kuruluşlarla (Sanayi Odaları, Bilim Sanayi ve Ticaret İl Müdürlükleri, Be-lediyeler, İl Özel İdareleri vb) koordi-neli olarak yürüttükleri çalışmalar ile İl bazında çevre izin ve lisansına tabi işletmeler ile ilgili önemli bir veri elde edilecek olup, çevre izni ve lisansı bu-lunmayan işletmelerin çevre mevzuatı çerçevesinde faaliyet göstermeleri sağlanacaktır.

Gerek Bakanlık Merkez Teşkilatı’nın gerekse il müdürlüklerinin sadece bakanlığın sisteminde kayıtlı olan tesislere denetim yaptığı gibi bir izlenim tesis yetkilileri arasında yaygın bir kanaattir. Sizce denetimler doğru planlanıyor mu? Tesis yetkili-leri, denetimlerle ilgili kanaatlerin-de haklılar mı? Bu konuda elinizde somut veriler var mı?

Bakanlık olarak, çevreye etkisi olan, tüm tesisleri denetleriz, buna da yetkimiz var. Buna da yetkimiz var.

“Çevre Görevlisi” ve “Çevre Danışmanlık Firmaları” kavramları geliştirilmiş, çevre görevli-lerinin, faaliyetleri sonucu çevre kirliliğine neden olacak veya çevreye zarar verecek kurum, kuruluş ve işletmelerin çevre kirliliği oluşturmadan gerekli olan önlemleri almaları temin edilerek çevrenin korunmasına katkı sağlamaları amaçlanmıştır.

Page 29: İrem Nurgül Durmuş - Proteknik İSG · 2015. 6. 1. · olmak yeterli değil, en az 5 yıllık tecrübesi de olması lazım” gibi konulan bu şartlar ile beraber tam zamanlı

29

Bakanlığımızca, merkez ve İl Mü-dürlüklerimiz ile birlikte tüm ülkede çevre denetimleri gerçekleştiriyoruz. Bakanlık merkez ve tüm il teşkilatla-rımızda yıllık olarak denetim planları yapılmaktadır. Bu planlarda her ilde çevresel risklerine göre öncelikli tesislerde kapsamlı denetimler yapılır. Ayrıca vatandaşlarımızın şikâyetleri dikkate alınarak, şikâyete konu hususlar denetlenmektedir. Her yıl denetim sayımızı arttırmaktayız.

Bakanlığımız sağlam ve işlevsel bir envanterin oluşturulmasının önemi-nin farkındadır. Bu amaçla geçtiğimiz yıl denetimlerin bir yazılım sistemi üzerinden gerçekleştirilebilmesi için bir proje başlatılmıştır. Bu yıl içinde projenin tamamlanması öngörüyoruz.

Ayrıca denetimlerin risk değerlendir-mesine dayalı olarak planlanmasına ilişkin 2012-2013 yılında bir proje ta-mamladık. Pilot bir ilimizde yaptığımız bu çalışmayı diğer illerimize kademeli olarak yaygınlaştırma çalışmalarımızı sürdürüyoruz.

Bakanlığımız son iki yılda tüm işlem-

lerini yazılımlar üzerinden yürüterek çevresel riskleri olan bütün faaliyetle-rin kayıtlı olmasını sağlamaya çalışı-yor. Zaten mevcut durumda tesislerin büyük kısmının sistemlerimize kayıtlı durumdadır. Bakanlığımız E-ÇED, e-izin, e-denetim ve destekleyici diğer yazılımlarla sistemler tamamlandığın-da ve entegre şekilde çalıştığında kayıt dışı tesisin önleneceğine inanıyoruz.

Bilindiği üzere, 21.11.2013 tarihinde Çevre Görevlileri ve Çevre Danışman-lık firmaları hakkında yönetmelik yayınlandı. Yeni yönetmelikte yapılan değişikliklerle ilgili henüz sistem revize edilmedi. Sistem ile ilgili değişiklik yetişecek mi? Yetişmezse yeni yönetmeliğin uygulanmasının ertelenmesi söz konusu olabilir mi?

Sanayileşmeyle birlikte çevre kirlili-ğine neden olan olumsuz faaliyetlerin artması çözüm olarak kirliliğin daha oluşmadan kaynağında önlenmesi kavramını gündeme getirmiştir.

Bu noktada tesis veya faaliyetlerin çevre kirliliğinin önlenmesine yönelik olarak daha etkin bir süreç yürütmesi

ve mevzuata uyum konusunda profes-yonelliği ve verimliliği artırmak adına “Çevre Görevlisi” ve “Çevre Danışman-lık Firmaları” kavramları geliştirilmiş, çevre görevlilerinin, faaliyetleri sonucu çevre kirliliğine neden olacak veya çevreye zarar verecek kurum, kuruluş ve işletmelerin çevre kirliliği oluştur-madan gerekli olan önlemleri almala-rını temin ederek çevrenin korunması-na katkı sağlamaları amaçlanmıştır.

Konunun yasal çerçevesi, 2872 Sayılı Çevre Kanunu’nda 2006 yılında 5491 Sayılı Kanun ile yapılan değişiklikle belirlenmiş olup, Kanunun Ek Madde 2 si ile faaliyetleri sonucu çevre kirlili-ğine neden olacak veya çevreye zarar verecek kurum, kuruluş ve işletmeler çevre yönetim birimi kurmak, çevre görevlisi istihdam etmek veya Ba-kanlıkça yetkilendirilmiş kurum ve kuruluşlardan hizmet satın almakla yükümlü tutulmuşlardır.

Konuyla ilgili usûl ve esaslar ise Bakanlığımız tarafından ilk olarak 21.11.2008 Tarih ve 27061 Sayılı Res-mi Gazete’de yayımlanarak 01.01.2009 tarihinde yürürlüğe giren Çevre Dene-

Page 30: İrem Nurgül Durmuş - Proteknik İSG · 2015. 6. 1. · olmak yeterli değil, en az 5 yıllık tecrübesi de olması lazım” gibi konulan bu şartlar ile beraber tam zamanlı

Ekoteknik Çevre Laboratuvarıwww.ekoteknikisg.com www.ekoteknikcevre.com

timi Yönetmeliği ile belirlenmiştir. Daha sonra konuya ilişkin usûl ve esaslar, 12.11.2010 Tarih ve 27757 Sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan “Çevre Görevlisi ve Danışmanlık Fir-maları Hakkında Yönetmelik” ile daha kapsamlı hale getirilmiş, bu Yönet-meliğin uygulanmasında karşılaşılan sorunların çözülmesi, uygulamada birliğinin sağlanması, çevre görevlile-rinin iş ve işlemlerinde çevre mevzuatı başta olmak üzere tespit edilen ak-saklıklar, çevre görevlileri tarafından yapılan Geçici Faaliyet Belgesi ve Çev-re İzin/Lisans başvurularında yaşanan sorunlar, Bakanlığımızca firma ve tesislerde yapılan denetimlerde tespit edilen eksiklikler ve YOİK (Yatırım Ortamını İyileştirme Koordinasyon Kurulu) tarafından çevre görevlileri ve danışmanlık firmaları hakkın-da Bakanlığımıza iletilen hususlar dikkate alınarak, çevre görevlisi, çevre yönetim birimi ve çevre danışmanlık firmalarının niteliklerinin yükseltil-mesi, çevre yönetim birimi ve çevre danışmanlık firmalarına kurumsal

kimlik kazandırılması amacıyla hazır-lanan Çevre Görevlisi, Çevre Yönetim Birimi ve Çevre Danışmanlık Firmala-rı Hakkındaki Yönetmelik 21.11.2013 Tarih ve 28828 Sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak, 01.01.2014 tarihinde yürürlüğe girmiştir.

Çevre görevlileri, çevre yönetim bi-rimleri ve çevre danışmanlık firma-ları ile ilgili başvuru, değerlendirme ve onaylama süreçleri ile ilgili iş ve işlemler “Çevrimiçi Çevre İzinleri Portalı” üzerinden elektronik ortamda yürütülmekte olup, yeterlik işlemleri ile ilgili iş ve işlemlerin bu portaldan bağımsız olarak ayrı bir yazılım üze-rinden gerçekleştirilebilmesi amacıyla “Çevrimiçi Yeterlik ve Belgelendirme Analiz ve Pilot Uygulaması Projesi” adı altında bir çalışma yürütülmektedir. Proje tamamlanmış olup, şu an test çalışmaları yapılmaktadır. Yönetmeli-ğin ertelenmesi söz konusu değildir.

Bizim sorularımız bu kadar, sizin eklemek istedikleriniz varsa onları da alabilir miyiz?

ÇED, İzin ve Denetim Genel Müdürlü-ğü olarak çevre değerlerinin korun-ması, çevresel kirliliğinin oluşmadan önlenmesi ve çevre politika ve karar-larının AB çevre mevzuatı temelinde etkin uygulanması ve toplumun her kesiminde çevre duyarlılığının arttırıl-ması öncelikli hedefimizdir.

Bu bağlamda, üç önemli çevre ko-ruma aracı olarak bilinen ÇED, izin ve denetim mekanizmalarının gerek işlevselliklerinin sağlanması gerek-se birbirleriyle bütünlük sağlayan bir yapı içerisinde çalışmaları büyük önem taşımaktadır.

Teknolojideki gelişmeler kullanılarak mevcut uygulamalarımızı elektronik ortamda gerçekleştirerek faaliyetle-rimizi daha hızlı ve daha şeffaf bir şe-kilde yürütme gayreti içinde olacağız. Böylelikle, bir taraftan ülkemiz hızla kalkınırken diğer taraftan da çevresel değerleri koruyarak halkımızın daha yeşil ve daha sağlıklı bir çevrede yaşa-masına olanak sağlayacağız.

Farkımız Farkındalığımız... Farkımız Farkındalığımız...

Page 31: İrem Nurgül Durmuş - Proteknik İSG · 2015. 6. 1. · olmak yeterli değil, en az 5 yıllık tecrübesi de olması lazım” gibi konulan bu şartlar ile beraber tam zamanlı
Page 32: İrem Nurgül Durmuş - Proteknik İSG · 2015. 6. 1. · olmak yeterli değil, en az 5 yıllık tecrübesi de olması lazım” gibi konulan bu şartlar ile beraber tam zamanlı

32

Çevre Ölçüm ve Analiz Laboratuvarı

Yeterlilik Yönetmeliği 25.12.2013 Tarihinde

Yayımlandı25.12.2013 tarihinde yayımlanan, Çevre Ölçüm ve Analiz Laboratuvarı Yeterlilik Yönetmeliği’nin akıllarda soru işareti olarak kalan hususlarını konuşmak için Türkiye’de bu işi en iyi bilen Çevre Laboratuvarlarından olan Haliç Çevre’nin Laboratuvar Müdürü Burcu Ergene’yi ziyaret ettik ve yönetmeliği mercek altına aldık. İşte o keyifli söyleşi:

Öncelikle geçici Maddeler hakkındaki düşünceleriniz nelerdir?

Geçici 1. Madde’nin 3. Fıkrası ile mühendis ya da teknikerlik mesleği olmayan sektör çalışanlarının dışarıya itilmemesini olumlu karşılıyoruz. Her sektörde olduğu gibi çevre laboratu-

varları sektöründe de lise seviyesinde çalışanlar mevcut ve bu arkadaş-larımızın elde etmiş olduğu ciddi tecrübenin göz ardı edilmesi doğru olmazdı.

Diğer taraftan geçici 1. Madde’nin atıf yapmış olduğu 20. Madde’nin 4.

Fıkrası ile belirlenen laboratuvar so-rumlusunun sektörde deneyimli çevre mühendisi mesleği ile kısıtlanmasının mesleğe katkı anlamında daha fay-dalı olabileceği düşüncesindeyim ve bizlerin çevre laboratuarları olmamız sebebiyle bu durumun olağan karşıla-nacağı kanaatindeyim.

Page 33: İrem Nurgül Durmuş - Proteknik İSG · 2015. 6. 1. · olmak yeterli değil, en az 5 yıllık tecrübesi de olması lazım” gibi konulan bu şartlar ile beraber tam zamanlı

HALİÇ ÇEVRE

T.C. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ve TÜRKAK Akreditasyonu Yetkisi ile

Geçici 1. Madde’nin 2. Fıkrası’nda ise yönetmeliğin yayımı tarihi itibariyle 1 yıl içerisinde tüm çevre laboratuarla-rının yönetmelik şartlarını sağlaması durumudur. Sektörümüzde genellikle küçük diye tabir edilen çok fazla labo-ratuar var ve 1 yıl içerisinde yönetme-lik şartlarının sağlanması çok kolay olmayacaktır diye düşünüyorum.

Ben laboratuvar müdürü olarak du-ruma ticari bakmak zorunda değilim. Sadece laboratuvar biriminde 40 ça-lışanı olan bir kuruluşun laboratuvar müdürü ünvanı ile çalışıyorum. Ancak sektörümüzün bilinen bir gerçeği var ki küçük tabiri kullanılan laboratuvar-ların çoğunda laboratuvar müdürleri şirket sahipleridir. Zor şartlar altında laboratuvarlarını döndürmeye çalışan bu işverenler yok olma riski ile karşı-laşmaması için bir takım kolaylıkların getirilmesi yararlı olabilir.

Asgari fiyat tarifesi uygulanması ve yönetmeliğinizdeki yeri hakkında neler söylersiniz?

Çok açık söylemek gerekirse T.C. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafın-dan uygulamaya alınan asgari fiyat tarifesine gerek mevcut laboratu-varların gerekse sektöre giren yeni laboratuvarların sımsıkı sarılması ve kaldırılmaması için tam destek ver-mesi gereken bir uygulama olduğunu düşünüyorum. Bir önceki sorunun cevabında söyle-diğim şirket sahiplerinin laboratuvar müdürlüğü görevini yürütmesinden de anlaşılacağı üzere ağırlıklı mühendis-lerin sahibi olduğu laboratuvarlarda ticari bakılamadığı ve maliyet hesap-larının ideal şekli ile yapılamadığı için sektörü içinde bulunduğu belirsizlik-lerden kurtaran bir uygulamadır. Bu uygulama öncesinde laboratuvarların büyük çoğunluğu para kazanamıyor belki zarar ediyorlardı, bu uygulama ile ticari bakışın ve maliyet hesapları-nın yapılabilmesinin önünün açıldığını görüyoruz.

Uygulanan asgari fiyat politikasının bizlerden (Çevre Laboratuvarlarından) hizmet alan sanayiye anlatılması hem uygulamanın sağlıklı yürümesi için hem de sanayicinin ne aldığını bilmesi için çok önemlidir diye düşünüyorum.

Özellikle çevre danışmanlık firma-larının doğuşu ile beraber çevre laboratuvarlarının üretim konusu olan emisyon-gürültü-atıksu vb. raporları izin ya da lisans noktasında herhangi bir belge olarak görülüyor/kullanılıyor ve her geçen gün biraz daha değersiz-leştiriliyor.

Bu durumun, yapmış olduğumuz işe olan inancımızın kaybına neden olma-dan düzeltilmesi gerekiyor.

Raporlarımızın sanayici tarafından yol gösterici bir ürün olarak algılanması-nın sağlanması gerektiği düşüncesin-deyim.

Asgari fiyat tarifesinin yönetmelikteki yerine gelince, Yönetmelik ekinde yer alan laboratuvar değerlendirme for-mu ile yayımlanmış olup, en yüksek puan olan 50 puan ile değerlendiril-miştir. Ancak burada ciddi sorun olan kısım yönetmeliğin 38. Maddesi’nin F Bendi ile belirlenen iki kez tekrarlan-ması halinde 1 aylık askı süresidir.

Daha açık ifade ile bir çevre labora-tuvarı belge süresi içerisinde örnek olması adına 2 yıl bu uygulamayı yaparak neticesinde tespit edildiğinde askıya alınıyor.

Diğer taraftan yeterlilik belgesi yenileme aşamasında laboratuarın geçmiş ceza puanları dikkate alın-madan belge yenilendiğinden dolayı yenileme tarihi öncesi yapmış olduğu tüm eylemler yok sayılıyor gibi bir durum doğuyor.

Ceza puanı konusuna girmiş oldu-ğunuz için buradan devam edecek olursak laboratuvar değerlendirme

formu hakkında genel düşünceniz nedir?

T.C. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na ve Çevre Referans Laboratuvarı’na teşekkür ederek başlamak gereken bir soru olduğunu belirtmek isterim. Esas itibariyle yönetmeliğin bütünü olduğu gibi ek değerlendirme formu-da sektörü geliştirici ve kaliteyi arttırı-cı bir çalışmadır.

Bir bakıma denetimin emsal olabil-mesi için gerekli olan bu puanlama sistemi gerek denetimi yapan tarafın gerekse denetlenen tarafın çok açık olan sorulara verilecek açık cevap ya da belgeler ile yapılması durumunu sağlayacak olup taraflar, karşılıklı net veriler üzerinden denetlenecek ya da cezalandırılacaklar.

Tabi burada hiç yazışma tecrübesi olmayan ve bakanlığımız ile irtibata geçmeyen merkez dışı laboratuarlar bakanlık tarafından eğitime tabi tutul-madığı durumda yeni olan yönetmelik ve eklerinin uygulanması konusunda çok çeşitli sıkıntılar yaşayabilir. Örne-ğin 40 ceza puanı ile yer alan “ölçüm programına uyulmaması durumunda” ifadesinden ne anlaşılacağı gibi.

“Programa girişi yapılan personel sabah hasta ve işe gelemedi yerine vekili olan bir diğer ölçüm personeli gönderildi ve bu konuda yazışma ya-pılmadı ise bu durumu kime nasıl izah edecek ilgili laboratuvar?” Bunun gibi örnekler arttırılabilir ve bu durumlar-la çevre laboratuarlarımız karşılaş-madan önce bakanlığımız tarafından alınabilecek en etkili önlem, düzen-lenecek eğitimler ile laboratuvarların bilinçlendirilmesidir.

3333

Page 34: İrem Nurgül Durmuş - Proteknik İSG · 2015. 6. 1. · olmak yeterli değil, en az 5 yıllık tecrübesi de olması lazım” gibi konulan bu şartlar ile beraber tam zamanlı

34

MAKALE Hüseyin GelmezE.Çevre Yönetimi Gen.Md.Yrd.ÇARE Çevre Danışmanlık FirmasıÇevre Koordinatörü

34

MAKALE

ATIK YÖNETİMİ MEVZUATININ DEĞERLENDİRİLMESİ

• Atık yönetimi konusunda yürürlükte 16 yönetmelik 5 tebliğ bulunmak-tadır. Son dönemde yönetmelikle-rin birleştirilerek sadeleştirilmesi yönünde bir niyet olmakla beraber, bu çalışmanın anlamsız olduğu düşünül-mektedir. Avrupa Birliği Direktiflerine uygun olarak çalışılan yönetmeliklere herhangi bir müdahalede bulunma-ya gerek yoktur. Ancak, eski ve yeni yönetmelikler arasındaki tanımlarda birlikteliğin sağlanması için ufak revizyon çalışması yeterli olacaktır. Daha önce çevre sözlüğü çalışması neticesinde bu gerçek ortaya çıkmıştı. AB’nin Çerçeve direktif, Tehlikeli Atık Direktifi, Atık Yağ Direktifi gibi bazı di-rektifleri birleştirme çalışması olmuş-tur. Bu yönde çalışma yapılabilir. Katı Atıkların Kontrolü Yönetmeliği gibi ömrünü tamamlamış yönetmelikler genel esas yönetmeliği ile birleştirile-bilir. Yönetmelikleri daha güçlü kılmak adına Atık ve Geri Dönüşüm Kanunları çalışılabilir.

• Kanun çalışması ve yönetmelik güncelleme çalışmalarına paralel olarak atıkların kaynakta ayrı toplan-ması konusunda bu işlerin belediyeler tarafından yürütülmesi yasal gerek-çelerle güçlendirilebilir. Şu anda Bele-diyeler Kanunu’nda yer alan atıkların toplanması konusu daha açık hale getirilerek, belediyelerin daha etkin hane kaynaklı ambalaj atığı, özel atık, tehlikeli atık vb. atık toplama kapa-

TÜRKİYE’DE ATIK YÖNETİM

UYGULAMALARININ DEĞERLENDİRİLMESİ (1)

sitesi arttırılabilir. Atıkların Düzenli Depolanmasına Dair Yönetmelikte belirtilen biyobozunur atık oranla-rına ulaşılabilmesi için 2012 yılında bir strateji hazırlanması gerektiği yönetmelikte belirtilmektedir. Yatırım programı kapsamında tamamlanan Katı Atık Ana Planı 1 ve 2 nolu proje çalışmalarıyla altlığı oluşturulan ça-lışmadan faydalanılarak bölgesel ve il bazında hedefler bir an evvel takvim-lendirilmelidir.

• Lisans uygulaması bir yönetmelik ile yürütülmektedir. Diğer çevre izinleriy-le birleştirilmek suretiyle yürütülmeye çalışılan çevre lisans uygulaması ile çevre izin uygulamasının dokularının çok uyuştuğu söylenemez. Lisans uygulaması bir çevre izninden ziyade atık yönetiminin kendisi olarak değer-lendirilmeli ve baştan sona bütüncül bir anlayışla yönetilmelidir. Lisans uygulamaları için sektöre özel iş yeri standardı kılavuzlarının oluşturulması gerekir. Atık madeni yağ, tıbbi atık vb. için böyle bir çalışma yapılmakla beraber, bu çalışmalar son derece yetersiz olup, yönetmelik kriterleri-nin tekrarından öteye gidememiştir. Hâlbuki tesis öğelerinin her birinin bir Türk Standardına oturtulması ge-rekmektedir. Bu konuda bir öncelik-lendirme çalışması yapılması uygun olacaktır. Örneğin metal sektöründe bu yönde ciddi hazırlıklar yapılmış, kı-lavuzlar hazırlanmıştır. Bu çalışmalar tamamlandıktan sonra Çevre Lisans uygulaması, başta Almanya olmak üzere bazı Avrupa Birliği ülkelerinde

olduğu gibi akredite gözetim firmaları üzerinden yürütülebilir. Araç muayene işlemlerinin TÜVTÜRK tarafından ül-kenin her yerinde aynı standarda bağlı olarak yürütülmesi buna en çarpıcı somut örnektir. Bakanlığa düşen ise sistemin denetimini elinde tutmak-tır. Böylece, hem ciddi bir istihdam kaynağı oluşacak, hem de bakanlık tarafından uygulanması son derece güçleşmiş olan bu yükümlülük çok daha etkin bir hale getirilecektir.

• Çevre Lisans uygulamaları proje, yapım, ölçüm ve izleme aşamaların-dan oluşturulmalıdır. Şu an yapılan ise, elektronik ortamda gelen dosya-lar tamam ise ve önemli bir çelişki yok ise tesis yerinde görülmeye gerek duyulmaksızın (ki bunun için yeterli personel ve zaman yok) lisans süreci tamamlanmaktadır. Tesisler, atık yakma tesislerindeki deneme yak-masına benzer bir uygulamayla belli bir süre ölçümler ve izleme altında çalıştırıldıktan sonra lisanslandırıl-malıdır. İzaydaş gibi entegre tesislerin lisanslandırılmasında mevcut yazılım yeterli kalmamaktadır. Birden fazla geri kazanım ve bertaraf ünitesi olan tesislerde kabul edilen atıkların hangi ünitede işlem göreceği hususunda belirsizlikler yaşanmaktadır. Lisans-landırma süreci kâğıt üstünde değil, yerinde yapılmalıdır ve yönetmelikte belirtilen süre genişletilmelidir. Tüm bu açıklamalar çerçevesinde Çevre Lisans uygulaması ayrı bir mantıkla ayrı bir yasal düzenleme ile tekrar ele alınmalıdır.

Page 35: İrem Nurgül Durmuş - Proteknik İSG · 2015. 6. 1. · olmak yeterli değil, en az 5 yıllık tecrübesi de olması lazım” gibi konulan bu şartlar ile beraber tam zamanlı

35

BELEDİYE ATIK YÖNETİMİ VE BELEDİYE BİRLİKLERİNİN DURUMU

• Belediye ve büyükşehir belediye kanunları ile katı atıkların yöneti-mi konusunda sorumluluklar tarif edilmiştir. Belediyelerde ortak nitelikli bazı hizmetlerin (katı atık yönetimi, su yönetimi, planlama vb.) daha etkili ve verimli bir şekilde yürütülmesini sağlamak ve büyük kaynak gerektiren projelerin daha kolay bir şekilde ger-çekleştirilmesini sağlamak maksadıy-la belediye birliklerinin oluşturulması Çevre ve Şehircilik Bakanlığınca teşvik edilmiştir. İlk başta başarılı gibi görü-len uygulamada daha sonra sorunlar yaşanmaya başlanmıştır. Belediye birliklerinin görevlerinin belirlenmesi konusunda net bir yaklaşım sergile-nememesi, siyasal farklılıklar gös-teren belediyelerin dışarda kalması, ekonomik yükün paylaşımı konusunda sorumsuzluk gösteren belediyeler ve buna benzer nedenlerden dolayı sis-tem arzu edildiği gibi işletilememiştir. Mahallin en büyük mülki amirinin birliğin başında olması çalışmaları pozitif yönde desteklemekle birlikte ülke genelinde bu konuda çok başarılı olunamamıştır. Kıt kaynaklardan do-layı Çevre ve Şehircilik Bakanlığının

hibe destekleri ile yapılan düzenli depolama tesisleri vahşi döküm sahalarına dönüşmeye başlamıştır. Büyükşehir belediye sayısının arta-rak 30’a çıkmasıyla birlikte belediye birliklerinin mevcut yapılanmasında duraksamalar olmuştur. Özellikle büyükşehir belediye sorumluluk alanı il sınırına kadar genişletilen yerlerde birlik yapısı anlamını yitirmiştir.

• 69 katı atık bertaraf tesisi ve devam eden projelerle belediye atık yöneti-minde belli bir noktaya gelinmiştir. Ancak, yıllar önce konulan hedefe ulaşılamamıştır. Kaldı ki biyobozunur atıkların azaltılması maksadıyla yeni projelerde entegre yaklaşım sergilen-se de düzenli depolama tesislerinin çoğu vahşi depolamaya dönüşmüştür. Belediyeler bu konuya hala gereken hassasiyeti göstermemektedir. Atık yönetiminin sağlıklı ve doğru bir şekilde yapılabilmesi için öncelik-le atık kompozisyonunun bilinmesi gereklidir. Ancak atık kompozisyonu belirlendikten sonra atığın ekonomik ve sürdürülebilir kalkınma açısından nasıl değerlendirileceği ve ne şekilde bertaraf edileceği kararı verilebilir. Bu konuda Çevre ve Şehircilik Ba-kanlığınca hazırlanmış kılavuz kitap güncellenerek belediyelerin eğitim ile

kapasiteleri arttırılmalıdır. Bakanlık ölçme ve izleme (Laboratuar) birimle-ri içinde atık komposizyonu belirleme birimi belediyelere hizmet vermek üzere oluşturulabilir. Böylece, biyo-bozunur madde azaltımının düzenli olarak bakanlık eliyle izlenmesi ve denetlenmesi sağlanmış olacaktır.

• Katı atık yönetim sisteminin mali-yetinin en önemli yüzdesini atıkların toplanması oluşturmaktadır. Bir entegre katı atık yönetim sisteminin başarısı, toplama sisteminin başarısı ile doğru orantılıdır. Çünkü katı atık yönetim sisteminin hedefe ulaşması, atıkların kaynaklarından intizamlı, sürekli ve zamanında toplanmasına bağlıdır. AB direktifleri ve ulusal mev-zuat, geri kazanımı yaygınlaştırmayı, verimli hale getirmeyi amaçlamak-ta ve düzenli depolama sahalarına organik madde girdisini azaltmak için kaynağında ayrı toplama yapmaya yöneltmektedir. Bu durumda topla-manın önemi daha da artmaktadır. Ülkemizde yürürlükte olan mevzuata göre Büyükşehirlerde katı atıkları toplamakla İlçe Belediyeleri sorum-ludur. Katı atıkların toplanması, ilçe belediyelerinin bütçelerinin önemli bir kalemini oluşturmaktadır. Ayrı top-lamanın verimli ve ekonomik olarak

Page 36: İrem Nurgül Durmuş - Proteknik İSG · 2015. 6. 1. · olmak yeterli değil, en az 5 yıllık tecrübesi de olması lazım” gibi konulan bu şartlar ile beraber tam zamanlı

36

yapılması, yerel yönetimlere bu işten gelecek maliyeti azaltmak için de çok önemlidir. Bu noktada Ambalaj Atık-larının Kontrolü Yönetmeliği’nde tarif edilen Yetkilendirilmiş Kuruluşlar itici güç olarak düşünülmelidir.

• Kaynakta ayrı toplama konusunda yıllar itibariyle önemli yol alınmış ve alt yapı oluşmuş gözükmekle beraber, öngörülen sistem hala oturtulama-mıştır. Kağıt-karton egemenliği ile toplama hedeflerine ulaşılmaktadır. Lisanslı toplama ayırma tesisleri ma-rifetiyle toplandığı varsayılan atıkların büyük bir bölümü maalesef vahşi toplama sisteminden kayıt dışı (sokak toplayıcıları ve depolama sahaların-daki Çingene vatandaşlar marifetiyle) gelmektedir. Dolayısıyla bu tesislerin denetiminin arttırılması gerekir. Araç takip sistemiyle birlikte tesislerin mecburi on-line izleme sistemine kavuşturulmasının gerektiği düşünül-mektedir. Kumbara sisteminde pozitif yönde bir kıpırdanma hissedilirken kaynakta ayrı toplama konusunda bir gelişme olmadığı düşünülmektedir. Özellikle cam ambalajların toplanma-sı ve belgelendirilmesi konusunda sıkı denetime ihtiyaç duyulduğu yetkilen-dirilmiş kuruluşların ortak düşün-cesidir. Ayrıca sektörün toplanan ve geri dönüştürülen cam ambalaj atığı kalitesi ile ilgili altyapı geliştirilene kadar cam geri kazanım hedeflerinin indirilmesinin uygun olacağı yönünde talepleri olduğu bilinmektedir. Bu

sorunların ancak iyi bir denetim ve izleme ile çözülebileceği aşikâr olup, özerk bir çevre ajansının kurulmuş olması bu mümkün değilse güçlü bir denetim altyapısının oluşturulma-sı çözüm yaklaşımı olacaktır. Diğer bir sorun kayıt dışı faaliyetler ve yükümlülüğünü yerine getirmeyen ithalatçı firmalardır. TOBB’da kayıtlı 70.000 işletme var. Çevre ve Şehirci-lik Bakanlığının Atık Ambalaj Yazılım Programına kayıtlı 20.000 işletme var. Mutlaka TOBB ve Gümrük ve Ticaret Bakanlığı ile işbirliği halinde kayıt dışı firmaların tespit edilerek kayıt altına alınmasının sağlanması ve bunların listesinin Yetkilendirilmiş Kuruluşlar ile paylaşılmasının uygun olacağı düşünülmektedir. Sistemin fatura üzerinden Çevre ve Şehircilik Bakanlığı personeli tarafından (ki bu konuda hiçbir eğitimleri ve bilgileri yok) denetiminin yapılması samanlık-ta iğne aramaktan farksız bir uygula-ma ve zaman kaybından başka bir şey değildir. Bu konuda Maliye Bakanlığı ile temasa geçilerek fatura denetimle-rinin bu kurumla yürütülmesi hususu veya alternatif çözümler üzerinde çalışılmalıdır.

• Bu noktada Belediye Kanunu’ndaki atık yönetimine ilişkin görevlerin de-taylanarak genişletilmesi gerekir. Geri kazanılabilir ambalaj atıklarının yö-netimi ve bunun gibi diğer özel atık ve tehlikeli atıkların kaynağında ayrı top-lanması hususu açık ve detaylı olarak

Çalışanlara yapılan rutin tıbbi tetkikler ile periyodik sağlık kont-

rolleri için Türkiye’nin her yerinden bize ulaşarak mobil hizmetlerimiz-

den yararlanabilirsiniz.

İletişim Bilgilerimiz:

Tel: + 90 312 344 01 96 Fax: +90 312 343 66 46

www.ekoteknikisg.com [email protected]

kanunla belediyelerin sorumluluğuna mutlaka verilmelidir. Aksi durumda yürürlükteki yönetmelikler tek başına etkili güç sergileyememektedir.

• Belediye alt yapı yatırımları konu-sunda Çevre ve Şehircilik Bakanlığının ve AB’nin hibe destek çalışmaları mevcuttur. Bugüne kadar önemli pro-jeler geliştirilmiştir. Bunun yanı sıra alt yapı hizmetlerinde kullanılmak üzere Dünya Bankası’nın Ülke Yardım Stratejisi Programı kapsamında İller Bankası Anonim Şirketi ile yürüttüğü çalışmalar vardır. Bu çalışmaların amacı; geri ödeme gücü ve yatırım ihtiyacı olan belediyelerde su, atık su ve katı atık yatırımlarının gerçekleş-tirilmesi ve sürdürülebilir bir finans mekanizmasının oluşturulmasıdır. Ancak, yapılan projeler şu ana kadar su, atık su ve kanalizasyon projeleri üzerinde yoğunlaşmıştır. Bunun en büyük nedeni de İller Bankası bün-yesinde güçlü bir katı atık biriminin olmamasından kaynaklanmaktadır. Projelerde banka kredilendirmesi, 5 yıl anapara geri ödemesiz dönem olmak üzere toplam 17 yıl vadelidir. Ayrıca bankanın 10.000 ve daha küçük ölçekli belediyelere katı atık projeleri konusunda hibe destek önerisi ol-makla birlikte Çevre ve Şehircilik Ba-kanlığınca uygun görülmemişti. Katı atık yatırım projelerinde İller Bankası daha aktif rol üstlenebilir. Bunun için ilk yapılacak iş güçlü bir atık yönetimi biriminin oluşturulmasıdır.

Bir sonraki sayıda TÜRKİYE’DE ATIK YÖNETİM UYGULAMALARININ DEĞERLENDİRİLMESİ (2) ile devam edeceğiz.

Page 37: İrem Nurgül Durmuş - Proteknik İSG · 2015. 6. 1. · olmak yeterli değil, en az 5 yıllık tecrübesi de olması lazım” gibi konulan bu şartlar ile beraber tam zamanlı
Page 38: İrem Nurgül Durmuş - Proteknik İSG · 2015. 6. 1. · olmak yeterli değil, en az 5 yıllık tecrübesi de olması lazım” gibi konulan bu şartlar ile beraber tam zamanlı

38

Yıldız Teknik Üniversitesi (YTÜ) Vakfı Ankara Şubesi’nde düzenlenen konferansta, İş Sağlığı ve İş Güvenli-ği Uzmanı Zuhal Erişen iş güvenliği konusunda önemli bilgiler verdi. Türkiye’de her 6 dakikada bir iş kazası meydana geldiğini aktaran Erişen, dünyada her yıl 1,2 milyon insanın iş kazası ve meslek hastalıklarından hayatını kaybettiğini ifade etti.YTÜ Vakfı Ankara Şubesi Sosyal Tesisleri’nde düzenlenen etkinlikte İş Güvenliği Uzmanı Zuhal Erişen, Vakıf yetkilileri ve davetlilerle buluştu.

SON YASA İLE TÜM İŞÇİLER İŞ GÜ-VENLİĞİ KAPSAMINA ALINDI

Konferansta ‘İş Salığı ve İş Güvenliği’ konusunda birbirinden ilginç örnekler verildi. Cumhuriyet tarihinde çalışma hayatı ile ilgili yapılan düzenlemele-re değinen Erişen, bu konudaki ilk düzenlemenin 2 Ocak 1924 tarihinde “Hafta Tatili Yasası” ile gerçekleştiğini dile getirdi. 28 Ocak 1946’da Çalışma Bakanlığı’nın kurulduğunu ve bakan-lık görevleri arasına sosyal güvenlik de eklendiğini dile getiren Erişen, 20

Yıldız Teknik Üniversitesi (YTÜ) Vakfı Ankara Şubesi, sosyal aktivitelerinden birini sosyal tesi-sinde gerçekleştirdi. Günümüzün güncel konularından “İş Sağlığı ve İş Güvenliği” mevzuatını ele alan bir sunum yapıldı; Ankara’daki mütevellilerden İş Güvenliği Uzmanı, Kimya Mühendisi Zuhal Erişen tarafından konferans verildi. Mezunların ilgi ile izlediği etkinlik sonunda Çare OSGB’nin İş Güvenliği Uzmanlarından olan Zu-hal Erişen’e Vakıf Şube Başkanı Ahmet Sarıgül tarafından plaket takdim edildi.

Haziran 2012 tarihinde TBMM tarafın-dan kabul edilen 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu ile ilk kez tüm çalışanların iş güvenliği kapsamına alındığını belirtti.

“HER ALTI SAATTE 1 İŞÇİ HAYATINI KAYBEDİYOR”

İş Sağlığı ve İş Güvenliği konusunda dünyadan ve Türkiye’den ilginç ista-tistikler paylaşan Erişen, Türkiye’de her 6 dakikada bir iş kazası meydana geldiğini, her iki buçuk saatte bir 1 çalışanın sakat kaldığını, her 6 saatte 1 çalışanın ise hayatını kaybettiğini aktardı. Erişen’in verdiği bilgilere göre dünya genelinde iş kazaları can ve mal kaybı oldukça fazla.İş kazaları ve meslek hastalıkları-nın ABD’ye yıllık maliyeti 190 milyar doları bulurken, Norveç için bu rakam 40 milyar kron, Almanya için 28 milyar dolar, Avustralya için ise yılda 15-37 milyar Avustralya doları olarak ger-çekleşiyor.Erişen’in sunumuna göre dünyada her yıl 1.2 milyon insan iş kazaları ve meslek hastalıkları sonucu hayatını

kaybederken, 160 milyon çalışan iş kazaları ve meslek hastalıkları dolayı-sıyla yaralanmakta ve hastalanmakta.

“İŞ KAZALARININ YÜZDE 98’İ İNSAN KAYNAKLI”

Erişen, iş kazalarının sebepler ile ilgili de çarpıcı istatistiklere yer verdi. Erişen’in verdiği bilgilere göre iş kazaları yüzde 78 oranında ‘Teh-likeli Hareket’ olarak nitelendirilen kusurlar, yüzde 20’si ise ‘Tehlikeli Durum’dan kaynaklanıyor. Kazaların yüzde 2’lik kısmını ise doğal afetlerden kaynaklıyor.Kazaların incelendiğinde 5 temel nedenin arka arkaya dizilmesi sonucu meydana geldiğini aktaran Erişen, bu 5 temel faktöre Kaza zinciri adı verildiğini belirtti. Erişen bu 5 faktöre şöyle sıraladı: ‘İnsanın tabiat şartları karşısında zayıflığı, kişisel kusurlar, tehlikeli hareket-tehlikeli durum, kaza olayı, yaralanma.YTÜ Mezunlarının ilgi ile izlediği etkinlik sonunda Zuhal Erişen’e Vakıf Şube Başkanı Ahmet Sarıgül tarafın-dan plaket takdim edildi.

Çare OSGB - İş Güvenliği Uzmanı Zuhal Erişen YTÜ Vakfı Ankara Şubesi’nde konferans verdi. YTÜ Mezunlarının ilgi ile izlediği etkinlik sonunda Zuhal Erişen’e Vakıf Şube Başkanı Ahmet Sarıgül tarafından plaket takdim edildi.

Çare OSGB Uzmanı Erişen’den

YTÜ Vakfı’nda Ses Getiren

Konferans

Page 39: İrem Nurgül Durmuş - Proteknik İSG · 2015. 6. 1. · olmak yeterli değil, en az 5 yıllık tecrübesi de olması lazım” gibi konulan bu şartlar ile beraber tam zamanlı
Page 40: İrem Nurgül Durmuş - Proteknik İSG · 2015. 6. 1. · olmak yeterli değil, en az 5 yıllık tecrübesi de olması lazım” gibi konulan bu şartlar ile beraber tam zamanlı

MAKALE S. Yasin BostancıÇSGB / İSGGMiSG Uzman Yardımcısıİnşaat Mühendisi

İşÖzellikle endüstriyel iş sahasının normal-dışı büyümesi sonucu gündelik iş algısı yerini her gün yeni ve her gün daha yoğun bir iş algısına bıraktı. Evvelinde bahçesiyle uğraşan ya da zanaatından ekmeğini kazanan zevat bu sahalarında süratle endüstriyelleşmesi sonucu bambaşka koşullara tabi olagelmişlerdir. Bu yazımı hayatının üçte birini mesaide geçiren biz insanoğlunun belki de en temel meselelerinden biri olan iş tatminine ayırdım.

Algı-Davranış ikilisi

Psikoloji ya da tam manasıyla psike-logos ile küçükte olsa bir temas halin-de bulunanlar bu bilimin öz olarak insan algısı ve neticesinde oluşan davranış biçimlerini incelediğini bilir.

Bu minvalde, psikolojik bir terim olan iş tatmini konusunun da bu esas biçimi göz ardı etmeksizin değerlen-dirmesi zarureti hâsıl olmaktadır.

Esas olarak insan bir şeyi iki yönlü algılar:

• Duygular• Bilişler(Düşünceler)

İşte bu iki algılama aracı arasında çok girift bir bağ bulunmaktadır.

Tam deyimiyle: Biliş ve duygu iç içe geçmiş ve birbirinden kolayca soyut-lanamayan iki unsurdur.

Bir örnekle açıklamak gerekirse: “Ücretim düşük” ifadesi ücretime ait geliştirdiğim algının bilişsel unsurunu“Çok az kazanıyorum ve bu beni endişelendiriyor” ifadesi ise bu algının duygusal unsurunu oluşturur.

40

Tat- mini

Page 41: İrem Nurgül Durmuş - Proteknik İSG · 2015. 6. 1. · olmak yeterli değil, en az 5 yıllık tecrübesi de olması lazım” gibi konulan bu şartlar ile beraber tam zamanlı

4141

Ve son olarak Algı-Davranış prensibi gereğince bahsi geçen algı unsurları davranışa “ücret yönünden daha iyi bir iş aramalıyım” ifadesiyle yansıyabilir.

Arthur Schopenhauer’in başka bir konuyla ilintili olmasına rağmen bu konuda da gayet işlevsel olacağını düşündüğüm bir su metaforunda: suyun bileşenlerinin yani hidrojen ve oksijenin suyu meydana getirdiği gibi insan idrakinin de nesnellik ve öznel-lik bileşkesine atıf vardır.

Söz konusu metafor insan algısının yazının başlarında değinmiş olduğum unsurları için pek rahatlıkla kullanılabilir.

İnsan duygu ve bilişlerinden mürek-kep bir varlıktır.

Psikolojik temellere değindikten son-ra şimdi de biraz iş tatmini konusuna eğilelim:

İş Hayatında Başlıca Algı Biçimleri

Bilim adamları insanların sonsuz sayıda algıları yani duygu-düşünce-leri olduğunda hemfikirler. Tabi ki algı sayısı, kalitesi ve genişliği kişiden kişiye farklılık arz etmekte. Buna kar-şın sosyal bilimler, esas vazifeleri olan

insanı anlamlandırma çabasından geri adım atmamış insana ilişkin mümkün olan tüm bilgileri toplamış ve yakla-şımsal kuramlar oluşturmuşlardır.

İş hayatında oluşan temel algıların analizi bu çabaya bir örnektir.

Bu yaklaşım insanların yalnızca iş ile ilgili pozitif ve negatif değer verişle-rinden beslenir. İşte yazıma ismini vermiş olduğum iş tatmini kavramı çalışanların bir işle ilgili oluşturduğu bu değerlendirmelerin özetidir.

İş tatmini kavramını daha iyi analiz edebilmek için insanların bu terimden ne anladıklarını bilmek ve sınıflandır-mak gereklidir.

İş Tatmini denince akla neler gelir?

• Ücret• İşin kendisi• Çalışma Ortamı• Kariyer Olanakları• İşin kişi için anlamlılığı• Kurumun kendine özgü kültürü• Çalışan-amir ve çalışan-çalışan iletişimi• Çalışma Arkadaşları• İşten ötürü doğan haklar• Özel hayat-İş dengesi

• İşin kişilik gelişimine katkıları• İşin kişinin yetenek ve beceri limit-lerine uygunluğu

Bu liste çok daha uzun hale getirile-bilir ama sanıyorum ki sıraladığım maddeler kabaca iş tatmini algısının bileşenlerini görmek için yeterli.

Bu sınıflandırma ne işe yarar?

• Kişi, yapmış olduğu iş ile ilgili iş tatmini noktasında içgörü kazanır.• Bu içgörü onu daha doğru hamlele-re yöneltir.(Başka bir iş aramak gibi)• Kişi bu maddelere bakarak hem kendini anlar(nelere değer verdiğini) hem de olmak istediği yeri ve yap-mak istediği işi belirler.(Dışa dönük bir insansa şayet masa başı bir işin yerine üretim içinde olabileceği bir iş tercihi gibi)

Özetlemek gerekirse, kimisi için ücret kimisi için iş ortamı önemlidir, kimisi gün boyu sessiz sedasız oturabilirken kimisi sohbet edebileceği bir arkadaş ister, kimi çalıştığı yerle özdeşleşir kimi ise yangın çıksa umursamaz, kimi yaptığı işi sever kimisi insanların yaptığı işe bakışlarını, kimi yaptığın-dan haz almak ister kimisi ise teşek-kür… Bu yazdıklarım bizleriz.

Page 42: İrem Nurgül Durmuş - Proteknik İSG · 2015. 6. 1. · olmak yeterli değil, en az 5 yıllık tecrübesi de olması lazım” gibi konulan bu şartlar ile beraber tam zamanlı

42

“Bu Ülkenin Marketi” sloganı ile her geçen gün daha da büyüyerek ilerleyen Makro Market, İşSağlığı ve Güvenliği konusunda henüz 6331 Sayılı İSG Kanunu yayınlanmadan tedbir almaya baş-layan ve insana verdiği değerle ülkenin yıldızı olan markalardan birisidir.

Sektörlerinde hep ilkleri yapan bir yönetim anlayışına sahip Makro Market, İş Sağlığı ve Güvenli-ği konusunun da hassasiyetle üzerinde durmaktadır. Bu sebeple sağlıklı ve güvenli bir ortamdaçalıştırdıkları personellerinden de maksimum verim alarak kaliteli hizmetin örnek gösterilenfirması olma yolunda ilerlemektedir.

Yasal zorunluluk başlamadan İSG konusunda yerinde ve riskli görülen tüm alanlardabirçok tedbirler alan Makro Market, yasal zorunluluktan ziyade, şirketin insana verdiği önemebinaen tüm çalışmalarını tamamlamıştır.

Makro Market İSG Konusunda Çalışmalar Hızla Devam Ediyor

Page 43: İrem Nurgül Durmuş - Proteknik İSG · 2015. 6. 1. · olmak yeterli değil, en az 5 yıllık tecrübesi de olması lazım” gibi konulan bu şartlar ile beraber tam zamanlı

43

Mete Kurt Kimdir? 1959 yılında Elbistan’da doğan Mete

Kurt, 20 yıl TSK’de değişik komuta kademelerindeyöneticilik yapmıştır. 2000 yılında emekli olan Kurt, silahlı kuvvet-lerde iken İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi,İnsan Kaynakla-rı Ana Bilim Dalı üzerine yüksek lisans yapmıştır. Emekli olduktan

sonra Türkiye’de elektrikve enerji konularında önemli pro-jelere imza atan MET Enerji’de Kalite Yönetim Sistemleri Müdürlüğü yapmıştır. Bu esnada Kalite Yönetim Sistem-

leri ile ilgili olarak birçok eğitimler de alan Mete Kurt, Uluslararası Baş Denetçi Sertifikası’na da sahiptir.

2006 yılında, Makro Market’e

İnsan Kaynakları Müdürü olarak göreve başlayan Mete Kurt, İnsan Kaynakları yanında sırasıyla

Ar-Ge Koordinatörlüğü yaparak yönetim sistemioluşturma çalışmalarında bulunmuş ve

2011 Eylül ayından buyana “İnsan Kaynakları ve

İdari İşler Direktörü” olarakgörev yapmaktadır.

Makro Market için iş sağlığı güvenliği ne anlama geliyor?

Makro Market hizmet sektöründe faaliyet gösteren “Bu ülkenin marke-ti” sloganı ile çalışmalarına her geçen gün bir yenisini ekleyerek büyümesini sürdürmektedir. İş Sağlığı ve Güvenliği konusu şirke-timizin, insana verdiği değerle orantılı olarak önem arz etmektedir.

6331 Sayılı İş Sağlığı Güvenliği Kanu-nu yeni yürürlüğe girdi. Ancak Makro Market buna rağmen birkaç yıldır iş sağlığı güvenliği alt yapısı kurmuş ve belli mesafe almış durumda. Bu ger-çekten önemli bir durum. Sizi erken davranmaya iten nedenler nelerdir?

Biz sektörümüzde hep ilkleri yapan bir yönetim anlayışına sahibiz.

İş Sağlığı ve Güvenliği konusu çalı-şanlarımız açısından hassasiyetle üzerinde durduğumuz bir konudur. Çünkü sağlıklı ve güvenli bir ortam-da çalıştırdığınız personelden verim alma oranınız yüksek olacaktır.

Yasal zorunluluk başlamadan önce Makro Market olarak İSG konusunda yerinde ve riskli gördüğümüz alanlar-da birçok tedbirler almıştık. Ancak yine de bu konudaki yasal ça-lışmalar ve yönetmelikler, çalışmala-rımızın hayata geçirilmesinde önemli bir etken olmuştur. Bu konuda yöneti-mimizin desteğiyle, yasal zorunluluk-tan ziyade şirketimizin insana verdiği öneme binaen birtakım faaliyetleri öncesinden başlatmış bulunmaktayız.

2014 yılında İSG ile ilgili planlarınız, yol haritanız, hedefleriniz nelerdir?

2014 yılında İSG ile ilgili olarak en önemli başlattığımız projelerden bir tanesi uzaktan eğitim mantığı çerçe-vesinde yeni oluşturduğumuz eğitim portalımız (Makro Akademi) vasıtasıy-la İSG eğitimleridir.

Bu sayede zamandan, iş gücü kay-bından ve birçok maliyet unsurundan tasarruf etmiş bulunmaktayız. İş başıyapan personelimize verilen şifre yön-temiyle İSG Eğitimleri takip edilmekteve sertifikaları, müşterek çalıştığımız Ekoteknik firması tarafından hazırlan-maktadır. Sektörel olarak az tehlikeligrupta olmakla birlikte bazı çalışmasahalarımızla ilgili olarak yüz yüzeeğitimlerimiz devam etmektedir. Aynızamanda yeni işletmeye aldığımızçalışma sahalarımızda risk analizleri,acil eylem planları vb. faaliyetlerimizdevam edecektir.

2014 yılında İSG ile ilgili uzaktan eğitim mantığı çerçevesinde Makro Akademi Eğitim Portalı’na geçiş yapıyoruz. Bu sayede zamandan, iş gücü kaybından ve birçok maliyet unsurundan tasarruf etmiş bulunmaktayız. İş başı yapan perso-nelimize verilen şifre yöntemiyle İSG eğitimlerine giriş yapılabilmektedir. Sertifikalar müşterek çalıştığımız Ekoteknik İSG firması tarafından hazırlanmaktadır.

Sektörel olarak az tehlikeli grupta olmakla birlikte bazı çalışma sahalarımızla ilgili olarak yüz yüze eğitimlerimiz devam etmektedir. Aynı zamanda yeni işletmeye aldığımız çalışma sahalarımızda risk analizleri, acil eylem planları da Ekoteknik İSG ortak çalışmaları ile devam etmektedir.

Page 44: İrem Nurgül Durmuş - Proteknik İSG · 2015. 6. 1. · olmak yeterli değil, en az 5 yıllık tecrübesi de olması lazım” gibi konulan bu şartlar ile beraber tam zamanlı

44

Gıda (market) iş kolunda İSG açı-sından örnek bir çalışma yaptığınız söylenebilir mi?

Elbette söylenebilir; 6 Bölge Müdürlü-ğümüz mevcuttur, çalışan sayısı 50 ve üzeri olan işyerlerimizde İSG kurulları oluşturulmuş ve risk analizlerine bağlı olarak gerekli tüm tedbirler alınmıştır.

Bu çerçevede işyeri hekimleri ve sağ-lık personelinin çalışabileceği hasta muayene odaları, yönetmeliğin tanım-ladığı doğrultuda tam teşekküllüolarak, çalışanlarımızın hizmetine sunulmuştur.

Bunun haricinde risk analizlerinde riski yüksek yerlerle ilgili olarak ihti-yaç duyulan İSG malzeme, donanım ve ekipmanları temin edilmiş ve çalı-şanlarımızın daha risksiz bir ortamda çalışmaları amacıyla tahsis edilmiştir.

İSG konusunda toplum bilincinin oluşmasına yönelik görüş ve önerile-riniz nelerdir?

İş Sağlığı ve Güvenliği konusunda top-

lum bilincinin oluşmasında en önemli etkenlerden birisi eğitimdir. Eğitimlebilinçlendirilmiş işgücünün iş kazası ile karşılaşma riski azalmış olacaktır.

Bu bilincin oluşturulması için, ilko- kuldan başlayan küçük görsellerin hazırlanması ve eğitim çalışmalarının yapılması gerekir. İşyerlerinde ise İSG’ne yönelik eğitim amaçlı değişik aktivitelerin (konferans, film gösteri-mi, basılı yayınlar vb) gerçekleştiril-mesi fayda sağlayacaktır.

Ekoteknik İSG Dergisi, binlerce iş güvenliği uzmanı, iş yeri hekimi, sağ-lıkçı, mühendis ve üst düzey bürok-ratlarla iletiliyor. Dergimiz aracılığı ile vermek istediğiniz mesajlar varsa onları da alabilir miyiz?

İSG ile ilgili faaliyetlerimizi Ekotek-nik ile beraber sistematik bir şekilde yürütmekteyiz. OSGB hizmetlerinden, tıbbi laboratuvar hizmetlerine, çevre laboratuvarı hizmetinden, eğitim kurumu hizmetlerine kadar tüm çalışmalarından dolayı Ekoteknik İSG firması yönetici ve çalışanlarına teşekkür ederiz.

6 Bölge Müdürlüğümüz, 231 şubemiz, 7000 ‘i aşan çalışanlarımız ile tüm İSG tedbirleri alınmış, İSG Kurulları oluşturulmuş ve risk analizlerine bağlı olarak gerekli tüm tedbirleri almış olan bir firmayız.

Bu çerçevede işyeri hekimleri ve sağlık personelinin çalışabileceği hasta muayene odaları, yönetmeliğin tanımladığı doğrul-tuda tam teşekküllü olarak çalışanlarımı-zın hizmetine sunulmuştur. Bunun haricin-de risk analizlerinde riski yüksek yerlerle ilgili olarak ihtiyaç duyulan İSG malzeme, donanım ve ekipmanları temin edilmiş ve çalışanlarımızın daha risksiz bir ortamda çalışmaları amacıyla tahsis edilmiştir. Güven içinde çalışıyoruz.

Page 45: İrem Nurgül Durmuş - Proteknik İSG · 2015. 6. 1. · olmak yeterli değil, en az 5 yıllık tecrübesi de olması lazım” gibi konulan bu şartlar ile beraber tam zamanlı

45

Page 46: İrem Nurgül Durmuş - Proteknik İSG · 2015. 6. 1. · olmak yeterli değil, en az 5 yıllık tecrübesi de olması lazım” gibi konulan bu şartlar ile beraber tam zamanlı

46

MAKALE Dr. Tahir Soydal Genel KoordinatörÇare İSG

Portör; Portör bulaşıcı hastalıklara neden olan etmenleri taşıyarak onları başkalarına bulaştıran, buna karşılık kendileri çoğu zaman sağlıklı durumda kalan insanlar anlamına gelmektedir Portör muayenesi ise herhangi bir mevzuatta tanımlanmamıştır. Ancak bu kavram sıklıkla, yiyecek üreten ve satan kimselerin bulaşıcı hastalık taşıyıcılığı açısından yapılan periyodik sağlık kontrollerindeki tıbbi tetkikler ve sonuçların hekimlerin tıbbi muayenesi ile ta-mamlanarak karar verildiği bir süreci ifade etmektedir.

Bulaşıcı hastalıkların kontro-lünde en önemli ilke enfek-siyon kaynağını yok etmek-tir. Bir hasta bulunduğunda,

bir yandan onu tedavi edip mikrop saçmaz hale getirirken, diğer yandan o kişinin mikrobu nereden aldığını ve kimlere bulaştırmış olabileceğini araştırmak anlamına gelmektedir.

Kaynak bazen hiçbir klinik belirtisi olmayan taşıyıcılardır (portör). Bu-laşıcı hastalıkların yayılmasında en tehlikeli kaynaklar da bunlardır.

Enfeksiyon hastalıklarından korun-mak için işyerlerinde alınması gere-ken konumuzla ilgili tedbirleri;

1- Kaynağa yönelik koruyucu sağlık hizmetleri kapsamında hasta ve taşı-yıcıların tespiti, kesin tanı ve tedavisi-nin yapılması,2- Bulaşma yollarına yönelik koruyu-cu sağlık hizmetlerinde işyerinde çev-resel hijyen önlemlerine ait tedbirler ile atık yönetimini,3- Konakçıya yönelik koruyucu sağlık hizmetlerinde ise kişisel hijyen, sağlık eğitimi ve bağışıklama,

olarak sıralayabiliriz.

Toplumda bulaşıcı hastalıkların kontrol altına alınması ve yayılmasının önlenmesi ve kişilerin sağlığının ko-runması devletin temel görevleri ara-sındadır. Bu kapsamda 1930 yılında çıkartılan Umumi Hıfzıssıhha Kanunu-nun 126. Maddesinde 3 ayda bir gıda sektöründe çalışanların bulaşıcı has-talıklarının olmadığını sıhhi raporla belgelendirmesini, 127. Maddesinde ise bu sıhhi raporların ücretsiz olarak hükümet tabipleri tarafından verilebi-leceği belirtilmiştir.

PORTÖR MUAYENESİ

KALKTI MI?

Gerek Kanun’unda, gerekse Hijyen Yönetmeliği’nde zikredilen “bulaşıcı hastalığı olanlar ile taşıcı olanların çalıştırılmaması, bunların sağlıklı olduklarının belgelenmesi, bunu bir hekim raporuyla belgelemesi” vb ifadeler açık ve net olarak bulun-makta iken ve dahi 5,9 ve 10. Maddeler nedeniyle 282 Madde kapsamında cezalandırma yapılacağı hükmüne karşın sağlık muayenesi ve tetkikin kalktığı söylenebilir mi?

!

Page 47: İrem Nurgül Durmuş - Proteknik İSG · 2015. 6. 1. · olmak yeterli değil, en az 5 yıllık tecrübesi de olması lazım” gibi konulan bu şartlar ile beraber tam zamanlı

47

ESKİ HALİ:Madde 126 – “Yenilecek ve içilecek şeyler satan veya veren veyahut taharet ve nezafete müta-allik sanatlar ifa edenler her üç ayda bir kendilerini muayene ettirerek bir sıhhi rapor almaya mecburdurlar. Bunlardan devrei sirayette frengi ve sari verem ve cüzzama müptela olanlar-la halkın istikrah ve nefretini mucip bir cilt hastalığına duçar olanlar sanatlarını icradan menolunurlar.”Madde 127 – “126 ncı maddede zikrolunan sıhhi muayene meccanen belediye tabipleri tarafından yapılır. Belediye tabipleri bulunmayan yerlerde bu vazife hükümet tabipleri ta-rafından icra olunur. Mahalli belediyelerince hangi meslek ve sanat erbabının muayene-ye tabi olduğu 266 ncı maddede zikredilen nizamnameye dercolunur hükmü mevcuttur.”

YENİ HALİ“Madde 126 – Gıda üretim ve satış yerleri ve toplu tüketim yerleri ile insan bedenine temasın söz konusu olduğu temizlik hizmetlerine yönelik sanatların ifa edildiği iş yeri sahipleri ve bu iş yerlerinin işletenleri, çalışanlarına, hijyen konusunda bu iş yerle-rindeki meslek ve faaliyetin gerektirdiği eğitimi vermeye veya çalışanların bu eğitimi almalarını sağlamaya, belirtilen eğitimleri almış kişileri çalıştırmaya, çalışan kişiler ise bu eğitimleri almaya mecburdurlar. Bizzat çalışmaları durumunda, iş yeri sahipleri ve işletenleri de bu fıkra kapsamındadır. Bulaşıcı bir hastalığı olduğu belgelenenler ile iş yerinin faaliyet ve hizmetlerinden doğrudan yararlananları rahatsız edecek nitelikte ve görünür şekilde açık yara veya cilt hastalığı bulunanlar, bizzat çalışan iş yeri sahipleri ve işletenleri de dâhil olmak üzere, alınacak bir raporla hastalıklarının iyileştiği belgeleninceye kadar, birinci fıkrada belirtilen iş yerlerinde çalışamaz ve çalıştırılamazlar. Çalışanlar, hastalıkları konusunda işverene bilgi vermekle yükümlüdür.”

127 nci maddesi aşağıdaki şekilde düzenlenmiş ve Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.

“Madde 127- 126 ncı maddede belirtilen iş yerlerindeki hijyen eğitimine yönelik hu-suslara, bu iş yerlerinde çalışmaya engel bulaşıcı hastalıkların ve cilt hastalıklarının neler olduğuna, iyileşme hâlinin belirlenmesine, hangi meslek ve sanat erbabının 126 ncı madde kapsamında olduğuna ilişkin usûl ve esaslar, Sağlık, İçişleri ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlıklarınca müştereken çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir.126’ncı maddede belirtilen iş yerlerinde bulaşıcı bir hastalık veya bir salgın hastalık çıkması durumunda, bu hastalıkla alakalı gerekli incelemeler, analiz masrafları iş yeri sahipleri ve işletenlerince karşılanmak üzere ilgili kurumlar tarafından yapılır.126’ncı maddede belirtilen iş yerlerinde bulaşıcı bir hastalık veya bir salgın hastalık çıkması hâlinde doğacak hukukî sorumluluklar ile bu durumdan zarar gören kişi veya kurumların hukukî yol vasıtasıyla talep edebilecekleri tazminat ödemeleri veya olabilecek diğer ödemeler iş yeri sahiplerine ve işletenlerine aittir.”

Yasaya göre eski yada yeni halinde “portör muayenesi” ifa-desi hiç geçmemektedir. Ancak kanunda olmayan bir ifade Sağ-lık Bakanlığının bir genelgesi ile kaldırıldı şeklinde zikredilmiştir.

Sahada portör muayenesi denilen şey aslında kişinin bulaşıcı hastalığı olmadığını belgeleyen ve resmi hekim-den alınan sağlık raporudur.

Bu raporun alınabilmesi için gene Sağlık Bakanlığı’nın 2009/5 Sayılı Genelgesi ile bir takım tetkiklerin yapılması zorunlu kılınmıştır.

Kanunun eski yada yeni ha-linde tetkik ifadesi bulun-mamaktadır. Dolayısıyla bu manada kısıtlayıcı bir hüküm de yoktur. Sağlık Bakanlığı Hukuk Müşavirliği’nin daha

önce vermiş olduğu görüşte de açıkça belirtildiği gibi yapı-lan tıbbi tetkikler muayenenin kapsamında olmayan ancak bunu tamamlayan işlemlerdir. Bu nedenle özel yerlerde üc-retli olarak yapılması müm-kün kılınmıştır.

Umumi Hıfzıssıhha Kanu-nu’nda yapılan değişiklikle gıda iş kolunda çalışanlara

!

Page 48: İrem Nurgül Durmuş - Proteknik İSG · 2015. 6. 1. · olmak yeterli değil, en az 5 yıllık tecrübesi de olması lazım” gibi konulan bu şartlar ile beraber tam zamanlı

48

hijyen eğitimi alma zorunlu-ğu getirilmiş resmi hekimler tarafından 3 ayda bir ücretsiz yapılması gereken sıhhi ra-porlarla ilgili düzenleme kal-dırılmış. Yerine “Bulaşıcı bir hastalığı olduğu belgelenen-ler ile iş yerinin faaliyet ve hizmetlerinden doğrudan ya-rarlananları rahatsız edecek nitelikte ve görünür şekilde açık yara veya cilt hastalığı bulunanlar, bizzat çalışan iş yeri sahipleri ve işletenleri de dâhil olmak üzere, alına-cak bir raporla hastalıkları-nın iyileştiği belgeleninceye kadar çalışamaz ve çalıştı-rılamazlar.” Hükmü getiril-miştir. Buna göre kişilerin bulaşıcı hastalığı olmadığının belgelenmesi gerekmektedir. Yani Kanun’un eski halinde 3 ayda bir sıhhi muayene ve hekim raporu zorunluluğu varken, yeni halinde “bulaşıcı hastalığı olanların” çalıştırıl-maması hükmü şeklinde bu yükümlülük devam etmekte-dir. Bu belgelenme işi 6331 sayılı kanun maddesinde be-lirtilen işverenin yükümlükleri arasında bulunan çalışanın sağlığının korunması ile ilgili işe başlarken “işe uygunluk” sağlık raporu alma sağlık gözetimine tabi tutulmaları ve periyodik olarak da bu işlem-lerin takip edilme zorunlulu-ğu bulunmaktadır. Bu sağlık gözetiminde çalışanların bulaşıcı hastalıklar yönünden değerlendirilmesi ve bulaşıcı hastalık taşıyanların iyileşin-

ceye kadar çalışmalarına izin verilmemesi gerekmektedir. Bulaşıcı hastalık taşıyıcılığı-nı tetkik yaptırmadan nasıl anlayacaktır. Örneğin hepatit taşıyıcısı olan kişiyi yalnızca muayene ederek sen bura-da çalışamazsın ya da sana koruyucu aşı yapmak gerekir diyebilecek hekim var mıdır?

Daha önceki kanunda da açık-ça yer almamasına rağmen Sağlık Bakanlığı genelgesinde muayeneye esas tıbbi tetkik-lerden söz edilmiştir. Kanunda ücretsiz resmi hekim muaye-nesini kaldırıp yerine 6331 Sa-yılı Kanun’da belirtilen işe giriş muayenesi ve sağlık gözetimi ile kişilerin bulaşıcı hastalık taşımaları halinde çalıştırı-lamayacağı hükmünü işyeri hekiminin düzenleyeceği gıda iş kolunda çalışabilir raporu bulaşıcı hastalık taşımıyor anlamına gelmekte iken İşyeri hekimleri daha önce resmi ta-biplerin istemiş olduğu tetkik-leri istememeleri anlamında algılanan Sağlık Bakanlığı’nın portör muayenesini kaldırdık açıklaması ile ne kadar teh-likeli olduğunu anlamak için hekim olmaya gerek var mı ?

Tıbbi tetkikler gereksiz ise ka-nunda sadece resmi hekimlerin sorumluluğunda sıhhi rapor yani muayene hükmü var iken neden bu konuda bir genelge ile tıbbi tetkikler için standart getiren bir genelge yayınladı (2005/9 Sayılı Genelge) yıllarca

bu standartlarda tetkik yapıl-masını sağladı da genelge ile tetkik yasada geçmiyor yapma-nıza gerek yok demedi?

İş sağlığı güvenliği eğitimleri mevzuat gereği belirli süre-de yenilenmesi gerekirken 8 saatlik hijyen eğitimin sadece ömür boyu geçerli olması ve bu şekilde toplumu bulaşıcı hastalıklardan koruyoruz yak-laşımı ne kadar gerçekçi?

Aslında Kanuna istinaden çıkarılan Hijyen Yönetmeliği bu konuyu desteleyen fark-lı tamamlayıcı bir konudur. Muayene ve taşıyıcığın yada hastalığın tesbiti tetkikin yerine geçecek muadil bir uygulama değildir. Bu mese-lenin karıştırılmaktadır. Hijyen Yönetmeliği’nin amacı başlı-ğında, bulaşıcı hastalıkların teşhis, tedavisine atıfta bulu-nulmuş ki eğitimle teşhis ve tedavi mümkün değildir.

Diğer taraftan kanunda, ça-lışmaya engel bulaşıcı hasta-lıkların neler olduğu, iyileşme halinin belirlenmesi bu kap-samdaki meslek erbabının kimler olduğu ile ilgili konulara açıklık getirmek üzere, çıkarı-lacak yönetmelikle belirlenir denilmektedir. Ancak çıkartılan yönetmeliğin adı son derece dar kapsamlı ve kanunda sanki sadece hijyen konusuna açıklık getirilmesi istenmiş gibi eğitim konusu ön plana çıkarılarak, bulaşıcı hastalıkların teşhis, te-

İş sağlığı güvenliği eğitimleri mevzuat gereği belirli sürede yenilenmesi gerekirken 8 saatlik hijyen eğitimin sadece ömür boyu geçerli olması ve bu şekilde toplumu bulaşıcı hastalıklardan koruyoruz yaklaşımı ne kadar gerçekçi?

Page 49: İrem Nurgül Durmuş - Proteknik İSG · 2015. 6. 1. · olmak yeterli değil, en az 5 yıllık tecrübesi de olması lazım” gibi konulan bu şartlar ile beraber tam zamanlı

49

davi ve izlenmesi ile ilgili kanun hükmü ihmal edilmiştir.

Yeni kanunda getirilen, Gıda iş yerlerinde bulaşıcı bir has-talık veya bir salgın hastalık çıkması hâlinde doğacak hukukî sorumluluklar ile bu durumdan zarar gören kişi veya kurumların hukukî yol vasıtasıyla talep edebilecek-leri tazminat ödemeleri veya olabilecek diğer ödemeler iş yeri sahiplerine ve işletenle-rine aittir şeklinde getirilen sorumluluklardan işveren ben ömür boyu geçerli hijyen eğitimi almış personel çalıştı-rıyorum deyip kurtulabilecek mi? Ya da işverene işe giriş muayenesinde, periyodik muayenelerde yada işçinin ateşli bir hastalığı esnasında “bulaşıcı hastalığı var mıydı /yok muydu, sağlık gözetimi kapsamında bunlar yapıldı mı?” diye sorulacak mı?

Gerek Kanun’unda, gerekse Hijyen Yönetmeliği’nde zikredi-len “bulaşıcı hastalığı olanlar ile taşıcı olanların çalıştırılma-ması, bunların sağlıklı olduk-larının belgelenmesi, bunu bir hekim raporuyla belgelemesi” vb ifadeler açık ve net olarak bulunmakta iken ve dahi 5,9 ve 10. maddeler nedeniyle 282 Madde kapsamında cezalan-dırma yapılacağı hükmüne karşın sağlık muayenesi ve tet-kikin kalktığı söylenebilir mi?

Netice itibariyle; Değişen ve gelişen şartlar değerlendi-rildiğinde yukarıda zikredilen işlemlerin adı ve içeriği değiş-mekle birlikte çalışma koşul-ları, maruziyetler, risk analizi sonuçları, kalite çalışmaları ve belgelendirme standartları, iş sağlığı güvenliği mevzuatı, diğer genel, yerel standart ve uygulamalar açısından bakıl-dığında çalışanın sağlık raporu

Yani Kanun’un eski halinde 3 ayda bir sıhhi muayene ve he-kim raporu zorunluluğu varken, yeni halinde “bulaşıcı has-talığı olanların” çalıştırılmaması hükmü şeklinde bu yüküm-lülük devam etmektedir. Bu belgelenme işi 6331 sayılı kanun maddesinde belirtilen işverenin yükümlükleri arasında bulu-nan çalışanın sağlığının korunması ile ilgili işe başlarken “işe uygunluk” sağlık raporu alma sağlık gözetimine tabi tutul-maları ve periyodik olarak da bu işlemlerin takip edilme zorunluluğu bulun-maktadır. Bu sağlık gözetiminde çalışanların bulaşıcı hastalıklar yönünden değerlendirilmesi ve bulaşıcı hastalık taşıyanların iyileşinceye kadar çalışma-larına izin verilmemesi gerekmektedir.

Sahada portör muayenesi denilen şey aslında kişinin bulaşıcı hastalığı olmadığını belgeleyen ve resmi hekimden alınan sağlık raporudur. Bu raporun alınabilmesi için yine Sağlık Bakanlığı’nın 2009/5 Sayılı Genelgesi ile bir takım tetkiklerin yapılması zorunlu kılınmıştır.

zorunluluğunun devam ettiği, gıda iş kolunda ise bulaşıcı hastalık sorgulamasının devam ettiği, yapılacak tetkikler ve raporun süre ve içerik olarak değiştiği, bunun bir anlamda işyeri hekiminin görev ve yetki-si dahilinde olduğu gerçeğinin hatırlanması, bu anlamda söz konusu Sağlık Bakanlığı’nın genelgesinin sahada yanlış algı, uygulama ve imtinaya se-bep olabileceği, bu nedenle de söz konusu genelgenin ilgili-lerce tekrar değerlendirilerek, kanunda yapılan ve amacına uygun bir bakışın yansıtılması daha faydalı olacaktır.

Devletin asli görevi toplumun sağlığının korunması yanında işverenin ve işçinin bilgilendiril-mesi eğitilmesi ve mağduriye-tinin önlenmesidir. Bu nedenle yukarıdaki konulardaki soruları cevaplandıracak açıklamaları yapmak da görevleridir.

Page 50: İrem Nurgül Durmuş - Proteknik İSG · 2015. 6. 1. · olmak yeterli değil, en az 5 yıllık tecrübesi de olması lazım” gibi konulan bu şartlar ile beraber tam zamanlı

50

MAKALE Uz. Dr. Mehmet ERGİNEkoteknik İSGKlinik Mikrobiyoloji Uzmanı

Virüslerin Kanser Oluşumundaki EtkileriKanserin tarihi insanlığın tarihi kadar eski mi bilinmez ama virüslerin tarihi kadar eski olduğunu söylemek gerçeğe aykırı olmaz. Çünkü bugün elde edilen veriler ve bilgilerin bazı virüslerin tek başına kanser etkeni olduklarını göstermektedir.

Kanserin tarifi kısaca; vücuttaki herhangi bir hücrenin kontrol-süz çoğalması ve bu çoğalma-ya bağlı olarak; önce bulundu-

ğu doku ya da organın mimari yapısını veya işlevini bozmasıdır. Ayrıca bu hücrelerin ürettiği ürünlerin canlı-da yaptığı olumsuz etkilerdir. Hücre üreme ve gelişmesindeki bu bozuk-luklardan en az 40 hücresel genin sorumlu olduğu düşünülmekte ve bu bozukluğa temel gen grubunda çıkan mutasyonlar yol açmaktadır. Bunlar:

1) Stimülatör Genler (Hücre üremesi-ni stimüle eden genler)2) İnhibitör Genler (Hücre üremesini inhibe eden genler)

Hücrelerde ortaya çıkan morfolojik, biyokimyasal veya üreme özellikle-rindeki anormal sapmalara transfor-masyon; transforme hücrelerin deney hayvanlarında tümör oluşturabilme (kanserleşme) özelliğine ya da kanser hücresi şeklindeki davranmasına da neoplastik transformasyon denir.Kanser oluşumunda bilinen faktörler;A) Kimyasal,B) Viruslar,C) Fiziksel,D) Kalıtsal, olarak özetleyebiliriz.

Virüsler ve Onkogenez

Karsinogenezis, çok basamaklı ve multifaktöriyel olay olup, normal bir hücrenin kanser hücresine dönüşme-si için çok sayıda genetik değişkenle-rin olması gereklidir. Bunlar; a) Nokta Mutasyonb) Translokasyonc) Gen Amplikasyonud) Hücresel Onkogen Aktivasyonue) Tümör Supressor Genlerin İnakti-vasyonu gibi mekanizmalardır.

Dolayısıyla virüslerin kanserlerle iliş-kileri, hücre üreme döngüsünü kont-rol eden Stimülatör ya da inhibitör genlerden herhangi birinin kopyasına sahip olmaları ya da bu genlerden yine herhangi birinin ekspresyonunu değiştirmelerine bağlıdır.

Virüsler, tüm dünyadaki kanserlerin yüzde 15-20’nin gelişmesinde eti-yolojik faktörler yer almaktadır. Bu nedenle kanser etiyolojisinde viruslar önemli bir yer tutmaktadır.

Virüslerin kanser oluşumunda sık rastlanan mekanizma viral genomun hücre genomuna entegrasyonudur. Bu viral genoma onkogen adı verilir.

Böylece virüsler, ya kendileri ya onko-gen taşımak ya da hücresel proto-on-kogeni aktive etmek suretiyle kanser oluşumunda rol oynamaktadır.

Kanser nedeni olan (onkojenik virüs-ler) virüsler:1) DNA Tümör Virüsleri, iki tip repli-kasyon stratejisi vardır. Viral genomun tümü ekspresse edilir ve replikasyon oluşur. İkinci olarak; virus DNA’sı hücre kromozomuna entegre olur, bir kısmı da hücreye ekspresse edilir.

2) RNA Tümör Virüsleri (Retrovirus-lar), taşıdıkları nükleik asit tipi ile DNA tümör viruslarından ayrılırlar. Sadece genomları onlar gibi hüc-re kromozomuna entegre olurlar. Retroviruslar, RNA’ya bağımlı DNA-polimeraz (reverse transkriptaz) enzimi içerirler ve bu enzim sayesinde kendi RNA’larını DNA’ya çevirerek hücre kromozomuna entegre olurlar, böylece virusların kanser oluşturma-sında önemli bir yer almaktadırlar.

Kanser oluşumuna sebep olan (onkojenik viruslar) virusların sınıf-landırılması ve ilişkili olduğu kanser tipi aşağıdaki tablo 1 ve tablo 2’de belirtilmiştir.

Page 51: İrem Nurgül Durmuş - Proteknik İSG · 2015. 6. 1. · olmak yeterli değil, en az 5 yıllık tecrübesi de olması lazım” gibi konulan bu şartlar ile beraber tam zamanlı

51

Dünyadaki kanser oluşumunun yüzde 75’inin kimyasal karsinojenlerle geliş-tiği istatiksel bulguların işaretidir.

Tümör oluşumunun kadınlarda yüzde 20, erkeklerde yüzde 10 oranında virüslerin etkisiyle oluştuğu saptan-mıştır. Bu virusların başında insan papilloma virusları gelmektedir. Özellikle orijininde viral ajanın so-rumlu olduğu kanserlerde virusa ait antijenlerle tümöre karşı aşıların son yıllarda kanser tedavisi üzerinde en yoğun çalışılan alan olmuştur. Human papilloma virusunun Cervix kanserine

(rahim ağzı kanseri) neden olan tiple-rine karşı aşı yapılmaya başlanmıştır.

Diğer viral ajanlara ait aşı çalışmala-rı sürdürülmektedir. Hepatit-B virüs aşısının yeni doğandan başlamak üzere riskli gurupların aşılanmasıyla top-lumda önemli ölçüde korunma sağlan-maktadır. Hepatit-C virüsüne karşı aşı olmasa da enfeksiyonu tedavisi konu-sunda başarı sağlanmaktadır. Gıda ve yiyecek sektörü çalışanlarında, yapılan hepatit taramalarında taşıyıcılığı pozitif bulunanlara verilen hijyen eğitiminin, hepatit B ve hepatit C virus yayılımının

önlenmesi ile virüslerin neden olabile-ceği kanser vakalarının önlenmesinde etkili olacağı görülmektedir. Ayrıca ülkemizde uygulamaya konulan iş sağ-lığı ve güvenliği kanunu çerçevesinde verilen iş güvenliği ve iş sağlığı eğitim-lerinde kimyasal ve fiziksel faktörlerin etkilerinden korunmanın öneminin anlatılmasıyla kanser oluşumunu engellediği bilinmektedir. Böylece virus enfeksiyonlarından korunmak toplum-larda, virus kökenli kanser vakalarının azalmasına epidemiyolojik kanıt oluştu-rabileceğinden; halk sağlığına da büyük katkı sağlayacağı kesindir.

Tablo 2

Tablo 1

İnsan kanserleri ile ilişkili virüsler:

Page 52: İrem Nurgül Durmuş - Proteknik İSG · 2015. 6. 1. · olmak yeterli değil, en az 5 yıllık tecrübesi de olması lazım” gibi konulan bu şartlar ile beraber tam zamanlı

YARGITAYKARARLARI

İSG Ölçümlerinde Tehlike Sinyal Verince

E. 2008/40468K. 2008/32927

T. 2.12.2008

• ÇALIŞMA ORTAMININ TEHLİKE SINIRLARI İÇİNDE BULUNMASI (Saptanması Durumunda % 10 Zamlı

Ücret Ödeneceği Hükme Bağlandığı)

• ÜCRET ALACAĞI (Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı İş Sağlığı ve Güvenliği Merkezince Tehlike Sınırları İçinde Olduğunun Saptanması Durumunda

% 10 Zamlı Ücret Ödeneceği)

• ZAMLI ÜCRET (Çalışma Ortamının Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı İş Sağlığı ve Güvenliği

Merkezince Tehlike Sınırları İçinde Olduğunun Saptan-ması Durumunda % 10 Zamlı Ücret Ödeneceği)

• İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ MERKEZİ (Çalışma Orta-mının Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığınca Tehlike Sınırları İçinde Olduğunun Saptanması Durumunda %

10 Zamlı Ücret Ödeneceği)

4857/m.32

ÖZET: Davacı, ücret , ikramiye ve ilave tediye farkı alacaklarının ödetilmesi-ne karar verilmesini istemiştir. Toplu iş sözleşmelerinde işverene ait bir kısım imalat işyerlerindeki çalışma ortamının, Çalışma ve Sosyal Güven-lik Bakanlığı İş Sağlığı ve Güvenliği Merkezince tehlike sınırları içinde olduğunun saptanması durumunda % 10 zamlı ücret ödeneceği hükme bağ-lanmıştır. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı İş Sağlığı ve Güvenliği Mer-

kezince yapılan ölçümler ve düzen-lenen rapora göre çalışma ortamının tehlikeli olduğu sonucuna varıldığı taktirde, davanın kabulüne dair karar verilmelidir.

DAVA: Davacı, ücret , ikramiye ve ilave tediye farkı alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir. Yerel mah-keme, isteği hüküm altına almıştır. Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla,

Zamlı Ücret T.C.

YARGITAY9. HUKUK DAİRESİ

dava dosyası için Tetkik Hakimi Ş. Çil tarafından düzenlenen rapor dinlen-dikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

KARAR: Davacı işçi davalıya ait akü imalatının yapıldığı işyerinde sendika üyesi işçi olarak çalışmaya devam ettiğini, toplu iş sözleşmesinin 60/d maddesi uyarınca işyerini özelliği gereği tehlike pirimi adı altında % 10 zamlı ücret ödendiğini, 06.02.2004

5252

Page 53: İrem Nurgül Durmuş - Proteknik İSG · 2015. 6. 1. · olmak yeterli değil, en az 5 yıllık tecrübesi de olması lazım” gibi konulan bu şartlar ile beraber tam zamanlı

53

tarihinden sonra işyerindeki ortamın tehlike sınırlarını aşmadığı gerek-çesiyle zamlı ücret ödemesinin sona erdirildiğini belirterek ücret, ikramiye ve ilave tediye farklarının ödetilmesi isteğinde bulunmuştur. Davalı işveren, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı İş Sağlığı ve Gü-venliği Merkezince yapılan ve işyerine 06.02.2004 tarihinde ulaşan rapor doğrultusunda işyerinde çalışma ortamının tehlike sınırları içinde olmaması sebebiyle zamlı ücret uy-gulamasına son verildiğini açıklamış, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, avukat bilirkişiden hesap raporu alınmış ve istek konusu dönem için zamlı ücret ödenmesi gerektiği sonucuna varılarak, davaya konu fark isteklerin kabulüne karar verilmiştir. İstek konusu dönem içinde işyerinde uygulanmış olan toplu iş sözleşmele-rinin 60/d maddesinde işverene ait bir kısım imalat işyerlerindeki çalışma ortamının, Çalışma ve Sosyal Güven-lik Bakanlığı İş Sağlığı ve Güvenliği Merkezince çalışma ortamının tehlike sınırları içinde olduğunun saptanması durumunda % 10 zamlı ücret öde-neceği hükme bağlanmıştır. Davalı işveren 06.02.2004 tarihine kadar davacı işçiye sözü edilen zamlı ücret ödemesini yapmış, bu tarihten sonra Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı İş Sağlığı ve Güvenliği Merkezince dü-zenlenen rapor uyarınca zamlı ücret ödemesini durdurmuştur. Dosya içinde işyerinde davalı işverenin dayandığı, 6-10 Kasım 2003 tarihleri arasında Çalışma ve Sosyal Güven-lik Bakanlığı İş Sağlığı ve Güvenliği Merkezince yapılan ölçüm raporları dosyaya temyiz aşamasında sunul-muştur. Mahkemece sözü edilen ölçüm raporları getirtilmeden karar verilmesi hatalı olmuştur. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı İş Sağlığı ve Güvenliği Merkezince 6-10 Kasım 2003 tarihleri arasında yapılan ölçüm-lere dair rapor toplu iş sözleşmesinin 60. maddesi yönünden bir değerlen-dirmeye tabi tutulmalıdır. Gerekirse bu yönden uzman bilirkişiden rapor alınmalı ve Çalışma ve Sosyal Güven-lik Bakanlığı İş Sağlığı ve Güvenliği Merkezince yapılan tespitin davacının çalıştığı birim açısından ortamın tehli-keli olarak nitelendirilmesini gerekti-rip gerektirmediği belirlenmelidir. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı

İş Sağlığı ve Güvenliği Merkezince 6-10 Kasım 2003 tarihlerinde yapılan ölçümler ve düzenlenen rapora göre çalışma ortamının tehlikeli olduğu sonucuna varıldığı taktirde, şimdi-ki gibi davanın kabulüne dair karar verilmelidir. Ancak Bakanlığın ilgili birimi tarafından yapılan tespitin ça-lışma koşullarının tehlikeli olmadığı yönünde değerlendirilmesi halinde, işverence 06.02.2004 tarihinden sonra toplu iş sözleşmesinin 60/d bendinde öngörülen zamlı ücret ödemesini dur-durması yerindedir. Bununla birlikte, bazı işçilerin 2004 yılında açtıkları dava üzerine işyerinde 02.12.2005 tarihinde keşif yapıldığı bilgileri dosya içinde yer almaktadır. Anılan keşif sonrasında iş güvenliği uzmanları tarafından düzenlenen raporda, akü imalatının yapıldığı işyerindeki çalış-ma koşullarının tehlikeli olduğu ve toplu iş sözleşmesinde öngörülen % 10 zamlı ücretin ödenmesi gerektiği sonucuna varılmış olmakla, bu tespit geriye doğru hüküm ifade etmese de, tespitin yapıldığı an ve ilerisi için so-nuç doğurur. Konunun işçi sağlığı ve güvenliğini de ilgilendirdiği açıktır. Bu nedenle, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı İş Sağlığı ve Güvenliği Mer-kezince yapılan ölçümlerin tehlike arz etmediği belirlenmiş olsa dahi, söz konusu rapor, bir sonraki tespite kadar geçerlidir. Bu durumda davalıya ait akü imalatı işyerinde yapılan keşif sonucu iş güvenliği uzmanlarınca yapılan tespit sonrası için yeniden toplu iş sözleşmesinin ilgili hükmü uyarınca zamlı ücret uygulama-sına devam olunmalıdır. İşyerinde akü ima-latının 19.12.2006 tari-hinde durdurulduğu davacı tarafça beyan edilmiştir. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı İş Sağlığı ve Güvenliği Merkezince düzenlenen ve işverene 06.02.2004 tarihinde ulaştığı bildirilen raporda işyerindeki çalış-ma ortamının tehlikeli olmadığının belirlenmiş olması halinde, hesapla-manın 02.12.2005 tarihinde işyerinde

yapılan keşif tarihinden, davacının dava dilekçesindeki talebi ile de sınırlı olarak akü biriminde çalıştığı süre için yapılması gerekir. Mahkemece yapılacak olan araştırma sonucunda, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı İş Sağlığı ve Güvenliği Merkezince ya-pılan ölçümlerin işyerindeki çalışma ortamının tehlikeli olduğunun tespiti halinde ise, istek konusu dönemin tamamı için zamlı ücret üzerinden he-saplamaya gidilmelidir. Mahkemece eksik incelemeyle sonuca gidilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, 02.12.2008 gününde oybirliği ile karar verildi.

Page 54: İrem Nurgül Durmuş - Proteknik İSG · 2015. 6. 1. · olmak yeterli değil, en az 5 yıllık tecrübesi de olması lazım” gibi konulan bu şartlar ile beraber tam zamanlı

54

Gelecek vaadeden bir pazar: Güçlü bir ekip iş sağlığı ve güvenliği için sefer-ber oldu.

Düsseldorf’ta düzenlenen, iş güvenliği ve sağlığı konusunda dünyanın lider fuarı konumunda olan ve Türkiye’nin de Partner Ülke bulunduğu A + A 2013 Fu-arı sırasında, Türkiye Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile Düsseldorf Fuarı arasındaki mevcut işbirliğinin farklı bir boyutu olarak yeni bir uluslarara-sı ortak proje başlatıldı. TOS+H Expo – Türk İş Güvenliği ve Sağlığı Fuarı, Mayıs 2014’de İstanbul’un ünlü Haliç Kongre Merkezi’nde düzenlenecek VII. Uluslararası İş Sağlığı ve Güvenliği Konferansı’na paralel bir etkinlik olarak ilk kez gerçekleştirilecek. TOS+H Expo ile Türkiye Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından düzenlenen Ulus-lararası İş Sağlığı ve Güvenliği Konfe-ransı arasındaki paralellik, Türkiye’de iş sağlığı ve güvenliği ile işletme güvenliği gibi ağırlıklı konularda hem bir sinerji yaratacak, hem de geniş kapsamlı bir pazar ve iletişim platformu oluşturacak.Türkiye’de ilk kez 2001 yılında düzenle-nen Uluslararası İş Sağlığı ve Güvenliği Konferansı, önleyici tedbirler hakkında konunun uzmanlarına bir diyalog ve bilgilendirme platformu olarak hizmet etmektedir. Üç gün sürecek olan ve 6.000 katılımcı beklenen Konferansın odak noktası, iş sağlığı ve güvenli-ği konusunun uluslararası düzeyde artan önemidir. Uluslararası üne sahip konuşmacıların sunumları ve tartış-maları çerçevesinde, ulusal ve Avrupa düzeyinde politika ve yasalarda yapıla-cak reformlar, teknik inovasyonlar ve en yeni bilimsel bulgular ele alınacak. Konferans sırasında ayrıca, işletmeler-

TOS+H Expo 1. Türk İSG Fuarı

5-7 Mayıs 2014, İstanbuldeki sağlık hizmetleri yönetimine ilişkin (örneğin, işyeri hekimliği ve sağlığın teşviki gibi) konsept ve çözümler, işyeri ve işletmelerdeki spesifik tehlike ve koşullar (örneğin, makinelerin güven-liği, yangına karşı koruma önlemleri, çalışanların kişisel koruyucu kullanma-sı) ele alınacaktır.

Konferans ile eşzamanlı olarak dü-zenlenecek Türk İş Güvenliği ve Sağlığı Fuarı’nda yaklaşık 4.000 metrekarelik bir alanda çok sayıda ulusal katılımcının yanısıra, Almanya, Polonya, Avusturya, İtalya, Macaristan ve Fransa gibi Avrupa ülkelerinden gelen işletmeler ürün ve hizmetlerini sergileyecek. Ayrıca, bu ülkelerle birlikte Asya ülkelerinden firmalar da fuarın katılımcıları arasında yerlerini alacak, çünkü işyerinde koru-ma ve güvenlik konusu Asya ülkelerin-de de giderek daha yüksek bir önem kazanmaya başladı.

Türkiye Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı da 120 metrekare büyüklü-ğündeki standı ile fuarın katılımcıları arasında yer almaktadır. 3M, Draeger Safety, Honeywell, Ansell Healthcare Europe NV, UVEX ve Bata Nederland gibi bu sektörün lider firmaları ile Kaya Safety ve Yakupoğlu gibi Türkiye pazarı-nın önde gelen üreticileri de katılımlarını teyit etmişlerdir ve kişisel koruma, iş sağlığı ve güvenliği alanındaki ürünlerini Konferans katılımcıları ile fuar ziyaretçi-lerine sunacaklardır.

Türk mevzuatında yapılan en son de-ğişiklikler, işyerinde önleme ve koru-mayı öncelikleyen kapsamlı hükümler içermektedir. Türkiye 23 milyonluk güçlü çalışan nüfusu ve gerçekleştirdiği

ortalamanın üzerinde seyreden eko-nomik büyüme nedeniyle, son yıllarda koruyucu malzeme üreticilerinin de ilgisini çeken bir pazar haline gelmiştir. Yalnız tekstil sanayiinde 4 milyon kişi çalışmaktadır. Tüm bu faktörler, iş sağ-lığı ve güvenliği alanında kapsamlı bir sektörel platform oluşması açısından ideal koşulları sağlamaktadır.

A + A çerçevesinde Türk ve Alman taraf-larının iş sağlığı ve güvenliği konusun-daki görüşmeleri sırasında, hükümet temsilcileri, kurumlar ve ekonomi dünyası arasında yoğun bir görüş alış-verişi gerçekleşmişti. Şimdi de, mevcut işbirliği çerçevesinde, uluslararası fuar camiası ile yerel kurumlar arasındaki ilişkilerin daha da yoğunluk kazanması beklenmektedir.TOS+H Expo 2014, Türkiye İş Güvenliği İş Adamları Derneği TİGİAD tarafından da desteklenmektedir. Birliğin üyesi olan çok sayıda işletme hem Konferans hem de fuarda temsil edileceklerdir.Türkiye Çalışma ve Sosyal Güvenlik Ba-kanlığı, ünlü Haliç Kongre Merkezi, yerel Fuar Organizatörü olan Tezulaş Fuar (aynı zamanda 18 yıldan beri Messe Düsseldorf’un Resmi Türkiye Temsilcisi) ve A + A’nın Organizatörü olan Messe Düsseldorf aralarındaki yakın işbirliği çerçevesinde Türk İş Güvenliği ve Sağlığı Fuarı (TOS+H) ile Uluslararası İş Sağlığı ve Güvenliği Konferansı’nı birbirine paralel olarak düzenlemek suretiyle, bu kapsamlı ve öncü pazar platformunu Türkiye’de İş Sağlığı ve Güvenliği’nin hizmetine açmaya karar vermişlerdir. Türk İş Güvenliği ve Sağlığı Fuarı (TOS+H Expo), 5 - 7 Mayıs 2014 tarihlerinde İstanbul Haliç Kongre Merkezi’nin önün-deki Fuar Alanı’nda düzenlenecektir.

Fuar hakkında daha fazla bilgi almak ve katılım başvurusunda bulunmak için http://www.toshexpo.com sayfasını ziyaret edebilir veya Begüm Uzunay (Tezulaş Fuar Dan. Hizm. Ltd. Şti.) ile temasa geçebilirsiniz: Email: [email protected] / Tel.: 0216-385 66 33 D:21

Ayrıntılı bilgi için aşağıdaki Weblinklerine başvurabilirsiniz: http://www.csgb.gov.tr/csgbPortal/csgb.portal, http://www.haliccc.com, http://www.isgturkiye.org; http://www.tigiad.org.tr/, http://www.tezulas-fuar.com, http://www.messe-duesseldorf.de

Page 55: İrem Nurgül Durmuş - Proteknik İSG · 2015. 6. 1. · olmak yeterli değil, en az 5 yıllık tecrübesi de olması lazım” gibi konulan bu şartlar ile beraber tam zamanlı
Page 56: İrem Nurgül Durmuş - Proteknik İSG · 2015. 6. 1. · olmak yeterli değil, en az 5 yıllık tecrübesi de olması lazım” gibi konulan bu şartlar ile beraber tam zamanlı

MAKALE

BaretMert DinçerTeknik Koordinatör3M İş Sağlığı ve Güvenliği Bölümü

BaretBaretin ne kadar hayati bir kişisel koruyucu donanım olduğunu sanırım şu şekilde özetlemek mümkündür. Baret, doğru kullanıldığı takdirde, fırlayan veya yukarıdan baş üzerine düşen ağır malzemeler ile yaralanmaların / ölümlerin, çalışma sırasında başın sağa veya sola hareketi nedeniyle sert ve keskin kısımlara başın çarpması ile meydana gelebilecek kazaların, çalışma sırasında uzun saçların statik elektrik tesiri nedeniyle ve dağınık şekildeki saçların makinenin dönen kısmına sarılması nedeniyle oluşan kazaların önlenmesini sağlar. Dolayısıyla bu denli önemli bir kişisel koruyucu donanımın belirli standartlara uygun olması beklenir. Baret seçimin-de ilk dikkat etmemiz gereken husus budur. Ardından çalışan konforu gelir ki, bu da en az stan-dartlar kadar önemlidir. Çünkü konforsuz bir bareti çalışanlara kullandırmak her zaman zordur. Baretin hafifliği, başa tam oturması, kolay kolay baştan düşmemesi, diğer kişisel koruyucularla olan uyumu ve havalandırmasının yeterliliği baret seçimindeki önemli kriterlerdir.

Takmazsan KaybedersinTakmazsan Kaybedersin

Baret

Baretlerin Teknik Özellikleri

1. Norm numarası: EN 397

2. Baret darbeye, neme, ısıya, yağa, aside, tere ve elektriğe karşı dayanıklı malzemeden imal edilmiş olmalıdır.

3. Baretin gövdesini güçlendirmek için yapılan ve önden arkaya doğru uzanan ön-düle çıkıntılar maksimum 5 tane olmalıdır.

4. Baretin siperliği, minimum 4 cm, mak-simum 5 cm olmalı ve gövde ile açı görü-şü engellemeyecek şekilde olmalıdır.

5. Baretin isteğe bağlı olmak koşulu ile 3 numara altında imal edilir. Bun-lar 50-54, 54-57 ve 57-62 cm’dir.

6. Baret baş çevre bandı ayarlanabilir olmalı. Genişliği 30 mm’den küçük olmamalıdır.

7. Ter bandı, baş çevre bandının bir parçası olabileceği gibi, sökülür takılır da olabilir. Ter bandı en az alın kısmını

kapsayacak büyüklükte olmalıdır.

8. Baş çevre bandı en az 4 adet baş üstü bandı ile donatılmalı, baş üstü bandının genişliği minimum 20 mm. olmalıdır.

9. Baret hava alacak şekilde dizayn edilmelidir. a- Baş çevre bandı en büyük numa-raya göre ayarlandığında baret ile kafa arasındaki açıklık mm’ den küçük olmamalıdır. b- Baş üstü bantları ayarlandığında, baret üst noktası ile 30 mm.’lik bir boşluk olmalıdır.

10. Koruyucu yastık, kauçuk, plastik köpüğü vb. esnek bir malzemeden olmalıdır.

11. Çene kayışı uygun malzemeden en az 13 mm eninde ve ayarlanabilir olmalıdır.

12. Baretin başa geçen kısmı 80 mm’den az olmamalı ve eğik çalışıldı-ğında baret kafadan düşmemelidir.

13. Baretin tüm kısımları ile ağırlığı 450 gr’dan fazla olmamalıdır.

14. Baret 50 Hz’lik 20.000 Voltluk gerilime 3 dakika dayanabilecek yalıt-kanlığa sahip olmalıdır.

15. Baret TS 2429 da belirtilen meka-nik testlere karşı mukavim olmalıdır.

56

Page 57: İrem Nurgül Durmuş - Proteknik İSG · 2015. 6. 1. · olmak yeterli değil, en az 5 yıllık tecrübesi de olması lazım” gibi konulan bu şartlar ile beraber tam zamanlı

Baret

57

Baretlerde Renk Standardı

Beyaz Baret: Yöneticiler ve ziyaretçiler Sarı Baret: İşçilerMavi Baret: Bakım grubu Turuncu Baret: Ustabaşı ve teknisyenKırmızı Baret: Yangın, savunma personeli ve kalite kontrol ekipleri, içindir.

Baretlerde Uvikatör Sensörü

Açık havada çalışıldığında güneşin ultraviole ışınları baretin niteliğini bozar ve sonunda kullanıcı için ciddi risk oluşturur. En önemli problem ise yeni ve güneşin ışınlarından etkilen-miş baretin ayrımının yapılabilmesinin çok zor olmasıdır. Bu sebepten dolayı dünyada birçok baret tavsiye edilen kullanım ömrünün ötesinde kullanılır.

Baretlerdeki uvikatör sensörü kırmızı-dan beyaza doğru renk değiştirerek baretinizin ne zaman değiştirilmesi gerektiğini belirtir.

EN 397 Standardı Nedir?

Bu Avrupa Standardı; endüstriyel güvenlik baretlerinin genel kulla-nımları için fiziksel ve performans

gerekliliklerini, test yöntemlerini ve pazar ihtiyaçlarını belirtmektedir. En-düstriyel güvenlik baretleri; öncelikli olarak beyin hasarı ya da kafa travma-sı ile sonuçlanması olası olan düşen cisimlere karşı kullanıcıyı korumayı hedeflemektedir.

Bölüm 6.11 kapsamında verilmiş olan yöntemin kullanılmasıyla test edildiğinde, baretin maksimum enine deformasyon değerinin 40 mm’i ve kalıntı enine deformasyon değerinin ise 15 mm’i aşmaması gerekmekte olup, hasar miktarı gözlemlenmeli ve olması durumunda not edilmelidir.

Test prosedürü; aşağıda açıklanmış olan yükleme sırası profilinin uygu-lanmasında test ve bekleme süreleri-nin oluşturulması için Bluehill® Test Profilcisi kullanılarak kurulmuştur.

Baret; paralel katı plakalar arasına enine şekilde yerleştirilmiştir.

Baretin yanal kuvvete maruz kalması açısından, 30 N değerindeki başlangıç kuvveti plakalara dik şekilde uygulan-mıştır. 30 saniye sonrasında, basma plakaları arasındaki mesafenin ölçül-mesi gerekmektedir (X boyutundaki).

Kuvvet; 430 N değerine dek yükseltil-miş ve 30 saniye bekletilmiştir. Sonra-sında plakalar arasındaki mesafenin yeniden ölçülmesi gerekmektedir (Y boyutundaki).

Son olarak kuvvet; 25 N değerine dü-şürülmüş, hemen 30 N’a yükseltilmiş, 30 saniye bekletilmiş ve sonrasında plakalar arası mesafenin yeniden ölçümünün yapılması gerekmektedir (Z boyutundaki).

Önemli bir kişisel koruyucu donanım olan baretin belirli stan-dartlara uygun olması beklenir. Baret seçiminde ilk dikkat et-

memiz gereken husus budur. Ardından çalışan konforu gelir ki, bu da en az standartlar kadar önemlidir. Çünkü kon-

forsuz bir bareti çalışanlara kullandırmak her zaman zordur. Baretin hafifliği, başa tam oturması, kolay kolay baştan düşmemesi, diğer kişisel koruyucu-

larla olan uyumu ve havalandırmasının yeterli-liği baret seçimindeki önemli kriterlerdir.

Page 58: İrem Nurgül Durmuş - Proteknik İSG · 2015. 6. 1. · olmak yeterli değil, en az 5 yıllık tecrübesi de olması lazım” gibi konulan bu şartlar ile beraber tam zamanlı

58

’nin İleri Teknoloji ile Üretilen

Alan Aydınlatma Grubu 9460RS ve 9470RS RALS

Peli™ Products’ Advanced Area Lighting Group , Alan Ay-dınlatma Sistemlerinin (RALS) uzaktan kumandalı, zor arazi şartlarında kullanılabilen yeni versiyonları olan 9460RS ve 9470RS’yi piyasaya sürdü. 9460RS ve 9470RS, batarya ile çalışan, 40 saate varan kesintisiz kaliteli ay-dınlatma sağlayan, Peli’nin kullanışlı ve çevreye duyarlı ve yeniden şarj edilebilir aydınlatma sistemleri serisi içeri-sinde yer alırlar.

PELI

Her iki model de, 18 m uzaktan sistemi açıp kapayabilme olanağı sağlayan iki anahtarlıklı bir uzaktan kontrol birimi seti içerir. Ayrıca batarya ömrünü hesaplayıp, gösterir-ken kullanıcıya ışık yoğunluğunu ayarlayabilme ve istediği çalışma süresini seçebilme olanağı sağlayan Akıllı Kontrol Sistemiyle birlikte tasarlanmışlardır. Bunlara ek olarak, 3.8 cm poliüretan tekerlerle ve çakıllı, kirli ve sert yüzeyli arazi-lerde kolayca taşınabilirlik sağlayan çekme koluyla entegre her türlü zorlu arazide ve her çeşit hava şartlarında kullanılabilen Peli taşıma kasası içine yerleştiril-miştir. Taşıma kasası üzerinde 12 voltluk güç kaynağı bulunur. Arazide telsiz, cep telefonu vb cihazlarınızı, 9460RS ve 9470RS kasasının üzerinde bulunan ve cihazın batarya-sından beslenen bu portu kullanarak şarj edebilirsiniz.

DRAEGER MAKALE

Page 59: İrem Nurgül Durmuş - Proteknik İSG · 2015. 6. 1. · olmak yeterli değil, en az 5 yıllık tecrübesi de olması lazım” gibi konulan bu şartlar ile beraber tam zamanlı

59

Çok yönlülük gözetilerek yapılmış olan 9460RS RALS, çift kademeli (1.83 m’ye kadar uzayabilir) teleskop direğine ve iki adet ışık dizisine sahip 360 derece dönebilen 2 kafa yerleştirilmiştir. Sistemin yeni-nesil LED’leri kombine 6,000 lümene varan ışık yayabilmektedir. Yeniden şarj edi-lebilir bir bataryayla çalışan sistem 7 saat boyunca ara-lıksız 6,000 lümenar pik parlaklık sağlar. Uzun çalışma ve aydınlatma süresi gerektiren ortamlarda aydınlatma performansı düşünülerek 40 saate varan sürelerde ay-dınlatma elde edilebilir. Çok sağlam Peli1510 Kasa içine yerleştirilen 9460RS kompakttır ve tüm aksesuarlar ta-şıma sırasında kasanın içindeki bölmelere yerleştirilerek kolayca taşınır.

Geniş alanlı aydınlatmalar için, Peli, 1.83 m yüksekliğin-de iç içe geçmeli dört adet ışık kulesiyle, 24 LED’li (kafa başına 6 adet) 9470RS RALS’ı üretmiştir. Kafalar (değişik parlaklık ayarlarına sahip), 12 voltluk, sızdırmaz, yeniden şarj edilebilir bir bataryayla (son derece sağlam Peli1610 Kasası içerisinde bakım gerektirmez) çalışır ve kombi-ne halde 7 saate kadar 12,000 lümenlik pik aydınlatma sağlarlar. Yine bu üründe de, uzun çalışma ve aydınlatma süresi gerektiren ortamlarda aydınlatma performansı düşürülerek, 40 saate varan sürelerde aydınlatma elde edilebilir.

Page 60: İrem Nurgül Durmuş - Proteknik İSG · 2015. 6. 1. · olmak yeterli değil, en az 5 yıllık tecrübesi de olması lazım” gibi konulan bu şartlar ile beraber tam zamanlı

Kayhan TopaloğluÇalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığıİş Teftiş Kurulu Başkanlığıİş Müfettiş Yardımcısı

UZMANGÖRÜŞÜ

Bir sonraki sayımızda “Yüksekten Düşmeye Karşı Koruyucular” ile devam edeceğiz.

Ayak ve Bacak KoruyucularÇalışanların gündelik ayakkabıları ile çalışmaları işyerlerine gittiğimizde maalesef sıkça karşılaştığımız bir durumdur. Çoğunlukla da çalışana, çalışırken kullanması için bir iş ayakkabısı verilmiştir. Ancak belki alışkanlık, belki başka sebeplerden dolayı, pek çok kişi hala dışarıda kullandığı ayakkabısını işyerinde de kullanıyor. Veya eski bir ayakkabı-sını işyerine getirerek onu kullanmaya çalışıyor.Bu durumun ne kadar sakıncalı olduğunu ben bizzat tecrübe ettiğim için, böyle bir durumla karşılaştığımda hemen müdahale edip kullanacağı iş ayakkabısının kendi sağlığı ve güvenliğini korumak için olduğunu çalışana anlatıyorum. Beraberinde benim başıma geldiği gibi eminim pek çok kişinin başına gelen olayı da…

Üniversitedeki ilk senemde, ben henüz inşaat mühen-disliğinin şantiye yaşamı ile tanışmamışken, Konya’da bir

spor salonu inşaatında staj yapmaya başlamıştım. Staj esnasında güneşin altında yanmamak için şapkamı ya-nımda getirmem konusunda uyarıldı-ğımı hatırlıyorum.

Bende bir inşaat mühendisi adayı olarak, tavsiyelere de uyarak şapka-mı da alıp şantiyeye gittim. Sanırım inşaat henüz temel aşamasında ol-duğu için baret yerine şapkayı tavsiye etmişlerdi. Belki de pek etliye sütlüye karışmayacak bir öğrenci görünü-mü verdim, şapkanın sebebini tam bilemiyorum. Her neyse, ilk günüm-de şantiyede beton dökümü sonrası kalıp sökümü işi yapılıyordu. Tabii ben işçilerin tabiri ile meraklı bir genç mühendis olarak tüm üretimin içine girmeye, her türlü detayı öğrenmeye çalışıyordum. Derken çok geçmeden ayağımda bir acı hissettim. Kalıp ustalarının söktüğü kalıplardaki çivi-lerden birisi ayakkabımın tabanından girmiş ve ayağıma saplanmıştı.

Tabi bu durum şantiyelerde çalışan-ların her gün başına gelmiyordur elbette ama benim gibi tecrübesiz bir “genç mühendisin” ilk gününde gidip o çiviyi bulması çok zor olmamıştı.

Ancak şu da bir gerçek ki, insan her ne kadar tecrübeli veya dikkatli olur-sa olsun böylesi basit ama tehlikeli bir kazanın bir şantiyede başına gel-memesi için hiçbir sebep yok. Aya-ğımdaki ayakkabı spor ayakkabısıydı. Ancak iş ayakkabıları hakkında çok bilgim olmadığı için, bir çivi çok rahat diğer ayakkabıları da delip geçer diye düşündüm. Tabii çelik gibi sağlam bir tabanı olmazsa…

Benim yaşadığım bu kaza belki de her gün bir yerlerde yaşanıyor. Belki bir inşaatta bir çivi veya bir işyerinde keskin kenarlı bir metal parçası birile-rine zarar veriyor. Böylesi istenmeyen olaylardan korunmak için, basit gibi görünen bu tehlike kaynaklarına karşı tedbirler alınmalıdır. İşveren işyerinde bir risk değerlendirmesi yaptıktan sonra bunun sonuçlarına göre riskleri kontrol altına almak için kontrol ted-

birlerini uygular. Bu tedbirlerde önce-lik şüphesiz toplu korunma tedbirle-rindedir. Toplu korunmayı sağlayacak tedbirlerin yetersiz olduğu durumlar-da ise kişisel korunma tedbirlerinden bizim yazı dizimizin de konusu olan kişisel koruyucu donanımlar devreye girmektedir.

Elbette işyerlerinde söz konusu olan riskler, ayak tabanına sivri bir cisim batması ile sınırlı değildir.

Ayaklarımız gün içerisinde işyerle-rinde pek çok farklı riskle de karşı karşıya kalabiliyor. Bunlardan bazıları; ayağımıza ağır bir malzemenin düş-mesi, bastığımız zemindeki kirlilikler sebebiyle kayma, yalıtkan ayakkabılar sebebiyle biriken statik elektriğin olası patlayıcı ortamlarda tutuşturu-cu kaynak olması, yalıtkan özellikte olmayan ayakkabıların elektrikçiler tarafından kullanılması sebebiyle olu-şan elektrik çarpılması riski, ergimiş metal veya asit sıçraması, aşırı sıcak veya soğuk zeminlerde çalışma ayrıca ayak sağlığını etkileyen diğer sıhhi nedenler olarak sayılabilir.

60

Page 61: İrem Nurgül Durmuş - Proteknik İSG · 2015. 6. 1. · olmak yeterli değil, en az 5 yıllık tecrübesi de olması lazım” gibi konulan bu şartlar ile beraber tam zamanlı

KKD DOSYASI

Öyleyse yaptığımız iş ve işyeri ortam şartları gibi birçok faktör, kullanacağı-mız ayak koruyucuyu belirlemede et-kili olacaktır, olmalıdır. Yanlış bir ürün seçiminin istenmeyen etkilerinden korunabilmek için tıpkı diğer kişisel koruyucu donanımlarda olduğu gibi hangi riske karşı, hangi ürünün tercih edildiği ve bu ürünün tam anlamıyla doğru bir şekilde kullanımı çok büyük önem taşıyor. Biz de bu sayıda, burada yer verebildiğimiz kadarıyla ayak ve bacak koruyucularla ilgili olarak bu konulardan bahsedeceğiz.

Kişisel Koruyucu Donanımların İşyerlerinde Kullanılması Hakkında Yönetmelik‘i incelediğimizde ayak ve bacak koruyucuların aşağıdaki gibi listelendiğini görüyoruz:

* Normal ayakkabılar, botlar, çizmeler, uzun botlar, güvenlik bot ve çizmeleri

* Bağları ve kancaları çabuk açılabilen ayakkabılar* Parmak koruyuculu ayakkabılar* Tabanı ısıya dayanıklı ayakkabı ve ayakkabı kılıfları* Isıya dayanıklı ayakkabı, bot, çizme ve tozluklar* Termal ayakkabı, bot ve çizme ve kılıfları* Titreşime dayanıklı ayakkabı, bot, çizme ve kılıfları* Antistatik ayakkabı, bot, çizme ve kılıfları* İzolasyonlu ayakkabı, bot, çizme ve kılıfları* Zincirli testere operatörleri için koruyucu bot ve çizmeler* Tahta tabanlı ayakkabılar* Takıp çıkarılabilen ayak üst kısmı

koruyucuları* Dizlikler* Tozluklar* Takılıp çıkarılabilen iç tabanlıklar (ısıya dayanıklı, delinmeye dayanıklı, ter geçirmez)* Takılıp çıkarılabilen çiviler (Buz, kar ve kaygan yüzeylere karşı)

Ayak ve bacak koruyucuların üretimi-ni belirleyen temel olarak 3 standart mevcuttur. Bunlar TS EN ISO 20345 Güvenlik Ayak Giyecekleri (safetyfoot-wear), TS EN ISO 20346 Koruyucu Ayak Giyecekleri (protectivefootwear) ve TS EN ISO 20347 İş Ayak Giyecekleridir (OccupationalFootwear). TS EN ISO 20344 standardı ise ayak giyecekleri için deney metotlarını içermektedir.

TS EN ISO20346 ile üretilmiş bir

ayakkabıya piyasada çok fazla rastla-mayız. Genelde özel ihaleler için vb. durumlara yönelik olarak üretilirler. TS EN ISO20345 ile TS EN ISO20346 arasındaki en temel farklılık ise,TS EN ISO20346’ya uygun olarak üretilen ayak koruyuculardaki burun koruyu-cunun en az 100 joule’luk enerji se-viyesindeki darbelere karşı koruyucu olacak özellikte olması istenirken,TS EN ISO20345’e göre üretilen ve güvenlik ayakkabısı (safetyfootwear)

olarak anılan ayak koruyucularında bu değerin en az 200 joule olmasıdır. Bu detaya yer verdikten sonra yazımızda TS EN ISO20346’ya tekrar özel olarak atıfta bulunmayacağız.

Üretim standartlarının hepsinde geçerli olmak üzere ayak koruyucu-lar üretildiği madde itibariyle genel olarak 2 sınıfta gruplandırılmıştır.

Sınıf: I

Sınıf: II

Tamamı kauçuk veya tamamı polimer esaslı olan ayak giyecekleri hariç deri veya diğer malzeme-den yapılmış ayak giyeceği

Tamamı kauçuk veya tamamı polimer esaslı ayak giyecekleri

Ayrıca TS EN ISO20345 ve TS EN ISO20347 standartlarında katego-rilerine göre ayak koruyucuların hangi özellikleri taşıması gerektiği gösterilmektedir. Öncelikle ayak koruyucular için geçerli olan ve se-çimimize yardımcı olacak olan bazı özelliklerin ürün üzerindeki işaret-lemelerine bakalım ve devamında ürün seçiminde bize yol gösterici olması için özelliklerden bazıları hakkında kısaca bilgi verelim.

61

Page 62: İrem Nurgül Durmuş - Proteknik İSG · 2015. 6. 1. · olmak yeterli değil, en az 5 yıllık tecrübesi de olması lazım” gibi konulan bu şartlar ile beraber tam zamanlı

KKD DOSYASI

62

Nüfuziyet (Batmaya Direnç)

“P” işaretlemesi ile belirtilen nüfuzi-yet, İngilizce’dekipenetration kelime-sinin karşılığıdır. İşte yazımın başında da belirttiğim ayak tabanına batacak çivi gibi tehlikeli nesneleri durdurmak için ayakkabıların tabanına konulan ara tabanlık, nüfuziyete karşı direncin sağlanması içindir. Bu ara tabanlığın üretimi için daha önceleri kullanılan çelik günümüzde yerini kevlar gibi malzemelere bırakmaktadır. Kevlar çok hafif kökenli sağlam liflerden olu-şan bir malzemedir. Kesilmeye ve de-linmeye dirençli ürünlerin üretilme-sinde sıkça kullanılmaktadır. Özellikle aklınızda kalması için çelik yeleklerin

Elektrik Özellikleri

Elektriğe karşı genel olarak 3 şekilde davranan ayak koruyucu mevcuttur. İletken, antistatik ve yalıtkan. Bu konuda belki de yapılan en büyük ha-

talardan birisi antistatik ayak koruyu-cunun yalıtkan olarak düşünülmesidir. Antistatik demek, statik elektriğin oluşmasını önleyen manası taşımak-tadır. Peki nasıl önlerler statik elektrik birikimini, tabi ki bir miktar iletkenlik göstererek. İlgili standarda göre, 100 kΩ‘dan fazla ve 1 000 MΩ’a eşit veya bundan daha az elektrik direncine sa-hip ayak koruyucular antistatik özellik gösterir. Bu direnç değerlerine sahip bir ayak koruyucu (antistatik bir ayak koruyucu) kişinin üzerinde oluşan statik elektriğin güvenli bir şekilde, herhangi bir tehlike oluşturmayacak düzeyde zemine aktarılmasını sağlar. Dolayısıyla patlayıcı atmosfer oluşa-bilecek yerlerde mutlaka antistatik ayakkabı kullanılmalı, statik elektriğin tutuşturucu kaynak olması önlenmeye çalışılmalıdır. Ancak elektrikle temas riskinin olduğu işlerde çalışanların, örneğin bir elektrikçinin antistatik değil yalıtkan özellikli bir ayak koruyu-cu kullanması gerekir. Antistatik ayak koruyucunun elektrik yalıtkanlığı ko-nusunda risk almamak en doğrusudur.

Taban Yapısının Isı ve Soğuk Yalıtımı

Çalışanların çok sıcak veya çok soğuk olan zeminlere temasının söz konusu olduğu durumlarda ayak tabanını belli bir sıcaklık değerinin altına düşür-meyecek ve üstüne çıkarmayacak bu özellikler talep edilmelidir. Isı yalıtı-mı “HI” ile soğuk yalıtımı ise “CI” ile işaretlenerek gösterilir.

Topuğun Yere Basma Bölgesinin Enerji Absorpsiyonu

Bu özellik de antistatiklik gibi pek çok sınıf ayak koruyucusunda bulunur. Özellikle uzun süreli ayakta çalışmak zorunda kalan çalışanlar için bu özel-lik olmazsa olmazlardandır. Kişinin vü-cut ağırlığının topuğa zarar vermeden ayak tarafından taşınmasını sağlayan özelliktir. “E” işareti ile gösterilir.

Suya Direnç

Her ayak koruyucusunda bu özellik yoktur. Ancak çalışma koşullarına bağlı olarak ihtiyaç duyuluyorsa, mutlaka sağlanmalıdır. Mesela suya maruziyet riski olan yerlerde kullanı-lan ayak koruyucularda bu özelliğin olması çok büyük önem taşıyabilir.

Standartlarda son yıllarda yapılan re-vizelerle, su buharını belirli seviyede geçirebilme özelliği (nefes alabilme), ayak koruyucuların genel özellikleri arasına girmiştir. Su buharını geçirme özelliği, terlemeyi azaltır ve sıhhi şart-ların daha iyi olmasını sağlar. Eğer ayak koruyucu su geçirmez olarak nitelendiriliyorsa “WR” ile, üst kısım su geçirmez olarak nitelendiriliyorsa “WRU” ile işaretlenir. Suya direncin gerekli olmadığı yerlerde suya dirençli bir ayak koruyucu kullandırmak ise çalışanın rahatını bozmaktan başka bir işe yaramaz. Çünkü ne kadar çok koruma, konfordan o kadar feragat etme anlamı taşır. O sebeple ürünün özelliklerini belirlemek önemlidir.

Ayak Burun Koruyucusu

Ayakkabı ve çizmeler için üretilen ayak burun koruyucusu özellikle ağır veya yuvarlanma ihtimali olan yük ve malzemelerden çalışanların ayakla-rını korur. Burun koruyucu 20345 ve 20346 standardına göre üretilmiş olan ayak koruyucularda vardır. Daha önce de belirttiğimiz gibi bu iki standar-da göre üretilen ayak koruyucular arasındaki fark, ayak burun koru-yucusunun karşı koyabileceği darbe enerji düzeyindeki farklılıktır. Tıpkı ara tabanda çelik yerine kevlarkullanıl-

üretiminde kullanılan materyallerden birisinin kevlar olduğunu söylemek istiyorum. Kevlar liflerinin üstüste dokunması ile elde edilen malzeme, esnemesine imkan veren bir yapı içerisinde kullanıldığında batmaya karşı dirençli bir ürün oluşturmak-tadır. Kevlararatabanlı bir ayakkabı, çelik ara tabanlı bir ayakkabıya göre çok yüksek esneme ve bükülebilme özelliğine sahiptir. Bu da kişinin kulla-nım konforunu oldukça artırır. Ayrıca çelik malzeme ağırdır, ısıyı ve elektriği çok iyi iletir. Kevlar ise hafifliği, ısıyı yalıtım özelliği ve elektriğe olan diren-ci sayesinde çeliğin yerini alacak gibi görünüyor. Bu üründe dikkat edilmesi gerekli hususlardan birisi tıpkı ayak burun koruyucusunda olduğu gibi ara tabanlığın boyutunun da ayak numa-rası ile beraber değişiklik göstermesi gerekliliğidir.

dığı gibi son zamanlarda ayak burun koruyucusu imalinde de çelik yerine kompozit malzemeler yaygınlaşmak-tadır. Aynı performans değerlerini ve-rebilen kompozit malzeme çeliğe göre elektrik ve ısı yalıtkanlığı bakımından da avantajlıdır. Peki neden ayak koru-yucularda çelik hala kullanılmaktadır diye düşünürsek bunun cevabı ise büyük oranda maliyette gizlidir. Kevlar ara tabanı ve kompozit malzeme ile üretilmiş bir burun koruyucusu olan bir ayakkabı, bünyesinde çelik kullanı-lan bir ayakkabıya göre daha pahalıya mal olmakta ve satılmaktadır.

Page 63: İrem Nurgül Durmuş - Proteknik İSG · 2015. 6. 1. · olmak yeterli değil, en az 5 yıllık tecrübesi de olması lazım” gibi konulan bu şartlar ile beraber tam zamanlı

KKD DOSYASI

Ayak Üstü Koruyucusu

Yalnızca burun kısmında değil ayağın üst kısmında da malzeme düşmesine karşı bir korumaya ihtiyaç duyuluyor-sa ayak üstü koruyucusuna sahip bir

ayak koruyucu seçilmelidir.Ayak üstü koruyucuları, ayağın üst kısmına gele-cek bir darbe sebebiyle ortaya çıkacak kuvvetlerin tabana, burun koruyucu-suna ve mümkün olabildiğince ayak yüzey genişliğine yayılacak şekilde

dağılması için tasarlanmıştır.

Kayma Direnci

Ayak koruyucuların tabanlarına 3 ayrı şekilde kayma direnç testi uygula-nır. Bunlar; SLS’li (Sodyum lauril sülfat, NaLS) seramik fayans zemin üzerinde kaymaya direnç (SRA ile işaretlenir),Gliserollü çelik zemin üzerinde kaymaya direnç (SRB ile işaretlenir), SLS’li seramik fayans zemin üzerinde ve gliserollü çelik zemin üzerinde kaymaya direnç (SRC ile işaretlenir). Bu özellikler iri çiviler, metal çiviler veya benzeri içeren özel amaçlı ayak giyeceklerine ve yumuşak zeminde (kum, çamur, vb.) kullanı-lan özel amaçlı emniyet ayak giyecek-lerine uygulanamaz. Ayak koruyucular için SRA, SRB ve SRC ile gösterilen kayma direncinin üç özelliğinden biri-si mutlaka karşılanmalıdır.Hangisinin olduğu ise sizin seçiminize bağlıdır. Şüphesiz SRC en üst düzey kaydır-mazlık sağlayacaktır.

S4 ve S5 kategorisinde üretilen ürünler Sınıf II yani “Tamamıkauçuk veya tamamı polimer esaslıayak giyecekleri” özelliğinde oldukları için ayrıca sızdırmazlık özelliği de sağlarlar.

Yukarıdaki tabloda TS EN ISO20345 standardına göre üretilen ayak ko-ruyucular için farklı kategorilerdeki ürünlerin sahip olması gerekli “zorunlu gereklilikler” belirtilmiştir. Ürünün, tüm özelliklerinin gösterildiği tablodaki isteğe

63

Kesilme Direnci

Eğer ihtiyaç varsa, bu özelliğe sahip olan bir ayak koruyucusu tercih edilmelidir. Kesilmeye karşı direnç sağlayan malzeme ayak giyeceği-ne kalıcı olarak eklenir. Standarda göre bilek çizme veya daha korumalı olarak geçen diğer tasarımlardaki ayak koruyucularda bu özellik olabilir. Standartta tasarım A olarak geçen ve bileği korumayan ayak koruyucularda bu özellik bulunmaz. Eğer bir ayak koruyucuda kesilmeye direnç mevcut ise “CR” ile işaretlenir.

• TS EN ISO 20345 standardına göre üretilen ürünler genel olarak burun korumalı olması itibariyle TS EN ISO20347’ye göre üretilen ürünlerden ayrılır. TS EN ISO 20345 standardına uygun olarak üretilmiş ayak koru-yucular (emniyet ayak giyecekleri) “safety” kelimesinin ilk harfini alarak “S” ile işaretlenir ve aşağıdaki katego-rilerde üretilir.

bağlı özelliklerden birisine sahip olması için, o özellik ürün üzerinde sembolle gösterilmiş olmalıdır. Ürünün üzerinde ilave bir işaretin bulunmaması halinde diğer risklere karşı herhangi bir koruma sağlanmamış olur.

• TS EN ISO 20347 standardına göre üretilen ayak koruyucular (iş ayak giyecekleri) “occupational” keli-mesinin ilk harfini alarak “O” ile işaretlenir ve aşağıdaki kategoriler-de üretilir.

Page 64: İrem Nurgül Durmuş - Proteknik İSG · 2015. 6. 1. · olmak yeterli değil, en az 5 yıllık tecrübesi de olması lazım” gibi konulan bu şartlar ile beraber tam zamanlı

6464

Ekoteknik İSG İş Sağlığı Güvenliği ve Çevre Dergisi

İş Sağlığı Güvenliği ve Çevre konularındaki tüm

gelişmeleri adım adım takip etmek, uzmanlarca

yazılan makalelere ulaşmak, özel söyleşilerimizi

okumak, iş sağlığı güvenliği ve çevre konularına

dair tüm haberleri bilmek için ,

Ekoteknik İSG’ye abone olun

Derginiz adresinize gelsin ...

Yurtiçi Abonelik Bedeli (Yıllık) 40 TLHesap No: YAPI KREDİ - Mithatpaşa Şubesi , 359 70305321VAKIFBANK - Finansmarket Şubesi , 353 0015 800728 759 0707

Adınız, Soyadınız:

Firmanız, Göreviniz:

Adresiniz:

Telefonunuz, Faksınız:

GSM:

E-posta:

KKD DOSYASI

Bu örnekte görüldüğü üzere ürün TS EN ISO20345 standardına göre üretil-miş yani çelik burunlu bir ürün. Ayrıca üretim standardının hemen altındaki “S2” ibaresi, ürünün antistatik, şok emici topuğa sahip ve su nüfuziyeti-ne ve absorpsiyonuna karşı dirençli olduğunu ifade ediyor. Gerçekten de “S2” nin hemen yanındaki A, E ve WRU kısaltmaları da bizim için bu özellikleri doğrulamaktadır. Ama daha önce de söylediğimiz gibi eğer ürün katego-risi yazılmışsa, ürünün sahip olması zorunlu gereklilikleri ayrıca işaretle-me ile belirtmek üreticinin tercihidir. Burada belirtilmiş. Kategorisi itibariyle sahip olduğu özellikleri hariç, tablo-daki ekstra bir özelliğe sahip olmadığı için üründe diğer işaretlemeler mevcut değil. Ayrıca CE işaretinin yanındaki 4 haneli numaranın, bu ürüne AT tip inceleme belgesi veren (CE sertifikas-yonu) onaylanmış kuruluşa ait olduğu-nu söylememizde fayda var. Zaten daha önceki yazılarda da sıkça belirtildiği için, kişisel koruyucu donanımların CE işareti taşıması zorunluluğundan burada bahsetmedim.

Dizlikler ve tozluklar, çok kullanıl-mamakla beraber ihtiyaç olduğunda mutlaka tedarik edilmeli ve kullanıl-malıdır. Madenlerde çalışanlar için diz-lik hayati önem taşıyabilir. Ayrıca bazı araba servislerinde de bu koruyucular kullanılmakta. Ayakkabıya takviye bir

koruma sağlanmak istediğinde ise toz-luklar büyük önem taşıyacaktır. Ancak unutulmamalıdır ki bu koruyucular ça-lışma hayatında kullanılıyorsa sıradan birer ürün değil birer kişisel koruyucu donanımdırlar. Bu yüzden bir kişisel koruyucu donanımın sahip olması ge-rekli tüm özelliklere sahip olmalıdırlar. Başta CE işareti olmak üzere.

Hangi kişisel koruyucu donanımın hangi işlerde gerekli olabileceği-ne dair bir listeyi, Kişisel Koruyucu Donanımların İşyerlerinde Kullanıl-ması Hakkında Yönetmelik’in ekinde bulabiliyoruz.

Ben sizlere, çalışma hayatında size veya çalışanlarınıza gerekli olan ayak ve bacak korumasını belirlerken yol gösterici olması amacıylaürünlerin taşıdığı özellikler hakkında bilgiler sunmaya çalıştım. Unutulmamalıdır ki kişisel koruyucu donanımlar “sürekli ve doğru” kullanıldığında kullanana bir güvenlik sağlar. Size uygun numarada olmayan veya bağcıkları bağlanmamış bir iş ayakkabısı sizin için güvenlik sağ-lamasından ziyade ek risk oluşturacak-tır. O yüzden yalnızca doğru ürüne sa-hip olmak değil, onu doğru kullanmak da çok önemlidir. Kullanım kılavuzunda yazdığı gibi gerekli bakımını, temizliğini ve havalandırmasını sağlamak, ayak koruyucunun hem kullanım konforunu hem de ömrünü uzatır.

Kişisel koruyucu donanımın üretilme-sindeki ilk amaç kullanıcının güvenliği-ni sağlamaktır. Tabi güvenliği sağlama amacıyla üretilmiş bir ekipmanın, her zaman istenilen konforda olması da beklenemez. Bu sebeple gerekli gü-venliğin sağlanması şartıyla, çalışanlar için konforu yüksek özellikli ürünlerin tercih edilmesi, kişisel koruyucu dona-nımların kullanımının alışkanlık haline getirilmesinde büyük katkı sağlayacak-tır. Tıpkı gözlük kullananların gözlü-ğünü kullanmaya başladığı ilk zaman-larındaki gibi, bu alışkanlığı sağlamak da kolay değildir ve bir süreç gerektirir. Ayak koruyucuların bu açıdan aslın-da daha avantajlı ve belki daha kolay alışılabilir ürünler olduğu söylenebilir. Ne de olsa çalışırken ayakkabınızı, gözlüğünüz gibi farklı yerlerde unutma ihtimaliniz daha zayıftır.

Üniversitedeki ilk senemde ben henüz inşaat mühendisliğinin şantiye yaşamı ile tanışmamışken keşke iş sağlığı ve güvenliği ile tanışmış olsaydım ve kişi-sel koruyucu donanımlar hakkında bilgi edinerek stajıma başlasaydım. Böyle-likle o çivi de bir kazaya neden olmazdı.

Umuyorum ki benim burada paylaş-tığım bilgiler sizlerin işine yarar ve sizler böyle bir kazayı hiçbir zaman yaşamazsınız veya birilerinin yaşa-masına engel olabilirsiniz. Herkese sağlıklı günler dilerim.

İş Sağlığı Güvenliği ve Çevre konularındaki tüm gelişmeleri adım adım takip etmek, uzmanlarca yazılan makalelere ulaşmak, özel söyleşilerimizi okumak, iş sağlığı güvenliği ve çevre konularına dair tüm haberleri bilmek için;

Ekoteknik İSG’ye Abone OL’un; Derginiz adresinize gelsin ...

Yurtiçi Abonelik Bedeli: Yıllık 40 TL

Hesap No: Yapı Kredi - Mithatpaşa Şubesi, 359 70305321

Vakıfbank - Finansmarket Şubesi, 353 0015 800728 759 0707

Ekoteknik İSG İş Sağlığı Güvenliği ve Çevre Dergisi

İşaretleme

Ayak giyeceklerinin işaretlemesi hakkında bilgi sahibi olmak, o ürünün sahip olduğu özellikleri anlamada önemlidir. Ayak giyeceklerinin her bir parçasına, aşağıdaki bilgiler açık ve kalıcı olarak işaretlenmelidir.

• Numara,• İmalatçının tanıtıcı işareti,• İmalatçının tasarım tipi,• İmalat yılı ve üç aylık imalat periyodu,• Üretim standardına atıf, örneğin,

TS EN ISO 20345:2013,• Sağlanan korumaya uygun sembol/semboller ve/veya, uygulanabildiği du-rumda, uygun kategori (SB, S1 ila S5)

İşaretleme yapılırken eğer ürünün kategorisi belirtiliyorsa (SB, O1 vb.) ürün, o kategorideki ürünlerin sahip olması zorunlu gerekliliklerezaten sahip demektir. Yani bir ayakkabının üzerindeki S2 işaretlemesi o ayakkabı-nın antistatik özellikte, şok emici topu-ğunun olduğunu ve su nüfuziyetine ve absorpsiyonuna karşı dirençli olduğunu

gösterir. Yukarıda sayılan işaretleme ile ilgili hususlardan sonuncusuna bakarsak, S2 işareti olan bir üründe bu 3 özellik tekrar ayrıca göste-rilmek zorun-da değildir. Ancak kategori dışında sahip olunan isteğe bağlı özellikler ürün üzerine işaretlenmek zorundadır.

Fotoğraftaki örneği inceleyelim.