İrem nurgül durmuş sahada çalışmak artık daha güvenli. file2 İrem nurgül durmuş sorumlu...

33

Upload: others

Post on 30-Aug-2019

11 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: İrem Nurgül Durmuş Sahada çalışmak artık daha güvenli. file2 İrem Nurgül Durmuş Sorumlu Yazı İşleri Müdürü i.durmus@ekoteknikisg.com Sahada çalışmak artık dahagüvenli
Page 2: İrem Nurgül Durmuş Sahada çalışmak artık daha güvenli. file2 İrem Nurgül Durmuş Sorumlu Yazı İşleri Müdürü i.durmus@ekoteknikisg.com Sahada çalışmak artık dahagüvenli

2

İrem Nurgül Durmuş Sorumlu Yazı İşleri Müdürü[email protected]

2

Sahada çalışmakartık daha güvenli.Sahada çalışmakartık daha güvenli.

Bu ilan, net 21 x 29,7 cm ve silme 22 x 30,7 cm olarak hazırlanmıştır.

[email protected]

Dräger X-zone® 5000: 6 farklı gaza kadar algılama...Dräger X‐am 5000 veya X‐am 5600 gaz algılama cihazları ile birlikte, 6 farklı gazınalgılanması ve ölçümünü sağlar. Kolaylıkla taşınabilir, dayanıklı ve su geçirmezözellikteki ünite, farklı pek çok uygulama için, gaz algılama yöntemini en güvenilirşekilde kolaylaştırır. Daha fazla bilgi için: www.draeger.com.tr

Dräger. Yaşam için Teknoloji®

Draeger Safety Korunma Teknolojileri Ltd. Şti.Konrad Adenauer Caddesi No: 54/A‐B Yıldız ‐ Çankaya / ANKARATel : +90 (312) 491 06 66 Faks : +90 (312) 490 13 14

BUNCA EMEK, ÇABA, DÜZENLEME NE İÇİNDİ?Büyük umutlarla beklediğimiz 6331 Sayılı İş Sağlığı Güvenliği Kanunu, ha yürürlüğe girdi, ha girecek derken girdi yürürlüğe.

Ayakta alkışladık hep beraberce. Sevincimizi, umudumuzu, desteğimizi, heyecanımızı gösterdik. Sayfalarca yazdık, umutlandık, umutlandırdık.

Ancak uygulamayı ve neticelerini gör-dükçe İSG’de HAYAL KIRIKLIĞI arttı.

Hayal kırıklığı önemli değil de, bu gidişle HAYAT KIRIKLIĞI da alıp başını gider diye korkuyoruz.

İSG sektöründe devleşmiş ve en köklü firmalardan birinin Basın Danışmanı olarak naçizane tespitlerim şunlardır ki, yanılıyor olmayı çok isterim:

1) İş Güvenliği Uzmanı olmak için önce eğitim almak, bir eğitim kursuna gitmek gerekiyor. Ancak bu eğitim kurumlarının kalitesi öyle düştü ki, iyi bir kurs bul-mak sahrada su bulmak gibi oldu. Bu tespitimin ispatı da son sınavda başarı oranının Yüzde 15’lere düşmesidir.

Kaldı ki benim başarı ölçüm bu değil. Kursu bitirmiş bir adaydan tek bek-lentim, doğru dürüst bir risk analizi yapabilme yeteneğine kavuşmasıdır. Kavuşuyor mu?

2) Sahada o kadar çok C Sınıfı İş Güvenliği Uzmanı oluştu ki, bu kadar kısa zamanda nasıl bu kadar uzman olduğuna işin içinde olmamıza rağ-men, ben dahi şaşırmaktan kendimi alamıyorum. Şu anda nerdeyse asgari ücret kadar bir tutara çalışmaya razı

olduğu halde iş bulamayan C Sınıfı İş Güvenliği Uzmanları var. Bu durumun ana kaynağı elbette Tür-kiye şartlarında iş bulmakta zorlanan meslek gruplarının “SON ÇARE BARİ GİDİP İŞ GÜVENLİĞİ UZMANI OLAYIM” demesi sonucu oluşan yığılmadır. Bu öylesine önemli bir durum ki, daha önce “İş Güvenliği” hakkında tek ke-limelik bilgisi olmayanlar, şu anda İş Güvenliği Uzmanı unvanı aldı. Nitelik-siz uzmanlar çoğaldı, aldı başını gitti.

3) Tam 6331 Sayılı Kanun’a uyum olacaktı ki, kanun ertelendi. Sahada temelleri oluşan ve güçlenen güven sarsıldı, sendeledi. O döneme dek zor şartlarda eğitim alan ve işsiz kalan bazı uzmanlar oluşan bu kötü algıyı, yaptıkları iş ve uygulamalarla daha da derinleştirdi.

4) Risk analizinde adeta dibe vurduk. Bir risk analizi debelenmesidir, o da aldı başını gitti. İşsiz kalan ve paraya ihtiyacı olan herkes “ben yapayım risk analizini” dedi. Hal böyle olunca, 1.000TL’den aşağıya yapılamayacak analizler için, 50 TL’ye kadar düşen fiyatlar verildi.

Bu işleri alan kişiler “internetten indir, ismi değiştir ve analiz diye sun” mantığında çalışınca Hastane risk analizlerinde forkliftler yer aldı ya da benzin istasyonlarının risk analizinde tekstil makineleri görüldü. Tüm bunlar yetmez gibi bir de işve-rendeki güven tamamen altüst edildi. Adeta “Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın o kadar söylediği, insan-ların ayakta alkışladığı, çok önemli-çok önemli diye lanse edilen risk analizi bu muymuş?” dedi işverenler. Oysa risk analizi elbette bu değildi.

5) Bu arada zihinlerde merak edilen bir soru oluştu. Bunun cevabını ben de çok merak ediyorum. 6331 Sayılı İş

Sağlığı Güvenliği Kanunu’nda, B Sınıfı İş Güvenliği Uzmanlarına 3 yıllığına A Sınıfı İş Güvenliği Uzmanı gibi hizmet sunma hakkı verildi. Bu hakkın verilmesi doğal olarak her-keste “herhalde 3 yıl içinde bu eksik-liği tolere edecek bir şeyler yapılacak” inancı oluşturmuştu. Bu 3 yıllık süre gelip geçiyor; ancak Türkiye’de hala hem yeteri kadar B Sı-nıfı İş Güvenliği Uzmanı hem de yeteri kadar A Sınıfı İş Güvenliği Uzmanı yok maalesef. Bu konuda hiçbir çözüm üretilemedi.

6) Riskler en yoğun olarak “ÇOK TEHLİKELİ GRUPTA” kendini gösteri-yor. Ancak burada da büyük bir sorun var ki, o da işveren algısı ve tutumu, işverenin isg’ye yaklaşımı, hizmet sunmanın önünde önemli bir engel olarak durmaya devam ediyor. Bu grupta işverenler engelleyici bir dağ gibi hizmet sunmaya çalışan uz-manın önünde duruyor ki, ne uzmanın uyarılarına kulak asıyor, ne önlem-lerini uygulattırıyor, ne herhangi bir sözüne itibar ediyor.

Bu durumda sıkışan uzman ne Çalış-ma Bakanlığı’na yazı yazabiliyor ne de ekmek kapısından vazgeçebiliyor.

Neticede 2013 Kaza İstatistiklerin-de ne değişti? Bunca emek, çaba, düzenleme ne içindi?

Çok Değerli Okurlarımız, Ne yazık ki bu maddelere devam etmek, daha çok uzun uzun yazmak mümkün ama 2013’ün bu son sayısında daha faz-la eksiklik yazmak değil de, 2014’e dair umutla sunuş yapmak istiyoruz.

Güvenle Büyü Türkiye,

Sana Güveniyoruz Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, 2014’e güvenle baktır bizleri.

Page 3: İrem Nurgül Durmuş Sahada çalışmak artık daha güvenli. file2 İrem Nurgül Durmuş Sorumlu Yazı İşleri Müdürü i.durmus@ekoteknikisg.com Sahada çalışmak artık dahagüvenli

28 İş Başmüfettişi Özlem Özkılıç:

OHSAS 18001 ve ISO EN 14001

Yönetim Sistemleri ve

Belgelendirme

NEDEN ÖNEMLİ?

32 Uz. Dr. Yasemin Duran:

Ülkemizde İş Kazası Oranları

34 Prof. Dr. Sefer Aycan:

İş Yaşamında Ergonomik

Tasarımların Faydaları

36 Hüseyin Gelmez:

Çevre Eğitimi Nedir?

38 Dr. Atilla Yelboğa:

İş Kazası ve Meslek

Hastalıklarının İşletme

Yönetimine Yansımaları

40 Uz. Dr. Mehmet Ergin:

Toplum Sağlığının Önemli

Bir Halkası Olan Beslemede,

GIDA GÜVENLİĞİNİN ÖNEMİ

42 Trafik - İş Kazaları

Yargıtay Kararları

44 S. Yasin Bostancı:

Kaza Üzerine Bir Eskiz

48 Mansur Ziya Koç:

İSG Tedbiri Yoksa,

HAYAT YANAR

50 Tevfik Paçacı:

Nedir Bu 5S?

56 3M - Mert Dinçer:

Koruyucu Tulum

Seçim Kriterleri

58 DRAEGER TEKNİK MAKALE:

Solunum Setleri Neden

Vazgeçilmez?

60 Betül Çavdar: KKD

Yazı Dizisi: Koruyucu Kıyafetler

Reklam ve Pazarlama Koordinatörü

Yalçın Yolcu

Yayın İdare Merkeziİvedik Cad. No:110 Yenimahalle - Ankara

Tel: 0312 344 01 96 (pbx) - Fax: 0312 343 66 46

Yayın TürüYaygın - Süreli

ISSN: 2146 - 9407

Baskı ve CTP Kalıp Arkadaş Basım Sanayi

www.arkadasbasim.com.tr

Basım Tarihi15.10.2013

Abonelik ve Reklam RezervasyonTel: 0 312 344 01 96 (pbx)

Ekoteknik İSG Dergisi’nin amacı, iş sağlığı güvenliği ve çevre konularında özellikle uygulayıcı

konumdakilerin deneyimlerini ve izlenimlerini belgelemek, birikimlerin paylaşılmasını sağlamak

ve yeni ufuklar açarak başvurulabilecek bir kaynak yaratmaktır. Üç ayda bir yayınlanır. Yayının

telif hakkı Ekoteknik İş Sağlığı Güvenliği ve Çevre Ölçüm Teknolojileri Ltd. Şti’ne aittir. Dergi

içeriğinin tamamen ya da kısmen elektronik, mekanik veya başka biçimde çoğaltılması

Ekoteknik’in iznine tabidir. Yayınlanan yazı ve reklamların sorumluluğu sahiplerine aittir.

Yayın KuruluDoç Dr. F. Nur Eriş,

İSG Uzmanı Kemal Çetinkaya, Uz.Dr. Mehmet Ergin,

Çevre Uzmanı Hüseyin Gelmez, İş Güvenliği Uzmanı Ziya Koç,

Dr. Tahir Soydal (İş Sağlığı Bilim Doktoru)

Danışma KuruluProf. Dr. Recep Akdur,

Yıldırım Akpınar(Çal.Bak.Eski Teftiş Kurulu Baş.), Prof. Dr. Sefer Aycan,

Prof. Dr. Aytül Çakmak, Ziya Demir,

Doç. Dr. Tayfun Güngör, Doç. Dr. Tevfik Pınar,

Prof. Dr. Kadirhan Sunguroğlu, Uz. Dr. Cebrail Şimşek,

Uz. Dr. Engin Tutkun, Doç. Dr. Mehmet Uğurlu,

Doç. Dr. Halil Murat Ünver, Doç. Dr Yusuf Üste,

Dr. Hınç Yılmaz

Görsel Yönetmenİrem Nurgül Durmuş

Görsel Tasarım Okan Yurdakul

EKOTEKNİK İSG DERGİ EKİBİMİZ - KÜNYE

İmtiyaz SahibiEkoteknik İş Sağlığı Güvenliği

ve Çevre Hizmetleri Adına Halis Yolcu

Editör Yadigâr Yolcu

Kazaların Çevresel ve Teknik Araştırması Bilim Uzmanı

Sorumlu Yazı İşleri Müdürüİrem Nurgül Durmuş

4

08 Yâdigar Yolcu:

Güvenlik Kültürü

Çocuklukta Başlar

12 Ekoteknik İSG, İş Sağlığı

Güvenliği Sektörüne Yön

Verenlerle Akşam Yemeğinde

Buluştu: “İSG’YE YÖN

VERENLER YEMEKTE”

14 KONU İŞ GÜVENLİĞİ OLUNCA,

DİK DURUŞU İLE ÖRNEK

FİRMA: SÖĞÜT İNŞAAT

17 İŞ SAĞLIĞI GÜVENLİĞİ

SINAVLARINA

HAZIRLANANLAR İÇİN

22 Mehmet Doğramacı:

Kalite Yönetiminde Moral

Yaklaşımlar İle Şirketinizi

Yeniden İnşa Edin

26 Konu ÇEVRE ise,

Marka HALİÇ

28 Özlem Özkılıç

OHSAS 18001 ve ISO EN 14001 Yönetim Sistemleri ve Belgelendirme NEDEN ÖNEMLİ?

22Araştırmacı Yazar Mehmet Doğramacı:Kalite Yönetiminde

Moral Yaklaşımlar İle ŞİRKETİNİZİ YENİDEN İNŞA EDE-BİLİRSİNİZ

17İŞ SAĞLIĞI GÜVENLİĞİ SINAVLARINAHAZIRLANANLAR İÇİN

60KKD YAZI DİZİSİ / KORUYUCU KIYAFETLER Çalışma ve Sos. Güv. Bakanlığı, İSGÜM İSG Uzman Yardımcısı Betül Çavdar

08Yâdigar

Yolcu:

Güvenlik

Kültürü

Çocuklukta

Başlar

5

50 Tevfik Paçacı: Nedir Bu 5S?

44S. Yasin Bostancı:Kaza Üzerine Bir Eskiz

Page 4: İrem Nurgül Durmuş Sahada çalışmak artık daha güvenli. file2 İrem Nurgül Durmuş Sorumlu Yazı İşleri Müdürü i.durmus@ekoteknikisg.com Sahada çalışmak artık dahagüvenli

6

İş Dünyası ÇARE’siz Kalmasın!

Çimento, Toprak ve

Cam

Enerji

Petrol, Kimya vb Sektörler

Gıda

Sağlık

Ulaşım ve Taşımacılık

Maden

Milli Savunma

Turizm ve Konaklama

MetalAğaç İşleri

Matbaacılık ve Kağıt

Dokuma ve Deri

Ardiye ve Antrepoculuk

İnşaat

Otomotiv

Haberleşme

Basın Yayın ve Gazetecilik

Ağır ve Tehlikeli İşler Yönetmeliği Kapsamında Düzenlenen Sağlık Raporlarına Esas Teşkil Eden TetkiklerAkciğer GrafisiSolunum :Fonksiyon TestiKulak Odiyo TestiTetanos AşısıGöz MuayenesiKanda Ağır MetalTam Kan Sayımıİdrarda Fenaolİdrarda Hippürik asitİdrarda TCA ve Diğer Kimyasallar

Portör Muayenesine Esas Teşkil Eden TetkiklerAkciğer GrafisiGaita KültürüGaita ParazitBurun KültürüBoğaz KültürüEl KültürüHepatit B TaramasıHepatit B Aşısı(Taraması Negatif Çıkanlara)Grip Aşısı

Atık Taşıma Depolama ve Bertaraf HizmetleriÇARE ülkemizde var olan Tehlikeli Atık sorununa

uzman kadrosu ile ÇARE’ler geliştirmektedir.

Eğitim Hizmetleriİş Sağlığı ve Güvenliği Mevzuatları Eğitimiİş Sağlığı ve Güvenliği Yönetici Temel Bilgilendirme Eğitimiİş Sağlığı ve Güvenliği İşçi Sağlığı Temel Bilgilendirme Eğitimiİş Kazalarının Oluşumu,İnceleme ve Değerlendirme EğitimiKişisel Koruyucu Malzeme Seçimi ve Kullanımı EğitimiTeorik Yangın Eğitimi ve Yangın TatbikatıAcil Durumlarda Alınması Gereken Önlemler EğitimiTehlike ve Risk Analizi EğitimiKazalardan Korunma ve İlkyardım Bilgilendirme EğitimiMeslek Hastalıkları ve Korunma Yöntemleri Eğitimiİşçiler için Ergonomi EğitimiBüro Çalışanları İçin Ergonomi EğitimiElektrik Tehlikeleri,Riskleri ve Önlemleri EğitimiBasınçlı Kaplar,Kompresör,Kazanlarda İSG EğitimiKaldırma Araçlarında İSG Önlemleri EğitimiYüksekte Çalışanlarda İSG Önlemleri EğitimiUyarı ve İkaz Levhaları Eğitimi

ÇARE İSG

Ortak Sağlık Güvenlik Birimi Hizmetleriİşyeri Hekimliği Hizmetleriİş Güvenliği Uzmanlığı

- İş Yeri Hekimi

- İş Güvenliği Uzmanı

- Çevre Görevlisi

istihdam ihtiyaçlarınıza da ÇARE olalımPersonel aramak ile uğraşmayın.

En profesyonel olanı

biz size gönderelim.

İş Sağlığı ve Güvenliği Konularında Verilen Danışmanlık Hizmetleriİş yeri Risk Analiziİşyeri Emniyetsiz Durumların Tespitiİşyeri Acil Eylem Planıİş Sağlığı ve Güvenliği Kurulu Oluşturulması ve Kurul toplantısına Katılma

Mühendislik HizmetleriKazan Periyodik Testi( Buhar Kazanı,Kalorifer Kazanı)Kompresör Periyodik TestiBasınçlı Kapların Periyodik TestiKaldırma Araçlarının Periyodik Testi(Vinç,Kren,Calaska)Forklift,Lift,Yük Asansörü Periyodik TestiElektrik Tesisatı ve Topraklama KontrolüParatoner Topraklama Kontrolü

İş Güvenliği Uzmanı Olmak

İsteyenlerin Çaresi: Çare

Eğitim Kurumu

ÇEVREyi de Biz Koruruz

İş Yeri HekimiOlmak

İsteyenlerin Çaresi: Çare

Eğitim Kurumu

Enerji DanışmanlığıEnerji Yönetim DanışmanlığıEnerji EğitimiEnerji Verimlilik DanışmanlığıVerimlilik UygulamasıBina Enerji Yöneticisi

Çevresel Danışmanlık HizmetleriÇevresel Etki Değerlendirilmesi Raporu Hazırlanması(ÇED)

Ön Lisans/Lisans Takibi(Geri Dönüşüm,Toplama,Ayırma vs) Emisyon İzni ve Raporu

Atık Toplama ve Bertarafı

Çevresel AnalizlerBaca Gazı (Emisyon)ölçümleriHava Kalitesi(İmisyon)Ölçümleriİç Ortam ÖlçümleriGürültü Ölçümleri ve Haritalandırılması

Ankara’dan Sonra Şimdi Antalya ve Adana’da daTüm Sektörlerin ÇARE’si var

Page 5: İrem Nurgül Durmuş Sahada çalışmak artık daha güvenli. file2 İrem Nurgül Durmuş Sorumlu Yazı İşleri Müdürü i.durmus@ekoteknikisg.com Sahada çalışmak artık dahagüvenli

8 9

KAPAKKONUSU

Yâdigar Yolcuİş Sağlığı Güvenliği Bilim Uzmanı

Ekot

ekni

k İS

G

Tehlike

Çocukların, kendi aileleri, çevreleri ve yetişme koşulları dışında, değişik ortam ve kimlik-leri fark etmeleri, onlara saygı duymaları; ırksal, bedensel, dinsel, dilsel vb. diğer kim-liklere, farklı yaşam ve tercihlere dair önyargı beslemeden anlayış ve saygıyla yaklaşabil-meleri için, erken yaşlarda alacakları eğitimin büyük önem taşıdığını biliyoruz.

Çocuklarımız için eğitim kurumu seçerken tüm bu özelliklere bakıp, çok geniş bir yelpa-zede düşünerek karar vermeliyiz.

Zaten “Ağaç yaş iken eği-lir” sözünün son derece haklı ve yerinde olduğunun idrakine varmış olan eği-tim sistemi kurucuları da mümkün olduğunca birçok detayı düşünmüş durumda-lar. Söz gelimi ilerde müzi-kal alanlarda sanatçı olma-sı beklenmeyen çocuklara dahi bir müzik kulağı oluş-sun diye çok temel düzeyde müzik eğitimleri eğitim kurumlarında her çocuğa verilmektedir.

Ancak ne yazık ki çok büyük eksiklik var, o da eğitim sistemimizin “GÜVEN-LİK KÜLTÜRÜ” eksikliğidir. Güvenlik Kültürü ile büyüyen çocuk, evinde korunarak yaşar, yatağında güvenle uyur, trafikte güvenle aracını sürer, işyerinde güvenle çalışır… Hayatının her alanına bu kültür yansır ve ömür boyu bireyi sarar ve korur.

Güvenlik Kültürü Çocuklukta Başlar

Eksikliğinde Ne Olur?

Mesela biz bu eksikliği firmalarda “temel iş sağlığı güvenliği eğitimi” verirken gözlemliyoruz. Eğitimlerde kişiye, kaza, risk, olasılıklar ve bu şekilde devam ederse – SONUNUN ÖLÜM OLDUĞU- gösterildiği halde, kişi çocukluktan gelen davranıştan vazgeçmemekte direniyor ve adeta meydan okuyor. İş kazalarında ölenlerin çok büyük çoğunluğu, işe başlamadan önce zaten temel iş sağlığı güvenliği eğitimi almış kişiler. Buraya özellikle dikkat etmek gerekir. Bu çünkü olayın ciddiyetini apa-çık gözler önüne seren bir durumdur. Bu temel bilgiden yola çıkarak, bu sa-yımızda “Çocuklarımızı nasıl eğitmek istiyoruz?” sorusuna eğilmeyi ve derin bir ilgi uyandırmayı hedefledik.Özellikle 3-6 yaş döneminin, çocuk-larda kimlik oluşumu ve önyargıların yerleşmesi açısından kritik bir dönem olduğunu bilen ebeveynler daha bu yaşlarda güvenlik kültürü algısını çocuğuna yerleştirmeli ve söz gelimi çocuk düştüğünde kendi dikkatsizli-ğinden ya da tedbirsizliğinden olduğu-nu o yaşlarda bilmeli ve öğrenmelidir. Bu bağlamda aslında, çocukların gelişimine dönük olarak, aileleri ve eğitimcileri kapsayan, bir dizi etkinlik ve uygulama profesyonel anlamda hizmet olarak da verilmelidir.

3 Yıl 5 Yıl Sonrasını Değil; 50 Yıl 100 Yıl Sonrasını Planlamak

Erken çocukluk eğitimi ilk olarak aile de başlar. Aileden sonra, okul öncesi eğitim kurumlarında devam eder, çocuğu toplumsal yaşama hazırlama-da aileyi desteklemektedir. Okul öncesi eğitim kurumları, çocukların fiziksel, sosyal, duygusal ve bilimsel gelişim-lerini en sağlıklı şekilde geçirmesini, onları gelecek eğitim basamaklarına hazırlamayı, kendini ifade eden, yaratı-cı yönlerini ve becerilerini ortaya koyan sosyal bir birey olarak yetişmesini ve aileyi okul öncesi eğitimi konusunda bilgilendirmeyi amaçlayan eğitim kurumlarıdır. Koruma ve Korunma Kültürünün oluşması açısından da son derece önemli rol oynarlar.

Devlet politikalarının 3 yıl 5 yıl son-rasını değil; 50 yıl 100 yıl sonrasını

planlayarak yapılması gerektiği bilgisi bize bu konuda yatırım yapmamızın akılcı olduğunu apaçık gösterir.

SAĞLIK GÜVENLİK ŞARTLARINI TAŞIMAYAN VE ÖNEMSEMEYEN

EĞİTİM KURUMLARINAYAVRUNUZU EMANET ETMEYİN

Çocuğunuzun ilk 5-6 yaşları, sosyal gelişimde büyük bir öneme sahip. Bu etkili dönem çocuğunuz okul öncesi eğitimle tanıştığında gerçekleşiyor. Bu bağlamda anaokullarının ve yuvaların önemi tartışılamaz. Anaokulu ve kreş seçiminde okulun fiziki koşullarına, öğretmen davranışlarına ve eğitim kalitesine baktığınız kadar SAĞLIK VE GÜVENLİK şartlarının uygunluğuna da lütfen bakın.

İlk etapta size farklı gelen bu öneri, çocuğunuzun ilerideki yaşam kalitesin-de hatta ömrünün ne kadar olacağında bir kriter olabilir. Tedbirsizliğin hâkim olduğu bir kurumda yetişen evladınız ilerde kazalara karşı savunmasız olacaktır. Oysa önce kendisi inanmış ve kendisi tedbir almış eğitim kurumunda yetişen çocuk, ileride de “kaderimde varsa kaza yaparım / kade-rimde varsa ölürüm” yanılgısına girme-den ayakları yere sağlam basan tedbiri elden bırakmayan birer birey olacaktır.

Kısacası, seçim yaparken, kreşin ya da okulun evinize yakın olmasına ya da servis mesafesinin kısa olmasına, okulun aydınlık ve geniş sınıflarının olmasına, okulda branş dersleri-nin işleneceği derslikler olmasına, yemekhanesinin geniş ve kış mevsi-minde kullanılacak bir oyun alanının (kış bahçesi) olmasına, sınıfın ısıtma ve soğutma sistemine, sınıf içi kullanılan kitaplara, eğitim araç gereçlerine vs baktığınız kadar sınıflarda ve kurumun bütününde koruyucu tedbirler alınmış mı, sağlık güvenlik kurallarına uyul-muş mu diye de dikkatle bakılmalıdır.

Neticede “İş Güvenliği Uzmanı” de-ğilseniz sizden bir çok detay kaçabilir. Ama en azından kurum risk analizi yaptırmış mı, yaptırdıysa risk analizin-de yer alan uyarılar dikkate alınmış mı diye bakmanız size yol gösterecektir.

Bu noktada sizlerle bir deneyimimi paylaşmak isterim; denetlediğimiz bir kreşte her şey uygun görünüyordu ancak

!

Eğitim, doğumla başlayıp ha-yat boyu devam eden bir sü-reçtir. Erken çocukluk eğitimi çocukların gelişimlerini en üst düzeyde gerçekleştirmesi için kritik bir dönemdir. Çün-kü bu dönem ileri yaşların temelini oluşturur. Çocuk bu yaşlarda aldığı bilgileri ömrü-nün tamamında kullanır. Bu bağlamda Güvenlik Kültürü de çocuğa bu yaşlarda ve-rilmelidir. Çünkü Güvenlik kültürü hem bireysel koruma ve korunma için hem de as-lında tek tek bireyler bütünü oluşturduğundan toplumsal koruma ve korunma için son derece önemlidir. Şöyle ki, bu yaşlarda alınan güvenlik kültürü kişinin tüm yaşamına hâkim olacaktır. Gerek trafik kazaları için, gerek ev kazaları için, gerek-se iş kazaları için olsun tüm yaşamında bir zırh gibi bu eğitimi taşıyacaktır.

oyuncakların kenarlarındaki demirlerin paslı olduğunu tespit ettik. Üstelik ço-cuklar oyuncakları ağızlarına alarak oy-nadıklarından, bu pasla ağız yollu temas kuruluyordu. Sorulduğunda ise yetkililer, bu paslı demirlerin sadece oyuncakların dizildiği bir metal olduğunu, çocukların temas etmediğini bildirdiler.

Yine hepimiz biliyoruz ki, çok ciddi sayıda çocuk okullarda kullanılan deney ekipmanları, kimyasallar ve ağır metaller sonucu çok ciddi zarar gördü; hatta belki hayatını kaybetti.

Bir anlamda okul sağlığı diye de ad-landırabileceğimiz eğitim kurumlarının gerek sağlık güvenlik şartlarının iyi olması, gerekse koruma – korunma eğitimlerinin öğrencilikten başlayarak hayat boyu devam etmesi, yetişkin dönemde koruma-korunma kültürü gelişmiş bireylerin -dolayısıyla toplu-mun- var olduğu günleri getirecektir.

Bu kazanıma sahip bireylerin her alan-da olduğu gibi İSG alanında da kuralla-ra uyacağı gerçeği unutulmamalıdır.

Tehlike

Tehlike

Tehlike

TehlikeTehlike

Tehlike

Tehlike

Tehlike

Page 6: İrem Nurgül Durmuş Sahada çalışmak artık daha güvenli. file2 İrem Nurgül Durmuş Sorumlu Yazı İşleri Müdürü i.durmus@ekoteknikisg.com Sahada çalışmak artık dahagüvenli

10 11

Çalışanlara yapılan rutin tıbbi tetkikler ile periyodik sağlık kontrolleri için Türkiye’nin her yerinden bize ula-şarak mobil hizmetlerimizden yararlanabilirsiniz.

İletişim Bilgilerimiz: Tel: + 90 312 344 01 96 - Fax: +90 312 343 66 46 www.ekoteknikisg.com - [email protected]

İlköğretim Öğrencisi, Üzerine Dolap Devrilmiş Halde Boş Sınıfta Ölü Bulundu

Milli Eğitim Bakanlığı, Mardin’de bir öğrencinin üzerine dolap devrilmesi sonucu ölmesinin ardından

okullarda alınan güvenlik önlemlerinin arttırılmasını istedi. Bakanlık tara-fından 81 il milli eğitim müdürlüğüne acil koduyla ‘Okul kazalarını önleyici tedbirlerin alınması’ başlıklı bir yazı gönderdi. Okul yönetimlerinin okul binası içerisinde oluşabilecek her türlü tehlike, yaralanma ve risklerden öğrencilerini korumak ve güvenliklerini sağlamakla sorumlu olduğu belirtilen yazıda “Özellikle sınıflarda ve kori-dorda bulunan dolap, tablo, duyuru panosu gibi eşyaların sabitlenmeli, oyun parkında bulunan araçların periyodik kontrollerinin yapılmalı, bahçe zemininin imkânlar ölçüsünde çocukların düştüklerinde yaralanma-yacakları türden malzeme ile kap-latılmalı, bahçe kapısının, merdiven korkuluklarının, pencere ve çatı katı girişleri gibi yerler kontrol edilmeli.” ifadelerine yer verildi.

Milli Eğitim Bakanlığı, geçtiğimiz Eylül ayında Mardin’in Kızıltepe ilçesinde Cumhuriyet İlköğretim Okulu 2. sınıf öğrencisi Reşat Kino’nun üzerine dolap devrilmesi sonucu ölmesinin ardından okullarda gerekli güvenlik önlemleri alınması konusunda çalışma başlattı. Bakanlık, acil koduyla 81 il milli eğitim müdürlüğüne tüm il, ilçe ve köy okulla-rında alınması gereken kuralları içeren bir yazı gönderdi. Temel Eğitim Genel Müdür Vekili Atıf Ala imzalı yazıda,

okullarda acilen alınması gereken 6 güvenlik kuralı sıralandı.Okul, çocukların aileleri ve evleri dışın-da ilk defa toplum hayatına girdikleri, yeni arkadaşlar edindikleri, başkaları ile sosyal alış-veriş yaptıkları ve daha fazla fiziksel faaliyette bulundukları yer olduğu belirtilen yazıda, günün önemli bir bölümünü okulda geçi-ren öğrencilerin kendi davranışları, çevresel düzenlemelerin yetersizliği ve ihmaller sonucu kaza geçirebildikleri vurgulandı. Kazaların, çocuğa fiziksel, psikolojik ve sosyal yönden etki ederek dengesinin bozulmasına, hastalanma-sına, sakatlanmasına hatta ölümüne neden olurken, aileye ve topluma da ağır maddi manevi yük getirdiği hatır-latılan yazıda “Kazalar, okul bölgesinde daha önceden alınacak tedbirlerle ön-lenebilir olaylardır. Velilerimizin gönül rahatlığıyla çocuklarını gönderdikleri ve öğrencilerimizin mutlu ve başa-rılı olduğu mekânlar olan okulların güvenli bir ortam olması ve yeni eğitim öğretim yılının başladığı şu günlerde kazalara karşı önleyici tedbirlerin alınmalı.” denildi.

“OKUL YÖNETİMLERİ ÖĞRENCİLERİ KORUMAK VE GÜVENLİKLERİNİ

SAĞLAMAKLA SORUMLU”Okulda kazaların en çok olduğu mekânların okul bahçesi, sınıflar, koridor, merdivenler, lavabo, tuvaletler, kantin gibi yerler olduğu kaydedilen yazı da çocukların geçirdikleri kaza nedenleri incelendiğinde çocuğun kendisinden, arkadaşından ve okuldaki çevresel faktörlerin yetersizliğinden kaynaklandığının görüldüğü ifade

edildi. Okul yönetimlerinin okul binası içerisinde, okulla ilgili faaliyetlerin yapıldığı yerlerde ve öğrencilerin okula ulaşımları esnasında oluşabilecek her türlü tehlike, yaralanma ve risklerden öğrencilerini korumak ve güvenlik-lerini sağlamakla sorumlu olduğu ifade edilen yazıda okullarda alınması gereken tedbirler şu şekilde sıralan-dı: “Özellikle sınıflarda ve koridorda bulunan dolap, tablo, duyuru pano-su gibi eşyaların sabitlenmeli, oyun parkında bulunan araçların periyodik kontrollerinin yapılmalı, bahçe zemi-ninin imkânlar ölçüsünde çocukların düştüklerinde yaralanmayacakları türden malzeme ile kaplatılmalı, bahçe kapısının, merdiven korkuluklarının, pencere ve çatı katı girişlerinin vb. yerlerin kontrol edilmeli. Çocukların kazalardan korunma ile ilgili yeterli bilgi ile donatılmalı, güvenli davra-nış becerileri geliştirilmeli, güvenlik önlemlerinin tanıtılmalı. Ebeveynlerin okul çevresinden kaynaklanan kaza risklerini azaltmada ve kazalardan çocukları korumada, kaza olmadan veya kaza olduktan sonra gösterdikleri davranışlar oldukça önem taşımakta. Bu yüzden ebeveynlerin de kazalar konusunda bilgilendirilmeli. Okullarda kazalarla ilgili kayıt sisteminin oluştu-rulmalı, kaza nedenleri, kaza yeri, kaza geçiren kişi vb bilgilerin kaydedilmeli, elde edilen sonuçların değerlendirile-rek, kazaları önleyecek programların geliştirilmesi hususlarında gerekli tedbirlerin alınmalı, gerektiğinde yerel yönetimler, özel ve kamu kurum ve ku-ruluşları ile sivil toplum kuruluşlarıyla irtibata geçilmesi önem arz etmekte.”

Mardin’in Kızıltepe ilçesinde Cumhuri-yet İlköğretim Okulu 2. sınıf öğrencisi Reşat Kino, üzerine dolap devrilmiş halde boş sınıfta ölü bulundu.

Baba İsa Kino, oğlu okuldan eve dön-meyince, Cumhuriyet İlkokulu’na gidip

yetkililere çocuğunu sordu.Kendisine tüm öğrencilerin okuldan ayrıldığı bilgisi verildi. Okuldan ayrılan baba oğlunu dışarıda aradı ve bir müddet sonra okula dönerek sınıfların aranması için ısrar etti. Böylelikle Okulun ikinci katındaki bir sınıfta, 7

yaşındaki Reşat Kino ölü bulundu.

Üzerine dolap devrilmiş halde olan 2. sınıf öğrencisinin cenazesi, Diyarbakır Adli Tıp Kurumu’na gönderildi. Olayla ilgili Kızıltepe Cumhuriyet Savcılığı soruşturma başlattı.

Artık Çok Geç Olsa Da...

Ankara, Antalya ve Adana Şubelerimiz ile HizmetinizdeyizZiya Gökalp Cad. Adakale Sok. No:27/5 Kızılay - ANKARA Tel: +90 312 431 11 53 (pbx) Fax: +90 312 431 11 60

Arapsuyu Mah. Atatürk Bulvarı No:47/21 Konyaaltı - ANTALYA Tel: +90 242 230 31 07 (pbx) Fax: +90 242 230 31 09

Reşat Bey Mahallesi Türkkuşu Caddesi No: 1 B Blok K:3 D:19 Seyhan - ADANA

www.careisg.com [email protected]

“İş Güvenliğinde Çare’siz Kalmayın”

Çare İSG

Page 7: İrem Nurgül Durmuş Sahada çalışmak artık daha güvenli. file2 İrem Nurgül Durmuş Sorumlu Yazı İşleri Müdürü i.durmus@ekoteknikisg.com Sahada çalışmak artık dahagüvenli

12 13

İSG’ye Yön Verenler

YemekteÇalışma hayatını yakından ilgilendiren 6331 Sayılı İş Sağlığı Güvenliği Kanunu, büyük umut-larla bekleniyordu ancak çıktığı günden beri ne yazık ki tartışmalar bitmedi. Kamu ve sosyal tarafların yoğun çabasına rağmen kanunun nihai uygulama tarihi olan 1 Temmuz 2013 bir başka bahara bırakılarak kısmi erteleme oldu.

Bu ertelenmenin saha ve iş güvenliği genel algısına etkilerini değerlendirmek ve olağan de-ğerlendirme yapmak amacıyla sektöre olumlu katkılar vermeye devam eden Ekoteknik İSG Dergisi kadroları ile Akademik-Bürokratik isimler bire akşam yemeğinde buluştu.

!Oldukça verimli ve keyifli ge-

çen yemek, değerli görüşle-rin paylaşımıyla son buldu. Yemeğe Sağlık Bakanlığı’nda

uzun yıllar verdiği emeklerle tanıdı-ğımız Yadigâr Yolcu, Çalışma ve Sos. Güv. Bakanlığı İSG Genel Müdür Yrd. Ahmet Çetin, Gazi Universitesi Tıp Fa-

kultesi Prof. Dr. Sefer Aycan, ÇASGEM Başkan Yardımcısı Dr. Ali İhsan Sulak ve ÇASGEM Başkan Yardımcısı Fatih Murat Aydınlı gibi sektöre yön veren isimler ile Bakanlık müfettişleri ve Bakanlık uzmanları katıldı.

Yemeğin sonunda katılımcılara kısa

bir teşekkür konuşması yapan Eko-teknik İSG Dergisi Yazı İşleri Müdürü İrem Nurgül Durmuş, İş Sağlığı Gü-venliği alanında çok hızlı yol alındığını, yönetmeliklerin iptali ve kanunun ertelenmesi gibi aksaklıklar yaşansa dahi bu gelişmenin Türkiye için büyük adım olduğunu dile getirdi.

Ekoteknik İSG, İş Sağlığı Güvenliği

Sektörüne Yön Verenlerle

Akşam Yemeğinde Buluştu.

Page 8: İrem Nurgül Durmuş Sahada çalışmak artık daha güvenli. file2 İrem Nurgül Durmuş Sorumlu Yazı İşleri Müdürü i.durmus@ekoteknikisg.com Sahada çalışmak artık dahagüvenli

14 15

KONU İŞ GÜVENLİĞİ

OLUNCA,

DİK DURUŞU İLE

ÖRNEK FİRMA:

SÖĞÜT İNŞAAT

Ekoteknik İSG tarafından

İş Sağlığı ve Güvenliği top-

lantısı Başkent Öğretmenevi’nde

gerçekleştirildi.

İş Sağlığı ve Güvenliği konusunun önemini kavramış şirketlerimizden olan

Söğüt İnşaat, bu konuda kalıcı çalışmalara imza atmak ve çalışanlarına daha

güvenli çalışma ortamı sağlamak için, Ekoteknik İSG işbirliği ile Ankara Baş-

kent Öğretmenevi’nde “İş Sağlığı Güvenliği Toplantısı” gerçekleştirdi.

Söğüt İnşaat personelleri ve taşeron firmalarına bilgi paylaşımı yapılan toplantıda, Söğüt İnşaat katılımcılarına

Ekoteknik tarafından İSG konusunda açıklayıcı bilgiler sunuldu.

Toplantıda ISG Kurul Başkanı Aydın Çakırer konuşmasında: “İş sağlığı güvenliği Söğüt İnşaat Grubu için çok önemlidir. Bu konuda gerekli tedbir-leri almak için İSG alt kurullarımızı hızla oluşturduk ve bundan sonrası için yapılan hataları kesinlikle cezasız bırakmayacağımızı üzerine basarak

söylüyorum. Eksik çalışma ortamı yaratan ekiplere, gerekli düzenleme-leri yapmadığı takdirde para cezası vereceğimiz gibi, ceza vermekle kal-mayacak direkt işi durduracağız” dedi. Kesin tavrını ve yaklaşımını ortaya koyan Çakırer, gayelerinin iş yaparken işçileri ölüme götürmek değil, işçileri hakkıyla çalıştırmak olduğunu tekrar tekrar belirtti.

Söğüt İnşaat Personel Müdürü Zeynel Gönen’in yönettiği İSG toplantısında Söğüt İnşaat Proje Müdürü Aydın Çakırer, Ekoteknik İSG Koordinatörü

M.Ziya Koç, Ekoteknik İş Güvenliği Uz-manı Kemal Çetintaş, Ekoteknik İşyeri Hekimi Dr.Nurhan Özcan ve Avukat Mehmet Bakırasma konuşmacı olarak katıldılar.

Çakırer’den Kararlı Duruş: “Gerekirse İşe Son Veririm!”

İş Sağlığı Güvenliği konularındaki eksiklikler ve yaşanan iş kazaları ko-nusunda ülkemizin Avrupa’da birinci, dünya sıralamasında ise dördüncü olduğu ayıbına dikkat çeken Aydın Çakırer’in “gerekirse işe son veririm,

Page 9: İrem Nurgül Durmuş Sahada çalışmak artık daha güvenli. file2 İrem Nurgül Durmuş Sorumlu Yazı İşleri Müdürü i.durmus@ekoteknikisg.com Sahada çalışmak artık dahagüvenli

16 17

işçi öleceğine başındaki amirin işine son veririm” açıklamasından sonra mikrofonu Ekoteknik İSG Koordinatö-rü M.Ziya Koç aldı.

Mansur Ziya Koç: “En Birinci Sorunumuz Yanlış Kader Algısı”

Koç konuşmasında “Türkiye’de bu sektör çok yeni. Bu sektörün ilk oluş-tuğu yıllardan beri benim tüm mü-hendislik çalışmalarım İSG alanında oldu. Ve tecrübelerim bana gösterdi ki, yaşadığımız kazalarda en birinci sorunumuz yanlış kader algısıdır. İşçideki ‘Bana bir şey olmaz’ inancı hızla yıkılmalıdır. Ancak bu yanlış algıyı yıkarsak, sonrasında da alaca-ğımız önlemlerle Avrupa birinciliği ayıbından sonunculuğuna doğru emin adımlarla gidebiliriz” dedi. Konuşmasının devamın işverenin yükümlülüklerini anlatan Koç, ek-sikliklerin nasıl giderileceğini ve yeni yönetmeliklerin açıklamasını yaptı. Ziya Koç’un, 6331 Sayılı Kanun yönet-melikleri ve uygulaması, İş sağlığı ve güvenliğinin önemi, kişisel koruyucu ve donanımların kullanılması konula-rına değinmesi katılımcıların soruları-nın çoğunun yanıtı niteliğinde oldu.

Kemal Çetintaş: “İnsanı Geri Getiremezsiniz”

Ekoteknik İş Güvenliği Uzmanı Kemal Çetintaş ise, Emekli Baş İş Müfettişi ve Emekli Genel Müdür Yardımcısı olmasının kendisine kattığı büyük

bilgi birikiminden faydanılmasını sağlayarak, tüm bu İSG çalışmalarının Bakanlık ayağını anlattı.

Yeni kanun ile birlikte müfettişlere “İşyerlerini Durdurma Hakkı”nın verildiğine dikkat çeken Çetintaş, “Durdurulan işyeri noksanlıklar gide-rilene kadar açılmaz. İsg önlemlerine uymayan işçilerin işine son verilme-lidir. İşleriniz 1 gün daha geç biterse bu telafi edilebilir bir durumdur ancak acele işiniz yüzünden bir işçinizin hayatını kaybederseniz, insanı geri getiremezsiniz” dedi.

Dr. Nurhan Özcan’dan Tozdan Ölüme Geçişinin Fotoğrafı

Dr.Nurhan Özcan ise “İşe giriş anın-dan itibaren periyodik sağlık mua-yenesi ve kontrollerinin yapılarak, meslek hastalıklarının önlenmesini sağlamalıyız” diyerek, ihmal edilme-yecek ve ölüme kadar gidecek tehlike-lerden bahsetti. Meslek hastalıklarını anlatan Dr. Özcan, tozdan ölüme geçişin fotoğrafını çekerek olduk-ça etkileyici sunumuyla farkındalık uyandırdı.

Av. Mehmet Bakırasma, İSG Kültürünün Üzerinden Sorumluluk Atma Şeklinde

Yürüyemeyeceğinin Altını Çizdi.

Av.Mehmet Bakırasma konuşmasında hukuki maddeleri ve etkin denetim raporlamalarını anlattı. İş güvenliğin-

de alınan hukuki tedbirlerin başarısını örneklerle gözler önüne seren Bakı-rasma, Alman mühendislerin tuttuk-ları tutanaklarla, hukuki yöntemleri kullanarak, ilk etapta kesilen yüklü para cezaları sonunda oluşturulan kültürü örnekleyerek anlattı.

Bakırasma, İSG Kültürünün, üze-rinden sorumluluk atma şeklinde yürüyemeyeceğini, bunun gerçek bir bağlılık ve inanç istediğinin altını çizdi.

Kapanış Konuşması ve Soruların Yanıtlanması

Kapanış konuşması da ISG Kurul Baş-kanı Aydın Çakırer tarafından yapıldı. Kararlılığını bir kez daha gözler önüne seren Çakırer kapanış konuşmasında da “bu zamana dek denedikleri yön-temlerin başarılı sonuca ulaşmadığını belirtti. Bu yüzden bundan sonra tedbir almakla kalmayıp, başarıya ulaşmak ve insan ölümünün önüne geçebilmek için cezai yaptırımların artacağını özellikle vurgulayarak yine-ledi. İSG Kurallarına uymayan işçinin işine son verilmesi konusunda direktif veren Çakırer, ‘işciye kıyamazsanız, kendinize kıymış olursunuz, kapatırım şantiyenizi” dedi.

Bu konuşmalardan sonra katılımcı-ların soruları da yanıtlandı ve bundan sonra bu çalışmaların sık sık yine-leneceği ve İSG kurulunun her ay toplanacağı yönünde karar alınarak sonlandırıldı.

Çare Eğitim Kurumu, Haziran-2013 tarihinde iddialı bir kadroyla faaliyete geçti.

İş güvenliği uzmanlığı, iş yeri hekimliği ve işyeri hemşireliği eği-timleri verilen Çare Eğitim Kurumu Eğiticileri, alanında saha

deneyimi olan kişilerden ve üniversitelerde görev yapan öğretim üyelerinden oluşan oldukça geniş bir kadro.

İSG ile ilgili sınavlara ve dolayısıyla İSG Eğitim Kurumlarına il-ginin çok yoğun olduğu dönemimizde, alanında oldukça başarılı

olan eğitim kurumlarından Çare’nin kapısını çaldık ve Mesul Müdürü Tahir Soydal ile kısa bir söyleşi gerçekleştirdik.

İş Sağlığı Güvenliği

Sınavlarına

Hazırlananlar İçin

Page 10: İrem Nurgül Durmuş Sahada çalışmak artık daha güvenli. file2 İrem Nurgül Durmuş Sorumlu Yazı İşleri Müdürü i.durmus@ekoteknikisg.com Sahada çalışmak artık dahagüvenli

18 19

DOSYA Yazar Adı / mailFotoğrafçı Adı / mail

Son sınavda daha önceki sınavlardan farklı ola-rak bilgininin yanında yoruma dayalı sorular geldi adaylar en çok bu konuda zorlandılar. Bunun için dersleri dikkatle izlemenin ve aktif katılımın öne-mi daha da arttı.

Kolay bir genel İSG sorusu ile çok zor bir mühendislik sorusunun puan getirisi aynıdır. Bazı so-ruların çözümü biraz zor gelip düşündürücü olabilir. Zaman kaybını önlemek için bu tür durum-larda turlama tekniğiyle bu tür soruları ikinci tura bırakmak gerekir.

Çare Eğitim Kurumu, Mesul Müdürü Tahir Soydal, İSG sı-navına hazırlanan adaylar için püf noktaları sıraladı.

İş Sağlığı Güvenliği sınavına ha-zırlananların özellikle bilmesi ve dikkat etmesi gereken konu nedir?

Kursa devamlılık göstermiş ve ko-nulara hakim olan uzman adayları geçmiş yıllara ait çıkmış İSG sınav so-rularını çözmelidirler. Zira geçmiş yıl-lara ait bu sorular ciddi anlamda konu tekrarı işlevini görmektedir. Özellikle sınav tarihi yaklaşınca adaylar tek-rardan konuları baştan çalışmaktan sıkılırlar, bu onlara yerine getirilemez bir eziyet gibi gelir. Konular da zaten çok fazla ve çok çeşitli olduğu için bu doğal bir durum aslında. Ve yine çözümü geçmiş yıllara ait soruların mutlaka çözülmesidir. Sorular genel bir tekrar niteliğindedir.

Çıkmış soruları çözmekle aday, sınavda hangi konulardan soru geldiği, soruların üslubu, soruların mantığını, soruların soruluş tarzını, soruların konulara göre dağılımını, konuların önem derecelerini, hangi konulardan ne tip soruların sorulabi-leceğini, soruların zorluk ve kolaylık oranlarını belirleyebilir ve yol hari-tasını oluşturabilir. Unutulmamalıdır ki, çıkmış sorular sınavın aynası niteliğindedir.

Zaman Planlaması Çok Önemli

Sınava kadar kalan zamanı maksi-mum değerlendirebilmek için önce-likle zaman planlaması yapılmalıdır. Yapılacak planlamada puan getirisi en çok olan dersler, az bir tekrarla tekrar hatırlanabilecek konular ve bunlara ne kadar zaman ayrılacağı önceden belirlenmelidir. Sınava az bir zaman kala yapılacak olan çalışmalar, çok daha anlamlı kılacaktır.

Eksik Hiç Bir Konu Kalmamalı

Sınava çalışan aday kendinde eksik hiç bir konu bırakmamalıdır. Milli Eği-tim Bakanlığı’ndan her sınav öncesi sınav soru dağılımı açıklanmaktadır.

Genelde 5 Hukuk, 15 Genel İSG, 10 Mevzuat, 5 Sağlık ve 65 Teknik Soru sorulmaktadır.

Adaylar genelde hukuk ve mevzuat ile daha önceki lisans eğitimlerinde karşılaşmadıkları için zorlanabilmek-tedirler. Oysa bu konudaki yönetmelik ve kanunlardan çıkaracakları özetle hiç zorlanmadan banko yapabilecek-

leri sorular olmalıdır.

Son sınavda daha önceki sınavlar-dan farklı olarak bilgininin yanında yoruma dayalı sorular geldi adaylar en çok bu konuda zorlandılar. Bunun için dersleri dikkatle izlemenin aktif katılımın önemi daha da arttı.

Nefes Egzersizi Deyip Geçmeyin

Sınav ile ilgili endişeler, genellikle zamanı doğru bir biçimde değerlen-dirememekle sonuçlanır ki, bu da başarı üzerinde doğrudan etkilidir. Bunun için kaygıyı azaltıcı nefes eg-zersizleri yapılabilir. Özellikle kaygısı çok yüksek olan adaylar için nefes egzersizleri son derece rahatlatıcı olmaktadır.

Önemli Bilgiler Arasında…

Adayların sınava gireceğiniz salonu önceden görmeleri bilgisi gereksiz bir bilgi gibi dursa da aslında son derece önemli bir bilgi. Zira şaşırtıcı ama sınav sabahı bu konuda çok ciddi anlamda sıkıntı yaşayan ve bu yüzden başarısızlık yaşayan adaylar var.

Soru kitapçığından her sorunun ayrı ayrı okunup, doğru ceva-bının bulunduktan sonra, cevap kâğıdına kodlanması sınava giren çoğu adayların yaptıkları ortak hatadır. Her soru için soru kitapçığından cevap kâğıdına, cevap kâğıdından soru kitapçığı-na gidip gelmek hem bir zaman kaybıdır, hem de dikkat yoğun-laşmasını kesen ve kopartan önemli bir engeldir.

Sınav Esnasında

Soru kitapçığından her sorunun ayrı ayrı okunup, doğru cevabının bulunduktan sonra, cevap kâğıdına kodlanması sınava giren çoğu adayların yaptıkları ortak hatadır. Her soru için soru kitapçığından cevap kâğıdına, cevap kâğıdından soru kitapçığına gidip gelmek hem bir zaman kaybıdır, hem de dikkat yoğunlaşmasını kesen ve kopartan önemli bir engeldir.

Grup halinde kodlama yapmak için mutlaka beş soruyu cevaplandırmak gerekmez, sayfa sonları da uygun bir cevaplama aralığıdır.

Ayrıca her soruya konacak özel işaretlerle, neyi yapıp, geride neyi, hangi durumda bırakıldığı kolayca görmeyi sağlayacaktır. Bu durum, cevap kâğıdı üzerinde herhangi bir hata yapıldığında, geriye dönüp bu hatayı kolayca telafi etme imkânı verecektir.

Her Sorunun Değeri Aynı

Sınavdaki her bölümdeki sorular aynı değerdedir. Yani çok kolay bir genel İSG sorusu ile çok zor bir mühendislik sorusunun puan geti-risi aynıdır. Bazı soruların çözümü biraz zor gelip düşündürücü olabilir. Zaman kaybını önlemek için bu tür durumlarda turlama tekniğiyle bu tür soruları ikinci tura bırakmak gerekir.

Vakit Nakittir

Çözülemeyen sorular üzerinde çok fazla zaman harcanmamalıdır. Soruların değeri de aynı olduğu için bir soruda çok fazla zaman kaybet-mektense, o soruyu es geçip, aynı zaman süresinde 1 soru yerine 5 soru ile ilgilenmek elbette daha akılcı bir seçimdir.

Son ve Önemli Tavsiye

Son olarak adaylara tavsiyem, asekron derslerini düzenli takip etmeleridir. Kendilerine oradan özet çıkartarak tam anlamadıkları ya da akıllarına takılan hususları not almalıdırlar. Daha sonrasında ise yüz yüze eğitim esnasında eğitici-lere sorular sorarak bu hususların açıklanmasını istemelidirler.

Bedenen ve Ruhen Katılım Önemli

Dünya Sağlık Örğütü sağlığın tanı-mını yaparken bedenen ruhen tam bir iyilik hali olarak yapmaktadır. Ben de sağlıklı bir eğitimin şeklini kişilerin Yüzde 90 devam zorunlu-luğunu yerine getirmek için şeklen bedenleri ile değil derse aktif katı-lım göstererek ruhen de derse hazır olarak katılmaları halinde başarıyı yakalayacaklarını söyleyebilirim.

Gerçekten işini çok seven bir eği-timcisiniz. Son olarak ilk verdiğiniz dersi bizimle paylaşır mısınız? Heyecan aynı şekilde mi devam ediyor?

1990 Eylül’ünde Seydişehir Alümin-yum Fabrikası’nda iş sağlığı ve gü-venliği alanında hocalarımla birlikte vermiş olduğumuz iki günlük eğitim bu konudaki verdiğim ilk dersimdi. O gün ders verirken ayaklarımın titremesini ve sesimin kısılmasını hala hatırlarım. Mesleği severek yapmak önemli. Biz heyecanla ve severek mesleğimizi yapıyoruz, Çare Akademi’nin başarısı da bu aslında.

Burada bana hijyeni sevdiren ve eğitimine yönlendiren Rahmetli Hocam Prof. Dr. Sevim Yumrutuğ ile bu konuda beni yetiştiren ısrarla eğitimimi tamamlamam konusun-da bana destek olan Hocam Prof Dr. Aslan Tunçbilek’e şükranlarımı sunuyorum.

DR. TAHİR SOYDAL KİMDİR?

1985 yılında Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesinden mezun olduktan sonra mecburi hizmette koruyucu hekimli-ğin önemini daha iyi anlayarak bu ala-na yönelen Tahir Soydal, 1988 yılında Ankara Üniversitesi Halk Sağlığı Ana-bilim Dalında ilk kez açılan İş Sağlığı Doktora Programı’na başlamış. 28 yıllık hekimlik hayatının 24 yılı idarecilikle geçen Soydal, Abidinpaşa Eğitim Araştırma Sağlık Grup Başkan-lığı, Ankara Sağlık Müdür Yardımcılığı, Sağlık Bakanlığı Temel Sağlık Hizmet-leri Genel Müdür Yardımcılığı ve Ba-kanlık Müşavirliği görevlerini başarıyla tamamladıktan sonra emekli olmuş.

Bakanlıkta Genel Müdür Yardımcı-lığı döneminde tekrar iş sağlığı ve güvenliği ile ilgilenmeye başlayan Soydal, Sağlık Bakanlığı’nda ihmal edilen bu konu ile ilgili 2000 yılında önce Şube Müdürlüğü ve daha sonra Daire Başkanlığı oluşturulmasını sağ-layarak Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı İş Sağlığı ve Güvenliği Genel Müdürlüğü ile beraber birçok projenin yürütülmesi ve mevzuat hazırlanması çalışmalarına katılmış. 2008-2011 yılları arasında Ulusal İş sağlığı Güvenliği Konseyi’nde Sağlık Bakanlığı Temsilcisi olarak da görev yapan Soydal, 2012 yılında Yıldırım Beyazıt Üniversitesi’nde işyeri he-kimliği sertifika programı açmak için Bakanlıkça görevlendirilmiş. İSG ala-nında büyük katkıları olan bu başarılı isim şimdi Çare Akademi Kadrosu’nda hem yönetici hem de eğitmen.

Page 11: İrem Nurgül Durmuş Sahada çalışmak artık daha güvenli. file2 İrem Nurgül Durmuş Sorumlu Yazı İşleri Müdürü i.durmus@ekoteknikisg.com Sahada çalışmak artık dahagüvenli

20 21

2005 Yılında Jeoloji Mühendisliği bölümünden mezun olduktan sonra, TAİ ve FNSS firmalarında İş Güvenliği alanında stajını tamamlayan Demet Ketenci, SELEX ES Elektronik Turkey A.Ş.’de 8 sene İş Güvenliği Uzmanı olarak hizmet sundu. İş güvenliği, çevre, tesis güvenlik ve idari işler ko-nusunda çalışan Ketenci, bu süre zarfında Ankara Üniversitesi’nde insan kaynakları alanında yüksek lisansını tamamladı. Son üç sene ise orta düzey yönetici olarak görev alırken çeşitli sektörlerde de danışmanlık yaparak farklı sektörleri gördü. B Sınıfı İş Güvenliği Uzmanlık belgesini 2013-Ma-yıs’ında alan Ketenci, 2013 Eylül ayı itibariyle Çare OSGB’de İş Güvenliği Koordinatörü olarak hizmet sunmaya başladı. Sınavda başarılı olma sırlarını Ketenci ile konuştuk.

Verimli çalışmanın en temel yolu kişinin kendine uygun bir çalışma planı hazırlamasıdır.

6331 Sayılı İş Sağlığı Güvenliği Kanunu’nun yayınlanması ile birlikte mühen-dislik fakültelerinden, teknik okul mezunlarından, mimarlardan vs oluşan büyük bir eğitimli kitle İSG Sınavlarına Hazırlık sürecine girdi. Türkiye için yeni olan bu konuda, sorular ve kafa karışıklıkları oldukça fazla, tecrübeli isim ise oldukça az. Bu bağlamda sınavda başarılı olmuş isimlerden B Sınıfı İş Güvenliği Uzmanı Demet Ketenci ile kısa bir söyleşi gerçekleştirdik. Sınavlara hazırlık süreç-lerinde zaten sektörde uzun süredir çalışmış olmasına rağmen ders çalış-maya özen gösterdiğini belirten Ketenci, Risk Değerlendirme Metodları ve İş Sağlığı Güvenliği Yönetim Sistemleri gibi mevzuatta geçmeyen konulara nasıl çalıştığını da söyleşimizde detaylandırdı.

Sınavda Başarılı Olmuşlardan

Taktikler!Tak-Tik Tak-Tik... Dik-Kat Dik-Kat...

Sınava hazırlanma sürecinizden bah-sedebilir miyiz?

Uzun süre sektörde iş güvenliği uz-manı olarak çalıştım. Bu süre içinde C Sınıfı İş Güvenliği Uzmanlığı ve akabinde B Sınıfı İş Güvenliği Uzman-lığı almak için bende her uzman gibi sınava hazırlanma süreçlerinden geç-tim. Sınava hazırlanma süreci ciddiyet isteyen bir dönem.

Zaten sektörün içinde olduğunuz için, sınav için çok fazla ders çalışmanıza gerek kalmadı mı?

Doğru, sınavlara hazırlık süreçlerim-de zaten sektörde uzun süredir bu işi yapmış bir kişiydim. Ancak buna rağmen sınava hazırlık aşamasında, ders çalışmaya zaman ayırdım. Sa-hada olmama rağmen, sınava zaman ayırmamın ön önemini bildim ve bu rehavete düşmedim. İnsanlar ne yazık ki “ben bu işi zaten biliyorum” deyip ders çalışmayı ihmal ediyorlar ve sınavda bunun bedelini acı bir şekilde ödüyorlar. Benim bu konuda bilinçli davran-mamın sebebi bazı sektörleri tanı-mamamdı. Örneğin maden ve inşaat konularına çok uzaktım. Daha önce bu alanlarda iş güvenliği uzmanı olarak görev almadığım için pratiğim yoktu. Fakat bu açığımı, sınavda özellikle bu alanlara eğilerek aştım.

Daha önceki sınavlarda çıkmış soru-lara çalışarak ders çalışma taktiği çok başvurulan yollardan. Sizin bu konudaki görüşünüz nedir?

Aynı yollardan geçen biri olarak, sa-dece çıkmış soruların bulunduğu soru kitabını çözmek yeterli olmayacak

görüşündeyim. Bu sadece soruları ezberlemek olur ve kısa süreli olarak hafızanızda yer alır. Sınav süresine kadar geçen süre çözdüğünüz soruları unutmanıza ve karıştırmanıza sebep olabilir. Bu sebeple konuya çalıştıktan sonra soru çözmek mantıklı olacaktır.

Sizin çalışma taktiğiniz nasıldı?

Öncelikle işe konuları kendi içinde bölerek başladım. Hukuk ve mevzu-atla ilgili sorulara çalışırken mevzuatı okuyup kısa notlar aldım, rakamların altını çizdim ve arkasından konuyla ilgili sorular çözdüm.İSG genel konulara çalışırken eğitim kurumunun verdiği notları kullandım. Ayrıca ulusal ve uluslararası kuruluş-lar ve sözleşmeler ile İSG’nin gelişim süreci ile ilgili konularda internetten araştırma yaparak çalıştım.Risk Değerlendirme Metodları ve İş Sağlığı Güvenliği Yönetim Sistemleri mevzuatta geçmez. Bu konulara eği-tim kurumunun verdiği ders notların-dan ve konuyla ilgili bazı yayınlardan çalışıp hazırlandım. Özellikle son yıllarda Risk Değerlendirme Metotları ile ilgili çok iyi yayınlar çıktı.

Bu kadar çok bilgiyi akılda tutmak yine de kolay olmasa gerek?

Elbette kolay değil ama kolaylaştır-mak gerekiyor. Yapı İşlerinde Sağlık ve Güvenlik Yönetmeliğini ve Tüzüğünü okurken rakamları akılda tutmak için yapı iskelesini bir kâğıda çizdim ve üzerine bu rakamları yerleştirdim. Bu şekilde rakamları ezberlemek yerine görsel hafızamı da kullanarak bilginin kalıcılığını sağladım. Örneğin merdi-venlerle ilgili standardı okurken bir merdiven çizmek korkuluk ve mesafe-

lerini çizmek size rakamsal değerleri akılda tutma konusunda çok faydalı olacaktır.Mevzuat içinde bilinmeyen veya anla-şılmayan kavramlar olduğu zamanlar-da internetin sunduğu görsel bilgiden yararlanmak büyük fayda sağlıyor.

Son olarak eklemek istediğiniz me-sajınızı alabilir miyiz?

Bunlar benim uyguladığım ve büyük faydasını gördüğüm yöntemlerdi. Ama sonuç olarak verimli çalışmanın en temel yolunun kişinin kendine uygun bir çalışma planı hazırlaması olduğu-na inanıyorum. Unutulmamalıdır ki sınava hazırlanırken edinilen her bilgi, sahada uzmanın karşısına çıkabilecek olan problemlerin çözümü için katkı sağlayacaktır.

Page 12: İrem Nurgül Durmuş Sahada çalışmak artık daha güvenli. file2 İrem Nurgül Durmuş Sorumlu Yazı İşleri Müdürü i.durmus@ekoteknikisg.com Sahada çalışmak artık dahagüvenli

22 23

MAKALE Mehmet DoğramacıAraştırmacı - Yazar Eğitim Uzmanı

Kalite Yönetiminde Moral Yaklaşımlar İle

Şirketinizi Yeniden İnşa Edin

İnsan; hücrelerden organlara, kemiklerden eklemlere, damarlardan kaslara kadar uyum içerisinde entegre çalışan bir beden ve ona hayat katan ruhsal bütünlüğe sahip canlı bir yapı.

Şirketler ve çalışma ortamları da aynen öyledir. Bedene ve ruha dair işleyişte bey-nin tepe noktada inkâr edilemez yöneticiliği ne kadar önemli ise; bir hücrede, bir organda yaşanan yanmaya dayalı faaliyet de en az o kadar önemlidir.

İnsana ilk canlılığını veren hareket nasıl ki kalpten çıkıyor ve onun sü-rekliliği ile hayatiyet devam ediyor, o durunca yaşam duruyorsa, iş or-

tamlarında da sermaye sahibi patron aynı mevkidedir. Kalbi işveren, beyni CEO veya genel müdür, organları şubeler, çalışanları; hücresel faaliyeti yürüten yapılar, kan pompalayanlar, enerji depolayarak ilgili yapılara taşı-yan dolaşım, solunum, üreme, hazım sistemlerine benzetebiliriz.

Bedendeki üretimin hem bilinç dediğimiz düşünsel yapımıza huzur getirmesi hem de bedeni denge olan sıhhati sağlaması için temelde iki organın uyumlu çalışması esastır. Bu da kalp ve beyindir. Kalp; şirketi kuran irade, beyin; o iradeyi icraya koymak üzere çalışma ortamının başında olan yöneticidir.

Tasavvuf İlmine göre mahşerin üç atlısı Allah’ın İlim- İrade ve Kudret sıfatlarıdır.

Mahşerin yani dirilişin, hakiki hayatın özü hem insan için hem de kurumsal yapılar için bu üç isim ve sıfat altında açığa çıkan sinerjide saklıdır.

Bunların uyumu neticesinde elde edi-len ana gaye ve onun şirket ortamına aktarılması için verilen eğitim ve ona bağlı moral destekler İlim sıfatına benzetilebilir.Açığa çıkan ortak gaye ve hedef ira-deye; ortaya konan çalışma, gayret ve azim ise kudrete benzetilebilir.

Şirket yaşamına yeni bir ruh yeni bir can yeni bir enerji katacak bu uyumun sağlan-masında moral yak-laşımlar bu yazımızın konusu olacak. Ana hatlarıyla yazımızda vereceğimiz bilgile-rin detaylı açılımları uygulandığı şirkette adeta mucizeler ortaya çıkar-maktadır.

Ancak konunun oldukça detay-lı olmasından ötürü, bu yazımızda insan bedeninde işleyen sistemlerden hareketle işleyeceğimiz şirket içi sis-temleri, denetim ve üretim mekaniz-malarının uyum ilişkilerini bir başka yazıya erteleyerek, şimdilik sadece kalite yönetiminde moral yaklaşım-ları örneklerle idraklerinize takdim edeceğiz:

Çalışana yönelik eğitimlerimizde yaşanmış – gerçek hikâyeleri anlatarak çalışanlardaki moti-vasyonu yükseltiriz. Bu aslında şirket için uzun dönemi bile beklemeden, hemen kısa dönemde büyük sonuçlar veren bir yöntemdir. Zira şirket artık mesai saati içinde çalıştıramadığı perso-nelini uykusunda bile çalıştırmaya başlamıştır. Ve bu yöntemle iç huzur ve içsel ikna sağlandığı için daha önce mesai saatleri içinde işini savsaklayarak çalışan personel “fazla çalışmaktan(!)” şikâyetçiyken artık kendisine verilen işlerin artırılmasına hazırdır.

Her şirkete uygulanabilecek tek bir formül yok. Her şirket için ayrı ayrı analizler yapıp, o şirket yapısına uygun formüller geliştirmek gerekiyor.

Velhasıl, tıpkı bir insan bedenine benzeyen şirket yapısında tek bir reçete yok. Nasıl ki kişi kendisi doktora bizatihi gitmeli ve kendi özel reçetesini almalıysa, şirketler de kendilerine uygun moral yaklaşımları bulmak için en azından başlangıç olarak bir kez destek almalılar.

Şirketinizde yönetim sistemleri gereği uyulma-sı gereken talimatlarda uyumu yakalayamıyor, persolenize söz geçirmekte zorlanıyor ve yönetim-sel güçlükler yaşıyorsanız profesyonel destek için [email protected] adresine e-posta göndererek destek talep edebilirsiniz.

1- Samimiyet Ortaya Koymak: Bu maddeyi teşbih sanatıyla, örnekle-yerek açıklayalım. Belediye başkanla-rımız genellikle her kandil kutlama-sında elemanlarını toplantı salonuna davet eder, Diyanetten bir hoca efendi eşliğinde günün anlam ve önemi üzerine kısa konuşmalar dinlendikten sonra elemanların tek tek kandillerini tebrik ederler.

Yeni ilçemizin yeni Belediye Başkanı böylesi bir kutlama sonunda şunları söylemişti: “Değerli Arkadaşlarım, şu anda size ikram edilen helva ve börek-leri eşim bizzat elleri ile yapmıştır. Ben hepinizi ailenizle birlikte, ailemle bir-likte seviyor, onlardan ayırmıyorum. ”

İkramlar alındıktan sonra eşiyle tek tek hepimizin gecesini kutlamıştı. Kurumda, Başkan eşinin börek ve helvasının günlerce konuşulduğuna ve bu durumun başkan ve yönetime karşı çalışanların sempatisini arttırdığına bizzat şahidim.

Şirketler yapısının durumu analiz edildiğinde, bazı şirketler için bu uygulamaya karar veriyoruz. Çok basit ama kesinlikle çok etkili olan “Sami-miyet Ortaya Koyma” yolu ile büyük başarılara ulaşılabildiğini defalarca deneyimlediğimizi belirtmek isterim.

2- Ortak Hayati İhtiyaçlarda Birlik: Konya’da bulunan bir torna atölyesi sahibi, taksitle otomobil kampanya-larının patladığı dönemde elemanla-rının ağır taksitlere girme niyetinde olduğunu duyunca onlara şu teklifi götürdü: “Arkadaşlar, hayat şartları malum. Bu kampanyalara girip taksit ödemede zorlanınca zarar eden pek çok insan var. Sizin bu duruma düşmenize gönlüm razı değil. Size önerim şu; Haftada ortalama iki gün mesai zaten yapıyorsunuz. Bunu 4 güne çıkarın. Bir yarım gün de hafta sonundan alalım. İki sene boyunca

mesaiye kalırsanız, biriken mesainizle size ben sıfır araçlar alacağım!”

İşçiler aralarında küçük bir istişareden sonra öneriyi kabul ettiler. İki sene içinde onların arabaları olurken patron ciddi bir üretim potansiyeline erişti.…

Bir diğer örnekte ise daha büyük ölçekli bir iş sahibinin kooperatif kurarak çalışanları aynı site çatısı altında ev sahibi yaparak topladığına da şahit olmuştuk.

Ortak hayati ihtiyaçları karşılamada oluşan birlik ve bütünlük, üretim faa-liyetinde verimliliği arttırırken kalifiye elemanları elde tutma, şirkette usta-laşmayı da beraberinde getirmişti.

Biz şirketlere önerilerde bulunurken, yine şirketin şarlarına – talebine – beklentisine göre bu yönteme de başvuruyoruz. Eğer şirket yönetimi yeni elemanlar alıp yeni sorumlu-luklar ve yeni maliyetlere katlanmak istemeden, elindeki iş gücünü daha verimli kullanıp karşılıklı tatmin elde etmek istiyorsa, o şirkette uyguladı-ğımız yöntemlerden biri “Ortak Hayati İhtiyaçlarda Birlik” yöntemidir.

3- Sürprizle Gelen Moral: Zabıta memurlarının başına müdür olarak göreve geldiğinde uyguladığı disiplin ve çalışma temposu, gevşek çalışmaya alışan personelde ciddi rahatsızlıklar yaratmıştı. Kurum dışından gelmesi nedeniyle müdürün benimsenmesi de sorundu zaten. Her fırsatta hakkında dedikodu eden per-sonel, verimi düşürmek üzere çeşitli direnç yollarına da başvuruyordu.

Bir bayram gecesi herkesi şaşırtan bir şey yaşandı. Sevilmeyen müdür, eşi de beraberinde olduğu halde zabıta amirlerinin kapısındaydı. Personelin başında bulunan 8 amiri aynı gece ziyaret etmiş, sohbet etmiş, amir pozisyonu dışında aile babası rolü ile onların aileleri ile bütünleşmek üzere küçük hediyeler de getirmişti.Bayram ertesi zabıta personelinin motivasyonunda gözle görülür artışlar başlamıştı bile.

Daha küçük ve henüz kurumsallaş-mamış, kurumsallaşmaya adım atma aşamasında olan şirketlerde ilk etapta kolaylık ve hızlandırma sağlamak için önerdiğimiz “Sürprizle Gelen Moral” yöntemi de oldukça verimli sonuçları olan yöntemlerimizdendir.

Page 13: İrem Nurgül Durmuş Sahada çalışmak artık daha güvenli. file2 İrem Nurgül Durmuş Sorumlu Yazı İşleri Müdürü i.durmus@ekoteknikisg.com Sahada çalışmak artık dahagüvenli

252424

Bedendeki üretimin hem bilinç dediğimiz düşünsel yapımıza huzur getirmesi hem de bedeni denge olan sıhhati sağlaması için temelde iki organın uyumlu çalışması esastır. Bu da kalp ve beyindir. Kalp; şirketi kuran irade, beyin; o iradeyi icraya koymak üzere çalışma ortamının başında olan yöneticidir.

4- Farkları Fark Ettirmek: Naşide Hanım şirketin idari bölümün-de hem çay ocağı hem de iç temiz-likten sorumluydu. Ne zaman genel müdüre kahvesini götürse genel müdür yanındaki misafire dönerek: “Naşide Hanım’ın kahvesini hiçbir yerde içemezsiniz dostum. Teşek-kürler Naşide Hanım” diyerek gün içinde yalnızken yaptığı teşekkürlere misafirler önünde de onu taltif ederek ayrı bir güzellik eklerdi.

Naşide Hanım, temizliği de çayı da bir başka yapıyordu şirkette. Maaşının hakkını verme, denetimde mahcup olmamanın ötesinde içten bir aşkla ve yaptığı işe gönlünü, özündeki yaratıcı ruhu katıyordu.

Şirketlerde özellikle yöneticilere yö-nelik verdiğimiz eğitimlerde, çalışanı elbette şımarıklık ve had bilmezlik boyutuna getirmeden, farklarını fark ettirerek azimle çalıştırma ve böylece şirketin çay ocağından en üst mü-dürüne kadar verim artışı sağlama yöntemlerimiz arasındadır.

5- Mesaiden De Öte: Doğu ilçelerinden birine pratisyen hekim olarak tayin olmuştu. Burada doktorlara ayrılan odalar oldukça küçüktü ve bir çalışma odasını iki doktor kullanıyordu. Emektar sağlık memuruna ise özel, büyük bir oda ayrılması canını sıkmıştı. Bu konu-yu idari müdüre götürmüş, itirazını açıkça dile getirmiş; “Doktorlar küçük

odalara doldurulmuş, sağlık memu-ru ise Paşa gibi, Bey gibi kurulmuş, haksızlık bu” demişti. İdari müdür onu sakinleştirse de gün be gün bu adama özel muamele edilmesinden ciddi rahatsızlık duymaya başlamıştı.

Bir gece ilçede uzun süreli elektrik kesintisi yaşandı. Elinde gazetesini okuyup televizyon izlerken birden bire aşılar geldi aklına. Saatlerce süren kesintide sağlık ocağındaki tüm aşılar bozulurdu. Hemen telefona sarılıp o sağlık memurunu aradı: “Latif Bey, aşılar mahvolur, sizde anahtar var mı?“ dedi. Hattın öbür ucundaki Latif Bey şöyle dedi: “Merak buyurmayın Doktor Bey. Ben kesinti olur olmaz daireye koştum, aşıları kapıp evime getirdim. Şimdi buzdolabındalar. Sıkıntı yok!”Sağlık memuruna ayrılan özel odayı işte o an anlamıştı. Doktorlar me-saileri bitince evlerine gidiyor ama o mesai dışında da olsa kurumsal bazda hayati hususları unutmadan gereğini karşılık beklemeden yapıyordu.

***

İşine mesaiden de öte bir bağla bağlı olanların kesinlikle mağdur edilme-yeceği çalışma gerçeklerinden bir örnektir bu.

Çalışana yönelik eğitimlerimizde bu ve bunun gibi yaşanmış – gerçek hikâyeleri anlatarak çalışanlardaki motivasyonu yükseltiriz. Bu aslında şirket için uzun dönemi bile bekle-

meden, hemen kısa dönemde büyük sonuçlar veren bir yöntemdir. Zira şirket artık mesai saati içinde çalıştı-ramadığı personelini uykusunda bile çalıştırmaya başlamıştır. Ve bu yöntemle iç huzur ve içsel ikna sağlandığı için daha önce mesai saatleri içinde işini savsaklayarak ça-lışan personel “fazla çalışmaktan(!)” şikâyetçiyken artık kendisine verilen işlerin artırılmasına hazırdır.

6- Ortak Çalışmaya Ortak Kimlik: Ülkemizin saygın holdinglerinden bi-rinde verdiğimiz bir seminerde, başarı skalası çok yüksek olan bir şoför ile konuşmuştum. Kısa bir sohbet ile onu neyin bu denli motive ettiğini inceler-ken, bana kartvizitini uzattı ve şöyle dedi: “Bizim holdingde her çalışanın kartvizitinde sadece ismi, telefonu ve holding logosu yer alır. Unvanlar, görevler yazılmaz”

Bu bilgiyle birlikte, onu motive eden davranışın, genel müdürüyle, danış-manla, uzmanla, müdürle aynı kartvi-ziti taşımak olduğunu fark ettim.

Bu incelemeyi mercek altına aldığım-da, her şirkete çok da uymayacak olan bu uygulamanın o şirket için biçilmiş kaftan olduğunu ve zaten bu tespiti de başarılı bir araştırma sonucu halkla ilişkiler müdürünün yönetime sundu-ğunu öğrendim.

***

Ne yazık ki her şirkete uygulanabilecek tek bir formül yok. Her şirket için ayrı ayrı analizler yapıp, o şirket yapısına uygun formüller geliştirmek gerekiyor.

Velhasıl, tıpkı bir insan bedenine benzeyen şirket yapısında tek bir re-çete yok. Nasıl ki kişi kendisi doktora bizatihi gitmeli ve kendi özel reçetesi-ni almalıysa, şirketler de kendilerine uygun moral yaklaşımları bulmak için en azından başlangıç olarak bir kez destek almalılar.

Gelecek sayımızda insan bedeninde işleyen canlılığın ortak sistemlerinden hareketle konuyu daha derinlemesine ele alacağız.

Mehmet Doğramacı Kimdir?

1967 yılında Eskişehir’de doğdu. İlk ve orta öğrenimini burada, yük-sek öğrenimini S.Ü Konya İlahiyat Fakültesi’nde tamamladı. Bir süre Lise Öğretmenliği yaptı. Halen kamu sektöründe çalışan Doğramacı’nın çeşitli internet sitelerinde inceleme - araştırma ve denemeleri yayınlanıyor. İnsanın kendi hakikatini, Evrensel Gerçeklikle yüzleşerek fark edeceği ve ancak bu doğrultuda düşünce ve çalış-malarla gerçek huzura erileceğine ina-nan Doğramacı, büyük kitlelere verdiği

eğitim, seminer ve sohbetlerle farkında-lıklar oluşturarak duvarları kırıyor.

Mehmet Doğramacı’nın Bugüne Dek Yayınlanmış Eserleri:1- Bizim Yunus2- Kur’anla Kucaklaşmak3- Bir Gönül İnsanı: Vahdet Bey4- Kalbe Yolculuk5- Âlemler Aşka Geldi6- Tekbir Çağına Girerken Gönül Saa-tini Bir’e Kurmak7- Kur’an’ın Kalbinden Hayatın Kalbi-ne Yürüyüş8- Aşka Yemin Olsun ki

C SINIFI İŞ GÜVENLİĞİ UZMANLIĞI220 Saat

90 Saat Uzaktan90 Saat Örgün Eğitim

40 Saat Staj

İŞYERİ HEKİMLİĞİ220 Saatlik Bir Eğitim ile Hekimlere Uzmanlık Gerektiren İşyeri Hekimliği Yetkisi Verilmektedir.

ÇARE İŞ GÜVENLİĞİ UZMANLIĞI VE İŞYERİ HEKİMLİĞİ EĞİTİM KURUMUZiya Gökalp Cad. Adakale Sok. No: 27 / 5 Kızılay - Ankara

Tel: +90 312 431 11 53 Fax: +90 312 431 11 60 www.careakademi.com - [email protected]

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından yetkilendirilmiş olan kurumumuzda A Sınıfı, B Sınıfı ve C Sınıfı Eğitimler verilmektedir.

Çare Akademi

Çare Akademi İŞ GÜVENLİĞİ UZMANLIĞI VE İŞYERİ HEKİMLİĞİ EĞİTİM KURUMU

Page 14: İrem Nurgül Durmuş Sahada çalışmak artık daha güvenli. file2 İrem Nurgül Durmuş Sorumlu Yazı İşleri Müdürü i.durmus@ekoteknikisg.com Sahada çalışmak artık dahagüvenli

26

Burcu Ergene Kimdir? İstanbul Üniversitesi, Kimya ve Çevre Mühendisliği mezunu olan Burcu Ergene, 2008 yılında çevre ve kimya sektörün-deki mesleki hayatına Haliç Çevre Laboratuvarı ile başa-rılı bir giriş yapmış. İşin mutfağında incelikleri öğrenen Ergene, laboratuvarda pazarlama ve teklif hazırlamadan, ölçüm, analiz, validasyon ve belirsizlik hesaplamalarına; raporlamadan satın alma süreçlerine kadar birçok görevde bulunarak mesleğine hâkimiyet kazanmış. Çevre Mühendisliği Bölümü’nde Yüksek Mühendis ünvanını da alan Burcu Ergene, halen Haliç Çevre Laboratuvarı’nda Laboratuvar Müdürü olarak görevine devam ediyor.

Konu ÇEVRE ise, Marka HALİÇ

Haliç Çevre, ülkemizde isminden başarıyla bahsettiren değerli bir kuruluş. Öyle ki oluşturduğu güven ile insanlar altında Haliç Çevre imzası gördükleri evraklara koşulsuz itibar eder durumdalar.

Çevre gibi hayati bir konuda, bu kadar yüksek bir sorumluluk bilinciyle hiz-met eden bu değerli firmamızın İstanbul merkezini ziyaret ettik ve Laboratuvar Müdürü Burcu Ergene’nin misafiri olduk:

Ürün yelpazeniz ve hizmet çeşitlili-ğiniz hakkında detaylı bilgi alabilir miyiz?

Haliç Çevre; İş sağlığı ve güvenliği (iş hijyeni) kapsamında; kişisel ve ortam toz, inorganik ve organik gaz ve buhar, ağır metal, gürültü ölçümleri ile termal konfor, aydınlatma, elekt-romagnetik alan kişisel maruziyet el-kol ve tüm vücut titreşim ölçümleri

konusunda hizmet vermektedir.Su- Atıksu ölçümleri kapsamında; numune alma, pH, fosfat fosforu, fenol, BOI, tuzluluk, sıcaklık, KOI, florür, klorür, krom (Cr+6), sülfat, sülfür, sülfit, renk, sertlik, aktif klor, alkalinite, debi, ağır metal, bulanıklık, çözünmüş oksijen, nitrat azotu, balık biyodeneyi, yağ ve gres, toplam fosfor, kjeldahl azotu, nitrit azotu, serbest klorür, askıda katı madde, toplam

siyanür, amonyak azotu, elektriksel iletkenlik, kimyasal oksijen ihtiyacı, çökebilen katı madde, çözünmüş katı madde, toplam katı madde, uçucu ve uçucu olmayan katı madde deneyleri gerçekleştirmektedir.

Emisyon ölçümleri kapsamında; dioksin, furan ve PAH örneklemesi, toplam organik karbon (TOC) ölçü-mü, ağır metal, HCl (hidrojen klorür),

2000 yılından bu yana çevre sektörüne

hizmet veren Haliç Çevre, 2004 yılında labo-ratuvar yatırımlarını yapmış ve 2008 yılında Türkak’

tan TS EN 17025 standardına göre akreditasyonunu tamamlamış ve T.C. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’ndan yetki belgesini almıştır.

2010 yılında TS EN 17025 standardına göre İş Sağlığı ve Güvenliği ile ilgili yapılan ölçümler kapsamında akredite edilmiştir. Haliç Çevre, iş sağlığı ve güvenliği, emisyon, imisyon, gürültü, titreşim, su- atıksu, denizsuyu, atık yağ, katı atık ve toprak ölçüm ve analizleri konusunda

müşteri memnuniyetini ve kaliteli hizmet anlayışını benimseyen personelleri ile sektördeki ilklerden biridir.

HF (hidrojen florür), HNO3 (nitrik asit), H2S (hidrojen sülfür) ölçüm ve analizleri, CO, CO2, O2, SO2, NOX, NO, NO2 ölçümleri, bacada partikül madde (toz) ölçüm ve analizleri, uçucu organik bileşikler (VOC) ve buhar ta-yini, amonyak ölçüm ve analizi (NH3), formaldehit ölçüm ve analizi (CH2O), sülfürik asit ölçüm ve analizi (H2SO4), siyanür ölçüm ve analizi (CN), bacada islilik analizi, bacada hız tayini, gaz sıcaklığı tayini, bacagazı nem yüzdesi belirlenmesi, baca yüksekliklerinin (abak) belirlenmesi, kütlesel debi he-saplanması, karbon (ayak izi) hesap-lanması, kazan verimi ölçümü, kazan kayıpları ölçümü, filtre performans ölçümleri, deneme yakması ölçümleri kapsamında hizmet vermektedir.

İmisyon ölçümleri kapsamında; havada asılı partikül madde (toz) tayini ( PM2.5, PM10), uçucu organik bileşikler ( VOC ) ve buhar tayini, pasif difüzyon tüpü ile hava kalitesi (imis-yon) ölçümü, kısa vadeli hava kalitesi (imisyon) ölçümü, uzun vadeli hava kalitesi (imisyon) ölçümü, kirletici parametrelerin dağılım haritalarının çıkarılması, hava kirlenmesine katkı değerlerinin hesaplanması, tesis çevresi hava kalitesi haritasının çıka-rılması, çöken toz ölçümü ve analizi kapsamında hizmet vermektedir.

Atık yağ analizleri kapsamında; numune alma ve ağır metal tayinleri konusunda hizmet vermektedir.

Toprak ve katı atık deneyleri kapsa-mında; organik madde yüzdesinin belirlenmesi, kuru madde ve nem miktarının belirlenmesi, kızdırma kaybının tayin edilmesi, pH, iletkenlik paramtrelerinin ölçülmesi, ağır metal analizleri, florür, klorür, sülfat, çözün-müş katı madde tayini konularında hizmet vermektedir.

Bunların yanı sıra çevresel ve akustik gürültü ve çevresel titreşim ölçümleri konusunda da hizmet vermektedir.

Sektörünüzde sizinle aynı işi yapan fir-malardan sizi ayıran özelliğiniz nedir?

Kaliteye önem veren yönetim yapımız, disiplinlinize edilmiş ölçüm ve analiz hizmetlerimiz, müşteri memnuniyetini

ön planda tutan sistem anlayışımız, sürekli gelişime ve değişime açık ça-lışma ortamımız bu özellikler arasın-da yer almaktadır.

Hizmet kalitenizdeki parametreler ve gelecek dönem yeni projeleriniz nelerdir?

Hizmet verdiğimiz ölçüm ve analiz parametrelerini arttırarak farklı ko-nularda daha fazla kurumla çalışabil-mek, T.C. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’ndan akredite olduğumuz parametrelerde ve hizmet kapsa-mımıza eklemek istediğimiz yeni parametrelerde yetki belgesi almak gelecek dönem planlarımız arasında yer almaktadır. Ayrıca mevcut cihaz ve personel kapasitemize yeni cihaz ve personel ilaveleri ile daha hızlı bir şekilde hizmet vermek yine ileriki dönem projelerimiz arasında yer almaktadır.

2727

Page 15: İrem Nurgül Durmuş Sahada çalışmak artık daha güvenli. file2 İrem Nurgül Durmuş Sorumlu Yazı İşleri Müdürü i.durmus@ekoteknikisg.com Sahada çalışmak artık dahagüvenli

28

MAKALE Özlem ÖzkılıçKimya Yük. Müh. / ÇSGB Emekli İş BaşmüfettişiE. İş Teftiş İstanbul Grp. Bşk. Yrd.A Sınıfı İş Güvenliği Uzmanı

ozle

m@

ozki

lic.n

et

OHSAS 18001 ve ISO EN 14001Yönetim Sistemleri ve Belgelendirme

Günümüz dünyasında sanayi, teknoloji vb. konularda yaşanan gelişmeler toplumla-rı kıyasıya bir rekabete ve her geçen gün yeni gelişmelerin yaşandığı ekonomik bir yarışa itmiştir. Firmalar birbirine karşı rekabet avantajı sağlayabilmek, etkinliklerini arttırabilmek için yoğun çaba göstermektedirler. Son derece yüksek bir dinamizme sahip olan hizmet sektörü de küreselleşme ve teknolojinin hızla gelişmesinden derin-den etkilenmektedir. Bu baş döndürücü gelişmeler ve rekabet ortamında firmaların ayakta kalabilmeleri, tüm sektörlerde müşteri ihtiyaç ve beklentilerine uygun mal ve hizmet üretimini sağlayabilmeleri, insan sağlığı ve güvenliğinin sağlanması konusun-daki çabaları ve çevreye gösterdikleri saygıya bağlı olarak gerçekleşebilmektedir.

Neden Önemlı?

İşletmelerde karşılaşılan en önemli sorunlarından biri, çalışanların em-niyetli ve sağlıklı bir çalışma ortamı-na sahip olmamalarıdır. İşletmelerin

daha iyi rekabet koşullarına ulaşa-bilmesi için çalışanların iş sağlığı ve güvenliği konusunda planlı ve sistemli çalışmalar yürütmeleri gerekmekte-dir. Artık global pazarda var olabilmek insana verilen değer ve saygıyla ölçül-mektedir. Bugünün tüketicisi beklenti ve ihtiyaçlarının en üst düzeyde karşı-lanmasının yanı sıra, kendisine, yaşadı-ğı çevreye ve dünyasına değer verilme-sini, saygı gösterilmesini talep etmekte ve piyasada bunu sorgulamaktadır. Bu gelişmeler işletmelerin çevre ile etkileşimlerini kontrol altında tutabil-melerini ve çevre icraat ve başarılarını sürekli iyileştirebilmelerini sağlayacak yönetim sistemlerine ihtiyaç bulunduğu gerçeğini ortaya çıkarmıştır.

Yönetim sistemleri ve belgelendirme, günümüz rekabet koşullarındaki tica-retin ana dinamiklerini elinde tutmaya devam etmektedir. Organizasyonlar; sektör, kapsam, rekabet şartları, mev-zuat gereksinimleri, müşteri özel is-tekleri gibi durumlar neticesinde belirli konularda yönetim sistemi oluşturma ihtiyacına gitmektedirler. Çoğu zaman, organizasyonlar oluşturdukları yönetim sistemlerini uluslararası kabul görmüş standardlar ile belgelendirilme yoluna gitmektedirler.

Yönetim Sistemleri ve Belgelendirme

Belgelendirme günümüzde giderek daha da önem kazanmış ve rekabet için birinci öncelikli konu olarak gün-demdeki yerini almıştır. Birçok farklı sektörde faaliyet gösteren firmalar, müşterisine ve hizmet kalitesine verdiği

önemi ISO 9001 Kalite Yönetim Sistemi, çevreye ve çalışanlarına olan duyarlılık-larını ISO 14001 Çevre Yönetim Sistemi ve OHSAS 18001 İş Sağlığı ve Güvenliği Sistemini uygulayarak, gıda güvenli-ğine duyarlılıkları için ise HACCP (ISO 22000)’i uygulayarak göstermektedir.Mevcut dünya düzeninde ayakta kala-bilmek, tüm sektörlerde müşteri ihtiyaç ve beklentilerine uygun mal ve hizmet üretiminin sağlanmasıyla gerçekleşe-bilir. Bu da ancak, kuruluşlarda, tüm hizmet aşamalarını kapsayan ve sürekli gelişmeyi hedefleyen “Kalite Yönetim Sistemi”nin uygulanmasıyla olabil-mektedir. Günümüzde Kalite Yönetim Sistemi konusunda ISO 9000 Kalite Sistem Standardları 1987 yılında yayım-landığı tarihten itibaren en fazla ilgiyi ve uygulama alanını bulan milletlerarası standardlar haline gelmiştir. ISO “International Organization for

2929

Standardization” kısaltmasıdır ve ulus-lararası standardizasyon örgütünün oluşturduğu kalite yönetim standardını simgeler.

ISO 9000, organizasyonların müşteri memnuniyetinin artırılmasına yöne-lik olarak kalite yönetim sisteminin kurulması ve geliştirilmesi konusunda rehberlik eden ve ISO tarafından yayın-lanmış olan bir standartlar bütünüdür. TS EN ISO 9000 Kalite Standardları Se-risi, etkili bir yönetim sisteminin nasıl kurulabileceğini, dokümante edilebile-ceğini ve sürdürebileceğini göz önüne sermektedir. ISO 9000 Belgesi, ilgili kuruluşun hizmetlerinin uluslararası kabul görmüş bir yönetim sistemine uygun olarak sevk ve idare edilen bir yönetim anlayışının sonucunda ortaya konduğunu ve dolayısı ile kuruluşun hizmet kalitesinin sürekliliğinin sağla-nabileceğinin güvencesini belgeler. Avrupa birliği ile entegrasyonda en önemli konulardan olan çevre ve iş sağlığı ve güvenliği organizasyonlar için büyük önem taşımaktadır.

İşletmelerin çevreye verdikleri veya verebilecekleri zararların sistematik bir şekilde azaltılması ve mümkün ise ortadan kaldırılabilmesi için geliştiri-len yönetim sistemine “Çevre Yönetim Sistemi” adı verilir. İşyerlerinde işlerin gerçekleştirilmesi sırasında, çeşitli nedenlerden kaynaklanan sağlığa zarar verebilecek kaza ve diğer etkilerden korunmak ve daha iyi çalışma ortamı sağlamak amacıyla sistemli ve bilimsel bir şekilde tehlikelerin ve risklerin be-lirlenmesi ve bu tehlikelere ve risklere yönelik önlemlerin alınması çalışmaları yaklaşımına ise “İş Sağlığı ve Güvenliği Yönetim Sistemi” denmektedir.

ISO 14001 Çevre Yönetim Sistemi, özünde doğal kaynak kullanımının azaltılması, toprağa, suya, havaya verilen zararların minimum düzeye indirilmesini amaçlayan, risk analizleri tabanında kurulan bir yönetim sistemi modelidir. ISO 14001 standardı, Çevre Yönetim Sistemleri için uluslararası platformda kabul gören bir standart-tır. Çevre Yönetim Sistemleri, devamlı surette geliştirilen çevresel performan-sın ve kanunlara/tüzüklere uygunluğun sağlanması oluşumunu tanımlayan standartlara dayanmaktadır. ISO 14001 Çevre Yönetim Sistemi standardı belge-

lendirme imkânı sunmaktadır.

İşyerlerinde karşılaşılan en önemli sorunlardan biri, çalışanların emniyetli ve sağlıklı bir çalışma ortamına sahip olmamalarıdır. Özellikle hizmet sek-töründe faaliyet gösteren işyerlerinin daha iyi rekabet koşullarına ulaşa-bilmesi için çalışanların iş sağlığı ve güvenliği konusunda planlı ve sistemli çalışmalar yürütmeleri gerekmektedir.İş Sağlığı ve Güvenliği Yönetim Sistemi; iş sağlığı ve güvenliği faaliyetlerinin ku-ruluşların genel stratejileri ile uyumlu olacak biçimde sistematik bir şekilde ele alınarak sürekli iyileştirme yakla-şımı çerçevesinde çözümlenmesi için kullanılan bir araçtır.

OHSAS 18001 kuruluşların ürün ve hiz-metlerinin güvenliğinden çok çalışanın sağlığına ve işin güvenliğine yönelik bir standarttır. OHSAS 18001, BSI (British Standards Institute) tarafından yayın-lanmış olan “İş Sağlığı ve Güvenliği” standardıdır. OHSAS 18001:2007; ISO

9000:2008 ve ISO 14001:2004 gibi diğer uluslararası standartlardan farklı ola-rak bazı ulusal standart kuruluşları ve belgelendirme kuruluşlarının birlikte çalışmasıyla gerçekleştirilmiştir ve bir ISO standardı değildir.

HACCP ISO 22000 Gıda Yönetim Stan-dartı, bir gıda zincirinde hammadde temininden başlayarak, gıda hazırlama, işleme, üretim, ambalajlama, depola-ma ve nakliye gibi gıda zincirinin her aşamasında tehlike analizleri yaparak, kontrol noktalarını belirleyen ve her-hangi bir problemi henüz oluşmadan önleyen sistemin korunmasını sağla-yarak güvenilir gıdaların üretilmesini sağlayan, her kuruluşa uygulanabilen, gıda güvenliği sistemidir.

Ayrıca bir kuruluş tüm bu belgeleri en-tegre olarak da alabilir. “Entegre Yöne-tim Sistemleri”; yönetim sistemlerinin tek çatı altında toplandığı ve gereklerin aynı anda karşılandığı bütünsel uygula-nan sistemlerdir.

Page 16: İrem Nurgül Durmuş Sahada çalışmak artık daha güvenli. file2 İrem Nurgül Durmuş Sorumlu Yazı İşleri Müdürü i.durmus@ekoteknikisg.com Sahada çalışmak artık dahagüvenli

30 31

Kuruluşlar Tüm Bu Belgeleri Almak Zorunda mıdır?

Global pazarda var olabilmek için firmaların hizmet kalitelerinin yanı sıra insana ve çevreye verdiği değer ve saygı da ölçülmektedir. Bugünün tüketicisi beklenti ve ihtiyaçlarının en üst düzeyde karşılanmasının yanı-sıra, yaşadığı çevreye ve dünyasına değer verilmesini, saygı gösterilme-sini talep etmekte ve piyasada bunu sorgulamaktadır.

Kuruluşların belgelendirilmesi hususunda hiçbir yönetim sistemi ile ilgili bir kanuni zorunluluk bulunma-maktadır, kuruluşlar tamamen kendi arzuları ile bu belgeleri almak için yönetim sistemlerini kurmakta ve belgelendirmek için gerekli prose-dürleri yerine getirmektedirler.

Bu Belgeler Kimden ve Ne Şekilde Temin Edilmelidir?

Sitem belgelendirmesine karar veren ve bu yönde tüm hazırlıklarını tamamlayan bir firma, belgelen-dirme kuruluşuna müracaat eder ve yönetim sistemini belgelendirir. Belgelendirme kuruluşları; akredi-tasyona esas konulardan olan kalite yönetim sistemlerinin firmalarda (ISO 9001:2008, OHSAS 18001:2007, ISO 14001:2004, ISO 22000 vb... ) standart gereksinimlerine uygun olarak kuru-lup, işletilmekte olduğunu denetle-yen ve bunu bir belge ile dokümante eden organizasyonlardır.

Belgelendirme kuruluşunun seçimi tamamen firmaya aittir ve kanuni bir zorunluluk yoktur. Firma veya kurum müşteri portföyünü değerlendirerek, belgelendirme kuruluşunu seçme-lidir, seçilecek kuruluşun müşteri tarafından kabul görmesi gerekir. Belgelendirme yapmaya yetkili ve verdiği sertifikaları ulusal ve ulusla-rarası pazarda kabul gören, akredite bir belgelendirme kuruluşu seçilme-lidir.

Bu amaçla; çalışacak belgelendirme kuruluşunun akreditasyon belgesi istenmeli ve akreditasyon belgesinin kapsamı incelenmelidir. Belgelendir-me kuruluşu seçildikten sonra, firma veya kurumun denetimi için bir plan ve program yapılır ve firma veya ku-rum denetiminden sonra uygun olan sistem belgelendirilir.

Bu Belgeler Gerçekten Rekabet Açı-sından Eşit Şartların Yaratılmasına Fırsat Yaratıyor mu?

Günümüz dünyasında sanayi, tekno-loji vb. konular yaşanan gelişmeler toplumları kıyasıya bir rekabete ve her geçen gün yeni gelişmelerin ya-şandığı ekonomik bir yarışa itmiştir. Bu baş döndürücü gelişmeler ve re-kabet ortamında ayakta kalabilmek, tüm sektörlerde müşteri ihtiyaç ve beklentilerine uygun mal ve hizmet üretiminin sağlanmasının yanısıra çevre ve insan sağlığına gösterilen saygı ve çaba ile gerçekleşebilecektir.

ISO 9001:2008, OHSAS 18001:2007, ISO 14001:2004, ISO 22000 vb. stan-dartlar zorunlu standartlar değildir, ancak müşteriler için tercih sebebi olmaktadır.

Rekabette üstünlük sağlamak için tüm bu belgeler gizli bir zorunluluk olarak ortaya çıkmaktadır. Ayrıca yurtiçi ve yurtdışında yapılan ihale-lerin çoğunda ISO 9001:2008, OHSAS 18001:2007, ISO 14001:2004, ISO 22000 vb. belgelerine sahip olmak şartı ihale şartnamelerinin içinde sıklıkla rastlanılan bir ibaredir.

2000’li yıllarda tüketicilerin kaliteye önem veren, mal ve hizmetler konu-sunda giderek beklentileri yükselen, çevreye ve insan sağlığına önem veren, hatta zor beğenen ve kolay memnun olmayan bir nitelik taşıdık-ları dikkate alındığında, işletmelerin tercih edilmeleri açısından rekabet avantajı elde etmede yönetim sistem-lerinin stratejik bir rol üstlendiğini

31

söylemek mümkündür. Bu yönüyle, günümüzde yönetim sistemlerinin işletmelerin olmazsa olmazlarından biri olduğunu söylemek yanlış olmaz.

Belgeler İşlevini Ne Kadar Yerine Getiriyor?

Özellikle ISO 9001:2008, OHSAS 18001:2007, ISO 14001:2004, ISO 22000 vb. belgeler çok sayıda müşteri tarafından istenmekte veya ihaleler-de sorgulanabilmektedir. Eğer bir firma söz konusu belgeleri sadece pazarda avantajı sağlamak için almak istiyor ise söz konusu belgelendirme-nin o kuruluşa aslında çok da fayda sağlamayacağı açıktır. Pazar avantajı dışında, bu belgelen-dirmeler kuruluşlara sürekli iyileştir-me mekanizması ve disiplini kazan-dırmalıdır.

Bir Kuruluşun Yönetim Sistemini Belgelendirmiş Olması Kalite, Çevre veya İş Sağlığı ve Güvenliğini Kesin Olarak Sağladığı Anlamına Gelir mi? Firmaların Üzerine Düşen Yükümlü-lükler Nelerdir?

Bir firmanın söz konusu belgeleri almış olması, kusursuzluğu başardığı anlamına gelmemektedir. Örneğin; bir kuruluş OHSAS 18001 İş Sağlığı ve Güvenliği Yönetim Sistemi veya ISO 14001 Çevre Yönetim Sistemine sahip olmasına rağmen Çevre ve Şe-hircilik Bakanlığı’ndan ÇED, emisyon izni vb. izin ve belgelerini alamayabil-mektedir. Söz konusu durum kuru-luşun yasal şartları ne kadar yerine getirip getirmediğine göre değişe-bilmektedir. Ancak unutulmamalıdır ki Avrupa Birliği ile entegrasyonda en önemli konulardan olan çevre ve iş sağlığı ve güvenliği; Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile Çevre

ve Şehircilik Bakanlıklarının yaptığı denetimlerde bu standartların istek-lerine paralel konuları içermektedir.

Yönetim Sistemleri, uygulayan ku-ruluşlar tarafından kalite, çevre ve iş sağlığı ve güvenliği faaliyetlerini kuruluşların genel stratejileri ile uyumlu olarak sistematik bir şekilde ele alıp sürekli iyileştirme yaklaşımı çerçevesinde çözümlemek için bir araç olarak görülmelidir.

İş sağlığı ve güvenliği yönetim sis-temleri ile çevre standartlarının asıl amacı önleyici olmasıdır. Bununla beraber bu sistemler her ne kadar önleyicilik üzerine kurulmuşsa da, gerekli kontrol mekanizmalarını, düzeltici faaliyetleri ve geri besleme mekanizmalarını da içermektedir. Önleyici sistem yaklaşımında hatalar

KAYNAKÇA: (1)- ÖZKILIÇ, Ö., İş Sağlığı Ve Güvenliği Yönetim Sistemleri ve Risk Değerlendirme Metodolojileri, TISK, Ankara, Mart, 2005(2)- ÖZKILIÇ Ö., İş Sağlığı Güvenliği ve Çevresel Etki Risk Değerlendirmesi, MESS, Aralık 2007(3)- ISO 9001:2008 Quality management systems – Requirements, Edition: 4th, International Organization for Standardization(4)- ISO 14001:2004 Environmental Management Systems - Specifications with Guidance for Use (5)- OHSAS18001:2007 Occupational health and safety management systems. Requirements(6)- ISO 22000:2005 Food safety management systems - Requirements for any organization in the food chain

ortaya çıkmadan önlemeye çalışıldı-ğından iş sağlığı ve güvenliği ve çevre yönetim sisteminde gelişme ve iyileş-me sağlanmakta ve böylece maruz kalınabilecek riskler de azaltılabil-mektedir.

Bir döngü içerisinde sürekli olarak sistem iyileştirilmelidir. Bu yaklaşımın temeli PUKÖ döngüsüdür. “PUKÖ” döngüsü değişkenliğin sebeplerini tespit etmek ve sistemleri iyileştirmek için kullanılan sistematik bir yöntem olarak tanımlanmaktadır.

Belgelendirmeyi takip eden denetim-ler sonucunda kuruluşun sistemin yürütülmesi ile ilgili üzerine düşen sorumlulukları yerine getirmediği tespit edilirse belge iptali veya belge-nin askıya alınması kararı verilebil-mektedir.

Page 17: İrem Nurgül Durmuş Sahada çalışmak artık daha güvenli. file2 İrem Nurgül Durmuş Sorumlu Yazı İşleri Müdürü i.durmus@ekoteknikisg.com Sahada çalışmak artık dahagüvenli

3332

MAKALE Uz. Dr. Yasemin Duranİşyeri HekimiEkoteknik İSG

Çağımızda modernizmin gelişmesiyle birlikte sanayi ve işleyişteki değişiklik ve yenilikler birçok iş dalının oluşmasına da katkıda bulunmuştur. Birçok yeni sektör ve alan oluşmuş ve bu alanlara da çalışan istihdamı yaratılmıştır. Bununla birlikte iş yaşamının vazgeçilmez ama önlenebilir bir parçası olarak hayatına devam etmekte olan iş kazaları da çeşitlenmiş olmakla birlikte, sektörün gelişme hızına paralel olarak artmıştır. ILO kayıtlarına göre dünyadaki iş kaza sıklığı yüzde 44 iken ülkemizdeki sıklık yüzde 99 civarındadır.

İş kazası, tam kapsamıyla 5510 Sayılı SGK Kanunu’na göre, “ Sigortalının işyerinde bulunduğu sırada, işve-ren tarafından yürütülmekte olan

iş nedeniyle sigortalı kendi adına ve hesabına bağımsız çalışıyorsa yürüt-mekte olduğu iş nedeniyle, bir işverene bağlı olarak çalışan sigortalının, görev-li olarak işyeri dışında başka bir yere gönderilmesi nedeniyle asıl işini yap-maksızın geçen zamanlarda, emziren kadın sigortalının, iş mevzuatı gere-ğince çocuğuna süt vermek için ayrılan zamanlarda ve sigortalıların, işverence sağlanan bir taşıtla işin yapıldığı yere gidiş gelişi sırasında meydana gelen ve sigortalıyı hemen veya sonradan bede-nen ya da ruhen özre uğratan olaydır” olarak tanımlanmaktadır.

Türkiye ölümlü iş kazaları çokluğun-da imalat sanayide dünyada üçüncü, inşaat sektöründe ise Avrupa’da birinci sıradadır.

İş kazaları önlenebilir durumlar

olup, sonlandırılamasa da en aza indirgenmeye çalışılabilirler. Burada hem çalışana hem işletmeciye büyük sorumluluklar düşmektedir. Bir çalı-şan önce kendi güvenliğinin farkında olmak zorundadır. İşveren de işin ve işçinin güvenliğini sağlamak zorun-dadır. Bu sebepledir ki, işletmelerde bir kaza ya da olumsuz durum halinde uygulanabilecek bir acil durum eylem ve müdahale planı bulundurulmalıdır.

Peki, Bu Plan Ne İçermeli?

• Acil durum planı, acil durumun her safhasında gerekli olacak acil durum müdahale düzenlemelerini (ihtiyaç duyulacak acil gereksinimler, uzun dönemli iyileştirmeler) kapsamalıdır.

• Acil bir durumda olayı koordine ede-cek bir grup oluşturulmalı ve yetkiler belirlenmelidir. (baş kontrolör, kaza kontrolörü, müdahale edecek ilkyar-dımcı veya sağlık personeli, iletişimi koordine edecek kişi vb)

Ülkemizde İş Kazası Oranları

• İtfaiye, ambulans, emniyet görevlile-ri, yerel sağlık yetkilileri, sivil savun-ma ekipleri vb gibi ekiplerle temas halinde olacak bir “nasıl ve kimlerle temas edecek şekilde hareket etmeli-yiz?” stratejisi belirlenmelidir.

• Acil durum eğitim ve tatbikatları en az 3 yılda bir gözden geçirilmeli ve uygulanmalıdır.

Nedir Acil Durum?

Bir işçi çalıştığı yerde düştü bayıldı mı? Yoksa bir isçi çalıştığı makineye kolunu mu kaptırdı?

Buradaki örneklerde; birisi işle alakalı bir durumken, diğeri şahısla alakalı gibi görünebilir fakat her ikisi de acil birer durumdur. Sonuçta acil durum ne olursa olsun (kaza, yaralanma, sağlık sorunu sonucu) o anda müda-hale edilmesi gereken ve müdahale edildiği taktirde de hayat kurtarabi-leceğiniz bir olgudur. Konu ne olursa

olsun, herhangi bir acil durumda yapı-lacak olan ilk müdahale kişinin hayati fonksiyonları için kazanılacak olan ilk zaman demektir. Bu yüzden kazanın meydana geldiği alanda önce sakin olu-narak, ortam ve kişi güvenliği sağlan-malıdır. Olay hızlıca değerlendirilmeli ve ne yapılacağı hakkında çabuk karar verilmelidir. Örneğin; ortamdaki ma-ruziyet elektrikse elektrik akımı önce kendini güvenceye alarak kesilmelidir. Sonra kazazedeye müdahale edilmeli-dir. Yani her koşulda önce müdahaleci-nin KENDİ GÜVENLİĞİ önemlidir.

Bu gibi müdahale gerekecek kaza-larda çalışanlar arasında sağlık ekibi gelene kadar veya sağlık ekibi varsa kazazede bir sağlık kuruluşuna nak-ledilene kadar yapılacak işlemleri yani kısaca İLKYARDIM’ı bilecek bir veya birkaç kişi bulunmalıdır. Yoksa da eği-timler aldırılarak bu kişilerin istihdam edilmesi gerekmektedir.

Kabaca bir şablon oluşturmak gere-kirse bir iş kazası anında;

KAZA ORGANİZASYON GRUBU oluştu-rulmalıdır. Her kazada işlevsel bir bütün-lük içerisinde koordinasyon sağlayacak kişiler bu konuda eğitilmeli ve yetkilen-dirilmelidir. Yani durum ne olursa olsun bir kriz masası oluşturulmalıdır.

Bu grup;

• Olay yerini değerlendirip durumun ehemmiyetini tespit edecek eleman,• Ortam güvenliğini sağlayacak eleman,• Sağlık kuruluşuna ya da yetkiliye olayın sağlıklı ve kesintisiz bildirimini sağlayacak eleman,• Müdahale edecek eleman ve ya sağlık ekibi,• Ve bir ekip başı liderden oluşmalıdır. İsg uzmanı var olsun olmasın bu ekip hep taze tutulmalıdır.

Ve bir kaza anında;

• Panik ortamı oluşmaması sağlanmalı• Ortam sakinleştirilmeli ve çok hızlı de-ğerlendirmelerle, acil durum yönetilme-li, acil durum planı devreye sokulmalı.

• Önce yetkililere haber verilmeli• Ortam değerlendirmesi yapılmalı ve daha fazla hasara yol açacak bir durum varsa önce o önlenmeli• Ortam güvenliği sağlanmalı• Ortamda bir yaralanma olup olmadı-ğı kontrol edilmeli• Ortamda ilkyardım uygulayacak ekipman veya nitelikte kişi var mı değerlendirilmeli• YARALANMA VE İLKYARDIMCI VAR-SA İLKYARDIM YAPILMALI• YARALANMA VAR FAKAT İLKYAR-DIMCI YOKSA; KAZAZEDEYİ HARE-KET ETTİRMEDEN OLDUĞU YERDE MÜMKÜNSE ÜZERİNİ BİR BATTANİYE VEYA ÖRTÜYLE ÖRTEREK VE ARA ARA DURUMUNU KONTROL EDEREK YETKİLİYE HABER VERİLMELİ VE 112 ACİL SAĞLIK EKİBİ ÇAĞIRILMALI• HASTA NAKLEDİLDİKTEN SONRA• Kaza yerinde durum raporu hazır-lanmalı• KAZANIN DEĞERLENDİRİLMESİ VE BİR DAHA OLMAMASI İÇİN ALIN-MASI GEREKLİ ÖNLEMLER YENİDEN BELİRLENMELİ

İş kazalarında her müessesenin iş ko-luna göre kendi kapsamında oluşabi-lecek kazalar adına bir müdahale pla-nı olmalıdır. Bir işte o alanda çalışanın maruz kalabileceği risk ve kazalar değerlendirilmeli, kazaların oluşma şekilleri ve şablonları çıkartılmalı, alınan hasar tabloları oluşturulmalı ve bunların sonucuna göre de acil tıbbi müdahale veya acil yaklaşım krokileri belirlenmelidir. Kazadan kazaya yara-lanmadan yaralanmaya fark olabile-ceği gibi müdahaleden müdahaleye

de farklar vardır. Önemli olan doğru zamanda doğru yaklaşımla o anki stres durumunu minimal zararla kapatmaktır. Bu

durum hem işçiye hem iş-verene direkt veya indirekt

birçok getiri sağlayacaktır. İş kazalarında buzdağının görünmeyen kısmı her zaman daha çok sorun ya-ratmıştır bu yüzden de önce bireyin kendisine çok büyük sorumluluk düşmektedir.

ÖNCE KENDİ GÜVENLİ-ĞİNİ DÜŞÜNECEK,

KENDİNİ KORU-YACAK VE ÇALI-

ŞACAKSIN!

Page 18: İrem Nurgül Durmuş Sahada çalışmak artık daha güvenli. file2 İrem Nurgül Durmuş Sorumlu Yazı İşleri Müdürü i.durmus@ekoteknikisg.com Sahada çalışmak artık dahagüvenli

3534

İş Yaşamında Ergonomik Tasarımların Faydaları

Kelime anlamı çalışma kuralları olarak ifade edilecek olan ergonomi günü-müzde çok disiplinli bir bilim dalına dönüşmüştür. Ergonomi insan ile eşya-nın, çevrenin uyumu olarak ifade edilebilir. Ergonomi sadece iş yaşamı ile de sınırlı değildir. Günümüzde ergonomi; gündelik hayatta, işyerinde, okulda, evde, her yerde insanın çevreye uyumu olarak ele alınmaktadır. Her ortamda insanın çevreye, çevresindeki öğelere uyumunu incelemekte ve insanın çevre-sini daha uyumlu hale getirmeye uğraşmaktadır.

Prof. Dr. Sefer Aycan Halk Sağlığı Ana Bilim Dalı Öğretim ÜyesiGazi Üniversitesi Tıp Fakültesi

UZMANGÖRÜŞÜ

Fakat bu yazıda özellikle iş yaşa-mında ergonomi ele alınacak, ergonominin ilgilendiği konular,

bu konularla ilgili öneriler ve bunlara uyulmadığında ortaya çıkacak sorun-lar ve bu sorunların önlenmesi için yapılacak ergonomik uygulamalar tartışılacaktır. İş Yaşamında Ergonominin Tanımı

Ergonomi iş yaşamında daha özel anlamlar taşımaktadır. “Çalışma Kuralları” olarak kabul edilen ergono-miye günümüzde daha geniş anlamlar yüklenmiştir. Avrupa İş Sağlığı ve Güvenliği Ajan-sına göre Ergonomi; çalışanların yetenekleri ile iş ve çalışma koşulları arasındaki uyumu

sağlayan bilimdir. Bu tanımda insanın yetenekleri ile iş ve çalışma koşulları arasındaki uyumu esas alınmaktadır. Çalışanın yeteneklerinin farklılığına dikkat çekilmektedir. Her insanın anatomik ve fizyolojik yeteneklerinin farklı olabileceği, bu yeteneklerin aynı kişide bile zamanla farklı olabileceği-ne dikkat çekilerek işin ve iş ortamı-

nın, çalışma koşullarının çalışana uyumlu ol-masını öngörmek-tedir. Bu ortamın insana uyumlu hale getirilmesi

veya çalışma ortamına uygun çalışan seçilmesi anlamına gelmektedir ki, doğru bir yaklaşımdır. Çalışma orta-mına uygun çalışan seçilmesi baştan doğru seçim yapmaya vurgu yapmak-ta. İşin niteliğinin tanımlanması ve işe giriş muayenesinin buna göre yapıl-ması anlamına gelmektedir. Ayrıca uyum sağlama; işyerinin ve çalışma koşullarının uygun olması, işçinin zarar görmemesi işyerinin ve çalışma şartlarının buna göre düzenlenmesi anlamına gelmektedir. Günümüzde ergonomi kavramı daha da genişletilmiştir. Bugün ergonomi;

“iş ortamında sistem verimliliği ve insan, makine, çevre uyumunun temel kurallarını ortaya koymaya çalışan bir bilimdir” diye tanımlanmaktadır. Böylece ergonomiye yeni açılımlar ek-lenmekte ve ergonomi iş ortamındaki yönetim sistemini de ele alan, verim-liliği de amaçlayan çok disiplinli bir bilim haline gelmektedir. İş yerinde çalışanın çevreyle uyumunun yanında üretim sistemi de işin içerisine katıl-makta, sadece fizik çevre değil sosyal çevre de dikkate alınmaktadır. Bu yak-laşımda doğrudur. İnsanın dışındaki her şey çevrenin öğesidir ve çevre her yönüyle ele alınmalıdır. Çünkü çevre-deki her faktörün çalışan üzerinde az yada çok bir etkisi vardır.İnsanın tüm çevresel öğelerle uyumu sağlanma-lıdır. Bu nedenle çalışma hayatındaki tüm faktörlerle ele alınmalı ve bu fak-törlerin olabilecek olumsuz etkilerinin oluşmaması için çevre insanla uyumlu hale getirilmelidir. Ergonominin Temel Amacı Ergonominin temel amacı çalışma or-tamında insanın güvenliğini sağlamak-tır. İşyerinde çalışanın tüm çevresel faktörlerden dolayı sağlığı etkilenebilir. Bu nedenle çalışanın güvenliği denil-diğinde; iş kazalarından ve meslek hastalıklarından çalışanın korunması akla gelmelidir. İşyerinde ki fiziksel, kimyasal, biyolojik ve sosyal öğeler ön-lem alınmadığında çalışanın sağlığını olumsuz yönde etkileyebilir. Olumsuz etkilerin oluşmaması için tüm çevresel faktörlerin insanla uyumlu hale geti-rilmesi gerekir. Bu teorik olarak yüzde yüz sağlanabilecek bir durumdur.İş kazaları diğer önemli bir sorun-dur. İnsanın güvenliğinin sağlanması denildiğinde işyerinde kazaya olacak tüm etkenlerle ilgili düzenlenme-lerin yapılması akla gelmektedir. İş yeri fiziki şartlarının uyumlu hale getirilmesi, araç ve gereçlerin uygun yerleştirilmesi, güvenlik önlemlerinin alınması, çalışanın eğitimi iş kaza-larının önlenmesini veya azalmasını sağlayacak faktörlerdir. Ergonominin diğer amaçları da iş koşullarını iyileştirmek ve verimliliği artırmaktır. Binanın, araç ve gerecin in-sana uyumlu hale getirilmesi işyerinde üretimi artıracak, dolayısı da verimlili-ğin yükselmesine fayda sağlayacaktır. Bu amacını gerçekleşmesi için işyerinde

insan ve çevre etkileşiminin bilimsel olarak incelenmesi ve buna göre işyerin de uygun tasarımlar ve uygulamalar yapmak gerekir. İşyerin de insan ve çevre etkileşimini bilimsel olarak inceleyecek ekip farklı disiplinde ki kişilerden oluşmalıdır. İnsa-nın anatomik, fizyolojik, psikolojik özel-likleri dikkate alınarak mühendislik ve iş güvenliği yaklaşımı birleştirilmelidir. İşyerinde Ergonomik Faktörler Dikkate Alınmazsa Ortaya Çıkacak Sorunlar

Bir işyerinde ergonomik yaklaşımlar gösterilmez veya ergonomik kaygılar-la ortama bakılmaz ve işyerinde ge-rekli düzenlemeler yapılmaz ise veya gerekli iyileştirmeler yapılmaz ise o işyerinde bir takım sorunların ortaya çıkması kaçınılmazdır. Bu durumda ortaya çıkabilecek başlıca sorunlar:

1- Verim azalır. İşyerinde araç gerecin veya üretim süresi insana uyumlu değil ise çalışanların verimi beklenen-den düşük olur veya zamanla azalır. Araç ve gerecin uygunsuzluğunda çalışan iyi niyetli olmasına rağmen istediği performansa ulaşamayacaktır.

2- Kayıp zamanlar artar. Birim üretim süresi uzar.

3- Devamsızlıklar ve işten ayrılmalar artar. Çalışanlar ergonomik olmayan ortamlarda çalışmakta zorlanır, kaça-maklar yapar bu durumda işe devam-sızlıklar ve işten ayrılmalar artar.

4- İşle ilgili hatalar artar. Ergonomik olmayan ortamlarda çalışan iyi niye-tiyle çalışmaya devam etse de ise hata yapma olasılığı artar.

5- İş kalitesi düşer. Daha kalitesiz ve daha özensiz üretimlere sebep olabilir.

6- Çalışanlarda fiziksel ve psikolojik sorunlar artar.

7- İş kazaları ve meslek hastalıkları artar. Eğer işyerinde ergonomik de-ğerlendirme yapılmaz ve buna uygun iyileştirmeler düzenlemeler yapılmaz ise, uygunsuz ortamda, uygunsuz şartlarda çalışmaya devam edilir ise iş kazaları ve meslek hastalıklarının görülmesinin artması beklenen en kötü durumdur.

Ergonomik Tasarımlarda Göz Önüne Alınacak Hususlar

Yukarıda da belirtildiği gibi bir işyerinde ergonomik kurallara uyulmadığında işyerinde birçok sorunun ortaya çıkması olası hale gelir. Bu sorunların ortaya çıkmaması için işyerinde ergonomik tasarımlar yapmak gerekir. İşyerinde uygulamalar yapılır iken aşağıda belirti-len hususlara dikkat etmek gerekir.

1- İnsanın meslek hastalığı ve iş kazası riski az olmalıdır. Bunun için iş yerinde meslek hastalıklarının önlenmesi için olası etken; kaynakta, bulaşma yolunda veya sağlam insanda kontrol edilmeli ve meslek hastalığı kontrol altına alınmalı, iş kazasını azaltmak için uygun düzenlemeler yapılmalıdır.

2- Çalışanları zorlama düzeyi mesai süresince sürdürülebilir olmalıdır. Aşırı zorlamalar hastalık veya kaza riskini artırmaktadır. Bu nedenle zor-lama insan kapasitesine uygun olmalı veya dönüşümlü çalışılmalıdır.

3- Tehlike sinyalleri ayırt edilebilir olmalı ve bununla ilgili çalışanlara eğitim verilmiş olmalı.

4- Sistem içinde nesneleri tutmak ve taşımak kolay olmalıdır.

5- Tehlike anında olay yerini terk etmek için uygun düzenlemeler ya-pılmalı ve bunlar işaretlenmiş olmalı, çalışanlara eğitim verilmiş olmalı.

6- İşyerinde çevresel faktörler insan sağlığına uygun sınırlarda tutulmalı ve insanla uyumlu olmalıdır.

7- Yapılan iş çalışan için tek düze olmamalı.

8- İşyerinde çalışanın sosyal ve kişisel gereksinimi karşılanmış olmalı.

Bu ve benzeri düzenlemeler işyerinde baştan yapıldığında veya gerekli du-rumlarda bu tür ergonomik düzenle-meler yapıldığında, işyerinde meslek hastalığı ve iş kazasını azaltmak çok kolay olacaktır. Ayrıca çalışanlarda kendilerini güvende hissettikleri için işyerine mensubiyet hissetmesi ve verimliliğin artması da kolay olacaktır. Bu nedenle; işverenler çalışanlar için ve kendi işletmesi için işyerinde ergo-nomik uygulamalar yapmalıdır.

Page 19: İrem Nurgül Durmuş Sahada çalışmak artık daha güvenli. file2 İrem Nurgül Durmuş Sorumlu Yazı İşleri Müdürü i.durmus@ekoteknikisg.com Sahada çalışmak artık dahagüvenli

3736

MAKALE Hüseyin GelmezE.Çevre Yönetimi Gen.Md.Yrd.ÇARE Çevre Danışmanlık FirmasıÇevre Koordinatörü

36

MAKALE

Çevre Eğitimi Nedir?Sağlıklı bir çevrede yaşamak, ül-kemizde olduğu gibi diğer pek çok ülkede de yasalarla güvence altı-na alınmış en tabii insan hakkıdır. Anayasamızın 56. Maddesi “Herkes, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir. Çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenme-sini önlemek devletin ve vatandaşların ödevi-dir.” demektedir. Sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkını kullanabilmek, çevreyi korumak ve kirlenmesini önlemek için de mutlaka çevre konusunda bilgili, çevreyi korumanın önemine inanmış olmak gerekir. Bu da ancak eğitimle mümkündür.

Çoğu kimsenin çevre ve kalkın-ma süreçlerini anlayış biçimi, ya geleneksel inançlara ya da klasik eğitimin sağladığı

bilgilere dayalıdır. Bu yüzden çok kişi, geleneksel üretim uygulamalarını na-sıl koruyabileceklerini bilememekte-dir. Eğitimin sosyal ve doğal bilimlerle insanlık konularında kapsamlı bilgi vermesi, böylelikle doğal kaynaklar ve insan kaynağı arasındaki ve kalkınma ile çevre arasındaki karşılıklı etkileşi-mi anlatması şarttır.

Gerek ulusal gerekse uluslararası tüm bilimsel toplantılarda, yapılan sözleşme ve antlaşmalarda, yayın-lanan deklarasyon ve imzalanan beyannamelerde çevre sorunlarının çözümü, çevrenin korunması, sağ-lıklı kılınması ve geliştirilmesi için eğitimin gerekliliğinden söz edilmek-tedir. Bugüne kadar yaşanan tecrü-

beler göstermiştir ki, kirlenen çevreyi sağlıklı hale getirmek oldukça güç ve külfetli bir iştir. Oysa çevreyi korumak ve bunu kalkınarak gerçekleştirmek imkan dahilindedir ve bunun da birinci şartı eğitimdir.

Çevrenin tahrip edilmesi ve kirletil-mesine karşı ilgisizlik ve tepkisizlik, kirletenlere cesaret verir. Kişilerin çevre için eğitilmesi ve çevre bilinci-nin yayılması, insan hayatı ve sağlığı açısından kirliliğin ortaya koyduğu ve koyabileceği tehlikelerin bilinmesi insanları daha dikkatli davranmaya yöneltir.

Çevre ile ilgili yetkililer, sorumlular ve çevreyi kullananlar arasında bireysel ve toplumsal ölçekte bir çevre bilinci-nin ve diyaloğunun sağlanması, çevre kültürünün yaygınlaştırılması, bunun da uygulanacak çevre politikalarının

temel taşı olarak benimsenmesi gere-kir. Kuşkusuz böyle bir bilinçlenme ve kültürlenme süreci, çevre eğitimi ile bireyler ve kurumların kendi araların-da ya da karşılıklı olarak işbirliğinde bulunmalarıyla gerçekleştirilebilir.Çevre eğitimi olmaksızın, yaşanacak çevre bunalımını atlatma imkanımız yoktur. Zira çevre sorunlarının olu-şumunda toplumun tüm kesitleri ve tüm bireyleri ya fiilen aktif olarak ya da pasif olarak sorumlu oldukları gibi, çevre sorunlarının izale edilmesinde de görevli ve sorumludurlar. Kişi ve kurumların bu görev ve sorumlulukla-rını yerine getirebilmeleri için eğitim gerekli ve zorunludur. Aksi halde eğitilmemiş ve bilinçlenmemiş bir top-lum; dikilen yeni ağaçları ve ormanları yok eder, biyolojik zenginlikleri ve her türlü canlıyı tüketir, havayı, karaları, denizleri ve akarsuları kirletir ve bu dünyayı kendisinden sonra başkaları-

nın da kullanacağını düşünmez.Acıdır ki çok kez insanların çevre konusunda bilinçlenmesi için doğal çevrenin tahrip olduğunu görmeleri ve bu tahribattan etkilenmeleri gerek-miştir. Bu, kişilerin çevre için yeterin-ce eğitilmediklerini göstermektedir. Sanayi devriminden sonra kirlenme yerel olmaktan çıkmış ve günümüzde küresel hale gelmiştir. Dünyamız daha fazla kirlilik yükünü tolere edebilecek durumda değildir ve çevre konusunda bilinçlenmek için kirlilikten yoğun şekilde etkilenmeyi beklemek yanlış bir hareket tarzıdır.

“Çevre eğitimi” kavramı 1960’lı yıllar-dan sonra gündeme gelmiş ve 1977 yılında Tiflis’te düzenlenen Uluslara-rası Çevrebilim Eğitim Konferansından sonra da ülkelerin eğitim uygula-malarında yer almaya başlamıştır. “Çevre Eğitimi” ile ilgili çeşitli tanımlar yapılmıştır. Daha sonra yapılan tanım-lara kaynaklık eden ilk çevre eğitimi tanımı; “biyofiziki çevre ve sorunları konusunda bilgi sağlayan, çevre so-runlarının çözümlenmesini güdüleyen ve yönlendiren ve bireylerde bu boyut-larda davranış değişikliği kazandıran bir eğitim” şeklinde yapılmıştır. 1990 yılında UNESCO ile birlikte düzenle-

nen “Türkiye Çevre Eğitim ve Öğretimi Ulusal Strateji ve Uygulama Planları Semineri”nde çevre eğitimi; bireylerde çevre bilincinin geliştirilmesi, çev-reye duyarlı, olumlu, kalıcı davranış değişikliklerinin kazandırılması ve doğal, tarihi, kültürel, sosyal ve estetik değerlerin korunması, aktif katılım sağlanması ve sorunları çözümünde görev alma olarak tanımlanmıştır. Bu tanım aynı zamanda çevre eğitiminin amacını da ifade etmektedir.

Bireyleri ve toplumu çevre konusunda ve çevre için bilgilendirmeyi ve uyar-mayı, böylelikle de çevreyi dengeleme-yi, geliştirmeyi ve korumayı amaçlayan çevre eğitimi; “eğitimin pratik çevre sorunlarının çözümüne disiplinler arası bir yaklaşımla ve her bireyin ve toplumun etkin ve sorumlu katılımını sağlamaya yönelmiş bir konusu ve uygulaması” olarak da tanımlanmak-tadır.

Yapılan bütün tanımlamalardan bir sonuç çıkararak, şöyle bir genel tanımlama yapılabilir. Çevre eğitimi; ferdin ve halkın çevrelerinin bilincine varacakları, günümüzdeki ve gele-cekteki çevre sorunlarını çözmede gerekli azim ve kararlılıkla eylemde

bulunabilmeleri için bilgiler, değerler, beceriler ve tecrübeler edinebilecekle-ri kalıcı bir eğitim sürecidir.

Çevre eğitimi ile ulaşılmak istenen çevre bilinci üç boyutlu bir kavramdır. Çevre bilincinin fikri boyutu, duygusal boyutu ve davranış boyutu bulunmak-tadır. Günümüzde pek çok kişi, hatta hemen herkes çevrenin korunmasının ve kirliliğin önlenmesinin gerekliliğini bilmekte veya söylemekte, ancak bunu davranışlarına yansıtamamaktadır.

Çevreyi sağlıklı kılmak için çevre ko-nularını veya çevre kirliliğinin zararla-rını sadece bilmek ve inanmak çok kez yeterli olmamaktadır. O halde, çevre konusunda bilinmeyenlerin bilinme-sini sağlamak, bilinen ve inanılanların davranışa dönüşmesini temin etmek çevre eğitiminin asli fonksiyonudur.Kişilerin doğumdan ölümüne kadar alması ve uygulaması gereken bir süreç olan çevre eğitiminin amaçla-rından ve özelliklerinden 9. Sayımızda söz etmek istiyorum.

Çevre konusunda daha bilinçli ve daha duyarlı olacağımızı ümit ettiğim yeni bir zaman diliminde ve yeni bir sayıda buluşmak dileği ile..

Geleceğimizin teminatı çocuklarımız için, onların bize emaneti olan çevreyle dost olalım.

Page 20: İrem Nurgül Durmuş Sahada çalışmak artık daha güvenli. file2 İrem Nurgül Durmuş Sorumlu Yazı İşleri Müdürü i.durmus@ekoteknikisg.com Sahada çalışmak artık dahagüvenli

38

MAKALE

İş Kazası ve Meslek Hastalıklarının İşletme Yönetimine

Yansımaları

Dr. Atilla Yelboğaİş Güvenliği Uzmanı

38

İş sağlığı ve iş güvenliği ça-lışma yaşamının temel un-

Ülkemizde 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği (İSG) Kanunu’nun yürürlüğe girmesiyle beraber daha önce İş Kanunu içinde

düzenlenmiş bulunan iş sağlığı ve güvenliği hükümleri kapsam olarak bazı istisnalarla beraber tüm çalışanlara yayılmaya çalışılmıştır. İSG Kanunu ya-yımlanmadan önce, ülkemizde iş sağlığı ve güvenliğine ilişkin hükümler 4857 Sayılı İş Kanunu kapsamı ile sınırlı olup çalışanların tümünü ve tüm ekonomik faaliyet kollarını kapsamamaktaydı. Bu açıdan bakıldığında İSG Kanunu’nun işverenin iş sağlığı ve güvenliği sağlama yükümlülüğü konusunda İş Kanunu’nda düzenlenen daha önceki hükümlerinden farklı bir anlayışta olduğu görülmektedir.

Çalışanların sağlık ve güvenliğini sağ-lama yükümlülüğü İSG Kanunu’nun 4. maddesinde verilmekte, bu maddede işverenin çalışanların işle ilgili sağlık ve güvenliğini sağlamakla yükümlü olduğu ifade edilerek, yapması gerekenler belirtilmektedir. Bu çerçevede, işvere-nin, işyerinde daha önce yapılmamışsa gerekli önlemleri alması, daha önce alınmış sağlık ve güvenlik önlemlerini ise değişen koşullara uygun hale getir-mesi beklenmektedir.

Çalışma ortamında yaşanan risklerden en önemlileri iş kazaları ve meslek has-talıklarıdır. 5510 Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu İş kazasını;

“….. a) Sigortalının işyerinde bulun-duğu sırada, b) İşveren tarafından yürütülmekte olan iş nedeniyle veya görevi nedeniyle, sigortalı kendi adına ve hesabına bağımsız çalışıyorsa yürütmekte olduğu iş veya çalışma konusu nedeniyle işyeri dışında, c) Bir işverene bağlı olarak çalışan sigortalı-nın, görevli olarak işyeri dışında başka bir yere gönderilmesi nedeniyle asıl işini yapmaksızın geçen zamanlarda, d) Emziren kadın sigortalının, çocuğuna süt vermek için ayrılan zamanlarda, e) Sigortalıların, işverence sağlanan bir taşıtla işin yapıldığı yere gidiş gelişi sırasında, meydana gelen ve sigortalıyı hemen veya sonradan bedenen ya da ruhen özüre uğratan olaydır.” şeklinde tanımlamaktadır. Aynı kanun meslek hastalığını; “…………. sigorta-lının çalıştığı veya yaptığı işin niteli-ğinden dolayı tekrarlanan bir sebeple veya işin yürütüm şartları yüzünden uğradığı geçici veya sürekli hastalık, bedensel veya ruhsal özürlülük halle-ridir.” olarak tanımlanmaktadır.

Dünyada iş kazaları oranı yüzde 44, meslek hastalıkları oranı yüzde 56 iken, Türkiye’de iş kazaları oranının yüzde 99,16 meslek hastalıklarının ise yüzde 0,84 (binde 84) olması çok açık bir çelişki oluşturmaktadır. Ülkeler arasında değişmekle birlikte, genel olarak, meslek hastalıkları görülme sıklığının binde 4–12 arasında değişmesi beklenmektedir. (1)

Bu beklentiye göre, Türkiye’de yalnızca zorunlu sigortalı sayıları üzerinden her yıl en az 35 bin yeni meslek hastalığı olgusu saptanması gerekir. Eğer tüm çalışanlar söz konusu edilirse, olgu sayısının 100 bin ile 300 bin arasında olması beklenmelidir. Sosyal Güvenlik Kurumu istatistiklerine göre ülkemizde 2012 yılında 395 meslek hastalığı 74 bin 871 iş kazası vakası görülmüştür. Şekilde de görüldüğü gibi ülkemizde meslek hastalığı sayısının iş kazasına göre yok denecek kadar azdır.

İş kazaları ve meslek hastalıklarının temel mağdurları çalışanlar olmakla birlikte işveren ve toplum içinde çeşitli maliyetler oluşmaktadır. Çalışanlarına sağlık ve güvenliğini sağlama yü-kümlülüğü bulunan işverenler, bunun işletmeye yansımalarını göz önünde bulundurmaları gerekmektedir. Bu yazı kapsamında bu yansımalar “sağlık ve güvenlik maliyeti” ve “yasal” olmak üze-re iki başlık altında incelenecektir.

İş Kazası ve Meslek Hastalıklarının İşverene Sağlık ve Güvenlik Maliyeti Açısından Yansıması

İşçi açısından iş kazalarının sonuçların-dan en önemlisi işçinin yaşamını kay-betmesidir. İnsan yaşamının değerini ve maliyetini ölçmek mümkün olmamakla beraber iş kazası sonucu en büyük be-deli işçi ödemektedir. İş kazasına uğra-yan işçi yaşamını kaybetmese bile çoğu

(1)-TMMOB (2012). TMMOB Makine Mühendisleri Odası İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Oda Raporu (4.Baskı). Yayın No:MMO/590

surlarından biri olması yanı sıra tüm çalışanları, ailelerini ve toplumu ilgilendiren bir kavramdır. İş sağlığı ve iş güvenliğine ilişkin veriler ise çalışma yaşamına ilişkin önemli gösterge-lerdir. Ayrıca bu göstergeler ülkelerin gelişmişliklerine yönelik bilgiler sunmaktadır.

39

Şekil: SGK istatistiklerinden alınmıştır.

(2)-Eyrenci, Ö., Taşkent, S., ve Ulucan, D. (2005). Bireysel İş Hukuku (İkinci Baskı). Legal Yayıncılık. İstanbul(3)-Mollamahmutoğlu,H. (2005). İş Hukuku (2.Bası). Turhan Yayınevi. Ankara(4)-Badur,E. (2012). 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu (818 Sayılı Borçlar Kanunu İle Karşılaştırmalı). Ankara Barosu Yayınları.Ankara(5)-TMMOB (2011). TMMOB İstanbul İl Koordinasyon Kurulu, İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Alanında Temel Bilgiler. İstanbul.

zaman çalışamayacak durumda fiziksel ve duygusal sıkıntılar yaşabilmektedir. Bu durumdaki işçinin yaşamının kalan kıs-mının zorlaşmasıyla birlikte gelir kaybına da uğrayabilmektedir. Çalışma gücünü kaybetmesiyle birlikte işini kaybetme olasılığı ortaya çıkan işçiyi bu sefer işsiz-lik gibi bir sorun beklemektedir. İşveren açısından iş kazaları işin akışını durdurur ve üretimin kesintiye uğramasına neden olur. İş kazalarının önlenerek güvenli-ğinin sağlanması işyerinde verimlilik ve üretim artışına da yol açmaktadır. İş kazaları nedeniyle üretim araçlarında ve işgücünde uğranılan kayıplar üretim maliyetlerini de olumsuz etkilemektedir.

İşletmelerde yapılan her faaliyetin bir maliyeti olduğu göz önüne alındığında sağlık ve güvenlik uygulamalarının da bir maliyeti olacağı tartışılmaz bir gerçektir. Bu açıdan bakıldığında işveren iş sağlığı ve güvenliği konusunda iki türlü maliyet ile karşılaşır. Bunlardan birincisi ve öncelikli olanı koruyucu ve önleyici işlemler için yapılan maliyet ile ikincisi iş kazası ve meslek hastalığına uğrayan çalışanın tedavi masrafları, olabilecek tazminat talebi, çalışanın devamsızlığından kaynaklı üretim kaybı ve iş kazası sonucu oluşabilecek işye-rindeki zararların vb. maliyetidir. Bunun yanında, müşteri memnuniyetsizliği,

yetenekli işçilerin kaybedilmesi, yerine yeni işçi alınması ve eğitilmesi ve işçile-rin motivasyonunun azalması ve işletme imajının zarar görmesi de görünmeyen maliyetler olarak ortaya çıkacaktır.

İş Kazası ve Meslek Hastalıklarının İşverene Yasal Açıdan Yansıması

İşverenin işçiyi gözetme borcu çerçe-vesinde ortaya çıkan iş kazalarına ve meslek hastalıklarına karşı önlem alma yükümlülüğü İSG Kanunu’nun yürürlüğe girmesinden önce Borçlar Kanunu ve İş Kanunu’nda düzenlenmiştir. İSG Kanununun yürürlüğe girmesiyle İş Kanunu’nun ilgili maddeleri yürürlükten kaldırılmış ancak Türk Borçlar Kanunun hükmü değişmemiştir. İSG Kanunu’nun 4. Maddesi işveren açısından genel nite-likteki yükümlülüğü ortaya koyarken, 5. Maddesi ise işverenin bu yükümlülükle gerçekleştireceği korunma sırasında uyacağı ilkeleri belirlemiştir. Çalışan işverene hem kişisel hem de ekonomik olarak bağımlıdır. Bilindiği gibi iş sözleşmesi bağıtlanması ile taraflar işçi ve işveren sıfatını kazanırlar. Bu nedenle işçi, işverene bağımlı olarak iş görme, işveren de buna karşılık işçiye ücret ödeme borcu altına girer. Diğer bir ifade ile bağımlılık işçinin aldığı ücret karşılığında üstlendiği işi, işverenin

yönlendirdiği biçimde, onun emir ve talimatlarına uyarak yerine getirmesi zorunluluğundan kaynaklanmaktadır. (2)

İşverenin, yönetim hakkına dayanarak işçiye yönelttiği emir ve talimata, iş söz-leşmesinin kurduğu ilişki bir bağımlılık ilişkisi olduğundan, işçinin de uyma yükümlülüğü bulunur. (3) Bu açıdan bakıldığında işverenin çalışanı kişisel ve iktisadi açıdan gelebilecek tehlikelere karşı koruması ihtiyacı bu-lunmaktadır. İşverenin işçiyi çalışması sırasında kar-şılaşabileceği tehlikelere karşı koruma ve gözetme borcu ve bundan doğan sorumluluğu Türk Borçlar Kanunu’nun (4) 417.maddesinde belirtildiği üzere işyerinde iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanması için gerekli her türlü önlemi almak, araç ve gereçleri noksansız bulundurmak; işçiler de iş sağlığı ve güvenliği konusunda alınan her türlü önleme uymakla yükümlüdür. İşverenin, kanuna ve sözleşmeye aykırı davranışı nedeniyle işçinin ölümü, vücut bütün-lüğünün zedelenmesi veya kişilik hak-larının ihlaline bağlı zararların tazmini, sözleşmeye aykırılıktan doğan sorum-luluk hükümlerine tabidir. Bahsedilen işçiyi korumaya yönelik hükümlerin de-netimler sonucu belirlenen durumlara aykırılık göstermesi durumunda idari ve cezai yaptırımlar öngörülmüştür.

Bu yaptırımlara rağmen iş kazası ve meslek hastalıklarında azalma olma-yışının nedenlerinden biri de işverenin konuya yeterli özeni göstermemesidir. Ülkemizdeki işletmelerin yalnızca yüzde 2’si iş sağlığı ve güvenliği için harca-mada bulunmaktadır. (5) Ülkemizde iş kazaları ve meslek hastalıklarının önlenmesi, daha verimli, daha üretken daha güvenli çalışma koşullarının oluşturulması, toplumda iş sağlığı ve güvenliği bilinci yerleştirilmesi için çe-şitli projelerin yapılmasına ihtiyaç vardır. Çalıştırılan insan kaynağına yeterli önemi veren işletmeler çalışanlarına güvenli bir çalışma ortamı sağlamalıdır. Bu çerçeveden bakıldığında insan kay-nağına verilen önemin göstergesi iş ka-zası ve meslek hastalıklarının azalması yönünde olacaktır.

Page 21: İrem Nurgül Durmuş Sahada çalışmak artık daha güvenli. file2 İrem Nurgül Durmuş Sorumlu Yazı İşleri Müdürü i.durmus@ekoteknikisg.com Sahada çalışmak artık dahagüvenli

4140

MAKALE Uz. Dr. Mehmet ERGİNEkoteknik İSGKlinik Mikrobiyoloji Uzmanı

Toplum Sağlığının Önemli

Bir Halkası Olan Beslemede,

GIDA GÜVENLİĞİNİN ÖNEMİBeslenmede güvenli gıda veya sağlıklı gıda denilince, besin değerini kaybetmemiş, kimyasal, fiziksel ve mikrobiyolojik yönden hijyenik (temizlik kurallarına uygun) olan bozulma göstermeyen gıda maddesi olarak tanımlanabilir.

Gıda güvenliği, genel anlamda, gıdaların bir bütün olarak kullanım tarif-lerine uygun olarak hazırlanması amacının ön planda tutulması ve tüketi-minde, tüketicilerde zararlı bir etkinin görülmemesidir. Bu kavramı daha da geniş anlamda alırsak, gıdadan kaynaklanan enfeksiyonlara neden olan biyolojik, fiziksel ve kimyasal etkenleri önleyecek şekilde gıdaların hazır-lanması, işlenerek sağlıklı ortamlarda depolanması ve tüketiciye ulaşılma-sını sağlayan standart bir süreç olarak tarif edilebilir.

Özellikle gıda maddelerinin hazırlanması ve üretilmesi aşamasında mikrobiyolojik kontaminasyonun (bu-

laşmanın) kontrol altına alınarak, mikroorganizmaların (bakterilerin) yayılmasının önlenmesinde hijyenik koşulların önemi büyüktür. Böylece gıda maddelerinden sağlıklı yaralan-mak, dayanıklılık süresini artırmak, üretici ve tüketici sağlığını korumak ve değişik nitelikte yan ürünler elde edebilmek için çeşitli teknikler geliş-tirilmeye çalışılmaktadır.

Doğada bulunduğumuz ortam, kul-landığımız ortam ve kullandığımız

su kaynaklarında çeşitli çok sayıda mikroorganizmalar bulunmaktadır. İnsan-hayvan ve çalışma koşulla-rından kaynaklanan temas sonrası, burun-ağız-deri-el ve ekipman gibi faktörlerle gıdalarda kontaminasyon olabilmektedir.

Bu bakış açısıyla, ürünlerin, hazır-lanma safhalarında geliştirilen hijyen ve sanitasyon teknikleri ile mikrobi-yal bulaşma engellenmekte, bulaşma yolları kontrol altına alınmaktadır.

Gıda Güvenliği

Gıda güvenliği konusu, son yıllarda

tüm ülkeler açısından, halk sağlığı ve ekonomik boyutu nedeniyle önem kazanan ve önemi giderek artan bir konu haline gelmiştir.

Gıda kaynaklı problemler, tek olarak insan sağlığını olumsuz olarak etki-lemekte kalmayıp, kişilerin, ailele-rin, toplumların, ilgili sektörlerin ve ülkesel bazda ekonomik ve sosyal yapılarını etkilemektedir.

Küresel olarak değerlendirildiğin-de, gıda ticareti, gıda ihracatı yapan ülkelere döviz sağladığı gibi, milli ge-lire katkı sağlamaktadır. Ancak bütün bu durumlara rağmen gıda kaynaklı

Üretimden – tüketime risk oluşturacak her bir parametrenin ürünler bazında kritik kontrol nok-talarının belirlenerek riskin azaltılması amacıyla bakış açısı geliştirilerek İSO 22OOO Standartı kabul görmüştür. İSO 22OOO Standartı, dünya çapında güvenli gıda sağlanması amacıyla düzen-lenmiş, üretimden tüketime kontrol noktaları içeren yeni bir standarttır. Burada amaç üretimin her aşamasında gerekli tedbirleri alarak güvenilir gıdaların üretilmesi, gıda çalışanlarının sisteme entegre edilmesiyle toplam kalite yönetiminin sağlanmasıdır.

olumsuz risklerin, toplumun bütün tabakalarında, ciddi sağlık sorunları-na yol açabilmesi yanında, toplumda iş veriminin düşmesine ve ekonomik kayıpların oluşmasına da neden olabilmektedir. Son yıllarda şehir-leşmedeki artış nedeniyle, teknolojik gelişim ve toplum bilincinin artması göz önünde tutulmasıyla, sağlık-lı gıda üretimi, depolama ve gıda servisi yapan gıda iş yerlerinde çok sıkı yaptırımlar getirilmesi ve gıda güvenliği sistemlerinin etkin olarak uygulanması gerekmektedir.

Günümüzde gıda ticaretinin küre-selleşmesi, kaliteyi geliştirmekte ve tüketiciye yarar sağlamakta ve ihtiyacının karşılanmasında güvenli, kaliteli, uygun fiyatlı ürün sunarken gıda çeşitliliğini de artırmaktadır. Bu değişimler, güvenli gıda üretim ve tüketiminde yeni akreditasyon sistemlerinin yapılmasını ve sağlık konusunun her zaman önce-likli olarak göz önüne alınma-sını gerekli kılmaktadır.

Gıda güvenliğini sağlamanın yollarını şu şekilde özetle-yebiliriz:

Temel ilke; yiyecek ve içe-ceklerin üretiminden, satın

alınma ve tüketimine kadar her aşa-masında hijyen ve sanitasyonun sağ-lanmasıdır. Bu nedenle kişisel hijyen, gıda hijyeni, gıda hazırlama –işleme alanları, araç – gereç hijyeni ile ilgili kurallara mutlaka uyulmalıdır.

Üreticiden – tüketiciye kadar olan zincirde toplumun her kesimini tü-müyle etkileyen gıda kökenli salgın, zehirlenme, bozulma gibi olumsuz-luklar, endüstriyel kalite sisteminde-ki hijyen sorunlarından kaynaklan-maktadır.

Üretimden – tüketime risk oluştu-racak her bir parametrenin ürünler bazında kritik kontrol noktalarının belirlenerek riskin azaltılması ama-cıyla bakış açısı geliştirilerek İSO 22OOO Standartı kabul görmüştür. İSO 22OOO Standartı, dünya çapında güvenli gıda sağlanması amacıyla düzenlenmiş, üretimden tüketime

kontrol noktaları içeren yeni bir standarttır.

Burada amaç üretimin her aşa-masında gerekli tedbirleri alarak güvenilir gıdaların üretilmesi, gıda çalışanlarının sisteme entegre edil-mesiyle toplam kalite yönetiminin sağlanmasıdır.

Gıda güvenliğinde hijyen ve sanitas-yonun üretim aşamasında önemli faktör olması nedeniyle, gıda sektörü çalışanlarında, toplum sağlığının korunmasında önem arz eden mik-robiyolojik kontaminasyonun önlen-mesi ve bu amaçla çalışanın bulaşıcı hastalık taşıyıcılık kontrolünün riske özel yapılması ayrıca önem arz eder.

Bunu hijyen eğitimi ile desteklemek ve sürekli iyileştirmek doğru bir yak-laşım olacaktır.

Page 22: İrem Nurgül Durmuş Sahada çalışmak artık daha güvenli. file2 İrem Nurgül Durmuş Sorumlu Yazı İşleri Müdürü i.durmus@ekoteknikisg.com Sahada çalışmak artık dahagüvenli

4342

YARGITAYKARARLARI

42

TRAFİK-İŞ KAZASI SONUCU ÖLÜM – İŞVERENİN SORUMLULUĞUİŞVERENCE GÖREVLENDİRİLEN DİĞER İŞÇİNİN YAPTIĞI KAZAİşverence görevlendirilen diğer bir işçinin kullandığı özel araba ile görevde iken trafik kazası so-nucu ölen işçinin mirasçıları işverene karşı tazminat davası açabilirler. Bu durumda işveren ilke olarak sorumlu olup, varsa ölenin kusuru oranında sorumluluktan kurtulur. (1475 S.K. Mad. 73)

İŞVERENİN SORUMLU OLACAĞI

TRAFİK-İŞ KAZALARI

Davanın Konusu: Miras bıraka-nın kazada ölümü nedeniyle işverenden destekten yoksun kalma tazminatının alınması

isteğinden ibaret olup dava, olayda işverenin kusurunun bulunmadığı, işverenin diğer bir içşisinin kullandığı özel vasıtanın trafik kazası yapma-sı sonucu öldüğü vasıta sahibinin mirasçıları aleyhine dava açılabileceği gerekçesiyle reddedilmiştir.

Davacıların miras bırakanı, davalı şirket Yönetim Kurulu kararı ile gö-revli olarak Avrupa’ya gönderilmiştir. Kazayı yapan işverenin diğer bir işçisi, vasıtayı kullanan kişi dahi işverence aynı şekilde görevlendirilmiştir. Kaza dönüş sırasında meydana gelmiş olup bir iş kazasıdır. İşverenin yolculuk için herhangi bir öneride bulunduğu, işçinin de bu öneriye aykırı davrandığı ileri sürülmemiştir.

O halde işveren ilke olarak tazminatla sorumlu olup varsa miras bıraka-nın kusuru oranında sorumluluktan kurtulur.

Mahkemece bu esaslara aykırı olarak yazılı gerekçelerle davanın reddi isa-betsiz olup, bozmayı gerektirmiştir.

9.H.D.05/04/1983, E.1983/374 - K.1983/3094

ARAÇLARIN İŞ YERİNDEN SAYILMASI – İŞ KAZASININ TESPİTİDavacının davalı şirketin işçisi olduğu, şirketin cam sehpalarını pazarladığı, olay günü, davalıya ait Halim’in yönetimindeki kamyonetin Tır kamyonuna arkadan çarpması sonucu yaralandığı anlaşılmaktadır. Olay, 506 sayılı Yasanın 11/A ( a-b-c ) maddelerine göre iş kazası olduğu açık ve belli iken mahkemece davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.Öte yandan aynı Yasanın 5/2. maddesine göre araçlar da işyerinden sayılır.Davacı, 20.9.1997 tarihinde meydana gelen olayın iş kazası olduğunun tespitini istemiştir. Mahkeme-ce davanın reddine karar verilmiş ise de bu sonuca eksik inceleme ve araştırma sonucu ulaşılmıştır.

Olay günü, pazarlamacılık yapan davacının davalıya ait Halim’in yönetimindeki kam-yonetle Adana’dan dönerken

Kartal Samandıra çıkışında önde gitmekte olan Tır kamyonuna arkadan çarpmak suretiyle davacının yaralan-dığı anlaşılmaktadır. Bu yönüyle dava-nın yasal dayanağı 506 sayılı Yasanın 11-A maddesidir. Anılan maddeye göre iş kazası, sigortalıyı hemen veya sonradan, bedence ve ruhça arıza-ya uğratan olaydır. Öte yandan aynı Yasanın 5/2. maddesinde araçlarında işyerinden sayılacağı belirlenmiştir.

Davalı işveren ile dinlenen davalı ta-nıkları, davacının kendi adına pazarla-macılık yaptığını, kamyonetin işveren tarafından emaneten verildiğini, kaza sonucu davalının 4.000.000 TL. tedavi

yardımını insani duygularla yaptığını, işverenin işçisi olmadığını kendi adına çalıştığını, davalı şirketin cam sehpa-larını da bu arada pazarladığını ifade etmişlerdir.

Dinlenen davacı tanıkları ise davacının davalı işveren yanında ücret + primle çalıştığını, Halim’in davalıya ait aracın şoförü olduğunu açıklamışlardır.Davalı şirket müdürü Hamza kazadan 20 gün önce alınan aracı davacıya kullanması için verdiğini, kendi şirket-lerine ait faturaları kullanması için izin verdiklerini, davacının aracı Adana’ya götürdüğünü bilmediğini, tedavi yardı-mını iyilik olsun düşüncesi ile yaptık-larını, davacının kendi şirketlerinin işçisi olmadığını savunmuş ise de, yeni alınan bir kamyonetin bir kaza sonucu araç sahibine terettüp edecek sorum-

luluğun ne olabileceğini, araç sahibinin düşünmesi ve kamyonetin kullanılma-sından da bilgisi olması gerekir. İşvere-nin davacının Adana’ya gittiğinden haberim yoktu şeklindeki savunması inandırıcı bulunmamaktadır.

Dosyada bulunan müfettiş raporları, dinlenen davacı tanıkları ile davalı şirket müdürünün açıklamalarının değerlendirilmesinden, davacının davalı şirketin işçisi olduğu, şirketin cam sehpalarını pazarladığı, meydana gelen olayın, 506 sayılı Yasanın 11/A ( a-b-c ) maddelerine göre iş kazası olduğu açık ve belli iken mahkemece davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.

21.HD.27.05.2002, E.2002/3230 - K.2002/4964

43

TRAFİK - İŞ KAZASIİŞVERENİN, İŞÇİ SAĞLIĞI VE İŞ GÜVENLİĞİ HÜKÜMLERİNEUYUP UYMADIĞININ ARAŞTIRILMASI GEREĞİDavalının, ölen sigortalının işvereni olarak, 506 Sayılı Yasa’nın 26/1. maddesine göre kastı veya işçilerin sağlığını koruma ve iş güvenliği ile ilgili mevzuat hükümlerine aykırı hareketi veya suç sayılabilir bir hareketi ile iş kazasının oluşumuna etkide bulunması durumunda sorumludur.

Davanın Yasal Dayanağı: 506 Sayılı Yasa’nın 10 ve 26. maddeleridir. Davacı Kurum, trafik-iş kazası sonucu ölen

sigortalının hak sahiplerine bağlanan gelirin işveren Malatya Pazarı Kuru-yemiş A.Ş., karşı araç sürücüsü F.D. ve bu aracı zorunlu mali mesuliyet si-gortası ile sigortalayan sigorta şirketi B. Sigorta A.Ş.den rücuan tahsilini istemektedir.

506 sayılı Yasanın 4. maddesine göre, davalı M.P. Kuruyemiş A.Ş. ölen sigortalının işvereni olarak 506 Sayılı Yasa’nın 26/1. maddesine göre kastı veya işçilerin sağlığını koruma ve iş güvenliği ile ilgili mevzuat hükümleri-ne aykırı hareketi veya suç sayılabilir bir hareketi ile iş kazasının oluşu-muna etkide bulunması durumunda sorumludur. Davalı M.P.Kuruyemiş A.Ş.nin bu madde gereğince olayda

kusurlu olup-olmadığının belirlenme-si ve belirlenen bu kusur üzerinden 10. madde sorumluluğunun tespit edilmesi gerekir.Mahkemece, işveren davalının 506 Sa-yılı Yasanın 26/1. maddesi kapsamın-da kusurluluğu belirlenmeden hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.

10.HD.03.05.2005, E.2005/1687-K.2005/4986

TRAFİK-İŞ KAZASIİŞVERENİN, İŞÇİ SAĞLIĞI VE İŞ GÜVENLİĞİ HÜKÜMLERİNEUYUP UYMADIĞININ ARAŞTIRILMASI GEREĞİDavalının, ölen sigortalının işvereni olarak, 506 sayılı yasanın 26/1. maddesine göre kastı veya işçilerin sağlığını koruma ve iş güvenliği ile ilgili mevzuat hükümlerine aykırı hareketi veya suç sayılabilir bir hareketi ile iş kazasının oluşumuna etkide bulunması durumunda sorumludur.

Davanın yasal dayanağı 506 Sayılı Yasanın 10 ve 26. maddeleridir. Davacı Kurum, trafik-iş kazası sonucu ölen

sigortalının hak sahiplerine bağlanan gelirin işveren Malatya Pazarı Kuru-yemiş A.Ş., karşı araç sürücüsü F.D. ve bu aracı zorunlu mali mesuliyet si-gortası ile sigortalayan sigorta şirketi B. Sigorta A.Ş.den rücuan tahsilini istemektedir.

506 sayılı Yasanın 4. maddesine göre, davalı M.P.Kuruyemiş A.Ş. ölen sigortalının işvereni olarak 506 Sayılı Yasanın 26/1. maddesine göre kastı veya işçilerin sağlığını koruma ve iş güvenliği ile ilgili mevzuat hükümleri-ne aykırı hareketi veya suç sayılabilir bir hareketi ile iş kazasının oluşu-muna etkide bulunması durumunda sorumludur. Davalı M.P.Kuruyemiş A.Ş.nin bu madde gereğince olayda

kusurlu olup-olmadığının belirlenme-si ve belirlenen bu kusur üzerinden 10. madde sorumluluğunun tespit edilmesi gerekir.Mahkemece, işveren davalının 506 Sa-yılı Yasanın 26/1. maddesi kapsamın-da kusurluluğu belirlenmeden hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.

10.HD.03.05.2005, E.2005/1687-K.2005/4986

Page 23: İrem Nurgül Durmuş Sahada çalışmak artık daha güvenli. file2 İrem Nurgül Durmuş Sorumlu Yazı İşleri Müdürü i.durmus@ekoteknikisg.com Sahada çalışmak artık dahagüvenli

44 45

MAKALE S. Yasin BostancıÇSGB / İSGGMiSG Uzman Yardımcısıİnşaat Mühendisi

Kaza Üzerine

Bir EskizDünyanın çehresini büsbütün değiştiren ve yepyeni toplumsal sınıf ve yapılar oluşturan ‘Sanayi Devrimi’nden günümüze uzandı-ğımızda özellikle modernizm ve globalizm diye adlandırdığımız iki ana akımla karşılaş-maktayız. Kaba hatlarıyla ele almak gerekirse, modernizm eskiye ait kültürel birikimlerin reddi manasını taşırken globalizm ise eskiye dair ekono-mik ve sosyal yapıların reddi manasına gelmektedir.

İnsanoğlu daha önce hiç bilmediği bu gibi akımların şekillendirdiği Bacon’ın deyimiyle bu Yeni Atlantis’i tanımaya çalışmakta. Ekonomik,

sosyal ve kültürel dünyamız özellikle globalizm ve modernizmin getir-miş olduğu yeni dünya algısına ayak uydurmak için yeni bir biçim ve vizyon kazanma gayretinde. Sözü geçen alanlar kendi öz değişimini yapmakta ve kendini ortaya koyan bu değişim şaşırtıcı ve belirsiz bir biçimde diğer tüm alanlara da öyle veya böyle etki yapmakta. Bu etkinin büyüklüğü Ed-ward N. Lorenz’in günümüz literatü-rüne sokmuş olduğu ‘Kelebek Etkisi’ kuramının da göz önünde bulundurul-masıyla daha doğru değerlendirile-cektir. “Amazon Ormanları’nda bir ke-lebeğin kanat çırpması, ABD’de fırtına kopmasına neden olabilir” benzeti-miyle değişimin boyutları büyüdükçe etkisinin de o oranda artacağına dair güçlü bir fikir sunmakta.

Dünyamız gelişim evrelerinden birin-

de ve bir elinde kılıç bir elinde terazi daha evvel görülmemiş bir şiddetle kendi kurallarına tabi olanları ödül-lendirirken uymayanları ise cezalan-dırmaktadır. Bu durumun farkında olan ülkemiz var gücüyle dünyanın bu baş döndürücü devinimine ayak uydurmak için uzun soluklu ve çetin bir kabuk değişimi çabasına girişti.

Globalleşmenin yarattığı ve kendini her alanda gösteren üretim ve tüketim çılgınlığı bilhassa ekonomik ve sosyal konjonktürde ciddi bir biçimde deği-şime ve değişim meyline yol açtı. Dr. Alexis Carell’in “İnsanın kendi eliyle kurduğu bu yeni dünyada kaybolması” metaforuyla tarif bulmuştur.

Ekonomik ve sosyal konjonktürün bu değişiminden biz de Türkiye olarak nasibimizi aldık ve neticede günümüz Türkiye’sinin en büyük problemlerin-den biriyle “Göç” olgusuyla karşı-laştık. Büyük halk kitlelerinin sınır tanımaz yer değiştirme eylemi kent

dediğimiz yerleşim yapılarına yönel-miş ve bu yapılarda çözülmesi güç yeni birtakım sorunlar doğurmuştur. Göç eylemi sonuçlarının birden çok pers-pektiften görülümü gerekli ise de biz bu yazıda hem konusal hem de hacim-sel limitler sebebiyle ‘İnşaat Sektörü’ üzerine yoğunlaşmaya çalışacağız.

Göç dalgasının temel ihtiyaçlarından olan barınma ihtiyacının karşılanma-sı Türkiye’nin son yıllardaki birincil amaçlarından olmuştur. Kentleşme yoğunluğunun artmasının doğal bir sonucu olarak inşaat sektörü de görülmemiş bir hızla büyümüş ve gelişmiştir. Yılın birinci çeyreğinde inşaat sektöründeki büyümenin yüzde 5,9’a ulaşması bu gelişimin devam edeceğine işaret etmektedir.

Buna karşın, inşaat sektörü tüm sek-törler arasında ölümlü iş kazalarında başı çekmektedir. Buna ek olarak sektördeki bu ani ve sert değişim sektörün kendi içinde dengelenmesi-

45

ne mani olmuş ve İSG yönünden zaten zor olan sektörü içinden çıkılmaz hale getirmiştir.

Büyük bir inşaat sektörü büyük bir so-run olan ‘kaza’ fenomenini doğurmuş ve Türkiye’yi bu fenomenle yüzleşmeye ve başa çıkmaya zorlamıştır. Bu konu-da başarılı olduğumuzu söylemek zor ama yine de yeni çıkan 6331 Sayılı İSG Kanunu Türkiye Cumhuriyet’inin bu sorunu görmezden gelmediği anlamını taşıyor. Bu kanun kapsamında külli bir değişim amaçlayan Türkiye hem aka-demik hem de pratik adımlar atmakta.

İşte bugünkü yazımız da tam ma-nasıyla bu akademik adımlara katkı sağlamak gayesinde…

Kaza

İş kazalarının dünya literatüründe bir-den çok tanımı bulunmaktadır. Bunlar-dan Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) tarafından iş kazası “belirli bir zarar veya yaralanmaya yol açan, önceden planlanmamış beklenmedik bir olay-dır” şeklinde tanımlanmıştır(ILO, 1983).

Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından ise iş kazaları “önceden planlanma-mış çoğu zaman, kişisel yaralanma-lara, makinelerin, araç ve gereçlerin zarara uğramasına, üretimin bir süre durmasına yol açan bir olaydır” olarak tanımlanmıştır.

506 Sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu, sosyal sigorta uygulaması içinde iş kazalarını, insanların kazanma gücü-nü engellemesi ölçütüne dayandırmış ve bunları sakatlığa yol açan olaylar olarak ifade etmiştir.Ve en güncel şekliyle 6331 sayılı İSG kanunu tarafından, “işyerinde veya işin yürütümü nedeniyle meydana gelen, ölüme sebebiyet veren veya vücut bü-tünlüğünü ruhen ya da bedenen özre uğratan olay” olarak nitelendirilmiştir.

Kazanın Doğası(Scientia Potestas Est)

Bilgi Kudrettir

Francis Bacon… Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) yukarı-da bahsi geçen ifadeyle kaza fenomenine ilişkin yakıcı bir yaklaşımda bulunmuştur..

Beklenmedik olay...Burda sözü geçen beklenirlik olgusuna sistemli çalışmalardan biriyle yaklaşalım.

Kaza olgusu meydana gelmeden önce herhangi bir işaret vermeden olup biten bir şey midir???

İşte bu klasik soru iş sağlığı ve güven-liği literatürüne adını sıkça duyduğu-

Ünlü Heinrich Üçgeni 1929

Figure 1 Accident (Kaza)

İş Kazası (Accident): İşyerinde veya işin yürütümü nedeniyle meydana ge-len, ölüme sebebiyet veren veya vücut bütünlüğünü ruhen ya da bedenen özre uğratan olayı

Figure 2 Near Miss (Ramak Kala)

Ramak Kala Olay (Near Miss): İşye-rinde meydana gelen; çalışan, işyeri ya da iş ekipmanını zarara uğratma potansiyeli olduğu halde zarara uğrat-mayan olayı

muz Herbert William Heinrich tara-fından “Industrial Accident Prevention, A Scientific Approach “adlı eseriyle 1931 yılında sokulmuştur. Heinrich ka-zanın bir anda olup biten ne öncesinde ne de sonrasında kendisi hakkında yorum yapılamayan kısacası bilineme-yen bir şey olmadığını savunuyordu.

Ona göre kaza geliyorum diyordu.

Page 24: İrem Nurgül Durmuş Sahada çalışmak artık daha güvenli. file2 İrem Nurgül Durmuş Sorumlu Yazı İşleri Müdürü i.durmus@ekoteknikisg.com Sahada çalışmak artık dahagüvenli

4746

İş sahası sağlık ve güvenlik gözlemi kavramı bugün bizlere aşina olan bir terimi “Risk Değerlendirmesini” ortaya çıkarmıştır.

Risk Değerlendirmesi

Risk değerlendirmesi: 6331 sayılı İSG kanununda “İşyerinde var olan ya da dışarıdan gelebilecek tehlikelerin belirlenmesi, bu tehlikelerin riske dönüşmesine yol açan faktörler ile tehlikelerden kaynaklanan risklerin analiz edilerek derecelendirilmesi ve kontrol tedbirlerinin kararlaştırılması amacıyla yapılması gerekli çalışmaları olarak” nitelendirilmekte.

HSE risk değerlendirmesinin 5 adım-da gerçekleştirilmesi gerektiğini söylüyor:

1. Tehlikeleri Belirle2. Kim nasıl zarar görebilir? (Tehlike-nin hedef aldığı kitle)3. Riskleri belirle ve önlemleri al4. Bulguları topla ve uygula5. Değerlendirmeni gözden geçir ve gerektiğinde güncelle

Heinrich, ramak kala olaylar ve küçük sıyrıklarla atlatılan olaylar, gözlemlendir incelenir ve umursanarak değişime gidilirse, büyük kazalar da önlenir, diyordu.

Heinrich, 20. Asrın ilk çeyreğinde bu fikri öne sürerken muhtemeldir ki 21. Asrın başlarında iş güvenliği fenomeninin çok daha anlaşılır olmasını umuyordu.Hâlbuki birçok ülkedeki hal-i hazır kaotik bir rüya-dan farksız.

“The Knight’s Dream”, 1655, by Antonio de Pereda

Sektörler arasında inşaat sektörünün kaza sayısında değil ama ölümlü kaza sayısında başı çektiği hepimizce malum.Ve bu ölümlü kazaların çok büyük bir kısmı yüksekten düş-me, yüksekten düşme kazalarının da büyük kısmı iskeleden düşme şeklinde meydana gelmektedir.

Bu sebepten dolayı iskelede çalışmaya yönelik bir risk de-ğerlendirmesi prototipi oluşturmayı gerekli gördüm.

Yanda gösterdiğimiz bu liste daha da uzatılabilir ama sıraladığım bu on maddey ile konunun anlaşılabileceğini umuyorum.

Kazasız günler dilerim…

İnşaat çalışma iskeleleri için bir risk değerlendirmesi prototipi

Page 25: İrem Nurgül Durmuş Sahada çalışmak artık daha güvenli. file2 İrem Nurgül Durmuş Sorumlu Yazı İşleri Müdürü i.durmus@ekoteknikisg.com Sahada çalışmak artık dahagüvenli

49

KAZAANALİZİ

Mansur Ziya KOÇ İş Güvenliği KoordinatörüMakina Mühendisi / ISG Uzmanı

İSG Tedbiri Yoksa, HAYAT YANAR

Straforun ani tutuşması ve yangının büyümesi üzerine panikleyen çalışanlar söndürebilecekleri yangını müdahale etmeden olay mahallini terk ederler. Büyüyen yangın ve ortama yayılan dumanlar soyunma odasına ulaşarak gi-yinmekte olan Adem Yavuz’un zehirlenmesine ve ölümüne neden olur.

İstatistiki Bilgiler:

Kazanın Olduğu Sektör: iNŞAAT

Kaza Tarihi: 02.08.2013

Kaza Günü: Cuma

Kaza Saati: 17:20

Kazalının Yaşı: 30

Kazalının Cinsiyeti: Erkek

İşe Giriş Tarihi: 08.06.2013

Kazalını İş Tanımı: Alçı İşleri

Kaza Sonucu: Ölüm

Kaza Öyküsü:İnşaat alanında alçıpen işleri ya-pan çalışan iş bitiminde soyunma odasına gider. Bu arada çalışanlar Oksi LPG kaynak makinesi ile kaynak yapmaktadırlar. Kaynak işlemleri sırasında sıçrayan kıvılcımlar izo-lasyon malzemesi olarak kullanılan strafora ulaşır ve straforun yanmasına neden olur. Straforun ani tutuşması ve yangının büyümesi üzerine panikleyen çalışanlar söndürebilecekleri yangını müdahale etmeden olay mahal-lini terk ederler. Büyüyen yangın ve ortama yayılan dumanlar soyunma odasına ulaşarak giyinmekte olan Âdem Yavuz’un zehirlenmesine ve ölümüne neden olur.

Kazanın Nedenleri:1- Acil eylem planları olmasına rağmen çalışanlara aktarılmaması2- Çalışanların yangına müdahalede edecek bilgi ve beceriye sahip olamamaları.3- Tahliye tatbikatlarının yapılmaması4-Tehlikeli işler izin formu olmaması veya çalıştırılmaması.5-İşyerinde yeteri kadar yangın söndürme cihazı bulunmaması.6-Yanmaz battaniye bulunmaması.7-Soyunma odasında dışarı acılan pencere bulunmaması

Uzmanın Önerileri:1- Yangın çıkması muhtemel alan-larda çalışmaya başlamadan önce yetkililer bilgilendirilmeli ve tehlikeli işler izin formu doldurulmalı.2-Yetkili tarafından güvelik önlemleri alınmalı. Çalışanlar belirlenmeli. Yapılacak işle ilgili eğitim verilmeli, muhtemel tehlikeler anlatılmalı.3-Yangın çıkması muhtemel alanlarda yeterli sayıda yangın söndürme cihazı bulundurulmalı.4-Kıvılcım sıçramasını önlemek için yanmaz battaniye bulundurulmalı.5-Yangın konusunda bilgilendirme yapılması için uyarı ve ikaz tabelası asılmalı.6-Soyunma odaları çıkışlara yakın ve havadar olmalı.7-Yılda en az iki defa tahliye tatbikatı yapılmalı.

İşçi Yanmasın, Uzman Yanmasın, İşveren Yanmasın, Ocaklar Yanmasın, TÜRKİYE YANMASIN

Page 26: İrem Nurgül Durmuş Sahada çalışmak artık daha güvenli. file2 İrem Nurgül Durmuş Sorumlu Yazı İşleri Müdürü i.durmus@ekoteknikisg.com Sahada çalışmak artık dahagüvenli

5150

MAKALE Tevfik PaçacıKariyer Akademi İSG Eğ. Mrk. Sorumlu MüdürüE. İş Başmüfettişi

Nedir Bu ?İşletmeler verimliliklerini

arttırmak için ekipman, mal-zeme ve işgücünden en iyi şe-kilde faydalanmak zorunda-dırlar. Düzensiz, dağınık, kirli, yağlı çalışma ortamlarında ve makinelerde kayıplar artar ve verim giderek azalır.Örnek vermek gerekirse; Çalışma ortamındaki düzensizlikten kaynaklanan ara-malar ve zaman kayıpları, kirliliğin sebep olduğu ekipman arızaları, arızaların ve kirliliğin sebep olduğu kalite kayıpları, çalışma ortamındaki iş güvenliği risklerin-den dolayı ortaya çıkan iş kazaları kayıpların başında gelenlerdir.

Tüm bu kayıpların yaşandı-ğı işletmelerde ise çalışma ortamında ve makinelerde sorunlar tespit edilemez sonuç

olarak da işgücü kayıpları kaçınılmaz bir şekilde ortaya çıkar. Ülkemizde işyerlerinin birçoğu kurumsal yapıya ulaşmamış olması, bir gün bu mal-zeme işimize yarar psikolojisi işyer-lerini atık malzemeler deposu haline çevirmektedir. Denetimlerde özellikle kazan daireleri atık malzemelerin depolandığı alanlar olarak görülmek-tedir. Bu malzemelerin ayıklanması ve tehlikeli ortam dışına çıkarılması is-tendiğinde ise verilen cevap genellikle “bu malzemeler patrona aittir, onla-ra dokunamayız!” cevabı gelmektedir. Zaman zaman işverenlerin evlerin-deki atık malzemelerinde işyerinde depolandığı görülmektedir. İşyerleri alanların tanımlanarak çalışmalara başlanması gerekir. Sorunlar, normal ve anormal durumların tanımlandığı, iş güvenliği risklerine karşı tedbirlerin alındığı ve tüm bunların çalışanlara öğretildiği, düzenli ve temiz işletme-lerde daha kolaylıkla tespit edilebilir.

Bu tür işletmelerde ortaya çıkan sorunlar, herkes tarafından, kolaylıkla ve derhal fark edilebilir, çalışanlar

dikkatlerini ve çabalarını sorun ara-maya değil sorun çözmeye yoğunlaştı-rır, istenen malzemeye, ihtiyaç duyul-duğunda, gereken miktar ve kalitede, kolaylıkla ve hızlı bir şekilde ulaşıla-bilir, aramalar olmaz, iş kazası sayısı sıfıra indirilmiştir, kimse kirliliğe ve dağınıklığa sebep olmaz, ama kirlilik ve dağınıklığı tespit ettiğinde derhal gerekli düzeltici faaliyeti başlatır, sorunlar ortaya çıkmadan önlendiğin-den kayıplar son derece azalmıştır ve işyeri, müşterilere gururla gösterile-bilecek bir görünümdedir.

İşyeri Organizasyonu, Endüstriyel Tertip, Düzen ve Temizlik

Kuruluşlarda kontrolün sağ-lanamaması, çalışanların malzeme ve araç-gereç arama ile vakit kaybet-meleri, eksik ya da fazla hammadde sipariş-lerinin verilmesi, iş kazalarının meydana gelmesi ve fabrika alanının etkin kul-lanılamaması işyeri düzensizliğinin neden olduğu kayıplardan sadece birkaçıdır.

Kuruluşlar, daha tertipli, daha düzenli ve daha temiz iş alanları yarata-rak; maliyetlerini azaltabilir, verimliliklerini arttırabilir, kayıp ve israfı en aza indirebilir, iş güvenliği ve motivasyonu arttırabilirler.

51

5SBeş aşamadan oluşan, adını Japonca beş kelimenin baş harflerinden alan bir işyeri organizasyonu yöntemidir. Endüstriyel tertip, düzen ve temizliğin kuruluş içerisinde sistematik bir şekilde uygulamaya alınması, yönetilmesi ve sürekliliğin sağlanmasında “5S” uygulaması en etkili araçtır. “5S” uygulaması işyeri ortamının

iyileştirilmesinde birinci adım olmalıdır. “5S” sadece bir temizlik faaliyeti değildir. İşyeri kontro-lünün arttırılması, verimliliğin yükselmesi ve kayıpların önlenmesi için uygulanan basit ve etkili bir yöntemdir. “5S” kuruluşlarda yapılan sürekli iyileştirme çalışmalarını destekler ve bu çalış-malara temel oluşturur.

5S metodolojisi çalışanların bilinçlen-mesini sağlayarak, yukarıda bah-settiğimiz kazanımları elde etmiş ve sürekli iyileştirmeye açık bir sisteme sahip işletmeler oluşturmayı hedefler.

5S iş güvenliği, kalite, verimlilik, makine performansı, stok kontrolü, çalışanların katılımı ve motivasyonuna büyük katkılarda bulunan basit ve ko-lay uygulanabilen, çalışanlara uygula-tılan değil, bizzat çalışanlar tarafından uygulanan bir sistemdir. 5S çalışanlara keyifli ve güvenli çalışma koşulları sağlar, işyerine “ait olma” duygusunu hissettirir , “benim saham, benim makinam ve benim fabrikam” bilincini aşılar ve ekip çalışmasını geliştirir.

İsmini sistemi oluşturan 5 adımın japonca baş harflerinden alan 5S me-todolojisi kendi kendini yöneten sihirli bir sistem değildir, etkili olabilmesi için şirketteki herkesin tekrar tekrar bu sistemi uygulaması gereklidir. Uygulamada istenen başarının elde edilmesi ve sürekliliğinin sağlanması için şirketin üst yönetiminden opera-tör seviyesine kadar herkesin meto-dolojiye inancı ve desteği şarttır.

Hiç kimse tozlu, kötü kokan, düzensiz bir yer de çalışmak istemez temiz, ışıl ışıl bir yerde herkes keyif duyar. İşte 5S, Japonların ortalığı düzenli tutabil-mek için önerdiği bir metodolojidir. Bu sayede hem malzeme hem de zaman israfının azalacağını varsayan bu me-todun temel felsefesi, karışık ve kirli bir ortamın bir çok israfın kaynağı olduğu (arayıp bulma, fazla malzeme, fazla alan kullanımı, gereksiz hareket …) ve bu tür bir ortamın hata veya kusuru gizlediği, iyileştirme fırsatını yok ettiğidir. O halde bu ortam yok edilmeli onun yerine “düzen” hâkim olmalıdır.

Kısaca 5S, “gerekenlerin tarif edildik-leri yerde, temiz ve kullanıma hazır olması” demektir. Şimdi gelelim bu metodun pozitif ve negatif yanlarına.

Tahmin edeceğiniz gibi birçok pozitif ifade bulmak oldukça mümkün onun için önce negatif yanını özetleyelim.

5S ‘İn Negatif ve Zor Yanları

- Eğer şirketiniz sorunlar ile uğraş-maya hazır değil veya çekiniyor ise 5S ortalığı karıştırabilir.

- Çalışanlar verimli veya verimsiz ama kendilerine göre rahat edebildikleri bir ortamı yaratırlar. 5S çalışması bu ortamı tehdit edecek, onu değiştirmek isteyeceği için kuvvetli bir direnç ile karşılaşacaktır. Doğal olarak ortam bir miktar gerginleşebilir.

- 5S çabuk olmayabilir, yıllar içinde yaratılmış olan karmaşayı bir anda yok edemeyebilirsiniz, bütün şirketi elden geçireceğinizi unutmayın.

- Girişimin yönetim tarafından

mutlaka desteklenmesi gerekir aksi takdirde tekrar eskiye dönülür ve bu da moral kaybına sebep olur.

Organizasyonlar İçerisinde 5S Neden Tercih Edilir?

• Çalışma ortamında farkedilmeyen israf gün yüzüne çıkmış olur.

• Araç ve gereçler ile kullanılan mal-zeme üstünde bir kontrol mekanizma-sı geliştirilmiş olunur.

• Organizasyon içerisinde bulunan herkesin katılması tüm çalışanların moralini arttırır.

• Çalışanların bir takım ruhu içerisin-de çalışmasını sağlar.

• Organizasyon içerisindeki kaliteyi arttırırken gereksiz harcamanın azal-masını sağlar.

• İş güvenliğini arttırır.

• Birim zamanda yapılan üretim mik-tarı artar.

5S’ den Önce 5S’ den Sonra

Page 27: İrem Nurgül Durmuş Sahada çalışmak artık daha güvenli. file2 İrem Nurgül Durmuş Sorumlu Yazı İşleri Müdürü i.durmus@ekoteknikisg.com Sahada çalışmak artık dahagüvenli

53

5S’in Aşamaları Nelerdir?

5 aşamadan oluşmaktadır.Bunlar:

Seiri: Gereksiz, kullanılmayan malze-me / eşya / alet vb şeylerin ayıklanması

Seiton: Malzemeler için en güvenli ve en etkin yerlerin belirlenip düzenlenmesi

Seiso: 5S alanının temizlenmesi

Seiketsu: İlk 3 adımda elde edilen koşulların standartlaştırılması

Shitsuke: Eğitim ve disiplin. 5S alanında tanımlanan standartların alışkanlık haline getirilmesi, çalışan-ların 5S düşünce tarzını her yerde kullanmaları

ADIMLAR

SEİRİTOPARLAMA

SEİTONDÜZEN

SEİSOTEMİZLİK

SEİKETSUSTANDARTLAŞTIRMA

SHİTSUKEDİSİPLİN

52

İngilizceSortSet in Order / StraightenShine / Sweep StandardizeSustain / Self - discipline

TürkçeSınıflandırSırala / DüzenleSil / TemizleStandartlaştırSahiplen / Sistemi Koru

1) Ayıklama, Toparlama – Seiri

İlk aşama olan ayıklama aşamasında, çalışma ortamında bulunan gerek-siz ve direkt olarak gerekli olmayan malzeme ve ekipmanların çalışma bölgesinden mümkün olduğunca uzağa yerleştirmek.

İlk aşamanın diğer bir önemi ise diğer aşamalara önemli bir temel oluştur-maktadır. Bu yüzden de ilk aşama çok düzgün bir şekilde yapılmalıdır.Bu ilk aşama sonucunda çalışanlar arasındaki şikayet oranı düşecek ve verimlilik ile kalitede de artış görüle-cektir.Özellikle dar bir alanda çalışma yapılıyorsa bu aşama daha da büyük bir önem kazanacaktır.

Yapılmadığı Taktirde Karşılaşılan Sorunlar:

• Çalışma alanında bulunan herşey içi-çe girmeye başlar; bu da işi zorlaştırır.

• Karmaşıklık zaman israfını berabe-rinde getirir.

• Bakıma harcanan ödemelerde yük-selme görülür.

• Sürecin içerisinde bulunan işlevsiz malzemeler akışın zorluk seviyesini arttıracaktır.

• İş güvenliği sorunları ortaya çıkacaktır.

• Malzemelerin içiçe girmesi ve bu yüzden de bulunamaması sonucunda tekrar malzeme alımı yapılacaktır.

• İşyerindeki moralin düşmesine neden olacaktır.

Ayıklama İşlemi Yapılırken Sorulması Gereken Sorular:

• İş alanında bulunan gereksiz malze-me ve araç gereç bulunuyor mu?

• Malzemeler ortalıkta düzensiz bir şekilde mi bırakılıyor?

• Yere bırakılmış el aleti veya teçhizat var mı?

• Malzemelerin hepsinin sınıflandırıl-ması, depolanması ve etiketlenmesi yapıldı mı?

• Her türlü araç ve gerecin planlamaya uygun şekilde yerlerine konulmuş mu?

Gereksiz nesneleri çalışma ortamın-dan uzaklaştırmalısınız.Çalışma alanınızda bulunan ama işinizi yapmanıza bir katkısı olmayan nesneleri işaretlemeli ve çevrenizden uzaklaştırmalısınız, bunun için kulla-nılan en bilinen yöntem Kırmızı Etiket Yöntemidir.

Metod: KIRMIZI Etiket Yöntemi

• Hangi koşula uyan nesneleri Kırmızı Etiket ile işaretleyeceksiniz? Bir hafta (bir ay) içinde gerekmeyecek olan-lar gibi bir kural koymalısınız, sonra aşağıdaki gibi nesnelere bu gözle bakmalısınız.

• Fazla veya zamanı geçmiş malzeme kümeleri

• Kısa zaman içinde kullanılmayacak ekipman

• Zamanı geçmiş kağıt, form veya dosyalar

• Efektif kullanılmayan dolap, çekme-ce, masa

• Ne olduğu belirsiz, kutu, konteyner

• Zamanı geçmiş poster, slogan, duyurular

• Önce bu tür nesnelere birer Kırmızı Etiket yerleştirilir, sonra bunlar merke-zi bir yerde toplanır ve tekrar sınıflan-dırılır. İleride kullanılmayacak olanlar imha edilir, diğerleri çalışma alanının dışında, tertipli bir şekilde depolanır.

2) Düzen – Seiton

Herşeyin bir yeri olmalı, yerinde ol-mayanın bakınca anlaşılması gerekir.Etiket, renkli alan (örneğin kullanılan araçların yerleştirildiği pano veya masanın neresinde ne bulunacağına göre etiketlenmesi veya boyanması) gibi göze hitap eden teknikler ile “her-hangi birinin” aranan şeyi bulabilmesi ve tekrar yerine koyabilmesi mümkün olmalıdır. Nesnelere kolay erişilebilmeli, ope-ratörün fiziksel zorlanmasına sebep olmayacak şekilde yerleştirilmelidir.

Düzen sağlanmaz ise,

• İş verimi düşer• Aramadan dolayı zaman kaybı olur• İşgücü kaybı• Stok fazlalığı• İş güvenliği sorunları

Düzenleme Yapılırken Sorulması Gereken Sorular

• Nerede?• Bölge Tanımlaması• Alt Bölge Tanımlaması• Ne?• Raf Tanımı• Malzeme Tanımı• Ne Kadar?• Min Seviye Tanımı• Max Seviye Tanımı

3) Temizlik – Seiso

Tüm makine ve teçhizatın temiz tu-tulmasını amaç edinen bir aşamadır.Ayrıca çalışanlar hataların oluşmasın-dan önce çeşitli duygu organları ile bu olası hataları tespit edebilir.Önce bir alanın ne kadar temiz olma-sı gerektiğine karar verin, sonra bu noktaya ulaşana kadar temizleyin.

Bir temizlik kampanyası 5 adımdan oluşur:

1- Hedeflenen temizlik seviyesinin tespiti2- Görevlendirme3- Metodlara karar verme4- Araçların temini5- Takip, kontrol listeleri

3 hedefi vardır:

Bütün çalışma alanlarını temiz, aydın-lık bir hale getirmek ve çalışanların moralini yükseltmekİlk iki maddeyi sürekli gözden geçir-mek ve canlı tutmakKirliliğin temel kaynaklarını bulmak ve yok etmek.

Temizlik yerine getirilmez ise;

• Makina verimi düşer• İşçilerin moral seviyesi düşer• Bakım için daha fazla harcamaya neden olur• İş güvenliğini olumsuz etkiler• Yapılan ürünün kalitesi düşer

Page 28: İrem Nurgül Durmuş Sahada çalışmak artık daha güvenli. file2 İrem Nurgül Durmuş Sorumlu Yazı İşleri Müdürü i.durmus@ekoteknikisg.com Sahada çalışmak artık dahagüvenli

555454

4) Standartlaştırma – Seiketsu

Önceden saydığımız 3 aşamanın sü-rekli bir şekilde korunması için gerek-li standartlar oluşturulmalıdır.

En iyi pratikleri günlük hayatın bir parçası haline getirmelisiniz.

Bu aşamanın amacı ulaşılan seviyenin sürekli olmasını temin edecek kur-guyu oluşturmak ve bir sistematiğe kavuşturmaktır.

4 adımlık bir prosedür sürekli izlenmelidir:

Planla: Kim neyi ne zaman yapacak ?

Kaynakları Yarat: Yapılması gereken işlerde kullanılacak araç ve zamanı belirle.

Uygula: Sınıflandırma, Sıralama ve Temizleme işlemlerini günlük hayatın içinde gerçekleştir.

Denetle: Sonuçları izle, bir önceki ile kıyasla ve başa dön.

Standartlaştırmanın Getireceği Yararlar:

• Önceden saydığımız 3 aşamanın devamlılığını sağlar

• Hataların daha belirgin bir şekilde görülmesini sağlar

• Çeşitli ölçümler elde etmenizde yardımcı olur

• Elinizde kontrol listesi bulunmasına olanak sağlar

• İlerlemenin ölçümünü yaparak ba-şarınızı ortaya koyar

5) Disiplin, Sahiplenme – Shitsuke

Tamamlayıcı aşamadır. Tüm aşamala-rı bir arada tutmayı sağlar. Çalışanlar sürekli bir eğitim ile iyileştirmenin de-vamlılığını sağlar ve ödüllendirilirler.İyileştirmenin maksimum noktalara çekilmesi için çeşitli sloganların oluş-masını ve kampanyaların yapılmasını amaçlamaktadır.

Bu aşama 5S’in en güç olanıdır.Sahiplenme aşaması 5S çalışması-nın belki de en zor olanıdır. Çünkü insan doğasının değişime direnci ve her türlü sisteminde minimum enerji konumuna geçme eğilimi vardır. 5S aktif bir çalışma sonucunda başarıla-bilir, yeterli enerji harcanmaz ise eski duruma kolayca dönülebilir.

Bu aşamayı kolaylaştırmak için aşağıdakiler yapılabilir:

• Bu çalışmanın önemi her fırsatta anlatılmalı, örnekler ile (eskiden–şimdi) desteklenmeli,

• Kontrol ve kıyaslama listeleri oluş-turulmalı ve periyodik olarak kulla-nılmalı,

• Sonuçlar herkes tarafından bilinme-li, sistem önerilere açık olmalı

• Eski durum – istenmeyen durum olarak belirlenmeli ve çalışma boyun-ca geçilen safhalar görsel yöntemler ile belgelenmeli, göz önünde olmalı.

Disiplinin Katacağı Katkılar:

• İş yerinde motivasyon artışı• Sorumluluk seviyesinin artması• Özgüven artışı• Çalışanların kendilerinin de o işyeri için önemli olduğunu hissetmelerini sağlar.

5S Felsefesinin Amaçları

• Çalışma ortamının iyileştirilmesi• Takım ruhunun gelişmesi• Sıfır arıza• Sıfır hata• Sıfır kaza veya çok az seviyede tutma• Tüm çalışanların katılımını sağlama• Çalışanların işe karşı daha profesyo-nel bir şekilde bakmasını sağlama

5S Felsefesinin Avantajları

• İş yerinde olabilecek kaza ve çalı-şanların yaralanmasını en alt seviye-lere getirir.• Çalışanlar temiz bir ortamda daha etki-li bir çalışma ve performans gösterirler.• Gereksiz zaman kaybı ortadan kalk-mış olur.

• Olması muhtemel hata ve sorunlar olmadan önce tespit edilebilir. • Temiz bir ortam sayesinde makine-lerin arızaları azalmış olur.• Çalışma ortamı optimum bir şekilde kullanılır.

5S’in Başarısında Yöneticinin Sorumlulukları

• Eğitim• Takım ruhu oluşturma• Çalışanlara katılma• Kaynak oluşturma• Çalışanların düşüncelerine saygı gösterme ve göz önünde bulundurma• 5S çalışmalarına zaman ayırma• Ödüllendirme

5S’in İşletmeye Sağladığı Yararlar

• Güvenliği işyeri ortamı• Üretim akışı, süreci ve veriminin artışı• Kalite artışı• İşyerine tam manasıyla hakim olma5S’in Müşteriye Sağladığı Yararlar• Ürünün zamanında müşteriye teslim edilmesi• Verimliliğin artması sonucunda daha fazla ürün ortaya çıkar, harcamalar azalır ve ürünün fiyatı düşer• Müşterinin talep ettiği ürün sayısını zamanında üretmek ve müşteriye ulaştırmak• Çevrim zamanının düşüşü

Kaynakça: Hatice İsak –Sunum, Sipo 5S Eğitim Notları, İSO-KATEK, Bilge Kalemi, Cengiz Pak makale, Endüstri Mühendisi El Kitabı, Mücahit Akbulut makale,

C

M

Y

CM

MY

CY

CMY

K

3M_Is_Guvenligi_ilan_210x285mm.pdf 1 01.04.2013 17:13

Page 29: İrem Nurgül Durmuş Sahada çalışmak artık daha güvenli. file2 İrem Nurgül Durmuş Sorumlu Yazı İşleri Müdürü i.durmus@ekoteknikisg.com Sahada çalışmak artık dahagüvenli

MAKALE Mert DinçerTeknik Koordinatör3M İş Sağlığı ve Güvenliği BölümüEndüstriyel Gürültü

56

Koruyucu Tulum Seçim KriterleriKoruyucu Tulumlar Nerelerde Kullanılır?Her türlü boyama, toz boya kaplama, yüzey hazırlama ve kumlama işlemle-rinde; Zehirleyici döküntüler ve sanayi kazaları sonucu oluşan her türlü za-rarlı madde sızıntılarının temizlenme-si ve toplanmasında; İlaç ve ilaç ham maddelerinin üretim aşamalarında, ilaçlamada, aşı üretimi ve aşılamada; Temiz oda uygulamalarında, örneğin biyotıp araştırmalarında, sterlizasyon işlemlerinde ve entegre elektronik devrelerde; Zehirli ve paslandırıcı malzemelerin taşınması, kullanılması ve işlemden geçirilmesi sırasında döküntülerin temizlenmesi, sızıntı-lar ve taşlamalarda; Tehlikeli bakım

işlerinde örneğin temizlik, basınçlı su ile temizlik, tankların ve boruların bakımı ve işaretlenmesinde; Yiyecek ve içeceklerin işlenmesi ve taşınması, yemek hazırlıkları, kurutma, paketle-me, sarma işlemlerinde; Zirai kimya-salların ve gübrelerin hazırlanması, üretimi, paketlenmesi ve kullanımın-da, zirai ilaçlamada; Nükleer reak-törlerin bakım işlemlerinde, elektrik trafolarında, araştırma laboratuarla-rında olağanüstü dökülme, saçılma, taşma olaylarında; Asbest tozunun bulunduğu ortamlarda, gemi söküm ve bakım işlerinde, kimyasal fabrika-larda, otomotiv conta ve fren balatası üretim işlemlerinde, koruyucu tulum kullanılır.

Tablo – Koruyucu Tulum Sembolleri

Koruyucu tulum seçiminde kullanabileceğiniz semboller ve ilgili standart numaralar yandaki tabloda verilmiştir.

57

Koruyucu Tulumlar Hangi Kriterlere Göre Seçilir?Koruyucu tulumlar; maruz kalınan kimyasal maddenin özelliğine göre seçilmelidir. Bütün kimyasal mad-delere uyum sağlayan tek bir tulum çeşidi yoktur. Uygun tulumların sızdırmazlık süreleri daima kontrol edilmelidir. Bu alanda kullanılan en yaygın koruyucu tulumlar, birleşti-rilmiş olefinden yapılır ve sade veya kaplanmıştır. Kaplanmamış tulumlar, düşük seviyeli ve tehlikesiz kimya-sal korunma alanları için kullanılır. Yüksek seviyeler için ise; polietilen ile kaplanmış koruyucu tulumlar, laminasyonlar, polietilen kaplanmış olefinler ve çok çeşitli sızma ve ya-yılmadan korunma sağlayan ekzotik kopolimerlere kadar çeşitlilik gös-terirler. Kaplanmış gramaj, istenilen kullanıma ve dayanıklılığa dayanarak 150-335 g/m2 arasında değişir. Gaz veya buhardan korunmak için mühür-lenmiş dikiş yeri yapılır.Dayanıklı tulumlar için butil ve ben-zeri kimyasal dirençli polimerlerle kaplanmış naylon veya polyester alt tabakalar (zemin) kullanılır. Bunlar

mühürlenmiş, A seviyesinde, kendi bünyesinde solunum donatımı bulu-nan bazen de soğutma cihazına sahip giysilerdir. Bu tip tulumlar kullanıl-dıktan sonra, genelde temizlenir ve tekrar kullanılır. Daha hafif giysiler, benzer kimyasal korunma sağlarken, dayanıklı giysiler ağır işlerde kullanılır ve daha iyi bir dayanıklılık sağlarlar.Bu alanda bir kısmı ithal olmakla beraber yeni ürünler geliştirilmekte-dir. Gelişme segmanı, sınırlı kullanım için daha hafif materyaller yönünde-dir. Artan rahatlık ve giyme - çıkarma kolaylığı sağlayan gelişmiş özellikler düşük maliyetle birleşince daha fazla ilgi çeker. Bu yeni giysiler kimyasal koruyuculuk sahası için (bariyerli korunmanın önemli olduğu yerlerde olduğu gibi) yeni malzemelere kapı-larını açabilir, fakat bunlar potansiyel sorunlar içerirler. Çoğu üreticiler sorumluluk sahibidir ve geniş dene-meler yaparlar, ancak tulumların hızlı bir şekilde çoğalmaları, hangi tulu-mun en iyi olduğuna ve kullanım için hangisinin seçileceğine ait bir takım karışıklıklar ortaya çıkarmıştır. Sızma ve yayılma denemelerinin raporu tu-

tulduğu halde, denemeler her zaman tamamlanmış ve mukayese edilebilir durumda olmayabilir. Zemin katman örneğin; son mamule büyük katkıda bulunur. Zemin katman değiştirilince sızma denemelerinin bir değeri kal-maz. Sürekli olarak kapsamlı dene-meler yapılmalıdır. Bu işlemler zaman alır, pahalıdır. Bu nedenle koruyucu tulum seçiminde fiyat – performans dengesini iyi kurmak ve işe uygun ürünleri tercih etmek çok önemlidir. Özellikle çalışanlar, uzun süre üzerine giyerek çalışacakları koruyucu tulum-ların hava almasını ve terletmeme-sini isterler. Ancak gerçek şudur ki, konfor ne kadar artarsa, tulumların koruyuculuk özellikleri de bir o kadar azalmaktadır. İş güvenliği uzmanları-nın bu dengeyi çok iyi ayarlamaları ve optimum korumayı sağlayacak ürünü seçmeleri gerekmektedir. İnsanın ilk sırt bölgesinden terlediği gerçeğinden yola çıkarak, riskin durumuna göre, arka panelin diğer bölgelere göre daha geçirgen ve hava almayı kolay-laştırıcı bir yapıda olması, çalışanların konforunu arttırmada fayda sağlaya-bilir.

SMMMS Arka Panel

Mikro Gözenekli Lamine Kumaş

Page 30: İrem Nurgül Durmuş Sahada çalışmak artık daha güvenli. file2 İrem Nurgül Durmuş Sorumlu Yazı İşleri Müdürü i.durmus@ekoteknikisg.com Sahada çalışmak artık dahagüvenli

58

DRAEGER MAKALE

Solunum SetleriVazgeçilmez?

Neden

Endüstride zorlu operasyonlarda veya itfaiye ekipleri tarafından yangına müdahale edilirken, ortam havasında Oksijen düzeyinin hacimce yüzde 19’un altına düştüğü durumlarda, solunum güvenliğini garanti altına almak için, temiz hava tüplü solunum setlerinin kullanımı kaçınılmaz-dır. İnsan hayatını kurtarırken müdahale eden ekiplerin solunum güçlüğü çekmesinin yanı sıra sis/duman gibi görüş mesafesini kısıtlayan başka faktörler de devreye girmektedir.

Hayat kurtarmak için olağanüs-tü bir çaba ile yapılan bu tip operasyonlarda, üst seviyede teknik performansın yanı

sıra uygun maliyet ve ergonomi son derece önemlidir. İster endüstriyel amaçla ister yangına müdahale için kullanılıyor olsun, solunum setlerinin pek çok farklı uygulama ve zorlayıcı koşullar düşünülerek, kullanıcıların hareket şekillerine göre, insan vücut yapısına maksimum uyumu sağlayacak ve fiziksel hareketi sınırlamayacak şe-kilde tasarlanmış ve üretilmiş olması gerekmektedir. Bu unsurların yanı sıra hiç şüphesiz bu ürüne sahip olma ma-

liyeti de seçim yaparken göz önünde bulundurulan en önemli faktördür.

Solunum Cihazlarının 3 Temel Fonksiyonu:

1. Mevcut sıkıştırılmış havanın kulla-nımını optimize ederken, giyen kişinin solunum sistemini korumak ,

2. Giyen kişinin tamamen işine kon-santre olmasını sağlamak amacıyla, dikkati dağıtmadan, ergonomik yapısı sayesinde solunabilir havayı en gü-venli şekilde kullanıcıya sağlamak

3. Kişisel güvenliği arttırmak, kulla-nıcıya gerekli bilgileri görüntüleme ve teknolojik seçenekleri bütünleştirmek.

Global araştırmalar sonu-cunda toplanan kullanıcı

talepleri, kullanımda ideal kombinasyonu oluştur-

mak için üreticilerin AR-GE çalışmalarına yön vermiştir.

1924 Yılından beri solunum seti ta-sarımı ve üretimi üzerine kapsamlı çalışmalar yapan Alman Draeger firması ürün geliştirme sorumluları, geleneksel tekniklerin yanı sıra, taşı-nan yükü daha

geniş bir alana yayabilmek amacıyla insan sırtına ait basınç haritalarını incelemiş ve anahtar niteliğindeki basınç noktalarını belirlemişlerdir. Ay-rıca vücudun hareketi sırasında, askı takımının duruşu ve pozisyonunu nasıl koruduğu hareket analizi ile incelen-miş ve yıllar içerisinde solunum set-lerine uygulanan modifikasyon, insan vücuduna en iyi uyumu sağlayacak şekle dönüştürülmüştür. Çok yönlü geliştirilen solunum sistemi, kolay ba-kım-onarım ve temizlik özellikleri ile, sahip olma maliyetlerinin düşmesine neden olmuştur.

SOLUNUM SETLERİNİN KULLANIM AMAÇLARI VE KULLANIM ALANLARI

En son teknoloji ile üretilen solunum setleri hafif, yüksek performanslı, çelik veya Karbon Fiber Kompozit silindirlerle ve solunum setleri ile uyumlu Akciğer İhtiyaç Valfi bağlantılı tam yüz maskeleri ile kullanılabilir.

Özellikle endüstriyel uygulamalar için yüksek seviyede konfor ve dayanıklılık sunan, solunum setleri yeni tasa-rımında uygulanan sırt kısmındaki boşluk, askı takımının hafiflemesine neden olmuştur. Omuz askıları ve bel kemerinin konumu, solunum setinin ağırlığını, vücudun denge merkezi ile aynı doğrultuda dağıtacak şekilde tasarlanmıştır.

Profesyonel olarak üretilen askı ta-kımlarında; itfaiyecilerin günlük ola-rak karşılaştıkları yüksek yıpranma ve aşınmaya dayanıklı yeni tip mater-

yaller kullanılmıştır. Yüksek sıcaklık-larda kullanıma uygun olan Draeger solunum setleri, itfaiye ekipleri için geliştirilen en hafif askı takımını içer-mektedir. Elektronik gösterge takı-labilen bu askı takımlarında bulunan vatkalı omuz askıları ve yumuşatılmış bel kemerinin konumu, solunum seti-nin ağırlığını, vücudun denge merkezi ile aynı doğrultuda dağıtacak şekilde tasarlanmıştır.

İtfaiye çalışanları için geliştirilen bu en son teknoloji ürünü solunum setle-ri; tam yüz maskeleri, haberleşme ci-hazları ve itfaiyeci kasklarıyla birlikte kullanım için uygun olacak şekilde üre-tilmiştir. İleri sıkıştırma kalıp tekniğiyle üretilen vücut destek sistemi, yüksek ısıya ve yıpranmaya karşı dayanıklıdır. Bu solunum setleri, modüler elektronik takip sistemi (telemetri) gibi en son teknoloji ürünü güvenlik sistemlerinin kullanımını mümkün kılmaktadır. Solu-num setleri CE Belgeli, EN 137:2006 Tip 2 standardına uygundur.

Askı takımları ile Akciğer İhtiyaç Valfi vasıtasıyla bağlanarak kullanılan tam yüz maskelerinin, çene ve yanak böl-gelerine gelen herhangi bir sert yüze-yinin olmaması ve farklı yüz şekillerine optimum uyum sağlayacak şekilde üretilmiş olması gerekmektedir. Maske gövdesi ve iç maske, sızıntı ihtimalini ortadan kaldıracak şekilde her yüze mükemmel şekilde oturmalıdır.

Tüm yüz maske ebatları, maskeyi takan kişinin gözleri, vizör ortasında kalacak şekilde tasarlanmış ve optik düzeltme ile normal görüş alanına çok yakın bir görüş olanağı sağlaya-cak şekilde üretilmiş olmalıdır. Tam

yüz maskelerinin bağlantı seçeneği-nin genişliği, ister baret ve solunum setleri ile isterse de kapalı devre solunum cihazları ile kullanım olsun, geniş bir kullanım yelpazesine hizmet etmeye olanak sağlar. Yeni tip tam yüz maskelerinde, kalan tüp basıncını ışıklı iç göstergede görme imkanı yaratan, seçimlik yeni bir uygulama mevcuttur.

Operasyon sırasında stresi arttıran en önemli faktörlerden biri, diğer ekip üyeleri ile iletişim zorluğudur. Maske içine entegre edilen hoparlör veya mevcut konuşma diyaframları en basit çözümlerdir. İsteğe bağlı entegre bir seçenek olan “bas-konuş” (PTT), maskenin alt ya da yan kısmında kullanıcının kolayca erişilebileceği bir yerde olmalıdır. Yeni Dräger FPS-COM sistemi, standart telsiz iletişim sistemleriyle entegre kullanılabilir ve yüksek ses kalitesi ile solunum koruması açısından, farklı senaryolar için mükemmel iletişim imkanı sunar. ATEX / IEC Ex , EN 136 ve EN 137 standartlarına uygun olmalıdır. Telsiz

bağlantısı olmadan çevre ile doğrudan iletişim sağlayan amfili sistem, temel telsiz iletişim sistemi ve amfili telsiz iletişim sistemi gibi alternatif iletişim sistemleri mevcuttur.

Bir solunum koruma cihazı için asıl performans özelliği, bir olay anında onu kullanan personele sunmuş olduğu gü-venirlik ve emniyet derecesidir. Mevcut tüp basıncı, kalan kullanım ömrü, yarı zaman alarmları ve otomatik tehlike sinyalleri gibi bilgiler tam elektronik Dräger Bodyguard sinyal ve ikaz birimi tarafından kullanıcının olası tehlikeli durumlara karşı uyarılması için hayati önem taşımaktadır. Bodyguard, Dräger PSS® Merlin telemetri izleme siste-minin kilit bileşenlerinden biridir. Tüm hayati veriler IR arayüzü üzerinden ileti-lir ve özel bir telemetri alıcısı ile Dräger PSS® Merlin giriş kontrol kartına aktarılır. Bu sistem, olay yöneticisinin, operasyon sırasında tüm gelişmelerden daima haberdar olmasını ve beklenme-dik olumsuz gelişmeler karşısında hızlı müdahale imkanını sağlamaktadır.

59

SOLUNUM SETLERİ

Page 31: İrem Nurgül Durmuş Sahada çalışmak artık daha güvenli. file2 İrem Nurgül Durmuş Sorumlu Yazı İşleri Müdürü i.durmus@ekoteknikisg.com Sahada çalışmak artık dahagüvenli

60

Betül ÇavdarÇalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığıİş Sağlığı ve Güvenliği Enstitüsü Müdürlüğü (İSGÜM)İSG Uzman Yardımcısı - Kimya Mühendisi

UZMANGÖRÜŞÜ

Bir sonraki sayımızda “Solunum Koruyucular” ile devam edeceğiz.

Koruyucu Kıyafetler Koruyucu kıyafetler, çalışanı kuvvetli ısıya, sıcak sıvı sıçramalarına, iş ekipmanlarının

mekanik etkilerine, kesilmeye, tehlikeli kimyasallara ve radyasyona karşı korumak ama-cıyla kullanılan Kişisel Koruyucu Donanımlardır. Karşı karşıya kalınan risk çeşidine göre

yelek, pantolon, ceket, tüm vücut kıyafeti olarak sınıflandırılabilir.

KKD DOSYASI

Koruyucu kıyafet kullanımının tespitinde öncelikle aşağıdaki sorular cevaplanmalı eğer bu sorulara cevap EVET ise uygun koruyucu kıyafet seçimi yapılmalıdır:

• Çalışan rahatsız edici toz veya kimyasala maruz kalıyor mu?• Çalışan keskin yüzeylerde mi çalışıyor? • Çalışan yüksek ısıya maruz kalıyor mu?• Çalışan asit ya da diğer zararlı kimyasallarla mı çalışıyor?

Buna göre ısıl işlemlerin yoğun olduğu, tehlikeli kimyasallarla çalışmaların yapıldığı ve keskin yüzeylerle çalışmalarda koru-yucu kıyafet kullanımı gerekmektedir. Buna ek olarak yüksek görünürlüklü kıyafetlerin çalışanın pozisyonunun belirlenme-sinin önemli olduğu sektörlerde (ör. İnşaat, maden) kullanımı yaygındır.

Koruyucu kıyafet seçilirken temel olarak;

• Seçilen koruyucunun Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından hazırlanmış ve yürürlükte olan ‘Kişisel Koruyucu ve Donanım Yönetmeliği’ şartlarını sağlaması, özellikle CE işaretli ve Türkçe kullanım kılavuzuna sahip olması,• ‘Koruyucu kıyafetin KKD yönetmeliğindeki şartları sağlaması,• Yapılan işe uygun koruyucu kıyafet olması ve ürünün ilgili ürün standardında detaylandırılan şartları yerine getirmiş olması önemlidir.

Bu gerekliliklerin bazıları yazının ilerleyen kısımlarında de-taylandırılmıştır. Bu noktaların yanı sıra seçilecek koruyucu kıyafetin işe uygunluğu önem arz etmektedir. Bu noktada Kişisel Koruyucu ve Donanımların İşyerlerinde Kullanılması Hakkında Yönetmelik yol gösterici olarak takip edilerek ilgili yönetmeliğin EK-1’inde bulunan risk belirleme tablosu kullanılmalıdır.

Koruyucu kıyafetlerin çeşidine göre karşılaması gereken ürün standart-ları aşağıda verilmiştir:

TS EN 343 -Koruyucu giyecekler – Yağmura karşı koruma

TS EN 13034 -Sıvı Kimyasala Karşı Koruyucu Kıyafet

TS EN 943 -1- Kimyasal Koruyucu Kıyafet Tip 1 ve Tip 2

TS EN 14605 + A1 - Koruyucu Gi-yecekler- Sıvı Kimyasal Maddelere Karşı-Vücudun Sadece Bir kısmına Koruma Sağlayanlar Dahil, Bağlan-tı Yerleri Sıvı Geçirmez (TİP 3) veya Sprey Geçirmez (Tip 4) Giyecekler için Performans Özellikleri,

TS EN ISO 11612 - Koruyucu Giye-cekler – Isı ve Aleve Karşı Koruyucu Giyecek

TS EN 469 -İtfaiyeciler İçin Koruyu-cu Kıyafetler – Yangınla Mücadelede Kullanılan Koruyucu Giyecekler İçin Performans Kuralları

TS EN ISO 11611 - Kaynak ve İlgili İş-lemlerde Kullanılan Koruyucu Giysiler

TS EN ISO 105-B02 / Nisan 2001 - Tekstil - Renk Haslığı Deneyleri- Bölüm B02: Yapay Işığa Karşı Renk Haslığının Tayini- Ksenon Ark Soldur-ma Lambası

TS EN 471:2003+A1:2007 - Profesyo-nel Kullanım için Yüksek Görülebilirlik

Uyarısı olanGiyecek-Deney Metotları ve Özellikler

Yukarıda belirtilen standartlara ek olarak koruyucu kıyafetlerin genel olarak sağlaması gereken şartlar ‘TS EN 340-Koruyucu Giyecekler Genel Özellikler’ standardında belirtilmiştir. Bu standartta koruyucu kıyafetlerin sağlaması gereken temel şartlar;

• Temel Sağlık ve Ergonomi Kuralları

• Beden Ölçüsü Gösterilişi

• İşaretleme

• İmalatçı Tarafından Sağlanan Bilgi-ler olmak üzere 4 kategoride incelen-mektedir.

61

Page 32: İrem Nurgül Durmuş Sahada çalışmak artık daha güvenli. file2 İrem Nurgül Durmuş Sorumlu Yazı İşleri Müdürü i.durmus@ekoteknikisg.com Sahada çalışmak artık dahagüvenli

KKD DOSYASI

Beden Ölçüsü Gösterilişine Dair Örnekler

Temel Sağlık ve Ergonomi Kuralları:

Koruyucu kıyafetler zararsızlık yönün-den incelendiğinde;

a) Kullanıcının sağlığını veya hijyenini olumsuz yönde etkilememeli,b) Özellikle deri giyeceklerdeki krom VI muhtevası TS EN 340’deki kurallara uygun olmalı,c) Ciltle uzun süreli temas edebile-cek bütün metal malzemelerin nikel emisyonu haftada 0,5 μg/cm2 den az olmalı,d) koruyucu giyeceklerde kullanılan malzemelerin pH değeri, 3,5’tan çok, 9,5’tan az olmalıdır. Deri giyecekler için deney metodu EN ISO 4045’e, diğer malzemeler içinse TS EN 1413’e uygun olmalıdır.

Tasarım yönünden incelendiğinde ise bir koruyucu kıyafet;

a) Koruyucu giyeceklerin tasarımı, kullanıcı üzerinde doğru konumlandı-rılmalarını kolaylaştırmalıb) Koruyucu giyeceklerin tasarımında, özel standartta tanımlanmış olması şartıyla, vücudun herhangi bir par-çasının kullanıcının beklenmeyen bir hareketiyle koruma dışı kalmamasına dikkat edilmeli,c) Uygulanabilir olduğu yerlerde, koruyucu giyecek tasarımında komple koruyucu bir giyecek takımı oluştur-mak üzere giyilmesi gereken diğer koruyucu giyecek veya donanım parçalarının dikkate alınması gerek-mektedir.

Beden Ölçüsü Gösterilişi:

Bir Koruyucu kıyafetin beden ölçüsü gösterilişi ise TS EN 340 Ek-D’de gösterildiği şekilde koruyucu kıyafetin üzerinde belirtilmelidir.

İşaretleme:

İşaretlemede aşağıdaki bilgiler yer almalıdır:

a) İmalâtçı veya yetkili temsilcisinin adı, ticarî markası veya diğer tanıtım araçları,

EK (Bilgi İÇin): Beden ölçüsü gösterilişine dair örnekler

Giyecek takımı, ceket, iş gömleği ve pantolonlar için beden ölçüsü kısa gösteriliş örnekleri (ölçüler cm’dir)

b) Mamul tipi, ticarî adı ve koduna ilişkin kısa gösteriliş,

c) Beden ölçüsü gösterilişi,

d) Özel standardın numarası (TS EN …. şeklinde),

e) Uygulanabilir olduğunda piktogramlar ve performans seviyeleri.

Bir tehlike veya uygulamanın tip gösterilişi için, özel stan-darttaki işaretleme kuralların-da belirtildiği gibi piktogram kullanılmalıdır.

Koruyucu kıyafetlere özgü ör-nek bir işaretleme yan tarafta gösterildiği gibidir:

62

KKD DOSYASI

İmalatçı Tarafından Sağlanan Bilgiler:

Koruyucu kıyafetler, en azından satı-şın yapılacağı ülkenin resmî dilinde yazılmış bir kullanım kılavuzu ile birlikte müşteriye sunulmalıdır. Bu kullanım kılavuzunda;

a) İmalâtçı ve/veya yetkili temsilcisi-nin adı ve tam adresi.

b) Tip onayı ve/veya kalite kontrolünü gerçekleştiren onaylanmış kuruluşun adı, tam adresi ve tanıtım numarası.

c) Ürün standardın numarası ve yayım tarihi.

d) Piktogramlar ve performans sevi-yesine ilişkin açıklamalar. Koruyucu giyeceklere uygulanmış olan deney-lere ait kısa açıklamalar ve tercihen performans çizelgesi biçiminde karşı-lık gelen performans seviyesi listesi.

e) Koruyucu giyeceklerin bütün kat-

larındaki ana yapım malzemelerinin tamamı verilmelidir.

f) Özel standartta verildiği gibi kulla-nım talimatları,

g) İlgili olduğu durumda, aksesuarla-ra ve yedek parçalara yapılan atıflar,

h) İlgili olduğu durumda taşımaya uygun ambalâj tipi.

i) Geri dönüşün, güvenli imha ve bertaraf (hangisi uygunsa) işlemle-ri (mekanik olarak parçalama veya mamulün yakılması gibi) hakkında talimatlar

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakan-lığı İş Sağlığı ve Güvenliği Enstitüsü Müdürlüğü bünyesinde 2012 Aralık’ta faaliyete geçen test laboratuvarında Piyasa Gözetimi ve Denetimi sonucu uygunsuz görülen KKD’ler test edil-mektedir. Laboratuvarımızda koruyucu kıyafet-

lere aşınma direnci, delinme diren-ci, yırtılma direnci, renk haslığı ve sınırlandırılmış alev yayılımı testleri uygulanmaktadır. Elde edilen rakam-sal / gözlemsel sonuçlar, uluslararası standartların gereksinimleri ile karşı-laştırmalı olarak İş Sağlığı ve Güven-liği Genel Müdürlüğü Piyasa Gözetimi ve Denetimi dairesine raporlanmakta, gözle muayeneye göre uygunluğunun yanı sıra teknik açıdan da uygun kişi-sel koruyucu donanımların piyasada dolaşımı sağlanmaktadır.

Özetleyecek olursak;

bir koruyucu kıyafetin işyeri risk ana-lizinin ardından işin gerekliliklerine göre seçilmesi, ilgili gerekliliklerin standarda uygunluğundan emin olun-ması, CE işaretine ve Türkçe Kullanım Kılavuzuna sahip olması gerekmek-tedir. Böylece kullanılan bu koruyu-cuların ilk etapta çalışanın sağlık ve güvenliğini uygun ölçüde koruduğun-dan emin olabiliriz.

Şekilde görülen ve koruyucu kıyafetin hangi tehlikeye karşı üretildiğini gösteren piktogramlar aşağıdaki gibi çeşitlenebilir:

Bıçakla Kesilmeye Karşı Koruma

Kimyasal Madde-lere Karşı Koruma

Soğuğa Karşı Koruma

İyonize Radyasyona Karşı Koruma

Aleve Karşı Koruma

Yangınla Mücadele

Bunun yanı sıra kullanım kılavu-zunun incelen-mesi gereken durumlarda koruyucu kıya-fetin etiketinin üzerinde işareti görülmektedir.

63

Page 33: İrem Nurgül Durmuş Sahada çalışmak artık daha güvenli. file2 İrem Nurgül Durmuş Sorumlu Yazı İşleri Müdürü i.durmus@ekoteknikisg.com Sahada çalışmak artık dahagüvenli

64

DOSYA Yazar Adı / mailFotoğrafçı Adı / mail

64

Ekoteknik İSG İş Sağlığı Güvenliği ve Çevre Dergisi

İş Sağlığı Güvenliği ve Çevre konularındaki tüm

gelişmeleri adım adım takip etmek, uzmanlarca

yazılan makalelere ulaşmak, özel söyleşilerimizi

okumak, iş sağlığı güvenliği ve çevre konularına

dair tüm haberleri bilmek için ,

Ekoteknik İSG’ye abone olun

Derginiz adresinize gelsin ...

Yurtiçi Abonelik Bedeli (Yıllık) 40 TLHesap No: YAPI KREDİ - Mithatpaşa Şubesi , 359 70305321VAKIFBANK - Finansmarket Şubesi , 353 0015 800728 759 0707

Adınız, Soyadınız:

Firmanız, Göreviniz:

Adresiniz:

Telefonunuz, Faksınız:

GSM:

E-posta:

64

Ekoteknik İSG İş Sağlığı Güvenliği ve Çevre Dergisi

İş Sağlığı Güvenliği ve Çevre konularındaki tüm

gelişmeleri adım adım takip etmek, uzmanlarca

yazılan makalelere ulaşmak, özel söyleşilerimizi

okumak, iş sağlığı güvenliği ve çevre konularına

dair tüm haberleri bilmek için ,

Ekoteknik İSG’ye abone olun

Derginiz adresinize gelsin ...

Yurtiçi Abonelik Bedeli (Yıllık) 40 TLHesap No: YAPI KREDİ - Mithatpaşa Şubesi , 359 70305321VAKIFBANK - Finansmarket Şubesi , 353 0015 800728 759 0707

Adınız, Soyadınız:

Firmanız, Göreviniz:

Adresiniz:

Telefonunuz, Faksınız:

GSM:

E-posta: