İran türklerinde kimlik meselesi - acar index · sırasında ve merkezî hükümetin...

34
bilig Yaz / 2004 sayı 30: 51-84 © Ahmet Yesevi Üniversitesi Mütevelli Heyet Başkanlığı İran Türklerinde Kimlik Meselesi Dr. Bilgehan A. GÖKDAĞ M. Rıza HEYET ∗∗ Özet: Bu makalede İran ve Güney Azerbaycan Türklerinin özellikle 20. yy’da, yani Türkçenin İran’da yasak olduğu bir dönemde kimlik- lerini tanıma ve koruma yolundaki faaliyetleri; İran’da Türkçe basın- yayın hayatı ve Türk aydınlarının karşılaştıkları sorunlar ele alın- maktadır. Bu çalışmada ayrıca İranlı Türklerin son yıllarda Azerbay- can Türkçesiyle neşrettikleri 30’dan fazla dergi hakkında bilgi veri- lirken Türk dili, edebiyatı ve tarihi konusunda onlarca eserin yayım- lanması ile ilgili geniş değerlendirmeler yapılmıştır. Anahtar Kelimeler: İran Türkleri, kimlik meselesi, Türkoloji, ba- sın-yayın hayatı, Varlık dergisi. Giriş 10 Şubat 1828’de 16 yıl süren bir savaş sonrasında Rusya ve İran arasında imzalanan Türkmençay Anlaşması ile Azerbaycan ikiye bölünmüş, Aras nehrinin kuzeyi Çarlık Rusyasına, güneyi ise Kacar sülalesi yönetimindeki İran’a bırakılmıştır. Tarih boyunca Türklerin yönetimi altında olan İran coğrafyası M.Ö. 4200’lerde Türkler tarafından kurulan “Kuti” Devletinin de üzerinde yer aldığı bir toprak parçasıdır. Türklerin ana yurdunun bu bölge olduğuna dair araştırmalar günden güne artmaktadır (Celilov 2000). Fars-Med-Sasanî e- gemenliği ise yaklaşık 500 yıl sürmüştür. Bu tarihî gerçeklerden yola çıkıl- dığında İran’ın çok eski bir Türk yurdu olduğunu apaçık görmek mümkün- dür. Başta Azerbaycan Türkleri olmak üzere Türkmenler, Kaşkaylar, Hora- san Türkleri, Halaçlar, Sungurlar, Ebiverdiler, Kazaklar ve Özbekler gibi Türk grupları İran’ın belirli bölgelerinde yaşamaktadırlar (Blega 1997: 272). Kırıkkale Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fak. Türk Dili ve Edeb. Bölümü / KIRIKKALE [email protected] ∗∗ Ankara Üniversitesi, Çağdaş Türk Lehçeleri ve Edebiyatları Bölümü / ANKARA [email protected]

Upload: others

Post on 20-Jan-2020

11 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

bilig Yaz / 2004 sayı 30: 51-84 © Ahmet Yesevi Üniversitesi Mütevelli Heyet Başkanlığı

İran Türklerinde Kimlik Meselesi

Dr. Bilgehan A. GÖKDAĞ∗

M. Rıza HEYET∗∗

Özet: Bu makalede İran ve Güney Azerbaycan Türklerinin özellikle 20. yy’da, yani Türkçenin İran’da yasak olduğu bir dönemde kimlik-lerini tanıma ve koruma yolundaki faaliyetleri; İran’da Türkçe basın-yayın hayatı ve Türk aydınlarının karşılaştıkları sorunlar ele alın-maktadır. Bu çalışmada ayrıca İranlı Türklerin son yıllarda Azerbay-can Türkçesiyle neşrettikleri 30’dan fazla dergi hakkında bilgi veri-lirken Türk dili, edebiyatı ve tarihi konusunda onlarca eserin yayım-lanması ile ilgili geniş değerlendirmeler yapılmıştır. Anahtar Kelimeler: İran Türkleri, kimlik meselesi, Türkoloji, ba-sın-yayın hayatı, Varlık dergisi.

Giriş 10 Şubat 1828’de 16 yıl süren bir savaş sonrasında Rusya ve İran arasında imzalanan Türkmençay Anlaşması ile Azerbaycan ikiye bölünmüş, Aras nehrinin kuzeyi Çarlık Rusyasına, güneyi ise Kacar sülalesi yönetimindeki İran’a bırakılmıştır. Tarih boyunca Türklerin yönetimi altında olan İran coğrafyası M.Ö. 4200’lerde Türkler tarafından kurulan “Kuti” Devletinin de üzerinde yer aldığı bir toprak parçasıdır. Türklerin ana yurdunun bu bölge olduğuna dair araştırmalar günden güne artmaktadır (Celilov 2000). Fars-Med-Sasanî e-gemenliği ise yaklaşık 500 yıl sürmüştür. Bu tarihî gerçeklerden yola çıkıl-dığında İran’ın çok eski bir Türk yurdu olduğunu apaçık görmek mümkün-dür. Başta Azerbaycan Türkleri olmak üzere Türkmenler, Kaşkaylar, Hora-san Türkleri, Halaçlar, Sungurlar, Ebiverdiler, Kazaklar ve Özbekler gibi Türk grupları İran’ın belirli bölgelerinde yaşamaktadırlar (Blega 1997: 272).

∗ Kırıkkale Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fak. Türk Dili ve Edeb. Bölümü / KIRIKKALE [email protected] ∗∗ Ankara Üniversitesi, Çağdaş Türk Lehçeleri ve Edebiyatları Bölümü / ANKARA [email protected]

bilig, Yaz / 2004, sayı 30

52

İran’da yaşayan Türklerin nüfusu ile ilgili kesin bir rakam verilmemektedir. Verilen rakamlarda Türk nüfusu en az 20 milyon, en çok 35 milyon olarak gösterilmektedir. İran’daki Türklerin nüfusu 25 milyon (Heyet Sarrafi 1999: 61), 33 milyon (Güldiken 1998:44), 20 milyon (Blega 1997), 25 milyon (Saray 1999: 261), 34 milyon (Çehregani 2002) olarak birbirinden farklı şekilde verilmektedir. Dünya Bankası Ülke Profilleri veri tabanına göre 66,1 milyonluk İran nüfusunun %42’sini Türkler oluşturmakta olup, bu oran da yaklaşık 25 milyonluk bir Türk nüfusunu göstermektedir (Ütük 2002: 10). Bin yıla yakın İran yönetimini elinde bulunduran ve ülke nüfusunun yakla-şık yarısını oluşturan İran Türklerinin siyasi durumu oldukça ilginçtir. Kacarlar döneminde Türklerin İran’daki konumunu anlatan Mehmet Emin Resulzade; İran Türklerinin ne Rusya’da olduğu gibi mahkum, ne de Türki-ye’de olduğu gibi hakim bir millet olmadıklarını ve Farslarla hukukta eşit vatandaş hâlinde olup aynı haklara, aynı imtiyazlara sahip olduklarını belir-tiyor. Resulzade’ye göre İran hükümdarlarının Türk olması Türklere özel bir ayrıcalık bahşetmediği gibi, Fars milletinin tazyikine de sebep olmamıştır (Resulzade 1993: 17). Fakat ne yazık ki, Kacarların hakimiyetinin sona er-mesi ve Pehlevilerin iş başına gelmesiyle İran Türkleri, ikinci dereceli va-tandaş düzeyine düşerek üvey evlat muamelesi gördüler. İran Türkleri arasında bazı millî hareketlerin vuku bulduğunu görmekteyiz. Rusya’da 1905 ihtilalinden sonra Azerbaycan’da özgürlük ve millî hükümet kurma fikirleri kuvvetlenmiş ve bu gibi fikirlerin yarattığı hareketler İran’da Meşrutiyet inkılabına sebep olmuştur. Meşrutiyet tarihinin de gösterdiği gibi, İran’da Meşrutiyet inkılabı hem düşünce hem de hayata geçirilmesi bakı-mından en çok Azerbaycanlı yazar, şair ve hürriyetçilerine borçludur (Heyet 1985; 20). O dönemde, Settarhan önderliğinde Tebriz merkez olmak üzere başlayan özgürlük hareketi başarıyla ilerlemiş, 1907’den itibaren Rus-İngiliz anlaşmaları karşısında sıkıntıyla karşılaşmıştır. Rıza Han döneminde etnik gruplara uygulanan asimilasyon politikası İran’da millî hareketlerin biçim-lenmesine yol açtı. 1920’de Muhammed Hıyabanî önderliğinde kurulan Azadistan devleti bu biçimlenmenin en açık örneğidir. Bu akım isyanın bir yıl sonra bastırılmasıyla sona erdi. 1945’te Seyid Cafer Pişeveri önderliğinde kurulan Azerbaycan Özerk Hükümeti Tahran yönetiminin kanlı müdahelesi sonucu bir yıl sonunda yıkılmasına rağmen onun taraftarları düşüncelerini devam ettirdiler. 1945-1946 yılları arasında Pişeveri önderliğindeki Azer-baycan Özerk Hükümeti özellikle kültür ve eğitim alanında önemli reformlar gerçekleştirmiştir. Bu kısa sürede Azerbaycan Türkçesi Azerbaycan’ın resmî dili ilan edilmiş, okullarda ve devlet kurumlarında kullanılmaya başlamış ve

Gökdağ-Heyet, İran Türklerinde Kimlik Meselesi

53

ilk okul öğrencileri için Ana Dili adlı altı ciltlik ders kitabı yayınlanmıştır. Tebriz Üniversitesi kurularak Türkçe eğitim ve öğretim ve Tebriz radyosu tesis edilerek Türkçe yayın yapılmaya başlatıldı. Azerbaycan gazetesi Azer-baycan Demokrat Partisi’nin (Fırkasının) resmî organı olarak siyasî, edebî ve sosyal konularda makaleler neşretti. Onlarca Türkçe kitap, dergi ve gazete yayınlanmaya başladı. Tebriz’de Güney ve Kuzey Azerbaycan şairlerinden ibaret bir şairler meclisi oluşturuldu. Sahir, Sehend, Balaş Azeroğlu, Medine Gülgün, H. Biluri, Y. Şeyda ve birçok ünlü şair ilk Türkçe şiirlerini orada okudular. Şairler meclisinde okunan şiirler toplanarak 1945 yılında Şairler Meclisi adlı 80’den fazla şairin şiirlerini içeren bir antoloji şeklinde hazır-lanmıştır. 1941-1946 yılları arasında ülkenin yabancı güçler tarafından işgali sırasında ve merkezî hükümetin zayıfladığı bir dönemde Azerbaycan sosyal ve siyasal mücadelelerin odak noktası hâline geldiği gibi Azerbaycan Türk edebiyatı da çiçeklenmeye başlamıştır. O zamana kadar daha çok gazel ve hiciv şiirler yazan Ali Fitret, M. Biriya, H. Sahaf ve Mahzun gibi şairler artık millî ve içtimaî konularda şiir yazmaya başladılar. Uzun yıllar yasaklı ve boğuntulu ortamda yaşadığından dolayı Farsça şiir yazan Habip Sahir’in Türkçe şiir yazması için güzel bir ortam sağlandı. Azerbaycan Özerk Hükü-metinin 1946 yılında kanlı şekilde ortadan kaldırılmasından sonra Tahran devletinin fermanıyla Türkçe yayınlanmış olan bütün kitaplar toplatılıp imha edildi ve Türkçe yeniden yasaklandı. Azerbaycan’ın ünlü şairi Samed Vur-gun Yandırılan Kitaplar adlıyla Paris’te Uluslararası Barış Kurultayında (1952) okuduğu itiraz şiirinde bu olayı güzel bir şekilde yansıtmıştır:

...Cellat, menim dilimdedir bayatılar, goşmalar, De, onları hiç duydu mu senin o daş üreğin? Her geraylı perdesinde min ananın kalbi var, Her şikestem evladıdır bir mukaddes dileğin, De, onları hiç duydu mu senin o daş üreğin?.... ...Cellat, yanıp od olsa da küle dönmez arzular, Tabiatın ana kalbi kul doğmamış insanı, Her üreğin öz dünyası bir saadet arzular, Kanlar ile yazılmıştır her azadlık destanı, Tabiatın ana kalbi kul doğmamış insanı... .

1960’lı yıllarda rejim millî azınlıkların tarihine, diline, edebiyatına, folklor ve etnografyasına ait bazı eserlerin neşrine imkan tanıyordu. Azerbaycan’ın ayrı ayrı şehirlerinin etnografyası hakkında monografi ve makaleler de ya-

bilig, Yaz / 2004, sayı 30

54

yımlandı. Azerbaycan Türk folkloruna ait kitapçıklar neşredildi. Bu yıllarda Tebriz, Erdebil ve Urmiye şehirlerinde Farsça, aralıklarla 7 adet haftalık dergi, bir adet de günlük (Azerbaycan) gazete vardı. 1970'lerde ise bu sayı beşe düştü. Tarih ilmi tamamen siyasî polisin nezareti altındaydı. Şah rejimi millî şuurun artmasında edebiyatın büyük rolünü dikkate alarak, Türkçe edebî eserlerin neşrine izin vermiyordu. Azerbaycan edebiyatının büyük zorluklarla yayımlanmış (bazıları gizli) eserlerinin sayısı çok azdır (Nesibzade 1997: 93-94). 1979’da İran İslam Cumhuriyeti kurulana kadar çok az sayıda Türkçe eserin basılmasına izin verilmiştir. Prof. G. Doerfer, 2. Dünya savaşından 1969’a kadar İran’da Azerbaycan Türkçesi üstüne ancak 20 kadar dilbilimle ilgili çalışmanın yayınlandığını bildirip onların en iyisi olarak da M. A. Ferzane’nin Mebani-yi Destur-i Zeban-i Azerbaycan (Azerbaycan Dili Gra-merinin Temel Kuralları) adlı eserini göstermektedir. Doerfer, ayrıca bu eserin Muharrem Ergin’in, Osmanlıca Dersleri I, Türk Dil Bilgisi, İstanbul 1958, 2. Baskı 1962, adlı kitabı örnek alınarak yazılmış olduğunu da kay-detmektedir (G. Doerfer 1969: 2). Pehlevi rejiminin Farslaştırma siyaseti sonucunda, ruhsuz ve sönük bir hâle gelip resmî kullanılışı yasaklanmış olan Türk dili ve edebiyatının yeniden canlanmasında Héyder Baba’ya Selam eserinin büyük rolü olmuştur. Bu eserin yayınlanması Pehlevi döneminin en büyük edebî olayı olarak değerlendirilmektedir. M. H. Şehriyar, ilk iki dize-sini ana dili olan Azerbaycan Türkçesiyle söylediği hâlde, uzun zaman yal-nız Farsça şiir yazmış ve yaratıcılığında İran klâsik üslûbunu seçerek zaman-la gazel üstadı olmuştur. O, 1953’te annesinin tavsiye ve isteği üzere ana dilinde şiir yazmaya başlamış; ilk yazdığı Héyder Baba’ya Selam manzume-si, kendisinin de beklemediği bir şekilde bir şaheser olmuş ve şaire yalnız İran’da değil, bütün Türk ülkelerinde ün kazandırmıştır. Héyder Baba’ya Selam manzumesi yayınlandıktan sonra kısa bir zamanda halk tarafından sevilerek okunup ezberlenmiş ve İran’daki Türk edebiyatında bir dönüm noktası yaratarak Azerbaycan şiirinde de yeni bir dönem başlatmıştır. Bu manzume, aynı zamanda iki Azerbaycan arasında edebî bir köprü hâline gelerek Hasret Edebiyatının güçlenmesine neden olmuştur (Heyet, 1989: 29-30). Hasret Edebiyatı, 1828’de Kuzey Azerbaycan’ın Çar Rusyası tarafından işgal edilmesinden sonra her iki Azerbaycan halkının birbirlerine duydukları özlemi dile getirdikleri şiirlerden oluşmaktadır. Sovyetlerin kurulmasının ardından sınırların tamamen kapatılması sonucunda Hasret Edebiyatı halk şiirinden yazılı şiire geçmiştir. Hasret Edebiyatında Aras nehri ana motif olarak ele alınmış ve Kuzey Azerbaycan’da Süleyman Rüstem Güney Azer-

Gökdağ-Heyet, İran Türklerinde Kimlik Meselesi

55

baycan’da ise Şehriyar onun en büyük temsilcileri olmuştur. İran’da Türkçe yazma temayülünün güçlenmesiyle Türkçe bazı kitaplar yayımlanmıştır. Pehleviler döneminde yayımlanmış olan Türkçe kitapların büyük kısmını şiir ve halk edebiyatına ait eserler oluşturmaktadır. 1943 yılında A. Müçtehi-di’nin 2500 Türkçe deyim ve atasözünü içeren eseri yayımlandı. 1953’te Ali Tebrizli, Dâstân-i Aslî ve Kerem kitabını, ardından da Şah İsmayıl adlı tarîhî romanını yayımlattı. 1960 ve ondan sonraki yıllarda Tebriz’in Firdevsi yayı-nevi tarafından Şehname’nin Türkmen Türkçesine tercümesi ve Muhtar Nâme, İskender Nâme ve Rüstem Nâme gibi Türkçe eserler yayımlandı. H. M. Savalan, 1962 ve 1964 yıllarında Terâneha-ye Torki (Türkçe Şarkılar) adlı iki ciltlik halk türküleri kitabını yayımlattı. M. A. Ferzane, 1963’te Ba-yatılar kitabını, 1964’te ise yukarıda anılan Mebâni-ye Destûr-e Zebân-e Azerbaycanî eserini neşretti. M. M. İtimad’ın 1957’de Gelinler Bezeği, 1965’te ise 400 beyit ve 4000 sözcükten oluşan Nisab-i İtimad veyahut Kitab-i Lügât-i Manzum (Manzum Sözlük) adlı Farsça-Türkçe manzum sözlüğü Tahran’da yayımlanmıştır. Ayrıca onun Çarşamba Bazarı, Gül Gonçası, Munazire-yi Edebî (Edebî Tartışma / Şiirleşme), Ayine-yi Ahlâk (Ahlak Aynası), Bedregetü’l-Sebyan, Mizanu’l-İnşa, Elifba-yi Cedid (Yeni Alfabe), Tuhfet’ül-Sebyan gibi eserleri bu dönemde yayımlanmıştır. 1965 yılında Selamullah Cavid’in Nemuneha-yi Ez Folklor-i Azerbaycan (Azer-baycan Folklorundan Örnekler) eserinin birinci cildi ve 1979’da Devrimden hemen sonra da onun ikinci cildi, 1966’da Samed Behrengi ve Behruz Dehgan’ın birlikte topladıkları Folklor-e Azerbaycan (Azerbaycan Folklo-ru), Kısseha-ye Azerbaycan (Azerbaycan Masalları), Pâre Pâre eserleri, 1967’de Peymayi ve Firuz Heyet’in Farsça-Türkçe (Türkiye Türkçesi) ve Türkçe-Farsça sözlükleri ve 1968-1978 yılları arasında ise H. Sadik’in Mecmue-ye Vâkif (Vakif Mecmuası), Aşıklar, Asâri Ez Şoara-ye Azerbaycan (Azerbaycan Şairlerinin Eserlerinden Örnekler), Sayalar, Makalat-e Felsefi-ye M. F. Ahundov (M. F. Ahundov’un Felsefî Makaleleri) adlı eserleri ya-yımlanmıştır. Dilbilgisine ait yazılmış olan eserler arasında S. Cavid’in 1964’te yayımladığı Hodamuz-i Zeban-i Azerbaycanî ve Farsî (Azerbaycan ve Fars Dillerinin Kendi Kendine Öğrenme Kılavuzu) eseri daha çok günlük konuşma konularını içermektedir. Ayrıca Heyran Hanım’ın eserleri, Fuzu-li’nin Leyli ve Mecnun eseri, H. Kerimi Meragei’nin Rengareng adlı 5 ciltlik şiir kitabı ve onlarca Türkçe manzum eser bu döneme ait yayınlar içerisinde yer almaktadır (Heyet 2001: 270, V. Mustafayev 1991). İran’da Fars milliyetçiliği 19. yüzyıldan günümüze kadar ideolojik biçim ile gelmiştir. Fikrî temellerini daha çok Fars olmayan grupların attığı Modern

bilig, Yaz / 2004, sayı 30

56

Fars Milliyetçiliği, 1924’te Kaçar Hanedanının devrilmesiyle iktidara gelmiş ve Pehlevîler döneminde hakim ideoloji olmuştur. Fetheli Şah’ın oğlu Celaleddin Mirza-ye Kacar, S. Hasan Takîzade, H. Kazımzade İranşehr-e Tebrizî, Mahmut Afşar, S. Ahmet Kesrevî, E. Azad Merageî, Taki Arânî, Timurtaş, D. Rızazade Şafak gibi Türkler ve Mirza Melkum Han (Ermenî), Melikü’l-Şuarâ-e Bahar (Gürcü asıllı), M. Ali Furûgi (Yahûdi asıllı) gibi diğer etnik gruplara mensup kişiler İran’da Fars milliyetçiliğinin öncülerin-den olmuşlardır (Heyet, 2002: 20). Pehlevî rejiminin uygulamalarına daya-nak yaptığı Azerî Yâ Zebân-e Bâstân-e Azerbaycan (Azeri veyahut Azerbay-can’ın Eski Dili) 1921 yılında Ahmet Kesrevî tarafından yazılmıştır. Kesrevî bu eserinde Türklerin Arî ırkından olduğunu ispatlamaya çalışmıştır. Azer-baycanlıların Türk olmadıkları Azerî adlı ayrı bir ulus oluşturduklarını ifade eden Kesrevi’ye göre Azeriler Selçukluların İran’a gelmesiyle özellikle de Safevîler zamanında Türkleşmişlerdir. Modern Fars milliyetçilerinin esas amacı diğer etnik grupların Farslaşmasına yöneliktir. Fars milliyetçilerine göre Azerbaycan Türkleri sonradan Türk-leşmiş olan Türkçe konuşan bir halktır. Sovyetler Birliğinin “Türk Dilli Halklar” görüşü ile İran Pehlevî idaresinin bakışının benzerliği dikkat çek-mektedir. Taki Arâni, Azerbaycan yâ Yek Mesele-ye Heyâti ve Memâti-ye İran (Azer-baycan yahut da İran’ın Ölüm ve Kalım Meselesi) adlı yazısında Azerbay-can halkının “doğu vahşileri” ve “kan içen Moğollar” tarafından Türkleşti-rildiklerini yazdıktan sonra Azerbaycan’da Türkçenin yok edilmesi ve Farsçanın yaygınlaşması için İran devletine şöyle bir teklifte bulunmaktadır: “...Özellikle Maarif Bakanlığı’nın o bölgeye çok sayıda Fars dili öğretmeni göndermesi ve ucuz fiyata hatta bedava olarak Farsça kitap, gazete ve ma-kale yayması gerekmektedir. Azerbaycan gençlerinin de fedakarcasına Türkçe konuşmaktan vazgeçmeleri gerekiyor.” (Afşar 1989: 126-133). Mahmut Afşar, Yegânegi-ye İraniyan ve Zebân-e Farsî (İranlıların Birliği ve Fars Dili) yazısında Türkçenin İran’da yabancı bir dil olduğunu söyleyerek onu çağrılmamış misafir ve rahatsız edici bir unsura benzetmekte ve Azerbaycan’ın herhangi bir okul veya üniversitesinde Türkçenin 5 dakika olsun bile okutulmasına karşı olduğunun altını çizmektedir (Afşar 1989: 288-289). Cevat Şeyhulislami ise Zebân-e Farsî Neşân-e Vâlâ-ye Melliyet-e İranî (Fars Dili İranlılığın Üstün Simgesi) adlı makalesinde şöyle yazıyor: “...Yerel diller içerisinde, Türkçenin Azerbaycan’da (Türkiye ile sınırı olan eyalette) haddinden fazla yayılması ve Arapçanın Hûzistan’da (Irak ile sınırı olan eyalette) çok fazla yaygınlaşması gözardı edilmeyecek iki büyük tehlikedir. Çünkü bu iki yerel dil, Kürtçenin aksine olarak, eskiden İran’ı

Gökdağ-Heyet, İran Türklerinde Kimlik Meselesi

57

Çünkü bu iki yerel dil, Kürtçenin aksine olarak, eskiden İran’ı parçalamak isteyen Panturanist ve Panarabistler tarafından suiistimal edilmiştir.” Müel-lif sonra Türkçe ve Arapçanın konuşulduğu bölgelerde Farsçanın yayılması için çok ilginç bir teklif ileri sürüyor: “Azerbaycan, Zencan ve Hûzistan’ın küçük yaşlı çocuklarını Avrupa’daki gençlerin mübadelesi sisteminde oldu-ğu gibi, Farsça konuşan saygılı Fars ailelerinde bir iki yıl misafir olarak kabullenmekle, Farsçanın bu yaş grubu (12-16) içerisinde yayılmasına yar-dım edilmelidir (Afşar 1989: 441-467). Rıza Şah’ın başbakanı, öğretmeni ve İran’da modern Panfarsismin kurucularından olan M. Ali Furûgi, Ankara’da Büyükelçi olduğu dönemde Şah’a ve İran Dışişleri Bakanlığına gönderdiği mektupta İran’da alfabenin değişmemesi gerektiğini şu nedenlerle açıklama-ya çalışıyordu: “Son zamanlarda Türkler alfabelerini değiştirip Latin alfa-besine geçtiler. Dolayısıyla da onların İran Türkleriyle olan kültürel ilişkile-ri kesilmiş oldu. Eğer İran’da da Latin alfabesine geçersek onların ilişkileri yeniden kurulur ve bu da İran için büyük bir tehlike oluşturur.” Mektubunun diğer kısmında ise İran’daki azınlıkları tehlikeli unsurlar olarak değerlen-dirmektedir: “İran’da Yahûdi, Ermeni ve Asuri gibi az nüfuslu ve tehlikesiz azınlıklar vardır. Ancak Türkler, Kürtler ve Araplar büyük nüfusa sahip tehlikeli azınlıklardırlar. En tehlikelisi ise Türklerdir ve devletin bunu her zaman göz önünde bulundurması gerekir.”(Heyet 2002: 16). 12 Şubat 1979’da kurulan İran İslam Cumhuriyeti geçmişte Şah yönetiminin etnik ve kültürel asimilasyonuna uğrayan başta Türkler olmak üzere, Fars olmayan halkların talepleriyle karşılaştı. İlk dönemlerde bu halklara bazı idarî ve kültürel hakların verileceği yönetim tarafından ifade edilmiştir. 1979’da Tahran Üniversitesi’nde İran Hukukçular Cemiyeti’nin davetiyle “İran kavimlerinin kültürel sorunları ve İran İslam Cumhuriyeti Anayasası” konusunda İran’ın çeşitli etnik ve siyasî gruplarının da katılımıyla gerçekle-şen toplantıda, hazırlanmakta olan İran Anayasası’nın değişik ilkeleri ele alınmıştır. Bu toplantıda Azerbaycan Cemiyeti tarafından Prof. Dr. Cevat Heyet, Prof. Dr. Hamit Nutki ve Dr. H. Katibi Anayasa’ya “okul eğitimi 4. sınıfa kadar ana dilinde ve ondan sonra ana dili ve Fars dillerinde olacak-tır” ve “Radyo-televizyon ve bütün kitle iletişim araçları kavmî, yerel ve millî kültürün geliştirilmesine hizmet edecektir” maddelerinin eklenmesini istemişlerdir (Nutki 1979: 12-13). Buna benzer talepler İran’daki Arap, Kürt, Beluç, Türkmen ve Gilekler tarafından da ileri sürülmüş, özellikle Kürtlerin çıkışları bu dönemde bastırılmıştır. Muhtariyet talepleri rejime ve ülkeye yönelik bölücü bir hareket olarak nitelendirilmiştir. İran Anayasasının 19. maddesinde bütün kavimlerin eşit haklara sahip oldukları belirtilse de 15.

bilig, Yaz / 2004, sayı 30

58

maddede Farsça resmî ve zorunlu dil statüsüne sahip, Türkçe ve diğer dille-rin okullarda öğretilmesi ise sanki devletin görevi değilmiş gibi serbest bıra-kılmıştır. İran Anayasasına göre, “İran’ın resmî ve ortak dili Farsçadır. Bütün resmî belgeler, yazışmalar, metinler ve ders kitapları bu dil ve bu alfabeyle olmalıdır. Fakat, yerel ve kavmî dillerin basında ve kitle iletişim araçlarında kullanılması ve onların edebiyatlarının Farsçanın yanında okul-larda öğretilmesi serbesttir” (Kânûn-e Esâsî 1991: 26-27). İran İslam Cumhuriyetinin kuruluş aşamasında Türkler etkin rol oynamışlar-dır. 1978 Şubatının 18-19’unda Tebriz’de meydana gelen ayaklanma Şah rejiminin yıkılmasına önemli darbe indirmiştir. İran İslam Cumhuriyeti’nin kurulduğu yıllarda Türklere nisbî özgürlük gözlenmektedir. Bu yıllarda Türklerin kurduğu bazı siyasî ve kültürel cemiyetler ortaya çıktı. Azerbaycan Demokrat Partisi ilk olarak faaliyete başlamış, Azerbaycan gazetesi ve der-gisi yayın organı olarak hizmet vermiştir. Ancak bu kısa ömürlü olmuş, 1980 yazından itibaren faaliyetine son verilmiştir. 1979 Şubatında Ayetullah Şeriatmedâri taraftarlarının kurduğu Halk-i Müselman (Hezb-i Cumhuri-ye Helg-i Moselman-i İran) Partisi birçok şehirde teşkilatlanmıştır. Yayın organı Farsça yayın yapan Halk-i Müselman gazetesi-dir. 1979 Aralık ayında Tebriz isyanı bahane edilerek parti kapatılmış, Şeriatmedâri ev hapsinde gözetim altında kaldıktan bir süre sonra vefat etmiş-tir. İran İslam Cumhuriyeti’nin belli bir dönemlerinde liderlik, cumhurbaşkanlı-ğı, başbakanlık ve ordu başkanlığı gibi önemli makamlar hep Türklerin elin-de olmuştur (S. A. Hâmeneyi; Lider ve eski Cumhurbaşkanı, E. Benisadr; ilk Cumhurbaşkanı, M. H. Mûsevi; eski Başbakan, Mûsevi Erdebilî; Adliye Bakanı, Safevi Devlet Muhafızları Ordusu Başkanı vs.). 1979’da Şah rejiminin devrilmesi ve İran İslam Cumhuriyeti’nin kurulma-sından sonra Türklerin sahip olduğu nisbî bir hürriyet ortamında birden bire Türkçe matbuat ve kitapta bir patlama yaşanır. Onlarca gazete ve dergi ana dili ile yayın yapmanın heyecanı ile ilk yıllarda millî şuuru kuvvetlendirici yazılara ağırlık vermiştir. Devrimden hemen sonra kurulan Tebriz Şairler ve Yazarlar Cemiyeti 1980’li yılların başında yayın organı Ülker dergisinde devrimi öven yazılara Türk dilinde yer veriyordu. Yine bu yıllarda Tebriz’de Genç Şair ve Yazarlar Cemiyeti Genclik adlı yayın organı ile aynı doğrultu-da yayın yapmaktaydı. 1979 Nisanında Tahran’da kurulan Azerbaycan Şair-ler ve Yazarlar Cemiyeti 1981 Şubatında Güneş mecmuasını çıkarmıştır. 1979 Martında Tahran’da faaliyete başlayan Azerbaycan Medeniyeti Cemi-

Gökdağ-Heyet, İran Türklerinde Kimlik Meselesi

59

yeti ünlü şair Habib Sahir’in öncülüğünde kurulmuştur. Yoldaş, İnkılap Yolunda, Yeni Yol ve birçok dergi, İran Türklerinin sorunlarını ve taleplerini ele alan yazıların yanı sıra, Marksist görüşlere yer verdiğinden zaman zaman rejim tarafından kapatılmıştır. Adı geçen dergilerin çıkarılmasında Hüseyin Düzgün’ün hizmetleri büyüktür. Tahran’da Azerbaycan meselelerini araştıran bir grup Çenlibel gazetesini çı-karmıştır. Hiçbir grup ve partiyle ilgisi olmayan bazı dergiler de bu dönemde yayımlanmaya başlamıştır. Cevat Heyet’in öncülüğünde çıkan Varlık, Teb-riz’de yayınlanan Dede Korkut dergileri ve Furûg-i Azadi gazetesinin ünlü şair Yahya Şeyda’nın denetimindeki Türkçe bölümü Türk kültürü yolunda önemli görevler görmüşlerdir. 50 yıllık Pehlevî idaresi yayın yapmanın açlığı içinde onlarca dergi, yüzlerce kitap neşrini devrimin ilk yıllarında gerçekleştirdiler. Yukarıda ismini saydığımız dergi ve gazetelerin dışında bir kısım Türkçe ve Farsça çıkan bazı dergi ve gazeteler ise Tebriz’de Odlar Yurdu, Ulduz, Araz gazetesi, Molla Nesreddin, Dede Korkut dergileri, Sarab’da Veten Uğrunda gazetesi, Tahran’da Azadlık, Koroğlu, Azerbaycan’ın Sesi dergileridir. Bu dergilerin tamamına yakını 1979-1980 yılları arasında neşredilmiş bir çoğu birkaç sayı çıkabilmiş, bazıları maddî sıkıntılardan dolayı, bir kısmı ise İran yönetimi tarafından çeşitli bahanelerle kapatma yoluna gitmiştir. Varlık dergisi zamanımıza kadar yayınını sürdürmüştür. Devrime kadar İran Türkleri arasında ana dillerinin kullanımının yasak edilmesi neticesinde okuma yazma bilenlerin az olmasını dikkate alan bazı parti ve cemi-yetler gazete ve dergi neşretmenin yanında Türkçenin öğretilmesine ve yazılma-sına yönelik kurslar açtılar. Tebriz evlerinde Türkçe dilbilgisi kurslarının açılma-sında M. T. Zehtabi’nin büyük rolü olmuştur. Tahran ve Kum üniversitelerinde ise C. Heyet Türk dili ve edebiyatı tarihi alanında, H. Nutki dilbilgisi, M.A. Ferzane Azerbaycan halk edebiyatı ve H. Sadik dilbilgisi sahasında, Azerbaycan-lı öğrencilerin açtıkları özel kurslarda Türkçe ders veriyorlardı. Son yıllarda da İran’ın birçok üniversitesinde (Tahran üniversiteleri, Tebriz, Urmiye, Erdebil, Reşt, İsfahan, Şiraz, Zencan, Kerec vs.) öğrencilerin kişisel girişimiyle Türkçe kurslar açılarak A.Sarrafi halk edebiyatı ve folklor ağırlıklı dersler verirken, İ. Refref, İ. Hadi, Daşkın, İmami, T. Hudâyi, H. Gamberpur, H. Râşidi, M.R. Heyet vd. tarafından Türkçe öğretimi gerçekleştirilmiştir. İran İslam Cumhuriyetinin kuruluş yıllarında İran Türkleri Tebriz Tiyatro Cemiyetini kurmuş, Arşın Mal Alan, Meşedi İbad gibi meşhur eserler sahne-lenmiştir. Tebriz’de her hafta sonu âşıkların saz çalıp şiir söylemeleri uzun sürmemiş 1980 yılının sonlarına doğru bu faaliyetler İslâma aykırı görülmüş ve yasaklanmıştır (Tagıyeva 1991).

bilig, Yaz / 2004, sayı 30

60

1980 yılından itibaren Türk aydınları arasında kullanılan Arap alfabesi ıslah edilerek Türkçeye uygunluğunun sağlanması yolunda bazı adımlar atılmıştır. Bu konuda Hamit Nutki alfabe üzerinde çalışan diğer âlimlerin (K. Meşruteçi, H. M. Savalan, M. T. Zehtabi, B. Behzadi vs.) de görüşlerini dikkate alarak Arap alfabesini Türkçeye uygunlaştırmaya çalışmış, Farsça ve Arapçada olmayan ö, ı, ü gibi sesler için bazı harfler ve işaretler ekleyerek, tespit ettiği yazı kurallarını Varlık dergisinde uygulamıştır. Hamit Nutki’nin bu çalışmaları İmla Kılavuzu veya Yazı Kâideleri adıyla hem Varlık’ta hem de ayrıca kitap şeklinde yayımlanmıştır. 2000-2001 yıllarında Arap alfabesi-nin yeniden gözden geçirilmesi ihtiyacı duyulunca Tahran’da iki ayrı Ortografi Semineri gerçekleşmiştir. Dr. Cevat Heyet’in başkanlığında ve Varlık, Nevid-i Azerbaycan, Şems-i Tebriz, Erk, Çiçek, Mehd-i Azâdi, Avâyi Eredebil gibi birçok gazete ve dergi temsilcileri ile birlikte Çiçekler Kurulu-şu, Mişov Kültür Derneği, Güney Medeniyet Ocağı, Endişe-yi No Yayınevi, Sâbir Derneği ve Azerbaycan Biliyurtlular Toplumu temsilcilerinin ve on-larca yazar ve şairin katılımıyla gerçekleşen bu toplantıda alfabenin adı, ünlü ve ünsüzlerin yazılışı, diftonglar, hemze, birleşik kelimeler ve bu gibi konu-lar ele alınmış, ilmî heyet tarafından hazırlanan tasarı katılımcılara dağıtılmış ve alınan neticeler gizli oylama yoluyla seçilmiş olan 3 kişilik bir komisyon (Behzad Behzadi, A. Sarrafi, M. R. Heyet) tarafından değerlendirilmiştir (Türk Dili Yazı kuralları 2001). Seminerin sekreteri (kâtibi) İbrahım Refref’in her iki seminerin geçirilmesinde büyük hizmeti olmuştur. 1979’dan günümüze kadar İran devleti tarafından gerçekleşmiş olan tek Türkoloji semineri 1987’de Tebriz Üniversitesinde Azerbaycan Türkçesi ve Edebî Dil Üzerine Araştırmalar adı altında düzenlenmiştir. İran Kültür Ba-kanlığı’nın Doğu Azerbaycan Eyaletindeki Genel İdaresince düzenlenen bir günlük bu seminerde Tebriz Üniversitesi rektörü Dr. Seyflu, Türkçe Araş-tırma Merkezinin açılacağına karar verildiğini ve üniversitelerde Türkçe bölümlerin açılması gerektiği konusunda Radyo ve Televizyon Dairesi tara-fından Yüksek Kültürel Devrim Konseyi’ne mektup gönderildiğini belirt-miştir. Seminer’de Dr. Yesrebi İslam’da ırk, soy ve dil ve Dr. C. Heyet A-zerbaycan Türkçesinin Tarihi, Dr. Hamit Nutki Genel Azerbaycan Türkçesi,Yazı Dili-Bedii Türkçe konularında tebliğ sunmuş Şehriyar ise Türkçe şiir okumuştur (Varlık 1987: 3-5). Onlarca Türkçe kitap ve derginin yayımlanması ve devlet tarafından bir Türkoloji seminerinin yapılması İran’da Panfarsistlerin sert tepkisine neden olmuştur. Dr. Cevat Heyet’in 1985 ve 1986 yıllarında yayınlattığı Tarih-e Zeban ve Lehcehâ-ye Torki (Türk Dili ve Lehçelerinin Tarihi) kitabı resmî

Gökdağ-Heyet, İran Türklerinde Kimlik Meselesi

61

teşekkür mektuplarıyla Cumhurbaşkanı S. A. Hâmeney ve Başbakan M. H. Mûsevi’nin beğenisini kazanıp Türk dili ve kültürüne büyük bir hizmet gibi değerlendirilse de Panfarsistler tarafından İran’ın parçalanması yolunda atı-lan tehlikeli bir adım olarak nitelendirilmiştir. İran Panfarsistlerinin önde gelen simalarından olan Nasrullah Purcevadi, 1987’de yayınlattığı İran-e Mazlum adlı makalesinde “...Konya’ya ilk yolculuğum olmasına rağmen her şey benim için tanıdıktı. Yalnız mezar sahibi değil, hatta oranın binası, ora-daki bütün eşyalar özellikle de çiniler, tabelalar ve duvarları süslemiş olan kumaşlar benimle benim dilimde konuşuyorlardı. Fakat mezarlığın dışında her şey benim için yabancı gözüküyordu. Konya halkının dili ve yazısı 750 yıl önce yaşamış Mevlana’ya ne kadar yabancı idiyse benim için de bir o kadar yabancıydı. Türkler de benim gibi Mevlana’yı kendilerinden biliyor-lardı, ama benim aksime onlar Mevlana’dan değillerdi...” diyerek Konya yolculuğunu bu şekilde anlattıktan sonra Cevat Heyet’in adı geçen kitabını sert bir dille eleştirmiştir. Ona göre C. Heyet’in amacı Azerbaycan okulla-rında Farsçanın yerine Türkçenin okutulması ve ders kitaplarının Türkçe yayınlanması gerektiğini İran İslam Devletine kabullendirmektir (N. Purcevadi 1987). N. Purcevadi, Cevat Heyet’in kitapta yazdıklarını istediği gibi tahrif ederek onu ve onun gibi düşünenleri Pantürkist, bölücü ve Kuzey Azerbaycan ve Türkiye yanlısı olarak göstermeye çalışmıştır: Büyük tepki ve teşviklere neden olan bu makale, İran’da Panfarsistlerle Türkçenin resmileşmesini isteyenler arasındaki çatışmaları şiddetlendirdi. N. Purcevadi, dergisinin bir sonraki sayısında Bâz Hem Derbâre-ye İran-e Maz-lûm (Yine de Mazlum İran Hakkında) adlı bir makalede Cevat Heyet’i İ-ran’ın bütünlüğüne karşı çıkmakta ve Anayasa’yı bozmakta suçlamış ve daha sonra hem C. Heyet’in cevabını hem de onun lehinde ve aleyhinde yazılmış mektupları nakletmiştir. Purcevadi ikinci yazısında, Heyet-i Türk-çe’nin İran’da resmi bir dil olmasını suçlar (N. 1987). Dr. Cevat Heyet İran-e Mazlum makalesine yazdığı sert cevapta, Purcevadi’nin cümleleri istediği gibi değiştirdiğini anlatıp onları düzelttikten sonra suçlamaları yanıtlamıştır;

“Batı hayranlığının moda olduğu Şah döneminde Tahran ma-ğazalarının %50’den fazlasının adı yabancı kökenli olduğu hâlde Türkçe bir isim yasak olup bir kitapta Türkçe bir kelime görülseydi Şah memurları tarafından basılışı durdurulurdu ve o kelime çıkarılmayıncaya kadar yayınlanmasına izin verilmezdi. Pehlevi rejimi komünizm ve Sovyetlerden daha çok Türk ve Türkçe düşmanı idi. O yüzden de İran’a karşı içinde

bilig, Yaz / 2004, sayı 30

62

bir kelime bile bulunmayan Türkçe kitapların yakıldığı dönem-de Tûde Partisi’nin komünizmle ilgili kitapları serbest bırakıl-mıştı... Yazar (Purcevadi), Türkçeyi komünizm ve pantürkizmin yayılma aracı gibi göstermeye çalışıyor ve çelişkili bir şekilde beni bir yerde Pantürkist, diğer yerde ise komünist adlandırı-yor ve makalesinin 10. sayfasında da bana müslüman İranlı di-ye hitap ediyor. O ve onun fikirdaşları pantürkizmin anlamını bilmediklerinden dolayı Türkçeyi seven veya onun edebiyatını bilen herkese pantürkist diyorlar. Onlara göre pantürkistle türkolog aynı anlamı taşımaktadır.”

Cevat Heyet’in cevabının hemen ardından M. S. İmzalı bir Türk de, “Fars-lar Moğol Neslindendir” adlı bir yazıda Purcevadi’yi sert bir şekilde eleşti-rir. İkinci mektup yine M. S. imzalı bir Türk tarafından yazılmıştır. Purcevadi’yi savunan yazısında müellif, kendisinin Türk olduğunu ve gençliğinde Azer-baycan Demokrat Hükümeti’nin taraftarlığını yaptığını fakat, bugün pişman-lık duyduğunu yazmaktadır. Ona göre Azerbaycan halkı bir kez bu sürece sokulmuştur ve bugün çok daha dikkatli olması gerekir. Kasım Türkan Çin ve güneş yurdundan Avrupa’nın kalbine dek başlıklı yazısında “Biz Türkler tarihler yaratan muhteşem bir milletiz. Güneş yurdu ve Çin’den Avrupa’nın merkezine kadar bir kemer gibi yer küresini çevrelemişiz. Bizim çok eski bir dilimiz ve zengin bir kültürümüz vardır” diye Cevat Heyet’in kitapta yazdık-larının tamamen gerçeklere dayandığını ve ona karşı düşüncelerin şovenizm ürünü olduğunu belirtmiştir. A. S. Avrin adlı başka bir yazar Azerbaycanlıla-rın aslen Türk olmadıkları fikrini savunduğu mektubunda Cevat Heyet’i Türk-Fars savaşı başlatmakla suçlamaktadır. O şöyle yazıyor: “...İnkâr edilmez bir gerçek şu ki, kaç yüzyıl bundan önceden Azerbaycan’ın yerel dili Farsça ve Azerîceyle karışık bir Türkçeye çevrilmiştir. Fakat bu Türkçe, müellifin Varlık dergisinde yazdığı ve resmî yerlerde konuştuğu galiz Türkçe değildir”. Avrin, mektubunun devamında Panfarsismin hizmetinde olan A. Kesrevî, A. Kâreng, M. Edip Tûsi, N. Nâtik, M. Murtezevî, M. Nevvabî, Sadık Kiya, İ. Rıza, Y. Zuka ve Rahimzade Melek gibi Türk düşmanlarının eserlerinden faydalanmadığından dolayı Tarih-e Zeban ve Lehceha-ye Torki kitabını bilim dışı ve siyasi amaçlarla yazılmış bir eser olarak değerlendir-meye çalışıyor. O C. Heyet’in “Türk dilinin adının Azerbaycan kelimesiyle değiştirilip onun Azerbaycan’la sınırlandırılması hükümetin hilesi ve yaygın bir hatadır. Geçen 50 yılda hükümet adamları ve gerici alimler Azerbay-can’ı tamamıyla farklı bir millet ve onun dilini de Türkçeyle hiçbir ilişkisi

Gökdağ-Heyet, İran Türklerinde Kimlik Meselesi

63

olmayan ayrı bir dil olarak göstermeye çalışmışlar” sözünü şiddetle eleştire-rek böyle sözlerin bilimsel bir kitapta değil, siyasî partilerin beyanatında söylenmesi gerektiğini yazmıştır. Ona göre, Varlık dergisini okumayan hiç-bir Azerbaycanlı “göçebe Oğuz kabilelerinin masalları arasındaki tanın-mamış Dede Korkut adını tanımaz. Bu gibi yabancı adları Rüstem, Gûderz, Giv, Bijen vs. gibi tanınmış adlarla değiştirmek ayrılıkçılıktan başka bir şey değildir” (N. Purcevadi 1987). Dergide yer alan son mektup Azerbaycanlı olduğunu yazan Tahran’dan Z. Rahim tarafından gönderilmiştir. Azerbaycan Demokrat Hükümeti döneminde Pişeveri ve onun kurduğu devlete karşı mücadele ettiğini yazan Z. Rahim, kitabı okuduktan sonra Türkçeyi savun-ma adı altında siyasî amaçlar gütmekten ve dolayısıyla da tehlikeli oyunların bir daha tekrarlanmasından korktuğunu da gizlememektedir (N. Purcevadi 1987). Güney Azerbaycan’da Türkçe yayın yapan radyo ve televizyon bulunmasına rağmen tüm okullarda eğitim Farsça yapılmaktadır ve tüm resmî işler resmî dilde gerçekleştirilmektedir. İran’ın içinde bulunan etnik grupların komşu devletlerdeki soydaşlarıyla yakın kan ve dil bağları bulunmaktadır. 1991’de bağımsızlığını kazanan Azerbaycan Cumhuriyeti ile İran arasında ilişkiler sorunludur. Güney ve Kuzey Azerbaycan arasındaki ilişkilerin genişlenmesi ve dolayısıyla da İran’da Türklük ve Azerbaycanlılık şuurunun artması iki devlet arasındaki münasebetleri etkileyen en önemli faktördür. İran’ın bünyesinde yer alan ve özellikle Azerbaycan ve Türkmen Türklerin-den oluşan Türk unsurları, bu ülkenin Türk Cumhuriyetlerine yönelik tutu-munda sorunlar meydana getirmektedir (Erol 2002: 66-75). Kafkaslarda İran’ın politikasını belirleyen hususlar Türkiye ve Rusya’nın bölge politika-larıyla Azerbaycan’ın yönelimleri olagelmiştir. Kafkaslarda İran’ın Türki-ye’nin lehine olacak gelişmelerden kaygılandığı, bunun aynı kaygıyı taşıyan Rusya ile konjonktürel bir uzlaşmaya yol açtığı ifade edilebilir. İran’da nü-fusun büyük bir bölümünü (neredeyse yarısını) oluşturan Güney Azerbay-can’ı Kafkaslar konusunda belirleyici kılan, Güney Azerbaycan meselesinin gelecekte alacağı boyuttur (Sarıkaya 2002: 31). Bu gelişmeler başta Azer-baycan Cumhuriyeti olmak üzere İran, Türkiye ABD ve Rusya’nın bölgesel politikalarını şekillendirmektedir. İran Türk aydınlarını ilgilendiren siyasî olayların başında, Karabağ Meselesi gelir. Karabağ’daki kanlı olaylar ve Kuzey Azerbaycan topraklarının %20’sinin Ermeni güçleri tarafından işgali, İran Türklerini birleştiren, onlarda millî birlik hissi uyandıran en önemli faktörlerden biri olmuştur. Karabağ soru-nu tamamıyla siyasî bir mesele olmasına rağmen, İran Türk aydınlarının her

bilig, Yaz / 2004, sayı 30

64

zaman açık şekilde itirazıyla karşılaşmıştır. Karabağ şehitlerine yas törenleri düzenlenmiş, İran İslam Cumhuriyeti devletinden Karabağ müslümanları için yardım talep edilmiş ve hatta gönüllü asker olarak Ermeni işgalcilere karşı savaşa hazır oldukları İran devlet adamlarına yazılan mektuplarla bildirilmiştir. 1993 yılında Dr. Cevat Heyet ve Varlık dergisi yazarlarının teşebbüsü ve on-larca bilim adamı, iş adamı, hekim ve yazarın imzasıyla İran İslâm Cumhuriye-ti lideri Ayetullah Hameney’e gönderilen açık mektupta, İran devletinin Karabağ sorununa gösterdiği ilgi ve kaçkınlara yaptığı yardımdan dolayı te-şekkür edildikten sonra, dünya Müslümanlarına karşı başlatılan yeni Haçlı seferleri hatırlatılarak bölgede ikinci bir İsrail devletinin kurulmasına izin ve-rilmemesi ve Bosna Müslümanlarına olduğu gibi Karabağ müslümanlarına da yardım amacıyla “Azerbaycan Haftası” ilan edilmesi istenmiştir. Aynı yılda Dr. Cevat Heyet, talebelik zamanından tanıdığı Türkiye Cumhur-başkanı Süleyman Demirel’e Karabağ sorununun bir an evvel çözülmesi ve Azerbaycan topraklarının işgalci Ermeniler’den kurtarılmasına yardım etmesi için mektupla müracaat etmiştir. Varlık dergisinde de yayınlanan bu mektubun bir kopyasının İran Dışişleri Bakanı Dr. A. Vilayeti’ye gönderildiği de belir-tilmiştir (Heyet. 1994). Bu mektup, İran basınında sert tepkilerle karşılaşmıştır.

Dr. Cevat Heyet’in yürek ağrısıyla yazdığı mektup, İran’da bazılarını rahat-sız etmiştir. Türkiyeli ve ana dilinin Türkiye Türkçesi olduğunu, İran’da mikrobiyoloji ve bakteriyoloji alanında çalıştığını yazan M. Süphandağlı Keyhan-i Havayi gazetesinde (31.08.1994) yayınlattığı cevapta C. Heyet’i laik bir devletten yardım ummakla suçlamaktadır. Bu yazı Azerbaycan Türkçesine de çevrilmiştir (Yol Dergisi, Temmuz-Ağustos 1994).

Mozaik bir etnik yapıya sahip olan İran, çağdaş tarihte sürekli etnik sorunla-rıyla karşı karşıya kalmıştır. Etnik istekler ve hareketlilikler merkezî devletin zayıfladığı her zaman kendini göstermiştir. Güney Azerbaycan’da ve İran’ın birçok bölgesinde millî istekler dile getirilmiş ve Hâtemi’nin sivil toplum çerçevesi içinde etnik grupların sorunlarını çözme isteği her gün artmıştır. 1997’de cumhurbaşkanlığı seçimlerinde “İran bütün İranlıların” sloganıyla büyük oranda oy kazanan Hâtemi, verdiği sözleri tutamayınca ikinci seçim-de birçok oyu kaybetmiştir. 8 Haziran 2001’de yapılan cumhurbaşkanlığı seçimlerine Türkler arasındaki katılımın oranı düşüktür. %60 oranındaki katılımda Hatemi’ye %80 civarın-da oy çıkmıştır (Bayır 2001: 5-19). 8 Haziran 2001 cumhurbaşkanlığı seçimi öncesi Hatemi’ye bir dilekçe yazan bir grup Azerbaycan milletvekili, aka-demisyen ve entelektüel “İran’ın sadece belli bir gruba değil, tüm İranlılara

Gökdağ-Heyet, İran Türklerinde Kimlik Meselesi

65

ait olduğunu hepimiz kabul etmek zorundayız” diyerek eğitim ve yayında ana dillerine daha fazla hak verilmesini talep ettiler. Güney Azerbaycan Türkleri kendilerini genellikle Türk diye adlandırırlar. Ana dilleri için önceleri Türkî kelimesi kullanılırken, Kuzey Azerbaycan’ın etkisiyle bazı şahısların “Azerbaycanca, Azerî, Azerbaycan dili” terimlerini kullandığını görmekteyiz. Varlık dergisinin sahibi Dr. Cevat Heyet dergide yayımladığı makalelerinde Azerbaycan dili, Azerbaycanca ve Azerî terimle-rinin 1936’ya kadar kullanılmadığını ve o tarihten itibaren Stalin’in emriyle uydurulduğunu söylemektedir. M. R Heyet “Şairlerimiz bizi ve dilimizi néce adlandırırlar” adlı yazısında 12. yy. şairi Genceli Nizami’den 20. yy. şairi Şehriyar’a kadar onlarca şairin eserlerinden örnekler vererek ana dilinin hiçbir zaman Azerbaycan dili olarak adlandırılmadığı ve her zaman Türk dili veya Türkî teriminin kullanıldığını ispatlamaya çalışmıştır (M.R. Heyet: 1997). Birinci Ortografi Seminerinde “dilimizin adı Türkçedir, fakat diğer Türk lehçeleriyle karşılaştırıldığında Azerbaycan Türkçesi de denilebilir” diye dilin adı ilmî heyet tarafından Türkçe olarak kabul edilmiştir. 1990’larda çok sayıda Türkçe dilbilgisi kitap ve sözlüğün yayınlandığına şahit olmaktayız. Kuzey Azerbaycan’da basılan bir kitabın Güney Azerbay-can’da yayınlanması bu dönemde artmıştır (Hasanov 1992, C. Heyet 1992). 1993’te Tahran’da yayınlanan Abdul Kerim Manzûri Hâmneyi’nin Mokâlimât-i Rûzmerre-yi Turki-Farsi (Türkçe-Farsça Günlük Konuşma Kitabı) adlı eseri Türkçe-Farsça konuşmaya yönelik deyim rehberidir. Kitap-ta Arapça karakterleri Lâtin ve Kiril alfabelerine dönüştürmek için bir tablo yer almaktadır. Kiril alfabesinin de tabloya dahil edilmesi Azerbaycan Cum-huriyetinden gelecek metinlerin okunmasını kolaylaştırma isteğine işaret etmektedir. İran Türklerinin folklor ve halk edebiyatı mahsulleri üzerine de birçok kitap neşredilmiştir (Shaffer 2002). Sözlük alanında çıkan kitapların sayısı son yıllarda artmaktadır. Sözlüklerin tamamına yakını iki dilde özel-likle de Türkçe-Farsça’dır. M. Pifun’un 1982’de yayınlattığı yaklaşık 30 bin kelimeyi içerdiği Ferheng-e Azerbaycani-Farsi (Azerbaycanca-Farsça Söz-lük) adlı sözlüğünün ardından 1989’da Behzad Behzadi aynı adla yaklaşık 50 bin kelimelik yeni bir sözlük neşretti. Bundan iki yıl sonra İ. Olgun ve C. Direhşan’ın birlikte hazırladıkları Ferheng-e Torki-ye Estanbuli-Farsi (İs-tanbul Türkçesi-Farsça Sözlük) kitabı yayımlandı. Kuzey Azerbaycan’da çıkan Azerbaycan Dilinin İzâhlı Lüğeti B. Behzadi tarafından Arap alfabesi-ne aktarılarak 4 ciltte Tahran’da neşredildi. 1985’te Gazi Gonbed, Türkmen Türkçesinin Sözlikini (tek dilde) yayımlattı. Farsçadaki Türkçe kelimelerle ilgili çalışmalar da dikkat çekicidir. Cevat Heyet 1984’te yayımladığı

bilig, Yaz / 2004, sayı 30

66

Mükayeset’ül-Lugateyn (İki Dilin Karşılaştırması) eserinde Türkçe ile Farsçayı karşılaştırdıktan sonra Farsçada olduğu gibi kullanılan veya o dilde karşılığı olmayan 1700 Türkçe kelime vermiştir. 2000 yılında da A. İrşadifer’in Ferheng-e Vâjegan-e Torki der Zeban ve Edebiyat-e Farsi (Fars dili ve edebiyatında Türkçe kelimeler sözlüğü) eseri ve onun devamında da İ. Hâdi’nin Ferheng-e Etimolojik-e Torki-ye Novin (Yeni Türkçenin Etimo-lojik Sözlüğü) kitabı yayınlanmıştır. Bu eser bütün kusurlu yönlerine rağmen İran’da Türkçenin etimolojisi üzerine yapılmış ilk çalışma olduğu bakımın-dan dikkate değerdir. M. S. Nâibi’nin Vâjegân-e Zeban-e Torki Der Farsi (Farsçada Türkçe Kelimeler) eseri de son zamanlarda bu konuda yazılmış eserlerdendir. Bu dönemde Dede Korkut Destanları 5 defa yayımlanmıştır. İlk defa 1979’da M.A. Ferzane tarafından yayımlanan bu eser daha sonra 1999’da H. M. Güneyli tarafından da araştırılarak neşredilmiştir. 3. neşri çağdaş Azerbaycan Türkçesiyle olup M. R. İsmayılzade’ye aittir. Eserin bir kısmı 1976’da F. Azebdefteri ve M. H. Ekberi tarafından İngilizceden Farsçaya çevrilmiştir. Kitabın tam çevirisi ise 2002’de Behzad Behzadi tara-fından Tahran’da yayımlanmıştır. İran Türkçesinin Sarfı, İnci Dilim-Edebî Azerbaycan Dilinin Kâideleri (M.T. Zehtabi), Mebani-ye Destûr-e Zebân-e Azerbaycani (M. A. Ferzane), Mukayeset’ül Lugateyn (C. Heyet), Torki Honer Est (Türkçe Hünerdir)(İ. Hadi), Ana Dil ve Türk Dili (İ. Refref), Hodâmuz-e Torkemeni (Kendi kendine Türkmence Öğrenme Kılavuzu) (M. Durdi Gazi), Zebân-e Torki-ye Gaşgâi ve Şive-ye Negâreş-e An (Kaşkayi Türkçesi ve Onun İmla Kuralları)” (M. Merdâni) gibi eserler bu dönemde dilbilgisine ait yayınlar arasındadır. Edebiyatla ilgili çalışmalar arasında en önemlileri şunlardır: Cevat Heyet Azerbaycan Edebiyat Tarihine Bir Bakış I, II, Azerbaycan Şifâhi Halk Edebiyatı, Edebiyatşinaslık, Y. Şeyda Edebiyat Ocağı (Çağdaş Azerbaycan Şairlerinin Antolojisi), H. Rôşen Edebiyat-e Şifahi-ye Merdum-e Azerbaycan (Azerbaycan Halkının Şifahi Edebiyatı), S. Serdariniya Yaddaşti Ber Tarihçe-ye Teatr-e Azerbaycan (Azerbaycan Ti-yatrosu Tarihi Üzerine Notlar), A. Tebrizli Dil ve Edebiyat. A. Sarrafi’ye göre 1979’dan günümüze kadar halk edebiyatıyla ilgili 115 kitap yayımlanmıştır ki, onlardan 90’ı Azerbaycan Türkçesi, 9’u Farsça, 10’u Türkmen Türkçesi ve 6’sı ad iki dilde (Türkçe-Farsça) olmuştur (A. Sarrafi 1999: 68). Tarihle ilgili çalışmalar oldukça kısıtlıdır. C. Heyet’in Türklerin Tarih ve Kültürüne Bir Bakış eseri ile M.T. Zehtabi’nin İran Türk-lerinin Eski Tarihi kitabı dışında yayınlanmış olan eserler daha çok Kuzey Azerbaycan ve Türkiye’de çıkan tarih kitaplarının çevrisidir. Faruk Sümer’in Oğuzlar ve Safevi Devletinin kurulmasında Anadolu Türklerinin Rolü adlı

Gökdağ-Heyet, İran Türklerinde Kimlik Meselesi

67

kitapları Farsçaya tercüme edilerek yayınlanmıştır. Refik Özdek’in Türkün Altın Kitabı adlı eserinin ilk iki cildi Azerbaycan Türkçesiyle neşredilmiştir. Günümüze kadar İran’da Türk dili tarihi üzerine yazılmış olan en önemli eser daha önce de bahsettiğimiz gibi Cevat Heyet’in Tarih-e Zeban ve Lehceha-ye Torki adlı eseridir. Bu eserin 3. baskısı 2001 yılında yayınlan-mıştır. Hikâye ve roman kitapları olarak da Hayat Facıalarından (G. Sabahi), Gara Çuha, Son Nağıl Son Efsane (N. Menzûri), Göy Gurşağı (İ. Hadi), Şaman (Memizede) gibi eserlerden söz edilebilir. İran’da her yıl aşa-ğı-yukarı 4000 kitap yayınlanır. Oysa, 1989 yılında Türkçe sadece 150 eser yayımlanmıştır (Cevadi, Bahaduri 1999). 1997’de Hâtemi döneminin başlamasıyla Türkçe dergi ve gazeteler bir biri-nin ardınca yayımlanmaya başlamıştır. İran Türkleri Farsça eğitim aldıkla-rından ve bazı konuların Türk olmayan İranlılar tarafından okunmasını iste-diklerinden dolayı gazete ve dergileri iki dilli Türkçe ve Farsça olarak ya-yımlamışlardır. Bazı dergilerin tamamen Farsça (örneğin Yaprak dergisi), bazılarının da tamamen Türkçe çıktığı (örneğin Yurt dergisi) görülmektedir. Bu tip yayın organlarının sayısı azdır. İran Türklerinin çıkardığı dergi ve gazeteler genellikle iki dillidir. Öyrenci adlı dergi Türkçe, Farsça ve İngiliz-ce çıkarken Arap alfabesinin yanında bazen Lâtin alfabesini de kullanmakta-dır. İran resmî dairelerinin denetimi altında Kuzey Azerbaycanlılar için ya-yımlanan Körpü adlı gazete Kuzey Azerbaycan yazı dilini ve Kiril (son za-manlarda Lâtin) alfabesini kullanır. Türkmen Türklerinin Yaprak adlı dergisi ve Türkmen Türkçesiyle çıkan Sahra gazetesi bulunmaktadır. Özellikle son beş yıldır İran’da üniversite öğrencilerinin çıkardığı dergiler dikkati çekmek-tedir. Tahran, Tebriz, Erdebil, Hoy, İsfahan, Zencan, Merend, Hemedan gibi şehirlerde bulunan üniversite öğrencileri millî şuuru yükseltmek, Türk kültü-rünü araştırmak ve yaşatmak amacıyla otuz civarında dergi çıkarmışlardır. Araz, Bakış, Baykuş, Birlik, Çağrı, Çiçek, Dan Ulduzu, Erdem, Heyder Ba-ba, Kimlik, Kopuz, Koroğlu, Nesim, Öyrenci, Sav, Seher, Toprak, Ulduz, Yurt, Işık, Ildırım, Barış, Ulkam adlarını taşıyan dergilerin ad olarak seçtikle-ri kelimelerin Türkçe olması ve sembolik anlam taşımaları da dikkati çek-mektedir. Öğrencilerin çıkardığı dergilerde kullanılan dilin Türkiye Türkçesinden bir hayli etkilendiği görülmektedir. Öğrenci, öğretmen, uçak, özel, olay gibi onlarca kelime Türkiye Türkçesinden geçmiştir. Bunda böl-gede seyredilen Türkiye televizyonlarının ve Türkçe kitapların payı olduğu kadar, Türkiye üniversitelerinde okuyan İran Türklerine ait öğrencilerin de önemli katkısı olmuştur. Ayrıca Güney Azerbaycan öğrencilerinin yeni Türkçe kelime türetme eğilimlerinin güçlenmesi de dikkati çekmektedir.

bilig, Yaz / 2004, sayı 30

68

Eskiden dârülfünun ve medrese-ye âli denilen kelimeye karşılık olarak İ-ran’da Farsça dâneşgah ve Kuzey Azerbaycan ve Türkiye’de üniversite ke-limesi kullanılmaktayken Güney Azerbaycan’da Özbek Türkçesinde enstitü anlamına gelen bilim yurti kelimesinden türeyen biliyurt terimini kullanmaya başlamışlardır. Azerbaycanlı “biliyurtlular” toplumunun teşebbüsü ile hazırlanan öğrenci dergilerinin ortak sayısında Dr. M. A. Çehregani öğrencilere hitaben yazdığı “Yolunuz Milletçilik yoludur, tepeden tırnağa kadar milletçi olmalıyız” di-yerek onların yayın politikalarını şekillendirmektedir. Aslında öğrenci dergi-lerinin hepsi Türk milletçiliği, Türkçenin İran’da hakim kılınması, sözlü ve yazılı edebiyatın örneklerinin halka ulaştırılması, Azerbaycanlılık şuurunun uyandırılması gibi konulara yönelmişlerdir. Örneğin, Araz dergisi kendisine geçmişi tanıtmak ve anayasanın 15. ve 19. maddelerinin uygulanmasını sağlamayı en önemli hedef olarak seçmiştir. Barış dergisi “seninle barışmak, seninle sevişmek, seninle öpüşmek ebedî borcumdur menim, anayurdum: Azerbaycan” parolasıyla çıkmaktadır. Çağrı dergisinin ortak sayıda yer alan sayfalarında onun yayın politikası hakkında çok açık bir fikir edinmek müm-kündür: “Çağrı’nın geniş kitleler tarafından alkışlanması tuttuğu siyasette, yani milletçilik ve milletleşme sürecimizi ele alan yazılara yer vermesinde-dir... Bugün hangi ideolojiye sahip olursak olalım siyasî çizgimizin esas istikameti Türkolog ağırlığı ile Azerbaycancılık olmalıdır”. Şehriyar dergisi çıkış gayesini “Biz yalnız öz dilimizi seviyoruz, onun yok olmaması için bir millî vazife olarak dilimizi hıfzetmek kararına vardık. Şehriyar dergisi bu yolda ilk adımdır” diyerek açıklamaktadırlar (Öğrencisel Dergilerin Özel sayısı, 7 Mart 1380).

Milli Kimliğin Şekillenmesinde Varlık Dergisinin Yeri Varlık dergisinin ilk sayısı Nisan 1979’da Tahran’da yayımlanır. Derginin kurucusu ve başyazarı Dr. Cevat Heyet’tir. Yazı kurulunda ise Cevat Heyet, Hamit Nutki, M.A. Ferzane, G.H. Begdili, H. Memmedzade, T. Pirhâşimi, A. Menzûri Hâmneyi, H. M. Savalan, S. Serdâriniya, A. Muhsini, K. Meşrûteçi Sönmez, A. Kemâli, İ. Hâdi, M. T. Zehtâbi, M. Hesâri, B. Resulvend, M. Rıza Heyet, İ. Refref, A. Sarrafi, H. Râşidi, E. Azâd, H. M. Güneyli bulunmuşlardır. H. Nutki, 12 yıl derginin başyazarı olarak çalışmış, vefatından sonra bu görevi C. Heyet üstlenmiştir. Derginin yazı işleri müdür-lüğünü 2001 yılına kadar M. Rıza Heyet ve ondan sonra da İ. Refref yap-mıştır. M. H. Şehriyar ilk sayıdan itibaren derginin şeref üyesi seçilmiştir. D. İbrahimpur’un ve ondan sonraki yılda M. İskenderi’nin derginin hazırlanma-

Gökdağ-Heyet, İran Türklerinde Kimlik Meselesi

69

sında büyük emeği geçmiştir. Yazıların yaklaşık %20’sinin Farsça yayınlan-dığı derginin ilk sayılarında “kültürel-sosyal dergi” ibaresi yer alır. İlk yıl-larda ayda bir çıkan dergi, daha sonraları iki ayda bir ve üç ayda bir çıkmaya başlamıştır. Yazı kurulu ilk sayısında çıkış sebeplerini “Azerbaycan halkının millî ve kültürel varlığına, dil ve edebiyatına, folklor ve halk edebiyatına, iftihar edilecek geçmişine, tükenmez bedii ve hünerî kudretine yol açmak ve onu yeni tarîhî-sosyal şartlarda daha demokratik ve daha ileri ülküler etra-fında birleştirmek arzusu ile ortaya çıkmıştır.” sözleriyle açıklamaktadır. Varlık dergisinin çıktığı yıllarda İran Türklerinin edebî dil üslûbu tam olarak inkişaf etmemişti. İmlâ ve noktalama işaretleri konusunda bir birlik bulunmuyordu. Devrimden sonra matbuatta dil problemi ortaya çıkmıştı. Kuzey Azerbaycan’ın edebî diline dayanan yazı dilinde bir yenileşme süreci başladı. Dergi ilk zamanlarda dil-üslûp problemini tedricen ortadan kaldır-mış, Arap alfabesi ile sözlerin kolay okunmasını sağlamıştır. Türklerin kul-landığı ortak kelimelere de sayfalarında yer veren dergi Gaspıralı’nın Ter-cüman gazetesinin yüz sene önceki misyonunu üstlenmiştir. Varlık dergisi Güney Azerbaycan Türkçe basınının atası olması itibarıyla Ekinçi’nin, ya-yım alanı genişliği, okuyucuda bıraktığı etki ve mektep hâline gelmesi itiba-rıyla Molla Nesreddin’in ve dil ve mefkûre itibarıyla da Tercüman’ın deva-mı olarak değerlendirilebilir. Varlık dergisi 1979-1982 yılları arasında millî meselelerde daha ateşli ve yol gösterici yazılara yer verirken 1983-1990 yıllarında (daha çok İran-Irak sa-vaşının etkisi altında) bir durgunluk döneminin içine girmiştir. 1991’den günümüze ise yine İran Türkleri’nin kültürel ve sosyal durumlarının iyileşti-rilmesi için ilk yıllarda olduğu gibi yayın faaliyetine devam etmektedir. Derginin ilk çıktığı dönemlerde daha çok folklor ve halk edebiyatı ile ilgili yazılara, malzemelere yer verilirken, okuyucuların durumu da göz önüne alına-rak sade ve anlaşılır bir dil kullanıldı. Türkçenin dilbilgisi ve üslûbu hakkında bilgi verilirken meşhur şair ve yazarların eserlerinden ve halk edebiyatı mah-sullerinden örnekler verilmiştir. Okuyuculara kolaylık olsun diye derginin sonunda açıklamalı bir sözlük yer almaktaydı. Derginin dille ilgili bu politikası netice vermeye başlamış, önceleri genellikle Farsça olan okuyucu mektupları daha sonraları Türkçeye dönüşmüştür. Son dönemlerde Varlık dergisinin öncü-lüğünde dil ve imlâ kurultayları yapılmakta, sonuçlar dergide yayımlanmakta-dır. Bu çalışmaların ilerde oluşturulacak bir Türkçe dil enstitüsünün dönüşme, onun altyapısını hazırlama yönünde olduğu ifade edilmektedir.

bilig, Yaz / 2004, sayı 30

70

Varlık dergisinde edebî dil problemi çok geniş olarak ele alınmıştır. Millî birlik ve millî şuurun oluşturulmasında millî dil ve onun şekillenmesi önemli bir yer tutmaktadır. Dergide Güney Azerbaycanlı aydınların bu konu ile ilgili makaleleri yayınlanırken millî dilin yaşatılması ve devlet dili olarak kullanılması hedeflenmiştir. Diğer taraftan İran’da kullanılan Türkçenin tarihi, Türk lehçe ve şiveleri arasındaki yeri hakkında bir çok kapsamlı yazı-lara yer verilmiştir. O dönemde Tebriz ağzının edebî dil olarak seçilmesi yönündeki bazı görüşler ileri sürülürken Varlık dergisi, bir halkın iki yazı dili olmaz diye Rusça kelimeleri değiştirerek Kuzey Azerbaycan’da kulla-nılmakta olan edebî dili uygulamaya çalışıyordu. M. A. Yaşar “Konuşma dili-Yazı dili” adlı makalesinde şair ve yazarları ortak bir yazı dilinin oluştu-rulması için göreve çağırmaktadır (Yaşar 1979). Derginin yazarları özellikle de C. Heyet ve H. Nutki Azerbaycan Türkçesi edebî diline Türkiye Türkçesinden de bazı kelime ve terimler ekleyerek hem Azerbaycan’da (Güney ve Kuzey) hem de Türkiye’de anlaşılabilen bir Türk dili yaratmaya çalışmışlardır. Ana dili Azerbaycan Türkçesinin varlığının korunması, Varlık dergisinin sahibi ve baş yazarı Cevat Heyet’i düşündüren esas meselelerdendir. O, Paniranist politikalar sonucu İran’da konuşulan Türkçeye “Azerbaycan Dili” denmesini şiddetle tenkit eder. Cevat Heyet ana dilini “yabancı dil”, “mahal-lî dil” şeklinde isimlendirenlere cevap olarak yazdığı yazısında Azerbaycan Türklerinin bugünkü dili Türk dilidir. Her halkın dili, annesinin kucağında öğrendiği dildir. Ona göre Azerbaycan dili ifadesi dar anlamlıdır. Öyle ki Azerbaycan’da kullanılan Türk dili sadece burada değil, İran’ın Fars bölge-lerinde de binlerce kişinin yüzyıllar boyu kullandığı dildir. Buna Azerbaycan dili dediğimizde onun işleklik sahası küçülür. Bu dil 1930’lu yıllara kadar Türk dili olarak adlandırılmıştır. Cevat Heyet söz konusu makalesinde “Bi-zim dilimize İran’da Türkî diyorlar. Eskiden beri dilimizi Türki adlandırıyor-lar. Avrupa Türkologları da dilimize Azerbaycan Türkçesi veya Azerî Türkçesi diyorlar. Türkiye’nin Osmanlı veya Anadolu Türkçesinin Türkçe olarak adlandırılması bizim dilimizin de aynı adla adlandırılmasına engel olmamalıdır” (C. Heyet 1982 sy. 37-38: 13). Cevat Heyet derginin 19. yıl dönümü münasebetiyle yazdığı makalede, ge-çen 19 yıldaki durumu şöyle açıklamaktadır:

“Uzun yıllar Pehlevi rejimi döneminde yasak olan ve kökten inkâr edilen bir dilde dergi çıkarmak ve o dili, edebiyatı ve kültürü yaymak kolay bir iş değildi, hatta bugün bile kolay değildir. İslam İnkılabının ve onun iş başına getirdiği hükümetin bize verdiği hakkı hayata geçirmek bizi birçok

Gökdağ-Heyet, İran Türklerinde Kimlik Meselesi

71

ze verdiği hakkı hayata geçirmek bizi birçok zorluklarla karşı karşıya koymuştur. Pehleviler zamanında hükümet stratejisi gibi propaganda yapılan Türk düşmanlığı zaman zaman kültür şeklini almıştır. Kökü ta Firdevsi ve onun zamanına kadar uza-nan Türk düşmanlığı Pehlevilerin iş başına gelmesinden sonra en şiddetli şeklini almıştı. Hele Avrupa’dan gelen milliyetçilik, Meşrutiyet İnkılabı’ndan sonra Pehleviler zamanında Fars milliyetçiliği ve hatta şovenizminin doğmasına ve halk arasın-da özellikle de okumuşlar ve aydınlar arasında milli kültür ve vatanseverlik! gibi yayılmasına sebep olmuştur. Bu durum, Pehlevilerin devrilmesiyle ortadan kalkmamış ve maalesef hâlâ devam etmektedir.” (C. Heyet 1998).

Cevat Heyet Varlık dergisinin 78. sayısında Farsça olarak yazdığı makalesinde İran yönetiminin ve İranlı şovenistlerin Türk diline yaklaşımını eleştirir. Güney Azerbaycan’ın İran’dan ayrılmasına karşı çıkan C. Heyet, Farsça ile birlikte Türkçenin de eğitimde kullanılmasını istemekte ve buna karşı çıkanlara ise, “İranlıyız, resmî ve millî hem de ırkçı vatandaşlarımızın ana dili olan Farsçayı seviyoruz. Biz onunla birlikte kendi ana dilimizi de okuyup yazmak istiyoruz. Irkçılar bize, siz bunu yaptığınızda Pantürkist olursunuz, Azerbaycan’ı İ-ran’dan ayırırsınız diyorlar. Aslında onlar bize İran Anayasası’nda korunma-sına rağmen diyorlar ki, siz kendi ana dilinizi unutun, Farsça yazın ve varlığı-nızı inkar edin”, cevabını vermektedir (C. Heyet 1990: 25-38). “Azerbaycan Türk Dili’nin Adı ve Mövgeyi Bârede” adlı makalede Cevat Heyet Türk dilinin tarihi, Türk kavimleri, Azerbaycan Türkçesinin yeri, Azerbaycan Türklerinin etnik dağılımı ve halk edebiyatından yola çıkarak şu neticeye varmaktadır ki, şu anda İran’da Türkçe konuşan ahali Türk dilli değil, her bakımdan Türktür (C. Heyet 1993: 87). Varlık dergisinde daha çok halk edebiyatıyla ilgili yazılar yazan M. A. Ferzane “Ana Dilimiz ve Millî Varlığımız Uğrunda Mübarize Defterinden” başlıklı yazıla-rında (sayı 91-93, 1994) “Türklerin dil ve kültürünün yasak edildiği yıllarda onun korunup yaşatılmasında halkın, özellikle annelerin önemli rolü olmuştur. Baskı ne kadar şiddetli olursa olsun, halk her yerde bayatı, koşma, yetim segahı, terâne ve tiringe okuyarak, anneler evde çocuklarına ninniler söyleyerek bu millî varlığı koruyup yaşatmışlardır” demektedir (Ferzane 1994: 78-79). H. Nutki derginin ilk sayısında yazdığı Ağaran Fecri selamlarken başlıklı yazısında Türkçenin Pehlevi dönemindeki durumunu şöyle anlatıyordu:

bilig, Yaz / 2004, sayı 30

72

“... Uydurma tarihler ve masalları bize mutlak gerçekler gibi damla damla içirttiler. Bizi kendimize yabancı ve hatta düşman yaptılar. Bizde, bizden olan, doğma olan her şeyi bizden ayırmak istediler. Çocuklarımızın adlarından tutun tâ mitolojimize kadar kimliğimizi hatırlatan en küçük belirtiye bile gözlerini kapatma-dılar. Bize hakaret ettiler! Tiyatromuz son nefeslerini verdi. Biz ikinci derece vatandaşlığı kabul ettik. Geçmişimizi silmek, uy-durma tarihleri âyetler gibi ezberden tekrarlamak ve ancak ken-dimizi inkar etmek pahasına, elimizden aldıkları haklarımızın kı-rıntılarını yerden toplamak için izin alabildik. Kul ve köle olma karşılığında açık ve serili yağma sofrasının en aşağısında otur-maya izin alabildik. Ama sofranın başına geçmek için kat kat hı-yanetlere gönüllü olarak katılmak ve hatta dirseklere kadar kar-deş kanına bulaşmak şarttı.” (H. Nutki 1979: 17).

M. H. Hesâri Folklor Yığmakta Gabagcıllar adlı makalesinde son dönemlerde İran’da Türk folkloruna ait malzemelerin Fars folkloruna mal edilmesine karşı çıkmaktadır. Hesâri özellikle A. E. Dehhuda’nın 4 ciltlik Emsal ve Hikem ve E. Emiri’nin Ferheng-i Avam kitaplarında Nizâmi, Katran Tebrizi, Hâkâni gibi Farsça yazan Türk şairlerinin ve Türk halk edebiyatı ve folklor numunelerinin Farsa mal edilmesini şiddetle tenkit etmektedir (Hesâri 1996: 49-56).

İran Türklerinin ana dili problemi Varlık dergisinde yer alan şiirlerde de en çok işlenen konuların başında gelmektedir. Habip Sâhir’in “Terehhata Çok İnanma” adlı şiirinde:

Gel ateşe kızım, yanma Terehhata çok inanma! Zenci danmaz öz dilini, Hindi sever öz elini Kimse yolun şaşıp azmaz, Türkî deyip, Farsî yazmaz!

Şeklinde duygularını mısralara dökerek halkını ana dilini korumaya çağır-maktaydı (1979:50). Ünlü şair Sehend’in Varlık dergisinde yayınlanan şiirleri Fars şovenistlerinin Türkçeye karşı amansızca yürüttüğü siyaseti tenkide ayrılmıştır. Derginin ilk sayı-sında yazdığı şiir yayımlanma tarihi itibarıyla da (1979) dikkati çekmektedir.

Gökdağ-Heyet, İran Türklerinde Kimlik Meselesi

73

Tâleyime sen bak, Düşüncelerim yasak, Duygularım yasak, Geçmişimden söz açmağım yasak, Geleceğimden danışmağım yasak, Anamdan ad aparmağım yasak... ...Bilirsen? Anadan doğulanda bile Özüm bilmeye bilmeye Dil açıp danışdığım dilde Danışmağım da yasak imiş, yasak!

Hamit Nutki Ovsun başlıklı şiirinde İran’da Fars şovenistlerini cadıya benzetmiştir: Meni ovsunlayan cadı Meni ovladı Dilimden bağladı... O cadıya kandım batlağa yuvarlandım ...Açılmazsa dilim Kim bilecek men kimem? Men artık men değilem (1986: 5-6).

A. Ağçaylı’nın “Söhbet” (sayı 86) ve “Başı Belâlı Dilimiz” adlı hikâyelerin-de ana dili konusu işlenmektedir. Varlık dergisi, okuyucularından gelen mektuplar için ayrı bir bölüm oluş-turmuştur. Okuyucu mektuplarının bir çoğu Türkçenin kullanımı ve geleceği hakkındadır. Dergide yayınlanan bir okuyucu mektubu İran Türklerinin nasıl bir kültürel soykırıma uğradığını çok açık aksettirmektedir. Tebriz’den Hü-seyin Cemşidî tanık olduğu bir olayı mektubunda açıklar: “Evine gelen bir yakını kendi çocuğuna ana dilinde konuşmaya izin vermez. Başka bir çocuk-la oynarken çocuk yasağı unutup Türkçe konuşmaya başlar. Bunu duyan baba çocuğu şiddetli bir şekilde döver. Bu duruma üzüntüyle şahit olan ev sahibi, babaya davranışının sebebini sorar. Baba çocuğun Türkçe konuştu-ğunda terbiyesiz, şahsiyetsiz olacağını söyler. Mektubun yazarı bu babanın nankör ve şerefsizliğinden yandım, külüm çıktı diyerek üzüntüsünü dile geti-rir” (1994: 102-104). Varlık dergisi İran Türklerinin millî şuurunun uyanışında büyük rol oynamış, kimliğini tanıyan, Türklüğü ile övünen yeni bir kuşağın yetişmesine sebep olmuş ve Güney Azerbaycan tarihinde eşi görülmemiş bir dönem başlatmış-tır. Varlık dergisi, Türklüğü ön plana çıkararak Türkçenin siyasî ideolojilerin

bilig, Yaz / 2004, sayı 30

74

etkisinden kurtarılıp halkın bütün kesimleri arasında yayılmasını sağlamayı başarmıştır. Derginin yazarları Hüseyin Cavid’in

“Tûran’da kılıçtan daha keskin ulu kuvvet, yalnız medeniyet, medeniyet, medeniyet”

şiirinden ilham alarak halka kültür hizmetleri vermeyi amaçlamışlardır. Varlık dergisi bugüne dek birçok lisans, yüksek lisans ve doktora tezinin ve bilimsel makalenin konusu olmuştur: Pervane Memmedova Varlık Jurnalında Edebiyat Meseleleri (doktora tezi, Bakü 2000), Nezaket İsmayılova Varlık Jurnalında Şimali Azerbaycan Edebiyatının Neşri (dokto-ra tezi, Nahçıvan 1997), Sonel Bosnalı İran’da Türk Olgusu ve Varlık Dergi-si (yüksek lisans tezi, Paris), M. Rıza Heyet Varlık Dergisinde Dilcilikle İlgili Çalışmalar (lisans tezi Bakü 1998) vs. İsveç’te Güney Azerbaycanlılar tarafından yayımlanan Tribun dergisinde, Alirıza Erdebili’nin Varlık dergisinin 20 yaşı münasebetiyle yazdığı 20 Yaşın-da Bir Mektep-Varlık başlıklı yazıda Varlık dergisini bir mucize olarak değer-lendirmiş ve onun milli düşüncenin oluşumunda, edebî dilin yayılmasında, iki Azerbaycan ve aynı zamanda iki kuşak arasında bir köprü rolü oynamasındaki önemini belirtmiştir. A. Erdebili diyor ki: “Rus yazarları arasında Nikolay Gogol’un “Şinel” adlı romanının kendisinden sonraki edebiyatçılar üzerindeki etkisine dair şöyle bir ifade varmış: “Hepimiz Gogol’un şinelinin altından çıkmışız.” Azerbaycan yazarları da M. Celil Mehmetguluzade’nin “Posta Ku-tusu” hikayesinin bıraktığı etkiye göre “Hepimiz Mirze Celil’in posta kutusun-dan çıkmışız” diyorlar. Bence İran’ın Azerbaycanlı ve gayriazerbaycanlı Türk aydınlarının son kuşağı da böyle bir ifade kullanmalıdır: “Hepimiz Varlık mektebinden çıkmışız” (A. Erdebili 2002). Varlık dergisi bir taraftan Aras’ın iki yanını birleştirirken bir taraftan da bü-tün Türk dünyasının geçmişi, hâli ve geleceği hakkında da yazılara yer vere-rek Türklerin kültürel birliğinin oluşturulmasında çok önemli bir görev üst-lenmiştir. Varlık dergisi başta olmak üzere 1979’dan günümüze İran matbua-tı çeşitli açılardan ele alınıp incelenmelidir. Özellikle Türkiye açısından ba-kıldığında bu konuda ciddi bir bilgi eksikliğinin olduğu görülmektedir. İran Türklüğünün gelecekteki yöneliminin nereye doğru olduğunu anlayabilmek için son 24 yıllık matbuat iyi tahlil edilmelidir. Geçen 25 yılda İran ve özellikle de Güney Azerbaycan Türkleri arasında millî şuurun hızlı şekilde gelişmesinde etkin rol oynayan hususları kısaca şöyle sıralayabiliriz:

Gökdağ-Heyet, İran Türklerinde Kimlik Meselesi

75

1.İran’da Türklerin yaklaşık bin yıllık hâkimiyetinden kaynaklanan ve 1945-1946 yılları arasında kurulan Azerbaycan Demokrat Hükümeti’yle yeni boyutlar kazanan geleneksel millî şuur; 2.Pehlevî rejiminin devrilmesi ve İran İslam Cumhuriyetinin kurulmasından sonra elde edilen nisbî özgürlük ortamı; 3. Türkçe kitap, gazete ve dergilerin yayımlanması ve özellikle de Varlık dergisinin 24 yıl boyunca aralıksız neşredilmesi; 4. Sovyetler Birliği’nin çökmesi ve Kuzey Azerbaycan’ın bağımsızlığa kavuşması; Türkiye televizyonlarının uydu yoluyla İran’da seyredilmesi; 5. 1997 seçimlerinde Hâtemi’nin cumhurbaşkanlığına seçilmesi, dolayısıyla da Türkçe yayınların artması ve öğrenci hareketlerinin başlaması; 6. Çehregâni’nin Meclis adaylığının reddedilmesi ve Azerbaycan öğrenci hareketinin daha da aktifleşmesi;

Ek: I

1979-2003 Yılları Arasında Çıkan Dergi ve Gazeteler İran İslam Cumhuriyeti’nin kuruluşundan (1979) günümüze kadar İran Türklerinin çıkardığı dergi ve gazetelerin listesi aşağıda yer almaktadır (Uzun 2002; Memmedova 2000). Bu dergi ve gazetelerin bir kısmı bugün de çıkmaktadır. Birçoğu ise kapatılmıştır. İran Türklerinin yurtdışında çıkardıkları onlarca dergi ve gazete bulunmaktadır. Onların en geniş yayılanı İsveç’te çıkan Tribun dergisidir.

Dergiler: Araz I, II, Ayna, Azerbaycan’ın Sesi, Bakış, Barış, Baykuş, Birlik I, Birlik II, Bülten, Çağrı, Çiçek, Çuvalduz, Dan Ulduzu I, Dan Ulduzu II, Dede Korkud, Erdem, Galem Ucu, Görüş, Güneş, Heyder Baba, Ildırım, Işık, İnkilab Yolunda, İslam Çağrısı, İslamî Birlik, Kimlik, Kopuz, Koroğlu, Mişov, Nesim, Öyrenci, Peyk-i Azer, Sav, Sehend I,II, Seher, Ses, Şehriyar, Toprak, Ulduz I, II, Ülker, Varlık, Yaprak, Yeni yol, Yol I, II, Yoldaş, Yurd.

Gazete: Araz, Asr-ı Azâdi, Ava-yı Erdebil, Azadlık, Azerbaycan, Azerbaycan Güneşi, Azerbaycan-i Ayende, Bang-ı Serâb, Çenlibel, Erk, Ettelaat, Ettelaat-ı Azerbaycan, Fecr-i Azerbaycan, Ferda-yı Ma, Ferda-yı Rôşen, Furûg-i Azâdi, Gençlik, Halk Sözü, Kardaşlık, Kepenek, Körpü, Kûşa, Maarif, Mîsâk, Mubin, Neda-yı Azerbaycan, Nevid-i Azerbaycan, Odlar Yurdu, Peyam-ı Erdebil, Peyam-ı Nô, Peyam-ı Urmiye, Resed, Sâhib, Sahra, Seda-yı Urmiye, Settarhan Bayrağı, Şems-i Tebriz, Ulduz, Ümid-i Zencan, Vatan Uğrunda.

bilig, Yaz / 2004, sayı 30

76

Ek: II

1979-1984 Yıllarında İran’da Türklükle İlgili Çıkan Kitapların Bibliyografyası Bu bilgi Dr. Cevat Heyet’in Târîh-e Zeban ve Lehcehâ-ye Torkî kitabının 404-411. Sayfa-larında yer almaktadır. Bu tarihler arasında yayınlanan eserlerin bir kısmının künyesinde (Matbaa adı, yayın yeri ve tarihi, yazar adı vb.) eksiklikler bulunmaktadır. Bu gibi eserle-rin ne zaman, nerede ve hangi yayınevi tarafından yayımlandığının ve yazarının kim olduğunun tam olarak belirlenmemesi Türkçenin Pehleviler döneminde yasaklanmış olmasından ve ondan kaynaklanan korku psikolojisinin sonraki yıllarda da devam etme-sinden ileri gelmektedir. Sonraki yılların yayınlarında eserlerin künyesinde hiçbir eksiklik gözlenmemektedir. Bibliyografya’daki eserlerin büyük bir kısmı Türkçe, bir kısmı ise Farsçadır. Farsça eser adlarının karşısında Türkçe tercümeleri de tarafımızdan eklenmiş-tir. Azadlık Kahramanları I, II, 3. Baskı, Tebriz; Koroğlu, Atropat Yay., Tahran; Kolliyat-e Kitab-e Aslî ve Kerem Be Torki / Türkçe Aslı ve Kerem’in Tüm Metni, Firdevsi Yay., Tebriz; Kolliyat-e Muhtâr-nâme Be Torki / Türkçe Muhtâr-nâme’nin Tüm Metni, Firdevsi Yay., Tebriz; Kolliyat-e Rüstem-nâme Be Torki / Türkçe Rüstem-nâme’nin Tüm Metni, Firdevsi Yay., Tebriz; Kolliyat-e Emir Arslan Be Torki / Türkçe Emir Arslan’ın Tüm Metni, Firdevsi Yay., Tebriz; Möcüz’ün Taza Tapılan Şiirleri, Yay.Tebriz; Şehriver’in 12’si (1324-1325), 2. Baskı, Güneş Yay., Tebriz; Yûsuf ve Züleyha Çev. Sirus Gameri, Gameri Yay., Tebriz; (1357), Külliyet-i Möcüz Şebüsteri / Möcüz Şebüsteri’nin Tüm Şiirleri, Yay.Tebriz; (1357), Veten Eşgi (Şiirler, hikâyeler ve...), Rafat Yay., Tebriz; (1358) Ana Dili I-VI, Ferzane Yay., Tahran; (1358), Aşıklar ( Azerbaycan Edebiyatı Mecmuası III), Ana Yay., Teb-riz; (1358), Dîvân-i Vâkif / Vâkif’in Dîvanı, Firdevsi Yay., Tebriz; (1358), Gecedir bak, gecedir / Hest şeb âri, hest şeb, Nîma, F. Farruhzad, Şamlu ve E. Salis’in şiirlerinden seçmeler, Türkçe’ye çeviren: Samed Behrengi, Şems Yay., Tebriz; (1358). Koroğlu (Seyidzade’nin Şiirinde, Saz Şiirinde), Ferzane Yay., Tahran; (1358), Koroğlu, Haz.: M. M. Seyidzade, A. M. Hamneyi, Yay. Tahran; (1358), Numûneha-yi Ez Şe’r-e Moaser-e Azerbaycan /Çağdaş Azerbaycan Şiirinden Örnekler, çev. Aziz Muhsini, Nevid Yay., Tahran; (1358), Şehriyar ve Heyder Baba’ya Mektublar ve Nazireler, Ferzane Yay., Tahran; (1358), Uşak Nağmeleri / Çocuk Türküleri (Şiir), Ana Yay., Tebriz; (1359), Goşmacalar-Tampacalar (Meselha-Çistanha), Elburz Yay., Tahran; (1360), Çiçekler (Azerbaycan Şiir ve Edeb Hâdimlerinin Eserlerinden Numuneler), Behmen Mat.; (1360), Güneş Gardaş Sene Selam (Şiir), Möcüz Yay.; (1360), Şehriyar Azerbaycan Dilinde (Şiir), Haz.Yahya Şeyda, Yay. Tebriz; AFİYET M.R. Serdâr-i Milli Settarhan, Yay. Tebriz; AĞÇAYLI A. (1361), Gaşgâyi El Edebiyatı, Gülşen Mat., Tebriz; AHUNDOV E., TAPDIK İ. Aşık Şemşir, Sarı Aşık Hakkında Bir Neçe Söz, Akt. Sefi, Behruz Yay., Tebriz; ALAV A. (1358), Aysız Geceler (Şiir), Evrin Yay., Tebriz; ALAV A. (1358), Dumanlı Günler (Şiir), Evrin Yay., Tebriz; ALAV A. (1359), Heyder Baba’dan Şehriyar’a Mektub ve Babek Manzumesi (Şiir), Evrin Yay., Tebriz; ALAV A. (1360), Güneşli Seher (Şiir), Rafat Yay., Tebriz; ATAİYYE Ali Neccar oğlu (1360), Fokâhi, İçtimaî, Ahlâki Şiirler, Haz.: Yahya Şeyda, Yay.Tebriz; AZERBAYCAN ELMLER AKADİMİYASI (1360), Tarih-i Azerbay-can II / Azerbaycan Tarihi II, çev: N. Felsefi, Erk Yay., Tebriz; AZERİ Gulam Ali (1363), Yoksullar Nağmesi I-II (Şiir), Yaran Yay., Tebriz; AZEROĞLU Balaş (1364), Savalan Nağmeleri (Şiir), Telaş Yay., Tebriz; BAĞÇEBAN Semine (1360), Gelin Türkçe Danışak, Tahran; BAHTİYAR M. H. H. (1358), İnkılab Yolunda (Şiir), Yay.Tebriz; BARIŞMAZ H.A. (1363), Nağme Dağı ve İstîmâr, Telaş Yay., Tebriz; BARİZ Abbas, HATİBİ G.H., HAŞİMİ Feramerz (1359), Kızıl Kuş, Yay.Tebriz; BASİRİ İbrahım (1360), Bere Sözü, Manzume Be Şekl-e Heyder Baba / Heyder Baba Uslubunda Manzuma), Dar’ut-Tebliğ Yay., Gum; BEGDİLİ G. (1358), Şehriyarla Görüş, Yay.Tahran; BEGDİLİ G. (1359), Kehliye Selam (Şiir), Vahid Mat., Tebriz; BEGDİLİ G. (1361), Sahah’ul Acem-

Gökdağ-Heyet, İran Türklerinde Kimlik Meselesi

77

e Hendûşah Nahçıvani / Hindûşah Nahçıvani’nin Sıhâh’ul-Acem Eseri, Neşr-i Danişgahi Yay., Tahran; BEHRENGİ Samed, DEHGANİ Behruz (1353), Efsâneha-yi Azerbaycani (Azerbaycan Hikayeleri), Yay.; BEHRENGİ Samet, Goşmacalar, Tapmacalar- Folklor-i Azerbaycan, Elborz Yay., Tahran; BEHRENGİ Samet (1359), Çuğundur satan oğlan ve bir neçe ayrı nağıl / Pancar satan oğlan ve birkaç masal daha, Çev. M. R. Afiyet, H. Mehmetzade, Şems Yay., Tebriz; BERELYANİ Ali, Nağmeha-ye Azerbaycani Ba Notha-ye Mûsigi / Azerbaycan Türküleri ve Müzik Notaları, Yay.; BİRİYA Mehmet (1360), Ürek Sözleri (Şiir), Haz. Yahya Şeyda, Yay. Tebriz; CABBARLI Cafer, Hikayeler, Azerbaycan Edebiyatı Macmuası IV, Ana Yay., Tebriz; CAVİD Selamullah, Tarih-i Hizb-i Adalet / Adalet Partisi’ni Tarihi, Yay.Tahran; CAVİD Selamullah (1358), Nehzet-i Milli-yi Azerbaycan Hakkında Amerika Hârice Vizaretinin Mektubları / ABD Dış İşleri Bakanlığı’nın Azerbaycan Millî Harekei’ne İlişkin Mektupları, Yay.Tahran; CAVİD Selamullah (1358), Tâgûti Devresinden Hatıralarım, Yay.Tahran; CAVİD Selamullah (1359), Azerbaycan Folklorundan Numuneler I, II, Ferzane Yay., Tahran; CAVİD Selamullah (1359), Dostlar Görüşü, Edebiyat Ocağı, Yay.Tahran; CAVİD Selamullah, HAMNEYİ A. M. (1358), Tapmacalar / Bilme-celer, Yay.Tahran; CEMALİ Esedullah (1359), Dan Ulduzu (Zencan Şaiirleri), Yay. Zencan; COŞGUN H.K. (1358), Azerbaycan Tablosu (Şiir), Aban Yay., Tahran; DÜZGÜN Hüseyin (1358), Mecmue-ye Şe’r / Şiir Toplusu, Yay.; DÜZGÜN Hüseyin (1359), Kiçik Şiirler, Yay. Tahran; DÜZ-GÜN Hüseyin (1360), Bakı Levhaları (Şiir), Yay. Tahran; DÜZGÜN Hüseyin (1361), Uçgun Dahma (Şiir Macmuası), İnkılab Yay., Tahran; ENCUMEN-İ AZERBAYCANİHA-Yİ TEHRAN (1358), Edebî Yarpaklar I, II, Yay. Tahran; ERĞEVANİYAN Kerim (1358). Ahengsâzân-e Azer-baycan / Azerbaycan Bestecileri, Huruş Yay.; FERECULLAHİ İsmayıl (1361), Ahger (Şiir), Yay. Tekab; FERİD M., Ana Dilimizi Bele Yazak, Yay., Tebriz; FERŞBAF Habib (1359), Dan Yeri (Şiir), Behruz Yay., Tebriz; FERŞBAF Habib (1359), Karadağ Kentlerinde (Şiir), Behruz Yay., Tebriz; FERZANE M.A. (1358), Mebâni-ye Destûr-e Zebân-e Azerbaycani / Azerbaycan Dili Gramerinin Temel Kuralları , 3. Baskı, Ferzane Yay.,Tahran; FERZANE M.A. (1358), Kitab-ı Dede Korkud, Ferzane Yay., Tahran; FERZANE Mehmet Ali (1361), Bayatılar, 4. Baskı, Ferzane Yay., Tahran; FEYZULLAHİ Hüseyin (1363), Bayatılar, 2. Baskı, Telaş Yay., Tebriz; FİKRİ K.E, Divân-i Fikrî (Golgun Kefenân-i Kerbela) / Fikri’nin Dîvanı (Kerbela Şehitleri), 3. Baskı, Yay., Tahran; GAFLANTI (1359), Seçilmiş Eserleri, Yay. ; GARANGUŞ S. [Samed Behrengi] (1359), Pâre Pâre, 2. Baskı, Şems Yay., Tebriz; GARİG ZENCANİ, Türkî Nôhalar (Türkçe Matem Şiirleri), Yay.; GASIMZADE F. (1358), Kaçak Nebi (Şiir), Elnaz Yay., Tebriz; GAŞEM Aşık (1358), El Meni Atmaz (Şiir), Yay.Tebriz; GUREYŞİ B. Türkoğlu (1358), Tepeyin Dağı, Şiirler, Gazeller, Yay.Tahran; GÜLMUHAMMEDİ Settar, Seçilmiş Şiirler, Yay.; HACIBEYOV Üzeyir (1357), Operâ-ye Koroğlu /Köroğlu Operası, çev. Ş. Ferehmen Raz, Armağan Yay., Tahran; HADİ İsmayıl (1360), Hubab / Kabarcık, Türkçe Eserler I, Firdevsi Yay., Tebriz; HAGBEYGİ H. (1360), He-ris’den Bir Ses (Şiir), Yay.; HAMENEYİ A.M. (1360), Türkce-Farsca Mâmuli Danışıklar / Türkçe-Farsça Günlük Konuşmalar, Yay.Tahran; HAZRİ Nabi (1358). Montahab-e Eş’ar-e Halk-e Azer-baycan (Azerbaycan Halkının Şiirlerinden Seçmeler, çev. M.A. Mehmid, Yay.; HEDDAD A.E. (1358), Odlu Sözler (Şiir), Yay., Tebriz; HEYET Cevat (1358), Azerbaycan Edebiyat Tarihine Bir Bakış I, Tahran; HEYET Cevat (1358), Târihçe-ye Torki-ye Azeri / Azeri Türkçesinin Kısa Tarihi, Varlık Yay., Tahran; HEYET Cevat (1363), Mukayiset’ol Lugateyn / İki Dili Mukayesesi, Varlık Yay., Kaviyan Mat., Tahran; HORREM A. (1359), Edeb Hazinesi, Yay.,Tahran; HOSROŞAHİ H., Yâdi Ez Mocahidin / Mucâhitleri-Savaşan Askerleri- Anarken (Şiir), Yay.; HOSROŞAHİ H. (1359), Engelâb-e Hûnin I-II / Kanlı Devrim I-II (Şiir), Hurşid Mat., Tebriz; HÜSEYİN M., HAKVERDİY-EV A. (1357), Şemşir-e Ateşin / Ateşli Kılıç, çev. Kazım Hoşhaber, Yay., Tebriz; HÜSEYNİ M.S, Ömer Hayyam’ın Rübaîleri, İŞRAKİ Abbas (1358), Hodâmuz-e Torki-ye Estanbuli / İstanbul Türkçesinin Kendi Kendine Öğrenme Kılavuzu, Şems Yay., Tebriz; İŞRAKİ Abbas (1358), Mihâ-

bilig, Yaz / 2004, sayı 30

78

hem Torki-ye Azerbaycani Yâd begirem / Azerbaycan Türkçesini Öğrenmek İstiyorum, Şems Yay., Tebriz; KENDOĞLU F. (1358), Veten Oğlu (Türki Şiirler Macmuası), Yay., Tebriz; KERİMİ H. (1358). Rengâreng I-VI (Şiir), Yay., Marağa; KERİMİ M. (1358), Edebiyat-e Bâstân-e Azerbaycan / Eski Azerbaycan Edebiyatı, Işık Yay., Tebriz; KUDS Yakub (1359), Atalar Sözü (Goftâr-i Niyâkan) I, Nevid Yay., Tahran; MAHZUN M.A. (1358), Hicran Hastası (Şiir), Yay., Tahran; MARAGEYİ Ohadiddin (1364), Mesnevi-ye Câm-i Cem / Câm-ı Cem Mesnevisi, çev: G. Begdili, H. Yûsifi, Tabiş Mat., Tebriz; MECİDZADE H, Türki Terâneler / Türkçe Türküler, Yay.; MEHDİ Hüseyin, Odlu Kılınç (Hikayeler), Sabir Yay., Tebriz; MEHMET BEGOV Davud, Terânehâ-ye Halk-e Azerbaycan / Azerbaycan Türküleri, Akt. Menije Alipur; MEHMET GULİZADE Celil (1357), Çend Dâstan /Birkaç Hikaye, çev. M. A. Ferzane, Ferzane Yay., Tahran; MENZURİ HAMNEYİ A. (1358), Mûş o Gorbe (Siçan ve Pişik) / Siçan ve Kedi, Yay., Tahran; MENZURİ HAMNEYİ A. (1362), Bohlûl-e Dânende Letîfeleri / Bilici Bohlul’un Fıkraları, Yay., Tahran; MENZURİ HAMNEYİ A. (1363), Aslî ve Kerem Destanı, Mocûdi Yay., Tahran; MENZURİ HAMNEYİ A. (1364), Muhabbet Destanları, Yârân Yay., Tebriz; MİŞOVLU M. (1356), Çerik Himâsesi I / Partizan Destanı (Şiir), Mutereggi İranlı Türk Rövşenfikrler Cemiyeti Neşriyesi; MUCAVİR SERABİ H. (1359), Kızıl Bulak (Şiir), Yay., Serab; MUHLİS Gulamrıza, Sâib Tebrîzî, Gazeller, Yay., Tebriz; MUHSİNİ Hasan (1364). Edeb Damcıları (Şiir), Sâhil Yay., Tebriz; NABDİL Ali Rıza (1358), Tülkü Kitabı (Bâznevisi-ye Mesnevi-ye Sâlebiyye-ye Bâgır Halhâli) / Tilki Kitabı (Bağır Halhâli’nin Sâlebiye Mesnevisinin Yeniden Yazılışı, Yay., Tebriz; NASİH ERDEBİLİ (1364), Ürek Aynası (Şiir), Sâhil Yay., Tebriz; NATİGİ [M.Mehdi İTİMAD] (1360), Gelinler Bezeği (Şiir), Haz.: Yahya Şeyda, Yay., Tebriz; NECDİ Samet (1358), Bahr-e Tavil, SAVAK Dilincen, Mehrgan Mat., Marağa; NİGABİ (1358), Bayatılar, Merkez-i Pehş-i Kitab-i Tebriz, Tebriz; NİGABİ (1358), Uşaglar Bağçasında, Gunçeler / Çocuklar Bahçesinde, Goncalar, Mehmet Yay., Tebriz; NÜSRET Bahtiyar, Kızıl Kan (Şiir), Yay.; OKTAY NABDİL A. (1357), Işık (Şiir), Rafat Yay., Tebriz; PENAHİ Abbas (1359), Hanım Nene (Şiir), Yay., Maku; PİFUN Mehmed (1361), Ferheng-e Azerbaycani-Farsî / Azerbay-canca-Farsça Sözlük, Neşri Daniş Yay., Tahran; PİŞEVERİ C. (1358), 21 Azer – Nutuklar ve Maka-leler, Ferzane Yay., Tahran; PUREKBER R., Berresi-ye Edebiyat-e Şefâhi-ye Azerbaycan / Azer-baycan Sözlü Edebiyatı Üzerine Araştıma , Behruz Yay., Tebriz; RAHİM Mehmet (1342), Kudret Nağmeleri (Şiir), Azerneşr Yay., Bakü; RENCDUZAN M. İbrahım (1363), Akan Bulaklar (Şiir), Elmehdi Yay., Tebriz; REZZAGİ Ekber (1363), Gülzâr-i Hüseyni (Şiir), 3. Baskı, Telim Yay.; RIZAYİ M, Hodâmuz-e Torki / Türkçe Kendi Kendine Öğrenme Kılavuzu, Lâle Yay., Tebriz; ROŞEN H (1358), Edebiyat-e Şefâhi-ye Merdom-e Azerbaycan / Azerbaycan Halkının Ssözlü Ede-biyatı, Yay.; S.C.F., Mokaleme-ye Mahfi-ye Şâh Bâ Hâharaş Eşref Pehlevi / Şah’ın Kız Kardeşi Eşref Pehlevi ile Gizli Sohbeti (Şiir), Yay.; SABAHİ Genceli (1357), Kartal, 2. Baskı, Ferzane Yay., Tahran; SABAHİ Genceli (1359), Hayat Facıalarından, Dünya Yay., Tahran; SABAHİ Genceli (1360), Şiirimiz Zamanla Adımlayır, Dünya Yay., Tahran; SABİR Ali Ekber, Mekteb Uşaklarına (Şiir), Yay.; SABİR Ali Ekber, Mekteb Uşaklarına Töhfe (Şiir), Deniz Yay., Tebriz; SABİR Ali Ekber (1360), Hop Hop Nâme, 2. Baskı, Ferzane Yay., Tahran; SABRİ Gulamhüseyin (1361), Yanıklı Nağmeler (Şiir), İnkılab Yay., Tahran; SADİK H., Govsi Tebrizi, Yay. Tahran; SADİK H. (1357), Sayalar, Tahran; SADİK H. (1360), Güneşli Veten Yaddaştları (Sefernâme), Yay., Tahran; SAFİ (1359), Külliyat-e Gencine-ye Hüseyni (Şiir), Firdevsi Yay., Tebriz; SAHİR Habib, Lirik Şiirler, Eyvaz Yay., Tahran; SAHİR Habib (1358), Seher Işıklanır (Şiir), Yay., Tahran; SAVALAN H.M. (1357), Apardı Seller Saranı (Şiir), Yay, Tahran; SEHEND B.G. (1358), Sazımın Sözü I-II (Şiir), Şems Yay., Tebriz; SELAHİ Umran (1361), Pencerden Daş Gelir (Şiir), Yay., Tahran; SE-LAMİ A. (1359), Eller Cırtdan Olacak (Şiir), Azer Yay., Tebriz; SERDARİNİYA Samed (1357), Yaddaşti Ber Tarihçe-ye Teatr-e Azerbaycan /Azerbaycan Tiyatrosunun Tarihine Dair Notlar , Ana Mat., Tebriz; SERDARİNİYA Samed (1360), Tarih-e Rûznâmeha ve Mecelleha-ye Azerbaycan I /

Gökdağ-Heyet, İran Türklerinde Kimlik Meselesi

79

Azerbaycan Gazete ve Dergilerinin Tarihi I, Dünya Yay., Tehran; SEYİD NEGEVİ Hamid (1361), Könül Derdi (Şiir), Behcet Yay., Tahran; SEYİDZADE Mirmehdi (1358), Koroğlu, Ferzane Yay., Tahran; SIHHAT Abbas (1358), Köç / Göç (Şiir), Şems Yay., Tebriz; SÖNMEZ K.M. (1358), Ağır İller (Şiir), Yay., Tebriz; SÖNMEZ K.M. (1358), İsa’nın Son Şamı (Şiir), Yay., Tebriz; ŞAHVERDİ Mehmet, Ganlı Torpak (Şiir), Risâlet Yay., Hoy; ŞEBÜSTERLİ M. (1358), Bağban El oğlu, Tûfan Yay., Tebriz; ŞEBÜSTERLİ M. (1974), Bahtı Yatmış (Manzume-ye Folklorik / Folklorik Manzuma), Yay.,ŞEHRİYAR M.H. (1358). Heyder Baba’ya Selam I-II, 2. Baskı, Hagigat Yay., Tebriz; ŞEMİDE Ahmet (1358). Azadlık Kahramanı Heyder Amoğlu, Yay., ŞEYDA Yahya ; Sejim Gulu, Dede Korkud Yay., Tebriz; ŞEYDA Yahya (1364), Edebiyat Ocağı (Antoloji-ye Şuarâ-ye Moaser-e Azerbaycan / Çağdaş Azerbaycan Şairlerinin Antolojisi), Yay., Tebriz; TABİ DİNİ TEBRİZİ M. H. (1360), Engelâb-e Ehl-e Yagin yâ Divan-e Tabi Din / Ehl-i Yakinin İnkılabı veya Tabi Din’in Divanı (Şiir), Yay.; TEBRİZİ Molla M. C. (1357), Tefrih-nâme-ye Lazemiyye-ye Hoca Molla Nesreddin / Nasrettin Hoca’nın Fıkraları, Firdevsi Yay., Tebriz; TEBRİZLİ Ali (1360), Dil ve Edebiyat, Atropat Yay., Tahran; TELİMHANLI (1357), Seçilmiş Türki Şiirler, Yukarı Kahramanlı Yay., Tebriz; TERLAN Haşım (1358), Alovlu Şiirler, Pûya Yay.; ULDUZ H. (1358), İmadeddin Nesîmî, Seçilmiş Eserleri, Yay., Tebriz; ULDUZ H., AĞÇAYLI H. (1361), Azerbaycan Gülüşü (Tanz-i Azerbaycan), Yay., Tebriz; VAHABZADE Bahtiyar (1363), Atılmışlar (Şiir), Erk Yay., Tebriz; VALEH (1364), Dadlı Sözler (Şiir), Sâhil Yay., Tebriz; VURĞUN Samed, Yada Sal Meni (Şiir), Yay.; YURDOĞLU M.H. (1358), Kurtuluş (Seçilmiş Eserler) I, Yay., Zencan; ZAMANİ Behmen (1358), Araz (Şiir), Azerbaycan Yay., Tebriz; ZAMANOV Abbas (1358), Sâbir ve Moaserîn-e U / Sâbir ve Onun Çağdaşları, çev. Esed Behrengi, Şems Yay., Tebriz; ZEHTABİ M.T. (1358), İran Türkçesinin Sarfi / Morfolojisi, Aramağan Yay., Tahran; ZEHTABİ M.T. (1359), Vayganlı Adem (Hayatı-Eserleri), Şebüster Yay., Tebriz; ZEHTABİ M.T. (1360). Ana Dilimizi Nece Yazak?, Yay., Tahran; ZE-HTABİ M. Şebüsteri, Pervânenein Sergüzeşti / Kelebeğin Hayat Hikayesi (Şiir), İran Mütereggi Türk Rövşenfikrler Cemiyeti; ZUHURİ Samed (1362), Şiir Sanatı İran Türkçe Edebiyatında, Safa Mat., Tebriz ;

bilig, Yaz / 2004, sayı 30

80

Kaynakça AFŞAR, İrec (1989), Zeban-e Farsi Der Azerbaycan I, II, Tahran: Mahmut Afşar

Vakfı Yay. AĞÇAYLI, A (1992), “Söhbet”, Varlık, Sayı 86: 34-36. AĞÇAYLI, A (1993), “Başı belâlı dilimiz”, Varlık, Sayı 87: 60-64. ASLANOV, Vagif (1994), “Özüme Yer Edim, Gör Sene Neyleyeceyem”,

Azerbaycan, 6 Yanvar, Bakü. BARUTÇU ÖZÖNDER, F. Sema (2002), İran ve Türkler, Kök Araştırmalar, 4:101-122 BAYIR, Emre (2001), “Tahran’da İkinci Raund: Reformculara Rağmen Reforma

Devam”, Stratejik Analiz, Sayı 15: 5-19. BLAGA, Rafael (1997), İran Halkları El Kitabı. CELİLOV, Feridun (2000), Azer Halkı, Bakü. CEMŞİDİ, Hüseyin (1994), “Mektup”, Varlık, Sayı 92: 102. CEVADİ, H., BAHADURİ, A. (1999), “Cenubi Azerbaycan’da Ana Dilinde

Eserlerin Çap ve Neşr Tarixi 3, Meşrûteden Sonra, Pehlevi Hakimiyeti ve De-mokrat Firgesi Dövrü”, Azerbaijan International, (7.1), Spring, USA.

ÇEHREGANİ, Mahmut Ali (2003), “Hedefimiz Milli Kültürümüze Sahip Çıkmak”, 2023, Sayı 14, Ankara.

DOERFER, G. (1969), “İran’daki Türk Dilleri”, TDAY-Belleten, Ankara: 1-2. ERDEBİLİ, Alirıza (2002), “20 Yaşında Bir Mekteb”, Varlık,

http://www.tribun.com (15.05.2002) Web (ağ) Sitesi. EROL, M. Seyfettin (2002), “İran’ın Orta Asya Politikası. Deneyimli Aktörün

Güvenlik Sorunu Ya Da Ava Giden Avlanır”, Stratejik Analiz, Sayı 28: 66-75. FERZANE, M.A. (1985), “Çeşmendâz-e Şe’r-e Mobârez-e Azerbaycan Der

Dôran-e Ehtenag”, Varlık, Sayı 1-2, Tahran. FERZANE, M.A. (1994), “Ana Dilimiz ve Milli Varlığımız Uğrunda

Mübarizeler Defterinden”, Varlık, Sayı 93: 78-79. GÜLDİKEN, Kadir (1998), “İran’da Yaşayan 33 Milyon Türkü Düşününüz”,

Azerbaycan, Sayı 322: 47-48. HESARİ, M. H (1996), “Folklor Yığmakda Gabagcıllar”, Varlık, Sayı 100: 49-56. HEYET, Cevad (1985), “20. Asırda Güney Azerbaycan Edebiyatı”, Varlık, Sayı

7-8, Tahran. HEYET, Cevad (1989), “Şehriyar”, Türk Dili ve Edebiyatı Araştırmaları

Dergisi, İzmir. HEYET, Cevad (1990), “İran ve Zebân-e Govmi”, Varlık, Sayı 78: 25-38. HEYET, Cevad (1993), “Azerbaycan’ın Türkleşmesi ve Azeri Türkçesinin

Teşekkülü”, Varlık, Sayı 87: 5-20. HEYET, Cevad (1998), “Varlık Yirmi Yaşında”, Varlık, Sayı 107, Tahran. HEYET, Cevad (2002), “Nasiyonalism ve Bastangerayi Der İran”, Varlık, Sayı

126-3: 20. HEYET, M. Rıza (1997), “Şairlerimiz Bizi ve Dilimizi Nece Adlandırırlar?”,

Gökdağ-Heyet, İran Türklerinde Kimlik Meselesi

81

Varlık, Sayı 105-2, Tahran. HEYET, M. Rıza (2000), “Alınma Kelimeler ve Tekliflerimiz”, Varlık, Sayı 115-

4: 54-60. HEYET, M. Rıza (2000), “Dr. Cevad Heyet’in Eserlerinin Bibliyografyası”,

Bıçak ve Galem, Bakü: Tahsil Yay. HEYET, M. Rıza (2000), “Varlık Dergisi ve Onun Görkemli Yaradıcısı”, Bıçak

ve Galem, , Bakü: Tahsil Yay. İran İsam Cumhuriyeti Anayasası, (1996), (çev. Abdullah Ünlü), İstanbul:

Evrensel Yay. İSMAYILOVA, Nezaket (1997), Varlıq Jurnalında Şimali Azerbaycan

Edebiyatının Neşri, Doktora Tezi, Nahçıvan Devlet Üniversitesi, Filoloji Fakültesi, Nahçıvan.

KAFKASYALI, Ali (2002), İran Türk Edebiyatı Antolojisi I-VI, Erzurum: Atatürk Üniversitesi Yay. Kanun-e Esasi-ye Cumhuri-ye Eslâmi-ye İran, (1991), Tahran: İran Kültür Ba-kanlığı Yay.

MEMMEDOVA, Pervane (2000), Varlık Jurnalında Edebiyat Meseleleri, Bakü: Elm Yay.

MUSTAFAYEV, V.K. (1991), “Cenubi Azerbaycanlıların Milli Şuuru, Bazı Geydler”, Cenubi Azerbaycan Tarihi Meseleleri, Bakü: 176-195.

NESİBZADE, Nesib (1997), İran’da Azerbaycan Meselesi, Bakü: Ay-Ulduz Yay. NUTKİ, Hamit (1979), “Ağaran Fecri Selamlarken...”, Varlık, Sayı 1: 17. NUTKİ, Hamit (1979), “Mesele-ye Ferheng-e Akvam-e Mohtelef-e İran ve Kanun-e Esasi Cumhuri-ye İslami”, Varlık, Sayı 2: 7-14. NUTKİ, Hamit (1986), “Ovsun”, Varlık, Sayı 85: 5. PURCEVADİ, Nesrullah 1366 (1987), Bâz Hem Derbâre-ye “İran-e Mazlum”,

Neşr-e Dâneş, sayı 6, s. 46-57, Tahran PURCEVADİ, Nesrullah 1366 (1987), “İran-e Mazlum”, Neşr-e Dâneş, Sayı 5

Murdad-Şehriver: 2-10. RESULZADE, M.E. (1993), İran Türkleri, (Hazırlayanlar: Yavuz Akpınar, İrfan M. Yıldırım, Selahattin Çağın), İstanbul: Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı. SAHİR, Habib (1979), “Terehhata Çok İnanma”, Varlık, Sayı 3: 50. SARAY, Mehmet (1999), Türk-İran İlişkileri, Ankara: Atatürk Araştırma

Merkezi Yay. SARIKAYA, Yalçın (2002), “Hatemi Döneminde İran’ın Dış Politikası,

Geleneksel Dış Politika İçin Atılım İmkanı mı?” 2023, Sayı 14, Ankara. SARRAFİ, A. (1999), “İran Türklerinin Dili ve Folkloru”, Varlık, Sayı 114-3: 60-71. SEHEND, Bulud Karaçurlu (1979), “Yasak”, Varlık, Sayı 1: 15. SHAFFER, Brenda (2001), “İran’da Azerbaycanlı Ortak Kimliğinin Oluşumu”,

(çev. Yalçın Sarıkaya), Azerbaycan, Sayı 339: 19-38. SHAFFER, Brenda (2002), “Azerbaycan Cumhuriyetinin Kuruluşu: İran’daki

bilig, Yaz / 2004, sayı 30

82

Azeriler Üzerindeki Etkisi”, Bağımsızlıklarının 10. Yılında Türk , (Editörler: Prof. Emine Gürsoy Naskalı, Erdal Şahin) Haarlem-Hollanda: SOTA Yay., s. 261-284.

SÜPHANDAĞLI, M. (1994), “Dert Menşeyinden Derman Ummayın”, Yol, Temmuz-Ağustos, Tahran.

SÜPHANDAĞLI, M., (1994), “Nâme-ye Sergoşâde-ye Yek Moselmân-e Ehl-e Torkiye Be Modir Mesûl-e Feslnâme-ye Varlık”, Keyhan Havayi, 31 Ağustos, Tahran.

TAGIYEVA, Ş., RAHİMOĞLU E. (1994), “Cevat Heyet Nede İttiham Olunur?”, Yeni Müsavat, 9 Dekabr, Bakü.

TAGIYEVA, Ş.A. (1991), “1978-79. İller İran İngilabından Sonra Cenubi Azerbaycan’da Milli Hüguglar Uğrunda Mübarize”, Cenubi Azerbaycan Tarihi Meseleleri, Elm Yay., Bakü, s. 143-175.

TAHİRZADE, Adalet (1992), Varlık Toplusu ve Ana Dili, (Akt. M. Rıza Heyet), Varlık, Sayı 84-1, Tahran. Tebriz Danişgahında Azerbaycan Türkçesi ve Edebi Dil Üzere Araşdırmalar Seminarı, (1987), Varlık, Sayı 63-2: 3-6 Türk Dili Yazı Kuralları- I. ve II. Ortografi Seminarının Aldığı Kararlar, (2001), (Haz. İbrahim Refref), Varlık, Sayı 120-1: 56-80.

UZUN, Enver, (2002), Güney Azerbaycan Basın Tarihi, Trabzon: Türk Ocağı Trabzon Şubesi Yay.

ÜTÜK, Kazım (2002), “Araftaki Ülke: İran”, 2023, Sayı 14: 8-15. YAŞAR, M.A. (1979), “Danışık Dili-Yazı Dili”, Varlık, Sayı 2: 3-7.

bilig Summer / 2004 Number 30: 51-84 © Ahmet Yesevi University Board of Trustees

Iranian Turks’ Identity Problem

Dr. Bilgehan A. GÖKDAĞ∗

M. Rıza HEYET∗∗

Abstract: This article includes Iran and Southern Azerbayjan's Turks' activities about knowing and protecting of their identities, specially in 20th century that is the period in which Turkish language is forbidden in Iran, Turkish press-publication life and the problems that Turkish intelecuals facing with them in Iran. This article, also prepares informations about Iranian Turks' publication of more than 30 magazines in late period and it evaluates more than 10 works' publication, whose subjects are about Turkish language, literature and history. Key words: Iranian Turks, Identity problems, Turkology, pres-publication's life, Varlik magazine.

∗ Kırıkkale University, Faculty of Arts and Science / KIRIKKALE [email protected] ∗∗ Ankara University, Faculty of Modern Turkish Language and Dialects / ANKARA [email protected]