radĠkal ve adimsal teknolojĠler ĠÇerĠklĠ … · dünya ekonomilerinin yeniden...

12
RADĠKAL VE ADIMSAL TEKNOLOJĠLER ĠÇERĠKLĠ ENDÜSTRĠLERDE BĠLGĠ EKONOMĠSĠ: TÜRKĠYE ENDÜSTRĠ ĠÇĠ TĠCARET ÖRNEĞĠ Recep KÖK * Nevzat ġĠMġEK ** Oğuz KARA *** Üzeyir AYDIN **** Özet Dünya ekonomilerinin yeniden şekillendirilmesi ve ülkelerin birbiriyle bütünleşmesinde, bilgi ve iletişim teknolojilerinin gelişmesinin yanı sıra ulusal ekonomiler açısından bilgi etkileşiminin yarattığı sinerji olgusu oldukça önemlidir. Bu çalışmada bilgi etkileşimini, bilgi ekonomileri çerçevesinde analiz edebilmek için özgün bir yaklaşım sergilenmiştir. Bu bağlamda, Türkiye’ye yönelik üç temel hipotez oluşturulmuştur. Bu hipotezlerden ilkine göre, Türkiye’nin adımsal teknolojiler içeren endüstrileri ile radikal teknolojiler içeren endüstrileri birbirlerine yakınsıyor ise endüstriyel üretim süreci, adımsal teknolojiler yönlüdür. İkincisine göre, Türkiye’nin adımsal teknolojiler içeren endüstrileri ile radikal teknolojiler içeren endüstrileri birbirlerine ıraksıyor ise endüstriyel üretim süreci, radikal teknolojiler yönlüdür. Üçüncü hipotez ise, belirtilen her iki hipotezin reddini içermektedir. Buna göre, adımsal ve radikal teknolojiler arasında bir ıraksama veya yakınsama mevcut değil ise bilgi ekonomileri durağan bir süreç izlemektedir. Türkiye’nin 1993-2000 dönemini açıklayan endüstriyel gelişme sürecinden yararlanılarak bu hipotezler sınanmıştır. Modele esas değişkenlerden biri endüstrilere yönelik teknolojik değişme; ikincisi ise Türkiye’nin OECD ülkeleri ile olan Endüstri-İçi Ticaret (EİT) endeksidir Analitik bulgular değerlendirildiğinde Türkiye açısından üçüncü hipotez doğrulanmıştır. Dolayısıyla Türkiye’de bilgi ekonomilerinin durağan bir süreç izlediği sonucuna ulaşılmıştır. Abstract INFORMATION ECONOMY IN THE INDUSTRIES CONSISTING RADICAL AND GRADUAL TECHNOLOGIES : AN EXAMPLE OF TURKEY INDUSTRY COMMERCE The synergy phenomenon is very important created with information interaction reforming the economies of world and unifying countries with each other developing technologies of communication in the points of international economies besides the development of information and communication technology. In this study, to be able to make an analysis of information interaction under the framework of information economies a typical approach has been applied. In this context, three hypothesis have been composed for Turkey. According to first hypothesis, both the industries including Turkey’s gradual steps on technology and industries of radical technology become closer with each other. If so ,industrial productivity can be accepted as a gradual step of technology. According to second hypothesis, both the industries including Turkey’s gradual step on technology and industries of radical technology become distant with each other. If so, the industrial productivity can be accepted as radical technology. The third hypothesis reject both of the two hypothesis. According to third one if there is not any closer or distant relation between gradual and radical technologies the information economies follow a stable process. These hypothesis which clarify period of Turkey 1993-2000 with the help of industrial development process have been tested. One of the model base variable is the change of industrial technology and the second is the focal point between OECD countries and Industry Commerce (EIT) connecting to Turkey. The third hypothesis has been verified for Turkey. Therefore it has been resulted that the information economies in Turkey follow a stable duration. 1. Bilgi Toplumuna GeçiĢ Teknolojik geliĢmelerin hızı ve toplumsal dokuya sirayet etme derecesindeki yoğunlaĢma yaklaĢık 18. yüzyıldan bu yana biçimlenen modern dünyayı insanlığın daha önceki * Prof.Dr., Dokuz Eylül Üniversitesi, Ġ.Ġ.B.F., Ġktisat Bölümü, [email protected] ** Yard.Doç.Dr., Dokuz Eylül Üniversitesi, Ġ.Ġ.B.F., Ġktisat Bölümü, [email protected] *** ArĢ.Gör., Dokuz Eylül Üniversitesi, Ġ.Ġ.B.F., Ġktisat Bölümü, [email protected] **** ArĢ.Gör., Dokuz Eylül Üniversitesi, Ġ.Ġ.B.F., Ġktisat Bölümü, [email protected]

Upload: others

Post on 18-Oct-2020

7 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: RADĠKAL VE ADIMSAL TEKNOLOJĠLER ĠÇERĠKLĠ … · Dünya ekonomilerinin yeniden şekillendirilmesi ve ülkelerin birbiriyle bütünleşmesinde, bilgi ve iletişim teknolojilerinin

RADĠKAL VE ADIMSAL TEKNOLOJĠLER ĠÇERĠKLĠ ENDÜSTRĠLERDE BĠLGĠ

EKONOMĠSĠ: TÜRKĠYE ENDÜSTRĠ ĠÇĠ TĠCARET ÖRNEĞĠ

Recep KÖK*

Nevzat ġĠMġEK**

Oğuz KARA***

Üzeyir AYDIN****

Özet

Dünya ekonomilerinin yeniden şekillendirilmesi ve ülkelerin birbiriyle bütünleşmesinde, bilgi ve iletişim

teknolojilerinin gelişmesinin yanı sıra ulusal ekonomiler açısından bilgi etkileşiminin yarattığı sinerji olgusu

oldukça önemlidir. Bu çalışmada bilgi etkileşimini, bilgi ekonomileri çerçevesinde analiz edebilmek için özgün

bir yaklaşım sergilenmiştir. Bu bağlamda, Türkiye’ye yönelik üç temel hipotez oluşturulmuştur. Bu hipotezlerden

ilkine göre, Türkiye’nin adımsal teknolojiler içeren endüstrileri ile radikal teknolojiler içeren endüstrileri

birbirlerine yakınsıyor ise endüstriyel üretim süreci, adımsal teknolojiler yönlüdür. İkincisine göre, Türkiye’nin

adımsal teknolojiler içeren endüstrileri ile radikal teknolojiler içeren endüstrileri birbirlerine ıraksıyor ise

endüstriyel üretim süreci, radikal teknolojiler yönlüdür. Üçüncü hipotez ise, belirtilen her iki hipotezin reddini

içermektedir. Buna göre, adımsal ve radikal teknolojiler arasında bir ıraksama veya yakınsama mevcut değil ise

bilgi ekonomileri durağan bir süreç izlemektedir.

Türkiye’nin 1993-2000 dönemini açıklayan endüstriyel gelişme sürecinden yararlanılarak bu hipotezler

sınanmıştır. Modele esas değişkenlerden biri endüstrilere yönelik teknolojik değişme; ikincisi ise Türkiye’nin

OECD ülkeleri ile olan Endüstri-İçi Ticaret (EİT) endeksidir Analitik bulgular değerlendirildiğinde Türkiye

açısından üçüncü hipotez doğrulanmıştır. Dolayısıyla Türkiye’de bilgi ekonomilerinin durağan bir süreç izlediği

sonucuna ulaşılmıştır.

Abstract

INFORMATION ECONOMY IN THE INDUSTRIES CONSISTING RADICAL AND GRADUAL

TECHNOLOGIES : AN EXAMPLE OF TURKEY INDUSTRY COMMERCE

The synergy phenomenon is very important created with information interaction reforming the economies of

world and unifying countries with each other developing technologies of communication in the points of

international economies besides the development of information and communication technology. In this

study, to be able to make an analysis of information interaction under the framework of information

economies a typical approach has been applied. In this context, three hypothesis have been composed for

Turkey. According to first hypothesis, both the industries including Turkey’s gradual steps on technology and

industries of radical technology become closer with each other. If so ,industrial productivity can be accepted

as a gradual step of technology. According to second hypothesis, both the industries including Turkey’s

gradual step on technology and industries of radical technology become distant with each other. If so, the

industrial productivity can be accepted as radical technology. The third hypothesis reject both of the two

hypothesis. According to third one if there is not any closer or distant relation between gradual and radical

technologies the information economies follow a stable process.

These hypothesis which clarify period of Turkey 1993-2000 with the help of industrial development process

have been tested. One of the model base variable is the change of industrial technology and the second is the

focal point between OECD countries and Industry Commerce (EIT) connecting to Turkey. The third

hypothesis has been verified for Turkey. Therefore it has been resulted that the information economies in

Turkey follow a stable duration.

1. Bilgi Toplumuna GeçiĢ

Teknolojik geliĢmelerin hızı ve toplumsal dokuya sirayet etme derecesindeki yoğunlaĢma

yaklaĢık 18. yüzyıldan bu yana biçimlenen modern dünyayı insanlığın daha önceki

* Prof.Dr., Dokuz Eylül Üniversitesi, Ġ.Ġ.B.F., Ġktisat Bölümü, [email protected]

** Yard.Doç.Dr., Dokuz Eylül Üniversitesi, Ġ.Ġ.B.F., Ġktisat Bölümü, [email protected]

*** ArĢ.Gör., Dokuz Eylül Üniversitesi, Ġ.Ġ.B.F., Ġktisat Bölümü, [email protected]

**** ArĢ.Gör., Dokuz Eylül Üniversitesi, Ġ.Ġ.B.F., Ġktisat Bölümü, [email protected]

Page 2: RADĠKAL VE ADIMSAL TEKNOLOJĠLER ĠÇERĠKLĠ … · Dünya ekonomilerinin yeniden şekillendirilmesi ve ülkelerin birbiriyle bütünleşmesinde, bilgi ve iletişim teknolojilerinin

evrelerinden ayıran belli baĢlı özellikler arasındadır. Masuda, Thomas Newcomen tarafından

1708 yılında icat edilen ve 1775 yılında James Watt tarafından geliĢtirilen buhar motorundan,

1937 yılında kullanılmaya baĢlanan ilk jet motorlu uçağa kadar olan süreci “güç üreten motor

devrimi” olarak adlandırmaktadır. Bu süreç 229 yıllık bir dönemi kapsamaktadır. Oysa yenilik

iktisadının temel bileĢenlerinden biri olan enformatik devrimde bu süreç daha da kısalmıĢtır.

ENIAC adı verilen ilk vakum tüplü birinci kuĢak bilgisayar 1946 yılında, ikinci kuĢak

transistorlu bilgisayarlar 1956 yılında, bütünleĢik devreleri kullanan üçüncü kuĢak

bilgisayarlar 1965 yılında, mikro iĢlemcili bilgisayarlar ise 1973 yılında geliĢtirilmiĢtir.

Dördüncü kuĢak bilgisayarların ise 1983 yılından itibaren geliĢtirildiğini göz önünde

bulundurduğumuzda bu sürecin toplam olarak sadece 37 yıllık bir dönemi kapsadığı

görülmektedir (Törenli; 2004;38). Bu biçimdeki teknolojik yeniliklerin zamanla üretim

süreçlerine artan bir boyutta uyarlanması aynı zamanda tüketim toplumu olarak da tarif edilen

modern dünyanın iktisadi, siyasi ve sosyolojik açıdan adeta bir metamorfoza uğramasına yol

açmıĢtır. Modern dünyanın yaĢadığı değiĢim ekonomik bağlamı itibariyle yenilik iktisadı

üzerinde biçimlenmekte, yenilik iktisadı da bilgi temelli olarak geliĢim göstermektedir

(Doğan; 2006:215).

Söz konusu geliĢmeler birçok sosyal bilimci tarafından uzun zamandan bu yana bilgi toplumu

ya da enformasyon toplumu kavramlarıyla açıklanmaktadır. Alanında profesyonelleĢmiĢ

uzmanlar ve bu uzmanların bilimsel yöntemlerinin hâkim olduğu, bilginin üretildiği ve bir

üretim faktörü olarak üretim süreçlerinde kullanıldığı bilgi ekonomisi yenilik iktisadının

esasını oluĢturmaktadır. Yenilik Ġktisadı, toplumun ve organizasyonların bilginin üretimi,

dağılımı ve tüketiminde kaynakları nasıl tahsis ettiğini inceleyen bir disiplindir. Bu disiplin,

ekonomik bir mal olarak ele alınan bilginin, üretim ve dağılımında tarihsel ve kurumsal

koĢulları anlamaya, ekonomi içindeki süreç ve ilerlemeleri belirlemeye odaklanır (Foray,

2004). Bilginin ekonomi içindeki konumu ve etkilerini açıklamayı amaçlar. Bu amaç

doğrultusunda, diğer ekonomik veya ekonomi dıĢı alanlardan ödünç aldığı teori ve kavramları

kullanır. Bu alanlar: makro ve mikro ekonomi, yenilik ekonomisi, politik iktisat, sosyal

ekonomi, kamu ekonomisi, evrim ekonomisi, çevre ekonomisi, yönetim bilimleri ve biliĢim

bilimi olarak sıralanabilir (eKnowledge Center 2005).

Ancak teknoloji her ne kadar önemli bir değiĢken olarak kabul edilse de özellikle 20. yüzyıla

kadar iktisatçılar tarafından temel bir parametre olarak kabul edilmemiĢtir. Örneğin

Ricardo’nun büyüme modelinde, rant ve ücret ödemelerinden arta kalan toplam hasılanın

azalarak artması nedeniyle belirli bir eĢikten sonra giriĢimcilerin elde ettikleri karların

sıfırlanması sonucu gerçekleĢmesi kesin olan “kıyamet günü” teknolojik ilerlemeler sayesinde

bir süreliğine ertelenecek ancak bu durum bütünüyle giderilemeyecektir. Oysa daha sonra

geliĢtirilen modellerde teknoloji bir değiĢken olarak analize dâhil edilmiĢtir. Bu modellere

göre teknoloji ve üretim arasında sıkı bir iliĢki vardır. Üretimde verimin yükselmesi ve

maliyetin düĢmesi ancak teknolojik yeniliklerin uygulamaya koyulmasıyla olasıdır. J.

Schumpeter baĢta olmak üzere birçok iktisatçı teknolojik yeniliklerin üretim artıĢında ve

ekonomik geliĢmede oynadığı rolün önemine değinmiĢtir (Acar; 2002; 45–46).

Solow modelinde teknoloji değiĢkeni “iĢgücü artıĢlı” ya da “ Harrod - nötr” diye

tanımlanmaktadır. Buna göre dıĢsal bir değiĢken olarak kabul edilen teknoloji, ekonomiye

otomatik olarak birdenbire giren ve ekonominin diğer unsurlarından bağımsız, “cennetten

düĢen bir meyve” gibidir. Örneğin bir birim iĢgücü, teknoloji düzeyi daha ileri olduğunda

daha üretkendir (Jones; 2001; 33). Teknolojik ilerlemelerin ve özellikle buna bağlı ekonomik

büyüme sürecinin, ekonominin içsel bir sonucu olduğunu belirleyen içsel büyüme teorileri ise,

büyümenin model dıĢı bırakılan ve kendiliğinden oluĢtuğu varsayılan teknolojik geliĢmeler

sonucu gerçekleĢtiğini varsaymak yerine teknolojik ilerlemelerin arkasındaki ekonomik

güçleri anlamaya çalıĢmaktadır. Bu modelin önemli katkılarından biri karını maksimize

Page 3: RADĠKAL VE ADIMSAL TEKNOLOJĠLER ĠÇERĠKLĠ … · Dünya ekonomilerinin yeniden şekillendirilmesi ve ülkelerin birbiriyle bütünleşmesinde, bilgi ve iletişim teknolojilerinin

etmeye çalıĢan firmaların “daha iyi fare kapanları” yapmaya çalıĢtıkça teknolojik

ilerlemelerin ortaya çıktığının farkına vardıklarını belirlemiĢ olmasıdır (Jones; 2001; 91). Bu

örneklerden de görülebileceği üzere 20. yüzyılda teknolojinin baĢlı baĢına bir üretim faktörü

biçimine gelmesi bu unsurun iktisatçıların modellerinde taĢıdığı ağırlığın artmasına neden

olmuĢtur.

Bu geliĢmeler beraberinde dünya ekonomileri arasında; çığır açan yepyeni buluĢlar ile

teknoloji üretebilen ve kullanabilen Radikal Teknolojiler, yaparak öğrenme sürecinden

hareketle var olan teknolojileri adım adım iyileĢtiren Adımsal Teknolojiler olmak üzere bir

ayrım yarattı. Bunun sonucunda teknolojiyi içselleĢtiren ve onu üretim süreçlerine

uyarlayabilen ekonomilerle, teknolojiyi dıĢsal bir faktör olarak değerlendiren ekonomiler

arasında giderek daha büyük uçurumlar oluĢmaya baĢlamıĢtır.

Bu ayrım, ekonomi ve toplumda öne çıkmakla kalmamıĢ; tüm diğer alanların iĢleyiĢ ve

yapılanıĢında önemli değiĢimlere yol açıĢtır (Erkan, 1998:73). Teknolojideki bu geliĢmeler,

özellikle Japonya ve ABD gibi geliĢmiĢ ekonomilerin sektör yapılarında hızlı bir değiĢimi

yarattı. Teknoloji üretiminde öncü ülkelerde, ekonomi ve toplum yeniden yapılanma sürecine

girerken; iki kutuplu Dünyanın o güne kadar kapalı toplum yapısına sahip Sovyet Sistemi de,

değiĢim, açıklık ve yeniden yapılanma sürecine girmiĢtir. BaĢka bir deyiĢle radikal

teknolojinin tetiklediği yeniden yapılanma ve sosyal süreçler, yeni toplumsal ve politik

devrimlerin devreye girmesine eĢlik etmiĢtir.

Ekonomik alanda gerçekleĢtirilen hız ve yeniliğe dayalı teknolojilere ayak uyduramayan

sektörlerin rekabeti gerilerken; hız ve yeniliği yakalayan sektörlerin verimlilik artıĢına bağlı

olarak rekabetinin arttığı görülmektedir. Çünkü, her teknolojik yenilik daha etkin bir üretim

sürecini devreye sokarken, yeniliklerin en çok yaĢandığı ekonomik sektörde verimlilik

artarak, fiyatlar ucuzlamıĢtır. Örneğin, elektronik alanında bu geliĢme net olarak gözlenmiĢtir

(Effendy, 2002:3). Ayrıca verimlilik artıĢı bir yandan üretilen yeni teknolojileri içselleĢtirme

ve emme kapasitesi (absorbtive capacity) ile yakın iliĢkisi bulunurken, diğer yandan yeni

teknolojiler ve yenilikler, nitelikli iĢgücü ve entelektüel sermayeye dayanmaktadır. Bu

nedenle ekonomik alanda, eğitim, danıĢmanlık ve yeniden yapılanma gibi alanlarda sunulan

hizmetlerle verimlilik artıĢında sıçramalar yaĢanmıĢtır.

2. Teknolojik Yenilik Olgsu ve Endüstriyel Teknoloji Ayrımı

Teknolojik yenilik ve üretim sistemlerinin sınıflandırılması literatürde farklı açılardan ele

alınmıĢtır. Bir kısım çalıĢmalar sınıflandırma yapmaktan kaçınmakta, her bir sistemi

özgün kabul etmekte ve ülke bazında değerlendirmeler yapmaktadır (Albert, 1991).

Amable, teknolojik yenilik ve üretim sistemlerini; (1) A.B.D., Ġngiltere, Avustralya, Kanada

gibi ülkelerin örnek oluĢturduğu piyasa mekanizmasına dayalı sistemler, (2) Ġskandinav

ülkelerinin temsil ettiği sosyal demokrat sistemler, (3) Japon ekonomisinin en büyük örneğini

oluĢturduğu mezokorporatist sistemler ve (4) Almanya, Hollanda, Fransa gibi Avrupa Birliği

içerisinde yer alan sistemleri tanımlayan Avrupa Sistemleri olmak üzere ayrıĢtırmıĢtırlar

(Amable, 2000;669-676). Diğer yanda, Hall ve Soskice, teknolojik yenilik ve üretim

sistemlerini (1) piyasa mekanizmasına dayalı serbest piyasa sistemleri ve (2) yönlendirilmiĢ

piyasa sistemleri olmak üzere iki kutupta sınıflandırmaktadırlar (Hall and Soskice, 2001: 17-

33). Bu çalıĢmada da Hall ve Soskice’in yaklaĢımı benimsenmekte/kapitalizmin iki kutupsal

formunun ortaya çıkardığı teknolojik yenilik ve üretim sistemleri ele alınmaktadır.

Serbest piyasa ekonomisi formunda piyasa ekonomilerine ait politika tercihleri ve örgütlenme

yapısı kurumsal yapılanmaya paralel olarak kendiliğinden oluĢmaktadır. Piyasa ekonomisine

iĢlerlik kazandıran, “sözleĢme serbestliği”, “özel mülkiyet” hakkı, “piyasalara serbest giriĢ-

çıkıĢ” ve “rekabetçi piyasa mekanizması” ilkeleri, kurumsal yapının ana bileĢenleri olarak

bilinir (Hall ve Soskice, 2001: 55). Fiyat mekanizmasının serbest iĢleyiĢiyle uyumlu olmayan

Page 4: RADĠKAL VE ADIMSAL TEKNOLOJĠLER ĠÇERĠKLĠ … · Dünya ekonomilerinin yeniden şekillendirilmesi ve ülkelerin birbiriyle bütünleşmesinde, bilgi ve iletişim teknolojilerinin

yönlendirilmiĢ piyasa ekonomisin de ise piyasa yetersizliklerine (market imperfections) vurgu

yapılmakta üretim, tüketim ve bölüĢüm faaliyetleri etkinliğinin devlet müdahalesiyle

gerçekleĢebileceği (ikinci en iyi) düĢünülmektedir. YönlendirilmiĢ piyasa ekonomilerinin

kurumsal çerçevesi, “sınırlandırılmıĢ ve yaygın mülkiyet” ile “sosyal devlet düzeni ve

demokratik planlama ilkeleri” üzerine kurulmaktadır (Hall ve Soskice, 2001: 90).

Serbest piyasa ekonomilerine özgü kurumsal yapıların ortaya çıkardığı teknolojik yenilik ve

üretim sistemleri, hızlı teknolojik değiĢim ve radikal teknolojik yenilik türlerinin yaygın olduğu

sistemlerdir. Radikal teknolojiye dayalı üretilen malların gerektirdiği kurumsal yapının

Serbest Piyasa Ekonomileri tarafından sağlanması nedeniyle serbest piyasa ekonomileri

olarak bilinen ABD, Ġngiltere, Kanada, Ġrlanda, Yeni Zelanda, Avusturalya gibi ülkeler

radikal teknolojiye dayalı üretilen malların üretimine daha elveriĢlidir.

Radikal yeniliklere dayalı yüksek teknoloji malları, genelde serbest piyasa sistemlerinin

uzmanlaĢtığı sektörlerdir. Radikal yenilik, telekomünikasyon sektöründe uydu haberleĢmenin

ortaya çıkması, biokimya, ilaç sanayi, bilgisayar, yazılım gibi, aniden ve önemli teknolojik

geliĢmeler ve buluĢlar sonucu ortaya çıkmakta olup söz konusu endüstrileri içermektedir.

Buna karĢın, Adımsal teknolojiye dayalı üretilen malların gerektirdiği kurumsal yapının

sağlanması nedeniyle, YönlendirilmiĢ piyasa ekonomileri olarak bilinen Avusturya, Belçika,

Danimarka, Finlandiya, Ġzlanda, Almanya, Japonya, Hollanda, Norveç, Ġsveç, Ġsviçre gibi

ülkeler adımsal teknolojiye dayalı malların üretimine daha elveriĢlidir (Hall ve Soskice, 2001:

90). Adımsal Yenilikler, varolan teknolojilerin adım adım iyileĢtirilmesini ifade

etmekte olup yaparak öğrenme sürecine dayanmaktadır. Otomativ, Organik Kimya, Makine-

Teçhizat gibi Orta-Yüksek teknoloji endüstrilerini içermektedir.

3. Endüstriyel Teknolojiler ve Rekabet Gücü ĠliĢkisi

Mal ve hizmet piyasalarında fiilen rekabet eden iĢletmelerin rekabet gücünü belirleyen

unsurlar esas olarak iĢletmelerin sınırları içerisinde faaliyet gösterdikleri ülkelerin de ulusal

rekabet güçlerini belirlemektedir. Porter (1990); ülke rekabet gücünün temel belirleyicisi

olarak "ulusal verimlilik" (national productivity) kavramını ele almakta ve verimliliği

belirleyen faktörleri dört ana baĢlık altında sınıflandırmaktadır; (1) Arz koĢulları, (2) Talep

koĢulları, (3) Bağlı endüstrilerin rekabet gücü, (3) Firma stratejisi, yapısı ve rekabet anlayıĢı.

Arz koĢullarını; emeğin yapısı, entelektüel sermayenin varlığı, sermaye birikimi ve altyapı

belirlemektedir. Talep koĢullarını belirleyen etkenler içerisinde ise yurt içi talebin büyüklüğü

ve itici gücüdür. Bu kapsamda, talep yanlı politikalarla ürün yeniliğini teĢvik eden talebin

geliĢimi de önem kazanmaktadır. Tedarikçilerin ve diğer bağlı endüstrilerin varlığı ve

uluslararası rekabet gücü de firmaların uluslararası alanda rekabet gücünü artırıcı faktörler

olarak ortaya çıkmaktadır. Son olarak, iĢletmelerin kuruluĢu, kurumsal yapısı ve iĢleyiĢini

konu alan yasal düzenlemeler ve ulusal piyasalarda rekabeti düzenleyen rekabet politikaları,

verimliliği ve uluslararası rekabet gücünü etkilemektedir (Porter, 1990;73-93)

Kök ve DeliktaĢ, verimliliğin temel belirleyicilerini ele alırken üretim faktörlerinin özgün

yapıları kadar faktörler arasındaki tamlaĢmanın ve bütünleĢmenin de önemine_dikkati

çekmektedirler. Verimliliğin temel belirleyicilerinden sermaye, emek ve yatırımlar kadar,

üretim faktörleri arasındaki etkileĢimi ortaya koyan stratejik yaklaĢımlara da vurgu

yapılmaktadır (Kök, DeliktaĢ, 2003;36-38)

Ulusal ekonomilerin rekabet gücünü ve dünyadaki konumunu belirlemek için çeĢitli

çalıĢmalar yapılmaktadır. Bunlardan birisi Dünya Rekabet Yıllığı’dır (World Competitiveness

Yearbook). Bu rapora göre Türkiye’nin uluslararası rekabet gücü giderek gerilemektedir.

1994 yılında 29. sırada yer alan Türkiye, 2001 yılında 44. sıraya gerilemiĢtir. Uluslararası

rekabet gücü sıralamasında 1996’da Türkiye’nin gerisinde yer alan Portekiz, Yunanistan,

Page 5: RADĠKAL VE ADIMSAL TEKNOLOJĠLER ĠÇERĠKLĠ … · Dünya ekonomilerinin yeniden şekillendirilmesi ve ülkelerin birbiriyle bütünleşmesinde, bilgi ve iletişim teknolojilerinin

Brezilya, Meksika, Polonya, Macaristan ve Güney Afrika 2001 yılında Türkiye’nin önüne

geçmiĢtir.

Türkiye’nin uluslararası rekabet gücü konumunu gösteren bir baĢka çalıĢma da Dünya

Ekonomik Forumu’nun, ulusal ekonomiler için 2001 yılından bu yana her yıl yayınladığı

Küresel Rekabet Gücü Raporu (Global Competitiveness Report) dur. Küresel Rekabet Gücü

Raporu, temelde Büyüme Rekabet Gücü Endeksine (Growth Competitiveness Index) ve Özel

Sektör Rekabet Gücü Endeksine (Business Competitiveness Index) dayandırılmaktadır. Söz

konusu çalıĢmada rekabet gücünün belirlenmesinde; ülkelerin makro ekonomik kalitesi, kamu

kurumlarının kalitesi ve teknolojik hazırlılık derecesi faktörleri esas alınmaktadır. 2006 yılı

Küresel Rekabet Gücü raporunda ülkelerin rekabet güçlerinin değerlendirilmesinde daha

kapsamlı bir araç olan Küresel Rekabet Endeksi (Global Competitiveness Index – GCI)

kullanılmaya baĢlanmıĢtır. Bu endeks, Dünya ekonomisindeki değiĢimleri ve iĢ ortamındaki

karmaĢıklığı, ekonomik kalkınmayı etkileyen unsurları dikkate alarak geliĢtirilmiĢtir. Dünya

Ekonomik Formu’nun 125 ülkeyi kapsayan 2006 yılı Küresel Rekabet Raporu’nda Ġsviçre ilk

kez birinci sıraya yükselmiĢtir (WEF, 28.08.2006). Bu ülkenin birinci sıraya yükselmesinde

sağlam kurumsal ortamı, teknolojik yenilikte yakaladığı yüksek düzeyi, bilimsel araĢtırma

için geliĢmiĢ bir altyapısı, Ģirketlerin AR-GE’ye önem vermeleri, fikri mülkiyet korumasının

güçlü ve ülkenin kamu kurumlarının Ģeffaf ve istikrarlı olması etkili olmuĢtur. Türkiye,

Dünya Ekonomik Forumu’nun Küresel Rekabet Endeksi (GCI) sıralamalarında 12 basamak

birden çıkarak 59. sıraya yükselmiĢtir. Türkiye’nin performansının artmasında, Avrupa Birliği

ile daha yoğun iĢbirliği bağlamında yaptığı siyasi reformlar gösterilmektedir

UNIDO tarafından 2002 yılında yayınlanan Rekabetçi Sanayi Performansı Endeksi, Türkiye

sanayiinin uluslararası rekabet gücünün 1985–1998 dönemindeki değiĢimi göstermektedir.

Söz konusu raporda, 1985 yılında 36. sırada yer alan Türkiye, 1998 yılında 38. sıraya

gerilemiĢtir. Bu raporda ülkeler, ihracat sıralamasında; ileri teknoloji ürünü, orta düzeyde

teknoloji ürünü, düĢük teknoloji ürünü ve doğal kaynaklara bağlı düĢük teknoloji ürünü

ihracatı yapan ülkeler olmak üzere dört ayrı grupta değerlendirilmiĢtir. Bu sınıflamada

Türkiye düĢük teknoloji ürünü ihracatı yapan ülkeler arasında yer almıĢtır.

Türkiye’nin imalat sanayi rekabet gücü açısından değerlendirildiğinde ise, katma değere göre

sıralamada 1985’te 43. sıradan 39’a yükselirken, imalat sanayi ihracatında 39. sıradan 45.

sıraya gerilemiĢtir. 1980- 1999 döneminde Türkiye’nin imalat sanayi katma değeri artıĢı yıllık

ortalama % 10 oranında gerçekleĢmiĢtir. Buna karĢılık aynı dönemde istihdam artıĢı % 3,5

düzeyinde gerçekleĢmiĢtir. Ġstihdam artıĢının sınırlı olmasına karĢın sermaye stokundaki artıĢ

hızı dönemin baĢlangıcında % 3’ler düzeyinden özellikle 1990’ların ikinci yarısından itibaren

giderek artarak % 10’a kadar yükselmiĢtir. Bu durum Türkiye’nin son yıllarda rekabet gücünü

ucuz emeğe dayalı yapıdan, sermaye yoğun yapıya dönüĢtürmeye baĢladığını göstermektedir.

Ġncelenen dönemde (1980–1999) Türkiye imalat sanayi verimlilik açısından bakıldığında

emek verimliği yılda ortalama % 6,6, toplam faktör verimliliği ise % 4,4 oranında artmıĢtır.

Türkiye’de imalat sanayi rekabet gücünün bir değerlendirmesi yapıldığında; genellikle katma

değeri düĢük olan, hammaddeye dayalı ürünlerde yoğunlaĢtığı, Türkiye’nin rekabet avantajına

sahip olduğu hazır giyim, tekstil, demir çelik, tuğla, kiremit çimento gibi ürün gruplarının

değeri ve bilgi içeriği düĢük olan sanayilerden oluĢtuğu gözlenmektedir. Tekstil sektörüne

iliĢkin bulgular, Kök ve Çoban tarafından yapılan, 1989 - 2001 dönemini içeren araĢtırma

sonuçları ile de benzerlik göstermektedir. Ancak, Türkiye, bu ürünlerde pazara giriĢ

engellerinin düĢük ve teknolojisi basit ve kolayca taklit edilebilmeleri nedeniyle baĢta Çin ve

Hindistan olmak üzere rakip ülkelerin tehdidi altındadır. (Erkan, Uysal, Çetinkaya, ġanlısoy,

BaĢer, AfĢar, Aydın, 2007;130).

Page 6: RADĠKAL VE ADIMSAL TEKNOLOJĠLER ĠÇERĠKLĠ … · Dünya ekonomilerinin yeniden şekillendirilmesi ve ülkelerin birbiriyle bütünleşmesinde, bilgi ve iletişim teknolojilerinin

4. DeğiĢkenlerin Tanımı ve Veri Kaynakları

ÇalıĢma Türkiye’nin radikal ve adımsal teknoloji içeren endüstri içi ticaret ve verimlilik

verilerini referans almakta ve 1993-2000 dönemini kapsamaktadır. AĢağıdaki modellerde

değiĢken olarak kullanılan endüstri-içi dıĢ ticaret ve verimlilik değiĢkenleri aĢağıdaki Ģekilde

hesaplanmıĢtır.

Türkiye’nin ISIC Revize 3 sınıflamasındaki endüstriler düzeyinde OECD ile endüstri-içi dıĢ

ticareti, standart Grubel ve Lloyd endeksi (1971, 1975) ile hesaplanmıĢtır. DıĢ ticaret

yazınında endüstri-içi dıĢ ticareti ölçme amacıyla çeĢitli yöntemler geliĢtirilmesine

rağmen(ġimĢek (2005) pek çok çalıĢma, endüstri-içi dıĢ ticareti ölçmek için bu endeksi tercih

etmektedir:

100)(

İİ

İİİİ

İMX

MXMXB

Endeks aĢağıdaki Ģekilde de gösterilmektedir:

İ

İİ

İİ

İA

MX

MXB

11001

Burada da Xi ve Mi sırasıyla i endüstrisindeki ihracat ve ithalatı; Bi EĠT’in toplam ticaret

içindeki yüzdesel payını göstermektedir. Her iki ölçüm de 0 ile 100 arasında değiĢmektedir. Bir

endüstride ihracat ithalata eĢit ise söz konusu endüstride, EĠT'in tam olduğu anlamında Bi=100;

eğer endüstri ihracat yaparken hiç ithalat yapmıyorsa (ya da tam tersi), söz konusu endüstride

EĠT'in olmadığı anlamında Bi=0 olacaktır. Açıktır ki, ihracat ve ithalat rakamları birbirine

yaklaĢtığında Bi’nin değeri 100'e yaklaĢacak ve EĠT'in toplam dıĢ ticaret içindeki payı artacaktır

(vice versa) (Grubel ve Lloyd, 1971; 496 ve 1975; 20-21).

ÇalıĢmadaki ISICR(Rev.3) düzeyindeki endüstrilerin toplam faktör verimliliklerindeki(TFV)

değiĢme değiĢkenin Malmquist toplam faktör verimliliği endeksi kullanılarak elde edilmiĢtir.

Bu endeks, ortak teknolojiye göre her bir veri noktasının farklarının (uzaklıklarının) oranlarını

hesaplayarak, farklı zamana ait iki veri noktası arasındaki TFV'ndeki toplam değiĢmeyi

ölçmektedir. Uzaklık fonksiyonu kâr maksimizasyonu veya maliyet minimizasyonu gibi

herhangi bir davranıĢsal varsayım gerektirmeden, birden fazla çıktı ve girdinin söz konusu

olduğu durumlarda üretim teknolojisini belirleyebilmektedir. Uzaklık fonksiyonları yalnızca

girdi ve çıktı miktarlarına dayalı çoklu çıktı ve çoklu girdi teknolojilerini yansıtmakta; çıktı ve

girdilere ait gelir ve maliyet paylarının bilinmesine gerek duymamaktadır (Kök ve DeliktaĢ,

2003; 237-238 ve Krüger, 2003; 267). TFV'ndeki değiĢmeyi ölçebilmek için en az iki dönem

gerekmekte ve her iki dönem için de uzaklık fonksiyonları, maksimum ortalama çıktıdan olan

sapmaları ölçmek için kullanılmaktadır. Bu bağlamda Malmquist TFV endeksi iki zaman

arasında bir Karar Verme Birimi(KVB)'nin etkinliğindeki değiĢmenin değerlendirilmesine imkan

vermekte ve bu yolla TFV'ndeki teknik etkinlikteki değiĢmenin (TED) ve teknolojik değiĢmenin

(TD) katkıları belirlenebilmektedir (Krüger, 2003; 268). Burada, TED üretim sınırını yakalama

etkisi (catch-up effect) olarak ifade edilirken, TD üretim sınırı eğrisinin yer değiĢtirmesi

(frontier-shift) olarak ifade edilmektedir. TED ve TD, TFV'ndeki değiĢmenin ana unsurlarını

oluĢturmaktadır. Diğer bir ifadeyle, TED ile TD'nin çarpımı TFV'ndeki değiĢmeyi vermektedir

(ġimĢek, 2005;261).

Malmquist Endeksi(ME) sınır teknolojideki ilerleme ve gerilemeye bağlı olarak Karar Verme

Birimlerinin TFV'ndeki ilerlemeyi ve gerilemeyi yansıtmaktadır. ME >1 bir dönemden diğer

bir döneme KVB0'nin TFV'ndeki ilerlemeyi ifade ederken ME = 1 ve ME < 1 sırasıyla

TFV'ndeki değiĢmemeyi ve azalmayı göstermektedir. Yine TED ve TD değerlerinin 1’den

büyük olması teknik etkinlikteki ve teknolojideki ilerlemeyi ifade ederken, 1’den küçük

Page 7: RADĠKAL VE ADIMSAL TEKNOLOJĠLER ĠÇERĠKLĠ … · Dünya ekonomilerinin yeniden şekillendirilmesi ve ülkelerin birbiriyle bütünleşmesinde, bilgi ve iletişim teknolojilerinin

olmaları gerilemeyi ifade etmektedir. Malmquist TFV endeksinin bu unsurlara ayrıĢması,

TFV'ndeki artıĢın ana kaynaklarının tespit edilmesinde önem arz etmektedir (ġimĢek,

2005;265). Diğer bir ifadeyle, teknik etkinlikteki değiĢme ile teknolojik değiĢmenin çarpımı

toplam faktör verimliliğindeki değiĢmeyi vermektedir (Kök ve DeliktaĢ, 2003; 237-38).

ÇalıĢmada Malmquist verimlilik modelleri çerçevesinde ISIC Rev. 3 göre Türkiyenin imalat

sanayi içinde yer alan raikal teknoloji içeren endüstriler ile adımsal teknoloji içeren

endüstrilerin verimlilik analizi 1993-2000 yılları için yapılmıĢtır. TFV ölçümlerinde girdi

olarak ISIC(Rev.3) düzeyinde imalat sanayi endüstrilerindeki toplam iĢgücü sayısı ve

endüstrilerin sermaye stoku, çıktı olarak da endüstrilerin toplam üretimi kullanılmıĢtır.

Ölçümde kullanılan iĢgücü sayısı ve üretim verileri OECD’nin “Endüstri ve Hizmetler Ġçin

Yapısal Ġstatistikler ( Structural Statistic for Industry and Servicss-SSIS)” CD-ROM’undan

sağlanmıĢ, buna karĢılık sermaye stoku, bu düzeyde açıklanan resmi bir istatistik

bulunmadığından aralıksız envanter yöntemiyle tarafımızdan hesaplanmıĢtır.1 Değer

cinsinden olan üretim ve sermaye stoku verileri, 1987 yılı deflatörü ile reel hale getirilmiĢtir.

Endüstri temelli tüm verimlilik hesaplamaları, DEA Solver Pro 4.1 bilgisayar programı

yardımıyla yapılmıĢtır.

Yukarıda açıklanan verimlilik ölçümleri yapılırken, modellerde ölçeğe göre genelleĢtirilmiĢ

getiri varsayımı (GRS) kullanılmıĢtır. Bu varsayımın kullanılmasının nedeni, ölçeğe göre

getirinin hesaplanmasında alt ve üst sınırlar çerçevesinde kontrol değerlerinin referans

alınmasıdır. Geleneksel olarak etkinlik ve verimlilik ölçümleri ya çıktılar sabit tutulurken

girdi miktarının azaltılması (girdi odaklı) ya da girdiler sabit tutulurken çıktı miktarının

artırılması (çıktı odaklı) varsayımlarına göre yapılmakta iken, burada girdi ve çıktının eĢanlı

olarak analiz edilmesine fırsat veren odaksız (non-oriented) modellerden yararlanılmıĢtır.

Tablo1: Modelde Kullanılan DeğiĢkenler

DeğiĢkenler Açıklama

TDGRSD Ölçeğe Göre GenelleĢtirilmiĢ Getiri Varsayımına Göre

Teknolojik DeğiĢmenin DeğiĢme Hızı

TDGRS(1993) Ölçeğe Göre GenelleĢtirilmiĢ Getiri Varsayımına Göre 1993

BaĢlangıç Yılı Teknolojik DeğiĢme

DRA Radikal ve Adımsal Teknoloji Ġçeren Endüstriler(Radikal:1,

Adımsal: 0)

EĠTO Türkiye’nin OECD ile Endüstri Düzeyinde Endüstri Ġçi Ticaret

Değerleri

Yukarıdaki tabloda modelde kullanılan değiĢkenler özetlenmiĢtir.

5. Yöntem

Literatürde yakınsama (convergence) hipotezi olarak bilinen hipoteze göre ekonomilerin

(ülke, bölge veya sektör) fayda ve üretim fonksiyonları benzer yapıdaysa, göreli yoksul

ekonomiler, daha zengin olanlardan daha yüksek bir büyüme oranına sahip olacaktır (AteĢ,

1 Resmi bir istatistik bulunmaması nedeniyle bu hesaplama Sermaye stoku için yalnızca bir vekil değiĢken elde

edilmiĢtir. ÇalıĢmada Nehru ve Dhaeshwar(1993) izlenerek, Türkiye’de ISIC Rev.3 imalat sanayi

endüstrilerinin baĢlangıç yılı sermaye stoku (1993 yılı), endüstri yatırımlarının (1987 yılı sabit fiyatlarla ifade

edilen) üç aylık ortalaması ve endüstrinin reel çıktı değerlerinin trend büyüme hızı kullanılarak hesaplanmıĢtır.

Page 8: RADĠKAL VE ADIMSAL TEKNOLOJĠLER ĠÇERĠKLĠ … · Dünya ekonomilerinin yeniden şekillendirilmesi ve ülkelerin birbiriyle bütünleşmesinde, bilgi ve iletişim teknolojilerinin

1996). Hipotezin test edilmesi için geliĢtirilmiĢ iki temel ölçüt bulunmaktadır. Bunlardan

birincisi β-yakınsama, ikincisi ise σ-yakınsamadır. β-yakınsama, ekonomilerin kiĢi baĢına

gelirlerinin büyüme oranları ile baĢlangıç yılına ait kiĢi baĢına gelir düzeyleri arasındaki

iliĢkinin araĢtırılmasına dayanmaktadır. Bu iliĢki negatif iĢarete sahipse yakınsama, aksi

durumda ıraksama (divergence) söz konusudur. β- yakınsama, mutlak yakınsama (absolute

convergence) ya da koĢulsuz yakınsama (unconditional convergence) ve koĢullu yakınsama

(conditional convergence) olarak ikiye ayrılmaktadır. Mutlak yakınsamada, ekonomilerin

teknoloji, kurumsal yapı, tasarruf oranı gibi faktörler açısından aynı durumda olduğu

varsayılmaktadır. KoĢullu yakınsamada ise ekonomiler arasındaki bu tür farklılıkları

yansıtacak değiĢkenler modele eklenmektedir.

Bu çalıĢmada β-yakınsama yönteminden yararlanılmıĢ ve modelde bu amaçla yıllar itibariyle

havuzlanmıĢ veri (pooled data) yöntemi ile tahmin edilmiĢtir. Belli bir zaman dönemi içinde

adımsal ve radikal teknoloji içeren endüstri gözlemleri bir araya getirilerek oluĢturulmuĢtur..

Tablo 2: Radikal ve Adımsal Teknoloji Yoğunluğuna Göre Endüstri Sınıflandırıması (ISIC Rev.3)

Radikal Teknoloji Ġçeren Endüstriler Adımsal Teknoloji Ġçeren Endüstriler

Endüstri ISIC

Kodu

Endüstri ISIC

Kodu

Büro, muhasebe ve bilgi iĢlem

makineleri imalatı

3000 Motorlu kara taĢıtları karoseri

imalatı; Römork ve yarı-römork

imalatı

3420

Radyo ve Televizyon vericileri ile

telefon ve telgraf hattı imalatı

3220 Motorlu kara TaĢıt Araçları

imalatı

3410

Eczacılıkta ve Tıpta kullanılan

kimyasal ve bitkisel kaynaklı ürün

imalatı

2423 Elektrik motoru, jeneratör ve

transformatörlerin imalatı

3110

Tıbbi ve cerrahi teçhizat ile

ortopedik araçlar imalatı

3311 Eczacılıkta kullanılan Kimyasal

ve bitkisel kaynaklı ürün imalatı

2423

Elektrik dağıtım ve kontrol

cihazları imalatı

3120

BaĢka yerde sınıflandırılmamıĢ

metal eĢya imalatı

2899

Bu Ģekilde bir sınıflandırma yaparken Hall ve Soskice (2001) ve Saygılı (2003)

metodolojisinden yararlanılmıĢtır.

Ayrıca birinci yöntemin sonuçlarının güvenirliliğini sınamak amacıyla çalıĢmada ikinci bir

yöntem olarak σ-yakınsamasından yararlanılmaktadır. Buna göre araĢtırmaya konu olan

endüstrilerin etkinlik düzeylerinin (GRS) yayılımı incelenmektedir. Yayılım ölçüsü olarak

standart sapma kullanılmaktadır. Standart sapmanın zamana bağlı olarak azalması

yakınsamanın varlığını, aksi durum ise ıraksamanın söz konusu olduğunu göstermektedir. σ-

yakınsamaya alternatif olarak standart sapmanın ortalamaya bölünmesiyle hesaplanan

varyasyon katsayısı da (coefficient of variation) kullanılabilmektedir. Varyasyon katsayısında

da zaman içindeki azalma yakınsamanın varlığına, tersi bir durum ise ıraksamaya iĢaret

etmektedir.(Kok, YeĢikyurt, 2006)

6. Model ve Ampirik Bulgular

Bilgi ve iletiĢim teknolojilerinin geliĢmesi ve bilgi etkileĢiminin yarattığı sinerji olgusu, bu

sinerjiyi açıklamaya yönelik olarak endüstri içi ticaret verileri bilgi ekonomisindeki geliĢmeyi

tahmin etmede önemli bir göstergedir.

Page 9: RADĠKAL VE ADIMSAL TEKNOLOJĠLER ĠÇERĠKLĠ … · Dünya ekonomilerinin yeniden şekillendirilmesi ve ülkelerin birbiriyle bütünleşmesinde, bilgi ve iletişim teknolojilerinin

Bu amaçla Türkiye’de bilgi ekonomilerine yönelik tarafımızdan kurulan hipotezlerden ilkine

göre, Türkiye’nin adımsal teknolojiler içeren endüstrileri ile radikal teknolojiler içeren

endüstrileri birbirlerine yakınsıyor ise endüstriyel üretim süreci, adımsal teknolojiler

yönlüdür. Ġkincisine göre, Türkiye’nin adımsal teknolojiler içeren endüstrileri ile radikal

teknolojiler içeren endüstrileri birbirlerine ıraksıyor ise endüstriyel üretim süreci, radikal

teknolojiler yönlüdür. Üçüncü hipotez ise, belirtilen her iki hipotezin reddini içermektedir.

Buna göre, adımsal ve radikal teknolojiler arasında bir ıraksama veya yakınsama mevcut

değil ise bilgi ekonomileri durağan bir süreç izlemektedir.

Yukarıda yöntem kısmında belirtilen hiptezleri sınamaya yönelik model Ģu Ģekilde

tanımlanmıĢtır.

TDGRSDti

=α1+ α2TDGRSDti

+ α3DRAti

+ α4EĠTOti+ e

ti

t= 1993………2000, i=1….10 (radikal ve adımsal teknoloji içeren endüstriler Tablo 2)

Modeldeki bağımlı değiĢken TDGRSD, ölçeğe göre genelleĢtirilmiĢ getiri varsayımı altında

Malmquist endeksi ile(odaksız yöntem) elde edilen teknolojik değiĢme katsayısındaki artıĢ

hızıdır. Modelde DRA kukla değiĢkeni Radikal ve Adımsal teknoloji içeren endüstrileri temsil

etmektedir. Modeldeki TDGRSD(1993) değiĢkeni analize alınan her bir ISIC(Rev.3) endüstrisinin

ölçeğe göre genelleĢtirilmiĢ getiri varsayımı altında Malmquist endeksi ile odaksız yöntemle

elde edilen baĢlangıç yılı teknolojik değiĢme katsayılarını göstermektedir EĠTO değiĢkeni,

Türkiye’nin ISIC düzeyindeki endüstrilerde OECD’nin tümü ile yaptığı, endüstri-içi dıĢ

ticareti göstermektedir.

Tablo 3: β Yakınsama Sonuçları (Bağımlı DeğiĢken TDGRSD 1993-2000)

Sabit 0.911281

(0.2042)*

TDGRS(1993) 0.140854

(0.1605)

DRA 0.006847

(0.0935)

EĠTO 0.000204

(0.0016)

Durbin Watson 1.989717

F-Ġstatistik 0.315553

Olasılık(F-istatisti) 0.81083

Gözlem sayısı 80

* Parantez içindeki değerler standart hatalardır(se), anlamlılık düzeyini (P)%1 dir.

Yıllar itibariyle havuzlanmıĢ endüstrilerden tahmin edilen modelde, yatay kesit ve zaman

boyutunda sabit yada rassal etki kullanılmamıĢtır. Çünkü araĢtırma bulgularından temel

beklenti hem yatay kesitte hem de zaman boyutunda etkinin olmamasıdır. Bu beklentide

örnek hacminin küçük olması temel etkendir. Model’den elde edilen tahmincilerin istatistiksel

olarak anlamsız olması ve fakat sabit terimin anlamlı olması modelin kurgulanıĢını

yorumlanabilir kılmaktadır. Nitekim β-yakınsama/ıraksama tahminlerinde sabiti gösteren

katsayının iĢaretinin negatif/pozitif ve istatistiki anlamlılığı önemli bir gösterge

sayılmaktadır. Bu göstergelerden hareketle birinci ve ikinci hipotez red edilmekte üçüncü

hipotez doğrulanmaktadır.

Page 10: RADĠKAL VE ADIMSAL TEKNOLOJĠLER ĠÇERĠKLĠ … · Dünya ekonomilerinin yeniden şekillendirilmesi ve ülkelerin birbiriyle bütünleşmesinde, bilgi ve iletişim teknolojilerinin

Yöntem I çerçevesinde elde edilen sonuçların anlamsız olması üzerine yöntem II’den elde

edilen analitik bulgular aĢağıda Tablo 4 - 5’de verilmiĢtir. Tablo 4’te her bir endüstrinin GRS

etkinlik skorları yer almaktadır. Bu tabloda yer alan ilk dört endüstri radikal teknoloji içeren

endüstrileri diğerleri ise adımsal teknoloji içeren endüstrileri temsil etmektedir.

Tablo 4: Endüstriyel Etkinlik(GRS) Göstergeleri

S Endüstri 1992 1993 1994 1995 1996 1997 1998 1999 2000 Ortalama

1 2423 1,19 1,07 1,02 0,85 0,93 1,21 1,03 1,28 1,22 1,09

2 3000 0,95 0,89 0,90 1,17 1,38 0,96 0,97 0,87 0,91 1,00

3 3220 0,75 0,99 0,98 1,34 1,31 0,79 0,87 1,14 1,15 1,04

4 3311 1,32 0,63 0,63 1,34 1,33 1,02 1,01 1,11 1,24 1,07

5 3110 0,69 1,16 1,20 1,36 1,31 0,88 0,91 1,17 1,20 1,10

6 3120 0,64 1,57 1,54 1,31 1,31 0,89 0,92 1,25 1,27 1,19

7 3410 1,28 0,79 0,80 0,90 0,87 1,30 1,29 1,34 1,27 1,09

8 3420 0,88 1,04 0,95 1,31 1,31 1,03 1,02 1,37 1,36 1,14

9 2423 1,19 1,07 1,02 0,85 0,93 1,21 1,03 1,28 1,22 1,09

10 2899 0,99 0,95 0,98 1,25 1,31 0,77 0,76 1,13 1,14 1,03

Ortalama 0,99 1,02 1,00 1,17 1,20 1,01 0,98 1,19 1,20

Tablo 5’de ise σ-yakınsamasına iliĢkin analitik bulgular yer almaktadır. Burada radikal ve

adımsal teknolojiyi içeren endüstriler birlikte dikkate alınarak σ-yakınsaması sonuçları

aĢağıdaki tabloda düzenlenmiĢtir.

Tablo 5: σ-yakınsama Sonuçları

yılortgrs stdsapmagrs Varyasyon Katsayısı

1992 0,99 0,249615 0,252617

1993 1,02 0,248649 0,244597

1994 1,00 0,238828 0,238038

1995 1,17 0,2156 0,18444

1996 1,20 0,203037 0,169194

1997 1,01 0,184102 0,182965

1998 0,98 0,138465 0,141284

1999 1,19 0,144479 0,120966

2000 1,20 0,119484 0,099552

Buna göre, yıllar itibariyle adımsal teknolojiler ile ve radikal teknolojiler arasında bir

yakınsama olduğu söylenebilir. Burada örneklemde ki adımsal teknolojiler içeren endüstri

sayısının diğerine göre 1.5 kat fazla olması nisbi olarak adımsal teknoloji içeren endüstrilerin

radikal teknoloji içeren endüstrileri yakınsadığı Ģeklinde de yorumlanabilir.

Sonuç olarak her iki yöntemin analitik bulguları birlikte değerlendirildiğinde bilgi

ekonomilerini açıklayan (radikal teknolojiler yönlü) ikinci hipotezin büsbütün red edildiği

görülmektedir. Dolayısıyla Türkiye’de bilgi ekonomilerinin durağan bir süreç izlediği

sonucuna ulaĢılmıĢtır.

Sonuç

Son yıllardaki geliĢmeler birçok sosyal bilimci tarafından uzun zamandan bu yana bilgi

toplumu ya da enformasyon toplumu kavramlarıyla açıklanmaktadır. Bilginin üretildiği ve bir

üretim faktörü olarak üretim süreçlerinde kullanıldığı bilgi ekonomisi yenilik iktisadının

esasını oluĢturmaktadır. Dünya ekonomilerinin yeniden Ģekillendirilmesi ve ülkelerin

Page 11: RADĠKAL VE ADIMSAL TEKNOLOJĠLER ĠÇERĠKLĠ … · Dünya ekonomilerinin yeniden şekillendirilmesi ve ülkelerin birbiriyle bütünleşmesinde, bilgi ve iletişim teknolojilerinin

birbiriyle bütünleĢmesinde, bilgi ve iletiĢim teknolojilerinin geliĢmesinin yanı sıra ulusal

ekonomiler açısından bilgi etkileĢiminin yarattığı sinerji olgusu oldukça önem kazanmıĢtır.

Bilgi etkileĢimine dayalı teknolojideki geliĢmeler beraberinde dünya ekonomileri arasında;

çığır açan yepyeni buluĢlar ile teknoloji üretebilen ve kullanabilen Radikal Teknolojiler,

yaparak öğrenme sürecinden hareketle var olan teknolojileri adım adım iyileĢtiren Adımsal

Teknolojiler olmak üzere bir ayrım yaratmıĢtır.

Bu ayrımı, bilgi ekonomileri çerçevesinde analiz edebilmek için özgün bir yaklaĢımın

sergilendiği bu çalıĢmada; Türkiye’ye yönelik üç temel hipotez oluĢturulmuĢtur. Türkiye’nin

1993-2000 dönemini açıklayan endüstriyel geliĢme sürecinden yararlanılarak bu hipotezler

sınanmıĢtır. Analitik bulgular değerlendirildiğinde; Yöntem I’e göre Türkiye’nin adımsal

teknolojiler içeren endüstrileri ile radikal teknolojiler içeren endüstrilerinin birbirlerine

yakınsaması ya da ıraksaması hipotezlerinin reddini esas alan üçüncü hipotez doğrulanmıĢtır.

Yöntem II’nin analitik bulgularına göre ise Türkiye’nin adımsal teknolojiler içeren endüstriler

yönlü bir eğilim sergilediği görülmektedir. Dolayısıyla her iki yöntemin bulguları birlikte

değerlendirildiğinde Türkiye’de bilgi ekonomilerinin durağan bir süreç izlediği sonucuna

ulaĢılmıĢtır.

Yukarıdaki analitik bulguların ıĢığında, ülkenin ulusal rekabet gücünün artırılabilmesi için

kaynakların etkin kullanımının yanı sıra teknolojik sıçramaya yol açabilecek Radikal

Teknolojiler bağlamında Ar-Ge harcamalarının arttırılması bir zorunluluk arzetmektedir.

Ancak, Türkiye’nin Milli Gelirden ayırdığı Ar-Ge payının geliĢmiĢ ülkelere göre 4-5 kat

düĢük olduğu dikkate alınırsa Üniversite-Sanayi iĢbirliği çerçevesinde yenilik politikasının

önemi belirginleĢmektedir. Özetle, Radikal Teknolojilerde bir sıçrama yapmanın gerekliliğine

bağlı olarak kamusal ve özel tasarrufların, artan verimlilik çerçevesinde seçilmiĢ endüstrilere

doğru tahsis edilmesi ya da yönlendirilmesinin yanı sıra ülke ölçeğinde buluĢçuluk,

yenilikçilik teĢvik edilmelidir.

KAYNAKLAR

ACAR Yalçın, (2002) Ġktisadi Büyüme ve Büyüme Modelleri Uludağ Üniversitesi

Güçlendirme Vakfı Yayın No:191

Albert, M.; Capitalisme contre Capitalisme, Paris: Seuil, 1991.

Amable, B.; "Institutional Complementarity andDiversity ofSocial Systems of Innovalion and

Production", Revievv of International Political Economy, vol.7, no.4, 2000, pp. 669 - 676.

DOĞAN Cem (2006), “Arge Harcamaları Ve Yenilik Ġktisadına EleĢtirel YaklaĢım”, 5. Bilgi,

Ekonomi ve Yönetim Kongresi, Cilt I, Kocaeli.

EFFENDY Juramin, Economics of New Economy, Harvard, California States University

Pub 2002.

ERKAN Hüsnü, Bilgi Toplumu ve Ekonomik GeliĢme, T.ĠĢ Bankası Kültür Yay., No:326,

4.B., 1998.

ERKAN, Uysal, Çetinkaya, ġanlısoy, BaĢer, AfĢar, Aydın, (2007), “Türkiye Ġçin Bilgi Bazlı

Sürdürülebilir Yenilikçi SanayileĢme Stratejisi”, EGĠAD, Ġzmir

Foray, Dominique (2004) The Economics of Knowledge The MIT Press Cambridge,

Massachusetts London, England

Page 12: RADĠKAL VE ADIMSAL TEKNOLOJĠLER ĠÇERĠKLĠ … · Dünya ekonomilerinin yeniden şekillendirilmesi ve ülkelerin birbiriyle bütünleşmesinde, bilgi ve iletişim teknolojilerinin

Jones, Charles I. (2001) Ġktisadi Büyümeye GiriĢ, Çev: Sanlı AteĢ-Ġsmail Tuncer, Ġatnabul :

Literatür Yayınları

Hall, P.A.,&Soskice, D.; “Varieties of Capitalism: The Institutional Foundations of

Comparative Advantage”, Oxford Universty Pres, 2001

KARACA Orhan, Türkiye’de Bölgeler Arası Gelir Farklılıkları: Yakınsama Var Mı?,

Türkiye Ekonomi Kurumu, TartıĢma Metni, 2004/7

KÖK, R. & DELĠKTAġ, E.; Endüstri Ġktisadında Verimlilik Ölçme ve Strateji

GeliĢtirme Teknikleri, 1. Baskı, Ġzmir, 2003. ss. 36 - 38.

KÖK, R., & ÇOBAN, O.; "Türkiye Tekstil Endüstrisi ve Rekabet Gücü: AB Ülkeleriyle

Karşılaştırmalı Bir Analiz Örneği (1989 - 2001) ", Ġktisat, ĠĢletme ve Finans Dergisi, no.

228, 2005, ss. 68 – 81

KÖK R.& YEġĠLYURT M. E.(2006), Ġlk BeĢ Yüz Ġmalat Sanayi KuruluĢunun Etkinlik

Analizi Ve Sigma Yakınsaması-Türkiye Örneği: 1993-2000, ĠĢletme-Finans, 21. yıl Aralık

2006

Krüger, Jens J. (2003); “The Global Trends of Total Factor Productivity: Evidence from the

Nonparametric Malmquist Index Approach”, Oxford Economic Papers, 55,

OECD (2005) “Innovation and Business Sector” Draft OECD WP1 Committee paper

Porter, M. E.; "The Competitive Advantage ofNations", Harvard Business Review, March -

April, 1990. ss.73 - 93.

SAYGILI ġeref, “Bilgi Ekonomisine GeçiĢ Sürecinde Türkiye Ekonomisinin Dünyadaki

Konumu”, Yayın No. DPT: 2675, Temmuz 2003

TÖRENLĠ Nurcan(2004), “Enformasyon Toplumu ve KüreselleĢme Sürecinde Türkiye”

Bilim ve Sanat Dergisi

ġĠMġEK, Nevzat (2005), “Endüstri-Ġçi DıĢ Ticaret; Türkiye’nin Endüstri-Ġçi DıĢ Ticaretinin

Analizi”, YayınlanmamıĢ Doktora Tezi, Ġzmir.

WEF, World Economic Forum, www.weforum.org/documents/ger/turkey.pdf, 28.08.2006.

eKnowledgeCenter (2005) KM Concepts Module 6:Knowledge Economics

www.eknowledgecenter.com