pusula 2013 magazine

84
06 Prizmalar dünyası; Kuvars 08 Ulaşımda bir sıçrama tahtası; Metrobüs 14 Yeşil Şehir; Freiburg 18 Yenilenebilir yaşam kaynağı; Rüzgar Enerjisi 22 Röportaj: Kozmo-lab 30 Akdeniz’in Rotası; Kitab-ı Bahriye 46 İstanbul’un su kaynağı;Terkos 48 Coğrafya eğitiminde CBS’nin kullanım alanları 66 Denizlerin altında ki renkli dünya; Mercanlar 42 Göç Sorunu: Altın Şehir İstanbul 54 Bulutların Ötesine Açılan Göz: Götürk-2 58 Gelenek: Türkülerimiz ve Coğrafya 2013 Yılda bir kez yayınlanır • Fatih Üniversitesi Coğrafya Kulubü Yayın Organı

Upload: ferhat-gedik

Post on 13-Mar-2016

257 views

Category:

Documents


11 download

DESCRIPTION

PUSULA 2013 MAGAZINE

TRANSCRIPT

Page 1: PUSULA 2013 MAGAZINE

06 Prizmalar dünyası; Kuvars 08 Ulaşımda bir sıçrama tahtası; Metrobüs 14 Yeşil Şehir; Freiburg18 Yenilenebilir yaşam kaynağı; Rüzgar Enerjisi 22 Röportaj: Kozmo-lab 30 Akdeniz’in Rotası; Kitab-ı Bahriye 46 İstanbul’un su kaynağı;Terkos 48 Coğrafya eğitiminde CBS’nin kullanım alanları 66 Denizlerin altında ki renkli dünya; Mercanlar 42 Göç Sorunu: Altın Şehir İstanbul 54 Bulutların Ötesine Açılan Göz: Götürk-2 58 Gelenek: Türkülerimiz ve Coğrafya

2013 Yılda bir kez yayınlanır • Fatih Üniversitesi Coğrafya Kulubü Yayın Organı

Page 2: PUSULA 2013 MAGAZINE
Page 3: PUSULA 2013 MAGAZINE

Editör

2013PUSULA

Yıllık Yayınlanan Coğrafya Dergisi

SahibiFatih Üniversitesi Coğrafya Kulübü

Coğrafya Kulüp BaşkanıHalil İbrahim Erdem

EditörTuğba Esen

Editör YardımcısıBetül Karakaş

Yazı ve AraştırmaBirsen Köse

Büşra ErBüşra Şahintürk

Cansu AlanDicle Ay

Ece SarıkayaEmre DumanHacer ŞahinKübra Kılıç

Müşerref ÖzbeySaliha Küçükkaragöz

Serhat AyTuğba Ceyhan

Ümran Çat

Görsel Sanat YönetmeniFerhat Gedik

[email protected]

http://[email protected]@gmail.com

http://www.facebook.com/F.U.Geoclubhttps://twitter.com/cograFatih_uni

*Tüm Hakları Fatih Üniversitesi Coğrafya Kulübüne Aittir.

Merhaba Sevgili Okurlarımız;

Küreselleşen dünyamızda Coğrafya bili-mi her geçen gün daha büyük önem ka-zanmaktadır. Coğrafyanın yer adlarını ez-berlemekten ziyade fiziki coğrafya ve be-şeri coğrafya anabilim dalları altında in-sanı ve dünyamızı ilgilendiren birçok alanla ilgilenmektedir. Coğrafya bilimi sayesinde karşılaşılan problemlerin çö-zümünde ve yeryüzünün tüm sistemle-rinden sürdürülebilir bir şekilde istifade edilebilmesinde gerekli olan bilgi gelişti-rilmektedir. Son yıllarda Coğrafi Bilgi Sis-temlerinin de (CBS) gelişmesiyle birlikte Coğrafya biliminde yapılan çalışmaların analiz edilmesi ve görsel olarak sunul-

ması noktasında büyük gelişmeler ya-şanmıştır. Coğrafya bilimi her geçen gün daha da gelişerek gerek ülkemizde gerek tüm dünyada önemini artırmaktadır.Bizlerde Pusula dergisi ile Coğrafyanın gelişimine katkı sağlamak ve Coğrafya-ya dair birbirinden güzel konuları sizle-re sunmak için dergimizin bu yıl ki sayı-sını hazırladık. Pusula dergisi birçok kişinin emek ve öz-verili çalışması sonucunda ortaya çıktı. Dergimizin hazırlanmasında emeği ge-çen, yazı ve araştırmaları ile destek ve-ren arkadaşlarıma ve çalışmalarımızda tecrübeleri ile bizlere yol gösteren de-ğerli hocalarıma teşekkür ediyorum. Keyifli okumalar…

Dergi Editörü

Tuğba [email protected]

GEOGRAPHY CLUB

Page 4: PUSULA 2013 MAGAZINE

04-05 İÇİNDEKİLER

Page 5: PUSULA 2013 MAGAZINE

PUSULA 2013İÇİNDEKİLERİÇİNDEKİLER06 Prizmalar dünyası; Kuvars

08 Ulaşımda bir sıçrama tahtası; Metrobüs

14 Yeşil Şehir; Freiburg

18 Rüzgar Enerjisi

22 Röportaj: Kozmo-lab

30 Akdeniz’in Rotası; Kitab-ı Bahriye

34 Yerkürenin kalbinde atan

enerji kaynağı: Toryum

38 Yüksek yoğunluktan

yumuşak ruha geçiş Uranyum

42 Göç sorunu: Altın Şehir İstanbul

46 İstanbul’un su kaynağı; Terkos

48 Coğrafya eğitiminde

CBS’nin kullanım alanları

50 Tarih kokan şerin: Krakow

54 Bulutların ötesine

açılan gözümüz: Göktürk-2

58 Gelenek: Türküler ve Coğrafya

62 Teknolojinin Coğrafyaya

Sundukları: Google Earth

66 Denizlerin altında ki

renkli dünya; Mercanlar

70 Türkiye Coğrafyacılar

Derneği Yıllık Kongresi

72 Mezunlarımız

74 Arazi Çalışmalarımız

78 Etkinliklerimiz

80 Bunları biliyor musunuz?

0868

30

06

Page 6: PUSULA 2013 MAGAZINE

Prizmalar Dünyası; KUVARSKumlarda bolca bulunan kuvarsın saf olmayanları içinde demir vardır. Beyaz kum olarak bilinen oldukça saf kuvarslar cam endüstrisinde kullanılır. Kuvars kristali mor-ötesi ve kızılaltı ışınımları saydamdır. Bu özelliğinden dolayı elektronik sanayiinde osilatör olarak kullanılır

06-07 DOĞAL TAŞLAR

Ece SARIKAYA • [email protected]

Dünya üzerinde çok geniş bir alana yayılmış, yer kabuğunun %10’dan

fazlasını oluşturan sert ve katı bir mi-neral grubudur. Yeryüzünde en bol bulunan 2. kristal kuvars’ tır. Altıgen prizmalar şeklinde kristallerdir. Sa-dece damarlar veya ayrılmış kütle-ler hâlinde değil, aynı zamanda vol-kanik kayaların yapısında bulunur. Ço-ğunlukla içinde donmuş bir su damla-sı vardır ve kırıldığında tekrar suya dö-nüşür. Genellikle renksiz, safkan, say-dam, belirgin kristaller halinde, bazen de diğer renklerde ve şekilde bulunur.

Başlıca kuvars çeşitleriRenkleri, bileşimine giren yaban-cı maddelere göre değişir ve ayrı ayrı isim alır. Pembe renkli olana Gül Ku-vars, mor renkli olana Amatis, açık kahverengi olanlarına Sitrin denilir. Ya-pısal özelliklerine göre de Akik, Kalse-don, Kuezit, Kristabolit, Çakmaktaşı, Jasper, Oniks, Opal, Stişovit, Tridimit, Necef taşı olarak adlandırılır. Kırılma yüzü konkoidal, camsı ve yağlı gibidir. Kuvars jenetik olarak; Magmatik, Me-tamorfik, Sedimanter kökenlidir.

Page 7: PUSULA 2013 MAGAZINE

Kuvarsın Kullanım AlanıRenkli kuvars türleri, süs taşları ola-rak mücevher yapımı işlerinde, cam durusu kaya kristali ise bazı op-tik âletlerde ve elektronikte de dev-re elemanı olarak kullanılır. Özellik-le saatlerde, vericilerde ve hassas elektronik devrelerde çok geniş çap-ta kullanılır. Saf kuvarslar, bileme, ci-lalama ile cam ve porselen yapımın-da kullanılır. Eritilmiş kuvars, ter-mik (ısıl) genleşme katsayısının kü-çük olması sebebiyle, ısıya dayanıklı cam olarak, kimya ve elektrikte kul-lanılan âletlerde; son derece ince tel hâlinde çekilen kuvars ise, aynalı galvanometre gibi hassas âletlerde kullanılır. Keza kuvarstan, zımpara taşı ve kum tozu olarak taş, ahşap ve deri işlemelerinde istifade edilir.

KUVARS’IN ŞİFA VERDİĞİNEİNANILAN HASTALIKLARKuvars, fobi kaynaklı korkularla başa çıkılmasında yardımcı olan bir taştır.

Aşırı heyecan, panik atak gibi durum-ları sakinleştirdiğine inanılmaktadır. Antidepresan etkiler içerdiği söylenen taşın özellikle sakinleştirici ilaçların etkisini arttırdığına olan kanaat yük-sektir. Bağışıklık sistemini kuvvetlen-dirdiği de bilinen bir başka özelliğidir. Kuvars’ ın yaşlılık etkilerini geciktirdi-ği, doku yenilenmesini arttırdığı da ge-nel kabul gören faydalarındandır.

Kuvars kristalinin fiziksel etkileri Zihinsel konsantrasyonu kuvvetlendirir. Cep telefonu telsiz ve bilgisayarlardan ya-yılan radyasyonu toplar.

Metafiziksel ve psikolojik etkileri Tedavi edici nitelikleri en yoğun taşlardan olan kuvarslar; beyin fonksiyonlarını uya-rır. Kişinin çevresinde oluşan negatif ener-jiyi yok eder ve pozitif enerjiyi toplar. ■

Page 8: PUSULA 2013 MAGAZINE

08-09 ULAŞIM

Page 9: PUSULA 2013 MAGAZINE

Metrobüs sisteminin altyapı maliyeti metro ve benzeri toplu taşıma sistemlerinden çok daha ucuz olduğundan dolayı gelişmiş birçok ülkede yaygın olarak kullanılmaktadır. Özellikle metro hatlarını besleme ve yakın mesafe taşımacılığında birçok gelişmiş dünya metrosu, metrobüslerden faydalanmaktadır.

METROBÜS

ULAŞIMDA BİR SIÇRAMA TAHTASI

Serhat Ay • [email protected]

Page 10: PUSULA 2013 MAGAZINE

10-11 ULAŞIM

Metrobüs hakkında söylenen onlarca eleştiriye rağmen bu ulaşım sistemi İstanbullular için çok büyük bir velinimet zira metrobüs sayesinde yolcular trafikte 1 saatlik yolu 20 dakikada gitmenin keyfini yaşatıyor.

Page 11: PUSULA 2013 MAGAZINE

Eylül 2007’de NTV haber kanalının Yeşil Rehber adlı programın-da ulaşım konusunda uzman katılımcılarla İstanbul’da açılışı

yapılacak Metrobüs hakkında görüşlerini belirtip Metrobüsün mega kente yansıtacağı olumlu ve olumsuz durumları hakkında tartışıyor-lardı. Yıl 2013 ve hala bu tür tartışmalar devam etmektedir. Met-robüsün bu denli büyük bir etkiye sahip olmasında şüphesiz 2 kıtayı birbirine bağlayacak 42 kmlik toplu taşıma hattının trafik sorunla-rıyla dolu E5 Express Yolu boyunca 1/3 lük alanı kaplayacak olma-sıdır. Peki bu kadar güncel bi kentsel sorun haline gelen Metrobüs nerden gelmektedir. Bu yazı Metrobüsün anatomisini dünyadaki di-ğer örnekleriyle değerlendiren bir inceleme yazısıdır.

DÜNYA ÇAPINDA BİR ‘BRT PATLAMASI’ Mega Kentlerde Yolculuk masraflarını ve trafik sıkışıklığını azal-tan toplu taşıma hizmeti ; çalışma alanlarına ve hizmet sektörü-ne en kolay erişimi sağladığı için büyük bir öneme sahiptir. Fakat son yıllarda özellikle nüfusu 10 milyonu aşkın metropolitan şehir-lerin toplu taşıma hizmetleri yetersiz kalmaktadır. Bu gibi nedenler-den dolayı ulaştırmada yeni alternatif çözümlerin aranması günde-me gelmiştir. Bu kapsamda yaygınlaşmaya başlayan BRT ( Bus Ra-pid Transit, Metrobüs) sistemleri, kısa vadede yüksek kalite ve per-formans ile hizmet sunduğu için günümüzün populer ulaşım pro-jelerinden biri haline dönüşmüştür. İşletim kolaylığı, esnek ve yük-sek performansa sahip olan BRT sistemleri, özellikle gelişmekte olan ülkelerde popülerliğini artırdı. Buna ek olarak, ‘’sistemin sosyal faydaları arasında toplu taşımanın desteklenmesi, çevreyle olum-lu ilişkileri, arazi kullanımı üzerindeki olumlu etkileri, yatırım mali-yeti verimliliği ve işletme verimliliği artışı bulunmaktadır.’’ (Doç. Dr. İsmail Şahin,2009).

BRT ilk defa 1982’de Brezilya’nın Curitiba şehrinde özel araçların kullanımını azaltmak ve trafik tıknamlarını engellemek için uyga-lanmıştır. Curitiba’yı daha sonraları Quito (1995), Bogota (2000) Mexico City (2003), Jakarta (2004) ve İstanbul (2008) gibi trafik so-runlarına çözümler arayan mega kentler takip etmiştir. Özellikle Kolombiya’nın başkenti Bogota ‘da 2000 yılında uygulamaya geçen TransMileno BRT sistemi için en iyi örneklerin başında gelir. Şe-hirdeki nüfus yoğunluğuna (4.500 kişi/km ² ) TransMileno kısa sü-rede meyvelerini verip günde 1.690.000 yolcu kapasitesine ulaş-tı. Dünya çapında yaklaşık 80 metrobüs hattına sahip olan ve günde 28 milyon yolcu taşıma kapasitesine ulaşan BRT başta Latin Ame-rika olmak üzere Asya , Avustralya , Afrika ve Avrupa da hızla yay-gınlaşmaya devam ediyor. Ayrıca BRT sistemleri nin kullanıldığı bir-çok şehirde etkisini çevresel ,sosyal ve ekonomik hayatta olumlu olumsuz gösterdi. Hattın geçtiği yerlerde özel araç sayısının azal-ması, arazi ve konut fiiyatlarının artması vehava kirliliği değerlerin-deki düşüş, sistemin en göze çarpan etkileri olarak belirtiliyor. Ör-neğin ; ‘’Güney Kore ‘nin başkenti Seul’de metrobüs hattının geçti-ği 300 metre uzaklığında yer alan arazilerin fiyatlarında %5-10 ara-sı bir artış tespit edilmiştir.’’ ( Myung-Jin Jun,2011). Ayrıca Bogota şehrindeki TransMilenio’nun işlediği metrobüs koridorunda ses ve hava kirliliği % 30 oranında azalmıştır.

Page 12: PUSULA 2013 MAGAZINE

12-13 ULAŞIM

NEDEN RAYLI SİSTEM YERİNE BRT SİSTEMLERİ ?Günümüzde Metrobüs sistemlerini kullanan ülkelerin büyük bir çoğun-luğunun Brezilya , Meksika, Kolom-biya, Güney Afrika, Endonezya, Tür-

kiye, Hindistan ve Pakistan gibi ge-lişmekte olan ülkeler olduğunu gör-mekteyiz. Nitekim raylı sistemlerin karşıladığı yolcu taşıma kapasitesi-ni ve verimliliğini (daha konforlu ol-ması dışında) kısa vadede ucuz mali-

yetlerle sağlayabilen BRT sistemleri tercih edilmeye başlandı. Bu nedenle uzun süreç ve yüksek altyapı kapa-sitesi ve maliyet gerektiren raylı sis-temler , çoğu gelişmekte olan ülke-lerde ikinci plana atılmış durumda.

Page 13: PUSULA 2013 MAGAZINE

Sağladığı yüksek performans ve hizmet seviyesi ile yolcular üzerinde olumlu iz-lenimler bırakan, yüksek yatırım gerek-tirmeyen ve kısa sürede yapılabilen, raylı sistem gibi planlanıp, raylı sistem gibi iş-letilen Metrobüs, ülkemiz gibi gelişmek-te olan ülke kentleri için kitlesel yolcu ulaşımına cevap verebilen pratik bir çö-zümdür. Son olarak Metrobüs sistemlerinin yurt-

dışındaki uygulamaları gün geçtikçe yay-gınlaşmakta, ülkemizde de uygulanmak-ta ve yakın gelecekte TEM gibi koridor-larda yaygınlaştırılması planlanmakta-dır.

KAYNAKLAR1) BRT and BHLS around the world: Exp-losive growth, large positive impacts and many issues outstanding. (2011) - Darío

Hidalgo*, Luis Gutiérrez2) Istanbul Metrobüs: first intercontinental bus rapid transit- (2012) Pelin Alpkokin , Murat Ergun3) KENTLERİMİZ İÇİN METROBÜS ÇÖZÜMLERİ Dr. İsmail Hakkõ ACAR14) Redistributive effects of bus rapid transit(BRT)on development patterns and property values in Seoul,Korea (2011) Myung-Jin Jun ■

Page 14: PUSULA 2013 MAGAZINE

14-15 YEŞİL ŞEHİRLER

FREIBURGYEŞİL ŞEHİR;

Fosil yakıtların çevreye yaydığı zehirli gazların sonuçlarıyla uğraşan Dünya, kurtuluş çareleri aramaktadır. Bulunan en iyi çözümlerde alternatif enerji kaynaklarıdır ve Almanya’nın Freiburg şehri de bunun ete kemiğe bürünmüş halidir.

Almanyanın güney batısında bulunan Freiburg doğusunda eşsiz bir habitata sahip kara or-

manlar, batısında Fransa, güneyinde de İsviç-re ile coğrafi ve beşeri açıdan önemli bir konuma sahiptir. Şehirde köklü bir katedral, eğitim kali-tesi ve başarısıyla da Almanyanın en iyi üniver-sitelerden gösterilen Albert-Ludwigs Üni-versitesi vardır. Ama Freiburg’u dünyaca ünlü yapan şehrin fo-sil yakıtlara karşı gir-diği savaştır. Savaş 1970’li yıllar-da şehrin yakınları-na kurulmak istenen nükleer santrale kar-şı çıkan isyanla baş-lar. Şehir halkı sürek-li potansiyel bir çevre felaketiyle yaşamak-tansa alternatif çare-ler aramaya başladı. İlk bulunan çare gü-neş enerjisi oldu. Fre-iburg Almanya’nın güneşi olarak bilinir. Yıllık ortalama 1800 saat ve metrekareye 1,117 kWh güneş ışığı almak-tadır. Bu rakamlar aslında Türkiye’yle kıyaslan-dığında çok az kalmaktadır ama onlar buldukla-rı her enerjiyi değerlendirmişler.Rolf Dish adında-ki mimar Plus Güneş evleri projesiyle Freiburg’a

yüzlerce kendi kendini ısıtan evler kazandırmış-tır. Şehirde boş alan neredeyse yok buldukları her yeri yüzlerce metrekareye varan alanlara bile gü-neş panelleri döşemişlerdir. Hatta şehrin Alman-ya 1.liginde bulunan Freiburg FC futbol takımının stadyumunda yüzlerce güneş paneli bulunmakta-

dır. Böylelikle şehrin stadı bile kendi enerjisi kendisi üret-mektedir. Enerji üretmek adına atılan diğer bir adım-sa şehrin çöplüğünden elde edilen metan gazının kulla-nılmasıdır. Ayrıca çöplüğe kurulan güneş panelleri de ekstra enerji sağlamaktadır. Şehir halkı güneş enerjisinin yanında rüzgar ve su gücünü de kullanmayı unutmamış. Şehri gören hakim bir tepe-ye yerleştirelen rüzgar gül-leri şehre ilk gelenlerin bü-yük ilgisini çekmektedir. Ay-rıca yaklaşık 230 bin kişinin yaşadığı bu şehirde Hidroe-lektrik santrali bile var.Şeh-rin ortasından geçen Drei-sam nehri üzerine kurulan Arşimet Burgusu tekniğiy-

le su tribünlerinden elektrik üretilmektedir. Şehrin sakinleri temiz enerji üretme adına adeta birbir-leriyle yaşıyorlar. Hatta o kadar abartmışlar ki ısı veren herşeyi kullanmışlar. Freiburg yakınlarında bir köylü ineklerin memesinden 32 derecede çıkan

Cansu Alan • [email protected]

Page 15: PUSULA 2013 MAGAZINE
Page 16: PUSULA 2013 MAGAZINE

16-17 YEŞİL ŞEHİRLER

Page 17: PUSULA 2013 MAGAZINE

sütün sıcaklığından yararlanarak, duş ve musluk suyu-nu ısıtma olanağı elde etmiş. Enerji üretmek Freiburg halkı için sadece bir adım ol-muş. Şehirlerdeki boğucu havanın nedeni olan fabri-ka gazları ve egzozu bu şehirde görmek mümkün de-ğil. Şehirde güneş enerjisiyle üretim yapan fabrika bu-lunmaktadır.

Solar Fabrik dünyada sıfır karbon salınımıda sahip ilk fabrikadır. Şehir trafiğe de büyük oranda çare bulmuş-tur. Şehrin ulaşımdaki 2020 hedefi ise % 24 yaya, % 27 bisiklet, % 20 toplu taşıma (tramvay) ve % 24 araçlı tra-fik. Şehirde 7 den 70 e herkes bisiklet kullanıyor. Biizm şehirlerimizde görmeye alıştığımız yüzlerce metreka-relik otoparklar Freiburg’ta yerini bisiklet park alanla-rına bırakmış. 2. Dünya savaşından sonra yeniden plan-lanan şehirde mesafeler bisiklet yollarına göre ayar-

lanmıştır. Ayrıca şehrin her yerine kısa zamanda ulaşa-bileceğiniz elektrikle çalışan tramvaylarda büyük ko-laylık sağlamaktadır. Ayrıca bu şehirde tramvay yolla-rı bile yemyeşildir. Araba kullanımı içinde çok katı ku-rallara sahip olan şehirde bazı sokaklarda hız sınırı 30 km kadar düşmektedir. Bunun yanında yüksek mevla-da otopark ücretleri de insanları otomobil kullanma-dan oldukça uzaklaştırmıştır.

Şehir adeta huzurun temiziliğin ve yeşilin şehridir. Şe-hir merkezi 1973’ten araç ve bisiklet trafiğini de ka-palıdır. İnsanlar huzur içinde şehrin iki yanından akan su kanalların sesiyle hayatın ve doğanın tadını çıkar-maktadır. Hayat adeta durmuştur şehirde sanki her-kes gençtir biiskletine biner, Dreisam kenarında sporu-nu yapar ve tertemiz bir hava solur. Ne diyelim darısı Türkiye’deki şehirlerimizin başınaJ ■

Page 18: PUSULA 2013 MAGAZINE

18-19 DOĞAL ENERJİ

Page 19: PUSULA 2013 MAGAZINE

RÜZGAR ENERJİSİYENİLENEBİLİR YAŞAM KAYNAĞI

Rüzgâr gücü, elektrik üretmek için rüzgâr türbinleri, mekaniksel güç için Yel değirmeni, su veya kuyu pompalama için rüzgâr pompaları veya gemileri yürütmek için yelkenler kullanarak rüzgârın kullanışlı formundaki rüzgâr enerjisinin sonucudur.

Birsen Köse • [email protected]

Elektrik enerjisi üretiminde kullanılan fosil yakıtların gele-cekte tükenecek olmaları ve çevresel etkileri nedeniyle

tüm dünyada elektrik enerjisi üretilmesi üzerine çalışmalar yapılmaktadır. Günümüzde gelişen teknolojiye oranla elekt-rik enerjisine olan ihtiyacımız da artmaktadır. Enerji hayatı-mızın vazgeçilmez bir parçasıdır. Hayatımıza ışık verir, araç-larımıza yakıt, evlerimize ısı-ışık olurlar. Kısacası, yaşamın her kesiminde enerji kullanırız. Enerji, kimyasal, elektriksel, termal, mekanik vs gibi formları, tabiat içinde bulunabilir.

ENERJİ VE TÜRLERİGünlük hayatımızda kullandığımız enerjinin birçok türü var-dır. Bu yenilenebilir ve yenilenemeyen enerji türleri olarak sı-nıflandırılır. Yenilenemeyen enerji türleri, fosil yakıtlar, kö-mür, doğal gaz, petrol ve nükleer enerjidir. Modern dünyada

yenilenebilir enerji kaynaklarına daha fazla değer verilmek-tedir. İlk yenilenebilir enerji güneş enerjisidir. Güneş enerji-sinin çevreye zararı çok az olup kaynağını güneşten alır ve güneş panelleri yardımıyla elektrik üretir. İkinci yenilenebi-lir enerji devi rüzgardır. Yel değirmenleri ve rüzgar türbinleri sayesinde elektrik üretilir. Üçüncü yenilenebilir enerji kayna-ğını yerkabuğundan alan jeotermal enerjidir. Dördüncü yeni-lenebilir enerji türü, odun, hayvan gübresi ve mısır gibi doğal ürünlerin yakılarak elde edilen biokütledir. Ve sonuncusu su-yun gücünden yaralandığımız hidroelektrik enerjisidir.

RÜZGAR ENERJİSİRüzgar enerjisi; doğal, yenilenebilir, temiz ve sonsuz bir güç olup kaynağı güneştir. Rüzgar tabanlı enerji toplam elektrik üretiminin sadece küçük bir yüzdesini oluşturuyor olsa da,

Page 20: PUSULA 2013 MAGAZINE

20-21 DOĞAL ENERJİ

pek çok avantajı vardır. Rüzgar enerjisi mevcut ve gelecekteki küresel elektrik taleplerini karşılamak için büyük bir potansi-yele sahiptir. Alternatif enerji kaynaklarından olan rüzgar; do-ğada bolca bulunması, bedava olması ve kolaylıkla istenilen enerji türlerine dönüştürülebilmesi sebeplerinden dolayı daha çok tercih edilmektedir. Son olarak rüzgâr enerjisi; sürdürülebi-lir, kirletici olmayan ve her yerde bulunan bir enerji kaynağıdır.

RÜZGAR ENERJİSİ NASIL ÜRETİLİRRüzgar enerjisi güneşin doğmasıyla başlar. Gece oluşan so-ğuk hava tabakasının yere yakın bölümleri, güneşin ışınla-rıyla hemen ısınmaya başlar, ısınan hava genleşir ve yük-selir. Bu anda atmosferdeki soğuk hava tabakası yere doğ-ru iner. Sıcak ve soğuk havanın yer değiştirmesiyle de rüz-gar oluşur.

Rüzgar TürbiniEn basit anlamda bir rüzgar türbini 3 bölümden oluşur.

1.Pervane Kanatları:Rüzgar estiği zaman pervanenin kanatlarına çarpa-rak onu döndürmeye başlar. Bu sayede rüzgar enerjisi ile kinetik(hareket) enerjisi elde edilmiş olur. Pervaneler rüz-gar estiğinde aynı yönde dönecek şekilde tasarlanmışlardır.

2.Şaft:Pervanelerin dönmesiyle ona bağlı olan şaft da dönmeye başlar. Şaftın dönmesiyle de motor içinde hareket oluşur ve motorun çıkışında elektrik enerji sağlanmış olur.

3.Jeneratör(Üreteç):Oldukça basit bir çalışma yöntemi vardır. Elektromanyetik indüksiyon ile elektrik enerjisi üretilmiş olur. İçinde mıkna-tıslar bulunur. Bu mıknatısların ortasında da ince tellerle sarılmış bir bölüm bulunur. Pervane, şaftı döndürdüğü za-man motor içindeki bu sarım bölgesi, etrafındaki mıknatıs-ların ortasında dönmeye başlar. Bunun sonucunda da alter-natif akım (AC) oluşur.Günümüzde kullanılan rüzgar türbinleri, tarlalarda kullanı-lan yel değirmenlerinden daha karmaşık bir yapıdadır. Ülke-mizde yel değirmenleri pek yaygın kullanılmaz.

YENİLENEBİLİR ENERJİ NEDEN ÖNEMLİDİR?Çevresel Faydaları: Yenilenebilir enerji teknolojileri çevreyi fosil enerji teknolojile-rinden daha az etkiler. Çünkü kirleticisi yoktur, çevre dostudur. Kaynağının bitmesi söz konusu değildir. Her zaman da var ola-caktır. Sera etkisi ve küresel ısınma konuları sebebiyle önem verilmesi gerekmektedir. Rüzgar türbinleri çoğunlukla deniz kı-yılarında, açık ovalarda, dağ kıyılarında bulunur. Nükleer ve fosil yakıt santrallerinin aksine, su elektrik soğutma

Page 21: PUSULA 2013 MAGAZINE

ya da üretilmesi için gerekli değildir. Rüzgar enerjisi mekanik enerji olarak doğrudan kullanılabilir. Estetik olarak güzel rüz-gar türbinleri görüntüleyebilirsiniz. Insanların estetik duygusu bağlı olarak, bu bir avantaj ve dezavantaj olabilir.

İş ve ekonomi:Yenilenebilir enerji yatırımlarının çoğu, yüksek maliyetli ener-ji dış alımları yerine, tesislerin kurulması için malzeme ve insan gücüyle yapılır. Hammaddesi tamamıyla yerlidir, dışa bağımlılık oluşturmaz. Yenilenebilir enerji için yapılan yatırımlar yapıldığı yörede kalır ve yerel halk için birçok iş olanağı oluşturmaktadır. Bu bölgelerde, rüzgar türbinlerinin kurulumundan itibaren, ba-kım ve onarımı için geniş iş imkanları ortaya çıkmıştır.

Rüzgar Enerjisi DezavantajlarıRüzgar enerjisi uygulamalarının ilk yatırım maliyetleri –rüzgar türbini inşaatı - yüksektir. Kapasite faktörlerinin düşük oluşu ve değişken enerji üretimi olabilir. Rüzgar türbini, gürültü kirliliği oluşturmaktadır. Bu yüzden yerleşim alanlarına yakın inşa edil-mezler. Rüzgar türbinleri kuşların yaşamını ve yer altı yaşam alanını olumsuz etkilemektedir.

Ülkemizde rüzgar enerjisiRüzgar potansiyeli bakımından zengin olan bölgelerimiz Ege, Marmara ve Doğu Akdeniz kıyılarıdır. Türkiye’nin toplam kurulu rüzgar gücü 20.6 MW’ tır.

Dünyada rüzgar enerjisiKurulu rüzgar güçlerinin dünyadaki durumu kıtalara göre ince-lendiğinde Avru¬padaki kurulu güç oranının %73 ile en fazla ol-duğu görülmektedir. Avrupa kıtasını %15 ile Amerika, %10 ile Asya ve %1’ er oranlar ile Avustralya ve Afrika kıtaları izlemek-tedir. Tabloda görüldüğü gibi en yüksek kurulu rüzgar gücüne sahip ülke Almanya’ dır. Buna karşılık hem km2 başına hemde kişi başına en yüksek değerlere sahip ülke ise Danimarka’ dır.

Dünyadaki enerji rezervlerinin durumu dikkate alın-dığında, rüzgar enerjisinden yararlanmanın, hem çevresel hem de kaynak varlığı açısından önemli ol-duğu anlaşıl-maktadır. Dünya enerji rezervi tükenme yılı yaklaşık olarak kömür için 200 yıl, gaz için 65 yıl, petrol için 40 yıl ve rüzgâr için ise sonsuzdur. ■

Türkiye’deki rüzgar enerjisinin gelişimi

TÜRKİYE RÜZGAR ENERJİSİ BİRLİĞİ : Bölgelere göre dağılımı

TÜRKİYE RÜZGAR ENERJİSİ BİRLİĞİ : illere göre dağılımı

Kurulu rüzgar gücü bakımından ilk beş ülke Dünyadaki kurulu rüzgar güçlerinin dağılımı

Page 22: PUSULA 2013 MAGAZINE

22-23 RÖPORTAJ

KOZMO-LAB

Türkiye’de hem ilk hem de tek kozmojenik izotoplar ve jeomorfoloji araştırmaları laboratuarı:

Türkiye’nin ilk kozmojenik izotoplar ve jeomorfoloji araştırmaları laboratuarı olan “Kozmo-lab” Fatih Üniversitesinde açıldı. Sizler için kozmo lab hakkında Fatih Üniversitesi Coğrafya Bölümü öğretim üyelerinden Yrd. Doç. Dr. Mehmet Akif Sarıkaya ile röportaj yaptık. İşte merak ettikleriniz!!!

Müşerref Özbey • [email protected]

Kozmo-lab hakkında kısaca bilgi verebilir misiniz?Kozmo-lab kozmojenik izotoplar ve jeomorfoloji araştır-maları laboratuvarının kısaltılmış ismidir. Biz buna akılda iyi kalabilmesi için Kozmo-lab dedik. Bu laboratuvarda biz kozmojenik izotopları kullanarak jeomorfolojik yüzeylerin yaşlandırılmasını yapıyoruz. Bu yüzeyler fay yüzeyleri, ne-hir terasları veya buzulların biriktirdiği morenler olabilir. Bu laboratuvar bize bu yüzeylere ait yaşlandırma imkanı sağ-lıyor. Esasında bu laboratuvar bir örnek hazırlama labora-tuvarıdır. Yani araziden aldığımız kaya örneklerini biz bu la-boratuvara getiriyoruz. Önce kırma-öğütme aşamasından

geçiriyoruz ve daha sonra kimyasal analiz işlemlerine tabi tutuyoruz. Kimyasal analiz işlemleri sırasında içerisindeki bazı elementler ayrıştırılıyor. Bu ayrıştırılan elementler son aşama olan bizim dışımızda yer alan bazı ticari laboratu-varlara gönderiliyor ve orada ölçümleri yapılıyor. Kozmo-lab’ı kısaca bu şekilde tanımlayabiliriz.

Kozmo-lab Türkiye’de bir ilk. Bu anlamda sizce nasıl bir boşluğu doldurdu?Kozmo-lab gerçekten de şuanda Türkiye’de hem ilk hem de tek laboratuvar. Bu anlamda büyük bir boşluğu doldurdu

Page 23: PUSULA 2013 MAGAZINE

diyebilirim. Özellikle kuaterner çalışan yer bilimcileri açı-sından önemli olan bir eksik yaşlandırmaydı. Çünkü kuater-ner son 2.6 milyon yıllık bir zamanı kapsıyor. Bu 2.6 milyon yıllık zaman diliminde bazı yöntemler bu kadar eskiye gi-demiyor. Ama kozmojenik yöntemlerle biz yüzeylerin yaş-larını tarihlendirebiliyoruz. Bu açıdan Türkiye’de daha önce olmayan yeni bir laboratuvar kurulmuş oldu. Dolayısıyla araziden aldığımız örneklerimiz burada hazırlanıp ölçüme gönderilebiliyor. Türkiye’de ki diğer üniversiteler de bura-ya örneklerini gönderiyorlar. Örneğin, İstanbul Teknik Üni-versitesi, Atatürk Üniversitesi, Bilecik Üniversitesi ve Anka-ra Üniversitesinden örnekler buraya gelip işlendikten sonra ölçümleri yapılabiliyor.

Kozmo-lab açmaya nasıl karar verdiniz?Esasında benim yapmam gereken bir şey idi. Çünkü yurtdı-şında bu konuda eğitim al-dım. Türkiye’de de böyle bir eksik olduğu için bunu de-ğerlendirmek istedim. Tabi ki Kozmo-lab açılmasında Fatih Üniversitesi rektörlü-ğünün alt yapı geliştirme formu çerçevesinde bize büyük desteği oldu. Bizde bu destek ile Türkiye’nin ilk kozmojenik laboratuvarını açmış olduk.

Kozmo-lab’da ne tür iş-lemler yapılmaktadır?Öncelikle araziden alınan bir kaya numunesi alını-yor. Bu yaklaşık 500gr ka-dar oluyor, bazı durumlarda 1kg kadar çıkabiliyor. Ama yaklaşık 500 gr kadar ör-nek arazide paketlenip Fa-tih Üniversitesinde bulunan laboratuvarımıza getirildikten sonra bodrum katta yer alan kırma-öğütme laboratuvarımıza gönderiliyor. Bu labora-tuvarda örnekler ilk önce kırılıyor sonra öğütülüyor. Kırıl-ma aşamasında örneklerin boyutu çakıl boyutuna geliyor. Öğütme aşamasında kum boyutuna geliyor ve daha son-ra eleme işlemine tabi tutuluyor. Bu üç aşamalı bir işlem-dir. Eleme işlemlerinde amaç çok ince kil boyutundaki ta-neleri elemek. Çünkü kil boyutundaki taneleri işlemiyoruz. Dolayısıyla bizim ihtiyacımız olan kum boyutunda kırılmış malzemeler oluyor. Daha sonra bu malzeme üst kat da yer alan A-216’da ki esas laboratuvarımıza geliyor. Bu labora-tuvarda ki örnekler ilk olarak saf suda yıkanıyor, sonra sey-reltik asitler ile örnekler temizleniyor. Bu işlemin amacı ör-neklerin içerisindeki organik bitki kalıntıları, toz, atmosfe-

rik çökeller ve ikincil oluşumları engellemek. Bunun için bu aşamadan geçiriyoruz. Daha sonra tekrar yıkanıp kurutu-luyor. Bu örnekler daha sonra daha kuvvetli asitlerle çözü-lüyor. Bu daha kuvvetli asitlerle çözülen kayaç numunele-ri baz kimyasal çökeltme yöntemleriyle içerisinde ki bazı elementler (burada biz klor elementini ayrıştırıyoruz) klor olarak çökeltiliyor. Dolayısıyla başlangıçta 500gr olan bir numune, bizim laboratuvarımızdan çıktıktan sonra yaklaşık 5-10 mg’a kadar düşüyor. Bu üçüncü analiz için yeterli bir numune örneğidir. Çünkü esas işlemlerin yapılacağı üçün-cü analizler atomik seviyede yapılıyor. Bu örnekler içerisin-deki atomlar sayılıyor. Dolayısıyla araziden alınmış 500 gr ve 1kg kadar olan numuneler, bizim laboratuvarımızdan çıktıktan sonra 5-10 mg’a kadar zenginleştirilmiş oluyor ve daha sonra ölçümleri yapılması için yurtdışına gönde-riliyor. Yurtdışında bu analizler nerelerde yapılıyor diye so-

racak olursanız Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa’da toplam bir elin parmaklarını geçmeyecek ka-dar laboratuvar var. Dünyada top-lam 8-10 tane bu işi yapan labo-ratuvar var. Bunlar çok büyük la-boratuvarlar. Bunlar sadece yaş-landırma işini yapmıyor ayrıca fi-zik deneylerini de yapıyorlar. Bun-lar büyük bütçe gerektiren büyük laboratuvarlar. Bizde o laboratu-varda ölçümlerimizi yapıyoruz ve elde ettiğimiz sonuçlara göre on-ları yorumluyoruz.

Kozmojenik yaş tayin yöntemi-nin temel kuralları hakkında kısaca bilgi verebilir misiniz?Kozmojenik demek kozmodan meydana gelmiş demek. Evren-de meydana gelen bazı partiküller dünyamıza kadar ulaşıyorlar. Bun-lar atom altı küçük parçacıklardır.

Bunları güneşten yayılan ultraviole ışınlar gibi düşünebili-riz. Ama bunlar evrenin derinliklerinden geliyorlar. Genel-likle bunlar proton seviyesinde ki atom altı parçacıklarıdır. Yüklü parçacıklardır ve çok hızlı hareket ederler. Dünyanın atmosferine girdikleri zaman bu atom altı parçacıklar par-çalanıyorlar ama eğer yeteri kadar enerjiye sahiplerse bu parçacıklar yeryüzüne kadar ulaşıyorlar ve yeryüzünde ki elementler ile etkileşme giriyorlar. Yeryüzünde yüzeye ya-kın yerdeki elementlerden yeni izotoplar oluşturuyorlar. Bu yeni oluşan izotoplar kozmojenik izotoplar oluyor. Bu yeni oluşan izotopları biz örnek alıp laboratuvarlarımız da de-ğerlendirdiğimiz zaman bu örnek aldığımız yüzeylerin ne zamandan beri kozmojenik ışınlara maruz kaldığını belir-leyip böylece yaşı hakkında bilgi edinmiş oluyoruz. Mese-

Page 24: PUSULA 2013 MAGAZINE

24-25 RÖPORTAJ

Page 25: PUSULA 2013 MAGAZINE

la, eğer bu yüzey bir fay yüzeyi ise o fayın ne zaman oluştu-ğu hakkında fikir elde ediyoruz veya bir buzul çökeltisi ise o buzulların ne zaman orda olduğunu tespit etmiş oluyoruz. Dolayısıyla bu yöntem herhangi bir yüzeyin yaşı hakkında bize fikir veriyor.

Kozmojenik yüzey yaşlandırmasının başlıca uygula-ma alanları nerelerdir?Çalışma alanları her türlü jeomorfolojik yüzey olabilir. Bun-ları 2 şekilde ayırabiliriz. Aşındırmalı jeomorfolojik yüzeyler ve biriktirmeli jeomorfolojik yüzeyler. Aşındırmalı jeomor-folojik yüzeylerden en önemlileri buzul vadileri ve nehir te-rasları, biriktirmeli jeomorfolojik yüzeylerden ise buzulların biriktirdiği morenler, fay düzlemleri, alüvyol yelpazeler, kıyı kenarları, kıyı setleri ve meteor kraterleridir. Bunların hep-si uygulamanın olabileceği alanlardır. Yeter ki bir kuaterner yüzey olsun.

Yöntemin uygulanabilir yaş aralığı nedir?İşte tam bu konuda yaş ortaya çıkıyor. Çok eski yüzeylerde uygulanamıyor. Çünkü çok eski yüzeyler erezyon ile orta-dan kalkmış olabiliyor. Bunun için genellikle kuaterner ideal yaş aralığıdır. Yani son 2.6 milyon yıldır. Ama daha genç yü-zeyler yöntemden daha iyi sonuç alınmasını sağlıyor. Yüzey ne kadar genç ve taze olursa daha iyi sonuç veriyor. Ama son 1 milyon yıl kabaca uygulanabilir yaş aralığı diyebiliriz.

Araziden örnek almadan önce dikkat edilmesi gere-ken hususlar nelerdir?Öncelikle araziden örnek alacağımız yeri çok iyi tanımamız gerekir. Bu yüzeyin orijinal bir yüzey olabilmesini sağlaya-cak kriterleri tespit etmemiz gerekir. Yüzeyin insanlar tara-fından aşındırılmamış olması, orijinalliğini koruması lazım, diğer fiziksel ve kimyasal süreçlerden mümkün olduğu ka-dar az etkilenmiş olması lazım. Bu tip gözlemleri yaptıktan sonra araziden en uygun örnek yeri seçilip oradan örnek alı-

yoruz. Bu önemli çünkü araziden rastgele örnek alamıyo-ruz. Çünkü o yüzeyin bize orijinalitesini vermesi gerekir. Ay-rıca bu yöntem pahalı bir yöntemdir. Her bir örnek bize yak-laşık 1000 TL’ye mal olmaktadır. Dolayısıyla böyle maliyet-li bir işlem için rastgele bir iş yapamayız. Alacağımız bütün örneklerin o yüzeyi tam temsil etmesi gerekir.

Kırma-öğütme laboratuvarında ne gibi işlemler uygu-lanmaktadır?Daha önce de söylediğim gibi kırma-öğütme laboratuva-rı bizim bodrum katımızda yer alan bir laboratuvardır. Ora-da ilk olarak araziden gelen örnekler kırılıp öğütülüp daha sonra yukarı katta ki esas laboratuvara çıkarılıyor. Kırma-öğütme laboratuvarında çok toz ve gürültü olduğu için o la-boratuvarı aşağıya taşıdık. Orada kırma ve öğütme işlemleri yapıyoruz. Çünkü asitler ile bu kayaçlar reaksiyona girecek-leri için ne kadar toz ve kum halinde olursa reaksiyon o ka-dar hızlı oluyor. Yoksa el büyüklüğünde ki bir kayanın asit-ler ile çözünmesi belki yıllar alabilir. Ama kum büyüklüğün-de olursa reaksiyon çok daha hızlı olur.Kozmo-lab da elde edilen değerlerin doğruluk dere-cesi nedir?Doğruluk derecesi elde ettiğimiz sonuçlara göre değişik-lik arz edebiliyor. Genellikle burada iki tür hata payı söz ko-nusudur. Birincisi analitik hata payıdır. Yani laboratuvar da yaptığımız herhangi bir işlemi yanlış yapmanız veya ölçüm-lerin istenildiği gibi gitmemesi, araziden aldığımız bir yüze-yin tam olarak o yüzeyi yansıtmaması gibi sebepler hatala-ra sebebiyet verebilir. Diğeri ise sistematik hatalardır. Bun-larda kullandığımız aletlerin hassasiyetine bağlı olarak de-ğişir. Genelde biz hata payı mümkün en düşük olan oranda örneklerimizi yaşlandırmış oluyoruz.

Bu yoğun zamanınız da bize zaman ayırdığınız için çok teşekkür ederim.Ben teşekkür ederim böyle bir röportaj yaptığınız için. Pusu-la dergisine ve bütün ekibine saygılarımı sunarım. ■

Page 26: PUSULA 2013 MAGAZINE

26-27 BEST OF TRAVEL 2013

Page 27: PUSULA 2013 MAGAZINE

Montenegro

Page 28: PUSULA 2013 MAGAZINE

BEST OF TRAVEL 201328-29

Page 29: PUSULA 2013 MAGAZINE

Ecuador

Page 30: PUSULA 2013 MAGAZINE

30-31 DENİZCİLİK

KİTAB-I BAHRİYEUNESCO 2013’ü büyük Türk denizci Piri Reis haritasının yapılışının 500. Yılı olarak anacak. Bizlerde bu yüzyılın coğrafyacıları olarak böyle kıymetli eseri sizlerle paylaşmak istedik. Öncelikle hem kitabın yazarını hemde Osmanlı tarihindeki en büyük denizcilerden biri olan ve aynı zamanda kartograf olan Piri Reis’i tanıyalım.

Cansu Alan • [email protected]

Asıl adı Muhyiddin Piri Bey olan büyük denizcinin doğum yeri Ka-

raman olarak bilinmektedir. Daha sonralı Fatih Sultan Mehmet’in em-riyle ailesiyle birlikte İstanbul’a göç-müştür. Fakat burda da fazla barına-mayan aile Gelibolu’ya geçmiştir. Piri Reis denizciliğiye zamanının büyük denizcilerinden olan amcası Kemal Reis’in yanında başlamıştır. 1487-1493 yılları arasında Akdeniz kıyıla-rında birlikte korsanlık yapmışlardır ve Fransa kıyılarına yapılan akınlar-da bulunmuşlardır. Osmanlı donan-

masına girişleri 1486’da Endülüs’te müslümanların elinde kalan son şe-hir olan Gırnata’da müslümanların eziyet görmesi üzerine deniz aşırı sefere çıkacak donanması bulunma-yan Osmanlı’nın Kemal Reis’ten yar-dım istemesiyle gerçekleşir. Kemal Reis ve donanması müslümanları Ku-zey Afrika’ya bırakmışlardır. Hemen ardından Venedik seferi hazırlığında olan II. Beyazıt onlarında Osmanlı Do-nanmasına katılmasını ister. Piri Reis, Osmanlı Donanması’nın Venedik Donanması’na karşı sağlamaya ça-

lıştığı deniz kontrolü mücadelesinde Osmanlı donanmasında gemi komu-tanı olarak yer aldı, böylece ilk kez sa-vaş kaptanı oldu. Amcasının ölümüne kadar da İnebahtı, Moton, Koron, Na-varin, Midilli, Rodos gibi birçok deniz seferine katılmıştır. 1511 yılında am-casının ölümüyle Gelibolu’ya yerle-şen denizci deneyimlerinden yola çı-karak 1513 tarihli ilk dünya haritası-nı çizdi. Atlas Okyanusu, İber Yarıma-dası, Afrika’nın batısı ile yeni dünya Amerika’nın doğu kıyılarını kapsayan haritanın günümüze sadece bir par-

Page 31: PUSULA 2013 MAGAZINE

çası ulaşmıştır. Piri Reis 1516-1517 yıllarında yine Osmanlı donanması-na katılarak denizciliğe geri dönmüş-tür. Derya Beyi ünvanını alan büyük denizci Mısır seferine çıkmıştır. Se-ferden sonra tuttuğu notlardan de-nizciler için bir kitap yapmak ama-cıyla Gelibolu’ya döndü ve Kitab-ı Bahriye’yi hazırladı. 1525’te gözden geçirdiği Kitab-ı Bahriye’sini Pargalı İbrahim Paşa sayesinde Kanuni Sul-tan Süleyman’a sunmuştur. 1528 yı-lında da ilkinden daha içerikli ikinci dünya haritasını çizmiştir. 1533 yılın-da Barbaros Hayrettin Paşa kaptan-ı derya olunca Pîrî Reis de Derya San-cak Beyi (Tümamiral) ünvanı almış-tır ve Umman Denizi, Kızıl Deniz ve Basra Körfezi’ndeki deniz görevlerin-de yaşlandı. Osmanlı donanmasında yaptığı son görev idamıyla sonuçla-nan Mısır Kaptanlığı oldu.

Kitab-ı Bahriye iki sürümden oluş-maktadır. Birincisi 1521 tarihlidir ve denizcilerin kullanımı için oluşturul-muştur. İkincisi ise 1526’da Kanuni Sultan Süleyman için hazırlanan il-kinden daha ayrıntılı ve daha süslü olan bir nevi seyir kılavuzudur. Kitab-ı Bahriye 1526 sürümünde Akdeniz ve Ege’nin 290 haritasını içermektedir. Bunu izleyen yuzyıllar boyunca kita-bın kopyalanması yapılırken işlevsel-liği artsın diye Marmara Denizi ve İs-tanbul gibi haritalarda eklenmiştir.

Kitaptaki haritaların güzelliğinin ya-nında birçok güzel ayrıntıyı da içeriyor kitap. Fırtınalar, pusula, portolan (bir limanın ya da kıyının bir bölümünün, büyük ölçekte yapılmış haritası) ha-ritaları, yıldızlarla yön bulma, okya-nuslar, ve onları çevreleyen kara par-çaları gibi birçok detay göze çarpıyor.

Ayrıca Piri Reis sadece adaları harita-larla görselleştirmekle kalmamış o bölgelerin kaleleri,orduları ve savun-ma hatlarıyla ilgili de bilgiler vermiş-tir. Kitap, denizcilere Akdeniz kıyıla-rı, adaları, geçitleri, boğazları, körfez-leri, fırtına halinde nereye sığınılaca-ğı, limanlara nasıl yaklaşılacağı hak-kında bilgiler, ayrıca limanlar arasın-da gitmek için kesin rotalar verir. Aynı zamanda kitapta o dönemlerde ger-çekleşen keşifleri ve kendisiyle ala-kalı bilgileri bulmak mümkündür.

Bu büyük eseri şimdilerde bizlere ka-zandıran ise Denizler Kitabevidir. Ke-mal Özdemir ve Cevat Ülkekul’un ça-lışmasıyla yeniden yayına hazırlanan kitap özel kağıda türkçe ve ingilizce olarak basılmıştır. Bizde Pusula ailesi olarak bu çalışmalarından dolayı on-lara teşekkür ederiz. ■

Piri Reis çizdiği dünya haritasını Osmanlı

padişahı’na sunmuş padişah bakmış. ‘Dünya ne kadar küçük…’ demiş, haritayı ikiye bölmüş ve ‘biz doğu tarafını elimizde tutacağız..’ demiştir.(1929’da bulunacak olan haritanın bir parçası mevcuttur. Diğer parçası kayıptır.)

Page 32: PUSULA 2013 MAGAZINE

32-33 DEKORASYON

HAYATIN HER AŞAMASINDA COĞRAFYAYA DAIR FIGÜRLER OLSUN ISTIYORSANIZ….

Coğrafi figürler günümüz de birçok tasarımcı tarafından farklı eşyalar ve objeler üzerinde kullanılıyor. Eğer sizde bizim gibi birer coğrafya tutkunu iseniz, bu eşyaları çok beğeneceksiniz. Özellikle harita detayları ile ön plana çıkan birçok eşyayı gördüğünüzde sizde eviniz de bu tarz eşya ve objelere yer vermek isteyeceksiniz. Duvarınız süsleyecek olan harita veya pusula olan bir tablo veya çeşitli stikerlar, üzerinde çeşitli yerlerin haritası olan minik yastıklar, küre şeklinde avize ve abajurlar ve daha neler neler…

İşte sizler için seçtiklerimiz!!!

Tuğba ESEN • [email protected]ül KARAKAŞ • [email protected]

Page 33: PUSULA 2013 MAGAZINE

Duvar Kağıdı Çalışması

Kesme Tahtası

Kupa Bardak

Porselen Çaydanlık

Renkli Antika Dünyü Haritalı Yastıklar

Tablo ve Sticker Çalışmaları

Page 34: PUSULA 2013 MAGAZINE

34-35 DOĞAL TAŞLAR

Page 35: PUSULA 2013 MAGAZINE

TORYUMYERKÜRENIN KALBINDEATAN ENERJI KAYNAĞI

Toryum metali ilk olarak 1828 yılında İsveçli kimyager Jöns Jacob Berzelius tarafından keşfedilmiştir. Toryum nükleer güç kaynağıdır. Parlaklığını aylarca muhafaza edebilir. Toryum tabiatta uranyumdan yaklaşık 3 kat daha fazla bulunur. Bugün için nükleer enerji hammaddeleri kapsamına uranyum ve toryum girmektedir. Uranyum gibi toryumda bir nükleer yakıt hammaddesidir. Toryumda uranyum gibi doğada serbest halde bulunmaz, fakat 60 civarında mineralin içinde rastlanır. Bu minerallerde genellikle nadir toprak elementleri ile birlikte bulunmaktadır.

TÜRKİYE URANYUM VE TORYUM KAYNAKLARI

Saliha Küçükkaragöz • [email protected]

TÜBİTAK ve MTA tarafın-dan son beş yıl içerisinde

yapılan araştırmalarda, dün-ya Toryum rezervlerinin yüz-de 65’nin Türkiye’de olduğu belirlendi. Toryum, saflaştırıl-dığında alüminyum, çelik gö-rünümünde bir element. Top-rakta toryum oksit halinde bulunuyor. Dünya rezervleri-

nin yarıdan fazlası Türkiye’de, Batı Anadolu’da bulunuyor. Eskişehir, Sivrihisar, Beypaza-rı ve Kızılcaören yörelerinde-ki Toryum yataklarının rezerv çalışmaları ise henüz tamam-lanmadı. Uzmanlar, bu konu-da daha önce yapılan araştır-maların önümüzdeki yıllarda devam edebilmesi için hükü-

metin bütçeden kaynak ayır-ması gerektiğini belirtiyor.

TÜRKİYE’DE 800 BİN TONDünya rezervleri ne kadar? Bu stratejik maden Avustralya’da 300 bin ton, Hindistan’da 290 bin ton, Norveç’te 170 bin ton, ABD’de 160 bin ton,

Page 36: PUSULA 2013 MAGAZINE

36-37 DOĞAL TAŞLAR

Kanada’da 100 bin ton, Güney Afrika’da 35 bin ton, Brezilya’da 16 bin ton. Nere-deyse bütün dünyada toplam 1071 bin ton, Türkiye’de 800 bin ton.

Ülkemizde Eskişehir’e bağlı Sivrihisar il-çesinin kuzey batısında Kızılcaören, Kar-kın ve Okçu köyleri arasında yer alan 15 km2 bir sahada toryuma rastlanmıştır.

Bu bölgelerle birlikte Malatya, Hekim-han, Kayseri, Kuluncak, Felahiye, ile Si-vas ve Diyarbakır il sınırları içinde rast-lanan toryum yataklarında gerekli çalış-maların yapılması sonucunda ülkemiz-de toryum rezervinin artacağı tahmin edilmektedir. Bulunan ve araştırmalarda olan toryum yatakları ile ilgili Türkiye’nin dünyanın en büyük toryum rezervine sa-hip ülkelerden biri konumunda olduğu

söylenebilir. ‘’Anadolu’da toryumun çıktı-ğı yerde ot bitmediği söylenir’’. Teknolojik sorunların çözülebilmesi şartı ile Türkiye nükleer enerji hammaddesi olan toryum açısından önemli bir potansiyele sahiptir ve zenginlik sınıflandırmalarında toryum madenimiz çok zengin maden sınıfında bulunmaktadır.

Toryumun kullanıldığı alanlar:o Yüksek sıcaklıklarda magnezyumun direncini artırmak amacıyla alaşımlarda, o Elektronik cihazlarda ve aydınlatma-da tungsten filamanların kaplanmasında, o Yüksek ısıya dayanıklı potaların yapı-mında, o Yüksek kaliteli kamera merceklerinde, o Nükleer teknolojide kullanılmaktadır. Günümüzde toryumla çalışan ticari öl-çekli bir santral bulunmamaktadır, bu-

nun sonucu olarak da toryumun ener-ji hammaddesi olarak tüketimi yok dene-cek düzeydedir. Toryum tabanlı yakıt çev-riminin ekonomik olması ancak çok sayı-da santralı kapsayan bir nükleer prog-ramla mümkün olabilir. Toryum taban-lı bir enerji üretimi için, yüksek yatırım ve işletme maliyeti gerektiren tesisleri-nin kurulmasına ihtiyaç duyulmaktadır. Bütün bu tesislerin her biri de günümüz şarlarında ekonomik olmadığından tica-ri ölçekte teknolojileri de dünyada henüz geliştirilmemiştir. Bu nedenle ülkemizde bulunan toryumun mamul veya maden olarak satışı bugün için söz konusu de-ğildir. Ancak ülkemizde mevcut olan tor-yum cevherinin nadir toprak elementle-rinden ayrılması ve yan ürün olarak ka-zanılmasına yönelik araştırma ve geliş-tirme çalışmalarına devam edilmelidir. ■

Page 37: PUSULA 2013 MAGAZINE

Japonya’da Shendai depremi ve ardından Fukuşima Nükleer Santrali’nde gerçekleşen radyoaktif sızıntının ardından tüm dünya elektrik enerjisini hem tehlikesiz hem de daha

ucuz yöntemle üretebilmek için yarış başlattı. Birçok ülke 10-20 yıl içerisinde Uranyumla çalışan geleneksel nükleer santrallerini kapatarak rüzgar, güneş gibi enerjilere daha fazla ağırlık verme kararı aldı. Nükleerden vazgeçmeyen, ancak tehlikesini bertaraf etmek isteyen ülkelerin aletnatifi olaraksa Toryum elementi umut oldu. Daha önce ABD, Norveç, Kanada, Japonya ve Hindistan gibi ülkelerin elektrik santrallerinde kullanmak üzere proje ürettikleri Toryum için şimdi de Çinliler dev bir girişim başlattı.

Page 38: PUSULA 2013 MAGAZINE

38-39 DOĞAL TAŞLAR

Page 39: PUSULA 2013 MAGAZINE

URANYUMYÜKSEK YOĞUNLUKTANYUMUŞAK RUHA GEÇİŞ:

Büşra ER • [email protected]

Yer altı kaynaklarından en önemlilerinden biri uranyumdur. Uranyumun kullanıldığı alanlardan dolayı önemlidir. Öncelikle uranyumun bilimsel tanımını yapalım; Uranyum elementinin sembolü U, atom numarası 92, atom ağırlığı 238,0289 g / mol’dür. 25 derece gri renkli katı bir metaldir. Periyodik cetvelin f-bloğunda yer alır.Uranyum,1789 yılında keşfedilmiş ve 1896 yılında Henri Becquerel tarafından radyoaktif olduğu bulunmuştur.Erime noktası 1132 derece kaynama noktası 3818 derece’dir. Çelikten daha yumuşaktır. Uranyum mineralleri, uraninit, autinit, tobernit,koffinittir.

Uranyumun kullanıldığı alanlar; seramiğe renk vermede, enerji üretim reak-törlerinde, hidrojen bombası yapımında, nükleer yakıt ve nükleer patlayıcı

olarak kullanılır. Uranyumu bu kadar önemli yapan nükleer yakıt olarak kulla-nılmasından dolayıdır. 1kg uranyumdan elde edilen enerji için, 3.000.000 kilog-ram kömür veya 2.700.000 litre petrol gerekmektedir. Bu kadar az miktarda uranyum kaynağından yüksek miktarda enerji üretildiğinden nükleer santralle-rin atık miktarı da bu oranda fosil yakıtlarından çok daha azdır. Örneğin, elektrik üretiminin %75 gibi büyük bir oranda nükleerden sağladığı Fransa’da, dört kişi-lik bir ailenin ömürleri boyunca kullandıkları nükleer enerjiden, en fazla bir golf topu kadar büyüklükte camlaştırılmış nükleer atık çıkmaktadır.

Page 40: PUSULA 2013 MAGAZINE

40-41 DOĞAL TAŞLAR

Ayrıca, nükleer santrallerde az miktarda yakıtla çok yüksek enerji üretiminin gerçek-leşmesi sonucunda, santralde kullanılan nükleer yakıtın çok uzun yıllar enerji ihti-yacını karşılayacağı düşünülmektedir. Yakıt stoku olduğu sürece, sürekli güvenilir ener-ji üretilebilir.Dünyada şuanda görünür uranyum kay-nağı 3 169 238 ton U, ülkemizde bulunan kaynak ise 9 130 ton yani %0.29’dur. 2005 yılı verilerine göre 440 nükleer reaktörün

uranyum yakıt talebi 70 600 tondur, uran-yum talebinin 100 000 tona yükselmesi beklenmektedir. Bu talepten dolayı uran-yum üretimi artmıştır. Minerallerde bulu-nan uranyum, kimyasal reaksiyonlar sonu-cunda uranyum okside (U308) veya diğer bileşiklerine dönüştürülür.2005 yılı verilerine göre, dünya U308 üre-timinde ilk sıra %28 üretim ile Kanada,%23 üretim ile Avustralya,%10 ile Kazakistan, %8 üretim ile Rusya ve Nambiya’dır.

Ülkemizdeki uranyum (U308)rezervlerinin çıktığı yerler;Yozgat-Sorgun(3 850 ton)Salihli-Köprübaşı (2 852 ton)Aydın-Demirtepe (1 729 ton)Uşak-fakılı (490 ton)Aydın-Küçükçavdar (208 ton)Kırşehir-Kırıkkale bölgesinde 2005 yılın-dan buyana arama çalışmaları devam et-mektedir. ■

Atom enerjisi üretiminde kullanılmadan önce uranyumun çok az bir pratik

uygulaması vardır. Seramiklerde, fotoğrafçılıkta, kimyevi reaksiyonlarda katalizör olarak ve daha birkaç işlemde kullanılmasına rağmen, bütün bu uygulamalar uranyumun ayrı bir element olarak istihsalini gerektirmiyor ve uranyum radyum endüstrisinin bir yan ürünü olarak üretiliyordu. Nükleer enerjinin kullanımında uranyum uygulaması, durumu tamamen değiştirdi: Uranyum asıl mamul, radyum ise oldukça daha az önemli bir yan ürün durumuna geçti.

Page 41: PUSULA 2013 MAGAZINE
Page 42: PUSULA 2013 MAGAZINE

42-43 GÖÇ SORUNU

Page 43: PUSULA 2013 MAGAZINE

ALTIN ŞEHİRTAŞI TOPRAĞI İNSAN...

Meşhur hatıradır. ‘Ankara’nın nesini seviyorsun?’ diye soranlara ‘İstanbul’a dönüşünü’ cevabını vermiş Yahya Kemal. Türkiye’nin dört bir yanındaki milyonlar da onunla hemfikir olmalı ki tasını tarağını toplayan ‘Taşı toprağı altındır’ deyip tuttu İstanbul’un yolunu. Ancak yeni gelenler ‘Bir Tepe’ye çıkıp üstadın gözüyle bakamadıkları için, bu ‘revnaklı şehir’, ‘efsunlu güzellikleri’ni bir bir kaybetti, sonunda insanın ‘kendisi’ni kaybettiği bir megaköy oluverdi.

Dicle AY • [email protected]

Göç olgusunu değişik biçimlerde ta-nımlamak mümkündür. En bilinen ta-

nımıyla göç insanların içinde yaşadıkları coğrafi ve sosyo-kültürel çevreden ayrı-larak başka bir coğrafi ve sosyo-kültürel çevreye girmesidir. Türkiye’nin en büyük yapısal problemlerinden biri de şüphesiz ki göçtür.”Göç etmek” millet olarak bir ba-kıma genlerimizde var. Orta Asya bozkır-larından Anadolu’ya uzanan binlerce ki-lometrelik göç serüvenimiz şimdilerde en çok İstanbul’u tehdit ediyor. İstanbul ta-rihinin ilk zamanlarından günümüze dek her dilden, her ırktan insanları kendisine çekmiştir. İstanbul için meşhur bir söz var-dır “taşı toprağı altın” diye. Bunun için mi-dir bilinmez insanlar hep İstanbul’a doğ-ru göç etmektedir. İstanbul’a göçün en bü-yük sebebi iş imkanlarıdır. Anadolu’dakine göre daha iyi bir hayat standardı yakala-mak ve çocuklarının geleceğini kurtarmak adına tasını tarağını toplayan büyük ha-yallerle İstanbul’a göç etti. İlk gelenler iş

imkanlarını yaratınca köydeki tanıdıkları-nı da buraya davet etti. Ve bu göç serüve-ni sınır tanımayan bir hızla devam ediyor. “1945’te 1 milyon 78 bin nüfusu olan İstanbul, 1950 sonrasında yaşanan pat-lama ile 1955’de 1 milyon 533 bine ve iz-leyen dönemlerde de yıllık binde 40- 50

arasında artışla 1990’da 7 milyon 309 bin, 1997’de 9 milyon 199 bine ulaş-tı ve 2000 yılında yapılan sayımda da 10 milyonun üstünde nüfusa sahip bir şe-hir oldu.” Türkiye İstatistik Kurumu’nun 2007 yılında gerçekleştirdiği “Adrese Da-yalı Nüfus Kayıt Sistemi” çalışmasında

Page 44: PUSULA 2013 MAGAZINE

44-45 GÖÇ SORUNU

ise, İstanbul’a göçün hâlâ devam etme-si sebebiyle İstanbul’un nüfusunun 7 yıl-da Bursa şehri kadar büyüyerek 12 mil-yon 573 bin 836’ya ulaştığı tespit edildi. İstanbul ilindeki nüfus ülke toplamındaki nüfusun %15’ini kapsamaktadır. Bir başka ifadeyle ülkemizdeki her 100 kişiden 15’i İstanbul’da ikamet etmektedir. Genel bir bakışta İstanbul’da göçün yol açtığı 6 te-mel sorun vardır. Bunlar aşağıdaki gibidir.

❐ İŞSİZLİK İstanbul’u uzun zamandır tehdit eden önemli sorunlardan biri işsizliktir. Göç se-bebiyle artan nüfus, iş olanaklarını gittik-çe azaltmaktadır. Zaten işsizlik sebebiyle bulundukları yerden kalkıp onca zahmet-le İstanbul’a göç eden vatandaş görüyor ki burada durum daha da vahim. İstanbul İs-tihdam Raporu’nda, İstanbul ölçeğinde iş gücüne dahil olmayan nüfusun 4 milyon 38 bin kişi olduğu ve bu rakamın ülkede iş gücüne dahil olmayanların %16sını oluş-turduğu belirtildi.

❐ ÇARPIK KENTLEŞME VE ŞEHİRDOKUSUNUN BOZULMASIÇarpık kentleşme deyince gecekondular, plansız bir şekilde yapılmış binalar, doğal çevreye zarar veren ve zamanla onu yok eden yapılaşma, sosyal tesislerin ve top-lumsal yaşam alanlarının kıtlığı, sanayi bölgelerinin şehirle iç içe girmesi vb. şey-ler akla gelir. Ortalamaya vurduğumuzda günümüzde İstanbul’a saatte 18 kişi göç etmektedir. Hal böyle olunca göç ile gelen insanlara yer sağlamak amacıyla devlet arazileri ve ormanlık alanlar yok edilmek-tedir. Bu durum çevrede insanca yaşa-maya olanak vermeyen ilkel yerleşmenin kenti kuşatmasına merkezde ise mevcut dokunun tahribine, tarihsel, kültürel ve doğal değerlerin yok olmasına yol açmak-tadır. Kentteki 2 milyon binanın %70’nin imara aykırı olmasının yanı sıra bu kaçak ve düzensiz yapılanma İstanbul’u ade-ta bir “megaköy” haline getirmiştir. Ge-cekondu mahallelerini gezerken iki farklı hayat tarzının mübalağasız, en fazla 300 metre arayla bir arada olduğunu görür-sünüz. Mesela Gültepe gibi bir gecekon-du semtinin hemen dibinde Metrocity, Kanyon gibi dev alış-veriş merkezleri ve

“residence”ler yükselir. Çeliktepe’nin he-men karşısında modern 4. Levend ve Sa-bancı kuleleri yer alır. Plansız kentleşme-nin oluşturduğu doğal ve kültürel alanlar-daki düzensizlik ve karmaşa, çarpık kent mekanları, düzensiz sokak yapılaşma tür-leri incelendiğinde bunun görsel bir çev-re sorununu da ortaya çıkardığı aşikardır.

❐ GÜVENLİK SORUNUİstanbul’un aldığı büyük göç nedeniyle plansız ve düzensiz kentleşmenin getir-diği sosyal yapı içerisinde oluşan varoşlar, ciddi bir güvenlik sorunu oluşturmaktadır.Buna ekonomik sorunlar da eklendiğinde gasp,soygun,hırsızlık ve kapkaç türü olay-lar kenti tehdit etmektedir.AB Komisyo-nunun “Avrupa’nın Kentlerinde Yaşam Ka-litesi” başlıklı araştırmasına göre insanla-rın kendilerini en az güvende hissettikle-ri kent İstanbul..• Çevre SorunuSon yıllarda giderek artmakta olan ve ağırlığını her geçen gün daha fazla hisset-tiren sorunlardan biri de çevre sorunudur. Özellikle hava kirliliği bugün İstanbul’un en önemli sorununu teşkil etmektedir. Bu sorun 1990 yılından itibaren tehdit edici boyutlara ulaşmıştır. Dünya Bankası’nın yeni yayınlanan Dünya Kalkınma Göster-geleri raporunda İstanbul dünyanın ha-vası en kirli 7. kenti olarak belirlendi. Di-ğer yandan içme sularının hızla kirlenme-si, çöp sorunu, gürültü kirliliği ve denizler-deki kirlilik de şehrin önemli sorunları ha-line gelmiş ve acil çözüm beklenmektedir.

❐ ULAŞIM SORUNUCoğrafi açıdan çok da büyük olmayıp bu kadar fazla nüfusu barındıran İstanbul do-ğal olarak büyük ulaşım sorunları yaşa-maktadır. 70’li yıllara kadar İstanbul’da ulaşım otobüs, tren ve minibüsler ile ya-pılmaktaydı. 70’li yıllardan sonra göç se-bebiyle artan nüfusa bu ulaşım kaynakla-rı yetmeyince otobüs seferlerinin geniş-letilmesi, metrobüs, deniz taşımacılığı ve metro gibi yeni çözümler üretildi. Bunlar sorunu bir nebze azaltsa da tam olarak bitiremedi. Zira 58 Avrupa şehrini kapsa-yan Trafik Sıkışıklık İndeksi’ne göre İstan-bul trafiğin en yoğun ve sıkışık olduğu şe-hir seçilmiştir. Rapor; İstanbul’da gün içe-

risinde yoğun olmayan saatlerde bile se-yahat sürelerinin normalden %57 ve sa-bahın sıkışık saatlerinde ise %84 oranla-rında daha uzun olduğunu tespit etti. Ak-şam saatlerinde ise durum daha da va-him. Bu rakamlara dayanarak İstanbul’da bir sürücü veya yolcunun normalden en az 2 kat fazla zamanını yolda harcadığını söyleyebiliriz.

❐ EĞİTİM VE SAĞLIK SORUNUEğitim sorunu bilhassa ilk ve orta öğre-timde yaşanmaktadır. Kenar semtlerde ve gecekondu bölgelerinde okul sayısı çok yetersiz olduğu gibi bunların kadroları da eksik, sınıflar fazla kalabalıktır. Bir kısım okullarda bilgisayarlı eğitim yapılırken bir kısım okullarda bir çok ders öğretmen-siz geçmekte ve bu okulların su, elektrik, ısınma ve temizlik gibi çok temel ihtiyaç-ları karşılanamamaktadır. Bu da eğitimde eşitsizlik oluşturmaktadır. Yine şehir nü-fusunun çok fazla olması sebebiyle sağlık kuruluşları yetersiz kalmakta ve özellikle devlet hastanelerinde izdiham yaşandığı için hastalar tedavi hizmetlerinden yeteri kadar faydalanamamaktadır.Göçün neden olduğu sorunların örnekle-rini artırmak mümkün fakat bence daha mühim olan bu en temeldeki sorunlara getirilecek alternatif çözümlerdir. Sade-ce İstanbul’un değil ülkenin tamamının da en büyük dertlerinden biri olan işsizlik için yapılabilecekler az çok belli aslında. Ön-celikle yatırımların özellikle de kamu alt-yapı yatırımlarının artırılarak istihdamın artırılması gerekir. Bu ekonomik aktivite-leri de canlandıracaktır. Özel sektör yatı-rımlarına yapılacak teşvikle de işsizlik bü-yük ölçüde azaltılabilir. Çarpık kentleşme sonucu ortaya çıkan sorunların çözümü için yapılabilecekler ise İstanbul’da bina envanteri çıkarılması, kent bilgi sistemi-ne geçilmesi, binalara yasal kimlik veril-mesi ve kaçak yapılanmayı önlemek adı-na sivil toplum örgütleri ağırlıklı özel bir komisyon kurulmasıdır. Güvenlik sorunu-na çözüm olarak şehirdeki güvenlik birim-leri personel ve araç gereç bakımından takviye edilmeli özellikle kentin varoş diye tabir edilen kesimlerindeki karakol açıklı-ğı giderilmelidir. Çevre sorunlarının çözü-müne gelirsek, bu noktada hem devlete

Page 45: PUSULA 2013 MAGAZINE

hem de biz bireylere pek çok görev düşü-yor. Özellikle kış mevsiminde İstanbul’un en önemli sorunu haline gelen hava kir-liliği, doğalgaz kullanımının yaygınlaşma-sına paralel olarak her geçen yıl azalmak-tadır. Bu artışa paralel olarak hava kirli-liğinin azaltılması için doğalgaz fiyatları daha makul seviyelere indirilmeli ve ilave vergiler alınmamalıdır. Bireyler olarak biz ise toplu taşıma araçlarını daha fazla ter-cih ederek kirliliğin azaltılmasına katkıda bulunabiliriz. Diğer çevre kirlilikleri için-se çöp imha tesisleri faaliyete geçirilme-li, havza yönetimi ve temizliği daha bilinç-li şekilde yapılmalı ve atık kontrolü yoluna gidilmelidir. Ulaşım sorunun çözümü için

raylı ulaşım sistemine ağırlık verilmeli, Boğaz mutlaka raylı sistemi de içerecek şekilde tüp geçit ile bağlanmalı, katlı oto-parklar inşa edilmeli, İDO şehir hatlarının hız ortalaması yükseltilmeli ve sefer sayı-ları artırılmalıdır. Son olarak eğitim soru-nuna ilişkin, okullar arasındaki aşırı fark-lılıklar önlenmeli ve okulların tüm temel ihtiyaçları karşılanmalıdır.Hastanelerdeki aşırı yığılmanın önlenmesi için dispanser türü klinikler yaygınlaştırılmalı ve devlet hastaneleri daha fazla araç-gereç ile do-natılmalıdır.

Yaşadığımız dünyada her insan, tılsımlı bir anahtarla kapılarını açacağı “o “ şehri ara-

yıp durdu. Kimilerine göre göğün katman-ları arasındaydı, kimilerince okyanusla-rın ötesinde. Bugün ise pek çoğumuza göre o şehir gerek tarihsel dokusu, mi-marisi, zenginliği ve mazisi ile şüphesiz ki İstanbul’dur. Bunca soruna rağmen hala İstanbul pek çok insanın rüyalarını süs-leyen ve bir türlü bırakıp gidemedikleri bir şehirdir. Her birimizin bu efsunlu şeh-ri eski güzelliğine döndürmek için yapabi-lecek bir şeyleri var. Adına bunca şarkılar, şiirler, kitaplar yazılan İstanbul bu ülkede yaşayan herkesin ortak mirasıdır. Bize dü-şense bu mirası en iyi şekilde korumak, geliştirmek ve bizden sonraki nesillere aktarmaktır. ■

Page 46: PUSULA 2013 MAGAZINE

46-47 GÖLLERİMİZ

TERKOS GÖLÜİSTANBUL’UN SU KAYNAĞI;

Terkos İstanbul’un su ihtiyacını karşılayan göllerden. Marmara Bölgesinin Trakya kesiminde İstanbul’un 50 km kuzeybatısında, Karaburun’un gerisinde bulunmaktadır. Göle, Durusu Gölü de denilmektedir. Kenarları girintili çıkıntılı olan gölün yüzölçümü 25 km2, en derin yeri on bir metredir. Su toplama alanı 619 km2dir.

Betül Karakaş • betulkarakaş[email protected]

Terkos Gölü, İstanbul’un hemen yanı başında el değmemiş son

doğal alanlardan biri. İstanbul’un kuzey-batısında, kente yaklaşık 40–50 km. uzaklıkta olup, 40’ 19’’ kuzey ve 28’ 32’’ doğu koordinatları arasın-da bulunan, lagün kökenli, az tuzlu bir göldür. Gölün denizden yüksekli-ği +4,5 ile -1 metre arasındadır. Fındık Dere, Deli Yunus deresi ve çok sayıda kaynak suyu ile beslenen Durusu’nun, 39 km² su alanı vardır ve en derin yeri

11 metredir. 162 milyon m³/yıl su po-tansiyeli ile İstanbul çevresindeki tatlı su rezervlerinin %22’sine sahiptir. Şe-hir kullanım suyunun önemli bir bölü-münü karşılamakta ve aynı zamanda nesli tehlike altındaki pek çok canlıya ev sahipliği yapmaktadır.Terkos Gölünün beslenme havza-sı küçük, fakat göle su taşıyan dere-ler fazladır. Bunların suyu en bol olanı batıdan gelen İstranca Deresidir. De-nizden ayrıldıktan sonra gölün suyu

süratle tatlılaşmıştır. Çok yağış alan zamanlarda su miktarı 237 milyon metreküpe çıkmaktadır. Gölün doğu-sunda bulunan Terkos Köyü, göle is-mini vermiştir. Bu köyde Sultan İkin-ci Abdülhamid Han (1876-1909) za-manında İstanbul’un su ihtiyacını kar-şılamak için 1885’te Terkos Fabrikası adı verilen tesisleri yapmıştır. Yüz se-nedir İstanbul’un suyunu temin eden bu tesisler günümüzde de mevcuttur. Su gölden alınarak Kağıthane’de bu-

Page 47: PUSULA 2013 MAGAZINE

lunan arıtma tesislerinden geçtikten sonra İstanbul’a dağıtılmaktadır. Son senelerde görülen kuraklık yüzünden ve artan İstanbul nüfusunun su ihtiya-cını karşılamak üzere deniz kıyısında vurulan sondalardan elde edilen su, pompalarla Terkos Gölüne akıtılmak-

tadır. Aynı zamanda göl, bir balıkçılık ve birçok yabani av kuşunun yaşadığı bir avcılık alanıdır. Göl çevresi, yürü-yüş yapmak için de idealdir. Bitki ör-tüsü meşe, dişbudak, gürgen, kızıla-ğaç, defne, kocayemiş ve kamışlarla kaplı salkım söğüt ağaçlarından oluş-

maktadır. Yarı beline kadar suya gö-mülü ağaçlar sık sık karşımıza çıkar. Dallarından köklerin çıktığına bile ta-nık olabiliyorsunuz. Ziyaret sırasında fotoğraf makinenizi yanınıza almanız-da yarar var; arşivinize hoş kareler ek-leyebilirsiniz. ■

Page 48: PUSULA 2013 MAGAZINE

48-49 CBS

COĞRAFYA EĞİTİMİNDE CBS’NİN KULLANIM ALANLARITuğba ESEN • [email protected]

Günümüzde teknolojinin gelişme-siyle birlikte, hayatımızın her ala-

nında teknolojiyi kullanır olduk. Geç-miş ile günümüzü karşılaştırdığımız-da birçok alanda teknolojinin sağla-dığı farklılıkları görmemiz mümkün. Coğrafya eğitimi ile ilgili teknolojik gelişmelere baktığımızda Coğrafi Bil-gi Sistemleri (CBS) büyük önem taşı-maktadır. CBS Dünya üzerindeki sos-

yal, ekonomik, çevresel vb. sorunların çözümüne yönelik mekana/konuma dayalı karar verme süreçlerinde kul-lanıcılara yardımcı olmak üzere, bü-yük hacimli coğrafi verilerin; toplan-ması, depolanması, işlenmesi, yöneti-mi, mekansal analizi, sorgulaması ve sunulması fonksiyonlarını yerine geti-ren donanım, yazılım, personel,coğrafi veri ve yöntem bütünüdür. CBS, genel

bir kavram olup; çeşitli kullanım alan-larına ve tematik konulara yönelik olarak geliştirilen CBS uygulamala-rı vardır. Özellikle eğitim alanına bak-tığımızda gelişen teknoloji şartları-na uygun bir şekilde ders materyalle-ri de değişmektedir. Özellikle Coğraf-ya alanın da bu şekilde büyük değişik-likler yaşanmaktadır. CBS’nin coğraf-ya alanında etkili bir şekilde kullanıl-

Page 49: PUSULA 2013 MAGAZINE

ması hem coğrafya öğretmenleri için hem de öğrenciler için büyük avantaj sağlamaktadır. CBS ile veri üretimi, sorgulama, ana-liz ve görselleştirme işlemleri gerçek-leştirilebilir. Özellikle görselleştirme işlemleri ders anlatımını oldukça ke-yifli hale getirmektedir. Ayrıca öğren-cilerin öğrenme seviyelerini artırmak

için CBS’nin kullanımı oldukça faydalı olacaktır. CBS’nin coğrafya derslerin-de kullanımı hakkında birçok araştır-ma yapılmıştır. Bu araştırmalar coğ-rafya derslerinde CBS’nin kullanı-mının eğitim açısından daha etkili ve daha faydalı olacağı konusunda yo-ğunlaşmıştır. CBS’nin kullanım alanlarına baktığı-

mızda bilimsel araştırmalar, kaynak yönetimi, alt yapıların yönetimi (do-ğalgaz, elektrik, su), kentsel planla-ma, maden haritalama, arkeoloji, ta-rım, vb. birçok alandır. Kısacası CBS, analizler yapma imka-nı sunan ve bu analiz sonuçlarına göre doğru kararlar vermeyi kolaylaştıran bir sistemdir. ■

Farklı ölçeklerde üretilmiş olan verilerle demog-rafik verilerin mekan ile ilişkisini, risk ve yakınlık analizleri gerçekleştirilebilir. Özellikle nüfus ile il-gili olan konularda mesafe ve yoğunluk analizleri kullanılmaktadır.

Interpolasyon fonksiyonu ile bir meka-na ait seçile noktaların yağış, sıcaklık, tuzluluk, PH, bitki türleri gibi değerler ile ilgili verilerle birlikte yapılan ana-lizlerdir. Bu yöntem ile özellikle tarım, orman, jeoloji ve çevre gibi alanlarda mekansal analizler yapılabilir.

Yüzey analizleri özellikle eğim, bakı, yükseklik gibi birçok konuda analiz yapılabilmektedir. Yüzey analizlerinde 3 bo-yutlu haritalarda üretilebilir. Böylece özellikle yükseklik, eğim, bakı gibi konularda görsel açıdan daha zengin hari-talar üretilebilir.

*CBS’nin Coğrafya eğitiminde kullanımı hakkında daha fazla bilgi edinmek istersiniz değerli hocamız Ali Demirci’nin “Öğretmenler İçin CBS” adlı kitabını inceleyebilirsiniz.

Peki biz Coğrafyacılar CBS’yi eğitim için hangi alanlarda kullanabiliriz!!! İşte birkaç örnek… MESAFE VE YOĞUNLUK ANALİZLERİ

İNTERPOLASYON

YÜZEY ANALİZLERİ

Page 50: PUSULA 2013 MAGAZINE

50-51 YOLCULUK

KRAKOWTARİH KOKAN ŞEHİRTarihi şehir Kraków, geleneksel olarak ülkenin bilim, kültür ve sanat merkezi olmuştur. Polonya eski krallarının oturdukları, eski başkent olması ve birçok tarihi sahneye tanık olmasından dolayı Polonya’nın kalbi olarak da söz edilmektedir. Yerli ve uluslararası turizm yoluyla yılda yedi milyon turisti ağırlamaktadır.

Emre Duman • [email protected]

Page 51: PUSULA 2013 MAGAZINE

Doğu Avrupa’nın renkli ülkesi Polonya’nın en güzel şehri olan

Krakow’a ufak bir yolculuk yapalım. Öncelikle Polonya’nın konumunu an-latmak gerekirse; Doğu Avrupa’da, kuzeyinde Baltık Denizi, Litvanya ve Rusya; doğusunda Belarus ve Ukray-na; güneyinde Slovakya ve Çek Cum-huriyeti; batısında da Almanya bulu-nur. Krakow, Polonya’nın güney batı-sında Çek Cumhuriyeti ile Slovakya sınırına yakın bulunan şirin bir Avru-pa şehridir. Şehir Avrupa’nın hemen hemen her şehrinde olduğu gibi ne-

hir kenarına kurulmuştur. Kurulduğu nehir Polonya’nın en uzun nehri olan Visla nehridir. Krakow turistik açıdan Polonya’nın en önemli kentidir ve Avrupa ge-nelinde de önemli bir yere sahiptir. Krakow’un bu denli önemli olması-nın temel nedeni Polonya’nın kültürel başkenti olmasıdır. Krakow’ Polonya’ ya tarih boyunca başkentlik yapmış bir şehirdir. Daha sonraları başkent Varşova’ ya taşınmıştır. Tarihi yapı-sı tamamıyla korunmuş olan Krakow turistlerin oldukça ilgisini çekmesini

sağlamıştır. Her yıl 8 milyondan faz-la turist Krakow’u ziyaret etmektedir. Polonya’nın en önemli turizm nokta-sı olarak kabul edilen Krakow, kilise-lerin tüm ihtişamıyla göğü süsledi-ği bir kenttir. Büyüleyici Ortaçağ at-mosferiyle, UNESCO’nun en önemli 12 tarihi yerlerinden biridir. Eski Kent (Old Town)’teki Pazar Meydanı (Mar-ket Square), Ortaçağ’ın büyülü hava-sını günümüze taşır. Burada bulunan Wawel Katedrali ve Wawel Kraliyet Kalesi, kentin bu yönüyle en önemli eserleridir. Krakow da bulunan tari-

Page 52: PUSULA 2013 MAGAZINE

52-53 YOLCULUK

Page 53: PUSULA 2013 MAGAZINE

hi yapıları şöyle sıralayabiliriz. Rynek Glowny (şehrin ana meydanı) - Ka-zimierz (musevi mahallesi) - Zamek Krolewski (kraliyet sarayı) - Synago-ga Izaaka (sinagog) - Kosciol Mariac-ki (kilise) - Stara Synagoga (eski sina-gog) - Katedra Wawelska (katedral) - Brama Florianska ( tarihi şehir kapısı) - Kopiec Kosciuszki anıtı - Sukiennice (tarihi çarşı binası) - Oskar Schindler Fabrikası - Wieza Ratuszowa (idare binası ve kulesi) - Adam Mickiewicz anıtı - Florian Kapısı - Fransiskan Ma-nastırı . Ayrıca Krakow’da bulunan ta-rihi Yahudi mahallesi de önemli me-kanlardandır. Krakow ulaşım açısından oldukça ra-hat olan bir şehirdir. Tren yolu ağı ol-dukça gelişmiştir ve birçok yere tren-

le çok rahatça gidilebilir. Havalima-nı da gelişmiş olan şehre ülkemiz-den direk uçuş olamasa da aktarma ile çok rahat havayolu ulaşımı sağ-lanabilir. Ayrıca ucuz havayolu ile Avrupa’nın birçok çok yerine rahatça ve çok ucuz gidilebilir. Bazı arkadaş-larım 1 Euroya Stockholm ‘e uçak bi-leti bulmuşlardı. Şehir içinde ise he-men hemen her yerde tramvay bulu-nur. Sadece tarihi açıdan değil çevre-sinde bulunan turistik mekânlar açı-sından da Krakow önemli bir yere sa-hiptir. Çevresindeki turistik yerlerin merke-zinde bulunması da Krakow’un öne-mini arttırmaktadır. Bu yerlerden bahsedecek olursak ilk olarak; Wi-eliczka tuz madenini söyleyebiliriz.

Krakow yakınlarında bulunan ma-denin en önemli özelliği Dünya’nın en eski madenlerinden birisi olması-dır. Diğer önemli bir yer ise Krakow’a yaklaşık 60 km uzaklıkta olan, 2.Dün-ya Savaşı sırasında Nazilerin oluş-turduğu Auschwitz-Birkenau Yahu-di Toplama kamplarıdır. Bu kamplar-da 1 milyondan fazla Yahudi çeşitli iş-kencelere maruz kalarak Naziler ta-rafında katledilmiştir. Son olarak da turistik yer olarak Zakopane’ı söyle-yebiliriz. Burası Krakow’un güneyin-de dağlık alanda bulunan bir yerleş-medir ve kış turizmi açısından olduk-ça önemlidir.

Bir gün yolunuz düşerse Krakow’a gitmenizi şiddetle tavsiye ederim. ■

Page 54: PUSULA 2013 MAGAZINE

54-55 TEKNOLOJİ

Page 55: PUSULA 2013 MAGAZINE

Yapımına 2007 yılında başla-nan uydu, 18 Aralık 2012’de

Çin’den Çin’in kendi ürettiği Uzun Yürüyüş-2D taşıyıcı roket va-sıtası ile uzaya gönderilmiştir. Göktürk-2’nin Donanımları’nın %80’i,yazılımlarının %100’ü Türk Mühendisler tarafından yapılmış-tır. Türkiye’nin Çin’den satın aldı-ğı fırlatma hizmeti sigorta olmak üzere 20 milyon Euro’ya mal oldu. Göktürk-2, fırlatıldıktan 12 dakika sonra saat 18.25’de 686 kilomet-re yüksekteki yörüngesine oturdu. Türkiye’nin yüksek çözünürlüklü ilk gözlem uydusu Göktürk-2’den ilk sinyalin saat 19.39’da Norveç Trömso’dan alındığını bildirdi.Projenin Amacı Göktürk-2 Projesi kapsamında; uzay ve uydu sistem-

BULUTLARIN ÖTESİNE AÇILAN GÖZGÖKTÜRK - 2

Türkiye uzay teknolojisinde çok önemli konuma ulaştı. Büyük ülkeler dışında dünyada bu yetenekte kendi uydusunu yapabilen ülke yok. Böyle giderse 10 yıl içinde uzay teknolojisinde dünyada çizgi üstü bir noktaya geleceğiz. Önemli olan bu konuda belli yeteneğe sahip olmak ve bu yeteneği hem kendiniz için hem dünya barışı için kullanmak

Kaynakça: www.tai.com.tr • www.tubitak.gov.tr

Page 56: PUSULA 2013 MAGAZINE

56-57 MADENCİLİK

lerine yönelik teknoloji, uzman insan gücü ve alt yapı geliştirilmesi, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin uydu görüntü ihtiyaçları ile diğer kamu kurum ve kuruluşlarının gözlem ve araştırma ihtiyaçlarının milli imkan ve kabiliyet-lerle karşılanması hedeflenmekte-dir. Projenin Önemi GÖKTÜRK-2 Pro-jesi, uydu tasarım, üretim, entegras-yon, test ve yazılım konularında; te-sis, teçhizat ve personel alt yapısı-nın oluşturulması ve müteakip uydu ihtiyaçlarının milli imkanlar ile karşı-lanması yolunda önemli bir adımdır.

GÖKTÜRK-2 TÜBİTAK kaynaklarıyla gerçekleştirilen ilk milli yer gözlem uydusudur.

GÖKTÜRK-2 UYDUSU 70 GÜNDE DÜNYA ETRAFINDA 1000 TUR ATTI TÜBİTAK Uzay Teknolojileri Araştır-ma Enstitüsü (UZAY) ve TUSAŞ iş or-taklığı tarafından yüksek yerlilik ora-nıyla üretilen ve 2,5 metre çözünür-lüğe sahip GÖKTÜRK-2, 18 Aralık’ta Çin Halk Cumhuriyeti’nin Gansu Eyaleti’ndeki Jiuquan Uzay Fırlat-

ma Merkezi’nden uzaya fırlatıldı. Fır-latıldıktan 12 dakika sonra 686 kilo-metre yüksekteki yörüngesine otu-ran milli uydu, Türkiye’den ilk görüntü-yü Antalya’dan, dünyadan ilk görüntü-yü ise Yeni Zelenda’nın Auckland şeh-rinden aldı. Uzaydaki görevi boyunca Ankara’daki yer istasyonuna başarıyla görüntü ak-taran GÖKTÜRK-2, 70 gün içerisinde dünya etrafında 1000’inci geçişini ta-mamladı. Bu sürede yer istasyonların-dan 766 kez uydu ile iletişim kuruldu. Dünyanın dört bir yanından alınan test

Page 57: PUSULA 2013 MAGAZINE

görüntüleri uzman ekip tarafından de-ğerlendirildi. Uydunun dünya etrafın-daki her bir turu, sağladığı görüntüle-me ve haberleşme imkanları bakımın-dan takip edildi.

GÖKTÜRK-2’NİN TEKNİK ÖZELLİKLERİ VE YETENEKLERİ Yaklaşık 400 kg ağırlığındaki GÖK-TÜRK-2, 2,5 metre çözünürlükte gö-rüntü alabiliyor. Ayrıca istenildiğin-de yeryüzünün 3 boyutlu haritalarının hazırlanmasında kullanılabilecek ste-reo görüntüleme imkânları da suna-

cak yüksek manevra kabiliyetine sahip. Dünya çevresindeki tur süresi 98 daki-ka. Yörünge yüksekliği 700 km. Uydu kütlesi 409 kg. Görüntü depolama ka-pasitesi 15 Gbit. Günlük yer istasyonu temas süresi 40 dakika (gündüz+gece). Gücünü Güneş ışığından alır. Uyduda TÜBİTAK UZAY tarafından geliştirilen milli uçuş bilgisayarı ve yazılımı kulla-nılıyor. GÖKTÜRK-2, Türkiye’nin kuzey sahillerinden güney sahillerine kadar uzanan yaklaşık 600 km’lik bir şeridin görüntüsünü tek geçişte indirebilecek kadar yüksek hızlı bir veri haberleşme-

sine de sahip. GÖKTÜRK-2, görüntü çe-kimi ve bunların yer istasyonlarına indi-rilmesi konusunda herhangi bir ulusla-rarası kısıtlamaya tabi değil.

RASAT’TAN SONRA İKİNCİ UYDU 17 Ağustos 2011’de uzaya fırlatılan ilk yerli gözlem uydusu RASAT’ın ardın-dan GÖKTÜRK-2’nin de uzaydaki yeri-ni almasıyla ülkemizin gözlem uydusu sayısı 2’ye yükseldi. GÖKTÜRK-2 uydu-su, RASAT uydusuna göre 3 kat daha yüksek görüntü çözünürlüğüne ve 4 kat daha yüksek kütleye sahip. ■

GÖKTÜRK-2’den İlk Görüntülerden Biri: Kıbrıs

Page 58: PUSULA 2013 MAGAZINE

58-59 GELENEK

Page 59: PUSULA 2013 MAGAZINE

TÜRKÜLER VE COĞRAFYA

Türk Halk Müziği, ait olduğu yörenin kültürünü yansıtır. Halkın yaşadığı coğrafyanın izlerini taşır. Çok eski bir geçmişe sahiptir. Sevgi, özlem, acı, mertlik ve kahramanlık gibi duyguların yanı sıra doğal ve sosyal olayları işler. Türk halkının tüm

özelliklerini yansıttığı için toplum tarafından beğenilerek dinlenir. Bağlama, Türk Halk Müziği’nin temel enstrümanı olarak kabul edilir.

Kübra Kılıç • [email protected]

Türk milleti olarak çok zengin ve kök-lü bir kültüre sahibiz. Türklerin geçmiş-

te sahip oldukları göçebe yaşam tarzı, on-lara çok farklı kültürlerle tanışma imka-nı sunmuştur. Bazen de komşu olduğu kül-türleri etkilemişlerdir. Yaşadıkları coğraf-ya ve yaşam tarzı nedeniyle birçok özelliğe sahip olmuşlardır.Türk milleti ahlaki açıdan yiğit,korkusuz,inanç ve irfanlı,misafirperver insanlardır.Şuan yaşadığımız coğrafyaya da baktığımız-

da, sınırların bir ucundan diğer ucuna çok farklı özelliklere sahip bir ülkeyiz. Yedi farklı bölge, aynı zamanda birçok farklı kültür an-lamına gelir. Bizlere bu kültürü en güzel ya-şatan kültürel öğelerden birisi de müziğimiz-dir. Anadolu, coğrafi açıdan birbirinden çok farklı bölgelere sahiptir. Bölgelerdeki ortak özellikler, aynı duygu ve düşünceler, ortak olaylar, türkülerin sözlerinde ortak bütün-lük olarak görülse de, ezgi, ritim, çalım şek-li ve söyleniş biçimi açısından farklılık göste-

Page 60: PUSULA 2013 MAGAZINE

60-61 GELENEK

rir. Yani türkülerimiz söylendikleri yerin ve ortamın özelliklerini taşırlar. Her yöre insanı duygularını farklı şekillerde yan-sıtırlar. Örneğin; Adana ve Mersin yörü-lerinde görülen,‘Yayla yollarında göç katar katar Eşinden ayrılmış bir palaz öter’ bu türkü bir yaşam zorlamasının,bir ik-lim gereğinin sonucunda gerçekleştiril-

miş olayı anlatır bizlere.Karadeniz Bölgesi’nin Samsun iline ait olan,‘Çarşambayı sel aldıBir yar sevdim el aldı’ Türküsü de bize bu yörenin ikliminden ve yağış rejiminden ortaya çıkan sorun-ları anlatır. Canik Dağlarından aşağı sü-rüklenip gelen sel, önüne kattığı her şeyi

sürüklemiştir. Türkülerimizi yapan diğer etmenlerden birisi de gurbettir. Özellik-le Doğu Anadolu Bölgesi’nin kadınla-rı geçimlerini sağlamak için bahar baş-larında erkeğini gurbete gönderirler. Ar-kada kalanlar, gidenlerin yollarını gözler ve duygularını türkü yapar, gurbete yol-larlar. Bazen de gurbete giden yolcu, ka-lanlara anlatır çektiği hasreti.

Page 61: PUSULA 2013 MAGAZINE

Eğinliden İstanbul’a yola çı-kan bir delikanlı eşine duy-gularını şöyle anlatır;

‘Eğin köprüsünü geçtim o yana,Nazlı yârim damdan bakıyor bana.Taramış saçlarını zülfünü dökmüş gerdana, Can gerek bu sevdaya dayana.’Kastamonu diyarından bir türküde ise Ilgaz’dan bahse-der. Ilgaz o yörenin yüksek dağıdır.Ilgaz Anadolu’nunSen yüce bir dağısınBaharda yeryüzündeO cennetin bağısınYalçın kayalıklarGöklere yükseliyor

Senin dumanlı başınBulutları deliyorYükseklerden akıyorNe güzel berrak sularEteklerinde otlarSürülerle kuzularTürküler yaşadığımız coğ-rafyayı, ekonomik ve sos-yal yaşantımızı en iyi anla-tan yol olmuştur bu zama-na kadar.

Bazen dinlediğimiz bir türkü yanı başımızda yükselen bir dağı anlatmıştır bize,bazen de hasretlik çektiğimiz bir yakınımızı anımsatmıştır.

Çünkü hepsi bu coğrafyadan beslenmiştir ve hepsi bizim yaşadıklarımızdır. ■

Page 62: PUSULA 2013 MAGAZINE

62-63 TEKNOLOJİ

Page 63: PUSULA 2013 MAGAZINE

TEKNOLOJİNİN COĞRAFYA’YA SUNDUĞU DEVRİMSEL YENİLİKLERHayatımızın her alanında teknoloji var artık. Birçok insanın günlük hayatında sıkça kullandığı teknoloji Coğrafyaya neler sunuyor diye merak ettik ve sizler için birkaç örnek hazırladık!!!

Tuğba Ceyhan • [email protected]

GOOGLE EARTHGoogle Earth, tüm dünyanın uydudan çekilmiş değişik çözü-nürlükteki fotoğraflarının görüldüğü, Google Labs tarafından satın alınan Keyhole adlı şirketin geliştirdiği bilgisayar progra-mıdır. Yoğun yerleşim olan bazı bölgelerin ayrıntılı görüntüle-ri, İnternet üzerindeki sayfasını ziyaret ederek indirilen progra-mı bilgisayara yükleyerek incelenebilir. Programda, koordinat-ları verilen noktaya ulaşmak mümkündür.

Google Earth ile bilgisayarınız dünyanın istediğiniz yerine açı-lan bir pencere haline gelir. Bu pencereden yüksek çözünür-lükte havadan görüntüleri ve uydu görüntülerini, arazi rakımı-nı, yol ve cadde etiketlerini, işletme listelerini ve daha pek çok şeyi görebilirsiniz.

Özellikleri:1-Kişisel kullanım için ücretsiz.2-Mükemmel stream teknolojisi kullanmak istediğiniz bilgiyi ihtiyacınız olduğu zaman stream eder.3-Arama özelliği ile lokanta otel gibi mekanları arayabilirsiniz. 3d dünya görüntüsünde sonuçlar alabilirsiniz. Sonuçları dos-yaya kaydedip başkaları ile paylaşabilirsiniz.

Page 64: PUSULA 2013 MAGAZINE

64-65 TEKNOLOJİ

4-Katmanlar parkları, okulları, hasta-neleri, havaalanlarını ayrıntılı bir şekilde görebilirsiniz.

Eyes on the EarthNasanın bir uygulaması olan “Eyes on The Earth” dünyaya uzaydan bakmanı-zı sağlıyor. Bu uygulama ile dünyanın et-

rafında olan uydular hakkında bilgi sahi-bi olabilirsiniz. Ayrıca dünyanın gece ve gündüz görü-nümü için güzel bir uygulama. Ayrıca uygulamada yer alan küresel sıcaklık, karbondioksit, deniz seviyesi, su ve buz gibi seçeneklerle daha birçok ayrıntıya erişebilirsiniz.

COĞRAFİ BİLGİ SİSTEMLERİ (CBS)Coğrafi Bilgi Sistemi (CBS), Dünya üze-rindeki karmaşık sosyal, ekonomik, çev-resel vb. sorunların çözümüne yöne-lik mekana/konuma dayalı karar ver-me süreçlerinde kullanıcılara yardımcı olmak üzere, büyük hacimli coğrafi ve-rilerin; toplanması, depolanması, işlen-

Page 65: PUSULA 2013 MAGAZINE

mesi, yönetimi, mekansal analizi, sorgu-laması ve sunulması fonksiyonlarını ye-rine getiren donanım, yazılım, personel, coğrafi veri ve yöntem bütünüdür. CBS, genel bir kavram olup; çeşitli kul-lanım alanlarına ve tematik konula-ra yönelik olarak geliştirilen CBS uygu-lamaları vardır. Bu CBS uygulamaları,

Kent Bilgi Sistemi, Orman Bilgi Siste-mi, Karayolları Bilgi Sistemi, Arazi Bilgi Sistemi, Tapu ve Kadastro Bilgi Sistemi, Lojistik Bilgi Sistemi, İç Güvenlik Bilgi Sistemi, Araç İzleme Bilgi Sistemi, Tra-fik Bilgi Sistemi, Kampüs Bilgi Sistemi, Deprem Bilgi Sistemi, Harita Bilgi Siste-mi, vb. şekilde adlandırılırlar. ■

Mobile GISArcGIS teknolojisi çok geniş bir men-zil içerisinde kullanılabilmektedir. Laptop’lar, Tablet PC’ler ve mobil ürün-ler için geliştirilmiş bir programdır.

• ArcPad• Mobile ArcGIS Desktop Systems

Page 66: PUSULA 2013 MAGAZINE

66-67 MERCANLAR

Page 67: PUSULA 2013 MAGAZINE

MERCANLARDENİZLERİN ALTINDA Kİ RENKLİ DÜNYA;

Denizlerin ve okyanusların derinliklerinde yer alan oldukları yere güzellik katan ve su yaşamımızın eko dengesinin çok özel parçaları mercanlar...

Büşra ŞAHİNTÜRK • [email protected]

Anthozoa ya da Mercanlar, omurgasız hayvan-

ların Knidliler şubesinin denizlerde yaşayan bir sınıfıdır. Yumuşak mercanlar, boynuzsu mer-canlar, dikenli mercanlar, gerçek mercanlar gibi çeşitleri vardır. Deniz şakayıkları da bu sı-nıftandır. Polip vücutlu bu canlıların mineral maddelerinden karışmış boynuzsu iskeletleri-ne de mercan denir.Mercan iskeletlerinin binlerce yıl boyunca bel-li bir bölgede toplanması sonucunda da, mer-can kayalıkları meydana gelir. Yalnız veya kolo-niler halinde yaşarlar. Vücutları ışınsal simetri-

lidir. Ağız çevrelerinde uzantılı dokunaçları var-dır. Ağız ve kolları kaslarla açılıp kapanabilir. Küçük canlılarla beslenirler. İskeletleri dış de-rilerinin salgısından meydana gelir.

Akdeniz, Kızıldeniz gibi sıcak deniz diplerinde bulunan büyük taşlara yapışık olarak yaşarlar. Pek nadir olarak serbest yüzenlerine de rast-lanır. Her bir mercan veya mercan ünitesi kal-kerli bir kabuk içinde birbirine sıkı sıkı bağlan-mış mercan hayvancıkları ihtiva eder. Mercanın vücudu sütun şeklindedir. Bu sütunun üstünde, kavrama uzuvlarını ve merkezi ağzı taşıyan düz

Page 68: PUSULA 2013 MAGAZINE

68-69 MERCANLAR

bir disk bulunmaktadır. Mercan, kabuğun içinde belli bir miktarda büzülebilir, an-cak kabuğu terk edemez. Koloni fertleri-nin kabukları birbirinden değişik şekiller-dedir. Kalkerden meydana gelen kabuk kütlesi, sürgün şeklindeki üreme sonucu devamlı olarak büyür. Bu büyüme sırasın-da sadece kütlenin yüzeyindeki mercan-lar canlı olarak kalır.

Mercan katılıkta taş gibidir, denizin dibin-de ise adeta bitki gibi biter. Denizin dip-lerinde rengarenk çiçek bahçelerini an-dırırlar. Suyun yüzünden yukarı çıkıp ku-ruyunca katılaşıp toprak olur. Bu özellik-lerinden dolayı mercanlar uzun yıllar de-nizlerde büyüyen taş haline gelmiş çi-çekler olarak sanıldılar. Günümüzde ise mercanlar,omurgasız hayvanlar sınıfında incelenmektedir.

Kaynaşan mercan iskeletlerinin zaman-la deniz yüzeyine kadar yükselerek mey-dana getirdikleri uzun mercan kayaları-na resif denir. Bazen de halka şeklini ala-rak ortası deniz olan adalar meydana ge-tirirler. Bunlara da atol denir. Mercan ka-yalıklarının meydana gelebilmesi için su-yun ılık olması lazımdır. Norveç batı sa-hillerinde olduğu gibi soğuk iklim böl-gelerinde de mercan kayalıklarına rast-lanmaktaysa da, mercan kayalıkları-nın en çok bulunduğu yerler; Afrika’nın doğu sahillerinden Büyük Okyanusda-ki Hawaii Adaları arasındaki bölge ile Bermuda’dan Brezilya’ya kadar olan böl-gelerdir. Akdeniz’de de çalı veya ağaç bi-çimli koloniler halinde, 200 metrelik de-rinlerde bulunurlar.

Üç tip mercan kayalığı vardır. Bunlardan birincisi sahile yakın bölgelerde bulu-nur. İkincisi sahilden uzakta açık denizde, üçüncü de sığ sularda bulunur.

En meşhur mercan kayalıkları Avustralya’nın kuzeydoğu sahillerinde bulunan ve uzunluğu 2000 km olan Bü-yük Set Resifi’ndir. Mercanların renk ve görünüşleri çeşitlidir. Çimen, yelpaze, ağaç dalı şeklinde olanları vardır. Kırmı-zı, yeşil, turuncu,beyaz, çizgili ve desenli de olabilirler. ■

Çok eskiden beri mercan iskeletlerinden süs eşyası yapıl-maktadır. Kolye, gerdanlık, küpe, tesbih gibi eşya imal edilir. Kırmızı mercan en meşhurlarıdır.

KIRMIZI MERCAN KIRMIZI MERCANDANYAPILAN TESBİH

Page 69: PUSULA 2013 MAGAZINE

AVUSTRALYA DAKİ BÜYÜK SET REFİSİ

Page 70: PUSULA 2013 MAGAZINE

70-71 KONGRE

TÜRKIYE COĞRAFYACILAR DERNEĞI

YILLIK KONGRESITuğba ESEN • [email protected]

Page 71: PUSULA 2013 MAGAZINE

Coğrafya b i l i m i n i her geçen

gün daha fazla önem kazanmak-tadır. Coğrafyanın hem ülkemizde hem de bütün dünyada gelişimine paralel olarak yeni birlikler, gruplar ve dernekler kurulmaktadır. Ülke-mizde Coğrafya biliminin daha güç-lenmesi ve gelişiminin desteklen-mesi için 15 Haziran 2012 tarihinde “Türkiye Coğrafyacılar Derneği” ku-rulmuştur. Coğrafyacılar derneğinin ilk toplantısı 19-21 Haziran 2013 ta-rihlerinde Fatih Üniversitesi’nde dü-zenlenecek kongre ile yapılacaktır. Coğrafyanın hem ülkemizde hem de

küresel ölçekte gelişimine tanık ol-mak, coğrafyanın yeni ve farklı uy-gulama örneklerini görmek ve bir-çok akademisyenle tanışma fırsatını yakalamak için sizleri Türkiye Coğ-rafyacılar derneğinin bu yıl düzen-lenecek olan kongresine davet edi-yoruz. Coğrafyanın her geçen gün gelişmesine paralel olarak kong-renin ana konusu “Coğrafya: Yeni Yüzyılda Fırsatlar ve Tehditler” ola-rak belirlenmiştir. Fakat Coğrafya-nın bütün dallarında araştırma ya-pan Coğrafyacıları bir araya getir-meyi planlayan (Türkiye) Coğrafya-cılar Derneği ilk kongresinde konu

sınırlaması bulundurmayıp, kongre-ye Coğrafya alanında araştırma ya-pan bütün Coğrafyacıları davet et-mektedir. Ayrıca kongrede bildiri-ler sözlü ve poster olarak yapılabi-lecektir. Kongre dili Türkçe ve İngi-lizcedir. Kongrede sergilenecek olan posterler arasında oylama yapılarak en çok oy alan postere “En İyi Pos-ter” sertifikası verilecektir. Hem ül-kemizden hem de dünyanın çeşitli üniversitelerinden kongreye katıla-cak olan Coğrafyacılarla buluşmak için sizleri 19- 21 Haziran 2013 ta-rihinde üniversitemizde düzenlene-cek olan kongreye davet ediyoruz. ■

Page 72: PUSULA 2013 MAGAZINE

72-73 MEZUNLAR

Asiye MEVLITOGLU HATICE KILAR

Kaç yılında mezun oldunuz? 2012 yılı mezunuyum.

Şuan hangi iş ile meşgulsünüz?Mezun olduktan sonra öğretmenlik yapmaya başladım ve şuan K.K.T.C.de Türk Maarif Koleji’nde çalışıyorum.

Bu mesleği seçmenizdeki sebepler nelerdir?Öğretmenlik güzel bir meslek, yeni nesillere bir şeyler öğretmek, bilgi ve deneyimlerimi onlarla paylaşmak ve onları geleceğe hazır-lamak güzel bir duygu ve benim de bu duyguyu tatma isteğim bu mesleği seçmemdeki en büyük etkendir.

Üniversitedeyken hedefleriniz neydi mezun olunca onları gerçekleştirebildiniz mi?Üniversitedeyken herkes belli hedefler koyar kendine ve bu hedef-ler doğrultusunda ilerler. Benim de üniversitedeyken kendimce he-deflerim vardı ve bu hedeflerden bazılarını mezun olduktan sonra gerçekleştirdim, bazılarını ise gerçekleştirmeye devam ediyorum.

Mezun olacak arkadaşlarınıza tavsiyeleriniz nelerdir?Mezun olacak arkadaşlara tavsiyelerim öncelikle Türkiye genelin-de en kaliteli coğrafya eğitimi aldıkları için çok şanslı oldukları, bu şanslarını mezun olduktan sonra iyi değerlendirmeleri. Asıl hayat mezun olduktan sonra başlıyor, çünkü iş hayatı öğrencilik hayatı ka-dar rahat değildir. Mezun olacak tüm arkadaşların çok başarılı ola-cağı ve güzel yerlere geleceğini düşünüyorum. Tüm mezun olacak arkadaşlara sağlık başarı ve şans dolu günler diliyorum.

Kaç yılında mezun oldunuz? 2010 yılında mezun oldum.

Şuan hangi iş ile meşgulsünüz?Ankara Üniversitesinde Araştırma Görevlisi olarak görev yapıyorum.

Bu mesleği seçmenizdeki sebepler nelerdir?Coğrafyayı gerçekten severek ve ilgi duyarak seçtim. Fatih Üniversitesinde Akademik anlamda iyi bir eğitim alarak mezun ol-mam. Bir de hocalarımın bu mesleği bana sevdirmiş olmasıdır. Her in-sanın yaşamı boyunca kendisine örnek aldığı insanlar olmuştur. Benim de başta Doç. Dr. Ali Demirci olmak üzere tüm bölüm hocalarımızın ça-lışma disiplinlerini ve akademik tecrübelerini örnek almamın bana çok katkısı oldu. Üniversitedeyken hedefleriniz neydi mezun olunca onları gerçekleştirebildiniz mi?Ben Fatih Üniversitesini ilk kazandığım zaman, daha hazırlık okulun-da iken Akademisyen olmayı kafama koymuştum. Hedefim belli oldu-ğu için geriye sadece bu hedefe ulaşmak için düzenli ve disiplinli ça-lışma alışkanlığı edinmek kalmıştı. Bunu yapmak benim için çok da zor olmadı. Çünkü kendi içimdeki Hatice’yi biliyordum. Eğer bir şeyi kafa-ma koymuşsam ve onu çok istemişsem o hedefe ulaşmak için hiç bık-madan ve sıkılmadan çalışmayı göze alabilecek kadar azimli bir yapım vardı. Tüm bu özelliklerim beni istediğim mesleğe, yani kendimi gör-mek istediğim yere ulaştırdı.

Mezun olacak arkadaşlarınıza tavsiyeleriniz nelerdir?Mezun olacak arkadaşlara en önemli tavsiyelerimden birisi önce kendi-lerine ben neyi en iyi yapabiliyorum sorusunu sormaları ve hangi mes-lekte başarılı olabileceklerini doğru tespit etmeleridir. Bir işi severek yapmak hem kendini mutlu etmek hem de bulunduğun ortamdaki in-sanları mutlu etmek adına çok önemli. Bunun dışında mezun olacak arkadaşların kişilik olarak dışa dönük ol-ması, farklı ortamlardaki farklı kişilerle iletişim kurarak çalışmak iste-diği mesleğin artı ve eksilerini iyi bilerek iyi bir kurumda işe başlamala-rını tavsiye ederim. Hepinize hayat boyu başarılar.

Page 73: PUSULA 2013 MAGAZINE

NUH GÜNDOĞDU SALIH YILDIRIM

Kaç yılında mezun oldunuz? 2010 Yılında.

Şuan hangi iş ile meşgulsünüz?Özel Bir Harita Şirketinde Coğrafi Bilgi Sistemleri elemanı olarak çalışıyorum.

Bu mesleği seçmenizdeki sebepler nelerdir?Çoğrafi Bilgi Sistemlerinin sunduğu olanakların geniş olması ve bu alana olan ilgim.

Üniversitedeyken hedefleriniz neydi mezun olunca onları gerçekleştirebildiniz mi?CBS alanın da bir işle uğraşmaktı sanırım bunu gerçekleştirdim asıl hedefim bu alanda yeteri duruma gelip kamu da bir proje geliş-tirmek.

Mezun olacak arkadaşlarınıza tavsiyeleriniz nelerdir?Çoğrafi Bigi Sistemlerine yönelmelerini en azından bir uygulama-da yer almalarını tavsiye edebilirim çünkü o andan itibaren ne den-li zevkli bir alanla uğraştıklarını anlayacaklardır.Mezun olacak ar-kadaşlar fırsatları iyi değerlendirmelisiniz Lisans notunuz iyi olma-yabilir çok da sıkıntı değil yeter ki siz bu alanda kendinizi geliştir-mek isteyin hak ettiğiz değeri alacaksınız bundan eminim.İş ola-nakları olarak oldukça zengin bir alan CBS.. En son Çevre ve Şehirci-lik Bakanlığı altında CBS Müdürlüğü hizmete girdi kamu da da artık iş olanağınız arttı ileride daha da ihtiyaç duyulacaktır.Kısacası be-nim düşüncelerim sizlerin de bu alanda kendilerini geliştirmeleri-dir..Umarım Her şey istediğiniz gibi olur.Başarılar..

Kaç yılında mezun oldunuz? 2012 yılında mezun oldum.

Şuan hangi iş ile meşgulsünüz?Şu an Marmara Üniversitesi Atatürk Eğitim Fakültesi Coğrafya Öğret-menliği Bölümü’nde Araştırma Görevlisiyim.

Bu mesleği seçmenizdeki sebepler nelerdir?Bu mesleği seçmemdeki sebeplerden en önemlisi akademisyenlerin araştırma yapabilmeleri ve kendilerini geliştirmeye hayat boyu devam etmeleridir. Diğer bir sebep de üniversitedeki akademisyenlere olan saygının ve akademisyenlerin çalışma ortamının öğretmenlerden daha iyi olduğunu düşünüyorum.

Üniversitedeyken hedefleriniz neydi mezun olunca onları gerçekleştirebildiniz mi?Hedefim son seneye kadar Milli Eğitim’de coğrafya öğretmeni olarak görev yapmaktı ancak son sene akademisyen olmaya karar verdim ve hedefime ulaştım.

Mezun olacak arkadaşlarınıza tavsiyeleriniz nelerdir?Ben özellikle Fatih Üniversitesi’nde öğrenim gören arkadaşlarımdan üniversitedeki imkânların değerlerini iyi bilmelerini istiyorum. Bunlar-dan en önemlileri İngilizce bilmeleri ve coğrafi bilgi sistemlerini kulla-nabilmedir. Bu iki önemli özellikle, Türkiye’deki diğer coğrafya bölüm-lerinden Fatih Üniversitesi Coğrafya Bölümü’nü farklı buluyorum. Her insanın kendine göre hayalleri vardır, azimli bir insanın belirli bir he-defi varsa, bunu kendi çabasıyla başarmak ister. Tabi bunun yanında sı-kıntılı geçen günler, acılar, sevinçler yaşanacaktır ama azim ve karar-lılıkla devam eden süreçte her bir insanın hedeflerine ulaşabileceği-ni düşünüyorum, sizler yeter ki kendinizi sınırlamayın ve farklılıkları-nızın farkına varın.

Page 74: PUSULA 2013 MAGAZINE

74-75 ARAZİ ÇALIŞMALARI

Coğrafyacı olmanın olmazsa olmaz yanı arazi çalışmaları!!!!Fatih Üniversitesi Coğrafya Bölümü olarak her yıl Mayıs ayının 1. Veya 2. Haftasını arazi çalışması yaparak ülkemizin çeşitli bölgelerini görme fırsatı yakalıyoruz. Arazi çalışmaları ile 1. Sınıf öğrencilerimiz iç Anadolu bölgesine, 2. Sınıf öğrencilerimiz batı Anadolu bölgesine, 3. Sınıf öğrencilerimiz Akdeniz bölgesine ve son olarak da 4. Sınıf öğrencilerimiz Karadeniz bölgesine gitmektedir.

Hacer Şahin • [email protected]

COĞRAFYACILAR ARAZI ROTASINDA

Page 75: PUSULA 2013 MAGAZINE
Page 76: PUSULA 2013 MAGAZINE

76-77 ARAZİ ÇALIŞMALARI

Page 77: PUSULA 2013 MAGAZINE
Page 78: PUSULA 2013 MAGAZINE

78-79 ETKİNLİKLERİMİZ

AVRASYA MARATONU

MAŞUKİYE ARAZİUYGULAMASI

MARMARAY TÜP GEÇİDİ

TEKNİK GEZİSİ

Page 79: PUSULA 2013 MAGAZINE

AKARE YURTDIŞI

EĞİTİM FUARI

KONFERANS: METEOROLOJİK

OLAYLAR

KONFERANS:COĞRAFYACI

OLMAK

COĞRAFYA KULÜBÜ SERGİSİ

YUVACIK ARAZİ UYGULAMASI

Page 80: PUSULA 2013 MAGAZINE

80-81 EN’LER

Senegal’deki Retba- Pembe Göl-, dünyada türünün tek örneği. Tuz çıkarılan gölde yaşayan bir takım mikro organizmalar, tuzla reaksiyona girince ortaya pembe bir renk çıkıyor. Suya potasyum permanganat dökülmüş gibi görünen bu gölde balık ve diğer canlılar yaşamıyor.

Dünyanın en uzun kanalı: Panama kanalı-Panama–81,5 km

462°C’ lik yüzey ısısı ile Venüs en sıcak gezegendir.

Gökkuşağının sonu yoktur. Gökkuşağı aslında tam bir çember biçimindedir. Ancak insanlar sınırlı bir uzaklığı, yani ufka kadar olan uzaklığı görebildiği için ancak bu çemberin sınırlı bir bölümünü görebilir.

HAZIRLAYANBetül Karakaş • [email protected]

BUNLARI BILIYOR MUSUNUZ?

Page 81: PUSULA 2013 MAGAZINE

İsviçre denize kıyısı olmadığı halde, dünyada deniz ticaret filosu olan tek ülkedir.

64° kuzey enleminde yer alan İzlanda’nın başkenti Reyjkavik Dünyada en kuzeyde yer alan başkenttir.

41° güney enleminde yer alan Yeni Zelanda’nın başkenti Wellington dünyada en güneyde yer alan başkenttir.

Dünyanın en büyük yarımadası 3.250.000 km²’ lik yüzölçümü ile Arabistan’dır.

Dünyada aktif volkanik dağı olmayan tek kıta Avustralya’dır.

Dünyanın en büyük adası 2.186.000 km²’ lik yüzölçümü ile Grönland’dır.

Page 82: PUSULA 2013 MAGAZINE

GEOGRAPHY CLUB

Her coğrafyacının adımları dünyanın kalp atışlarıdır...

Yürümeye devam ediyoruz...

Page 83: PUSULA 2013 MAGAZINE
Page 84: PUSULA 2013 MAGAZINE