pİlİÇlerde deneysel adenovİrus enfeksİyonunda...

146
TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANKARA ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ PİLİÇLERDE DENEYSEL ADENOVİRUS ENFEKSİYONUNDA OLUŞAN BULGULARIN PATOMORFOLOJİK, İMMUNHİSTOKİMYASAL YÖNTEMLER VE İN-SİTU POLİMERAZ ZİNCİR REAKSİYONU İLE DEĞERLENDİRİLMESİ Mehmet Eray ALÇIĞIR PATOLOJİ ANABİLİM DALI DOKTORA TEZİ DANIŞMAN Prof. Dr. Sevil ATALAY VURAL 2011- ANKARA

Upload: hoangkhue

Post on 30-May-2019

223 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: PİLİÇLERDE DENEYSEL ADENOVİRUS ENFEKSİYONUNDA …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28157/TEZ.pdf · bronşitis, enfeksiyöz laringotrakeitis, salmonellozis, kamfilobakteriozis,

TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANKARA ÜNİVERSİTESİ

SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

PİLİÇLERDE DENEYSEL ADENOVİRUS

ENFEKSİYONUNDA

OLUŞAN BULGULARIN PATOMORFOLOJİK,

İMMUNHİSTOKİMYASAL YÖNTEMLER VE İN-SİTU

POLİMERAZ ZİNCİR REAKSİYONU İLE

DEĞERLENDİRİLMESİ

Mehmet Eray ALÇIĞIR

PATOLOJİ ANABİLİM DALI

DOKTORA TEZİ

DANIŞMAN

Prof. Dr. Sevil ATALAY VURAL

2011- ANKARA

Page 2: PİLİÇLERDE DENEYSEL ADENOVİRUS ENFEKSİYONUNDA …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28157/TEZ.pdf · bronşitis, enfeksiyöz laringotrakeitis, salmonellozis, kamfilobakteriozis,

TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANKARA ÜNİVERSİTESİ

SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

PİLİÇLERDE DENEYSEL ADENOVİRUS

ENFEKSİYONUNDA

OLUŞAN BULGULARIN PATOMORFOLOJİK,

İMMUNHİSTOKİMYASAL YÖNTEMLER VE İN-SİTU

POLİMERAZ ZİNCİR REAKSİYONU İLE

DEĞERLENDİRİLMESİ

Mehmet Eray ALÇIĞIR

PATOLOJİ ANABİLİM DALI

DOKTORA TEZİ

DANIŞMAN

Prof. Dr. Sevil ATALAY VURAL

2011 – ANKARA

Page 3: PİLİÇLERDE DENEYSEL ADENOVİRUS ENFEKSİYONUNDA …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28157/TEZ.pdf · bronşitis, enfeksiyöz laringotrakeitis, salmonellozis, kamfilobakteriozis,

i

Ankara Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü

Patoloji Doktora Programı

çerçevesinde yürütülmüş olan bu çalışma, aşağıdaki jüri tarafından

Doktora Tezi olarak kabul edilmiştir.

Tez Savunma Tarihi: 28 / 07 /2011

İmza Prof.Dr. Rıfkı HAZIROĞLU

Ankara Üniversitesi Jüri Başkanı

İmza İmza Prof.Dr. Harun ÖZER Prof.Dr. Feray ALKAN Fırat Üniversitesi Ankara Üniversitesi İmza İmza Prof.Dr. Osman KUTSAL Prof.Dr.Sevil ATALAY VURAL Ankara Üniversitesi Ankara Üniversitesi

Page 4: PİLİÇLERDE DENEYSEL ADENOVİRUS ENFEKSİYONUNDA …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28157/TEZ.pdf · bronşitis, enfeksiyöz laringotrakeitis, salmonellozis, kamfilobakteriozis,

ii

İÇİNDEKİLER Sayfa No

Kabul ve Onay i İçindekiler ii-iii Önsöz iv-v Simgeler ve Kısaltmalar vi-viii Şekiller ix-x Çizelgeler xi 1. GİRİŞ 1 1.1. Etiyoloji 3 1.1.1. Adenovirusların morfolojik yapısı 7 1.2. Epidemiyoloji 12 1.3. Patogenez 13 1.3.1. Virusun Hücreye Girişi ve Replikasyonu 16 1.4. Bulgular 17 1.4.1. Klinik Bulgular 17 1.4.2. Patolojik Bulgular 19 1.4.2.1. Makroskobik Bulgular 19 1.4.2.2. Mikroskobik Bulgular 21 1.5. Tanı 24 2. GEREÇ ve YÖNTEM 28 2.1. Gereçler 28 2.1.1. Deney Hayvanı 28 2.2. İnokulum 28 2.3. Yöntem 29 2.3.1. Deney Grupları 29 2.3.2. Nekropsi İncelemeleri 29 2.3.3. Mikroskobik İncelemeler 29 2.3.4. İmmunhistokimyasal İncelemeler 30 2.3.5. İn-situ Polimeraz Zincir Reaksiyonu 31 3. BULGULAR 36 3.1. Klinik Bulgular 36 3.1.1. Oral Gruptaki Klinik Bulgular 36 3.1.2. İntramuskuler Gruptaki Klinik Bulgular 37 3.2. Makroskobik Bulgular 38 3.2.1. Oral Gruptaki Makroskobik Bulgular 38 3.2.2. İntramuskuler Gruptaki Makroskobik Bulgular 42 3.2.3. Kontrol Grubundaki Makroskobik Bulgular 43 3.3. Mikroskobik Bulgular 45 3.3.1. Oral Gruptaki Mikroskobik Bulgular 45 3.3.2. İntramuskuler Gruptaki Mikroskobik Bulgular 58 3.2.3. Kontrol Grubundaki Mikroskobik Bulgular 67 3.4. İmmunhistokimyasal Bulgular 69 3.4.1. Oral Gruptaki İmmunhistokimyasal Bulgular 69 3.4.2. İntramuskuler Gruptaki İmmunhistokimyasal Bulgular 80 3.4.3. Kontrol Gruptaki İmmunhistokimyasal Bulgular 87 3.5. İn-Situ Polimeraz Zincir Reaksiyonu Bulguları 89

Page 5: PİLİÇLERDE DENEYSEL ADENOVİRUS ENFEKSİYONUNDA …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28157/TEZ.pdf · bronşitis, enfeksiyöz laringotrakeitis, salmonellozis, kamfilobakteriozis,

iii

3.5.1. Oral Grupta Karaciğer ve Kalpte Rastlanan IS-PZR Bulguları

89

3.5.2.İntramuskuler Grupta Karaciğer ve Kalpte Rastlanan IS-PZR Bulguları

90

4. TARTIŞMA 92 5. SONUÇ ve ÖNERİLER 110 ÖZET 113 SUMMARY 114 KAYNAKLAR 115 ÖZGEÇMİŞ 127

Page 6: PİLİÇLERDE DENEYSEL ADENOVİRUS ENFEKSİYONUNDA …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28157/TEZ.pdf · bronşitis, enfeksiyöz laringotrakeitis, salmonellozis, kamfilobakteriozis,

iv

ÖNSÖZ

Son yirmi yıl içerisinde aile işletmeciliğinden entansif işletmeciliğe geçilerek bir sektör haline gelen tavukçuluk; günümüzde giderek önemini arttırmaktadır. Sağlıklı beslenmenin en temel ögesi olan hayvansal protein gereksiniminin karşılanmasında önemli bir yere sahip bu sektör; 1970’li yıllarda aile işletmesi şeklindeyken, 1980’li yıllarda modern entegre tesisler ile önemli bir başkalaşım geçirmiş ve ülkemiz kendi ihtiyacını karşılayabilecek konuma ulaşmıştır. Daha sonraları 1990-2010 yılları arasında üretimde yaklaşık yedi kat bir büyüme sağlanmış ve ülkemiz bugün piliç eti üretiminde dünya ülkeleri arasında 15. sırada yer alarak ithalat yapabilecek bir konuma ulaşmıştır. Bu olumlu gelişmeler, önce Newcastle hastalığı, yakınlarda da tüm dünyayı etkileyen kuş gribi salgınlarıyla sektörde ciddi kayıplarla etkilenmiştir. Bununla birlikte salgınlar, üretimdeki azalmalar ve ekonomik kayıplar bakteri, virus, mantar ve protozoonlara bağlı gelişen kanatlı hastalıklarının daha geniş bir perspektifte değerlendirilmesini sağlamıştır. Ayrıca bu hastalıkların gelişmesine katkıda bulunan nutrisyonel yetersizlikler, strese bağlı faktörlerin entansif üretimde oluşturduğu tehditin bir bütün olarak algılanmasına yol açmıştır. Özellikle ülkemizde değişik zamanlarda görülen Newcastle, Marek, Gumboro hastalıkları, enfeksiyöz bronşitis, enfeksiyöz laringotrakeitis, salmonellozis, kamfilobakteriozis, E.coli enfeksiyonları ile koksidiyozis enfestasyonları ve ülkemizde görülmeyen ama görülme riski olan hastalıklarla birlikte konuya verilen önem daha da artmaya başlamıştır. Bu hastalıklardan birisi de genelde broiler tavuklarda yüksek mortaliteyle seyreden İnklüzyon Cisimcikli Hepatitis / Hidroperikardiyum Sendromu (İCH/HPS)’dur. Bu hastalık ilk defa 1953 yılında Amerika’da ICH adı altında ortaya çıkmıştır. Söz konusu sendrom kimi zaman tek başına gözlense de bazen de enfeksiyonlara (Chicken Infectious Anemia, Infectious Bursal Disease ya da Gumboro gibi hastalıklara, sekonder olarak katılır. Ülkemizde her ne kadar çok fazla tanınmasa da ülkemizin de içinde bulunduğu coğrafyada Irak, Pakistan, Hindistan başta olmak üzere Rusya, Amerika, Kanada, Japonya, Avustralya ve pek çok ülkede değişik zamanlarda epidemiler halinde seyrederek büyük kayıplara yol açtığı bilinir. Çalışmada Aviadenoviridae ailesinden Grup I avian adenovirusları içerisinde yer alan Avian Adenovirus tip 4’ün referans suşu 4 haftalık broilerler (Ross 308) oral ve intramuskuler yollarla verilerek enfekte edilmiş, belirli günlerde ortaya çıkan makroskobik, mikroskobik ve immunhistokimyasal bulguları değerlendirilmiş ve kontroller eşliğinde hastalığın gruplar arasındaki seyri belirlenmiştir. Gerek doktora eğitimim sürecinde kazandırdığı beşeri ve akademik değerler, gerekse tez çalışmamda büyük sabır, emek ve fedakarlıkları yanı sıra sonsuz moral ve desteklerini esirgemeyen, üzerimdeki hakkını asla ödeyemeyeceğim, değerli büyüğüm ve danışman hocam olan Sayın Prof.Dr. Sevil ATALAY VURAL’a, avian adenovirus ve primer serumun temininde değerli sabır, destek ve emeklerini esirgemeyen Bornova Araştırma Koruma ve Kontrol Enstitüsü Kanatlı Teşhis Laboratuarı çalışanı Sayın Dr. Fethiye ÇÖVEN’e, çalışmada kullanılan hayvanların teminininde yardımcı olan Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Zootekni Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Sayın Prof.Dr.Numan AKMAN’a, Tez İzleme Komitesi’nden ve Patoloji Anabilim Dalı öğretim üyesi Sayın Prof.Dr. İ. Ayhan ÖZKUL’a ve Viroloji Anabilim Dalı öğretim üyesi Sayın Prof.Dr. Feray ALKAN’a ve Patoloji Anabilim Dalı’nın öğretim üyeleri Sayın Prof.Dr.Rıfkı HAZIROĞLU’na, Prof.Dr. Günay

Page 7: PİLİÇLERDE DENEYSEL ADENOVİRUS ENFEKSİYONUNDA …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28157/TEZ.pdf · bronşitis, enfeksiyöz laringotrakeitis, salmonellozis, kamfilobakteriozis,

v

ALÇIĞIR’a, Prof.Dr. Osman KUTSAL’a ve merhum Prof.Dr.Yılmaz AYDIN’a, tezim süresince değerli destek ve yardımlarını esirgemeyen Sayın Yrd.Doç.Dr. Mehmet Fatih BOZKURT’a ve Sayın Araş.Gör. Nihat YUMUŞAK’a, Sayın Araş.Gör.Arda Selin COŞKAN’a, Araş.Gör. Gözde YÜCEL’e, Vet.Hek. Muhammet Ahmet CANDI’ya, Vet.Hek.Bora BEKTAŞ’a, anabilim dalı personellerinden Sayın Lalegül BARAN’a, Sayın Uzm. Selma EKEBAŞ’a, Sayın Habibe DEMİRTAŞ’a ve Sayın Allahverdi KULA’ya, son olarak her zaman bana destek olan, özveride bulunan, tezim süresince bana büyük bir sabır ve anlayış gösteren, haklarını asla ödeyemeyeceğim sevgili aileme sonsuz teşekkürler ederim.

Page 8: PİLİÇLERDE DENEYSEL ADENOVİRUS ENFEKSİYONUNDA …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28157/TEZ.pdf · bronşitis, enfeksiyöz laringotrakeitis, salmonellozis, kamfilobakteriozis,

vi

SİMGELER ve KISALTMALAR

ºC: Santigrat

µm: Mikrometre

µM: Mikromolar

AAS: AvianAdenovirus Splenomegali

AdV: Adenovirus

ABC-P: Avidin Biotin Complex Peroxidase

AEC: Amino Ethyl Carbazole

AGE: Adenoviral Gizzard Erozyon

AGPT: Agar Gel Presipitation Test

AP: Alkalen Phosphatase

AGID: Agar Gel Immunodiffusion

ABC-P: Avidin Biotin Complex Peroxidase

BALT: Bronchioler Associated Lenfoid Tissue

BuDR: Bromouracil Deoxyriboside

CIA: Chicken Infectious Anemia

cDNA: Complementary Deoxyribonucleic Acide

CEL: Chicken Embryo Liver

CELO: Chicken Embryo Lethal Orphan

CH-SAH: Chicken Hepatocellular Carcinoma

CPE: Cytopathogenic Effect

DNA: Deoxyribonucleic Acide

dATP: Deoxyadenosine Triphosphate

DEPC: Diethyl Pyrocarbonate

dCTP: Deoxycitocin Triphosphate

dGTP: Deoxyguanosin Triphosphate

dNTP: Deoxynucleotid Triphosphate

dig-dUTP: Digoxigenin Deoxyuridine Triphosphate

dk: dakika

dTTP: Deoxytyhmine Triphosphate

E.coli: Escherichia coli

EDS-76: Egg Drop Syndrome-76

Page 9: PİLİÇLERDE DENEYSEL ADENOVİRUS ENFEKSİYONUNDA …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28157/TEZ.pdf · bronşitis, enfeksiyöz laringotrakeitis, salmonellozis, kamfilobakteriozis,

vii

ELISA: Enzyme Linked Immunosobent Assay

ELD50: Embrio Lethal Dose (Embriyo Öldürücü Doz) %50

EID50: Embrio Infective Dose (Embriyo Enfektif Doz) %50

FadV: Fowl adenovirus

FTS: Fizyolojik Tuzlu Su

g: Gram

GAL: Gallus Adeno-Like virus

HAV: Human Adenovirus

HCC: Hepatitis Contagiosa Canis

HE: Hematoksilen-Eozin

HHS: Hepatitis Hydropericardium Syndrome (Hepatitis Hidroperikardiyum

Sendromu)

HHS: Hydropericardium Hepatopathi Syndrome (Hidroperikardiyum Hepatopati

Sendromu)

HPS: Hydropericardium Syndrome (Hidroperikardiyum Sendrom)

IBH: Inclusion Body Hepatitis

IBD: Infectious Bursal Disease

IBDV: Infectious Bursal Disease Virus

İCH: İnklüzyon Cisimcikli Hepatitis

ICTV: International Comitee on Taxonomy of Viruses

ISH: Insitu Hybridization

IS-PCR: Insitu Polymerase Chain Reaction

İS-PZR: PZR İnsitu Polimeraz Zincir Reaksiyonu

IUdR: Iodouracil deoxyuridine

kd: kilodalton

kb: kilobase

kbp: kilobase pair

MHC: Major Histocompatibility Complex

ml: mililitre

MLP: Major Later Promoter

mRNA: Messenger Ribonücleic Acide

MNH: Mononüklear Hücre

Page 10: PİLİÇLERDE DENEYSEL ADENOVİRUS ENFEKSİYONUNDA …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28157/TEZ.pdf · bronşitis, enfeksiyöz laringotrakeitis, salmonellozis, kamfilobakteriozis,

viii

NBT/BCIP:Nitro Blue Tetrazolium Chloride/5-Bromo-4-Chloro-3-Indolyl Phosphate

nm: Nanometre

ORF: Open Reading Frame

PBS: Phosphate Buffered Saline

PCR: Polimerase Chain Reaction

PZR: Polimeraz Zincir Reaksiyonu

pH: Potential of Hydrogen (Hidrojen Potansiyeli)

RES: Retikuloendotelyal sistem

RNA: Ribonucleic Acide (Ribonükleik Asit)

RFLP: Restriction Fragment Lenght Polymorphism

RT-PCR: Reverse Transcriptase Polymerase Chain Reaction

RT-PZR: Revers Transkriptaz Polimeraz Zincir Reaksiyonu

SPF: Spesific Pathogen Free

TCLD: Tissue Culture Lethal Dose

Page 11: PİLİÇLERDE DENEYSEL ADENOVİRUS ENFEKSİYONUNDA …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28157/TEZ.pdf · bronşitis, enfeksiyöz laringotrakeitis, salmonellozis, kamfilobakteriozis,

ix

ŞEKİLLER Sayfa No

Şekil 1.1. Adenovirusların ultrastruktural görüntüleri 9 Şekil 1.2. Adenovirusun yapısal elemanları 9 Şekil 1.3. Virusun hücreye girişi 16 Şekil2.3.5.1. PZR karışımının hazırlanmasında kullanılan PZR kabini 33 Şekil2.3.5.2. İn-situ PZR için gerekli olan işlemlerin gerçekleştirildiği

thermal cycler cihazı 34

Şekil 3.1.1. Oral gruptaki hayvanlara ait klinik bulgular 37 Şekil 3.1.2. İntramuskuler gruptaki hayvanlara ait klinik bulgular 38 Şekil 3.2.1. Oral gruptaki çeşitli organlarda karşılaşılan makroskobik

bulgular 41

Şekil 3.2.2.

İntramuskuler grupta çeşitli organlarda karşılaşılan makroskobik bulgular

44

Şekil 3.3.1.1. Bağırsakta karşılaşılan mikroskobik bulgular 46 Şekil 3.3.1.2. Proventrikulusta karşılaşılan mikroskobik bulgular 47 Şekil 3.3.1.3. Pankreasta fokal mononüklear hücre infiltrasyonu 48 Şekil 3.3.1.4. Dalakta foliküllerde hiperplazi 49 Şekil 3.3.1.5. Karaciğerde karşılaşılan mikroskobik bulgular 50 Şekil 3.3.1.6. Hepatosit çekirdeklerinde Feulgen pozitif inklüzyon

cisimcikleri 51

Şekil 3.3.1.7. Böbreklerde karşılaşılan mikroskobik bulgular 52 Şekil 3.3.1.8. Bursa Fabricius’ta sentrum reaksiyonu 53 Şekil 3.3.1.9. Akciğerlerde karşılaşılan mikroskobik bulgular 54 Şekil 3.3.1.10. Kalpte karşılaşılan mikroskobik bulgular 56 Şekil 3.3.1.11. Serebellar damarlarda hiperemi ve plazma sıvısı 56 Şekil 3.3.2.1. Bağırsaklarda karşılaşılan mikroskobik bulgular 59 Şekil 3.3.2.2. Proventrikulusta karşılaşılan mikroskobik bulgular 59 Şekil 3.2.2.3. Pankreasta karşılaşılan mikroskobik bulgular 61 Şekil 3.3.2.4. Lenfoid folliküllerde hiperplazi 61 Şekil 3.3.2.5. Karaciğerde karşılaşılan mikroskobik bulgular 63 Şekil 3.3.2.6. Böbreklerde karşılaşılan mikroskobik bulgular 63 Şekil 3.3.2.7. Bursa Fabriciusta karşılaşılan mikroskobik bulgular 64 Şekil 3.3.2.8. Akciğerde karşılaşılan mikroskobik bulgular 65 Şekil 3.3.2.9. Kalpte karşılaşılan mikroskobik bulgular 67 Şekil 3.4.1.1. Proventrikulusta karşlaşılan immunhistokimyasal bulgular 70 Şekil 3.4.1.2. Karaciğerde karşılaşılan immunhistokimyasal bulgular 73 Şekil 3.4.1.3. Böbrekte karşılaşılan immunhistokimyasal bulgular 74 Şekil 3.4.1.4. Dalakta karşılaşılan immunhistokimyasal bulgular 75 Şekil 3.4.1.5. Bursa Fabriciusta karşılaşılan immunhistokimyasal

bulgular 75

Şekil 3.4.1.6. Akciğerde karşılaşılan immunhistokimyasal bulgular 76 Şekil 3.4.1.7. Kalpte karşılaşılan immunhistokimyasal bulgular 77 Şekil 3.4.1.8. Beyincikte karşılaşılan immunhistokimyasal bulgular 78 Şekil 3.4.2.1. Bağırsakta karşılaşılan immunhistokimyasal bulgular 80 Şekil 3.4.2.2. Proventrikulusta karşılaşılan immunhistokimyasal

bulgular 81

Page 12: PİLİÇLERDE DENEYSEL ADENOVİRUS ENFEKSİYONUNDA …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28157/TEZ.pdf · bronşitis, enfeksiyöz laringotrakeitis, salmonellozis, kamfilobakteriozis,

x

Şekil 3.4.2.3. Ventrikulusta karşılaşılan immunhistokimyasal bulgular 82 Şekil 3.4.2.4. Pankreasta karşılaşılan immunhistokimyasal bulgular 83 Şekil 3.4.2.5. Dalakta karşılaşılan immunhistokimyasal bulgular 83 Şekil 3.4.2.6. Karaciğerde karşılaşılan immunhistokimyasal bulgular 84 Şekil 3.4.2.7. Bursa Fabriciusta karşılaşılan immunhistokimyasal

bulgular 85

Şekil 3.4.2.8. Akciğerde karşılaşılan immunhistokimyasal bulgular 86 Şekil 3.4.2.9. Kalpte karşılaşılan immunhistokimyasal bulgular 87 Şekil 3.4.2.10. Beyincikte Purkinje hücrelerinin sitoplazmalarında

pozitiflik 88

Şekil 3.5.1. Oral grup hayvanlarının karaciğer (A-B) ve kalplerinde (C-D) in-situ PZR ile elde edilen bulgular

90

Şekil 3.5.2. İntramuskuler grup hayvanlarının karaciğer (A-B) ve kalplerinde (C-D) in-situ PZR ile elde edilen bulgular

91

Page 13: PİLİÇLERDE DENEYSEL ADENOVİRUS ENFEKSİYONUNDA …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28157/TEZ.pdf · bronşitis, enfeksiyöz laringotrakeitis, salmonellozis, kamfilobakteriozis,

xi

ÇİZELGELER

Sayfa No

Çizelge 1.1. Adenovirusların sınıflandırılması 6 Çizelge 1.2. Grup-1 avian adenovirusların sınıflandırılması 7 Çizelge 1.3. Viral protein tipleri, bulunduğu yapı ve görevleri 10 Çizelge 3.2.1.

Oral gruptaki hayvanlara ait organlarda rastlanan makroskobik bulguların derecelendirilmesi.

40

Çizelge 3.2.2. İntramuskuler gruptaki hayvanlara ait organlarda rastlanan makroskobik bulguların derecelendirilmesi

43

Çizelge 3.3.1.

Oral Enfeksiyon Grubundaki Hayvanların Organlarında Karşılaşılan Mikroskobik Bulgular

57

Çizelge 3.3.2.

İntramuskuler Enfeksiyon Grubundaki Hayvanların Organlarında Karşılaşılan Mikroskobik Bulgular

68

Çizelge 3.4.1.

Oral Enfeksiyon Grubundaki Hayvanların Organlarında Karşılaşılan İmmunohistokimyasal Bulguların Derecelendirilmesi

79

Çizelge 3.4.2.

İntramuskuler Enfeksiyon Grubundaki Hayvanların Organlarında Karşılaşılan İmmunohistokimyasal Bulguları Derecelendirilmesi

88

Page 14: PİLİÇLERDE DENEYSEL ADENOVİRUS ENFEKSİYONUNDA …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28157/TEZ.pdf · bronşitis, enfeksiyöz laringotrakeitis, salmonellozis, kamfilobakteriozis,

1. GİRİŞ

Adenoviruslar ilk kez günümüzde bilinen adıyla köpeklerin enfeksiyöz hepatitis

hastalığına (HCC) yakalanan bir köpekten izole edilmiştir (Rubarth, 1947).

Kanatlılarda ise başka bir hastalık için örnekler toplanırken embriyolu tavuk

yumurtasına ekimler yapıldığı sırada tesadüfen izole edilmiştir (Van den Ende ve

ark., 1949). İnsanlarda 1953 yılında solunum sistemi hastalıklarının araştırılması

sırasında, hasta askerler ve tonsillektomi yapılan çocuklardan elde edilen izolatların

hücre kültürlerine ekilmesiyle belirlenmiştir. Tonsillerden (tonsil=adeno) izolasyonu

nedeniyle de bunu yansıtacak şekilde “adenoidal-pharyngeal–konjuktival etken” adı

verilmiştir (Rowe ve ark., 1953). Sonraki yıllarda da bu yeni virus adenovirus olarak

anılmıştır (Enders ve ark., 1956). Adenoviruslar çeşitli organlarda oluşturduğu

yangısal değişikliklerler yanı sıra tümörlere de sebep olabileceği düşünülmüştür.

Gerek doku kültürlerinde gerekse kemirgen ve insanlardaki kanserlerde

adenovirusların nasıl bir onkojenik etkiye sahip oldukları araştırılmış ancak net bir

sonuç alınamamıştır (Huebner ve ark.,1962).

Adenovirusların bugün için çok sayıda genus, serotip ve suşlarının olduğu ve

bunların insan başta olmak üzere köpek, at, sığır, koyun, keçi, domuz ve kanatlılarda

değişik bulgularla seyreden enfeksiyonlar oluşturduğu bilinir (Cann, 2005).

Avian adenovirus enfeksiyonlarının çeşitli evcil ve yabani kanatlı türlerinde

(tavuk, hindi, kaz ördek, deve kuşu, papağan, hint tavuğu, martı, muhabbet kuşu,

sülün, bıldırcın, kerkenez, boz doğan, şahin) subklinik-latent enfeksiyona neden

olduğu tespit edilmiştir (Cho 1976; Droual ve ark., 1995; Seok ve ark., 2005;

Schrenzel ve ark., 2005; Adair ve Fitzgerald, 2008). Ciddi seyirli ve öldürücü olan bu

hastalıklardan birisi, yumurta bozukluğuna da yol açan hindilerin hemorajik

enteritisidir (Pierson ve Fitzgerald, 2008, Adair ve Fitzgerald, 2008). Kaz ve

ördeklerden izole edilen serotipler de geliştirdikleri hepatitisle birlikte yüksek

mortaliteye neden olurlar. Ayrıca ördeklerde difteroid trakeitis, bronşitis ve bazen

pneömoni etkenleri arasında yer alırlar. Hint tavuklarında akciğer ödemi,

Page 15: PİLİÇLERDE DENEYSEL ADENOVİRUS ENFEKSİYONUNDA …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28157/TEZ.pdf · bronşitis, enfeksiyöz laringotrakeitis, salmonellozis, kamfilobakteriozis,

2

splenomegali, asites; sülünlerde kısmen bu bulgularla birlikte dalağın alacalı, mermer

görünüm almasıyla karakterize “marble spleen disease”; bıldırcınlarda inklüzyon

cisimcikli hepatitis ve bronşitis avian adenoviruslarının adlarından sıklıkla söz

edilmesine vesile olan kanatlı hastalıklarındandır (Mc Ferran, 1991).

Çeşitli sistemlere yerleşerek bunlara özgü klinikopatolojik bulgulara neden

olur. Bu enfeksiyonlardan hidroperikardiyum sendromunun gelişiminde ilk zamanlar

Watanable ve ark., (1984); stres koşulları altında Escherichia coli’den

kaynaklanabileceğini iddia etmişlerdir. Ancak Biswas ve ark. (2002), Muller-Hinton

agar ile MacConkey agar’da herhangi bir üreme olmadığını kanıtlamışlardır ve bu

hipotezi çürütmüşlerdir. Bu konuda yapılan sonraki çalışmalarda söz konusu böyle

hastalıkların adenovirus grup I içerisinde değerlendirilen serotip 4 başta olmak üzere

serotip 2, 6, 8 ve 10 tarafından oluşturulduğu anlaşılmıştır. Hastalığın en yaygın şekli

broiler piliçler ve daha seyrek olarak da yumurtacı tavuklarda görülür (Mc Ferran

1997; Abe ve ark., 1998; Chandra ve ark., 1999; Nakamura ve ark., 1999;

Balamurgan ve ark., 2004; Ojkic ve ark., 2008). Avian adenovirusları çoğu kez,

memeli adenovirusları gibi, çok fazla farkedilmeyen bulguların şekillendiği hafif

seyirli klinik bir tablo sergiler. Bazen de aniden patlak veren ve epidemiyle bir anda

birçok kümeste ciddi kayıplara ya da birkaç hafta süren verim düşüklüklerine sebep

olur. Büyük işletmelerde, ciddi ekonomik kayıplar meydana getirirler. Son yıllarda

Kanada, Japonya gibi ülkelerde bu hastalığın tekrarlayan epidemiler gösteriyor

olması, işletmeleri genel olarak avian adenovirus enfeksiyonlarının tespiti ve bunlara

karşı gerekli tedbirlerin alınması yoluna itmiştir. Özellikle bu tip enfeksiyonların

daha önceden immun sistemi baskılayan enfeksiyonlar veya stres yaratan faktörlerle

bir arada ortaya çıktığı bilinirken artık günümüzde tek başına da hastalık yaptığı

görülmüştür (Mc Ferran 1997; Jensen ve ark., 2005).

Ülkemizde ise her iki hastalığa ait ciddi ekonomik kayıplarla seyreden bir

epidemiye rastlanmamakla birlikte hastalığın virolojik ve serolojik yönlerine (Babil

ve ark., 1988; Baysal ve Bozkurt, 1989), patomorfolojisine ve immunhistokimyasına

(Özmen ve ark., 1996; Mısırlıoğlu, 1997) değinen sınırlı sayıda çalışmayla

karşılaşılmıştır.

Page 16: PİLİÇLERDE DENEYSEL ADENOVİRUS ENFEKSİYONUNDA …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28157/TEZ.pdf · bronşitis, enfeksiyöz laringotrakeitis, salmonellozis, kamfilobakteriozis,

3

1.1. Etiyoloji

Bugün bilinen adıyla adenoviruslar ilk kez bir köpekten izole edilmiştir (Rubarth,

1947). İnsanlarda ise virus rastlantı eseri insan tonsilleri yani adenoidlerinden izole

edilmiş (Rowe ve ark., 1953) ve daha sonradan “adenovirus” adı verilmiştir (Enders

ve ark., 1956). Kanatlılarda gözlenen adenoviruslara ilişkin ilk bilgiler ise 1949

yılına dayanır. Sığır “lumpy skin” hastalığının tespiti amacıyla toplanan örneklerin

embriyolu tavuk yumurtasına ekilmesi sırasında, tesadüfen, o güne kadar bilinmeyen

bir virus tipiyle karşılaşılmış ve bu virus üzerinde araştırmalar yapılmıştır. Esas

olarak ilk kanatlı adenovirusu ise Bobwhite bıldırcınlarında (Colinus virginianus)

ortaya çıkan solunum sistemi hastalığıyla seyreden bir epidemide Amerikan

bıldırcını, yani Kaliforniya ağaç bıldırcınında tespit edilmiştir (Olson ve ark., 1950).

Avian adenovirus enfeksiyöz etken olarak ilk izolasyon ve identifikasyonu ise tavuk

embriyolarında ortaya konmuştur (Yates ve Fry, 1957). Daha sonra yapılan

çalışmalarda o zaman için adı bilinmeyen bir etken olarak kanatlılardan izole edilen

ve embriyolu tavuk yumurtasında ilk gözlenen değişikliklere benzer değişiklik yapan

avian adenoviruslara “chicken embryo lethal orphan” (CELO), civciv hücre

kültürlerinde insan adenovirusları gibi çoğalanlara da bu özellikleri dikkate alınarak

“gallus adeno-like virus” (GAL) denilmiştir (Payet ve ark., 1998). Kanatlılardaki

adenoviruslar her yerde mevcut olup farklı yaşlardaki sağlıklı ve hasta hayvanlarda

serolojik taramalarla varlığı ortaya konmuştur (Wyeth ve ark., 1975; Cowen ve ark.,

1977; Grimes ve ark., 1977a; Cowen ve ark., 1978b). Genç ve yaşlı piliçlerin

sindirim kanallarında özellikle bağırsaklarından izole edilmişlerdir (McCracken ve

Adair, 1993).

Bu bağlamda, avian adenovirusların sınıflandırılması virusa verilen adlar ve

yeni bulunan suş ve izolatlar ile zaman içerisinde değişiklikler göstermiştir. Önceleri

Clemmer (1964); suş 65, 93 ve 95 suşlarla (Sharpless 1962) ve EV89 (Burke ve ark.,

1959) suşundan başka 4 adet GAL suşunu daha serum nötralizasyon testinden aldığı

sonuçlara göre kıyaslamış ve Grup A (GAL1, GAL2, suş 65 ve 95), Grup B (GAL3,

GAL4, suş 93, EV89) olmak üzere 2 grupta toplamıştır. Çeşitli araştırmacılar, daha

sonra bu grupta yer alan virus suşlarını 7-15 farklı serolojik gruplara ayırmışlardır

Page 17: PİLİÇLERDE DENEYSEL ADENOVİRUS ENFEKSİYONUNDA …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28157/TEZ.pdf · bronşitis, enfeksiyöz laringotrakeitis, salmonellozis, kamfilobakteriozis,

4

(Taylor ve Calnek 1962; McFerran ve ark., 1972). Ote, CELO ile SR-48 de GAL ile

benzer olduğu Kawamura ve Tsubahara (1963) tarafından kaydedilmiştir. Burke ve

ark., (1968); Clemmer’in sınıflandırmasından farklı olarak CELO (Phelps), GAL3,

GAL4, EV89, C9103 ve U Conn suşlarını tip-1, GAL1 ve GAL2’yi ise tip-2 olarak

sınıflandırmıştır. Bir süre tüm adenoviruslar, mastadenovirus (mammalian

adenovirus- mammalian AdV) ve Aviadenovirus (grup I avian AdV), Siadenovirus

(grup II avian AdV) ve Atadenovirus (grup III avian AdV) genusu şeklinde

sınıflandırılmıştır. Aviadenovirus genusunda bulunan viruslar kanatlılarda enfektif

olmakla birlikte diğer genus üyelerinin de kanatlılar için enfektif olduğu

bildirilmiştir. Buna en güzel örnek, Siadenovirus genusunda “Hemorajik enteritis

virusu”, sülünlerde “Marble spleen disease virus” ve tavuklarda “AvianAdenovirus

Splenomegali (AAS) virusu” Atadenovirus genusunda “AvianAdenovirus

Splenomegali (AAS) virusu” dur. (Norby ve ark., 1969). Bu virusların ayrımında

Amerika ve Avrupa (McFerran, 1977), Japonya (Kawamura ve ark., 1964) ve

Macaristan’da (Khanna, 1964) kendi sistemlerine göre oluşturdukları serotipler ve

suşları olduğu çeşitli kaynaklarda bildirilmiştir. Faklı ülkelerde gözlenen bu avian

adenovirusların ve kapsadıkları suşlarının sınıflandırılmasında çapraz nötralizasyon

testi (Kawamura ve ark., 1964; Norby 1969; McFerran ve ark., 1972; Calnek ve

Cowen, 1975; Grimes ve King, 1977b) ve Restriksiyon Fragman Analizi (Mendelson

ve ark., 1995; Pallister ve Sheppard, 1996) ile L1 loop bölgesi hekzon proteini

temeline dayanan filogenetik analizler çerçevesinde yapılmıştır (Toogood ve ark.,

1992). Yakın zamanda, kanatlılar ve diğer türlerde bulunan yeni adenoviruslar

doğrultusunda tüm adenoviruslar yeniden sınıflandırılmıştır. Uluslararası Virusları

Sınıflandırma Komitesi (International Comitee on Taxonomy of Viruses- ICTV),

Adenoviridae ailesinde virusları önce virusun genomik yapısı, virionların özellikleri,

yapıları, hacimleri ve serolojik farklılıkları dikkate alınarak Mastadenovirus,

Atadenovirus, Aviadenovirus ve Siadenovirus olarak 4 genusta toplanmıştır (Benko

ve ark., 2000). Ardından balık ve yılanlarda saptananlar bunlara ek beşinci

adenovirus genusu olarak önerilmiştir (Benko ve ark., 2002). Böylece adenoviridae

ailesinde yapılan ve günümüzde de geçerliliğini koruyan yeni resmi sınıflandırmayla

toplam 5 genus oluşturulmuştur (Benko ve ark., 2005). İnsan, maymun, sığır, at,

domuz, koyun, keçi, farelerde görülen memeli adenovirusları diğer genuslardan

Page 18: PİLİÇLERDE DENEYSEL ADENOVİRUS ENFEKSİYONUNDA …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28157/TEZ.pdf · bronşitis, enfeksiyöz laringotrakeitis, salmonellozis, kamfilobakteriozis,

5

farklı olarak Mastadenovirus genuslarına dahil edilmişlerdir (McFerran ve Adair,

2003) (Çizelge 1.1).

Tüm kanatlılardaki adenoviruslarının yapılan bu son sınıflandırılmasında ise

adenovirusların çeşitli özellikleri dikkate alınmıştır. Bu anlamda, bir kapsit proteini

olarak da bilinen hekzon proteinlerinin sahip olduğu grup spesifik epitopları (Van

Regenmortel ve ark., 1997) ile tip spesifik, grup spesifik antijenik

determinantlarından yararlanılarak Double Immunodiffusion (DID) testi ve

nötralizasyon testleriyle grup I, II, III şeklinde sınıflandırılmıştır (McFerran ve

Smyth, 2000; Fitzgeral 2008; Pierson ve Fitzgerald; 2008). Moleküler açıdan

restriksiyon enzim analizleri ile Grup-1 içerisinde yeralan 12 serotip A’dan E’ye

kadar oluşturulan 5 genotipte klasifiye edilmiştir (Benko ve ark., 2000; Hess 2000)

(Çizelge 1.2).

Yapılan bir çalışmada (Balamurugan ve ark., 2002), tüm FAdV-4 izolatlarının

antijenik açıdan birbirlerine benzer olduğu FAdV-1’in CELO serotipiyle en az 5

ortak protein yapısı taşıdığı serolojik olarak ortaya konmuştur. Hekzon genleri

açısından düşünüldüğünde de tüm memeli adenovirus serotipleriyle antijenik yönden

çapraz reaksiyon verdiği, yalnız penton bazları ile fiberler alt grup ve tip spesifik

olduğundan bunların reaksiyon vermediği belirtilmiştir (Norry ve Wadell, 1969;

Pereia ve Valentine, 1967).

Çeşitli vakalardan izole edilen ve HPS adenovirusu olarak bilinen etken avian

adenovirus grup-1 içerisindeyken, 2000 yılında Uluslararası Virusları Sınıflandırma

Komitesi (International Comitee on Taxonomy of Viruses) çapraz nötralizasyon ve

FAdV genomlarının Restriksiyon Fragman Genişlik Polimorfizmine (Restriction

Fragment Length Polymorphism) göre 12 serotipi Aviadenovirus genusunda 5 farklı

tipte sınıflandırmışlardır. Söz konusu HPS adenovirusu da Aviadenovirus genusunda

serotip-4 olarak sınıflandırmışlardır (Benko ve ark., 2000; Hess 2000; Zsak ve ark.,

1984).

Page 19: PİLİÇLERDE DENEYSEL ADENOVİRUS ENFEKSİYONUNDA …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28157/TEZ.pdf · bronşitis, enfeksiyöz laringotrakeitis, salmonellozis, kamfilobakteriozis,

6

Restriksiyon Enzim Analizleriyle FAdV genomunun çok değişken bölgelerini

tespit eden Meulmans ve ark., (2001); FAdV’ları A,B,C,D1,D2,D3 ve E olmak üzere

7 gruba ayırmıştır. Bunu gerçekleştirirken de FAdV’ların tip spesifik epitoplarını

içeren hekzon proteinininden yararlanmıştır. Çünkü hekzon proteininin L1 gen

bölgesini kodlayan nükleotid sekansı kimi serotiplerde farklı olduğunu

göstermişlerdir (Meulmans ve ark., 2001). Ancak sonraki araştırmalarda tüm FAdV

genomlarının sadece %15’i serotip-spesifik epitopları gösterdiğini ileri sürmüşlerdir

(Meulmans ve ark., 2004).

FAdV’lar Adenoviridae familyası içerisinde en geniş genom yapısına sahip

viruslardır. Tüm genom dizilimi açısından bakıldığında şimdiye kadar sadece FAdV-

1 (CELO virus) ve FAdV-9 (Chiocca ve ark., 1996; Ojkic ve Nagy, 2000) bildirilmiş,

FAdV-4, FAdV-8 ve FAdV-10 ile ilgili olarak da parsiyal genetik birimlerin

dizilimine ulaşılabilmiştir (Sheppard ve ark., 1998; McCoy ve ark., 1997). Bu

bakımdan FAdV’lar hakkında henüz çok kısıtlı bilgiler mevcuttur (Corredor ve ark.,

2006).

Çizelge 1.1. Adenovirusların sınıflandırılması (McFerran ve Adair, 2003).

Adenoviridae Mastadenovirus Grup I

(Aviadenovirus) Grup II

(Siadenovirus) Grup III

(Atadenovirus) İnsan, maymun, at,kemirgen, domuz, sığır, koyun, keçi gibi memeli adenovirusları

Tavuk: FAV1-12 Kaz: GAV1-3 Ördek: DAV 1-2 Hindi: TAV 1,2 Güvercin: PiAV

Hindi: HEV Sülün: MSDV Tavuk: AASV

Tavuk: EDS virus

Page 20: PİLİÇLERDE DENEYSEL ADENOVİRUS ENFEKSİYONUNDA …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28157/TEZ.pdf · bronşitis, enfeksiyöz laringotrakeitis, salmonellozis, kamfilobakteriozis,

7

Çizelge 1.2. Grup-1 avian adenovirusların sınıflandırılması (Benko ve ark., 2000). Avian adenovirus A Serotipleri: Avian adenovirus 1 (FAdV-1); (CELO, 112, QBV, Ote, H1)

Avian adenovirus B Serotipleri: Avian adenovirus 5 (FAdV-5); (340,TR-22, Tipton, M2) Avian adenovirus C Serotipleri: Avian adenovirus 4 (FAdV-4); (506, J2, KR 5, H2, K31, 61) Avian adenovirus 10 (FAdV-10); (C-2B, M11, CFA 20, SA2 ) Avian adenovirus D Serotipleri: Avian adenovirus 2 (FAdV-2); (GAL-1, 685, SR-48, H3, P7) Avian adenovirus 3 (FAdV-3); (SR-49, 75,H5) Avian adenovirus 9 (FAdV-9); (A2,90, CFA 19) Avian adenovirus 11 (FAdV-11); ( 380, UF 71) Avian adenovirus E Serotipleri; Avian adenovirus 6 ( FAdV-6); (CR119, 168) Avian adenovirus 7 (FAdV-7); ( YR 36, X-11, 122) Avian adenovirus 8a (FAdV-8a); (58, TR-59, T-8, CFA 40) Avian adenovirus 8b (FAdV-8b); (764, B3, VRI-33)

Aviadenovirus genusunda (Grup 1 avian adenoviruslar) bulunan ve diğer kanatlı

türlerinde görülen viruslar;

Ördek adenovirus (DAdV); (Duck adenovirus-2)

Güvercin adenovirus (PiAdV); (Pigeon adenovirus)

Hindi adenovirus (TAdV); (Turkey adenovirus-1,2)

1.1.1. Adenovirusların morfolojik yapısı

DNA’lı viruslardan olup 12 adet vertikal ve 20 adet üçgen yüzeyiyle birlikte

ikozahedral kapsid yapısındadır. Bu kapsit yapısı hekzon, fiber ve penton adında üç

büyük yapısal proteinden oluşur (Crawford-Miksza ve Schnurr, 1996). Bunlardan

üçgen şeklindeki yüzeylerin birbirlerine komşu olan 6 kenarı “hekzon”u oluşturur ve

240 kapsomere sahiptir. Arada tek kalan kapsomerler ise vertikal konumdadır ve

“penton” adı verilen 5 komşu kenarla kuşatılmış durumdadır. Böylece virus, 240’ı

hekzon 12’si penton olmak üzere toplam 252 kapsomerden oluşur (Horne ve ark.,

1959; Ginsberg ve ark.,1966; Mc Ferran 1981; Russell 2000). Hekzonlar iki

fonksiyonel parçadan oluşur. Bunlar temel bölgeler (pedestal regions, P1 ve P2) ile

Page 21: PİLİÇLERDE DENEYSEL ADENOVİRUS ENFEKSİYONUNDA …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28157/TEZ.pdf · bronşitis, enfeksiyöz laringotrakeitis, salmonellozis, kamfilobakteriozis,

8

değişken alanlardır (variable loops, L1-L4) (Raue ve Hess, 1998). L1 alanı, FAdV

serotipleri ile antijenik determinantlar arasında en yüksek değişken özelliğe sahip

olanıdır. L3 haricinde diğer tüm alanlar konakçıyla olan immun yanıtta etkileşimi

sağlar ve bunlar hekzon proteinlerinin yüzeyinde lokalize olurlar (Raue ve Hess,

1998). İnsan adenoviruslarında penton bazlarının bulunduğu verteks bölümünden

dışarıya doğru uzanan ışınsal uzantıları mevcuttur (Valentine ve Pereira 1965).

Ancak kanatlı adenoviruslarında FAdV-1 virusu dışında (her bir pentondan ikişer

adet) bu uzantılar yoktur (Laver ve ark., 1971). Fiber kısmı ise 3 bölüme ayrılır.

Bunlardan biri N-ucu (N-terminus)’dur ve immunglobulinlere bağlanmayı sağlar.

Diğer kısım ise orta bölge (middle region) ve C-ucudur ve tokmak şeklindeki yapıyı

oluşturur (Tan ve ark., 2001; Tamanini ve ark., 2006).

Virusun yapısı elektronmikroskobik çalışmalar sonucu ortaya konmuştur

(Şekil 1.1). Buna göre çift zincirli DNA ile çevrili “core (öz, çekirdek, zarf)” adı

verilen histon benzeri bir yapı bulunur (Şekil 1.2). Bunun etrafında ise “hekzon” adı

verilen yapısal eleman ile “penton bazları” adı verilen virusun penetrasyonu

sağlayan ve üçgen şekilli yapıların kesiştiği köşelerde lokalize olan elemanlar yeralır.

Pentondan çıkarak dışarı doğru ışınsal uzantılarla reseptöre bağlanma görevini yapan

“fiber” adı verilen birimler bulunur. Bunlar memeli adenoviruslarında her bir penton

bazından bir tane çıkarken avian adenoviruslarda bu sayı ikidir. Grup I

adenovirusları, genomik DNA’larının genişliği ±43.8 kb olup her bir penton baz 2

fibere sahiptir. Ayrıca Grup I adenoviruslar “grup antijen” adı altında ortak antijenik

bir yapı taşıdıkları için bu yönüyle Grup II ve Grup III viruslarından ayrı bir özellik

gösterirler. Bahsedilen bu protein yapılarının yanı sıra değişik isimler altında 8

protein daha yeralmaktadır. Bunlar da genomun replikasyonu, virusun destek

yapısını oluşturmakta ve viral partiküllerin hücreye girmesi ile hücreden çıkışını

sağlamaktadırlar (Çizelge 1.3) (Gelderblom, ve ark.,1982; Chiocca, ve ark., 1996;

Mc Ferran, 1997; Cann, 2005).

Avian adenoviruslardaki kapsit yapısı hekzon ve pentonlar tarafından

%80.7’sini oluşturur ve protein yapısındadır (Laver ve ark., 1971). Avian adenovirus

genomu 41-45 kbp olup çift iplikçikli DNA (dsDNA) içerir. Virion kısmı virus

Page 22: PİLİÇLERDE DENEYSEL ADENOVİRUS ENFEKSİYONUNDA …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28157/TEZ.pdf · bronşitis, enfeksiyöz laringotrakeitis, salmonellozis, kamfilobakteriozis,

9

kodlayan core proteinleri sayesinde yapılır (Laver ve ark., 1971). Replikasyonda

viral DNA polimeraz, transkripsiyonunda ise konakçı hücrenin çekirdeğindeki RNA

polimeraz II veya III ile gerçekleştirilir. Replike olan viruslar hücrenin rupturu ile

serbest kalırlar (Wold ve Horwitz, 2007).

Avian adenovirusların yapılarının tüm adenoviruslarla küçük farklılıklar

dışında genelde aynı yapıda olduğu bildirilmiştir (Macpherson ve ark., 1961; Dutta

ve Pameroy, 1967). Macpherson ve ark.,(1961), GAL virus olarak ifade edilen

bugünkü avian adenovirusların çaplarını 95-110 nm olarak ölçmüşlerdir. Ancak

sonradan Dutta ve Pameroy (1967); FAdV-2 için 73 nm, McFerran ve ark., (1972);

tip 8 virus (suş 764) için 74 nm olarak ölçmüşlerdir.

Şekil 1.1. Adenovirusların ultrastruktural görüntüleri. (http://www.mirrorservice.org/sites/www.virology.net/Big_Virology/EM/Adeno-FD.jpg, http://web.uct.ac.za/depts/mmi/stannard/adpento3.gif)

Şekil 1.2. Adenovirusun yapısal elemanları (http://pathmicro.med.sc.edu/mhunt/adeno-diag.jpg).

Page 23: PİLİÇLERDE DENEYSEL ADENOVİRUS ENFEKSİYONUNDA …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28157/TEZ.pdf · bronşitis, enfeksiyöz laringotrakeitis, salmonellozis, kamfilobakteriozis,

10

Çizelge 1.3. Viral protein tipleri, bulunduğu yapı ve görevleri PROTEİN TİPLERİ

BULUNDUĞU YAPI

GÖREVİ

II Hekzon monomer Yapısal III Penton baz Penetrasyon IIIa Penton bazla ilişkili Penetrasyon IV Fiber Reseptöre bağlanma V Core (penton baz

veDNA ile ilgili) Histon benzeri, Paketlenme

VI Hekzon minor polipeptid

Viral partiküllerin serbest kalması veya konakçı hücrede stabilize kalması

VII Core Histon benzeri VIII Hekzon minor

polipeptid Viral partiküllerin serbest kalması veya konakçı hücrede stabilize kalması

IX Hekzon minor polipeptid

Viral partiküllerin serbest kalması veya konakçı hücrede stabilize kalması

TP Genom-Terminal Protein

Genom replikasyonu

Adenoviruslar büyük intranüklear inklüzyon cisimciklerini meydana

getirirler. Bunlar enfekte kanatlıların dokularından hazırlanan preparatlarda veya

hücre kültürlerinde sitokimyasal veya immunohistokimyasal metotlarla rahatlıkla

görülebilirler. Virus primer tavuk karaciğer hücre kültürlerinde ve hepatoma

hücrelerinde (CH-SAH hücre hattı) belirgin; tavuk embriyosu fibroblast hücre

kültürlerinde de daha hafif bir cytopathogenic effect (CPE) oluşturur (Watanabe,

1984; Biswas ve ark.,2002; Ojkic ve ark., 2008).

Bunların dışında ultrastruktural çalışmalarla enfekte hücrelerin nükleuslarında

kristalize yolların bulunduğu hatta bunların viral protein ve DNA kompozisyonuna

göre 4 tip inklüzyon cisimciği oluşturduğu ifade edilir (Adair, 1978; Adair, 1979).

İn-vitro olarak avian adenoviruslarıyla yapılan ilgili ilk sitopatolojik

çalışmalar Chomiak ve ark (1961) tarafından FAdV tip 1 ve tip 2 üzerinde olmuştur.

Sharpless ve ark., (1961), inokulasyonu takiben 16-20. saatler arasında nükleusta

yüzük şeklinin oluştuğunu ve 20-30. saatlerde de kristal şekilli viral partiküllerin

çekirdek bütünlüğü bozuluncaya kadar sayıca arttıklarını ve çekirdeğin genişlediğini

belirtmişlerdir.

Page 24: PİLİÇLERDE DENEYSEL ADENOVİRUS ENFEKSİYONUNDA …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28157/TEZ.pdf · bronşitis, enfeksiyöz laringotrakeitis, salmonellozis, kamfilobakteriozis,

11

Kawamura ve ark.,(1964); Japonya’da elde edilen 8 serotipin çekirdekte

oluşturdukları inklüzyon cisimciklerinin morfolojisine göre “retiküler” ve “aggregat”

olarak 2’ye ayırmışlardır. Buna göre çekidekte daha küçük, eozinofilik cisimcikler

FAV tip 1,2,4 ve 8’de görüldüğü şekilde “retiküler”, bu retiküler inklüzyonların

birleşmesiyle oluşan granüler yapıda olan ve bazofilik fiberlerden oluşan bazofilik

cisimcikler FAV 3,5,6 ve 7’de olduğu gibi “aggregat” olarak sınıflandırılmıştır.

Ayırca enfeksiyonun başlangıcında oluşan retiküler inklüzyonlar enfeksiyon

ilerledikçe aggregat inklüzyonlara dönüştüğünden bahsedilmiştir (McFerran ve

Adair, 1978).

Adair (1978); fowl adenovirusları sitopatolojik olarak incelemiş ve

oluşturdukları inklüzyonları daha önce Maeda ve ark., (1967)’inin belirttiği Grup A

(FAdV serotip 1,2,4, ve 8) ve Grup B (FAdV serotip 3,5,6 ve 7)’e bağlı kalarak 2

çeşide ayırmıştır. Buna göre grup A’dakiler retiküler, grup B’dekiler aggregate tip

inklüzyon oluşturduklarından bunlara “retiküler grup” ve “aggregat grup” adını da

vermiştir. Özellikle enfeksiyonun başlangıcında grup A’daki virusların oluşturduğu

inklüzyon cisimcikleri çok sayıda ve parlak (refraktil) olduğundan inciye

benzetilmiştir. Ancak grup B’dekiler hafif granuler şekildeki düzensiz ve parlak

olmadıkları (non-refraktil) Maeda ve ark., (1967) tarafından belirtilmiştir. Ancak

daha sonra bazofilik olan granüler tarzdaki inklüzyonların da enfeksiyonun ilerleyen

aşamalarında eozinofilik inklüzyon cisimcikleri gibi parlak oldukları ve bu konunun

yanlış yorumlandığı anlaşılmıştır. Ayrıca transmission elektronmikroskopta negatif

boyandıkları belirtilmiştir (Chandra ve ark., 1997; Ganesh 1998).

Adenoviruslar genel olarak, yağ erticilerine (eter, alkol, kloroform v.b.),

tripsin, %2’lik fenol, sodyum deoksilat maddelerine karşı direnç gösterdikleri bilinir.

Formaldehidin 1/1000 konsantrasyonları, pH 3-9 arasındaki koşullar ile DNA

inhibitörlerinin (IuDR, BuDR v.b.) bulunduğu durumlarda inaktive olur. Virus,

bahsedilen kimyasalların bulunduğu koşullarda aktif veya inaktif olmasına karşın

sıcaklık için durum farklılık gösterir. Bazı suşlar 60- 70ºC’de 30 dk’da canlı iken

bazı suşlar 56 ºC’de 18 saat canlı kalırlar (Bouquet ve ark., 1982; McFerran 1981).

Page 25: PİLİÇLERDE DENEYSEL ADENOVİRUS ENFEKSİYONUNDA …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28157/TEZ.pdf · bronşitis, enfeksiyöz laringotrakeitis, salmonellozis, kamfilobakteriozis,

12

İnsan adenoviruslarından Rhesus maymunlarının eritrositlerini agglutine

edebildikleri (Rosen 1958), kanatlı eritrositlerini ise edemedikleri bildirilmiştir

(Kawamura ve ark., 1964). Kanatlı adenoviruslarından da serotip-1’in özellikle

Phelps suşunun rat eritrositlerini hemaglutine edebildiği anlaşılmıştır (Burke ve ark.,

1968; Anderson ve ark., 1971; El Mishad ve ark., 1975; McFerran 1981; Bouquet ve

ark., 1982).

Tavuklardan elde edilen izolatlar civciv böbrek (Chick Kidney- CK) veya

embriyolu tavuk karaciğer hücre kültürü (Chicken Embryo Liver Cell- CEL) hücre

kültürlerinde üretilir. Bugüne değin ördek, muhabbet kuşu, güvercin gibi diğer

kuşlardan elde edilen izolatlar burada rahatlıkla üremesine rağmen hindiden elde

edilenlerin az ürediği gözlenmiştir (Mc Ferran 1997). Embriyolu tavuk

yumurtalarında sarı kesesine, koriyoallantoik membrana ekimler yapılmış ve 11

serotipin izolasyonu sağlanmıştır (Cowen 1988).

1.2. Epidemiyoloji

Grup-1 avian adenovirusları ve serotipleri tüm dünyada evcil ve diğer kanatlı

türlerinde ortaya çıkabilen her yaşta karşılaşılabilen mortalite ve morbiditeleri

değişkenlik gösteren enfeksiyonlara yol açar. Saha çalışmalarında bu hastalık

grubunda yer alan HPS’unun mortalite oranı Pakistan’da %60-70, Irak’da %10-30,

Hindistan’da %10-60 ve Kore’de %1,3-11,1 arasında değiştiği bildirilmiştir (Kim ve

ark., 2008). Enfeksiyon her yaşta mümkün olmakla birlikte yumurtacılarda 5-9

haftalık, broilerlerde ise 4-6 haftalık olanlarda yüksek düzeylerdedir (Mc Ferran ve

ark., 1976; Cowen, 1978; McFerran, 1981; Anjum 1989; Cowen 1992; Mc Ferran

1997). Hastalık ilk kez 1963’de Amerika Birleşik Devletleri’nde İnklüzyon

Cisimcikli Hepatitis olarak bildirilmiş, daha sonra 1985’de Irak ve Kuveyt’de,

1987’de Pakistan’da görülmüştür. Bunu Meksika, Ekvador, Peru, Şili, Slovakya,

Rusya, Japonya ve Hindistan’daki olgular izlemiştir (Helmboldt ve Fraiser, 1963;

Abdul-Aziz ve ark., 1991; Jantosovic ve ark. 1991; Afzal ve ark., 1991; Gowda ve

ark., 1994; Shanne, 1996, Dahiya ve ark., 2002). Hatta hastalığa görüldüğü ülkelere

özgü “Angara Disease” ve “Leechy” veya “Litchi Disease” gibi yerel isimler de

Page 26: PİLİÇLERDE DENEYSEL ADENOVİRUS ENFEKSİYONUNDA …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28157/TEZ.pdf · bronşitis, enfeksiyöz laringotrakeitis, salmonellozis, kamfilobakteriozis,

13

verilmiş ve literatürlerde bu isimler de kullanılmıştır (Cheema ve ark., 1980; Jaffery,

1988; Khawaja ve ark., 1988a; Khawaja ve ark., 1988b, Jadhao ve ark., 1997).

Hastalık ilk bildirildiği zamanlarda genellikle immun sistemi baskılanmış,

stres faktörleri etkisi altında kalmış veya IBD ve CIA gibi immunsupresif hastalıkları

takiben geliştiği düşünülürken, günümüzde artık hastalığın tek başına da ortaya

çıkabileceği kesin bir şekilde ortaya konmuştur (Reece ve ark., 1986; Christensen ve

ark., 1989). Bu şekilde avian adenoviruslar, 2002 yılı itibariyle bahsedilen

hastalıklara sekonder olarak katılan bir etken olmadıkları, tek başına da enfeksiyon

oluşturabilecek önemli bir patojen olduğu ifade edilmiştir (Manathan, 2003).

1.3. Patogenez

Avian adenovirusların doğal olarak ortaya çıkan ve deneysel yolla oluşturulan

enfeksiyonlarında hastalık tablosunun serotiplere (Erny ve ark., 1991), aynı serotip

içindeki suşlara (Erny ve ark., 1991; Pallister ve ark., 1996), hayvanın immun

sistemine (Monreal, 1996), farklı deneysel modellere, coğrafik dağılıma, deneysel

çalışmalardaki doku kültürü letal doza (TCLD) göre değişiklikler gösterdiğinden

bahsedilir (Barr ve Scott, 1988; Erny ve ark., 1991; Saifuddin ve Wilks, 1990;

Fitzgerald, 2008).

Hastalığın ortaya çıkmasında vertikal ve horizontal bulaşmanın rolü

büyüktür. Vertikal bulaşmada özellikle enfekte sürülerin olduğu kümeslerde

embriyoda ve genç piliçlerden alınan örneklerin hücre kültürlerinde bulunması bu

geçişi kanıtlayıcı nitelikte bulunmuştur. Diğer taraftan, bilhassa SPF sürülerde en az

bir generasyonda ortaya çıkan sebebi bilinmeyen ve latent kalan virusun tekrar

alevlendiği enfeksiyonların da bulunması bu fikri desteklemektedir (Fadly ve ark.,

1980). Horizontal bulaşmada ise virusun daha çok bulunduğu gaita ile daha az

oranda bulunan nasal sekretler ile semen gibi diğer sekretlerle mümkün olmaktadır.

Bunun dışında virusun folluk, yumurta taşınmasında kullanılan tepsi ve taşıyıcılar,

personel giriş-çıkışı gibi diğer faktörler de etkenin bir yerden bir yere taşınmasında

önemlidir (Cook, 1974; Mc Ferran, 1997; Deepak 1998; Toro ve ark., 2000). Ancak

Page 27: PİLİÇLERDE DENEYSEL ADENOVİRUS ENFEKSİYONUNDA …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28157/TEZ.pdf · bronşitis, enfeksiyöz laringotrakeitis, salmonellozis, kamfilobakteriozis,

14

çoğu kez etkenlerin çevreye saçılımının daha çok fekal yolla olduğu bir gerçektir

(Howell ve ark., 1970; Cook, 1974). Virusun vertikal bulaşması deneysel koşullarda

olsa da saha şartlarında doğal yollarla bulaşmasının sınırlı olduğu ve hala çoğu

araştırmacıların aklında soru işareti olarak kaldığı ifade edilir (McFerran ve Adair,

1977; Fadly ve ark., 1980).

Hastalığın patogenezinde bu bulaşma yollarına göre savunma

mekanizmasının farklı olduğuna dair görüşler vardır. Bu noktada, vertikal bulaşma

adenovirusların kanatlı kümesleri arasında yayılmasında temel yol olsa da, horizontal

yolla gaita ve diğer tüm sekretlerle de viruslar bir kümeste yayılabildiği bilinir.

Vertikal yola ilişkin bazı araştırmacılar virus nötralizasyonun varlığında

gerçekleştiğini belirtirken (Cowen ve ark., 1978b; Saifuddin ve Wilks, 1991;

Mazaheri ve ark., 2003), bazıları da virusa karşı oluşturulan nötralizan antikorları ve

virusa karşı oluşturulan güçlü immun yanıtta bu yayılımın engellendiğinden bahseder

(Philippe ve ark., 2007). Maternal antikorlar 3 haftalık yaştaki piliçlerde kanda

seviyeleri düşmeye başladığından çevreye saçılması ve hastalığa yol açması için iyi

bir fırsat olduğu bildirilir (Adair ve Fitzgerald, 2008).

Bazı araştırmacılar embriyolu yumurtalara virusun bulaşmasını takiben piliç

birkaç haftalık olduğunda ya da hayvanın immun sistemi baskıladığında hastalığın

ortaya çıkabileceğinden bahsetmişlerdir (McFerran ve Adair, 1977; Fadly ve ark.,

1980; Grgic ve ark., 2006).

Çoğu avian adenovirusların replikasyonu için tercih ettikleri yerler sindirim

ve üst solunum sistemi olduğu düşünülür (Cook, 1974; Saifuddin ve Wilks, 1991;

McCracken ve Adair, 1993; Adair ve McFerran, 2008). Bunun nedeni özellikle

gaitadan (Guy, 1998) ve solunum yollarından (Adair ve McFerran, 2008) izole

edilmesidir.

Virus organizmaya girdiğinde, hücreden bağımsız viremi gerçekleştirerek pek

çok organa gider (McFerran ve Adair, 1977; Saifuddin ve Wilks, 1991). Viruslar

viremi süresince sentral sinir sistemi ve testisler dışında çoğu dokulara yayılır (Cook,

Page 28: PİLİÇLERDE DENEYSEL ADENOVİRUS ENFEKSİYONUNDA …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28157/TEZ.pdf · bronşitis, enfeksiyöz laringotrakeitis, salmonellozis, kamfilobakteriozis,

15

1974; Adair ve Fitzgerald, 2008). Bağırsak epiteli hücreleri ile karaciğerin

hepatositlerinde intranüklear inklüzyon cisimciklerine rastlandığı için bu bölgelerin

virusun ilk enfekte ettiği yerler olduğunu düşündürmüştür (Romanova ve ark., 2009).

Deneysel bir çalışmada ise intramuskuler inokulasyonu takiben viral replikasyonun

en çok gerçekleştiği yerler karaciğer, sekal tonsil ve bursa Fabricius olduğu

bildirilmiştir (Romanova ve ark., 2009). FadV’ların hastalık oluşturmasında kimi

araştırmacılar birnavirus, circovirus, IBD virusu, Escherchia coli, mikoplazma gibi

enfeksiyöz etkenler yanısıra miktoksine maruz kalmaktan bahsederken (Dhillon ve

Winterfield, 1984; Hess, 2000; Adair ve Fitzgerald, 2008), kimileri de maternal

antikor seviyesiyle hastalık şiddeti arasında açık bir ilişki olduğundan söz ederler

(Saifuddin ve Wilks, 1990).

Avian adenoviruslara karşı şekillenmiş nötralizan antikorların pozitif olduğu

bir SPF sürüsünde virusun latent kaldığını ve bu şekildeki enfeksiyonun steroid

hormonlar, yumurta üretimi ve diğer streslerden kaynaklanan immunsupresyon

dolayısıyla yeniden aktive olduğundan söz etmiştir (Fadly ve ark.,1980, McFerran,

1981).

Doğal enfeksiyonlarda etken oral yolla alındıktan sonra viremi yapar.

Affinitesi olan hepatosit ve endotel hücrelerine gider. Burada 5-18 günlük bir

inkubasyon periyodunun ardından ikinci bir viremiyle karaciğer, kalp, ventrikulus,

başta olmak üzere bursa Fabricius, timus, dalak, böbrek ve barsaklara gider (Naeem

ve ark., 1995; Monreal 1996; Deepak, 1998). Etkenin vucuda parenteral

(intramuskuler, okuler, subkutan, intraperitoneal gibi) yollarla inokule edildiği

deneysel çalışmalarda 7-15 gün, oral yolla verilenlerde 24-48 saatlik kısa bir

inkubasyon periyodunun ardından virus viremiyle karaciğer, kalp, ventrikulus,

pankreas başta olmak üzere doğal enfeksiyonlarda belirtilen doku ve organlara gider.

Gerek doğal gerekse deneysel olaylarda mortalitenin 3-4 gün içinde arttığı, 5. günde

%100’lere ulaştığı ve bundan sonraki 2-3 haftalık süreçte daha hafif bulgularla

kendini gösterdiği; sağ kalan hayvanların 1 hafta içerisinde hastalığı atlattıkları

görülür (Cheema ve ark., 1989; Abdul-Aziz ve ark., 1991; Akhtar ve ark., 1995;

Kumar ve ark., 1997; Mc Ferran, 1997; Nakamura ve ark., 1999).

Page 29: PİLİÇLERDE DENEYSEL ADENOVİRUS ENFEKSİYONUNDA …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28157/TEZ.pdf · bronşitis, enfeksiyöz laringotrakeitis, salmonellozis, kamfilobakteriozis,

16

Genel olarak inkubasyon süresinin 2-18 gün arasında değiştiği bildirilmiştir

(Anjum 1990; Afzal 1991; Akhtar ve ark., 1992; Gowda ve Satrayarana 1994;

Akhtar, 1995; Aliev ve ark., 1997; Ganesh, 1998).

1.3.1. Virusun Hücreye Girişi ve Replikasyonu

Virus, hücre yüzeyindeki reseptörlere birkaç saat gibi oldukça kısa bir sürede kendi

yüzeyindeki ipliksi yapıları kullanarak bağlanır. Doku uyuşum (MHC) sınıf I

moleküllerine ve heterodimerik yapıdaki integrinlere bağlanan virusun fiberlerindeki

penton baz proteini sayesinde reseptör-endositoz aracılı olarak hücre içine alınır

(Şekil 1.3). Etrafı hücre membranından oluşan zarla çevrili virus (endozom veya

reseptozom) bu sırada yüzeyindeki ipliksi yapılardan kurtulur. Sitoplazmadan gelen

H+ iyonlarının endozom içine girmesiyle (asidifiye endozom) endosomal membran

parçalanarak virus nükleusa doğru gider. Virus nükleusa girmeden önce kapsit

yapısından kurtulur ve kapsit yapısı genelde virionun serbest kalması anında

kaybolur. Eğer kapsit kaybolmamışsa sitoplazmada bulunan mikrotubuller

aracılığıyla nükleusa gider ve sadece çift zincirli viral DNA şeklinde

karyolemmadaki porlardan geçerek nükleusa girer. Bu aşamaya kadar olan tüm bu

işlemler 37˚C’lik bir koşulda ortalama 2 saatte gerçekleşir (Mackay, 2000; Cann,

2005).

Şekil 1.3. Virusun hücreye girişi (http://www-micro.msb.le.ac.uk/3035/Adenoviruses.html).

Page 30: PİLİÇLERDE DENEYSEL ADENOVİRUS ENFEKSİYONUNDA …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28157/TEZ.pdf · bronşitis, enfeksiyöz laringotrakeitis, salmonellozis, kamfilobakteriozis,

17

1.4. Bulgular 1.4.1. Klinik Bulgular

Grup-I avian adenovirusların doğal yollarla vucuda girmesini izleyen inkubasyon

periyodunun ardından çeşitli klinik bulgular ortaya çıkar (Mc Ferran, 1997).

İCH, HPS ve AGE-Pankreatik Nekroz bunların oluşturduğu en önemli 3

temel bulgudur. Ayrıca solunum sistemi bulgularının yanı sıra yumurta veriminde

düşme, yemden yararlanmama, zayıflık ve gelişmede gerileme gibi diğer bulgular da

bulunmaktadır (Mc Ferran, 1997).

Hidroperikardiyum Sendromu’nda inkubasyon süresi doğal 5-18 gün;

deneysel enfeksiyonlarda ise 2-5 gün kadardır (Anjum ve ark., 1990; Afzal ve

ark.,1991; Akhtar, 1992; Gowda ve ark., 1994). Semptomlar 4-8 gün sürer, 4.-5.

haftada giderek azalır ve gözden kaybolur. Bu formun mortalite (%20-80) ve

insidensi yüksek olmasına karşılık morbiditesi oldukça düşüktür. Genellikle 3

haftalıklar için ciddi sorun oluşturur (Anjum ve ark.,1989; Cowen, 1992). HPS; 2-20

haftalık yumurtacı tavukları fazla etkilemez ve bu yüzden mortalite yumurtacılarda

daha düşüktür (Anjum ve ark., 1989; Afzal ve ark., 1991; Asrani ve ark., 1997;

Shukla ve ark., 1997). Sıklıkla bu form 3-6 haftalık broilerlerde ortaya çıkmasına

karşın (Khawaja ve ark., 1988a; Niazi ve ark., 1989; Abdul-Aziz ve ark., 1991;

Gowda ve ark., 1994; Kumar ve ark., 1997) ender de olsa bazı epidemilerde 32

haftalık piliçlerde (Asrani ve ark., 1997) dahi görülebilmektedir. Hastalığın

epidemilerle seyrettiği bazı durumlarda; enfekte olan hayvanların herhangi bir klinik

bulguyu göstermemesine rağmen özellikle hastalığın son döneminde bulunanlarda

durgunluk, halsizlik, göğüs ve gagayı öne ve yere dayama, göz kapaklarını kapalı

tutma gözlenmektedir (Asrani ve ark., 1997). Ancak yapılan bazı deneysel

çalışmalarda yeme-içmeden kesilme, teleklerde kıvrılma, hareket etmede isteksizlik

gibi bulgular daha çok dikkati çekmektedir (Kumar ve ark., 1997).

İnklüzyon Cisimcikli Hepatitis’de, morbiditesi düşük olmasına karşın genelde

5. günde sona eren ortalama %10’larda seyretse de %30’lara ulaşan mortaliteler ile

Page 31: PİLİÇLERDE DENEYSEL ADENOVİRUS ENFEKSİYONUNDA …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28157/TEZ.pdf · bronşitis, enfeksiyöz laringotrakeitis, salmonellozis, kamfilobakteriozis,

18

seyretmektedir. Mortalitenin az olduğu durumlarda, hastalıktan daha az etkilenen

hayvanlarda 2-3 hafta boyunca devam eden klinik bulgular göze çarpmaktadır. İki-3

haftalık hasta hayvanlarda; halsizlik, gövdeyi yere yakın pozisyonda tutma, özellikle

3-7 haftalıklarda et tutma kabiliyetinde azalma dikkati çekmektedir (Mc Ferran,

1997).

Bazı çalışmalarda da İCH salgınlarındaki hasta hayvanların genelde normal

görüldüğü (Macpherson ve ark., 1974; Reece ve ark., 1986), bazılarında depresyon,

teleklerde kabarıklık, koma ve anüs çevresinin gaitayla bulaşık olduğu fark edilmiştir

(Macpherson ve ark., 1974). Bazen letarji ve sinirsel bulgular da ortaya çıktığından

bahsedilmiştir (Reece ve ark., 1986).

Hastalığın bu formu çoğunlukla 3-7 haftalıklar arasında seyretse de bazen

birkaç günlük civciv ile 20 haftalık arasındaki piliçlerde görüldüğü ifade

edilmektedir (Jones ve ark., 1984).

AGE-Pankreatik Nekroz’u HPS ile ilişkili bulunmuştur. Bu formda 3 haftalık

broilerler etkilenmekte ve mortalitenin de broiler yetiştiriciliğinin yapıldığı yerlerde

ilk iki haftada enfeksiyonun geliştiği dikkati çekmektedir (Chandra ve ark., 1999).

Son yıllarda yapılan doğal ve deneysel çalışmalarla yumurtacı tavuklarda da bu form

görülmektedir. Hem broiler hem de yumurtacı tavuklara ait embriyolarda yüksek

oranda gizzard erozyonlarına rastlandığı bilinmektedir (Goodwin 1993; Tanimura ve

ark., 1993; Abe ve ark., 2001; Nakamura ve ark., 2002a).

Grup I avian adenovirus enfeksiyonları; hem üst hem alt solunum yollarını

etkilediği ancak bunların hastalığın diğer formları kadar çarpıcı olmadığı

görülmektedir. Hatta çoğu deneysel çalışmada klinik bir bulgu vermediği dikkati

çekmektedir (Mc Ferran, 1997). Grup I avian adenovirus enfeksiyonları Egg Drop

Syndrom (EDS-76) gibi yumurta kalitesi ve verimi üzerine anlamlı etkiler ortaya

çıkarmadığı gerek ticari gerek SPF sürülerde en çok %10 düzeyinde yumurta

verimini düşürdüğü, yumurta kabuğunun kalitesini etkilediği (kabukta inceleme,

bozuk şekil v.b) bildirilmektedir (Cowen ve ark., 1978). Bazen de sayılan etkilerin

Page 32: PİLİÇLERDE DENEYSEL ADENOVİRUS ENFEKSİYONUNDA …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28157/TEZ.pdf · bronşitis, enfeksiyöz laringotrakeitis, salmonellozis, kamfilobakteriozis,

19

hiçbiriyle karşılaşılmamaktadır (Mc Ferran 1997). Çoğu enfeksiyonlarda hayvanın

yem tüketimi, yemden yararlanmasında azalma ve dolayısyla da bunun canlı

ağırlığına, büyümeye etkisi olduğu bilinirken (Cook 1974; Grimes ve ark., 1977;

Cowen ve ark., 1978) bazı çalışmalarda özellikle broiler sürülerinde canlı üzerindeki

bu olumsuz etkinin belirlenemediği görülmektedir (Mc Ferran, 1997).

1.4.2. Patolojik Bulgular

1.4.2.1 Makroskobik bulgular

Hidroperikardiyum sendromunda gözlenen bulgular daha dikkat çekici olup bazen

İCH’e bazen de AGE-Pankreatik nekroz ile bir arada görülmektedir (Chandra ve

ark., 1999; Nakamura ve ark., 2002b; Ono ve ark., 2003).

Hidroperikardiyum Sendromu’nun ortaya çıktığı doğal veya deneysel

enfeksiyonların %90’unda ve üstünde hastalığın bu formuyla karşılaşmak

mümkündür (Anjum ve ark., 1989). En temel bulgu; perikardiyal kesede değişik

renklerde (saydam/saman sarısı/amber rengi /yeşil renk), akıcı ya da jöle kıvamında,

3-20 ml arasında değişen (Cheema ve ark., 1989; Gowda ve ark., 1994; Abdul-Aziz

ve ark., 1995; Asrani ve ark.,1997; Kumar ve ark., 1997; Chandra ve ark., 1999;

Balamurugan ve ark., 2004), pH’sı 7 olan (Chandra ve ark., 1999; Gowda ve ark.,

1994;Balamurugan ve ark., 2004) eksudat bulunur. Bazen perikardiyum çevresindeki

yağ dokusunda sarımsı bir renklenme ve/veya peteşiyel kanamalar görülür (Asrani ve

ark., 1997). Kalbin apeksi perikardiyum içerisinde serbest hareket eder (Kumar ve

ark.,1997), kalp yuvarlaklaşır ve yumuşak bir kıvam alır (Anjum ve ark., 1989).

Bazen de koni şeklini alan kalbin sert, konjesyonlu olduğu, epikardiyumunda ise

kanamaların bulunduğu gözlenir (Manathan, 2003).

İnklüzyon Cisimcikli Hepatitis formu AGE-Nekrotik pankreatitis formuna

göre daha sık rastlanır ve çoğunlukla HPS’na ait bulgularla bir arada görülür. Bu

bakımdan hastalığın bu 2 formu beraber anılır (Chandra ve ark., 1999; Balamurgan

ve ark., 2004). Esas bulgular hastalığın adından da anlaşılacağı üzere karaciğer

Page 33: PİLİÇLERDE DENEYSEL ADENOVİRUS ENFEKSİYONUNDA …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28157/TEZ.pdf · bronşitis, enfeksiyöz laringotrakeitis, salmonellozis, kamfilobakteriozis,

20

ağırlıklıdır. Karaciğer şişkin, kenarları küt, kolay parçalanır. Kapsulasında yer yer

soluk sarı renkte fokal nekroze alanları ile (Anjum ve ark., 1989; Cheema ve ark.,

1989; Gowda ve ark., 1994; Abdul-Aziz ve ark., 1995; Asrani ve ark.,1997; Kumar

ve ark., 1997) peteşiyel ya da ekimotik tarzda kanamalarla birlikte (Asrani ve ark.,

1997) rastlanır.

Adenoviral Gizzard (Ventriküler) Erozyonu (AGE)-Pankreatik Nekroz’da

ventrikulus erozyonları ve ülserleri daha çok broiler piliçler ve embriyolarda görülür

(Ono ve ark., 2004). Ancak son yıllarda virusla doğal enfekte olmuş bazı

yumurtacılarda da görüldüğü kaydedilmiştir (Goodwin 1993; Tanimura, 1993; Abe

ve ark., 2001; Nakamura ve ark., 2002a). Ancak böyle lezyonların dışında

ventrikulus erozyonu ve ülserleri; Hemorajik Aplastik Anemi Sendromu, B6 vitamin

eksikliği, histamin, Gizerosin ve mikotoksinin etkisiyle gelişen benzeri lezyonlardan

ayrımı güçtür (Daghir ve ark., 1981; Ono ve ark., 2003). Dolayısıyla makroskobik

bulgular her zaman yeterli olmamaktadır. Yapılan deneysel enfeksiyonlarda

ventrikulusta erozyon, proventrikulusun-ventrikulusa geçiş yerindeki mukozada

hemorajiler (Khawaja ve ark., 1988; Abdul-Aziz ve ark.,1991; Afzal ve ark.,1991;

Roy ve ark., 2004), pankreasta toplu iğne başı büyüklüğünde soluk nekrotik ve

kanama alanları bu tipin belli başlı bulgusudur (Nakamura ve ark., 2002a; Ono ve

ark., 2004).

Solunum sistemi bulguları çoğu kez bu hastalık formlarına eşlik eder. Doğal

enfekte hayvanlarda orta düzeyde şekillenen kataral trakeitis ve solunum yollarında

mukus dikkati çeker. Akciğerde ise konjesyon, ödem (Anjum ve ark., 1989; Cheema

ve ark., 1989; Asrani ve ark., 1997; Gowda ve ark., 1997; Kumar ve ark.,1997), hava

keselerinde hiperemi, yangı; deneysel çalışmalarda ise larinks, farinkste peteşiyel

kanamalar görülmüştür (Aghakhan, 1974).

Temel bulgular dışında bazen diğer organlarda da lezyonlara rastlanabilir.

Nitekim böbrekler soluk-sarı renkte (Abdul-Aziz ve ark., 1995), şişkin ve gevrek

kıvamda olabilir (Anjum ve ark., 1989; Cheema ve ark., 1989; Gowda ve ark., 1994;

Abdul-Aziz ve ark., 1995; Kumar ve ark., 1997), üreterde ürat birikimi olması

Page 34: PİLİÇLERDE DENEYSEL ADENOVİRUS ENFEKSİYONUNDA …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28157/TEZ.pdf · bronşitis, enfeksiyöz laringotrakeitis, salmonellozis, kamfilobakteriozis,

21

(Quershi, 1988) ve hemorajik odakların görülebilir (Abdul-Aziz ve ark., 1995) eşlik

edebilir. Ayrıca subkutis ve abdominal yağ dokusu sarımsı renk alır; dalakta

konjesyon (Nakamura ve ark.,1999) bursa Fabricius ve timusta atrofi (Asrani ve ark.,

1997) ile karşılaşılır. Bazı olgularda bursa Fabriciusta büyüme görülmektedir

(Kumar ve ark.,1997).

Jones ve ark., (1984) tavuklarda izole edilen bazı doğal enfeksiyonlarda

tenosinovitis tavuklarda saptanmakla birlikte bunun deneysel olarak

doğrulanmadığını belirtmişlerdir.

Tanı, virus üretimi veya deneysel amaçlı çalışmalarda virusun embriyolu

tavuk yumurtasına ekilmesi halinde embriyoda hepatitis, splenomegali, böbreklerde

ürat birikimi, çeşitli organ ve dokularda hiperemi, kanama gibi morfolojik

değişiklikler ve embriyonal ölümle karşılaşılır (Scott, 1972; Mc Ferran ve ark., 1976;

Mc Ferran ve ark.,1977; Afzal ve ark., 1991; Mazaheri ve ark., 1998). Ayrıca hem

broiler hem de yumurtacı tavuklara ait embriyolarda ventrikuluslarında

erozyonlardan söz edilmiştir (Goodwin 1993; Tanimura ve ark., 1993; Abe ve ark.,

2001;Nakamura ve ark., 2002a).

1.4.2.2. Mikroskobik Bulgular

Hidroperikardiyum Sendromunun (HPS) şekillendiği olgularda daha şiddetli olmak

üzere bulgular miyokardiyumda yerleşir. Damarlarda konjesyon yanı sıra miyokardı

besleyen arterlerin intima ve adventisyasındaki hücrelerde vakuoler dejenerasyon

dikkati çeker (Asrani ve ark., 1997). Kas demetleri arasındaki interstisyumda ödem,

kanama, mononüklear hücre infiltrasyonu ile kaslarda dejenerasyon ve nekroz

saptanır (Anjum ve ark., 1989; Gowda ve ark., 1994; Asrani ve ark., 1997; Kumar

ve ark., 1997; Manathan 2003). Bununla birlikte miyokardiyumdaki kas

demetlerinde hyalinizasyondan da söz edilmiştir (Manathan, 2003).

İnklüzyon Cisimcikli Hepatitis (İCH)’de en tipik bulgusu hepatositlerin

çekirdeğinde hastalığa adını veren büyük, yuvarlak veya bazen belli bir şekli

Page 35: PİLİÇLERDE DENEYSEL ADENOVİRUS ENFEKSİYONUNDA …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28157/TEZ.pdf · bronşitis, enfeksiyöz laringotrakeitis, salmonellozis, kamfilobakteriozis,

22

olmayan, tamamen çekirdeği dolduran ve etrafında boya almayan bir halkanın

bulunduğu bazofilik karakterde inklüzyon cisimciklerinin bulunmasıdır (Anjum ve

ark., 1989; Cheema ve ark., 1989; Asrani ve ark.,1997). Bu cisimciklerin yanı sıra

hepatositlerde şişme veya büzüşme, sitoplazmada eozinofilik kaba granüllü yapılar,

hücre membranında parçalanma, çekirdekte karyopiknoz görülür (Howell ve ark.,

1970; Abdul-Aziz ve ark., 1995;), Çoğunlukla multifokal veya sentrilobuler nekroz

alanları ile fokal ya da diffuz mononüklear hücre infiltrasyonları şekillenir (Anjum

ve ark., 1989; Cheema ve ark., 1989; Gowda ve ark.,1994; Kumar ve ark., 1997).

Adenoviral Gizzard (Ventriküler) Erozyonu (AGE)-Pankreatik Nekroz

şeklinde ventrikulusta yüzeyde koilin katındaki hücrelerin kısmen artarak

sitoplazmalarının keratinize olduğu ve bu şekildeki hücrelerin lümene dökülerek

yerlerini erozyona terk etmeleri başlıca görülen mikroskobik bulgudur. Ayrıca

bölgedeki bez epitellerinde dejeneratif değişiklikler ile bazılarında karaciğerde

görülenlere benzeyen intranüklear inklüzyon cisimciği, lamina propriyada ödem,

olaydan olaya ve geçen süreye göre değişik oranda heterofil lökosit, lenfosit, plazma

hücresi ve makrofajların yer aldığı hücre infiltrasyonu ile karşılaşılır (Nakamura ve

ark., 2002b). Mononüklear hücre infiltrasyonu özellikle erozyonların bulunduğu

bölgede yoğundur. Bir kısım olgularda erozyonların derinleşip bazal membranı

aşarak ülserlere dönüştüğü gözlenir ve bu sahalar sağlam veya nekrotik doku ve

yangı hücreleriyle kaplanır (Nakamura ve ark., 2002b; Ono ve ark., 2003; Ono ve

ark., 2004). Pankreastaki bulgular ise asiner hücrelerde intranüklear inklüzyon

cisimcikleri, nekroz ve makrofaj infiltrasyonundan oluşur (Nakamura ve ark., 2002a;

Ono ve ark., 2004).

Abdul-Aziz ve Hasan (1995); deneysel gerçekleştirdikleri HPS

enfeksiyonunda akciğerde değişiklik görülmediğini belirtmelerine rağmen çoğu

araştırıcı (Cheema ve ark., 1989; Asrani ve ark., 1997, Kumar ve ark., 1997),

solunum sistemi bulgularının esas lezyonları yanında belirlendiğini, akciğerde

alveoler ödem bazen de bronş ve alveol lümenlerinde eritrosit ile interstisyel

pnömoni bulguları ile karşılaştıklarını belirtmişlerdir. Akciğer dışında ise solunum

yollarını döşeyen silyalı epitel hücrelerinde dejenerasyon, nekroz, dökülme ve

Page 36: PİLİÇLERDE DENEYSEL ADENOVİRUS ENFEKSİYONUNDA …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28157/TEZ.pdf · bronşitis, enfeksiyöz laringotrakeitis, salmonellozis, kamfilobakteriozis,

23

intranüklear inklüzyon cisimciklerinden söz edilmiştir (Abe ve ark., 1998). Ayrıca

hava keselerinde mononüklear hücre infiltrasyonu ve epitellerinde hiperplazi

görülmüştür (Aghakhan ve ark., 1974).

Böbrek tubul epitel hücrelerinde parankim dejenerasyonu (Quereshi 1988;

Abdul-Aziz ve ark., 1995; Asrani ve ark., 1997), nekroz ve yaygın hemorajiler

hastalığın temel formları yanında kaydedilmiştir (Abdul-Aziz ve ark., 1995).

Deneysel HPS olgularında ise tavuklarda nefritis (Mazaheri ve ark., 1998), böbrek

tubul epitellerinde intranüklear inklüzyon cisimcikleri belirlenmiştir (Mazaheri ve

ark., 1998; Abdul-Aziz ve ark., 1995). Ayrıca bursa Fabricius, timus ve dalakta lenf

folliküllerinin merkezi kısımlarında lenfositoliz ve kistik formasyon (Gowda ve ark.,

1994; Asrani ve ark., 1997; Roy ve ark., 2004), çekirdekte karyopiknoz (Abdul-Aziz

ve ark., 1995) ile Harderian bezlerinde multifokal hemoraji ve buradaki plazma

hücrelerinde sayıca azalma bazı avian adenovirus enfeksiyonlarında göze çarpmıştır

(Roy ve ark., 2004).

Böyle bulgular genelde HPS veya bununla seyreden İCH sendromunda

şekillenir. Ancak dalakta periarteriyoler lenfoid hücre infiltrasyonu (periarterioler

cuffing), Retikulo Endotelyal Sistem (RES) hücrelerinde hiperplazi, arterlerin intima

hücrelerinde hiperplazi ve kırmızı pulpada fagosite edilmiş eritrositlere, gizzard

erozyon-pankreas nekrozunda da rastlanır (Kumar ve ark., 1997; Nakamura ve ark.,

2002b; Ono ve ark. 2004). Hatta bu son şekilde ince bağırsak ve sekum bölgelerinde

yangısal ve nekrotik değişiklikler ile epitel hücrelerinde intranüklear inklüzyon

cisimciklerine rastlandığına dikkati çekilmiştir (Nakamura ve ark., 2002). Ayrıca

bursa Fabriciusta medulladaki lenfositlerin azalması ve kolesistitis, kolanjitis gibi

diğer bulgularla bir arada seyrettiği (Ono ve ark., 2004), hem doğal vakalar hem

deneysel çalışmalarda da dalakta eritrofagositoz gözlendiği bildirilmiştir (Abe ve

ark., 1998).

İmmunohistokimyasal incelemelerde ise viral antijene intranüklear

inklüzyonun görüldüğü hepatositler (Nakamura ve ark., 2002a), safra kesesi epitel

hücreleri, ventrikulustaki dejenere epitel hücreleri ve lamina propriyadaki bez

Page 37: PİLİÇLERDE DENEYSEL ADENOVİRUS ENFEKSİYONUNDA …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28157/TEZ.pdf · bronşitis, enfeksiyöz laringotrakeitis, salmonellozis, kamfilobakteriozis,

24

lümenlerine dökülen hücrelerde, ileumdaki epitel hücreleri, sekal tonsillerde (Ono ve

ark., 2003), böbrek tubul epitel hücreleri ile pankreastaki bez epitel hücreleri, hava

keselerini döşeyen epitel hücrelerinde rastlanılmaktadır (Nakamura ve ark., 2002a).

1.5. Tanı

Avian adenovirus enfeksiyonlarının teşhisinde klinik bulgular çok tanıtıcı olmasa da

hücre kültürlerinden virus izolasyonu, serolojik testler, genotiplendirme,

elektronmikroskobi ve histopatolojiden yararlanılır (Hess, 2000; Philippe, 2007).

Etkenin inokule edildiği hücre kültürlerinin elektron mikroskopta incelenmesi

virusu saptamada doğru bir yöntemdir. İntranüklear şekillenen inklüzyonları

oluşturan viral partiküller ultrastrukturel olarak kristaller halinde bulunur. Kabaca

oval bir yapı oluşturacak şekilde, kristalize yollar halinde dizilim gösterir ve

tamamen nükleusu doldurur (Mc Ferran, 1997; Ganesh ve ark., 2002).

Virus izolasyon ve identifikasyonu’nda İCH’de karaciğer, HPS’de kalp, AGE-

Nekrotik pankreatitiste mideler, pankreas ve gaitadan uygun transport medium ile

%10’luk süspansiyon hazırlanır. Bu süspansiyonlar piliçlerden hazırlanan böbrek

veya karaciğer hücre kültürlerine inokule edilir (Mc Ferran 1997). Embriyolu tavuk

yumurtalarına ekim yöntemi ise çok etkili değildir. Avian adenoviruslar, hücre

kültürlerinde üzüm salkımına benzer sinsityum formasyonu yapar ve hücre

dökülmelerine yol açar (McFerran, 1998). Özellikle karaciğer hücre kültürlerinin

pasajlarında yuvarlak şekilde CPE oluştururlar (Shamim ve ark., 2009). Ancak

laboratuar koşullarında 11 serotipin sarıkesesinde izolasyonu gerçekleştirilmiştir

(Cowen, 1988).

Virusu belirlenmesinde günümüzde moleküler yöntemler daha geniş çapta

kullanılır. Bunların başında PZR (Polimeraz Zincir Reaksiyonu) gelmektedir. PZR

ile grup-1 aviadenoviruslar, türlere özel virusun izolatları veya serotiplerin

belirlenmesinde ve sekans analizleriyle genomik yapının aydınlatılmasında kullanılır.

Özellikle tür spesifikliğini ve serotipi belirleyen primerler sayesinde adenovirusların

Page 38: PİLİÇLERDE DENEYSEL ADENOVİRUS ENFEKSİYONUNDA …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28157/TEZ.pdf · bronşitis, enfeksiyöz laringotrakeitis, salmonellozis, kamfilobakteriozis,

25

grupları (I, II ve III) belirlenir (Mc Ferran 1997). Bu enfeksiyonlar için bazı

araştırıcılar sadece PZR kullanırken (Jiang ve ark., 1999), bazıları da FadV’lar

arasındaki farkları ortaya koymak için hekzon gen bölgelerini Restriction Fragment

Lenght Polymorphism (RFLP) ile incelemişlerdir (Meulemans ve ark., 2001;

Meulemans ve ark., 2004; Raue ve ark., 2005; Ojkic ve ark., 2008).

Serolojik testler aracılığı ile sürülerde adenovirusa karşı antikor aranmasında

temel problem; sağlıklı hayvanlarda da virusa karşı antikor bulunmasıdır. Bazı

araştırıcılar hastalarda antikor düzeyinin daha yüksek bulunmasıyla bu problemin

kısmen aşılabileceğine değinmişlerdir. Diğer yandan sürülerde birden fazla

adenovirus serotipiyle bulaşmanın olması halinde, homojen ve heterojen serumlar

arasında çapraz pozitif reaksiyonların bulunabileceği; böyle durumlarda bunların

farklı titrelerde pozitif reaksiyon vermeleriyle ayrımlarının yapılabileceği

belirtilmiştir (Mc Ferran 1997; Mazheri ve ark., 1998).

Bu testler ile grup-spesifik antijene karşı antikorlar DID (Double

immunodiffusion) testiyle belirlenebilse de, farklı adenovirus serotiplerinin kombine

olduğu bir doğal enfeksiyonda veya epidemide veya bir SPF (Spesific Pathogene

Free) sürüsünde etkeni bu yöntemle belirlemek çok güvenilir bir sonuç getirmediği

görülmüştür (Fadly ve ark.,1980; Mc Ferran, 1997). ELISA (Enzyme-Linked

Immunoabsorbent Assay) yine tip-spesifik veya grup-spesifik antijene karşı oluşan

antikorları belirlemede kullanılır (Mc Ferran, 1997; Jensen ve ark.,2005). Tip-

spesifik antikorları belirlemede serum-nötralizasyon testleri de kullanılabilir. Ancak

ELISA hem daha kapsamlı ve hassas hem de ucuz olduğundan diğer serolojik

yöntemlere göre daha avantajlıdır (Calnek ve ark.,1982; Mc Ferran, 1997; Jensen ve

ark.,2005). Ayrıca FadV’lara karşı kanda şekillenen antikorları çeşitli serolojik

testlerle (Agar Gel Immunodiffusion- AGID; Agar Gel Precipitation test- AGPT;

counterimmunoelectrophoresis, indirect haemaglutination) teşhis yapılan çalışmalar

da mevcuttur (Grimes ve King, 1977b; Saiffudin ve Wilks, 1990a; Erny ve ark.,

1995; Maiti ve Sarkar, 1997; Ganesh ve ark., 2002; Balamurgan ve ark., 2004; Adair

ve Fitzgerald, 2008; Philippe ve ark., 2007).

Page 39: PİLİÇLERDE DENEYSEL ADENOVİRUS ENFEKSİYONUNDA …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28157/TEZ.pdf · bronşitis, enfeksiyöz laringotrakeitis, salmonellozis, kamfilobakteriozis,

26

Adenoviruslara ilişkin yapılan tüm serolojik metotlarda ortak sıkıntının

etkene spesifik antikorların hem sağlıklı hem de hasta hayvanlarda olması ve pek çok

serotiple enfekte olunmasıyla sonuçların yorumlanamaması olarak belirtilir (Mc

Ferran 1997).

Patomorfolojik olarak bahsedilen spesifik kalp, karaciğer, mideler ve

pankreastaki bulgular yanında fikzasyonu sağlanan dokularda immunohistokimyasal

metodlar ve in situ hibridizasyon tekniğiyle antijenin belirlenmesi mümkündür Gerek

immunofloresan gerekse değişik immunoperoksidaz yöntemleriyle direkt-indirekt

olarak etkeni veya etkene karşı şekillenmiş spesifik antikorları, hazırlanan doku

kesitlerinde tespit etmek mümkündür. Bu yöntem daha hassas, daha hızlı ve nispeten

pahalı olmayan bir yöntemdir (Saiffuddin ve Wilks, 1991a; Saifuddin ve ark., 1991;

Goodwin ve ark., 1996; Latimer ve ark., 1998; Adair ve Fitzgerald; 2008).

İmmunhistokimyasal metotları kullanarak virus kalp, proventrikulus ve

ventrikulusta dejenere bez epitel hücrelerinde, duodenum, jejenum, ileum, sekumun

epitel hücrelerinde, sekal tonsil, hepatositlerde, böbrek tubul epitellerinde, akciğer ve

hava yollarını döşeyen hücrelerde ve alveolar makrofajlarda gözlenmiştir (Nakamura

ve ark., 2002a; Nakamura ve ark., 2002b; Ono ve ark., 2003).

Moleküler patolojide oldukça kısıtlı çalışmalar mevcuttur. Özellikle

adenovirusların doku örneklerinde tespitinde in-situ hibridizasyon (İSH) teknikleri

yararlı görülmüştür (Goodwin ve ark., 1996; Latimer ve ark., 1997). Bu konuda In

situ PZR ile ilgili herhangi bir çalışmaya rastlanmamıştır.

Elektronmikroskobik olarak hem transmission hem de scanning yöntemleriyle

çalışmalar mevcuttur (Howell ve ark., 1970; Ganesh ve ark., 2002) .

Ayırıcı teşhis’te grup-1 avian adenovirus enfeksiyonları tek başlarına

görülebildiği gibi immunsupresyonla seyreden hastalıkların seyri sırasında veya

canlının immun sisteminin bozulduğu durumlarda ortaya çıkabilirler. Bu durumda

sıklıkla CIA, IBD (Gumboro) gibi hastalıklarla karıştırılırlar. Bursa Fabricius’un

Page 40: PİLİÇLERDE DENEYSEL ADENOVİRUS ENFEKSİYONUNDA …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28157/TEZ.pdf · bronşitis, enfeksiyöz laringotrakeitis, salmonellozis, kamfilobakteriozis,

27

atrofik olduğu olgularda Gumboro hastalığı ile karıştırılsa da kalp, karaciğer, mide ve

pankreasa yönelik makroskobik bulguların olmasıyla hastalıktan şüphe ettirir. Ancak

tüm bu hastalıklardan nekropsi, histopatolojik bulgular ile serolojik ve virolojik

yönden yapılacak incelemelerle ayırt edilir (Başkaya ve ark., 1979; Jensen ve ark.,

2005; Gomis 2006).

Bu çalışmada, avian adenovirus serotip-4 ile enfekte edilen broiler piliçlerde

rastlanan klinik, patomorfolojik ve immunhistokimyasal bulgular ile hastalığın

tanısında in-situ PZR yönteminin uygulanabilirliğinin değerlendirilmesi

amaçlanmıştır.

Page 41: PİLİÇLERDE DENEYSEL ADENOVİRUS ENFEKSİYONUNDA …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28157/TEZ.pdf · bronşitis, enfeksiyöz laringotrakeitis, salmonellozis, kamfilobakteriozis,

28

2. GEREÇ VE YÖNTEM

2.1. Gereçler 2.1.1. Deney Hayvanı

Çalışma Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Zootekni Anabilim Dalı’ndan temin

edilen Ross 308 ırkı 4 haftalık, sağlıklı 48 broiler piliç üzerinde yürütüldü. Ankara

Üniversitesi Hayvan Deneyleri Yerel Etik Kurulu* tarafından yapılan incelemeler

doğrultusunda deney için temin edilen piliçler Ankara Üniversitesi Veteriner

Fakültesi Patoloji Anabilim Dalı, Deney Hayvanları Ünitesi’nde barındırıldı.

Nekropsi zamanına kadar geçen süre içerisinde broiler piliçler uygun yem

rasyonlarıyla düzenli olarak yemlendi ve suları verildi. Enfeksiyon yoluna göre

gruplara ayrılan hayvanlar; dışarıdan gelecek bir kontaminasyonu önlemek için

önceden hazırlandığı ve dezenfeksiyonu yapıldığı, yemlik, suluk, altlık gibi

ekipmanların bulunduğu, gerekli aydınlatma, ısıtma ve havalandırma koşullarının

sağlandığı ve hayvanların hareket imkanının dikkate alındığı ortamlarda barındırıldı.

Deney Hayvanları Ünitesi’nde önceden virusun veriliş şekline göre ayrılmış gruplar;

yöntemine uygun şekilde enfekte edildi.

2.2. İnokulum

Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı İzmir Bornova Veteriner Araştırma, Koruma

ve Kontrol Enstitüsü’nden temin edilen SPF embriyolu tavuk yumurtasında üretilmiş

enfektif dozu (EID50) log2 107.3 ve letal dozu (ELD50) log2 105.5 olan avian adenovirus

serotip-4 (FAdV-4) kullanılarak aşağıda belirtildiği şekilde hayvanlar enfekte edildi.

* Hayvan Deneyleri Yerel Etik Kurulu Yönergesine uygun bulunan ve 16.07.2008 tarih, 2008-23 toplantı numarı, 2008-68 dosya numara, 2008-23-112 karar numarasıyla verilen Etik Onay Belgesi

Page 42: PİLİÇLERDE DENEYSEL ADENOVİRUS ENFEKSİYONUNDA …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28157/TEZ.pdf · bronşitis, enfeksiyöz laringotrakeitis, salmonellozis, kamfilobakteriozis,

29

2.3 Yöntem 2.3.1. Deney Grupları

Dört haftalık 48 piliç biri kontrol, ikisi enfeksiyon grubu olarak ayrıldı. Enfeksiyon

grupları etkenin veriliş yoluna göre ayrılıp aşağıdaki şekilde enfektif dozu EID50 log2

107.3 olan virusla enfekte edildi. Buna göre:

Grup-1: 18 adet 4 haftalık broiler piliçlerin her birine oral yoldan 0.5 ml FAdV-4

inokule edildi.

Grup-2: 18 adet 4 haftalık broiler piliçlerin her birine göğüs kasına intramuskuler

yoldan 0.5 ml FAdV-4 inokule edildi.

Grup-3: 12 adet 4 haftalık broiler piliçler kontrol grubu olarak ayrılarak, 6’sına oral,

6’sına intramuskuler yollardan 0.5 ml Fizyolojik Tuzlu Su (FTS) verildi.

2.3.2. Nekropsi İncelemeleri

Veriliş yollarına göre; ilk iki grupta bulunan hayvanlar inokulasyondan sonra

3.,6.,9.,12.,14. ve 17.günlerde, her bir gruptan ve günden 3’er hayvan seçildi.

Kontrol grubundan ise aynı şekilde 3.,6.,9.,12.,14. ve17. günlerde belirtilen her gün

için 1’er hayvan kullanıldı. Tüm hayvanlara canlı ağırlığı dikkate alınarak uygun

dozda ve bilinen yoldan anestezik madde Pentothal (Thiopental) 5.5-11 mg/kg

dozda, kanat altındaki venaya bir defa) verilerek servikal dekapitasyon yöntemi ile

ötenazileri gerçekleştirildi ve nekropsileri yapıldı. Enfeksiyon periyodunda

rastlanabilecek ağır hastalar, herhangi bir zaman dilimi gözetmeksizin ötenazileri

yapılarak nekropsiye alındı.

2.3.3. Mikroskobik İncelemeler

Nekropsileri yapılan enfekte ve kontrol grubu hayvanların kalp, karaciğer, mide, ince

ve kalın bağırsak, böbrekler; başta olmak üzere tüm organlarından histopatolojik

inceleme için doku örnekleri alındı.

Page 43: PİLİÇLERDE DENEYSEL ADENOVİRUS ENFEKSİYONUNDA …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28157/TEZ.pdf · bronşitis, enfeksiyöz laringotrakeitis, salmonellozis, kamfilobakteriozis,

30

Alınan örnekler %10’luk nötral formalin solüsyonunda (pH 7.2-7.4) tespit

edilerek rutin doku takibine alındı ve parafinde bloklandı. Bloklardan alınan 5

mikron kalınlığındaki doku kesitleri lamlara alındı ve kesitler rutin hematoksilen-

eozin boya yöntemiyle boyandı (Luna, 1968). Ardından inklüzyon cisimciklerin

göstermek amacıyla hazırlanan bloklardan 5 mikron kalınlığında kesitler alınarak

Feulgen boya yönteminden yararlanıldı (Sheehan, 1980). Tüm bu bulgular ışık

mikroskobunda (Leica DM 4000) değerlendirildi ve görüntülendi (Leica DFC-280).

2.3.4. İmmunhistokimyasal İncelemeler

Viral antijenin dokulardaki dağılımı ve yoğunluğunu tespit etmek amacıyla

Avidin Biotin Compleks Peroxidase (ABC-P) tekniği kullanıldı. Bu amaçla

histopatolojik incelemeler için hazırlanmış olan aynı doku bloklarından adhezivli

lamlara 5 mikron kalınlığında kesitler alındı. Kesitler ksilollerde deparafinize,

alkol serilerinde de dehidre edildikten sonra % 0.1’lik tripsin solüsyonuna

konularak 37C’lik etüvde 10 dakika bekletildi. Oda sıcaklığında 20 dakika %

3’lük hidrojen peroksit-metanol karışımında tutulup nemli kamaraya alınan

kesitlerin üzerlerine birer damla normal keçi serumu damlatılarak 37C’lik etüvde

30 dakika bekletildi. Bunu izleyen aşamada da her bir kesite İzmir Bornova

Veteriner Araştırma, Koruma ve Kontrol Enstitüsü’nden temin edilmiş avian

adenovirus serotip-4’e ait spesifik primer serum (tavuk anti FAdV-4 serumu)

damlatılıp, 60 dakika aynı derecelik etüvde inkube edildi. Ardından primer serum

ile sonradan ilave edilecek biotinize antikoru bağlamak için köprü antikor olarak

tavşan anti-tavuk antikoru kullanılarak 60 dakika aynı derecede etüvde bırakıldı.

Daha sonra biotinize keçi anti-tavşan antikoru (Ig G) ilave edilerek aynı süre ve

derecede etüvde bekletildi. Streptavidin-peroksidaz damlatılıp 37 C’lik etüvde

60’şar dakika tutuldu. Son olarak kesitler 3-amino-9-etilkarbazol’den (AEC)

oluşan kromojende kontrollü olarak bekletildi.

Kesitler normal serumun kullanıldığı aşama hariç hematoksilenle

boyanıncaya kadar doku kesitleri fosfatlı buffer (phosphat buffered saline-PBS)

(pH 7.4) 3x5 dakika ile yıkandı. Sonra da Mayer’in hematoksilen boyasında 1

Page 44: PİLİÇLERDE DENEYSEL ADENOVİRUS ENFEKSİYONUNDA …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28157/TEZ.pdf · bronşitis, enfeksiyöz laringotrakeitis, salmonellozis, kamfilobakteriozis,

31

dakika karşıt boyamaya tabi tutulan kesitler, çeşme suyu altında yıkandı ve gliser

jel damlatılarak lamelle kapatıldı. Hazırlanan kesitler ışık mikroskopunda (Leica

DM 4000) incelendi ve görüntülendi (Leica DFC-280).

2.3.5. İn-situ Polimeraz Zincir Reaksiyonu (İn-situ PZR)

Bu çalışmada in-situ PZR yöntemlerinden biri olan direkt in-situ PZR yöntemi çeşitli

kaynaklarda verilen bilgiler ışığında çalışmaya uyarlandı (Muro-Cacho, 1997; Morel

ve Raccurt, 2003; Bagasra ve Harris, 2006). Söz konusu yöntem ana hatlarıyla

aşağıda sırasıyla belirtilen basamaklardan oluşur.

1. Fikzasyon ve Doku Kesitlerinin Alınması

2. PCR öncesi ön muamele

3. Amplifikasyon

4. Yıkama

5. Belirleme

6. Görüntüleme

1. Daha önceki yöntemlerde belirtildiği gibi rutin doku takibine göre hazırlanmış

olan parafindeki dokulardan hazırlanan kesitler 5 mikron kalınlığında silanize

lamlara (Surgipath) alındı.

2. Kesitler deparafinize ve dehidre edildi.

Ksilol 2 kez 15 dk

Alkol %100 10 dk

Alkol %100 5 dk

Alkol %95 5 dk

Alkol %70 5 dk

Deionize suda 5 dk ve Tris-HCl 1 M (Trizma Hydrochloride solution, pH 7.8,

T2913-1L, Sigma) 5 dk. yıkandı. Proteolitik enzim olan Proteinaz K (Tritiachium

album, P2308-100MG, Sigma)’nın bu solüsyondaki 6 μg/ml konsantrasyonda

Page 45: PİLİÇLERDE DENEYSEL ADENOVİRUS ENFEKSİYONUNDA …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28157/TEZ.pdf · bronşitis, enfeksiyöz laringotrakeitis, salmonellozis, kamfilobakteriozis,

32

37°C’de 15 dk. tutularak dijesyon yapıldı. Reaksiyonu durdurmak için 95°C’de 2 dk

süreyle tutuldu. Sonra Tris-HCl ile 2 kez 5 dk. yıkandı. %0.3’lük asetik asit ile

kesitler 1 dk muamele edildi. Ardından 0.1M Tris-HCl ile 5 dk boyunca

yıkandı.Daha sonra 95° ve 100°’lik etanollerde 2’şer kez tutularak dehidre edildi.

Lamların kuruması için oda sıcaklığında 1 saat ventilasyona bırakıldı.

3. Her bir preparat üzerinde bir reaksiyon için aşağıda belirtilen miktarda PZR

karışımı kullanıldı. Bu solüsyon ve PZR karışımları 0.2 ml’lik PZR tüpü ve 1 ml’lik

eppendorf tüpleri kullanıldı (DNase, RNase free, Axygen) ve bu hazırlanırken altına

buz konularak gerçekleştirildi.

10XPCR Buffer* 5 μl

50 mM MgCl2* 3 μl

10 mM dNTP* 4 μl

0.4 mM dig-dUTP 5 μl

10 mM forward primer ** 5 μl

10 mM reverse primer ** 5 μl

2.5 U/ul Taq DNApolymerase* 2.3 μl

DEPC 20,7 μl

Toplam 50 μl

Preparatın üzerindeki kesitin genişliği dikkate alınarak 65 μl ve 125 μl’lik

kapasiteli mikroframe’ler (Geneframe 65 µl ve 125’er µl, Frames&coverslips,

Abgene-0577) lam üzerine yerleştirildi ve PZR karışımının bulunduğu solüsyon

mikropipetle damlatılıp plastik coverslip üzerine kapatıldı (Şekil 2.3.5.1).

* i-Taq DNA Polymerase kitin içerisinde yer alan PZR karşımı için gerekli olan

kimyasallar (cat. no. 25022, 500 U, Intron Biotechnology, Inc) ve buna ilaveten

Jump Start Taq DNA Polymerase (D9307-250 UN, Sigma) kullanıldı.

**Digoxigenin-11-dUTP (11 573 152 910, 25 nmol, 25 μl, Roche),

*** Çalışmada kullanılan primerlerin baz dizilimleri aşağıda belirtilmiştir:

Page 46: PİLİÇLERDE DENEYSEL ADENOVİRUS ENFEKSİYONUNDA …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28157/TEZ.pdf · bronşitis, enfeksiyöz laringotrakeitis, salmonellozis, kamfilobakteriozis,

33

H3 (forward) (AACGTCAACCCCTTCAACCACC)

H4 (reverse) (TTGCCTGTGGCGAAAGGCG) [Raue, R and Hess, M

(1998). Hexon based PCR’s combined with restriction enzyme analysis for rapid

detection and differentiation of fowl adenoviruses and egg drop syndrome virus. J.

Virol. Methods. 73:211-217].

Bu aşamaya kadar ara basamaklarda ara sulandırıcı olarak DNase-Rnase’sız su

(W4502-1L, Sigma) ve reaksiyon sulandırıcısı olarak DEPC’li steril su (95284-1L,

Sigma) kullanıldı.

Şekil 2.3.5.1. PZR karışımının hazırlanmasında kullanılan PZR kabini (JSR, ISCB-

90SB).

4. Preparatlar cihazdaki (Thermal Cycler, Omnislide, ThermoScientific), ilgili

bölümlere yerleştirilerek cihazın kapağı kapatıldı (Şekil 2.3.5.2). Ardından aşağıdaki

siklus profilinin yer aldığı program verileri cihaza girilerek profil uygulandı.

- DNA ön denatürasyon için 95C’de 7 dk

Denatürasyon 95°C’de 5 dk Hibridizasyon 57°C’de 90 sn İlk siklus Ekstensiyon 74°C’de 90 sn

Denatürasyon 95°C’de 1 dk Hibridizasyon 57°C’de 90 sn Sonraki 25 siklus Ekstensiyon 74°C’de 90 sn

- Final ekstensiyon 74°C’de 2 dk

- Reaksiyon durdurma 30°C’de 10 sn

Page 47: PİLİÇLERDE DENEYSEL ADENOVİRUS ENFEKSİYONUNDA …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28157/TEZ.pdf · bronşitis, enfeksiyöz laringotrakeitis, salmonellozis, kamfilobakteriozis,

34

Preparat üzerindeki coverslip ve frame kaldırıldı. Oluşan artıklar ve fazla PZR

ürünlerin preparattan uzaklaştırılması için 0.1 M Tris-HCl ile 5 dk boyunca 2’şer kez

yıkandı. Sonra 20xSSC solüsyonunda 5 dk tutuldu. Ardından postfikazsyon için

soğuk absolü etanolde 10 dk tutuldu. Rehidrasyon için 95’lik, 70’lik alkollerde 5 dk

tutuldu.

Şekil 2.3.5.2. İn-situ PZR için gerekli olan işlemlerin gerçekleştirildiği thermal

cycler cihazı

5. Reaksiyonun belirlenmesi için Alkalen fosfatazla konjuge anti digoxigenin

antikoruyla (Anti-digoxigenin-AP Fab fragments, 11 093 274 910, 150 U, 200 μl,

Roche) 1:200 dilüsyonda 1 saat 37°C’de kesitler inkube edildi. Tris-HCl/NaCl buffer

ile 3 kez 10 dk boyunca yıkandı. Tris-HCl/NaCl/MgCl2 buffer (pH9.6) ile 5 dk

yıkandı. Endojenöz fosfataz aktivitisenin giderilmesi için 0.2 N HCl ile kesitler

muamele edildi. Renk reaksiyonunun daha belirgin olarak ortaya çıkması için

kolorimetrik developman solüsyonunda (0.1 M Tris-HCl, 0.1 M NaCl ve DEPC-su

kombinasyonunda) 1 dk süreyle tutuldu. Substrat olarak NBT/BCIP (Stock solution,

8 ml, Ref 11 681 451 001, Roche) ve ardından karanlık bir odada mikroskopta net

bir renk sinyali alınıncaya kadar 45 dk oda sıcaklığında tutuldu. Renk reaksiyonunu

durdurmak için distile su kullanıldı. Zemin boyaması olarak %0.1’lik Nuclear Fast

Red ile 3 dk boyunca kesitler muamele edildi. Distile suyla 1 dk yıkama yapıldıktan

sonra preparatlar uygun boyutta lamelle bir aköz kapatma mediumu olan gliser jel ile

kapatıldı.

Page 48: PİLİÇLERDE DENEYSEL ADENOVİRUS ENFEKSİYONUNDA …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28157/TEZ.pdf · bronşitis, enfeksiyöz laringotrakeitis, salmonellozis, kamfilobakteriozis,

35

6. Çalışmada kullanılan her iki gruba ait karaciğer ve kalp dokularını içeren, pozitif

kontrol negatif kontrol, reaksiyon kontrol ve reaksiyon belirleme kontrol preparatları

birlikte değerlendirildi. Uygun görülen sahaların fotoğrafları alındı.

Pozitif kontrol: Virusla enfekte oral ve intramuskuler gruba ait dokulardan

hazırlandı.

Negatif kontrol: Doku virusla enfekte olmayan kontrol gruplarından

hazırlandı.

Reaksiyon kontrolü: Taq polymeraz/ dNTP/primerlerin preparatlardan

kaldırılması şeklinde oluşturuldu.

Reaksiyon belirleme kontrolü: AP ile konjuge anti-dig antikorunun

kaldırılmasıyla oluşturuldu.

Page 49: PİLİÇLERDE DENEYSEL ADENOVİRUS ENFEKSİYONUNDA …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28157/TEZ.pdf · bronşitis, enfeksiyöz laringotrakeitis, salmonellozis, kamfilobakteriozis,

36

3. BULGULAR

3.1. Klinik Bulgular

Deneysel enfeksiyon süresince her iki grupta da mortaliteye rastlanmadı. Başlangıçta

sadece sulu ishal, durgunluk, yeme ve içmede isteksizlik, halsizlik belirtileri

gözlenirken, zamanla bu belirtilerle birlikte göz kapaklarını kapalı tutma, göğsü yere

paralel dayama, göğsü bir yana doğru yatırma, telekleri kabartma, solunumda güçlük

ve özellikle başı yukarı doğru kaldırıp ağzı açarak hızlı soluk alıp verme gözlendi.

3.1.1. Oral Gruptaki Klinik Bulgular

Deneysel inokulasyondan sonraki ilk 24 saat içinde 1; 48 saat içinde de toplam 3

hayvanın gaitası suluydu (Şekil 3.1.1.A) Bu sürede 3 hayvanda hareket etmede

isteksizlik ve ayakları germe hareketi dikkati çekti (Şekil 3.1.1B). İlk nekropsi günü

olan üçüncü günde bu sayı 8’e yükseldi. Beşinci günün sonunda ise oral gruptaki

bazı hayvanlarda diğer grupta olduğu gibi yüzeysel inspirasyon gözlendi. İkinci

nekropsi günü olan enfeksiyonun 6. gününde ise hayvanların yem ve suya gelmede

isteksizlik devam etti. Bu gruptaki halsizlik belirtileri gösteren hayvan sayısı 10’a

yükselmişti. Yedinci günde hayvanlardan 4’ü hem halsizlik belirtileri hem de

ağızlarını açarak solunum mevcuttu. Sekizinci gün mevcut klinik belirtilerin yanında

4 hayvanın her iki gözünün sklerası ve konjuktivalarının hiperemik olduğu görüldü.

Dokuzuncu gün (3. nekropsi günü) ile 10. gün yüzeysel solunum, hareket etmede

isteksizlik ve bazı hayvanların konjuktiva ve skleralarındaki kızarıklık devam etti

(Şekil 3.1.1.C). Dördüncü ve beşinci nekropsi günleri olan 12. ve 14. günlerde

şiddetli halsizlikle ilgili belirtiler yalnızca iki hayvanda gözlendi (Şekil 3.1.1.D).

Ondördüncü- 17. günler arasında bulgular geri kalan hayvanlarda gözlenen ishal

haricinde giderek azaldı.

Page 50: PİLİÇLERDE DENEYSEL ADENOVİRUS ENFEKSİYONUNDA …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28157/TEZ.pdf · bronşitis, enfeksiyöz laringotrakeitis, salmonellozis, kamfilobakteriozis,

37

Şekil 3.1.1. Oral gruptaki hayvanlara ait klinik bulgular A) Birinci nekropsi gününde ishal B) İkinci nekropsi gününde halsizlik belirtileri ve gövdeyi bir yana yaslama C) Üçüncü nekropsi gününde yüzeysel solunum yapma D) Dördüncü nekropsi gününde birkaç hayvanda halsizlik belirtileri.

3.1.2. İntramuskuler Gruptaki Klinik Bulgular

Deneysel inokulasyondan sonraki ilk 2 gün içerisinde, 7; sonraki gün de 10 hayvanda

hareket etmede isteksizlik ve ayakları germe hareketi dikkati çekti (Şekil 3.1.2.A).

Postinokulasyon dördüncü günde nekropsisi yapılanlardan arta kalan bu gruptaki 5

hayvanda yüzeysel inspirasyon fark edildi ve beşinci günde de aynı bulguların

sürdüğü gözlendi (Şekil 3.1.2.B). İkinci nekropsi günü olan 6. günde diğer

gruptakine paralel olarak hayvanlar yem ve suya gelmede isteksizdi ve halsizlik

görülen hayvanlardan 3’ü gövdelerini bir tarafa doğru eğip bir bacaklarını yana

doğru açmış vaziyetteydi. Yine bu nekropsi gününde 5 hayvan oral grubun aynı

günündekileriyle aynı bulguları gösteriyordu. Bunun yanında sekizinci günde 5

hayvanın her iki gözünün sklerası ve konjuktivaları kızarıktı ve sulu gaita çıkaranlar

da fark edildi. Dokuz ve onuncu günlerde yüzeysel solunum, halsizlik, gövdeyi yere

paralel tutma gibi değişiklikler sürdü (Şekil 3.1.2.C). Üçüncü nekropsi günü olan

onikinci günde bir önceki günde rastlanan bulgular yanında, gözlerdeki kızarıklık

belirtileri 6 hayvana yükseldi (Şekil 3.1.2.D). Ayrıca oral gruptaki hayvanlara göre

yem ve suya gelenlerin sayısı azalmıştı. Ayakta fazla kalmadan hemen bulundukları

Page 51: PİLİÇLERDE DENEYSEL ADENOVİRUS ENFEKSİYONUNDA …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28157/TEZ.pdf · bronşitis, enfeksiyöz laringotrakeitis, salmonellozis, kamfilobakteriozis,

38

yere çökmüşlerdi. Dört ve beşinci nekropsi günleri arasında da bu belirtiler azalarak

devam etti ve son günde ishal arta kalan hayvanlarda halen mevcuttu.

Şekil 3.1.2. İntramuskuler gruptaki hayvanlara ait klinik bulgular A) Birinci nekropsi gününde hareket etmede isteksizlik, yeme ve suya karşı tepkide azalma B) İkinci nekropsi gününde yüzeysel solunum C) Üçüncü nekropsi günü durgunluk, halsizlik, hareket etmede isteksizlik ve gövdeyi yere paralel tutma isteği D) Dördüncü nekropsi günü gövdeyi yana yaslama ve hareket etmede isteksizlik. 3.2. Makroskobik Bulgular 3.2.1. Oral Gruptaki Makroskobik Bulgular

İlk nekropsi günündekilerde telekler kabarık ve karışık vaziyetteydi. Hayvanların

hemen hepsinde kolon ve sekumda daha belirgin olmak üzere tüm bağırsak kısımları

şişkin, subserozal damarları dolgundu. Lümenlerinde kokusuz, sarı renkte ve sulu bir

içerikle doluydu. Karaciğeri şişkin, kenarları hafif kütleşmiş, oldukça koyu kırmızı

renkteydi. Kesitinden kan sızıyordu (Şekil 3.2.1.A). Üzerlerindeki açık sarı renkte

alanlardan dolayı alacalı bir görünüm almıştı. Böbrekler genelde solgundu.

Akciğerler hiperemikti. Birinin kalbinde perikard boşluğunda yaklaşık 1 ml kadar

saman sarısı renginde sıvıya* rastlandı.

* Perikart boşluğundan toplanan sıvı Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi Biyokimya Anabilim Dalı’na gönderildi. Yapılan analizlerin sonucunda total proteinin 2.2 mg/dl, glikoz düzeyinin 230,4 mg/dl olduğu ve total protein düzeyinin 2.5 mg/dl’den az olmasından dolayı sıvının transudat olduğu bildirildi.

Page 52: PİLİÇLERDE DENEYSEL ADENOVİRUS ENFEKSİYONUNDA …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28157/TEZ.pdf · bronşitis, enfeksiyöz laringotrakeitis, salmonellozis, kamfilobakteriozis,

39

Kalp ventrikuluslarını örten epikardiyumda bölgedeki epikartta ise peteşiyel kanama

odakları vardı. Ancak endokartta herhangi bir bulgu dikkati çekmedi.

İkinci nekropsi günündekilerde konjuktiva ve skleralarının hiperemik olduğu

görüldü. Derinin yüzülmesinden sonra göğüs kaslarında peteşiyel kanama alanları

fark edildi. Vucut boşlukları açıldığında özellikle ince bağırsaklardan duodenum ve

jejenum lümenlerinin sarı renkte, sulu bir içerikle dolu olduğu ve lümenlerinin

genişlediği görüldü. Böbrekler genelde koyu kırmızı renkte ve yer yer solgun

görünüşteydi. Karaciğer şişkin ve gevşek kıvamdaydı. Pariyetal yüzünde daha

belirgin olmak üzere peteşiyel kanama alanları vardı. Dalak koyu kırmızı renkte ve

şişkindi. Midelerden özellikle ventrikulus mukozasında yer yer eroziv odaklara

rastlandı. Bursa Fabricius ise yalnızca bir hayvanda büyümüştü. Akciğerler

hiperemikti. Perikardiyal boşlukta yine yaklaşık 1 ml’ye yakın transudatla

karşılaşıldı (Şekil 3.2.1.B). Kalbin muskulus papillarisi ve sol ventrikülünde daha

belirgin olmak üzere her iki ventrikülünün endokartta peteşiyel kanama alanlarına

rastlandı.

Üçüncü ve dördüncü nekropsi günlerinde ilk iki nekropsi gününde rastlanan

makroskobik bulgulara ilaveten pankreas hiperemikti (Şekil 3.2.1.C-E).

Beşinci nekropsi gününde bağırsaklardaki değişiklikler genelde aynıydı.

Yukarıda sözü edilen diğer bulgular yanında ventrikulus mukozasında beyaz renkte

toplu iğne başı büyüklüğünde, yüzeyden hafif taşkın alanlar ile eroziv odaklar fark

edildi. Karaciğer ve kalpteki lezyonlar temelde diğer nekropsi günlerinde karşılaşılan

bulgularla aynı olmakla birlikte, özellikle epikart ve endokartta rastlanan peteşiyel

kanama alanları daha çarpıcıydı. Ayrıca bu günde nekropsisi yapılan tüm hayvanların

safra keseleri öncekilere göre daha dolgundu ve dalak konjesyoneydi (Şekil 3.2.1.F).

Altıncı ve son nekropsi gününde, bağırsak, mideler başta olmak üzere diğer

doku ve organlarda karşılaşılan bulgular önceki gündekilere benzerdi (Şekil 3.2.1.G).

Son üç nekropsi gününde de dalak şişkin ve koyu kırmızı renkte, pankreas ve akciğer

hiperemik olup Bursa Fabricius büyümüştü. Ayrıca karaciğerde şiddetli hiperemi ve

Page 53: PİLİÇLERDE DENEYSEL ADENOVİRUS ENFEKSİYONUNDA …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28157/TEZ.pdf · bronşitis, enfeksiyöz laringotrakeitis, salmonellozis, kamfilobakteriozis,

40

kanamayla birlikte şekillenen diskolarasyon; kalpte ise endokart ve epikartta ile

epikardiyal yağ dokunun kanama alanları görüldü (Şekil 3.2.1. H-J),(Çizelge 3.2.1).

Çizelge 3.2.1. Oral gruptaki hayvanlara ait organlarda rastlanan makroskobik bulgular. Günler

Organlar

1.nekropsi günü

2.nekropsi günü

3.nekropsi günü

4.nekropsi günü

5.nekropsi günü

6.nekropsi günü

Bağırsaklar +/++ + ++ + -/+ + Proventrikulus - - - + + ++ Ventrikulus - +++ +++ +++ +++ ++ Pankreas - - + + + + Karaciğer + ++/+++ +++ +++ +++ +++ Böbrekler - ++ ++ ++ ++ ++ Akciğerler + + + ++ ++ ++ Kalp +++ +++ +++ +++ +++ +++ B.Fabricius - + ++ ++ ++ ++ Dalak - + + + ++ ++ Beyin - - - - - - Beyincik - - - - - - Konjuktiva + + + + - - -: Lezyon yok +: Hafif (hiperemi) ++: Orta (renk değişiklikleri, ödem, şişkinlik, büyüme gibi yangısal reaksiyona ait bulgular) +++: Şiddetli (kanama, nekroz, erozyon)

Page 54: PİLİÇLERDE DENEYSEL ADENOVİRUS ENFEKSİYONUNDA …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28157/TEZ.pdf · bronşitis, enfeksiyöz laringotrakeitis, salmonellozis, kamfilobakteriozis,

41

Şekil 3.2.1. Oral grupta çeşitli organlarda karşılaşılan makroskobik bulgular. A) Birinci nekropsi gününde karaciğerde konjesyon (ok) B) İkinci nekropsi gününde perikartta sıvı toplanması (ok) C) Üçüncü nekropsi gününde böbreklerde solgunluk D) Üçüncü nekropsi gününde perikartta sıvı toplanmasında artış E) Dördüncü nekropsi gününde duodenumun serozal damarlarında dolgunluk (ok) ve pankreasta hiperemi (yıldız) F) Beşinci nekropsi gününde dalakta konjesyon G) Beşinci nekropsi gününde proventrikulusta mukozada eroziv alanlar (oklar) H) Altıncı nekropsi gününde karaciğerde şiddetli konjesyon I) Altıncı nekropsi gününde endokartta kanama alanları (oklar) J) Altıncı nekropsi gününde perikarttan alınan sarı renkli sıvı.

Page 55: PİLİÇLERDE DENEYSEL ADENOVİRUS ENFEKSİYONUNDA …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28157/TEZ.pdf · bronşitis, enfeksiyöz laringotrakeitis, salmonellozis, kamfilobakteriozis,

42

3.2.2. İntramuskuler Gruptaki Makroskobik Bulgular

İlk nekropsi gününde rastlanan makroskobik bulgular oral gruptakilerle paralellik

göstermekle beraber, kalpteki kanamalara ek olarak karaciğerin pariyetal ve viseral

yüzünde ve endokartta da değişen derecede kanama alanları dikkati çekti (Şekil

3.2.2.A).

İkinci nekropsi gününde ise bağırsaklarda rastlanan makroskobik bulgular

hem önceki nekropsi gününe hem de oral grubun ikinci nekropsi günündekilere göre

belirgin ve daha yaygındı. Bağırsaklardaki bulgular oral gruptakilerle örtüşmesine

karşın proventrikulusta ve ventrikulusta sadece hiperemiye rastlandı. Böbrekler

şişkin ve genelde solgundu. Dalak şişkin ve koyu kırmızı renkte ve bir hayvanda

şişkindi. Bursa Fabricius üç hayvandan ikisinde büyümüştü. Akciğerler önceki

nekropsi günündeki ve oral gruptaki gibi hiperemikti. Perikard boşluğunda ise oral

gruptakinden daha koyu sarı renkte bir sıvı vardı. Bu nekropsi gününde, oral grupta

rastlanmayan peteşiyel kanama alanları üç hayvandan ikisinin perikardında gözlendi.

Endokarttaki peteşiyel kanama alanları ise oral gruptakilerle eş değerdeydi (Şekil

3.2.2.B).

Üçüncü ve dördüncü nekropsi günlerindeki makroskobik bulgular da aynıydı

(Şekil 3.2.2.C-G). Fakat karaciğer ve kalp haricinde oral gruptakilere göre daha

belirgindi.

Beşinci nekropsi gününde ilk dört nekropsi gününde görülen bulgular yanında

yine ventrikulus mukozasında toplu iğne başı büyüklüğünde yüzeyden hafif taşkın

bozumsu-sarı odaklar ve eroziv odaklara rastlandı (Şekil 3.2.2.H). Safra keselerinin

safrayla dolu olması ile perikartta toplanan sıvı haricinde, epikart ve endokarttaki

peteşiyel kanama alanları oral gruba göre daha zayıftı (Şekil 3.2.2.I-J).

Son nekropsi gününde ventrikülüsteki eroziv odakların daha yaygınlaştığı

görüldü (Çizelge 3.2.2).

Page 56: PİLİÇLERDE DENEYSEL ADENOVİRUS ENFEKSİYONUNDA …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28157/TEZ.pdf · bronşitis, enfeksiyöz laringotrakeitis, salmonellozis, kamfilobakteriozis,

43

3.2.3. Kontrol Grubundaki Makroskobik Bulgular

Enfeksiyon süresince ilgili nekropsi günlerinde tüm hayvanların önceki gruplarda

sözü edilen organları değerlendirildi ve herhangi bir bulguya rastlanmadı.

Çizelge 3.2.2. İntramuskuler gruptaki hayvanlara ait organlarda rastlanan makroskobik bulgular Günler

Organlar

1.nekropsi günü

2.nekropsi günü

3.nekropsi günü

4.nekropsi günü

5.nekropsi günü

6.nekropsi günü

Bağırsaklar +/++ ++ ++ + -/+ + Proventrikulus + + ++ ++ ++ ++ Ventrikulus + + + ++ +++ +++ Pankreas - - + + + ++ Karaciğer ++/+++ +++ ++ ++ +++ +++ Böbrekler - ++ ++ +/++ ++ +/++ Akciğerler + + + + ++ ++ Kalp +++ +++ ++/+++ ++/+++ +++ +++ B.Fabricius - ++ ++ +/++ ++ +++ Dalak - +/++ + + ++ ++ Beyin - - - - - - Beyincik - - - - - - Konjuktiva + + + + + + -: Lezyon yok +: Hafif (hiperemi) ++: Orta (renk değişiklikleri, ödem, şişkinlik, büyüme gibi yangısal reaksiyona ait bulgular) +++: Şiddetli (kanama, nekroz, erozyon)

Page 57: PİLİÇLERDE DENEYSEL ADENOVİRUS ENFEKSİYONUNDA …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28157/TEZ.pdf · bronşitis, enfeksiyöz laringotrakeitis, salmonellozis, kamfilobakteriozis,

44

Şekil 3.2.2. İntramuskuler grupta çeşitli organlarda karşılaşılan makroskobik bulgular. A) Birinci nekropsi günde perikartta sıvı toplanması B) İkinci nekropsi gününde karaciğerde kanama alanları (oklar) ve solgun görünüş ile ventriküllere ait bölgede endokartta peteşiyel kanama alanları C) Üçüncü nekropsi gününde endokartta peteşiyel kanama alanları (oklar) D) Üçüncü nekropsi gününde karaciğerde konjesyon ve solgun renkteki alanlarla birlikte alacalı manzara ile perikartta sıvı toplanması E) Üçüncü nekropsi gününde duodenumun serozal damarlarında hiperemi (oklar) ve pankreasta yer yer hiperemik alanlar (yıldız) F) Dördüncü nekropsi gününde dalakta konjesyon G) Dördüncü nekropsi gününde böbreklerde konjesyon (yıldız) H) Beşinci nekropsi gününde ventrikulusta eroziv alanlar (oklar). I) Beşinci nekropsi gününde karaciğerde konjesyon J) Perikarttan alınan sarı renkli sıvı.

Page 58: PİLİÇLERDE DENEYSEL ADENOVİRUS ENFEKSİYONUNDA …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28157/TEZ.pdf · bronşitis, enfeksiyöz laringotrakeitis, salmonellozis, kamfilobakteriozis,

45

3.3. Mikroskobik Bulgular

3.3.1. Oral Gruptaki Mikroskobik Bulgular

Bağırsaklar: İlk nekropsi gününde, bir hayvanın bağırsaklarında bulguya

rastlanmadı. Diğer iki hayvanda ise ince bağırsak villuslarının yüzeyini döşeyen

epitel hücrelerinin bir kısmı yer yer dökülmüştü. Propria mukozadaki damarlarda

hiperemi ile bezler arasında lenfositlerden zengin diffuz mononüklear hücre

infiltrasyonu yer almıştı. Ayrıca bazı bez lümenlerinin salgıyla dolduğu, bir kısmının

lümeninde dökülmüş epitel hücrelerinin veya bunların yıkım ürünleri ile çekirdek

kırıntılarının bulunduğu gözlendi. Sekal tonsillerde lenf follikülleri hiperplaziye

uğrayarak düzenini kaybetmişti.

İkinci nekropsi gününde nekropsileri yapılan her üç hayvandaki histopatolojik

bulgular da ilkine benziyordu. Yalnız bu gündekilerin diğerlerinden farkı, ince

bağırsakların propria mukozasındaki lenfositlere makrofajlar da diffuz olarak eşlik

ediyordu. İki hayvanda ise ileosekal lenf follikülleri daha hiperplazikti.

Üçüncü nekropsi günündekilerin bulguları da genel hatlarıyla öncekiler

gibiydi. Fakat bu bulguların ince ve kalın bağırsakları kapsayacak şekilde yayıldığı;

lenfosit ve daha az da makrofajlardan oluşan hücre infiltrasyonlarına plazma

hücrelerinin katıldığı görüldü. Bir hayvanda ileumun propria mukozasındaki hücre

infiltrasyonu tunika muskularise kadar uzanmıştı ve infiltre olan bu hücreler arasında

az da olsa heterofil lökositler seçiliyordu.

Mikroskobik bulgular, ileumdaki lenfoid folliküllerdeki hiperplazi dışında

dördüncü nekropsi günündeki hayvanlarda da bir öncekilerin tekrarı şeklindeydi

(Şekil 3.3.1.1. A ve B).

Page 59: PİLİÇLERDE DENEYSEL ADENOVİRUS ENFEKSİYONUNDA …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28157/TEZ.pdf · bronşitis, enfeksiyöz laringotrakeitis, salmonellozis, kamfilobakteriozis,

46

Şekil 3.3.1.1. Bağırsakta karşılaşılan mikroskobik bulgular A) İleumda Peyer plaklarında hiperplazi (yıldızlar), üçüncü nekropsi günü, x50, HE. B) İleumda Peyer plaklarında hiperplazik nodül (ok), dördüncü nekropsi günü, x40, HE.

Beşinci nekropsi gününde 3 hayvanın bağırsak villus epitellerinin

öncekilerden daha fazla döküldüğü; buradaki kadeh hücreleri ile propria mukozadaki

bez hücrelerinin daha fazla salgıyla dolduğu; bez lümenlerinde hücre yıkım

ürünlerinin arttığı göze çarptı. Ayrıca propria mukozada belirtilen şekildeki hücre

infiltrasyonunda, plazma hücrelerinin sayısı öncekilerden daha fazlaydı.

Son nekropsi günündeki hayvanların ince ve kalın bağırsaklarına yayılan

lezyonlar kompozisyon itibarıyla diğerlerine benziyordu; ancak, dağılım yönünden

daha hafifti.

Proventrikulus ve ventrikulus: Deney süresince karşılaşılan genel bulgu,

propria mukozada fokal, multifokal veya diffuz olarak lenfositlerden zengin

mononüklear hücre infiltrasyonuydu. Proventrikulusta 1. ve 2. nekropsi günlerindeki

hayvanlarda böyle infiltrasyonlar diffuz olmakla birlikte içerdikleri hücre

morfolojileri değişikti (Şekil 3.3.1.2.A). Bunu izleyen 3. nekropsi günündekilerde bu

şekildeki hücre infiltrasyonları bir hayvanda propriya mukozada lokalize (Şekil

3.3.1.2.B), diğerlerinde submukozaya ve yer yer de tunika muskularise kadar

uzanıyordu. Ayrıca bu gündeki bir hayvanda, bazı bez epitellerinin çekirdeğinde

inklüzyon cisimciğine de rastlandı ve Feulgen boya yöntemiyle doğrulandı.

Dördüncü nekropsi gündeki hayvanlarda kayda değer bulguya rastlanmadı. Beşinci

nekropsi günündeki hayvanların ise sadece birinde bez epitellerinde parankim

dejenerasyonu vardı.

Page 60: PİLİÇLERDE DENEYSEL ADENOVİRUS ENFEKSİYONUNDA …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28157/TEZ.pdf · bronşitis, enfeksiyöz laringotrakeitis, salmonellozis, kamfilobakteriozis,

47

Altıncı ve son nekropsi günündekilerde rastlanan bulgu ise propria mukozada

ve submukozada yer alan diffuz mononüklear hücre infiltrasyonuydu (Şekil 3.3.1.2.C

ve D).

Şekil 3.3.1.2. Proventrikulusta karşılaşılan mikroskobik bulgular A) Proventrikulusun lamina propriyasında diffuz lenfosit infiltrasyonu (yıldızlar), birinci nekropsi günü,x40, HE. B) Proventrikulusun propriya mukozasında fokal mononüklear hücre infiltrasyonları (oklar), üçüncü nekropsi günü, x50,HE. C) Proventrikulus submukozasında mononüklear hücre infiltrasyonu (yıldız), beşinci nekropsi günü, x40, HE. D) Proventrikulusta propriya mukoza ve submukozada multifokal lenfosit infiltrasyonları (yıldızlar), altıncı nekropsi günü, x40, HE.

Ventrikulustaki lezyonların görülme sıklığı bezli midedekilerden daha

düşüktü. İlk grup olarak 1. nekropsi gününde nekropsisi yapılanlarda, proventrikulus

ve bağırsaklardakine benzeyen lenfosit infiltrasyonuyla karşılaşıldı. Bu şekildeki

infiltrasyonlar, bir hayvanda fokal; iki hayvanda ise diffuzdu. Birer hayvanda 2. ve

3. nekropsi günlerinde bulguya rastlanmadı. Bu günlerin diğer iki hayvanında ise

diffuz hücre infiltrasyonu görülmeye devam etti. Dördüncü ve beşinci günlerde tüm

hayvanlarda yine herhangi bir bulgu gelişmemişti. Buna karşılık son gündeki tüm

hayvanların lezyonları enfeksiyonun ilk yarısında gözlenen lezyonlarından farksızdı.

Page 61: PİLİÇLERDE DENEYSEL ADENOVİRUS ENFEKSİYONUNDA …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28157/TEZ.pdf · bronşitis, enfeksiyöz laringotrakeitis, salmonellozis, kamfilobakteriozis,

48

Pankreas: Son güne kadar hiperemi dışında kayda değer bulguyla

karşılaşılmadı. Son grup olarak nekropsileri yapılan üç hayvandan birinde, asinuslar

arasında genişce bir odak halinde yer alan lenfositlerden zengin mononüklear hücre

infiltrasyonu göze çarptı (Şekil 3.3.1.3). İki hayvanı ise yine lezyon görülmedi.

Dalak: Oral enfeksiyon grubunun bazı hayvanlarında karşılaşılan ortak tablo,

lenf folliküllerinde farklı şekil ve şiddette gelişen hiperplazi idi. Bu şekilde,

enfeksiyonun ilk nekropsi gününe ait bir hayvanda herhangi bir bulguya

rastlanmazken iki hayvanın lenf follikülleri hiperplazikti. Bunlardan birinde

lenfoblastlar daha belirgin bir biçimde artmıştı. Folliküler sentrum reaksiyonuna

belge olan sekonder follikül şeklini almıştı. İkincisinde ise hem bu şekilde ve hem de

folliküllerin kortikal bölgelerindeki lenfoblastların artmasıyla karakterize tersiyer

lenf follikülleriyle karşılaşıldı. İkinci nekropsi günündeki iki hayvanın lenf

follikülleri yalnızca hiperplazikti; bir hayvanda ise bulgu yoktu (Şekil 3.3.1.4).

Sonraki günlerde nekropsileri yapılanlarda da lenf follikülleri değişik derecede

hiperplazikti. Yalnız, lenfoblastlardaki hiperplazi daha yoğundu. Bu bulgulara ek

olarak, ikinci nekropsi gününde bir, dördüncü nekropsi günündeki 2 ve altıncı

nekropsi günündeki tüm hayvanların lenf folliküllerinde ya gelişi güzel dağılmış ya

da birkaçı bir araya gelerek grup oluşturmuş biçimde az sayıda serbest eritrositler ile

karşılaşıldı.

Şekil 3.3.1.3. Pankreasta fokal mononüklear hücre infiltrasyonu (yıldız), altıncı nekropsi günü, x400, HE.

Page 62: PİLİÇLERDE DENEYSEL ADENOVİRUS ENFEKSİYONUNDA …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28157/TEZ.pdf · bronşitis, enfeksiyöz laringotrakeitis, salmonellozis, kamfilobakteriozis,

49

Karaciğer: Bu organda karşılaşılan bulgular genel itibariyla, yaygın veya bazı

bölgelerle sınırlı olan farklı nicelikteki yangısal dejeneratif değişiklikler (Şekil

3.3.5.1.5.A-D) ile bazı hayvanların hepatositlerinde bulunan ve hastalık için

patognomonik sayılan intranüklear inklüzyon cisimciklerinden (Şekil 3.3.1.5.A ve D)

ibaretti. Ayrıca vena sentralis, portal bölgedeki damarlar ve sinüzoidler değişik

miktarda eritrositlerle dolarak genişlemişti. Lopcuklarındaki çoğu hepatositler

şişkindi. Bir kısmının sitoplazması daha eozinofilikti. Bir kısmının sitoplazmasında

ise hidropik dejenerasyona belge olan değişik genişlikte, kenarları düzensiz,

boşluklar (vakuoller) mevcuttu. Şiddeti olgudan olguya değişen böyle bulgular yanı

sıra: Kupffer hücreleri şişkindi ve belirgindi. Remark kordonları düzensizdi,

sinuzoidlerde ve çoğunlukla da portal bölgelerde lenfositlerin baskın olduğu değişen

yoğunlukta mononüklear hücre infiltrasyonu vardı. İlk günde nekropsisi yapılanlarda

bu bulgulara ek olarak hepatosit çekirdeklerinin piknotik görünüm aldığı,

kromatinden yoksunlaştığı veya silinmeye yüz tuttuğu göze çarptı. İkinci nekropsi

gününde, hepatositlerinde sözü edilen tipte şiddetli hidropik dejenerasyonu önceki

günündekilere göre daha yaygındı. Üçüncü nekropsi günündeki hayvanlarda yangısal

ve dejeneratif değişiklikler de aynı şekildeydi. Portal bölgelerde daha çok fokal

lenfosit infiltrasyonu bulunuyordu. Dördüncü nekropsi gününde her üç hayvana ait

karaciğer dokusu kesitlerinde dejeneratif değişikliklerin yanı sıra portal bölgelerde

lenfosit ve makrofajlardan oluşan mononüklear hücre infiltrasyonunun da ağırlık

kazandığı görüldü. Beşinci nekropsi gününde, hayvanların tümünde portal bölgede

yine mononüklear hücre infiltrasyonu mevcuttu. Ayrıca damarlarda belirgin hiperemi

ve hepatositlerde hidropik dejenerasyonu yanında sinüzoidlerde mononüklear hücre

Şekil 3.3.1.4 Dalakta foliküllerde hiperplazi (yıldızlar), altıncı nekropsi günü, x40, HE.

Page 63: PİLİÇLERDE DENEYSEL ADENOVİRUS ENFEKSİYONUNDA …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28157/TEZ.pdf · bronşitis, enfeksiyöz laringotrakeitis, salmonellozis, kamfilobakteriozis,

50

infiltrasyonu ve pembeye boyanmış kitleler halinde ödem bulunuyordu. Son nekropsi

gününe gelindiğinde, değişikliklerin aynı düzeyde olduğu görüldü.

Şekil 3.3.1.5. Karaciğerde karşılaşılan mikroskobik bulgular A) Hepatositlerde intranüklear inklüzyon cisimciği (ok) ve vakuoler dejenerasyon (yıldızlar), birinci nekropsi günü x125, HE. B) Karaciğerde portal aralıklarda mononüklear hücre infiltrasyonu (oklar), ikinci nekropsi günü, x40, HE. C) Hepatositlerde vakuoler dejenerasyon (oklar) ve fokal lenfosit infiltrasyonu (yıldız), üçüncü nekropsi günü, x100, HE. D) Hepatositlerde intranüklear inklüzyon cisimcikleri (oklar) ve vakuoler dejenerasyon (okbaşları), beşinci nekropsi günü, x100, HE.

Bazı hayvanlarda görülen inklüzyon cisimcikleri hepatositlerin çekirdeğinde

yerleşen cisimcikler bazofilik görünümdeydi. Çevrelerinde boya almayan halka

şeklinde bir hale vardı. Böyle hücrelerin nüklear membranında marjinal kromazi

belirgindi. Bu cisimcikler 1. ve 2. nekropsi günlerinde ikişer; 3. nekropsi gününde

üç; 5. ve 6. günlerinde birer olmak üzere oral enfeksiyon grubunun 18 hayvanından

9’unda mevcuttu. İnklüzyon cisimciklerinin varlığı Feulgen boya yöntemiyle de

doğrulandı (Şekil 3.3.1.6.).

Page 64: PİLİÇLERDE DENEYSEL ADENOVİRUS ENFEKSİYONUNDA …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28157/TEZ.pdf · bronşitis, enfeksiyöz laringotrakeitis, salmonellozis, kamfilobakteriozis,

51

Şekil 3.3.1.6. Hepatosit çekirdeklerinde Feulgen pozitif inklüzyon cisimcikleri (A ve B), x100.

Hepatositlerde saptanan inklüzyonların karaciğer lopçuklarındaki dağılımı ve

yoğunluğu farklıydı. İlk nekropsi günündeki iki hayvanın karaciğer lopçuklarında,

belli bir yerleşim göstermeksizin birkaç hepatositte görülürken ikinci nekropsi

günündekilerde dağılımları aynı kalmakla beraber daha fazla hücrede bulunuyordu.

Üçüncü nekropsi günündeki her üç hayvanında görülen inklüzyonlar daha çok

lopçukların periferinde, portal bölgeye yakın hepatositlerde yerleşmişti. Son

nekropsi günündeki inklüzyonların dağılımı yine bu şekilde olmakla beraber,

bunların yangısal bölgelerin çevresinde yer alan hepatositlerde de lokalize olduğu

görüldü.

Böbrekler: İlk nekropsi gününde değişik derecede olmak koşuluyla

glomerular, intertubular kapillarlar ile orta çaplı arterlerde hiperemi ve tubul

epitellerinde parankim ve/veya hidropik dejenerasyonu bu grup hayvanların genel

histopatolojik değişikliklerdendi. Bunun yanında bir hayvanda interstisyumda fokal

lenfosit ve makrofajlardan oluşan mononüklear hücre infiltrasyonu göze çarptı (Şekil

3.3.1.7.A). Hiperemi ve hidropik dejenerasyon enfeksiyonun üçüncü gününde olup

ilk nekropsiye alınan hayvanlardan ikisinde kaydedildi. Birinde ise sadece hiperemi

vardı. İkinci nekropsi günündekilerin tubul epitellerinde hidropik dejenerasyonu

yanında parankim dejenerasyonu da görüldü. Parankim dejenerasyonuna uğrayan

hücreler; şişkince sitoplazmaları eozinofilik ve hafif granüler manzaradaydı.

Bazısının çekirdeği silik görülmekteydi. Yine bu tip lezyona sahip bir hayvanda bazı

alanlarda, intertubuler olarak yerleşmiş lenfositlerden zengin fokal mononüklear

hücre infiltrasyonu da mevcuttu. Üçüncü nekropsi günündekilerde parankim

Page 65: PİLİÇLERDE DENEYSEL ADENOVİRUS ENFEKSİYONUNDA …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28157/TEZ.pdf · bronşitis, enfeksiyöz laringotrakeitis, salmonellozis, kamfilobakteriozis,

52

dejenerasyonu ön plandaydı. Dördüncü gündekilerde hipereminin ve bazı tubul

hücrelerinde parankim dejenerasyonunun devam ettiği görüldü. Ayrıca intertubuler

bölgelerde ve pelvis renaliste yangısal değişiklikler mevcuttu (Şekil 3.3.1.7.B). Bir

hayvanda tubul epitellerinde intranüklear inklüzyon cisimciği görüldü (Şekil

3.3.1.7.C). Beşinci güne gelindiğinde, dejenere tubul epitelleri daha çok böbreğin

kortikal bölgesinde seçiliyordu ve bunlarda hidropik dejenerasyonun öne çıkmıştı.

Ayrıca bu gündeki bir hayvanda intertubular fokal hücre infiltrasyonuyla karşılaşıldı.

Son nekropsi günündeki değişiklikler ise önceki nekropsi günlerinde

rastlananlardan farklıydı. Her hayvanın tubul epitellerinde parankim veya hidropik

değişiklikler yanında nekroz da şekillenmişti. Ayrıca intertubular bölgelerde

lenfositlerden zengin mononüklear hücre infiltrasyonu multifokal alanlar halinde

yayılmıştı ve bu alanlar özellikle pelvis renalise yakın konumlanmıştı (Şekil

3.3.1.7.D).

Şekil 3.3.1.7. Böbreklerde karşılaşılan mikroskobik bulgular A) Tubul epitellerinde dejenerasyon (oklar) ile interstisyel bölgede fokal mononüklear hücre infiltrasyonu (yıldız), birinci nekropsi günü, x40, HE. B) Böbrek pelvisinde fokal lenfosit infiltrasyonu (oklar), dördüncü nekropsi günü, x40, HE. C) Tubul epitelinde intranüklear inklüzyon cisimciği (ok), dördüncü nekropsi günü, x400, HE. D) İntertubuller bölgede fokal mononüklear hücre infiltrasyonu (yıldız), altıncı nekropsi günü, x400, HE.

Page 66: PİLİÇLERDE DENEYSEL ADENOVİRUS ENFEKSİYONUNDA …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28157/TEZ.pdf · bronşitis, enfeksiyöz laringotrakeitis, salmonellozis, kamfilobakteriozis,

53

Bursa Fabricius: Tüm hayvanların b.Fabricius’unda karşılaşılan ortak

histopatolojik bulgu hiperemi ile lenf folliküllerinde hiperplaziydi. İlk nekropsi

günündekilerde, dalakta olduğu gibi hiperplazik lenf folliküllerinin de lenfoblastların

çoğunlukta olduğu folliküler sentrum reaksiyonu ile karşılaşıldı. Bu bulgu bir

hayvanda daha belirgin olup çoğu lenf follikülünü kapsıyordu. İkinci ve üçüncü

günlerde de nekropsileri yapılan her hayvanın b. Fabricius’unda, sözü edilen

follikülerde sentrum reaksiyonu aynen devam etti. Ayrıca üçüncü nekropsi

günündeki bir hayvanda bu organın lamina epiteliyalisinin hemen altında, lenfositler

başta olmak üzere, plazma hücreleri ile tek tük heterofil lökositlerden oluşan yangısal

hücre infiltrasyonuyla karşılaşıldı. Dördüncü ve beşinci günlerde lenfoid dokudaki

hiperplaziye ilişkin bulgular öncekilere göre daha az sahadaydı ve bir örnekti (Şekil

3.3.1.8). Altıncı gündekilerde ise lenf follikülleri düzenini kaybetmişti.

Akciğerler: Şiddeti hemen hemen aynı olmakla birlikte, hiperemi, amfizem

ve Goblet hücrelerinin salgı ile dolu olması (Şekil 3.3.1.9.A ve B) bu grubun

hayvanlarında sıkça rastlanan bulgulardandı. Bunların yanında ilk nekropsi

günündekilerden bir hayvanın tersiyer bronş lümeninde; dökülmüş epitel hücresi,

lenfosit ve birkaç heterofil lökosit vardı. Yine bu hayvanın bu tip bronşlarının

çevresinde az sayıda lenfosite rastlandı. İki hayvanda primer ve sekonder

bronşlarının çevresindeki lenfoid doku (Bronchial Associated Lymphoid Tissue

[BALT]) hiperplazikti. İkinci nekropsi günündekilerde ilk gündekilerde görülen

BALT hiperplazisine (Şekil 3.3.1.9.A) ek olarak hiperemi ve amfizem yanında 2

hayvanda akciğerin interalveolar bölgesinde, birkaç sınırlı odak halinde lenfositlerin

kümelendiği görüldü. Üçüncü nekropsi günündekilerde tablo öncekilerle örtüşmekle

birlikte, bir hayvanın akciğerinin bir alanındaki tersiyer bronş epitel hücrelerinde

Şekil 3.3.1.8 Bursa Fabricius’ta sentrum reaksiyonu (yıldız), dördüncü nekropsi günü, x100, HE.

Page 67: PİLİÇLERDE DENEYSEL ADENOVİRUS ENFEKSİYONUNDA …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28157/TEZ.pdf · bronşitis, enfeksiyöz laringotrakeitis, salmonellozis, kamfilobakteriozis,

54

karaciğerdekine benzeyen intranüklear inklüzyon cisimciği göze çarptı. Bronşların

çevresinde lenfosit infiltrasyonu (Şekil 3.3.1.9.B) yanı sıra genel olarak karşılaşılan

bulgular 4., 5. ve 6. nekropsi günlerindeki hayvanlarda da değişen oranda görüldü.

Ancak son nekropsi günündeki bir hayvanda, bir bölgedeki büyükçe bir arterde

şekillenen tromboz ve damar endotel hücrelerinde dejenerasyon farklı bir bulgu

olarak değerlendirildi (Şekil 3.3.1.9.C).

Kalp: Saptanan mikroskobik bulgular aynen karaciğerde olduğu gibi

hastalığın tanısında belirleyici özelliğe sahipti. Bu anlamda, miyokartta kas demetleri

arasında, genelde fokal alanlar halinde mononüklear hücre infiltrasyonlarıyla

karakterize nonpurulent intersitisyel miyokarditis; kas hücrelerinde hyalin

dejenerasyonu, nekroz ve hemen her olguda rastlanan değişik şiddetteki kanama

alanları yanında kimi hayvanların kas hücrelerinde intranüklear inklüzyon

cisimcikleriyle karşılaşıldı (Şekil 3.3.1.10.A-D). Buna göre, ilk nekropsi günündeki

bir hayvanda, damarlarda hiperemi; diğerinde hiperemiyle birlikte fokal kanama; bir

diğer hayvanda ise bu bulgulara ek olarak, kas hücreleri arasında birkaç fokal alan

halinde lenfosit infiltrasyonu ile hyalin dejenerasyonu saptandı. Bu şekilde

dejenerasyona uğrayan kas hücrelerinin şiştiği, çizgilerini kaybederek

Şekil 3.3.1.9. Akciğerde karşılaşılan mikroskobik bulgular A)BALT hiperplazisi (yıldız), bronşiyolde salgıyla dolu Goblet hücreleri (oklar), ikinci nekropsi günü, x40, HE. B) Bronşiyolde salgıyla dolu Goblet hücreleri (oklar) ve çevresinde lenfosit (yıldız), altıncı nekropsi günü, x125, HE. C) Arter intimasındaki endotel hücrelerinde dejeneratif değişiklikler (oklar) ile trombüs (yıldız), altıncı nekropsi günü, x40, HE.

Page 68: PİLİÇLERDE DENEYSEL ADENOVİRUS ENFEKSİYONUNDA …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28157/TEZ.pdf · bronşitis, enfeksiyöz laringotrakeitis, salmonellozis, kamfilobakteriozis,

55

sarkoplazmasının eozinle daha pembe renk aldığı dikkati çekti. İkinci nekropsi

günündeki hayvanlarda önceki günlerde olduğu gibi dejenerasyon yanı sıra birkaç

bölgede gözlenen lenfosit kümelerinden (Şekil 3.3.1.10.A) başka fokal kanama da

vardı. Kanama bir hayvanda daha şiddetliydi. Diğer iki hayvanda bu bulgularla

birlikte bazı kas hücrelerinin çekirdeklerinde karaciğerdekilerle aynı görünümde olan

inklüzyonlara rastlandı. İnklüzyon cisimciği dışında saptanan diğer mikroskobik

bulgular 3. ve 4. gündekilerde de görülmeye devam etti. Yalnız 3. gündekilerde bu

bulgulara ek olarak bazı kas hücrelerinin sınırlarını kaybedip tamamen homojen hal

alarak nekroza uğradıkları görüldü. Dördüncü nekropsi günündekilerde çoğunluğu

lenfositler ve makrofajlardan oluşan yangısal hücrelerlerle beraber nekrotik

değişiklikler dikkati çekti (Şekil 3.3.1.10.C).

Beşinci nekropsi günündeki iki hayvanda bulgular önceki günlere göre

hafiflemişti. Bir hayvanda miyokarttaki kas hücrelerinde intranüklear inküzyon

cisimciği mevcuttu (Şekil 3.3.1.10.D). Birinde ise fokal kanama alanlarının hala var

olduğu görüldü. Son gündeki üç hayvanda kanama ve nekroz gibi şiddetli bulgulara

rastlanmadı. Ancak, yangısal hücre infiltrasyonu, kaslarda dejenerasyon gibi diğer

morfolojik değişikliklerin şiddeti hafiflese bile varlığını sürdürüyordu.

Merkezi Sinir Sistemi (Beyin ve Beyincik): Oral deneysel enfeksiyon süresince

beyin ve beyincikte belirgin bir bulguyla karşılaşılmadı. Yalnız ikinci nekropsi

gününde üç hayvandan ikisinde ve üçüncü gününde birinde beyinciğindeki

damarların hiperemik olduğu, plazma sıvısı içerdiği (Şekil 3.3.1.11) ve bunlardan

birinin meninksinde de birkaç sahada da olsa lenfosit infiltrasyonunun yer aldığı fark

edildi. Geri kalan günlerdekinde herhangi bir bulguya rastlanmadı.

Tüm bu bulgulara ilişkin tablo Çizelge 3.3.1’de belirtilmiştir.

Page 69: PİLİÇLERDE DENEYSEL ADENOVİRUS ENFEKSİYONUNDA …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28157/TEZ.pdf · bronşitis, enfeksiyöz laringotrakeitis, salmonellozis, kamfilobakteriozis,

56

Şekil 3.3.1.10. Kalpte karşılaşılan mikroskobik bulgular A) Miyokartta lenfosit infiltrasyonu (oklar), dejeneratif değişiklikler (ok başı), nekroz (ok), ikinci nekropsi günü x100, HE. B) Miyositlerde dejenerasyon (oklar), fokal mononüklear hücre infiltrasyonu (yıldız), üçüncü nekropsi günü x400, HE. C) Miyokartta lenfosit infiltrasyonu (oklar) ve kas hücrelerinde dejeneratif değişiklikler (ok başları), dördüncü nekropsi günü, x100, HE. D) Kas hücrelerinde intranüklear inklüzyon cisimcikleri (ok) ve nekrotik değişiklikler (okbaşları), beşinci nekropsi günü, x125, HE.

Şekil 3.3.1.11 Serebellar damarlarda

hiperemi (ok) ve plazma sıvısı (ok

başı), ikinci nekropsi günü x40, HE.

Page 70: PİLİÇLERDE DENEYSEL ADENOVİRUS ENFEKSİYONUNDA …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28157/TEZ.pdf · bronşitis, enfeksiyöz laringotrakeitis, salmonellozis, kamfilobakteriozis,

57

Çizelge 3.3.1. Oral Enfeksiyon Grubundaki Hayvanların Organlarında Karşılaşılan Mikroskobik Bulgular

ENFEKSİYON SONRASI NEKROPSİ GÜNLERİ VE HAYVAN SAYISI ORGANLAR

1. Nekropsi Günü

I II III

2. Nekropsi Günü

I II III

3. Nekropsi Günü

I II III

4. Nekropsi Günü

I II III

5. Nekropsi Günü

I II III

6. Nekropsi Günü

I II III

Toplam Lezyon

Bağırsaklar

-

++

++

++

++

++

++

++

++

++

++

++

++

++

++

+++

++

++

17

Proventrikulus

++

++

++

++

++

++

ink ++

++

++

-

-

-

++

-

-

++

++

++

13

Ventrikulus

+

++

++

-

++

++

-

++

++

-

-

-

-

-

-

++

++

++

10

Pankreas

+

+

-

+

-

-

+

+

+

-

+

+

+

-

-

+

-

-

10

Dalak

-

++

++

-

++

+++

++

++

++

+++

+++

++

++

++

++

+++

+++

+++

16

Karaciğer

++

İnk ++

ink ++

++

ink ++

ink ++

ink ++

İnk ++

ink ++

+++

++

++

ink ++

++

++

++

++

ink ++

18

Böbrekler

+

++

++

++

++

++

++

İnk ++

++

++

++

++

++

++

++

+++

+++

+++

18

B.Fabricius

++

++

++

++

++

++

++

++

++

++

++

++

++

++

++

++

++

++

18

Akciğerler

+

+

++

++

++

+

++

++

ink ++

+

+

++

++

+

+

++

++

++

16

Kalp

+

+++

++

ink +++

ink +++

++

+++

+++

++

+++

+++

+++

++

ink ++

+++

++

++

++

18

Merkezi Sinir Sistemi

-

-

-

-

+

+

-

-

+

-

-

-

-

-

-

-

-

-

3

Lezyon yok. (-). Hafif lezyonlar (+) : Hiperemi, ödem, bezlerde salgı artışı, az sayıda, belirsiz fokal, hücre infiltrasyonu. Orta düzeyde lezyonlar (++): Belirgin fokal veya diffuz hücre infiltrasyonu, dejenerasyon, hafif deskuamasyon, lenfoid dokuda hiperplazi, akciğerde amfizem. Şiddetli lezyonlar (+++) : Diğer yangısal ve dejeneratif bulgularla birlikte kanama, nekroz, erozyon, ülser, hücrelerde yaygın deskuamasyon, İnk: İntranüklear inklüzyon cisimciği

Page 71: PİLİÇLERDE DENEYSEL ADENOVİRUS ENFEKSİYONUNDA …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28157/TEZ.pdf · bronşitis, enfeksiyöz laringotrakeitis, salmonellozis, kamfilobakteriozis,

58

3.3.2. İntramuskuler Gruptaki Mikroskobik Bulgular

Bu gruptaki hayvanlarda rastlanan histopatolojik bulgular, morfolojik nitelikleri

yönünden oral enfeksiyon grubundakilerle hemen hemen aynıydı. Yalnız nicelik

bakımından bazı hayvanlarda daha şiddetli ve yaygındı. Buna karşılık inklüzyon

cisimcikleri daha az hayvanda görüldü. Söz konusu bu inklüzyon cisimcikleri diğer

gruptan farklı olarak yalnızca karaciğerde ve pankreasta görüldü.

Bağırsaklar: İlk nekropsi günündeki hayvanların ince bağırsaklarındaki

bulgular, yangısal hücre infiltrasyonu şeklindeydi ve genelde duodenumda ağırlık

kazanmıştı. Bir hayvanda, oral gruptakilere benzer şekilde, ince bağırsakların propria

mukozasında fokal mononüklear hücre infiltrasyonu ve damarlarda hiperemi

mevcuttu. İki hayvanda ise aralarında az sayıda heterofil lökositlerin bulunduğu

lenfositlerden zengin, böyle hücre infiltrasyonları yaygındı. Ayrıca bunlardan birinde

anılan hücre infiltrasyonları propria mukozadan tunika muskularise kadar ilerlemişti.

İkinci nekropsi günündeki her hayvanda, yangısal reaksiyonun duodenum yanında

jejunumda da yoğunlaştığı; bazı sahalarda lenfosit ağırlıklı mononüklear hücre

infiltrasyonları (Şekil 3.3.2.1A) arasında heterofil lökositlerin de sayıca arttığı ve

tunika muskularise kadar diffuz şekilde yayıldığı dikkati çekti. Ayrıca ileumun lenf

follikülleri hiperplazikti.

Üçüncü nekropsi gününde karşılaşılan bulgular, oral grubun aynı gününde

nekropsisi yapılanların bulgularını anımsatmakla beraber, her hayvanın ince ve kalın

bağırsaklarına yayılmıştı. Lenfoid folliküllerdeki hiperplazi belirgindi (Şekil

3.3.2.1.B). Dördüncü gündekilere ait bulguların da nitelik ve nicelik bakımından bir

önceki nekropsi grubundan farklı olmadığı görüldü. Bazı alanlarda fokal, bazı

alanlarda ise diffuz yangısal hücre infiltrasyonları ve epitel katmanındaki kadeh

hücreleri ile propriyadaki bez epitellerinin salgıyla dolu olduğu kataral enteritis

tablosu intramuskuler grubun 5. nekropsi günündeki tüm hayvanlarında hakimdi.

Son güne gelindiğinde, bulgular nicelik yönünden genelde oral enfeksiyon

gruptakilere benziyordu. Ancak ince ve kalın bağırsaklarda mononüklear hücreler

yanında heterofil lökosit infiltrasyonu da vardı.

Page 72: PİLİÇLERDE DENEYSEL ADENOVİRUS ENFEKSİYONUNDA …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28157/TEZ.pdf · bronşitis, enfeksiyöz laringotrakeitis, salmonellozis, kamfilobakteriozis,

59

Şekil 3.3.2.1. Bağırsaklarda karşılaşılan mikroskobik bulgular A) Lamina propriyada diffuz mononüklear hücre infiltrasyonu (ok), ikinci nekropsi günü x100, HE. B) Lenfoid foliküllerde hiperplazi (yıldızlar), üçüncü nekropsi günü x40, HE.

Proventrikulus ve ventrikulus: Özellikle proventrikulusta ilk üç nekropsi

gününde tüm hayvanlarda karşılaşılan yangısal hücre infiltrasyonları, inklüzyon

dışında oral grubun aynı günündekileriyle eş değerdeydi (Şekil 3.3.2.2.A ve B).

Dördüncü nekropsi gününde oral gruptakilerde bulgu görülmemesine karşılık,

intramuskuler enfeksiyonun bu günündeki bir hayvanın propria mukozasında; iki

hayvanın ise bu bölgesinden tunika muskularisine kadar yayılan lenfositlerden

zengin mononüklear hücre infiltrasyonu ile karşılaşıldı. Beşinci nekropsi gününde,

her üç hayvanda karşılaşılan bulgular oral enfeksiyonda bulgu saptanan tek bir

hayvanınkine benziyordu. Yalnız bu tabloya bez hücrelerinde hidropik dejenerasyon

ile propria mukozaya yayılan hücre infiltrasyonu da eklenmişti. Son gündekilerin

bulguları da oral grubun aynı günündekileri ile genelde eş değerdeydi.

Şekil 3.3.2.2.Proventrikulusta karşılaşılan mikroskobik bulgular A) Diffuz lenfosit infiltrasyonu (ok), ikinci nekropsi günü, x100, HE. B) Bez epitellerinde bazofilik intranüklear inklüzyon cisimciği (oklar), üçüncü nekropsi günü, x400, HE.

Page 73: PİLİÇLERDE DENEYSEL ADENOVİRUS ENFEKSİYONUNDA …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28157/TEZ.pdf · bronşitis, enfeksiyöz laringotrakeitis, salmonellozis, kamfilobakteriozis,

60

Ventrikulusta ise enfeksiyonun üçüncü gününde olan ilk nekropsileri

yapılanlardan bir hayvanda bulguya rastlanmadı. Diğer iki hayvanın propria

mukozasında mononüklear hücre infiltrasyonu dikkati çekti. Bunlardan birinde hücre

infiltrasyonu birkaç bölgede toplanmış az sayıda iken diğerinde yaygın ve daha

yoğundu. İkinci nekropsi gününde üç hayvanda karşılaşılanlar da genelde bir önceki

günün bu son hayvanıyla uyumluydu. Üçüncü enfeksiyon günündeki hayvanlarda

böyle hücre infiltrasyonları yalnız propria mukozada lokalize olmayıp tunika

muskularise kadar ilerlemişti. Ayrıca bunlardan birinde bazı bez lümenleri kistik

şekilde genişlemiş ve içleri salgıyla doluydu. Oral gruptan farklı olarak, 4. ve 5.

nekropsi günlerindeki her hayvanın propria mukozasında diffuz mononüklear hücre

infiltrasyonu izlendi. Son nekropsi günündeki hayvanlarda da benzer hücre

infiltrasyonları devam etti. Yalnız, böyle hücre infiltrasyonları, bezli midedeki gibi

propria mukozada sınırlı kalmayıp tunika muskularise kadar uzanıyordu ve

aralarında heterofil lökositler de vardı.

Pankreas: Oral gruptakilerin aksine, ilk nekropsileri yapılan üç hayvandan

ikisinde lezyona rastlandı. Damarlarda hiperemi yanında asinusları döşeyen bazı

epitel hücrelerinin çekirdekleri piknotikti veya kromatinden yoksunlaşmıştı. Dikkate

değer bulgu ise, bez epiteli hücrelerinde inklüzyon cisimciği bulunmasıydı ve bir

hayvanda da fokal olarak lenfositce zengin mononüklear hücre infiltrasyonu dikkati

çekti (Şekil 3.3.2.3.A).

İkinci nekropsi gününde bir hayvanda bulguya rastlanmazken diğerlerinde

sadece damarlar hiperemikti. Son hayvanda ise ilk nekropsi gününde olduğu gibi bir

hayvanda fokal olarak mononüklear hücre infiltrasyonu göze çarptı (Şekil 3.3.2.3.B).

Üçüncü, 4. ve 6. nekropsi günlerindekilerde herhangi bir bulgu belirlenmedi Yalnız

5. nekropsi gününde nekropsisi yapılan 2 hayvanın pankreasında, bez asinusları

arasında ve duktuslar çevresinde ağırlıklı olarak makrofaj ve daha az olarak da

lenfositlerden oluşan hücre infiltrasyonu vardı.

Page 74: PİLİÇLERDE DENEYSEL ADENOVİRUS ENFEKSİYONUNDA …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28157/TEZ.pdf · bronşitis, enfeksiyöz laringotrakeitis, salmonellozis, kamfilobakteriozis,

61

Şekil 3.3.2.3.Pankreasta karşılaşılan mikroskobik bulgular A) Bez asinusları arasında fokal mononüklear hücre infiltrasyonu (ok), birinci nekropsi günü, x40, HE. B) Bez asinusları arasında fokal mononüklear hücre infiltrasyonu (yıldız), ikinci nekropsi günü, x400, HE.

Dalak: İlk nekropsi günündeki iki hayvanda bulguya rastlanmazken, birinin

lenf follikülleri hiperplazikti ve bazılarında serbest eritrositlerin bulunduğu dikkati

çekti. İkinci nekropsi günündekilerde, lenfoblast artışı genelde A. sentralis

çevresindeydi. Hiperplaziye uğrayan böyle lenf folliküllerinde follikuler sentrum

reaksiyonu gelişmişti. Benzeri görünüme üç hayvandan birinde 3. nekropsi gününde

de rastlandı. Dördüncü ve 5. nekropsi gününde kadar tüm hayvanlarda karşılaşılan

tablo oral enfeksiyonun aynı günlerinde karşılaşılan genel bulgusu olan gibi lenfoid

folliküllerdeki hiperplaziden ibaretti (Şekil 3.3.2.4). Son gündekilerde de bu bulgu

değişmedi.

Karaciğer: Yangısal reaksiyon ve dejeneratif değişiklikler oral gruptakilere

oranla bazı hayvanlarda daha şiddetliydi (Şekil 3.3.2.5.A ve B). Yine inklüzyon

cisimciklerinin dokudaki yaygınlığı da fazlaydı. Ancak bu cisimcikler daha az sayıda

hayvanda belirlendi. Bu bağlamda ilk nekropsi günündeki hayvanların birinde

Şekil 3.3.2.4. Lenfoid folliküllerde hiperplazi (yıldızlar), dördüncü nekropsi günü, x40,HE.

Page 75: PİLİÇLERDE DENEYSEL ADENOVİRUS ENFEKSİYONUNDA …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28157/TEZ.pdf · bronşitis, enfeksiyöz laringotrakeitis, salmonellozis, kamfilobakteriozis,

62

inklüzyon cisimcikleri (Şekil 3.3.2.5.A) ile karaciğerin sinüzoid ve damarlarındaki

hiperemi hafifti. Bazı portal bölgelerde fokal çoğunluğu lenfositlerden oluşan

mononüklear hücre infiltrasyonları mevcuttu. Hepatositlerde parankim ve hidropik

dejenerasyonuna ait bulgular ise iki hayvandan birinde hafif, diğerinde belirgindi.

İkinci ve 3. nekropsi günlerindeki tüm hayvanlarda rastlanan dejeneratif bulgular,

oral enfeksiyonun aynı günlerinde bildirilen bulgularla aynı nitelik ve nicelikteydi

(Şekil 3.3.2.5.B). Yalnız 3. nekropsi günündeki iki hayvanda, özellikle portal

bölgedeki mononüklear hücre infiltrasyonu oldukça belirgindi. Diğer bir hayvanda

bu tip hücre infiltrasyonu geri planda kalmakla birlikte, hücrelerde hidropik

dejenerasyon oldukça yaygındı. Ayrıca bunlardan birinin birkaç hepatositinde

intranuklear inklüzyon cisimciği de bulunuyordu. Dördüncü nekropsi gününde bir

öncekine benzer hücre infiltrasyonlarına rastlandı. (Şekil 3.3.2.5.C). İnklüzyona 5.

nekropsi günündeki üç hayvanda da rastlandı. Diğer bulgular üçüncü nekropsi

günündekilerinin ölçüsündeydi. Ancak portal bölgelerdeki yangısal hücre

infiltrasyonu hem bu grubun önceki günündekilerden ve hem de oral grubun aynı

günündekinden daha yoğun ve yaygındı. Yine son günde bu grupta rastlanan

yangısal değişiklikler de oral ve önceki günün intramuskular grubundakilerden daha

belirgin olarak her hayvanda görüldü. Özellikle bunlardan birinde, portal aralık

(Şekil 3.3.2.5.D) yanında v.sentralis çevresinde de plazma hücrelerinin yer aldığı

mononüklear hücre infiltrasyonuyla karşılaşıldı. Bunun yanında sinüzoidlerdeki

ödem de dikkat çekiciydi. Ancak dejeneratif değişiklikler geri plandaydı.

Böbrekler: İlk nekropsi günündeki üç hayvandan yalnızca birinde damarlar

hafif veya orta şiddette hiperemikti. Bazı sahalarda fokal lenfosit infiltrasyonu vardı.

Tubul epitellerinde ise oral gruptakilerde belirlenen dejeneratif değişikliğe

rastlanmadı. Tubul epitellerinde hidropik dejenerasyon 2. nekropsi günündekilerde

belirlendi. Ayrıca bu günün hayvanlarından birinde daha çarpıcı olmak üzere,

intersitisyel bölgelerde mononüklear hücre infiltrasyonu da mevcuttu. Diğer

günlerdeki hayvanlarda gözlenen yangısal ve dejeneratif morfolojik bulgularla

inklüzyon cisimcikleri genelde oral grubun aynı günündekilere benziyordu (Şekil

3.3.2.6.A ve B).

Page 76: PİLİÇLERDE DENEYSEL ADENOVİRUS ENFEKSİYONUNDA …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28157/TEZ.pdf · bronşitis, enfeksiyöz laringotrakeitis, salmonellozis, kamfilobakteriozis,

63

Şekil 3.3.2.5. Karaciğerde karşılaşılan mikroskobik bulgular A) Hepatositlerde intranuklear inklüzyon cisimciği (oklar) ve dejeneratif değişiklikler (ok başı), birinci nekropsi günü, x125, HE. B) Hepatositlerde vakuoler dejenerasyon ve mononüklear hücre infiltrasyonları (oklar), birinci nekropsi günü, x40, HE. C) Karaciğerde multifokal lenfosit infiltrasyonları (yıldızlar), dördüncü nekropsi günü, x40, HE. D) Portal bölgesinde safra kanalı çevresinde lenfositce zengin mononüklear hücre infiltrasyonu (oklar), altıncı nekropsi günü, x40, HE.

Şekil 3.3.2.6. Böbreklerde karşılaşılan mikroskobik bulgular A) İnterstisyel dokuda fokal lenfosit infiltrasyonu (yıldız), dördüncü nekropsi günü, x40, HE. B) İntertubuler interstisyel bölgede mononüklear hücre infiltrasyonu (yıldız) ve dejeneratif değişiklikler (oklar), beşinci nekropsi günü, x50, HE.

Page 77: PİLİÇLERDE DENEYSEL ADENOVİRUS ENFEKSİYONUNDA …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28157/TEZ.pdf · bronşitis, enfeksiyöz laringotrakeitis, salmonellozis, kamfilobakteriozis,

64

Bursa Fabricius: Lenf folliküllerinde hiperplaziye, birinci nekropsi gününde

yalnız bir hayvanda rastlandı. Hiperplaziye uğrayan bazı folliküllerin hem sentral ve

hem de kortikal bölgelerindeki lenfoblastlar artmıştı (Şekil 3.3.2.7.A). İkinci

nekropsi günündeki üç hayvanda ise lenfoblastlar hiperplazik folliküllerin kortikal

bölgesinde yer alıyordu. Üçüncü nekropsi gününde yine her üç hayvanın bazı

follikülleri hiperplazikti. Bunlardan ikisinde sentral; birinde ise sentral ve kortikal

bölgedeki lenfoblastlar artmıştı. Sonraki nekropsi günlerinde enfeksiyonun sonuna

kadar lenf folliküllerindeki hiperplazi oral gruptakilerle aynı morfolojik özellikleri

taşıyordu (Şekil 3.3.2.7.B).

Şekil 3.3.2.7.Bursa Fabriciusta karşılaşılan mikroskobik bulgular A) Lenfoid folliküllerde hiperplazi (oklar), birinci nekropsi günü, x100, HE. B) Bursa Fabriciustaki lenfoid foliküllerde sentrum reaksiyonu (yıldızlar), altıncı nekropsi günü, x40, HE.

Akciğerler: Orta çaplı arterlerde ve kapillar damarlarda hiperemi, kimi hava

kapillarlarında genişleme ve bronşların çevresindeki BALT’ın hiperplaziye uğraması

gibi oral grupta açıklanan morfolojik bulgular; ilk nekropsi gününden itibaren tüm

hayvanlarda görüldü (Şekil 3.3.2.8.A). Ancak, ikinci nekropsi gününde özellikle bir

hayvanda arteriollerdeki endotel hücrelerindeki dejenerasyonun olması (Şekil

3.2.8.B); 3. nekropsi günündekilerde bronşların kadeh hücrelerinin salgıyla dolması

ayırıcı bulgulardandı. Üçüncü nekropsi gününde birinde, 4. nekropsi gününde ise

ikisinde ön planda ve geri kalan birinde yangısal değişiklikler hafifti. Beşinci ve son

günlerinde de bir önceki günde karşılaşılan bulgulara paralel olarak tüm hayvanlarda

interstisyumda fokal ve diffuz lenfositce zengin mononüklear hücre infiltrasyonları

ile ikişer hayvanda BALT’ın hiperplazisi ile seyretti. Ancak son nekropsi günündeki

Page 78: PİLİÇLERDE DENEYSEL ADENOVİRUS ENFEKSİYONUNDA …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28157/TEZ.pdf · bronşitis, enfeksiyöz laringotrakeitis, salmonellozis, kamfilobakteriozis,

65

bir hayvanda bazı alanlarda fokal kanama ve pek çok hava kapillar ve bronşiyoler

epitel hücrelerin dökülmüş olmasıyla diğerlerinden farklıydı.

Şekil 3.3.2.8.Akciğerde karşılaşılan mikroskobik bulgular A) Akciğerde BALT hiperplazisi (yıldız), birinci nekropsi günü, x40, HE. B) Akciğerde arterin intima tabakasındaki endotel hücrelerinde dejenerasyon (ok) ve trombüs (yıldız), ikinci nekropsi günü,x40, HE.

Kalp: Bu gruptakilerde saptanan bulgular da yine miyokardiyumda

lokalizeydi. Damarlarda hiperemi, kas demetleri arasında hücre infiltrasyonu, fokal

kanama alanlarıyla kaslarda hyalin dejenerasyonu şeklinde özetlenebilecek

morfolojik bulgular (Şekil 3.3.2.9.A-F); nitelik yönünden oral gruptakilerle uyuşsa

da birkaç hayvan dışında, bu bulguların niceliği daha hafifti. Oral grupta tespit edilen

ve hastalığın tanısı için önemli sayılan intranüklear inklüzyon cisimcikleri de bu

gruptakilerde yine iki hayvanda gözlenmedi.

Bu çerçevede ilk nekropsi gününde iki hayvanda damarlarda hiperemi

görülürken, kas demetleri arasında bir hayvanda makrofajların da bulunduğu ve

lenfositlerin yoğun olduğu fokal mononüklear hücrelerle karşılaşıldı. Bir hayvanda

intranüklear inklüzyon cisimciği ve birkaç kas hücresinde dejeneratif değişiklikler

çarpıcıydı (Şekil 3.3.2.9.A). İkinci nekropsi günündekilerde bazı kas hücreleri

çizgilerini kaybetmiş ve sitoplazmaları yer yer kaba granüllü görünümdeydi. Üçüncü

nekropsi gününde her üç hayvanında ise fokal kanama alanları vardı. Ayrıca

bunlardan birinin miyokardiyumundaki hücreler çekirdeklerini kaybetmiş ve

sitoplazmaları homojen pembe renk almıştı. Ayrıca bu gündeki tüm hayvanlarda kas

demetleri arasında lenfosit ve makrofajlarca zengin mononüklear hücre infiltrasyonu

ve bir hayvanda yalnızca birkaç sahada intranüklear inklüzyon cisimciği görülmeye

Page 79: PİLİÇLERDE DENEYSEL ADENOVİRUS ENFEKSİYONUNDA …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28157/TEZ.pdf · bronşitis, enfeksiyöz laringotrakeitis, salmonellozis, kamfilobakteriozis,

66

ve damar endotellerinde dejeneratif değişiklikler devam etti (Şekil 3.3.2.9. B ve C).

Dördüncü ve beşinci nekropsi günlerinde ise yangısal ve dejeneratif bulgular bu

gruptaki bir önceki nekropsi gününe göre hafif, ancak oral enfeksiyon grubundakiler

gibi şiddetliydi. Makrofaj ve heterofil lökositlerin ağırlıkta olduğu aralarında az

sayıda lenfosit ve plazma hücrelerinin de yer aldığı hücre infiltrasyonları kas

demetleri arasına yayılmıştı (Şekil 3.3.2.9.D). Ayrıca bu tabloya birkaç alanda hyalin

dejenerasyonu ile subendokardiyal fokal kanama alanı da katılmıştı (Şekil 3.3.2.9.E).

Yine bazı arterlerin intimasındaki endotel hücrelerin şişkin olduğu ve bu hücrelerin

bir kısmında hidropik dejenerasyonunun şekillendiği de göze çarptı. Buna karşın son

nekropsi günündekilerde yalnız hayvanlarda fokal yangısal ve dejeneratif

değişiklikler yanında nekroz da gözlendi (Şekil 3.3.2.9.F).

Merkezi Sinir Sistemi: Oral grupta olduğu gibi, intramuskuler grupta yalnızca

ilk nekropsi gününün bir hayvanında hiperemi dışında değişiklik saptanmadı.

Tüm bu bulgulara ilişkin tablo Çizelge 3.3.2’de belirtilmiştir.

Page 80: PİLİÇLERDE DENEYSEL ADENOVİRUS ENFEKSİYONUNDA …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28157/TEZ.pdf · bronşitis, enfeksiyöz laringotrakeitis, salmonellozis, kamfilobakteriozis,

67

Şekil 3.3.2.9. Kalpte karşılaşılan mikroskobik bulgular A) Kalp kaslarında dejenerasyon (oklar) ve intranüklear inklüzyon cisimciği (ok başı), birinci nekropsi günü, x100, HE. B) Miyokartta mononüklear hücre infiltrasyonu (oklar) ve intranüklear inklüzyon cisimciği (ok başı), üçüncü nekropsi günü, x400, HE. C) Miyokarttaki bir arteriolün intimasındaki endotel hücrelerinde dejenerasyon (oklar), üçüncü nekropsi günü, x400, HE. D) Kas demetlerinin aralarında heterofil lökositler (oklar) ve makrofaj (ok başları) infiltrasyonu, dördüncü nekropsi günü, x400, HE. E) Subendokardiyal bölgeden miyokarta doğru serbest eritrositler (oklar), beşinci nekropsi günü, x50,HE. F) Miyokarttaki kas hücrelerinin aralarında lenfosit ve makrofajlardan oluşan fokal mononüklear hücre infiltrasyonu (yıldız), altıncı nekropsi günü, x40, HE.

3.3.3. Kontrol Gruptaki Mikroskobik Bulgular Önceden belirtilen grupların dışında kontrol grubundaki tüm hayvanların

enfeksiyonun bahsedilen günlerindeki tüm doku ve organları incelenmiş olup, kayda

değer histopatolojik bir bulguya rastlanmamıştır.

Page 81: PİLİÇLERDE DENEYSEL ADENOVİRUS ENFEKSİYONUNDA …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28157/TEZ.pdf · bronşitis, enfeksiyöz laringotrakeitis, salmonellozis, kamfilobakteriozis,

68

Çizelge 3.3.2. İntramuskuler Enfeksiyon Grubundaki Hayvanların Organlarında Karşılaşılan Mikroskobik Bulgular

ENFEKSİYON SONRASI NEKROPSİ GÜNLERİ VE HAYVAN SAYISI ORGANLAR

1. Nekropsi Günü I II III

2. Nekropsi Günü

I II III

3. Nekropsi Günü

I II III

4. Nekropsi Günü I II III

5. Nekropsi Günü

I II III

6. Nekropsi Günü

I II III

Toplam Lezyon

Bağırsaklar

+

++

++

++

++

++

++

++

++

++

++

++

++

++

++

++

++

++

18

Proventrikulus

++

++

++

++

++

++

++

++

++

++

++

++

++

++

++

++

++

++

18

Ventrikulus

-

+

++

++

++

++

++

++

++

++

++

++

++

++

++

++

++

++

17

Pankreas

-

İnk ++

İnk ++

-

+

+

-

-

-

-

-

-

-

++

++

-

-

-

6

Dalak

-

-

+++

++

++

++

-

-

++

++

++

++

++

++

++

++

++

++

14

Karaciğer

+

+ İnk ++

+

++

++

++

+++ İnk ++

+++

++

++

İnk +++

İnk ++

ink +++

+++

+++

++

18

Böbrekler

-

-

+

++

++

++

++

++

++

++

++

++

++

++

++

++

++

++

16

B.Fabricii

-

-

++

++

++

++

++

++

++

++

++

++

++

++

++

++

++

++

16

Akciğerler

++

++

++

++

+

++

+

+

++

++

++

+

++

++

++

++

++

+++

16

Kalp

+

+

İnk ++

İnk ++

+++

+

+++

+++

İnk

+++

++

++

++

++

+++

++

++

++

+++

18

Merkezi Sinir Sistemi

+

-

-

-

-

-

-

-

-

-

-

-

-

-

-

-

-

-

1

Lezyon yok. (-). Hafif lezyonlar (+) : Hiperemi, ödem, bezlerde salgı artışı, az sayıda, belirsiz fokal, hücre infiltrasyonu. Orta düzeyde lezyonlar (++) : Belirgin fokal veya diffuz hücre infiltrasyonu; dejenerasyon, hafif deskuamasyon, lenfoid dokuda hiperplazi, akciğerde amfizem. Şiddetli lezyonlar (+++) : Diğer yangısal ve dejeneratif bulgularla birlikte kanama, nerkroz, erozyon, ülser, hücrelerde yaygın deskuamasyon, İnk: İntranüklear inklüzyon cisimciği

Page 82: PİLİÇLERDE DENEYSEL ADENOVİRUS ENFEKSİYONUNDA …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28157/TEZ.pdf · bronşitis, enfeksiyöz laringotrakeitis, salmonellozis, kamfilobakteriozis,

69

3.4. İmmunhistokimyasal Bulgular

Oral ve intramuskuler yoldan avian adenovirus serotip-4 ile enfekte edilip

postenfeksiyon döneminde üçer günlük aralıklarla nekropsisi yapılan her hayvanın

hemen her organındaki hücrelerde fokal veya diffuz alanlar halinde viral antijen

pozitifliği saptandı. Pozitiflik en çok bağırsak bölümleri, karaciğer, b. Fabricius,

kısmen de akciğer, kalp ve dalakta yoğundu. Midelerden, özellikle ventrikulusta daha

seyrekti. Şiddet yönünden ise intramuskular gruptakilerde daha fazla idi. Hastalık

için önemli olan karaciğer ve kalpte ise iki grupta da benzer bulgularla karşılaşıldı

(Çizelge 3.4.1 ve Çizelge 3.4.2).

3.4.1. Oral Gruptaki İmmunhistokimyasal Bulgular

Bağırsaklar: Viral antijen çoğunlukla villus kriptleri, bez epitel hücreleri ile lamina

propriyadaki yangı hücrelerine dağılmıştı. Bu grupta enfeksiyonun ilk gününden

itibaren bağırsaklarda viral antijen pozitifliği kaydedildi.

İlk nekropsi gününe ait hayvanların bağırsaklarında hafif derecede saptanan

pozitif reaksiyon daha çok ince bağırsakların duodenum ve jejunum bölgelerinde

ağırlık kazanmıştı. Viral antijen yönünde pozitif hücreler, iki hayvanda multifokal

alanlar halinde kript ve bez hücrelerinin sitoplazma ve çekirdeğinde yaygın koyu

kahverenkli boyanmalar şeklindeydi. Bunlardan birinde daha yoğun olarak

propriyada bez epitelleri pozitifti. Bir hayvanda ise villus, kript epitellerinde

bulunmamakla beraber; çoğu bölgedeki bezlerin epitelindeydi. Diğerlerinde propriya

mukozada yer alan makrofaj ve lenfositler de pozitif reaksiyon veriyordu. Bir

hayvanda ise pozitiflik birkaç bez epiteliyle sınırlıydı.

Sonraki günlerdekilerde anılan bölgelerdeki antijen pozitifliği genelde hafif,

orta ve/veya şiddetli olarak devam etti. Pozitif hücreler daha çok villus yüzeyinde ve

kriptlerdeydi. İkinci nekropsi günündeki tüm hayvanların bağırsak bölümlerinde

multifokal olarak reaksiyon tespit edildi. Buna karşılık 3. nekropsi günündeki iki

Page 83: PİLİÇLERDE DENEYSEL ADENOVİRUS ENFEKSİYONUNDA …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28157/TEZ.pdf · bronşitis, enfeksiyöz laringotrakeitis, salmonellozis, kamfilobakteriozis,

70

hayvanın villus yüzeyi ve kript epitellerinde; bir hayvanda ise bu bölgedekilerle

birlikte bezlerdeki pozitif reaksiyon alanları yaygındı. Dördüncü ve beşinci nekropsi

günündeki hayvanlarında ise villus ve bez epitelleri ile propriya infiltre olan yangı

hücrelerinin yanı sıra ileumdaki lenf folikülerinde diffuz dağılımlı viral antijene

sahip olduğu gözlendi. Enfeksiyonun son gününde de tablo farklı değildi.

Proventrikulus: Mukoza ve bez epitel hücreleri ile propria mukozanın bazı

bölgelerinde bulunan makrofajlarda viral antijen pozitifliği ilk nekropsi

günündekilerde orta derecedeydi (Şekil 3.4.1.1.A). İkinci nekropsi günündekilerde

ise hafifti. Pozitiflik bazı alanlardaki villus ve bez hücrelerinin çoğunlukla

sitoplazmasında küçük, kaba, granüller halinde görülüyordu. Çekirdekte ise seyrekti.

Mukoza ve bezlerdeki bu düzeydeki pozitiflik ilk iki nekropsi gününde de orta

derecede reaksiyonlar halinde izlendi (Şekil 3.4.1.1.B). Diğer günlerde ise tablo

benzer şekildeydi (Şekil 3.4.1.1.C ve D).

Şekil 3.4.1.1.Proventrikulusta karşılaşılan immunhistokimyasal bulgular A) Bezlerin çekirdek ve sitoplazmalarında pozitif reaksiyon (oklar), birinci nekropsi günü, x100, ABC-P. B) Bez epitellerinde (ok) ve propriya mukozadaki makrofajlarda (ok başları) pozitiflik, ikinci nekropsi günü, x400, ABC-P. C) Bez epitellerinde (ok) ve propriya mukozadaki makrofajlarda (ok başları) pozitiflik, dördüncü nekropsi günü, x400, ABC-P. D) Bez epitellerinin çekirdeğinde pozitiflik (oklar), beşinci nekropsi günü, x400, ABC-P.

Page 84: PİLİÇLERDE DENEYSEL ADENOVİRUS ENFEKSİYONUNDA …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28157/TEZ.pdf · bronşitis, enfeksiyöz laringotrakeitis, salmonellozis, kamfilobakteriozis,

71

Ventrikulus: Dördüncü nekropsi günü hariç ilk 5 nekropsi gününde ikişer; son

nekropsi gününde ise tüm hayvanların mukoza katındaki epitel hücrelerinde hafif

pozitiflikle karşılaşıldı. Diğer hayvanların bu organı antijen yönünden negatifti.

Pankreas: Birinci nekropsi gününe ait bir hayvanda birkaç asinusu döşeyen

hücrelerin sitoplazmasında ve bazılarının da çekirdeğinde hafif reaksiyon fark edildi.

Böyle bez hücreleri 2. nekropsi günündekilerden birinde hafif, ikisinde orta şiddette

pozitifti. Orta derecede pozitiflik kaydedilen hayvanlarda viral antijen çekirdekten

çok sitoplazmada lokalizeydi. Ayrıca bölgedeki birkaç arteriolün endotelinde de

reaksiyon vardı. Benzeri pozitiflik 3. nekropsi gününden iki hayvanda hafif; 4. ve 5.

nekropsi günündekilerde birer hayvanda orta derecedeydi. Buna karşılık bahsedilen

son üç nekropsi gününden ikişer hayvan viral antijen yönünden negatif bulundu.

Karaciğer: Viral antijen deneysel enfeksiyon süresince her iki deneysel

enfeksiyon grubundaki tüm hayvanların karaciğerinde tespit edildi. Pozitif hücrelerin

çoğunluğunu hepatositler oluşturuyordu. Kupffer hücreleri ise ikinci sırada yer

alıyordu. Portal bölgelerdeki arter ve venlerin endotel hücreleri de kimi zaman

pozitifti.

Antijenin hücrelerdeki dağılımı hücre tipine ve aradan geçen zamana göre

değişikti. Hepatositlerdeki pozitiflik sitoplazma ve çekirdekte iken diğer hücrelerde

sitoplazmadaydı. Başlangıçtan 4. nekropsi gününe kadar incelenen hayvanlarda,

hepatositlerin çekirdek ve sitoplazmalarındaki antijen dağılımı aşağı yukarı aynı

oranda olmakla beraber bu ve sonraki günlerde pozitifliğin daha çok sitoplazmasında

yerleştiği görüldü.

Viral antijen pozitifliğinin dokudaki dağılımında da farklılık dikkati çekti. Bu

bağlamda ilk nekropsi gününde, özellikle iki hayvana ait karaciğerlerin çoğu

lopçuğunda gelişigüzel yer alan hepatositlerin sitoplazmasında granüler veya diffuz;

çekirdekte ise sadece diffuz olarak antijen pozitifliği saptandı (Şekil 3.4.1.2.A).

Diğer hayvanda aynı tablo görülmekle birlikte, pozitif hücre sayısı azdı. Ayrıca her

birinde, bir kısım Kupffer hücresinin sitoplazmasında da diffuz veya granüler şekilde

Page 85: PİLİÇLERDE DENEYSEL ADENOVİRUS ENFEKSİYONUNDA …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28157/TEZ.pdf · bronşitis, enfeksiyöz laringotrakeitis, salmonellozis, kamfilobakteriozis,

72

antijen pozitifliği vardı. Portal bölgedeki damar endotel hücreleri ile buradaki yangı

hücrelerinde viral antijenin görülme olasılığı ise daha seyrekti. İkinci nekropsi

gününde, bu tabloyla birlikte karşılaşılan pozitif hepatositler daha çok lopçukların

periferine yakındı (Şekil 3.4.1.2.B). Pozitif hepatositler 3. ve 4. nekropsi günlerinde

birer hayvanda da yine bu şekilde yerleşirken; ikişer hayvanda, hemen her lopçukta

belli bir lokalizasyon göstermeksizin dağılmıştı (Şekil 3.4.1.2.C ve D). Bu

gündekilerde Kupffer hücreleriyle portal bölgelerdeki damar endotelleri ve yangı

hücreleri de kimi alanlarda pozitifti. Beşinci ve 6. nekropsi günlerinde de yoğunluk

hepatositlerde olmak üzere tablo değişmeden devam etti (Şekil 3.4.1.2. E ve F).

Böbrekler: Viral antijen bu enfeksiyon grubuna ait hayvanların çoğunun

glomerular kapillarların endotel hücreleri ile tubul epitellerinde tespit edildi. Fakat

yaygın olmayıp birkaç bölgede lokalize olan hafif veya orta derece pozitiflik

düzeyindeydi. Buna göre, 1. nekropsi günündeki bir hayvanda hafif, diğerlerinde orta

derecede olmak üzere, böbrek tubul epitel hücrelerinin sitoplazmasında viral antijen

pozitifliği vardı. İkinci nekropsi gününde 3 hayvanda rastlanan hafif derecedeki

pozitiflik de yine tubul epitellerinin sitoplazmasında ve/veya çekirdeğindeydi. Ayrıca

bunlardan birinde, glomeruluslarda, özellikle bunların Bowman boşluğuna yakın

kısmdaki kapillar damar endotellerinde de sitoplazmik antijen pozitifliği

gözleniyordu. Üçüncü nekropsi gününde tüm hayvanlarda orta şiddetteydi. Pozitiflik

ikisinde, glomerulusların kapillar endotelleri ile tubul epitel hücrelerindeki

çekirdekten çok sitoplazmadaydı (Şekil 3.4.1.3.A). Bu grubun 4. nekropsi günündeki

hayvanlarında, bir hayvanda glomerulusların negatif görülmemesine karşılık,

diğerlerinde glomerulus ve tubul epitelleri ikisinde hafif, birinde orta derecede

pozitifti (Şekil 3.4.1.3.B). Beşinci nekropsi gününde üç hayvanda da bazı

glomerulus, tubullerde ve interstisyumdaki yangı hücrelerinde orta şiddette pozitif

hücre ile karşılaşıldı (Şekil 3.4.3.3.C). Son nekropsi günündeki her üç hayvanda

pozitif reaksiyon görüldü. Bu pozitiflik, birinin tubullerinde zayıftı. Diğer ikisinden

birinin tubul epitellerinde ve glomeruluslarında yaygın, diğerinde ise orta

düzeydeydi.

Page 86: PİLİÇLERDE DENEYSEL ADENOVİRUS ENFEKSİYONUNDA …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28157/TEZ.pdf · bronşitis, enfeksiyöz laringotrakeitis, salmonellozis, kamfilobakteriozis,

73

Şekil 3.4.1.2. Karaciğerde karşılaşılan immunhistokimyasal bulgular A) Vena sentralis çevresinde (oklar) ve lobcuklarda dağınık halde (ok başları) yer alan hepatositlerin çekirdek ve sitoplazmalarında pozitiflik, birinci nekropsi günü, x50, ABC-P. B) Hepatositlerin çekirdek ve sitoplazmalarında (oklar), v.sentralisi döşeyen endotel hücrelerinde (ok başları), ikinci nekropsi günü, x100, ABC-P. C) Hepatositler (oklar) ve yangı hücreleri (ok başları) yanı sıra portal bölgedeki yangı hücrelerinde (yıldız), üçüncü nekropsi günü, x40, ABC-P. D) Subkapsüler hepatositlerde (yıldızlar) yoğunlaşan pozitiflik, dördüncü nekropsi günü, x40, ABC-P. E) Hepatositlerin çekirdek ve sitoplazmalarında (oklar) ve Kupffer hücrelerinde (ok başları) pozitiflik, beşinci nekropsi günü, x400, ABC-P. F) Vena.sentralis çevresindeki hepatositlerin çekirdek ve sitoplazmalarında (oklar) ve yangı hücrelerinde (ok başları) pozitiflik, altıncı nekropsi günü, x40, ABC-P.

Page 87: PİLİÇLERDE DENEYSEL ADENOVİRUS ENFEKSİYONUNDA …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28157/TEZ.pdf · bronşitis, enfeksiyöz laringotrakeitis, salmonellozis, kamfilobakteriozis,

74

Dalak: Hayvanların çoğunda viral antijen pozitifliği daha çok lenf

folliküllerinin sentral veya periferindeki lenfoblast ve lenfositlerde; birkaçında ise A.

sentralisin endotel hücrelerinde ve bazen de subkapsular bölgedeki makrofajlarda

sitoplazmik olarak saptandı.

İlk nekropsi gününde bir hayvanın dalağında bir şey bulunmazken iki

hayvandan birinin bazı lenf folliküllerinin sentral ve kortikal bölgesindeki bazı

lenfositler; diğerlerinde bunlarla birlikte a.sentralisinin endotel hücreleri pozitifti.

İkinci nekropsi gününde ise hayvanlardan birinde az, diğerlerinde daha fazla

folliküldeki lenfosit ve lenfoblast pozitifti. Bunlardan birinde olmak üzere, yine

a.sentralisin endotel hücreleri de pozitifliğe sahipti (Şekil 3.4.1.4.A). Ayrıca

subkapsuler bölgedeki makrofajlar da bu şekilde reaksiyon gösteriyordu. Bu günden

sonrakilerde de tablo değişmedi. Folliküllere serpişmiş vaziyette antijen içeren

lenfositlerle karşılaşıldı (Şekil 3.4.1.4.B). Yalnız, son nekropsi günündekilerde

pozitif lenfositler daha çok follikülün orta kısımlarında yer almıştı; üçüncü nekropsi

günündeki bir hayvanda ise çoğu lenf follikülünün lenfositi pozitifti.

Şekil 3.4.1.3.Böbrekte karşılaşılan immunhistokimyasal bulgular A) Tubul epitellerinde (oklar) pozitif reaksiyon, üçüncü nekropsi günü, x500,ABC-P. B) Bowman kapsülü (oklar) ve tubul epitel hücrelerinde (ok başları) pozitif reaksiyon, dördüncü nekropsi günü, x400, ABC-P. C) Tubul epitel hücrelerinde (oklar) ve yangı hücrelerinde (ok başları), pozitif reaksiyon, beşinci nekropsi günü, x400, ABC-P.

Page 88: PİLİÇLERDE DENEYSEL ADENOVİRUS ENFEKSİYONUNDA …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28157/TEZ.pdf · bronşitis, enfeksiyöz laringotrakeitis, salmonellozis, kamfilobakteriozis,

75

Şekil 3.4.1.4. Dalakta karşılaşılan immunhistokimyasal bulgular A) Lenfoid folliküllerde yer alan lenfositler (yıldız) ve çevredeki diğer lenfositlerde pozitiflik (yıldız), ikinci nekropsi günü, x40, ABC-P. B) Lenfoid folliküllerdeki (oklar) ve çevresindeki lenfositlerde (ok başları) pozitiflik, dördüncü nekropsi günü, x100,ABC-P.

B. Fabricius: bu grup hayvanlarda organdaki viral antijen pozitifliği dalaktaki

gibi lenf folliküllerindeydi. İlk nekropsi günündeki hayvanlardan birinde hafif,

değerlerinde yaygın olmak üzere, özellikle folliküllerin ortasındaki lenfosit ve

lenfoblabtların; kimi bölgelerde ise kortikal bölgedeki lenfositlerin pozitif olduğu

görüldü (Şekil 3.4.1.5.A). İkinci ve üçüncü nekropsi günlerinde pozitiflik genelde

orta şiddette ve ilk gündekilerine benzer şekildeydi (Şekil 3.4.1.5.B). Dördüncü

gündeki hayvanlarda ise çoğu lenf follikülünün ortasındaki lenfositler pozitifti.

Ayrıca 3. ve 4. nekropsi günlerinde propria mukozadaki yangı hücreleri de pozitifti.

Sonraki günlerde pozitif hücrelerin folliküllerdeki dağılımında farklılık görülmedi ve

ilk üç nekropsi günündeki gibi hemen her hayvanda orta derecede pozitiflik

kaydedildi.

Şekil 3.4.1.5.Bursa Fabriciusta karşılaşılan immunhistokimyasal bulgular A) Bursa Fabriciusun epitelinde (ok) ve lenfoid follikülün merkezindeki lenfositlerde (yıldız) pozitiflik, birinci nekropsi günü, x40, ABC-P. B) Bursa Fabriciusta merkezde yer alan lenfositlerde pozitif reaksiyon, ikinci nekropsi günü, x50, ABC-P.

Page 89: PİLİÇLERDE DENEYSEL ADENOVİRUS ENFEKSİYONUNDA …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28157/TEZ.pdf · bronşitis, enfeksiyöz laringotrakeitis, salmonellozis, kamfilobakteriozis,

76

Akciğerler: Bu enfeksiyon grubuna ait hayvanlarda saptanan pozitiflik, yine

çoğu kez orta düzeyde görüldü (Şekil 3.4.1.6.A-C). Bu anlamda oral gruptan ilk

nekropsi gününde iki hayvan negatifti. Pozitif bulunanlarda viral antijen multifokal

olanlarda ve bazı hava kanalları yanı sıra sekonder bronşların epitellerinde,

lenfositlerde (Şekil 3.4.1.6.A) ve damar endotellerinde intrasitoplazmik olarak

bulunuyordu. İkinci nekropsi günün bir hayvanında yine negatifti. Diğer iki

hayvanda bazı alanlardaki sekonder bronşların sitoplazması yanında çekirdeği ve

silyumları pozitifti (Şekil 3.4.2.6.B). Bazı alanlarda damar endotellerinde de

pozitifliğe rastlandı. Üçüncü nekropsi günündeki hayvanların tamamı orta şiddette

viral antijen içeriyordu. Ancak öncekilerden farkı alveol epitellerinin sitoplazma ve

çekirdeğinde rastlanan antijen pozitifliği idi. Dördüncü ve 5. nekropsi günlerindeki

hayvanlarda bu bulguya bazı BALT’daki lenfositlerde ortaya çıkan pozitiflik de

eklendi. Son günde, orta düzeyde kalmak şartıyla, anılan bölgelerdeki pozitiflik

devam etti.

Kalp: Bu enfeksiyon grubunda antijen pozitifliğinde yoğunluk

miyokardiyumun kas hücrelerindeydi. Hayvandan hayvana değişmekle birlikte, viral

Şekil 3.4.1.6. Akciğerde karşılaşılan immunhistokimyasal bulgular A) Hava kanalı epitel hücrelerinde (ok) ve lenfositlerde (ok başları) pozitiflik, ikinci nekropsi günü, x125, ABC-P. B) Hava kanalı epitellerinde (oklar) ve siliyumlarda (ok başları) pozitif reaksiyon, üçüncü nekropsi günü, x100, ABC-P. C) Hava kanallarını döşeyen epitel hücrelerinde pozitiflik, beşinci nekropsi günü, x400, ABC-P.

Page 90: PİLİÇLERDE DENEYSEL ADENOVİRUS ENFEKSİYONUNDA …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28157/TEZ.pdf · bronşitis, enfeksiyöz laringotrakeitis, salmonellozis, kamfilobakteriozis,

77

antijen bu hücrelerin sitoplazmasında ve/veya çekirdeğinde bulunuyordu. Pozitifliğin

görüldüğü ikinci hücre tipi ise endokardiyumun endotel hücreleriydi. Ayrıca

epikardium ve miyokardium veya diğer bölgelerdeki damarların endotel hücreleri de

zaman zaman pozitifti. İlk nekropsi günündeki hayvanlarda antijen dağılımı hafifti ve

fokal alanlar halindeydi. İkisinde endokardiyum hücrelerinin çekirdek ve

sitoplazmasında; miyokardiumun bazı hücrelerinin sitoplazmasında; bir hayvanda ise

epikardiyum dağınık durumdaki hücrelerinin sitoplazmasında antijen pozitifliği

görüldü. İki hayvanda orta şiddette olan pozitiflik, ikinci nekropsi gününde

endokardiyum hücrelerinde sitoplazmik; miyokardiyumun kas hücrelerinde

sitoplazma ve çekirdekteydi. Üçüncü nekropsi günündekilerde pozitiflik bir çok

alanda yaygındı. Sözü edilen bölgeler yanında epikardiyumda da viral antijen

saptandı. Ayrıca bir hayvanda miyokardiyumun bazı kas hücrelerinin sitoplazması

yanında çekirdeği de pozitifti (Şekil 3.4.1.7.A). Dördüncü nekropsi gününde

miyokardiyumda ve bunlardan birinde endokardiyum hücrelerinin çekirdeğinde fazla

yaygın olmayan pozitiflik vardı. Beşinci nekropsi gününde epikard hücrelerinde de

pozitifliğe katıldı ve her üç bölgedeki hücrelerin sitoplazma ve çekirdekleri pozitifti.

Ayrıca bir hayvanda arteriol intimasındaki endotel hücrelerinde de pozitiflik göze

çarptı (Şekil 3.4.1.7.B). Son günün hayvanlarında ise antijen pozitifliği yalnız bazı

miyokard hücrelerinde dağınık alanlar halindeydi.

Şekil 3.4.1.7. Kalpte karşılaşılan immunhistokimyasal bulgular A) Miyokardiyumdaki kas hücrelerinin sitoplazmalarında (oklar) pozitif reaksiyon, üçüncü nekropsi günü, x400, ABC-P. B) Kalp kasında arteriolün intimasındaki endotel hücrelerinde (oklar) pozitiflik, beşinci nekropsi günü, x400, ABC-P.

Page 91: PİLİÇLERDE DENEYSEL ADENOVİRUS ENFEKSİYONUNDA …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28157/TEZ.pdf · bronşitis, enfeksiyöz laringotrakeitis, salmonellozis, kamfilobakteriozis,

78

Merkezi sinir sistemi: Bazı hayvanların birkaç bölgesinde hafif pozitiflikle

karşılaşıldı.

Bu grubun ilk günündeki iki hayvanda beyin ve beyinciğin bazı meningeal ve

Virchow Robin boşluklarındaki bulunan damarların endotel hücreleri; subtansiya

albadaki glia hücreleri ile beyindeki nöronlarda ve beyinciğin Purkinje hücrelerinin

pek azı pozitifti. İkinci nekropsi günündeki bir hayvanda substansiya alba ve

grizedaki glia hücreleri ile beyinciğin Purkinje hücreleri ve stratum molekülaredeki

nöronların yine bir kaçında hafif reaksiyon görüldü (Şekil 3.4.1.8.A). Üçüncü günün

bir hayvanında, beyinciğin granuler hücreleri, Purkinje hücreleri ve substansiya

albadaki glia hücreleri de aynı düzeyde pozitifti. Dördüncü nekropsi gününde iki

hayvanda meningeal damar endotelleri ve birkaç nöron yanında ventrikülleri döşeyen

bazı ependim hücreleri; beyinciğin Purkinje hücreleri ile glia hücrelerinin bir kaçında

da hafif pozitiflik vardı. Beşinci nekropsi günündeki bir hayvanda da benzeri hücre

pozitiflikleri yanında bunlardan birinde ependim hücrelerinin çekirdek ve

sitoplazmaları oldukça yaygın şekilde pozitifti. Böyle bulgular son gündekilerde de

hafif olarak gözlendi. Genel olarak hayvanların negatif olanlarının yanı sıra

pozitiflerde hafif ya da orta şiddette antijen içeriyordu (Şekil 3.4.1.8.B).

Şekil 3.4.1.8.Beyincikte karşılaşılan immunhistokimyasal bulgular A) Purkinje hücrelerinin çekirdek ve sitoplazmalarında (oklar) ile gliya hücrelerinde (ok başları) pozitiflik, ikinci nekropsi günü, x125, ABC-P. B) Purkinje hücrelerinin sitoplazmalarında (oklar) ve stratum granulare hücrelerinde (ok başı), altıncı nekropsi günü, x100, ABC-P.

Page 92: PİLİÇLERDE DENEYSEL ADENOVİRUS ENFEKSİYONUNDA …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28157/TEZ.pdf · bronşitis, enfeksiyöz laringotrakeitis, salmonellozis, kamfilobakteriozis,

79

Çizelge 3.4.1. Oral Enfeksiyon Grubundaki Hayvanların Organlarında Karşılaşılan İmmunohistokimyasal Bulguların Derecelendirilmesi

ENFEKSİYON SONRASİ NEKROPSİ GÜNLERİ VE HAYVAN SAYISI ORGANLAR

1. Nekropsi Günü I II III

2. Nekropsi Günü

I II III

3. Nekropsi Günü

I II III

4. Nekropsi Günü

I II III

5. Nekropsi Günü

I II III

6. Nekropsi Günü

I II III

Toplam

Bağırsaklar

+

++

++

++

++

++

+++

+++

+++

+++

+++

+++

+++

+++

+++

+++

+++

+++

18

Proventrikulus

++

++

++

+

+

+

++

++

++

++

++

++

++

++

++

++

++

++

18 Ventrikulus

+

+

+

-

+

+

-

+

+

-

-

-

+

-

+

+

+

+

12

Pankreas

-

-

+

++

++

+

-

+

+

-

-

+

+

-

-

+

-

-

9

Dalak

-

+

++

+

++

++

++

++

++

++

++

++

++

++

++

++

++

++

17

Karaciğer

++

+++

+++

+++

+++

+++

++

+++

+++

+++

+++

+++

+++

+++

+++

+++

+++

+++

18

Böbrekler

+

++

++

+

+

+

++

++

++

+

+

++

+

++

++

+

+++

++

18

B.Fabricii

+

+++

+++

++

++

++

++

++

++

+++

+++

+++

++

++

++

++

++

++

18

Akciğerler

+

+

++

+

++

++

++

++

++

++

++

++

++

++

++

++

++

++

18

Kalp

+

+

+

+

+

++

++

++

++

++

++

++

++

++

++

++

++

++

18

Merkezi Sinir Sistemi

-

+

+

-

-

+

-

-

+

-

++

++

-

-

++

+

+

+

10

Negatif (-): Hiçbir hücresinde viral antijen saptanamayan doku. Hafif düzeyde pozitif (+): Dokuda birkaç fokal alanın bazı hücrelerinde saptanan viral antijen pozitifliği. Orta düzeyde pozitif (++): Dokuya multifokal yayılmış alanlardaki aynı veya farklı tipteki hücrelerinde saptanan viral antijen pozitifliği. Şiddetli düzeyde pozitif (+++): Dokunun birçok bölgesine diffuz yayılmış alanlarda, aynı veya farklı tipteki çoğu hücrelerinde viral antijen pozitifliği.

Page 93: PİLİÇLERDE DENEYSEL ADENOVİRUS ENFEKSİYONUNDA …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28157/TEZ.pdf · bronşitis, enfeksiyöz laringotrakeitis, salmonellozis, kamfilobakteriozis,

3.4.2. İntramuskuler Gruptaki İmmunohistokimyasal Bulgular

Bağırsaklar: Enfeksiyonun ilk nekropsi günündekilerde pozitif reaksiyonun derecesi

hafifti. Bir hayvanın bez ve villus epitelleri hafif pozitifti. Diğer iki hayvanda ise

yalnız villusların epitel hücreleri hafif pozitifti (Şekil 3.4.2.1.A). İkinci ve 3. nekropsi

günündekilerde, özellikle ince bağırsakların bez ve villus, kriptlerinin bazı epitel

hücreleri fokal alanlar halinde pozitifti. Ayrıca bu günlere ait ikişer hayvanda,

bölgedeki bazı damarların endotel hücrelerinin de pozitif olduğu dikkati çekti.

Dördüncü, 5. ve son nekropsi günleri arasındakilerde söz konusu bölgelerdeki epitel

hücreleri ile propriadaki yangı hücrelerinin çoğunluğu pozitif reaksiyon veriyordu

(Şekil 3.4.2.1.B ve C). Bu bulgular yanında enfeksiyonun 4., 5. ve 6. nekropsi

gününe ait hayvanların ileumdaki lenf folliküllerinde de pozitifti (Şekil 3.4.2.1.C).

Proventrikulus: Oral grubun belirtilen bölgelerinde olduğu gibi viral antijen

saptandı. Bununla birlikte enfeksiyonun 1. nekropsi gününde üç hayvanda

karşılaşılan pozitiflik hafif derecede olup birkaç bölgedeki bez hücrelerinin

sitoplazma ve çekirdeğinde lokalize olmuştu. İkinci nekropsi gününde yalnız bir

Şekil3.4.2.1. Bağırsakta karşılaşılan immunhistokimyasal bulgular A) Propriya mukozadaki yangı hücrelerinde (oklar) pozitif reaksiyon, x40, ABC-P. B) İleumun propriya mukozasında lenfoid folliküllerde (oklar) pozitiflik, beşinci nekropsi günü, x40, ABC-P. C) Propriya mukozadaki yangı hücrelerinde ve lenfoid folliküllerde (yıldız) pozitiflik, altıncı nekropsi günü, x40, ABC-P.

Page 94: PİLİÇLERDE DENEYSEL ADENOVİRUS ENFEKSİYONUNDA …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28157/TEZ.pdf · bronşitis, enfeksiyöz laringotrakeitis, salmonellozis, kamfilobakteriozis,

81

hayvan hafif pozitifti. Orta şiddette pozitif olan ikisinde viral antijen lamina

epitelialisteki hücrelerinin sitoplazmasında; bezlerin ise sitoplazma ve

çekirdeklerindeydi. Bölgeye infiltre olan yangı hücreleri ile tunika muskularisteki

hücrelerde de pozitiflik kaydedildi. Sonraki günlerin hayvanlarında pozitiflik lamina

epitelyalis ve bezlerle sınırlı kaldı. Bu tablo 3., 5., 6. nekropsi günündekilerde orta; 4.

günündekilerde hafifti (Şekil 3.4.2.2). Ayrıca 3. nekropsi gündeki bir hayvanda

özellikle kript epitellerinin; 4. gündekilerde bez epiteli ve damar endotel

hücrelerinin; 5. gündekilerde ise bezlerin daha çok pozitif olduğu dikkati çekti.

Ventrikulus: Viral antijenin yerleşimi oral gruptakiler gibi birkaç hayvanda

hafif şekildeydi. Bu durumda, ilk nekropsi günün üç hayvanında virus antijeni

saptanmadı. İkinci nekropsi günde bir hayvanda lamina epitelyalisin ve bez

epitellerinin birçok hücresi (Şekil 3.4.2.3.A ve B) ile tunika muskularisteki bazı

hücrelerde; sonraki nekropsi gününde iki hayvanda, kript epitellerinin

sitoplazmasında orta derecede; 4. günde iki hayvandan birinde daha çok damar

endotelleri ile propriadaki yangı hücrelerinde, ikincisinde ise anılan diğer bölge

hücrelerinde hafif derecede (Şekil 3.4.2.3.C); 5. ve 6. nekropsi günlerde yine ikişer

hayvanın kript epitellerinin sitoplazma ve çekirdekleri ile propriadaki yangı

hücrelerinde orta derecede pozitif reaksiyon gözlendi.

Şekil 3.4.2.2. Proventrikulusta karşılaşılan immunhistokimyasal bulgular Submukozadaki bez epitellerinin çekirdek ve sitoplazmalarında (oklar) pozitif reaksiyon, beşinci nekropsi günü, x400, ABC-P.

Page 95: PİLİÇLERDE DENEYSEL ADENOVİRUS ENFEKSİYONUNDA …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28157/TEZ.pdf · bronşitis, enfeksiyöz laringotrakeitis, salmonellozis, kamfilobakteriozis,

82

Pankreas: Birinci nekropsi gününde üç hayvandan birinin pankreasında

herhangi bir bulguya rastlanmazken, iki hayvandan birinde bez asinus epitel

hücrelerinin çekirdeğinde; diğerinde aynı bölgedeki hücrelerin hem sitoplazma ve

hem de çekirdeğinde viral antijen pozitifliği saptandı. İkinci nekropsi gününde yalnız

ikisinin bazı bez asinus hücreleri pozitifti. Üçüncü nekropsi gündeki 3 hayvanın bu

bölgedeki bez asinus hücrelerinin sitoplazma ve çekirdekleri (Şekil 3.4.2.4) ile bir

hayvanda akıtıcı kanal hücrelerinin çekirdeğinde ve kanal çevresinde yer alan bazı

yangı hücrelerinde pozitif reaksiyonla karşılaşıldı. Bu enfeksiyon gününde genelde

asinus hücrelerine lokalize olan orta şiddetteki antijen pozitifliği dördüncü ve beşinci

nekropsi günlerinde de kaydedildi. Ayrıca son nekropsi günündeki bir hayvanda, 3.

nekropsi günündeki gibi akıtıcı kanal çevresindeki yangı hücreleri de pozitifti.

Şekil 3.4.2.3.Ventrikulusta karşılaşılan immunhistokimyasal bulgular A) Propriya mukozada bez epitellerinde (oklar) pozitiflik, ikinci nekropsi günü, x500,ABC-P B) Bez epitel hücrelerinde (oklar) pozitiflik, üçüncü nekropsi günü, x40, ABC-P. C) Propriya mukozadaki yangı hücrelerinin sitoplazmalarında (oklar) pozitiflik, dördüncü nekropsi günü, x400, ABC-P.

Page 96: PİLİÇLERDE DENEYSEL ADENOVİRUS ENFEKSİYONUNDA …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28157/TEZ.pdf · bronşitis, enfeksiyöz laringotrakeitis, salmonellozis, kamfilobakteriozis,

83

Dalak: Karşılaşılan pozitiflik oral gruptakileri andırıyordu. Viral antijen, lenf

folliküllerindeki lenfositlerde lokalizeydi. İlk nekropsi gününde bir hayvanda

saptanan viral antijen, folliküllerin orta kısımlarındaki lenfositlerde daha fazlaydı

(Şekil 3.4.2.5.A). Ayrıca bu hayvanda a. sentralisin endotelleri de pozitifti. İkinci

nekropsi gününde pozitiflik, yine çeşitli lenf folliküllerinin ortasına yakın

lenfositlerdeydi. Üçüncü nekropsi gününde negatif bulunan iki hayvan dışında, bir

kısım lenf folliküllerine serpilmiş lenfositlerin orta derecede pozitif olduğu

enfeksiyon süresince görüldü (Şekil 3.4.2.5.B). Enfeksiyonun son gününe kadar

diğer nekropsi günlerinde de öncekilere benzer şiddet ve yerlerde pozitifliklere

rastlandı (Şekil 3.4.2.5.C).

Şekil 3.4.2.4. Pankreasta karşılaşılan immunhistokimyasal bulgular Asiner bez epitel hücrelerinde (oklar) pozitif reaksiyon, üçüncü nekropsi günü x100, ABC-P.

Şekil 3.4.2.5. Dalakta karşılaşılan immunhistokimyasal bulgular A) Lenfoid folliküllerde ve çevresindeki lenfositlerde pozitiflik, birinci nekropsi günü, x400,ABC-P. B) Lenfoid follikülünün çevresindeki lenfositlerde (oklar), üçüncü nekropsi günü, x400, ABC-P. C) Lenfoid folliküllerin ve a.sentralis çevresindeki lenfositlerde (oklar) pozitiflik, beşinci nekropsi günü, x40, ABC-P.

Page 97: PİLİÇLERDE DENEYSEL ADENOVİRUS ENFEKSİYONUNDA …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28157/TEZ.pdf · bronşitis, enfeksiyöz laringotrakeitis, salmonellozis, kamfilobakteriozis,

84

Karaciğer: Bu enfeksiyon grubundaki hayvanların tümünde viral antijenin

dağılımı oral gruptakilere benziyordu. İlk günde nekropsileri yapılan hayvanlarda,

orta şiddetli olmak üzere, bazı lopçukların hem sentral ve hem de periferinde yer alan

hepatositlerin sitoplazma ve çekirdekleri önceden açıklandığı şekilde pozitifti.

Bunların arasında yer alan Kupffer hücrelerinin sitoplazmasında da viral antijen

pozitifliği göze çarptı (Şekil 3.4.2.6.A). İkinci nekropsi gününde pozitif hepatositler

v.sentralisle birlikte çoğunlukla lopçuğun periferinde (Şekil 3.4.2.6.B), portal

bölgeye yakındı. Kimilerinde viral antijen sitoplazmada yoğunlaşmıştı (Şekil

3.4.2.6.C). Ayrıca portal bölgelerdeki damar endotellerinde de pozitif reaksiyon

fazlaydı. Buna karşılık Kupffer hücreleriyle yangı hücrelerinde seyrekti. Sonraki

günlerin hayvanlarında rastlanan pozitiflikte de aynı derecedeydi ve yoğunluk yine

hepatositlerde idi (Şekil 3.4.2.6.D). Yalnız son günün her üç hayvanında, önceki

bulgular yanında safra kanalı epitel hücrelerinin sitoplazmasında kaydedilen viral

antijen pozitifliği, şimdiye kadar saptanmayan farklı bir bulgu olarak kaydedildi.

Şekil 3.4.2.6. Karaciğerde karşılaşılan immunhistokimyasal bulgular A) V.sentralis çevresindeki hepatositlerde (oklar) ve Kupffer hücrelerinin sitoplazmalarında (ok başları) pozitiflik, birinci nekropsi günü, x100,ABC-P. B) V.sentralis çevresindeki hepatositlerde (okları) ve lobcuktaki diğer hepatositlerde (ok başları) pozitiflik, ikinci nekropsi günü, x40, ABC-P. C) Hepatositlerin sitoplazmalarında (oklar) pozitiflik, ikinci nekropsi günü, x125, ABC-P. D) Karaciğerde hepatositlerde (oklar) pozitiflik, dördüncü nekropsi günü, x400, ABC-P.

Page 98: PİLİÇLERDE DENEYSEL ADENOVİRUS ENFEKSİYONUNDA …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28157/TEZ.pdf · bronşitis, enfeksiyöz laringotrakeitis, salmonellozis, kamfilobakteriozis,

85

Böbrekler: İlk nekropsi gününde bulunan hayvanlardan yalnız birinin bazı

tubul epitellerinin sitoplazma ve çekirdeğinde viral antijen saptandı. İkinci nekropsi

gününde bir hayvanda reaksiyon tespit edilmezken, bir diğerinde yalnız bir kısım

tubul epiteli pozitifti. Üçüncüsünde ise tubul epitelleri yine bu şekilde olmakla

beraber, glomerul kapillarlarının endotelinde pozitiflik daha fazlaydı. Üçüncü

nekropsi gününde bir hayvanın bazı glomerul ve tubul hücreleri hafif pozitif iken,

diğer ikisinin anılan bölgelerinde daha fazla hücre orta derecede pozitifti.

Enfeksiyonun 4.,5. ve 6. nekropsi günlerinde ise gerek glomerul kapillar damar

endotellerinde gerekse tubul epitellerinde orta düzeyde pozitif reaksiyonla

karşılaşıldı.

B.Fabricius: Bu grupta yine enfeksiyonun ilk nekropsi gününden itibaren her

hayvanda kaydedilen pozitiflik de oral gruptaki gibi olup bazı lenf folliküllerinin bir

kısım hücreleri viral antijen yönünden orta derecede reaksiyon veriyordu (Şekil

3.4.2.7.A ve B). Son gündekilerde pozitif lenfositler kortikal bölgelerde daha

fazlaydı.

Şekil 3.4.2.7.Bursa Fabriciusta karşılaşılan immunhistokimyasal bulgular A) Lenfoid folliküllerin merkezindeki lenfositlerde (oklar) pozitiflik, ikinci nekropsi günü, x40, ABC-P. B) Bursa Fabriciusun epitellerinde (ok başları), propriyasındaki yangı hücrelerinde (oklar) ve lenf follikülünde (yıldız) pozitif reaksiyon, beşinci nekropsi günü, x100, ABC-P.

Akciğerler: Viral antijence pozitiflik nekropsileri yapılan ilk günkü

hayvanlarda sekonder bronş epitellerinin birkaçının sitoplazmasında görülürken; 2.

nekropsi günündeki, bir hayvanda daha belirgin olmak üzere, alveol epitel

hücrelerinin sitoplazmasında da orta şiddetteydi. Üçüncü nekropsi günündekilerde de

benzeri görünümle karşılaşıldı. Dördüncü nekropsi gününün hayvanlarında pozitif

Page 99: PİLİÇLERDE DENEYSEL ADENOVİRUS ENFEKSİYONUNDA …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28157/TEZ.pdf · bronşitis, enfeksiyöz laringotrakeitis, salmonellozis, kamfilobakteriozis,

86

hücreler daha yaygındı ve çoğu bronş ve alveoller epitellerine yayılmıştı. Beşinci ve

altıncı nekropsi günlerde de anılan hücreler ile peribronşiyal lenfoid doku hücreleri

genelde pozitifti (Şekil 3.4.2.8.A ve B).

Şekil 3.4.2.8. Akciğerde karşılaşılan immunhistokimyasal bulgular A) Sekonder bronş epitel hücrelerinde (oklar), siliyumlarda (ok başları) ve lenfositlerde (yıldız) pozitiflik, beşinci nekropsi günü, x400, ABC-P. B) Sekonder bronş epitelleri (ok başları) , hava kapillarları (oklar) ve lenfositlerde (yıldız) pozitif reaksiyon, altıncı nekropsi günü, x40, ABC-P.

Kalp: Bu enfeksiyon grubundakilerde antijen pozitifliğinin daha çok

miyokardiyum hücrelerinde lokalize olduğu görüldü. İlk nekropsi gününde bir

hayvanda yer yer; diğer ikisinde ise daha fazla miyokardiyum hücre sitoplazmaları

pozitifti (Şekil 3.4.2.9.A). İkinci nekropsi gününde iki hayvanda endokarttaki endotel

hücreleri ve miyokarttaki kas hücreleri aynı şekilde pozitif reaksiyona sahipti. Bir

hayvanda ise bunlara ilâveten miyokardiumdaki orta çaplı damar endotelleri ile

epikardiyum hücrelerinin sitoplazması da orta şiddette pozitifti. Enfeksiyonun 3., 5.

ve 6., nekropsi günlerindeki her hayvanda pozitiflik orta şiddette olmak üzere

miyokard hücrelerindeydi (Şekil 3.4.2.9.B). Ancak 4. nekropsi günündekilerde daha

yaygındı. Kas hücrelerinin sitoplazma ve çekirdekleri yanı sıra epikardium ve

endokardiyumun hücrelerinin sitoplazmasında da pozitiflik kaydedildi (Şekil

3.4.2.9.C).

Merkezi sinir sistemi: Birinci nekropsi günündeki bir hayvanın beynindeki

nöronlarda, diğerlerinde beyincikte Purkinje hücrelerinde orta şiddette reaksiyona

rastlandı (Şekil 3.4.2.10). Bulgular 2. nekropsi günündekilerde orta şiddetli; 3. ve 4.

gündekilerde hafifti. Beşinci ve son günlerde beyin nöronlarında, beyincikdeki damar

Page 100: PİLİÇLERDE DENEYSEL ADENOVİRUS ENFEKSİYONUNDA …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28157/TEZ.pdf · bronşitis, enfeksiyöz laringotrakeitis, salmonellozis, kamfilobakteriozis,

87

endotellerinde, Purkinje hücreleri ile diğer nöronlarında hafif şiddette pozitiflikle

karşılaşıldı.

3.4.3. Kontrol Gruptaki İmmunohistokimyasal Bulgular

Yukarıda bahsedilen bu iki grubun dışında son grup olan kontrol grubundaki

hayvanların söz konusu nekropsi günlerindeki doku ve organları yine belirtilen

yöntemle değerlendirilmiş ancak dikkat çekici bir pozitifliğe rastlanmamıştır.

Şekil 3.4.2.9. Kalpte karşılaşılan immunhistokimyasal bulgular A) Kas ücrelerinin sitoplazmalarında daha belirgin olmak üzere pozitif reaksiyon (oklar), birinci nekropsi günü,x400,ABC-P. B) Kas hücrelerinin sitoplazmalarında yoğunlaşan (oklar) pozitiflik, üçüncü nekropsi günü, x100,ABC-P. C)Epikardiyumdaki hücrelerin sitoplazamalarında (oklar) pozitiflik, dördüncü nekropsi günü,x400,ABC-P.

Şekil 3.4.2.10 Beyincikte Purkinje hücrelerinin sitoplazmalarında pozitiflik (oklar), x400, ABC-P.

Page 101: PİLİÇLERDE DENEYSEL ADENOVİRUS ENFEKSİYONUNDA …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28157/TEZ.pdf · bronşitis, enfeksiyöz laringotrakeitis, salmonellozis, kamfilobakteriozis,

Çizelge 3.4.2. İntramuskuler Enfeksiyon Grubundaki Hayvanların Organlarında Karşılaşılan İmmunohistokimyasal Bulguların Derecelendirilmesi

ENFEKSİYON SONRASİ NEKROPSİ GÜNLERİ VE HAYVAN SAYISI ORGANLAR

1. Nekropsi Günü I II III

2. Nekropsi Günü

I II III

3. Nekropsi Günü

I II III

4. Nekropsi Günü

I II III

5. Nekropsi Günü

I II III

6. Nekropsi Günü

I II III

Toplam

Bağırsaklar

+

+

+

+

+

+

+

+

+

++

++

++

++

++

++

++

++

++

18

Proventrikulus

+

+

+

+

+

++

++

++

++

+

+

+

++

++

++

++

++

++

18

Ventrikulus

-

-

-

-

+

++

-

++

++

-

+

+

-

++

++

-

++

++

10

Pankreas

-

+

+

-

-

+

+

+

+

++

++

++

++

++

++

++

++

++

16

Dalak

-

-

++

++

++

++

-

++

-

++

++

++

++

++

++

++

++

++

14

Karaciğer

++

++

++

++

++

++

++

+++

+++

+++

+++

+++

+++

+++

+++

+++

+++

+++

18

Böbrekler

-

-

+

-

+

++

+

++

++

++

++

++

++

++

++

++

++

++

15

B.Fabricii

++

++

++

++

++

++

++

++

++

++

++

++

++

++

++

++

++

++

18

Akciğerler

++

++

++

++

++

++

++

++

++

+++

+++

+++

+++

+++

+++

+++

+++

+++

18

Kalp

+

++

++

++

++

++

++

++

++

+++

+++

+++

++

++

++

++

++

++

18

Merkezi Sinir Sistemi

-

++

++

++

++

++

+

+

+

+

+

+

+

+

+

+

+

+

18

Negatif (-): Hiçbir hücresinde viral antijen saptanamayan doku. Hafif düzeyde pozitif (+): Dokuda birkaç fokal alanın bazı hücrelerinde saptanan viral antijen pozitifliği. Orta düzeyde pozitif (++): Dokuya multifokal yayılmış alanlardaki aynı veya farklı tipteki hücrelerinde saptanan viral antijen pozitifliği. Şiddetli düzeyde pozitif (+++): Dokunun birçok bölgesine diffuz yayılmış alanlarda, aynı veya farklı tipteki çoğu hücrelerinde viral antijen pozitifliği.

Page 102: PİLİÇLERDE DENEYSEL ADENOVİRUS ENFEKSİYONUNDA …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28157/TEZ.pdf · bronşitis, enfeksiyöz laringotrakeitis, salmonellozis, kamfilobakteriozis,

89

3.5. İn-Situ Polimeraz Zincir Reaksiyonu Bulguları

Enfeksiyon süresince her iki grupta hastalığın en tanıtıcı bulgularının yer aldığı

karaciğer ve kalpteki viral hekzonlara ait pozitif reaksiyonlar oral grupta ikinci ve

intramuskuler grupta da üçüncü nekropsi günden itibaren daha yoğunlaşmıştı.

Kontrol grubunda ise reaksiyon hem karaciğer hem de kalpte negatifti. Diğer iki

gruptaki hayvanlarda pozitifliklerin ağırlıklı olarak görüldüğü yerler; karaciğerde

vena sentralis çevresindeki hepatositler ile Kupffer hücrelerinin çekirdek ve

sitoplazmalarındaydı. Ancak kalpteki pozitiflik karaciğerdeki kadar yoğun değildi.

Her iki grupta da söz konusu reaksiyonlar miyokarttaki kas hücrelerinin

sitoplazmalarında dikkati çekti.

3.5.1. Oral Grupta Karaciğer ve Kalpte Rastlanan İS-PZR Bulguları

Karaciğer: Viral hekzonların dağılımı çoğunlukla hepatositlerin sitoplazma ve

çekirdeklerinde olmakla birlikte zaman ilerledikçe değişiklikler gösterdi. Buna göre

ilk nekropsi gününde iki, ikinci nekropsi gününde de tüm hayvanlarda ağırlıklı olarak

lobcukların merkezindeydi. Özellikle vena sentralis çevresindeki hepatositlerin

çekirdek ve sitoplazmalarında daha çok granüler şekilde pozitifti (Şekil 3.5.1.A).

Ancak ilk nekropsi gününde bir hayvan ile ikinci nekropsi gününde birkaç Kupffer

hücresinin sitoplazmalarındaki granüler tarzdaki pozitif sahalar yanı sıra daha seyrek

olarak portal bölgedeki damar endotel hücreleri ve buradaki yangı hücrelerindeydi.

Anılan bulgular üçüncü günde de tüm hayvanlarda lobcuğun periferine doğru

yayılmıştı. Dördüncü nekropsi gününden son nekropsi gününe kadar yoğunluk tüm

hayvanlarda lobcukta belirgin bir yerleşim göstermeden ancak hepatosit ve Kupffer

hücreleri ön planda olmak üzere aynı tablodaydı (Şekil 3.5.1.B).

Kalp: Enfeksiyon başından sonuna kadar birçok olguda rastlanan pozitiflik

miyokardiyumdaki kas hücrelerinin sitoplazmasında ve/veya çekirdeğinde.

bulunuyordu. Bir diğer pozitiflik de epikardium ve damarların endotel

hücrelerindeydi. Buna göre ilk nekropsi gününde iki hayvanda reaksiyon hafif ve

fokal olarak kimi miyokardium hücrelerinin sitoplazmasındaydı. İkinci nekropsi

gününde bir hayvanda miyokarttaki kas hücrelerinin sitoplazmaları yanı sıra

Page 103: PİLİÇLERDE DENEYSEL ADENOVİRUS ENFEKSİYONUNDA …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28157/TEZ.pdf · bronşitis, enfeksiyöz laringotrakeitis, salmonellozis, kamfilobakteriozis,

90

çekirdekte de pozitif reaksiyon dikkati çekti (Şekil 3.5.1.C). Üçüncü nekropsi

günündeki hemen tüm hayvanlarda sözü edilen pozitiflik miyokartta bir çok alanda

ve epikardiyumda da saptandı. Dört, 5. ve 6. nekropsi günlerinde epikarttaki

hücrelerin çekirdek ve sitoplazmaları da bu pozitifliğe katıldı (Şekil 3.5.1.D). Önceki

günlerde tüm hayvanlarda miyokarttaki birçok alanda kas hücrelerindeki pozitif

reaksiyon yanı sıra 5. günde birer hayvanda arteriol intimasındaki endotel hücreleri

de pozitif reaksiyon veriyordu.

Şekil 3.5.1. Oral grup hayvanlarının karaciğer (A-B) ve kalplerinde (C-D) in-situ PZR ile elde edilen bulgular. A) Vena sentralis ve çevresindeki hepatositlerin çekirdeklerinde (oklar) pozitiflik, ikinci nekropsi günü, x100, İS-PZR. B) Vena sentralis çevresindeki bir hepatositin çekirdek ve sitoplazmasında (ok) ile Kupffer hücrelerinin sitoplazmalarında (ok başları) pozitiflik, beşinci nekropsi günü, x400, İS-PZR. C) Kalp kaslarının çekirdeklerinde (oklar) granüler tarzda pozitiflik, ikinci nekropsi günü, x100, İS-PZR. D) Kalp kas hücrelerinde granüler (oklar) ve diffuz olarak pozitif reaksiyon, dördüncü nekropsi günü, x400, İS-PZR.

3.5.2. İntramuskuler Grupta Karaciğer ve Kalpte Rastlanan İS-PZR Bulguları

Karaciğer: Tüm hayvanlarda elde edilen pozitif reaksiyonun dağılımı oral

gruptakilere paralellik gösteriyordu. İlk günde nekropsileri yapılan hayvanlarda, bir

hayvanda hafif diğerlerinde daha belirgin olarak lopçukların sentralindeki

hepatositlerin sitoplazma ve çekirdekleri ile bunların arasında kalan bazı Kupffer

hücrelerinin sitoplazmasında granüler tarzda pozitiflik dikkati çekti (Şekil 3.5.2.A).

İkinci nekropsi gününde de pozitif hepatositler v.sentralisin çevresinde bulunmakla

beraber bir hayvanda da lopçuğun periferinde ve portal bölgeye yakın bir yerleşim

gösteriyordu. Bunun dışında bir hayvan da birkaç sahada damar endotellerinde de

Page 104: PİLİÇLERDE DENEYSEL ADENOVİRUS ENFEKSİYONUNDA …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28157/TEZ.pdf · bronşitis, enfeksiyöz laringotrakeitis, salmonellozis, kamfilobakteriozis,

91

pozitif reaksiyon fazlaydı. Üçüncü, 4. ve son nekropsi günlerindeki pozitifliklerin

dağılımı genelde aynı olmakla birlikte, 4. günde bir hayvanda portal bölgedeki birkaç

yangı hücresinde ve 5. günde önceki günlerdeki bulgular yanında bir hayvanda

birkaç safra kanalı epitel hücresinin sitoplazmasında granüler şekilde pozitif

reaksiyonlar kaydedildi (Şekil 3.5.2.B).

Kalp: Reaksiyonlar önceki gruptan farklı olarak ağırlıklı olarak

miyokardiumdaki kas hücrelerinde gözlendi. İlk nekropsi gününde iki hayvanda

belirgin olmak üzere miyokardiyum hücre sitoplazmaları diffuz şekilde pozitifti.

İkinci nekropsi gününde ise bir hayvanda orta çaplı damar endotelleri ile bunların

hemen çevresindeki kas hücrelerinde çarpıcıydı ve diğer ikisi yine kas hücrelerinde

yerleşim gösteriyordu (Şekil 3.5.2.C). Üçüncü nekropsi gününde kas hücrelerinin

sitoplazmaları yanında çekirdekleri de pozitifti. Enfeksiyon sonuna kadar diğer

nekropsi günlerinde her hayvanda pozitiflik daha yaygın olmak üzere kas

hücrelerinin sitoplazma ve çekirdeklerindeydi. Dördüncü ve 5. nekropsi günlerindeki

hayvanlarda ise önceki bulgulara ilaveten epikardium ve endokardiyumun

hücrelerinin sitoplazmasında da pozitiflikle karşılaşıldı (Şekil 3.5.2.D).

Şekil 3.5.2. İntramuskuler grup hayvanlarının karaciğer (A-B) ve kalplerinde (C-D) in-situ PZR ile elde edilen bulgular. A) Vena sentralis çevresindeki hepatositlerin sitoplazmalarında granüler şekilde pozitiflik (oklar), ikinci nekropsi günü,x100, İS-PZR. B) Kupffer hücrelerinin sitoplazmalarında diffuz şekilde pozitiflik (oklar), üçüncü nekropsi günü, x400, İS-PZR. C) Kalp kaslarının çekirdeklerinde pozitiflik (oklar), ikinci nekropsi günü, x400, İS-PZR. D) Kalp kaslarında pozitiflik (oklar), ikinci nekropsi günü, x100, İS-PZR.

Page 105: PİLİÇLERDE DENEYSEL ADENOVİRUS ENFEKSİYONUNDA …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28157/TEZ.pdf · bronşitis, enfeksiyöz laringotrakeitis, salmonellozis, kamfilobakteriozis,

92

4. TARTIŞMA Tavuklarda, avian adenovirus grup I içinde yer alan serotiplerce oluşturulan

hastalıklar genel itibarıyla İCH, HPS veya her ikisinin birlikte geliştiği kompleks

bulgularla seyreder. Bazen bu tabloya nekrotik pankreatitis ve ventrikulus erozyonu

sendromunun katıldığı; akciğer, b. Fabricius, dalak, timus, dalak, bağırsak, böbrek ve

diğer organ bulgularının eklendiği kaydedilmiştir (Ahmed ve ark.,1989; Abdul-Aziz

ve Al-Attar,1991; Roy ve ark.,1999; Abdul-Aziz ve Hasan,1995; Chandra ve

ark.,1999; Mc Ferran1997; Abe ve ark.,1998; Nakamura ve ark.,1999 Chandra ve

ark.,2000; Balamurgan ve ark.,2000; Balamurgan ve Kataria,2004; Alvarado ve ark.,

2007; Ojkic ve ark.,2008). Olaydan olaya değişen böyle bulgular etkenin değişik

serotiplerine bağlanmıştır (McFerran 1997). Klasik İCH’nin daha çok avian

adenovirus grup I içinde yer alan serotip 4, 5 ve 8 (Mc Ferran,1997); HPS’in ise

serotip 4 tarafından oluşturulduğu belirtilmiştir (Mazaheri ve ark., 1998; Nakamura

ve ark., 1999; Toro ve ark., 1999).

Çeşitli deneysel çalışmalarda, inoküle edilen virus aynı serotipten olsa da

hastalığın farklı klinik ve patolojik bulgularla ortaya çıktığı; deneysel çalışmalarda

elde edilen sonuçların her zaman doğal enfeksiyonlardaki ile örtüşmediği

görülmüştür (Cook, 1974; Hoffmann ve ark.,1975; Dhillon ve Winterfield, 1984;

Barr ve Scott, 1988; Mc Ferran, 1997).

Ayrıca oral virus inokulasyonunun paranteral inokülasyona göre doğal

bulaşmaya daha yakın bulunmuştur (Saifuddin ve Wilks 1990). Deneysel

enfeksiyonlarda ise çoğu kez SPF 1-10 günlük civcivlerin tercih edilmesine karşılık

hastalığın 3-12 haftalık broilerlerin bulunduğu kümeslerde yoğunlaşmıştır (Bickford,

1972; Gallina ve ark., 1973; McFerran ve ark.,1976). İCH ve HPS’ye ilişkin

olgularda primer patojen olarak sıklıkla serotip 4’ten söz edildiği (McFerran ve ark.,

1990; McFerran 1997; Mazaheri ve ark., 1998; Toro ve ark.,1999) dikkati çekmiştir.

Bu veriler göz önüne alınarak çalışmada, broiler yetiştiriciliğinde tercih edilen, Ross

308 hattına ait SPF olmayan ve herhangi bir immunsupresif etkiye maruz kalmamış,

sağlıklı görülen, 4 haftalık piliçler avian adenovirus serotip 4 ile oral ve

Page 106: PİLİÇLERDE DENEYSEL ADENOVİRUS ENFEKSİYONUNDA …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28157/TEZ.pdf · bronşitis, enfeksiyöz laringotrakeitis, salmonellozis, kamfilobakteriozis,

93

intramuskuler yollardan enfekte edilerek inokulasyon sonrası karşılaşılan klinik,

patomorfolojik bulgular ile virus antijeninin dokularda dağılımına ilişkin

immunohistokimyasal bulgular incelenmiştir. Ayrıca moleküler patolojik

yöntemlerden biri olan ve önemi gün geçtikçe artan in situ PZR yönteminin tavuk

adenoviruslarının dokudaki tespitinde uygulamaya sokulmadığı dikkate alınarak

enfekte hayvanların karaciğer ve kalp dokusu örneklerinde virusun varlığı bu

yöntemle araştırılmış elde edilen sonuçlara göre yöntemin hastalığın tanısında

uygulanabilirliği ve güvenirliği diğer moleküler biyolojik kaynak bilgileri ve

immunohistokimyasal bulgular eşliğinde değerlendirilmiştir.

Tavuklarda avian adenovirus enfeksiyonuna ilişkin doğal olaylarda hastalığın

akut klinik bulgularının genelde 6-15 gün arasında belirginleştiğine (Akhtar, 1995;

Voss ve ark.,1996); deneysel enfeksiyonlarda bulguların 48-72. saatten başlayarak 7

gün kadar devam ettiğine (Aliev ve ark., 1997) değinilmiştir. Roy ve ark., (2004);

HPS epidemisinde hastaların karaciğerlerinden saflaştırdıkları FAdV-4 virusunu iki

farklı gruba subkutan yolla enfekte ettiklerinde inkubasyon süresini 2-7 gün olarak

kaydetmişlerdir. Diğer araştırmalarda da virusun verilişini takip eden 2-5 gün

içinde tipik bulguların ve ani ölümlerin geliştiğinden söz edilmiştir. (Anjum, 1990;

Afzal ve ark., 1991; Gowda ve Satyanarayana 1994; Akhtar, 1995). Bu çalışmada

ise genel olarak ele alındığında oral ve intramuskuler enfeksiyon gruplarında

hastalığın akut klinik bulgularının şiddetli seyretmediği; inkubasyon periyodunun da

kaynaklarla yeteri kadar örtüşmediği görüldü. Bu durum SPF olmayan hayvanlar

üzerinde çalışılması ve virus inokulumunun yumurtadan hazırlanmış olması

nedeniyle enfeksiyöz gücünün zayıf olmasına yoruldu. Bununla birlikte klinik

bulgularda hafif olsa da enfeksiyon yoluna göre kısmen farklılık gösterdiği dikkati

çekti. Yem ve su içmede isteksizlik, halsizlik gibi başka hastalıklarda da

görülebilebilen genel durum bozulmasına ilişkin sıradan klinik bulgular,

intramuskuler enfeksiyon grubunda inokülasyonu izleyen ilk iki gün içinde 7

hayvanda gelişirken oral enfeksiyon grubunda böyle bulgular esas olarak 6. ve 7.

günlerde yoğundu. Buna karşılık oral grupta birinci günden itibaren görülmeye

başlayıp sonraki günlerde de devam ederken intramuskuler gruptakilerde 8. günde

rastlandı. Yine hayvanlardaki yüzeysel solunum, oral gruptakilerde enfeksiyonun 5.

Page 107: PİLİÇLERDE DENEYSEL ADENOVİRUS ENFEKSİYONUNDA …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28157/TEZ.pdf · bronşitis, enfeksiyöz laringotrakeitis, salmonellozis, kamfilobakteriozis,

94

gününde saptanırken intramuskuler gruptakilerde 4. günden başlayıp 9.-10. günlere

kadar sürdü. Hayvanların göz konjunktiva ve sklerasında kızarıklık her iki grupta 7.

günden itibaren fark edildi; ancak oral grupta 10., intramuskuler grupta 12. günden

sonra izlenmedi. Böyle farklılıklar serotipi aynı olsa da hastalığın görünümünün

olaydan olaya değişebileceğini vurgulayan kaynakları destekler nitelikteydi (Cook,

1974; Hoffmann ve ark., 1975; Dhillon ve Winterfield , 1984; Barr ve Scott, 1988;

Mc Ferran 1997).

İnklüzyon cisimcikli hepatitisin 3-7 haftalık piliçlerde bazen %80’e varan

mortaliteyle kendini gösterdiği ve hastalık tablosunun 2-3 hafta sürdüğü

kaydedilmiştir (Khawaja ve ark.,1988; Kumar ve ark., 1997; McFerran, 1997; Gomis

ve ark., 2006). Hidroperikardium sendromuna karşı yumurtacı tavukların ve

anaçların dayanıklılığından söz edilmiş; 3-5 haftalıklarda ani ölümlerin ortaya

çıktığına ve bir kısım olgularda ölüm oranının % 75’e vardığına değinilmiştir

(Cheema ve ark., 1989; Abdul-Aziz ve ark., 1991; Gowda ve ark., 1994; Cowen ve

ark., 1996; Voss ve ark., 1996; McFerran ve ark., 2003). Özellikle salgınlara ilişkin

mortalite oranları değerlendirildiğinde Pakistan’da % 60-70, Irak’ta % 10-30,

Hindistan’da % 10-60 olmasına karşılık Kore’de %1,3-11,1 oranında kaldığı

kaydedilmiştir (Abe ve ark., 1998; Kim ve ark., 2008). Benzeri farklılıklara deneysel

araştırmalarda da karşılaşılmıştır. Örneğin, doğal olaylardan elde edilen serotip 8’e

ilişkin iki farklı saha izolatı SPF günlük civcivlere oronazal inoküle edildiğinde;

bunlardan bir grupta mortalitenin %3, diğerinde ise aynı serotip olmasına rağmen

%30’a vardığı görülmüştür (Cook, 1983) Çeşitli serotiplerle yapılan çalışmalarda bir

serotipin çeşitli suşlarının daima aynı sonucu vermediği diğer araştırıcılar tarafından

da kabul edilmiştir (Dhillon ve Winterfield 1984; Erny ve ark., 1991). İCH

bulgularının ön planda olduğu adenovirus grup 1 serotiplerinin 3 günlük ve daha

ileri yaşlardaki SPF civcivlerde ölüm oluşturmayacağı kaydedilmesine rağmen

(Nakamura ve ark., 2000) bunun aksi de görülmüştür (Mazaheri ve ark., 1998).

Bu veriler ışığında, 4 haftalıkken enfekte edilen hayvanlarda ölüm

görülmemesi ve hastalığın akut seyrinin hafif geçmesinin bir nedeni, denemenin SPF

hayvanlar üzerinde yürütülmemesine ve hayvanların yaşlarından kaynaklanan

Page 108: PİLİÇLERDE DENEYSEL ADENOVİRUS ENFEKSİYONUNDA …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28157/TEZ.pdf · bronşitis, enfeksiyöz laringotrakeitis, salmonellozis, kamfilobakteriozis,

95

dirence bağlanmıştır. Enfeksiyonda kullanılan adenovirus serotip 4 inokülumunun

yumurtadan hazırlanmış olması da bu tablodan sorumlu bir başka neden olarak

görülmüştür. Ancak Cowen (1988), serotip 4 suşlarının tavuk embriyosunda %9 gibi

düşük mortaliteye sahip olmasına karşılık patolojik bulgu geliştirdiğinden söz

etmiştir. Ayrıca HPS’ye sebep olan suşların embriyo üzerinde %100 öldürücü etkisi

olsa bile SPF civcivlerde farklı patojeniteye sahip olduğuna; bulguların

şekillenmesinde enfeksiyon yolu ve dozunun da önemli faktörlerden olduğuna

dikkat çekilmiştir (Mazaheri ve ark., 1998). Nitekim Cook (1983), bir günlük

civcivlerde serotip 2 ile gerçekleştirdiği deneysel enfeksiyonda, hastalığın doğal

bulaşmasına uygun düşen oral enfeksiyonda hayvanların % 5’inde ölüm kaydederken

intraperitoneal enfeksiyonda bu oranın % 65’e yükseldiğini görmüştür. Yine bu

araştırmada günlük civcivlerin serotip 8’e ait TR59 ve H6 izolatlarıyla yapılan

oronazal enfeksiyonunda % 3, aynı serotipin aynı yoldan HV7 izolatıyla yapılan

enfeksiyonunda %30 ölümle karşılaşılmıştır. Serotip 8’in 2 günlük civcivlere oral ve

intraperitoneal verildiği bir başka araştırmada, oral yoldan verilenlerde %30;

intraperitoneal verilenlerde %45 ölüm tespit edilmiştir (Saifuddin ve Wilks 1990).

Hasta hayvanlardan izole edilen serotip 6 ve 8, üç haftalıklarda akut İCH bulgularına

ve % 30’a varan ölüme neden olmuştur. Halbuki sahadan izole edilen serotip 4 ve

8’in 2 günlük civcivlere oral yoldan verildiğinde serotip 4’ün % 45; serotip 8’in %5

oranında hastalık ve ölüme neden olduğuna işaret edilmiştir (Erny ve ark., 1991).

Bu verilere göre hastalığın şekillenmesi, seyrinin hafif veya şiddetli olması, buna

paralel de ölümlerin artıp azalması: hayvanın SPF veya sıradan olması, etçi ve

yumurtacı olması ile yaşı; virusun serotipi, suşu, vücuda giriş veya inokülasyon

yolu (Cook, 1974; Dhillon ve Wınterfıeld, 1984; Barr ve Scott, 1988; McFerran

1991) yanında virulansı ve genotipinin önemli olduğu (Erny, 1991) üzerinde karar

kılınmıştır. Ancak, serotip 2’nin özellikleri üzerinde yapılan deneysel araştırmada,

intraperitoneal verildiğinde % 68, oral verildiğinde % 5 civciv ölümüne neden

olmasına rağmen bir kısım doğal olgularda İCH bulgularını oluşturmadığı görülmüş

(Cook, 1974); benzeri sonuçlar serotip 1-5, ve 8 ile yapılan çalışmalarda da

saptanmıştır (McCracken, 1976). Hidroperikardiyum Sendromu’ndan sorumlu K31

suşunun 3 haftalık civcivlere okulo-oral ve yüksek dozda intramuskular verilmesi

halinde klinik bulguların şekillenmemesi ve ölüm görülmemesine karşılık

Page 109: PİLİÇLERDE DENEYSEL ADENOVİRUS ENFEKSİYONUNDA …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28157/TEZ.pdf · bronşitis, enfeksiyöz laringotrakeitis, salmonellozis, kamfilobakteriozis,

96

makroskobik ve histopatolojik bulguların şekillendiğinin bildirilmesinde böyle

sonuçların bir diğer kanıtı olmuştur (Mazaheri ve ark.,1998). Bu çalışmada serotip-4

verilen 4 haftalık civcivlerde intramuskuler ve oral inokülasyon gruplarında

ölümlerin görülmemesi; klinik bulguların da her iki inokülasyon grubunda hafif

seyretmesi ve birbirinden çok farklı olmaması; avian adenovirus grup 1 serotipleriyle

oluşan deneysel veya primer doğal enfeksiyonların çoğu kez birbiriyle aynı paydada

birleşen klinik bulgularla ortaya çıkmayacağı kanısını uyandırmıştır. Deneysel

enfeksiyonlarda hastalığın kısa sürmesine karşılık (Anjum, 1990; Afzal ve ark.,

1991; Gowda ve Satyanarayana 1994; Akhtar, 1995; Aliev ve ark.,1997).

Çalışmadaki hayvanlarda deneme sonuna kadar klinik ve patolojik bulguların tespit

edilmesi ise hastalığın doğal enfeksiyonlardaki tablosunu (Akhtar, 1995; Voss ve

ark., 1996) hatırlatan nitelikteydi.

Çalışmada, klinik bulgular çarpıcı olmamasına karşılık patomorfolojik

bulguların deneysel bulgulara (Anjum ve ark., 1989; Cheema ve ark., 1989; Gowda

ve ark., 1994; Abdul-Aziz ve ark., 1995; Asrani ve ark.,1997; Kumar ve ark., 1997)

daha yakın olduğu, özellikle histopatolojik düzeydekilerin hastalığı açıklar yönde

geliştiği görülmüştür. Bu bağlamda makroskobik incelemede karaciğerde şişkinlik,

hiperemi ve hafif derecede kanamalar oral enfeksiyon grubundaki hayvanlarda

inokülasyonun 3. günü olan ilk nekropsi gününden itibaren gözlendi. Hiperemi ve

soluk alanlardan dolayı organın yüzeyi ilk nekropsi günündekilerde alacalıydı. Son

nekropsi günündekilerde tablo daha belirgindi. Hiperemi ve kanamaya intramuskuler

enfeksiyon grubundakilerde de rastlandı. Postenfeksiyonun 15. günü olan 5. nekropsi

günündeki hayvanlarda, oral gruptan farklı olarak safra kesesi dolgundu.

Histopatolojik incelemede oral gruptakilerde farklı nicelikte yangısal ve

dejeneratif değişikliklere rastlandı. Portal bölgelerdeki damarlar hiperemi ve

sinüzoidlerde değişik miktarda eritrosit vardı. Hayvandan hayvana, günden güne

değişmekle birlikte bu bölgelerde lenfosit ağırlıklı mononüklear hücre infiltrasyonu

da bulunuyordu. Hücre infiltrasyonu oral grubun 4. nekropsi günündeki

hayvanlarında daha fazlaydı. Bazı hepatositlerde hidropik dejenerasyonu, bazılarının

çekirdeğinde piknoz; Kupffer hücrelerinde aktivasyon ve Remark kordonlarında

Page 110: PİLİÇLERDE DENEYSEL ADENOVİRUS ENFEKSİYONUNDA …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28157/TEZ.pdf · bronşitis, enfeksiyöz laringotrakeitis, salmonellozis, kamfilobakteriozis,

97

düzensizlik ilk nekropsi gününden itibaren görüldü. İntramuskuler gruptakilerde de

yaklaşık böyle bulgular yer alıyordu.

Hastalığın tanısını sağlayan intranüklear inklüzyon cisimciklerine her iki

grupta da rastlandı. Her ne kadar bu cisimciklerin eozinofilik olduğundan söz

edilmişse de (Bickford, 1972), çalışmada hepatositlerde saptanan bu inklüzyon

cisimciklerinin çoğu araştırmalarda (Anjum ve ark., 1989; Cheema ve ark., 1989;

Asrani ve ark.,1997) da belirtildiği gibi bazofilik boyandığı ve bazısının çevresinde

boya almayan bir halka bulunduğu görüldü. İki grup arasındaki fark ise hastalığı

belirleyen cisimciklerdi. Oral grupta 1. ve 2. nekropsi gününde ikişer, 3. nekropsi

gününde 3, 5. ve 6. nekropsi günlerde birer olmak üzere toplam 18 hayvandan

9’unda saptandı. İntramuskuler grupta ise 3. nekropsi gününde 1 ve 5. nekropsi

gününde 3 olmak üzere toplam 4 hayvanda inklüzyona rastlandı. Bu farklılığın temel

sebebi, enfeksiyonun giriş şekline yorulmuştur ve lezyonların oral enfeksiyonda daha

tipik bulgular geliştirdiği (Macpherson ve ark., 1974) saptanmıştır.

Araştırmalarda (Anjum ve ark., 1989; Cheema ve ark., 1989; Gowda ve

ark.,1994; Kumar ve ark., 1997) multifokal veya sentrilobuler nekroz alanları ile

yoğun diffuz mononüklear hücre infiltrasyonlarına ve makroskobik olarak da geniş

ekimotik kanamalara bu çalışmada rastlanmadı. Böyle bulguların yüksek mortalite

ile seyreden olaylarda geliştiği, denemedeki hayvanlarda şekillenen hafif klinik

bulgular dikkate alındığında patomorfolojik bulguların da buna paralel şiddetli

olmamasının normal sayılacağı düşünüldü. Nitekim McCraken ve ark.,(1976), oral

ve intranazal yollardan serotip 8 ile enfekte edilen SPF civcivlerde bulguların hafif

olduğundan ve hatta bazılarında hepatitisin gelişmediğinden söz etmişlerdir.

Ayrıca değişik derecede nekroz görülmediği sürece, hastalığa özgü olmayan

makroskobik bulguların yalnız serotip-4 ile oluşan enfeksiyonda değil, serotip-2,

7, 8, 11 ve 12 gibi diğer serotiplerden oluşan enfeksiyonlar da saptanmıştır

(Mendelson ve ark.,1995; Ojkic ve ark., 2008).

Page 111: PİLİÇLERDE DENEYSEL ADENOVİRUS ENFEKSİYONUNDA …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28157/TEZ.pdf · bronşitis, enfeksiyöz laringotrakeitis, salmonellozis, kamfilobakteriozis,

98

Kalbe ait makroskobik bulgular da karaciğerdeki gibi hafif derecedeydi. Oral

gruptan ilk nekropsi günündeki bir hayvanın perikardiyumunda az miktarda sıvı

artışı kaydedildi. Bu bulgu ikinci nekropsi günündeki hayvanlarda da rastlandı.

İntramuskular grupta ise postenfeksiyonun 6. gününe rastlayan ikinci nekropsi

grubundan 2 hayvanda benzeri tablo görüldü. Ayrıca deneysel enfeksiyonun son

gününde, oral gruptakilerin kalbinde peri-epi-endokardiumdaki kanamalara ek olarak

kalp çevresindeki yağ dokusunda da kanamaya rastlanmasına karşılık intramuskuler

gruptakilerde 5. ve 6. nekropsi günlerinde anılan bölgelerdeki kanamalar hafiflemişti.

Halbuki yalnız hidroperikardiyum sendromu (HPS) tanısı konulan olgularda,

makroskobik bulguların bu kadarla kalmayıp daha dikkat çekici olduğu; bazen İCH

bazen de ventriküler erozyon ve pankreas nekrozu sendromuyla bir arada görüldüğü

(Chandra ve ark., 1999; Nakamura ve ark., 2002a; Ono ve ark., 2003); esas tanıtıcı

bulgusunun perikard kesesinde şeffaf veya saman sarısından yeşile varan renkte;

sulu veya jöle kıvamda içerik olduğu belirtilmiştir (Cheema ve ark., 1989; Gowda ve

ark., 1994; Abdul-Aziz ve ark., 1995; Asrani ve ark.,1997; Kumar ve ark., 1997;

Chandra ve ark., 1999; Balamurgan ve ark., 2004). Ayrıca perikard çevresindeki yağ

dokuda sarımsı bir renklenme ile peteşiyal kanamalar bulunduğuna (Asrani ve ark.,

1997), kalp apeksinin perikardiyum içerisinde serbest hareket ettiğine (Kumar ve

ark., 1997), kalbin yuvarlaklaştığı ve yumuşak kıvam aldığına (Anjum ve ark.,

1989); bazen de koni şeklini alan kalbin sert, konjesyonlu olduğuna (Manathan,

2003) değinilmiştir.

Histopatolojik incelemede, damarlarda hiperemi (Manathan 2003), miyokardı

besleyen arterlerin intima ve adventisiya katındaki hücrelerde vakuoler dejenerasyon

(Asrani ve ark., 1997); miyokardiyumda, özellikle ventrikuluslar ile muskulus

papillaristeki kas demetleri aralarında ödem, kanama ve mononüklear hücre

infiltrasyonları (Cheema ve art., 1989; Asrani ve ark., 1997, Kumar ve ark., 1997;

Manathan 2003); kas hücrelerinde dejeneratif, nekrotik değişiklikler (Anjum ve ark.,

1989; Gowda ve ark., 1994; Roy ve ark., 2004) ile hiyalinizasyon (Manathan, 2003),

kalsifikasyon ve proteinöz materyal birikimi (Cheema ve ark., 1989) gözlenmiştir.

Çalışmadaki hayvanlarda da hafif olmak koşuluyla miyokardiyumda, damarlarda

hiperemi, kas demetleri arasında mononüklear hücre infiltrasyonu, birkaç bölgedeki

Page 112: PİLİÇLERDE DENEYSEL ADENOVİRUS ENFEKSİYONUNDA …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28157/TEZ.pdf · bronşitis, enfeksiyöz laringotrakeitis, salmonellozis, kamfilobakteriozis,

99

kaslarda hiyalinleşme ve pek az bölgede de nekroz ile karşılaşıldı. Oral gruptan 2.

nekropsi günündeki iki hayvanda bazı kas hücrelerinde karaciğerdekini andıran

inklüzyon cisimcikleri ile 3. nekropsi günündeki hayvanlarda bazı alanlarda fokal

nekroz bulunuyordu. İntramuskuler grupta fokal kanama, kaslarda hiyalinleşme, kas

demetleri arasında heterofil lökosit, plazma hücresi ve makrofajlardan oluşan hücre

infiltrasyonu son nekropsi gününe kadar gözlendi. Bununla birlikte deney süresince

hidroperikardiyumun birkaç hayvanda belirsiz olduğu, histopatolojik bulguların da

diğer bildirimlere nitelik yönünden benzese de niceliğinin hafif kaldığı görüldü. Bu

nedenle elde edilen bulgular, virulansı fazla güçlü olmayan adenovirus suşlarıyla

doğal veya deneysel enfekte olan hayvanlarda İCH ve HPS’nin birlikte görüldüğü

olgulardan çıkan sonuçlar (Bickford, 1972; Gallina ve ark.,1973; Khawaja ve ark.,

1988; Anjum ve ark., 1989; Cheema ve ark., 1989; Afzal ve ark.,1991; Gowda ve

Satyanarayana 1994; Asrani 1997; Chandra ve ark., 1997; Satyanarayana 1998;

Chandra ve ark., 1999; Ono ve ark., 2003) ile eş değerde bulundu. Ayrıca İCH ve

HPS’de lezyonların birbirine benzemesi ve ikisinin bir arada görülmesi mümkün

olmakla beraber, HPS’nin İCH’den farklı olarak daha virulent suşlarca

oluşturulduğu (Ahmet ve ark., 1989; Abdul-Aziz ve Al-Attar 1991; Abe ve

ark.,1998); ancak virulansı düşük suşlardan kaynaklanan olgularda bu farkın çarpıcı

olmadığı; esas farkın yüksek virulanslı suşlarla gerçekleştirilen enfeksiyonlarda

anlaşılacağına (Nakamura ve ark., 2000) görüşleri de bu değerlendirmede göz önüne

alınmıştır.

İnklüzyon cisimcikli hepatitis ve hidroperikardium sendromunun yalnız

karaciğer ve kalp bulgularıyla sınırlı kalmadığı, ventrikulusta erozyon ve pankreasta

nekroz, böbrekte solgunluk, akciğerde hiperemi (Chandra ve ark., 1999; Nakamura

ve ark., 2002a; Ono ve ark., 2003); deri altı ve göğüs kaslarında kanama; vücut

yağlarında sararma, bursa Fabricius, timusta atrofi veya bursa Fabriciusta hiperplazi,

splenomegali gibi bir dizi makroskobik bulguyu da beraberinde getirdiği

gözlemlenmiştir (Muneer ve ark., 1989; Abdul-Aziz ve Al-Attar 1991; Asrani ve

ark., 1997; Kumar ve ark.,1997, Cheema ve ark., 1998; Manathan, 2003) Çalışmada

oral ve intramuskuler grupların hayvanlarında karaciğer ve kalpteki bulgulara ek

olarak midelerde, dalak, b.Fabricius, akciğer, böbreklerde de makroskobik bulguya

Page 113: PİLİÇLERDE DENEYSEL ADENOVİRUS ENFEKSİYONUNDA …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28157/TEZ.pdf · bronşitis, enfeksiyöz laringotrakeitis, salmonellozis, kamfilobakteriozis,

100

rastlanmış; oral grupta 1. ve 2. nekropsi günlerinde göğüs kaslarında belirlenen

kanamalar intramuskular gruptakilerde görülmemiştir.

Belli başlı makroskobik bulgular arasında kaydedilen ventrikulusta erozyon

(McFerran, 1997), hafif olmakla beraber oral enfeksiyon grubundakilerde ikinci

nekropsi günündekilerden itibaren şekillenmiş; 5.nekropsi günündekilerde toplu iğne

başı büyüklüğünde, bozumsu beyaz odaklar da gelişmiştir. İntramuskuler

gruptakilerin proventrikulus ve ventrikulusunda ise sadece hiperemi görülmüştür.

Yalnız postenfeksiyonun 15. gününe denk gelen 5. nekropsi gününde ventrikulus

mukozasında oral grupta tanımlananlara benzer follikül yapılarıyla karşılaşılmıştır.

Enfeksiyonun son günündekilerde ise erozyon görülmemiştir.

Nekropside, ventrikulusta karşılaşılan erozyonların bir kısım olgularda

ülserlere dönüştüğü ve bu alanların nekrotik doku ve yangı hücreleriyle

kaplanmasına karşılık histopatolojik incelemede: Bez epitellerinde dejeneratif

değişiklikler ile bazı bezlerde intranüklear inklüzyon cisimciğinin şekillendiği;

lamina propriyada ödem, heterofil lökosit, lenfosit, plazma hücresi ve makrofajların

yer aldığı ve bu bulguların geçen süreye ve olaydan olaya göre farklı nicelikte

görüleceği kaydedilmiştir (Shibata ve ark., 1988; Goodwin 1993; Tanimura, 1993;

Abe ve ark., 2001; Ono ve ark., 2003; Ono ve ark.,2004) Patomorfolojik incelemede

her iki gruba ait hayvanların proventrikulus ve ventrikulusunda karşılaşılan bu tip

bulgular nitelik yönünden araştırmadakine benzese de nicelik itibarıyla hafif

bulunmuştur. Buna göre, oral gruptakilerin ventrikulusta 2. günde erozyon, 5. günde

erozyonla birlikte toplu iğne başı büyüklüğünde bozumsu beyaz odaklar görülmüş;

intramuskuler gruptakilerin proventrikulus ve ventrikulusta hiperemi ve 5. günde ise

ventrikulusta karşılaşılan küçük noduler belli başlı nekropsi bulgusu olmuştur.

Histopatolojik incelemede bezli ve kaslı midelerin propria mukozasında değişik

nicelikte fokal veya diffuz mononüklear hücre infiltrasyonu yukarıdaki kaynakları

anımsatsa da; oral gruptan 4. nekropsi günüde üç, 5. nekropsi gününden iki hayvanın

proventrikulusu ile 2. ve 3. nekropsi günlerinde birer; 4. ve 5. günlerinde de her üç

hayvan ile intramuskuler gruptan 1. nekropsi günündeki bir hayvanın

ventrikulusunda bulguya rastlanmamıştır. Buna karşılık enfeksiyonun 3. günündeki

Page 114: PİLİÇLERDE DENEYSEL ADENOVİRUS ENFEKSİYONUNDA …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28157/TEZ.pdf · bronşitis, enfeksiyöz laringotrakeitis, salmonellozis, kamfilobakteriozis,

101

bir hayvanın proventrikulusundaki bez epitellerinde intranüklear inklüzyon cisimciği

saptanmıştır.

Hastalık bulgularının yer aldığı bir diğer organın pankreas olduğuna işaret

edilmiş; bu organda rastlanan küçük soluk nekrotik alanlar ile kanamaların

karaciğer, kalp ve kaslı mide bulgularıyla birlikte değerlendirilmesi halinde tanının

güçleneceği bildirilmiştir (Mc Ferran, 1997; Nakamura ve ark., 1999; Nakamura ve

ark., 2002a; Ono ve ark., 2004; Jensen ve ark., 2005; Gomis 2006) Çalışmada ise,

midelerde olduğu gibi, pankreas bulgularının da geri planda kaldığı dikkati

çekmiştir. Oral enfeksiyon grubunda son nekropsi gününe kadar lezyonla

karşılaşılmamış; ancak son nekropsi gününde bir hayvanın histopatolojik incelemesi

sırasında asinusların arasında mononüklear hücre infiltrasyonu görülmüştür.

İntramuskuler enfeksiyon grubundakilerde böyle hücre infiltrasyonları 1., 2. ve 5.

nekropsi günlerinde ikişer hayvanda gözlenmiştir. Ayrıca 2. nekropsi günündeki iki

hayvanında bez epitellerinde intranüklear inklüzyon cisimcikleri de saptanmıştır.

Diğer hayvanlar ise oral gruptakiler gibi histopatolojik bulgu yönünden negatif

bulunmuştur. Her ne kadar intramuskuler enfeksiyon yolunun bu organdaki

bulgularının gelişmesinde payı olduğu düşünülmüşse de oral inokülasyonda da

virusun kısa bir inkubasyon periyodunun ardından doku ve organlara yayıldığı

(Cheema ve ark., 1989; Abdul-Aziz ve ark., 1991; Akhtar ve ark., 1995; Kumar ve

ark., 1997; Mc Ferran, 1997; Nakamura ve ark., 1999) bildirildiğinden; mideler ve

pankreasta her zaman lezyon bulunmayabileceğini; aynı serotip olsa dahi bulguların

olaydan olaya değişkenlik göstereceğini; böyle bulguların şiddetli İCH sendromu

oluşturan daha patojen suşlarla şekilleneceğini belirten kaynakları (Anjum, 1990;

McFerran 1997; Ono ve ark. 2003; Ono ve ark. 2004) hatırlatmıştır. Nitekim,

Nakamura ve ark. (1999), avian adenovirus serotip 4 ile enfekte ettikleri SPF

civcivlerden elde ettikleri deneysel verilere göre, hidroperikardiyum sendromunun

nekrotik pankreatitis ve ventrikulus erozyonuyla birlikte görülmeyeceğine dikkati

çekmiştir. Ancak sonradan bir broiler işletmesinde %10 mortaliteyle seyreden ve

aynı serotipten ileri gelen hastalıkta, ilk görüşlerinin aksine, hidroperikardiumun bu

bulgularla birlikte seyrettiğini açıklamışlardır (Nakamura ve ark., 2002a).

Page 115: PİLİÇLERDE DENEYSEL ADENOVİRUS ENFEKSİYONUNDA …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28157/TEZ.pdf · bronşitis, enfeksiyöz laringotrakeitis, salmonellozis, kamfilobakteriozis,

102

Adenovirus enfeksiyonlarının genelde hafif seyrettiği, ancak diğer etkenlerin

yardımıyla şiddetlendiği göz önüne alınarak doğal avian adenovirus olgularının da

diğer etkenlerin katkısıyla gelişeceğine; özellikle chicken anemia virusu (CAV),

infectious bursal disease virus (IBDV) gibi primer enfeksiyonlarla birlikte

seyretmesi durumunda bu etkenlerin immunsupresiyon katkısıyla hastalığın gelişip

şiddetinin artacağından söz edilmiştir (Rosenberger ve ark., 1975; Fadly ve ark.,

1976; Bülow ve ark., 1986). Shafiq ve ark. (2000) bu görüşten hareketle, kolşisin

(colchicine) ile immunsupressiyon oluşturdukları civcivlere, HPS olgularından elde

ettikleri saha izolatlarını inoküle ettiklerinde; kolşisin uygulanan grupta % 90,

uygulanmayan grupta % 10 ölüm kaydederek bunun doğruluğunu savunmuşlardır.

Bununla birlikte immunsupresiyon faktörü olmadan veya başka bir etken

belirlenmeden de hastalığın gelişebileceğini kanıtlayan olguların fazlalığı bu görüşün

geçerliliğini zayıflatmıştır (Reece ve ark., 1986; Erny ve ark 1991). Esasen serotip 4

gibi adenovirusların lenfoid dokuları predileksiyon noktası olarak hedeflediğinin ve

bu yoldan immun sistem direncinin kırıldığının anlaşılmasıyla hastalığın patogenezi

yeni bir boyut kazanmıştır (Naeem ve ark., 1995; Monreal 1996; Shane ve Jaffery,

1997). Araştırmalarda b. Fabricius, timus ve dalakta lenf folliküllerinin merkezi

kısımlarında boşalma, kistik formasyon ile lenfositlerde lenfositoliz veya lenfosit

çekirdeklerinde karyopiknoz saptanmasıyla (Gowda ve ark., 1994; Abdul-Aziz ve

ark., 1995; Asrani ve ark., 1997; Roy ve ark., 2004) da bu görüş tutarlı hale gelmiştir.

Bu anlamda, Hepatitis-Hidroperikardiyum Sendromunun (HHS’nin) immun sistem

üzerindeki etkisinin araştırıldığı bir araştırmada; serotip 4 inoküle edilen 3 haftalık

SPF civcivlerin enfeksiyonundan sonra, b. Fabricius’un lenfositlerden

yoksunlaşması; immunohistolojik olarak da dalakta ve timusta CD4 (yardımcı T)

CD8 (sitotoksik T) lenfosit miktarlarında azalma ile karşılaşılarak virusun humoral

ve hücresel immun yanıt mekanizmalarını bozduğu kaydedilmiştir (Schonewille ve

ark., 2008). Sonuç olarak avian adenovirusların sözü edilen hastalıklara sekonder

olarak katılan bir etken olmalarından ziyade tek başına hastalık oluşturabilecek

önemli bir patojen olduğu; bunun öncülüğünde immun sistemin kırılmasıyla diğer

etkenlerin aktivite kazanacağı ifade edilmiştir (Manathan, 2003). Bu çalışmada,

şiddetli doğal olgularda veya SPF civcivlerin deneysel enfeksiyonlarında lenfoid

dokularda karşılaşılan lenf folliküllerinde boşalma veya lenfositoliz gibi immun

Page 116: PİLİÇLERDE DENEYSEL ADENOVİRUS ENFEKSİYONUNDA …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28157/TEZ.pdf · bronşitis, enfeksiyöz laringotrakeitis, salmonellozis, kamfilobakteriozis,

103

sistemin olumsuz yönde etkilendiğini belgeleyecek bulgular belirlenmemiştir. Buna

karşılık oral gruba ait hayvanların dalak ve b. Fabricius’unda hafif şişkinlik ve

hiperemiyle karakterize nekropsi bulguları ikinci nekropsi gününden itibaren

görülmüştür. İntramuskuler gruptakilerin bulguları da birkaç hayvan dışında bu

şekilde gelişmiştir. Anılan organların lenf folliküllerinde fokal veya yaygın alanlar

halinde karşılaşılan hiperplazi ise başlıca histopatolojik olarak göze çarpmıştır. Böyle

folliküllerinin bir kısmında ise follüküler sentrum reaksiyonuyla karşılaşılmıştır.

Akciğerdeki bronşların çevresindeki lenfoid dokuda (BALT) da bazen hiperplazi

görülmüştür. Viral uyarıma karşı immun sistemin aktif yanıt verdiğini belgeleyen bu

bulgular aynı zamanda hastalığa karşı direncin ve gelişen bulguların hafif

görülmesinin bir ifadesi olmuştur.

Akciğerlerde yukarıda sayılan değişikliklere ek olarak her iki grubun bazı

bronş lümenlerinde dökülmüş hücreler, birkaç lenfosit ve hererofil lökosit; kadeh

hücrelerinde salgı artışı, interalveolar bölgelerde nadiren fokal lenfosit kümeleri

göze çarpmış; hastalığın patognomonik bulgusu olan intranüklear inklüzyon

cisimcikleri ise 3. nekropsi gününde oral gruptan yalnız bir hayvanın tersiyer bronş

epitellerinde rastlanmıştır. Bu bulgular adenovirusların solunum yoluyla yayıldığını

göstermektedir. Yapılan çeşitli çalışmalarda bu etkenlerin tek başına ya da

mikoplazma gibi diğer etkenlerle beraber yayıldığını belirtmişlerdir (McFerran ve

ark., 1972; Nakamura ve ark., 2002b; Ono ve ark., 2003).

Yüksek mortalitenin görüldüğü olgularda hastalığın temel formları yanında

diğer organlarda da harabiyet görüldüğüne değinilmiştir. Böyle olgularda böbreklerin

şişkin, gevrek kıvamda ve soluk-sarı renkte olup kanama alanlarıyla bezendiği;

histolojik incelemede tubul epitel hücrelerinde parankim ve diğer dejenerasyonlar ile

nekroz ve yaygın kanamalar, fokal veya diffuz hücre infiltrasyonu bulunduğu,

hastalığın patognomonik bulgusu olan intranüklear inklüzyon cisimciklerinin tubul

epitellerinde yerleştiği (Anjum ve ark., 1989; Cheema ve ark., 1989; Gowda ve ark.,

1994; Abdul-Aziz ve ark., 1995; Asrani ve ark., 1997; Kumar ve ark., 1997; Mazheri

ve ark., 1998), üreterlerde ürat birikimi bulunduğu (Quershi, 1988) açıklanmıştır.

İntramuskuler gruptan ilk nekropsileri yapılan iki hayvan dışında her iki gruptaki

Page 117: PİLİÇLERDE DENEYSEL ADENOVİRUS ENFEKSİYONUNDA …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28157/TEZ.pdf · bronşitis, enfeksiyöz laringotrakeitis, salmonellozis, kamfilobakteriozis,

104

hayvanların böbrek tubul epitellerinde dejenerasyon, bazı alanlarda intertubular,

periglomerular veya perivasküler fokal hücre infiltrasyonundan ibaret bulgulara

rastlanmış ve bu kapsamdaki bulguların verilen kaynaklarda ölümlerin seyrek

olduğu olaylara eşlik ettiği belirtilmiştir.

Bağırsak bölümlerinde, özellikle histopatolojik incelemede ilk nekropsi

gününde oral gruptan bir hayvan dışında, az ya da çok morfolojik değişiklikle

karşılaşılmıştır. Villus epitellerinde yer yer dökülme, propria mukoza damarlarında

hiperemi, fokal veya diffuz mononüklear hücre infiltrasyonu ve bezlerin salgıyla

dolu bulunması, sekal tonsillerde hiperplazi şeklindeki bu değişiklikler genelde orta

şidette katarhal enteritis tablosunu yansıtmıştır. Karaciğer veya kalp bulgularına ek

olarak bağırsak ve sekum bölgelerinde nekroz, yaygın kanamalar ile epitel

hücrelerinde intranüklear inklüzyon cisimciklerine rastlanlanmaması diğer

organlardaki bulgular gibi hafif seyreden olaylar yönünde seyretmiştir (McCracken

ve Adair, 1993; Naeem ve ark., 1995; Monreal 1996; Deepak, 1998; Nakamura ve

ark., 2002a; Ono ve ark., 2004; Romanova ve ark., 2009).

Organlarda karşılaşılan tüm patomorfolojik bulgular birlikte

değerlendirildiğinde, kalpte hidroperikardiyum bulgusu ile karaciğer ve diğer

organlarda intranüklear inklüzyon cisimcikleri görülmediği sürece; yangısal

dejeneratif veya nekrotik değişikliklerin hafif veya şiddetli olmasının patolojik

yönden hastalığı belirlemede değer ifade etmeyeceği düşünülmüştür. Nitekim önemli

olmakla birlikte, patomorfolojik bulguların farklı tablo çizmesinin problem

doğurduğunu ve bu yüzden tanıda fazla rol almadığı avian adenovirus enfeksiyonu

hakkında yapılan gözlemlerde dile getirilmiştir (Grimes ve King, 1977a; Grimes ve

ark., 1977b; Anjum ve ark., 1989; Cheema ve ark., 1989).

Avian adenovirus serotiplerinden ileri gelen İCH, HPS, pankreatik nekroz ve

ventriküler erozyon olgularında dokularda viral antijen varlığı ve dağılımı çoğu kez

immunohistokimyasal yöntemlerden immunperoksidaz yöntemi aracılığıyla

araştırılmış, (Saifuddin ve Wilks, 1991; Abe ve ark., 1998; Nakamura ve ark., 1999;

Nakamura ve ark., 2002a; Nakamura ve ark., 2002b) ve doğal enfeksiyonlarda viral

Page 118: PİLİÇLERDE DENEYSEL ADENOVİRUS ENFEKSİYONUNDA …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28157/TEZ.pdf · bronşitis, enfeksiyöz laringotrakeitis, salmonellozis, kamfilobakteriozis,

105

antijen pozitifliğinin en çok hepatositlerde yoğunlaştığına dikkat çekilmiştir (Abe ve

ark., 1998). Bunun dışında safra kesesi epitel hücrelerinde, ventrikulustaki dejenere

epitel hücreleri ile lamina propriyadaki bez hücrelerinde, ileumdaki villus epitel

hücreleri ve sekal tonsillerde; böbreğin tubul epitel hücrelerinde, kalp kası

hücrelerinde; bursa Fabricius, dalak ve timus gibi lenfoid dokularda farklı

çalışmalarda farklı sonuçlara ulaşılmıştır (Gallina ve ark., 1973; Naem ve ark., 1995,

Nakamura ve ark., 2002a; Ono ve ark., 2003). Saifuddin ve Wilks, (1991), oral

olarak FAdV-8 serotip ile oluşturdukları İCH’de; inokulasyonu takiben eden 12. saat

ile 13 gün arasında bağırsak villus epitellerinde; 2. günde karaciğerin Kupffer

hücrelerinde, 3. günden başlayarak hepatositlerde ve karaciğerin portal bölgesine

infiltre olan mononüklear hücrelerde; 4-6. günlerde dalağın özellikle periarterioler

bölgesindeki hücreler ile pankreas adacıklarındaki hücrelerde; 4-7.günlerde böbrek

tubul epitelleri ile bursa Fabriciustaki bazı lenfositlerde viral antijene rastlamışlardır.

Nakamura ve ark., (1999), HPS bulgusu gösteren hayvanlardan izole ettikleri FAdV-

4 serotipini bir günlük SPF civcivlere oral ve intramuskuler yollarla inoküle

ettiklerinde; hepatosit ve pankreas bez epiteli hücrelerinin çekirdeğinde, duodenum

ve sekumdaki villusları döşeyen epitel hücrelerinde, proventrikulusun

submukozasında ve ventrikulusun propriya mukozasındaki bez epiteli hücrelerinde,

böbrek tubul epitel hücrelerinde pozitiflik saptamışlardır. Bu çalışmada ABC

peroksidaz yöntemi uygulanarak tavuk anti FadV-4 hiperimmun serumu aracılığı ile

oral ve intramuskular inokülasyon grubu hayvanların dokularında denemenin sonuna

kadar kaydedilen antijen pozitifliği, bazı sapmalar dışında, nitelik bakımından anılan

araştırmalara benzer bulunmuştur. Schnowille ve ark., (2008) daha ileri haftalıklarda

da ve özellikle bursa Fabricius ile dalak gibi lenfoid dokularda antijenik reaksiyon

bulunmasından yola çıkılarak bu çalışmadaki hayvanlarda karşılaşılan pozitifliğin

daha sonra da süreceği düşünülmüştür. Nitekim Hess ve ark (1993), serotip 2 ve

12’in anaçlarda 36 hafta sonunda düştüğünü kaydetmiştir.

Patomorfolojik ve immunohistokimyasal incelemeye ait bulgular birlikte

değerlendirildiğinde, enfeksiyonun son günlerinde hem viral antijen pozitifliğinin ve

hem de patolojik bulguların birbirini destekler biçimde çoğu organda görülmesi ve

niceliğinin de artması; çalışmada dikkat çekici bir nokta olmuştur. Diğer

Page 119: PİLİÇLERDE DENEYSEL ADENOVİRUS ENFEKSİYONUNDA …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28157/TEZ.pdf · bronşitis, enfeksiyöz laringotrakeitis, salmonellozis, kamfilobakteriozis,

106

araştırmalarda bunun nedeni virusun ikinci viremi dönemiyle açıklanmış; özellikle

karaciğerde hafif seyreden patolojik bulguların bu şekildeki viremiyle birden pik

yaparak yaygın nekrozlara dönüştüğü ifade edilmiştir (Naeem ve ark., 1995; Monreal

1996; Deepak, 1998).

İmmunohistokimyasal incelemelerde viral antijeninin bağırsaklarda

duodenum, jejunum, ileum ve sekumun kript ve bez epiteli hücreleri ile sekal

tonsillerde veya buralara infiltre hücrelerde yer aldığına değinilerek bunun etkenin

gaitayla bulaşmasının bir delili sayılacağı belirtilmiştir (Nakamura ve ark., 2002a;

Nakamura ve ark., 2002b; Ono ve ark., 2003; Ono ve ark., 2004). Ayrıca

hayvanlarda antikor değeri yükselmesine karşılık gaita ile virus atılmasının

engellenmediği, atılmaya devam ettiği açıklanmıştır (Monrel ve ark., 1979).

Çalışmada bağırsak bölümlerindeki patolojik bulguların ve viral antijen varlığının

deneme süresince tespit edilmesi bu araştırmaları doğrulayan bir başka çarpıcı nokta

olmuştur.

Çalışmada, oral inokülasyon grubundaki hayvanların tümünün karaciğer, kalp

kası, b. Fabricius, bağırsaklar, proventrikulusunda viral antijen saptanmıştır. Birinci

nekropsi gününde birinin dalağı ile ikinci gündeki birinin bağırsağı dışında bu

organlar deneme süresince pozitif bulunmuştur. Ventrikulusta ise deneme süresince

12 hayvanda antijen pozitifliği görülmüştür. Ancak 1.günde histopatolojik bulgu

görülenlerde pozitif; 4. günde ise görülmeyenlerden negatif immunhistolojik

reaksiyon alınmıştır. Buna karşılık 1.ve 6. günlerde tümü; 2, 3. ve 5. günlerde ise

ikişer hayvanında histopatolojik bulgu ve viral antijen varlığı birlikte görülmüştür.

Proventrikulusta ise 4. günde üç, 5. günde iki hayvanda histopatolojik bulgu

olmamasına karşılık orta düzeyde viral antijen saptanmıştır. Daha belirgin farklılık

pankreasta görülmüştür. Bir hayvan dışında morfolojik bulguya rastlanmayan bu

organda, 9 hayvanda orta ve genelde de hafif düzeyde antijen pozitifliği

bulunmuştur. Akciğerde ilk ve ikinci nekropsi gününde histapatolojik bulgu görülen

her 3 hayvan da pozitif bulunmuştur. Kaynaklarda enfeksiyon yönünden üzerinde

durulmayan merkezi sinir sisteminde ise 3 hayvanda genelde hiperemiyle sınırlı hafif

histopatolojik bulgulara karşılık bunlardan 10’unda antijen pozitifliğine rastlanmıştır.

Page 120: PİLİÇLERDE DENEYSEL ADENOVİRUS ENFEKSİYONUNDA …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28157/TEZ.pdf · bronşitis, enfeksiyöz laringotrakeitis, salmonellozis, kamfilobakteriozis,

107

İntramuskuler enfeksiyon grubundakilerin karaciğer, kalp, b. Fabricius, bağırsaklar

yanında akciğerlerini ve merkezi sinir sisteminin tüm hayvanlarda pozitif olduğu

görülmüştür. Ancak histopatolojik ve immunohistokimyasal bulgular yine bu grupta

da bire bir örtüşmemiş ve farklılık genelde kaslı mide, pankreas ve dalakta

yoğunlaşmıştır. Ayrıca organlardaki pozitifliğin intramuskuler grupta fazla olduğu;

özellikle pankreas ve midelerin oral gruba göre sayısal üstünlük gösterdiği göze

çarpmış; bunun nedeni ise enfeksiyon yoluna bağlanmıştır. İnokülasyon yolundaki

farklılık dışında, her iki grubun organlarında karşılaşılan patomorfolojik ve

immunhistokimyasal bulgular arasında tam bir uyumluluk bulunmayışı bir kısım

araştırmalarda da kaydedilmiştir. Nitekim Nakamura ve ark. (2002a), yüksek

ölümlerin görüldüğü HPS olgularında, histopatolojik incelemede kalpte hafif sayılan

değişiklikler görmelerine rağmen immunhistokimyasal incelemede viral antijen tespit

edemediklerini belirtmişlerdir. Bunun gibi 21 günlük civcivlerin intravenöz

inokülasyonunda ventrikulus ve pankreasta lezyon yapan ve viral antijeni tespit

edilen serotip 1’in oral reenfeksiyonunda nekropside ventrikulusta fokal erozyon

dışında ne histopatolojik bulguya ne de viral antijene rastlandığı (Ono ve ark.,

2004); diğer organlarda belirgin lezyon ve virus tespit edilmesine rağmen akciğerde

lezyon bulunup viral antijen bulunamadığı (Saifuddin ve Wilks, 1991 açıklanmıştır.

Öte yandan, başka açılardan yapılan araştırmalarda da benzeri sonuçlara varılmıştır.

Örneğin, virus ve antikor saptanmasına karşılık ölen hayvanlarda kalp bulgularının

gelişmediğine, intramuskuler yolla enfekte edilen hayvanlarda 28. günde antikor

bulunduğu fakat virus bulunmadığına (Mazaheri 1998); çeşitli serotiplerden ileri

gelen doğal enfeksiyonlarda kimi zaman karaciğerde intranüklear inklüzyon

cisimciğinin dahi şekillenmediğine (McCracken ve ark., 1976) ilişkin bilgiler,

avian adenovirusların kimi kez süprizlerle dolu bir enfeksiyon tablosu çizdiğinin

kanıtı olmuştur.

Çoğu olgularda adenovirus suşlarının patojen olduğu, özellikle HPS’ye neden

olanların yüksek patojeniteye sahip olduğu bilinmesine rağmen bunların rutin

yöntemlerle ayırt edilemeyeceği kabul edilmiştir (Mazaheri ve ark., 1998; Nakamura

ve ark., 1999). Bu nedenle ileri moleküler biyolojik yöntemlerle adenovirusların

patojenite ve çeşitli özelliklerininin ortaya çıkarılmasına gidilmiştir. Bu

Page 121: PİLİÇLERDE DENEYSEL ADENOVİRUS ENFEKSİYONUNDA …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28157/TEZ.pdf · bronşitis, enfeksiyöz laringotrakeitis, salmonellozis, kamfilobakteriozis,

108

yöntemlerden birisi PZR yöntemi olup avian adenovirus serotiplerinin

sınıflandırılması, genetik yapısı ya da aynı bir serotip içerisinde farklı suşların

tanımlanması gibi virolojik amaçlı çalışmalarda (Ojkic ve ark., 2008; Romanova ve

ark., 2009; Davison ve ark., 2009) ve bazen de latent avian adenovirus

enfeksiyonlarının araştırılmasında (Grgic ve ark., 2006; Philippe ve ark., 2006)

kullanım sahası bulmuştur. Bu sayede örneğin, serotip-4 ile serotip-10 arasında %98

benzerlik olduğu ortaya konmuştur (Balamurgan ve ark., 2002; Corredor ve ark.,

2006). İCH-HPS olgularından elde ettikleri saha izolatları ve avian adenovirus

serotip-1 (CELO) hekzon (polipeptid II), penton (polipeptid III), fiber (polipeptid

IIIa), hekzon aracılı protein (polipeptid III, IVa, V, VI), core protein-1 (polipeptid

VII) yönünden karşılaştırıldığında aralarında ayırt edici bir farklılığa rastlanmamıştır

(Balamurgan ve ark., 2002). Moleküler patoloji yönünden incelemeler ise in-situ

hibridizasyon (İSH) yöntemi üzerinde yoğunlaşmıştır. Bu yöntemle avian adenovirus

ilgili DNA’sının FN-23, FN-48 ve FN-96 bölümleri karaciğer, dalak, pankreas,

ventrikulus ve bağırsaklarda araştırılarak pozitif sonuçlar elde edilmiştir. Bunlardan

FN-23 bölümünün karaciğer, böbrek ve bağırsaklardaki virusun tespitinde; FN-48’in

dalaktaki tespitinde yararlı olacağı belirtilmiştir. Ayrıca FN-96, grup II avian

adenovirusların tespitinde daha uygun bulunmuştur (Goodwin ve ark., 1996;

Latimer ve ark., 1997; Jiang ve ark., 1999). Kim ve ark.(2008), hekzon genlerinden

söz etmiş ve avian adenoviruslarının identifikasyonunun hekzon A ve B aracılığı ile

yapılabileceğini belirtmiştir. Diğer yandan Pallister ve ark. (1996), apatojen ve

patojen suşların DNA sekanzlarına göre ayrılacağını bunun da fiber proteininin

belirlenmesiyle ortaya konulacağını açıklamışlardır. Bu tez çalışmasında ise temelde

in situ hibridizasyon ve PZR yöntemlerine benzeyen fakat avian adenoviruslarının

dokuda belirlenmesinde şimdiye kadar denenmemiş olan in- situ PZR yöntemi

kullanılarak uygun hekzon primerleri aracılığı ile oral ve intramuskular enfekte

edilen civcivlerin formalinde tespit edilip parafinde bloklanan kalp ve karaciğerlerine

ait doku örneklerinde virusun varlığı araştırılmıştır. Buna göre, her iki enfeksiyon

grubundaki hayvanların karaciğerinde, özellikle vena sentralis çevresinde bunun

yanında periportal bölgelerdeki hepatositler ile Kupffer hücrelerinin çekirdek ve

sitoplazmalarında; kalbinde ise miyokarttaki kas hücrelerinin sitoplazmalarında

Page 122: PİLİÇLERDE DENEYSEL ADENOVİRUS ENFEKSİYONUNDA …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28157/TEZ.pdf · bronşitis, enfeksiyöz laringotrakeitis, salmonellozis, kamfilobakteriozis,

109

adenovirusa özel hekzonlar saptanarak standardize edilmesi halinde diğer moleküler

patoloji yöntemleri gibi uygulanabileceği kanısına varılmıştır.

Avian adenovirus enfeksiyonlarında kalp ve karaciğer bulgularının her zaman

belirgin olmadığı; histopatolojik incelemede özellikle karaciğerde şekillenen

intranüklear inklüzyon cisimcikleri görülmediği sürece histopatolojik incelemeyle

sonuca gidilemeyeceği; patolojik tanı açısından böyle durumlarda dokularda viral

antijenin aranmasına gidilip sonuç alınacağı düşünülmekle beraber; saha şartlarında

hastalığın gelişmesinde enfeksiyöz olmayan faktörlerin de katkı sağladığı ve bu

nedenle karşılaşılan adenovirus olgusunun patojen mi yoksa apatojen suşlardan mı

ileri geldiğinin tespitinin gerekeceğini; bunun da etkenin virulensini belirleyen fiber

kısmının moleküler patolojik yöntemlerle ortaya konulacağı; bu anlamda şimdiye

değin uygulana gelen in-situ hibridizasyon yöntemi yanında bu tez çalışması

öncülüğünde ilk kez uygulamaya sokulan in-situ PZR uygulanarak virusun adı geçen

özelliğinin tespit edileceği kanısına varılmıştır. İn-situ PZR yönteminin güvenilir

şekilde uygulanılabilirlilik kararının ise diğer yöntemlerle karşılaştırılması ve

standardize edilmesi yönündeki kapsamlı çalışmalarla mümkün olacağı

düşünülmüştür.

Page 123: PİLİÇLERDE DENEYSEL ADENOVİRUS ENFEKSİYONUNDA …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28157/TEZ.pdf · bronşitis, enfeksiyöz laringotrakeitis, salmonellozis, kamfilobakteriozis,

110

5. SONUÇ VE ÖNERİLER

Dört haftalık sıradan civcivlerin avian adenovirus serotip 4 ile oral ve intramuskuler

inokülasyonuylu gerçekleştirilen deneysel enfeksiyon sonrasında karşılaşılan klinik,

patomorfolojik, immunohistokimyasal ve in-situ PZR’ye ilişkin moleküler patolojik

sonuçlar değerlendirilmiştir.

Klinik ve patomorfolojik bulguların inklüzyon cisimcikli hepatitis (İCH) ve

hidroperikardium sendromlarından ziyade, doğal olgularda sıklıkla saptanan ve her

ikisinin hafif bulgularını taşıyan hepatitis hidroperikardium sendromu (HHP) ile

yakınlık gösterdiği; oral enfeksiyon yolunun bu bağlamda daha başarılı olduğu

görülmüştür. Bu nedenle hastalık üzerinde yapılacak patogenez araştırmalarında bu

şekildeki deneysel enfeksiyondan daha verimli sonuç alınacağı düşünülmüştür.

Klinik bulguların hafif seyretmesi ve ölümlerin görülmemesi deneysel

enfeksiyonun SFP olmayan dört haftalık sıradan civcivler üzerinde yürütülmesine;

inoküle edilen avian adenovirus serotip 4 suşunun zayıflığına bağlanmışsa da

histopatolojik incelemede viral antijenin etkisiyle b. Fabricius, dalak yanında akciğer

gibi diğer organlardaki lenfoid dokunun aktifliğine ilişkin morfolojik bulgular etkene

karşı direncin ve dolayısıyla da hastalığın hafif geçirilmesinin bir diğer ifadesi

olmuştur. Nitekim, literatürde belirtildiği üzere, deneysel veya doğal olaylarında ve

özellikle civcivlerde lenfositolizis gibi lenfoid dokuyu işlev dışı bırakan patolojik

bulguların hastalığın şiddetiyle beraber artması; immun sistemi gelişmekte olan

tavuklarda hastalığın pek hafif atlatılması veya subklinik kalması, görülmemesi de

hastalığın gelişimi ile doğal ve immun direncin yakın ilişkisi kanıtlayan örnekler

olmuştur. Araştırmanın sonuna doğru histopatolojik bulgular ile

immunohistokimyasal incelemede viral antijen dağılım ve yoğunluğunda belli bir

artış kaydedilmesi ise kaynaklarda belirtilen virusun ikinci viremi fazıyla ilişkili

olduğunu düşündürmüş ancak bu durumda da hastalığın şiddetlenmemesi de yine

denemedeki hayvanların anılan nedenlerden dirençli olmasına yorulmuştur. Bu

nedenle tavuk yetiştiriciliğinde kötü bakım ve beslenme koşullarından uzak

durulduğu, diğer enfeksiyonlardan sakınıldığı sürece immun sistemin aktif kalacağı

Page 124: PİLİÇLERDE DENEYSEL ADENOVİRUS ENFEKSİYONUNDA …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28157/TEZ.pdf · bronşitis, enfeksiyöz laringotrakeitis, salmonellozis, kamfilobakteriozis,

111

ve adenovirus enfeksiyonunun da ciddi bir tablo sergilemeyeceği sonucuna

varılmıştır.

Literatürde karaciğer ve kalp ile mide ve pankreas gibi birkaç organ üzerinde

durulup bağırsak bulgularına fazla yer verilmediği yalnızca etkenin gaitayla

bulaştığına yer verilip bağırsak bulgularına değinilmemesine karşılık; çalışmada, her

iki grubun hemen her hayvanının bağırsağında viral antijen belirlenmiş ve buna

paralel sıradan da olsa patomorfolojik bulgu saptanmıştır. Bazı araştırmalarda

bağırsak epitel hücrelerinde hastalığın patognomonik bulgusu olan intranüklear

inklüzyon cisimcikleri olmasa bile, en azından virus izolasyon ve identifikasyonunda

veya immunohistokimyasal tanıda viral antijen belirlemede bu organın önemli rol

üstleneceği düşünülmüştür.

Avian adenovirusların belirlenmesini izleyen yıllarda hastalığın burun akıntısı

ve diğer solunum sistemi semptomlarıyla karakterize olduğu, etkenin nazal ve trakeal

mukozadan izole edildiği ve aerojen bulaştığı kaydedilmekle birlikte sonradan

hastalığın bu yönü üzerinde pek durulmamıştır. Bu çalışmada bazı hayvanların

akciğerinde hafif de olsa histopatolojik düzeyde yangısal değişiklik ve bir hayvanın

bronş epitellerinde ise patognomonik bulgu sayılan intranüklear inklüzyon

cisimciğiyle karşılaşılması; immunohistokimyasal incelemede viral antijen

saptanması, özellikle hafif seyreden avian adenovirus olgularının solunum sistemi

bulgularıyla seyreden diğer enfeksiyonlardan ayrılması bakımından, bağırsaklar gibi,

bu organın da üzerine eğilmek gereğini göstermiştir.

Çalışmada merkezi sinir sisteminde birkaç hayvanda rastlanan önemsiz

değişiklikler yanında viral antijen pozitifliğinin daha fazla hayvanda bulunması

kaynaklarda yer almayan bir bulgu olarak kaydedilmiştir. Buna karşılık çoğu

kaynakta pankreas ve kaslı midede patomorfolojik bulguların önemli olduğuna ve

virusun saptandığına işaret edilmekle birlikte çalışmada bu organlardaki anılan

bulguların sınırlı kaldığı, hatta pankreasta viral antijen pozitifliği önemsenmeyecek

ölçüde olduğu dikkati çekmiştir. Bu sonuçlar da hastalığın tanısında belirli organlar

Page 125: PİLİÇLERDE DENEYSEL ADENOVİRUS ENFEKSİYONUNDA …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28157/TEZ.pdf · bronşitis, enfeksiyöz laringotrakeitis, salmonellozis, kamfilobakteriozis,

112

üzerinde yoğunlaşmayarak bütün organ ve dokuların çeşitli yöntemlerle incelenmesi

gereğini ortaya koymuştur.

Çalışmadan çıkan sonuca göre: Avian adenovirus serotip-4’den ileri gelen

enfeksiyonda, hastalığın klinik bulgularının özellikle hafif seyreden olgularda belli

bir özellik taşımadığı; yine böyle durumlarda, karaciğer bulgularının ve kalpte

hidroperikardiumun her zaman belirgin olmaması nedeniyle nekropsi bulgularının da

aynı değerde olduğu; histopatolojik incelemede, özellikle karaciğerde şekillenen

intranüklear inklüzyon cisimcikleri görülmediği sürece bu incelemeyle de sonuca

varılmayacağı görülmüştür. Böyle durumlarda dokularda viral antijenin aranmasına

gidilip sonuç alınacağı öngörülmekle beraber; çalışmada karşılaşıldığı üzere bu

yöntemin de kimi zaman yetersiz kaldığı belirtilmiştir. Özellikle saha şartlarında

hastalığın gelişmesinde enfeksiyöz olmayan faktörlerin de katkı sağladığı ve bu

nedenle karşılaşılan adenovirus olgusunun düşük veya fazla apatojen suşlardan mı

ileri geldiğinin tespitinin gerektiği; bunun da etkenin virulansını belirleyen fiber

yapısının molekülerpatolojik yöntemlerle ortaya konulacağı; bu anlamda şimdiye

değin uygulana gelen in situ hibridizasyon yöntemi yanında bu tez çalışması

öncülüğünde ilk kez uygulamaya sokulan in-situ PZR uygulanarak virusun adı

geçen özelliğinin tespit edileceği kanısına varılmıştır. İn-situ PZR yönteminin

güvenilir şekilde uygulanılabilirlik kararının ise diğer yöntemlerle karşılaştırılması

ve standardize edilmesiyle ise bu yöndeki kapsamlı çalışmalarla mümkün olacağı

düşünülmüştür.

Page 126: PİLİÇLERDE DENEYSEL ADENOVİRUS ENFEKSİYONUNDA …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28157/TEZ.pdf · bronşitis, enfeksiyöz laringotrakeitis, salmonellozis, kamfilobakteriozis,

113

ÖZET

Piliçlerde Deneysel Adenovirus Enfeksiyonunda Oluşan Bulguların Patomorfolojik, İmmunhistokimyasal Yöntemler Ve İn-Situ Polimeraz Zincir Reaksiyonu İle Değerlendirilmesi Bu çalışmada adenovirus serotip-4 ile enfekte edilmiş piliçlerde klinik, patomorfolojik ve immunhistokimyasal bulgularıyla değerlendirilmiştir. Ayrıca İn-situ Polimeraz Zincir Reaksiyonu (İS-PZR) yöntemiyle de özellikle hastalık bulgularının yoğun olarak saptandığı karaciğer ve kalp dokusunda virusun varlığı araştırılmıştır. Bu amaçla Ross 308 ırkı 4 haftalık, 48 adet broiler piliçten faydalanılmıştır. Bu hayvanlar 1’i kontrol olmak üzere 3 gruba ayrılmıştır: I.grup (18 adet) oral olarak, II.grup (18 adet) intramuskuler olarak 0.5 ml FadV-4 ile enfekte edilmiştir. Genel olarak oral grupta enfeksiyon hemen başlayıp deney sonuna kadar aynı şiddette sürmesine karşın, intramuskuler grupta geç başlayıp deney sonuna doğru şiddetini arttırmıştır. Patomorfolojik bulgular itibariyla bulgular oral grupta bağırsaklar, karaciğer, böbrek, kalp ve dalakta deneyin başından itibaren son nekropsi gününe kadar şiddetli; bursa Fabriciusta ise genelde daha hafif seyretmiştir. İntramuskuler grupta söz konusu organlar yanı sıra midelerin de etkilendiği fark edilmiştir. İmmunperoksidaz yöntemde ise her iki grupta patomorfolojik açıdan belirgin lezyonlarla karşılaşılan organlara ilaveten özellikle intramuskuler grupta merkezi sinir sisteminde son nekropsi gününe kadar devam eden pozitiflikle karşılaşılmıştır. İn-situ PZR’da ise immunperoksidazla karaciğer ve kalpte pozitifliğe rastlanan yerlere ilaveten her iki grupta karaciğerdeki Kupffer hücrelerinde enfeksiyonun ortasından sonuna kadar süren pozitiflik fark edilmiştir. Çalışma, ülkemizde veteriner patoloji alanında konu itibariyla ilk kez çalışılmış ve ilk kez SPF olmayan hayvanlarda gerçekleştirilmiştir. Ayrıca patomorfolojik ve immunhistokimyasal incelemelerin yanı sıra in-situ PZR yönteminin de kullanılması çalışmanın orjinalliğini arttırmıştır.

Anahtar Kelimeler: Adenovirus, İmmunhistokimya, İn-situ Polimeraz Zincir Reaksiyonu, Patomorfoloji, Piliç

Page 127: PİLİÇLERDE DENEYSEL ADENOVİRUS ENFEKSİYONUNDA …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28157/TEZ.pdf · bronşitis, enfeksiyöz laringotrakeitis, salmonellozis, kamfilobakteriozis,

114

SUMMARY

Evaluation of The Pathomorphological, Immunohistochemical and In-Situ Polimerase Chain Reaction in Experimental Adenovirus Infections in Chickens In the study, clinical, pathomorphological and immunohistochemical findings are evaluated in chickens infected by adenovirus serotype-4. In addition, by In-situ Polymerase Chain Reaction (IS-PCR) method, virus is investigated especially in liver and heart tissues where finding of disease is more intensively. For this purpose, 4 week old Ross 308, broiler chicken (48) are consulted. These animals divided into 3 groups: group I (18 each) orally, group II (18 each) were infected intramuscullary with 0,5 ml FadV-4 and control group. In general, oral infection began immediately group the same intensity up to the end of the continuation of the experiment but increased the intramuscular group, the severity of late towards the end of the experiment begins. At the guts, liver, kidney, heart and spleen of oral group findings were severe from the start till the last necropsy time pathomorphologically, on the other hand at bursa Fabricius, it was less severe generally. In intramuscular group, it is realized that both ventriculi are also effected besides mentioned organs. Positivities were encountered in central nervous system of intramuscular group in immunperoxidase method from the beginning till the end of experiments additional to evident lesions observed pathomorphologically at the organs of both groups. In-situ PCR method positivities noticed in Kupffer cells in liver during mid of experiment up to end, additional to positivity localizations in liver and heart are determined by immunperoxidase method. The study, in terms of subject, is first performed in non-SPF broilers in our county at veterinary pathology. In addition usage of in-situ PCR method besides pathomorphological and immunohistochemical investigations increased the originality of the study. Key words: Adenovirus, Broiler, Immunohistochemistry, In-situ Polymerase Chain Reaction, Pathomorphology

Page 128: PİLİÇLERDE DENEYSEL ADENOVİRUS ENFEKSİYONUNDA …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28157/TEZ.pdf · bronşitis, enfeksiyöz laringotrakeitis, salmonellozis, kamfilobakteriozis,

115

8. KAYNAKLAR

ABDUL-AZIZ, T.A., AL-ATTAR, M.A. (1991). New Syndrome in Iraqi Chicks. Vet. Rec. 129:272. ABDUL-AZIZ, T.A., HASAN, S.Y. (1995). Hydropericardium syndrome in Broilers Chickens: Its

Contagious Nature And Pathology. Res. Vet. Sci. 59: 219-221. ABE, T., NAKAMURA, K., TOJO, H., MASE, M., SHIBAHARA, T., YAMAGUCHI, S., YUASA, N.

(1998). Histology, Immunohistochemistry and Ultra-Structure of Hydropericardium Syndrome in Adult Broiler Breeders and Broiler Chicks. Avian Dis. 42:606-612.

ABE, T., NAKAMURA, K., TOJO, T., YUASA, N. (2001). Gizzard Erosion in Broiler Chicks by Group

I avian adenovirus. Avian Dis. 45:234–239. ADAIR, B.M. (1978). Studies on The Development of Avian Adenovirus in Cell Cultures. Avian Pathol.

7:541-550. ADAIR, B.M., CURRAN, W.L., MCFERRAN, J.B. (1979). Ultrastructural Studies of the Replication of

Fowl Adenovirus in Primary Cell Cultures. Avian Pathol. 8:133-144. ADAIR, B. M., FITZGERALD, S. D. (2008). Group I Adenovirus Infections. In: SAIF, Y. M., FADLY,

A.M., GLISSON, J.R., MCDOUGALD, L.R., NOLAN, L.K., SWAYNE D.E. Ed., Diseases of Poultry, Iowa, 12. Ed. Blackwell Publishing Professional, p.251-266.

ADAIR, B. M., MCFERRAN, J. B. (2008). Adenoviruses. In: DUFOUR-ZAVALA, L., GLISSON, J. R.,

PEARSON, J. E., REED, W. M., JACKWOOD, M. W., WOOLCOCK, P. R., Eds., A Laboratory Manual for the Isolation, Identification, and Characterization of Avian pathogens, 5 Ed. The American Association of Avian Pathologists, Inc., Athens, GA, p.84-89.

AFZAL, M., MUNEER, R., STEIN, G. (1991). Studies on Aethiology of Hydropericardium Syndrome

(Angara Disease) in Broilers. Vet. Rec. 128: 591-593. AGHAKHAN, S. M. (1974). Avian Adenoviruses. Vet. Bull. 44:531-552. AHMED, I.M., AFZAL, M.I. MALIK, Z. HUSSAIN, W. HANIF (1989): Disease Patterns and Etiology

of Hydropericardium Syndrome (Angora Disease) in Broiler Chickens in Pakistan. Pakistan J. Agril. Res. 10:195-199.

AKHTAR, S. (1994). Hydropericardium Syndrome In Broiler Chickens in Pakistan. World’s Poultry Sci.

J. 50: 177-182. AKHTAR, S. (1995). Lateral Spread Of Aetiologic Agent(s) of Hydropericardium Syndrome in Broiler

Chickens. Vet. Rec. 136: 118-120. AKHTAR, S., ZAHID, S., KHAN, M.I. (1992). Risk Factors Associated with Hydropericardium

Syndrome in Broiler Flocks. Vet. Rec. 131: 481-484. ALIEV, A.S, DJADOV, E.D., NIKITINA, N.V. (1997). Etiology of Hydropericarditis in Broiler Chiks.

Proceedings Of The Tenth International Conference of The World Veterinary Poultry Association, Budapest, Hungary, p.:257.

ALVARADO, I.R., VILLEGAS, P., EL-ATTRACHE, J., JENSEN, E., ROSALES, G., PEROZO, F.,

PURVIS, L. B. (2007). Genetic Characterization, Pathogenicity, and Protection Studies with an Avian Adenovirus Isolate Associated with Inclusion Body Hepatitis. Avian Dis. 51(1): 27-32.

ANDERSON, J., MCCORMICK, K.J., STENBACK, W.A. TRENTİN, J.J. (1971). The Development Of

Chick-Embryo-Lethal-Orphan (Celo) Virus T and V Antigens in Lytically Infected Chick Kidney Cells. Int. J. Cancer. 7: 59-64.

Page 129: PİLİÇLERDE DENEYSEL ADENOVİRUS ENFEKSİYONUNDA …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28157/TEZ.pdf · bronşitis, enfeksiyöz laringotrakeitis, salmonellozis, kamfilobakteriozis,

116

ANJUM, A.D. (1990). Experimental Transmission of Hydropericardium Syndrome and Protection Against It in Commercial Broiler Chickens. Avian Pathol. 19: 655-660.

ANJUM, A.D., SABRI M.A., IQBAL Z. (1989). Hydropericarditis Syndrome in Broiler Chickens in

Pakistan. Vet. Rec. 124:247-248. ASRANI, R.K., GUPTA, B.K., SHARMA, S.K., SINGH, S.P. KATOCH, R.C. (1997).

Hydropericardium Hepatopathy Syndrome in Asian Poultry. Vet. Rec. 141: 271-273. BABİL, A., ASI, Y., AKÇADAĞ, B., GÜREL A. (1988). İstanbul ve Trakya Bölgesi Kümes

Hayvanlarında IB, ILT, IBD, EDS-76, AE ve Adenovirus İnfeksiyonlarının Epizootiyolojik Araştırılması ve Izolasyon Çalışmaları. Pendik Hayv. Hast. Merk. Araşt. Enst. Derg. 19(1-2) :66-77.

BAGASRA, O., HARRIS, T. (2006). In Situ PCR Protocols. Part I. In Franck Pellestor (ed.). Methods in

Molecular Biology. PRINS and Insitu PCR. Institute of Human Genetics, CNRS UPR 1142 Montpellier, France, p.: 61-78.

BALAMURUGAN, V., KATARIA, J.M. (2004). The Hydropericardium Syndrome in Poultry-A Current

Scenerio. Vet. Res. Comm. 28:127-148. BALAMURUGAN, V., KATARIA, J.M., KATARIA, R.S., VERMA, K.C., NANTHAKUMAR, T.

(2002). Characterization of Fowl Adenovirus Serotype-4 Associated with Hydropericardium Syndrome in Chicken. Comp. Immunol. Microbiol. Inf. Dis. 25:139-147.

BARR, D.A., SCOTT, P. (1988). Adenoviruses and IBH, in: Poultry diseases. Proceedings of the Second

Pacific Poultry Health conference, Surfers Paradise. Post-Graduate Committee in Veterinary Science, University of Sydney, Proceedings. 112: 323-326.

BAŞKAYA, H., MİNBAY, A. (1979). Kümes Hayvanları Hastalıkları. Ankara Üniversitesi Veteriner

Fakültesi Yayınları:354, Ders Kitabı:252. Ankara Üniversitesi Basımevi. BAYSAL, T., BOZKURT, M. (1989). Konya Bölgesi kümes hayvanlarında Infectious Bronchitis (IB),

Infectious Laryngotracheitis (ILT), Infectious Bursal Disease (IBD), Egg Drop Syndrome-76 (EDS-76), Avian Encephalomyelitis (AE) ve Adenovirus enfeksiyonlarının epizootiyolojik araştırılması ve izolasyon çalışmaları. Etlik Vet. Mikrob. Derg.6(2): 67-78.

BENKO, M., ELO, P., URSU, K., AHNE, W., LAPATRA, S.E., THOMSON, M., HARRACH, B.

(2002). First Evidence For The Existance of Distinct Fish and Snake Adenoviruses. J. Virol.76(19): 10056-10059.

BENKO, M., HARRACH, B., BOTH, G.W., RUSSELL, W.C., ADAIR, B.M., ADAM, E., DE JONG, J.

C., HESS, M., JOHNSON, M., KAJON, A., KIDD, A. H., LEHMKUHL, H. D., LI, Q. G., MAUTNER, V., PRING-AKERBLOM, P., WADELL, G. (2005). Family Adenoviridae. In: FAUQUET, C. M., MAYO, M. A., MANILOFF, J., DESSELBERGER, U., BALL, L. A., Eds., Virus taxonomy. Eighth report of the International Committee on Taxonomy of Viruses. Elservier, New York, p.:213-228.

BENKO, M., HARRACH, B. & RUSSELL, W. C. (2000). Family Adenoviridae. In Virus Taxonomy.

Seventh Report of the International Committee on Taxonomy of Viruses,. In: VAN REGENMORTEL, M. H. FAUQUET, V. C. M., BISHOP, D. H. L., CARSTENS, E. B., ESTES, M. K., LEMON, S. M., MANILOFF, J., MAYO, M. A., MCGEOCH, D. J., PRINGLE C. R., WICKNER, R. B. San Diego: Academic Pres,p.: 227–238.

BICKFORD, A.A. (1972). Inclusion Body Hepatitis in Chickens. Poultry Digest. 31:345-347. BISWAS, P.K., SIL, B.K., FARUQUE, R., AHMED, S., BISWAS, D., CHOWDHURY, S. (2001).

Adenovirus Induced Hydropericardium-hepatitis Syndrome in Broiler Parent Chickens in Chittagong, Bangledesh. Pakistan J. Biol. Sci. 5(9): 994-996.

Page 130: PİLİÇLERDE DENEYSEL ADENOVİRUS ENFEKSİYONUNDA …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28157/TEZ.pdf · bronşitis, enfeksiyöz laringotrakeitis, salmonellozis, kamfilobakteriozis,

117

BOUQUET, J.F., MOREAU Y., MCFERRAN J.B., CONNOR T.J. (1982). Isolation and Characterisation of an Adenovirus Isolated from Muscovy Ducks. Avian Pathol. 11:301-307.

BÜLOW, V.V., RUDOLPH R., FUCHS B. (1986). Enhanced Pathogenicity of Chicken Anemia Agent

(CAA) in Dual Infection with Marek’s Disease Virus (MDV) and Infectious Bursal Disease Virus (IBDV) or Reticuloendotheliosis Virus (REV). J. Vet. Med. B. 33: 93-116.

BURKE, C.N., LUGINBUHL, R.E., JUNGHERR, E.L. (1959). Avian Enteric Cytopathogenic Viruses. 1.

Isolation. Avian Dis.3: 412-419. BURKE, C.N., LUGINBUHL, R.E., WILLIAMS, L.F. (1968). Avian Adeno-like Viruses–

Characterisation and Comparison of Seven Isolates. Avian Dis. 12: 483-505. CALNEK, B.W., COWEN, B.S. (1975). Adenoviruses of Chickens: Serologic Groups. Avian Dis. 19: 91-

103. CALNEK, B.W., SHEK, W.R., MENENDEZ, N.A., STIUBE, P. (1982). Serological Cross-Reactivity of

Avian Adenovirus Serotypes in An Enzyme-Linked Immunosorbent Assay. Avian Dis. 26:897-906. CANN, A. (16.09. 2005). Microbiology@Leicester:Virology:Adenovirus. Erişim adresi: [ http://www.micro.msb.le.ac.uk/3035/Adenovirus.html]. Erişim tarihi: 18.07.2006. CHANDRA, R., SHUKLA S.K., KUMAR, M. (1999). The Hydropericardium Syndrome and Inclusion

Body Hepatitis in Domestic Fowl. Trop. Anim. Health. Prod. 32: 99-111. CHANDRA, R., SHUKLA, S.K., KUMAR, M., GARG, S.K. (1997). Electronmicroscopic

Demonstration of an Adenovirus in the Hepatocytes of Birds Experimentally Infected with Hydropericardium Syndrome. Vet. Rec. 140: 70-71.

CHEEMA, A.H., AHMAD, J. AFZAL, M. (1989). An Adenovirus Infection of Poultry in Pakistan. Rev.

Sci. Tech. Off. Int. Epiz. 8: 789-795. CHIOCCA, S., KUTZBAUER, R., SCHAFFNER, G., BAKER, A., MAUTNER, V., COTTON, M.

(1996). The Complete DNA Sequence and Genomic Organisation of The Avian Adenovirus CELO. J. Virol. 70: 2939-2949.

CHO, B.R. (1976). An Adenovirus from a Turkey Pathogenic Both Chicks and Turkey Poults. Avian Dis.

20: 714-723. CHOMIAK, T.W., LUGINBUHL, R.E. AND HELMBOLDT, C.F. (1961). Tissue Culture Propagation

And Pathology of CELO Virus. Avian Dis .5: 313-320. CHRISTENSEN N. H., MC FERRAN B, (1997). A Primary Epidemic of Inclusion Body Hepatitis in

Broilers. Avian Dis. 33:622–630. CLEMMER, D.I. (1964). Characterization of Agents Isolated from Market Chickens in a Quest for

Enteric Viruses. J. Infect. Dis. 114: 386-400. COOK, J.K.A. (1974). Pathogenicity of Avian Adenoviruses for Day-Old Chicks. J. Comp. Pathol. 84:

505-515. COOK, J.K.A. (1974b). Spread of an Avian Adenovirus (CELO virus) to Uninoculated Fowls. Res. Vet.

Sci.16:156-161.

CORREDOR, J.C, GARCEAC, A., KRELL, P.J., NAGY, E. (2008). Sequence Comparison of the Right End of Fowl Adenovirus Genomes. Virus Genes. 36(2):331-44.

Page 131: PİLİÇLERDE DENEYSEL ADENOVİRUS ENFEKSİYONUNDA …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28157/TEZ.pdf · bronşitis, enfeksiyöz laringotrakeitis, salmonellozis, kamfilobakteriozis,

118

COWEN, B., CALNEK, B.W., HITCHNER, S.B. (1977). Broad Antigenicity Exhibited by Some Isolates of Avian Adenovirus. Am. J. Vet. Res. 38(7): 559-562.

COWEN, B., CALNEK, B.W., MENENDEZ, N.A., BALL, R.F. (1978a). Avian Adenoviruses-effect on

Egg Production, Shell Quality and Feed Consumption. Avian Dis. 22:459-470. COWEN, B., MITCHELL, G.B., CALNEK B.W. (1978b). An Adenovirus Survey of Poultry Flocks

During the Growing and Laying Periods. Avian Dis. 22:115-121. COWEN, B.S. (1988). Chicken Embryo Propagation of Type I Avian Adenoviruses. Avian Dis. 32:347-

352. COWEN, B.S. (1992). Inclusion Body Hepatitis-Anaemia and Hydropericardium Syndromes: Aetiology

and Control. World Poult. Sci. J. 48: 247-254. COWEN, B.S. LU, H., WEINSTOCK, D., CASTRO, A.E. (1996). Pathogenicity Studies of Fowl

Adenoviruses Isolated in Several Regions of The World. Proceedings of the International Symposium on Adenovirus and Reovirus Infections in Poultry Rauischholzhausen, Germany p.:79-88.

CRAWFORD-MIKSZA, L.K., SCHNURR, D.P. (1996). Adenovirus Serotype Evolution is Driven by

Illegitimate Recombination in the Hypervariable Regions of the Hexon Protein. Virol. 224(2): 357-367.

DAGHIR, N.J., HADDAD, K.S. (1981). Vitamin B6 in The Etiology Of Gizzard Erosion in Growing

Chickens. Poult. Sci. 60:988–992. In: MCFERRAN, J.B. Group I Adenovirus Infections. Chapter 23. CALNEK, B.W., BARNES, H.J.,. BEARD, C.W, MCDOUGALD, L. R., MC FERRAN, Y. M. (1997) Eds.. Diseases Poultry, 10th ed. Iowa State University Press: Ames, IA, p.:608-642.

DAHIYA S., SRIVASTAVA, R.N., HESS, M., GULATI, B.R. (2002). Fowl Adenovirus Serotype-4

Associated with Outbreaks of Infectious Hydropericardium in Hayrana, India. Avian Dis., 46: 230-233.

DAVISON, A.J., BENKÖ, M., HARRACH, B.J. (2003). Genetic Content and Evolution of

Adenoviruses. Gen. Virol., 84: 2895-2908. DEEPAK, J.N. (1998). Studies On Pathogenecity and Immunosuppressive Effects of Fowl Adenovirus

Serotype-4 Isolated from Hydropericardium Syndrome in Chicken, (MVSc thesis, Deemed University, IVRI, Izatnagar). In: BALAMURGAN, V., KATARIA J.M. (2004). The Hydropericardium Syndrome in Poultry-A Current Scenerio. Vet. Res. Comm. 28:127-148.

DHILLON, A.S., WINTERFIELD, R.W. (1984). Pathogenicity Of Various Adenovirus Serotypes in the Presence Of Escherichia Coli in Chickens. Avian Dis. 28(1): 147-153.

DROUAL, R., WOOLCOCK, P.R., NORDHAUSEN, R.W., FITZGERALD, S.D. (1995). Inclusion Body Hepatitis and Hemorrhagic Enteritis in Two African Grey Parrots (Psittacus erithacus) associated with adenovirus. J Vet Diagn Invest. 7:150-154.

DUTTA, S.K., POMEROY, B.S. (1967). Isolation and Characterization of an Enterovirus from Baby

Chicks Having An Enteric Infection. I. Isolation And Pathogenicity. Avian Dis.11:1-9. EL MISHAD, A.M., MCCORMICK, K.J., STENBACK, W.A., YATES, V.J., TRENTİN, J.J. (1975).

Haemagglutinating Properties Of CELO, An Oncogenic Avian Adenovirus. Avian Dis.19: 761-772. ENDERS, J.F., BELL, J.A., DINGLE, J.H., FRANCIS, T., HILLEMAN, M.R., HUEBNER, R J.,

PAYNE, A.M.M. (1956). "Adenoviruses": Group Name Proposed for New Respiratory-Tract Viruses. Science 124 (3212): 119-120.

Page 132: PİLİÇLERDE DENEYSEL ADENOVİRUS ENFEKSİYONUNDA …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28157/TEZ.pdf · bronşitis, enfeksiyöz laringotrakeitis, salmonellozis, kamfilobakteriozis,

119

ERNY, K.., PALLISTER J., SHEPPARD M. (1995). Immunological and Molecular Comparison of Fowl Adenovirus Serotypes 4 and 10. Arch. Virol.140: 491-501.

FADLY A.M., RIEGLE B.J., NAZERIAN, K., STEPHENS, E.A.(1980). Some Observations on an

Adenovirus Isolated from Specific Pathogen-Free Chickens. Poult Sci. 59:21-27. FITZGERALD, S.D. (2008). Adenovirus Infections. In: SAIF, Y.M., FADLY, A.M., GLISSON, J.R.,

MCDOUGALD, L.R., NOLAN, L.K., SWAYNE, D.E. (Ed.), Diseases of Poultry. Blackwell Publishing Professional, Iowa, USA, p.:251-252.

GALLINA, A.M., WINTERFIELD, R.W. FADLY, A.M. (1973). Adenovirus Infection and Disease. II.

Histopathology of Natural and Experimental Disease. Avian Dis.17: 343-353. GANESH, K. (1998). Molecular Studies on Hexon Gene Fragment of Fowl Adenovirus Associated with

Hydropericardium Hepatitis Syndrome, Ph.D. thesis, University of Agricultural Sciences, Bangalore, India.

GANESH K., RAGHAVAN R., GOWDA R.N.S., SATYANARAYANA M.L., SURYANARAYANA

V.V.S. (2002). Purification and Characterization of the Aethiological Agent of Hydropericardium Hepatitis Syndrome from Infected Liver Tissues of Broiler Chickens. Trop. Anim. Health. Prod. 34: 7-17.

GELDERBLOM, H., MAICHLE-LAUPPER, I. (1982). The Fibers Fowl Adenovirus. Arch Virol. 72:

289-298. GINSBERG, H.S., PEREIRA, H.G., VALENTINE, R.C., WILCOX, W.C. (1966). A Proposed

Terminology for The Adenovirus Antigens and Virion Morphological Subunits. Virology. 28(4):782–783.

GOODWIN, M.A. (1993). Adenovirus Inclusion Body Ventriculitis in Chickens and Captive Bobwhite

Quail (Colinus virginianus). Avian Dis. 37:568–571. GOODWIN, M.A., LATIMERK, S., RESURRECCION R.S., MILLER P.G., CAMPAGNOLI, R.P.

(1996). DNA In Situ Hybridization for The Rapid Diagnosis of Massive Necrotizing Avian Adenovirus Hepatitis and Pancreatitis in Chicks. Avian Dis. 40: 828-831.

GOMIS, S. (2006). Is IBH a Primary or Secondary Disease in Broilers in Saskatchewan? And Control by

Vaccination, Dept. of Veterinary Pathology, WCVM, University of Saskatchewan. Erişim adresi: [http://www.ovc.uoguelph.ca/conference/necad/oapp/OAPPSusantha.pdf] Erişim tarihi: 30.12.2006

GOWDA, S.R.N., SATYANARAYANA, M.L. (1994). Hydropericardium Syndrome in Poultry. Indian

J. Vet. Pathol. 18: 159-161. GRGIC,H., PHILIPPE,C.,OJKIC,D.,NAGY,É.(2006). Study of Vertical Transmission of Fowl

Adenoviruses. Can. J. Vet. Res. 70: 230-233. GRIMES, T.M., KING, D.J. (1977a). Effect Of Maternal Antibody on Experimental Infections of

Chickens With A Type 8 Avian Adenovirus. Avian Dis.21:97-112. GRIMES, T.M., KING, D.J. (1977b). Serotyping Avian Adenoviruses by a Microneutralization

Procedure. Am. J. Vet. Res., 38(3): 317-321. GUY, J., BARNES, H.J. (1997). Characterization of an Avian Adenovirus Associated with Inclusion

Body Hepatitis in Day-old Turkeys. Avian Dis., 41: 726-731. HAASE, A.T., RETZEL, E.F., STASKUS, K.A. (1990). Amplification and Detection of Lentiviral DNA

Inside Cells. Proc. Natl. Acad. Sci. USA. 87: 4971-4975.

Page 133: PİLİÇLERDE DENEYSEL ADENOVİRUS ENFEKSİYONUNDA …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28157/TEZ.pdf · bronşitis, enfeksiyöz laringotrakeitis, salmonellozis, kamfilobakteriozis,

120

HELMBOLDT, C.F., FRAZIER, M.N. (1963). Avian Hepatic Inclusion Bodies of Unknown Significance. Avian Dis.7: 446-450.

HESS, M., (2000). Detection and Differentiation of Avian Adenoviruses: A Review. Avian Pathol.29:

195-206. HORNE, R. W., S. BRENNER, A. P. WATERSON, AND P. WILDY. (1959). The Icosahedral Form of

An Adenovirus. J. Mol. Biol. 1:84-86. HOFFMANN, R., WESSLING, E. , DORN, P., DANGSCHAT, H. (1975) Lesions in Chickens with

Spontaneous or Experimental Infectious Hepatomyelopoietic Disease (Inclusion Body Hepatitis) in Germany. Avian Dis. 19: 224-236.

HOWELL, J., MACDONALD, D.W., CHRISTIAN, R.G. (1970). Inclusion Body Hepatitis in Chikens.

Can. Vet. J. 11(5): 99-101. HUEBNER R.J., ROWE W.P., LANE W.T. (1962). Oncogenic Effects In Hamsters of Human

Adenovirus Types 12 and 18. Proc Natl. Acad. Sci.48: 2051-2058. JADHAO, S.J., KATARIA, J.M., VERMA, K.C., SHAH, R.L. (1997). Serotyping of Indian Isolates of

Fowl Adenovirus Recovered from Inclusion Body Hepatitis-Hydropericardium Syndrome (Litchi Disease) in Chickens. Indian Comp. Microbiol. Inf. Dis.18: 33-37.

JAFFERY, M.S. (1988). A Treatise on Angara Disease in Chicken. Pak. Vet. Med. Assoc. Karachi. 1-33. JANTOSOVIC, J., KONARD, J., SALY, J., SKARDOVA, I., KUSEV, J., BENINGHAUSOVA, K.

(1991). Hydopericardium Syndrome in Chicks. Veterinarski. 41: 261-263. JENSEN, E.L.,VILLEGENS, P. (2005). Inclusion Body Hepatitis: Control in Breeder and Broiler

Chickens. AviaTech. 2:1-4. JIANG, P., OJKIC, D., TUBOLY, T., HUBER, P., AND NAGY, E. (1999). Application of The

Polymerase Chain Reaction to Detect Fowl Adenoviruses. Can. J. Vet. Res. 63(2): 124-129. JONES, R.C., GEORGIOU, K. (1984). Experimental Infection of Chickens with Adenoviruses Isolated

from Tenosynovitis. Avian Pathol. 13:13-23. KAWAMURA, H., TSUBAHARA, H. (1963). Serological Relationship Between CELO and GAL

Viruses. National Institute of Animal Health Quarterly. 3: 77-82. KAWAMURA, H., SHIMIZU, F., TSUBAHARA (1964). Avian Adenoviruses: Its Properties and

Serological Classifcation. Natl. Inst Ani. Heal. Q. (Tokyo) 4: 183-193. KHANNA, P.N. (1964). Studies on Cytopathogenic Avian Enteroviruses. 1.Their Isolation and

Serological Classification. Avian Dis. 8: 632-637. KHAWAJA, D.A., AHMAD, S., RAUF, M.A., ZULFİQAR, M.Z., MAHMOOD S.M.I., HASAN, M.,

(1988a). Isolation of an Adenovirus from Hydropericardium Syndrome in Broiler Chicks. Pakistan J Vet Res 1: 2-17. In: BALAMURGAN, V., KATARIA, J.M. (2004). The Hydropericardium Syndrome in Poultry-A Current Scenerio. Vet. Res. Comm. 28:127-148.

KHAWAJA, D.A., SATTAR, A., ANWAR-UL-HAQ, M.A.M., HASAN, M., AHMAD-CH, S. (1988b).

A Report On The Cross Protection Of Ibd Vaccine Strain D-78 Against Adenovirus Isolated from Hydropericardium Syndrome in Broiler Chicks. Pakistan J. Vet. Res. 1:51-52.

KIM, J.N., BYUN, S.H., KIM, M.J., KIM, J.J., SUNG, H.W., MO, I.P. (2008). Outbreaks of

Hydropericardium Syndrome and Molecular Characterization of Korean Fowl Adenoviral Isolates. Avian Dis. 52: 526-530.

Page 134: PİLİÇLERDE DENEYSEL ADENOVİRUS ENFEKSİYONUNDA …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28157/TEZ.pdf · bronşitis, enfeksiyöz laringotrakeitis, salmonellozis, kamfilobakteriozis,

121

KUMAR, R., CHANDRA, R., SHUKLA, S. K., AGRAWAL, D. K., AND KUMAR, M. (1997). Hyrdopericardium Syndrome in India: A Preliminary Study on The Causative Agent and Control of The Disease by Inactivated Autogenous Vaccine. Trop. Ani. Heal. Prod. 29: 158-164.

LATIMER K. S., NIAGRO F. D., WILLIAMS O. C., RAMİS A., GOODWIN M. A., RITCHIE B. W.,

AND CAMPAGNOLI R. P. 1997. Diagnosis of Avian Adenovirus Infections Using DNA In Situ Hybridization. Avian Dis. 41:773-782.

LAVER, W. G. , YOUNGHUSBAND, H. B., WRIGLEY, N. G. (1971). Purification and Properties of

Chick Embryo Lethal Orphan Virus. (An avian adenovirus). Virology. 45: 598-614. LUNA L.E. (1968). Manual of Histological Staining Methods of the Armed Forces Institute of

Pathology”. McGraw-Hill Book Company, p.:5-11. MACKAY, I. (2000). Adenoviruses. Virology Down Under. Clinical Virology Research Unit (CVRU) in

Sir Albert Sakzewski Virus Research Centre (SASVRC). Erişim adresi: [http://micronet.im.ac.cn/vdu.old/adeno.htm]. Erişim tarihi: 02.03.07.

MACPHERSON, I., MCDOUGALL, J.S., LAURSEN-JONES, A.P. (1974). Inclusion Body Hepatitis in

a Broiler Integration, Vet Rec. 95: 286-289. MACPHERSON, I. A., WILDY, P. STOKER, M. G. P., HORNE, R. W. (1961). The Fine Structure of

GAL an Avian Orphan Virus. Virology. 13: 146–149. MAEDA, M., OKANIWA, A., KAWAMURA, H. (1967). Morphological Studies on Intranuclear

Inclusion Bodies in Chicken Kidney Cell Culture Infected with Avian Adenovirus. Nat. Inst. Anim. Health. (Tokyo) 7: 164-177.

MAITI, N.K., SARKAR, P. (1997). Humoral İmmune Response of Chicks to Different Clinical Isolates

of Avian Adenovirus Type-1. Comp. Immunol. Microbiol. Infect. Dis.20(1): 59-62. MANATHAN, P. (2003). Inclusion Body Hepatitis (IBH) Experience in Broilers in Ontario”, DVM,

ACPV, Poultry Consultant, “PATHSTEC”, Consulting Services Guelp, Ontario. Intervet Canadian Ltee. p.:1-5.

MAZAHERI, A., PRUSAS, C., VOSS, M., HESS, M. (1998). Some Strains of Serotype 4 Fowl

Adenovirus Cause Inclusion Body Hepatitis and Hydropericardium Syndrome in Chickens. Avian Pathol. 27: 269-289.

McCOY, R.J., SHEPPARD, M., STUDDERT, M.J., JOHNSON, M.A. (1999).

Genomic Location and Nucleotide Sequence of A Serotype 3 Porcine Adenovirus Hexon Gene. Arch. Virol. 144:1217-1227.

MCCRACKEN, R. M., ADAIR, B. M. (1993). Avian Adenoviruses. In: MCFERRAN J. B., MCNULTY,

M. S. (eds.). Virus Infections of Birds, Elsevier Science Publishers B.V., Amsterdam, Holland, p.: 123-144.

MCCRACKEN, R.M., FERRAN J.B., EVANS, T.R., CONNOT T.J. (1976). Experimental Studies on

The Aethiology of Inclusion Body Hepatitis. Avian Pathol. 5: 325-339. MC FERRAN, J.B. 1981. Adenovirus Vertebrate Animals. In Kurtsak E., Kurtstak C., (eds). Comperative

Diagnosis of Viral Diseases III. Academic Press: New York, p.: 102-165. Mc Ferran J.B. (1997).Group I Adenovirus Infections. Chapter 23. Calnek B.W; Barnes H.J;. Beard C. W; McDougald L. R.and Mc Ferran, 1997; Y. M. (eds.). Diseases Poultry, 10th ed. Iowa State University Press: Ames,IA, 608-642.

MC FERRAN, J.B., ADAIR, M. (1977). Avian Adenoviruses – A review. Avian Pathol.6:189-217.

Page 135: PİLİÇLERDE DENEYSEL ADENOVİRUS ENFEKSİYONUNDA …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28157/TEZ.pdf · bronşitis, enfeksiyöz laringotrakeitis, salmonellozis, kamfilobakteriozis,

122

MCFERRAN, J.B., CLARKE, J.K., CONNOR, T.J. (1972). Serological Classification of Avian Adenoviruses. Arch. Virol. 39(1): 132-139.

MC FERRAN J.B., CONNOR T.J., MC CRACKEN R.M. (1976). Isolation of Adenoviruses and

Reovirus from Avian Species Other Than Domestic Fowl. Avian Dis. 20: 519-524. MC FERRAN, J.B., UDDIN M.D., WILKS C.R. (1990). Reproduction of Inclusion Body Hepatitis in

Conventionally Reared Chickens İnoculated with a New Zealand isolate of avian adenovirus. N.Z. Vet. J. 38:62-65.

MC FERRAN J.B. (1991). Adenovirus Infections. CALNEK B.W., BARNES H.J., BEARD C.W,

MCDOUGALD L.R., MC FERRAN, Y. M. (1997); (eds.). Diseases Poultry, 10th Ed. Iowa State University Press: Ames, IA ,p.: 553-563.

MC FERRAN J.B. (1997). Group I Adenovirus Infections. Chapter 23. CALNEK B.W., BARNES H.J.,

BEARD C.W, MCDOUGALD L.R., MC FERRAN, Y. M. (1997); (eds.). Diseases Poultry, 10th Ed. Iowa State University Press: Ames, IA, p.: 608-642.

MCFERRAN, J.B., SMYTH, J.A. (2000). Avian Adenoviruses. Rev. Sci. Tech. Off. Int. Epiz. 19(2): 589-

601. MCFERRAN, J.B., ADAIR B.M. (2003). Group I Adenovirus Infections. In: SAIF Y.M. ed. Disease of

Poultry. Ames, Iowa State Pres, p. 214-227. MENDELSON, C., NOTHELFER, H.B., MONREAL, G. (1995). Identification and Characterization of

an Avian Adenovirus Isolated From a ‘Spiking Mortality” Syndrome Field Outbreak in Broilers on The Delmarva Peninsula, USA. Avian Pathol. 24(4): 693-706.

MEULMANS, G.M., BOSHMANS, T.P., VAN DEN BERG, DEEAESSTECKER, M. (2001).

Polymerase Chain Reaction Combined with Restriction Enzyme Analysis for Detection and Differentiation of Fowl Adenoviruses. Avian Pathol. 30: 655-660.

MEULMANS, G., COUVREUR, B., DECASSTECKER, M., BOSHMANS, M. VAN DEN BERG, T.P.

(2004). Phylogenetic Analysis of Fowl Adenoviruses. Avian Pathol. 33: 164-170. MISIRLIOĞLU,O.Z.(1997). Ege Bölgesi Broyler Sürülerinde Adenovirus İnfeksiyonlarının

Araştırılması, Bornova Vet. Kont. Araş. Enst. Derg. 36: 99-120. MONREAL, G. (1996). History And Development of Research About Avian Adenoviruses. Proceedings

of the International Symposium on Adenovirus and Reovirus Infection in Poultry, Rauischholzhausen, Germany, p.: 4-9.

MOREL G. AND RACCURT M. (2003). Methods in Visualization: PCR/RT-PCR In Situ Light and Electronmicroscopy. CRC Press. Washington, D.C USA. MUNEER, M.A., AJMAL, M., ARSHAD, M., AHMAD, M.D., CHAUHARY, Z.I., KHAN, T.M.

(1989). Preliminary Studies on Hydropericardium Syndrome in Broilers in Pakistan. Zootecnica Int. 5: 46-48.

MURO-CACHO C.A. (1997). In Situ PCR. Overview of Procedures and Applications. Front Biosci.

2:15-29. NAEM, K., NIAZI, T., MALIK, S.A., CHEEMA, A.H. (1995). Immunosupressive Potential and

Pathogenecity of an Avian Adenovirus Isolate Involved in Hydropericardium Syndrome in Broilers. Avian Dis. 39: 723-728.

Page 136: PİLİÇLERDE DENEYSEL ADENOVİRUS ENFEKSİYONUNDA …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28157/TEZ.pdf · bronşitis, enfeksiyöz laringotrakeitis, salmonellozis, kamfilobakteriozis,

123

NAKAMURA, K., MASE, M., YAMAGUCHI, S., SHIBAHARA, T., YOUSA, N. (1999). Pathologic Study of Specific-Pathogen-Free Chicks and Hens Inoculated with Adenovirus Isolated from Hydropericardium Syndrome. Avian Dis. 43:414-423.

NAKAMURA, K., MASE, M., YAMAGUCHI, S., YUASA, N. (2000). Induction of Hydropericardium

In One-Day-Old Spesific-Pathogen-Free Chicks by Adenovirus from Inclusion Body Hepatitis. Avian Dis. 44:192-196.

NAKAMURA, K., OHYAMA, T., YAMADA, M., ABE, T., TANAKA, H., MASE, M. (2002a).

Experimantal Gizzard Erosions in Specific-Pathogene-Free Chicks by Serotype 1 Group I Avian Adenoviruses From Broilers. Avian Dis. 46: 893-900.

NAKAMURA, K., TANAKA, H., MASE, M., IMADA, T., YAMADA, M. (2002b). Pancreatic Necrosis

and Ventricular Erosion in Adenovirus-Associated Hydropericardium Syndrome of Broilers. Vet. Pathol. 39:403–406.

NIAZI, A.K., KHAN M.Z., SIDDIQUE, M. (1989). Haematological Studies on Naturally Occurring

Hydropericardium Syndrome in Broilers Chicks. Vet. Rec.125: 400. NORBY, E. (1969). The Structural and Functional Diversity of Adenovirus Capsid Components. J. Gen.

Virol. 5:221-236. NORRY, E., WADELL, G. (1969). Immunological Relationships Between Hexons of Certain Human

Adenoviruses. J. Virol. 4: 620-663. NUOVO, G.J. (1995). In situ PCR: Protocols and Applications. PCR Methods Appl.4:151-167. OJKIC D., NAGY E. (2000). The Complete Nucleotide Sequence of Fowl Adenovirus Type 8. J. Gen.

Virol., 81: 1833-1837. OJKIC, D., KRELL, P.J., TUBOLY, T., NAGY, É. (2008). Characterization of Fowl Adenoviruses

Isolated in Ontario and Quebec, Canada. Can. J. Vet. Res.72(3): 236-241. OLSON N.O. (1950). A Respiratory Disaese (Bronchitis) of Quail Caused by a Virus. Proc. 54th Annu.

Meet. Livest. Sanit. Assoc.171-174. ONO, M. OKUDA, Y., SHIBATA, I., SATO, S. OKADA, K. (2004). Pathogenicity by Parenteral

Injection of Fowl Adenovirus Isolated from Gizzard Erosion and Resistance to Reinfection in Adenoviral Gizzard Erosion in Chickens Vet. Pathol. 41:483–489.

ONO, M., OKUDA, Y., YAZAWA, S., IMAI, Y., SHIBITA, I., SATO, S., (2003). Adenoviral Gizzard

Erosion in Commercial Broiler Chickens. Vet. Pathol. 40:294-303. ÖZMEN, Ö. KAHRAMAN, M.M. (1996). Deneysel Gumboro Hastalığı (Infectious Bursal Disease -

IBD), Reovirus, Adenovirus Enfeksiyonlarında Şekillenen Makroskopik ve Mikroskopik Lezyonların Karşılaştırmalı Olarak Değerlendirilmesi. III. Uluslararası Tavukçuluk ve Tavuk Hastalıkları Sempozyum, Manisa.

PALLISTER, J., WRIGHT, P. J., SHEPPARD, M. (1996). A Single Gene Encoding The Fiber is

Responsible for Variations in Virulence in the Fowl Adenoviruses. J. Virol. 70(8): 5115-5122. PAYET, V., ARNAULD, C., PICAULT, J.B., JESTIN, A., LANGLOIS, P. (1998). Transcriptional

Organization of the Avian Adenovirus CELO. J. Virol., 72(11): 9278-9285. PEREIRA, H.G., VALENTINE, R.C. (1967). Morphological and Antigenic Sub-Units of Viruses. Br.

Med. Bull.23: 129-132.

Page 137: PİLİÇLERDE DENEYSEL ADENOVİRUS ENFEKSİYONUNDA …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28157/TEZ.pdf · bronşitis, enfeksiyöz laringotrakeitis, salmonellozis, kamfilobakteriozis,

124

PHILIPPE, C., GRGIC, H., NAGY, E. (2005). Inclusion Body Hepatitis in Young Broiler Breeders Asscoiated with a Serotype 2 Adenovirus in Ontario, Canada. J. Appl. Poult. Res.14: 588-593.

PHILIPPE, C., GRGIC, H., OJKIC, D., NAGY, E. (2007). Serologic Monitoring of a Broiler Breeder

Flock Previously Affected by Inclusion Body Hepatitis and Testing of the Progeny for Vertical Tranmission of Fowl Adenoviruses. Can. J. Vet. Res.71:98-102.

PIERSON, F.W., FITZGERALD, S.D. (2008). Hemorrhagic Enteritis and Related Infections. In: SAIF,

Y.M., FADLY, A.M., GLISSON, J.R., MCDOUGALD, L.R., NOLAN, L.K., SWAYNE, D.E. (Ed.), Diseases of poultry,12 edn. Blackwell Publishing Professional, Iowa, p.: 276-286.

QUERESHI, A.A. (1988). Hydropericardium and Kidney Lesions. Poul. Int. 27: 48-50. RAUE R., HESS, M. (1998). Hexon Based PCRs Combined with Restriction Enzyme Analysis for Rapid

Detection and Differentiation of Fowl Adenoviruses and Egg Drop Syndrome Virus. J Virol. Methods. 73: 211-217.

REECE, R.L., GRIX, D.C., BARR D.A. (1986). An Unusual Case of Inclusion Body Hepatitis in a

Cockerel. Avian Dis. 30:224–227. ROMANOVA, N., CORREDOR, J.C., NAGY, E. (2009). Detection and Quantitation of Fowl

Adenovirus Genome by a Real-Time PCR Assay. J. Virol. Methods. 159 (1): 58-63.

ROSEN, L. (1958). Haemagglutination by Adenoviruses. Virology. 5:574-575. ROSENBERGER, J.K, KLOPP, S., ECKROADE, R.F., KRAUSS W.C. (1975). The Role of The Infectious

Bursal Disease Agent and Several Avian Adenoviruses in The Haemorrhagicaplastic Anemia Syndrome And Gangrenous Dermatitis. Avian Dis. 19: 717-729.

ROY, P., MURALIMANOHAR, B., KOTEESWARAN, A., OMPRAKASH, A.V. (2004). Experimental

Studies on Hydropericardium Syndrome in Two Different Synthetic Lines of Broiler Chickens. Vet. Arhiv. 74: 157-164.

ROWE, W.P., HUEBNER, R.J., GILMORE, L.K., PARROTT, R.H., WARD, T.G. (1953). Isolation of A

Cytopathogenic Agent from Human Adenoids Undergoing Spontaneous Degeneration in Tissue Culture. Proc. Soc. Exp. Biol. Med. 84(3): 570-573.

RUBARTH, S. (1947). An Acute Virus Disease with Liver Lesions in Dogs (Hepatitia Contagiasa Canis):

A Pathologico-Anatomical and Etiolocal Investigation Acta Pathol. Microbiol. Scand. 69(9 Suppl.): 207.

RUSSELL, W. C. (2000). Update on Adenovirus and Its Vectors. J. Gen. Virol. 81: 2573–2604. SAIFUDDIN, M., WILKS, C.R. (1990). Reproduction of Inclusion Body Hepatitis in Conventionally

Raised Chickens Inoculated with a New Zealand Isolate of Avian Adenovirus. New Zeal. Vet. J. 38(2): 62-65.

SAIFUDDIN, M., WILKS, C.R. (1991). Pathogenesis of an Acute Viral Hepatitis: Inclusion Body

Hepatitis in the Chicken. Arch. Virol. 116(1): 33-43. SCOTT M., MC FERRAN J.B. (1972). Isolation of Adenovirus from Turkeys. Avian Dis. 16:413-420. SCHRENZEL, M., OAKS, J.L., ROTSTEIN, D., MAALOUF, G., SNOOK, E., SANDFORT, C.,

RIDEOUTI, B. (2005). Characterization of a New Species of Adenovirus in Falcons. J. Clin. Microbiol. 43(7): 3402-3413.

Page 138: PİLİÇLERDE DENEYSEL ADENOVİRUS ENFEKSİYONUNDA …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28157/TEZ.pdf · bronşitis, enfeksiyöz laringotrakeitis, salmonellozis, kamfilobakteriozis,

125

SCHONEWILLE, E.,A., SINGH, T.W., GOBEL, W., GERNER, SAALMULLER, A., HESS, M. (2008). Fowl Adenovirus (FAdV) Serotype 4 Causes Depletion of B and T Cells in Lymphoid Organs in Specific Pathogen-Free Chickens Following Experimental infection. Vet. Immunol. Immunopathol. 121:130-139.

SEOK, S.H., PARK, J.H., CHO, S., PARK, J.H. (2005). Idiopathic Intranuclear Inclusion Bodies in the

Renal Tubular Epithelia Japanese Quail (Coturnix coturnix japonica). J. Vet. Sci. 6(1): 75-76. SHAFIQ, M., MUKHTAR, M.,Zia, T.,KHAN M.(2000). Experimental Induction of Immunosuppresion

And Its Effects on Hydropericardium Syndrome in Broiler Chicks. Pak. J. Agr. Sci. 37(3-4): 126-128. SHAMIM, S., REHMANI, S.F., SIDDIQI A.A., QURESHI M.A., KHAN T.A. (2009). Characterization

Of Avian Adenovirus Type-4 Causing Hydropericardium Syndrome in Broilers in Karachi, Pakistan. Iranian Vet. Res. 10(1): 38-43.

SHANE, S.M. (1996). Hydropericardium-hepatitis Syndrome the Current World Situation. Zootecnica.

International. 29: 20-27. SHANE, S. M., JAFFERY, M.S. (1997). Hydropericardium-Hepatitis Syndrome (Angara Disease). In:

Calnek, B. W., H. J.Barnes, C. W. Beard, W. M. Reid, and H. W. Yoder (Eds.), Diseases of Poultry, 9th Ed. Ames, Iowa State University Pres, p. 1019–1022.

SHARPLESS, G.R. AND JUNGHERR, E.L. (1961). Characterisation of 2 Viruses Obtained from

Lymphomatous Liver. Am. J. Vet. Res. 22: 937-943. SHARPLESS, G.R. (1962). GAL Virus. Ann. New York Acad. Sci. 101: 515-519. SHEEHAN, D., HRAPCHAK, B. (1980). Theory and Practice of Histotechnology, 2nd Ed., Mosby,

St.Louis, p.:150. SHEPPARD, M., TSATAS, E., JOHNSON, M. (1998). DNA Sequence Analysis of the Genes for the

Fowl Adenovirus Serotype 10 Putative 33K and PVIII. Mitochondrial DNA. 9(1): 37-43. SHIBATA, I., HIRAI, H., OKAMOTO, T. (1988). Proventriculus and Gizzard Lesion in Embryos and

Chicks of Broiler. J. Jpn. Vet. Med. Assoc. 41:795–799. SHUKLA, S.K., CHANDRA, R., KUMAR, M. (1997). Outbreaks of Hydropericardium Syndrome in

Layer Flocks of Poultry İn India. Indian J. Vet. Med. 17: 61-64. STEIN, J.R., HITCHNER, G.S.B., DOMERMUTH, C.H., PURCHASE, H.G., WILLIAMS, J.E. (eds)

(1975). Infectious Anaemia (Inclusion Body Hepatitis). Isolation and Identification of Avian Pathogens.. Arnold Printing Corporation,Ithaca, New York, p: 2-276.

TAMANINI, A., NICOLIS, E., BONIZZATO, A., BEZZERRI, V., MELOTTI, P., ASSAEL, B. M.,

AND CABRINI, G. (2006). Interaction of Adenovirus Type 5 Fiber with the Coxsackievirus and Adenovirus Receptor Activates Inflammatory Response in Human Respiratory cells. J. Virol. 80: 11241-11254.

TAN, K.P., MICHOU, A.I., BERGELSON, J.M., COTTEN, M. (2001). Defning CAR As a Cellular

Receptor for the Avian Adenovirus CELO Using a Genetic Analysis of the Two Viral Fibre Proteins. J. Gen. Virol. 82: 1465-1472.

TANIMURA, N., NAKAMURA, K., IMAI, K., MAEDA, M., GOBO, T., NITTA, S., ISHIHARA, T.,

AMANO H. (1993). Necrotizing Pancreatitis And Gizzard Erosion Associated with Adenovirus Infection in Chickens. Avian. Dis. 37:606–611.

TAYLOR, P.J., CALNEK, B.W. (1962). Isolation and Classification of Avian Cytopathogenic Agents.

Avian Dis. 6:51-58.

Page 139: PİLİÇLERDE DENEYSEL ADENOVİRUS ENFEKSİYONUNDA …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28157/TEZ.pdf · bronşitis, enfeksiyöz laringotrakeitis, salmonellozis, kamfilobakteriozis,

126

TOOGOOD, C.I., CROMPTON, J., HAY, R.T. (1992). Antipeptide Antisera Define Neutralizing Epitopes on the Adenovirus Hexon. J. Gen. Virol. 73(6): 1429-1435.

TORO, H., PRUSAS, C, RAUE, R., CERDA, L., GEISSE, C., GONZALEZ, C., HESS, M. (1999).

Characterization of Fowl Adenoviruses from Outbreaks of Inclusion Body Hepatitis/Hydropericardium Syndrome in Chile. Avian Dis. 43:262–270.

VALENTINE, R.C., PEREIRA, H.G. (1965). Antigens and Structure of the Adenovirus. J. Molec. Biol.

13: 13. VAN DEN ENDE , M.P., DON P.A., KIPPS A. 1949. The Isolation in Eggs of a New Filtreable Agent

Which May Be The Cause of Bovine Lumpy Skin Disease. J. Gen Microbiol. 3: 174-182. VAN REGENMORTEL, M., TELLAM, R.L., MANTECA, B., MAINIL, J., PASTORET, P.P. (1997).

Antigens. In: PASTORET, P. P., BLANCOU, J., VANNIER, P., VERSCHUEREN, C., Eds., Veterinary vaccinology. Elservier B.V., Amsterdam, p.: 23.

VOSS, M., VEILITZ, E., PRUSAS, C.H., MAZAHERI, A. (1996). Aetiological Aspects of Hepatitis and

HPS Caused by Pathogenic Adenoviruses in Different Countries. In International Symposium on Adenovirus and Reovirus Infections in Poultry. Rauiscchholzhausen, Germany, p.: 75-78.

WATANABE, Y. (1984). Inclusion Body Hepatitis in Laying Hens. J. Jpn. Vet. Med. Assoc. 37: 446-451. WOLD, W.S.M., HORWITZ, M.S. (2007). Adenoviruses. In: KNIPE, D.M., HOWLEY, P.M., Eds.,

Fields Virology Vol. 2, Lippincott Williams and Wilkins, Philadelphia, p.: 2395-2436. WYETH, P.J., GOUGH, R., YATES, J.V., RHEE, Y. (1975). Comments on Adenoviral Antigens

(CELO, QBV, GAL). Am. J. Vet. Res. 36: 530-531. YATES, V. J., FRY, D.E. (1957). Observations of a Chicken Embryo Lethal Orphan (CELO) Virus. Am.

J. Vet. Res. 18: 657-660. ZSAK, L., KISARY, J. (1984). Characterisation of Adenoviruses Isolated from Geese. Avian Pathol.

13:253-264.

Page 140: PİLİÇLERDE DENEYSEL ADENOVİRUS ENFEKSİYONUNDA …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28157/TEZ.pdf · bronşitis, enfeksiyöz laringotrakeitis, salmonellozis, kamfilobakteriozis,

127

ÖZGEÇMİŞ I.Bireysel Bilgiler Adı: Mehmet Eray Soyadı: ALÇIĞIR Doğum Yeri ve Tarihi: İzmir / 24.09.1981 Uyruğu: T.C. Medeni Hali: Bekar Yabancı Dili: İngilizce, Almanca Adres: 32. sok. (eski 63. sok), 20/3 Ata Apt., 06500, Emek-Çankaya /ANKARA Tel: +905354345310 e-mail: [email protected] II. Eğitimi Lise Ankara Cumhuriyet Lisesi, 1997 Lisans Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi, 2004 Doktora Ankara Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü, 2005- Doktora Tez Konusu Piliçlerde Deneysel Adenovirus Enfeksiyonunda Oluşan Bulguların Patomorfolojik, İmmunhistokimyasal Yöntemler Ve İn Situ Polimeraz Zincir Reaksiyonu İle Değerlendirilmesi Doktora Tez Danışmanı Prof.Dr. Sevil ATALAY VURAL

III. Ünvanları

Veteriner Hekim, 2004

IV. Mesleki Deneyimi

-

V. Üyesi Bulunduğu Bilimsel Kuruluşlar

Dernek Üyeliği Veteriner Patoloji Derneği, 2007-

V. Bilimsel İlgi Alanları

SCI’de Yer Alan Dergilerdeki Yayınlar

1. Zafer ÖZYILDIZ, Hikmet KELEŞ, Mehmet Eray ALÇIĞIR, Yılmaz AYDIN. (2007). Bir Köpekte Deri ve İç Organ Metastazlı Sertoli Hücre Tümörü. Kafkas Üniv. Vet. Fak. Derg., 13(1):87-91. 2. VURAL S.A., VURAL M.R., KUPLULU S., ALCIGIR M. E., KAYMAZ M. (2009). Immunohistochemical demonstration of p53 protein and metallothioneins in canine mammary tumours. Revue de Veterinaire Medicine, 160 (6): 300-307. 3. Mehmet Fatih BOZKURT, Mehmet Eray ALÇIĞIR, Nihat YUMUŞAK, Atilla KAYA, Arda Selin COŞKAN, Osman KUTSAL. (2009). İki Zürafanın Akciğerinde Karşılaşılan Hidatid Kistler. Ankara Üniv. Vet. Fak. Derg. 58(1): 65-67.

Page 141: PİLİÇLERDE DENEYSEL ADENOVİRUS ENFEKSİYONUNDA …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28157/TEZ.pdf · bronşitis, enfeksiyöz laringotrakeitis, salmonellozis, kamfilobakteriozis,

128

4. Nihat YUMUŞAK, M.Eray ALÇIĞIR, Osman KUTSAL. “Bir Köpekte Maksillar Osteosarkom”, (Maxillary osteosarcom in a dog), Ankara Üniv Vet Fak Derg, 56, 55-90, 2009. (Supplement). Abstracts of IV. National Congress of Veterinary Pathology (With International Attendance) held by Ankara University Faculty of Veterinary Medicine and Turkish Veterinary Pathology Association, between October 29 - November 02, 2008 5. Mehmet Eray ALÇIĞIR, Nihat YUMUŞAK, Oytun ŞENEL, İ.Ayhan ÖZKUL. “Bir Köpekte Omentuma Metastazlı Unilateral Renal Cell Carcinoma Olgusu”. (Unilateral renal cell carcinoma with metastasis to omentum in a dog), Ankara Üniv Vet Fak Derg, 56, 55-90, 2009. (Supplement). Abstracts of IV. National Congress of Veterinary Pathology (With International Attendance) held by Ankara University Faculty of Veterinary Medicine and Turkish Veterinary Pathology Association, between October 29 - November 02, 2008 6. Mehmet Eray ALÇIĞIR, Günay ALÇIĞIR, Sevil ATALAY VURAL. “Bir Köpekte Rektal Polipozisin Patomorfolojik ve İmmunohistolojik Bulguları” (Pathomorphologic and immnunohistologic findings of rectal polyposis in a dog). Ankara Üniv Vet Fak Derg, 56, 55-90, 2009. (Supplement). Abstracts of IV. National Congress of Veterinary Pathology (With International Attendance) held by Ankara University Faculty of Veterinary Medicine and Turkish Veterinary Pathology Association, between October 29 - November 02, 2008 7. Sevil ATALAY VURAL, Mehmet Fatih BOZKURT, Ali ÖZKARA, M.Eray ALÇIĞIR. “Köpeklerde Doğal Kuduz Virusu Enfeksiyonunda Apoptozis” (Apoptosis in natural rabies virus infection in dogs). Ankara Üniv Vet Fak Derg, 56, 55-90, 2009. (Supplement). Abstracts of IV. National Congress of Veterinary Pathology (With International Attendance) held by Ankara University Faculty of Veterinary Medicine and Turkish Veterinary Pathology Association, between October 29 - November 02, 2008 8. Gamze Evkuran, M. Eray ALÇIĞIR, Ömer Korkmaz, İ. Mert Polat, M. Rıfat Vural, Şükrü Küplülü, Sevil Atalay Vural, Mustafa Çelebi, Muhlis Aslan, Yılmaz Arı. “Bir Arap Atında Granuloza-Teka Hücre Tümörü” (Granulosa-theca Cell Tumour in an Arabian Mare). Ankara Üniv Vet Fak Derg, 56, 55-90, 2009. (Supplement). Abstracts of IV. National Congress of Veterinary Pathology (With International Attendance) held by Ankara University Faculty of Veterinary Medicine and Turkish Veterinary Pathology Association, between October 29 - November 02, 2008 9. Vural S.A., Alçığır ME. (2010). Distemper virusuna bağlı serebellumda oluşan apoptotik değişiklikler. Ankara Üniv. Vet. Fak. Derg. 57 (2): 83-86. 10. Sevil Atalay VURAL, Mehmet Eray ALCIGIR. (2010). Detection of pathomorphological and immunohistochemical findings of tuberculosis in cattle slaughtered in Ankara and its surroundings. Ankara Üniv Vet Fak Derg, 57, 253-257. Ulusal Bilimsel Toplantılarda Sunulan Poster Bildirileri: 1. Vural Atalay S., Alçığır M.E. “Distemper Virusuna Bağlı Serebellumda Oluşan Apoptotik Değişiklikler”. III. Veteriner Patoloji Kongresi, 6-9 Eylül 2006, ELAZIĞ. 2. Keleş H., Özyıldız Z., Alçığır M.E., Aydın Y., “Bir Köpekte Deri ve İç Organ Metastazlı Sertoli Hücre Tümörü”, III. Veteriner Patoloji Kongresi, 6-9 Eylül 2006, ELAZIĞ.

Page 142: PİLİÇLERDE DENEYSEL ADENOVİRUS ENFEKSİYONUNDA …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28157/TEZ.pdf · bronşitis, enfeksiyöz laringotrakeitis, salmonellozis, kamfilobakteriozis,

129

3. Nihat YUMUŞAK, M.Eray ALÇIĞIR, Osman KUTSAL. “Bir Köpekte Maksillar Osteosarkom”, (Maxillary osteosarcom in a dog), IV. Veteriner Patoloji Kongresi, Uluslararası Katılımlı, 29 Ekim-02 Kasım 2008 , Kemer /ANTALYA. 4. Mehmet Eray ALÇIĞIR, Nihat YUMUŞAK, Oytun ŞENEL, İ.Ayhan ÖZKUL. “Bir Köpekte Omentuma Metastazlı Unilateral Renal Cell Carcinoma Olgusu”. (Unilateral renal cell carcinoma with metastasis to omentum in a dog), IV. Veteriner Patoloji Kongresi, Uluslararası Katılımlı, 29 Ekim-02 Kasım 2008 , Kemer /ANTALYA. 5. Mehmet Eray ALÇIĞIR, Günay ALÇIĞIR, Sevil ATALAY VURAL. “Bir Köpekte Rektal Polipozisin Patomorfolojik ve İmmunohistolojik Bulguları” (Pathomorphologic and immnunohistologic findings of rectal polyposis in a dog). IV. Veteriner Patoloji Kongresi, Uluslararası Katılımlı, 29 Ekim-02 Kasım 2008, Kemer /ANTALYA. 6. Sevil ATALAY VURAL, Mehmet Fatih BOZKURT, Ali ÖZKARA, M.Eray ALÇIĞIR. “Köpeklerde Doğal Kuduz Virusu Enfeksiyonunda Apoptozis” (Apoptosis in natural rabies virus infection in dogs). IV. Veteriner Patoloji Kongresi, Uluslararası Katılımlı, 29 Ekim-02 Kasım 2008 , Kemer /ANTALYA. 7. Gamze Evkuran, M. Eray ALÇIĞIR, Ömer Korkmaz, İ. Mert Polat, M. Rıfat Vural, Şükrü Küplülü, Sevil Atalay Vural, Mustafa Çelebi, Muhlis Aslan, Yılmaz Arı. “Bir Arap Atında Granuloza-Teka Hücre Tümörü” (Granulosa-theca Cell Tumour in an Arabian Mare). IV. Veteriner Patoloji Kongresi, Uluslararası Katılımlı, 29 Ekim-02 Kasım 2008, Kemer /ANTALYA. 8. Mehmet Eray ALÇIĞIR, Nihat YUMUŞAK, Levent UĞURLU, Muhammet Ahmet CANDI, Osman KUTSAL. Bir Köpekte Metastazlı Osteosarkoma Olgusunda Patomorfolojik Ve Sitopatolojik Bulgular. V. Veteriner Patoloji Kongresi, Uluslararası Katılımlı, 14 Ekim-18 Eylül 2010, Mudanya /BURSA. 9. Mehmet Eray ALÇIĞIR, İbrahim Mert POLAT, Arda Selin COŞKAN, Şükrü KÜPLÜLÜ, Mehmet Rıfat VURAL, Sevil ATALAY VURAL, Zehra AKINTUĞ. Bir Köpekte Rete Ovarii Adenoma Ve Vaginal Fibromanın Klinikopatolojik Değerlendirilmesi. V. Veteriner Patoloji Kongresi, Uluslararası Katılımlı, 14 Ekim-18 Eylül 2010 , Mudanya /BURSA. 10. Mehmet Eray ALÇIĞIR, İbrahim Mert POLAT, Arda Selin COŞKAN, Sevil ATALAY VURAL, Mehmet Rıfat VURAL. Safra Kesesinin Kistik Müsinöz Hiperplazisi. V. Veteriner Patoloji Kongresi, Uluslararası Katılımlı, 14 Ekim-18 Eylül 2010 , Mudanya /BURSA. 11. Önder ÖZKIYICI, Mehmet Eray ALÇIĞIR. Bir Sığırın Akciğerinde Rastlantısal Olarak Tüberkülozis, Kist Hidatidozis ve Akciğer Kıl Kurdu Enfestasyonlarının Patomorfolojik Bulguları. Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi I.Veteriner Bilimleri Öğrenci Kongresi (Uluslararası Katılımlı), 14-16 Ekim 2010, Ankara.

Page 143: PİLİÇLERDE DENEYSEL ADENOVİRUS ENFEKSİYONUNDA …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28157/TEZ.pdf · bronşitis, enfeksiyöz laringotrakeitis, salmonellozis, kamfilobakteriozis,

130

12. Önder ÖZKIYICI, Mehmet Eray ALÇIĞIR, Mehmet Özkan TİMURKAN. Bir Düvede Kutenöz Fibropapillomatozisin Patomorfolojik Bulguları ve Virolojik Teşhis-Tiplendirilmesi. Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi I.Veteriner Bilimleri Öğrenci Kongresi (Uluslararası Katılımlı). 14-16 Ekim 2010, Ankara. Uluslararası Bilimsel Toplantılarda Sunulan Poster Bildirileri: 1. Mehmet Eray ALÇIĞIR, Mehmet Fatih BOZKURT, İbrahim Ayhan ÖZKUL, İrem ERGİN, Yusuf ŞEN. Pathomorphologic and Immunohistologic Findings of Cutaneous Histiocytoma In a Dog. INTERNATIONAL SCIENTIFIC CONFERENCE, 3-5 June 2009, STARA ZAGORA-BULGARIA. 2. Mehmet Eray ALÇIĞIR, Sevil ATALAY VURAL, Mehmet Fatih BOZKURT, Nihat YUMUŞAK. Metastatic Anal Sac Carcinoma in a Dog. INTERNATIONAL SCIENTIFIC CONFERENCE, 3-5 June 2009, STARA ZAGORA-BULGARIA. 3. Nihat YUMUŞAK, Murat ÇALIŞKAN, Mehmet Eray ALÇIĞIR, Osman KUTSAL. Ductal Carcinoma in Lip of a Cat. INTERNATIONAL SCIENTIFIC CONFERENCE, 3-5 June 2009, STARA ZAGORA-BULGARIA. 4. Mehmet Fatih BOZKURT, Mehmet Eray ALÇIĞIR, Nihat YUMUŞAK, Atilla KAYA, Arda Selin COŞKAN, Osman KUTSAL. Hydatid Cysts on Lungs of Two Africa Giraffe. INTERNATIONAL SCIENTIFIC CONFERENCE, 3-5 June 2009, STARA ZAGORA-BULGARIA. 5. Mehmet Eray ALCIGIR, Sevil ATALAY VURAL. Extramedullary Plasma Cell Tumor in Rectum of a Dog. SCIENTIFIC АNNIVERSARY CONFERENCE WITH INTERNATIONAL PARTICIPATION 15 YEARS TRAKIA UNIVERSITY, 21 MAI 2010, STARA ZAGORA-BULGARIA. 6. Mehmet Eray ALCIGIR, Sevil ATALAY VURAL, Nihat YUMUSAK. Pathomorphological Findings Of Dentigerous Cyst In A Calf. SCIENTIFIC АNNIVERSARY CONFERENCE WITH INTERNATIONAL PARTICIPATION 15 YEARS TRAKIA UNIVERSITY, 21 Mai 2010, STARA ZAGORA-BULGARIA. 7. Nihat YUMUSAK, Mehmet Eray ALCIGIR, Murat CALISKAN, Osman KUTSAL. Calcinosis Circumscriptosis in a Dog. SCIENTIFIC АNNIVERSARY CONFERENCE WITH INTERNATIONAL PARTICIPATION 15 YEARS TRAKIA UNIVERSITY, 21 Mai 2010, STARA ZAGORA-BULGARIA. 8. Mehmet Eray ALCIGIR, Sevil ATALAY VURAL, Gunay ALCIGIR. Pathomorphological And Immunohistochemical Evaluation Of Duct Carcinoma Of Mandibular Salivary Gland In A Dog. 20th ANNIVERSARY INTERNATIONAL SCIENTIFIC CONFERENCE, 3-4 June 2010, STARA ZAGORA-BULGARIA. 9. Mehmet Eray ALCIGIR, Sevil ATALAY VURAL, Omer BESALTI. Feline Intestinal Malignant Lymphoma: A Case Report With Detailed Pathology. 20th

Page 144: PİLİÇLERDE DENEYSEL ADENOVİRUS ENFEKSİYONUNDA …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28157/TEZ.pdf · bronşitis, enfeksiyöz laringotrakeitis, salmonellozis, kamfilobakteriozis,

131

ANNIVERSARY INTERNATIONAL SCIENTIFIC CONFERENCE, 3-4 June 2010, STARA ZAGORA-BULGARIA. 10. Mehmet Eray ALCIGIR , Taylan ONYAY, Sevil ATALAY VURAL, Omer BESALTI. Plasma Cell Myeloma In Lumbar Vertebrae In A Rotweiller Dog. 20th ANNIVERSARY INTERNATIONAL SCIENTIFIC CONFERENCE, 3-4 June 2010, STARA ZAGORA-BULGARIA. 11. Nihat YUMUSAK, Mehmet Eray ALCIGIR, Sevil ATALAY VURAL. Adenoid Type of Hepatocelluler Carcinoma in a Cat. 20th ANNIVERSARY INTERNATIONAL SCIENTIFIC CONFERENCE, 3-4 June 2010, STARA ZAGORA-BULGARIA. 12. Gozde YUCEL, Mehmet Eray ALCIGIR, Sertel SECER. Dermal Fibroma in a Faintail Goldfish. 20th ANNIVERSARY INTERNATIONAL SCIENTIFIC CONFERENCE, 3-4 June 2010, STARA ZAGORA-BULGARIA. 13. Mehmet Eray ALCIGIR, Onder OZKIYICI. A Coincidental Case: The Pathomorphological Findigs Of Pneumonie With Different Agents In A Cow. 21th ANNIVERSARY INTERNATIONAL SCIENTIFIC CONFERENCE, 2-3 June 2011, STARA ZAGORA-BULGARIA. Uluslararası Bilimsel Toplantılarda Sunulan Sözlü Bildiriler: 1. Arda Selin COŞKAN, Mehmet Eray ALCIGIR, Sevil ATALAY VURAL. Pathomorphological and Immunohistochemical Findings of Extragenital Canine Transmissible Venereal Tumor. SCIENTIFIC АNNIVERSARY CONFERENCE WITH INTERNATIONAL PARTICIPATION 15 YEARS TRAKIA UNIVERSITY, 21 Mai 2010, STARA ZAGORA-BULGARIA. 2. Mehmet Eray ALCIGIR, Sevil ATALAY VURAL, Gunay ALCIGIR. Hamartomatouse Type Polyp of Rectum In a Pekinese Dog. 20th ANNIVERSARY INTERNATIONAL SCIENTIFIC CONFERENCE, 3-4 June 2010, STARA ZAGORA-BULGARIA. (En iyi sunum ödüllü) 3. Eser ÖZGENCİL, Rıfkı HAZIROĞLU, İrem Gül SANCAK, Mehmet Eray ALÇIĞIR. Kornea Alkali Yanıklarında Oluşan Limbal Yetmezliğin Tedavisinde Saf Membran ile Mezenkimal Kök Hücre Emdirilmiş Amniyotik Membranın Etkisi. Ercüment OVALI. XII. Ulusal Veteriner Cerrahi Kongresi, 19-22 Mayıs 2010, Belek-Antalya.

Page 145: PİLİÇLERDE DENEYSEL ADENOVİRUS ENFEKSİYONUNDA …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28157/TEZ.pdf · bronşitis, enfeksiyöz laringotrakeitis, salmonellozis, kamfilobakteriozis,

132

VII. Bilimsel Etkinlikleri Ödüller

1. Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi 2004-2005 Eğitim Öğretim Yılı fakülte beşinciliği. (94.23 not ortalaması)

2. Fakülte eğitim öğretim süreci içerisinde patoloji dersinden en yüksek not ortalamasına sahip olması dolayısıyla sırasıyla Prof.Dr. Satı BARAN Patoloji Ödülü.

3. Fakülte eğitim öğretim süreci içerisinde anatomi dersinden Prof.Dr. Metin TAŞBAŞ Anatomi Ödülü.

4. En iyi sunum ödülü 20th Anniversary International Scientific Conference, 3-4 June 2010, STARA ZAGORA-BULGARIA. Projeler

Sevil Atalay Vural, Mehmet Eray Alçığır, Ali Özkara, Mehmet Fatih Bozkurt. Doğal Kuduz Virusu Enfeksiyonunda Apotozis’in Rolü, 20070810085 no’lu Ankara Üniversitesi, Bilimsel Araştırma Projeleri, Ankara, 2007-2009.

Rıfkı Hazıroğlu, Fatih Karel, İrem Gül Sancak, Nilüfer Yalçındağ, Mehmet

Eray Alçığır, Oytun Okan Şenel, Bülent Fahri İnce. Tavşanlarda Kapsüler Tansiyon Ring (KTR) ve/veya İntraokuler lens (IOL)’in Posterior Kapsüler Opasifikasyona Olan Etkisinin Oftalmoskopik ve Histopatolojik Olarak Değerlendirilmesi. 06b3338001 no’lu Ankara Üniversitesi, Bilimsel Araştırma Projeleri, Ankara, 2006-2009.

Fatma Eser Özgencil, Rıfkı Hazıroğlu, İrem Gül Sancak, Mehmet Eray

Alçığır. Tavşanlarda Korneal Alkali Yanık Sonucu Oluşan Limbal Yetmezliğin Tedavisinde, Mezenşimal Hücre Emdirilmiş Amniotik Membranın Korneal İyileşmeye Olan Etkisinin Değerlendirilmesi. 108O460 no’lu Tübitak, 1001 Programı Projesi, 2009-2010.

Rıfkı Hazıroğlu, Sevil Atalay Vural, Mehmet Rıfat Vural, Mehmet Eray Alçığır, İbrahim Mert POLAT, Arda Selin COŞKAN. Köpeklerin bulaşıcı venereal tümörünün klinikopatolojik, immunhistolojik ve insitu polimeraz zincir reaksiyonu (insitu PZR) metoduyla bulgularının değerlendirilmesi. 10B3338008 no’lu Ankara Üniversitesi, Bilimsel Araştırma Projesi, Ankara, 2010-devam ediyor. Mehmet Rıfat Vural, Sevil Atalay Vural, Şükrü Küplülü, Mert Polat, Mert Pekcan, Mehmet Eray Alçığır. İneklerde Kistik Ovaryum Dejenerasyonlarının Patogenezinde Transforming Growth Factor –β (TGF- β) Ailesinin rolünün İmmunohistokimyasal ve Western Blot yöntemleri ile Araştırılması. Ankara Üniversitesi, Bilimsel Araştırma Projesi, Ankara, 2010-devam ediyor. Osman Kutsal, Sevil Atalay Vural, Mehmet Eray Alçığır, Nihat Yumuşak, Arda Selin Coşkan. Kedilerin Aşı İlişkili Yumuşak Doku Sarkomlarında Patomorfolojik Bulguların Değerlendirilmesi. 10A3338004 no’lu Ankara Üniversitesi, Bilimsel Araştırma Projesi, Ankara, 2010-devam ediyor.

Page 146: PİLİÇLERDE DENEYSEL ADENOVİRUS ENFEKSİYONUNDA …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28157/TEZ.pdf · bronşitis, enfeksiyöz laringotrakeitis, salmonellozis, kamfilobakteriozis,

133

M. Refik Mas, Kenan Sağlam, M.Tahir Ünal, Kadir Öztürk, İlker Taşçı, Mehmet Yaşar, Hasan Gürel, Birol Yıldız, Sevil Atalay Vural, Cemal Akay, Mehmet Eray Alçığır, Ahmet Sayal. Deneysel kronik pankreatit modelinde sirolimusuygulamasının pankreas fibrozu, pankreatik stellat hücrelerde aktivasyon, apopitoz ve senesens üzerine etkilerinin araştırılması. Gülhane Askeri Tıp Akademisi Komutanlığı Araştırma Bilimsel Kurulu, Araştırma Projesi. 2010-devam ediyor. Seminerler

1. Tavuklarda grup I Avian Adenovirus (Aviadenovirus) Enfeksiyonları. 2007, Ankara Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü.

2. Avian İnfluenza Enfeksiyonları, 2007, Ankara Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü.

VIII. Diğer Bilgiler

Aldığı Kurslar ve Katıldığı Eğitim Seminerleri

1. Radyoloji Sertifikası. Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi, 2010. 2. Bilimsel Kongre Kurul Üyeliği, IV. Veteriner Patoloji Kongresi, 28 Ekim- 02

Kasım 2008, Antalya. 3. “Reprodüksiyon Yönetimi” Semineri Katılım Belgesi, Ankara Üniversitesi

Veteriner Fakültesi Bilimsel Araştırma Topluluğu 2010 Yılı Seminer Etkinikleri Katılımı, AVBAT, 2010, Ankara.

4. “Numuneler” Semineri Katılım Belgesi, Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi Bilimsel Araştırma Topluluğu 2010 Yılı Seminer Etkinikleri Katılımı, AVBAT, 2010, Ankara.

5. “Köpeklerde Genital Organ Hastalıkları” Semineri Katılım Belgesi, Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi Bilimsel Araştırma Topluluğu 2010 Yılı Seminer Etkinikleri Katılımı, AVBAT, 2010, Ankara.

6. “Çevre Toksikolojisinde Hızlı Tarama Testleri” Kursu Katılım Belgesi ve Sertifikası. Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi. 2010, Ankara.

7. “I. Kök Hücre Kursu ve V.Kök Hücre Sempozyumu” Katılım Belgesi, Türkiye Bilimler Akademisi (TÜBA), 25-26 Haziran 2010, Ankara.

8. 1.Veteriner Dermatoloji Semineri ve Kursu “Katılım Sertifikası” , Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi, 21-22 Ekim 2010, Ankara.

Diğer Etkinlikler

- Yabancı Dil Sertifikasyon Programı Katılım Belgesi, Orta Doğu Teknik Üniversitesi, Yabancı Diller Yüksek Okulu, İngilizce Dil Eğitim Programı, 2004-2005.

- Sertifika, A1 seviye. Start Deutsch, Goethe Institut. 2007. - Katılım Belgesi. A2.1. seviye. Goethe Institut, 2008.

Diğer Üyelikler - Veteriner Patoloji Derneği Üyesi, 2007-