muzaffer ayhan kara - serbest kitaplar1. demokrasİ ve uzlaŞma kÜltÜrÜ aÇisindan koalİsyonlar...

34
Facebook’ta beğenin Twitter’da takip edin Pinterest’te “pin”leyin Goodreads’te kitaplarınıza ekleyin

Upload: others

Post on 02-Feb-2021

3 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

  • Facebook’ta beğenin

    Twitter’da takip edin

    Pinterest’te “pin”leyin

    Goodreads’te kitaplarınıza ekleyin

  • Adres: Dr. Mediha Eldem Sok. No: 68/9, Kızılay, Ankara • Telefon/Faks: (312) 434 44 64 E-Mail: [email protected] • Web: www.bigbangyayinlari.com • Sertifika No: 25787

    Muzaffer Ayhan Kara

    Türk Siyasal YaşamındaKoalisyon

    BigBang Yayınları: 173. Baskı: Mayıs 2015;

    2. Baskı: 2007 (Cumhuriyet Kitapları); 1. Baskı: 2004 (Otopsi Yayınları);

    ISBN 13: 978-605-4665-19-8

    Copyright © 2015, BigBang Yayınları®

    Tüm hakları saklıdır. Hiçbir şekilde tamamı veya herhangi bir parçası fotokopiyle veya başka yöntemlerle çoğaltılamaz ve dağıtılamaz. Bunu yapanlar veya buna teşebbüs

    edenler hakkında yayınevimiz kanunî takibat yaptırma hakkına sahiptir.

    Kapak Tasarımı: Furkan Şener (www.furkansener.com)Sayfa Tasarımı: BigBang Yayınları

    Baskı: Tarcan MatbaasıAdres: Zübeyde Hanım Mah.Samyeli Sok. No: 15, İskitler, Ankara

    Telefon: (312) 384 34 35-36 • Faks: (312) 384 34 37 • Sertifika No: 25744

    MUZAFFER AYHAN KARA

    1958’de doğdu. İlk, orta, lise, üniversite öğrenimini Şişli’de tamamla-dı. 1976’da 50. Yıl Çağlayan Lisesi’ni, 1983’te İİTİA-Şişli Siyasal Bilimler Fakültesi-Siyaset ve Yönetim Bölümü’nü bitirdikten sonra M. Ü. Sosyal Bilimler Enstitüsü’nde Türk Dış Politikası-Uluslararası İlişkiler-Sosyoloji alanlarını kapsayan yüksek lisans dersleri aldı.

    1983’ten itibaren periyodiklerin yanında Güneş, Radikal, Cumhuriyet, Yurt ve Odatv’de yazılar kaleme aldı. 2006-2009 arasında Cumhuriyet Kitapları’nın editörlüğünü yaparken Radyo Barış’ta da haftada bir mikro-fona gelen “Kitap Kurdu” programını hazırladı ve sundu.

    Ağırlıklı olarak Türk siyasal yaşamı ve yakın siyasal tarih alanında kitap-ları bulunuyor. Başlıcaları olan Yön’ün Devrimi Devrim’in Yönü 2006’da, Türk Siyasal Yaşamında Koalisyon ise 2007’de (2. baskı), Cumhuriyet Ki-tapları arasında yayınlandı.

    2012’den 2015 Mayısı’na kadar bir dönem 68’liler Birliği Vakfı Yönetim Kurulu üyeliğinde bulundu. 2011’den bu yana, genel başkan yardımcılı-ğından itibaren CHP İstanbul Milletvekili Osman Korutürk’ün danışman-lığını yapmaktadır.

    Simten Soyhan ile 1996’da evlendi. 2000’de doğan Arca Deniz isimli bir oğulları vardır.

  • ÖZET İÇİNDEKİLER

    1. DEMOKRASİ VE UZLAŞMA KÜLTÜRÜ AÇISINDAN KOALİSYONLAR

    2. 1961 SEÇİMLERİ VE TÜRK SİYASAL YAŞAMINDA YENİ BİR OLGU: KOALİSYONLAR

    3. İKİNCİ DÖNEM KOALİSYONLAR (1974-1979)

    4. ÜÇÜNCÜ KOALİSYONLAR DÖNEMİ (1991-2002)

  • İÇİNDEKİLER

    KISALTMALAR 15

    TAKDİM 19

    ÖNSÖZ 23

    ÜÇÜNCÜ BASKI İÇİN AÇIKLAMALAR 27

    1. DEMOKRASİ VE UZLAŞMA KÜLTÜRÜ AÇISINDAN KOALİSYONLAR 31Koalisyon Yönetimi . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .34

    Türkiye Koalisyonla Tanışıyor . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .34

    Koalisyon Tipleri . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .38

    Koalisyonda Tercihler . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .39

    Parlamentoda Koalisyonlar ve Hükümet . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .39

    Seçim Sistemleri-Koalisyon Etkileşimi . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .41

    İkiden Çok Büyük Partili Sistem . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .43

    Parlamento ve Koalisyon; Siyasal Partilerin Gücü . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .45

    Koalisyonlarda İstikrar . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .50

    Sonnotlar . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .51

    2. 1961 SEÇİMLERİ VE TÜRK SİYASAL YAŞAMINDA YENİ BİR OLGU: KOALİSYONLAR 53

    Birinci İnönü Koalisyon Hükümeti (CHP-AP: 20.11.1961-25.06.1962) . . . . . . . .58

    Hükümetin Kurulma Çalışmaları . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .59

    Koalisyonda Baştan İtibaren Gerilim . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .60

  • 26. Hükümet (I. Koalisyon) Bakanlar Kurulu. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .61

    Birinci İnönü Koalisyon Hükümetinin Programı . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .63

    Hükümet Programının Değerlendirilmesi . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .64

    Birinci Koalisyon Sırasında Askeri Darbe Girişimi: 22 Şubat Olayı ya da ‘Tilki Tuzağı’ . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .65

    Birinci Koalisyon Dağılıyor . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .69

    İkinci İnönü Koalisyon Hükümeti (CHP-YTP-CKMP-Bağımsızlar; 20.11.1962-25.12.1963) . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .70

    27. Hükümet (İkinci İnönü Koalisyonu) Bakanlar Kurulu . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .71

    İkinci İnönü Koalisyon Hükümetinin Programı Üzerine… . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .73

    Hürriyet ve Anayasa Bayramı . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .75

    Önemli Bir Gelişme; 21 Mayıs Darbe Girişimi . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .75

    İkinci Ortak Hükümet Ömrünü Tamamlıyor… . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .76

    Üçüncü İnönü Koalisyon Hükümeti (CHP-Bağımsızlar; 25.12.1963-20.02.1965) . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .77

    28. Hükümet (III. Koalisyon) Bakanlar Kurulu . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .78

    Üçüncü Koalisyonun Hükümet Programı . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .80

    Kıbrıs Sorunu . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .82

    İnönü’lü Koalisyonlar Dönemi Kapanıyor… . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .85

    İnönü’lü Koalisyonların Ardından . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .86

    Dördüncü Koalisyon Hükümeti (AP-CKMP-YTP-MP; 20.02.1965-07.10.1965) . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .89

    29. Hükümet (IV. Koalisyon) Bakanlar Kurulu . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .90

    Hükümet Programı . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .91

    Ek 1: Koalisyon . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .92

    Ek 2: Gene Koalisyona Dair . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .93

    Sonnotlar . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .94

    3. İKİNCİ DÖNEM KOALİSYONLAR (1974-1979) 9712 Mart Dönemi ve 1973 Seçimleri Öncesinde Siyasal Atmosfer . . . . . . . . . . . . . . .97

    1973 Seçimleri; İkinci Koalisyonlar Dönemi Başlıyor . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .98

    Birinci Ecevit (CHP-MSP) Koalisyon Hükümeti . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 100

    CHP-MSP Heyetleri Çalışmalara Başlıyor . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 101

    37. Hükümet (V. Koalisyon) Bakanlar Kurulu . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 102

    Hükümet Programı; Gerekçe ve Dayanaklar . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 103

    Siyasal İslamcılar CHP-MSP Koalisyonunu Nasıl Karşıladı? . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 107

    Ortaklar Arasında Anlaşmazlıklar . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 110

    Kıbrıs Yeniden Ön Planda. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 111

    Ecevit’in Tutmayan Erken Seçim Hesabı ve Koalisyonun Çöküşü . . . . . . . . . . . . 116

    Ek 1: Darbe İçinde Darbe; Sunay-Tağmaç-Türün İç Darbesi. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 121

    Ek 2: CHP’nin 22. Kurultayı’na Sunulan PM Raporu . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 123

    Birinci Milliyetçi Cephe (MC) Koalisyonu (AP-MSP-CGP-MHP; 01.04.1975-05.06.1977) . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 124

    Hükümet Krizi; Partilerüstü Bir Hükümet . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 124

    Faşizan Baskılar Artıyor; Hükümet Krizi I. MC ile Aşılıyor… . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 125

    MC’ye Doğru Tırmanan Şiddet . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 125

    Bilgiç Anlatıyor… . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 126

    Hükümet Kuruluyor . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 127

    39. Hükümet (VI. Koalisyon) Bakanlar Kurulu . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 128

    Karanlık Bir Sürecin Halkaları . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 130

    Ecevit, Demirel’in Gerginlik Politikasını ve I. MC’yi Değerlendiriyor . . . . . . . . . . 134

    I. MC’de İç Gerilim . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 137

    MSP’nin ‘Ağır Sanayi’ Hamlesi ve Sökülebilen Uyduruk Temeller! . . . . . . . . . . . . 140

    MC’nin Sokak Gücü Ülkücü Komandoların Başrolde Oynadığı Olaylar . . . . . 141

    I. MC Döneminde Eğitim . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 142

    İlk Öğretim Üyesi Cinayeti I. MC Döneminde İşleniyor . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 144

    I. MC’nin Çöküşü; Genel Seçimler Dört Ay Erkene Alınıyor . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 146

    Büyük Provokasyon Zincirinin İlk Önemli Halkası; 1 Mayıs 1977 . . . . . . . . . . . . . 147

    Ecevit’e Yönelik Suikast Girişimleri . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 151

    I. MC Dönemindeki Ekonomik Gelişmeler . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 153

    I. MC’nin Sonu; Kim Kazançlı Çıktı? . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 154

    1977 Seçimleri . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 155

    İkinci Milliyetçi Cephe (MC) Koalisyonu (AP-MSP-MHP; 21.07.1977-05.01.1978) . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 158

    41. Hükümet (VII. Koalisyon) Bakanlar Kurulu . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 158

    Hükümet Programı . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 161

    II. MC Döneminde Ülkede Durum . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 161

    II. MC’nin Çöküşü . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 162

    İkinci Ecevit Koalisyon Hükümeti (CHP-CGP-DP-Bağımsızlar; 05.01.1978-12.11.1979) . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 164

    42. Hükümet (VIII. Koalisyon) Bakanlar Kurulu . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 165

    İkinci Ecevit Koalisyonu Hükümet Programı . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 167

    İkinci Ecevit Koalisyon Hükümetinin Serüveni . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 170

    Ekonomi, ‘Şilivari’ Direniş… . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 173

    İkinci Ecevit Koalisyonu Çöküyor… . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 173

    12 Eylül 1980’de Düdük Çalıyor, İkinci Koalisyonlar Dönemi Kapanıyor . . . . 175

    Ek 1: Dr. Birsen Örs’ün MC Değerlendirmesi . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 176

    Ek 2: Doç. Arsev Bektaş’ın MC Değerlendirmesi . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 177

  • Ek 3: MC Dönemine İlişkin Ecevit-Demirel Polemiği . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 178

    Sonnotlar . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 184

    4. ÜÇÜNCÜ KOALİSYONLAR DÖNEMİ (1991-2002) 1891991 Seçimleri . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 190

    Merkez Sağ-Merkez Sol Koalisyonu . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 192

    Dokuzuncu Koalisyon Hükümeti (DYP-SHP; 21.11.1991-25.06.1993) . . . . . . 192

    49. Hükümet (IX. Koalisyon) Bakanlar Kurulu . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 193

    Dokuzuncu Koalisyona Genel Bir Bakış . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 194

    Koalisyon Protokolü ve Ortak Hükümet Programı . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 195

    Demirel Başbakanlığındaki DYP-SHP Hükümetinin 500 Günü . . . . . . . . . . . . . . . . 203

    Dokuzuncu Koalisyon Hükümetinin Sürpriz Sonu . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 207

    Onuncu Koalisyon Hükümeti (DYP-SHP; 25.06. 1993-05.10.1995) . . . . . . . . . . 208

    50. Hükümet (X. Koalisyon) Bakanlar Kurulu . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 208

    Onuncu Koalisyonun Protokolü ve Hükümet Programı . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 210

    Hükümeti Bekleyen Sorunlar . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 211

    Takvimde İz Bırakan Kimi Gelişmeler . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 212

    Onuncu Koalisyon Hükümeti Çatırdıyor . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 220

    Onuncu Koalisyonun Sonu . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 221

    Onuncu Koalisyon için Değerlendirmeler . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 222

    On Birinci Koalisyon Hükümeti (DYP-CHP; 30.10.1995-06.03.1996) . . . . . . . . 225

    On Birinci Koalisyonun Hükümet Programı . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 226

    52. Hükümet (XI. Koalisyon) Bakanlar Kurulu . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 227

    1995 Seçimleri . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 229

    On İkinci Koalisyon (ANAYOL) Hükümeti (ANAP-DYP; 06.03.1996-28.06.1996) . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 231

    53. Hükümet (XII. Koalisyon) Bakanlar Kurulu . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 233

    On Üçüncü Koalisyon (REFAHYOL) Hükümeti (RP-DYP; 28.06.1996-30.06.1997) . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 236

    Hükümet Programından Satırbaşları ve Realizasyon . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 238

    54. Hükümet (XIII. Koalisyon) Bakanlar Kurulu . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 241

    REFAHYOL’un Kısa Süren Macerası . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 243

    REFAHYOL’da Krizler Dizisi . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 244

    REFAHYOL’dan Ayrıntılarıyla Kimi Önemli Satırbaşları . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 246

    On Dördüncü Koalisyon (ANASOL-D) Hükümeti (ANAP-DSP-DTP; 30.06.1997-11.01.1999) . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 278

    55. Hükümet (XIV. Koalisyon) Bakanlar Kurulu . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 280

    ANASOL-D Protokolü ve Hükümet Programı . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 282

    Davul Hükümette, Tokmak Baykal’da… . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 291

    Baykal Ağırlığını Koyuyor; Seçim Tarihi Belirleniyor… . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 295

    Yılmaz-Baykal Uzlaşmasına Dayalı Protokol . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 297

    ANASOL-D’nin Bir Yılı . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 300

    Apo’nun Suriye’den Çıkması da Hükümeti Kurtaramıyor; Abbas Yolcu... . . . 304

    ANASOL-D’nin Bilançosu; Artılar DSP’ye, Eksiler ANAP’a . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 308

    On Beşinci Koalisyon (ANASOL-M) Hükümeti (DSP-MHP-ANAP; 28.05.1999-03.11.2002) . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 311

    18 Nisan 1999 Seçimlerine Genel Bakış . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 311

    18 Nisan Seçimlerinden Bazı Notlar . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 312

    1999 Seçimleri . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 322

    57. Hükümet (XV. Koalisyon) Bakanlar Kurulu . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 333

    57. Hükümetin Protokolü . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 337

    ANASOL-M Hükümet Programı . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 341

    ANASOL-M’nin Seyir Defteri . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 342

    ANASOL-M’deki Önemli Krizler . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 347

    Biraz da Koalisyon Adabı Üzerine . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 359

    ANASOL-M’ye İlişkin Olarak Bazı Değerlendirmeler . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 359

    ANASOL-M’nin Ekonomide Üç Yılı . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 363

    Üçüncü Yılında Koalisyona Bakışlar . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 366

    ANASOL-M Dönemindeki Bazı Önemli Gelişmeler Üzerine... . . . . . . . . . . . . . . . . . 369

    MHP Restini Çekiyor… . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 383

    ANASOL-M, Ülkeyi Erken Seçime Götürüyor… . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 383

    2002 Seçimleri: Üçüncü Koalisyonlar Döneminin Sonu . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 386

    3 Kasım Seçimlerinden Bazı Notlar . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 392

    3 Kasım Sonuçlarının Dışarıdan Görüntüsü . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 394

    Ek 1: Onuncu Koalisyonun Başbakan Yardımcısı Karayalçın ile Mülakat . . . . 396

    Ek 2: Demirel’in İnönü Vakfı’nda Yaptığı Konuşma . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 398

    Ek 3: Erdal İnönü’nün İnönü Vakfı’nda Yaptığı Konuşma . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 403

    Ek 4: 28 Şubat MGK Bildirisi . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 405

    Ek 5: 28 Şubat MGK Kararları . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 406

    Sonnotlar . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 408

    KAYNAKÇA 415

    DİZİN 419

  • KISALTMALAR

    AB : Avrupa BirliğiAET : Avrupa Ekonomik TopluluğuAFP : Fransız Basın AjansıAİHM : Avrupa İnsan Hakları MahkemesiAKP : Adalet ve Kalkınma PartisiANAP : Anavatan PartisiAP : Adalet PartisiBBP : Büyük Birlik PartisiBÇG : Batı Çalışma GrubuBTP : Bağımsız Türkiye PartisiCGP : Cumhuriyetçi Güven PartisiCHP : Cumhuriyet Halk PartisiCIA : Amerikan Merkezi Haberalma ÖrgütüCKMP : Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi CMUK : Ceza Muhakemeleri Usul KanunuCP : Cumhuriyetçi PartiDEHAP : Demokratik Halk PartisiDEP : Demokrasi PartisiDGM : Devlet Güvenlik MahkemesiDİE : Devlet İstatistik EnstitüsüDİSK : Devrimci İşçi Sendikaları KonfederasyonuDP : Demokrat PartiDP : Demokratik PartiDPT : Devlet Planlama TeşkilatıDSP : Demokratik Sol PartiDTP : Demokrat Türkiye PartisiDYP : Doğru Yol PartisiEOKA : Kıbrıslı Savaşçıların Ulusal ÖrgütüFP : Fazilet PartisiGATA : Gülhane Askeri Tıp AkademisiGEGP : Güçlü Ekonomiye Geçiş PlanıGİK : Genel İdare KuruluGP : Genç PartiGP : Güven PartisiH.Ü. : Hacettepe ÜniversitesiHADEP : Halkın Demokrasi Partisi

  • HEP : Halkın Emek PartisiIDP : Islahatçı Demokrasi PartisiILO : Uluslarası Çalışma ÖrgütüIMF : Uluslararası Para Fonuİ. Ü. : İstanbul ÜniversitesiİDT : İktisadi Devlet TeşekkülleriİP : İşçi PartisiİSO : İstanbul Sanayi OdasıİYÖKD : İstanbul Yüksek Öğrenim Kültür Derneği KA-DER : Kadın Araştırmaları DerneğiKİT : Kamu İktisadi TeşekkülüKKTC : Kuzey Kıbrıs Türk CunhuriyetiLDP : Liberal Demokrat PartiMASK : Milli Askeri Stratejik KonseptMBK : Milli Birlik KomitesiMC : Milliyetçi CepheMGK : Milli Güvenlik KuruluMGV : Milli Gençlik VakfıMGSB : Milli Güvenlik Siyaset BelgesiMHP : Milliyetçi Hareket PartisiMİT : Milli İstihbarat TeşkilatıMİT : Milli İstihbarat TeşkilatıMP : Millet Partisi (1961)MP : Millet Partisi (1961)MP : Millet Partisi (1995)MSP : Milli Selamet PartisiMYK : Merkez Yönetim KuruluNATO : Kuzey Atlantik Antlaşması ÖrgütüODTÜ : Ortadoğu Teknik ÜniversitesiOECD : Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği ÖrgütüOGD : AB Uyuşturucu Jeopolitik GözlemeviOHAL : Olağanüstü Hal RejimiÖDP : Özgürlük ve Dayanışma PartisiÖHD : Özel Harp DairesiÖİB : Özelleştirme İdaresi BaşkanlığıÖKK : Özel Kuvvetler KomutanlığıPKK : Partiya Karkeran Kürdistan(Kürdistan İşçi Partisi)POAŞ : Petrol Ortaklığı Anonim ŞirketiPOL-DER : Polis DerneğiREFAHYOL : Refah Partisi-Doğru Yol PartisiRP : Refah PartisiSCF : Serbest Cumhuriyet FırkasıSEKA : Selüloz Kağıt İşletmeleriSHP : Sosyal Demokrat Halkçı Parti

    SKB : Silahlı Kuvvetler BirliğiSP : Saadet PartisiSP : Sosyalist PartiSSK : Sosyal Sigortalar KurumuTAEK : Türkiye Atom Enerjisi KurumuTBKP : Türkiye Birleşik Komünist PartisiTBMM : Türkiye Büyük Millet MeclisiTBMM : Türkiye Büyük Millet MeclisiTBP : Türkiye Birlik PartisiTCF : Terakkiperver Cumhuriyet FırkasıTCY : Türk Ceza Yasası TDK : Türk Dil KurumuTEDAŞ : Türkiye Elektrik Dağıtım Anonim ŞirketiTİP : Türkiye İşçi PartisiTİSK : Türkiye İşveren Sendikaları KonfederasyonuTKP : Türkiye Komünist Partisi (1920)TKP : Türkiye Komünist Partisi (2001)TMY : Terörle Mücadele YasasıTOBB : Türkiye Odalar ve Borsalar BirliğiTOFAŞ : Türk Otomobil Fabrikası AŞTÖB-DER : Tüm Öğretmenler Birleşme ve Dayanışma DerneğiTRT : Türkiye Radyo Televizyon KurumuTSK : Türk Silahlı KuvvetleriTSKGV : Türk Silahlı Kuvvetleri Güçlendirme VakfıTTK : Türk Tarih KurumuTÜBA : Türkiye Bilimler AkademisiTÜBİTAK : Türkiye Bilimsel Teknik Araştırma KurumuTÜRK-İŞ : Türkiye İşçi Sendikaları KonfederasyonuTÜSİAD : Türkiye Sanayici ve İşadamları DerneğiYTP : Yeni Türkiye Partisi (1961)YAŞ : Yüksek Askeri ŞuraYDH : Yeni Demokrasi HareketiYDP : Yeniden Doğuş PartisiYÖK : Yükseköğretim KuruluYP : Yurt PartisiYSK : Yüksek Seçim KuruluYTP : Yeni Türkiye Partisi (2002)

  • MUZAFFER AYHAN KARA | TÜRK SIYASAL YAŞAMINDA KOALISYON 19

    TAKDİM

    K oalisyonlar, Türkiye’de siyaset yapma yöntemlerini, siya-setçi ruhunu en yalın biçimiyle ortaya çıkaran iyi bir tur-nusol kağıdı işlevindedir.Partilerin görüntüdeki kimliğiyle, iktidarda kalma hırsı…Liderlerin halktan oy almak için kullandıkları söylemle, hükümet kur-

    mak için takındıkları tavır…Parti içi muhalefette aslan kesilenlerle, koalisyon uyumu için her di-

    yaloğa girenler…Bu ikiliklerin tümü koalisyon hükümetlerinde su yüzüne çıkar.Başta İskandinav ülkeleri olmak üzere Avrupa’da, demokrasi kültürü-

    nün iyi-kötü yerleştiği her ülkede hükümet kurma yöntemlerinden biri koalisyondur. Ancak bunu yaşama geçirme biçimi her ülkede değişiktir.

    Bizde ise bambaşka.Muzaffer Ayhan Kara, sadece zarfın üzerinde yazılanla değil, içinde-

    kilerle de ilgili bir araştırmacı olarak, Türkiye’deki koalisyon kültürünü bütün yönleriyle irdeleyen bir eser ortaya çıkardı.

    İlk sayfalarını çevirdiğiniz bu kitap, sadece koalisyon kültürüne değil, siyaset ve devamında demokrasi kültürüne de katkısı olacak bir çalış-ma…

    Ankara’da gelişmeleri izleyen bir gazeteci olarak hükümetlerin kuru-luşlarına, işleyiş süreçlerine bakarken en çok Aziz Nesin’i anımsarım. Zira, başta sözünü ettiğimiz ikili tutumlar üzücü olsa da aynı zamanda eğlencelidir. Özellikle koalisyon hükümetleri bu konuda çok malzeme içerir.

  • TAKDIM 21KARA | KOALISYON20

    Her şeyden önce, Türkiye’deki koalisyon hükümetlerini dışarıdan kimse yıkamaz. Dünyanın en etkili toplarını getirip, sürekli atış yap-sanız bile boşuna. İktidar koltuğu öylesine güçlü bir kalenin içindedir. Ülkede yaşanan krizler, bunalımlar, depremler koalisyonda ufak tefek çatlaklar dışında olumsuz bir etki bırakmaz. Hani depreme karşı en da-yanıklı yapıları üretmekle ünlü Japonlar bizdeki koalisyon yapılarının bileşkenlerini gökdelenlere uygulasalar, ellerindeki buluşların tümünü okyanusa atıp, bizden patent hakkını isterler!

    Ülkede olup biten onca olaydan etkilenmeyen bu koalisyonların başlı-ca yıkıcısı içten çöküntüdür. Ortakların kendi aralarında bir çıkar çatış-ması belirmişse, bu çatlağı hiçbir şey sıvayamaz. İş, seçime gidip yeni-den seçip sıvamaya kalır!

    Koalisyonlarda duyguların da ortası yoktur. Seçimden önce birbirleri-ni adeta düşman ilan ederler:

    “O parti gelirse, ülke batar…”

    Seçim sonuçları koalisyonu gösterirse bütün bunlar çöpe atılır. İlk gö-rüşmeden sonra yeni bir yaklaşım yaratılır:

    “Adeta tek parti gibiyiz. Her konuda aynı düşündüğümüzü gör-dük!”

    Koalisyonlar, partilerin seçim sözlerini tutmamaları için de çok iyi bir tutamaktır. Tabandan, “hani verdiğiniz sözler” sesleri yükselirse hemen yanıt gelir:

    “Çok istiyoruz, bir an önce yapacağız ama, ahh öteki ortak. Bir türlü ikna olmuyor. Biraz sabır…”

    Tabii aynı şey, öteki parti için de geçerlidir!Koalisyon partileri kendi içlerinde küçük de olsa, öteki ortağa karşı

    muhalafet bulundururlar. Bu da ortağın her söylediğini yapmamaya ya-rar:

    “Bizce bu öneri doğru ama, bizim partinin içi biraz karışık. Arka-daşları ikna etmemiz çok zor. En iyisi biraz rafta dursun. Sonra tozunu alırız.”

    Bütün bunların yanında, koalisyonların toplumdaki uç noktaları bir ölçüde törpülediğini de vurgulamadan geçemeyiz. Özellikle merkezin sağındaki ve solundaki partilerin bir araya gelmesi doğal olarak top-lumu da etkiliyor, tarafları yumuşatıyor. Ancak koalisyon iki tarafı da

    yıpratırsa bu kez kazanan radikal uçlar oluyor. Bu, siyasetin “boşluk ta-nımayan” bir başka kuralı…

    Demokrasi kültürünün, kendin gibi düşünmeyenle de bir arada ola-bilme olgunluğunun bir ürünü olarak ortaya çıkan koalisyonların Tür-kiye’deki serüvenini Kara’nın kaleminden okuyalım.

    Kara, olabildiğince tarafsız ve bilgi ağırlıklı bir ufuk sunuyor bize. Kara kara düşünmek ya da harç kara kara demokrasi yapısını yükselt-

    mek sizin elinizde. Her iki yaklaşımdan bir koalisyon da oluşturabilirsiniz!

    Ağustos 2003, AnkaraMustafa Balbay

  • MUZAFFER AYHAN KARA | TÜRK SIYASAL YAŞAMINDA KOALISYON 23

    ÖNSÖZ

    K oalisyonlar, parlamenter demokrasiye dayalı rejimlerde kaçınılmaz hükümet biçimlerinden birisidir. Dünyada par-lamenter demokrasiye dayalı hemen her kıtada pekçok ülke koalisyon hükümetleriyle yönetilegelmiştir. Bugün de, Avrupa ül-keleri de içinde olmak üzere birçok ülke; örneğin Almanya, İtalya gibi parlamenter demokrasiler koalisyonla yönetilmektedir.

    Türkiye’de çok partili parlamenter demokratik yapının başlangıcı 1946 olmakla birlikte, iki partili sistemde koalisyonların gündeme gel-mesi olanaksızdı. 27 Mayıs İhtilali sonrasında gerçekleştirilen ilk genel seçimlere katılan dört partiden hiçbiri Millet Meclisi’nde salt çoğunluğu sağlayarak tek başına hükümet kurabilecek çoğunluğa erişememişti.

    İşte bu, yepyeni bir durum demekti. Süngünün gölgesindeki sandık-tan çıkan sonuç kimseyi tatmin etmediği gibi, “ortak hükümet” seçene-ği de kuşkuyla karşılanmaktaydı. Şunun şurasında 15 yıllık ömrü olan çok partili rejim şimdi de koalisyon hükümeti ile karşı karşıyaydı. Üste-lik, konjonktür askerlerle sivillerin, yani hükümetin uyumlu olmasını zorunlu kılıyordu.

    Milli Birlik Kurulu, Silahlı Kuvvetler Birliği’nin sıcak nefesini ensesin-de hissediyordu; kendi inisiyatifi dışında yeni ve hiyerarşik bir askeri darbenin eli kulağındaydı. Bu koşullarda, Türkiye koalisyonla tanıştı. CHP ve AP, İnönü’nün başkanlığında ilk ortak hükümeti kurdular.

    1961’deki ilk koalisyondan 3 Kasım 2002 seçimlerine kadar devam eden son koalisyona kadar, ara rejim dönemleri dışında tam 15 kez ko-

  • ÖNSÖz 25KARA | KOALISYON24

    alisyon hükümetleriyle yürüyen parlamenter demokrasinin 22 yılı koa-lisyonlarla geçti.

    Oysa, çok partili rejimi dayatan ve bu dayatma sonucu ivedilikle gün-deme alanlar iki partili bir sistemi düşünmüşlerdi. Bu sistemde koa-lisyonlara yer yoktu. İkiden çok partili sistemin fiilen yerleştiği 1961 sonrası ortamda koalisyonlar hep yadsındı, eleştirildi, ayakbağı olarak görüldü. Medya vasıtasıyla sürekli kötülenen koalisyonlar, seçmen na-zarında da sürekli aşağılandı, gözden düşürülmeye çalışıldı.

    Nitekim, bu anlayışın bir ürünü olarak 3 Kasım 2002 seçimlerinde bir tek parti hükümeti oluştuğu gibi, Meclis de iki partiden oluştu. Temsilde adaletin ve istikrarın sakatlandığı bir sonuç alınmasına karşın egemen kesimler olsun, denizaşırı ‘stratejik ortak’ olsun, sonuçtan memnundu.

    Ancak, gelişmelerin Türk siyasal yaşamına koalisyonları yakın bir ge-lecekte yeniden gündeme getirmesi sürpriz olmayacaktır. Bu nedenle, parlamenter demokratik sürecin önemli bir unsuru olan koalisyonlar konusunu mercek altına alma gereğini duyduk.

    İki bölümden oluşan bu çalışmada esas olarak koalisyonların, parla-menter demokratik sürecin vazgeçilmez bir unsuru olduğu ve bundan gocunmanın yersizliği üzerinde durulmuştur. Tam tersine, demokrasi kültürü ve uzlaşma anlayışının gelişmesine hizmet edecek bir hükümet biçimi olduğunun altı çizilmiştir.

    Birinci bölüm, koalisyonlara genel bir bakış getirmektedir. Aleske-rov-Ersel-Sabuncu’nun parlamenter demokrasiler açısından çok önemli yapıtlarından bu bölümde azami olarak yararlandım.

    İkinci bölümde ise, kronolojik olarak ilk koalisyondan son koalisyona kadar koalisyon hükümetlerinin panoraması çizilmiştir. Koalisyonları kimler, nasıl ve hangi siyasal konjonktürlerde kurmuşlardır? Bileşim-leri, kabine listeleri nasıldır? Protokol ve programları nasıldır? Hükü-met ettikleri dönemde Türkiye’nin önemli iç ve dış gelişmeleri nelerdir? Hangi iç gerilimleri yaşamışlar, nasıl dağılmışlardır?

    Parlamenter demokratik sürecin önemli bir unsuru olan koalisyonları ele alan bu çalışma bir eksiğe dikkat çekip, kendi alanında çok az yapı-

    lan çalışmalara katkıda bulunurken, daha kapsamlı çalışmaların önünü açmak amacıyla kaleme alınmıştır. Bu arada, koalisyonların hikayesi verilirken, son kırk yılın siyasal tarihine ait önemli gelişmeler de fonda belirmiş olmaktadır.

    Mayıs 2003, ModaMuzaffer Ayhan Kara

  • MUZAFFER AYHAN KARA | TÜRK SIYASAL YAŞAMINDA KOALISYON 31

    1DEMOKRASİ VE UZLAŞMA KÜLTÜRÜ

    AÇISINDAN KOALİSYONLAR

    P rof. Emre Kongar, 1961’deki ilk koalisyon ile 1991’deki DYP-SHP koalisyonunu karşılaştırırken, koalisyonları “demokrasi kültürü” açısından olumlamaktadır:“27 Mayıs 1960 darbesinin yaralarının hemen hemen aynıyla si-yaset sahnesine ve dolayısıyla 1961 koalisyonuna taşındığını gö-rüyoruz. Böylece 1961 koalisyonu daha kurulurken ‘sakat’ ya da ‘yaralı’ bir nitelik taşıyordu. Ortaklar aslında ‘düşman kardeşler’di.

    Oysa, 1991 koalisyonu 1961 koalisyonunun tam tersine 12 Eylül 1980 darbesinin yaralarını sarmak amacıyla bir araya gelen ‘eski sahiplerin’ ‘yeni dayanışmasını’ sergiliyordu!

    Neydi değişen?

    Otuz yılda Türkiye’de değişen en önemli öge ‘demokrasi kültürü’ idi.”

    Kongar, devamla; 1991’de kurulan DYP-SHP koalisyon hükümetinin ‘tarihsel görevini’ demokrasinin yeniden kurulması olarak belirtmekte ve 12 Eylül 1980 darbesinin demokratik işleyişi bertaraf eden düzen-lemelerinden en çok zarar gören iki büyük akım olan DYP ve SHP’nin ‘demokrasiyi kurma’ amacında birleştiklerini saptamaktadır.

    DYP-SHP koalisyon hükümetinin Başbakan Yrd. Prof. Erdal İnönü, de-mokrasi kültürü içinde koalisyon olgusunu şöyle değerlendirmektedir:

    “... koalisyon demokrasilerin normal bir aracı. Yani, koalisyon de-mokrasilerde olağanüstü hallerde kullanılan herkesin bundan sı-kıntı çektiği bir araç filan değil Avrupa’da. Seçim sonucunda eğer tek parti iktidar olacak kadar oy alamamışsa o zaman koalisyon

  • DeMOKRASI ve UzLAŞMA KÜLTÜRÜ AçISINDAN KOALISYONLAR 331. BÖLÜM32

    hemen gündeme geliyor. Batı Avrupa’da, Avrupa’nın bazı ülkeleri yıllardır koalisyonla gidiyorlar. Yani orada bir koalisyon kuruldu-ğu zaman “üç ay sonra düşecek”, “bakalım hangi parti hangi par-tiye kazık atacak da koalisyon bozulacak” diye bakmıyorlar. Bir koalisyon kuruluyor, kurulurken düşünülüyor ‘nasıl olacak’ diye, ondan sonra o koalisyon seçime kadar gidiyor.”

    Kendi koalisyon deneyine ilişkin olarak da şunları söylemektedir Er-dal İnönü:

    “Sayın Demirel bize geldiğinde ve ortaklık teklif ettiğinde gördük ki, geniş bir yaklaşım içinde, ‘her tarafı düşünerek koalisyonun ele alacağı sorunları önce düşünelim, önce tartışalım, ondan sonra hükümetin çatısını kurma aşamasına gidelim’ gibi gayet güzel bir yaklaşım içindeydi. Ve bundan sonra mutlulukla gör-düm ki, koalisyonun kurulması herkesin beklediği şeymiş me-ğerse. Halkta da büyük bir memnunluk gördük.”

    Prof. Kemali Saybaşılı, demokratikleşme süreci açısından DYP-SHP koalisyonunu çok önemsemekte ve demokrasi açısından bu koalisyo-nu; “siyasal bir gerçeklik ve dolayısıyla somut bir anlam da kazanmıştır. 1970’li yıllarda da koalisyonlar kurulmuştu; ancak, bunlar taraflar ara-sında bakanlıkların paylaşılması ötesinde ciddi bir programa sahip ol-mayan birer iktidar ortaklığı niteliğini taşımışlar, iktidar ortaklığını da şimdiki koalisyon hükümeti örneğinde olduğu gibi, ciddi bir toplumsal, ekonomik, siyasal programa dayandıramamışlardır. Öte yandan, DYP-SHP koalisyonu, doğal olarak iktidar ortaklığı özelliğine de sahip olmak-la birlikte, program ortaklığı olma özelliği ön plana çıkmakta ve daha belirgin bir nitelik oluşturmaktadır.” şeklinde değerlendirmektedir.

    Saybaşılı, DYP-SHP koalisyonunun demokrasi ile ilişkisini irdelemeyi şöyle sürdürmektedir:

    “... DYP-SHP koalisyonu ile, Türkiye, tarihinde ilk kez çağı yakala-mıştır. Çağ, demokrasi çağıdır. Türkiye Cumhuriyeti de evrensel tarihle ülkenin özgün tarihinin çakışması anlamında, evrensel olan gerçeği saptamıştır. Çünkü, demokrasi, Batı Avrupa-ABD ya da başka herhangi bir ülke merkezli bir değer değildir; toplum, iktisat, bilim, teknoloji ya da öteki herhangi bir teknik etken-mer-kezli bir siyasal sistem de değildir. Genel olarak yurttaş, özel ola-rak da seçmen-merkezli bir siyasal sistem ve süreçtir. Bundan sonrası ise, gelecekteki uzun dönemli uygulamanın başarısına ya da başarısızlığına bağlı bulunacak bir gelişme olacaktır.”

    Koalisyonun Türkiye siyaset sürecinde çok partili yaşamdan itibaren en önemli gelişme olduğu değerlendirmesini de yapan Saybaşılı, sonucu ise uygulamanın belirleyeceğinin altını çizmektedir.

    1991 koalisyonunun “uzlaşma kültürü”ne katkısı nedir peki?

    “DYP-SHP koalisyonu, herşeyden önce, 1950’li yıllardan beri önce CHP-DP geleneklerinin temsilcileri arasında yaşanmış olan uzlaşmazlıkları, çatışmaları ve cepheleşmeleri aşmış; demokra-siyi benimsemiş olmakla birlikte, yalnız kendi düşüncelerinin gerçek demokrasi olduğunu sanan iki önemli geleneği, ortak bir noktada buluşturmayı başarmıştır.”

    Kongar da uzlaşma kültürünün gelişmesine yönelik bir zemin hazır-laması açısından önemser 1991 koalisyonunu ve bu dönemi bir “resto-rasyon dönemi” olarak tanımlar:

    “12 Eylül askeri darbesine ve onun uzantısı olan Özal dönemine karşı orta-sağ ile orta-sol arasında özgürlükçü demokrasinin ya-şatılması ve geliştirilmesi amacına yönelik bir uzlaşma gerçek-leştirilmiş bulunuyordu.”

    Kendisi de koalisyon hükümetleri kuran ve başbakan, başbakan yar-dımcısı, bakan olarak görev yapan Bülent Ecevit, iki turlu seçim sistemi-ne ilişkin bir soruyu yanıtlarken, şu görüşlerini de açıklamıştır:

    “Önemli olan uzlaşma kültürünü geliştirmektir. İstikrar hükü-mette değil, kamu yönetiminde aranmalıdır. Ulusal politikalar oluşturulmasında aranmalıdır. Bunları başarabilen ülkeler hükü-met istikrarsızlığından hiçbir sıkıntı çekmemektedir. Kuzey ülke-leri dışından bir örnek vereyim, bugün Hindistan’da 23 partili bir koalisyon vardır ve hiç kimse bu durumdan şikayet edip seçim sistemini veya rejimi değiştirmeye kalkışmamaktadır.”

    Sosyal demokrat kesimin önde gelen politikacılarından Ertuğrul Gü-nay da siyasal istikrarsızlık nedeni olarak gösterilen koalisyonların as-lında Türkiye için bir şans olduğunu belirtmekte ve reform niteliğindeki temel yasaların tek parti hükümetlerine oranla koalisyon hükümetle-rince çok daha rahat çıkarılabildiğinin altını çizmektedir. Günay, hü-kümeti oluşturan partilerin toplam gücünü aşan oranda halk desteği sağlayabildiğini de ifade etmektedir.

    Çok partili dönem Türkiyesi’nde siyasal yaşamın kavramlarından biri de “milli mutabakat”tır. Bir dönem, özellikle askerlerin ve belirli çevre-lerin dile getirdiği bu kavram etrafındaki hükümet arayışları “milli mu-tabakat hükümeti” olarak isimlendirilen modeli öngörmektedir. Temel ülke sorunları etrafında partilerin uzlaşmasını esas alan bu model, ge-nelde “ara rejim”lere tekabül etmekte olup alışılmış koalisyon olgusun-dan ayrılmaktadır. Koalisyonlar, gönüllü ve demokratik ortamın sayısal dengelerinin getirdiği bir hükümet biçimidir.

  • DeMOKRASI ve UzLAŞMA KÜLTÜRÜ AçISINDAN KOALISYONLAR 351. BÖLÜM34

    Öte yandan, milli mutabakat kavramı zaman zaman olağan dönemlere atfen de kullanılabilmektedir. Örneğin, ilk koalisyonun bakanlarından Hıfzı Oğuz Bekata, DYP-SHP koalisyonuna bu açıdan yaklaşmaktadır:

    “... ağır sorunlarımız var. Bu sorunlar üzerinde milli mutabakat-lar olmadan ve gelecek nesiller düşünülmeden olumlu sonuçlar alınması çok güç. Bu nedenle DYP ile SHP koalisyonu kurulabile-cek hükümetlerin en doğrusu idi.”

    KOALİSYON YÖNETİMİ

    Liderliğinde üç koalisyonu oluşturan ve Başbakanlığı üstlenen eski cumhurbaşkanlarından Süleyman Demirel de İnönü Vakfı’nın düzenle-diği ilginç toplantıda yaptığı konuşmada, koalisyonu, Türkiye’nin alışık olmadığı güç bir hükümet biçimi olarak nitelemektedir:

    “Aslında şunu ifade edelim ki, koalisyon Türkiye’nin alıştığı bir yönetim şekli değildir. 1961’de dört defa denenmiştir. 1991 koa-lisyonunun kökünde yatan Türkiye’de rejimin işlerliğini sağla-mak idi. Bu sorumluluk duygusunun DYP-SHP yönetimlerince kabullenilmesidir. Tabanda yaklaşmayı temin etmekle meşgulüz. Bu koalisyon tabanda birbirlerine ters duran insanları barıştıra-cak. Birbirlerine siyasi sebeplerden dolayı ters düşmüş milyon-ların birbiriyle barışmasını bu koalisyon sağlamıştır. Türkiye’nin her tarafında böyle bir koalisyon, halk tarafından kabullenildi. Yani koalisyonun bu iki büyük partiye geçmişten beri oy veren, birbirleriyle ters düşmüş insanlar tarafından kabul edildiğini gö-rüyoruz. Bu, Türkiye’deki beraberliği sağlamaktadır. Yani Türk toplumunun dayanışmasını sağlamak bakımından, fevkalade önemlidir. Hoşgörü bugünkü zamanda çok lazım. Türk toplu-munun içerisinde geçmişten gelen şu ya da bu sebeplerle fark-lılıklar vardır. Bu farklılıklar etnik sebeplerden olur, siyasi sebep-lerden olur. Sanıyorum ki, bu koalisyon bütün bu farklılıkları, farklılıkların etkinliğini asgariye indirecek bir ortamı Türkiye’de yaratmıştır. Koalisyon kurabilmek bir sanattır, koalisyonu başarılı kılabilmek bir sanattır.”

    TÜRKİYE KOALİSYONLA TANIŞIYOR

    Koalisyon, parlamenter demokrasilere özgü bir olgudur. Seçim sistemleri ile koalisyon arasında da bir etkileşim söz konusudur. Genelde, iki büyük partiyi esas alan, ancak daha sonra bu partilerin doğurganlığıyla çatırda-yan sistemde ortaya çıkmaktadır koalisyonlar. Ülkemizde de CHP-DP ikili sistemi çatırdamış; doğuran iki partiden birçok parti ortaya çıkmıştır.

    Cumhuriyet tarihi, çok partili rejime geçildikten sonra koalisyonla ilk kez 27 Mayıs’tan sonra tanışmıştır. 1950’ye kadar süren 27 yıllık

    CHP iktidarının ardından 10 yıl da DP iktidarına yönelen Türkiye, 1961 seçimleri sonrasına kadar koalisyon kavramına yabancı kalmıştır. Res-torasyon ortamında, Kurucu Meclis çalışmalarının ve yeni anayasanın halk oyu ile kabulünün ardından 15 Ekim 1961’de yapılan genel seçim-lerde hiçbir parti hükümeti oluşturacak çoğunluğa erişemeyince, zama-nın Cumhurbaşkanı Gürsel, Meclis’te en büyük grubu oluşturan CHP Genel Başkanı İsmet İnönü’ye hükümeti kurma görevini vermiştir.

    Herkes şaşkındır. Uzun süren Ebedi Şef ve Milli Şef dönemi, 10 yıl süren DP döneminden sonra gelen 27 Mayıs İhtilali ve cumhuriyet ta-rihinin ilk koalisyon hükümeti... Artık, Türk siyasal yaşamı yepyeni bir kavram ile tanışmaktadır: Koalisyon! Üstelik, birbirine zıt iki parti kur-maktadır koalisyonu; CHP ile kapatılan DP’nin ardılı olan AP.

    1965’e kadar dört koalisyonla yönetilen Türkiye, 1970’lerde de dört koalisyona sahne olmuştur. 12 Eylül 1980’deki askeri darbeden sonra yürürlüğe giren yasalar koalisyona geçit vermemek adına düzenlenmiş, 2,5 partili bir sistem öngörülmüştür. Cunta, ‘istikrar’ istemekte, bu yüzden her kurulmak istenen partiye izin vermemektedir.

    1990’lı yıllar ise koalisyonların her çeşidinin birbirini izlediği, hemen her partinin dolaysız ya da dolaylı olarak hükümetlere katıldığı bir dö-nem olmuştur.

    1961-1965 arasındaki ilk üç koalisyon hükümetini İsmet İnönü, dör-düncüsünü de AP listesinden bağımsız senatör olan Prof. Suat Hayri Ür-güplü kurmuştur. 1965 ve 1969 seçimleri AP’yi tek başına iktidara taşı-mış; 12 Mart Muhtırası ve ara rejim ardından gelen 1973 seçimleri ise Bület Ecevit Başbakanlığındaki beşinci koalisyonu, CHP-MSP ortak hü-kümetini gündeme getirmiştir. Onu, Süleyman Demirel ‘in Başbakan-lığında kurulan ve kamuoyunda 1. ve II. MC hükümetleri olarak isim-lendirilen altıncı ve yedinci koalisyon hükümetleri izlemiştir. 70’lerin son koalisyonu ise yine Ecevit’in kurduğu; CHP’nin CGP, DP ve AP’nden ayrılan bağımsız grupla bir araya geldiği sekizinci koalisyondur.

    12 Eylül ara rejimi ve 1983-1991 yılları arasındaki ANAP döneminin ardından Türkiye, 1991’den 3 Kasım 2002 seçimlerine kadar aralıksız olarak koalisyon hükümetleri ile yönetilmiştir. En uzun ömürlü koa-lisyonlar ise, 24 Aralık 1995 seçimlerine kadar bir parlamento dönemi boyunca süren SHP (CHP)-DYP “merkez sağ-merkez sol” koalisyonu ile 18 Nisan 1999 seçimlerinden 3 Kasım 2002 seçimlerine kadar yine bir parlamento dönemi boyunca görevde aralıksız olarak kalan ANASOL-M koalisyonudur.

    24 Aralık 1995 seçimleri hiçbir partinin çoğunluğu sağlayamaması bir yana, oldukça parçalı bir siyasal görünüm ortaya çıkarmıştır. Bu meclis

  • DeMOKRASI ve UzLAŞMA KÜLTÜRÜ AçISINDAN KOALISYONLAR 371. BÖLÜM36

    aritmetiği koalisyonları kaçınılmazlaştırmıştır. Başka bir tanımla, ülke-miz artık “İtalyavari” bir sürece girmiş gibidir. 1991’den bu yana süren koalisyonlar zinciri yeni bir genel seçime kadar sürecek midir? Yoksa, seçmen diğer partileri silerek yepyeni bir mecra mı açacaktır? Bir partiyi tek başına iktidara mı taşıyacaktır? Merkezle ilişkili partilerin zafiyeti seçmeni hangi davranışa yöneltecektir? Oysa, iktidarı ve muhalefeti ile siyasal partiler bu son derece dağınık tabloyu seçim sistemi ve yasalarla oynayarak ya da transferler yoluyla değiştirmeyi düşünmekte, kendi za-fiyetlerini görmezden gelmektedirler. Bu durum birtakım odakların da dikkat merkezinden kaçmamakta, bir yandan yeni oluşumlar üzerinde durulurken bir yandan da mevcut yapıların gözden düşmesi yolunda fa-aliyetler gözlenmektedir.

    18 Nisan 1999 Seçimleri öncesinde şu notları düşmüşüm: İki-üç yıl süren hazırlıkların ardından 12 Eylül 1980 askeri darbesi ile iktidara el koyan cunta siyasal dengeleri tamamen alt-üst etti. Sonuçta, iktidarı Nakşibendilere bırakarak kendilerini garanti altına alan ve köşelerine çekilen Kenan Evren ve arkadaşları, Silahlı Kuvvetler’de de sonradan içten içe tepkilere neden olan birçok uygulamasıyla tarihe geçti. CHP ve AP’nin kapatılması bugünkü dağınık siyasal görünüme katkıda bu-lunurken, tarikatlara ve siyasal İslama ardına kadar açılan kapılar Cum-huriyetin temel niteliklerini tehdit eden boyuta sıçramıştı.

    28 Şubat 1997’deki tarihi MGK toplantısında alınan kararlarla başla-yan süreç, bir yerde, Silahlı Kuvvetler’in 12 Eylül’e de tepkisiydi. Asker-ler, “silahsız kuvvetler”i de yedeğine alarak tıpkı mevcut duruma mu-halif bir unsur gibi bozulan dengeleri düzeltmeye, adeta cumhuriyeti restore etmeye koyulmuşlardı. 12 Eylül Yönetimi’nin siyaseti yukarıdan düzenleyerek oluşturduğu tabloyu, onlardan farklı bir anlayışla yola çıkan bugünkü komuta kademesi ve Silahlı Kuvvetler yine yukarıdan düzenlemelerle ve siyaset mühendisliği olarak isimlendirilebilecek ope-rasyonel girişimlerle değiştirmeye, taşları yerine oturtmaya çalışıyorlar-dı. Bütün bu olup bitenler RP’nin de kapatılmış olduğu ve muhtemelen devamı olan bir parti ile temsil edileceği koşullarda cereyan edecek ilk genel seçimlerde, sandığa nasıl yansıyacak?

    Şurası kesin ki, daha şimdiden bazı siyasal partiler seçim öncesi ve sonrası ittifak ve koalisyon hesapları içindeler. Yüzde 20’nin üzerinde oy alacak parti kendisini ‘çok başarılı’ sayacak!Merkez sol, seçimlere iki parti ile girerken merkezin sağında durum daha da karışık.

    Önümüzdeki genel seçimlerde sürpriz olmayacak, sandıktan yeni bir koalisyon hükümetleri dönemi çıkacak.

    Gerçekten de, 18 Nisan 1999 Seçimleri üç partili bir koalisyon sonucu-nu doğurmuştur. Birinci parti olan DSP ancak yüzde 22 oy alabilmiştir. Beş parti ile oluşan TBMM, 2002 sonbaharında dokuz partiye sandalye dağıtır hale gelmiştir. Meclis aritmetiği alt-üst olmuş, üçbuçuk yıl sonra yine bir erken seçim gündeme gelmiştir. Erken genel seçim, neredeyse klasikleşmiştir!

    Parlamenter demokratik sistem ve onun temel unsuru olan siyasal partiler ve seçmen, artık koalisyonları dikkate almaktadır. Bütün kö-tülüklerin anası olarak görülen koalisyonlar imajı gerilerde kalmıştır.

    3 Kasım 2002 seçimleri bir tek parti iktidarını, AKP’yi işbaşına getirse de, bunun dönemsel olduğu, yeniden koalisyonlar döneminin açılacağı geçmiş yılların tek parti iktidarı deneyleriyle görülmektedir. DP üç, AP ve ANAP üst üste iki seçim kazanabilmiştir. DP ve AP ikinci dönemleri-nin içindeyken asker tarafından devrilmiş, üçüncüsü seçim sonrası ye-rini bir koalisyon hükümetine bırakmıştır. Askeri darbeler sonrası ara rejim dönemlerinin ardından yapılan seçimler sonrasında da koalisyon hükümetleri gündeme gelmiştir.

    Bu arada, birtakım odakların, özellikle ABD’deki hegemonyacı güçlerin kendileri için çok önemli gördükleri Türkiye’de yeniden ikili sistem için çok çalıştıkları; bu doğrultuda DSP’yi sabote etmek istedikleri, AKP nez-dinde ulusal duruşu da tasfiye edecek bir tarikat ve cemaat koalisyonu ko-tarmaya çalıştıkları sır değildir. Tabii, tıkanan ve kirlenen mevcut siyasal yapının aktörlerinin zaafları ve açmazları da siyaseti en üst düzeyde ye-niden biçimlendirmek isteyenlerin ekmeğine adeta tereyağı sürmüştür.

    AKP, bir tarikatlar koalisyonu gibidir. Fethullah Gülen yandaşları ve Nakşibendiler ile Süleymancılar’ın ağırlıkta olduğu bir tarikat-tica-ret-siyaset topluluğu…Birlik Vakfı çatısı altında örgütlenen ve bir araya gelen unsurlar da AKP’den önce, sanki bu oluşumun ön hazırlıkları için zemin yaratmış gibidir.

    Tabii, Türkiye’de bir de “üst koalisyon” söz konusudur. “Asker-sivil koalisyonu” da denilebilecek bu zeminde askerler bazen “uyumlu” or-taklarla birlikte olabildiği gibi, bazen de “uygunsuz bileşim”ler ortaya çıkabilmektedir. AKP iktidarı, üst koalisyonu uygunsuz bileşime dö-nüştürmüştür. Bu durum, sancılı ve fırtınalı bir dönemin habercisidir. AKP’nin ayağının tozu ile gerek TBMM Başkanı Arınç, gerekse Yüksek Askeri Şura‘da Başbakan Abdullah Gül ve Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül vasıtasıyla ortaya koyduğu tavır, gelişmelerin seyri hakkında ye-terli ipuçlarını vermektedir.

    Gün dönecek, çok da uzun olmayan bir zamanda Türkiye yeniden ko-alisyon hükümeti gerçeği ile karşılaşacaktır. Zaten, çok partili döneme

  • DeMOKRASI ve UzLAŞMA KÜLTÜRÜ AçISINDAN KOALISYONLAR 391. BÖLÜM38

    bakıldığında, koalisyon hükümetlerinin toplam ömrünün tek parti ik-tidarlarından daha fazla olduğu görülecektir. Yani, koalisyonlar istisnai bir olgu değildir. Dolayısıyla, Türk siyasal yaşamında 1961 sonrası bir olgu olarak koalisyonlara eğilmekte yarar vardır. Bu çalışma, ayrıntılı ve kronolojik bir seyirle koalisyonların panoramasını da vermeyi amaçla-maktadır. Ancak, Türkiye’de koalisyon perdesinin nasıl açıldığı ve koa-lisyonlara nasıl bakıldığı da kısaca değerlendirilmiştir. Yine, koalisyon-lara ilişkin genel bir bakışın da yararlı olacağı göz önüne alınmıştır.

    Bu çalışma sırasında, gelişmeleri olabildiğince yanlışa düşmeden ve nesnel yansıtabilmek kaygısıyla birçok ve farklı kaynaktan yararlanıl-mıştır. Kitapların yanında kimi makaleler, olayların aktörleriyle yapılan konuşmalar, gazete ve dergi koleksiyonları…Koalisyonlara ilişkin teorik bilgi verilirken, özellikle Seçimden Koalisyon’a isimli bilimsel ve çok de-ğerli yapıttan önemli ölçüde yararlanılmıştır.

    Bir noktanın daha altını çizmek istiyorum: Uzlaşma kültürünün ge-lişmesi açısından koalisyonları son derece yararlı görüyorum. Demok-rasinin gelişmesi biraz da uzlaşma kültürünün gelişmesiyle doğru oran-tılı. Ancak, tabii, vurgulamak istediğim koalisyonlar sadece bakanlıkları parsellemeyi marifet sananlar değil…

    KOALİSYON TİPLERİ

    Bir görüşe göre, beş ayrı koalisyon tipinden söz edilebilir:1. Bağlantılı Koalisyonlar: ANASOL-D ile ANASOL-M, bu tip koalisyon-

    lara örnek olarak gösterilebilir. İkiden çok parti ile oluşturulmakta-dır.

    2. Bağlantısız Koalisyonlar: Bağlantısız, asgari çoğunluklu, iki partili koalisyonlardır. 1991’de kurulan DYP-SHP (CHP) koalisyon hükü-meti, bu tip koalisyona örnek olarak gösterilebilir.

    3. Asgari Çoğunluklu Koalisyonlar: Yeteri kadar sandalye ile oluşan ko-alisyonlardır.

    4. Geniş Çoğunluklu Koalisyon: Yeter sayıda sandalyenin de ötesinde, geniş bir çoğunluğu oluşturacak şekilde, ikiden çok parti ile oluşan koalisyon tipi..

    5. Azınlık Koalisyonları: Meclis’te salt çoğunluğa erişemeyen koalisyon tipidir. Zorunluluk halinde söz konusu olabilir. Dışarıdan destekle ayakta kalabilir. En kolay dağılabilecek koalisyondur. Örnek olarak 90’lı yıllardaki ANAYOL ve ANASOL-D koalisyonları gösterilebilir. Bi-lindiği gibi ANAYOL sadece üç ay sürmüş; ANASOL-D koalisyonu ise dışarıdan destek veren CHP’nin desteğini çekmesi sonucunda düş-müştür.

    Koalisyon tipleri bir başka açıdan ise iki özellik göstermektedir:1. Seçim Blokları (Seçimlerden önce oluşan koalisyonlar): 1995 ve 1999

    seçimleri öncesinde gevşek ve zımni de olsa, DSP-ANAP arasında söz konusu olmuştur. İki parti, seçim kampanyalarında birbirini hedef almadığı gibi, sözcüleri aracılığıyla seçim sonrasında bir koalisyon hükümetinde birlikte olabileceklerinin, ortaklığa gidebileceklerinin işaretlerini vermişlerdir. 1991 genel seçimleri öncesinde ise, SHP-HEP ve RP-MHP-IDP arsında bir tür seçim bloku gündeme gelmiştir. Keza, 1995 seçimlerinde de ANAP, listelerinde BBP’li adaylara yer vererek yedi BBP adayını Meclis’e taşımıştır.

    2. Seçim Sonrası Tabloya Göre, Görüşmelerle Kurulan Koalisyonlar: CHP-MSP, DYP-SHP, ANASOL-M koalisyonları bu tip koalisyonlara örnek oluşturmaktadırlar.

    KOALİSYONDA TERCİHLER

    Parlamenter demokrasilere özgü bir olgu olan koalisyonda belli başlı tercihler şu noktalarda odaklaşmaktadır:1. Olabildiğince az parti ile kurulacak koalisyonlar tercih edilmektedir.

    Yani, asgari büyüklükte koalisyonlar…İtalya’da 9, Hindistan’da 23 partili koalisyonlar oluşturulurken, ülkemizdeki koalisyonlar en faz-la dört parti ile oluşturulmuştur.

    2. Siyasal tercihlerin uyuştuğu koalisyonlar.3. Kazanan koalisyonlar, yani, seçimden yengi ile çıkan partilerin kur-

    duğu koalisyon.Asgari çoğunluklu-bağlantılı koalisyonlar; en dayanıklı, tercih edilen

    koalisyonlar olup seçim sonrası görüşmelerle oluşmaktadır. Örneğin, ANASOL-M, sağlam bir protokole bağlanmıştır. Protokolde, birinci par-tinin konumu değişse, sandalyesi azalsa dahi başbakanlığın el değiştir-meyeceği esasa bağlanmıştır. Bu kural pratikte de işlemiştir. DSP’nin bölünmesine ve TBMM’de dördüncü parti konumuna gerilemesine kar-şın, koalisyon ortakları protokole sadık kalmış ve Ecevit’in başbakanlığı çok ciddi bir tartışma konusu yapılmamıştır.

    PARLAMENTODA KOALİSYONLAR VE HÜKÜMET

    Ülkemiz literatüründe koalisyon kavramı üzerine ulaşabildiğim en kap-samlı ve doyurucu araştırma; Seçimden Koalisyona-Siyasal Karar Alma isimli çalışma olmuştur.

    Aleskerov-Ersel-Sabuncu, parlamentoda koalisyon hükümetlerinin kuruşuna ilişkin olarak şunları belirtmektedir:

  • DeMOKRASI ve UzLAŞMA KÜLTÜRÜ AçISINDAN KOALISYONLAR 411. BÖLÜM40

    “Parlamenter sistemde bir seçim sonunda partilerden birisi mil-letvekillerinin yarıdan fazlasını kazandığı takdirde, söz konusu parti hükümeti kurar. Daha sonra yapılacak seçime kadar, par-lamento aritmetiğinde hükümeti destekleyen partiyi azınlığa düşürecek bir değişme olmadıkça, bu hükümetin devam etmesi beklenir.

    Buna karşılık, seçimler sonucunda herhangi bir parti böyle bir çoğunluğu elde edemezse, parlamentoda çoğunluk oluşturabi-lecek biçimde birden fazla partinin katılımıyla hükümet kurma yolunun aranması gündeme gelecektir. Bu biçimde hükümet kurma sürecine ‘koalisyon yapma’ ve kurulan hükümete ‘koalis-yon hükümeti’ denir. Koalisyon hükümetleri kendi kimliklerini korumakla birlikte, bir program üzerinde anlaşan iki ya da daha çok partinin bir araya gelmesi ile ortaya çıkar. Bu durumda bir koalisyon hükümetini niteleyen iki unsurdan söz edilebilir:

    1- Hükümetin çalışmalarının çerçevesini çizen bağlayıcı bir program,

    2- Partilerin bu programı uygulamaya koymak üzere hükümet üyeliklerini aralarında bölüşmelerini sağlayan bir anlaşma.

    Partilerin kendi kişiliklerini korumaları, bu iki noktada her parti-nin pazarlık yapmasını gündeme getirmektedir. Başka bir deyişle, bir siyasal parti, başka partilerle bir koalisyon hükümeti oluştur-mak yoluna gittiğinde hükümet programının kendi görüşlerine yakın biçimde ortaya çıkmasını sağlamaya çalışacak, ayrıca ya da icraatın da aynı yönde gerçekleşebilmesi için olabildiğince fazla bakanlığı denetimi altında tutmaya çalışacaktır (...).

    Birden fazla partinin bir araya gelmesi her zaman parlamentoda çoğunluğu sağlamaya yetmez. Teknik anlamda koalisyon deyimi birden fazla partinin bir konuda güçlerini bir araya getirmesi an-lamına geldiği için, bu noktada ayrım yapmak gerekmektedir. Bu nedenle, eğer bir koalisyonu destekleyen partiler, salt çoğunluk kuralının geçerli olduğu koşullarda, parlamentodaki sandalyele-rin yarısından fazlasını denetliyorsa bu koalisyona ‘kazanan koa-lisyon’ adı verilir. Bu koşulu sağlamayan partiler arası anlaşmalar ise ‘kaybeden koalisyon’ olarak tanımlanır. Parlamentoda çoğun-luğu sağlayan, fakat ortaklarından herhangi birisi ayrıldığında bu durumunu sürdüremeyen bir koalisyona ‘en küçük kazanan ko-alisyon’ denir.

    (...) Bu açıklamalar ışığında koalisyon kurulacaksa, bunun ger-çekleştirilebilir en küçük kazanan koalisyon olmasının mantıksal bir gereklilik olduğu sonucunu çıkarabiliriz. Oysa, uygulamada salt çoğunluğun gerektirdiğinden daha fazla sandalyeyi kontrol eden partilerin katıldığı ‘süper çoğunluk’ koalisyonlarına da rast-lanmaktadır.”

    Seçimler sonrasında ortaya çıkan tabloda birden fazla “asgari çoğunluk-lu koalisyon” kurulabilmesi olanaklı olabilir. Ancak, hangisinin kurulaca-ğını belirleyen kimi etkenler söz konusudur. Teamüller, siyasal iklim ve

    konjonktür, uzlaşma kültürünün boyutları ve programatik hedeflerde ve önceliklerde anlaşabilme gibi…Rejimin gerekirlikleri de, rejimin sıkıntıda olduğu dönemlerde koalisyonlar için belirleyici olabilmektedir.

    1961 sonrası ilk koalisyon, Çankaya ve Milli Birlik Komitesi’nin (MBK) yoğun baskılarıyla; Silahlı Kuvvetler’in kışkırtılmaması, kılıçla-rın kınından çıkmaması esprisi içinde, dönemin koşullarında “Çanka-ya Protokolü” ile kurulmuştur. İsmet İnönü’yü 1937’den sonra, çeyrek yüzyılın ardından ve taşıdığı “Cumhurbaşkanı”, “Milli Şef” sıfatlarının ertesinde yeniden başbakanlığa oturtan tablo; siyasal konjonktür ve at-mosfer ile rejimin yerleşmesi kaygısıdır.

    Bülent Ecevit’i 18 Nisan 1999 Seçimleri sonrası başbakanlık koltuğu-na oturtan koşullar da o dönemi anımsatmaktadır. 28 Şubat 1997’deki MGK kararlarının yaşama geçebilmesi; sağdaki partilerin oluşturabile-ceği bir koalisyon olsun, sağdaki partilerden birinin başbakanlığı uhde-sine almasının olsun, önünü kesen başlıca etken olmuştur. Hatta, bir adım ileri gidilerek, koalisyon protokolündeki kritik madde olan; san-dalye dağılımı değişse de başbakanlığın el değiştirmeyeceği maddesinde 28 Şubat’ın ağırlığından söz edilebilir.

    SEÇİM SİSTEMLERİ-KOALİSYON ETKİLEŞİMİ

    Seçim sistemleri ülkemizdeki çok partili rejim sürecinin hemen her dö-neminde değişegelmiştir. Neredeyse her genel seçimden önce seçimle il-gili yasalarla oynanmıştır (Son olarak bambaşka sonuçlar veren 18 Nisan 1999 ve 3 Kasım 2002 Seçimleri aynı seçim sistemi ve yasalarıyla gerçek-leştirilmiştir). Seçimlerle ilgili olarak son anda yapılan yasa değişiklikleri, genelde o günkü iktidarın çıkar ve umarıyla ilişkilidir. Ancak, gelişmeler göstermiştir ki, yönetimde istikrarın olsun, temsilde adaletin olsun pek sağlanamadığı açıktır. Aynı seçim sisteminin uygulandığı 1999 ve 2002 seçimleri de bu durumu gözler önüne sermektedir. 1999’da sandıktan üç partili bir koalisyon çıkarken, 2002’de tek parti iktidarı çıkmıştır. 1999’da da, 2002’de de CHP ve MHP ile DYP gibi Türk siyasal yaşamında önemli yeri olan partiler yüzde 8,7 ile yüzde 9,5 arasındaki oy oranlarıyla TBMM dışında kalmışlardır. 2002’de çok ciddi bir temsil adaleti krizi ortaya çık-mıştır. Seçime katılma oranı son otuz yılın en düşük düzeyine (yüzde 78) düşmüş; geçerli oyların yüzde 34’ünü alan AKP, TBMM’deki sandalyelerin yaklaşık 2/3’ünü alarak tek başına Anayasa’yı değiştirebilecek bir sayısal üstünlüğe yaklaşmış, yeni cumhurbaşkanını belirleyebilecek bir sayısal üstünlüğe erişmiştir. Ana muhalefet olan CHP ile birlikte, Meclis, yüzde 55’in temsiline olanak tanımıştır. Geri kalan yüzde 45 gerçekten de çok ciddi bir orandır. Ki, bu durum, AKP’yi bir tek parti hükümeti kimliğinden alıkoymaya adaydır. AKP’nin kompleksini atması zordur.

  • DeMOKRASI ve UzLAŞMA KÜLTÜRÜ AçISINDAN KOALISYONLAR 431. BÖLÜM42

    “Çok partili siyasal yaşama geçişten bu yana, Türkiye’de uygu-lanmış olan seçim sistemlerini üç dönem içinde ele almak doğ-ru olur. Bunlardan birincisini ‘çoğunluk sistemi’nin uygulandığı 1950-1960 arası oluşturur. İkinci dönem, Millet Meclisi seçimle-rinde ‘oranlı temsil’ sistemlerinin farklı biçimlerinin uygulandı-ğı 1961-1980 arası yapılan seçimleri kapsar. Üçüncü dönem ise, seçim sistemine ilişkin bazı kuralların her seçimde değiştirildi-ği, yüksek ülke barajı öngören ve çoğunluk sistemine yaklaşan oranlı temsil modelinin uygulandığı 1983-1995 arasıdır.

    Bu üç dönemin herbirinin farklı anayasa modellerine ve siyasal dengelere dayanması ve yalnızca seçim sisteminde değil, genel olarak ‘yeni’ yapılanmaları temsil ediyor olması da gözden uzak tutulmamalıdır.”

    Bilindiği gibi, ilk dönem dışındaki seçim sistemleri koalisyonlara geçit vermiştir. 1950-1960 arası iki partili sistemde tek parti iktidarı despot bir tepkisel zeminde gelişmiştir. Ancak, 1960 sonrası ortamda çatırda-yan iki partili sistem, yerini daha çok partiye bırakan ve tek başına bir partinin çoğunluk oluşturmasına geçit vermeyen bir yapıya doğru evril-miştir. 1980-1991 arası bir parantez vardır; ancak bu dönem, ara rejim ve devamı niteliğindedir. Sınırlı sayıda partiye izin verilen bir seçim, yasaklar, vetolar… Oligarşik elitin istediği tek parti iktidarı, ‘dikensiz gül bahçesi’ anlamındadır. 12 Eylülcü Evren-Özal ekibi, siyasal yasak-lar ortamında 1991’e kadar bir parantez açabilmişlerdir. Ne var ki, bu yapay dönem, 1991 ile birlikte siyasal yasakların da bir referandum ile aşılmasıyla kapanmış; yeniden aralıksız 12 yıl sürecek (üç parlamento dönemi) Üçüncü Koalisyonlar Dönemi başlamıştır.

    “Genel olarak bakıldığında, 1980 sonrası uygulanan seçim sistemi-nin her seçim öncesinde değiştirilmiş olsa da, bir tek temel ama-ca yönelik olduğu söylenebilir. Bu da, yasanın gerekçesinde be-lirtildiği gibi, yasama meclisine ‘hükümeti devamlı destekleyerek hükümet krizlerini önleyecek bir çoğunluğun hakim olmasının’ sağlanması amacıdır. Ülke barajı ve çevre barajları gibi kurallarla oyların büyük partilerde toplanacağı düşünülmüştür. Ne var ki, üçten fazla partinin seçimlere girmesinin söz konusu olduğu 1987 seçimlerinden başlayarak bu önlemlerin hiçbir sonuç vermediği görülmüştür. Bu nedenle de mevcut seçim sistemiyle ne temsilde adalet ne de yönetimde istikrar sağlanabilmiştir. Böylelikle, mate-matiksel yöntemlerle, TBMM’de toplumda karşılığı olmayan ‘suni’ çoğunluklar yaratmaya çalışmak yerine, ‘seçmeye saygıyı’ ön pla-na çıkaran ve istikrarı bu ilkede arayan seçim sistemlerinin gün-deme gelmesi bir bakıma kaçınılmaz olmuştur.”

    Gerçekten de, yukarıda da belirttiğimiz gibi, 1983’te üç partiye vize verilen seçimlerde ANAP 7. 833. 148 seçmenin oyunu alarak yüzde 45,1

    oy oranıyla 211 sandalye kazanmış; bu sandalye sayısı TBMM’nin yüzde 53’üne tekabül etmiştir.

    İki muhalefet partisi seçmenlerden yüzde 53,8 oy toplayarak 188 mil-letvekili çıkarabilmiş, bu da TBMM’nin yüzde 47,1’ine tekabül etmiştir.

    1987’de daha vahim bir tablo ortaya çıkmış, temsilde adalet hiçe sayılarak seçmene saygı bir kenara bırakılmıştır. ANAP, seçmenin sa-dece yüzde 36,3’ünün oyunu alarak 292 milletvekili çıkarmış; bu da TBMM’nin yüzde 64,9’una tekabül etmiştir. 1983’e göre artan yaklaşık 6,5 milyon seçmene karşın ANAP oyları oldukça düşmüş, ancak yine de tek başına hükümet kuracak çoğunluğa erişebilmiştir. Buna karşın yüz-de 24,8 oy alan SHP 99 milletvekili çıkarabilmiş, bu da parlamentonun yüzde 22’sine tekabül etmiştir. Keza, DYP de yüzde 19,1’lik seçmen des-teğine karşın 59 milletvekili ile TBMM’nde yüzde 13,1 oranında temsil edilebilmiş; seçmenden yüzde 8,5 civarında hatırı sayılır bir oy alan DSP ise yüzde 10’luk ülke barajına takılarak Meclis dışında kalmıştır.

    İKİDEN ÇOK BÜYÜK PARTİLİ SİSTEM

    Bu sistemde ikiden çok sayıda büyük parti sözkonusudur. Bu tür sis-temlere örnek olarak Danimarka, İtalya, Finlandiya ve Türkiye göste-rilebilir.

    Daha önce de belirttiğimiz gibi, çok partili rejime geçişten sonra or-taya çıkan iki partili sistem giderek çatırdamış, gerek uçlardaki ırkçı ve köktendinci partilerin dünyadaki ve bölgedeki gelişmelere koşut olarak büyümeleri; gerekse merkez sağ ve merkez sol’daki bölünmeler ikiden çok büyük partili sistemi doğurmuştur.

    Bölünmelerin had safhada olduğu ülkemizde bir partinin ‘büyük’ sayıl-ması için yüzde 10’luk ülke barajını geçmesi, hatta yüzde 7-8 civarında oy alması yeterli görülmektedir! Çıta oldukça düşüktür. 3 Kasım 2002 Seçimlerinde bile her türlü elverişliliğe karşın, AKP seçmenin 1/3’ünün oyunu alabilmiştir. Oysa, iki büyük partili sistemde yüzde 40’ın altındaki oylar bile küçümsenmektedir. 5 Haziran 1977 Seçimlerinde CHP yüzde 42 civarında oy toplamasına karşın tek başına hükümet kuracak çoğunlu-ğa erişememiş; 450 sandalyelik Meclis’te 213 sandalyede kalmıştır.

    1977 seçimlerinde AP de yüzde 36,9 oy oranı ile ikinci parti olmuş; iki büyük partinin oy oranı yüzde 78’i aşmıştır. Merkezin erimeye başlama-sı ve bölünme, uçların da irileşmesi 90’lı yıllarda belirginleşmiştir. Son gelinen noktada siyasal yelpazenin hemen her kesiminde birden fazla temsil iddiası sözkonusudur.

    Ancak, oligarşik elit bu tablodan son derece rahatsızdır. Yeniden iki par-tili bir sistem için çabaların öteden beri sürdüğü bilinmektedir. Bu doğrul-

  • DeMOKRASI ve UzLAŞMA KÜLTÜRÜ AçISINDAN KOALISYONLAR 451. BÖLÜM44

    tuda; iki turlu seçim önerisinden parlamenter sistemden vazgeçilip baş-kanlık sistemine geçilmesine, mevcut partilerin dinamitlenerek dağıtılıp yeni siyasal yapılanmalara gidilmesine dek çok yönlü çalışmalar sürmek-tedir. 3 Kasım 2002 Seçimlerinden yaklaşık yüz gün önce yaptığım bir de-ğerlendirmeyi aktarmak yerinde olacaktır: Türkiye, her zaman ABD’nin de dikkat merkezindedir ve ülkemizdeki siyasal çalkantılarda ne yazık ki bir kıble gibi kendisini hissettirmektedir. AKP’nin yeni bir zemin tanımıyla, -ılımlı siyasal İslam- seçenek olması, Fettullah Gülen-ABD ilişkisi ve Erba-kan’ın “Milli Görüş” hareketinin bölünerek Nurcular ile Nakşibendiler’in yeni oluşum zemininde Recep Tayyip Erdoğan kişiliğinde buluşması ciddi operasyonel ataklardır. Mesut Yılmaz’ın ANAP’ının bu kavşakta Almanya ve Avrupa’ya tutunması raslantı değildir, silinmek üzeredir ve son çırpı-nışlarını sergilemektedir. Bu tabloda MHP ve DYP’den en az birinin ilk ge-nel seçimlerde barajın altında kalması sürpriz olmayacaktır. Bölünen Milli Görüş’ün asıl partisi SP’nin de barajın altında kalacağı kesindir.

    Soldaki görünüm ise daha az çalkantılı değildir. Merkez sol’daki ilk ciddi operasyon, DSP’nin dinamitlenmesidir. İkinci operasyon ise CHP’ye dönük kontrol arayışlarıdır. HADEP ise, ANAP’ın Avrupacı mis-yonunun çekim alanındadır.

    Yüz gün önce yapılan yukarıdaki değerlendirme aşağı-yukarı 3 Kasım 2002 Seçimleri ile doğrulanmıştır. Sonuç, kesinlikle sürpriz değildir. Gelişmelerin mevcut, eski siyasal aktörleri devre dışı bırakacağını 1998 sonlarında açıkça yazmıştık. Şimdi, parlamentoda iki parti vardır; ılım-lı İslamcılık kategorisinde lanse edilen AKP ve sosyal demokrat CHP. Bu aşı tutacak mıdır? Daha önceki deneyimlerin, tek başına hükümet kuranların iki dönem işbaşında kalabildiğini gösterdiğini belirtmiştik. Sonuç olarak, Türkiye, ergeç yeni bir koalisyonlar dönemine geçecek-tir. İşin ilginç yanı, çok partili rejimde tek başına hükümet olanlar hep sağdaki partiler olmuştur. DP, AP, ANAP ve AKP. “Üst Koalisyon”un di-ğer partneri olan askerler için bu durum “uygunsuz bileşim” anlamına gelmektedir. AKP hükümeti ile birlikte, Türkiye, şimdi yeni bir uygun-suz bileşimli üst koalisyonu yaşamakla karşı karşıyadır. Ancak, şunu da anımsamakta yarar vardır: Askerler ile DP’nin ve AP’nin, daha sonra da AKP’nin öncülü olan RP’nin oluşturduğu üst koalisyonlar yürümemiş-tir. Asker, DP ve AP’yi tek başına hükümetteyken, RP’yi de REFAHYOL koalisyon hükümeti döneminde iktidardan uzaklaştırmıştır. 2002’nin son haftasında toplanan Yüksek Askeri Şura’da, AKP’nin hükümete geldiği ikinci ayda sergilediği tutumla gerginliğin ipuçlarını vermiştir.

    AKP’nin, üst koalisyonun ikinci önemli zemini diyebileceğimiz YAŞ’da Silahlı Kuvvetler’e karşı takındığı tutum çok önemlidir ve ilk fırsatta en üst düzeyde ve sert bir karşılık görmüştür. Genelkurmay Başkanı Org. Özkök, AKP’nin tutumunu irticai çevrelere cesaret vermekle suçlayarak 28 Şubat’ın devam ettiğini anımsatmıştır.

    Dünyadaki demokratik ülkelerin bazılarında sık sık koalisyon hükü-metlerine rastlanırken, bazılarının ise bu olgu ile hemen hemen hiç tanışmamış oldukları görülmektedir. Bu farklılığa yol açan önemli bir neden ülkelerin benimsedikleri siyasal sistemler arasındaki farktır. Baş-kanlık sisteminin benimsendiği demokrasiler ile parlamenter sistemin benimsendiği demokrasiler arasında hükümetlerin partiler arasındaki koalisyonlar ile kurulması açısından ciddi farklar görülmektedir.

    Nitekim, ülkemizde 1946’ya kadar tek parti rejimi söz konusu olmuş-tur. Atatürk, çok partili rejim doğrultusunda Terakkiperver Cumhuri-yet Fırkası (TCF), Serbest Cumhuriyet Fırkası (SCF) gibi denemeler yap-mış, ancak rejimin tehlikeye düşmesi karşısında bu partiler kısa sürede kapatılmışlardır. TCF ve SCF, rövanşizmin odağı olmuştur.

    Çok partili rejime geçilse de, DP ile başka ve kötü bir tek parti rejimi, rövanşist eğilimler de içeren despot bir yönetim belirginleşmiş; ‘zinde güçler’ cumhuriyetin restorasyonu doğrultusunda 27 Mayıs İhtilali’ni gerçekleştirmişlerdir.

    İşte, Türk siyasal yaşamında ilk koalisyon, 1961’de yapılan genel se-çimler sonrasında gündeme gelmiştir. Cumhuriyetin kuruluşundan yaklaşık 40 yıl sonra ortaya çıkan koalisyon gereksinimi akla “İkinci Adam”ı, İsmet İnönü’yü getirmiştir. İlk koalisyonu kurmak, İnönü’ye kısmet olmuştur.

    “Gerçek siyasal yaşamda koalisyonların nasıl kurulduğunu açık-layabilen doyurucu kuramlar geliştirilebilmiş değildir. Dolayısıyla koalisyon kurma süreçleri daha çok siyasal liderlerin deneyimle-rini somut duruma uygulayarak, gerekli gördükleri uyarlamaları yapmalarına dayanmaktadır. Ancak, siyasal liderlerin bu konuda sonsuz seçenekleri yoktur.

    Onların hareket alanları da, partilerin siyasal yelpazedeki ko-numları, güçleri ve ahlaki kaygılarla sınırlandırılmıştır.”

    Ve şunu da belirtmek gerekir ki, yaşam önceden belirlenmiş kurallar ve kavramlardan çok daha karmaşık, zengin ve çeşitlidir.

    PARLAMENTO VE KOALİSYON; SİYASAL PARTİLERİN GÜCÜ

    Koalisyon hükümetlerinin kuruluşu yapılan pazarlıkların sonucuna bağlıdır. Pazarlıklarda rol oynayan temel etken ise partilerin gücüdür.

  • DeMOKRASI ve UzLAŞMA KÜLTÜRÜ AçISINDAN KOALISYONLAR 471. BÖLÜM46

    Yüzeysel bir bakışla bir partiye gücünü parlamentodaki sandalye sayı-sının verdiği düşünülebilir. Çünkü, hükümetin icraatını sürdürebilmesi için gerekli yasal düzenlemeleri parlamentodan geçirebilmesi, çoğunlu-ğu sağlayabilmesi gerekir. Bu çoğunluğu sağlamaya en çok katkısı olan partinin koalisyonda en güçlü parti olarak algılanması doğaldır. Ancak, bir partinin gücünü belirleyen başka ögeler de vardır. Parlamentodaki üyeliklerin partiler arasındaki dağılımı ve parlamento dışı etkinlik ya-nında siyasal iklim ve konjonktür de etkendir. Örneğin, I. MC Koalisyo-nunda MHP’ye üç milletvekili olmasına karşın birisi başbakan yardımcı-lığını da taşıyacak biçimde iki bakanlık verilmiştir. Bu durum, MHP’nin o dönem için çok önemli olan sokak etkinliğinin yanında siyasal iklim ve konjonktürden kaynaklanmıştır.

    ANASOL-D koalisyonunu dönemin Başbakan Yardımcısı Bülent Ece-vit, DSP lehine çok iyi değerlendirerek 18 Nisan 1999’daki ilk genel seçimlerde bunun meyvelerini toplamıştır. DSP birinci parti, Ecevit de kurulan ANASOL-M koalisyonunun başbakanı olmuştur. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin de 57. Koalisyonda Ecevit’in sözü edilen çiz-gisini izlediği gözlenmiştir.

    18 Nisan 1999’da yapılan erken genel seçimlerde 55. hükümet partile-rinden ANAP erimiş, DTP hiçbir varlık gösterememiş, koalisyona dışarı-dan destek veren CHP ise yüzde 10 ülke barajını aşamayarak tarihsel bir hezimete uğramıştır. DSP ise siyasal konjonktürün de etkisi ile büyük bir çıkış yakalayarak yüzde 14’lerden yüzde 22’ye sıçramıştır.

    Siyasal partilerin koalisyonları kendi lehine değerlendirmesine örnek olarak verdiğimiz DSP’ nin bu yönüne ilişkin bir değerlendirme şöyledir:

    “Sayın Ecevit 55. Hükümet’in Başbakan Yardımcısı olduğu halde, bu hükümetin bütün başarılarını üzerine alıp, başarısızlıklarını Sayın Yılmaz’ın üzerine yıkmayı başarmıştır.

    55. Hükümetin başarı ve başarısızlığında iki önemli faktör olan Sekiz Yıllık Eğitim Reformu ile Vergi Reformu kanunlarının artı-larını kendi üzerine almış, eksilerini 55. Hükümet’in başının, yani Sayın Yılmaz’ın üzerine yıkmıştır.

    Terörle ilgili bütün başarıların temeli 55. Hükümet tarafından atılmış, tatbikatının da yüzde 90’ı yine o hükümet zamanında ya-pılmış olmasına rağmen, bu başarının zirvesi olan Apo’nun ya-kalanması, diğer bütün başarıların üzerine çıkmış ve Sayın Ece-vit’e mal edilmiştir.

    Sayın Ecevit, kendisi ve arkadaşlarının çok az rol oynadığı 55. Hükümet’in yatırım politikasını benimsemiş, seçimlerde kullan-mış, enflasyondaki düşüşü nerede ise sadece kendisine mal et-meye çalışmıştır.”

    Partilerin koalisyonlardaki gücü ve erime olgusuna ilişkin olarak son koalisyon hükümeti olan ANASOL-M çok zengin örneklerle doludur. DSP’nin birinci parti iken bölünmesi ile içinden YTP çıkmış ve dördün-cü parti konumuna düşmüş; ancak koalisyon protokolündeki bağlayıcı madde nedeniyle Ecevit, başbakanlığı sürdürebilmiştir. Nitekim, Bahçeli de oyunbozan durumuna düşmemek, ciddi ve güvenilir devlet adamı gö-rünümü verebilmek için uzun vadeli davranarak protokole bağlı kalmış, erken genel seçimlere kadar Ecevit’in başbakanlığını içine sindirmiştir.

    Burada ilginç olan bir nokta, adeta Ecevit’in partisindeki fire olasılı-ğının dikkate alınarak koalisyon protokolünün yazılmış olmasıdır. Kurt politikacının bu olasılığı değerlendirememiş olması ve ortaklarının da 28 Şubat sürecini dikkate almamış olmaları düşünülebilir mi?

    28.07.2002’de Karamürsel’e bağlı Ereğli beldesinde yapılan Belediye Meclis Üyeliği Seçimleri ANASOL-M’deki topyekun erimeyi çok önceden gözler önüne sermiştir. Kimbilir, belki de Bahçeli, daha fazla kan kaybı-nı önlemek için erken seçimi istemiştir.

    Koalisyon partilerinin Ereğli’de 18 Nisan 1999 ve 28 Temmuz 2002’de aldıkları oylar karşılaştırmalı olarak şöyledir:

    1999 2002

    DSP %3,3 %2,4

    MHP %21,3 %11,5

    ANAP %22,9 %17,4

    Evet, o kadar çok gösterge ortaya çıkmıştır ki koalisyon partilerinin eridiğine ilişkin, Ereğli seçimleri bunların en somut ve çarpıcı olanla-rından biridir.

    Koalisyonda bir partinin nasıl eriyebildiğine başka bir örnek de SHP’dir.

    “Seçimden başarısız olarak çıkan İnönü, Demirel ile koalisyon pazarlığına eli zayıf olarak oturdu.

    Bakanlık paylaşımı konusunda DYP belirleyici gücüyle hükü-metteki ekonomi dahil önemli tüm bakanlıkları kendisine aldı. SHP’ye Bayındırlık ile Sanayi ve Ticaret Bakanlığı’nın yanısıra Kültür, Dışişleri, Kadından, İnsan Haklarından, Denizcilikten so-rumlu bakanlık gibi hükümet üyelikleri kaldı. Türkiye, yıllardır özlenen büyük bir demokratik açılıma hazırlanıyordu. Demirel, ödünç oylar istemişti. Artık, SHP’nin de itici gücüyle, vaatlerini rahatça gerçekleştirebilirdi. Ancak vaatler gerçekleşmedi.

  • DeMOKRASI ve UzLAŞMA KÜLTÜRÜ AçISINDAN KOALISYONLAR 491. BÖLÜM48

    Kısa süre içinde DYP, hükümetin tartışmasız belirleyicisi, SHP ise sürükleneni durumuna geldi.”

    Türkiye, 1991 ile 3 Kasım 2002 arasında kesintisiz olarak koalisyon-larla yönetilirken, daha önce de vurgulandığı gibi parlamentodaki san-dalye dağılımında da sürekli değişimler yaşanmıştır. 1991 Kasım ayı ile 1998 Eylül ayı arasında, parlamentodaki sandalye dağılımı ve güç eği-limleri, partilerin davranışları açısından ilginçtir:

    “Bu dönem içinde, partilerin güçlerini etkileyen iki tür olgu söz-konusudur. Bunlardan ilki, doğal olarak, seçimlerdir. İkincisi ise, milletvekillerinin, çeşitli nedenlerle parti değiştirmeleridir. Bu-nun sık sık olması, partilerin güç endekslerinde, neredeyse sü-rekli değişikliklere yol açmıştır (...).

    DYP 1991-1995 sonu arasında, hiçbir partinin ulaşamadığı kadar büyük bir güce ulaşmış, bu tarihten sonra gücü hızla düşmüş, 0. 20’lerin üzerinde bir süre istikrarlı kaldıktan sonra, 55. Hüküme-tin kurulması sonrasında biraz daha düşerek 0. 15’ler dolayına in-miştir. DYP bu dönemde parlamentodaki gücü sürekli ve en fazla düşen parti olarak görünmektedir.

    ANAP’ın gücünün seyri ise DYP’nin tam tersi olmuştur. Bu dönem içinde ANAP gücünü artıran parti konumuna geçmiştir. Ancak 1995-1996 arasında ANAP’ın gücündeki artış, DYP’nin kaybetti-ğinden çok daha az olmuştur. Buna karşılık, 55. Hükümet döne-minde ANAP’ın güç artışı ile DYP’nin güç kaybı neredeyse aynı miktarda olmuştur. Bu sonuç söz konusu iki partinin biraraya ge-lememesinin köklü bazı nedenleri olduğunu ortaya koymaktadır.

    CHP ve DSP’nin güç endekslerindeki gelişmeler ise farklı bir gö-rünüm vermektedir. CHP, SHP ile birleşmesiyle elde ettiği avan-tajı seçimlerde koruyamamış, ancak birleşmeden önceki duru-muna oranla gücünü arttırmıştır. Buna karşılık DSP gücünü 1997 ortasına kadar sürekli artırabilmiştir. Bir ilginç sonuç da 1996’nın ortalarından sonra hem DSP’nin ve hem de CHP’nin parlamen-todaki güçlerini beraberce artırmış olmalarıdır. Ancak, bu artış 1997 ortasında 0. 10 dolaylarına ulaştıktan sonra yerini durgun-luğa bırakmıştır.”

    Peki, siyasal partiler koalisyonlarda güçlerini nasıl gösterirler? Bu so-runun yanıtını Aleskerov-Ersel-Sabuncu şöyle vermektedir:

    “Bir partinin koalisyon hükümetinde yer almasının nedeni, kendi programını kısmen de olsa uygulama şansı elde ederek, seçmen tabanını genişletmeye çalışmaktır. Bu nedenle koalisyon oluş-turma, partilerin bu amaçları doğrultusunda birbirleriyle pazarlık ederek bir noktada buluşmaya çalışmaları sürecidir.

    Pazarlık sürecinin sonunda ulaşılacak dengeyi belirleyen etmen-lerden birisi ve büyük bir olasılıkla en önemlisi, partilerin par-

    lamento içindeki göreli güçleridir. Ancak bunun yanısıra Parti yönetiminin pazarlık başarısı, kişisel ağırlıklar ve toplumsal ko-şulların da sonucunu etkileyebileceği açıktır.

    Bir koalisyonun oluşabilmesi için partilerin bir koalisyon pro-tokolü üzerinde anlaşmaları gerekir. Bu protokolün önemli bir bölümü hükümetin programının ne olacağına ilişkindir. Burada partilerin olabildiğince kendi çizgilerine yakın politikalarda bir-leşilmesini sağlamaya çalışmaları söz konusudur. Bu bağlamda, bir partinin koalisyon içindeki gücünün bir göstergesi hükümet programının parti programına yakınlığıdır.

    Koalisyon protokolleri, hükümet programı dışında partilerin hangi bakanlıkları ve buna bağlı olarak hangi makamları denet-leyeceklerini de hükme bağlar.”

    Yukarıdaki çerçeveden bakıldığında, kimi somut göstergeler partile-rin koalisyonlardaki gücüne ilişkin fikir verecektir. Koalisyonlarda par-tilerin kabinedeki sandalye sayısının çokluğu bir güç ifadesidir. Ne var ki, her bakanlığın toplumsal ve siyasal ağırlığı eşit değildir.

    Örneğin, iki partili bir koalisyonda daha çok sandalyeye sahip olan parti pazarlıklar sonucu kabinede daha az bakanlığa razı olabilir, ancak, bu bakanlıklar öyle bakanlıklardır ki, bu durum sözkonusu partinin güç-süzlüğünün değil, gücünün belirtisi olur. Türkiye’de “icracı bakanlıklar” ile MGK’da temsil edilen Dışişleri, İçişleri, Adalet bakanlıkları önemli-dir. Başbakan yardımcıları da son dönemde