murâbaha akdi bağlamında fıkıh mirası ile İlişki biçimimizisamveri.org › pdfdrg ›...

24
73 Marmara Üniversitesi İlâhiyat Fakültesi Dergisi • Cilt-Sayı 53 • Aralık 2017 • ISSN 1302-4973 • ss. 73-96 DOI: 10.15370/maruifd.405239 Murâbaha Akdi Bağlamında Fıkıh Mirası ile İlişki Biçimimiz Relationship of the Modern Jurists with the Classical Fiqh Heritage: The Case of Murābaa İsmail CEBECİ* Öz: Modern meselelere fıkhî çözüm arayışı sürecinde ne tür akıl yürütme ve hüküm üretme faaliyetlerinin yapıldığı ve fıkıh mirasının ve fıkhi-tarihi tecrübenin nasıl değer- lendirilip işleme koyulduğu çok önemlidir. Zira bu husus modern dünyada yaşayan fa- kihlerin (ve Müslümanların) yeni meselelere ve fıkıh mirasına yaklaşım tarzlarını ve ic- tihad usullerini anlamak için önemli bir harita sunar. Bu çalışmanın hedefi günümüz fakihlerinin modern murâbaha akdi bağlamında klasik fıkıh mirası ile ilişki biçimini ortaya koymak; başka bir deyişle murâbaha akdi üzerinden klasik fıkıh mirasımızla ku- rulan ilişki biçimini okumaktır. Çalışmanın ana sorusu; “murâbaha akdinin oluşum ve gelişiminde ortaya çıkan hükümlerin üretim sürecinde klasik fıkıh mirası ile sağlıklı ve tutarlı bir ilişki biçiminden söz edilebilir mi?” sorusudur. Murâbahayı ele alan ve ayrıca klasik fıkıhla ilişki şeklini irdeleyen önemli modern eserler bu çalışmanın temel hare- ket noktasını oluşturmaktadır. Bu bağlamda, günümüz fakihlerinin klasik fıkha dair de- ğerlendirme tarzları incelenerek murâbaha akdi özelindeki yaklaşımları analiz edilmek- tedir. Giriş bölümünün akabinde murâbahanın süreç ve yapı bağlamında klasik fıkıhla ilişkisine değinilmekte, ardından murâbahanın modernize edilmesi sürecinde fakihle- rin zihin dünyaları ve klasik fıkha yaklaşım tarzları üzerinde durularak mezhep algısı- nın konuya etkisi incelenmekte ve çalışma murâbaha akdi bağlamında klasik fıkıh mi- rası ile ilgili çıkarım ve tekliflerle sona ermektedir. Anahtar Kelimeler: Murâbaha, fıkıh, fıkıh mirası, klasik fıkıh, ictihad, İslâm iktisadı, İslâm ekonomisi, İslâmî finans, faizsiz bankacılık, akit teorisi Abstract: This paper examines some of the methods of reasoning and judgment in the process of producing judicial (fiqhi) solutions for modern problems and the jurists’ ap- proaches to and evaluation of judicial-historical experience in this process. Such an ex- amination may provide us with an opportunity to understand the approaches of the modern jurists (and Muslims) to the new issues/problems through fiqh heritage and their ijtihād methodologies. This article aims to shed light on the relationship of the contemporary jurists with classical fiqh heritage in the context of the murābaa con- tract. The study’s main question is: “do the jurists maintain a sound and consistent re- lationship with the classical fiqh heritage in the process of the formation and develop- ment of the murābaa contract?” In terms of the study’s methodology, a number of important modern fiqh books and articles on the murābaha such as al-Qaradāwī’s Bay‘ al-murābaa li-al-āmir bi al-shira kamā tujrīhi al-maarif al-islāmiyya and its relation- ship with classical fiqh are the main starting point. The article, based upon a scrutiny of these primary sources, first lays out how the murābaa relates to the classical fiqh in * Doç. Dr., Marmara Üniversitesi İlâhiyat Fakültesi İslâm Hukuku Anabilim Dalı Öğretim Üyesi. E-posta: [email protected]

Upload: others

Post on 29-Jun-2020

15 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: Murâbaha Akdi Bağlamında Fıkıh Mirası ile İlişki Biçimimizisamveri.org › pdfdrg › D00072 › 2017_53 › 2017_53_CEBECII.pdf · akitler içinde en çok değişim geçiren,

73

Marmara Üniversitesi İlâhiyat Fakültesi Dergisi • Cilt-Sayı 53 • Aralık 2017 • ISSN 1302-4973 • ss. 73-96DOI: 10.15370/maruifd.405239

Murâbaha Akdi Bağlamında Fıkıh Mirası ile İlişki Biçimimiz

Relationship of the Modern Jurists with the Classical Fiqh Heritage: The Case of Murābaḥa

İsmail CEBECİ  1

*

Öz: Modern meselelere fıkhî çözüm arayışı sürecinde ne tür akıl yürütme ve hüküm üretme faaliyetlerinin yapıldığı ve fıkıh mirasının ve fıkhi-tarihi tecrübenin nasıl değer-lendirilip işleme koyulduğu çok önemlidir. Zira bu husus modern dünyada yaşayan fa-kihlerin (ve Müslümanların) yeni meselelere ve fıkıh mirasına yaklaşım tarzlarını ve ic-tihad usullerini anlamak için önemli bir harita sunar. Bu çalışmanın hedefi günümüz fakihlerinin modern murâbaha akdi bağlamında klasik fıkıh mirası ile ilişki biçimini ortaya koymak; başka bir deyişle murâbaha akdi üzerinden klasik fıkıh mirasımızla ku-rulan ilişki biçimini okumaktır. Çalışmanın ana sorusu; “murâbaha akdinin oluşum ve gelişiminde ortaya çıkan hükümlerin üretim sürecinde klasik fıkıh mirası ile sağlıklı ve tutarlı bir ilişki biçiminden söz edilebilir mi?” sorusudur. Murâbahayı ele alan ve ayrıca klasik fıkıhla ilişki şeklini irdeleyen önemli modern eserler bu çalışmanın temel hare-ket noktasını oluşturmaktadır. Bu bağlamda, günümüz fakihlerinin klasik fıkha dair de-ğerlendirme tarzları incelenerek murâbaha akdi özelindeki yaklaşımları analiz edilmek-tedir. Giriş bölümünün akabinde murâbahanın süreç ve yapı bağlamında klasik fıkıhla ilişkisine değinilmekte, ardından murâbahanın modernize edilmesi sürecinde fakihle-rin zihin dünyaları ve klasik fıkha yaklaşım tarzları üzerinde durularak mezhep algısı-nın konuya etkisi incelenmekte ve çalışma murâbaha akdi bağlamında klasik fıkıh mi-rası ile ilgili çıkarım ve tekliflerle sona ermektedir.Anahtar Kelimeler: Murâbaha, fıkıh, fıkıh mirası, klasik fıkıh, ictihad, İslâm iktisadı, İslâm ekonomisi, İslâmî finans, faizsiz bankacılık, akit teorisiAbstract: This paper examines some of the methods of reasoning and judgment in the process of producing judicial (fiqhi) solutions for modern problems and the jurists’ ap-proaches to and evaluation of judicial-historical experience in this process. Such an ex-amination may provide us with an opportunity to understand the approaches of the modern jurists (and Muslims) to the new issues/problems through fiqh heritage and their ijtihād methodologies. This article aims to shed light on the relationship of the contemporary jurists with classical fiqh heritage in the context of the murābaḥa con-tract. The study’s main question is: “do the jurists maintain a sound and consistent re-lationship with the classical fiqh heritage in the process of the formation and develop-ment of the murābaḥa contract?” In terms of the study’s methodology, a number of important modern fiqh books and articles on the murābaha such as al-Qaradāwī’s Bay‘ al-murābaḥa li-al-āmir bi al-shira kamā tujrīhi al-maṣarif al-islāmiyya and its relation-ship with classical fiqh are the main starting point. The article, based upon a scrutiny of these primary sources, first lays out how the murābaḥa relates to the classical fiqh in

* Doç. Dr., Marmara Üniversitesi İlâhiyat Fakültesi İslâm Hukuku Anabilim Dalı Öğretim Üyesi. E-posta: [email protected]

Page 2: Murâbaha Akdi Bağlamında Fıkıh Mirası ile İlişki Biçimimizisamveri.org › pdfdrg › D00072 › 2017_53 › 2017_53_CEBECII.pdf · akitler içinde en çok değişim geçiren,

İsmail CEBECİ

74

terms of process and structure. Further on, the paper analyses the contemporary ju-rists’ approaches to the subject, particularly focusing on how their handling of the mod-ern murābaḥa reveal their mindsets and (changing) attitudes toward the classical her-itage in the process of the modernization of murābaḥa on the one hand, and the effect of their madhhab perceptions on the subject, on the other. The paper concludes with a number of specific propositions regarding the modern murābaḥa’s position vis-a-vis the classical fiqh.Keywords: Murābaḥa, Fiqh, Fiqh Heritage, Classical Fiqh, Ijtihād, Islamic Economics, Islamic Finance, Interest-free Banking, Contract Theory

Giriş

Modern dönemde yapılan fıkhî çıkarımların niteliği; fıkhî-tarihî tecrübenin ele alınma ve pratiğe aktarılma usulü ile yakından ilgilidir. Zira her geçen gün farklı alanlarda yeni me-seleler ortaya çıkmakta ve bunların önemli bir kısmı klasik fıkıh kaynaklarıyla irtibatlandı-rılarak çözüme kavuşturulmaktadır. Bu süreçte ne tür akıl yürütme ve hüküm üretme faali-yetlerinin yapıldığı ve fıkıh mirasının ve fıkhî-tarihî tecrübenin nasıl değerlendirilip işleme konulduğu çok önemlidir. Çünkü bu husus modern dünyada yaşayan fakihlerin (ve Müslü-manların) yeni meselelere ve fıkıh mirasına yaklaşım tarzlarını ve ictihad usullerini anlamak için önemli bir harita sunar. Bu bağlamda, fıkhî değişimin en canlı örneklerinden biri faiz-siz finans alanıdır ve bu alanda kullanılan modern akitlerin oluşum sürecinde fıkıh mirası-nın işleme konma usulü ziyadesiyle dikkat çekicidir. Zira bu akitlerin ortaya çıktığı ve uygu-landığı bağlam ve sahip olduğu kurumsal zemin, geniş bir problemler kümesi ile yakın bir ilişki içindedir ve bu problemlerin birçoğu doğrudan veya dolaylı olarak klasik fıkıhla irti-batlı bir biçimde ele alınmaktadır.

Bu çalışmanın ana hedefi günümüz fakihlerinin modern murâbaha akdi bağlamında klasik fıkıh mirası ile ilişki biçimini ortaya koymak; başka bir deyişle murâbaha akdi üze-rinden klasik fıkıh mirasımızla kurulan ilişki biçimini okumaktır. Murâbaha akdi bu ilişkiyi görme açısından çok kıymetli analiz imkanları sunan bir araçtır. Zira klasik bir akitten revize edilip oluşturulan modern murâbaha akdi, mudârabe, müşâreke ve icâre gibi diğer benzer akitler içinde en çok değişim geçiren, pratikte en çok uygulanan ve fıkhî ve iktisadî açıdan en çok tartışılan akit modelidir. Dolayısıyla murâbahanın günümüzdeki formuna ulaşana kadar geçirdiği sürecin ve güncel şeklinin klasik fıkıhla ilişkisinin tahlil edilmesi hem faizsiz finans alanının, hem de genel olarak muamelâtın ve bir bütün olarak her türlü fıkhî problemin ko-numunu anlamlandırma açısından çok önemlidir.

Makalede kullanılan bazı ibarelerin netleştirilmesi, çalışmanın sağlıklı bir şekilde takip edilip anlaşılması açısından önemlidir. “Fıkıh mirası” tabiri ile en geniş ölçekte, İslâm’ın do-ğuşundan modernleşme sürecine kadar geçen dönemde ortaya çıkan fıkıh birikimi kastedil-mektedir. Bu uzun dönemin temel özelliklerinden biri, Müslümanların büyük oranda kendi belirledikleri bir dünyada yaşamaları, dışardan gelen etki ve müdahalelerin bugüne kıyasla

Page 3: Murâbaha Akdi Bağlamında Fıkıh Mirası ile İlişki Biçimimizisamveri.org › pdfdrg › D00072 › 2017_53 › 2017_53_CEBECII.pdf · akitler içinde en çok değişim geçiren,

Murâbaha Akdi Bağlamında Fıkıh Mirası ile İlişki Biçimimiz

75

sınırlı olması ve fıkhî çözümlerin büyük oranda Müslümanların iç dinamikleri tarafından oluşturulmasıdır. “Murâbaha akdi” veya “modern murâbaha” tabiri ile İslâm Dünyası’nda fa-izsiz bankaların kuruluş yıllarından bu yana yoğun bir şekilde uygulanmakta olan murâbaha li’l-âmir bi’ş-şirâ (mürekkeb murâbaha) adlı akit 1 kastedilmektedir. “Klasik murâbaha” ta-biri ile fıkıh kitaplarında karşımıza çıkan ve klasik fıkıhta ‘güven akitleri’ içinde yer aldığı şekliyle iki taraftan oluşan kârlı satış; 2 “üçlü murâbaha” ile ise İmam Şâfiî’nin (ö. 204/820) bir ibaresinden hareketle gündeme alınıp dönüştürülen ve modern murâbahaya kaynaklık yaptığı kabul edilen model kastedilmektedir. 3 Bu kavramsal çerçeve ışığında, bu çalışmanın kapsamı yaklaşık kırk yıldır uygulanmakta olan modern murâbaha akdi bağlamındaki fıkhî yaklaşım ve değerlendirmelerin klasik fıkıhla (ve özelde klasik fıkıhta yer alan murâbaha türleri ile) ilişkisi ile sınırlıdır.

Çalışmanın ana sorusu; “Modern murâbaha akdinin oluşum ve gelişiminde ortaya çıkan hükümlerin üretim sürecinde, klasik fıkıh mirası ile sağlıklı ve tutarlı bir ilişki biçiminin var-lığından söz edilebilir mi?” sorusudur. Bu ana sorunun cevaplandırılmasına yardımcı olacak önemli alt sorular ise şu şekildedir: Murâbahayı ele alan müelliflerin klasik fıkha yaklaşımları nasıldır? Murâbahanın klasik fıkıhtaki halinden bugünkü formata gelinceye kadar geçirdiği değişimin arka planı nedir ve bu süreçte hangi araçlar kullanılmıştır? Klasik fıkıhla ilişki açısın-dan murâbaha ile mudârabe ve müşâreke gibi işlemler arasında ortak noktalar var mıdır? Gü-nümüz fakihlerinin klasik fıkıhla ilişkisini etkileyen faktörler nelerdir? Bir akdin oluşturulma-sında veya eski bir akdin revize edilmesinde günümüz fakihleri nasıl akıl yürütmektedir? Fıkhî çıkarımlarda klasik fıkıhla modern fıkıh arasındaki farklılaşma noktaları nelerdir? Fıkıh mi-rası ile ilişkiler açısından farklı ekollerden bahsedilebilir mi? Fıkıh mirasından iktibasla yapı-lan nakil ve çıkarımlarda bağlama dikkat edilmekte midir? Modern öncesi işlemler ve kurum-lar ile modern dönemdekiler arasında benzerlik ve paralellikler bulmak amacıyla doğrudan

1 Faizsiz bankacılıkta en çok başvurulan yöntem olan modern murâbaha (murâbaha li’l-âmir bi’ş-şirâ) akdinde müşteri genelde nakit yetersizliği sebebi ile kuruma, bir malı alması ve vadeli olarak kendisine satması talebi ile başvurur. Talep olumlu bulunursa kurum malı satıcıdan alır ve vadeli olarak müşteriye satar. Murâbaha konusu ürünle ilgili taksitlerin ödenmesiyle işlem sona ermiş olur.

2 Klasik fıkıh literatüründe ‘güvene dayanan satışlar’ (buyû‘u’l-emâne) kapsamında ele alınan murâbaha akdi, tevliye (maliyetine satış) ve vadî‘a (zararına satış) ile aynı kategoride değerlendirilmektedir. Murâbaha, satılan malın ilk alış bedelinin ve satıştan elde edilecek kârın müşteriye bildirilmesi itibarıyla müsâvemeden (satış bedelinin, alış fiyatından bahsedilmeden ve pazarlıkla belirlendiği satış türü) farklıdır. Bu özelliği sebebiyle murâbaha ‘mutlak bey’ akdinden farklı olarak kendine has şartlar taşır. Klasik murâbaha için بالعقد ما ملكه »نقل

ربح« زيادة مع االول بالثمن -Ebü’l-Hasan Burhaneddin Ali b. Ebî Bekir el-Merginânî, el-Hidâye şerhu Bidâyetü’l) االول mübtedî [nşr. Muhammed Muhammed Tamir - Hafız Aşur Hafız], Kahire: Dârü’s-selam, 2000, III, 995) ve بيع« -Muhammed Emin b. Ömer b. Abdülazîz ed-Dımeşkî İbn Âbidin, Reddü’l-muhtâr ale’d) «ما ملكه مبا قام عليه و بفضلDürri’l-muhtâr şerhu Tenvîri’l-ebsâr Hâşiyetu İbn Abidin (nşr. Âdil Ahmed Abdülmevcûd - Ali Muhammed Muavvaz), Riyad: Dâru âlemi’l-kütüb, 1423/2003, s. 349-350) tarifleri örnek olarak zikredilebilir. Klasik murâbaha akdinin pek çok klasik fıkıh kitabında ayrıntılarıyla ele alındığı görülmektedir (Ayrıntılı bilgi için bk. İsmail Cebeci, Modern İslâm İktisadı Literatüründe Murâbaha Tartışmaları [doktora tezi, 2010], Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, s. 28-33).

3 Fıkıh kitaplarında genellikle rastlanan ve iki taraftan oluşan klasik murâbahadan farklı özellikler taşıyan bu model, alıcı ve satıcı dışında, doğal olarak malın satın alınacağı üçüncü bir taraftan bahsetmesi sebebiyle bu çalışmada “üçlü murâbaha” olarak isimlendirilmiştir. Bu modelin ayrıntıları aşağıda zikredilmektedir.

Page 4: Murâbaha Akdi Bağlamında Fıkıh Mirası ile İlişki Biçimimizisamveri.org › pdfdrg › D00072 › 2017_53 › 2017_53_CEBECII.pdf · akitler içinde en çok değişim geçiren,

İsmail CEBECİ

76

karşılaştırmalar yapmak ne kadar sağlıklı bir yaklaşımdır? Bu çalışma kapsamında bu sorulara mümkün olduğunca ana hedeften ayrılmadan cevaplar aranacaktır.

Çalışmanın hedeflerine ulaşmak ve belirlenen soruların cevaplarını bulmak için kla-sik fıkıhla ilişkiler bağlamında, müelliflerin hem genel olarak murâbahaya yaklaşımları hem de “vaad”, “kabz”, “risk” ve “vekalet” gibi murâbahayı oluşturan konuları değerlendirme tarz-ları incelenecek ve bu yolla fakihlerin konu özelindeki yaklaşımları analiz edilecektir. Bu bağ-lamda, murâbahayı ele alan ve ayrıca klasik fıkıhla ilişki şeklini irdeleyen ve murâbahayı fıkhî açıdan değerlendiren önemli eserler bu çalışmanın temel hareket noktasını oluşturmaktadır.

Bu çalışmaya ilham veren ve kaynaklık eden önemli eserler arasında Yusuf el-Kardavî’nin Bey‘u’l-murâbaha li’l-âmir bi’ş-şirâ kemâ tücrîhi’l-mesârifü’l-İslâmiyye adlı eseri, Abdünnâsır Ebü’l-Besal’in “Menhecü’l-fetvâ fi’l-ahkâmi’l-muâsıra” başlıklı makalesi; İsmail Cebeci’nin Modern İslâm İktisadı Literatüründe Murâbaha Tartışmaları başlıklı doktora tezi ve “Change in the Practice of Ijtihad: The Case of Islamic Finance” adlı makalesi; Soner Duman’ın “Gü-nümüz Fıkhî-İktisadî Problemlerin Değerlendirilmesinde Fıkıh Mirasımız ile İlişki Biçimi-miz” isimli makalesi ve Kilian Bälz’ın, Sharia Risk? How Islamic Finance Has Transformed Is-lamic Contract Law başlıklı çalışmasını özellikle zikretmek gerekir.

Faizsiz bankacılık sisteminde kullanılan murâbahanın 1970’li yıllarda ortaya çıkışından bugüne kadar murâbaha ile ilgili olarak farklı dillerde çok sayıda çalışma yapılmış ve zen-gin bir literatür oluşmuştur. Ne var ki bu eserlerin çoğu murâbaha akdinin cevaz boyutu ve uygulama esasları üzerine odaklanmaktadır. Bu akdin oluşum ve gelişiminin ardındaki mantıksal bakış açısını analiz etmeye yönelik eserlerin sayısı sınırlıdır. Özellikle murâbaha akdinin doğrudan klasik fıkıh mirası ile ilişkisini anlamaya yönelik yeterli sayıda nitelikli ça-lışmanın olmaması bu çalışmanın ortaya çıkışının temel sebebini oluşturmuştur.

Aşağıda ilk olarak murâbahanın süreç ve yapı bağlamında klasik fıkıhla ilişkisine değini-lecek, sonrasında murâbahanın modernize edilmesi sürecinde fakihlerin zihin dünyaları ve klasik fıkha yaklaşım tarzları üzerinde durulacaktır. Akabinde klasik delillerin murâbaha bağ-lamında kullanılma usulü ve çağdaş fakihlerin mezhep algısının konuya etkisi ele alınacaktır. Ardından murâbaha akdine modern yaklaşımlar bağlamında klasik fıkıh mirasının yeri ile il-gili birtakım somut tespit ve çıkarımlara yer verilecektir. Sonuç bölümünde ise genel olarak fı-kıh mirası ile sağlıklı bir ilişki kurulabilmesi için dikkat edilecek hususlar tartışılacaktır.

1. Süreç ve Yapı Bağlamında Murâbahanın Klasik Fıkıhla İlişkisi

Modern faizsiz bankacılık fikri 1970’lerde hayata geçirildiğinde mudârabe ve müşâreke gibi ortaklık temelli klasik akitler teorik zemin ve tarihi tecrübe açısından ön plana çıkmakta idi. Ancak değişen sosyo-ekonomik şartlar sonucunda, bu tarz akitlerin pratiğe yansıtılması ile ilgili bazı zorluk ve problemlerin olduğu çok geçmeden fark edildi. Fıkhî prensiplere

Page 5: Murâbaha Akdi Bağlamında Fıkıh Mirası ile İlişki Biçimimizisamveri.org › pdfdrg › D00072 › 2017_53 › 2017_53_CEBECII.pdf · akitler içinde en çok değişim geçiren,

Murâbaha Akdi Bağlamında Fıkıh Mirası ile İlişki Biçimimiz

77

uygun, reel piyasada uygulanabilir ve faizli bankacılık sistemi ile rekabet edebilecek çözüm yolu arayışları içinde pek çok kaynağa başvuruldu. Bu arayış süreci içinde doğal olarak klasik fıkıh metinleri de temel başvuru kaynakları olarak önemli bir yer tutmakta idi.

Bu çözüm arayışı sürecinde Mısır’da, Senhurî’nin talebesi olan Sami Hasan Hammûd, 1976’da doktora çalışması esnasında, İmam Şâfiî’nin önemli fürû fıkıh eseri el-Ümm’de -ikili klasik murâbaha dışında- çıkış yolu olabilecek bir modele rastladığını belirtti ve mezkûr me-tindeki “Bir adam başka bir adama malı gösterse ve “Bunu satın al, ben de senden şu kadar kârla satın alayım” dese, o adam da alsa bu alım caizdir…” ibaresine 4 dikkat çekti. Müşteri-nin talebi üzerine, murâbıhın (işlemde kâr edecek olan satıcının) talep esnasında elinde ol-mayan bir malı satın alıp belirli bir kârla müşteriye satması şeklinde de ele alınan bu model-den hareket eden Hammûd, murâbaha li’l-âmir bi’ş-şirâ adıyla yeni bir model uygulamayı teklif etti. 5 Üç taraftan oluşan bu işlem, faizsiz finansman aracı olarak kullanılan modelin temelini oluşturdu. Bu yaklaşımıyla Hammûd faizli bankaların kambiyo işlemlerine karşı ve müşâreke (sermaye ortaklığı) ve mudârabeden (sermaye-emek ortaklığı) daha geniş ve gü-nün ihtiyaçlarını karşılamada daha etkin bir işlem olarak murâbahayı -yeni şekliyle- pratik bir çözüm olarak ele almış oldu. 6

Yeni bir akit ortaya koyma tarzına yönelik bu örnekte, iktisadî bir tıkanıklık ve pratik bir ihtiyaç karşısında, klasik bir fıkıh metninde bulunan istisnaî bir modelin hareket noktası ola-rak kabul edildiği, pek çok unsurunun revize edildiği ve faizsiz bankacılık sisteminde (özel bir bağlamda) uygulandığı görülmektedir. Klasik fıkıhla ilişkinin niteliği hakkında fikir ve-ren böyle bir uygulama ile ilgili şu üç soru akla gelmektedir:

Birinci soru, “Neden murâbaha akdi veya başka bir akit tamamıyla klasik fıkıhtaki şekliyle kullanılmadı?” sorusudur. Bu hususta zaman, şartlar ve ihtiyaçlar gibi pek çok unsurun değiş-mesi sonucunda murâbaha akdinin klasik formunun, bugünün pratik şartları ve özellikle fi-nans sistemi içinde uygulanmasının zor ve sonuçları açısından verimsiz olduğu düşüncesinin

4 İmam Şâfiî’nin ibaresi şu şekildedir: “Bir adam başka bir adama malı gösterse ve “Bunu satın al, ben de senden şu kadar kârla satın alayım” dese, o adam da alsa bu alım caizdir. Ancak senden kârla satın alayım diyen kişi– satın alıp almama konusunda- muhayyerdir. Yine aynı şekilde “Benim için bir mal al” deyip tarif etse, ya da “istediğin bir mal” deyip kârla satın alacağını söylese hepsinde durum aynıdır. İlk satım caizdir. Bu noktada alıcı muhayyer olup ‘peşin veya veresiye alırım’ demesi, durumu değiştirmez. İlk satım caiz olur, ikinci satım konusunda ise taraflar muhayyer olurlar. İlk durum kendilerini bağlayıcı olacak şekilde anlaşırlarsa bunun, iki şeyden ötürü feshedilmesi gerekir: Birincisi. Satıcı henüz mala malik olmadan alım satım yapmışlardır. İkincisi. ‘Şu kadara satın alırsan şu kadar kâr vereceğim’ (demek), muhâtara üzerine anlaşmadır” (Ebû Abdullah Muhammed b. İdris eş-Şâfiî, Kitâbü’l-Ümm - Mevsûatü’l-İmam eş-Şâfiî [nşr. Ali Muhammed - Âdil Ahmed], Beyrut: Dâru ihyâi’t-türasi’l-arabî, 2001/1422, III, 348). Murâbahanın benzer bir kullanımı için ayrıca bk. Ebû Abdillâh Muhammed b. Hasan b. Ferkad eş-Şeybânî, el-Mehâric fi’l-hiyel, Kahire: Mektebetü’s-Sekâfeti’d-Diniyye, ts., s. 127-8 (Bu eserin İmam Muhammed’e aidiyeti tartışmaları ile ilgili ayrıca bk. Mehmet Boynukalın, İmam Muhammed b. Hasan eş-Şeybânî’nin Kitâbü’l-Asl Adlı Eserinin Tanıtımı ve Fıkıh Usulü Açısından Tahlili, İstanbul: Ocak Yayınları, 2009. s, 69-70).

5 Modern murâbahanın Sami Hammûd tarafından ortaya atıldığı, araştırmacılar arasında genel bir kabuldür (bk. Feyyaz Abdülmün‘im Haseneyn, Bey‘u’l-murâbaha fi’l-mesârifi’l-İslâmiyye, Kahire: el-Ma‘hedü’l-âlemî li’l-fikri’l-İslâmî, 1996, s. 21).

6 Sami Hasan Hammûd, Tatvîru’l-a‘mâli’l-masrafiyye bimâ yettefiku ve’ş-şerîate’l-İslâmiyye (doktora tezi, 1976), Kahire Üniversitesi, s. 476-483; Ayrıca bk. Cebeci, Murâbaha Tartışmaları, s. 22, 34.

Page 6: Murâbaha Akdi Bağlamında Fıkıh Mirası ile İlişki Biçimimizisamveri.org › pdfdrg › D00072 › 2017_53 › 2017_53_CEBECII.pdf · akitler içinde en çok değişim geçiren,

İsmail CEBECİ

78

etkili olduğu ifade edilebilir. Dolayısıyla modern murâbaha akdine, klasik fıkıhtaki bir akdin değiştirilerek günün şartlarına adapte edilmesiyle ulaşılmıştır. Bu da günümüz fakihlerinin zihninde böyle bir dönüştürmenin mümkün olduğuna bir işaret olarak değerlendirilebilir.

Modern murâbahanın klasik fıkıhtan revize edilerek üretilme şekliyle ilgili ikinci soru, yeni ihtiyaçlar karşısında yeni bir akde ihtiyaç duyulduğunda “ibâha prensibi”ne rağmen ne-den yeni baştan bir akit üretilmediği, var olan klasik bir akit üzerinden hareket edildiği ve klasik fıkıhtaki “isimli akitler” mantığının terkedilmediği sorusudur. Bu durum şu üç se-beple açıklanabilir:

Meşruiyet arayışı ve klasik fıkhın ve fakihlerin itibarı: Herhangi bir işlemi ele alırken li-teratürde var olan akitlere (özellikle “isimli akitler”e) dayanmak ve bu akit isimlerini bir şe-kilde kullanmak, ayrıca klasik fıkhın itibarlı simalarına atıf yapmak ve onların görüşlerinden bahsetmek, ortaya çıkan yeni işlemin meşruiyet zemini açısından daha güvenilir bir yol ola-rak görünmektedir. Bu durum aynı zamanda klasik fıkhın hem araştırmacılar ve hem de ka-muoyu nezdinde güçlü bir itibarının olduğuna işarettir.

Klasik fıkıhtaki bir akit üzerinden hareket etmenin daha pratik ve kolay olması: Klasik fıkıhtan hareketle ele alınan bir akit üzerinde hâl-i hazırda pek çok tartışma yapılmış ve bir altyapı oluşmuş olması ihtimali daha yüksektir. Bu ise tamamen yeni bir akit üretmeye göre daha pratik bir imkan sağlar.

Alışkanlık: Klasik fıkhın kavram ve konuları netleştikten sonraki uzun yüzyıllar içinde üretim-tüketim biçimini toptan değiştirecek köklü değişimler çok fazla yaşanmadığı için Müslümanların yeni akitler üretmeye pek ihtiyaç hissetmedikleri görülür. Bu alışkanlığın, yeni bir akit üretmek yerine doğrudan klasik akitlere atıf yapma konusunda etkisi olabilir. 7 Bu üç sebebin murâbaha dışındaki diğer iktisadî işlemlerin oluşma şeklinde de etkili olduğu ifade edilebilir.

Murâbahanın revize edilme sürecine ilişkin üçüncü soru, klasik bir kaynaktan hareketle ortaya atılan bir akdin ne şekilde değiştirildiği, yani klasik murâbahadan modern murâba-haya giden süreçte klasik ve (İmam Şâfiî’nin ele aldığı şekliyle) üçlü murâbaha ile modern murâbaha arasında ne tür farklılaşmaların ortaya çıktığı ve ayrıca murâbaha akdinin hangi özelliklerinin devre dışı bırakılarak modern murâbahaya hangi yeni unsurların eklendiğidir. 8

7 Bu sebeplerin faizsiz finans alanındaki ictihad faaliyeti için de benzer bir yönde olduğu görüşü için bk. İsmail Cebeci, “Change in the Practice of Ijtihad: The Case of Islamic Finance”, Ilahiyat Studies, 2012, III, sy. 2, s. 153.

8 Bu noktadaki ilginç tartışmalardan birisi modern murâbahanın eski veya yeni bir akit olması ve bunun sonuçları üzerinde cereyan etmektedir. Örneğin Refik Yunus el-Mısrî modern murâbahanın eskiden beri var olan bir işlem olduğunu, ancak bazı araştırmacıların ya bilmediklerinden ya da –bazı hükümleri değiştirmek amacıyla- işlerine öyle geldi ği için modern murâbahayı yeni bir işlem olarak kabul ettiklerini ifade eder (“Bey‘u’l-murâbaha li’l-âmir bi’ş-şirâ fi’l-mesârifi’l-İslâmiyye”, Mecelletü Mecma‘i’l-fıkhi’l-İslâmî, 1988, V, sy. 2, s. 1142-3). Buna karşın, günümüz âlimlerinin temel prensiplere riayet ederek yeni akitler oluşturabileceğine vurgu yapan Ahmed Sâlim Mülhim’e göre modern murâbahanın klasik murâbahaya ilhâk edilmesi ya da yeni bir akit sayılması arasında netice açısından bir fark yoktur. Zira birinci durumda doğrudan “isimli akitler” kapsamında değerlendirilecek olan murâbahanın ikinci durumda meşru bir akit olarak yine aynı niteliği taşıması mümkün

Page 7: Murâbaha Akdi Bağlamında Fıkıh Mirası ile İlişki Biçimimizisamveri.org › pdfdrg › D00072 › 2017_53 › 2017_53_CEBECII.pdf · akitler içinde en çok değişim geçiren,

Murâbaha Akdi Bağlamında Fıkıh Mirası ile İlişki Biçimimiz

79

Klasik fıkıh kitaplarında yer alan murâbaha ile faizsiz bankacılık sisteminde uygulanan modern murâbaha arasında şekil ve işlev açısından pek çok fark vardır. İki tür murâbaha ara-sındaki şeklî farklar şu şekilde özetlenebilir: Klasik murâbaha iki taraflı (alıcı ve satıcı) iken modern murâbahanın üç taraflı (malı talep eden müşteri, malı satmak üzere alan banka ve malın satıcısı) bir işlem olması; klasik murâbahada mal satıcıda hazır iken modern murâba-hada malın mevcut ve hazır olmaması; klasik murâbahada vaatleşme yer almazken modern murâbahanın vaatleşme üzerine bina edilmesi; klasik murâbahada icab sahibi genelde satıcı iken modern murâbahada alıcının icab sahibi olması; klasik murâbahada satıcının kendisi için almış olduğu ya da uygun bir fiyata satmak amacıyla aldığı bir mal var iken ve alımı üze-rinden bir vakit geçmiş iken modern murâbahada bankanın, malı kendisi için değil müşteri talebi üzerine veya belirli bir müşteriye satmak için almış olması; klasik murâbahada işlemin başında müşteri yok iken modern murâbahada mevcut olması; klasik murâbaha akit mecli-sindeki tek akitten oluşmakta iken modern murâbahanın iki aşamadan (vaatleşme ve akitleş-meden) oluşması; klasik murâbahada semen (mal bedeli) akit meclisinde belli iken modern murâbahada banka malı almadan ve malın maliyeti tam olarak bilinmeden vaatleşmenin bağlayıcı sayılabilmesi; klasik murâbahada mal sahibi klasik manada tüccar iken modern murâbahada malı alıp satan tarafın genelde banka olması; klasik murâbahada semene (mal bedeli) neyin dahil olduğu ihtilaflı iken modern murâbahada bankaların her türlü masrafı semene eklemeleri; klasik murâbahada satıcı, sattığı mal ve nitelikleri ile doğrudan ilgilenip mal konusunda bilgi sahibi iken modern murâbahada bankanın genelde işleme konu olan malla ilgili çok bilgili olmaması; klasik murâbahada pek çok türde mal murâbaha konusu olabilmekte iken modern murâbaha konusu malın risk, bakım masrafları vb. yönlerden sıkı bir seçime tabi tutulması; klasik murâbahada satıcının mala ilişkin olarak yaptığı boyama, tamir, dikiş vs. masraflar semene eklenirken, modern murâbahada bankanın malı hazır alıp satması ve malda bir değişiklik yapmaması; klasik murâbahada mal, artış gösterme ve çoğal-maya elverişli iken (hayvan ve ağaç gibi) modern murâbahada bankanın böyle bir mesuli-yete girmek istememesi ve sadece değişken olmayan mallarda murâbahaya başvurması; kla-sik murâbahada -malın elde tutulması esnasında mala gelebilecek zararlar veya malın piyasa fiyatının değişmesi gibi- riskler söz konusu iken modern murâbahada alınan tedbirler sonu-cunda riskin son derece azaltılması; klasik murâbahada kâr; gayret, vakit ve riske girmekten kaynaklanırken modern murâbahada kârın kaynağının vade olduğu eleştirisinin getirilmesi; klasik murâbaha peşin ya da vadeli olabilirken modern murâbahanın genelde vadeli ve tak-sitli olması; modern murâbahada müşteri, murâbaha akdinden önce malın özelliklerini ve fiyatını bilmekte olduğu için -güvenilecek tek merciin satıcı olduğu- klasik murâbahaya göre karşı tarafa yanlış bilgi verme ihtimalinin daha az olması. 9

olacaktır (Bey‘u’l-murâbaha ve tatbikâtühü fi’l-mesârifi’l-İslâmiyye, Amman: Dâru’s-sekâfe, 2005, s. 18).9 Abdülazîm Ebû Zeyd, Bey‘u’l-murâbaha ve tatbîktatbîktatbîkâtühü’l-muâsıra fi’l-mesârifi’l-İslâmiyye, Şam:

Dâru’l-fikr, 2004, s. 90-1; İzzeddin Hûce, ed-Delîlü’ş-şer‘î li’l-murâbaha (tsh. Abdüssettâr Ebû Gudde), Cidde: Mecmû‘atü Delleh el-Bereke, 1998, s. 42; Cebeci, Murâbaha Tartışmaları, s. 36-8.

Page 8: Murâbaha Akdi Bağlamında Fıkıh Mirası ile İlişki Biçimimizisamveri.org › pdfdrg › D00072 › 2017_53 › 2017_53_CEBECII.pdf · akitler içinde en çok değişim geçiren,

İsmail CEBECİ

80

Bu şeklî farkların yanı sıra iki işlem arasındaki işlevsel farklar da önemlidir. Yapı ve iş-leyiş olarak normal bir bey‘ akdinden çok farklı olmayan klasik murâbahanın pek çok deği-şim geçirerek bir finansman akdine dönüşmesi bu iki akdin hedefinin de farklılaştığını or-taya koymaktadır. Bazı klasik kaynaklarda ikili murâbahanın amacının daha ziyade tüccarın tecrübesinden faydalanma ve müşteriyi koruma 10 hedefi olduğu belirtilir. Buna karşın mo-dern murâbahada müşterinin amacı malın bedelini vadeli olarak ödemek; bankanın amacı ise vadeli satıştan kâr elde etmektir. Bu farklılıklarla birlikte klasik ve modern murâbaha bağlamında tartışılan fıkhî meseleler de farklılaşmış, ayrıca iktisadî, kanunî ve idarî unsur-lar da modern murâbaha tartışmalarının bir parçası haline gelmiştir. Dolayısıyla her iki tür murâbaha arasında tartışma ve odak noktaları açısından ciddi değişimler söz konudur. 11

Modern murâbahaya her ne kadar İmam Şâfiî’nin ele aldığı üçlü murâbahadan hareketle ulaşılmış olsa da bu iki tür murâbaha arasında da önemli farkların olduğu görülmektedir. Zira, klasik fıkıhta işlemin tarafları, aşamaları ve özellikleri açısından daha basit işlemler söz konusu iken modern fıkıh bu açılardan daha karmaşık bir yapıya dönüşmüştür. Diğer yan-dan, İmam Şâfiî’nin zikrettiği üçlü murâbaha, modern murâbahaya dönüşürken yeni sos-yo-ekonomik ihtiyaçlara ve bankacılık mevzuatına paralel olarak pek çok değişime uğramış-tır. Örneğin İmam Şâfiî’nin zikrettiği şekilde vaat bağlayıcı olmayıp akitler bir bütün halinde değildi, satıcı malı bizzat teslim almaktan kaçınmadığı için işlemde kabz meselesinin özel bir ayrıcalığı yoktu, işlemde vekalete başvurulmayıp satıcı, diğer işlemlerdeki gibi malın riskine katlanmakta idi ve ödeme vadeli olmadığından akdin sona ermesi ile ilgili tartışmalar yoktu. Bütün bu değişimler üçlü murâbahanın modern murâbahaya dönüşmesi sürecinde ortaya çıktı. Ayrıca akdin bir finansman modeli olarak kurumsal bir biçimde çok geniş kitleleri ilgi-lendirecek şekle dönüşmesi ve bankacılık sistemine uydurularak finansal bir akit haline gel-mesi bu süreçte gerçekleşti.

Bu bağlamda, modern murâbahayı oluşturan işlemlerin klasik fıkha göre nasıl değiştiği ve yeni özelliklerin nasıl eklemlendiği hususunda şunlar söylenebilir: Murâbaha bağlamında klasik fıkıhla irtibatlandırılarak tartışılan en önemli konulardan biri murâbaha işleminde va-adin kazaen bağlayıcı olup olmadığıdır. Bugünkü modelin temeli olarak görülen İmam Şâ-fiî’nin mezkûr metninde alım-satıma dair vaadin bağlayıcı olmadığı ve muhayyerliğe vurgu yapıldığı görülür. Ayrıca Hanefî, Şâfiî, Hanbelî ve Zâhirîler ile bazı Mâlikîlere göre vaade vefa göstermenin müstehap olduğu, ancak kazaen bağlayıcı olmadığı ifade edilir. 12 Oysa modern murâbaha uygulamasında araştırmacıların kahir ekseriyeti vaadin -en azından taraflardan biri için- kazaen bağlayıcı olması gerektiğini ifade ederler. Bu noktada bağlayıcılık meselesi-

10 Kemalüddin Muhammed b. Abdülvâhid b. Abdülhamîd es-Sivâsî el-İskender İbnü’l-Hümâm, Şerhu Fethi’l-kadîr, [y.y.], 1389/1970, VI, 497; Fahreddin Osman b. Ali b. Mihcen ez-Zeyla‘î, Tebyînü’l-hakâik fî şerhi Kenzi’d-dekâik, Bulak: el-Matbaatü’l-Kübra’l-Emiriyye, 1314, IV, 73.

11 Modern murâbaha ile klasik (ikili) murâbaha arasındaki şeklî ve işlevsel farklar için bk. Cebeci, Murâbaha Tartışmaları, s. 36-40.

12 Atıyye Seyyid Feyyaz, et-Tatbîkâtü’l-masrafiyye li-bey‘i’l-murâbaha fî dav’i’l-fıkhi’l-İslâmî, Kahire: Dârü’n-Neşr li’l-Câmiât, 1419/1999, s. 74.

Page 9: Murâbaha Akdi Bağlamında Fıkıh Mirası ile İlişki Biçimimizisamveri.org › pdfdrg › D00072 › 2017_53 › 2017_53_CEBECII.pdf · akitler içinde en çok değişim geçiren,

Murâbaha Akdi Bağlamında Fıkıh Mirası ile İlişki Biçimimiz

81

nin bu akitten ve örnekten bağımsız olarak ele alındığı ve hatta prensip olarak murâbahaya mesafeli yaklaşan Mâlikî mezhebine (ve Hanefî mezhebindeki muallak vaade) istinaden va-adin bağlayıcı olduğu ifade edilmektedir. 13 Ayrıca Ömer b. Abdülaziz (ö. 101/720), İbn Şüb-rüme (ö. 144/761), İshak b. Râhûye (ö. 238/853) ve sahabe ve tabiûndan bazı isimlere isti-naden vaadin mutlak surette (diyaneten ve kazaen) bağlayıcı (mülzim) kabul edildiği ifade edilir.

Vaadin bağlayıcı olduğu hükmüne ulaşma usulü, klasik fıkha (hem mezhep içi hem de mezhep dışı kaynaklara) yaklaşımın mahiyeti hakkında da fikir vermektedir ki bu mesele ileride ele alınacaktır. Vaadin bağlayıcılığı kanaatinin oluşmasında, akitlerin yapısının de-ğişmesi ve pratik, güncel ve sosyo-ekonomik ihtiyaçların etkili olduğu görülmektedir. Bu da pratik etkenlerin klasik fıkha bakış üzerindeki etkisine bir işaret olarak değerlendirilebilir. 14

Murâbaha bağlamında klasik fıkıhla ilişkiler açısından dikkat çeken diğer bir konu ve-kalet konusudur. Zira vekalet akdinin modern murâbahada nasıl kullanıldığı da klasik fıkha yaklaşım açısından önemli bir örnektir. Klasik fıkıh literatüründe ayrıntılı olarak yer verilen ve müstakil bir çerçevede ele alınan vekalet akdinin modern iktisat ve dönüşen akitler içinde yeni bir anlam ve boyut kazanması söz konusudur. İlke olarak modern murâbaha akdi içinde vekaletin yer almasını kabul edenler daha ziyade klasik fıkıhtaki vekalet konusuna atıf yapa-rak vekilin asil gibi olduğunu ve müvekkilinin emrine göre hareket edeceğini ifade etmek-tedirler. Dolayısıyla vekalet akdinin yeni bağlamına değinmemekte ve müstakil olarak caiz olan vekalet akdinin murâbaha akdi için de geçerli olmasında bir sakınca görmemektedirler. Vekalet akdinin modern murâbahada kullanılması, klasik fıkıhta geçerli olan bir akdin başka -ve özellikle birden çok aşamalı ve yeni- bir işlem içinde kullanılması durumunda hükmün aynı kalması ya da değişmesi açısından önemli bir örnektir. Bu mesele ile ilgili varılan sonuç diğer benzer durumlara da örneklik teşkil edecektir.

Murâbaha akdinin sahip olduğu yeni şekil sonucunda klasik fıkha kıyasla ortaya çıkan diğer önemli değişimler şunlardır: Vaadin bağlayıcı olmasının da etkisiyle bir satış içinde iki satış yasağının gündeme gelmesi, gerçek ve şeklî (hakikî ve hükmî) kabzın etkisinin tartı-şılması, modern murâbahada bankanın pek çok tedbir alarak risklerin neredeyse tamamını müşterinin üzerine devretmesi, müşterinin bankanın vekili olması ve bunun sonucunda

13 Örneğin 1979’da Dubai’de yapılan Birinci İslâm Bankacılığı Kongresinde, 59 âlim tarafından Mâlikî mezhebine istinaden vaadin bağlayıcılığının geçerliliğini savunan görüş benimsenmiştir.

14 Cebeci akitlerde vaad unsurunun kullanılmasını şu şekilde ifade etmektedir: “Vaadin bu kadar etkin bir hale gelerek pek çok işlemi ilgilendirmesi, iktisadî işlemlerin yeni beklentilere cevap vermek için kullanılmasının bir sonucu olarak akit türlerinin değişmesi ve gelecek zaman faktörünün ciddi bir biçimde akitlerin içinde yer almasıyla olmuştur. Bilindiği üzere normal şartlarda bir akit derhal ve kesin bir şekilde tamamlanır ve sonuç doğurur. Mesela taraflar normal bir bey‘ (satım) akdi yapınca akit tamamlanır. Satıcı parayı, müşteri de malı almaya hak kazanır. Bu durumda vaade ihtiyaç duyulmaz ve vaad işlemin bir unsuru olarak görülmez. Oysa modern dönemde kullanılan pek çok akit, işlemin atfedildiği zaman dilimi, işlemin kesinliği ve içerdiği merhaleler açısından farklı özellikler taşımaktadır. Bu durumda akdin gelecek zamana izafe edilmesinin ya da tam olarak kesinleşmesinin, akdin taraflarından birinin ya da her ikisinin bazı yükümlülükleri yerine getirmesi şartına bağlanması, vaad unsurunu işlemlerin önemli bir parçası haline getirmiştir” (Murâbaha Tartışmaları, s. 68).

Page 10: Murâbaha Akdi Bağlamında Fıkıh Mirası ile İlişki Biçimimizisamveri.org › pdfdrg › D00072 › 2017_53 › 2017_53_CEBECII.pdf · akitler içinde en çok değişim geçiren,

İsmail CEBECİ

82

ortaya çıkan damân (malla ilgili yükümlülük) ve şeklîlik tartışmaları ve işlem genelde vadeli olarak gerçekleştiği için zamanında yapılmayan ödeme ile ilgili tartışmalar klasik fıkıh kitap-larında murâbaha konusu içinde yer almayıp yeni ortaya çıkan özelliklerdir.

2. Murâbahanın Modernize Edilmesi Sürecinde Fakihlerin Zihin Dünyaları ve Klasik Fıkha Yaklaşım Tarzları

Bu bölümde, murâbahaya ilişkin olarak yukarıda belirtilen değişimlerin nasıl bir bakış açısıyla ve ne tür yaklaşımlarla yapıldığı ele alınacaktır. Başka bir deyişle fürû alanında or-taya çıkan değişimlerin usûlî ve mantıksal arka planı ortaya koyulacak ve temel olarak klasik fıkha yaklaşımlarda zaruret-maslahat ve sedd-i zerâi‘ 15 düşüncesinin etkisi üzerinde duru-lacaktır. Literatürde murâbaha bağlamında klasik fıkha farklı bakış açıları bulunmakla bir-likte şu iki temel yaklaşımdan bahsedilebilir.

2.1. Klasik Fıkha Zaruret ve Maslahat Temelli Yaklaşım

Bu yaklaşım, meseleleri sadece fıkhî olmanın ötesinde değerlendiren, İslâmî bir hayat ve Müslümanların maslahatı için işleyen bir iktisat ve bankacılık sisteminin varlığını zarurî gö-ren ve bu doğrultuda mevcut naslar için farklı yorumlar arayan, ihtiyaç halinde şimdiye ka-dar pek itibar edilmemiş görüşleri ön plana çıkaran, farklı mezhepler arasında tercihler ya-pan ve bazı durumlarda zamanın ihtiyaç ve zaruretlerinin bir sonucu olarak ictihad yoluna başvuran ve kolaylık ilkesine vurgu yapan yaklaşım olarak tanımlanabilir. 16

Zaruret ve maslahat düşüncesi, günümüzde fıkhî hüküm üretme faaliyetlerinde ve ko-numuz olan murâbahada önemli hareket noktalarından biridir. 17 Bu tür bir yaklaşıma ağır-lık verenler, temel olarak ibâha (mubahlık prensibi) ve teysire (kolaylık) vurgu yapmaktadır. Zaruret düşüncesinin -açık ya da gizli olarak- hem genel olarak murâbaha fikrinin ortaya atılmasında ve sürdürülmesinde hem de murâbahanın alt konularında yapılan çıkarımlarda etkili olduğu görülmektedir. Gayri İslâmî bir iktisat ve bankacılık sistemi içerisinde İslâmî hükümlere uygun bir işlem yapma hedefinin varlığı ve bu surette sistemin ayakta tutulması-nın hedeflenmesi, genel anlamda zihinsel bir zaruret düşüncesinin bulunduğuna işaret ola-rak değerlendirilebilir. Bunun yanı sıra murâbaha bağlamında klasik fıkıhla irtibat kurarken zaruret düşüncesini doğuran mevcut bazı zorluk ve zorunluluklar bulunmaktadır. Bunların önemlileri şöyledir: Kanunî zorunluluklar, piyasa şartları ve iktisadî zorunluluklar, modern

15 Bu kavramlar ve İslâmi finans alanındaki bazı yanlış kullanımları için bk. Abdulazeem Abozaid, “Role of Fiqh in Islamic Finance”, İslâm İktisadı Atölyesi-1: Temel Kavramlar ve Fikirleri 2-3 Mart, Istanbul-Türkiye, y.y, t.y, s. 40-42, 45-48, 50.

16 Cebeci, Murâbaha Tartışmaları, s. 187.17 Bu bağlamda, “Meşakkat teysiri celbeder” (Mecelle, 17. madde); “İş daraldığında genişler” (Mecelle, 18. madde);

“Zaruretler memnu olan şeyleri mubah kılar” (Mecelle, 21. madde) kaidelerinin kullanıldığı ve bunların açıkça zikredilmese de pek çok hükme temel teşkil ettiği görülmektedir.

Page 11: Murâbaha Akdi Bağlamında Fıkıh Mirası ile İlişki Biçimimizisamveri.org › pdfdrg › D00072 › 2017_53 › 2017_53_CEBECII.pdf · akitler içinde en çok değişim geçiren,

Murâbaha Akdi Bağlamında Fıkıh Mirası ile İlişki Biçimimiz

83

ticarî örf faktörü, kurumsal yapıdan kaynaklanan zorunluluklar, bankacılık sisteminden ve müşterilerden kaynaklanan zorluklar. 18 Problemleri çözme gayreti içinde olan araştırmacı-ların, bu engellerle karşılaşılması durumunda zaruret çerçevesinde hüküm vermeleri ve bu anlayışın klasik fıkha yansıması yaygın bir durum olarak görünmektedir. Murâbaha konu-sunda da benzer bir halden söz edilebilir.

2.2. Klasik Fıkha Sedd-i Zerâi‘ Temelli Yaklaşım

Modern İslâm iktisadında pek çok meselede olduğu gibi modern murâbaha akdi ile il-gili çıkarımlarda da sedd-i zerâi‘ prensibiyle hareket eden bir yaklaşımın varlığı dikkat çek-mektedir. 19 Bu tür bir yaklaşımı benimseyenlerin klasik literatürdeki temel görüşlere daha çok bağlı ve naslarda belirtilen unsurları ve kabul edilegelen yorumları olduğu gibi kabul et-meye daha fazla yatkın olduğu ve zaruret ve maslahat temelli çıkarımlarda bulunma konu-sunda daha çekingen oldukları görülmektedir.

Bu şekilde düşünenler, pratikten hareket ederek zaruret ve maslahat düşüncesi ile hü-küm üretenlerin bulduğu çözümlerin -bazen başlı başına caiz olsa da- tehlikeli bir noktada bulunması ve özellikle faize götüren sakıncalı işlemler için kullanılmaya son derece müsait olması sebebiyle caiz kabul edilmemesinin daha uygun olacağı kanaatindedirler. 20 Bu bağ-lamda ortaya atılan düşünceler, ilk bakışta çok dar gibi görünse de, birtakım endişe ve hassa-siyetlerin varlığını sürdürmesi bakımından önemlidir.

Murâbaha tartışmalarında bu iki farklı ekolün klasik fıkha yaklaşımını tespit sadedinde Yusuf el-Kardâvî ve Refik el-Mısrî arasındaki tartışma ufuk açıcıdır. Murâbaha literatürü içinde en etkili ve tartışmaların yönünü belirleyen şahıslardan biri Kardâvî olmuştur. Ağır-lıklı olarak zaruret ve maslahat düşüncesiyle hareket eden Kardâvî klasik fıkha yaklaşım ko-nusunda da bazı temel prensipler ortaya koymuş ve klasik fıkıh içindeki değişime ve farklı örneklere dikkat çekmiştir. Kardâvî’nin tespitleri murâbaha bağlamında klasik fıkha yakla-şım açısından da çok önemlidir. Murâbahayı ele alırken klasik fıkıhta belirtilen her hükmün doğrudan nakledilmesine karşı çıkan Kardâvî, modern muamelelerin helal olduğuna dair kavil aramanın hatalı olduğunu ifade ederek her yeni meseleye geçmişten (klasik fıkıhtan) bir tahric ya da hüküm arayanları eleştirerek değişim ve ictihada vurgu yapmaktadır. Mese-lelerin köklerine inmeye çalıştığını, mezheplerin kavillerini olduğu gibi almadığını, bu ka-villeri ve delillerini tartıştığını ifade eden Kardâvî zaman zaman istisnâ‘, 21 cuâle, hayvanla-

18 Ayrıntılı bir değerlendirme için bk. Cebeci, Murâbaha Tartışmaları, s. 189-95.19 Murâbaha bağlamında sedd-i zerâi‘ ile ilgili olarak bk. Abdülazîm Ebû Zeyd, Bey‘u’l-murâbaha, s. 181-201;

Ayrıca bk. Cebeci, Murâbaha Tartışmaları, s. 199-202.20 Cebeci, Murâbaha Tartışmaları, s. 187, 199.21 Zira Ebû Hanîfe (ö. 150/767) istisnâ‘ akdinde taraflara muhayyerlik tanırken Ebû Yusuf (ö. 182/798) insanların

ahlakındaki değişmeden hareketle ve zamanın şartlarına daha uygun olması sebebiyle esnafı zarardan korumak için, şartlarına uyulduğu takdirde taraflara muhayyerlik tanımamaktadır. Mecelle-i Ahkâm-ı Adliyye de zamanın maslahatına daha uygun olması sebebiyle Ebû Yusuf ’un görüşünü benimsemiştir. Ayrıca bk. Ali Haydar, Dürerü’l-hükkâm şerhu Mecelleti’l-Ahkâm, İstanbul: Matbaa-i Tevsi-i Tıbaat, 1330, I, 659-60.

Page 12: Murâbaha Akdi Bağlamında Fıkıh Mirası ile İlişki Biçimimizisamveri.org › pdfdrg › D00072 › 2017_53 › 2017_53_CEBECII.pdf · akitler içinde en çok değişim geçiren,

İsmail CEBECİ

84

rın doyurulması ve zorunlu vasiyet bugün darülharbe giderken mushaf taşıma konusunda problem görülmemesi gibi klasik fıkıhtaki değişimlerden kendisine destek olacak örnekler ortaya koymaktadır. 22

Buna karşın modern murâbaha konusunda şüpheli noktalara dikkat çeken ve uygula-madaki pek çok hususa itiraz eden Refik el-Mısrî, Kardâvî’ye cevap sadedinde, murâba-hada isimlendirmenin doğru olmadığını, vaadin bağlayıcı olmasının -garara götürdüğün-den dolayı- caiz olmadığını, telfikin kaide ve sınırları olması gerektiğini, teysir ve ibâha anlayışının kişiyi yanlışa götürebileceğini ifade eder. Ayrıca vaadin bağlayıcı sayıldığı murâbaha akdinin, vaat ve akit olarak iki kısma ayrılmasının sadece akdin başında bey‘ lafzından kaçma anlamına geldiğini ifade eden Mısrî bu şekildeki murâbaha ile hiyel ara-sında bağlantı kurar ve bağlayıcı murâbahanın, yerine alternatif olarak sunulduğu kıy-metli evraktan çok da farklı olmadığı sonucuna varır. Bunun yanı sıra Mısrî’nin murâba-hada vaadin bağlayıcı olmasının hiçbir mezhepte geçerli olmadığını söylemesi ve “bir satış içinde iki satış” gibi meselelerdeki mevcut yorumda ısrar etmesi ve ictihad gibi kavram-lardan bahsetmemesi, kendisinin işlemlerde klasik fıkıhta ortaya konulmuş akit modelle-rini takip eden bir yöntem izlediğini gösterir. 23 Mısrî’nin kabz ve vekalet gibi konularda yeni şekillere mesafeli durması ve bankanın normal bir tüccar gibi davranmasını istemesi bu kanaati güçlendirmektedir. 24

Zaruret-maslahat ve sedd-i zerâi‘ temelli bakış açısının hareket noktaları göz önüne alın-dığında her iki yaklaşımın da dikkate değer fikirlere sahip olduğu ifade edilebilir. Ancak za-ruret-maslahat temelli yaklaşımın günümüzde daha baskın olduğu ve pratik işleyişle irtibatlı olarak daha fazla devreye sokulduğu görülmektedir. Bununla birlikte, sedd-i zerâi‘ yaklaşı-mının endişelerinin de dikkate alınması, denge unsuru açısından önemlidir.

3. Klasik Delillerin Murâbaha Bağlamında Kullanılma Usulü

Klasik delillerin murâbaha bağlamında kullanılma usulü ve bu delillere yapılan atıfla-rın niteliği, klasik fıkıh mirası ile ilişki biçimi açısından önemli ipuçları sunmaktadır. Bu bö-lümde murâbaha akdi bağlamında önemli klasik delillerin nasıl kullanıldığına dair bilgi ve-rilecektir. Sırasıyla murâbaha ile ilgili çıkarımlarda nasların, klasik fıkıh kitaplarının ve küllî kaidelerin kullanılma biçimi üzerinde durulacaktır.

22 Yusuf Kardavî, Bey‘u’l-murâbaha li’l-âmir bi’ş-şirâ kemâ tücrîhi’l-mesârifü’l-İslâmiyye, Kahire: Mektebetü Vehbe, 1987, s. 20-21, 32, 77, 79-81, 104, 116.

23 Refik Yunus el-Mısrî, “Bey‘u’l-murâbaha li’l-âmir bi’ş-şirâ kemâ tücrîhi’l-mesârifü’l-İslâmiyye”, Mecelletü’l-ümme, Muharrem 1406 / Eylül 1985, sy. 61, s. s. 26, 27, 41, 47, 49.

24 Kardâvî-Mısrî tartışması için ayrıca bk. Cebeci, Murâbaha Tartışmaları, s. 215-9.

Page 13: Murâbaha Akdi Bağlamında Fıkıh Mirası ile İlişki Biçimimizisamveri.org › pdfdrg › D00072 › 2017_53 › 2017_53_CEBECII.pdf · akitler içinde en çok değişim geçiren,

Murâbaha Akdi Bağlamında Fıkıh Mirası ile İlişki Biçimimiz

85

3.1. Kur’ân ve Sünnet Naslarının Kullanımı

Modern murâbaha ile ilgili meselelerde Kur’ân ve Sünnet’e doğrudan yapılan atıfların son derece sınırlı olduğu görülmektedir. Bu hususta murâbahanın, satım akdinin meşruiye-tine dair naslardaki çerçeveden daha geniş bir problem kümesi oluşturması ve konuya ilişkin mesele ve çıkarımların bir akıl yürütmeler bütününün sonucu olması etkilidir. Bunun yerine mezhep ya da müctehidlerin kavillerine atıfların daha çok olduğu görülmektedir. Kur’ân-ı Kerim naslarına sadece satım akdinin helalliği konusunda atıf yapılmakta, -kabzın keyfiyeti, bir satış içinde iki satış gibi- murâbahanın bazı alt konularında hadislere atıf artmakla bir-likte hadislerin kullanımı yine de sınırlı düzeyde kalmaktadır. Sedd-i zerâi‘ yaklaşımı, bazı hadisleri kabul edilegelen yorumuyla ortaya koymakta ve bunlar üzerinden pratikteki uy-gulamalara itirazlar getirmekte iken zaruret ve maslahat yaklaşımı hadisleri, metin ve se-net tenkidine tabi tutup hadislerin çerçevesini değerlendirmek, mevcut farklı yorumları ön plana çıkarmak ya da daha üst veya karmaşık bir işlem için kullanmak yoluna gidebilmekte-dir. 25 Örneğin vaadin bağlayıcılığını savunanlar vaatleri yerine getirmeye vurgu yapan bazı âyetlere (örneğin 61/es-Saff: 2-3; 5/el-Mâide: 1; 17/el-İsrâ: 34) ve münafıkların alametlerin-den bahseden hadislere atıf yaparken 26 vaat konusunda muhayyerliği savunanlar ma‘dûmun satışı ve bir satış içinde iki satışla ilgili hadisleri ön plana çıkarmaktadır. Vaadin bağlayıcı ol-duğu görüşünde olanlar ise konu ile ilgili hadisleri farklı şekillerde değerlendirmektedir. 27

3.2. Klasik Fıkıh Metinlerinin Kullanımı

Modern murâbaha literatüründe genelde çalışmaların baş tarafında klasik fıkıh kitapla-rındaki klasik (ikili) ve üçlü murâbaha modellerine yer verilmekte ancak modern murâba-hanın işleyişi ele alınırken klasik murâbahadan bahsedilmemektedir. Diğer taraftan modern murâbaha akdinin parçaları ayrı ayrı değerlendirilip klasik fıkıh kitaplarında ilgili konuya ilişkin kısma ve mezhep görüşlerine atıf yapılmaktadır. Örneğin murâbahada vaat meselesi ele alınırken sadece vaatle ilgili kaynaklara, vekaletle ilgili kısımlarda ilgili bölümlere veya damân konusuna müstakil olarak değinilmekte ve klasik fıkıhtaki murâbaha ile irtibat ku-rulmamaktadır. Bu da akdin bağlamının ihmal edildiğine ve klasik fıkha parçalı bir şekilde yaklaşıldığına delil olarak değerlendirilebilir.

3.3. Küllî Kaidelerin Kullanımı

Murâbaha ile ilgili çıkarımlarda küllî kaideler çok sık zikredilmemekte, sadece bazı araş-tırmacılar tarafından zaman zaman görüşlerini desteklemek üzere kullanılmaktadır. De-liller hiyerarşisinde küllî kaideler öncelikli bir konumda olmayıp destek mahiyetinde ele

25 Cebeci, Murâbaha Tartışmaları, s. 188.26 Bu delilleri toplu halde görmek için bk. Kardâvî, Bey‘u’l-murâbaha, s. 65 vd.27 Cebeci, Murâbaha Tartışmaları, s. 86.

Page 14: Murâbaha Akdi Bağlamında Fıkıh Mirası ile İlişki Biçimimizisamveri.org › pdfdrg › D00072 › 2017_53 › 2017_53_CEBECII.pdf · akitler içinde en çok değişim geçiren,

İsmail CEBECİ

86

alınmaktadır. Umumiyetle genel kapsamlı kaidelere başvurulmakta olup dar kapsamlı kaide ve zabıtaların (belirli bir meseledeki kural) kullanımı daha sınırlıdır.

Doğal olarak maslahat ve zaruret yaklaşımı daha ziyade mubahlık prensibi ve kolay-lıkla ilgili kaidelere atıf yaparken, 28 sedd-i zerâi‘ yaklaşımına ağırlık verenler, şüpheli şeyler-den uzak durmak vb. ile ilgili külli kaideleri ön plana çıkarmaktadır. 29 Bir kısmı çok genel kapsamlı olan bu kaidelerin duruma göre farklı amaçlar için kullanılabileceği ifade edilebi-lir. Bunların hepsi doğru kabul edilen ve yerine göre bir anlam ifade eden kaideler olmakla birlikte sadece kaide temelli çıkarımlar yapmanın problemler taşıdığını ifade etmek gere-kir. Zira farklı görüş sahipleri kendi amaçları doğrultusunda fıkhî kaidelere vurgu yapabilir-ler. Dolayısıyla murâbaha ile ilgili çıkarımlarda küllî kaidelere atıfta bulunmanın çok cüz’î olarak başvurulan bir yöntem olmasının doğru bir tartışma tekniği olduğu görülmektedir. 30

4. Klasik Fıkha Yaklaşımlarda Mezhep Algısının Etkisi

Günümüz araştırmacılarının mezhep anlayışları modern murâbaha ile ilgili yaklaşım-larını yansıtması açısından büyük bir önemi haizdir. Ortaya konulan çözüm arayışlarında farklı mezhep görüşlerinin bir araya getirilmesi ile oluşmuş yeni hükümlerle karşılaşılmak-tadır. Ayrıca hiç bir mezhebin görüşünü temsil etmeyen âlimlere de ihtiyaç halinde atıfta bu-lunulduğu görülmektedir. Bu itibarla mezhep kaynaklarıyla mezhep dışı kaynaklar 31 ara-sında -delil değeri vs. açısından- bir farklılık gözetilmemektedir. Bu da günümüzde özellikle iktisadî alanda belirli bir mezhep bağlamında bir meseleyi değerlendirme ve hüküm üretme çabasının neredeyse ortadan kalkması ve mezhep anlayışının modern öncesi döneme göre farklı bir anlam ifade etmesi olarak değerlendirilebilir.

Murâbaha ile ilgili çıkarımlarda mezheplerin görüşleri, tartışmanın önemli bir dayanak noktasını oluşturmakta ve vaat, kabz, bir satış içinde iki satış, risk ve vekalet gibi konularda mezhep görüşlerine atıf yapılmaktadır. Ancak hüküm üretme çalışmaları esnasında nakle-dilen mezhep görüşü ile mezhep birikimi arasında genelde ilişki kurulmaz. Mezhep kavil-leri farklı görüş mensupları tarafından -ihtiyaç görülen durumlarda- kullanılır ve görüşler nakledilirken genelde hiyerarşik bir düzen gözetilmez. Herhangi bir müctehidin görüşü ile bir mezhep imamının görüşü arasında pek bir fark görülmez ve bu yaklaşıma tartışmanın

28 Kardâvî, Bey‘u’l-murâbaha, s. 13-23.29 Birinci yaklaşım sahipleri, “Muamelatta asıl olan ibâhadır”, “Muâmelât, illet ve maslahatların gözetilmesi üzerine

mebnidir”, “Mevrid-i nas olmayan mevzuda ictihad mümkündür”, “Örfen mâruf olan şey şart kılınmış gibidir” ve “Zarar ve zarara zararla karşılık verme yoktur” gibi külli kaideleri kendilerine destek olarak zikrederlerken ikinci grup içinde yer alanlar, “Şer‘e gayr-ı muvâfık her şart fâsiddir”, “Şüpheleri terk etmek evlâdır”, “Harama götüren şey haramdır” ve “Külfet nimete ve nimet külfete göredir” gibi külli kaideleri ön plana çıkarmaktadır.

30 Cebeci, Murâbaha Tartışmaları, s. 204-6.31 Murâbaha bağlamında mezhep dışı delillendirmede en fazla atıf yapılan müellifler İbn Teymiye ve İbn

Kayyim’dir. Özellikle zaruret ve maslahat yaklaşımı ile hareket edenler, çıkar yol olarak düşündükleri çözümler için mezhep görüşlerinden delil bulamadıkları pek çok durumda bu iki kaynağı çokça kullanmıştır. Vaat, bir anlaşma içinde iki anlaşma, muallak, mukayyed ve muzâf akitlerle ilgili meseleler bunun başlıca örnekleridir (Cebeci, Murâbaha Tartışmaları, s. 208).

Page 15: Murâbaha Akdi Bağlamında Fıkıh Mirası ile İlişki Biçimimizisamveri.org › pdfdrg › D00072 › 2017_53 › 2017_53_CEBECII.pdf · akitler içinde en çok değişim geçiren,

Murâbaha Akdi Bağlamında Fıkıh Mirası ile İlişki Biçimimiz

87

taraflarınca itiraz edilmez. Kaynak değeri olarak mezhepler, sıkı bir şekilde intisab edilmesi gereken ve birbirinden kesin çizgilerle ayrılmış ekoller değil, pek çok fıkhî görüşü içeren ve aralarında geçişlerin mümkün olduğu zengin kaynaklar (hukuk mirası) olarak algılanmak-tadır. Dolayısıyla bir konuda bir mezhebin görüşüne tâbi olmak ve başka bir konuda farklı bir mezhebin görüşünü nakletmek yaygın bir davranıştır.

Murâbaha ile ilgili çıkarımlarda belirli bir mezhebe bağlı olmaktan ziyade bazı prensip-leri öne çıkaran ekollerden bahsedilebilir. Yeri gelince bütün mezheplere atıf yapılmakla bir-likte, mezhepler bağlamında süregelen bir tartışmadan bahsetmek mümkün değildir. Lite-ratürde farklı mezhep kaynaklarına atıflar yapılsa da modern murâbahayı değerlendirme noktasında mezhep faktörünün belirleyici bir etkiye sahip olduğunu ifade etmek zordur. Bu sebeple, farklı mezheplere bağlı araştırmacıların belirli bir meselede aynı şekilde düşün-düğü, bazen da aynı mezhep müntesibi olan şahısların farklı hükümlere ulaştıklarını gör-mek mümkündür. 32

Murâbahanın farklı unsurlarında farklı mezhep ve görüşlere atıflar vardır. Murâbahayı üç taraflı şekliyle -vaat bağlayıcı olmaksızın- ilk zikreden İmam Şâfiî’dir. Vaadin kazaen bağ-layıcılığında Mâlikî mezhebine, akdin birden fazla aşamadan oluşması ve şartlar meselesinin cevazında Mâlikî ve Hanbelî mezheplerine, kabz meselesinde dört mezhebin tamamına, risk meselesinde Hanefî ve Hanbelî mezheplerine ve vekalet meselesinde Mâlikî ve Hanbelî mez-heplerine atıflar bulunmaktadır. Dolayısıyla modern murâbaha pek çok mezhebe atıfla oluş-turulmuş bir işlem olma niteliği taşımaktadır. 33

Murâbaha işleminin vaat, kabz, vekalet gibi pek çok alt konusunda farklı mezheplere ve yeri gelince mezhep dışı kavillere başvurulması telfik konusunu gündeme getirmiştir. 34 Hâl-i hazırdaki mekanizmaya karşı çıkanlar murâbaha modelinin üretilmesine telfik yoluyla ulaşıldığını söyleyerek bu durumu eleştirirler. Bu görüşe göre, murâbaha modeli, taraflara muhayyerlik tanıyan İmam Şâfiî’den alınmış olup vaadin bağlayıcılığı hükmü ise bu şekliyle murâbahayı caiz görmeyen Mâlikî mezhebinden nakledilmiştir. Dolayısıyla sakıncalı bir tel-fik işlemi söz konusudur. 35 Vaadin bağlayıcılığı hükmüne telfik ile ulaşıldığını iddia eden-lere karşı çıkan Yusuf el-Kardâvî ise telfikin, taklid ile ilgili bir durum olduğunu, herhangi bir mesele hakkında istidlâl ve tercihe dayanan fıkhî bir görüşün, taklid dairesine girmeyip telfik sayılmadığını ve ayrıca vaat meselesinin murâbaha ile ilgili değil, kendi başına müsta-kil bir mesele olduğunu ifade etmektedir.” 36

32 Murâbaha bağlamında mezhep telakkilerinin değerlendirilmesi için bk. Cebeci, Murâbaha Tartışmaları, s. 206-210; Abdünnasır Ebü’l-Besal, “Menhecü’l-fetvâ fi’l-ahkâmi’l-muâsıra” Ebhâsü’l-Yermûk, Haziran 2002, XVIII, sy. 2B, s. 473.

33 Cebeci, Murâbaha Tartışmaları, s. 212.34 Telfikçi yaklaşımın problemleri için bk. Soner Duman, “Günümüz Fıkhî-İktisadî Problemlerin

Değerlendirilmesinde Fıkıh Mirasımız ile İlişki Biçimimiz”, Uluslararası İslâm Ekonomisi ve Finansı Araştırmaları Dergisi, 2015, I, sy. 1, s. 159-163.

35 Feyyaz, et-Tatbikât, s. 103.36 Kardâvî, Bey‘u’l-murâbaha, s. 114. Ayrıca telfik ve murâbaha ile ilişkisi için bk. Ebü’l-Besal, “Menhecü’l-fetvâ”, s. 457-9.

Page 16: Murâbaha Akdi Bağlamında Fıkıh Mirası ile İlişki Biçimimizisamveri.org › pdfdrg › D00072 › 2017_53 › 2017_53_CEBECII.pdf · akitler içinde en çok değişim geçiren,

İsmail CEBECİ

88

5. Murâbaha Akdinden Hareketle Klasik Fıkıh Mirası ile İlgili Çıkarımlar

Çalışmanın başında murâbaha akdinin klasik fıkıh mirası ile kurulan ilişkiyi değerlen-dirmek için verimli bir alan olduğu ifade edilmişti. İşte bu bölümde, şu ana kadar ele alınan konuların ışığında, modern murâbaha üzerinde çalışan ve hüküm üreten araştırmacıların klasik fıkha yaklaşımları ve klasik fıkıh metinleri ile ilişkileri maddeler halinde analiz edile-cek, mevcut yaklaşım ve ilişkilerin olumlu ve olumsuz yönleri değerlendirilecektir.

Çağdaş fakihlerin klasik fıkha yaklaşım tarzı, sahip oldukları genel fıkıh algısının bir parçası olarak görünmektedir. Eğer bir fakih/araştırmacı pratik problemler karşısında çö-züm arayışı içinde ise klasik fıkha bakarken de aynı saikle bakmakta veya genelde zaruret te-melinde bir bakış açısına sahipse bu yaklaşım klasik fıkha bakışına da yansımaktadır.

Murâbaha literatürü içinde klasik fıkha bakışta yeknesak bir anlayıştan bahsetmek isa-betli görünmemektedir. Farklı saiklerle hareket edenlerin varlığı söz konusudur. Bunlar içinde klasik fıkha zaruret ve maslahat temelli yaklaşımın ağırlıkta olduğu ifade edilebilir. Bunun karşısında yer alan sedd-i zerâi‘ temelli bir yaklaşımdan bahsedilebilir. Birinci yakla-şım nasların ve klasik fıkıh metinlerinin muhtemel yorumlarına geniş bir biçimde kapı açar-ken ikinci yaklaşım sahipleri daha çok metin temelli hareket etmekte, bu haliyle murâbaha ile hiyel arasında bağlantı kurmakta ve murâbahayı bey‘u’l-îneye benzetmektedirler. 37

Farklı yaklaşım sahipleri arasında klasik fıkıhtaki görüşleri farklı değerlendirenler bu-lunmasına karşın klasik kaynakları tamamıyla yok sayan bir anlayışa rastlanmamaktadır. Bu da klasik fıkhın, bakış açısı ne olursa olsun güncel meselelere çözüm arayan araştırmacılar nezdinde önemli bir yere sahip olduğunu göstermektedir.

Pratikten teoriye hareketle hüküm üretme mantığının klasik fıkha bakışta da etkili olduğu görülmektedir. Örneğin, murâbahanın sürdürülebilir bir işlem olması için -sosyal ve iktisadi şartlar gereği- vaadin bağlayıcı olması gerektiği veya işlemin birden çok aşamadan oluşmasının zorunlu görülmesi, klasik fıkıh kaynaklarına müracaat etmeden önce fakihlerin zihinlerinde önkabul olarak varolan gerçeklerdir. Bu itibarla, pratik ihtiyaçların etkisiyle çözüm arayan fa-kihler klasik fıkha teorik bir doktrin olmaktan ziyade çözümler kümesi olarak bakmaktadır. Bu noktada, çözüm arayışlarının sadece akademik saiklerle değil, azımsanmayacak bir oranda iş dünyası ve piyasanın yönlendirmesi ile gerçekleştiğini unutmamak gerekir. Konu ile ilgili ola-rak düzenlenen ilmî toplantı vb. organizasyonların önemli bir kısmının faizsiz bankalar gibi fi-nansal kuruluşlar tarafından desteklenmesi veya fetva heyetlerinin hatırı sayılır bir bölümünün bu kurumlar bünyesinde çalışması bu duruma bir delil olarak değerlendirilebilir.

Murâbaha ile ilgili çıkarımlarda usul temelli bir bakış açısından ziyade furû temelli bir yaklaşımdan söz edilebilir. Pratikte cereyan eden olayların ve sosyo-ekonomik ihtiyaçlara göre şekillenen uygulamaların belirleyici olduğu söylenebilir.

37 İkinci yaklaşım için örneğin bk. Refik Yunus el-Mısrî, Bey‘u’l-murâbaha li’l-âmir bi’ş-şirâ fi’l-mesârifi’l-İslâmiyye, Beyrut: Müessetü’r-risâle, 1996, s. 47.

Page 17: Murâbaha Akdi Bağlamında Fıkıh Mirası ile İlişki Biçimimizisamveri.org › pdfdrg › D00072 › 2017_53 › 2017_53_CEBECII.pdf · akitler içinde en çok değişim geçiren,

Murâbaha Akdi Bağlamında Fıkıh Mirası ile İlişki Biçimimiz

89

Modern bağlamda gündeme getirilen pek çok konu ve kavram klasik fıkıh çerçevesinde gö-rünmesine rağmen aslında fıkhü’n-nevâzil kapsamındadır. Örneğin murâbaha bağlamında kulla-nılan vaat, kabz ve vekalet gibi kavramlar klasik fıkıhta da yer almalarına karşın bugün çok farklı ve yeni bağlamlarda ve farklı işlemlerin parçası olarak ortaya çıkmaktadır. Dolayısıyla yeni konu ve kavramlarla klasik fıkıhtakiler arasında doğrudan özdeşlik kurmak yanıltıcı olabilir.

Murâbaha ve diğer akitler arasında, klasik fıkha yaklaşım hususunda ortak bir bakış açı-sından ve zihniyetten bahsedilebilir. Murâbaha ile mudârabe veya müşâreke gibi diğer bir akit arasında veya farklı bir alandaki bir mesele bağlamında çıkarım yapılırken klasik fıkha benzer şekillerde yaklaşıldığı görülmektedir.

Murâbaha bağlamında fıkhın eski kapsamından uzaklaşıldığı ve bir daralma olduğu ifade edilebilir. Buna göre;

Fıkıh mantığının daralarak daha sınırlı bir kapsama sahip olan İslâm hukuku sınırlarına çekildiği görülmektedir.

Bütün bir hayatı kuşatan fıkıh mantığından ziyade belirli bir meseleye cevap verme gay-reti taşıyan fetva mantığının ağır basması dikkat çekicidir. Yani ilgili meselelerin bütüncül olarak teorik bir zemine oturtulmasından ziyade sadece bir soru-cevap faaliyeti olarak ele alındığı görülmektedir.

Ahlaki değerleri ve buna ilişkin hükümleri içeren fıkıh mantığından sadece hukuki ku-rallar manzumesi olan kanun mantığına geçişin izleri görülmektedir.

Fıkıh mantığından kanun mantığına geçişin bir işareti “caizdir” ve “caiz değildir” hükümleri arasındaki kategorilerin ortadan kalkmasıdır. Buna göre murâbahaya dair ve-rilen hükümlerde müstehab, mekruh gibi ara kategorilerden neredeyse hiç bahsedilme-diği görülmektedir. Bu da fıkhın ahlaki yönlerine işaret eden bu ara hükümlerin kalk-masıyla fıkhın ayrılmaz bir parçası olan ahlakî hassasiyetlerin etkisizleşmesi 38 ve fıkhın bir hukuki kurallar bütünü olan kanun çerçevesine sıkışması olarak değerlendirilebilir. Fıkıh metinlerinin pür hukuk kaynağı bakış açısıyla ele alınması ve ahlaki yönlere gerek-tiği kadar önem verilmemesi zorunlu olarak bu sonucu doğurmaktadır. Bu durum aynı zamanda günümüz Müslümanlarının fıkhî meselelere yaklaşımına dair önemli ipuçları sunmaktadır.

Fıkıh mirası ile ilişkilerde parçalı (atomik/minimalist) düşüncenin etkisi birçok alanda gö-rülmekte olup murâbaha ile ilgili meselelerde de klasik fıkıh metinlerinin bütüncül bir bakış açısıyla değerlendirilmediği yönünde pek çok örnek mevcuttur. Mesela murâbaha işleminde malın alınması ve satılması aşamasında vekalet akdinin klasik fıkıhtan kopyalanmak suretiyle taşınması ve bağlamı içinde işleme etkisinin yeterince değerlendirilmemesi bu duruma örnek

38 Bu yönde bir değerlendirme için bk. Kilian Bälz, Sharia Risk? How Islamic Finance Has Transformed Islamic Contract Law, Cambridge, MA: Islamic Legal Studies Program Harvard Law School, 2008, s. 12-13. Bu durumun murâbaha dışında da etkin olduğu düşüncesi için bk. Cebeci, “Change in the Practice of Ijtihad”, s. 156.

Page 18: Murâbaha Akdi Bağlamında Fıkıh Mirası ile İlişki Biçimimizisamveri.org › pdfdrg › D00072 › 2017_53 › 2017_53_CEBECII.pdf · akitler içinde en çok değişim geçiren,

İsmail CEBECİ

90

gösterilebilir. Böyle bir düşünce bizi, farklı “caiz”lerin bir araya gelmesi durumunda, bağlamı dikkate alınmadan her zaman caiz olması hükmüne götürür ki bu yanlış bir çıkarımdır.

Modern işlemler için klasik fıkıh temelinde çıkarımlar yapılırken akitlerin sosyal bağ-lam, etki ve fonksiyonlarının gerektiği kadar dikkate alınmadığı görülmektedir. Örneğin bir akit ele alınırken genelde topluma, gelir dağılımına, işsizliğe vb. etkileri yeterince tartışılma-maktadır. Bu bakış açısı günümüzde modern murâbahanın sosyo-ekonomik fonksiyonları-nın eleştirilmesinde etkili olan unsurlardan biridir. 39

Murâbaha bağlamındaki çözüm arayışlarında toplumsal ve iktisadi baskıların yanı sıra dış dünyadan (özellikle Batı’dan) kaynaklanan unsurların da etkisi vardır ve bu durum araş-tırmacıların zihninde ideolojik ve psikolojik bir baskı oluşturmaktadır. Bundan hareketle, murâbaha ve diğer işlemlere çözüm bularak bu işlemlerin sürekliliğini sağlama hedefinin ve bu şekilde hem faizli bankalara ve hem de bir bütün olarak Batı’ya karşı ayakta kalma düşün-cesinin klasik fıkha yaklaşımlarda da etkili olduğu ifade edilebilir.

Klasik fıkıhta var olan işlemlerin daha yalın bir yapıda olduğu ve iktisadi işlemlerin ve özellikle murâbahanın çok aşamalı hale gelmesi ile iki tür arasında pek çok farkın orta çıktığı görülmektedir. Böyle bir durum karşısında modern murâbahayı klasik murâbaha-nın devamı gibi değerlendirmek ve doğrudan benzerlik ve paralellikler kurmak sıhhatli değildir.

Murâbahanın ortaya çıkış sürecinin başında klasik fıkha daha yakın bir çizginin hedef-lendiği ama adım adım bu çizgiden uzaklaşıldığı görülmektedir. Bu değişimde (veya kay-mada), modern Müslüman toplumlarda giderek daha fazla egemen olan kapitalist hayat anlayışı ve tüketim kültürü, ahlaki alandaki problemler, rekabet unsuru ve teknolojik geliş-meler etkili olmuştur. Örneğin daha önceki dönemlerde elektronik işlemler sınırlı iken son yıllarda özellikle iletişim araçları internetin yaygınlaşmasıyla birlikte işlemlerin elektronik ortamda yapılması mümkün hale gelmiş ve mesela ‘hükmî kabz’ gibi uygulamaların temel-leri de bu bağlamda araştırma konusu olmuştur.

Murâbaha ile ilgili çıkarımlarda klasik fıkıhtaki işlemlerle benzerlik kurma eğilimine za-man zaman rastlanmaktadır. Örneğin, istisnâ‘, selem, müzayede, cuâle, hıyâru’l-ayb kefalet-i derek ve bey‘u’l-îne akitleri klasik fıkıhtan getirilen örnekler olarak kullanılmaktadır.

Geçmişte kişiler arasında yapılan pek çok işlemin bugün kurumsal olarak uygulandığı bir gerçektir. Klasik fıkıhla yapılan mukayeselerde de bugünkü kurumsal ve idari yapının ve işle-yişin dikkate alındığı ve bunun kabul gördüğü görülmektedir. Örneğin, murâbaha işleminde kanunların belirleyiciliği, bankanın murâbaha kaynaklık eden sermayeyi müşterilerden topla-ması ve sistemin ayakta kalması için kârlı işlemler yapmanın gerekli olması gibi yeni unsurla-rın klasik fıkıhtaki kabullerden farkları araştırmacılarca tabii kabul edilmektedir.

39 Faizsiz bankaların sosyal fonksiyonlarındaki eksikliklerin murâbaha ile ilişkisi için bk. İsmail Cebeci, “Integrating the Social Maslahah into Islamic Finance”, Accounting Research Journal, 2012, XXV, sy. 3, s. 175-7.

Page 19: Murâbaha Akdi Bağlamında Fıkıh Mirası ile İlişki Biçimimizisamveri.org › pdfdrg › D00072 › 2017_53 › 2017_53_CEBECII.pdf · akitler içinde en çok değişim geçiren,

Murâbaha Akdi Bağlamında Fıkıh Mirası ile İlişki Biçimimiz

91

Doğrudan mezheplere atıflar çok olmakla birlikte mezhep birikiminin ve verilen hü-kümlerdeki arka planın göz ardı edilmesi eleştirilmektedir. Zira bu durum akdin bağlamının göz ardı edilmesine yol açabilmektedir.

Murâbaha bağlamında verilen bazı hükümler zaruret sebebiyle istihsanı çağrıştırmakta-dır. Geçmişe kıyas edilen bazı meseleler, benzer gibi görünse de değişen şartlar dolayısıyla farklı özellikler taşımakta ve bunun sonucunda kıyas dışında bir yolla hüküm üretilmektedir.

Klasik fıkha yaklaşımlarda mer’î kanunların etkili olduğu ve çözüm arayışlarında bu hu-susun da dikkate alındığı görülmektedir. Mesela bir akdin uygulanması ile ilgili olarak ka-nuni bir problem varsa farklı başka çözümler aranmakta veya zarurete binaen hüküm ve-rilmektedir. Örneğin ülke kanunlarının, bankanın murâbaha konusu malı resmî olarak alıp satmasını geçerli kabul etmemesi durumunda bu tür yaklaşımlarla karşılaşılmaktadır. 40

Diğer pek çok işlemde olduğu gibi murâbahaya ilişkin üretilen hükümlerde de toplu ic-tihad faaliyetinin etkisi görülmektedir. Bu tür bir hüküm üretme ameliyesinde de klasik fıkıh mirası etkili olmuştur. Örneğin Mecma‘u’l-fıkhi’l-İslâmî gibi kurumların sunum ve müzake-relerinde klasik fıkıh kaynakları temel referanslar arasında yer almaktadır.

Bu tespitler ışığında, “Modern murâbaha akdinin oluşum ve gelişiminde ortaya çıkan hükümlerin üretim sürecinde, klasik fıkıh mirası ile sağlıklı ve tutarlı bir ilişki biçiminin varlığından söz edilebilir mi?” sorusuna cevap olarak şu olumlu ve olumsuz hususlar zikre-dilebilir:

Yeni meselelerin çokça ortaya çıktığı faizsiz finans alanında ve özellikle murâbaha işlemi bağlamında klasik fıkıh mirası ile canlı bir ilişkinin devam ediyor olması; fıkhî çözüm yolu arayanlar içinde önemli bir kesimin fıkıh mirasını donmuş bir malzeme olarak görmemeleri ve büyük oranda değişimin farkında olunması; bu alanda fikir üreten hemen herkesin mez-hep taassubundan uzak bir şekilde arayışta olmaları ve murâbahanın da içinde bulunduğu muamelat/İslâm İktisadı alanının hukukunun diğer alanları için de örnekler içermesi, çağ-daş fakihlerin klasik fıkıh mirası ile ilişkilerinde olumlu noktalar olarak değerlendirilebilir.

Diğer yandan, belli noktalarda klasik fıkhın realiteye nasıl yansıtılacağı hususundaki belirsiz-lik; klasik fıkıhla irtibatın, ideal çözümler yerine günü kurtaran kısa vadeli çözümler üzerine yo-ğunlaşabilmesi; usulden ziyade fürû temelli ve sürekli pratikten hareketle klasik fıkıhtan hüküm arayışının zaman zaman tutarsızlıklara sebep olması; pratik işleyişin getirdiği baskılar sonucu ba-kış açısının zaruret mantığı üzerine oturtulması ve bunun gerçek durumun anlaşılmasına belli bir derecede engel olması; “Eşyada aslolan ibâhadır” kaidesine rağmen klasik fıkıh şablonlarını aş-mama anlayışı, klasik fıkıh metinlerinden “kes yapıştır” mantığının varlığı, bazı hükümlerde kla-sik-modern arası değişen bağlamın farkına varamama ve bütüncül bakış açısından yoksunluk (minimalist yaklaşım) klasik fıkha bakışla ilgili olumsuz noktalar olarak zikredilebilir.

40 Murâbahanın kanuni açıdan değerlendirilmesi için bk. Cemal Atıyye, “el-Cevânibü’l-kânûniyye li-tatbîki akdi’l-murâbaha”, Mecelletü Câmiati’l-Melik Abdülaziz (el-İktisâdü’l-İslâmî), 1990, II, s. 125-46.

Page 20: Murâbaha Akdi Bağlamında Fıkıh Mirası ile İlişki Biçimimizisamveri.org › pdfdrg › D00072 › 2017_53 › 2017_53_CEBECII.pdf · akitler içinde en çok değişim geçiren,

İsmail CEBECİ

92

Sonuç: Klasik Fıkıh Mirasıyla Sağlıklı Bir İlişki İçin Dikkat Edilecek Hususlar

Modern dönemde belli bir alandaki hüküm üretme faaliyetlerinin fıkıh mirası ile iliş-kisini değerlendirmek ve gelinen noktayı tespit etmek her sahada gerçekleştirilmesi gere-ken bir hedef olmalıdır. Bu çalışmada değinilen konular sadece murâbaha ile değil, mo-dern dönemde İslâm iktisadının ve hatta diğer alanların pek çok meselesi ile de yakından ilgilidir. Bu itibarla, çağdaş fakihlerin fıkıh mirası ile ilişkisi açısından hem murâbaha akdi bağlamında spesifik hem de İslâm Hukuku ile ilgili genel sonuçlara ulaşılmaya çalışılmıştır. Çalışma kapsamında murâbahanın süreç ve yapı bağlamında klasik fıkıhla ilişkisi, murâba-hanın modernize edilmesi sürecinde fakihlerin zihin dünyaları ve klasik fıkha yaklaşım tarz-ları ve mezhep algısının konuya etkisi incelenmiş, konuya ilişkin çıkarımlarda bulunulmuş ve olumlu-olumsuz yönler değerlendirilmiştir.

Klasik fıkhı nasıl değerlendirdiğimiz, yaşadığımız dünyada kendimizi nasıl konumlan-dırdığımızı görme açısından da önemli bir ölçüttür. Bu bağlamda klasik fıkıh metinlerine her durumda kutsiyet atfetmek veya bu değerli mirası yok saymak bizi farklı problemlerin içine itecektir. Gösterilmesi gereken tavır, bu mirasla sağlıklı bir ilişki kurmak ve yeni prob-lemler karşısında tutarlı hükümler ve çözüm yolları üretebilmektir.

Klasik fıkıh metinlerinin doğru bir şekilde yorumlanması, Müslümanların sosyal tarih bi-rikiminin bilinmesi ile yakından ilgilidir. Bir fıkıh metninin ve metinde yer alan hükümlerin oluşmasında pek çok unsur etkili olmuş olabilir. Örneğin ele alınan metnin kaleme alındığı yer ve dönemdeki sosyal yapı, şehrin konumu ve güvenliği, mimari özellikler, askeri yapı, ka-dın-erkek ilişkileri, siyasi otoritenin tutumu, bizzat metni kaleme alan fakihin konumu ve iliş-kileri ve toplumun ticari yapısı gibi unsurlar metnin oluşumu üzerinde ziyadesiyle etkili olmuş olabilir. Bundan dolayı, ‘klasik fıkıh metni’ tabirini ele alırken yeknesak bir zaman ve mekan anlayışına sahip olmak yanıltıcı olabilir. Zira karşımızda on asrı aşkın bir süre içinde pek çok farklı zaman diliminde ve coğrafyada oluşan bir metinler birikimi söz konusudur. Bundan do-layı, fıkıh eserleri üzerinden yapılan çıkarımlarda bağlama dikkat edilmesi ve özellikle incele-nen konuyu etkileyen faktör ve değişimlerin anlaşılması çok önemlidir. Fıkıh metinleri, hukuk kaynağı olduğu gibi aynı zamanda Müslümanların sosyal hayatını ve değişimi de yansıtan zen-gin kaynaklardır. Bu yönlerin de ihmal edilmemesi gerekir. Aksi takdirde klasik fıkıhta top-lumsal şartların, insanın eşya ile ilişkisinin, üretim tarzının farklı olduğu bir dünya ile bugün arasında doğrudan benzerlikler kurmak bizi yanlış sonuçlara götürebilir.

Müslümanların karşı karşıya kaldığı problemlerin çözümünde klasik fıkıh mirasımız tabi ki çok önemli bir role sahiptir ve fıkhın diğer alanlara öncülük etmesi gerektiği ifade edilebilir. Ancak diğer klasik ilimlerle ilişkilerin de önemli olduğu gözden kaçırılmamalı-dır. Klasik fıkıh metinleri gibi klasik tarih, coğrafya, ahlak, felsefe, mimari, siyaset metinleri de bir bütünün parçalarıdır. Geçmişle bugün arasında sağlıklı bir bağ kurarak yaşadığımız dünyaya karşı tutarlı çözümler üretmek bu birikim ve mirasın bir bütün halinde değerlen-dirilmesiyle mümkün olacaktır. Bu itibarla yeni problemler karşısında fakihlerin yanı sıra

Page 21: Murâbaha Akdi Bağlamında Fıkıh Mirası ile İlişki Biçimimizisamveri.org › pdfdrg › D00072 › 2017_53 › 2017_53_CEBECII.pdf · akitler içinde en çok değişim geçiren,

Murâbaha Akdi Bağlamında Fıkıh Mirası ile İlişki Biçimimiz

93

siyaset, ekonomi, tarih, sosyoloji ve mimari gibi alanlardaki ilim erbabının da katkısı kaçı-nılmazdır. Unutulmamalıdır ki İslâm tarihinde her alandaki tarihi tecrübe bizi köksüzlükten koruyan zengin kaynaklar ve bilgi birikimi demektir.

Murâbahanın klasik fıkıhla ilişkisini irdeleyen bu tarz çalışmaların mikro planda mudâ-rabe, müşâreke ve icâre gibi diğer akit modelleri ve makro planda günümüzde tartışılan ikti-sadî, sosyal, siyâsî vb. diğer meseleler için de yapılması gerekir. Ancak bu çabalar yoluyla ta-rihi tecrübe ile sağlıklı bir ilişki kurmak ve yeni meselelerin klasik fıkıhla ilişkisi üzerinden bütüncül, sağlıklı ve tutarlı bir resim ortaya koymak mümkün olacaktır.

Page 22: Murâbaha Akdi Bağlamında Fıkıh Mirası ile İlişki Biçimimizisamveri.org › pdfdrg › D00072 › 2017_53 › 2017_53_CEBECII.pdf · akitler içinde en çok değişim geçiren,

İsmail CEBECİ

94

KaynaklarAbozaid, Abdulazeem. “Role of Fiqh in Islamic Finance.” İslâm İktisadı Atölyesi-1: Temel Kavramlar ve

Fikirleri 2-3 Mart, Istanbul-Türkiye. y.y, t.y, s. 37-53.Atıyye, Cemal. “el-Cevânibü’l-kânûniyye li-tatbîki akdi’l-murâbaha.” Mecelletü Câmiati’l-Melik Abdülaziz

(el-İktisâdü’l-İslâmi), 1990, II, s. 125-46.Bälz, Kilian, Sharia Risk? How Islamic Finance Has Transformed Islamic Contract Law. Cambridge, MA:

Islamic Legal Studies Program Harvard Law School, 2008.Boynukalın, Mehmet. İmam Muhammed b. Hasan eş-Şeybânî’nin Kitâbü’l-Asl Adlı Eserinin Tanıtımı ve Fıkıh

Usulü Açısından Tahlili. İstanbul: Ocak Yayınları, 2009. s, 69-70.Cebeci, İsmail. “Change in the Practice of Ijtihad: The Case of Islamic Finance.” Ilahiyat Studies, 2012, III,

sy. 2, s. 149-171.----------. “Integrating the Social Maslahah into Islamic Finance.” Accounting Research Journal, 2012, XXV,

sy. 3, s. 166-184.----------. Modern İslâm İktisadı Literatüründe Murâbaha Tartışmaları (doktora tezi, 2010). Marmara

Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü.Duman, Soner. “Günümüz Fıkhî-İktisadî Problemlerin Değerlendirilmesinde Fıkıh Mirasımız İle İlişki

Biçimimiz.” Uluslararası İslâm Ekonomisi ve Finansı Araştırmaları Dergisi, 2015, I, sy. 1, s. 153-170.Ebû Zeyd, Abdülazîm. Bey‘u’l-murâbaha ve tatbîkâtühü’l-muâsıra fi’l-mesârifi’l-İslâmiyye. Şam: Dâru’l-fikr,

2004.Ebü’l-Besal, Abdünnasır. “Menhecü’l-fetvâ fi’l-ahkâmi’l-muâsıra” Ebhâsü’l-Yermûk, Haziran 2002, XVIII,

sy. 2B, s. 449-484.Feyyaz, Atıyye Seyyid. et-Tatbikâtü’l-masrafiyye li-bey‘i’l-murâbaha fî dav’i’l-fıkhi’l-İslâmî. Kahire: Dârü’n-

Neşr li’l-Câmiât, 1999/1419.Hammûd, Sami Hasan. Tatvîru’l-a‘mâli’l-masrafiyye bimâ yettefiku ve’ş-şerîate’l-İslâmiyye (doktora tezi,

1976), Kahire Üniversitesi, 1976.Haseneyn, Feyyaz Abdülmün‘im. Bey‘u’l-murâbaha fi’l-mesârifi’l-İslâmiyye. Kahire: el-Ma‘hedü’l-âlemî li’l-

fikri’l-İslâmî, 1996.Haydar, Ali. Dürerü’l-hükkâm şerhu Mecelleti’l-Ahkâm. İstanbul: Matbaa-i Tevsi-i Tıbâat, 1330, I.Hûce, İzzeddin. ed-Delîlü’ş-şer‘î li’l-murâbaha (tsh. Abdüssettâr Ebû Gudde). Cidde: Mecmû‘atü Delleh el-

Bereke, 1998.İbn Âbidin, Muhammed Emin b. Ömer b. Abdülazîz ed-Dımeşkî. Reddü’l-muhtâr ale’d-Dürri’l-muhtâr

şerhu Tenvîri’l-ebsâr Hâşiyetu İbn Âbidin (nşr. Âdil Ahmed Abdülmevcûd - Ali Muhammed Muavvaz). Riyad: Dâru Âlemi’l-Kütüb, 1423/2003.

İbnü’l-Hümâm, Kemalüddin Muhammed b. Abdülvâhid b. Abdülhamîd es-Sivâsî el-İskender. Şerhu Fethi’l-kadir. [y.y.], 1389/1970.

el-Kardavî, Yusuf. Bey‘u’l-murâbaha li’l-âmir bi’ş-şirâ kemâ tücrîhi’l-mesârifü’l-İslâmiyye. Kahire: Mektebetü Vehbe, 1987.

Mecelle-i Ahkâm-ı Adliyye. İstanbul: Hikmet Yayınları, 1982.el-Merginânî, Ebü’l-Hasan Burhaneddin Ali b. Ebî Bekir. el-Hidâye şerhu Bidâyetü’l-mübtedî (nşr.

Muhammed Muhammed Tamir - Hafız Aşur Hafız). Kahire : Dârü’s-selam, 2000.el-Mısrî, Refik Yunus. “Bey‘u’l-murâbaha li’l-âmir bi’ş-şirâ kemâ tücrîhi’l-mesârifü’l-İslâmiyye.” Mecelletü’l-

ümme, Muharrem 1406 / Eylül 1985, sy. 61, s. 25-28.

Page 23: Murâbaha Akdi Bağlamında Fıkıh Mirası ile İlişki Biçimimizisamveri.org › pdfdrg › D00072 › 2017_53 › 2017_53_CEBECII.pdf · akitler içinde en çok değişim geçiren,

Murâbaha Akdi Bağlamında Fıkıh Mirası ile İlişki Biçimimiz

95

---------. “Bey‘u’l-murâbaha li’l-âmir bi’ş-şirâ fi’l-mesârifi’l-İslâmiyye.” Mecelletü Mecma‘i’l-fıkhi’l-İslâmî, 1988V, sy. II, s. 1127-79.

---------. Bey‘u’l-murâbaha li’l-âmir bi’ş-şirâ fi’l-mesârifi’l-İslâmiyye, Beyrut: Müessesetü’r-risâle, 1996.Mülhim, Ahmed Sâlim. Bey‘u’l-murâbaha ve tatbikatühü fi’l-mesârifi’l-İslâmiyye. Amman: Dâru’s-sekâfe,

2005.eş-Şâfiî, Ebû Abdullah Muhammed b. İdris b. Abbâs. Kitâbü’l-Ümm - Mevsûatü’l-İmam eş-Şâfiî (nşr. Ali

Muhammed - Âdil Ahmed). Beyrut: Dâru ihyâi’t-türasi’l-Arabî, 1422/2001.eş-Şeybânî, Ebû Abdillâh Muhammed b. el-Hasan b. Ferkad. el-Mehâric fi’l-hiyel. Kahire: Mektebetü’s-

Sekâfeti’d-Diniyye, ts.ez-Zeyla‘î, Fahreddin Osman b. Ali b. Mihcen. Tebyînü’l-hakâik fî şerhi Kenzi’d-dekâik. Bulak: el-Matbaatü’l-

kübra’l-Emiriyye, 1314.

Page 24: Murâbaha Akdi Bağlamında Fıkıh Mirası ile İlişki Biçimimizisamveri.org › pdfdrg › D00072 › 2017_53 › 2017_53_CEBECII.pdf · akitler içinde en çok değişim geçiren,