mizanpaj 2 (page 1)partizanarsiv2.net/file/2018/03/ik-57.pdfbir röportaj gerçekleştirdik ve orada...

16
AKP hükümetinin Meclise getirdiği Tam Gün Yasası, sağlık çalışanlarından sağlık hizmeti alan emekçilere kadar geniş bir kesimi yakından ilgilendiriyor. Hastanelerde daha kaliteli bir sağlık hizmeti verece- ğiz”, “Artık hastane kapısında beklemek yok” söylemleri eşliğinde kamuoyuna sunulan yasa tasarısı, getirdiği yeni dü- zenlemelerin kabul edilmesi durumunda, sağlık alanının pi- yasaya açılması yolunda önemli bir dönemeç alınacak. Tam Gün Yasası ile doktorlar hastanelerde muayene et- tikleri vaka sayısı kadar ücret alacak, bu durum sağlık hiz- metinin kalitesini düşürecek, suiistimallerin de önünü aça- cak. Özetle bu yasa tasarısı hekimlerin, sağlık çalışanlarının yaşam koşullarını ağırlaştırırken hizmet kalitesini de düşü- recek. Bu yasaya tepki gösteren hekimler, bunun tam gün kö- lelik olacağını savunuyor. Bu konuda ayrıntılı bilgi alabil- mek için Prof. Dr. Zeki Kılıçaslan ile bir söyleşi gerçekleştirdik. Kılıçaslan tam gün çalışmaya karşı ol- madıklarını ancak bunun yanı sıra sendika ve grev hakkı da istediklerini ifade etti. Sayfa 9 Bizanslılar 1000 yıl önce benim insanlarıma “Athinganoi” adını verdiler. Bu dokunulmaz demekti. Bundan sonra her gittiğimiz ülkede insanlar bizi böyle çağırdı. Herkes kendi dilinde tekrar etti adımızı. Zi- geuner, Cigani veya Çingene…Geçtiğimiz günlerde Manisa’nın Selendi ilçesinde, Romanlara yöne- lik gerçekleştirilen linç girişimine dair İzmir Roman Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği yöneticileri ile bir röportaj gerçekleştirdik ve orada yaşananları belki daha da önemlisi Romanların her gün maruz kaldığı psikolojik linç ortamını bir kez de onların ağzından dinledik. Sayfa 2 Ermeni yazar-gazeteci Hrant Dink, 3 yıl önce yine böyle bir 19 Ocak günü, sokak or- tasında katledildi. “Bir bebekten katil yaratan” sistemin, ne ilk cinayetiydi bu ne de son… Hrant; cinayetlerle, katliamlarla kendini bes- leyen bir sisteme sahip TC’nin karanlıklarına hapsedilmek, yok edilmek istendi. Çünkü, o bir Ermeniydi, yani “farklıydı”! Aynı za- manda Hrant, halkını seven bir adamdı, yani “tehlikeliydi”! Ve Hrant, bizden biriydi, kardeşimizdi… Ölümünün 3. yılında Hrant unutulmadı. Hrant için İstanbul’un birçok yerinde eylem- ler düzenlendi. Sarıgazi’de YDG ve Partizan, Nor Zartonk’un da katıldığı ortak bir panel düzenledi. Parti ve Devrim Şehitleri Haftası nedeniyle Proletarya Partisi şehitlerinin de anıldığı etkinlikten sonra YDG, Kadıköy’de, ırkçılığa karşı bir basın açıklaması yaptı. So- ğanlı’da da Haykırış Kültür ve Sanat Derneği tarafından düzenlenen etkinlikte Hrant Dink ve Nazım Hikmet anıldı. Ve 19 Ocak günü, saat 14.30’ta Agos Ga- zetesinin önünde binler, Hrant’ı unutmadığını haykırdı. Aynı gün saat 19.00’da da, Nor Zartonk’un çağrısıyla Taksim Meydanı’ndan Galatasaray Lisesi önüne düzenlenen meşaleli yürüyüşle Hrant Dink cinayetinin sistemin “kolektif bir cinayeti” olduğu bir kez daha vurgulandı. * 22 Ocak-4 Şubat 2010 * Fiyatı: 1.50 TL * ISSN: 1307-878X Sayı: 57 Belediye-İş 2 Nolu Şube Genel Kurulu Kadını yıkıma uğratan kapitalizm, ona sınıf bilinci de kazandırır Kazanan işçi sınıfı olacak Hangi vatan- daşın hangi hassasiyeti? C M Y K Belediye-İş İstanbul 2 No’lu Şube 9. Olağan Genel Kurulu’nu gerçekleştirdi. 16 Ocak günü Kazlıçeşme Kültür Merkezi’nde düzenlenen Olağan Genel Kurul, işçi sınıfı ve geniş halk yığınlarına dönük saldırıların arttığı bir dönemde, sınıf sendikacılığı çizgisinin zaferi ile so- nuçlandı. Sayfa 4 Kapitalizm köleci ve feodal düzenin boyunduruğu altında ezilmekte olan ka- dını, toplumsal üretim içine çekerek ona dikensiz bir gül bahçesi sunmamıştır. Fakat kadına kurtuluşa giden yolun taşlarını örme bilinci ve kararlılığını ka- zandırmanın ön koşullarını yaratmıştır. Sayfa 10 Onurlu emekçi kardeşlerimle, ar- kadaşlarımla sabahın ilk ışıklarına kadar oturduk, hala da burada otur- maktayız, sonuna kadar dayanacağız.Direnişlerinin 33. gününde TEKEL iş- çileri ile bir söyleşi yaptık. Sayfa 12 Bugünlerde, elimize kumandayı aldı- ğımızda, açtığımız her haber progra- mında gözümüze çarpar oldu linçler… “Çarpmak” ne demek, adeta bizden bir parça haline geldi bu saldırılar! Zira ege- menlerin “vatandaş hassasiyeti” olarak adlandırmaya çalıştığı linçlerle “korkulu gözlerle bakan vatandaşlarhaline ge- tirilmeye çalışılıyoruz! Sayfa 7 İşçi-köylü İşçi-köylü Demokratik Halk İktidarı İçin Direniş dayanışmayla büyür! Egemenlerin ilk yöneldikleri ve hedef aldıkları şeydir dayanışma! Çünkü direnişleri dalga dalga büyüten, kendi içinde hapsolup boğulmasını en- gelleyen, direniş cephesini genişleten en önemli olgudur. Bugün özellikle TEKEL işçilerinin Ankara’da bir ayı aşkın bir süredir devam ettirdikleri direnişle dayanışma nasıl ki işçilere güven ve kararlılık aşılıyorsa, dayanışmanın olmadığı yerde tüm direnişler kendi dar alanına sıkışır. Esenyurt’ta, İtfaiyede, TEKEL’de, Sinter’de ve daha birçok işkolunda süren direnişlerin sesine ses katmak, bu sesi diğer alanlara yaymak ve sahiplenmek emekten yana olan tüm kesimlerin görevidir. Emperyalistler hedef küçültüyor Sağlıkta tam gün dizginsiz sömürü Katledilişinin 3. yıldönümünde Hrant’ı anıyoruz! BEN BİR ÇİNGENEYİM! ABD emperyalizminin İran’daki gelişmelerden kendi çıkarı doğrultusunda bir beklenti içine girdiği, ya- pılan açıklamalara da yansımaktadır. Uranyum mesele- sinde İran’a ciddi yaptırımlar için 2009’un sonuna kadar verilen sürenin belirsiz bir tarihe ertelenmesi de bunun ifadesidir. Ancak ABD emperyalizminin İran hedefine dönük bu tutum değişikliği, buradaki gelişmelere dönük bek- lentiyle olduğu kadar Ortadoğu politikalarında girilen çıkmazla da ilintilidir. Bu çıkmaz şu sıralar İran gibi büyük bir hedefe yeni bir cephe açmayı riskli kıl- maktadır. Bunun için de şimdilik daha küçük hedeflere dönük daha küçük cepheler açma eğilimi öne çıkmak- tadır. Yemen örneğinde olduğu gibi… Yemen de başa- rısız bir uçak saldırısının ardından El Kaide gerekçeleriyle doğrudan hedef haline gelmiştir. Ancak emperyalistlerin açtığı her yeni cephe dünya halkları tarafından emperyalizme karşı açılan yeni cep- helerle yanıtlanmaktadır. Emperyalizmin sayıları hızla artan bu cepheleri yarması ise giderek güçleşmektedir. Sayfa 8 Sınıfsal Yaklaşım Emekçinin Gündemi Pusula Evrensel Bakış Sayfa 3 Sayfa 4 Sayfa 11 Sayfa 13 Erken ölmek, ölümü yenmek Sınıfı örgütleyerek örgütlenelim, geleceğe yürüyelim Demokratik merkeziyetçilik üzerine -1- “Ayaklanmalar yüzyılının”doğrudan sonucu olarak silahlanma İşçi-köylü’den Daha ileri mevziler için, bugün tek-el olalım! Sayfa 2 İRAN’DA NELER OLUYOR?

Upload: others

Post on 21-Sep-2020

2 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: Mizanpaj 2 (Page 1)partizanarsiv2.net/file/2018/03/ik-57.pdfbir röportaj gerçekleştirdik ve orada yaşananları belki daha da önemlisi Romanların her gün maruz kaldığı psikolojik

AKP hükümetinin Meclise getirdiği Tam Gün Yasası,sağlık çalışanlarından sağlık hizmeti alan emekçilere kadar

geniş bir kesimi yakından ilgilendiriyor.

“Hastanelerde daha kaliteli bir sağlık hizmeti verece-ğiz”, “Artık hastane kapısında beklemek yok” söylemleri

eşliğinde kamuoyuna sunulan yasa tasarısı, getirdiği yeni dü-

zenlemelerin kabul edilmesi durumunda, sağlık alanının pi-

yasaya açılması yolunda önemli bir dönemeç alınacak.

Tam Gün Yasası ile doktorlar hastanelerde muayene et-

tikleri vaka sayısı kadar ücret alacak, bu durum sağlık hiz-

metinin kalitesini düşürecek, suiistimallerin de önünü aça-

cak. Özetle bu yasa tasarısı hekimlerin, sağlık çalışanlarının

yaşam koşullarını ağırlaştırırken hizmet kalitesini de düşü-

recek.

Bu yasaya tepki gösteren hekimler, bunun tam gün kö-

lelik olacağını savunuyor. Bu konuda ayrıntılı bilgi alabil-

mek için Prof. Dr. Zeki Kılıçaslan ile bir söyleşi

gerçekleştirdik. Kılıçaslan tam gün çalışmaya karşı ol-

madıklarını ancak bunun yanı sıra sendika ve grev hakkı da

istediklerini ifade etti. � Sayfa 9

“Bizanslılar 1000 yıl önce beniminsanlarıma “Athinganoi” adınıverdiler. Bu dokunulmaz demekti.Bundan sonra her gittiğimiz ülkedeinsanlar bizi böyle çağırdı. Herkeskendi dilinde tekrar etti adımızı. Zi-geuner, Cigani veya Çingene…”

Geçtiğimiz günlerde Manisa’nın

Selendi ilçesinde, Romanlara yöne-

lik gerçekleştirilen linç girişimine

dair İzmir Roman Yardımlaşma ve

Dayanışma Derneği yöneticileri ile

bir röportaj gerçekleştirdik ve orada

yaşananları belki daha da önemlisi

Romanların her gün maruz kaldığı

psikolojik linç ortamını bir kez de

onların ağzından dinledik.

� Sayfa 2

Ermeni yazar-gazeteci Hrant Dink, 3 yıl

önce yine böyle bir 19 Ocak günü, sokak or-

tasında katledildi. “Bir bebekten katil yaratan”

sistemin, ne ilk cinayetiydi bu ne de son…

Hrant; cinayetlerle, katliamlarla kendini bes-

leyen bir sisteme sahip TC’nin karanlıklarına

hapsedilmek, yok edilmek istendi. Çünkü, o

bir Ermeniydi, yani “farklıydı”! Aynı za-

manda Hrant, halkını seven bir adamdı, yani

“tehlikeliydi”! Ve Hrant, bizden biriydi,

kardeşimizdi…

Ölümünün 3. yılında Hrant unutulmadı.

Hrant için İstanbul’un birçok yerinde eylem-

ler düzenlendi. Sarıgazi’de YDG ve Partizan,

Nor Zartonk’un da katıldığı ortak bir panel

düzenledi. Parti ve Devrim Şehitleri Haftası

nedeniyle Proletarya Partisi şehitlerinin de

anıldığı etkinlikten sonra YDG, Kadıköy’de,

ırkçılığa karşı bir basın açıklaması yaptı. So-

ğanlı’da da Haykırış Kültür ve Sanat Derneği

tarafından düzenlenen etkinlikte Hrant Dink

ve Nazım Hikmet anıldı.

Ve 19 Ocak günü, saat 14.30’ta Agos Ga-

zetesinin önünde binler, Hrant’ı unutmadığını

haykırdı. Aynı gün saat 19.00’da da, Nor

Zartonk’un çağrısıyla Taksim Meydanı’ndan

Galatasaray Lisesi önüne düzenlenen meşaleli

yürüyüşle Hrant Dink cinayetinin sistemin

“kolektif bir cinayeti” olduğu bir kez daha

vurgulandı.

* 22 Ocak-4 Şubat 2010 * Fiyatı: 1.50 TL * ISSN: 1307-878XSayı: 57

Belediye-İş 2Nolu Şube Genel Kurulu

Kadını yıkımauğratan kapitalizm, onasınıf bilinci dekazandırır

Kazanan işçisınıfı olacak

Hangi vatan-daşın hangi hassasiyeti?

C M Y K

Belediye-İş İstanbul 2 No’lu Şube 9.Olağan Genel Kurulu’nu gerçekleştirdi.

16 Ocak günü Kazlıçeşme KültürMerkezi’nde düzenlenen Olağan GenelKurul, işçi sınıfı ve geniş halk yığınlarınadönük saldırıların arttığı bir dönemde,sınıf sendikacılığı çizgisinin zaferi ile so-nuçlandı. � Sayfa 4

Kapitalizm köleci ve feodal düzeninboyunduruğu altında ezilmekte olan ka-dını, toplumsal üretim içine çekerek onadikensiz bir gül bahçesi sunmamıştır.

Fakat kadına kurtuluşa giden yoluntaşlarını örme bilinci ve kararlılığını ka-zandırmanın ön koşullarını yaratmıştır.

� Sayfa 10

“Onurlu emekçi kardeşlerimle, ar-kadaşlarımla sabahın ilk ışıklarınakadar oturduk, hala da burada otur-maktayız, sonuna kadar dayanacağız.”

Direnişlerinin 33. gününde TEKEL iş-çileri ile bir söyleşi yaptık. � Sayfa 12

Bugünlerde, elimize kumandayı aldı-ğımızda, açtığımız her haber progra-mında gözümüze çarpar oldu linçler…“Çarpmak” ne demek, adeta bizden birparça haline geldi bu saldırılar! Zira ege-menlerin “vatandaş hassasiyeti” olarakadlandırmaya çalıştığı linçlerle “korkulugözlerle bakan vatandaşlar” haline ge-tirilmeye çalışılıyoruz! � Sayfa 7

İşçi-köylüİşçi-köylüDemokratik Halk İktidarı İçin

Direniş dayanışmayla büyür!

Egemenlerin ilk yöneldikleri ve hedef aldıklarışeydir dayanışma! Çünkü direnişleri dalga dalgabüyüten, kendi içinde hapsolup boğulmasını en-gelleyen, direniş cephesini genişleten en önemliolgudur.

Bugün özellikle TEKEL işçilerinin Ankara’da birayı aşkın bir süredir devam ettirdikleri direnişledayanışma nasıl ki işçilere güven ve kararlılıkaşılıyorsa, dayanışmanın olmadığı yerde tümdirenişler kendi dar alanına sıkışır.

Esenyurt’ta, İtfaiyede, TEKEL’de, Sinter’de vedaha birçok işkolunda süren direnişlerin sesineses katmak, bu sesi diğer alanlara yaymak vesahiplenmek emekten yana olan tüm kesimleringörevidir.

Emperyalistlerhedef küçültüyor

Sağlıkta tam gün dizginsiz sömürü

Katledilişinin 3. yıldönümünde Hrant’ı anıyoruz!

BEN BİR ÇİNGENEYİM!

ABD emperyalizminin İran’daki gelişmelerden

kendi çıkarı doğrultusunda bir beklenti içine girdiği, ya-

pılan açıklamalara da yansımaktadır. Uranyum mesele-

sinde İran’a ciddi yaptırımlar için 2009’un sonuna kadar

verilen sürenin belirsiz bir tarihe ertelenmesi de bunun

ifadesidir.

Ancak ABD emperyalizminin İran hedefine dönük

bu tutum değişikliği, buradaki gelişmelere dönük bek-

lentiyle olduğu kadar Ortadoğu politikalarında girilen

çıkmazla da ilintilidir. Bu çıkmaz şu sıralar İran gibibüyük bir hedefe yeni bir cephe açmayı riskli kıl-maktadır. Bunun için de şimdilik daha küçük hedeflere

dönük daha küçük cepheler açma eğilimi öne çıkmak-

tadır. Yemen örneğinde olduğu gibi… Yemen de başa-

rısız bir uçak saldırısının ardından El Kaide

gerekçeleriyle doğrudan hedef haline gelmiştir.

Ancak emperyalistlerin açtığı her yeni cephe dünya

halkları tarafından emperyalizme karşı açılan yeni cep-

helerle yanıtlanmaktadır. Emperyalizmin sayıları hızla

artan bu cepheleri yarması ise giderek güçleşmektedir.

� Sayfa 8

Sınıfsal Yaklaşım Emekçinin Gündemi Pusula Evrensel Bakış

Sayfa 3 Sayfa 4 Sayfa 11 Sayfa 13

Erken ölmek, ölümü yenmek

Sınıfı örgütleyerekörgütlenelim, geleceğe yürüyelim

Demokratik merkeziyetçilik üzerine -1-

“Ayaklanmalaryüzyılının”doğrudansonucu olarak silahlanma

İşçi-köylü’den

Daha ileri mevziler için, bugün tek-el olalım!

� Sayfa 2

İRAN’DA NELER OLUYOR?

Page 2: Mizanpaj 2 (Page 1)partizanarsiv2.net/file/2018/03/ik-57.pdfbir röportaj gerçekleştirdik ve orada yaşananları belki daha da önemlisi Romanların her gün maruz kaldığı psikolojik

Bir Roman›n a¤z›ndan ne hissetti¤inidinlemenin paylaflacaklar›m›z› pekifltire-ce¤ine inand›¤›m›zdan yukar›daki “hayk›-r›fl›” yaz›m›za ekleyerek bafllamak istedik.

Geçti¤imiz günlerde Manisa’n›n Selen-di ilçesinde Romanlara yönelik linç girifli-mine dair ‹zmir Roman Yard›mlaflmave Dayan›flma Derne¤i yöneticileri ile‹flçi-köylü gazetesi olarak bir röportajgerçeklefltirdik ve orada yaflananlar› belkidaha da önemlisi Romanlar›n her gün ma-ruz kald›¤› psikolojik linç ortam›n› bir kezde onlar›n a¤z›ndan dinledik.

- Merhaba, bizlere Selendi’de geli-flen olaylar hakk›nda hem bilgi hem dedüflüncelerinizi aktar›r m›s›n›z?

‹zmir Romanlar Derne¤i ad›na Ab-dullah C›st›r: Olaylar›n nas›l oldu¤ununtart›flmas›, olaylar an›nda ne oldu¤ununseyri ayr› bir konu. Toplumsal geriliminç›tas› ve alt tabakalar›, sebebiyetleri veolaylar ç›kt›ktan sonraki yönetim, dahado¤rusu olay› yönetememe durumu ayr›bir konu diye düflünüyorum. Herkes bar-da¤›n dolu taraf›n› gösteriyor ancak bizbir toplum örgütüyüz ve barda¤›n bofl ta-raf›n› da göstermekle yükümlüyüz.

Bu süreçte sivil toplum örgütleri dedevletin erkleri de bana göre konu Ro-manlar olunca kolayc›l›¤a kaçm›flt›r. As-l›nda insan merkezli düflünürsekorada bir travma yaflanm›flt›r diye-biliriz. Toplumsal bir travman›n yafland›-¤› bir yere kim gider? Psikososyal destekekipleri gider mesela. Ama bu olaylar ya-fland›ktan sonra bunlar›n hiçbiri yap›lma-d›. Romanlar Sulukule’ye birileri rant içingöz koydu¤u zaman yap›ld›¤› gibi hep biryerden bir yere gönderilerek mi ele al›na-cak Romanlar? Ya da Selendi’den göç et-tirilerek mi gündeme al›nacak?

“Kendi iradeleri ile gittiler” deniliyorama irade kullanmas›n› bilmeyen bir top-lulu¤uz biz bugün için. Orada onurlu birmücadele vermenin kendimize ne faydagetirece¤ini, demokrasiye dahas› Türki-ye’ye ne kadar fayda sa¤layaca¤›n› bileme-

yen bir toplumuz. K›sacas› kolayca yön-lendirilerek Selendi’den ayr›lmam›z sa¤-lanm›flt›r.

Ciddi bir acizlik konusu, o da fludur;Tecrübesiz bir kaymakam, kanaat önder-lerinin devreye girmemesi, kolayc› bir va-li ve öngörüsüz bir bakan ile süreç bura-ya gelmifltir. Kaymakam bey ile gidip ta-n›flt›k. Vali bey ile ilk kez temas ettik. ‹yibir insan ama yetmez! Vali bey ile görüfl-tük. Yaklafl›k 3 saatlik bir zaman. Mesele-leri, toplumun bak›fl aç›s›n› kendi ölçekle-rinde de¤erlendirmifltir ama biz bu yön-temi be¤enmedi¤imizi, yerinde yani Se-lendi’nin kendi kazan› içinde bu sorununçözülmesini ve valinin de buna destekvermesini öngörmüfltük. Bu devlet bin-lerce aflireti bile bar›flt›rmaya soyunduysaSelendi’de niye bu yola baflvurmad› diyesoruyoruz sizler arac›l›¤›yla.

Ayr›ca, arkadafllar›m›z Gördes’e git-tikten sonra Vali bey oraya gitti mi diyede sormak laz›m. Olaylar›n ard›ndan Ma-nisa Emniyet Müdürü arac›l›¤›yla bilgi ak-tarmaya çal›flt›k Vali beye. Kolayc›l›¤akaçt›¤›n› ve bu yöntemi be¤enmedi¤imiziyüzüne söyledik. Ancak tedirgin oldu Va-li bey. Neden? Normal Roman profilin-den böyle fleyler beklemedi¤inden. Dedikki tafl›mayacakt›n›z insanlar› oradan. Biranlaflma zeminleri vard›. S›radan vatan-dafllar›n sunaca¤› çözümleri önemsemedi-ler. Biz arkadafllar›m›za dedik ki; yeriniz-de kal›n, kendi alan›n›zda bas›na bilgilen-dirme yap›n.

Bar›fla zemin koyacak bir ölçüde yak-laflmam›z laz›m, daha sonra bir sorgulamayapar›z ama önce bu puslu havan›n dindi-rilmesi laz›m. Sonra da flunu ifade ettik,dedik; devletimiz gerekeni yapmaktad›r.Ama bakt›k ki devletimiz gereken-leri yapm›yor. ‹ki tarafa da sa¤duyuluyaklaflt›k, bar›fl zemini oluflturmaya çal›fl-t›k. Giden arkadafllar›m›za da bir taraftança¤r› yapt›k dedik ki; arkadafllar dönün,dönerseniz onurlu bir durufl, Romanlarad›na yerinde mücadele etmenin milad›

olacaks›n›z, ama yaflad›klar› travmay› bizyaflamad›k ya bizce konuflmak kolay. Bizde o an hissettik onlar›n ne yaflad›k-lar›n›.

Ard›ndan Selendi’ye gidece¤imizi,oradaki halk ile bir araya gelece¤imizisöyledik, sa¤duyu zeminini aramaya gittik.Oraya giderken de bilgi verdik ve bir top-lant› talep ettik, halkla bir toplant›. Bizorada yokken bir toplant› yap›lm›fl halk›nda dahil oldu¤u. Toplant›dan sonra bizgittik, Selendili halk bizi pankartlar ile kar-fl›lad›. “fiahs›n›zda bütün Romanlar›kucakl›yoruz” dediler. Küçük çocuklarvard›, “biz kardefllerimizi geri istiyo-ruz, bir hata yapt›k” dediler.

Selendi’nin kendisini aklamas› laz›m.Oradaki sa¤duyulu insanlar bu ça¤r›y›yapt›lar, Romanlar ile bar›flmaya gittiler.Ama flimdi Vali bey yapt›¤› bütün aç›kla-malar› göstermelik olarak yapm›fl diyo-ruz, çünkü bu çözüm yolu dururken arka-dafllar›m›z› Salihli’ye tafl›m›flt›r. Bunu bizeaç›klam›flt› ama “o B plan›n›z olsun” de-mifltik. Önceli¤imiz Selendi idi. fiimdigöstermelik bir görüflme yapt›¤›m›z kana-atindeyiz.

Demokratik aç›l›m flemsiyesinin alt›ndabir de Roman Aç›l›m› ç›kt› biliyorsunuz.Aç›l›m›n art›k itici gelmeye bafllad›¤› bu sü-reçte Koordinatör Bakan Faruk Çelik ne-den sahada de¤ildi? Madem sen bakans›n,bu konu üzerine bir çal›flma yapt›¤›n› iddiaediyorsun, o zaman bir bakan olarak “Evetsiz benim asli vatandafl-lar›ms›n›z, ben de bura-ya sizin s›k›nt›n›z› dinle-meye geldim” demesi ge-rekmez mi? O zaman banada bu söylem düflüyor, “Siz76 Roman›n önünü aça-mad›n›z daha, bütün ro-manlar›n önünü nas›laçacaks›n›z?” Neredesiney say›n bakan?

Sonuç olarak, Salihli’de11 aile, Gördes’te 6-7 aile

kald›. fiu anda bu insanlar›n evlerini tuttu-lar, kiralar›n› verdiler ama bugün konufl-tuk. Bir battaniye üzerinde kal›yorlar. Ko-nufluyorlar kömür verdik, onu verdik, bu-nu verdik diye. Zaten bunlar› vereceksin,bu senin asli görevin. Yapmalar› gerekenyüzlerce fley var ama bir kömüre bir bat-taniyeye indirgiyorlar.

Bizim en s›k›nt›l› günümüzde bile da-vulumuz zurnam›z eksik olmaz. Siyasetçi-ler de bunu iyi kullan›yorlar. Gülen oyna-yan yan›m›z› öne ç›kart›yorlar. Ama bizimart›k daha onurlu bir durufl sergilememiz,sosyal sorunlar›m›z› daha fazla tart›flt›r-mam›z için bunu az da olsa aflmam›z gere-kiyor. Örgütlenme önündeki sorunlar›m›-z› aflmam›z, vatandafl›m›z› bilinçlendirme-miz gerekiyor. Sadece bizim de¤il, çevre-mizde bulunan herkesin bu konuda dahaduyarl› olmas› gerekiyor. Bugün Türki-ye’de biz bu foto¤raf› veriyorsak herkesbizi ihmal etti¤indendir.

- Romanlar›n yaflad›¤› günlük s›k›n-t›lardan da bahseder misiniz.

- Biz ayr›mc›l›k yafl›yoruz, hem devlet-ten hem milletten. Bu durumun de¤iflme-si gerekiyor. Hepimiz biliriz, 2 yafl›ndakibir çocu¤a annesinin “yeme¤ini ye-mezsen seni Çingenelere veririm”dedi¤ini. O çocu¤un kafas›na bu iflleniyor-sa, ayr›mc›l›k daha o yaflta bafllar. Oldu¤u-muz gibi, kültürümüzle kabul görmeliyiz.Sorsan›z herkes Romanlar› sever,ama onlar› e¤lendirdi¤imiz kadar.Bize sordunuz ne ifl yapars›n›z ne yer neiçersiniz diye. Anlatay›m. Müzisyenlik,hurdac›l›k, ev temizli¤i iflleri yap›yoruz.Hurdac›l›k yap›yoruz ama 49 ile 250 mil-yon aras› ceza yiyoruz. Yakaland›¤›m›zdaarabalar›m›z eziliyor, atlar›m›za el konulu-yor. Muhtarlar köyün daha girifline yaz›-yorlar “buraya hurdac› giremez” diye.Dünyada en tehlikeli insan› aç olan›d›r. ‹n-sanlar› aç b›rakmayacaks›n›z! En “elit”kesimimiz olan müzisyenlerimiz ekono-mik yap›n›n de¤iflmesinden kaynakl› ma-halleye hapsolmufltur. Kad›nlar›m›z te-mizli¤e gidecek ev bulamad›¤›ndan mahal-leye hapsolmufltur. Hurdac› arkadafllar›-m›z gene mahalleye hapsolmufltur. Bizle-rin yapacak ifli kalmam›flt›r art›k, mahalle-lerimiz sosyal patlaman›n efli¤indedir.

(‹zmir’den ‹K okurlar›)

Bizansl›lar 1000 y›l önce benim insanlar›ma “at-hinganoi” ad›n› verdiler. Bu dokunulmaz de-mekti. (…) Bundan sonra her gitti¤imiz ülkedeinsanlar bizi böyle ça¤›rd›. Herkes kendi dilin-de tekrar etti ad›m›z›. Zigeuner, Cigani veyaÇingene...

Bizlere dokunulmaz dediler... Korktular bizden.Farkl›yd›k. Daha yoksulduk. Daha özgürdük.Ama insand›k. T›pk› onlar gibi. Onlar bunun

fark›nda de¤ildi. Bizimle çal›flmak, bizimle ya-flamak, bizimle konuflmak istemediler.(…)

Atalar›m, bu haks›zl›klardan kurtulmak için heryolu denediler... Hayk›rarak bakt›lar insanla-r›n gözlerine; bazen yalvararak! “Biz Çingenede¤iliz, insan›z.” Çingenelerin konufltu¤u dil-lerden birinde insan Rom demekti. Onlar dainsanlara biz “Roman›z” dediler, yani sizdenbir fark›m›z yok. (…) Evet, ben bir dokunulma-

z›m. Ac›lar›m›z›n verdi¤i güçle; çirkinlikler,kallefllikler ve afla¤›layan bak›fllar dokunamazart›k bana. Temiz yüre¤imize de¤il afl›nm›flayakkab›lar›m›za bakanlar incitemez art›k kal-bimi. Mademki binlerce y›ld›r ölüm tad›ndayaflad›k hayat›; bundan sonra hiçbir güç doku-namaz tertemiz insanl›¤›m›zla beslenmifl kutsalözgürlü¤ümüze. Ben bir dokunulmaz›m.”*

(www.çingeneyiz.org sitesinden al›nt›d›r.)

Yeni y›l›n ilk ay›n›n sonlar›na yaklafl›rken, s›n›f mücade-lesinin, 2009’dan devrald›¤› yüklerle ve artan bir ivmeyle gi-derek yükseldi¤ine flahit oluyoruz.

Egemen s›n›flar aras› çat›flma, ç›kar dalafl› ve hesaplafl-malar da bu dönemde yeni biçimler alarak her gün su yü-züne vurmaktad›r. Bülent Ar›nç’a yönelik suikast iddialar›ile sürecin kap›s›, Kozmik odada yap›lan kozmik aramalarave yarataca¤› sonuçlara aç›ld›. AKP’ye kaybetti¤i oylar› vedeste¤in bir k›sm›n› yeniden kazanma umudu veren bu sü-reç; Askeri Cezaevlerinin, Meclis ‹nsan Haklar› Komisyo-nu taraf›ndan incelenmek istenmesi ve son olarak ‹srail ileTürkiye aras›nda olufltu¤u iddia edilen diplomatik “krizle”ad›m ad›m örülmektedir. Emperyalistlerin bölgeye dö-nük ç›kar ve hesaplar›, uflaklar›n›n da bu kapsamdayo¤un mesai yapmas›na neden olmaktad›r. Egemen-lerin Rusya’dan ‹ran’a, Ürdün’den Suriye’ye ve ‹srail’e kadarkapsam› giderek geniflleyen diplomasi trafi¤i elbette bu ih-tiyac›n ürünü olarak flekillenmektedir. ABD’nin Büyük Or-tado¤u Projesi’nin efl baflkanl›¤›na aday olan egemenlerinbundan baflka bir yolu da bunmamaktad›r. Tüm bu görüfl-me ve diplomasi çal›flmalar›n›n her ad›m›, AKP hükümetinekan tafl›yacak ve kitleler nezdinde prestijini art›racak bir fle-kilde infla edilmektedir. Kullan›lan üsluptan, görüflmelerinbas›na yans›t›lan biçim ve içeri¤ine kadar süreç büyük birözenle ifllenerek kitlelere sunulmaktad›r.

Ne var ki tüm bu haz›rl›klar ve kimi zaman adeta bir ti-yatro sahnesini and›ran görüntüler, emekçilerin açl›k ve se-faletten kurtulmalar› için herhangi bir “çözüm” yolu göster-memektedirler. Aksine yeni y›lla birlikte adeta kurflun gibiya¤an zamlar, bu tiyatro sahnesini sarsmakta ve makyaj›ntutmayaca¤›n› da göstermektedir. Daha y›l›n ilk ay› tamam-lanmadan elektrikten ulafl›ma, temel g›da maddelerine ka-dar genifl bir yelpazede, iflçileri ve emekçileri daha fazla aç-l›k ve yoksulluk girdab›na sokacak zamlar yap›ld›. Haz›rla-nan 2010 bütçesi ve IMF ile yap›lan görüflmeler de, bu düz-lemde emekçileri daha büyük sald›r›lar›n bekledi¤ine iflaretediyor. Tablo; elbette sald›r› ve hak gasplar›yla s›n›r-l› de¤ildir. Sald›r›lar›n an›ld›¤› her yerde ayn› za-manda dillendirilmek zorunda kal›nan onurlu birkelime daha vard›r: Direnifl!

Bugünkü direnifller, sald›r›lar› püskürtecek ve süreci birbütün olarak tersine çevirecek güçte, nitelikte de¤ilse de,2009’dan 2010’a s›n›f mücadelesinin devrald›¤› en önemliparametre olma özelli¤ini korumaktad›rlar. Y›l›n son ayla-r›nda bafllasa da adeta tüm y›la damgas›n› vuran TEKEL di-renifli, ‹tfaiye ve Esenyurt Belediyesi iflçilerinin militan veörnek eylemleri, direniflleri bugüne tafl›nan direnifl ateflleriolarak emekçilerin yüre¤ini ›s›tmaya devam etmektedir.

Özellikle TEKEL direniflinin militan ve kararl› ç›k›fl›, sar›sendikal çizginin ihanetine inat büyük bir özveri ile devirdi-¤i 30’lu günlerin sonunda iflçi hareketi içinde önemli bir çe-kim merkezi olmay› ve bir ivme yaratmay› baflarm›flt›r.

TEKEL iflçilerinin yaratt›¤› moral ve motivas-yon, coflku ve direnifl atefli son sürecin en kitleselemekçi mitinginin yap›lmas›na vesile oldu. TEKELiflçilerinin direnifli, özellefltirilmesi gündemde olanbirçok fabrika içinde önemli bir örnek olarak öneç›kt›. 2010 y›l›nda iflçi s›n›f› ve emekçileri kapsaml› sald›r›yasalar› beklerken, TEKEL direnifli bu yönelime karfl› iflçihareketinde önemli bir mevzi yaratm›flt›r. ‹flçi s›n›f›n›n gün-demini bir anda de¤ifltirmeyi ve tüm dikkatleri üzerine çek-meyi baflaran TEKEL direnifli, önümüzdeki süreçte s›n›f mü-cadelesine kimin rengini verece¤ini de göstermektedir.

Sürece yön verme onunla buluflma kayg›s›ndaolan her ilerici ve devrimcinin, s›n›f bilinçli iflçininbu gerçe¤in fark›nda olmas› önemlidir.

Direniflin bafllad›¤› günden bu yana gazetemize küçükbir k›sm› yans›m›fl da olsa, Ankara Devrimci Demokra-tik Sendikal Birlik ve ‹flçi-köylü okurlar›n›n bu nok-tadaki çabas›, eme¤i ve yaklafl›mlar› ile iflçilerlekurdu¤u iliflkiler ö¤reticidir. ‹flçilerle omuz omuza,geceli gündüzlü bir süreç geçiren AnkaraDDSB’nin iflçilerden ö¤renen ve ö¤reten prati¤i,sürecin ana halkas›n›n yakaland›¤›n› da göstermek-tedir. ‹flçilerin dillendirdi¤i söylemler ve DDSB’ye yakla-fl›mlar›na yans›yan kazan›mlar ciddi bir eme¤in sonucudur.Faaliyetimizin bir parças›nda yarat›lan ve genel yaklafl›mla-r›m›zla paralel örülen olumlu ad›mlar›n bütüne mal edilme-si geliflimin daha h›zl› ve bütünlüklü yaflanmas›n› da sa¤laya-cakt›r.

31 Ocak’ta sözleflmeleri sona erecek olan iflçiler için enönemli dönemece girilmifltir. Tam da bu viraj da iflçi s›n›f›-n›n coflkusunu ve motivasyonunu kuflanarak bir bütün ola-rak sürece buradan yüklenmesi, direnifli ileri bir noktaya ta-fl›yacakt›r.

TEKEL direniflinin kaderi gelecekteki tüm direnifllerinçat›flma ve grevlerin üzerinde önemli bir etki yaratacakt›r.

‹flçi s›n›f›n›n dipte giderek kaynayan ve yüzeyevurma e¤ilimleri gösteren ç›k›fllar›na, direnifl, ey-lem, iflgal ve grevlerine karfl› daha büyük bir ilgi vetepki göstermek kazan›mlar› art›rmak ve yenimevziler yaratmak için kaç›n›lmazd›r.

‹‹flflççii--kkööyyllüü’’ddeenn‹‹flflççii--kkööyyllüü’’ddeenn

Yaflam›n içinden‹flçi-köylü 2

Daha ileri mevziler için bugün Tek-el olal›m!

22 Ocak-4 fiubat 2010

Korktular bizden. Farkl›yd›k. Daha yoksulduk. Daha özgürdük. Ama insand›k.

“Ben Bir Çingene’yim!”

Bu süreçte siviltoplum örgütleri de

devletin erkleri debana göre konu

Romanlar oluncakolayc›l›¤a kaçm›flt›r.

Asl›nda insan merkezli düflünürsek

orada bir travmayaflanm›flt›r diyebiliriz.

Samsun’un Canik ilçesinde de ço-¤unlukla Romanlar›n oturdu¤u YavuzSelim Mahallesi’ndeki Aile Sa¤l›¤›Merkezi’nin mühürlenmesi, mahalle-liyi aya¤a kald›rd›. Mahalledeki AileSa¤l›¤› Merkezi’nin önünde 7 Ocakgünü toplanan Romanlara, DüvecikKöyü Muhtar› Selahattin De¤irmencive köy sakinleri de destek verdi.

Yavuz Selim Mahallesi Muhtar›

Ömer Gezginci, k›sa bir süre öncesi-ne kadar eski bir binada hizmet ve-ren sa¤l›k oca¤›n›n yeni binas›na ta-fl›nd›¤›n› belirtti. ‹ki mahalle ve birköyün faydaland›¤›, günde 300’e ya-k›n hastan›n gitti¤i sa¤l›k oca¤›n›n su-yu ve elektri¤i verilmifl olmas›na ra¤-men ruhsats›z oldu¤u gerekçesiylekapat›lmas›n› anlayamad›klar›n› vur-gulad›.

** ** Romanlara sa¤l›k hizmeti yok!

‹HD Ankara fiubesi yapt›¤› bas›n aç›kla-mas› ile yaflanan olaylar› protesto etti. “BuCo¤rafyan›n Bar›fla ‹htiyac› Var” pan-kart›n›n aç›ld›¤› eylemde son dönemde ül-ke genelinde meydana gelen linç olaylar›nadikkat çekilerek, sald›r›lan kiflilerin gözalt›-na al›nd›¤›, sald›ran güruhun ise hiçbir fleyolmam›fl gibi sokaklarda dolaflmaya devametti¤i belirtildi. (Ankara)

****“Aç›l›m” furyas›nalinçlerle devam!Didim’de faaiyet gösteren Rumelili Ro-

manlar Yard›mlaflma ve Dayan›flma Der-ne¤i üyeleri, Selendi’de Roman vatan-dafllar›n ilçeyi terk etmesiyle sonuçlananlinç giriflimlerini protesto etmek amac›y-la bas›n aç›klamas› yapt›. Dernek merke-zinden Didim Merkez Camii’ne kadaryürüyen Romanlar, “Hepimiz karde-fliz”, “Romanlara sahip ç›k›ls›n”, “Se-lendi’deki olaylar› kabul etmeyiz”yaz›l› dövizler tafl›d›.

** ** Didim

Page 3: Mizanpaj 2 (Page 1)partizanarsiv2.net/file/2018/03/ik-57.pdfbir röportaj gerçekleştirdik ve orada yaşananları belki daha da önemlisi Romanların her gün maruz kaldığı psikolojik

Egemen s›n›f klikleri-güçleri aras›nda sürenhegemonya çat›flmalar›na dair yarat›lan yapaygündemlerin art›k ülkenin gerçek ve de yak›c›gündemlerini perdelemeye yetmedi¤i aç›kçagörülmektedir.

Siyaset bilimci yazar Nuray Mert de geçti-¤imiz günlerde bu paralelde bir de¤erlendirmeyap›yor. Mert; “Türkiye emniyet ve istihbaratgüçlerinden destek alarak, tek partili rejimedo¤ru gidiyor” uyar›s›nda bulunduktan sonra“ayr›ca Ergenekon, darbe gibi gündemler ger-çek sorunlar›n üzerini örtmeye, konuflulma-mas›n› sa¤lamaya dönük ‘flal’ olarak kullan›l›-yor” tespitinde bulunuyor. (6 Ocak Cumhuri-yet gazetesi)

Bu ve benzeri yaklafl›mlar daha birçok kifli-kesim taraf›ndan dile getiriliyor. Tabi flafl›lacakve yeni bir fley olmad›¤› atlanarak.

Faflist Kemalist diktatörlük daha kurulu-flunda tek partili bir rejime dayanm›yor muy-du? CHP uzun y›llar tek parti olarak rejimitemsil etmedi mi? Bu sorular daha da ço¤alt›-labilir. Biz bugün AKP üzerinden yap›lmak iste-nene dönersek; fiu s›ralar söz konusu olan ol-sa olsa CHP’nin yerini, biraz daha din sosluAKP’nin almak istemesi olabilir ki bu da yineKemalist rejimin kurulufl ideolojisi ile ters düfl-memekte, aksine bütünüyle örtüflmektedir.

Kemalist rejimin üzerinde yükseldi¤i ide-oloji, tam ulusalc› bir ideolojidir. Türkiye’yi

Türklefltirme temel düflüncesine da-yal› bu ideoloji, bunu daha 1911’ler-den itibaren hayata geçirmeye çal›-flan ‹ttihat Terakki Cemiyeti’nin ide-olojisidir. Tam ulusalc› ideolojininbabas› ise flair Ziya Gökalp’tir. Gö-kalp ulusa olan inanc› din takviyeliolarak görmektedir.

Bugün AKP’nin çabas› ise Kema-lizmin laiklik sosuna bat›r›lm›fl ulusal-c›l›¤›n›, din sosuna bat›rmaya, böyle-ce asl›na rücu ettirmeye dönük birçaba olarak da okunabilir. Bununiçindir ki, yükseliflini sürdüren ›rkç›-floven dalgaya efllik eden, “tek dil,tek bayrak, tek millet, tek vatan”slogan›na “tek din”de eklenebilir.

‹deolojisi TC’nin kurulufl ideolo-jisi ile bütünüyle örtüflen AKP –ar-

kas›na ald›¤› emperyalist destekle- devletintüm kademelerinde denetim sa¤lama arzusunuzaten gizlememektedir. “Kozmik oda” arama-lar› s›ras›nda gündeme gelen “devlet s›rr›” tar-t›flmalar› sürerken gündeme getirdi¤i “devlets›rr› kanun tasar›s›” da bu kapsamda ele al›n-mal›d›r. Bununla devlet s›rlar›n›n ortadankald›r›lmas›n› de¤il, baflbakan ve bakan-lara ba¤lanmas› hedeflenmektedir. Ne-yin “s›r” olup olmad›¤›na bunlar›n karar ver-mesi istenmekte, “s›rlar” sivil otoriteye “ema-net” edilmeye çal›fl›lmaktad›r.

‹talya’daki Gladio’ya dönük “Beyaz eller”operasyonuna göndermeler eflli¤inde kontr-gerilla faaliyetlerinin gündeme getirilmesi deyine bu tam denetim sa¤lama hamlelerininürünüdür. Kontrgerilla faaliyetlerinin, sorum-lular› ile birlikte a盤a ç›kar›lmas› t›pk› Ergene-kon operasyonlar›nda da görüldü¤ü gibi sözkonusu de¤ildir-olamaz. 60 y›l› aflk›n bir süreönce “komünizmle mücadele” ve de sistemekarfl› geliflebilecek-geliflen halk hareketlerinibast›rmak ve daha bir dizi karfl› devrimci faali-yeti hayata geçirmek üzere NATO bünyesin-de CIA’ya ba¤l› olarak kurulan bir yap›lanmasöz konusudur. Bu yap›y› ülkenin –halk›n ya-rar›na tasfiye etmek-edebilmek öncelikle em-peryalistlerle tüm ba¤lar› koparmay› gerekti-rir. Bu ba¤lar›n giderek güçlendi¤i düflünüldü-

¤ünde böyle bir tasfiyenin imkans›zl›¤› da gö-rülecektir.

Konrtgerilla noktas›nda da söz konusuolan dönemsel ihtiyaca göre yeniden flekillen-dirilmesidir. Ayr›ca benzer örgütlenmelerlegüçlendirilmesi, M‹T ve emniyete a¤›r silah sa-t›n alma yetkisi verme giriflimleri özellikle de“AB’ye uyum” ad› alt›nda profesyonel orduoluflturma çabalar› da yine bununla ba¤lant›l›-d›r. Kamuoyu ise “tasfiye” tart›flmalar› ile alda-t›lmaktad›r.

Çabalar yeniden yap›land›rma

hedefli

Aldatmaca birçok konuda sürmektedir.T›pk› birbiri ard›na liberal argümanlar eflli¤indesunulan “demokratik” paketlerde yafland›¤› gi-bi. Bu yo¤un aldatmacan›n ard›nda, politikala-r›n› rahatça hayata geçirmek isteyen emperya-listler ve de Türk egemen s›n›flar› vard›r. Dö-nemsel politikalar›n dayatt›¤›, yeni bir düzenle-meye ihtiyaç duymaktad›rlar. Bunu da genifl y›-¤›nlara dönük çok yönlü bir aldatmaca eflli¤in-de gerçeklefltirmeye çal›flmaktalar.

Halk›n de¤iflik ve genifl kesimlerine dönükkapsaml› sald›r›larda yine sürecin egemen s›n›f-lara dayatt›¤›, “yeniden yap›land›rma” olarakda okunabilecek bu yeni düzenlemenin birparças› olarak ele al›nmaktad›r.

Bu kapsaml› sald›r›lar ayn› zamanda yeni-den yap›land›rma çabalar›n›n esas aya¤›n› olufl-turmaktad›r. Bunun içindir ki, ortaya at›lan her“demokratikleflme” iddias›n›n ard›ndan emek-çi halk›n de¤iflik kesimlerine dönük ›rkç›-flovendalga eflli¤inde kapsaml› sald›r›lar gerçekleflti-rilmesi flafl›rt›c› de¤ildir.

Aç›l›mdan Romanlar›n pay›na

tehcir düfltü

Egemen s›n›flar›n büyük bir ikiyüzlülükle ifl-lettiklerini iddia ettikleri “demokratikleflme”süreci Gül’ün geçti¤imiz y›l›n bahar aylar›ndayapt›¤›, Çekoslovakya gezisi dönüflü söyledi¤i;“Bu y›l bitmeden çok güzel fleyler ola-cak. Bir f›rsat var, bu f›rsat› kaç›rmaya-l›m” sözleriyle start ald› denilebilir. Bu söy-lemden sonraki günlere “Kürt aç›l›m›” damga-

s›n› vurdu. Aç›l›m denirken Kürt halk›na dönükazg›n sald›r›lar›n ve de esas olarak Ulusal Hare-ketin tasfiyesinin anlafl›lmas› gerekti¤i de yineayn› süreçte a盤a ç›kt›. “Y›l bitmeden iyi fleylerolacak” sözü de y›l bitmeye az bir zaman kalaDTP’nin kapat›lmas›nda ifadesini buldu.

Gerek Türk egemen s›n›flar› gerekse Ulu-sal Hareket cephesinden karfl›l›kl› taktik ham-lelerle iflleyen bir süreç yaflan›yordu.

Kapatma karar› karfl›s›nda sine-i millete di-yerek meclisten çekildi¤ini ilan eden KürtUlusal Hareketi cephesi böylelikle asl›ndahamle üstünlü¤ünü de ele geçirmiflti. Ancakhemen sonras›ndaki günlerde (‹mral› telkinle-riyle) sine-i millet karar›n›n sine-i meclise dö-nüflmesi hamle üstünlü¤ünün Türk egemen s›-n›flar›na geçmesini getirdi. Bu üstünlük Kürtmilletvekillerinin zorla ifadeye ça¤r›lmas› kara-r› ve de Kürt halk›na dönük ›rkç›-floven sald›-r›lar›n h›z›ndaki art›fl olarak yans›d›. Ayr›ca ›rk-ç›-floven dalgan›n art›k Kürt halk› d›fl›ndaki ke-simleri de içine alarak büyüdü¤ü de kesinleflti.Bu büyümeye paralel olarak giriflimleri de gün-lük “s›radan” olaylar haline geldi.

Ocak ay›n›n ilk günlerinde yaflanan en bü-yük linç giriflimlerinden birinin hedefinde bukez Romanlar vard›. “Roman aç›l›m›” dillendi-rilip “Roman çal›fltay›” yap›lmas›n›n ard›ndanRomanlar›n lincin hedefi haline gelmesi “aç›-l›m” ikiyüzlülü¤ünün de teflhiri oldu.

Erdo¤an 5 Ocak’ta “milli birlik ve kardefllikprojesiyle Türkiye’de yaflayan insanlar› birbiri-ne bar›fl ve kardefllik içinde yaklaflt›rmay› amaç-l›yoruz” iddias›nda bulunurken ayn› gün ManisaSelendi’de Romanlar linç edilmeye çal›fl›lacak,evleri, arabalar› yak›lacakt›. Sahibinin sesi med-ya ise olay› “sigara tart›flmas›” olarak verecek-ti. Oysa linç edilmek istenen Romanlar son dö-nemde kendilerine yönelik sald›r›lar›n artt›¤›n›söylüyordu. Linçci kitle MHP’li belediyeden ya-p›lan anonsla toplanarak “Çingenelere ölüm”diye ba¤›rarak sald›rm›flt›. Linç girifliminin per-de arkas› incelendi¤inde ne kadar organizeli veönceden haz›rl›k oldu¤u da ortaya ç›k›yordu.Amaç Romanlar› evlerinden sürmekti. Valilikayn› günlerde kendilerine zorla “göç etmek is-tiyorum” yönlü ka¤›t imzalatmak istemifl.

Ve amaca ulafl›ld›. Selendi’deki Romanlar

tek bir eflya bile almadan Salihli Gördes’e sü-rüdüler. Böylece Roman aç›l›m› da daha baflla-madan fiyaskoya dönüfltü.

S›nav zor, ancak baflar›lamaz

de¤il

Irkç›-floven dalgan›n egemen s›n›flarca bi-linçli olarak k›flk›rt›l›p t›rmand›r›lmas›na paraleltüm bu geliflmeler yaflan›rken emek cephesin-de de çok ciddi geliflmeler yaflanmaktad›r. Buciddi geliflmeler ise tüm perdeleme çabalar›nara¤men ülke gündemine damgas›n› vurmayadevam etmektedir.

Erdo¤an “yeni Stant By anlaflmas› yak›n”denilen IMF’yi ve Ekonomik Kalk›nma Örgütü’‘nü (OECD) “kefil” göstererek bu iki emper-yalist güdümlü kuruluflun görüfllerine dayana-rak “kriz te¤et geçti” demeyi sürdürürken or-tadaki tablo kendisini bir kez daha yalanl›yor.‹flsizlik 2009’da resmi olarak 13.5 olarak aç›k-lansa da % 25’lere yaklaflt›¤› biliniyor. Bu ora-n›n 2010’da daha da artmas› bekleniyor.

Bu s›n›rl› tablo bile krizin te¤et de¤il delipgeçti¤ini göstermektedir. Bundan birinci dere-cede etkilenen de emekçi y›¤›nlard›r. Ancakhak gasplar›n› en üst derecede yaflayan, çal›fl-ma haklar› ile birlikte yaflam haklar› da ellerin-den al›nmak istenen emekçilerin öfkesi de hergün büyümektedir. Büyüyen bu öfke kendiniuzun soluklu direnifllerle d›fla vurmaktad›r.T›pk› TEKEL iflçilerinin kar-çamur-ya¤mur de-meden haftalard›r devam ettirdikleri eylemdeoldu¤u gibi…

Bu direnifllerin uzun soluklu ve sistemi teh-dit edici boyutta baflka direnifllerin fitilini atefl-lemesi olas›l›k d›fl› de¤ildir. Bu olas›l›¤›n yaflambulmas› ise ancak s›n›fsal temelde do¤ru dev-rimci bir önderlikle mümkündür.

Keskileflen bu çat›flmay› ezilenlerin lehineçevirmenin yegane yolu tüm emek güçlerininve de bir bütün olarak Türk, Kürt çeflitli milli-yetlerden halk›m›z›n ortak bir mücadele hatt›örmesinden geçmektedir. Bu mücadele hatt›-n›n örülmesine önderlik etmek ise toplumunen ileri ve dinamik kesimi olan devrim güçleri-nin ertelenemez görevidir. S›nav zor ama afl›-lamaz de¤ildir.

Politika-yorum ‹flçi-köylü 3

Yaflam-ölüm diyalekti¤i, nüve olmasürecinden bafllayarak kaç›n›lmaz sonado¤ru ilerleyen bir canl› için hem hergün ileriye do¤ru bir ad›m ve yenidenbafllang›ç, hem de kalan zaman›n süreklieksilifli ve bir tür geri say›md›r. Yaflam›anlaml› ve dolay›s›yla yaflan›r k›lan mut-lak bir amaç ve hedefin varl›¤›d›r. ‹nsa-n› di¤erlerinden ay›ran yaflama bilinç kat-ma hadisesi, kendi varl›¤›na yönelik birdürtü ile s›n›rl› kald›¤›nda di¤er canl›larile aras›na “nitel” bir perde konulmas›pek de anlaml› de¤ildir. Öyle ya, kendisive kendisine ait oldu¤u ya da ç›kar iliflki-si bulunan bir çevreyle s›n›rl› kalan ya-flam felsefesi, insan›n neden insan oldu¤usorusuna tersinden bir yan›t olsa gerek-tir.

‹nsan›n neden insan oldu¤u, tam dabu nedenle çok anlaml›d›r. Bunun en ya-l›n ve kestirmeden ifadesi, kendi türüylede s›n›rl› kalmayan bir sorumlulukta kar-fl›l›k buluyorsa, orada bir misyon orta-ya ç›k›yor ve yaln›zca kendisi için yafla-man›n, bireyci ve bencil yan›n inkar› te-melinde bir yaflam perspektifi derinlikkazan›yordur. Bu perspektifin ancakdo¤ru bir yönde ilerlendi¤i takdirde yo-lu aç›kt›r ve her an aksine dönüflme ola-s›l›¤› karfl›s›nda flans› fazla olacakt›r. Do¤-ru yönü tayin edecek olan ise bilimselbilgi ve bilincin devreye girmesidir.

Bunu kuflanman›n çeflitli zaman di-limlerinde ve özgünlüklerde farkl› biçim-ler ald›¤›, ama insan›n ortaya ç›k›fl›ndanbu yana z›dd›na karfl› her zaman kendiniortaya koyabilme baflar›s›n› gösterdi¤isöylenmelidir. ‹leriye do¤ru yolculu¤unbu düzlemdeki yans›mas›, ayn› zamanda

insan›n insan gibi davranma ve insan ol-ma serüvenidir de. ‹lahi yorumlarla çak›-flan bu bilinç/idrak ve “misyon” mesele-sinin, 160 y›l› aflk›nd›r bilimsel sosyaliz-min potas›na girmesiyle, ileriye do¤ru gi-diflin yeni ve de nihai adresi belli olmufl-tur.

Komünistler ile devrimcileri ayn› ge-mide buluflturan, y›k›lma aciliyeti bulu-nan mevcut sistemdir. Bütün ürettiklerive sonuçlar›yla dünya düzeni, insanl›¤›nbafl›na gelen en büyük bela konumunda-d›r. Felakete sürüklenen evren gerçe¤i,çeliflkilerin giderek keskinleflti¤i birdünyay› tarif etmektedir. Emperyalizminkarfl›s›nda devrim ve komünizm davas›-n›n ivme kazanmas›, yaflam-ölüm diya-lekti¤ine benzer bir antagonist dina-mizm olgusunun eseridir.

Yaflama anlam yükleyen, amaç ve he-deflerini “sosyal” eksenli hareket etmedürtüsüyle flekillendiren komünist vedevrimciler, asli tarih yap›c› kitleler içinbir tür ayd›nlat›c›, öncü ve rehber ko-numundad›r. Bu konumun kendisi içinyaflamamakta karfl›l›k bulan bir özveriylehareket etmesi, s›n›f mücadelesinin do-¤as› gere¤idir. Bu tercih, var olabilmekavgas›n›n do¤al sonucu olarak tüketicive yok edicidir.

Kitlelerin, bir bölüm öncünün örgüt-sel, politik ve askeri faaliyetiyle devrimsürecine girmesi, sistemin reflekslerineba¤l› biçimde, olabildi¤ince fedakârl›¤› ge-rektir. Bu durum her türlü eziyet, bask›,iflkence ve tutsakl›ktan baflka, nihayetin-de ölüme kadar uzanan bir çeflitlilikleörülüdür. ‹nsan›n en temel dürtüsü, hak-lar katalogunda da en önde geldi¤i üzere

“yaflam” olgusudur. Varl›k sebebini“yaflamak” olarak tarif edenler, bundanne pahas›na ve ne flekilde olursa olsunhayatta kalmay› anlamaktad›r. Ne var kiher fleyden önce yaflam›n bir kalitesi var-d›r ve bunun olmad›¤› koflulda “iyi” birdurumdan söz edilemez.

Kalite genellikle maddi koflullar çer-çevesinde tart›fl›lmaktad›r. Buna, bu ze-min üzerinden yükselmesi gereken hakve özgürlükler ba¤lam›ndaki flartlar› daeklemek gerekecektir. Her zaman birebir örtüflmeyen bu gerçeklik, alternatifpozisyon oluflturma çabalar›n›n da enciddi sorunu ve zay›f noktas› olagelmifl-tir. Bilince ç›karma hali her zaman ( kimiözgüllerde ço¤u zaman) harekete geç-meyi koflullamaz. Bu durumda bilincinsorunlu oldu¤u da bir baflka gerçektirama “fark›ndal›k” hali pas geçilemeye-cektir. Bu u¤raktan bir biçimde geçenle-rin nas›l bir yaflam içerisinde bulundu¤uda tart›fl›l›r. Tart›fl›lacak olan, elbette kikötü halin derecesidir…

Yaflam›n soyut manada temel güdüolmas›, t›pk› kapitalizmin ana felsefesindeoldu¤u gibi hep daha fazlas›n› talep et-meyi getirmektedir. S›n›f atlama derdi veçabas›nda görüldü¤ü üzere, insanlar ara-s›nda bitmek, tükenmek bilmeyen bir re-kabet yaflanmaktad›r. S›n›f mücadelesiylekesiflen bu durum hiç kuflku yok ki düze-nin eseridir. Tam da bu nedenle soyununbütün genelleflmifl dürtülerine “ihanet”etmek ve bunu “ölüm” tercihiyle bir-likte kurgulamak kolay bir fley de¤ildir.Fedakârl›¤› s›n›rs›z boyutta, yaflam›n› or-taya koyan cesaretle alg›lama halinin hertürlü takdir ve övgünün üzerinde olmas›bu nedenden ötürüdür.

Yaflam› u¤runa ölecek kadar çoksevmenin esprisi de buradad›r. Amaölümsüzlü¤ü, tam da bu kavgan›n amaçve hedeflerine kilitlenme durumunun ge-tirisi olarak tafl›nan, mutlak zafere

inanç olgusu belirlemektedir. Kendisin-den sonra da bayra¤›n tafl›naca¤›, kavga-n›n kesintisiz biçimde sürdürülece¤ineolan inanç, fedakârl›kta s›n›r tan›maz-l›¤› koflullamakta, yaflam ile ölüm aras›n-daki s›n›r› da ortadan kald›rmaktad›r. Ya-flam, ölümle diyalekti¤ini bu hesap (ya da“hesaps›zl›k”) kat›nda kuranlar için hiçkuflkusuz daha çok de¤er tafl›yacakt›r.

Ölmek gibi bir amaç olamayaca¤› gi-bi ölümün kutsanmas› da kabul edile-mez. Kutsamac› yaklafl›m, hem kötü biristismar hem de ölümle yanl›fl bir iliflki-lenme halini gösterir. Ölümle kol kola yada “niflanl›” olma ve ölmeyi “bilme” du-rumu, ölümü göze almay› anlatmakta-d›r. Bunun olmad›¤› durumda ne kavgayakendini ne de davaya hakk›n› vermeksöz konusu olabilir. Ölüme gerekti¤indetereddütsüzce karfl›lanabilecek bir olguolarak bakmak gerekir. Mücadele/eylemadam›n›n kavgaya olabildi¤ince hizmetedebilmek için yaflamas› esast›r. Ölümehaz›r olmak, ölümü göze alan bir yol tut-turmak ve fedan›n gerekti¤i durumdabundan geri kalmamak baflka bir fley; biryoldafl›n›, halktan herhangi bir insan›n ca-n›n› korur ve sak›n›rkenki özenli tavr›kendi can› için de göstermeye çal›flmakbaflka bir fleydir.

Düflmana inat bir gün, bir saat dahafazla yaflamak bu anlama gelmektedir.Düflman›n imha için nas›l can att›¤›, herbir komünist ve devrimciye duyulan ihti-yaç ve üstlenilen rolle beraber de¤erlen-dirildi¤inde, mücadele için yaflamakayg›s› daha iyi anlafl›lmal›d›r. Ölüm- ya-flam diyalekti¤ine atfen vurgulamal› ki içiçe geçmifl bu gerçeklerden birisi lehinedengeyi bozmadan yürümek, kritik birdurumu anlat›r. Bu dengeyi sa¤lamada enönemli faktör bilinçli olma halidir amaörgütlülü¤ün tayin edici rolü de es ge-çilmemelidir.

Ölümsüzlü¤e u¤urlad›¤›m›z yoldaflla-

r›m›z›n büyük bir bölümünün kavga vedirenifl esnas›nda flehit düflmesi mücade-lemizin do¤as› gere¤idir. Silahl› mücade-lenin uzun süreli halk savafl› yolunda esasbiçim alan karakteri, komünistler ve on-larla ayn› cephede safa giren devrimcile-ri atefl üstünde yürütmektedir. Faflizm,özellikle de devrimci mücadeleye önder-lik etmeye çal›flanlara karfl› dünyan›n heryöresinde imha merkezli bir politikay›refleks haline getirmifltir. Can yitirmek,sakat, hasta ve tutsak vermek, k›yas›yaçat›flman›n gere¤idir. Çünkü k›yas›ya ça-t›flmadan, mücadelenin hakk›n› ve baflar›-ya ulaflman›n karfl›l›¤›n› vermeden kaza-n›m elde etmek ve devrim yolunda me-safe almak mümkün de¤ildir.

Bütün alanlarda flehitler vermek, biryandan büyürken di¤er yandan eksilmek,birbirine s›k› s›k›ya ba¤l›d›r. S›n›f kavgas›yaflanmakta, toplumsal bir alt-üst oluflsürecinin tafllar› döflenmektedir. Zorungeçer akçe oldu¤u bir sahnede konufl-ma dili fliddettir. Çözüm buna ba¤l›d›rve kullan›ld›¤› sürece ölüm üretmeyemahkûmdur. Demek ki bundan kaç›lma-yacak, aksine üstüne gidilecektir. Ölü-mü yenmenin s›rr›na ulaflmak da bu bi-linci tafl›r duruma gelme sayesinde müm-kün olabilecektir. Kabul edilmelidir kidünya ölçe¤inde komünistler ve devrim-ciler tarihsel ak›flta hep bu çizginin takip-çisi olmufllard›r.

Her ölümün erken ölüm olmas›,özelden çok ölüme genel bir isyan› ifa-de eder. Ortalama bir ömür dikkateal›nd›¤›nda genç yaflta meydana gelenölümler biyolojik bak›mdan erken ölüm-dür. Yaflam›n ne kadar de¤il ne için venas›l yafland›¤›d›r as›l olan. Esas olarakbunun hakk›n› verenlerin ölümünü “er-ken” olarak nitelemek gerekir. Bu ma-nada hiçbir komünist ve devrimcininölümü kabul edilebilir de¤ildir. Devrimcikavgada düflenlerin mücadelede ya-

fla(t›l)d›¤› gerçe¤i unutulmamal›d›r. Ya-flarken sunulan katk›lar bir kimli¤in ürü-nü ve gere¤idir. Devrimciyi yaflatacakolan da budur, bu mücadelenin devametmesi gerçe¤idir.

Ölüm flekli elbette önemlidir amabelirleyici olarak nitelendirilmesi müm-kün de¤ildir. Tarih baflta ustalar olmaküzere say›s›z devrimci ve komünistin or-talama yaflam süresi içerisinde öldü¤ünetan›kl›k etti¤i gibi, hastal›k ve kaza sonu-cu da say›s›z kayb›m›z vard›r. Düflmantaraf›ndan katledilme ya da savaflta ve di-reniflte flehit düflmenin görünüflteki ay›rtedici yan›, yaflam› sona erdirenin düfl-man iradesi olmas›d›r. Ama dahaönemlisi, bunun somut olarak devrimcive komünist iradenin sergilenifl an›ndagerçekleflmesidir. Büyük bir ço¤unlu¤u-nu böyle yitirdi¤imiz flehitlerin mücade-lemizi tafl›yan gücü de buradan kaynak-lanmaktad›r.

Ortada bir kan›tlama hali, en üstdüzeyde sergilenen bir pratik vard›r.Ölümü göze alman›n verdi¤i inanç vekararl›l›k mesaj›, on binlerce sözcüktendaha de¤erlidir. Bu mesaj yaln›zca dostade¤il ayn› etki gücüyle düflmana karfl› dayönelmektedir. Savaflta ve direniflte fle-hit düflenlerimizin bayra¤›m›z› yukar›laraçekmesi ve kavgay› daha ilerilere tafl›ma-s›n›n temel gerçekli¤i burada yatmakta-d›r. Devrim mücadelesinin kavgada flehitdüflenlerin omzunda yükselmesi de bu-radan temel bulmaktad›r. Yönlendirenteoridir ama ilerleten pratik olmaktad›rve o somutlukta umudu elle tutulur ha-le getiren flehitlerimizdir. En iyi ve inan-d›r›c› ö¤reticilik, yol gösterici ve ilhamkayna¤› olma durumu, yitirdiklerimizinan›s› ve prati¤i üzerinden anlam kazan-maktad›r. O halde formül son dereceyal›n ve basittir. Yaflam ile ölüm iliflkisi bupratikler üzerinden kurulacakt›r.

S›n›fsal Yaklafl›m

22 Ocak-4 fiubat 2010

ERKEN ÖLMEK, ÖLÜMÜ YENMEK

S›nav zor, ancak baflar›lamaz de¤il!

Page 4: Mizanpaj 2 (Page 1)partizanarsiv2.net/file/2018/03/ik-57.pdfbir röportaj gerçekleştirdik ve orada yaşananları belki daha da önemlisi Romanların her gün maruz kaldığı psikolojik

‹flçi s›n›f›na ve emekçilere sald›r›laryo¤unlafl›rken ezilenlerin hakl› direnifl-leri de yay›l›yor. Kriz koflullar›nda eko-nomik ve sosyal haklar için bafllayanmücadeleler egemenlerin sald›rgan tu-tumuyla k›sa sürede politiklefliyor. Mü-cadele politikleflirken gerici sendika yö-netimlerinin bürokratik konumlar› dasars›l›yor. ‹flçi s›n›f›n›n yükselen müca-delesi, sendikalar› oldu¤u gibi devrimcimücadelenin öznelerini de sorguluyor.Mücadele edenle mücadeleden kaça-n›n; direnenle teslim olan›n; projesiolanla günü kurtaran›n; s›n›f› örgütle-yenle s›n›fa gösterifl yapan›n… K›sacas›proleter ve devrimci olanla küçük bur-juva ve reformist olanlar›n ayr›flt›¤›önemli günleri yafl›yoruz.

‹flçi s›n›f›n›n öz örgütlülükleri olan

sendikalar bugünlerde mücadeleninekonomik-demokratik taleplerinikarfl›lama noktas›nda ciddi bir krizyafl›yorlar. Bu durum, sadece sendikalörgütlülü¤ün zay›fl›¤›yla ve devletin sen-dikalara sald›r›lar›yla aç›klanamayacakönemli bir noktaya iflaret ediyor. Krizkoflullar›nda egemen s›n›flar›n iflçi s›n›f›-na ve ezilenlere tutumu daha da sertle-fliyor. Bu yads›namaz bir gerçek. Di¤eryandan devletin gözalt›, tutuklama vepolis terörüyle birlikte büsbütün örgüt-lü bir güç olarak egemenlerin yönetimayg›t› oldu¤u koflullarda, iflçi s›n›f› veezilenlerin sonuç almaktan uzak müca-dele biçimlerini terk etmesi ve örgütlü-lüklerini sa¤lamlaflt›rmas› bir zorunlu-luk olarak kendini gösteriyor.

Sendikalar›n dün oldu¤u gibi sar›,

reformist ve gerici çizgilerinde “sorun-suz” olarak devam etmeleri pek müm-kün gözükmüyor. TEKEL iflçilerinin biray gibi k›sa bir sürede edindikleri bilinç,bunun sonucu olarak Türk-‹fl yönetimi-ne uygulad›klar› bask›, bu sürecin s›çra-mal› ad›mlarla ilerleyece¤inin de birgöstergesi. Direnen iflçilerin s›n›f olarakkazanman›n yollar›n› arad›¤› koflullarda,iflçi s›n›f›n›n mücadelesini tüm ezilenle-rin mücadeleleriyle birlefltirme görüflü-nü tafl›mayanlar›n ciddi bir baflar› sa¤la-yamayaca¤› ve en baflta iflçi s›n›f›n›nkendili¤inden eylemi ile afl›laca¤› görü-lüyor. Art›k sendikalarda her geçen gündaha da belirginleflen ayr›m, bu refor-mist ve gerici çizgiler ile iflçi s›n›f›n›nekonomik-demokratik mücadelesini s›-n›f›n siyasal iktidar mücadelesine ba¤la-yan s›n›f sendikac›l›¤› çizgisi aras›ndad›r.

‹flçilerin mücadele ve direnifllerininpolitikleflti¤i koflullarda siyasal örgüt-lenmelere olan ilginin artmas› beklene-bilir. Söz konusu art›fl, iflçi s›n›f› için çe-flitli hayal k›r›kl›klar›n› beraberinde ge-tirse de nesnel olarak devrimci bir

rol oynamaktad›r. Bu mücadeleye adaysiyasal örgütlenmeler halen ideolojik,politik ve örgütsel olarak yeterli olgun-lu¤a sahip de¤iller. Bahsetti¤imiz so-run, mücadelede kendisini somutolarak fiziksel varoluflta göstersede ondan daha derinde sorunlar›noldu¤u biliniyor. 12 Eylül darbesininyaratt›¤› tahribat› ve özellikle ’90’l› y›lla-r›n ortalar›ndan itibaren kronikleflen,esasta s›n›ftan ve kitlelerden kopukdevrimcili¤i irdeledi¤imizde devrimci vedemokrat örgütlenmelerin bünyesineyerleflmifl hastal›klar› daha iyi görürüz.

Son on y›l özgülünde özellikle artan“gösteriflçili¤e” de¤inmek gerekir.Devrimci-demokratik mücadelenin ba-flar› ölçütü say›lacak temel örgütlenmeve mücadele biçimlerinin unutuldu¤ukoflullarda reformistlerden birçok dev-rimci gruba dek hemen hemen tüm si-yasal örgütlenmelerde bu hastal›¤arastlamak mümkün. ‹flçi s›n›f› ve ezilen-lerin mücadelesinde gerçekte ciddi birgüç ve varl›k gösteremiyorken, adetayar›fl halinde gösteriflçili¤e baflvurulma-

s› ve zamanla bunun bir varolufl biçi-mine dönüflmesi, yaflanan afl›nman›nderinli¤ini de gösteriyor. ‹flçi s›n›f› veezilenlerin mücadelesindeki her kaba-r›fl, kuflkusuz birçok devrimci ve de-mokratik örgütlenmeye k›smen tazekan tafl›nmas›na yol açacakt›r. Ancak s›-n›flar mücadelesi gelifltikçe saflar vegüçler dengesi aras›ndaki ayr›m da geli-flecektir. Art›k gerçekten güç olabilen-ler; iflçi s›n›f› ve ezilenlerle kal›c› ba¤larkurabilenler ve bunu devrimci çal›flma-n›n gerçek kanallar›na aktarabilenlerolacakt›r.

Bugün direnen iflçiler, s›n›f› örgütle-yenlerle s›n›fa gösterifl yapanlar› çokdaha rahat ay›rt edebiliyorlar. Fakat de-nebilir ki s›n›f devrimcilerinin görevlerihenüz yeni bafllad›. Bir yanda ekono-mik-demokratik mücadele büyürkendi¤er yanda sorunun siyasal iktidarlaolan iliflkisi daha aç›k bir flekilde kavra-n›yor. Böyle dönemlerde ekonomik-demokratik mücadeleler ile devrimcisiyasal iktidar mücadelesi aras›ndaki ba-¤› güçlendirecek olan politikalara, ör-

gütlenme ve mücadele biçimlerine du-yulan ihtiyaç daha da önem kazan›yor.Devrimci ve demokratik çizgideki de-mokratik kitle örgütleri bu yöndeki ça-ban›n temel araçlar› olmal›d›r. Baflta ifl-çi s›n›f› olmak üzere, tüm ezilenlerinmücadelesinde demokratik kitle örgüt-lerinin rolü daha iyi kavranmal› ve dev-rimci mücadeleyi içinde bulundu¤u darve flekilsiz konumdan kurtarmada enönde olunmal›d›r.

Bu süreçte günü kurtarmaya de¤il s›-n›fa kazand›racak projeler üretmeye, s›-n›f› örgütleyerek kendimizi örgütlemeye,öncü iflçilerle kal›c› ve sa¤lam iliflkilerkurmaya daha fazla önem vermeliyiz.Gösteriflçilik bizden hep uzakt› veyine uzak kalmal›d›r. Fakat ajitas-yon ve propaganda çal›flmam›z› da-ha yarat›c› yöntemlerle ve yeniaraçlarla birlikte gelifltirmemiz sonderece önemlidir. Yeni ve güçlü mü-cadelelerin geliflti¤i koflullarda politikada,örgüt ve mücadele biçimlerinde de yenitarzlar›n yarat›lmas› zorunludur.

‹flçi/köylü

EEmmeekkççiinniinn ggüünnddeemmiiEEmmeekkççiinniinn ggüünnddeemmiiS›n›f› Örgütleyerek Örgütlenelim,Gelece¤e Yürüyelim

22 Ocak-4 fiubat 2010‹flçi-köylü 4

116 Ocak günü Kazl›çeflme Kültür Mer-kezi’nde düzenlenen Ola¤an Genel Kurul, ifl-çi s›n›f› ve genifl halk y›¤›nlar›na dönük sald›-r›lar›n artt›¤› bir dönemde s›n›f sendikac›¤›çizgisinin zaferi ile sonuçland›.

‹flçi s›n›f›, iflsizlik ve yoksullu¤un artt›¤›,kazan›lm›fl haklar›n›n gasp edildi¤i bir sürecidevralarak 2010 y›l›na girdi. Patronlar, krizibahane ederek iflçi s›n›f›na yönelik sald›r›lar›-n›n t›rmand›rd›, özellefltirme ve tafleronlafl-t›rmay› daha yayg›n bir flekilde yaflama geçir-meye çal›flt›. Elbette iflçi s›n›f› ve emekçilerde bu tabloya yükselttikleri direnifl bayra¤›ile karfl›l›k vermekten geri durmad›.

2009’un son günlerinde bafllayan ve biray› aflk›n bir süredir devam eden TEKEL di-renifli ile bu süreç yeni bir aflamaya evrildi.‹flte böyle bir atmosfer içinde toplanan genelkurul önümüzdeki y›llarda bu süreci gö¤üsle-yecek yeni yönetimini belirledi.

Yap›lan sayg› duruflu ile bafllayan genelkurulda ilk konuflmay› fiube Baflkan› HasanGülüm yapt›. Kazan›lm›fl haklar›n gasp edil-di¤ini, iflsizli¤in artt›¤›n› ve çal›flan nüfus için-de sendikal› iflçi oran›n›n giderek düfltü¤ünüifade eden Gülüm, sürecin mücadele edenlerile etmeyenler aras›nda bir saflaflmay› da be-raberinde getirdi¤ini dile getirdi.

AKP hükümetinin yandafl sendikalar ya-ratmaya çal›flt›¤›na da de¤inen Hasan Gülüm,iktidara karfl› mücadele eden tüm sendikala-r›n hedef tahtas›na konuldu¤u ancak her fle-ye ra¤men itfaiye iflçilerinin, Esenyurt iflçile-rinin ve TEKEL iflçilerinin direnifllerini sür-dürdü¤ünü de sözlerine ekledi.Gülüm, konuflmas›n›n sonundadireniflleri birlefltirme ve s›n›fdayan›flmas›n› yükseltme ça¤r›-s› yapt›.

Divan seçiminin yap›lmas›ile gündem aç›kland›. Ard›ndanbelediye iflçilerinin, ‹tfaiye,TEKEL ve Esenyurt iflçilerininmücadelesinden kesitler sunansinevizyon alk›fllar eflli¤inde iz-lendi. Esenyurt iflçilerinin, itfa-iye iflçileri ile birlikte Bo¤aziçiKöprüsü’nü keserek gerçek-lefltirdikleri eylem görüntüleris›ras›nda coflku daha da yük-seldi. “Zafer direnen emekçinin olacak”sloganlar› eflli¤inde sona eren sinevizyonukonuflmalar izledi.

Türk-‹fl ve Belediye-‹fl Genel Merkez Yö-netimleri ad›na yap›lan konuflmalar›n ard›n-dan kürsüye ç›kan Esenyurt iflçisi Fatih Al-

bayrak; Yakuplu’da çal›flt›klar› s›rada önceBeylikdüzü’ne sonras›nda Esenyurt’a getiril-diklerini ve sendikal› olarak çal›flmak istedik-leri için iflten ç›kar›ld›klar›n› dile getirdi.Türk-‹fl ve Belediye-‹fl genel merkezini elefl-tiren Albayrak bu süreçte bekledikleri yard›-

m› ve deste¤i göremediklerini ifade etti.“152 gündür direnifl var, y›lg›nl›k yok”sözleri ile konuflma sona ererken “Y›lg›nl›kyok direnifl var” slogan› salonu doldurdu.

Kurum temsilcilerinin yapt›¤› konuflma-lar›n ard›ndan delegelere söz verildi. Söz

alan delegelerin büyük bir ço¤unlu¤u TEKEL,itfaiye ve Esenyurt iflçilerinin direnifllerindensöz ederek sald›r›lara karfl› s›n›f dayan›flmas›-n›n art›r›lmas› gerekti¤ini, sendika üyeleriaras›ndaki dayan›flma ruhunun gelifltirilmesi-nin önemli oldu¤unu ve önümüzdeki günle-

rin daha zor ve çetin geçece¤iniifade etti. Söz alan birkaç delegemevcut yönetimi elefltirdi.

Lehte ve alehte yap›lan ko-nuflmalar›n ard›ndan fiube Baflka-n› Hasan Gülüm söz ald›. Ha-san Gülüm, yap›lan haks›z eleflti-rilere yan›t vererek 2 No’lu fiu-benin sendikalar›n mevcut ger-çekli¤i içinde de¤erlendirilmesigerekti¤ini ve flube olarak sendi-kal hareket içinde prati¤i, eylemiile genel tabloya göre baflar›l› birhat izlediklerini dile getirdi. 17Temmuz 2009’da Edirnekap›’da,Güngören de ve Türk-‹fl’in ör-

gütledi¤i eylemlerde, sendika içi e¤itim konu-sunda ve son olarak Bo¤aziçi Köprüsü eyle-mi ile ciddi ad›mlar att›klar›n› söyleyen Gü-lüm, flube olarak önümüzdeki süreçte T‹S,güvencesiz ve tafleron iflçilerin örgütlenmesi-ne yo¤unlaflacaklar›n› ifade etti. Gülüm, iflçi-

lerin d›flar›dan birilerini beklememesi gerek-ti¤ini ve umudu büyütecek olan›n iflçi s›n›f›n›ngerçek gücü oldu¤unu söyledi.

Genel Kurula çok say›da sendika ve de-mokratik kitle örgütü ile siyasi parti de kat›ld›.

Yap›lan konuflmalarda öne ç›kan vurgu-lardan biri sendikal bürokrasiye ve Türk-‹flyönetimine yönelik tepkiydi. ‹flçiler sendika-lar›n iflçilerden önemli oranda koptu¤u vesüreci yeterince karfl›lamad›klar› elefltirisinidile getirdi.

Çeflitli görüfllerden delegelerin DDSB’li-lerin öncülük etti¤i listeyi destekleyerek, yö-netime yap›lan elefltirilere yan›t vermesi dik-kat çeken baflka bir yöndü.

Genel Kurulda Hasan Gülüm baflkanl›¤›n-daki liste, tek liste olarak seçime girdi.

Yap›lan seçim sonucunda 135 delegenin99’u Hasan Gülüm baflkanl›¤›ndaki listeyidesteklerken 32 delege bofl oy kulland›. 4delege ise kongreye gelmedi¤i için oy kulla-namad›.

Devrimci Demokratik Sendikal Birlik’inönderlik etti¤i s›n›f sendikac›l›¤› çizgisi 2No’lu fiubede bir kez daha yaflam bularakönümüzdeki süreçte daha güçlü ad›mlarat›laca¤›n›n da sinyalini vermifl oldu.

(‹stanbul)

Türk-‹fl’e ba¤l› Belediye-‹fl Sendikas› ‹stanbul 2 No’lu fiube, 9. Ola¤an Genel Kurulunu gerçeklefltirdi!

Belediye-‹fl 2 No’lu fiubede s›n›f sendikac›l›¤› kazand›!

Umut iflçi

s›n›f›nda!

Mecliste görüflülmeye bafllanan “tam gün” yasatasar›s›, hem halka dönük kapsaml› bir sald›r› niteli¤itafl›rken hem de sa¤l›k personelinin var olan haklar›n›t›rpanlamaya yönelik hükümler içeriyor. Ancak sa¤l›kpersoneli bu yasay› kabul etmemekte kararl›. Bu do¤-rultuda 3 ayl›k bir eylem plan› haz›rlayan sa¤l›k emek-çileri, 13 Ocak günü Ankara’da bir bas›n toplant›s› veyürüyüfl gerçeklefltirdi.

Hacettepe Hastanesi’nde yap›lan bas›n toplant›s›n-da; hekimler, kölelik diye nitelendirdikleri yasan›n sa¤-l›k emekçilerinin çal›flma koflullar›n› zorlaflt›r›laca¤›n›vurgulad›. Türk Tabipler Birli¤i Merkez Konseyi Baflka-n› Gençay Gürsoy, “‹lke olarak tam gün çal›flma-ya karfl› de¤iliz, ancak hastanelerin iflletmemant›¤›yla yöneltilmesine karfl›y›z” dedi.

Hekimler bas›n toplant›s›n›n ard›ndan Sa¤l›k Ba-kanl›¤›’na kadar yürüyüfl gerçeklefltirdi. Bakanl›k önün-de bir aç›klama yapan TTB Genel Sekreteri Ali Çer-kezo¤lu “Mevcut koflullar› bile kötülefltirmektedir,Sa¤l›k Bakanl›¤›’n›n yapt›¤› aç›klamalar kand›rmacadanibarettir” dedi. Aç›klaman›n ard›ndan sa¤l›k emekçileriTEKEL iflçilerini ziyaret ettiler ve s›n›f dayan›flmas›n›nönemine vurgu yapt›lar. (Ankara)

Ça¤dafl Eczac›lar Derne¤i ‹zmir fiu-besi 5 Ocak’ta yapt›¤› bas›n toplant›s›ndaSosyal Güvenlik Kurumu (SGK)’nunTürk Eczac›lar Birli¤i (TEB) ile olan söz-leflmesini tek tarafl› feshetmesini de¤er-lendirdi. Ça¤dafl Eczac›lar Derne¤i ‹zmirfiubesi Kurucu Baflkan› Levent Budakyapt›¤› aç›klamada, al›nan karar›n eczac›-lar› örgütsüz b›rakma amac› tafl›d›¤›n›,AKP’nin yapmak istedi¤inin ilaç sektörü-nü tekellerin eline b›rakmak oldu¤unu vebuna karfl› ç›kt›klar›n› belirtti. Budak

“ilac›n s›radan bir tüketim arac› ol-mad›¤›n›, hastalar›n da tüketici ol-mad›¤›n›” söyledi. “‹laç marketleri kur-ma planlar›na son verilmesini, eczac›larüzerindeki bask›n›n kald›r›lmas›n›, hasta-lar›n hak ettikleri ilaç ve eczac›l›k hizme-tinin kesintisiz sunulmas›n› sa¤layacaksözleflmenin acilen yürürlü¤e girmesinitalep ediyoruz” diyen Budak, hükümetinolumlu yan›t vermemesi durumunda hal-k›m›zla beraber ortak mücadele yöntem-lerini gelifltireceklerini belirtti. (‹zmir)

AAMMAAÇÇ,, TTEEKKEELLLLEERR‹‹ ZZEENNGG‹‹NN EETTMMEEKK!!

Sinter iflçileriyle yapt›¤›m›z son söyle-flide direniflin flu anki durumuyla ilgili bilgiald›k. ‹flçilerden Murat Ö¤ütlü direniflleilgili düflüncelerini aktard›; “Direniflimizde13. aya giriyoruz ve ekonomik zorluklar

yafl›yoruz. Fakat zor koflullarda da olsa di-reniflimizi sürdürmeye çal›fl›yoruz. Tabi kizor koflullar sadece ekonomik de¤il, fiilibask›lar da görüyoruz. Örne¤in y›lbafl› ge-cesi çad›r›m›za döndük, flamalar ve pan-kartlar çal›nm›flt›. Biz bunun içeriden ya-p›ld›¤›n› düflünüyoruz. Çünkü çad›rda herfleyimiz duruyor. Sadece sendika malze-meleri ve pankartlar›m›z çal›nm›fl. Patro-nun sendikaya tahammülü yok ve bu ta-mamen onun acizli¤i. Patron veya onunadamlar› bu h›rs›zl›¤› yapt›.”

Ö¤ütlü ayr›ca TEKEL direnifli ile ilgiliflunlar› söyledi; “TEKEL iflçileri gerçektenAnkara’n›n havas›n› de¤ifltirdi. Ankara’yamücadele, birlik, kararl›l›k ve hareketlilikgetirdi. ‹flçileri çok kararl› gördük. Onla-r›n bu hakl› mücadelesini destekliyoruz.”

(Kartal)

‹stanbul Sabiha Gökçen Havali-man›’nda sendikal› olduklar› için ifltenat›lan Hava-‹fl üyesi iflçiler, hak almamücadelelerini sürdürüyor. Direnifl-lerini karal›l›kla sürdüren iflçilerdenbilgi almak için Sezgin Uzun ile gö-rüfltük. Uzun mahkeme süreçlerininyaklaflt›¤›n›, duruflmalardan sonra du-rumun netleflece¤ini ve ona göre ta-v›r alacaklar›n› anlat›yor ve “Koflullargittikçe a¤›rlafl›yor ama ayn› zamandadirenifl alanlar›ndaki mücadele deyükseliyor” diyor. TEKEL iflçilerinindirenifli ile ilgili düflüncelerini soruyo-ruz, yan›t›; “Onlar›n bu mücadeleleri,direnifllerini destekliyoruz. Sistemegeri ad›m att›rmalar› bütün iflçi s›n›f›-na moral olacak. Biz direnifllere TE-KEL ya da Hava-‹fl olarak bakm›yo-ruz. Bizlerin direnifli gibi sahipleniyo-ruz” oldu. (Kartal)

GGeerrii aadd››mm yyookk,, ddiirreenniiflfl ssüürrüüyyoorr!!

DD‹‹RREENN‹‹fifi

DDEEVVAAMM

EEDD‹‹YYOORR……

Dev Sa¤l›k-‹fl Sendikas› Sosyal Hiz-metler Çocuk Esirgeme Kurulu’nda 54emekçinin iflten ç›kar›lmas›n›, güvence-siz ve tafleron çal›flmay› protesto etti.

‹lk eylem 7 Ocak günü saat12.30’da ‹l Özel ‹daresi önünde gerçek-

lefltirildi.“SHÇEK’te taflerona ha-y›r” yaz›l› dövizler tafl›yan emekçiler, ‹lÖzel ‹daresi’nin açt›¤› ihalelerleSHÇK’te çeflitli iflkollar›nda 54 emekçi-nin iflten ç›kar›ld›¤›n› ve tafleronun faali-yete bafllad›¤›n› dile getirdi.

Dev Sa¤l›k-‹fl Sendikas› GenelBaflkan› Arzu Çerkezo¤lu SosyalHizmetler ve Çocuk Esirgeme Kuru-mu’nun sosyal devlet ilkesinin bir ge-re¤i olarak kamu faaliyeti yürüttü¤ü-nü, özellefltirme ve ihalelerle bunun

ihlal edildi¤ini ve böylece bu alan›nda piyasa koflullar›na terk edildi¤inidile getirdi.

‹kinci eylem ise 9 Ocak günü saat12.30’da Beyo¤lu 75. Y›l Çocuk veGençlik Merkezi’nden Galatasaray Li-sesi önüne yap›lan bir yürüyüfl oldu.

(‹stanbul)

SHÇEK’te taflerona karfl› eylem!

D‹SK, KESK, TMMOBve TTB “Güvencesiz vedüflük ücrete dayat›lantüm emekçilerin talep-leri için, demokrasi için,bar›fl için TEKEL iflçile-riyle dayan›flma için ey-lemdeyiz” fliar›yla 15 Ocakgünü Orhangazi Park›’ndabiraraya geldi. Kurumlarad›na KESK dönem sözcüsüSüleyman Ayy›lmaz’›n yapt›-¤› aç›klamada AKP, IMF, DBve onlar›n politikalar› sonu-cu bask› ve yasaklarla s›n›rl›olan örgütlenme özgürlü¤ü-

ne set çekildi¤ine de¤inildi.Eylemde ayr›ca TEKEL,

‹tfaiye, belediye iflçilerine vetoplumun tüm örgütlü ke-simlerine yönelik bask› vefliddetin devam etti¤i belirti-lerek, direniflte olan iflçiler-le dayan›flma ça¤r›s› yap›ld›.Aç›klaman›n ard›ndan kamuemekçileri 2010’da yap›lan% 2.5 zamm› protesto ede-rek yanlar›nda getirdikleribordrolar› yakt›lar. EylemePartizan, BDSP, BAT‹S veSDP de destek verdi.

(Bursa)

Bask› ve sömürü sald›r›lar›na

karfl› tepki büyüyor

Sa¤l›k Emekçileri;

Kölece Çal›flt›r›lmaya Hay›r!

“Güvencesiz ve düflük ücrete dayat›lan tümemekçilerin talepleri için, demokrasi için,

bar›fl için TEKEL iflçileriyle dayan›flma için eylemdeyiz”

Page 5: Mizanpaj 2 (Page 1)partizanarsiv2.net/file/2018/03/ik-57.pdfbir röportaj gerçekleştirdik ve orada yaşananları belki daha da önemlisi Romanların her gün maruz kaldığı psikolojik

‹flçi/köylü ‹flçi-köylü 522 Ocak-4 fiubat 2010

2010 y›l›na bir yandan zamlarla, di¤er yandan da sald›-r› ve direnifllerle girerken kimi yeni yasa ve uygulamalarda flimdiden y›l›n nas›l geçece¤ine dair veriler sunuyorbizlere. DGD’nin adaletsiz bir sistem oldu¤unu “anlayan”ve uygulamaktan vazgeçen hükümet, Havza Bazl› Üre-tim ve Destekleme Modeli “tar›mda devrim” terane-leri eflli¤inde piyasaya sundu. Bu modelin Avrupa Birli¤iülkelerinin kötü bir kopyas› oldu¤u, ilgili derneklerin aç›k-lamalar› ile ortaya ç›karken flimdi de Avrupa Birli¤i’neuyum çerçevesinde Tar›m ve Köyiflleri Bakanl›¤›’n›n ad›-n›n Tar›m ve G›da Bakanl›¤› olarak de¤ifltirildi¤ini ö¤reni-yoruz.

Peki asl›nda neler oluyor? Yap›lan sadece isim de¤iflik-li¤i mi? De¤il. Teflkilat yap›s›ndan çal›flanlar›na, çal›flma sis-teminden taflra teflkilat›na kadar Bakanl›¤›n köklü bir de-¤iflime u¤rayaca¤› görülüyor. Yap›lan 5 y›ll›k çal›flmadansonra ortaya ç›kan, “Tar›m ve G›da Bakanl›¤›’n›n Teflkilat

ve Görevleri Hakk›nda Kanun Tasar›s›”, 2009’un son gü-nünde Baflbakanl›k internet sayfas›nda yay›mland›.2009’un son günlerine kadar oldukça gizli tutulan tasar›,yasalafl›rsa bakal›m neler olacak;

* Bakanl›¤›n ba¤l› kurulufllar›ndan Tar›m ReformuGenel Müdürlü¤ü merkez ve taflra teflkilat› ile birliktetamamen kapat›lacak.

* Koruma ve Kontrol Genel Müdürlü¤ü, Teflkilatlan-ma ve Destekleme Genel Müdürlü¤ü, Tar›msal Üretim veGelifltirme Genel Müdürlü¤ü, Tar›msal Araflt›rmalar Ge-nel Müdürlü¤ü, Personel Genel Müdürlü¤ü, Teftifl KuruluBaflkanl›¤› ve daha pek çok birim kapat›lacak.

* Müsteflar yard›mc›l›¤›, pek çok daire baflkanl›¤› vebaflkan yard›mc›l›¤›, illerde il tar›m müdürlü¤ü kadrolar›kald›r›lacak.

* Taflradaki araflt›rma enstitüleri ve laboratuarlar›n sa-y›lar› azalt›lacak.

* Bakanl›k merkez teflkilat›nda, 15 olan birim say›s›11’e indirilecek. Kald›r›lan Tar›m Reformu Genel Müdür-lü¤ü’nün 9 birimiyle birlikte merkezde 24 olan birim say›-s› da 11’e indirilecek. Ayr›ca müsteflar yard›mc›l›¤› (5adet), genel müdür yard›mc›l›¤› (25 adet), flube müdürlü-¤ü (187 adet) ve taflra teflkilat›nda il müdür yard›mc›l›¤›(119 adet), müdür yard›mc›l›¤› (227 adet) gibi idari kade-

meler kald›r›lacak.* Gerekli görülmesi halinde güvenlik, bilgi ifllem gibi

belirli hizmetler hizmet al›m› suretiyle yerine getirilecek.Yani tafleronlaflma yayg›nlaflacak.

Bu yazd›klar›m›z tasar› ile yasallaflacak uygulamalar›nsadece bir k›sm› ve bütün bu de¤iflikliklerin 2-3 y›lda ta-mamlanmas› öngörülüyor.

Havza modelinin uygulanaca¤›, TEKEL ve fieker Panca-r› örneklerinde oldu¤u gibi özellefltirmelerin tüm h›z de-vam edece¤i önümüzdeki sürecin, köylüler için ciddi s›-k›nt›lar› da beraberinde getirimeyece¤i ve bu de¤iflikli¤inIMF ve DB patentli uygulamalardan ba¤›ms›z oldu¤u düflü-nülemez bile.

Örne¤in krizle birlikte flehirlerden köylere geri dö-nüfllerin artt›¤› vurgusu yap›lmaktad›r. Bu ayn› zamandataflra teflkilatlar›n›n daha güçlü ve tar›m›n ihtiyaçlar›na ya-n›t verecek, köylüyü yönlendirecek ve destekleyecek biryap›ya kavuflturulmas› gerekirken tam tersi bir yönelimegirilmesi as›l niyetleri ortaya dökmektedir.

Bu de¤ifliklik, bakanl›¤› zaten uzak oldu¤u, gündeminedahi almad›¤› özellikle küçük üreticiden daha da uzaklafl-t›racak, bakanl›k art›k tamamen dev flirketlerin “hizmet-kar›” olacakt›r. (H. Merkezi)

‹‹ stanbul Büyükflehir Belediyesi’ne hizmetveren B‹MTAfi ile sözleflmesi biten ve

iflsiz kalan itfaiye iflçileri direnifllerini sürdü-rürken, emek düflmanlar› da sald›r›lar›na de-vam ediyor.

Büyükflehir Belediyesi “hizmet al›m›” ad›alt›nda kurumlar›n› teker teker özel sektörepeflkefl çekerken, bu durum sermaye yandaflla-r›n›n ceplerini dolduruyor, ama buralarda çal›-flan iflçileri de daha fazla sömürerek yoksullu-¤a ve açl›¤a mahkûm ediyor. Ekmeklerinin pe-flinde canlar›n› tehlikeye atmak zorunda kal-d›klar› bir meslek olarak yapt›klar› itfaiyeci-likte de, iflçiler, ayn› sald›r› ile karfl› karfl›ya kal-d›...

2008 y›l›nda, yine belediyenin “hizmet al›-m›” palavras›yla düzenledi¤i ihaleyi kazananB‹MTAfi, bünyesinde 930 iflçi çal›flt›r›yordu.Hükümete yak›nl›¤› ve iflçi örgütlenmelerinedüflmanl›¤› ile bilinen bu flirket, 2009 Kas›m’›n-da iflçilerin evlerine yollad›¤› çeflitli k⤛tlarlaonlar› iflten ç›kard›¤›n› bildirdi! Ancak bununiflçiler taraf›ndan tepkiyle karfl›lanmas› üzerine,B‹MTAfi iyice çamura sapland›. Gönderilen kâ-¤›tlar›n istifa anlam›na gelmedi¤ini, sadece söz-leflmenin bitti¤inin duyuruldu¤unu iddia ede-rek; bu ikisinin de bundan sonra itfaiyeci-nin daha kötü yaflam koflullar›na sahipolaca¤› anlam›na geldi¤ini inkar etmeyeçal›flt›.

Bunun üzerine, Belediye-‹fl 5 No’lu fiu-be’de örgütlü olan itfaiye iflçileri 7 Aral›k’tanitibaren ifl b›rakarak eylemlerine bafllad›lar.Belediye önlerinde, sokaklarda bas›n aç›klama-

lar›, yürüyüfller yapan, imza toplayan iflçiler;devletin iflçilere, emekçilere ve Kürt halk›nayönelik azg›nca sald›r›lar›ndan pay›n› alm›flt›.

16 Aral›k’ta Fatih An›t Park›’nda toplananve belediye ile B‹MTAfi’› protesto eden itfaiyeiflçilerine, kolluk kuvvetleri cop, biber gaz› vetazyikli suyla sald›rm›flt›.

25 Aral›k 2009’da ‹stanbul Bü-yükflehir Belediyesi’nin karfl›s›na“Demokrasi Çad›r›” kuran itfa-iyeciler, gece-gündüz burada eylem-lerini sürdürme karar› ald›lar. Ancakelbette egemenler ve onlar›n kollukkuvvetleri buna da tahammül etme-yeceklerdi.

Sabaha karfl› çad›rabask›n

8 Ocak günü, iflçiler, çad›r ey-lemlerine son verece¤ini duyurmakiçin gerçeklefltirdikleri bas›n aç›kla-mas›nda, yeniden kendi aralar›ndatart›flt›klar›n› ve sonuç olarak çad›r›kald›rmaktan vazgeçtiklerini aç›klam›fllard›. Be-lediyenin anlaflma imzalad›¤› Lapis-Makro ‹flOrtakl›¤›’n›n “iflçilerin çal›flaca¤› adresler”olarak duyurdu¤u yerlerde, itfaiye binalar›n›nde¤il, telefoncu vs. dükkânlar›n bulundu¤unuaç›klayan Belediye-‹fl 5 No’lu fiube Baflkan› Ni-hat Altafl, bu yüzden de çad›r› terk etmeye-ceklerini belirtti.

‹flçiler, kendilerini ziyaret eden ve yanlar›n-da nöbete kalan Yeni Demokrat Gençlikve Proleterce Devrimci Durufl okurlar› ile

birlikte geceyi geçirdiler. Ancak sabaha karfl›çok k›sa bir süre içinde, devletin kendilerinekarfl› yapt›¤› sald›r› ile hayatlar›nda unutamaya-caklar› bir olaya tan›k oldular.

Gece saat 03.30-04.00 aras›nda 150’yi afl-k›n sivil giyimli sald›rgan, çevik kuvvetinkorumas› alt›nda çad›ra sald›rarak, gözleri

dönmüfl bir flekilde iflçileri tartaklad›, oradabulunan ne varsa h›rs›z gibi al›p kaçt› ve geridekalan meyveleri, sebzeleri ve ekmekleri ayak-lar› alt›nda çi¤nedi. Hatta o s›ra yanm›yor ol-saym›fl, iflçilerin gece ›s›nmak için kulland›klar›odun sobas›n› da götüreceklermifl!

“Bizim iflimiz ekmek kavgas›, bunu giderek daha iyi anl›yorum!”

Olay› duyunca, sabah itfaiye iflçilerinin yan›-

na kofltuk. ‹flçiler, sinirliydi, öfke dolulard›.“Geçmifl olsun” diyerek, bize gece yaflanan sal-d›r›y› anlatmalar›n› istedik.

Rizeli Abdullah Saruhan adl› iflçi, kendi-lerinin insan ve di¤er canl›lar›n yaflam›n› kurta-ran bir meslekte çal›flt›klar›n› hat›rlatarak girdisöze. “Bizi halka; iradesini sendikaya tes-

lim etmifl, onun bask›s›yla ha-reket eden ve itfaiyeci olma-yan kifliler gibi yans›t›yorlar.Ama bu do¤ru de¤il” diyordu.

Yanlar›nda beraber nöbete kal-d›klar› PDD ve YDG’lilerle –Saru-han’›n deyimiyle “ö¤renci arkadafl-lar”la- müzik ve sohbetle güzel birgece geçirmifller ve sonras›nda s›-rayla dinlenmeye çekilmifllerdi. Sa-baha karfl›, ellerinde telsizlerle ge-len iki kifli çad›ra girmifl. “Allah’›nselam›n› verip oturdular” diyorduSaruhan, (en çok içerledi¤i fleyler-den biri de polisin Allah›n selam›ile girip sonras›nda yapt›klar› ol-

mufltu!) sonra sendika baflkan›n› ve temsilcile-rini sormufllar. ‹flçiler, “onlar burada de¤il flim-di” der demez, 150’yi aflk›n sivil giyimli sald›r-gan, çad›ra sald›rm›fllar. O s›rada çad›rda uyu-yan üç kifli olmas›na ra¤men, ellerinde falçata-larla çad›r› paramparça etmifller.

Saruhan, bu olay›n itina ve gizlilikle örgüt-lendi¤ine de inand›¤›n› söylüyor.

‹flçiler, sald›rganlar taraf›ndan “adam yeri-ne konulmam›fl”, bu yüzden de hiçbir sorular›-na cevap verilmemifl. Hatta orada bulunanlar›n

hepsi, fliddete u¤ram›fl. Bir iflçinin, ald›¤› darbe-den dolay› yüzü morarm›fl; bir iflçi, yerde sü-rüklenerek kolunu incitmifl, bir iflçinin de bur-nu k›r›lm›fl. Saruhan’›n kendisi de sivillerin ya-k›n mesafeden s›kt›¤› biber gaz›ndan çok etki-lenmifl.

O an “ö¤renci arkadafllar›n” orada bulunu-yor olmalar›ndan memnun kald›klar›n› söylü-yor Saruhan, “Gençler, deneyimlilerdi, ne ya-p›laca¤›n› biliyorlard›. Hemen beraber ‘Y›ld›ra-mazs›n›z bizleri’ sloganlar›n› att›k!” diye ekli-yor.

“Hükümetin kendisi de taflerondur”

Sald›r› sabah›; gazeteciler, sendikac›lar veolay› duyan birçok insan Saraçhane Park›’nakofltular. Sald›r› günü (9 Ocak) saat 13.00’tede, Belediye-‹fl 5 No’lu fiube taraf›ndan, sald›-r›y› protesto etmek amac›yla bir bas›n aç›kla-mas› düzenlendi. Aç›klamay› yapan, flube bafl-kan› Nihat Alatafl, asl›nda tafleronlaflmayaflafl›rmamak gerekti¤ini söyleyerek “Bu ülke-de hükümet, zaten taflerondur. ABD’nintafleronudur” dedi.

Hükümetin; iflçilere yönelik sald›r›lar›na biryenisinin daha eklendi¤inin belirtildi¤i aç›kla-ma, gündemin baflka konularla de¤ifltirilmesin-de de usta oldu¤unun alt› çizildi. Aç›klamaya;Belediye-‹fl 2 No’lu fiube, Dev Sa¤l›k-‹fl,Genç-Sen, EHP, Tüm ‹GD ve PDD destekvererek, itfaiye iflçilerini yaln›z b›rakmad›lar.

(‹stanbul)

1 Ocak 2010 itibariyle, ‹stanbul Büyükflehir Belediyesi’nin Lapis-Makro ‹fl Ortakl›¤›’na devretti¤i itfaiye için için yanmaya devam ediyor!

“Demokrasi havarileri” iflçinin Demokrasi Çad›r›n› y›kt›!

Tar›m ve G›da Bakanl›¤› kimin bakanl›¤›?

Tar›m Orkam-Sen Genel Merkezi biraç›klama yaparak “Tar›m ve G›da Bakan-l›¤›” Yasa Tasar›s›n› elefltirdi ve yasa tasa-

r›s› ile tar›ma bir darbe daha vurulmak is-

tendi¤ini bildirdi.

Aç›klamada son 30 y›lda uygulanan

tar›m politikalar› sonucu tar›m›n çöker-

tildi¤i ifade edilerek bütçeden tar›ma ay-

r›lan pay›n her y›l biraz daha azalt›ld›¤›na

dikkat çekilirken “Tar›m ve Köyiflleri

Bakanl›¤›’n›n mevcut haliyle ifllevle-

rini yerine getiremedi¤i ve daha et-

kin, verimli ve kaliteli bir hizmet

için böylesi bir de¤iflimin zorunlu

oldu¤u iddia edilmifltir. Oysa Tar›m

ve G›da Bakanl›¤› Yasa Tasar›s› ile

Bakanl›k daha da küçültülerek, ifl-

levsiz hale getirilmeye çal›fl›lmakta-

d›r” denildi.

Tasar›n›n yasalaflmas› halinde, Tar›m

Reformu Genel Müdürlü¤ü’nün tama-

men kapat›laca¤›na, taflradaki araflt›rma

enstitüleri ve laboratuarlar›n›n say›lar›n›n

azalt›laca¤›na dikkat çekilen aç›klamada,

“Ülkemiz tar›m›n›n ihtiyac› bakanl›-

¤›n ad›n›n de¤ifltirilmesi ve küçül-

tülmesi de¤il, aksine teflkilatlanma-

s›n› daha da güçlendirerek daha ifl-

levli hale getirilmesidir” sözleri ile

son buldu.

Bakanl›k ifllevsizlefltirilmek

isteniyor

Hal Yasas›’nda de¤ifliklik yapan düzen-leme, Resmi Gazete’de yay›mlanarak yü-rürlü¤e girdi. Yeni düzenlemeye göre halaçma yetkisi, büyükflehir ve ilçe belediyele-rine veriliyor. Yasan›n, üretici kurumlar› veilgili meslek odalar›na dan›fl›lmadan haz›r-lanmas›na tepki gösteren ziraat mühendis-leri de dahil çeflitli kurum ve kurulufllar dü-zenlemenin baz› maddelerinin üreticileraleyhine hükümler içerdi¤ine dikkat çeki-yor.

Bu konuda yap›lan çeflitli aç›klamalarda mevcut. Türkiye Ziraatç›lar Derne¤i(TZD) Genel Baflkan› ‹brahim Yetkin,yasa ile piyasada arz ve talep dengesini ku-

ran hallerin etkisiz k›l›naca¤›n› belirterek,Türkiye’deki sebze ve meyve ticaretindekay›t d›fl›l›k oran›n›n yüzde 70 düzeyindeoldu¤unu vurgulad› ve büyük marketlerdesat›lan yafl meyve ve sebzenin üreticidentüketiciye ulafl›rken, yüzde 100-400 aras›n-da fiyat art›fl› yafland›¤›na dikkat çekti.

Yasa tasar›s›n›n, “sistemi daha libe-ral hale getirmeyi ve özellefltirmeyi”hedefledi¤ini belirten Yetkin tasar›yla za-ten denetimsiz ve kay›t d›fl› olan sebze ve

meyve üretiminin piyasa koflullar›na terk

edildi¤ini, tasar›n›n yasalaflmas› durumunda

fiyatlar› belirlemede haldeki komisyoncula-

r›n de¤il, büyük tüccar ve süpermarketle-

rin etkili olaca¤›n› belirtti.

“Haller özellefltiriliyor” Konu ile ilgili bir aç›klama yapan Çiftçi

Sendikalar› Konfederasyonu (Çiftçi-Sen)

Genel Baflkan› Abdullah Aysu da “Yani

haller özellefltiriliyor” dedi.

Düzenlemeler üretici lehineolmal›d›r

ZMO Adana fiube Baflkan› Ayhan Ba-rut, “Yap›lan de¤ifliklikler, tüccar›n de¤ilüreticinin lehine olmal›d›r. Tar›m ürünleri-nin lehine olmal›, ürünlerin gerçek de¤er-lerini belirlemelidir” dedi. (H. Merkezi)

Süpermarketlere müjde! Haller de özelleflti!

‹flçi ve emekçilere yönelik sald›r›lar artarak devam edi-yor. ‹flçileri tafleron firmalar›n kuca¤›na iten egemenler herf›rsatta iflçilerin haklar›na sald›r›yor. ‹fl güvencesi olmayan,hiçbir özlük hakk› verilmeyen iflçiler, tafleron firmalar›n insa-f›na terk ediliyor.

Bu duruma son örnek ise ‹zmir’de yafland›. 2009’un songününde sözleflmeleri biten ‹zmir Büyükflehir Belediyesi Parkve Bahçelere ba¤l› tafleron firmalar Vira ve Mena’da çal›flan1.300 iflçi iflten ç›kar›ld›. Düflük ücretle hiçbir hakk› olmadançal›flan iflçiler yeni y›la iflsiz olarak girdiler.

‹flten ç›kar›lan tafleron iflçiler ise bu durumu protesto et-mek amac›yla 11 Ocak Pazartesi günü ‹zmir BüyükflehirBelediyesi önünde toplanarak bir bas›n aç›klamas› gerçeklefl-tirdiler.

Aç›klamada kendilerine verilen ifl garantisi sözünün tutul-mas›n› ve at›lan iflçilerin derhal ifle geri al›nmas›n› söyleyen ifl-çiler taleplerini s›ralad›lar. Taleplerini “maafllar›m›z›n % 30’utafleron flirketlere verilece¤ine ve flirket sahipleri zengin edi-lece¤ine, bu % 30’luk hakk›m›z›n bizlere verilmesi; yeni y›la ifl-siz girmemek ve y›llard›r emek veren iflçiler olarak sosyalhaklar›m›za kavuflmak” diye s›ralayan iflçiler mücadelelerininifllerini kazanana kadar devam edece¤ini de belirttiler.

Her söylemlerinde kendilerinin halkç› belediye olduklar›-n› belirten CHP’li Belediyeler halk›n m›, yoksa patronlar›n m›yan›nda olduklar›n› TEKEL iflçilerine çektikleri nutuklar ilede¤il Kent A.fi. ve Vira-Mena iflçilerinin direnifllerinden son-ra gösterdiler. Halkç›y›z deyip her seferinde emekçi halk›m›-z›n haklar›na sald›ran düzen belediyeleri patronlar›n, egemensistemin temsilcileridirler. (‹zmir)

Bin üç yüz iflçi iflten at›ld›

‹zmir’in Buca Belediyesi 2010’a iflçileri iflten ç›kartarakgirdi. Buca Belediyesi Park ve Bahçeler’de çal›flan 100 iflçi ifl-ten ç›kar›ld›. Hiçbir gerekçe gösterilmeden tafleron firma ta-raf›ndan iflten at›lan iflçiler ifllerine geri dönebilmek için BucaBelediyesi önünde oturma eylemi gerçeklefltirdi. 8 Ocak Cu-ma günü Belediye önünde so¤u¤a ald›rmadan saatlerce otur-ma eylemi yapan iflçiler, ifllerine geri dönmek için var güçle-riyle mücadele edeceklerini belirttiler. Kendilerine hiçbir ge-rekçe söylenmedi¤ini belirten iflçiler, 2 ayd›r maafllar›n› ala-mad›klar›n› Belediye Baflkan› Ercan Tat›’n›n kendilerine maaflyerine Tansafl’tan al›flverifl çeki vermek istedi¤ini ancak ken-dilerinin kabul etmedi¤ini, isteklerinin sadece ifllerine geridönmek oldu¤unu söylediklerini belirttiler. ‹flçiler oturma ey-leminde CHP’nin TEKEL iflçilerinin yan›nda oldu¤unu belir-ten samimiyetsiz flovuna atfen “TEKEL iflçileri iflçi de, bizneyiz Say›n Baykal?” yaz›l› döviz açt›lar. (‹zmir)

Buca Belediyesi yüziflçiyi iflten ç›kard›

Page 6: Mizanpaj 2 (Page 1)partizanarsiv2.net/file/2018/03/ik-57.pdfbir röportaj gerçekleştirdik ve orada yaşananları belki daha da önemlisi Romanların her gün maruz kaldığı psikolojik

Denge Azadi‹flçi-köylü 6 22 Ocak-4 fiubat 2010

Bölgede y›llard›r süren savafl; zorunlugöçler, ekonomik zorluklar, psikolojik trav-malarla birlikte beraberinde, “e¤itim zayiat›”ad› verilen ve “flüpheli” olarak görülen askerölümlerini de gündeme getirmifltir. Son ola-rak Elaz›¤’da 4 askerin kaza olarak aç›klananölümünün, te¤menin bir askeri cezaland›r-mak için eline pimi çekilmifl bomba vermesisonucu yafland›¤›n›n ortaya ç›kmas› örne¤iile burjuva-feodal medyaya da yans›yanölümler, buz da¤›n›n sadece görünen k›sm›-n› yans›tmakla kalarak “münferit” olay de-¤erlendirmesine maruz kalm›flt›r. Oysakison 25 y›lda bu flekilde 600 ile 1000aras› ölüm vakas›n›n yafland›¤› tah-minler aras›ndad›r.

Asker ölümlerinde, Kürt milliyetindenolanlar›n fazlal›¤›yla birlikte yine “flüpheli”görülen asker cenazelerinin yak›nlar›na gös-terilmemesi, gösterilse dahi sadece yüz k›s-m›n›n gösterilmesi de bu ölümlerin ailelerebelirtildi¤i flekliyle (çat›flma, kaza vs.) gerçek-

leflmedi¤ini destekler niteliktedir. Olay›n ay-d›nlat›lmas›yla ilgili yarg› yoluna baflvuran ai-lelerin baflvurular› da sonuçsuz kalmaktad›r.

Yaflanan asker cinayetleri ile ilgili olarakgündemde olan Davut Y›ld›r›m’›n, ölümflekliyle ilgili yeni geliflmeler yaflanmaktad›r.Geçti¤imiz y›l Temmuz ay›nda ailesine “ O¤-lunuz, kafas›na bir el atefl ederek intihar et-ti” denilerek cenaze teslim edilmifltir. Bütünengelleme çal›flmalar›na ra¤men cenazeyigören a¤abey Cevdet Y›ld›r›m, kardeflininkafas›n›n ezilerek öldürüldü¤ünü gözlemle-riyle tespit etmifl, bunun üzerine aile askerisavc›l›¤a suç duyurusunda bulunmufltur. An-cak ailenin suç duyurusu “Kovuflturmaya ge-rek yok” denilerek reddedilmifltir. Bununüzerine A‹HM’e gitmeye haz›rlanan aileyeDavut Y›ld›r›m’la ayn› taburda askerli¤iniyapt›¤›n› belirten bir askerin gönderdi¤i isim-siz mektup, yaflanan›n intihar de¤il cinayetoldu¤unu gözler önüne sermifltir. Mektuptakendisine de ayn› durumun yaflat›lmas›ndan

endifle duydu¤unu için önce suskun kald›¤›n›;ancak yine bir askerin “flüpheli” ölümü vebir di¤erinin de intihar girifliminin ard›ndanmektubu yazmaya karar verdi¤ini belirtenasker; flunlara de¤inmifltir: “ O¤lunuz ölme-di, öldürüldü. Alay komutan›m›z›n kafatasç›bir milliyetçilik anlay›fl› var. Etraf›na hep Er-zurumlular› seçer ve onlar arac›l›¤› ile di¤erKürt askerlere eziyet ettirir. Bunlar ‘En iyiKürt, ölü Kürt’tür’ mant›¤› ile hareket eder-ler. Sizin o¤lunuzun da Mufl-Vartolu olmas›suçlu olarak görülmesine ve ona göre mu-amele edilmesine yeter bir sebepti. ...küfür-ler edilmesi, hakaret edilmesi, en zor ifllereKürt askerlerin verilmesi, en çok nöbetinKürt askerlere tutturulmas› gibi olaylar ço-cu¤unuzun bu talihsiz olay› yaflamas›na se-bep oldu.” Aile de bu isimsiz mektuptansonra yeniden yarg›lama talebinde buluna-caklar›n›, e¤er tekrar sonuç al›namazsa dos-yay› A‹HM’e tafl›yacaklar›n› belirtmifltir.

(Mersin)

2009’un Temmuz ay›ndan bu yana gün-deme getirilen tasfiye süreci tam h›z devamediyor. fiu günlerde özellikle kimi burjuvaayd›n›n›n da ifade etti¤i t›kan›kl›k, at›lanad›mlar›n yetersizli¤i ve hükümetin bu süre-ci iyi yönetemedi¤i vb. elefltiriler söz konu-su. Aç›l›m sürecine iliflkin hükümete verilendeste¤in azald›¤›, yap›lan anketler sonucundada kamuoyuyla paylafl›lmaktad›r. Bunun ne-denini de¤erlendiren bu ayd›nlara göre bunasebep; hükümetin somut öneri sunamamas›ve çal›flmay› toplumun bütününe yayamama-

s› veya en popüleri (ve tabi çarp›t›c›olan›) hükümetin devletin derin ke-simleriyle mücadeleden yan çizdi¤i,onlarla uzlaflt›¤› yönündedir. Hükü-metin pohpohlanmaya, desteklen-meye ihtiyac› oldu¤unu düflünen buzatlara göre demokrasiyi güçlendir-mek için hükümet, hem de aç›l›msüreci bütün eksikliklerine ra¤mendesteklenmeli.

Hükümeti demokrasi mücadele-sine ça¤›ran (asl›nda yalvaran) bu“yazarçizer” tak›m›n›n aç›l›m mese-lesindeki görevleri bitmifl gibi gö-rünse de asl›nda durum tam tersi-dir. Bu ayd›nlanamam›fl yazarlar, bi-lindi¤i gibi aç›l›m› en bafl›ndan beripohpohlayan, hararetle savunan ke-simleri de oluflturmaktad›r. Ne olduda hükümet tekrar elefltirilmeye

baflland›? Asl›nda elefltiri demek do¤-ru olmayacakt›r. Sadece ak›l hocal›¤› yapma-ya çal›flan, yeni yap›lanman›n içinde yer al-mak isteyen bir kesimin çal›flmalar›ndan bah-sedebiliriz.

Kürt ulusuna yönelik sald›r›lar, tutukla-malar, sokak infazlar›, gözalt›lar, bask›lar aç›-l›m süreciyle daha da bir sistemleflmektedir.S›n›r ötesi operasyonlar›n ifle yaramay›fl›ylabirlikte, yerel seçimlere bel ba¤lanm›fl, ancakyerel seçimlerdeki baflar›s›zl›k sebebiyle yenitaktikler gelifltirilmeye bafllanm›flt›r. Yerelseçimlerde umdu¤unu bulamay›nca hemen

seçim ertesinde 14 Nisan’da DTP’ye yöneliktutuklamalar gelmifl ve süreç ad›m ad›m ulu-sal hareketin tasfiyesine do¤ru örülmek is-tenmifltir.

“Aç›l›m” sürecinin bafltan sona tüm ham-lelerini (sald›r›lar›n›) samimiyet testine tabitutanlar ciddi bir yan›lg› içerisinde olduklar›-n› kabul etmifl ve süreci tasfiyeye yönelik birsüreç olarak de¤erlendirmeye bafllam›fllar-d›r.

Kürt ulusal hareketinin de durumu buflekilde de¤erlendirmesine ra¤men yeterli vegerekli refleksi göstermekten uzak oldu¤unusöyleyebiliriz. Yap›lan sert aç›klamalar›n yan-s›mas›n› bulamad›¤›n› ve süreci tersineçevirmede yetersiz kal›nd›¤›n› söylememizyanl›fl olmasa gerek.

Aç›l›m süreci s›cakl›¤›n› liberaller aç›s›n-dan da yitiriyor derken, DTP’nin kapat›lmas›yeni bir hareketlenmeyi de beraberinde ge-tirdi. DTP’lilerin sine-i millet karar› almalar›,ancak ‹mral›’dan gelen aç›klama sonras› bukarardan vazgeçmeleri sald›r›lar›n da boyut-lanarak devam etmesine zemin haz›rlam›fl veard›ndan yeni bir operasyonun gündeme gel-mesi fleklinde devam etmifltir. Sistem içindemücadeleye devam edilmesi gerekti¤inin; ka-pat›lan DTP’nin yeni bir yap›lanmayla yolunaMeclis’te devam etmesi gerekti¤inin savunul-du¤u birçok aç›klama yap›lm›flt›r. Bu aç›kla-malar ortak bir temenninin ürünüydü ve buaç›klamay› yapanlar›n temel korkusu yaflan-mas› muhtemel yeni serh›ldanlar› ve müca-

dele hatt›n›n sistem d›fl›na ç›kmas›d›r. 24Aral›k’ta genifl kapsaml› bir operasyon dü-zenlenmifl ve aralar›nda çok say›da belediyebaflkan›n›n da yer ald›¤› onlarca kifli gözalt›naal›nm›fl ve aralar›nda belediye baflkanlar›n›nda bulundu¤u 26 kifli tutuklanm›flt›. Bas›naKCK operasyonu fleklinde yans›t›lan bu ope-rasyon sonras› efl zamanl› operasyonlar bir-çok ilde devam etmifl ve “kötü Kürtleri”ay›klamak olarak lanse edilmifltir. 24 Ara-l›k’ta bafllayan operasyonlar h›z kesmedendevam etmektedir. Her gün onlarca kifli evbask›nlar› yap›larak gözalt›na al›nmakta veonlarcas› da tutuklanmaktad›r.

Bu devlet terörü birçok ilde protestoedilmifl ve eski DTP’lilerin yeni BDP’lilerintutuklanmas› ve kelepçelenmesi halk taraf›n-dan protesto edilmifl ve birçok ilde yürüyüfl-ler gerçekleflmifltir. “Belediye baflkan›m›-z› istiyoruz” fleklinde devam eden protes-tolar ve eylemler Kürt co¤rafyas›n›n birçokyerinde devam etmektedir. Ancak buradadikkatimizi çeken bir baflka nokta ise ger-çekleflen sald›r›lara güçlü bir yan›t›n verile-meyifli, asl›nda verilmeyiflidir. Daha pasif ey-lemler fleklinde devam eden bu süreç ayn›zamanda düflündürücüdür. Daha güçlü karfl›koyufllar›n gerçekleflmeyifli egemenleri dahada yüreklendirmifl ve pervas›zlaflt›rm›fl ola-cak ki; yap›lan bask›lar›n, gözalt›lar›n, tutuk-lanmalar›n ard› arkas› gelmemekte ve hergün yenileri yaflanmaktad›r. Yaflanan sald›r›-lar›n kapsam› düflünüldü¤ünde eylemlerin ni-

celi¤inin ve niteli¤inin yetersiz oldu¤unu apa-ç›k görebilmekteyiz. Devletin hücrelerinekadar sinmifl olan milliyetçili¤i, flovenizmiher gün yarat›lmak istenen ve birkaç ildegerçeklefltirilen linç sald›r›lar›ndan da gör-mekteyiz.

Toplumsal muhalefetin yükselifle geçti¤ibir süreçten geçmekteyiz. TEKEL iflçilerinineylemi, itfayecilerin eylemi, birbiri ard›na ya-p›lan zamlar sisteme yönelik tepkiyi büyüt-müfl ve mücadeleye de yeni bir soluk olmufl-ken; Kürt halk›n›n bu dönemi serh›ldanlarlakarfl›lamay›fl› mücadelenin ciddi bir yan›n›eksik b›rakm›flt›r. Kürt ulusal hareketininsessizli¤i yaflad›¤› bu dönemi anlamak, anlam-land›rmak bu dönem için oldukça zor görün-mekte. Ancak flu da bir gerçek ki sald›r›lardevam ettikçe Kürt halk›n›n öfkesi büyüye-cek ve yeni bir patlamaya sahne olacakt›r.

“Provokasyonlar flehri” olarak an›lma-ya bafllanan Mersin üzerinde, oyun oynan-maya devam ediliyor.

Geçti¤imiz günlerde burjuva-feodalbas›nda “k›z kaç›rma olay›n›n ard›n-dan geliflen Kürt-Türk çat›flmas›”olarak lanse edilen bir olay gerçekleflmifl-tir. Ancak mahalle sakinleriyle yapt›¤›m›zsohbet s›ras›nda ö¤rendi¤imiz üzere olay,“k›z kaç›rma”n›n ötesinde bir olayd›r. Ma-hallede herhangi bir gerginlik vs. olmama-s›na ra¤men çevik kuvvetin belirli aral›k-larla mahallelere giderek gaz bombas› at›puzaklaflmas› ve ard›ndan kamera çekimiyapmas›, hiçbir gerekçe gösterilmeden

yap›lan ev bask›nlar› da belirli bir plan›ngöstergesidir. Keza Çilek Mahallesi’ndeyaflanan olayda, dü¤ün s›ras›nda at›lan“fiehitler ölmez, vatan bölünmez”sloganlar› da temelsiz de¤ildir. Yaflananla-r›n ard›ndan birçok ev, iflyeri ve araban›ntahrip olmas› bir yana 6 kiflinin yaralanma-s›, yarat›lmak istenen gerginli¤i de gözlerönüne sermektedir.

Yine Kazanl› Mahallesi’nde bulunan birlisede yaflananlar›n boyutu da söylenenleretemel teflkil etmektedir. 2 lise ö¤rencisinintart›flmas›n› f›rsat bilen provokatörler;“Kürt çocuklar, Türk ve Arap çocuk-lar› dövmüfl” söylemini yaym›fl, bu söy-

lemler neticesinde toplanan 200 kiflilikgrup; “Kürtleri istemiyoruz, Kürtlereölüm”, “Kahrolsun PKK”, “Kürtler d›-flar›” nidalar›yla sald›r›ya geçmifltir. 6 kifli-nin yaraland›¤› ve 15 kiflinin gözalt›na al›n-d›¤› olayda gerginlik geç saatlere kadar de-vam etmifltir. Olaylar›n ard›ndan bölgeyegelen DTP’li Akdeniz Belediye Baflkan› veyöneticilerinin ve Kazanl› Kültür Derne-¤i’nin halk› gruplar halinde toplayarak iknaetmesiyle insanlar evlerine da¤›lm›fl ve ger-ginlik sona ermifltir.

Yaflananlar›n ard›ndan hem provokas-yon hem de Edirne ve di¤er illerde yafla-nan linç giriflimlerini protesto etmek

üzere Mersin Emek ve Demokrasi Plat-formu taraf›ndan bir yürüyüfl ve bas›naç›klamas› gerçeklefltirildi. “Linç giri-flimlerine, provokasyonlara son! Ya-flas›n halklar›n kardeflli¤i” pankart›arkas›nda yürüyüfle geçen kitle, “Türki-ye faflizme mezar olacak”, “Yaflas›nhalklar›n kardeflli¤i” ve “Biji biratiyagelan” sloganlar›n› atarak aç›klaman›nyap›laca¤› Taflbina önüne geldi. Ard›ndanArapça, Kürtçe ve Türkçe konuflmalarlahalk›n kardeflli¤ine dair vurgular yap›ld›.Yap›lan aç›klamada, geliflen provokasyonve linç olaylar›n›n devletin imha ve inkarsiyasetinden kaynakland›¤› belirtilerek,oynanan oyunlara karfl› duyarl› olunmas›ça¤r›s› yap›ld›. (Mersin)

SALDIRILAR SÜRDÜKÇE, KÜRT HALKININ ÖFKES‹ BÜYÜYECEKT‹R

Kürt halk›na yönelik sald›r›lar› protes-to etmek için Hannover Kürt Halkevi, çar-fl› merkezinde bir miting düzenledi. AT‹Ffaaliyetçileri ve Partizan okurlar›n›n dadestek verdi¤i eyleme, 200 civar›nda kat›-l›m oldu. So¤uk havaya ra¤men kitle slo-ganlar›n› gür flekilde hayk›rd›.

(Hannover Partizan)

Hannover’de protesto

““fifiÜÜPPHHEELL‹‹”” AASSKKEERR ÖÖLLÜÜMMLLEERR‹‹ MM‹‹ YYOOKKSSAA CC‹‹NNAAYYEETTLLEERR MM‹‹((??))

Ç‹LEK MAHALES‹ VE KAZANLI’DA OYNANAN OYUNLAR

FFaaflfliisstt ssaalldd››rr››llaarraa ppoolliiss ddeessttee¤¤ii

66Ocak Perflembe günü Aksaray Üniversitesi’ndeö¤renim gören 3 Kürt ö¤renci akflam saatlerin-

de flehir merkezinde bulunan bir al›flverifl merke-zinin önünde 50 kiflilik bir grup faflist taraf›ndansald›r›ya u¤rad›. 1’i a¤›r 3 ö¤rencinin yaraland›¤›olayda polis yaflananlar s›ras›nda olaya müdahaleetmedi.

BBaarr››flfl ggrruuppllaarr››nnaa ssaalldd››rr››llaarr ssüürrüüyyoorr

11 Ocak günü Ankara’ya gitmek üzere Van FeritMelen Havaalan›’na gelen Maxmur Bar›fl GrubuSözcüsü Nurettin Turgut, havaalan›nda polis ta-raf›ndan kimlik kontrolünden geçirilerek hakk›ndaarama karar› oldu¤u gerekçesiyle gözalt›na al›nd›.Kandil Bar›fl Grubu Üyesi Gülbahar Çiçekçi de,10 Ocak’ta Ankara’ya gitmek için geldi¤i Diyarba-k›r Havaalan›’nda ayn› gerekçe ile gözalt›na al›n-m›flt›. Kandil ve Maxmur bar›fl gruplar› üyesi 15 ki-fli hakk›nda da “örgüt propagandas›” yapt›klar› ve“suç ve suçluyu” övdükleri gerekçesiyle sorufltur-ma bafllat›ld›.

SSaalldd››rr››ddaa kkeeyyffiiyyeett dduurrmmuuyyoorr11 Ocak Sal› günü ‹stanbul’un fiiflli ilçesi Kulaks›z

semtinde Arda Dü¤ün Salonu’nda BDP’nin düzen-ledi¤i gençlik flöleni, ‹stanbul Emniyet Müdürlü¤üTerörle Mücadele fiubesi’ne ba¤l› polislerce bas›l-d›. Yüzlerce çevik kuvvet eflli¤inde yap›lan ve 3 sa-at süren bask›nda salonda bulunan yaklafl›k 500 ki-flinin kimlikleri tek tek kontrol edilirken BDP ‹lBakan› Hüseyin Bar›fl’›n da aralar›nda bulundu¤u8 kifli gözalt›na al›nd›.

MMaarraaflfl’’›› uunnuuttmmaadd››kk!!Ülkemiz; çeflitli inanç ve milletlerden iflçi, emekçi ve

yoksul halk›n faflist zorbal›kla k›y›ma u¤rat›ld›¤›kanl› bir tarihe sahiptir. Dersim, Marafl, Çorum,Sivas ve Gazi katliamlar› ülkemiz halk›n›n bilincin-de tazeli¤ini dün gibi korumaktad›r.

Biz Sar›gazi Partizan olarak Marafl katliam›n› protes-to etmek için bir yürüyüfl düzenledik. “Marafl’›nkatili patron a¤a devleti!-PART‹ZAN” pan-kart› açan kitle merkeze kadar yürüdü. Yürüyüfls›ras›nda s›k s›k “Marafl’›n katili patron-a¤adevleti”, “Dün Marafl’ta bugün Sivas’ta, çözümfaflizme karfl› savaflta”, “Marafl’›n hesab› soru-lacak” vb. sloganlar› at›ld›. Bas›n metninin okun-mas›yla eylem alk›fllarla sonland›r›ld›. Eyleme Aka-Der destek verdi. (Sar›gazi Partizan)

Dersim’deki çeflitli demokratik kitle ör-gütleri Munzur Vadisi ve Pülümür Çay› üze-rinde yap›lmak istenen baraj yap›m›n› DS‹önünde protesto etti. 16 Ocak’ta yap›lan ey-lemde, barajlar›n yoksulluk getirece¤ine, geç-mifli ve gelece¤i yok ederek geri dönüflü ol-mayan tahribata neden olaca¤›na dikkat çekil-di. Otogarda bir araya gelen kitle, araçlarlaoluflturduklar› konvoyla mahalle mahalle do-laflt›ktan sonra DS‹ önüne geldi. “Tarihimi-ze ve do¤am›za sahip ç›k›yoruz”, “Mun-zur kutsal›m›zd›r sahip ç›k” pankartlar›-n›n aç›ld›¤› eylemde, “Munzur’uma do-

kunma”, “Baraj de¤il alternatif enerji”,“Munzur’da Pülümür’de barajlara ha-y›r” dövizleri tafl›nd›.

Burada aç›klama yapan Munzur Do¤a Ak-tivistleri Üyesi Haydar Çetinkaya, “Bugünburada barajlar› istemedi¤imiz konusundakikararl› tutumumuzu hayk›rmak istiyoruz” de-di. Aç›klaman›n ard›ndan konuflma yapanTunceli Belediye Baflkan› Edibe fiahin de,“Tunceli halk› barajlar› istemiyor. ‹stemedi¤i-ne dair tepkilerini defalarca dile getirmifltirve getirmeye devam edecektir” dedi.

(H. Merkezi)

‹ran’›n insan haklar›ndan zerre kadar nasibinialmam›fl olan gerici Molla rejimi, Kürt ulusal mü-cadelesi karfl›s›nda, TC’den geri kalmayacak birpolitika izlemekte, ancak “öldürme”yi yasalaflt›r-m›fl oldu¤u için bunu farkl› yollarla yapmaktad›r.TC, k›rsaldaki çat›flmalarda kimyasal maddelerkullanarak, hapishanelerdeki sald›r›lar›n› art›ra-rak, Kürt halk›na karfl› tahammülsüzlü¤ünü sergi-lerken; ‹ran’da tahammülsüzlü¤ün ad› idam ol-maktad›r. ‹damlardan vazgeçmeyen ‹ran, PJAK’l›Ehsan Fetahiyan ve Hasan Hikmet De-mir’in ard›ndan bu kez de yine PJAK tutsa¤› Fe-

sih Yasemini’yi idam etti. Fesih Yasemini, Feta-hiyan ve Demir ile birlikte, ‹ran’›n PJAK’a yönelikoperasyonunda, Mako k›rsal›nda yakalanm›flt›.

Yurtseverlerin, idamlar›n durdurulmas›nayönelik duyarl›l›k ça¤r›lar› yapmalar›na ra¤men,“demokrasi havarisi” egemenler, bu durumugörmezden gelmifllerdir. Bunun sonucunda 8Ocak sabah›nda Yasemini, ‹ran’›n zulüm vinçle-rinde idam edilmifltir. Halen ‹ran hapishanele-rinde, içlerinde Zeynep Celaliyan’›n da bu-lundu¤u 14 tutsak, idam edilmeyi beklemekte-dir. (H. Merkezi)

Munzur’da baraj yap›m› protesto edildi ““BBeenn,, ööllüümmüünn ss››ccaakkll››¤¤››nn›› hhiisssseeddiiyyoorruumm vvee

ttaann››yyoorruumm!!”” EEhhssaann FFeettaahhiiyyaann

Kelepçeler Kelepçeler ddaayyaann››flflmmaayyllaa kk››rr››llaaccaakk!!

DTP’nin kapat›lmas›n›n ard›ndan BDP’yeyönelik gerçekleflen gözalt› ve tutuklama furya-s› gerçeklefltirilen bir eylemle protesto edildi.10 Ocak günü saat 14.00’te Taksim TramvayDura¤›’nda bir araya gelen Demokrasi içinBirlik Hareketi bileflenleri ve Partizan ve78’liler Giriflimi “Kenetlenece¤iz, halkla-r›m›z›n kardeflli¤ini kelepçeletmeyece-¤iz” pankart› ile bas›na bir aç›klama yapt›. Kit-le ellerine takt›¤› plastik kelepçelerle tek s›rahalinde yürüyüfle geçti. Yol boyunca “Faflizmekarfl› omuz omuza”, “Kürdistan faflizmemezar olacak” sloganlar›n›n at›ld›¤› eylemdebildiri da¤›t›m› da yap›ld›.

Galatasaray Meydan›’nda sona eren yürü-yüflün ard›ndan kitle ellerindeki zincir ve kelep-çeleri yere f›rlatt›. Burada konuflma yapan78’liler yöneticisi Nimet Tanr›kulu, Aç›l›mad› alt›nda giyilen demokrasi maskesinin düfltü-¤üne de¤indi. Aç›klaman›n ard›ndan polis, 2 ki-fliyi yasad›fl› slogan att›¤› gerekçesi ile gözalt›naalmaya çal›flt› ancak kitlenin sahiplenmesi sonu-cu geri ad›m atmak zorunda kald›. (‹stanbul)

Page 7: Mizanpaj 2 (Page 1)partizanarsiv2.net/file/2018/03/ik-57.pdfbir röportaj gerçekleştirdik ve orada yaşananları belki daha da önemlisi Romanların her gün maruz kaldığı psikolojik

Halk›n gündemi ‹flçi-köylü 722 Ocak-4 fiubat 2010

TTEECCRR‹‹TTEE SSOONN !!

BBugünlerde, elimize kumanday› ald›¤›-m›zda açt›¤›m›z haber programlar›n-

da gözümüze çarpar oldu linçler… “Çarp-mak” ne demek, adeta bizden bir parça halinegeldi bu sald›r›lar! Zira egemenlerin “vatandaflhassasiyeti” olarak adland›rmaya çal›flt›¤› linç-lerle, “korkulu gözlerle bakan vatandafllar” ha-line getirilmeye çal›fl›l›yoruz!

2005 Newroz’unda, “bayrak yakt›lar” söy-lemiyle Mersin’de devreye sokulan bu “vatan-dafl hassasiyeti” sonraki süreçler için de bir te-tikleyici olay olarak kullan›ld›. Kürt Ulusal Mü-cadelesine karfl› flovenist ve milliyetçi sald›r›-lar, bu süreçten sonra daha da yükseltildi vesokaklarda –toplumda- daha görünür hale gel-di. O dönem, Türkiye’nin birçok yerinde dü-zenlenen “Bayrak” ve “Cumhuriyet” mitingle-ri ile “hassasiyetler” körüklendi, halk aras›ndadaha da cisme büründürüldü. Yine ayn› süreç-lerde “Terörle Mücadele” Yasas› kabul edildi.Halk›n demokratik haklar›n› kullanmas›n›, fikirve düflünce özgürlü¤ünü daha fazla ayaklar al-t›na alan bu yasan›n asl›nda “terörle” de¤il“toplumla mücadele yasas›” oldu¤u defalarcasöylendi. Yani egemenler bir yandan “vatan-dafl hassasiyeti” sald›r›lar›n› besleyerek biryandan da yasalar yoluyla muhalefeti k›skacaalmaya çal›fl›yorlard›.

Derken sistemin kronik hastal›¤› olan kriz,

hayat›m›z› dört bir yan›ndan sararakbizi daha fazla yoksullu¤un kuca¤›naitti. ‹flten atmalar, özellefltirmeler,grevler, fabrika iflgalleri… Sokaklardaprotesto gösterileri ço¤al›yor ve hal-k›n muhalefeti yükselmeye bafll›yor-du. Di¤er yanda Kürt Ulusal Mücade-lesi egemenler aç›s›ndan inkâr edile-meyecek noktaya gelmifl, inkâr ve im-han›n “eski yöntem”leri yetmez ol-

mufltu. Sistem kendi aç›s›ndan “çözüm” aray›-fl›ndayd›. Ve ortaya “aç›l›m” denilen yeni tasfi-ye politikas› ç›kt›.

Y›lbafl›nda hükümetin zirveye ç›kard›¤›zam “aç›l›m›” ile emekçinin cüzdan›na bir tu-tam kor daha düflerken, çözümün örgütlen-mede ve alanlarda oldu¤unu kan›tl›yordu ege-menler -bilincine varmadan-! Sistemin yozlafl-t›rma, yabanc›laflt›rma ve kimliksizlefltirme po-litikalar› bile art›k yeterli olmuyor halk kitlele-rini uyuflturmaya… “Demokrasi” balonu sön-müfl, “aç›l›m” da imha ve inkâr›n yeni yöntem-lerinin ortak ad› olmufltu. Ne yapmal›yd› flim-di? Nas›l bast›rmal›yd› yükselen kitle hareket-lerini, nas›l susturmal›yd› zulmün çemberindengeçmifl Kürt halk›n›n hayk›r›fllar›n›?

Hangi “vatandafl›n” hangi “hassasiyeti”?

Bu sorular kurcalarken egemenlerin kafa-lar›n›, bir anda bir “mucize” gerçeklefliverdi!Ekme¤i için direnen iflçinin-emekçinin, ulusalhaklar› için mücadele eden Kürt halk›n›n kar-fl›s›na “vatandafl›n hassasiyeti” dikiliverdi vedevleti büyük bir “yükten” kurtarmak için kol-lar› s›vad›.

Elbette gerçekler, söylemlerimizdeki gibi nemucizevîdir ne de tesadüf eseridir! Aksine bi-linçli ve planl› bir organizasyonun parça-

lar›d›r. ‹fllerine geri dönebilmek için ‹zmir’denAnkara’ya giden ve eylemler yapan Kent Afi ifl-çilerine sald›rtan da, Çanakkale’de “savunma-s›z” Kürt halk›n›n evlerini tafllatan da, ‹zmir’deDTP konvoyunun yolunu kestiren de, Konya,Afyon vb. yerlerdeki üniversitelerde devrimcive yurtsever ö¤rencilerin can›na kast eden de,Dolapdere’de iki “serseriye” silah veren de, Di-yarbak›r ve Van’da üç insan›n can›na k›yd›ran daayn› “vatandafl›n” ayn› “hassasiyetidir”!

Farkl› olana tahammülsüzlük sistemin asimilasyon politikas›n›n ürünüdür

Bir liman flehri olmas›n›n yan› s›ra bir göçkentidir Mersin. Çok say›da “kenar mahallesi”vard›r ve yine birçok etnik yap›y› bir arada ba-r›nd›r›r. Bu bölgelerden biri olan Kazanl› daArap ve Kürt halk›ndan insanlar›n y›llard›r birarada yaflad›¤› bir semt olmufltur.

Kazanl›’n›n ismini geçenlerde “Kürtleri iste-miyoruz, Kürtler defolun” diye ba¤›rt›lan “va-tandafllar›n hassasiyetinin” bas›na yans›mas› ileduyduk bir de! Bir lisede iki çocu¤un kavgas›n›nard›ndan, bölgede yaflayan Kürtler, bir anda “is-tenilmeyen” ve “nefret edilen” olmufltu. Ve böl-gede yaflayan, “nefret eden” Araplar ise “hassasbirer Türk vatandafl›na” dönmüfllerdi.

Sizin de dikkatinizi çekmifltir; ‹zmir’de, ‹s-tanbul-Dolapdere’de yaflananlarda da Mer-sin’deki gibi asl›nda Türk olmayan kesimler“hassas vatandafllar” haline getirilmifltir. Türkegemen s›n›flar›n›n en kemikleflmifl özelliklerin-den olan asimilasyon politikas›n›n sonucudur budurum. Farkl› milliyetleri Türklefltirme ve ard›n-dan kendi ç›karlar› do¤rultusunda kullanabile-cekleri bir “nefret toplumu oluflturma”! Kazan-l›’da yaflananlar, bu “nefretin” günlük yaflam›m›-za ne kadar s›zd›r›ld›¤›n› göstermiyor mu? Fark-

l› düflünene ve farkl› olana karfl› beslenen, kö-reltilen bilinçlerle ve yükseltilen flovenizm nida-lar›yla nefretin, soka¤›m›za kadar sindi¤ini; Ma-nisa-Selendi’de Romanlar›n, Edirne’de HalkCephesi’nin defalarca maruz kald›¤› linç sald›r›-lar›ndan da bunu görmek mümkündür.

Edirne Gençlik Derne¤i’nin Amerikan kar-fl›t› bildiri da¤›tmas›na polis ve sivil faflistlerinsald›r›s›yla bafllayan linç bombard›man›, dahasonra linç sald›r›s›na u¤rayan gençlerin tutuk-lanmas›na karfl› imza toplayan ailelerine sald›-r›lmas› ile sürmüfltü. Bunun üzerine Edirne’yehareket eden Halk Cephesi üyeleri hem Edir-ne’ye al›nmam›fl hem de s›n›rda yine polis vesivil faflistlerin linç sald›r›s›na maruz kalm›fllar-d›. Devrimcilerin asl›nda pek yabanc› olmad›¤›linç, bu kez de Edirne’deki sald›r›y› protestoetmek isteyen Kars ve Erzincan Gençlik Der-ne¤i üyelerine karfl› geliflmiflti. Amerikan/ser-maye karfl›tl›¤›na, “terörist” damgas› vurarak,onu yok etmeyi ancak egemenlerin isteyebilir.Durup bir düflündü¤ümüzde, “Kürtleri –daha-s› farkl› olan›- neden istemedi¤imizin” ya da“neden yok etmek istedi¤imizin” mant›kl› biraç›klamas›n› bulamay›z/çünkü yoktur.

Oyunlar›na alet oldu¤umuz egemenlerinbizi “farkl›” yahut “ayn›” gibi kategorilendir-meden sömürüsünü sürdürdü¤ü aflikârd›r. Ya-p›lan grevlerde, sürdürülen direnifllerde öneç›kan iflçilerin CHP’li, MHP’li hatta AKP’li ol-mas›; bunun en aç›klay›c› ve çarp›c› örne¤i de-¤il midir? Türk veya Kürt olmam da, Arap ve-ya Roman olmam da sömürüden pay›m› alma-m› etkilemezken peki yaflananlar neyin nesi?Yaflananlar egemenlerin yaratmak istedikleri“tek tip ve yaln›z insanlar toplulu¤u”nu olufl-turma politikas›d›r. Yarat›lmak istenen, nefret-tir; asimile edilmifl ve “Türkleflmifl” bir insan“toplulu¤udur”!

Hangi vatandafl›n hangi hassasiyeti?

Egemenler bir yandan “vatandafl hassasiyeti” sald›r›lar›n› besleyerek bir yandan yasalar yoluyla oluflacak muhalefeti k›skaca almaya çal›fl›yorlar

* 31 A¤ustos’ta, polis komplosu sonucu evine bas-k›n yap›larak tutuklanan ve Bak›rköy Kad›n Hapis-hanesi’ne konulan ‹flçi-köylü Kartal çal›flan› SuzanZengin, rahats›zl›¤›ndan kaynakl› hastaneye giderken,asker taraf›ndan “bofluna gitme, sen muayene olurkenodadan ç›kmayaca¤›z” denilerek engellenmeye çal›fl›ld›.Hastaneye gidildi¤inde de, asker, muayene esnas›ndaodadan ç›kmay›nca Zengin de durumu protesto ede-rek muayene olmadan hapishaneye döndü.

* Bitlis E Tipi Hapishane’de bulunan PKK’li tut-saklar aileleri arac›l›¤›yla yapt›klar› aç›klamada “can gü-venliklerinin” olmad›¤›n› duyurarak duyarl›l›k ça¤r›s›n-da bulundular. Son zamanlarda Öcalan ve Kürt halk›üzerindeki bask›lar nedeniyle açl›k grevi yapt›klar› içins›k s›k ölümle tehdit edilen tutsaklar, ayn› zamanda,ajanlaflt›rma sald›r›lar›na da maruz kal›yorlar.

* 28 Kas›m 2009 tarihinde AKP Kayap›nar ‹lçe Bi-nas›’na molotoflu sald›r› düzenledikleri gerekçesiylegüvenlik görevlisi taraf›ndan baca¤›ndan vurulan S.T ad-l› çocuk, tedavi edilmeden gözalt›na al›nm›flt›. Sonras›n-da tutuklanarak Diyarbak›r E Tipi Hapishane’ye konu-lan ve flu an ayak parmaklar›n› oynatamayan S.T’nin te-davisi engellenmeye devam edilirse sakat kalacak.

* ‹zmir K›r›klar 1 No’lu F Tipi Hapishane’debulunan Musa Demirhan adl› tutsa¤›n annesi, görüflünegitti¤i o¤lunun gardiyanlar taraf›ndan gözü önünde dö-vüldü¤ünü söyleyerek ‹HD’ye baflvurdu.

* 14 yafl›ndayken Mardin’de okulunu b›rakarak, ai-lesine yard›m etmek için ‹stanbul’a gelen A.A, buradagasp çetesinin eline düfltü. Çetenin yakalanmas› üzerineMaltepe Çocuk Hapishanesi’ne konulan A.A, bura-da lösemiye yakaland›. ‹ki y›ld›r bu hastal›¤›n pençesin-de k›vranan A.A için ailesi o¤ullar›n›n göz göre göre öl-memesi için tedavisinin engellenmemesini istediklerinive Cumhurbaflkanl›¤›’na mektup yazd›klar›n› söylediler.

* “Tafl att›klar›” gerekçesiyle tutuklanarak AdanaM Tipi Hapishane’ye konulan 32 çocuk, aileleri ara-c›l›¤›yla yapt›klar› aç›klamada, hapishane müdürü ve gar-diyanlar taraf›ndan üzerlerine so¤uk su dökülüp sonra-s›nda plastik su borusu ile dövüldüklerini ve daha son-ra da vücutlar›nda aç›lan yaralara tuz bas›larak iflkenceedildiklerini söyleyerek duyarl›l›k ça¤r›s›nda bulundular.

* Adana’da, 10 Ocak’ta tutuklanarak Kürkçüler FTipi Hapishane’ye konulan Ozan Edeman adl› Kürtgenci, ailesi arac›l›¤›yla, emniyet ve hapishanede iflken-ceye maruz kald›¤›n› söyledi. Baba Edeman da, sarahastas› o¤lunun ilaçlar›n›n o¤luna verilmedi¤ini belirte-rek “o¤lumun hayat›ndan endifle ediyorum” dedi.

* Gaziantep H Tipi Hapishane’de bulunan kan-ser hastas› PKK’li tutsak Taylan Çintay, daha önceameliyat oldu¤u Adana Balcal› Hastanesi’ne muayeneolmaya geldi¤inde önce 5 gün boyunca aç b›rak›ld›,sonra da Kürkçüler Hapishanesi’ne götürülerek hücre-ye konuldu.

** Van F Tipi Hapishane’deki tutsak say›s›, sonzamanlardaki operasyonlardan dolay› kapasitesinin yak-lafl›k iki kat›na ç›kt›. Tutsaklar, istekleri d›fl›nda –›rkç›bask›lar› ile ünlü(!)- Rize, Erzurum, Bayburt ve Trabzonhapishanelerine sevk edildi.

Ülkemiz hapishanelerinde bask›lar vehak gasplar› her geçen gün artmakta. Ftiplerine geçiflin ard›ndan daha da kat-merlenen bu sald›r›lar›n en yo¤un yaflan-d›¤› hapishanelerden birisi ise SincanHapishanesi.

Diyarbak›r’dan özel yetkiyle getirilenhapishane müdürüyle (F1) birlikte hemtutsaklara hem de onlar› görmeye gelentutsak yak›nlar›na karfl› sald›rgan tutum-lar artm›fl bulunmakta. Son aylarda bununbirçok örne¤i yafland›. Geçti¤imiz aylarda

görüfle gelen tutsak yak›nlar›na çorap ç›-kartt›rmaya çal›fl›lmas›, X-Ray cihaz›n›npantolon dü¤mesinden kaynakl› sinyalvermesi sonucunda eflofman giydirilmeyeçal›fl›lmas›, bu yap›lmad›¤›nda ise görüflünengellenmesi, yine çorab›n› ç›kartmak is-temeyen bir tutsak yak›n›na 1 ayl›k görüflcezas› verilmesi bunlardan sadece birkaç›.14 Ocak tarihinde ise görüfle giden bir

tutsak yak›n›na kaza¤› ç›kartt›r›lmak is-tenmifl ancak bunu yapmamas› sonucun-da görüflü engellenmeye çal›fl›lm›fl, “ce-zaevine geliyorsan›z bunlar› gözealacaks›n›z” denmifltir. Bir adli tutsakyak›n›na ise aramada pantolonun içinegiydi¤i çorap gerekçe gösterilerek panto-lonu ç›kartt›r›lm›fl ve böyle arama yap›l-m›flt›r.

Sincan’daki sald›r›lar sadece aramalar-dan ibaret de¤il. ‹çerdeki tutsaklara dabirçok bask› gündemde. Halil fiahin, Yaflar‹nce ve Cengiz Kahraman’›n görüflçüleri-ne anlatt›klar› hak gasplar›; havaland›rmasaatlerinin k›salt›lmas›, ayakkab›, havlu, iççamafl›r› vb. fleylerin art›k yaln›zca hapis-hane kantininden karfl›lanmas›n›n dayat›l-mas› ve böylece güdülen ticarethane

mant›¤›, kalem açaca¤› vs. gibi k›rtasiyeürünlerinin verilmemesi, tutsaklar ailele-rine telefon ettiklerinde karfl›l›kl› iki tara-f›n da tekmil vermesi dayatmas›, aç›k gö-rüfle giden ailelere görüflte yan yana otur-duklar› için görüfl cezas› verilmesi, mek-tup cezalar›, görüfl cezalar› vs... Liste böy-le uzay›p gidiyor. Tutsaklar 12 Eylül uygu-lamalar›n›n Sincan’da tekrar hayata geçi-rilmeye çal›fl›ld›¤›n› ifade ederek sorunaduyars›z kal›nmamas› gerekti¤ini vurgulu-yor. (Ankara)

“Cezaevine geliyorsan›z, bunlar› göze alacaks›n›z”!

* * Mücadele ve ›srar ile Güler Zere, devletinbask›s›ndan ve zulmünden çekip al›nd›. Ama müca-dele bitmedi; çünkü geride daha ölüm s›n›r›nda on-larca hasta tutsak var! Onlar›, devletin “sessizölüm” sald›r›lar›ndan çekip almak için eylemlerinsürmesi; düflmana, sald›r›lar karfl›s›nda, dört duvararas›ndaki yoldafllar›m›z›, dostlar›m›z› yaln›z b›rak-mayaca¤›m›z› gösterir. Ayn› zamanda s›rf 2009 y›-l›nda, devletin bu politikalar› sonucu yitirdi¤imiz 15tutsa¤› unutmayaca¤›m›z› da… 7 Ocak Perflem-be günü, ‹stanbul’da bulunan Adli T›p Kurumuönünde bir araya gelen platform, bir bas›n aç›kla-mas› yapt›. Aç›klamay› okuyan Ahmet Kulaks›z,Güler Zere’nin durumunun her geçen gün iyiyegitti¤ini söyleyerek, “Güler’in durumundan da anla-fl›laca¤› gibi, öldüren, asl›nda hastal›klar de¤il,tecrit politikas›d›r” dedi.

* * Hasta tutsaklar›n serbest b›rak›lmas› ve teda-vi yolunun aç›lmas› için ‹stiklal Caddesi’nde yap›laneylemler dizisi 7 Ocak Cuma günü Eminönü M›s›rÇarfl›s›’nda yap›lan bas›n aç›klamas› ile devam etti.“Hasta tutsaklar serbest b›rak›ls›n” yaz›l› ‹ngi-lizce ve Türkçe pankart açan kitle “Katil devlethesap verecek”, “Yaflas›n devrimci dayan›fl-

ma” sloganlar›n› att›. Eylemde bas›n metnini oku-yan Ebru Timtik; hasta tutsaklar için eylemlerifarkl› alanlarda yapmaya devam edeceklerini belirt-ti. Konuflman›n ard›ndan eylem sloganlarla sonaerdi.

* * Kefenler giymiflti genç insanlar, öne geçmifl-lerdi. Adlar› m›? Aynur Epli idi biri, biri Kemal Er-türk, biri Abdulsamet Çelik’ti ,biri Yaflar ‹nce…Yürüdüler. Arkalar›nda ise, ellerinde “Hasta Tut-saklara Özgürlük” pankart› ile insanlar vard›. Dev-letin tutsaklara zulmüne karfl› yürüdüler. Hastatutsaklar için yap›lan yürüyüflün 26.’s›, 15 Ocakakflam› Taksim Tramvay Dura¤›’ndan GalatasarayLisesi’ne yap›lan yürüyüflle gerçeklefltirildi. Bura-da yap›lan aç›klamay› Ali Arac› okudu. Aç›klama-da Antalya L Tipi’nde tutulan kanser hastas› Gü-lay Çetin’in yazd›¤› mektup okundu. Mektubundahastal›¤›ndan ve tedavi olamad›¤›ndan bahsedenÇetin’in durumunun hapishanelerdeki zulmüntablosu ve devletin sistematik iflkence yöntemi ol-du¤u söylendi. (‹stanbul)

HHaassttaa ttuuttssaakkllaarraa öözzggüürrllüükk!!

Her hafta Cuma akflam› 17.30’da Ankara Yük-

sel Caddesi ‹nsan Haklar› An›t› önünde birçok de-mokratik kitle örgütünün kat›l›m› ile yap›lan eylem-lerle “Hasta tutsaklara özgürlük” slogan› tek-rar tekrar dillendiriliyor. 15 Ocak günü yap›lan ey-lemde yaklafl›k 2.5 ay önce hastal›¤›n›n son aflama-s›ndayken tahliye edilen Güler Zere’nin durumunadikkat çekilerek; “Güler tahliye edileli iki ay olma-s›na ra¤men doktorlar ‘Güler bu hastal›ktan kurtu-lacak, kanserin yay›lmas›n›n bir bölümü durdurul-du’ diyorlar. Tecrit koflullar› d›fl›na ç›kt›¤›nda, kan-ser hastas› bir insan hastal›¤›n›n son evresinde bileiyileflme gösterebiliyor. Yani sorunun özü tecrittir”denildi. (Ankara)

3 Ocak Pazar günü Erzincan GençlikDerne¤i’nin düzenledi¤i “ABD defol, buvatan bizim” kampanyas› için yap›lan ba-s›n aç›klamas›na biz de Partizan olarak ka-t›larak destek verdik. Bas›n aç›klamas› son-ras› imza masas› aç›ld›. Daha sonra ÜlküOcaklar›’n›n bulundu¤u taraftan gelen yak-lafl›k 100 kiflilik kitle “Kahrolsun PKK”sloganlar›yla sald›r›ya geçti. Sald›r› s›ras›n-da gözalt›na al›nan yine devrimciler oldu.Polis arac›na bindirilenlere araç içerisindede fliddet uyguland›.

D›flar›da da faflistler arabay› tafll›yordu.Eylem s›ras›nda bir arkadafl›m›z›n ailesinehaber verilmesi üzerine aile oraya geldi vearkadafl›m›z a¤›r bir fliddete maruz kald›.Burnu k›r›ld› ve duda¤›na dikifl at›ld›. Gö-zalt›na al›nanlar Pazartesi günü serbest b›-rak›ld›.

Yine 8 Ocak günü polis terörünü tefl-hir etmek amac›yla bildiri da¤›tan ikiGençlik Derne¤i üyesi gözalt›na al›nd›. Ak-flam saatlerinde Adliye önünde yap›lan ey-leme biz de Partizan olarak kat›ld›k. “‹n-sanl›k onuru iflkenceyi yenecek” slo-ganlar›yla Adliye’ye getirilen iki kifli ser-best b›rak›ld›.

Eylemin yap›laca¤› gün Gençlik Derne-¤i üyesi ve YDG’li 6 kifli sabah saatlerindeevlerinden gözalt›na al›nd›, ayn› gün ö¤lenedo¤ru 14 kifli yolda yaka paça gözalt›naal›nd›. Toplanan kitle Adliye önüne geldidaha sonra hastaneye götürülen 20 kifliuzun süre sonra adliyeye sevk edildi. Ak-flam saatlerinde gözalt›na al›nanlar serbestb›rak›ld›.

(Erzincan ‹K okurlar›)

Erzincan’da polis terörü

devam ediyor 225500.. HHaaffttaa

Devletin ölüm mangalar› taraf›ndan katledi-

len yüreklerin hesab›n› soran Cumartesi eylem-

leri 8 Ocak günü yap›lan oturma eylemi ile de-

vam etti. Aç›klamada yaflanan katliamlar›n hesa-

b›n›n sorulmas› yerine devrimci, demokratik ve

yurtsever kesimlere yönelik gerçekleflen tutukla-

ma terörlerinin aral›ks›z devam etti¤i dile getiril-

di. Bas›n metnini okuyan ‹HD üyesi Av. AhmetTamer okudu.

225511.. HHaaffttaa

Bu hafta 1996 y›l›nda gerçekleflen Güçlükonakkatliam›n› gerçeklefltirenlerin yarg›lanmas› istendi.O dönemde katliamda öldürülen 11 köylüden bi-ri olan Ahmet Kaya’n›n k›z› Emine Ertak bu haftada babas›n›n katillerinin yarg›lanmas› için kamu-

oyuna seslendi. Babas›n› katledenlerin PKK de¤il,devlet birimlerinin oldu¤unu belirten Ertak, so-rumlular›n belli oldu¤unu ve itiraflarla ispatlad›¤›n›vurguland›. Ertak’›n ard›ndan bu hafta polisler ta-raf›ndan1996 y›l›n›n 16 Oca¤›nda gözalt›na al›nan‹smail fiahin’in ak›beti soruldu. Gözalt›nda kaybe-dilen fiahin’in efli Kiraz fiahin, sorumlular›n bir anönce yarg›lanmas›n› ve eflinin mezar›n›n bulanma-s›n› istedi. (‹stanbul)

Ölüm mangalar› iflbafl›nda, ama meçhuldeler!

Polis cinayetlerinin ayd›nlat›lmas› için devam edeneylemlerin 4.’sü 16 Ocak’ta gerçekleflti. Bu hafta,gerçekleflen eylem Agos Genel Yay›n YönetmeniHrant Dink’e adand›. “Alaattin Karada¤ cinayetiayd›nlat›ls›n!” pankart›n›n aç›ld›¤› eylemde HrantDink’in çok say›da resmi de tafl›nd›.

Kitle Taksim tramvay dura¤›ndan Galatasaray Li-sesi’ne do¤ru yürüdü. Yol boyunca sloganlar›n dur-maks›z›n devam etti¤i eylemde yürüyüflün ard›ndanbas›n metni okundu. Yap›lan aç›klamada eyleminHrant Dink’e adand›¤› belirtilerek devletin katliampolitikalar›n›n devam etti¤ine de¤inildi. (‹stanbul)

De¤iflen bir fley yok

Devletin ölüm mangalar› taraf›ndan katledilen yüreklerin hesab›n› soran Cumartesi eylemleri devam ediyor

Hapishanelerdeki hasta tutsaklar›n durumuna dikkat çekmek, onlar›n seslerine ses katmak için eylemler sürüyor

““HHaassttaall››kk ddee¤¤iill,, tteeccrriitt ööllddüürrüürr!!””

Page 8: Mizanpaj 2 (Page 1)partizanarsiv2.net/file/2018/03/ik-57.pdfbir röportaj gerçekleştirdik ve orada yaşananları belki daha da önemlisi Romanların her gün maruz kaldığı psikolojik

Politika-gündem‹flçi-köylü 8 22 Ocak-4 fiubat 2010

IMF ve Dünya Bankas›’n›n Türkiye tar›m›n›biçimlendirme projeleri oldukça eski tarihlerekadar uzansa da, bu kapsamda gündeme gelenuygulamalar›n en tahrip edici olanlar›ndan biri2000-2008 döneminde yürütülen Tar›m Re-formu Uygulama Projesi (ARIP) idi. Öyleki proje dahilinde gündeme gelen ilk uygulama,Do¤rudan Gelir Deste¤i (DGD) olmufl,“destek” bu y›llar içinde tar›mdaki tüm denge-leri altüst etmifltir. Çünkü DGD ile birlikte ta-r›m› destekleyen, girdi ve teknolojik imkan sa¤-layan neredeyse tüm kurumlar özellefltirilmifl,tar›m birlikleri zay›flat›lm›fl, iyice ifllevsizlefltiril-mifl ve tasfiye koflullar› yarat›lm›flt›r. Yoksullukk›skac›ndaki köylü örgütsüz ve desteksiz b›ra-k›lm›flt›r. fiimdi benzeri söylemlerle sunulan veemekçileri muhtemel benzeri sonuçlarla karfl›karfl›ya b›rakacak olan yeni bir yasa ile dahakarfl›m›zda egemenler.

Haklar›n› talep eden iflçilere, emekçileresald›r› ve yeni zam haberleri ile birlikte girdi¤i-miz 2010 y›l›n›n ilk günlerinde tar›m sektörün-de “yeni” bir uygulama daha gündemde; Hav-za Bazl› Üretim ve Destekleme Modeli.Bu modele göre Türkiye, iklim, topografya vetoprak verileri dikkate al›narak 30 havzaya bö-lünüyor. Tar›m Bakanl›¤› taraf›ndan havzalar›nekolojik olarak benzer, idari yap›lanmaya uy-gun yönetilebilir büyüklükte, tar›m ürünlerininekolojik ve ekonomik olarak en uygun yetiflti-rilebildi¤i bölgeleri ifade etti¤i; co¤rafya ve böl-genin özelliklerine göre yap›ld›¤› iddia ediliyor.

Modelde, mevcut durum elefltirilerek “Gü-nümüze kadar üretim ve kalk›nma planlar›; yal-n›zca co¤rafi bölgeler ve idari s›n›rlar esas al›-narak yap›lm›flt›r. Tar›m sektöründe arz ve ta-lep dengesi istenilen düzeyde sa¤lanamam›flt›r.Üretim a盤› ya da arz fazlas› ekonomiye yükolmufltur. Tar›mla ilgili oldukça fazla veri üre-tilmifl ancak bu veriler bir arada kullan›lmad›-¤›ndan yap›lan planlamalar eksik kalm›flt›r” de-nilmekte ve model bu sorunlar›n çözümü ola-rak sunulmaktad›r. Öyle ki Bakan Mehdi Eker,yeni modelin anlay›fl›n› “Bizim verimsiz ye-re kullan›lacak param›z yok” sözleri ileözetlemektedir.

Burjuva-feodal bas›nda “tar›mda devrim” vb.

bafll›klar ile sunulan modelin en ateflli savunucu-su Zaman Gazetesidir. Gazete modelin olufl-turulmas› s›ras›ndaki çal›flmalara sayfa sayfa yeray›rarak hükümetin propagandas›n› yapmakta,hatta “Demokratik Aç›l›m” süreci ile dahi ilgisi-ni kurarak misyonunu oynamaktad›r. Model ile“verimlilik art›fl› sa¤lanaca¤›n›, böylece üreticinincebinin dolaca¤›n›, mazot ve gübre desteklerinindevam edece¤ini, sa¤l›kl› bir tar›m envanteri ha-z›rlanaca¤›n› vb. s›ralanarak “Tar›m Bakanl›¤›’n›ninan›lmaz projelere imza att›¤›” vurgulan›yor.Gazete yazarlar›ndan Hüseyin Sümer 25A¤ustos 2009 tarihli yaz›s›nda “En son tar›mdahavza modeline geçilece¤ini aç›klad›. Ancak bukonuyu kamuoyu çok iyi alg›layamad›. Birçok ta-r›m haberinin aras›nda kaynay›p gitti… Türkiye,bu proje için y›llarca bekledi. Beklemesinin se-bebi ise Güneydo¤u sorunuydu… Havza sis-temine geçmek için Türkiye, terör belas›ndandolay› 25 y›l beklemek zorunda kald›. Dahabaflka güvenlik gerekçeleri öne sürülerek bu-güne kadar geciktirildi. fiimdi eski usullerleyap›lan tar›m›n da, terörün de defteri dürüle-cek” demektedir konuyla ilgili.

‹yi güzel de…Yap›lan aç›klamalarda modelin

amaçlar› ise flöyle özetlenmektedir:* Tar›m havzalar›n› belirlemek,* Sa¤l›kl› bir tar›m envanteri haz›rlamak,* Üretim planlamas›na imkân sa¤lamak,* Hangi ürünün nerede, ne kadar üretilebi-

lece¤ini belirlemek,* Köylünün gelirini art›rmak,* Destekleri rasyonel, yönlendirici ve etkin

bir flekilde kullanmak,* Arz a盤› olan ürünlerde üretim art›fl› sa¤-

lamak,* Do¤al kaynaklar› korumak ve sürdürüle-

bilir kullan›m›n› sa¤lamak,Model ilk olarak halen prim deste¤i verilen

16 üründe uygulanacak. fiöyle ki 2010 y›l›ndanitibaren arpa, aspir, ayçiçe¤i, bu¤day, çavdar, çay,çeltik, kuru fasulye, kanola, mercimek, m›s›r, no-hut, pamuk, soya, yulaf ve ya¤l›k zeytin üretenköylüler havza bazl› destekten yararlanacak.

2010 y›l›nda fark ödemeleri destekleme uy-

gulamalar› bafllat›lacak; 2011 y›l›nda ise modelüzerinden destekleme ödemeleri yap›lacak.

Desteklenen 16 ürünle ilgili modelin uygu-lanmas›yla de¤eri 23.4 milyar TL (35.3 milyonton) olan üretimin 28.7 milyar TL’ye (42.4 mil-yon tona) ç›kaca¤›; böylelikle yaklafl›k 5.3 mil-yar TL’lik üretim de¤er art›fl› sa¤lanaca¤› önesürülmekte.

Modelin uygulanmas›yla 16 ürüne 2008 y›-

l›nda verilen 2.9 milyar liral›k destek 3.9 milyarliraya ulaflacak. Yaln›zca bu¤day, m›s›r ve zey-tinya¤›na yap›lan destek miktar›nda 2008’e gö-re düflüfl olacak. Di¤er 13 üründe ise destekmiktarlar› artacak.

En yüksek art›fl ya¤l› tohumlarda, ayçiçe¤i,soya, kanola, aspir ve pamukta olacak. Bunagöre, ayçiçe¤i deste¤i 261 milyon liradan 608milyon liraya, pamuk deste¤i 580 milyon lira-dan 747 milyon liraya, soya deste¤i de 6.9 mil-yon liradan 169 milyon liraya yükselecek.

Buna karfl›l›k ya¤l›k zeytin (zeytinya¤›) des-te¤i 339 milyon liradan 245 milyon liraya, m›-s›r deste¤i 257 milyon liradan, 231 milyon lira-

ya, bu¤day deste¤i ise 989 milyon liradan 934milyon liraya gerileyecek.

Model kapsam›ndaki 30 havza ayr›nt›l› ola-rak incelendi¤inde destekleme kapsam›ndakiürünler aras›nda da tercih yap›ld›¤› görülmek-tedir. Ayn› havzada hem pamuk hem de m›s›rüretiliyorsa, pamu¤a daha fazla destek verile-cek. Bu¤day ile ayçiçe¤i üretiminin desteklendi-¤i havzalarda ise ayçiçe¤i üretimine daha fazladestek verilmesi dikkat çekiyor.

Yine kötü bir taklit…Tüm bunlar incelendi¤inde modelin

kimi açmazlar› ortaya ç›k›yor; Örne¤in desteklerin nas›l verilece¤i yap›lan

aç›klamalar›n hiçbirinde yer alm›yor. Bu¤day,arpa ve m›s›r tüm havzalarda destekleniyorancak bu ürünler her yerde verimli mi de¤ilmi sorusunun yan›t› yok. Oysa ki büyük ve-rim farkl›l›¤› oldu¤u bilinmesine ra¤menÇukurova’daki köylü ile Karadeniz’dekiköylü bu¤daya ayn› deste¤i alacak. Yinebu¤dayda teflvikin düflürülmesinin nüfus ar-

t›fl h›z› ve küresel ›s›nman›n etkisiyle bu¤da-y›n stratejik bir ürün oldu¤unun alt› sürekli

çizilirken gündeme gelmesi büyük bir risk. Ayr›ca Türkiye’de yaklafl›k 150 çeflit ürün

yetifltirilirken; model yaln›zca 16 ürünü kapsa-maktad›r. F›nd›k, flekerpancar›, tütün gibi temelürünler destekleme kapsam› d›fl›nda b›rak›l-m›flt›r. Model ile ilgili bas›na yapt›¤› bir aç›kla-ma s›ras›nda bu durumla ilgili soru karfl›s›ndaafallayan Eker sonras›nda toparlayarak “f›n-d›kla ilgili ayr› bir aç›klama yapaca¤›z” di-yerek geçifltirmeye çal›flm›flt›r.

Sadece, 13 milyon tonluk üretimine karfl›nflekerpancar›n›n destekleme kapsam› d›fl›ndab›rak›lmas› dahi, modelin süslü söylemlerle su-nulmas›n›n ard›ndaki kötü niyeti göstermeyeyetmektedir. Ayr›ca fleker fabrikalar›n›n özel-lefltirilmeye bafllanmas› da eklenince yaflanacaksorunlar›n boyutu ortaya ç›kmaktad›r.

Yine model, sebze ve meyve üretimini kap-samamakta, hayvanc›l›k ve yem bitkilerini deiçine almamaktad›r. Türkiye tar›m› aç›s›ndanönemli noktalardan biri de bölgelerin ürünleribelirlenirken tar›msal yap›n›n bir bütün olarak

ele al›nmas›, bölgelerin flartlar›na göre hayvan-c›l›k, meyve ve sebzecilik ve de tarla bitkilerinindestekleme kapsam›nda de¤erlendirilmesidir.

Modelin önemli açmazlar›ndan biri de hav-za ay›r›m› yap›l›rken bölgelerin tar›msal verim-liliklerinin yan›nda sosyal ve ekonomik yap›lar›-n›n göz önüne al›nmamas›d›r.

Ülkemizde köylülerin önemli bir sorunu dagirdi maliyetlerinin yüksekli¤indedir. Dünyan›nen pahal› mazot ve gübresiyle üretim yapmakzorunda kalan köylünün as›l derdi devletin des-tek ad› alt›nda verdi¤i de¤il bu maliyetlerinoranlar›d›r. Destek söylemleri ile asl›nda kös-tek olan devlet, havzaya uygun üretim yapma-yan köylünün verilen “destek”ten yararlanama-yaca¤› gerçe¤ini ise sat›r aralar›nda bile dile ge-tirmemektedir.

Ayr›ca t›pk› di¤er y›k›m projelerininço¤unda oldu¤u gibi bu projenin de il-ham perisinin AB oldu¤unu belirtmeli-yiz. Tar›msal destekleri parça parça azaltmay›hedefleyen AB, 2013 y›l›nda “Alan Bazl› Des-tekleme” diye bir sistemi devreye sokacak.Anlafl›lan o ki Tar›m Bakanl›¤› bu projedeki“alan” kelimesini “havza” ile de¤ifltirerekAB’nin kötü bir taklidi olma yolunda haz›rlananbir tasla¤› kamuoyuna “tar›mda dev ad›m”olarak sunmaktad›r.

Özetlersek;Türkiye’de tar›m sektörünün en önemli so-

runlar›ndan birisi üretimin planlanamama-s›d›r. Planlama süreci üretimin yan› s›rayat›r›m, pazarlama, örgütlenme gibialanlar› da kapsayan bütüncül bir yakla-fl›md›r. Model olarak ürünlerin bölgelere gö-re s›n›fland›r›lmas› ve desteklerin buna göre ya-p›lmas› do¤ru bir yöntemdir. Ancak yukar›das›ralad›¤›m›z kimi eksikler ve yaflanan pratiklerdevletin derdinin bunlar olmad›¤›n› aç›k etmek-tedir. Öyle ki ayn› söylemlerle DGD’yi çareolarak sunanlar flimdi de onu mahkum ederekbu modeli yaflama geçirmenin ad›mlar›n› at-maktad›rlar. Örne¤in, Tar›m Bakanl›¤› Müste-flar› Vedat Mirmahmuto¤ullar›, Havza Bazl›Destekleme Modeli’nin ayr›nt›lar›n› anlat›rkenDGD’nin adaletsiz bir sistem oldu¤unu dilegetirmektedir.

Uzun bir zamand›r iflgal politikalar›-n›n hedefinde olan ‹ran, flu günlerde ül-ke içinde yaflanan protesto eylemleriile gündeme geliyor.

12 Haziran 2009 tarihinde yap›-lan cumhurbaflkanl›¤› seçimlerinin ar-d›ndan bafllayan protestolar›n bugün ül-kedeki rejimi y›kacak boyuta geldi¤i yo-rumlar› dahi yap›l›yor. Seçimlerin ard›n-dan gündeme gelen ve ‹ran rejimi tara-f›ndan fliddetle bast›r›lan eylemlerin slo-gan› daha çok seçim hilesine dikkat eçe-kerken bugün yap›lan eylemlerde “Dik-tatöre ölüm”, “Hamaney’e ölüm”fliarlar›n›n öne ç›kt›¤› söyleniyor.

20 Aral›k 2009 tarihinde yaflam›n› yi-tiren ‹ran muhalefetinin dini (ruhani) li-deri Ayetullah Ali Muntezari de ölü-münden k›sa bir süre önce protestolar-la ilgili yapt›¤› aç›klamada “halk›n talebi-nin art›k cumhurbaflkanl›¤› seçimlerininötesine geçti¤ini, rejimi hedefledi¤ini”söylemiflti. Gerçekten de ülkedeki gelifl-melerin reformcu Mir Hüseyin Muse-vi’nin cumhurbaflkanl›¤›n›n “engellendi-¤i” iddialar›n›n ötesine geçti¤i gözlemle-nebiliyor. Ruhbani s›n›ftan da “iktidar›n

tanr› taraf›ndan de¤il halk taraf›ndan ve-rildi¤i” söyleminin gelmesi de buna ifla-ret ediyor. Örne¤in Düzenin Yarar›n›nTeflhisi Konseyi Baflkan› Rafsancani bi-le “e¤er insanlar istemiyorsa çekipgitmeliyiz” diyebiliyor.

Ancak usta bir oportünist olan Raf-sancani’nin bir dönem muhaliflere dö-nük say›s›z idam›n ve türlü zulmün al-t›nda imzas› oldu¤u bilindi¤inden, buyaklafl›m› hiç de samimi bulunmuyor.

Buna karfl›n birçok nüfus sahibi diniliderin muhalefet saf›nda yer almayabafllad›¤›, baz›lar›n›n görevlerinden isti-fa etti¤i söyleniyor.

RReejjiimm ssaallllaanntt››ddaa mm››??

Resmi rakamlara göre Haziranay›ndan bu yana 100’den fazla insan›nyaflam›n› yitirdi¤i protesto eylemlerineparalel olarak yaflanan bu geliflmeler,‹ran bask›c› rejiminin 30 y›ld›r ilk kez bukadar güçlü salland›¤› intibas› uyand›r›-yor. fiah’›n devrilmesinden bu yana ilkkez öfkesi bu kadar büyümüfl gibi görü-nen ‹ran halk›n›n 30 y›l önceki gibi kan-l› bir hesaplaflmaya gidip gitmeyece¤ini

söylemek içinse henüz çok erken. Çün-kü iktidar›n Hamaney önderli¤indeki‹ran yönetiminin elinden kayd›¤› flimdi-lik söylenemez.

Eylemlere kat›lanlara dönük sald›r›-lar ise olanca h›z›yla sürüyor. Uzlaflma-ma sinyalleri vermeyi sürdüren Hama-ney ve ekibi eylemlere kat›lanlar› idametmekle tehdit ediyor. Cumhurbaflkan-l›¤›n›, eylemlerin ç›k›fl noktas›n› da olufl-turan, tart›flmal› bir seçimle kazananAhmedi Nejat’›n istifas›na dair en kü-çük bir sinyal dahi bulunmuyor.

MMuunntteezzaarrii’’nniinn ““rreeffoorrmmccuulluukk””sseerrüüvveennii

Muntezari’nin ölümünden sonra iyi-ce t›kanan eylemler, ‹ran rejimini oldu-¤u kadar rejimin politikalar›na damgas›-n› vuranlar›n ve muhaliflerinin tart›fl›l-mas›n› da beraberinde getirdi. Özellik-le de Hamaney ile “yeflil protesto hare-keti” denilen hareketin ruhani otorite-si Muntezari aras›nda dünden bugüneyaflanan süreç en çok tart›fl›lan konuolmay› sürdürüyor. Çünkü Muntezaribir dönem Humeyni’nin halefi olarakgörülüyordu. 60’l› y›llarda Humeyni’ninen sad›k yandafl›yd›. fiah döneminde ifl-kence görmüfl, hapis yatm›flt›.

Muntezari’nin halef görülme pozis-yonu devrimden sonra birkaç y›l sürdü.1984’ten itibaren hapishane koflullar›-n›n düzeltilmesini dillendirmeye baflla-mas›yla, Humeyni ile aras› aç›ld›.

En yak›n arkadafl› Hatemi’nin Rafsan-cani’ye dönük “ABD ile müzakere yapt›”iddias› üzerine 14 arkadafl› ile birlikte1986’da idam edilmesi, Humeyni ile iple-rin iyice kopmas›n› getirdi. Humeyni’nin

1988’de hapishanelerdeki tüm muhalifle-rin idam edilmesi emrini vermesi iliflkiyidaha da gerdi ve kopufl artt›.

Tüm bu y›llar boyunca belli görev-leri sürdüren Muntezari, 1989’da dev-rimin elefltirel bir bilançosunu ç›kart›n-ca görevden al›nd›. Humeyni ayn› y›lölünce yerine Ali Hamaney geti-rildi. Muntezari rejim içindeki gücünüiyice yitirirken reform hareketinin ru-hani lideri oldu.

Hamaney’in iktidara gelmesiyle bir-likte muhalefete dönük bask›lar dahada artt›. Çünkü rejim içinde de Hama-ney’in önderli¤ine itirazlar vard›. Ha-maney getirildi¤i konuma uygunbilgi-birikime sahip de¤ildi. Bununiçin de dini otorite çevrelerinde pek il-gi görmüyordu. Humeyni’ye yak›nl›¤›onu iktidara tafl›m›flt›. Ama rejimin da-ha yetkin kadrolar› aç›s›ndan o sadece“yetkilerle donat›lm›fl bir cehalet örne-¤iydi”. Birçok kifli aç›s›ndan bu görüflgeçerliydi.

MMuuhhaalleeffeettiinn eeyylleemmlleerrii vveeeemmppeerryyaalliizzmm

Hamaney önderli¤indeki ‹ran reji-minin özellikle de son y›llarda muhalifkesimlerin yan› s›ra iflçi ve emekçi ke-simlere dönük de yo¤un bir sald›r› içi-ne girmesi, emekçi y›¤›nlar içinde derejime karfl› hoflnutsuzlu¤u art›rd›. Re-jim içindeki reform yanl›lar›n›n emekçikesimlerin bu hoflnutsuzlu¤unu arkala-r›na almaya çal›flt›¤› kesin. Kesin olanbir di¤er nokta da ‹ran’daki protestoeylemlerinin devrimci bir önderlik veörgütlülük ile geliflmedi¤i. Yani ‹ranemekçi halk›n› gerçek kurtulufla götü-

recek bir niteli¤e sahip olmad›¤›. Bat›emperyalizminin geliflmelere dönük “il-gisi” de bunu göstermektedir. ‹ran reji-mi ise bu ilgiyi geliflmelerin ard›nda ba-t›l› güçler oldu¤u biçiminde yorumla-maktad›r. Ve bunda çok da haks›z de¤il.En az›ndan belli ölçüde.

Musavi’nin uzun y›llard›r ABD’li ku-rulufllarla iflbirli¤i içinde, ‹ran rejimini y›k-ma çabas› içinde oldu¤u, Haziran seçim-leri sürecinde de gündeme gelmiflti –kibunun do¤ruluk pay› oldukça yüksektir.

Musavi’nin yak›n oldu¤u isimlerdenbiri de Soros’tu. Soros arac›l›¤› ile‹ran’daki STÖ’lere para vd. yard›mlar›nyap›ld›¤› iddialar› bulunuyor. ABD em-peryalizminin temsilcilerinden (resmiolmasa da) Soros’un bir dizi eski Sov-yet ülkesinde gerçekleflen renkli dev-rimler sürecinde de benzer müdahale-leri oldu¤u biliniyor. ABD ve de ABemperyalizminin ‹ran’da da benzer birsüreç iflletmeye çal›flmas› geliflmeler-den beklentisinin bu yönlü olmas› olas›-l›k dahilindedir.

‹ran’da ciddi bir rejim de¤iflikli¤i ya-ratamasalar da kendileri ile “uyum”içinde bir yönetimin ifl bafl›na gelmesiniarzulamaktalar. Reformcu kesimin böy-lesi bir “uyum”a haz›r oldu¤unu dahaflimdiden aç›klamas› emperyalistlerinbu kesimi desteklemesini de beraberin-de getirmektedir.

ABD emperyalizminin ‹ran’daki ge-liflmelerden kendi ç›kar› do¤rultusundabir beklenti içine girdi¤i, flu s›ralar yap›-lan aç›klamalara da yans›maktad›r.Uranyum meselesinde her türden öne-riyi reddeden ‹ran’a ciddi yapt›r›mlariçin 2009’un sonuna kadar verilen süre-nin belirsiz bir tarihe ertelenmesi de

bunun ifadesidir.ABD Genel Kurmay Baflkan› Mike

Mullan’›n Ocak ay›n›n ilk günlerindeyapt›¤› “‹ran’a dönük olas› bir sald›-r› gerek Ortado¤u’da gereksedünyada istenmeyen sonuçlar do-¤urur. Diplomasi gelifltirilmelidir”yönlü sözleri de yine ayn› beklentinintezahürüdür.

Ancak ABD emperyalizminin ‹ranhedefine dönük bu tutum de¤iflikli¤i,buradaki geliflmelere dönük beklentiyleoldu¤u kadar Ortado¤u politikalar›ndagirilen ç›kmazla da ilintilidir. Bu ç›k-maz flu s›ralar ‹ran gibi büyük birhedefe yeni bir cephe açmay› risk-li k›lmaktad›r. Bunun için de flimdilikdaha küçük hedeflere dönük daha kü-çük cepheler açma e¤ilimi öne ç›kmak-tad›r. Yemen örne¤inde oldu¤u gibi...Yemen’de baflar›s›z bir uçak sald›r›s›n›nard›ndan El Kaide gerekçeleriyle do¤-rudan hedef haline gelmifltir.

Hem de ABD güdümlü Yemen reji-minin gönüllü r›zas›yla yoksul Yemenhalk› taraf›ndan sevilmeyen Yemenli yö-netici s›n›f› ülkede geliflen silahl› vd. mu-halif hareketleri ve de bir bütün olaraktoplumsal muhalefeti, emperyalistlerintam deste¤i hatta do¤rudan müdahalesiile ezmek istemektedir. Böylece Ye-men’de emperyalizmin tam hakimiyetisa¤lanacak, zenginlikleri peflkefl çekile-cektir. Ayn› nedenlerle Somali cepheside geniflletilmek istenmektedir.

Ancak emperyalistlerin açt›¤› hercephe dünya halklar› taraf›ndan emper-yalizme karfl› aç›lan yeni cephelerle ya-n›tlanmaktad›r. Emperyalizmin say›lar›h›zla artan bu cepheleri yarmas› ise gi-derek güçleflmektedir.

DGD bitti, bir de Havza Bazl› Modeli deneyelim!Do¤rudan Gelir Deste¤i Projesi, tar›m sektöründe tüm dengeleri altüst etmesine ra¤men flimdi de “tar›mda devrim” söylemleri ile Havza Bazl› Üretim Modeli üreticiye kurtulufl olarak sunuluyor.

Emperyalistler hedef küçültüyor

Page 9: Mizanpaj 2 (Page 1)partizanarsiv2.net/file/2018/03/ik-57.pdfbir röportaj gerçekleştirdik ve orada yaşananları belki daha da önemlisi Romanların her gün maruz kaldığı psikolojik

Politika-gündem‹flçi-köylü 9 22 Ocak-4 fiubat 2010

Egemen s›n›flar›n dillerinden hiç eksik etme-dikleri bir söz vard›r: “Biz bu dünyay›atalar›m›zdan miras almad›k, çocukla-r›m›zdan emanet ald›k.” Ancak bu söztüm sömürü düzenlerinde oldu¤u gibi TCdevleti eliyle de tam tersi bir uygulamaylahayata geçirilmektedir.

Emperyalist-kapitalist-faflist sistemler azamikâr h›rs›yla çocu¤u, çocukluk halinikendilerine kâr sa¤lamak için bir sömürüarac› haline getirmektedir. Onlar bu h›r-slarla sömürü a¤›n› örerken tüketim kül-türü ve her türlü ideolojik bombard›ma-n›yla da toplumun gündelik hayat›n›n herkaresine, her alan›na yöneliyorlar.

TV ekranlar›, gazete sayfalar›, sokak panola-r› reklâmlarla dolup taflmakta ve yedi¤i-miz, içti¤imiz, giydi¤imiz hatta gözümüzüngördü¤ü ço¤u nesne tüketim kültürününarac›n› oluflturmaktad›r.

Bu ideolojik bombard›mandan çocuklar dafazlas›yla paylar›n› almaktad›r. Ço¤u rek-lâmlarda oynat›lan çocuklar›n masumiyeti,güzelli¤i ve duygular› kullan›larak metalafl-t›r›l›p sömürülmektedir. Hem çocu¤un safdünyas›n› kendi ürünlerini satmak için pa-zar alan› gibi kullan›rken, hem de “çocu¤useven iyi anne ve babalar›n” hangi giyecek-leri yedirmesi gerekti¤ini, hangi okula gön-dermesi gerekti¤ini, hangi flampuanla y›ka-mas› gerekti¤ini “ö¤ütler”ler. Uyuflturucu,fuhufl, organ ticaretinin “baronlar›n›n” eli-ne teslim edilen çocuklar› göz önüne al›n-ca yukar›daki tablo “masum” bile kalmak-tad›r.

Kapitalistlerin çocukluktan faydalanmas›n›nbir yan›n› bunlar olufltururken, öteki yan›n-

da ise çocuklar›n ucuz iflgücü olarak sa¤l›k-s›z ortamlarda sigortas›z ve a¤›r ifllerde ça-l›flmaya zorlanmas› oluflturmaktad›r. “Bir-leflmifl Milletler’e üye taraf devletlerce im-zalanan çocuk haklar› sözleflmesi”ne ra¤-men ILO’nun (Uluslararas› Çal›flma Örgü-tü) araflt›rmas›na göre dünyada çal›flan 250milyon çocuk iflçi var. Bunun 186 milyonu5-15 yafl›n aras›nda. Çok a¤›r koflullar-da, yaflamlar›n› kaybetme riskiyle ça-l›flan çocuk say›s› 171 milyon. Bu ço-cuklar›n büyük ço¤unlu¤u kay›t d›fl› iflyerle-rinde illegal bir flekilde çal›flt›r›l›yor. Her y›l22 bin çocuk ifl kazas›nda ölüyor. 134 mil-yon çocuk günde 15 saat mesai yap›yor.Zorla çal›flt›r›lan çocuklardan 130 milyonuokula gidemiyor. 8 milyon çocuk köle, ço-cuk kaçakç›l›¤› ya da fuhufl ve pornografigibi kirli bir dünyaya hapsedilmifl durumda.Bu çocuklar›n 2 milyonu da uyuflturucumadde trafi¤inde kullan›l›yor.

Bu araflt›rman›n Türkiye bölümünde de hiçiç aç›c› bir tablo yok. Araflt›rmalara göreTürkiye’de 6-14 yafl aras›nda yaklafl›k 11milyon 890 bin çocuktan 3 milyon 850 biniçal›fl›yor. 12-17 yafl grubu aras›nda çal›flançocuk say›s› ise 949 bin. Bunlara kay›t d›fl›ya da tar›m sektöründe çal›flan, çeflitli k›r-sal bölgelerde kiralanan ya da sat›lan, köleolarak çal›flan ve sokaklarda çal›flan çocuk-lar› da eklersek çocuk iflçi oran› yüzde40’lar› aflmaktad›r. Sokaklarda yaflamayaitilen çocuklar›n say›s› 5 y›lda 6 bini bulur-ken, çocu¤a karfl› ifllenen hak ihlalleri vesuç oran› da giderek artmaktad››r.

Çocuklar›n istismar edilmesinde, ucuz iflgü-cü olarak kullan›lmas›nda ve sistemin kirli

dünyas›na terk edilmesinde TC’nin sicilioldukça bozuktur. Ancak çocuklar›n ha-yatlar›n›n talan edilmesinde devletin çokdaha sistemli ve aç›k uygulamalar› söz ko-nusudur. Bu uygulamalara devletin kendide yans›maktad›r. Son günlerde bu uygula-malar ayyuka ç›km›flt›r.

DDOO⁄⁄DDUUKKLLAARRIINNAA PP‹‹fifiMMAANN

EEDD‹‹LLEENN ÇÇOOCCUUKKLLAARR……

BBEEDDRREETTTT‹‹NNLLEERR……

Sürekli “kutsal aileden”, gelenek ve göre-neklerimizden dem vuran “devletçi” anla-y›fl çocuklardan yana hiçbir yat›r›m yapma-d›¤›, onlar› korumad›¤› gibi, dünyaya gel-diklerine de piflman etmektedir.

10 Ocak 2010 tarihinde Haliç Köprüsü üs-tünde belediye temizlik görevlileri taraf›n-dan iflkence edilmifl halde bulunan 5 yafl›n-daki B.K ve kardeflleri bu durumun sonörne¤ini oluflturuyor. Nedendir bilinmeztüm bas›n ilgisini o tarihten beri Bedret-tin’e yo¤unlaflt›rm›fl görünüyor. Hastaneönünde canl› yay›n araçlar› ve kameralarnöbet tutuyor, gelen gideni eksik olmuyorBedrettin’in. ‹stanbul Valisi, yard›mc›lar›vb. kameralar›n önünde flov yaparak tim-sah gözyafllar› döküyorlar. Büyükflehir Be-lediye Baflkan› Kadir Topbafl ailelere ak›lvermeyi de ihmal etmiyor; “... Bu yürek-ler ac›s›. En büyük görev aileye düflü-yor. Aile bunlar› istismar etmemeli, birmeta ve gelir kayna¤› olarak de¤erlen-dirmemeli.”

Oysa nice Bedrettin tam da o saatlerde, has-tane önünde sergilenen bu oyuna ra¤mensokaklarda mendil sat›yor; hayat›n› hiçesayarak araba cam› temizliyor. Dileniyorya da “çal›yor”.

Bugün devletin “korumas› alt›nda” olan on-larca çocuk yetifltirme ve bak›m yurtlar›,okul, hapishane gibi kurumlarda sistemlibir flekilde istismar edilmekte, cinsel tacizve tecavüze u¤ramaktad›r. Her seferindea盤a ç›kan olaylar› “münferit vaka” diyegeçifltirip, bunlar›n devam etmesi sa¤-lanmaktad›r. Bu iki yüzlülük neredeyse birdevlet politikas› haline gelmifl durumdad›r.

RRAAKKAAMMLLAARR VVEE GGEERRÇÇEEKKLLEERR

Türkiye’de 2006-2008 y›llar› aras›nda “Te-rörle Mücadele” kapsam›nda toplam 4 bin184 dava aç›ld›, bu davalarda yarg›lanan-lar›n 737’si çocuktu. Ayn› zaman diliminde“suç ifllemek amac›yla örgüt kurma, örgütüyeli¤i ve örgüt propagandas›”n› düzenle-yen TCK’n›n 220. maddesi kapsam›ndatoplam 2 bin 469 dava aç›ld›, 422 çocukyarg›land›.

‹flte Kemalist rejimin “çocuk aflk›” böyle birfley.

AKP hükümetinin Meclise getir-di¤i Tam Gün Yasas› sa¤l›k çal›-flanlar›ndan sa¤l›k hizmeti alanemekçilere kadar genifl bir kesimiyak›ndan ilgilendiriyor.

“Hastanelerde daha kalitelibir sa¤l›k hizmeti verece¤iz”,“Art›k hastane kap›s›nda bekle-mek yok” söylemleri eflli¤inde ka-muoyuna sunulan “Üniversite VeSa¤l›k Personelinin Tam Gün Çal›fl-mas›na Ve Baz› Kanunlarda De¤iflik-lik Yap›lmas›na Dair Kanun Tasar›-s›”n›n (Tam Gün Yasas›) getirdi¤iyeni düzenlemelerin kabul edilmesidurumunda, sa¤l›k alan›n›n piyasayaaç›lmas› yolunda önemli bir döne-meç al›nm›fl olacak.

Ya kamu ya özel sektör?

Haziran 2009’da hükümet tara-f›ndan Meclise getirilen Tam Gün

Yasas›, komisyondan geçmifl ve alt›ayd›r genel kurula sunulmay› bekli-yordu.

Yasa tasar›s›, öncelikli olaraksa¤l›k çal›flanlar›n›n çal›flma koflulla-r›n› yeniden düzenliyor. Bu tasar› ile

doktorlar›n hem kamu hastanelerin-de hem de özel hastane ve muaye-hanelerde çal›flmas›na son verilecek.Hekimler ya özel sektörü ya da ka-mu kurulufllar›n› tercih edecek. Yasaile üniversite hastaneleri ve kamusa¤l›k kurulufllar›nda görevli sa¤l›kpersoneli k›smi zamanl› veya belirlivakalar için karfl›l›kl› olarak görev-lendirilebilecek. Yapt›klar› ifl karfl›l›¤›döner sermayeden ödeme yap›la-cak.

Tasar›da günlük çal›flma süresi 8saat olarak planlan›yor. Gelirini ar-t›rmak isteyen hekim, mesai d›fl› ça-l›flarak daha fazla kazanabilecek.

Performansa dayal› ücret!

Mevcut uygulamada, nöbet ücre-ti sadece 25’ten fazla yata¤› bulunankurumlar›ndaki çal›flan sa¤l›k perso-neline ödenebiliyor, nöbete kalan

sa¤l›k hizmetleri s›n›f› d›fl›ndaki per-sonele ise nöbet ücreti ödenmiyor-du. Yeni kanun ile mesai saatleri d›-fl›nda tüm yatakl› tedavi kurumlar›ile a¤›z ve difl sa¤l›¤› merkezleri ve112 acil sa¤l›k hizmetlerinde çal›flan

bütün personele nöbet ücreti öde-necek. Son 10 y›lda görevinden ayr›-lan hekimler, alt› ay içerisinde ister-lerse aç›ktan atanabilecek. TSK dok-torlar›na ek ödeme verilemedi¤in-den, askeri hâkim ve savc›lar emsalal›narak sa¤l›k hizmetleri tazminat›ödenmesi sa¤lanacak.

Sözleflmeli olarak istihdam edi-len personele yap›lacak ek ödeme-nin tutar› ise, ayn› birimde ayn› un-vanl› kadroda çal›flan ve hizmet y›l›ayn› olan emsali personel esas al›na-rak belirlenecek ve bunlara yap›la-cak ek ödeme hiçbir flekilde emsali-ne yap›labilecek ek ödemenin üst s›-n›r›n› geçemeyecek.

Ö¤retim üyelerine tam gün

çal›flma!

Tasar›ya göre, üniversitelerin t›pfakültelerinde görev yapan ö¤retimüyeleri de tam gün çal›flacak. Ö¤re-tim üyeleri, resmi veya özel kurum-larda çal›flamayacak. Yar› zamanl› ça-l›flan ö¤retim üyeleri ise bir y›l içeri-sinde talepte bulunursa devaml› sta-tüye geçecek. Talepte bulunmayan-lar istifa etmifl say›lacak.

Tam Gün Yasas› ile doktorlarhastanelerde muayene ettiklerivaka say›s› kadar ücret alacak,bu durum sa¤l›k hizmetinin kali-tesini düflürecek, suiistimallerinde önünü açacak. Yasa ile sa¤l›kalan›nda sözleflmeli çal›flanlar›n say›s›art›r›l›yor. Doktorlar›n maafllar› dö-ner sermayeden ödenecek. Bununsonucunda hastaneye çok kazand›randoktor daha fazla maafl alabilecek.Hastaneler kendi bütçelerini yarat-mak durumu ile karfl› karfl›ya kalacak.Bunun sonucunda hastalardanal›nan katk› paylar› art›r›lacak.

Yasa kamuoyunda bir iyilefltirmeyap›ld›¤› izlemini yarat›larak sunul-

maktad›r. Ancak temelde yasa ilesa¤l›k alan›nda “paran kadar sa¤-l›k hizmeti” anlay›fl› gelifltiriliyor.Yasa ile devlet, hastanelere kaynakolarak hastalar› göstermektedir. Ö¤-retim üyelerinin tam gün çal›flmas›ile t›p e¤itiminin kalitesi de düflürül-mektedir. Buna ra¤men Bakanl›k t›pfakültesi kontenjan›n› da art›rmakta-d›r. Yani daha fazla say›da dok-tor daha niteliksiz bir e¤itim-den geçirilecek. Sa¤l›k Bakanl›¤›bu yasan›n sonunda hastanede ölüm-lerin artaca¤›n› öngörerek olas› taz-minat davalar›ndan kurtulmak içindoktorlara zorunlu sigorta uygula-mas› getirmektedir. Böylelikle dok-tor ile hasta karfl› karfl›ya getirilmiflolacakt›r.

Özetle, bu yasa tasar›s› hekimle-rin, sa¤l›k çal›flanlar›n›n yaflam koflul-lar›n› a¤›rlaflt›r›rken hizmet kalitesinide düflürmektedir.

“Tam gün istiyoruz, ancak

sendika ve grev hakk› da

istiyoruz!”

Tam Gün Yasas›na tepki göste-ren hekimler, bunun tam gün kölelikolaca¤›n› savunuyor. Tam Gün Yasa-s›’n›n hekimlere neler getirece¤ini‹stanbul Üniversitesi ‹stanbul T›p Fa-kültesi Gö¤üs Hastal›klar› AnabilimDal› Baflkan› ve ayn› zamanda ‹flçiKardeflli¤i Partisi Genel Baflkan›Prof. Dr. Zeki K›l›çaslan’a sor-duk.

- Tam Gün Yasas› ile sa¤l›kalan›nda nas›l bir dönüflüm yap›l-mak isteniyor?

- Tam gün, sa¤l›kta dönüflümprogram›n›n piyasalaflt›rma, özellefl-tirme uygulamalar›n›n bir parças›.Hükümet bu yasa ile sa¤l›kta büyükbir dönüflüm yap›yor. Bunun en

önemli aya¤› da piyasalaflt›r-ma ve özellefltirmedir. Ör-ne¤in devlet hastaneleri piyasa-n›n bir parças› olarak çal›flmayabafllad›. Devlet hastanesinin için-de röntgen, tahliller veya temiz-lik iflleri özel flirketlere verildi.

Kamu hizmetinin performan-sa dayal› bir sistem üzerinden ve-rilmesi gelifltiriliyor bu yasa ile.Ne kadar çok reçete yazarsa ve-ya gereksiz de olsa ne kadar çokameliyat yaparsa doktora dahafazla para kazand›r›yor. Hekimle-ri ve hastaneleri etik d›fl› çal›flma-ya itiyor. Sa¤l›kta özel sektörteflvik ediliyor. Özel sektörsa¤l›¤›n kâr getiren ifllerine yö-neliyor ama sorumluluklar›n-dan kaç›n›yor. Performans sistemigeçerli oldu¤u için bir doktor bakt›¤›vaka say›s›na göre ücretlendiriliyor.Bu da gereksiz tahlil yap›lmas›n›, re-çete yaz›lmas›n› getiriyor. Bu da ençok ilaç flirketlerine, sa¤l›k teknoloji-si üreten firmalara yar›yor.

- Bu yasa ile hekimlerin çal›fl-ma yaflam›nda nas›l bir de¤iflikliköngörülüyor?

- Son dönemlerde uygulanan po-litikalarla devlet hastanelerinde mu-ayenehanesi olan çok az doktor kal-d›. Uzman doktorlarla muayehanesay›s› yüzde 60’lardan yüzde 10’laradüflmüfl durumda. Hükümet doktor-lara performansa dayal› ödeme yap-t›. Bir defa part time olunca üniver-sitede ö¤renci ve asistan e¤itimi ek-sik kal›yor. Bir hekim ayn› anda ikiyerde çal›fl›nca etik problemler or-taya ç›k›yor. Hekimler flu anda ikiyerde çal›flarak devlet karfl›s›nda pa-zarl›k güçlerini koruyabiliyorlar. An-cak bu uygulamada ö¤retim üyesi,kaybetti¤i gelirinin bir k›sm›n› kazan-mak için daha fazla çal›flmak zorun-

da kalacak.

Araflt›rman›n kalitesi düflecek.Yeni kontenjanlar da aç›ld›. Bakanl›kkifli bafl›na düflen hekim say›s›n›n ABstandard›nda olmad›¤›n› söyleyerekbu uygulamas›n› savunuyor. Biz deher ülkenin sosyo-ekonomik yap›s›-n›n, yafl, hastal›k türleri vb. özellikle-rinin farkl› oldu¤unu söylüyoruz.Kald› ki alt yap›s› tamamlanmam›flbir sistemi yaflama geçirmenin hiçbiranlam› yok.

- Sizce hekimler için nas›l birçal›flma standard› getirilmeli?

- Biz hekimler olarak uzun süretam gün yasas›n› savunduk. TürkTabipler Birli¤i olarak da bunu sa-vunduk. TTB bafl›ndan itibaren he-kimlerin çal›flma koflullar›n›n ve üc-retlerinin iyilefltirilmesini, tam günçal›flmas›n› savunuyordu. Ama biztam günde grev ve toplu söz-leflmeli sendikal hak ile birliktebir çal›flma istiyoruz. Tam günistiyoruz, ancak sendika vegrev hakk› da istiyoruz. Biz tamgün çal›flal›m, ancak performansagöre de¤il normal maafl fleklinde ol-sun istiyoruz.

SSaa¤¤ll››kkttaa ttaamm ggüünn ddiizzggiinnssiizz ssöömmüürrüü!!

Yeni düzenlemelerin kabul edilmesi durumunda, sa¤l›k alan›n›n piyasaya aç›lmas› yolunda önemli bir dönemeç al›nm›fl olacak!

SS‹‹SSTTEEMM‹‹NN DD‹‹fifiLL‹‹LLEERR‹‹ AARRAASSIINNDDAA ÖÖ⁄⁄ÜÜTTÜÜLLEENN ÇÇOOCCUUKKLLAARR

SADECE ‹STANBUL’DASADECE ‹STANBUL’DA4 B‹N BEDRETT‹N…

Bedrettin’in yaflad›klar›, gözleri baflta

‹stanbul olmak üzere büyük kentlerin ka-

nayan yaras› olan sokakta çal›flt›r›lan ve di-

lendirilen çocuklara çevirdi. Ve herkes çe-

flitli aç›klamalar yapt› bu konuda. Söylenen-

ler, önerilenler vb. de¤iflse de de¤iflmeyen

tek fley vard›. O da rakamlard›; Örne¤in ‹s-

tanbul sokaklar›nda 4 bine yak›n çocuk var.

‹stanbul ‹l Sosyal Hizmetler Müdürlü¤ü’nün

geçen y›lki rakamlar›na göre, kentte Bed-

rettin gibi sokaklarda çal›flt›r›lan yaklafl›k 4

bin çocuk bulunuyor. 2009 y›l› içerisinde,

sokaklarda çal›flt›klar› belirlenen çocuklara

yönelik olarak 10 bin 741 yasal ifllem yap›l-

d›. Bu çocuklar›n sadece 400’ü Sosyal Hiz-

metler Müdürlü¤ü’ne ba¤l› yurtlara al›nd›.

Di¤erleri yak›nlar›na teslim edildi.

Çocuklar›n hayatlar›n›n talan edilmesinde devletin sistemli ve aç›k uygulamalar› söz konusudur ve bu uygulamalara devletin kendi

niteli¤i yans›maktad›r.

Page 10: Mizanpaj 2 (Page 1)partizanarsiv2.net/file/2018/03/ik-57.pdfbir röportaj gerçekleştirdik ve orada yaşananları belki daha da önemlisi Romanların her gün maruz kaldığı psikolojik

Gö¤ün yar›s›‹flçi-köylü 10 22 Ocak-4 fiubat 2010

YORUMSUZ

* 17 Ocak: Diyarbak›r-Ergani’de, Z.U

adl› genç kad›n, “imam nikahl› efli” ta-

raf›ndan kurflunlanarak öldürüldü.

* 16 Ocak: Urfa’da yaflayan 18 yafl›n-

daki Dilek Çiçek adl› genç kad›n,

kendini tarihi kalenin surlar›ndan ata-

rak intihar etmek istedi.

* 14 Ocak: Kocaeli-Gebze’de yaflayan

Elif Kulaks›z adl› genç kad›n, okul

ç›k›fl›nda kimli¤i belirsiz kifliler tara-

f›ndan kaç›r›ld›.

* 13 Ocak: Antalya’da yurtta kal›rken

tecavüze u¤rayan ve hamile kalan 17

yafl›ndaki N.B, do¤um yapt›ktan son-

ra uyuflturucu krizine girerek, bebe-

¤ini annesine b›rakarak kaçt›. N.B’nin

annesi, k›z›n›n bir fuhufl çetesi taraf›n-

dan sakland›¤› söylüyor.

* 11 Ocak: Mersin-Erdemli’de, 13 ya-

fl›ndaki M.Y, geçen sene babas› tara-

f›ndan tecavüze u¤ram›flt›. Durum,

baban›n M.Y’nin hamile oldu¤u ö¤re-

nilince “utanc›ndan” intihara kalk›fl-

mas›yla ortaya ç›kt›. Baba, tutukland›.

* 9 Ocak: Adana-Ceyhan’da Berrin

Özçekirdek adl› kad›n, tart›flt›¤› es-

ki sevgilisi taraf›ndan tabancayla vuru-

larak öldürüldü.

* 8 Ocak: Ankara’da yaflayan ve psiko-

lojik sorunlar› olan Y.A, ailesinin

yönlendirmesiyle gitti¤i “‹smet Hoca”

ve üç kifli taraf›ndan “Papaz büyüsünü

bozaca¤›z” denilerek tecavüze u¤rad›.

* 8 Ocak: ‹stanbul-Üsküdar’da, Sedef

fienkal adl› bir kad›n, trafikte yol

verme tart›flmas› yüzünden di¤er ara-

c›n floförü taraf›ndan saçlar›ndan sü-

rüklenerek sald›r›ya u¤rad›.

* 7 Ocak: Aksaray’da yaflayan Nesli-

han Delen adl› kad›n, eflinin babas›

taraf›ndan piknik tüpüyle dövüldü.

Ertesi gün efline “neden engel olma-

d›n” diyen Delen, bu kez de efli tara-

f›ndan fliddete u¤rad›.

* 7 Ocak: Ayd›n-Karpuzlu’da 15 ya-

fl›ndaki Y.S’ye tecavüz eden üç kifli,

ç›kar›ld›klar› mahkeme taraf›ndan

“delil yetersizli¤i” nedeniyle serbest

b›rak›ld›.

* 7 Ocak: A¤r›-Do¤ubeyaz›t’ta, ilkokul

ö¤rencisi 12 yafl›ndaki M.S’nin, ö¤ret-

meni taraf›ndan arkadafl›na yazd›¤› “se-

ni seviyorum” notunun görülmesi üze-

rine babas› okula ça¤r›ld›. 2 saat sonra

minik M.S’nin çenesinden kurflunlana-

rak öldürülmüfl cesedi bulundu.

* 7 Ocak: ‹zmir-Beyda¤›’nda yaflayan

Dilan E., babas› taraf›ndan “erkek-

lerle geziyorsun” denilip, aln›ndan vu-

rularak öldürüldü.

* 5 Ocak: Uflak-Eflme’de, yat›l› ilkö¤re-

tim okulunda kalan 13 yafllar›ndaki

K.A ve M.Ö, okulun temizlik görev-

lisi ve müdür yard›mc›s› taraf›ndan

tecavüze u¤rad›lar.

KKapitalizm, manifaktür üre-timin yani her iflçinin ürü-

nün bir parças›n› yapt›¤› üretim tar-z›n›n geliflmesiyle ortaya ç›km›flt›r.Manifaktür iflletmeler yeni bir ifl ör-gütlenmesi ve ifl bölümü yaratt›. Es-kiden uzmanl›k ve mesleki yetenekisteyen bir ifl art›k acemi bir iflçininyapabilece¤i oranda basitlefltirilir.

Makineleflmenin teknolojinin ye-ni bulufllar›yla gelifltirilerek artmas›,eskiden kol eme¤i ve kas kuvveti ge-rektiren ifllerin yerine getirilmesinide kolaylaflt›rm›fl bu da erkek eme¤i-nin yerini giderek kad›n ve çocukeme¤inin almas›na yol açm›flt›r. Ayr›-ca erke¤in kazanc›n›n tek bafl›na aile-nin geçimi için yeterli gelmemesi ka-d›n ve çocuklar›n da emeklerini enucuz fiyatlarla kapitaliste kiralamala-r›na neden olmufltur.

Sanayinin h›zla geliflmesiyle fabri-kalarda çal›flt›r›lacak yeni emekçile-re olan ihtiyaç, tar›m bölgelerindegeçimini sa¤lamakta zorlanan k›r nü-fusunun kentlere göç etmesiyle kar-fl›lanm›flt›r.

Kad›n, köleci ve feodal toplumdada üretim içinde yer al›yordu. Özel-likle do¤al iktisat döneminde za-

naatkar üretimde çal›flankad›n, lonca örgütlenmele-ri içinde etkin konumdabulunabiliyordu. Bu dakad›na toplumsal alan-da bir sayg›nl›k ve iti-bar kazand›r›yordu. Za-naatkar üretimin d›fl›ndakalan kad›n›n üretimi eviçiyle s›n›rl›yd›. Haliyle ka-d›n›n tüm gücünü ve zama-n›n› almas›na ra¤men veri-mi düflük olan bu üretimtoplumsal üretimden yal›-

t›lm›fl oldu¤undan kad›na pekbir getirisi de yoktu. Ev içinde bellibir yer ve sayg›nl›¤› olsa da toplum-sal alanda her türlü haktan yoksunve erke¤e ba¤›ml› durumdayd›.

Kapitalizmle birlikte sanayi ifllet-melerinde çal›flmaya bafllayan kad›nise toplumsal üretim içinde yer al-mas›na ra¤men eskiden zanaatkarüretimin içinde yer alan kad›n kadarsayg› görmesi bir yana ezilmenin, sö-mürünün en katmerlisini yaflamayabafllam›flt›r. Toplumsal alanda yineher türlü haktan yoksunken erke¤eba¤›ml›l›¤› birçok yan›yla sürmekteiken buna bir de kapitaliste körükörüne ba¤›ml›l›k ve onun tara-f›ndan amans›zca sömürü eklen-mifltir. Yani kapitalizmle birlikte ka-d›n sorunu daha boyutlu yaflan›r ol-mufltur. Üretimin ev içiyle s›n›rl› ol-du¤u ev içi toplumlarda kad›n›n ya-flad›¤› sorunlara din, ahlak, gelenek… gibi yapt›r›mlarla çözüm aran›r-ken kapitalizmin çürüttü¤ü bu üstörgütlenmeler art›k kökleflmifl olankad›n sorununa “çözüm” sunamazolmufltur. Üstelik kad›n art›k top-lumsal üretimin içindedir. Yeni üre-timin bel kemi¤i olmalar›na ra¤men

toplumsal alanda hiçbir hakk›n›n ol-mamas›, ikinci cins say›lmalar›, ayn›s›n›ftan iflçilerle rekabet içine sokul-malar›, eme¤ine en düflük ücretinödenmesi, kapitalistin ç›kar›yla pro-leter kad›n›n ç›kar›n›n cins olarak daerkekle kad›n aras›ndaki çeliflmeninkeskinleflmesine yol açm›flt›r. Çokaz mebla¤larla kapitaliste kiralad›¤›eme¤ine karfl›l›k ona addedilen ayak-ta kalabilecek kadar bir kar›n toklu-¤uyla insani bir yaflam› olanakl› k›lantüm gereksinimlerden uzak, kelime-nin tam anlam› ile sefilce bir yaflamolmufltur.

Kapitalizm, köleci ve feodal dü-zenin boyundu¤u alt›nda ezilmekte

olan kad›n› toplumsal üretim içineçekerek ona dikensiz bir gül bahçe-si sunmam›flt›r. Fakat kad›na eko-nomik ba¤›ms›zl›¤›n› edinme, bunaba¤l› olarak da kurtulufla giden yo-lun tafllar›n› örme bilinci ve kararl›l›-¤› kazand›rman›n ön koflullar›n› ya-ratm›flt›r.

Toplumsal alanda gerçekleflenher türlü yenilik, de¤ifliklik erkek ifl-çiyi oldu¤u kadar kad›n iflçiyi de ilgi-lendirir. Kapitalistin daha fazla kâru¤runa yapt›¤› her düzenlemeninkendi eme¤inin gasp›n› da beraberin-de getirece¤i gerçekli¤i kad›nda s›n›fbilincinin geliflmesine, hak ve taleple-rini sahiplenmesine yol açm›flt›r. Ön-ceden sadece oca¤›n bafl›nda otura-rak evin döngüsel ifllerine kafa yor-ma d›fl›nda hiçbir düflünsel faaliyetiolmayan kad›n art›k ekonomik, siya-

sal, sosyal alandaki geliflmelere ilgisizkalmamakla birlikte bizzat bu alan-larda etkin rol oynama, parças› olmazorunlulu¤uyla karfl› karfl›ya kalm›fl-t›r. Tepeden t›rna¤a örgütlü bir gü-cün hakimiyeti alt›ndaki yoksul y›¤›n-lar›n kurtulufllar›n›n ancak daha güç-lü ve örgütlü mücadele ile alt edile-bilece¤i gerçekli¤ini görmüfltür.

Toplumsal alan içinde daha fazlayer edinmeye bafllayan kad›n art›kataerkilli¤in boynuna geçirdi¤i baflkabir boyunduruk olan ev kad›nl›¤›n›ve do¤al mesle¤i olarak kabul edilenannelik görevini de eskisi gibi yerinegetiremez. Bilhassa kapitalizminolufltu¤u ilk evrede kölece çal›flma

koflullar›na mahkum edilen kad›na¤›r ve uzun bir ifl gününden sonrabitap düflmekte; ne ailesine ne dekendisine ay›racak zaman bulmak-tayd›. Maden ocaklar› gibi a¤›r ifl kol-lar›nda manifaktüre ba¤l› ev sanayi-sinde 18 saate varan bir çal›flmayazorlan›yorlard›. Havas›z, sa¤l›ks›z or-tamlarda baflta kad›n hastal›klar› ol-mak üzere hayatlar›na mal olacakçeflitli hastal›klara yakalan›yorlard›.Yine bu kötü koflullarda çal›flman›nbir sonucu olarak hamilelikleri s›kçadüflük ya da ölü do¤umlarla sonuçla-n›yordu. Dünyaya gelen çocuklar iseyetersiz beslenme ve sa¤l›ks›z koflul-lardan ötürü hastal›klar›n pençesin-de k›vran›p duruyordu. (Günümüz-de de hala birçok kad›n bu eski çal›fl-ma koflullar›n› aratmayacak ortam-larda çal›flmaya zorlanmaktad›r.)

Tüm eme¤i ve zaman›n› ka-pitalistin hizmetine sunmak zo-runda kalan kad›n›n ailesiyle ba-¤› da giderek kopmaya baflla-m›flt›r. Öyle ki, art›k ailesine yaban-c›laflan kad›n çocu¤una karfl› sevgisizve ilgisiz kalmakta, efller aras›nda al-datma h›zla artmaktad›r. Yine azg›n-ca çal›flma koflullar›n›n insani yanlar›t›rpanlamas› ahlaki yönden zay›flayaniflçi s›n›f› içinde fuhuflun o güne ka-dar görülmemifl ölçüde artmas›naneden olmufltur. Yoksulluk ve sefa-let çeken kad›n için de fuhufl geçimi-ni sa¤laman›n bir yolu olarak görül-mektedir.

Kad›n›n aile ile ba¤› burjuvazi ta-raf›ndan zorbal›kla kopart›l›p at›lm›fl-t›r. Oysa toplumun ç›kar›na olan kit-lesel üretim iliflkilerinin hakim oldu-¤u sosyalist sistemde kad›n› gerile-ten aile ba¤› do¤all›¤›nda çözülerekkad›n› özgürlefltirecektir.

Kapitalist üretim iliflkileri ege-men oldu¤u sürece kad›n ve erkekiflçi, burjuvazinin iste¤i do¤rultusun-da konumland›r›l›r. Çal›flma koflulla-r›, ifl saatleri, ödenen ücret burjuva-zinin ç›karlar›na hizmet edecek fle-kilde düzenlenir. Dünya nimetlerin-den maksimum yararlanabilmek u¤-runa yoksul y›¤›nlar› minimum biryaflama boyun e¤direrek her türlübask›y›, zorbal›¤› ve manipülasyonuuygulamaktan geri kalmayacaklard›r.Halk s›n›flar› içinde bunun eziyetini,ac›s›n› çeken de en çok kad›nlar ol-mufltur. Emekçi kad›n kapitalist dü-zeni ancak kendi s›n›f›n›n erke¤i ileomuz omuza bir mücadeleyle y›ka-cakt›r.

(Gebze M Tipi Hapishane’denbir ‹K okuru)

2009 Eylül’ünde, Van’da bir kad›n›n eflindenfliddet gördü¤ü ve kula¤› kesildi¤i haberininözellikle orada bulunan kad›n örgütlenmeleri-nin çabalar› sonucu gündemlefltirilmesi ile dev-let “yerinden k›p›rdam›fl” ve ad› S›d›ka Platinolan bu kad›n› “koruma alt›na almaya” kararvermiflti! Ama elbette bu karar›, “içtenlikle” al-mam›flt›r. Neden mi?

Ayn› günlerde Nahide Opuz’unA‹HM’deki davas› sonuçlanm›fl ve Türkiye, flid-dete u¤rayan kad›nlar› koruyamad›¤› için taz-minata mahkum edilmiflti. Bu kadar olay üst üs-te gelince (pardon, görmezden gelinen kad›nsorunu “görünür” k›l›nmaya bafllan›nca demekdaha do¤ru olur! Çünkü Türkiye’de her günbuna benzer yüzlerce örnek yaflanmakta veher ay onlarca kad›n ölmektedir!) “Kad›n veAileden Sorumlu” bir “Devlet Bakanl›¤›” ol-du¤unu hat›rlam›flt›r egemenler! Hem A‹HM’inbu karar›n›n ne kadar “haks›z” oldu¤unu gös-termek hem de kad›n sorununda devletin du-rufluna karfl›, kad›n örgütlerinin artan muhale-fetinin önünü alabilmek için harekete geçendevletin “hamlelerinden” biri de efli taraf›ndanfliddete u¤rayan ve kula¤› kesilen Platin’i koru-

ma alt›na almakt›r! Kad›n›, yani ezileni, yani sa-vunmas›z olan› korumak ve devlet… Sizcemümkün mü? Bizce de¤il! Neden mi?

3 çocuk annesi Platin’i bu hale getiren efli,gözalt›na al›nd›¤› gün serbest b›rak›ld›. Çocuk-lar› ile birlikte “korumaya al›nan” Platin’in, ikiay sonra görülen mahkemede konuflan efli,“Ben eflime hiç fliddet uygulamad›m. Sa-dece bir tokat att›m. Çocu¤um öldü¤üiçin eflim kendi kendine sürekli zarar ve-riyordu. Merdivenlerden düfltü öyle ol-du” diyerek “eflinin kendisine iade edilmesini”istedi. Ve bu istek, kabul edildi! Platin, efliylemahkemeden ç›kt› ve efl, Platin’e bafl›ndan be-ri sahip ç›kan kad›n derne¤i üyelerini suçlaya-rak “hep sizin yüzünüzden bu hale geldik” de-di. Devlet, tüm bu olanlar› “baba” memnuniye-tiyle izlemekle yetindi. Ama siz de bilirsiniz ki“zulme sessiz kalmak zulme ortak olmakt›r!”Kald› ki biz, zulmü yaratan zihniyetin de bu sis-temden beslendi¤ini biliyoruz! Daha bitmedi:

Platin’in durumunu “kontrol etmek iste-yen” devlet yetkilileri, ziyarete gidince efl tara-f›ndan kap›dan kovuldular.

Devlet nas›l önlem al›r?Bu durum üzerine harekete geçen BDP

Van Milletvekili Fatma Kurtalan, Meclis’e S›d›kaPlatin’in durumu ve “engellenemeyen” kad›nayönelik fliddete iliflkin bir soru önergesi haz›r-lad›. Geçti¤imiz günlerde Kad›n ve Aileden So-rumlu Devlet Bakan› Selma Kavaf, bu önerge-ye “devletin soruna yönelik çözüm yöntemle-rini içeren” bir yan›t verdi!

Öncelikle S›d›ka Platin’in kendi iste¤i ile ku-rumlar›ndan ayr›ld›¤›n›n(!) alt›n› çizen Kavaf,eflinin de Platin için “iade” davas› açt›¤›n› hat›r-latt›! (Burada flunu da ekleyelim: Platin’in eflihakk›nda, yine mahkeme tara-f›ndan 6 ay boyunca evindenve eflinden uzak durma cezas›da verilmiflti!)

Kavaf, devletin bu konuüzerine ihtimamla e¤ildi¤inisöyleyerek örnekler verdi.Çeflitli alanlarda kad›na yöne-lik fliddet ile ilgili e¤itim çal›fl-malar› yap›ld›¤›n› belirten Ka-vaf, ellerinden ancak bu kadar

geldi¤ini çünkü Türkiye’de topu topu 54 kad›ns›¤›nma evi bulundu¤unu itiraf etti. Ancak yeniyeni kad›n s›¤›nma evleri infla edilebilece¤ini vebu konuda çok fley yap›labilece¤ini unutan(!)Kavaf’›n “tedbir” olarak yöntemlerinden biri-nin de “Diyanet ‹flleri Baflkanl›¤› bünyesinde ilmüftülüklerince ‘aile, kad›n ve çocuk’ ile ‘kad›-na karfl› fliddet’ konular›nda vaazlar vermek,hutbeler okutmak” oldu¤unu aç›klad›!

Somut hiçbir ad›m atmamakta kararl› oldu-¤unu gösteren devlet, ayn› zamanda bize yol dagösteriyor! “Allaha s›¤›n›n, o eflinizin kalbine si-ze karfl› flefkat verecektir!” Ya vermezse?

Kapitalizm, köleci ve feodal düzenin boyundu¤u alt›nda ezilmekte olan kad›n› toplumsal üretim içine çekerek ona dikensiz bir gül bahçesi sunmam›flt›r fakat kad›na kurtulufla giden yolun tafllar›n› örme bilinci ve kararl›l›¤› kazand›rman›n ön koflullar›n› yaratm›flt›r

Kad›n› y›k›ma u¤ratan kapitalizm ona s›n›f bilincini de kazand›rm›flt›r

Kapitalizmle birlikte sanayi iflletmelerinde çal›flmaya bafllayan kad›n isetoplumsal üretim içinde yer almas›na ra¤men eskiden zanaatkar üretiminiçinde yer alan kad›n kadar sayg› görmesi bir yana ezilmenin, sömürünün enkatmerlisini yaflamaya bafllam›flt›r.

DDaayyaakk yyeemmeemmeekk vvee aallddaatt››llmmaammaakk iiççiinn ccaammiiyyee

AAd›yaman’›n Kahta ilçesinde yaflayan16 yafl›ndaki M.M, “erkeklerle gö-

rüfltü¤ü” gerekçesiyle ailesi taraf›ndan süreklifliddete u¤ruyordu. Buna dayanamayan M.M,jandarmaya s›¤›nm›fl, ancak jandarma onu ai-lesine –katillerine- teslim etmiflti. Sonra orta-dan kayboldu¤u iddia edilen M.M’nin cesedi,evlerinin avlusuna gömülmüfl halde bulundu.

Dehflet veren bu olay›, daha önce de ga-zetemizde yazm›fl ve feodalizmin beslenme-sinde devletin nas›l rol oynad›¤›na de¤inmifltik.Ama ö¤renilen son geliflmeler, bu vahfletin bi-zim bildi¤imizden daha korkunç oldu¤unugösterdi. Malatya Adli T›p Kurumu’na gönde-rilen M.M’nin cesedini inceleyen kurum, onundiri diri gömüldü¤ü ve bu yüzden de hava-s›zl›ktan öldü¤ü yönünde rapor haz›rlad›.

Domuz ba¤› fleklinde ba¤lanarak gömülen

M.M, insan›n duygular›n› körelten erkek ege-men sistemin kurban› olmufltur. TC’nin Tür-kiye Kürdistan›’nda uygulad›¤› faflist yöntem-lerinden biri olan “domuz ba¤› ile diri dirigömme” yönteminden etkilenen bir baba vededeyi evlat ve torun sevgisinden –dolay›s›y-la da tüm insani duygulardan- yoksun b›rak-m›fl ve birer canavara dönüfltürmüfltür busistem… “Namus” ile kör etmifl insanlar› vekad›n› zincirlemifltir topra¤a…

Ölmek ya da diri diri gömülmek…Domuz ba¤› fleklinde ba¤lanarakgömülen M.M, insan›n duygular›n›körelten erkek egemen sistemin

kurban› olmufltur Kad›n›n kendi bedenine dair söz hakk›olamay›fl› nedeniyle, biriyle birlikte olmas›da olmamas› da, onun ölümü “hak etmesi-ne” yetmektedir. Adana’da yaflanansa bu-na bir örnek! 11 Ocak günü, Derya Bo-¤a ad›ndaki bir kad›n kalbinden b›çaklana-rak öldürülmüfltü. Derya’y› öldürense, ce-zas›n› bile tamamlamay›p flartl› tahliye edi-len Deniz Çulhao¤lu’nun tek bir nedenivar: Derya’n›n kendisinin birlikte olma

teklifini reddetmesi… Bu olay üzerine Adana Kad›n Plat-

formu, bir bas›n aç›klamas› gerçeklefltire-rek, “aflk, namus, töre” ad› alt›nda ka-d›nlar›n durmadan öldürüldü¤ünü belirte-rek; “Bizler, ezilen yok say›lan, haklar›gasp edilen kad›nlar, özgürlü¤ümüzü vebütün dünyay› istiyoruz. Art›k bizi sevme-yin” dedi.

(H. Merkezi)

Ne siziniz ne de kara topra¤›n!

Page 11: Mizanpaj 2 (Page 1)partizanarsiv2.net/file/2018/03/ik-57.pdfbir röportaj gerçekleştirdik ve orada yaşananları belki daha da önemlisi Romanların her gün maruz kaldığı psikolojik

Her devrimcinin, her milita-n›n ve devrim mücadelesine ka-t›lan her yeni neferin devrim fle-hitlerinin fedakarl›¤›ndan, karar-l›l›¤›ndan, feda ruhundan ö¤re-nece¤i ve ö¤rendi¤i sonsuz fley-ler vard›r. Devrim flehitlerini,çat›flmalarda, yarg›s›z infazlarda,dara¤açlar›nda, ölüm oruçlar›n-da, iflkencede kaybettik. S›n›fmücadelesinin en zor flartlar›ndaher flehidimiz, tereddütsüzceölüme meydan okudu. Onlarproletarya ideolojisinden ald›k-lar› güçle, halka ve davalar›naolan ba¤l›l›klar›n› hayatlar›n› fedaederek gösterdiler.

Komünist önder Kaypakka-ya’n›n “Önümüzde çetin ama flan-l› mücadele günleri var. S›n›f müca-delesinin denizine bütün varl›¤›-m›zla at›lal›m. Bu mücadeledekahraman iflçi s›n›f›m›za, özverilive çileflkefl köylülerimize, yi¤itgençli¤imize sonsuz bir güven du-yal›m” fliar›yla iflkencede göster-di¤i feda ruhu, Mahirlerin K›z›l-dere’de faflist diktatörlü¤ün yüz-lerce asker ve polis kuflatmas›alt›nda “biz buraya teslim olma-ya de¤il, ölmeye geldik” fliar›n-daki kararl›¤›, Denizlerin idamsehpas›ndaki “Kahrolsun em-peryalizm” fliar›, bugün yüz bin-lerce devrimcinin dilinde bir slo-gana dönüflmüfltür.

Tarih, s›n›f mücadelesindemilyonlarca can›n kendini fedaetmesine tan›kt›r. Kölelerin zül-me karfl› baflkald›r›s›, köylülürin

feodal düzene meydan okuyuflla-r›, proleteryan›n burjuvaziyekarfl› ayaklanmas›nda dökülenkan, s›n›f mücadelesinin harc› ol-mufltur.

S›n›f mücadelesinde flehitverdi¤imiz yoldafllar›m›z›n an›la-r›n› yaflatmak, mücadelelerinidevam ettirmek, onlar›n bizleredevretti¤i bayra¤› yükseklerdetutarak, onlar›n b›rakt›¤› yerdenmücadeleyi devam ettirmekleolur ancak. fiehitlerimizi anmak,onlar›n u¤runa canlar›n› verdik-leri sosyalist düzeni kurma, s›n›f-s›z topluma kavuflma mü-cadelesinde tereddüt-süz yürümek de-mektir.

Z o rbir sü-r e -c i ne ¤ i -flinden geçi-yoruz. Herc e p h e d ee m p e r y a -listler ve onla-r›n yerli uflaklar›kitleleri çepe çevresarmak ve pasiflefltir-mek için sald›r›yorlar. Mil-yonlar harcayarak kitlelerinyozlaflmas› ve kendilerineboyun e¤meleri için her ara-c› kullan›yorlar.

Emperyalizmin ideolojiksald›r›lar›n›n yan›nda, iflgal

ve katliamlar› da devam ediyor.Kimi katliamlar›n gizlendi¤i, ma-nipüle edildi¤ini görüyoruz. Em-peryalizm, sald›rganl›k, iflgal, kat-liam demektir. Yoksulluk, insanide¤erlerin ayaklar alt›na al›nma-s›, ulusal haklar›n gasp› emperya-list politikalar›n do¤rudan do-¤urdu¤u sonuçlard›r.

Emperyalizm kriz demektir.2009 y›l›nda patlak veren mali veard›ndan gelen sanayi krizi, em-peryalizmin ne kadar zay›f oldu-¤unu göstermifltir. Çok güçlü

görünen, y›k›lmaz san›-lan bu sistemin gücükarfl›s›nda sosyalist

bir sistemin bu-lunmamas›ve s›n›fmücade-l e s i n i n

seyriy-l e

orant›-l›d›r. M a l i

ve ard›ndangelen sanayi kriziylebirlikte, hem krizi at-

latmak, hem de krizif›rsata çevirmek iste-yen emperyalistler ye-ni y›k›m reçetelerinigecikmeden gündemegetirdiler.

Emperyalistler veyar› sömürgelerdeki

gerici ve faflist rejimlerkrizle birlikte kitleler

üzerinde bir korku yarat-maya çal›flt›lar ve krizi atlat-

mak için, ortaya konan eko-nomik reçetelere ses ç›kart›l-mamas› için durmadan telkin-lerde bulundular. Daha flimdi-den 2010 y›l› için, hiç kimseninücretlerine zam istememesiiçin ça¤r›lar yap›lmaktad›r.

Ekonomik kriz, 2010 y›l›nda da-ha hissedilir bir düzeyde seyre-decektir. Krizin getirdi¤i sonuçbiraz daha y›k›m olacakt›r. 2010y›l›nda sokak gösterileri ve dire-nifllerin hissedilir bir düzeydeseyretmesi göstermektedir ki;2009 y›l›na oranla daha ileri birdüzeyde olmas›n›n sinyalleri ol-dukça güçlüdür.

Ülkemizde içiçe geçen gün-

demler a¤›rl›¤›n› koruyarak de-vam ediyor. 2009 y›l›nda dünyaölçe¤inde meydana gelen krizinTürkiye’yi te¤et geçti¤i yalan›2010 y›l›n›n ilk gününde yap›lanzamlarla yerle bir oldu. AKP hü-kümetinin krizin Türkiye’yi nas›lte¤et geçti¤i, yine kendilerininyapt›¤› aç›klamayla; kay›t d›fl› ka-ra para ve yerli sermayenin birk›sm›n›n ülkeye geri çekilmesiyleoldu¤u a盤a ç›km›flt›r. Tar›m›ndibe vurdu¤u, toplu sözleflmele-re en düflük ücretlerin verildi¤ibu dönemde, fatura yine emek-çilere kesilmifltir.

Özellefltirmelerin h›z kazan-d›¤›, iflçi ç›kartmalar›n artt›¤›,ücretlerin düflürüldü¤ü ülkemiz-de, AKP’nin iyleflmeye yönelikaç›l›m balonlar› da bir bir patla-maktad›r. TEKEL iflçilerinin or-taya koydu¤u direnifl her fleyi birkez daha a盤a ç›karm›flt›r. TE-KEL iflçileri mücadeye büyük de-¤er katm›fllard›r. Bu direniflin birbenzerini ‹tfayeciler, belediye,demiryollar› ve kamu emekçileride sergilemifl, faflist diktatörlükbu direnifller karfl›s›nda salg›r-ganlaflm›fl ve direniflleri zorlak›rmaya çal›flm›flt›r. ‹flçi s›n›f›n›nüretimden gelen bu direnifliumut verici bir geliflme olarakhak etti¤i yeri flimdiden alm›flt›r.

Yokluk ve yoksulluk ol-dukça, ezen ve ezilenleraras›ndaki s›n›f kavgas› sü-recektir. Tüm dezavantajlar›-m›za ra¤men devrim ve sosya-lizm hala bir ihtiyaçt›r. Bu ihtiyaçkendisini bugün çok daha fazlahissettiriyor. Emperyalistlerintopyekün sald›r›lar›, iflgal vetehditlerine ra¤men devrim ma-yalanmaya devam ediyor. Ka-ramsarl›¤›n hat safhada oldu¤udönemlerde bile, flafl›rt›c› bir fle-kilde bafllayan halk hareketlerihiç rastlanmayan olaylardan de-¤ildir. A¤›r a¤›r da olsa çeliflkilerkarfl›t›na, ezilenlerin lehine dö-nüflüyor. Bu kaç›n›lmazd›r.

Devrim flehitlerini and›¤›m›zbu ayda, flehitlerimizin en büyükarzusu olan soyalist bir düzeninhayat›n canl› bir olgusu halinegelmesi, flehitlerimize verdi¤imizen büyük sözdür. Bu sözü mut-laka yerine getirece¤iz.

Demokratik merkeziyetçilik ile görev vehaklar sorunu devrimci ve komünist partileriçinde her dönem tart›fl›lmaktad›r. Di¤er bir-çok temel meselede oldu¤u gibi bu konulardada proleter bak›fl, proleter kavray›fl ile küçükburjuva bak›fl ve kavray›fl aras›nda bir ayr›msöz konusudur. Küçük burjuva düflünüfl tarz›benmerkezcidir; söylemde baflka fikirlere de-¤er verdi¤ini ifade eder; ama tart›flmaya, uy-gulamaya gelince sözü “ben”le açar “ben”lebitirir. Özünde, burjuva ve küçük burjuva an-lay›fl sahiplerinin demokratik merkeziyetçilik-ten anlad›klar›; herkesin onlar› dinlemeleri vesöylediklerini uygulamalar›d›r. Dinleme veuygulama eyleminde bir problem yoksa bur-juva ve küçük burjuva kahramanlar›n demok-rasi ile bir problemleri olmaz. Ama gerçekolan flu ki; küçük burjuva düflünüfl tarz›n›nyön verdi¤i anlay›fllar esasta demokratik mer-keziyetçilik ilkesini kabullenmez. Çünkü bu il-ke, onlar›n burjuva “ben”i ile uyumlu de¤ildir.

Proleter düflünüfl tarz› ise; demokratikmerkeziyetçili¤i parti yaflam› için vazgeçilmezbir ilke olarak görür. Bu konuda Baflkan

Mao’nun afla¤›daki de¤erlendirmesi her bak›m-dan proleter bak›fl aç›s›na ›fl›k tutmaktad›r:“…Hem merkeziyetçili¤in, hem demokrasinin,hem disiplinin, hem özgürlü¤ün ve hem irade bir-li¤inin hem de kiflisel gönül rahatl›¤›n›n bulundu¤ucanl› ve hayat dolu bir siyasi ortam yaratmam›zgerekir. Gerek parti içinde ve gerekse parti d›fl›n-da bu siyasi ortama sahip olmal›y›z. Bu siyasi or-tam olmadan, kitlelerin flevki harekete geçirile-mez. Demokrasi olmadan zorluklar›n üstesindengelemeyiz. Elbette merkeziyetçilik olmadan zor-luklar›n üstesinden gelmek daha da imkans›zd›r;ama demokrasi yoksa merkeziyetçilik de olmaz.

Demokrasi olmadan do¤ru bir merkeziyetçilikolamaz; çünkü insanlar›n düflünceleri farkl›d›r vefleyleri kavray›fllar›nda birlik yoksa, o zaman mer-keziyetçilik gerçeklefltirilemez. Merkeziyetçilik ne-dir? Merkeziyetçilik: Kavray›fl, siyaset, planlama,kumanda ve hareket birli¤inin sa¤lanmas› teme-linde do¤ru fikirlerin merkezilefltirilmesidir.”(Seçme Eserler, C. 6, S. 256)

Öncelikle flu farkl›l›¤a dikkat çekmemiz ge-rekir. Bu ilkenin parti veya örgütlü güçlerinyer ald›¤› tüm komitelerde uygulanmas› ile

parti d›fl›ndaki pratik uygulamas› aras›ndaki ay-r›m noktalar›n› görmeliyiz. Elbette ki demok-rasinin parti d›fl›nda da en genifl flekilde hayathakk› bulmas› gerekir. Demokratik bir ortamyarat›lmazsa, kitlelerden elefltiriler gelmez; ha-yatlar›n› ilgilendiren sorunlar hakk›nda düflün-celerini özgürce ortaya koymazlar. Bu da par-tinin kitle çizgisinin do¤ru tarzda uygulan›fl›n›sakatlar. Çünkü kitleler burada fikirsel düzey-de sürecin bir parças› olmad›klar› için uygula-nan çizgiyi sahiplenmede de geri ve at›l bir du-rumda kal›rlar. Afl›r› merkeziyetçi bir çizgi,merkeziyetçi bir yaklafl›m da kitlelerin ön gö-rülen politikay› sahiplenmesinde, sürece aktifolarak kat›lmas›nda problem yarat›r. Bu prob-lemler, kitle hareketlerinin geliflti¤i veya dev-rimci kabarman›n yo¤un oldu¤u ilk dönemler-de yeteri kadar görülmeyebilir; ama zamanlabu olumsuz sonuçlar kaç›n›lmaz olarak a盤aç›kar.

Parti içinde ise, bu ilkenin uygulanmas›ndaflu ana prensibe dikkat edilmesi gerekir: Tümbileflenlerde özgürce bir tart›flma orta-m›n›n yarat›lmas› ve tart›flma neticesin-de al›nan kararlar›n tart›flmas›z olarakuygulanmas›; yine tüm kararlar›n oybir-li¤iyle al›nmad›¤› durumlarda, az›nl›¤›n,ço¤unlu¤un karar›na uymas› da bir zo-runluluktur. Partideki irade ve eylem birli¤i-nin herhangi bir zaafa u¤ramamas› için de bu

gereklidir. Komünist partilerde az›nl›k ve ço-¤unlu¤un varl›¤›, onun yaflam›n›n bir parças›-d›r. Ve parti içinde “oyun kural›na göre oy-nand›¤›nda”, az›nl›k fikirler de ço¤unluk duru-ma gelebilir. Oyunu kural›na göre oynamak;tart›flma sürecine aktif olarak kat›lmak ve tar-t›flma neticesinde iradenin ortaya ç›kard›¤› ka-rara sayg›l› olmakt›r ve karar›n uygulama süre-cine aktif olarak kat›lmakt›r. Tüm elefltirilerinibulundu¤u organda veya irade taraf›ndan aç›-lan tart›flma platformlar›nda gündeme getir-mektir. ‹ster güncel sorunlarda olsun, istersedi¤er tüm genel sorunlarda olsun hem örgüt-lü güçleri ve hem de koflullar uygun oldu¤utakdirde alanlar›n sorunlar›na iliflkin yak›n çe-perinin de düflüncelerini alacak tarzda tart›fl-ma platformlar›n›n yarat›lmas› her bak›mdangerekli ve yararl›d›r.

Bunu lüks veya s›radan bir yaklafl›m olarakgören anlay›fllar›n demokrasi bilinci çarp›kt›r.Çünkü örgütlü güçlerin ve yak›n çeperin ken-disini ifade edebilecek ortamlar›n yarat›lmas›bir lütuf de¤ildir; tam aksine varolan hakla-r›n kullan›lmas›d›r. Di¤er bir ifadeyle, sorunagörev ve haklar çerçevesinde yaklaflmal›y›z.Sözgelimi propaganda yapmak, yay›n da¤›t-mak, yürütülen kampanyalara kat›lmak nas›lbir görevse, genel gidiflat veya bölgesel sorun-lar hakk›nda elefltirilerde bulunmak, görüfl veönerilerini sözlü veya yaz›l› olarak sunmak da

bir hakt›r (ve ayn› zamanda da görevdir). Do-lay›s›yla hiç kimse bu haktan yoksun b›rak›la-maz. fiüphesiz, görev ve haklar birlikteuyguland›kça bir anlam ifade eder. Biriniyap›p di¤erini yads›mak, görev ve haklar veyaDemokratik Merkeziyetçilik ilkesini do¤rutarzda kavramamak anlam›na gelir.

Daha da somutlarsak; genel veya çeflitlialanlarda ortaya ç›kan sorunlara iliflkin özgür-ce bir tart›flma ortam› yarat›lmal›d›r. Ve bu du-rumda bütünün bir parças› olan her bireyindemokratik hakk›n› özgürce kullanmas› nas›lbir haksa, tart›flma neticesinde ortaya ç›kankarara sayg› duymak, onu uygulamak da bir gö-revdir. Hakk›n› kullan›p görevini unutan-lar veya iradenin ortaya ç›karm›fl oldu¤uanlay›fl›n flu veya bu flekilde alt›n› boflalt-maya çal›flanlar, görev ve haklar iliflkisi-ni kavramada problemlidirler. Bu anlay›flsahipleri flunu demek istiyor: Demokratik birortam›n yarat›lmas› iyidir; ama bu tart›flman›nortaya ç›karm›fl oldu¤u karar bizim düflüncele-rimize ayk›r›d›r ve dolay›s›yla can s›k›c›d›r; cans›k›c› olan fleyleri yapmay›z vb. vb. Bu düflünüflve hareket tarz› parti bilincinden, parti sorum-lulu¤undan yoksundur. Bu düflünüfl tarz› elefl-tiri-özelefltiri silah›n› etkisiz k›lar; irade ve ey-lem birli¤ini sakatlar.

Devam edecek

Kavga okulu ‹flçi-köylü 1122 Ocak-4 fiubat 2010

PusulaDemokratik merkeziyetçilik üzerine -1-

Hazro flehitleri24 Ocak 1981 tarihinde Diyarbak›r

Hazro’da bir ihbar sonucunda faflistTC’nin att›¤› pusuda Haydar Aslan ve‹hsan Parçac› flehit düfltü. Haydar Aslanve ‹hsan Parçac›’y› ihbar eden K›rmataflköyü muhtar› Tevfik Keleto¤lu 13 Tem-muz 1981’de Halk Ordusu Savaflç›lar› ta-raf›ndan ölümle cezaland›r›ld›.

Haydar Aslan; Dersim’in Mazgirtilçesinin bir köyünde do¤an Haydar As-lan’›n yaflam› yoksulluk içinde geçmifltir.Mücadelesinin bir sürecinde k›sa süre ha-pishanede kald›. ‹flkencede direngenli¤ikarfl›s›nda diflleri iflkenceciler taraf›ndank›r›ld›. Kararl›, azimli çal›flmas›yla k›sa süreiçinde öne ç›kt›.

‹hsan Parçac›; Diyarbak›r’›n Hazroilçesinde dünyaya gelen ‹hsan Parçac› bubölgede faaliyet yürüten gerilla birli¤indegörev al›yordu.

Mehmet Düzen; 1955 y›l›nda Der-sim Ovac›k’a ba¤l› Aslando¤mufl köyündedünyaya geldi. Yoksullu¤un, zorlu yaflamkoflullar›n›n alt›nda büyüyen Düzen, dahagençlik y›llar›nda çevresindeki devrimcile-rin etkisiyle politikleflti. Kaypakkaya’n›nideolojik-politik hatt›n› benimsedi. K›sa sü-rede kendini gelifltiren Düzen (Poto) çev-resinde ajitasyon-propaganda faaliyeti yü-rütmeye bafllad›. 12 AFC’sinin ifl bafl›nagelmesi ile birlikte aran›r duruma düfltü.Profesyonel gerilla yaflam›na çekilen Dü-zen son dönemde Mazgirt bölgesindekigerilla grubunda yer al›yordu.

Mehmet Düzen’in içinde bulundu¤ugerilla grubu, Mazgirt’in Örs köyünde bu-lundu¤u bir s›rada yap›lan ihbar sonucuPeri Jandarma Karakolu’nun askerleri ta-raf›ndan bas›l›r. Gerilla birli¤i köyden çeki-lir. Ancak köyden ç›kt›ktan ve uzaklaflt›k-tan birkaç saat sonra bu kez Muhundu Ka-rakolu’nun Jandarmas› ile karfl›lafl›rlar. Ha-van›n sisli olmas›ndan dolay› görüfl mesafe-sinin çok k›sa olmas› sonucu düflman› an-cak çok yaklaflt›klar›nda fark ederler. Çat›-flarak geri çekilen gerilla birli¤i yine PeriKarakolu’nun askerleriyle karfl›lafl›r. Biranda yak›n mesafeden iki atefl aras›nda ka-lan gerilla birli¤i çetin bir çat›flmaya girmifl-tir. Mehmet Düzen bu çat›flmada 5 fiubat1981’de flehit düfltü.

Salih Günefl; 1 fiubat 1993’te Der-sim’den Tarsus’a giderken geçirdi¤i trafikkazas› sonucu yaflam›n› yitirdi.

Dersim’in Ovac›k ilçesinde 1962 y›l›n-da bir Kürt ailesinin çocu¤u olarak do¤du.14 yafl›na kadar yaflad›¤› Ovac›k’ta yoksul-lu¤u ve jandarma dipçi¤ini birlikte tan›d›.1976 y›l›nda Tarsus’ta bir fabrikada mon-tajc› olarak ifle bafllad›. Fabrikadan siyasifaaliyetlerinden dolay› abisiyle birlikteuzaklaflt›r›ld›. 1978 y›l›nda Partizanlara ka-t›larak profesyonel mücadeleye bafllad›. 12Eylül’den sonra iflkencehanelerde ser ve-

rip s›r vermeme gelene¤ini lay›k›yla yaflat-m›flt›r. Hapishaneden ç›kt›ktan sonra geril-la bölgesinde siyasi faaliyetlerine devametti. Yeni görev alan› Çukurova’ya gider-ken aram›zdan ayr›ld›.

Yunus Koç; Karsl› olan Yunus Koç,Partizan saflar›nda mücadele yürütürken 2fiubat 1979’da Ardahan-Ölçek köyündejandarma taraf›ndan katledildi.

Yusufeli flehitleri; 3 Ocak 1994’teNilüfer Atav’›n flehit düflmesinden sonragerilla birli¤i Yusufeli Karakolu’nu basmayakarar verir. Kamulaflt›r›lan bir minibüsleyola ç›kt›klar›nda tesadüfen aramaya denkgelirler. Ve gerilla birli¤i ile düflman aras›n-da çat›flma bafllar. 24 Ocak 1994’te yafla-nan çat›flmada Karadeniz Bölge Komutan›Erhan Öztürk, Bölge Komutanl›¤› yedeküyesi ve Bölge Komutan Yard›mc›s› Ha-san Özdo¤an, siyasi komiser ‹hsanfiimflek ve savaflç› Muharrem Kaya Ka-radeniz’i k›z›llaflt›rarak flehit düfltüler.

Erhan Öztürk; 1967 y›l›nda Mer-sin’de dünyaya geldi. Ailesine ekonomikolarak katk›da bulunabilmek için ortaokul-dan itibaren hem çal›flmaya hem de okulu-nu bitirmeye çal›flt›. Do¤up büyüdü¤ü ‹s-tanbul’un Tozkaran semtinde MLSPB safla-r›nda devrim mücadeleye kat›ld›. Siyasalolarak kendini gelifltirirken bir yandan pra-tik eylemlere kat›ld›. Siyasi olarak yetkin-leflmeye bafllad›¤› süreçte Kaypakkaya’n›ndüflünceleri ile tan›flt›. 1989’da Partizansaflar›na kat›ld›. 1990’da Dersim’deki geril-la birliklerine kat›ld›.

‹hsan fiimflek; 1965 y›l›nda Sivas’tadünyaya gelen ‹hsan fiimflek (Memo) gerillabirli¤inin siyasi komiseri idi. Karadeniz veDersim’de gerilla faaliyetlerine kat›lan ‹hsanfiimflek’in en önemli özellikleri nefleli, cofl-kulu ve kararl› bir kiflili¤e sahip olmas›yd›.

Hasan Özdo¤an; 1956’da köylübir ailenin çocu¤u olarak Dersim’in Nazi-miye ilçesinde dünyaya geldi. Devrimci dü-flüncelerle tan›flan Hasan Özdo¤an (AliHaydar Uzun) Partizan saflar›ndaki yeriniald›. Dersim’de gerilla faaliyeti yürüttü¤üs›rada 1992 ilkbahar›nda Topçam da¤lar›n-da 2 No’lu ABK üyesi olarak görevlendiril-di. Daha sonra görev bölgesi de¤ifltirilerekArtvin grubunun komutan yard›mc›l›¤›naatand›. 1993’te Topçam’dan yeni görevbölgesine gitmek için ayr›lma haz›rl›klar›yapan Hasan Özdo¤an silah›n› öperek biryoldafl›na “silah›ma iyi bak, kaç y›ld›rben ona, o bana iyi bakt›” demifltir.

Muharrem Kaya; 1968 y›l›nda Si-vas Divri¤i ilçesinde dünyaya gelen Muhar-rem Kaya (Veli) ilk olarak 1986 y›l›nda bil-diri da¤›t›m› s›ras›nda tutsak düfltü. 1989-1990 y›llar› aras›nda Tokat’ta faaliyet yürü-ten Muharrem Kaya bir operasyon sonucututuklanm›flt›r. 1992 fiubat’›nda Kayserizindanlar›ndan firar ederek Karadeniz da¤-lar› ile buluflmufltur.

KAVGADA ÖLÜMSÜZLEfiENLEROnlar›n emaneti k›z›l bayra¤› düflürmeden mücadelemiz sürüyor

Milyon milyon do¤ar Ali Haydar’›m!Aslen Dersim Mazgirt’li olan Ali Haydar Y›ld›z, Elaz›¤ ilinin

Palu ilçesine ba¤l› Erturan köyünde dünyaya geldi. ‹lkokul, orta ve li-se y›llar› yoksulluk içinde geçti.1970’li y›llara gelindi¤inde açl›¤›n vesefaletin sorumlular›na karfl› kin ve öfkeyle mücadele etmeye baflla-d›. O bu mücadelesini ö¤renci gençli¤in akademik-demokratik müca-delesinde somutlad›. Proletarya Partisi’nin bilimsel temellere oturta-rak oluflturdu¤u mücadele çizgisini benimseyerek bunun geliflip güç-lenmesi için yorulmak bilmeksizin bir militan, bir kadro olarak feda-kârca mücadele yürüttü. 24 Ocak 1973’te ‹brahim Kaypakkaya ilebirlikte kald›¤› köm düflman taraf›ndan bas›ld›. Yoldafllar›na zaman ka-zand›rmak ve düflman› püskürtmek için kendi imal etti¤i bombalarladirenifli büyüttü. Fehmi Alt›nbilek komutas›ndaki düflman güçleritaraf›ndan bu çat›flma s›ras›nda vuruldu.

‹ki k›rma ile zulme baflkald›ran bu insanlar gelece¤i elleri, yürek-leri ve bilinçleriyle yaratman›n destans› mücadelesinin önderleri ol-dular. Ali Haydar Y›ld›z, Dersim halk›n›n yüre¤inde bir efsaneyedönüfltü ve yedi veren gül misali milyon milyon do¤mak üzere top-ra¤a düfltü.

Page 12: Mizanpaj 2 (Page 1)partizanarsiv2.net/file/2018/03/ik-57.pdfbir röportaj gerçekleştirdik ve orada yaşananları belki daha da önemlisi Romanların her gün maruz kaldığı psikolojik

Oturma eyleminin ikinci gününde sendika-n›n ald›¤› kararla halay çekmek, toplu sloganatmak yasakland› ve iflçiler sadece geldikleriflubelerle oturabiliyorlar. Böylelikle iflçiler ara-s›ndaki dayan›flmay› azaltmaya ve insanlar›n di-rencini azaltmaya çal›fl›yorlar. Kolluk güçleri-nin gelen “talimat” do¤rultusunda canl› yay›naraçlar›n› alana sokmamas› da eylemi izole et-menin bir baflka yolu.

Direnifllerinin 33 gününde mevcut durumüzerine iflçilerin görüflünü almak amaçl› ‹flçi-köylü okurlar› olarak direniflteki iflçilerle birsöylefli yapt›k.

- Siz kaç gündür buradas›n›z?Ad›yaman’dan bir kad›n iflçi: Daha ön-

cesinde dört gün kalm›flt›m ancak geri gitmekzorunda kald›m. 15 Ocak günü ise arkadafllar›-m›zla tekrar Ankara’ya geldik.

Gaffari Göçer: Ad›yaman’dan geliyorum.Direniflin bafl›ndan beri buraday›m, arada sa-dece 4 gün gitmek zorunda kald›m.

Sedat Bulak: Diyarbak›r’dan geliyorum.‹lk günden beri buraday›m, arada birkaç günlü-¤üne ayr›lmak zorunda kald›m ama ben olma-sam da arkadafllar›m buradayd›.

Tokat’tan iflçiler: ‹lk günden beri burada-y›z. Arada izin sorunlar›ndan kaynakl› gidenleroldu ancak hepimiz bu sorunlar›m›z› çözüp ge-ri geldik.

Ad›yaman’dan bir kad›n iflçi(2): On üçgündür buraday›m, daha önce de gelmifltimama geri dönmek zorunda kalm›flt›m.

- Dün gece oturma eyleminizin ilk gü-nüydü ve bütün geceyi sokakta geçirdiniz.Dün geceyi nas›l de¤erlendiriyorsunuz?

Kad›n iflçi: Dün akflam Ankara gerçektençok so¤uktu ancak verdi¤imiz onurlu mücade-lenin atefliyle, s›cakl›¤›yla hiç üflümedik. ‹nsan-lar›n bize vermifl oldu¤u destek bize bu so¤u-¤u hissettirmedi.

G.G.: Onurlu emekçi kardefllerimle, arka-dafllar›mla sabah›n ilk ›fl›klar›na kadar oturduk,hala da burada oturmaktay›z, sonuna kadar dadayanaca¤›z. Üç günlük oturma eylemi karar›alm›flt›k bunun ikinci gününü yafl›yoruz, yar›nbakal›m ne olacak!

S.B.: Tayyip Erdo¤an’a inat, hükümete inatsabaha kadar buradayd›k, türküler söyledik,halaylar çektik. Bugün buradaki direniflimiz ya-r›n daha çetin mücadelelere dönüflecek.

Tokat’tan iflçiler: Gece çok so¤uktu. Ha-lay çektik, sloganlar›m›z› hayk›rd›k, so¤uktanfazla etkilenmemek için ço¤unlukla dolaflmakzorunda kald›k.

Kad›n iflçi(2): Sabaha kadar flark›lar söyle-dik, halaylar çektik. Sabaha karfl› çok so¤uk ol-du, ancak yine de burada kalarak mücadelemi-ze devam ettik.

- Türk-‹fl’in bugünkü tavr›yla ilgili nedüflünüyorsunuz? Halay çekilmesine izinvermemesi ve iflçilerin parçal› bir tablo çiz-mesini nas›l de¤erlendiriyorsunuz?

Kad›n iflçi: ‹nsanlara oturun, halay çekme-yin denilmesi bana göre olmayacak bir fley. Ey-lem coflkuyla, e¤lenceyle, birliktelikle, dayan›fl-mayla yürür. Tamam, eylemin ismi oturma ey-lemi olabilir, ancak sonuçta insanlar burada,bir yere gitmiyorlar. Coflkunun devam etmesiiçin baz› fleylerin yap›lmas› gerekiyor. 33 gün-dür biz sendikan›n oyunlar›na nas›l gelmediy-sek ve bizi yolumuzdan döndüremediyse bunuyine baflaramayacak, yani bizi pasiflefltiremeye-cek.

G.G.: Bence oturma eyleminde bu tür fley-lere çok gerek yok. E¤er oturma eylemi diyekarar al›nd›ysa burada oturulmas› gerekiyor.Ama baflkalar› ne düflünür bunu bilemem.

S.B.: Türk-‹fl’in as›l yapmas› gereken fleyle-ri yapmas› laz›m. Bu saatten sonra bu tav›rla-r›yla kaybedecek olan Türk-‹fl’tir.

Tokat’tan iflçiler: Oturma eylemi karar›ald›k sonuçta, halaylara vs. gerek yok, insanla-r›n oturmas› gerekiyor.

Kad›n iflçi(2): ‹nsanlar› böy-le s›n›rlamamalar› gerekiyor, ra-hat b›rakmalar› laz›m. Sonuçtaeylemdeyiz ve buray› coflkulan-d›racak fleylere karfl› ç›k›lmamas›gerek.

- Sendikan›n gerçekten si-zin yan›n›zda oldu¤una inan›-yor musunuz?

Kad›n iflçi: Yan›m›zda gibigörünüyor ancak bir yandan dapasiflefltirmeye çal›fl›yor bizi. Bu-nu de¤ifltirmeye de tek tek bi-reyler olarak gücümüz yetmez,kitlesel bir flekilde karfl› koymakgerekiyor. Ancak kifliler farkl›görüfllere sahip oldu¤u için sen-dikam›z bizi bireysellefltiriyor.

Böl-parçala yok et mant›¤›yla hareket ediyor. G.G.: Yan›m›zda olmak zorunda kal›yor. S.B.: Söylemleriyle evet ama maalesef ic-

raatlar›yla hay›r.Tokat’tan iflçiler: ‹lk baflta yan›m›zda de-

¤ildi ancak sonradan bizim bask›m›zla ve dire-niflimizle mecburen yan›m›zda olmak zorundakald›.

Kad›n iflçi(2): Türk-‹fl bizim yan›m›zda de-¤il, bir fleyleri zoraki, bizim bask›m›zla yap›yor,buna mecbur kal›yor.

- Oturma eylemi sizce bir çözüm mü?De¤ilse ne yap›lmas› gerekiyor?

Kad›n iflçi: Oturma eylemiyle bir fley ya-p›lmaz fiili fleyler yapmak gerekiyor. 33 gündürburada beklemekle hiçbir fley olmuyorsa fiilieylemlerin yap›lmas› flart. Süreç bunu dayat›-yor demek ki.

G.G.: Bence çözüm de¤il. Art›k birilerininyap›lan fleyleri görmesi gerekiyor. Açl›k grevi-ne gitmeden genel grev karar› al›nabilir. ‹lla kibirilerinin bedel ödemesi mi gerekiyor? Yar›nbüyük bir miting var, buradan da bir fley ç›ka-ca¤›n› sanm›yorum. Baflbakan bizi görmemek-te diretiyor; kulaklar› sa¤›r, gözleri kör.

S.B.: Oturma eylemi bence çözüm de¤il.Ama çözüme giden bir ad›md›r. Kesinlikle birgenel grev karar› al›nmas› gerekiyor. Türk-‹fl’inyapmas› gereken çok fley var. Diyoruz ya “sal-la Türk-‹fl, hükümet düflecek” diye ama ne ya-z›k ki sendika üzerine düflen görevi yapm›yor.

Tokat’tan iflçiler: Çözüm olabilir, olmasabile sonras›nda açl›k grevi ve ölüm orucuna gi-

rece¤iz. Kad›n iflçi(2): Oturma eylemi, açl›k grevi,

bunlar çözüm de¤il. Kesinlikle genel greve gi-dilmesi gerekiyor. Sendika genel grevin yolunuaçmasa bile biz bu yolu açt›raca¤›z.

- 31 Ocak itibariyle hepiniz iflsiz kala-caks›n›z. Bu zamana kadar eylemler ama-c›na ulaflmazsa ne yapmay› düflünüyorsu-nuz?

Kad›n iflçi: Ne olursa olsun buradan git-meyece¤iz. Bu güne kadar nas›l direndiysekbundan sonra da direnmeye devam edece¤iz.

G.G.: Buradan hiçbir yere gitmeyece¤im.Evimde oturaca¤›ma gelip burada oturaca¤›m.

S.B.: Ne emniyetin yapt›¤› bask›, ne hükü-metin yapt›¤› bask› bizi yolumuzdan döndüre-meyecek. Biz buraya geri dönmek için gelme-dik, hakk›m›z› almadan da dönmeyece¤iz. Bu-nu herkes bilsin. Onlar ne yaparsa yaps›n bu-rada kazanan iflçi s›n›f› olacak.

Tokat’tan iflçiler: Buradan bir yere ayr›l-mayaca¤›z, bu iflten zaferle ç›kana kadar, hak-lar›m›z› alana kadar vazgeçmeyece¤iz. Bizimönümüzü kapatmaya çal›fl›yorlar ancak buoyunlara gelmeyece¤iz.

Kad›n iflçi(2): Ölmek var dönmek yok di-yerek geldik biz buraya. Ne olursa olsun de-

vam edece¤iz. - Son olarak bizlere söylemek istedi¤i-

niz bir fleyler var m›?Kad›n iflçi: Ölmek var dönmek yok, her

ne olursa olsun mücadeleye devam.G.G.: Buradan duyars›z insanlara seslen-

mek istiyorum. Bizler evimizden, ailemizden,yuvam›zdan ayr›l›p buralara geldik. Bu insanlark›fl›n so¤u¤una, Ankara’n›n ayaz›na ra¤men bu-radalar, ama biz ekme¤imiz, kavgam›z için bu-ralara gelmek zorunda kald›k. Bir an önce ai-lelerimizin yan›na dönebilmemiz için bir çö-züm bulunmal›.

S.B.: Bugüne kadar yan›m›zda olan herke-se, tüm s›n›f ve emek dostlar›na bizi yaln›z b›-rakmad›klar› için teflekkür ediyorum.

Tokat’tan iflçiler: Ya hükümet istifa ede-cek ya da biz düflürece¤iz. Zafere kadar vaz-geçmeyece¤iz.

Kad›n iflçi(2): Haklar›m›z› alana kadar di-renece¤iz. Bu ifli zaferle bitirece¤iz.

(Ankara’dan ‹K okurlar›)

44//CC kköölleelliikk ssiisstteemmiiyymmiiflfl!!4/C kölelik sistemiymifl, düflük ücret,

güvencesiz çal›flma demekmifl. Babam bendaha 5 yafl›ndayken girmifl TEKEL’e iflçi ola-rak. Büyük s›k›nt›lar ile buldu¤u iflle kendi-ne ve ailesine gelecek haz›rlamaya çal›flm›fl.

Ben art›k befl yafl›nda de¤ilim. Lise birin-ci s›n›fa devam ediyorum. Ama devam ede-bilece¤im konusunda kafamda soru iflaret-leri var. Çünkü babam bu iflten ç›kar›ld›¤›zaman alaca¤› ücret azalacak ve b›rak›n dörtkardeflim ve benim okul masraflar›n›, mut-fak masraflar›n› bile karfl›layamayacak duru-ma gelece¤iz.

Babam›n haklar›n› aramak için ‹zmir’denarkadafllar› ile beraber yola ç›kt›¤›nda k›sabir süre içinde dönece¤ini düflünüyor-dum/düflünüyorduk. Aradan geçen günlerhaftalar› ve aylar› buldu sonunda. Annemleberaber, babam›n ve arkadafllar›n›n verdik-leri mücadeleyi televizyondan izlemeye ça-l›flt›k. Telefon konuflmalar›nda ise ne zamangeliyorsun sorusuna ald›¤›m›z cevap ise herzaman ayn› idi; “Kazan›nca”. Yaflad›klar›m›-z›n ve ayr›l›¤›n verdi¤i özlem ile birlikte bu-gün (15 Ocak) Ankara’ya geldim.

Babam› görünce fiziksel de¤iflikliklerfark ediliyordu; zay›flam›fl, sesi k›s›lm›fl, saç-lar› ve sakallar› uzam›flt›.

Arkadafllar› ile birlikte her sabah erkensaatlerde eyleme bafllay›p gece geç saatlerekadar devam ettiklerini, gün boyu sloganlaratt›klar›n›, halaylar çektiklerini anlatt›.

Buradan babams›z dönmek istemiyo-rum. Onun dönmesi için gereken ise müca-delenin kazan›lmas› ve ben de kazanana ka-dar onlarla birlikte olaca¤›m.

(Direniflteki bir TEKEL iflçisinink›z›)

Baflbakan iflçilere “bunlar ideolojiktir”dedi. Evet, iflçi s›n›f› ideolojiktir. Sermayeyekarfl›, ezenlere karfl› ideolojik olmak zorun-dad›r. Özlük haklar›n›, güvencesini korumak;köle olmad›¤›n› anlatmak; kendisini patronaezdirmemek için ideolojik olmak zorundad›r.

Baflbakan da ideolojiktir. Sosyal hu-kuk devletini yok ederek, iflçileri kadrolu-kadrosuz-tafleron olarak ay›rarak ideolojikdavranm›yor mu? ‹flçi s›n›f›n› kölelefltirmek,iflçi s›n›f›n› güvencesizlefltirmek, sendikas›z-laflt›rmak, hatta ve hatta iflçileri yok etmekideolojik de¤il de nedir?

Muhalefetteyken greve giden, oylar› top-layan Baflbakan, flu anda grev gömle¤ini ç›ka-r›p “iflçiler ideolojiktir” diye mi gaza, suya, jo-pa baflvurdu?

Evet, hak aramak ideolojikse, kendi hakla-r›n› baflkalar›na kapt›rmamak ideolojikse;evet Baflbakan, iflçiler ideolojiktir. Ankara’yageldi¤imizde bize destek olan, bize kap›lar›n›açan, analar›n›n babalar›n›n verdi¤i harçl›¤›bizlerle paylaflan ö¤rencilere de “marjinaldir”diyen ayn› zihniyet. Biz ö¤rencilere oy ver-

medik. 1 May›s’ta herhangi bir alanda ö¤ren-ci-polis kavgas›nda biz hep polis için üzüldük.Ama ne zaman s›ra bize geldi, neyin ne oldu-¤unu gördük. ‹ktidara getirdi¤imiz Baflbakanbizlere ideolojik, ö¤rencilere marjinal, hakk›-n› arayan Kürtlere terörist diyerek hakk›n›npefline düflen herkesi bir flekilde korkutmaya,sindirmeye, susturmaya çal›fl›yor. ‹flte buradaolmas› gereken, iktidara karfl› bütün buezilenlerin bir araya gelmesidir. Kar›n-calar birleflirse, say›n Baflbakan,unutmay›n ki filleri bile yutarlar.

Baflbakan bir zamanlar mazlum görü-nüyordu. Haks›zl›¤a u¤ram›fl görünüyor-du. Yoksa öyle de¤il de, sefilleri mi oynuyor-du? Gerçekten oynamasayd›, bunun bir zu-lüm, bunun bir hakaret, bir hak gasp› oldu¤u-nu görürdü.

Baflbakan bizler iflçiyiz, koyun de¤iliz. Bü-tün dünya gördü, sen de göreceksin.

Baflbakan iflçilere “yan gelip yat›yorsu-nuz” diyor. Tersanelerde ölen iflçileri unut-may›n. Geçen ay 19 arkadafl›m›z maden oca-¤›nda can verdi. Yan gelip yatmak bu mu? Si-

gara fabrikalar›nda kansere yakalanan, bel f›-t›¤› olan, boyun f›t›¤› olan arkadafllar var. Ra-porlar› Baflbakan isterse kendisine gönderi-riz. Bizim arkadafllar›n sa¤l›k durumunu dü-zeltsin, bugüne kadar ald›¤›m›z paray› kendi-lerine iade edelim. Siyasetçi sözü de¤il, iflçisözü veriyoruz ki veririz kendilerine. Baflba-kan›n yan›nda bulunan dan›flmanlar› matema-

tik hesaplar›nda yine yan›ld›lar. 12 bin TEKELiflçisinin devlete maliyeti 40 milyonmufl!1.200 liradan 12 bin iflçinin maliyeti nas›l olu-yor da 40 milyon oluyor? Biz hesaplad›k. 550milletvekilinin el kald›r›p el indirmesi-nin bu devlete maliyeti ne kadard›racaba? Herkes hesab›n› yapabilir.

Baflbakan siyasette 3 ad›m ileri atar, 1ad›m geri atar. Önce maafllar› yar›dan aza dü-flürür, sonra yüzde 17 zam verip “lütufta bu-

lunur”. “Daha ne istiyorlar?” der. Baflbakan4-C ile bize köleli¤i dayat›yor. 4-C, yokluk-tur, güvencesizliktir, köleliktir, güvencesiz ifl-çidir, 10 ay çal›flmad›r, 700 lira ayl›kt›r, özlükhaklar›n›n gasp›d›r.

Sosyal hukuk devleti demek, ifli olan›n,güvencesi olan›n iflini ve güvencesini yok et-mek demek de¤ildir. Ücretini yar›ya indirmekdemek de¤ildir. AKP hükümeti mecliste yangelip yatmasayd›, devlet mal›n› satmasayd›, ifl-size ifl bulsayd›, asgari ücreti art›rsayd›, refahdüzeyini yükseltseydi; o zaman sosyal hukukdevletine yak›flan fleyler yapm›fl olurdu.

Bu da son günlerde Baflbakan›n “iflçi aç›l›-m›” oldu. Baflbakan›n son aç›l›m› “iflçi aç›l›-m›”d›r. Kadrolu iflçiyi kadrosuzlaflt›rmak, ta-fleron iflçisinin hali ve en ac›s› da 10 milyon ifl-siz… 10 milyon iflsize ifl bulamayan Baflbakançareyi ifli olan›n iflini elinden almakta gördü.Baflbakan iflleri böyle halletmeye çal›fl›yor ve

soka¤›n sesini kesebilece¤ini zannediyor. Baflbakan, insan› yaflat ki devlet yaflas›n. 1

ayd›r Ankara’n›n ayaz›nda bekleyen iflçiler in-san de¤il de nedir?

Baflbakan “Ben soka¤›n sesine kulak ver-mek zorunday›m. Bunlar› görmezden gele-mem” diyordu IMF toplant›s›nda. 10 bin insa-n› Ankara sokaklar›nda bütün dünya gördü.Baflbakan görmüyor. Yoksa buralar sokakde¤il mi? Bülent Ar›nç hep uzlaflmadan bah-seder. Baflta K›z›lay esnaf›, Ankara halk›, sen-dikalar, sivil toplum örgütleri, üniversiteligençlik, siyasi partiler tekel iflçileri sorunun-da uzlaflt›, bir tek AKP hükümeti uzlaflamad›.

‹flçi s›n›f›, s›n›f bilincini yakalamak zorun-dad›r. Aksi halde iktidarlar›n, patronlar›npençesinden kurtulamaz. Kurtulman›n tekyolu s›n›f mücadelesi, s›n›f dayan›flmas›d›r.

(Ad›yaman’dan TEKEL iflçisi Kerem abi)

Söylefli‹flçi-köylü 12 22 Ocak-4 fiubat 2010

Ne olursa olsun, kazanan iflçi s›n›f› olacak

‹DEOLOJ‹K…‹DEOLOJ‹K…

Yürüdük günefli ellerimizde tutarak

Yürüdük yüre¤imizle hayk›rarak

Biliyorum yakacak yakacak

Hain ellerin emelini

Yan gelip yatanlar›n

Yetim hakk› çalanlar›n

Bir tokat gibi yüzüne çarparak

Yürüdük ayaz gecelere inat

Yürüdük cesaretle, hoyrat

Uzak düfllere yelken açarak

Dört bir yandan geldik

Umut olduk, dost olduk.

Bin can, bir bafl olduk

B›rakt›k çocuklar›m›z› a¤layarak

Yürüdük sütümüzü topra¤a sa¤arak

Çal›nan yar›nlar›m›z› almaya geldik.

Nas›rlanm›fl ellerimiz

Sadaka de¤il ifl ister,

Kömür de¤il, bacas› tüten ev ister,

Umut ister düfl ister.

Yürüdük telafls›z ve kararl›

Yürüdük Ad›yaman’dan, Batman’dan

Bitlis’ten, Hatay’dan

Ne rengimiz engel, ne dilimiz

Ne dinimiz engel, ne künyemiz

Emektir bizim davam›z

Onurlu yaflamakt›r.

Gülen çocuklar b›rakmakt›r hayata…

Yürüyece¤iz ayd›nl›k yar›nlara.

((AAdd››yyaammaann TTEEKKEELL iiflflççiissii

FFaattmmaa AAllttaann))

33 gündür Ankara sokaklar›n› mesken tutan TEKEL iflçileri direnifllerine devam ediyor. 15 Ocak itibariyle tüm fabrikalardaki iflçiler Anka-ra’ya geldiler ve oturma eylemine bafllad›lar. Bütün gece Ankara’n›n so¤u¤una, ayaz›na ra¤men sokakta kalan iflçiler direnifle devam etmenoktas›nda kararl›. Ancak sendikan›n ve devletin tutumunda bir de¤ifliklik yok; yani her f›rsatta eylemi pasifize etmeye, kitlelerden koparma-ya ve y›ld›rmaya çal›fl›yorlar.

Page 13: Mizanpaj 2 (Page 1)partizanarsiv2.net/file/2018/03/ik-57.pdfbir röportaj gerçekleştirdik ve orada yaşananları belki daha da önemlisi Romanların her gün maruz kaldığı psikolojik

Emperyalistler taraf›ndan, ayaklanma-lar yüzy›l› olarak tespit edilen 21. yüzy›l,devasa boyutlarda silahlanmalara ve dün-yan›n hemen her bölgesinde yaflanan ça-t›flmalara, savafllara sahne olmaktad›r.

S›n›rlar›n kalkt›¤›, s›n›flar›n bitti¤i söy-lenen “Yeni Dünya Düzeni”nde tersineemperyalistler aras› dengelerin de¤iflmesisonucu yeni s›n›rlar oluflturulmufl ve s›n›fmücadelesi de keskinleflmifltir. Özellikleemperyalizm ile dünya halklar› aras›ndakiçeliflmesinin keskinleflti¤ine tan›k oluyo-ruz ki ayaklanmalar yüzy›l› tespiti bununbir ürünüdür. Bu çeliflmenin keskinlefl-mesinin temel nedeni ekonomik sömürü-nün yo¤unlaflmas›d›r. Azami kâr h›rs›ylayo¤rulmufl emperyalizm, bir yandan tek-nolojisini gelifltirerek veya yani teknoloji-ler üreterek kâr›n› art›rmaya çal›fl›rken,bir yandan da sahip oldu¤u pazarlar› ko-rumak ve geniflletmek için devasa boyut-larda silahlanmaktad›r. ‘90’larda, teknolo-jinin, iletiflim ve ulafl›m araçlar›n›n gelifl-mesi ile birlikte artan meta üretimi, dahah›zl› bir dolafl›m süreci geçirmeye baflla-m›flt›r. K›sa vadede, emperyalizmin kâr›n›art›ran bu durum, tüketimin ayn› h›zda

artmamas› sonucu “küreselleflme” balo-nunun çabuk sönmesine neden olmufltur.Ekonomik sömürünün yo¤unlaflmas›,halklar› daha da yoksullaflt›rm›fl ve pazar-lar›n daralmas›na neden olmufltur. Böyle-ce, emperyalizm, varl›¤› olan sömürüyüdevam ettirebilmek için daha fazla bask›-ya, fliddete ve savafla ihtiyaç duymakta vesilahlanmay› çok boyutlu art›rmaktad›r.Böylece, hem sahip oldu¤u pazarlar› ko-rumaya çal›fl›yor, hem halklar› bask› alt›naalmaya çal›fl›yor hem de kâr›na kâr kata-biliyor.

Günümüzde, emperyalizme karfl›mücadelenin yo¤un oldu¤u bölgelerin,emperyalistler aras› çeliflmelerin, dalafl›nda yo¤unlaflt›¤› bölgeler olmas› tesadüfde¤ildir. Emperyalistler, dünya pazar›nahâkim olabilmek, özellikle de enerji kay-naklar›, hatlar› ile çeflitli hammadde kay-naklar›n› ele geçirmek/elde tutabilmekiçin bölge halklar› üzerindeki bask› ve sö-mürüyü yo¤unlaflt›rmaktad›rlar. Bu sö-mürü yo¤unlaflmas›n›n bir sonucu olarakbu bölgelerde savafllar, çat›flmalar eksikolmamaktad›r. Zengin petrol yataklar›nasahip Nijerya’da, dünyan›n en zengin el-

mas yataklar›na sahip Sierra Leone’de,daha çok jeo-stratejik önemi ile öne ç›-kan Somali ve Sudan’da, dünyan›n en zen-gin petrol rezervlerine sahip Ortado-¤u’da, dünyan›n en zengin do¤algaz re-zervlerine sahip Orta Asya’da vb. çat›fl-malar süreklili¤ini korurken, di¤er yandanda emperyalizme karfl› ayaklanmalar›n vedirenifllerin de süreklili¤ini korudu¤u böl-geler haline gelmifllerdir. Dünyan›n enyoksullar›n›n da bu bölgelerde olmas› te-sadüf de¤ildir, ekonomik sömürünün yo-¤unlaflmas›, emperyalizmle dünya halklar›aras›ndaki çeliflmenin keskinleflmesininürünüdür.

Emperyalizm ile dünya halklar› aras›n-daki çeliflme ile emperyalistler aras›ndakiçeliflme, ba¤›nt›l› bir flekilde birbirlerinikeskinleflmektedir. Emperyalizm ile halk-lar aras›ndaki çeliflme, ekonomik sömü-rüden kaynakl› direniflleri art›rd›¤›ndandolay›, emperyalizmin bu bölgedeki haki-miyetini zay›flatmakta, politikalar›n› tamolarak hayata geçiremedi¤i için de kâr›azalmaktad›r. Bu durum di¤er emperya-listlere karfl› zay›fl›k da yaratt›¤› için böl-gedeki hakim emperyalist gücün daha faz-la sald›rganlaflmas›na ve silahlanmas›naneden olmaktad›r. Di¤er yandan da em-peryalistler aras› çeliflmenin keskinleflme-si her emperyalistin kendi hâkimiyeti al-t›ndaki bölgelerde ekonomik sömürüyü–dolay›s›yla kâr›n›- art›rmas›n› ve bölgeyidi¤er emperyalistlere karfl› korumak için

bölgeyi ve kendisini daha fazla silahland›r-mas›n› beraberinde getirmektedir. Bunungünümüz aç›s›ndan en çarp›c› iki örne¤iOrta Asya ve Ortado¤u’dur.

Rusya, hâkimiyeti alt›nda Orta As-ya’da bir yandan ekonomik sömürüyü,yoksullu¤u yo¤unlaflt›r›rken, di¤er yandanda kendisine ba¤›ml› devletleri, devasaboyutlarda silahland›rarak, hem di¤eremperyalistleri bölgeden uzak tutmaya,hem de bölge halklar›n› bask› alt›nda tut-maya çal›flmaktad›r. fianghay ‹flbirli¤i Ör-gütü’nün (fi‹Ö) gittikçe askeri bir nitelikkazanmas› bu çeliflmenin sonucudur. Ay-r›ca Rusya’n›n kendi hâkimiyetini Kolek-tif Güvenlik Anlaflmas› Örgütü(KGAÖ) arac›l›¤›yla kurulan “Bar›fl Birlik-leri” ile tüm dünyaya BM onay›yla,KGAÖ s›n›rlar› içine BM onay› olmadan“askeri müdahale/hareket” (siz bunu iflgaldiye okuyun) zeminini yaratmas› ve bölgeülkelerini ‹ran’la birlikte dünyan›n ikincibüyük silah pazar› haline getirmesi de buçeliflmenin ürünüdür.

Ayn› çeliflmenin ürünü olarak daABD, Ortado¤u’yu devasa boyutlarda si-lahland›rmaktad›r. ‘80’lerden beri dünya-n›n ve ABD’nin en büyük silah pazar› olanOrtado¤u’da 1979-89 y›llar› aras›ndaki 10y›ll›k sürede, s›rf Irak’a dünya silah ithala-t›n›n % 10’unu gerçeklefltirmifltir.

Keza ABD’nin, Irak’taki 160 bin kifli-lik ordusunun yan›nda özel ordular› dahesaba katmak gerekir. Baz› kaynaklara

göre 100 bin, baz›lar›na göre 180 bin kifliolan bu özel ordular “dokunulmazl›¤a”sahipler ve kendi özel hapishaneleri bulu-nuyor. Birçok katliama da kar›flan bu özelordular›n, kar›flt›¤› veya direkt yapt›¤›yarg›s›z infazlar ve iflkencelerin hesab› tu-tulam›yor. Tüm bu askeri harcamalar, si-lahlanmalar, buzda¤›n›n sadece görünenyüzüdür. Bu araflt›rmaya göre, insanl›k ta-rihindeki tüm askeri harcamalar›n tutar›,dünyan›n çevresinde (40 bin km), 10metre yüksekli¤inde, 2 metre eninde safalt›ndan bir duvar›n tutar›na eflittir. Ki buharcamalar›n büyük k›sm›n›n 20. yüzy›ldayap›ld›¤› ve 21. yüzy›lda ise geometrikolarak art›rd›¤› da hesaplanmaktad›r. NA-SA’n›n s›rf bir projeye 20 milyar dolaray›rmas› veya 2006 silah ihracat›n›n tuta-r›n›n 1.270 trilyon dolar olmas› bununçarp›c› örnekleridir.

Emperyalistlerin, silahlanmaya devasaboyutlarda harcama yapmalar› azami kâryasas›na ayk›r› de¤il, bilakis bu yasan›nürünüdür. Emperyalizm, silahlanma ile biryandan pazar›n›, hammadde, enerji kay-naklar›n› koruyup sömürüyü yo¤unlaflt›-r›rken, di¤er yandan da silah ticareti ilekâr›n› art›rmaktad›r. Öyle ki, savafl sana-yisi, dünya ekonomisinin motoru ha-line gelmifltir. Silah pazar›, dünyan›n enh›zl› büyüyen ve en hacimli pazar› konu-mundad›r

Sömürü, yoksulluk, açl›k ve savafllar›ndünya ölçe¤inde artt›¤› 21. Yüzy›l›n em-

peryalistlerce “Ayaklanmalar Yüzy›l›”olarak tespit edilmesi bofluna de¤ildir. S›-n›f mücadelesinin keskinleflmesi gelece¤edair emperyalistleri de endiflelendirmek-tedir. Dünyada devasa boyutlarda ger-çekleflen silahlanmalar›n bu ayaklanmalaryüzy›l›na haz›rl›k niteli¤inde oldu¤u aç›k-t›r. Emperyalistlerin askeri yönelimleri vesilahlanma çabalar›, birçok co¤rafyada ha-yata geçirildi¤i gibi etnik, dini ve mezhep-sel çat›flmalarla da birlikte yol almaktad›r.Emperyalizmin yaratt›¤› bu çat›flmalar›“medeniyetler çat›flmas›” vb. argümanlar-la s›n›f mücadelelerinin yerine ikame et-mesi devrim ve sosyalizm korkular›ndanba¤›ms›z de¤ildir.

Tüm dünyada baflta ABD’ye karfl› ol-mak üzere anti-emperyalist mücadelele-rin büyümesi, emperyalistleri daha sald›r-gan politikalara sürüklemektedir. Emper-yalizmin as›l korkusunun silahl› direnifllerve özellikle Halk Savafllar› oldu¤u bilini-yor. Yok say›lmaya çal›fl›lsalar ya da “te-rör’ olarak ilan edilseler de halklar cephe-sinde as›l umut olmaya devam ediyorlar.Emperyalist ç›karlar do¤rultusundaki hersilahlanma halklara kan ve ölümden baflkabir fley getirmeyecektir. Ancak MLM’lerönderli¤indeki mücadeleler bu silahlar›sahibine do¤rultacak ve savafls›z, silahs›zbir dünyan›n koflullar›n› yaratabilecektir.21. yüzy›l, emperyalist kan emicilerin,halklar›n kanlar› pahas›na kendi yaratt›kla-r› deryada bo¤ulacaklar›na tan›k olacakt›r.

Dünyadan22 Ocak-4 fiubat 2010 ‹flçi-köylü 13

Evrensel Bak›fl““AAyyaakkllaannmmaallaarr yyüüzzyy››ll››nn››nn”” ddoo¤¤rruuddaannssoonnuuccuu oollaarraakk ssiillaahhllaannmmaa

Almanya ve Avrupa’n›n en büyük banka-

lar›ndan olan Deutsche Bank, Almanya

Marksist-Leninist Partisi’nin 6 hesab›n›

feshetme karar› ald›. Parti yönetimi, bu ka-

rar› Hitler faflizmi dönemindeki kimi uygula-

malara benzetti.

Deutsche Bank, toplam üye say›s› 2 bin

300 oldu¤u belirtilen Almanya Marksist-Le-

ninist Partisi (MLPD) ile bundan böyle bir

müflteri iliflkisi için-de olamayacaklar›-n› aç›klad› ve parti-nin 6 hesab›n› fes-hetti.

Deutsche Bankbas›n sözcülü¤ün-den yap›lan aç›kla-mada, bankan›n,Ocak ay› ortas›ndayürürlü¤e girecekbu fesihler için ka-rar›, “genel çal›fl-

ma koflullar›ndaki maddelere” dayana-rak ald›¤› vurguland›. MLPD yöneticileri iseEssen Eyalet Mahkemesi’ne baflvurarak fesihiflleminin en az›ndan ertelenmesini isterken,bu uygulamalar›n Nazi Almanyas›ndaki uy-gulamalar› and›rd›¤›n› belirtti.

“Sald›r›lar tesadüf de¤il”

MLPD’den yap›lan aç›klamalarda, bu bas-k›lar›n bir tesadüf olmad›¤› belirtilerek buyola 27 Eylül seçimleri ve yeni hükümetinkurulmas›ndan sonra baflvurulmas›n›n an-laml› oldu¤u ifade edildi. MLPD yönetimi,Angela Merkel hükümetinin kendi içinde so-la ve öncelikle de soldaki devrimci yönelimekarfl› sert tav›r alma konusunda görüfl birli¤isa¤lad›¤›n› belirtti. Geçen y›l›n fiubat ay›ndada Commerzbank, MLPD Baflkan› StefanEngel’in özel hesaplar›n› feshetti¤ini bildir-miflti. Engel, bu fesihlerin gerekçesiz yap›ld›-¤›n› iddia ederek mahkemeye baflvurmufltu.Mahkeme, bankadan “gerekçe ve kan›t” iste-mifl, Engel ise bunu kendisinin hakl›l›¤›na yö-nelik bir sonuç oldu¤unu kaydetmiflti.

Bu arada Alman bankas› Volksbank daMLPD’ye ait bir hesab› feshetti¤ini duyurur-ken, partinin Nationalbank ve SEB-Bank’ta yeni hesaplar açmas›na izin veril-medi¤i ortaya ç›kt›.

Hitler faflizmiMLPD Baflkan› Stefan Engel bu konuda

“Almanya’da bankada hesab› olmayanbir insan›n, herhangi bir ifl yapmas›mümkün de¤ildir. Kiralar›n›, ücretle-ri, bildirilerin paras›n› ödeyemez.Böyle siyasal nitelikli bir boykot Hitlerfaflizmindeki tecrübeler sonucu Al-man Anayasas›nca da yasaklanm›flt›r”yorumunda bulundu.

Sovyetler Birli¤i’nde 1956’daki ünlü20’nci Kongre ile sosyalist Rusya’da ve müt-tefiki Do¤u Almanya’da kapitalist restoras-yonun bafllad›¤›n› kaydeden MLPD, Çin HalkCumhuriyeti’nin kurucusu Mao Zedung’unve k›smen Arnavutluk Sosyalist Halk Cum-huriyeti’nin lideri Enver Hoca’n›n görüflleri-ni benimsiyor. Partiye, son kat›ld›¤› 27 Eylül2009 genel seçimlerinde sand›ktan 29 bin551 oy ç›km›flt›.

(AT‹K Haber Merkezi)

Deutsche Bank komünistlere savafl açt›

Alman sosyalist hareketinin iki li-deri, Rosa Luxemburg ve Karl Li-ebknecht 91. ölüm y›ldönümlerinde;zorlu k›fl koflullar›na karfl›n binlercedevrimci ve ilericinin kat›ld›¤› görkem-li bir yürüyüflle an›ld›. Her y›l oldu¤ugibi bu y›l da Berlin yine ayaktayd›.

10 Ocak Pazar günü saat ondabafllayan yürüyüfl An›t Mezarda sonaerdi. Çok say›da Alman, Türkiyeli vedi¤er yabanc› örgütlerin kat›ld›¤› yürü-yüfl her seneki gibi canl› ve dikkat çe-kiciydi. Alman örgütlerinden MLPD,KPD, anti-fa vb. çok say›da örgütünkat›ld›¤› yürüyüfle Türkiyeli devrimciörgütler de kat›ld›. TKP/ML, AT‹F,MLKP, TK‹P, MKP baflta olmak üze-re di¤er devrimci örgütlerin ve de-mokratik kitle örgütlerinin kat›ld›¤› yü-rüyüflte Türkiye kökenli örgütler say›-sal olarak dikkat çekecek oranda kat›-

l›m sa¤lam›flt›.

Geleneksel olarak her y›l yap›lanbu yürüyüfl ve sabahtan akflama deksüren an›t mezar ziyaretine kat›lanlarbu ölüm y›ldönümü vesilesiyle bir kezdaha devrim ve sosyalizm özlemlerinidile getirdiler.

TKP/ML kortejinde özellikle genç-lerin öncülük etti¤i sloganlar “Yaflas›npartimiz TKP/ML”, “Önderimiz ‹b-rahim, ‹brahim Kaypakkaya”, “Marx,Engels, Lenin, Stalin, Mao; Viva…Viva… Viva…” sloganlar› ve “Yafla-s›n enternasyonal dayan›flma” gibisloganlard›. Yürüyüflün bitiminde an›tmezar ziyaret edildi.

TKP/ML YDK imzal› Rosalar›n Al-manca ve Türkçe bildirisi yürüyüfl es-nas›nda da¤›t›ld›.

(Berlin Partizan)

‹‹flflççiilleerr ppoolliissllee ççaatt››flfltt››Cezayir’de grev yapan yüzlerce iflçinin

anayollar› kapatmas› üzerine polisle iflçileraras›nda çat›flma ç›kt›.

Cezayir’de Ulusal Sanayi Araçlar› flirke-tinde çal›flan 5 bin iflçi, ücretlerin art›r›lma-s› ve yaflam koflullar›n›n düzeltilmesi için 8Ocak’ta süresiz greve ç›kt›, anayollar› ka-pat›p haklar›n› istedi. Greve 20 bini aflk›niflçi kat›ld›. Cezayir polisi iflçilerin bu eyle-mine gaz bombalar› ve coplarla sald›rd›.SNVI sendikas› yöneticisi BenmouloudAmeziane, “Biz durmayaca¤›z, dahaileri gidece¤iz. Taleplerimiz meflruve hükümet bizi dinlemek zorunda”aç›klamas›n› yapt›.

Ali Mansouri isimli grevci bir iflçi de“Zengin bir ülkede yoksul bir iflçiyim.Maafl›m 4 çocu¤umun e¤itimini karfl›-lamam için yeterli de¤il” sözleri ile ya-flam koflullar›n› dile getirdi. ‹flçiler, grevi1988 y›l›nda fabrikalardan bafllayan ve böl-gesel bir iflçi direnifline dönüflen “KaraEkim” olaylar›na benzetiyorlar. Söz konusueylemlerde 500 kifli katledilmiflti. Son dö-nemlerde toplumsal hareketlerin artmayabafllad›¤› ülkede geçti¤imiz aylarda yaflamkoflullar›n›n düzeltilmesini isteyen Cezayir-liler sokaklara ç›km›fl ve polisle çat›flm›flt›.2009’un son haftalar›nda da ö¤retmenler üçhaftal›k grev gerçeklefltirmifllerdi.

PPeerruu hhaappiisshhaanneelleerriinnddee22 kkiiflflii kkaattlleeddiillddii

Peru Chachapoyas Hapisha-nesi’ndeki isyan›n bilançosu hükümet yet-kilisi Javier Valesquez taraf›ndan aç›klan-d›. 500 kiflinin bafllatt›¤› ve “müzakere” yo-luyla bitirildi¤i iddia edilen isyanda 2 kifli öl-dürüldü. Valesquez, isyan›n nedenlerininhenüz bilinmedi¤ini söylerken bütün Perubas›n› tutsaklar›n hapishane yönetiminin de-¤ifltirilmesini istedi¤ini kaydetti.

Ayr›ca tutuklular aylard›r aileleriyle gö-rüfltürülmediklerini, yemeklerin keyfi birflekilde da¤›t›lmad›¤›n› ve gece gardiyanlartaraf›ndan kendilerine iflkence yap›ld›¤›n›belirtti.

‹syan s›ras›nda mahkumlar taraf›ndanrehin al›nan 1’i kad›n 6 gardiyan serbest b›-rak›ld›. (AT‹K Haber Merkezi)

Hiçbir fley ve hiç kimse unutulmad›!

Aya¤a kalk ve diren!

BASK Ülkesi’nin ba¤›ms›zl›-¤› için mücadele eden ETAörgütünün ‹spanya ve Fransahapishanelerindeki 750 üyesiaçl›k grevi bafllatt›. Tutsaklarhapishane koflullar›n› protestoediyor.

BASK gazetesi Gara’da yeralan ETA bildirisinde tutsaklar›n‹spanya ve Fransa’daki hapisha-ne koflullar›n› protesto etmekiçin açl›k grevine girdi¤i belirtil-di. Her iki ülkedeki koflullar› da“zalimce” niteleyen ETA, de-mokratik düzenlemelerin yap›l-mas›n› istedi.

ETA davas›ndan mahkumolan yaklafl›k 750 tutsak, açl›kgrevi ile bafllayan tepkilerini y›l

içinde çeflitli flekillerde sürdüre-ceklerini dile getirdi. Tutsaklar,flartl› sal›verilmeleri gereken ve-ya a¤›r hasta olan mahkumlar›nhemen serbest b›rak›lmas›n› vetekli ko¤uflta tutulan mahkum-lar›n di¤er ETA üyeleriyle birlik-te ayn› ko¤ufla al›nmas›n› istiyor.

Bildiride ayr›ca açl›k grevineuymad›¤› ve disiplinsiz davrand›¤›belirtilen 5 ETA üyesinin de ör-gütten at›ld›¤› ve bunlar›n art›ksadece kendi adlar›na görüfl be-yan edebilecekleri ifade ediliyor.

Bilbao’da yürüyüfl

Bilbao kentinde ise geçti¤i-miz günlerde binlerce kifli so-

kaklara ç›karak tutsaklar ile da-yan›flma eylemi yapt›. ‹spanya veFransa hapishanelerindeki ETAüyesi tutsaklar›n aileleri ile da-yan›flma eyleminde, tutsaklar›n‹spanya’n›n her taraf›ndaki ha-pishanelere da¤›t›lmas› uygula-mas›ndan vazgeçilmesini istedi.

Bu yürüyüfl Yüksek Mahke-menin tutsak aileleri aleyhineverdi¤i bir karar›n ard›ndan ger-çekleflti. Madrid’deki YüksekMahkeme, bugüne kadar BASKhükümeti taraf›ndan ETA’l› tut-saklar›n ailelerine verilen yar-d›mlar› iptal etti. Verilen yard›maileler taraf›ndan yüzlerce kilo-metre uzaktaki hapishanelerdebulunan yak›nlar›n› ziyaret et-mek için kullan›yordu.

(AT‹K Haber Merkezi)

750 ETA üyesi açl›k grevinde

SSttaammmmhheeiimm öönnüünnddee ttuuttssaakkllaarraa ddeesstteekk

Her sene yap›lan politik tutsaklarla dayan›flma et-

kinli¤i Almanya’n›n en meflhur hapishanelerinden

olan Stuttgart Stammheim önünde yap›ld›. Ha-

pishane önünde toplanan yaklafl›k 70 kifli k›z›l bay-

raklar ve sloganlarla yürüyüfle geçti. Hapishanenin

tutsaklar›n kald›¤› bölüm taraf›nda sloganlar atan ve

havai fiflekler yakan kitle hapishane etraf›nda yürüdü.

Çevrede yo¤un polis ablukas› dikkat çekiciydi.

Kitle hapishane önünde sloganlar atarak da¤›ld›. Ey-

leme AT‹K-YDG ve Partizan okurlar› da kat›larak

destek sundu.

MMaaddeenncciilleerr kkaazzaanndd››Codelco isimli flirketin iki ayr› iflletmesinde

çal›flan 5 bin 600 iflçi, maafllar› ve ikramiyeleri-

nin art›r›lmas› talebiyle yapt›klar› iki günlük gre-

vi kazan›mla bitirdiler. 6 Ocak’ta yüzde 95 kat›-

l›mla gerçekleflen grev karfl›s›nda, patronlar iflçi-

lerin taleplerini kabul etmek durumunda kald›.

Maden iflçilerinin örgütlü oldu¤u sendikan›n

sözcülerinden Jaime Graz, iflçilerin kazan›m-

dan sonra iflyerlerine döndüklerini belirtti. Ca-

mala kentindeki ocaklarda çal›flan iflçiler maden-

lerin önüne “Camala d›fl›nda tüm fiili, madenler-

den kazan›yor” yaz›l› pankartlar ast›lar.

Page 14: Mizanpaj 2 (Page 1)partizanarsiv2.net/file/2018/03/ik-57.pdfbir röportaj gerçekleştirdik ve orada yaşananları belki daha da önemlisi Romanların her gün maruz kaldığı psikolojik

2. Emperyalist Paylafl›m Savafl› s›ras›nda Al-

manya’da Nazi faflizmine karfl› verilen dire-

niflin önderlerinden olan Freya Von Molt-

ke geçti¤imiz günlerde yaflam›n› yitirdi.

Bir insan›n inand›¤› fleyler için mücade-

le etmesini ve verdi¤i mücadeleye en-

gel olabilecek her fleye karfl› koymas›-

n› en önemli insani eylem olarak ta-

n›mlayan Von Moltke’nin 98 y›ll›k ya-

flam› da verdi¤i mücadele ve karfl› ko-

yufllar ile geçti.

Almanya’da Nazi karfl›t› direniflin tan›nm›fl ve

önde gelen isimlerinden olan Moltke, 1944

y›l›nda Adolf Hitler’e yönelik düzenlenen

ancak baflar›l› bir sonuç elde edilemeyen

eylemi düzenleyen örgütün üyeleri aras›n-

dayd›.

Almanya’n›n Köln kentinde 1911 y›l›nda dün-

yaya gelen Von Moltke, genç yaflta tan›flt›¤›

ve Hitler faflizmine karfl› bafl›ndan beri karfl›

tutum sergileyen Helmuth Von Moltke ile

1931 y›l›nda evlenmiflti. Moltke çifti o dö-

nemde yaflamlar›n› Nazi faflizminin zulüm

getirdi¤i tüm insanlara yard›ma adad›lar ve

bir süre sonra da yaflad›klar› bölgenin ismin-

den de esinlenerek “Kreisau Circle”

(Kreisau çevresi) ad› ile tan›nan Nazi kar-

fl›t› direnifl örgütünün kurulufl aflamas›nda

yer ald›lar.

Kreisau, 1943 y›l›nda daha sonralar› Hitler’e

yönelik gerçeklefltirilen bir eylemde ad› du-

yulacak olan Albay Claus von Stauffenberg

ile örgütsel temasa geçmiflti. Önceki y›llarda

Hitler’e yönelik birçok kez eylem giriflimle-

rinde bulunulmufl, ancak hiçbirinde baflar›l›sonuç al›namam›flt›. 20 Temmuz 1944’teKreisau örgütünün Albay Claus von Stauf-fenberg arac›l›¤› ile gerçeklefltirdi¤i bombal›eylem de baflar›s›z olmas›na ra¤men (isteni-

len sonuç al›namamas›na ra¤men) o günekadar gerçeklefltirilen en önemli ve son ey-lemdi. Freya Von Moltke’nin efli HelmuthVon Moltke ise bu eylemden aylar önce Na-zi faflizmi taraf›ndan tutuklanm›fl ve 1945 y›-

l›nda da idam edilmiflti.

Savafl y›llar›ndan sonra Güney Afrika’ya tafl›-

nan Von Moltke, 1956 y›l›nda Almanya’ya

geri döndü ve bir süre sonra yaflam›n›, er-

ken yaflta yitirdi¤i hayat arkadafl› Helmuth

Moltke’nin mücadele an›lar›n› yay›mlamaya

adad›.

Freya Moltke, ne kendi yapt›¤› ne de eflinin

yapt›¤› hiçbir fleyden piflman de¤ildi çünkü

her daim gerek hayat arkadafl›n›n gerekse

de kendisinin, kendi hayatlar›na uygun “do¤-

ru yolda” olduklar›na inanmaktayd›.

Ailesi taraf›ndan yap›lan aç›klamaya göre bir

süredir viral enfeksiyon geçiren 98 yafl›nda-

ki Von Moltke’nin 2002’de verdi¤i röpor-

tajda ve bizimde yaz›m›z›n giriflinde belirtti-

¤imiz flu cümleler asl›nda onun hayata ve

mücadeleye bak›fl aç›s›n› özetler nitelikte-

dir: “‹nand›¤›n›z fley u¤runa mücadele

vermek ve karfl› koymak, bugüne ka-

darki en önemli insani eylemlerden

birisidir.”

(‹zmir’den bir ‹K okuru)

Tarihten sayfalar‹flçi-köylü 14 22 Ocak-4 fiubat 2010

S›n›f hareketinin tarihi direnifl tarihidir.Geriye dönüp bakt›¤›m›zda iflçi s›n›f›n›neme¤ini sömüren egemenlere karfl› müca-delesi sürmüfl/sürmektedir. Kimi zamangrevlerle kimi zaman fabrika iflgalleriyle kimizaman direnifllerle can pahas›na verilen mü-cadele, iflçi s›n›f›n›n tarihten gelen hakl› mü-cadelesine önemli bir miras b›rakm›flt›r. Ta-rihsel miras› üzerinden bugünlere gelen iflçis›n›f›, yine tarihten gelen hakl› mücadelesiy-le kazanacakt›r.

‹flçi direniflleri de s›n›f›n miras›na hazinekatmaya devam etmektedir. Direnifller iflçis›n›f› için önemli bir yerde durmaktad›r. ‹flçis›n›f›n›n düflmanlar›n› tan›mas›nda, s›n›f bilin-cini ve kinini kuflanmas›nda ve kendi gücünügörmesinde etkin bir rol oynamaktad›r.

Ülkemiz co¤rafyas› da s›n›f hareketleri-nin dönem dönem yükseldi¤i dönem dönemdurgunlaflt›¤›, s›n›f çat›flmas›n›n sürekli de-vam etti¤i bir co¤rafyad›r. Kavel Kablo’da,TAR‹fi’te, Hasköy Tersanesinde, Zonguldakmaden ocaklar›nda direnen iflçiler ülkemizs›n›f hareketinin tarihsel miras›na önemli birde¤er katm›fllard›r.

2008 dünya ekonomik kriziyle egemen-lerin kendi yaratt›klar› krizin faturas›n› iflçive emekçilere ödetmeye çal›flmas›, berabe-rinde iflçi ve emekçilere yönelik artan sald›-r›lar› getirmifltir. En ufak hak arama talebinebile tahammül edememekte, azg›nca sald›r-maktad›rlar. Geleceklerinin ellerinden al›n-mas›na ve karanl›k bir dünya dayat›lmas›nakarfl› iflçi ve emekçiler direnifle geçmifltir.Son dönemde 25 Kas›m kamu emekçileriningreviyle hareketlenen TEKEL direnifliyle iv-me kazanan s›n›f hareketi belirgin bir canl›-l›k kazanm›flt›r. Geçmiflte TAR‹fi’te direnenemekçiler bugün TEKEL’de direnmektedir.

Polisin gaz bombas›, cob, tazyikli su sal-d›r›s›na direnerek cevap veren itfaiye iflçile-ri, 25 Kas›m grevinin ard›ndan iflten ç›kar›l-malara direnen demiryolu iflçileri, sendikal›olduklar› için iflten at›lan ve 100 günü aflandireniflleriyle, Esenyurt Belediye iflçilerinindirenifli egemenlerin tüm sald›r›lar›na karfl›nülkemizin dört bir yan›ndan gelerek kad›n-erkek, genç-yafll› özlük haklar› için direnenAnkara’n›n so¤u¤unu ›s›tan TEKEL iflçileri!Onlar›n; iflçi s›n›f›n›n karfl›laflt›¤› sald›r›lardadireniflleriyle iflçi s›n›f›na moral kayna¤› ol-mufllard›r. Direnifllerin iflçi s›n›f›na ö¤retti¤i

çok fazla fley vard›r. Bugün TEKEL iflçilerinin direnifli

kendi s›n›rlar›n› aflm›fl iflçi s›n›f›n›n mü-cadelesi olmufltur, bu yönüyle direnifliflçi s›n›f› içerisinde birlikteli¤i sa¤lamaaç›s›ndan önemlidir. TEKEL direniflineverilen di¤er ifl kolundaki iflçi ve emekçilerindestekleriyle birlikte s›n›f düflmanlar›na kar-fl› tek vücut olma bilinci daha da artm›flt›r.“Bir musibet bin nasihatten daha iyidir” sö-zü iflçi s›n›f› için direnifllerde s›n›f bilincininkavranmas›nda daha da anlaml› olmaktad›r.TEKEL iflçisi direnifliyle, egemenlerin sald›r›-lar› karfl›s›nda yalpalayan iflçi s›n›f›na do¤rumücadele hatt›n› göstermifltir. TEKEL iflçile-rinin direniflindeki kararl›l›k yine TEKEL iflçi-leri taraf›ndan yap›lan referandumla herkesegösterildi. TEKEL iflçileri verdikleri mücade-leyle iflçi s›n›f›n›n mücadele bayra¤›n› daha dayukar› tafl›m›fllard›r. Mücadelelerindeki ka-rarl›l›k tüm iflçi s›n›f›na örnek olmufltur. Ül-kemizin her kesiminden insan› bir araya ge-tiren TEKEL iflçilerinin direnifli iflçi s›n›f›n›nyolunu ayd›nlatm›flt›r. TEKEL iflçileri TAR‹fidireniflinden, Zonguldak maden ocaklar› ifl-çilerinden, Paflabahçe iflçilerinin direniflindenald›klar› mirasla direnmektedir ve her dire-nifl gibi onlar›n direnifli de iflçi s›n›f›n›n mira-s›na eklenmifltir. Tarihten ald›¤› mirasla dire-nen TEKEL iflçileri “böyle gelmifl böyle gi-der” diyenlere kendi gücünü fark etmedeönemli bir ders vermifllerdir.

GELECEK ‹fiÇ‹ SINIFININ

ELLER‹NDED‹R!

Kan emici sömürücülerin sald›r›lar›nakarfl› iflçi s›n›f›n›n mücadelesi tarihten ald›¤›mirasla sürecektir. Dün Kavel’de direnenlerbugün Esenyurt’ta, dün Paflabahçe’de bugün‹tfaiyede, dün Zonguldak maden ocaklar›n-da direnenler bugün TEKEL’de direnmekte-dir. Her direnifl tarihsel mirasa bir hazineb›rakmakta, mücadele bayra¤›n› daha da yu-kar› çekmektedir. Egemenlerin sald›r›lar›nakarfl› nas›l TAR‹fi’te direnilmiflse bugün deTEKEL’de direnilecektir. Ta ki yaflam› varedenler, yaflam› üretenler yaflam› yönetenedek. Bu mücadele hep sürecektir. Egemen-lerin, sömürü, açl›k, iflsizlik, karanl›k bir ge-lecek dayatmalar›na karfl› direniflleri büyüt-mek iflçi s›n›f›n›n davas›na omuz vermek ge-

rekmektedir. ‹flçi s›n›f›n›n tarihi göstermek-tedir ki sald›r›lara karfl› mücadele etmenindo¤ru yolu direnmektir.

Önümüzdeki dönemde s›n›f hareketin-deki art›flla beraber sald›r›lar›n da artaca¤›iflçi ve emekçileri çetin mücadele günleribeklemektedir. Bu çetin mücadele günlerin-de tarihten iflçi ve emekçilere kalan mirasdalgalanan mücadele bayra¤›n› daha da yu-kar› tafl›makt›r. Egemenlere karfl› mücadeleyolu can pahas›na miras b›rak›lan direniflbayra¤›n› daha da yukar›da dalgaland›rmak-t›r. ‹flçi ve emekçiler ancak ve ancak direne-rek kazanacakt›r. Tarih bize bunu defalarcakan›tlam›flt›r.

Tarihten gelen hakl› mücadelesinde iflçis›n›f›na b›rak›lan miras ancak o mirasa birhazine daha eklenerek sahip ç›k›lacakt›r. B›-rak›lan miras›n her hazinesinde iflçi veemekçilerin kan›, can›, emekleri vard›r. B›-rak›lan her deneyim ödenen her bedel bu-gün iflçi s›n›f›n›n yolunu ayd›nlatmaktad›r vebugün yap›lan her direnifl gelecekte iflçi s›n›-f›n›n yolunu ayd›nlatacakt›r.

Gelinen son süreçte ülkemiz egemenle-rinin gelecek kayg›lar›n›n artt›¤› 2010 ile be-raber ekonomik krizin derinleflece¤i ve ege-menlerinin “yönetememe” sorunuyla bera-ber azg›n sald›r›lar›n› art›raca¤› ve bununiçin tüm araçlar›n› kullanaca¤› aç›kt›r. En kü-çük hak arama talebine karfl› sald›r›s›n› eksiketmeyecektir. Sald›r›lar›n sebebi içine girdi-¤i gelecek kayg›s›d›r. Egemenlerin gele-ceklerini kâbusa çevirmek iflçi s›n›f›n›nelindedir.

S›n›f hareketinin tarihine bakt›¤›m›zda di-renifllerin beraberinde kazan›mlar› da bera-berinde getirdi¤i görülmektedir. Günümüz-de iflçi s›n›f›n›n kazan›lm›fl haklar› geçmiflteyine iflçi s›n›f›n›n binbir eme¤iyle, al›nteri ilekan can pahas›na direnerek kazan›lm›flt›r.Egemen sistemin dayatt›¤›; açl›k, zulüm, sö-mürü, geleceksiz b›rakma, bask›, eflitsizlik, ifl-sizlik, yoksullu¤a karfl› mücadele etmeyenle-re “elimden ne gelir ki?” diyenlere tarihteKavel’de direnenler, TAR‹fi’te, Paflabah-çe’de, maden ocaklar›nda, Hasköy’de,15-16Haziranlarda flimdi ‹tfaiye’de, Esenyurt’ta,Demiryolunda, TEKEL’de direnenler; “gele-cek ellerimizdedir” cevab›n› vermektedirler.

(‹zmir’den bir ‹K okuru)

22 Ocak 1949; Mao Zedung,K›z›l Ordu ile Pekin’e girdi.

22 Ocak 1977; ‹stanbul’da Sa-raçhane-Sultanahmet aras›nda “Fa-flizme Ölüm” yürüyüflü yap›ld›. Yü-

rüyüfle 5 bin kifli kat›ld›.22 Ocak 1980; Eskiflehir

Hapishanesi’nde 388 tutsak ayak-land›.

23 Ocak 1925; fiili’de hükü-met bir askeri darbeyle devrildi.

24 Ocak 1989; Cizre’nin Ye-flilyurt köyünde jandarmalar›n Kürtköylülerine insan d›flk›s› yedirmesiile ilgili soruflturma bafllat›ld›.

24 Ocak 1980; Demirel hükü-metinin ekonomik istikrar progra-m› aç›kland›. 24 Ocak Kararlar›olarak an›lan program, Türkiyeekonomisinde “yeniden yap›lanma”dönemini bafllatt›.

27 Ocak 1967; Ankara Üni-versitesi Siyasal Bilgiler Fakültesiö¤rencileri yeni yönetmelik hü-kümlerini protesto için boykota

bafllad›.27 Ocak 1994; Özgür Gün-

dem gazetesinin Ankara temsilcili-¤inde patlama oldu. Gazetenin An-kara Haber Merkezi’ne de molotofkokteyli at›ld›.

27 Ocak 1945; Auschwitztoplama kamp› Sovyetler taraf›n-dan ele geçirildi; K›z›l Ordu hasta-l›k ve açl›ktan ölmek üzere olan 5

bin kifli ile karfl›laflt›¤›n› aç›klad›.27 Ocak 1943; Varl›k Vergisi-

ni ödemeyen Müslüman olmayanaz›nl›klar, borçlar›n› “bedenen çal›-flarak ödemeleri” için çal›flmakamplar›na gönderildi.

28 Ocak 1971; ‹zmir’de dev-rimci gençler Amerikan 6. Filosunuprotesto ettiler; 20 genç gözalt›naal›nd›.

29 Ocak 1983; Ramazan Yu-kar›göz, Ömer Yazgan, Erdo¤anYazgan ve Mehmet Kambur isimlidevrimciler ‹zmit’te idam edildi.

31 Ocak 1943; Hitler Alman-yas› Stalingrad’da, Sovyet halk›nayenildi.

1 fiubat 1980; ‹stanbul’dazamlara tepki gösteren halk biletalmadan vapura bindi.

Tarihten k›sa k›sa...

Freya Von Moltke…Freya Von Moltke…

FFrreeyyaa VVoonn MMoollttkkee……

S›n›f hareketinin tarihi

ddddiiiirrrreeeennnniiiiflflflfl tarihidir!

“‹nand›¤›n›z

fley u¤runa

mücadele

vermek ve

karfl› koymak,

bugüne

kadarki en

önemli insani

eylemlerden

birisidir”

25/01/1872; Hasköy Tersanesi iflçileri greve

ç›kt›.

22/01/1873; Kas›mpafla Tersanesi iflçileri

greve ç›kt›.

03/02/1880; ‹dare-i Mahsusa ‹flçileri greve

ç›kt›.

26/01/1921; ‹stanbul Tramvay iflçileri greve

ç›kt›.

28/01/1963; ‹stanbul ‹stinye’de Kavel Kablo

direnifli bafllad›.

31/01/1966; Paflabahçe fiifle ve Cam Fabri-

kas›’nda 2400 iflçi greve bafllad›.

27/01/1969; Teksif Sendikas›’na ba¤l› 5 fab-

rikada daha grev bafllad›. 7915 iflçi ifli b›rakt›.

23/01/1971; Emekliler Ankara’da Emekli

Sand›¤› binas›n› iflgal etti

31/01/1978; Zonguldak’ta ikramiyesi öden-

meyen 20 bin maden iflçisi direnifle geçti.

08-16/02/1980; Polis TAR‹fi (‹zmir, ‹ncir,

Üzüm, Pamuk ve Zeytinya¤› Tar›m Sat›fl Ko-

operatifleri Birli¤i) iflletmelerine girmek istedi;

50 kifli yaraland›, 600 iflçi gözalt›na al›nd›. TA-

R‹fi’e ba¤l› iflyerlerinde iflçiler direnifle geçti.

26/01/1992; 12 Eylül’den sonra ilk kez me-

mur eylemi düzenlendi. ‹stanbul’daki eyleme 5

bin memur kat›ld›.

Page 15: Mizanpaj 2 (Page 1)partizanarsiv2.net/file/2018/03/ik-57.pdfbir röportaj gerçekleştirdik ve orada yaşananları belki daha da önemlisi Romanların her gün maruz kaldığı psikolojik

Okur/Haber ‹flçi-köylü 1522 Ocak-4 fiubat 2010

Bu soruyu kendi dilimde, Ermeni-cemle sormak isterdim onlara. Hem on-lara hem size. Ama Ermenicemle soram›-yorum. Topra¤›n alt›ndan bile Ermeni-cemle soram›yorum. Çünkü duydu¤u-nuzda ürperecek, gerilecek ve belki öfke-leneceksiniz. Çocuklu¤unuzdan beri bilin-çalt›na yerlefltirilmifl bütün önyarg›lar›n›zayaklanacak. Ve sesimi duymayacaks›n›z!Önyarg›lar›n›z›n, ö¤retilmifl yalan yanl›fldüflüncelerinizin, bilgilerinizin ba¤›rt›lar›aras›nda kaybolup gidecek benim bu gü-nahs›z sorum! O yüzden, sesimi duyas›n›zdiye, içinizden, yan› bafl›n›zdan do¤up bü-yümüfl, ayn› topraklarda yaflam›fl ve yafla-yan kendi dilimle de¤il, sizin dilinizle soru-yorum: Beni neden vurdunuz?

“Biz vurmad›k” dedi¤inizi duyar gibi-yim. Evet, teti¤i siz çekmediniz; halk›n ay-d›nl›¤›n, kardeflli¤in, bar›fl›n, özgürlü¤ündüflman› karanl›klar taraf›ndan, içi karar-t›lm›fl, vahflilefltirilmifl bir çocuk çekti teti-¤i. Biliyorum. Ama teti¤e as›l›rken sizinfark›nda bile olmadan büyüttü¤ünüz, içini-ze sindire sindire semirtti¤iniz o düflman-l›k duygular›ndan beslenen önyarg›lar›nçirkin yüzünü gördüm. Teti¤in bir yerin-de parmaklar›n›z! Ah o parmaklar›n›z! Ek-me¤e biçim veren, sular›n yönünü de¤ifl-tiren parmaklar›n›z! Onlara soruyorum.Beni neden vurdunuz?

Güpegündüz, arkamdan sinsice yakla-flarak! Ne kadar korkakt›n›z! Ne kadaraciz! Taban› delik kunduralar›mla kalk›p

gitmek istedim. Olmad›! Üzerime gazeteörtüp sizin gibi düflünmeyen, sizden ol-mayan herkese parmak sallad›n›z! Vahvah! Ne kadar cahildiniz! Ekme¤e tükü-ren, suya ifleyen siz, ne kadar cahilsiniz!

Beni neden vurdu¤unuzu biliyorum!Ama bilmeyen, duymayan, anlamayan, oen eski en geri yarg›lar›n›n bata¤›yla düflü-nen insanlar bilmiyorlar. Kand›r›yorsunuzonlar›! Ekti¤iniz nefret tohumlar› filiz ver-sin diyorsunuz! Ama bilmiyorsunuz, butopraklar nefret duygular›na k›raçt›r! Yolvermez filiz sürmesine! Durmadan din-lenmeden ekiyorsunuz o düflmanl›klar›!Daha dün Romanlara sald›rtt›¤›n›z çocuk-lar beni vurdurttu¤unuz çocuklar›n arka-dafllar› de¤il mi? Daha dün evlerini baflla-r›na y›kt›¤›n›z Romanlar›n çaresizli¤iylehaneleri, hayatlar› yerle yeksan edilmiflErmenilerin, Kürtlerin çaresizli¤i ne kadarbenzer! Bu oyunlar› tezgâhlamadan, kaniçmeden uzayam›yor ömrünüz, t›kanannefes borular›n›za soluk veriyorsunuz!

Oysa ben sizden daha çok, hatta si-zinle k›yaslanamayacak kadar çok seviyo-rum bu topraklar›, bu topraklarda yafla-yan her dilden, her inan›fltan insanlar›m›!F›rat’›n suyunu sizden daha çok seviyo-rum! A¤r› Da¤›’n›n dumanl› bafl›n›, Dic-le’nin nazl› ak›fl›n› sizden daha çok seviyo-rum! Sizden daha çok seviyorum, ‹ç Ana-dolu’nun içlerini, her köyünde k›r›lm›flhalk›m›n izlerini daha çok biliyorum!

Beni vurdunuz! Güpegündüz, perva-

s›z! Biliyorum bunu hep yapt›n›z, hep ya-p›yorsunuz! Ne ahlak ne edep biliyorsu-nuz. Ben Ermeni’yim. Bin y›llard›r bu top-raklarda yaflayan, k›r›lan k›r›lan ve hep k›-r›lan, adlar› dilleri dinleri de¤ifltirilen birhalk›n çocu¤uyum! Ad›m Hrant Dink!

Ad›m Hrant Dink! Kardeflli¤i, bar›fl›,demokrasiyi ve özgürlükleri savundum!Halklar›n birbirine k›rd›r›lmas›n› k›nad›m.Yüzy›llard›r ekti¤iniz kara cehalet sonbulsun istedim. Tekerinize çomak sok-tum! Oyununuzu bozdum! Korkarak sila-ha sar›ld›n›z! Yaz›k size!

Onlar silaha sar›ld›, ya siz? ‹çinizdebüyüyen nefrete mi? Öyleyse vah size de!Ama ben bu topraklarda ‹zmir’de de,Kayseri’de de, Çorum’da da, Diyarba-k›r’da da “Hrant’› niye vurdunuz?” diyesoracak, sorabilecek yüre¤i halklar›m›zaduydu¤u sevgiyle dolu insanlar›m›n oldu-¤una inan›yorum! Belki sen de soracak-s›n! Baflka Hrantlar öldürülmesin diye,Romanlardan sonra s›ra Lazlara, Pomak-lara, Süryanilere, H›ristiyanlara dönerektekrar Rumlara ve durmadan Kürtlere s›-ra gelmesin diye soracaks›n. Sormal›s›n!‹nsan kalabilmek, olabilmek, yüre¤ininkirlenmesini önleyebilmek, ekme¤ini bö-lüfltü¤ün Ermeni komflunu düflünebilmekiçin sormal›s›n.

Hrant Dink’i neden öldürdünüz?(Ben, kardefliniz, Ermeni Ulusu-

na mensup Hrant Dink)(‹zmir’den bir ‹K Okuru)

“Zafer direnen emekçinin olacak”, “Öl-mek var, dönmek yok” ve “Kefenleri giydik,geri dönüfl yok” diyorlar… Öyle inançl›, öyle ka-rarl› söylüyorlar ki heyecanlanmamak elde de¤il.

Bugün TEKEL direniflinin 32. günü, öyle coflku-lu bir kalabal›k var ki, bunu görmemek, yaflamamakbüyük kay›p olurdu. 32 gündür onlar›n yan›nday›zve sonuna kadar da yanlar›nda olmaya devam ede-ce¤iz. ‹lk günden beri yanlar›nda, onlarla beraber,yaflad›klar› her türlü zorlukta birlikte olmak, müca-deleyi birlikte yürütmek öyle önemli ki, y›llard›r ki-taplarda okudu¤umuz s›n›fla beraberiz. ‹flte karfl›-m›zda iflçi s›n›f›, toplumun her rengi var burada,hepsini görmek mümkün.

Geldikleri ilk gün böyle bir direniflle karfl›lafla-ca¤›m› düflünmemifltim. Yine al›fl›k oldu¤umuz gibigelir bir-iki gün kal›r, geri dönerler diyordum.Çünkü daha önceleri hep böyle olmufltu.

‹lk gün Abdi ‹pekçi Park›’nda karfl›laflt›m iflçiler-le. AKP önünde sald›r›ya u¤ram›fllar, oradan daparka gönderilmifllerdi. Öyle öfkelilerdi ki; soyu-nup kendilerini park›n içindeki buz gibi havuza ata-cak kadar. Ertesi gün ö¤len saatlerinde yanlar›na gi-

debildim ve gittikten k›sa bir süre sonrada sald›r›oldu. Gaz, tazyikli su, copla karfl›laflt›k, ama bunlariflçileri y›ld›ramad›, aksine daha dinamik hale getir-di. Öfke giderek art›yor, bununla beraber kararl›l›kve inanç da art›yordu.

Art›k Türk-‹fl’in önünde direnifl nöbetin-deyiz; beraber slogan at›p, türküler söyle-yip, omuz omuza halaylar çekiyoruz. Günboyu sohbet edip sadece sorunlar›n› de¤il,hayatlar›n› da ö¤reniyoruz. Günler geçtikçeheyecan›m›z giderek art›yor. Y›llard›r gör-medi¤imiz bir direnifl ve kararl›l›kla karfl›karfl›yay›z.

Özellikle kad›n iflçilerle yapt›¤›m›z soh-betlerde, kurdu¤umuz diyalogda mücadele-nin ne kadar önemli oldu¤unu, özellikle “ka-d›n” olarak direniflte yer alman›n ne kadarönemli oldu¤unu görüyoruz. “Y›llard›r sömürü-lüyoruz, kimli¤imiz yok say›l›yor, dilimizikonuflam›yoruz, eme¤imiz hiçe say›l›yor,bunun için ölmek var dönmek yok” diyorlar.Özellikle kad›n-erkek el ele mücadele etmeninöneminden ve güzelli¤inden bahsediyorlar.

Sürekli yanlar›nda olmam›zdan çok memnun-lar bizlere “biz sizlerden dayan›flma nedir,bunu ,ö¤rendik, kendi hayat›m›za dal›p git-mifltik, baflka hiçbir fleyi umursam›yorduk,siz bize yeniden insan oldu¤umuzu hat›r-

latt›n›z” diyorlar. Alanda da¤›t›lan hiçbir bildiri bofla gitmiyor ifl-

çiler kap›fl kap›fl bildiri al›yor. Tüm gazeteler oku-nuyor, de¤erlendiriliyor. Evde misafir etti¤imizdegece bizler yatt›ktan sonra ‹brahim’i anlatan ki-taplar› al›p okumalar›, merak etmeleri, sormalar›,

sorgulamalar› bizi öyle mutlu ediyor ki, bunu ke-limelerle anlatmak imkans›z. Birçok iflçi ise; “bizburaya ‘sa¤c›’ geldik ‘solcu’ gidece¤iz. Çün-kü düne kadar biz sizlere ‘terörist’ gözüylebakarken, yan›n›zda olmazken sizler ilk

günden beri bizim yan›m›zdas›n›z. Bugüne kadar oy verdi¤imiz partiler ya-n›m›zda de¤il. Hatta bizi ilk yar› yoldab›rakanlar onlar oldu, ama siz öylede¤il” diyorlar. Sald›r›n›n ard›ndan ise;“Olaylar hiç de televizyonlarda gösterilen-ler gibi de¤il, bugüne kadar ö¤rencileri vedevrimcileri hep provokatör olarak gördükama polis bize de onlara da ayn› sebeplesald›r›yormufl yani sadece hakk›m›z› arad›¤›-m›z için” diyorlar.

Ankara halk› da TEKEL iflçilerinin yan›n-da oldu günlerdir. Devletin esnaf› “ma¤dur” edi-yorlar söylemine cevab› yine buradaki esnaf verdi.Aralar›nda para toplayarak hemen her gün çorbada¤›tt›lar iflçilere. Emekçi semtlerden insanlar evle-rindeki battaniyelerini çaylar›n›, flekerlerini yollad›.

Bu süreçten herkes bir fleyler ö¤rendi asl›nda.

Ama belki de en çok ö¤renen bizlerdik; 32 gün-

dür sokakta, so¤ukta, emek mücadelesinde, dire-

niflte coflkusu hiç dinmeden slogan atmay›... “Bir-

lik Mücadele Zafer” slogan›n› hayk›r›rken bunu

nas›l hissettiklerini, birlikte mücadelenin önemini,

ortak sorunlar noktas›nda ortak hareket etmeyi,

okuman›n-araflt›rman›n önemini, sadece kitabi

bilgilerle de¤il onlarla, onlar›n dilinden konuflmay›

ö¤rendik. En önemlisi eksikliklerimizi gördük ve

önümüzdeki süreçte “neyi, nas›l yapmal›y›z?” so-

rusuna cevap bulduk. Zincirlerinden baflka bir

fleyleri olmayanlar›n bilinçlendikçe neler yapabile-

ceklerini ve sistemin karfl›s›na nas›l dikilebilecek-

lerini gördük. Ve belki de y›llar sonra ilk defa

Marks’› bu kadar iyi anlad›k; “‹flçi s›n›f› ya dev-

rimcidir ya da hiçbir fleydir.”

Uzaktan izlemek çok farkl›, gerçekten de s›n›-

f›n içinde olmak, bu direnifli yaflamak öyle güzel ki,

herkes burada olmal›yd› ve bunu yaflamal›yd›.

(Ankara’dan bir ‹K okuru)

Bir süredir sendikal ve özlük haklar›için direnen ‹tfaiye iflçilerini desteklemek,dayan›flmak ve onlar›n mücadelesindenö¤renmek için Yeni Demokrat Gençlikolarak direnifllerinin 10. gününde ziyare-te gittik. Sloganlarla yanlar›na gitti¤imiziflçiler, bizleri alk›fllar›yla ve sloganlar›m›-za efllik ederek karfl›lad›.

Daha çok direnifl, sendika önce-si/sonras› mücadele temelinde geliflensohbetimizde birçok konu hakk›nda ko-nufltuk. Ard›ndan söyledi¤imiz türkülereflli¤inde çekti¤imiz halaylarla iflçilerinyanlar›ndan ayr›ld›k. Daha önce, kurduk-lar› Demokrasi Çad›r›’nda bizler dekalmak istedi¤imizi söylemifl ve iki arka-dafl›m›z›n kalabilece¤ini ö¤renmifltik. ‹kiarkadafl›m›z Demokrasi Çad›r›’nda nöbettutmak için o gece iflçilerin yan›nda kald›.

So¤uk bir ‹stanbul gecesinde soban›nbafl›nda, iflçilerin derinleflen sohbetiyle›s›nd› ilk olarak içimiz. Bunda iflçilerinal›nteriyle demledikleri çay›n da etkisiyok de¤ildi hani… ‹flçiler, devrimci dost-lar›m›z ve bizim ses katt›¤›m›z türkülerlebozulan gecenin sessizli¤inde, polis y›¤›-nak yapmaya bafllad›. Bizim daha önceki

direnifllerden var olan deneyimimizlesabaha karfl› sald›racaklar›n› tahminediyorduk. Saat 03:40 civar›nda yakla-fl›k 200 sivil giyimli zab›ta ve polis bir

anda sald›r›ya geçerek 2 iflçinin uyudu¤uçad›r› kald›rmak istedi. Adeta bir iflçininsöyledi¤i gibi “yang›ndan mal kaç›r›r-cas›na” gerçekleflen sald›r›ya karfl› slo-ganlar eflli¤inde direniflle cevap verdik.Az say›da olmam›zdan yararlanan kim ol-du¤unu bilmedi¤imiz (sabah polis ve zab›-ta oldu¤unu ö¤rendi¤imiz) flah›slar san-dalyelerden flamalara, çay demli¤indenbattaniyelere kadar her fleyi kaç›rd›.

Demokrasi Çad›r›’n› tekrar kurmaya,hatta direniflin boyutunu açl›k grevineyükseltmeye kararl› olan iflçilere iflbirlik-çi sendika yöneticilerinin verdi¤i cevapise elbette “hay›r!” oldu. A¤z›ndan küfüreksik olmayan sendika yöneticileri, sald›-r› sonras› hemen geldi fakat gelir gelmezpolislerle pazarl›¤a giriflti. Direniflleri bo-yunca örgütlü mücadele hakk›nda çokfazla fley ö¤rendiklerini söyleyen ‹tfaiyeiflçileri; iflbirlikçi sendika yönetimine,burjuva-feodal medyan›n çarp›tmalar›na,polis copuna, suyuna ve sistemin tüm sal-d›r›lar›na karfl› mücadeledeki kararl› venet durufllar›yla bizlere de çok fley ö¤re-tiyor. (‹stanbul YDG)

TEKEL direniflinden ö¤rendiklerimiz…

‹lk günden beri yanlar›nda, TEKEL iflçileri ile beraber, yaflad›klar› her türlü zorlukta birlikte olmak, mücadeleyi birlikte yürütmek öyle önemli ki, y›llard›r kitaplarda okudu¤umuz s›n›fla beraberiz. ‹flte karfl›m›zdaki iflçi s›n›f›, toplumun her rengi var burada, hepsini görmek mümkün

SSaarr››ggaazzii

Sar›gazi’de TEKEL direniflinin 18. günündedirenen iflçilerle dayan›flmay› yükseltmekamac›yla 2 Ocak Cumartesi günü saat16.00’da bir araya gelen Partizan, AKA-DER, ESP Giriflimi, BDSP ve MücadeleBirli¤i bir eylem örgütledi.

Eylem öncesinde Sar›gazi Tafldelen ve Yeni-do¤an bölgelerine eyleme ça¤r› niteli¤indeozalitler yap›ld›. Bizler eyleme DevrimciDemokratik Sendikal Birlik imzal›“Bir zincir kaybedenler, bir dünya

kazanacak” vb. yaz›l› dövizlerle kat›ld›k.Demokrasi Caddesi’nden bafllay›p meyda-na kadar slogan ve alk›flla yürüdük.

“TEKEL ‹flçisi Yaln›z De¤ildir! Direnen‹flçiler Kazanacak” yaz›l› pankart arka-s›nda yürüyen kurumlar meydana geldi¤in-de sald›r›lar› teflhir ve protesto amaçl› 5dakikal›k oturma eylemi yapt›. Ard›ndanGrup Eme¤e Ezgi k›sa bir müzik dinle-tisi sundu.

Bas›n aç›klamas›ndan sonra bitirilen eylemeDHF ve SDP de destek verdi.

(Sar›gazi DDSB)

OOkkmmeeyyddaann››

16 Ocak Cumartesi günü saat 19.00’da Dikilitafl Park›’nda topla-nan kitle “Güvenli ifl, Güvenli Gelecek, ‹flten Ç›karmalarYasaklans›n” yaz›l› pankart açarak yürüyüfle geçti. Eylem s›ra-s›nda ajistasyon çekilerek zamlara ve iflten ç›karmalara karfl› in-sanlar eyleme ça¤r›ld›. Eylem s›ras›nda “Susma hayk›r yok-sullu¤a hay›r”, “Hak verilmez al›n›r, zafer sokakta kazan›l›r”sloganlar› at›ld›. Ayr›ca bir haftad›r devam eden polis terörü veablukas› da teflhir edildi. Direniflte olan TEKEL iflçilerine ve ‹t-faiye iflçilerine de at›lan sloganlarla destek verildi. Sa¤l›k Oca¤›önüne gelen kitle burada aç›klama yapt›ktan sonra eylemi bitir-di. Eylem Okmeydan› Halkevi, Köz, SODAP, ESP-G, DHFve Partizan taraf›ndan örgütlendi. (Okmeydan› Partizan)

Yeni Demokrat Gençlik 17Ocak günü saat 17.00’de bir bas›naç›klamas› düzenledi. Bas›n aç›kla-mas›nda; “derinleflen krizle birliktedünyan›n birçok yerinde demokratikhak ve özgürlüklere sald›r›lar›n yo-¤unlaflt›¤›n› görmekteyiz. Bir yandanhükümetler ›rkç› yasalar ç›kart›rkendi¤er taraftan fa-flist çeteler gös-teriler düzenle-yip göçmenleresald›r›l›yor. Bur-juva demokrasi-sinin s›n›rlar› da-ralt›l›yor; milli-yetçilik, flove-

nizm, yabanc› düflmanl›¤›, militarizmve ›rkç›l›k t›rmand›r›l›yor” denildi.

Aç›klamada ayr›ca Kürt ulusalhareketine yönelik legal alanda siya-set yürütme hakk›na yap›lan sald›r›-lar›n vurgusu yap›ld›. Havan topuylayaflam›n› yitiren Ceylan Önkol’a veflu anda özlük haklar› için mücadele

eden TEKEL ifl-çilerine ve ayr›-ca 19 Ocak2007 tarihindek a t l e d i l e nHrant Dink’edair k›sa aç›kla-malarda bulu-nuldu.

TT››rrmmaanndd››rr››llaann ››rrkkçç››ll››¤¤aa kkaarrflfl››

Direnifl atefline sald›r›…HHeeddeeff:: ‹tfaiye iflçilerinin Demokrasi Çad›r›YYeerr:: ‹stanbul Büyükflehir Belediyesi karfl›s›TTaarriihh:: 9 Ocak 2009SSaaaatt:: 03:40

Beni Neden Vurdunuz?

Why did you shoot me?Why did you shoot me?

Almanya Almanya’n›n Darmstadt flehrin-

de oluflturulan “Tekel ‹sçileriyleDayan›flma Komitesi” 16 OcakCuma günü, Darmstadt DGBHaus’da bir bas›n aç›klamas›yapt›. Aç›klama s›ras›nda TE-KEL isçileriyle ba¤lant› kuru-larak dayan›flma mesaj› iletil-di. Komite, Darmstadt Halkevi’ninça¤r›s›yla, AG‹F Darmstadt, AT‹FDarmstadt, AT‹K Yeni Kad›n Hes-sen, Darmstadt Alevi Kültür Mer-

kezi ve Berg Strase Alevi KültürMerkezi’den olufluyor. DarmstadtKürdistan ‹nformasyon Merkezi isedestekçi olarak kat›ld›.

Aç›klamadan sonra söz alan yazar Ye-ner Orkuno¤lu, direniflin meflru ol-du¤unu ve selamlad›klar›n› belirtti.Sendikac› Ahmet Canpolat da birgrup sendikac›n›n ortak imzas› ileyap›lan bas›n aç›klamas›n› Almanca§okudu. Son olarak söz olan MLPDtemsilcisi Karin Weber, TEKEL di-renifliyle omuz omuza olduklar›n›belirtti. (Almanya ‹K okurlar›)

SSaarr››ggaazzii MMeehhmmeettççiikk LLiisseessii’’nnddee eeyylleemm

LL iselerde sözde güvenlik amaçl› ama esasta ö¤renciler üzerinde bask›,sindirme ve ajanlaflt›rma çabas› içinde olan okul polisi protesto edildi.15

Ocak günü Sar›gazi Mehmetçik Lisesi’nde okul ç›k›fl› “Katil polis liselerdendefol-DGH, YDG” pankart› açarak sloganlar eflli¤inde Cemevine kadar yürün-dü. Yürüyüfl s›ras›nda “Katil polis liselerden defol”, “Okulumuzda, mahallemiz-de polis terörüne son” sloganlar› at›ld›. (Sar›gazi YDG)

HHaayykk››rr››flfl’’ttaa NNaazz››mm HHiikkmmeett vvee HHrraanntt DDiinnkk aannmmaass››

So¤anl›’da bulunan Hayk›r›fl Kültür Sanat Derne¤i düzenledi¤i bir etkinlikile Naz›m Hikmet ve Hrant Dink’i and›. Aç›l›fl konuflmas›n›n ard›ndan kat›l›m-c›larla sohbet edildi. Ard›ndan dernek içerisinde çocuk korosunda olan arka-dafl›m›z Naz›m Hikmet’in fliirlerini okudu. Son olarak Hayk›r›fl Kültür SanatDerne¤i Müzik Grubu’nun müzik dinletisi ile etkinlik son buldu. (‹stanbul)

Agos Gazetesi Genel Yay›n Yönetme-ni Hrant Dink katlediliflinin 3. y›l›nda Sa-r›gazi’de an›ld›. 17 Ocak günü düzenlenenanma etkinli¤i sayg› duruflu ile bafllad›.Partizan ve Yeni Demokrat Gençlik’in dü-zenlemifl oldu¤u anmada yap›lan aç›klama-da “fiehit yoldafllar›m›z emperyalizmi veonun uflaklar›n› kuflatan bir zincir halkas›olarak tarihteki yerlerini ald›lar. Ve bizonlar›n ard›llar› olarak; b›rakt›klar› kavgabayra¤›n› yükseklere daha da yüksekleretafl›makla hükümlüyüz” denildi. Ard›ndanYDG ad›na bir arkadafl Hrant Dink’in ha-yat›n› ve mücadelesini anlatan bir yaz›okudu ve dava sürecini anlatan bir sineviz-yon gösterimi yap›ld›. Devamla söylefliyegeçildi. ‹lk olarak Partizan ad›na aç›klama

yapan arkadafl›m›z; Hrant Dink katledilifli-ne ve mücadelesine de¤indi ve sözü NorZartonk (Yeni Uyan›fl) temsilcisine verdi.Temsilci arkadafl›m›z dava sürecindeki ge-liflmeleri aktararak “Dava sürecinde bizne kadar bu sürecin içersindeyiz, neler ya-p›yoruz, devrimciler ve sosyalistler ola-rak. Bunu durup bir düflünmemiz laz›m”dedi. Son sözü PfiTA ald› ve Ocak ay›n›nbizler için önemine de¤indi.

Ard›ndan söz alan Gülmez ana “Birelin sesi yok ama iki elin sesi var. Bu yolçok dürüst bir yol ama çok çetin bir yol”dedi. Güzel ana ise alanlarda buluflma ça¤-r›s› yapt›. Söyleflinin ard›ndan müzik dinle-tisi bafllad› ve Grup ‹syan Atefli sahne ald›.

(Sar›gazi ‹K okurlar›)

HHrraanntt DDiinnkk SSaarr››ggaazzii’’ddee aann››lldd››

Page 16: Mizanpaj 2 (Page 1)partizanarsiv2.net/file/2018/03/ik-57.pdfbir röportaj gerçekleştirdik ve orada yaşananları belki daha da önemlisi Romanların her gün maruz kaldığı psikolojik

Türk-İş Başkanlar Kurulu’nun al-dığı her Cuma bir saat artırarak iş bı-rakma eylemleri devam ediyor.

6 Ocak günü saat18.00’de Mecidi-yeköy’de bulunan Cevahir AlışverişMerkezi önünde bir araya gelen sendi-kalar, buradan AKP Şişli İlçe Baş-kanlığı önüne yürüdü.

Tek-Gıda İş, Hava-İş, Kristal-İş,Tes-İş, Tez-Koop İş’in katıldığı ey-lemde direnişlerini sürdüren İtfaiyeişçileri de coşkuları ile yerlerini aldı.

Eylemde Tek-Gıda İş Sendikası-nın kadın işçi ağırlıklı korteji ol-dukça dikkat çekti. İstanbulBüyükşehir Belediyesi İtfaiyesindeçalışan işçiler de Büyükşehir Bele-

diye Başkanı Kadir Topbaş’a tepki gös-tererek itfaiyede taşerona izin vermeye-ceklerini haykırdı. Sabiha GökçenHavaalanı’nda direnişlerini sürdürenHava-İş üyesi işçiler de sendika hakla-rına sahip çıkacaklarını dosta düşmana

ilan etti.Canlı, coşkulu ve işçilerin yaratıcı

sloganları eşliğinde devam eden yürü-yüş AKP Şişli İlçe Başkanlığı önündesona erdi. Sendikaların yanı sıra çok sa-yıda devrimci ilerici kurum da eyleme

katılarak TEKEL işçilerine destekverdi.

TEKEL işçisi kadınlardan;4-C’ye verin de görelim siziSiyasetçi katili etmeyin biziYıldırmaz bizleri cezaevleriÖlümüne direnir TEKEL işçisi…Yar saçların lüle lüleTayyip sana güle güle

(İstanbul)

TEKEL İŞÇİLERİ VAPUR İŞGAL ETTİ!TEKEL işçileri İzmir’de vapur işgal etti. 13 0cak Çarşamba

günü Bostanlı-Konak seferini yapan vapur, yaklaşık 500 TEKELişçisi ve aileleri tarafından işgal edildi.

Vapura Kentkart basmadan turnikelerden atlayarak girenTEKEL işçileri ve aileleri yaklaşık 1 saat vapuru işgal ettiler.Bostanlı’dan Konak’a giden vapura “12.000 TEKEL işçisi Be-

dava Ekmek Ara-mıyor! Kadro veÖzlük Haklarınıarıyor! Bekle Baş-bakan 15 Ocak’taAnkara’dayız”,“Kurtuluş YokTek Başına, YaHep Beraber YaHiç Birimiz” yazılıpankartlar astılar.Vapurda “Tayyip4/C’yi al başınaçal”, “Gün gelecek

devran dönecek AKP halka hesap verecek” sloganları atan iş-çiler, özlük haklarını istedi. Daha sonra vapurdan inip KonakMeydanı’na yürüyen işçiler adına konuşma yapan Tek Gıda-İşSendikası Bölge Temsilcisi Tufan Aysan “30 gündür Ankara’daeylem yapıyoruz. Başbakan duymadı. Başbakan’ın duymasınısağlamak için bu eylemimizi gerçekleştirdik. (İzmir)

TEKEL işçilerinin direnişi tüm sıcaklığı iledevam ederken Türk-İş’in çağrısı ile Ankara’yaakın eden işçi ve emekçiler TEKEL işçileri iledayanışmayı büyüttü.

17 Ocak Pazar günü sabahın erken saatle-rinde Hipodrom’da buluşan on binlerceemekçi, AKP hükümetini, özelleştirmeleri, ta-şeronlaştırmayı ve 4-C’yi protesto etti.

Soğuğa ve yağmura rağmen alanları doldu-ran emekçiler, Ankara Tren Garı’nda kortejleroluşturarak Sıhhiye Meydanı’na doğru yürü-yüşe geçti. Türk-İş pankartının hemen arka-sında Tes-İş ve Türk-Metal Sendikası yeralırken yoğun katılımdan dolayı yürüyüş birsaat erken başladı. “TEKEL işçisi direnişinsimgesi”, “Gün gelecek, devran dönecek,AKP halka hesap verecek” sloganlarını hay-kıran işçi ve emekçiler bir ırmak gibi meydanaaktı.

Mitinge direnişlerinin 153. gününe girenEsenyurt Belediye işçileri ve İtfaiye işçileri de“Esenyurt, İtfaiye, TEKEL işçileri, birleş-tikçe kazanacak direnişleri” yazılı ortak pan-kartla katıldı. İtfaiye işçileri iş elbiseleri“İtfaiyede yatmadık, vatandaşı satmadık”yazılı dövizleri, sloganları ile hükümeti ve İs-tanbul Büyükşehir Belediye Başkanı KadirTopbaş’ı protesto etti. Özelleştirme saldırıları-nın adreslerinden biri olan enerji sektöründe ça-

lışan işçiler de “Enerjiyi özelleştirmeyeceğiz”pankartları ile alandaydı. Siyanürlü altın aran-masına karşı mücadele eden Uşak İnay köylü-leri de “Ölüler altın takmaz”, “Altın’cı filodefol” yazılı kefenleri ve pankartları ile yürü-yüşte yerlerini aldı.

Direnişçi işçiler; “Yılmayacağız,boyun eğmeyeceğiz!”

Miting, alana sığmayan on binlerce emek-çinin Onur Akın’ın seslendirdiği türküler eşli-ğinde çektiği halaylarla başladı. TEKEL işçileriadına kürsüye çıkan Hatice Konak, TEKELişçilerinin gaz bombalarına, tazyikli suya,coplu saldırıya rağmen 34 gündür direndiğini,

durmadığını ve yılmayacağını dile getirdi. Kürsüye çıkan direnişteki İtfaiye işçisi de

AKP’yi ve Kadir Topbaş’ı eleştirerek itfaiyehizmetlerinin yandaşlara ihale edildiğini vesendikadan vazgeçmedikleri için işten atıldık-larını dile getirdi. Yaz aylarında özelleştirilmesigündeme gelecek olan şeker fabrikaları işçileride mitingdeki yerlerini alarak sınıf kardeşleriile omuz omuza yürüdü. Kürsüye çıkan birkadın şeker işçisi; AKP hükümetinin özelleştir-meler ile milyonlarca işçiyi işten çıkardığını veşeker fabrikalarını uluslararası şirketlere peş-keş çektiğini dile getirerek buna karşı mücadeleetmeye devam edeceklerini haykırdı.

TEKEL işçilerinden Türk-İş’e; “Bizi satanı biz de satarız!”

Türk-İş Genel Başkanı Mustafa Kumlu’nunkürsüye çıkması ilealanda tansiyon bir andayükseldi. “Genel grev,genel direniş” sloganla-rını haykıran işçilerMustafa Kumlu’ya tepkigösterdi. Tepkilere vesloganlara rağmen ko-nuşmaya çalışan Kumluise ne genel grevden nede nasıl bir mücadelehattı izleyeceklerindenbahsetti. Bunun üzerineöfkeleri daha da artan iş-çiler, sloganlar ile tüm

alanı inletti. Konuşmasını kısa tutmak zorundakalan Kumlu, işçilerin tüm alanı dolduran ta-leplerini duymazlıktan geldi. Kumlu’nun kür-süyü terk etmesi ve Alişan’ın konser vereceğiniaçıklanması bardağı taşıran son damla doldu.“Biz konser dinlemeye gelmedik, sorunları-mızı çözün!” sözlerini haykıran binlerce işçi,Türk-İş yöneticilerinin hiçbir şey söylemedenalandan kaçacaklarını söyleyerek kürsüye yö-neldi.

Yüzlerce işçi engellemelere rağmen kür-süye çıktı. “Bizi satanı, biz de satarız”,“Ölmek var, dönmek yok”, “Kumlu buraya”sloganları ile hareketlenen işçiler, kürsüden vealandan taleplerini haykırarak sendikacıları yu-

haladı. Arbede sırasında sendikacılar işçilerehakaret etti ve sahneden aşağıya atmaya çalıştı.TEKEL işçileri gözyaşları içinde alanda asılıduran ve üstünde “AKP elini, ekmeğimdençek” yazılı pankartı göstererek “Ekmeğimiziçin mücadele ediyoruz” dediler.

Sendikacıların müdahaleleri ve hiçbir şeysöylemeyen konuşmaları işçileri daha da öfke-lendirdi. Sendikacılar TEKEL işçilerinin öfke-sine hâkim olamayınca da tepkiyi destek içindeoraya gelen devrimci ve ilerici kurumlara yö-neltmeye çalıştı. “Aramızda bizden olmayan-lar var, pankartlar indirilsin” sözleri ileortamı provoke etmeye çalıştılar, ancak bu dabir işe yaramadı. Yaklaşık bir saat boyunca ya-şanan arbede Harb-İş Başkanı Ahmet Kalfa’nıngenel grev talebini başkanlar kuruluna götüre-ceğini söylemesi ile sona erdi. İşçiler alandanayrılarak sloganlarla Türk-İş Genel Merkeziönüne yürüdüler. Burada da sloganları ve öfke-leri hiç azalmayan işçiler, alanı terk eden Mus-tafa Kumlu ile görüşmek üzere Genel Merkezbinasını işgal etti.

TEKEL işçilerinin Ankara’da başlattığı di-renişin ilk gününden bu yana gece gündüz de-meden yanlarından ayrılmayan DevrimciDemokratik Sendikal Birlik de alandaki yerinialdı. “Tekel, İtfaiye, Esenyurt, Kent A.Ş.,Sinter/Birlik mücadele Zafer” yazalı pankartaçan Devrimci Demokratik Sendikal Birlik,sloganları ile TEKEL işçileri ile dayanışmayıyükseltti. “Zafer direnen emekçinin olacak”,“Tekel işçisi yalnız değildir” yazılı dövizlertaşıyan kitlenin arkasında da Partizan pankartıaçıldı.

“Ölmek var, dönmek yok!”Son yılların en kitlesel mitinginde Tes-İş,

Türk-Metal ve Belediye-İş kitleselliği ile dik-kat çekti. Ses aracı kitlenin moralini ve coşku-sunu artırmak yerine Mehter Marşı çaldı.KESK içinde Eğitim-Sen, DİSK’e bağlı sendi-kalardan da Dev Sağlık-İş ve Genel-İş’in katı-lımı dikkat çekti. Deri işçileri de coşkuları ilealandaki yerlerini aldı. TEKEL işçilerinin ör-gütlendiği Tek Gıda-İş Sendikası eyleme neşehir dışından katıldı ne de kortejde pankartaçtı. TEKEL işçileri de yürüyüş kolunda yer al-

madı. Tek Gıda-İş yöneticilerinin “Oturma ey-

lemi yapıyoruz, buradan bir yere ayrılama-

yız” sözlerine tepki gösteren işçilerin basıncı

ile sendika başka bir girişten işçileri alana ge-

tirmek zorunda kaldı.

TEKEL işçilerinin kürsü işgali ve Türk-İş’e

duyduğu tepki mitinge damgasını vurdu. İşçi-

lerin tüm alanı inleten sloganlarına rağmen

Türk-iş TEKEL işçilerinin direnişine dair hiçbir

şey söylemezken Tek Gıda-İş Genel Başkanı

Mustafa Türker ise hiç konuşma yapmadı.

TEKEL işçileri direnişi geliştirmek adına

adım atmayan sendikacılara sloganları ve di-

renişleri ile gereken yanıtı verdi. “Ölmek var,

dönmek yok” sloganı ile özdeşleşen TEKEL

işçileri; Özelleştirmelerin, taşeronlaştırmanın

ve 4-C’nin tüm işçi sınıfını ilgilendirdiğini

haykırarak 34 günlük direnişleri ve duruşları

ile işçi sınıfı ve tüm emekçileri mücadeleye

çağırdı. (Ankara)

İşçi-köylüİşçi-köylü BÜROLAR

Kartal: İstasyon Cd. Dörtler Ap. No: 4/2 Tel: (0216) 306 16 02

Ankara: Sağlık 1 Sokak No:17/19 Çankaya Tel: (0312) 430 67 65

İzmir: 856 Sokak, No: 48/203 Kemeraltı Konak, Tel: (0232) 446 78 07

Malatya: Dabakhane Mh. Turgut Temelli Cd. Barış İşhanı Kat: 3 No: 94

Erzincan: Ordu Cd. Ordu İşhanı Kat: 3 Tel: (0446) 223 67 18

Bursa: Selçuk Hatun Mh. Ünlü Cd. Sönmez İşsarayı Kat: 2 No: 185 Heykel, Tel: (0224) 224 09 98

Mersin: Silifke Cd. Çavdaroğlu İşhanı Kat: 3 No: 1/8

Avrupa Büro: Weseler Str 93 47169 Duisburg-Almanya Tel: 0049 203 40 60 958 Faks: 0049 203 40 60 959

Umut Yayımcılık ve Basım Sn. Ltd. Şti.Yönetim yeri: Gureba Hüseyin Ağa Mh.

İmam Murat Sk. No: 8/1 Aksaray-Fatih/İs-tanbul Tel: (0212) 521 34 30 Faks: (0212)

621 61 33 Sahibi ve Yazıişleri Müdürü: Çilem ÖNSEL

Baskı: SM Matbaacılık Sanayi Cad. AltaySk. Yenibosna/İSTANBUL

Tel: (0212) 452 23 02BİZ HALKIZ GELECEK ELLERİMİZDEDİR!

C MY K

Dayanışma her yerde

DDSB diyorki:Programımız

ışığında örgütlenelim, örgütleyelim!

Batman Batman Yaprak Tütün İşletme Müdürlü-

ğü’ndeki TEKEL işçileri, TEKEL fabrikası-

nın kapatılması nedeniyle AKP Batman il

örgütüne yürüyüş düzenleyerek kırmızı kart

bıraktı. Açıklamayı yapan Tek Gıda-İş Bat-

man İl Temsilcisi Şükrü Seçkin, yıllardır hü-

kümetlerin kamu kurum ve kuruluşlarını

özelleştirme adı altında sermaye ve özel sek-

töre peşkeş çektiğini dile getirdi.

HataySabah saat 07.00 ile 09.00 saatleri ara-

sında Hatay TEKEL Yaprak Tütün İşletme

Müdürlüğü önünde toplanan TEKEL işçileri

adına konuşma yapan Sibel Yaman, “Onlar

sadece seçim dönemlerinde bizi hatırlıyorlar”

dedi.

AdıyamanAdıyaman TEKEL işçileri, özlük hakları

için artık her gün işe başlamadan önce 2 saat

oturma eylemi yapacak.

Bursa Türk-İş Başkanlar Kurulu tarafından

TEKEL işçileriyle dayanışma amacıyla alı-

nan eylem kararı Bursa şubeleri tarafından

uygulanıyor. Her Cuma saat 17.00’de Fomara

Meydanı’nda toplanarak AKP il binasına

kadar yürüyüş yapılıyor. Türk İş 8. Bölge

Temsilcisi Mehmet Kanca 8 Ocak’ta AKP il

binası önünde yaptığı açıklamada işçilere da-

yatılan 4/C’nin bir kölelik düzeni olduğunu

söyledi. Eyleme Partizan, BDSP, SODAP,

ESP-G, BATİS, İşçi Hakları Derneği, SDP,

Sosyalist Parti, DBA, DÖH ve Ürün Der-gisi tarafından oluşturulan “TEKELİşçileriile Dayanışma Platformu da “TEKEL işçisiyalnız değildir- Yaşasın sınıf dayanışması”pankartı ile katıldı.

15 Ocak günü yine aynı yerde yapılan ey-

lemde ise konuşma yapan Tek Gıda-İş üyesi

Bahno Tepe TEKEL’de yürütülen mücadele-

nin bir ekmek ve çocuklara aydınlık bir gele-

cek yaratma mücadelesi olduğuna vurgu

yaptı.

MersinEmek ve Demokrasi Platformu tarafın-

dan, TEKEL işçilerinin süren direnişine des-

tek olmak amacıyla, Ankara’ya bir otobüs

kaldırılarak işçiler ziyaret edildi. Bizler de

Partizan olarak Platformda yer alıyoruz ve

Ankara’ya işçileri ziyarete katıldık. Ayrıca

hem atılan gaz bombalarına yönelik bir vurgu

amacı taşıyan hem de Mersin’in simgesi ha-

line gelmiş yaklaşık 1.5 ton limon ve portakal

da işçilere teslim edildi.

Yine geçen hafta ve bu hafta olmak üzere

Cuma günleri, Emek ve Demokrasi Plat-

formu tarafından TEKEL işçilerine destek

amaçlı, Eğitim-Sen ve Petrol-İş Sendikası

önünden AKP il binasına yürüyüş ve basın

açıklaması gerçekleştirildi.

Devrimci Demokratik Sendikal Birlik’in

çeşitli bölgelerde yapacağı panellerin ilk ayağı

10 Ocak tarihinde Ankara’da gerçekleştirildi.

Panel açılış konuşmasının ardından iş ci-

nayetlerinde ve işçi sınıfı mücadelesinde ha-

yatını yitirenler için yapılan saygı duruşu ile

başladı. İşçi sınıfı ve DDSB’nin rolü, güven-

cesiz çalışanlar ve taşeronluk, haklarımızı

öğreniyoruz başlıklarının yer aldığı panelde

DDSB adına bir konuşmacı, Belediye-İş 2

No’lu Şube Başkanı Hasan Gülüm ve Deri İş

Eğitim Uzmanı Engin Çelik panelist olarak

yer aldı. Sinter direnişinden bir işçi ve bir

aydır Ankara’da direnişte olan TEKEL işçile-

rinin de yer aldığı panele katılım oldukça yo-

ğundu. Uzun zamandır DDSB tarafından

Ankara’da yapılan ilk panel olması bakımın-

dan önemli bir yere sahip olan panel TEKEL

işçilerinin ilk günden itibaren direnişlerini an-

latması ile oldukça coşkulu geçti. Bir yılı aşkın

süredir Sinter Metal’de direnişte olan bir işçi

ise ilk günden itibaren direniş süreçlerini ve

yaşadıkları sorunları anlattı. TEKEL direnişi

ve DDSB tarihi hakkında hazırlanan iki sineviz-

yon gösteriminin yapıldığı panel yaklaşık dört

saat sürdü. Sloganlarla son bulan panelin ar-

dından katılımcılar Sakarya Meydanı’nda top-

lanarak direnişteki TEKEL işçilerini ziyaret

etti. İşçilerin yoğun ilgisi ile karşılanan

DDSB’liler alanda bir konuşma yaparak dire-

nişi selamladılar. Atılan “Birlik mücadele

zafer” sloganı ve çekilen halaylar ile ziyaret

sona erdi. (Ankara)

TEKEL işçileri Boğaz Köprüsü’nü kesti!5 Ocak günü iki otobüsle Boğaz Köprüsü’ne gelen

TEKEL işçileri, kendilerini korkuluklara zincirledi.

“Direniş var yılgınlık yok”, “İş ekmek yoksa barış da yok”,

“Direne direne kazanacağız” sloganlarını haykıran işçiler

hükümeti protesto etti. Yaklaşık bir saat süren eylem, çevik

kuvvet polislerinin zincirleri makasla kesmesi ile sona erdi.

Yaklaşık 100 TEKEL işçisinin katıldığı eylemde

gözaltına alınan işçiler, İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne

götürüldü. Kadın işçilerin öne çıktığı eylem sonunda

gözaltına alınan işçiler aynı gün serbest bırakıldı.

(İstanbul)

Hamdolsun durmak yok! Eyleme devam

TEKEL işçilerinden işçi sınıfına mücadele çağrısı