mah.r ham.dov tezdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/tezler...gİrİŞ arapça’nın...

95
T.C MARMARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ İLAHİYAT ANABİLİM DALI ARAP DİLİ VE BELAGATI BİLİM DALI İBNU EL-HACİB’İL EL-KAFİYE’SE İLE EL-BEYDAVİ’NİN LÜBBU’L ELBAB Fİ İLMİ’L-İ‘RABI’NIN MÜKAYESESİ Yüksek Lisans Tezi MAHİR HAMİDOV İSTANBUL, 2006

Upload: others

Post on 17-Apr-2020

10 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: mah.r ham.dov tezdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...GİRİŞ Arapça’nın ilk devirlerinden günümüze kadarki uzun geçmişi, onun dünyanın en eski dillerinden

T.C

MARMARA ÜNİVERSİTESİ

SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

İLAHİYAT ANABİLİM DALI

ARAP DİLİ VE BELAGATI BİLİM DALI

İBNU EL-HACİB’İL EL-KAFİYE’SE İLE EL-BEYDAVİ’NİN

LÜBBU’L ELBAB Fİ İLMİ’L-İ‘RABI’NIN MÜKAYESESİ

Yüksek Lisans Tezi

MAHİR HAMİDOV

İSTANBUL, 2006

Page 2: mah.r ham.dov tezdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...GİRİŞ Arapça’nın ilk devirlerinden günümüze kadarki uzun geçmişi, onun dünyanın en eski dillerinden

T.C

MARMARA ÜNİVERSİTESİ

SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

İLAHİYAT ANABİLİM DALI

ARAP DİLİ VE BELAGATI BİLİM DALI

İBNU EL-HÂCİB’İN EL-KÂFİYE’Sİ İLE

EL-BEYDÂVİ’NİN LÜBBU’L-ELBÂB FÎ İLMİ’L-İ’RÂB’ININ

MUKÂYESESİ

Yüksek Lisans Tezi

MAHİR HAMİDOV

Danışman: PROF.DR. AHMET TURAN ARSLAN

İSTANBUL, 2006

Page 3: mah.r ham.dov tezdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...GİRİŞ Arapça’nın ilk devirlerinden günümüze kadarki uzun geçmişi, onun dünyanın en eski dillerinden

I

İÇİNDEKİLER İÇİNDEKİLER ..................................................................................................................I KISALTMALAR............................................................................................................. II ÖZET .............................................................................................................................. III ABSTRACT.................................................................................................................... IV GİRİŞ ................................................................................................................................ 1 I. İBNU’L-HÂCİB VE BEYZÂVİ’NİN HAYATI VE ESERLERİ ................................ 3

A. İbnu’l-Hâcib’in Hayatı ve Eserleri........................................................................... 3 1. İbnu’l-Hâcib’in Doğumu ve Tahsili ..................................................................... 3

1.1. Ahlakı ve Şahsiyeti ........................................................................................ 5 1.2. Akidesi ve Kültürü......................................................................................... 5 1.3. Yaşadığı Devrin Sosyal ve Siyâsî Durumu.................................................... 6 1.4. İbnu’l-Hâcib’in İlmi Şahsiyeti ....................................................................... 7 1.5. Hocaları.......................................................................................................... 8 1.6. Talebeleri ..................................................................................................... 10 1. 7. İbnu’l-Hâcib’in Mensup Olduğu Nahiv Ekolü ........................................... 11 1. 8. İbnu’l-Hâcib’in İstişhat Konusundaki Tutumu........................................... 11

2. İbnu’l-Hâcib’in Eserleri ...................................................................................... 12 B. Beyzavî’nin Hayatı ve Eserleri .............................................................................. 15

1. Beyzâvî’nin Doğumu ve Tahsili ......................................................................... 15 1.1. Kadılık Dönemi............................................................................................ 15 1.2 Yaşadığı Devrin Sosyal ve Siyâsî Durumu................................................... 16 1.3. Beyzâvî’nin İlmi Şahsiyeti........................................................................... 17 1.4 Hocaları......................................................................................................... 17 1.5 Talebeleri ...................................................................................................... 18

2. Beyzâvî’nin Eserleri ........................................................................................... 19 II. “KÂFİYE” VE “LÜBBU’L-ELBÂB FÎ İ‘LMİ’L-İ‘RÂB”IN MUKÂYESESİ ........ 22

A. Muhtasar Nahiv Kitapları Hakkında Genel Bilgi .................................................. 22 B. KÂFİYE ................................................................................................................. 25

1. Kâfiye şerhleri..................................................................................................... 27 3. Kâfiye manzûmeleri............................................................................................ 33 4. Kâfiye mu’ribleri ................................................................................................ 34

C. LÜBBU’L-ELBÂB FÎ İ‘LMİ’L-İ‘RÂB (Muhtasaru’l-Kâfiye li’l-Beyzâvî) ......... 34 1. Lübbü’l-elbâb fî i‘lmi’l-i‘râb Üzerine Yapılmış Şerhler .................................... 35 2. el-Kâfiye’de ve Muhtasar’ındaki Konu Başlıkları.............................................. 35 3. Kâfiye ve Lübbu’l-elbâb fî i‘lmi’l-i‘râb’ın Mukâyesesi..................................... 52

SONUÇ........................................................................................................................... 62 KAYNAKÇA.................................................................................................................. 64 EKLER............................................................................................................................ 69

1. el-Kâfiye’nin Arapça Metni.................................................................................... 69 2. Lübbu’l-elbâb fî i‘lmi’l-i‘râb’ın Arapça Metni ...................................................... 92

Page 4: mah.r ham.dov tezdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...GİRİŞ Arapça’nın ilk devirlerinden günümüze kadarki uzun geçmişi, onun dünyanın en eski dillerinden

II

KISALTMALAR

AÜİF : Atatürk Üniversitesi İlahiyat Fakultesi

b. : bin, ibn

c. : cilt

DİA : Diyânet Vakfı İslâm Ansiklopedisi

DEÜİF : Dokuz Eylül Üniversitesi İlahiyat Fakultesi

EÜSBE : Erciyes Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü

EÜSBE : Erzurum Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü

h. : hicri

Nşr. : Neşriyat

ö. : ölümü

s.a.v. : Sallalâhu aleyhi ve sellem

s. : sayfa

thk. : tahkîk

YLT. : Yüksek Lisans Tezi

Page 5: mah.r ham.dov tezdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...GİRİŞ Arapça’nın ilk devirlerinden günümüze kadarki uzun geçmişi, onun dünyanın en eski dillerinden

III

ÖZET

Asırlar boyunca İslâm âleminin dört bir tarafında okutulan “Kâfiye” üzerine

yüzden fazla şerh, hâşiye ve ta’lik yazılmıştır. İlim dünyasına verdiği eserleriyle,

özellikle de “Kâfiye” isimli nahve dair muhtasar eseriyle kendi damgasını vuran

İbnu’l-Hâcib, filolojik çalışmalarda başvuru kaynağı olmuştur.

Bu çalışmamızda Beyzâvî’nin, “Kâfiye” üzerine yapmış olduğu “Lübbu’l-

elbâb fî ‘ilmi’l-‘irâb” isimli muhtasarını karşılıklı mukayese ederek farklılıkları ortaya

koymaya çalıştık. Genel olarak muhtasar nahiv kitapları hakkında ve her iki eser

hakkında bilgi verdikten sonra, eserlerin mukayesesini yaptık. İbnu’l-Hâcib’in,

değinmediği, Beyzâvî’nin ise önemli gördüğünden dolayı verdiği bazı konuları

belirtmeye çalıştık.

Sonda da her iki eserin Arapça metnini vererek eserde geçen âyet, şiir,

atasözlerinin tahricini yapmakla beraber metinde ismi geçen nahiv bilginleri hakkında

bilgi vermeğe çalıştık.

Page 6: mah.r ham.dov tezdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...GİRİŞ Arapça’nın ilk devirlerinden günümüze kadarki uzun geçmişi, onun dünyanın en eski dillerinden

IV

ABSTRACT

More than 100 explanations (şerh), footnotes (haşiye) and commentaries

(ta'lik) have been made on “Kafiye” which has been taught all over the Islamic World

in the past centuries. İbnu’l-Hâcib was a reference by his works contributed to the

Islamic science, especially by “Kafiye”, a concise grammar book, as well as his

philological works.

In this study, we have tried to present differences by comparison of Beyzavi's

concise on “Kafiye”. Generally, after a brief introduction to the concise grammar book

and the both two books, comparison of them has been made. It is attempted to present

some topics which was ignored by İbnu’l-Hâcib, whereas considered by Beyzavi.

At last, Arabic text of both two books has been presented and Koran verses,

poems and proverbs mentioned in the books have been verified as well as the grammar

scholars mentioned in the text have been introduced.

Page 7: mah.r ham.dov tezdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...GİRİŞ Arapça’nın ilk devirlerinden günümüze kadarki uzun geçmişi, onun dünyanın en eski dillerinden

GİRİŞ

Arapça’nın ilk devirlerinden günümüze kadarki uzun geçmişi, onun dünyanın

en eski dillerinden biri olduğunu gösteriyor. Bu dilde, asırlarca İslâm medeniyetinin

ortak bir ilim dili olarak eserler verilmiş1, hem dînî ilimler hem de filolojik alanda

muazzam telifler ortaya konmuştur. Filolojik alanda telif edilmiş bu eserlerden biri de

İbnu’l-Hâcib’in, nahve dair vecîz bir şekilde yazmış olduğu “el-Kâfiye” isimli eseridir.

İbnu’l-Hâcib (ö. 646/1249), kendi çağının önde gelen âlimlerinden olmasıyla

beraber, Arap dilinin felsefesini kavramış en önemli dilcilerdendi. Kendisinden önce bir

arada yazılmış olan sarf ve nahiv konularını bir birinden ayırarak usta bir şekilde sarfa

dair konuları “Şâfiye”sinde, nahve dair konuları ise “Kâfiye” sinde vecîz bir şeklde

anlatmıştır.

Doğu İslâm dünyasında dile dair eserleriyle tanınırken, Batı İslâm dünyasında

Fıkıh ve Fıkıh Usûlü’ne dair eserleriyle şöhret bulan İbnu’l-Hâcib, İbn Haldûn’un

deyimiyle fıkha dair “el-Muhtasar” adlı eseri Mağrib’de Mâlikî mezhebinin programı

haline gelmiştir2.

Tarihî kaynaklar hem İbnu’l-Hâcib, hem de Beyzâvî hakkında geniş bilgiler

vermiştir. Her iki müellifimiz de ilme, ilim adamlarına değer verildiği bir dönemde

yaşamışlardı. İbnu’l-Hâcib, Salâhaddîn el-Eyyûbî (ö.589/1193)’nin Mısır’da

düşmanlarını yok ettikten sonra otoritesini kuvvetlendirdiği bir dönemde yaşamıştır.

Salâhaddîn el-Eyyûbî, Mısır ve Şam’ın bir türlü sükun bulmayan çalkantılarını ortadan

kaldırıp hayatı düzene koyduktan sonra ilme ve ilim adamlarına karşı ilgisini artırdı.

Medreseler, camiler, inşa ettiriyor, mezhep serbestliğini canlandırıyordu. Hanefî, Şâfiî,

Mâlikî ve Hanbelilere âit talebe, ulemâ ve isteyen herkes bu dört mezhebe mahsus

mekanlarda kalıyor ve ilmi faaliyetlerini devam ettiriyorlardı. Selaheddin öldüğü

zaman, Filistin’den Ürdün’ün batısına kadar olan topraklar Müslümanların eline geçmiş

1 Ahmet Subhi Furat, Arap Edebiyatı Taârihi, İstanbul, Edebiyat Fakultesi Basımevi, 1996, s.45. 2 Abdurrahmân b. Muhammed b. Haldun, el-Mukaddime, Kâhire, Dâru Nahdati Mısır, 1981, III, 1059.

Page 8: mah.r ham.dov tezdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...GİRİŞ Arapça’nın ilk devirlerinden günümüze kadarki uzun geçmişi, onun dünyanın en eski dillerinden

2

bulunuyordu. Böyle bir ortamda Mısır’da Dil, Kırâat, Fıkıh, Hadis, Edebiyat gibi

alanlarda meşhûr ilim erbâbı yetişmiştir3.

Eserini mukâyese ettiğimiz diğer müellifimiz Beyzâvî ise, günümüz İran

bölgesinde Şirâz bölgesi merkez olmak üzere Azerbaycanlı Türklerinin kurdukları

Atâbekler Devleti (623/1226-658/1293) döneminde yaşamıştır. Bu bölge, o dönemde en

huzurlu, sakin bir bölgeydi. Nitekim nerdeyse tüm İslâm toprakları Moğol istilâsına

mâruz kaldığı halde, Atâbek Ebû Bekir b. Sa’d, moğollarla anlaşma yaparak bu bölgeni

moğol istilâsından kurtarmıştı. Atâbik Ebû Bekir b. Sa’d ilim adamlarına değer veriyor,

onlara ikramda bulunuyordu. İslâm âleminin hemen hemen her tarafından bu bölgeye

âlimler akın ediyor, burada yerleşiyorlardı. Bundan dolayı başta Şirâz olmak üzere, bu

bölge ilim adamlarıyla dolup taşmıştı. İşte Beyzâvî de bu ilim merkezinde yetişmişti4.

“Kâfiye” ve “Lübbu’l-elbâb fî i‘lmi’l-i‘râb” isimli muhtasar iki eserin

mukayesesi olan bu çalışmamız bir giriş, iki bölüm ve eklerden oluşmaktadır.

Birinci bölümde, her iki müellifin hayatı, eserleri, ilmî şahsiyetleri, hocaları,

öğrencileri, yaşadıkları dönemin sosyal ve siyâsî durumu hakkında, bilgi verdik.

İkinci bölümde ise muhtasar nahiv kitapları hakkında genel bir bilgi verdikten

sonra her iki eseri tanıtarak mukayesesini yapmaya çalıştık. Kâtip Çelebi’nin de dediği

gibi Beyzâvî, İbnu’l-Hâcib’in ihmal ettiği bazı önemli nahiv konularını muhtasarında

belirtmişti. Beyzâvî’nin yapmış olduğu ilaveleri, kısaltmaları ve temas etmediği

konuları belirtmeğe çalıştık. Her iki eserin de fıhiıstini karşılıklı olarak verdik.

Ekler kısmında ise her iki muhtasarın Arapça metnini vererek, metinde geçen

âyet, şiir ve atasözlerinin tahricini yaptık. Metinde isimleri geçen dilciler hakkında bilgi

verdik.

3 Mehmet Türkmen, “İbnü’l-Hâcib”, EÜSBE, Kayseri, 3, 1989, s.338. 4 Celâleddin Abdurrahmân, el-Kâdî Nâsuri’d-din el-Beyzâvî ve âsâruhu fî usûli’l-fıkh, Kâhire, Dâru’l-Kitâbi’l-Câmiî, 1981, s.137.

Page 9: mah.r ham.dov tezdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...GİRİŞ Arapça’nın ilk devirlerinden günümüze kadarki uzun geçmişi, onun dünyanın en eski dillerinden

3

I. İBNU’L-HÂCİB VE BEYZÂVİ’NİN HAYATI VE ESERLERİ

A. İbnu’l-Hâcib’in Hayatı ve Eserleri

1. İbnu’l-Hâcib’in Doğumu ve Tahsili

Ebû Amr Cemâlüddin Osmân b. Ömer b. Ebî Bekr Yûnus Duvenî el-Mısrî el-

Mâliki5 570/1175’te Mısır’ın Yukarı Saîd bölgesinde Kûs’a bağlı İsnâ6 kasabasında

doğdu7. Ailesi aslen Tiflislidir8. Bu dönem Salâhaddîn el-Eyyûbî’nin Mısır’ı

Fatimîler’den geri alıp, kendi hükümdarlığını ilan ettiği ve hutbeyi Abbâsî halifesi adına

okuttuğu, istikrarlı bir döneme rastlamaktadır9. Babası, Salâhaddîn el-Eyyûbî’nin

dayısının oğlu Kûs Emîri İzzeddin Mûsek es-Salâhî’nin hâcibi idi10. Bu görevinden

dolayı oğlu daha çok İbnu’l-Hâcib lakabıyla anılmıştır. Ca’fer b. Sa’leb el-Üdfüvî,

İbnu’l-Hâcib’in babasının hâcib olmadığı, ancak emîrler ve devlet erkânı ile arasının iyi

olduğu, küçük yaşda yetim kalan Ebû ‘Amr’ın bakımını hâciblerden biri üstlendiği için

onun İbnu’l-Hâcib lakabıyla anıldığı şeklindeki bir rivayeti kaydettikten sonra bunun

pek doğru olmadığını söyler11. Babasıyla birlikte küçük yaşta Kahire’ye giden İbnu’l-

Hâcib, çocukluğunu burada geçirmiş, zamanının âlimlerinden Kur’ân-i Kerîm, Arapça,

5 Şemsu’d-Din Ahmed b. Muhammed b. Ebî Bekr b. Hallikân, Vefeyâtü’l-a‘yân ve enbâü ebnâi’z-zamân, Beyrut, Dâru Sâdır, 1970, III, 248; Ömer Rızâ Kehhâle, Mu’cemü’l-müellifîn terâcimü musannifi’l-kutubi’l-Arabiyye, Beyrut, Mektebetü’l-Müsennâ, 1957, VI, 265; Cemâlü'd-Din Ebü’l-Mehâsin, en-Nücûmu’z-Zâhire fî Mülûki Mısr ve’l-Kâhire, Kâhire, VI, 360; Hayru’d-Din b. Muhammed ez-Zirikli, el-A’lâm kâmus terâcim li eşheri’r-ricâl ve’n-nisâ mine’l-Arabi ve’l-müste’ribîn ve’l-müsteşrıkîn, Kâhire, 1954-1959, IV, 374; Corci Zeydan, Târîhu âdâbi’l-luğati’l-Arabiyye, Beyrut, Dâru Mektebeti’l-Hayât, 1983, II, 54. 6 Yâkut el-Hamevî, Mu’cemu’l-buldân, Frankfurt, Ma’hedu Târîhi’l-Ulûmi’l-Arabiyyeti ve’l-İslâmiyye, I, 189; Şemsu’d-Din Muhammed b. el-Cezerî, Ğâyetu’n-nihâye fî tabakâti’l-kurrâ, Beyrut, Dâru’l-Kutubu’l-İlmiyye, 1932, I, 508; Cemâlu’d-Din Abdurrahmân es-Suyûti, Buğyetu’l-vuât fî tabakâti’l-luğaviyyîn ve’n-nuhhât, Dâru’l-Fikr, 1979, II, 134. 7 ez-Zirikli, IV, 374; Ahmed b. Mustafa Taşköprüzâde, Miftâhu’s-seâde ve misbâhu’s-siyâde fî mevdûâti’l-ulûm, Kâhire, Dâru’l-Kutubu’l-Hadîse, 1968, I, 139; Ebu’l-Fedâ el-Hâfız İbn Kesir, el-Bidâye ve’n-nihâye, Beyrut, Mektebetu’l-Maârif, 1982, XIII, 176; Şemsu’d-Din Sâmi, Kâmûsu’l-a’lâm, İstanbul, Mehran Matbaası, 1308/1891, I, 616; Ebu’l-Fedâh Abdulhayy İbnu’l-İmâd el-Hanbelî, Şezerâtu’z-zeheb fî ahbâri men zeheb, Beyrut, Dâru İhyâi’t-Turâsi’l-Arabiyye, V, 234; el-Cezerî, I, 508. 8 Hulûsi Kılıç, “İbnü’l-Hâcib” maddesi, DİA, XXI, 55. 9 Bahattin Kök, Nûriddin Mahmûd ve İslâm Kurumları Tarihindeki Yeri, İstanbul, 1992, s.56-58. 10 İbn Hallikân, III, 248; İbn Ferhûn, ed-Dîbâcü’l-mezheb fî ma’rifeti a’yâni ulemâi’l-mezheb, Kâhire, Mektebetu Dâru’t-Turâs, II, 86; İbnu’l-İmâd, V, 234; Zeydan, II, 54. 11 Ca’fer b. Sa’leb el-Udfuvî, et-Tâliu’s-saîd li esmâi nücebâi’s-saîd, nşr. Sa’d M. Hasan, Kâhire, Dâru’l-Mısrıyye, 1996, s.352-357.

Page 10: mah.r ham.dov tezdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...GİRİŞ Arapça’nın ilk devirlerinden günümüze kadarki uzun geçmişi, onun dünyanın en eski dillerinden

4

Kırâat ve Mâlikî mehebi üzere Fıkıh ilmini tahsîl etmiştir12. O, burada Muhammed b.

Ömer el-Bennâ’dan dil ve edebiyat dersleri aldı. Kâsım b. Fîrruh eş-Şâtıbî’den “et-

Teysîr” ve “eş-Şâtıbıbiyye”yi, Ebü’l Fazl Bahâeddin Muhammed b. Yûsuf el-

Gaznevî’den “el-Mübhic fi’l-Kırâatis-Semân”, “Kırâatil-A’meş”, “İbn Muhaysin” ve

“İhtiyârı Halef ve’l-Yezîdî” adlı eserleri, Ebü’l-Cûd Gıyâs b. Fâris el-Lahmî’den de

kırâat-i seb’ayı okudu. Ebü’l-Kâsım Hibetullah b. Ali el-Bûsîrî, Ebû Tâhir İsmâil b.

Sâlih b. Yâsîn, Ebû Muhammed İbn Asâkir, Fâtıma bint Sa’d el-Hayr’dan hadis

ilimlerini, Ebû Mansûr el-Ebyârî, Ebü’l-Hasan Şemseddin Ali b. İsmâil el-Ebyârî, İbn

Cübeyr, Halîl b. Saâde el-Huveyyî’den Fıkıh ve Fıkıh Usûlü tahsil etti13.

İbnu’l-Hâcib, tahsilini tamamladıktan sonra “el-Emâlî”sindeki bir kayda göre

609/1212 yılında Fâzıliyye Medresesi’nde ders okutmaya başladı. Daha sonra Dımşk’a

gitmek üzere Kahire’den ayrıldı. Birkaç ay Küdüs’te kalıp 617/1220 yılında Dımaşk’a

ulaştı. Emeviyye Camii’nde Mâlikî mezhebine tahsis edilen zâviyede ders vermeye

başladı14. 633/1235 yılında Kerek Emîri el-Melikü’n-Nâsır Dâvûd b. Îsâ’nın dâveti

üzerine Kerek’e gitti. Burada el-Melikü’n-Nâsır’a “el-Kâfiye”sini, “el-Vâviye nazmü’l-

Kâfiye” adıyla manzûm hale getirip okuttuktan sonra Dımaşk’a döndü15. Haçlılarla

savaşmak istemediği için onlarla barış yapan Şam Emiri, es-Sâlih İsmâil b. Ebi’l-

Ceyş’e karşı çıkan arkadaşı Şeyh İzzü’d-Din Ebû Muhammed Abdül-Aziz b. Abdü’s-

Selâm’ın yanında yer almıştır. Bu sebepten dolayı Şam Emiri, hem İbnu’l-Hâcib’i, hem

de arkadaşını Şam’dan sürdürmüştür. Hatta İbnu’l-Hâcib, Şeyh İzzü’d-Din Ebû

Muhammed Abdül-Aziz b. Abdü’s-Selâm’ı çok sevdiğinden dolayı o zât hapse atıldığı

zaman onunla hapse girerek ona olan bağlılığını göstermiştir. 638/1240 senesinde

hapishaneden çıktıktan sonra Şam’dan ayrıldılar ve Kahire’ye yerleştiler16. Dımaşk ve

Kahire’de aralarında Ebü’l-Abbas İbnü’l-Müneyyir, Zeynüddin İbnü’r-Raâd, Kerek

Emîri, el-Melikü’n-Nâsır Dâvûd b. Îsâ, Şehâbeddin el-Karâfî, Abdülazîm b. Abdülkavî

12 İbn Hallikân, III, 248; Ebû Abdullah Şemsu’d-Din ez-Zehebî, Tezkiretu’l-huffâz, Beyrut, 1958, IV, 1455-1457; İbn Ferhûn, II, 86; el-Cezerî, I, 508; Taşköprüzâde, I, 139. 13 Afîfu’d-Din Abdullah b. Esâd el-Yâfii, Mirâtu’l-cinân ve i’bratu’l-yakazân fî ma‘rifeti havâdisi’z-zamân, Beyrut Muessesetu’r-Risâle, 1984, IV, 114-115; İbn Kesir, XIII, 176; Celâlu’d-Din Abdurrahmân, es-Suyûti, Husnü’l-muhâdara fî târîhi Mısır ve’l-Kâhire, Dâru İhyâi’l-Kutubi’l-Arabiyyeti, 1967, I, 454-455; es-Suyûti, Buğyetu’l-Vuât, II, 134. 14 Zeydan, II, 54. 15 Kılıç, s.55. 16 el-Cezerî, I, 509.

Page 11: mah.r ham.dov tezdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...GİRİŞ Arapça’nın ilk devirlerinden günümüze kadarki uzun geçmişi, onun dünyanın en eski dillerinden

5

el-Münzirî, Abdüsselâm ez-Zevâvî, Abdülmü’mined-Dimyâtî, Ebû Şâme el-Makdisî ve

İbn Mâlik et-Tâî gibi âlimlerin de bulunduğu birçok talebe yetiştirdi17.

Ömrünün sonlarına doğru İskenderiye’ye giderek oraya yerleşti. Ama oradaki

ikameti uzun sürmez. Nitekim 26 Şevval 646 (11 Şubat 1249) tarihinde İskenderiye’de

vefat etti18. Bâbülbahr’in dışında İbn Ebû Şâme’nin türbesi yakınında defnedildi19.

Mezarı günümüzde Ebü’l-Abbas el-Mürsî Mescidi’nin alt katındadır20.

1.1. Ahlakı ve Şahsiyeti

İbnu’l-Hâcib, yüce bir ahlaka sahipti. Hatta bu konuda akîde bakımından

muhâliflerinin bile takdirini kazanmıştı. Onun ahlakından şöyle bahsederler. İbnu’l-

Hâcib güvenilir bir delil, alçak gönüllü, namuslu, çok hayalı, hakkına razı olan, ilim

adamlarını seven, sıkıntı ve dertlere katlanıp sabretmesini bilen bir ilim adamı idi.

Dostluğunda o kadar sâdık ve vefalıydı ki, arkadaşı Şeyh İzzü’d-Din Ebû Muhammed

Abdü’l-Aziz b. Abdü’s-Selâm’la beraber hapse girmiş, Şam’ı onunla beraber terk

etmiştir. İbnu’l-Hâcib, yüksek şahsiyete, azme, tevâzuya, çeşitli ilimlere karşı

kabiliyyete hâizdi. O, büyük bir Fakih, münâzaracı, takva sahibi ve dindar bir insandı21.

Hatta bazıları onun hakkında “İbnu’l-Hâcib, âlemin en zekisi idi”22 diyerek onun engin

zekasını tasvir etmişlerdi.

1.2. Akidesi ve Kültürü

İbnu’l-Hâcib, Eyyûbîler devrinde Mısır ve Şam’ın ileri gelen fakîhlerindendi.

Mısır ve Mağrib Mâlikilerinin mezheplerini ilk defa birleştiren o, olmuştur23. Mâliki

mezhebi bilginlerinin söz ve fikirlerini “Müdevvene”ye yazdığı şerhinde toplamaştır.

Eserde, Mâliki mezhebinin bütün dallarını hulâsa ederek onların her mesele hakkındaki

17 Kılıç, s.55-56. 18 el-Yâfii, I, 114; İbn Hallikân, III, 250. 19 İbn Hallikân, III, 250; İbn Ferhûn, II, 89. 20 Kılıç, s.56. 21 Şihâbu’d-Din Abdurahmân b. İsmâil el-Makdîsi, Mârûf bi Ebî Şâme, ez-Zeyl alâ kitâbi’r-ravzateyn, Kâhire, Matbaatu Lecneti’t-Telif ve’t-Tercemeti ve’n-Nesr, 1956, s.182; el-Cezeri, I, 509. 22 Taşküprüzâde, I, 139. 23 Tâcü’d-Din Ebü’n-Nasr Abdülvehhâb Ali b Abdulkâfi es-Sübkî, Tabakâtü’ş-şâfiyyetü’l-kübrâ, Kâhire, Matbaatu Îsâ el-Bâbî, 1965, III, 365.

Page 12: mah.r ham.dov tezdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...GİRİŞ Arapça’nın ilk devirlerinden günümüze kadarki uzun geçmişi, onun dünyanın en eski dillerinden

6

fikir ve görüşlerini naklettiği için adı geçen eser bu mezhebin müfredât proğramı

sayılmıştır24.

“Câmiu’l-Ümmehât” adlı kitabı ile Mâlikilerin ustâdı sayılmıştır. Ayrıca

“Usûl”de büyük bir şöhret kazanan iki kitap telif etmiştir. Bunlardan biri “Müntehe’l-

vüsûl fi’l-emel fî i‘lmi’l-usûl ve’l-cedel” diğeri ise “Muhtasaru İbnu’l-Hâcib”dir.

Bunlardan ikincisi fıkıh öğrencilerinin mürâcaat edeceği çok lüzumlu bir eserdir25.

Bunlardan başka kırâat ilmine de önem veren İbnu’l-Hâcib, devrinin eş-Şâtibi,

Ebu’l-Cûd el-Lahmî ve el-Gaznevî gibi değerli kırâat ustadlarından ders almıştır.

Bununla beraber müellif, en büyük mahâretini Nahiv ve Sarf ilminde göstermiştir.

Özellikle de nahivde birçok noktalarda selefleri ile ihtilâfa düşmüştür. İbnu’l-Hâcib,

daha çok “el-Kâfiye”, “eş-Şâfiye” ve “el-Emâlî” isimli eserleriyle zirveye ulaşmıştır.

el-Cezerî, onun hakkında şöyle diyor: İbnu’l-Hâcib’in eserleri onun üstünlüğünü anlatır.

Bu eserler, Usûl ve Fıkh’ın muhtasarı, Nahiv ve Sarf’ın mukaddimeleri, bilhassa

Allah’ın kendisine bahşettiği zihnî üstünlük ve düşünce güzelliğini aksettiren “Emâlî”si

gibi eserleridir26.

1.3. Yaşadığı Devrin Sosyal ve Siyâsî Durumu

İbnu’l-Hâcib, Salâhaddîn el-Eyyûbî (ö.589/1193)’nin Mısır’da otoritesini

kuvvetlendirdiği sene dünyaya geldi. O sırada Mısırlılar Fâtimî devletini yeniden

kurmak için ayaklanmışlardı. Üstelik Mısır kıyılarına göz diken düşmanlarla anlaşma

yapan şair ‘Ammâr, isyan başlatmıştı27. İşte bu ortamda Salâhaddîn el-Eyyûbî

düşmanlarını yok ederek saltanatını kuvvetlendirdi.

Salâhaddîn el-Eyyûbî, düşmanlarını ortadan kaldırdıktan sonra Şam’a giderek

orayı Zengilerin elinden aldı. 570/1174 yılı Mısır’da Eyyûbîler devletinin kuvvetlendiği

bir dönemdir. İşte İbnu’l-Hâcib, bu yılda dünyaya gelir. Ne garip bir tesadüf ki ölümü

de Eyyûbîler devletinin yıkılışından iki yıl öncesine raslar.

24 Abdurrahmân b. Muhammed b. Haldun, el-Mukaddime, Kâhire, Dâru Nahdati Mısır, 1981, I, 808. 25 Türkmen, s.336. 26 el-Cezeri, I, 509. 27 İzzü’d-Din Ebü’l-Hasan Ali b. Ebi’l-Kerem İbn Esîr, el-Kâmil fi’t-Târih, Beyrut, Dâru Beyrut, 1979, XI, 415.

Page 13: mah.r ham.dov tezdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...GİRİŞ Arapça’nın ilk devirlerinden günümüze kadarki uzun geçmişi, onun dünyanın en eski dillerinden

7

Salâhaddîn el-Eyyûbî, Mısır ve Şam’ın bir türlü sükûnet bilmeyen

çalkantılarını otadan kaldırıp hayatı düzene koyduktan sonra, ilme ve ilim adamlarına

büyük ölçüde önem vermeye başladı. Medreseler, camiler, inşa ettiriyor, mezhep

serbestliğini canlandırıyordu. Hanefî, Şâfiî, Mâlikî ve Hanbelilere âit talebe, ulemâ ve

isteyen herkes bu dört grubun revaklarında kalıyor ve ilmi faaliyetlerini devam

ettiriyorlardı. Selâheddin öldüğü zaman (ö.589/1193) Filistin’den Ürdün’ün batısına

kadar olan topraklar Müslümanların eline geçmiş bulunuyordu. Böyle bir ortamda

Mısır’da Nahiv, Dil, Kırâat, Fıkıh, Hadis, Edebiyat konularında meşhûr ilim erbâbı

yetişmiştir28.

1.4. İbnu’l-Hâcib’in İlmi Şahsiyeti

İbnu’l-Hâcib, daha çok dilcilik yönüyle tanınmıştır. “el-Kâfiye” ve “eş-Şâfiye”

adlı Nahiv ve Sarf’a dair telif ettiği eserleriyle de zirveye ulaşmıştır.

Gramerle ilgili eserlerinin birçok yerinde nahivcilere muhalefet eden İbnu’l-

Hâcib29, şöhretini özellikle “el-Kâfiye”sine borçludur. Bu kitap, İslâm ülkelerinde çok

meşhur olmuş, çeşitli âlimler eser üzerine şerh ve şerhlerine de hâşiyeler yazmıştır.

Bununla beraber İbnu’l-Hâcib, Arap gramerinde bir ekol sahibi olmaktan ziyade

VI./XII. yüzyıldan sonra yetişen diğer Gramer âlimleri gibi şârih ve yorumcu niteliği

ağır basan âlimlerden sayılmaktadır. Zira onun zamanında Basra ve Kûfe dil mektepleri

arasındaki tartışmalar son bulmuştu. Bundan dolayı İbnu’l-Hâcib önceki ekollerin

görüşlerini bir araya getirmiş, onları ustalıkla düzenleyip faydalanılacak bir şekle

getirmiştir. İbnu’l-Hâcib’in bu seçmeciliği yanında dil öğretiminde yaptığı diğer bir

değişiklik de Zemahşerî’nin “el-Mufassal”ında birleştirdiği Sarf ve Nahiv konularını

daha önce İbn Cinnî ve Ebû Osman el-Mâzinî’nin yaptığı gibi, yeniden birbirinden

ayırıp her birini ayrı ayrı kitaplar halinde yazmasıdır30.

İbnu’l-Hâcib, Doğu İslâm dünyasında dilciliye dair eserleriyle tanınırken Batı

İslâm dünyasında Fıkıh ve Fıkıh Usûlü’ne dair eserleriyle şöhret bulmştur. İbn Haldûn

onun fıkıhtaki değerini anlatırken “el-Muhtasar” adlı eserinin Mağrib’de Mâlikî

28 Türkmen, s.338. 29 İbn Hallikân, III, 250. 30 Kılıç, s.56.

Page 14: mah.r ham.dov tezdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...GİRİŞ Arapça’nın ilk devirlerinden günümüze kadarki uzun geçmişi, onun dünyanın en eski dillerinden

8

mezhebinin programı haline geldiğini söyler31. Kahire’de, İbnu’l-Hâcib ile defalarca

görüştüğünü belirten çağdaşı İbn Hallikân, “Her görüşmemde Fıkıh, Arap dili ve

edebiyatıyla ilgili zor gördüğüm yerleri sorar ve çok doyurucu cevaplar alırdım”diyerek

onun derin bilgisine dikkat çekmektedir32. Ebû Şâme de, İbnu’l-Hâcib’in Mâlikî

mezhebini ayakta tutanlardan biri olduğunu kaydettikten sonra, onun çeşitli ilimlerdeki

kabiliyet ve bilgisine, yüksek şahsiyetine, azim ve tevazuuna, munazara ilmindeki

üstünlüğüne ve fesâhatine işaret etmektedir33.

Seyfeddin el-Âmidî ile hoca-talebe ilişkisi bilinmemekle birlikte, Fıkıh

Usûlü’nde onun yolunu takip eden İbnu’l-Hâcib, Gazzâlî ve Âmidî’nin mantık

kurallarına, Usûl ilminde aktif bir rol vermesini daha ileri götürerek mantığı usul

ilminin bir parçası haline getirmiş, dil bilimini de daima devrede tutmuştur. Bu alanda

telif ettiği eserlerinin girişinde mantık ve dil kurallarının yer aldığı iki ayrı bölüm

bulunmaktadır. İbnu’l-Hâcib’in usul ilminde mantığa merkezî bir konum vermesi ve dil

kuralarını da mantığa irca ederek açıklaması, sonraki dönem usulcülerince hem

geleneksel çizgiden sapma olarak görüldüğü, hem de dil alanının imkanlarını belirli

mantık kuralları arasında sıkıştırdığı için elştiri konusu olmuştur34.

İbnu’l-Hâcib’in öğretim amaçlı manzûm eserleri yanında tabakat kitaplarında

bazı kıtalarına da rastlanmaktadır. Bunlar aslında şair olmayan âlimlerin yazdıkları gibi

tekellüflü şiirlerdir. Nitekim “el-Kâfiye”sini “el-Vâfiye” adıyla manzûm hale

getirdikten sonra anlaşılmadığını görünce, bizzat kendisi onu şerhetmek mecburiyetinde

kalmıştır35.

1.5. Hocaları

İbnu’l-Hâcib, zamanının birçok seçkin ilim adamlarından ilim tahsîl etmiştir.

Tesbit edebildiğimiz belli başlı hocalarını şöyle sıralaya biliriz.

31 İbn Haldun, III, 1059. 32 İbn Hallikan, III, 284. 33 Ebû Şâme, s.182. 34 Kılıç, s.56-57. 35 Kılıç, s.57.

Page 15: mah.r ham.dov tezdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...GİRİŞ Arapça’nın ilk devirlerinden günümüze kadarki uzun geçmişi, onun dünyanın en eski dillerinden

9

Hadis hocaları

1. Ebu’s-Senâ Hammâd b. Hîbetullah el-Harrânî

2. Ebû Abdullah Muhammed b. Hamid el-Ertehî

3. Ebu’l-Kâsım Hîbetullah el-Bûsırî (ö.598/1202)

4. İsmâil b. Sâlih b. Yâsin

5. Ummü Abdü’l-Kerîm Fâtıma binti Saîd el-Hayr el-Ensârî

6. el-Kâsım b. Asâkir (ö.600/1203)36

Kırâat hocaları

1. Ebu’l-Cûd el-Lahmî Gıyâsü’d-Din b. Fâris b. Seken el-Münzirî

(ö.605/1208). Mısır halkının Kırâat’ta ve Nahiv’de lideri olan bu zât a’maydı. Güzel

ahlak ve kişiliğe sahip birisiydi.

2. Ebu’l-Hasan el-Ebyâri Ali b. İsmâil b. Ali (ö. 618/1221). Fıkıh, Usûl ve

Kelâm gibi çeşitli sahalarda ihtisas sahibi olan bu zât başta İskenderiye olmak üzere

birçok ilim merkezinde ders vermiştir.

3. Ebu’l-Fazl el-Gaznevî Muhammed b. Yûsuf b. Ali b. Şihâbud’-Din (ö.

599/1202). Fıkıh, Kırâat ve Nahiv olmak üzere, çeşitli dallarda ders veren bu zât,

özellikle de Gaznevî Mescidinde Mâliki mezhebi fıkhını öğretmiştir.

4. el-Kâsım b. Fiyyürete’ş-Şâtıbî Ebû Muhammed el-Kâsım b. Ebi’l-Kâsım

Halef b. Ahmed (ö.590/1194). Kur’ân-ı Kerim’i kırâat ve tefsir yönleri ile bilen Şâtıbî,

Hadis’te de mahâret sahibiydi. Nahiv ve dilde usta, güzel ahlak sahibi birisiydi. İbn

Hallikân onun hakkında şöyle diyor: Şâtıbî, Nahiv ve dil konularında zamanında eşsiz

bir âlimdi. Yâkut el-Hamevî de, onun Nahiv ve Kırâat bilgini olduğunu söylüyor37.

36 Taşköprüzâde, I, 139; el-Cezerî, I, 509. 37 es-Suyûti, Buğyetu’l-Vuât, I, 193-194, 212; Yâkut Hamevî, İrşâdu’l-erîb ilâ ma‘rifeti’l-edîb el-mârûf Mu’cemu’l-udebâ ev tabakâtu’l-üdebâ, London, 1927, VI, 184.

Page 16: mah.r ham.dov tezdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...GİRİŞ Arapça’nın ilk devirlerinden günümüze kadarki uzun geçmişi, onun dünyanın en eski dillerinden

10

1.6. Talebeleri

Ahmed b. Muhassin Necmu’d-Din İbn Miliyy (ö. 699/1300). Zeki ve

münâzaracı bir yapıya sahipti. “Kâfiye” yi İbnu’l-Hâcib’den okudu. Usûl, felsefe gibi

çeşitli ilim dallarında meşhûr olan İbn Miliyy, kuvvetli bir hafızaya sahipti38.

1. Cemâlü’d-Din b. Mâlik Muhammed b. Abdullah. Şâfii mezhebine

mensup olan bu zât, nahiv bilginiydi.

2. Ebûbekir b. Ömer b. Ali b. Sâlim (ö.695/1296). Şafii mezhebine mensup

olan bu zât, meşhûr nahivcilerdendi. Aynı zamanda Hadis ve Fıkıh bilginiydi.

Kâhire’nin büyük ilim adamlarından sayılırdı.

3. Zeynü’d-Din İbn İmâd Muhammed b Rıdvân b. İbrâhim b. Abdu’r-

Rahmân (ö.700/1300). Meşhûr nahivci, edib ve şair olan bu zât, nahiv ilmini İbnu’l-

Hâcib’den öğrenmiştir.

4. el-Meliku’n-Nâsır Dâvud b. el-Meliku’l-Muazzam İsâ el-Eyyûbî

(ö.655/1257). Rivayete göre bu zâtın ricası üzerine İbnu’l-Hâcib “Kâfiye” yi nazmetti

ve bu nazmı İbnu’l-Hâcib’den okudu. Engin bir ilme sahipti.

5. el-Muvaffak Muhammed b. Ebu’l-Alâ en-Nasîbî (ö.695/1296). Şâfii

mezhebine mensup olan bu zât kırâat bilgini, muhakkık birisiydi. Ba’lebek’te doğan en-

Nasîbî, Mısır’a gidererek İbnu’l-Hâcib’den nahve dair mukaddimesini okudu. Büyük bir

edebiyat ve kırâat bilginiydi.

6. Kemâlü’d-Din b. ez-Zemlekânî. Bu zât, bizzat kendisi İbnu’l-Hâcib’in

öğrencisi olduğunu söylüyor. Kırâat ilmini İbnu’l-Hâcib’den okudu39.

38 Abdullah eş-Şehîr bi Hâcî Halîfe Çelebi, Keşu’z-zunûn an esmâi’l-kutubi ve’l-funûn, Matbaatu’l-Buhtiyye, 1943, II, 1374. 39 es-Suyûti, Buğyetu’l-Vuât, I, 470-471; İbn Kesir, XIII, 198; Târık el-Cenâbî, İbnü’l-Hâcibü’n-nahvî âsâruhu ve mezhebuhu, Bağdad, Matbaatu’l-Es’ad, 1973, s.44-48.

Page 17: mah.r ham.dov tezdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...GİRİŞ Arapça’nın ilk devirlerinden günümüze kadarki uzun geçmişi, onun dünyanın en eski dillerinden

11

1. 7. İbnu’l-Hâcib’in Mensup Olduğu Nahiv Ekolü

Hiç şüphesiz ki hocaların öğrencileri üzerinde etkileri vardır. Öğrencilerin

yönlendirimesinde onların büyük rolü vardır. Müellifimizin hocalarının da onun

üzerindeki etkileri inkar edilmez bir gerçektir.

İbnu’l-Hâcib’in hocaları, neredeyse hepsi meşhur Kurrâ’dan ve Fıkıhçı’lardan

ibarettir. Bu âlimlerin hiç birisinin dayandığı ayrıca bir Nahiv ekolleri yoktur. Bu kurrâ

ve fkıhçılar açıkça her hangi bir Nahiv ekolüne mensup değillerdi40.

İbnu’l-Hâcib’in, bazı konularda Nahivciler’le aynı görüşteyken, bazı konularda

da cumhûra muhalefet ettiğini görüyoruz41.

Bütün bunlarla birlikte İbnu’l-Hâcib’in, görüşlerine baktığımızda, Basra

ekolüne karşı bir ülfet içerisinde olduğunu görüyoruz. Onun bazı konularda Basra’lılara

karşı muhâlefet ettiği, Kufeli’lerle aynı görüşte olduğu da inkar edilmezdir. Ama

bütünüyle değerlendirdiğimiz zaman onun, Basr’a ekolünün yolundan yürüdüğünü

görebiliriz42. Basra ekolünün görüşlerini verirken bu ekol için “Ashâbinâ” lafzını

kullanması onun bu ekole mensup olduğunu teyid eder43.

Bir dilcinin kullandığı ıstılahlara dikkatlice bakıldığında onun hangi ekole

mensup olduğu anlaşılır. Müellifimizin kullandığı ıstılahlara baktığımızda bu ıstılahların

Basra ekolünün kullandığı ıstılahlar olduğunu görmekteyiz44.

1. 8. İbnu’l-Hâcib’in İstişhat Konusundaki Tutumu

İbnu’l-Hâcib, Şâtıbî, Gaznevî, Bûsırî, Lehmî gibi tanınmış kurrâlardan ilim

öğrendi. Fıkıh’ta, Mâlikî mezhebinin önde gelenlerinden sayıldı. Kur’ân’ dan büyük

derecede etkilenen İbnu’l-Hâcib’in üzerinde Fıkıh ve Usûl ilminin baskınlığını

görüyoruz. Bütün bunlardan dolayı İbnu’l-Hâcib’in neredeyse bütün Nahiv konularında

Kur’ân’dan istişhâd yapıyor. Eğer, Kur’ân âyetleriyle nahiv kuralları arasında bir

40 el-Cenâbî, s.119. 41 Şevki Dayf, el-Medârisü’n-nahviyye, Kâhire, Dârü’l-Maârif, 1968, s.343. 42 el-Cenâbî, s.121-122. 43 el-Cenâbî, s.123. 44 el-Cenâbî, s.124.

Page 18: mah.r ham.dov tezdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...GİRİŞ Arapça’nın ilk devirlerinden günümüze kadarki uzun geçmişi, onun dünyanın en eski dillerinden

12

tenâkuz görürse, âyeti tevil ederek onu nahv kurallarına tercih eder. Ona göre Kur’ân’la

teyid olunmuş her görüş sağlamdır. Onun, Arap şiirini istişhâd olarak kullanması

Kur’ân âyetlerinin yanında çok azdır. Kur’ân’da şâhid bulamadığı zaman, sağlam ve

fasîh Arap şiirine baş vurur. O, hiçbir zaman şâz, nâdir şâhidlere baş vurmaz.

“Îzâh”taki istişhâtlarını saydığımızda, Kur’ân’dan verdiği örneklerin sayısı doksan

yediyken, şiirden verdiği örneklerin sayısı ise yetmiş bir tanedir. Yine “Emâli”sindeki,

istişhâd için verdiği Kur’ân âyetlerinin sayısı on dokuzken, şiirden verdiği örneğin

sayısı ise on altıdır. Kendisinin “Kâfiye” ye yapmış olduğu şerhinde de istşhâd için

getirdiği Kur’ân âyetlerinin sayısı yüz altmış üçken, şiirden verdiği örneklerin sayısı ise

sekseni geçmez45.

Aynı durum Kâfiye’de de söz konusudur. Nitekim şâhid olarak yirmi dört âyet,

on üç şiir ve sekkiz atasözü var.

2. İbnu’l-Hâcib’in Eserleri

İbnu’l-Hâcib, Nahiv, Sarf, Usûl, Fıkıh ve çeşitli ilim dallarında çok sayıda eser

telif etmiştir. Bu eserler, asırlar boyunca ilim adamlarına ışık tutmuştur. Özellikle de

Sarf ve Nahiv’le ilgili eserleri ilim tâliplerinin el kitabı haline gelmiştir. İbnu’l-Hâcib’in

tesbit edebildiğimiz eserlerini şöyle sıralayabiliriz.

1. el-Kâfiye. Nahivle ilgili muhtasar bir mukaddime olup Doğu İslâm

dünyasında nahiv öğretimi konusunda ilk sırada gelen eserlerden biridir.

2. Şerhu’l-Kâfiye

3. Manzûmâtı’l-Vâfiye ve Şerhuha. Eser Kâfiye’nin manzûm şeklidir.

4. Şerhu’l-vâfiye fî nazmi’l-kâfiye. İbnu’l-Hâcib el-Kâfiye’yi, Kerek Emiri

el-Melikü’n-Nâsır Dâvûd’a okutmak için el-Vâfiye adıyla manzûm hale getirmiş, daha

sonra da onu şerhetmiştir. Bu şerh, Mûsâ Bennây el-Alîlî tarafından tahkik edilerek

yayımlanmıştır (Necef 1400/1980).

45 el-Cenâbî, s.106-107.

Page 19: mah.r ham.dov tezdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...GİRİŞ Arapça’nın ilk devirlerinden günümüze kadarki uzun geçmişi, onun dünyanın en eski dillerinden

13

5. el-Îzâh fî şerhi’l-mufassal. Zemahşeri’nin eserinin şerhi olup Mûsâ

Bennây el-Alîlî eseri tahkik ederek iki cilt halinde yayımlamıştır (Bağdad, 1402/1982).

6. el-Kasîdetü’l-müveşşaha bi’l-esmâi’l-müenneseti’s-semâiyye. Yirmi üç

beyitlik bir risâledir. Burada daha çok kullanılan semâî müennesler gösterilmiştir.

Eserde 60 adet müennesten bahsedilmektedir. Eser ayrıca Târık Necm Abdullah ve

İhsan Ca’fer tarafından tahkik edilerek basılmıştır.

7. el-Emâli’n-nahviyye. Zemahşeri’nin el-Mufassal’ı ve kendisinin el-

Kâfiye’sindeki bazı konuları bir kısım âyetlerdeki nahiv meseleleri hakkındaki

açıklamaları ihtivâ eder. Eser, fıkhî meseleleri ihtivâ etmesine rağmen daha çok nahiv

tarafı ağır basar. Bunların dışında bazı hadis-i şerif açıklamalarıyla el-Mütenebbî’den

beyitler de açıklanır46.

8. Risâle fi’l-aşr. Aşr (on) kelimesinin evâil ve evâhirle kullanımından

bahseden bu iki sayfalık risaleyi Hâdî Hasan Hammûdî el-Emâlî’nin ekinde neşretmiştir

(Beyrut 1405/1985; el-Emâlî, IV, 160-163)47. Ayrıca bu risale, Ahmet Yüksel

tarafından günümüz Türkçe’sine çevrilerek, makale halinde yayınlanmıştır48.

9. el-Mesâilü’d-Dimeşkiyye

10. Şerhu’l-Mukaddimeti’l-Cezûliyye. Ebû Mûsâ İsâ b. Abdü’l-Aziz

tarafından hazırlanan, i’câz, ibhâm ve çeşitli nahvî konuları ihtivâ eden kitaba birçok

şerh yazılmıştır.

11. el-Maksadü’l-celil fî ilmi’l-Halil. İbnu’l-Hâcib’in arûz hakkında yazdığı

bir kasîdedir.

12. Şerhu Kitâb-ı Sîbeveyh

13. el-Müktefî li’l-mübtedî şerhu’l-Îzâh li’-ebî Ali el-Fârisi

14. İ‘râbu ba’zı âyât mine’l-Kur’âni’l-Azîm.

46 Türkmen, s.343. 47 Kılıç, s.57. 48 Ahmet Yüksel, “İbnü’l-Hâcib ve Risâle fi’l-Aşr”, NÜSHA, Ankara, 10, 2003.

Page 20: mah.r ham.dov tezdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...GİRİŞ Arapça’nın ilk devirlerinden günümüze kadarki uzun geçmişi, onun dünyanın en eski dillerinden

14

15. Mufaddal

16. eş-Şâfiye. Sarf’a dair olan bu eser, çok veciz bir şekilde yazılmıştır. Eser

üzerine otuzdördü Arapça, beşi Farsça, bir adet de Türkçe şerh yapılmıştır49.

17. Şerhu’ş-Şâfiye. Musannifin kendisinin Şâfiye isimli Sarf’a dair eserine

yazdığı şerhtir.

18. Şerh’l-Hâdî.

19. Akîdetü İbnu’l-Hâcib. Allah’ın zâtî sıfatları, ma’rifetullah, Eş’âri

kelâmcılarının fikirlerinin özetidir. İki varaktan oluşuyor.

20. Câmiü’l-ümmehât fi’l-fıkhı’l-Mâlikî. Eser, Mâliki mezhebinin bir nevi

fıkıh özetidir.

21. Cemâlü'l-Arab fî i‘lmi’l-edeb. Bazı âyetlerin tefsiri yapılan eserde ayrıca

şâir Mütenebbi’den beyitlerle bazı hadis-i şerifleri ve nahiv bilgileri vardır.

22. Mu‘cemu’ş-şüyûh.

23. Müntehe’s-sü’l ve’l-emel fî i‘lmeyi’l-usûl ve’l-cedel. Usûl-ü Fıkıh ve

cedel hakkındadır. Çeşitli şerh ve hâşiyeleri yapılmıştır.

24. Kâfiyetü zevi’l-Arab fî ma‘rifeti kelâmi’l-Arab

25. Mirsâdü’l-efhâm ilâ mebâdii’l-ahkâm

26. Manzûmatu’l-maksad el-Celil ilâ ilmi’l-Halil50

49 Mahmut Çavuş, Arakiyecizâde Ahmed b. Ali et-Tokâdî ve Şifâu’ş-Şâfiye’sinin Tahkiki, Basılmamış YLT., İstanbul, 2002, s.18. 50 el-Cenâbî, s.49-51; Türkmen, s.341-343.

Page 21: mah.r ham.dov tezdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...GİRİŞ Arapça’nın ilk devirlerinden günümüze kadarki uzun geçmişi, onun dünyanın en eski dillerinden

15

B. Beyzavî’nin Hayatı ve Eserleri

1. Beyzâvî’nin Doğumu ve Tahsili

Nâsıruddin Ebû Saîd Abdullah b. Ömer b. Muhammed el-Beyzâvî, günümüz

İran sınırları içerisinde Şiraz yakılarındaki Beyzâ kasabasında dünyaya geldi. Doğum

tarihi kesin olarak bilinmemekle beraber 100 yıl yaşadığını bildiren rivayet doğru kabul

edilirse hicrî 585 yılı civarında doğduğu söylenebilir51. Çocukluğu Beyzâ’da geçen

Beyzâvî, daha sonra ailesiyle birlikte Şirâz’a giderek hayatının çoğunu burada geçiriyor.

Şirâz, o dönemlerde Türk hanedânı olan Atâbekler’den, Atâbek Ebû Bekir b. Sa’d’ın

hükümranlığı altındaydı. Bu dönemde bütün İslâm âlemi moğol istilâsına maruz

kalmasına rağmen Şirâz, bu istilâların dışında kalıp sükûnetli, sakin, güvenirli bir

bölgeydi. Atâbek Ebû Bekir, moğollarla anlaşma yaparak bu bölgeyi istilâdan

kurtarmıştı. Şirâz, güvenirli bir yer olduğu için, her yerden ulemâ buraya akın ediyordu.

Dolayısıyla da Beyzâvî, Şirâz’da geniş bir ilmî çevre bulmuş oldu. İlk eğitimini

babasından alan Beyzâvî, zamanının âlimlerinden ilim tahsil etti52.

Babasının vefatından sonra, daha önce babasının ve dedesinin yaptığı

kâdılkudât görevini üstlenmişti53. Bir müddet bu görevi sürdürdükten sonra kadılıktan

ayrılarak Tebriz54 şehrine yerleşti. Tebriz’de de kadılık görevini üstlenen Beyzâvî,

hayatının sonuna kadar da burada yaşamıştı. Beyzâvî’nin vefat tarihi konusunda birçok

rivâyet olmasına rağmen kaynakların çoğu 685/1286 yılında vefat ettiğini belirtir55.

1.1. Kadılık Dönemi

Akranlarından ilmiyle, faziletiyle temâyüz eden Beyzâvî, daha önce babasının

ve dedesinin yaptığı kâdılkudât görevini üstlenmişti56. Beyzâvî, bu görevinde altı ay

51 İbn Habib Halebi, el-Müntekâ min devleti’l-eslâk fî devleti meliki el-etrâk fî târîhi Haleb, Dâru’l-Fellâh, 1999, s.57. 52 Celâleddin Abdurrahmân, s.137-138. 53 es-Sübkî, V, 95; Ebû Bekr b. Ahmed Takıyyü’d-Din İbn Kâdî Şühbe, Tabakâtu’ş- şâfiiyye, Beyrut, Âlemu’l-Kutub, 1987, s.162; Ebû Muhammed Celâleddin Abdurrahmâb b. el-Hasen İsnevî, Tabakâtu’ş- şâfiiyye, Riyad, Dâru’l-Ulûm, 1981, I, 283; Şemseddin Muhammed b. Ali b. Ahmed Evdenî, Tabakâtu’l-müfessirin, Medine, Mektebetu’l-Ulûm ve’l-Hikem, 1997, s.57; Carl Brockelman, Târihu’l-edebi’l-Arabiyye, el-İşrâk ala’t-Tercüme Muhammed Fehmi Hicâzi, el-Heyetu’l-Mısrıyye, IV, 418 54 Tebriz, İran sınırları içerisinde Doğu Azerbaycan’ın başkenti. 55 Ebû Safa Selahaddin Halid b. Aybek Abdullah Safedî, el-Vâfî bi’l-vefeyât, Neşriyatu’l-İslamiyye, 1993, II, 89; Taşköprüzâed, II, 105. 56 es-Sübkî, V, 95; İbn Şühbe, s.162; el-İsnevî, I, 283; Evdenî, s.57; Brockelman, IV, 418.

Page 22: mah.r ham.dov tezdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...GİRİŞ Arapça’nın ilk devirlerinden günümüze kadarki uzun geçmişi, onun dünyanın en eski dillerinden

16

kaldıktan sonra azledilmişti. Bu konuda birçok rivayet gelmiştir. Birçok tabakat kitabı

onun Şiraz’da bu görevi üstlendikten sonra Tebriz’e gittiğini yazar57. Dâvudi ise

tabakatında Tebriz’e gittikten sonra kadılık talebinde bulunduğunu söylüyor58.

Bütün bu rivayetler Beyzâvî’nin Şiraz’da kadılıktan azledildikten sonra

Tebriz’e gittiğini göstermektedir. Tebriz’de de kadılık görevini üstlendiğini İbn Şuhbe

ve Dâvudî’den başka hiç kimse belirtmez.

Sonuç olarak Beyzâvî’nin bir müddet Şiraz’da kadılkudat vazifesini yaptığını

ve azledildikten sonra ise Tebriz’de kadılık yaptığı bilinmektedir. Ama hiçbir kaynakta

Beyzâvî’nin Şiraz’daki görevinden azledilmesinin sebebi belirtilmiyor. Sadece Merâği,

hakkı savunma konusundaki titizliğinden dolayı kadılıktan ayrıldıldığını söyler. Şer‘î

hükümler konusunda aşırı titizliğinden dolayı, devrinin yöneticilerinin kızgınlığını

üzerine çektiğinden olsa gerek ki görevine son verilmişti59.

1.2 Yaşadığı Devrin Sosyal ve Siyâsî Durumu

Beyzâvî’nin yaşadığı asır, İslâm âleminde bölünmelerin olduğu, hilâfetin

zayıflayıp küçük devletlerin kurulduğu bir dönemdir. Hilafetin neredeyse isimden başka

hiçbir gücü kalmamıştı. Günümüz İran bölgesinde de küçük devletler kurulmuştu. Şirâz

bölgesi merkez olmak üzere Azerbaycanlı Türklerinin kurdukları Atâbekler devleti bu

dönemde en huzurlu, sakin bir bölgeydi. Nitekim nerdeyse tüm İslâm toprakları moğol

istilâsına mâruz kaldığı halde, Atâbek Ebû Bekir b. Sa’d moğollarla anlaşma yaparak bu

bölgeni moğol yağmasından kurtarmıştı. Atâbek Ebû Bekir b. Sa’d, ilim adamlarına

değer veriyor, onlara ikramda bulunuyordu. İslâm âleminin hemen hemen her tarafından

bu bölgeye âlimler akın ediyor, burada yerleşiyorlardı. Bundan dolayı başta Şirâz olmak

üzere bu bölge ilim adamlarıyla dolup taşmıştı60.

57 es-Sübkî, V, 59; el-Evdenî, s.58; Kâtip Çelebi, I, 162; Taşköprüzâde, I, 104. 58 Şemseddin Muhammed b. Ali b. Ahmed Dâvudî, Tabakâtu’l-müfessirin, Kahire, Mektebetu’l-Vehbe, 1972, I, 230. 59 Celâleddin Abdurrahmân, s.151-152. 60 Celâleddin Abdurrahmân, s.137.

Page 23: mah.r ham.dov tezdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...GİRİŞ Arapça’nın ilk devirlerinden günümüze kadarki uzun geçmişi, onun dünyanın en eski dillerinden

17

1.3. Beyzâvî’nin İlmî Şahsiyeti

Beyzâvî, zamanının ilimleriyle donanmış, Arap dilinde ve şeriat ilimlerinde

geniş vukufiyet kazanmıştı. İlk Fıkıh eğitimini babasından alan Beyzâvî, bununla

yetinmemiş çağının âlimleriden ilim tahsil etmişti.

Beyzâvî’nin, Şiraz’daki ilmî hayatından kaynaklarda bahsedilmez. Sadece

kadılık görevini üstlendiğini yazarlar. Tebriz’deki hayatının ise daha canlı, hareketli

olduğunu görmekteyiz. Nitekim o dönemde Tebriz’de ilmî hareketlilik vardır. İlmî

munâzaraların ve mezhebî munâkaşaların olduğu bir dönemde Beyzâvî, oraya intikal

ediyor. Zamanının Tebriz sultanına yakınlığıyla biliniyor61. İşte bu ilmî canlılığın

olduğu bir ortamda Beyzâvî, birçok ölmez eserler telif ediyor. Onun ilmî hayatına göz

attığımızda Beyzâvî’nin şahsiyetini şöyle tanımlıyabiliriz. O, bir usûlcudur, fakihtir,

mütekellimdir, dilcidir, müfessirdir, tarihcidir62.

Nitekim Beyzâvî, bütün bu alanlarda ölmez eserler bırakmıştı. Dinî ilimler

açısından mâhir bir dilci olan Beyzâvî, Arapça’nın sırrına vâkıf olmuş, bu dilin

felsefesini kavramıştı. “Kâfiye” isimli muhtasarıyla bunu bizzat göstermiştir. Onun

hakkında insanlar hep övgüyle konuşmuş, onu medhetmişlerdi. İbn Kesir, onu hakkında

Şirâz kâdısı, Azerbaycan ve o bölgenin âlimi diye bahseder63.

1.4 Hocaları

Her âlimin iliminden faydalandığı hocaları vardır. Beyzâvî’nin de

kendilerinden ilim aldığı hocalarının olması muhakkaktır. Ama ne yazık ki hiçbir tarihçi

bu hocalardan bahsetmez. Sadece “el-Ğâyetü’l-Kusvâ”da gelen bilgiye göre Beyzâvî,

Fıkh ilmini babasından tedrîs etti64. Bir de el-Hıvansarî’den gelen bilgiye göre Beyzâvî,

Hâce Nâsiruddin ve eş-Şeyh Şihâbuddin es-Suhreverdî’yle arkadaşlık yapmış65.

61 Celâleddin Abdurrahmân, s.157-158. 62 Celâleddin Abdurrahmân, s.159. 63 İbn Kesir, XIII, 309. 64 Celâleddin Abdurrahmân, s.175. 65 Muhammed Bâkır b. Zeynelâbidin b. Câfer el-Mûsevi Hıvansâri, Ravzâtu’l-cennât fî ahvâli’l-ulemâ ve’s-sâdat, Kum, Matbaatu’l-Haydariyye, V, 136.

Page 24: mah.r ham.dov tezdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...GİRİŞ Arapça’nın ilk devirlerinden günümüze kadarki uzun geçmişi, onun dünyanın en eski dillerinden

18

Bazı hocaları şunlardır:

1. ‘Amr b. Muhammed b. Ali İmâmu’d-Din Ebû Hafs kâdılkudât el-

Beyzâvî eş-Şâfiî66. Atabek Ebî Bekr b. S’ad’ın yakınlığıyla bilinen Amr, Şiraz’da

kâdılkudât görevini üstlenmiş67.

2. Muhammed b. Muhammed b. el-Hasan Nâsuriddin Ebû Abdullah et-Tûsi

(ö. h. 672 veya 682)68. Güney Azerbaycan Türk’lerinden olan Tûsi, Hülâgu Hanla

arkadaş olmuş, onun veziliğini yapmış. Hicri 658 senesinde Marağa69 şehrinde dünyada

ilk defa rasathâne kurmuştu.

3. eş-Şeyh Muhammed b. Muhammed el-Ketahtâî. Sultan Ağa İbn Hülâgu

el-Moğolî ile yakınlığıyla biliniyor. Beyzâvî, Tebrîz’e geldiği zaman sultana bu

hocasını referans olarak vermiş. Tefsirini de bu hocasının teşvikiyle yazdığı söylenir70.

1.5 Talebeleri

1. Ahmed b. Hasan b. Yûsuf el-Carberdî. Tebriz’de h. 664 senesinde

doğdu71. Beyzâvî’yle Tebriz’de karşılaşan bu zât, Şâfiî mezhebi üzere Fıkıh tedris etti.

Aklî ilimlerde zirveye yükseldi72. İbnu’l-Hâcib’in “Şâfiye”si üzerine şerhi vardır73.

2. Zeynu’d-Din el-Hebkî

3. Kemâleddin el-Merâği

4. Abdurrahmân b. Ahmed el-İsfahânî74

66 Nâsıruddin Ebû Saîd Abdullah b. Ömer b. Muhammed Beyzâvî, el-Ğâyetü’l-Kusvâ fî dirâyeti’l-fetvâ, thk. Ali Muhyiddin Ali Karadâgi, Demmâm, Dâru’l-Islâh, 1982, s.1; el-Yâfiî, IV, 220. 67 Brockelman, IV, 418. 68 Taşküprüzâde, I, 318. 69 Marağa, Güney Azerbayvan’ın en büyük şehirlerinden biri. 70 Kâtip Çelebi, I, 162; Hıvansâri, V, 134. 71 İsmail Paşa el-Bağdâdî, Hediyyetu’l-ârifin esmâi’l-müellifin ve âsâru’l-musannifin, İstanbul, Mektebetu’l-Behiyye, 1955, I, 108. 72 el-Evdenî, s.61; Taşköprüzâde, I, 142. 73 Kâtip Çelebi, II, 44; Taşköprüzâde, I, 142. 74 Yavuz, s.100.

Page 25: mah.r ham.dov tezdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...GİRİŞ Arapça’nın ilk devirlerinden günümüze kadarki uzun geçmişi, onun dünyanın en eski dillerinden

19

2. Beyzâvî’nin Eserleri

Kâdı Beyzâvî’nin eserlerini konu başlıklarına göre vermeğe çalışacağız.

Beyzâvî’nin yaşadığı çağ Kelâmî tartışmaların, gruplaşmanın yaygın olduğu bir

dönemdir. Bâtıl, saptırıcı fikirler geniş bir şekilde yayılmıştı. Beyzâvî de tabii olarak bu

konulara dair eser telif etmiştir. Bu konuya dair eserleri Usûlu’d-dîn başlığı altında

toplaya biliriz.

1. el-Îzâh. Beyzâvî’ye nisbet edilen bu kitabın sadece ismi bizlere

ulaşmıştır.

2. Tavâli‘u’l-envâr min matâliı’l-enzâr. Büyük faydası olan bu kitabı

Beyzâvî başka kitaplara dayanmadan telif etmiştir. İbn Sübkî, Tabakât’ında şöyle diyor:

O, Kelâm ilmine dair yazılmış muhtasar bir kitaptir75. Kitap, Allah’ın varlığından,

sıfatlarından ve onlarla bağlı aklî delillerden bahsediyor.

3. Mısbâhu’l-ervâh. Bir mukaddeme ile üç bölümden meydana gelen bu

eser kırk iki varaktan ibarettir.

4. Muntehâ’l-münâ fî şerhi Esmâillâhi’l-Hüsnâ. Eser bir giriş ve iki

bölümden meydana gelmiştir. Girişte insan bilgisinin Allah’ın zât ve sıfatlarının

mahiyetini bilmeye yetmediği anlatıldıktan sonra birinci bölümde esmâ-i hüsnâ

hadisinde yer alan doksan dokuz isim, ikinci bölümde de bu hadiste zikredilmeyip

Kur’an’da ve diğer hadislerde belirtilen ilâhî isimler açıklanır.

Usûlu’l-Fikh’a dair eserleri

1. Ta’lîk alâ muhtasarı İbnu’l-Hâcib

2. Şerhu’l-Mahsûl min ilmi’l-usûl

3. Mırsâdu’l-efhâm ilâ mebâdii’l-ahkâm. Eser, İbnu’l-Hâcib’in Müntehe’s-

sû’l ve’l-Emel fî ilmeyi’l-usûl ve’l-cedel isimli kitabının muhtasarıdır.

75 es-Sübkî, V, 59.

Page 26: mah.r ham.dov tezdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...GİRİŞ Arapça’nın ilk devirlerinden günümüze kadarki uzun geçmişi, onun dünyanın en eski dillerinden

20

4. Şerhu mukaddimeti İbni’l-Hâcib

5. Şerhu müntehâbü’l-mahsûl fi’l-usûl. Eser, Fahreddin Râzi’nin eserinin

şerhidir.

6. Şerhu’l-Minhâc. Beyzâvî’nin Minhâcu’l-Vüsûl ilâ İlmi’l-Usûl isimli

eserinin şerhidir.

7. Minhâcu’l-vüsûl ilâ ilmi’l-usûl. Eser yirmi varaktan oluşuyor. Eser,

Kâhire’de basılmıştır.

Târih’e dair eserleri

1. Nızâmu’t-tevârih. Beyzâvî, diğer eserlerinden farkı olarak bu eseri

Farsça telif etmiştir. Eser, Âdem (a.s) döneminden hicri 674’e kadar İran tarihinden

bahsediyor.

Tasavvuf’a dair eserleri

1. et-Tehzîb ve’l-ahlâk

Tefsir’e dair eserleri

1. Envâru’t-tenzîl ve esrâru’t-te’vîl. Eser, defelarca ayrı ve “Celâleyn”

tefsiriyle beraber basılmıştı. Beyzâvî, tefsir telifinde iki büyük Kur’ân tefsirine

dayanmıştı. Bunlar da Zâmahşeri’nin “Keşşâf”ı ve Fahreddin Râzi’nin “Tefsîru’l-

kebîr”idir76.

Hadis’e dair eserleri

1. Tuhfetu’l-ebrâr. Eser, İmam Beğâvî’nin “Masâbîhu’s-Sünne” isimli

meşhur eserine yapılmış şerhtir. Giriş kısmında İslâm ilimlerinin taksimi ve hadis

usûlüne dair bilgilerin yer aldığı şerhte itikâdî ve fıkhî mezheplerin farklı görüşleri

belirtilir.

76 Muhammed el-Fâdıl İbn Âşur, et-Tefsîr ve ricâluhu, Kâhire, Matbaatu’l-Ezher, 1997, s.92.

Page 27: mah.r ham.dov tezdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...GİRİŞ Arapça’nın ilk devirlerinden günümüze kadarki uzun geçmişi, onun dünyanın en eski dillerinden

21

Fıkh’a dair eserleri

1. el-İrşâd

2. et-Tabassura

3. et-Tezkira

4. Şerhu’t-tenbîh. İbâdetler ve muâmelat konusunda Şâfii Fıkhı’na dair

muhtasar bir kitap olan “Şerhu’t-tenbîh”, Ebû İshâk eş-Şirâzi’nin “et-Tenbîh” isimli

eserine yapılmış şerhtir.

5. el-Ğâyetu’l-kusvâ fî dâriyeti’l-fetvâ. Şâfiî Fıkhı’na dair olan eser,

Fakihler arasında büyük üne saiptir.

Uzay’a dair eserleri

1. Şerhu’l-fusûl. Nâsuriddin Tûsi’nin eserine yapılmış şerhtir.

2. Muhtasar fi’l-heyeti

Genel ilimlere dair eserleri

1. Mevdûâtu’l-ulûm ve ta’rîfuhâ. Eser dört sayfadan oluşuyor.

2. Şerhu’l-matâli’ fi’l-mantık. Eser Sirâcu’d-Din el-Ermevi’nin Matâliu’l-

Envâr fi’l-Mantık ve’l-Hikme isimli eserinin şerhidir.

Nahiv ilmine dair eserleri

1. Şerhu’l-kâfiye. İbnu’l-Hâcib’in “Kâfiye”si üzerine yaptığı şerhtir.

2. Lübbu’l-elbâb fî ilmi’l-i‘râb. “Kâfiye” izerine yaptığı muhtasardır77.

77 Celâleddin Abdurrahmân, s.195-197; Yusuf Şevki Yavuz, “Beyzâvî” maddesi, DİA, VI, 102.

Page 28: mah.r ham.dov tezdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...GİRİŞ Arapça’nın ilk devirlerinden günümüze kadarki uzun geçmişi, onun dünyanın en eski dillerinden

22

II. “KÂFİYE” VE “LÜBBU’L-ELBÂB FÎ İLMİ’L-İ‘RÂB”IN MUKÂYESESİ

A. Muhtasar Nahiv Kitapları Hakkında Genel Bilgi

Muhtasar nahiv kitapları, hiç şüphesiz ki Arap gramerini kısa bir şekilde

anlatan eserlerdir. Arap filolojisinde bu muhtasarların önemli bir yeri vardır. Arap

gramerine bir giriş mahiyetinde olan bu eserler, ilk planda mübtediye öğretilmesi

gerekli mevzuları vecîz bir şekilde sunmaktadır. Bu nevi kitplara göz attığımızda bize

ulaşan en eski muhtasarın Halef el-Ahmar (ö.180/796)’ın “el-Mukaddime”si olduğunu

görüyoruz. Yirmi dokuz babdan oluşan bu mukaddime çok muhtasar bir şekilde nahvi

özetlemektedir. Bunu sırasıyla el-Cermî (ö.225/839)’nin “el-Mukaddime”si ve en-

Nehhâs (ö.338/949)’ın “et-Tuffâha” isimli eserleri takip etmektedir78.

Muhtasar nahiv ktaplarını şekil ve yazım açısından iki sınıfa ayırarak

değerlendirebiliriz. Birincisi nesir şeklinde telif edilen muhtasarlar, ikincisi ise manzum

şeklinde telif edilenlerdir79.

Nesir şeklinde telif edilen muhtasarlara mukaddime, muhtasar ve diğer

başlıklarla kaleme alınmış eserleri dahil edebiliriz. Mukaddime’lere, İbn Bâbşâz (ö.

516/1112), Muhammed b. Yahya ez-Zebîdî (ö. 555/1160) ve el-Gaznevî (ö.

581/1185)’nin mukaddimelerini, muhtasarlara ise Hişâm b. Muâviye ed-Darîr (ö.

309/921), Muhammed b. Abbas el-Yezîdî (ö. 313/925), el-Cevâlikî (ö. 540/1145)’nin

muhtasarlarını ve diğer başlıklarla kaleme alınan eserlere de, ez-Zemahşerî (ö.

538/1143)’nin “el-Unmûzec”ini, İbnu’l-Hâcib (ö. 646/1273)’in “el-Kâfiye”sini ve el-

İsferâyînî (ö. 684/1285)’nin “Lübbu’l-Elbâb”ını örnek olarak zikredebiliriz80.

Manzum şeklinde telif edilen muhtasarlara ise elfiyye, manzûme ve diğer

adlarla telif edilen eserleri dahil edebiliriz. Hiç şüphesiz ki manzum muhtasarlarının en

meşhuru İbn Mâlik (ö. 672/1273)’in “el-Elfiyye” adı ile tanınmış olan “el-Hulâsa”sıdır.

İbn Mâlik’ten önce, İbn Mu’tî (ö. 628/1230) de “el-Elfiyye” başlığında manzum 78 Muharrem Çelebi, “Muhtasar Nahiv Kitaplarına Bir Bakış”, DEÜİF, İzmir, 5, 1989, s.1. 79 Muharrem Çelebi, s.1. 80 Muharrem Çelebi, s.1-2.

Page 29: mah.r ham.dov tezdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...GİRİŞ Arapça’nın ilk devirlerinden günümüze kadarki uzun geçmişi, onun dünyanın en eski dillerinden

23

muhtasar bir eser telif etmiştir. Manzum muhtasarlar için, Yahyâ el-Amrîtî (ö.

723/1323)’nin “Nazmu’l-Acu’r-rûmiyye”sini Abdullah b. Muhammed eş-Şebrâvî (ö.

1072/1661) ve Hasen b. Muhammed el-‘Uttâr (ö. 1250/1834)’ın manzumelerini

belirtebiliriz. Diğer adlarla telif edilen manzûmelere ise el-Harîrî (ö. 516/1112)’nin

“Mulhatu’l-‘irâb”ını misal olarak verebiliriz81.

Muhtasar nahiv kitaplarını şekil ve yazım bakımından değerlendirdiğimiz gibi,

metod ve muhtevâ açısından da iki sınıfta değerlendirebiliriz.

Nahvi baplara ayırarak özetleyen muhtasarlar. Bu gruba Halef el-Ahmar (ö.

180/797), el-Cermî (ö. 225/839), el-Mutarrizî (öl 456/1063), İbn Bâbşâz (ö. 469/1076),

Ebû Şâme Abdurrahman b. İsmail el-Mağribî (ö. 665/1266), İbn Mâlik (ö. 672/1273),

Abdulazîz el-Cezûlî (ö. 677/1278) ve Ömer b. İsmail el-Fârikî (ö. 689/1290)’nin

mukaddimelerini, Süleyman b. Muhammed el-Hâmız (ö. 305/917), Muhammed b.

Abbâs el-Yezîdî (ö. 313/925) ve İbn es-Serrâc (ö. 406/1015)’ın muhtasarlarını

zikredebiliriz. Bunlara es-Sanhâcî (ö. 723/1323)’nin “el-Acu’r-rûmiyye”si ve İbn

Hişâm (ö. 761/1359)’ın “Katru’n-nedâ”sını ilâve edebiliriz82.

Nahvi âmil, ma’mûl ve i’râb açısından inceleyenler. Bu tür eser telif eden

dilciler, gramere âmil, ma’mûl ve i’râb açısından bakmışlar. Bu tür filolojik

çalışmaların, ilk türe nazaran daha sonraları başladığını görmekteyiz. Kâtip Çelebi, en

eski avâmil kitabının İbn Fâris (ö. 395/1004)’e ait olduğunu ve onu sırası ile el-Curcânî

(ö. 471/1078) ve el-Kayravânî (ö. 479/1086)’nin tekip ettiğini belirtir. el-Birgivî (ö.

981/1573) de “İzhâru’l-esrâr” isimli muhtasarını bu metoda göre telif etmiştir83.

Aralarındaki farklılıklar nazarı itibare alınmazsa, muhtasar nahiv kitapları

arasında böyük bir benzerlik görülmektedir. Şüphesiz ki bu durum, filologlar arasındaki

hoca-talebe ilişkileri ve birbirlerinin eserlerinden faydalanmadan kaynaklanmaktadır84.

81 Muharrem Çelebi, s.2. 82 Muharrem Çelebi, s.2. 83 Muharrem Çelebi, s.2. 84 Muharrem Çelebi, s.5.

Page 30: mah.r ham.dov tezdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...GİRİŞ Arapça’nın ilk devirlerinden günümüze kadarki uzun geçmişi, onun dünyanın en eski dillerinden

24

Bu muhtasarlar üzerine birçok şerhler yazılmıştır. Bu şerhlerin iki amaçla

kaleme alındığı söylenebilir. Birincisi, gramerde başlanğıçta öğrenilmesi gereken

bilgileri ezberleyen, verilen kaideleri anlayan mübtediye daha fazla, daha detaylı

bilgileri tedricen sunmaktır. İkincisi ise telif edilen muhtasar eserin kapalılığı ve

anlaşma zorluğundan dolayı onları açıklamaktır. Birinci sebepten dolayı yazılan

şerhlere misal olarak İbn Bâbşâz’ın “el-Mukaddime”sinde kendisi tarafından yazılan

“el-Cümel el-hâdîye fî şerhi’l-mukaddime”sini, İbn Hişâm’ın eseri “Katru’n-nedâ”ya

yazmış olduğu şerhi verebiliriz. İkinci sebepten dolayı yazılan şerhlere ise İbnu’l-

Hâcib’in “Kâfiye”sine yazdığı şerhi, ona yazılan diğer şerhleri ve İsferâyînî’nin

“Lübbu’l-elbâb”ına yazılmış şerhleri örnek olarak verebiliriz85.

Telif edilen muhtasar nahiv kitapları arasında çok yakın bir benzerlik

bulunmaktadır. Bu eserlerde Arapça öğretiminde mübtediye ilk planda verilmesi

gereken konular vecîz bir şekilde işlenmiştir. Fasıllar, bablar, âmil, ma’mûl, i’râb ve

diğer başlıklar şeklinde nahvi kısımlara ayıran muhtasar müellifleri, mevzuya kısa bir

tarif veya açıklama ile girerler. Konuya dair misaller son derece öz olarak verilir.

Belirtilen kaideye Arap şiiri ve Kur’ân’dan deliller getirme ilk devirlerde nadiren

görülür. Bu hususun hicri 6. asırdan itibaren zenginleştiğini el-Cevâlikî (ö.

540/1145)’nin “el-Muhtasar fî Nahv”inden anlıyoruz. Konunun vecîz bir şekilde

işlenmesi çoğu zaman mevzunun müphemliğine sebep olmuştur. Bunun en çarpıcı

örneği İbnu’l-Hâcib’in “el-Kâfiye”si ve İsferâyînî’nin “Lübbu’l-elbâb”ıdır. Çoğunluğu

Basra Dil Ekolü’ne mensup olan muhtasar müelliflerinin kullandıkları nahiv ıstılahları

hemen hemen aynıdır86.

Şüphesiz ki mensur muhtasarların en meşhuru İbnu’l-Hâcib’in “el-Kâfiye”si ve

İbn Hişâm’ın “Katru’n-nedâ”sı, manzum muhtasarların en meşhuru ise İbn Mâlik’in

“el-Elfiyye”sidir. Her ne kadar muhtasar nahivlerin büyük bir kısmı öğretimde kolaylık

sağlamak için kaleme alınmışsa da, bugün bu eserlerin ilk etapda okutulması pedagojik

85 Muharrem Çelebi, s.5. 86 Muharrem Çelebi, s.27.

Page 31: mah.r ham.dov tezdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...GİRİŞ Arapça’nın ilk devirlerinden günümüze kadarki uzun geçmişi, onun dünyanın en eski dillerinden

25

açıdan mahzurludur. Ancak Arapçayı bir az öğrendikten sonra nahvin çatısı

mahiyetindeki uygun bir muhtasarı okumak son derece faydalı olacaktır87.

B. KÂFİYE

Nahivle ilgili muhtasar bir mukaddime olan “Kâfiye” Doğu İslâm dünyasında

nahiv öğretimi konusunda ilk sırada gelen eserlerden biridir. İbnu’l-Hâcib,

Zemahşerî’nin “el-Mufassal”ında birleştirdiği Sarf ve Nahiv konularını birbirinden

ayırarak her birini ayrı ayrı kitaplar halinde yazmıştır. Sarf ‘a dair konuları “Şâfiye”

isimli kitabında, Nahve dair konuları ise “Kâfiye” isimli kitabında toplamaştır. Kitap

özellikle de Doğu İslâm dünyasında o kadar üne ulaşmış ki Kitab’a, başta müellifi

olmak üzere birçok âlim tarafından 100 civarında şerh, bu şerhlerden her birine

hâşiyeler, bu hâşiyelere de birkaç ta’lik yazılmıştır. Başta Roma olmak üzere Floransa,

İstanbul, Bulak, Kahire, Kazan, Taşkent, Beyrut, Bombey, Leknev, Kalküta, Delhi ve

Kanpûr gibi şehirlerde defalarca basılan “el-Kâfiye” (Serkis I/72, Ömer Ferruh III/559-

560, Sâlihiyye, II/122-123) son olarak Târık Necm Abdullah tarafından tahkik edilerek

el-Kâfiye fi’n-nahv adıyla yayımlanmıştır. (Cidde, 1407/1986). Eser batı dillerine,

ayrıca Farsça ve Türkçe’ye defalarca tercüme edilmiştir88.

İbnu’l-Hâcib, “Kâfiye”yi yazarken Zamahşeri’nin “Mufassal” isimli

eserindeki taksimata tabi olmuştu. “Kâfiye” de verdiği şahidlerin ekseriyeti de

“Mufassal”dakilerle aynilik arzetmektedir89. İbnu’l-Hâcib’in, “Kâfiye”sini

Zamahşeri’nin, “Mufassal”ında yaptığı gibi isimler, fiiller, harfler ve müşterek konular

diye dört kısma ayırmıştır90. Bütün bunlardan dolayı İbnu’l-Hâcib, zaman zaman

tenkide mâruz kalmıştır. Hatta bu aynilikten dolayı “el-Elfiyye” sahibi İbn Mâlik

Muhammed b. Abdullah el-Endelûsî’nin İbnu’l-Hâcib’in nahve dair yazdığı bu eser

kendisinin değildir. Çünkü o nahvi “Mufassal” sahibinden almıştır, şeklindeki tenkidine

87 Muharrem Çelebi, s.27-28. 88 Kılıç, s.57. 89 İbrahim Yılmaz, “İbnü’l-Hâcib, Hayatı, Eserleri ve el-Kâfiye Adlı Eserinin İncelenmesi”, AÜİF, Erzurum, 13, 1997, s.487. 90 Şeyh Radî Muhammed b. Hasen el-Astarabâdî, Şerhu’l-Kâfiye, thk., Abdulâl Sâlim Mukrim, Kâhire, Âlemu’l-Kutub, 2000, I, s.8-9.

Page 32: mah.r ham.dov tezdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...GİRİŞ Arapça’nın ilk devirlerinden günümüze kadarki uzun geçmişi, onun dünyanın en eski dillerinden

26

mâruz kalmıştır91. Her müellif gibi İbnu’l-Hâcib’in de kendisinden önce yazılan

eserlerden istifade etmiş olması tabii bir durumdur92.

İbnu’l-Hâcib’in “Mufassal”dan büyük ölçüde etkilendiği söyleye biliriz. Ama

bütün bunlarla beraber onun nahivde yeni bir yol açtığını görmekteyiz. Nitekim onun

zaman zaman Basra ekolünün görüşlerini alarken bazan da bu görüşlere muhalif

çıkararak Kûfe ekolünün görüşlerini benimsediğini görüyoruz. “Kâfiye”sinde birçok

dilcilerin görüşlerine baş vurmuştur. Eserde ismi geçen dilciler şunlardır. Zebbân b.

Ammâr Ebû Amr b. el-Alâ (ö. 154/771), Halil b. Ahmed el-Ferâhidî (ö. 175/791),

Yûnus b. Habîb (ö. 182/798), Sîbeveyh, Ali b. Hamza el-Kisâî (ö. 189/805), Yahya b.

Ziyâd el-Ferrâ (ö. 207/822), Saîd b. Mes’ade el-Ahfeş (ö. 215/830), Muhammed b.

Bakiyye el-Mâzinî (ö. 249/863), Muhammed b. Yezid el-Müberred (ö. 285/898),

Muhammed b. Ahmed b. Keysân (ö. 299/912), İbrahim b. es-Serrî b. Sehl ez-Zeccâc (ö.

311/923). Bazı konularla ilgili Arap lehçeleri arasındaki farklı kullanışlara işaretlerde

bulunmuş, Hicâz, Temîm ve Hüzeyl lehçelerinden şâhidler getirmiştir. Eser

mühtevasının küçük olmasına bakmayarak nahiv konularının tamamını ihtiva eder.

Eserde şahid olarak yirmi dört(altı) âyet, on üç şiir ve sekiz atasözü mevcud olup,

İmru’ul-Kays b. Hucr b. el-Hâris el-Kindî ve Gaylân b. Ukbe b. Mes’ûd Zu’r-Rume (ö.

117/735) gibi şairlerin şiirleri geçer.

İbnu’l-Hâcib’in, “Kâfiye”sindeki taksimat Merfûat, Mansûbat, Mecrûrat olmak

üzere üç ana başlık ve bu başlıklar altında konulara ayrılmıştır. Esere kelime ve kelâm

gibi lafızları incelemekle başlamış, i’râbın tarifini yaparak, mu’reb isimleri, gayri

munsarif isimleri zikrettikten sonra i’râbın alametlerini vermiştir.

Merfûat bahsini müstakil bir başlık altında inceleyerek, fâil, nâibu’l-fâil,

mübteda, haber, إن ve benzerlerinin haberleri, التي لنفي الجنس الخبر ‘i, ما و ال المشبهتين

ve آان nin isimlerini sırasıyla ele almıştır. Ancak bu bahiste yer alması gereken‘بليس

benzerlerinin ismi konusu bu bölümde yer almamıştır.

91 Muhammed Ali el-Huseynî, “el-Kâfiye Beyne Kutubu’n-Nahv”, el-Mevrid, C.IV, 1, Yıl:, s.15. 92 Yılmaz, s.488.

Page 33: mah.r ham.dov tezdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...GİRİŞ Arapça’nın ilk devirlerinden günümüze kadarki uzun geçmişi, onun dünyanın en eski dillerinden

27

Mansûbat bahsini de müstakil bir başlık altında inceleyen İbnu’l-Hâcib,

sırasıyla mefûlu mutlak, mefûlu bih, münâdâ, münâdânın tâbileri, terhîm, mendûb, nidâ

harfinin hazfı, iştıgâl, tahzîr, mefûlu fih, mefûlu leh, mefûlu ma’ah, hâl, temyîz, istisnâ,

ما و ال ,i‘ التي لنفي الجنس الإسم ,ve benzerlerinin isimleri إن ,ve benzerlerinin haberleri آان

.nin haberleri konularını ele almıştır‘المشبهتين بليس

Mecrûrat bahsini de müstakil bir başlık altında inceledikten sonra bu bölümü

müteakip tevâbi konusuna geçer. Bu bahiste de sırasıyla na’t, atf-ı nesâk, ma’tûf, tekid,

bedel atf-ı beyân, gibi mevzuları incelemektedir.

Mebnî isimleri de müstakil bir başlık altında inceleyerek, sırasıyla zamirler ve

çeşitleri, ism-i işaretler, ism-i mevsuller, isim fiiller ve esmâ-i esvât konularını ele

alıyor.

Mebnîleri verdikten sonra çeşitli konular incelenmiş, sırasıyla mürekkeb

isimler, kinâyeler, zarflar, ma’rife, nekire, sayı isimleri, müzekker, müennes, müsennâ,

cemîler, masdar, ism-i fâil, ism-i mefûl, sıfat-ı müşebbehe ve ism-i tafdîl konuları ele

alınmıştır.

Bunlardan sonra fiiller konusu ele alınarak mâzi, muzâri, muzâri fiili nasb eden

edatlar, emir fiili, meçhul fiiller, müdeaddî ve lâzım fiiller, efâl-i kulûb, nâkıs fiiller,

mukârebe ve taaccub fiilleri, medih ve zemm fiilleri şeklinde bir sıralama yapılmıştır.

Harf bahsini de müstakil bir başlık altında veren İbnu’l-Hâcib, burada da harf-i

cerler, fiile benzeyen harfler, atıf harfleri, tenbîh, nidâ, îcâb ve ziyâde harfleri, tefsir

harfleri, masdar ve tahdîd harfleri, tevakkû, istifhâm, şart harfleri, red’ harfi, sâkin tenis

tâsı, tenvîn ve nûnu tekid şeklinde bir sıra takip etmiştir.

1. Kâfiye şerhleri

Yazıldığı günden asırlar boyunca İslâm âleminde okutulan “Kâfiye”

medreselerde bizzat ezberletiliyordu.

Page 34: mah.r ham.dov tezdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...GİRİŞ Arapça’nın ilk devirlerinden günümüze kadarki uzun geçmişi, onun dünyanın en eski dillerinden

28

Osmanlı medreselerinde de asırlar boyunca okutulan “Kâfiye”, Cumhuriyet’e

geçildikten sonra da, medreselerin kaldırılmasıyla özel gayretlerle Arapça öğretiminde

temel eser olarak kabul edilmiş ve okutulmuştur93.

“Kâfiye” üzerine yapılmış şerhleri Arapça, Türkçe ve Farsça diye üç gruba

ayıra biliriz.

Arapça şerhleri

1. İbnu’l-Hâcib’in, kendisinin yazmış olduğu şerh

2. Ahmed b. Muhammed el-Hâlidî (ö. 880/1475)’nin “Buğyetü’t-tâlib’r-

râğıb alâ Mukaddimeti’bn-il Hâcib” isimli şerhi

3. Hasan b. Ahmed el-Celâl (ö. 1084/1673)’ın “el-Mevâhibü’l-vâfiye li

murâdı tâlibi’l-Kâfiye” isimli şerhi

4. Ahmed b. Huseyin Şemsü’d-Din b. el-Habbâz el-Mûsulî (ö.

638/1240)’nin “en-Nihâye fî şerhi’l-Kâfiye” isimli şerhi

5. Ahmed b. Muhammed er-Ressâs’ın “Minhâcü’t-tâlib fî keşfi esrâri

Mukaddimâtı İbnu’l-Hâcib” isimli şerhi

6. Muvaffaku’d-Din Ya’îş el-Halebî (ö. h.643)’nin şerhi

7. Cemâlu’d-Din b. Mâlik’in şerhi

8. el-Kâdî Nâsuru’d-Din Abdulah b. Ömer el-Beyzâvî (ö. 685/1286)’nin

şerhi

9. eş-Şeyh Radıyyu’d-Din Muhammed b. el-Hasan el-Esterâbâdi’nin şerhi

(ö. 686/1287). Bu şerh, “Kâfiye” üzerine yapılmış en geniş şerhtir. es-Seyyid Şerif el-

Cürcânî (ö. h.816) bu şerh üzerine hâşiye yazmıştır.

93 Yılmaz, s.491.

Page 35: mah.r ham.dov tezdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...GİRİŞ Arapça’nın ilk devirlerinden günümüze kadarki uzun geçmişi, onun dünyanın en eski dillerinden

29

10. Muhammed b. Abdullah b. Mâlik b. Bedru’d-Din b. en-Nâzım (ö.

h.686)’ın şerhi. Bu şerh, babasının “Kâfiye” üzerine yaptığı incelemelere kendisinin de

bazı ilaveler yapması suretiyle meydana gelmiştir.

11. es-Seyyid Rukne’d-Din el-Hasan b. Muhammed el-Esterâbâdi el-

Huseynî (ö. 717/1317)'nin “el-Basît” ve “el-Vâfiye” isimil şerhi

12. Rukne’d-Din el-Hadîsî (ö. h.715)’nin şerhi

13. Celâlu’d-Din Ahmed b. Ali el-Ğacdevâni (ö. h.720)’nin şerhi

14. Bedru’d-Din Muhammed b. Sadullah (ö. h.723)’ın şerhi

15. Necmu’d-Din b. Muhammed b. Mekkî b. Yâsin el-Kumûlî (ö. h.727)’nin

“Tuhfetü’t-tâlib” isimli şerhi

16. el-Mevlâ Ahmed el-Cîlî el-Asfahîzî’nin şerhi

17. İmâdu’d-Din İsmâil b. Ali el-Eyyûbî’nin şerhi

18. Tâcu’d-Din Ebî Muhammed el-Hasan el-Erdebîlî et-Tebrîzî (ö.

h.746)’nin “Mebsûtu’l-kelâm fîmâ yetaallaku bi’l-Kelim ve’l-kelâm” isimli şerhi

19. Şemsü’-Din Muhammed b. Abdurrahman el-İsfahânî (ö. h.749)’nin şerhi

20. Tâcu’d-Din Ebû Ahmed Abdulkâdir İbni Mektûm el-Kaysî el-Hanefî (ö.

h.749)’nin şerhi

21. Ahmed b. ez-Zubeyrî el-İskenderî el-Mâlikî (ö. h.801)’nin şerhi

22. es-Seyyid Şerif el-Cürcânî (ö. h.816)’nin şerhi

23. eş-Şerîf Nûru’d-Din Ali b İbrâhim eş-Şirâzî (ö. h.863/)’nin şerhi

24. Şihâbu’d-Din Ahmed b. Ömer el-Hindî el-Deltabâdî (ö. h.849/)’nin şerhi

25. Ebû Bekir eş-Şeyh Şemsü’d-Din el-Habîsî (ö. h.894)’nin şerhi

Page 36: mah.r ham.dov tezdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...GİRİŞ Arapça’nın ilk devirlerinden günümüze kadarki uzun geçmişi, onun dünyanın en eski dillerinden

30

26. el-Mevlâ Nûru’d-Din Abdurrahman el-Câmî (ö. h.898)’nin “el-

Fevâidu’z-Zıyâiyye” isimli şerhi. Usâmeddin el-İsfarâyinî Câmî’nin şerhine hâşiye

yazmıştır.

27. Abdulaziz Zeyd b. Cumâ el-Mûsılî’nin şerhi

28. Muhammed b. İzzu’d-Din’in şerhi

29. eş-Şeyh Îsâ b. Muhammed es-Safevî (ö. h.906)’nin şerhi

30. el-Mevlâ Usâmeddin el-İsfarâyinî (ö. h.943)’nin şerhi

31. Muhammed b. Muhammed el-Esedî el-Kudsî’nin “el-Menâhil’s-sâfiye fî

halli’l-Kâfiye” isimli şerhi

32. Sirâcu’d-Din Muhammed b. Ömer el-Halebî’nin şerhi

33. Hakîm Şah Muhamed el-Fezûyinî’nin “Keşfu’l-hakâik” isimli şerhi

34. Ahmed b. Muhammed el-Halebî (ö. h.990-1000)’nin şerhi

35. Necmu’d-Din el-Acemî’nin şerhi

36. Alâu’d-Din Ali el-Ğıfârî’nin şerhi

37. Huseyin b. Muînu’d-Din el-Ubeydî’nin “Murdî’r-Radî” isimli şerhi

38. Yakub b. Ahmed b.Hâcc’ın şerhi

39. İsmâil b. İbrâhim el-Behrânî’nin “el-Esrâru’s-sâfiye ve’l-

mukaddemâti’ş-şâfiye fî keşfi’l-Mukaddimeti’l-Kafiye” isimli şerhi

40. Davud b. Muhammed el-Mâlikî’nin şerhi

41. Ebû İshak İbrâhim b. Muhammed b. Abdulkadir er-Rabâtî’nin şerhi

42. eş-Şeyh Sad b. Ahmed en-Neblî’nin şerhi

Page 37: mah.r ham.dov tezdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...GİRİŞ Arapça’nın ilk devirlerinden günümüze kadarki uzun geçmişi, onun dünyanın en eski dillerinden

31

43. eş-Şeyh Kemalu’d-Din Muhammed b. Muînu’d-Din el-Fârisî’nin şerhi

44. Kemâl b. Ali İshak’ın “Avnu’l-vâfiye bi şerhi Kitâbi’l-Kâfiye” isimli

şerhi

45. es-Seyyid Nimetullah b. Abdullah el-Cezâirî (ö. h.1112)’nin şerhi

46. eş-Şeyh Rûdus Zâde’nin şerhi

47. Muhammed b. Abdulğanî el-Erdebîlî’nin şerhi

48. el-Mevlâ Abdulğafûr el-Lârî’nin şerhi

49. Burklî’nin şerhi

50. el-İsfahandî’nin şerhi

51. Hasan Rast’ın şerhi

52. Fıkâî’nin şerhi

53. İbrâhim Ba’rûş’un “el-Vâfiye fî şerhi’l-Kâfiye” isimli şerhi

54. Fâzıl Efendi’nin şerhi

55. Hıdır b. İlyâs’ın “el-Esileti’ş-kuteybiyye alâ kitâbi İbni’l-Hâcib

sâhibu’n-Nefsi’l-Kudsiyye” isimli şerhi

56. Mahmûd b. Muhammed Ali el-Arânî’nin şerhi. Muhtasar bir şerhtir.

57. Safî b. Hasîr’ın “Ğâyetu’t-tahkîk” isimli şerhi

58. Abdulah b. Ali b. Muhammed et-Tebrîzî’nin “el-Hâdiye ilâ halli’l-

Kâfiye” isimli şerhi

59. Takiyyu’d-Din İbrâhim b. Huseyin et-Tâî’nin “et-Tuhfetu’l-vâfiye”

isimli şerhi

Page 38: mah.r ham.dov tezdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...GİRİŞ Arapça’nın ilk devirlerinden günümüze kadarki uzun geçmişi, onun dünyanın en eski dillerinden

32

60. eş-Şeyhu’l-İmâm Tâcu’d-Din Ahmed el-Acemî eş-Şâfii’nin şerhi

61. İshâk b. Muhammed b. el-Amîd el-Mulakkabu’d-Dehlevî’nin şerhi

62. İmâdu’d-Din b. Hamza’nin “el-Ezhâru’ş-şâfiye” isimli şerhi

63. Hacı Baba Abdulkerîm’in “Avfâ’l-vâfiye” isimli şerhi

64. Alâu’d-Din el-Bistâmî’nin şerhi

65. Râzî’nin “Minhacu’t-tâlib” isimli şerhi

66. Nûru’d-Din b. Şeref b. Nûrullah’ın şerhi

67. Muhammed Abdulhakk Âbâdî’nin “Teshîlu’l-Kâfiye” isimli şerhi

68. eş-Şeyh Muhammed Takî Esedullah’ın şerhi

69. Mutahhir’in “et-Tuhfatu’ş-şâfiye” isimli şerhi

70. Mutahhir’in “ed-Durratu’l-beydâ” isimli şerhi

Türkçe şerhleri

1. Kemâlü’d-Din Kaftan’ın şerhi

2. el-Mevlâ Sûdi’nin şerhi

3. el-Mevlevî İsmâil’in şerhi94

94 Türkmen, s.344.

Page 39: mah.r ham.dov tezdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...GİRİŞ Arapça’nın ilk devirlerinden günümüze kadarki uzun geçmişi, onun dünyanın en eski dillerinden

33

Farsça şerhleri

1. Bürhâne’d-Din b. Şihâbu’d-Din Abdulah Cânî’nin “Hallü terkîbi’l-

Kâfiye” isimli şerhi

2. Serkâr Kâdı Habîbullah’ın “Kitâb-u şerîfi şerh-i Kâfiye” isimli şerhi

3. İbnu Abdinâbî b. Ali Ahmed Nakri’nin “Lâmiu’l-gumûd” isimli şerhi95

2. Kâfiye muhtasarları

1. el-Kâdî Nâsuru’d-Din Abdulah b. Ömer el-Beyzâvî’nin “Lübbü’l-elbâb

fî ‘ilmi’l-i‘râb” isimli muhtasarı

2. el-Mevlâ Fudayl b. Ali el-Cemâlî’nin “el-Vâfiye” isimli muhtasarı

3. Burhânu’d-Din b. Ömer el-Cehberî (ö. h.732)’nin muhtasarı

4. Muhammed b. eş-Şeyh Mahmûd el-Muğlavî el-Vefâî’nin muhtasarı

5. İsâmü’d-Din el-İsferâni’nin “Muhtasaru’l-Kâfiye96”si

3. Kâfiye manzûmeleri

Eski ülemânın, okutulmasını, ezberletilmesini kolaylaştırmak için Nahiv ve

Sarf’a dair eserleri manzûm hale getirdikleri yaygın bir durumdur. “Kâfiye” nin de hem

müellifin kendisi tarafından hem de diğer âlimler tarafından manzûmesi yapılmıştır.

1. İbnu’l-Hâcib’in, kendisinin yazdığı “el-Vâfiye” isimli manzûmesi

2. Hicri 11. yüzyılın önde gelen zâtlarından Muhammed isimli birinin

yazmış olduğu manzûme

95 Türkmen, s.344. 96 Türkmen, s.344-345.

Page 40: mah.r ham.dov tezdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...GİRİŞ Arapça’nın ilk devirlerinden günümüze kadarki uzun geçmişi, onun dünyanın en eski dillerinden

34

3. İbrâhim en-Nakşibendî’nin “Manzûmetü’l-Kâfiye”si

4. Şemsü’d-Din Ebû Abdillâh el-Kûfî’nin “Nihâyetü’l-metâlib fî nazmı

Kâfiyeti İbni’l-Hâcib” isimli manzûmesi

5. Muhammed b. en-Nevdehî el-Berzencî (ö. h.1254)’nin “Kifâyetu’t-tâlib

fî nazmı Kâfiyeti İbni’l-Hâcib” isimli mazûmesi97

4. Kâfiye mu’ribleri

1. Muhammed b. İdrîs b. İlyâs el-Mer’âşî’nin “Mu’ribü’l-Kâfiye” isimli

eseri

2. Huseyin b. Ahmed Zeynî Zâde’nin “el-Fevâidü’ş-şâfiye fî i‘râbi’l-

Kâfiye” isimli eseri. Eser 1235 ve 1251’de Âsitâne (İstanbul)’de basılmıştır.

3. Osmanlı Sultanı II. Murad zamanındaki âlimlerden biri tarafından

kaleme alınan “el-İfsâh” isimli eseri

4. Hâlid el-Ezheri (ö. 905/1500)’nin “İ’râbü’l- Kâfiye98” isimli eseri

Sonuç olarak “Kâfiye” nin yetmiş bir tane Arapça, üç tane Türkçe, üç tane de

Farsça olmak üzere yetmiş yedi şerhi, beş tane muhtasarı, beş tane “Kâfiye”

manzûmesi, dört tane de i‘râbı vardır.

C. LÜBBU’L-ELBÂB FÎ İLMİ’L-İ‘RÂB (Muhtasaru’l-Kâfiye li’l-Beyzâvî)

“Kâfiye”nin muhtasarı olan bu eser, çok vecîz bir şekilde yazılmıştır. İbnu’l-

Hâcib’in değinmediği önemli bazı konuları Beyzâvî muhtasarda belirtmiştir. Beyzâvî,

kitabında Allah’a hamdu senâ, Peygambere, Peygamber ailesine ve ashâbına salâtu

selâm getirdikten sonra konuya başlar.

97 Türkmen, s.345. 98 Kâtip Çelebi, II, 1370-1376; Türkmen, s.34-345.

Page 41: mah.r ham.dov tezdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...GİRİŞ Arapça’nın ilk devirlerinden günümüze kadarki uzun geçmişi, onun dünyanın en eski dillerinden

35

İbnu’l-Hâcib’in yaptığı gibi Beyzâvî de konuları i’râb, merfûat, mansûbat,

mecrûrat başlığı altında inceler. Beyzâvî’nin, İbnu’l-Hâcib’den farklı olarak izlediği

metodu şöyle sıralaya biliriz.

1. Beyzâvî, İbnu’l-Hâcib’in metoduna sâdık kalmamış, bazı tarifleri hazf

ederken, bazılarını da kısa bir şekilde vermiştir.

2. Beyzâvî, ibarelerin anlamına bir halel getirmeden “Kâfiye” deki bazı

ibareleri ihtisâr etmiştir.

3. Beyzâvî, konuların tertîbinde de “Kâfiye”ye tâbi olmamış, bazı

değişikliklerde bulunmuştur.

1. Lübbü’l-Elbâb fî İlmi’l-İ’râb Üzerine Yapılmış Şerhler

1. İmtihânu’l-ezkiyâ. İmam Birgivî’nin yapmış olduğu bu şerh basılmıştır.

Avâmil ve İzhâr’ı derecesinde olmasa bile İmtihânu’l-Ezkiyâ rağbet

kazanmış, üzerine hâşiyeler yazılmıştır. Eser, 1410/1989’da Kahire’de Târık

Muhtar el-Melîcî tarafından tahkik edilmiştir 99.

2. Osmanlı Sultanı II. Murad zamanındaki âlimlerden Beyâzid b.

Abdulğaffar Konevî’nin yapmış olduğu şerh

3. Hulâsatu’l-kutub. Muhammed b. Ali Kunbâti (ö. h.941)’nin yapmış

olduğu şerh100.

2. el-Kâfiye’de ve Muhtasar’ındaki Konu Başlıkları

99 Ahmet Turan Arslan, İmam Birgivî Hayatı Eserleri ve Arapça Tedrisatındaki Yeri, İstanbul, Seha Nşr., 1992, s.151-152. 100 Kâtip Çelebi, II, 1546.

Page 42: mah.r ham.dov tezdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...GİRİŞ Arapça’nın ilk devirlerinden günümüze kadarki uzun geçmişi, onun dünyanın en eski dillerinden

36

األلباب في علم اإلعراب للقاضي لب

البيضاوي

حد الكلمة

، و الفعل، و االسم الحرف: أقسام الكلمة

قد، و السين، و سوف : خواص الفعل

الالم، و الجر، و التنوین : االسم و خواصه

سوى الترنم، و االسناد إليه، و اإلضافة

الكالم و أقسامه

االسم المعرب

االسم المبني

رفع، و نصب، و جر: أنواع اإلعراب

إعراب المفرد

إعراب جمع المكسر

المؤنث السالمإعراب جمع

إعراب غير المنصرف

إعراب األسماء الستة

إعراب المثنى و الملحق به

إعراب جمع المذآر السالم و الملحق به

اإلعراب التقدیري

الممنوع من الصرف

العدل

التأنيث

أنواع التأنيث

شرط التأنيث

العجمة

شرط العجمة

وزن الفعل

شرط وزن الفعل

الترآيب

لترآيبشرط ا

الكافية البن الحاجب

حد الكلمة

االسم، الفعل، الحرف: أقسام الكلمة

دالئل أقسام الكلمة

الكالم

حد اإلسم

الالم، و الجر، و التنوین، : خصائص اإلسم

و اإلسناد إليه، و اإلضافة

اإلسم المعرب

اإلسم المبني

حكم اسم المعرب

حد اإلعراب

أنواع اإلعراب و معانيها

العامل و حده

األسماء المعربة بالحرآات والحروف

إعراب المفرد

إعراب األسماء الستة

إعراب المثنى

كثرإعراب جمع الم

إعراب جمع المؤنث

إعراب جمع المذآر

اإلعراب التقدیري

الممنوع من الصرف

العدل

الوصف

شروط التانيث المانع من الصرف

شرط المعرفة

شرط العجمة

صيغة منتهى الجموع

شروط الترآيب

أل

Page 43: mah.r ham.dov tezdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...GİRİŞ Arapça’nın ilk devirlerinden günümüze kadarki uzun geçmişi, onun dünyanın en eski dillerinden

37

3. Kâfiye ve Lübbu’l-elbâb fî ilmi’l-i‘râb’ın Mukayesesi

1. Her iki müellif eserlerinde Allah’a hamd-u senâ; Peygambere ve O’nun

ailesine ve ashâbına salât-u selâm getirdikten sonra kelimenin tarifiyle konuya başlarlar.

Kelimenin çeşitlerini sıraladıktan sonra onların tarifini yaparlar.

2. Beyzâvî, fiilin özelliklerini bu bölümde zikreder. İbnu’l-Hâcib ise fiilin

özelliklerini Fiiller kısmında belirtir.

3. İbnu’l-Hâcib, ismin özelliklerini şöyle sıralar: اإلضافة، اإلسناد إليه، التنوین

Beyzâvî de İbnu’l-Hâcib’in saydığı özellikleri sayar. Ama terennüm tenvinin .الجر، الالم

ismin özelliğinden olmadığını belirtir.

4. İbnu’l-Hâcib, i’rabın nevilerini sıraladıktan sonra bu nevilerin ne anlama

geldiğini belirtiyor. Beyzâvî ise sadece i’rabın nevilerini vermekle yetiniyor.

Merfûat bahsi

1. Merfûat bahsinde İbnu’l-Hâcib merfû’un tanımlamasını yaptıktan sonra

bu bahse fâilin tarifi ile başlar. Beyzâvî ise merfû’un tanımlamasını yapmadan doğrudan

fâil konusuna başlar.

2. İbnu’l-Hâcib, fâili şöyle tanımlar: هو ما أسند إليه الفعل و شبهه. Beyzâvî’nn

tanımlaması ise şöyledir: إليه المعروفما أسند

3. İbnu’l-Hâcib, tenâzu’ konusundan bahsettikten sonra bu konuda

Basralılarla Kûfeliler arasındaki ihtilâfı belirtir. Beyzâvî ise tenâzu’ konusuna

değinmez.

4. İbnu’l-Hâcib, haber bahsinde, haberin cevâzen birden fazla

gelebileceğini söylüyor. Beyzâvî ise haberin cevâzen ve bir de zorunlu olarak birden

fazla geldiğini belirtiyor.

5. İbnu’l-Hâcib, Umûmi olumsuzluk bildiren ال’nin haberini )التي لنفي الخبر

)الجنس şöyle tanımlar: هو المسند بعد دخولها. Beyzâvî’nin tanımlaması ise şöyledir: ما أسند إلي

Page 44: mah.r ham.dov tezdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...GİRİŞ Arapça’nın ilk devirlerinden günümüze kadarki uzun geçmişi, onun dünyanın en eski dillerinden

38

Tanımlamadan sonra İbnu’l-Hâcib, konuyla ilgili örnek verir, Beyzâvî ise örnek .اسمها

vermez.

6. Beyzâvî, haberinin ال’nin önüne geçemiyeceğini belirtirken, İbnu’l-

Hâcib, bu konuyla ilgili bir şey söylemez.

7. İbnu’l-Hâcib, ليس’ye benzeyen harflerin ( لمشبهتين بليسما و ال ا( tarifini

verdikten sonra her ikisine de birer örnek veriyor, Beyzâvî ise tanımlama yapar, ama

örnek vermez.

8. Beyzâvî, ال‘nin marife ismin önüne gelmediğini ve aynı zamanda nefyi-

hal olduğunu belirtir.

Mansûbat bahsi

1. İbnu’l-Hâcib, mansûbatın tarifini yaptıktan sonra, mefûlu’l-mutlakla bu

bölüme başlar. Beyzâvî ise mansûbatın tarifini yapmaz, doğrudan mefûlu’l-mutlaktan

başlar.

2. İbnu’l-Hâcib, mefûlu’l-mutlaka örnek verirken, Beyzâvî örnek vermez.

3. Mefûlu’l-mutlak, fiilin masdarlarından yapılır. İbnu’l-Hâcib, mefûlu’l-

mutlakın aynı manaya gelen (eş anlamlı) masdarlardan da yapıldığını söylerken,

Beyzâvî bunu belirtmez.

4. İbnu’l-Hâcib, mefûlu’l-mutlakın cevâzen hazfolunduğunu söyledikten

sonra, bu konuyla ilgili bir örnek verir. Beyzâvî ise, hazfolunduğunu söyler, ama örnek

vermez.

5. İbnu’l-Hâcib, mefûlu’l-mutlakın âmilinin vücûben hazf olunmasını

semâî ve kıyâsî diye taksim eder. Beyzâvî ise böyle bir taksim yapmaz.

Bu konuya dair .حذف أفعال المصادر الواقعة تفصيال ألثرمضمون جملة متقدمة .6

Beyzâvî hiç bir örnek vermezken, İbnu’l-Hâcib, Muhammed sûresinin dördüncü. ayetini

örnek olarak vermiş.

Page 45: mah.r ham.dov tezdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...GİRİŞ Arapça’nın ilk devirlerinden günümüze kadarki uzun geçmişi, onun dünyanın en eski dillerinden

39

7. İbnu’l-Hâcib, mefûlun fîhi şöyle tanımlar: هو ما فعل فيه فعل مذآور من زمان أو

,Tanımlamadan sonra İbnu’l-Hâcib .ما فيه فعل :Beyzâvî’nin tanımlaması ise şöyledir .مكان

konuyla ilgili örnek verir, Beyzâvî ise örnek vermez.

8. Mefûlun fîhin tanımlamasını yaptıktan sonra İbnu’l-Hâcib, bir örnek

verir. Beyzâvî ise mefûlun fîhin tanımlaması ile yetinir, örnek vermez.

9. İbnu’l-Hâcib, mefûlun fîhin fiilin önüne geçemiyeceğinden

bahsetmezken, Beyzâvî, mefûlun fîhin fiilin önüne geçemiyeceği iki durumu belirtir.

10. İbnu’l-Hâcib, mefûlun fîhin hazfolunması konusuna değinmezken,

Beyzâvî mefûlun fîhin hazfolunacağını söylüyor.

11. İbnu’l-Hâcib, mefûlun fîhin fiilinin vücûben dört yerde hazfolunduğunu

söylerken, Beyzâvî, yedi yerde hazfolunduğunu belirtir.

12. İbnu’l-Hâcib, mefûlun lehin tarifini yaptıktan sonra Zeccâc’ın bu

tanımlamaya muhâlif olduğunu söylüyor. Beyzâvî ise Zeccac’ın görüşünü belirtmez.

Birgivî “İmtihânü’l-ezkiya”da Beyzâvî’nin bu görüşü almamasının sebebini, bu

görüşün zayıf olması dolayısıyla olduğunu belirtiyor101.

13. İbnu’l-Hâcib, mefûlun lehi şöyle tanımlar: هو ما فعل ألجله فعل مذآور.

Beyzâvî’nin tanımlaması ise şöyledir: ما هو باعث. Tanımlamadan sonra İbnu’l-Hâcib,

konuyla ilgili örnek verir, Beyzâvî ise örnek vermez. Birgivî, Beyzâvî’nin tarifinin

İbnu’l-Hâcib’inkinden daha eksik olduğunu söylüyor102.

14. İbnu’l-Hâcib, mefûlun lehin mansûb olmasının şartı lamın takdîri olarak

bulunmasına bağlı olduğunu söyler. Beyzâvî ise lamın takdîri olarak gelmesi mefûlun

lehin şartı olduğunu söyler.

101 Birgivî, İmtihânu’l-Ezkiyâ, İstanbul, Şeriket-i Sahafiyeyi Osmaniyye, s.70. 102 Birgivî, s.70.

Page 46: mah.r ham.dov tezdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...GİRİŞ Arapça’nın ilk devirlerinden günümüze kadarki uzun geçmişi, onun dünyanın en eski dillerinden

40

15. İbnu’l-Hâcib, mefûlun fîhin âmilinin hazfolunması konusuna

değinmezken, Beyzâvî mefûlun fîhin âmilinin cevâzen ve vücûben hazfolunduğunu

söyler.

16. İbnu’l-Hâcib, mefûlun fîhin âmilinin önüne geçmesiyle ilgili bir söz

söylemezken, Beyzâvî, mefûlun fîhin cevâzen ve vücûben âmilinin önüne geçtiğini

söyler.

17. Mefûlun ma’ah konusunda Beyzâvî mefûlun ma’ahın âmilin önüne

geçemiyeceğini belirtirken, İbnu’l-Hâcib bu konuya değinmez.

18. Beyzâvî, mefûlun ma’ahın cevâzen munfasıl zamir olarak gelebileceğini

söylerken, İbnu’l-Hâcib bu konuya değinmez.

19. İbnu’l-Hâcib, آان’nin haberinin (خبر آان) tanımlamasını yaptıktan sonra

bu konuyla ilgili örnek veriyor. Beyzâvî ise örnek vermez.

20. İmam Birgivî, “İmtihânu’l-ezkiya”da, آان ’nin haberi )خبر آان( bahsinde

şöyle diyor: Beyzâvî’nin kullandığı bu ibâre, İbnu’l-Hâcibin kullandığı ibâreden daha

eksiksizdir103.

21. İbnu’l-Hâcib, إن’nin ismini (اسم إن) şöyle tanımlar: هو المسند إليه بعد دخولها.

Beyzâvî’nin tanımlaması ise şöyledir: . المسند إليه

22. Beyzâvî, إن‘nin isminin zarûret (şiirde) hâlinin dışında hazfolunmadığını

söyler. İbnu’l-Hâcib ise bu konuyla bağlı bir şey söylemez.

103 Birgivî, s.82.

Page 47: mah.r ham.dov tezdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...GİRİŞ Arapça’nın ilk devirlerinden günümüze kadarki uzun geçmişi, onun dünyanın en eski dillerinden

41

Mecrûrat bahsi

1. Mecrûrat bahsinde İbnu’l-Hâcib, mecrûratın tanımını verdikten sonra bu

bahse izâfet konusuyla başlar. Beyzâvî ise mecrûratın tanımını yapmaz, direkt izâfet

konusundan başlar.

2. İbnu’l-Hâcib, esmâi sittenin یاء المتكلم’e izâfeti konusundan bahsederken,

Beyzâvî bu konuya değinmez.

3. Beyzâvî, muzâfun ileyhin, muzâfın önüne geçemiyeceğini söylüyor.

İbnu’l-Hâcib ise bu konudan bahsetmez.

4. Beyzâvî, muzâfla muzâfun ileyhin arasına zarûret (şiirde) dışında bir şey

giremiyeceğini söylerken, İbnu’l-Hâcib bu konuya değinmez.

5. Beyzâvi, muzâfun ileyhin, bazen de hem muzâfun ileyhin hem de

muzâfın, ikisinin birden hazfolunabileceğini söylerken, İbnu’l-Hâcib, bu konuya

değinmez.

Tevâbi bahsi

1. Beyzâvî, tâbinin zarûret hali hariç metbûunun önüne geçemiyeceğini

söyler. İbnu’l-Hâcib ise bunu belirtmez.

2. İbnu’l-Hâcib, mevsûfu أخص veya مساو diye nitelerken, Beyzâvî, أعرف

diye niteliyor.

3. Beyzâvî, mevsûfun cevâzen ve vücûben hazfolunduğunu söyler. İbnu’l-

Hâcib ise bunu belirtmez.

Page 48: mah.r ham.dov tezdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...GİRİŞ Arapça’nın ilk devirlerinden günümüze kadarki uzun geçmişi, onun dünyanın en eski dillerinden

42

Mebnî isimler

1. İbnu’l-Hâcib, mebnînin tanımlamasını yaptıktan sonra zamirler konusuna

geçer. Beyzâvî ise mebnînin tanımlamasını yapmaz, konuya direk zamirlerden başlar.

2. İbnu’l-Hâcib, mebnî isimlerin nevîlerini sayarken, Beyzâvî, mebnî

isimlerin nevîlerini saymaz.

3. Zamirler konusunda İbnu’l-Hâcib bolca örnek verirken, Beyzâvî örnek

vermez.

.ve kardeşlerinin haberinin zamiru’l-infisâl gelmesi daha uygundur آان .4

Bu konuya dair her iki müellif de عسى ve لوال fiillerini örnek olarak verirler. Ama

Beyzâvî ilaveten bu iki fiilin bazı lehcelerde muttasıl olarak da geldiğini belirtir.

5. Zamirlerden sonra İbnu’l-Hâcib, zamiru’l-fasl konusunu, sonra ise,

zamiru’ş-şân konusunu açıklar. Beyzâvî ise, bunun aksine önce zamiru’ş-şân sonra ise

zamiru’l-fasl konusunu ele alır.

6. İbnu’l-Hâcib zamiru’l-faslı geniş bir şekilde tanımlar. Beyzâvî’nin

tanımlaması ise çok kapalıdır.

7. Beyzâvî, الم اإلبتداء‘nın zamiru’l-faslın önüne gelmesinden bahsederken,

İbnu’l-Hâcib, bu konudan bahsetmez.

8. Beyzâvî, zamiru’ş-şânın mübtedayla haber arasında gelmesinden

bahsederken, İbnu’l-Hâcib bundan bahsetmez.

9. İbnu’l-Hâcib, işaret isimlerinin tanımlamasını yaparken, Beyzâvî

yapmaz.

10. Beyzâvî, tenbih için ها‘nin işaret isimlerinin önüne gelmesinden

bahsederken, İbnu’l-Hâcib bu konudan bahsetmez.

Page 49: mah.r ham.dov tezdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...GİRİŞ Arapça’nın ilk devirlerinden günümüze kadarki uzun geçmişi, onun dünyanın en eski dillerinden

43

11. Beyzâvî, kasem harfinin ها ile isimleri arasına gelmesinden bahsederken,

İbnu’l-Hâcib bu konudan bahsetmez.

nin elifinin hazfından‘ما konusunda Beyzâvî, soru ما االستفهامية .12

bahsederken İbnu’l-Hâcib bundan bahsetmez.

13. Beyzâvî, soru ما‘sinin ها‘ye dönüştüğünü söylerken, İbnu’l-Hâcib bunu

belirtmez.

14. Beyzâvî, zarfları zarf-ı müstekar zarf-ı lağv diye tanımlıyor. İbnu’l-

Hâcib ise böyle bir tanımlama yapmaz.

zarflarının kullanımlarını verirken İbnu’l-Hâcib, Zeccâc’ın bu منذ ve مذ .15

kullanıma muhalif olduğunu söyler. Beyzâvî ise bunu belirtmez.

16. Beyzâvî müzekker ve müennes konusunu mârife ve nekire konusundan

sonra verirken, İbnu’l-Hâcib, sayı isimlerinden sonra veriyor.

17. İbnu’l-Hâcib, sayı isimlerinin tanımlamasını yapıyor. Beyzâvî ise

tanımlama yapmaz .

18. Tesniye konusunda İbnu’l-Hâcib tesniyeni تثنية المقصور و الممدود diye ikiye

ayırıyorken, Beyzâvî böyle bir taksim yapmaz.

19. Cemî konusunda İbnu’l-Hâcib, şâz olan cem-i müzekker sîgasından

bahsederken, Beyzâvî bundan bahsetmez.

20. İbnu’l-Hâcib, masdarın tanımlamasını yapar, Beyzâvî ise tanımlama

yapmaz.

21. İbnu’l-Hâcib, masdarı, kıyâsî ve semâî diye ikiye ayırır. Beyzâvî ise

böyle bir taksim yapmaz.

22. İbnu’l-Hâcib, mâmülün masdarının önüne geçemiyeceğini söylerken,

Beyzâvî mâmülün masdarının önüne geçebileceğini söyler.

Page 50: mah.r ham.dov tezdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...GİRİŞ Arapça’nın ilk devirlerinden günümüze kadarki uzun geçmişi, onun dünyanın en eski dillerinden

44

23. İbnu’l-Hâcib, ismi fâilin tanımlamasını yaparken, Beyzâvî tanımlama

yapmaz.

24. İbnu’l-Hâcib, ismi fâilin sîgalarını verirken, Beyzâvî vermez.

25. İbnu’l-Hâcib, sıfat-ı müşebbehenin tanımlamasını yapar. Beyzâvî ise

sıfat-ı müşebbehenin tanımlamasını yapmaz.

26. İbnu’l-Hâcib, sıfat-ı müşebbehenin sîgalarını verirken, Beyzâvî vermez.

27. İsm-i tafdîl konusu Beyzâvî’de oldukça mübhemdir. İbnu’l-Hâcib ise bu

konuyu daha tafsilatlı ele alıyor.

Fiiller bahsi

1. Beyzâvî, fiillerin özelliklerini kelime bahsinde vermiştir. İbnu’l-Hâcib

ise fiillerin özelliklerini bu kısımda, yani fiiller kısmında veriyor.

2. Beyzâvî, fiilin üç özelliğinden (سوف، السين، قد) bahsederken, İbnu’l-Hâcib

fiilin dört (الجوازم، سوف، السين، قد) özelliğini sayar.

3. İbnu’l-Hâcib, muzâri fiilini cezmeden 18 tane cezm edâtı sayıyor.

Beyzâvî ise sadece iki tane cezm edatını belirtiyor.

4. Beyzâvî, şart ve cezâ konularını anlatmaz.

5. Beyzâvî, emir fiilinden bahsetmez.

6. Beyzâvî, nâkıs fiilerin haberlerinin isimlerinin önüne geçemiyeceğini

söylüyor. İbnu’l-Hâcib ise cevâzen geçebileceğini süylüyor.

7. İbnu’l-Hâcib, mukârabe fiillerinin tanımlamasını yapar, Beyzâvî ise

yapmaz.

8. İbnu’l-Hâcib, taaccüb fiilinin tanımlamasını yapar, Beyzâvî ise

tanımlama yapmaz.

Page 51: mah.r ham.dov tezdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...GİRİŞ Arapça’nın ilk devirlerinden günümüze kadarki uzun geçmişi, onun dünyanın en eski dillerinden

45

Harfler Bahsi

1. İbnu’l-Hâcib, istikbâl harflerini vermezken Beyzâvî veriyor.

تكها الس .2 konusu “Kafiye”de yoktur. Beyzâvî ise bu konuyu almış.

Page 52: mah.r ham.dov tezdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...GİRİŞ Arapça’nın ilk devirlerinden günümüze kadarki uzun geçmişi, onun dünyanın en eski dillerinden

46

SONUÇ

Her iki müellifimiz hem dînî ilimler hem de filolojik açıdan önemli

şahsiyetlerdir. Özellikle de İbnu’l-Hâcib, konumuzla ilgili olarak filolojik çalışmalara,

hem sarf, hem de nahiv alanında kendi damgasını vurmuş bir âlimdir.

Muhtasar nahiv kitapları arasında vecîz ve kapsamlı bir eser olan “Kâfiye”

hemen hemen tüm İslam dünyasında ders kitabı olarak okutulmuştur. İlim tâliplerince

Arapça metni ezberlenen “Kâfiye” üzerine yüzden fazla şerh, haşiye ve ta’lik

yazılmıştır.

Yetişme ortamı daima Kur’ân ekseninde olan İbnu’l-Hâcib, “Kâfiye”sinde

neredeyse bütün nahiv konularında Kur’ân’dan istişhâd yapıyor. Eğer, Kur’ân

âyetleriyle nahiv kuralları arasında bir tenâkuz görürse âyeti tevil ederek onu nahv

kurallarına tercih eder. Ona göre Kur’ân’la teyid olunmuş her görüş sağlamdır. Onun,

Arap şiirini istişhâd olarak kullanması Kur’ân âyetlerinin yanında çok azdır. Kur’ân’da

şâhid bulamadığı zaman, sağlam ve fasîh Arap şiirine baş vurur. O, hiçbir zaman şâz,

nâdir şâhidlere baş vurmaz104. “Kâfiye”sinde şâhid olarak yirmi dört âyet, on üç şiir ve

sekkiz atasözü vardır.

Çalışmamızda her iki muhtasarı mukayese ederek şu sonuca varmış

olduğumuzu söyleye biliriz. İbnu’l-Hâcib’in değinmediği önemli bazı konuları Beyzâvî

muhtasarda belirtmiştir. İbnu’l-Hâcib’in yaptığı gibi Beyzâvî de konuları i’râb, merfûat,

mansûbat, mecrûrat başlığı altında inceler. Beyzâvî’nin, İbnu’l-Hâcib’den farklı olarak

izlediği metodu şöyle sıralaya biliriz.

1. Beyzâvî, İbnu’l-Hâcib’in metoduna sâdık kalmamış, bazı tarifleri hazf

ederken, bazılarını da kısa bir şekilde vermiştir.

2. Beyzâvî, ibarelerin anlamına bir halel katmadan “Kâfiye”deki bazı

ibareleri ihtisâr etmiştir.

104 el-Cenâbî, s.106-107.

Page 53: mah.r ham.dov tezdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...GİRİŞ Arapça’nın ilk devirlerinden günümüze kadarki uzun geçmişi, onun dünyanın en eski dillerinden

47

3. Beyzâvî, konuların tertîbinde de “Kâfiye”ye tâbi kalmamış, bazı

değişikliklerde bulunmuştur.

4. İbnu’l-Hâcib’in ihmâl ettiği bazı önemli konuları Beyzâvî muhtasarında

belirtmiştir.

5. İbnu’l-Hâcib, konularla ilgili olarak Kur’ân’dan, Arap şiirinden örnekler

verir, Beyzâvî ise böyle bir örnek vermez.

6. İbnu’l-Hâcib, “Kâfiye”sinde on bir tane dilciye atıfta bulunarak onların

isimlerini zikrediyor. Beyzâvî’nin “Muhtasar”ında ise hiçbir dilcinin ismi geçmiyor.

Page 54: mah.r ham.dov tezdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...GİRİŞ Arapça’nın ilk devirlerinden günümüze kadarki uzun geçmişi, onun dünyanın en eski dillerinden

48

KAYNAKÇA

Arslan, Ahmet Turan, İmam Birgivî Hayatı Eserleri ve Arapça

Tedrisatındaki Yeri, İstanbul, Seha Nşr., 1992.

Bağdâdî, İsmail Paşa, Hediyyetu’l-ârifin esmâi’l-müellifin ve âsâru’l-

musannifin, İstanbul, Mektebetu’l-Behiyye, 1955.

Baltacı, Cahit, XV.-XVI. Asırlarda Osmanlı Medreseleri, İstanbul, 1976.

Beyzâvî, Nâsirü’d-Din, el-Ğâyetü’l-kusvâ fî dirâyeti’l-fetvâ, thk. Ali

Muhyiddin Ali Karadâğî, Demmâm, Dâru’l-Islâh, 1982.

Birgivî, İmtihânu’l-ezkiyâ, İstanbul, Şeriket-i Sahafiyeyi Osmaniyye.

Brockelmann, Carl, Târihu’l-edebi’l-‘arabîye, el-İşrâk ‘ala’t-Tercüme

Muhammed Fehmi Hicâzî, el-Heyetu’l-Mısrıyye.

Celâleddin, Abdurrahmân, el-Kâdî Nâsuri’d-Din el-Beyzâvî ve âsâruhu fî

usûli’l-fıkh, Kâhire, Dâru’l-Kitâbi’l-Câmiî, 1981.

Cenâbî, Târık, İbnu’l-Hâcibü’n-nahvî âsâruhu ve mezhebuhu, Bağdad,

Matbaatu’l-Es’ad, 1973.

Cezerî, Şemsu’d-Din Muhammed, Ğâyetu’n-nihâye fî tabakâti’l-kurrâ,

Beyrut, Dâru’l-Kutubu’l-İlmiyye, 1932.

Corci, Zeydân, Târîhu âdâbi’l-luğati’l-‘arabiyye, Beyrut, Dâru Mektebeti’l-

Hayât, 1983.

Çavuş, Mahmut, Arakiyecizâde Ahmed b. Ali et-Tokâdî ve Şifâu’ş-

Şâfiye’sinin Tahkîki, Basılmamış YLT., İstanbul, 2002.

Çelebi, Muharrem, “Muhtasar Nahiv Kitaplarına Bir Bakış”, DEÜİF, İzmir, 5,

1989.

Page 55: mah.r ham.dov tezdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...GİRİŞ Arapça’nın ilk devirlerinden günümüze kadarki uzun geçmişi, onun dünyanın en eski dillerinden

49

Dâvudî, Şemseddin Muhammed b. Ali b. Ahmed, Tabakâtu’l-müfessirin,

Kahire, Mektebetu’l-Vehbe, 1972.

Ebü’l-Mehâsin, Cemâlü'd-Din, en-Nücûmu’z-zâhire fî mülûki Mısr ve’l-

Kâhire, Kâhire.

Ebû Şâme, Şihâbu’d-Din Abdurahmân b. İsmâil el-Makdîsi, ez-Zeyl ‘alâ

kitâbi’r-ravzateyn, Kâhire, Matbaatu Lecneti’t-Telif ve’t-Tercemeti ve’n-Nesr, 1956.

Emil Bedi, Yakub, el-Mu‘cemu’l-mufassal fî şevâhidi’n-nahvi’ş-şiriyye,

Beyrut, Dâru’l-Kutubu’l-İlmiyye.

Emil Bedi, Yakub, el-Mu‘cemu’l-mufassal fî şevâhidi’l-lugati’l-‘arabiyye,

Beyrut, Dâru’l-Kutubu’l-İlmiyye.

Enbârî, Ebu’l-Berekât Kemâlu’d-Din, Nuzhetu’l-elibbâ fî tabakâti’l-üdebâ,

thk. Muhamed Ebu’l-Fadl İbrâhim, Beyrut, Mektebetu’l-Asriyye, 2003.

Evdenî, Şemseddin Muhammed b. Ali b. Ahmed, Tabakâtu’l-Müfessirin,

Medine, Mektebetu’l-Ulûm ve’l-Hikem, 1997.

Fevval, Azîze, el-Mu’cemu’l-mufassal fî’n-nahvi’l-‘arabiyye, Beyrut,

Dâru’l-Kutubu’l-İlmiyye.

Furat, Ahmet Subhi, Arap Edebiyatı Târihi, İstanbul, Edebiyat Fakultesi

Basımevi, 1996.

Hamevî, Yâkut, İrşâdu’l-erîb ilâ ma‘rifeti’l-edîb el-ma‘rûf mu‘cemu’l-

üdebâ ev tabakâtu’l-üdebâ, London, 1927.

Hamevî, Yâkut, Mu‘cemu’l-buldân, Frankfurt, Ma’hedu Târîhi’l-Ulûmi’l-

Arabiyyeti ve’l-İslâmiyye.

Hıvansârî, Muhammed Bâkır b. Zeynelâbidin b. Câfer, Ravzâtu’l-cennât fî

ahvâli’l-ulemâ ve’s-sâdat, Kum, Matbaatu’l-Haydariyye.

Page 56: mah.r ham.dov tezdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...GİRİŞ Arapça’nın ilk devirlerinden günümüze kadarki uzun geçmişi, onun dünyanın en eski dillerinden

50

Huseynî, Muhammed, “el-Kâfiye Beyne Kutubu’n-Nahv”, el-Mevrid.

İbn Âşur, Muhammed el-Fâdıl, et-Tefsîr ve ricâluhu, Kâhire, Matbaatu’l-

Ezher, 1997.

İbn Esîr, İzzü’d-Din Ebü’l-Hasan Ali b. Ebi’l-Kerem, el-Kâmil fi’t-târih,

Beyrut, Dâru Beyrut, 1979.

İbn Habib Halebî, el-Müntekâ min devleti’l-eslâk fî devleti meliki el-etrâk fî

târîhi Haleb, Dâru’l-Fellâh, 1999.

İbn Haldun, Abdurrahmân b. Muhammed, el-Mukaddime, Kâhire, Dâru

Nahdati Mısır, 1981.

İbn Hallikân, Şemsu’d-Din Ahmed b. Muhammed b. Ebî Bekir, Vefeyâtü’l-

a‘yân ve enbâü ebnâi’z-zamân, Beyrut, Dâru Sâdır, 1970.

İbnu’l-İmâd, Ebu’l-Fedâh Abdulhayy, Şezerâtu’z-zeheb fî ahbâri men zeheb,

Beyrut, Dâru İhyâi’t-Turâsi’l-Arabiyye.

İbn Kesir, Ebu’l-Fedâ el-Hâfız, el-Bidâye ve’n-nihâye, Beyrut, Mektebetu’l-

Maârif, 1982.

İbn Şühbe, Ebû Bekr b. Ahmed Takıyyü’d-Din, Tabakâtu’ş-Şâfiiyye, Beyrut,

Âlemu’l-Kutub, 1987.

İsnevî, Ebû Muhammed Celâleddin Abdurrahmâb b. el-Hasen, Tabakâtu’ş-

Şâfiiyye, Riyad, Dâru’l-Ulûm, 1981.

Katip Çelebi, Keşu’z-Zunûn an esmâi’l-kutubi ve’l-funûn, Matbaatu’l-

Buhtiyye, 1943.

Kehhâle, Ömer Rızâ, Mu‘cemü’l-müellifîn terâcimü musannifi’l-kutubi’l-

‘arabiyye, Beyrut, Mektebetü’l-Müsennâ, 1957.

Page 57: mah.r ham.dov tezdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...GİRİŞ Arapça’nın ilk devirlerinden günümüze kadarki uzun geçmişi, onun dünyanın en eski dillerinden

51

Kılıç, Hulûsi, “İbnu’l-Hâcib” maddesi, DİA.

Kök, Bahattin, Nûriddin Mahmûd ve İslâm kurumları Tarihindeki Yeri,

İstanbul, 1992.

Meylânî, Muhammed, Kitâbu Şerhi’l-muğnî fi’n-nahv, Bingâzi, Cemiatu

Gâzı Yunus.

Safedî, Ebû Safa Selahaddin Halid b. Aybek Abdullah, el-Vâfî bi’l-Vefeyât,

Neşriyatu’l-İslamiyye, 1993.

Subkî, Tâcü’d-Din Ebü’n-Nasr Abdülvehhâb Ali b Abdulkâfi, Tabakâtü’ş-

Şâfiyyetü’l-kübrâ, Kâhire, Matbaatu Îsâ el-Bâbî, 1965.

Suyûti, Celâlu’d-Din Abdurrahmân, Buğyetu’l-vuât fî tabakâti’l-luğaviyyîn

ve’n-nuhhât, Dâru’l-Fikr, 1979.

Suyûti, Celâlu’d-Din Abdurrahmân, Husnü’l-muhâdara fî târîhi Mısır ve’l-

Kâhire, Dâru İhyâi’l-Kutubi’l-Arabiyyeti, 1967.

Şemsu’d-Din Sâmi, Kâmûsu’l-a‘lâm, İstanbul, Mehran Matbaası, 1308/1891.

Şevki, Dayf, el-Medârisü’n-nahviyye, Kâhire, Dârü’l-Maârif, 1968.

Şeyh Radî, el-Astarabâdî, Şerhu’l-Kâfiye, thk., Abdulâl Sâlim Mukrim,

Kâhire, Âlemu’l-Kutub, 2000.

Taşköprüzâde, Ahmed b. Mustafa, Miftâhu’s-saâde ve misbâhu’s-siyâde fî

mevdûâti’l-ulûm, Kâhire, Dâru’l-Kutubu’l-Hadîse, 1968.

Türkmen, Mehmet, “İbnu’l-Hâcib”, EÜSBE, Kayseri, 3, 1989.

Udfuvî, Ca’fer b. Sa’leb, et-Tâliu’s-saîd li esmâi nücebâi’s-saîd, nşr. Sa’d M.

Hasan, Kâhire, Dâru’l-Mısrıyye, 1996.

Page 58: mah.r ham.dov tezdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...GİRİŞ Arapça’nın ilk devirlerinden günümüze kadarki uzun geçmişi, onun dünyanın en eski dillerinden

52

Yâfii, Afîfu’d-Din Abdullah b. Esâd, Mirâtu’l-cinân ve i’bratu’l-yakazân fî

ma‘rifeti havâdisi’z-zamân, Beyrut, Muessesetu’r-Risâle, 1984.

Yavuz, Yusuf Şevki, “Beyzâvî” maddesi, DİA.

Yılmaz, İbrahim, “İbnu’l-Hâcib, Hayatı, Eserleri ve el-Kâfiye Adlı Eserinin

İncelenmesi”, AÜİF, Erzurum, 13, 1997.

Yüksel, Ahmet, “İbnu’l-Hâcib ve Risâle fi’l-Aşr”, NÜSHA, Ankara, 10, 2003.

Zehebî, Ebû Abdullah Şemsu’d-Din, Tezkiretu’l-huffâz, Beyrut, 1958.

Zirikli, Hayru’d-Din b. Muhammed, el-A‘lâm kâmus terâcim li eşheri’r-ricâl

ve’n-nisâ mine’l-Arabî ve’l-müste’ribîn ve’l-müsteşrıkîn, Kâhire, 1954-1959.

Page 59: mah.r ham.dov tezdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...GİRİŞ Arapça’nın ilk devirlerinden günümüze kadarki uzun geçmişi, onun dünyanın en eski dillerinden

53

EKLER

1. el-Kâfiye’nin Arapça Metni

)البن الحاجب(الكافية

ن الرحيمبسم الله الرحم

.و الصالة و السالم على محمد و آله و صحبه أجمعين. الحمد لله رب العالمين

النها إما أن تدل على معنى . و هى اسم و فعل و حرف . لفظ وضع لمعنى مفرد : الكلمة

م واألول الثانى االس. واألول إما أن یقترن بأحد األزمنة الثلثة أو ال. فى نفسها أوال،الثانى الحرف

وال یتأتي ذلك إال فى . و قد علم بذلك حد آل واحد منها الكالم ما تضمن آلمتين باإلسناد. الفعل

.اسمين أو فى اسم و فعل

ومن خواصه دخول . ما دل على معنى فى نفسه غير مقترن بأحد األزمنة الثلثة :االسم

.وهو معرب ومبنى . الالم والجر والتنوین واإلسناد إليه واإلضافة

وحكمه أن یجتلف آخره باختالف العوامل . فالمعرب المرآب الذى لم یشبه مبنى األصل

.لفظا أو تقدیرا

وأنواعه رفع ونصب . ما اختلف آخره به ليدل على المعاني المعتورة عليه:اإلعراب

.ر علم اإلضافة والج. والنصب علم المفعولية . فالرفع علم الفاعلية. وجر

. ما به یتقوم المعنى المقتضي لإلعراب:العامل

. فالمفرد المنصرف والجمع المكسر المنصرف بالضمة رفعا و الفتحة نصبا والكسرة جرا

أخوك و أبوك حموك و : " غير المنصرف بالضمة والفتحة. جمع المؤنث السالم بالضمة و الكسرة

المثنى و آال مضافا . مضافة إلى غير یا المتكلم بالواو وااللف والياء" هنوك و فوك و ذو مال

التقدیر فيما . مضمر اثنان باأللف والياء جمع المذآر السالم واولو وعشرون و أخواتها بالواو وإليها

.رفعا أواستثقل آقاض رفعا و جرا و نحو سلمى. تعذر آعصا و المى مطلقا

و . غير المنصرف ما فيه علتان من تسع أو واحدة منها تقوم مقامهما. هو اللفظي فيما عدا

هي عدل و وصف و تأنيث و معرفة و عجمة ثم جمع ثم ترآيب و النون زائدة من قبلها ألف و

Page 60: mah.r ham.dov tezdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...GİRİŞ Arapça’nın ilk devirlerinden günümüze kadarki uzun geçmişi, onun dünyanın en eski dillerinden

54

وزن فعل و هذا القول تقریب مثل عمر و أحمر و طلحة و زینب و إبراهيم و مساجد و معدي آرب

.و عمران و أحمد

و یجوز صرفه للضرورة أو للتناسب مثل سالسال و . أن ال آسر و ال تنوین: و حكمه

.و ما یقوم مقامهما الجمع و ألفا التأنيث. أغالال

خروجه عن صيغته األصلية تحقيقا آثلث و مثلث و أخر و جمع أو تقدیرا آعمر : فالعدل

.و زفر و باب قطام في بني تميم

یكون في األصل فال تضره الغلبة فلذلك صرف أربع في مررت شرطه أن :الوصف

بنسوة أربع و امتنع أسود و أرقم للحية و أدهم للقيد و ضعف منع أفعى للحية و أجدل للصقر و

. أخيل للطائر

الزیادة على الثلثة أو . بالتاء شرطه العلمية و المعنوي آذلك و شرط تحتم تأنيثهالتأنيث

فإن سمي به . وسط أو العجمة فهند یجوز صرفه و زینب و سقر و ماه و جور ممتنعتحرك األ

. شرطها أن تكون علمية: المعرفة. مذآر فشرطه الزیادة على الثلثة فقدم منصرف و عقرب ممتنع

شرطها أن تكون علمية في العجمية و تحرك األوساط أو زیادة على الثلثة فنوح منصرف : العجمة

شرطه صيغة منتهى الجموع بغير هاء ممساجد و مصابيح و أما : الجمع. شتر و إبراهيم ممتنعو

و سراویل إذا لم . فرازنة فمنصرف و حضاجر علما للضبع غير منصرف ألنه منقول عن الجمع

یصرف و هو األآثر فقد قيل إنه أعجمي حمل فلى موازنه و قيل عربي جمع سروالة تقدیرا و إذا

. ف فال إشكال و نحو جوار رفعا و جرا آقاضصر

األلف و النون إن . شرطه العلمية و أن ال یكون بإضافة و ال بإسناد مثل بعلبك: الترآيب

آان في اسم فشرطه العلمية آعمران أو في صفة فانتفاء فعالنة و قيل وجود فعلى و من ثمه اختلف

.في رحمن دون سكران و ندمان

شرطه أن یختص بالفعل آشمر وضرب، أو یكون في أوله زیادة آزیادته : وزن الفعل

وما فيه علمية مؤثرة إذا نكر صرف لما تبين . ومن ثمة امتنع أحمر وانصرف یعمل. غير قابل للتاء

من أنها ال تجامع مؤثرة إال ما هي شرط فيه إال العدل ووزن الفعل وهما متضادان، فال یكون إال

في مثل أحمر علما 106 األخفش105ما فإذا نكر بقي بال سبب أو على سبب واحد وخالف سيبویهأحده

105 و . بالبصرةو آان من أهل فارس، من البيضاء، و منشؤه. و آان مولى بني الحارث بن آعب. أبو بشر عمرو بن عثمان بن قنبر سيبویه

و برع في النحو، و صنف آتابه الذي لم یسبقه أحد إلى مثله، . أخذ عن الخليل بن أحمد، و عن یونس بن حبيب، و عيسى بن عمر و غيرهملكتاب تعظيما ! هل رآبت البحر: و آان أبو العباس المبرد إذا أراد مرید أن یقرأ عليه آتاب سيبویه، یقول له .و ال لحقه أحد من بعده

Page 61: mah.r ham.dov tezdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...GİRİŞ Arapça’nın ilk devirlerinden günümüze kadarki uzun geçmişi, onun dünyanın en eski dillerinden

55

إذا نكر اعتبارا للصفة األصلية بعد التنكير، وال یلزمه باب خاتم لما یلزم من اعتبار متضادین في

.وجميع الباب بالالم أو اإلضافة ینجر بالكسرة. حكم واحد

المرفوعات

الفاعلية، فمنه الفاعل وهو ما أسند إليه الفعل وشبهه وقدم عليه هو ما اشتمل على علم

ضرب غالمه : واألصل أن یلي فعله، فلذلك جاز. قام زید، وزید قائم أبوه: مثل. على جهة قيامه به

وإذا انتفى اإلعراب لفظا فيهما والقرینة أو آان مضمرا متصال أو . ضرب غالمه زیدا: وامتنع. زید

إال أو معناها ووجب تقدیمه، وإذا اتصل به ضمير مفعول أو وقع بعد إال أو معناها وقع مفعوله بعد

وقد یحذف الفعل لقيام قرینة جوازا في مثل . أو اتصل مفعوله وهو غير متصل به ووجب تأخيره

وإن أحد من المشرآين : ووجوبا في مثل. من قال؟ وليبكى یزید ضارع لخصومة: زید لمن قال

أقام زید؟ وإذا تنازع الفعالن ظاهرا بعدهما فقد : حذفان معا في مثل نعم لمن قال وقد ی،107استجارك

ضربت وأآرمت زیدا، وفي : ضربني وأآرمني زید، وفي المفعولية مثل: یكون في الفاعلية مثل

فإن أعملت الثاني . الفاعلية والمفعولية مختلفين فيختار البصریون إعمال الثاني، والكوفيون األول

. 109وجاز خالفا للفراء، 108أضمرت الفاعل في األول على وفق الظاهر دون الحذف خالفا للكسائي

وحذفت المفعول إن استغني عنه وإال أظهرت، وإن أعملت األول أضمرت الفاعل والثاني

:وقول امرؤ القيس. والمفعول على المختار إال أن یمنع مانع فتظهر

110آفاني ولم أطلب قليل من المال

األنباري، (. مات سيبویه النحوي بالبصرة سنة إحدى و ستين و مائة: و قال ابن قانع. و مات في أیام الرشيد .سيبویه و استصعابا لما فيه

).60-64.ص 106 أعلم من أخذ عن و آان. آان مولى لبني مجاشع بن دارم، و هو من أآابر أئمة النحویين البصریين. أبو الحسن سعيد بن مسعدة األخفش

و صنف آتبا آثيرة في النحو و .هو أوسع الناس علما: و آان أبو العباس أحمد بن یحيى ثعلب یفضل األخفش، و آان یقول .سيبوينة توفي أبو الحسن سعيد بن مسعدة س .و له في آل فن، منها مذاهب مشهورة، و أقوال مذآورة عند علماء العربية. العروض و القوافي

).120-122.صاألنباري، (. خمس و عشرة و مائتين على ما ذآره الزبيدي و ابن خلكان 6/التوبة 107 108 ثم اختار و آان قد قرأ على حمزة الزیات و أقرأ بقراءته ببغداد، و آان أحد أئمة القراء السبعة، .أبو الحسن علي بن حمزة الكسائي

و آتاب العدد، و منها آتاب معاني القرآن، و آتاب مختصر في النحو، و آتاب القراءات،. آتب آثيرةو له .لنفسه قراءة فأقرأ بها الناس: قال حرملة بن یحيى التجيبي .و آتاب النوادر الصغير، و آتاب الهجاء، و آتاب المصادر إلى غير ذلك آتاب مقطوع القرآن و موصوله،

و مات الكسائي في سنة ثالث و ثمانين و .راد أن یتجر في النحو، فهو عيال على الكسائيمن أ: سمعت محمد بن إدریس الشافعي یقول مات الكسائي بالري سنة تسع و ثمانين: و قال أحمد بن آامل القاضي. مات الكسائي سنة اثنتين و ثمانين و مائة: و قال ابن األنباري .مائة

بن محمد األنباري، نزهة األلباء في طبقات األدباء، تحقيق محمد أبو الفضل ابراهيم، أبو البرآات آمال الدین عبد الرحمن . (و مائة). 66،69،71.ص، 2003بيروت، المكتبة العصریة،

و أخذ عنه سلمة و أخذ عن أبي الحسن علي بن حمزة الكسائي،. آان مولى لبني أسد، من أهل الكوفة .أبو زآریا یحيى بن زیاد الفراء 109لو لم یكن ألهل بغداد و الكوفة من علماء العربية إال الكسائي : و قال أبو بكر بن األنباري .م، و محمد بن الجهم السمري و غيرهمابن عاص

الفراء سنة و توفي . الفراء أمير المؤمنين في النحو: و آان یقال .إذا انتهت العلوم إليهما و الفراء لكان لهم بهما االفتخار على جميع الناس،).90،93،94.صاألنباري، (. سبع و مائتين في طریق مكة

110 : انظر البيت إلى 756.إميل بدیع یعقوب، المعجمل المفصل في شواهد النحو الشعریة، بيروت، دار الكتب العلمية، المجلد الثاني، ص(39/الطویل، و هو المريء القيس في دیوانه، ص

Page 62: mah.r ham.dov tezdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...GİRİŞ Arapça’nın ilk devirlerinden günümüze kadarki uzun geçmişi, onun dünyanın en eski dillerinden

56

منه لفساد المعنى مفعول ما لم یسمى فاعله آل مفعول حذف فاعله وإقيم هو مقامه، ليس

وشرطه أن تغير صيغة الفعل إلى فعل أو یفعل، وال یقع المفعول الثاني من باب علمت، وال الثالث

د ضرب زی: من باب أعلمت، والمفعول له والمفعول معه آذلك وإذا وجد المفعول به تعين له تقول

فتعين زید، فإن لم یكن فالجميع سواء، واألول من . یوم الجمعة أمام األمير ضربا شدیدا في داره

باب أعطيت أولى من الثاني؟ ومنها المبتدأ والخبر، فالمبتدأ هو االسم المجرد عن العوامل اللفظية

زید قائم وما قائم : مسندا إليه، أو الصفة الواقعة بعد حرف النفي وألف االستفهام رافعة لظاهر مثل

والخبر هو المجرد المسند به المغایر . فإن طابقت مفردا جاز األمران. أقائم الزیدان: الزیدان، و

. صاحبها في الدار: في داره زید، وامتنع: وأصل المبتدأ التقدیم، ومن ثمة جاز. للصفة المذآورة

أرجل في : ، و111خير من مشركولعبد مؤمن : وقد یكون المبتدأ نكرة إذا تخصصت بوجه ما مثل

. الدار أم إمرأة؟ وما أحد خير منك وشر ذا ناب، وفي الدار رجل وسالم عليكم

زید أبوه قائم، وزید قام أبوه، فال بد من عائد وقد یحذف، وما : والخبر قد یكون جملة مثل

من أبوك؟ : م، مثلوإذا آان المبتدأ مشتمال على ما له صدر الكال. وقع ظرفا فاألآثر أنه مقدر بجملة

أفضل منك أفضل مني، أو آان الخبر فعال له وجب تقدیمه، وإذا : أو آانا معرفتين أو متساویين مثل

في الدار رجل، أو : أین زید، أو آان مصححا له مثل: تضمن الخبر المفرد ما له صدر الكالم، مثل

عندي أنك قائم : خبر عن أن مثلهل زیدا، ألو: على التمرة مثل: لمتعلقه ضمير في المبتدأ، مثل

وقد یتضمن المبتدأ معنى الشرط فيصح دخول . زید عالم وعاقل: وقد یتعدد الخبر مثل. وجب تقدیمه

الذي یأتيني أو : الفاء في الخبر وذلك االسم الموصول بفعل أو ظرف أو النكرة الموصوفة بهما مثل

وليت ولعل مانعان باالتفاق وألحق . فله درهمفي الدار فله درهم، وآل رجل یأتيني أو في الدرار

. بعضهم إن بهما

: والخبر جوازا مثل. الهالل واهللا: وقد یحذف المبتدأ لقيام قرینة جوازا آقول المستهل

لوال زید لكان آذا أو ضربي زیدا : ووجوبا فيما التزم في موضعه غيراله مثل.خرجت فإذا السبع

.ألفعلن آذاوآل رجل وضيعته ولعمرك . قائما

وأمره آأمر خبر . هو المسند بعد دخول هذه الحروف مثل إن زیدا قائم: خبر إن وأخواتها

.المبتدأ إال في تقدیمه إال إذا آان ظرفا

. ال غالم رجل ظریف فيها: هو المسند بعد دخولها، مثل: خبر ال التي لنفي الجنس

. ویحذف آثيرا وبنو تميم ال یثبتونه

221/البقرة 111

Page 63: mah.r ham.dov tezdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...GİRİŞ Arapça’nın ilk devirlerinden günümüze kadarki uzun geçmişi, onun dünyanın en eski dillerinden

57

ما زید قائما وال رجل : هو المسند إليه بعد دخولهما مثل: شبهتين بليساسم ما وال الم

.أفضل منك، وهو في ال شاذ

المنصوبات

: هو ما اشتمل على علم المفعولية، فمنه

ویكون للتأآيد والنوع . وهو اسم ما فعله فاعل فعل مذآور بمعناه:المفعول المطلق

یثنى وال یجمع بخالف أخویه، قد یكون بغير لفظه فاألول ال . جلست جلوسا وجلسة: والعدد مثل

: خير مقدم، ووجوبا سماعا نحو: وقد یحذف الفعل بقيام قرینة جوازا آقولك. قعدت جلوسا: نحو

وقياسا في مواضع منها ما وقع مثبتا بعد . سقيا، ورعيا، وخيبة، وجدعا، وحمدا، وشكرا، وعجبا

ما أنت إال سيرا، وما أنت : ا عنه،أو وقع مقررا نحونفي أو معنى نفي داخل على اسم ال یكون خبر

ومنها ما وقع تفصيال ألثر مضمون جملة متقدمة . إال سير البرید، وإنما أنت سيرا، وزید سيرا سيرا

ومنها ما وقع للتشبيه عالجا بعد جملة .112فشدوا الوثاق فإما منا بعد وإما فداء: نحو قوله تعالى

مررت بزید فإذا له صوت صوت حمار، وصراخ صراخ : وصاحبه نحومشتملة على اسم بمعناه

له علي ألف درهم اعترافا، ویسمى : ومنها ما وقع مضمون جملة ال محتمل لها غيره نحو. الثكلى

. زید قائم حقا، ویسمى تأآيدا لغيره: ومنها ما وقع مضمون جملة لها محتمل غيره نحو. تأآيدا لنفسه

.لبيك وسعدیك: ومنها ما وقع مثنى مثل

وقد یتقدم على الفعل وقد . ضربت زیدا: هو ما وقع عليه فعل الفاعل نحو:المفعول به

:من أضرب؟ ووجوبا في أربعة مواضع: زیدا لمن قال: یحذف الفعل لقيام قرینة جوازا نحو

. ، أهال وسهال113وانتهوا خيرا لكمامرا ونفسه، : سماعي نحو:األول

و المطلوب إقباله في حرف نائب مناب أدعو لفظا أو تقدیرا، ویبنى المنادى، وه: الثاني

یا زید، ویا رجل، ویا زیدان، ویا زیدون، ویخفض بالم : على ما یرفع به إن آان مفردا معرفة مثل

یا عبد اهللا، ویا : یا زید، ویفتح بإلحاق ألفها وال الم یا زیداه، وینصب ما سواهما مثل: االستغاثة مثل

وتابع المنادى المبني المفرد من التأآيد والصفة وعطف . جبال، ویا رجال رجال لغير معينطالعا

یا زید العاقل : ترفع على لفظه وتنصب على محله، مثل. البيان والمعطوف الممتنع دخول یا عليه

4/محمد 112 171/نساءال 113

Page 64: mah.r ham.dov tezdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...GİRİŞ Arapça’nın ilk devirlerinden günümüze kadarki uzun geçmişi, onun dünyanın en eski dillerinden

58

إن آان 116وأبو العباس، النصب115 في المعطوف یختار الرفع، وأبو عمرو114والعاقل والخليل

والمضافة تنصب والبدل والمعطوف غير ما ذآر حكمه حكم . فكالخليل وإال فكأبي عمروآالحسن

وإذا نودي المعرف بالالم . المستقل مطلقا، والعمل الموصوب بابن مضافا إلى علم آخر یختار فتحه

قيل یا أیها الرجل، ویا هذا الرجل، ویا أي هذا الرجل والتزموا رفع الرجل ألنه المقصود بالنداء

یا اهللا خاصة، ولك في مثل یا تيم تيم عدي الصم، والنصب : وتوابعه ألنها توابع معرب، وقالوا

والمضاف إلى یاء المتكلم یجوز فيه یا غالمي ویا غالمي، ویا غالم، ویا غالما، وبالهاء وقفا،

یا أمتا دون الياء، ویا ابن یا أبي، ویا أمي، ویا أبت، ویا أمة فتحا وآسرا، وباأللف یا أبتا، و: وقالوا

وترخيم المنادى جائز، . باب یا غالمي، وقالوا، یا ابن أم، ویا ابن عم: أم، ویا ابن عم خاصة مثل

وهو حذف في آخره تخفيفا، وشرطه أن ال یكون مضافا وال مستغاثا، وال . وفي غيره ضرورة

اء التأنيث، فإن آان في آخره زیادتان في جملة، ویكون إما علما زائدا على ثالثة أحرف، وإما بت

حكم الواحدة، آأسماء، ومروام، وحرف صحيح قبله مدة وهو أآثر من أربعة أحرف حذفتا، وإن

آان مرآبا حذف االسم األخير، وإن آان غير ذلك فحرف واحد وهو في حكم الثابت على األآثر

وقد . فيقال، یا حار، ویا ثمي، ویا آرافيقال، یا حار، ویا ثمو، ویا آرو، وقد یجعل اسما برأسه

استعملوا صيغة النداء في المندوب، وهو المتفجع عليه بيا أو وا، واختص بأو حكمه في اإلعراب

وا غالمكيه، و : والبناء حكم المنادى، ولك زیادة األلف في آخره، فإن خفت اللبس قلت

: وامتنع مثل. وا رجاله: ، فال یقالواغالمكموه، ولك الهاء في الوقف، وال یندب إال المعروف

، ویجوز حذف حرف النداء إال مع اسم الجنس واألشارة 117وازیداه الطویاله، خالفا ليونس

، وأیها الرجل، وشذ أصبح ليل وافتد 118یوسف أعرض عن هذا: والمستغاث والمندوب، نحو

. جدواأال یا اس: مخنوق وأطرق آذا، وقد یحذف المنادى لقيام قرینة جوازا نحو

114 سيد أهل األدب قاطبة في علمه و زهده، و الغایة في تصحيح زدي،اهدي الألالخليل بن أحمد أبو عبد الرحمن بن أحمد البصري الفر

ن و أخذ عنه سيبویه، و عامة الحكایة في آتاب سيبویه ع .و آان من تالميذ أبو عمرو بن العالء. القياس و استخراج مسائل النحو و تعليلهو هو أول من استخرج علم .نصر الجهضمي و غيرهم و أخذ عنه أیضا النضر بن شميل و أبو فيد مؤرج السدوسي و علي بن .الخليل

. و توفي في سنة ستين و مائة .و آان أول من حصر أشعار العرب. العروض، و ضبط اللغة، و أملى آتاب العين على الليث بن المظفر).49-51.صاألنباري، (

115 و أخذ أخذ النحو عن نصر بن عاصم الليثي،. زبان بن عمار أبو عمرو بن العالء، فهو العلم المشهور في علم القراءة و اللغة و العربيةو حكى یونس بن حبيب البصري، عن أبي .عنه یونس بن حبيب البصري، و الخليل بن أحمد، و أبو محمد یحيى بن المبارك اليزیدي

آان أهل : و قال إبراهيم الحربي. ما انتهى إليكم مما قالت العرب إال أقله، و لو جاءآم وافرا لجاءآم علم و شعر آثير : أنه قالعمروأبو عمرو بن العالء، و الخليل بن أحمد، و یونس بن حبيب البصري، و :العربية آلهم أصحاب أهواء، إال أربعة فإنهم آانوا أصحاب سنة

.32،34،36/ص. خمسين و مائة في خالفة المنصور و توفي أبو عمرو بن العالء سنة أربع و .معياألصو أخذ عن .أبو العباس محمد بن یزید بن عبد األآبر الثمالي المعروف بالمبرد، فكان شيخ أهل النحو و العربية، و آان من أهل البصرة 116

صنف آتبا آثيرة، و من أآبرها آتاب . و أبي حاتم السجستاني و غيرهم من أهل العربيةأبي عمر الجرمي، و أبي عثمان المازني،آان مولد المبرد سنة عشر و مائتين، و مات سنة خمس : و قال أبو بكر بن السراج .المقتضب، و هو نفيس إال أنه قلما یشتغل به أو ینتفع به

.)193-200.صاألنباري، (. و ثمانين و مائتين و أخذ عنه سيبویه، و .أخذ عن أبي عمرو بن العالء، و سمع من العرب آما سمع من قبله. یونس بن حبيب البصري من أآابر النحویين 117

و .و آانت حلقته بالبصرة. و أخذ عنه أیضا أبو الحسن علي بن حمزة الكسائي، و أبو زآریا یحيى بن زیاد الفراء. حكى عنه في آتابه50،52.صاألنباري، .(ن و مائة في خالفة هارون الرشيدونس بن حبيب البصري سنة ثالث و ثمانيتوفي ی

29/یوسف 118

Page 65: mah.r ham.dov tezdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...GİRİŞ Arapça’nın ilk devirlerinden günümüze kadarki uzun geçmişi, onun dünyanın en eski dillerinden

59

وهو آل اسم بعده فعل وشبهه مشتغل عنه . ما أضمر عامله على شریطة التفسير:الثالث

زیدا ضربته، وزیدا مررت به، وزیدا : بضميره أو متعلقه لو سلط عله هو أو مناسبه لنصبه مثل

ینصب بفعل یفسره ما بعده أي ضربت، وجاوزت، وآهنت، ضربت غالمه، وزیدا حصبيت عليه

یختار الرفع باالبتداء عند عدم قرینة خالفه، أو عند وجود أقوى منها آأما مع غير والبست، و

وإذا للمفاجأة، ویختار النصب بالعطف على جملة فعلية للتناصب، وبعد حرف النفي، . الطلب

وحرف االستفهام، وإذا الشرطية وحيث، وفي األمر والنهي إذ هي مواضع الفعل وعند خوف لبس

زید قام، وعمرا : ، ویستوي األمران في مثل119إنا آل شيء خلقناه بقدر: مثلالمفسر بالصفة

إن زیدا ضربته ضربك، وأال : أآرمته، ویجب النصب بعد حرف الشرط وحرف التحضيض مثل

، 120آل شيء فعلوه في الزبرأزید ذهب به منه، فالرفع واجب وآذا : زیدا ضربته، وليس مثل

الفاء بمعنى الشرط عند المبرد و جملتان عند سيبویه و إال . 121االزانية والزاني فاجلدو: ونحو

.فالمختار النصب

التحذیر و هو معمول بتقدیر اتق تحذیرا مما بعده أو ذآر المحذر منه مكررا، :الرابع

و تقول إیاك من األسد و من أن تحذف و إیاك . إیاك و األسد و إیاك و أن تحذف و الطریق الطریق

.تقدیر من و ال تقول إیاك األسد المتناع تقدیر منأن تحذف ب

هو ما فعل فيه فعل مذآور من زمان أو مكان و شرط نصبه تقدیر في و : المفعول فيه

و فسر المبهم . ظروف الزمان آلها تقبل ذلك و ظروف المكان إن آان مبهما قبل ذلك و إال فال

بهامهما و لفظ مكان لكثرته و ما بعد دخلت، بالجهات الست و حمل عليه و عند ولدى و شبههما ال

.و ینصب بعامل مضمر و على شریطة التفسير. دخلت الدار على األصح: نحو

و قعدت عن الحرب جبنا . هو ما فعل ألجله فعل مذآور مثل ضربته تأدیبا له: المفعول له

ذفها إذ آان فعال لفاعل و شرط نصبه تقدیر الالم و إنما یجوز ح. فإنه عنده مصدر122للزجاج خالفا

. الفعل المعلل به و مقارنا له في الوجود

فإن آان الفعل . هو مذآور بعد الواو لمصاحبته معمول فعل لفظا أو معنى: المفعول معه

جئت أنا و زید و زیدا و إن لم یجزالعطف تعين النصب، : لفظا و جاز العطف، فالوجهان، مثل

49/القمر 119 52/القمر 120 2/النور 121 و صنف . إنه آان من أآابر أهل العربية، و آان حسن العقيدة، جميلة الطریقة. أبو إسحاق إبراهيم بن السري بن سهل الزجاج 122

منها آتاب المعاني في القرآن، و آتاب الفرق بين المؤنث و المذآر، و آتاب فعلت و أفعلت، و الرد على الثعلب في .فات آثيرةمصنتوفي أبو إسحاق : و قال أبو الفتح عبيد الله بن أحمد النحوي .و آان صاحب اختيار في علمي النحو و العروض. الفصيح، إلى غير ذلك

).216-217.صاألنباري، (. ي جمادي اآلخرة سنة إحدى عشرة و ثلثمائةالزجاج ف

Page 66: mah.r ham.dov tezdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...GİRİŞ Arapça’nın ilk devirlerinden günümüze kadarki uzun geçmişi, onun dünyanın en eski dillerinden

60

ما لزید و عمرو، و إال تعين : تعين العطف، مثل. نى و جاز العطفو إن آان مع. جئت و زیدا: مثل

.ما لك و زیدا و ما شانك و عمروا ألن المعنى ما تصنع: النصب، مثل

و زید . ضربت زیدا قائما: ما یبين هيئة الفاعل و المفعول به لفظا أو معنى، نحو: الحال

و شرطها أن تكون نكرة و . لفعل او شبهه أو معناهفي الدار قائما و هذا زید قائما و عاملها إما ا

فإن آان صاحبها نكرة . صاحبها معرفة غالبا و أرسلها العراك و مررت به وحده و نحوه متأول

وجب تقدیمها وال تتقدم على العامل المعنوي بخالف الظرف و ال على المجرور في األصح و آل

و تكون جملة خبریة فاالسمية . هذا بشرا أطيب منه رطبة: ما دل على هيئة صح أن یقع حاال، مثل

.بالواو و الضمير أو بالواو أو الضمير على ضعف

.و المضارع المثبت بالضمير وحده و ما سواهما بالواو و الضمير أو بأحدهما

و یجوز حذف العامل آقولك للمسافر . و ال بد في الماضي المثبت من قد ظاهرة أو مقدرة

زید أبوك عطوفا أي أحقه و شرطها أن تكون مقرة : هدیا و یجب في المؤآدة، مثلراشدا و م

.لمضمون جملة اسمية

ما یرفع االبهام المستقر عن ذات مذآورة مقدرة، فاألول عن مفرد مقدار غالبا : التمييز

يران إما في عدد، نحو عشرون درهما و سيأیتي، و إما في غيره مثل رطل زیتا و منوان سمنا و فق

فيفرد إن آان جنسا إال أن یقصد األنواع و یجمع في غيره ثم إن آان . برا و على الثمرة مثلها زبدا

بتنوین أو بنون التثنية جازت اإلضافة و إال فال و عن غير مقدار مثل خاتم حدیدا و الخفض أآثر و

ب أبا و أبوة و دارا و علما، طاب زید نفسا و زید طي: الثاني عن نسبة في جملة أو ما ضاهاها نحو

أعجبني طيبه أبا و أبوة و دارا و علما و هللا دره فارسا ثم إن آان اسما یصح : أو في إضافة، مثل

جعله لما انتصب عنه جاز أن یكون له و لمتعلقه و إال فهو لمتعلقه فيطابق فيهما ما قصد إال إذا آان

و ال یتقدم على عامله . صفة آانت له و طبقه و احتملت الحالجنسا إال أن یقصد األنواع و إن آان

. و المبرد123و األصح أن ال یتقدم على الفعل خالفا للمازني

المخرج عن متعدد لفظا أو تقدیرا بإال و أخواتها، : متصل و منقطع، فالمتصل: المستثنى

ال غير الصفة في آالم هو المذآور بعدها غير مخرج و هو منصوب إذا آان بعد إ: و المنقطع

موجب أو مقدما على المستثنى منه أو منقطعا في األآثر أو آان بعد خال و عدا في األآثر و ما خال

123 أخذ عن أبي عبيدة و األصمعي، و أخذ عنه .أبو عثمان بكر بن محمد بن بقية المازني العدوي، من بني مازن بن شيبان من أهل البصرة

آتاب التصریف، و آتاب ما تلحن فيه العامة، و آتاب : منها. ثيرةو له تصانيف آ .العباس المبرد، و الفضل بن محمد البریدي و غيرهم أبوو في إنباه الرواة عن . توفي سنة سبع و أربعين و مائتين: و عن أبي سعيد السكري قال .األلف و الالم، و آتاب العروض، و آتاب القوافي

). 162-166.صاألنباري، ( .ابن الفراء المصري أنه توفي سنة تسع و أربعين و مائتين بالبصرة

Page 67: mah.r ham.dov tezdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...GİRİŞ Arapça’nın ilk devirlerinden günümüze kadarki uzun geçmişi, onun dünyanın en eski dillerinden

61

و یجوز فيه النصب و یختار البدل فيما بعد إال في آالم غير موجب و . و ما عدا و ليس و ال یكون

ثل ما ضربني إال زید إال أن یستقيم ذآر المستثنى منه غير مذآور و هو في غير الموجب ليفيد م

و إذا تعذر البدل عن اللفظ . و من ثمه لم یجز ما زال زید إال عالما. قرأت إال یوم آذا: المعنى، مثل

ما جائني أحد إال زید و ال أحد فيها إال عمرو و ما زید شيئا إال شيء ال یعبأ : فعلى الموضع، مثل

ثبات و ما و ال ال تقدران عاملتين بعده ألنهما عاملتا للنفي و قد انقض به ألن من ال تراد بعد اإل

النفي بإال بخالف ليس زید شيئا إال شيئا ألنها عملت للفعلية فال أثر لنقض معنى النفي لبقاء االمر

العاملة هي ألجله و من ثمه جاز ليس زید إال قائما، و مخفوض بعد غير و سوى و سواء و بعد

في األآثر و إعراب غير فيه آاعراب المستثنى بإال على التفصيل و غير صفته حملت على حاشا

إال في االستثناء آما حملت إال عليها، و امتنع ما زید إال قائما في الصفة إذا آانت تابعة لجمع

في ، و ضعف124لو آان فيهما آلهة إال الله لفسدتا: منكور غير محصور لتعذر االستثناء، نحو

. غيره و إعراب سوى و سواء النصب على الظرفية على األصح

و أمره آأمر خبر . آان زید قائما: هو المسند بعد دخولها، مثل: خبر باب آان و أخواتها

الناس مجزیون بأعمالهم إن خيرا فخير و إن شرا : المبتدأ و یتقدم معرفة و قد یحذف عامله في مثل

.أما أنت منطلقا انطلقت أي ألن آنت: و یجب الحذف في مثل. ة أوجزو یجوز في مثلها أربع. فشر

.إن زیدا قائم: هو المسند إليه بعد دخولها مثل: اسم إن و أخواتها

هو المسند إليه بعد دخولها یليها نكرة مضافا أو مشبها : المنصوب بال التي لنفي الجنس

ن آان مفردا فهو مبني على ما ینصب به و إن آان ال غالم رجل و ال عشرین درهما لك فإ: به مثل

قضية و ال أبا حسن لها متأول و في : معرفة أو مفصوال بينه و بين ال وجب الرفع و التكریر و مثل

ال حول و ال قوة إال بالله خمسة أوجه فتحهما و نصب الثاني و رفعه و رفعهما و رفع األول : مثل

دخلت الهمزة لم تغير العمل معناها االستفهام و العرض و التمني و على ضعف و فتح الثاني و إذا

ال رجل ظریف و ظریف و : نعت المبني األول مفردا یليه مبني و معرب رفعا و نصبا، نحو

ال : ال أب و ابنا و ابن و مثل: ظریفا و إال فاإلعراب و العطف على اللفظ و على المحل جائز، مثل

ه جائز تشبيها له بالمضاف لمشارآته له في أصل معناه و من ثمه لم یجز ال أبا أبا له و ال غالمي ل

. فيها و ليس بمضاف لفساد المعنى خالفا لسيبویه و یحذف في مثل ال عليك أي ال بأس

هو المسند بعد دخولهما و هو لغة أهل الحجاز و إذا زیدت : خبر ما و ال المشبهتين بليس

.إال أو تقدم الخبر بطل العمل و إذا عطف عليه بموجب فالرفعإن مع أو انتقض النفي ب

22/األنبياء 124

Page 68: mah.r ham.dov tezdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...GİRİŞ Arapça’nın ilk devirlerinden günümüze kadarki uzun geçmişi, onun dünyanın en eski dillerinden

62

المجرورات

و المضاف إليه آل اسم نسب إليه شيء بواسطة . هو ما اشتمل على علم المضاف إليه

. فالتقدیر شرطه أن یكون المضاف اسما مجردا من تنوینه ألجلها. حرف الجر لفظا أو تقدیرا مرادا

و هي إما . فالمعنویة أن یكون المضاف غير صفة مضافة إلى معمولها. و لفظيةو هي معنویة

بمعنى الالم فيما عدا جنس المضاف و طرفه أو بمعنى من في جنس المضاف أو بمعنى في ظرفه

و هو قليل نحو غالم زید و خاتم فضة و ضرب اليوم و تفيد تعریفا مع المعرفة و تخصيصا مع

جرید المضاف من التعریف و ما أجازه الكوفيون من الثلثة األثواب و شبهه من النكرة و شرطها ت

و اللفظية أن تكون صفة مضافة إلى معمولها مثل ضارب زید و حسن الوجه و ال . العدد ضعيف

و جاز . و امتنع بزید حسن الوجه. تفيد إال تخفيفا في اللفظ و من ثمه جاز مررت برجل حسن الوجه

و ضعف الواهب الماة الهجان و . و امتنع الضارب زید خالفا للفرا. زید و الضاربوا زیدالضاربا

و إنما جاز الضارب الرجل حمال على المختار في الحسن الوجه و الضاربك و شبهه فيمن . عبدها

و ال یضاف موصوف إلى صفة و ال صفة إلى موصوفها و . قال انه مضاف حمال على ضاربك

جد الجامع و جانب الغربى و صلوة األولى و بقلة الحمقاء متأول و مثل جرد قطيفة و مثل مس

أخالق ثياب متأول و ال یضاف اسم مماثل للمضاف إليه في العموم و الخصوص آليث و أسد و

جنس و منع لعدم الفائدة بخالف آل الدراهم و عين الشيء فإنه یختص و قولهم سعيد آرز و نحوه

. ل وإذا أضيف االسم الصحيح و الملحق به إلى یاء المتكلم آسر آخره و الياء مفتوحة أو ساآنةمتأو

فإن آان آخره الفاء تثبت و هذیل تقلبها لغير التثنية یاء و ان آان یاء ادغمت وإن آان واوا قلبت یاء

جازالمبرد أخى و أخى و و أ. و أما األسماء الستة فاخى و أبى. و ادغمت و فتحت الياء للساآنين

في األآثر و فمى و إذا قطعت قيل أخ و أب وحم و هن و فم و فتح . تقول حمى و هنى و یقال فى

و جاء حم مثل ید و خبء و دلو و عصا مطلقا و جاء هن مثل ید مطلقا و ذو ال . الفاء أفصح منهما

.یضاف إلى مضمر و ال یقطع

التوابع

و . النعت تابع یدل على معنى في متبوعه مطلقا. ة واحدآل ثان بإعراب سابقة من جه

فائدته تخصيص أو توضيح و قد یكون لمجرد الثناء أو الذم و التأآيد مثل نفخة واحدة و ال فصل

و ذو مال أو . بين أن یكون مشتقا أو غيره إذا آان وضعه لغرض المعنى عموما مثل تميمي

بهذا الرجل و بزید هذا و توصف النكرة بالجملة الخبریة و خصوصا مثل مررت برجل أي رجل و

فاألول . یلزم الضمير و یوصف بحال الموصوف و بحال متعلقه نحو مررت برجل حسن غالمه

الثانيو . یتبعه في اإلعراب و التعریف و التنكير و األفراد و التثنية و الجمع و التذآير و التأنيث

Page 69: mah.r ham.dov tezdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...GİRİŞ Arapça’nın ilk devirlerinden günümüze kadarki uzun geçmişi, onun dünyanın en eski dillerinden

63

ألول و في البواقي آالفعل و ثمه حسن قام رجل قاعد غلمانه و ضعف قاعدون یتبعه في الخمسة ا

و الموصوف أخص أو مساو و . و الضمير ال یوصف و ال یوصف به. غلمانه و یجوز قعود غلمانه

و إنما التزم وصف باب هذا بذي الالم . من ثمه لم یوصف ذو الالم إال بمثله أو بالمضاف إلى مثله

. من ثمه ضعف مررت بهذا األبيض و حسن بهذا العالمو. لإلبهام

تابع مقصود بالنسبة مع متبوعه یتوسط بينه و بين متبوعه أحد الحروف العشرة :العطف

و سيأتي مثل قام زید و عمرو و إذا عطف على الضمير المرفوع المتصل أآد بمنفصل مثل

ضربت اليوم و زید و إذا عطف على الضمير ضربت أنا و زید إال أن یقع فصل فيجوز ترآه نحو

المجرور أعيد الخافض نحو مررت بك و بزید و المعطوف في حكم المعطوف عليه و من ثمه لم

و إنما جاز الذي یطير فيغضب زید . یجز في ما زید بقائم أو قائما و ال ذاهب عمرو إال الرفع

ملين مختلفين لم یجز خالفا للفراء إال في نحو في الدار و إذا عطف على عا. الذباب ألنها فاء السببية

.زید و الحجرة عمرو خالفا لسيبویه

فاللفظي . تابع یقرر أمر المتبوع في النسبة أو الشمول و هو لفظي و معنوي:التأآيد

صورة و و المعنوي بألفاظ مح. تكریر اللفظ األول مثل جاءني زید زید و یجري في األلفاظ آلها

هي نفسه و عينه و آالهما و آله و أجمع و أآتع و أبتع و أبصع فاألوالن یعمان باختالف صيغتهما

و ضميرهما تقول نفسه نفسها أنفسهما أنفسهم أنفسهن و الثاني للمثنى آالهما و آلتاهما و الباقي

لصيغ في البواقي أجمع جمعاء لغير المثنى باختالف الضمير في آله و آلها و آلهم و آلهن و ا

أجمعون جمع و ال یؤآد بكل و أجمع إال ذو أجزاء و یصح افتراقها حسا أو حكما نحو أآرمت القوم

آلهم و اشتریت العبد آله بخالف جاءني زید آله و إذا أآد المضمر المرفوع المتصل بالنفس أو

و أخواته أتباع ألجمع فال تتقدم عليه و ذآرها و أآتع. العين أآد بمنفصل مثل ضربت أنت نفسك

. دونه ضعيف

تابع مقصود بما نسب إلى المتبوع دونه و هو بدل الكل و البعض و االشتمال و :البدل

و الثاني جزؤه و الثالث بينه و بين األول مالبسة بغيرهما و . فاألول مدلوله مدلول األول. الغلط

و إذا آان نكرة . د أن غلطت بغيره و یكونان معرفتين و نكرتين و مختلفينالرابع أن تقصد إليه بع

و . و یكونان ظاهرین و مضمرین و مختلفين. 125بالناصية، ناصية آاذبة: فالنعت، مثل. من معرفة

.ال یبدل ظاهر من مضمر بدل الكل االمن الغائب نحو ضربته زیدا

15-16/العلق 125

Page 70: mah.r ham.dov tezdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...GİRİŞ Arapça’nın ilk devirlerinden günümüze kadarki uzun geçmişi, onun dünyanın en eski dillerinden

64

أقسم باهللا أبو حفص عمر و فصله من تابع غير صفة یوضح متبوعه مثل :عطف البيان

.أنا ابن تارك البكري بشر :البدل لفظ في مثل

و حكمه أن ال یختلف آخره الختالف . ما ناسب مبني األصل أو وقع غير مرآب:المبني

و هي المضمرات و أسماء االشارات و الموصوالت و . العوامل و ألقابه ضم و فتح و آسر و وقف

المضمر ما وضع لمتكلم أو . األصوات و المرآبات و الكنایات و بعض الظروفأسماء األفعال و

و هو مرفوع و منصوب و مجرور فاألوالن . المخاطب أو الغائب تقدم ذآره لفظا أو معنا أو حكما

األول ضربت و ضربت إلى ضربن و . فذلك خمسة أنواع. متصل و منفصل والثالث متصل

و الرابع إیاي إلى . إلى هن و الثالث ضربني إلى ضربهن و إنني إلى انهنو الثاني أنا. ضربتن

إیاهن و الخامس غالمي و لي إلى غالمهن و لهن فالمرفوع المتصل خاصة یستترفي الماضي

. و في المضارع للمتكلم مطلقا و المخاطب و الغائب و الغائبة و في الصفة مطلقا. للغائب و الغائبة

و ذلك بالتقدیم على عامله أو بالفصل لغرض أو بالحذف أو . ال یسوغ المنفصل إال لتعذر المتصلو

و الضمير مرفوع أو بكونه مسندا إليه صفة جرت على غير من هي . بكون العامل معنویا أو حرفا

قائما و هند زید ضاربته له مثل إیاك ضربت و ما ضربك إال أنا و إیاك و الشر و أنا زید و ما أنت

فإن آان أحدهما أعرف و قد مته ذلك الخيار في . و إذا اجتمع ضميران و ليس أحدهما مرفوعا. هي

و المختار خبر باب آان . الثاني مثل إعطيتكه و ضربيك و إال فهو منفصل مثل أعطيته إیاه و إیاك

. ا و جاء لوالك و عساك إلى آخرهااإلنفصال و األآثر لو ال أنت إلى آخرها و عسيت إلى آخره

مع الياء الزمة في الماضي و في المضارع عریا عن نون اإلعراب و و نون الوقایة

أنت مع النون فيه و لدن و إن و أخواتها مخير و یختار في ليت و من و عن و قد و قط و عكسها

ة مرفوع منفصل مطابق للمبتدأ و لعل و یتوسط بين المبتدأ و الخبر قبل العوامل و بعدها صيغ

یسمى فصال ليفصل بين آونه نعتا و خبرا و شرطه أن یكون الخبر معرفة أو أفعل من آذا مثل آان

و . و ال موضع له عند الخليل و بعض العرب یجعله مبتدأ و ما بعده خبره. زید أفضل من عمرو

ة یفسر بالجملة بعده و یكون منفصال و یتقدم قبل الجملة ضمير الغائب یسمى ضمير الشأن و القص

متصال مستترا و بارزا على حسب العوامل مثل هو زید قائم و آان زید قائم و حذفه منصوبا

. ذا خففت فإنه الزم‘ضعيف إال مع أن

ذا للمذآر و لمثناه ذان و ذین و للمؤنث تا : ما وضع لمشار إليه و هي: أسماء اإلشارات

ته و ذه و تهي و ذهي و لمثناه تان و تين و لجمعهما أوالء مدا و قصرا و یلحقها و ذي و تي و

حرف التنبيه و یتصل بها حرف الخطاب و هي خمسة في خمسة فيكون خمسة و عشرین و هي

Page 71: mah.r ham.dov tezdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...GİRİŞ Arapça’nın ilk devirlerinden günümüze kadarki uzun geçmişi, onun dünyanın en eski dillerinden

65

و . و یقال ذا للقریب و ذلك للبعيد و ذاك للمتوسط. ذاك إلى ذاآن و ذانك إلى ذانكن و آذالك البواقي

.هنا و هنا فللمكان خاصةو و ذانك و تانك مشددتين و أواللك مثل ذلك و أما ثمه تلك

ما ال یتم جزء إال بصلة و عائد و صلته جملة خبریة و العائد ضمير له و : الموصول

و . الذي و التي و اللذان و اللتان باأللف و الياء: صلة األلف و الالم اسم فاعل أو مفعول و هي

ولى و الذین و الالتي و الالء و الالي و الالت و اللواتي و من و ما و أي و أیة و ذو الطائية و ذا األ

بعد ما لالستفهام و األلف و الالم و العائد المفعول یجوز حذفه و إذا أخبرت بالذي صدرتها و جعلت

من ضربت زیدا قلت الذي موضع المخبر عنه ضميرا لها و أخرته خبرا فإذا أخبرت عن زید

ضربته زید و آذلك األلف و الالم في الجملة الفعلية خاصة ليصح بناء اسمي الفاعل او المفعول

و من ثمه امتنع في ضمير الشأن و الموصوف و في الصفة و . فإذا تعذر أمر منها تعذر اإلخبار

السم المشتمل عليه و ما االسمية موصولة المصدر العامل و الحال و الضمير المستحق لغيرها و ا

و من آذلك إال في التامة و الصفة و . و استفهامية و شرطية و موصوفة و تامة بمعنى شيء و صفة

أي و أیة آمن و هي معربة وحدها إال إذا حذف صدر صلتها و في ماذا صنعت وجهان أحدها ما

. جوابه نصبالذي و جوابه رفع و اآلخر أي شيء و

ما آان بمعنى األمر أو الماضي مثل روید زیدا أي أمهله و هيهات ذاك : أسماء األفعال

أي بعد و فعال بمعنى األمر من الثالثي قياس آنزال بمعنى انزل و فعال مصدرا معرفة آفجار و

مبني في أهل صفة مثل فساق مبني لمشابهته له عدال وزنة و علما لألعيان مؤنثا آقطام و غالب

. الحجاز و معرب في بني تميم إال ما في آخره راء نحو حضار علما

.آل لفظ حكي به صوت أو صوت به للبهائم فاألول آغاق و الثاني آنخ: األصوات

آل اسم من آلمتين ليس بينهما نسبة فإن تضمن الثاني حرفا بنيا آخمسة عشر : المرآبات

. ال إثنى عشر و إال أعرب الثاني آبعلبك و بني األول في األفصحو حادي عشر و أخواتها إ

فكم االستفهامية مميزها ومنصوب مفرد و . و آيت ذیت للحدیث. آم و آذا للعدد: الكنایات

و لهما صدر الكالم و آالهما یقع مرفوعا و . الخبریة مجرور مفرد و مجموع و تدخل من فيهما

ما بعده فعل غير مشتغل عنه بضميره آان معموال منصوبا على حسبه و منصوبا و مجرورا فكل

إن لم یكن ظرفا و خبر إن آان ظرفا . آل ما قبله حرف جر أو مضاف فمجرور و إال فمرفوع مبتدأ

و آذلك أسماء االستفهام و الشرط و في مثل آم عمة لك یا جریر و حالة ثالثة أوجه و قد یحذف في

.الك و آم ضربتمثل آم م

Page 72: mah.r ham.dov tezdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...GİRİŞ Arapça’nın ilk devirlerinden günümüze kadarki uzun geçmişi, onun dünyanın en eski dillerinden

66

منها ما قطع عن اإلضافة آقبل و بعد و ما أشبههما أجري مجراه ال غير و : الظروف

.ليس غير و حسب و منها حيث و ال یضاف إال إلى جملة في األآثر

و منها إذا و هي للمستقبل و فيها معنى الشرط فلذلك أختير بعدها الفعل و قد تكون للمفجأة

و منها أین و أنى للمكان استفهاما و . ها و منها إذ للماضي و یقع بعدها الجملتانفيلزم المبتدأ بعد

.و آيف للحال استفهاما. و أیان للزمان استفهاما. شرطا و متى للزمان فيهما

و منها مذ و منذ بمعنى أول المدة فيليهما المفرد المعرفة و بمعنى جميع المدة فيليهما

.المقصود بالعدد

یقع المصدر أو الفعل أو أن فيقدر زمان مضاف و هو مبتدأ و خبره ما بعده خالفاو قد

.للزجاج

و قط للماضي المنفي و عوض . و قد جاء لدن و لدن و لدن و لد و لد. و منها لدى و لدن

.للمستقبل المنفي

غير مع ما و االظروف المضافة إلى الجملة أو إذ یجوز بناؤها على الفتح و آذلك مثل و

.و أن و أن

المعرفة ما وضع لشيء بعينه وهي المضمرات و األعالم و المبهمات : المعرفة و النكرة

.و ما عرف بالالم أو بالنداء و المضاف إلى أحدها معنا

ما وضع لشيء بعينه غير متناول غيره بوضع واحد و أعرفها المضمر المتكلم ثم :العلم

.المخاطب

.ا وضع لشيء ال بعينه م:و النكرة

ما وضع لكمية آحاد األشياء أصولها اثنتا عشرة آلمة و احد إلى عشرة و :أسماء العدد

واحد و اثنان واحدة و اثنتان و ثنتان و ثالثة إلى عشرة و ثالث إلى عشر و أحد : مائة و ألف تقول

ث عشرة إلى تسع عشر و إثنا عشر إحدى عشرة و إثنتى عشرة ثالثة عشر إلى تسعة عشر ثال

ثم . و تميم تكسر الشين و عشرون و أخواتها فيهما أحد و عشرون إحدى و عشرون. عشرة

بالعطف بلفظ ما تقدم إلى تسعة و تسعين مائة و ألف مأتان و ألفان فيهما ثم بالعطف على ما تقدم و

ميز الثالثة إلى العشرة في ثماني عشرة فتح الياء و جاء إسكانها و شذ حذفها فتح النون و م

Page 73: mah.r ham.dov tezdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...GİRİŞ Arapça’nın ilk devirlerinden günümüze kadarki uzun geçmişi, onun dünyanın en eski dillerinden

67

و . مخفوض و مجموع لفظا أو معنا إال في ثالث مائة إلى تسع مائة و آان قياسها مئات أو مئين

و إذا آان المعدود مؤنثا و اللفظ مذآورا أو . مميز أحد عشر إلى تسعة و تسعين منصوب مفرد دائما

التمييز عنها مثل رجل و رجالن إلفادته و ال یميز واحد و اثنان استغناء بلفظ : بالعكس فوجهان

النص المق بالعدد و تقول في المفرد من العدد باعتبار تصييره الثاني و الثانية إلى العاشر و

العاشرة ال غير و باعتبار حاله األول و الثاني و األولى و الثانية إلى العاشر و العاشرة و الحادي

عشر و الثانية عشرة إلى التاسع عشر و التاسعة عشرة و من ثمه عشر و الحادیة عشرة و الثاني

قيل في األول ثالث اثنين أي مصيرهما من ثالثتهما و في الثاني ثالث ثالثة أي أحدها و تقول حادي

عشر أحد عشر على الثاني خاصة و ان شئت قلت حادي احد عشرالي تاسع تسعة عشر فتعرب

و ان آان مقصورا حذفت االلف و بقي ما قبلها مفتوحا مثل مصطفون و االول حذفت مثل قاضون

شرطه إن آان اسما فمذآر علم یعقل و ان آان صفة فمذآر یعقل و أن ال یكون أفعل فعالء مثل

أحمر حمراء و ال فعالن فعلى مثل سكران و سكرى و ال مستویا فيه مع المؤن ثمثل جریح و

.نيث مثل عالمة و یحذف نونه باإلضافة و قد شذ نحو سنين و أرضينصبور و ال بتاء التأ

ما لحق آخره ألف و تاء و شرطه إن آان صفة و له مذآر فأن یكون مذآره :المؤنث

جمع بالواو و النون و إن لم یكن له مذآر فأن ال یكون مجردا آحائض و إال جمع مطلقا جمع

رجال و أفراس و جمع القلة أفعل و أفعال و أفعلة و فعلة و الصحيح و التكسير ما تغير بناء واحده آ

.ما عدا ذلك جمع آسرة

اسم الحدث الجاري على الفعل و هو من الثالثي سماع و في غيره قياس نحو :المصدر

أخرج اخراجا و استخرج استخراجا و یعمل عمل فعله ماضيا و غيره إذا لم یكن مفعوال مطلقا و ال

م معموله عليه و ال مضمر في و ال یلزم ذآر الفاعل و یجور إضافته إلى الفاعل و قد یضاف یتقد

إلى المفعول و إعماله بالالم قليل و إن آان مطلقا فالعمل للفعل فإن آان بدال منه فالوجهان اسم

ى الفاعل و من الفاعل ما اشتق من فعل لمن قام به بمعنى الحدوث و صيغته من الثالثي المجرد عل

غير ثالثي على صيغة بميم مضمونة و آسر ما قبل اآلخر مثل مخرج و مستخرج و یعمل عمل

فعله بشرط معنى الحال و االستقبال و االعتماد على صاحبه أو الهمزة أو ما فإن آان للماضي

طى عمرو للكسائي، فإن آان له معمول آخر فبفعل مقدر نحو زید مع وجبت اإلضافة معنى خالفا

درهما أمس فإن دخلت الالم استوى الجمع و ما وضع منه للمبالغة آضراب و ضروب و مضراب

.و عليم و حذر مثله و المثنى و المجموع مثله و یجوز حذف النون مع العمل و التعریف تخفيفا

Page 74: mah.r ham.dov tezdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...GİRİŞ Arapça’nın ilk devirlerinden günümüze kadarki uzun geçmişi, onun dünyanın en eski dillerinden

68

ل ما اشتق من فعل لمن وقع عليه و صيغته من الثالثي المجرد على مفعو:اسم المفعول

آمضروب و من غيره على صيغة اسم الفاعل بفتح ما قبل اآلخر آمستخرج و أمره في العمل و

.االشتراط آأمر الفاعل مثل زید معطى غالمه درهما

ما اشتق من فعل الزم لمن قام به بمعنى الثبوت و صيغتها مخالفة :الصفة المشبهة

ب و شدید و تعمل عمل فعلها مطلقا و تقسيم لصيغة الفاعل على حسب السماع آحسن و صع

مسائلها أن تكون الصفة بالالم أو مجردة و معمولها مضافا أو بالالم أو مجردا عنها فهذه ستة و

المعمول في آل واحد منها مرفوع و منصوب و مجرور فصارت ثمانية عشر فالرفع على الفاعلية

عرفة و على التمييز في النكرة و الجر على اإلضافة و و النصب على التشبيه بالمفعول في الم

تفصيلها حسن وجهه ثلة و آذلك حسن الوجه و حسن وجه، الحسن وجهه الحسن وجهه الحسن وجه

اثنان منها ممتنعان الحسن وجهه الحسن وجه و اختلف في حسن وجهه و البواقي ما آان في ضمير

و ما ال ضمير فيه قبيح و متى رفعت بها فال ضمير واحد منها أحسن و ما آان في ضميران حسن

فيها فهي آالفعل و إال ففيها ضمير الموصوف فتؤنث و تثنى و تجمع و اسما الفاعل و المفعول غير

.المتعدیين مثل الصفة في ذلك

ما اشتق من فعل لموصوف بزیادة على غيره وهو أفعل و شرطه أن یبنى :اسم التفضيل

المجرد ليمكن البناء ليس بلون و ال عيب ألن منهما أفعل لغيره مثل زید أفضل الناس من الثالثي

فإن قصد غيره توصل إليه بأشد و نحوه مثل هو أشد منه استخراجا و بياضا و عمى و قياسه للفاعل

و بمن و قد جاء للمفعول نحو أعذر و ألوم و أشغل و أشهر و یستعمل على أحد ثالثة أوجه مضافا أ

فإذا أضيف فله . زید األفضل من عمرو و ال زید أفضل إال أن یعلم. أو معرفا باالم فال یجوز

:معنيان

و هو األآثر أن یقصد به الزیادة على من أضيف إليه فيشترط أن یكون منهم مثل :أحدهما

.زید أفضل الناس و ال یجوز یوسف أحسن إخوته لخروجه عنه بإضافتهم إليهم

أن تقصد زیادة مطلقة و یضاف للتوضيح فيجوز یوسف أحسن إخوته و یجوز :و الثاني

في األول اإلفراد و المطابقة لمن هو له و أما الثاني و المعرف بالالم فال بد فيهما من المطابقة و

و ال . ن یعلمزید األفضل من عمرو، و ال زید أفضل، إال أ: الذي بمن مفرد مذآر ال غير، فال یجوز

یعمل في مظهر إال إذا آان صفة لشيء و هو في المعنى صفة لمسبب مفضل باعتبار األول على

نفسه باعتبار غيره منفيا مثل ما رأیت رجال أحسن في عينه الكحل منه في عين زید ألنه بمعنى

أحسن : و لك أن تقول.حسن مع أنهم لو رفعوا لفصلوا بين أحسن و معموله بأجنبي، و هو الكحل

Page 75: mah.r ham.dov tezdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...GİRİŞ Arapça’nın ilk devirlerinden günümüze kadarki uzun geçmişi, onun dünyanın en eski dillerinden

69

ما رأیت آعين زید أحسن فيها الكحل، مثل : في عينه الكحل من غير زید، فإن قدمت ذآر العين قلت

:قوله

آوادي السباع حين یظلم وادیا مررت على وادي السباع و ال أرى

126یاو أخوف إالما وقى الله سار أقل به رآب أتوه تئية

دخول قد و : ما دل على معنى في نفسه مقترن بأحد األزمنة الثلثة و من خواصه: الفعل

.السين و سوف و الجوازم و لحوق تاء التأنيث ساآنة نحو تاء فعلت

ما دل على زمان قبل زمانك مبني على الفتح مع غيره الضمير المرفوع : الماضي

.المتحرك و الواو

ه االسم بأحد حروف نأیت لوقوعه مشترآا و تخصيصه بالسين و سوف ما أشب: المضارع

فالهمزة للمتكلم مفردا و النون له مع غيره و التاء لمخاطب و المؤنث و المؤنثين غيبة و الياء

للغائب غيرهما، و حروف المضارعة مضمومة في الرباعي و مفتوحة فيما سواه و ال یعرب من

ون تأآيد و ال نون جمع المؤنث و إعرابه رفع و نصب و جزم، الفعل غيره إذا لم یتصل به ن

فالصحيح المجرد عن ضمير بارز مرفوع للتثنية و الجمع و المخاطب المؤنث بالضمة و الفتحة و

یضربان و یضربون و تضربين، و : یضرب و المتصل به ذلك بالنون و حذفها، مثل: السكون، مثل

و المعتل باأللف بالضمة و الفتحة . یرا و الفتحة لفظا و الحذفالمعتل بالواو و الياء و الضمة تقد

یقوم زید، و ینتصب بأن، لن، آي : و یرتفع إذا تجرد عن الناصب و الجازم، مثل. تقدیرا و الحذف

أرید أن : فأن مثل. و بأن مقدرة بعد حتى و بعد الم آي و الم الجحود و الفاء و الواو و أو. و إذن

و التي تقع بعد العلم هي المخففة من المثقلة و ليست هذه، 127و أن تصومو خير لكم. تحسن إلي

، و 128فلن أبرح: و لن، مثل. علمت أن سيقوم و أن ال یقوم و التي تقع بعد الظن ففيها الوجهان: نحو

ن تدخل إذ: و إذن إذا لم یعتمد ما بعدها على ما قبلها و آان الفعل مستقبال مثل. معناها نفي المستقبل

الجنة و إذا وقعت بعد الواو و الفاء فالوجهان و آي مثل أسلمت آي أدخل الجنة و معناها السببية، و

و آنت . أسلمت حتى أدخل الجنة: حتى إذا آان مستقبال بالنظر إلى ما قبلها بمعنى آي أو إلى مثل

و حكایة آانت حرف سرت حتى أدخل البلد و أسير حتى تغيب الشمس فإن أردت الحال تخفيفا أ

و من ثمه امتنع الرفع في آان . مرض فالن حتى ال یرجونه: ابتداء فيرتفع و تجب السببية، مثل

: سيري حتى أدخلها و جاز في التامة آان سيري حتى أدخلها و أیهم سار حتى یدخلها و الم آي مثل .33.بيروت، دار الكتب العلمية، المجلد الثامن، ص انظر إلى إميل بدیع یعقوب، المعجم المفصل في شواهد اللغة العربية، 126 184/البقرة 127 80/یوسف 128

Page 76: mah.r ham.dov tezdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...GİRİŞ Arapça’nın ilk devirlerinden günümüze kadarki uzun geçmişi, onun dünyanın en eski dillerinden

70

و الفاء .129و ما آان الله ليعذبهم: أسلمت ألدخل الجنة و الم الجحود الم تأآيد بعد النفي لكان مثل

بشرطين إحداهما السببية و الثاني أن یكون قبلها أمر أو نهي أو استفهام أو نفي أو تمن أو عرض،

و الواو بشرطين الجمعية و أن یكون قبلها مثل ذلك و أو بشرط معنى إلى أن أو إال أن و العاطفة إذا

إظهار أن مع الم آي و العاطفة و یجب مع ال في الالم عليها و آان المعطوف عليه اسما و یجوز

یجزم بلم و لما و الم األمر و ال في النهي و آلم المجازاة و هي إن و مهما و إذ ما و حيثما و أین و

فلم لقلب المضارع ماضيا و . و بإن مقدرة. متى و ما و من و أي و أنى و أما مع آيف ما و إذا فشاذ

و لما مثلها و تختص باالستغراق و جوازا حذف الفعل و الم األمر، الالم المطلوب بها الفعل و نفيه

ال للنهي المطلوب بها الترك و لكم المجازاة تدخل على الفعلين لسببية األول و مسببية الثاني و

ن و إذا آان یسميان شرطا و جزاء، فإن آانا مضارعين أو االول فالجزم و إن آان الثاني فالوجها

الجزاء ماضيا بغير قد لفظا أو معنى لم یجز الفاء و إن آان مضارعا مثبتا أو منفيا بال فالوجهان و

إال فالفاء و یجيء إذا مع الجملة االسمية موضع الفاء و إن مقدرة بعد األمر و النهي و االستفهام و

ال تكفر تدخل الجنة و امتنع ال تكفر أسلم تدخل الجنة و : التمني و العرض إذا قصد السببية نحو

.تدخل النار خالفا للكسائي ألن التقدیر إن ال تكفر

صيغة یطلب بها الفعل من الفاعل المخاطب بحذف حرف المضارعة و حكم آخره : األمر

حكم المجزوم فإن آان بعده ساآن و ليس برباعي ردت همزة وصل مضمومة، إن آان بعده ضمة

. اقتل و اضرب و اعلم و إن آان رباعيا، فمفتوحة مقطوعة: ه مثلو مكسورة فيما سوا

هو ما حذف فاعله فإن آان ماضيا ضم أوله و آسر ما قبل آخره و :فعل ما لم یسم فاعله

یضم الثالث مع همزة وصل و الثاني مع التاء خوف اللبس و معتل العين األفصح قيل و بيع و جاء

ب أختير و أنقيد دون استخير و أقيم و إن آان مضارعا ضم أوله و فتح ما اإلشمام و الواو و مثله با

. قبل آخره و معتل العين ینقلب ألفا

المتعدي و غير المتعدي

و المتعدي . بخالفه آقعد: و غير المتعدي. یتوقف فهمه على متعلق آضرب ما: فالمتعدي

آاعلم و أرى و أنبأ و نبأ و أخبر و یكون إلى واحد آضرب و إلى اثنين آأعطى و علم و إلى ثلثة

.خبر و حدث و هذه مفعولها األول آمفعول أعطيت و الثاني و الثالث آمفعول علمت

33/األنفال 129

Page 77: mah.r ham.dov tezdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...GİRİŞ Arapça’nın ilk devirlerinden günümüze kadarki uzun geçmişi, onun dünyanın en eski dillerinden

71

ظننت و حسبت و خلت و زعمت و علمت و رأیت و وجدت تدخل على : أفعال القلوب

ر أحدهما ذآر اآلخر الجملة االسمية لبيان ما هي عنه فتنصب الجزئين و من خصائصها أنه إذا ذآ

بخالف باب أعطيت و منها جواز اإللغاء إذا توسطت أو تأخرت الستقالل جزئين آالما بخالف

زید علمت قائم، و منها أنها تعلق قبل االستفهام و النفي و الالم مثل علمت أ زید : باب أعطيت مثل

ن لشيء واحد مثل علمتني و منها أنه یجوز أن یكون فاعلها و مفعولها ضميری. عندك أم عمرو

منطلقا و لبعضها معنى آخر یتعدى به إلى واحد، فظننت بمعنى اتهمت و علمت بمعنى عرفت و

.رأیت بمعنى أبصرت و وجدت بمعنى أصبت

آان و صار و أصبح و أمسى : ما وضع لتقریر الفاعل على صفة و هي: األفعال الناقصة

راح و مازال و ماانفك و مافتىء و ما برح و مادام و و أضحى و ظل و بات و آض و عاد و غدا و

و تدخل على الجملة االسمية إلعطاء الخبر . و قد جاء ماجائت حاجتك و قعدت آأنها حربة. ليس

آان زید قائما فكان تكون ناقصة لثبوت خبرها : حكم معناها فترفع االول و تنصب الثاني مثل

. ون فيها ضمير الشأن و تكون تامة بمعنى ثبت و زائدةماضيا دائما أو منقطعا و بمعنى صار و یك

و صار لالنتقال و أصبح و أمسى و أضحى القتران مضمون الجملة بأوقاتها و بمعنى صار و

تكون تامة و ظل و بات القتران مضمون الجملة بوقتيهما و بمعنى صار و ما زال و ما برح و ما

مذ قبله و یلزمها النفي و ما دام لتوقيت أمر بمدة ثبوت فتىء و ماانفك الستمرار خبرها لفاعلها

خبرها لفاعلها و من ثمه احتاج إلى آالم ألنه ظرف و ليس لنفي مضمون الجملة حاال و قيل مطلقا

قسم یجوز و هو من . و یجوز تقدیم أخبارها آلها على اسمها و هي في تقدیمها عليها على ثلثة أقسام

في غير مادام، و قسم 130ال یجوز و هو ما في أوله ما خالفا البن آيسانآان إلى راح، و قسم

.مختلف فيه و هو ليس

عسى، و هو : ما وضع لدنو الخبر رجاء و حصوال أو أخذا فيه، فاألول: األفعال المقاربة

آاد تقول : و الثاني. عسى زید أن یخرج و عسى زید أن یقوم و قد تحذف أن: غير متصرف تقول

د یجيء و قد تدخل أن و إذا دخل النفي على آاد فهو آاألفعال على األصح و قيل یكون آاد زی

و : لالثبات مطلقا، و قيل یكون في الماضي لإلثبات، و في المستقبل آاألفعال تمسكا بقوله تعالى

: و بقول ذي الرمة131ماآادوا یفعلون

أخذ عن أبي العباس المبرد، و أبي . أحد المشهورین بالعلم، و المعروفين بالفهمإنه آان. مد بن آيسان النحويأبو الحسن محمد بن أح 130

منها . و آان البن آيسان مصنفات آثيرة: قال أبو القاسم بن برهان النحوي .و آان قيما بمعرفة مذهب البصریين و الكوفيين. العباس ثعلب).208. صاألنباري،(.و توفي سنة تسع و تسعين و مائتين .المهذب في النحو، و شرح الطوال، إلى غير ذلك

71/البقرة 131

Page 78: mah.r ham.dov tezdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...GİRİŞ Arapça’nın ilk devirlerinden günümüze kadarki uzun geçmişi, onun dünyanın en eski dillerinden

72

: و الثالث. 132رسيس الهوى من حب مية یبرح د إذا غير النأي المحبين لم یك

.طفق و آرب و جعل و أخذ و هي مثل آاد و أوشك و هي مثل عسى، و آاد في االستعمال

ما أفعله و أفعل به، و هما غير : ما وضع إلنشاء التعجب، و هي صيغتان: فعل التعجب

ال یبنيان إال مما یبنى منه أفعل التفضيل و یتوصل و. متصرفين مثل ما أحسن زیدا و أحسن بزید

في ممتنع بمثل ما أشد استخراجه و أشدد باستخراجه و ال یتصرف فيهما بتقدیم و تأخير و ال فصل

الفصل بالظرف و ما ابتداء نكرة عند سيبویه و ما بعدها الخبر و موصولة عند . و أجاز المازني

. ئدة ففيه ضميراألخفش، و الباء للتعدیة أو زا

و شرطهما أن . نعم و بئس: ما وضع النشاء مدح أو ذم، و منها: أفعال المدح و الذم

یكون معرفا بالالم أو مضافا إلى المعرف بها أو مضمرا مميزا بنكرة منصوبة أو بما مثل فنعما هي

ف مثل نعم الرجل زید، و و بعد ذلك المخصوص و هو مبتدأ و ما قبله خبره أو خبر مبتدأ محذو

متأول، و قد یحذف المخصوص و شبهه 133و بئس مثل القوم الذین آذبواشرطه مطابقة الفاعل،

و منها حبذا و فاعله ذا و ال . ، و ساء مثل بئس134نعم العبد فنعم الماهدون: إذا علم مثل قوله تعالى

به آإعراب مخصوص نعم، و یجوز أن یقع قبل المخصوص أو یتغير و بعده المخصوص و إعرا

.بعده تمييز أو حال على وفق مخصوصه

.ما دل على معنى في غيره و من ثمه احتاج في جزئيته إلى اسم أو فعل: الحرف

ما وضع لإلفضاء بفعل أو معناه إلى ما یليه، و هي من و إلى و حتى و في و : حرف الجر

رب و واوها و واو القسم و باؤه و تاؤه و عن و على و الكاف و مذ و منذ و خال و الباء و الالم و

. عدا و حاشا

لالبتداء و التبيين و التبعيض و زائدة في غير الموجب خالفا للكوفيين و األخفش و قد من

.آان من مطر و شبهه متأول

. لالنتهاء و بمعنى مع قليالو إلى

. يرا و یختص بالظاهر خالفا للمبردآذلك و بمعنى مع آثو حتى

132 البيت من الطویل، و هو الذي الرمة ). 94.أنظر إلى إميل بدیع یعقوب، المعجم المفصل في شواهد اللغة العربية، ، المجلد الثاني، ص(

.1192/دیوانه، ص 5/الجمعة 133 48/الذاریاب 134

Page 79: mah.r ham.dov tezdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...GİRİŞ Arapça’nın ilk devirlerinden günümüze kadarki uzun geçmişi, onun dünyanın en eski dillerinden

73

. للظرفية و بمعنى على قليالو في

لاللصاق و االستعانة و المصاحبة و المقابلة و التعدیة و الظرفية و زائدة في و الباء

. بحسبك درهم و ألقى بيده: الخبر في االستفهام و النفي قياسا و في غيره سماعا، مثل

و زائدة و بمعنى عن مع القول و بمعنى الواو في القسم لالختصاص و التعليل و الالم

. للتعجب

للتعليل و لها صدر الكالم مختصة بنكرة موصوفة على األصح و فعلها ماض و رب

محذوف غالبا و قد تدخل على مضمر مبهم مميز بنكرة منصوبة و الضمير مفرد مذآر خالفا

. ل على جملة واوها تدخل على نكرة موصوفةللكوفيين في مطابقة التمييز و تلحقها ما فتدخ

. إنما تكون عند حذف الفعل لغير السؤال مختصة بالظاهرو واو القسم

. مثلها مختصة باسم اللهو التاء

أعم منهما في الجميع و یتلقى القسم بالالم و إن و حرف النفي و یحذف جوابه إذا و الباء

. اعترض أو تقدمه ما یدل عليه

. للمجاوزة عن و

. لالستعالء و قد یكونان اسمين بدخول من عليهماو على

. للتشبيه و زائدة و قد یكون اسما و تختص بالظاهرو الكاف

ما رأیته مذ شهرنا : للزمان لالبتداء في الماضي و الظرفية في الحاضر، مثلو مذ و منذ

.و منذ یومنا

.لالستثناءو حاشا و خال و عدا

و لها صدر الكالم . و هي إن و أن و آأن و لكن و ليت و لعل: مشبهة بالفعلالحروف ال

، فهي بعكسها و تلحقها ما فتلغى على األفصح و تدخل حينئذ على الفعل، فإن ال تغير أنسوى

في معنى الجملة و أن مع جملتها في حكم المفرد و من ثمه وجب الكسر في موضع الجمل و الفتح

فكسرت ابتداء و بعد القول و الموصول و فتحت فاعلة و مفعولة و مبتدأ و مضافا . موضع المفرد

Page 80: mah.r ham.dov tezdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...GİRİŞ Arapça’nın ilk devirlerinden günümüze kadarki uzun geçmişi, onun dünyanın en eski dillerinden

74

من : إليها، و قالوا لوال أنك ألنه مبتدأ و لو إنك النه فاعل فإن جاز التقدیران جاز االمران مثل

ذلك جاز العطف على اسم المكسورة یكرمني فإني أآرمه، و إذا إنه عبد القفا و اللهازم و شبهه و ل

إن زیدا قائم و عمرو و یشترط مضي الخبر لفظا أو : لفظا أو حكما بالرفع دون المفتوحة، مثل

حكما خالفا للكوفيين و ال أثر لكونه مبنيا خالفا للمبرد و الكسائي في مثل إنك و زید ذاهبان و لكن

ها على الخبر أو على االسم إذا فصل بينه و بينها أو آذلك و لذلك دخلت الالم مع المكسورة دون

على ما بينهما و في لكن ضعيف و تخفف المكسورة فيلزمها الالم و یجوز إلغاؤها و یجوز دخولها

على فعل من أفعال المبتدأ خالفا للكوفيين في التعميم و تخفف المفتوحة فتعمل في ضمير شأن

شذ إعمالها في غيره و یلزمها مع الفعل السين أو سوف أو قد أو مقدر، فتدخل على الجمل مطلقا و

. حرف النفي

. للتشبيه و تخفف فتلغى على األصحآأن و

. لالستدراك یتوسط بين آالمين متغایرین معنى و تخفف فتلغى و یجوز معها الواوو لكن

. ليت زیدا قائما. للتمني و أجاز الفراو ليت

.ي و شذ الجر بها للترجو لعل

الواو و الفاء و ثم و حتى و أو و أما و أم و ال و بل و لكن، فاالربعة : الحروف العاطفة

األول للجمع فالواو للجمع مطلقا و ال ترتيب فيها و الفاء للترتيب و ثم مثلها بمهلة و حتى مثلها و

أم ألحد األمرین مبهما فأم المتصلة و أو و إما و. معطوفها جزء من متبوعه ليفيد قوة أو ضعفا

الزمة لهمزة االستفهام یليها أحد المستویين و االخر الهمزة بعد ثبوت أحدهما لطلب التعيين و من

ثمه لم یجز أ رأیت زیدا أم عمرا و من ثمه آان جوابه بالتعيين دون نعم أو ال و المنقطعة آبل و

ما قبل المعطوف عليه الزمة مع إما، جائزة مع أو و ال و بل و لكن و إ. الهمزة مثل إنها إلبل أم شاء

. ألحدهما معينا و لكن الزمة للنفي

.أال و أما و ها: حروف التنبيه

.أعمها و أیا و هيا للبعيد و أي و الهمزة للقریب: یا: حروف النداء

م مقررة لما سبقها، و بلى فنع. نعم و بلى و إي و أجل و جير و إن: حروف االیجاب

مختصة بإیجاب النفي، و إي إثبات بعد االستفهام و یلزمها القسم، و أجل و جير و إن تصدیق

.للمخبر

Page 81: mah.r ham.dov tezdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...GİRİŞ Arapça’nın ilk devirlerinden günümüze kadarki uzun geçmişi, onun dünyanın en eski dillerinden

75

فإن مع ما النافية و قلت مع ما . إن و أن و ما و ال و من و الباء و الالم: حروف الزیادة

سم و قلت مع الكاف و ما مع إذا و متى و أي و أین و المصدریة و لما و أن مع لما و بين لو و الق

إن شرطا و بعض حروف الجر و قلت مع المضاف و ال مع الواو بعد النفي و بعد أن المصدریة و

. قلت قبل أقسم و شذت مع المضاف و من و الباء و الالم تقدم ذآرها

.ما في معنى القولفأن مختصة ب. أي و أن: حرفا التفسير

.فاألوالن للفعلية و أن لالسمية. ما و أن و أن: حروف المصدر

هال و أال و لوال و لوما ، لها صدر الكالم و تلزم الفعل لفظا أو : حروف التحضيض

.تقدیرا

.قد، و في المضارع للتقليل: حرف التوقع

. ل أ زید قائم و أ قام زید، و آذلك هلالهمزة و هل، لها صدر الكالم تقو: حرفا االستفهام

أ و الهمزة أعم تصرفا تقول أ زیدا ضربت و أ تضرب زیدا و هو أخوك و أ زید عندك أم عمرو و

. دون هلو أ فمن آان و أو من آان. 135ثم إذا ما وقع

إن دخل على الماضي، فإن لالستقبال و . إن و لو و أما، لها صدر الكالم: حروف الشرط

و تلزمان الفعل لفظا أو تقدیرا و من ثمه قيل لو أنك بالفتح ألنه فاعل و انطلقت بالفعل عكسه و لو

موضع منطلق ليكون آالعوض، و إن آان جامدا جاز لتعذره، و إذا تقدم القسم أول الكالم على

و الله إن أتيتني أو لم تأتني : فظا، مثلالشرط لزمه الماضي لفظا أو معنى، و آان الجواب للقسم ل

أنا و الله إن تأتني : و إن توسط بتقدیم الشرط و غيره جاز أن یعتبر و أن یلغى آقولك. ألآرمتك

و إن ، 136لئن أخرجوا ال یخرجون: و تقدیم القسم آاللفظ، نحو. و إن أتيتني و الله آلتينك. آتك

و أما للتفصيل و ألتزم حذف فعلها و عوض بينها و بين فائها جزء مما .ونلمشرآ أطعتموهم إنكم

و قيل إن . أما یوم الجمعة فزید منطلق: في مخيرها مطلقا، و قيل هو معمول المحذوف مطلقا، مثل

. آان جائز التقدیم فمن األول و إال فمن الثاني

. آال، و قد جاء بمعنى حقا: حرف الردع

یونس/51 13512/الحشر 136

Page 82: mah.r ham.dov tezdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...GİRİŞ Arapça’nın ilk devirlerinden günümüze kadarki uzun geçmişi, onun dünyanın en eski dillerinden

76

. نيث الساآنة تلحق الماضي لتأنيث المسند إليه، فإن آان ظاهرا غير حقيقي فمخيرتاء التأ

. و أما إلحاق عالمة التثنية و الجمعين فضعيف

نون ساآنة تتبع حرآة اآلخر ال لتأآيد الفعل، و هو للتمكن و التكبير و العوض : التنوین

نون التأآيد خفيفة . موصوفا بابن مضافا إلى علم آخرو المقابلة و الترنم، و قد یحذف من العلم

ساآنة و مشددة مفتوحة مع غير األلف تختص بالفعل المستقبل في األمر و النهي و االستفهام و

التمني و العرض و القسم، و قلت في النفي و لزمت في مثبت القسم و آثرت في مثل إما تفعلن و ما

موم و مع المخاطب مكسور و فيما عدا ذلك مفتوح و تقول في التثنية قبلها مع ضمير المذآرین مض

و جمع المؤنث اضربان و اضربنان و ال تدخلهما الخفيفة خالفا ليونس و هما في غيرهما مع

من ثمه قيل هل ترین و ترون و ترین و الضمير البارز آالمنفصل، فإن لم یكن فكالمتصل و

و أعزن، و المخففة تحذف الساآن و في الوقف فيرد ما حذف و المفتوح ما قبلها أعزون و أعزن

. تقلب ألفا

2. Lübbu’l-elbâb fî i‘lmi’l-i‘râb’ın Arapça Metni

)للقاضي البيضاوي( لب األ لباب في علم اإلعراب

. فعل لو اقترن وضعا باحد االزمنةو هو حرف لو دل غيره وإال ف. ما وضع مفرداالكلمة

وهي لتأ نيث ما أسند . قد والسين و سوف والمرفوع البارزالمتصل والتاء الساآنة: ومما خص به

. واإلسناد إليه واإلضافة137الالم والجر والتنوین سوى الترنم: ومما خص به. إليه وإال فاسم

و هو معرب لو اختلف آخره بالعامل ولو . ما له اإلسناد من اسمين أو فعل معهالكالم

تنبيه فالمفرد والمكسرالمنصرفان بالضمة والفتحة . رفع، نصب، جر:و أنواعه. تقدیرا وإال فمبني

واألسماء الستة اآلتية . وغيرالمنصرف بالضمة والفتحة. والمؤنث السالم بالضمة والكسرة. والكسرة

و معها أبي و أخي و حمي و . او واأللف والياء و إال بالحرآاتلو مكبرة مضافة إلى غيرالياء بالو

و ذو یضاف إلى الجنس و جاء الحرآات فيها . و في أآثر منه و فتح الفم أآثر منهما. هني و في

. القصر والتشدید و أخو آدلو حمء آدلو و خبء مطلقا

عزیزة فوال بابتي، المعجم المفصل في النحو العربي، بيروت، . (تنوین هو إلحاق آخر االسم بنون ساآنة زائدة لفظا، ال خطا و ال وقفاال 137

).377.دار الكتب العلمية، الجزء األول، ص ، و یلحق معربا لم یشبه الفعل من وجهين من تنوین التمكن و هو الذي یدل على مكانة االسم في االسمية:األول. التنوین على ستة أقسام : و الثالث.صه و مه و سيبویه: و هو تنوین یدل على أن االسم نكرة، نحو. تنوین التنكير: و الثاني.زید و رجل: وجوه منع الصرف، نحو

و هو تنوین . تنوین المقابلة:لرابعو ا. یومئذ و حينئذ و ساعتئذ: و هو تنوین یلحق المضاف عند حذف المضاف إليه، نحو. تنوین العوضو هو تنوین یجعل مكان حرف المد في القوافي . تنوین الترنم:و الخامس. یلحق جمع المؤنث السالم في مقابلة النون في جمع المذآر السالم

هو تنوین یلحق قافية مقيدة للترنم، و . التنوین الغالي:و السادس. أقلي اللوم عاذل و العتابن و قولي إن أصبت لقد أصبن: المطلقة، نحوالشيخ محمد بن عبد الرحيم بن الحسين العمري الميالني، آتاب شرح . (و قاتم األعماق خاوي المخترقن مشتبه األعالم لماع الخفقن: نحو

).289-293.المغني في النحو، بنغازي، جامعة قاز یونس، ص

Page 83: mah.r ham.dov tezdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...GİRİŞ Arapça’nın ilk devirlerinden günümüze kadarki uzun geçmişi, onun dünyanın en eski dillerinden

77

والمذآر السالم . آالعصاوالمثنى واثنان و آال مع الضمير باأللف والياء و آال مع غيره

و قد یسكن فيه آما تحرك . و عصا و غالمى و قاض سوى نصبه. اولو وباب عشرین بالواو والياء

. و مسلمي رفعا والمحكي و لو جملة والمثنى مع ما رفعا. جرا للضرورة

ل غيرالمنصرف ما فيه الجمع و لو في األص. واألسماء الستة والجمع معه مطلقا تقدیري

. و قل صرفه وجوار سوى نصبه آقاض. و شرطه وزن حضاجر و سراویل بغير هاء. أو التقدیر

.و قل بجوارى التأنيث والفاء أو اثنان من العلمية

وال یثنى و ال یجمع آجاء عمر . وهو خروجه عن صيغته آجمع وإن تقدیرا:والعدل

.والوصف األصلي وال یعتبر مع العلمية. آالهما و آلهم

و ذا یؤثر وجوبا لو متحرك األوسط أو . و شرطه العلمية. لفظيا أو معنویا:و التأنيث

شرطه الزیادة و لو سميت بمذآر منع . والمسمى به لو تأنيثه. عجمة أو زائدا على الثالثة األحرف

.مطلقا

و وزن الفعل . وسط و شرطها العلمية في أول استعمالها و الزیادة أو تحرك ال: والعجمة

و شرطه ان یختص به أو في أوله زیادة الفعل غير قابل للتاء باعتبار السبب . و ال یجمع بالعدل

.آأسود

اإلسناد واأللف والنون و هو في . والبد من اسمين والعلمية و عدم اإلضافة:والترآيب

. و األلف اإللحاق المفردة. صفة، فشرطه عدم فعالنة وإال و لو احتملت اإلصالة جاز آحسان

وشرطه العلمية ولو نكر ما فيه علمية مؤثرة صرف إال نحو أحمر و ینصرف باب أحاد علما و لو

قل المنع بالعلمية . نكر منع و تنكيره أو الصفة المشهورة و تنكير العلم الجنس آأسامة یا بها

النسبة مطلقا إال بما باسم آانت في والعدل والجمع و. للضرورة والتصغير محل بوزن مختص به

و آذا . و حكمه أن ال ینون وال یكسر إال للتناسب او الزحاف جوازا أوالضرورة وجوبا. مفرده

.یكسربالالم أواإلضافة

المرفوعات

وال یتقدم وال یتعدد . و حقه أن یليه، فصح اإلضمار قبله. ما أسند إليه المعروف: الفاعل

وعدم القرینة و وقوع مفعوله بعد إال أو یوجب تقدیمه واتصال المفعول بدونه و ضميره وال یحذف

Page 84: mah.r ham.dov tezdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...GİRİŞ Arapça’nın ilk devirlerinden günümüze kadarki uzun geçmişi, onun dünyanın en eski dillerinden

78

یوجب تأخيره و جاز حذف عامله مجموعهما لو قرینة، و وجب لو . به و وقوعه بعد إال أو معناها

.فسر آان زید جاء

اس من باب والثاني والثالت االلتب. ما لم یسم فاعله مفعول نسب إليه مجهول:مفعول

. أعلمت وال الزمان والمكان والمصدر إال بزائد، وقعد منسوب إلى مصدره المعهود، وال له معه

و لو المفعول به تعين وإال فجميع سواء و لو اقتضيا . واألول من باب اعطيت أولى و یجب باللبس

المضمران رفعا و نصبا فيحذف من األول إال لو اختلف. ما بعدهما فلو منفصال أو ظاهرا بعد إال

. و لو ظاهرا غيره أعمل الثاني وأضمر فيه على طرزه. آما ضربت إال إیاك و ما شتمنى إال أنت

والمفعول على . و لو أعمل األول أضمر فيه. والمفعول لو ضروریا یظهر خبره و إال فيحذف

. الوجه األول و لو منع منهما

ا من العامل اللفظي أو صفة بعد حرف النفي واإلستفهام، و في ما أسند إليه و منفكالمبتدأ

و یجب تقدیم المبتدأ لو تضمن عدل عن . و یتقدم أصال، فصح اإلضمار قبله. نحو أقائم زید أمران

االشتمال لالختصار ما له الصدر، آمن أبوك أو آان خبره فعله أو بعد إال أو معناها أو مماثله

و سمع و زید . و یحذف و یجب حذف المبتدأ في نحو الحمد هللا الحميد. ا و بناتناآبنونا بنوا أبنائن

وامتعز فيها أم رافضي و . لو یفيد آما أحد، و عبد مؤمن غير مخلد. الخبز آآله و یكون نكرة

وللجزء وجود الخبر ما أسند إلى المبتدأ و یطابقه لو مشتقا و . شرأهر هما و سالم على أهل السنة

لو . و یتقدم و یجب. والظرف یتعلق بفعل على األولى إال بقرینة. كون جملة بعائد، و قد یحذفی

تضمن ما له الصدر مفردا آأین زید أو خصصه أو آان خبرا عن ان أو ضميره فيه أو بعد إال أو

بفعل والموصول. و صح الفاء خبر آل مضاف إلى نكرة. و یتعدد و یجب آهو حلو خامض. معناها

. و یمنعه ليت و لعل، و یحذف و یجب لو التمز في محله غيره. والنكرة الموصوفة بهما. أو ظرف

و افعل مضافا إلى هذا و ما عطف . آخبر لو ال عاما و ما أضيف إلى فاعل أو مفعول و بعده حال

ویتقدم . و آالخبرخبر باب إن ما أسند إلى اسمه و ه. عليه بواو بمعنى مع و ما أقسم به صریحا فيه

و لو ظرفا و آثر حذفه و یجب في . و ال یتقدم. ال التي لنفي الجنس ما أسند إلى اسمها.لو ظرفا خبر

اسم ما و ال المشبهتين بليس ما أسند إليه یليهما، و ال لم یدخل المعرفة والباء في . لغة بني تميم

.فقل فيها. و ليست ال لنفي الحال،. خبرها

باتالمنصو

و . و ال یتقدم و ال یثنى و ال یجمع أو النوع أو العدد. ما نصب للتأآيد:المفعول المطلق

و ما هو مثبت بعد . هو معنى العامل و لو حكما، و یحذف و یجب آفضال و أیضا و حمدا له و لبيك

Page 85: mah.r ham.dov tezdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...GİRİŞ Arapça’nın ilk devirlerinden günümüze kadarki uzun geçmişi, onun dünyanın en eski dillerinden

79

د مضمون جملة و ما أآ. نفي أو معناها دخل على ما ال یكون خبره، آأنما أنت ضربا أو مكرر بعد

و قل تعریفه و تنكيرها أو فصل أو شبه به عالجا بعد . آله على آذا اعترافا أو أنت قائم حقا أو ألبتة

. ما تضمن صاحبه و ما بمعناه آله صوت صوتك

و یتقدم و یجب لو بضمن الصدر، و یمتنع لو العامل اسم . ما یعقل الفعل به:المفعول به

و . سماعي آأهال: األول. یحذف و لو نسيا آيعطي و عامله و یجب في سبعةو. فعل أو مضافا إليه

و أمكن إعماله أو مناسبه نصبا . و ما بعده عامل عمل في غيره. ما أضمر على شریطة التفسير

آزیدا حسبت عليه أو مررت به، و نصبه أولى لو عطف على فعلية و لو ذات . لفظا أو معنى

واالستفهام و . بس المفسر بالصفة أو بعده أمر أو نهي أو هو بعد النفيفالنصب مساو أو ل. وجهين

والرفع أولى في غيرها أو وجد أقوى منها، . حيث و إذا للشرط، و یجب بعد التحضيض والشرط

و یحذف من آإیاك أن . و ما حذر من ما بعده و ذا بالواو و من. آإذا للمفاجأة و اما لغير الطلب

وما أغري به مكررا آأخاك . مع ان و ان قياسا و ما حذر منه لو آرر و عاملهما بعدتحذف و بابها

و منه ما نصب على المدح والذم . أخاك و ما نصب على االختصاص آنحن العرب نفعل آذا

و یحذف هو والحرف من غير الجنس واإلشارة . و قد ینكر و ما نودي بحرف النداء. والترحم

و یجب في اللهم و ال یوصف و یبنى على رفعه لو مفردا معرفة آيا رجالن . والمندوبوالمستغاث

و ینصب المضاف و شبهه . ویا زید بن عمرو أولى، و جر بالم االستغاثة و فتح بالفاء و ال الم

مفردا والبدل الستقاللهما ان . و معطوف یدخل یا عليه. والنكرة و تابع المبني سوى التأآيد اللفظي

. یرفع و ینصب و یجب أیهذا أو أیها او هذا مع ذي الالم سوى اهللا. و لو حكما لنصب المضاف

وجاز یا غالمي و یا غالمى و یا غالم و یا غالما . ویرفع مع تابعه و ضم و نصب یا تيم تيم عدي

و أتى . ت و یا أمت و باأللفو یا أب. و جاز حذف ألفهما. و بالهاء وقفا و آذا یا ابن أم و یا ابن عم

و قد یغير . یا غالم و بالضم فيما غلب إضافته إليها، و یرخم، و هو حذف آخره و غيره ضرورة

و أن الیكون مضافا و ال مستغاثا و ال مندوبا و . آيا آرا، و شرطه العلمية زائدا على الثالثة أوالتاء

آخره صحيح بعد مدة أو زائدتان في حكم واحد زائدا و لو في . و لو مرآبا حذف األخير. ال جملة

و ما ندب و هو المتفجع عليه معروفا أو به بوا . آأسماء و منصور حذفا و إال فحرف. على أربعة

و هو آالمنادى و صح زیادة األلف فيه أو فيما أضيف إليه، الالصفة فلو التبس زید مدة . أو یا

. تحرك للضرورةلو وقف و قد. مناسبة آوا غالمكيه

.و جاز لوجوده معه و فاعلهما واحد. ما هو باعث، و شرطه تقدیر الالم: المفعول له

Page 86: mah.r ham.dov tezdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...GİRİŞ Arapça’nın ilk devirlerinden günümüze kadarki uzun geçmişi, onun dünyanın en eski dillerinden

80

و هو ما سمى . و یقبل الزمان مطلقا مبهما. ما فيه الفعل، و شرطه تقدیر في:المفعول فيه

لم یتعد إلى و جاز في الالزم و ما. بسبب خارج إال ما بعد دخلت و ما بمعناه والمضمر لو اتسع

.و یتقدم و یجب لو تضمن الصدر. و یحذف عامله و یجب لو فسر. ثلثة

و أمكن العطف جاز و ان معنى . ما صاحب معموال بالواو لو عامله لفظا:المفعول معه

. و الیتقدم، و أتى منفصال. آجئت و زیدا و مالك و عمرا. و أمكن وجب و إال فالنصب

و یقع . آهذا بسرا أطيب منه رطبا. توضح آيفية العامل و مشتاقا أو غيره نكرة :الحال

و یتقدم ذاها، و هو . و الیتقدم المعنوي و ذا المجرور إال لو ظرفا. مصدرا سماعا آأتيته رآضا

و یعرف غالبا و یجب لو نكرة صرفة، و یكون خبریة مع . الفاعل أو المفعول به أو آالهما

عف لو اسمية أو الواو أو آليهما سوى المضارع المثبت، فإنه بالضمير و لزم و ض. الضمير

وقد یقدر فيه و یحذف عاملها و یجب في المؤآدة لو قررت اسمية آزید أبوك . الماضي المثبت قد

.و یقع اسمية وال تصدر بالواو. عطوفا

ألول عن مفرد من فا. نكرة، یزیل اإلبهام الوضعي عن ذات مذآورة أو مقدرة: التمييز

فيطابق و لو . والكيل والوزن والمساحة والمقياس فيفرد لو قصد به الجنسية و إال. العدد و سيأتي

والثاني عن . جازت اإلضافة و عن غيره آخاتم فضة و الجر أآثر. بالتنوین أو بنون التثنية والجمع

و . فإنها لذاتها و تطابقه. ته صلح لمتعلقةو ما صلح لذا. نسبة، آطاب زید نفسا و یعجبني طيبه أبا

و هو اسم ما علم . و الیتقدم المستثنى متصل. تحتمل الحال وما لم یصلح فله و ذان فيهما آما ذآر

و قد یحذف لو مقدما لو . و منفصل و هو ما بعده و علم عدمه و إال فصفة. دخوله و خرج بباب إال

و قد . بعد ليس و ال یكون و ما خال و ماعدا و عدا و خالو قد یرفع في تميم أو . منقطعا ورد

فالبدل أولى من النصب و لو تعذر . یجربهما أو في موجب ذآر المستثنى منه، فلو في غيره معه

ینصب أحدهما و یكون فيه . و مع عدمه یعرب بإعرابه ما لم یكرر. على محله آال أحد فيها إال زید

و جاز . و حاشا و قل النصب به و السيما. و هما ظرفان منصوبان. و یجر بسوى و سواء. لو یفيد

.و قل النصب و غيره و هو صفة و یعرب فيه، فإعرابه على التفصيل. الرفع فيما

و فيه . آان خيرا فخير. و یحذف عامله. المسند إلى اسمه، و هو آالخبر: خبر باب آان

. توجوه و یجب آاما أو اما أنت أي الن آن

.و ال یحذف إال للضرورة. معموله المسند إليه:اسم باب إن

Page 87: mah.r ham.dov tezdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...GİRİŞ Arapça’nın ilk devirlerinden günümüze kadarki uzun geçmişi, onun dünyanın en eski dillerinden

81

فلو . المسند إليه یليها نكرة مضافا أو مشابها به: المنصوب بال التي لنفي صفة الجنس

و آثر حذفه في ال عليك . مفردا بنى على نصبه، و لو ال مفصوال أو معرفة و ان مفردا رفع و آرر

.تأثيرها بخالف الجار. و ال تغير الهمزة. و في ال حول و القوة

یبنى و یرفع و ینصب و إال . و تفيد االستفهام والتمني والغرض و نعت المبنى مفردا یليه

و جاز ال أخاله بال فصل بينهما . والبواقي آتوابع المنادى. و یعطف على لفظه و محله. فاإلعراب

و ال یعمالن في تميم . لمشبهتين بليس المسند إلى اسمهماو شاع البناء خبر ما و ال ا. ال فيها للتشبيه

.و لو عطف بموجب رفع و إال نصب أو جر. و یبطل بتقدمه و زیادة أن و وانتقاض النفي باال

المجرورات

و شرطها آون المضاف بال تنوین و لو . ما نسب إليه المقدر المؤثر:المضاف إليه

والتخفيف تفيد، فيوصف . و هي لفظية لو صفة مضافة إلى معمولها. مقدرا و ما یقوم مقامه بها

و صح الضاربا زید دون الضارب إال لو متصال أو ذو الالم أو مضافا إليه و إال . النكرة بها

. و شرطها تنكير المضاف، و تفيد تعریفه المعرفة إال مثل و غير و شبههما ما لم یشتهر. فالمعنویة

ال یضاف صفة إلى موصوفها و . النكرة و یقدر لو صدق عليه و إال فالالمو تفيد تخصيصه

و ال یجوز . و أول نحو أخالق ثياب و مسجد الجامع و قيس قفة. بالعكس و ال الشيء إلى مثله

و . إضافة المضاف مرة أخرى، و ال تقدیم المضاف إليه، و ال الفصل بينهما إال بالظرف للضرورة

و یكسر الصحيح والملحق . و یعرب بإعرابه عند عدم اللبس، و مجموعهما. والمضافیحذف هو

و تفتح . و تثبت األلف و هذیل یاء إال التثنية الياء والواو فيها. و هي مفتوحة و ساآنة. به با الياء

ا فيه و و ال یتقدم إال العطف لضرورة وهو النعت لو دل على م. التابع ما تبع سابقه في اإلعراب

تبعه في التعریف والتنكير واإلفراد والتثنية والجمع والتذآير والتأنيث أو في متعلقه، و تبع في

. و یخصص أو یوضح و یأتي لمجرد الثناء والذم والتأآيد والمنصوب. األولين و آالفعل في الباقي

ف إلى علم أو إلى ضمير أو إلى والجنس هذا و هذا لعلم أو مضا. و ذو مطلقا، و أي لنكرة لمدحها

و ذا أعرف أو . والمضمر ال یقع صفة و ال موصوفا. و یوصف النكرة بالخبریة بعائد. مثله خاصا

و . و یحذف الموصوف و یجب، آالفارس والصاحب. و وصف باب هذا بذي الالم البهامه. مساو

لمجرور الجار والمرفوع والضمير ا. و یعطف على المجرور بال فاصل. عطف لو مع عاطفة

و معمولي عاملين لو قدم المجرور عليهما فيهما و هو . المتصل بفاصلة، و لو بعدها إال للضرورة

و هو لفظي . في حكمه فال یصح ما زید قائما أو بقائما، و ال ذاهبا عمرو إال برفعه، و تأآيد لو یثبته

و هما باختالف . و هو معنوي نفسه و عينه. لو آرر األول أو أتى بمرادفه، و جرى في آل لفظ

و أجمع و أآتع و . لو أآد بمنفصل و آله بالضمير. الصيغ والضمير أو یؤآد المرفوع المتصل بهما

Page 88: mah.r ham.dov tezdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...GİRİŞ Arapça’nın ilk devirlerinden günümüze kadarki uzun geçmişi, onun dünyanın en eski dillerinden

82

و أجمع ما یفترق و لو . والثلثة ال تذآر بدونه و ال یتقدم و یؤآد بكل. أبتع و أبصع، و هن بالصيغ

و ال یؤآد النكرة بهما، و ال المظهر بالمضمر، و یؤآد . آلتا و هما لهو آال و. حكما غير المثنى

واشتمال لو . و شرطه و هو بدل آل لو عينه و بعض جزءه. المضمر بهما، و بدل لو هو المقصود

و لو أبدل نكرة من معرفة فالنعت ظاهر من مضمر آال إال من . دل عليه إجماال بغيره و إال غلط

عطف بيان لو یوضحه غير صفة و یظهر الفرق بينهما في یا هذا زید والتارك البكرى و . غائب

.بشر

المضمر ما وضع لمتكلم أو . و ألقابه ضم و فتح و آسر و وقف: األسماء المبنيات

مخاطب أو غائب تقدم و إن معنى و هو منفصل لو استقل و هو مرفوع آأنا إلى هن، و منصوب

والماضي للغائب والغائبة . تصل و هو مرفوع ضربت و یستتر في الصفة مطلقاآإیاي و إال فم

و ینفصل لو قدم أو . و للمتكلم و للمخاطب و منصوب ضربني و مجرور آلى. والمضارع لهما

و لو فعال جاز أو عامله حرفا و هو . فصل باال و لو مقدرا أو أسند إليه ما جرى على غير صاحبه

و لو اجتمعا غير مرفوعين فلو أحدهما أعرف و قدم مجاز في األخير . أو محذوفامرفوع أو معنویا

و . واألآثر لو ال أنا و عسيت و أتى لوالى و عساى. و هو أولى في خبر باب آان. و إال فاالنفصال

یجب نون الوقایة مع الياء في الفعل مجردا عن نون اإلعراب، و یجوز معها و مع لدن و باب إن،

و هو غائب . و یسبق الجملة ضمير الشأن. و لعل عكسها. تار في ليت و من و عن و قد و قطو یخ

واتصاله واستتاره و غيرهما على . یفسربها و ال یقع متبوعا و یختار تأنيثه لو فيها مؤنث عمدة

و لو عامل ضمير . و قل حذف المنصوب و یجب مع أن و یقع بين المبتدأ والخبر. حسب عامله

وقد یخبر عنه بما . و هو حرف و یدخله الم اإلبتداء. و هو والخبر حينئذ معرفة أو أفعل من. فصلال

.بعده

و تا و تى و ته وتهى و ذه و . ذا للمذآر و ذان و ذین نصبا و جرا لمثناه:أسماء اإلشارة

و یدخل الهاء . مطلقاو أتى مثناهما باأللف . و أوالء لجمعها. ذهى و ذى للمؤنث، وتان وتين لمثناه

و قل غيرهما، و یتصل . و یقع بينهما القسم والضمير المرفوع المنفصل. للتنبيه و ما لم یلحق الالم

و هي بالالم والكاف اوالنون . و جاء إفرادهما مطلقا. حرف الخطاب فيصير خمسة و عشرین

. و ثم و هنا و هناء للمكان. ا للقریبالمشتددة في التثنية للبعيد، و بالهاء والكاف للمتوسط و بغيره

. و حذفت من اللتيا والتي و آثر حذفه مفعوال. الموصول ما ال یصير جزاء إال بجملة خبریة و عائد

و بالياء واألولى واللذان واللتان باألف. و هو الذي والتي، و جاء حذف الياء و حرآة ما قبلهما

جاء حذف نونها، و جاء الذون والالء والالى والالي والالئي والالتى و . والذین و هما ألولى العلم

و . و صلته اسم الفاعل والمفعول یسبكان من الفعلية و لو أخبر بها صدرت. واللواتي واأللف والالم

Page 89: mah.r ham.dov tezdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...GİRİŞ Arapça’nın ilk devirlerinden günümüze kadarki uzun geçmişi, onun dünyanın en eski dillerinden

83

جعل ضميرها محل المخبر عنه و أخر خبرا و لو تعذر تعذر األخبار آضمير الشأن والموصوف

و ما . ف والمصدر العامل والحال والتمييز والضمير لغيرها و ما اشتمل عليهوالصفة والمضا

و من و هي . و یحذف ألفها مع الجار و یقلب آمه و شرطية و موصوفة و تامة و صفة. استفهامية

و و یقعان على الواحد، والمذآر. و خصت من بما یعلم و ما بمن ال یعلم. إال في التام والصفة

و أي و أیة و هو . و ال یقعان موصولتين و موصوفتين. غيرهما، و لفظهما مذآر والحمل عليه أآثر

و ذا بعد ما لالستفهام آما ذا . و یعرب ما لم یحذف صدر حشوه و ال یلى الفعل إال المستقبل. آمن

. ب أولى و ذو الطائيةصنعت، و هو إما بمعنى ما الذى فالرفع أولى في جوابه أو أي شيء، فالنص

.و قد یغير في التذآير واإلفراد و غيرهما

ما بمعنى األمر أو الماضي، آروید و هيهات و فعال من الثالثي بمعنى :أسماء األفعال

و ذا یعرب تميم إال ما . األمر قياسى و فعال صفة و مصدرا معرفة و علما لالعيان مؤنثا مبنى

. ما حكى به صوت آطق أو صوت للبهائم آهجاألصوات. آخره راء

ما رآب بال نسبة فلو اشتمل األخير آباب حادى عشر إال اثنى عشر و إال : المرآبات

و آم للعدد .الكنایات آيت و زیت للقصة و آذا. و قد یعرب مضافا إلى الثاني صرف أو منع. أعرب

و قد یحذفان و یدخل . ر مفرد و مجموعو مميز آم االستفهامية منصوب مفرد و الخبریة مجرو

قد . و یصدران و یقع آالهما مجرورا بالجار و منصوبا بعده. من فيهما و یجب لو فصل متعد

و آذا األسماء . اشتغل به و جاز على شریطة التفسير و إال فمرفوع خبر لو ظرفا و إال فكل مبتداء

. االستفهام والشرط،

منها ما قطع إضافته و . ق بعام حذف و إال و لم یكن فلغوالظروف و هو مستقر لو تعل

و إذا للزمان المستقبل و . و منها حيث و یضاف إلى الجملة أآثر. مثله ال غير و ليس غير و حسب

و قد یتجرد للظرفية و . لو دخل إذا غيره و یأتي إذا له، و فيها معنى الشرط و لذا اختير معها الفعل

و جاء للمفاجأة فيدخل المبتدأ غالبا، و إذا للزمان الماضى و إن دخل غيره و یدخل . یستعمل اسما

. و أیان استفهاما للزمان المبهم. و متى فيهما. الجملتين و أتى إذا للمفاجأة استفهاما و شرطا للمكان

ميعها فليليهما و مذ و منذ إما بمعنى أول المدة فيليهما المفرد المعرفة أو ج. و آيف استفهاما للحال

و منها . و قد یدخالن الفعل والمصدر و ان وان فيقدر زمان و هو مخبر عنه بما بعده. المقصود

و . و قط الماضي وعوض للزمان المستقبل المنفيين. لدى ولدن أتى لدن ولدن ولدن ولد ولد ولد

. و اذ و آذا مثل و غيرما و ان وان. جاز الفتح في الظروف الجملة

Page 90: mah.r ham.dov tezdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...GİRİŞ Arapça’nın ilk devirlerinden günümüze kadarki uzun geçmişi, onun dünyanın en eski dillerinden

84

و هي الضمير المتكلم، فضمير المخاطب الغائب، . ما فيه إشارة إلى معين:عرفةالم

والعلم ماال یتناول غيره . فاألعالم، فالمبهمات، فالمعرف بالالم و بالنداء والمضاف إلى أحدها آهو

و جاز لو . و هو بالالم لو ثنى أو جمع أو سمى بها غير صفة و مصدر أو غلب بها. بوضع واحد

و قد یعرب و لو لغيره . و لو جعل مبنى علما له، فالحكایة. بها لو بدونها صفة و مصدراسمى

. فاإلعراب

. ما سواه:والنكرة

و هو حقيقي . ما عداه:والمذآر. ما فيه التاء مقدرا واأللف مقصورة أو ممدودة:المؤنث

مير المؤنث مطلقا سوى نحو لو بازائه ذآر من الحيوان وإال فلفظي و لو أسند المشتق إلى ض

طلحة، والحقيقى بال فصل فالتاء، و جاز في غيره سواه و آذا ظاهر الجمع مطلقا سوى جمع

. المذآر السالم و ضمير جمع المذآر العاقل سواه ضمير فعلت و فعلوا و جمع المؤنث فعلت و فعلن

مائة و ألف و ثلثة إليها و. و تميم یكسر شينها. صولها واحد إلى عشرةأ: سماء العددأ

. و ثلثة عشر إلى تسعة عشر للمذآرو ثلث عشرة إلى تسع عشرة للمؤنث. بالتاء لمذآر و بدونها

وباب عشرین فيها و یعطف إال آثر على االقل إلى تسعة و تسعين و مائة و ألف و مائتان و ألفان و

و في ثمانى عشرة الفتح والسكون . رعایتههو بعكسه، و لو اللفظ دون المعدود أو بالعكس فاألحسن

وان . و المميز لواحد و اثنان، و مميزالثلثة إليها مخفوض مجموع. والحذف، وضعف مع فتحها

و مائة و . و مميز أحد عشر إلى تسعة و تسعين منصوب مفرد. معنى إال في ثلثمائة إلى تسعمائة

الثاني إلى العاشر ال . المتعدد باعتبار تصييرهوالمفرد من . ألف و تثنيتهما و جمعه مجرور مفرد

و حاله األول إليه والحادى عشر إلى التاسع عشر، و النهایة له آحادى عشر أحد . غير آثالث اثنين

.یعرب األول حينئذ. عشر أو حادى أحد عشر

و . ا ما آان في آخره ألف و یاء و فتح ما قبلها و نون آسرت ان معه مثله و لم:المثنى

و لو . المجموع ما دل على إفراد بحروف مفرده. یحذف نونه باإلضافة والتاء في خصيان واليان

اعتبارا بتغير ما و لو تقدیرا آنسوة و فلك و هو مكسر لو غير و إال فصحيح مذآر لو في آخره واو

و . حذف نونه باإلضافةو نون فتحت ليفيد ان معه أآثر منه، و. أو یاء حرآت ما قبلهما بجنسيهما

فيدخل علما عالما و صفة أن یكون مذآرا عالما و أن ال یكون مؤنثا . شرطه اسما ان یكون مذآرا

و شرطه لو صفة أن . و مؤنث لو في آخره ألف و تاء. فعالء وال فعلى، و الیستویان فيها آجریح

جمع الصحيح و أفعال و أفعل و أفعلة و یجمع مذآره بالواو والنون ان آان و إال فشرطه التاء إال

.فعلة للقلة و غيرها للكثرة

Page 91: mah.r ham.dov tezdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...GİRİŞ Arapça’nın ilk devirlerinden günümüze kadarki uzun geçmişi, onun dünyanın en eski dillerinden

85

ألن العمل لفعله إال لو بدال، و معموله یتقدم . یعمل آفعله مطلقا لم یكن مطلقا:المصدر

.و قل إعماله بالالم. و جاز حذف فاعله و إضافة إليه و إلى المفعول. لو ظرفا، و ال یضمر فيه

واعتمد على المبتدأ أو ذى الحال . یعمل آفعله بمعنى الحال أو االستقبال:اسم الفاعل

و لو معمول . و یضاف معنى لو بمعنى الماضي. والموصف أو االستفهام أو حرف النفي أو النداء

.یستوى الجميع و آذا المبالغة و اسم المفعول والمجموع حذف النون بالعمل معرفا. قدر و بالالم

لو اعتمدت، و هي بالالم أو مجردة والمعمول بالالم أو . تعمل آفعلها:شبهةالصفة الم

مضاف أو مجرد و هو مرفوع أو منصوب على التشبيه في المعرفة والتمييز أو مجرور، وامتنع

منها الحسن وجهه و ما فيه ضمير واحد اما أحسن و ما ضمير ان حسن و إال فقبيح، و لو رفع بها

ا و إال ففي ضمير مطابق للموصوف والفاعل والمفعول الالزمان والمنسوب آهي فال ضمير فيه

و یستعمل بالالم فيطابق أو بمن فهو . و قد جاء لتفضيل المفعول آأشهر. اسم التفضيل قياسه للفاعل

جاز المطابقة واإلفراد و إال فيطابق. مفرد مذآر أو اإلضافة فلو للزیادة عليه، و شرطه دخول فيه

و جاز من عين . و یعمل في مظهر في نحو ما رأیت رجال أحسن في عينه الكحل منه في عين زید

.زید و آعين زید أحسن فيها الكحل

والضمير . ألنه یضم. و بنى على الفتح ما لم یلحقه الواو. ما على مضى: الفعل الماضي

.المتحرك ألنه یسكن

و هو معرب منه لو لم یتصل به نون التأآيد، و . ما دل على الحال واالستقبال:المضارع

جمع المؤنث و إعرابه الصحيح المفرد سوى الحاضرة بالضمة والفتحة لفظا والسكون و غيره

والحذف و بغيره بالضمة تقدیرا والفتحة . بالنون و حذفها والمعتل باأللف بالضمة والفتحة تقدیرا

و ینصب بأن التى بعد العلم مخففة والظن . الناصب والجازموالحذف و یرفع لو جرد عن . لفظا

و لو بعد الفاء . و إذن و لم یكن فعله معموال لما ما قبلهما. وبلن و هي لنفي المستقبل. یحتمل المخففة

و هي بمعنى آي . و آي و هي للسببية و أن مقدرة بعد حتى لو مستقبال. والواو جاز بينهما خاصة

والم آي والم الجحود للتأآيد بعد النفي . قصد الحال و لو حكایة یرفع و یجب السببيةأو إلى، فلو

والواو لو للجمعية و ما قبلهما و أمر أو نهي أو نفي أو ثمن أو عرض أو . لكان والفاء لو للسببية

مع الم آي و استفهام و أو لو إلى أو إال العاطفة لو المعطوف عليه اسما و جاز إظهار أن معها و

و قد یتعدى . و جاز حذف فعلها. و یجزم بلم و لما و هما للقلب لإلستغراق. یجب مع ال بعد الالم

اثنين آأعطى و هو علم إلى ثلثة آأعلم و أرى و أنبأ و نبأ و أخبر و حدث والمفعول األول لها

. والثاني والثالث. أعطيت

Page 92: mah.r ham.dov tezdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...GİRİŞ Arapça’nın ilk devirlerinden günümüze kadarki uzun geçmişi, onun dünyanın en eski dillerinden

86

. ت و زعمت و علمت و رأیت و وجدت و هي ظننت و حسبت و خل:أفعال القلوب

و خصت بأنه إذا ذآر أحدهما ذآر اآلخر باب أعطيت و جواز اإللغاء ما لم . تنصب جزئى االسمية

و هو أولى لو تأخرت واإلعمال أولى لو توسطت و بجواز التعليق قبل االسفهام والنفي و قبل . یتقدم

ننت و علمت و رأیت و وجدت بمعنى اتهمت و و ظ. الالم والمفعولين ضميرین متصلين لواحد

. عرفت و أبصرت و أصبت یتعدى إلى واحد

صار . ما وضع ألجل إثبات أمر لفاعله و ترفع األول و ینصب الثاني:األفعال الناقصة

و یكون فيها ضمير . لالنتقال و آان إما ناقصة لتحقق الخبر ماضيا دائما و منقطعا و بمعنى صار

و قل آونهما تامتين . تامة بمعنى وجد و أصبح و أمسى و أضحى و تامة و ظل و باتالشأن أو

و ما برح و ما فتىء و مازال و . و ليس لنفي الجملة حاال. الفتراق الجملة بأوقاتها بمعنى صار

و . اولزمها النفي و مادام لتوقيت أمر مدة ثبوت خبرها السمه. ماانفك لدوام خبرها لفاعلها مذ قبله

و أتى و جاء و قعد . و غدا و آض و عاد و راح بمعنى صار. ألنه ظرف. لذا افتقر مادام إلى آالم

. و ال یتقدم األخبار على ما في أوله ما. منها

و ال یتصرف، و قد یحذف . عسى آعسى زید أن یقوم أو أن یخرج زید:أفعال المقاربة

و طفق و جعل و آرب . و قل ان و یدخل النفي. زید یضربو آاد آكاد . أن و قد یقوم السين مقامه

.وأوشك و هو آعسى و آاد. و هي آكاد. و أخذ

و ال یتصرفان و ال یجوز التقدیم والفصل و ما مبتداء . ما أفعله و أفعل به:فعل التعجب

.نكرة خبرها ما بعدها و به مفعول

علهما معرب بالالم أو مضاف إليه أو مضمر مميز وفا. نعم و بئس:أفعال المدح والذم

و حبذا . و ساء آبئس. والبد من مطابقته له. ما أو بنكرة منصوبة و بعده المخصوص مبتداء أو خبر

.و فاعله ذا و ال یتغير و مخصوصه آاألول و یأتى قبله أو بعده حال أو تمييز على وفقه

. لفعل أو معناه إلى اسم و لو تقدیراحروف الجر، هو ما وضع إلفضاء ا: الحرف

. والقسم یضم أیضا فيه. إلبتداء والتبيين والتبعيض والبدل والتجرید واالستغراقمن

. و یدخل إلى الضمير. لالنتهاء و إلى قل بمعنى معو إلى و حتى

. و قل بمعنى على. للظرفيةو في

Page 93: mah.r ham.dov tezdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...GİRİŞ Arapça’nın ilk devirlerinden günümüze kadarki uzun geçmişi, onun dünyanın en eski dillerinden

87

.لتعدیة والمقابلة والظرفية والبدل والتجرید لالستعانة والمصاحبة واإللصاق واوالباء

لالختصاص والتعليل و القصد والعاقبة و بمعنى عن بالقول و یأتى للقسم والالم

. والتعجب

. و إنما یدخل ما االستفهامية. للغرضو آي

و یصدر و یختص نكرة موصوفة و فعلها ماض و یحذف . للتقليل و أتى التكثيرو رب

و قد یدخل على مضمر مفرد مذآر مبهم مميزا إلى منصوبه و یكون بما فيدخل الجملة إال لو . غالبا

یجب حذف فعلها و . و یختص باهللا. واوالقسم فتاؤه. ال یدخل المضمر والعمل لها. ما زائدا و واؤها

. ه ما یدل عليهالیكون طلبا، و باؤه و جوابه بالالم و حرف النفي و یحذف لو توسط القسم أو تقدم

. و هما اسمان بدخول من. لالستعالءوعلى. للبعدو عن

. و قد یدخل الضمير و قد یكون اسما. للتشبيهوالكاف

. للزمان لالبتداء في الماضي والظرفية في الحالو مذ و منذ

. لالستثناءو حاشا و خال و عدا

و لو آانت بما ال یعمل و یدخل األفعال تصدر إال أن المفتوحة:الحروف المشبهة بالفعل

و لو انك فاعل و لو ال انك . و ان معها آالمفرد فالكسر في محلها والفتح في محله. أن تقرر الجملة

فجاز العطف بالرفع على اسم ان و لو حكما و لو . فلو احتملهما جازا آمن یأتينى فانى أعلمه. مبتداء

جاز دخول الالم على اسمها لو فصل أو خبرها لو معموله . ذا لكنتقدم الخبر و ان تقدیرا و آ

و قل لكن و لو خففت یجب و جاز إلغاؤها و دخولها على فعل المبتدى والخبر والمفتوحة . المقدم

و قد یعمل . و یجب مع الفعل حرفي النفي أو سوف أو قد أو آان للتشبيه. فيعمل شأن مقدر في غيره

و ال یعمل لكن لو خففت و یدخلها الواو لعطف . یقع بين آالمين تغایرا معنى. فخففا لالستدراك

.و لعل للترجي. و ليت للتمنني و یدخل ان. الجملة على الجملة أو االعتراض

و أو و اما و . الواو للجمع والفاء للترتيب و ثم و حتى و معطوفها بمهلة:حروف العطف

ة للهمزة و لو آان تقدیرا یليها أحد المستویين اال حرام و یجاب بتعيين أم ألحد مبهم المتصلة الزم

و . و قد یدخل المفرد بعد خبر و یجب اما في المعطوف عليه معها. أحدهما أو آليهما أو نفيهما

.و لكن عكسها. جازت مع أو وبل لإلضراب مع اإلثبات و ال الزمة لإلیجاب

Page 94: mah.r ham.dov tezdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...GİRİŞ Arapça’nın ilk devirlerinden günümüze kadarki uzun geçmişi, onun dünyanın en eski dillerinden

88

.یدخل المفرد و غيره و آثر في اإلشارة. جملة أال و أما یصدران أى:حروف التنبيه

. أى والهمزة للقریب، و یا و أیا و هيا للبعيد:حروف النداء

. و إي و أجل و جير لتصدیق المخبر. نعم للتقریر، و بلى إلیجاب النفي:حروف اإلیجاب

القسم و لو شرطا و بعض الالم والكاف و ان ما النافية و قلب مع لما و ما المصدریة مع و بين

و قلت ال قبل ال اسم و من . و قلت ما بين المضاف و بعد ان المصدریة والواو بعد النفي. الجر

.والباء في النفي و یزاد في خبر صدر بهل و في غيرها سماعا آألقى بيده

. أي أن تفسير أى مبهم بمعنى القول:حرفا التفسير

.لة الفعلية و أن لالسمية ما و أن للجم:حروف المصدر

.و لوال و لوما یصدر الفعل و ان تقدیرا إال للضرورة. هال و أال:حروف التحضيض

و قد یفصل بينهما . قد في الماضي للقریب و في المضارع للتقليل أآثر: حرف التوقع

خل، و یحذف هي و یصدران أو للتسویة و ید. حرفا االستفهام الهمزة و هل. بالقسم، و قد یحذف

.یحذف فعلها

السين و سوف و فيه حروف الشرط تصدر لو للماضي و لو تدخل :حرفا االستقبال

و لو . و لهذا فتح و خبره ان لو فعل إال جامدا. و یدخالن الفعل و ان تقدیرا. المضارع و ان عكسها

ما للتفصيل و یجب حذف و لو وسط آذآره و ا. صدر القسم لزوم الماضي معنى و الجواب له لفظا

. فعله و التزم في موضعه

التنوین نون ساآنة تتيع حرآة ال للتأآيد و یكسر التنوین . آال و بمعنى حقا:حرف الردع

.قل هو اهللا أحد اهللا الصمد. و یضم ساآن، والعرض والمقابلة والترنم، و یحذف

و قل في . بمستقبل فيه معنى الطلب خفيفة ساآنة، ثقيلة مفتوحة یختص:نونا التأآيد

. النفي في جواب القسم المثبت و آثرت في نحو إما ترین

.هاء السكت تلحق ما تحرك بحرآة غير إعرابية و المشبهة بها آثمه

Page 95: mah.r ham.dov tezdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER...GİRİŞ Arapça’nın ilk devirlerinden günümüze kadarki uzun geçmişi, onun dünyanın en eski dillerinden

89