İlmî havza Öğrencilerine ve hakkı arayan herkese tavsiye...ahmed el hasan 2 rahman ve rahim...

30
İlmî Havza Öğrencilerine ve Hakkı Arayan Herkese Tavsiye Seyid Ahmed el Hasan (AS) İmam Mehdi’nin (AS) Vasisi ve Elçisi …O, ilme sahip olacaktır. Eğer onun huruç vakti gelirse, bu ilim kendiliğinden yayılacak ve Allah da onu konuşturacaktır. Böylece ilim ona şöyle seslenecektir: ‘Huruç et, ey Allah’ın Velisi! Allah’ın düşmanlarını öldür.’ Ayrıca onun iki bayrağı ve iki alameti (işareti) olacaktır…

Upload: others

Post on 03-Jan-2020

7 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: İlmî Havza Öğrencilerine ve Hakkı Arayan Herkese Tavsiye...Ahmed el Hasan 2 Rahman ve Rahim Olan Allah’ın Adıyla İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Kaim (a.s) kendisine

İlmî Havza Öğrencilerine

ve Hakkı Arayan Herkese

Tavsiye Seyid Ahmed el Hasan (AS)

İmam Mehdi’nin (AS) Vasisi ve Elçisi

…O, ilme sahip olacaktır. Eğer onun huruç vakti gelirse, bu ilim kendiliğinden

yayılacak ve Allah da onu konuşturacaktır. Böylece ilim ona şöyle seslenecektir:

‘Huruç et, ey Allah’ın Velisi! Allah’ın düşmanlarını öldür.’ Ayrıca onun iki

bayrağı ve iki alameti (işareti) olacaktır…

Page 2: İlmî Havza Öğrencilerine ve Hakkı Arayan Herkese Tavsiye...Ahmed el Hasan 2 Rahman ve Rahim Olan Allah’ın Adıyla İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Kaim (a.s) kendisine

ahmedelhasan.wordpress.com black-banners.com

1 İlmî Havza Öğrencilerine ve Hakkı Arayan Herkese Tavsiye

İlmî Havza Öğrencilerine

ve Hakkı Arayan Herkese

Tavsiye

Yazan: Ahmed el Hasan İmam Mehdi’nin (a.s) Vasisi ve Elçisi

İkinci Baskı

Hicri 1431 – Miladi 2010

İngilizce’den Çeviren: Türk Ensar Çeviri Komitesi

Page 3: İlmî Havza Öğrencilerine ve Hakkı Arayan Herkese Tavsiye...Ahmed el Hasan 2 Rahman ve Rahim Olan Allah’ın Adıyla İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Kaim (a.s) kendisine

2 Ahmed el Hasan

Rahman ve Rahim Olan Allah’ın Adıyla

İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur:

“Kaim (a.s) kendisine ashabı ve ehli eşlik ederken, ilerleyecek ve Necef’e varacaktır.

O zamanda, Süfyani’nin ordusu onun şanına karşı Kufe’den ortaya çıkacaktır. O gün, Çarşamba olacaktır.

Sonra o (Kaim a.s), onları kendi hakkına davet edip çağıracak ve onları kendisine zulmedildiği ve zor kullanıldığı yönünde bilgilendirecektir.

O şöyle diyecektir:

‘Allah konusunda benle tartışan kimse bilsin ki, ben Allah konusunda sizin en aliminizim…’

Onlar da şöyle diyecekler:

‘Geldiğin yere dön, bizim sana ihtiyacımız yok. Biz seni bilgilendirdik ve seni imtihan ettik.’ …” 1

Kitaptaki Kısaltmaların Anlamları:

(s.v.t): subhan ve teala (münezzeh ve yüce) (s.a.a): sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem (Allah ona ve ailesine salat ve selam

eylesin) (a.s): çoğul kişiler için aleyhimusselam (onlara selam olsun), tekil kişiler için

aleyhisselam (ona selam olsun)

1 Bihar-ul Envar c.52 s.387, İlzam-un Nasib c.1 s.103, Mücem-il Ehadis-il İmam Mehdi (a.s) c.4 s.43

Page 4: İlmî Havza Öğrencilerine ve Hakkı Arayan Herkese Tavsiye...Ahmed el Hasan 2 Rahman ve Rahim Olan Allah’ın Adıyla İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Kaim (a.s) kendisine

ahmedelhasan.wordpress.com black-banners.com

3 İlmî Havza Öğrencilerine ve Hakkı Arayan Herkese Tavsiye

İlmî Havza Öğrencilerine ve Hakkı Arayan Herkese Bir Tavsiye

ecef, Kum ve diğer her yerdeki ilmi havza öğrencilerinden, pişmanlık hiçbir yarar vermediği zaman çok pişman olmamaları için acı bir azabın önünde olan bu tavsiyeyi benden kabul etmelerini ve Al-i

Muhammed’in (a.s) sözlerine geri dönmelerini istiyorum. Zira onlar, Allah tarafından böyle yapmaya ve rüzgarın samanları bir kenara attığı gibi, Yamani hikmetini bir kenara atmamaya emredilmişlerdir. Ey insanlar: {Rabbimin çağrılarını size tebliğ ediyorum ve ben, güvenilir bir

tavsiyeciyim.} (Araf 7:68) ve bu yüzden, onlar en azından Sebe Melikesi gibi kendilerine adil davransınlar: {Gerçekten de o Süleyman’dan ve gerçekten de içinde şunlar yazılı: Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla.} (Neml 27:30) Ebu Hatice nakletmiştir, Ebu Abdullah (a.s) şöyle buyurmuştur: “Kaim (a.s) kıyam ettiğinde, tıpkı Resulullah’ın (s.a.a) insanları İslam’ın başlarında yeni bir takım emre çağırdığı gibi Allah’tan olan yeni bir emir ile gelecektir.” 2 Bu rivayeti okuyan her hak talibi, kendisini alışık olduğundan farklı yeni bir emri kabul etmeye hazırlamalıdır. Zaten kesin rivayetler Kaim’in emrini ve onun ashabını garip olarak vasfetmiştir: “İslam garip olarak başladı ve garip olarak dönecektir. Öyleyse ne mutlu gariplere.” 3 Ancak ne yazık ki, her grup İmam’ın (a.s) kendilerinin isteğine ve onun (a.s) kıyamı için belirledikleri plana uyumlu biçimde gelmesini ve hatta İmam’ın (a.s) kendilerinin uymaya karar verdikleri kimseler vasıtasıyla gelmesini istiyor. Aynen böyle: {Her grup, kendilerindeki ile sevinir.} (Müminun 23:53) Bu yüzden İmam başka bir yoldan gelirse, {Dediler ki: “Bu Kuran’ın, iki beldeden büyük bir adama indirilmesi gerekmez miydi?”} (Zuhruf 43:31) Ve o, onların daha önceden tanıdık olmadığı bir düzen ile ve yeni bir emir ile gelirse; o, onlara göre İmam olmayacaktır ve bu yüzden de o, yalanlanma ve alay ile karşılaşmak zorunda kalacaktır. Allahu Teala’nın buyurduğu gibi:

2 el İrşad c.2 s.384, Biharul Envar c.52 s.338, Mücem-il Ehadis-il İmam Mehdi (a.s) c.4 s.53 3 Şevkani, Neylül Evtar c.9 s.229, Mücem-il Ehadis-il İmam Mehdi (a.s) c.1 s.274, Mevzuat-ı Ehadis-i Ehlibeyt (a.s) c.4 s.138

N

Page 5: İlmî Havza Öğrencilerine ve Hakkı Arayan Herkese Tavsiye...Ahmed el Hasan 2 Rahman ve Rahim Olan Allah’ın Adıyla İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Kaim (a.s) kendisine

4 Ahmed el Hasan

{Yazıklar olsun kullara, onlara hiçbir peygamber gelmedi ki onunla alay etmesinler.} (Yasin 36:30) O, o kimselere bir şey duyuramaz ve onlarda etki yaratamaz. Bu yüzden onların sonu, İmam Mehdi (a.s) ile savaşarak gelecektir. İmam Bakır’dan (a.s) nakledilmiştir: “Kaim (a.s) kıyam ederse, Kufe’ye gidecek ve ‘Betriyye’ denilen silahlı 10.000 kişi ona (a.s) karşı çıkacak. Onlar şöyle diyecekler: ‘Geldiğin yere geri dön. Bizim sana ihtiyacımız yok, ey Fatıma’nın oğlu!’ O da sonuncusuna dek onları kılıçtan geçirecek. Sonra Kufe’ye girecek ve her şüpheci münafığı öldürüp saraylarını yıkacak. Allah hoşnut oluncaya kadar onlar için savaşan kimseleri öldürecek.” 4 Bu tavsiye, düşmanlık etmekten korkan ve İmam’a (a.s) ‘Geri dön, ey

Fatıma’nın oğlu!’ diyecek kimselerin arasında yer almak istemeyen herkes içindir.

Rahman ve Rahim Olan Allah’ın Adıyla

Hamd, Alemlerin Rabbi Allah’adır. Allah’ın salat ve selamı Muhammed ve Al-i Muhammed,

İmamlar ve Mehdiler üzerine olsun… Allahu Teala şöyle buyurmuştur: {Kitabı sana indiren O'dur. Onun bir kısmı muhkem ayetlerdir, onlar Kitab'ın anasıdır ve diğerleri, müteşabihtir. Fakat kalplerinde eğrilik bulunanlar, fitne çıkarmak ve onları tevil etmek için müteşabih olanlara uyarlar. Ve onun tevilini Allah'tan ve ilimde derinleşenlerden başka kimse bilmez. Onlar derler ki: “Biz ona iman ettik, hepsi Rabbimizin katındandır.” Bunu temiz akıl sahiplerinden başkaları düşünemez.} (Al-i İmran 3:7) Allah’ın (s.v.t) sözlerinde saklı (müteşabih) manalar bulunduğu gibi, onların (a.s) sözlerinde de saklı (müteşabih) manalar bulunur ve bu, onlardan (a.s) nakledilmiştir.5 Muhakkak ki onlar Emrin Sahibi (a.s) hakkındaki sözlerinde saklı manalara ihtiyaç duydular, İmam Rıza’nın (a.s) buyurduğu gibi:

4 İrşad-ı Müfid c.2 s.384, Biharul Envar c.52 s.338, Mücem-il Ehadis-il İmam Mehdi (a.s) c.3 s.308 5 Onlardan (a.s) nakledildiği üzere, onların konuşmaları 70 yüze (manaya) sahiptir. Muhammed bin Hasan Saffar, Besair-ud Derecat’ta şöyle nakletmiştir: Muhammed bin İsa, Muhammed bin Ebi Amr’dan, o da Cemil’den, o da Adem’in kardeşi Eyüb’den, o da Hamran bin A’yen’den şöyle nakleder: Ebu Abdullah (a.s) şöyle buyurdu: “Şüphesiz ben 70

yüz (mana) üzere konuşurum ve her biri de doğrudur.” – Besair-ud Derecat s.349 Aydai, Hüseyin bin Hüseyin Lülü’den, o da İbni Sinan’dan, o da Ali bin Hamza’dan şöyle nakleder: Ben ve Ebu Basir, Ebu Abdullah’ın (a.s) yanına girdik. Biz Ebu Abdullah’ın (a.s)

Page 6: İlmî Havza Öğrencilerine ve Hakkı Arayan Herkese Tavsiye...Ahmed el Hasan 2 Rahman ve Rahim Olan Allah’ın Adıyla İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Kaim (a.s) kendisine

ahmedelhasan.wordpress.com black-banners.com

5 İlmî Havza Öğrencilerine ve Hakkı Arayan Herkese Tavsiye

“… Muhakkak ki size istediğiniz şey verilmiş olsaydı, sizin için daha kötü olurdu ve Emrin Sahibi’nin (a.s) boynu vurulurdu.” 6 İmam Rıza’dan (a.s) şöyle nakledilmiştir: “Kuran’ın müteşabih manalarını muhkem manalarına döndüren kimse, Dosdoğru Yola (Sırat-ı Mustakim) hidayet olmuştur.” Sonra da o (a.s) şöyle buyurdu: “Şüphesiz Kuran’ın muhkem ve müteşabih manaları olduğu gibi, bizim ilmimizde de muhkem ve müteşabih manalar vardır. Öyleyse müteşabih manaları muhkem manalara döndürün ve muhkem manası olmaksızın müteşabih manalarını takip etmeyin, yoksa dalalete düşersiniz.”7

Bu yüzden masumdan başka bir insan niyetini Allah’a samimi kılsa ve onların (a.s) konuşmalarının ve özellikle de Emrin Sahibi (a.s) hakkında rivayet edilenlerin idrakine varmayı istese bile, bütünüyle veya bilhassa yanlış bir idrake kapılacaktır. Eğer bir mevzuyu doğru anlasa bile, diğer bir meseleyi mutlaka yanlış anlayacaktır. Zira masum olmamalarından dolayı, onların aklına batıl gelir. Her ikisine de cahil olmalarına rağmen, bir mevzuya yönelip diğerini bırakan kimseleri ise bir tarafa bırakın! Oysaki belki de, onların (a.s) rivayetleriyle tanışık kimselerin aklına şu gelecektir: Bir gün kendi nefsine zulmeden bir adam Kuran-ı Kerim’in reddi hususunda bir kitap yazmaya başladı, bunun üzerine İmam (a.s) ona şöyle buyurdu: “Belki de, konuşmacı konuşmasından senin anladığından farklı bir şeyi kastetmiştir.” 8

tek bir harf ile konuşup konuşmadığını anlamadaki acizliğimizi ifade ettik ve ben kendi kendime dedim ki: “Vallahi, Şia’ya nakledeceğim bu hadisin benzerini daha önce hiç

duymamıştım.” O (a.s) da benim yüzüme baktı ve şöyle buyurdu: “Şüphesiz ben tek bir harf ile konuşurum ve onun içinde 70 yüz (mana) vardır. Hangisini istersem, onu kullanırım.” – Besair-ud Derecat s.349 Aydai, Muhammed bin İsa’dan, o da Muhammed bin Ebi Amr’dan, o da Muhammed bin Hamrin’den, o da Muhammed bin Müslim’den şöyle nakletmiştir: Ebu Abdullah (a.s) şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz, biz içinde 70 yüz (mana) olan bir konuşmayla konuşuruz ve

onların hepsi de doğrudur.” – Besair-ud Derecat s.349 Ahmed bin Muhammed, Hasan bin Mahbub’dan, o da Elhul’dan nakleder: Ebu Abdullah (a.s) şöyle buyurmuştur: “Siz insanların en alimisiniz ama siz de bizim konuşmamızın manalarını anlamadınız. Zira şüphesiz ki, bizim konuşmamız 70 yüz üzere yorumlanabilir.” – Besair-ud Derecat s.349 6 Kurb-ul İsnad s.380, Bihar-ul Envar s.52 s.110 7 Uyun-u Ahbar-ir Rıza (a.s) c.2 s.261, Vesail-uş Şia c.27 s.115, Müstedrek-ül Vesail c.17 s.345 8 İbni Şehr-i Aşub şöyle nakletmiştir: Iraklı materyalist bir filozof olan İshak Kindî bir kitap yazmaya koyuldu ve zannınca Kuran'da çelişki olduğunu ispatlamaya çalıştı. Bu gayeyle

Page 7: İlmî Havza Öğrencilerine ve Hakkı Arayan Herkese Tavsiye...Ahmed el Hasan 2 Rahman ve Rahim Olan Allah’ın Adıyla İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Kaim (a.s) kendisine

6 Ahmed el Hasan

Böylece o adamın aklı başına geldi ve kendisine ait o batıl kitabı yok etti. Aynı şekilde bu soruyu İmam Mehdi’nin (a.s) meselesi hususunda bir şeyler yazan herkese de soruyorum: “Belki de, konuşmacı – yani Elçi (s.a.a) ya da İmam (a.s) - konuşmasından senin anladığından farklı bir şeyi kastetmiştir.” Ey İmam Mehdi’nin (a.s) meselesi hususunda bir şeyler yazan kimseler! Onların (a.s) konuşmalarının saklı manalarını (müteşabihini) açık manalarına (muhkemine) döndürdünüz mü?! Şimdi soruyorum: Ali bin Muhammed Semeri’den olan o rivayet müteşabih midir yoksa muhkem midir?! Zira şüphesiz, eğer onun manaca açık ve kesin olduğunu söylerseniz derim ki, pek çok alim grubu onun idraki hususunda farklı manalar ortaya koymuştur. Onların arasında Seyid Mustafi (r.a), Seyid Sadr (r.a) ve diğerleri de vardır.

Bu, hiç şüphe olmayacak bir şekilde onlar için onun (rivayetin) manasında açıklığın olmadığını gösteriyor. Bu yüzden, o rivayet manaca açık değildir hatta aksine müteşabihtir. Dolayısıyla, sizin bu rivayeti yanlış anlamanız mümkün değil midir? Kaim’in kıyamından önce bir elçinin varlığına işaret eden muhkem/açık rivayetlerin olduğunu bilmiyor musunuz? Onlar çok fazla

toplumdan uzaklaşıp bir kenara çekilerek evinde tek başına bu iş ile meşgul oldu. Öğrencilerinden bir grup bir gün İmam Hasan Askeri'nin (a.s) huzuruna gitmişti. İmam (a.s) onlara şöyle dedi: "Aranızda üstadınızı giriştiği bu beyhude çabadan vazgeçirtebilecek akıllı birisi yok mu?" Onlarda biri de: "Biz onun öğrencileriyiz, bu veya diğer işlerde ona nasıl itiraz edebiliriz?!" dedi. İmam (a.s) onlardan birine: "Sana söyleyeceğim şeyi ona ulaştıracak mısın?" buyurdu. Olumlu yanıt alınca, şöyle buyurdu: “Onun yanına git ve onunla dostluk kur, arkadaşlık et ve ona, yapmak istediği bütün işlerde yardım et. Sonra da: ‘Bir sorum var, sorabilir miyim?’ de. O soru sormana izin verecek. O zaman de ki: ‘Bizzat Kuran'ı söyleyen senin yanına gelse, acaba sözünden maksadının senin zannettiğin manadan başka bir mana olduğuna ihtimal verir misin?!’ O zaman sana: ‘Olabilir.’ diye cevap verecektir. Çünkü eğer Kindî bir konuya dikkatini verirse, onu anlar. Olumlu cevap verdiği zaman de ki: ‘Kuran'ın maksadının senin söylediğin şey olduğuna nasıl yakin ettin?! Belki de, o konuşmasından senin anladığından farklı bir şeyi kastetmiştir ve sen kelime ve deyimleri onun kastı dışındaki bir şeyde kullanıyor olabilirsin!’ ” Adam, İshak Kindî'nin yanına gitti ve İmam'ın (a.s) buyurduğu gibi ona şefkat gösterdi ve sonunda soruyu sordu. Kindî soruyu tekrarlamasını istedi. (Soruyu tekrarlayınca,) düşünceye daldı ve neticede onu lügat ve mantık açısından olumlu buldu. Kindî, öğrencisini yemine vererek: "Bu soruyu sormak nereden aklına geldi?" diye sordu. O da: "Öylesine aklıma geldi, sordum." dedi. Kindi: "Sen ve senin gibilerin aklına böyle bir sorunun gelmesi mümkün değil!" diye karşı çıktı ve "Söyle bu soruyu nereden getirdin?" diye üsteledi. Öğrenci: "Ebu Muhammed (İmam Hasan Askeri) (a.s) bana böyle emretti." dedi. Kindî: "Şimdi doğruyu söyledin, böyle bir sorunun o sülaleden başkasından olması mümkün değil." dedi ve yazdığı şeyleri ateşe atarak yaktı. – Menakıb-ı Al-i Ebi Talib c.3 s.525, Bihar-ul Envar c.10 s.392

Page 8: İlmî Havza Öğrencilerine ve Hakkı Arayan Herkese Tavsiye...Ahmed el Hasan 2 Rahman ve Rahim Olan Allah’ın Adıyla İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Kaim (a.s) kendisine

ahmedelhasan.wordpress.com black-banners.com

7 İlmî Havza Öğrencilerine ve Hakkı Arayan Herkese Tavsiye

sayıdadır ve yalnızca hatırlatmak için onlardan birini zikrediyorum. İmam Bakır (a.s) şöyle buyurdu: “İmam Kaim (a.s) bu geçitlerin bazısında gaybete girecektir.” Sonra da eliyle Zituva yönüne işaret etti ve şöyle dedi: “Nihayet hurucundan önce, özel hizmetçilerinden biri onun has ashabının yanına gelecek ve şöyle soracak: ‘Orada kaç kişisiniz?’ Onlar da şöyle cevaplayacaklar: ‘Kırk kişiyiz.’ Sonra o şöyle soracak: ‘Eğer Sahibinizi (Emrin Sahibini) (a.s) görürseniz ne yaparsınız?’ Onlar da şöyle cevaplayacak: ‘Vallahi, o buradan gidip bir dağa sığınırsa, biz de onunla birlikte olacağız.’ Sonra onun için onlara doğru işaret edecek, o da onları alıp Sahiplerinin yanına getirecek ve o, onlara gelecek geceyi söz verecek.” 9

Bazı güvenilir Şia alimleri tarafından nakledilen “Yeşil Ada” (Ceziretul Hadra) hikayesinde de elçiden söz edilir ve bu rivayet, büyük Şia alimleri tarafından da kendi kitaplarında nakledilmiştir. Onların arasında şunlar vardır: - Hacı Mirza Hüseyin Nuri, Necm-us Sakib c.2 s.172

- Seyid Kadı Nurullah Hüseyni Maraşi Tusteri, Mecalis-ul Müminin c.1 s.78

- Seyid Ali Hairi, İlzam-un Nasib c.2 s.85

- Mukaddesi Erdebili, Hadaik-i Şia s.728

- Feyz-ul Keşani, Nevadir-ul Ahbar s.300

- Şeyid-i Evvel Muhammed bin Mekki

- Seyid Haşim Bahrani, Tebsir-ul Avali Fi Men Rai Kaim Mehdi (a.s)

- Allame Mirza Rıza İsfahani, Tefsirul Eimme Lil Hidayet-il Amme

- Hür Amuli, İsbatul Hüdat c.7 s.371

- Muhakkiki Kerki

- Usuli Mezhebi Kurucusu Vahid Behbehani, Bahs-ul Salat-ul Cuma s.221

- Seyid Abdullah Şubber, Cila-ul Uyun

- Seyid Mehdi Bahr-ul Ulum Sahib-ul Keramet, Fevaid-ul Ricaliyye c.3 s.136

Ali bin Muhammed Semeri’nin İmam Mehdi’den (a.s) rivayet ettiği hadis hakkında nakledilen bir konuşma var. Onun metni şöyledir: Ben dedim ki, “Ey efendim, gerçekten de bizim alimlerimiz Emrin Sahibi (a.s) hakkında bazı hadisler naklettiler. Büyük gaybete girmesi emredildiği zaman, o şöyle demiştir, ‘Büyük gaybetimde beni gördüğünü iddia eden kimse yalancıdır.’ Buna rağmen pek çok kimse onu görmüştür, hatta sizin aranızdan bile.” O da şöyle dedi: “Doğruyu söyledin, fakat o (a.s) bunu o zamanda söylemiştir

9 Gaybet-i Numani s.187, Tefsir-i Ayyaşi c.2 s.56, Bihar-ul Envar c.52 s.341, Mücem-i Ehadis-i İmam Mehdi (a.s) c.5 s.2

Page 9: İlmî Havza Öğrencilerine ve Hakkı Arayan Herkese Tavsiye...Ahmed el Hasan 2 Rahman ve Rahim Olan Allah’ın Adıyla İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Kaim (a.s) kendisine

8 Ahmed el Hasan

çünkü Beni Abbas firavunlarının yanısıra kendi ailesinden de pek çok düşman vardı, hatta o kadar ki Şialar birbirini İmam hakkında konuşmaktan sakındırırdı. Şimdiki zamana gelince, çok fazla zaman geçti ve düşman umudunu kesti. Bizim topraklarımız, onların kontrolünün dışındadır ve biz de onların zulmünden güvendeyiz. Ayrıca İmam’ın (a.s) bereketiyle, düşmanların hiçbiri bize ulaşamaz.” 10 Bu sizin için yeterli değilse, “Onlara kendilerini kabul etmeye zorunlu bildikleri şeyden delil getirin.” babından şöyle diyorum: Mantık ilkeleri açısından insanlar tarafından onaylanan akli kurallardan biri de şudur, “Belirsiz bir mesele ve hususi bir mesele aynı konumdadır.” Ve “Süfyani’nin hurucundan ve gökten gelen çığlıktan önce beni gördüğünü iddia eden kimseler, iftiracı bir yalancıdır.” şeklinde olan Semeri’nin rivayetinde mevcut olan mesele, belirsiz bir meselesidir. Şüphesiz o, hususi bir mesele ile aynı konumdadır, yani şöyle de denilebilir: “Süfyani’nin hurucundan ve gökten gelen çığlıktan önce beni gördüğünü iddia eden kimselerin bir kısmı, iftiracı bir yalancıdır.” Zaten hadiste umuma işaret eden açık bir ibare yoktur, bilakis hususa işaret eden açık bir ibare vardır. O ibare, İmam Mehdi’nin (a.s) kıyamından önceki dönemde kendisini temsil edecek birini göndereceğini belirten rivayetlerdir. Onların arasında, mezkur rivayet11 ve Yamani ile ilgili olan rivayetler vardır, ayrıca bundan başkaları da çok sayıdadır.12

Özellikle de mantık ilkeleri ile tanışık olmayan kimseler için meseleyi daha fazla açıklamak için, şöyle derim: Bu mesele, ya belirli ya da belirsiz olmalıdır. Belirli olan şey ise ya umumiyeti ya da hususiyeti belirtmelidir. Zira “…beni

gördüğünü iddia eden kimselerin hepsi, iftiracı bir yalancıdır” denseydi, bu umumiyete işaret eden bir mesele olurdu. Çünkü cümlede “hepsi” ifadesi geçmiştir. Eğer “…beni gördüğünü iddia eden kimselerin bir kısmı, iftiracı

bir yalancıdır.” denseydi, bu da hususiyete işaret eden bir mesele olurdu. Çünkü cümlede “bir kısmı” ifadesi geçmiştir. Fakat meseleyi belirsiz bırakır ve (hepsi, bir kısmı gibi) bir belirteç kullanmazsanız, bu hususi bir mesele ile aynı konumda olacaktır. Bu yüzden umumiyetine işaret eden açık bir işaret olmadıkça, umumiyetten söz edilemez. Zira bu işaret yoksa ve var olan şey hususiyetine işaret ediyorsa, bu mesele gerçekten de hususi bir meseledir ve yukarıdaki mesele ise13, belirsiz bir meseledir ve onun umumiyetine işaret eden hiçbir işaret yoktur, bilakis onun hususiyetine işaret eden bir işaret 10 Gaybet-i Numani s.187, Tefsir-i Ayyaşi c.2 s.56, Bihar-ul Envar c.52 s.341, Mücem-i Ehadis-i İmam Mehdi (a.s) c.5 s.2 11 Bu, İmam Bakır’dan (a.s) nakledilen rivayettir. 12 İmam Mehdi’nin (a.s) Ensarının yayınlarından olan “Yamani Allah’ın Hüccetidir”, “Vasiyet ve Vasi Ahmed el Hasan”, “Bir Delil Derlemesi” ve araştırmacıların İmam Mehdi’nin (a.s) Ensarının web sayfasında bulabileceği diğer kitaplara bakabilirsiniz. 13 Yani onun (a.s) şöyle buyurması meselesi: “Süfyani’nin hurucundan ve gökten gelen çığlıktan (sayhadan) önce beni gördüğünü iddia eden kimseler, iftiracı bir yalancıdır.”

Page 10: İlmî Havza Öğrencilerine ve Hakkı Arayan Herkese Tavsiye...Ahmed el Hasan 2 Rahman ve Rahim Olan Allah’ın Adıyla İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Kaim (a.s) kendisine

ahmedelhasan.wordpress.com black-banners.com

9 İlmî Havza Öğrencilerine ve Hakkı Arayan Herkese Tavsiye

vardır (ve bu, İmamların (a.s) rivayetleridir).14 Bu yüzden bu mesele, hususi meselelerden biridir ve ayrıca, Semeri’nin rivayeti her türlü elçiliğin kesildiğine işaret etmemektedir. Hamd, yalnız Allah’adır. Öyleyse onlar muhkemi müteşabihe nasıl döndürüyorlar?! Onlar muhkemi duvara nasıl duvara çarpabiliyorlar?! Allahu Teala şöyle buyurmuştur: {Fakat kalplerinde eğrilik bulunanlar, fitne çıkarmak ve onları tevil etmek için müteşabih olanlara uyarlar.} (Al-i İmran 3:7) O halde soruyorum: İmam’ın (a.s) meselesi ile ilgili olarak bir şeyler yazmış bazı kimselerin iddia ettiği gibi; Yamani, çığlıktan (sayhadan) sonra mıdır? 15 Derim ki: Çığlık, Ramazan ayındadır ve Yamani’nin kıyamı, Recep ayındadır. Bu yüzden eğer Yamani’nin hurucu çığlıktan sonra olursa yani bir sonraki yıldaki Recep ayında olursa, bu yanlış anlayışa göre Yamani’nin kıyamı İmam Mehdi’nin (a.s) kıyamından sonra olacaktır. Zira İmam Mehdi’nin (a.s) kıyamı Muharrem ayındadır ve Recep ayı, Muharrem ayından önce gelir. Delil böyledir. Subhanallah, onların bazıları da şöyle der: “Semeri’nin rivayetinde geçtiği üzere onun getirdiği ilim ne olursa olsun, biz İmam Mehdi’nin (a.s) elçisini inkar etmek ile emrolunduk. Zira İmamların (a.s) gelen kişinin ilim ile tanınacağını açıklayıp açıklamadığı belirsizdir.” 16

14 İmam Mehdi’nin (a.s) Ensarı yayınlarından çıkan “Kaim’i (a.s) Görmeyi Reddedenlere Ezici Cevap”, “Semeri’nin Rivayeti Hususunda Yeni Bir İnceleme” ve diğer kitaplara bakınız, zira kardeşler (Allah onları korusun) bu mesele hakkında rivayetleri bildirmişlerdir. 15 İmam Mehdi (a.s) hakkında kitap yazanlardan biri olan Şeyh Aşık Feyad şöyle demiştir: “Bu yüzden Yamani, Horasani veya Sahib-i Nefs-i Zekiyye olduğunu iddia eden kimseleri yalanlamaları gerekir, çünkü bu mübarek şahıslar yalnızca sayhadan sonra kıyam eder.” İmam Mehdi’nin (a.s) Ensarı (Allah onların başarısın artırsın) yayınlarından çıkan “La Lekum Tehtedun” (Hidayet Olmayasınız Diye) adlı kitaba bakınız. “Zuhur Alametlerini Anlamak” kitabının 15. Sayfasında, Yazar, İmam Bakır’ın (a.s) Yamani hakkındaki bir rivayetini şöyle yorumlamıştır: “Rivayetlerde bazı noktalar vardır. İlki şudur: Kaçınılmaz bir zuhur alameti olan gökten gelen sayha vasıtasıyla Yamani alameti tanınıyor. Bu sayhanın sıfatları hususunda, yeryüzü ehlinin hepsinin kendi dilinde duyabilmesi için onun Cebrail’in gökten gelen nida etmesi şeklinde olduğu zikredilmiştir. Ayrıca Süfyani’nin Şam’ı ele geçirmesi ve bunun yanısıra diğer rivayetlerde bazen Hasani ile işaret edilen Horasani’nin de özellikleri vardır. Bu özellikler gökten gelen nida olan sayhadan (çığlıktan) ve Süfyani’nin Şam’ı ele geçirmesinden önce bu iki ismi iddia edenlerin önünü keser.” 16 Bunlardan biri de Kazım Hairi’dir. Ona sorulan bir sorunun cevabında böyle demiştir ve onun metni de burdadır:

Page 11: İlmî Havza Öğrencilerine ve Hakkı Arayan Herkese Tavsiye...Ahmed el Hasan 2 Rahman ve Rahim Olan Allah’ın Adıyla İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Kaim (a.s) kendisine

10 Ahmed el Hasan

Mufazzal bin Ömer şöyle nakletmiştir: Ebu Abdullah İmam Sadık (a.s) şöyle buyurdu: “Şüphesiz, bu emrin sahibi iki gaybete girecektir. Kayboluşlarından birinden sonra, ailesine geri dönecektir ve diğerinde ise onun helak olduğu veya hangi vadiye gittiğinin bilinmediği söylenecektir.” Ben de dedim ki: “Bu gerçekleşirse, biz ne yapacağız?” İmam (a.s) şöyle buyurdu: “Biri Kaim’in temsilcisi olduğunu iddia ederse, ona yalnızca onun gibilerinin cevaplayabileceği büyük meseleler hakkında sormanız gerekir.” 17 Ebul Carud şöyle nakletmiştir: Ebu Cafer’e (a.s) şöyle arz ettim:

“Dini Merci Ayetullah el Uzma (Allah’ın En Büyük Ayeti) (!) Seyid Kazım Hüseyni Hairi’nin bürosuna. Selamun aleykum ve rahmetullahi ve berekatuh. Size sormak istediğimiz bir sorumuz var: Irak’ta Basra halkından “Ahmed el Hasan” isimli bir şahıs zuhur etti ve o, kendisinin İmam Mehdi’nin (a.s) oğlu ve onun insanlara elçisi olduğunu iddia ediyor ve İmam’a (a.s) biat topluyor. İddiasına delili; İmam Mehdi (a.s) ile görüşmesi, ölüye hayat vermesi ve ayın yarılmasıdır. Şiarı, İsrail yıldızıdır ve az sayıda insan ona uymuştur. O halde ona cevabınız nedir? Onun tüm alimleri bir mübaheleye çağırdığını biliyoruz ve onların arasında sizin cenaplarınız da var, ey Seyid. Mukallidlerinizden bir grup, 1 Receb, Hicri 1426 Cevap: Rahman ve Rahim Olan Allah’ın Adıyla, Kesin olarak kanıtlanımştır ki, İmam (a.s) kendisine 4 elçi seçmiştir: İlki Osman bin Said Amri, ikincisi Muhammed bin Osman Amri, üçüncüsü Ebul Kasım Hüseyin bin Ruh, dördüncüsü ise Ali bin Muhammed Semeri’dir (Allah onlardan razı olsun). Semeri kendi ölümünden 6 gün önce, İmam’ın (a.s) el yazısı ve tevkisi ile bir yazı yayınladı, orada şöyle geçiyordu: “Ey Ali bin Muhammed Semeri! Allah senin musibetinde kardeşlerinin mükafatını arttırsın, sen altı gün sonra dünyadan göçeceksin. Bu yüzden, işlerini derleyip toparla; ölümünden sonra yerine geçmek üzere birisi hakkında tavsiyede bulunma, doğrusu büyük gaybet başlamıştır ve Allah Teala izin vermedikçe zuhur olmayacaktır. Zuhur, ancak O’nun izniyle olacaktır. Bu da ancak uzun bir zaman sonra, kalplerin taş kesilmesi ve yeryüzünün zulümle dolmasından sonra olacaktır. Çok geçmeden izleyicilerimden beni gördüklerini söyleyenler gelecektir. Ama bilin ki, Süfyani’nin hurucundan ve gökten gelen sayhadan (çığlıktan) önce beni gördüğünü iddia eden kimseler, iftiracı bir yalancıdır. Güç ve kuvvet, ancak Allah’tandır.” Aynı şekilde, Sistani de büyük gaybet döneminde İmam Mehdi’nin (a.s) görülmesini yalanlamak hakkında bir fetva vermiştir ve onun metni de burdadır: Bismihi Teala. Doğrusu İmam-ı Zaman’ı (ruhlarımız ona feda olsun) büyük gaybet döneminde doğrudan veya rüya ile gördüğünü iddia eden her kimseye karşı makul duruş, iddia ettiği ve İmam’a (a.s) atfettiği emirler ve diğer şeyler hususunda ona inanmamaktır. Aksine yukarıda belirtildiği üzere, onu yalanlamanız ve batıllığı bilinen meseleler hususunda İmam (a.s) hakkında söylediğini her şeyi reddetmeniz gerekir. Mümin erkek ve kadın kardeşlerimizden (Allah onlara Kendini hoşnut etme başarısını versin), bu tür davetlere uymamalarını, onları yaymaya girişmemelerini, hiçbir şekilde onları anlatmamayı ve bu davetlerin sahipleri ile ona uyanlardan bu yolu bırakmadıkları sürece yüz çevirmelerini talep ediyoruz. Allah’tan (s.v.t) Zamanın Sahibi olan İmamımızın zuhurunu yakınlaştırmasını ve bizleri de onun ensarından ve yardımcılarından kılmasını diliyoruz. – 21 Ramazan, Hicri 1422 17 Gaybet-i Numani s.178, Biharul Envar c.52 s.157

Page 12: İlmî Havza Öğrencilerine ve Hakkı Arayan Herkese Tavsiye...Ahmed el Hasan 2 Rahman ve Rahim Olan Allah’ın Adıyla İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Kaim (a.s) kendisine

ahmedelhasan.wordpress.com black-banners.com

11 İlmî Havza Öğrencilerine ve Hakkı Arayan Herkese Tavsiye

“Ehlibeyt’ten olan Kaim vefat ederse, ondan sonra gelecek kişiyi hangi şey ile tanırız?” İmam (a.s) da şöyle buyurdu: “Hidayet, Heybet ve Al-i Muhammed’in (a.s) onun faziletlerini ikrarı ile. O, kendisine sorulan her şeye cevap verir.” 18 Sahar TV’de, bir kimse Şeyh Ali Korani’ye bu rivayet hakkında sordu: Ebu Bekir Hadremi şöyle nakletmiştir: Ben ve Eban bin Tağlib, İmam Cafer Sadık’ın (a.s) yanına gittik ve o zamanlar, Horasan’dan siyah bayraklar kaldırılmıştı. Biz şöyle sorduk: “Bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz?” İmam (a.s) şöyle buyurdu: “Evinizde kalın ve bizim bir adam üzerinde anlaştığımızı gördüğünüzde ise silahlarınız ile bize doğru aceleyle gelin.” 19 O şahıs şöyle dedi: “Kılıç ile kıyam edecek kişinin İmam veya onu doğrudan temsil eden kişi olduğunu biliyoruz. Ayrıca İmam Hasan Askeri’ye (a.s) kadar olan İmamların hiçbiri zuhur döneminde diri değildir. Bu yüzden, görünüşe göre onların Hakkın Sahibi (Sahib-ul Hak) üzerinde anlaşmaları ancak rüyalar vasıtasıyla gerçekleşecektir. Öyleyse pek çok insanın Resul’ü, Zehra’yı ve İmamları (a.s) gördüğü ve onların (a.s) ‘Ahmed el Hasan haktır’ dediklerini duydukları bu rüyalar, onların (a.s) Hakkın Sahibi üzerinde toplandığı (anlaştığı) anlamına gelmez mi? Sonuç olarak da sizin Ahmed el Hasan’ı desteklemeniz gerekmez mi?” Şeyh Ali Korani şöyle cevap verdi: “Onların (a.s) toplanması, Beni Fatıma’nın toplanması anlamına gelir ve Beni Fatıma, Haşimilerin efendileridir.”

Subhanallah! Belki de bu konudaki rivayetlerde belirtilmesine rağmen20, Şeyh Ali Korani, Haşimilerin efendilerinin pek çoğunun İmam’a (a.s) destek vermeyeceklerini bilmiyor. Onlardan sadece birini örnek olarak zikrediyorum: Ebu Halid Kabuli nakletmiştir: İmam Zeynel Abidin (a.s) vefat ettiği zaman, İmam Muhammed Bakır’ın (a.s) yanına geldim ve şöyle dedim: “Size feda olayım, benim babanıza adanmışlığımı, ona yakınlığımı ve insanlardan inzivaya çekilişimi biliyorsunuz.” İmam (a.s) şöyle buyurdu: “Gerçeği söyledin, ey Ebu Halid. Ne istiyorsun?” Ben şöyle dedim: “Size feda olayım, babanız benim için bu Emrin Sahibi’ni öyle özel nitelikler ile

18 Gaybet-i Numani s.250, el İmame vel Tebsire s.137, el Hisal s.200, Biharul Envar c.25 s.139 19 Gaybet-i Numani s.203, Bihar-ul Envar c.52 s.138, Mücem-il Ehadis-il İmam Mehdi (a.s) c.3 s.465 20 Korani’nin kendi yazdığı “Mücem-il Ehadis-il İmam Mehdi (a.s)” kitabında da bu konuda rivayetler vardır.

Page 13: İlmî Havza Öğrencilerine ve Hakkı Arayan Herkese Tavsiye...Ahmed el Hasan 2 Rahman ve Rahim Olan Allah’ın Adıyla İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Kaim (a.s) kendisine

12 Ahmed el Hasan

anlattı ki eğer onu yolda görseydim, elini tutardım.” İmam (a.s) şöyle buyurdu: “Ey Ebu Halid, öyleyse ne istiyorsun?” Ben şöyle dedim: “Bana onun ismini söylemenizi istiyorum, böylece onu ismi ile tanıyabileyim.” İmam (a.s) şöyle buyurdu: “Ey Ebu Halid! Vallahi, benden çok tehlikeli bir soru sordun.” Sonra da şöyle buyurdu: “Benden öyle bir mesele hakkında sordun ki, eğer o konu hakkında biri ile konuşmak zorunda kalsaydım, (sadece) seninle konuşurdum. Benden öyle bir mevzu hakkında sordun ki, eğer Beni Fatıma (Fatımaoğulları) onu tanısaydı, onu paramparça etmek için can atarlardı.” 21 Şeyh Ali Korani, cevabını kendisinin sanılara güvenemeyeceğini söyleyerek bitirmiştir. Bu yüzden açıktır ki; Şeyh Ali Korani’ye göre, Masumların (a.s) görüldüğü bir rüya, en iyi ihtimalle bile bir sanrıdan ibarettir! Subhanallah! Onların hedefi gerçeği aramak değildir, bilakis onlar kendileri ikna olmasa bile mümkün olan her şekilde inkar etmeye çalışıyorlar!

Oysaki İmam Mehdi’nin (a.s) meselesi, rüyalar ile çok güçlü bir şekilde bağlantılıdır. Bu, önceki rivayette de açıklanmıştır22 ve ayrıca İmam Rıza’nın (a.s) hadisi de bunu açıklamaktadır: Bezenti nakletmiştir: İmam Rıza’ya (a.s) rüya meselesi hakkında sordum, İmam (a.s) da şöyle buyurdu: “Bak! Eğer (bizim tarafımızdan) size istediğiniz şey verilseydi, sizin için daha kötü olurdu ve bu Emrin Sahibi’nin boynu vurulurdu.” 23 Bu yüzden İmam, rüyaları bu Emrin Sahibi’nin boynu ile ilişkilendirmiştir. Buna rağmen, onlar Kuran’a, Resul’e ve İmamlar’a (a.s) dayanan ve onlar tarafından teyit edilen rüyalardan ibaret olan bu yüce semavi delili hafife almak adına her yola başvuruyorlar. Kuran’da şöyle geçer: {Ve Melik şöyle dedi: “Gerçekten ben, yedi zayıf ineğin, yedi semiz ineği yediğini görüyorum. Ve yedi yeşil başak ve diğerlerini de kurumuş görüyorum. Ey ileri gelenler! Şâyet siz rüya tabir edenlerseniz, bana rüyamı yorumlayın.”} (Yusuf 12:43)

21 Gaybet-i Numani s.299, Bihar-ul Envar c.51 s.31, Mücem-il Ehadis-il İmam Mehdi (a.s) c.3 s.229 22 İmam Sadık’ın (a.s) şu rivayetine işaret ediliyor: “Bu yüzden eğer bizim bir adam üzerinde toplandığımızı görürseniz, silahlarınızla bize doğru gelin.” 23 el Kafi c.2 s.224, Kurb-ul İsnad s.380, Muhtasar-u Besair-ud Derecat s.104

Page 14: İlmî Havza Öğrencilerine ve Hakkı Arayan Herkese Tavsiye...Ahmed el Hasan 2 Rahman ve Rahim Olan Allah’ın Adıyla İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Kaim (a.s) kendisine

ahmedelhasan.wordpress.com black-banners.com

13 İlmî Havza Öğrencilerine ve Hakkı Arayan Herkese Tavsiye

{“Yusuf, ey doğru sözlü! Yedi semiz inek, onları yiyen yedi zayıf (inek) ve yedi yeşil başak ve kurumuş olan diğerleri hakkında bize yorum yap. Belki ben insanlara dönerim. Böylece (seni ve rüyanın anlamını) onlar öğrenirler.”} (Yusuf 12:46) {Böylece onunla beraber çalışma çağına eriştiği zaman dedi ki: "Ey oğulcuğum! Gerçekten ben, uykuda seni boğazladığımı gördüm. Haydi bak (bir düşün). Bu konudaki görüşün nedir?" (İsmail) dedi ki: "Ey babacığım! Emrolunduğun şeyi yap. İnşaallah beni sabredenlerden bulacaksın"} (Saffat 37:102) {Ve onunla beraber iki genç erkek de zindana girdi. İkisinden biri şöyle dedi: “Muhakkak ki; ben kendimi (rüyamda) üzüm sıkarken görüyorum.” Ve diğeri de şöyle dedi: “Gerçekten ben de kendimi başımın üstünde ekmek taşırken görüyorum. Kuşlar ondan yiyorlar. Bize onların tevîlini (yorumunu) haber ver. Muhakkak ki; biz seni muhsinlerden görüyoruz.”} (Yusuf 12:36) {Rabbinin, insanları muhakkak ihata ettiğini (kapladığını) sana söylemiştik. Sana gösterdiğimiz o rüyayı ve Kuran-ı Kerim’deki lanetlenmiş ağacı, insanlar için sadece bir fitne (imtihan) kıldık. Ve Biz, onları korkutuyoruz. Fakat bu onların büyük azgınlıklarından başka bir şeyi arttırmıyor.} (İsra 17:60) Allah (s.v.t) Peygamberleri ve Salihleri, rüyalara iman ettikleri için övmüştür: {Ve ona "Ey İbrahim!" diye nida ettik. “Sen rüyaya sadık kaldın. Muhakkak ki Biz, muhsinleri işte böyle mükâfatlandırırız.”} (Saffat 37:104-105) {Bir de iffetini sapasağlam koruyan ve bizim de kendisine ruhumuzdan üflediğimiz, Rabbinin kelimelerini ve kitaplarını doğrulayan İmran kızı Meryem’i de örnek gösterdi. O itaat edenlerdendi.} (Tahrim 66:12) {“Yusuf, ey doğru sözlü!”} (Yusuf 12:46) Aynı zamanda Allah (s.v.t) rüyaları yalanlayanları ve onları karmakarışık rüyalar diye adlandıranları kötülemiştir: {“Karmakarışık rüyalar, biz böyle rüyaların yorumunu bilenler değiliz.” dediler.} (Yusuf 12:44) Allah (s.v.t) müminlere şahitlik etmiş ve Elçilerin çağrılarını inkar edenlere karşı şahit olarak Kendini göstermiştir. İnsanların Allah’ın şahitliğini bilebilecekleri en iyi yollardan biri de rüyalardır:

Page 15: İlmî Havza Öğrencilerine ve Hakkı Arayan Herkese Tavsiye...Ahmed el Hasan 2 Rahman ve Rahim Olan Allah’ın Adıyla İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Kaim (a.s) kendisine

14 Ahmed el Hasan

{Ve havarilere; “Bana ve Elçime iman edin.” diye vahyettiğim zaman, onlar da “İman ettik ve bizim teslim olduğumuza şahid ol.” demişlerdi.} (Maide 5:111) {“Hangi şey şahit olarak en büyüktür?” de. “Benimle sizin aranızda Allah şahittir.”} (Enam 6:19) {Ve kâfirler: “Sen, elçi olarak gönderilmiş değilsin.” derler. De ki: “Allah ve kitabın ilmi yanında olan kimse, benimle sizin aranızda şahit olarak kâfidir.”} (Rad 13:43) {Yoksa “Onu uydurdu.” mu diyorlar? De ki: “Eğer onu ben uyduruyorsam, o taktirde Allah’tan bana gelecek bir şeye siz mani olamazsınız. O, onunla daldığınız şeyleri en iyi bilir. Benimle sizin aranızda şahit olarak O yeter. Ve O Gafur’dur, Rahîm’dir.”} (Ahkaf 46:8) {De ki: “Benimle sizin aranızda, Allah şahit olarak yeter.” Muhakkak ki O, kullarından haberdar olandır, görendir.} (İsra 17:96) Allah (s.v.t) rüyaları, en güzel kıssalar olarak adlandırmıştır: {Sana vahyettiğimiz bu Kuran ile en güzel kıssaları sana anlatıyoruz. Ve oysa sen, ondan önce elbette gâfillerdendin. Yusuf, babasına şöyle demişti: “Babacığım, gerçekten ben on bir gezegen, güneş ve ay gördüm. Onları bana secde eder vaziyette gördüm.”} (Yusuf 12:3-4) Bu ayetler üzerinde düşünün, böylece rüyaları yalanlayan kimseleri tanıyabilirsiniz. Allah (s.v.t) şöyle buyurmuştur: {İnsanların hesaba çekilmeleri yaklaştı. Hâlbuki onlar gaflet içinde yüz çevirmekteler. Rabbinden, yeni bir uyarı gelmeye görsün. Onu, ancak oynayarak dinlerler. Onların kalpleri, önem vermemekte. Ve zulmedenler, gizlice şöyle fısıldaştılar: “Bu, sizin gibi bir beşer olmaktan başka bir şey mi? Yoksa siz, göz göre göre sihre mi kapılıyorsunuz?” O şöyle dedi: “Benim Rabbim, gökteki ve yerdeki sözü bilir. Ve O (en iyi) işiten, (en iyi) bilendir.” Onlar dedi ki: “Hayır, karışık rüyalardır. Hayır, belki onu uydurdu. Hayır, belki de o bir şairdir. Öyleyse evvelkilere gönderildiği gibi bize de bir âyet (mucize) getirsin.”} (Enbiya 21:1-5) Bu yüzden Kuran’da, Allah (s.v.t) bizleri pek çok rüyadan haberdar etmiştir. Onların bazıları Nebiler tarafından, bazıları firavun tarafından ve bazıları da başka kimseler tarafından görülmüştü. İbrahim, rüyaya iman etti. Firavun, rüyaya iman etti. Musa’nın annesi, rüyaya iman etti. Sebe Kraliçesi, rüyaya iman etti çünkü o, rüya sayesinde

Page 16: İlmî Havza Öğrencilerine ve Hakkı Arayan Herkese Tavsiye...Ahmed el Hasan 2 Rahman ve Rahim Olan Allah’ın Adıyla İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Kaim (a.s) kendisine

ahmedelhasan.wordpress.com black-banners.com

15 İlmî Havza Öğrencilerine ve Hakkı Arayan Herkese Tavsiye

Süleyman’ın (a.s) yazdıklarının yüce bir yazı olduğunun farkına vardı. Daha pek çok örnek vardır. Allah (s.v.t) onları, en güzel kıssalar olarak adlandırmıştır. Öyleyse sorununuz nedir? Sizler nasıl insanlarsınız? Rüyaların yalanlanması hususunda, Allah’ın varlığına inanmayan materyalistler ile muvafık olduğunuz bu noktaya nasıl geldiniz? Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Beni uykusunda gören kimse, beni (gerçekten) görmüştür. Zira ben her surette görünürüm.” 24 Oğlu ölmüş kadını güldürecek olan şey; sizin, Elçi’yi (s.a.a) rüyasında gören kimsenin rüyasının gerçek olması için o kimsenin onu (s.a.a) bu maddi dünyada da görmüş olması gerektiğini söylemenizdir. Subhanallah. Yukarıdaki hadiste Resulullah (s.a.a) kendisini rüyada gören kişinin gerçekten de gördüğüne ve hatta kendisinin bu maddi dünyadaki suretinden farklı suretlerde de göründüğüne işaret ediyor. Dahası İmam Sadık (a.s) insanları, uykularında Resulullah’ı (s.a.a) görmek için dua etmeye yöneltmiştir. Peki ya İmam Sadık (a.s) zamanında, Resulullah’ı (s.a.a) bu maddi dünyada gören kimseler var mıydı? “Çalıntı paranızı bırakın... Bana kaçırdığınız develerden bahsedin.” 25 Öyleyse bu büyük felakete bir bakın. Mahmud Hasani (Sorhi), İmam Mehdi’nin Elçisi’nin Usul ilmi ile – ilim olduğunu zannettiği şey ile – birlikte gelmesi gerektiğini söylüyor. Sanki o, Allahu Teala’nın buyruğunu hiç duymamıştır: {Ve onların çoğu zandan başka bir şeye uymaz. Şüphesiz zan, haktan bir şey kazandırmaz. Muhakkak ki Allah, onların yaptıklarını bilendir.} (Yunus 10:36) {Onlar, ancak sizin ve babalarınızın isimlendirdiği isimlerdir. Allah onlar için hiçbir delil indirmedi. Onlar sadece zanna ve nefslerinin arzuladığı şeylere uyarlar. Ve andolsun ki, onlara Rablerinden hidayet gelmiştir.} (Necm 53:23)

24 Bihar-ul Envar c.58 s.230 25 Bihar-ul Envar c.38 s.159

Page 17: İlmî Havza Öğrencilerine ve Hakkı Arayan Herkese Tavsiye...Ahmed el Hasan 2 Rahman ve Rahim Olan Allah’ın Adıyla İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Kaim (a.s) kendisine

16 Ahmed el Hasan

{Ve onların bir ilmi yoktur. Onlar sadece zanna uyarlar. Ve muhakkak ki zan, haktan yana hiçbir şeye fayda sağlamaz.} (Necm 53:28) Buna rağmen onun bürosunun yayınlarından biri de “Geri Dön ey Fatıma’nın oğlu, Akaid Budur” adlı bir kitaptır ki, yazar Mahmud Hasani (Sorhi) orada şöyle diyor: “Aynı şekilde, dalalet imamlarından olan Deccal ve Süfyani için zemin hazırlayan kimseler, delilleri ile mücadele ederek Masum’a (a.s) karşı savaşmak için çok çaba harcarlar. Bunun için dedesi Mustafa’nın (s.a.a) delillerini reddetmek amacıyla akılları, nefisleri ve ruhları hazırlarlar.” İnsanların Mercileri nasıl takip ettiği kimseye saklı değildir. Belki de Merciler ve onları takip eden kimseler, yani saptıranlar ve sapmışlar, kendilerinin batıllığını, yalanlarını ve aldatmacalarını ortaya çıkaran her daveti reddetmeye alışmış ve insanları da buna alıştırmışlar. Bu amaçla, o davetin fıkıh ve usulden kaynaklanmadığını iddia eder ve onun delillerin akaid hususunda olup fıkıh ve usula uygulanamayacağını dile getirirler. Ayrıca değerlendirme-nin yalnızca hakkın sahibine çağıran uzman kimselerce yapılabileceğini ve hakkın sahibinin kandırıldığını iddia edip delili anlayamayacağınızdan ötürü onun kandırılmasının delillerini sormamanızı söylerler. Hakkın sahibi hak üzereyse zafer kazanacaktır, derler. Zira Allah için yetişen bir şeyi tek başına bırakın ve bekleyin, derler. Eğer o Allah içinse ve yetişirse size kendisini bırakmanızı, çünkü bunun mercilerin ve fesatçı liderlerin işi olduğunu söylecektir, derler. Eğer siz onlara “Peki ya o nasıl İmam olabilir?” derseniz, hemen size onun bir İmam veya İmam’ın elçisi olmadığını söyleyip sizin gibi zavallıların şaşkınlığa düştüğünü söylecektirler. Şimdi soruyorsunuz, çözüm nedir? Çözüm, iki konumdadır: İlki: Bu zamanda ve bu şartlarda, ilmi ve ahlaki bir biçimde onların yalanlarını ve aldatmacalarını ortaya çıkarmanız gerekir. Bunu da onların içine düştüğü ve sizi de içine düşürdüğü çelişkileri ve yalanları açıklayarak yaparsınız. Ayrıca onların aldatmacalarını insanların gözü önünde ortaya çıkarmanız gerekir ve bu iş, her an mübarek zuhurun gerçekleşme ihtimalinden ötürü sizlerin görevidir. Böylelikle onların benzerleri, Deccal’ın ve Süfyani’nin hüccetlerinden ya da onları takip eden kimselerden olup Masum’a (a.s) doğrudan düşmanlık etmek üzere birleşeceklerdir. İkincisi: Mübarek Zuhur zamanında, emir ve hüküm, Masum’a (a.s) ait olacaktır. Rivayetler, onların benzerlerine kılıç verileceğine ve onların öldürüleceğine işaret etmiştir. Açıktır ki, onların bürünüp insanları aldattığı bu dinî örtü kaldırılmadıkça öldürülme gerçekleşmeyecektir. Meselenin şiddeti ve ciddiliğinden ötürü bundan bahsettim. Zira bu, yine Necef’ten ve aldatıcı alimler tarafından Masum (a.s) için tekrarlanacaktır. Orada Allah,

Page 18: İlmî Havza Öğrencilerine ve Hakkı Arayan Herkese Tavsiye...Ahmed el Hasan 2 Rahman ve Rahim Olan Allah’ın Adıyla İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Kaim (a.s) kendisine

ahmedelhasan.wordpress.com black-banners.com

17 İlmî Havza Öğrencilerine ve Hakkı Arayan Herkese Tavsiye

Nebiler (a.s), en yüce Nebi (s.a.a) ve Kuran hakkında tartışacak birinin olup olmadığı sorulacaktır. Size açıktır ki, bu tartışma davetlerinin benzerleri reddedilecektir, çünkü onlar bunların hiç alakaları olmayan akideler olduğunu söylecekler ve belki de şöyle şeyler de söylecekler: “Geri dön ey Fatıma’nın oğlu, akaid budur. Sen akaide davet ediyorsun ve bizim bu akaide ihtiyacımız yok, çünkü bizim dinimiz, fıkıh ve Usulümüz iyidir.” Zira İmam Bakır’dan (a.s) şöyle nakledilmiştir: “Kaim çıkar ve nihayet Necef’e ulaşır. Süfyani’nin ordusu, ashabı ve ehli de (ona karşı) çıkar. Böylece İmam onları (kendi davetine) davet eder ve onları kendi hakkına çağırır. Onlara kendisine zulmedildiğini ve kendisinin mecbur bırakıldığını söyleyip şöyle der: ‘Ey insanlar! Benimle Allah hakkında tartışan kimse bilsin ki sizin aranızda Allah’a en alim benim. Benimle Adem hakkında tartışan kimse bilsin ki sizin aranızda Adem’e en alim benim… Benimle Muhammed (s.a.a) hakkında tartışan kimse bilsin ki sizin aranızda Muhammed’e (s.a.a) en alim benim. Benimle Allah’ın kitabı hakkında tartışan kimse bilsin ki sizin aranızda Allah’ın kitabına en alim benim…’ ” Sonra onlar ‘Geldiğin yere geri dön ey Fatıma’nın oğlu, bizim sana ihtiyacımız yok, biz seni bilgilendirdik ve seni imtihan ettik.’ diyecekler. Böylece o (a.s) Necef’in arkasında onlarla kılıçla davranıp onları öldürecektir. Hamd Allah’adır, Allah’ım, pak ve tahir olan Muhammed ve Al-i Muhammed’e selam eyle. 26 Böylece Mahmud Hasani belirtmiştir ki: İmam’ın (a.s) veya özel naibinin daveti reddedilecektir, çünkü öncelikle akaid ve Kuran ile ilgilidir ve dalalet imamları da ona şöyle cevap verecektir: “Getirdiğin şey, akaid ve Kuran’dır.

Oysa biz senin bize Usul getirmeni istiyoruz.” (Onun kitabı tanıtması, kitabın üzerine kurulduğu düşünceyi kabul ettiği anlamına gelir, aksi takdirde bu kitabı tanıtmazdı veya bu fikre dair kendi şartını yazardı.) Şu an bu gerçek Yamani davetinin geldiği zamanda, Seyid Mahmud Hasani kendisinin uyardığı şeye düşmüştür! Sen Subhansın, Sen’den başka ilah yoktur, Sen dilediğini hidayet eder ve dilediğini de saptırırsın.

26 Mahmud Hasani’nin Silsilet-ul Vafiye’den çıkan “Geri Dön ey Fatıma’nın oğlu, Akaid Budur” kitabına bakınız.

Page 19: İlmî Havza Öğrencilerine ve Hakkı Arayan Herkese Tavsiye...Ahmed el Hasan 2 Rahman ve Rahim Olan Allah’ın Adıyla İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Kaim (a.s) kendisine

18 Ahmed el Hasan

Buna rağmen, Sistani’nin sponsorluk ettiği İmam Mehdi (a.s) Hakkında Özel Araştırmalar Merkezi, bu hak Yamani daveti ile yüzleşme sorumluluğunu üzerine almış ve bazı kitaplar yayınlamıştır. Bu kitapların amacı, insanların dikkatini hak Yamani davetinden uzaklaştırmak ve mümkün olan her şekilde insanları haktan saptırmaya çalışmaktan başka bir şey değildir. Bu şekilde bir seferinde, Şeyh Muhammed Sind’in belirttiği gibi27 Semeri’nin tevkisinin mutlak bir mevzu olduğunu söylerler. Oysaki onlara göre; mutlak bir mevzu, mütevatir (yani pek çok kişi tarafından pek çok kez nakledilen) bir rivayettir. Ama Semeri’nin tevkisi, en iyi ihtimalle bile ahad (yani sadece bir kişi tarafından nakledilen) bir rivayettir28. Başka bir seferinde ise Yamani’nin sayhadan sonra geleceğini söylerler. Subhanallah. (Artık) bu yanlış anlama, açıklanmış oldu. Zira eğer böyle olsaydı, Yamani’nin (a.s) kıyamının İmam Mehdi’nin (a.s) kıyamından sonra olması gerekirdi ve bu kesinlikle yanlıştır. Böylelikle onların söylemleri uzayıp gider. Derim ki: Ne olursa olsun, Allah onların kitaplarında hakkı yazmıştır, onlar ister sevsinler ister sevmesinler. {Allah, emrinde gâlip olandır. Ama insanların çoğu bilmez.} (Yusuf 12:21) Ayrıca onlar başka yerlerde de batılı yazmaya karar vermiştir ve size bu örnekleri aktaracağım: Sistani’nin bürosundan yayınlanan, Şeyh Muhammed Sind’e ait “Fıkh-ul Alaim-uz Zuhur” kitabında, yazar, Yamani’nin ilahi seçime çağırdığı ve ondan başkasını kabul etmediği oysaki ondan başkalarının demokrasi ve seçimler kuyusuna düştüğü sonucuna varıyor. Kitapta şöyle diyor: “Başka bir deyişle: Hasani ve Horasani, emirlere ve aleni ıslaha karşı çıkarak İmameti kabullenir. Oysaki Yamani, İmametin, 12 İmam’ın ilahi olarak zikredilmesi ile gerçekleştiğini ve onların sonuncu imamının Mehdi (a.s) olduğunu kabullenir.” 29 Ehlibeyt’in (a.s) rivayetlerinden sizlere şu anki zamanın zuhur zamanı olduğu açıklandıktan sonra, şimdi bu söyleme dikkatlice bakın ve bugünkü arenayı okuyun. Zira tıpkı açların yemeğe koştuğu gibi, milletler de Müslümanlara ve özellikle de Irak’a karşı düşmanlık beslemeye koşmakta. Bayraklar (işgal güçleri), her taraftan Bağdad’a girdi. Fitneler ve her yerden oraya akın eden bayraklar ile birlikte orayı günbegün harap ettiler. Bu, Irak’ın çok fazla

27 Fıkh-ul Alaim-uz Zuhur (Zuhur Alametlerini Anlamak) sayfa 5 28 İmam Mehdi’nin (a.s) Ensarı yayınlarından çıkan “Semeri’nin Rivayeti Hususunda Yeni Bir İnceleme” adlı kitaba bakın. Orada yazar (Allah ona başarı versin) bu tevkinin mürsel ve zayıf isnadlı olduğunu açıklamıştır. 29 Fıkh-ul Alaim-uz Zuhur sayfa 16, Yamani ve Hasani konusundaki araştırması bölümünde

Page 20: İlmî Havza Öğrencilerine ve Hakkı Arayan Herkese Tavsiye...Ahmed el Hasan 2 Rahman ve Rahim Olan Allah’ın Adıyla İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Kaim (a.s) kendisine

ahmedelhasan.wordpress.com black-banners.com

19 İlmî Havza Öğrencilerine ve Hakkı Arayan Herkese Tavsiye

fakirleştiği Tağutun (Saddam) (Allah ona lanet etsin) döneminde gerçekleşti. O zamanda meyvelerde kıtlık olmuş ve bereket kesilmişti. Yıl ay gibi, ay hafta gibi, hafta da gün gibi olmuştu vb. Bunlar, onların (a.s) haberdar ettiği şeylerdi. 30

30 Muhammed bin Müslim nakleder: İmam Ebu Abdullah Cafer-i Sadık (a.s) şöyle buyurdu: “Kaim'in kıyamından önce belirtiler vardır. Allah-u Teala tarafından mümin kullarına belalar gelecektir.” Ben şöyle arzettim: “Bu belirtiler nelerdir?” İmam (a.s) şöyle buyurdu: “Bu, Allah’ın (s.v.t) şu buyruğudur. {Sizleri korku, açlık, mal, can ve mahsullerin eksilmesi ile mutlaka imtihan edeceğiz ve sabredenleri müjdele.} (Bakara 2:155) O (s.v.t) buyumuştur ki: Siz müminleri mutlaka imtihan edeceğiz, yani korku ile müminleri imtihan edeceğiz, yani saltanatlarının sonlarına doğru filanca (Abbas) oğullarının hükumeti ile. Ayrıca açlık ile, yani mahsullerin pahalılığı ile. Ayrıca malların azalması ile, yani ticaretlerin kesat olması ve değerinin azalması ile. Ayrıca canlar(ın azalması) ile, yani hızlı ve ani ölümler ile. Ayrıca mahsuller(in azalması) ile, yani ekilen şeyden kazanılanın azalması ve meyvelerin bereketinin azalması ile. Sabredenleri müjdele, yani Kaim’in (a.s) kıyamı ile (müjdele).” – Gaybet-i Numani s.258 Ebu Said Hudri, Cabir bin Abdullah Ensari’den şöyle rivayet eder: Emirel Müminin Ali bin Ebi Talib (a.s) konuşmak için Basra minberine çıktı ve bir hutbe verdi. Daha sonra Allah’a şükredip O’na hamd etti ve şöyle buyurdu: “Ey Kufe ve Basra’daki Irak halkı! Sizin zengininiz Şam’da ve fakiriniz Basra’da olur.” Cabir dedi ki: “Ey Emirel Müminin (a.s)! Bu ne zaman olacaktır?” İmam (a.s) şöyle buyurdu: “Muhammed’in (s.a.a) ümmeti içinde savaş için 60 grup çıkarsa…” Sonra şöyle devam etti: “Bu şu zamanda olacaktır ki: Fakihler ve alimler ölür, kötü ve ahmak kimseler uzun yaşar, Muhammed’in (s.a.a) ümmeti namazları kaçırır, arzulara uyulur, güvenilirlik azalır, hıyanet artar, onlar kahve içerler, işaretler ile oynarlar, sarık giymeyi terk ederler, anne ve babaları lanetleyerek şaka yaparlar, camide cedelleşmek için seslerini yükseltirler, orayı alışveriş yaptıkları bir yer yaparlar, malda hile yaparlar, afetlerden korkmazlar, çokça kötü iş yaparlar, az iyi iş yaparlar, göklerin Rabbine isyan ederler, yağmurları çok sıcak günlerde gelir, oğulları sinirli olur, hakimler rüşvet kabul eder, kadınların hakları artar, hâyâ azalır, gizliler açılır, örtüler kaldırılır, hava kararır, ufuk siyahlaşır, yollardan korkulur, korku şiddetlenir, insanlar bozulur, Saat yaklaşır, memnuniyet azalır, kötü kimseler çoğalır, iyiler azalır, seyahatler kesilir, sırlar ifşa edilir, eşcinsellik artar, iktidardakiler artar, şeytanlar güçlenir, din zayıflar, onlar yetimlerin malını yerler, fakiri azarlarlar, hakimlerde adam kayırma olur, iktidardakilerde savaş ve diğer insanlarda ahmaklık olur, erkekler erkeklerden kaçınır, kadınlar kadınlardan kaçınır, onlar duvarları süslerler, kaleleri yükseltirler, yalan yere yemin ederler, kazançlar daralır, ihtiyaçlar zorlaşır, onlar büyük mevzuları küçük yaparlar, iffet yok olur. Bu zamanda yıl ay gibi, ay hafta gibi, hafta gün gibi ve gün de saat gibi olur ve saatin hiçbir değeri yoktur.” Cabir şöyle dedi: “Ey Emirel Müminin (a.s)! Bunlar ne zaman olacaktır?” İmam (a.s) şöyle buyurdu: “Bu şu zamanda olacaktır ki: Zevra’ya yerleşilir… Sonra Ahir Zamanda yüzleri Ademoğullarının yüzleri ve kalpleri şeytanların kalpleri olan insanlar ortaya çıkacaktır. Onlar, yırtıcı kurtlar gibi kan dökecekler. Eğer onlara uyarsanız, size haksızlık ederler ve eğer onlardan sakınırsanız, sizin gıybetinizi ederler. Onların arasında sabırlı kimse sapıktır ve sapık kimse ise sabırlıdır. Onların arasında mümin kimse zayıftır, onların arasında ahlaksız kimse değerlidir, onların çocukları arsızdır, gençleri kurnazdır ve yaşlıları münafıktır. Onların gençleri, yaşlılarına saygı göstermez ve zenginleri, fakirlerine (para) vermez. Onlara başvurmak, utançtır ve onların elindeki şeyi istemek, fakirliktir. Onlarla güçlü olmak, zillettir. Onlar açıklığı severler, kapalılığa düşmandırlar. Bu zamanda Allah onlara en kötülerini gönderir ve onların en iyileri dua eder de dualarına icabet edilmez. O zamanda iktidardaki kimseler sözler ile galip gelecektir, hakimler rüşvet ile ve fakihler

Page 21: İlmî Havza Öğrencilerine ve Hakkı Arayan Herkese Tavsiye...Ahmed el Hasan 2 Rahman ve Rahim Olan Allah’ın Adıyla İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Kaim (a.s) kendisine

20 Ahmed el Hasan

Derim ki: Bugünkü arenada ne görüyorsunuz? Herkes, insanların seçimine ve insanların hakimiyetine mutlaka bir şekilde çağırıyor. İran’da (Horasan’da), Hamaney, aleni ıslaha karşı çıkıyor zira o, Veliy-i Fakih’tir (yani o, emirlere karşı çıkarak İmameti kabulleniyor). Irak’ta ise Mahmud Hasani (Sorhi) ve Sistani, seçimlere çağırıyor. Aynısı diğer yerlerde de cereyan ediyor ve herkes, seçimlere çağırıyor. Yalnızca bu mübarek Yamani daveti, sadece ilahi seçime çağırıyor. (Karşı çıkan) herkese, bu mübarek Yamani davetinde mevcut olandan başka bir örnek ile gelmesi için meydan okuyorum. Yamani, Resulullah Muhammed’den (s.a.a) gelen Nass ve vasiyet yoluyla ilahi seçime çağırıyor. Eğer gerçekten de kendi kitabı ve görüşleri hususunda eminse, bu, yazar üzerine tam bir hüccettir. Daha sonra yazar, Yamani hakkında rivayetleri yorumlamaktan vazgeçip İmam’ın (a.s) şu hadisini yorumluyor: “Eğer Yamani çıkarsa, ona doğru kalk. Zira onun bayrağı, hidayet bayrağıdır. Hiçbir Müslümanın ona karşı çıkması helal değildir. Her kim böyle yaparsa, ateş ehlinden olacaktır. Zira o, hakka ve dosdoğru bir yola çağırır.” Yazar, bu hadis hakkında şöyle diyor: “Daha kesin bir deyişle, rivayetin işaret ettiği şudur: Onun hareketi aleyhinde onu başarızlığa uğratmak için çalışmak haramdır. Dolayısıyla ona karşı çıkma ve ondan yüz çevirme arasındaki farkı ayırt edin…” 31 Bu şekilde yazar şunu demek istiyor ki, hatta insanlara kimin Yamani olduğu açıklanmış olsa bile, haram olan şey ona karşı ayaklanmaktır, ona yüz çevirmek ve ona yardım etmekten kaçınmak değil. Subhanallah! Subhanallah! Subhanallah! Oysaki rivayetin sonunda, Yamani’ye karşı çıkmanın haram oluşunun sebebi belirtilmiştir ve bu sebep, onun hakka çağırmasıdır. Öyleyse eğer ondan yüz çevirmek ve ona yardım etmekten kaçınmak helal ise, derim ki: Hak tektir ve birden fazla değildir. O halde eğer o haksa ve hakka çağırıyorsa, haktan başka her şey batıl olacaktır. Öyleyse sizi hangi çıkmaza götürüyorlar ve siz de nereye gidiyorusunuz? Ve arapçada “yeltevi” ifadesinin ilk anlamı geriye dönüp sırt çevirmek ve yüz çevirmektir, ve “ondan” kelimesi “yüz çevirmek”

yorumla hükmettikleri şey ile. Salihler, din ile birlikte dünyayı yiyeceklerdir.” – Cami-u Ehadis-iş Şia c.13 s.375. Ayrıca İmam Ahmed el Hasan (a.s) “Buzağı” kitabı c.2’de pek çok alamete yer vermiştir. 31 Fıkh-ul Alaim-uz Zuhur sayfa 16, Yamani ve Hasani konusundaki araştırması bölümünde.

Page 22: İlmî Havza Öğrencilerine ve Hakkı Arayan Herkese Tavsiye...Ahmed el Hasan 2 Rahman ve Rahim Olan Allah’ın Adıyla İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Kaim (a.s) kendisine

ahmedelhasan.wordpress.com black-banners.com

21 İlmî Havza Öğrencilerine ve Hakkı Arayan Herkese Tavsiye

ile birlikte kullanılıyor. Bu yüzden rivayette kastedilen şey şudur: “Hiçbir Müslümanın ona karşı çıkması ve ondan yüz çevirmesi helal değildir.” Ve “O, hakka çağırır” ifadesi, onun hem genel hem de özel anlamda hakka çağırdığı anlamına gelir. Zira eğer o bir meselede hakka çağırıp diğerinde çağırmasaydı, onun hakkında Masum olduğu söylenemezdi. “Hiçbir Müslümanın ona karşı çıkması helal değildir. Her kim böyle yaparsa, ateş ehlinden olacaktır. Zira o, hakka ve dosdoğru bir yola çağırır.” Bu yüzden de o, insanları kendisine uymaya yönlendirir. Ayrıca Necef, Kum ve diğer yerlerdeki İlmi Havzalarda kabul gören akidevi kural şudur: Masum’dan başkasına uymayı emretmek doğru değildir, yoksa aksi halde o emir, hata yapan ve günah işleyen birine uymayı söyleyecektir. Çünkü günah, Masum’dan başka herkeste vardır ve bu yüzden de Masum’dan başkasına uyma yönündeki emir, günaha emretmek demektir ve bu, mutlak olarak yanlıştır. Bu yüzden kastedilen şey, onun insanları batıla sokup haktan dışarı çıkarmamasıdır, ki bu da masumluk demektir. Buradan da anlıyorsunuz ki Yamani, İmam Mehdi’nin (a.s) özel bir naibi ve elçisidir. Onun Resulullah’ın (s.a.a) vasiyetinde zikredilen ilk Mehdi olduğunu ve ilk Mehdi’nin de Allah’ın Hüccetlerinden bir Hüccet olduğunun bilinmesinin yanısıra, o Masum’dur ve Masumluğu zikredilmiştir. Zira “Hiçbir Müslümanın ona karşı çıkması ve ondan yüz çevirmesi helal değildir” ifadesinden anlaşılan budur. Yamani, ilahi bir velayet sahibidir. Dolayısıyla insanlar onu liderleri olarak kabul edip kendilerinin onun düşmanlarından beri olduğunu ilan etmelidir, aksi halde cehenneme gideceklerdir. Başka bir yerde, bu yazar İmam Bakır’ın (a.s) şu hadisini yorumluyor: “Sanki Doğudan çıkan bir topluluk görüyorum, onlar hakkı talep ederler fakat onlara verilmez… ve onlar, onu yalnızca Sahibinize teslim ederler. Onların öldürülenleri şehittir. Keşke buna ulaşsaydım da kendimi Emrin Sahibi için korusaydım.” 32 Yazar şöyle diyor: “…bu şuna işaret eder ki: En iyi şey, kişinin kendisini koruyup Mehdi’nin (a.s) Mekke’den huruç etmesine yardım etmesi ve Yamani’nin bayrağına katılmaktan kaçınmasıdır…” 33

32 Gaybet-i Numani s.281, Biharul Envar c.53 s.234, Mücem-il Ehadis-il İmam Mehdi (a.s) c.3 s.269 33 Fıkh-ul Alaim-uz Zuhur sayfa 19, Yamani ve Hasani konusundaki araştırması bölümünde.

Page 23: İlmî Havza Öğrencilerine ve Hakkı Arayan Herkese Tavsiye...Ahmed el Hasan 2 Rahman ve Rahim Olan Allah’ın Adıyla İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Kaim (a.s) kendisine

22 Ahmed el Hasan

Az önce bahsedilen şeyin içinde, bu görüşün saçmalığı ve böyle bir görüşü benimseyen kimsenin düşüncesinin sığlığı açıklandıktan sonra, sadece şu soruyu soruyorum: İnsanların sizi mi yoksa İmamları (a.s) mı takip etmeleri

gerekir? Zira İmamlar (a.s) onlara Yamani’ye doğru gidip ona yardım etmelerini emretmiştir, siz ise insanlara Yamani’yi yüz üstü bırakıp onu desteklemekten kaçınmalarını söylüyorsunuz. Bunun için de onun (a.s) “…kendimi Emrin Sahibi için korurdum” hadisinin kendi görüşünüze bir delil olduğunu söylüyorsunuz. Oysaki bu, müteşabihtir ve hiçbir şekilde insanların Yamani’yi terk etmeleri yönündeki bir emre işaret etmez. Ancak, işaret edilen şey, İmam’ın (a.s) hareketine kadar kendini korumaktır ve İmam’ın (a.s) hareketi, Yamani ile birlikte başlar. Öyleyse nerede yolunuzu şaşırdınız ve nereye gitmektesiniz? Niçin insanları saptırmak ve onları Yamani’den yüz çevirmeye yöneltmek için böyle kasti hareketler mevcuttur? Oysaki Yamani, İmam Mehdi’nin (a.s) vezidir. Açıklandığı üzere, o, İmam Mehdi’nin (a.s) vasisi ve ilk Mehdi’dir. O, İlahi Adalet Devleti’nde hüküm sürecek olan Mehdilerin babasıdır. Allah’tan başka ilah yoktur, güç ve kudret ancak Yüce ve Ulu olan Allah iledir. Yamani, İmam Mehdi’nin (a.s) veziri ve onun bayrağının taşıyıcısı değil midir? Zira her vezir, liderin bayrağını taşır. Öyleyse Yamani’nin bayrağı, Mehdi’nin (a.s) bayrağının ta kendisidir. Zira bayrak birdir ve Ali bin Ebi Talib’in (a.s) Resulullah’ın (s.a.a) bayrağını taşıdığı gibi, o bayrağın taşıyıcısı da Yamani’dir. Yamani’ye doğru gitmek, ona yardım etmek, ona biatın zorunlu olması ve ondan yüz çevirenin cehennem ehlinden olması hakkındaki rivayetler çok sayıdadır ve muhkemdir. Açık olan şeyden anlıyoruz ki, Şeyh Sind insanları Yamani’yi yüz üstü bırakmaya ve ona yardım etmemeye yöneltmekten ve onları Yamani’den uzaklaştırmaktan başka hiçbir endişeye sahip değildir. Oysaki İmam (a.s) Yamani hakkında şöyle buyurmuştur: “Hiçbir Müslümanın ona karşı çıkması helal değildir. Her kim böyle yaparsa, ateş ehlinden olacaktır.” Bu yazarın duruşu, bana Ebu Musa Eşari’nin34 duruşunu anlatıyor. O, bulduğu her safsata ve belirsiz şeyle insanları Ali bin Ebi Talib’ten (a.s) yüz

34 Şeyh Namazi, bu lanetli hain herif ile ilgili bazı şeyler zikretmiştir: “Ebu Musa Eşari: lanetli ve hain. İsmi, Abdullah bin Kays’tır. O demiştir ki: ‘Ben şehadet ederim ki hak Ali (a.s) iledir fakat dünya onun kavmine meyletti. Peygamber’in (s.a.a) şöyle buyurduğunu duymuştum: Ya Ali. Sen hak ilesin ve benden sonra hak seninledir.’ – Cid c.38 s.34, Kimbe c.9 s.267. Görünen o ki, avam halktan bir grup gibi Peygamber’in (s.a.a) ashabındandı. O, haindi ve Mevlamız Emirel Müminin’e (a.s) karşı düşmanlık besliyordu. Onun küfrü, iblisin küfründen daha açıktır. Ayrıca iki hükmün belirlenmesi hususundaki durumu, meşhurdur.

Page 24: İlmî Havza Öğrencilerine ve Hakkı Arayan Herkese Tavsiye...Ahmed el Hasan 2 Rahman ve Rahim Olan Allah’ın Adıyla İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Kaim (a.s) kendisine

ahmedelhasan.wordpress.com black-banners.com

23 İlmî Havza Öğrencilerine ve Hakkı Arayan Herkese Tavsiye

çevirip onu yüz üstü bırakmaya yönlendiriyordu. Bu, kendisinin benimsediği korkaklıktan başka bir şey değildir. Vallahi bu, iblisi (Allah ona lanet etsin) alçaltan “BEN”den (egodan) başka bir şey değildir ve o, bugünde kendisine uyan herkesi alçaltmaktadır. Doğrusu, tıpkı onlardan önceki kimselerin kalplerine Ali ve evlatlarından olan İmamların (a.s) Allah’ın Hüccetleri olduğuna şehadet etmek zor geldiği gibi, onların kalplerine de Mehdi ve onun evlatlarından olan Mehdilerin (a.s) Allah’ın Hüccetleri olduğuna şehadet etmek zor gelmiştir. Artık kendilerine bu davetin delilleri açıklanmış olan kimseler, Yamani’yi desteklemekten kaçınmayı düşünmeye başladılar. Oysaki onlara, deliller ile Yamani’nin kim olduğu açıklanmıştı. Bu yüzden insanları böyle bir tavır almaktan sakındırıyorum. Zira bir adam böyle bir tavır alırsa, iblisin (Allah ona lanet etsin) benzeri olur, ki o da Allah’a ibadeti kabul etmiş ama Adem’e (a.s) secde etmeyi reddetmişti. Aynı şekilde onlar, kendi iddialarına göre İmam’ı (a.s) kabul ediyorlar ama onun vasisi ve elçisi olan ilk Mehdi ve mevud (vaad edilen) Yamani’yi kabul etmiyorlar. Onların benzeri olan kimseler, Resulullah’ı (s.a.a) kabul edip Ali’nin (a.s) velayetini inkar eden kimselerdir. Başka bir deyişle şöyle demekteler: Biz senin İmam’ın oğlu, ilk Mehdi, vasi ve mevud Yamani olduğunu biliyoruz, fakat sana yardım etmeyeceğiz, yani geri dön ey Fatıma’nın oğlu, kalplerimiz seninledir ama kılıçlarımız aleyhindedir. Bundan ders alması için ona bir delil olması amacıyla Muhammed Sind’in naklettiği35 bu rivayeti naklediyorum: İmam Bakır (a.s) şöyle buyurmuştur: “…Sonra o Mekke’den huruç eder. Onun yanında üç yüz ve bir düzine (birkaç) kişi vardır, onlar Rükün ve Makam arasında ona biat ederler. Onun yanında, Resulullah’ın (s.a.a) ahdi, bayrağı ve kılıcı vardır. Onun veziri de onunla birlikte olacaktır. Böylece münadi, Mekke’de onun ismi ve emri ile gökten nida eder. Nihayet tüm yeryüzü ehli onu duyar. Onun ismi, Peygamber’in (s.a.a) ismidir. Eğer (bu konuda) şaşırdıysan, Resulullah’ın ahdi, bayrağı, silahı ve Hüseyin’in oğullarından olan Nefs-i Zekiyye konusunda şaşırmazsın. Eğer bu konuda da şaşırdıysan, gökten onun ismi ve emri ile gelen ses konusunda şaşırmazsın. Al-i Muhammed’den (a.s) ayrılmaktan sakının. Zira şüphesiz, Muhammed ve Ali ailesi (a.s) için bir bayrak vardır ve başkaları için de (başka) bayraklar vardır. Öyleyse yerinizde sabit kalın ve onlardan hiçbir adamı takip etmeyin, tâ ki Hüseyin’in oğullarından bir adam görürsünüz.

Emirel Müminin (a.s) kunutunda onu şöyle diyerek lanetliyordu: ‘Muhakkak ki o, bu ümmetin Caselik’idir.’ ” – Müstedrekat-i İlm-i Rical-il Hadis c.8 s.459 35 Fıkh-ul Alaim-uz Zuhur (Zuhur Alametlerini Anlamak) sayfa 23, Nefs-i Zekiyye, Şuayb bin Salih ve diğerleri konusundaki araştırması bölümünde.

Page 25: İlmî Havza Öğrencilerine ve Hakkı Arayan Herkese Tavsiye...Ahmed el Hasan 2 Rahman ve Rahim Olan Allah’ın Adıyla İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Kaim (a.s) kendisine

24 Ahmed el Hasan

Onun yanında, Peygamber’in (s.a.a) ahdi, bayrağı ve silahı vardır. Zira şüphesiz, Resulullah’ın (s.a.a) ahdi Ali bin Hüseyin’in (a.s) yanındaydı, sonra da Muhammed bin Ali’nin (a.s) yanına gelmiştir ve Allah dilediğini yapar. Öyleyse bunlardan ebediyen ayrılma ve sana zikrettiğim kimselerden sakın. Onlardan bir adam huruç eder ve onun yanında üç yüz ve bir düzine kişi ile Resulullah’ın (s.a.a) bayrağı olur. O, Medine’ye hareket eder ve nihayet Beyda’ya ulaşır. Sonra o şöyle der: ‘Burası, yerin kendilerini yutacağı insanların mekanıdır.’ Bu, O’nun (s.v.t) şu ayetidir: {Kötülükler için tuzak kuranlar, Allah’ın onları yerin dibine geçirmeyeceğinden veya azabın, farkına varamayacakları bir yerden gelmeyeceğinden emin mi oldular?} (Nahl 16:45)” 36 İmam Bakır’ın (a.s) rivayetin başında İmam Mehdi (a.s) ve onun veziri hakkında açıklama yapmasından sonra, onun hazırlık hareketini açıklayarak devam etmiş ve insanları Hüseyin’in (a.s) oğullarından olan adama yönlendirmiştir. Yamani’nin beyanı ve Ensarın yayınladıkları şeyler vasıtasıyla açıklandığı üzere, o adam ilk Mehdi’dir. Bu rivayetten anlaşılır ki, o adam Resulullah’ın (s.a.a) ahdine sahip olmakla vasfedilmiştir ve ahid ise vasiyettir. İlk Mehdi, Resulullah’ın (s.a.a) vasiyetinde zikredilmiştir ve onun ismi Ahmed’dir, o İmam’a (a.s) zuhurunun başında ilk iman eden kimsedir. Resulullah (s.a.a) onu böyle vasfetmiştir ve onun bayrağı, Resulullah’ın (s.a.a) bayrağı yani “Biat Allah’adır” bayrağıdır (Allah’ın Hakimiyeti Bayrağı). O bayrak, ilahi seçime çağırır ve ondan başkasını reddeder. Resulullah’ın (s.a.a) kılıcı (silahı) ise Kuran ve ilimdir. İmam Bakır (a.s) tarafından zikredilen her şey, bu mübarek Yamani davetinde toplanmıştır. Öyleyse hangi çıkmaza götürülüyor ve nereye gidiyorsunuz? İmam Bakır (a.s) huruç edecek bu kişinin yanında üç yüz ve bir düzine adam olacağını ve onun Medine’ye gideceğini açıklamıştır. Oysaki, İmam Mehdi’nin (a.s) yanında onun için Mekke’de toplanmış olan üç yüz on üç kişi olacaktır, zira rivayette geçen şeyde açıklandığı üzere, onlar Mekke’de onun için bir araya gelen kimselerdir. Hadiste zikredilen bu kimseye gelince “…tâ ki Hüseyin’in oğullarından bir adam görürsünüz. Onun yanında, Peygamber’in (s.a.a) ahdi, bayrağı ve silahı vardır.” Bu kimse, ensarı (yardımcıları) toplayacak ve İmam’a (a.s) biatten sorumlu olacaktır. Bu kimse, İmam’ın (a.s) veziri ve vasisi olan ilk Mehdi ve mevud Yamani’dir. İmam Bakır (a.s) bu adamı (Yamani’yi) İmam’ın (a.s) alametlerinden biri olarak göstermiştir ve tıpkı hadisin başında İmam Mehdi’nin (a.s) delilinin onlar olduğunu söylediği gibi, onun delilinin de ahid, bayrak ve silah olduğunu söylemiştir. Bunun sebebi, onun Allah’ın 36 Tefsir-i Ayyaşi c.1 s.65, Bihar-ul Envar c.52 s.223

Page 26: İlmî Havza Öğrencilerine ve Hakkı Arayan Herkese Tavsiye...Ahmed el Hasan 2 Rahman ve Rahim Olan Allah’ın Adıyla İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Kaim (a.s) kendisine

ahmedelhasan.wordpress.com black-banners.com

25 İlmî Havza Öğrencilerine ve Hakkı Arayan Herkese Tavsiye

Hüccetlerinden bir Hüccet olmasıdır, zira mütevatir (yani pek çok kişi tarafından pek çok kez nakledilen) rivayetler sayesinde kanıtladığı üzere, Mehdiler Hüccettir37. İmam Bakır (a.s) da insanlara Yamani’ye ve ayrıca Fırat’ı geçen kişiye (Ahmed’e) uymalarını emrettiği gibi, insanlara ona da uymalarını emretmiştir. Ayrıca Resulullah (s.a.a) de onlara ilk Mehdi’ye (Ahmed’e) uymalarını emretmiştir. Bunlar, tek bir kişidir ve o, İmam’ın (a.s) insanlara elçisi ve vasisi olan Yamani’dir. Sistani’nin sponsoru olduğu aynı bürodan yayınlanmış olan Muhammed Ali Hulvi’nin “Yamani, Hidayet Bayrağıdır” adlı kitabında, bu anlamdaki şeyleri, yani Yamani’nin mutlak hak olduğunu okuyabilirsiniz. Zira o, ilahi seçime ve Allah’ın Hakimiyetine çağırır ve seçimler ile demokrasi yani insanların hakimiyeti tarafından kontrol edilen bugünkü arenada mevcut olan siyasi eşitlikleri hiç düşünmez bile. Yani Yamani, gerçekten de Allah’ın bayrağını taşıyan kimsedir ve o, Allah’ın hakimiyetine daveti üzerinden buna çağırıp seçimleri, demokrasiyi ve insanların hakimiyetini reddeder. O kitapta, yazar şöyle diyor: “… Velayet (Ehlibeyt’e (a.s) uyma) ve Beraat (Ehlibeyt’in (a.s) düşmanlarından uzaklaşma), bu velayet ve beraatin hareket hususundaki her şey üzerinde etkisi olmadıkça, genel ve özel olarak yalnızca bir söylem ya da parıltılı bir slogan değildir. Zira belki de o kimse, sonuç olarak bu daveti güçlendirmeksizin velayet ve beraati iddia ediyordur. Doğrusu, velayet ve beraatin özel etkileri vardır ve başkalarının onun gerçekten de Allah’ın, Resul’ünün ve Ehlibeyt’nin (a.s) velayeti olduğuna karar verecekleri şey üzerinde şahısları belirlemiştir. Bunda, siyasi eşitliklerin ve onların umumi olayları değerlendirme hususundaki yaklaşımlarının hiçbir etkisi yoktur. Bilakis, her hareketin Velayet ve Beraat ekseninde dönmesi gerekir. Bundan başka bir şeyler de bunların, uydurma Velayet hareketleri, yani gerçekten de Velayete adanmışlık istemeyen hareketler olmaktan öteye gitmeyen hareketler olduğunu gösterir, zira onlar mutlak siyasi yaklaşımlar ile daha çok ilgilidir…” 38 Yazar yine şöyle diyor: “… Yamani, bu ıslah edici hareketler ve akli değişimlerde bir katkıya sahip olacaktır. Kendi hareketlerine, bu mesele hususunda araştırdıkları yazılardan sonra tekrar davete bağlılıklarını göstermeye karar vermiş kimseleri kabul edecektir. Böylece onlar, davete bağlılıklarını şiddetli bir şekilde beyan edeceklerdir ve bu kimseler, – rivayete göre – arınmış ve tövbekar olan abdallar (değişenler) olacaktır. Zira tövbe ve arınma, onların hakka muhalif olarak inandıkları her şeyden ve hakka yardım 37 “Mehdi vel Mehdiyin fil Kuran vel Sünne” (Kuran ve Sünnet’te Mehdi ve Mehdiler) adlı kitaba, “Camiul Edille” (Deliller Derlemesi) adlı kitaba ve İmam Mehdi’nin (a.s) Ensarı yayınlarından çıkan diğer kitaplara bakabilirsiniz. 38 Yamani Rayetul Huda (Yamani, Hidayet bayrağıdır) s.67

Page 27: İlmî Havza Öğrencilerine ve Hakkı Arayan Herkese Tavsiye...Ahmed el Hasan 2 Rahman ve Rahim Olan Allah’ın Adıyla İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Kaim (a.s) kendisine

26 Ahmed el Hasan

hususundaki gevşekliklerinden kurtulmalarına bir işarettir. Dolayısıyla onlar, başka bir şey üzere oldukları zamanlar hakkı yüz üstü bıraktıkları gerçeğini anlayacaktır ve gelecek savaşlar, onların vicdanlarında ve hislerinde bir sarsıntı yaratacaktır. Bu yüzden onlar, Allah’tan tövbe dileyecek ve hakkın yanında durup ona yardım eden her harekete bağlılıklarını ilan edeceklerdir. Bu yaklaşımlar, Süfyani’nin saldırganlığı ve zulmü ile yüzleşmek için gelecek olan Yamani hareketinden başka bir yerde bulunmayacaktır…” 39 Burada bir noktaya değinmek istiyorum ki, yazar Yamani’nin Yemen’den geldiğini ve hadislerde zikredilen Zeydilerin Yemenli Zeydiler olduğunu sanarak bir hataya düşmüştür.

Bu kısa ifadede, İmam’ın (a.s) meselesi hususunda bir şeyler yazan kimselerin hatalarını tartışmak istemiyorum. Allah dilerse, Mehdi Havzası öğrencilerin-den olan Ensar kardeşler, hakkı ayrıntılı olarak açıklamak için yeterlidir ve bunu yapmayı beklemektedir. İmam Mehdi’nin (a.s) meselesi hususunda bir şeyler yazan kimselere Ensarın kitaplarını okumalarını tavsiye ediyorum. Onlardan bazıları şunlardır: “Redd-ul Kasım” (Ezici Cevap), “Redd-ul Hasım” (Belirleyici Cevap), “Nur-ul Mübin” (Apaçık Nur), “Belağ-ul Mübin” (Açık Mesaj), “Yamani-ul Mevud Hüccetullah” (Mevud Yamani, Allah Hüccetidir), “Tale-il Meşrik” (Doğudan Doğan), Dabbet-ul Arz” (Yeryüzü Yaratığı) vb. Böylece onlar, İmam Mehdi’nin (a.s) meselesinden bir şey anlayabilirler ve kendilerini arzular ve “BEN”den kurtarırlarsa, hakkı da tanıyabilirler. Allah dilerse, Ensar kardeşler sizin kitaplarınızda olan karışıklığı açıklamaya çalışacaktır. Öyleyse kendinize karşı adil olun ve hakkı tanıyın. Bilin ki: Al-i Muhammed (a.s) tarafından temsil edilen hak Muhammedî İslam dininin tarihi boyunca, yani gaybetten bugüne kadar, İmam Mehdi’nin (a.s) meselesi açıklanmamıştı. Ayrıca Resul ile İmamların (a.s) rivayetleri, bugün olan şeyleri göstermekteydi ve bu rivayetler açıklanıp beyan edilmişti. Böylece bu rivayetlerin kastettiği şey, Allah’ın fazlı ve bu hak Yamani davetinin seçkinliği sayesinde açıklanmış oldu. Bu davetin işaretlerinden bir işaret ve delillerinden bir delil de budur. Malik Ceheni nakletmiştir: Ebu Cafer’e (a.s) şöyle arzettim: “Biz gerçekten de bu Emrin Sahibi’ni başka hiç kimsenin sahip olmadığı sıfatlar ile vasfediyoruz.” İmam (a.s) şöyle buyurdu: “Hayır, vallahi o kendisi bu meseleyle ilgili delil sunmayınca ve sizi ona taraf çağırmayınca, asla bu iş olmayacaktır.” 40

39 Yamani Rayetul Huda (Yamani, Hidayet bayrağıdır) s.71 40 Gaybet-i Numani s.377, Biharul Envar c.52 s.366, hadis 139

Page 28: İlmî Havza Öğrencilerine ve Hakkı Arayan Herkese Tavsiye...Ahmed el Hasan 2 Rahman ve Rahim Olan Allah’ın Adıyla İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Kaim (a.s) kendisine

ahmedelhasan.wordpress.com black-banners.com

27 İlmî Havza Öğrencilerine ve Hakkı Arayan Herkese Tavsiye

Yani, İmam Mehdi (a.s) ve onun meselesi hususundaki Al-i Muhammed’in (a.s) rivayetlerini, İmam Mehdi (a.s) mevzusundaki ayrıntıları, onun nasıl kıyam edeceğini, zuhurundan önceki yıllarda neler olacağını ve onun (a.s) zuhurunun nasıl başlayacağını ne kadar anlamaya çalışırsanız çalışın, yine de yapamacaksınız. Zira İmam (a.s) “Hayır, vallahi asla bu olmayacaktır.” diye buyurmuş ve buna yemin içmiştir. Ceheni, “sıfat” kelimesi ile bir kişinin, onun durumunun ve ona ilişkin her şeyin sıfatlarını kastetmiştir. Özellikle de kıyamdan önce, İmam’ın (a.s) en iyi davet şekli ile insanların biata davet edildiği dönem de buna dahildir. İmam Bakır’ın (a.s) sözleri bu meseleyi açıklamaktadır: “…o, bu meseleyle ilgili size delil sunacak ve sizi ona davet

edecektir” Yani o, size bu meselenin hakikatini kendi sözleri ve beyanlarıyla bildirecektir. Bu yüzden İmam Bakır (a.s), insanların bu mesele hususunda şaşıracağını, gelen kişinin hakkı açıklayacağını ve bu açıklamayla beraber Emrin Sahibi’nin tanınacağını belirtmiştir. Resulullah (s.a.a) bir rivayette şöyle buyurmuştur: “…O, ilme sahip olacaktır. Eğer onun huruç vakti gelirse, bu ilim kendiliğinden yayılacak ve Allah da onu konuşturacaktır. Böylece ilim ona şöyle seslenecektir: ‘Huruç et, ey Allah’ın Velisi! Allah’ın düşmanlarını öldür.’ Ayrıca onun iki bayrağı ve iki alameti (işareti) olacaktır…” 41 Bu ilim, Allah’ın fazlı ve bu mübarek hak Yamani davetinin seçkinliği sayesinde şu anda insanlar arasında yayılmaktadır. Böylece insanlar, uzun bir cehaletin ardından bildiler ki, Al-i Muhammed’den (a.s) olan Hüccetler 24 tanedir, insanların sandığı gibi 12 tane değil. Resulullah’ın (s.a.a) vefat gecesinde Ali bin Ebi Talib’e (a.s) yazdırdığı vasiyetinde geçtiği gibi onlar, 12 İmam ve 12 Mehdi’dir. Ayrıca insanlar, onlardan olan ilk Mehdi’nin Yamani olduğunu da anladı. Böylelikle İmamların (a.s) insanları bir taraftan Yamani’ye yönlendirmelerinin ve diğer bir taraftan ilk Mehdi’yi çok kesin bir şekilde vasfetmelerinin sebebi ortaya çıkmış oldu, bu sayede hakkı arayan hiç kimse hata yapmayacaktı. Zira Yamani’nin 313’ün lideri olması, İlk Mehdi’nin de aynı şekilde olması, onun 313’ün ilki ve imanda onların öncüsü olması, Basra’dan olması, isminin Ahmed olması vb. hakikatlere yönelerek; Yamani, İlk Mehdi ve İlk Ensarın aynı kişi olduğunu ve hadislerde belirtildiği üzere onun, sloganları “Ahmed, Ahmed” olan Talikanlı topluluğun sloganı olduğunu anlamış olursunuz.

41 Uyun-u Ahbar-ir Rıza (a.s) c.2 s.65, Kemal-ud Din s.155, Bihar-ul Envar c.53 s.311, İlzam-un Nasib c.1 s.189

Page 29: İlmî Havza Öğrencilerine ve Hakkı Arayan Herkese Tavsiye...Ahmed el Hasan 2 Rahman ve Rahim Olan Allah’ın Adıyla İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Kaim (a.s) kendisine

28 Ahmed el Hasan

İmam Mehdi (a.s) mevzusu hususunda bir şeyler yazan herkese ve tüm İlmi Havzaların öğrencilerine tavsiyem şudur ki, kendilerine karşı adil ve insaflı olup kalplerini Yamani hikmetine çevirsinler ve kitaplarda kendi zanlarını yazmasınlar. Daha sonra da yazdıkları şeylerin apaçık hak ve doğru yol olup olmadığına karar versinler ki, kendilerinin sapmalarının ardından insanları da saptırıp Dalalet İmamlarından olmasınlar. Şüphesiz, seyyidim, mevlam ve babam olan İmam Mehdi’nin (a.s) elleri arasındaki azap yakındır, çok yakındır ve sandığınızdan da daha yakındır. O zaman, hakkı değiştiren kimse pişman olacaktır ve bunlardan sonra, en iyi hakim Allah’tır. Zaman, Kıyamet zamanıdır ve bir harf bile yazan kimse Yüce Allah’ın şu sözlerini gözlerinin önünde tutsun:

{Bir söz söylenmez ki, onun yanında hazır gözetleyiciler bulunmasın.} (Kaf 18:50)

Ben (BEN’den Allah’a sığınırım) Sistani’ye ve bu yazarlara, insaf gözüyle bu mübarek Yamani davetine bakmalarını ve hak ile ehlini araştırarak kendilerine adil davranmalarını tavsiye ediyorum. Aksi halde herkes bilmelidir ki: Tıpkı bugün Allah’ın Elçisi Muhammed bin Abdullah’a (s.a.a) karşı çıkan kimselerin lanetlendiği gibi, bugün bu mübarek Yamani davetine karşı çıkan kimseler de gelecekteki kişiler tarafından lanetlenecektir. Sistani’nin sponsoru olduğu o merkezin kitaplarının sonunda, dış kapağın üzerinde “Ahmed el Hasan” yazılıdıri ve onlar bunu fark etmemiştir, isterlerse kitapların kapağında yazılı şeye kendileri baksınlar. Ayrıca bu, Hakkın Sahibi’nin onların isteğine zıt olarak ortaya çıkmış olan başka bir alametidir. Doğrusu tıpkı Emirel Müminin’in (a.s) buyurduğu gibi42, hiçbir şey görmedim ki onun öncesinde, onunla birlikte ve ondan sonra Allah’ı görmeyeyim. Ve akıbet, muttakilerindir.

{Allah, emrinde gâlip olandır. Ama insanların çoğu bilmez.} (Yusuf 12:21)

Ahmed el Hasan

İmam Mehdi’nin (a.s) Vasisi ve Elçisi

1 Receb-ul Haram, 1426 Hicri

42 Salih Mazenderani, Şerh-i Usul-i Kafi c.3 s.83

Page 30: İlmî Havza Öğrencilerine ve Hakkı Arayan Herkese Tavsiye...Ahmed el Hasan 2 Rahman ve Rahim Olan Allah’ın Adıyla İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Kaim (a.s) kendisine

ahmedelhasan.wordpress.com black-banners.com

29 İlmî Havza Öğrencilerine ve Hakkı Arayan Herkese Tavsiye

i

Seyid Ahmed el Hasanın (a.s) bahsettiği kitapların birinin örneğini sizlere sunuyoruz. Yukarıdaki resimde okla işaret edilmiş yerde “Ahmed el Hasan” yazılıdır.