kutsal kĠtap eleġtĠrĠsĠ (doĞuġu, gelĠġĠmĠ ve...

129
T.C. SAKARYA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER ENSTĠTÜSÜ KUTSAL KĠTAP ELEġTĠRĠSĠ (DOĞUġU, GELĠġĠMĠ VE METOTLARI) YÜKSEK LĠSANS TEZĠ Muhammed Ali BAĞIR Enstitü Anabilim Dalı : Felsefe ve Din Bilimleri Enstitü Bilim Dalı : Dinler Tarihi Tez DanıĢmanı: Doç Dr. Fuat AYDIN MAYIS-2009

Upload: others

Post on 26-Jan-2021

8 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

  • T.C.

    SAKARYA ÜNĠVERSĠTESĠ

    SOSYAL BĠLĠMLER ENSTĠTÜSÜ

    KUTSAL KĠTAP ELEġTĠRĠSĠ (DOĞUġU, GELĠġĠMĠ

    VE METOTLARI)

    YÜKSEK LĠSANS TEZĠ

    Muhammed Ali BAĞIR

    Enstitü Anabilim Dalı : Felsefe ve Din Bilimleri

    Enstitü Bilim Dalı : Dinler Tarihi

    Tez DanıĢmanı: Doç Dr. Fuat AYDIN

    MAYIS-2009

  • T.C.

    SAKARYA ÜNĠVERSĠTESĠ

    SOSYAL BĠLĠMLER ENSTĠTÜSÜ

    KUTSAL KĠTAP ELEġTĠRĠSĠ (DOĞUġU, GELĠġĠMĠ

    VE METOTLARI)

    YÜKSEK LĠSANS TEZĠ

    Muhammed Ali BAĞIR

    Enstitü Anabilim Dalı : Felsefe ve Din Bilimleri

    Enstitü Bilim Dalı : Dinler Tarihi

    Bu tez 11/05/2009 tarihinde aĢağıdaki jüri tarafından Oybirliği ile kabul edilmiĢtir.

    Prof. Dr. Ali ERBAġ Doç. Dr. Fuat AYDIN Doç. Dr. Murteza BEDĠR

    Jüri BaĢkanı Jüri Üyesi Jüri Üyesi

    Kabul Kabul Kabul

    Red Red Red

    Düzeltme Düzeltme Düzeltme

  • BEYAN

    Bu tezin yazılmasında bilimsel ahlak kurallarına uyulduğunu, baĢkalarının eserlerinden

    yararlanılması durumunda bilimsel normlara uygun olarak atıfta bulunulduğunu, kullanılan

    verilerde herhangi bir tahrifat yapılmadığını, tezin herhangi bir kısmının bu üniversite veya

    baĢka bir üniversitedeki baĢka bir tez çalıĢması olarak sunulmadığını beyan ederim.

    Muhammed Ali Bağır

    11.05. 2009

  • ÖNSÖZ

    Kitab-ı Mukaddes, asırlar boyunca Yahudilerin ve Hıristiyanların dini ve sosyal

    yaĢantılarının oluĢumunda çok önemli bir rol oynamıĢtır ve oynamaya da devam

    etmektedir. Milyonlarca insan Kutsal Kitap‟ı Yüce bir Varlık tarafından gönderilmiĢ,

    ilâhi bir kutsal eser olarak görür. Bu eserde anlatılan her bir olayın doğruluğuna,

    güvenirliğine ve hakikiliğine iman eder. Kutsal Kitap‟ın bu tartıĢılamaz, sorgulanamaz

    ve hiçbir Ģekilde reddedilemez üstünlüğü uzun asırlar boyunca devam etmiĢtir. Peki,

    Kutsal Kitap, hakikati gerçekten güvenilir bir Ģekilde yansıtıyor mu? Kutsal Kitap

    beyanları edebi ve tarihsel olarak otantik mi? Objektif bir bakıĢ açısıyla incelendiğinde

    Kutsal Kitap tüm hatalardan berî mi?

    Bu tür bir sorgulama aslında bir takım araĢtırmacılar tarafından, farklı zaman ve

    mekânlarda çeĢitli Ģekillerde gündeme getirilmiĢti. Bu incelemeler her ne kadar

    bilimsellikten uzak değerlendirmeler olsalar da ileriki asırlarda yapılacak profesyonel

    araĢtırmalara yol göstermeleri bakımından oldukça değerli olarak kabul edilmelidirler.

    Özellikle XIV. yüzyıldan itibaren Batı‟da, akıl ve bilim ıĢığında rasyonel düĢünmenin

    artması Kutsal Kitap‟ı da etkilemiĢ ve O‟nu araĢtırma konusu haline getirmiĢtir. Daha

    önceki yüzyıllarda hiçbir Ģekilde sorgulanmadan doğruluğu kabul edilen Kutsal Kitap

    verilerine Ģüpheyle yaklaĢılmıĢ, doğruluk ve güvenirlik dereceleri araĢtırılmıĢtır. Akla

    ve bilimsel verilere uygun olmayan beyanlar eleĢtirilmiĢ, bunların kutsal olarak görülen

    bir eserde bulunmalarının mümkün olmadığı yüksek sesle dile getirilmiĢtir. Tabii olarak

    bu Ģekilde ön plana çıkmanın da bir bedeli olmuĢtur. Bazı araĢtırmacılar bu bedeli farklı

    Ģekillerde ödemek zorunda kalmıĢlardır.

    ĠĢte, modern Ģekliyle Batı dünyasında ortaya çıkan, Kutsal Kitap‟ı her yönüyle araĢtıran

    ve Kutsal Kitap‟ın hakikiliğini bilimsel ölçüler çerçevesinde ortaya çıkarmaya çalıĢan

    Kitâb-ı Mukaddes EleĢtirisi bilim dalı araĢtırmamızın temel konusu olmuĢtur. Tez bir

    giriĢ, dört bölüm ve sonuçtan oluĢmaktadır. Birinci bölümde tarih boyunca Kitab-ı

    Mukaddes‟e yönelik yapılan eleĢtirel faaliyetler, ikinci ve üçüncü bölümlerde Kitâb-ı

    Mukaddes EleĢtirisinin kullandığı metotlar, son bölümde de Kitab-ı Mukaddes

    EleĢtirisinin sonuçları üzerinde durulmuĢtur.

    Son olarak gerek konunun seçimiyle gerekse tezin yazımı esnasında yaptığı yapıcı

    tenkitleriyle bu tezin ortaya çıkmasında ve tamamlanmasında bana yardımcı olan

  • değerli rehber hocam Doç. Dr. Fuat Aydın Bey‟e teĢekkürlerimi sunarım. Ayrıca

    yardımlarını esirgemeyen arkadaĢlarıma ve aileme de çok teĢekkür ederim.

    Muhammed Ali Bağır

    11 Mayıs 2009

  • i

    ĠÇĠNDEKĠLER

    KISALTMALAR LĠSTESĠ ........................................................................................... iv

    ÖZET…………………………………………………………………………………….v

    SUMMARY……………………………………………………………………………..vi

    GĠRĠġ………. .................................................................................................................. 1

    BÖLÜM 1: KĠTÂB-I MUKADDES’E KRONOLOJĠK BĠR BAKIġ: ELEġTĠREL

    FAALĠYETLER ........................................................................................... 9

    1.1. Hıristiyanlık Öncesi ve Hıristiyanlığın Ġlk Asırlarından Reform Çağına Kadar

    Yapılan EleĢtiri Faaliyetleri ....................................................................................... 9

    1.1.1. Kilise DıĢında OluĢan EleĢtirel Faaliyetler.............................................................. 9

    1.1.1.1. Ġslâm Dünyasında Yapılan EleĢtirel Faaliyetler ................................................. 14

    1.1.2. Kilise Ġçinde OluĢan EleĢtirel Faaliyetler .............................................................. 19

    1.2. Reform Çağında Yapılan EleĢtirel Faaliyetler ......................................................... 23

    1.3. Modern EleĢtirinin Öncüleri .................................................................................... 25

    1.3.1. Grotıus (Huig De Droot, 1583-1645) .................................................................... 25

    1.3.2. Hobbes (1588-1679) .............................................................................................. 26

    1.3.3. Spinoza (1632-1677) ............................................................................................. 27

    1.3.3. Richard Simon (1638-1712) .................................................................................. 33

    1.4. XVIII. Yüzyılda Yapılan EleĢtirel Faaliyetler ......................................................... 35

    1.4.1. Jean Astruc (1684-1766)........................................................................................ 35

    1.4.2. J.G.Eichhorn (1752-1827) ..................................................................................... 37

    1.4.3. Karl David Ilgen (1763-1834) ............................................................................... 38

    1.5. XIX. Yüzyılda Yapılan EleĢtirel Faaliyetler ............................................................ 38

    1.5.1. Alexander Geddes (1737-1802) ............................................................................. 38

    1.5.2. W.M.L. De Wette (1780-1849) ............................................................................. 39

    1.5.3. H. Hupfeld (1796-1866) ........................................................................................ 40

    1.5.4. K.H.Graf (1815-1869) ........................................................................................... 41

    1.5.5. J.Wellhausen (1844-1918) ..................................................................................... 42

    1.5.5.1. Dört Kaynak Teorisine Yönelik EleĢtiriler ........................................................ 46

    1.6. XX. Yüzyılda Yapılan EleĢtirel Faaliyetler ............................................................. 47

  • ii

    BÖLÜM 2: KĠTÂB-I MUKADDES ELEġTĠRĠSĠNĠN METOTLARI ................... 49

    2.1. Metin EleĢtirisi (Textual Crıtıcısm-Lower Crıtıcısm) ............................................. 49

    2.1.1. Metin eleĢtirisinin tanımı ....................................................................................... 49

    2.2. Metin EleĢtirisinin Amacı ........................................................................................ 51

    2.2.1. Eski Ahit Metin EleĢtirisinin Amacı...................................................................... 52

    2.2.2. Yeni Ahit Metin EleĢtirisinin Amacı ..................................................................... 54

    2.3. Kutsal Kitap‟ın Nakli Esnasında OluĢan Hatalar ..................................................... 55

    2.3.1. Yazıcıların Bilinçsiz Olarak Yaptıkları Hatalar .................................................... 56

    2.3.2. Yazıcıların Bilinçli Olarak Yaptıkları Hatalar ....................................................... 62

    2.4. Metin EleĢtirisinin ĠĢleyiĢi ....................................................................................... 66

    BÖLÜM 3: KĠTÂB-I MUKADDES ELEġTĠRĠSĠNĠN METOTLARI (HIGHER

    CRITICISM-DERĠN ELEġTĠRĠ) ............................................................ 74

    3.1. Tarihsel EleĢtiri ........................................................................................................ 74

    3.1.1. Tarihsel EleĢtirinin Tanımı ................................................................................... 74

    3.1.2. Kutsal Kitap‟ın Tarihsel EleĢtirisi ......................................................................... 77

    3.1.2.1. Tanımı ................................................................................................................ 77

    3.1.2.2. Tarihsel EleĢtirinin Tarihi .................................................................................. 80

    3.2. Biçim EleĢtirisi ......................................................................................................... 82

    3.2.1. Tanımı ................................................................................................................... 82

    3.2.2. Biçim EleĢtirisinin Tarihi ...................................................................................... 85

    3.2.2.1. Hermann Gunkel (1862-1932) ........................................................................... 85

    3.2.2.2. Martın Noth ( 1902-1968) .................................................................................. 86

    3.2.2.3. Rudolf Bultmann (1884-1976) ........................................................................... 86

    3.2.3. Eski Ahit ve Yeni Ahit‟te Yer Alan BaĢlıca Edebi Türler .................................... 87

    3.3. Kaynak EleĢtirisi ...................................................................................................... 88

    3.3.1. Tanımı ................................................................................................................... 88

    3.3.2. Kaynak EleĢtirisinin Tarihi ................................................................................... 90

    3.4. Redaksiyon EleĢtirisi ................................................................................................ 92

    3.4.1. Tanımı ................................................................................................................... 92

    3.4.2. Redaksiyon EleĢtirisinin Tarihi ............................................................................. 94

    3.5. Gelenek (Gelenek Tarihi; Sözlü Aktarım) EleĢtirisi ................................................ 96

  • iii

    3.5.1. Tanımı ................................................................................................................... 96

    3.5.2. Gelenek EleĢtirisinin Tarihi .................................................................................. 98

    BÖLÜM 4: KUTSAL KĠTAP ELEġTĠRĠSĠNĠN SONUÇLARI VE BU

    SONUÇLARA YÖNELĠK ĠNANANLARIN TAVRI ........................... 100

    4.1. Kutsal Kitap EleĢtirisinin Sonuçları ....................................................................... 100

    4.2. Kutsal Kitap EleĢtirisine KarĢı Yahudilerin Tavrı ................................................. 101

    4.3. Kutsal Kitap EleĢtirisine KarĢı Kilisenin Tavrı ..................................................... 103

    SONUÇ…….. ............................................................................................................... 106

    KAYNAKÇA ............................................................................................................... 110

    ÖZGEÇMĠġ ................................................................................................................. 118

  • iv

    KISALTMALAR LĠSTESĠ

    A.g.e : Adı geçen eser

    A.g.m : Adı geçen makale

    Bkz : Bakınız

    CA : Catholic Encyclopedia

    Edi : Editör

    ERE : Encyclopedia of Religion and Ethichs

    HBD : Harper‟s Bible Dictionary

    IDB : The Interpreter‟s Dictionary of the Bible

    JBL : Journal of Biblical Literature

    JE : Jewish Encyclopedia

    OTS : The Old Testament Student

    S : Sayfa

    SDÜ : Süleyman Demirel Üniversitesi

    Trc : Tercüme Eden

    TS : Theological Studies

    T.y : Tarihi yok

    V.b : Ve benzeri

    Vol : Volume

    Y.y. : Yayın yeri yok

  • v

    SAÜ, Sosyal Bilimler Enstitüsü Yüksek Lisans/Doktora Tez Özeti

    Tezin BaĢlığı: Kutsal Kitap EleĢtirisi (DoğuĢu, GeliĢimi ve Metotları)

    Tezin Yazarı: Muhammed Ali BAĞIR DanıĢman: Doç Dr. Fuat AYDIN

    Kabul Tarihi: 01/05/2009 Sayfa Sayısı: VI (Ön Kısım) + 118 (Tez)

    Anabilimdalı: Felsefe ve Din Bilimleri Bilimdalı: Dinler Tarihi

    Kitâb-ı Mukaddes EleĢtirisi, Yahudi ve Hıristiyan Kutsal Kitap‟larının akıl ve bilim

    ıĢığında, rasyonel metotların yardımıyla incelenmesi çalıĢmalarını yapan bir disiplindir.

    Özellikle Batı kaynaklı olarak ortaya çıkan bu disiplin, Yahudilerin ve Hıristiyanların

    kendi kutsal eserlerine olan bakıĢ açılarını Ģekillendirmesi açısından oldukça büyük bir

    öneme sahiptir.

    Tez giriĢ, dört bölüm ve sonuçtan oluĢmaktadır. Birinci bölümde Kitab-ı Mukaddes‟e

    yönelik olarak tarih boyunca yapılan eleĢtiriler, eleĢtiri sahipleri ve eleĢtirdikleri

    noktalar açıklanarak ele alınmıĢtır. Ġkinci bölümde Kitâb-ı Mukaddes EleĢtirisinin

    kullandığı metotlardan metin eleĢtirisi metodu, Kutsal Kitap‟tan örnekler verilerek

    açıklanmıĢtır. Üçüncü bölümde Kitâb-ı Mukaddes EleĢtirisinin kullandığı metotlardan

    Derin EleĢtiri metotları (Tarihsel, Biçim, Kaynak, Redaksiyon ve Gelenek EleĢtirisi)

    tek tek açıklanmıĢtır. Dördüncü bölümde ise Yahudiler ve Hıristiyanlar açısından

    Kitâb-ı Mukaddes EleĢtirisinin sonuçları iĢlenmiĢtir.

    Anahtar Kelimeler: Kitâb-ı Mukaddes EleĢtirisi, Eski Ahit, Yeni Ahit, Tevrat, Ġncil,

    Metin EleĢtirisi

  • vi

    Sakarya University Insitute of Social Sciences Abstract of Master’s/PhD Thesis

    Title of the Thesis: Biblical Criticism (Its Birth, Development and Methods)

    Author: Muhammed Ali BAĞIR Supervisor: Assistant Prof. Dr. Fuat AYDIN

    Date: 01/05/2009 Nu. of pages: VI(Pre Text) + 118 (Main Body)

    Department: Philosophy and Religion Science Subfield: History of Religions

    Biblical Criticism is a discipline which investigates Jewish and Christian sacred

    books in light of intelligence and science with the assistance of rational methods.

    This discipline that arisen expressly in the Western World is very important for the

    purposes of Jewish and Christian to shape their viewpoint of sacred books.

    This thesis consists of an introduction, four chapters and a conclusion. The

    Criticism against the Bible throughout the history, the critics and their claims were

    examined in the first chapter. In the second chapter, Textual Criticism that is one of

    Biblical Criticism methods was expounded with giving examples from the Bible. In

    the third chapter, Higher Criticism methods ( Historical, Form, Source, Redaction

    and Tradition Criticism) were mentioned individually. The results of Biblical

    Criticism in terms of Jewish and Christian were treated in the fourth chapter.

    Keywords: Biblical Criticism, Old Testament, New Testament, Torah, Gospel,

    Textual Criticism.

  • 1

    GĠRĠġ

    Konu

    Kitâb-ı Mukaddes (The Bible), Yahudi ve Hıristiyanların kutsal kabul ettikleri eserlere

    verilen isimdir. Eski Ahit ve Yeni Ahit olmak üzere iki kısma ayrılır. Yahudiler sadece

    Eski Ahid‟i oluĢturan eserlerin kutsallığını kabul ederlerken Hıristiyanlar hem Eski

    Ahit‟i hem de Yeni Ahit‟i oluĢturan eserlerin kutsal olduğuna inanırlar. Ancak,

    Yahudilerin Eski Ahit‟i oluĢturan eserler, bu eserlerin sıralanması ve isimlendirilmesi

    konusundaki inançları ile Hıristiyanların bu konudaki inançları arasında farklılıklar

    vardır. Hatta Hıristiyanlar arasında bile hangi kitapların Kutsal Kitap olarak kabul

    edilmesi gerektiği konusunda tam olarak bir fikir birliği bulunduğunu söylemek oldukça

    zordur. Kutsal Kitap‟ı oluĢturan eserlerin, özellikle Eski Ahit bölümüne ait kitapların

    oluĢumlarının ve resmi olarak kabul edilme süreçlerinin (kanon) yüzyıllar hatta binlerce

    yıl süren oldukça geniĢ bir zaman aralığında gerçekleĢtiği bilinmektedir. Kutsal Kitap‟ı

    oluĢturan bu iki bölüm, kutsal, güvenilir, hatadan berî ve doğru bilginin ana kaynağı

    olan yegâne kitap olarak yüzyıllar boyunca Yahudiler ve Hıristiyanlar tarafından kabul

    edilmiĢtir.

    Batıda XIV. yüzyılda baĢlayan Rönesans ve Reform akımları beraberinde Aydınlanma

    hareketini getirmiĢtir. Bu dönemde, daha önceki yüzyıllarda Kutsal Kitap‟ın

    tartıĢılmayan mutlak otoritesi tartıĢılmaya baĢlanmıĢtır. Din adamlarının Kutsal Kitap‟la

    ilgili ortaya koydukları düĢünceler sorgulanmıĢ ve doğruluk dereceleri araĢtırılmıĢtır.

    Daha sonra, Kutsal Kitap‟ın bizzat kendisi araĢtırma konusu olmuĢtur. Kutsal Kitap

    üzerine çeĢitli incelemeler yapılmıĢtır.

    Böylece yavaĢ yavaĢ Kutsal Kitap üzerine yapılmıĢ olan araĢtırmalar ortaya çıkmaya ve

    çoğalmaya baĢladı. Kutsal Kitap‟ı oluĢturan eserlerin orijinal (adı geçen yazar

    tarafından yazılmıĢ olan) olup olmadıklarını belirlemek için özel ilmî çabalar sarf

    edildi. Kutsal Kitap dıĢındaki edebiyat alanında bulunan eserlere uygulanan eleĢtiri

    metodu, din adamlarının ve kilisenin bütün baskılarına ve karĢı çıkmalarına rağmen

    Kutsal Kitap‟ı oluĢturan eserlere de uygulanmaya baĢlandı. EleĢtiri metodu, asıl olarak

    belgelerin değerini inceler. Metinlerin otantik olup olmadıklarını, nispet edilen yazarlara

  • 2

    aidiyetlerini, orijinal Ģekliyle günümüze ulaĢıp ulaĢmadıklarını metin içi analiz (internal

    evidence) ve metin dıĢı deliller (external evidence) yoluyla gösterir.

    EleĢtiri metodunun Kutsal Kitap‟a uygulanmasıyla Kutsal Kitap EleĢtirisi (Biblical

    Criticism) adı altında ayrı bir disiplin ortaya çıktı. XVII. yüzyılda özellikle Baruch

    Spinoza ve Richard Simon‟ın yapmıĢ oldukları çalıĢmalar Kutsal Kitap EleĢtirisinin

    temellerini atmıĢ ve sonraki asırlarda yapılacak çalıĢmaların öncüsü olmuĢlardır.

    Bu çalıĢmada Kutsal Kitap EleĢtirisinin doğuĢu, geliĢmesi ve bugünkü hale geliĢi

    sırasında geçirdiği aĢamalar ve bu konuda öncü olan kiĢiler ele alınacaktır. Ayrıca,

    Kutsal Kitap EleĢtirisinin ele aldığı baĢlıca konular, bu konular incelenirken kullanılan

    metotlar, ulaĢılan neticeler ve bu neticelerin Yahudiler, Hıristiyanlar ve Müslümanlar

    için ifade ettiği önem üzerinde durulacaktır.

    Konunun Önemi

    Kutsal Kitap EleĢtirisi‟nin ayrı bir disiplin olarak ulaĢtığı neticeler, Ģifahi rivayetten

    yazılı metne geçiĢi ve bu süreçte yaĢananları anlaĢılır kılacaktır. Bir önceki neslin

    rivayetleri sonraki nesle aktarılırken hangi metotların ne Ģekilde kullanıldığının tespiti,

    Kutsal Kitap‟ın otantikliğine olan bakıĢ açısını doğrudan etkileyecektir.

    Günümüzde yaĢayan Yahudi ve Hıristiyanların en azından bir kısmının kendi kutsal

    kitaplarına olan bakıĢ açıları, ortaçağda yaĢayan bir Yahudi veya Hıristiyanın bakıĢ

    açısıyla aynı değildir. Kutsal Kitap EleĢtirisinin ulaĢmıĢ olduğu ilmî neticeler, Kutsal

    Kitap‟ın mutlak otoritesini sarsmıĢ ve tamamen ilâhi vahiy mahsulü olduğu görüĢünü

    zayıflatmıĢtır. Bu yüzden, Kutsal Kitap EleĢtirisi Yahudi ve Hıristiyanların kendi kutsal

    kitaplarına olan bakıĢlarını ve bağlılıklarını doğrudan ilgilendiren bir disiplin

    olduğundan bu dine inananlar için oldukça önemlidir.

    Konu sadece bu dine inananları değil Kutsal Kitap‟ın varlığını kabul eden ancak tahrif

    edildiğini savunan Müslümanları da yakından ilgilendirmektedir. Eski Ahit ve Yeni

    Ahit‟i oluĢturan kitapların içerikleri, kimler tarafından ne zaman ve ne Ģekilde

    yazıldıklarının bilinmesi, Müslümanların Kutsal Kitap‟a olan bakıĢlarını daha da

    anlamlı bir hale getirecektir.

  • 3

    Kaynaklar

    Her Ģeyden önce, bu konu modern dönem öncesi çalıĢmalarda (Rönesans, Yahudi ve

    Ġslam) ele alınmıĢ olsa da bugünkü anlamında bu araĢtırmaların bilimsel bir disiplin

    olarak batıda ortaya çıkıp Ģekillendiği için özellikle Ġngilizce ile yazılmıĢ kaynaklardan

    yararlanılmıĢtır. Bu çerçevede özellikle Biblical Exegises, Handbook of Biblical

    Criticism, To Each Its Own Meaning, Textual Criticism of the Bible gibi matbu

    eserlerden ve www.newadvent.com gibi elektronik ansiklopedilerden geniĢ ölçüde

    istifade edilmiĢtir.

    Konular ele alınırken Türkçe kaynaklara da baĢvurulmuĢtur. Bu bağlamda, özellikle

    Batı DüĢüncesindeki Büyük DeğiĢme, Kitâb-ı Mukaddes‟i Kim Yazdı, Yahudi

    Kaynaklarına Göre Tevrat ve Dört Ġncil Farklılıkları ve ÇeĢitleri adlı eserlerden büyük

    ölçüde faydalanılmıĢtır. Spinoza‟nın konuyla ilgili olarak ele alınmasında olduğu gibi

    zaman zaman birinci dereceden kaynaklara da baĢvurulmuĢtur. Ayrıca, çeĢitli internet

    kaynaklarından da adresleri belirtilmek suretiyle yararlanılmıĢtır.

    Metodu

    Konuyla ilgili kaynaklardan elde edilen bilgiler herhangi bir değerlendirmeye tâbi

    tutulmadan tasvir metodu kullanılmak suretiyle ele alınmıĢtır. Konunun anlaĢılabilmesi

    için zaman zaman etimolojik tahliller yapılmıĢtır.

    Kutsal Kitap EleĢtirisinin tarihiyle ilgili bilgiler verilirken tarihsel analizden

    yararlanılmıĢ, kaynaklardan elde edilen bilgiler, birbiriyle uyumlu hale getirilerek belli

    bir düzen içerisinde sunulmuĢtur. Bu iĢlemler yapılırken herhangi bir yorum

    yapılmamıĢ, geçmiĢte yaĢanan bu geliĢmeler olduğu gibi aktarılmaya çalıĢılmıĢtır.

    Kutsal Kitap EleĢtirisinin metotlarının anlatıldığı bölümde ise yabancı terminolojinin

    bol miktarda bulunması ve sık sık Kutsal Kitap metni ve tercümeleriyle ilgili bilgilerin

    geçmesinden dolayı konunun anlaĢılabilmesi için verilen örnekler geniĢ bir Ģekilde izah

    edilmiĢtir.

    http://www.newadvent.com/

  • 4

    EleĢtiri Nedir?

    EleĢtiri, genel olarak edebi belgeleri menĢe, derlenme, üslup ve tarih gibi çeĢitli

    açılardan bilimsel olarak incelemektir1. Bu inceleme özellikle geçmiĢ dönemlerden

    günümüze kadar ulaĢmayı baĢarmıĢ eserlerin, adı geçen yazarlara veya dönemlere olan

    aidiyetlerinin hakiki olup olmadıklarını anlamak için kullanılır2. EleĢtiri (Criticism)

    kelimesi, “hüküm vermek, yargılamak, ayırt etmek, bir hükmü oluĢturmada ya da bir

    değerlendirme yapmada ayırt edici olmak” anlamlarına gelen Yunanca “krino”

    kelimesinden türemiĢtir3. Terim olarak ise edebi metinlerin kaynak, derlenme, üslup ve

    tarih gibi çeĢitli açılardan bilimsel olarak incelenme, sanatsal veya edebi bir eserin

    kıymetini takdir etme ve özelliklerini açıklama sanatı anlamına gelir4. EleĢtiri zamanla,

    amacı edebi eserler hakkında ince hükümler vermek ve birtakım incelemeler yapmak

    olan bir araĢtırma Ģekli olarak kabul edilmiĢtir. Edebi eserlere uygulandığında eleĢtiri,

    kusur bulmak değil, adil bir Ģekilde metnin erdemlerini ve zayıf noktalarını tespit etme

    anlamına gelmektedir. BaĢka bir ifade ile eleĢtirinin basit anlamı, ele alınan konu ne

    olursa olsun, eleĢtirmenin olabileceği kadar tarafsız bir yargıda bulunması eylemidir5.

    XVIII. yüzyıldan itibaren, eleĢtiri metodunun bütün ilimlere, özellikle de tarihi

    belgelere uygulanmaya baĢlanmasıyla tarihi eleĢtiri ortaya çıkmıĢtır. Tarihi eleĢtiri

    metodu, belgelerin değerini tespit eder, metnin otantik (hakiki) olup olmadığını ve ilk

    bütünlüğü içinde orijinal Ģekliyle günümüze ulaĢıp ulaĢmadığını belirlemeye çalıĢır. Bu

    eleĢtiri metodu, çalıĢmaları esnasında metne ait gerçekleri ortaya çıkarmak için iki tür

    ölçü kullanır: DıĢ Ölçü ve Ġç Ölçü. DıĢ ölçü, eserin kaynağı ile ilgili sayılabilecek her

    türlü rivayet, belge ya da tanıklıktır. Bunlar eserin otantikliğine olan yakınlıklarına göre

    değerlendirilirler. Ġç ölçü ise metinde kullanılan üslup, dil karakteri ve metnin

    muhtevasından çıkan delillerdir. Bu deliller, metnin yazıldığına inanılan dönemle ve bu

    döneme ait geleneklerle olan iliĢkisine göre tahlil edilirler. EleĢtirmen, bütün bu

    1 John F. McCarthy, Two Views Of Historical Criticism, Living Tradition Organ Of The Roman

    Theological Forum, No 77 September 1998, http://www.rtforum.org/lt/lt77.html, 08.09.2007. 2 Wilhelm Martin Leberecht De Wette, Critical And Historical Introduction to the Canonical Scriptures

    of the Old Testament, Harvard College Library, Boston 1843, s.377. 3 Paul J. Achtemier, “Biblical Criticism”, Harper’s Bible Dictionary (HBD), Harper and Row, San

    Francisco 1985, http://www.bibletexts.com/glossary/biblical-criticism.htm, 07.07.2007. 4 J. Strachan, “Criticism (Old Testament)”, Encyclopedia of Religion and Ethics (ERE), Edited by James

    Hastings, Edinburg 1930, IV, 314. 5 John H. Hayes&Carl R. Holladay, Biblical Exegises, A Beginner’s Handbook, John Knox Press, Second

    Edition, 1988, s. 26.

    http://www.rtforum.org/lt/lt77.htmlhttp://www.bibletexts.com/glossary/biblical-criticism.htm

  • 5

    saydığımız eylemleri metin üzerinde tatbik ederken olabildiğince tarafsız ve peĢin

    hükümlerden uzak olmalıdır6.

    Ġki türlü eleĢtiriden bahsedilebilir:

    1. Basit EleĢtiri (Lower Criticism-Metin EleĢtirisi)

    Bu eleĢtiri, elimizde bulunan belge, kitap, tercüme, atıf ve elyazmalarından yola çıkarak

    ilgilenilen metnin orijinal halini ya da orijinale en yakın halini elde etmeye çalıĢır.

    Üzerinde çalıĢılan belgeyle ilgili olan bu tür malzemeleri bir araya getirir, düzenler ve

    metnin ilk halini ortaya koymaya çabalar. Antik döneme ait metinlerin birçoğu, sonraki

    nesillere yazıcıların elleriyle yazdıkları kopya metinler aracılığıyla aktarılıyordu.

    Yazıcıların bu kopyalama esnasında bilinçli ya da bilinçsiz hata yapmaları kaçınılmazdı.

    Bu yüzden bir eserin birbirinin aynısı olmayan yüzlerce nüshası bulunabiliyordu.

    Örneğin, Shakspeare‟in birçok eserinin birbirinden farklı metinleri vardır. Günümüze

    ulaĢan bu farklı kopya metinler arasında, hangi eserin orijinal ya da orijinale en yakın

    olduğunu belirlemeye çalıĢmak hem zor hem de oldukça dikkat gerektiren bir iĢtir7.

    2. Derin EleĢtiri (Higher Criticism-Edebi EleĢtiri)

    Bu eleĢtiri türü ise, ilgilendiği belgenin menĢeini, yazarını, tarihini, kaynaklarını, yazılıĢ

    tarzını ve edebi türünü araĢtırır. Söz konusu belgenin otantikliği üzerinde durur8. Bir

    belgenin kim tarafından, nerede ve ne zaman yazıldığını ortaya çıkarmaya çalıĢır.

    Kutsal Kitap EleĢtirisi

    Kutsal Kitap EleĢtirisi (Biblical Criticism), en geniĢ anlamıyla rasyonel metotların

    Kutsal Kitap‟ı anlamada kullanılması9 ve Kutsal Kitap‟ı oluĢturan eserlerin tarihsel

    değerlerinin ve kaynaklarının incelemeye tâbi tutulmasıdır10

    . Kutsal Kitap‟ın antik

    dönemlerde yapılmıĢ birçok farklı tercümesi ve yine birbirinden çok farklı kopyaları

    vardır. Bu eserler, günümüzde kullanılan Kutsal Kitap‟a kaynak olmaları açısından

    6 Ömer Faruk Harman, Metin, Muhteva ve Kaynak Açısından Yahudi Kutsal Kitapları, Ġstanbul 1988,

    s.203. 7 Hayes&Holladay, Biblical Exegises, s.12.

    8 Harman, Yahudi Kutsal Kitapları, s.203.

    9 Richard N. Soulen & R. Kendall Soulen, Handbook of Biblical Criticism, Westminster John Knox Press,

    Kentucky 2001, s. 18. 10

    George J. Reid, “Biblical Criticism (Higher)”, Catholic Encyclopedia (CA), New York 1908, IV,

    http://www.newadvent.org/cathen/04491c.htm, 12.08.2007.

    http://www.newadvent.org/cathen/04491c.htm

  • 6

    büyük öneme sahiptir. Bu yüzden ilmî açıdan oldukça titiz bir Ģekilde incelemeye tâbi

    tutulmaları gerekir. Dolayısıyla Kitâb-ı Mukaddes EleĢtirisi, bu eserlerin tarihsel açıdan

    değerlerini ortaya koymaya ve kaynak olmaları bakımından güvenirliklerini, ilmî

    ölçüler çerçevesinde, sorgulamaya çalıĢır.

    Batı dünyasında akılcı anlayıĢın ortaya çıkması ve ilim dünyasında yaygınlaĢması,

    batılıların Kutsal Kitap‟larına olan bakıĢ açılarında birtakım değiĢmelere yol açmıĢtır.

    Kitâb-ı Mukaddes EleĢtirisi, Kutsal Kitap‟a ortaçağın aĢırı tutuculuğu ile XIX. yüzyılın

    liberalizmi arasında bir tutum ile yaklaĢmaktadır. Yani O‟nu bir yandan kutsal bir metin

    olarak kabul ederken bir yandan da akılcılığın ve bilimselliğin getirmiĢ olduğu objektif,

    rasyonel ve bilimsel prensipler ıĢığında incelenmesi gereken bir kitap olarak görür11

    .

    Belgelerin değerini ve otantikliğini ortaya çıkarmak için kullanılan dıĢ ölçüler ve iç

    ölçüler, diğer edebi ve tarihsel belgelere nasıl uygulandıysa aynen Kutsal Kitap‟a da

    uygulanmıĢtır.

    Batılılar, modern anlamda eleĢtiri metodunu XVIII. asırdan itibaren Kutsal Kitap‟larına

    uygulamaya baĢlamıĢlardır. Ġlk olarak Eski Ahit‟i oluĢturan eserler, özellikle de Tevrat

    metni üzerine yoğunlaĢılmıĢ, daha sonra da Yeni Ahit‟i oluĢturan eserlere bu eleĢtiri

    metodu uygulanmıĢtır12

    .

    ġayet Kutsal Kitap EleĢtirisi‟nden kastettiğimiz anlam, rasyonel metotların kutsal

    sayılan metinlerin ve geleneklerin yorumlanması ve açıklanmasında kullanılması ise

    Kutsal Kitap EleĢtirisinin bizzat Kutsal Kitap‟ın kendisi kadar eski olduğunu

    belirtmemiz gerekir. Çünkü Kutsal Kitap‟ın birçok bölümünde bizzat Kutsal Kitap‟ın

    kendisi, çeĢitli cümleleri ve gelenekleri yorumlamıĢ ve açıklamıĢtır. Örneğin I. ve II.

    Tarihler kitaplarında, I. Krallar ve II. Samuel kitaplarında yer alan tarihsel açıklamalara

    eleĢtirel bir yaklaĢımla bakan bölümler vardır. Ayrıca Eyüp kitabında, Tesniye‟de

    anlatılan tarihe eleĢtirel bir yaklaĢım vardır. Yine Matta ve Luka, Markos‟un Hz. Ġsa‟nın

    hayatını ve kiĢiliğini anlatma üslubunu eleĢtirirler. ĠĢte Kutsal Kitap yazarlarının bizzat

    kendileri bile kendilerinden önceki gelenekte yer alan ve kutsal sayılan bir takım

    değerleri eleĢtirmiĢlerdir. Kutsal Kitap‟ın önceki bölümlerinin yazarlarına göre sonraki

    11

    Mehmet Paçacı, Kutsal Kitaplarda Ölümötesi, Ankara Okulu Yayınları, Ankara 2001, s. 26. 12

    ġaban Kuzgun, Dört İncil: Yazılması, Derlenmesi, Muhtevası, Farklılıkları, Çelişkileri, Ertem Matbaası,

    Ankara 1996, s.79.

  • 7

    dönemlerde yaĢayan yazarların ortaya koydukları bu eleĢtirel bakıĢ açıları bile Kutsal

    Kitap‟ta yer almıĢtır. Konuya bu açıdan bakıldığında Kutsal Kitap EleĢtirisi olarak

    isimlendirdiğimiz bu ilim dalının aslında ne kadar uzun bir geçmiĢe sahip olduğu

    anlaĢılacaktır13

    .

    Kutsal Kitap EleĢtirisinin genel olarak Aydınlanma Hareketi sonucunda oluĢmuĢ bir

    ilim dalı olduğu yönünde bir kabul vardır. Bu yargının tam olarak doğru olduğunu

    söylememiz biraz zordur. Çünkü milattan sonraki ilk dört asırda Kutsal Kitap

    EleĢtirisinin ilk örnekleri diyebileceğimiz ilk adımlar atılmıĢtır. Eski Ahit‟in oldukça

    detaylı bir edisyon kritik (tenkitli neĢir)14

    baskısı M.S. III. Yüzyılda yaĢamıĢ meĢhur

    Kutsal Kitap âlimi Origene tarafından yapılmıĢtır. Ayrıca yine bu dönemde Eski Ahit

    kitaplarının ne zaman ve kim ya da kimler tarafından yazıldığı, kitaplarda bulunan

    çeliĢkilerin nasıl açıklanması gerektiği, dört incilin kendi aralarında bulunan çeliĢkilerin

    nasıl izah edileceği, ileri gelen din adamları ve konunun uzmanları arasında tartıĢma

    konusu olmuĢtur. Bu tartıĢmalar içinde yer alan Ġskenderiyeli papaz Dionysius (M.S. III.

    y.y.) örnek olarak verilebilir. Dionysius, Vahiy kitabının yazarının Yuhanna kitabının

    yazarı olan Aziz Yuhanna olamayacağını ileri sürmüĢtür. Delil olarak da bu iki kitabın

    üslubunun aynı olmadığını ve aynı kimsenin eseri olamayacak kadar farklı olduğunu

    göstermiĢtir. Dionysius‟un savunduğu fikirler kendi döneminde pek etkili olamasa da

    modern dönemlerde yaĢayan bir eleĢtirmen hiç farkında olmadan Dionysius‟un ulaĢtığı

    neticelere ulaĢmıĢtır15

    .

    Netice itibarıyla eleĢtiri disiplininin, geçmiĢ dönemlerde yazılmıĢ eserlerin adı geçen

    yazarlara ve dönemlere olan aidiyetleri konusunu, bilimsel araĢtırma metotları

    kullanmak suretiyle ortaya çıkarmaya çalıĢan bir inceleme metodu olduğu

    görülmektedir. Temelinde eleĢtiri disiplini olan Kutsal Kitap EleĢtirisi ise Kutsal Kitap

    dıĢındaki eserlerin güvenirliklerini ortaya çıkarmak için uygulanan araĢtırma

    metotlarının aynen Kutsal Kitap‟a da uygulanmasıdır. Kutsal Kitap‟ı oluĢturan eserlerin

    ilmi açıdan değerini, tarihsel açıdan da ne kadar sahih ve güvenilir olduğunu belirler.

    13

    Soulen&Soulen, Handbook of Biblical Criticism, s. 18. 14

    EleĢtirel basım. Bu tür basımlarda farklı nüshaları bulunan yazma veya matbu eserlerin aralarındaki

    ayrılıklar tespit edilir, farklılıklar dipnotlar halinde gösterilir, açıklayıcı bilgiler verilir ve böylelikle eser

    aslına en uygun Ģekilde yayınlanır. 15

    C.H.Dodd, “Bölüm II (The Approach To The Bible)”, The Bible To-day, Syndics of the University

    Press, Cambridge 1956, http://www.religion-online.org/showchapter.asp?title=689&C=894, 29.08.2007.

    http://www.toplumdusmani.net/modules/dictionary/detail.php?id=3942http://www.toplumdusmani.net/modules/dictionary/detail.php?id=1427http://www.religion-online.org/showchapter.asp?title=689&C=894

  • 8

    Kutsal Kitap‟ı bir yandan kutsal bir metin olarak kabul ederken bir yandan da ilmi

    ölçüler çerçevesinde incelenmesi gereken bir eser olarak kabul eder.

  • 9

    BÖLÜM 1: KĠTÂB-I MUKADDES’E KRONOLOJĠK BĠR BAKIġ:

    ELEġTĠREL FAALĠYETLER

    Kutsal Kitap asırlar boyunca milyarlarca insan tarafından kutsal bir eser olarak kabul

    edilmiĢtir. Ancak zaman zaman bir takım din/ilim adamları tarafından çeĢitli açılardan

    eleĢtiriye tâbi tutulmuĢtur. ÇalıĢmamızın birinci bölümünde, tarih boyunca Kutsal

    Kitap‟ın kutsallığına ve ilâhi kaynaklı oluĢuna yönelik yapılan eleĢtiriler, bu eleĢtirilerin

    değindikleri hususlar ve sonrakilere olan etkileri üzerinde durulacaktır.

    1.1. Hıristiyanlık Öncesi ve Hıristiyanlığın Ġlk Asırlarından Reform Çağına Kadar

    Yapılan EleĢtiri Faaliyetleri

    1.1.1. Kilise DıĢında OluĢan EleĢtirel Faaliyetler

    Eski Ahit‟i oluĢturan eserlere yönelik ilk ciddi eleĢtiri M.Ö. dördüncü asırda ortaya

    çıkmıĢ olan Samiriler16

    hareketi ile baĢlamıĢtır. Samirilerin Yahudilerden ayrılmasının

    en önemli sebebi Yahudi Kutsal Kitap‟ının sonraki nesillere aktarılmasından sorumlu

    olan Yazıcıların (Soferîm) faaliyetleridir. Samirilere göre yazıcılar bir yandan eğitim

    öğretim iĢleriyle meĢgul olurlarken bir yandan da yazdıkları yeni kitapları Tevrat‟a

    eklemeye, Tevrat‟ın yazısını ve okunuĢunu değiĢtirmeye baĢlamıĢlardı. Samiriler

    yapılan bu ilâveleri ve değiĢtirmeleri kesinlikle reddetmiĢlerdir17

    . Yahudilerin

    ellerindeki mevcut Tevrat‟ın yanlıĢlarla dolu olduğunu, doğru olan Tevrat metninin

    kendi kullandıkları nüsha olduğunu iddia etmiĢlerdir. Samirilerin kullandıkları Tevrat

    ile Yahudilerin kullandıkları Tevrat arasında, yazıcı hatalarından kaynaklanmasının

    imkânsız olduğu birçok önemli farklılıklar (altı bine yakın) vardır18

    .

    16

    ġomronîm veya ġamerîm. Bugünkü adı ile Nablus, tarihteki adıyla ġomron Ģehrinde (Kutsal sayılan

    Gerizim Dağı yanında) küçük bir cemaat halinde yaĢayan ve kendilerinin eski Ġsrail Krallığı‟nın

    kalıntıları olduğunu iddia eden bir Yahudi mezhebidir. Ayrıntılı bilgi için bkz.: Tae Yeab Yoo,

    “Reconstructing The Identity of Samaritan Christianity”, (Doktora Tezi), Claremont Graduate School,

    California 1997, s.16-76; YaĢar Kutluay, İslam ve Yahudi Mezhepleri, Anka Yayınları, Nisan 2001,

    s.196-211. 17

    YaĢar Kutluay, a.g.e., s.200. 18

    A. Cowley, “Samaritans”, Jewish Encyclopedia (JE), Vol. X, s.669,

    http://www.jewishencyclopedia.com/view.jsp?artid=110&letter=S, 05.10.2007; Samiri Tevrat‟ı ile

    Yahudilerin kullandığı Tevrat arasındaki farklılıklar için bakınız Baki Adam, Yahudi Kaynaklarına Göre

    Tevrat, Pınar Yayınları, Ġstanbul 2002, s.141-145.

    http://www.jewishencyclopedia.com/view.jsp?artid=110&letter=S

  • 10

    Hz. Ġsa öncesi dönemde Filistin-Ürdün taraflarında yaĢamıĢ heterodoks bir Yahudi grup

    olan Nasuraizm ekolüne bağlı Nasuralar, Ortodoks Yahudilerin ellerinde bulunan

    kitapların gerçek kutsal kitaplar olmadığını, uydurma eserler olduklarını savunuyorlardı.

    Hz. Musa‟nın Allah‟tan ilâhi emir ve yasaklar ihtiva eden bir Kutsal Kitap aldığını

    kabul ediyorlar, ancak Yahudilerin ellerinde bulunan Tevrat‟ın bu kitap olmadığını

    iddia ediyorlardı19

    .

    Hıristiyanlığın ilk dönemlerinde, Hıristiyan olmayanlar arasında Kutsal Kitap‟a karĢı

    eleĢtirel mahiyetli birçok entelektüel karĢı çıkıĢlar yaĢanmıĢtır. Celsus (M.S. II. y.y.) ve

    Porphyry (M.S. IV. y.y.) gibi Roma‟nın pagan dinine mensup olan bazı yazarlar, Kutsal

    Kitap‟a karĢı oldukça ağır diyebileceğimiz bir takım ithamlarda bulunmuĢlardır.

    Yazdıkları eserlerle Kutsal Kitap‟ın güvenirliğini sorgulamıĢlardır.

    Bu yazarlar arasında en dikkati çeken isim, en ağır ithamları yöneltmesi açısından

    Celsus‟tur. Sonraki asırlarda yaĢayan bazı kilise babaları Celsus‟un özellikle

    Hıristiyanlığa ve Kutsal Kitap‟a karĢı ileri sürdüğü bu ithamlarını cevaplamak ve Kutsal

    Kitap‟ı savunmak için apolojik eserler yazmıĢlardır. Celsus‟un The True Word (Hakiki

    Söz) adlı eseri aslında günümüze ulaĢamamıĢtır. Ancak Origene (M.S.185-254), Contra

    Celsus (Celsus’a Karşı) adıyla Celsus‟un ileri sürdüğü fikirlere cevap niteliğindeki

    eserinde hem Celsus‟un fikirlerine hem de kendisinin bu ithamlara verdiği cevaplara yer

    vermiĢtir. Dolayısıyla Celsus‟un yönelttiği ithamlar, günümüze Origen vasıtasıyla

    ulaĢmıĢlardır20

    . Celsus, Eski Ahit‟in YaradılıĢ kitabında anlatılan insanın yaradılıĢına ve

    sonrasında yaĢanılan olaylara ait anlatıların ancak yaĢlı kadınlar tarafından anlatılan

    masallardan biri olabileceğini iddia etmiĢtir21

    . Eski Ahit‟in saçmalıklarla dolu bir kitap

    olduğunu, bunu da “ancak Musa gibi budala (!)” bir kimsenin kaleme alabileceğini ve

    Kutsal Kitap‟ın tamamının “anlamsız” sözlerden oluĢtuğunu söylemiĢtir. Yeni Ahit‟in

    sonradan ortaya çıkmıĢ boĢ bir itikat olduğunu ve içinde anlatılanların tamamıyla yalan

    olduğunu savunmuĢtur22

    .

    19

    ġinasi Gündüz, Mitoloji ile İnanç Arasında, Etüt Yayınları, Samsun 1998, s. 85-86. 20

    Aaron Christensen, Celsus and Modern Anti-Mormonism, s.1, www.farils.org/pubs/celsus.pdf,

    22.10.2007. 21

    Thomas Rodd, Arguments of Celsus, Porphyry and the Emperor Julian against the Christians, London

    1830, s.27; John Granger Cook, The Reaction to the Bible in Paganism,

    http://www.bibleinterp.com/articles/Cook_Reaction_Bible_Paganism.htm, 22.10.2007. 22

    Christensen, a.g.m., s. 3.

    http://www.farils.org/pubs/celsus.pdfhttp://www.bibleinterp.com/articles/Cook_Reaction_Bible_Paganism.htm

  • 11

    Kutsal Kitap‟ın vahyî oluĢuna ve güvenirliğine yönelik erken dönemde yapılan en ciddi

    saldırılardan biri de Hıristiyan bir rahibin oğlu olan ve öğretileriyle M.S. II. yüzyılda

    büyük bir üne kavuĢan Marcion tarafından yapılmıĢtır. Marcion, M.S. 138 yılında

    Roma‟ya gelmiĢ ve orada iyi bir eğitim almıĢtır. Hangi kitapların Kutsal Kitap olarak

    kabul edilmesi gerektiği noktasında kiliseden ayrı bir yol izlemiĢtir. Örneğin Eski Ahit

    kitabını oluĢturan bütün eserlerin kutsallığını tamamıyla reddetmiĢtir23

    . Yeni Ahit‟te ise

    Luka Ġncili ile Pavlus'un 10 mektubunu geçerli saymıĢ, diğerlerini güvenilir kabul

    etmemiĢtir. Marcion, günümüz Yeni Ahit'inin temelini oluĢturan dört Ġncil arasında

    yalnızca Luka Ġncili'ni sahih kabul etmiĢ; ancak bu metni de olduğu gibi değil, yeniden

    gözden geçirerek ele almıĢtır. Marcion açısından Luka Ġncili, Ġncil metinleri arasında

    Pavlus tarafından öğretilen orijinal Mesih Ġncili'nin tek derlemesiydi. Benzer Ģekilde O,

    günümüz Yeni Ahit'inde yer alan ve Pavlus'a atfedilen 13 mektuptan yalnızca onunu

    (Galatyalılara Mektup, Korintlilere Birinci ve Ġkinci Mektuplar, Romalılara Birinci ve

    Ġkinci Mektuplar, Selaniklilere, Efeslilere, Koloselilere, Filipililere Mektuplar ile

    Filimun'a Mektup) kanonik olarak kabul etmiĢtir. Timoteus‟a Birinci ve Ġkinci Mektup

    ile Titus'a Mektubu ise kabul etmemiĢtir. Bundan baĢka günümüz Yeni Ahit'inde

    bulunan, Resullerin ĠĢleri, Ġbranilere Mektup, Yakup‟un Mektubu ve benzeri diğer

    metinler de Marcion tarafından sahih kabul edilmemiĢtir24

    .

    Marcion, otantik kabul edip kendi Yeni Ahit'ine dâhil ettiği Luka Ġncili ve Pavlus'un 10

    mektubunu da üzerinde bir takım değiĢiklikler yapmak suretiyle kanonik kabul etmiĢtir.

    Bu metinlerdeki, kendine göre Ġsa Mesih'in mesajına uygun düĢmeyen ve Eski Ahit'in

    uzantısı durumunda olduğuna inandığı kısımları çıkarmıĢtır. Örneğin bu çerçevede, Ġsa

    Mesih'in doğum hikâyesini konu edinen Luka Ġncili'nin ilk iki bölümünü kabul

    etmemiĢtir25

    . Pavlus‟un Galatyalılara Mektup ve Romalılara Mektubunu bazı

    bölümlerini çıkartmak suretiyle kabul etmiĢtir. Örneğin Galatyalılara Mektup‟ta

    23

    Gerd Lüdemann, Heretics: The Other Side of Early Christianity, Westminster John Knox Press,

    Kentucky, s.164. 24

    ġinasi Gündüz, Sinoplu Marcion’un Gnostik Teolojisi, HoĢgörü Yılı ve Ġnanç Turizminde Göller

    Bölgesi Sempozyumu, 07-08 Eylül 2000,

    http://www.dinlertarihi.com/dosyalar/makaleler/sinasigunduz/marcion.htm, 23.10.2007. 25

    ġinasi Gündüz, a.g.m., http://www.dinlertarihi.com/dosyalar/makaleler/sinasigunduz/marcion.htm,

    23.10.2007; Bart D. Ehrman, İncil Nasıl Değiştirildi, Trc. Özlem Toprak, Truva Yayınları, Ġstanbul 2007,

    s.51-52; Archibald Duff, History of Old Testament Criticism, London 1910, s.74.

    http://books.google.com.tr/url?client=ca-print-presbyterian_publishing-westminster_john_knox_press&format=googleprint&num=0&channel=BTB-ca-print-presbyterian_publishing-westminster_john_knox_press+BTB-ISBN:0664226426&q=http://www.cokesbury.com/%3Fpid%3D0664226426&usg=AFQjCNE4WRmfTuk0bgaV1KVoLh9SFape7w&source=gbs_buy_s&cad=1http://www.dinlertarihi.com/dosyalar/makaleler/sinasigunduz/marcion.htmhttp://www.dinlertarihi.com/dosyalar/makaleler/sinasigunduz/marcion.htm

  • 12

    Pavlus‟un Kifas ve Yakup‟la Kudüs‟te görüĢmesi (1/18-24) ve Pavlus‟un Hz.

    Ġbrahim‟in imanı ile ilgili sözleri (3/6-9) Marcion‟un Yeni Ahit‟inde bulunmaz26

    .

    Kutsal metinler konusundaki bu çalıĢmalarıyla Marcion, Hıristiyanlık tarihinde metin

    eleĢtirisi konusundaki çalıĢmaları baĢlatan kiĢi olması yanında, Hıristiyan Yeni Ahit‟i

    oluĢturacak kutsal kitap listesinin belirlenmesinin baĢlamasına vesile olması yönünden

    de önemli bir konumdadır27

    .

    Porphyry, Hıristiyanlara Karşı adlı eseriyle, özellikle Eski Ahit‟in Yunanca tercümesi

    olan Septuaginte metnini eleĢtiriye tâbi tutmuĢtur. Yunus kitabında anlatılan Yunus

    peygamber ile balığın hikâyesi ve HoĢea kitabında geçen HoĢea peygamber ile bir

    fahiĢenin evlenmesi hikâyelerinin gerçek olmadıklarını iddia etmiĢtir. Vâiz kitabının

    Septuaginte tercümesinin 4/828

    cümlesinin, Allah‟ın bir “Oğlu”nun olamayacağı

    gerçeğini yansıttığını düĢünmektedir29

    . Porphyry‟nin üzerinde en çok durduğu bölüm

    Daniel kitabıdır. Daniel kitabının Ġbrani Kutsal Kitap‟ları arasında bulunmaması

    gereken, aslında Yunanca yazılmıĢ uydurma bir eser olduğunu savunmaktadır. Bu

    görüĢünün dayanak noktasını da Daniel kitabında geçen Susanna‟nın hikâyesi30

    26

    Cky J. Carrigan, Marcion And Marcionite Gnosticism, http://www.ontruth.com/marcion.html,

    17.02.2008. 27

    Konuyla ilgili olarak bakınız Ehrman, İncil Nasıl Değiştirildi, s.50-54 28

    Vâiz 4/8:” Bir adam var, ona ikinci yok; oğlu da kardeĢi de yok; ve bütün emeğinin sonu yok; ve gözleri

    zenginliğe doymuyor. Öyle ise ben kimin için emek çekeyim ve canımı iyilikten mahrum edeyim? Diyor.

    Bu da boĢ ve kötü bir zahmet.” 29

    Cook, The Reaction to the Bible in Paganism,

    http://www.bibleinterp.com/articles/Cook_Reaction_Bible_Paganism.htm, 22.10.2007. 30

    Elimizdeki Daniel kitabı on iki bölümden oluĢmaktadır. Ancak, “Susanna” isimli bir kadın hakkında

    olan on üçüncü bölüm sonradan bu esere ilave edilmiĢtir. Bu bölüm Eski Ahit‟in apokrif (sahih olmayan)

    kitapları listesinde yer alır. Katolikler ve Ortodokslar, Yahudiler ve Protestanların apokrif saydıkları bu

    ilaveyi deuterokanonik (erken dönemde kilise babaları ve ileri gelen din âlimleri tarafından kutsallıkları

    tartıĢıldıktan sonra kabul edilmiĢ, ikinci dereceden önemli sayılan sahih eserler) olarak saymıĢlar ve

    Kutsal Kitap listesine eklemiĢlerdir (John H. Hayes, Introduction to the Bible, The Westminster Press,

    Pennsylvania t.y., s.3-4). “Hikâye temelde, Daniel döneminden bağımsız ve belki de Daniel kitabından

    oldukça önce yazılmıĢtır. Kitap, duĢ alırken, cinsel arzularla kendisine yaklaĢan iki nüfûz sahibi adamın

    isteklerini reddettiği için bir kadının nasıl hapse düĢtüğünü anlatmaktadır. Susanna‟nın attığı çığlık ve

    tecavüze yeltenen adamların yalanları kadının mahkemeye sevk edilmesine neden olmuĢtur. Susanna‟nın

    kaderi mahkemede belirlenmiĢ; halk ve yargıçlar kendisini dinlemeden mahkûm etmiĢlerdir.

    Recmedilmeye götürülürken Tanrı onun feryadını iĢitmiĢ (cümle 44) ve Daniel isimli bir genç, yargıçtan,

    kadına karĢı ithamda bulunanların suçlamalarının çapraz bir biçimde tekrar gözden geçirilmesini

    istemiĢtir. Hikâye, Tanrı‟nın inançlı ve faziletli bir kadına nasıl yardım ettiğini göstermekte ve Daniel‟in

    Tanrı hikmetine sahip olduğunu açıklamaktadır. Ancak bu hikâye, M.Ö. II. asırda mahkemelerde

    Ģahitlerin, gizli bir Ģekilde, çapraz ifadelerinin alındığı ve Helenistik dönem Yahudiliğinde mahkemelerde

    bireylere (hatta kadınlara bile) birinci sınıf bir mevki verildiği iddialarını dile getirmemize olanak

    vermektedir” (James H. Charlesworth, “Eski Ahit‟in Apokrif Kitapları”, Trc. Muhammed Tarakçı,

    Uludağ Üniversitesi İlâhiyat Fakültesi Dergisi, Cilt 12, Sayı 2, 2003, s.394-395).

    http://www.ontruth.com/marcion.htmlhttp://www.bibleinterp.com/articles/Cook_Reaction_Bible_Paganism.htm

  • 13

    oluĢturur. Hikâyeye göre Daniel ileri gelenlerle konuĢurken Yunanca kelimeler

    kullanmaktadır. Porphyry, bu noktadan hareket ederek eserin aslında Yunanca yazılmıĢ

    uydurma bir eser olduğunu iddia eder31

    . Ayrıca, Daniel kitabının yazarının kesinlikle

    Daniel peygamber olamayacağını, olsa olsa Yahuda eyaletinde M.Ö. II. yüzyılda Kral

    Antiochus Epiphanes zamanında yaĢamıĢ bir yazar olabileceğini ileri sürmüĢtür.

    Porphyry‟nin bu yazım tarihi ile ilgili görüĢü günümüzde yaĢayan ilim adamlarının

    birçoğuna göre doğrudur32

    .

    M.S. IX. yüzyılın son çeyreğinde Ġran‟ın Horasan eyaletindeki Belh Ģehrinde yaĢamıĢ

    olan Hîvî el-Belhî Kutsal Kitap‟a karĢı yaptığı sert eleĢtirilerle tanınan bir Yahudi

    âlimidir. Kutsal Kitap‟ın ilâhi kaynaklı olduğuna dair inancı, iki yüz itiraz noktası

    belirlemiĢ ve Book of Two Hundred Questions (Ġki Yüz Soru Kitabı) isimli bir eser

    yazarak eleĢtirmiĢtir. Hîvî‟nin ileri sürdüğü argümanları, kendi eseri günümüze

    ulaĢamadığı için ancak baĢka yazarların eserlerindeki anlatımlardan öğrenebiliyoruz.

    Kutsal Kitap‟ta bir takım çeliĢkiler bulunduğunu, bundan dolayı da Kutsal Kitap‟ın ilâhi

    kaynaklı olamayacağını savunmuĢtur. II. Samuel 24/933

    ile I. Tarihler 21/534

    ; II. Krallar

    8/2635

    ile II. Tarihler 22/236

    aralarındaki çeliĢkilere dikkat çekmiĢtir. ÇıkıĢ 14/2737

    ‟de

    anlatılan Hz. Musa‟nın denizi ikiye ayırma olayını da eleĢtirmiĢ, bunun ancak bir med-

    cezir neticesinde olmuĢ olabileceğini söylemiĢtir. ÇıkıĢ 34/2938

    ‟da anlatılan Hz.

    Musa‟nın yüzünün parlamasının da mucizevî bir olay olmadığı, uzun süre Sina dağında

    aç kalmasından dolayı yüzünün parladığını iddia etmiĢtir. Hîvî el-Belhî‟nin çağdaĢı olan

    31

    St. Jerome, Commentary on Daniel, trc (Ġngilizce). by Gleason L. Archer, s.15-17,

    http://www.tertullian.org/fathers/jerome_daniel_02_text.htm, 20.10.2007. 32

    Rodd, Arguments of Celsus, s. .44; Cook, The Reaction to the Bible,

    http://www.bibleinterp.com/articles/Cook_Reaction_Bible_Paganism.htm, 22.10.2007;

    St. Jerome, Commentary on Daniel, s. 16, http://www.tertullian.org/fathers/jerome_daniel_02_text.htm,

    20.10.2007. 33

    II. Samuel 24/9:” Ve Yoab yazılanların sayısını krala verdi; ve Ġsrail‟de kılıç çeken sekiz yüz bin yiğit

    vardı; ve Yahuda adamları beĢ yüz bin kiĢi idi.” 34

    I. Tarihler 21/5:” Ve Yoab yazılan kavmin sayısını Davud‟a verdi. Ve bütün Ġsrail, kılıç çeken bin

    binler (“bir milyon” New King James Version) ve yüz bin kiĢi idi; ve Yahuda kılıç çeken dört yüz yetmiĢ

    bin kiĢi idi.” 35

    II. Krallar 8/26:“ Ahazya kral olduğu zaman yirmi iki yaĢında idi; ve YeruĢalim‟de bir yıl krallık etti.

    Ve anasının adı Ġsrail kralı Omrinin kızı Atalya idi.” 36

    II. Tarihler 22/2:“ Ahazya kral olduğu zaman kırk iki yaĢında idi; ve YeruĢalim‟de bir yıl krallık etti.

    Ve anasının adı Ġsrail kralı Omrinin kızı Atalya idi.” 37

    ÇıkıĢ 14/27:” Ve Musa elini deniz üzerine uzattı, ve sabaha karĢı deniz kendi akınına döndü; ve onun

    karĢısından Mısırlılar kaçtılar; ve Rab Mısırlıları denizin ortasına silkip attı.” 38

    ÇıkıĢ 34/29:” Ve Musa Sina dağından indiği zaman vaki oldu ki, dağdan inerken Ģehadetin iki levhası

    kendi elinde idi; ve Musa Rab ile söyleĢtiğinden yüzünün derisi parladığını bilmiyordu.”

    http://www.tertullian.org/fathers/jerome_daniel_02_text.htmhttp://www.bibleinterp.com/articles/Cook_Reaction_Bible_Paganism.htmhttp://www.tertullian.org/fathers/jerome_daniel_02_text.htm

  • 14

    büyük Yahudi âlimi Saadia Gaon39

    (Sa‟îd Ġbn-i Yusuf el-Feyyûmi, ö.942), Hîvî‟nin

    eserinin okunmasını yasaklamıĢ ve bu esere cevap niteliğinde olan Kitab’ur-Redd âlâ

    Hîvî el-Belhî isimli bir eser yazmıĢtır. Ancak bu eser de günümüze ulaĢamamıĢtır. Hîvî

    el-Belhî bir heretik olarak kabul edilmiĢ, kendisinin ardından her türlü lanetleme

    yapılmıĢ hatta soyadına nispetle anılırken El-Belhî (Belhli) olarak değil de El-Kelbî

    (Köpeğin soyundan gelen, köpek tabiatlı) olarak zikredilmiĢtir40

    .

    1.1.1.1. Ġslâm Dünyasında Yapılan EleĢtirel Faaliyetler

    Ġslâm‟ın ilk günlerinden itibaren Müslümanların Ehl-i Kitâp‟a karĢı giriĢtikleri

    polemiklerin nüvesini, onların kendi kutsal kitaplarını tahrif, tebdil ve tağyir ettikleri

    Ģeklindeki iddialar teĢkil eder. Ġslâm inancına göre Yahudiler Tevrat‟ı orijinal Ģekliyle

    koruyamamıĢ, bu kitap üzerinde çeĢitli Ģekillerde değiĢiklikler yapmıĢlardır.

    Yahudilerin yaptıkları iddia edilen değiĢiklikler Kur‟ân-ı Kerim‟de Ģu kavramlarla

    anlatılır: Metnin veya mananın bozulması (Tahrif, Bakara Suresi 2/75), kelimelerin

    baĢka kelimelerle değiĢtirilmesi (Tebdil, A‟raf Suresi 7/162), bazı bölümlerin

    gizlenmesi (Kitmân, Bakara Suresi 2/42), metni okurlarken ağızlarını eğip bükmeleri

    yoluyla mananın yanlıĢ anlaĢılmasını sağlamaları (Leyy, Nisa Suresi 4/46) ve kitapta

    bulunan emir ve yasakların bir kısmının unutulması (Nisyan, Mâide Suresi 5/13).

    Kur‟ân-ı Kerim ve sahih hadislere dayalı olarak Yahudilerin kendi Kutsal Kitap‟larını

    bozdukları ve Allah‟ın indirdiği Ģekliyle muhafaza edemedikleri görüĢü genel olarak

    kabul görmüĢtür. Buna karĢılık bir takım Yahudi ilim adamları da aslında Kur‟ân‟ın

    Tevrat‟ın temeline oturan bir kitap olduğunu ve Hz. Muhammed‟in Kur‟ân‟ı yazarken

    39

    Sa‟îd b. Yusuf el- Feyyûmî (ö.942). Yahudi Tanrıbilimci ve yorumcularının ileri gelenlerindendir.

    Ortaçağ Geonim dönemi felsefesinin en önemli düĢünürü ve bilimsel otoritesidir. “Yahudi felsefesinin

    babası” olarak adlandırılmıĢtır. Aynı zamanda biyolog, gramer uzmanı, mütercim, Ģair ve halakhist

    (doğrudan Musa kanunundan kaynaklanmayan hukukî kurallar uzmanı) olarak hatırlanır. Bağımsız

    hareket ediĢi ve geniĢ çaplılığı ile birçok Yahudi entellektüel disiplinin baĢlatıcısı kabul edilmiĢtir.

    Rabbinik Yahudilik otoritesini pekiĢtirmiĢtir. Eserlerini Ġbranî harfleriyle, fakat Arap diliyle yazmıĢtır.

    Onun en önemli baĢarısı Tevrat‟ı Arapçaya kısmî bir yorumla tercümesidir. Yemen Yahudileri bu

    tercümeyi, Ġbranîce metni ve Onkelos‟un Targum‟unu içeren bir cilt olan “Tac” (Tora‟nın Tacı) adı

    altında hâlen kullanırlar. (Sami Baybal, Saadia Gaon Onun Ortaçağ Yahudi Felsefesini OluĢturma Ve

    Yahudi Dogmasını Yeniden Formüle Etme Çabaları, Selçuk Üniversitesi İlâhiyat Fakültesi Dergisi, 2003

    Bahar, Sayı XV, Konya 2003, s.169-186) 40

    Richard J. H. Gottheil, Some Early Jewish Bible Criticism, Journal of Biblical Literature(JBL),

    Published by The Society of Biblical Literature, Vol. 23, No. 1, (1904), s.6-7; Max Schloessinger, “Ḥıwı Al-Balkhı”, JE, 429, http://www.jewishencyclopedia.com/view_page.jsp?artid=809&letter=H&pid=0,

    01.06.2008; Theodore Pulcini, “Exegises as Polemical Discourse: Ibn Hazm on Jewish and Christian

    Scriptures”, (Doktora Tezi), University of Pittsburgh, 1994, s.27.

    http://www.jewishencyclopedia.com/view_page.jsp?artid=809&letter=H&pid=0

  • 15

    Tevrat‟tan yararlandığını ileri sürmüĢlerdir. Yahudilerin bu iddialarına karĢılık olarak

    Müslüman ilim adamları baĢta Tevrat olmak üzere Yahudi ve Hıristiyan Kutsal

    Kitapları‟nı araĢtırmıĢlardır. Bu çalıĢmalar arasından, Modern Kutsal Kitap EleĢtirisinin

    ulaĢtığı sonuçlara oldukça erken dönemlerde ulaĢan ve ilmi açıdan önemli bilgiler sunan

    ilim adamlarının eserlerini özellikle belirtmekte fayda vardır.

    Bunların baĢında Tevrat hakkındaki bilgisi Yahudi araĢtırmacılar tarafından da takdir

    edilen ve modern eleĢtirmenlerin takip ettiği usullere yakın bir usulle baĢta Tevrat ve

    Ġnciller olmak üzere Kutsal Kitap‟ın tamamı hakkında araĢtırmalar yapmıĢ olan Ġbn

    Hazm (ö. 1064) gelir. Ġbn Hazm, Tevrat‟taki tarihsel ve sayısal bilgileri incelemiĢ,

    bunlar arasındaki çeliĢkileri ortaya çıkarmıĢ ve Tevrat‟ın mevcut Ģekliyle Hz. Musa‟ya

    ait olamayacağını ispat etmeye çalıĢmıĢtır. Ġbn Hazm, Tesniye kitabının son babında

    Hz. Musa‟nın ölümünün, defninin ve sonrasının anlatıldığı kısımlara dikkati çekmiĢ ve

    bu bölümlerin Tevrat‟ın sonradan değiĢtirildiğinin en açık delilleri olduğunu savunmuĢ

    ve bu kısımların Hz. Musa tarafından yazılmıĢ olmasının imkânsız olduğunu iddia

    etmiĢtir41

    . Tevrat‟ın Allah tarafından indirilmiĢ bir kitap olamayacağını, tam aksine bu

    kitabın mel‟un ve mekzup bir kitap, yazıcısının ise Allah‟a, peygamberlerine ve

    kitaplarına hakaret eden, aritmetik, astronomi, coğrafya ve teoloji gibi bilimlerde cahil

    olan budala bir zındık olduğunu belirtmiĢtir42

    . Tevrat‟ta bir takım sayısal hatalar

    bulunduğunu örneklerle anlatır: Tekvin kitabı 5/32. cümlesinde “ ve Nuh beĢ yüz

    yaĢında idi; ve Samın, Hamın ve Yafetin babası oldu” bilgisi ve Tekvin kitabı 7/6.

    cümlesinde de “ Ve yeryüzü üzerinde sular tufanı olduğu zaman Nuh altı yüz yaĢında

    idi.” bilgisi verilir. Hâlbuki yine Tekvin 11/10. cümlede “Samın zürriyetleri bunlardır.

    Sam yüz yaĢında idi, ve tufandan iki yıl sonra ArpakĢad‟ın babası oldu;” açıklaması

    yapılır. Basit bir aritmetik hesabı bilen kimse buradaki yanlıĢlığı fark edebilir: Samın

    ArpakĢad‟ın babası olduğunda 102 yaĢında olması gerekmektedir43

    . Ġbn Hazm,

    Tevrat‟ın ilahi vahiy mahsulü olamayacağını ispat eden çeliĢkileri çeĢitli örnekler

    vererek Ģöyle açıklar: Tevrat‟ta güzelliğinden dolayı Hz. Ġbrahim‟in eĢi Sara‟nın iki defa

    yabancı krallar tarafından eĢ olarak alınmak istendiği anlatılmaktadır. Ġlki Mısır

    Firavunu tarafından (Tekvin 12/14-15) ikincisi de Gerar Kralı Abimelek tarafından

    41

    Ġbn Hazm, El Fasl fi’l-Milel ve’l-Ehvâi ve’n-Nihal, Daru‟l Ceyl, Beyrut t.y, I/285. 42

    Adam, Yahudi Kaynaklarına Göre Tevrat, s.231; Pulcini, Exegises as Polemical Discourse, s.169. 43

    Ġbn Hazm, El Fasl, I/212.

  • 16

    (Tekvin 20/2) gerçekleĢtirilmek istenmiĢtir. Ancak burada ilginç olan nokta Tevrat‟a

    göre (Tekvin 17/17) bu olaylar yaĢandığında 90 yaĢlarında yaĢlı bir kadın olan Sara

    nasıl oluyor da hâlâ çekici ve güzel bir kadın olarak baĢka erkeklerin dikkatini celbedici

    bir halde kalabiliyor44

    ? Bir baĢka örneği de ÇıkıĢ kitabından verir. Firavun‟un, Hz.

    Musa‟ya Ġsrailoğullarını Mısır‟dan çıkarmasına izin vermemesinden dolayı karĢılaĢtığı

    bela ve musibetlerin anlatıldığı bölümde, ÇıkıĢ 9/6. cümlede anlatılan (Ve Rab bu Ģeyi

    ertesi gün yaptı; ve Mısırlıların bütün hayvanları öldüler; fakat Ġsrailoğullarının

    hayvanlarından bir tane ölmedi.) musibete dikkat çektikten sonra ÇıkıĢ 9/9-10 (Ve

    bütün Mısır diyarı üzerinde ince bir toz olacak, ve bütün Mısır diyarında insan ve

    hayvan üzerinde irin çıkaran çıban olacak) ve ÇıkıĢ 9/19 (Ve Ģimdi hayvanlarını, ve

    kırda sana ait olan her Ģeyi kaçır; çünkü kırda bulunan bütün insanlar ve hayvanlar eve

    getirilmezlerse, onların üzerine dolu inecek, ve öleceklerdir.) cümlelerinde anlatılan

    musibetleri saymıĢ ve önceki musibette bütün hayvanların telef olduğu belirtildiği halde

    sonraki musibette de hayvanların vebadan telef olacakları söylenmiĢtir. Bu musibetlerin

    aralarında bir veya iki günlük bir süre bulunduğuna göre, bu hayvanlar nereden

    gelmiĢtir45

    ?

    Ġbn Hazm sadece Tevrat‟ı değil Ġncilleri de araĢtırmıĢ ve çeĢitli yönleriyle eleĢtiriye tâbi

    tutmuĢtur. Matta ve Luka kitaplarında verilen Ġsa‟nın soyağacı ile ilgili bilgilere dikkati

    çekmiĢtir. Luka‟nın Ġsa‟nın soyunu Nathan‟a (Davut‟un oğlu, Süleyman‟ın kardeĢi)

    dayandırırken (Luka 3/31), Matta‟nın ise Süleyman‟a dayandırdığını (Matta 1/6) söyler.

    Ya Matta‟nın ya da Luka‟nın verdiği bilgilerin yanlıĢ olduğunu, ya da her ikisinin de

    yalan söylediğini iddia etmiĢtir46

    . Ġbn Hazm‟ın yaptığı bu çalıĢmalar, Batıda ileriki

    yüzyıllarda bilimsel olarak yapılacak olan Kutsal Kitap eleĢtirisi çalıĢmalarının

    prototipini oluĢturmuĢtur47

    .

    44

    Ġbn Hazm, El-Fasl, I/225; Ġbn-i Hazm‟ın dikkat çektiği bu nokta Yahudi din adamlarının da dikkatinden

    kaçmamıĢ ve bu bölümü açıklamakta zorlanmıĢlardır. Bu bölümleri, Sara‟nın güzelliğinin zamanın

    geçmesine veya yapmıĢ olduğu uzun yolculuklara bağlı olmadığını, O‟nun güzelliğinin hiçbir zaman

    azalmadığını, kendisine güzelliğin simgesi olan Havva‟nın güzelliğinin bahĢedilmiĢ olduğunu ileri

    sürerek yorumlama yoluna gitmiĢlerdir. (Pulcini, Exegises as Polemical Discourse, s.197) 45

    Ġbn Hazm, a.g.e., I/252. 46

    Ġbn Hazm, a.g.e., II/33. 47

    Ignaz Goldziher, “Ehl-i Kitaba KarĢı Ġslam Polemiği II”, Trc. Cihad Tunç, Ankara Üniversitesi İlâhiyat

    Fakültesi İslam İlimleri Enstitüsü Dergisi, Sayı V, Ankara 1982, s.260.

  • 17

    Yahudi ve Hıristiyan Kutsal Kitap‟larını asıl kaynaklarından inceleyerek bu eserleri

    eleĢtiren bir baĢka önemli isim de el-Karafî (ö. 1286)‟dir. YazmıĢ olduğu “Kitabu’l-

    Ecvibeti’l-Fâhira Ani’l-Es’ileti’l-Fâcira” isimli eserinde Tevrat‟ın büyük bir kısmının

    tahrif ve tebdil edildiğini savunmuĢtur. Bu iddiasını adı geçen eserin II. bâbının IX.

    bölümünde toplam on sekiz adet olarak belirlediği Tevrat‟ın değiĢtirilmiĢ kısımlarını

    açıklamak suretiyle ispatlamaya çalıĢmıĢtır48

    . Karafî‟ye göre Hz. Musa Tevrat‟ı yazmıĢ

    ancak O‟nu Ġsrailoğullarından saklamıĢtır. Tevrat‟ı Harunoğullarına vermiĢtir.

    Ġsrailoğullarına “Haazinu” olarak bilinen (Tesniye 31/9: Ve Musa bu Ģeriatı yazdı ve

    onu Rabbin ahit sandığını taĢıyan Levi oğulları Kohenlere ve Ġsrailin bütün ihtiyarlarına

    verdi.) surenin yarısını öğretmiĢtir. Bu cümle Musa‟nın Ġsrailoğullarına Tevrat‟ın

    tamamını vermediğine, sadece bu sureyi verdiğine delildir. Zaten Tevrat‟ın geriye kalan

    kısmından da haberdar olmamıĢladır. Tevrat‟ın kendilerine verildiği Harunoğulları ise

    Tevrat‟ı korumanın gerektiğine inanmamıĢlardır. Daha sonra Buhtunnasr, Yahya b.

    Zekeriyya‟nın kanından dolayı Harunoğullarını katletmiĢtir. Buhtunnasr Yahudileri

    Bâbil‟e sürmüĢ, bu olaydan yetmiĢ sene sonra da Ezra Kohenlerin yanında bulunan

    parçalardan Tevrat‟ı derlemiĢtir. Ezra‟nın Tevrat‟ı yeniden yazmasından dolayı

    Yahudiler O‟na büyük saygı göstermiĢlerdir. Hâlbuki bu kitap hakikatte Allah‟ın

    indirdiği bir kitap değil, Ezra‟nın yazdığı bir kitaptır. Bu kitap incelendiğinde cahil bir

    insan tarafından yazıldığı kolaylıkla anlaĢılabilir49

    . Karafî Tevrat‟ta Hz. Ġbrahim‟e

    Allah‟ın “senin zürriyetin Mısır‟da dört yüz yıl kulluk edecek” (YaradılıĢ 15/13)

    dediğini aktarır. Devamında da Tevrat‟ın yazarının yukarıda aktarılan sözün aksine

    Yahudilerin Mısır‟da 230 sene kaldığını (ÇıkıĢ 12/40-41) yazdığını iddia eder.

    Dolayısıyla sonraki bilgi ile ilk bilgi arasında bir tenakuzun olduğunu bildirir. Tevrat‟ın

    yalancılar tarafından yazılmıĢ bir eser olduğunu iddia eder50

    . Karafî‟nin konuyla ilgili

    iddialarına vereceğimiz son örnek Tevrat‟ın son kısmında anlatılanlarla ilgili olarak

    yaptığı değerlendirmelerdir. Tesniye kitabının 34. bâbında anlatılanların zaruri olarak

    48

    El-Karafî, Kitabu’l-Ecvibeti’l-Fâhira Ani’l-Es’ileti’l-Fâcira, Alemü‟l Kütüb, Beyrut 2005, s.99-108. 49

    El-Karafî, Kitabu’l-Ecvibe, s. 100-101. 50

    El-Karafî, a.g.e., s. 105; Karafî‟nin burada 230 sene olarak belirttiği sürenin aslında 430 sene olması

    gerekir (ÇıkıĢ 12/40-41: Ve Ġsrailoğullarının Mısır‟da oturdukları müddet dört yüz otuz yıl idi. Ve vaki

    oldu ki, dört yüz otuz yılın sonunda, Rabbin bütün orduları Mısır diyarından aynı günde çıktılar). YanlıĢ

    olarak tespit etse de yine de YaradılıĢ 15/13 ile ÇıkıĢ 12/40-41 arasında bir çeliĢki vardır ve bu durumu

    sonraki ilim adamları da tespit etmiĢlerdir. Sözü edilen cümleler arasındaki çeliĢki ile ilgili geniĢ bir

    değerlendirme için bkz. Maurice Bucaille, Çıkış Kitabı, Trc. AyĢe Meral, Ġbrahim Kapaklıkaya, Gelenek

    Yayınları, Ġstanbul 2002, s.33-35.

  • 18

    Musa sonrasında yaĢamıĢ bir kimse tarafından yazılmıĢ olması gerektiğini, kesinlikle

    Musa‟ya indirilmiĢ vahyî bir haber olamayacağını, çünkü burada anlatılanların Musa

    sonrasına ait olduğunu söylemiĢtir. Özellikle “bugüne kadar hiç kimse O‟nun kabrinin

    yerini bilmez” cümlesinin sonradan yazılmıĢ olduğunu gösteren kesin bir delil olduğunu

    savunmuĢtur51

    .

    Konuyla ilgili araĢtırma yapmıĢ bir baĢka önemli isim de Ġbn Kayyim El-Cevziyye

    (ö.1351)‟dir. YazmıĢ olduğu “Hidayetü’l-Hayarâ Fî Ecvibeti’l-Yehûd ve’n-Nasarâ” adlı

    eserinde Tevrat‟ın tahrif edildiğini ve değiĢtirildiğini savunmuĢ, Tevrat nüshaları

    arasındaki farklılıkları öne sürerek Tevrat‟ta eklemelerin ve çıkarmaların bulunduğunu

    iddia etmiĢtir. Allah‟ın Hz. Musa‟ya indirdiği Tevrat‟ta bulunmayan bu farklılıkların

    konunun ehli uzman kiĢilerce bilindiğini öne sürmüĢtür52

    . Ġbn Kayyim, Yahudilerin

    kullandığı Tevrat ile Hıristiyanların ve Samirilerin kullandıkları Tevrat nüshalarının

    birbirleriyle çeliĢtiğini, bunların aynı eser olmadıklarını belirtir53

    . Aynı Ģekilde

    Hıristiyanların kutsal kitaplarından dört Ġncil‟de birbirleriyle çeliĢen ifadeler

    bulunduğunu savunmuĢtur54

    . Ġbn Kayyim‟in Kutsal Kitap‟a yönelik eleĢtirilerinin

    temelini Hz. Muhammed‟in peygamberliğine delalet eden ayetlerin lafızlarının

    değiĢtirildiği ve anlamlarında tahrifat yapıldığı iddiaları oluĢturur. Bu iddiasına Tesniye

    18/18 cümlesini örnek olarak gösterir. Ġbn Kayyim “KardeĢleri arasından Ġsrailoğulları

    için senin gibi bir peygamber çıkaracağım ve kelamımı O‟nun ağzına koyacağım”

    cümlesini Yahudilerin, cümlenin baĢına mahzuf bir istifham-ı inkarî edatı getirerek

    okuduklarını, dolayısıyla cümlenin anlamını “Onların kardeĢleri arasından bir

    peygamber mi çıkaracağım?” Ģeklinde değiĢtirdiklerini söyler55

    . Ġbn Kayyim‟in yaptığı

    eleĢtirilere vereceğimiz son örnek de YaradılıĢ 22/2 cümlesidir: “ Ve dedi: Ģimdi

    oğlunu, sevdiğin biricik oğlunu, Ġshak‟ı al ve Moriya diyarına git, ve orada sana

    söyleyeceğim dağların biri üzerinde onu yakılan kurban olarak takdim et.”. Cümleye

    göre Hz. Ġbrahim‟e biricik oğlu Ġshak‟ı kurban olarak kesmesi emredilmektedir. Ġbn

    Kayyim‟e göre bu anlatımda iki temel çeliĢki vardır. Birincisi Hz. Ġbrahim‟in, birinci

    51

    El-Karafî, Kitabu’l-Ecvibe, s. 106. 52

    Ġbn Kayyim El-Cevziyye, Hidayetü’l-Hayarâ Fî Ecvibeti’l-Yehûd ve’n-Nasarâ, Daru‟l Kuteybe, Beyrut

    2001, s.181. 53

    Ġbn Kayyim, Hidayetü’l-Hayarâ, s.159. 54

    Ġbn Kayyim, a.g.e., s.171. 55

    Ġbn Kayyim, a.g.e., s.180.

  • 19

    evladı Hz. Ġsmail‟dir. Ġkinci çeliĢki ise Hz. Ġshak, Hz. Ġsmail‟in kurban olarak kesilmesi

    emrinden sonra Allah tarafından melekler aracılığı ile Hz. Ġbrahim‟e doğacağı

    müjdelenmiĢtir. Dolayısıyla bu emir geldiğinde henüz Hz. Ġshak doğmamıĢtır56

    .

    1.1.2. Kilise Ġçinde OluĢan EleĢtirel Faaliyetler

    Kilisenin ilk dönemlerinde Kitâb-ı Mukaddes EleĢtirisi önce Eski Ahit kitaplarının daha

    sonra da Yeni Ahit kitaplarının incelenmesi ile baĢlamıĢtır57

    . Ġlk dönem kilise

    babalarının bazı eserlerinde az da olsa eleĢtiri kokan bazı ifadeler vardır ama bunlar

    kesinlikle kabul edilmiĢ olan kutsal kitaplar koleksiyonunun sistematik olarak

    sorgulanması ile ilgili değildir. Aslında bu dönemde Kutsal Kitap‟ın vahiy mahsulü bir

    eser olduğu inancında herhangi bir değiĢiklik yoktur. Ancak anlaĢılamayan bazı

    noktaların anlaĢılması ve çeliĢkili ifadelerin açığa kavuĢturulması için Kutsal Kitap

    EleĢtirisi‟nin habercisi diyebileceğimiz ilk adımlar bu dönemde atılmıĢtır58

    . Bunlardan

    birkaç örnek vermek gerekirse Ģunları gösterebiliriz: Afrikalı Julius (M.S.160–240),

    Origene‟e (M.S.185-254) yazmıĢ olduğu mektupta Ġbranice-Aramice yazılmıĢ olan

    Daniel kitabında geçen (Daniel 13/54–55, 58–59) Susanna‟nın hikâyesi bölümünün

    orijinalinin aslında Yunanca olduğunu, dolayısıyla bu bölümün Daniel kitabında

    bulunmaması gerektiğini iddia etmiĢtir59

    .

    Ġlkçağın en büyük Hıristiyan ilâhiyatçılarından Origene (M.S.185-254), yazmıĢ olduğu

    “Hexapla” adlı eseriyle metin eleĢtirisinin adeta temellerini atmıĢtır. Origene, bu

    eserinde Eski Ahit metninin kendi dönemine kadar yapılmıĢ olan Yunanca tercümelerini

    ele almıĢ ve özellikle Septuaginte tercümesinde yapılmıĢ olan metin hatalarını

    düzeltmiĢtir. Ayrıca Eski Ahit‟in Ġbranice metni ile Yunanca tercümesi olan Septuaginte

    metnini karĢılaĢtırmalı olarak değerlendirmiĢtir. Birbirlerinde bulunmayan veya farklı

    olan metinleri birtakım iĢaretlerle belirtmiĢ ve hatalı olan metinlerin düzeltilmiĢ Ģeklini

    yine aynı kitapta göstermiĢtir. Metin tenkitçiliğinin ilk örneklerinden olması nedeniyle

    56

    Ġbn Kayyim, Hidayetü’l-Hayarâ, s.313. 57

    K. Grobel, “Biblical Criticism”, The Interpreter’s Dictionary of the Bible (IDB), George Arthur

    Buttrick, Abingdon Press, New York 1962, I, 408. 58

    Harman, Yahudi Kutsal Kitapları, s.211. 59

    Grobel, a.g.m., IDB., I, 408.

  • 20

    eserin büyük bir önemi vardır60

    . Origene Kutsal Kitap‟ın anlaĢılması çalıĢmalarında

    kelime (literal-zahiri) anlamına baĢvurmaktan ziyade alegorik61

    yorumun tercih

    edilmesinin gerektiğini savunmuĢtur. Origene‟e göre Kutsal Kitap‟ta bulunan bazı

    bölümlerin literal anlama göre anlaĢılması oldukça saçma ve imkânsız sonuçlara

    ulaĢılmasına neden olacaktır. Bu yüzden alegorik anlam tercih edilmelidir. Bu

    bağlamda, Eski Ahit‟te yer alan bazı emir ve yasakları eleĢtirmiĢ ve Tanrı‟nın insanlara

    bu tür bayağı ve sıradan emir ve yasakları vermiĢ olamayacağını savunmuĢtur. Ayrıca

    Eski Ahit‟te yer alan Tanrı hakkındaki antropomorfik ifadeleri kesinlikle reddetmiĢtir.

    Lût peygamberin kızlarıyla olan iliĢkisini ve Ġbrahim peygamberin Ģehvet düĢkünü

    davranıĢlarının anlatıldığı Kutsal Kitap cümlelerinin gayri ahlâki ve uygunsuz olduğunu

    belirtmiĢtir. YaradılıĢ kitabının 17/1462

    cümlesinde sünnet olmamıĢ çocukların

    öldürülmesini isteyen emrin insanlık dıĢı bir emir olduğunu savunmuĢtur. Ġncillerde yer

    alan çeĢitli farklılıklara ve tenakuzlara dikkat çekmiĢtir63

    . Ayrıca Origene, ilerde metin

    eleĢtirisinin kullanacağı içsel delillerin bir kısmından faydalanarak, Pavlus‟un,

    Ġbranilere Mektup‟u yazmıĢ olması ihtimalinin oldukça düĢük olduğunu iddia etmiĢtir64

    .

    Origene‟in öğrencilerinden Dionysius (M.S. 200-265), Vahiy kitabı hakkında o güne

    kadar yazılmamıĢ eleĢtirel bir eser kaleme almıĢtır. Eserinde Vahiy kitabının yazarının,

    Yuhanna Ġncili‟nin yazarı olan havari Yuhanna olamayacağını savunmuĢtur. Buna sebep

    olarak da bu iki eserde kullanılan dil ve üslûbun, aynı yazar tarafından

    kullanılamayacak kadar birbirlerinden farklı olduklarını ileri sürmüĢtür. Yunancanın,

    Yuhanna Ġncili‟nde büyük bir maharet ve incelikle, mükemmel ifadelerle ve herhangi

    60

    Norman L. Geisler & William E Nix, A General Introduction to the Bible, Moody Press, Chicago 1986,

    s. 446-447; Herbert Marsh, Lectures on the Criticism and Interpretation of the Bible, London 1842, s.56-

    59. 61

    Bir metnin alegorik yorumunun yapılmasıyla Ģu kastedilir: Metnin içinde kelime anlamının da ötesinde

    anlatılmak istenen çok daha derin ve mistik bir anlam vardır. Bu anlam, kelimelerin doğrudan doğruya

    tercüme edilmesiyle ortaya çıkmaz. Metinde bulunan o cümlenin anlamı üzerinde, kelimelerine

    takılmadan daha derin düĢünmek gerekir.

    Alegorik anlam bulma çabası ilk olarak Helenistik dönemde, Stoacı filozofların antik dönem Yunan

    mitlerinde derin bir anlam bulma çalıĢmalarıyla ortaya çıkmıĢtır. Bu yolla, metnin görünen anlamının da

    ötesinde derin bir anlam çıkarma çabası M.Ö. II. asırda Helenistik Yahudiler, özellikle de Ġskenderiye

    Yahudileri arasında yaygınlaĢtı. M.S. I. yüzyılda Philo, Josephus, Matta ve Pavlus tarafından sıkça

    baĢvurulan bir metot oldu. Erken dönem kilise babaları da alegorik yoruma büyük önem vermiĢlerdir.

    Bunun en güzel örneğini, Augustine‟in Ġncil‟de geçen iyi Samiriyeli hakkında yaptığı meĢhur alegorik

    yorum oluĢturur (Soulen&Soulen, Handbook of Biblical Criticism, s.4-5). 62

    YaradılıĢ 17/14:” Ve gulfe etinde sünnet olunmamıĢ sünnetsiz erkek varsa, o can kendi kavminden

    kesilecektir; o benim ahdimi bozmuĢtur.” 63

    Fred G. Bratton, Precursors of Biblical Criticism, JBL, Vol. 50, No. 3, 1931, s.178-179. 64

    Reid, “Biblical Criticism (Higher)”, CA, http://www.newadvent.org/cathen/04491c.htm, 12.08.2007.

    http://www.newadvent.org/cathen/04491c.htm

  • 21

    bir dilbilgisi yanlıĢlığı yapılmadan kullanılırken Vahiy kitabında aynı incelik ve

    maharetin bulunmadığını, tam tersine eserde zaman zaman dilbilgisi yanlıĢlıkları ve

    kaba sayılabilecek ifadeler bulunduğunu iddia etmiĢtir. Bundan dolayı Vahiy kitabı

    yazarının Yuhanna Ġncili yazarı havari Yuhanna olamayacağını ileri sürmüĢtür65

    .

    Mopsuestialı Theodore (M.S.350–428), Süleymanın Meselleri kitabının edebi olarak

    erotik bir Ģiir olarak anlaĢıldığını ve Eyüp kitabının yazarının bir Yahudi olmadığını

    ileri sürmüĢtür66

    . Origene‟e yazmıĢ olduğu reddiyede, Kutsal Kitap‟a alınacak eserler

    konusunda sıkı kurallar koyulması gerektiğini belirtmiĢtir. Tarihler, Ezra ve Nehemya

    gibi kitapların tarih kitapları olduklarını ve bu yüzden resmi kanona alınmamaları

    gerektiğini savunmuĢtur67

    . Yine aynı kilise babası, özellikle 51., 65. ve 127.

    Mezmurların Hz. Davut zamanında değil, sürgün döneminde (M.Ö. 597-538) yazılmıĢ

    olması gerektiğini iddia etmiĢtir68

    . Ayrıca, Hugo of St. Victor, XII. yüzyılda yapmıĢ

    olduğu öngörüde Süleyman‟ın Meselleri kitabının Süleyman tarafından yazılmadığını

    ve Daniel kitabının XI. bölümünün ancak I.ve II. Makkabiler kitaplarının yardımıyla

    anlaĢılabileceğini ifade etmiĢtir69

    .

    Ġspanya‟da yaĢayan Ġsaac ben Jesus (982–1051) isimli bir Yahudi ilim adamı, Tekvin

    36/31‟de Hz. Musa döneminden sonra yaĢamıĢ olan Edom krallarının isimlerinin yer

    aldığını, dolayısıyla bu cümlede bir sorun olduğunu yüksek sesle dile getirdi. Bu

    listenin Hz. Musa‟dan sonra yaĢayan birisi tarafından yazıldığını iddia etti. Fakat bu

    keĢif, kendisinin “ çam deviren Ġshak” olarak anılmasına neden oldu70

    .

    XII. yüzyılın Müslüman Ġspanyası‟nda yaĢamıĢ olan meĢhur Yahudi din adamı

    Abraham b. Ezra (1092–1167), Ġsaac ben Jesus‟a yukarıda zikrettiğimiz sıfatı

    yakıĢtırmıĢtı. Ancak oldukça tuhaftır ki, Ġbn Ezra da Hz. Musa‟nın Kutsal Kitap‟taki

    bazı bölümleri kendisinin yazmıĢ olamayacağı yönünde birtakım Ģüphelere sahip

    olduğunu eserlerinde belirtmiĢtir. Tevrat‟ın içinde baĢka kalemlerin rol aldığını ve

    65

    F. C. Conybeare, History of New Testament Criticism, London t.y., s.3-5 ; R. Alan Culpepper, John,

    the Son of Zebedee, y.y. 2000, s.145. 66

    Grobel, “Biblical Criticism”, IDB., I, 408. 67

    Paçacı, Kutsal Kitaplarda Ölümötesi, s.30. 68

    Strachan, “Criticism (Old Testament)”, ERE, IV, 314. 69

    Grobel, a.g.m., IDB., I, 408. 70

    Richard Elliott Friedman, Kitâb-ı Mukaddes’i Kim Yazdı, Trc. Muhammed Tarakçı, Kabalcı Yayınevi,

    Ġstanbul 2004, s.24.

  • 22

    Tevrat kronolojisinin yanlıĢ olduğunu savunmuĢtur. Tevrat‟ta birbirleriyle oldukça

    tutarsız ve çok sayıda tarih hatasını ihtiva eden ifadeler olduğunu tespit etmiĢtir. Fakat

    bu ifadelerle Tevrat‟ın yazarının Hz. Musa olmadığını pek tabii ki iddia etmiyordu.

    Yalnızca Ģöyle söylemekle yetiniyordu: “ve eğer anlarsan, o zaman hakikati idrak

    edeceksin.”71

    . ÇeliĢkili ifadeleri incelediği YaradılıĢ 12/672

    cümlesindeki “ Ve o vakit

    Kenânlılar memlekette idiler.” ifadesinde bir sır olduğunu ve bu sırrı anlayanın sessiz

    kalması gerektiğini söyledi. Ayrıca, ĠĢaya kitabının ĠĢaya peygamber tarafından tek

    baĢına yazılmıĢ bir eser olamayacağını, mutlaka ikinci bir yazarının olması gerektiğini

    ilk tespit edenlerden biri de Ġbn-i Ezra‟dır. Bu ikinci yazarın kesinlikle sürgün

    sonrasında yaĢamıĢ olması gerektiğini, M.Ö. VIII. yüzyılda yaĢamıĢ olan ĠĢaya‟nın,

    Yahudilerin dönmesine izin veren ve sürgünün bitmesini sağlayan Cyrus73

    hakkında

    yazmıĢ olamayacağını savunmuĢtur74

    .

    XIV. yüzyılda ġam‟da yaĢamıĢ olan Bonfilis, Ġbn-i Ezra‟nın yapmıĢ olduğu

    açıklamaları kabul etti ancak O‟nun sessiz kalma tavsiyesine itibar etmedi. Hz.

    Musa‟nın sorunlu bölümleri yazmıĢ olamayacağını, bu bölümlerin ancak sonraki

    peygamberlerden biri tarafından yazılmıĢ olması gerektiğini iddia etti. Metnin ilahi

    oluĢunu reddetmedi. Bu metinlerin bir kısmının Hz. Musa tarafından yazılmadığı, sonra

    gelen peygamberlerden biri tarafından yazıldığı sonucuna vardı75

    .

    XV. yüzyılda Avila‟nın piskoposluğunu yapmıĢ olan Tostatus, özellikle Hz. Musa‟nın

    ölümünü anlatan rivayetin Hz. Musa tarafından yazılmıĢ olamayacağını ileri sürdü. O,

    bu bölümü Hz. Musa‟nın yerine geçen YeĢu‟nun yazdığına inanan eski bir gelenek

    olduğunu ileri sürdü76

    . Tostatus‟un ileri sürdüğü bu gelenek Talmud‟un Baba Bathra

    14b-15a bölümünde geçen “YeĢu kendi ismiyle anılan kitabı ve Tevrat‟ın son sekiz

    ayetini yazdı.” açıklaması olmalıdır77

    .

    71

    Friedman, Kitâb-ı Mukaddes’i Kim Yazdı, s.24; Strachan, “Criticism (Old Testament)”, ERE, IV, 314.;

    KürĢat Demirci, Dinler Tarihinin Meseleleri, Ġnsan Yayınları, Ġstanbul 1997, s.38. 72

    YaradılıĢ 12/6:” Ve Abram ġekem denilen yere, MoĢe meĢesine kadar olan memleketi geçti. Ve o

    vakit Kenânlılar memlekette idiler.” 73

    ĠĢaya peygamber M.Ö.740-687 yılları arasında peygamberlik yapmıĢtır. Yahudilerin Sürgün dönemi ise

    M.Ö. 587-538 yılları arasındadır. 74

    Bratton, Precursors of Biblical Criticism., JBL, s.181. 75

    Friedman, a.g.e., s.24- 25. 76

    Friedman, a.g.e., s.25. 77

    Baba Bathra 14b-15a, Soncino Babylonian Talmud, edi. Rabbi Dr. I. Epstein, The Soncino Press,

    London t.y., http://www.come-and-hear.com/bababathra/bababathra_14.html, 10.10.2007.

  • 23

    Kutsal Kitap‟a yönelik yapılan bütün bu ilk eleĢtirel faaliyetler, birbirlerinden

    çoğunlukla bağımsız bir Ģekilde farklı zaman ve mekânlarda geliĢmiĢtir. Zaman

    içerisinde yapılan araĢtırmaların daha ileriki safhalarında, ele geçen çeĢitli bilgilerin

    kullanımı sonucunda aĢamalı olarak eleĢtirel faaliyetlerin temelleri atılmıĢ oldu. Fakat

    bu çalıĢmaların Kutsal Kitap‟ın güvenirliğini sorgulamak amacında olmadığını

    rahatlıkla belirtebiliriz. Aslında yapılmak istenen, Kutsal Kitap‟ta yer alan birtakım

    açıklanamayan ve birbirleriyle tutarsız görünen hususların aydınlığa kavuĢturulması

    çabalarından ibarettir. Zaten daha ileriye gidip Kutsal Kitap‟ın ilhamı meselesini

    gündeme getirenlerin, kilise ve sinagog tarafından Engizisyon baskısıyla karĢı karĢıya

    kalmaları muhtemeldi. Bu kimselerin ellerinde bulunan bu tür yayınların akıbeti de ya

    fırında ya da hamur makinelerinde son bulmaktı. Kilise ve sinagogun Engizisyon

    destekli bu susturma politikası, Rönesans ve Reform döneminde Kutsal Kitap üzerine

    çeĢitli incelemeler yapan araĢtırmacıların sayılarının çoğalması ve seslerinin biraz daha

    yüksek çıkması nedeniyle etkisini kaybetmeye baĢladı.

    1.2. Reform Çağında Yapılan EleĢtirel Faaliyetler

    Reform döneminin en belirgin özelliği, Kutsal Kitap ve Kutsal Kitap araĢtırmacıları

    üzerinde kurmuĢ olduğu mutlak otorite ile yüzyıllar boyunca hüküm sürmüĢ olan

    Kilise‟nin bu baskıcı anlayıĢını tartıĢmaya açmasıdır. Bu dönemde Kutsal Kitap

    üzerinde yapmıĢ oldukları araĢtırmalar ve yorumlarla eleĢtirel bakıĢ açısının oluĢumuna

    katkı sağlayan baĢlıca üç isim vardır: Martin Luther, Calvin ve Carlstad.

    Reform döneminde göze ilk çarpan isim Luther‟dir. Bir reformcu olan Luther‟in Kutsal

    Kitap‟lara bakıĢ açısı, kendi zamanının bakıĢ açısından farklıdır. Luther 1522 yılında

    Yeni Ahit‟i oluĢturan kitapların Almancaya tercümesin