t.c. ankara ÜnĠversĠtesĠ sosyal bĠlĠmler...

288
T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER ENSTĠTÜSÜ AB VE ULUSLARARASI EKONOMĠK ĠLĠġKĠLER (ULUSLARARASI ĠLĠġKĠLER) ANABĠLĠM DALI AB ORTAK TĠCARET POLĠTĠKASINA UYUMUN HIZLANDIRILMASINDA TÜRKĠYE‟NĠN YENĠ NESĠL SERBEST TĠCARET ANLAġMALARININ ROLÜ Doktora Tezi Emre Orhan ÖZTELLĠ Ankara-2016

Upload: others

Post on 06-Sep-2019

8 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

T.C.

ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ

SOSYAL BĠLĠMLER ENSTĠTÜSÜ

AB VE ULUSLARARASI EKONOMĠK ĠLĠġKĠLER

(ULUSLARARASI ĠLĠġKĠLER)

ANABĠLĠM DALI

AB ORTAK TĠCARET POLĠTĠKASINA

UYUMUN HIZLANDIRILMASINDA TÜRKĠYE‟NĠN

YENĠ NESĠL SERBEST TĠCARET ANLAġMALARININ ROLÜ

Doktora Tezi

Emre Orhan ÖZTELLĠ

Ankara-2016

Page 2: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

T.C.

ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ

SOSYAL BĠLĠMLER ENSTĠTÜSÜ

AB VE ULUSLARARASI EKONOMĠK ĠLĠġKĠLER

(ULUSLARARASI ĠLĠġKĠLER)

ANABĠLĠM DALI

AB ORTAK TĠCARET POLĠTĠKASINA

UYUMUN HIZLANDIRILMASINDA TÜRKĠYE‟NĠN

YENĠ NESĠL SERBEST TĠCARET ANLAġMALARININ ROLÜ

Doktora Tezi

Emre Orhan ÖZTELLĠ

Tez DanıĢmanı

Prof. Dr. Çağrı ERHAN

Ankara-2016

Page 3: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin
Page 4: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin
Page 5: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

TEŞEKKÜR

Sevgili Eşim Gözde, oğullarım Can ve Kaan Öztelli’ye,

ve Sayın Genel Müdürüm Murat Yapıcı’ya,

sabrınız ve destekleriniz için binlerce teşekkürler.

Tez danıĢmanım Prof. Dr. Çağrı Erhan‟a, Doktora tez çalıĢmam sırasında bilimsel

yönlendirmeleri için,

Prof. Dr. Çınar Özen ve Doç. Dr. Saim Kılıç‟a, Tez yazım sürecindeki yapıcı katkı

ve yardımları için,

Tez Savunma Jürisinde yer alan Sayın Hocalarıma değerli eleĢtiri ve katkıları için,

ve Doğan ve Elif Öztelli‟ye tez metinin biçim ve yazım özellikleri ile ilgili

yardımları için

en içten teĢekkür ve saygılarımı sunarım.

Emre Orhan ÖZTELLĠ

Page 6: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

i

ĠÇĠNDEKĠLER

Sayfa

Tablolar ve ġekiller

iv

Kısaltmalar

vi

Özet/Abstract

viii/x

GiriĢ

1

Bölüm I. Kuramsal Çerçeve: GloballeĢme Sürecinde Yeni Nesil

STA Kavramının Ortaya ÇıkıĢı ve Türkiye‟nin Konuya

YaklaĢımının Değerlendirilmesi

11

A. GloballeĢme Süreci Ġçerisinde Bölgesel Ticaret AnlaĢmalarının

Artan Önemi ve DeğiĢen Kapsamı

11

B. Uluslararası ĠĢbirliğini ve Bölgesel Ticaret AnlaĢmalarını Açıklayan

Rejim Teorileri

14

1. Ġktisadi Rejim Teorileri 21

2. Uluslararası ĠliĢkiler Temelli Rejim Teorileri 34

C. Bölgesel Ticaret AnlaĢması Modelleri Ġçerisinde Yeni Nesil STA

Kavramının GeliĢimi

42

1. Klasik Bölgesel Entegrasyon Modelleri ve Yeni Nesil STA‟lar 44

2. Uluslararası Sistemdeki BaĢlıca Ülkelerde ve AB‟de Yeni Nesil

STA‟ların GeliĢim Süreci

53

3. Türkiye‟nin Yeni Nesil STA‟lara YaklaĢımı 63

D. Türkiye‟nin Bölgesel Ticaret AnlaĢmalarına GeçiĢ Sürecinin Rejim

Teorileri Bakımından Değerlendirilmesi

69

Bölüm II. Türkiye-AB Gümrük Birliği ve Ortak Ticaret

Politikasına Uyum

85

A. AB Ortak Ticaret Politikasının Kapsamı ve BaĢlıca Politika

Page 7: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

ii

Unsurları 85

B. Ortaklık ĠliĢkisi ve Gümrük Birliği Kapsamında Türkiye‟nin AB

OTP‟sine Uyum Yükümlülüğünün Hukuki Boyutu

109

1. AB Ortak Gümrük Tarifesine Uyum 113

2. Ġthalat/Ġhracatta Ortak Kurallar ve Gümrük Koduna Uyum 115

3. AB‟nin Tercihli Gümrük Rejimine Uyum 124

a. Otonom Düzenlemelere Uyum 124

b. STA Sistemine Uyum 126

C. AB Ortak Ticaret Politikasının Üstlenilmesi Sürecinde STA‟lar 130

1. AB‟nin Mevcut ve Müzakeresi Devam Eden STA‟ları 130

2.Türkiye‟nin Mevcut ve Müzakeresi Devam Eden STA‟ları 133

3. Türkiye‟nin STA Akdedemediği ve Müzakere BaĢlatamadığı Ülkeler 136

D. AB Ortak Ticaret Politikasının Üstlenilmesinde Türkiye Tarafından

KarĢılaĢılan Sorunlar ve Çözüm Çabaları

137

Bölüm III. Ana ve Tali Unsurları Ġtibariyle Yeni Nesil STA‟lara

Türkiye‟nin YaklaĢımı

152

A. BaĢlıca Unsurları Ġtibariyle Türkiye‟nin Mevcut STA‟larının

Kapsamı

153

B. Yeni Nesil STA‟ların Ana Unsurları Ġtibariyle Türkiye‟nin Olası

Pozisyonu

162

1. Mal Ticareti Kapsamında Tarım Tavizlerinin GeniĢletilmesi 163

a. Tarım Ticaretine ĠliĢkin Küresel Ölçekteki Düzenlemeler 164

b. Sektörün Türkiye Ekonomisi ve DıĢ Ticaretindeki Yerinin Etkisi 168

c. Türkiye‟nin Mevcut STA‟larında Tarım Tavizleri 172

d. GeniĢletilmiĢ Tarım Tavizi Taleplerine Türkiye‟nin YaklaĢımı 180

2. Hizmetler Ticaretinin SerbestleĢtirilmesi 185

a. Hizmetler Sektörünün Dünya ve Türkiye Ekonomisindeki Yeri ve

DTÖ Kapsamındaki Düzenlemeler

186

b. AB ile Sektörün SerbestleĢtirilmesine Yönelik Müzakereler ve

Türkiye‟nin Hizmetler Ticaretini Düzenleyen STA‟ları

189

c. Sektörü Kapsayan Yeni Nesil STA‟lara Türkiye‟nin Olası YaklaĢımı 194

Page 8: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

iii

3. STA‟larda Yatırımların Düzenlenmesi 198

a. Dünya‟da ve Türkiye‟de Yabancı Sermaye Yatırımları 200

b. Eski Nesil Yatırımların KarĢılıklı TeĢviki ve Korunma AnlaĢmaları 202

c. Yeni Nesil STA‟larda Yatırımlara ĠliĢkin Düzenlemeler 203

d. Türkiye‟nin Yatırımların Korunmasını Ġçeren STA‟lardaki Pozisyonu 207

4. STA‟larda Kamu Alımlarının SerbestleĢtirilmesi 209

a. Sektörün Dünya ve Türkiye Ekonomisindeki Yeri 210

b. DTÖ Kamu Alımları AnlaĢması ve AB ile ĠliĢkilerde Türkiye‟nin

Pozisyonu

213

c. Türkiye‟nin Sektörü Ġçeren STA‟lara Olası YaklaĢımı 214

C. Yeni Nesil STA‟lar Kapsamındaki Tali Alanlarda DTÖ Kuralları

Ötesine Geçen Düzenlemeler Ġtibariyle Türkiye‟nin Öncelikleri

216

D. Türkiye‟nin Yeni Nesil STA‟lara ĠliĢkin Önceliklerinin AB‟nin

Ortak Ticaret Politikasının Üstlenilmesi Sürecine Etkileri: Güney Kore,

Japonya ve ABD STA‟ları Örnekleri Bağlamında Muhtemel Zorluklar

ve Muhtemel Fırsatlar

230

Sonuç 243

A.Yeni Nesil STA‟lara GeçiĢin AB ile Gümrük Birliğinin

Sürdürülebilirliğine Etkisi: Türkiye‟nin AB‟nin Hegemonik

Ġstikrarından Sapan Politika Tercihlerine KayıĢ Süreci

243

B. Türkiye‟nin Ġleriye Dönük Politika Seçenekleri 251

Kaynaklar 258

Ekler

Ek-1: AB‟nin ve Yürürlükteki STA‟ların Türkiye‟nin Ticaretindeki

Yeri

269

Ek-2: MenĢe Protokolü Hakkında Malezya STA‟sına Ek Mektup 272

Page 9: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

iv

TABLOLAR VE ġEKĠLLER

TABLOLAR

Tablo I: AnlaĢma türüne göre BTA‟lar s. 47

Tablo II: AnlaĢmanın DTÖ‟deki hukuki dayanağına göre BTA‟lar 48

Tablo III: DTO+ ve DTO-X politika alanları 56

Tablo IV: Türkiye‟nin AB‟ne Üyelikleri Nedeniyle Ġptal Edilen STA‟ları 128

Tablo V: Türkiye‟nin Yürürlükteki STA'ları 133

Tablo VI: Türkiye‟nin Arnavutluk STA‟sı ve Ürdün OA‟sının Yapıları 155

Tablo VII: Metinlerde STA ile OA Yapısından Kaynaklanan Farklılık 156

Tablo VIII: Klasik tip STA‟ların Yapıları ve Öne Çıkan Ġçerik Farklılıkları 157

Tablo IX: Tarımın Türkiye Ekonomisindeki Yeri 168

Tablo X: Türkiye, AB ve A.B.D. Ekonomilerinde Tarım‟ın Yeri 169

Tablo XI: Ürün Gruplarında Türkiye‟nin KarĢılaĢtırmalı Gümrük Vergileri 171

Tablo XII: BaĢlıca Tarım Ürünlerinin Cari Piyasa Fiyatları 173

Tablo XIII: STA Akdedilen Ülkelerle Tarım Ticareti (2014) 176

Tablo XIV: STA‟lar Kapsamındaki Tarım Tavizleri 178

Tablo XV: STA Müzakeresi Yürütülen Ülkelerle Tarım Ticareti (2014) 183

Tablo XVI: Dünyada Hizmet Ticareti ve Türkiye‟nin Konumu 187

Tablo XVII: Ödemeler Dengesi Hizmetler Sektörü Dengesi 188

Tablo XVIII: En Fazla Yabancı Sermaye Stokuna Sahip Ülkeler (2014) 201

Tablo XIX: Türkiye‟deki Yabancı Sermaye Yatırımları (1996-2014) 201

Tablo XX: Türkiye‟nin YurtdıĢındaki Yabancı Sermaye Yatırımları 202

Tablo XXI: Dünyadaki Yabancı Sermaye Yatırımlarının Sektörel Dağılımı 208

Tablo XXII: Türkiye‟deki Yabancı Sermaye Yatırımlarının Sektörel Dağılımı 208

Tablo XXIII: Ülkelerin Kamu Alımları Pazar Büyüklükleri 210

Tablo XXIV: Türkiye‟nin Kamu Alımları Pazar Büyüklüğü 211

Tablo XXV: Türkiye-Güney Kore Çerçeve AnlaĢmasının Yapısı 236

Page 10: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

v

Tablo XXVI: Güney Kore Mal Ticareti AnlaĢmasının Yapısı 237

Tablo XXVII: STA Kapsamında Tarafların Genel Taviz Yapıları 239

Tablo XXVIII: STA Kapsamında Tarafların Sanayi Ürünlerinde Taviz

Yapıları 239

Tablo XXIX: STA Kapsamında Tarafların Tarım Ürünlerinde Taviz Yapıları 240

Tablo XXX: GB ve Yeni Nesil STA‟lar Kapsamında Düzenleme Yapılan

Alanlar 249

ġEKĠLLER

ġekil I:Sığ ve Derin Entegrasyonlar 55

ġekil II: DTÖ+ Hüküm Sayısında ve Uygulanabilirliğinde DeğiĢim 59

ġekil III: DTÖ-X Hüküm Sayısında ve Uygulanabilirliğinde DeğiĢim 60

ġekil IV: DTÖ+ Alanlar ve Hukuken Uygulanabilirlikleri 61

ġekil V: DTÖ-X Alanlar ve Hukuken Uygulanabilirlikleri 62

ġekil VI: Alt Sektörlerin Türkiye‟nin Tarımsal Üretiminde Payları (2012) 170

Page 11: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

vi

KISALTMALAR

AB Avrupa Birliği

A.B.D. Amerika BirleĢik Devletleri

AET Avrupa Ekonomik Topluluğu

AFTA Güneydoğu Asya Uluslar Birliği Serbest Ticaret Alanı

AHO DTÖ AnlaĢmazlıkların Halli Organı

AKÇT Avrupa Kömür ve Çelik Topluluğu

AKP Afrika, Karayip ve Pasifik Ülkeleri

APEC Asya Pasifik Ekonomik ĠĢbirliği Örgütü

ASEAN Güneydoğu Asya Uluslar Birliği

BM BirleĢmiĢ Milletler

BTA Bölgesel Ticaret AnlaĢması

CARIFORUM Karayipler Forumu

CNETAC Yakın KomĢular Ekonomik ve Ticaret Ortaklık Konseyi

ÇHC Çin Halk Cumhuriyeti

ÇVÖ Çifte Vergilendirmeyi Önleme AnlaĢması

DYY Doğrudan Yabancı Yatırım

DKG Doha Kalkınma Gündemi

DTM DıĢ Ticaret MüsteĢarlığı

DTÖ Dünya Ticaret Örgütü

EAGÜ En Az GeliĢmiĢ Ülkeler

EFTA Avrupa Serbest Ticaret Alanı

G-20 Group of 20

GATS Hizmetler Ticareti Genel AnlaĢması

GATT Gümrük Tarifeleri ve Ticaret Genel AnlaĢması

GB Gümrük Birliği

GPA Çoklu Kamu Alımları AnlaĢması

GSMH Gayri Safi Milli Hasıla

GSYĠH Gayrisafi Yurtiçi Hasıla

GTAP Hesaplanabilir Genel Denge Modeli

GTS GenelleĢtirilmiĢ Tercihler Sistemi

GÜ GeliĢmiĢ Ülkeler

Page 12: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

vii

GYÜ GeliĢme Yolundaki Ülkeler

HS Armonize Sistem Nomenklatörü

IMF Uluslararası Para Fonu

ĠTO Uluslararası Ticaret Örgütü

KEK Karma Ekonomik Komisyon

KĠK Körfez ĠĢbirliği Konseyi

KOBĠ Küçük ve Orta Ölçekli ĠĢletmeler

MERCOSUR Güney Amerika Ortak Pazarı

MFN En Çok Kayrılan Ülke Prensibi

NAFTA Kuzey Amerika Serbest Ticaret AnlaĢması

NATO Kuzey Atlantik AnlaĢması Örgütü

OA Ortaklık AnlaĢması

OECD Ġktisadi ĠĢbirliği ve Kalkınma TeĢkilatı

OGT Ortak Gümrük Tarifesi

OKK Ortaklık Konseyi Kararı

OTP Ortak Ticaret Politikası

PAAMK Pan-Avrupa-Akdeniz MenĢe Kümülasyonu Sistemi

SACU Güney Afrika Gümrük Birliği

SPS Bitki ve Hayvan Sağlığı

STA Serbest Ticaret AnlaĢması

TBT Ticarette Teknik Engeller

TĠSA DTÖ Çoklu Hizmetler Ticareti AnlaĢması

TPGGM Ticaret Politikası Gözden Geçirme Mekanizması

TPP Trans-Pasifik Ortaklık AnlaĢması

TPSA Ticaret Politikası Savunma Araçları

TRIPS Ticaretle Bağlantılı Fikri Mülkiyet Hakları

TTA Tercihli Ticaret AnlaĢması

TTIP/TTYO Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı

UNCTAD BM Ticaret ve Kalkınma Konferansı Örgütü

UNDP BM Kalkınma TeĢkilatı

YKTK Yatırımların KarĢılıklı TeĢviki ve Korunması

Page 13: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

viii

Özet

Türkiye‟nin Bölgesel Ticaret AnlaĢmaları akdetme sürecine dahil olması, AB

ile Gümrük Birliği‟nin (GB) tesis edilmesiyle baĢlamıĢtır. GB‟nin gerekliliği olarak

Türkiye tarafından üstlenilmeye baĢlanan ancak karar sürecinde yer alınmayan

AB‟nin Ortak Ticaret Politikası (OTP), 1996 yılından itibaren AB‟nin Türkiye‟nin

dıĢ ekonomik iliĢkileri üzerinde bir hegemonik etki yapmaktadır. OTP‟nin diğer

unsurlarının yanı sıra özellikle AB‟nin Serbest Ticaret AnlaĢmalarının (STA)

üstlenilmesi süreci, bu etkinin temel kaynağı haline gelmiĢtir. Bu durum, 2000‟li

yılların ikinci yarısından itibaren Yeni Nesil STA‟lar kavramının ortaya çıkıĢıyla

değiĢmeye baĢlamıĢtır. Yeni Nesil STA‟ların düzenlediği alanların geniĢliği ve

hükümlerinin etkisi, ülkeler arasındaki temel ticari ve ekonomik mekanizma haline

gelmesine yol açmıĢtır. Türkiye‟nin Yeni Nesil STA‟lara geçiĢ süreci ortaya giderek

ağırlaĢan bir sorun çıkarmıĢtır. Bunun nedeni, tarafların Yeni Nesil STA‟larının

içeriğinin, AB ile sadece mal ticaretini düzenleyen ve kendilerinin hukuki kaynağını

teĢkil eden GB‟nin çerçevesini geride bırakmasıdır. Bu durumun tepe noktasını

sembolize eden Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı‟nın (TTYO) dıĢında kalma

endiĢesi, Türkiye‟nin AB‟nin üzerinde yarattığı asimetrik yükümlülükler ve

hegemonik etki yaratan GB‟yi sorguladığı bir ortam yaratmıĢtır. Ayrıca, GB‟nin

baĢından beri mevcut bulunan sistemsel ve ticari nitelikteki sorunların

çözülememesi, 2015 yılında bu sorgulama sürecinin GB‟nin feshine kadar

gidebilecek Ģekilde tırmandırılmasına yol açmıĢtır. AB‟nin de artık sorunları

görmezden gelemeyeceğini kabulü neticesinde, 2015 yılında “Gümrük Birliğinin

Güncellenmesi” müzakerelerine baĢlama kararı alınmıĢtır. Önümüzdeki birkaç yıl,

Türkiye‟nin gelecekte dıĢ ekonomik iliĢkilerinin yürütülmesine esas teĢkil edecek

Page 14: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

ix

önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin TTYO‟ya katılımı”

çalıĢmalarının beraber yürütüldüğü zorlu süreç olacaktır. Bu nedenle, Türk

bürokrasisinin ve karar alıcılarının müzakere pozisyonlarını ivedilikle gözden

geçirmeleri gereken bir döneme girilmiĢtir.

Anahtar Kelimeler: Bölgesel Ticaret AnlaĢmaları, Ortak Ticaret Politikası, Yeni

Nesil Serbest Ticaret AnlaĢmaları, Türkiye-AB Gümrük Birliğinin Güncellenmesi,

Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı, Hegemonik Ġstikrar Teorisi.

Page 15: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

x

Abstract

Turkey‟s inclusion to the phenomenon of Regional Trade Agreements started

with its conclusion of the Customs Union with the EU. Since 1996, in line with the

obligation of undertaking of the Common Commercial Policy (CCP) of the EU

without taking part in its decision making procedures resulted in increasing level of

hegemonic effect of the EU‟s on Turkey‟s foreign economic relations. Apart from

the other elements of the CCP, particularly the process of undertaking the Free Trade

Agreements (FTA) of the EU, stands as the main factor of this hegemony. Since the

midst of 2000, this started to change due the rise of the concept of “New Generation

FTA‟s”. With their far reaching contexts and the competence of the provisions, New

Generation FTA‟s turned out to be the fundamental commercial and economic

mechanism between the countries. Turkey‟s shift towards acting New Generation

FTA‟s commenced simultaneously with the EU, but it also created an ever increasing

difficulty. The reason for this difficulty is the overwhelming degree of the context

New Generation FTA‟s over the Customs Union which constitutes the legal basis for

them with a limited scope solely regulating the trade in goods. Concerns about being

excluded from the Transatlantic Trade and Investment Partnership symbolizing the

culmination point of this, generated an atmosphere where CU is being argued by

Turkey because of its asymmetrical burdens and hegemonic effects. As well as

these, failure in solving the systematical and commercial disputes that have been

continuing since the initiation of the CU, forced Turkey to escalate this process up to

a level of terminating it in 2015. The EU realizing the fact that the issue had reached

a level where ignorance does not count, negotiations on the “Update of the Customs

Page 16: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

xi

Union” was initiated in 2015. The forthcoming years will be a complicated period for

Turkey since the two processes, “Update of the Customs Union” and “Participation

to the TTIP” will be conducted simultaneously. Those may have utmost importance

for shaping the future of Turkey‟s foreign economic relations. Throughout this new

period that has already commenced, Turkish burocracy and decision makers will

have to reconsider their standard negotiation approaches.

Key Words: Regional Trade Agreements, Common Commercial Policy, New

Generation Free Trade Agreements, Update of Turkey-EU Cutoms Union,

Transatlantic Trade and Investment Partnership, Hegemonic Stability Theory.

Page 17: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

1

GĠRĠġ

Bir devletin uluslararası sisteme ve bu sistemin diğer aktörlerine karĢı tutumu

olarak özetlenebilecek olan dıĢ politika terimi altında, siyasi, ekonomik ve kültürel

konular baĢta olmak üzere, devletlerin dıĢ alem ile kurduğu tüm iliĢkiler ele

alınmaktadır. Uluslararası çatıĢma ve savaĢ dönemleri haricinde devletlerin

kullandığı yöntemler, barıĢçıl dıĢ politika araçları olarak adlandırılmaktadır. Bunlar

ise, çoğunlukla diplomasi ve dıĢ ekonomik iliĢkiler Ģeklinde ortaya çıkmaktadır. Bir

Soğuk SavaĢ sonrası kavramı olan Yeni Dünya Düzeninin ana unsurlarını oluĢturan

küreselleĢme ve bölgeselleĢme, uluslararası ortamda artmakta olan karĢılıklı

bağımlılığı sembolize etmektedir. KarĢılıklı bağımlığın arttığı bu dönemde, devletler

arasında kalıcı siyasi iliĢkilerin kurulabilmesinde, tercihli ticaret düzenlemeleri

üzerine tesis edilmekle beraber kapsamı daha önceki dönemlere göre tahmin

edilemeyecek ölçüde geniĢleyen Bölgesel Ticaret AnlaĢmalarının (BTA)

mevcudiyeti önem kazanmaktadır.

Anılan uluslararası sistem içerisinde, henüz bir devlet niteliği kazanmamıĢ

olmakla beraber, sahip olduğu ekonomik güç ve bunun sonucunda tesis ettiği

karmaĢık ticari iliĢkiler ağı nedeniyle Avrupa Birliği‟nin (AB) uluslararası iliĢkilerde

oynadığı rol, kapsamlı dıĢ politika analizlerine konu olmaktadır. Maastricht

AntlaĢmasından bu yana geliĢtirilmeye çalıĢılan Ortak DıĢ ve Güvenlik Politikası

etkinliği konusunda halen Ģüpheler olduğu düĢünüldüğünde, kuruluĢ aĢamasından

beri Topluluğun dıĢ dünya ile iliĢkilerinin yürütülmesinde baĢlıca unsur olan Ortak

Ticaret Politikasının (OTP) önemi ortaya çıkmaktadır. Diğer bir ifadeyle, her Ģeyden

evvel bir ekonomik entegrasyon modeli olma özelliğini sürdüren AB, OTP‟si

Page 18: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

2

vasıtasıyla son derece etkin bir dıĢ politika izlemeyi baĢarmıĢ ve bu özelliğiyle

uluslararası ortamda “yumuĢak güç” olarak adlandırılmıĢtır.

Bu itibarla, AB ile Türkiye arasında tesis edilen Gümrük Birliği çerçevesinde

üstlenilmesi bir zorunluluk olan AB OTP‟sinin Türkiye‟nin ticari, ekonomik ve

dahası dıĢ politikası üzerinde dolaylı ancak giderek artan bir etki yaratması

kaçınılmaz olmuĢtur. AB‟ne katılım, baĢlı baĢına Türk DıĢ Politikasının geleneksel

olarak en belirgin amaçlarından birini oluĢturmaktadır. Aynı zamanda, Türkiye

açısından önem arz eden diğer ülke/ülke grupları ve uluslararası örgütler ile

yürütülen iliĢkiler bakımından boyutları baĢlangıçta öngörülemeyen bir takım

sonuçlar doğmuĢtur. Anılan durum, 1990‟lar ile hız kazanan küreselleĢme ve

bölgeselleĢme eğilimleri içerisinde ekonomi ve dıĢ politikalarını yeniden

Ģekillendirilme ihtiyacı duyan Türkiye için birtakım yeni açılımlar yaratırken,

zamanla kimi daha büyük sorunları da beraberinde getirmiĢtir. Açılım, önceden

tercihli düzenleme içermeyen Ticaret AnlaĢmaları, Karma Ekonomik Komisyon

(KEK) mekanizmaları, Yatırımların KarĢılıklı TeĢviki ve Korunması AnlaĢmaları

(YKTK) ve Çifte Vergilendirmenin Önlenmesi (ÇVÖ) AnlaĢmaları gibi geleneksel

araçlar ile yürütülmeye çalıĢılan dıĢ ekonomik iliĢkilerin, ticaret ve yatırımları

serbestleĢtirerek temelden etkileme gücüne sahip Serbest Ticaret AnlaĢmalarının

(STA) gündeme gelmesiyle oluĢmuĢtur.

Türkiye bakımından ortaya çıkan sorunların temelinde ise, dıĢ politika ve dıĢ

ekonomik iliĢkiler bakımından öncelikleri genellikle farklı iki uluslararası aktör

arasında tesis edilen Gümrük Birliği (GB) iliĢkisi uyarınca aynı dıĢ ticaret politikası

Page 19: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

3

araçlarını uygulama zorunluluğunun bulunması yatmaktadır. En belirgin amacı

olarak AB‟ye tam üyeliği belirlemiĢ bir dıĢ politika yönetimi bakımından, mezkûr

sorunların varlığının dile getirilmesi dahi istenmeyen bir durum olarak kabul

edilebilir. Ancak, AB‟ne katılım konusunda hem AB hem de Türkiye kaynaklı bir

düĢüĢ yaĢanan siyasi ve toplumsal konjonktür döneminde, tek taraflı uyum

mükellefiyeti dıĢında bir anlam ifade etmeyen AB‟nin OTP‟sinden sapmaya

baĢlamak son derece doğal olabilir. Bu durumun temel nedeni olarak, Türkiye-AB

ortaklık iliĢkisinin temelindeki gümrük birliğinin esaslarını ortaya koyan 1/95 sayılı

Ortaklık Konseyi Kararının (OKK) eksikliklerinin yanı sıra son zamanlarda ortaya

çıkan dıĢ değiĢkenlerin etkileri öne çıkmaktadır. Devletlerin etkin bir dıĢ politika

izlemelerinde dıĢ ticaret politikası araçlarının öneminin giderek arttığı günümüz

uluslararası iliĢkiler ortamında, söz konusu araçları ülke tercihleri doğrultusunda

belirleyememesi, Türkiye açısından AB‟ye tek taraflı bağımlılık anlamına

gelmektedir. Diğer bir ifade ile, Türkiye, Brüksel‟de alınan ve dahil olamadığı

politikaların uygulanmasından sorumlu tutulmakta ve sonuçlarına katlanmaktadır.

Oysaki uluslararası iĢbirliğini açıklayan uluslararası iliĢkiler teorilerinin büyük bir

bölümü realist ve liberal yaklaĢımlarla özetle devletlerin çıkarların kesiĢtiği noktada

karĢılıklı bağımlılık esasında bölgesel ticaret anlaĢmalarına taraf olduklarını dile

getirmektedir. Türkiye açısından ise son yıllara kadar durum hiç bu Ģekilde

geliĢmemiĢ, AB‟ne katılım ana hedefi doğrultusunda GB ile yaratılan AB‟nin bir

çeĢit hegemonik belirleyiciliği ekseninde ilermiĢtir. ġöyle ki, bir ülkeyle ticari ve

ekonomik iliĢkileri tam bir çerçeveye oturtacak STA‟yı kiminle ve hangi esaslar

üzerinde gerçekleĢtireceği konusundaki otonomisini kaybeden Türkiye bakımından

en kötü senaryo, AB‟ne uyum amacıyla STA imzalamak durumunda olduğu bir

Page 20: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

4

ülkenin kendisiyle anlaĢma imzalamaya yanaĢmaması haline gelmiĢtir. Bu durumda,

1980'lerin sonlarından itibaren bölgesel ticaret entegrasyonları odaklı çalıĢmaları

ve uluslararası anlaĢmaları ve düzenlemeleri kurumsal katkı bakımından çalıĢma

konusu yapan en popüler ve kabul edilir teori haline gelen Neoliberal Kurumsalcılık

akımının Türkiye açısından uygulanabilirliği ortadan kalkmaktadır. Oysa, bu

teorinin özellikle uluslararası iĢbirliği veya çatıĢmada kurumların rolünün analizi

konusunda somut bir modelleme olan Oyun Teorisini kullanması,

akademisyenlerce yapılacak çözümlemelerde yöntem sorunun giderilmesinde

faydalı ve belki de kolaycılık olarak görülerek gittikçe daha fazla çalıĢmaya konu

olmasını sağlamıĢtır. Sonuç olarak, liberal ve dıĢa açık ekonomi kavramının

yükseldiği bir çağda hem liberal, hem yeni (neo) ve hem de normatif kurumsal

katkıları bünyesinde barındıran rasyonel kökenli ve bir ölçüde devlet merkezli -

realist olan bu teori, DTÖ tarafından dahi temel rejim teorisi olarak

görülmektedir. Diğer bir ifadeyle, her Ģeyden biraz unsur ve somut bir çözümleme

modeli içermesi nedeniyle akademik dünyada kabul gören bu teorinin bu tezde de

temel yaklaĢım olarak en azından baĢlangıç itibariyle seçilmemesi için bir neden

bulunmamaktadır. Ne var ki, Türkiye bakımından STA yönelimlerinin AB ile

kurulan GB nedeniyle en azından yakın zamanlara kadar bu yaklaĢımla

yorumlanacak Ģekilde geliĢmediği, daha çok hegemonik istikrar teorisi

bağlamında ele alınması gerekeceği tezin ilgili bölümlerinde açıklanacaktır.

AB‟nin kendisinin 2006 yılından itibaren baĢlattığı G. Kore, Hindistan,

Japonya Kanada ve ABD gibi her biri yeni bir AB büyüklüğünde ekonomik devler

ile hız kazanan Yeni Nesil Serbest Ticaret AnlaĢmaları akdetme süreci, 2010‟lu

Page 21: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

5

yılların ortalarından itibaren Türkiye bakımından bir kırılma noktasına gelinmesine

yol açmıĢtır. Özetle, AB‟ne tam üye olamayan ve AB ile ABD arasında baĢlayan

klasik bir STA‟nın çok ötesine gidecek olan Transatlantik Ticaret ve Yatırım

(TTYO) sürecinin dıĢında kalma ihtimalini gören Türkiye‟nin, Gümrük Birliğini

mevcut haliyle sürdürmesinin imkânsız olduğu artan ölçüde dile getirilmektedir. GB

ile Türkiye‟nin AB‟nin kendisine tek taraflı dayattığı hegemonik bir sistemden bir

ölçüde kopan bir dıĢ ticaret politikası izlemeye baĢlama kararını verme noktasına

geldiği görülmektedir.

Tezde, AB‟nin OTP‟sinin üstlenilmesi neticesinde, Türkiye‟nin dıĢ ticaret

politikasının karar alma mekanizmasında ortaya çıkan, önceden belirlenmiĢ AB

tercihlerine uygun faaliyetlerin yerine getirilmesi Ģeklindeki tek taraflı bağımlılığın;

Türkiye‟nin bu alandaki öncelikleriyle uyumlu olup olmadığı tartıĢılacaktır. Bu

amaçla, AB OTP araçları arasında diğerlerini de içerdiği için en önemlisi olarak

görülen STA‟ların ayrıntılı bir Ģekilde ortaya koyulmasını müteakip, söz konusu

araçların, politika ile ekonominin iç içe geçtiği yeni ekonomik düzende ortaya çıkan

yeni geliĢmeler karĢısında Türkiye tarafından etkin bir Ģekilde olarak kullanılıp

kullanılamadığı araĢtırılacaktır. Diğer taraftan, AB‟ne katılım müzakerelerin

baĢladığı 2004 yılından bu yana Türkiye tarafından tam üyeliğe matuf çalıĢmalar

gerçekleĢtirilmekte olsa dahi; anılan sürecin tam üyelikle sonuçlanmayabileceği, AB

ve Türk siyasi çevreleri ve çeĢitli baskı gruplarınca açıklıkla ve artan ölçüde dile

getirilmektedir. Bu nedenlerle, tezde, baĢlı baĢına Türk DıĢ Politikasının son 50 yılda

en belirgin amaçlarından biri olan AB‟ne katılım konusunda Türkiye‟deki genel

siyasi ve toplumsal mutabakatın azaldığı bir dönemde, AB‟nin OTP‟sinden bağımsız

Page 22: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

6

olarak dıĢ ekonomik iliĢkiler yürütülmesinin gerekli ve mümkün olup olmadığı

tartıĢmaya açılacaktır.

Tezde, bu itibarla, konu, ekonomik ve ticari yönlerinden çok; uluslararası

iliĢkiler ve politik ekonomi esasları bakımından ele alınacaktır. Bu yapılırken, ticari

verilerden çok, metin ve içerik bazlı bir araĢtırma yapılacak, tezin amaçlarını

destekleyici nitelikteki istatistiki verilere ancak gerektiği ölçüde yer verilecektir.

ÇalıĢmanın ana amacı, AB OTP‟sinin üstlenilmesi nedeniyle Türkiye‟nin

kendi dıĢ ticaret politikası araçlarını ülke öncelikleri doğrultusunda kullanamadığı bir

sistemsel sorunun varlığı varsayımından hareketle, ticaret politikasının öneminin

arttığı son dönem küreselleĢme ve bölgeselleĢme eğilimleri karĢısında, politika ve

uygulamalarında kaçınılmaz olarak sorunlarla karĢılaĢıldığının somut bir Ģekilde

ortaya konulmasıdır. Ayrıca, çok yakın bir süre içerisinde ortaya çıkması beklenen

ilave geliĢmelerin, AB ile mevcut GB‟nin gerçekten son dönemde yüksek sesle ifade

edildiği gibi bu haliyle sürdürülemez bir aĢamaya gelip gelmediği tartıĢılacaktır. Bu

tespitlerin yapılmasını müteakip, bahse konu AB politikasından bağımsız bir biçimde

hükümet tarafından açıklanan 2023 yılı hedeflerine uygun bir dıĢ ticaret politikası

yürütülebilmesi amacıyla Türkiye tarafından geliĢtirilebilecek yöntemlere iliĢkin

önerilerde bulunulacaktır. Bunlara ilave olarak, dıĢ politika amaçları ile dıĢ ticaret

politikaları arasında kapsam, karar alma ve uygulama açısından var olan iliĢkilerin

ortaya konulması; AB‟nin OTP‟sinin kapsamının ve Yeni Nesil STA‟ların ortaya

çıkmasından önce Türkiye tarafından gelinen uyum aĢamasının tespiti gibi ana

amaca ulaĢılmasında kullanılacak yan amaçlar da bulunmaktadır.

Page 23: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

7

Konuya iliĢkin mevcut literatür üzerinde yapılan incelemeler neticesinde,

bugüne kadar AB‟nin OTP‟sinin üstlenilmesinde Yeni Nesil Serbest Ticaret

AnlaĢmaları nedeniyle ortaya çıkacak sistemsel bir sorunun Türkiye bakımından

ileriye dönük olarak sahip olduğu önemi ortaya koyan bir akademik çalıĢmanın

bulunmadığı görülmüĢtür. GB‟nin veya spesifik olarak AB OTP‟sinin incelendiği

akademik çalıĢmaların ve ilgili kamu kurum ve kuruluĢlarının kendi sorumluluk

alanlarındaki faaliyetleri anlatan raporların sınırlı kaldığı ve AB‟nin OTP‟sine uyum

yönünde gerçekleĢtirilen çalıĢmalar ile STA akdi sürecindeki geliĢmeleri bir

parametre olarak anlatageldiği görülmektedir. Genel anlamda GB‟nin Türkiye

ekonomisi üzerindeki olumlu ve olumsuz etkilerinin değerlendirilmesi amacıyla

yapılan çalıĢmalarda da konuya ancak dolaylı yollardan değinildiği; OTP uyumunun

dıĢ ticaretimiz üzerindeki etkilerini ortaya koyan araĢtırmaların ise, daha ziyade

istatistiki yönünün ağır bastığı müĢahede edilmiĢtir. Sözkonusu çalıĢmaların

STA‟ların içerikleri yönünden bir incelemeye girmedikleri için, uygulamadaki

sorunların çözümüne yeterince katkısı olmadığı düĢünülmektedir. Ayrıca, Türkiye‟de

Bölgesel Ticaret AnlaĢmalarının ve bunların Türkiye‟ye yansımalarının uluslararası

iliĢkiler teorileri bağlamında değerlendirildiği çalıĢmaların da görece kısıtlı olduğu

görülmektedir. Dolayısıyla, tezde konu üzerinde, bölgesel bütünleĢmeleri açıklayan

uluslararası iliĢkiler teorileri bakımından da bilimsel araĢtırma yapılmasına ihtiyaç

bulunduğu noktasından hareket edilmekte ve bu tez projesinin anılan literatüre

katkıda bulunması ümit edilmektedir. Ayrıca, “Yeni Nesil STA” gibi son dönemde

sıkça kullanılmaya baĢlanan ama özellikle Türkiye açısından tam olarak hangi

unsurları içerdiği bilinmeyen önemli bir kavramın, ortak bir çerçeveye oturtulması

ihtiyacının söz konusu olduğu düĢünülmektedir.

Page 24: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

8

Tezde, daha önce spesifik bir akademik çalıĢmaya ve eleĢtirel yaklaĢıma

ancak kısmen konu olmuĢ alanlarda incelemelerde bulunulacağından, çeĢitli

sınırlamalarla karĢılaĢılması da beklenmektedir. Yukarıdaki bölümlerde de

belirtildiği üzere, ilgili kamu kurum ve kuruluĢlarında yalnızca uygulamaya yönelik

bilgi derlemesi yapıldığı ve eleĢtirel bir yaklaĢım izlenemediği için var olan

sorunların tespitinde zorluklarla karĢılaĢılması da muhtemeldir. Tez ile özgün bir

çalıĢma gerçekleĢtirilerek bu güne kadar detaylarıyla tartıĢılmamıĢ bir konu olarak

AB OTP‟sinin bir dıĢ değiĢken olarak alınıp uygulamaya geçirilmesinin, Türkiye

bakımından sürdürülebilirliği uluslararası iĢbirliğini açıklayan rejim teorileri ıĢığında

analiz edilmeye çalıĢılacaktır. Söz konusu analiz sonucunda, ortaya çıkan sorunların

fırsatlara nazaran Türkiye‟nin dıĢ ticaret politikası üzerinde daha büyük etkiler

yarattığı ve 2015 yılı itibariyle gelinen aĢamada özellikle AB ile ABD arasındaki

TTYO sürecinin hız kazanmasıyla GB‟nin mevcudiyetini tehlikeye attığı bulgusuna

ulaĢılacağı düĢünülmektedir. Bu nedenle, Türkiye‟nin AB‟nin GB ile kendisine tek

taraflı dayattığı hegemonik bir sistemden, dünyadaki trendlerle uyumlu ve neoliberal

ilkelere dayalı bağımsız bir dıĢ ticaret politikası izlemeye baĢlama aĢamasına

geçilmesi kararının verileceği noktaya gelinmesinin büyük önemi bulunmaktadır. AB

OTP‟sinin sınırlamalarından bağımsız bir dıĢ ticaret politikası izlenmesi amacıyla ya

GB‟nin sona erdirilmesi ya da yeni yöntemlerin geliĢtirilmesiyle bütüncül bir

anlayıĢla revizyonu gerektiği ortaya çıkmıĢtır. Dolayısıyla, AB-Türkiye ortaklığının

GB‟den Avrupa Ekonomik Alanı benzeri STA modeline dayanan bir düzleme

dönüĢtürülmesi ihtimali de dahil olmak üzere geliĢtirilebileceği düĢünülen tüm

yöntem ve olasılıklar gözden geçirilecektir. Bunların, konuyla ilgili faaliyetleri

yürütmekle beraber konumu gereği mevcut sorunları açıkça dile getirmesi mümkün

Page 25: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

9

olmayan Türk bürokrasisi bakımından da yeni bir takım açılımlar getirebileceği umut

edilmektedir.

ÇalıĢma, üç ana bölümden oluĢmaktadır. Ġlk bölümde, tezin kuramsal

çerçevesinin oluĢturularak, literatürdeki kavram ve terimlerin açıklamalarının da

bulunduğu global ekonomik düzende güncel bir kavram olarak ortaya çıkmakta olan

Yeni Nesil STA‟ların geliĢimi ve unsurlarının uluslararası iliĢkiler teorileri

bakımından nasıl incelendiğinin açıklanmasına çalıĢılacaktır. Ayrıca, Türkiye‟nin bu

yeni anlaĢmalarla ilgili mevcut yaklaĢımının ne olduğu ve nasıl değiĢtiği ele

alınacaktır.

Ġkinci bölümde, AB‟nin OTP‟sinin hukuki dayanakları, unsurları, boyutları,

araçları ve yeni yönelimlerinin yanı sıra Türkiye‟nin üzerinde oluĢan hegemonik

istikrarın tezahürü niteliğindeki uyum çabaları ve bu çerçevede ortaya çıkan sorunlar

ile çözüm çabaları detaylarıyla ortaya konulacaktır.

Üçüncü bölümde, klasik tipteki STA‟lardan farklı olarak Yeni Nesil

STA‟ların ana ve tali unsurları bakımından Türkiye‟nin yeni önceliklerinin neler

olduğu belirlenmeye çalıĢılarak, Türkiye‟nin olası pozisyonları ile önündeki zorluk

ve fırsatlar ortaya konulacaktır. Bu kapsamda, ayrıca zaman içerisinde STA‟ların

değiĢen rolüne iliĢkin bir durum tespiti yapılarak, uluslararası iliĢkiler teorileri

bakımından süreç içinde Türkiye‟nin tercihlerinde ortaya çıkan kırılma noktaları

belirlenmeye çalıĢılacaktır.

Page 26: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

10

Tezin sonuç bölümünde ise, bu tespitler ıĢığında tümevarımsal bir yaklaĢım

izlenerek, Türkiye bakımından ortaya çıkan olumlu/olumsuz sonuçlar ile zorluk ve

fırsatlardan ağır basacak olanların değerlendirmesi neticesinde, Yeni Nesil STA‟ların

Türkiye bakımından etkisiyle AB ile GB iliĢkisinin gelecekte sürdürülüp

sürdürülemeyeceğine dair bir çözümleme yapılacaktır. Tezin genelinde ortaya

konulan bilgi ve görüĢler, tezin amaçları doğrultusunda farklı bir bakıĢ açısı ile ele

alınarak AB‟nin OTP‟sine uyum sürecinde Türkiye‟nin AB‟ne paralel olarak Yeni

Nesil STA‟lar akdetmeye baĢlamasının, AB‟nin GB ile Türkiye üzerinde kurduğu

hegemonik istikrarı gerçekten sarsmakta hatta ortadan kaldırmakta olup olmadığı ele

alınacaktır. Bu nedenle, hem GB hem de Yeni Nesil STA‟lar konularındaki

zorlukların, Türkiye tarafından yeni bir yaklaĢımla ele alınmaya baĢlanmıĢ

olmasının, vaat ettiği yüksek düzeyli fırsatlar nedeniyle, Türkiye bakımından her iki

sürecin beraber çözümlenmesi yönünde bir açılım imkânı ortaya çıkardığı

değerlendirilmektedir. Tezin konusu itibariyle, Yeni Nesil STA‟lar olgusu ile beraber

ortaya çıkan fırsatın, Türkiye tarafından OTP‟ye uyum konusunda baĢından beri

yaĢanan sıkıntıların GB çerçevesinde kurumsal olarak tamamen çözülerek, bu

sürecin hızlandırılmasına yol açacağı sonucuna ulaĢılması beklenmektedir.

Page 27: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

11

Bölüm I. Kuramsal Çerçeve: GloballeĢme Sürecinde Yeni Nesil STA

Kavramının Ortaya ÇıkıĢı ve Türkiye‟nin Konuya YaklaĢımının

Değerlendirilmesi

A. GloballeĢme Süreci Ġçerisinde Bölgesel Ticaret AnlaĢmalarının Artan Önemi

ve DeğiĢen Kapsamı

GloballeĢme, yirminci yüzyılın son çeyreğinden itibaren politik ekonomi

bakımından son derece sık kullanılmakta olan ve günümüz ekonomik, ticari ve hatta

siyasi ve sosyal yapısını açıklamak amacıyla baĢvurulan bir terim olmakla beraber;

tanımı konusunda tam bir fikir birliğine varılamadığı da görülmektedir. Genel olarak,

dünya halkları arasında ulus devlet sınırlarını aĢan ölçüde artan ticaret, iletiĢim,

ulaĢtırma imkânları ve mali iliĢkiler yoluyla oluĢan etkileĢim ve karĢılıklı

bağımlılığın bir ifadesi Ģeklinde yorumlandığı belirtilebilir. Terimin yaygın olarak

kullanılmaya baĢlanmasının nedeni, bahse konu dönemde dünya siyasal sisteminde

yaĢanan dönüĢümün ve teknolojik ilerlemenin bir sonucu olarak görülmektedir1.

Esasen globalleĢme yeni bir kavram olmamakla beraber, bu dönemde batı ekonomik

ve siyasal sistemine alternatif teĢkil eden komünist yapıların çöküĢü ile birlikte

ortaya çıkan “yeni dünya düzenini” açıklamak için kullanılan bir araçtır. Bu

bakımdan globalleĢme, 1970‟li yıllar ile birlikte sanayileĢmiĢ batılı kapitalist

ülkelerde yükselmeye baĢlayan neo-liberal iktisadi düĢüncenin tüm dünyada

yaygınlaĢması ile iliĢkilendirilebilmektedir. Akademik altyapısı Milton Friedman

gibi ekonomistlerce hazırlanan neoliberal iktisadi düĢünce, 1970‟li yıllardan itibaren

Ġngiltere‟de Thatcher ve ABD‟de Reagan rejimlerinin baĢı çektiği bir ortamda, tüm

1 Cohn, T., Global Political Economy: theory and practice, Longman, 2010., s. 10-11.

Page 28: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

12

dünya için geçerli olan ve geliĢme yolundaki ülkelere kalkınma çabalarını baĢarıya

ulaĢtıracak en ideal model olarak sunulmaya baĢlanmıĢtır. Bu durum bir yandan,

geliĢmiĢ batı dünyasında verimlik açısından doyum noktasına ulaĢan sermaye

birikiminin yönelebileceği yeni alanlar yaratırken, az geliĢmiĢ ülkeler bakımından da

kalkınmalarını hızlandırma amacıyla dünya kapitalist sistemine eklemlenmelerini

sağlayacak bir imkân doğurmuĢtur. Bir anlamda, batılı kapitalist sisteme alternatif

olma iddiası Sovyetler Birliğinin çöküĢü ile sona eren komünist ekonomik düzenin

ardından, küreselleĢme, neoliberal iktisadi düĢüncenin tüm dünyaya yayılmaya

baĢladığı bir süreci tanımlamaya baĢlamıĢtır. Bu itibarla, küreselleĢme, 2. Dünya

SavaĢından itibaren Doğu Bloğunda yer alan devletler ile üçüncü dünya ülkeleri

olarak adlandırılan ve serbest piyasa ekonomisi kuralları yerine devlet önderliğinde

ithal ikameci sanayileĢme hamlesine giriĢen ülkelerin dünya kapitalist sistemi ile

bütünleĢmesini sembolize etmektedir2.

Siyasi anlamda 1991 yılında ABD BaĢkanı Bush tarafından ilan edilen “Yeni

Dünya Düzeni”nin ekonomi boyutunu teĢkil eden “Yeni Ekonomik Düzen”den

neoliberal iktisadi anlayıĢ ile Ģekillenen kapitalist üretim ve dağıtım tarzı, ulus-

devletlerin dayandığı ulusal ekonomileri büyük bir değiĢime zorlamıĢtır3. Bretton

Woods kuruluĢları olan IMF ve Dünya Bankasının liberalleĢmeye dönük

politikalarıyla finansal bütünleĢmeyi yönlendirildiği bu süreçte, 1995 yılında

GATT‟ın yerine kurulan Dünya Ticaret Örgütü de dünya mal ve hizmet ticaretinin

önündeki engellerin kaldırılmasından sorumlu olacak kurumsal yapının temel

taĢlarından biri olarak ortaya çıkmıĢtır. Böylece, hemen hemen tüm dünyada farklı

2 ġenses, F., Neo-liberal KüreselleĢme Kalkınma Ġçin Bir Fırsat mı Engel mi?, ERC Working

Paper in Economic 04/09, ODTÜ, 2004, s. 2-5. 3 Oran, B. (Editör) ve diğerleri; Türk DıĢ Politikası Cilt II, ĠletiĢim Yayıncılık, 2003, s. 206-209.

Page 29: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

13

hızlarda oluĢmakla beraber, ülkelerin dıĢa açık serbest piyasa ekonomisine

dönüĢtürülmeye baĢlandığı ve bu amaçla, mal ve faktör piyasalarına dönük engellerin

kaldırıldığı, dıĢ ticaretin ve finans piyasalarının serbestleĢtirildiği, kamu iktisadi

kuruluĢlarının ve devletin sosyal hizmet alanlarındaki faaliyetlerinin özelleĢtirilmeye

baĢladığı, iĢgücü piyasalarının esnekleĢtirilmeye çalıĢıldığı bir reform sürecinin

yaĢandığı söylenebilecektir4. “Global ekonomik entegrasyon” olarak da

adlandırılabilecek bu geliĢme neticesinde ülkeler arasındaki ticari engellerin ortadan

kalkması, geliĢmiĢ ülkelerden geliĢmekte olan ülkelere sermaye ve teknoloji

transferinin artması, uluslararası finans piyasalarının geliĢmesi, ülkeler arasındaki

yabancı sermaye ve iĢgücü akıĢında önemli geliĢmelerin yaĢanması doğal olarak,

ulus devletler arasındaki “karĢılıklı bağımlılık” iliĢkisini de arttırmıĢtır5. Üretim

faktörlerindeki liberalizasyonun ortaya çıkardığı karĢılıklı bağımlılık iliĢkisinin diğer

bir sonucu ise, artık dıĢa kapalı bir ekonomik sistem içerisinde sürdürülemeyecek

olan üretim tarzının, dıĢ dünyadaki ekonomik etkilere daha fazla açık olmasıdır. Bu

durumun yakın zamandaki örnekleri olarak, 1998 ve 1999 yıllarında birbirinin peĢi

sıra Güneydoğu Asya, Latin Amerika ve Rusya‟da ortaya çıkan krizlerin küresel

ölçekte sorunlara yol açmasında görülebilmektedir6. Benzer Ģekilde, günümüzde Çin

Halk Cumhuriyeti‟nin (Ç.H.C) üretimine paralel olarak petrol ihtiyacındaki artıĢ ve

azalıĢlar, dünya petrol fiyatları yoluyla tüm ekonomiler açısından sonuçlar

doğurabilmektedir. A.B.D ödemeler dengesindeki açıkların dolar fiyatlarına

yansıması ise, dünya ekonomik sisteminde önemli yer iĢgal eden geliĢmiĢ ve geliĢme

yolundaki ülkelerin dolar fiyatlarının istikrarı yönünde giriĢimde bulunmalarını

gerektirebilmektedir. Bu Ģekilde açıklanabilecek mevcut dünya ekonomik

4 ġenses, F., agm., s. 4.

5Aktan, C., “Global Ekonomik Entegrasyon ve Türkiye”, DıĢ Ticaret Dergisi, DTM, 1999. s. 1-30. 6 agm.

Page 30: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

14

sisteminde, ülkelerin global ekonomik entegrasyona dahil olma derecesi, diğer

ülkeler ve sermaye gruplarınca önemle değerlendirilen unsurlar haline gelmiĢtir. Bu

nedenle, Dünya Bankası ve ĠMF baĢta olmak üzere uluslararası ekonomik kuruluĢlar

ve kredi değerlendirme kuruluĢlarınca ülkelerin dünya ticaretinden aldıkları pay ve

uluslararası sermayeye tanınan serbestiye dayanılarak raporlar hazırlanmakta; bu ise

mevcut düzende ekonomik kalkınmanın temel unsuru olarak görülen ülkeye

çekilecek doğrudan sermaye yatırımları gibi hususlar üzerinde etkide bulunmaktadır.

Bununla beraber, serbest ticaretin savunuculuğunu yapan geliĢmiĢ ülkeler

baĢta olmak üzere birçok devlet, global ekonomik entegrasyonun en önemli

boyutlarından biri olan uluslararası ticaret hareketlerinde yukarıdaki bölümde

değinilen ticari nitelikli modern yöntemler ile korumacılığı sürdürme yoluna

gitmektedirler. Bu ise, dünya ticaretini tarifelerin kaldırılması yoluyla serbestleĢtirme

idealindeki evrensel örgüt konumunda bulunan DTÖ‟nün çabalarının görünmez dıĢ

ticaret politikası araçlarıyla engellenmesi anlamına gelmektedir7.

B. Uluslararası ĠĢbirliğini ve Bölgesel Ticaret AnlaĢmalarını (BTA) Açıklayan

Rejim Teorileri

Günümüzde, uluslararası ekonomik iliĢkilerde meydana gelen geliĢmeler

“uluslararası politik ekonomi” terimini ve bu alandaki çalıĢmaları gittikçe daha popüler

kılmaktadır. Bir devletin veya uluslararası sistemin aktörlerinden birinin, uluslararası

sisteme ve bu sistemin diğer aktörlerine karĢı tutumu olarak özetlenebilecek olan dıĢ

7Brahmbhatt, M., Measuring Global Economic Integration, World Bank Publication, 1998, s. 23-26.

Page 31: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

15

politika terimi altında, siyasi, ekonomik ve kültürel konular baĢta olmak üzere,

devletlerin dıĢ alem ile kurduğu tüm iliĢkiler ele alınmaktadır. Uluslararası çatıĢma

ve savaĢ dönemleri haricinde baĢta devletler olmak üzere uluslararası sisteme dahil

aktörlerin kullandığı yöntemler, barıĢçıl dıĢ politika araçları olarak

adlandırılmaktadır. Bunlar ise, çoğunlukla diplomasi ve dıĢ ekonomik iliĢkiler

Ģeklinde ortaya çıkmaktadır. Bir soğuk savaĢ sonrası kavramı olan Yeni Dünya

Düzeninin ana unsurlarını oluĢturan küreselleĢme ve bölgeselleĢme ise, mevcut

uluslararası ortamda artmakta olan karĢılıklı bağımlılığı sembolize etmektedir.

Uluslararası sisteme dahil aktörler arasında kalıcı siyasi iliĢkilerin kurulabilmesinde,

sorunsuz iĢleyen ekonomik iliĢkilerin mevcudiyeti önem kazanmaktadır. “Politika”

ile “ekonomi” ve “devlet” ile “piyasa” arasındaki etkileĢimi konu alan uluslararası

politik ekonomi disiplini, 1970‟li yıllarda neo-liberal iktisadi akımın kapitalist batı

dünyasında geçerli olmasıyla beraber geliĢmeye baĢlamakla birlikte, güvenlikle

bağlantılı “yüksek politika” alanlarındaki ilginin Soğuk SavaĢ sonrasında yerini

“alçak politika” olarak görülen uluslararası ekonomik iliĢkilere bırakması ile en

gözde çalıĢma alanlarından biri haline gelmiĢtir. Bugün, küresel ölçekteki uluslararası

ticari iliĢkiler ile mali piyasalar ve dolaysız yatırımlar yoluyla geliĢen mali iliĢkiler,

uluslararası iliĢkilerde dıĢ politika ile dıĢ ekonomik iliĢkiler arasındaki sınırı son derece

karmaĢık bir hale getirmektedir.

Günümüzde yalnızca büyük devletlerde değil “geliĢmekte olan piyasalarda”

dahi ortaya çıkan sorunlar zaman zaman sadece ilgili ülkelerle sınırlı kalmamakta

bölgesel ve global uluslararası yapıda da etkisini göstermektedir8. Bazen bunun tersi söz

8 Cohn, T., Global Political Economy: theory and practice, Longman, 2010, s. 3-9.

Page 32: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

16

konusu olmakta, ülkeler arasındaki siyasal iliĢkiler ekonomik iliĢkileri beklenmedik bir

Ģekilde etkileyebilmektedir. Bu çerçevede, kimi zaman siyasi amaçlar ve unsurlar,

devletler arasındaki ekonomik iliĢkilerin alacağı Ģekiller üzerinde daha büyük bir

öneme sahip olmaktadır9.

DıĢ politikada ekonomik ve ticari iliĢkilerin kullanılması, klasik anlamda Ģu

Ģekillerde gerçekleĢmektedir. Devletler, diğer devletlerin ham ve mamul madde

ihtiyaçlarını etkileyecek Ģekilde davranarak, ekonomik yardım vaatlerinde bulunarak

veya ekonomik yönden tehdit ederek herhangi bir dıĢ politika amacını gerçekleĢtirme

yoluna gidebilmektedir. Benzer Ģekilde, ideolojik veya stratejik açıdan kendisine

yakın gördüğü devletlere doğrudan ticari tavizler vermek ya da tam tersine potansiyel

bir düĢman olan diğer ülkelerin bazı olanaklardan mahrum kalmasını sağlamak tüm

devletlerin uyguladığı yöntemler haline gelmiĢtir. 1989 yılından itibaren Doğu

Bloğunun yıkılması süreci ise, uluslararası sistemde liberalizm, ulusçuluk ve

Marksizm olarak tanımlanan 3 ideolojinin tarihe karıĢmasına ve uluslararası ticari ve

mali iliĢkilere yeni bir Ģekil ve ivme kazandıran geliĢmelere yol açmıĢtır10

. Bu

geliĢmelerin baĢta geleni, hiç kuĢkusuz uluslararası rekabet ortamında, kapalı

ekonomik ve siyasal yapıları sürdürmenin imkânsızlığıdır. Soğuk savaĢ döneminde

bir ölçüde Doğu Bloğunun da desteğiyle üçüncü dünya ülkeleri olarak adlandırılan

grup tarafından sürdürülebilen “Bağlantısızlık” politikası imkânı fiilen ortadan

kalkmıĢtır. Anılan dönemde, Finlandiya, Ġsveç ve Avusturya tarafından tercih edilen

“Tarafsızlık” politikası da bu ülkelerin AB‟ne katılımı ile ortadan kalkmıĢtır.

Dahası, Çin Halk Cumhuriyeti gibi hala sosyalist ilkelere göre yönetilmekte olan bir

9Gilpin, R., Global Political Economy, Princeton University Press , 2001, s. 77-79.

10ibid., s. 13-15

Page 33: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

17

ülke dahi uluslararası ticari ortama giderek artan ölçüde adapte olmuĢ ve Dünya

Ticaret Örgütüne katılımını zorunlu görmüĢtür. Eski Doğu Bloğunun esas unsuru

olan Rusya Federasyonunun Dünya Ticaret Örgütüne katılım müzakereleri 2012

yılında tamamlanmıĢtır.

Bu nedenlerle, uluslararası ekonomik ve siyasal iliĢkilerin çeĢitlenmesi,

yoğunlaĢması ve uluslararası sistemde karĢılıklı bağımlılığın artması, ülkelere ve

uluslararası sistemde etkili bir güç durumuna gelen DTÖ, Dünya Bankası ve ĠMF gibi

örgütlere, ekonomik iliĢkileri kullanarak siyasal sonuçlar doğurma ve diğer ülkelerin

dıĢ, hatta iç politikalarını yönlendirme fırsatını vermektedir. Ülkeler içerisindeki en

ulusalcı ve sol görüĢlü unsurlar dahi uluslararası kuruluĢların bu nevi yönlendirmeleri

karĢısında çoğu zaman bir kabullenme sergilemektedirler. 20 ve 21. yüzyıllarda

telekomünikasyon, iletiĢim ve ulaĢım teknolojilerinde yaĢanan geliĢmeler ve

uluslararası ticari iliĢkilerin hızlanması, ülkelerin karĢılıklı bağımlılığını her geçen gün

arttırmaktadır. Özellikle, ülkeler arasındaki mali iliĢkilerin geliĢmesi ve mali

piyasalardaki geliĢmelerin birbiri üzerinde yarattığı etkiler, uluslararası sistemin

öğeleri arasındaki karĢılıklı bağımlılığı sürekli arttıran bir diğer önemli

geliĢmedir. Günümüzde tüm geliĢme yolundaki ülkeler ve azgeliĢmiĢ ülkeler temel

makroekonomik hedefler olan kalkınma, istihdam, yeterli döviz rezervine sahip

olabilme gerekçeleriyle, geliĢmiĢ ülkelerden, uluslararası mali piyasalardan veya

geliĢmiĢ ülkelerin yönlendirdiği uluslararası finans kurumlarından kredi talebinde

bulunmaktadır. Ayrıca, gerek dıĢ ödemeler dengesinde verilen açıkların kapatılması

ve gerekse de ihracata dönük bir sanayileĢme hamlesinin baĢlatılabilmesi amacıyla

geliĢme yolundaki ve az geliĢmiĢ ülkelerin geliĢmiĢ ülkelerden ticari taviz almayı

Page 34: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

18

içeren bir dizi düzenlemeye gitmesini gerektirmektedir. Anılan mali ve ticari iliĢkiler

ise, kredi, dıĢ yardım ve ticari tavizleri alan ülkeleri veren ülke ile bir bağımlılık

iliĢkisi içine sokabilmektedir. A.B.D ve AB‟nin son dönemde baĢını çekmekte

olduğu mega bölgesel ticaret anlaĢmaları bu nevi unsurları da içermekte ve

muhatap ülkelerin ekonomik yapıları kadar sosyal ve siyasi mekanizmalarını

etkileyebilecek maddeler taĢımaktadır. Bu geliĢmeler, ekonominin, devletlerin dıĢ

politikalarında diğer devletlerin davranıĢlarını etkileme ve yönlendirme aracı

olarak kullanılması olanağını doğurmakta ve bu durum çoğu zaman geliĢmiĢ

devletler açısından söz konusu olmaktadır11

. Mikro ölçekte politika ile ekonominin

iç içe geçtiği, siyasal ve ekonomik faktörlerin birbirinden ayrılamayacak kadar

bağlantılı olduğu günümüz dünyasında, uluslararası ekonomik sistem ve uluslararası

siyasal sistemin de etkileĢim içerisinde olduğunu söylemek yanlıĢ olmayacaktır.

Uluslararası aktörlerde karar alma sürecinde bulunanların ekonomik konulardaki

davranıĢları siyasal önceliklerden bağımsız olamadığı gibi alınan siyasal kararlar da

büyük ölçüde ekonomik kapasitelerine de bağlı olmaktadır12

.

Bu nedenle, realist teoriye göre uluslararası sistemin temel aktörleri olan

devletler, temel güdüleri olan güvenliklerini ve güçlerini arttırmaya yönelik amaçlarını

gerçekleĢtirmeye çalıĢırken, ekonomik faktörlerin uluslararası siyasal iliĢkilerde önemli

bir yer tuttuğunu görmektedirler. Dolayısıyla, devletlerin dıĢ politikalarında, ticaret ve

yatırım iliĢkilerinin, dahil olunan ve dıĢarısında kalınan bölgesel ticaret bloklarının,

Dünya Ticaret Örgütü bünyesindeki çok taraflı ticaret müzakerelerinin, uluslararası

finans kurumlarının yanı sıra A.B.D, Avrupa Birliği ve Japonya gibi dıĢ kaynak

11

Arı, T., Uluslararası ĠliĢkiler Teorileri, MKM Yayınları, 2013, s. 357-377. 12

Powell, R., In the Shadow of Power: States and Strategies in International Politics, Princeton

University Press., 1999, s. 195-201.

Page 35: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

19

sağlama imkânına sahip büyük ülke ve ülke gruplarıyla iliĢkilerin ve çok uluslu

sermaye çevrelerinin anılan ülkeye yönelik bakıĢlarının belirleyici bir etkiye sahip

olduğu artık günümüzde açıkça kabul edilen bir gerçek olarak ortaya çıkmaktadır. 19.

yüzyılda baĢlayan sanayileĢme devrimi ve özellikle son yüzyılda giderek hızlanan

teknolojik geliĢmeler, devletlerin ekonomik kapasitelerinde büyük değiĢiklikler

meydana getirmiĢ ve geliĢmiĢ ekonomilere sahip olan devletler bu olanaklarını

kullanmak suretiyle savaĢ ve seferberlik zamanlarında olduğu kadar barıĢ zamanlarında

da dıĢ politika amaçlarının gerçekleĢtirilmesi alanında büyük bir avantaj elde

etmiĢlerdir. Günümüzde, globalleĢme sürecinin geldiği aĢama itibariyle ülkelerin

ekonomileri üzerinde büyük bir etkiye sahip olan dıĢ ticaret ile ülkenin dıĢ politikaları

arasında da çok yakın bir iliĢki bulunmaktadır. Bu iliĢki, her iki tarafın birbiri üzerinde

etki doğurması Ģeklinde olmaktadır. Çoğu kez ülkeler belirli dıĢ politika amaçlarının

gerçekleĢtirilmesi için diğer ülkelerin ekonomileri üzerinde etkiye sahip olabilecek

korumacı dıĢ ticaret politikası araçlarına baĢvururken, kimi zaman ise dıĢ ödemeler

dengesizliklerinin giderilmesi ve gelir sağlamak gibi amaçlara dönük dıĢ politikalar

gütmektedirler.

Ticaret politikası araçları, dıĢ politika amacını gerçekleĢtirmede daha dolaylı bir

etkiye sahip görünse de, ideolojik veya stratejik açıdan kendisine yakın veya düĢman

görülen devletler bakımından uzun vadede çok önemli sonuçlar doğurmaktadır. DıĢ

ticaretin uluslararası politika amaçları doğrultusunda kullanımı, günümüzde özellikle

Atlantik topluluğunun Avrupa sütununu oluĢturan AB tarafından uygulanmaktadır.

Amerika Soğuk SavaĢ sonrasında tek hegemon güç olarak dıĢ politikasında anarĢik ve

Hobbesvari bir yaklaĢımla sorunlara askeri gücü ile yaklaĢırken, hala ekonomik bir

Page 36: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

20

bütünleĢme olarak varlığını devam ettiren AB, dıĢ dünyaya etki bakımından uluslararası

hukuk, iĢbirliği ve müzakereler gibi liberal kavramların ön plana çıktığı idealist bir

dünya modelini benimsetmeye çalıĢmaktadır. Bu durum, sivil bir aktör olan AB‟ni kriz

dönemlerinde etkisizleĢtirmekle beraber, yumuĢak güç olarak yakın çevresini ve ticari

ortaklarını, uzun vadede istediği yönde Ģekillendirme imkânı tanımaktadır.

Bu noktada, devletlerin ekonomik nitelikli dıĢ politika araçlarından mal ve

hizmetler akımını etkilemenin yanı sıra yeni nesil STA‟ların geliĢiminden bu yana

birçok ekonomik unsurun mobilize edilmesini sağlayan araçları içermeye baĢlayan

ticaret politikası araçlarını etkileyen geliĢmeleri, tezin sorunsalını teorik bir

perspektif üzerinden tartıĢabilmek için öncelikle uluslararası iktisat ve uluslararası

iliĢkiler teorilerinin tarihi süreç içinde konuya iliĢkin değiĢen yaklaĢımlarıyla ele

alınması yararlı olacaktır. Ancak, vurgulanması gereken bir husus, bu tezin çok

sayıdaki teori ve her bir teorinin birbirlerine karĢı geliĢtirdiği tüm argümanları veya

literatüre katkısı bulunan baĢlıca yazarların görüĢlerini dile getirmek gibi bir iddiası

bulunmadığıdır. Kaldı ki, iktisat, uluslararası iliĢkiler ve son dönemde ikisinden de

ayrılarak geliĢen uluslararası politik ekonomi teorilerinin her biri zamana ayak

uydurarak geliĢim göstermektedir. Özellikle, 1980‟li yıllardan beri modası geçmiĢ bir

yaklaĢım olan Teoriler/Paradigmalar-arası TartıĢma veya her bir teorinin

geliĢtirilmesiyle ortaya çıkan yeni versiyonların Neo-Neo Sentezlerine

girilmeyecektir13

. Sadece, kurumsal bir çerçeve çizebilmek adına büyük teorilerin

özellikle uluslararası iĢbirliği ve bölgesel entegrasyonlara iliĢkin görüĢlerine, daha

13

Kaya, S., Uluslararası ĠliĢkilerde Konstrüktivist YaklaĢımlar, Ankara Üniversitesi SBF Dergisi /

63-3 s .6-10 http://www.politics.ankara.edu.tr/dergi/pdf/63/3/6-Kaya-Sezgin.pdf

Page 37: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

21

sonraki bölümlerde Türkiye özelinde yapılacak çıkarımlarda hangisinin neden tercih

edildiğinin ifadesi adına yer verilmektedir.

Uluslararası iĢbirliği ve bölgesel ticaret anlaĢmalarının açıklanmasında

iktisat ve uluslararası iliĢkiler teorilerinin yaklaĢımlarında benzerlikler ve farklılıklar

bulunmaktadır. BaĢlıca benzerlik, her ikisinde de temelde dıĢ ticaret, ekonomi ve dıĢ

politika arasında karĢılıklı etkileĢim olduğunun kabulüdür. Bununla beraber, iktisat

teorisi, uluslararası iĢbirliği, serbest ticaret ve bölgesel ticaret anlaĢmalarının

nedenleri ve ekonomik kalkınma amacıyla kullanılmasına odaklanırken; uluslararası

iliĢkiler teorilerinin dıĢ politika tercihleri doğrultusunda devletlerin bu unsurları ne

Ģekilde kullandığı veya kabullendiği yönünde çıkarımlarda bulunmaya çalıĢtığı

görülmektedir14

.

1. Ġktisadi Rejim Teorileri

Konuya ilk olarak iktisat teorileri bakımından bakıldığında Ģu tespitlerde

bulunulması mümkündür. DıĢ ticaretin iki yönünü teĢkil eden ithalat ve ihracat

ülkenin baĢlıca ulusal güç unsuru olarak kabul edilen milli gelirin fonksiyonlarıdır.

Kaba bir tabirle, ihracat milli geliri arttırırken, ithalat dıĢ dünyaya yapılan ödeme

nedeniyle ulusların zenginliğinde bir azalma anlamına gelmekte; iliĢkinin diğer bir

etkisi olarak ise, milli gelir artıĢları ithalat düzeyini arttırmaktadır. Tüketim, kamu

harcamaları, ihracat, yatırımlar gibi milli geliri arttıran unsurlar milli geliri uyararak

ithalatı arttırır ve ödemeler bilançosunu olumsuz etkiler. Tam tersine, ülkenin

14

AteĢ, D. (et al)., Bir Akademik Disiplin Olarak Uluslararası Politik Ekonominin Sınırları,

Sosyal Bilimler Dergisi, Cilt XV, Sayı 1, 2013, s. 45-65.

Page 38: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

22

tasarruf düzeyi veya kamu gelirlerindeki artıĢlar ise, ödemeler dengesine olumlu

katkıda bulunmaktadır. Bu nedenle, bir ülkenin milli gelir düzeyindeki geliĢmelerin

ithalatını aynı yönde değiĢtirmesi, bu ülkenin dünya ticaretinden aldığı pay oranında,

ticaret ortakları üzerinde de etkide bulunur. DıĢ ticaret her Ģeyden önce, ülkelerin dıĢ

ödemeler dengesinin ana hesap gruplarından biri olan cari iĢlemler kaleminin en

önemli bölümüdür. Ülkelerin dıĢ ticaret dengesindeki açıkların yeterli ölçüde hizmet

ihracı veya yabancı sermaye giriĢi ile desteklenememesi sonucunda ortaya çıkan cari

iĢlemler açığının yarattığı ekonomik ve siyasi sorunlar ülkeleri, dıĢ güçlerin

müdahalelerine açık hale getirmektedir. Diğer devletler veya uluslararası

kuruluĢlardan temin edilen dıĢ yardımlar, ister istemez bunların belirli koĢullara bağlı

olmasını ve dolaylı da olsa ortaya çıkan bağımlılık iliĢkisi nedeniyle iç iĢlere karıĢma

sorununu gündeme getirmektedir.

Geleneksel olarak devletlerin dıĢ ticaret politikalarında, ihracatlarını arttırma

ve ithalatlarını kontrol altında bulundurmaya dönük bir anlayıĢ içinde olduklarını

ifade etmek yanlıĢ olmayacaktır. Ġthal ikameci sanayileĢmenin hedefi olan

korumacılığın temel aracı durumunda bulunan gümrük vergileri, devletlerin iç

politikalarında gelir dağılımı üzerinde yarattığı etkiler bakımından özellikle

demokratik toplumlarda çeĢitli çıkar gruplarının dıĢ ticaret politikalarına daha fazla

ilgi göstermesine ve ticaretin serbestleĢtirilmesi yaklaĢımlarında rol oynamalarına

yol açmaktadır15

. Günümüzde ülkelerin büyük bir çoğunluğunun DTÖ veya bölgesel

ekonomik entegrasyonların üyesi olması, temelde hükümetlere verilen vergi koyma

imkânından feragat anlamına gelmektedir. Bugün, özellikle geliĢmiĢ ülkelerin

15

Grossman, G. & Helpman E.; Interest Groups and Trade Policy, Princeton University Press,

2002, s.170-175.

Page 39: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

23

gümrük tarifeleri son derece düĢük bir seviyede bulunmaktadır. Gümrük vergileri

yoluyla yapılan yeni tip bir uygulama, cezalandırma yerine ekonomik bütünleĢmeler

veya tek taraflı tercihli rejimler ile dıĢ politika çıkarlarına uygun davranan ülkelere

tanınan kolaylıklar ile ödüllendirme sağlama Ģeklinde kendini göstermektedir. Bu

durumlarda verilen ilave tavizin geri alınması ise, özellikle kırılgan ekonomiye sahip

az geliĢmiĢ ülkeler bakımından son derece etkin sonuçlar doğurabilmektedir.

Gümrük vergileri dıĢında kalan ticari nitelikli geleneksel müdahale araçları

ise, genel olarak tarife dıĢı araçlar olarak adlandırılmaktadır. Bunlardan bir bölümü,

ithalat fiyatının arttırılmasına dönük olduğundan tarife benzeri engeller olarak ortaya

çıkmakta bir kısmı ise fiilen ithalatı miktar olarak kısıtlamaya yönelmektedir16

.

Tarife dıĢı engellerden en önemlileri, ithalat yasakları, kotalar, tarife kotaları, gibi

miktar kısıtlamaları olabileceği gibi, dıĢ ödemelerin yapılacağı dövizler üzerinde

kambiyo rejiminin sınırlandırılması, çoklu kur sistemi ve kur ayarlamaları gibi

parasal önlemler, malların gümrük alanına giriĢinde yaratılan idari, mali ve teknik

nitelikli görünmez engeller Ģeklinde ortaya çıkabilir. Benzer Ģekilde, ithal ikameci

veya ihracat dönük sanayilere tanınan devlet teĢvikleri de dıĢ ticaret politikası

araçlarıdır. Bu araçların kullanımı, salt dıĢ ticaret politikası amaçlarının

gerçekleĢtirilmesine dönük olabileceği gibi, dıĢ politikada dost veya düĢman olarak

görülen ülkeler arasında bir ayrıma gitmek amacıyla da uygulanma imkânına

sahiptir17

. Bununla beraber, yukarıda da belirtildiği gibi, 2. Dünya SavaĢından sonra

ortaya çıkan ve Soğuk SavaĢın bitiĢinden sonra uluslararası sistemde daha da ağırlık

kazanan Dünya Ticaret Örgütü (1994 öncesinde GATT) ve IMF ve Dünya Bankası

16

Williamson, J. & Milner, C., The World Economy, Harvester Wheatsheaf, 1991, s. 130. 17

Seyidoğlu, H., Uluslararası Ġktisat, Ġstanbul, 1998, s.301-322.

Page 40: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

24

gibi uluslararası finansal kuruluĢların varlığı bu ticaret politikası araçlarının keyfi

kullanımını imkânsız hale getirmektedir. Özellikle Dünya Ticaret Örgütünün “En

Çok Kayrılan Ülke”, “Ulusal Muamele”, “Gümrük Vergilerinin Ġndirilerek

Konsolide Edilmesi”, “Korumanın Sadece Gümrük Vergileri Ġle GerçekleĢtirilmesi”

Ģeklindeki 4 temel prensibinin kabulü neticesinde18

, ülkeler çoğu kez bu kurallarla

uyumlu modern ticari yöntemler bulma ve uygulama yoluna gitmektedirler.

Modern ticari uygulamalardan önce, iktisat teorilerinin konuya iliĢkin genel

geliĢim çizgisini gözden geçirdiğimizde, hiç kuĢkusuz ilk olarak ele alınabilecek

akım, 17. Asrın sonuna kadar geçerli olan ve devletin iç ve dıĢ ticari iliĢkilerde aĢırı

müdahaleciliğine dayanan Merkantilizmdir. Bu düĢünceye göre, ödemeler

dengesinde oluĢan fazlalık ile finanse edilen askeri kapasitenin ulusların zenginliğini

oluĢturduğu varsayılmaktadır. Bu nedenle, ithalatta aĢırı korumacı bir yaklaĢım

savunulurken, gerekirse zor kullanarak ihracat pazarları bulunmalıdır. Bununla

beraber, klasik liberal iktisadın kurucularından Adam Smith‟in Mutlak Üstünlük

Teorisi, Ricardo ve takipçileri tarafından KarĢılaĢtırmalı Üstünlükler Teorisi olarak

geliĢtirilerek, serbest ticaret ve uzmanlaĢmaya dayanan uluslararası bir iĢbirliği

ortamının kaynakların optimum kullanımına yol açacağı; bunun ise, tüm uluslar için

daha etkin bir büyüme modeli teĢkil edeceği savı ortaya konulmuĢtur19

. Konuya

sadece ekonomik açıdan yaklaĢmak sanayileĢme ve dolayısıyla kalkınma konusunda

hegemon güçlerin ya da diğer bir anlatımla merkez ülkelerin gerisinde kalmıĢ çevre

ülkelerin gerçekleĢtirmeye çalıĢtıkları hızlı kalkınma hamlesi çabalarıyla çoğu zaman

örtüĢmemektedir. KarĢılaĢtırmalı Üstünlükler Teorisine dayalı bir uzmanlaĢmanın

18

age. 19

Williamson, J. & Milner, C., 1991 s. 19-25.

Page 41: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

25

var olduğu ütopik derecede liberal bir dünya sisteminde, tarıma dayalı ekonomiler

tarıma dayalı bir üretim yapısından kurtulamazken; sanayileĢmiĢ ülkeler ise, ticaret

hadlerinin sürekli lehlerine iĢlediği sanayi ürünleri imalatına devam etmiĢ

olacaklardır. Bu durum, liberal ekonomik modelin temelini oluĢturan kapitalist

sermayenin kar maksimizasyonu dürtüsü ile sömürgeleĢme veya sanayi devrimi

sonrası tanımı ile emperyalizme yol açmaktadır.

Marksist bir anlayıĢla ekonomik alt yapının siyasi üst yapıyı oluĢturduğu

savından hareket edildiğinde ise, sermaye birikimi bakımından geri kalmıĢ ülkelerin,

dıĢ politika açısından bağımsız bir devlet aygıtı kurmalarının hiçbir zaman baĢarılı

olamayacağı bir ortam yaratılmaktadır20

. Her ne kadar, esas itibariyle, Marksizm‟in

bu görüĢünün güncellenmesi amacıyla Nicos Poulantzas tarafından geliĢtirilen

“devletin göreli özerkliği kuramının” dıĢ politikaya uyarlanması sonucunda,

devletlerin zamanla kendilerini uluslararası sistemin ve baĢka devletlerin etkisinden

kurtaracağı ileri sürülse de, bu durumun gerçekleĢmesinin, ekonomik kalkınmayı

doğuracak sermaye birikiminin sağlanamaması halinde pek de kolay olamayacağı

açıktır. Nitekim, kapitalist sermayenin hegemon güçleri durumunda bulunan Batı

Avrupa devletlerinin iki dünya savaĢındaki güç mücadelesine kadar sömürge

durumunda bulunan ülkelerin bağımsızlık giriĢimleri baĢarılı olmamıĢtır. Ancak 2.

Dünya SavaĢını müteakip, üzerlerindeki baskıdan bir ölçüde kurtulan üçüncü dünya

ülkeleri bağımsızlıklarını elde etmiĢlerdir21

. Anılan devletlerin, doğal olarak,

emperyalist düzenden uzaklaĢabilmek ve dıĢ göreli özerkliklerini sürdürebilmek için

sermaye birikimi sağlamaya yöneldikleri görülmüĢtür. Sanayiye dayalı bir üretim

20

Uzgel, Ġ., Ulusal Çıkar ve DıĢ Politika, Ankara, 2004, s. 89-99. 21

Oran, B. (Ed.) ve diğerleri; Türk DıĢ Politikası Cilt I, ĠletiĢim Yayıncılık, 2003, s.35-43.

Page 42: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

26

yapısına kavuĢma, ülkelerin milli gelir düzeylerini ve ekonomik kapasitelerini

arttırmaktadır. Ekonomik kapasite ise, devletlerin dıĢ politikadaki etkinliklerini

belirlemede en önemli araçlardan biridir. DıĢ dünya ile iliĢkilerde, dıĢ yardıma

muhtaç olmamaktan, belirli ölçüde kendine yeterli bir askeri kapasitenin

geliĢtirilmesine kadar devletin dıĢ politika çıktılarına etkide bulunmaktadır. Ayrıca,

diğer ulusal güç unsurları olan toplumsal katmanlar tarafından destek verilen

istikrarlı hükümetlerin varlığına ve arkasında ülkesinin ekonomik gücünü hisseden

bir diplomatlar kadrosunun hareket kabiliyetine de doğrudan etkide bulunmaktadır.

Bu nedenle, çok büyük doğal kaynaklara sahip olamayan ve siyasi bağımsızlığını

yeni kazanmıĢ bir devletin dıĢ politika özerkliğinin sağlanması, sanayileĢme

hamlesinde sağladığı baĢarıya endekslenmiĢ durumdadır. SanayileĢme, doğurduğu

içsel ve dıĢsal ekonomiler ve hızlı teknolojik ilerlemeye katkısı nedeniyle ekonomik

kalkınmanın itici gücüdür. Bu amaçla tercih edildiği müĢahede edilen 3 tip modelden

biri olan komünist yöntemin, kendi içerisindeki özellikle üretim sürecinin

etkinliğinin sağlanamaması ve sistemin suiistimale açık olması nedeniyle baĢarısız

olduğu, genel itibariyle 1990‟lardan sonra Doğu Bloğunun çökmesi ile kabul edilen

bir gerçek haline gelmiĢtir.

Ekonomik geliĢme amacına dönük diğer model olan dıĢ ticarette korumacılık

anlayıĢına dayanan ithal ikameci sanayileĢmede ise, dıĢ dünyayla rekabet edinceye

kadar geçecek bir sürede, daha önce yurtdıĢından ithal edilmekte olan malların

uygulanan koruyucu ve özendirici tedbirlerle yurt içinde üretilmesinin sağlanmasına

dayanan bir sistem yaratılmaya çalıĢılmaktadır. Büyük oranda liberal ekonomiden

kopma anlamına gelen bu stratejide, dünya ticari sisteminde geçerli karĢılaĢtırmalı

Page 43: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

27

üstünlükler sonucunda belirlenen bir üretim anlayıĢı yerine, dıĢ dünyadan

soyutlanmıĢ ve ülke halkının acil ihtiyaçlarını giderecek mallarda yoğunlaĢmıĢ bir

üretim anlayıĢı tercih edilmektedir. Bu nedenle temel ihtiyaçları gidermeye dönük

basit tüketim malları üretiminden baĢlayan bu tip sanayileĢmede, peyderpey yatırım

ve ara malları üretimine geçilmeye çalıĢılmaktadır. Bu itibarla, iktisadi kalkınmayı

sağlamakta devletin dıĢ ticarete müdahalesinin temel gerekçesi, “bebek endüstriler

tezi” olmaktadır. Ünlü Alman ekonomist Frederic List tarafından da desteklenen söz

konusu tez uyarınca, tarihsel bakımdan baĢka ülkelerden daha geç sanayileĢme

sürecine giren devletler, belirli endüstri dallarında karĢılaĢtırmalı üstünlükler elde

edinceye ve gerekli sermaye, teknoloji ve iç-dıĢ piyasalarda rekabet gücüne sahip

olana kadar koruma yoluna gitmelidirler22

. Korumanın temel aracı olan gümrük

vergileri ve miktar kısıtlamalarının yoğun olarak kullanıldığı bu stratejide, devlet

çoğunlukla kambiyo denetimini de beraber uygulamakta ve devletin makro

ekonomik değiĢkenler olan faiz ve enflasyon ile gelirin dağıtımı konusunda da

mutlak etkisi bulunmaktadır. Sosyal katmanlar arasından üretici kesimlerin mutlak

olarak desteklendiği bu sistemde, doğal olarak dıĢ piyasalarda daha ucuza üretilen

mallara eriĢimi engellenen tüketiciler açısından dezavantajlı bir durum ortaya

çıkmaktadır. Ġthal ikamesinin tek dezavantajı bununla sınırlı kalmamaktadır.

BaĢlangıçta yaratılan ve büyük üretim hamleleri gerçekleĢtiren yerli sanayinin uzun

süre korunması ve dıĢ rekabete açılmaması halinde, fiyat ve kalite açısından

dünyadan kopuk üretken olamayan bir ekonomik bir yapıyla karĢılaĢılması ihtimali

vardır. Ġthal ikamesi, Ġkinci Dünya SavaĢından sonra sayıları hızla artan üçüncü

dünya ülkeleri bakımından 1970‟lere kadar mutlak olarak uygulanan bir strateji

22

Gilpin, R., Global Political Economy, 2001, s. 201-205.

Page 44: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

28

olmakla beraber, üretken olmayan ve kaynak israfının son derece yoğun olduğu bu

sistemin sürdürülemez olduğunun anlaĢılması, ülkeleri dıĢa açılmaya zorunlu

kılmaktadır. Bu nedenledir ki, sanayileĢme sürecinin belirli bir aĢamasında, diğer bir

ifadeyle ithal ikamesi ile üretimin sınırlarına ulaĢıldığında bir baĢka strateji olan

“ihracata yönelik sanayileĢme” politikasına geçmek zorunda kalmaktadırlar.

Bu politika uyarınca, dıĢ piyasalara yönelik üretime baĢlandığından,

karĢılaĢtırmalı üstünlüklere uygun bir üretim tarzına geçilmekte ve iç pazar

kısıtlamalarından kurtulunmaktadır. Üretim tesisleri, ölçek ekonomilerinden

yararlanılmak suretiyle optimum ölçekte kurulmakta ve teknolojik geliĢmeye sevk

olmaktadır23

. Ancak, Ģu da unutulmamalıdır ki, dıĢ pazarlara yönelik üretim

yapmanın bir sonucu da ülkenin kendi pazarlarını dıĢ rekabete açmasından

geçmektedir. DıĢ pazarlara girmenin yolu, gerçekte gümrük tarifeleri ve tarife dıĢı

engellerini indirmeyi kabul edecek ülkelerin varlığına bağlıdır. En basit anlamda,

bugün için, Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) üyesi ülkelerin birbirlerine uyguladıkları

“En Çok Gözetilen Ülke Kaydı” ile belirlenen tercihli tarife oranlarından

yararlanmanın Ģartı, DTÖ‟ne üye olmak ve aynı pazara giriĢ koĢullarını örgüt

üyelerine sağlamaktan geçmektedir. Yine, ekonomik entegrasyon hareketlerine dahil

olmak yoluyla belirli ülke pazarlarına giriĢ, anılan ülkelere tanınan tavizlere bağlıdır.

Belirli geliĢmiĢ ülkelerin, kalkınma gerekçeleriyle GenelleĢtirilmiĢ Tercihler Sistemi

benzeri uygulamaları ile Az GeliĢmiĢ veya GeliĢmekte Olan Ülkelere yönelik olarak

sağladıkları tek taraflı tavizler dahi günümüzde muhatap ülkelerce uyulacak

koĢullara bağlanmaya baĢlanmıĢtır. Ġhracata yönelik sanayileĢme stratejisinin doğal

23

Seyidoğlu, H., Uluslararası Ġktisat, Ġstanbul, 1998, s. 418-429.

Page 45: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

29

bir sonucu, devletin dıĢ ticaret ödemelerinin yapılmasını sağlayan kambiyo rejimi

baĢta olmak üzere, birçok makro ekonomik denge üzerindeki kontrolünü büyük

ölçüde terk etmek durumunda kalmasıdır. Gelir dağılımında da, artık monopolcü

kimliklerini yitiren üreticilerden dünya fiyatlarından mal temin etmeye baĢlayan

tüketici sosyal katmanlara doğru bir kayma ortaya çıkmaktadır.

Yukarıda kısaca özetlenen iktisat literatüründeki kalkınma/sanayileĢme

stratejileri devletlerin dıĢ politika tercihleri bakımından ele alındığında, uluslararası

sistemde, liberal ekonomi anlayıĢı ile korumacılık arasında bir çatıĢma durumu

olduğu düĢünülebilir. Gerçekten de ekonomik üretkenlik bakımından geliĢmiĢ

durumda bulunan ülkeler her zaman için sahip oldukları rekabet avantajlarını ve

teknolojik üstünlüklerini değerlendirebilecekleri liberal bir uluslararası sistemden

yanadır. 19. yüzyılda Ġngiltere‟nin ve 20 ve 21. yüzyıllarda A.B.D baĢta olmak üzere

birçok sanayileĢmiĢ ülkenin ticaret liberalizasyonunun Ģampiyonluğunu yaptığına

ĢaĢırmamak gerekir. Buna karĢın, rekabet üstünlüklerinin kaybolduğu zamanlarda ve

özellikle de global ekonomik buhran zamanlarında aynı ülkelerin korumacılıklarında

bir tırmanıĢ olmaktadır. Son dönemde bunların, özellikle Ç.H.C, Hindistan, Pakistan

gibi birçok GeliĢme Yolundaki Ülkenin emek yoğun sanayilerde yakaladığı geliĢme

karĢısında, ticari korunma araçlarına daha çok baĢvurmakta oldukları görülmektedir.

Dahası, çoğu zaman DTÖ bünyesindeki çok taraflı ticaret görüĢmelerinde GeliĢmiĢ

Ülkelerin kendi aralarında da “ticaret müzakeresinden ziyade ticaret savaĢı”

verdikleri dile getirilmektedir24

. GeliĢme Yolundaki Ülkeler açısından bakıldığında

da durum farklı değildir. Uyguladıkları ihracata yönelik sanayileĢme modeli

24

Grossman, G. & Helpman E., 2002, s. 139-170.

Page 46: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

30

çerçevesinde bir yandan hem geliĢmiĢ ülkeler hem de kendilerine benzer üretim

yapısına sahip GYÜ‟ler nezdinde daha fazla pazara giriĢ imkânı kazanmaya

çalıĢırken, diğer taraftan da çeĢitli önlemlerle kendi iç piyasalarını dıĢ rekabetten

korumaya çalıĢmaktadırlar. Diğer bir ifadeyle, artık baĢlı baĢına ekonomik

geliĢmenin ve dolayısıyla devletin uluslararası politikadaki siyasi etkinliğinin bir

aracı olarak görülen dıĢ ticaret stratejileri nedeniyle, devletlerin siyasi amaçlarla

baĢvurageldiği ticari nitelikli araçlar, diğer devletlerin kalkınma düzeylerine

doğrudan etkide bulunan, cezalandırmaya veya ödüllendirmeye dönük tedbirler

haline gelmektedir. Bu durum ise, geleneksel anlamda kullanılan dıĢ ticaret politikası

araçlarının da geliĢmesine yol açmaktadır.

Görüldüğü üzere, iktisat teorisinde, serbest ticaret-korumacılık tartıĢmaları ile

ticaretin serbestleĢtirilmesinde izlenen çok taraflı veya bölgesel entegrasyon temelli

yöntemler tarihsel olarak çok gerilere giden bir konu olmuĢ ve her iki görüĢ de

kendisine çok sayıda taraftar bulmuĢtur25

. Daha çok Amerika ve Ġngiltere merkezli

iktisat ve uluslararası iliĢkiler teori geliĢtiricilerinin etkisiyle adına yeni dünya düzeni

denilen bir ortamda, serbest ticaretin ekonomik büyümeyi hızlandırdığını empoze

eden neo-liberal politikaların yükselmesiyle, tüm dünyada dıĢ ticaret politikaları

değiĢime uğramıĢ ve dıĢa açık politikalara yönelik eğilim ağırlık kazanmıĢtır.

Günümüzde ticaretin serbestleĢtirilmesi hususu, gerek çok taraflı gerekse ikili ve

bölgesel müzakereler kapsamında ele alınmaktadır. Çok taraflı müzakerelerde 1995

yılında DTÖ‟nün kurulmasından bu yana çok fazla ilerleme sağlanamaması ise

bölgeselleĢmeyi arttırmaktadır. BölgeselleĢmeyi, Domino Etkisi ile açıklamaya

25

Acar, M., “Serbest Ticaret, Ekonomik Özgürlükler ve Refah”, Türk Dünyası Sosyal Bilimler

Dergisi, Bahar 2010, Sayı 53, 2010 s. 1-28.

Page 47: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

31

çalıĢan Baldwin, belirli ülkeler arasında hayata geçirilen bir ekonomik birliğin, taraf

ülkelerin mal tedarikini birlik içerisinden yapmaya baĢlamasıyla, birlik dıĢında kalan

ülkelerin tercihli ticaretin sağladığı imkânlardan mahrum kalmama amacıyla birliğe

dâhil olmasına veya yeni bir birlik kurmasına neden olduğunu söylemektedir.26

Böylece, Baldwin tarafından özetle, tüm ülkelerin artan bir Ģekilde STA ağı

oluĢturduğu bir “domino etkisinden” bahsedilmektedir. Ayrıca, ticaretin

serbestleĢtirilmesine yönelik çok taraflı müzakereler son dönemde hız kaybederken,

bölgeselleĢme dünya ticaret sisteminde hızla yayılmaktadır. Bu durum ise, iktisadi

değerlendirmeleri daha çok bölgeselleĢmenin yararı ya da globalleĢme karĢısındaki

etkisine doğru çekmiĢtir. Örneğin Bhagwati27

tarafından ortaya atılan,

bölgeselleĢmenin küresel ticaretin serbestleĢtirilmesine destek mi olduğu yoksa

engellediği mi sorusuna iliĢkin tartıĢmaların yükselmesini beraberinde getirmekte ve

BTA‟ların çok taraflı ticaret sistemine etkisini araĢtıran çalıĢmalara yol açmaktadır.

BölgeselleĢmenin çok taraflı müzakerelere destek olduğu görüĢünde MFN vergileri

ile BTA kapsamında sağlanan tercihli vergilerin birbirine tamamlayıcı olduğu

savunulurken, diğer görüĢte bu vergilerin birbirleri açısından tamamlayıcı değil

alternatif olduğu ileri sürülmektedir. Konuya iliĢkin olarak son dönemde, Reizman,

Kennan, Krishna, Freund, Limao, Levy, Karacaovalı, Ornelas, Estevadeordal gibi

iktisatçılar tarafından muhtelif çalıĢmalar yapılmıĢtır28

. BölgeselleĢmenin çok taraflı

ticaret sistemini engellediği görüĢü çerçevesinde Levy, Heckscher - Ohlin modeli

temelinde çalıĢmalar yürüterek ikili ticaret anlaĢmalarının çok taraflı sistemi

26

Baldwin, R., A Domino Theory of Regionalism, NBER Working Paper No. 4465, Cambridge,

MA: National Bureau of Economic Research, 1993, s. 1-19. 27

Bhagwati, J., The World Trading System at Risk, Princeton: Princeton University Press, 1991. 28

Baldwin R. & Seghezza E., Are Trade Blocs Building or Stumbling Blocks? New Evidence,

World Trade Organisation, 2007, s. 1-5.

Page 48: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

32

desteklemesinin imkânsız olduğu sonucuna ulaĢmıĢtır29

. Bhagwati de

bölgeselleĢmenin çok taraflı ticaret sistemini engellediğini savunanlardandır30

.

Bhagwati, Doha Turu örneğinde olduğu gibi BTA‟ların çok taraflı ticaret

müzakerelerini yavaĢlattığını ve müzakerecilerin dikkatini dağıtarak DTÖ‟den

uzaklaĢtırdığını ifade etmektedir. Bhagwati ayrıca, ülkelerin son dönemdeki

bölgeselleĢme eğilimi neticesinde BTA‟ların sayılarının arttığını, BTA‟larda kabul

edilen farklı farklı düzenleme ve istisnaların ise küresel ticaret sistemini

çözülemeyecek bir karıĢıklığa doğru sürüklediğini belirtmektedir. Bhagwati,

“spagetti kâsesi” olarak tanımladığı bu durumun, bölgeselleĢmenin çok taraflı

sisteme katkıda bulunmaktan ziyade ondan uzaklaĢtıracak kaygan bir zemin

hazırladığını savunmaktadır31

. Karacaovalı ve Limao ise, A.B.D ve AB‟nin BTA‟ları

üzerinde çalıĢmalar yapmıĢ ve bu çalıĢmalar neticesinde BTA‟ların üçüncü ülkeler

aleyhine iĢleyen anlaĢmalar olduğunu ortaya koymuĢlardır32

. Söz konusu çalıĢmalar,

gerek AB‟nin gerekse A.B.D‟nin çok taraflı müzakerelerde daha az tarife satırında

indirime gitmelerini, mevcut BTA‟ları çerçevesinde ortaklarının elde ettikleri tercihli

kazanımların erimesini istememeleri ile iliĢkilendirmektedir33

. Karacaovalı ve Limao

özetle, BTA‟ların çok taraflı ticaret sistemine köstek olduğunu savunmaktadır. Diğer

taraftan, Estevadeordal, Freund ve Ornelas, benzer bir çalıĢmayı Latin Amerika

29

Levy, P. I., A Political-Economic Analysis of Free trade Agreements, American Economic

Review 87(4), 1997, s. 506-519. 30

Bhagwati, J., Termites in the Trading System: How Preferential Agreements Undermine Free

Trade, Oxford: Oxford University Pres., 2008. 31

Bhagwati, J. N. and Panagariya A., “Preferential Trading Areas and Multilateralism: Strangers,

Friends or Foes?”, Bhagwati, J. N., Krishna P, and Panagariya A., Trading blocs: Alternative

approaches to analyzing preferential trade agreements, 1999, Cambridge, MA: MIT Press, s. 35-

91. 32

Karacaovalı, B. and Limão, N., “The Clash of Liberalizations: Preferential vs. Multilateral

Trade Liberalization in the European Union”, Journal of International Economics, 2008, No. 74, s.

27-30. 33

a.g.m., s. 29.

Page 49: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

33

ülkeleri için yapmıĢ34

ve Karacaovalı ile Limao‟nun ulaĢtığı sonuçların tam tersini

elde ederek bölgeselleĢmenin çok taraflı ticaret sisteminin alternatifi değil

tamamlayıcı unsuru olduğunu göstermiĢtir35

. Bununla beraber, BTA‟ların çok taraflı

sisteme katkı sağladığı son kertede DTÖ‟nün kendisi tarafından da kabul

edilmektedir.

Nitekim, 1996 yılında gerçekleĢtirilen Singapur Bakanlar Konferansında

DTÖ, bölgesel ve çok taraflı entegrasyon giriĢimlerinin ticaretin serbestleĢtirilmesi

bakımından birbirine alternatif değil tamamlayıcı olması için adımlar atacağı

taahhüdünü yinelemiĢtir36

. BTA‟ların çok taraflı sisteme olumlu etkileri için

verilebilecek bir örnek, Avrupa Ekonomik Topluluğunun (AET) kuruluĢuna

dayanmaktadır. AET‟nin 1958 yılında kurulmasıyla birlikte A.B.D, çok taraflı

müzakereler çerçevesinde tarifelerde yeni bir indirime gidilmesine yönelik çok taraflı

giriĢime destek vermiĢtir. Konuya iliĢkin diğer bir örnek ise, Uruguay Turunda

yaĢanan tıkanma neticesinde ortaya çıkmıĢtır. Avustralya ve A.B.D‟nin, bahse konu

tıkanma akabinde ilgili diğer ülkeler ile birlikte Asya Pasifik Ekonomik ĠĢbirliği

(APEC) Örgütünü kurması, AB‟yi yeniden GATT müzakerelerine dönme konusunda

teĢvik etmiĢtir37

. AB ve A.B.D‟nin Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı

AnlaĢması (TTYO) sürecine baĢlamasının çok taraflı müzakerelerdeki tıkanmaya

etkisi de benzer Ģekilde yakın vadede görülmeye adaydır.

34

Estevadeordal A, Freund C., & Ornelas, E., Does Regionalism Affect Trade Liberalization

Towards Non-Members?, Centre for Economic Performance, CEP Discussion Paper No: 868, 2008,

s. 35. 35

Bhagwati, J., “Regionalism and Multilateralism: An overview”, New Dimensions in Regional

Integration, Melo J. (et al), Center for Economic Policy Research, 1993, s. 29. 36

Singapore WTO 1996 Ministerial Declaration, WT/MIN(96)/Dec, 18 December 1996, URL:

https://www.wto.org/english/thewto_e/minist_e/min96_e/wtodec_e.htm 37

Buckley, R., & Boulle, L., Challenges to Multilateral Trade: The Impact of Bilateral,

Preferential and Regional Trade Agreements, Alphen: Kluwer Law International, The Netherlands,

2010, s. 9.

Page 50: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

34

2. Uluslararası ĠliĢkiler Temelli Rejim Teorileri

Ġktisat teorilerinden farklı olarak, uluslararası iliĢkiler teorilerinin

yaklaĢımlarında ise, yukarıda da belirtildiği üzere devletlerin dıĢ politika tercihleri

doğrultusunda ticari ve ekonomik unsurları ne Ģekilde kullandığı veya kabullendiği

yönünde çıkarımlarda bulunmaya çalıĢtığı görülmektedir. Uluslararası iliĢkilerde,

devletler ve uluslararası aktörler arasındaki iliĢkilerin, güç mücadeleleri ve iĢbirliği

arayıĢları ile bu amaçla çeĢitli örgüt ile birliklere katılma gibi davranıĢlarına açıklama

getirme iddiası ile ortaya atılan birçok rejim teorisi bulunmakta ve farklı

sınıflandırmalara konu olmaktadır. Söz konusu teorilerin birçok varsayım ve

basitleĢtirmelere dayandığı, çeĢitli kısıtları öne sürerek teori oluĢturmanın gereğiyle

dıĢarıda bıraktıkları konular olduğu görülmektedir. Bu yönüyle, literatürün

incelenmesinden, teorilerin her duruma ve bu tezdeki gibi özellikli bir konuya

uygulanabilecek tüm unsurları içerecek bir cevap getirme iddiası bulunmadığı

anlaĢılmaktadır. Ancak, çeĢitli saik ve durumları açıklamak için teorilerin varsayım

ve çıkarımlarının birer araç olarak kullanılması mümkündür.

DTÖ'nün 2007 Dünya Ticaret Raporunda da38

bu durum vurgulanarak,

uluslararası iĢbirliği ve bölgeselleĢmeyi açıklamakta 4 “büyük teori” olan,

neorealizm, liberalizm, neo-liberal kurumsalcılık ve yapısalcılık ile bunların çeĢitli alt

versiyonlarının bulunduğu belirtilmektedir. Sözkonusu raporda, 4 büyük teori olan

neorealizmin dengeleme, blok-oluĢturma, bağımlılık-yaratma gibi güç odaklı

hedeflere vurgu yaparken; kurumsalcılığın etkinliğe odaklandığını; liberalizmin daha

38

WTO, World Trade Report 2007- Six Decades of Multilateral Trade Cooperation: What have

We Learnt?, s. xvıı-xv. https://www.wto.org/English/res_e/booksp_e/anrep_e/world_trade_report07_e.pdf

Page 51: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

35

çok içsel politik ekonomi Ģartlarına bakarken, yapısalcılığın ise sosyal ve

motivasyonel davranıĢ norm, değer ve idealleriyle ilgilendiği belirtilmektedir.

Diğer taraftan, her ne kadar 1990‟dan itibaren Doğu Bloğunun yıkılmasından

sonra Marksist teorilerin açıklamalarına literatürde çok fazla yer verilmese ve

yukarıdaki Raporda ele alınmasa da, neo-Marksist ve neo-GramĢiyan teorilerin kimi

eleĢtirel katkılarının da göz ardı edilemeyeceği düĢünülmektedir39

.

Mezkûr teorilere bölgeselleĢmeye yaklaĢımları açısından daha yakından

bakıldığında özetle Ģu tespitlerin yapılması mümkündür. Uluslararası iliĢkiler

teorileri arasında devlet merkezli bir değerlendirmeye sahip olan realist teori, gücü

sistemin temeline oturtmaktadır40

. Bu kapsamda, uluslararası politikanın asıl

aktörleri olan bu unsurların sürekli güç ve çıkar peĢinde olduğu varsayımından

hareket eden klasik realist teorinin en önemli temsilcisi olan Hans Morgenthau,

uluslararası sistemin anarĢik bir yapıya sahip olduğunu ve çatıĢmanın veya çatıĢma

tehdidinin hüküm sürdüğü bu anarĢik yapı içerisinde güvenlik endiĢesine kapılan

devletlerin, ulusal çıkarları doğrultusunda sürekli güç peĢinde koĢan ve diğer

devletler üzerinde egemenlik kurmaya çalıĢan rasyonel birimler haline geldiğini iddia

etmektedir. Dolayısıyla realizme göre bir güç mücadelesi olan uluslararası politikada,

bir ortak düĢmana, ortak tehdide veya hegemonya kurma hedefini taĢıyan devlete

karĢı güç dengesinin sağlanması amacıyla koalisyon yapılması gibi istisnai durumlar

dıĢında uluslararası alanda bir iĢbirliğinden söz edilemediğini belirtmektedir. Doğal

39

Gill, S., Gramsci, Historical Materialism and International Relations, Cambridge: Cambridge

University Press, 1993. 40

Akgül AçıkmeĢe, S., “Uluslararası ĠliĢkiler Teorileri IĢığında Avrupa BütünleĢmesi”, Uluslararası

ĠliĢkiler, Cilt 1, 2004, s. 1-32.

Page 52: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

36

olarak bu yaklaĢım, askeri güvenliğe uluslararası ticaret konularından daha çok önem

vererek, bölgesel ticaret anlaĢmalarını çıkar odaklı ve güç maksimizasyona yönelik

geçici giriĢimler olarak değerlendirir. Bu itibarla, Birinci Dünya SavaĢından sonra

savaĢı önlemeye yönelik bir giriĢim olarak Milletler Cemiyeti'nin kuruluĢuyla

dünyanın uluslararası örgütlenmeler yoluyla naif ve idealist bir anlayıĢla uluslararası

iliĢkileri yanlıĢ değerlendirdiği ve Ġkinci Dünya SavaĢı'nın çıkması ile bunun

yanlıĢlığının ortaya çıktığı algısı bulunmaktadır. Bu nedenle, Ġkinci Dünya

SavaĢı'ndan 1970'lere kadar ve hatta daha sonrasında dahi uluslararası iliĢkilerde

çalıĢmaların temel ağırlık merkezini realist yaklaĢım veya yeni versiyonlarının

oluĢturduğunu söylemek yanlıĢ olmayacaktır41

. Ancak, 1970'lerden sonra Realist

teorinin, diğer teorilerden gelen eleĢtiriler karĢısında uluslararası sistemi daha iyi

açıklayabilmek için neorealizm, post-klasik realizm ve hegemonik istikrar teorisi gibi

yeni yaklaĢımlarla kendini geliĢtirdiği de görülmüĢtür. Bunlardan, neorealist

yaklaĢım, klasik realizmin varsayımlarına ek olarak, kendisini geliĢtirerek sistemsel

unsurları ön plana çıkarmıĢ olup, uluslararası sistemin anarĢik olduğunu ve sistemin

doğası gereği ulus-devletlerin temel güdüsünün kendisini idame ettirmek olduğunu

belirtirken, uluslararası sistemde güç hiyerarĢisinin her ne olursa olsun önem

taĢıdığını iddia etmektedir. Sonuçta, sıfır-toplamlı bir oyun olan rasyonel

devletlerarasındaki iliĢkilerin; geçici ortaklıklar kurulsa da anarĢiyi uzun vadede

sona erdiremediğini belirtmektedir. Klasik realizmin kurucuları olan H. Carr ve Hans

Morgenthau‟nun görüĢlerini temel olarak kabul eden ancak eleĢtirerek geliĢtiren

Kenneth Waltz, neorealizmin fikir babası olarak görülmektedir. Kenneth Waltz

uluslararası iliĢkiler disiplinine antropoloji ve ekonomi alanlarını da dâhil ederek

41Eralp, A., Devlet, Sistem ve Kimlik: Temel YaklaĢımlar, ĠletiĢim Yayınları, 2013, 2. Bölüm.

Page 53: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

37

klasik realizmi eleĢtirerek geniĢletmiĢtir42

. Neorealizm, klasik realizmin egemen

devletlerin uluslararası anarĢi içinde var oldukları gibi bazı noktalarını kabul etmekle

beraber, klasik realizmden farklı olarak insan doğası ve devlet yönetimi konusunda

daha bilimsel bir açıklama getirmeye çalıĢmaktadır. Robert Keohanne‟e43

göre

neorealizm, bir bakıma realizmi uluslararası politika teorisi haline getirme çabasıdır.

Neorealizmin birçok varsayımı iktisat literatüründeki merkantilizm, ekonomik

milliyetçilik ve korumacılık yaklaĢımlarını kabul etmektedir. Neorealistlere göre,

piyasa, devletin siyasal çıkarlarına hizmet edecek bir araçtır44

. Hamilton‟a göre ise,

devlet üretim ekonomisinde etkin bir yönlendirici rol oynamalıdır. Yine, realizmin

geliĢtirilmiĢ bir versiyonu olan postklasik realizme göre uluslararası iliĢkilerde güç

belirleyici öneme sahip olmakla birlikte, devletin çatıĢma olasılığını düĢürerek

güvenlik ve refahını sağlamak için amaç değil araçtır45

. Realist teori temeline

dayanan hegemonik istikrar teorisi ise, liberal bir uluslararası sistemin varlığını

sürdürmesi için gerekli model, önder ve en önemlisi bunu sağlayacak güce sahip bir

hegemonun uluslararası sistemde kendisini takip edecek motivasyona sahip,

desteğini aldığı diğer aktörlerin varlığıyla mümkün olabileceğini savunmaktadır. Bu

teoriye göre, hegemon güç, uluslararası sistemde kendi üstünlüğünü korumak üzere

iĢbirliğini teĢvik ederken, belirlediği değerlerin takipçisi durumdaki uluslararası

aktörlerce tanınmasını ve kurduğu sistemin sürdürülmesi amacını gütmektedir46

.

Esasen bu teoriyi uluslararası ekonomik iliĢkilere uygulayan Kindleberger,

42

Waltz, K., Theory of International Politics, Reading, Addison-Wesley Publishing, 1979, s. 71 43

Keohane, R. O. and Axelrod, R., "Achieving Cooperation under Anarchy: Strategies and

Institutions", “Neo-liberalism and Neo-realism: The Contemporary Debate” New Directions in

World Politics, Baldwin D. (ed.), New York: Columbia University Press, 1993, s. 85-113. 44

Gilpin, 2001, s. 17-9 45

Aydın, M., “Uluslararası ĠliĢkilerin „Gerçekçi‟ Teorisi: Kökeni, Kapsamı, Kritiği”,

Uluslararası ĠliĢkiler, 2004, s. 33-60. 46

Arı, T., Uluslararası ĠliĢkiler ve DıĢ Politika, MKM Yatınları, 2013.

Page 54: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

38

rejimlerin kuruluĢunu ve devamını sağlayan temel unsurun belirli bir alanda gücün

eĢitsiz dağılımı olduğunu savunarak, Ġngiltere ve A.B.D'nin hegemon rolünü

üstlendiği dönemlerde bir dengenin oluĢtuğunu; hegemonun gücünün azaldığı

dönemlerde ise, istikrarın riske girdiğini ancak böyle bir durumda da aynı esaslar

üzerinde aynı görüĢe sahip oligopol niteliğindeki grupların da hegemonik güç olarak

iĢbirliğine giderek aynı amaç doğrultusunda önderlik yapabileceğini belirtmektedir47

.

Dört büyük teoriden bir diğeri olan yapısalcı yaklaĢım, uluslararası iĢbirliğini

temel normlar, paylaĢılan fikirler, karĢılıklı-sübjektif inançlar, gelenekler,

alıĢkanlıklar ve algıya vurgu yaparak açıklamaktadır. Açıklamalarında, kural temelli

kararın, rasyonel ve mantıksal çıkarımla ulaĢılan bireysel çıkar amaçlı tercihlerin

yerini alması gerektiğini vurgular. Sistem ile sistemi oluĢturan ajanlar arasında güçlü

bir karĢılıklı etkileĢim olduğunu ve yapının ajanların algılarını etkileyerek onların

tercih davranıĢlarını belirlediğini ileri sürmektedir. Sonuçta, bu Ģekilde ortaya çıkan

ortak tutumun tüm sistemde bir akis yaratarak onu etkilediğini belirtir. Özetle,

devletlerin uluslararası arenadaki davranıĢlarının kökenlerine inerek kimlik, çıkar ve

norm kavramları üzerinden açıklamayı hedeflemektedir. Yapısalcı YaklaĢımın bir alt

dalı olan Ġngiliz Okul ise, uluslararası kural ve normların ulus ötesi yayılmasını

inceleyerek; özellikle Ġkinci Dünya savaĢı sonrası dönemde benzer serbest piyasa

anlayıĢına sahip devletlerin bunları uluslararası alana empoze etmek için oluĢturduğu

koalisyon ve bütünleĢmeleri örnek almaktadır.

47

Duncan S., The Limits of Hegemonic Stability Theory, The IO Foundation, 1985, s. 579-614.

Page 55: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

39

Uluslararası iliĢkilerin büyük teorilerden bir diğeri olan liberalizm ise,

uluslararası iĢbirliği doğrultusunda, ülke içi faktörlerin ve bireylerin rasyonel bir

tutumla çıkar odaklı talepleri ile yaptıkları baskıyla devletlerin karar alma

süreçlerinde dolaylı olarak belirleyici olduğunu savunmaktadır. Bununla beraber,

klasik liberallere göre politika ile ekonomi arasında bir ayrım bulunmaktadır.

Yukarıda iktisat teorileri ile ilgili bölümde klasik liberal iktisatçılardan Adam

Smith‟in “görünmez el” ve David Ricardo‟nun “karĢılıklı üstünlükler” teorileriyle

açıklanan devletin minimum ölçüde müdahil olduğu bir ortamda uluslararası ortamda

serbest ticaret ile zenginleĢme sağlayan doğal sistemin varlığının uluslararası iliĢkiler

teorilerindeki yansımasıdır48

. Uluslararası ticaretin devletler tarafından kısıtlanması,

piyasasının rasyonel iĢleyiĢine engel teĢkil etmekte ve uluslararası fiyat

mekanizmasının iĢleyerek maksimum verimlilik, ekonomik büyüme ve refah

sağlamasına engel olmaktadır49

. Liberaller savaĢ, emperyalizm gibi siyasi olgularla

ekonomik büyüme süreci arasında bağ kurmazlar; tam tersine ekonomik iliĢkilerin

karĢılıklı fayda sağlayarak devletlerin çatıĢmasına engel olacağını belirtirler.

Liberalizmin bu yönüyle uluslararası iliĢkiler disiplinindeki yansıması, Alman

filozof Ġmmanuel Kant‟ın da etkisiyle idealizm olarak ortaya çıkması ve etkisiyle

A.B.D BaĢkanı Wilson‟ın Birinci Dünya SavaĢından sonra Milletler Cemiyetinin

kurulmasında öncülüğünü yaptığı idealizm teorisidir. Buna göre, uluslararası

kanunların hüküm süreceği demokratik ve özgür devletlerden oluĢacak bir dünya

federasyonu kurulduğu, uluslararası sistemde açık diplomasinin geliĢtirildiği,

uluslararası hukukun güçlendirildiği ve bunları gözetecek yeni uluslararası

48

Crane, G. and Amawi, A., The Theoretical Evolution of International Political Economy,

Oxford University Press, 1997, s. 3-26. 49

Gilpin, The Political Economy of International Relations, Princeton University Press, 1987, s.

26-31.

Page 56: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

40

kurumların kurulduğu bir sistemde çatıĢma olamayacaktır. Bir ölçüde Ġkinci Dünya

SavaĢından sonra da devam eden ancak BirleĢmiĢ Milletlerin baĢarısızlığının

görüldüğü, uluslararası sistemin sadece kapitalist devletlerden oluĢmadığı,

sömürgecilikten kurtulan yeni kalkınma çabasındaki devletlerin var olduğu

korumacılığın arttığı bir dönemde liberalizmin temel teori olarak anılması imkânsız

bir hal almıĢtır. Bu dönemde neo-realizm, neomarksizm ve tüm uluslararası iliĢkiler

teorilerine Ģüpheyle yaklaĢan Horkheimer, Cox, Hoffman, Linklater ve Habermans

gibi önemli temsilcileri bulunan EleĢtirel Teori50

dünyaya hâkim olurken,

1970‟lerde itibaren neoliberalizm gündeme gelmeye baĢlamıĢtır. Neoliberalizm,

Chicago Okulundan Friedrich Von Hayek ve Milton Friedman gibi ekonomistler

tarafından geliĢtirilen neo-realist ekonomik teoriler bütünü olmakla beraber, Robert

Keohane ve Joseph Nye tarafından kaleme alınan Güç ve KarĢılıklı Bağımlılık adlı

eserle uluslararası iliĢkilerde de yansımasını bulmuĢtur. Buna göre, uluslararası

iliĢkilerde ana unsurun devletler olduğunu kabul etmekle beraber, uluslararası

örgütlerin ve devlet dıĢı aktörlerin etkisini de göz ardı edilmemektedir. 1990‟lar ile

uluslararası ekonomik düzende yaĢanan değiĢimler, çokuluslu Ģirketlerin artan rolü

ve hızla artan dünya ticareti, realist uluslararası iliĢkiler teorilerindeki klasik devlet-

merkezli paradigmalara piyasalar, örgütler ve uluslararası anlaĢmaların önemini

eklemiĢtir. Böylece, “ kompleks karĢılıklı bağımlılık” içerisinde ve kurumların

öneminin arttığı bir düzen tasvir edilmeye baĢlanmıĢtır. Bu bağımlılık ortamında,

kurulan örgüt veya yapılan anlaĢmalar iĢbirliği düzeyini arttırarak iliĢkilere istikrar

sağlayacağı düĢünüldüğünden teori, neo-liberal kurumsalcılık olarak adlandırılmaya

50

Devetak, R., “Critical Theory”, Burchill, S., Linklaer, A. (eds.), Theories of International

Relations, New York: St. Martin‟s Press, 1996, s. 145-177

Page 57: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

41

baĢlanmıĢtır51

. Özellikle 1980'lerin sonlarından itibaren bölgesel ticaret

entegrasyonları odaklı çalıĢmaları ve uluslararası anlaĢmaları ve düzenlemeleri de

kurumsal katkı bakımından çalıĢma konusu yapması neoliberal kurumsalcılık

akımını, zaman içerisinde en popüler ve kabul edilir teorileri haline getirdiği

söylenebilecektir. Özellikle uluslararası iĢbirliği veya çatıĢmada kurumların

rolünün analizi konusunda somut bir modelleme olan Oyun Teorisini kullanması,

akademisyenlerce yapılacak çözümlemelerde yöntem sorunun giderilmesinde

faydalı ve belki de kolaycılık olarak görülerek gittikçe daha fazla çalıĢmaya konu

olmasını sağlamıĢtır. Sonuç olarak, liberal ve dıĢa açık ekonomi kavramının

yükseldiği bir çağda hem liberal, hem yeni (neo) ve hem de normatif kurumsal

katkıları bünyesinde barındıran rasyonel kökenli ve bir ölçüde devlet merkezli-

realist olan bu teorinin, DTÖ tarafından dahi temel rejim teorisi olarak

görülmesine ĢaĢırmamak gerekmektedir. Diğer bir ifadeyle, her Ģeyden biraz

unsur ve somut bir çözümleme modeli içermesi nedeniyle akademik dünyada

kabul gören bu teoriyi bu tezde de temel yaklaĢım olarak en azından baĢlangıç

itibariyle seçilmemesi için bir neden bulunmamaktadır.

Bununla beraber, Türkiye bakımından tezin konusu oluĢturan STA

yönelimlerinin AB ile kurulan GB nedeniyle en azından yakın zamanlara kadar

bu yaklaĢımla yorumlanacak Ģekilde geliĢmediği ve daha çok hegemonik istikrar

teorisi bağlamında incelenebileceği ilerideki bölümlerde açıklanacaktır.

51

Smith, E. ve Farrands C., International Political Economy in the 21st Century, Contemporary

Issues and Analysis, Pearsons Education, 2011, s. 28-33

Page 58: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

42

C. Bölgesel Ticaret AnlaĢması Modelleri Ġçerisinde Yeni Nesil STA Kavramının

GeliĢimi

Ticaretin serbestleĢtirilmesinde “Global Ekonomik Entegrasyon”dan farklı

olarak geliĢen eğilimin, “Bölgesel Ekonomik Entegrasyonların” sayısındaki artıĢ

olduğu yukarıdaki bölümde belirtilmiĢti. Global ölçekli liberalizasyon yerine daha

çok bir grup ülke arasında coğrafi esasa dayalı serbestleĢtirmeyi öngören bölgesel

ekonomik entegrasyon modellerinde, çoğu kez entegrasyona dahil olan ülkeler

arasında ticaretin serbestleĢtirilmesinden öteye giden bir karĢılıklı bağımlılık iliĢkisi

kurulmaktadır. Esasen, kavrama genel anlamda “BölgeselleĢme” ve kuran araca

“Bölgesel Ticaret AnlaĢması” (BTA) denilmesinin nedeni de bundan

kaynaklanmaktadır.

Neoliberal iktisadi düĢüncenin küreselleĢme ile tüm dünyaya yayıldığı

dönemde, bölgeselleĢme eğiliminin aynı Ģekilde artıĢması bir çeliĢki gibi görünse de,

aslında bu durum bir yandan tesis edilen ileri liberalizasyon ile küreselleĢmeyi daha

da ileri götürmeyi ve diğer taraftan da kapitalist üretim tarzının ortaya çıkarabildiği

kriz benzeri dengesizlikleri bertaraf etmeyi amaçlayan bir tepkidir52

. Diğer bir

ifadeyle, çok taraflı üretim, ticari ve mali iliĢkilerin geliĢmesi aynı coğrafi bölgedeki

ülkeleri, güçlerini birleĢtirme amacıyla yoğun bölgesel iliĢkiler içerisine girmeye

sevk etmektedir. Ġkinci Dünya SavaĢından bu yana üç bölgeselleĢme dalgasının

olduğu kabul edilmektedir. Bunlardan ilki, 1960‟larda baĢarılı AT örneğinden

esinlenen Afrika‟dakiler baĢta olmak üzere geliĢme yolundaki ülkelerin güçlerini

birleĢtirerek sanayileĢme hamlelerini gerçekleĢtirme ve küresel ekonomiye bu

52

Kara KurtuluĢ T., Bölgesel Ticaret AnlaĢmaları KarmaĢası ve Türkiye, Ankara, 2015, s. 33-37.

Page 59: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

43

Ģekilde eklemlenme çabaları sonucunda gerçekleĢmiĢtir. Ġkinci dalga ise, dünyadaki

sermaye birikiminin baĢlıca odak merkezleri olan, Avrupa, Kuzey Amerika ve

Güneydoğu Asya bölgesindeki ülkelerin 1980‟lerin sonundan itibaren giriĢtiği

bölgeselleĢme hareketleridir53

. Üçüncü dalga bölgeselleĢmenin Uruguay Turu

sonrasında DTÖ‟nün 1 Ocak 1995‟te kurulmasından itibaren beraber baĢladığı genel

kabul görmektedir. Her ne kadar çok taraflı müzakerelerde 1995 yılında görece

baĢarı kazanıldığı düĢünülse de, bu durumun bölgesel ticaret anlaĢmalarına olan

ilgiyi azaltmadığı, Doha Turu müzakerelerinde yaĢanan tıkanma ile yeni alanlara

doğru geniĢleyerek ve AB tarafından 2006 yılında açıklanan stratejinin diğer ülke ve

ülke gruplarına da yayılmasıyla hız kazandığı da gözlenmektedir. Önümüzdeki

dönemde yapılacak akademik çalıĢmalarda, içerdiği ileri tarım, hizmetler, kamu

alımları gibi DTÖ+ düzenlemelerin yanı sıra yatırımlar, mevzuat yakınlaĢtırması ve

verilen dıĢ yardımlara iliĢkin hükümler nedenleriyle DTÖ-X hükümler içeren

kapsamlı yeni nesil serbest ticaret anlaĢmalarının, 2006 yılından itibaren dördüncü

dalga bölgeselleĢmeyi baĢlattığına dair argümanların görülmesi de ĢaĢırtıcı

olmayacaktır54

.

Bölgesel veya bölge dıĢı ekonomik entegrasyonlar en genel anlamda, birleĢen

ekonomiler arasında ticaret ve üretim faktörlerinin hareket serbestîsinin sağlanması

ve bu kapsamdaki ülkeler arasında fırsat eĢitliğinin gerçekleĢtiği bir ortamı

tanımlanmakta kullanılmaktadır. Bu durum, bazı mallar üzerindeki gümrük vergisi

indirimlerinden, para ve maliye politikalarının uyumlaĢmasını içeren kapsamlı

ekonomik birleĢmelere kadar gidebilmekte ve giderek artan karĢılıklı bağımlılık

53

age., s. 33. 54

Tezin yazarının yorumudur.

Page 60: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

44

iliĢkisi neticesinde AB örneğinde görüldüğü gibi siyasi birlik kurulmasına dahi

varabilmektedir55

. Entegrasyonların temel hedefi, üye ülkeler arasında ticaretin

serbestleĢtirilerek toplumların refah seviyesinin yükseltilmesi olduğundan, ekonomik

birleĢmeden geliri ve istihdamı arttırma, gelir dağılımını iyileĢtirme ve bölgesel

dengesizlikleri giderme gibi amaçları gerçekleĢtirmesi beklenmektedir. Nitekim,

DTÖ tarafından yapılan çalıĢmalar, 2015 yılı sonu itibariyle, dünyada 600‟ün

üzerinde BTA‟nın bulunduğunu göstermektedir. Bugün için, Moğolistan haricinde

DTÖ üyelerinden tamamı bir ya da daha fazla bölgesel ekonomik entegrasyona

katılmıĢ durumdadırlar. DTÖ‟nün temel kurallarından baĢlıcası olan “en çok

gözetilen ulus kaydı”ndan bir istisna olarak kabul edilen bu durum, DTÖ‟nün 24.

maddesi, GATS AnlaĢmasının 5. Maddesi ve 1979 yılında kabul edilen “Yetki

Hükmü” ile hukuken geçerlilik kazanmıĢtır56

. Diğer bir ifadeyle, çok taraflı

serbestleĢtirmeyi güçlendirebildikleri ve sürecin ileride genelleĢmesine katkıda

bulunabildikleri ölçüde uluslararası ticaret sistemi için yararlı addedilmektedirler.

Türkiye de, AB ile gerçekleĢtirdiği GB ile Ģekillenen uluslararası ticari

yükümlülükleri doğrultusunda akdettiği AnlaĢmalar ile bu alanda geliĢme yolundaki

ülkelerin baĢında gelmektedir57

.

1. Klasik Bölgesel Entegrasyon Modelleri ve Yeni Nesil STA‟lar

Uluslararası ekonomik iliĢkilerden daha dar bir çerçeveye sahip olan dıĢ

ticaret politikası, esas itibariyle devletlerin mal ve hizmet alıĢveriĢi üzerine kurulu

55

Dura C., Atik H., Avrupa Birliği Gümrük Birliği ve Türkiye, Nobel Yayıncılık, 2014. 56

BüyüktaĢkın, ġ., Uluslararası Ticarette GATT Düzeni, Ankara, 1997, s. 143-150. 57

WTO, Trade Policy Review (Turkey), Report By The Secretariat, WT/TPR/S/259, 2012,

Geneva, s. 18-20

Page 61: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

45

bulunmaktadır. Bununla beraber, dıĢ ticaretin, sermaye baĢta olmak üzere diğer

üretim faktörlerinin hareketliliği, uluslararası parasal sorunlar ve kalkınma gibi

ekonominin diğer unsurları üzerinde de etkileri bulunduğundan, genel ekonomi

politikasının en önemli araçlarından birini teĢkil eder. DıĢ ve iç ekonomik iliĢkiler bir

bütün halindedir. Özellikle, kalkınma stratejilerinin uygulanmasında dıĢ ticaretin

önemli bir yeri vardır. Örneğin ihracata dayalı kalkınma modeline sahip bir ülkenin

iç ekonomik iliĢkileri, milli gelirin oluĢumundaki unsurlardan paylaĢım sorununa

kadar dıĢ ticaretten etkilenmekte, ülkenin kambiyo rejimi ve bölgesel ticaret

anlaĢmalarına bakıĢ açısı dahi çoğu zaman bu yöndeki tercihlerle uyum içinde

olmaktadır. Günümüzde, geliĢme yolundaki ülkelerin hemen tümü için dıĢ ticaret

adeta en önemli araç olarak görülmekte olup, bu amacın daha kolay

gerçekleĢtirilmesinde birbirlerine yardımcı olmak amacıyla bölgesel düzeyde artan

ölçüde ticaret anlaĢmaları akdetme yoluna gitmektedirler.

Ülkelerin kalkınma ve refah seviyelerinin yükselmesinde önemli bir rol

oynayan uluslararası ticaret ve bu ticaretin daha da kolaylaĢtırılması ve

serbestleĢtirilmesi, son dönemde gerek geliĢmiĢ ülkeler arasında gerekse kuzey-

güney ve güney-güney ticari ve ekonomik iliĢkilerinde öncelikli bir hedef haline

gelmiĢtir. Söz konusu hedefin gerçekleĢtirilmesine yönelik olarak ise günümüz

ekonomileri, DTÖ bünyesinde çok taraflı müzakereler kapsamında yürütülmekte

olan çalıĢmaların yetersiz kalması neticesinde, ikili ve bölgesel düzeyde tercihli

ticaret düzenlemeleri içeren anlaĢmalar akdetmeye yönelmektedirler. Bu kapsamda,

Serbest Ticaret AnlaĢmalarının (STA) önemi günden güne artmaktadır58

. DTÖ ile

58

http://www.ekonomi.gov.tr/portal/faces/home/disIliskiler/SerbestTic/Genel_Bilgi.html

Page 62: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

46

çerçevesi belirlenen uluslararası ticaret sisteminin temelini “en çok kayrılan ülke”

olarak bilinen ayrımcı olmama prensibi oluĢturmaktadır. Söz konusu prensibe göre,

DTÖ üyesi bir ülke herhangi bir ülkeye tanıdığı avantajlı ticaret rejimini koĢulsuz

olarak tüm üye ülkelere tanımak zorundadır59

. Bununla birlikte, GATT‟ın XXIV.60

ve GATS‟ın V.61

maddesi ile 1979 yılında Tokyo Turu sırasında kabul edilen Yetki

Hükmü62

çerçevesinde, üye ülkelerin mal ve hizmet ticaretinin serbestleĢtirilmesine

yönelik STA‟lar akdetmelerine ve gümrük birliği oluĢturmalarına DTÖ kurallarından

geçici bir sapma olarak imkân tanımaktadır. Bu imkân, DTÖ sisteminin temelini

oluĢturan ayrımcı olmama prensibi için en önemli istisnayı oluĢturmaktadır.

GATT madde XXIV‟te, STA ve Gümrük Birliği AnlaĢmalarının amacı, taraf

ülkeler arasında mal ticaretine yönelik engellerin tedricen kaldırılması suretiyle

ticaretin kolaylaĢtırılması ve üçüncü ülkelere karĢı duvarların yükseltilmemesi olarak

tanımlanmaktadır. Benzer bir düzenleme, hizmetler ticaretini düzenleyen DTÖ

AnlaĢması olan GATS madde V‟te de yer almaktadır. Buna göre, sınır ötesi ticaret,

yurt dıĢında tüketim, ticari varlık ve gerçek kiĢilerin dolaĢımı olarak belirlenen dört

farklı hizmet sunumuna iliĢkin ticaretin serbestleĢtirilmesinde ayrımcılığa yer

verilmeyecektir. 1979 yılında Tokyo Turu neticesinde kabul edilen ve geliĢmekte

olan ülkelerin kendi aralarında imzalayacakları anlaĢmalar bakımından GATT madde

XXIV‟e göre daha esnek düzenlemelere izin verilen Yetki Hükmünde de ayrımcılığa

karĢı çıkılmaktadır. DTÖ terminolojisinde STA‟lar, gümrük birliği ve kısmi kapsamlı

59

BüyüktaĢkın, ġ., Uluslararası Ticarette GATT Düzeni, s. 143-150. 60

https://www.wto.org/ENGLISH/res_e/booksp_e/analytic_index_e/gatt1994_09_e.htm 61

https://www.wto.org/English/docs_e/legal_e/26-gats.pdf 62

28 Kasım 1979 tarihli ve L/4903 Simgeli Belge, Differential And More Favourable Treatment

Reciprocity And Fuller Participation Of Developing Countries

https://www.wto.org/english/docs_e/legal_e/enabling1979_e.htm

Page 63: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

47

anlaĢmalar ile birlikte ele alınmakta ve bölgesel ticaret anlaĢmaları (BTA) olarak

nitelendirilmektedir63

.

Esasen, DTÖ terminolojisini belirleyen yukarıdaki hukuki dayanaklar

bakımından Yeni Nesil STA‟lar için ayrıca bir tanımlama yapılmamıĢtır. Dahası,

DTÖ terminolojisinde diğer daha ileri ekonomik entegrasyon biçimleri bakımından

da bir özel bir tanımlama yapılmamıĢtır. Bununla beraber, sınıflandırmada STA veya

Gümrük Birliğine dayanan Ekonomik BütünleĢme AnlaĢması tanımı bulunmaktadır.

Tablo I: AnlaĢma türüne göre BTA‟lar64

BTA'LARIN DAĞILIMI

Adet Pay

STA 365 90%

Gümrük Birliği 26 6%

Kısmi Kapsamlı Tercihli Ticaret AnlaĢması 21 4%

Toplam 412 100%

Mevcut en güncel bilgiler ıĢığında, 2015 yılı Nisan ayı itibariyle, DTÖ‟ye

bildirimi yapılan BTA‟ların sayısı 612‟ye ulaĢmıĢ olup, bunlardan 412 tanesi

yürürlüktedir. Sözkonusu sayı içerisinde STA‟ların%90 gibi oldukça yüksek bir paya

sahip olduğu dikkat çekmektedir. %6 ile Gümrük Birliği anlaĢmaları, %4 ile Kısmi

Kapsamlı Tercihli Ticaret AnlaĢması AnlaĢmalar takip etmektedir65

.

63

Urata, S., “Globalization and The Growth in Free Trade Agreements”, Asia-Pacific Review,

Vol:9, No:1, 2002, s. 20-32. 64

http://rtais.wto.org/UI/publicsummarytable.aspx 65

http://rtais.wto.org/UI/publicsummarytable.aspx

Page 64: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

48

Tablo II: AnlaĢmanın DTÖ‟deki hukuki dayanağına göre BTA‟lar66

BTA'LARIN DAĞILIMI

Adet Pay

GATT Madde XXIV (STA) 223 54%

GATT Madde XXIV (GB) 17 4%

GATS Madde V 134 33%

Yetki Hükmü 38 9%

Toplam 412 100%

Buna göre, dünya genelinde BTA‟ların % 58‟lik büyük bir kısmı GATT

Madde XXIV ve % 33‟lük bölümü GATS Madde V kapsamındaki istisna hükümleri

çerçevesinde akdedilmiĢtir. Yetki Hükmüne göre ise, toplam rakamın sadece %

9‟una tekabül eden 38 BTA imzalanmıĢtır. Ġki tabloda yer alan rakamlar arasındaki

fark, GYÜ‟ler arasındaki Yetki Hükmüne dayanan bazı AnlaĢmaların Kısmi

Kapsamlı Tercihli Ticaret AnlaĢması yerine STA veya Gümrük Birliği olmasından

kaynaklanmaktadır.

Ülkelerin BTA akdetmeye yönelik motivasyonlarının arka planında hem

ekonomik hem de siyasi unsurlar bulunmakla beraber, temel ekonomik unsurlar

olarak, pazara giriĢ imkânlarının artırılması, domino etkisi ile dıĢarıda kalma

korkusu, çok taraflı ticaret müzakerelerindeki yavaĢ ilerleme karĢısında ticari

çıkarların gerçekleĢtirilebileceği alternatif bir platforma ulaĢma, dıĢ ticaret politikası

ve yükümlülükler açısından daha derin entegrasyona gidebilme imkânı ve GYÜ‟ler

bakımından erozyona uğrayan otonom rejimlerin ötesinde pazara giriĢ imkânları elde

etme olanağı olarak özetlenebilecektir67

.

66 http://rtais.wto.org/UI/publicsummarytable.aspx 67

The Warwick Commission Report on the Future of the Multilateral Trade Regime: Strategies for

Implementation

Page 65: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

49

Ekonomik bütünleĢmeyi "bir süreç olarak, farklı ulusal devletlere ait

ekonomik birimler arasındaki ayrımcılığı ortadan kaldırmaya yönelik önlemler

alınması; bir durum olarak ise ulusal ekonomiler arasındaki çeĢitli ayrımcılık

türlerinin mevcut olmamasıdır" Ģeklinde 1962 yılında tanımlayan Balassa‟nın,

ekonomik entegrasyon sürecini Serbest Ticaret Alanı, Gümrük Birliği, Ortak Pazar,

Ekonomik Birlik ve Tam Ġktisadi Entegrasyon Ģeklinde 5 basamaklı ayrıma tutması

genel bir baĢlangıç kabul görmektedir68

. Bununla beraber, her Ģeyden önce DTÖ

literatüründe dahi yer alan yetki hükmü uyarınca GYÜ‟ler arasında akdedilen

“Tercihli Ticaret AnlaĢmaları” ve AB entegrasyonun geliĢimi çerçevesindeki

aĢamaları dikkate aldığımızda buna “Tek Pazar” ve “Parasal Birlik” aĢamalarının da

eklenmesi mümkündür. Ancak, Tek Pazar, Ortak Pazar aĢamasının teknik, idari ve

mali engellerin kaldırıldığı ve bu konuda mevzuat yakınlaĢtırılmasının yapıldığı,

Parasal Birliğinin ise Balassa‟nın sınıflandırmasındaki Tam Ġktisadi Entegrasyonunun

ihtiyari olan ortak para birimi kullanmaya baĢlanan aĢaması olduğundan,

sınıflandırmada göz ardı edilmesi mümkündür. Bu kapsamda, ekonomi literatürünün

incelenmesi neticesinde, ülkeler/ülke grupları arasındaki entegrasyon türleri için

yapılan sınıflandırmalarda birbirini takip eden 6 aĢama olduğu söylenebilecektir.

Bu kapsamda, ilk aĢamayı “Tercihli Ticaret Anlaşmaları”nın (TTA)

oluĢturduğu entegrasyon modelinde, anlaĢmanın tarafları birbirlerine belirli bazı

ürünlerde tercihli pazara eriĢim olanağı sağlamakta; çoğu zaman bu olanaklar

gümrük vergilerinde tarife kontenjanı kapsamında indirim yoluyla sağlanmaktadır.

http://www2.warwick.ac.uk/research/warwickcommision/worldtrade/report/uw_warcomm_tradereport

_07.pdf 68

Laffan B., O‟Donnel R., Smith M., Europe‟s Experimental Union- Rethinking Integration,

Routledge, London, New York, 2000, s. 102-110.

.

Page 66: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

50

Tercihli ticaret anlaĢmaları”nın akdi Yetki Hükmü kapsamında GYÜ‟ler arasında

mümkün olabilmektedir. Türkiye ile Ġran arasında 2014 yılında yürürlüğe giren TTA

buna bir örnektir. Ġlginçtir ki, Türkiye ile Mısır arasında yürürlükte bulunan anlaĢma

yetki hükmü esas alınarak yapılmıĢ dahi olsa bir STA‟dır. Ġkinci aĢama olan,

“Serbest Ticaret AnlaĢmaları”nda ise taraflar arasındaki ticarette anlaĢma kapsamı

ürünlerde gümrük vergiler ve eĢ etkili tedbirler ile miktar kısıtlamaları

kaldırılmaktadır. DTÖ açısından STA‟lar bakımından en önem arz eden hususlar,

“ticaretin esaslı bölümü” ve “makul bir süre içerisinde tamamlanma” ilkeleridir.

DTÖ‟ne yapılan bölgesel ticaret anlaĢmalarının en büyük kısmını STA‟lar

oluĢturmaktadır.

STA‟lardan sonraki ekonomik entegrasyon aĢaması “Gümrük Birliği”dir.

STA‟lara ek olarak, tarafların dıĢ dünyaya karĢı bir Ortak Gümrük Tarifesi

uygulamaları gerekmektedir. Ekonomik entegrasyonun bu seviyesinde, Gümrük

Birliğine taraf ülkeler kendi aralarında tarifeleri ve miktar kısıtlamalarını

kaldırmakta, dahası anlaĢmaya taraf olmayan üçüncü ülkelere karĢı ortak bir tarife

uygulamaya baĢlamaktadır. Ancak, bu durumun bir ileri aĢaması da Gümrük

Birliğinin kendisinin üçüncü taraflarla iktisadi entegrasyonlara gitmesidir ki; bu

durum Türkiye-AB Gümrük Birliğinin ve tezin sorunsalının da temel konusudur.

Andriamananjara‟nın69

, GB‟ni bir STA'dan daha fazla koordinasyon gerektirmesi

nedeniyle, taraf ülkeler açısından bir otonomi kaybına yol açtığı ve bu

entegrasyonunun daha az tercih edildiğini açıklayan çalıĢmaları mevcuttur. Gümrük

Birliklerinin SACU, BDT ve AB-Türkiye gibi en baĢarılı örneklerinde dahi aksayan

69

Andriamananjara S., Customs Unions, Preferential Trade Agreement Policies for Development,

The World Bank, 2011, s. 111.

Page 67: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

51

birçok yön bulunmaktadır. Körfez ĠĢbirliği Konseyi (KĠK), WAEMU, ECOWAS ve

COMESA daha ileri entegrasyonu hedeflerken, GB aĢamasını sürekli ertelemiĢlerdir.

AB Malta ve Kıbrıs ile Ortaklık AnlaĢmalarındaki GB aĢamasını bu ülkelerin

üyeliklerine kadar ertelemiĢtir. Doğal olarak, Gümrük Birliği ve “Ġkinci En Ġyi

Teorisi”nin babası iktisatçı Jacob Viner'ın 1950 yılında temelde gümrük birliğinin

refah etkisine iliĢkin analizinde köklü bir değiĢim gündeme gelmiĢtir70

. Viner sonrası

Gümrük Birliği Teorileri, Viner'in analizinde kullandığı varsayımlara yönelik

eleĢtirileri ve iyileĢtirmeleri ile gümrük birliğinin tarafları ve üçüncü ülkeler

bakımından refah etkilerine yönelik ekonomik analizi geliĢtirmeyi amaçlamıĢtır.

"Yeni Gümrük Birliği Teorileri" olarak adlandırılan güncel çalıĢmalar, gümrük

birliğinin refah etkilerini tam rekabet piyasası ve ölçeğe göre getiri varsayımları

altında inceleyen geleneksel teoriye eksik rekabet piyasa yapısı ve ölçek

ekonomilerini temel almaya baĢlamıĢtır. Söz konusu teorilerin de, kapsamı mal

ticaretindeki belirli bir alanla kısıtlı ve sadece tek bir tarafın diğer tarafın karar ve

tercihlerini veri alarak uygulamak zorunda kaldığı Türkiye ile AB arasındaki GB‟nin

sorunlarına çözüm bulmaktan uzak olduğu görülmektedir.

Gümrük Birliği'nin daha ileri bir aĢaması olan “Ortak Pazar”da, ülkeler mal

ticaretine konu ürünlerde tarife ve tarife dıĢı önlemleri kaldırıp ortak bir gümrük

tarifesi uygulamanın yanı sıra; diğer üretim faktörleri olan hizmetler, emek ve

sermayenin de oluĢturulan entegrasyon içerisindeki piyasada içerisinde serbest

dolaĢımını öngörürler. Ancak, bu durumun gerçekleĢtirilmesi teoride belirtildiği

kadar kolay olamamaktadır. Yukarıda da bahsedildiği üzere, özellikle Afrika

70

Viner J., The Customs Union Issue, NY: Carnegie Endowment for International Peace, 1950.

Page 68: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

52

kıtasında ekonomik geliĢmelerini tek tek gerçekleĢtiremeyeceklerinin farkında olan

ülkelerin biraz da naif bir yaklaĢımla WAEMU, ECOWAS ve COMESA gibi Ortak

Pazar ve hatta dahası parasal birlik hedefleri olan bütünleĢme çabalarının çok geri bir

aĢama olan OGT uygulama hedeflerini dahi sürekli erteledikleri görülmektedir.

Arkasında önceden Fransa Merkez Bankasının daha sonra ise Avrupa Merkez

Bankasının finansal desteği olan Batı Afrika‟daki eski Fransız sömürgesi ülkelerin

oluĢturduğu WAEMU‟nun 2015 yılı Ağustos ayında ortak para birimi uygulamasına

geçtiğini açıklaması bunun bir istisnası değildir.

Esasen, ekonomik entegrasyon modellerinin en ileri seviyesini Ekonomik

Birlik ifade etmektedir; bunun nedeni Balassa‟nın sınıflandırmasındaki Tam İktisadi

Entegrasyonun artık konfederatif veya federal bir devlet özellikleri göstermeye

baĢlanan siyasi entegrasyon aĢamasına geçiĢi sembolize etmesindendir. Bu yüzden iki

aĢama beraber alınırsa, Ekonomik Birlikte, Ortak Pazar aĢamasındaki üretim

faktörlerinin tam serbestîsinin yanı sıra bunu sağlayacak mevzuatın uyumlaĢtırılması

ve para, maliye ve iktisadi politikaların koordinasyonu gerekirken; Tam Ġktisadi

Entegrasyonda artık ülkelerin devletlerin iç tasarrufunda bulunan mikro ve makro

ölçekteki politikalarının belirlenmesine dair yetkilerinin bir kısmını uluslar üstü

organlara devrettiği bir yapıya geçiĢ bulunmaktadır. Bu durumda, tarım ve

ulaĢtırmadan, rekabet, sosyal politika, çevre fikri ve sınai mülkiyet hakları, rekabet,

ve kamu alımları, gibi çok geniĢ kapsamlı politikaların da uyumlaĢtırılması

gerekmektedir. Bu noktada vurgulanması gereken bir husus da, ekonomik

entegrasyon modelleri konusunda özellikle baĢarılı bir örnek olan Avrupa

entegrasyonunu model alan akademik çalıĢmaların, her bir entegrasyon aĢamasının

Page 69: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

53

pozitif yayılma etkisiyle bir üst aĢamaya geçiĢi getirdiğini iddia etmeleridir. Esasen

Ernst Haas tarafından geliĢtirilen yeni fonksiyonelcilik akımıyla kurgulanan ve

hükümetlerarasıcılık akımıyla ile eleĢtirisi yapılan bu genellemenin, Avrupa dıĢında

ve özellikle de GYÜ‟ler bakımından çok da geçerli olmadığı görülmektedir71

.

2. Uluslararası Sistemdeki BaĢlıca Ülkelerde ve AB‟de Yeni Nesil STA‟ların

GeliĢim Süreci

Literatürdeki klasik entegrasyon anlaĢmalarının ötesine geçen içerikleri ve

oluĢturdukları farklı kurumsal yapılar nedeniyle yeni nesil bölgesel entegrasyonların

sınıflandırılması oldukça zordur. Bu noktada, 2000‟li yılların baĢından itibaren

literatürde derin ve sığ entegrasyon terimlerinin kullanılmaya baĢlanıldığının ifade

edilmesinde yarar bulunmaktadır. Bununla birlikte, anılan terimlerin, doğrudan Yeni

Nesil STAları betimlemekten ziyade, klasik entegrasyon modelleri üzerinden bunları

dolaylı olarak tanımlamaya çalıĢtığı görülmektedir.

Örneğin, Lawrence tarafından, bir entegrasyonun sadece mal ticaretini

serbestleĢtirmesinin ve dolayısıyla gümrük vergilerinde indirim getirmesinin, bunun

sığ bir entegrasyon olduğunu gösterdiğini belirtmektedir. Sınır ötesine geçen ve ülke

içindeki alanlarla ilgili politikalara yönelik kuralları da içeren anlaĢmaların ise aksine

derin entegrasyonları ifade ettiğini belirtmektedir72

. Lawrence ayrıca uluslararası

üretim ağları ile derin entegrasyon arasında bir bağlantı bulunduğunu belirten ilk

yazarlardandır. Böylece, derin entegrasyona giden devletler, ulusal sınırlara bağlı

71

Cini, M. & Borragán N. P., European Union Politics, Oxford University Press, 2013, s. 116-133. 72

Lawrence, R. Z., Regionalism, Multilateralism and Deeper Integration, Washington DC:

Brookings Institution, 1996, s. 28-34.

Page 70: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

54

kalmaksızın, üretimin konumlanmasını ve ticaretin kolaylaĢtırılmasını

gerçekleĢtirmek üzere kurumsal bir çevrenin inĢa edilmesini sağlamaya çalıĢmak

durumunda kalmaktadırlar. Derin entegrasyon, ülke içi sanayileĢme politikası, rekabet

politikası, teknik düzenlemeler, ortak standartlar, ihracat ve iç sübvansiyonlar,

finansal düzenlemeler, kurumsal yapıların uyumlaĢtırılması, makro politikaların

koordinasyonu gibi düzenleyici sahalarda ölçülmesi güç dıĢsallıklar ve yararlar

getirecek bir uyumu gerektirebilecektir.

GYÜ‟ler bakımından bu durumun avantajları ve dezavantajları olabileceği;

avantajların denenmiĢ en iyi uygulamaları kendileri sıfırdan geliĢtirmeye gerek

kalmaksızın adapte etme Ģansı olurken, dezavantajların ise kalkınma koĢulları

bakımından özellikle çevre ve iĢ yaĢamının düzenlenmesi alanlarında bunları kabul

etmenin uygun olmayabileceği belirtilmektedir. Özellikle bir tarafta bunları

dayatmaya çalıĢan bir GeliĢmiĢ Ülke ile bir GYÜ‟nün derin anlaĢma yapması

durumunda GYÜ üzerinde baskı uygulanmasının olası olduğu kaydedilmektedir73

.

2011 yılı DTÖ Dünya Ticaret Raporunun, Sığ ve Derin entegrasyonlarının

içeriklerini gösterecek biçimde hazırladığı aĢağıdaki ġekil I‟de STA + tanımına yer

verdiği görülmektedir74

.

73

Birdsall, N. and Lawrence, R. Z., “Deep integration and trade agreements: good for developing

countries?”, Kaul, I.,Grunberg, I., and Stern, M. (eds), Global Public Goods: International

Cooperation in the 21st century, New York/ Oxford: Oxford University Press,1999, s. 128-151. 74

WTO, World Trade Report 2011, The WTO and preferential trade agreements: From co-

existence to coherence, s. 110.

https://www.wto.org/english/res_e/booksp_e/anrep_e/world_trade_report11_e.pdf

Page 71: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

55

ġekil I: Sığ ve Derin Entegrasyonlar

Sığ Entegrasyon

Derin Entegrasyon

Rejimin Türü Örnek

STA A.B.D-Ġsrail STA'sı

STA + NAFTA

GÜMRÜK BĠRLĠĞĠ SACU

ORTAK PAZAR Avrupa Birliği

PARASAL BĠRLĠK Euro Bölgesi

MALĠ BĠRLĠK A.B.D

Bu durumda, klasik entegrasyon modellerine STA+ Ģeklinde yeni bir

aĢamanın eklendiği DTÖ tarafından da teyit olunmaktadır. Diğer bir ifade ile,

entegrasyon aĢaması olarak sığ bir model olan STA‟lara daha ileri ve derin

entegrasyonlarda dahi görülmeyebilecek (+) yani ilave unsurların eklenebildiği

görülmektedir. Bununla beraber, anılan unsurların neler olabileceği diğer bir ifade ile

sınır ötesi ve ülke içi düzenleyici alana müdahaleyi kabul ederek mal ticareti dıĢında

kendi münhasır oyun alanını açmaya hazır ülkelere göre farklılık gösterebilmektedir.

Konuya iliĢkin tespitte bulunabilmek amacıyla, Horn, Mavroidis ve Sapir‟in

2010 yılında yaptıkları çalıĢmada75

STA‟larında ilave unsurlar bulunduğu görülen

AB ve Amerika BirleĢik Devletleri'nin imzalamıĢ olduğu 14'er tane BTA'yı

incelenmektedir. ÇalıĢmada, üç aĢamalı bir inceleme yapılarak, ilk aĢamada

anlaĢmaların “kapsam” belirlemesi yapılmıĢtır. ÇalıĢmanın ikinci aĢamasında

anlaĢma kapsamında yer alan ilave hükümlerin gerçekten “hukuki olarak

75

Horn H. , Mavroidis P. and Sapir A., Beyond the WTO? An Autonomy of EU and US

Preferential Trade Agreements, The World Economy, 2010, Vol. 33, No. 11, s. . 1565-1588.

Page 72: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

56

uygulanabilir” olup olmadığı incelenmiĢtir. Üçüncü aĢamada ise, hukuki olarak

sorumluluk yükleyen maddelerin pratikteki durumuna bakılmıĢtır.

DTÖ‟nün 2011 yılı Raporunun özellikle aĢağıdaki Tablo III‟de yer alan

kapsam belirlemesi çalıĢması, bu tez bakımından STA‟ların ilave unsurlarının diğer

bir deyiĢle neyin Yeni Nesil STA olduğunun tespiti bakımından önem taĢımaktadır.

Tablo III: DTÖ+ ve DTÖ-X politika alanları76

DTO+ alanlar DTO-X alanlar Sanayi malları Yolsuzlukla mücadele Sağlık Tarım ürünleri Rekabet politikası Ġnsan hakları Gümrük idaresi Çevre hukuku YasadıĢı göç Ġhracat vergileri Fikri mülkiyet haklan UyuĢturucu kaçakçılığı SPS önlemleri Yatırım önlemleri Endüstriyel iĢbirliği Kamu iktisadi teĢebbüsleri ĠĢgücü piyasası Bilgi toplumu Ticarette teknik önlemler Sermayenin dolaĢımı Madencilik Telafi edici önlemler Tüketicinin korunması Kara para aklama Dampinge karĢı önlemler Veri korunması Nükleer güvenlik Devlet Yardımları Tarım Siyasi diyalog Kamu alımları Mevzuat uyumlaĢtırma Kamu idaresi TRIMS önlemleri Görsel-iĢitsel Bölgesel iĢbirliği GATS-Hizmetler Sivil savunma AraĢtırma ve teknoloji TRIPS Ġnovasyon politikaları KOBĠ'ler Kültürel iĢbirliği Sosyal konular Ekonomi politikaları Ġstatistikler Eğitim öğretim Vergilendirme Enerji Terörle mücadele Finansal yardım Vize ve göçmen konulan

DTÖ mevzuatında olmakla birlikte, daha ileri kuralları içeren hususların

DTÖ+, DTÖ mevzuatında bulunmayan konuların ise DTÖ-X olmak üzere

bölümlendiği sözkonusu çalıĢmada, Tablo III‟de yer alan 14 adet DTÖ+ ve 38 adet

DTÖ-X konu tespit etmiĢtir. ÇalıĢmanın sonuçlarına bakıldığında, ilk olarak AB ve

A.B.D BTA'larının çok önemli sayıda DTÖ+ ve DTÖ-X konularını içerdiği, ancak

76

WTO, World Trade Report 2011, s. 129.

Page 73: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

57

AB'nin BTA'larının A.B.D'ye göre DTÖ-X konularında çok ileriye gittiği; A.B.D'nin

BTA'larının ise AB'ye göre üçüncü taraflara yüklediği hukuki sorumluluk açısından

daha fazla hüküm içerdiği görülmektedir. ÇalıĢmada, AB'nin mevzuat enflasyonu

yaĢamasının sebebinin, AB'nin özellikle STA yaptığı ülkelerle kalkınma ile ilgili

konularda yaptığı düzenlemeler nedeniyle olduğu, ancak A.B.D'nin BTA'larında

böyle bir mevzuat enflasyonu yaĢanmadığı vurgulanmaktadır. ÇalıĢmada ayrıca;

DTÖ mevzuatının çok ötesinde konuların her iki ülkenin BTA'larında da bulunmakla

beraber, özellikle DTÖ-X konuları hakkında hukuken uygulanabilirliğin mütevazi

kaldığı tespiti yapılmaktadır. Son olarak da, DTÖ+ ve DTÖ-X alanlarda uluslararası

yükümlülüklerin çok ilerisinde hükümlere anlaĢmaların çok geniĢ baĢlıklarında yer

verilmiĢ olmasının, hukuki boyut ve muhatap ülkelerdeki iç mevzuat açısından

pratikte bir anlamı olmadığı vurgulanmaktadır.

Esasen, bu Ģekilde kapsamı tam olarak belli olmayan Yeni Nesil STA‟ların

Avrupa Komisyonu tarafından 4 Ekim 2006 tarihinde yayınlanan, “Küresel Avrupa:

Dünyada Rekabet Etmek”77

baĢlıklı bir bildirimle gündeme geldiğini ve literatüre

girdiğini söylemek yanlıĢ olmayacaktır. AB küreselleĢen dünya ekonomisi ile daha

güçlü bir bütünleĢmeyi sağlamak, Birlik ekonomisinin rekabet edebilirliğini artırmak

ve istihdamı geliĢtirmek maksadıyla yeni bir stratejik yönelim ve ekonomik reform

gündemini içeren bu bildirimde, Birlik vatandaĢlarına yeni imkânlar ve firmalarına

yeni pazarlar sağlayacak kapsamlı Yeni Nesil STA‟ların iĢlevine ve önemine vurgu

yapılmaktadır. Bildirimde özellikle yeni bir pazara giriĢ stratejisine, yatırımlara,

kamu alımlarına, rekabete, fikri mülkiyet haklarına, iĢ ve çevre ile ilgili

77

European Commission, Global World, Competing the World,

http://trade.ec.europa.eu/doclib/docs/2006/october/tradoc_130376.pdf

Page 74: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

58

düzenlemelere ve ticaret politikası araçları ile tarife dıĢı engelleri önlemeye yönelik

“düzenleyici yakınlaĢtırmaya” dayanan geniĢ kapsamlı STA‟lara vurgu yapıldığı

göze çarpmaktadır.

DTÖ Doha turu müzakerelerinin 2006 Haziran ayında sekteye uğraması

akabinde, mal ticaretinin yanı sıra hizmetler, kamu alımları, yatırımlar, rekabet,

standartlar, yatırım, rekabet, fikri mülkiyet hakları, iĢçi hakları ve çevre ekonomik ve

teknik iĢbirliği alanları ile bu konuların hukuken uygulanabilirliğini sağlamak üzere

kurulacak anlaĢmazlıkların halli mekanizmalarını da içeren derin, geniĢ kapsamlı

veya Yeni Nesil STA'larda bir yayılma etkisi yaĢandığı görülmektedir. AB‟nin

ardından baĢta A.B.D olmak üzere, AB ve Uzakdoğu ülkeleri dahil baĢlıca ticaret

aktörlerinin ilave unsurlar içeren STA'lara ağırlık vermesi sonucu üzerinde daha

fazla durulan bir alan haline gelmiĢtir78

. Diğer taraftan, STA akdetme sürecine

sonradan dahil olmakla beraber, Asya-Pasifik ülkeleri mal ticaretinin yanı sıra,

hizmetler ticareti ile yatırımlar alanındaki ileri düzenlemelerle Yeni Nesil STA‟ların

Ģampiyonluğunu yapmaya baĢlamıĢtır.

2011 yılı DTÖ Dünya Ticaret Raporu79

ile Horn, Mavroidis ve Sapir'in

yukarıda belirtilen çalıĢmasını, 96 anlaĢmayı inceleyerek genele yayan DTÖ

tarafından daha detaylı incelemelerde bulunulması da bu nedenledir. ÇalıĢmada,

BTA'ların giderek daha derin düzenlemeler getirdiği sonucu özetle incelenen

anlaĢmaların % 47'si rekabet, % 39'u sermayenin dolaĢımı, % 37'si TRIPS

78

Ġstanbul‟da 25-26 Mayıs 2015 tarihinde düzenlenen “Yeni Nesil STA‟lar ve Ġslam ĠĢbirliği TeĢkilatı içi

Ticarete Etkileri” baĢlıklı Seminer ‟de de konu detaylı olarak ele alınmıĢ olup, baĢta Ġslam Ticaretin GeliĢtirilmesi

Merkezinden Dr. El Hassane Hzaine, Agadir yetkilileri ve Ġslam Kalınma Bankası yetkililerince bu seminerde

yapılan sunuĢlardan bu çalıĢmada yararlanılmıĢtır. 79

WTO, World Trade Report 2011, s 128.

Page 75: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

59

AnlaĢmasının kapsamadığı fikri mülkiyet haklarının korunması ve % 31'i yatırımlar

alanında daha derin entegrasyon öngördüğünün tespitiyle bir kez daha teyit

edilmiĢtir.

Sözkonusu rapora, Yeni Nesil STA‟lara iliĢkin içerik belirlemesinin

geniĢlemesinin görülmesi bakımından daha yakından bakmakta yarar

bulunmaktadır. AB‟nin Kamerun ve CARĠFORUM ile Ekonomik Ortaklık

AnlaĢmaları ile Euromed Ortaklık AnlaĢmaları da dahil 33 STA‟sının yanı sıra,

A.B.D‟nin 11 STA‟sı ve EFTA, ASEAN, MERCOSUR, KĠK, PAFTA, ECOWAS

ve COMESA gibi 18 büyük bölgesel anlaĢmanın ve 42 ülkenin münferit

anlaĢmalarının da incelendiği çalıĢmada, diğer alanlar dıĢarıda bırakılmak suretiyle

tezin amacı doğrultusunda içerikleri yönünden ön plana çıkarılmasında yarar

görülen hususlar Ģunlardır.

ġekil II: Yıllar içinde DTÖ+ Hüküm Sayısında ve Uygulanabilirliğindeki

DeğiĢim80

0

2

4

6

8

10

12

1958-79 1980-89 1990-99 2000-10

Hüküm Sayısı Uygulanabilirlik

80

WTO, World Trade Report 2011, s 131.

Page 76: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

60

Öncelikle, ġekil II ve III‟de görüldüğü üzere 2000 yılından itibaren

BTA‟larda DTÖ + ve DTÖ-X hüküm sayılarındaki artıĢ dikkat çekicidir. Özellikle

yukarıda bahsedildiği üzere, 2006 yılından itibaren Doha Turu müzakerelerinde

yaĢanan tıkanma ile bunların yeni alanlara doğru geniĢleyerek yayıldığı

görülmektedir.

ġekil III: Yıllar içinde DTÖ-X Hüküm Sayısında ve Uygulanabilirliğindeki

DeğiĢim81

Bununla beraber, AnlaĢmalarda DTÖ + ve DTÖ-X hükümlerin yer alması,

her zaman uygulamada baĢarılı sonuçlar vermemektedir. DTÖ‟de hâlihazırda yer

alanların ilerisindeki DTÖ + hükümlerin ise, DTÖ‟de hiç veya çok az düzenlenen

DTÖ-X hükümlere oranla daha fazla uygulanabilir olduğunun tespiti normal bir

sonuçtur.

81

WTO, World Trade Report 2011, s 131.

Page 77: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

61

ġekil IV: DTÖ+ Alanlar ve Hukuken Uygulanabilirlikleri82

0102030405060708090

100S

TA

SA

YIS

I

AnlaĢmazlıkların Halli Mekanizmalarının güçlü bir yapıda oluĢturulmadığı

ve kurumsal hükümlerle desteklenmediği anlaĢmalarda, özellikle DTÖ-X maddeler,

hükümden çok birer ileriye dönük iyi niyet beyanından ileri gitmeyen bir hale

gelmektedir. Ayrıca, yasadıĢı göç, vize ve göç, yasadıĢı ilaçlar, para aklama,

yolsuzlukla mücadele, kamu yönetimi, terörizm, nükleer güvenlik, insan hakları,

sivillerin korunması, siyasi diyalog, mevzuat yakınlaĢtırması, istatistik, madencilik,

sağlık, sosyal konular, tüketicinin korunması, bilgi toplumu, vergilendirme,

inovasyon politikaları gibi konuların ticari yönünün olmadığı açıktır. Bunun

nedeninin, özellikle GÜ‟lerin GYÜ‟lerle yaptıkları anlaĢmalarda verdikleri pazara

giriĢ tavizleri karĢılığında artan ölçüde ticari konularla ilgisiz, bir noktada iç

iĢlerine karıĢabilmelerini sağlamaya hukuki mesnet teĢkil edebilecek düzenleyici

yakınlaĢma hükümleri ekle göze çarpmaktadır. Bu itibarla, hem 2011 yılı DTÖ

82

WTO, World Trade Report 2011, s 132.

Page 78: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

62

Dünya Ticaret Raporunda hem de konuya dair yapılan diğer çalıĢmalarda83

hükümlerin belirli baĢlıklarda toplandığı veya seçilmiĢ özellikle Singapur konuları

olan ticaretin kolaylaĢtırılması, kamu alımları, yatırımlar ve rekabet gibi baĢlıklar

itibariyle incelemelerde bulunulduğu görülmektedir.

ġekil V: DTÖ-X Alanlar ve Hukuken Uygulanabilirlikleri84

Esasen rekabet dıĢında DTÖ+ olan bu hususlar ticaretle en bağlantılı

alanlardır. Bir DTÖ-X alan olan rekabet ise, anti-damping vergileri, telafi edici

vergiler, ihracat sübvansiyonları, devlet yardımları ve kamu Ģirketleri ile doğrudan

ilgili bulunduğundan, ülke içi rekabet ile anlaĢma ile kurulan bölge içindeki rekabet

alanındaki yakınlaĢma paralelinde, DTÖ+ unsurlara yaklaĢmaktadır.

83

Crawford J. & Fierentino R., Changing Landscape of Regional Trade Agreements, WTO

Discussion Paper 8, WTO Publications, Geneva, 2006, s. 5-9. 84

WTO, World Trade Report 2011, s 132.

Page 79: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

63

Sonuç itibariyle, terminolojiye girmeye baĢlamasına ve giderek daha fazla

telaffuz edilmeye baĢlamasına karĢın, Yeni Nesil STA‟ların tanımı konusunda

küresel ölçekte bir uzlaĢı olmadığı görülmektedir. Bununla birlikte, klasik bir eski

nesil STA‟dan farklı olarak, en azından DTÖ+ unsurların büyük bir bölümü ile

yukarıda ticari yönü bulunmadığı belirtilen alanlar dıĢında kalan DTÖ-X

unsurlardan Singapur ve Bali Paketleri olarak gruplandırılanların önemli bir

kısmını içermesi gerektiği anlaĢılabilecektir. Yine, A.B.D, AB ve Yeni Nesil

STA‟ların Ģampiyonluğunu yaptığı iddiasını taĢıyan Asya-Pasifik ülkelerinin

yaklaĢımlarıyla, Türkiye‟nin de içerisinde bulunduğu diğer ülkelerin ve özellikle de

GYÜ ve EAGÜ‟lerin içerikle ilgili yaklaĢımları arasında oldukça derin bir ayrılık

bulunduğunu belirtmek yanlıĢ olmayacaktır.

3. Türkiye‟nin Yeni Nesil STA‟lara YaklaĢımı

Öncelikle belirtilmelidir ki, Türkiye‟nin Yeni Nesil STA algısı yukarıdaki

çalıĢmalarda belirtilen mal ticaretinden öteye giden düzenlemelerle ilgili olarak

oldukça farklıdır. Bu bakımından, GATS V. Madde uyarınca akdedilmiĢ bir

hizmetler STA‟sı dahi mevcut durumda Türkiye tarafından bir yeni nesil STA olarak

değerlendirilebilmektedir. Bunun nedeni, Türkiye‟nin yakın zamana kadar STA

yapmaktaki en önemli saikinin GB uyarınca ticaret sapmasını önleyecek bir

yükümlülüğü yerine getirirken, dünya ekonomisiyle entegre olan ekonomisi ve

geliĢen ihracatçıları için yeni pazarlar açmak olmasıdır. Müzakereleri yürüten

Ekonomi Bakanlığının internet sayfasında, STA‟ların “Türk ihracatçılarının dıĢ

pazarlarda, baĢta AB ülkelerinin müteĢebbisleri olmak üzere rakipleri ile eĢit

Page 80: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

64

Ģartlarda rekabet edebilmesinin temini; karĢılıklı yatırımların ve müĢterek

teĢebbüslerle uluslararası rekabet gücünün artırılması bakımından önem arz ettiği;

Türkiye‟nin AB tarafından imzalanmıĢ anlaĢmaların içeriğini aynen kabul etme

yükümlülüğü bulunmadığı ve gerçekleĢtirilen müzakerelerde Türkiye‟nin sanayi ve

ticaret politikası öncelik ve hassasiyetleri göz önüne alındığı”85

belirtilmektedir.

Bununla birlikte, öncelikle Türkiye‟nin bugüne kadar ki STA‟ları ile ilgili

aĢağıdaki bazı genelleme ve tespitlere ulaĢılması imkân dahilindedir.

i. Türkiye, temelde Türkiye-AT Ortaklık Konseyi‟nin 1/95 sayılı Ortaklık

Konseyi Kararının 16. Maddesi gereğince AB‟nin OTP‟sine uyum kapsamında STA

akdetmekte olduğundan, AB‟nin STA akdettiği ülkeler dıĢında bir ülke ile anlaĢma

yapma imkânı yoktur. AB ile danıĢmalarda bulunarak, STA yapılan bazı istisnai

durumlar görülmüĢtür86

.

ii. Zaman içerisinde AB‟nin STA yaptığı veya müzakere baĢladığı ülke

sayısında, OKK‟nın 16. Maddesi ve EK 10‟daki listede yer alan ülkelerin ötesinde

bir geniĢleme olduğundan bu sürecin dinamik olduğu iki tarafça da kabul edilmiĢtir.

iii. Türkiye‟nin akdettiği STA‟ların içeriğinin üst sınırını AB yükümlülüğü

bakımından GB kapsamındaki ürünler oluĢturmaktadır. Bu itibarla, Armonize Sistem

85

http://www.ekonomi.gov.tr/portal/faces/home/disIliskiler/SerbestTic/Genel_Bilgi.html?#!%40%40

%3F_adf.ctrl-state%3Dcgys. j7qb_4 86

Bosna Hersek, Gürcistan, Malezya ve kısmen Suriye örneklerinde görüldüğü gibi.

Page 81: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

65

Nomaklatürünün 26.,27. 72. ve 73. Fasıllarında yer alan AKÇT87

ve 1 ila 24.

Fasıllarında yer alan tarım ürünleri ile ilgili bir düzenlemeler bakımından Türkiye

serbest olduğunu düĢünmüĢ ve uygulamalarını bu Ģekilde düzenlemiĢtir. Böylece,

baĢlangıçta tüm STA‟larında tarım ve sanayi ürünlerinde kesin bir ayrım yaparak,

sanayi ürünlerinde negatif tarım ürünlerinde ise pozitif liste temelinde düzenlemeler

gerçekleĢtirilmiĢtir. Diğer bir ifadeyle, AB ile muhatap ülkenin belirlediği geçiĢ

dönemine en yakın tarihte sona erecek bir indirim takviminde tam liberalizasyon

sağlamaya çalıĢırken, tarım ürünlerinde mümkün olan en sınırlı sayıda ürün için

vergi indirimi veya tarife kontenjanı Ģeklinde taviz değiĢimleri uygulamaya öncelik

vermiĢtir. Bu durum, DTÖ Bölgesel Ticaret anlaĢmaları Komitesinde Türkiye‟nin

STA‟larının, GATT-94‟ün 24. maddesinin “ticaretin esaslı bölümü” ile hükmüne

karĢılık gelmemesi iddiasıyla en büyük eleĢtiri noktası olmaktadır. Ayrıca,

Türkiye‟nin tarım alanındaki aĢırı korumacı tutumu, yürüttüğü müzakerelerin

uzamasına veya akamete uğramasına yol açmıĢ ve açmaktadır. Muhatap ülkelerin,

mal ticareti alanında AB ile gerçekleĢtirdikleri müzakereler sonucu elde ettikleri

kapsamlı tarım tavizlerine paralel olarak ülkemizden de tarım ürünlerinde kapsamlı

liberalizasyon talep etmekte; sanayi ürünlerinde sağlanan tavizleri tarım ürünlerinde

sağlanan tavizlerle iliĢkilendirmektedirler. Türkiye‟nin tarım ürünlerinde vergi

indirimi veya tarife kontenjanı Ģeklinde verdiği tavizleri de tam olarak uygulamadığı

eleĢtirileri alınmaktadır88

. Ġlk Yeni Nesil STA‟lar olan G. Kore ve Malezya

87

1952 yılında 50 yıllığına kurulan AKÇT‟nin hukuki varlığı 2002 yılında sona erse de bu durum

ülkemizin mevcut STA‟sının da sona ermesi sonucunu doğurmamıĢtır. AKÇT‟nin sona ermesi ile

birlikte anılan Topluluğun tüm hak ve yükümlülükleri, üçüncü ülkelerle yapılan anlaĢmalar da dâhil

olmak üzere, uluslararası hukuk kaideleri çerçevesinde Avrupa Birliği tarafından üstlenilmiĢtir. 2005

yılında imzalanan Katma Protokol‟ün 2. Maddesi ile AKÇT‟nin bütün hak ve yetkilerinin AB

tarafından üstlenildiği teyit edilmiĢtir. 88

Bitki ve Hayvan Sağlığı gerekçeleriyle kontrol belgesi düzenlememe, tarife kontenjanı açmama veya

ticari olarak imkânsızlığa yol açacak kontenjan belirleme gibi yöntemlerle.

Page 82: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

66

STA‟sında, sanayi ve tarım listeleri arasındaki ayrım ortadan kalkarak global liste

yaklaĢımına gidilmiĢtir. Ancak, tarım ürünlerinin büyük çoğunluğu bu listede de

dıĢarıda bırakılan ürünler olmuĢtur.

iv. Türkiye tarafından bugüne dek akdedilen G. Kore ve Singapur dıĢındaki tüm

STA‟larda ticari serbestleĢme bakımından sadece mal ticaretine iliĢkin hükümler yer

almıĢtır. G. Kore ile yürütülen müzakerelerin neticesinde ise GATS‟ın V. Maddesine

istinaden Hizmet Ticareti AnlaĢması ve Yatırım AnlaĢması 26 ġubat 2015 tarihinde

Seul‟da imzalanmıĢ olup iç onay süreçlerinin tamamlanması akabinde yürürlüğe

girmesi beklenmektedir. Malezya STA‟sında, hizmetler ve yatırımlar alanındaki

müzakerelerin, ancak AnlaĢmanın yürürlüğe girmesinden bir yıl sonra baĢlayacağı

hükme bağlanmıĢtır.

v. Türkiye tarafından bugüne dek akdedilen STA‟larda temel ticari

serbestleĢmenin 3 ana alanı olan hizmetler, yatırımlar ve kamu alımları dıĢında

kalan; gümrükler (ticaretin kolaylaĢtırılması), anti-damping, telafi edici vergiler,

ihracat vergileri, ticarette teknik engeller, bitki ve hayvan sağlığı, fikri mülkiyet

hakları, devlet yardımları, kamu Ģirketleri ile ilgili alanlarda kısmen ġili ile

baĢlamakla birlikte esasen son dönemde imzalanan Yeni Nesil olarak kabul

edilebilecek G. Kore ve Malezya STA‟larına kadar DTÖ taahhütlerine vurgu ile

yetinildiği ve DTÖ+ bir hükme yer verilmediği görülmektedir. Bu bakımdan, DTÖ –

X alanlarda da düzenleme yapma konusunda Türkiye‟nin tereddütlü olduğu göze

çarpmaktadır.

Page 83: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

67

vi. Türkiye‟nin STA‟larında yeni bir aĢama, ilk defa anlaĢma metnine Ekonomik

ĠĢbirliği ve Teknik Yardım ile ilgili bir bölümün, Filistin ile 2004 yılında

tamamlanan STA metnine girmesi ile baĢlamıĢtır. Daha sonra Suriye, Ürdün, Tunus

ve henüz yürürlüğe girmemiĢ bulunan Lübnan ile Ortaklık AnlaĢmaları ile Malezya

STA‟sında isimleri değiĢkenlik gösterebilmekle beraber, ekonomik ve teknik

iĢbirliğine dönük hükümler bulunmaktadır; ancak bunların tamamını DTÖ –X olarak

değerlendirmek mümkün değildir. Türkiye‟nin bu hükümleri bütçesel

zorunluluklardan dolayı doğrudan mali destek verme imkânı bulunmayan bu ülkeleri

bir ölçüde bu gibi yardımlarla ikna etme çabası olarak değerlendirilebilecektir.

vii. Yine, 2004 yılından itibaren, Suriye, Ürdün, Tunus ve Lübnan ile son olarak

Malezya‟yla akdedilen Ortaklık AnlaĢmaları ile daha önce bu ülkelerle imzalanmıĢ

bulunan Ticari ve Ekonomik ve Teknik ĠĢbirliği AnlaĢmaları ile tesis edilmiĢ bulunan

Bakanlar düzeyindeki Karma Ekonomik Komisyon mekanizmalarının da yine

Bakanlar düzeyinde temsil getiren Ortaklık AnlaĢmalarına devredilmiĢ olması bir

yeniliktir. Diğer STA‟larda ise, AnlaĢmanın yürütülmesi ve kısmen de ortaya

çıkabilecek sorunların çözümü amacıyla kurumsal olarak üst düzey bürokratlar

düzeyinde Ortaklık Komiteleri oluĢturulmaktadır.

viii. Türkiye‟nin STA‟ları ile ilgili önemli bir diğer konu menĢe kuralları olarak

ortaya çıkmaktadır. 1/95 sayılı OKK‟nın 16. Maddesinin 3. Paragrafı uyarınca

Türkiye ile AB‟nin STA‟larındaki menĢe kurallarının en azından GB kapsamındaki

mallar itibariyle yeknesak olması gerekmektedir. Bu durum, Türkiye‟nin AB‟nin

hemen akabinde baĢlattığı STA‟larda daha hızlı sonuç almasını engelleyebilecek bir

Page 84: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

68

unsur olduğundan, bu sorunun çözümü için Türkiye tarafından böyle bir durumun

ortaya çıkabilme ihtimali doğduğunda; AB‟nin STA‟yı sonuçlandırdığı andaki menĢe

hükümlerine89

uygun düzeltme yapılacağına dair bir hüküm geliĢtirilmiĢtir.

ix. Türkiye‟nin STA‟ları ile ilgili yukarıda belirtilen DTÖ+ ve DTÖ-X

hükümlerle ilgili çalıĢmalarda yer almamakla birlikte vurgulanması gereken bir

husus da AnlaĢmazlıkların Halline ĠliĢkin Mekanizmalardır. Türkiye‟nin bu konudaki

tutumunun da oldukça muhafazakâr olduğu göze çarpmaktadır. Son dönemde,

ülkeler Yeni Nesil STA‟larda klasik STA‟lardan farklı olarak hukuki

uygulanabilirliği güçlendirmek bakımından Ortaklık Organlarının kurumsal

yükümlülüklerinden ileri ikili veya uluslararası tahkim mekanizmalarına yer vermeye

baĢlamıĢladır. Kısmen ġili STA‟sı ile baĢlayan bu durum, Yeni Nesil G. Kore ve

Malezya STA‟ları tamamen değiĢmiĢtir.

Sonuç itibariyle, ekonomik ve teknik iĢbirliği mekanizmaları ve belirli

ülkelerle gerçekleĢtirilen Ortaklık AnlaĢmalarındaki siyasi düzeyli kurumsal

hükümler dıĢında Türkiye‟nin hemen her alanda STA‟larının içeriği konusunda son

derece muhafazakâr ve korumacı bir anlayıĢa sahip olduğu müĢahede edilmektedir.

Bununla beraber, yapılan açıklamalardan, müzakereleri sürdürülen Meksika,

Singapur, Ukrayna ve Japonya STA‟larının, mal ticaretinin önüne geçen unsurlar

içeren ve G. Kore ve Malezya tipi iddialı yeni nesil STA olacakları yönünde

açıklamalar bulunmaktadır. Bu nedenledir ki, anılan anlaĢmaların isimleri de

89

MenĢe Hükümleri, liste kuralları, tolerans yüzdeleri ve bölgesel kümülasyon konuları baĢta olmak

üzere son derece detaylı olup, Mazlezya STA‟sı dıĢında AB pratiğine uygun olarak anlaĢma ekinde

yer alan Protokoller yoluyla düzenlenmektedir.

Page 85: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

69

STA‟dan ziyade “derin ve kapsamlı ekonomik iĢbirliği” ve benzeri Ģekillerde telaffuz

edilmektedir.

Ayrıca, Türkiye tarafından, hâlihazırda yürürlükte bulunan STA‟ların

kapsamının geniĢletilmesine yönelik çalıĢmalara da 2014 yılı itibariyle baĢlandığı

açıklanmaktadır. Bu çerçevede, en eski tarihli STA ortağı olan EFTA ile mevcut

anlaĢmanın kapsamının hizmetler ticareti ve diğer bazı alanları da içerecek Ģekilde

geniĢletilmesine yönelik müzakerelere devam edildiği bilinmektedir. Ayrıca, Bosna-

Hersek STA‟sına hizmetler, Makedonya ve Arnavutluk STA‟larına ise hizmetler ve

yatırım alanlarının dâhil edilmesine iliĢkin çalıĢmaların sürdürüldüğü

belirtilmektedir. Öte yandan, anılan yeni anlaĢmaların ve geniĢletmeye yönelik

müzakerelerin ne kadar iddialı sonuçlara ulaĢacağı veya bu çalıĢmaların yakın

zamanda sonuçlandırılıp sonuçlandırılamayacağı Türkiye‟nin yukarıda belirtilen

muhafazakâr tutumları nedeniyle henüz belirsizliğini korumaktadır.

D. Türkiye‟nin Bölgesel Ticaret AnlaĢmalarına GeçiĢ Sürecinin Rejim Teorileri

Bakımından Değerlendirilmesi

BaĢlıca uluslararası iliĢkiler teorilerinin ele alındığı önceki bölümlerde, neo-

liberal kurumsalcılık akımının, özellikle 1980'lerin sonlarından itibaren bölgesel

ticaret anlaĢmaları odaklı çalıĢmaları, uluslararası anlaĢmaları ve düzenlemeleri de

çalıĢma konusu yapması nedeniyle zaman içerisinde en kabul edilir teori haline

geldiği belirtilmiĢti. Özellikle uluslararası iĢbirliği veya çatıĢmada kurumların

rolünün analizi konusunda somut bir modelleme olan Oyun Teorisini

Page 86: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

70

kullanmasının, akademisyenlerce yapılan çözümlemelerde yöntem sorununu da

giderdiğinden oldukça fazla çalıĢmaya konu olmasını sağlamıĢtır. Bu itibarla,

liberal ve dıĢa açık ekonomi kavramının yükseldiği bir dönemde, baĢat yaklaĢım hale

gelen neo-liberal kurumsalcılığın temel olarak uluslararası kurum ve rejimlerin, yine

uluslararası aktörlerin iĢbirliği imkânlarını artırmaya etkisini açıklamaya çalıĢan

baĢlıca teori olarak ön plana çıktığını söylemek mümkündür. Özetle, sıfır-toplamlı

bir oyundan fazlası olan uluslararası iliĢkilerde, çıkarlarını maksimize etmek üzere

hareket eden rasyonel aktörler olan devletler, iĢbirliğine gitmekte, karĢılıklı tavizler

vererek bağıtlarda bulunmakta, iĢbirliğini geliĢtirmek için kurumlar, hukuki

dayanaklar ve anlaĢmalar tesis etmektedirler. YaklaĢımın uluslararası ortamda hala

temel aktör olarak kabul ettiği devletlerin rasyonel tercihlerle ekonomik kazanım

elde etmek için uluslararası anlaĢmalar yapma yoluna gittiği yolundaki tezi ideal bir

ortamda son derece makuldür.

Bununla beraber, tezin araĢtırma evreni bakımından literatürde, dünyadaki

birçok geliĢmiĢ ve geliĢme yolundaki devlet için karĢılıklı bağımlılığa gitmede

bağımsız karar alma yoluyla esas olabilecek neoliberal kurumsalcılık akımının

çözümlemelerinin geçerli olduğu halde; örneklem Türkiye olduğunda, en azından

2010‟lu yılların ortasına kadar Türkiye için geçerli olamayacağı değerlendirilmektedir.

Bunun nedeni, 1990‟lar ile hız kazanan bölgeselleĢme eğilimleri içerisinde dıĢ

ekonomik politikalarını yeniden yorumlama ihtiyacı duyan Türkiye için AB ile

kurulan GB çerçevesinde üstlenilmesi bir zorunluluk olan AB OTP‟sinin Türkiye‟nin

ticari, ekonomik ve dahası dıĢ politikası üzerinde dolaylı ve baĢta öngörülemeyen

artan bir etki yaratmasıdır. Diğer bir ifadeyle, ticaret politikası araç ve yönelimlerini

Page 87: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

71

bu alanda tam belirleyici olan ve karar alma sürecine katılamadığı AB‟ne

kaptırmasıdır.

DıĢ politika ve dıĢ ekonomik iliĢkiler bakımından öncelikleri genellikle farklı

iki uluslararası aktör arasında tesis edilen ve karĢılıklı bağımlılık yerine tek taraflı

bağımlılık getiren GB iliĢkisi uyarınca karar alma sürecine katılmadan aynı dıĢ

ticaret politikası araçlarını uygulama zorunluluğunun bulunması Türkiye bakımından

sorunların kaynağı olarak ortaya çıkmaktadır. Bu nedenle, konunun tezde, Ģu ana

kadar literatürde görülmemekle beraber, hegemonik istikrar teorisi perspektifinden

tartıĢılmaya baĢlanması teorik perspektif daha uygun bulunmuĢtur.

Hegemonik istikrar teorisi, neorealist bir teori olarak diğer “büyük teorilerle”

etkileĢim içinde olduğu ve onların geliĢiminde de rol oynadığı da görülmektedir.

Günümüz dünyasında ekonomik ve siyasi literatürde genel kabul gören neoliberal

kurumsalcı yaklaĢımın geliĢiminde katalizör rolü oynamasının yanı sıra neomarksist

kökenli eleĢtirel teorilerde dahi “hegemon” kavramına oldukça yoğun bir atıf

bulunmaktadır. Yalnız bu noktada göze çarpan bir husus, hegemonik istikrar

teorisinin güç temelli realist bir teori olmasından dolayı yapılan analizlerin dıĢ

politikada yüksek politika alanları olarak görülen askeri unsurlara yöneldiği ve düĢük

politika olarak görülen ticari ve ekonomik konulara uygulanmasının görece geri

planda kaldığı görülmektedir. AB konulu bir hegemonik istikrar teorisi perspektifli

bir çalıĢmanın bulunmayıĢı bundan kaynaklanmıĢ olabilecektir.

Page 88: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

72

Oysa, hegemonik istikrar teorisi, Kindleberger tarafından uluslararası

ekonomik iliĢkilere uygulandığında, Ġngiltere ve A.B.D'nin hegemon olduğu

zamanlar için bir vurgu yapılmıĢ olsa da, liberal ekonomik dünyanın doğu Atlantik

sütunu olan Avrupa‟nın baĢat ve giderek geniĢleyen aktörü AB için uygulanmaması

için bir sebep bulunmamaktadır. Ayrıca, teori, A.B.D gibi bir hegemonun gücünün

azaldığı dönemlerde, aynı esaslar üzerinde aynı görüĢe sahip oligopol niteliğindeki

grupların da hegemonik güç olarak iĢbirliğine giderek aynı amaç doğrultusunda

çeĢitli ekonomik rejimlere önderlik yapabileceğini belirterek, konuyu ucu açık

bırakmaktadır. Bu itibarla, Hegemonik Ġstikrar Teorisinin temel unsurlarına,

öncelikle AB‟nin bir hegemon olarak değerlendirilip değerlendirilemeyeceği

yönünden bakıldığında Ģu tespitlerin yapılması mümkündür:

i. liberal bir uluslararası sistemin varlığını sürdürmesi için gerekli model ve

önder ülke/aktörün varlığı: Uluslararası sistem içerisinde, henüz bir devlet niteliği

kazanmamıĢ olmakla beraber, sahip olduğu ekonomik güç ve bunun sonucunda tesis

ettiği politikalar ve ticari iliĢkiler ağı nedeniyle AB‟nin uluslararası iliĢkilerde

oynadığı rol, kapsamlı dıĢ politika analizlerine konu olmaktadır. 28 üyesi ile AB,

mevcut durumda dünya GSYH'sinin %25,8'ini oluĢturması sebebiyle dünyanın en

büyük ekonomisi ve Birlik içi ticaret hariç dünyanın geri kalanı ile yürüttüğü ticaret

dünya ihracat ve ithalatın % 20'sini oluĢturması nedeniyle dünyanın en büyük ticari

aktörü, ihracat ve ithalatçısı konumundadır. Yine, dünyadaki en büyük dıĢ yatırımcı

ve doğrudan yabancı yatırımın en fazla yapıldığı yerdir. Dahası, tarihsel olarak

kapitalist ekonomi sisteminin kurulup geliĢtiği bölge olarak Birliğe katılım için

Page 89: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

73

“iĢleyen bir piyasa ekonomisine sahip ülke”90

olmanın temel Ģart olduğu bir düzenin

liberal bir uluslararası sisteme olan bağlılığını sorgulamak da çok anlamlı değildir.

ii. bu aktörün uluslararası sistemde kendisini takip edecek ülke grubu için rejim

veya kurallar yaratma inisiyatifinin olması: Maastricht AntlaĢmasından bu yana

geliĢtirilmeye çalıĢılan Ortak DıĢ ve Güvenlik Politikası etkinliği konusunda halen

Ģüpheler olsa da, kuruluĢ aĢamasından beri Topluluğun dıĢ dünya ile iliĢkilerinin

yürütülmesinde baĢlıca unsur olarak mutlak bir ortak politika alanı olan OTP ön

plana çıkmaktadır. Diğer bir ifadeyle, uluslararası ortamda “yumuĢak güç” olarak

AB, OTP vasıtasıyla son derece etkin bir dıĢ ekonomik ve hatta dıĢ politika izlemeyi

baĢarmaktadır. AB‟nin OTP‟si yoluyla ortaya koyduğu inisiyatifinin ayrıntıları, tezin

2. Bölümünde Türkiye‟ye yansımalarıyla birlikte ele alınacaktır.

iii. desteğini aldığı diğer aktörlerin varlığı ve kendisini izleme motivasyonun

olması: AB‟nin tarihsel süreç içerisinde dünya ekonomik ve politik sistemin

değiĢimleri ile kendi geniĢleme sürecine değiĢim göstermekle birlikte, bir yandan

geniĢleme stratejisi yoluyla önceki ve mevcut aday ülkeleri, bir yandan da komĢuluk

politikası ile kuzey, doğu ve güneyindeki ülkeleri; Akdeniz Politikaları ile güney

Akdeniz ülkeleri tarafından bir çekim merkezi olarak Ģekillendirmektedir91

. Dahası,

önceki sömürgeleri durumunda bulunan Afrika, Karayip ve Pasifik (AKP) ülkelerine

yönelik GTS ve diğer otonom düzenlemeleri yoluyla bir yandan bu ülkelere ticari

kolaylıklar sağlarken diğer taraftan bu düzenlemeler bünyesindeki seçimlik artı

90

Copenhagen Criteria: Economic, http://ec.europa.eu/enlargement/policy/glossary/terms/accession-

criteria_en.htm 91

Yılmaz S., Avrupa Birliği ve Post Modern Jeopolitik, KAÜ-ĠĠBF Dergisi, Cilt 3, Sayı 3, 2012, s.

182-193.

Page 90: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

74

unsurlar ile Ģekillendirme amacı da güttüğü görülmektedir. Yakın geçmiĢte tek taraflı

taviz Ģeklindeki otonom düzenlemeleri karĢılıklı tavizlerin yer aldığı Ekonomik

Ortaklık AnlaĢmaları ile değiĢtirmesine karĢın, bu durumu sürdürmeye gayret

etmektedir. Dahası, birer OTP aracı olan hemen hemen tüm düzenlemelerinde yer

alan Mali Protokoller ile adaylık, ortaklık, iĢbirliği, ekonomik iĢbirliği baĢlıklı tüm

anlaĢmalarının yükümlülükleri ile bağlı kalma karĢılığında muhatap ülkelerle

kalkınma ve teknik yardımlar sağlanmaktadır. Böylece bir yandan yakın çevresini

“AvrupalılaĢtırma” ile kendi norm ve kuralları ile düzenleyen bir yandan da verdiği

tavizler, koĢullu ileri tavizler ve mali yardımlarla hem yakın çevresini hem de çoğu

AKP olan GYÜ ve EAGÜ‟leri kendi etki alanında tutmaktadır.

iv. hegemon aktörün kurduğu sistem içerisinde işbirliğini teşvik etmesi ve

belirlediği değerlerin takipçisi durumdaki uluslararası aktörlerce tanınmasını

sağlaması: AB, üçüncü ülkelerle yalnız kendisi anlaĢmalar yapmamakta aynı

zamanda bölgesel düzeyde baĢta olmak üzere, siyasi, ekonomik ve kültürel yakınlığı

olan veya kendi arasında bölgesel entegrasyona giden ülkeler arasındaki iĢbirliğini de

geliĢtirmeye çalıĢmaktadır. Birçok örneği bulunan bu durumun en önemlilerinden

birisi Türkiye‟nin de içerisinde bulunduğu 1995 yılında Barselona süreci olarak

baĢlatılan Avrupa-Akdeniz Ortaklığıdır. Ortaklığın temel hedefi, AB tarafından

güney Akdeniz ülkelerine sağlanacak mali ve teknik destekle dengeli bir sosyo-

ekonomik kalkınmanın sağlanacağı bir STA ağı kurulmasıdır. Bu amaçla bölge

içerisindeki ülkelerin kendi aralarındaki STA‟ların tamamlanabilmesi ve ortak üretim

imkânlarının arttırılması amacıyla tesis edilen bir de çapraz menĢe kümülasyon

Page 91: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

75

sistemi olan PAMMK yine AB önderliğinde oluĢturulmuĢtur92

. Böylece, birbirleriyle

STA imzalayarak sisteme dahil ülkeler olan AB, EFTA, Türkiye, Cezayir, Fas,

Filistin, Ġsrail, Lübnan, Mısır, Tunus, Ürdün ve Faroe Adaları arasında tercihli

ticarette çapraz menĢe kümülasyonu uygulanmasına imkân tanınmakta ve böylece

bölgesel iĢbirliği özendirilmektedir. Benzer bir durum, Batı Balkan ülkeleri grubu

için de geçerlidir. AB ile Ġstikrar ve Ortaklık AnlaĢması imzalayan Batı Balkan

ülkeleri (eski Yugoslav Cumhuriyetlerinden henüz AB‟ne üye olmayanlar ve

Arnavutluk) birbirleri arasında STA imzalamaya çapraz kümülasyon imkânı ile

özendirilmiĢtir. Böylelikle, Arnavutluk, Bosna-Hersek, Makedonya, Karadağ ve

Sırbistan, Batı Balkan menĢe kümülasyonu sistemi ile AB ve Türkiye ile çapraz

menĢe kümülasyonu esasına dayalı serbest ticaret alanı sistemine girmeye teĢvik

edilmiĢtir. Sonraki bölümlerde görüleceği üzere, bu ülkelerin Türkiye ile STA‟ları

ardı ardına ve yakın tarihlerde imzalamasının ardındaki sebeplerden birisi de AB‟nin

oluĢturduğu bu sistemin varlığıdır. Ayrıca, Batı Balkan menĢe kümülasyonu sistemi,

yine AB önderliğinde oluĢturulan Bölgesel Konvansiyon-Pan Avrupa Akdeniz

Tercihli MenĢe Kuralları Hakkında Çok Taraflı Bölgesel SözleĢme ile Akdeniz

sistemi olan PAAMK‟ın da bir parçası hale gelmektedir. Bu yolla, AB kurulmasında

önderlik ettiği bölgesel iĢbirliğini de birleĢtirmekte ve geliĢtirerek yeknesak kurallar

bütünü haline getirmektedir. Bölgesel Konvansiyonun 2016 yılında uygulamaya

konulmasıyla beraber, yaklaĢık 40 ülkeden oluĢan 28 AB üyesi, Türkiye, EFTA,

Akdeniz ve Balkan coğrafyasında tercihli ticaret ve çapraz kümülasyonu sistemi

iĢlerlik kazanacaktır. Dahası, AB, Bölgesel Konvansiyon ile menĢe kümülasyonu

sisteminin yeni ülkelere teĢmil edilmesini de hedeflemektedir. AB‟nin STA

92

DTM, Pan-Avrupa-Akdeniz MenĢe Kümülasyonu Sistemi veTercihli MenĢe Kuralları, Ankara,

2007, s. 3-15.

Page 92: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

76

müzakere sürecini baĢlatmıĢ olduğu Ermenistan, Gürcistan ve Ukrayna‟dan oluĢan

Doğu Ortaklığı ülkelerinin de orta vadede Bölgesel Konvansiyon ‟a dahil olması

beklenmektedir. Bunlardan ayrı olarak, AB, AKP grubundaki alt bölgesel

bütünleĢmeleri de benzer biçimde desteklemektedir93

.

Bu çerçevede, yukarıdaki 4 maddede özetlendiği üzere, liberal bir ekonomik

sisteme inanan, çevresini yaptığı düzenlemelerle önderlik ederek düzenleme

inisiyatifi olduğu açık bir AB‟nin bu devletlerce de takip edildiği bir sistemin varlığı,

AB‟nin bir hegemon olduğunun kanıtı olarak kabul edilebilecektir. Bu noktaya kadar

kurumsal çerçeveyi çizebilmek adına AB‟nin bir hegemon olarak

değerlendirilmesine iliĢkin unsurlar ortaya konulmuĢtur. Bu aĢamada, ara bir konu

olarak AB tarafından Türkiye üzerinde ticari etki, yatırımlar veya adaylık süreciyle

ilgili siyasi ve kültürel bir hegemoni kurulmasına iliĢkin bilgiler verilmesi de

düĢünülebilirdi. Ancak, diğer tezlerin konusunu teĢkil edebilecek ve bu kadar geniĢ

bir açıklama yerine bu tezin amacıyla sınırlı kalmak adına bu kısmın baĢlığını

oluĢturan Türkiye‟nin bölgesel ticaret anlaĢmalarına geçiĢ sürecinin AB‟nin

hegemonik etkisi çerçevesinde değerlendirilmesi tercih edilmiĢtir.

AB‟nin geleneksel olarak ve GB sonrasında da Türkiye‟nin en büyük ticari

ortağı olduğu ve Türkiye‟deki yabancı sermaye yatırımlarının AB üyesi ülkeler

kaynaklı olduğu hemen herkesçe malum olup, bu durum son olarak Avrupa

Komisyonunun GB‟nin ticari etkilerinin ve muhtemel revizyon imkânlarının

93

“Türkiye‟nin dahil olduğu menĢe kümülasyonu sistemleri”, Ekonomi Bakanlığı internet sayfası,

http://www.ekonomi.gov.tr/portal/faces/home/disIliskiler/SerbestTic/SerbestTic-

MenseKurallariveMenseKumulasyonuSistemi

Page 93: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

77

değerlendirilmesi amacıyla Dünya Bankası‟na yaptırmıĢ olduğu ve 2014 tarihli

“Türkiye-AB GB‟nin Değerlendirilmesi” raporunda da açıklıkla görülebilmektedir94

.

Bu doğrultuda aĢağıdaki tespitlere ulaĢılabilecektir.

i. AB ile imzalanan Ankara AnlaĢması eski nesil bir Ortaklık AnlaĢması olarak

Türkiye‟nin yukarıda belirtilen bölgeselleĢmenin üç aĢamasının ilki olan AT

bütünleĢmesine katılımını öngörmekle, esasen Türkiye‟nin bölgesel bütünleĢmelere

de baĢlama tarihidir. Türkiye 1980‟lerdeki ikinci dalga bütünleĢmeye ilgi

göstermemiĢ ve hatta AT‟ye yönelik taahhütlerini de yerine getirmemiĢtir. Ne

zamanki, Özal döneminde 1980‟lerin ikinci yarısı ile birlikte AT ile iliĢkilerin yol

haritasının belirlenmesine baĢlanmıĢtır, bununla eĢ zamanlı olarak dünyadaki

neoliberal iktisadi akımları yücelten geriye dönük bir yorumla ekonomik serbesti

yönünde adımlar da atılmıĢtır. Bu dönemde dahi diğer hiçbir ülkeyle bölgesel

entegrasyona gitme yönünde atılmıĢ bir adım yoktur. Bunun tek istisnası, EFTA ile

1994‟ye yürürlüğe giren EFTA STA‟sı olmakla birlikte, aslında bu tarihte GB‟ne

geçiĢin unsurları ve takvimi 1987 yılındaki AT‟ye baĢvuru sonrasında yeniden

yapılandırıldığından AB ile GB‟nin tesisinin kesinleĢtiği bir noktada bir deneme

sürümü olarak yapıldığı söylenebilecektir. Bu itibarla, STA‟nın yürürlük tarihi 1992

olmasına rağmen birçok ürün için indirim takviminin GB‟nin yürürlüğe gireceği tarih

olan 1996 ve sonrası olarak belirlendiği görülmektedir. Yani, EFTA STA‟sı AB ile

GB‟nin bir unsur ve habercisi Ģeklinde gündeme gelmiĢtir.

94

Dünya Bankası, AB-Türkiye Gümrük Birliği Değerlendirmesi, Rapor No: 85830-TR, 28 Mart

2014, s. 3.

Page 94: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

78

ii. Türkiye‟nin STA akdetmeye baĢlaması, 1 Ocak 1996‟dan hemen sonraki

tarihlerde ve GB‟ni tesis eden 1/95 sayılı OKK‟da belirtilen ülkelerle baĢlamıĢtır.

iii. Türkiye‟nin STA yapacağı ülkeleri 1/95 sayılı OKK‟nın 16. Maddesinin

atıfta bulunduğu 10 sayılı EK ve sonrasında AB‟nin STA yaptığı ülkeler

belirlemiĢtir. Bu tarihten sonra Türkiye ekonomik çıkarları gerektirdiği halde A.B.D,

Rusya, Ġran, Pakistan ve Türki Cumhuriyetler gibi ülkelerle STA yapamamıĢtır.

iv. Türkiye‟nin STA‟larının içeriğini, GB kapsamındaki mallar belirlemiĢtir.

Türkiye, GB‟ne dahil sanayi ürünlerinde ve AB ile tercihli rejime tabi olan demir-

çelik ürünlerinde taviz vermekte sakınca görmemekle beraber, gümrük birliğine dahil

olmayan tarım ürünlerinde taviz vermekte çekimser davranmıĢ; Filistin gibi bazı

STA‟larda bu konuda hiç taviz vermezken, Tunus gibi bazı ülkelerde sadece 4

üründe tavizli rejim kurmuĢtur. GB‟ne kısmen tabi olan iĢlenmiĢ tarım ürünlerinde

muhatap ülkeye “AB uygulaması” Ģeklinde taviz tanınması dahi literatüre girmiĢtir.

Hatta, Ġsrail STA‟sının menĢe protokolünde AB ile belirlenen sistemin dıĢına

çıkılamayacağını açıkça belirten madde “Türkiye tarafından Ġsrail'e iĢlenmiĢ tarım

ürünlerinin sanayi payı ile ilgili verilecek tavizler, sanayi payı GB kapsamında

bulunduğundan, hiçbir suretle, Ġsrail'e AB tarafından verilenlerden daha elveriĢli bir

Ģekilde olmayacaktır.” Ģeklinde bir ifadeyle kaleme alınmıĢtır95

.

v. Türkiye‟nin STA‟larındaki sanayi ürünlerine iliĢkin indirim takvimlerinde

AB ile aynı üçüncü ülkenin yaptığı anlaĢmadaki indirim takvimi belirleyici olmuĢtur.

95

Türkiye-Ġsrail STA metni s. 38 Madde V. : http://www.ekonomi.gov.tr/portal

Page 95: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

79

vi. Türkiye‟nin STA‟larındaki menĢe kuralları, AB ile aynı üçüncü ülkenin

yaptığı anlaĢmadaki menĢe protokolü çerçevesindekilerin aynısı olmuĢtur.

Türkiye‟nin AB ile aynı ülke yürüttüğü müzakerelerde daha ileri bir aĢamaya

gelmesi durumunda menĢe protokolüne bu hükümlerin AB ile muhatap ülkenin

STA‟sı tamamlandığında bir farklılık olması halinde değiĢtirileceğine dair bildirim

eklenmiĢtir96

.

vii. Türkiye, GB kapsamında hizmetler ve yatırımlar konusu yer almadığı için

hiçbir STA‟sında 2013 yılına kadar bu alanlarda serbestleĢmeye gitmemiĢtir.

Türkiye‟nin bu konuları liberalleĢmeye konu etmesi ancak AB‟nin yeni nesil

STA‟larda geçiĢi ile birlikte olmuĢtur.

viii. Türkiye, GB kapsamında kamu alımları piyasasının serbestleĢmesi

olmadığından, ne çoklu bir anlaĢma olan DTÖ Kamu Alımları AnlaĢmasına taraf

olma inisiyatifi göstermiĢ ne de bu konuyu bir STA‟sında ileriye dönük bir iyi niyet

beyanı dıĢında somut yükümlülük alacak Ģekilde düzenlemiĢtir97

.

ix. GB kapsamında Türkiye ile AB arasında ticaret politikası korunma

araçlarının uygulanmasına karĢılıklı olarak son verilmediğinden, Türkiye tarafından

hiçbir STA‟da bu alanda “uygulamama-non apllication” hükmü kabul edilmemiĢtir.

x. Türkiye‟nin, pazara giriĢ bakımından önem arzeden ve özellikle Akdeniz

ülkeleriyle STA‟larında yararlı olabilecek bir düzenleme olan standartların ve teknik

96

Türkiye-Malezya STA‟sı Ek Mektup. http://www.ekonomi.gov.tr/portal. Ek 2‟de yer almaktadır. 97

Bunun istisnası tezin yazıldığı dönemde ve tezi destekler nitelikte 2015 yılı Kasım ayında

Antalya‟da yapılan G-20 Zirvesi esnasında imzalanan Singapur STA‟sıdır.

Page 96: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

80

düzenlemelerin karĢılıklı tanınmasını sağlayacak düzenlemeleri, muhtemelen, AB ile

sözkonusu üçüncü ülkelerin karĢılıklı tanıma anlaĢması bulunmamasını gerekçe

göstererek, malların serbest dolaĢımı ilkesini zedelememek adına dahil etmediği

görülmektedir.

xi. Türkiye‟nin STA‟larındaki metinlerin kaleme alınıĢlarının dahi AB‟nin ilgili

ülkelerle yaptığı AnlaĢmalardaki metinler esas alınarak ve bir özeti Ģeklinde yapıldığı

göze çarpmaktadır.

xii. Türkiye‟nin tüm STA‟larının dibace ve amaçlar bölümlerinde AB ile Ortaklık

AnlaĢması ile uyumlu olma hususu vurgulanmakta ve karĢı tarafla mutabakata

varıldığı ölçü ve yönde ana metnin “amaçlar”, “diğer ülkelerle akdedilen ticari

anlaĢmalar” bölümlerinde veya “menĢe protokolleri”nde Türkiye‟nin AB ile GB‟ne

halel atıfta getirilmeyeceğine yönelik ifadeler olduğu göze çarpmaktadır. Hatta, G.

Kore Çerçeve AnlaĢmasında “Türkiye‟nin AB‟ne katılması durumunda, Taraflar

katılımın sonuçları üzerinde danıĢmalarda bulunacaklardır” Ģeklinde bir hüküm dahi

bulunmaktadır98

.

xiii. Yöntemsel bir husus olmakla beraber tezin amacına yönelik olarak

vurgulanması gereken konu da STA‟ların yapılıĢına iliĢkindir. AB dahil STA yapılan

ülkelerin büyük bir çoğunluğu, müzakere marjlarını belirleyen bir yetki istihsali

sonrasında müzakerelere baĢlamaktadır. Türkiye ise, AB‟nin ilgili ülke/ülke grubu ile

müzakerelere baĢladığının açıklanmasını müteakip otomatik olarak herhangi bir yetki

98

Türkiye-Güney Kore Çerçeve AnlaĢması, Madde 8.7, : http://www.ekonomi.gov.tr/portal

Page 97: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

81

almadan müzakerelere baĢlayabilmektedir. STA‟ları yürüten birim, AB ile Gümrük

Birliği ile iliĢkisinin sürdürülmesinden sorumlu olan Ekonomi Bakanlığının Avrupa

Birliği Genel Müdürlüğüdür. Bu, Türkiye tarafından konunun doğrudan AB‟nin

OTP‟sine uyum amacıyla sürdürüldüğünün kabulünün ve ortaya çıkan hegemonik

iliĢkinin baĢlı baĢına en açık göstergesidir.

Yukarıdaki tespitler ıĢığında, Türkiye‟nin GB sonrasında baĢladığı

bölgeselleĢme sürecinde AB‟nin OTP‟sine uyum yükümlülüğü marjında kalarak,

hangi ülkeyle, hangi kapsamda, hangi unsur ve esaslara dayanacağının çerçevesini

tek taraflı olarak AB‟nin belirlediği bir sistemi kabullenmiĢ olduğu açıkça

görülebilmektedir. Esasen, bu durum klasik anlamda gümrük birliği teorisinin doğal

bir sonucu olsa da, 1/95 sayılı OKK ile çizilen asimetrik ve bir ölçüde de tasarım

hatası durumun varlığı da sözkonusudur.

Yukarıda belirtilen sığ ve derin entegrasyonlar arasında orta bir noktada

bulunan gümrük birlikleri Andriamananjara‟nın bahsettiği STA'dan daha fazla

koordinasyon ve supranasyonal üst kurumlara yetki devri sorunsalının bir ileri

aĢamadaki tezahürü niteliğinde olmak üzere, Türkiye-AB GB‟de Türkiye tarafından

tek taraflı bir otonomi kaybına yol açtığı hal almıĢtır. Tezin ikinci bölümünde

inceleneceği üzere, AB içindeki GB ve OTP uygulaması baĢından beri birliğin en

federatif politikalarından biri olmakla beraber, karar alma mekanizması yoluyla üye

ülkelerin tercih ve hassasiyetlerinin alındığı bir yapıya iĢaret etmektedir. Türkiye ise,

1/95 sayılı OKK yoluyla iyi tesis edilemeyen bir karar alma mekanizması yoluyla

Page 98: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

82

kaybettiği otonomisinin yanında, tercihlerinin hiç yansıtılamadığı oldukça garip bir

durumu kabullenmek durumunda kalmıĢtır.

Türkiye‟nin hükümet olarak tercihlerinin yansıtılamadığı bir sistemde, içsel

faktörler bakımından çeĢitli kamu kurumları, sivil toplum kuruluĢları, özel sektör ve

sendikalar gibi toplumsal etki unsurları tarafından belirlenen tercihlerin ise hiçbir

etki ve öneminin kalmaması normaldir99

. Diğer bir deyiĢle, bölgesel entegrasyonları

iç faktörlerle inceleyen yaklaĢımlardan Türkiye örneğinde yararlanılması imkânsız

hale gelmektedir; çünkü devlet aygıtının görevi, AB tarafından Ģekli ve içeriği

belirlenen anlaĢmayı imzalayabilmek yönündeki hedefi yerine getirmeye indirgenmiĢ

haldedir. Normalde, içsel faktörler olan kamu kurumları, sivil toplum kuruluĢları,

özel sektör ve sendikalar gibi toplumsal kesimler, ülkeleri tarafından oluĢturulacak

rejimlere veya akdedilen anlaĢmalara iliĢkin çıkarları dolayısıyla etkili birer destek

noktası veya tam tersine tepki merkezi haline gelebilmektedirler. BaĢka bir ülkeye

yönelik analiz yapılsaydı içsel faktörlerin değerlendirilmesinde kullanılabilecek olan

John Odell, Thomas Oatley, Kerry Chase ve özellikle de Helen Milner‟in100

çalıĢmalarından, Türkiye‟nin AB karĢısındaki durumunu yansıtmaması bakımından

yararlanılamamakta ve yine hegemonik istikrar teorisi ekseninde kalınması

gerekmektedir.

Bu itibarla, örneğin iç faktörler bakımından da Putnam'ın Ekonomik

Diplomasi analizinde dıĢ politika oluĢturma sürecini "iki düzeyli bir oyun" olarak

99

Uzgören E., “Türkiye Avrupa Birliği ĠliĢkileri ve Entegrasyon Teorileri: Gramsci‟ci Tarihsel

Materyalizmin Literatüre Katkıları”, Ankara Avrupa ÇalıĢmaları Dergisi, Cilt: 11, No:2, 2012,

s.141-166. 100

Kara KurtuluĢ T., Dünya Ticaret Örgütü ve Bölgesel Ticaret AnlaĢmaları ĠliĢkisi: Sorunlar,

Çözümler ve Türkiye‟ye Yansımaları, Doktora Tezi, A.Ü. 2012, s. 100-104.

Page 99: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

83

analiz eden ve dıĢ politika kararlarını hem ulusal hem de uluslararası pazarlıklar

çerçevesinde ele alan modelinden de yararlanılamamaktadır101

. Oysa Putnam‟ın

çalıĢmalarında örnek olarak gösterdiği uluslararası ticaret müzakerelerinde AB'yi

temsil eden Komisyon‟un aynı anda hem dünyanın geri kalanıyla, hem de üye

devletlerin hükümetleriyle müzakere etme durumu, Türkiye bakımından geçerliliğini

yitirmektedir. Bu sistemde AB‟ne üye devletlerin de belirli bir konuda müzakere

pozisyonu oluĢtururken içeride farklı çıkar gruplarının talep ve beklentilerini

dengelemeye çalıĢmaları ve bu dengenin nasıl oluĢtuğu, son kertede AB‟nin

uluslararası düzeyde müzakere pozisyonunu belirlemektedir.

Türkiye‟nin üçüncü bir ülkeyle müzakere pozisyonunu ise, içsel faktörler bir

yana kendi hükümetinin de tercihleri değil, karar alma mekanizmasına katılamadığı

AB‟nin en federal unsurlarından biri olan OTP belirlemektedir. Buna örnek olarak,

Türkiye‟nin Japonya‟dan önceki hiçbir STA‟sında özel sektörün STA‟nın içeriğine

iliĢkin olarak beklenti ve değerlendirmelerinin resmen alınmamıĢ olması

gösterilebilecektir. Kamu kesimi, sanayi ve tarım sektörlerinin hassasiyetlerini kendi

değerlendirmelerine göre yaparak, müzakere pozisyonunu belirlemiĢtir. Türkiye‟nin

bu tutumu, birer uluslararası anlaĢma olan STA‟ların dıĢ politika unsuru olarak

görülerek, “devletin göreli özerkliğinin” bulunduğu bir alan olarak değerlendirmesi

ve toplum adına kendisinin hareket etmesiyle açıklanabilecektir102

. Ancak,

muhtemelen AB‟nin Lizbon AntlaĢması sonrasında STA‟ların bölgesel düzeyde

yürütülecek ticaret müzakerelerinin yurttaĢ yararına yürütülerek, açık ve Ģeffaf

101

Putnam, R., “Diplomacy and Domestic Politics: The Logic of Two-Level Games”, International

Organization, Vol. 42, No. 3, 1988, s. 427-460. 102

Uzgel, Ġ., Ulusal Çıkar ve DıĢ Politika, Ankara, 2004, s. 89-99.

Page 100: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

84

olması ilkelerinden etkilenilerek, Japonya STA‟sı ile bir anket çalıĢmasıyla özel

sektörün görüĢleri toplanmıĢtır103

.

Bu nedenle, bu noktada, AB‟nin OTP‟sinin hukuki dayanakları, unsurları,

boyutları, araçları ve yeni yönelimlerinin yanı sıra Türkiye‟nin üzerinde yaratılan

hegemonyanın devamı niteliğindeki uyum çabaları ve bu çerçevede ortaya çıkan

sorunlar, tezin 2. bölümünde, bölgesel ticaret anlaĢmalarından daha geniĢ bir

perspektif ile detaylı olarak ele alınacaktır.

103

Konuya ilĢikin DEĠK duyurusu:

www.deik.org.tr/5473/T%C3%BCrkiye_Japonya_Ekonomik_Ortakl%C4%B1k_Anla%C5%9Fmas%C4%B1_E

OA.html.

Page 101: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

85

Bölüm II. Türkiye-AB Gümrük Birliği ve Ortak Ticaret Politikasına Uyum

A. AB Ortak Ticaret Politikasının Kapsamı ve BaĢlıca Politika Unsurları

Tezin 1. Bölümünde detaylı olarak açıklandığı üzere, Yeni Dünya Düzeninin

ana unsurlarını oluĢturan küreselleĢme ve bölgeselleĢme, uluslararası ortamda

artmakta olan karĢılıklı bağımlılığı sembolize etmekte ve bu ortamda ülkeler arasında

kalıcı siyasi iliĢkilerin kurulabilmesinde, tercihli ticaret düzenlemeleri üzerine tesis

edilen BTA‟lar giderek daha fazla önem kazanmaktadır. Uluslararası sistem

içerisinde henüz bir devlet niteliği kazanmamıĢ olmakla beraber, AB‟nin sahip

olduğu ekonomik güç ve bunun sonucunda tesis ettiği etkin ticari iliĢkiler ağı

nedeniyle oynadığı rol, kapsamlı dıĢ politika analizlerine konu olmaktadır.

Maastricht AntlaĢmasından bu yana AB üyesi ülkeler arasında geliĢtirilmeye

çalıĢılan Ortak DıĢ ve Güvenlik Politikası ve son yıllarda ivme kazandırılmaya

çalıĢılan Avrupa Güvenlik ve Savunma Politikasının etkinliği konusunda halen

eksiklik ve eleĢtiriler olduğu düĢünüldüğünde, kuruluĢ aĢamasından bu yana

Topluluğun dıĢ dünya ile iliĢkilerinin büyük ölçüde yürütülmesini sağlayan OTP‟nin

bu konudaki önemi ortaya çıkmaktadır104

. Diğer bir ifadeyle, hala bir ekonomik

bütünleĢme modeli olma özelliğini sürdüren AB, OTP vasıtasıyla son derece etkin

bir dıĢ politika izlemeyi baĢarmıĢtır. Bu özelliğiyle uluslararası ortamda “yumuĢak

güç”105

olarak adlandırılmaktadır. OTP, Ortak Tarım, Rekabet ve UlaĢtırma

Politikaları gibi Avrupa entegrasyonunun Roma AntlaĢmasıyla birlikte en baĢından

104

Dimopoulos, A., “The effects of the Lisbon Treaty on the principles and objectives of the

common commercial policy”, European Foreign Affairs Review 15, 2010, s. 153–165. 105

YumuĢak güç kavramı uluslararası iliĢkilerde Joseph S. Nye tarafından A.B.D merkezli olarak

kullanılmaya baĢlanmıĢtır. Nye, J., “Soft Power”, Foreign Policy No: 80; 1990, s.153-171.

Page 102: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

86

beri asli bir ortak politika alanıdır. Bu yönüyle, politika alanları bakımından çok

vitesli ve çok katmanlı politika alanlarının belki de en federatif özelliklere sahip

olanlarından birisidir. Hal bu iken, AB‟ne üye olmayan bir ülke olarak Türkiye‟nin

söz konusu federatif unsura bir de karar alma sürecine hiç katılmaksızın uyum

sağlamak zorunda olmasının zararlarının ortaya çıkması kaçınılmazdır. Bu nedenle,

sözkonusu zararların ve Türkiye üzerinde yarattığı hegemonik nitelikteki etkinin

görülebilmesi bakımından, öncelikle OTP‟nin hukuki dayanakları, unsurları,

boyutları, araçları ve yeni yönelimlerinin detaylı olarak incelenmesine ihtiyaç

bulunmaktadır.

OTP‟nin temelini oluĢturan Roma AntlaĢmasının 110 ila 116. Maddeleri ve

özellikle de 113. Maddesi, Maastricht AnlaĢması‟ndan sonra yerini 133. maddeye,

Lizbon AntlaĢmasında ise 205 ila 222. Maddeleri arasında yer alan 5. Kısım altında

“Birliğin DıĢ Aksiyonları” baĢlığı altındaki 206 ve 207. maddelere bırakmıĢtır106

.

Aslen, Lizbon AntlaĢması OTP‟nin kapsamını belirleyen mevcut hukuki dayanak

olarak Lizbon AntlaĢması olarak da adlandırılan Avrupa Birliği‟nin ĠĢleyiĢine ĠliĢkin

(ABĠĠ) AntlaĢma‟nın 207. Maddesi gösterilebilecektir107

.

OTP, üçüncü ülkeler kaynaklı malların kendi içerisinde bir gümrük birliği

olan ortak alanda ve sonradan oluĢturulan iç pazarda, serbest dolaĢım ilkesinin

herhangi bir suretle bozulmasını ve ortaya çıkabilecek trafik sapmalarının üye ülkeler

106

Krajewski M., “The Reform of the Common Commercial Policy”, Biondi, A., Eeckhout, P. (eds),

European Union Law after the Treaty of Lisbon, OUP, 2010. 107

Consolidated Version of the Treaty on the Functioning of the European Union; s.139-148: http://eur-

lex.europa.eu/legal-content/EN/TXT/PDF/?uri=CELEX: 12012E/TXT

Page 103: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

87

arasında sorun yaratmasını engelleme amacını gütmektedir108

. DıĢ ticarette

karĢılaĢılması muhtemel haksız uygulamaların neden olabileceği rekabeti bozucu

etkilere karĢı tüm üyelerin koruyucu önlem alması gereği ve arzusu da, OTP‟ye yön

veren önemli bir noktayı oluĢturmaktadır. Bunun dıĢında, üye ülkelerin ihracat

politikalarının koordinasyonunun sağlanması yoluyla, üye ülkelerin üçüncü ülke

pazarlarında kendi aralarındaki rekabeti bozucu haksız giriĢimlerinin önlenmesi de

OTP‟nin amaçları arasında yer almaktadır.

AB‟yi daha demokratik, Ģeffaf ve etkin bir hale getirmeyi amaçlayan 1 Aralık

2009 tarihli AB'nin ĠĢleyiĢi Hakkında AntlaĢma (AĠHA veya Lizbon AntlaĢması)

sonrasında, Birliğin politika alanlarına göre yetki dağılımı ve bu alandaki kararların

nasıl alınacağı açıklanmıĢtır. Buna göre, GB ile birlikte OTP, Birliğin münhasıran

yetkili olduğu alanların baĢında gelmektedir. DTÖ‟nün AB Ticaret Politikası

Raporunda109

yer alan Birliğin politikalar itibariyle yetkilerini gösteren tabloda bu

durum açıkça vurgulanmaktadır. Bu, OTP‟yi oluĢtururken Birliğin münhasır yasama

yetkisi bulunurken, üye ülkeler bu alanda ancak Birlik mevzuatını uygulamak için

veya Birlik tarafından yetkilendirildikleri sürece mevzuat çıkarabildikleri anlamına

gelmektedir. Bu yönüyle, OTP‟nin AB‟nin en federal yönlerinden birisi olduğu DTÖ

tarafından da vurgulanmaktadır. AB‟nin bu alanda yasama yapma ve uluslararası

organizasyonlarla ve üçüncü ülkelerle uluslararası anlaĢmalar imzalamaya özel

yetkisi bulunmaktadır110

.

108

Krajewski M., age., 2010. 109

WTO, Trade Policy Review (European Union), Report By The Secretariat, WT/TPR/S/284, 28

May 2013, Geneva, s. 26-27 110

Niemann, A., “The Common Commercial Policy: From Nice to Lisbon”, Laursen, F. (ed.), The

EU‟s Lisbon Treaty: Institutional Choices and Implementation, Ashgate, 2012.

Page 104: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

88

Lizbon AntlaĢmasıyla, dıĢ politika alanında AB‟nin etkinliğinin artırılarak

Birliğin küresel rolünün güçlendirilmesini amaçlamaktadır. Birliğin dıĢ politikasının

bir alanı olan OTP‟ye iliĢkin hükümler, AnlaĢmada „AB DıĢ Faaliyetleri‟ baĢlığının

altına toplanmıĢtır. Mal ticaretinin yanısıra hizmetler, ticaretle bağlantılı fikri

mülkiyet hakları ve yatırımlar da Lizbon AntlaĢmasından sonra Birliğin münhasır

yetki alanları haline getirilmiĢtir. Böylece AB müzakere etmekte olduğu STA‟lara

hizmetler, fikri mülkiyet hakları ve yatırımlara iliĢkin hükümler ekleyebilmekte, AB

adına ikili yatırım anlaĢmaları yapabilmektedir. Ġlk yatırım anlaĢması müzakereleri

Çin ile baĢlatılmıĢtır. Bu alanlardaki tüm anlaĢmalar da AB karar alma usulleri

uyarınca onaylanabilmekte, ulusal parlamentoların onayına gerek

bulunmamaktadır111

.

OTP‟ye iliĢkin kararların alınmasında belirli istisnalar dıĢında nitelikli

çoğunluk aranmaktadır. Bununla birlikte, hassas alanlar olarak değerlendirilen bazı

konularda oybirliği ile karar verilebilmektedir. OTP ile ilgili düzenlemelerin,

hizmetler, ticaretle bağlantılı fikri mülkiyet hakları ve yatırımlar alanlarında Birlik içi

kuralların tesisinin oybirliği ile yapıldığı alanlara dair hükümler içermesi; kültürel ve

görsel-iĢitsel hizmetler alanındaki anlaĢmaların Birliğin kültürel ve dil farklılıklarına

halel getirme riski bulunması ve sosyal hizmetler, eğitim ve sağlık hizmetleri

alanındaki anlaĢmaların bu hizmetlerin ulusal idaresini ciddi Ģekilde bozma tehdidi

bulunması, hassas alanlar olarak değerlendirilmesine yol açmıĢtır112

.

111

Dimopoulos, A., agm., 2010, s. 153–165. 112

Krajewski M., age, 2010.

Page 105: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

89

Avrupa Parlamentosunun, Roma AnlaĢmasında ve Maastricht AntlaĢması

baĢta olmak üzere AB‟nde karar alma süreçlerini belirleyen sonraki tadillerde, OTP

alanında yetkisi bulunmamaktaydı. Avrupa Toplulukları/Birliğinde “demokratik

açık” olarak da iade edilen bu durum ve iken, Lizbon AntlaĢması ile anti-damping,

telafi edici vergi ve korunma önlemleri gibi ticaret politikası önlemleri, Ticaret

Engelleri Yönetmeliği soruĢturmaları ve GenelleĢtirilmiĢ Tercihler Sistemi‟nin

uygulanması gibi konularda hazırlanan düzenlemelerde, Parlamento‟nun ortak karar

usulü çerçevesinde müdahale imkânı getirilmiĢtir113

. Bu bakımdan OTP‟nin

tamamının, Avrupa Parlamentosunun karar alma alanındaki yetkisi artarken ulusal

parlamentoların yetkisinin ortadan kalktığı bir münhasır politika alanı olduğu ortaya

çıkmaktadır.

Yine de bugün dahi OTP‟nin saha uygulanmasından aslen Avrupa

Komisyonunun sorumlu olduğu söylemek yanlıĢ olmayacaktır. Avrupa Komisyonu,

eski adlarıyla Komite 113 ve Komite 133 olan ve Lizbon AntlaĢmasından sonra

Ticaret Politikası Komitesi olarak adlandırılan komite aracılığıyla, üye ülkeleri

ticaret politikasına iliĢkin bilgilendirmekte ve görüĢlerini almaktadır. Ticaret

Politikası Komitesi, Konsey tarafından tayin edilmiĢ olup ve üye ülkelerle Avrupa

Komisyonu temsilcilerinden oluĢmaktadır. OTP alanında Konsey‟e görüĢ

hazırlamaktadır. Komisyon‟un müzakere stratejisi ve tekliflerine iliĢkin olarak

Komisyon yetkilileriyle düzenli toplantılar yapmaktadır114

.

113

Woolcock, S., “The potential impact of the Lisbon Treaty on European Union external trade

policy”, European Policy Analysis, 8, 2008, s.1- 6. 114

Krajewski M., age, 2010.

Page 106: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

90

Avrupa Komisyonu, AB‟nin bürokratik yönü ve Birliğin dıĢ yüzü olarak

DTÖ‟de AB‟yi temsil etmekte ve ikili ve bölgesel bazda uluslararası ticaret

anlaĢmalarını müzakere etmektedir. Bir ülkeyle müzakerelerin açılmasına yönelik

teklifi, Komisyon hazırlayarak Konsey‟e sunmaktadır. Komisyon ayrıca “etki

analizleri” yaparak anlaĢmaların olası etkilerini de incelemektedir115

. Ancak

müzakerelerin baĢlatılmasına iliĢkin nihai yetkiyi Konsey vermektedir. Komisyon,

bu yetki çerçevesinde müzakereleri yürütmektedir.

AnlaĢmaların sonuçlandırılmasında, Konsey nitelikli çoğunlukla karar

almakta ve Parlamento‟nun onayı aranmaktadır. Lizbon AntlaĢması ile birlikte,

Parlamento‟nun OTP‟ye iliĢkin yetkileri artırılmıĢtır. Bu çerçevede, OTP‟ye iliĢkin

yeni mevzuat oluĢturulmasında Avrupa Parlamentosunun, Konsey ile birlikte ortak

karar alma yetkisi bulunmaktadır. Uluslararası antlaĢmaların sonuçlandırılması için

ise, Parlamento‟nun basit çoğunlukla alacağı onay gerekli kılınmıĢtır116

.

Komisyonun, yürütülen ticaret müzakerelerine iliĢkin olarak Parlamento‟ya düzenli

bir Ģekilde rapor sunma yükümlülüğü bulunmaktadır. Avrupa Parlamentosunun dıĢ

iliĢkilerle ilgili sözkonusu komitesi INTA olarak adlandırılmaktadır. Avrupa

Parlamentosu‟nun STA müzakerelerinin içeriği konusunda ve süreçle ilgili doğrudan

bir söz hakkı bulunmamasına rağmen, AnlaĢmaya nihai onayı verecek olması

nedeniyle Komisyon tarafından tüm müzakere sürecinde Avrupa Parlamento‟nun

hassasiyetlerini dikkate almasına sebep olmaktadır117

.

115

WTO, Trade Policy Review (European Union) 2013, s. 29. 116

WTO, Trade Policy Review (European Union) 2013, s. 28 117

Wallace, H. Pollack M., Young A., Policy-Making in the European Union, Oxford University

Press; 2015, s. 388-403.

Page 107: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

91

OTP‟nin uygulanmasında çeĢitli araçlar bulunmakta beraber, bunların en

önemlisi hiç kuĢkusuz Birliğin dıĢ çeperlerini çizen ve diğer uygulama araçlarının

temelini oluĢturan Ortak Gümrük Tarifesi’dir (OGT). Bunun dıĢında, ithalat ve

ihracatta ortak kuralları sağlayan, ithalatın düzenlenmesine yönelik ticaret politikası

ve korunma araçları ile ve ihracatın gerekli serbesti ve haksız rekabetin önlendiği bir

çerçevede gerçekleĢtirilmesine yönelik Birlik mevzuatı bulunmaktadır. Bu noktada,

AB‟nin Tercihli Ticaret Rejimleri ve tek taraflı otonom tavizli uygulamaları da

tamamlayıcı ancak son derece önemli unsurlar olarak ortaya çıkmaktadır. OGT,

AET‟nin ilk hedeflerinden birisi olarak, Roma AntlaĢması‟nın 18-29. Maddeleri

uyarınca kurucu 6 Üye ülke tarafından oluĢturulan GB kapsamında 1 Temmuz 1968

tarihinden itibaren tüm üye ülkelerin üçüncü ülkelerden yapılan ithalatta

uygulanmakta ve Topluluk ve Birliğin müteakip geliĢmelerinde yeni üye olan

ülkelere teĢmil edilmektedir. Söz konusu maddeler, esası korunmak suretiyle Lizbon

AntlaĢmasında 28-32. Maddeler olarak yerini almıĢtır. OGT‟nin temeli halen de

yürürlükte bulunan ancak gerektikçe üzerinde revizyonlar yapılan 2658/87/EC sayılı

Konsey Yönetmeliği‟dir118

. Tarifenin genel esaslarını belirleyen bu Yönetmeliğin

ekini oluĢturan OGT, Armonize Sistem Nomanklatürüne dayalı BirleĢik Gümrük

Tarife Cetveli bazında her yıl yenilenmekte olup, AB‟nin OGT aritmetik ortalaması

%4,2 ile dünya gümrük vergisi ortalamasından görece çok düĢüktür. Bununla

beraber, Birliğin özel önem verdiği tarım, tekstil ve konfeksiyon ürünleri, belirli

motorlu araçlar, televizyonlar, cam eĢya, ayakkabı ve bazı kâğıt ürünleri için genel

ortalamanın üzerinde yüksek tarife oranları bulunmaktadır. DTÖ bünyesinde

yürütülen çok taraflı müzakereler ile üçüncü ülkelerle gerçekleĢtirilen TTA

118

http://ec.europa.eu/taxation_customs/customs/customs_duties/tariff_aspects/customs_tariff/index_e

n.htm

Page 108: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

92

görüĢmelerinde ve otonom uygulamalarda AB tarafından doğal olarak bu sektörlerde

tanınacak tavizli rejim konusunda daha tedbirli davranılmaktadır. Zaman zaman üye

ülkelerin ihtiyacı olan hammadde ve ara girdiler ile üretimin yetersiz olduğu

durumlardaki piyasa Ģartlarının dengelenmesi bakımından OGT tarifelerinin askıya

alınması imkânı da bulunmaktadır. Birlik, OGT ile belirlenen gümrük tarifelerinin

yanı sıra OTP‟nin araçları olarak ithalat ve ihracatta ortak kurallar uygulamaktadır.

Bunların ithalatla ilgili olanları, genelde üçüncü ülkelerin haksız rekabet

uygulamalarına karĢı uygulanmakta olup, defansif ve ofansif nitelikte olanları

bulunmaktadır. DTÖ kuralları çerçevesinde belirlenen genel gözetim ve korunma

önlemlerinin yanı sıra özellikle DTÖ Tekstil ve Hazır Giyim AnlaĢması ve önceki

dönemde GATT Çok Elyaflılar AnlaĢması kapsamında belirli ülkelerden tekstil

ürünleri ithalatında 2005 yılına kadar uygulanan ortak kurallar ile global ve tercihli

ticaret rejimleri kapsamında belirlenen kotaların dağıtımına iliĢkin ortak kurallar

bunlar arasında yer alır. Diğer taraftan, AB‟nin son derece detaylı anti-damping

önlemleri mevzuat ve uygulamaları bulunmaktadır. Üçüncü ülkelerin firmalarının

ticareti bozucu damping uygulamalarına karĢı en sık baĢvurulan bir ticaret politikası

aracı olup, söz konusu firmaların kendi ülkelerindeki yerel pazardaki satıĢ fiyatının

altında veya ürün maliyetinin altında ürün satmaları halindeki Ģikâyet süreciyle

devreye girmektedir. Telafi Edici Vergi Önlemleri ise, anti-damping

uygulamalarından daha seyrek baĢvurulan ve firmalarına devlet destekleri sağlayarak

üretim maliyetini düĢüren veya doğrudan ihracat imkânı yaratarak adil olmayan

biçimde AB‟ye ihracat fiyatlarını düĢüren ülkelerin uygulamalarıyla mücadele için

kullanılmaktadır. Ticari korunma önlemleri bir ürünün doğrudan rakibi veya

ikame/benzerlerini üreten üçüncü ülke üreticilerinin yerli üreticiler üzerinde ciddi

Page 109: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

93

zarar veya ciddi zarar tehdidi oluĢturması durumunda DTÖ kuralları doğrultusunda

bir süre için ithalatının sınırlandırılmasına dönük olarak uygulanmaktadır. Zararın

oluĢmadığı ancak zarar ihtimalinin bulunduğu durumlarda korunma önlemine

baĢvurmaksızın ithalatın kayda alınmasını sağlayan daha esnek bir uygulama olan

gözetim önlemleri de OTP‟nin aracı olarak kullanılmaktadır. Topluluğun 2005 yılına

kadar belirli ülkelerle yapmıĢ olduğu ikili düzenlemelerle uyguladığı GATT Çok

Elyaflılar AnlaĢması ve DTÖ Tekstil ve Hazır Giyim AnlaĢması kapsamındaki

gözetim ve korunma önlemi içeren anlaĢmalar da spesifik olarak tekstil ve

konfeksiyon ürünlerini muhatap alan ticaret politikası önlemleridir.

AB‟nin OTP araçlarının bir bölümü de süreç içerisinde ihtiyaca binaen

geliĢtirilmiĢtir. Bunların büyük bir bölümü, AB ihracatçılarının dıĢ piyasalara giriĢte

karĢılaĢtıkları sorunların çözümüne yönelik ofansif nitelikteki araçlar olarak ortaya

çıkmıĢtır. Bunlardan Ticaret Engelleri Düzenlemesi, üçüncü ülkelere giriĢi teknik,

idari, mali veya çok çeĢitli sair gerekçelerle kısıtlanan AB ihracatçıları tarafından

yaĢanan sorunları, uluslararası ticaret kurallarının ihlali bakımından değerlendirmek

ve Komisyon tarafından sistematik ihlallerin ikili veya çok taraflı ortamda gündeme

getirilerek çözülmesine yöneliktir. Buna benzer bir Ģekilde, 1995 yılından geliĢtirilen

Pazara GiriĢ Stratejisi kapsamında oluĢturulan web tabanlı Pazara GiriĢ Veri tabanı

ile ticari partner ülkelerin pazarları hakkında bilgi verilmesinin yansıra; AB üyesi

olmayan ülkelerde karĢılaĢılan ticari engeller hakkında Ģikâyetlerin takibi için

sistematik bir yol sağlanmıĢ ve bu suretle AB‟nin ticari muhatabı konumunda

bulunan ülkelerin çok taraflı ve ikili taahhütlerine bağlılıklarının sağlanmasına

çalıĢılmaktadır.

Page 110: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

94

AB‟nin, OTP‟nin aracı olarak uyguladığı ihracatta ortak kurallar ise

ithalattakilere nispeten sadece düzenleyici olmaya yönelik olduklarından AB birincil

ve ikincil hukukunun mütevazı bir kısmını teĢkil etmektedir. Cari durumda ihracatta

ortak kuralları düzenleyen 1061/2009/AT sayılı Konsey Yönetmeliği119

ile kısa ve

yalın bir dille esas itibariyle ihracatın serbest olduğu belirtilerek, sadece bazı temel

maddelerin yetersizliği, üyelerin ulusal hazinelerinin, kültür miraslarının veya insan,

hayvan, bitki sağlığı ve çevrenin korunması ile enerji arzının sağlanması gereken

durumlarda bazı ürünlerin ihracatına kısıtlama imkânı getirilmektedir. Ġhracatta ortak

kuralların diğer bölümlerini içeren ihracat teĢvik programlarının aĢamalı olarak

uyumlaĢtırılmasını öngörmesine rağmen, ihracatın teĢvikine yönelik faaliyetler hala

ulusal önlemlerle yürütülmekte ve rekabet konusu ile ilgili olduğu ölçüde Birlik

mevzuatına tabi olmaktadır. Ġhracatın finansmanı ve sigortalanması faaliyetleri ulusal

yetki alanında olmasına karĢılık, Ekonomik ĠĢbirliği ve Kalkınma TeĢkilatı (OECD)

düzenlemelerine tabidir. Bu noktada, resmi destekli ihracat kredileri konusu da

piyasa Ģartları dıĢındaki koĢullarla sağlanacak ihracat kredilerinin üye ülkeler

arasında neden olabileceği haksız rekabeti engellemek amacıyla “Resmi Destekli

Ġhracat Kredileri ve Kredi Garanti Usullerine iliĢkin OECD UzlaĢması”, Topluluğun

iç mevzuatına aktarılmıĢtır. Yine, sivil ve askeri amaçlar için kullanımı mümkün olan

çift kullanımlı malların AB‟den ihracatının kontrolüne iliĢkin düzenlemeler120

lisans

uygulaması ile yapılmaktadır. Ġhracat kontrollerinin uygulama biçimi ise, Üye

ülkelerin yetkisine bırakılmıĢtır.

119

Council Regulation (EC) No 1061/2009 of 19 October 2009 establishing common rules for exports. 120

Wassenaar Düzenlemesi, Füze Teknolojileri Kontrol Rejimi, Nükleer Tedarikçiler Grubu,

Avustralya Grubu ve Kimyasal Silahlar SözleĢmesi tarafından belirlenen çift kullanımlı mallar

listeleri eklerinde yer alan ürünler temelde kimyasal maddeler, elektronik ekipman, bilgisayarlar,

radyoaktif maddeler ve diğer yüksek teknoloji ürünleridir.

Page 111: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

95

AB‟nin, OTP‟nin aracı olarak ithalatta uyguladığı ortak kuralların standart

OGT uygulamasının yanı sıra ticari korunma önlemleri, askıya alma, tercihli ticaret

anlaĢmaları ve otonom düzenlemelerle verilen tavizler nedeniyle çok değiĢik ve

karmaĢık bir yapıya bürünmüĢ olması nedeniyle, AB tarafından kullanıcı dostu ve

tüm kuralları gösteren entegre bir sistem olan TARIC oluĢturulmuĢtur.121

TARIC,

üçüncü bir ülkeden ithal edilecek bir ürünün tabi olacağı, vergi, indirimli vergi, kota,

lisans, ticaret politikası önlemi gibi tüm unsurları aynı sayfada göstermekte ve

gümrük iĢlemlerinin basitleĢtirilmesini sağlamaktadır.

OTP’nin temel ilkeleri, daha fazla ülkenin dünya ticaretiyle bütünleĢmesi

yoluyla sürdürülebilir kalkınmaya katkı sağlanması, AB‟nin çıkarlarının savunulması

ve demokrasi, hukukun üstünlüğü, çevre, sosyal haklar, kamu hizmetleri, kültürel

farklılık ve gıda güvenliğine iliĢkin değerlerinin savunulması, dünya pazarlarının

uluslararası ticaretin önündeki engellerin tedricen kaldırılması ve gümrük

tarifelerinin aĢağı çekilmesi suretiyle açılması ve küreselleĢmenin pazarın

düzenlenmesi ve ticari açılımın diğer toplumsal değerlerle birlikte iĢlemesine imkân

verecek Ģekilde iĢlemesini temin etmek olarak belirlenmektedir. OTP kapsamı

itibariyle, çok taraflı, ikili/bölgesel ve tek taraflı olmak üzere üç farklı boyutta ele

alınmaktadır122

.

OTP‟nin çok taraflı boyutu, diğer ülke ve ülke grupları için de geçerli olduğu

üzere büyük ölçüde DTÖ kapsamındaki iliĢkileri anlamında kullanılmaktadır. Çok

121

TARIC (Integrated Tariff of the EC), http:/ec.europa.eu/taxation_customs/dds/tarhome_en.htm 122

Wouters J.,Coppens D. and De Meester B., “External Relations after the LisbonTreaty”, Griller, S

and Ziller, J. (eds), The Lisbon Treaty - EU Constitutionalism without a Constitutional Treaty?

EC Studies Volume 11, 2008, s. 143-203.

Page 112: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

96

taraflı boyutta, AB‟nin temel amacı, etkin bir küresel yönetiĢim çerçevesinde, pazara

giriĢin önündeki engellerin kaldırılması olarak açıklanmaktadır. Bu kapsamda

özellikle üzerinde durulan unsur, ticaretin önündeki teknik engellerin kaldırılması ve

tarifelerin azaltılmasıdır. 1957 tarihinde kurulan AET'nin, Gümrük Tarifeleri ve

Ticaret Genel AnlaĢması (GATT) çerçevesinde yürütülen müzakerelerdeki etkinliği

DTÖ‟nün kurulduğu Uruguay Turuna kadar yapılan 7 müzakere Raundunda giderek

artmıĢtır. Bu durum, AET‟nin kendi içerisindeki GB‟ni ve dolayısıyla OGT

uyumunu tamamladığı 1968 yılından hemen önceki tur olan 1964-1967 tarihli

Kennedy Turundan itibaren artarak devam etmiĢ ve müteakip turlarda A.B.D ve

Japonya gibi büyük ekonomik güçlerle birlikte bir blok olarak esas müzakereciler

arasında yer almıĢtır. Bu dönemde, AET‟nin üye sayısındaki artıĢın yanı sıra kendi

içerisinde Füzyon AntlaĢması, Tek Senet gibi entegrasyon düzeyini artıran

geliĢmeler ve ortak politika uygulamaları, GATT sistemi içerisindeki ağırlığını da

arttırmıĢtır. Uruguay Turu müzakereleri, ticarette serbestliği arttırmak ve özellikle

geliĢmiĢ ülkeler tarafından uygulanan yeni ithalat kısıtlamalarını önlemek amacıyla

1986 yılında baĢlatılmıĢtır. 15 Aralık 1993 tarihinde sonuçlanan müzakereler

ertesinde, DTÖ‟yü Kuran AnlaĢma ve diğer DTÖ anlaĢmaları 1 Ocak 1995 tarihinde

yürürlüğe girmiĢtir. Dünya Ticaret Örgütü içerisinde AB üyeleri hem ayrı ayrı temsil

edilmekte hem de AT olarak Komisyon tarafından temsil edilmekte ve 28 üye ülkeye

ilave olarak Komisyon‟un da oy hakkı bulunmasıyla 29 üyeli bir blok olarak, çok

taraflı platformda en önemli aktörlerden biri olarak yer almaktadır123

. 2001 yılı

Kasım ayında Katar‟ın baĢkenti Doha‟da DTÖ‟nün 9. Turu olarak baĢlatılan ve

geliĢmekte olan ülkelerin ihtiyaçlarının özel olarak dikkate alınması hedefinin ön

123

European Commission, How the EU works with the WTO,

http://trade.ec.europa.eu/doclib/docs/2013/april/tradoc_150988.pdf

Page 113: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

97

plana çıkması nedeniyle Doha Kalkınma Gündemi olarak adlandırılan ticaret

müzakerelerinin temel amaçları, daha önceki turların hedefi olan tüm üyeler için

pazar açılımları sağlanmasının yansıra, geliĢmekte olan ve en az geliĢmiĢ ülkelerin

dünya ticaret sistemine eklemlenmesi, küresel ölçekte ticareti düzenleyen kuralların

geniĢletilmesi ve etkinleĢtirilmesi ile küresel yönetiĢimin iyileĢtirilmesi olarak

özetlenebilir.

Bu kapsamda, 2012 yılı Aralık ayında Cenevre‟de yapılan DTÖ VIII.

Bakanlar Konferansı sonrasında ortaya çıkan mesafe kaydedilebileceği anlaĢılan

konularda müzakerelerin hızlandırılarak, erken hasat ile sonuç alma yönetimine

geçilmesi yönündeki mutabakatı müteakip, 2013 yılı Aralık ayında Endonezya‟nın

Bali adasında düzenlenen Bakanlar Konferansı sonucunda, Doha Kalkınma

Gündeminde yer alan bazı konularda reform yapılması konusunda bir anlaĢma

imzalanmasına karar verilmesi, Doha Kalkınma Gündeminde yaĢanılan

baĢarısızlıkların ardından, önemli bir baĢarı olarak görülmektedir. 7 Aralık 2013

tarihinde sonuçlanmıĢ olan ve Bali Paketi olarak tanımlanan 10 adet Karardan oluĢan

mini paket, DTÖ bünyesinde, tüm üyelerin üzerinde fikir birliği sağlanarak

imzaladığı ilk küresel anlaĢma olarak dikkat çekmektedir. Bali Paketinde yer alan en

önemli konu, ticaretin kolaylaĢtırılması olarak dikkat çekmektedir. Paketin diğer

konuları olarak, kalkınmayla ilgili çeĢitli hükümler, geliĢmekte olan ülkelerde gıda

güvenliği, pamuk ve en az geliĢmiĢ ülkelerle ilgili lehte muamele hükümleri, tarımda

ihracat sübvansiyonlarının azaltılması ve en düĢük seviyeye çekilmesi ile kotaya tabi

tarım ürünleri ithalatında engellerin azaltılması ön plana çıkmaktadır. Bali paketinin

kabulünden sonraki süreçte ise üye ülkelerin nihai hedef olan Doha Kalkınma

Page 114: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

98

Raundunu tamamlaması ve bu yönde somut bir çalıĢma programının hazırlanması

beklenmektedir. Bunun için öncelikli çalıĢma alanları doğal olarak, Bali paketiyle

sonuç alınamayan diğer konuların yanı sıra yine GATT/DTÖ tarihinin en zorlu

konusu olan tarım konusunun sonuca bağlanması, Turun adını aldığı kalkınma ve

esas muhatabı olan EAGÜ konularının ele alınması olacaktır. AB‟nin, DTÖ ve

özellikle de, Doha Kalkınma Gündemindeki pozisyonunun müzakerelerinin baĢarılı

ve en erken bir tarihte tamamlanması Ģeklinde olduğu en üst düzeylerde dile getirilse

de, aradan geçen 21 yıllık süreçte beklentilerinin karĢılık bulmaması nedeniyle,

Birlik bölgesel düzeydeki çabalarına da hız vermiĢtir. Bununla birlikte, resmi

açıklamalarda çok taraflı liberalizasyonun merkezi rolünün kabul edildiği ve bölgesel

anlaĢmalarında da bazı bu çok taraflı kuralların oluĢturacağı vurgulanmaya devam

edilmektedir. Avrupa Komisyonu Ticaret Genel Müdürlüğünce yapılan

açıklamalardan, çok taraflı müzakerelerde, AB‟nin amaçlarının, öncelikle tarım dıĢı

ürünler yani sanayi mallarında BRĠCS baĢta olmak üzere GYÜ‟lerin gümrük

tarifelerinin indirilmesi; tarife dıĢı engellerin ve rekabeti bozucu üretim teĢviklerinin

azaltılmasına yönelik kurallara açıklık kazandırılması; ticareti bozucu tarım

teĢviklerinin kısmi olarak azaltılması ve iĢlenmiĢ tarım ürünleri alanında yeni pazar

fırsatları yaratılması; hizmetler ticareti alanında yeni pazar açılımları elde edilmesi

ve ticari korunma araçlarına iliĢkin kuralların kötüye kullanımının önlenmesine

dönük yeni tedbirler alınması olarak anlaĢılmaktadır124

.

Uygulamada AB tarafından belirli ülkelere veya ülke gruplarına tek taraflı

tavizler tanınması Ģeklinde ortaya çıkan ve dönem ve kapsam bakımından ihtiyaca

124

European Commission, The European Union explained: Trade, Luxembourg: Publications

Office of the European Union, November 2014 s.3-15

Page 115: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

99

binaen değiĢtirilebilen otonom düzenlemeleri, OTP‟nin tek taraflı boyutu olarak

adlandırılmaktadır. Otonom düzenlemelerde, AB‟nin, üyelerinin eski sömürgelerinin

yanı sıra tarihsel olarak özel iliĢkisi bulunan ya da doğal afet veya iç savaĢ gibi çok

yıkıcı süreçlerden geçen bazı ülkelere yönelik olarak kendi temel politik önceliklerini

gözetmek kaydıyla kalkınma amaçlı tek taraflı tavizli rejimleri bir ticaret aracı olarak

uygulaya geldiği görülmektedir. Bu unsur, AB‟nin politik hedefleri ön planda

tutarak, belirgin bir Ģekilde hegemonik istikrar sağlama yolu olarak kullandığı

seçenek olarak göze çarpmaktadır. OTP‟nin tek taraflı boyutunun 4 bileĢeni olduğu

söylenebilecektir. AB tarafından bu kapsamda uygulanan temel ticaret politikası

aracını, belirli kriterleri aĢmayan tüm GeliĢme Yolundaki Ülkeler (GYÜ) ve En Az

geliĢmiĢ Ülkelerin (EAGÜ) yararlanabileceği GenelleĢtirilmiĢ Tercihler Sistemi

(GTS) oluĢturmaktadır. GTS‟in125

tarihsel geliĢimine bakıldığında esasen 2. Dünya

SavaĢı sonrasında sayısı hızla artan eski sömürge ülkelerinin, BirleĢmiĢ Milletlerin

Bandung Konferansı sonrasında kuzey-güney geliĢmiĢlik farkının ortadan

kaldırılması yönündeki artan talepleri ile gündeme geldiği belirtilebilir. 1968 yılında

toplanan II. UNCTAD Konferansında, geliĢmekte olan ülkelerin sanayi malları

ihracatlarını artırabilmek amacıyla, geliĢmiĢ ülkelerin bu ülkelerden yaptıkları

ithalata GYÜ ve EAGÜ‟lere “karĢılıklılık” esası dıĢında tek taraflı olarak belirli bir

gümrük vergisi tavizi tanımalarını öngören bir sistem olarak GTS uygulanmaya

baĢlanmıĢtır. 1971 yılında GATT‟ın temel ilkesi olan özellikle “en çok kayrılan

ülke” (MFN) kuralından bir sapma olduğu genel kabul görmüĢ, 1979 yılında ise

GATT “Yetki Hükmü” kapsamında sınırsız olarak yenilenen bir uygulama olarak

teyit edilmiĢ ve 1 Ocak 1995‟te oluĢturulan DTÖ sonrası dönemde de de

125

UNCTAD, http://unctad.org/en/Pages/DITC/GSP/About-GSP.aspx

Page 116: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

100

sürdürülmüĢtür. 1971 yılında AET ve Japonya tarafından baĢlatılan uygulamaya

1976 yılında A.B.D de katılmıĢ olup, en son 2002 yılında Türkiye‟nin de katılımıyla

bugün itibariyle 11 ülke tarafından (AB, A.B.D, Japonya, Kanada, Avustralya, Yeni

Zelanda, Norveç, Ġsviçre, Rusya Federasyonu, Beyaz Rusya ve Türkiye) GYÜ ve

EAGÜ‟lere yönelik GTS uygulaması bulunmaktadır. Bu uygulamalar, gerek tercihli

rejim kapsamındaki ürünler, gerek taviz tanınan ülkeler açısından farklılıklar

göstermektedir. Zaman içerisinde, GTS kapsamında yer alan bazı ülkelerin yüksek

geliĢmiĢlik düzeyleri, yine bazı ülkelerin belirli sektörlerde ileri derecedeki

uzmanlaĢmaları, sistem‟den yararlanan ülkeler arasındaki rekabet Ģartlarını olumsuz

olarak etkilemeye baĢlaması üzerine terfi mekanizması adı verilen bir sitem

geliĢtirilmiĢtir. AB de zaman içinde yaĢanan geliĢmelere kendini uyarlayarak, 10

yıllık dönemlerde uyguladığı sitemini geliĢtirmiĢ ve bazı ülkelerin geliĢmiĢlik ve

sektörel uzmanlaĢma düzeylerine bağlı olarak sistem dıĢına çıkarılması kuralını

getirmiĢtir126

. Diğer taraftan, zaman içinde standart uygulamanın yanısıra;

sürdürebilir kalkınma ve iyi yönetiĢimin sağlanmasını teĢvik etmek üzere çevrenin

korunması, sosyal haklar ve fikri ve sınai mülkiyet haklarına uyum ve uyuĢturucu ile

mücadeleye yönelik çabalarda bulunan geliĢmekte olan ülkelerin GTS+ olarak

adlandırılan özel teĢvik mekanizmalarıyla desteklenmesine yönelik ilave tarife

indirimleri yöntemi getirilmiĢtir. Ayrıca, sayısı 51 olan EAGÜ‟lere yönelik olarak

93. fasılda yer alan silahlar dıĢındaki tüm ürünlerde „Silahlar Hariç HerĢey‟

uygulaması çerçevesinde gümrüksüz AB pazarına giriĢ imkânı tanınmıĢtır. 2015

yılında diğer daha kapsamlı otonom düzenlemelere muhatap veya AB ile ikili STA‟sı

126

European Commission, proposal for a regulation of the European Parliament and of the

Council applying a scheme of generalised tariff preferences, Brussels, 10.5.2011COM(2011) 241

final, http://trade.ec.europa.eu/doclib/docs/2011/may/tradoc_147893.pdf.

Page 117: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

101

bulunan ülkeler ile geliĢmiĢlik endeksi yükselen ülkelerin terfi etmesiyle 176 olan

yararlanıcı sayısı 80‟e düĢmüĢtür. OTP‟nin tek taraflı boyutunun ikinci unsurunu ise,

AB tarafından bazı Batı Balkan ülkeleri (Arnavutluk, Bosna-Hersek, Makedonya,

Hırvatistan, Karadağ, Sırbistan ve Kosova), Moldova ve Ukrayna‟ya uygulanan tek

taraflı tavizler teĢkil etmektedir. Hırvatistan AB‟ye 28 üye olarak katıldığı ve diğer

batı Balkan ülkeleriyle STA temeli üzerine kurulu Ġstikrar ve Ortaklık AnlaĢmaları

tamamlandığından, otonom tavizlerden hâlihazırda sadece Kosova, Moldova ve

Ukrayna yararlanmaktadır. Tavizli rejimden birkaç hassas tarım ürünü dıĢında hemen

hemen tüm ürünler yararlandırılmaktadır. OTP‟nin tek taraflı boyutunun üçüncü

unsurunu ise, Afrika-Karayip-Pasifik (AKP) ülkeleri arasındaki yardım, siyasi,

iktisadi ve ticari iĢbirliğine dayanan bir iliĢki bütününden oluĢmaktadır. AB‟nin AKP

ülkeleri ile bu iliĢkisi Roma AntlaĢması‟na dayanmakta olup, 1960‟lı yıllarda bu

ülkelerin bağımsızlıklarını kazanmalarının ardından, birisi 1963 yılında Yaounde I

diğeri 1969 yılında Yaounde II anlaĢmaları yapılmıĢtır. Ġngiltere‟nin 1973 yılında

Topluluğa katılmasının ardından Ġngiliz Uluslar Topluluğu ülkeleriyle tek taraflı

taviz içeren ticaret iliĢkilerini düzenleyen 1975 tarihli Lomé Konvansiyonu

yapılmıĢtır. Müteakiben II, III ve IV. Lomé Konvansiyonları ile eski Hollanda,

Fransız ve Ġngiliz sömürgeleri olan AKP ülkelerine vergiden ve miktar

kısıtlamalarından muaf olmasına imkân sağlanmıĢtır. 2000 yılında ise, AB ile 47‟si

Afrika, 15‟i Karayip ve 15‟i de Pasifik ülkelerinden oluĢan ve 41 tanesi de EAGÜ

olan 77 AKP ülkesi arasında Cotonou Ortaklık AnlaĢması imzalanmıĢtır. AnlaĢma ile

AB‟nin tek taraflı tavizleri devam etmiĢ olmakla beraber, ilk defa 2020 yılına kadar

sürecek olan bir geçiĢ dönemini takiben taraflar arasında ticaretin karĢılıklı olarak

serbestleĢtirilmesi hedefi konulmuĢtur. AB‟nin kendisiyle Ekonomik Ortaklık

Page 118: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

102

AnlaĢmaları (EOA) modeli çerçevesinde uzun geçiĢ dönemleri sonucunda ticareti

serbestleĢtirmeyi kabul eden ve müzakerelere baĢlayan ülkelere yönelik tek taraflı

tavizleri devam etmektedir. Tüm AKP ülkeleri grubuyla 2002 yılında baĢlatılan

müzakereler, 2003 ile 2004 yılları arasında 6 bölgesel düzeydeki anlaĢma müzakeresi

baĢlatma kararıyla devam etmiĢtir. Tavizli rejimin karĢılıklı hale gelmesi konusunda

çekincesi bulunan bazı ülke ve ülke grupları arasında ayrıĢmalar meydana

gelmiĢtir127

. AB tarafından EOA imzalamaktan imtina eden ülkelerin söz konusu

otonom tavizlerden yararlanıcısı durumundan çıkarılacağı ifade olunmaktadır. Bu

noktadan itibaren, konu AB‟nin OTP uygulamasının ikili/bölgesel boyutu kapsamına

girmekte olup, tezin ilgili bölümünde ele alınacaktır. OTP‟nin tek taraflı boyutunun

son unsurunu ise, söz konusu otonom tavizlerin yanı sıra, doğal afet yaĢanan ülke ve

bölgelere ekonomi üzerindeki olumsuz etkilerinin giderilebilmesi amacıyla, AB

tarafından geçici olarak ilave tek taraflı tavizlerin uygulamaya konulması teĢkil

etmektedir. Buna örnek olarak, Pakistan‟da 2010 yılında yaĢanan sel felaketinin

ardından Pakistan‟ın belirli hazır giyim ürünleri itibariyle ihracatının AB‟ye gümrük

vergisinden muaf olarak yapılabilmesi uygulaması gösterilebilecektir.

OTP‟nin en kapsamlı iliĢkiler içeren bölümü, ikili/bölgesel boyutudur. Bunun

nedeni, çok taraflı boyuttaki düzenlemelerin ötesine giden ve muhatap ülke veya ülke

grubunun dünya politikası ve ekonomik düzenindeki konumu ile AB ile ikili

iliĢiklerinin düzeyi ile değiĢiklikler gösteren yönü olmasıdır. Diğer bir deyiĢle, bir

ekonomik birlik olarak kurulan ve evrilen AB‟nin dıĢ politikasının halen dahi en

büyük unsurunu oluĢturmaktadır. AB, kuruluĢ aĢamasından bu yana üçüncü ülkeler

127

Shaw T., “Lisbon and EPAs: What Prospects for Development in Africa and Caribbean?”,

Laursen, F. (ed.), The EU‟s Lisbon Treaty: Institutional Choices and Implementation, Ashgate,

2012; s. 243-264.

Page 119: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

103

ve bölgelerle birçok ticari düzenleme gerçekleĢtirerek, ticari iliĢkilerini ve

politikalarını bunlar üzerinden yürütmektedir. 2015 yılı itibariyle dünyadaki ülkelerin

Kuzey Kore gibi ticari iliĢkisi bulunmayan veya GTS kapsamında tek taraflı tavizden

yararlanan EAGÜ‟ler gibi ülkeler dıĢında büyük bir çoğunluğunun, ilk bölümü

1990‟lı yıllarda ikinci bölümü ise 2010 yılından sonra DTÖ bünyesindeki

müzakerelerdeki tıkanmanın akabinde akdedilen muhtelif BTA‟lar vasıtasıyla AB ile

bağlantısı bulunmaktadır. AB‟nin OTP‟sinin ikili boyutunu teĢkil eden ticari

anlaĢmalarına iliĢkin saikini, ikili ticaretin geniĢletilmesi ve DTÖ kapsamındaki

kuralların ötesine geçen, gümrük formaliteleri, ticarette teknik engeller, bitki ve

hayvan sağlığı Ģartları, belgelendirme, esnek menĢe kuralları gibi daha detaylı ve

taraflar için lehte düzenlemeler getirilmesi teĢkil etmektedir. Ayrıca, AB tarafından

geliĢme yolundaki ülkelerin kalkınmalarının desteklenmesi amacıyla verilen

kalkınma yardımları ve ihracat finansmanı kolaylıkları da anlaĢmaların mali yönünü

oluĢturmaktadır. AB‟nin yakın çevresinde bulunan Akdeniz ülkelerine Avrupalı

değerlerin dikte edilmeye çalıĢıldığı ve tarihsel süreç içinde uygulanan politikalar ile

kapsamı geniĢleyen Avrupa-Akdeniz Ortaklık AnlaĢmaları, Merkezi ve Doğu

Avrupa ülkelerini üyeliğe hazırlarken “AvrupalılaĢtırma”da128

kullanılan Avrupa

AnlaĢmaları, benzer Ģekilde aday/potansiyel Eski Yugoslavya Cumhuriyetleri ile

Arnavutluk (Batı Balkan Ülkeleri olarak da adlandırılmaktadır) için uygulanan

Ġstikrar ve Ortaklık AnlaĢmaları ile izlenmekte olan komĢuluk politikalarının kuzey

ve doğu boyutları ile Ortaklık ve ĠĢbirliği AnlaĢmaları temeli STAna dayanmakla

birlikte içerdiği ilave hususlarla birlikte isim değiĢikliği gösteren ikili/bölgesel

128

Uzgören E., “Türkiye Avrupa Birliği ĠliĢkileri ve Entegrasyon Teorileri: Gramsci‟ci Tarihsel

Materyalizmin Literatüre Katkıları”, Ankara Avrupa ÇalıĢmaları Dergisi, Cilt: 11, No:2, 2012,

s.141-166.

Page 120: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

104

düzeydeki anlaĢmalarına örneklerdir. EFTA ile yapılan Avrupa Ekonomik Alanı

AnlaĢması, Türkiye, Andora ve San Marino ile yürürlükte bulunan Gümrük

Birlikleri, Akdeniz ülkeleri ile akdedilen Avrupa-Akdeniz AnlaĢmaları, Meksika,

Güney Afrika, ġili ile Serbest Ticaret AnlaĢmaları; Eski SSCB ülkeleri ile Ortaklık

ve ĠĢbirliği AnlaĢmaları ve Batı Balkan ülkeleri ile Ġstikrar ve Ortaklık AnlaĢmaları

Peru ve Kolombiya ile Ticaret AnlaĢmaları, Orta Amerika ülkeleri ile Ortaklık

AnlaĢması olarak sayılabilir.

AB ilk döneminde üyelik perspektifi ile Türkiye, Malta ve Güney Kıbrıs ile

akdettiği GB temeli üzerine kurulu ve Roma AntlaĢmasının 138. Maddesine dayanan

Ortaklık AnlaĢmalarından sonra tüm anlaĢmalarını STA modeline göre

kurgulamıĢtır. Kaldı ki, Malta ve Güney Kıbrıs‟ın Ortaklık AnlaĢmalarıyla öngörülen

gümrük birlikleri 2004 yılındaki üyeliklerine kadar gerçekleĢtirilmemiĢtir.

AT ile EFTA ülkeleri arasında 1973 yılından ve bu yana yürürlükte olan

STA‟ların yerini alan 1 Ocak 1994 tarihinden itibaren Ġsviçre dıĢındaki EFTA üyeleri

oluĢturulan ve kiĢilerin, malların, sermayenin ve hizmetlerin serbest dolaĢımını

öngören Avrupa Ekonomik Alanı, AB‟nin STA temeli üzerine kurulu en kapsamlı

düzenlemelerinden biridir. Yine, Doğu Blokunun yıkılmasından sonra bu blokta yer

alan 10 Merkezi ve Doğu Avrupa ülkesiyle129

1991-1994 yılları arasında STA

temelinde oluĢturulan ve mevzuat yakınlaĢtırması ile mali hükümler içeren Avrupa

AnlaĢmaları, bu ülkeleri en son 2007 yılında olmak üzere AB üyeliğine taĢımıĢtır.

AB‟nin STA temelini korumakla birlikte komĢu ve çevre bölgeleri ile yaptığı

129

Bulgaristan, Çek Cumhuriyeti, Macaristan, Polonya, Romanya, Slovakya, Slovenya, Estonya,

Letonya ve Litvanya

Page 121: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

105

anlaĢmaların bir bölümünün “Ortaklık (Association)” kelimesini içerisinde

bulundururken, denizaĢırı ülkelerle yapılan STA‟lara anlaĢmanın kapsamlı hükümler

içerdiğini göstermek adına muhatap ülkenin tercihi de doğrultusunda “Ortaklık

(Partnership)” kelimesini koymayı tercih ettiği görülmektedir. Kimi zaman

anlaĢmaların ismi kapsamının geniĢliğini ve yeni nesil bir anlaĢma olduğunu

kanıtlamak bakımından “Derin ve Kapsamlı Ekonomik Ortaklık AnlaĢması” adını

dahi alabilmektedir. Netice itibariyle, DTÖ çatısı altındaki müzakerelerde ilerleme

sağlanamamıĢ olması nedeniyle, AB küresel ekonomideki değiĢikliklere ayak

uydurmaya çabaladığı söylenebilecektir. Esasen, bu durum, 2006‟da ticaret politikası

ajandasını stratejik önceliklerini belirleyecek Ģekilde yenileyen Avrupa

Komisyonu‟nun Küresel Avrupa Stratejisi ve Lizbon AntlaĢması ile OTP için

belirlenen yeni çerçeve ile de uyumlu bir sürece iĢaret etmektedir130

. AB‟nin

bölgeselleĢmeye karĢı tutumunda büyük değiĢiklik getiren Küresel Avrupa Stratejisi,

AB‟nin Tercihli Ticaret AnlaĢmaları politikasında daha önceden tek taraflı olarak

sağladığı tavizler yerine GYÜ piyasaları baĢta olmak üzere AB ihracatçıları lehine

mutlak pazar açılımını sağlayarak AB‟nin rekabet edilebilirliğini korumayı

hedefleyen ciddi bir değiĢikliğe uğramıĢtır131

. AB bunu yaparken eskiden sadece mal

ticareti üzerinde yoğunlaĢırken, artık daha kuvvetli olduğu alanlar olan hizmetler,

yatırımlar ve kamu alımları gibi alanlarda dıĢ piyasalarda da serbestleĢme aramaya

baĢlamıĢtır132

.

130

European Commission, “Global Europe Competing in the World : A Contribution to the EU‟s

Growth and Jobs Strategy”, A Communication form the European Commission, 2006, URL:

http://trade.ec.europa.eu/doclib/docs/2006/ october/tradoc_130376.pdf (03.01.2010). 131

European Commission, Commission Staff Working Document, External sources of growth,

Progress report on EU trade and investment relationship with key economic partners, 2012.

http://trade.ec.europa.eu/doclib/docs/2012/july/tradoc_149807.pdf 132

European Commission, How trade policy and regional trade agreements support and

strengthen EU economic performance, 25.03.2015.

Page 122: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

106

Avrupa Komisyonunun 1 Kasım 2014 tarihinde seçilen yeni Komisyonunda

Ticaretten Sorumlu Komiser olarak görev alan Cecilia Malmström, sorumlu olduğu

bu alandaki önceliklerini açıklamıĢtır133

. Buna göre, Ticaret Genel Müdürlüğünün

önümüzdeki dönemdeki öncelikleri ticaret politikasının yurttaĢ yararına yürütülmesi;

insanların hayat kalitesinin yükseltilmesine odaklanılması; çok taraflı müzakerelerin

öncelikli olması ancak ikili ve bölgesel düzeyde yürütülecek ticaret müzakerelerinin

de açık ve Ģeffaf olması; müzakerelerin Birliğin uluslararası amaçlarını ve değerlerini

destekler nitelikte olması; çevre, iĢçi hakları ve insan hakları gibi konularda ulusal ve

uluslararası düzeyde korumayı güçlendirmeye odaklanılması ve Avrupa‟da istihdam

ve büyümenin temin edilmesi amacıyla hızla büyümekte olan geliĢme yolundaki ülke

pazarlarına eriĢimin sağlanması olarak belirlenmiĢtir. Bu itibarla, globalleĢen dünya

ekonomik düzeninde hala önemli rolünü korumakla beraber güç kaybetmeye

baĢladığını fark eden AB‟nin dünyanın dinamik bölgeleri olan GYÜ piyasalarına

mümkün olduğunca kendi kurallarını empoze ederek girerken kendi vatandaĢları için

daha fazla imkân yaratmayı hedeflediği ve bunu yaparken de Avrupa

Parlamentosunun AB karar alma sürecinde artan önemini dikkate aldığı

anlaĢılmaktadır.

AB'nin Yeni Ticaret ve Yatırım Stratejisine ĠliĢkin olarak 14 Ekim 2015

tarihinde yayımlanmıĢ Avrupa Komisyonu Bildirisinde134

özetle AB'nin önümüzdeki

dönemdeki ticaret anlaĢmaları gündemi kapsamında, genel ticaret stratejisi

çerçevesinde, DTÖ kapsamında yürüyen çok uluslu sistemin AB'nin ticaret

politikasının temelini oluĢturmaya devam etmesi, TTIP dahil olmak üzere tüm

133

European Commission, New Trade Strategy http://ec.europa.eu/trade/policy/in-focus/new-trade-

strategy 134

ibid.

Page 123: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

107

STA'ların ve gümrük anlaĢmalarının üçüncü ülkelerin katılımına açılması, AB ve

STA ortakları arasında menĢe kümülasyonunun sağlanması, TTIP müzakerelerinin

bir an önce tamamlanması, Kanada STA'sının 2016 yılının mümkün olan en erken

safhasında Konsey ve Parlamento'da onaylanması, AB'nin tarımsal hassasiyetleri

dikkate alınarak Avusturalya ve Yeni Zelanda ile STA müzakerelerine baĢlamak için

yetki alınması, ASEAN ile STA'nın ikili anlaĢmalar yoluyla yürütülmesi, bu

kapsamda Vietnam ile müzakerelerin tamamlanması, Malezya ve Tayland ile

müzakerelerin tekrar baĢlaması, Filipinler ve Endonezya ile STA müzakerelerine

baĢlanması, G. Kore ile STA'nın yatırımlar alanına geniĢletilmesi, Çin ile yatırım

anlaĢması müzakerelerinin tamamlanması, Hong Kong ve Tayvan ile yatırım

anlaĢması müzakerelerine baĢlamak için imkanların araĢtırılması, Mevcut AB-Afrika

ortaklığının derinleĢtirilmesi, Meksika ve ġili ile mevcut STA'ların TTIP ve Kanada

STA'sı kadar kapsamlı hale getirilmesine yönelik müzakerelere baĢlanması için yetki

alınması, Latin Amerika ülkeleri ile yatırım anlaĢmaları imzalanması, Gürcistan,

Moldova ve Ukrayna ile derin ve kapsamlı STA'ların etkili bir Ģekilde uygulanması,

Fas ve Tunus ile derin ve kapsamlı STA müzakerelerinin tamamlanması, Bölgesel

Konvansiyon altında Pan-Avrupa Akdeniz menĢe kümülasyonu sisteminin

modernize edilmesine yönelik müzakerelerin tamamlanması hedeflendiği

belirtilmektedir.

Özellikle Avrupa Anayasası çalıĢmalarının 2000‟li yılların ikinci yarısında

üye ülkelerde yapılan referandumlarda ortaya çıkan ret sonuçlarıyla rafa kalkması ile

federatif bir yapıya geçiĢ süreci sekteye uğrayan AB‟nin, 2009 Lizbon AntlaĢması ile

kendisine verilen yetkiler çerçevesinde gerçekçi değerlendirmede bulunarak ve hala

Page 124: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

108

bir ekonomik entegrasyon modeli olma özelliğini sürdürdüğünü dikkate alarak,

elindeki en etkili enstrüman olan OTP vasıtasıyla son derece etkin bir dıĢ ekonomik

politika izlemeyi tercih ettiği anlaĢılmaktadır135

. Günümüzde dünya ekonomisinin

gitgide daha fazla entegre hale gelmesi ve 2008 ekonomik krizinden bu yana

Yunanistan baĢta olmak üzere birçok üye ülkenin krizi atlatamamaları nedeniyle

Avrupa‟da büyüme, istihdam ve istikrar için uluslararası ticaretin önemi hiç olmadığı

kadar artmıĢtır136

. Bu çerçevede, daha kapsamlı mal ticareti, hizmetler, yatırımlar ve

kamu alımları gibi alanlarda dıĢ piyasalarda da serbestleĢme sağlayacak, teknik ve

idari engellemeleri ortadan kaldıracak, AB firmalarının kar paylarını düĢüren fikri

mülkiyet hakları ihlallerini önleyecek, ham maddelere eriĢimini garantiye alacak,

çevre ve iĢçi koĢullarına uymaksızın rekabet üstünlüğü sağlayan rakipleri bir ölçüde

sınırlayacak, haksız rekabete karĢı ticari savunma araçlarını daha etkili kullanmasını

sağlayacak Yeni Nesil STA‟lar, parça parça uygulanan OTP araçlarını bir araya

getirmekte eĢsiz bir yöntem olarak ortaya çıkmaktadır137

.

Bu nedenle, AB‟nin Derin ve Kapsamlı STA müzakereleri yürüttüğü ülkeler

arasında Hindistan, Japonya, Kanada ve A.B.D gibi büyük pazarların yer aldığını

görmek ĢaĢırtıcı değildir. Bir yandan da AB mevcut STA‟larını geliĢtirme ve

derinleĢtirme yoluna gitmektedir. AB‟nin mevcut ve müzakere aĢamasındaki

Bölgesel Ticaret AnlaĢmalarının tamamı müteakip bölümlerde ele alınacaktır.

135

European Commission, How trade policy and regional trade agreements support and

strengthen EU economic performance, 25.03.2015. 136

Wouters J.,Coppens D. and De Meester B., “External Relations after the LisbonTreaty”, Griller, S

and Ziller, J. (eds), The Lisbon Treaty - EU Constitutionalism without a Constitutional Treaty?

EC Studies Volume 11, 2008, s. 143-203. 137

European Commission, Trade for All- Towards a more responsible trade and investment

policy, 2015.

Page 125: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

109

B. Ortaklık ĠliĢkisi ve Gümrük Birliği Kapsamında Türkiye‟nin AB Ortak

Ticaret Politikasına Uyum Yükümlülüğünün Hukuki Boyutu

Türkiye ile AB arasında 1963 yılında imzalanan Ankara AnlaĢması, AB‟nin

eski nesil bir Ortaklık AnlaĢması olarak 28. Maddesi ile Roma AntlaĢmasının 238.

Maddesine atıf yapan ve nihai hedefi tam üyelik olarak belirleyen bir anlaĢmadır.

1970 yılında imzalanan Katma Protokol ile AB, Türkiye için gümrük vergilerini

sıfırlamıĢtır. 1 Ocak 1996‟da, teoride Ankara AnlaĢmasında belirtilen son aĢama

olarak GB tesis edilmiĢtir. Türkiye, GB ile birlikte AB gümrük alanında serbest

dolaĢımda olan ürünlere uyguladığı gümrük vergisi ve eĢ etkili vergileri sıfırlamıĢ,

üçüncü ülkelere karĢı uygulanan Ortak Gümrük Tarifesi (OGT) baĢta olmak üzere

AB‟nin OTP‟sini üstlenme sürecine baĢlamıĢtır138

.

1/95 sayılı Ortaklık Konseyi Kararı (OKK) ile tesis edilen GB esasen Roma

AntlaĢmasından beri AET ve AB‟nin kurduğu sistemi devam ettirerek sadece sanayi

malları için uygulanmaktadır. ĠĢlenmiĢ tarım ürünleri, sadece sanayi payları itibariyle

GB kapsamındadır. Tarım ürünleri ise, GB‟ne dahil değildir; taraflar arasındaki

tercihli tarım ticaret 1/98139

ile bilahare bunun yerini alan 2/2006 sayılı OKK

kapsamında yürütülmektedir140

. Yine, AKÇT ürünleri GB kapsamı dıĢında olup, 1/95

sayılı OKK‟ye Ek Tavsiye Kararı uyarınca taraflar arasında 1996 yılı Temmuz

ayında münferiden akdedilen STA kapsamında yürütülmektedir. Son olarak, AB‟nin

138

Gümrük Birliği Kapsamında GerçekleĢtirilen Uyum ÇalıĢmaları, Ekonomi Bakanlığı internet

sayfası, http://www.ekonomi.gov.tr/portal/faces/oracle/webcenter/portalapp/pages/content/html. 139

1/98 sayılı OKK metni:http://www.ekonomi.gov.tr/portal/content/conn/UCM/uuid/dDocName:EK-

125622. 140

2/2006 OKK metni: http://www.ekonomi.gov.tr/portal/content/conn/UCM/uuid/dDocName:EK-

125637.

Page 126: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

110

ve dahi Türkiye‟nin son dönem yeni nesil STA‟larında kapsama alınmıĢ bulunan,

hizmetler sektörü ve kamu alımları GB kapsamında değildir. Bu alanlarda GB‟nin

geliĢtirilmesine iliĢkin olarak 1/95 sayılı Ortaklık Konseyi Ġlke Kararında sadece

tavsiyede bulunulmaktadır141

.

AB‟nin OTP araçları, dıĢ ticaretin Topluluk ekonomisi içindeki ağırlıklı

konumu dikkate alınarak son derece kapsamlı ve ayrıntılı bir Ģekilde düzenlenmiĢtir.

OGT, ithalatın tümünü kapsadığından en geniĢ kapsamlı uygulama aracıdır.

Ġthalattaki diğer yasal düzenlemeler ise, gözetim ve korunma önlemleri, dampinge

karĢı önlemler ve telafi edici önlemler yönetmelikleri olarak sıralanabilir. Bunlar

dıĢında kalan tedbirlerin kullanımı oldukça kısıtlıdır. Diğer taraftan, tercihli ticaret

anlaĢmaları ile GTS gibi tek taraflı-otonom uygulamalar, Topluluğun ticari

iliĢkilerini yönlendiren belli baĢlı araçlardır. Türkiye-AB GB‟nin temel hedefi,

malların GB alanı içerisinde serbest dolaĢımını sağlamaktır. GB‟nin doğal bir sonucu

olarak, bu amacı gerçekleĢtirmeye yönelik tedbirler, üçüncü ülke kaynaklı malların

da bu serbestiden yararlanmasını sağlamak amacını gütmektedir. Bu bakımdan,

Türkiye ile AB arasında, AB üyesi ülkeler arasında olduğu gibi, ticaret politikalarının

ve bu politikaların yürütülmesine yönelik araçların koordine edilmesi ve AB‟nin

üçüncü ülkelere karĢı uyguladığı tercihli ticaret düzenlemeleri ile otonom tedbirlerin

Türkiye tarafından benimsenmesi doğal bir zorunluluk olarak ortaya çıkmaktadır.

OTP‟ye iliĢkin mevzuatın üstlenilmesi, Türkiye için sadece GB Kararı kapsamında

141

DPT, Türkiye-Avrupa Topluluğu Ortaklık Konseyi Kararları 1964-2000, Cilt 1, Ankara, 2001,

s.255 :http://www.ab.gov.tr/files/AB_Iliskileri/okk_tur.pdf

Page 127: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

111

değil, Ankara AnlaĢması ve Katma Protokol‟ün ilgili hükümleri doğrultusunda da

temel bir yükümlülüktür142

.

OTP‟ye uyum yükümlülüğünün kapsamı, 1/95 sayılı OKK‟nın143

“ticaret

politikası” baĢlıklı 12. Maddesi uyarınca belirlenmiĢtir. Karar‟ın yürürlüğe

girmesiyle birlikte, Türkiye‟nin Topluluk üyesi ülkelere karĢı, Topluluğun aynı

maddede belirtilen yönetmelik ve kararlarla belirlediği ticaret politikasına büyük

ölçüde benzeyen mevzuatı kabul etmesi ve uygulayıcı tedbirleri alması

öngörülmüĢtür. Aynı maddede, Topluluk ve Türkiye arasındaki ticaret açısından

büyük önem taĢıyan ve AB tarafından yoğun olarak korunan tekstil ve konfeksiyon

ürünlerinde Türkiye‟nin, GATT‟ın XXIV. maddesi hükümleri uyarınca, Karar‟ın

yürürlüğe girmesiyle birlikte, tekstil ve konfeksiyon ticaretiyle ilgili anlaĢmalar ve

düzenlemeler de dahil olmak üzere, sektördeki Topluluk ticaret politikası ile uyumlu

politikaları uygulayacağı ifade edilmektedir. Söz konusu madde ayrıca, Topluluk ile

Japonya'nın DTÖ‟yü kuran AnlaĢma'nın ekinde yer alan Korunma Hükümleri

AnlaĢması'nda sözü edilen, motorlu taĢıtlar ticaretine iliĢkin ticari düzenlemelerin

uygulamalarına engel teĢkil etmediğini ve Karar‟ın yürürlüğe girmesinden önce

Türkiye ile Topluluk, söz konusu düzenlemenin dolaylı biçimde ihlalini önlemeye

yönelik iĢbirliği yöntemlerini belirleyeceğini hükme bağlamaktadır. 1/95 sayılı

OKK‟nın 13 ve 14. maddeleri, Türkiye‟nin Karar‟ın yürürlüğe girmesiyle birlikte

OGT‟ye uyum sağlamasına iliĢkin hükümler içermektedir. Bu çerçevede,

Türkiye‟nin OGT‟yi etkileyecek her türlü karardan makul bir süre önce haberdar

142

Türkiye ile AB arasındaki temel metinler: AB Bakanlığı internet sayfası, “Temel Belgeler”

http://www.ab.gov.tr/index.php?p=113&l=1 143

/95 sayılı Ortaklık Konseyi Kararı, s. 6,

http://www.ekonomi.gov.tr/portal/content/conn/UCM/uuid/dDocName:EK-125638

Page 128: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

112

edilmesi ve Gümrük Birliği Ortak Komitesi‟nde ön danıĢmalarda bulunulması

öngörülmektedir. Bunun dıĢında, OGT değiĢikliklerinin Türkiye tarafından gecikmeli

olarak uygulanmasına imkân tanıyan bir hüküm de aynı maddede yer almaktadır.

Ayrıca, Türkiye, ihtiyaçları doğrultusunda vergileri askıya alacağı veya yeniden

uygulayacağı hallerde Topluluğa derhal bilgi verecektir. 15. maddede, Katma

Protokol‟ün 19(2). Maddesi uyarınca, Türkiye‟nin üçüncü ülkelere karĢı bazı

maddelerde uyguladığı OGT haddi üzerindeki gümrük vergilerini aĢamalı olarak

OGT hadlerine yaklaĢtırmak Ģartıyla, 1 Ocak 2001 tarihine kadar uygulayabileceği

belirtilmektedir. 16. madde ise, Türkiye‟nin, Karar‟ın yürürlüğe girdiği tarihten

itibaren beĢ yıl içerisinde, ticaret politikasını aĢamalı olarak Topluluğun ticaret

politikasına uyumlu hale getirecek biçimde Topluluğun tercihli gümrük rejimine

uyum sağlayacağını, bu uyumun hem otonom rejimi hem de üçüncü ülkelerle yapılan

tercihli anlaĢmaları kapsayacağını öngörmekte ve bu anlaĢmaların benimsenmesi

sırasında ilgili ülkelerle karĢılıklı çıkar temeline dayanan görüĢmeler

gerçekleĢtirilmesi gereğini vurgulamaktadır. Diğer taraftan, “Ticari Korunma

Araçları” baĢlığını taĢıyan bölümde yer alan 45. madde, ticaret politikası

önlemlerinin üçüncü ülkelere uygulanması konusunda tarafların koĢullar ve

uluslararası yükümlülükler olanak tanıdığında, bilgi alıĢveriĢinde bulunacakları ve

danıĢacakları, bu Ģekilde tedbirlerini koordine etmek için çaba gösterecekleri

belirtilmektedir.

AB tarafından her yıl aday ülkelerle ilgili olarak düzenli olarak açıklanan

Ġlerleme Raporlarından Türkiye‟ye iliĢkin 2014 Yılı Ġlerleme Raporunda, OTP

konusundaki alanlar olan “Malların Serbest DolaĢımı” ve “Gümrük Birliği”

Page 129: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

113

baĢlıklarında sorunlar bulunmasına karĢın uyumun üst düzeyde olduğu

belirtilmektedir144

. Buradan, Türkiye‟nin Gümrük Birliğinin uygulanmaya baĢladığı

1996 yılından bu yana gerçekleĢtirdiği uyum yönündeki çabaların dikkate değer bir

seviyeye ulaĢtığı teyit olmaktadır. Hatta söz konusu Ġlerleme Raporunun genelindeki

en uyumlu alanların yukarıda bahsedilen OTP ile ilgili baĢlıklar olduğu

söylenebilecektir. Bu noktada, OGT‟den baĢlamak üzere, Türkiye tarafından son 20

yıldır yapılan uyum çalıĢmalarına yakından bakmakta yarar bulunmaktadır.

1. AB Ortak Gümrük Tarifesine (OGT) Uyum

Katma Protokol‟ün imzalanmasıyla birlikte, ticaret politikası alanında

Türkiye açısından en önemli yükümlülük OGT uyumu olmuĢtur. Bu dönemde,

Topluluk ile Türkiye‟nin üçüncü ülkelere karĢı uyguladıkları gümrük vergileri

ortalamaları arasındaki fark oldukça büyüktür. Topluluk vergi ortalaması sanayi

ürünleri bakımından % 7‟ler civarında iken, Türk vergilerinin ortalamaları % 40‟ler

düzeyinde idi. Bu farkın 22 yıllık bir süre içerisinde kapatılması zorunluluğu,

geliĢmekte olan sanayi üzerindeki koruma duvarlarının hızla aĢağıya çekilmesini

gerektirmiĢtir. Türkiye, 1970‟lerdeki petrol sorunu ve Kıbrıs bunalımının yol açtığı

krizin sanayi üzerindeki etkilerini göz önünde tutarak OGT‟ye uyum takvimini,

Topluluğa karĢı yapacağı gümrük vergisi indirimi gibi erteleme yoluna gitmiĢtir. Bu

çerçevede 1988 yılına kadar OGT‟ye uyum kapsamında herhangi bir adım

atılmamıĢtır. Bu tarihten sonra Türkiye, iliĢkilerin tekrar canlanması üzerine

yükümlülüklerini hızlandırılmıĢ bir takvim içerisinde yerine getirmiĢ ve 1 Ocak 1996

144

Avrupa Komisyonu, Türkiye 2014 Yılı Ġlerleme Raporu, Brüksel, 08.10.2014 SWD(2014) 307, s.

26 ve s. 71.

Page 130: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

114

tarihi itibariyle Roma AntlaĢması kapsamındaki sanayi ürünlerinde OGT‟ye uyum

sağlamıĢtır. Bu çerçevede, üçüncü ülkelerden ithalatta OGT hadlerinin uygulanmaya

baĢlanmasıyla birlikte, % 10,78 olan ağırlıklı koruma oranı % 5,6‟ya inmiĢtir.

AB‟nin GATT 94 taahhütlerini yerine getirmesiyle birlikte, bu oran, 2001 yılında %

2.96‟ya ulaĢmıĢtır. Sanayi ürünlerinde OGT uyumunun istisnasını, Katma

Protokol‟ün 19/2 ve 1/95 sayılı OKK‟nın 15. maddeleri doğrultusunda, 2/95 sayılı

OKK ile belirlenen “hassas ürünler” oluĢturmaktadır. Katma Protokol‟ün 19(2).

Maddesi, 1967 yılı toplam ithalatının değer olarak %5'ini aĢmayan bir kısım

maddelerde, Türkiye'nin, 22 yıllık geçiĢ süresinin tamamlanması sonrasında da ortak

gümrük vergisi hadleri üzerinde vergi uygulamasına, diğer bir ifade ile bu

ürünlerdeki korumanın son döneme taĢıyabilmesine imkân tanımıĢtır145

. Söz konusu

malların seçiminde; mevcut koruma düzeyi, söz konusu malın ithalat değeri ve

kaynağı, rekabet sıkıntıları, istihdam düzeyi, tesislerin yöresel ekonomiye katkıları,

sanayi üretimindeki ağırlığı, ihracat seviyesi ve performansı ile üretim teknolojisi

gibi kıstaslar esas alınmıĢtır. Ayrıca, rekabetin hangi ülkelerden kaynaklandığı,

korumanın bir müddet daha devam etmesi halinde rekabet güçlüğünün

giderilebilirliği, mevcut yatırımların varlığı, ara mal niteliğinde olanların diğer

sektörlerle karĢılıklı etkileri ve el sanatları ve folklorik ürünlerin bir müddet daha

korunmaya devam edilmesi gibi hususlar da göz önünde bulundurulmuĢtur146

.

145

Karluk,R., Gümrük Birliği Dönemecinde Türkiye: Gümrük Birliği Ne Getirdi Ne Götürdü,

1997, s.185-195. 146

a.g.e., s. 190-195.

Page 131: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

115

2/95 sayılı Türkiye-AB OKK147

ile belirlenen listede yer alan ve “hassas”

olarak tanımlanan ürünler, GB‟nin yürürlüğe girdiği 1 Ocak 1996 tarihinden itibaren

beĢ yıl süre ile OGT hadlerinden daha yüksek seviyedeki gümrük vergileriyle

korumaya tabi tutulmuĢtur. Söz konusu liste, deri eĢya, ayakkabılar, seramik ve

porselen eĢya ile mobilya dıĢında ağırlıklı olarak otomotiv sanayii ürünlerinden

oluĢmaktadır. 2/95 sayılı OKK kapsamında yer alan hassas ürünler için geçerli

olacak gümrük vergilerinin beĢ yıllık bir süre sonunda OGT ile uyumlu hale

getirilmesi öngörülmüĢtür.

Bu süre için belirlenen indirim takvimi çerçevesinde; 1 Ocak 1997 tarihinden

baĢlamak üzere sırasıyla % 10, % 10, % 15, % 15 ve % 50 oranında indirim

yapılması kararlaĢtırılmıĢtır. Uyum indirimleri 5 yıllık geçiĢ dönemi sonunda 2001

yılı ithalat rejimi kapsamında tamamlanarak sanayi ürünleri bakımından gümrük

vergileri OGT ile tamamen uyumlu hale getirilmiĢtir148

.

2. Ġthalat ve Ġhracatta Ortak Kurallar ile Topluluk Gümrük Koduna Uyum

GB alanı içerisinde malların hiç bir engellemeyle karĢılaĢmadan serbest

dolaĢımı esastır. Bu nedenle, GB tarafları arasında malların serbest dolaĢımını

güvence altına almak ve muhtemel ticaret sapmalarını ortadan kaldırmak üzere

taraflar arasında ticaret politikası tedbirlerinin de uygulanması gerekmektedir. Doğal

olarak, AB‟nin kendi arasında bir birlik olarak tamamlamıĢ bulunduğu gümrük

birliği ile GB tesis edilmesinden dolayı, Türkiye‟nin OTP‟ye uyum yükümlülüğünün

147

DPT, Türkiye-Avrupa Topluluğu Ortaklık Konseyi Kararları 1964-2000, Cilt 1, Ankara, 2001,

s. 244-246,:http://www.ab.gov.tr/files/AB_Iliskileri/okk_tur.pdf 148

D.T.M., Avrupa Birliği ve Türkiye, TOBB Yayını, Ankara, 2002.

Page 132: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

116

büyük bir bölümü, AB‟nin ithalatın düzenlenmesine paralel mevzuat ve

uygulamalarını üstlenmesine yönelik olmuĢtur. AB‟nin ithalata iliĢkin ticaret

politikası araçları ise ithalatın yerli üreticilere zarar verecek düzeye yükselmesi

durumunda bunu engelleyecek koĢulları belirlemektedir. Bu çerçevede, Türk

mevzuatına OTP uyumu çerçevesinde yansıtılan düzenlemeler Ģunlar olmuĢtur:

1. Ġhracatta ortak kurallar,

2. Ġhracatta kota ve tarife kontenjanı belirlenmesi ve idaresi,

3. Resmi destekli ihracat kredileri

4. Ġthalatta ortak kurallar,

5. Belirli üçüncü ülkelerden yapılacak ithalatta ortak kurallar,

6. Ġthalatta miktar kısıtlamalarının idaresi,

7. Dampingli ve sübvansiyonlu ithalata karĢı korunma,

8. Haksız ticari uygulamalara karĢı önlemler,

9. Tekstil ürünleri ithalatında ortak kurallar alanındaki düzenlemeler.

Yukarıda belirtilen AB düzenlemelerinden ilk üçü ihracatla ilgili olup,

bunlarla ilgili Türk mevzuatında çok büyük bir değiĢikliğe gerek olmamıĢ; sadece

uyumsuz hususlarda düzeltme yapılmıĢtır. Türkiye‟de de temel olarak ihracatın

serbestisi ilkesi bulunduğundan; ihracatın serbest olduğunu vurgulayan ve sadece

olağanüstü durumlarda ihtiyaç hasıl olursa alınacak kısıtlama önlemlerinin koĢullarını

belirleyen 2603/69/AET sayılı Konsey Yönetmeliğe iliĢkin olarak Türkiye, Ġhracat

Rejimi Kararıyla uyum sağlamıĢtır. Ġhracatta Kota ve Tarife Kontenjanı

Belirlenmesi ve Ġdaresi konusunda AB‟nin 520/94/AT sayılı Konsey Yönetmeliği

Page 133: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

117

çerçevesinde aldığı miktar kısıtlamalarının idaresi konusunun ihracatla iliĢkili

yönlerine, Ġhracatta Kota ve Tarife Kontenjanı Belirlenmesi ve Ġdaresine ĠliĢkin

95/7616 sayılı Karar ile uyum sağlanmıĢtır. Karar, ihtiyaç duyulması halinde

uygulamaya sokulacak ihracat kotalarının dağıtımında ithalat düzenlemeleri ile aynı

özellikleri taĢıyan usul ve esasları ile kota dağıtımı yetkisini belirlemektedir. Resmi

Destekli Ġhracat Kredileri konusunda ise, OECD UzlaĢması olarak bilinen ve bazı

geliĢmiĢ ülkelerin üçüncü ülkelere yönelik ihracata verecekleri resmi kaynaklı

kredilerin Ģartlarını belirlemekte ve rekabetin bozulmasını önleme amacını taĢıyan

düzenleme uyarınca kabul edilmiĢ olan AB Konsey Kararına149

paralel olarak Türkiye

tarafından 96/12 sayılı Tebliğ çıkarılmıĢtır. Böylece OTP‟nin ihracatla ilgili ortak

kuralları bakımından tüm düzenlemeler, 1996 yılında tamamlamıĢtır150

.

Yukarıda belirtildiği üzere, OTP‟ye uyum yükümlülüğünün büyük kısmı,

ithalatın düzenlenmesine yöneliktir. AB'nin ithalata iliĢkin ticaret politikası araçları,

ithalatın yerli üreticilere zarar verecek miktar veya koĢullara ulaĢması halinde

önlem alınmasını sağlayacak mekanizmaları düzenlemektedir. Bu açıdan, İthalatta

Ortak Kurallara uyum konusuna daha yakından bakıldığında Ģunlar ifade

edilebilecektir. Öncelikle GB‟nin oluĢturulduğu dönemde AB‟nin cari mevzuatı olan

Ġthalatta Ortak Kurallar baĢlıklı Konsey Yönetmeliğinde151

yer alan genel kurallar

baĢlangıçta bir arada olmak üzere Ġthalatta Gözetim ve Korunma Önlemleri ile Kota

Ġdaresi ve Tarife Kontenjanı Hakkında 30 Nisan 1995 tarihli ve 95/6814 sayılı

Bakanlar Kurulu Kararı ve eki Yönetmelik ile Türk mevzuatına uyarlanmıĢtır.

149

93/112/AT sayılı AT Konsey Kararı, http://eur-lex.europa.eu/legal-content/EN/TXT/ 150

D.T.M. – TOBB; Avrupa Birliği ve Türkiye, Ankara, 2002. 151

3285/94/AT sayılı Konsey Kararı, http://eur-lex.europa.eu/legal-content/EN/TXT/

Page 134: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

118

Bununla beraber, daha sonra uygulamada etkinliğin sağlamak için korunma ve

gözetime dair kurallar ayrılmıĢtır. Bu çerçevede, korunma önlemlerine yönelik olarak

10 Mayıs 2004 tarihli ve 2004/7305 sayılı "Korunma Önlemleri Hakkında Karar";

gözetim önlemlerine yönelik olarak 10 Mayıs 2004 tarihli ve 2004/7304 sayılı

"Gözetim Uygulanması Hakkında Karar" ve kota tarife kontenjanları için ise

"Ġthalatta Kota ve Tarife Kontenjanı Ġdaresi Hakkında 2004/7333 sayılı Karar

yürürlüğe konulmuĢtur. AB ve Türkiye tarafından ortak olarak ihtiyaca binaen belirli

dönemlerde belirli ürünler için uygulanan askıya alma rejimi kapsamındaki gümrük

vergisinden muaf ithalattaki kontenjan tahsisleri ile STA‟lar kapsamındaki tarım

ürünlerine yönelik tarife muafiyeti veya indirimleri de tarife kontenjanı idaresine

iliĢkin kurallar çerçevesinde uygulanmaktadır.

Belirli Üçüncü Ülkelerden Yapılacak İthalatta Ortak Kurallar, Avrupa

Topluluğunun genel korunma ve gözetim önlemleri mevzuatına bir istisna olup,

DTÖ üyesi olmayan ve ticareti devlet eliyle yürüten ülkelere karĢı daha sıkı

hükümler içeren bir uygulamadır152

. 1995 yılında GB‟nin tesisinden hemen önce bu

konudaki uyumu sağlamak amacıyla Belirli Ülkeler Menşeli Malların İthalatında

Gözetim ve Korunma Önlemleri hakkında Bakanlar Kurulu Kararı yayımlanmak

suretiyle Türkiye'nin de baĢta Ç.H.C olmak üzere, bu ülkelere karĢı gerektiğinde

önlem alabilmesine olanak sağlanması amacıyla düzenlenmiĢtir. Bununla birlikte,

yukarıda bahsedildiği üzere 2004 yılında gözetim ve korunma önlemlerine dair

kuralların belirlenmesi ile Ç.H.C, Vietnam ve Rusya Federasyonu gibi eski

komünist ülkelerin zaman içerisinde piyasa ekonomisine geçerek DTÖ üyeleri

152

519/94/AT sayılı Konsey Yönetmeliği, http://eur-lex.europa.eu/legal-content/EN/TXT/

Page 135: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

119

olmasıyla birlikte anılan Karar yürürlükten kaldırılmıĢtır. Böylece, gözetim ve

korunma önlemleri bağlamında piyasa ekonomisine sahip ve ticareti devlet

eliyle yürüten ülkelere karĢı uygulanan kurallar, 2004 yılı itibariyle ortak mevzuat

çerçevesinde yürütülmeye baĢlanmıĢtır. Sadece, Ç.H.C‟nin DTÖ katılımı sırasındaki

müzakereler çerçevesinde sözkonusu ülkeye yönelik olarak 8 yıl boyunca özel

korunma önlemi alma hakkı Türkiye tarafından saklı tutulmuĢtur.

İthalattaki Miktar Kısıtlamalarının İdaresi konusunda, ilgili Topluluk

mevzuatı153 uyarınca, ilk olarak 1995 yılında yapılan düzenleme, 2004 yılında

Ġthalatta Kota ve Tarife Kontenjanı Ġdaresi154

Hakkında Karar ile yenilenmiĢtir.

Ġlk gelen alır, eĢit tahsis ve geçmiĢ dönem performansı kriterlerine göre

belirlenen söz konusu mevzuat hâlihazırda AB normlarına uygundur.

Dampingli ve Sübvansiyonlu İthalata Karşı Korunma konusunda OTP uyumu

çerçevesindeki uyum esasen GB‟nin tesisinde önce GATT 94 kuralları uyarınca

Türkiye‟deki idari ve teknik usulleri içeren mevzuat 1989 yılında uygulanmaya

baĢlanmıĢtır. HazırlanıĢı sırasında GATT normları ve Uruguay Turu sırasında

Avrupa Topluluğunca gündeme getirilen öneriler esas alınmıĢ olan sözkonusu

mevzuat, uluslararası alanda benimsenmiĢ normlar çerçevesinde GB ertesinde

güncellenmiĢtir155

. Türkiye‟nin damping yapan yabancı üreticilere ve ülkesinin

ürünlerini sübvansiyon ile destekleyen ülkelere karĢı önlem almasını sağlayan söz

konusu mevzuat, Türkiye‟nin piyasasını GB sonrasında dıĢ kaynaklı haksız rekabete

153

520/94/AT sayılı Konsey Yönetmeliği, http://eur-lex.europa.eu/legal-content/EN/TXT/ 154

Tarife kontenjanı, bir malın veya mal grubununi thalatında uygulanmakta olan gümrük vergisi

oranlarında belirli bir miktar veya değer için indirim yapılması veya muafiyet sağlanmasıdır. 155

21 Temmuz 1999 tarihli, 3577 sayılı Ġthalatta Haksız Rekabetin Önlenmesi Hakkında Kanun"a

değiĢiklik getiren 4412 sayılı Kanun.

Page 136: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

120

karĢı koruyan en önemli araç haline gelmiĢtir. Türkiye sözkonusu mekanizmayı en

etkin kullanan ülkeler arasında ilk sıralarda gelmektedir. Hâlihazırda AB ve Türkiye

GB tesis etmiĢ olmalarına ve Katma Protokol'ün 47. ve 1/95 sayılı OKK‟ının 44.

maddesinde rekabet koĢulları bakımından birbirlerine yaklaĢtıkça söz konusu ticaret

politikası önlemlerine baĢvurmama yönünde bir karar imkânı olmasına karĢın

bugüne kadar bu konuda somut bir ilerleme sağlanamamıĢtır. Türkiye‟nin

hâlihazırdaki hiçbir STA‟sında da damping ve sübvansiyona karĢı önlemlerin

karĢılıklı olarak uygulanmamasına dair bir düzenleme yapılmamıĢtır.

Haksız Ticari Uygulamalara Karşı Önlemler konusunda, 1995 yılında çıkarılan

mevzuat çerçevesinde haksız ticari uygulamaları nedeniyle Türkiye'nin mal ve

hizmetlerle ilgili ticari çıkarlarına, gerek doğrudan, gerekse üçüncü ülke pazarları

üzerindeki etkileri nedeniyle zarar veren ülkelere karĢı, öncelikle DTÖ

AnlaĢmazlıkların Halli Usullerinde öngörülen uluslararası yükümlülükler gözetilmek

suretiyle önlem alınabilmektedir.

Tekstil ve hazır giyim ürünlerindeki anlaşmaların üstlenilmesi konusunun,

Türkiye bakımından GB‟nin DTÖ‟nün XXIV. Maddesi uyarınca sorgulanması

bakımından özel bir önemi bulunmaktadır156

. Bunun nedeni, Hindistan tarafından

söz konusu uygulamanın DTÖ AnlaĢmazlıkların Halli Mekanizmasına taĢınması ve

hatta Panel süreci sonunda Türkiye‟nin haksız bulunmasıdır. Konu, iki ülke

arasında 1996 ve 2001 yılları arasında DTÖ AHO‟da hukuki mücadeleye yol açmıĢ

ve Türkiye‟nin haksız bulunması sonucunda iki ülke arasında varılan mutabakat

156

Kara T., Bölgesel Ticaret AnlaĢmaları KarmaĢası ve Türkiye, Ankara, 2015, s. 132.

Page 137: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

121

uyarınca, Türkiye‟nin Hindistan‟a bazı kategorilerde uygulanan kota artırımı ile

karabiber ve kimyasallarda tarife tavizi tanınması Ģeklinde anlaĢma sağlanması ile

anlaĢmazlık çözüme kavuĢturulmuĢtur. Türkiye, 1/95 sayılı OKK‟nın 16.

Maddesinin 2. Paragrafı uyarınca Topluluğun üçüncü ülkelere karĢı GB‟nin tesis

edildiği dönemdeki miktar kısıtlaması ve gözetim anlaĢmalarını da herhangi bir

trafik sapması yaratmamak amacıyla üstlenme sürecine baĢlamıĢtır. Topluluk

bakımından dayanağı, GATT bünyesindeki 1974 tarihli Çok Elyaflılar

AnlaĢmasının DTÖ dönemindeki uzantısı olan Tekstil ve Konfeksiyon

AnlaĢması'nın 2. maddesi kapsamında tedricen disiplini altına alınmasına kadar olan

süredeki kısıtlama imkânıdır. Bu çerçevede, OTP‟nin üstlenilmesi kapsamında

Türkiye tarafından 31 Temmuz 1995 tarihinden itibaren Topluluğun 51 ülkeye karĢı

uyguladığı miktar kısıtlamaları ve/veya gözetim önlemleri anlaĢma yapmaya

yanaĢan ülkelerle Mutabakat Zabıtları (24 adet) ülkemizce AnlaĢma sağlanamayan

ülkelere karĢı ise, tek taraflı denetim sistemi çerçevesinde (27 adet) üstlenilmeye

baĢlanmıĢtır. Diğer taraftan, DTÖ Tekstil ve Konfeksiyon AnlaĢması kapsamındaki

kısıtlamaların 2005 yılından itibaren kaldırılması nedeniyle Türkiye ekonomisi

içerisinde çok önemli bir yeri olan sektörün korunmaya devam etmesi Ġstanbul

Deklarasyonu ile yönünde giriĢimlerde bulunulmuĢtur. Ancak uluslararası camiada

gereken desteği bulmaması sonucunda anlaĢma kapsamındaki ve tek taraflı

kısıtlamalar kaldırılmıĢtır. AB'nin de gereken desteği vermemesi üzerine tek taraflı

olarak Belirli Tekstil Ürünleri Ġthalatında Gözetim ve Korunma Önlemlerine ĠliĢkin

Tebliğ ile özellikle Ç.H.C‟nin DTÖ‟ne katılım AnlaĢmasından kaynaklanan haklar

da kullanılarak anılan ülke menĢeli söz konusu ürünlerin ithalatında 2005 yılından

itibaren kota uygulamasına geçilmiĢtir.

Page 138: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

122

Doğal olarak, gerek Türkiye ile AB arasında malların serbest dolaĢımının

gerekse de yukarıda Türkiye tarafından üstlenildiği belirtilen OTP‟nin araçlarının

sahada kullanılabilmesini teminen Topluluk Gümrük Koduna Uyum gerekmiĢtir.

1/95 sayılı OKK‟nın 28. Maddesi uyarınca, GB'nin yürürlüğe girdiği tarihten

itibaren Topluluk Gümrük Kodu ve Uygulama Yönetmeliği esas alınarak, üçüncü

ülkelere yönelik ekonomik etkili gümrük iĢlemlerini düzenleyen AB mevzuatı Türk

mevzuatına adapte edilmiĢtir. GB ile birlikte, Topluluk gümrük bölgesi ile Türk

gümrük bölgesi arasında bir irtibat kuran köprü mevzuat çerçevesinde, bir serbest

dolaĢım belgesi olan ve menĢe Ģartı gerektirmeyen ATR adı altında kullanılmaya

baĢlanmıĢtır. Diğer taraftan, AB ve EFTA üyesi ülkeler arasındaki ticari iĢlemlerde

kullanılan Tek Ġdari Belge, "Gümrük Beyannamesi" adı altında GB ertesinde

Türkiye tarafından da kullanılmaya baĢlanmıĢtır. Konunun OTP mükellefiyetleri ile

ilgili bölümü, Tek Ġdari Belgenin, AB‟nin ve Türkiye‟nin üçüncü ülkeler kaynaklı

malların taraflar arasındaki dolaĢımı kapsamında kullanılan bir belge olmasından

kaynaklanmaktadır157

.

Hiç kuĢkusuz, GB‟ni tesis eden 1/95 sayılı OKK‟nın teknik mevzuat uyumu,

rekabet, fikri mülkiyet hakları, devlet yardımları gibi birçok alanda düzenleme

getiren hükümleri bulunmaktadır. Bu tezin konusu gereği OTP uyumu ve Yeni Nesil

STA‟larla ilgili hususlara yoğunlaĢıldığından, konu bütünlüğü bakımından diğer

alanlara girilmemektedir. Bununla beraber, STA‟lar bakımından önem arz eden diğer

iki konu olarak teknik mevzuat uyumu ve menĢe kurallarına iliĢkin olarak ilerleyen

bölümlerde yeri geldikçe değinilecektir. Bunlardan ilki, teknik mevzuat uyumunun

157

D.T.M., Avrupa Birliği ve Türkiye, TOBB Yayını, Ankara, 2002.

Page 139: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

123

STA ortaklarımızca dile getirilen “karĢılıklı tanıma anlaĢmaları”, vesilesiyle; esnek

menĢe kuralları ise herhangi bir ticaret sapması olmaması bakımından AB ve

Türkiye‟nin STA‟larında birbiriyle “aynı menĢe kurallarına sahip olması

zorunluluğundan”158

doğmaktadır.

OTP uyumu kapsamındaki en değiĢken unsur olan AB‟nin tercihli gümrük

rejimine uyuma geçmeden önce, 1/95 sayılı OKK ile Türkiye‟nin üstlenme

yükümlülüğü altına girdiği hususların durağanlığı ve değiĢkenliği159

konusunda da

bir yorumda bulunulması gerektiği düĢünülmektedir. Yukarıda Türk mevzuatına

OTP uyumu çerçevesinde yansıtıldığı belirtilen buraya kadarki 9 baĢlık altındaki

düzenlemeler, durağan karakterlidir. Yani, bir ölçüde GB‟nin doğal gereği olarak bir

defada yapılıp tamamlanan ve AB veya Türkiye tarafında büyük çaplı bir değiĢiklik

ihtiyacı ortaya çıkmadığı sürece aynı kalan ya da revize edilerek uygulanan gelen

ikincil mevzuat konularıdır. Oysa baĢta STA‟lar olmak üzere, 1/95 sayılı OKK‟nın

16. Maddesinde yer alan AB‟nin tercihli gümrük rejimine uyum ise son derece

dinamik karakterlidir. Türkiye, AB‟nin gümrük birliği alanına sonradan eklemlenen

bir ülke olarak durağan karakterli unsurları mümkün olduğunca çabuk ve bir dıĢ

değiĢken olarak sorunsuzca kabul etme baĢarısını göstermiĢ sayılabilecektir. Bununla

beraber, değiĢken unsurların hem takibi hem de uygulanmasında süreç içerisinde

sıkıntılar ortaya çıkması normaldir. AĢağıda bu konuda kaydedilen geliĢmeler ve

sorunlara değinilecektir.

158

1/95 sayılı Ortaklık Konseyi Kararı, 16 md. Paragraf. 2, s. 6,

http://www.ekonomi.gov.tr/portal/content/conn/UCM/uuid/dDocName:EK-125638 159

Çınar Özen tarafından 2000 yılında bu konuda bir çalıĢma yapıldığı görülmektedir. Her ne kadar

çalıĢmadaki unsurlara iliĢkin ayrıma katılınmasa da terminolojiye atıf yapma bakımından burada

belirtilmesi uygun görülmüĢtür. Özen Ç., “1/95 Sayılı Ortaklık Konseyi Kararı Çerçevesinde

Türkiye‟nin Yükümlülükleri Üzerine Bir Değerlendirme”, Yeni Türkiye Avrupa Birliği Özel Sayısı

II Sayı 36 , Ankara, 2000, s. 1143-1153.

Page 140: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

124

3. AB‟nin Tercihli Gümrük Rejimine Uyum

Türkiye, GB‟ni tesis eden 1/95 sayılı OKK‟nın 16. Maddesinin birinci

paragrafında yer alan; “Türkiye, ticaret politikasını Topluluğun ticaret politikasıyla

uyumlu hale getirmek amacıyla, bu Kararın yürürlüğe girdiği tarihten itibaren beş

yıl içinde, Topluluğun tercihli gümrük rejimine aşamalı olarak uyum sağlar. Bu

uyum, hem otonom rejimleri, hem de üçüncü ülkelerle yapılan tercihli anlaşmaları

kapsar. Bu amaçla, Türkiye, gerekli tedbirleri alacak ve ilgili ülkelerle karşılıklı

yarar esasına göre müzakerelerde bulunacaktır.” ifadesi çerçevesinde Türkiye‟nin,

AB‟nin tercihli ticaret anlaĢmalarının yanı sıra otonom tercihli rejimlerin de içeren

üçüncü ülkelere yönelik tercihli ticaret sistemini 1 Ocak 2001 tarihine kadar

üstlenmeyi üstlenme yükümlülüğü altına girmiĢtir.160

. Bu kapsamda, Türkiye 1996

yılından itibaren hızla STA sürecine baĢlamıĢtır. Kendisi açısından bir pazar açılımı

getirmeyen tek taraflı tavizler içeren otonom rejimlerin üstlenilmesindeki çabalarını

ise geçiĢ döneminin sona ereceği 2001 sonrasına kadar ertelemeyi uygun görmüĢtür.

a. Otonom Düzenlemelere Uyum

1/95 sayılı Ortaklık Konseyi Kararı‟nın 16. maddesinde atıfta bulunulan 10 sayılı

Ekte Türkiye tarafından üstlenilmesi gereken otonom rejimler Ģunlardır161

:

GenelleĢtirilmiĢ Tercihler Sistemi (GTS),

ĠĢgal altındaki topraklar menĢeli mallara uygulanan rejim,

160

1/95 sayılı Ortaklık Konseyi Kararı, s. 6. 161

1/95 sayılı Ortaklık Konseyi Kararı, 16 md. Paragraf. 2, s. 33.

Page 141: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

125

Ceuta ve Melilla menĢeli mallara uygulanan rejim,

Eski Yugoslavya Cumhuriyetleri (Bosna-Hersek, Hırvatistan, Slovenya ve

Makedonya) menĢeli mallara uygulanan rejim.

Yukarıdaki bölümlerde de ifade edildiği üzere, GB‟nin tamamlanmasının

akabinde, Türkiye OTP uyumu için tekstil ve konfeksiyon ürünlerindeki kısıtlama

anlaĢmaları ile STA‟ları hızla müzakere etmeye baĢlarken; otonom rejimlerin

üstlenilmesindeki çabalarını geçiĢ döneminin sona ereceği 2001 yılı ertesine kadar

ertelemek yönünde elinden gelen çabayı göstermiĢtir. Zaten 2002 yılına gelininceye

kadar Eski Yugoslavya Cumhuriyetleri olarak belirtilen devletler daha sonradan AB

ve Türkiye‟nin STA süreçlerine dahil olmuĢ, hatta 2 tanesi de AB‟ne üye olmuĢ ve

daha baĢlangıçta var olmayan ülke ve özerk bölgeler ortaya çıkmıĢtır. Bunların

AB‟nin STA müzakere sürecine dahil olması nedeniyle de Türkiye otonom düzeyde

yapması gereken düzenlemeleri haklı olarak STA süreci yoluyla yerine getirmeyi

tercih etmiĢtir. ĠĢgal altındaki topraklar menĢeli mallara uygulanan rejim ise 1997

yılında AB‟nin, 2004 yılında da Türkiye‟nin Filistin Ulusal yönetimi ile akdettiği

Geçici STA‟lar ile sürdürülmeye baĢlamıĢtır.

Bu itibarla, tezin bu bölümünün baĢında AB OTP‟sinin tek taraflı/otonom

boyutunda detaylarıyla incelenen otonom düzenlemelerin üstlenilmesinde en

önemlisi ve Türkiye için en zorlusu olarak AB‟nin GTS rejimi ön plana çıkmıĢtır.

Türkiye bakımından ticari ve ekonomik yük anlamına gelmekle beraber, AB

mükellefiyetinin yerine getirilmesi dıĢında hiçbir ekonomik fayda getirmeyen

AB‟nin GTS Rejiminin üstlenilmesi ilk olarak 2001 ekonomik krizi gerekçe

Page 142: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

126

gösterilerek bir yıl geciktirilmiĢ; 2002 yılında baĢlayan ilk uygulama ise, AB‟nin

GTS kapsamının yaklaĢık ¼ oranındaki 2.556 ürünü içermiĢtir. Daha sonra, her yıl

Ġthalat Rejiminde yapılan değiĢikliklerle GTS Rejimine dahil edilen ürün sayısı

arttırılırmıĢtır. 2004 yılında GTS ürün kapsamı, GB‟ne dahil malların tamamında

dahil ürünler itibariyle, En Az GeliĢmiĢ Ülkeler bakımından Silahlar Hariç Her ġey

Ġnisiyatifi ve GYÜ‟ler bakımından da AB-GTS Rejiminin tamamen üstlenilmiĢ

ancak AB‟nin rejiminde yer alan özel teĢvik mekanizmaları dıĢarıda bırakılmıĢtır.

Son olarak, 2006 yılında, GTS+ olarak adlandırılan özel düzenlemeler de kabul

edilerek, AB‟nin söz konusu rejiminin tamamının üstlenilmesi genel ve özel

düzenlemelerinin tümü, GB‟ne dahil ürünler bakımından tam olarak üstlenilmiĢtir162

.

Bu tarihten itibaren, AB‟nin rejiminde yapılan değiĢiklikler izlenerek ülkemiz

sistemine yansıtılmaya baĢlanmıĢtır163

. Türkiye bakımından büyük yük getiren bu

sistemin esaslarının kararlaĢtırıldığı AB‟nin GTS Komitesine katılım tüm çabalara

rağmen bugüne kadar gerçekleĢmemiĢ olması ise, ilerideki kısımlardaki GB‟deki

karar alma mekanizmalarındaki eksiklikle beraber ele alınacaktır.

b. Serbest Ticaret AnlaĢmalarının (STA) Sistemine Uyum

GB‟ni düzenleyen 1/95 sayılı OKK‟nın 16. ve 54. Maddeleri gereğince

AB‟nin OTP‟sine uyum sağlanması öngörülmekte ve bu çerçevede AB‟nin üçüncü

ülkelerle akdettiği tercihli ticaret anlaĢmalarının ülkemizce de müzakere edilerek

162

Ekonomi Bakanlığı internet sayfası, GTS, http://www.ekonomi.gov.tr/portal/faces/home/disIliskiler/ab/gts 163Mevcut GTS rejimi 2015/1 sayılı Ġthalat Tebliği ile düzenlenmiĢtir: http://www.resmigazete.gov.tr/

main.aspx?home=http://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2014/12/20141231m2.htm&main=

http://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2014/12/20141231m2.htm

Page 143: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

127

üstlenilmesi gerekmektedir. 16. maddede atıfta bulunulan 10 sayılı Ekte Türkiye

tarafından üstlenilmesi gerektiği belirtilen STA‟lar Ģunlardır164

:

Bulgaristan, Macaristan, Polonya, Romanya, Slovakya, Çek Cumhuriyeti ile

Avrupa AnlaĢmaları;

Faroe Adaları ile akdedilen STA,

Kıbrıs ve Malta ile akdedilen Ortaklık AnlaĢmaları,

Estonya, Letonya ve Litvanya ile akdedilen Serbest Ticaret AnlaĢmaları,

Ġsrail ile akdedilen AnlaĢma,

Cezayir, Fas ve Tunus ile akdedilen AnlaĢmalar,

Mısır, Ürdün, Lübnan ve Suriye ile akdedilen AnlaĢmalar,

Ġsviçre ve LihtenĢtayn ile akdedilen STA,

Avrupa Ekonomik Alanı AnlaĢması.

Bu kapsamda, 1996 yılı baĢından itibaren yukarıda belirtilen STA‟ların

karĢılıklı yarar temelinde üstlenilme sürecine hızla baĢlanmıĢ olup, 1/95 sayılı

OKK‟nın ekinde yer alan açıklaması uyarınca165

Türkiye tarafından komĢu veya

yakın çevrede bulunanlara öncelik verilmek üzere özellikle Avrupa kıtasındaki

ülkelerle STA‟ların akdine geçilmiĢtir.

164 1/95 sayılı OKK , s. 33.http://www.ekonomi.gov.tr/portal/content/conn/UCM/uuid/dDocName:EK-125638

165Türkiye'nin 16. maddeye iliĢkin açıklaması:16. maddeye iliĢkin olarak, Türkiye, aĢağıdaki tercihli

anlaĢmalara öncelik vereceğini bildirir: “Bulgaristan, Macaristan, Polonya, Romanya, Slovakya, Çek

Cumhuriyeti, Ġsrail, Estonya, Letonya ve Litvanya, Fas, Tunus, Mısır.”

Page 144: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

128

1992 yılında zaten EFTA ile bir STA imzalanmıĢ bulunduğundan, 10 sayılı

Ekin son iki sırasında yer alan anlaĢmalarla ilgili yükümlülük AB ile GB‟den önce

yerine getirilmiĢtir.

Tablo IV. Türkiye‟nin AB‟ne Üyelikleri Nedeniyle Ġptal Edilen STA‟ları

Ülke Yürürlük Tarihi Ġptal Tarihi

1 Romanya 1 ġubat 1998 1 Ocak 2007

2 Litvanya 1 Mart 1998 1 Mayıs 2004

3 Macaristan 1 Nisan 1998 1 Mayıs 2004

4 Estonya 1 Temmuz 1998 1 Mayıs 2004

5 Çek Cum. 1 Eylül 1998 1 Mayıs 2004

6 Slovak Cum. 1 Eylül 1998 1 Mayıs 2004

7 Bulgaristan 1 Ocak 1999 1 Ocak 2007

8 Polonya 1 Mayıs 2000 1 Mayıs 2004

9 Slovenya 1 Haziran 2000 1 Mayıs 2004

10 Letonya 1 Temmuz 2000 1 Mayıs 2004

11 Hırvatistan 1 Temmuz 2003 1 Temmuz 2013

Tablo IV‟den de görüleceği üzere, 16. maddede atıfta bulunulan 10 sayılı ekte

baĢlangıçta yer almayan Slovenya ve Hırvatistan, AB ile STA imzalamalarının

akabinde Birliğe sırasıyla 2004 ve 2013 yıllarında üye olmuĢlar ve aynı tarih

itibariyle Türkiye ile STA‟ları yürürlükten kalkmıĢtır. Diğer taraftan, Türkiye, listede

yer alan ülkelerden Kıbrıs ile diplomatik ve ekonomik iliĢkisi olmadığı için, bu

konuda bir çabası da olmamıĢtır. Bu noktada ifade edilmesi gereken bir husus, 2014

yılında Dünya Bankası tarafından hazırlanan “AB-Türkiye Gümrük Birliği

Değerlendirmesi” baĢlıklı raporda166

zaten, normalde bir gümrük birliği iliĢkisinde

baĢından beri bulunmaması gereken bir asimetri ile Gümrük Birliği sahasında

AB‟nin üçüncü ülkelerle tercihli ticaret iliĢkileri nedeniyle Türkiye bakımından

teritorial application-topraksallık açısından bir asimetri ve dolayısıyla baĢlangıçtan

beri bir kusur olduğu kabul edilmektedir. Bu durumda, Türkiye‟nin 1995 yılında 1/95

166

Dünya Bankası, AB-Türkiye Gümrük Birliği Değerlendirmesi, Rapor No: 85830-TR, 28 Mart

2014, ss. 3.

Page 145: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

129

sayılı OKK‟nın netleĢtiği dönemde Kıbrıs ve Ermenistan gibi kimi ülkelerle AB‟nin

STA‟larını üstlenmek istememesinin ve GB‟ni AB‟ne katılımda geçici bir süre

olarak değerlendirmesinin bir etkisi de olduğu düĢünülmektedir. Kaldı ki, AB‟nin iç

iĢleyiĢi bakımından da Türkiye‟nin de dahil olduğu ortak bir gümrük sahası için

Avrupa Komisyonun üçüncü ülkelerle müzakere gerçekleĢtirmesi de oldukça derin

hukuki tartıĢmalara yol açabilir ve GB‟nin tamamlanmasını engelleyebilirdi Ģeklinde

görüĢler de bulunmaktadır. Bu nedenle, oluĢturulmaya çalıĢılan karar

mekanizmalarının yetersizliği konusu ileriki bölümlerde ele alınacaktır.

Malta ve Faroe Adaları ile STA müzakereleri de uzun yıllar öncelikli

görülmemiĢ; Malta‟nın AB‟ne katılması ile bu konudaki yükümlülük kendiliğinden

ortadan kalkmıĢ, Faroe Adaları ile STA ise ancak 2015 yılında tamamlanmıĢtır. 1/95

sayılı OKK‟nın Ek 10‟unda yer alan Barcelona Süreci kapsamındaki Ġsrail, Cezayir,

Fas, Tunus, Mısır, Lübnan, Suriye, Ürdün AnlaĢmalarının (Cezayir dıĢında) tümü

tamamlanmıĢtır. Bu süreçte, AB‟nin güney hinterlandında yer alan ülkelere yönelik

bir ölçüde kendi hegemonik istikrar projesi167

olan Avrupa-Akdeniz Ortaklık

AnlaĢmaları Sisteminde Türkiye‟ye verdiği destekten kaynaklandığı, bir ölçüde de

yine AB tarafından geliĢtirilen ve bölge ülkeleri arasında üretim süreçlerini

birleĢtirmeyi amaçlayan PAAMK imkânlarından yararlanmak isteyen bu ülkelerin

tercihleri olduğu belirtilebilecektir168

. Ayrıca, özellikle 2005-2010 döneminde

Türkiye ekonomisindeki geliĢmelerin, bu ülkelerde hayranlıkla karĢılanmasının ve

167

Bülbül O., Hegemony in the age of Globalization and Governance by the European

Neighborhood Policy: Is the EU becoming an „informal hegemon‟ in the Maghreb by means of

the ENP?, Ph.D. Thesis, METU, 2013, s. 5. 168

DTM, Pan-Avrupa-Akdeniz MenĢe Kümülasyonu Sistemi ve Tercihli MenĢe Kuralları,

Ankara, 2007, s. 3-15.

Page 146: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

130

yükselen bir ekonominin dıĢa dönük yatırımları ve üretim sistemlerinin

birleĢtirilmesi avantajından yararlanmayı hedefledikleri de düĢünülebilecektir. Hatta,

bu süreçle paralel olarak, AB‟nin Daha önce otonom düzenlemeler kapsamında yer

alan iĢgal altındaki topraklar (Filistin) ve eski Yugoslavya Cumhuriyetleri ile AB‟nin

STA yapmasının akabinde STA‟lar tamamlanmıĢtır. Anılan ülkelerle ve

Balkanlardaki diğer ülkelerle (Arnavutluk, Moldova) anlaĢmaların tamamlanmasında

Akdeniz bölgesindeki ülkelerle yaĢanana benzer bir süreç gözlemlenmiĢtir.

C. AB Ortak Ticaret Politikasının Üstlenilmesi Sürecinde STA‟lar

1. AB‟nin Mevcut ve Müzakeresi Devam Eden STA‟ları

AB‟nin, hâlihazırda 50 ülke/14 ülke-ülke grubu ile çoğunluğu STA

niteliğinde tercihli ticaret anlaĢmaları bulunmaktadır169

. 2006 yılı öncesinde AB‟nin

STA‟ları ticaretinin dörtte birini kapsarken, Kanada, Singapur, Hindistan ve diğer

ASEAN ülkelerinin yanı sıra Afrika-Karayip-Pasifik bölgesindeki gruplar ile

hâlihazırda müzakereleri devam eden Ekonomik Ortaklık AnlaĢmalarının yürürlüğe

girmesi durumunda ticaretinin yarısından fazlası, A.B.D ve Japonya ile STA‟larının

tamamlanması halinde ise ticaretinin üçte ikisinden fazlası tercihli anlaĢmalar

kapsamında gerçekleĢtirilecektir. AB‟nin hâlihazırda yürürlükte olan Serbest Ticaret

AnlaĢmaları; EFTA (1973), Ġsrail (1996), Faroe Adaları (1997), Filistin (1997),

Tunus (1998) Meksika (2000), Güney Afrika (2000), Fas (2000), Makedonya (2001),

ġili (2003), Ürdün (2002), Lübnan (2003), Mısır (2004), Suriye (2004-ticari

hükümler uygulanmamaktadır), Cezayir (2005), Arnavutluk (2006), Karadağ (2008)

169

Bu rakam, çeĢitli kaynaklarda farklılık gösterebilmektedir. Bu durum, zaman içersindeki hızlı

değiĢimin yanı sıra, bazen ülkelerin içinde bulunduğu BTA‟dan ayrı sayılmamaları veya BTA‟nın

tamamından önce ikili olarak STA‟nın yürürlüğe girmesinden de kaynaklanmaktadır.

Page 147: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

131

Bosna Hersek (2008), Sırbistan (2010),G. Kore (2011) ve 3 Afrika Karayip Pasifik

(AKP) ülkeleri ile Ekonomik Ortaklık AnlaĢmasıdır.

Ayrıca, ANDEAN üyelerinden Peru (1 Mart 2013) ve Kolombiya (1 Ağustos

2013) ile geçici olarak uygulanmaya baĢlanmıĢ olup, Honduras, Nikaragua ve

Panama STA‟larının ticarete iliĢkin hükümleri 1 Ağustos 2013 tarihinden itibaren

uygulanmaya konmuĢtur. AB‟nin müzakereleri tamamlanmıĢ ancak henüz yürürlüğe

girmemiĢ STA‟ları ise, Doğu Ortaklığı kapsamındaki Moldova, Ermenistan ve

Gürcistan Derin ve Kapsamlı AnlaĢmaları; Ukrayna ile Derin ve Kapsamlı

AnlaĢması; Singapur ve Orta Amerika ülkelerinden Kosta Rika, El Salvador ve

Guatemala ile STA‟lardır. Müzakereleri devam eden STA‟lar ise, Transatlantik

Ticaret ve Yatırım Ortaklığı AnlaĢması (TTYO) kapsamında Amerika BirleĢik

Devletleri (A.B.D), Japonya, ASEAN, Güney Akdeniz ülkelerinden Fas ile Derin ve

Kapsamlı AnlaĢma, Kanada, Hindistan, MERCOSUR, Körfez ĠĢbirliği Konseyi

(KĠK) ve AKP ülkeleri ile EOA müzakereleridir170

.

Bunlar arasından hiç kuĢkusuz özellikle, uzun analizlerin sonucunda A.B.D

ile 2013 yılı Temmuz ayında müzakerelerine baĢlanmıĢ olan ve iki küresel gücün

ortaklık kurması süreci anlamına gelen TTYO ön plana çıkmaktadır. TTYO,

önümüzdeki dönemin ticaret yaratıcı ve saptırıcı etkiler ticaret ve yatırım kurallarını

yeniden belirleyebilecek, ortaya çıkarılacak yeni alan ve kurallara uyum sürecinin

getirebileceği maliyetler nedeniyle dünyanın geri kalanı ve özellikle Türkiye gibi AB

ile GB bulunan bir ülke için çok önemli sonuçlar doğurabilecek nitelikte bir

170

European Commission, Overview of FTA and Other Trade Negotiations, October 2015,

http://trade.ec.europa.eu/doclib/docs/2006/december/tradoc_118238.pdf

Page 148: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

132

geliĢmedir. TTYO‟nun kapsamı ölçüsünde, küresel finansal kriz sonrasında özellikle

ekonomik büyüme ve istihdam yaratma konularında sıkıntılar çekmekte olan AB‟nin

mevcut sorunlarının çözümüne katkı sağlamak ve küresel ticaret sisteminin esaslarını

dolaylı yoldan da olsa belirlemek imkânına sahip olabileceği bir enstrüman olarak

değerlendirilmektedir.

TTYO‟nun tarım ve sanayi ürünlerinde tarife ve tarife dıĢı tüm engellerin

kaldırılmasının yanında karĢılıklı yatırımlar, hizmet sektörü ve kamu alımlarında

açılım, rekabet kurallarının düzenlenmesi, kamu iktisadi teĢebbüsleri, iĢçi hakları,

çevre, enerji ve hammadde kaynaklarına eriĢim gibi birçok farklı alanı kapsaması

beklenmektedir. Özellikle A.B.D‟nin dahil olduğu bir diğer büyük bölgesel anlaĢma

olan Trans-Pasifik Ortaklığı kapsamında Japonya‟nın da dahil olduğu 12 ülkeyi

içeren müzakerelerin 6 Ekim 2015 tarihinde tamamlanmasının ardından tarafların bu

müzakerelere daha fazla zaman ve ilgi vererek hızlandıracağı ve kapsamını mümkün

olduğunca geniĢ tutacağı değerlendirilmektedir. 19-23 Ekim 2015 tarihinde

Miami‟de yapılan 11. Tur görüĢmelerden sonra A.B.D ve AB yetkilerince yapılan

açıklamalar da buna iĢaret etmektedir171

. AB tarafından sürecin yukarıda belirtilen

yeni politika öncelikleri kapsamında yurttaĢ yararına Ģeffaf olarak yürütüleceği 11.

Tura dair kapsamlı bir rapor yayımlamasından anlaĢılmaktadır172

.

171

European Commission, Press Release-EU to pursue the most ambitious sustainable

development, labour and environment provisions in TTIP, 6 November 2015,

http://trade.ec.europa.eu/doclib/press/index.cfm?id=1393 172

European Commission, Report of the Eleventh Round of Negotiations for the Transatlantic

Trade and Investment Partnership, 19–23 October 2015.

Page 149: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

133

2. Türkiye‟nin Mevcut ve Müzakeresi Devam Eden STA‟ları

Bugüne değin, Türkiye tarafından 33 adet STA imzalanmıĢtır. Tablo IV‟den

de görüldüğü üzere, AB‟nin 2004, 2007 ve 2013 yıllarındaki geniĢlemeleri

sonucunda 11 Orta ve Doğu Avrupa ülkesinin AB‟ye tam üye olması sebebiyle, bu

ülkeler ile akdedilen STA‟lar feshedilmiĢ ve anılan tarihlerden itibaren bu ülkelerle

ticari iliĢkiler GB temelinde yürütülmeye baĢlanmıĢtır. Mevcut durumda, Türkiye

tarafından akdedilen ve yürürlükte olan/yürürlüğe girmesi beklenen 23 adet STA

bulunmaktadır.

Tablo V. Türkiye‟nin Yürürlükteki STA'ları

Ülke BaĢlangıç Ġmza Yürürlüğe GiriĢ

1 EFTA 1989 1991 1992

2 Ġsrail 1994 1996 1997

3 Makedonya 1998 1999 2000

4 Bosna Hersek 2002 2002 2003

5 Filistin 1999 2004 2005

6 Tunus 2002 2004 2005

7 Fas 1999 2004 2006

8 Suriye 2004 2004 2007

9 Mısır 1998 2005 2007

10 Arnavutluk 2003 2006 2008

11 Gürcistan 2007 2007 2008

12 Karadağ 2007 2008 2010

13 Sırbistan 2007 2009 2010

14 ġili 2008 2009 2011

15 Ürdün 2005 2009 2011

16 Morityus 2009 .2011 2013

17 G. Kore 2010 2012 2013

18 Kosova 2012 2013 2015

19 Malezya 2010 2014 2015

20 Lübnan 2003 2010 Ġç Onay

21 Moldova 2011 2014 Ġç Onay

22 Faroe Adaları 2000 2014 Ġç Onay

23 Singapur 2012 2015 Ġç Onay

Page 150: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

134

Söz konusu 23 STA‟nın 19‟u (EFTA, Ġsrail, Makedonya, Bosna ve Hersek,

Filistin, Tunus, Fas, Suriye173

, Mısır, Arnavutluk, Gürcistan, Karadağ, Sırbistan, ġili,

Ürdün, Morityus, G. Kore, Kosova ve Malezya) hâlihazırda yürürlükte

bulunmaktadır. Geriye kalan 4 STA ise, iç onay süreçlerinin tamamlanması akabinde

yürürlüğe girecektir174

. Ayrıca Gana ile STA müzakereleri tamamlanmıĢ olup, yakın

bir zamanda imzalanması hedeflenmektedir. Tablo V‟den görüldüğü gibi, en fazla

STA‟nın imzalandığı yıl Akdeniz ülkeleriyle anlaĢmaların yoğunlaĢtığı 2004 yılı

olup, 2004-2009 imzalanan 22 STA‟nın 11‟inin tamamlandığı dönemi temsil

etmektedir. Bu dönemde, Türkiye‟nin yakın çevresindeki ülkeler dıĢındaki tek

STA‟sı dünyada en fazla STA‟ya sahip ülke olan ġili ile iken, 2010 yılından sonra

uzak coğrafyalardaki ülkelerin de devreye girdiği görülmektedir. Yine, Tablo V‟den

Bosna-Hersek, Gürcistan gibi Türkiye bakımından politik anlamda önem arz eden

bazı ülkelerle STA müzakerelerinin 1 yıldan kısa sürede tamamlanırken, Faroe

Adaları ile 14, Mısır ile 8 yıl sürdüğü görülmektedir. Coğrafi konumlar ve anlaĢma

kapsamlarındaki değiĢmeyle birlikte müzakere süre ve müzakere tarzında da

değiĢmeler olmaya baĢlamaktadır. Bu hususlar tezin 3. Bölümünde detaylı olarak ele

alınacaktır.

TamamlanmıĢ olan STA‟lara ilaveten, Türkiye‟nin geniĢleyen bir coğrafyada

ve yakın çevresindeki tarihsel önem taĢıyan mütevazı ekonomik güçlere sahip

ülkelerden daha önemli ekonomik güçlerle 2010 yılından itibaren kapsamlı

AnlaĢmalar akdetme yönünde çalıĢmaların baĢladığı görülmektedir. Burada

kapsamlıdan kasıt, tarım, hizmetler, yatırımlar ve kamu alımları konularını ihtiva

173

Suriye Ortaklık AnlaĢması 6 Aralık 2011 tarihli Bakanlar Kurulu Kararı ile askıya alınmıĢtır. 174

Lübnan, Moldova, Faroe Adaları ve Singapur STA‟ları.

Page 151: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

135

eden Yeni Nesil olarak adlandırılabilecek nitelikte anlaĢmalar olmasıdır. Bunlardan

ilki olan G. Kore ile yürürlüğe giren Çerçeve AnlaĢma ve Mal Ticareti STA‟sını

müteakip, Hizmet Ticareti AnlaĢması ve Yatırım AnlaĢması, 26 ġubat 2015 tarihinde

Seul‟da imzalanmıĢtır. Hâlihazırda, Meksika, Japonya, Kolombiya, Ekvator,

Ukrayna, Kongo Demokratik Cumhuriyeti, Kamerun, SeyĢeller, Katar/Körfez

ĠĢbirliği Konseyi, Libya ve MERCOSUR‟dan oluĢan 14 ülke/ülke grubu ile STA

müzakereleri devam etmektedir. Söz konusu müzakereler içinde özellikle Singapur

ile gerçekleĢtirilen müzakere süreci çok hızlı ilerlemiĢ ve 2015 yılı Kasım ayında

gerçekleĢtirilen G-20 zirvesi esnasında imzalanmıĢtır. Meksika ile de 10 yılı aĢkın bir

süredir müzakerelerin baĢlatılmasına yönelik olarak giriĢimler sonuç vermiĢ, 2013

yılı Aralık ayında Meksika CumhurbaĢkanının Türkiye ziyareti sırasında müzakere

süreci baĢlatılmıĢtır. STA‟sı halen yürürlükte bulunan ġili dıĢındaki Güney Amerika

ülkelerinden Kolombiya, Ekvator ve Peru ile baĢlatılan STA müzakerelerinin

önümüzdeki dönemde tamamlaması beklenmektedir.

Dünyanın önemli ekonomik aktörlerinden olan Japonya ile de 2015 yılında

yapılan 2 tur görüĢmelerle müzakere süreci sürdürülmektedir. Bunlara ilaveten,

Türkiye tarafından ayrıca, A.B.D, Kanada, Tayland, Hindistan, Endonezya,

Vietnam, Orta Amerika Topluluğu, AKP Ülkeleri, Cezayir ve Güney Afrika

Cumhuriyetinin dahil olduğu 10 ülke/ülke grubu ile STA müzakerelerine baĢlama

giriĢiminde bulunulmuĢtur175

. Diğer taraftan, Türkiye tarafından, hâlihazırda

yürürlükte bulunan STA‟ların kapsamının geniĢletilmesine yönelik olarak da

çalıĢmalar sürdürülmektedir. Bu çerçevede, Türkiye‟nin en eski STA‟sı olan ve hatta

175

Ekonomi Bakanlığı internet sayfası, Serbest Ticaret AnlaĢmalarina ĠliĢkin Genel Bilgi,

http://www.ekonomi.gov.tr/portal/faces/home/disIliskiler/SerbestTic/Genel_Bilgi.html

Page 152: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

136

DTÖ kurulmadan önce yürürlüğe girmiĢ bulunan EFTA STA‟sının güncellenerek

kapsamının hizmetler ticareti ve diğer bazı alanları da içerecek Ģekilde

geniĢletilmesine yönelik müzakerelere devam edilmektedir. Ayrıca, Ekonomi

Bakanlığınca yapılan açıklamalardan, yürürlükte bulunan Bosna STA‟sına hizmetler,

Makedonya ve Arnavutluk STA‟larına ise hizmetler ve yatırım alanlarının dâhil

edilmesine iliĢkin çalıĢmalar sürdürüldüğü anlaĢılmaktadır. Dolayısıyla, dünyanın

ekonomi gündemi içerisinde son dönemde yükselen bir trend olan Yeni Nesil

STA‟lar konusu, benzer Ģekilde Türkiye gündeminde de yoğun olarak konuĢulmaya

baĢlanmıĢ olup, baĢta hükümet yetkililerinin açıklamaları olmak üzere birçok

platformda gündeme gelen temel ekonomik konulardan birisi haline gelmiĢtir176

.

3. Türkiye‟nin STA Akdedemediği ve Müzakere BaĢlatamadığı Ülkeler

Türkiye ile STA‟sı bulunmayıp AB ile STA süreci tamamlanan ülkeler;

Lübnan, Peru, Kolombiya, CARIFORUM ülkeleri, Orta Amerika ülkeleri, Papua

Yeni Gine, Madagaskar, SeyĢeller, Zimbabve, Kamerun ve Fiji‟dir. Yine, AB

tarafından A.B.D, Kanada, Hindistan, Vietnam gibi bazı ülkelerle STA

müzakerelerini sürdürülmektedir. Ancak bu ülkelerle Türkiye arasında ya sadece

istikĢafı mahiyette görüĢmelerde bulunmuĢ ya Ortak ÇalıĢma Grubu kurulmuĢ ancak

sonuç raporu tamamlanamamıĢ ya da Etki Analizi çalıĢmaları yapılmıĢ da olsa resmi

müzakere süreçleri baĢlatılamamıĢtır. Bunlardan, Cezayir, Meksika, Güney Afrika

Cumhuriyeti en uzun süre çaba gösterilmesine karĢın, STA akdine karĢı olmaları

nedeniyle konunun akut duruma geldiği ülkelerdir. Her ne kadar yukarıdaki bölümde

176

Ekonomi Bakanlığı internet sayfası, Müzakere Süreci Devam Eden STA'lar,

http://www.ekonomi.gov.tr/portal/faces/home/disIliskiler/SerbestTic/SerbestTic-

MuzakereSureciDevamEdenSTAlar

Page 153: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

137

belirtildiği üzere, Meksika ile özellikle bu ülke menĢeli otomobillere AB

OGT‟sinden sapma yoluyla uygulanan ilave gümrük vergisi yoluyla engel getirilmek

ve ticari çıkarlarına dokunmak suretiyle STA müzakerelerine baĢlanmaya ikna

edilebilmiĢ olsa, Cezayir ve Güney Afrika Cumhuriyeti‟nin iknası mümkün

olmamıĢtır. Bunun nedeni, Cezayir‟in ana ve neredeyse tek ihraç kalemi olan doğal

gazın Güney Afrika Cumhuriyetinin Türkiye ihracatının büyük bölümünü oluĢturan

altın ve kömür gibi doğal madenlerin gümrük vergilerinin Türkiye bakımından muaf

veya çok düĢük olmasıdır. Her iki ülke de Türkiye ile bir STA yapılmasının ticari ve

ekonomik çıkarlarına olmadığını değerlendirmektedir. AB‟ne katlım perspektifi

olmayan, AB‟nin yarattığı bir mekanizmadan yararlanma güdüsü bulunmayan, siyasi

ve ekonomik diğer üst düzey baĢka bir saikle Türkiye ile iliĢkileri geliĢtirme

konusunda stratejik bir çıkar görmeyen bir ülke ile muhatap olunması durumunda,

hukuken veya pratikte kullanılabilcek herhangi bir bir araç bulunmamaktadır177

.

D. AB Ortak Ticaret Politikasının Üstlenilmesinde Türkiye Tarafından

KarĢılaĢılan Sorunlar ve Çözüm Çabaları

AB ile Türkiye arasında tesis edilen GB çerçevesinde üstlenilmesi bir

zorunluluk olan OTP‟nin Türk DıĢ Politikası üzerinde dolaylı ancak giderek artan bir

etki yaratması kaçınılmaz olmuĢtur. Türk DıĢ Politikasının son dönemdeki en

belirgin amaçlarından birisi, AB‟ne tam üyeliktir. AB‟ne yönelim, Türkiye açısından

önem arz eden diğer ülke/ülke grupları ve uluslararası örgütler ile yürütülen iliĢkiler

bakımından sonuçları baĢlangıçta öngörülemeyen bir takım sonuçlar doğurmuĢtur.

177

Akman, S. “The European Union‟s Trade Strategy and Its Reflections on Turkey: An Evaluation

from the Perspective of Free Trade Agreements”, Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Sayı: 12, No. 2,

Nisan 2010, s. 25-27.

Page 154: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

138

1990‟lar ile hız kazanan küreselleĢme ve bölgeselleĢme eğilimleri içerisinde yeniden

Ģekillendirilme ihtiyacı duyan Türk DıĢ Ekonomi Politikası için birtakım yeni

açılımlar söz konusu olurken, kimi daha büyük sorunları da beraberinde getirmiĢtir.

Bu süreç içinde, bir dıĢ politika hedefi olarak AB‟ye tam üyeliğin ön plana çıktığı

dönemlerde, mezkûr sorunların varlığının dile getirilmemesi, makul bir yaklaĢım

olarak kabul edilebilir. Ancak, AB‟ne üyelik ihtimalinin hem AB hem de iç

aktörlerce uzak bir ihtimal olduğunun dile getirildiği dönemlerde, tam tersinde

görmezden gelinebilecek sorunlar dahi yüksek sesle daha fazla ifade edilmektedir178

.

Türkiye bakımından ortaya çıkan sorunların temelinde, dıĢ politika öncelikleri

genellikle farklı iki uluslararası aktör arasında tesis edilen GB iliĢkisi uyarınca aynı

dıĢ ticaret politikası araçlarını uygulama zorunluluğunun bulunmasından

kaynaklandığı düĢünülmektedir.

Bu durumun temel nedenleri olarak, Türkiye-AB ortaklık iliĢkisinin

temelinde GB bulunması ya da, gümrük birliğinin esaslarını ortaya koyan 1/95 sayılı

OKK‟nın eksiklikleri ve tasarım hatası öne çıkmaktadır. Devletlerin etkin bir dıĢ

politika izlemelerinde dıĢ ticaret politikası araçlarının öneminin giderek arttığı

günümüz uluslararası iliĢkiler ortamında, GB‟den dolayı söz konusu araçların ülke

tercihleri doğrultusunda belirlenememesinin Türkiye açısından AB‟ye tek taraflı

bağımlılık anlamına geldiği sıklıkla ifade olunmaktadır. Diğer bir ifade ile, Türkiye,

Brüksel‟de alınan ve AB yapısında hükümetlerarası alanlar bulunan diğer bazı

alanlardan çok daha fazla federatif özelliklerin bulunduğu bir politika alanında,

178

Dedeoğlu, B., “Türkiye‟de AB KarĢıtlığı-KüreselleĢme KarĢıtlığı ĠliĢkisi”, Uluslararası ĠliĢkiler,

Cilt 7, Sayı 28, 2011, s. 85-109.

Page 155: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

139

kendisinin dahil olamadığı karar ve mekanizmaların sonuçlarının uygulanmasından

sorumlu tutulmaktadır.

Türkiye ekonomisinin uluslararası rekabete açılmıĢ olması, sanayi ve kalite

altyapısının güçlenmesi, verimliliğin, ihracat kalitesinin ve rekabet gücünün artması

GB‟nin en büyük katkıları olarak hemen hemen her kesim tarafından kabul

edilmektedir179

. Bu durumun, 1980‟lerde dünyada yükselen neoliberal akımlar ve

Türkiye‟nin iç dinamikleri ile liberalleĢerek dünya ekonomisine eklemlenme politika

tercihinin olduğu bir döneme de denk gelmiĢ olduğu ve Türkiye tarafından kaldıraç

olarak kullanıldığı da söylenebilecektir. Özellikle de GB‟de STA‟lardan farklı olarak

malların serbest dolaĢımı ilkesi olduğundan, menĢe kurallarının gereği olan belirli bir

katma değer aranmaksızın AB pazarına yönelik üretim yapılabilmesi ve bunun

yarattığı avantaj ile özellikle otomotiv ve yan sanayi sektörlerinde doğrudan yabancı

sermaye yatırımlarının artması, olumlu etkileri olarak ileri çıkmaktadır. Ancak, 20

yıllık uygulama sonunda baĢlangıçta önemsenme de giderek akutlaĢan ve Gümrük

Birliği Ortak Komitesi (GBOK) baĢta olmak üzere ortalık organlarının180

bugüne

kadar yapılan toplantılarında çözüme kavuĢturulamayan ticari sorunlarla

karĢılaĢıldığı da bir gerçektir.

AB tarafından karĢılaĢılan sorunların daha çok, Türkiye‟nin malların serbest

dolaĢımına yönelik uygulamaları nedeniyle ortaya çıkan spesifik ticari sorunlar

179

ĠKV, Gümrük Birliği‟nin Revizyonuna ĠliĢkin Mutabakat Hakkında ĠKV GörüĢü, Mayıs

2015, http://www.ikv.org.tr/ikv.asp?ust_id=812&id=888&anahtar=g%C3%BCmr%C3%BCk%20birli%C4%9Fi#sthash

.99yNhPw8.dpuf 180

Ortaklık Organları: Ortaklık Konseyi, Ortaklık Komitesi, Karma Parlamento Komisyonu, Karma

ĠstiĢare Komitesi, Gümrük Birliği Ortak Komitesi ve Gümrük ĠĢbirliği Komitesi‟dir. AB Bakanlığı

internet sayfası, Kurumsal Yapı, http://www.ab.gov.tr/index.php?p=270&l=1

Page 156: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

140

olduğu göze çarpmaktadır. Bunlar, Türkiye‟nin kullanılmıĢ motorlu taĢıtlar ve

yenileĢtirilmiĢ lastik gibi ürünlerde devam eden gümrük vergileri, tekstil ve

konfeksiyon ürünlerinde ilave gümrük vergisi alınması, AB‟nin GenelleĢtirilmiĢ

Tercihler Sistemi‟ne uyumda gecikmeler, hurda bakır ve alüminyum ihracatında

kısıtlamalar, iĢlenmiĢ tarım ürünlerinde tarife kontenjanı uygulamalarının

aksatılması, canlı hayvan ve et ithalatında tarife kontenjanlarının kullandırılmaması,

eczacılık ürünlerinde fiyatlandırmada döviz kuru, Ġyi Ġmalat Uygulamaları (GMP)

gerekçeli pazara giriĢ engelleri, alkollü içkilerde pazara giriĢ problemleri, devlet

yardımlarına uyum sağlamama ve fikri mülkiyet haklarında gerekli uygulamaları

hayata geçirmeme olarak özetlenebilecektir. Söz konusu spesifik ticari sorunlar, AB

bakımından herhangi bir ülke ile STA veya diğer bir tercihli düzenlemenin aksayan

yönlerini söz konusu sistemin uygulanmasını gözeten Ortak Komite veya benzeri

adla adlandırılan bir ikili organda ele alınmasından çok da farklı değerlendirilmeyen

bir yapı arz etmektedir181

.

Buna karĢılık, Türkiye tarafından karĢılaĢılan sorunların ise, Türkiye‟nin

AB‟ye üyeliğinin GB‟nin tesis edildiği dönemde öngörülen kısa vadede

gerçekleĢmemiĢ olmasından kaynaklanan sistemsel sorunlar olduğu

söylenebilecektir. Bu kapsamda, Türkiye tarafından son dönemde ön plana

çıkarılmakta olan sorunlar, danıĢma ve karar alma mekanizmalarına katılımın

yetersizliği, AB‟nin STA imzaladığı ülkelerin iknasında zorluklar ve doğrudan GB

ile ilgili olmamakla birlikte malların serbest dolaĢımına dolaylı olarak engel olması

nedeniyle karayolu kotaları ve iĢadamlarına yönelik vize zorluklarıdır.

181

Dünya Bankası, AB-Türkiye Gümrük Birliği Değerlendirmesi, Rapor No: 85830-TR, 28 Mart

2014, s. 88.

Page 157: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

141

Avrupa Komisyonunun GB‟nin ticari etkilerinin ve muhtemel revizyon

imkânlarının değerlendirilmesi amacıyla Dünya Bankası‟na yaptırmıĢ olduğu ve

2014 yılı Nisan ayında yayımlanan “Türkiye-AB GB‟nin Değerlendirilmesi”

raporunda da iki taraf arasındaki anlayıĢ farklılığı görülebilmektedir182

. Anılan

raporda, GB kapsamında AB‟nin OTP ve teknik mevzuatına uyum yükümlülüğüne

rağmen, Türkiye ile AB arasındaki danıĢma mekanizmalarının baĢlangıçtaki “tasarım

yanlıĢları” nedeniyle uygulamada gerektiği gibi iĢletilemediği kabul edilmektedir.

Raporun, GB iliĢkisini değerlendiren güncel olmasının yanı sıra gerek AB gerekse de

Türkiye tarafından 20 yıllık birikimi ile sağlanan güncel bilgileri oldukça objektif ve

derli toplu bir anlayıĢla değerlendirerek somut çözüm önerileri sunması bakımından

da oldukça yararlı bir çalıĢma olduğu düĢünülmektedir. Raporda konuyla ilgili olarak

özetle GB‟nin mevcut yapısında bulunan asimetrilerin kaynağının, üyeliğin kısa

sürede gerçekleĢmesi öngörüsünden kaynaklandığı, bu kapsamda en iyi çözümün

üyelik müzakerelerinin devam ettirilmesi olduğu; bu gerçekleĢene kadar ise özetle183

,

i. Türkiye tarafından dile getirilen sistematik sorunların baĢlıcaları olan

Türkiye‟nin AB‟nin danıĢma ve karar alma mekanizmalarına katılımının

güçlendirilmesi ve Türkiye ile AB‟nin STA‟larını paralel olarak tamamlaması için

bir mekanizma tesis edilmesi,

ii. Türkiye tarafından dile getirilen mal ticaretine etkide bulunan diğer

konulardan karayolu kotalarının kaldırılmasına yönelik bir anlaĢma yapılması;

iĢadamlarına hızlı, uzun süreli ve çok giriĢli özel bir vize uygulamasına gidilmesi;

182

ibid. s. 3. 183

ibid. s. 19-87.

Page 158: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

142

ticaret korunma önlemlerine iliĢkin geliĢtirilmiĢ bir iĢbirliğinin tesis ve Türkiye‟nin

AB müktesebatını uyumlaĢtırmasında Ģeffaflığın artırılması,

iii. AB‟nin uygulamadan kaynaklanan teknik nitelikteki sorunlarının

AnlaĢmazlıkların Halli Mekanizması tesis edilerek çözüm yolunun açılması,

iv. Taraflar arasında tarım ürünleri, hizmet ticareti ve kamu alımları baĢta olmak

üzere mal ticaretinden öte alanlarda daha ileri bütünleĢmeye gidilmesi,

önerilmektedir.

Bunlar yapılırken de, her bir unsurun ayrı ayrı olmaktan ziyade bütüncül bir

yaklaĢımla ele alınmasının elde edilecek sonuç bakımından daha etkili bir yaklaĢım

olacağı vurgulanmaktadır.

Bu nedenle, raporun özellikle bu tezin konusunu teĢkil eden OTP‟nin

uygulanmasında karar alma ve özellikle de STA‟ların üstlenilmesine iliĢkin eksiklik

tespitleri ve çözüm önerilerine yakından bakılmasında fayda bulunmaktadır.

Öncelikle raporda, baĢlangıçtaki tasarım yanlıĢıyla özellikle Türkiye tarafından tam

üyeliğe kadarki geçici bir süreç olduğu algısı ile oluĢturulmuĢ olan GB‟nin, 20 yıllık

uygulama sonunda ve küresel ekonomideki yeni geliĢmelerle gelinen aĢamada, etkin

bir ortak karar alma mekanizması tesis edilmemesi nedeniyle bu alandaki sorunun

ağırlaĢmıĢ olduğu belirtilmektedir. Mevcut durumda, Türkiye tarafından AB‟nin

yaklaĢık 1000 komite/uzman grubundan sadece 140‟ına katılım sağlanmakta olduğu

ilgili Bakanlıklarca ifade edilmektedir. Buna ek olarak, GB‟nin uygulanmasından ve

STA‟ların yürütülmesinden sorumlu Komisyon ile yılda iki defa münhasıran

Page 159: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

143

tarafların serbest ticaret anlaĢmaları ile ilgili geliĢmeleri birbirlerine aktardıkları

bilgilendirme toplantıları gerçekleĢtirilmektedir. Teknik komitelere gözlemci olarak

katılım hakkına sahip olan Türkiye‟nin görüĢüne, teoride GB ile ilgili mevzuatın

hazırlanıĢı sırasında danıĢılması gerekmekle birlikte, uygulamada bu sistemin

iĢletilemediği her iki tarafça da kabul edilmektedir. Raporda, Ticaret Politikası

Komitesi ve GTS Komitesi gibi GB ile doğrudan ilgili karar alıcı komitelere katılım

sağlanmasıyla bu konuda bir iyileĢme sağlayabileceği ve dolayısıyla mevcut istiĢare

ve bilgi paylaĢımı mekanizmalarının geliĢtirilmesiyle, asimetrilerin bir ölçüde

etkilerinin azaltılabilmesinin mümkün olabileceği belirtilmektedir184

.

Esasen, mevcut durumda eldeki en somut mekanizma olan GBOK, tarafların

sorunlarını dile getirdiği ancak bağlayıcı karar alınamadığı için bir çözüm

üretilemeyen bir platform haline gelmiĢtir. Bunun giderilmesinde taraflarca

geliĢtirilecek ve Yeni Nesil STA‟larda dahi bulunan nitelikte bir AnlaĢmazlıkların

Halli Mekanizması bağlayıcı karar alma yoluyla teknik sorunların çözümünü

sağlayabilecektir. Buradaki kritik husus, teknik sorunların çoğunun AB tarafından

ileri sürülen konulardan oluĢmasıdır. Diğer bir deyiĢle, Türkiye‟nin sistematik

nitelikteki sorunlarına, herhangi bir AnlaĢmazlıkların Halli Mekanizmasının çözüm

üretmesi beklenemeyecektir. Bu itibarla, diğer teknik komiteler ve GTS Komitesi bir

yana bırakılsa dahi, etkin bir çözüm bakımından Türkiye‟nin AB‟nin Ticaret

Politikası Komitesine katılımı elzem görülmektedir. Böylece, yukarıdaki bölümlerde

açıklanan AB‟nin OTP‟sinin esaslarının, araçlarının ve yönelimlerinin belirlendiği

mezkûr Komitede Türkiye‟nin görüĢlerinin alınması veya en azından bunların

184

ibid. s. 24, 25 ve 87.

Page 160: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

144

sonuçlarından doğrudan etkilenen bir ülke olarak zamanında bilgilendirilmesi

sağlanmıĢ olacaktır. Özellikle OTP‟nin üstlenilmesi kapsamındaki en önemli konu

olan Türkiye‟nin AB ile eĢ zamanlı STA akdetmesine imkân sağlayacak bağlayıcı bir

mekanizma bulunmaması, GB‟nin en önemli eksikliklerinden bir diğeri olarak ortaya

çıkmaktadır. GB‟nin temel unsuru olan OGT uyumu nedeniyle Türkiye piyasasına

giriĢte zaten düĢük gümrük tarifelerine muhatap olan ürünleri bir de GTS rejimi

kapsamında hâlihazırda 0 veya düĢük vergili tercihli rejimden faydalanmakta olan

ülkelerin bir kısmının STA müzakerelerine ikna edilmesinde güçlükler

yaĢanmaktadır. Dahası, normalde AB üzerinden serbest dolaĢıma girerek dolaylı

olarak Türkiye piyasasına giriĢ yapabilen Meksika gibi ülkelerin iknası, özel olarak

ürünleri seçilerek tedbir alınmadığı sürece mümkün olmadığına dikkat çekilmektedir.

Her ne kadar, Türkiye tarafından bugüne kadar gerçekleĢtirilen STA‟ların özellikle

Akdeniz ülkeleriyle yapılanlarında AB‟nin desteği önemli rol oynadığı görülse de,

örneğin yukarıda belirtildiği üzere Cezayir için bu durumun söz konusu olmadığı da

aĢikârdır.

Dünya Bankasının raporunda da bir olasılık olarak değerlendirilmekte olan

Türkiye‟nin GB kapsamındaki ürünler için STA müzakerelerini yürütmek üzere

Avrupa Komisyonu‟na yetki devretmesi, Türkiye tarafından kabul edilse dahi üye

olmayan bir devlet adına da müzakere yapmayı anlamına geldiğinden cari AB

hukuku açısından mümkün görülmemektedir. Bu nedenle, Türkiye tarafından bir

süredir AB‟nin STA‟larında kullanılmasına çalıĢılan “Türkiye Hükmü”nün

geliĢtirilerek bağlayıcı bir yapıya kavuĢturulmasının daha makul bir çözüm yolu

olabileceği belirtilmektedir. Türkiye Hükmünün içeriği henüz tam olarak

Page 161: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

145

belirginleĢmese de, AB tarafından üçüncü ülke ile imzalanan STA‟nın Türkiye ile

eĢzamanlı yürürlüğe girmesinin sağlanması; AB ile üçüncü ülke arasında imzalanan

STA‟nın Türkiye‟den önce yürürlüğe girmesi durumunda ise Türkiye‟den söz

konusu ülkeye yapılacak ihracatın AB menĢeli kabul edilmesi Ģeklinde

kurgulanabileceği akla gelmektedir185

.

Bu noktada, esasen Türkiye tarafından ileri sürülen sistemsel sorunlardan iki

tanesi olan “AB‟nin danıĢma ve karar alma mekanizmalarına katılım” ve “AB‟nin

STA‟larını paralel bir Ģekilde tamamlaması için bir mekanizma tesis edilmesi”

konuları kesiĢmekte ve aralarında doğrudan bir iliĢki ortaya çıkmaktadır. Özellikle

bu durum, yukarıdaki bölümlerde de belirtildiği üzere 2006 yılından itibaren Küresel

Avrupa Stratejisi ile ticaret politikası ajandasını stratejik önceliklerini yenileyen ve

Lizbon AntlaĢması ile OTP için belirlenen yeni çerçeve ile uyumlu hareket etmeye

baĢlayan AB‟nin bölgeselleĢmeye karĢı tutumundaki büyük değiĢiklikle belirginlik

kazanmıĢtır. AB‟nin Tercihli Ticaret AnlaĢmaları politikasında daha önceden tek

taraflı olarak sağladığı tavizler yerine GYÜ piyasaları baĢta olmak üzere AB

ihracatçıları lehine mutlak pazar açılımını sağlayarak AB‟nin rekabet edilebilirliğini

korumayı hedefleyen Küresel Avrupa Stratejisi, AB‟nin de neoliberal politikalara

yöneldiğinin bir ifadesidir.

AB, bir yandan geleneksel olarak DTÖ yoluyla çok taraflı ticari

liberalizasyona ve diğer yandan da yakın çevresine yönelik düzenlemelere ağırlık

veren AB, mal ticaretinin ötesinde DTÖ+ ve DTÖ –X unsurların ön plana çıktığı ve

185

ibid. s 30.

Page 162: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

146

nispeten kuvvetli olduğu alanlarda uzak coğrafyalarda da serbestleĢme aramaya

baĢlamıĢtır. Yeni Nesil STA‟lar olarak adlandırılan bu kapsamlı anlaĢmalara yönelim

ister istemez kendini GB ile sınırlı alanlarda yükümlülük sahibi gören Türkiye‟nin

algı ve pozisyonunu da etkilemeye baĢlamıĢtır.

Yeni Nesil STA‟lar, mal ve hizmet ticaretinin serbestleĢtirilmesinin yanı sıra,

ticarette teknik düzenlemeler, rekabet, kamu alımları, yatırımlar ve fikri mülkiyet

hakları gibi alanları kapsamakta, ayrıca bağlayıcı bir anlaĢmazlıkların halli

mekanizmasını içermektedir. Bu geliĢmelerin Türkiye ve AB açısından hissedilen ilk

etkisi, sanayi ürünleri ihraç eden firmaların karĢılıklı olarak birbirlerinin

pazarlarındaki tercih marjlarının erozyona uğraması olmuĢtur. Hizmet ticareti ve

kamu alımlarında, Türkiye ile AB arasında henüz bir düzenleme olmaması, mal

ticaretini dolaylı olarak etkileyen bu alanlarda yine birbirlerinin pazarlarında geri

planda kalma riskini doğurmaktadır. AB‟nin Uzakdoğu ve Latin Amerika, Afrika ve

özellikle de son olarak A.B.D ile Yeni Nesil STA sürecine baĢlaması Türkiye‟yi

etkilemiĢtir. Son dönemde Türkiye‟nin de G. Kore, Singapur, Japonya ve Meksika

gibi ülkelerle müzakere ettiği kapsamlı STA‟lar ve EFTA ile 1992 yılında imzalanan

STA‟sını güncelleme çalıĢmaları, özellikle hizmet ticareti, yatırımlar ve kamu

alımları bakımından AB‟nin de Türk pazarına giriĢte diğer ülkelerin gerisinde kalma

endiĢesi duymasına yol açmıĢtır. Bunun yanı sıra GB kapsamındaki sanayi ürünleri

ile tercihli ticaret kapsamında olan tarım ürünleri bakımından artan rekabet ile

Türkiye pazarına giriĢte koĢullarının giderek zorlaĢması, mevcut yapının AB

tarafında da sorgulanması gereğini doğurmuĢtur.

Page 163: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

147

Küresel ekonomide yaĢanan bu geliĢmelerle birlikte AB üyeliğinin öngörülen

vadede gerçekleĢmemiĢ olması, GB‟nin baĢlangıçtaki yapısından kaynaklanan

sistemik sorunları akut hale getirmiĢ, ortaya çıkan sorunların GBOK ve diğer ortaklık

organlarında çözüme kavuĢturulamaması, mevcut durumuyla her iki taraftan da

mevcut yapının sürdürülebilirliği tartıĢmaya açılmıĢtır. Diğer bir ifade ile, Yeni Nesil

STA‟larının içeriği, Türkiye‟nin bunları yapmak için baz aldığı AB ile GB‟nin

içeriğini geçmeye baĢlamıĢtır. AB‟nin karar alma mekanizmasında yer almak hangi

ülke ile STA yapılacağı veya bunun unsurlarının neler olacağının belirlenmesinde

etkide bulunmak anlamına gelmektedir. Türkiye, AB‟ne tam üye olamadığı için

makul bir tavırla bu yönde talepte bulunmamaktadır; ancak en azından bu karar alma

mekanizmasından çıkan sonucun kendisi üzerindeki etkisini hafifletmek ve GB‟de

bir trafik sapmasını önlemek adına AB‟nin STA‟larını paralel olarak tamamlaması

için bir mekanizmaya ihtiyaç duymaktadır. Bu husus, uzun yıllar boyunca Türkiye

tarafından gündeme getirilmekle birlikte bir çözüm bulunamamıĢ, dahası Türkiye

geçmiĢte AB‟nin STA‟sı olmayan ülkelerle kendi politik ve ekonomik çıkarları

gerektirdiği halde STA yapamamıĢtır186

.

Bugün ise, Küresel Avrupa Stratejisi sonrası hemen hemen her bölgede

AB‟nin Yeni Nesil STA akdetme giriĢimine baĢlaması bu konuda bir açılım

getirirken, diğer yandan ise yukarıda belirtildiği üzere bu paralelde hareket edememe

riskini de ortaya çıkarmıĢtır. Türkiye‟nin 2010 yılından itibaren öncelikli konusunu

GB‟nin sürdürülebilir bir yapıya kavuĢturulması oluĢturmuĢ olsa da, AB‟nin 2013

yılında A.B.D ile 2013 yılı Temmuz ayında müzakerelerine baĢlamıĢ olduğu

186

A.B.D, Rusya Federasyonu, Türki Cumhuriyetler, Ġran, Pakistan, BangladeĢ, D-8 ve KEĠT ülkeleri

Page 164: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

148

Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı AnlaĢması (TTYO) bir dönüm noktası

teĢkil etmektedir. TTYO, önümüzdeki dönemin ticaret yaratıcı ve saptırıcı etkiler

ticaret ve yatırım kurallarını yeniden belirleyebilecek, ortaya çıkarılacak yeni alan ve

kurallara uyum sürecinin getirebileceği maliyetler nedeniyle özellikle Türkiye gibi

AB ile GB bulunan bir ülke için çok önemli sonuçlar doğurabilecek nitelikte bir

geliĢmedir. TTYO, tarım ve sanayi ürünlerinde tarife ve tarife dıĢı tüm engellerin

kaldırılmasının yanında yatırımlar, hizmet sektörü ve kamu alımlarında açılım,

rekabet kurallarının düzenlenmesi ve diğer birçok dıĢsallık içeren DTÖ+ ve DTÖ-X

unsuru kapsamaktadır. Bu nedenle, TTYO, G. Kore ve hatta Japonya ile yapılacak

bir Yeni Nesil STA ile karĢılaĢtırılamayacak etkilere sahiptir187

.

Netice olarak, GB ile Türkiye üzerinde hegemonik bir istikrar yaratmıĢ olan

AB‟nin bu istikrarının bozulma tehlikesi, dünyanın diğer bir hegemonik gücü olan

A.B.D ile Yeni Nesil bir STA düzenlemesine giriĢmesiyle Türkiye bakımından

sorgulanır hale gelmiĢtir. Hiç kuĢkusuz GB‟nden çıkma ihtimalinin değerlendirilmesi

konusunda TTYO, baĢlı baĢına bir neden olmanın yanı sıra 20 yıllık birikimle gelen

sorunların ulaĢtığı tepe noktayı temsil etmesi bakımından da sembolik bir öneme

sahiptir. 2014 yılının baĢından itibaren Türkiye tarafından AB ile yapılan siyasi ve

bürokratik düzeydeki temaslarının ana konusunu, Türkiye ile AB‟nin eĢ zamanlı

olarak STA yapmasını sağlayacak bir mekanizma tesis edilmemesi ve özellikle de

Türkiye‟nin TTYO sürecinin dıĢında kalması durumunda, GB Türkiye için

sürdürülemez hale geleceği vurgusu teĢkil etmiĢtir188

. Buna paralel olarak, A.B.D ile

187

KiriĢci K., Ekim S., Turkey‟s Trade in Search of an External Anchor: The Neighborhood, the

Customs Union or TTIP, Brookings Institution in Washington and Istanbul Policy Center, Working

Paper 9, April 2015, s. 4. 188

ibid. s. 6.

Page 165: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

149

de TTYO‟na katılım veya münferiden bir STA yapma isteği üst düzey temaslarda bu

husus vurgulanmıĢ olmakla beraber, bugüne kadar A.B.D‟nin Türkiye ve sürece ilgi

duyan diğer ülke ve bölgesel entegrasyon üyeleriyle ile ikili düzeyde bir STA

müzakere etme konusunda çekimser davrandığı görülmektedir. A.B.D, daha çok

ilerideki bir aĢamada TTYO‟yu “açık bir platform”a dönüĢtürerek istekli üçüncü

ülkeleri müzakereler tamamlandıktan sonra docking-rıhtımlama yöntemiyle

TTYO‟ya dahil etme yönündeki bir yaklaĢımın iĢaretlerini vermektedir189

.

TTYO ile birlikte GB entegrasyonu ile diğer hiçbir ülke ile aynı pozisyonda

görmeyen Türkiye bakımından yukarıda belirtilen unsurlarıyla “Gümrük Birliğinin

Güncellenmesi” süreci, ana politika yönelimi olarak ortaya çıkmıĢtır. Konuya iliĢkin

müzakere çerçevesinin belirlenmesi amacıyla 2014 yılı boyunca ve 2015 yılı baĢında

yürütülen teknik düzeydeki çalıĢmaların akabinde, 2015 yılı Mayıs ayında Avrupa

Komisyonun ticaretten sorumlu üyesi Cecilia Malmström ile Türkiye Ekonomi

Bakanı Nihat Zeybekçi tarafından Brüksel‟de yapılan basın açıklamasıyla Gümrük

Birliğinin güncellenmesi müzakerelerinin baĢlayacağı açıklanmıĢtır190

. Yapılan

açıklamadan, müzakere çerçeve belgesinde belirlenen alanların Dünya Bankası

Raporunda belirtilen tavsiyelerle paralellikler gösterdiği görülmektedir. Bu itibarla,

Ortaklık AnlaĢması‟nın mevcut yapısının korunması ve GB‟de ortak karar alma

mekanizmasının etkin hale getirilmesi, STA‟ların üstlenilmesinde etkin bir

mekanizma geliĢtirilmesi, bir anlaĢmazlıkların halli mekanizması tesis edilmesi;

hizmetler, kamu alımları ve tarım ürünlerinde mevcut tercihli rejimden ileri bir

serbestleĢmeye ulaĢılması hususlarında mutabakat sağlandığı anlaĢılmaktadır. Bu

189

ibid. s. 5. 190

Açıklama ile ilgili bilgi: http://www.haberturk.com/ekonomi/is-yasam/haber/1077649-iste-

guncellenen-gumruk-birligi-anlasmasinin-ayrintilari

Page 166: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

150

noktada, dikkat çeken bir önemli konu ise, TTYO konusunda AB‟nin Türkiye‟ye

vereceği desteği içeren bir deklarasyonun müzakere çerçeve belgesinin ekinde yer

aldığıdır. Önümüzdeki 1 yıllık süreçte, AB, müzakere çerçeve belgesinde belirlenen

alanlarda Türkiye ile GB‟nin güncellenmesi için Lizbon AntlaĢması uyarınca Avrupa

Konseyinden iç hukuku bakımından yetki alırken, Türkiye de süreçle ilgili olarak

kamu ve sivil toplum kurumları ile hazırlık çalıĢmalarını gerçekleĢtirecek ve

Bakanlar Kurulunun onayını alacaktır. Böylelikle, gelinen aĢamada tarafların iĢleyen

ve yararları sorunlarına rağmen fazla olan bir sistemin devamından yana davranarak,

sorunları daha iĢlevsel ve dengeli bir anlayıĢla çözmeyi tercih ettikleri ifade

olunabilecektir. 20 yıl önce yaratılan tek taraflı bağımlılık içeren tasarım hatası bir

sistemin, karĢılıklı bağımlılığı arttırmadan mümkün olduğunca iĢleyebilir bir yapıya

kavuĢturulması Ģeklinde bir orta yol bulunmuĢ görülmektedir. Bundan üstü kapalı

olarak çıkan bir diğer sonuç ise, Türkiye‟nin AB‟ne tam üyeliğinin orta vadede dahi

gerçekleĢmeyecek olduğunun bilinciyle, tarafların realist bir yaklaĢımla, mevcut

sistemin mümkün olduğunca iyileĢtirilmesi yoluna gittiklerinin teyididir.

Bu bölümde, AB‟nin OTP‟sinin, GB yoluyla Türkiye‟nin dıĢ ticaret politika

tercih ve araçları üzerinde yarattığı hegemonik etki açıklanmaya ve ileriye dönük

önemli etkilere sahip olabilecek Yeni Nesil STA‟ların yarattığı sorunlar çözüm

çabalarıyla beraber ele alınmaya çalıĢılmıĢtır. Tezin sonuç bölümünde, Türkiye‟nin

GB ile yaratılan AB‟nin hegemonik istikrarından ayrılan politika tercihlerine kayıĢ

sürecine dair daha detaylı bir değerlendirme yapılacaktır. Ancak bundan önce, 3.

Bölümde Türkiye‟nin Yeni Nesil STA sürecine baĢlamasıyla, bunların klasik tip

Page 167: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

151

STA‟lara nazaran AB‟den ayrıĢmaya yol açan politika tercihlerinde yarattığı etkilere

bakılmasında yarar görülmektedir.

Page 168: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

152

Bölüm III. Ana ve Tali Unsurları Ġtibariyle Yeni Nesil STA‟lara Türkiye‟nin

YaklaĢımı

Tezin 1. Bölümünde, 2011 yılı Ticaret Raporu ile DTÖ‟nün191

Horn,

Mavroidis ve Sapir'in çalıĢmasını genele yayarak incelemelerde bulunduğu

STA‟larda 14 adet DTÖ+ ve 38 adet DTÖ-X konu tespit ettiği belirtilerek;

Türkiye‟nin gerek klasik tip STA‟larda gerekse Yeni Nesil STA‟lardaki içerik

algısının, sözkonusu çalıĢmalardakinden oldukça farklı olduğu ifade edilmiĢti. Yine

aynı bölümde GB‟nin tamamlanmasının akabinde akdedilmeye baĢlanan STA‟larda

Türkiye‟nin temel hedefi, mal ticaretinde ortaya çıkabilecek trafik sapmasının,

GB‟ne halel getirmesini önlemek olarak açıklanmıĢtı. AB‟nin gerek Türkiye ve

gerekse Ortadoğu, Balkanlar ve Avrupa‟nın geri kalanında ticari ve ekonomik bir

hegemon olarak çizdiği çerçeveye uygun biçimde DTÖ+ ve DTÖ –X unsurlar

içermeyen mal ticareti STA‟ları yapmak Türkiye için standart bir model kapsamında

sürdürülebilmiĢtir. Ancak, 2010 yılına doğru GB‟nin 15. Yılında, sıra AB‟nin de

hegemonik etki alanının azaldığı ġili gibi uzak bir coğrafyadaki bir ülkeye

geldiğinde, bu modelde bir değiĢme zorunluluk arz etmeye baĢlamıĢtır. Son olarak,

Yeni Nesil STA‟lar gündeme geldiğinde ise, kendini sadece GB ile sınırlı alanlarda

yükümlülük sahibi gören Türkiye‟nin algısı da etkilenmeye baĢlamıĢtır. G. Kore

AnlaĢması, müzakere konularındaki geniĢlik ile pozisyonunu değiĢtirmesine yol

açmıĢ olsa da Malezya AnlaĢmasında hizmetler ve yatırımların 1 yıl

ötelenebilmesiyle bir ölçüde yapılacak köklü değiĢiklikler için zaman kazanılmıĢtır.

Ancak, tezin 2. Bölümünde de ifade edildiği üzere, önümüzdeki dönemde, Japonya,

191

WTO, World Trade Report 2011, s. 128.

Page 169: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

153

Meksika, Ukrayna ve özellikle de Ģekli ne olursa olsun A.B.D. ile gündeme gelecek

Yeni Nesil STA‟ların, klasik tip anlaĢma mantığıyla ele alınması imkânsız olacaktır.

Bu nedenle, Yeni Nesil AnlaĢmalardaki pozisyonların belirlenebilmesini teminen

öncelikle Türkiye‟nin klasik tip olarak adlandırılabilecek mal ticaretini düzenleyen

mevcut STA‟larının yapı ve içeriklerine bakmakta yarar bulunmaktadır.

A. BaĢlıca Unsurları Ġtibariyle Türkiye‟nin Mevcut STA‟larının Kapsamı

Türkiye‟nin klasik tip olarak adlandırılabilecek mal ticaretini düzenleyen

mevcut STA‟ları temelde birbirine yapı olarak benzeyen, sadece içerdikleri “iktisadi

ve teknik iĢbirliği bölümleri” ile “kurumsal yapıları” nedeniyle farklılaĢabilen 2

model üzerine kurulmuĢ bulunmaktadır. KarĢılaĢtırma yapabilmek adına bunlara

birer örnek olarak yürürlükte bulundukları için metinlerine ulaĢılabilen Arnavutluk

ile yapılan STA ve Ürdün ile yapılan Ortaklık AnlaĢması üzerinden bir inceleme

yapılacaktır. Esasen, bu iki bölüm dıĢındaki yapıları ve içerdikleri hükümler

bakımından bu anlaĢmalarda da çok büyük bir farklılık bulunmamaktadır. Diğer

taraftan, iktisadi ve teknik iĢbirliği faslının kullanıldığı ilk anlaĢma olan Filistin

STA‟sı da, bakanlar düzeyinde bir organının oluĢturulmadığı benzer bir ara model

olarak dikkat çekmektedir. Bunun yanı sıra, henüz DTÖ kurulmadan önce akdedilen

ilk STA olan, 3 ayrı ülkeyle özellikle tarım alanında düzenleme getiren ve bilahare

Ortaklık Komitelerinde kabul edilen Protokoller ile güncellenmesi yapılan EFTA

STA‟sını yapı olarak tam bir bütünlük arz etmediği için inceleme dıĢında bırakmak

gerekecektir. Zaten, muhtemelen bu dağınıklığı gidermek ve güncel bir anlaĢmaya

ulaĢmak adına EFTA STA‟sının güncellenmesi çalıĢması yürütülmektedir. Bu

Page 170: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

154

bölümün ilerideki kısımlarında detaylı olarak ele alınacak olan, Türkiye‟nin ilk Yeni

Nesil STA‟ları olan G. Kore ve Malezya anlaĢmaları bu yapılardan çok farklıdır. Her

ne kadar Malezya STA‟sı mevcut haliyle Hizmetler ve Yatırımlar bölümlerini

içermese de, bu konuda müzakerelerin yürürlükten bir yıl sonra baĢlayacağına dar

kesin bir randevu hükmü içermesi ve mal ticareti anlaĢmasının metninin 164

maddeden oluĢan 14 Fasıl altında ileride içerilecek konuları da kapsaması nedeniyle

Yeni Nesil olarak değerlendirilmesi gerekmektedir. Yeni Nesil STA pratiğine geçiĢle

birlikte, müzakerelerin buna uygun mantıkla yürütülmeye ve konuların

detaylandırılmaya baĢlandığı görülmektedir. G. Kore ve Malezya STA‟ları bu

bölümün daha sonraki kısımlarında detaylı olarak ele alınacağından, öncelikle

mevcut klasik tip STA‟lar üzerinden içeriğe iliĢkin bir inceleme yapılmasında yarar

görülmektedir. Klasik tip iki anlaĢma modeli örneği olan Arnavutluk STA‟sı ve

Ürdün Ortaklık AnlaĢmasının (OA) yan yana getirilerek oluĢturulan Tablo VI‟dan bu

metinler bakımından da çok büyük bir farklılık olmadığı ve Türkiye‟nin denenmiĢ

olarak kabul ettiği sistematiği uygulayageldiği görülmektedir. OA modelinde, Ürdün

OA‟sının içinden Ġktisadi ve Teknik ĠĢbirliğine dair 9 madde (30 ila 39. Maddeler)

ile bakanlar düzeyindeki karar organını kuran 3 madde (40 ila 42. Maddeler) toplam

12 madde çıkarıldığında (Tablo VII) yapının, klasik tipteki mevcut tüm STA‟lar için

çok küçük değiĢikliklerle ile aynı olduğu anlaĢılmaktadır. Bu durum, anlaĢmaların

madde sayılarından dahi görülebilmektedir. Tablo VIII‟den klasik tip STA‟ların 36

ila 40 maddede, OA‟ların ise Ġktisadi ve Teknik ĠĢbirliği ve Ortaklık Konseyine

iliĢkin ilave 9-13 madde ile 49 ila 53 maddede aynı yapıda düzenlendiği müĢahede

edilmektedir.

Page 171: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

155

Tablo VI: Türkiye‟nin Arnavutluk STA‟sı ve Ürdün Ortaklık AnlaĢmasının Yapıları

Arnavutluk STA‟sı Ürdün OA‟sı

Dibâce Dibace Madde 1 Amaçlar Madde 1 Amaçlar

Madde 2 Temel Vergiler BaĢlık I Malların Serbest DolaĢımı

Bölüm I Sanayi Ürünleri Madde 2 Serbest Ticaret Alanı Tesis Edilmesi

Madde 3 Kapsam Madde 3 Temel Vergiler Ve Malların Sınıflandır.

Madde 4 Ġth. Güm. Vergileri Ve EĢ Etkili Verg. Bölüm I Sanayi Ürünleri Madde 5 Mali Nitelikteki Gümrük Vergileri Madde 4 Kapsam

Madde 6 Ġhr. Güm. Verg. Ve EĢ Etkili Verg. Madde 5 Ġth. Güm. Verg. Ve EĢ Etkili Vergiler

Madde 7 Ġhr. ve Ġth. Mik. Kısıtl. Ve EĢ Etkili Önl. Madde 6 Mali Nitelikteki Gümrük Vergileri

Madde 8 Ticarette Teknik Engeller Madde 7 Ġhr. Güm. Verg.Ve EĢ Etkili Verg.

Bölüm II Tarım ve Balıkçılık Ürünleri Madde 8 Ġth. Mik. Kısıtl. Ve EĢ Etkili Önl.

Madde 9 Kapsam Madde 9 Ġhr. Mik. Kısıtl. Ve EĢ Etkili Önl.

Madde 10 Taviz DeğiĢimi Madde 10 Standardizasyon

Madde 11 Sağlık ve Bitki Sağlığı Önlemleri Bölüm II T. Tarım, ĠĢl. Tarım ve Balık. Ür. Madde 12 Özel Korunma Önlemleri Madde 11 Kapsam

Bölüm III Hizmetler ve Yatırımlar Madde 12 Taviz DeğiĢimi

Madde 13 Hizmetler ve Yatırımlar Madde 13 Sağlık Ve Bitki Sağlığı Önlemleri

Bölüm IV Genel Hükümler Madde 14 Özel Korunma Hükümleri

Madde 14 Ġç Vergilendirme Bölüm III Ortak Hükümler Madde 15 Güm Birl., STA Ve Sınır Ticareti Düz. Madde 15 Ġç Vergilendirme

Madde 16 Yapısal Uyum Madde 16 Diğ. Anl. Taraf. Düzenl. Ticaret ĠliĢkileri

Madde 17 Damping Ve Sübvansiyon Madde 17 Yapısal Uyum

Madde 18 Genel Korunma Önlemleri Madde 18 Damping

Madde 19 Reeksport Ve Ciddi Kıtlık Madde 19 Korunma Önlemleri

Madde 20 Devlet Tekelleri Madde 20 Re-Eksport ve Ciddi Kıtlık

Madde 21 Önl. Uyg. Bildirim ve ĠstiĢare Usulleri Madde 21 Bildirim ve ĠstiĢare Usulleri

Madde 22 MenĢe Kur. ve Güm. Ġdareleri Ar. ĠĢb. Madde 22 MenĢe Kur. ve Güm. Ġdareleri Ar. ĠĢb.

Madde 23 Ödemeler Bölüm IV D. Tek, Rek Kur, Öd. ve D.Ġ:H Madde 24 Rekabet Kuralları, Devlet Yardımları Madde 23 Devlet Tekelleri

Madde 25 Ödemeler Dengesi Güçlükleri Madde 24 Ödemeler

Madde 26 Fikri Mülkiyet Hakları Madde 25 TeĢebbüslere ĠliĢkin Rekabet Kuralları

Madde 27 Kamu Alımları Madde 26 Sübvansiyonlar

Madde 28 Ortak Komitenin Kurulması Madde 27 Ödemeler Dengesi Güçlükleri

Madde 29 Ortak Komitenin Usulleri Madde 28 Fikri, Sınai Ve Ticari Mülkiyet Hakları

Madde 30 Güvenlik Ġstisnaları Madde 29 Kamu Alımları

Madde 31 Genel Ġstisnalar BaĢlık III Kurumsal&Nihai Hükümler Madde 32 Yükümlülüklerin Yerine Getirilmesi Madde 43 Ortaklık Komitesinin Kurulması

Madde 33 GeliĢtirici Hüküm Madde 44 Ortaklık Komitesinin Usulleri

Madde 34 Tadilatlar Madde 45 Güvenlik Ġstisnaları

Madde 35 Protokoller ve Ekler Madde 46 Genel Ġstisnalar

Madde 36 Yürürlük Süresi Ve Fesih Madde 47 Yükümlülüklerin Yerine Getirilmesi

Madde 37 Yürürlüğe GiriĢ Madde 48 AnlaĢmazlıkların Halli

Madde 49 GeliĢtirici Hüküm

Ek ve Protokoller Madde 50 Tadilatlar

Ek I - DTÖ Tarım AnlaĢması Eki Ürünleri Listesi Madde 51 Protokol ve Ekler

Ek II - Sanayi Ürünlerinde Tavizli Rejim Madde 52 Yürürlük Süresi ve Fesih

Protokol I - Tarım Ürünlerinde Tavizli Rejim Madde 53 Yürürlüğe GiriĢ

Protokol II - MenĢe Protokolü Ek ve Protokoller

Ek I - DTÖ Tarım AnlaĢması Eki Ürünleri Listesi

Ek II - Sanayi Ürünlerinde Tavizli Rejim

Protokol I - Tarım Ürünlerinde Tavizli Rejim

Protokol II - MenĢe Protokolü

Page 172: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

156

Tablo VII: Metinlerde STA ile OA Yapısından Kaynaklanan Farklılık

BaĢlık II Ġktisadi Ve Teknik ĠĢbirliği Madde 30 Amaç

Madde 31 Kapsam

Madde 32 Yöntem Ve ġekiller

Madde 33 Temel Ġktisadi ĠĢbirliği Alanları

Madde 34 Sınai ĠĢbirliği

Madde 35 Tarımda ĠĢbirliği

Madde 36 Hizmetlerde ĠĢbirliği

Madde 37 UlaĢtırmada ĠĢbirliği

Madde 38 KOBĠ‟ler Arasında ĠĢbirliği

Madde 39 Ticaretin GeliĢtirilmesi

BaĢlık III Kurumsal&Nihai Hükümler Madde 40 Ortaklık Konseyinin Kurulması

Madde 41 Ortaklık Konseyinin Görevleri

Madde 42 Ortaklık Konseyinin Usulleri

Madde 53 Yürürlüğe GiriĢ (Karma Ekonomik Komisyonu kuran Anlaşmalar yürürlükle eş zamanlı feshedilir)

AnlaĢmaların maddelerine bakıldığında, DTÖ+ veya DTÖ-X olarak

değerlendirilebilecek bir hükmün bulunmadığı, madde isimlerinden beklenti ile

içeriklerinin doğru orantıda olmadığı, sadece ilgili DTÖ hükümlerine atıf, iyi niyet

ve ileriye dönük niyet beyanları içerdikleri söylenebilecektir. Bu noktada, yanlızca

ġili STA‟sı Yeni Nesil STA‟ya geçiĢin ilk habercisi olarak, 66 olan madde sayısına

dahi yansıyan belirli alanlarda içerdiği DTÖ+ ve DTÖ- ilave hükümlerle diğer

STA‟lardan ayrılmaktadır. Tüm anlaĢma metinlerinde, sanayi ve tarım sektörleri için

ayrı ayrı kurgulanan tavizli rejimin, tarım ürünlerinde karĢılıklı sahip olunan

hassasiyetten kaynaklandığı anlaĢılmakta olup, bu husus ilerideki kısımlarda detaylı

olarak ele alınacaktır. Bazı anlaĢma metinlerinde blok halinde “Genel Hükümler”

olarak yer alan hükümlerin, bazı anlaĢmalarda “Ortak Hükümler”, “Devlet

Yardımları, Rekabet Kuralları, Ödemeler ve Diğer Ġktisadi Hükümler” benzeri

baĢlıklar altında düzenlendiği; ancak içeriklerinin, yazım dili dıĢında fazlaca

farklılaĢmadığı dikkat çekmektedir. Tablo VIII‟de Türkiye‟nin mevcut klasik tip

Page 173: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

157

STA‟larının yapıları ve içerik konusunda ön plana çıkan farklılıkları karĢılaĢtırmaya

imkân tanıyacak Ģekilde özetlenmiĢtir.

Tablo VIII: Mevcut Klasik tip STA‟larının Yapıları ve Öne Çıkan Ġçerik Farklılıkları

STA Ortağı Madde

Sayısı

Sanayi

Ürünleri

GeçiĢ

Süresi

AB STA

Sanayi

GeçiĢ

Süresi

Öne Çıkan Ġçerik Farklılığı

Bosna-

Hersek 36

TR: 0 Yıl

BH: 4 Yıl 5 Yıl

-STA‟nın AB‟den önce imzalanması.

-Tarımda tam serbesti olması.

-BH‟nin DTÖ‟ye katılımı halinde tavizlerin

Türkiye‟ye de yansıtılması.

-Ortak Komite‟de Hizmet ve Yatırımların ileride

serbestleĢtirilmesinin ele alınması.

Morityus 36 TR: 4 Yıl

MO: 2022 (-)

-STA‟nın AB‟den önce imzalanması.

-Gelecekte Morityus‟un AB‟ne, Türkiye‟nin

herhangi bir AKP ülkesine tanıyacağı ileri tavizlerin

birbirlerine yanıstılması.

Makedonya 37 TR: 3 Yıl

MA:8 Yıl 10 Yıl

-Ortak Komite‟de Hizmet ve Yatırımların ileride

serbestleĢtirilmesinin ele alınması.

Gürcistan 37 TR: 0 Yıl

GÜ: 0 Yıl 0

-STA‟nın AB‟den önce imzalanması.

-Tarımda çok geniĢ serbesti olması.

-Ortak Komite‟de Hizmetlerin ileride

serbestleĢtirilmesimesini ele alınması.

Arnavutluk 37 TR: 0 Yıl

AR: 5 Yıl 10 Yıl

-Gelecekte Arnavutluk AB‟ne verebileceği ileri

tavizler Türkiye‟ye yansıtılacaktır.

-Ortak Komite‟de Hizmet ve Yatırımların ileride

serbestleĢtirilmesinin ele alınabilmesi.

Karadağ 37 TR: 0 Yıl

KA: 5 Yıl 5 Yıl

Ġsrail 38 TR: 3 Yıl

ĠS: 3 Yıl 0

-Ortak Komite‟de Hizmetlerin serbestleĢtirilmesinin

yürürlükten 3 yıl sonra ele alınabilmesi.

-Ortak Komite AnlaĢmazlıkların Hallinde baĢarılı

olamazsa 3‟lü Hakem mekanizması kurulması.

Sırbistan 38 TR: 0 Yıl

SIR: 5 Yıl 2 Yıl

-Ortak Komite‟de Hizmet ve Yatırımların ileride

serbestleĢtirilmesinin ele alınabilmesi.

Mısır 39 TR: 0 Yıl

MI: 2020 15 Yıl

-Ortak Komite‟de Hizmet ve Yatırımların ileride

serbestleĢtirilmesinin ele alınabilmesi.

-Ortak Komite AnlaĢmazlıkların Hallinde baĢarılı

olamazsa 3‟lü Hakem mekanizması kurulması.

Fas 40 TR: 0 Yıl

F:

2015(+ E)

12 Yıl

-Ortak Komite AnlaĢmazlıkların Hallinde baĢarılı

olamazsa 3‟lü Panel mekanizması.

-Tarımda, DTÖ düzeyinde ileri bir taviz durumunda

dahi otomatik yansıtılma olmaması.

-Fas‟ın hassasiyetine binaen ülke tanımı hükmü.

Page 174: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

158

Suriye (OA)

49

TR: 0 Yıl

SU:12 Yıl (-)

-STA‟nın AB‟den önce imzalanması.

-Türkiye‟nin ilk Ortaklık AnlaĢması.

-Ġktisadi ve Teknik ĠĢbirliği Bölümü.

-Karma Ekonomik Komisyon‟un kaldırılması.

-Karar almanın Bakanlar düzeyinde olması.

-Suriye‟nin DTÖ‟ye katılımı halinde tavizlerin

Türkiye‟ye yansıtılması zorunluluğu.

-Ortak Komite AnlaĢmazlıkların Hallinde baĢarılı

olamazsa, Ortaklık Konseyi‟nin 3‟lü Hakem

mekanizmasına karar yetkisi.

Filistin 52 TR: 0 Yıl

FĠL: 0 Yıl 3 Yıl

-Türkiye‟nin ilk Ġktisadi ve Teknik ĠĢbirliği Bölümü

içeren anlaĢması.

-Filistin‟in statüsü gereği “geçici” anlaĢma olması

ve BM kararları 242 ve 338‟e atıf yapılması.

-Tarımın tamamen kapsam dıĢı kalması.

-ilk defa “ülkesel uygulama” tanımı yapılması.

Tunus (OA) 53 TR: 0 Yıl

TU: 9 Yıl 12 Yıl

-Ortaklık AnlaĢması modeli.

-Ġktisadi ve Teknik ĠĢbirliği Bölümü.

-Karma Ekonomik Komisyonun kaldırılması.

-Karar almanın Bakanlar düzeyinde olması.

-Ortak Komite AnlaĢmazlıkların Hallinde baĢarılı

olamazsa, Ortaklık Konseyinin 3‟lü Hakem

mekanizmasına karar verme yetkisi.

Ürdün (OA) 53 TR: 0 Yıl

ÜR:/2018

(+ 3)

12 (+ 4)

Yıl

-Ortaklık AnlaĢması modeli.

-Ġktisadi ve Teknik ĠĢbirliği Bölümü.

-Karma Ekonomik Komisyon kaldırılması.

-Karar almanın Bakanlar düzeyinde olması.

-AnlaĢmazlıkların Hallinde baĢarılı olamazsa

Ortaklık Konseyinin 3‟lü Tahkim mekanizmasına

karar verme yetkisi.

-Sanayi ürünlerinde, yürürlükten 3 yıl sonra

Ortaklık Komitesince karar alınmak üzere,

tamamen liberasyon dıĢı bırakılan bir ürün

grubunun ilk defa bir STA‟da yer alması.

ġili 66 TR: 0 Yıl

ġĠ: 4 Yıl

AB: 3 Yıl

ġili: 7 Yıl

-Hizmetler ve Yatırımların, yürürlükten 2 yıl sonra

müzakere edilmesi hükmü.

-Çok detaylı bir AnlaĢmazlıkların Halli

Mekanizmasının, 9 maddelik usul kuralı ve DTÖ

tarafından belirlenecek tahkim kurulu Ģeklinde

düzenlenmesi.

-Ticarette Teknik Engeller ile Bitki ve Hayvan

Sağlığı baĢlıklarının ayrı detaylı birer bölüm olarak

düzenlenerek, alt komiteler oluĢturulması. -

Bölümler altında, Ticaretin KolaylaĢtırılması ve

Ģeffaflığın DTÖ+ hükümlerle düzenlemesi.

-DTÖ+ olarak, ĠLO ve Çok-taraflı Çevre

anlaĢmalarına atıf yapılması.

Pisco‟nun (ġili) ve Rakı‟nın (Türkiye), Fikri

Mülkiyet Hakkı altında coğrafi iĢaret olarak ilk kez

bir STA‟da yer alması.

Page 175: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

159

Tablo VIII‟den, Türkiye bakımından AnlaĢmalarda ön plana çıkan hedefin,

mümkün olduğunca AB‟ne paralel bir düzenleme ile sanayi ürünlerinde pazar açılımı

sağlamak olduğu müĢahede edilmektedir. AB‟nin ġili STA‟sı dıĢındaki taviz yapısı

olan yürürlük ile birlikte gümrük vergilerinin sıfırlanması yöntemi, Türkiye

tarafından da ġili, Morityus ve Ġsrail STA‟larında benimsenmiĢtir. STA partneri

ülkelerin sanayi ürünlerindeki geçiĢ sürelerinin ise, yine AB ile aralarındaki

anlaĢmada yer alan takvimin yapısına uygun bir Ģekilde belirlendiği (Ürdün ve Fas

anlaĢmalarında görüldüğü gibi DTÖ‟nin izin verdiğinden uzun ve kimi zaman

tamamen liberasyon dıĢı bırakılan ürün grubunun Ortak Komite‟de daha sonra ele

alınması gibi) anlaĢılmaktadır. Makedonya ve Tunus gibi AB‟nin STA‟sının daha

önce yürürlüğe girdiği örneklerin bazılarında, Türkiye indirim takvimini AB‟ninkine

yaklaĢtıracak Ģekilde kısaltmayı baĢarmıĢtır. Bosna-Hersek, Gürcistan, Morityus ve

Suriye örneklerinde olduğu üzere, Türkiye‟nin STA‟sının AB‟nin ilgili ülkeyle

STA‟sından önce yürürlüğe girdiği veya Suriye ve Bosna-Hersek örneklerinde

olduğu üzere ilgili ülkenin sonradan DTÖ üyesi olması durumlarında, mezkur

ülkelerce verilebilecek ileri tavizlerin yansıtılması konusu da ilgi çekmektedir.

STA metinlerinde tezin konusu itibariyle önem arz eden iki husus

bulunmaktadır. Bunlardan ilki, Türkiye‟nin algısı gereği bir anlaĢmanın Yeni Nesil

olmasını sağlayan hizmetler sektörünün, bazen tek baĢına bazen de yatırımlarla

beraber, ileride metinde belirlenen ortaklık organınca alınacak karar yoluyla

müzakere edilmesine yönelik kimi zaman tarih de belirleyen hükümler içermesidir.

Ancak, Ġsrail örneğinde 3 yıl, ġili örneğinde 2 yıl gibi kesin bir tarihle tespit edildiği

hallerde dahi, bu konuda bir müzakere yürütüldüğü bilgisi kamuoyuna

Page 176: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

160

yansımamıĢtır. Bu durum, anlaĢmada bulunan bir hükmün, uygulamasının mutlak

olmadığı sonucuna ulaĢılmasına yol açmaktadır. Ġkinci husus, AnlaĢmazlıkların Halli

Mekanizmasının Tablo VIII‟de bir farklılık olarak belirtilmediği diğer tüm

AnlaĢmalarda, ortaklık organına bırakılmasıdır. Bununla birlikte, anlaĢmazlıkların

halli için belirlenen çeĢitli tahkim ve panel mekanizmalarının ġili‟deki detaylı tahkim

kurulu teĢkili yükümlülüğü dahil olmak üzere bugüne kadar hiç iĢletilmediği

görülmektedir. Oysa ileride ele alınacak G. Kore ve Malezya STA‟larında en ön

plana çıkan konulardan birisi de bu olacaktır. Sonuç itibariyle, DTÖ atfı bulunan

birçok madde içermesine karĢın, Türkiye‟nin klasik tipteki STA‟larının yapı olarak

esas olarak tercihli ticareti düzenleyen ve iĢletilmesini sağlayan dört iĢlevsel ana

unsur üzerine inĢa edildiği sonucuna varılmaktadır.

Bunlar, 1) sanayi ürünlerinde negatif liste temelinde tavizli rejim tesis

edilmesi 2) tarım ürünlerinde pozitif liste esasına dayalı taviz değiĢimi sağlanması 3)

malların tavizden yararlanmasını sağlayan menĢe kurallarını192

içeren Protokolün

hazırlanması 3) AnlaĢmanın yürütülmesini ve çoğu kez ortaya çıkabilecek

anlaĢmazlıkların çözümünü sağlayacak ortaklık organının kurulmasıdır.

Diğer tüm maddeler, bu unsurları destekleyici mahiyette olup, bir STA

metninde bulunmasalar dahi eĢyanın tabiatı gereği yapılacak olanın bakılacağı DTÖ

baĢta olmak üzere dünya ticaretini düzenleyen genel düzenlemelerin özeti, tekrarı

veya bunlara açık atıf niteliğindedir. Nitekim, bu tip STA‟larda Türkiye‟nin GB

kapsamındaki sanayi ürünlerine iliĢkin pozisyonunu ile bunların tabi olacağı sistemi,

192

Çoğunlukla tezin 2. Bölümünde (sf. 62-65) bahsedilen AB ile ilgili ülke arasındaki PAAMK veya

buna eklemlenen Batı Balkan MenĢe Sistemi esas alınarak hazırlanmıĢtır.

Page 177: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

161

büyük ölçüde AB ile ilgili ülkenin STA‟sındaki taviz yapısı ve menĢe kuralları

belirlediğinden ve ortaklık organın kurulması bir formaliteden ibaret olduğundan,

müzakerelerin esas konusunu GB dıĢı alan olan tarım sektörünün belirlediğini

söylemek yanlıĢ olmayacaktır. Bir sonraki bölümde ayrıntılı olarak ele alınacak olan

tarım tavizleri konusunda Türkiye‟nin Bosna-Hersek ve Gürcistan örnekleri dıĢında

son derece tutucu bir tavır sergilediği de düĢünüldüğünde, klasik tipteki STA‟ların

gerçekleĢtirilmesinde 2000 ile 2010 yılları arasında Türkiye‟nin son derece net bir

müzakere pozisyonuna kavuĢtuğu anlaĢılmaktadır. Bu dönemde, genel anlaĢma

yapma tekniği bakımından, tahminen ilk öneriyi getiren ülkenin metni üzerinden

gidildiği bir sistemde pozisyon üstünlüğü kazanmaya baĢlayan Türkiye‟nin bölgesel

hegemonisinin bulunduğu Ortadoğu ve Balkanlar coğrafyasında birbirine çok benzer

yapıda STA‟ları yapmayı baĢardığı görülmektedir. Türkiye‟nin AB ve STA‟lar

kapsamındaki dıĢ ticaretinin payı da buna paralel bir artıĢ göstermektedir193

.

Ortaya çıkan sonuçlardan; anlaĢma metni, taviz yapısı ve kullanılacak menĢe

sistemi bakımından sınırlarının ve pozisyonun tamamen farkında olan bir müzakere

heyetinin teĢkili, iç görev dağılımındaki etkinlik ve ardı ardına müzakere turu

yapabilme becerisini kazanması ile oldukça pratik bir dönem geçirildiği sonucuna

varılmaktadır. 2010 yılından itibaren ise, gerek coğrafya değiĢikliği ile AB‟nin ve

kendi etki alanından uzaklaĢtıkça ve gerekse de dünya genelindeki STA yapma

eğilimlerine ayak uydurmaya baĢladıkça, Türkiye‟nin alıĢageldiği klasik tip STA

tekniğinden uzaklaĢması gerekmiĢtir. Nitekim, 2011 yılında imzalanan ġili

AnlaĢmasından itibaren DTÖ+ ve DTÖ-X unsurların anlaĢmaya girmesi, bu tarihten

193

Bkz. Tezin 1 Nolu Eki: Türkiye‟nin dıĢ ticaretinde AB ve STA‟ların Yeri, Ekonomi Bakanlığı.

Page 178: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

162

sonra imzalanan G. Kore, Malezya ve Singapur anlaĢmalarında tamamen yeni

konuların kapsama dahil edilmesiyle tamamen farklı bir modele kayıĢ anlamına

gelmektedir. Bu durum, müzakere hazırlıkları, pozisyon oluĢturma, sayısı artan ilgili

kurum ve kuruluĢları ile koordinasyon ve heyet teĢkili gibi usule dair konuların yanı

sıra, özellikle ana ve tali unsurları itibariyle Türkiye‟nin imzalayacağı Yeni Nesil

STA‟lara iliĢkin pozisyonunun ele alınmasını gerektirmektedir.

B. Yeni Nesil STA‟ların Ana Unsurları Ġtibariyle Türkiye‟nin Olası Pozisyonu

Türkiye‟nin gerek klasik tip STA‟larda gerekse Yeni Nesil STA‟lardaki

içerik algısının, 2011 yılı Ticaret Raporu ile DTÖ‟nün194

incelemelerde bulunduğu

çalıĢmadaki STA‟larda tespit edilen 14 adet DTÖ+ ve 38 adet DTÖ-X konudan farklı

olduğu müteaddit seferler ifade edilmiĢti. Bununla birlikte, tezin bu bölümündeki

çalıĢmaya bir baz teĢkil etmesi bakımından sözkonusu çalıĢmadaki konu

baĢlıklarından Türkiye için ütopik olmaktan ziyade gerçekten geçerli olanlar

arasından, mezkur çalıĢmadakine benzer sistematikle bir seçim yapılması yoluna

gidilmiĢtir.

Bu kapsamda, ileri tarım tavizleri, hizmetler, yatırımlar ve kamu alımları

sektörlerinin, Türkiye‟nin Yeni Nesil STA‟larındaki 4 ana unsur olduğu varsayımı ile

aĢağıdaki incelemelerde bulunulacaktır.

194

WTO, World Trade Report 2011, s. 128.

Page 179: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

163

1. Mal Ticareti Kapsamında Tarım Tavizlerinin GeniĢletilmesi

Tarım ticareti, giderek azalan rolüne rağmen birçok ülke için hala önemini

korumakta ve özellikle GYÜ‟ler bakımından ekonominin azımsanmayacak bir

bölümünü teĢkil etmekte olup, istihdam düzeyinin korunmasında temel bir role

sahiptir. Mevcut sistemin geliĢmiĢ olan ülkeler lehine iĢlediği, sahip olduğu geniĢ

kaynaklarla AB ve A.B.D gibi geliĢmiĢ ülkelerin uyguladığı iç ve ihraç destek

politikalarının, kaynakları yetersiz olan GYÜ‟lerin uluslararası piyasalarda rekabet

gücünü yok ettiği ve kalkınmalarına engel olduğu hususları ileri sürülmektedir.

Bununla birlikte, GÜ‟ler ise bir taraftan birbirlerini ticareti bozucu engelleri ortadan

kaldırma yönünde adım atmaya davet etmekte, diğer yandan kendileri bu adımları

atmakta çekingen ve ihtiyatlı davranmaktadırlar. Ülkelerin bu tutumu, dünya tarımsal

ticareti ve üretimini olumsuz yönde etkilemektedir. Türkiye, bir taraftan uluslararası

örgütlerle olan iliĢkileri ve AB adaylık sürecini dikkate almak, diğer yandan

istihdamının düĢüĢ eğilimi göstermekle birlikte hala yaklaĢık olarak yüzde yirmi

beĢini oluĢturan tarım sektörünün dengesini sağlamak amacıyla politikalar

oluĢturmak durumunda kalmaktadır. Türkiye‟nin STA‟lardaki ileri tarım tavizlerine

iliĢkin pozisyonun belirlenebilmesi bakımından, öncelikle küresel ölçekte tarım

sektörünün özellikli yönü ile bunun DTÖ‟deki düzenleme ve müzakerelere

yansımasına, sektörün Türkiye ekonomisi ve dıĢ ticaretindeki yeri ve önemine ve

bunun ülkenin mevcut STA‟larına yansımasına bakmak gerekmektedir. Bu Ģekilde,

Türkiye‟nin geniĢletilmiĢ tarım tavizleri konusunda gelen taleplere yaklaĢımı ve olası

pozisyonunun belirlenmesine çalıĢılacaktır.

Page 180: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

164

a. Tarım Ticaretine ĠliĢkin Küresel Ölçekteki Düzenlemeler

Tarım sektörünün dünyadaki yapısına baktığımızda, son dönemlerde, tarımsal

üretimdeki artıĢlara karĢın, dünya mal ticaretindeki oranının imalat sanayinin

oldukça gerisinde kaldığı görülmektedir. 2014 yılında tarımsal ticaret, dünya mal

ticaretinin % 9‟unu oluĢturmaktadır. 1980‟lerden itibaren, yüksek katma değerli

iĢlenmiĢ tarım ürünlerinin ticaretinin, temel tarım ürünlerine kıyasla daha hızla

artmaktadır. Ancak, hala hammadde niteliğindeki temel hububat ve bitkisel yağlar

gibi ürünlerin dünya tarım ticareti içindeki yapı yüksek seviyelerdedir. GÜ‟ler için

kendine yeterlilik ve arz güvenliği gibi stratejik önemlerin yanı sıra ekonomik ve

politik önemi de bulunan sektörün, GYÜ ve EAGÜ‟lerde bunlara ilave olarak açlıkla

mücadele, gıda yeterliliği kırsal kalkınma ve sosyal nedenlerle önceliği artmaktadır.

Bu nedenlerle, 1995 yılında DTÖ‟nün kuruluĢu ve Tarım AnlaĢmasının

yürürlüğe giriĢine kadar, GATT kuralları tarımsal ticareti disiplin altına almak

açısından çok yetersiz kalmıĢtır195

. Üretimin doğal koĢullara bağlı olmasından

kaynaklanan arz katılığı, tüketimin daha çok beslenmeye yönelik olmasından

kaynaklanan talep katılığı, tarım piyasalarında fiyatın ve üretici gelirlerinde istikrarın

oluĢumunu güçleĢtirmekte ve tarım kesimine yapılan müdahalelere temel

oluĢturmaktadır. 1960-1980 yılları arasında GATT tarafından gerçekleĢtirilen Dillon,

Kennedy ve Tokyo Turlarında sanayi ürünlerindeki gümrük vergilerindeki

indirimlere karĢın müzakere gündeminin dıĢında kalan tarımın, 1986 yılında

baĢlayan Uruguay Turunda en kritik tartıĢma konusu olmasının temel nedeni, tarım

195

Aydın C., Dünya Ticaret Örgütü Tarım Müzakereleri, AB ve Türkiye‟nin Pozisyonları, ABGS

Uzmanlık Tezi, 2004, s. 18-19.

Page 181: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

165

piyasalarının bu istikrarsız özelliğidir196

. Bu özellik, 1980 sonrası dünya tarım

piyasalarında sübvansiyonlar savaĢına varan bir pazar mücadelesinin ve ticari

karmaĢanın yaĢanmasına neden olmuĢ ve DTÖ‟nün tarım ürünlerinde de serbest

ticaret politikalarına yönelmesine ortam hazırlamıĢtır. Uruguay Turu, büyük ölçüde

A.B.D, AB ve Cairns Grubu197

ülkelerinin çekiĢmeleri ve pazarlıklarına sahne olmuĢ

ve özellikle A.B.D ve AB arasında bir krize yol açan tarım sübvansiyonları

konusunda son anda varılan uzlaĢı sonucunda tamamlanabilmiĢtir198

. 1995 yılında

yürürlüğe giren DTÖ KuruluĢ AnlaĢmasına ek anlaĢmalardan biri olan DTÖ Tarım

AnlaĢma ile getirilen sistem çok taraflı ticaret sistemine aĢamalı olarak entegrasyonu

amaçlanmıĢtır. AnlaĢmanın giriĢ bölümünde, Uruguay Turu ile baĢlatılan reform

sürecinin amacının, uzun vadede adil ve serbest piyasa mekanizması prensiplerine

dayalı tarımsal bir piyasa oluĢturmak olduğu kabul edilmiĢtir. Tarım sektöründe

tarımsal istihdam, verimlilik, tarımsal iĢletmelerin yapısı gibi unsurlar arasındaki

farklılıklar, ülkelerin DTÖ Ġleri Tarım Müzakerelerinin yanı sıra BTA‟lardaki

yaklaĢımlarını ve müzakerelerden beklentilerini etkilemektedir. Benzer Ģekilde,

örneğin AB‟nin Ortak Tarım Politikasında yaptığı reformlar da, GATT-47 ve

DTÖ‟deki müzakerelerde yaĢanan geliĢmelerle etkileĢim halinde bulunmaktadır.

Uruguay Turundan itibaren, tarım alanındaki engellerin ortadan kaldırılması hususu

gündemin çok önemli bir bölümünü oluĢturmaya baĢlamıĢtır. Bu tarihten itibaren

yürütülen Ġleri Tarım Müzakereleri, çok hassas olan tarım sektöründe, devletlerin

ortak bir payda altında birleĢmelerinin güçlüğü nedeniyle sık sık tıkanmalara

196

ġahinöz, A., Dünya Ticaret Örgütü‟nün DönüĢümü. KüreselleĢme ve Türkiye Tarımı, Ankara:

TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası Yayını, 2002, s.188-189. 197

Avustralya, Kanada, Yeni Zelanda, Arjantin, Brezilya gibi tarımsal üretimi çok büyük olan 14 ülke. 198

Ay, A., Yapar, S., “Dünya Ticaret Örgütü Tarım AnlaĢması ve Türkiye”, S.Ü. Sosyal Bilimler

Enstitüsü Dergisi Sayı: 13, 2005, s. 58-60.

Page 182: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

166

uğranmaktadır199

. DTÖ‟nün 2001 yılında Doha‟da baĢlayan son tur toplantıları, 2004

yılı sonuna kadar dünya ticaretinin serbestleĢtirilmesi yönündeki müzakerelerin

tamamlanmasını hedeflemekle beraber, bu alanda önemli bir geliĢme

kaydedilemediği gibi; tarım konusu tüm Doha Kalkınma Turunun da

tamamlanamamasında temel nedenlerden birisi olmuĢtur. A.B.D ve AB gibi geliĢmiĢ

ülkelerin özellikle tarımda uyguladıkları sübvansiyonları kaldırmaya yanaĢmamaları,

GYÜ ve EAGÜlerin ise Özel ve lehte Muamele hükümlerinden taviz vermeyerek,

pazar açılımına gitmemeleri müzakerelerin kilitlenmesindeki baĢlıca nedenlerdendir.

DTÖ bünyesindeki tarım müzakereleri, temelde 4 alt baĢlıkta toplanabilecektir.

Bunlardan en önemlisi, gümrük vergilerinin düĢürülmesini içeren pazara giriş olup,

diğerleri, ihracat sübvansiyonları, iç destekler ve bitki ve hayvan sağlığı

uygulamalarıdır. Gelinen aĢama itibarı ile Doha müzakerelerinde, üye anlaĢmazlık

yaratan baĢlıca konuların iç destekler alanında “de minimis” oranları, pazara giriĢ

ayağında ise “tarife indirim yöntemi” olduğu görülmektedir. Müzakerelerin diğer bir

ayağı olan ihracat sübvansiyonları ise diğer iki alana kıyasla görece olgunlaĢmıĢ bir

alan olarak kabul edilmektedir. Ayrıca, DTÖ Tarım AnlaĢmasının GÜ‟ler lehine,

dengeli olmayan bir yapı ortaya koyduğu görüĢü de öne sürülmektedir. Bu sebeple,

Tarım AnlaĢması hükümlerinin sözkonusu gözden geçirilmesi ve GYÜ‟lere tanınan

özel ve ayrıcalıklı muameleye iliĢkin esneklik hükümlerinin güçlendirilerek

korunması, müzakerelerde öne çıkan unsurlardır.

Türkiye, DTÖ müzakerelerinde, GB dıĢında kaldığı için tarım sektöründe,

AB uyumu süreci kapsamındaki mevzuat uyum çalıĢmaları haricinde, bağımsız

199Ġmir M., “DTÖ Tarım Müzakereleri, Türkiye‟nin Tutumu ve Müzakere Sonuçlarının Türk Tarımına Olası

Etkilerinin Nitel Bir Değerlendirmesi”, Dünya Ticaret Örgütü Doha Turu Çoktaraflı Ticaret Müzakereleri

ve Türkiye, TEPAV, 2008, s. 135-139.

Page 183: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

167

hareket edebilmektedir. Üyelik perspektifi çok net olmamasına karĢın AB‟ye uyum

ve ĠMF taahhütleri çerçevesinde 2000‟li yıllarla birlikte uygulanmaya baĢlayan

doğrudan gelir desteği sistemi yoluyla destekleme, büyük ölçüde ürün bazından

üretici bazına kaydırılmıĢtır. Bu durum, doğal olarak, DTÖ çerçevesindeki belirli

kapsamdaki desteklerin kaldırılması politikası ile örtüĢmektedir. Türkiye, Ġleri Tarım

Müzakerelerinde, genel anlamda geliĢmiĢ ülkeler ve geliĢmekte olan ülkeler

arasındaki dengesizliklerin giderilmesi politikası izlemektedir.200

Bu yönde bir

adımla Türkiye, AB ile tarım müzakerelerindeki pozisyon farklılığını da dikkate

alarak, 2003 yılında özel ürünler ve özel tarımsal koruma mekanizması ile GYÜ‟lere

tanınması gereken esneklikler konusunda yoğunlaĢmıĢ olan G-33 grubunun kurucu

üyesi olmuĢtur. Türkiye, en hassas müzakere alanı olarak gördüğü pazara giriĢte,

Türkiye, G-33 grubu201

ile birlikte hareket etmekte, GYÜ‟lerin ithalat baskısına karĢı

yerli üretimin korunması amacıyla gümrük vergilerinin artırılabilmesini sağlayacak

özel korunma önlemleri mekanizmasının Ģekillendirilmesine yönelik teknik

tartıĢmalara katkıda bulunmaktadır. Sonuçta, Türkiye‟nin DTÖ tarım

müzakerelerindeki pozisyonu ana hatlarıyla; ilave pazar açılımlarında ihtiyatlılık,

kendisinin de içinde bulunduğu grup olan GYÜ‟lerin kalkınma ihtiyaçlarını da

gözeten hassas ürünler, özel ürünler, özel korunma önlemleri mekanizması gibi

esneklik hükümlerinin muhafazasında talepkarlık ve iç destekler konusunda

200

Ekonomi Bakanlığı internet sayfası, Dünya Ticaret Örgütü Doha Kalkınma Gündemi

Müzakerelerinde Son Durum, http://www.ekonomi.gov.tr/portal/dıĢ iliĢkiler 201

G-33 Grubu: Antigua ve Barbuda, Barbados, Belize, Benin, Botswana, FildiĢi Sahilleri, Filipinler,

Kongo, Küba, Dominik Cumhuriyeti, El Salvador, Grenada, Guatemala, Guyana, Haiti, Honduras,

Hindistan, Endonezya, Jamaika, Kenya, Kore, Madagaskar, MoriĢyus, Moğolistan, Mozambik,

Nikaragua, Nijerya, Pakistan, Panama, Peru, Saint Kitts, Saint Lucia, Saint Vincent, Senegal, Sri

Lanka, Surinam, Tanzanya, Trinidad ve Tobago, Türkiye, Uganda, Venezüella, Zambiya ve

Zimbabve.

Page 184: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

168

GYÜ‟lerin “de minimis” oranlarında indirime gitmesine karĢıtlık Ģeklinde

özetlenebilecektir.

b. Sektörün Türkiye Ekonomisi ve DıĢ Ticaretindeki Yerinin Etkisi

Dünya Bankası‟na göre, 2009 yılında Türkiye dünyanın en büyük yedinci

tarım üreticisi konumunda olup, temel gıda maddeleri de dâhil olmak üzere birçok

üründe kendi kendine yeterlilik oranları yüksektir202

. Ġstihdama önemli kaynak

sağlayan tarım sektöründe iĢletmeler, genel itibariyle sanayi üretimine yönelik

olmaktan çok gündelik geçim sağlanmasına yöneliktir. Tarımsal iĢletmelerin 2/3‟ü 5

hektardan küçük olup yalnızca binde 7‟si 50 hektardan büyüktür. Türkiye‟de tarım

üreticilerine sağlanan desteklemeler 2012 yılı OECD verilerine göre çiftçi gelirinin

% 22‟sini oluĢturmakta ve OECD ortalamasının 5 puan üzerinde seyretmektedir203

.

Tarım sektörünün gerek Gayri Safi Yurt Ġçi Hâsıla (GSYH) gerek istihdamdaki payı

Tablo IX‟den de görüleceği üzere yıllar içinde giderek azalmaktadır.

Tablo IX: Tarım‟ın Türkiye Ekonomisindeki Yeri

Yıl GSYĠH'daki Pay Ġstihdamdaki Pay

2000 9,9% 36,0%

2005 9,1% 25,7%

2010 8,3% 25,2%

2011 7,8% 25,5%

2012 7,7% 24,6%

2013 7,2% 23,6%

Kaynak: TÜİK

Sektörün sırasıyla GSYH ve istihdamdaki payı 2000 yılların baĢındaki % 10

ve % 36 seviyelerinden 2013 yılı itibariyle sırasıyla % 7 ve % 23 seviyelerine

202

http://www.worldbank.org/en/country/turkey 203

OECD, Evaluation of Agricultural Policy Reforms in Turkey, OECD Publishing, 2011.

Page 185: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

169

gerilemiĢtir. Buna rağmen, AB ve A.B.D. gibi geliĢmiĢ ülkelerle karĢılaĢtırıldığında

söz konusu göstergeler oldukça yüksektir.

Tablo X: Türkiye, AB ve A.B.D. Ekonomilerinde Tarım‟ın Yeri

Kaynak: TÜİK, OECD

Tablo X‟un incelenmesinden görüleceği üzere, 2011 yılında AB ve A.B.D‟de

tarım sektörünün toplam GSYH içerisindeki payı sırasıyla % 1,7 ve % 1,2 iken

Türkiye‟de % 7,8 düzeyinde, buna paralel olarak istihdamdaki payı AB ve A.B.D‟de

sırasıyla % 4,6 ve % 1,6 iken ülkemizde % 25,5 düzeyindedir. 2011 yılında Türkiye,

AB ve A.B.D.‟nin tarımsal üretim değerleri sırasıyla yaklaĢık 62 milyar dolar, 300

milyar dolar ve 180 milyar dolar olarak kaydedilmiĢtir. Tarımsal arazi büyüklüğü

A.B.D.‟de yaklaĢık 400 milyon hektar iken, AB‟de 175,1 milyon hektar, Türkiye‟de

40 milyon hektardır. Türkiye coğrafi büyüklüğü ve konumu nedeniyle oldukça geniĢ

bir üretim yelpazesine sahiptir. ġekil VI.den de görüleceği üzere, 2012 yılında

Türkiye‟deki tarımsal üretimin %32‟lik bir kısmını canlı hayvan, %24‟ünü hayvansal

ürün, % 16‟sını tahıl ve diğer bitkisel ürünler, %15‟ini meyveler, içecek ve baharat

bitkileri ve % 13‟ünü sebze üretimi oluĢturmaktadır204

. Hayvancılık ürünleri, tahıllar,

baklagiller, yağlı tohumlar ve endüstri bitkileri ile hayvancılıkta girdi olarak

kullanılan ürünlerin üretimi stratejik öneme sahiptir. Sebze ve meyveler de hem

204

TÜĠK, Tarımsal Yapı (Üretim, Fiyat, Değer) Yayını, URL: https://www.tuik.gov.tr

TÜRKĠYE AB A.B.D

GSYĠH'da Pay (2011) 7,8% 1,7% 1,2%

Ġstihdamda Pay (2011) 25,5% 4,6% 1,6%

Tarımsal Arazi (2011, Milyon Hektar) 38,9 188,4 403,4

Üretim Değeri (2011, Milyar $) 61,8 298,9 180,3

OECD Toplam Destek Tahmini-2012 (Milyar $) 16,7 121,9 156,3

OECD Üretici Destek Tahmini-2012 (Milyar $) 16,6 106,9 30,1

Page 186: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

170

önemli ihraç kalemleri olması hem de geniĢ bir yelpazede ve kaliteli üretim imkânı

nedeniyle önemini korumaktadır.

ġekil VI: Alt Sektörlerin Türkiye‟nin Tarımsal Üretiminde Payları (2012)

Kaynak: TÜİK

Tarımsal üretimde, değer bazında ilk 10 ürün arasında inek sütü, domates,

buğday, tavuk eti, üzüm, sığır eti, zeytin, elma, pamuk ve kabuklu fındık; miktar

bazında ise buğday, inek sütü, Ģeker pancarı, domates, patates, üzüm, elma,

yeĢilbiber, zeytin ve tavuk eti yer almaktadır. Üretimde ilk 10 ürün grubunun içinde

bitkisel ürünler, değer bazında %60, miktar bazında %78 ile ağırlıktadır. 2013

yılında, Türkiye‟nin tarım ürünleri ihracatında ilk sırayı 1,2 milyar dolarlık ihracat ile

fındık alırken, fındığın ardından 965 milyon dolar ile turunçgiller, 894 milyon dolar

ile buğday unu, 746 milyon dolar ile ekmekçi mamulleri ve 681 milyon dolar ile yaĢ

veya kurutulmuĢ üzüm gelmektedir. Tarım ürünleri ithalatında ise, ilk sırayı makarna

ve un üretimimde kullanılan buğday alırken, ardından 846 milyon dolar ile ayçiçeği

tohumu yağı, 672 milyon dolar ile soya fasulyesi, 503 milyon dolar ile ayçiçeği

tohumu ve 467 milyar dolar ile soya fasulyesi yağı küspesi takip etmektedir. Dünya

tarım ürünleri ihracatında, A.B.D., ithalatında AB ilk sırada iken, Türkiye, ihracatta

18. ve ithalatta 14. sıradadır. Türkiye‟nin dünyanın 7. Büyük üreticisi olmasına

rağmen ticarette daha gerilerde yer almasının en önemlisi, hiç kuĢkusuz Türkiye‟nin

Page 187: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

171

tarım sektöründeki ortalama gümrük vergisi oranlarının yüksek olmasıdır. Bunun

mukabilinde, özellikle STA‟larda da tarımı tavizli rejime konu edememesi

dolayısıyla, sektörde ihracat pazarları bulmakta zorluk çekmektedir. Tablo XI‟den

görüleceği üzere, hayvansal ürünler, süt ürünleri ve hububat Türkiye‟de en yüksek

korumaya tabi ürünlerdir.

Türkiye‟nin tarım sektöründe basit ortalama tarife oranı % 60, uygulama

oranı ise % 41,2‟lar seviyesindedir. Türkiye‟nin HS 8‟li bazda tarifelerinin % 17,5‟i

% 120‟nin üzerindedir. Türkiye‟nin tarım ürünleri bakımından ortalama gümrük

vergisi oranı % 41,2 iken, karĢılaĢtırma yapmak adına dünyanın en büyük üreticileri

olan AB‟nin ve A.B.D.‟nin koruma oranlarına bakıldığında, bu ülkelerin

ortalamalarının Türkiye‟den çok aĢağı seviyelerde ve sırasıyla % 13,2 ve % 4,7

olduğu göze çarpmaktadır.

Tablo XI: Ürün Grubu Bazında Türkiye‟nin KarĢılaĢtırmalı Gümrük Vergileri

2012 TÜRKĠYE AB A.B.D

Ürün Grubu ORT MAKS. ORT MAKS. ORT MAKS.

Hayvansal Ürünler 110 225 20,4 134 2,2 26

Süt Ürünleri 129 180 52,9 605 19,9 95

Meyve, sebze, bitkiler 33,1 146 10,7 156 4,7 132

Kahve, çay 31,6 145 6,2 21 3,3 42

Hububat ve hazır halleri 32,4 130 17,1 61 3,1 51

Yağlı tohumlar ve yağlar 14,8 50 5,6 87 4,8 164

ġeker ve Ģekerlemeler 81,9 135 32,1 133 14,4 38

Ġçecekler ve tütün 35,6 75 19,9 161 14,0 350

Diğer tarım ürünleri 10,2 75 4,3 103 1,1 67

Balık ve balık ürünleri 32,4 82 11,8 26 0,8 35

Genel Ortalama 41,2 13,2 4,7

Kaynak: DTÖ Profilleri

Page 188: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

172

c. Türkiye‟nin Mevcut STA‟larında Tarım Tavizleri

Türkiye‟nin gerek DTÖ‟deki çok taraflı ileri tarım müzakerelerindeki gerekse

de ikili düzeyde STA‟lardaki tarım sektörüne yönelik müzakere pozisyonunu, tarım

sektöründeki kronik yapısal sorunlar belirlemektedir. Bu sorunlar arasında,

iĢletmelerin ölçek ekonomisine dayalı üretim için küçük olması ve bu nedenle

makineleĢmenin gerçekleĢememesi ve sonuç olarak ortalama verimliliğin düĢüklüğü

baĢta gelmektedir. Bunlara ek olarak mazot, gübre, yem ve zirai ilaç gibi girdi

maliyetlerinin uluslararası fiyatlardan yüksek olması; yağmura bağımlı sulama;

piyasa mekanizmalarının geliĢmemiĢ olması; üretimin yönlendirilmesi ve fiyat

oluĢumu konusundaki üretici örgütlerinin zayıflığı ve sağlık standartları yüksek

büyük pazarlara uygun üretim yapılamaması da sorunlar arasında yer almaktadır.

Ayrıca, AB ve A.B.D olmak üzere önde gelen tarım üreticisi ülkelerin DTÖ

müzakerelerinin de önemli bir unsurunu oluĢturan üreticilerine sağladığı tarımsal

destekler, hem iç piyasaya hem de ihraç pazarlarına yönelik üretim yapan tarımsal

sermayenin yetersiz ve kayıt dıĢılığın yoğun olduğu bu sektörün rekabet gücünü

sınırlamaktadır. Bu nedenlerle, Türkiye, STA‟larında sanayi sektöründe izlediği en

yüksek düzeyde açılım odaklı müzakere pozisyonunun tam tersini tarım sektöründe

izleyerek, son derece korumacı ve muhafazakar davranmaktadır. AB ile GB‟nin

sonucu olarak sanayi ürünlerindeki ortalama gümrük vergisi oranları % 4,2 ve

AB‟nin OTP‟si uyarınca üstlenilen GTS rejimi kapsamında GYÜ ve EAGÜ‟ler için

birçok üründe 0 iken, GB‟nin dıĢındaki tarım sektöründe % 41,2‟dir.

Page 189: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

173

Özetle, Türkiye, yukarıda belirtilen yapısal sorunların varlığı nedeniyle %

25‟lik bir istihdam payı olan tarım sektörünü gümrük vergileriyle koruma imkânını,

sektörün dünyadaki stratejik önemini de ileri sürerek, ikili bazda kaldırmaktan da

imtina etmektedir. SeçilmiĢ baĢlıca bazı tarım ürünlerinin dünya ve iç piyasa

fiyatlarındaki dengesizliği (Tablo XII) ancak % 225‟lere ulaĢan bir gümrük

vergisiyle koruyabildiği bir ortamda, Türkiye‟nin STA kapsamında taviz vermesi

imkânsız veya son derece güç olmaktadır.

Tablo XII: BaĢlıca Tarım Ürünlerinin Cari Piyasa Fiyatları ($/Ton)

ÜRÜN TÜRKĠYE DÜNYA GÜMRÜK

VERGĠSĠ

VERGĠ SONRASI

FĠYATI

Buğday 455 335 % 130 770

Arpa 310 145 % 130 334

Mısır 299 217 % 130 500

Süt 494 468 % 150 1.170

Ayçiçeği Tohumu 683 520 % 27 660

Soya 664 521 0 521

ġeker 1.106 400 % 135 940

Kanatlı Eti 1.991 2.400 % 65 3.960

Sığır Eti 7.280 4.280 % 100-225 13.910

Kaynak: TÜİK - Haziran 2014 İtibariyle

Diğer bir ifadeyle, Türkiye, sanayi ürünlerinde kendisi için en kötü senaryo

olan STA‟yı tamamlayamama veya AB‟nin gerisinde kalacak bir tercihli rejimle

karĢılaĢma ihtimaline rağmen, hassasiyetlerini göz önünde bulundurarak, tarımı

tavize konu etmemeye çalıĢan bir politika izlemektedir. Bunu yaparken, STA‟nın

genelindeki dengeyi bozma riskine ramen tarımda karĢı ülkeden alabileceği

tavizlerden ziyade vermemeye çalıĢtığı tavizler konusuna yoğunlaĢmaktadır.

Page 190: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

174

Bazı durumlarda ise, STA ile kabul etmek durumunda kaldığı tercihli rejimde

öngörülen tavizi iĢletmemek için kontrol belgesi düzenlememe, tarife kotalarını

dağıtmama veya ticari anlamı olmayacak miktarlarda dağıtma ve sadece tekel

durumundaki kamu kurumlarına ithal izni vermek gibi tarife dıĢı engellere de

baĢvurabilmektedir205

. Öyle ki, STA akdedilen ülkeler bir yana GB partneri olan AB

ile dahi ticaretinde ikili gündemi en uzun süre meĢgul eden sorunlar, tarım ürünlerine

dairdir. Özellikle Türkiye‟nin canlı hayvan ve et ithalatındaki uygulamaları AB‟nin

eleĢtirilerinin kaynağı olmaktadır. Buna ilaveten, 1/2006 sayılı OKK ile tadil edilmiĢ

olan 1/98 sayılı OKK kapsamında AB‟ne sağlanan süttozu ve Ģeker gibi diğer bazı

ürünlerdeki tarife kontenjanları da bugüne kadar kullandırılmamıĢtır. Ayrıca, 1/2007

sayılı OKK uyarınca AB‟ye ĠTÜ‟lerde gümrük vergisi muafiyeti sağlanan tarife

kontenjanlarının kullanımında aranan sanayici olma Ģartı ile bir defada talep

edilebilecek azami tarife kontenjanı miktarı koĢulları, AB tarafından tavizlerin etkin

kullanılamadığı gerekçesiyle sürekli eleĢtirilmektedir.

Avrupa Komisyonunun, Türkiye 2015 Yılı Ġlerleme Raporunda, 11. Faslı

olan Tarım ve Kırsal Kalkınma baĢlığı altında, “AB'den canlı sığır, sığır eti ve türev

ürünlerin ithalatında gerekçesiz kısıtlamalar uygulanmaya devam ettiği belirtilerek,

tarımsal ürünlere iliĢkin ticaret anlaĢması kapsamındaki yükümlülüklerini tam

anlamıyla yerine getirme konusunda sınırlı ilerleme kaydettiği” ifadesi yer

almaktadır206

. Dahası kullandırmadığı bu tavizler nedeniyle, AB‟den bazı meyve ve

sebzelerde sağlanan tavizlerin askıya alınmasıyla dahi karĢı karĢıya kalınmaktadır.

Türkiye‟nin genel olarak tüm tercihli ticaret rejimlerinin çerçevesini çizen AB ile

205 WTO, Trade Policy Review (Turkey), Report By The Secretariat, WT/TPR/S/259, 2012, Geneva, s. 81-89. 206 Avrupa Komisyonu, Türkiye 2015 Yılı Ġlerleme Raporu, Brüksel, 10.11.2015 SWD(2015) 216, s. 46.

Page 191: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

175

durum bu halde iken, STA akdedilen ülkeler ile yapılan tercihli tarım

düzenlemelerinin daha da korumacı ve ithal ikameci bir yaklaĢımla ele alınması

kaçınılmaz olmuĢtur. Bu konudaki en uç örnek, tarımsal hiçbir üründe Türkiye‟ye

rakip olamayacak bir ülke olan Filistin ile akdedilen STA olup, AnlaĢma kapsamında

hiçbir tarım ürününde taviz alıĢveriĢinde bulunulmamıĢ ve bu konu daha sonra

toplanacak Ortaklık Komitesince karara bağlanmak üzere ertelenmiĢtir207

.

Aynı durum, Akdeniz bölgesindeki ve Balkanlardakiler baĢta olmak üzere

STA ortaklarının birçoğu için de geçerlidir. Tunus STA‟sında sadece Türkiye‟nin

hassas olarak görmediği hurmalar, sardalyeler, uskumru balıkları, karidesler,

yumuĢakçalar, kabuklu hayvanlar ve yumuĢakçaların dıĢında kalan suda yaĢayan

omurgasız hayvanlar, yalnız harisse ve taze üzüm Ģarabında taviz verilirken; sadece

Tunus‟un hassas addetmediği 4 ürün olan nohut, fasulye, kurutulmuĢ üzümler, fındık

ve fındık püresinde taviz alınmıĢtır. Bu tavizler dahi tam muafiyet yerine kota

kapsamında ve MFN indirimi Ģeklinde gerçekleĢtirilmiĢtir. Benzer Ģekilde, Fas

STA‟sında taraflar kısıtlı sayıda tarım ürününde karĢılıklı olarak tarife kotaları

kapsamında gümrük vergisi indirimi veya muafiyeti Ģeklinde taviz tanımıĢlardır.

Tavize tabi ürün sayısı, Türkiye için 14, Fas için 21 adet olup, kuru meyveler dıĢında

tarafların dünya ile ticaretinde fazla payı olmayan ürünler arasından seçildiği

görülmektedir. Mısır ile STA‟da 17 üründe taviz alınırken, 21 üründe çoğunlukla

tarife kotası Ģeklinde taviz değiĢimi yapıldığı; ancak sadece Mısır için önemli olan

pirinç ve hurmadaki, Türkiye için önem arz eden ve Mısır‟da üretilmeyen fındık,

viĢne-kiraz ve kuru kayısı dıĢındaki tavizlerin asla müteallik olamadığı

207 STA‟nın yürürlüğe giriĢinden 7 yıl sonra toplanan OK‟da tezin yazarınca yürütülen müzakereler sonucunda

Türkiye‟de üretimi olmayan hurmalarda 1000 tonluk tarife kontenjanı kapsamında taviz verilmiĢ olup, anılan

taviz kapsamındaki ithalat Tablo XIII‟de görülen Filistin‟den toplam ithalatımızın % 90‟nına tekabül etmektedir.

Page 192: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

176

görülmektedir. Örneğin sezon olarak ürün geliĢiminin Türkiye‟den önce gerçekleĢtiği

Mısır‟a sebzeler ve patateslerde verilen sırasıyla 600 ve 400 tonluk tavizler,

Ankara‟daki ortalama büyüklükteki bir restoranın yıllık tüketiminden daha azdır.

Nitekim Tablo XIII‟ye göre, STA ortaklarıyla ticarette tarım sektörünün payı

Filistin‟den ithal edilen hurma, Ġzlanda‟dan ithal edilen balık ürünleri ile Moldova

kaynaklı hububatlar dıĢında dıĢında son derece düĢük seyretmektedir.

Tablo XIII: STA Akdedilen Ülkelerle Tarım Ticareti (2014) ($)208

208

Ekonomi Bakanlığı-TÜĠK verileri.

ÜLKE TARIM

ĠHRACATI

TOPLAM

ĠHRACAT Pay

TARIM

ĠTHALATI

TOPLAM

ĠTHALAT Pay

1 ARNAVUTLUK 37.785.301 318.540.934 11,9% 3.140.810 96.281.278 3,3%

2 BOSNA HERSEK 34.777.416 322.022.057 10,8% 84.229.418 171.424.364 49,1%

3 FAROE ADALARI 0 102.880 0,0% 0 8.637 0,0%

4 FAS 28.107.547 1.406.565.848 2,0% 65.767.561 639.849.127 10,3%

5 FĠLĠSTĠN 66.968.296 90.944.503 73,6% 2.309.137 2.502.285 92,3%

6 G. KORE 40.334.223 470.463.752 8,6% 7.468.819 7.548.318.576 0,1%

7 GÜRCĠSTAN 113.529.715 1.443.790.136 7,9% 28.156.449 232.595.838 12,1%

8 KARADAĞ 2.491.785 35.039.824 7,1% 164.379 7.373.311 2,2%

9 KOSOVA 32.812.181 275.644.877 11,9% 29.775 12.783.364 0,2%

10 LÜBNAN 216.385.342 782.585.951 27,7% 3.291.285 139.959.889 2,4%

11 MAKEDONYA 29.852.224 347.964.777 8,6% 1.497.317 79.194.398 1,9%

12 MALEZYA 33.651.767 315.023.834 10,7% 279.638.979 1.160.992.671 24,1%

13 MISIR 170.339.116 3.297.538.386 5,2% 42.918.623 1.489.636.424 2,9%

14 MOLDOVA 31.729.844 286.741.073 11,1% 194.277.049 246.928.128 78,7%

15 MORĠTYUS 4.158.763 37.801.516 11,0% 258.352 7.939.425 3,3%

16 NORVEÇ (EFTA) 35.432.071 557.599.995 6,4% 122.397.374 997.629.783 12,3%

17 SĠNGAPUR 24.990.769 370.629.422 6,7% 3.398.086 293.036.913 1,2%

18 SIRBĠSTAN 41.719.672 506.419.148 8,2% 36.639.630 273.901.263 13,4%

19 SURĠYE 723.619.720 1.800.962.479 40,2% 13.411.988 115.498.978 11,6%

20 TUNUS 57.840.722 915.041.333 6,3% 7.261.304 196.697.088 3,7%

21 ÜRDÜN 87.306.705 907.021.366 9,6% 858.814 126.068.377 0,7%

22 ĠSRAĠL 248.567.974 2.950.902.396 8,4% 25.661.114 2.881.261.733 0,9%

23 ĠSVĠÇRE (EFTA) 143.830.776 3.207.525.907 4,5% 67.251.555 4.821.031.147 1,4%

24 ĠZLANDA (EFTA) 83.248 18.098.773 0,5% 12.896.822 25.096.722 51,4%

25 ġĠLĠ 5.517.956 198.579.333 2,8% 51.519.770 363.303.857 14,2%

STA TOPLAM 2.211.833.133 20.863.447.620 10,6% 1.054.444.410 21.929.304.939 4,8%

AB 5.578.273.353 68.514.122.764 8,1% 2.687.691.307 89.148.718.363 3,0%

AB VE STA ÜLKELERĠ TOPLAMI 7.790.106.486 89.377.570.384 8,7% 3.742.135.717 111.078.023.302 3,4%

DÜNYA-TOPLAM 17.994.845.057 157.610.157.690 11,4% 12.418.337.732 242.177.117.073 5,1%

STA/DÜNYA (%) 12% 13% 8% 9%

Page 193: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

177

Türkiye‟nin en eski anlaĢması EFTA STA‟sında tarım tavizleri balıkçılık,

temel tarım ayrımı ile değiĢik bir Ģeklide düzenlenmiĢ olup, özellikle temel tarım

ürünlerinde üye ülkelerle ikili bazda yapılan mektup teatisi yoluyla tek taraflı olarak

Türkiye lehine miktar sınırlaması olmaksızın değiĢen oranlarda (% 100, % 50 ve %

20 gibi) tavizli rejim ihdas edilmiĢtir. EFTA ülkelerinin kazancı kendileri için önem

arz eden balıkçılık ürünlerinde olmuĢtur.

EFTA Devletleri, balıkçılık ürünlerinde Türkiye‟ye uygulanan gümrük

vergilerini STA‟nın yürürlük tarihinde sıfırlarken, Türkiye tarafından STA‟nın

yürürlük tarihinde yapılan % 60‟lık indirimi müteakip bakiye vergiler kademeli

indirimlerle 1996 yılında sıfırlamıĢtır. Yukarıdaki tabloda Ġzlanda‟dan yapılan

ithalatın % 51‟ini oluĢturan tarım ürünlerinin tamamı sözkonusu kapsamdaki

balıkçılık ürünleridir.

Yürürlükte bulunan ve metinlerine ulaĢılabilen diğer STA‟lardaki tavize tabi

ürün sayısı ve taviz yapısı, Tablo XIV‟de özetlenmiĢtir. Görüleceği üzere, Türkiye,

çoğu STA‟sında toplam sayısı 2.604 olan tarım ürünlerinden çok azını tavize konu

etmektedir209

. Bunun istisnası, siyasi mülahazaların ön plana çıktığı düĢünülen

Bosna-Hersek ve Gürcistan STA‟larıdır. Bu ülkelerden yapılan ithalatta da zaman

zaman canlı hayvan ve et ile yağlı tohum ve yağlarında yapılan ithalatta sorunlar

yaĢandığı kaydedilmektedir.

209

10‟lu armonize sistem koduna göre, yaklaĢık 2.600 tarım, 9.490 sanayi, toplam 12.094 ürün vardır.

Page 194: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

178

Tablo XIV: STA‟lar Kapsamındaki Tarım Tavizleri210

Ülke Türkiye‟nin Aldığı

Taviz

Türkiye‟nin Verdiği

Taviz Taviz Yapısı

Makedonya 18 31 - Çoğunlukla tarife kotası, az sayıda sınırsız

- Çoğunlukla vergi muafiyeti, az sayıda MFN indirimi

B.-Hersek 4 yılda kademeli olarak tüm

ürünler

bazı canlı hayvanlar, et ve

et ürünleri hariç

yürürlükle tüm ürünler

- tam muafiyet

Fas 14 20 - tam tarife kotası, sınırsız yok

- vergi indirimi, tatlı Mısır‟da AB uygulaması

Suriye 25 27 - tam tarife kotası, sınırsız yok

- 1 ürün hariç tam vergi muafiyeti

Arnavutluk 47 39 - Çoğunlukla tarife kotası, az sayıda sınırsız

- Kapsam dahilindeki ürünlerde tam vergi muafiyeti

Gürcistan 15 adet hassas ürün dıĢında

muafiyet

1,2,3,4,10,15,16,23.

Fasıllar dıĢında muafiyet

- Kapsam dahilindeki ürünlerde tam vergi muafiyeti

(hariç fasıllarda seçilmiĢ ürünlerde taviz)

Karadağ 2 3 - tarife kotası veya sınırsız

- MFN indirimi, makarnalarda AB uygulaması

Sırbistan 26 51

- tarife kotası veya sınırsız

-vergi muafiyeti ve MFN indirimi, 4 adet AB

uygulaması, sezonluk tarife kotası

ġili

- 125 hassas ürün istisnası

- 37 üründe 6 yılda kademeli

indirim

-diğer tüm ürünlerde

yürürlükle tam serbesti

394

- Türkiye‟nin taviz aldığı ürünlerde sınırsız vergi

muafiyeti

-ġili‟nin taviz aldığı 394 üründe vergi muafiyeti veya

MFN indirimi, AB uygulaması, sezonluk tarife kotası,

sanayi payı muafiyeti

Ürdün 50 45 - tarife kotası veya sınırsız

-vergi muafiyeti ve MFN indirimi, sezonluk tarife kotası

Morityus

- 91 hassas ürün istisnası

- 22 üründe kademeli 2013‟te

serbesti

-145 üründe kademeli

2017‟te serbesti

-94 üründe kademeli 2022‟de

serbesti

-diğer tüm ürünlerde

yürürlükle tam serbesti

46

- Türkiye‟nin taviz aldığı ürünlerde sınırsız vergi

muafiyeti

-MorityuĢ‟un taviz aldığı 46 üründe çoğunlukla tarife

kotalı vergi muafiyeti veya MFN indirimi, sanayi payı

muafiyeti

- MorityuĢ‟un taviz istediği ve çözüme

kavuĢturulamayan Ģekerde Ortak Komite yoluyla çözüm

tahhüdü

Özellikle tarife kotlarının kullanımı konusunda gerek Türkiye gerekse STA

partnerince tam olarak uygulama yapılmadığı yönünde Ģikâyetler olduğu iĢ

çevrelerince dile getirilmektedir; ancak bu konunun teyidini sağlayacak iĢlevsel bir

mekanizma bulunmamaktadır. Birinci bölümde211

bahsedildiği üzere, AB‟nin

210

Ekonomi Bakanlığı internet sayfası, taviz değiĢimine konu olan tarım ürünleri,

http://www.ekonomi.gov.tr/portal/dıĢ iliĢkiler/sta 211

Tez sayfa 63-64.

Page 195: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

179

hegemonik etkisi çerçevesinde oluĢturulan Bölgesel Konvansiyon-Pan Avrupa

Akdeniz Tercihli MenĢe Kuralları sistemindeki çapraz kümülasyon avantajlarından

yararlanabilmek amacıyla çoğu Akdeniz ve Balkan ülkesinin Türkiye ile STA

imzaladığı coğrafyanın dıĢına çıkıldıkça, 2010 yılında ġili ile imzalanan STA‟da

görüldüğü üzere, ise bu durumun değiĢtiği görülmektedir. Ülkelerin artık kendileri

için önem arz eden ürünler için kıyasıya müzakere yürüttüğü bir zemine

kayılmaktadır. Morityus dahi ileride Ortak Komite yoluyla alabileceği Ģeker tavizini

göz önünde bulundurarak, Türkiye‟ye geniĢ kapsamlı tavizler vermiĢtir. Türkiye‟nin

yürürlükteki klasik tarzdaki STA‟larındaki tavizlerle ilgili vurgulanması gereken en

önemli husus, sanayi ürünlerinden çok daha uzun geçiĢ dönemine sahip olan tarımsal

ürün taviz yapısında sanayi ve tarım ürünleri arasında tam bir ayrım yapılabilmesini

sağlayan ve seçilmiĢ ürünlerde tercihli uygulamayı esas alan pozitif liste

yaklaĢımının kullanılmıĢ olmasıdır.

Oysa, STA‟ların Ģampiyonluğunu yapmakta olan Güneydoğu Asya

ülkelerinden G. Kore ile imzalanan Yeni Nesil olarak adlandırılabilecek anlaĢma ile

birlikte, Türkiye tarım ürünlerinde de negatif liste212

yaklaĢımını kabul etmiĢtir. Yeni

Nesil STA unsurlarından birçoğunun olmadığı Malezya STA‟sı ile müzakeresi

tamamlanan Singapur STA‟sı ve müzakereleri devam eden birçok STA‟da da tarım

ürünlerinde negatif liste yaklaĢımının hakim olduğu görülmektedir. Bu konunun

detayları, aĢağıdaki baĢlıkta ele alınacaktır.

212

Negatif liste yaklamında blok olarak tüm ürünler sayılmakla beraber, tavize konu olmayacak

istisnai ürünler özellikle belirtilmektedir.

Page 196: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

180

d. GeniĢletilmiĢ Tarım Tavizi Taleplerine Türkiye‟nin YaklaĢımı

Türkiye‟nin Uzakdoğu‟daki ilk STA‟sı ve ilk Yeni Nesil olarak

değerlendirilebilecek G. Kore AnlaĢması, diğer birçok alanın yanı sıra tarım

sektöründe oldukça iddialı ancak karmaĢık bir yapıya sahiptir. STA uyarıca, G. Kore

10 yıl içerisinde Türkiye menĢeli tarım ürünlerinin tarife satırı itibariyle %53‟ünü

sıfırlayacak ve % 7‟sinde indirimli tarife oranı uygulayacak olup, % 40‟ını

serbestleĢme dıĢı bırakmıĢtır. Bu kapsamda, Türkiye‟nin ihracatında önem arz eden;

fındık, tütün, kuru meyveler, buğday unu, bisküviler, makarnalar, zeytin ve ayçiçek

yağı, bazı meyve ve sebze suları, konserve deniz ürünleri ve domates salçasındaki

gümrük vergileri 10 yıl içinde sıfırlanacaktır. Mukabilinde, Türkiye ise, tarım

ürünlerinin %53‟ündeki gümrük vergilerini 10 yıl içerisinde sıfırlayacak olup, %

47‟sini liberasyon kapsamı dıĢında bırakmıĢtır. 175 üründe ise, önceki diğer bazı

STA‟larda da görülen “AB uygulaması” ile AB‟ne tanınan indirimli tarifeler

uygulanması kararlaĢtırıldığı görülmektedir. Bu düzenlemeler neticesinde örneğin

anılan ülkeden ithalatta öne çıkan hazır kahvelerde yürürlükle birlikte tarifeler

sıfırlanırken; tütünde 10 yıla kadar indirim takvimi uygulanması öngörülmektedir.

Yeni Nesil STA tipinde olan ve 2015 yılında yürürlüğe giren Malezya

STA‟sında Türkiye‟nin yeni yaklaĢımı olan tarımda negatif liste uygulamasını devam

ettirdiği görülmektedir. Bu çerçevede, tarım sektöründeki toplam 2.604 tarife

satırının, Türkiye‟de üretilmeyen tropikal meyveler ve besicilikte kullanılan hayvan

yemi baĢta olmak üzere 532‟ünde gümrük vergileri STA‟nın yürürlüğe giriĢiyle; 15

üründe 3 yılda; 32 üründe 5 yılda; 317 adet üründe 8 yılda kaldırılacaktır. Kademeli

Page 197: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

181

olarak sıfırlanacak söz konusu ürünler arasında ülkemiz bakımından fazla hassasiyet

arz etmeyen bazı balıkçılık ürünleri yer almaktadır. Ortalama gümrük vergisi oldukça

yüksek olan ve Malezya‟dan tarım ürünleri ithalatımızın %87,7‟sini oluĢturan 322

tarife satırında miktar sınırlaması olmaksızın ve % 30 gümrük vergisi indirimi

yapılmıĢtır. Bunlar arasında en önemlisi, ithalatımızın yaklaĢık 1/4‟ünü oluĢturan

yapılan palm yağıdır. DeğiĢen oranlarda indirime tabi tutulacak diğer ürünler

arasında, hindistan cevizi yağı, bazı balıkçılık ürünleri, bazı tropikal meyveler,

hazırlanmıĢ/konserve balık, tropik meyve konserveleri/suları ve Ģekerleme, makarna,

bisküvi, çikolata ve diğer gıda müstahzarları yer almaktadır. Ayrıca, yeni bir kategori

olarak, 970 üründe sadece gümrük vergileri sabitlenmiĢ, 416 ürün ise liberalizasyon

dıĢı bırakılmıĢtır. Gümrük vergisi temel vergi oranında sabitlenen veya AnlaĢma

kapsamı dıĢında tutulan söz konusu ürünler arasında ciddi hassasiyet arz eden canlı

hayvan ve et, sütlü ürünler, bazı kesme çiçekler, ülkemizin üretici olduğu sebze ve

meyveler, Ģarap ve tütün yer almaktadır. Malezya tarafı ise, tarım sektöründeki

toplam 1.307213

adet tarife satırının, 1.069 adet tarife satırında (Türkiye‟den

ithalatının % 60‟ını dünyadan ithalatının % 89‟unu oluĢturan buğday unu, bazı

balıklar, kabuklu meyve, kuru meyve, bisküvi, makarna, zeytin ve ayçiçek yağı,

konserve meyve/sebze ve domates salçası gibi) gümrük vergilerini STA‟nın

yürürlüğe giriĢiyle beraber; 122 üründe 3 yılda; 14 üründe 5 yılda; 18 üründe 8 yılda

sıfırlayacaktır. Ayrıca, bazı margarin türlerinde % 20‟lik vergi indirimi ve

dondurulmuĢ kanatlı eti ve yumurtada tarife kotası bazında gümrük vergisi muafiyeti

sağlamıĢtır. Liberalizasyon dıĢı tarım ürünlerinin oranı sadece % 6 civarında olup, bu

213

Tarife sayıları armonize sistemde geçerli alt açılımlar nedeniyle farklılık gösterebilmektedir.

Page 198: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

182

ürünler genel itibariyle Malezya‟nın tüm STA‟larında hariç bıraktığı alkollü içkiler,

tütün mamulleri ile pirinçten oluĢmaktadır.

Görüleceği üzere, Türkiye‟nin yakın çevresinden uzaklaĢtıkça dünyadaki yeni

trend olan % 95‟e yaklaĢan düzeyde ve negatif liste temelinde taviz değiĢiminde

bulunmasını gerektirebilecek bir durum ortaya çıkmıĢtır. G. Kore ve Malezya

STA‟larında dahi Türkiye‟nin tarımdaki hassasiyetini bir ölçüde yansıtabildiği ve

muhataplarına nazaran daha az taviz vermeyi baĢarabildiği görülse de bu durumun

çok fazla sürdürülebilir olmadığı dikkat çekmektedir.

Özellikle, STA müzakereleri devam eden ve Türkiye ile benzer iklim

koĢullarında büyük arazilerde üretim yapan Meksika, dünyanın hububat

Ģampiyonlarından Ukrayna ve üretim lideri olan A.B.D. ile müzakerelerde klasik

yaklaĢımını sürdüremeyeceği açıktır. Ayrıca, Peru, Kolombiya, Ekvator gibi

Türkiye‟nin Ģeker ve muz gibi siyasi mülahazalarla son derece hassas davrandığı

ürünlerde taviz almadan STA müzakerelerini tamamlamayacakları açıktır. Dahası,

bugüne kadar STA‟yı imzalayabilme uğruna mütevazı tavizlerle yetinen, Fas,

Arnavutluk, Sırbistan gibi ülkelerin, tercihli tarım düzenlemelerini geniĢletme

yönünde artan talepleri vardır.

Tablo XV‟e göre, STA müzakeresi yürütülen ülkelerle tarım ürünlerindeki

ticaretin payı son derece düĢüktür. Ancak, tarım ürünlerinin aynı ülkelerden

ithalatımızdaki % 26‟lık payının, söz konusu ülkelerin dünyaya tarım

ihracatlarındaki nispi düĢüklük bir yana, Türkiye‟nin yukarıdaki bölümlerde

Page 199: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

183

değinilen tarım sektöründeki yüksek oranlı korumadan kaynaklandığı

düĢünülmektedir.

Tablo XV: STA Müzakeresi Yürütülen Ülkelerle Tarım Ticareti (2014) ($)214

ÜLKE TARIM

ĠHRACATI

TOPLAM

ĠHRACAT Pay

TARIM

ĠTHALATI

TOPLAM

ĠTHALAT Pay

1 A.B.D. 675.044.511 6.341.841.401 10,6% 1.068.727.279 12.727.561.574 8,4%

2 CEZAYĠR 148.267.614 2.078.889.041 7,1% 314.006 2.642.390.602 0,0%

3 EKVATOR 2.495.440 77.840.611 3,2% 84.722.364 91.057.171 93,0%

4 ENDONEZYA 93.616.570 227.583.139 41,1% 480.360.919 2.043.491.797 23,5%

5 GANA 26.283.662 175.354.500 15,0% 151.752.035 157.924.607 96,1%

6 GÜNEY AFRĠKA CUM. 35.127.273 545.231.690 6,4% 19.835.723 1.189.351.847 1,7%

7 HĠNDĠSTAN 62.768.693 586.588.922 10,7% 265.138.270 6.898.576.779 3,8%

8 JAPONYA 176.591.276 375.472.022 47,0% 3.179.185 3.199.915.149 0,1%

9 KAMERUN 29.096.314 110.729.619 26,3% 5.706.339 40.427.507 14,1%

10 KANADA 137.773.040 950.456.224 14,5% 259.663.031 1.107.270.371 23,5%

11 KOLOMBĠYA 6.039.881 183.110.414 3,3% 10.523.938 1.182.515.822 0,9%

12 KONGO DEM. CUM. 25.064.810 41.051.999 61,1% 141.923 198.247.401 0,1%

13 LĠBYA 203.158.371 2.059.898.194 9,9% 7.335.342 292.506.925 2,5%

14 MEKSĠKA 25.512.555 311.978.084 8,2% 118.590.567 944.664.528 12,6%

15 PERU 23.625.844 287.976.161 8,2% 27.604.868 74.808.390 36,9%

16 TAYLAND 29.453.342 210.538.231 14,0% 52.667.053 1.276.798.015 4,1%

17 UKRAYNA 250.470.948 1.729.293.602 14,5% 803.710.367 4.242.612.328 18,9%

18 VĠETNAM 61.513.273 168.144.860 36,6% 20.785.092 2.009.894.462 1,0%

LĠSTE TOPLAMI 1.985.619.755 16.286.624.214 12,2% 3.229.006.266 40.162.090.668 8,0%

DÜNYA-TOPLAM 17.994.845.057 157.610.157.690 11,4% 12.418.337.732 242.177.117.073 5,1%

LĠSTE TOPLAMI/DÜNYA (%) 11% 10% 26% 17%

Türkiye‟yi önümüzdeki dönemde genel liberasyon oranları % 95‟ler civarında

olması beklenen baĢta A.B.D olmak üzere Yeni Nesil STA‟larda en fazla zorlayacak

konu baĢlığı olan tarımda, Türkiye‟nin yapması gerekenlerle ilgili öneriler Ģunlar

olacaktır:

i. Türkiye‟nin STA yapacağı yeni ülkeler, önemli tarımsal ürünler ithalatçısı

durumundaki Ortadoğu ile yine dünyanın en büyük tarım ithalatçılarında zengin AB

pazarından farklı olduğundan, bu duruma hazırlıklı olunmalı ve bugüne kadarki

214

Ekonomi Bakanlığı-TÜĠK verileri.

Page 200: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

184

toptan reddedici klasik yaklaĢım yerine ilgili kurumlarca, ülke ve ürün bazlı detaylı

çalıĢmalara ağırlık verilmelidir.

ii. STA kapsamında verilen tarım tavizlerine genel ekonomi politikası

çerçevesinde büyük resimden bakılmaya baĢlanmalı, enflasyon ve verimsiz kaynak

kullanımının nedeni olabilecek yüksek vergi ve destekleme politikaları gözden

geçirilmelidir.

iii. Özellikle iĢlenmiĢ tarım ürünleri ihracatında ithal temel tarım ürünleri girdisinin

yüksekliği dikkate alınarak, bu ürünlerde kategorik ret yerine en azından Dahilde

ĠĢleme Rejimi kapsamında vergi indiriminin sözleĢmeye bağlanması seçeneği daha

sıklıkla değerlendirilmelidir.

iv. Karar vericilerin ve siyasilerin çeĢitli nedenlerle bağlılık hissettiği Ģehirlerde

yetiĢen ürünlerde korumacılık yerine, veriye dayanan çalıĢmalarla müzakere

yürütülmesine ağırlık verilmelidir.

v. Sosyal ağırlıklı politikalarla dünya fiyatları ile ülkede oluĢan üretici fiyatları

arasındaki dengesizliğin yüksek vergilerle sürdürülebilmesinin, STA‟lardan ziyade

DTÖ bünyesindeki geliĢmelere bağlı olduğunun ve bunun ancak tarımsal

politikalarda düzeltme yoluyla yapılabileceğinin farkına varılmalıdır.

vi. Toplumun tüm gıda gereksiniminin yerli üretimle karĢılanması görüĢü gerçekçi

olmamakla birlikte, stratejik önemdeki ürünler dıĢında, tarımsal üreticiler yanında

tüketicilerin de korunması gerektiğinin ve bunların STA‟ların sonuçları konusundaki

farkındalığının sorgulanması gerekmektedir.

vii. En önemlisi, tarım ürünlerinde verilmeyen tavizlerin karĢılığında tarımsal baĢka

ürünlerde taviz alınamadığının, bu durumun STA‟nın genel dengesini bozduğunun

Page 201: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

185

ve zaman zaman STA‟ların birkaç ürün yüzünden imzalanamaması gibi sonuçların

olduğu dikkate alınmalıdır.

Türkiye‟nin tarım sektörünün üretim yapısındaki verimsizliklerle oluĢan dıĢ

ticarete ve özellikle de STA‟lara iliĢkin korumacı pozisyonu, dünyadaki yeni

eğilimler çerçevesinde sürdürülemez bir noktaya doğru gitmektedir. BaĢta A.B.D.

olmak üzere önümüzdeki yıllarda Yeni Nesil STA yapılacak ülkelerle

müzakerelerde, tarım en zorlu alan olmaya adaydır.

5. Hizmetler Ticaretinin SerbestleĢtirilmesi

Hizmetler sektörü, ülkelerin gayrı safi milli hasılası içindeki payı, istihdam

yaratma potansiyeli ve tüm ekonomik faaliyetlerin yürütülmesindeki kolaylaĢtırıcı

rolü itibariyle gerek ulusal ekonomilerin gerekse küresel ekonominin iĢleyiĢi

açısından giderek daha fazla önem kazanmaktadır. Sektörün küresel üretim ve

istihdamın % 60‟ını toplam ticaretin % 20‟sini oluĢturan payı diğer sektörlerden daha

hızlı artmaktadır.

Günümüzde hizmet ticaretinin geliĢmiĢ ülkelerin gayri safi milli hasılası

içindeki payı % 75'e kadar ulaĢırken, geliĢmekte olan ülkelerde bu oran % 50-65

arasında seyretmektedir. Buna paralel olarak, özellikle son 30-40 yıl içerisinde

küreselleĢme, çok uluslu Ģirketlerin geliĢimi ve en önemlisi bilgi ve iletiĢim

teknolojilerindeki geliĢmelere birlikte hizmetlerin uluslararası ticareti de hızlı bir

artıĢ göstermektedir.

Page 202: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

186

a. Hizmetler Sektörünün Dünya ve Türkiye Ekonomisindeki Yeri ve DTÖ

Kapsamındaki Düzenlemeler

2013 yılı itibariyle dünya hizmet ihracatı bir önceki yıla göre % 5,5 artıĢla 4,6

trilyon $ ve dünya hizmet ithalatı % 4,3 artıĢla 4,3 trilyon $ olmuĢtur. 2010-2013

döneminde dünya hizmet ihracatı %2 0,9, dünya hizmet ithalatı % 20,1 oranlarında

yükselmiĢtir215

. 1980‟li ve 1990‟lı yıllardan itibaren hız kazanan bu geliĢmeler ve

hizmet ticaretinin artan önemine üzerine, Uruguay Turu müzakerelerinin bir baĢarısı

olarak uluslararası ticaret sistemine dâhil olmuĢtur. DTÖ Hizmet Ticareti Genel

AnlaĢması (GATS), uluslararası hizmet ticaretine iliĢkin temel kavram, kural ve

ilkeleri ortaya koyan çok taraflı anlaĢma olarak 1995‟te yürürlüğe girmiĢtir.

Türkiye‟nin hizmet ihracatı 2013 yılında 44 milyar $‟la ve 2012 yılına göre %8

artıĢla dünya toplam hizmet ihracatından % 0,9 pay almakta, AB‟nin blok olarak ele

alınması durumunda 16. sırada yer almaktadır216

.

AB ülkelerinin ayrı ayrı değerlendirilmesi halinde ise, Türkiye‟nin dünya

sıralaması 27 olmaktadır. Hizmet ihracatında 2010 yılında Türkiye 34,5 milyar $ ile

27. sırada yer almıĢtır. Türkiye hizmet sektörleri ithalatı 2013 yılında 22 milyar $‟la

ve 2012 yılına göre % 15‟lik artıĢla dünya toplam hizmet ithalatından % 0,7 pay

almakta, AB‟nin tek blok ülke olarak ele alınması durumunda 23. sırada ayrı ayrı

değerlendirilmesi halinde 35. sırada yer almaktadır (Tablo XVI).

215

https://www.wto.org/english/res_e/statis_e/short_term_stats_e.htm 216

http://www.trademap.org/stServiceDataAvailability.aspx

Page 203: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

187

Tablo XVI: Dünyada Hizmet Ticareti ve Türkiye‟nin Konumu (AB tek ve ayrı

ayrı)

TOPLAM ĠHRACAT (milyar $) TOPLAM ĠTHALAT (milyar $)

Ülke 2013 Ülke 2013 Ülke 2013 Ülke 2013

1 AB-27 880 1 A.B.D 662 1 AB-27 667 1 A.B.D 427

2 A.B.D 662 2 Almanya 287 2 A.B.D 427 2 Almanya 315

3 Çin 207 3 Ġngiltere 290 3 Çin 329 3 Çin 329

4 Japonya 144 4 Çin 207 4 Japonya 161 4 Ġngiltere 173

5 Singapur 116 5 Fransa 233 5 Hindistan 127 5 Japonya 161

6 Hindistan 152 6 Japonya 144 6 Singapur 122 6 Fransa 188

16 Türkiye 44 2

7

Türkiye 44 2

3

Türkiye 22 3

5

Türkiye 22

DÜNYA 3.744 DÜNYA 4.623 DÜNYA 3.675 DÜNYA 4.341

Kaynak: DTÖ Uluslararası Ticaret İstatistikleri,2014

Tablo XVII‟ye göre, TCMB Ödemeler Dengesi istatistiklerine göre,

hizmetler sektörü, Türkiye‟nin ödemeler dengesinde dıĢ ticaret fazlası verdiği bir

alan olarak mal ticaretindeki açığı kapatarak cari dengeyi açığı bir ölçüde düzelten

bir alan olarak ön plana çıkmaktadır.

Türkiye, 2013 yılında 46,4 milyar dolarlık hizmet ihracatı 23,3 milyar

dolarlık hizmet ithalatı yaparak, bu alanda 23 milyar dolar ticaret fazlası vermiĢtir217

.

Turizm ve taĢımacılık, Türkiye‟nin ihracatında en önde gelen alt sektörlerdir; yurtdıĢı

müteahhitlik sektörünün etkisiyle bu alanda da fazla verilirken, sigorta, finansal

hizmetler, diğer ticari hizmetler ve resmi hizmetlerde az da olsa açık verilmektedir.

Diğer ticari hizmetler baĢlığı altında, telekomünikasyon, görsel-iĢitsel hizmetler veya

mesleki hizmetler gibi alanlar bulunmakta olup, bu alt sektör hemen hemen baĢa baĢ

durumdadır218

.

217 Ekonomi Bakanlığı internet sayfası, Türkiye hizmet ticareti istatistikleri bilgi notu,

http://www.ekonomi.gov.tr/portal/faces/home/hizmetTicareti/ 218 Bu veriler, TCMB ödemeler dengesinde yer almamakta, DTÖ, OECD ve Eurostatı esas alan Trade Map veri

platformunda kısmen bulunmaktadır.

Page 204: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

188

Tablo XVII: Ödemeler Dengesi Hizmetler Sektörü Dengesi (Milyon $)

2011 2012 2013

B. HĠZMETLER DENGESĠ 20,152 22,562 23,055

Ġhracat 40,668 43,089 46,444

Ġthalat -20,516 -20,527 -23,389

1. TaĢımacılık 2,276 3,611 3,244

Ġhracat 10,795 12,467 12,964

Ġthalat -8,519 -8,856 -9,720

2. Turizm 20,171 21,251 23,180

Ġhracat 25,054 25,345 27,997

Ġthalat -4,883 -4,094 -4,817

3. ĠnĢaat 838 1,029 671

Ġhracat 838 1,029 671

Ġthalat 0 0 0

4. Sigortacılık -468 -425 -741

Ġhracat 834 866 981

Ġthalat -1,302 -1,291 -1,722

5. Finansal Hizmetler -690 -642 -555

Ġhracat 531 534 779

Ġthalat -1,221 -1,176 -1,334

6. Diğer Ticari Hizmetler -1,427 -1,618 -1,988

Ġhracat 300 366 566

Ġthalat -1,727 -1,984 -2,554

7. Resmi Hizmetler -1,059 -965 -888

Ġhracat 505 752 798

Ġthalat -1,564 -1,717 -1,686

8. Diğer Hizmetler 511 321 132

Ġhracat 1,811 1,730 1,688

Ġthalat -1,300 -1,409 -1,556

Kaynak: TCMB Ödemeler Dengesi Yıllık Ayrıntılı sunum (1984-2013)

Hizmetler sektörünün artan önemi ve yukarıdaki verilerden de anlaĢılacağı

üzere sektördeki görece kuvvetli pozisyonu nedeniyle, Türkiye son dönemde, çok

taraflı müzakerelerde ilave serbestleĢmeye taraftar olmaya baĢlamıĢtır. Bu itibarla,

DTÖ Doha müzakere turunda yaĢanan tıkanmanın ardından, uluslararası hizmet

ticaretinin % 70‟ini oluĢturan ve çoğu A.B.D, AB, Japonya gibi geliĢmiĢ 23 DTÖ

üyesince hizmet ticaretine ivme kazandırmak üzere baĢlatılan çoklu hizmetler

anlaĢmasına (TISA) yönelik görüĢmelere 2012 yılında dâhil olmuĢtur. TISA‟nın,

Page 205: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

189

tüm hizmet sektörlerini içerecek kadar kapsamlı olması, yeni pazara giriĢ

olanaklarının yaratılması ve hizmet ticaretine dair yeni ve güçlendirilmiĢ kuralların

oluĢturulması hedefleri bulunmaktadır. Türkiye, özellikle AB ile iliĢkilerinde de

sorunlu konular olan, hizmet sektörlerinde faaliyet gösteren iĢ adamlarının geçici

dolaĢımını kolaylaĢtırarak vize iĢlemlerinin basitleĢtirilmesi ve karayolu yük

taĢımacılığı hizmetlerine yönelik kısıtlayıcı engellerin kaldırılması alanlarında etkin

sonuçlar için çaba sarf etmektedir219

. Benzer bir Ģekilde, Türkiye‟nin STA‟lar

kapsamında ikili bazda hizmetler ticaretinin serbestleĢtirilmesi yönünde çabaları

2010 yılından itibaren hız kazanmıĢtır. Bunun baĢlıca nedenini, Türkiye‟nin hızla

artan sınır-ötesi hizmet ihracatı yönündeki engelleri kaldırma arzusu

oluĢturmaktadır. Ayrıca, artan yurt dıĢı yatırımlarla baĢta turizm, taĢımacılık, inĢaat,

perakende dağıtım, bankacılık, sigortacılık, sağlık ve telekomünikasyon hizmetleri

olmak üzere dünyanın birçok ülkesinde varlık göstermeye baĢlayan Türk hizmet

sunucularının önünün açılması gereği ortaya çıkmıĢtır.

b. AB ile Sektörün SerbestleĢtirilmesine Yönelik Müzakereler ve

Türkiye‟nin Hizmetler Ticaretini Düzenleyen STA‟ları

Esasen, tezin 1. Bölümünde de konu edildiği üzere, dünya genelindeki

BTA‟ların %33‟lük bölümü GATS‟ın V. Maddesi kapsamında hizmetler ticareti

alanında uzun süredir akdedilmekte olmasına karĢın, Türkiye tarafından 2015 yılında

G. Kore ile imzalanan Hizmet Ticareti AnlaĢması ve Yatırım AnlaĢmasına kadar bu

yönde bir geliĢme olmamıĢtır. Bunun temel nedeninin, Türkiye, GB kapsamında

219

Ekonomi Bakanlığı internet sayfası, hizmet ticareti anlaĢması (TISA) müzakereleri,

http://www.ekonomi.gov.tr/portal/faces/home/hizmetTicareti/

Page 206: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

190

hizmetler ve bununla doğrudan ilgili yatırımlar konuları yer almadığı için hiçbir

STA‟sında 2013 yılına kadar bu alanlarda serbestleĢme giriĢimi olmaması olduğu

düĢünülmektedir. Diğer bir deyiĢle, Türkiye‟nin bu konuları liberalleĢmeye konu

etmesi, ancak AB‟nin yeni nesil STA‟lara geçiĢi ile birlikte olmuĢtur. Bu itibarla,

konuya AB ile iliĢkilerimiz perspektifinden bakıldığında Ģu hususlar dikkat

çekmektedir. 1/95 sayılı OKK ile kurulan GB kapsamında hizmet ticaretine yer

verilmemiĢtir. Bununla birlikte, konuya iliĢkin düzenleme yapma yetkisi Ankara

AnlaĢması220

ve Katma Protokol‟deki hükümler221

itibariyle, halen Türkiye-AB

Ortaklık Konseyinde bulunmaktadır. Türkiye‟nin 1999 yılındaki Helsinki

Zirvesi‟nde adaylık statüsünü kazanmasıyla birlikte, hizmetlerin, GB kapsamına

dâhil edilmesi bu kez AB tarafından gündeme getirilmiĢtir. Bu çerçevede, 39. dönem

Türkiye-AB Ortaklık Konseyi Toplantısı'nda alınan “Topluluk ile Türkiye

Arasındaki Hizmetlerin SerbestleĢtirilmesi ve Kamu Ġhaleleri Pazarlarının KarĢılıklı

Olarak Açılmasını Amaçlayan Müzakerelerin BaĢlaması Hakkındaki 11 Nisan 2000

tarih ve 2/2000 Sayılı AT-Türkiye Ortaklık Konsey Kararı” ile Ankara AnlaĢması ile

Katma Protokol‟ün yukarıda zikredilen maddelerine doğrudan atıfla, hizmet

ticaretinin kamu alımları ile birlikte GB kapsamına alınması için müzakerelerin

baĢlatılması öngörülmüĢtür. 2/2000 sayılı OKK, müzakereler neticesinde ulaĢılacak

düzenlemenin kapsamı, derinliği ya da Ģekli hakkında bir hüküm içermemiĢ, sadece

müzakerelerin baĢlayacağı tarihi222

belirlemiĢtir. Bununla birlikte, 2000–2004 yılları

arasında süren müzakerelerde, AB tarafı, diğer aday ülkelerle imzaladığı entegrasyon

anlaĢmalarındakinden farklı bir yaklaĢım sergileyerek, Türkiye‟yi aday ülke olarak

değil ticari partner olarak değerlendirmiĢ, ilaveten Ankara AnlaĢması ve 1/80 ve 3/80

220

9, 13,14 ve 16. Maddeler 221

41 (2) ve 42. Maddeleri 222

2000 yılının Nisan ayı.

Page 207: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

191

sayılı OKK‟lar ile serbest dolaĢımla ilgili kazanılmıĢ haklara atıfta bulunulmasını

kabul etmemiĢtir. Ayrıca, AB tarafınca önerilen AnlaĢmanın DTÖ GATS

AnlaĢmasının gerisinde kalması ve Türk tarafınca iki taraf arasındaki asimetriye giriĢ

bölümünde atıf yapılması talebinin kabul görmemesi, iĢ kurma hakkının AB

tarafından dar tutulması, gerçek kiĢilerin serbest dolaĢımına yeterli düzeyde kolaylık

sağlanmaması, mesleki yeterliklerin karĢılıklı tanınmasına iliĢkin anlaĢmazlıklar ve

kamu ihalelerinin hizmetler ile birlikte ele alınmasının zorunlu tutulması nedenleriyle

müzakereler 2004 yılında fiilen askıya alınmıĢtır. Konu, bu tarihten itibaren, AB‟ne

katılım müzakereleri kapsamında ele alınmaya baĢlanmıĢ olup, 2005 yılında AB‟ye

katılım müzakerelerinin baĢlamasıyla birlikte, hizmet ticareti öncelikli olarak 3 No‟lu

ĠĢ Kurma Hakkı ve Hizmet Sunum Serbestisi Faslı altında yer almaktadır223

. Faslın

tarama sonu raporu ve açılıĢ kriterleri tespit edilmiĢ olmakla birlikte, AB Genel ĠĢler

ve DıĢ ĠliĢkiler Konseyi‟nin 2006 yılındaki kararı çerçevesinde, hizmetler faslı, Ek

Protokolün tam olarak uygulanması Ģartına bağlı olarak müzakereleri askıya alınan 8

fasıl arasında yer almıĢ ve 2012 yılında tesis edilen Pozitif Gündem kapsamında

takip edilmiĢtir. 2015 yılında kararlaĢtırılan ve 2016 yılında baĢlanması öngörülen

GB‟nin güncellenmesi çalıĢmalarında, AB ile görüĢmelerin ana unsurlarından birisi

olmaya namzettir.

Diğer taraftan, Türkiye‟nin ilk Yeni Nesil olarak değerlendirilebilecek G.

Kore STA‟sı, hizmetler ticaretini de içeren ilk anlaĢmadır. STA‟nın düzenlenmesi

nispeten zor ve karmaĢık bir sektörde, dünyadaki diğer STA örneklerine göre basit

bir yapıda dizayn edildiği söylenebilecektir. Bunun nedeni, söz konu anlaĢmanın

223

Bunun yanı sıra, 9 No‟lu Mali Hizmetler, 14 No‟lu TaĢımacılık Politikası, 15 No‟lu Enerji, 10

No‟lu Bilgi Toplumu ve Medya ve 18 No‟lu Ġstatistik Fasılları.

Page 208: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

192

nispeten kolay bir yöntem olan ve aĢağıda açıklanacak olan Pozitif Liste yaklaĢımı

ile tamamlanmıĢ olmasıdır. Bu noktada, gerek çok taraflı ve gerekse ikili

düzenlemelerde, hizmetler alanındaki serbestleĢmenin çok kolay sağlanamadığının

belirtilmesinde yarar vardır; bunun nedeni, mal ticaretinden farklı olarak sunulan

ürünün görünmeyen, elle tutulamayan ve çoğu zaman gerçek kiĢilerce bir defada

yapılıp biten bir Ģey olmasından kaynaklanmaktadır. Mal ticaretinde geleneksel

biçimde bir ülkede üretilen ürün sınır ötesine geçerek satılmaktadır. Oysa hizmet

ticaretinde, doğası gereği hizmeti sunan veya alanların da çoğu zaman sınır ötesine

geçmesi gerekmektedir. Bu nedenle, DTÖ GATS AnlaĢması hizmet sunum

biçimlerini internet yoluyla bankacılık veya mimari çizim sunma örneğindeki gibi

geleneksel sınır ötesi arz (Mod 1), turistlerin konaklama, ulaĢım ve hediyelik eĢya

alımları örneğindeki gibi yurtdışında tüketim (Mod 2.), müteahhitlik, turizm, hastane

ve kurye Ģirketinin yabancı bir ülkede kurulması örneğindeki gibi somut ticari varlık

(Mod 3), ve tesisatçı, berber, muhasebeci veya doktorun diğer bir ülkede hizmet

vermesi örneğindeki gibi gerçek kişilerin varlığı (Mod 4) Ģeklinde dörde ayırmıĢtır.

Gerek DTÖ TISA gerekse STA müzakereleri, modlar itibariyle ülkelerin hangi alt

sektörleri serbestleĢtireceklerinin düzeyi, listeleme yöntemine adını vermektedir.

Pozitif listeleme, ülkelerin hangi hizmet sunum biçiminde (4 adet Mod arasından) ve

hangi alt sektör taahhüt üstlenmeyi kabul ettiğini açıkça seçebilme imkanı

vermektedir. Negatif listelemede ise, her modda ve tüm sektörlerde karĢı ülke hizmet

sağlayıcılarına MFN ve ulusal muamele tanınırken, sadece aykırılık bazı alt sektörler

gerekçeli olarak kısıtlamanın sınırlarıyla birlikte listelenmektedir. Türkiye‟nin ve

çoğu geliĢme yolundaki ülkenin pozitif listelemeyi tercih ederken, özellikle DTÖ-

Page 209: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

193

GATS AnlaĢmasının temel mimarı da olan224

A.B.D.‟nin negatif listelemeyi talep

etmesinin nedeni budur225

. AB dahi daha kolay ve açık bir yöntem olan geleneksel

olarak Meksika, G. Kore gibi ülkelerle pozitif listeleme yöntemini tercih etmiĢtir.

Ancak, Avrupa Ekonomik Alanının yanı sıra Hırvatistan ve Ukrayna Ortaklık

AnlaĢmaları gibi yüksek düzeyli mevzuat uyumunu içeren örneklerde ise, negatif

listelemeyi uyguladığı da görülmektedir. AB-Japonya, AB-Kanada STA ve AB -

A.B.D. TTYO müzakerelerinde tarafların yüksek beklentileri nedeniyle, negatif

listelemeyi seçtikleri açıklanmaktadır.

Diğer taraftan, hizmet STA‟larının anlaĢılabilmesi için önemli ve açıklanması

gereken “yatay hususlar” ile “ratchet hükmü” Ģeklinde iki terim daha bulunmaktadır.

Bunlardan ilki olan yatay hususlar, aksi özellikle belirtilmedikçe tüm alt sektör ve

modlar için geçerli olan düzenlemelerdir. Buna gerçek kiĢilerin dolaĢımına yönelik

vize gereklilikleri ya da mesleki yeterliliklerin tanınmasındaki koĢullar örnek

gösterilebilecektir. Ratchet hükmü ise, ülkelerin tek taraflı olarak kendiliğinden

yaptıkları STA‟da baĢta bulunmayan bir düzenlemeyi otomatik olarak o tarihten

itibaren bağlamıĢ sayılması ve bir daha STA partnerine karĢı geri alamaması

anlamına gelmektedir226

.

Türkiye‟nin, henüz yeni imzalanmıĢ bulunması nedeniyle metinleri

incelenemeyen G. Kore ve Singapur STA‟larında pozitif liste yaklaĢımının

benimsenmiĢ ve taraflarca üstlenilen pazara giriĢ, ulusal muamele ve MFN

224

Eason H., America‟s Invisible Trade Surplus, Exporting of Services, N. Business, 1984, s 3. 225

A.B.D.‟nin Ürdün ile imzalanan STA‟sı hariç. 226

Lejárraga, I., “Deep Provisions in Regional Trade Agreements: How Multilateral-friendly?: An Overview of

OECD Findings”, OECD Trade Policy Papers, No. 168, OECD Publishing, 2014.

Page 210: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

194

yükümlülüklerinin Sektörel Taahhüt Listeleri ve MFN Ġstisna Listeleri yoluyla

belirlenmiĢ olduğu tahmin edilmektedir.

c. Sektörü Kapsayan Yeni Nesil STA‟lara Türkiye‟nin Olası YaklaĢımı

Hizmet sektörlerinin dünya genelinde artan önemine binaen hizmetler ticareti

konusunun Türkiye‟nin önümüzdeki dönem dıĢ ticaret politika ve stratejilerinin

önemli bir ayağını oluĢturacağı açıktır. Nitekim turizm gibi geleneksel alanların yanı

sıra baĢka alanlarda da hızla geliĢen ve birçok ülkede olduğu üzere önemli bir

istihdam kaynağı oluĢturan hizmet sektörlerimizin gerçekleĢtirdiği ticarete ivme ve

çeĢitlilik kazandırılması ve yeni pazara giriĢ imkânları sağlanmasının önemi giderek

artmaktadır. Ekonomi Bakanlığınca yapılan açıklamalardan, G. Kore ve Singapur

dıĢında önümüzdeki dönemde Japonya, Ukrayna, Meksika, Peru, Hindistan ile

yapılacak STA‟ların hizmetleri içereceği, yürürlükteki STA‟lardan, EFTA, Tunus,

Bosna-Hersek, ġili, Makedonya ve Arnavutluk anlaĢmalarının da kapsamının bu

yönde geniĢletilebileceği anlaĢılmaktadır. Ayrıca, Rusya ile mal ticaretini içermeyen

ya da sadece GB dıĢındaki mallar ile hizmetleri kapsayan bir STA yönünde

çalıĢmalarda bulunulduğu bilinmekle beraber227

, Suriye sınırında bir Rus uçağının

düĢürülmesi sonucunda bu müzakerelerin askıya alınmıĢ olması muhtemeldir. Yeni

Nesil STA‟larda, hizmetler sektöründe, Türkiye‟nin olası pozisyonun ve

önceliklerinin Ģunlar olabileceği düĢünülmektedir:

i. Öncelikle, yukarıda açıklandığı üzere, Türkiye‟nin Ödemeler Dengesi ve

227

Ekonomi Bakanlığı internet sayfası, Türkiye - Rusya Federasyonu Hizmet Ticareti ve Yatırım AnlaĢması

Müzakereleri, http://www.ekonomi.gov.tr/portal/faces/home/hizmetTicareti/

Page 211: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

195

uluslararası kuruluĢlar kaynaklı istatistiklerde hizmetler sektöründe güçlü görünümü

dıĢ fazla veriyor olması nedeniyle, ilk bakıĢta bu alandaki müzakerelerin örneğin

tarım alanındakilere göre daha kolay olabileceği zannedilebilecektir. Bu durum,

Türkiye‟den ekonomi olarak küçük Balkan veya Akdeniz ülkeleri ve hatta EFTA

gibi geleneksel ortakları bakımından belirli sektörler için geçerli olabilecek olsa da

A.B.D. baĢta olmak üzere, Japonya ve AB için ileri sürülmesi zordur. Türkiye

Ġhracatçılar Meclisi (TĠM) tarafından yürütülmekte olduğu açıklanan hizmet

sektörlerinin uluslararası rekabet gücü analizleri çalıĢması tamamlanmamıĢ olsa

da228

gerek Ģimdiye kadar baĢlatılan müzakerelerde yapılan toplantılarda sektör

temsilcileri ve kamu kurumlarınca vurgulanan hususlar, gerek TOBB, TĠM ve çeĢitli

STK‟larca oluĢturulan sektör kurullarının tespit ve bulguları ve gerekse de ödemeler

dengesine de yansıyan durumdan, Türkiye‟nin güçlü olduğu sektörlerde rekabet

gücünün nispeten daha yüksek olduğu alanlar olduğu ve müzakerelerde talepkar

olabileceği düĢünülmektedir. Bunlar, karayolu taĢımacılığı, havaalanı yönetim

hizmetleri, yer hizmetleri ve ikram hizmetleri, deniz ve hava araçları bakım-onarım

hizmetleri baĢta olmak üzere taĢımacılık hizmetleri, her türlü turizm hizmetleri,

inĢaat hizmetleri, sağlık hizmetleridir. Ayrıca, yatay konulardan olan Türk vatandaĢı

gerçek kiĢilerin vize ve yerleĢim serbestîsi olamayan geliĢmiĢ ülkelerdeki dolaĢımı

ile bunların mesleki yeterliliklerin muhatap ülkelerde tanınması Türkiye‟nin olası

pozisyonlarında ön plana çıkması gereken konulardan olabilecektir. Bunun

mukabilinde, Türkiye‟nin Ģimdiye kadar GATS, TISA ve ikili STA‟larda taahhütte

bulunmayı tercih etmediği sektör ve yatay konularda açılım yapması

beklenebilecektir. Bunlardan, hukuk hizmetleri, muhasebe ve denetim hizmetleri,

228

http://www.dtd.org.tr/news/193/turkiye-hizmet-sektorleri-rekabet-gucu-analizi-projesi

Page 212: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

196

toptan ve perakende dağıtım hizmetleri, mimarlık-mühendislik hizmetleri, eğitim

hizmetleri, sağlık hizmetleri, posta-kurye hizmetleri, görsel-iĢitsel hizmetler, bilgi

teknolojileri, iletiĢim hizmetleri ve elektronik ticaret talepte bulunulması en

muhtemel alt sektörler olarak Türkiye‟yi zorlayabilecektir. Ayrıca, yatay

konulardan, yabancıların Türkiye‟de gayrimenkul edinimindeki kısıtlamalar, yabancı

çalıĢma izinleri, yalnızca Türk vatandaĢlarına izin verilen mesleklerde229

açılım

yapmak gerekebilecektir.

ii. Türkiye bakımından hizmetler ticaretinin serbestleĢtirilmesi yönündeki en

sorunlu alanın, konuya iliĢkin birçok sektördeki mevzuatın çok sayıda kamu kurum

ve kuruluĢunun sorumluluğunda bulunması ve bu sebeple koordinasyon eksikliği

yaĢanması olduğu gözlenmektedir. Örneğin finansal hizmetler konusunda, Hazine

MüsteĢarlığı, BDDK, SPK, Bankalar Birliği gibi çok sayıda kuruluĢ ve hepsinin

farklı öncelikleri bulunabilmektedir. Dahası, müzakerelerde aynı ölçüde katılımda

bulunmamakta, farkındalıklarının kurumsallaĢmanın ötesinde kiĢisel katılıma bağlı

olduğu gözlenmektedir. Oysa Türk hukukunda usulüne göre yürürlüğe konulan

uluslararası anlaĢmalar kanun hükmünde olup, anayasaya aykırılıkları da iddia

edilemediğinden230

bunların bağlı bulundukları hukuksal düzenlemeler üzerinde

etkide bulunabilecekledir.

iii. Bu konuyla alakalı olarak, Türkiye‟de uluslararası düzeyde hizmetler

ticaretinin esaslarını ve temel ilkeleri düzenleyen, yatay mevzuatı ve koordinasyonu

yapabilecek tek temas noktası niteliğinde bir kurum bulunmamaktadır231

.

iv. Türk vatandaĢlarının birçok ülkede serbest dolaĢımının bulunmaması, Mod 4

229

Avukatlık, noterlik, diĢ hekimliği, ebelik, hastabakıcılık, eczacılık, veterinerlik, hastanelerde müdürlük,

rehberlik, mali ve yeminli mali müĢavirlik, gazete müdürlüğü, güvenlik görevliliği, gümrük müĢavirliği vb. 230

Pazarcı H., Uluslararası Hukuk Dersleri, Turhan Kitabevi, Ankara, 1998, c.I, s.148. 231

Avrupa Komisyonu, Türkiye 2015 Yılı Ġlerleme Raporu, Brüksel, 10.11.2015 SWD(2015) 216, s. 36.

Page 213: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

197

uyarınca yapılacak serbestleĢmeleri baĢlı baĢına zorlu bir alan haline getirmektedir.

v. Türkiye‟deki düzenlemelerde Ģeffaflık ve öngörülebilirliğin özellikle A.B.D,

AB, Japonya ve EFTA gibi geliĢmiĢ ve hizmetler konusunda talepkar pozisyondaki

muhataplar durumunda, yeterli düzeyde olmaması ve muhtelif meslek dallarında

T.C. vatandaĢlığının zorunlu tutulması Ģartları bulunmaktadır.

vi. Türkiye‟de bazı mesleklerde cinsiyet, dil ve ikamet Ģartlarından kaynaklanan

bürokratik engeller ve çok kolay takip edilemeyen usuller mevcut olduğuna dair

hâlihazırdaki iddiaların, müzakerelerde de karĢımıza çıkması muhtemeldir.

vii. Osmanlı devletinin son dönemlerinde sorun yaratmıĢ olan yabancı okullar

nedeniyle eğitim baĢta olmak üzere, sağlık, hukuk, postacılık, gayrimenkul

hizmetlerine iliĢkin sistemler Cumhuriyetin kuruluĢundan bu yana salt ulusal

önceliklere göre düzenlenmiĢtir. Olası bir uluslararası bağıtlama durumunda ortaya

sistemsel karıĢıklıklar çıkabilecektir.

viii. Benzer biçimde, Kabotaj Kanunu, vatandaĢlık Ģartları, mevzuat hazırlama

esasları gibi politik olarak hassas konular baĢta olmak üzere birçok sektörde

mevzuat değiĢiklikleri gerekecektir. Ayrıca, ülkede, geçici hizmet sunumuna yönelik

mevzuat eksikliği bulunması, bu alanda yeni düzenlemelere ihtiyaç doğurmaktadır.

ix. A.B.D ile STA müzakerelerinde mal ticareti, AB ile bir trafik sapması

olmaması ve hatta GB‟nin sonlandırılmaması için bir gereklilikken, hizmetler

alanında agresif bir tutum izlemesi mümkün olan söz konusu ülkenin taleplerinin

nasıl dengeleneceği bir soru iĢaretidir. Bu ülkeyle yürütülecek müzakerelerden

önemli bir getiri beklenmeyecek, tam tersi birçok alanda tek taraflı açılım yapmak

durumunda kalınabilecektir. A.B.D ile, hem müzakere etmekte hem de müzakere

etse dahi bilahare uygulamakta zorlanacağı negatif listeleme ve ratchet

Page 214: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

198

mekanizmalarına karĢı Türkiye‟nin hazırlıklı olması gerekmektedir.

x. Türk hizmet sunucularının ve iĢ adamlarının büyük ölçüde entegre olduğu

yakın pazarlar olan EFTA, Akdeniz ve Balkan ülkelerindeki pazara giriĢ engellerinin

kaldırılması ve ayrımcı uygulamalara son verilmesinin uzak coğrafyalardaki

ülkelerle yapılacak anlaĢmalara göre daha belirgin bir getirisi olacağı

düĢünülmektedir. Ġdari usullerin basitleĢtirilmesi ve bazı altyapı sektörlerinde

liberalizasyon gibi STA ortakları tarafından müzakerelerde talep edilecek ve

ülkemizce verilebilecek bazı tavizlerin ise orta vadede Türkiye‟deki yatırım

ortamının iyileĢtirilmesi, doğrudan yabancı yatırımların artırılması gibi

öngörülmeyen olumlu etkileri de olabilecektir.

Sonuç olarak, yukarıda belirtilen ülkelerle hizmet ticareti alanında

müzakereye baĢlanmasının, Türkiye‟nin DTÖ-TISA ve AB ile GB‟nin

Güncellenmesi çalıĢmalarıyla paralel yürütülebileceği ve birbirlerine yansımaları

olacağı düĢünülmektedir. Bu çalıĢmaların tümü, AB üyelik perspektifiyle de uyumlu

olacak, katılım müzakerelerine hız kazandırabilecek ve siyasi ve sosyal olumlu

etkiler ortaya çıkabilecek niteliktedir.

6. STA‟larda Yatırımların Düzenlenmesi

Dolaysız yabancı sermaye yatırımı, en genel anlamda, bir ülkede yerleĢik

bulunanların kendi ülkelerinin sınırları dıĢında servet edinmeleridir. Büyük bölümü

çok uluslu Ģirketlerce gerçekleĢtirilen sözkonusu giriĢimlerde, ana ülkede yer alan

merkez dıĢındaki bir ülkede Ģirket kurulması, mevcut bir Ģirketin satın alınması veya

Page 215: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

199

sermaye artırımı yoluyla devralınması yoluyla olabilmektedir232

. KüreselleĢen

dünyada, kendi iç tasarrufları yetersiz GYÜ‟lerin yabancı sermaye yatırımı çekerek

kalkınma sağlamak ve geliĢmiĢ ülkelerin üretim maliyetlerinin daha düĢük olduğu

ülkelerde üretimde bulunarak rekabet gücünü korumak istemeleriyle 1980‟lerden

itibaren söz konusu akımlarda artıĢlar görülmüĢtür. Yabancı sermaye yatırımında,

kendi ülkesi dıĢında faaliyet gösterecek kiĢi ve kuruluĢların belirli ölçüde güvence ve

kar transferi gibi konularda serbesti garantisi aramaları da son derece doğaldır.

Ülkeler arasında yabancı sermaye yatırımlarının korunması amaçlı uluslararası

yatırım anlaĢmaları, 1959 yılındaki ilk anlaĢma olan Federal Almanya-Pakistan

AnlaĢmasından bu yana akdedilegelmekte ve geleneksel olarak ikili yatırım

anlaĢmaları (BIT-Biletaral Investment Treaty) Ģeklini almaktadır233

. Yatırımlar

konusunun BTA‟lar kapsamında düzenlenmesi, tüm ülkeler bakımından oldukça yeni

bir durumdur.. DTÖ bünyesindeki Ticaretle bağlantılı Yatırım Önlemleri AnlaĢması

(TRIMs) dahi adından da anlaĢılacağı üzere, konuya sadece ticaretle bağlatılı olduğu

ölçüde örneğin yatırımlarda yerel ürün kullanımı zorunluluğu getirilmesini önleme

amacıyla düzenleme getirmekle yetinmiĢtir234

.

Türkiye‟nin STA‟larındaki yatırım düzenlemelerine iliĢkin pozisyonun

belirlenebilmesi bakımından, öncelikle küresel ölçekte yabancı sermaye yatırımları

içinde Türkiye‟nin durumuna ve yabancı yatırımların Türkiye ekonomisindeki yeri

ile dünyada ve Türkiye‟de daha önce imzalamıĢ bulunduğu ikili yatırım

anlaĢmalarının Yeni Nesil STA‟lardan farkına bakmak gerekmektedir. Böylelikle,

232

Seyidoğlu, H., Uluslararası Ġktisat, Ġstanbul, 1998, s. 526-529. 233

UNCTAD, World Investment Report, June 2015,s.122

http://unctad.org/en/PublicationsLibrary/wir2015_en.pdf 234

WTO, Trade and Investment URL: https://www.wto.org/english/tratop_e/invest_e/invest_e.htm

Page 216: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

200

Türkiye‟nin konuya iliĢkin yaklaĢımı ve olası pozisyonunun belirlenmesine

çalıĢılacaktır.

a. Dünyada ve Türkiye‟de Yabancı Sermaye Yatırımları

2014 yılı itibariyle, dünyadaki Yabancı Sermaye Yatırımları stokunun toplam

değeri 26 trilyon dolara ulaĢmıĢ olup, en fazla yatırım stoğuna sahip ülke A.B.D.

olarak ön plana çıkmaktadır. Ġngiltere ve Hong Kong‟un söz konusu ülkeyi takip

ettiği sıralamada, Avrupa ülkelerinin ağırlığı görülmekte olup, Türkiye 168,6 milyar

dolar ile 2014 yılında değerinde stok rakamıyla 31.sırada bulunmaktadır. Son

yıllarda GYÜ‟lere yönelik akımların artıĢına karĢın, GeliĢmiĢ Ülkelerdeki yabancı

sermaye stoğunun payı halen GYÜ‟lerin üstündedir. 2014 yılında dünya genelindeki

doğrudan yabancı sermaye akımları, % 16,4 oranında düĢerek 1,23 trilyon dolara

gerilemiĢtir. Bu rakamın 729,5 milyar doları GYÜ‟lere 498,8 milyar doları ise

GÜ‟lere yönelik sermayedir. Yatırımların Ģekli, komple yatırımlar olabileceği gibi,

birleĢme ve satınalmalar Ģeklinde de gerçekleĢebilmektedir. Bununla birlikte, portföy

yatırımları bu rakamlara dahil değildir235

.

Tablo XVIII ve XIX‟un incelenmesinden görüleceği üzere, Türkiye‟nin

dünyadaki yatırımlardan aldığı pay bakımından yer, son yıllardaki artıĢ tredine

rağmen 31. Sıra ile oldukça gerilerdedir. Buna karĢın, 1996-2005 yılları arasında 10

yılda gelen yabancı sermaye yatırımının tümü kadarının rekor yatırım çekilen 2007

yılında gelmesi ve sonrasında 12-13 milyar $ civarında istikrarlı bir seyir

kazanmıĢtır.

235

WTO, Trade and Investment URL: https://www.wto.org/english/tratop_e/invest_e/invest_e.htm

Page 217: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

201

Tablo XVIII: 2014 Ġtibariyle En Fazla Yabancı Sermaye Stokuna Sahip Ülkeler

Arasında Türkiye‟nin Yeri

Ülke Sırası Ülke Adı Yatırım Stok Değeri (Milyar A.B.D $)

1 A.B.D 5.410

2 Ġngiltere 1.663

3 Hong Kong 1.550

4 Ç.H.C. 1.085

5 Singapur 912

6 Brezilya 755

7 Almanya 744

8 Fransa 729

9 Ġspanya 722

10 Ġsviçre 682

31 Türkiye 169

Kaynak: UNCTAD, Dünya Yatırım Raporu 2015

Tablo XIX: Türkiye‟deki Yabancı Sermaye Yatırımları (1996-2014) (Milyon $)

Kaynak: TCMB

Diğer taraftan, Tablo XX‟den görüleceği gibi, son yıllarda Türkiye sermaye

çeken bir ülkeden sermaye ve yatırım ihraç eden bir konuma da yükselmektedir. Bu

durum, Türkiye‟nin yurtdıĢındaki yatırımlarının da güvenilir bir ortamda yapılmasını

sağlayan Yatırımların KarĢılıklı TeĢviki ve Korunma AnlaĢmalarının (YKTK),

yatırım çekilmeye çalıĢılan geliĢmiĢ ülkeler kadar yatırım yapılan ve üretim

maliyetleri düĢük olan geliĢme yolundaki ve az geliĢmiĢ ülkelerle de akdedilmesi

sürecini hızlandırmıĢtır.

Page 218: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

202

Tablo XX: Türkiye‟nin YurtdıĢındaki Yabancı Sermaye Yatırımları (Milyon $)

Kaynak: OECD

Özellikle 2011 yılında YKTK‟mız bulunmayan Libya‟da yatırımcı ve

yüklenici firmaların yaĢadığı sıkıntıdan görüldüğü üzere hizmet sektörü alanında

yoğun iliĢki bulunan ülkeler bakımından önem arz etmeye baĢlamıĢtır. Özellikle

vurgulanması gereken ve ilerideki kısımlarda detayına girilecek olan diğer bir konu

ise, Türkiye‟nin iç ve dıĢ yatırım iliĢkilerinin büyük bir bölümünü hizmetler

sektörünün oluĢturmasıdır. Bu durum, hizmetler serbestisini de içeren Yeni Nesil

STA‟larda bir mutlak zorunluluk olmasa da yatırımların da STA‟ya konu edilmesi

sonucunu doğurmaktadır.

b. Eski Nesil Yatırımların KarĢılıklı TeĢviki ve Korunma AnlaĢmaları (YKTK)

Yabancı yatırımcıların, bir ülkede yatırım aĢamasında giriĢtikleri faaliyetler

dolayısıyla karĢı karĢıya oldukları ticari ve ticari olmayan risklerle236

ilgili koruma

sağlanması ve yatırımcı ile yatırımın yapıldığı ev sahibi ülke devleti arasında

uyuĢmazlık çıkması ihtimali karĢısında baĢvurulacak yargı yolu olarak uluslararası

236

Ticari riskler, yerli veya yabancı tüm yatırımcıların katlanması gereken riskler iken, ticari olmayan riskler

önceden öngörülemeyen ve ticari teĢebbüsün faaliyeti ile ilgili olmayan kamulaĢtırma veya devletleĢtirme; savaĢ

veya iç karıĢıklıklar nedeniyle uğranılabilecek zararlar; kar, tasfiye ve satıĢ bedellerinin transfer edilememesi

veya transfer edilmesinin geciktirilmesi Ģeklindedir

Page 219: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

203

tahkimin237

tanınması, yatırımcıların yatırım kararlarını etkileyen en önemli

konulardan birisidir. Yabancı yatırımcıların anılan konulardaki kuĢkularını gidermek

ve bu risklere karĢı güvence sağlamak amacıyla 1950'li yılların sonlarından beri

dünya ülkeleri arasında ikili yatırım anlaĢmalarının imzalanması süreci baĢlatılmıĢ,

bu süreç özellikle 1980 ve 1990'lı yıllarda büyük hız kazanmıĢtır. Bu anlaĢmalar,

genel anlamda yabancı yatırımcılara MFN ve milli muamele prensipleri

çerçevesinde muamele edilmesini, zarar gören yatırımcılara tazminat ödenebilmesini

ve yatırımcılarla devlet arasında herhangi bir uyuĢmazlığın ortaya çıkması halinde

yabancı yatırımcıların tercih ettiği uluslararası tahkim imkânının tanınmasını garanti

altına almaktadır. Türkiye de, yabancı yatırımların önemini kabul eden bir ülke

olarak, o gün için liberal bir düzenleme olan 1954 tarihli Yabancı Sermayeyi TeĢvik

Kanununu yürürlüğe girmesinden sonra, ilk kez 1962 yılında Almanya ile imzalanan

YKTK AnlaĢmalarına 1985 yılından itibaren hız vermiĢtir. Türkiye bugüne kadar

76‟sı yürürlükte 20‟si onay sürecinde olmak üzere 96 ülkeyle YKTK AnlaĢması

imzalamıĢtır.

c. Yeni Nesil STA‟larda Yatırımlara ĠliĢkin Düzenlemeler

Dünya‟da yatırımların düzenlendiği ilk STA hizmetler konusundaki

serbestinin ve dünya sermaye ihracının en büyük aktörü olan A.B.D‟nin, 1988

yılında Kanada ile yaptığı anlaĢmadır. Türkiye‟nin ilk Yeni Nesil olarak

değerlendirilebilecek G. Kore STA‟sı, hizmetlerle beraber yatırımları da içeren ilk

anlaĢmadır. Bir bakıma, hizmetler ticaretinin serbestleĢtirilmesini içeren anlaĢmaların

237

BaĢlıca Uluslararası Tahkim KuruluĢları, ICSID, UNCITRAL ve ICC‟dir.

Page 220: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

204

yatay konular ve Mod 3 olarak adlandırılan ticari varlık gerekliliği nedeniyle

yatırımların düzenlenmesine de yol açtığı söylenebilecektir. Bunun nedeni,

dünyadaki doğrudan yabancı sermeye yatırımlarının son 20 yılda temel sektörlerden

hizmetler sektörüne kayması ve hizmetler sektöründe Mod 3 uyarınca bir STA ortağı

ülkede kurulacak diğer ülkeye ait yabancı sermayeli Ģirketin haklarının korunmasının

bir öncelik teĢkil etmeye baĢlamasıdır.

2015 yılının Haziran ayında yayımlanmıĢ olan UNCTAD Dünya Yatırım

Raporu verilerine göre hala dünyada yatırım alanında yapılan anlaĢmaların kümülatif

olarak büyük çoğunluğu Ġkili Yatırım AnlaĢması (BIT) Ģeklindedir. 2014 yılı sonu

itibariyle, dünyadaki toplam 3.271 yatırım anlaĢmasının 2.926 tanesi BIT

Ģeklindeyken, 345 tanesi STA ve benzeri yollarla akdedilmiĢtir. Bununla beraber, son

yıllardaki eğilimin bir yansıması olarak, 2014 yılında imzalanan 31 yatırım

anlaĢmasının 18‟i BIT Ģeklindeyken, 13 tanesi Yeni Nesil STA Ģeklinde yatırım faslı

olan anlaĢmalardır238

. 2015 yılı Nisan ayına kadar imzalanan 5 anlaĢmanın 2‟si STA

bünyesindedir. Bu konuda en aktif ülkeler Kanada ve AB olarak ön plana çıkmakta

olup, Asya-Pasifik bölgesindeki STA‟lardaki yatırım düzenlemeleri ve mega STA

bloklarındaki geliĢmeler dikkat çekmektedir239

.

Tezin 2. Bölümünde belirtildiği gibi240

, AB de 2009 yılından itibaren Lizbon

AnlaĢması ile yatırımlar konusundaki değiĢen hususlar çerçevesinde Yeni Nesil

238

UNCTAD, World Investment Report, June 2015, s.106

http://unctad.org/en/PublicationsLibrary/wir2015_en.pdf 239 Avustralya-Japonya STA‟sı, Avustralya-G.Kore STA‟sı, Kanada-G.Kore STA‟sı, Japonya-Moğolistan

EOA‟sı, Meksika-Panama STA‟sı, Pasifik Ġttifakı Ek Yatırım Prokolü, Avrasya Ekonomik Birliği, ASEAN-

Hindistan Yatırım Çerçeve AnlaĢması örneklerinde olduğu gibi. 240 Bölüm 2, sf. 75.

Page 221: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

205

STA‟lara yatırım hususunu dahil etmeye baĢlamıĢtır. AB, Lizbon AnlaĢmasından

önceki STA‟larda yatırımlara sadece, hizmetler, iĢ kurma hakkı ve e-ticaret ile

ödemeler ve sermayenin serbest dolaĢımına yönelik bölümler yoluyla dolaylı olarak

düzenlemeler getirebilmekte ve üye ülkeler kendi yatırım anlaĢmalarını

akdetmekteydi. Ġlk yatırım anlaĢmasını 1959 yılında yapan AB üyesi ülkelerin ve

bugüne kadar 148 ülke ile toplam 1200 anlaĢması bulunmakta olup, özellikle

Hollanda, Ġngiltere, Almanya, Fransa ve Ġtalya‟nın bu alanda oldukça aktiftir. Lizbon

sonrası yeni yaklaĢımda ise, AB, OTP‟sinin temel öğelerinden biri olarak doğrudan

yabancı yatırımlar, açık bir dille ifade edilmiĢtir. AB‟nin uluslararası yatırım

politikasına yönelik olarak 2010 yılı Temmuz ayında yayımlanan bildirimde, AB‟nin

yeni yatırım politikası ile üçüncü ülkelerdeki AB yatırımcılarına yeknesak kurallar

uygulanması, yatırımcılara yüksek düzeyde koruma sağlanması, daha iyi yatırım

olanakları yaratılması ve AB‟nin dıĢ politikası ile uyumun yakalanmasının

amaçlandığının altı çizilmiĢtir. AB‟nin son dönemdeki Kanada, Hindistan ve

Singapur ile STA müzakerelerinde de bu yöntemin esas alınmıĢ olup, AB‟nin bu

ülkelerin belirlenmesindeki ilk kriteri, mevcut ticaretin akıĢ yönü ve en fazla

yatırımın yapıldığı yerlerdir. Tali kriterler ise, yatırımın korunmasına dair katma

değer ve karĢı ülkenin böyle bir anlaĢma imzalanmasına yönelik istekliliğidir. AB

üyesi ülkelerin ayrı ayrı yatırım anlaĢmaları akdetmeleri yerine AB düzeyinde

Avrupa Komisyon‟un yatırımlar konusunu kapsamlı STA‟larının altında ele almak

istemesinin en temel sebebi, AB‟nin pazarlık gücü ile yatırımlar alanında daha fazla

açılım elde edebilmesidir. Böylelikle, AB‟nin yatırım politikasının dıĢ politika ile

uyumlu hale getirilmesi de hedeflenmektedir. AB‟nin hâlihazırda devam eden

müzakerelerinden Kanada, Singapur, Hindistan ve TTYO‟da yatırım konusu

Page 222: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

206

STA‟nın bir parçası olup; Japonya, Fas, Tunus, Mısır, Ürdün, A.B.D ve ASEAN

ülkeleriyle yapılacak STA‟larda da yatırımların STA kapsamında yer alabileceği

açıklanmaktadır. AB için Ç.H.C ise tamamen farklı bir durum teĢkil etmekte ve

AB‟nin hedefi, STA perspektifinden ayrı bir yatırım anlaĢması yapılması Ģeklindedir.

Yeni sistemde, yatırım anlaĢmaları konusunda, AB, tam ve münhasır yetkilidir. AB

seviyesinde tamamlanacak anlaĢmaların, yatırımların korunmasına ve yatırımcı ile

devlet arasındaki sorunların çözümüne yönelik önemli standartlar getirmesi

beklenmektedir. Yeni sistemde, üye ülkelerin, önümüzdeki dönemde akdedecekleri

ikili yatırım anlaĢmalarında, Avrupa Komisyonu‟ndan yetki alacağı, ancak bu süreçte

AB iç hukuku ile dıĢ politikası arasında herhangi bir çeliĢkiye de mahal

verilmeyeceği açıklanmaktadır.

Uzun dönemde ise, AB‟nin hedefi, üye ülkeler tarafından tamamlanan ve

hâlihazırda yürürlükte olan yatırım anlaĢmalarının, AB düzeyinde tamamlanan ve

yürürlükte olan STA‟lar kapsamına alınması Ģeklindedir. GeçiĢ dönemi yatırım

anlaĢmaları için gerekli düzenlemeler ikincil düzenlemeyle241

2012 yılında

yapılmıĢtır. Türkiye ile AB arasındaki yatırım düzenlemeleri, temelde müzakereleri

devam eden Sermayenin Serbest DolaĢımı baĢlıklı 4. Fasıl kapsamında yürütülmekle

beraber; konu, 3., 9., ve 17. Fasılları da ilgilendirmektedir242

. Özellikle AB‟nin

Türkiye‟deki ilk 10 yatırımcı ülkeden 6‟sına sahip olduğu243

ve yeni politikası göz

önünde bulundurulduğunda, 2016 yılındaki GB‟nin Güncellenmesi sürecinde

241

Official Journal of the European Union, L 351/40, Regulation (EU) No 1219/2012 of the European

Parliament and of the Council of 12 December 2012 establishing transitional arrangements for bilateral

investment agreements between Member States and third countries. 242

AB Bakanlığı internet sayfası, http://www.ab.gov.tr/index.php?l=1&p=82 243 Hollanda, Ġngiltere, Almanya, Lüksemburg, Ġtalya, Fransa, Kaynak: TCMB

Page 223: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

207

yatırımların bütüncül bir yapı içerisinde hizmetler ile birlikte önemli bir müzakere

baĢlığı olması beklenmektedir.

d. Türkiye‟nin Yatırımların Korunması Ġçeren STA‟lardaki Pozisyonu

Yukarıdaki kısımlardaki açıklamalar ıĢığında, Türkiye‟nin yatırımlar

konusunda Yeni Nesil STA‟lardaki pozisyonunu belirleyen unsurların Ģunlar olacağı

düĢünülmektedir.

i. Esasen, yatırımların korunmasına yönelik düzenlemelerin STA‟lar

bünyesinde gerçekleĢtirilmesi Türkiye bakımından bir öncelik teĢkil etmemekte ve

hukuki sonuçları bakımından temelde eski nesil YKTK‟lardan ileri bir husus

içermemektedir. Bu durumda, bu konudaki nihai kararı büyük ölçüde STA ortağının

ne kadar ısrarcı olacağı belirleyecektir. Dünyadaki yeni trend ve pozisyonları gereği

bu konuda ısrarcı olabilecek olanlar, A.B.D., Japonya, Meksika ve Asya-Pasifik

ülkeleridir.

ii. Her ne kadar eski nesil YKTK‟lardan içerik olarak bir farkı olmasa da,

dünyadaki diğer bir eğilim, ikili yatırım anlaĢması veya STA‟lardaki yatırım

hükümlerine “yatırım öncesi dönem için de garanti” ve “uluslararası tahkim” gibi iki

hususun dahil edilmesidir. Türkiye‟nin yaklaĢımı her ikisi için olumsuzdur. Özellikle

mevcut YKTK‟larda bu hükümlerden memnun olmayan ülkelerin, olası bir STA‟da

hizmetler sektörü müzakereye açıldığı takdirde, yatırım faslını da dahil etmeye

çalıĢması muhtemeldir.

iii. Hizmetler sektörü ile yatırımların yukarıda açıklanan iliĢkisi gereği,

akdedilecek bir STA‟nın hizmetler sektörünü içerip içermediği yatırımlar için de

Page 224: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

208

belirleyici olabilecektir. Ayrıca, Türkiye‟ye giriĢ yapan doğrudan yabancı yatırım

portföyünün sektörel dağılımı, Tablo XXI ve XXII‟den görüleceği gibi, küresel

eğilimlerden farklı olarak imalat sanayi yerine hizmetler sektörü ağırlıklıdır.

Tablo XXI: Dünyadaki Yabancı Sermaye Yatırımlarının Sektörel Dağılımı

Yıllar 2012 2011 2010 2009 2008

Birincil Sektörler (%) 4,11 8,32 6,74 11,22 8,72

Sanayi (%) 43,14 49,53 52,23 38,88 40,40

Hizmetler (%) 52,75 42,15 41,03 49,90 50,88

Kaynak: UNCTAD, Dünya Yatırım Raporu 2015

Ayrıca, Türkiye‟nin yurt dıĢındaki yatırımları da genelde telekom, dağıtım,

finans ve müteahhitlik sektörlerinde yoğunlaĢmaktadır. Bu nedenle, önümüzdeki

dönemde hizmetler sektörünü içerecek Yeni nesil STA‟larda, yatırımlar konusunun

bugüne kadarki YKTK‟lardan farklı olarak ele alınması gerekebilecektir.

Tablo XXII: Türkiye‟deki Yabancı Sermaye Yatırımlarının Sektörel Dağılımı

Yıllar 2013 2012 2011 2010 2009

Birincil Sektörler (%) 3,36 2,42 1,11 3,45 2,19

Sanayi (%) 17,65 40,56 22,25 14,80 26,26

Hizmetler (%) 78,99 57,01 76,64 81,76 71,55

Kaynak: Ekonomi Bakanlığı

iv. Hizmetler ticaretinin serbestleĢtirilmesinde sıkıntı olan koordinasyon

eksikliği, yatırımlar için de geçerlidir. YKTK pratiğini Hazine MüsteĢarlığının

bünyesinde yerine getiren Yabancı Sermaye Genel Müdürlüğünün 2011 yılındaki

KHK ile Ekonomi Bakanlığının bir parçası olmasıyla bu bir ölçüde giderilmiĢtir.

Bununla birlikte, STA‟ları yürüten birim olan Avrupa Birliği Genel Müdürlüğü,

YKTK‟ları yürüten TeĢvik Uygulama ve Yabancı Sermaye Genel Müdürlüğü,

yurtdıĢı yatırımlardan sorumlu Serbest Bölgeler, YurtdıĢı Yatırım ve Hizmetler

Page 225: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

209

Genel Müdürlüğü ve hizmet ticaretinden sorumlu AnlaĢmalar Genel Müdürlüğü‟nün

kendi alanlarında diğer kamu kurumları ve sektör kuruluĢlarıyla ilgili koordinasyon

yükümlülükleri, karar almayı zorlaĢtırıcı bir unsur olabilecektir244

.

7. STA‟larda Kamu Alımlarının SerbestleĢtirilmesi

Literatürde hükümet alımları olarak da adlandırılabilen kamu alımları en

geniĢ anlamda merkezi, yerel ve bunlara bağlı devlet kurum ve kuruluĢlarının yaptığı

mal ve hizmet alımları olarak tanımlanmaktadır. Bu konuda yapılan düzenlenmelerin

BTA‟lar kapsamında ele alınması yatırımlarda olduğu gibi DTÖ+ bir alanı teĢkil

etmesi itibariyle yeni bir durumdur. DTÖ bünyesindeki kamu alımlarına iliĢkin

düzenlemeler, 1970‟lerdeki Tokyo Turundan itibaren geliĢmiĢ olup, 1 Ocak 1996

tarihinde çoklu anlaĢma niteliğindeki245

“Kamu Alımları AnlaĢması”nın (GPA) AB

üyesi 15 ülke dahil olmak üzere 25 üye için yürürlüğe girmesiyle tam bir temele

oturmuĢtur. DTÖ literatüründe Singapur konuları arasında da yer alan kamu

alımlarına iliĢkin Revize AnlaĢma da 6 Nisan 2014 tarihinde yürürlüğe girmiĢ olup,

45 DTÖ üyesi bu anlaĢmaya katılmıĢtır. Türkiye‟nin de aralarında olduğu çok sayıda

DTÖ üyesi gözlemci statüsünde bulunmakta ve 9 ülkenin anlaĢmaya katılım süreci

devam etmektedir246

. Ġlk defa Singapur ile Kasım 2015‟te imzalanan STA‟da

gündeme gelen kamu alımlarının ikili düzeyde tercihli düzenlemeye tabi tutulması

hususunda Türkiye‟nin önümüzdeki dönemde yapacağı STA‟larındaki pozisyonun

belirlenebilmesi bakımından, sektörün dünyadaki ve Türkiye ekonomisindeki yerine

244

Ekonomi Bakanlığının TeĢkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname,

http://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2011/06/20110608M1-5.pdf 245

tüm DTÖ üyelerinin üye olmadığı, seçimlik nitelikteki DTÖ anlaĢması 246 WTO, Goverment Procurement Agreement, Opening Markets and Promoting Good Governence, URL:

https://www.wto.org/english/thewto_e/20y_e/gpa_brochure2015_e.pdf

Page 226: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

210

bakmak gerekecektir. Daha sonra, Türkiye‟nin DTÖ Kamu Alımları AnlaĢmasına

katılımı ile ve AB ile iliĢkilerimizdeki pozisyonumuz üzerinden Yeni Nesil

STA‟larındaki yerine iliĢkin yaklaĢımın tespitine çalıĢılacaktır.

a. Sektörün Dünya ve Türkiye Ekonomisindeki Yeri

Günümüzde dünya kamu alımları pazarının toplam büyüklüğü 11 Trilyon $

olarak tahmin edilmekte olup247

, Dünya Ticaret Örgütünün tahminlerine göre, DTÖ

Kamu Alımları AnlaĢması tarafından kapsanan pazar büyüklüğü 2014 yılı itibariyle 1

Trilyon $‟dır. En büyük iki pazar olan A.B.D ve AB‟nin piyasalarının ise, bu

rakamın yaklaĢık % 45‟ine tekabül ettiği tahmin edilmektedir.

Tablo XXIII: Ülkelerin Kamu Alımları Pazar Büyüklükleri

Ülke

Tahmini Kamu Alımları

Pazar Büyüklüğü

KAA Kapsamındaki Pazar

Büyüklüğü

AB (2009) ≈ 3 Trilyon $ 340 Milyar $ (%11)

A.B.D (2008) ≈ 1,6 Trilyon $* 379 Milyar $ (%23)

Japonya (2011) ≈ 230 Milyar $ 32,2 Milyar $ (%14)

Kanada (2009) ≈ 168 Milyar $ 3,9 Milyar $ (%2)

G. Kore (2011) ≈ 170 Milyar $ 28 Milyar $ (%16)

Ġsviçre (2003) ≈ 88 Milyar $ 11 Milyar $ (%12,5)

Tayvan (2012) ≈ 73,1 Milyar $ 6,1 Milyar $ (%8,3)

Norveç (2009) ≈ 70,3 Milyar $ 10,1 Milyar $ (%14)

Hong Kong (2011) ≈ 38 Milyar $ 10 Milyar $ (%26)

Singapur (2008) ≈ 37,7 Milyar $ 4 Milyar $ (%10)

Ġsrail ≈ 36,8 Milyar $ Veri iletilmemiĢtir.

Ġzlanda ≈ 2,2 Milyar $ Veri iletilmemiĢtir.

Ermenistan ≈ 788 Milyon $ Veri iletilmemiĢtir.

Liechtenstein

(2012) ≈ 600 Milyon $ 26 Milyon $ (%4)

Çin Halk Cumh. 791 Milyar $- 1,02 Trilyon $ KAA taraf değildir

Rusya 290 Milyar $ KAA taraf değildir

247 Haselmayer S., Rasmussen J., Navigate Change: How new approaches to public procurement will create

new markets? ACC 10, 2011, p. 35.

Page 227: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

211

Brezilya 286 Milyar $ KAA taraf değildir

Hindistan 210 Milyar $ KAA taraf değildir

Meksika 190 Milyar $ KAA taraf değildir

COMESA 93 Milyar $ KAA taraf değildir

Endonezya 89 Milyar $ KAA taraf değildir

Suudi Arabistan 83 Milyar $ KAA taraf değildir

Arjantin 58 Milyar $ KAA taraf değildir

Türkiye 51 Milyar $ KAA taraf değildir

Güney Afrika 48 Milyar $ KAA taraf değildir

Kaynak: DTÖ Bildirimleri ve OECD Çalışmaları

2014 yılı itibariyle Türkiye‟nin kamu alımları pazar büyüklüğü, 113.494.916

Milyar TL. olup, bunun 97.420.824 Milyar TL.‟lik kısmını KĠK kapsamında yapılan

alımlar oluĢturmaktadır248

.

Öte yandan, 2014 yılında KĠK kapsamında yapılan alımların 68.416.378

Milyar TL‟lik kısmı yabancılara açık olarak gerçekleĢtirilmiĢ ve bunun 48.503.515

Milyar TL‟lik bölümünde yerli ile yabancı bakımından hiçbir ayrımcı muamele

248

KĠK, Kamu Alımları Ġzleme Raporu 2014, s. 2 ve 9.,

http://www2.ihale.gov.tr/Duyurular2012/2014_kamu_alimlari_raporu.pdf

Tablo XXIV: Türkiye‟nin Kamu Alımları Pazar Büyüklüğü

2013

(Bin TL)

2013

(%)

2014

(Bin TL)

2014

(%)

KĠK Kapsamındaki Alımlar 89.237.530 84,5 97.420.824 85,8

KĠK Kapsamında Yabancılara Açık

Alımlar 56.327.860 63,1 68.416.378 70,2

Yabancılara Açık Yerli Fiyat Avantajı

Uygulanan Alımlar 21.265.178 37,7 19.912.863 20,4

Yabancılarla Ġmzalanan SözleĢme

Tutarı 1.808.434 1,8 1.714.944 1,7

Fiyat Avantajı Uygulanan Alımlarda

Yabancılarla SözleĢme Tutarı 537.444 0,5 - -

Page 228: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

212

uygulanmamıĢtır. 2014 yılında yabancıların katılımı ile gerçekleĢtirilen ihalelerin

1.714.944 Milyar TL‟lik kısmı yabancılar ile sözleĢme imzalanması ile

sonuçlanmıĢtır.

Türkiye‟de kamu alımlarıyla ilgili idare olan Maliye Bakanlığının bağlı

kuruluĢu durumundaki Kamu Ġhale Kurumu (KĠK), faaliyetlerini 4734 Sayılı Kamu

Ġhale Kanunu çerçevesinde yürütmektedir. Kamu Ġhale Kanunu, mevcut haliyle,

usule iliĢkin Ģeffaflık ve ihale usullerı bakımından DTÖ GPA ile büyük ölçüde

uyumludur. Bununla beraber, esasa iliĢkin konular bakımından baĢlıca 4 önemli fark

bulunmaktadır. Bunlardan ilki ve en önemlisi hiç kuĢkusuz yerli katılımcılar lehine

%15 fiyat avantajı uygulamasıdır249

. Ġkinci olarak, GPA‟de yer almayan istisnai ihale

yöntem ve durumları bulunmaktadır. Ayrıca, ihalelerde kullanılan ve ihalenin

uluslararası bir ihale olup olmayacağını belirten eĢik değerler AnlaĢmanın yaklaĢık

iki katıdır. Son olarak, istisna olarak yapılan alımların kapsamı, Kanuna tabi

kurumlar arasından çıkarılmak suretiyle geniĢletilmektedir. Bu kapsamda, hemen

hemen tüm ülkeler için geçerli olan savunma sanayi ve güvenlik ile ilgili istisna

kurumlara son dönemde BaĢbakanlık ve MASAK gibi stratejik kurumların yanı sıra

Milli Eğitim, DıĢiĢleri, ĠçiĢleri, Gençlik ve Spor, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı

gibi icracı bakanlıkların stratejik olmayan bazı alımları dahi eklenmeye

baĢlanmıĢtır250

. Diğer taraftan, son yıllarda çeĢitli kamu kurumları ve sivil toplum

kuruluĢlarınca, “sanayi iĢbirliği modeli” adı altında yeni bir kalkınma

modeliymiĢçesine eski adıyla offset olan ve Savunma Sanayi MüsteĢarlığı‟nca

249

KĠK 63. Madde b ve c bentleri, KĠK internet sayfası, Kanunlar ve Kanun Hükmünde

Kararnameler, http://www.ihale.gov.tr/Mevzuat.aspx 250 Sözkonusu istisnaların tam listesi için: 4734 Sayılı Kanunun 'Ġstisnalar' Çerçevesince Yapılan

Düzenlemeler, http://www.ihale.gov.tr/Mevzuat.aspx

Page 229: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

213

yıllardır uygulanan modelin, mili sanayinin geliĢmesi için kullanılması yönünde

çalıĢmalar baĢlatılmıĢtır. Bu konuda Ankara Ticaret Odası tarafından 2014 yılının

Mayıs ayında gerçekleĢtirilen Panel sonrasında yayınlanan bir bildirgede, savunma

sanayiinde yapılana benzer uygulamanın sağlık, ulaĢtırma, enerji, bilgi teknolojileri

ve haberleĢme sektörlerinde de uygulanması ve yaygınlaĢtırılmasının sağlanması

gerekliliğine vurgu yapılmıĢtır251

. Sanayi iĢbirliği modelinin yanı sıra, Ekonomi

Bakanlığı koordinasyonunda, ihracat için gerekli hammaddelerin daha ucuza teminin

sağlanması bakımından 2010 yılında baĢlatılan Girdi Tedarik Stratejisi (GĠTES)

çalıĢmaları da252

dünyadaki çoktaraflı ve ikili serbestleĢme düzenlemelerine ayak

uydurmaya çalıĢan Türk ekonomi yönetimi bakımından bir geriye gidiĢi temsil

etmektedir.

b. DTÖ Kamu Alımları AnlaĢması ve AB ile ĠliĢkilerde Türkiye‟nin Pozisyonu

Türkiye hâlihazırda DTÖ GPA‟e taraf olmamakla beraber, gözlemci olarak

baĢta Revize AnlaĢma çalıĢmaları olmak üzere GPA‟e katılım baĢvurusu yapan

devletleri izlemekte ve katılımı değerlendirdiğini belirten açıklamalarda

bulunmaktadır. Bununla birlikte, ülke içerisinde çeĢitli kamu kurumları ve baskı

gruplarınca yapıldığı yukarıda belirtilen tam ters istikametteki çalıĢmalar, katılımın

daha uzun yıllar alabileceğini göstermektedir.

251 ATO, Kamu Alımlarında Yerli Katkı ve Offset Uygulamaları Paneli Sonuç Bildirgesi,

http://www.atonet.org.tr/yeni/index.php?p=2917&l=1 252 Ekonomi Bakanlığı internet sayfası, Girdi Tedarik Stratejisi (Gites) Ve Eylem Planı (2013 - 2015),

http://www.ekonomi.gov.tr/portal/ Gites/gites_raporu.pdf

Page 230: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

214

Kamu Alımları konusu, AB ile ilgili yönüyle ele alındığında ise Ģu tespitlerde

bulunulabilecektir. Öncelikle, konu 1/95 sayılı OKK kapsamında yer almamakta ve

tesis edilen mevcut GB bağlamında herhangi bir yükümlülük bulunmamaktadır.

Tezin 3. Bölümünün 2. BaĢlığında yer alan “hizmetlerin serbestleĢtirilmesi”

konusunda değinildiği üzere, kamu alımlarının da 11 Nisan 2000 tarih ve 2/2000

Sayılı AT-Türkiye Ortaklık Konsey Kararı” doğrultusunda GB kapsamına alınması

için baĢlatılan müzakerelerden sonuç alınamamıĢ olup, konu üyelik müzakereleri

kapsamında ele alınmaktadır. Maliye Bakanlığının koordinatör kurum olduğu 5 nolu

Faslın 3 temel açılma kriteri bulunmaktadır. Bunlar, kamu alımları konusunda

kamuda koordinasyonu sağlayan tek birim bulunması, Kamu Ġhale Kanunu

istisnalarının kaldırılması ve mevzuat uyumu için bir strateji ortaya konulmasıdır.

Diğer taraftan, Kamu Ġhale Kanununun 63. Maddesinde yer alan yerli tedarikçilere

yönelik % 15 tercih Ģartı AB tarafından eleĢtirilere konu edilmekle beraber, açılıĢ

kriteri değildir. Fasıl, AB tarafında blokaja tabi değildir253

. 2015 yılı sonunda

baĢlayacak GB‟nin Güncellenmesi sürecinde kamu alımlarının zorlu bir müzakere

baĢlığı olması beklenmektedir.

c. Türkiye‟nin Sektörü Ġçeren STA‟lara Olası YaklaĢımı

Kamu alımlarında serbestleĢme, Singapur ile Kasım 2015‟te imzalanan

STA‟ya kadar Türkiye‟nin STA politikalarında gündeme gelen bir husus değildir.

Henüz Singapur ile imzalanan anlaĢma yürürlüğe girmemiĢ olduğundan metnine

ulaĢılması ve nasıl bir düzenleme yapıldığının değerlendirilmesi mümkün olmamakla

beraber, DTÖ GPA‟e taraf olan sözkonusu ülke ile DTÖ benzeri veya bir ölçüde

253

AB Bakanlığı internet sayfası, Kamu Alımları, http://www.ab.gov.tr/index.php?l=1&p=70

Page 231: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

215

DTÖ+ bir düzenlemenin yapıldığı tahmin edilmektedir. Bu durumda, Türkiye‟nin

Kamu Alımları AnlaĢmasından farklılık arz eden % 15 yerli tercihi, istisnalar ve eĢik

değerler konusunda tavizler vermiĢ olduğu tahmin edilmektedir. Yeni dönemde

ortaya çıktığı yukarıda belirtilen offset-sanayi iĢbirliği modelinde tek bir ülke için

düzenleme yapma konusunda bir imkânsızlık hali bulunduğundan muhtemelen bu

husus, ileride ele alınmak üzere bir geçiĢ dönemi, ileriye dönük MFN bazlı bir

taahhüt veya geleceği bağlama (Rachet) yöntemiyle ötelenmiĢ olması muhtemeldir.

Türkiye‟nin önümüzdeki dönemde yapacağı Yeni Nesil STA‟larda sektöre iliĢkin

pozisyonunu belirleyebilecek unsurlar Ģunlardır:

i. Türkiye kamu alımları piyasasının halen önemli ölçüde yabancı tedarikçilere

kapalı durumda olduğu ve son dönemde daha korumacı eğilimlerin ortaya çıktığı göz

önünde bulundurulduğunda, bu yöndeki düzenlemelerin STA‟lar bünyesinde

gerçekleĢtirilmesi Türkiye bakımından bir öncelik teĢkil etmemektedir. Bu durumda,

konunun STA‟ya dahil edilip edilmemesi, büyük ölçüde STA ortağının pazarlık

gücüne bağlı olacaktır. A.B.D. ve Japonya gibi ülkelerin dünyadaki yeni trend ve

pozisyonları gereği kamu alımlarının dahil olmayacağı bir STA‟yı imzalaması pek

mümkün görülmemektedir.

ii. Kamu Ġhale Kanunun usüle iliĢkin bölümleri DTÖ Kamu Alımları AnlaĢması

ve AB mevzuatı ile büyük ölçüde uyumlu bulunduğundan, yapılacak ikincil

düzenlemelerde düzenlemelerle bu konu kolaylıkla Yeni Nesil STA ortaklarına

uygun hale getirilebilecektir.

iii. Kamu Alımları AnlaĢmasından farklılık arz eden yerli tedarikçi lehine % 15

tercih konusu ve eĢik değerler, STA ortağı lehine kolaylıkla düzenlenebilecektir.

Page 232: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

216

Diğer müzakere baĢlıklarından farklı olarak, kamu ihaleleri ile ilgili düzenlemeleri,

Maliye Bakanlığının ve KĠK‟in yapması, bu alanda genel bir dağınıklık ve

koordinasyonsuzluk olmamasını sağlamaktadır. Ancak, son dönemde hızla artan

Kamu Ġhale Kanunundan istisna tutulan kuruluĢ ve mal/hizmet listeleri ile yukarıda

belirtilen offset-sanayi iĢbirliği modeli, GĠTES gibi politikalara iliĢkin bir üst düzey

bir kontrol mekanizması gerekecektir.

v. STA yoluyla açılacak dıĢ piyasalarda, Türk tedarikçileri ilave pazar payı

imkânları bulurken, yurtiçinde ayrımcı uygulamaların ortadan kalkmasıyla ekonomi

bakımından bir etkinlik ve Ģeffaflık artıĢı ortaya çıkacak olması nedeniyle doğrudan

yabancı yatırımlarda da artıĢ olabilecektir. Bunun mukabilinde iç pazarda Türk

tedarikçilerinin bir ölçüde pazar kaybına uğraması da kaçınılmaz olacaktır.

vi. Bu nedenle, Türkiye‟nin hâlihazırda 45 üyesi olan ve önümüzdeki yıllarda bu

sayının 55‟e varabileceği DTÖ Revize GPA‟e taraf olmaktansa, ilk etapta ikili

düzeyde STA‟lar yoluyla avantajlı düzenlemeler yapması daha olumlu bir politika

seçeneği gibi durmaktadır. Yeni Nesil STA‟larda diğer tüm ülkelere kapalı olan bir

piyasayı açmanın değeri, STA müzakere edilen ülke bakımından hem bu fasıl

bazında kendi içinde hem de diğer alanlarda önemli bir pazarlık unsuru olarak

kullanılmaya müsait görülmektedir.

C. Yeni Nesil STA‟lar Kapsamındaki Tali Alanlarda DTÖ Kuralları Ötesine

Geçen Düzenlemeler Ġtibariyle Türkiye‟nin Öncelikleri

2011 yılı Ticaret Raporu sistematiği kullanılarak, Türkiye‟nin Yeni Nesil

STA‟larındaki 4 ana unsurun yanı sıra, bu kez önümüzdeki dönemdeki

Page 233: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

217

müzakerelerde yoğunlaĢması beklentisi ile seçilen 8 tali unsura dair önceliklerinin

tespitine yönelik incelemelerde bulunulacaktır. Sözkonusu 8 tali unsurun

belirlenmesinde, Türkiye‟nin geçmiĢ dönemdeki klasik tip STA‟larındaki pozisyonu,

iki adet Yeni Nesil STA‟sındaki durum ve dünyadaki güncel STA eğilimleri dikkate

alınmıĢtır. Bu kapsamda, ele alınacak tali unsurlar Ģunlardır: i) Ticaret Politikası

Savunma Araçları, ii) Ticarette Teknik Engeller, iii) Bitki ve Hayvan Sağılığı

Düzenlemeleri, iv) MenĢe Kuralları ve Gümrük Konularında Ġdari ĠĢbirliği, v)

Ticaretin KolaylaĢtırılması, vi) Ticaret ve Sürdürülebilir Kalkınma, vii) Fikri

Mülkiyet Hakları, viii) AnlaĢmazlıkların Halli Mekanizmaları.

i. Ticaret Politikası Savunma Araçları (TPSA) konusunda, Türkiye‟nin bu araçları

dünyada en etkin kullanmakta olan bir ülke olarak, geleneksel bir yaklaĢımla

STA‟lara konu etmeme yönünde oldukça tutucu bir pozisyonu bulunduğu ifade

olunabilecektir. Uygulamada, ticaret politikası önlemleri, anti-damping önlemleri,

sübvansiyonlara karĢı telafi edici vergiler, ithalatta gözetim uygulaması, genel ve

ikili korunma önlemleri, tarım ürünlerine yönelik özel korunma önlemleri ile

önlemlerin etkisiz kılınmasının önlenmesi Ģeklinde görülmektedir. Tezin 2.

Bölümünde de belirtildiği üzere 1989 yılından bu yana kullanılan Türkiye‟nin bu

konudaki mevzuatı ilgili DTÖ AnlaĢmaları254

ve AB mevzuatı esas alınarak

hazırlanmıĢtır. Mevzuatın yürürlüğe girmesinin hemen ardından baĢlatılan dampinge

karĢı uygulamalarla, 1990 yılında 5 üründe 11 ülkeye karĢı 14 önlem alan

Türkiye‟nin önlem uyguladığı toplam ürün ve ülke sayısı 1990-94 döneminde

sırasıyla 21 ve 29 olmuĢtur. Bu dönemde, Türkiye dampinge karĢı önlemlere en çok

254

Tam adı, GATT 1994‟ün XIX. Maddesi ve DTÖ Korunma Önlemleri AnlaĢması olan DTÖ Korunma

Önlemleri AnlaĢması ve tam adı, GATT 1994‟ün VI. Maddesi ve GATT 1994‟ün VI. Maddesi‟nin

Uygulanmasına ĠliĢkin DTÖ AnlaĢması olan DTÖ Anti-Damping AnlaĢması.

Page 234: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

218

baĢvuran 9. ülke konumuna yükselmiĢtir. 1995 yılından sonra, bütün dünyada olduğu

gibi Türkiye‟de de dampinge karĢı önlemler daha yoğun biçimde kullanılmaya

baĢlanmıĢtır. 1995-2006 yılları arasında Türkiye toplam 110 soruĢturma baĢlatmıĢ ve

bunların 107‟si önlemle sonuçlanmıĢtır. Bu rakamlara göre, Türkiye DTÖ‟nün

kuruluĢundan bu yana en fazla soruĢturma açan 10. ülke, en fazla önlem alan 6. ülke

olmuĢtur255

. Türkiye dahil hiçbir ülke genelde bir ülkeyi karĢısına doğrudan alma

anlamına gelecek biçimde sübvansiyonlara karĢı telafi edici vergi uygulamayı tercih

etmemektedir. 2005 yılı itibariyle Türkiye TPSA‟ya tabi tutulan ürün stoku

bakımından AB‟yi de geçmiĢtir. 2012 itibariyle, Türkiye‟nin ürün hatlarının yaklaĢık

% 5‟inin TPSA‟ya tabi olduğu tahmin edilirken, bu oran AB‟de % 3‟tür. 2014 yılı

itibariyle, Türkiye tarafından uygulamada olan 329 TPSA önleminin neredeyse yarısı

Çin‟e ise karĢıdır. Diğer bir deyiĢle, AB ile GB nedeniyle sanayi ürünleri gümrük

vergileri son derece düĢük bir seviyeye inen Türkiye‟nin TPSA‟nı Ģu anda yeni

ithalat kısıtlamaları getirmek için kullandığı temel bir ticaret politikası savunma aracı

olduğu iddiası kullanılmaktadır256

.

AB ile Türkiye, 1/95 sayılı OKK ile birbirlerine karĢı TPSA‟lara baĢvurmama

konusunda bir karar almamıĢ; sadece OKK‟nın 44. maddesinde rekabet koĢulları

bakımından birbirlerine yaklaĢtıkça söz konusu önlemlere baĢvurmama yönünde bir

karar imkânı olduğunu belirtmekle yetinmiĢlerdir. Türkiye tarafından 2009 yılında

taraflar arasında incelemeler baĢlatılmadan önce anti damping vergileri ile ilgili

geliĢtirilmiĢ bir diyalog sağlanması için bir “DTÖ +” mekanizmasının veya baĢka

255

Tan, M., “DTÖ Kuralları: Anti-damping, Sübvansiyonlar ve Türkiye”, Dünya Ticaret Örgütü Doha

Turu Çoktaraflı Ticaret Müzakereleri ve Türkiye, TEPAV, 2008, s. 244-250. 256

Dünya Bankası, AB-Türkiye Gümrük Birliği Değerlendirmesi, Rapor No: 85830-TR, 28 Mart

2014, s. 40.

Page 235: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

219

özel bir mekanizmanın oluĢturulmasını önerilmiĢ olmasına karĢın257

, gerek rekabet

faslının açılmamıĢ olması ve gerekse de Türkiye‟nin devlet yardımlarına iliĢkin 1/95

ile kabul ettiği mekanizmayı iĢletmeye baĢlamamıĢ olması nedeniyle, AB tarafından

kabul görmemiĢtir. Bu itibarla, Türkiye, üçüncü ülkelere karĢı korunma bakımından

elindeki en büyük imkân olarak gördüğü TPSA‟ları, STA‟larda kaldırmayı bugüne

kadar hiç düĢünmemiĢ ve DTÖ AnlaĢmalarına genel atıfla yetinmiĢtir. Bir STA‟da

görülebilecek en uç örnek TPSA‟ların karĢılıklı olarak uygulanmaması iken,

özellikle tarım ürünlerindeki hassasiyetlerini göz önünde bulundurarak Türkiye,

aksine düzenlemeler yapmaya gayret etmiĢtir. Bu kapsamda, kimi STA‟larında258

taviz verdiği tarım ürünlerinde ani bir artıĢ halinde ilave koruma sağlayabilecek özel

tarım korunma mekanizmalarını da STA‟larına dahil etmeye çaba göstermiĢtir.

Türkiye‟nin Malezya ve G. Kore ile akdettiği Yeni Nesil STA‟larda konunun klasik

tip STA‟lara nazaran daha detaylı düzenlendiği göze çarpmaktadır. Malezya

STA‟sında, genel korunma önlemleri ve telafi edici vergiler konularında klasik tip

anlaĢma mantığıyla sadece DTÖ AnlaĢmasına atıf yapılırken, ikili korunma

önlemlerini sanayi ve tarım için beraber ele alarak, soruĢturma, bildirim ve süreler

gibi usul ile tazminat hallerine iliĢkin konularda DTÖ‟den daha ileri düzenlemelerde

bulunulmuĢtur. Ayrıca, anti-damping önlemlerinde usule iliĢkin detaylı ve DTÖ +

düzenlemeler getirilmiĢtir259

. DTÖ anti-damping anlaĢmasında yer alan de-minimis

hadlerinden aĢağıdaki marjlarda önlem alınmayacağı DTÖ+ bir husus olarak hükme

bağlanmıĢtır. Ayrıca, metnin 8.D. Faslında önlemlerin etkisiz kılınmasının önlenmesi

alanında iĢbirliği yapılması gibi daha önce görülmeyen yeni bir alan gündeme

gelmiĢtir. Bütün bunlara karĢın, TPSA‟ya dair 8. Faslın hiçbir bölümü için

257

a.g.e, s. 46. 258

Tezin Bölüm 3‟ünde belirtilen STA‟larda görüldüğü üzere. 259 Türkiye-Malezya STA‟sı Fasıl 8.11, 8.12 ve 8.13. ; http://www.ekonomi.gov.tr/portal/ dis_iliskiler/Malezya

Page 236: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

220

AnlaĢmazlıkların Halli Mekanizmasının iĢletilmeyeceği hükme baĢlanmıĢtır. G. Kore

ile Mal Ticareti AnlaĢmasında260

da benzer baĢlıklar yer almıĢ ancak, önlemlerin

etkisiz kılınmasının önlenmesi alanında iĢbirliği yapılması yer almazken; telafi edici

önlemler ile anti-damping önlemleri aynı baĢlık altında düzenlenmiĢtir.

Sonuç itibariyle, Türkiye‟nin TPSA konusunda, ilerideki dönemde yapacağı

Yeni Nesil STA‟lardaki önceliği, son derece etkin kullandığı bu mekanizmalarla

ilgili mevcut mevzuat ve uygulamalarının korunması yönünde olacağı tahmin

edilmektedir. Bu alandaki olası ilave açılımlar ancak ticaretle ilgili hemen her alanda

referans noktası olarak aldığı görülen AB ile GB‟nin güncellenmesi konusundaki

geliĢmelere veya A.B.D gibi güçlü bir müzakerecinin dayatmalarına bağlı

olabilecektir.

ii) Ticarette Teknik Engeller (TTE), Türkiye bakımından hem defansif hem de

ofansif çıkarın bulunduğu bir alandır. TTE‟nin, STA‟larda gündeme gelmesi, taviz

alıĢveriĢinde bulunulan sanayi ürünlerinde ülkelerin, STA ortağının ürünlerinin

pazarlarına giriĢlerini standartlar ve teknik düzenlemeler yoluyla engellememeleri

mantığı üzerine kuruludur. Bu konudaki çok taraflı düzenleme DTÖ Ticarette Teknik

Engeller AnlaĢması261

(TTA) olup, genelde bu anlaĢmaya atıf yoluyla ticari engel

oluĢturmama yönünde iyi niyet beyanı Ģeklinde olduğu görülmektedir. Ancak,

STA‟larda ulaĢılan en DTÖ + uygulama ise, STA‟ya paralel bir “karĢılıklı tanıma”

anlaĢmasıdır. Bunun dıĢında, teknik düzenlemeler konusunda MFN hakkı tanınması

ya da uygunluk değerlendirme prosedürleri alanlarında iĢbirliği gibi DTÖ + olmayan

260

Türkiye-Güney Kore Mal Ticareti AnlaĢması Fasıl 4. ; http://www.ekonomi.gov.tr/portal/ dis_iliskiler/G.Kore 261

DTÖ TBT AnlaĢması, https://www.wto.org/english/docs_e/legal_e/17-tbt.pdf

Page 237: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

221

ancak idari esneklik anlamında mümkün olabilen en lehte muamelenin gösterilmesini

sağlayabilecek ara düzenlemeler yapılabilmektedir. Türkiye‟nin, AB ile GB gereği

malların serbest dolaĢımı ilkesi uyarınca AB mevzuatına uyum için en fazla çaba

gösterilen alanlardan birisi teknik mevzuat uyumudur262

. Aynı mantık gereğince,

AB‟nin karĢılıklı tanıma anlaĢması yapmadığı hiçbir ülke ile Türkiye‟nin malların

serbest dolaĢımı ilkesini yaralayacak bir anlaĢma veya DTÖ+ düzenleme yapması

teorik olarak mümkün görülmemektedir. Kaldı ki, Türkiye, Avrupa Ekonomik Alanı

dolayısıyla AB ile teknik mevzuat uyumu bulunan EFTA ile de alınmıĢ birçok ilke

kararına rağmen karĢılıklı tanıma anlaĢması yapmamıĢtır. Türkiye‟nin klasik tipteki

STA‟larında DTÖ TTE‟den doğan hakların korunmasına iliĢkin genel atıfla

yetinilmiĢ olup, sadece ġili AnlaĢmasında TTE uyarınca teknik engel olabileceği

düĢünülen düzenlemelerin DTÖ‟ye bildirimi Ģeklindeki normal prosedüre ek olarak

tarafların bununla eĢ zamanlı biçimde birbirlerine elektronik haberleĢme yoluyla da

bildirimde bulunmaları hükmü bulunmaktadır. Ancak, bu durumun uygulanabilirliği

konusunda tereddütler bulunmaktadır. Aynı STA‟da ayrıca, tarafların konuya dair

Ģeffaflığı arttırmak üzere Ortak Komite‟ye bağlı bir Standartlar, Teknik

Düzenlemeler ve Uygunluk Değerlendirmesi Alt-Komitesi oluĢturdukları

görülmektedir. Yeni Nesil STA‟lar olan G. Kore Mal Ticareti AnlaĢmasının 5.

Faslı263

ile ve Malezya anlaĢmasının 7. Faslında264

biraz daha ayrıntılı

düzenlemelerde bulunulmuĢ olmakla beraber genel anlamda DTÖ TTE‟den

kaynaklanan hak ve yükümlülüklere atfın yinelendiği görülmektedir. Ancak, erken

bildirim, süreçlerin Ģeffaflığı gibi TTE anlaĢmasında Doha Kalkınma Turu içerisinde

yıllar içinde ortaya çıkan ilave esneklikler içeren müzakere çerçeve belgelerindeki en

262

Avrupa Komisyonu, Türkiye 2015 Yılı Ġlerleme Raporu, Brüksel, 10.11.2015 SWD(2015) 216, s. 34. 263

http://www.ekonomi.gov.tr/portal/ dis_iliskiler/G.Kore 264

http://www.ekonomi.gov.tr/portal/ dis_iliskiler/Malezya

Page 238: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

222

lehte hükümlerin dikkate alınacağı kabul edilmekte ve bu konuda birer alt komite

tesis edilmektedir. Önümüzdeki dönemde yapılacak STA‟larda Türkiye‟nin GB

yükümlülüklerini ileri sürerek benzer düzenlemeler içeren STA‟lar yapmaktan baĢka

seçeneği bulunmamakla birlikte, AB‟nin A.B.D. ile sonuçlandıracağı iddialı TTYO

sürecinin sonunda karĢılıklı tanıma içeren farklı bir durumla karĢılaĢılması da

olasıdır.

iii) Bitki ve Hayvan Sağılığı Düzenlemeleri, sanayi ürünleri için ticarette teknik

engeller konusunun ifade ettiğinin, tarım ve hayvancılık ürünleri bakımından bir

izdüĢümü niteliğindedir. STA tarafları, hayvan sağlık ve bitki sağlığı konularındaki

mevzuatlarını, keyfi veya haksız ayrımcılık Ģeklinde veya aralarındaki ticarette gizli

kısıtlama aracı olarak uygulamayacaklarını belirlemeyi amaçlarken, çoğu kez DTÖ

Bitki ve Hayvan Sağlığı AnlaĢmasına265

(SPS AnlaĢması) dair yükümlülüklerini teyit

etmektedirler. ġili, G. Kore ve Malezya STA‟larında, Türkiye, klasik tip STA‟lardaki

DTÖ SPS anlaĢmasına atfın ilerisinde TTE bölümünde belirtilen ilave Ģeffaflık ve iyi

uygulama taahhütlerinde bulunmuĢ ve konuya münhasır birer alt komite

oluĢturulmasını kabul etmiĢtir. DTÖ SPS AnlaĢması da birer uluslararası anlaĢma

olan Kodeks Alimentarius Komisyonu, Dünya Hayvan Sağlığı Örgütü ve

Uluslararası Bitki Koruma SözleĢmesi tarafından geliĢtirilen uygulamalara

dayanmaktadır. Türkiye‟nin sadece Malezya STA‟sında diğerlerinden farklı olarak

SPS AnlaĢması dıĢında bu uluslararası anlaĢmalara da açık atıf bulunmaktadır.

Türkiye‟nin bu alandaki uygulamaları ise, tarım sektörünün AB ile GB‟nin dıĢında

bulunmasından dolayı sanayi ürünlerindeki durumdan oldukça farklıdır. AB ile 1/98

265

SPS AnlaĢması, https://www.wto.org/english/tratop_e/sps_e/spsagr_e.htm

Page 239: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

223

ve 2/2006 sayılı OKK‟lardakiler dahil olmak üzere, birçok STA‟daki tavizler tezin

yukarıdaki tarıma iliĢkin bölümde detaylı olarak belirtildiği gibi baĢta canlı hayvan

ve et ürünleri olmak üzere kullandırılmamaktadır. Bu konudaki temel dayanak

noktası, Dünya Hayvan Sağlığı Örgütü‟nün Ģap, mavi dil, BSE ve kuĢ gribi gibi

salgınlar sebebiyle verdiği ithal yasaklaması haklarının mümkün olduğunca katı

uygulanması yoluyla sağlanmaktadır. Ayrıca, bitkisel ürünlerin ithalatındaki kontrol

belgeleri, Uluslararası Bitki Koruma SözleĢmesi‟nin en katı uygulamaları

çerçevesinde yorumlanarak verilmektedir. Önümüzdeki dönemdeki Yeni Nesil

STA‟larda, sözkonusu önlemleri Türkiye‟den de katı uygulayarak tarım sektörünü

koruyan Japonya ile ofansif, bu sektörde ihracat lideri olan A.B.D. ile defansif

nitelikte bir pozisyon sergileneceği akla gelmektedir.

iv) Menşe Kuralları ve Gümrük Konularında İdari İşbirliği baĢlığının ilk bölümü

olan menşe kurallarında, Türkiye‟nin pozisyonu son derece nettir. Tezin 2. Bölümü

baĢta olmak üzere muhtelif yerlerde vurgulandığı üzere, GB alanı içerisinde bir

ticaret sapması olmaması bakımından 1/95 sayılı OKK uyarınca AB ve Türkiye‟nin

STA‟larında birbiriyle “aynı menĢe kurallarına sahip olması zorunluluğu”266

bulunmaktadır. Yalnız, Türkiye‟nin AB‟den önce tamamladığı STA‟larda AB‟nin

uygulayacağı menĢe kuralları belli değilse, kısmen sorun olabilmektedir. Tezin 1. ve

2. Bölümlerinde bahsedilen PAMMK ve bununla uyumlu Batı Balkan MenĢe

Kümülasyonu gibi çok taraflı sistemler geçerli olduğunda ise, buna uygun sistem

prensip itibariyle kabul edilerek, olabilecek farklılıkların Ortak Komite Kararıyla

STA‟ya yansıtılacağının belirtilmesiyle yetinilmektedir. Ancak, Malezya STA‟sı gibi

266

1/95 sayılı Ortaklık Konseyi Kararı, 16 md. Paragraf. 2, s. 6,

http://www.ekonomi.gov.tr/portal/content/conn/UCM/uuid/dDocName:EK-125638

Page 240: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

224

AB‟nin yarattığı menĢe sistemleri dıĢındaki bir ülke ile AB‟den önce STA‟nın

tamamlanması örneğinde olduğu gibi sorun ancak STA ekinde yer alan Bakanlar

arası Mektup Teatisi benzeri yöntemlerle çözümlenebilmektedir267

. Diğer taraftan, G.

Kore STA‟sında, diğer tüm STA‟lardan farklı olarak AB‟nin uygulamasına paralel

olarak iki yeni kural uygulanmaya baĢlanmıĢtır. Bunlardan ilki, daha önce gümrük

idareleri tarafından onaylanması gereken menĢe ispat belgelerinin ihracatçılar

tarafından sadece beyan yoluyla düzenlenebilmesi kolaylığıdır. Ġkincisi ise, gümrük

vergilerinde geri ödeme veya muafiyetin yasaklanması kuralı çerçevesinde

ihracatçıların dahilde iĢleme rejimi çerçevesinde üretimde kullandıkları üçüncü ülke

menĢeli girdiler için telafi edici vergi yükümlülüğü ortadan kaldırılmasıdır. Her iki

uygulamanın da taraflar arasındaki ticareti kolaylaĢtırması beklenmektedir268

.

BaĢlığın ikinci kısmını teĢkil eden Gümrük Konularında İdari İşbirliği konusunda

ise, durum bundan biraz farklıdır. STA imzalanan bir ülke olsun ya da olmasın

hâlihazırda Türkiye‟nin 1982 yılında taraf olduğu Dünya Gümrük Örgütünce

hazırlanan Gümrük Mevzuatına Aykırılıkların Men‟i, Takibi ve Tahkiki için

KarĢılıklı Ġdari Yardım Uluslararası SözleĢmesi kapsamında 60 ülke ile imzaladığı

Ġdari ĠĢbirliği AnlaĢması bulunmaktadır269

. Türkiye‟nin, hâlihazırda baĢka bir

anlaĢma ile düzenlenmiĢ bulunan bu konuya STA‟larda yer vermeye gerek görmese

dahi, AB tarafından imzalanan menĢe protokollerinde yer alması nedeniyle aynı

metni kullandığı klasik tip STA‟larında bu konuyu sorun haline getirmediği

anlaĢılmaktadır. Ancak, DTÖ bünyesinde 7 Aralık 2013 tarihinde sonuçlanmıĢ olan

267

Mektup teatisine konu metinler tezin 2 nolu ekinde yeralmaktadır. 268 Gümrük ve Ticaret Bakanlığı internet sayfası, En geniĢ kapsamlı yeni nesil Serbest Ticaret

AnlaĢmalarımız olan Türkiye-G. Kore STA‟da menĢe kuralları açısından getirilen yenilikler nelerdir? http://ab.gtb.gov.tr/sss 269 Gümrük ve Ticaret Bakanlığı internet sayfası, KarĢılıklı Ġdari Yardım AnlaĢması (KĠYA) Nedir?

http://ab.gtb.gov.tr/sss

Page 241: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

225

Bali Paketinin en önemli kısmı olan Ticaretin KolaylaĢtırılması AnlaĢmasının270

ticarette teknik engellerle beraber bir unsuru olması nedeniyle STA‟larda daha fazla

yer iĢgal edeceği anlaĢılmaktadır. Nitekim, G. Kore STA‟sında Gümrük ve Ticaretin

KolaylaĢtırılmasına dair 3. Fasılda ve Malezya STA‟sında Gümrük ĠĢlemleri ve

ĠĢbirliğine dair 5. Fasılda ayrıntılı olarak düzenlenmek zorunda kalındığı

görülmektedir. BaĢta A.B.D. olmak üzere önümüzdeki dönemdeki Yeni Nesil

STA‟larda, konunun daha fazla gündeme getirilmesi olasıdır.

v) Ticaretin Kolaylaştırılması, Türkiye‟nin klasik tipteki STA‟larına bir baĢlık olarak

ilk defa Bali Paketinin oluĢmaya baĢladığı dönemdeki ġili STA‟sına bir madde

olarak girmiĢtir. Yukarıda belirtildiği üzere baĢlıca iki unsuru olan gümrük

konularında idari iĢbirliği ve ticarette teknik engellerin önlenmesi konularında

anlaĢma metinlerinin ilgili bölümlerine hüküm girilmesiyle Yeni Nesil STA‟larda

ticaretin idari ve teknik engellere maruz bırakılmamasını amaçlamaktadır.

Türkiye‟nin önümüzdeki dönemdeki STA‟lardaki ilk pozisyonunun genel anlamda

DTÖ Ticaretin KolaylaĢtırılması AnlaĢmasına atıf yapmak olacağı düĢünülmekle

beraber, müzakere yürütülecek ülkenin ısrarcı tutumu halinde G. Kore ve Malezya

STA‟larındaki gibi düzenlemelerin kabul edilebileceği akla gelmektedir.

vi) Ticaret ve Sürdürülebilir Kalkınmanın STA‟larda DTÖ+ bir unsur olarak

gündeme gelmesi yeni bir geliĢmedir. BaĢlangıçta A.B.D.‟nin müteakiben AB,

EFTA ve Japonya‟nın STA‟larında GYÜ‟lere yükümlülük amaçlı olarak ağırlık

kazandığı görülmektedir. Konunun temel mantığı, STA partnerlerinin tercihli

270

https://www.wto.org/english/thewto_e/20y_e/wto_tradefacilitation_e.pdf

Page 242: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

226

ticaretten yararlanan ürünlerinin çevreye ve çalıĢma Ģartlarına uygun olarak

üretilmesinin sağlanmasıdır. Bir GYÜ olmakla beraber Türkiye‟nin AB‟ne katılım

müzakereleri doğrultusunda çevre standartları konusunda herhangi bir STA‟da fazla

bir zorluk çekmesi beklenmemektedir. Ġlk defa ġili anlaĢmasıyla -DTÖ+ olarak, ĠLO

ve çok-taraflı çevre anlaĢmalarına atıf yapılmıĢ ancak G. Kore ve Malezya

STA‟larında sürdürülmemiĢtir. Son yıllarda sayısı artan baĢta Suriyeli göçmen

iĢçilere çalıĢma izni tanınması konusunun da sıkıntı yaratmayacak olması

değerlendirilmekle birlikte, uluslararası çevre ve ĠLO gibi çalıĢma sözleĢmelerine atıf

dıĢında Türkiye‟nin ilave bir yükümlülük getirme olasılığı bulunan bu alanda

STA‟ya hüküm konulmasını tercih etmeyeceği değerlendirilmektedir. Birer GYÜ

olarak bu konuda hassasiyetleri olabilecek Meksika, Ukrayna, Peru, Ekvator gibi

ülkelerle bu baĢlığın bir sorun teĢkil etmeyeceği; bunun mukabilinde EFTA (STA

güncelleme çalıĢmaları vesilesiyle), Japonya ve A.B.D. ile zorlu bir müzakere alanı

olabileceği akla gelmektedir. Ticaret ve kalkınmanın bazı STA‟larda görülen ileri

versiyonu ise, “mevzuat yakınlaĢtırması” baĢlığı altında bunlara ek ve içeriğinin

sınırı müzakereci ülkelerden güçlü pozisyonda olanın diğeri üstündeki etkisi

ölçüsünde geniĢleyebilen alanlarda düzenleme yapılabilmesidir.

vii) Fikri Mülkiyet Haklarının, Türkiye‟nin klasik tip STA‟larında DTÖ Ticaretle

Bağlantılı Fikri Mülkiyet AnlaĢmasına (TRIPS AnlaĢması) atıf yoluyla düzenlenen

bir alan olduğu göze çarpmaktadır. Burada, hem Türkiye‟nin hem de STA ortağı

durumundaki yakın çevresindeki ülkelerin birer GYÜ olarak bu konuyu hassas

olarak değerlendirmesinin etkisi vardır. EFTA ve AB gibi fikri ve sınai mülkiyet

alanında ofansif çıkarları bulunan üyeleri bulunan ticari bloklar ise Türkiye‟nin

Page 243: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

227

uygulamalarından duydukları memnuniyetsizliği dile getirmektedir. Türkiye‟nin hem

1/95 sayılı OKK hem de AB‟ne katılım çalıĢmaları kapsamında hâlihazırda açık olan

7. Fasıl müzakereleri uyarınca AB mevzuatına uyum hazırlıkları iyi seviyede bulunsa

da, AB‟nin ilerleme raporlarında açıkça eleĢtirdiği ilgili alanlar, sahtecilik ile

korsanla mücadeledir 271

.

Türkiye‟nin bir STA‟da fikri mülkiyet hakları ile zorlanacağı husus, cari

mevzuatından daha çok uygulamaya iliĢiklin aksaklıklardan kaynaklanabilecektir.

Fikri Mülkiyet Hakları baĢlığı altında coğrafi iĢaret olarak ilk kez ġili STA‟sında ġili

için Pisco‟nun ve Türkiye için Rakı‟nın bir STA‟da yeraldığı görülmüĢtür. Malezya

STA‟sında bu durum sürdürülmezken, G. Kore STA‟sının Çerçeve AnlaĢmasının 2.

Faslında bugüne kadarki en detaylı düzenlemeler yapılmıĢtır. Sözkonusu Fasılda

TRIPS AnlaĢmasına ek olarak, WIPO272

baĢta olmak üzere çoktaraflı telif

anlaĢmalarına atıf yapılmıĢ, markalar ve coğrafi iĢaretlere iliĢiklin düzenlemeler

yapılmıĢtır. Coğrafi iĢaret olarak Türkiye için Bünyan ve Herke Halıları ile G. Kore

için Ginseng‟in koruma altında olduğu hükme bağlanmıĢtır273

. GB‟nin

Güncellenmesi çalıĢmaları baĢta olmak üzere, EFTA STA‟sının güncellenmesi,

Japonya ve olası A.B.D. STA‟larında Türkiye için fikri mülkiyet haklarının zorlu bir

müzakere alanı olması beklenmelidir.

viii) Anlaşmazlıkların Halli Mekanizmaları, STA‟larda yatay bir düzenleme olarak

aksi açıkça belirtilmediği sürece, AnlaĢma kapsamındaki tüm hüküm ve ticari

271

Avrupa Komisyonu, Türkiye 2015 Yılı Ġlerleme Raporu, Brüksel, 10.11.2015 SWD(2015) 216, s. 40. 272

Dünya Fikri Mülkiyet Örgütü, http://www.wipo.int/portal/en/index.html 273

Türkiye-Güney Kore Mal Ticareti AnlaĢması Fasıl 4. ; http://www.ekonomi.gov.tr/portal/ dis_iliskiler/G.Kore

Page 244: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

228

uygulamalar için taraflar arasında çıkabilecek uyuĢmazlıkların çözümü için

düzenlenmektedir. Özellikle tarım ürünlerindeki tavizli rejimleri iĢletmekte sıkıntı

çeken bir ülke olarak Türkiye‟nin genel yaklaĢımı, STA uyuĢmazlıkların ikili olarak

AnlaĢmanın öngördüğü ortaklık organında ele almaktır.

Klasik tipteki STA‟lardan Ġsrail, Mısır, Ürdün, Tunus, Suriye ve ġili

dıĢındakilerde bu yöntem izlenmiĢtir. Ġsrail, Mısır, Ürdün ve Suriye AnlaĢmalarında

sorunun ortaklık organında çözümlenememesi durumunda, her iki tarafın

belirleyeceği birer hakeme ek olarak bağımsız üçüncü hakemden oluĢan adı tahkim,

panel, hakemlik gibi farklılık gösterse de mantık olarak aynı olan basit bir

mekanizma öngörülmüĢtür. ġili STA‟sında 9‟u usul kurallarından oluĢan toplam 12

maddelik detaylı bir mekanizma tesis edilmiĢtir. STA‟nın diğer tarafının AnlaĢmadan

kaynaklanan yükümlülüklerine aykırı davrandığını öne sürmesi halinde uygulanması

öngörülen Tahkim Panelinin üçüncü bağımsız hakeminin oldukça ilginç bir yöntem

ile, DTÖ tarafından tanınan 10 kiĢilik bir gruptan kura ile çekilmesinin belirlenecek

olmasıdır. Buna karĢın, STA ortakları arasında ortaya çıkabilecek bir sorunun iyi

niyet kuralları çerçevesinde ikili düzeyde çözülemeyip, konunun üçüncü taraflara

taĢınması pratikte pek olası görülmemekte ve tarafları böyle bir olasılığın bulunması

nedeniyle yükümlülüklerine uygun davranmaya sevk etmeyi amaçladığı

düĢünülmektedir. STA‟larda daha çok bir taraflar arasında ekonomik güç

dengesizliği olan ve nispi olarak güçsüz tarafın yükümlülüklerini yerine getirmeme

riski olan durumlarda detaylı tahkim müessesleri kurulması yoluna gittiği algısı

bulunmaktadır. Tahkim Paneline kadar gidebilecek büyüklükte bir sorun, anlaĢmanın

Page 245: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

229

diğer tarafının da tüm anlaĢmalarda bulunan fesih hükmü uyarınca STA‟dan

çekilmesiyle sonuçlanabilecektir.

Tezin 2. Bölümünde belirtildiği üzere, Türkiye ile AB arasındaki GB‟nin

tesis eden 1/95 sayılı OKK‟da dahi anlaĢmazlıkların halli için tahkim mekanizması

öngörülmemiĢ olup, GB‟nin Güncellenmesi sürecinde AB‟nin Türkiye‟nin ticari

uygulamalarını çözme beklentisiyle en fazla üzerinde duracağı konu olması

beklenmelidir. Yeni Nesil STA‟larla birlikte, ülkelerin muhtemelen geçmiĢ

tecrübeleri ıĢığında diğer taraf üzerinde psikolojik baskı yaratarak STA hükümlerine

uygun davranma yoluna sevk etmek amacıyla daha detaylı düzenlemelere gittikleri

göze çarpmaktadır. Türkiye‟nin Malezya ve G. Kore STA‟larında konu sırasıyla 12.

ve 6. Fasıllarında son derece ayrıntılı düzenlenmiĢ ve hatta muhtemelen hacimli

olmaları nedeniyle tahkim paneli üyeleri için davranıĢ kuralları ile tahkim için usul

kuralları ana metinler dıĢında ek yapılmak suretiyle düzenlenmiĢtir. Malezya

STA‟sında tahkim kurulu üyelerinin belirlenmesinde sorun çıkması halinde DTÖ

Genel Sekreterinin atama yapabileceğine dair daha önce görülmeyen bir hüküm de

ilgi çekmektedir. Türkiye‟nin önümüzdeki dönemde STA yapacağı STA‟larda

muhatabın GYÜ olması durumunda, konunun Türkiye‟nin yaklaĢımını yansıtan

klasik tipteki STA‟lar ya da en azından ġili örneğindekine benzer bir ortalama bir

tahkim mekanizması ile düzenlenmesinde sorun yaĢanmayacağı akla gelmektedir.

Ancak, özellikle Japonya ve A.B.D‟nin ayrıntılı birer anlaĢmazlıkların halli

mekanizmasının tesisinin takipçisi olmalarını beklemek yanlıĢ olmayacaktır.

Page 246: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

230

D. Türkiye‟nin Yeni Nesil STA‟lar Kapsamındaki Önceliklerinin AB‟nin Ortak

Ticaret Politikasının Üstlenilmesi Sürecine Etkileri: G. Kore, Japonya ve A.B.D

STA‟ları Örnekleri Bağlamında Muhtemel Zorluklar ve Muhtemel Fırsatlar

Tezin 3. Bölümünün buraya kadarki kısmında, Türkiye‟nin Yeni Nesil

STA‟ları kapsamında öne çıkması beklenen 4 ana ve 8 tali nitelikteki müzakere alanı

itibariyle muhtemel önceliklerinin ne olabileceği ortaya konulmuĢtur. Bu yapılırken

ise, her bir konu baĢlığı itibariyle tezin bütünlüğünü koruma anlayıĢıyla Ģu

sistematiğe uygun hareket edilmeye çalıĢılmıĢtır.

i. konuya baz teĢkil eden çoktaraflı sistemdeki düzenlemeler ve son geliĢmeler,

ii. Ana müzakere alanlarında Türkiye‟nin ilgili sektördeki nispi gücü ve

yapısının müzakerelere etkisi,

iii. Türkiye‟nin mevcut STA‟larında konunun ele alınıĢ yöntemi,

iv. AB ile hem GB ve üyelik müzakereleri bağlamında konunun ele alınıĢı,

v. Yeni Nesil STA yapılması öngörülen ülkelerin, GYÜ veya GÜ olması

durumunda ayrı ayrı olmak üzere, olası beklenti düzeyi.

Bunlardan ilk üç madde, bir ülke ile STA müzakeresine baĢlandığında,

Türkiye‟nin ana pozisyonunu belirleyen unsurlardır. Hiç kuĢkusuz, bir STA‟nın

çoktaraflı ticari ve ekonomik sistemin kurallarını koyan ve kendisine cevaz veren

DTÖ‟ne aykırı olması beklenemez. Ancak, DTÖ kurallarına DTÖ+ ve DTÖ-X

olarak açıklanan ilave kolaylıklar getirdiği ölçüde sistemle uyumlu olmakta ve bu

Page 247: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

231

konuda DTÖ bünyesinde ağır da olsa yürüyen müzakerelerde ele edilen sonuçlarla

etkileĢim içerisinde bulunmaktadır.

Müzakerelerin genelinde ve ana baĢlıklar itibariyle müzakerelerde varılacak

denge noktalarında da, Türkiye‟nin ilgili sektördeki nispi gücü ve yapısından

kaynaklanan unsurlar belirleyici niteliktedir. Ayrıca, konunun o güne kadar

Türkiye‟nin akdetmiĢ olduğu STA‟larda ele alınıĢ yönteminin etkisi de

yadsınamayacaktır. Bu unsurun yeni bir STA‟da iki türlü etkisinin olduğu

düĢünülmektedir. Bunlardan ilki, hâlihazırda kabul görmüĢ bir alanda kabul

görülmüĢ ölçüde bir düzenlemenin yeni anlaĢmada da yer almasında müzakereler

iĢtirak eden Türk müzakere heyeti temsilcilerinin nispeten rahat hareket

edebilmesidir. Bunu, “bürokratik öğrenme274

” veya “farklı kaydederek tekrar et275

etkisi de demek mümkün olacaktır. Nitekim aynı bölgede bulunan ve tarih olarak

birbirine yakın sürelerde imzalanmıĢ olan Arnavutluk ve Sırbistan ya da Ürdün,

Tunus ve Suriye STA‟larının birbirleriyle yapı ve içerik olarak büyük ölçüde

benzeĢmeleri buna bağlanabilecektir. Henüz yürürlüğe girmediği için metnine

ulaĢılamasa dahi, Türkiye‟nin Moldova STA‟sının aynı bölgede bulunan Arnavutluk

veya Sırbistan STA‟sı ile çok benzer bir metne sahip olacağını öngörmek çok zor

olamayacaktır. Ġkincisi ise, STA müzakeresi yürütülen ülkenin, bu konuda zaten bir

anlaĢmada kabul edilmiĢ olduğu görülen unsurdan daha az bir muameleye razı

olmaması Ģeklinde ortaya çıkmaktadır. Bunu, STA literatüründeki “dıĢarda kalma

274

Max Haller, European Integration as an Elite Process: The Failure of a Dream?, New York:

Rouledge, 2008. 275

Tez yazarının özgün yorumudur.

Page 248: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

232

korkusu”ndan276

ziyade “kıskanç kız kardeĢ277

” etkisi olarak adlandırmak

mümkündür. Özellikle aynı bölgede yer alan ülkelerin, önceki bir STA‟da verilen

tavizin benzerini almadan veya Türkiye‟nin taviz olmaksızın kapatmıĢ olduğu bir

müzakere baĢlığını aynı biçimde sonuçlandırmadan, tüm müzakereyi tamamlaması

pek olası görülmemektedir. Örneğin, gelecekte Endonezya ile yapılacak bir

müzakerede aynı bölgede ve aynı ürünün (palm yağı) temel üreticisi olan Malezya‟ya

verilenden daha az bir tavize razı olmayacağı Ģimdiden iddia edilebilecektir. Bu

nedenle, Japonya ile yürütülen STA müzakerelerinde G. Kore ve Singapur STA‟ları

toplamı bir taviz düzenlemesi talebiyle karĢılaĢılması kuvvetle muhtemeldir.

Olası bir A.B.D STA müzakeresinde ise, Türkiye‟nin AB dahil bugüne kadar

tüm STA‟larında DTÖ+ veya DTÖ-X düzenleme yaptığı tüm alanları ve verdiği

tavizleri, ancak bir “müzakereye baĢlama noktası” olarak alması beklenebilecektir.

Ancak, aynı durum, Türkiye için de geçerli olabilecektir. Örneğin, Japonya‟nın AB

ile STA‟sında, bu ülkeye ihracı teknik koĢullar nedeniyle son derece zor olan

otomobiller veya bitki ve hayvan sağlığı nedenleriyle kısıtlamaya konu olan gıda

ürünlerinde vereceği tavizler, Türkiye için bir mihenk noktası teĢkil edebilecektir. Bu

nedenle, Türkiye‟nin Yeni Nesil STA‟larının tasviri bakımından, literatürdeki DTÖ+

ve DTÖ-X terminolojisine ilave olarak bir de “mevcut STA +” unsurun eklenmesine

ihtiyaç duyulmaktadır.

Dördüncü madde olan, AB ile hem GB ve üyelik müzakereleri bağlamında

konunun ele alınıĢı ise, bu ana kadar vurgulandığı üzere tezin ana savını teĢkil ettiği

276

Baldwin, R., A Domino Theory of Regionalism, NBER Working Paper No. 4465, Cambridge,

MA: National Bureau of Economic Research, 1993, s. 1-19. 277

Tez yazarının özgün yorumudur.

Page 249: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

233

üzere, Türkiye‟nin bir STA‟da ne gibi bir düzenleme yapacağına ek olarak, öncelikle

hangi ülke ile STA yapacağını da belirleyen etkendir. Temel amacı, GB‟nde malların

serbest dolaĢımını bozmamak amacıyla gerekli düzenlemeleri yapmaya çalıĢan ve bu

nedenle sanayi ürünlerinde tavizli rejim, teknik düzenlemeler ve menĢe kurallarında

hemen hiçbir esneklik marjı olmayan Türkiye‟nin bu çerçevenin dıĢında kalan ana

müzakere alanları olan tarım, hizmetler, yatırımlar ve kamu alımlarında Yeni Nesil

STA‟larda yaptığı düzenlemeler “AB uygulaması +” olarak adlandırılabilecektir.

Aynı durum, tali unsurlardan ticaret politikası savunma araçları, bitki ve hayvan

sağılığı düzenlemeleri, gümrük konularında idari iĢbirliği, ticaretin kolaylaĢtırılması,

ticaret ve sürdürülebilir kalkınma, fikri mülkiyet hakları ve anlaĢmazlıkların halli

mekanizmaları için de geçerlidir.

AB bakımından da temel referans noktası olarak kendi OTP‟sine uyum

yönünde hareket eden Türkiye‟nin bu yolda ilerlerken GB‟ne dahil olmayan

alanlarda STA ortaklarıyla kendisinden daha ileri düzenlemeler yapmasının tersine

bir etki yapması ise kaçınılmazdır. Nitekim, “GB‟nin Güncellenmesi” çalıĢmasının,

Yeni Nesil STA‟larla bir ölçüde kendi etkisinden veya hegemonik etkisinden çıkma

sürecine girdiğini gördüğü Türkiye‟yi bir ölçüde dengeleme çabası olduğu iddia

edilebilecektir. Bu itibarla, 2016 yılı sonbaharında AB ile baĢlatılacak “GB‟nin

Güncellenmesi” müzakerelerinde “mevcut STA +” unsurunun etkileri

görülebilecektir.

BeĢinci madde olan, Yeni Nesil STA yapılması öngörülen ülkelerin, olası

beklenti düzeyi, muhatabın GYÜ veya GÜ olması durumunda farklılık

Page 250: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

234

gösterebilecektir. STA müzakeresi yürütülen ülkelerin örneğin Peru, Ekvator,

Meksika, Ukrayna veya Endonezya olması durumunda, “farklı kaydederek tekrar et”

yöntemiyle ġili veya Malezya STA‟sına benzer ancak tarım, hizmetler, yatırımlar ve

anlaĢmazlıkların halli alanlarında “mevcut STA +” bazı unsurlar içeren anlaĢmalara

ulaĢılması mümkün görülmektedir. Muhatapların Japonya veya A.B.D olması

durumunda ise aĢağıda ele alınacağı üzere durumun daha farklı olması

beklenebilecektir. Bu itibarla, Singapur STA‟sında kamu alımları konusunda

yapıldığı anlaĢılan serbestleĢme dıĢında Türkiye‟nin en geniĢ kapsamlı STA‟sı olan

G. Kore örneği üzerinden, müzakereleri yürütülmekte olan Japonya ile müzakerelerin

baĢlatılması yönünde çalıĢmalar yapılan A.B.D STA‟larında karĢılaĢılması beklenen

muhtemel zorluk ve fırsatların münhasıran bu ülkeler özelinde özetlenmesinde fayda

bulunmaktadır.

Türkiye‟nin ilk Yeni Nesil niteliğindeki G. Kore STA‟sı278

,19 Mart 2010

tarihinde baĢlayan müzakerelerin sonucunda, dönemin Ekonomi Bakanı Zafer

Çağlayan ve dönemin Kore Ticaret Bakanı Taeho Bark tarafından “Çerçeve

AnlaĢma” ve “Mal Ticareti AnlaĢması‟nın 1 Ağustos 2012‟de Ankara‟da

imzalanmasıyla sonuçlandırılmıĢtır. Birbirinin tamamlayıcısı niteliğinde olan her iki

anlaĢma 1 Mayıs 2013 tarihinde yürürlüğe girmiĢtir. Çerçeve AnlaĢmanın birinci

faslında279

tarafların Hizmet Ticareti ve Yatırımlara iliĢkin anlaĢmaların

müzakerelerine, Mal Ticareti AnlaĢması‟nın yürürlüğe girmesinin hemen ardından

bir yılı geçmeyecek Ģekilde sonuçlandırma amacına yönelik olarak baĢlayacakları

açıkça hüküm altına alınmıĢtır. Nitekim 26 ġubat 2015 tarihinde Seul‟de imzalanan

278

Ekonomik Bakanlığının internet sayfasında “derin ve kapsamlı ekonomik ortaklık anlaĢması”

olarak nitelendirilmektedir. 279

Liberasyona dair Madde 1.5‟in 3 ve 4. Paragrafları. //www.ekonomi.gov.tr/portal/dıĢiliĢkiler/STA/G.Kore

Page 251: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

235

“Hizmet Ticareti AnlaĢması” ve “Yatırım AnlaĢması”nın iç onay sürecinin

tamamlanmasını müteakip yürürlüğe girmesi ile tamamlanmıĢ olacaktır. Ekonomi

Bakanlığınca “mal ticareti”nin yanı sıra, “hizmet ticareti” ve “yatırım” konularının

da STA kapsamına alınması ile birlikte ülkeler arasındaki kapsamlı ekonomik ve

ticari iliĢkiler en yüksek seviyeye taĢınmakta olduğu belirtilmektedir. Yine, ekonomi

Bakanlığınca, her biri kendi alanında Türkiye için birer ilk teĢkil ettiği ifade olunan

söz konusu anlaĢmaların yürürlüğe giriĢleri ile birlikte, iki ülke arasındaki ticari ve

ekonomik iliĢkilerin daha da geliĢtirilmesini sağlayacak Ģekilde hizmet ticareti ve

yatırımları da içeren farklı bir yapıya dönüĢtürüleceği kaydedilmektedir.

Henüz yürürlüğe girmemeleri nedeniyle metinlerine ulaĢılamamakla birlikte,

yapılan açıklamalardan, Hizmet Ticareti AnlaĢması ile Türkiye ile G. Kore

arasındaki hizmet ticaretinin arttırılması ve yaygınlaĢtırılmasını sağlayacak

düzenlemeler kabul edildiği; Yatırım AnlaĢması ile iki ülke arasındaki yatırım

ortamının daha da iyileĢtirilmesi amacıyla karĢılıklı pazara giriĢ imkânlarının

geliĢtirilmesini öngören hukuki altyapının oluĢturulduğu anlaĢılmaktadır.

Öncelikle Çerçeve AnlaĢmaya bakıldığında aĢağıdaki yapıda olduğu

görülmektedir.

Page 252: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

236

Tablo XXV: Türkiye-G. Kore Çerçeve AnlaĢmasının Yapısı

Dibace

Fasıl 1 BaĢlangıç Hükümleri ve Genel Tanımlar (Toplam 6 Madde)

Fasıl 2 Fikri Mülkiyet Hakları (Ek-2 Coğrafi ĠĢaretler) (Toplam 6 Madde)

Fasıl 3 Rekabet (Toplam 9 Madde)

Fasıl 4 ġeffaflık (Toplam 3 Madde)

Fasıl 5 Ticaret ve Sürdürülebilir Kalkınma (Toplam 12 Madde)

Fasıl 6 AnlaĢmazlıkların Halli (Ek 6-a Tahkim için Usul

Kuralları, Ek 6-b Tahkim Paneli Üyeleri için

DavranıĢ Kuralları) (Toplam 13 Madde)

Fasıl 7 Kurumsal Hükümler (Toplam 5 Madde)

Fasıl 8 Ġstisnalar ve Nihai Hükümler (Toplam 8 Madde)

Çerçeve AnlaĢmada280

yer alan toplam 8 Fasıl altındaki 62 Madde ve

doğrudan metin içerisinde yer alan 2 ek ile, yukarıdaki Yeni Nesil STA‟ların tali

unsurlarıyla ilgili bölümlerde açıklandığı üzere, fikri mülkiyet hakları, Ģeffaflık,

rekabet ve anlaĢmazlıkların halline iliĢkin olanlarının daha önce olmadığı kadar

detaylı düzenlemeler yapıldığı görülmektedir. Fasıl 5 ile düzenlenen Ticaret ve

Sürdürülebilir Kalkınma konusunda DTÖ-X olacak nitelikte uluslararası çevre ve

çalıĢma anlaĢmaları yükümlülüklerine atıf yapıldığı göze çarpmaktadır. AnlaĢmanın

BaĢlangıç ve Nihai Hükümler ile ilgili kısımlarındaki yatay hükümlerden de, 1 yıl

içerisinde tamamlanması öngörülen Hizmetler Ticareti ve Yatırımlar AnlaĢması

müzakerelerinde Çerçeve AnlaĢmasının imzalandığı tarihte oldukça ileri bir seviyede

olunduğu anlaĢılmaktadır.

Ġkinci olarak, Çerçeve AnlaĢmayla birlikte imzalanan ve yürürlüğe giren Mal

Ticareti AnlaĢmasına bakıldığında Ģu yapıya sahip olduğu görülmektedir281

.

280

Türkiye-G.Kore STA metni: http://www.ekonomi.gov.tr/portal/dıĢiliĢkiler/STA/G.Kore 281

http://www.ekonomi.gov.tr/portal/dıĢiliĢkiler/STA/G.Kore

Page 253: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

237

Tablo XXVI: G. Kore Mal Ticareti AnlaĢmasının Yapısı

Dibace

Fasıl 1 Genel Tanımlar (Toplam 1 Madde)

Fasıl 2 Ulusal Muamele ve EĢyanın Pazara GiriĢi (Toplam 13 Madde)

Bölüm A: Ortak Hükümler

Bölüm B: Gümrük Vergilerinin Ġndirilmesi veya Sıfırlanması

Ek 2 Gümrük Vergilerinin İndirilmesi veya Kaldırılması

Bölüm C: Tarife DıĢı Önlemler

Bölüm D: Mal Ticaretine ĠliĢkin Ġstisnalar

Bölüm E: Kurumsal Hükümler

Fasıl 3 Gümrük ve Ticaretin KolaylaĢtırılması (Toplam 17 Madde)

Fasıl 4 Ticaret Politikası Önlemleri (Toplam 12 Madde)

Bölüm A: Ġkili Korunma Önlemleri

Bölüm B: Genel Korunma Önlemleri

Bölüm C: Anti-Damping ve Telafi Edici Önlemler

Fasıl 5 Ticarette Teknik Engeller (Toplam 10 Madde)

Fasıl 6 Nihai Hükümler (Toplam 7 Madde)

MenĢe Kuralları ve MenĢe ĠĢlemlerine ĠliĢkin Protokol

Toplam 6 Fasıl altında ve 60 Madde altında düzenlenen anlaĢmanın

Türkiye‟nin klasik tipteki STA pratiğinin çok ötesine geçtiği görülmektedir. Gümrük

ve Ticaretin KolaylaĢtırılmasına dair Fasıl 3‟te DTÖ Bali Paketinde yer alan DTÖ-

Ticaretin KolaylaĢtırılması AnlaĢmasının DTÖ+ etkileri açıkça görülürken, Fasıl

4‟teki Ticaret Politikası Önlemlerinde usul kuralları bakımından sağlanan esneklikler

göze çarpmaktadır. Ancak, hiç kuĢkusuz anlaĢmanın tercihli ticareti düzenlemesi

bakımından en temel bölümü, Ulusal Muamele ve EĢyanın Pazara GiriĢine dair Fasıl

2 altında Bölüm B‟de yer alan Gümrük Vergilerinin Ġndirilmesi veya Sıfırlanması ve

burada atıfta bulunulan Ek-2‟dir. Buna göre, tarafların 1 Ocak 2010 tarihinde

yürürlükte olan MFN gümrük vergi oranlarını global listeler halinde anlaĢma ekine

koyarak tüm mallar için 8 tip kategoride düzenlenen tavizin nasıl iĢleyeceğini

belirttikleri görülmektedir.

Page 254: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

238

Eski tip anlaĢmalarda, sadece indirim takvimine tabi olan sanayi ürünleri için

geçiĢ sürecini gösteren negatif, tavizden yararlanacak tarım ürünleri için pozitif liste

temelinde yapılan sınıflandırmanın yerini Armaonize Sistem Nomanklatüründe yer

alan 1‟den 97‟ye kadar tüm ürünlerin listelendiği bir yönteme geçilmiĢtir. Bu durum,

nihai kullanıcı olan ihracatçı ve ithalatçılar açısından kullanıcı dostu bir uygulama

olmakla beraber, müzakereciler açısından büyük bir iĢ yükü doğurmaktadır.

STA kapsamında Taraflar arasındaki mal ticaretinin kademeli olarak

serbestleĢtirilmesine iliĢkin olarak Ekonomi Bakanlığınca gerçekleĢtirilen detaylı

analize bakıldığında Ģu tespitlerin yapılması mümkündür282

. Ġndirim Kategorisi

olarak belirlenen 0, 3, 5, 7, ve 10 temsil ettiği yıllar itibariyle eĢit olarak yapılacak

indirimleri, 7A kategorisi eĢit dilimlerde olmayan 7 yıllık indirimi temsil etmektedir.

E kategorisi gümrük verginin temel MFN oranında sabitleneceğini, R kategorisi

herhangi bir indirim yapılmayacağını, RD kategorisi MFN üzerinden belirli bir

oranda indirimi, NS kategorisi tarafların MFN bazında tek taraflı olarak yapacağı bir

indirimi birbirlerine yansıtmaları anlamına gelmektedir.

Görüleceği üzere, anlaĢmada klasik tarzda görülmeyen ölçüde detaylı ve

karıĢık bir kategori sistemi uygulanmıĢtır. Daha çok tarım ürünleri için geçerli olan

bu sistemin, tarafların bu sektördeki hassasiyetlerinden ve zaman zaman önceki

STA‟larda görülen yükümlülüklerin yerine getirilmemesi durumundan sakınmak

amacına matuf olduğu tahmin edilmektedir.

282

Erkoç, Ç., Yeter F., Türkiye-G.Kore STA ve Etkileri,

http://www.ekonomi.gov.tr/portal/dıĢiliĢkiler/STA/G.Kore

Page 255: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

239

Sanayi ürünlerdeki taviz yapısı aĢağıdaki Tablo XXVIII‟da görüleceği gibi

çok daha net ve anlaĢılırdır.

Buna göre, sanayi ürünlerinde taraflar 7 yıl içinde uyguladıkları gümrük

vergilerini sıfırlamayı kabul etmiĢ oldukları, Türkiye lehine asimetrik bir yaklaĢım

uygulanacağı ve G. Kore‟nin daha hızlı bir indirim süreciyle gümrük vergilerini

kaldıracağı anlaĢılmaktadır.

Tablo XXVII: STA Kapsamında Tarafların Genel Taviz Yapıları

Türkiye‟nin Genel Taviz Düzeyi G. Kore‟nin Genel Taviz Düzeyi

Ġndirim

Kategorisi

Tarife

Satırı

Tarife

Satırı

(%)

Kore‟den

Ġthalatın

Payı

Ġndirim

Kategorisi

Tarife

Satırı

Tarife

Satırı

(%)

Türkiye‟den

Ġthalatın

Payı

0 7.868 65,0 53,8 0 9.559 80,5 83,9

3 350 2,9 9,1 3 200 1,7 3,7

5 975 8,1 14,4 5 434 3,7 6,8

7 869 7,2 17,4 7 150 1,3 0,7

10 801 6,6 0,0 10 609 5,1 4,5

7A 4 0,0 5,3 E 599 5,0 0,2

E 748 6,2 0,0 NS 180 1,5 0,0

NS 312 2,6 0,0 R 16 0,1 0,0

RD 175 1,4 0,0 RD 134 1,1 0,1

TOPLAM 12.102 100,0 100,0 TOPLAM 11.881 100,0 100,0

Kaynak: Ekonomi Bakanlığı

Tablo XXVIII: STA Kapsamında Tarafların Sanayi Ürünlerinde Taviz Yapıları

Türkiye‟nin Sanayi Sektörü Tavizleri G. Kore‟nin Sanayi Sektörü Tavizleri

Ġndirim

Kategorisi

Tarife

Satırı

Tarife

Satırı

(%)

Kore‟den

Ġthalatın

Payı

Ġndirim

Kategorisi

Tarife

Satırı

Tarife

Satırı

(%)

Türkiye‟den

Ġthalatın

Payı

0 7.389 77,9 53,8 0 9.365 94,3 93,2

3 350 3,7 9,1 3 200 2,0 4,2

5 913 9,6 14,4 5 233 2,3 2,6

7 835 8,8 17,4 7 129 1,3 0,1

7A 4 0,0 5,3 - - - -

TOPLAM 9.491 100,0 100,0 TOPLAM 9.927 100,0 100,0

Page 256: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

240

Tarım sektöründe ise, Kore tarafı tarım sektörü kapsamına giren ürünlerin

tarife satırı itibariyle % 52,5‟ini 10 yıl içerisinde sıfırlayacaktır. Tablo XXIX‟da söz

konusu ürünlerin ülkemizin Kore‟ye tarım ürünleri ihracatının % 97‟sine tekabül

ettiği görülmektedir. Yine tarife satırı itibariyle tarım sektörü ürünlerinin % 6,9‟unda

“RD” kategorisi kapsamında indirimli tarife oranı uygulanacak olup, Türkiye

menĢeli ürünlerin % 40,7‟si ise “E”, “R” ve “NS” kategorileri kapsamında

liberalizasyon dıĢı bırakılmıĢtır. Kore açısından yüksek hassasiyet arz ettiği belirtilen

bu ürünlerin Kore‟ye ihracattaki payı %2,3 seviyesinde kalmaktadır. Türkiye tarafı

ise, tarım sektörü kapsamındaki ürünlerin % 52,7‟sini liberalizasyona tabi tutarak 10

yıl içerisinde tarifelerini sıfırlayacak, % 6,7‟sine AB uygulaması Ģeklinde indirimli

vergi (RD) uygulayacaktır. Diğer bir ifadeyle, Türkiye yine hassasiyet duyduğu tarım

sektörünün % 47,3‟ünü bu STA kapsamında da tavize konu etmemiĢtir.

Diğer taraftan, 26 ġubat 2015 tarihinde Seul‟de imzalanan “Hizmet Ticareti

AnlaĢması” ve “Yatırım AnlaĢması”nın henüz yürürlüğe girmemeleri nedeniyle

Tablo XXIX: STA Kapsamında Tarafların Tarım Ürünlerinde Taviz Yapıları

Türkiye‟nin Tarım Sektörü Tavizleri G. Kore‟nin Tarım Sektörü Tavizleri

Ġndirim

Kategorisi

Tarife

Satırı

Tarife

Satırı

(%)

Kore‟den

Ġthalatın

Payı

Ġndirim

Kategorisi

Tarife

Satırı

Tarife

Satırı

(%)

Kore‟nin

Türkiye‟den

Ġthalatı

0 479 18,3 66,4 0 194 9,9 7,7

5 62 2,4 4,5 5 201 10,3 42,1

7 34 1,3 0,0 7 21 1,1 5,4

10 801 30,7 21,7 10 609 31,2 41,8

E 748 28,6 2,1 E 599 30,7 2,0

NS 312 11,9 0,8 NS 180 9,2 0,3

RD 175 6,7 4,4 R 16 0,8 0,0

TOPLAM 2.611 100,0 100,0 RD 134 6,9 0,7

TOPLAM 1.954 100,0 100,0

Page 257: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

241

metinlerine ulaĢılamadığından, nasıl bir düzenleme getirdiklerinin analizi mümkün

görülmemektedir. Bununla birlikte, hizmetler ticareti konusunda bir STA‟nın

düzenlenmesi nispeten zor ve karmaĢık olduğu bu sektörde, Türkiye‟nin yukarıdaki

ilgili bölümde belirtilen önceliklerini temel alan bir düzenleme kabul edilmiĢ ise,

dünyadaki diğer STA örneklerine göre basit bir yapıya sahip olacak bir biçimde

belirli alt sektörlerde sınırlı ölçüde açılım sağlayan Pozitif Liste yaklaĢımı ile dizayn

edilmiĢ olabileceği tahmin edilmektedir. Yatırımlar konusunda da, yatırım öncesi

dönem için de garanti ve uluslararası tahkim gibi Türkiye bakımından hassasiyet arz

eden hususun iki unsurun AnlaĢmaya dahil edilmemiĢ olması muhtemeldir.

Bu noktada, G. Kore STA‟sı üzerinden Japonya için bir değerlendirme

yapıldığında, özetle Ģu tespitlerin yapılması mümkündür. Öncelikle, Ekonomi

Bakanlığınca yapılan açıklamalardan Japonya STA‟sının adından da belli olduğu gibi

bir Derin ve Kapsamlı Ekonomik ĠĢbirliği AnlaĢması olması ve mal ticaretinin çok

ötesinde unsurlar taĢıyan Yeni Nesil bir STA olması beklenmektedir. Bu durumda,

G. Kore STA‟sının yapısını temel alan ve ilave ekonomik iĢbirliği hükümleri içeren

bir anlaĢma ile karĢılaĢılması muhtemeldir. Yukarıda belirtilen “kıskanç kızkardeĢ”

ve “mevcut STA +” etkileri sonucunda Türkiye‟nin siyasi iliĢkilerinin en üst

seviyede olduğu ve nükleer enerji alanında iĢbirliğinin sürdürüldüğü dünyanın 4.

ekonomik gücü Japonya ile yürütülen STA müzakerelerinde son derece iddialı bir

AnlaĢma yapılması kuvvetle muhtemeldir. Bu anlaĢmanın en az G. Kore Çerçeve,

Mal, Hizmet ve Yatırımlar AnlaĢmalarının tüm unsurları ile birlikte Singapur

STA‟sının kamu alımları bölümü ve Malezya STA‟sının Ekonomik ve Teknik

ĠĢbirliği Faslının toplamını içeren bir külliyat olması ĢaĢırtıcı olmayacaktır.

Page 258: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

242

AnlaĢmanın mal ticareti ile ilgili bölümünde, taraflar arasındaki geliĢmiĢ farkını

yansıtacak bir anlayıĢla sanayi ürünlerinde Türkiye lehine bir asimetri, her iki tarafın

hassasiyetleri nedeniyle tarım ürünlerinde G. Kore STA‟sından ileri gitmeyecek bir

tarım ürünleri tercihli ticareti düzenlemesi ile karĢılaĢılması beklenebilecektir. Buna

karĢın, hizmetler ve yatırımlar konusunda Japonya‟nın G. Kore STA‟sından ileri

beklenti ile masaya oturacağı açıktır. Tali konulardan, bitki ve hayvan sağlığı

alanında Türkiye‟nin, fikri mülkiyet hakları, anlaĢmazlıkların halli mekanizması,

ticaret politikası önlemleri, Ģeffaflık, ticaret ve kalkınma konularında Japonya‟nın

beklenti düzeyinin yüksek olması öngörülebilecektir. MenĢe kuralları ve ticarette

teknik engeller konusunda ise, temelde AB ile Japonya arasında tamamlanacak STA

esas alınacak olması nedeniyle fazla bir sıkıntı yaĢanması beklenmemelidir.

Sonuç olarak, tamamlandığında, Japonya Derin ve Kapsamlı Ekonomik

ĠĢbirliği AnlaĢmasının Türkiye için yeni bir mihenk noktası teĢkil edeceği ve

özellikle A.B.D ile baĢlayacak STA müzakerelerinde beklenti düzeyini arttıracağı

ifade edilebilecektir. Bu itibarla, A.B.D. ile baĢlatılmasına çalıĢılan STA

müzakerelerine iliĢkin kapsamlı bir değerlendirme yapılmasına dahi gerek

bulunmamaktadır. Nitekim, A.B.D.‟nin Türkiye ile müzakere masasına oturma

kararını verdiği andaki beklentisi, Türkiye‟nin her bir baĢlık itibariyle o ana kadar

ulaĢmıĢ olduğu en yüksek liberasyon seviyesinin üzerinde olacaktır.

Page 259: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

243

SONUÇ

A. Yeni Nesil STA‟lara GeçiĢin AB ile Gümrük Birliğinin Sürdürülebilirliğine

Etkisi: Türkiye‟nin AB‟nin Hegemonik Ġstikrarından Sapan Politika

Tercihlerine KayıĢ Süreci

Tezin 1. Bölümünde ekonomik bütünleĢmeleri açıklama iddiası ile yola çıkan

uluslararası iliĢkiler disiplininin “büyük teorileri” üzerinden, Türkiye‟nin GB‟nin

tesisiyle birlikte üstlenmek zorunda kaldığı AB‟nin OTP‟si gereği uygulamaya

baĢladığı dıĢ ticari iliĢkiler politikasının, hegemonik istikrar teorisi çerçevesinde

açıklanabileceği belirtilmiĢti. Bu kapsamda, aynı bölümde öncelikle AB‟nin

ekonomik ve ticari nitelikte bir hegemon olarak değerlendirilebileceğine yönelik

tespitlerde bulunulmuĢ, daha sonra ise Türkiye‟nin GB sonrasında baĢladığı

bölgeselleĢme sürecinde AB ile GB ve OTP‟ye uyum yükümlülüğü marjında kaldığı

ve hangi ülkeyle, hangi kapsamda, hangi unsur ve esaslara dayanacağının çerçevesini

tek taraflı olarak AB‟nin belirlediği bir sistemi kabullendiğine dair unsurlar ortaya

konulmuĢtu.

Ancak, 2000‟li yılların ikinci yarısı ile birlikte, küresel ekonomide artan

ölçüde sığ (klasik) ekonomik entegrasyon modellerinden derin entegrasyon

modellerine geçiĢle birlikte, bu alandaki literatürün, klasik entegrasyon

anlaĢmalarının ötesine geçen içerikleri ve oluĢturdukları farklı kurumsal yapılar

nedeniyle Yeni Nesil STA‟ları sınıflandırılmasında güçlüklerle karĢılaĢtığı

görülmüĢtü. Bu kapsamda, Yeni Nesil STA‟ların içeriklerine iliĢkin detaylı bir

Page 260: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

244

inceleme yapılarak sahip oldukları DTÖ+ ve DTÖ-X unsurlarla, Balassa‟nın283

ve

konuya dair çalıĢmalar yapan günümüz iktisatçılarının temel aldığı 5 basamaklı

ekonomik entegrasyon sürecini aĢan yapılara sahip oldukları açıklanmıĢtı. Özellikle,

gerek Jacob Viner'ın klasik gümrük birliği teorisinin ve gerekse de Viner sonrası yeni

gümrük birliği teorilerinin, Yeni Nesil STA‟ları açıklamakta yetersiz kaldığı açıktır.

Bunun baĢlıca nedeni, ancak normalde gümrük birliğinden bir sonraki entegrasyonu

temsil eden Ortak Pazar aĢamasında görülen tüm üretim faktörleri olan mallar,

hizmetler, kiĢiler (emek) ve sermayenin büyük bir bölümünün de Yeni Nesil

STA‟larda serbest dolaĢımının sağlanmasındandır.

Türkiye bakımından Yeni Nesil STA‟ların ana ve tali alanlardaki önceliklerin

değerlendirildiği 3. Bölümde emeğin serbest dolaĢımı hariç olmak üzere bu

unsurların tümümün ilerideki dönemlerde Türkiye‟nin müzakerelerde karĢısına

gelmesi beklenebilecektir. KiĢilerin serbest dolaĢımının da, hizmetler ticareti

içeresinde Mod 4 olarak açıklanan gerçek kiĢilerin ticari varlığı düzenlemeleri ile bir

ölçüde sağlandığı ve ileride bu konuda STA bünyesinde ilave düzenlemelerin

yapılmasında bir engel olmadığı ifade olunabilecektir. Türkiye‟nin 1980 yılından

itibaren ithal ikameci sanayileĢme stratejini terk ederek uygulamaya baĢladığı

ihracata yönelik kalkınma modeli uyarınca mal ticaretinde uygulanmaya baĢlayan

liberal dıĢ ticaret politika tamamlayıcısı olarak sermaye hareketlerinin serbestisi

yönünde attığı adımlar da hatırda bulundurulmalıdır. Nitekim, 1983 yılında kambiyo

rejiminin serbestleĢmesini ve 1990 yılında Türk Lirasının konvertibl olmasını

müteakip atılan adımlarla bugün itibariyle sermayenin serbest dolaĢımı önünde bir

283

Laffan B.,O‟Donnel R., Smith M., Europe‟s Experimental Union- Rethinking Integration,

Routledge, London, New York, 2000, s. 102-110.

.

Page 261: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

245

engel bulunmamaktadır. Yeni Nesil STA‟larda yatırımlara iliĢkin atılacak ilave

adımlar sermayenin serbest dolaĢımını bir üst seviyeye taĢıyabilecektir. Ancak, hiç

kuĢkusuz STA‟lar kapsamında hizmetler sektörünün ticaretinin serbestleĢtirilmesinin

etkisi, Türkiye bakımından diğer alanların hepsinden daha büyük olmaya adaydır.

Türkiye‟nin 2014 yılı GSYĠH‟i içerisinde % 69‟luk pay ile sanayi (% 24) ve tarımın

(% 7) çok üstünde bulunan bu sektörün ihracatındaki fazla yukarıdaki bölümlerde de

ifade edildiği gibi cari dengede mal ticaretindeki açığı dengeleyici bir etki

yaratmaktadır.

Tezin 2. Bölümünde tüm yönleri ile ayrıntılı olarak açıklandığı üzere,

Türkiye ile AB arasında tesis edilen GB, sadece malların serbest dolaĢımını garantiye

alan klasik tipte bir entegrasyon modeli üzerine kurulmuĢtur. Teorik olarak, klasik ve

yeni GB modellerinde, mallar dıĢındaki üretim faktörlerinin üçüncü ülkeler için ortak

kuralların uygulanarak serbestleĢtirebildiği bir düzenleme mümkün

bulunmamaktadır. Kaldı ki, devlet yardımlarının en üst düzeyde olduğu tarım

sektöründe ortak piyasa düzeni içeren ortak bir tarım politikasının var olduğu bir GB

modeli imkân dahilinde değildir. Nitekim AB tarafından da tarım ürünleri, Roma

AntlaĢmasından bu yana ticaret politikasından ayrı tutularak Ortak Tarım Politikası

çerçevesinde bir sonraki aĢama olan Ortak Pazar‟a yönelik olarak düzenlenmiĢtir.

Bu durumda, STA‟lar konusundaki politikasının ana kaynağı sanayi ürünleri

ve bununla doğrudan ilgili menĢe ve teknik mevzuat uyumu gibi alanlarla kısıtlı olan

bir entegrasyon modeli olan GB‟nden kaynaklanan yükümlülükler ile Yeni Nesil

STA‟lardaki öncelikler arasında ikincisi lehine giderek artan bir dengesizlik ortaya

Page 262: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

246

çıkmaktadır. Bu durum, tezin 2. Bölümünde de belirtildiği gibi, GB aĢamasının

Türkiye tarafından Ankara AnlaĢmasında tam üyelikten önceki son aĢama olarak

kabul edilmek istenmesinden ve bu nedenle göz ardı edilmeye çalıĢılan 1/95 sayılı

OKK‟nın tasarım hatalarından kaynaklanmaktadır. Türkiye‟nin, bir ölçüde geçici bir

süre olduğunu düĢünerek girdiği bu süreçte, o zamanki adı AT olan yapının en

federatif özelliklerini taĢıyan OTP alanındaki mekanizmaların sonuçlarının

uygulanmasından sorumlu tutulmayı kabullendiği görülmektedir.

1996 ile 2010 yılı arasındaki dönemde görülen Türkiye‟nin liberalleĢme ve

ihraç pazarları bulma yönündeki iç dinamikleri ile de birleĢen bu süreç boyunca,

AB‟nin belirlediği ülkelerle ve AB ile GB‟ne dahil sektörler itibariyle STA yapılması

Türkiye tarafından bir parametre olarak kabul edilmiĢtir. Esasen, Türkiye‟nin, bu

tarih aralığında Meksika, Güney Afrika Cumhuriyeti ve Cezayir gibi STA akdinin

mümkün olmadığı örnekler dıĢında karar alma mekanizmalarına katılım konusunda

da fazla bir sıkıntı çekmediği düĢünülmektedir. AB‟nin kendisi üzerinde yarattığı

hegemonik istikrarın etkisiyle yakın çevresindeki coğrafyada dar kapsamlı klasik tip

STA‟lar imzalama pratiğini devam ettirmesi mümkün olmuĢtur. Ancak, 2. Bölümde

belirtildiği üzere gerek AB‟nin Lizbon AntlaĢması sonrasında OTP‟sini değiĢtirerek

STA kapsamını geniĢletmesinin ve gerekse de küresel ekonomideki geliĢmelerin

etkisiyle bu istikrar bozulmaya baĢlamıĢtır. Nitekim Türkiye‟nin G. Kore ve

Singapur ile imzaladığı Yeni Nesil STA‟lar içerikleri bakımından AB ile GB

kapsamındaki ve dıĢındaki düzenlemeleri geride bırakmaktadır. Hizmetler ve

yatırımlar baĢta olmak üzere, Türkiye‟nin daha önce DTÖ bünyesindeki çoklu

anlaĢmaya katılmadığı ve AB ile ikili düzenlemeye yanaĢmadığı kamu alımları gibi

Page 263: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

247

alanlarda taahhüt üstlenilmesi Türkiye bakımından tercihlerde bir kaymaya iĢaret

etmektedir. AnlaĢmaların, AB ile tesis edilmemiĢ alanlar olan anlaĢmazlıkların halli

mekanizmasını ve ticaret politikası önlemleri konusunda ilave kolaylıkları içermesi

de ayrıca dikkat çekmektedir. Özellikle, Japonya ile imzalanacak Derin ve Kapsamlı

Ekonomik ĠĢbirliği AnlaĢmasının Türkiye için yeni bir serbestleĢme düzeyini temsil

edeceği, A.B.D ile bir STA‟nın ise önceki dengeyi tamamen farklı bir düzeye

taĢıyacağı düĢünülmektedir.

Bu durumda, Türkiye‟nin hangi ülke ile STA imzalayabileceği konusunda

belirleyici unsur hala AB‟nin OTP‟si olarak kalmakla beraber, bu STA‟da GB

kapsamındaki sektörler dıĢındaki hangi unsurların dahil edileceği konusunda bir

otonomi ortaya çıkmıĢ bulunmaktadır. Dahası, 2010 yılı öncesinde STA‟larında

gündeme getirmediği hizmetler, yatırımlar ve kamu alımları alanlarında yaptığı

müzakereler ile tecrübe kazanan Türkiye‟nin bu kez bu alanlarda OPT‟nin dıĢında bir

ülke olan Rusya Federasyonu ile sonucu bugün için meçhul bir müzakereye baĢladığı

görülmektedir. Ayrıca, 2014 yılında Ġran ile tarım ürünleri özelinde imzalanan

Tercihli Ticaret AnlaĢmasının benzerlerinin, Pakistan ve BangladeĢ ile de

yapılmasına yönelik müzakereler devam etmektedir. Hâlihazırda yürürlükte bulunan

EFTA, Tunus, Bosna-Hersek, ġili, Makedonya ve Arnavutluk anlaĢmalarının

hizmetler ve yatırımları içerecek Ģekilde geniĢletilmesine yönelik hazırlıklar, AB‟nin

bu konularda geride kalmasına yol açmaktadır. Türkiye‟nin ilgisinin temel ticari

ortağı olan AB‟den diğer bölgelere doğru kaymasını gösteren diğer ilginç bir örnek

de, 2009 yılında baĢlatılan Yakın KomĢular Ekonomik ve Ticaret Ortaklık Konseyi

(CNETAC) giriĢimidir. 10 Haziran 2010 tarihinde açıklanan Türkiye, Suriye, Ürdün

Page 264: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

248

ve Lübnan Arasında Yüksek Düzeyli ĠĢbirliği Konseyi Tesis Edilmesi Hakkında

Ortak Siyasi Bildirgede, taraf ülkeler arasında tüm üretim faktörlerinin serbest

dolaĢacağı Avrupa Ekonomik Alanı benzeri bir yapının oluĢturulması da yer almıĢtır.

Lübnan‟da 2011 yılı Ocak ayında hükümetin düĢmesi ve Suriye‟de Mart 2011‟den

itibaren yaĢanan iç savaĢ sonucunda CNETAC giriĢimi sonuçsuz kalmıĢ olmakla

birlikte, anılan dönemde Türkiye‟nin Avrupa‟dan Ortadoğu‟ya doğru bir eksen

kayması içinde bulunduğuna dair yorumlara yol açmıĢtır284

. Diğer taraftan, GB

kapsamı dıĢında kalan demir-çelik ürünleri sektöründe Türkiye ile AB arasındaki

serbest ticareti düzenleyen AKÇT STA‟sının iptal edilebileceğine dair 2012-2014

yılları arasında kamuoyuna yansıyan açıklamalar285

da, Türkiye‟nin AB ile içerisinde

bulunduğu tek taraflı yükümlülükler getiren düzenlemelerin çerçevesinden çıkmaya

baĢladığını gösteren bir diğer örnektir.

Bu geliĢmelerin Türkiye ve AB açısından hissedilen ilk etkisi, sanayi ürünleri

ihraç eden firmaların karĢılıklı olarak birbirlerinin pazarlarındaki tercih marjlarının

erozyona uğraması olmuĢtur. Hizmet ticareti ve kamu alımlarında, Türkiye ile AB

arasında henüz bir düzenleme olmaması, mal ticaretini dolaylı olarak etkileyen bu

alanlarda yine birbirlerinin pazarlarında geri planda kalma riskini doğurmaktadır.

AB‟nin Uzakdoğu ve Latin Amerika, Afrika ve özellikle de son olarak A.B.D ile

Yeni Nesil STA sürecine baĢlaması Türkiye‟yi etkilemiĢtir. Ancak, son dönemde

Türkiye‟nin de G. Kore, Singapur, Japonya ve Meksika gibi ülkelerle müzakere ettiği

kapsamlı STA‟lar ve EFTA ile 1992 yılında imzalanan STA‟sını güncelleme

284

Aydin, L; Yanar R.; Is It Viable An Economic Integration Among “CNETAC” Countrıes?

Evidence from Gravity Equation, International Journal of Economics and Management Sciences

Vol. 1, No. 4, 2011, s.. 84-97. 285

Türkiye Çelik Üreticileri Derneği internet sayfası, http://www.dcud.org.tr/tr/news.asp?news_id=358

Page 265: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

249

çalıĢmaları, özellikle hizmet ticareti, yatırımlar ve kamu alımları bakımından AB‟nin

de Türk pazarına giriĢte diğer ülkelerin gerisinde kalma endiĢesi duymasına yol

açtığı düĢünülmektedir. Bunun yanı sıra GB kapsamındaki sanayi ürünleri ile tercihli

ticaret kapsamında olan tarım ürünleri bakımından artan rekabet ile Türkiye pazarına

giriĢte koĢullarının giderek zorlaĢması, mevcut yapının AB tarafında da sorgulanması

gereğini doğurmaktadır. Tezin 2. ve 3. Bölümlerinde AB ve Yeni Nesil STA

ortakları için yapılan analizlerin karĢılaĢtırmaya imkân verecek bir tablo haline

getirilmesi halinde Ģu sonuca ulaĢılmaktadır.

Tablo XXX: GB ve Yeni Nesil STA‟lar Kapsamında Düzenleme Yapılan Alanlar

GB GB

Güncelleme

G.

Kore

Singapur

Japonya

A.B.D./

TTYO

Sanayi Ürünleri GB GB (GB-) (GB-) (GB-) (GB-)

Tarım (GB-) (GB+) (AB+) (AB +) (AB -) (GB+)

Hizmetler - (X+) X X X /(X+) (X+)

Yatırımlar - (X+) X X X/(X+) (X+)

Kamu Alımları - (X+) X X/(X+) (X+)

Ticaret Politikası

Savunma Araçları

- Uygulamama

/DTÖ+

X X X Uygulama

ma/ DTÖ+

Ticarette

Teknik Engeller

GB GB+ X X X (X+)

Bitki ve

Hayvan Sağlığı

GB GB+ X X X (X+)

MenĢe Kuralları GB GB GB GB GB GB

Gümrük ĠĢbirliği GB GB DTÖ+ DTÖ+ DTÖ+ DTÖ+

Ticaretin

KolaylaĢtırılması

GB DTÖ+ DTÖ+ DTÖ+ DTÖ+ DTÖ+

Ticaret ve

Sürdürülebilir

Kalkınma

- DTÖ+ DTÖ+ DTÖ+ DTÖ+ DTÖ+

Fikri Mülkiyet

Hakları

GB (X+) X X (X+) (X+)

AnlaĢmazlıkların

Halli

- (X+) X X X/(X+) (X+)

Page 266: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

250

Tablo‟dan görüleceği üzere, gri boyalı alanlarda (sanayi ürünleri, ticarette

teknik engeller ve menĢe kuralları) Türkiye‟nin GB içinde malların serbest dolaĢımı

ilkesi nedeniyle AB sistemi dıĢına çıkması zaten beklenemeyecektir. Bu nedenle bir

Yeni Nesil bir STA‟da verilebilecek en ileri taviz ya o zamana kadarki bir STA‟da

düzenlemeye tabi olduğu oranda (X) ya bir miktar daha ileri (X+) düzeyde

olabilecektir. Yine, GB ile dolaylı olarak ilgili olmakla beraber AB ile üst düzey

uyum sağlanan alanlar olan gümrük alanında idari iĢbirliği, bitki ve hayvan sağlığı

önlemleri, fikri mülkiyet hakları ve ticaretin kolaylaĢtırılması (GB) konularında,

Japonya ve A.B.D.‟nin beklentileri, ya DTÖ‟nün ana esasları belirlediği çerçeveden

bir miktar esneklik ve lehte muamele içerecek kadar (DTÖ+) ya da mevcut bir

STA‟dan bir miktar daha ileri (X+) düzeyde belirlenebilecektir.

(GB-) ile gösterilen tarım, Gümrük Birliği dıĢında AB ile sınırlı düzenlemeye

tabi bir alan olup, G. Kore, Singapur ile AB‟nden daha ileri düzeyde liberasyona

(AB+) ulaĢılmıĢtır. Japonya‟nın hassasiyetleri nedeniyle AB‟nin gerisinde kalacak

bir düzenleme (AB-) yapılması mümkündür. GB‟nin güncellenmesi kapsamında

AB‟ne verilecek tarım sektöründe ileri tavizler (GB+) A.B.D. tarafında da beklenti

yaratabilecekken, tersine A.B.D. için yapılacak pazar açılımı AB için belirleyici

olacaktır. Ticaret ve Sürdürülebilir Kalkınma asli bir müzakere alanı olmadığı için,

GB güncellenmesi veya bir STA‟da en fazla (DTÖ+) düzenlemesine tabi

olabilecektir.

GB‟de hiç düzenlenmeyen alanlardan hizmetler, kamu alımları, yatırımlar ve

anlaĢmazlıkların halli ile GB ile kısmen düzenlenen ancak uygulama yapılmayan

Page 267: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

251

TPSA‟lar, önümüzdeki dönemin tarımla beraber en önemli müzakere alanları olarak

öne çıkmaktadır. ġimdiye kadar, G.Kore ve Singapur STA‟larında yapılan

düzenlemeler (X) veya bunların ötesinde (X+) düzenlemeler için Japonya ve A.B.D.

tarafından beklenti ve baskı olması muhtemeldir.

Fark edileceği üzere, tablodaki genel karĢılaĢtırma esas itibariyle bir öncekine

eklenerek geliĢen (mevcut STA +) STA yapısı üzerinde son sütun olan A.B.D ile

ulaĢılacak seviye ile birinci sütundaki GB arasında yoğunlaĢmaktadır. Özellikle

tarım, hizmetler ve kamu alımlarının dünyada ve Türkiye‟de sahip olmaya baĢladığı

ekonomik büyüklükler ve ticaret hacminin toplamı, sanayi ürünlerinin ticaretinin

önüne geçmeye baĢlamıĢtır. Ayrıca, yukarıdaki bölümlerde belirtildiği üzere sadece

sanayi malları ile ilgili müzakereleri ilgilendiren kamu kurumlarının sayısı ile

toplamı hemen hemen tüm merkezi devlet kurumlarını içeren müzakere alanlarını

koordine etmek bugüne kadarkinden çok farklı bir yaklaĢımı zorunlu hale

getirmektedir.

B. Türkiye‟nin Ġleriye Dönük Politika Seçenekleri

Tez boyunca ele alınan hususlardan görüleceği üzere, küreselleĢme, BTA‟lar,

Türkiye‟nin GB yükümlükleri, AB‟nin OTP‟si, klasik tip ve Yeni Nesil STA‟lar ve

Türkiye‟nin bu alanlardaki öncelikleri baĢta olmak üzere değinilen her bir baĢlık

itibariyle değerlendirme ve önerilerde bulunmak mümkündür. Ancak, tezin ana

amacıyla sınırlı kalmak üzere, STA‟ların üstlenilmesi sürecinin hızlandırılması

Page 268: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

252

yönünde Türkiye‟nin ileriye dönük politika seçeneklerine iliĢkin olarak Ģunlar ifade

olunabilecektir.

Sadece mal ticaretini içeren GB yapısı yoluyla Türkiye üzerinde hegemonik

bir istikrar yaratmıĢ olan AB‟nin bu istikrarının bozulma tehlikesinin, dünyanın diğer

bir hegemonik gücü olan A.B.D ile Yeni Nesil bir STA düzenlemesine giriĢmesiyle

ortaya çıktığı tezin ilgili bölümlerinde belirtilmiĢti. 2014 tarihli Dünya Bankası

Raporunda da vurgulanan baĢlangıçtaki tasarım hataları nedeniyle 20 yıl boyunca

GB‟nin OTP‟nin karar alma mekanizmaları ve özellikle de STA‟larla ilgili eksiklileri

sorgulanır olmakla birlikte, Türkiye tarafından mümkün olduğunca uyum

yükümlülüklerinin yerine getirilmesine çalıĢıldığı görülmektedir. Zaman zaman çok

yüksek sesle olmasa bile GB‟nin sona erdirilmesi veya STA modeline dönülmesi gibi

radikal ve toptancı çözüm içeren çıkıĢların ise, hem ekonomik hem de siyasi

sonuçları bakımından temeli olmadığı düĢünülmektedir. Ekonomi boyutuyla, iki taraf

arasında menĢe kurallarına iliĢkin kısıtlamalardan bağımsız oluĢan GB içerisindeki

üretim ve yatırım iliĢkileri, Türkiye‟nin karar vericilerini ve özel sektörünü bu

iliĢkinin sürdürülmesinde zorunlu bırakmaktadır. Siyasi bakımından da her ne kadar

orta vadede dahi mümkün görülmese de AB katılım müzakereleri devam eden bir

ülkenin böyle bir geri gidiĢi göze alamayacağını göstermektedir.

Bu nedenle, geriye kalan iki seçenek “GB‟ndeki asimetrilerin giderilmesi”

veya GB‟nin dıĢındaki alanları içeren “bir üst entegrasyon aĢamasına geçiĢtir”. Bir

üst entegrasyon aĢamasına geçiĢte daha önce gündeme gelen iki somut öneri AB ile

EFTA arasında (Ġsviçre hariç) mevcut bulunan “Ġmtiyazlı Ortaklık” ve “Avrupa

Page 269: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

253

Ekonomik Alanı” modelleridir286

. Fransa ve Almanya baĢta olmak üzere AB

üyelerince gündeme getirilen Ġmtiyazlı Ortaklık önerisi287

, içeriği konusunda bir

tartıĢma dahi olmadan Türkiye tarafından tam üyeliğe alternatif olarak

algılandığından toptan reddedilmektedir. Tüm üretim faktörlerinin serbest dolaĢımını

öngören Avrupa Ekonomik Alanı modeli ise, kiĢilerin serbest dolaĢımı dahil tüm

yönleriyle beraber hayata geçirilebilse dahi, temelinde OGT bulunmayan STA yapısı

nedeniyle AB‟nin OTP marjında bir karar alma mekanizması içerememekte ve

Türkiye‟nin bu alandaki ve STA‟ların üstlenilmesi konusundaki sıkıntılarını giderme

konusunda yetersizdir. Kaldı ki, zaten mevcut yapısı itibariyle Avrupa Ekonomik

Alanı modelinde EFTA‟nın AB nezdinde dile getirdiği karar alma değil ancak karar

Ģekillendirme mekanizmasına dahil edildiğine dair eleĢtirileri bulunmaktadır. Ayrıca,

toptan yeni benzer bir model üzerinde durmak yerine Türkiye‟nin AB ile GB devam

ederken ve tam üyelik perpektifine halel getirmemek kaydıyla, doğrudan bu alana

giriĢi sağlayacak yöntem olan EFTA üyeliğine baĢvurmadığı da ayrıca incelenmesi

gereken bir konudur. Ġngiltere‟nin AB üyeliğinden çıkma ihtimali karĢısında

değerlendirebileceği olası bir EFTA üyeliği baĢvurusunun takip edilerek eĢ zamanlı

bir baĢvuruda bulunulması üzerinde bir seçenek olarak durulabileceği akla

gelmektedir. Ancak, zaten AB üyeliği gerçekleĢmeyen Türkiye‟nin bir de EFTA

tarafından üyeliğinin reddi durumuna karĢı hazırlıklı olması gerekmektedir.

Geriye, mevcut durumda gelinen aĢama olan GB‟deki asimetrilerin “GB‟nin

Güncellenmesi” süreciyle giderilmesi en somut ve etkin yöntem olarak kalmaktadır.

Bu süreç sonucunda Türkiye‟nin beklentileri olan OTP ile ilgili karar alma

286

Akçay, E., Türkiye-AB iliĢkilerinde 'Ġmtiyazlı ortaklık' meselesi, Doktora Tezi, A.Ü., 2015. 287

Karluk R. “Türkiye-AB ĠliĢkilerinin Dünü, Bugünü ve Yarını”, 11 Kasım 2014,

http://akademikperspektif.com/

Page 270: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

254

mekanizmalarına tam katılımın ve AB‟nin STA‟ların eĢ zamanlı üstlenilmesine

iliĢkin etkin bir çözüm sağlanıp sağlanamayacağı ise meçhuldür. AB, bu konuda

baĢarılı bir politika izleyerek, Türkiye tarafından TTYO sürecinin dıĢarısında kalma

ihtimaline binaen konuyu en üst düzeyde tırmandıran ve GB‟den sapma ve bir ölçüde

de çıkma kozunu oynayan Türkiye‟nin pozisyonunu ötelemiĢ ve dengelemiĢ

görünmektedir. Neticede, “GB‟nin Güncellenmesi Müzakere Çerçeve Belgesi”nin

kabul edildiğinin açıklanmıĢ olması, Avrupa Komisyonunun Konseyden bu konuda

bir yetki almasının ve müzakerelerin sonucunda Türkiye‟nin beklentilerini tam

olarak karĢılayacağının garantisi değildir. Tezin muhtelif bölümlerinden anlaĢılacağı

üzere, Yeni Nesil STA‟lar nedeniyle geri kaldığı için endiĢe duyduğu tüm alanları

(hizmetler, yatırımlar, kamu alımları ve anlaĢmazlıkların halli) içeren bir anlaĢma

karĢılığında AB‟nin Türkiye‟nin mütevazi kalan beklentilerini yerine getirilecek bir

müzakere çerçevesi belirlemiĢ olması, üzerinde ayrıca durulması gereken bir

konudur.

Kaldı ki, sürecin adının “GB‟nin Güncellenmesi” olması da ayrıca üzerinde

düĢünülmesi zorunlu bir alandır; çünkü içeriği itibariyle yapılacak olanın sadece

Gümrük Birliğinin değil aslında “Ortaklık AnlaĢmasının” güncellenmesi olduğu

görülmektedir. “Ortaklık AnlaĢmasının Güncellenmesi” ifadesinin

kullanılmamasının nedenin, Türkiye tarafında “imtiyazlı ortaklığı” çağrıĢtırması, AB

tarafında ise Lizbon AntlaĢmasındaki usuller gereği Avrupa Komisyonunun

yetkilendirilememesi endiĢesinden kaynaklandığı akla gelmektedir. Bu husus, hukuki

bakımından ayrıca bir çalıĢmaya esas teĢkil edebilecek nitelik ve önemde mütalaa

edilmektedir.

Page 271: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

255

Her ne olursa olsun, 2014 yılının baĢından itibaren Türkiye tarafından AB ile

eĢ zamanlı STA yapmasını sağlayacak bir mekanizma tesis edilmemesi ve özellikle

de Türkiye‟nin TTYO sürecinin dıĢında kalması durumunda GB‟nin Türkiye için

sürdürülemez hale geleceği vurgusu neticesinde gelinen durum, AB ile yeni bir

aĢamaya geçme kararı alınmıĢ olmasıdır.

Buna paralel olarak, AB ve A.B.D ile yapılan siyasi ve bürokratik düzeydeki

temaslarının ana konusunu teĢkil edecek biçimde TTYO‟na katılım veya münferiden

bir STA yapma isteği açıklanmıĢ olmakla beraber, bugüne kadar A.B.D‟nin Türkiye

ve sürece ilgi duyan diğer ülke ve bölgesel entegrasyon üyeleriyle ikili düzeyde bir

STA müzakere etme konusunda çekimser davrandığı görülmektedir. Aslında, A.B.D

tarafından iĢaretleri verilen, daha çok ilerideki bir aĢamada TTYO‟yu “açık bir

platform”a dönüĢtürerek istekli üçüncü ülkeleri müzakereler tamamlandıktan sonra

rıhtımlama yöntemiyle TTYO‟ya dahil etme yönündeki bir yaklaĢım, tüm taraflar

için daha uygun olabilecektir. Türkiye bakımından böyle bir seçenek, tek baĢına

müzakere masasına oturacağı “stratejik ortağı” A.B.D‟nin beklentilerini

karĢılayamama riskine binaen daha tercih edilir bir durumdur. A.B.D ve AB‟nin,

TTYO süreci içinde yakın entegrasyon içinde bulundukları ülke ve ülke gruplarıyla

ilgili ne yapılacağını düĢünmesi gereken bir durumda, Türkiye‟nin gerektiğinden

fazla istekli görünmesinin müzakere pozisyonunu zora soktuğu düĢünülmektedir. Bu

bakımdan Türkiye‟nin bugüne kadar yaptığı giriĢimler neticesinde gelinen aĢamada,

konuyu daha fazla tırmandırmaktan kaçınması ve artık topu AB ve A.B.D‟nin

sorumluluk alması gerekecek biçimde karĢı sahaya atması yararlı olabilecektir.

Page 272: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

256

Sonuç olarak, Türkiye tarafından 2014 yılından bu yana AB nezdinde

Türkiye ile AB‟nin eĢ zamanlı olarak STA yapmasını sağlayacak bir mekanizma

tesis edilmemesi ve de Türkiye‟nin TTYO sürecinin dıĢında kalması durumunda,

GB‟nin Türkiye için sürdürülemez hale geleceği vurgusu ile yapılan giriĢimlerin bir

faydası olduğu açıktır. Bu kapsamda, tezin 2. Bölümünde ayrıntılarıyla açıklanan

GB‟deki sistemsel ve spesifik ticari sorunların bir bütün halinde çözümünü

sağlayabilecek olan “GB‟nin Güncellenmesi” sürecinin baĢlatılması sağlanmıĢtır.

Sürecin, Türkiye tarafından ileri sürülen GB‟nin sistemsel sorunlarından olan AB‟nin

danıĢma ve karar alma mekanizmalarına katılım ve AB‟nin STA‟larının paralel

olarak tamamlaması için bir yöntem tesis edilmesi suretiyle çözülmesi ihtimali,

Türkiye için bir fırsat olarak ortaya çıkmıĢtır. Böylelikle, bu tezin konusuyla sınırlı

olmak üzere, en azından AB‟nin OTP‟sine uyumun hızlandırılabilmesi yönünde

STA‟ların üstlenilmesindeki sorunun, GB‟nin baĢlangıçtaki “tasarım yanlıĢlarının”

giderilmesiyle çözülebileceği bir ihtimal doğmuĢ görünmektedir.

Ancak, bunun, AB‟nin Türkiye‟nin Yeni Nesil STA‟larından dolayı Türkiye

pazarında kaybettiği avantajlı pozisyonu sağlayacak olan hizmetler, yatırımlar ve

kamu alımları alanlarında ve temelde AB‟nin çıkarlarına hizmet edecek bir

AnlaĢmazlıkların Halli Mekanizması tesisine dayanan tavizler yoluyla

sağlanabilmesi, oldukça ağır bir karĢılıktır.

Gelinen aĢama itibariyle, “Türkiye-AB GB‟nin Güncellenmesi” ile buna yol

açan temel etken olan “Yeni Nesil STA”ların nihai aĢamasını teĢkil eden “A.B.D ile

Page 273: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

257

STA” veya “TTYO‟ya katılım” süreçlerinin birbiriyle paralel yürütülmesi

gerekmektedir.

Bu durumda, her bir müzakere baĢlığı itibariyle ilgili bölümlerde vurgulanan

ortak unsurlar olan, Türk bürokrasisinin eski tip alıĢkanlıklarını bir kenara bırakarak,

toptan reddedici olmayan, ülke spesifik değerlendirmeler içeren, amaca yönelik,

genel al-ver dengesini gözeten ve bütüncül nitelikteki yeni bir müzakere yaklaĢımı

benimsemesi ihtiyacının her zamankinden daha fazla hissedileceği bir döneme

girilmektedir. Özellikle hizmetler sektörünün ekonomik anlamı ve geniĢliği ile kamu

alımları sektörünün milli güvenlikle ilgili alt sektörler dıĢında tüm kamu idaresi

üzerindeki etkisi, bunu zorunlu kılmaktadır.

Bu konudaki son öneri, içeriği ve ilgilendirdiği kamu kurum/kuruluĢları

itibariyle artık GB eksenindeki konuları aĢmıĢ bulunan “GB‟nin Güncellenmesi” ve

“Yeni Nesil STA” müzakerelerinin, Türkiye‟nin uluslararası anlaĢma pratiğinin

değiĢtirilerek baĢlangıçta örneğin Bakanlar Kurulundan alınacak bir yetki

kapsamında yürütülmesidir. Bu yapılır iken, konuya AB ile iliĢkiler perspektifinden

bakılması zorunluluğunun yanı sıra, 20 yıldır STA yapma konusunda edindiği bilgi

birikimi ve tecrübenin etkisiyle Ekonomi Bakanlığı Avrupa Birliği Genel

Müdürlüğünün müzakerelerin ana koordinatörü olduğu sistemin bozulmaması tersine

güçlendirilmesi gerekmektedir. Aksi takdirde, her iki sürecin sonunda da Türk

müzakerecilerinin istenilen amaçlara ulaĢamayacağı ve baĢarısızlık riskinin yüksek

olduğu bir yöne gidildiği bugünden bellidir.

Page 274: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

258

KAYNAKLAR

Acar, M., “Serbest Ticaret, Ekonomik Özgürlükler ve Refah”, Türk Dünyası Sosyal

Bilimler Dergisi, Bahar 2010.

Aggarwal V. K. and Dupont, C., "Collaboration and Coordination in the Global

Political Economy, Global Political Economy", Ravenhill J. (ed.), Oxford: Oxford

University Press, 2005.

Akgül AçıkmeĢe, S., “Uluslararası ĠliĢkiler Teorileri IĢığında Avrupa BütünleĢmesi”,

Uluslararası ĠliĢkiler, Cilt 1, 2004.

Akman, S., "The European Union‟s Trade Strategy and Its Reflections on Turkey:

An Evaluation from the Perspective of Free Trade Agreements", DEÜ Sosyal

Bilimler Enstitüsü Dergisi, Vol. 12, No. 2, April 2010.

Aktan, C., "Global Ekonomik Entegrasyon ve Türkiye", DıĢ Ticaret Dergisi, 1999.

Andriamananjara S., "Customs Unions", Chauffour J. P. and Maur J. C.,

"Preferential Trade Agreement Policies for Development", The World Bank,

2011.

Appleyard, D. R., International Economics, McGraw-Hill/Irwin, 2006.

Arı, T., Uluslararası ĠliĢkiler Teorileri, MKM Yayınları, 2013.

Arı, Tayyar, Uluslararası ĠliĢkiler, Ġstanbul, 1997.

Art, R. J., International politics : enduring concepts and contemporary issues,:

Pearson/Longman, 2009.

AteĢ, D. (et al)., Bir Akademik Disiplin Olarak Uluslararası Politik Ekonominin

Sınırları, Sosyal Bilimler Dergisi, Cilt XV, Sayı 1, 2013.

ATO, Kamu Alımlarında Yerli Katkı ve Offset Uygulamaları Paneli Sonuç

Bildirgesi, http://www.atonet.org.tr/yeni/index.php?p=2917&l=1

Avrupa Komisyonu, Türkiye 2014 Yılı Ġlerleme Raporu, Brüksel, 08.10.2014

SWD(2014) 307.

Avrupa Komisyonu, Türkiye 2015 Yılı Ġlerleme Raporu, Brüksel, 10.11.2015

SWD(2015) 216.

Ay, A., Yapar, S., “Dünya Ticaret Örgütü Tarım AnlaĢması ve Türkiye”, S.Ü. Sosyal

Bilimler Enstitüsü Dergisi Sayı: 13, 2005.

Ay, S. Ç., Gümrük birliği sürecinde Türkiye'nin dıĢ ticaretinde meydana gelen

yapısal değiĢmeler, Ġktisadi AraĢtırmalar Vakfı, 2005.

Aydın C., Dünya Ticaret Örgütü Tarım Müzakereleri, AB ve Türkiye‟nin

Pozisyonları, ABGS Uzmanlık Tezi, 2004.

Aydın, M., "Uluslararası ĠliĢkilerin „Gerçekçi‟ Teorisi: Kökeni, Kapsamı, Kritiği",

Uluslararası ĠliĢkiler, 2004.

Aydin, L; Yanar R.; Is It Viable An Economic Integration Among “CNETAC”

Countrıes? Evidence from Gravity Equation, International Journal of Economics

and Management Sciences Vol. 1, No. 4, 2011.

Page 275: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

259

Baier S., Bergstrand J., “Do Free Trade Agreements Actually Increase Members‟

International Trade?”, Journal of International Economics, 2007, No. 71.

Baldwin R. and Low P., Multilateralizing Regionalism: Challenges for the

Global Trading System, Cambridge University Press, 2009.

Baldwin R.& Seghezza E., Are Trade Blocs Building or Stumbling Blocks? New

Evidence, World Trade Organisation, 2007.

Baldwin, R., A Domino Theory of Regionalism, NBER Working Paper No. 4465,

Cambridge, MA: National Bureau of Economic Research, 1993.

Baldwin, R., Low P. (eds.), Multilateralizing Regionalism: Challenges for the

Global Trading System, Cambridge: Cambridge University Press, 2009.

Baldwin, Richard, 21st Century Regionalism: Filling the Gap between 21st

Century Trade and 20th Century Trade Rules, Geneva: The Graduate Institute,

April 2011.

Baylis J., Smith S., The Globalization Of World Politics: An Introduction To

International Relations, Oxford University Press, 2001.

Bhagwati, J. and Panagariya A., “Preferential Trading Areas and Multilateralism:

Strangers, Friends or Foes?”, Bhagwati, Jagdish N., Pravin Krishna, and Arvind

Panagariya, Trading blocs: Alternative approaches to analyzing preferential

trade agreements, Cambridge, MA: MIT Press, 1999.

Bhagwati, J., “Regionalism and Multilateralism: An overview”, New Dimensions in

Regional Integration, Melo J. (et al), Center for Economic Policy Research, 1993.

Bhagwati, J., Termites in the Trading System: How Preferential Agreements

Undermine Free Trade, Oxford: Oxford University Press, 2008.

Bhagwati, J., The World Trading System at Risk, Princeton: Princeton University

Press, 1991.

Birdsall, N. and Lawrence, R. Z., "Deep integration and trade agreements: good for

developing countries?”, Kaul, I.,Grunberg, I., and Stern, M. (eds), Global Public

Goods: International Cooperation in the 21st century, New York/ Oxford: Oxford

University Press,1999.

Bozdağlıoğlu, Y., Özen, Ç., Liberalizmden Neoliberalizme Güç Olgusu ve Sistemik

Bağımlılık, Uluslararası ĠliĢkiler, Cilt 1, Sayı 4, KıĢ 2004.

Brahmbhatt, M., Measuring Global Economic Integration, World Bank Pub.,

1998.

Bretherton C., Vogler J., The European Union as a Global Actor, London &

Newyork, 1999.

Bröckling, U., Governmentality: current issues and future challenges, Routledge,

2010.

Buckley, R., & Boulle, L., Challenges to Multilateral Trade: The Impact of

Bilateral, Preferential and Regional Trade Agreements, Alphen: Kluwer Law

International, The Netherlands, 2010.

Page 276: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

260

Bülbül O., Hegemony in the age of Globalization and Governance by the

European Neighborhood Policy: Is the EU becoming an „informal hegemon‟ in

the Maghreb by means of the ENP?, Ph.D. Thesis, METU, 2013, s. 5.

BüyüktaĢkın, ġ., Uluslararası Ticarette GATT Düzeni, Ankara, 1997.

Cansevdi, H. ve Dotto S., Avrupa Birliği'nin Gümrük Birliği, Malların Serbest

DolaĢımı, Ortak DıĢ Ticaret Politikaları Ve Türkiye'nin Uyumu, Ġktisadi

Kalkınma Vakfı, Ġstanbul, 2002.

Carbone, M., The European Union and international development : the politics

of foreign aid, Routledge, 2007.

Carpenter, T., “A Historical Perspective on Regionalism”, Mutlilateralizing

Regionalism: Challenges for the Global Trading System, Baldwin R. and Low P.

(eds.), Cambridge: Cambrdige University Press, 2009.

Cini, M. & Borragán N. P., European Union Politics, Oxford University Press,

2013.

Cohen, B. J., International political economy : an intellectual history, Princeton

University Press, 2008.

Cohn, T. H., Global political economy : theory and practice, Longman, 2010.

Consolidated Version of the Treaty on the Functioning of the European Union,

http://eur-lex.europa.eu/legal-content/EN/TXT/PDF/?uri=CELEX: 12012E/TXT

Cosgrove-Sacks C., The European Union And Developing Countries: The

Challenges Of Globalization, St. Martin's Press, 1999.

Council Regulation (EC) No 1061/2009 of 19 October 2009 establishing common

rules for exports.

Crane, G. and Amawi, A., The Theoretical Evolution of International Political

Economy: A Reader Second Edition, Oxford University Press, 1997.

Crawford J. & Fierentino R., Changing Landscape of Regional Trade

Agreements, WTO Discussion Paper 8, WTO Publications, Geneva, 2006.

Çağlar, B., Changing alliance and cooperation dynamics : globalization, nation-

state and the threat, The Department of International Relations, Bilkent Univ.,

2010.

ÇeĢmecioğlu, S., Avrupa - Akdeniz Ortaklığı ve Türkiye, Ġstanbul, Ġstanbul

Ticaret Odası, 2003.

D.T.M., Avrupa Birliği ve Türkiye, TOBB Yayını, Ankara, 2002.

Dedeoğlu, B., "Türkiye'de AB KarĢıtlığı-KüreselleĢme KarĢıtlığı ĠliĢkisi",

Uluslararası ĠliĢkiler, Cilt 7, Sayı 28, 2011.

Devetak, R., “Critical Theory”, Burchill, S., Linklaer, A. (eds.), Theories of

International Relations, New York: St. Martin‟s Press, 1996.

Dimopoulos, A., “The effects of the Lisbon Treaty on the principles and objectives

of the common commercial policy”, European Foreign Affairs Review 15, 2010, s.

153–165.

Page 277: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

261

DPT, Sekizinci BeĢ Yıllık Kalkınma Planı Öncesinde Avrupa Birliği ve DıĢ

Ekonomik ĠliĢkilerde GeliĢmeler: 1996-2000, Ankara, 2000.

DPT, Türkiye-Avrupa Birliği ĠliĢkileri Özel Ġhtisas Komisyonu Raporu, Ankara,

2000.

DPT, Türkiye-Avrupa Topluluğu Ortaklık Konseyi Kararları 1964-2000,

Ankara, 2001.

DTM, Pan-Avrupa-Akdeniz MenĢe Kümülasyonu Sistemi ve Tercihli MenĢe

Kuralları, Ankara, 2007.

DTÖ, World Trade Report 2011.

Duncan S., The Limits of Hegemonic Stability Theory, The IO Foundation, 1985.

Dura C., Atik H., Avrupa Birliği Gümrük Birliği ve Türkiye, Nobel Yayıncılık,

2014

Dünya Bankası, AB-Türkiye Gümrük Birliği Değerlendirmesi, Rapor No: 85830-

TR, 28 Mart 2014.

Eason H., America's Invisible Trade Surplus, Exporting of Services, N. Business,

1984.

Ege A., Avrupa Birliği‟nin Ortak Ticaret Politikası ve Türkiye, METU Studies in

Development, 1999.

Eralp, A., Devlet, Sistem ve Kimlik: Uluslararası ĠliĢkilerde Temel YaklaĢımlar,

ĠletiĢim Yayınları, 2013.

Estevadeordal A, Freund C., & Ornelas, E., Does Regionalism Affect Trade

Liberalization Towards Non-Members?, Centre for Economic Performance, CEP

Discussion Paper No: 868, 2008.

European Commission, "How trade policy and regional trade agreements support

and strengthen EU economic performance", 25.03.2015 s.

European Commission, “Global Europe Competing in the World : A

Contribution to the EU‟s Growth and Jobs Strategy”, A Communication form the

European Commission, 2006, URL: http://trade.ec.europa.eu/doclib/docs/2006/

october/tradoc_130376.pdf (03.01.2010).

European Commission, Commission Staff Working Document, External sources of

growth, Progress report on EU trade and investment relationship with key

economic partners, 2012.

http://trade.ec.europa.eu/doclib/docs/2012/july/tradoc_149807.pdf

European Commission, How the EU works with the WTO,

http://trade.ec.europa.eu/doclib/docs/2013/april/tradoc_150988.pdf

European Commission, New trade Strategy http://ec.europa.eu/trade/policy/in-

focus/new-trade-strategy

European Commission, Overview of FTA and Other Trade Negotiations, October

2015, http://trade.ec.europa.eu/doclib/docs/2006/december/tradoc_118238.pdf

Page 278: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

262

European Commission, Press Release-EU to pursue the most ambitious

sustainable development, labour and environment provisions in TTIP, 6

November 2015, http://trade.ec.europa.eu/doclib/press/index.cfm?id=1393

European Commission, proposal for a regulation of the European Parliament

and of the Council applying a scheme of generalised tariff preferences Brussels,

10.5.2011COM(2011) 241 final

European Commission, proposal for a regulation of the European Parliament

and of the Council applying a scheme of generalised tariff preferences, Brussels,

10.5.2011COM(2011) 241 final,

http://trade.ec.europa.eu/doclib/docs/2011/may/tradoc_147893.pdf

European Commission, Report of the Eleventh Round of Negotiations for the

Transatlantic Trade and Investment Partnership, 19-23 October 2015

European Commission, The European Union explained: Trade, Luxembourg:

Publications Office of the European Union, November 2014 s.3-15

European Commission, Trade for All- Towards a more responsible trade and

investment policy, 2015.

Fiorentino R. (et al), “The Landscape of Regional Trade Agreements”,

Multilateralizing Regionalism, Baldwin and Low (ed), Cambridge: Cambridge

University Press, 2009.

Gill, S., Gramsci, Historical Materialism and International Relations,

Cambridge: Cambridge University Press, 1993.

Gilpin, R., Global Political Economy, Princeton University Press, 2001.

Ginsberg, R. H., The European Union in International Politics : Baptism By

Fire, Rowman & Littlefield Publishers, 2001.

Grevi, G., Pioneering foreign policy : the EU special representatives, European

Union Institute for Security Studies, 2007.

Grossman, G. & Helpman E., Interest Groups and Trade Policy, Princeton

University Press, 2002.

Gül, A., Yeni yüzyılda Türk dıĢ politikasının ufukları, horizons of Turkish

foreign policy in the new century, T.C. DıĢiĢleri Bakanlığı, 2007.

Hale, W., The politics of modern Turkey, Routledge, 2008.

Haselmayer S., Rasmussen J., Navigate Change: How new approaches to public

procurement will create new markets? ACC 10, 2011.

Hitiris, T., European Union Economics, Harlow, England, New York , 2003.

Holland, M., The European Union And The Third World, Palgrave, New York,

2002.

Holmes P. & Kempton J., The EU in Global Economy, Longman, New York, 1999.

Horn H. ,Mavroidis P. and Sapir A., "Beyond the WTO? An Autonomy of EU and

US Preferential Trade Agreements", The World Economy, Vol. 33, No. 11, 2010

Hudson, M., Global fracture : the new international economic order, Pluto Press,

Page 279: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

263

Pub date, 2005.

Ismael, T., Turkey's foreign policy in the 21st century : a changing role in world

politics, Ashgate, 2003.

ĠKV, Gümrük Birliği'nin Revizyonuna ĠliĢkin Mutabakat Hakkında ĠKV

GörüĢü, Mayıs 2015.

Ġmir M., “DTÖ Tarım Müzakereleri, Türkiye‟nin Tutumu ve Müzakere Sonuçlarının

Türk Tarımına Olası Etkilerinin Nitel Bir Değerlendirmesi”, Dünya Ticaret Örgütü

Doha Turu Çoktaraflı Ticaret Müzakereleri ve Türkiye, TEPAV, 2008.

ĠSO, AB Yolunda Türkiye‟nin DıĢ Ekonomik ĠliĢkileri Ve Bölgesel ĠĢbirliği

Stratejileri: 4 Temmuz 2000 ÇalıĢma Toplantısı Notları Ġstanbul, 2001.

Josselin D, Wallace W., Non-State Actors in World Politics, New York, 2001.

Kara KurtuluĢ T., Bölgesel Ticaret AnlaĢmaları KarmaĢası ve Türkiye, Ankara,

2015.

Kara T., Dünya Ticaret Örgütü ve Bölgesel Ticaret AnlaĢmalari ĠliĢkisi:

Sorunlar, Çözümler ve Türkiye‟ye Yansımaları, Doktora Tezi, A.Ü. 2012

Karacaovalı, B. and Limão, N., “The Clash of Liberalizations: Preferential vs.

Multilateral Trade Liberalization in the European Union”, Journal of International

Economics, No. 74 2008.

Karluk R., Avrupa Birliği ve Türkiye, Ġstanbul, 2003.

Karluk R., Gümrük Birliği Dönemecinde Türkiye, Gümrük Birliği Ne Getirdi?

Ne Götürdü?, Ankara, 1997.

Kaya, S., "Uluslararası ĠliĢkilerde Konstrüktivist YaklaĢımlar", Ankara Üniversitesi

SBF Dergisi/63-3 URL:http://www.politics.ankara.edu.tr/dergi/pdf/63/3/6-Kaya-

Sezgin.pdf

Kaya, T., The Common Foreign And Security Policy : The European Union's

Quest For Being A Coherent And Effective Actor in Global Politics, ODTÜ,

Ankara, 2004.

Kemp W and Wan H., “An elementary proposition about Customs Unions”, Journal

of International Economics, 1976.

Kemper, C., The Way Towards Customs Union: A Policy-Analysis Of The

Negotations Between Actors Of The European Union And Turkey, Thesis-Bilkent

University, 1997.

Keohane, R. O. and Axelrod, R., "Achieving Cooperation under Anarchy: Strategies

and Institutions", “Neo-liberalism and Neo-realism: The Contemporary Debate” New

Directions in World Politics, Baldwin D. (ed.), New York: Columbia University

Press, 1993.

KĠK, Kamu Alımları Ġzleme Raporu 2014, s. 2 ve 9.,

http://www2.ihale.gov.tr/Duyurular2012/2014_kamu_alimlari_raporu.pdf.

KiriĢci K., Ekim S., Turkey‟s Trade in Search of an External Anchor: The

Neighborhood, the Customs Union or TTIP, Brookings Institution in Washington

Page 280: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

264

and Istanbul Policy Center, Working Paper 9, April 2015.

Krajewski M., “The Reform of the Common Commercial Policy”, Biondi, A.,

Eeckhout, P. (eds), European Union Law after the Treaty of Lisbon, OUP, 2010.

Krugman, P., “Is Bilateralism Bad?”, International Trade and Trade Policy,

Helpman E. (et al), Cambridge MA: MIT Press, 1991.

Laffan B., O‟Donnel R., Smith M., Europe‟s Experimental Union- Rethinking

Integration, Routledge, London, New York, 2000.

Lang P., Europe's near abroad :promises and prospects of the EU's

neighbourhood policy, P.I.E., 2008.

Lawrence, R. Z.,Regionalism, Multilateralism and Deeper Integration,

Washington DC: Brookings Institution, 1996.

Levy, P.I., "A Political-Economic Analysis of Free trade Agreements", American

Economic Review 87(4), 1997.

Lipsey, R. G., “The Theory of Customs Unions: a General Survey”, Economic

Journal, Volume 70, September 1960.

Luif, P., How Common Foreign and Security policy of the European Union?

Where does Turkey fit in?, TESEV, 2009.

Manisalı, E., Ġçyüzü Ve Perde Arkasıyla Avrupa Çıkmazı: Türkiye-Avrupa

Birliği ĠliĢkileri, Ġstanbul, Otopsi Yayınları, 2001.

Milner H., “International Theories of Cooperation among Nations: Strengths and

Weaknesses”, World Politics, Vol. 44, April 1992.

Mintz A., Integrating Cognitive And Rational Theories Of Foreign Policy

Decision Making, New York : Palgrave Macmillan, 2003.

Moore Lynden, Developmets in Trade And Trade Policy in The Economics Of

The EU: Policy And Analysis, Oxford University Press, 2001.

Morgan, G., The Oxford handbook of comparative institutional analysis, Oxford

University Press, 2010.

Neumann, I. B., Governing the global polity : practice, mentality, rationality,

University of Michigan Press, 2010.

Niemann, A., “The Common Commercial Policy: From Nice to Lisbon”, Laursen, F.

(ed.), The EU‟s Lisbon Treaty: Institutional Choices and Implementation,

Ashgate, 2012.

Nugent, N., The Government And Politics Of The European Union, Duke

University Press, 2003.

Nye, J., “Soft Power”, Foreign Policy No: 80; 1990.

Oran, B. (Editör) ve diğerleri, Türk DıĢ Politikası Cilt II, ĠletiĢim Yayıncılık, 2003.

Orbie, J., Europe's global role : External policies of the European Union Ashgate,

2009.

Page 281: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

265

Organisation For Economic Co-Operation And Development, The European

Union's Trade Policies And Their Economic Effects, Paris, 2000.

ÖniĢ, Z., Turkey and the global economy : neo-liberal restructuring and

integration in the post-crisis era, Routledge, 2010.

Özen Ç., "1/95 Sayılı Ortaklık Konseyi Kararı Çerçevesinde Türkiye‟nin

Yükümlülükleri Üzerine Bir Değerlendirme", Yeni Türkiye Avrupa Birliği Özel

Sayısı II Sayı 36 , Ankara, 2000.

Özen Ç., “Neo-Functionalism and the Change in Turkey EU Relations” Perceptions:

Journal of International Affairs, Vol: 3, No:3, 1998.

Özgöker, U., Ekonomik kriz sürecinde Türkiye'nin AB tam üyeliği ve Litvanya

tecrübesinden çıkarılacak dersler, Kadir Has Üniversitesi Yayınları, 2009.

Paulson, H., On the brink : binside the race to stop the collapse of the global

financial system, Business Plus, 2010.

Pazarcı H., Uluslararası Hukuk Dersleri, Turhan Kitabevi, Ankara, 1998.

Piris, J., The Lisbon Treaty: A legal and political analysis, Middle East Technical

University Press, 2010.

Powell, R., In the Shadow of Power: States and Strategies in International

Politics, Princeton University Press, 1999.

Putnam, R., “Diplomacy and Domestic Politics: The Logic of Two-Level Games”,

International Organization, Vol. 42, No. 3, 1988.

Richard S., "The Role Of The EU As An Economic Actor Within The WTO",

European Foreign Affairs Review, 2002.

Rodrik, D., One Economics, Many Recipes : globalization, institutions, and

economic growth, Princeton University Press, 2009.

Schiff M. & Winters A., Regional Integration and Development, World Bank and

Oxford University Press, 2003.

Seyidoğlu H., Uluslararası Ġktisat, Ġstanbul, 1998.

Shaw T., “Lisbon and EPAs: What Prospects for Development in Africa and

Caribbean?”, Laursen, F. (ed.), The EU‟s Lisbon Treaty: Institutional Choices

and Implementation, Ashgate, 2012, s. 243-264.

Singapore WTO 1996 Ministerial Declaration, WT/MIN(96)/Dec, 18 December

1996, URL:https://www.wto.org/english/thewto_e/minist_e/min96_e/wtodec_e.htm

Smith, E. ve Farrands C., International Political Economy in the 21st Century,

Contemporary Issues and Analysis, Pearsons Education, 2011.

Smith, H., European Union Foreign Policy: What it is And What it Does,

London, Sterling, 2002.

Smith, K., European Union Foreign Policy in A Changing World, Cambridge,

UK, 2003.

Smith, M. E., Europe's Foreign And Security Policy: The Institutionalization of

Page 282: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

266

Cooperation, Cambridge University Press, 2003.

Soğuk H., Uyanusta E., Gümrük Birliği'nin Türkiye Ekonomisine Etkileri,

Ġktisadi Kalkınma Vakfı Yayınları, Ġstanbul, 2004.

Stein, A. “Neoliberal Institutionalism”, The Oxford Handbook of International

Relations, Reus C.(et al eds.), NY: Oxford University Press, 2008.

Stivachtis, Y.A., The New Europe : politics, economics, and foreign relations,

Atiner, 2010.

ġahinöz, A., Dünya Ticaret Örgütü‟nün DönüĢümü. KüreselleĢme ve Türkiye

Tarımı, Ankara: TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası Yayını, 2002.

ġenses, F., Neo-liberal KüreselleĢme Kalkınma Ġçin Bir Fırsat mı Engel mi?,

ERC Working Paper in Economics 04/09, ODTÜ.

Tan, M., “DTÖ Kuralları: Anti-damping, Sübvansiyonlar ve Türkiye”, Dünya

Ticaret Örgütü Doha Turu Çoktaraflı Ticaret Müzakereleri ve Türkiye,

TEPAV, 2008

TARIC (Integrated Tariff of the EC),

http:/ec.europa.eu/taxation_customs/dds/tarhome_en.htm

TÜĠK, Tarımsal Yapı (Üretim, Fiyat, Değer) Yayını, URL: https://www.tuik.gov.tr

UNCTAD, GSP Schemes, URL: http://unctad.org/en/Pages/DITC/GSP/About-

GSP.aspx

UNCTAD, World Investment Report, June 2015, URL:

http://unctad.org/en/PublicationsLibrary/wir2015_en.pdf

Urata, S., “Globalization and The Growth in Free Trade Agreements”, Asia-Pacific

Review, Vol:9, No:1, 2002.

Uyanusta E., Avrupa Birliği'nin Ortak Ticaret Politikası, Ġktisadi Kalkınma Vakfı,

Ġstanbul, 2003.

Uzgel, Ġ., Ulusal Çıkar ve DıĢ Politika, Ġmge Kitabevi, Ankara, 2004

Uzgören E., “Türkiye Avrupa Birliği ĠliĢkileri ve Entegrasyon Teorileri: Gramsci‟ci

Tarihsel Materyalizmin Literatüre Katkıları”, Ankara Avrupa ÇalıĢmaları Dergisi,

Cilt: 11, No:2, 2012.

Viner J., The Customs Union Issue, New York: Carnegie Endowment for

International Peace, 1950.

Wallace, H. & W., Policy-Making in The European Union, Oxford University

Press, 2000.

Wallace, H. Pollack M., Young A., Policy-Making in the European Union, Oxford

University Press; 2015.

Wallace, H., Policy-making in the European Union, Oxford University Press,

2010.

Waltz, K., Theory of International Politics, Reading, Addison-Wesley Publishing,

1979.

Page 283: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

267

Wilkinson, R., The global governance, Routledge, 2008.

Williamson, J. & Milner, C., The World Economy, Harvester Wheatsheaf, 1991.

Winters A., European Union Trade Policy, Palgrave, Newyork, 2001.

Woolcock, S., Trade and Investment Rule-Making: The Role of Regional and

Bilateral Agreements, Tokyo: United Nations University Press, 2005.

Woolcock, Stephen, “The potential impact of the Lisbon Treaty on European

Union external trade policy”. European Policy Analysis 8, 2008, s.1- 6.

Wouters J., Coppens D. and De Meester B., “External Relations after the Lisbon

Treaty”, Griller, S and Ziller, J. (eds), The Lisbon Treaty - EU Constitutionalism

without a Constitutional Treaty? EC Studies Volume 11, 2008, s. 143-203.

WTO, Goverment Procurement Agreement, Opening Markets and Promoting

Good Governence, URL:

https://www.wto.org/english/thewto_e/20y_e/gpa_brochure2015_e.pdf

WTO, Trade and Investment URL:

https://www.wto.org/english/tratop_e/invest_e/invest_e.htm

WTO, Trade Policy Review (European Union), Report By The Secretariat,

WT/TPR/S/284, 28 May 2013, Geneva.

WTO, Trade Policy Review (Turkey), Report By The Secretariat,

WT/TPR/S/259, 2012, Geneva.

WTO, World Trade Report 2007- Six Decades of Multilateral Trade

Cooperation: What have Learnt?

URL:https://www.wto.org/English/res_e/booksp_e/anrep_e/world_trade_report07_e.

pdf

WTO, World Trade Report 2011, The WTO and preferential trade agreements:

From co-existence to coherence, URL:https://www.wto.org/english/res_e/booksp_e/anrep_e/world_trade_report11_e.

pdf

Yalman, G. L., Transition to neo-liberalism : the case of Turkey in the 1980s,

Ġstanbul Bilgi University, 2009.

Yılmaz S., Avrupa Birliği ve Post Modern Jeopolitik, KAÜ-ĠĠBF Dergisi, Cilt 3,

Sayı 3, 2012.

Ġnternet Kaynakları

Ekonomi Bakanlığı : http://www.ekonomi.gov.tr/portal/faces/home

Avrupa Birliği Bakanlığı : http://www.ab.gov.tr/

DıĢiĢleri Bakanlığı : http://www.mfa.gov.tr/default.tr.mfa

Page 284: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

268

Gümrük ve Ticaret Bakanlığı : http://www.gtb.gov.tr/

Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı : http://www.tarim.gov.tr/

Kamu Ġhale Kurumu : http://www.ihale.gov.tr/

Türkiye Ġstatistik Kurumu : http://www.tuik.gov.tr/

T.C. Merkez Bankası : http://www.tcmb.gov.tr/

Avrupa Birliği : http://europa.eu/index_en.htm

Amerikan Ticaret Temsilciligi : https://ustr.gov/

Dünya Ticaret Örgütü : https://www.wto.org/

UNCTAD : http://unctad.org/en/Pages/Home.aspx

Dünya Bankası : http://www.worldbank.org/

OECD : http://www.oecd.org/

Ġslam Kalkınma TeĢkilatı Örgütü : http://www.oic-oci.org/oicv2/home/?lan=en

T.C. Resmi Gazete : http://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/

Trade Map : http://www.trademap.org/Index.aspx

TEPAV : http://www.tepav.org.tr/tr/

Ġktisadi Kalkınma Vakfı : http://www.ikv.org.tr/

Ġstanbul Sanayi Odası : http://www.iso.org.tr/

Ulusal Tez Merkezi : https://tez.yok.gov.tr/UlusalTezMerkezi/

Page 285: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

269

Ek 1 : AB‟nin ve Yürürlükteki STA‟ların Türkiye‟nin Ticaretindeki Yeri (2015Kasım)

ĠHRACATTA YERĠ ĠTHALATTA YERĠ

Page 286: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

270

AB‟nin ve Yürürlükteki STA‟ların Türkiye‟nin Ticaretindeki Yeri (2015 Ocak-Kasım)

ÜLKE NÜFUS, 1000 GSYH

(milyon$) ĠHRACAT

(milyon$) ĠTHALAT

(milyon$) TR ĠHR

(1000 $) TR ĠTH

(1000 $) Ter.Rejim Durumu

Avrupa Birliği 508.314 18.460.645 6.031.686 5.914.926 68.563.712 89.148.733 Gümrük Birliği

Güney Kore 50.423 1.410.382 573.074 525.556 470.464 7.548.319 STA

EFTA 13.364 1.136.236 391.131 299.954 3.795.623 5.719.017 STA

Malezya 29.901 326.933 234.134 208.823 315.024 1.160.993 STA

Singapur 5.469 307.871 409.768 366.247 370.629 293.037 Ġç Onay

Ġsrail 8.215 304.226 68.965 72.331 2.950.902 2.881.261 STA

Mısır 89.579 286.538 26.812 71.337 3.297.538 1.489.636 STA

ġili 17.762 258.061 76.639 72.344 198.579 363.303 STA

Fas 33.921 107.004 23.815 46.191 1.406.565 639.849 STA

Tunus 10.996 48.633 16.376 22.577 915.041 196.697 STA

Lübnan 4.546 45.730 3.312 20.487 782.585 139.960 Ġç Onay

Sırbistan 7.129 43.866 14.843 20.608 506.419 273.901 STA

Ürdün 6.607 35.826 8.385 22.740 907.021 126.068 STA

Bosna Hersek 3.817 18.344 5.892 10.990 322.022 171.424 STA

Gürcistan 4.504 16.529 2.861 8.596 1.443.790 232.596 STA

Arnavutluk 2.894 13.370 2.430 5.229 318.540 96.281 STA

Filistin 4.294 12.737 943 5.683 90.944 2.502 STA

Morityus 1.260 12.616 2.662 5.607 37.802 7.939 STA

Makedonya 2.075 11.323 4.933 7.276 347.964 79.194 STA

Moldova 3.556 7.944 2.339 5.316 286.741 246.928 Ġç Onay

Kosova 1.823 7.387 431 3.376 275.645 12.783 Ġç Onay

Karadağ 622 4.588 441 2.367 35.040 7.373 STA

Faroe Adaları 48 2.320 1.360 1.006 103 9 Ġç Onay

Suriye* 22.157 veri yok 874 6.882 1.800.962 115.498 Askıda

STA Toplamı 324.962 4.418.464 1.872.420 1.811.523 20.875.943 21.804.568

AB + STA 833.276 22.879.109 7.904.106 7.726.449 89.439.655 110.953.301

Page 287: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

271

Müzakeresi Devam Eden/BaĢlatılacak STA‟ların Türkiye‟nin Ticaretindeki Yeri (2015 Ocak-Kasım)

ÜLKE NÜFUS,

1000 GSYH

(Milyon$) ĠHRACAT

(milyon$) ĠTHALAT

(milyon$) TR ĠHR

(1000 $) TR ĠTH

(1000 $) Müzakere Durumu

Japonya 127.131 4.601.461 683.845 822.251 375.472 3.199.915 Müzakere

MERCOSUR 277.958 3.313.648 430.860 351.214 1.553.504 2.584.018 BaĢlamadı

KĠK 51.496 1.651.210 871.170 502.984 9.115.012 8.672.432 Askıda

Meksika 125.386 1.282.719 397.099 399.977 311.978 944.665 Müzakere

Kolombiya 47.791 377.740 54.795 64.028 183.110 1.182.516 Askıda

Peru 30.973 202.902 38.459 42.194 287.976 74.808 Müzakere

Ukrayna 45.363 131.805 53.913 54.381 1.729.294 4.242.612 Askıda

Ekvator 15.902 100.543 22.345 27.515 77.841 91.057 Askıda

Libya 6.258 41.119 20.107 16.185 2.059.898 292.507 Askıda

Gana 26.787 38.648 11.799 14.838 175.355 157.925 Tamamlandı

Kongo D. C. 74.877 32.962 6.796 6.393 41.052 198.247 Askıda

Kamerun 22.773 32.548 5.160 7.561 110.730 40.428 Askıda

SeyĢeller 92 1.406 894 1.121 9.106 4.944 Askıda

ABD 318.857 17.419.000 1.619.743 2.346.041 6.341.841 12.727.562 Yüksek Düz. Kom.

Hindistan 1.295.291 2.066.902 317.545 459.369 586.589 6.898.577 Ort.Çal.Grubu

Kanada 35.540 1.786.655 472.886 462.000 950.456 1.107.270 ĠstikĢafi

Endonezya 254.454 888.538 176.036 178.179 227.583 2.043.492 Ort.Çal.Grubu

Tayland 67.726 373.804 227.932 227.573 210.538 1.276.798 Teklif

Güney Afrika 54.002 349.817 90.612 99.893 545.232 1.189.352 Teklif

Cezayir 38.934 214.063 63.228 58.618 2.078.889 2.642.391 Teklif

Orta Amerika 44.724 210.905 37.740 73.398 292.119 105.096 Teklif

Vietnam 90.730 186.205 157.887 178.400 168.145 2.009.894 ĠstikĢafi

Papua Yeni Gine 7.464 16.819 9.925 5.573 3.961 13 Teklif

Madagaskar 23.572 10.593 2.243 3.355 54.066 6.214 Teklif

Fiji 886 4.030 1.373 3.250 869 128 Teklif

MÜZAKERE TOP. 3.084.967 35.336.042 5.774.391 6.406.292 27.490.616 51.692.860

GENEL TOPLAM 3.918.243 58.215.151 13.678.497 14.132.741 116.930.271 162.646.161

Page 288: T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/31917/emre_orhan_öztelli.pdf · önemdeki “Gümrük Birliğinin Güncellenmesi” ve “Türkiye‟nin

272

Ek-2

TÜRKĠYE CUMHURĠYETĠ

EKONOMĠ BAKANLIĞI

Dato‟ Sri Mustapa MOHAMED

Uluslararası Ticaret ve Sanayi Bakanı

Malezya

17 Nisan 2014

(Sayın Bakan)

17 Nisan 2014 tarihinde imzalanan Türkiye-Malezya Serbest Ticaret AnlaĢması'na

("AnlaĢma") atıfta bulunmaktayım. Türkiye ve Malezya Hükümetleri ("Taraflar")

tarafından varılan aĢağıdaki mutabakatı teyit etmekten onur duyarım.

1. Taraflar, Malezya-AB Serbest Ticaret AnlaĢması'nın (bundan sonra

"MABSTA" olarak atıfta bulunulacaktır) imzalanmasıyla birlikte,

aĢağıdakilerin MABSTA'sının ilgili Maddeleri ve Eki/Ekleri (Ürüne Özel

Kurallar/Liste Kuralları) ile değiĢtirileceğini kabul ederler. Bu değiĢiklik

bir tadilat teĢkil edecek ve MTSTA'sının 11.4.2(f) ve 14.5.3. maddeleri

uyarınca yapılacaktır:

- fabrika çıkıĢ fiyatının tanımına iliĢkin Madde 4.1(f);

- tamamen elde edilmiĢ ürünlere iliĢkin Madde 4.4;

- yeterli iĢçilik veya iĢlem görmüĢ ürünlere iliĢkin Madde 4.5;

- yetersiz/asgari iĢçilik veya iĢleme iliĢkin Madde 4.6;

- gümrük vergilerinin geri ödenmesi veya gümrük vergilerinden

muafiyete iliĢkin Madde 4.14; ve

- Ek 4-2 (Ürüne Özel Kurallar/Liste Kuralları).

2. Bu amaçla, Ortak Komite, MABSTA'sının imzalanmasını takiben en geç

bir ay içerisinde, paragraf 1'de atıfta bulunulan gerekli kararı alacaktır.

3. Taraflar, iĢbu mektupta atıfta bulunulan tadilatın uygunsuz bir gecikme

olmaksızın yürürlüğe girmesini temin edecektir.

4. ĠĢbu mektubun ve Hükümetinizin bu mutabakatı paylaĢtığını teyit eden

cevabi mektubunuzun, AnlaĢma'nın ayrılmaz bir parçasını oluĢturacağını

önermekten onur duyarım.

Saygılarımla,

(ĠMZA)

Nihat ZEYBEKCİ

Bakan