İkti̇sat bl̇ıṁı ve türk̇ ıye’de İkti̇sat eğ̇ ti̇mi̇ı t · İktisat temelde moral...

13
19 Sayı: 104 • Haziran 2019 • İktisat ve Toplum T ürkiye üniversiteleri, iktisat bölümlerinin hemen hemen hepsinin üniversite giriş pu- anlarının düşmesi, kontenjanların boş kalması, vakıf üniversitelerinin iktisat bölümüne sıcak bakmamala- rı, yeni bölüm açmak yerine hâli- hazırda var olan iktisat bölümleri- ni kapatmaları ile karşı karşıyadır. Buna karşın kamu üniversitelerinde artan sayı bir tarafa, ilçelerde dahi ilk açılan fakülteler İİBF’lerdir. İrdelemeye çalışacağımız sorun gerçekten çok boyutludur. Makalede olayın talep tarafından ziyade, arz yanına ağırlık verece- ğimizi belirtelim. Arz yanı ile il- gili sorunlar, sadece iktisadı değil, diğer disiplinlerle de yakından il- gilidir, benzerdir. İlk olarak iktisat biliminin bugünkü durumu ile ilgili değerlendirmeler yapılacak, daha sonra Türkiye’de iktisat eğitiminde arz sorunu ele alınacaktır. İktisat Bilimi ile ilgili Tespitler İktisadın nasıl bir bilim olduğuna ilişkin soruya yanıt vermek hayli güçtür. Bu konuda çeşitli ayrımlar- dan söz edebiliriz ve belki de ikti- sat bunların hepsini içermektedir. Doğal Bilimler ve İktisat. Pür iktisat teorisi her açıdan ma- tematiksel fiziğe benzeyen bir bi- limdir. L.Walras, 1874, s.71-72. (Milonakis ve Fine, 2009) Bilimin Karakteristikleri, 1. Bilgi veya gerçeklerin sistema- tik araştırması (incelenmesi) üzerine temellenir. Genel olarak İİBF’lere özel olarak iktisat bölümlerine talebin azaldığına ilişkin net ifadeler kullanmak zordur. Sorun daha çok arz açısından görünmektedir. Ercan Eren Yıldız Teknik Üniversitesi [email protected] İk̇sat Bı ̇ ̇ ̇ ve Türkı ̇ ye’de İk̇sat Eğı ̇ ̇mi

Upload: others

Post on 12-Sep-2019

6 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: İkti̇sat Bl̇ıṁı ve Türk̇ ıye’de İkti̇sat Eğ̇ ti̇mi̇ı T · İktisat temelde moral bilimdir, doğal bilim değildir (J.M.Keynes, J. M. Keynes to Harrod , 4 July 1938)

19Sayı: 104 • Haziran 2019 • İktisat ve Toplum

Türkiye üniversiteleri, iktisat bölümlerinin hemen hemen hepsinin üniversite giriş pu-

anlarının düşmesi, kontenjanların boş kalması, vakıf üniversitelerinin iktisat bölümüne sıcak bakmamala-rı, yeni bölüm açmak yerine hâli-hazırda var olan iktisat bölümleri-ni kapatmaları ile karşı karşıyadır. Buna karşın kamu üniversitelerinde artan sayı bir tarafa, ilçelerde dahi ilk açılan fakülteler İİBF’lerdir. İrdelemeye çalışacağımız sorun gerçekten çok boyutludur.

Makalede olayın talep tarafından ziyade, arz yanına ağırlık verece-ğimizi belirtelim. Arz yanı ile il-gili sorunlar, sadece iktisadı değil, diğer disiplinlerle de yakından il-gilidir, benzerdir. İlk olarak iktisat biliminin bugünkü durumu ile ilgili

değerlendirmeler yapılacak, daha sonra Türkiye’de iktisat eğitiminde arz sorunu ele alınacaktır.

İktisat Bilimi ile ilgili Tespitler

İktisadın nasıl bir bilim olduğuna ilişkin soruya yanıt vermek hayli güçtür. Bu konuda çeşitli ayrımlar-dan söz edebiliriz ve belki de ikti-sat bunların hepsini içermektedir.

Doğal Bilimler ve İktisat.

Pür iktisat teorisi her açıdan ma-tematiksel fiziğe benzeyen bir bi-limdir. L.Walras, 1874, s.71-72. (Milonakis ve Fine, 2009)

Bilimin Karakteristikleri,

1. Bilgi veya gerçeklerin sistema-tik araştırması (incelenmesi) üzerine temellenir.

Genel olarak İİBF’lere özel olarak iktisat bölümlerine talebin azaldığına ilişkin net ifadeler kullanmak zordur. Sorun daha çok arz açısından görünmektedir.

Ercan ErenYıldız Teknik Üniversitesi

[email protected]

İktisat Bılımı ve Türkıye’de İktisat Eğıtimi

Page 2: İkti̇sat Bl̇ıṁı ve Türk̇ ıye’de İkti̇sat Eğ̇ ti̇mi̇ı T · İktisat temelde moral bilimdir, doğal bilim değildir (J.M.Keynes, J. M. Keynes to Harrod , 4 July 1938)

20 www.iktisatvetoplum.com • Haziran 2019 • Sayı: 104

2. Neden ve etki arasındaki bağıntıyı (ilişkiyi) geliştirir.

3. Bütün yasaları evrensel olarak kabul edilir.4. Gelecek hakkında öngörüler yapar.5. Bütün yasalar test edilir ve deneyler üzerine

kurulur (temellenir).6. Ölçüm ölçeğine sahiptir (Eren, 1994).Doğal, saf bilim tanımından hareketle bilimin ka-rakteristikleri “economics” açısından ne kadar ge-çerlidir? İktisatta yöntem kitaplarında ve makale-lerinde bu sorun, yoğun olarak tartışılagelmektedir.

Süregelen farklı görüşlerden hareketle, iktisadın (doğal) bilim olup olmadığına ilişkin tartışmalar-da öne çıkan başlıklar; Esaslar (fundamentals) ve öngörü problemidir. Bu başlıklara yeteri ölçüde cevap verilemediği takdirde iktisadın matematik-leşmesi, bilim -gerçek arayışı yerine bilimin gü-zelliğine dönüşmektedir.

İktisadın; doğal bilimler gibi, özellikle fizik ve kimya gibi temelleri, evrensel yasaları olmadığı, dolayısıyla bilim olmasının mümkün olmadığı görüşü de hayli kuvvetli bir görüştür. İlk neden İktisadın tarihsel bir bilim olduğudur. İktisat ya-salara değil trendlere sahiptir. Bu açıdan fizik ve kimyadan çok biyoloji ve biyolojik bilimlere ben-zemektedir (Rosenberg, 2009). Biyoloji tarihsel bilimdir, “ne oldu” sorusunu cevaplar ve zaman vardır. Buna karşın fizik ve kimya özel bir zamana referans yapmaz, tarihsel bilim değildir. Bu çerçe-veden bakıldığında iktisat biyolojik bilimdir, yani tarihsel ve dünyevi (terrestrial) bilimdir.

İkinci önemli nokta, döngesellik-reflexivity (Beinhocker, 2013; Soros, 2013) veya tepkisel-lik-reactivity (Frey, 2017) sorunudur. Sosyal bi-limlerin temeli tepkiselliktir. İnsanoğlu “data”ya yalnız veya gruplar olarak tepki gösterir, müm-künse müdahale eder. “Data”yı pasif olarak kabul etmezler. “Data”ya tepki gösterirler ve “data”yı

hemen dönüştürürler. “Data” yalnız veri (given) değil, aynı zamanda insanoğlunun manipülasyon-larına da duyarlıdır. Bundan dolayı iktisatta güve-nilir öndeyi yapmak mümkün değildir.

Bireyler ekonomik, politik, sosyal koşulları ka-bul etmede pasif değildirler. Özellikle hükûmet müdahalesi gibi dışardan gelen müdahalelere tep-ki-reaksiyon göstermektedirler. İktisat teorisi ve ekonometri, “data”da tepkisellik (reactivity) so-rununu söylenmemekte ve/veya göz ardı etmek-tedir. Keynes ve Knight’da öne çıkan belirsizlik yaklaşımının da temeli “data”ya tepkiselliktir. Kompleksite yaklaşımıyla öne çıkan kavramlar belirsizlik, ani donma, süreksizlik vb. görüşler de “data”ya tepkisellikle yakın kavramlardır.

Sosyal Bilim Olarak İktisat

Sosyal bilim (toplum ve) insan davranışını açıklayan bilim olarak tanımlanmaktadır. İnsan davranışını üç düzeyde ele almak mümkündür (Bögenhold, 2014);1. Doğal çevre ile ilişkisi (İktisat),2. İnsanlarla ilişkisi (Sosyoloji),3. Kendisiyle ilişkisi (Psikoloji).Gerçek yaşamda üçü de vardır. Birini diğerinden soyutlamak zordur. Bu çerçevede genel olarak iktisat, psikoloji, sosyoloji, tarih, coğrafya, siya-set bilimi, antropoloji sosyal bilim olarak kabul edilmektedir.

Ana-akım iktisadın da (doğal) bilim olma iddia-sıyla yakın zamana kadar 2. ve 3. ilişkiler genel-likle göz ardı edilmiştir.

Gerçekte sosyal ve iktisadi olan birbirine karış-mıştır ve birbirinden ayırmak mümkün değildir. (Şekil 1 ve 2) Makro büyüklükler (AS, AD) kar-maşık ağ örüntüsünün sonuçlarıdır (P=Politika, E=Ekonomi, AS=Derneşik arz, AD=Derneşik ta-lep) (Wagner, 2016).

Page 3: İkti̇sat Bl̇ıṁı ve Türk̇ ıye’de İkti̇sat Eğ̇ ti̇mi̇ı T · İktisat temelde moral bilimdir, doğal bilim değildir (J.M.Keynes, J. M. Keynes to Harrod , 4 July 1938)

21Sayı: 104 • Haziran 2019 • İktisat ve Toplum

Genel olarak iktisatta ve özellikle ana-akım ikti-sadında 1980 sonrası ilginç gelişmeler yaşanmaya başlamış, hatta egemen olmaya başlamıştır. İktisat daha fazla disiplinler arası, çok- disiplinli bilim olma sürecindedir; modellerde sınırlı rasyonellik, insanların sosyal varlıklar olduğu vurgulanma-ya başlamıştır (Bögenhold, 2014). Bir anlamda Schumpeter1, Weber gibi iktisadın sosyal bilim ol-duğunu vurgulayan sosyolog ve iktisatçılar tekrar hatırlanmaktadır.

Hodgson’a (2007) göre 1980’lere gelindiğinde genel denge teorisinin tıkanması, yeni gelişmelere yardımcı olmuş; biyoloji, evrim, tarih, sosyoloji tekrar gündeme gelmiştir.

Bögenhold (2017) genel senaryoya karşı gelişme-leri şu başlıklarda özetlemektedir;

1. Artan kurumsal yönelimler; kurumsal, evrimci ve kültürel ekonomik dinamikler.

2. İnsanın araştırılması.3. Bireysel ve organizasyonel aktörler arasındaki

ağ (network) .Bütün bu gelişmeler sosyoloji, tarih ve psikolojiyi içermektedir.

İktisatta yeniden bir sosyal bilimleşme süreci ya-şanmaktadır. İlginç olan nokta bu gelişmenin kay-nağı, “tersine emperyalizm” yönündeki gelişmeler-dir. Nörobilim, davranış bilimleri, (evrimci) oyun teorisi, çizge matematiği (ağ teorisi), kompleksite ve bilgisayar bilimindeki vb. gelişmeler iktisa-dın sosyal bilimleşmesine katkıda bulunmaktadır (Cetrini ve Fontana, 2017; Chafim, 2017; Davis, 2016; Granovetter, 2017; Marchionatti, 2017).

n Şekil 1: Ekonomik ve Politik Nesnelerin Birbirine Karışması (Wagner, 2016)

n Şekil 2: Ağ Örüntüsü ve Sistem Performansı (Wagner, 2016)

Page 4: İkti̇sat Bl̇ıṁı ve Türk̇ ıye’de İkti̇sat Eğ̇ ti̇mi̇ı T · İktisat temelde moral bilimdir, doğal bilim değildir (J.M.Keynes, J. M. Keynes to Harrod , 4 July 1938)

22 www.iktisatvetoplum.com • Haziran 2019 • Sayı: 104

Moral bilim olarak iktisat

“… Değerlendirmeler araştırmaya baştan sona girer: yaklaşımı belirleme, kavramların tanımı, kullanı-lan ve böylece gözlenen gerçekler, sonuç çıkarım yöntemi ve hatta sonuçların sunulma tarzının belirlen-mesi” G.Mrydral (1972, s. 162).

İktisat temelde moral bilimdir, doğal bilim değildir (J.M.Keynes, J. M. Keynes to Harrod , 4 July 1938).

Smith’in modelini kullanan Charles Darwin, insan ve diğer hayvanlar arasındaki en büyük farkın rasyo-nel akıl değil, iş birliğinin yaygınlaşmasını kuvvetlendiren etik (moral) değerler (capabilities) olduğunu gözlemiştir (Wight, 2015, s.6).

Moral felsefesi/bilimi son yıllara kadar kısmen unutulan kavramlardır. Son yıllarda kavramın kullanıl-masında belirgin bir artış gözlenmektedir.2

n Şekil 3: Önde Gelen Dergilerde “Fayda” Kavramına Oranla “Ahlak” Kavramının Azalması (Hodgson, 2013)

Gerçekte iktisadın temelinde moral felsefesi çok daha önceliklidir. Modern iktisadın kurucuların-dan A.Smith, T.Malthus, Jevons vb. profesör ola-rak yükseltilen iktisatçılar gerçekte moral felsefesi bölümlerine atanmışlardır. Aynı şekilde Walras ve Menger, uygulamalı etik olarak da adlandırılan hukuk fakültelerine profesör olarak atanmıştır. 20. yy’a kadar iktisat geniş anlamda moral felsefesi içinde kabul edilmektedir (Pandit, 2016, s.3).

MORAL Bilim: Antropoloji, kültür ve sosyoloji temelinde, değerler seti çerçevesinde insanın in-sanlarla ilişkisinin incelenmesidir.

Moral ekonomisi: Değerler setinden hareketle ik-tisadi faaliyetlerinin şekillenmesini incelemektir.

Moral iktisatçılarına göre, iktisat değerlerin ger-çekleşmesine çalışan bir disiplindir (A.Klamer, 2017).

Moral Değerler: Etik ve ahlak temelinde; mutlu-luk, erdem, adalet, din, kimlik, rasyonellik, alturi-zim, kendi çıkarı gözetmek, güven, itimat, işbirli-ği, karşılılık, özgürlük gibi değerlerdir.

Moral değerlerdeki kavramların büyük kısmı psi-koloji ve davranışsal iktisatta da sık kullanılan kavramlardır. Fakat aralarında temel ayrılıklar vardır. Davranışsal iktisatta yukarıdaki kavramla-ra birey açısından yaklaşılır, birey temeldir. Moral iktisadında kalkış noktası, antropoloji, sosyoloji, tarihten hareketle toplumdur, sosyal normlardır. Empati, paylaşmak, iş birliği, niyet arayışı, karşılı-lık, ikinci insan perspektifine ihtiyaç duymaktadır (Keane, 2019). Örneğin ültimatom oyunun ada-letini, sosyal ilişkiler olmaksızın, bireysel psiko-loji sınırlı açıklamaktadır. Bir başka örnek moral iktisadında atomize birey söz konusu olamaz. İş birliği ve karşılılık arasında yakın bağlantı vardır.

Page 5: İkti̇sat Bl̇ıṁı ve Türk̇ ıye’de İkti̇sat Eğ̇ ti̇mi̇ı T · İktisat temelde moral bilimdir, doğal bilim değildir (J.M.Keynes, J. M. Keynes to Harrod , 4 July 1938)

23Sayı: 104 • Haziran 2019 • İktisat ve Toplum

A.Smith, T.Malthus ve nihayet J.M.Keynes (1938), K.Boulding (1969) iktisadın moral bilim olduğunu belirten iktisatçıların başında gelmektedirler. Bu gün moral iktisadı tartışmalarında tarihsel ve gün-cel olarak öne çıkan isimler A.Smith, Max Weber, K.Polanyi, J.M.Keynes, K.Boulding, Amartya Sen, Rawls, Nozick, G.Hodgson, D.McCloskey, E.Ostrom, S.Bowles, A,Klamer, P.Rona gibi isimlerdir.

Bilim-Yapayın Bilimi

Bilim-yapayın bilimi, H.Simon’ın (1969) geliştir-diği bir ayrımdır. Yapayın biliminden kasıt, doğalı inceleyen değil, insan tarafından organize edilmiş özneleri ve olguları inceleyen bilim olmasıdır. Tasarım bilimi, pratik bilim (pratik bilim, her za-man uygulamalı bilime karşılık gelmeyebilir) gibi adlandırmalar söz konudur. (Tablo 1)

Uygulamalı Bilim Olarak İktisat

Pür teorinin çoğu bana güzel bir oyun gibi görün-mektedir. (A.Marshall, Milonakis ve Fine, 2009)

İktisadın fizik, kimya gibi bilimlerden çok, tıp ve mühendislik bilimleri gibi uygulamalı bilim oldu-ğuna dair güçlü görüşler vardır.

Bilimde bir ayrım pür bilim-uygulamalı bilim üze-rinedir. Ayrımın temelini kadim Yunan’dan gelen episteme-techne (sanat) ayrımına kadar götürmek mümkündür.

19. yüzyıldan itibaren (mekanik) sanat yerine uy-gulamalı bilim ve teknoloji kavramları daha yay-gın olarak kullanılmaya başlamıştır. İktisatta bu noktadaki karışıklık Senior, Mill ve J.N. Keynes'in sanat kavramını kullanmasından kaynaklanmıştır. Walras ise doğrudan uygulamalı bilim kavramını kullanmıştır.

Uygulamalı bilim4, bilimin pratiğe uygulanması-dır. Uygulamalı bilimde devlet, iş dünyası veya müşterinin belirgin veri amacı için; mevcut teo-riler, bilgi, yöntemler ve teknikler kullanılmakta-dır. Saf araştırmada (temel bilim, temel araştırma) idealler, metodolojiler, programlar, projeler tartışı-lırken; uygulamalı araştırmada pratik problemleri çözmekle ilgilenilir ve genellikle ampirik yöntem-ler kullanılır. İşe yarama, kullanışlı olma, bir ama-cı yerine getirme asıldır.

Önemli bir not, uygulamalı bilimde bilimin ken-disi tartışılmaz, kabul gören pür bilim anlayışı çerçevesinde “pratik” problemleri çözmek asıldır. Teknoloji, mühendislik bilimleri, sağlık bilimleri uygulamalı bilimlerdir. Tıp, teknoloji, episteme de-ğil, techne’dir (Hansson, 2009, s.1275). Doktorlar, mühendisler, teknisyenler uygulamalı bilimcidir-ler (Hansson, 2009, s.1275). Mühendislik bilim-lerinde uygulamalı bilimin gelişmesinin kaynağı termodinamiktir (Channell, 2009, s.121).

Bugün bilimin genellikle uygulamalı bilimlere yöneldiğine işaret etmek gereklidir. Uygulamalı bilimler çoğunlukla çok disiplinli ve/veya disip-linler arası bilimlerdir.5 Uygulamalı bilimlerde genellikle araştırmalar grup çalışmasına dayalı, proje temellidir. Çalışmaların çoğu zaman bir dış destekleyicisi vardır.

Uygulamalı bilimlerde değişme, pür bilimlere göre çok daha hızlıdır. Bu Popperci anlamda yan-lışlamadan değil; işe yarama, amaca yönelik olma-sı özelliğindendir.

İktisatta6 özellikle 19. yüzyıldan itibaren uygu-lamalı bilim ve aynı anlama gelmek üzere sanat kavramı sık kullanılmıştır. Uygulamalı bilim kav-ramını ilk kullananların başında (belki ilk) J.B. Say gelmektedir. Senior, Mill ve J.N.Keynes sa-nat7 kavramını kullanmışlardır. İlginç bir açılım

n Tablo 1: Bilim ve Yapayın Bilimi Paradigmaları (Gregor, 2010, s.56)

Özellikler BilimPratik Bilim/ Yapayın Bilimleri

İlgi Odağı

Doğal olarak oluşan olgu, “sanki” (as if), zorunluluk.

Tasarlanan yapay özdekler(artefacts3), “Ne olabilir ”, olumsal.

Ayıran Özellik

Olgunun gözlenmesi.

Yapay özdeklerin (artefacts) yaratılması ve gözlenmesi.

Disiplin Örnekleri

Astronomi, Biyoloji, Kimya, Jeoloji, Fizik, Sosyoloji

Muhasebe, Sanat, Bilgisayar bilimi, Tasarım, İktisat, Mühendislik, Etik, Enformasyon sistemleri, Pazarlama, Tıp.

Paradigma

Page 6: İkti̇sat Bl̇ıṁı ve Türk̇ ıye’de İkti̇sat Eğ̇ ti̇mi̇ı T · İktisat temelde moral bilimdir, doğal bilim değildir (J.M.Keynes, J. M. Keynes to Harrod , 4 July 1938)

24 www.iktisatvetoplum.com • Haziran 2019 • Sayı: 104

L.Walras’a aittir. Walras; pür, uygulamalı8 ve sos-yal iktisat ayrımı yapmaktadır.

İktisatta uygulamalı bilim kavramıyla ilgili iki tartışmadan çok kısa da olsa dikkat çekmek ye-rinde olacaktır. İlki, uygulamalı bilim kavramına ilişkindir. Uygulamalı bilimde kalkış noktası pür bilimi tartışmak değil, pür bilimin temellerinden, evrensel yasalarından hareketle, bilimin sorun çözmek için uygulanmasıdır. Sorun, iktisadın do-ğal bilimler anlamında evrensel yasalarının, esas-larının yokluğudur.

İkinci tartışma, genellikle bir biri yerine kullanı-labildikleri halde uygulamalı bilim ve sanat (ör-neğin J.N.Keynes uygulamalı bilim başlığında sa-nat kavramını kullanır) arasında ayrım olduğuna ilişkindir. Özellikle D.Colander (2015), Senior, Mill, J.N.Keynes, L.Robbins, Marshall, Pigou ge-leneğinde sanat kavramının uygulamalı bilimden farkına dikkat çekmektedir. Colander’e göre sanat etiği içeren normatif iktisat çerçevesinde amaçları gerçekleştirmek üzere; politik, sosyal ve kurum-sal faktörleri de göz önüne alarak, pozitif iktisat-tan (pür bilim) hareketle kurallar geliştirilmesidir. Bu çerçevede sanatta, sadece bilimin uygulanması değil; yaratıcılık, sezgi, ustalık ve hatta pozitif bi-limin dışına çıkış söz konusudur9.

İktisat Bilimi ve Çoğulculuk

Önemli bir değerlendirme de iktisatta monizm (tekçilik) ve çoğulculuk üzerinedir. 1950’lere ka-dar iktisat bilimi çoğulcu bir özellik gösteriyor-du. İktisatta çoğulculuktan tekliğe yöneliş doğal olmaktan ziyade, daha çok politik gelişmelerin sonucudur.

1950 öncesinde ülkelerin kendi içlerinde ve ül-keler arasında çoğulcu bir yaklaşım vardı. 1950 öncesi için ana-akım kavramını kullanırken dik-katli olmak gerekir. 1900’lü yılların ilk yarısın-da Almanya’da Alman Tarihçi Okul ve ABD’de Kurumcu İktisat aynı zamanda ana akım iktisadın parçası idiler. ABD’de iktisat biliminin ortaya çık-ması ve gelişmesinde Almanya’nın özel bir öne-mi vardır. 19. yy’da ABD iktisatçıları genellikle ABD’de eğitim görmüş veya doktora yapmışlar-dır. Bugün dünyanın en önemli iktisat derneği

AEA’nın kurucuları neoklasik iktisada sempati ile yaklaşmamışlardır. ABD’nin 1929 krizinden çı-kış politikalarının arkasında kurumcu iktisatçılar ve yakın zamanda ABD’ye göç eden çoğu Rus ve Alman kökenli ve piyasa ekonomisine şüpheyle yaklaşan iktisatçılar vardır.

Aynı şekilde iktisat bölümlerinde farklı görüş ve çizgide iktisatçılar görev almakta idiler. Buna örnek olarak eski Chİcago Okulu (1950 öncesi) verilebilir.

İktisat okullarının kendi içinde de çoğulculuk var-dı. Örneğin marjinalizm ve neoklasik iktisadın, özellikle ilk dönem iktisatçılarının çoğu “sosya-list” idiler. Tam rekabet piyasası, piyasa mekaniz-masını kapitalizm ile birleştirmediler. Neoklasik iktisat ilkelerinin sosyalizmde de, hatta özellikle sosyalizmde geçerli olduğunu ileri sürdüler (Eren, 2017).

İktisatta 1948-1955 arasında çok önemli bir deği-şim yaşanmış ve bunun etkisi bu günde devam et-mektedir. Diğer bilimlerde olduğu üzere İktisatta da artık ana adres ABD’dir. Soğuk savaş iklimi ve onun ötesinde McCarthy’cilik, iktisatta eşit-lik, tekel, düzenleme, müdahale, planlama gibi kavramlardan söz edenleri kızıl ve pembe olarak adlandırmıştır. Birçok iktisatçının sözleşmesi uza-tılmamış veya dolaylı olarak kendilerine yeni yol izlemeye başlamışlardır. Daha önce daha azın-lıkta kalan iktisadın matematikleşmesi görüşü, iktisadın sosyal alanlardan uzaklaşmanın aracı haline gelmiştir. Formalizm öne çıkmış ve ikti-satta yeni patika oluşmuştur. Bu kurumcu iktisat ve Marksizm’in üniversitelerden kopuşu yanında “Yeni Sosyalizm” olarak adlandırılan neoklasik sosyalizmin de sonunu getirmiştir.

İktisatta 1950 sonrası monist yaklaşımının ege-men olduğunu söyleyebiliriz. Bu süreç aynı za-manda iktisadın moral bilimden de kopuşu anla-mına gelmektedir.

İktisattaki gelişmeler, 1980 sonrasında neoklasik iktisat içinde daha fazla karşılık bulmaya başlamış-tır. Ortodoks iktisat= neoklasik iktisat birlikteliği, ana akım iktisat için kendi dışındaki gelişmeleri de

Page 7: İkti̇sat Bl̇ıṁı ve Türk̇ ıye’de İkti̇sat Eğ̇ ti̇mi̇ı T · İktisat temelde moral bilimdir, doğal bilim değildir (J.M.Keynes, J. M. Keynes to Harrod , 4 July 1938)

25Sayı: 104 • Haziran 2019 • İktisat ve Toplum

içine alan ilişkiye dönüşmüştür. İktisat biliminin emperyalizminin yerini tersi emperyalizm almıştır.

Tersi emperyalizm süreci ile birlikte ana akım iktisat, kendi dışındaki gelişmeleri içine alırken, ikame edici biçimde değil, davranışsal iktisat, nöroiktisat, kompleksite iktisadı, vb. tamamlayıcı olarak dâhil etmiştir. İktisadın çok disiplinli, multi ve transdisipliner özelliği artmıştır.

Multi ve transdisipliner özelliklerin artması, kar maksimizasyonu, kısıtlı rasyonellik, denge kav-ramlarında olduğu gibi, sert çekirdek kavramının da içini boşaltmıştır.

İlginç bir gelişmede alt alanlar ile diğer disiplinler ilişkisinde yaşanmaktadır. Her alt alan diğer disip-linlerle ayrı ilişki içinde olabilmektedir; davranış-sal iktisat, davranışsal finans, davranışsal pazarla-ma, davranışsal reklamcılık gibi. Bu ilişkiler yeni yeni gelişmeler yaratmaktadır.

Alt yan dalların gelişimi iktisatta başka disiplin-lere ilişki yanında, aynı zamanda uzmanlaşmayı

arttırmaktadır. Genel iktisadi konularla ilgisi ol-mayan çok sayıda alt dal oluşmaktadır.

Alt yan dalların gelişimi iktisatta başka disiplin-lere ilişki yanında, aynı zamanda uzmanlaşmayı arttırmaktadır. Genel iktisadi konularla ilgisi ol-mayan çok sayıda alt dal oluşmaktadır.

İktisat, Liberalizm, Piyasa ve Devlet

İktisat kitapları liberal piyasa ekonomilerini ele al-maktadır. Genel olarak İngiltere, ABD, Avusturalya, Kanada, Yeni Zelanda bu geleneği temsil etmek-tedir. Buna karşılık Almanya, İskandinav ülkeleri, Japonya, Kore, vb. ülkeler liberal piyasa gelene-ğinin dışındadırlar. Türkiye ikinci geleneğe daha yakındır. Türkiye’de okutulan ve yaşanan piyasa ilişkileri ikinci gelenek öne çıkartılmalıdır.

Piyasa ekonomilerinin liberal piyasa ekonomileri ve koordine edilen piyasa (ve devletçi piyasa eko-nomileri) ekonomileri olarak ikiye (üçe) ayırabili-riz.10 İkincisinde rekabet yanında, iş birliği kavra-mı öne çıkmaktadır.

n Tablo 2. Kapitalizmin Çeşitleri (Hall ve Soskice, 2001)11

KRİTER LİBERAL PİYASA EKONOMİSİKOORDİNE(EŞGÜDÜMLÜ) PİYASA

EKONOMİSİ

Mekanizma Rekabetçi Piyasa Düzenlemeleri Piyasa dışı ilişkiler

Denge Arz- Talep ve hiyerarşiFirmalar ve diğer aktörler arasında stratejik etkileşim

Firmalar arasındaki ilişkiler Rekabetçi İş birlikçi

Üretim Biçimi Doğrudan ürün rekabeti Farklılaştırılmış, uygun üretim

Yasal SistemEksiksiz (complete) ve resmi sözleşme

Eksik ve informal sözleşme

Kurumların fonksiyonuRekabet edebilme, girişlerin daha serbest devinimi

İzleme (Gözetim, kontrol etme), başarısızlıklara (çekilmelere) yaptırım

İstihdam koşullarıTam gün, genel yetenek(beceri), kısa dönem, akışkan

Daha kısa saatler, özel beceri, uzun dönem, sabit (immobile)

Ücret pazarlığı Firma düzeyi(işe alındığında) Endüstri düzeyi(endüstri faaliyeti)

Yetiştirme ve eğitimYüksek okul ve üniversitelerde formel eğitim

Endüstriye özgü beceriler kazandıran çıraklık (meslek eğitimi)

Sendikalaşma oranı Düşük Yüksek

Gelir Bölüşümü Eşitsiz(Gini yüksek) Eşit (Gini düşük)

İnovasyon Radikal Artımlı (incremental)

Mukayeseli Avantajlar Yüksek teknik (high tech) ve Hizmet İmalat sanayi

PolitikalarDe regülasyon, Anti tröst, vergi indirimi

Firmaların enformasyon paylaşımı ve işbirliğini teşvikler

Page 8: İkti̇sat Bl̇ıṁı ve Türk̇ ıye’de İkti̇sat Eğ̇ ti̇mi̇ı T · İktisat temelde moral bilimdir, doğal bilim değildir (J.M.Keynes, J. M. Keynes to Harrod , 4 July 1938)

26 www.iktisatvetoplum.com • Haziran 2019 • Sayı: 104

Görüldüğü üzere piyasa ekonomileri ve kapitaliz-min tarihsel ve güncel olarak çeşitleri vardır.

İkinci bir ayrım piyasa-devlet ilişkileri üzerine-dir; devlete negatif ve pozitif yaklaşımdır. Pozitif yaklaşmada ikinci ayrım bekçi devlet ve (oyuncu) müdahaleci devlet üzerinedir. Bu yaklaşımların hepsi aynı zamanda liberalizm içinde ayrımlardır. Ayrımların ortaya çıkmasında 1929 krizi belirleyi-ci olmuştur. İkinci ayrımı sosyal piyasa ekonomisi ve Keynesçi iktisat olarak da ele alabiliriz.

1929 krizi liberal düşünceyi derinden etkilemiştir. 1930’lu yıllar liberal düşüncede klasik liberalizm savunusunun azaldığı, liberalizmin yeniden yo-rumlandığı yıllardır. 1930-40’lı yıllarda “piyasa dostu müdahale” (Eren, 2019) kavramı öne çıkan liberal anlayıştır. Bu görüş neoliberalizm olarak da adlandırılmaktadır.12 Neoliberal yaklaşımda devlete pozitif bir yaklaşımla, fiyatlara müdahale etmeksizin oyun kuruculuk ve düzenleyicilik rolü verilmektedir. Piyasa ekonomisinde düzenleme-nin altı çizilmektedir. Özellikle piyasa ekonomi-sinin krizlere açık olması nedeniyle, düzenleme ve aktif politikaların gerekliliğine işaret edilmek-tedir. Devletin sosyal sorumlulukları vurgulayan, Almanya’da gelişen ve uygulama olanağı bulan sosyal piyasa ekonomisi anlayışı, bu yansımanın göstergesidir (Mureşan, 2014).

1930’lu yıllarda birçok liberal iktisatçı kamu açıklarının, kamu harcamalarının artırılması ge-rektiğini savunmuşlardır. Bunlardan en önemlisi F. Knight, H. Simons gibi liberal olarak tanınan Chicago iktisatçılarının ABD başkanına yazdıkları bu yöndeki mektuptur. Yalnız Chicago iktisatçıları değil, 1930’larda birçok liberal iktisatçı genişle-yici maliye politikasını savunmuşlardır (Jackson, 2010, s.148).

Doğal tekellerde, kamu hizmetlerinde ve demir-yolu ulaşımında kamu mülkiyeti ileri sürülmüştür. Bu alanlarda kamu mülkiyeti, katı devlet düzen-lemesini içeren özel mülkiyete tercih edilmiştir (Jackson, 2010, s.143).

Bir başka ortak nokta, sosyal düzenlemelere ve tedbirlere sempati ile yaklaşmalarıdır.

Bu iktisatçıların ortak noktası, piyasa ekonomisi-nin kendi haline bırakıldığında iktisadi krizlerin

çıkacağı ve bunlarının bazılarının çok şiddetli olacağına dair görüşleridir. Bu çerçevede ortak görüş, devletin oyunun kurallarını, rekabetçi pi-yasa ekonomisi temelinde tanımlaması, oyunun kurallarına uyulması konusunda gerekli yaptırım araçlarına sahip olması, yani güçlü devlet görüşü-dür. Müdahaleci devletten çok, düzenleyici-kural koyucu devlet savunulmaktadır. Devlete yakla-şımları, klasik liberalizmden farklı olarak negatif değil, pozitiftir.

1930- 1940’larda neoliberal iktisatçıların ortak noktaları; pozitif anlamda “güçlü devlet”, güçlü ekonomik çıkar grupları üzerinde kontrol olana-ğı ve “serbest” ekonomidir. Üretim araçlarının özel mülkiyeti ve kaynakları dağıtmak için fiyat mekanizması güçlü devlet üzerine kurulmaktadır (Kasper, 2010, s.134). Güçlü devlet hukuk kura-lının işlemesini ve böylece fiyat mekanizmasının çalışmasını sağlar (Kasper, 2010, s.136; Köhler ve Kolev, 2011).

Kısaca “kızı l otuzlarda” liberal düşünce bugünkü sosyal demokrat düşünceye çok yakındır veya ter-sinden sosyal demokrat düşünce yeni liberalizme yakınsamıştır! Bugün piyasa-devlet ilişkilerinde benzer bir iklim vardır.

Makine Ekonomi-Bahçe Ekonomi

Geleneksel olarak iktisat biliminde ekonomiye makine yaklaşımı söz konudur. Ekonomi çalışan bir makine gibi algılanmaktadır. Bu yaklaşımda klasik fiziği temel alma etkendir. Makinede parça-lardan biri bozulduğu veya eskidiğinde yenisi ile değiştirilecektir. Burada daha statik bir yaklaşım geçerlidir.

Makine ekonomi anlayışında temel amaç etkinli-ğin sağlanmasıdır. Burada karşıt fikirler olmakla birlikte egemen yaklaşım piyasa-devlet karşıtlığı-dır. Piyasa başarısızlığı ve kriz durumunda devlete rol verilmektedir.

Son yıllarda kompleksite yaklaşımıyla birlikte pi-yasa ve devlet ilişkisine farklı bir bakış açısı getiril-meye çalışılmaktadır. Buna göre, piyasa ve devlet karşıt değil, birlikte evrilir, birbirine bağımlıdır. Devlet olmadan piyasa var olamaz (Eren, 2020).

Kompleksite → ekostrüktür başarısızlığı → (az veya çok) devleti gerektirir.

Page 9: İkti̇sat Bl̇ıṁı ve Türk̇ ıye’de İkti̇sat Eğ̇ ti̇mi̇ı T · İktisat temelde moral bilimdir, doğal bilim değildir (J.M.Keynes, J. M. Keynes to Harrod , 4 July 1938)

27Sayı: 104 • Haziran 2019 • İktisat ve Toplum

Kompleksite temelli yeni ekonomik yaklaşımda devlete bahçıvan (gardener) rolü verilmektedir. Ayrıca özel sektör ve sivil toplumun gelişmesine yardım etmek görevi verilmektedir.

Yeni ekonomik düzenin kalkış noktası makine be-yinden bahçe akla yönelmedir. Ekonomiye bahçe gibi yaklaşmaktır.

Bahçe Beyin Nedir?

Bahçe beyin (Liu ve Hanauer, 2011) geleneksel olarak ekonomiyi, piyasayı makine gibi düşünen iktisat anlayışı yerine; bahçe gibi ele alan anlayışı ifade etmektedir. Geleneksel iktisatta kendi çıkarı, basitlik, atomistik, denge, lineer olma, mekanik-lik, etkinlik, öngörü (predictive), bağımsız, ras-yonel hesaplayıcı (kalkülatör), kazanç-kayıp, re-kabet gibi kavramlar kullanılırken, bahçıvan akıl yaklaşımında aynı sırayla karşılıklı çıkar (gerçek kendi çıkarı, kendi çıkarı kavramına radikal ye-niden tanımlama, gerçek kendi çıkarı- karşılıklı çıkar, hepimiz daha iyi olduğumuzda daha iyiyiz-dir), kompleks, ağ, dengesizlik (denge dışı), doğ-rusal olmama (doğrusal olmama; kelebek etkisi, patika bağımlılığı, başlangıç koşullarına yüksek duyarlılık ve yüksek volatilite), davranışsal, efek-tif, adaptif, birbirine bağımlı, irrasyonel yaklaşım (sınırlı rasyonellik), kazan- kazan veya kayıp- ka-yıp, iş birliği almaktadır.

Bahçenin özellikleri nelerdir? Efektif bahçe doğru yerleştirme (setting-düzenleme), verimli toprak, iyi ışık, su demektir.

Bahçede sürekli bir adapte olma söz konusudur; hava koşulları, sürekli yatırım, yenileme (eski haline getirme, renewal) durumu vardır. Bahçede her şey değişir, dolayısıyla bahçe beyin her şeyi değiştirir. Vatandaşlık, ekonomi, devlet deği-şir. Bahçe-beyin ekonomiye ekosistem olarak yaklaşmaktadır.

Türkiye’de İktisat Bölümlerine Arz ve Talep Sorunu

Talep Sorunu

Genel olarak İİBF’lere özel olarak iktisat bö-lümlerine talebin azaldığına ilişkin net ifadeler

kullanmak zordur. Sorun daha çok arz açısından görünmektedir.

İktisatta genel yaklaşım tüketici egemenliği, talep sorunu gibi gözükmekle birlikte asıl belirleyici, arzdır. Bugünün piyasa gerçeklerinde, genel ola-rak büyük firmalar gerçeği, önce sunulacak ürün belirlenmekte sonra talep yaratılmaktadır. Burada da yaklaşım buna benzerdir. Toplumun ve piya-sasının isteklerini göz önüne alarak, kaliteli ürün (iktisat müfredatı) sunmak temeldir.

Arz Sorunu

Arz sorunu kalite ve arz fazlası başlıklarında top-lamak mümkündür.

Kalite Sorunu

Türkiye’de öğretim elemanı kalitesi oldukça so-runludur. 25 yıldan bu yana doçentlik sınavlarında görev almaktayım. Genellikle adayların dosyaları oldukça zayıf ve çoğu zaman sözlü sınavları çok kötüdür. Genellikle jüri üyelerinin kendileri de problemlidir.

Öğretim elemanları temel ve cari iktisat öğretisi-nin oldukça uzağındadırlar. Bu ALES’e rağmen, özellikle taşra üniversitelerinde akrabalık ve po-litik nedenlerle alınan öğretim elamanlarıyla bir-leştiğinde daha çok dikkat çekmektedir. Öğretim elamanları ilanları genellikle adrese teslimdir.

Kalite sorununu azaltacak geçici bir uygulama (10 yıl süreyle) doktora programı açmada (gerçek-ten) kıstas getirilmesi ve program açmanın sınır-landırılmasıdır. Bunun için 10 civarında program yeterlidir.

Arzın kalitesini arttıracak bir diğer çok önemli faktör ders kitapları ve kalitesi ile ilgilidir. Ders kitaplarına akademik özgürlüğe zarar vermeyecek biçimde kısıtlama getirilmelidir.

Her şeyden önce ürünün kalitesini değerlendirile-bilecek öğrenci gereklidir, bunun için taban puan gereklidir. Kontenjanlar boş kalsa da, taban pua-nın aşağısındaki öğrenci alınmamalıdır.

Ürün sunumunda önemli bir nokta markalaşmaktır. Markalaşmayı çeşitli açılardan ele almak mümkün olmakla birlikte, burada kastedilen genel olarak

Page 10: İkti̇sat Bl̇ıṁı ve Türk̇ ıye’de İkti̇sat Eğ̇ ti̇mi̇ı T · İktisat temelde moral bilimdir, doğal bilim değildir (J.M.Keynes, J. M. Keynes to Harrod , 4 July 1938)

28 www.iktisatvetoplum.com • Haziran 2019 • Sayı: 104

iktisat programları homojen mal demeti (paketi) haline gelmekte olduğu gerçeğine karşın, yine de her programın öne çıkan farklı yönleri olmalıdır (Eren ve Şahin, 2008). Bu programlarımın rekla-mının yapılmasında hiç sakınca yoktur (Reklam talep yaratır). Örneğin Cambridge Üniversitesi iktisat bölümündeki13 dersler ve içerikleri olduk-ça farklıdır. Aynı durum Zürih Üniversitesi için de geçerlidir.14 Çok sayıda örnek vermek olanaklıdır.

Asıl sorun Türkiye’de eğitim planlaması ile ilgili-dir. Son yıllarda başta Çin olmak üzere uzak doğu üniversitelerindeki hızlı yükseliş dikkatle incelen-melidir. Çin ve diğer uzak doğu ülkelerden önemli dersler çıkartılabilir.

Arz Fazlası

Türkiye’de 1980’lerde başlayan açık öğretim fakültesi ile başlayan süreçte milyonlara varan öğrenci mezun olmuştur. Bütün iyi niyete rağ-men bu anlayış birçok açıdan sakıncalıdır. Açık öğretim daha çok meslek eğitimine yönelik prog-ramlardır. “Doğruların” aktarılmasına yöneliktir. Bilimde ise arayış, değişme, eleştirme, yanlışla-ma, çoğulculuk süreci süreklidir. Bu programlar ezbere dayalı, iki eski öğrencimim kitabının baş-lığı olan “yemişim iktisadı” programlarıdır.

İkinci gelişme hızla artan kamu ve vakıf üniver-siteleridir. Bunların hemen hepsinde İİBF’leri ilk kurulan fakültelerdir. Kısa süre sonra artan yerel baskılarla ilçelere önce meslek yüksekokulları, sonra fakülteler açılmaya başlanmıştır. Bu okul-ların büyük çoğunluğu İİBF’lerle ilgilidir.

Yeni açılmasına rağmen, fakültelerin büyük kısmında yüksek lisans ve doktora programları mevcuttur. Onun da ötesinde çok sayıda tezsiz yüksek lisans ve sertifika programları vardır.

Bugün gelinen noktada vakıf üniversiteleri başta olmak üzere, onlarca İİBF’lerinde kontenjanlar dolmaktan öte, taban puan dahi yoktur.

Bu konuda dört öneri getirilebilir; a) yeni fakülte açılışına izin vermemek, b) taban puan getirilme-si, c) kontenjanı dolmayanların kapatılması ve d) 1982 öncesinde olduğu üzere üniversite-akademi ayrımının tekrar getirilmesidir. Çok az sayıda

üniversitede iktisat fakültesinin açılmasına izin verilmelidir. Akademiler daha çok mesleki eğiti-me yönelik olmalıdır.

Bir dikkat çekici nokta vakıf üniversiteleri ile il-gilidir. Türkiye’de bir kaçı hariç vakıf üniversi-teleri çok sorunludur; öğrenci kalitesi çok düşük-tür. Özellikle lisansüstü programlara neredeyse başvuran herkes alınmaktadır. Sorunun çözümü olarak, kalitesi arttırılmış devlet üniversiteleri gözükmektedir.

Sonuç

Türkiye iktisat eğitimi için ilk öncelikler üni-versite-meslek okulu ayrımının yapılması, arz kısıtı ve kalitesinin arttırılması, lisansüstü eği-timinin kalitesi belirlenmiş az sayıda program tarafından yapılması, ders kitaplarına bilimsel özgürlüğü asıl olmak üzere sınırlama ve kalite getirilmesidir.

Türkiye’de iktisat öğretimi açısından ilk önerim, Türkiye’nin tarihsel ve kurumsal yapısının kıta Avrupası ve Akdeniz ülkelerine daha yakın ol-duğu gerçeğini dikkate alan içerik ve örnek ve-rilmesidir. Örneğin Carlin ve Soskice’nin (2014) Macroeconomics kitabı İngiltere’yi temel alarak tasarlanmıştır. Çok başarılı bir kitaptır. Kalite ve içerik birlikte düşünülmelidir.

İkinci öneri iktisadın moral, sosyal, yapayın bi-limi ve sanat olduğu gerçeğini dikkate alan, ik-tisatta çoğulculuğa önem verilmesidir. Sosyal ağlar ve kompütasyonda gelişmeler bu konuların modellenmesinde yeni olanaklar sunmaktadır.

Ekonomi doğası gereği ekosistemin parçasıdır. Bir değişme bütün içinde her parçayı etkilemek-tedir. İktisatta evrim kavramı daha fazla öne çı-kartılmalıdır. Ekonominin işleyişinde sadece ekonominin değil, devletin ve bütün kurumların da evrildiğini dikkate alarak bahçe beyin çerçe-vesinde yaklaşılmalıdır. Bahçe beyinde devlet ve ekonomi birbirini tamamlamaktadır.

Page 11: İkti̇sat Bl̇ıṁı ve Türk̇ ıye’de İkti̇sat Eğ̇ ti̇mi̇ı T · İktisat temelde moral bilimdir, doğal bilim değildir (J.M.Keynes, J. M. Keynes to Harrod , 4 July 1938)

29Sayı: 104 • Haziran 2019 • İktisat ve Toplum

Son Notlar1. Schumpeter’e göre iktisat psikoloji, insan davra-

nışı, sosyolojiyi, tarihi kapsayan disiplinler arası, sosyal bilimdir (Bögenhold, 2014).

2. En eskisi 1886, en yeni 1938 yılından beri yayımla-nan, American Economic Review, Econometrica, Economic Journal, Economica,Journal of Political Economy, Oxford Economic Papers, Quarterly Journal of Economics, Review of Economic Studies, Review of Economics and Statistics, and Southern Economic Journal, on dergide Morality (ve ethics) ve Utiliy kavramlarının kullanım oranlarıdır.

3. Bünyede doğal olarak bulunmayıp yapay olarak oluşturulan madde/yapı, sonradan kullanılmak üzere insan eliyle yapılan şey.

4. https://en.wikipedia.org/wiki/Applied_science5. Uygulamalı bilimler listesi için bkz. https://en.wi-

kipedia.org/wiki/Outline_of_applied_science6. Uygulamalı iktisat hakkında bkz. https://en.wiki-

pedia.org/wiki/Applied_economics Nüfus iktisadı, emek ekonomisi, işletme ekono-

misi, endüstriyel organizasyon, tarım ekonomisi, gelişme ekonomisi, eğitim ekonomisi, sağlık eko-nomisi, parasal iktisat, kamu ekonomisi, iktisat tarihi gibi alt başlıklar saymak mümkündür.

Geniş bilgi ve tartışmalar için bkz. Backhouse ve Biddle, 2000, s.1-24.

7. Uygulamalı bilim kavramını da kullanmıştır.8. Sanat kavramını da kullanmıştır.9. D. Colander’in görüşleri için, bkz. Colander

(1995, 2001, 2004, 2015, 2016, 2017, 2017b; Colander ve Kupers, 2014; Colander ve Su, 2015, 2015b, 2017; Deane, Colander ve Woos, 1994).

10. Bu makalede ayrıntılı ayrımlar yapılmayacaktır.11. https://en.wikipedia.org/wiki

Varieties_of_Capitalism12. Buradaki neoliberal yaklaşımı, 1970’ler sonrası

neoliberalizm ile karıştırmamak gereklidir. Neo- Liberalizm kavramı ilk defa W. Lippmann’ın The Good Society (1937) ile kullanılmaya başlamıştır.

13. https://www.undergraduate.study.cam.ac.uk/courses/economics

14. https://www.oec.uzh.ch/dam/jcr:47a-5edff-146b-48a0-b0c0-3a97578503bd/MA_VWL_Tabelle_EN.pdf

Kaynakça- R. E. Backhouse ve J. Biddle, (2000) “The Concept

of Applied Economics: A History of Ambiguity and Multiple Meanings”, History of Political Economy, 32, s. 1-24.

- E. Beinhocker. (2013) “Reflexivity, Complexity, and the Nature of Social Science”, Journal of Economic Methodology, 20(4), s. 330-342

- J.Bockman, (2011) Markets in the Name of Socialism: The left-Wing Origins of Neoliberalism, Stanford University Press.

- K. E. Boulding, “Economics as a Moral Science”, The American Economic Review, Vol. 59, No. 1 (1969), s. 1-12

- D. Bögenhold, (2014)” Schumpeter’s Idea of a Universal Social Science”, Atlantic Econonomic Journal, 42, s.205–215

- D. Bögenhold, (2017) “Social-Scienciation of Economics and its Consequences: On a Relative Convergence between Economics and Sociology“, Italian Association for the History of Political Economy, WP 3 – 2017

- V.Carlin veD. Soskice, (2014) Macroeconomics: Institutions, Instability and the Financial System, Oford University Press

- M. Cedrini ve M. Fontana, (2017)” Just another Niche in the Wall? How Specialization is Changing the Face of Mainstream Economics, Cambridge Journal of Economics, s.1-25

- F. Chafim, (2016) “Disciplinary Division wit-hin Social Sciences. Methodological Issues in Economic Imperialism and Economic Pluralism”, History of Economic Ideas, 24, s.144-164.

- D. F. Channell, (2009) ” The Emergence of the Engineering Sciences: An Historical Analysis”, Edited by, Anthonie Meijers, Philosophy of Technology and Engineering Sciences, Volume 9, Elsevier, s.117-154

- D. Colander, (1995)” Is Milton Friedman an Artist or a Scientist?” Journal of Economic Methodology, 2(1), s.105-122

- D. Colander, The Lost Art of Economics, Edward Elgar, 2001

- D. Colander, (2004) “From Muddling Through to the Economics of Control: View of Applied Policy from J.N. Keynes to Abba Lerner, September” 2004, Mıddlebury College Economıcs Dıscussıon Paper, No. 04-21

Page 12: İkti̇sat Bl̇ıṁı ve Türk̇ ıye’de İkti̇sat Eğ̇ ti̇mi̇ı T · İktisat temelde moral bilimdir, doğal bilim değildir (J.M.Keynes, J. M. Keynes to Harrod , 4 July 1938)

30 www.iktisatvetoplum.com • Haziran 2019 • Sayı: 104

- D. Colander, (2011) “Applied Policy, Welfare Economics, and Mill’s Half-Truths’”, (Der.) John B. Davis, ve D. Wade Hands, The Elgar Companion to Recent Economic Methodology, Part II, Chapter 8, Edward Elgar, s. 173–87

- D. Colander, (2015) “Framing the Economic Policy Debate”, History of Political Economy, 47(5), s. 253-266

- D. Colander, “ (2016) Creating Humble Economists: A Code of Ethics for Economists”,(Der.) George F. DeMartino ve Deirdre N. McCloskey, The Oxford Handbook of Professional Economic Ethics, Part VIII, Chapter 36, Oxford University Press,s.737–49

- D. Colander, (2017) “Ignorance and Economics”, Forum For Social Economics, 46(2), s.139-144.

- D. Colander, (2017b) Microeconomics, 10. Baskı, McGraw Hill.

- D.Colander ve R.Kupers, (2014) Complexity and the Art of Public Policy: Solving Society's Problems from the Bottom Up, Princeton University Press.

- D. Colander ve H-C. Su, (2015) “ Making Sense of Economists’ Positive-Normative Distinction, Journal of Economic Methodology, 22(2).

- D. Colander ve H-C Su, How Economics Should Be Done Essays on the Art and Craft of Economics, Edward Elgar, 2018

- Paul Davidson,(2008) Post World War II Politics and Keynes’s Aborted Revolutionary Economic Theory, Economia e Sociedade, Campinas, v. 17, Número especial, p. 549-568.

- J.B. Davis, (2016) “ Economics Imperialism versus Multidisciplinarity”, History of Economic Ideas, 24, s. 77–94.

- E.Eren,(1994) İktisatta Yöntem, Ezgi kitabevi.- E.Eren,(2017) “Neoklasik İktisat Liberal

Düşüncenin İktisadı mıdır?”, İktisat ve Toplum, Eylül.

- E.Eren, (2018), “Türkiye’de Bir İktisat Geleneği Var mı? Olabilir Mi?”, İktisat ve Toplum Dergisi, Temmuz.

- E.Eren, (2018), “”Techne”, Sanat ve İktisat”, İktisat ve Toplum Dergisi, Kasım.

- E.Eren, (2018) “Bilim(ler) ve İktisat, Yildiz Social Science Review, Aralık

http://dergipark.gov.tr/yssr- E.Eren,(2019) “Gerçekçi” Bilim ve İktisat”, İktisat

ve Toplum Dergisi, Şubat.- E.Eren, (2019a)“Henry C. Simons’da Liberalizm

Ve Kriz Kuramı”, Yayımlanacak.

- E.Eren,(2020), İktisat, Bilim, Sanat ve Mühendislik”, Yayımlanacak.

- E.Eren ve S.Şahin,(2008) “İktisat Programları Homojen Mal Demeti Ve Homojen Mal Mı Oluyor?” Tek Tartışma Metinleri.

- Bruno S. Frey, (2017) “Reactivity in Economic Science”, CESifo Working Paper No. 6593.

- M. S. Granovetter, (2017) Society and Economy: Framework and Principles, Cambridge: The Belknap Press of Harvard University Press.

- S. Gregor, (2010), “Building Theory in a Practical Science”, (eds) D. Hart ve S. Gregor Information Systems Foundations: The Role of Design Science, ANU ePress, Canberra, s. 51-74.

- P.A.Hall ve D.Soskice, (2001)“An Introduction to Varieties of Capitalism”, (Eds), PA..Hall ve D.Doskice, Varieties of Capitalism The Institutional Foundations of Comparative Advantage, Oxford University Press.

- S. O. Hansson,(2009) “Philosophy of Medical Technology”, (ed)Anthonie Meijers, Philosophy of Technology and Engineering Sciences, Volume 9, Elsevier, s.1275-1300.

- G. M. Hodgson (2007) ”Evolutionary and Institutional Economics as the New Mainstream?”, Evolutionary and Institutional Economics Review, 4(1), s. 7–25

- G.M. Hodgson, (2013)From Pleasure Machines to Moral Communities: An Evolutionary Economics without Homo Economicus, University of Chicago Press.

- B.Jackson,(2010) “At the Origins of Neo- Liberalism: The Free Economy and Strong State, 1930-1947”, The Historical Journal, 53(1), s.129-151.

- S.D.Kasper, (2010) “Henry Calvert Simons”, ed.R.B.Emmett, The Elgar Companion the Chicago School of Economics, Edwar Elgar, s.331-336.

- W.Keane,(2019) “How Everday Ethics Become a Moral Economy and Vice Versa”, . http://www.economics-e journal .org /economics /discussionpapers/2019-9

- A.Klamer, (2017) Doing the Right Thing: A Value Based Economy, Ubiqity Press.

- S.Kolev, (2010) “Hayek as an Ordo-Liberal”, HWWI Research Paper, no:5-11.

- E.Liu ve N. Hanauer, (2011) The Gardens of Democracy, Sasquatch Books.

- R.Marchionatti ve M. Cedrini, (2017) Economics

Page 13: İkti̇sat Bl̇ıṁı ve Türk̇ ıye’de İkti̇sat Eğ̇ ti̇mi̇ı T · İktisat temelde moral bilimdir, doğal bilim değildir (J.M.Keynes, J. M. Keynes to Harrod , 4 July 1938)

31Sayı: 104 • Haziran 2019 • İktisat ve Toplum

as Social Science. Economics Imperialism and the Challenge of Interdisciplinary, London: Routledge.

- D. Milonakis ve B. Fine, From Political Economy to Economics Method, the Social and the Historical in the Evolution of Economic Theory, Routledge, 2009

- Ş.S.MureŞan, Social Market Economy, Springer, 2014.

- G.Myrdal, (1972 “)How Scientific are the Social Sciences?”, Journal of Social Issues, 28:151-170.

- V. Pandit, (2016)Ethics, Economics and Social Institutions, Springer.

- P. Rona ve L. Zsolnai (2017), “Agenda for Future Research and Action”, (Der.) P. Rona ve L. Zsolnai, Economics as a Moral Science, Springer, s.271-274

- Alex Rosenberg, (2009) “ If Economics is a Science, What Kind of a Science Is It? “, (eds) Harold Kincaid, Don Ross The Oxford Handbook Of Philosophy Of Economıcs, Oxford University Press, s.55-67.

- A. Simon (1969) The Sciences of the Artificial. MIT Press.

- Herbert. George Soros (2013) “Fallibility, Reflexivity, and the Human Uncertainty Principle”, Journal of Economic Methodology, 20(4) s. 309-329.

- R.E. Wagner, (2016) Politics as a Peculiar Business: Insights from a Theory of Entangled Political Economy, Edward Elgar.

- E.Roy Weintroub, (2016) “McCarthyism and the Mathematization of Economics”, CHOPE Working Paper No. 2016-18

file:///C:/Users/nu/Downloads/SSRN-id2736936.pdf.

- J.B. Wight,(2015) Ethics in econmics: An Introduction t o Moral Frameworks, Stanford University Press.

HAFTA SONU OKUMALARI

5.5Gökçe Atabek

Under Ölüm OyunuGiulia Gubellini

İzlanda’nın Çanı Halldor Laxness