İktİsat - fuat hoca...İktisat analitik bir bilimdir. yani bir soruna birden daha fazla çözüm...

67

Upload: others

Post on 23-Feb-2020

58 views

Category:

Documents


1 download

TRANSCRIPT

Page 1: İKTİSAT - Fuat Hoca...İktisat analitik bir bilimdir. Yani bir soruna birden daha fazla çözüm üretir. İktisadın Bölümleri: a) Mikro İktisat: İktisadın, mevcut durumu inceleyerek
Page 2: İKTİSAT - Fuat Hoca...İktisat analitik bir bilimdir. Yani bir soruna birden daha fazla çözüm üretir. İktisadın Bölümleri: a) Mikro İktisat: İktisadın, mevcut durumu inceleyerek

1

İKTİSAT

TEMEL İKTİSADİ KAVRAMLAR

I. İKTİSADIN TANIMI VE ÖZELLİKLERİ İnsan ihtiyaçlarını karşılayacak kaynakların sınırlı olması kavramına kıtlık denir. İktisat bilimi kıtlık gerçeğine dayanır. İktisatçılar iktisadı kıtlık kavramı çerçevesinde açıklarlar. Bu bağlamda iktisat, toplumların sınırlı kaynakları ile sınırsız ihtiyaçlarını nasıl karşılayacaklarını inceleyen sosyal bir bilimdir. İnsan ihtiyaçlarının sonsuz olması ve bu ihtiyaçları karşılayacak kaynakların sınırlı olması nedeniyle; insanlar çeşitli alternatifler arasında bir tercih yapmak zorunda kalır. Bu nedenle iktisat bir tercih bilimi olma özelliği taşır. İktisadın Özellikleri: İktisat sosyal bir bilimdir. Bu özellik iktisadın insan

davranışlarını incelemesinden kaynaklanır ve söz konusu özelliğin sonucu olarak iktisat biliminin yöntemi gözlemdir.

İktisat bir kıtlık bilimidir. İktisat tercihlere dayalı bir bilimdir. İktisat insan davranışlarının sadece ekonomik yönünü

inceler. İktisat; üretim, tüketim, bölüşüm gibi konularla ilgilenen bir

bilimdir. İktisat analitik bir bilimdir. Yani bir soruna birden daha

fazla çözüm üretir. İktisadın Bölümleri: a) Mikro İktisat: İktisadın, mevcut durumu inceleyerek insan

davranışı ve piyasa, firma ve birey gibi nispeten küçük birimlerle ilişkili tercihlerini inceleyen bölümüdür. Mikro iktisadın temel konuları arasında üretim, tüketim, kaynakların dağılımı gibi konular yer alır.

b) Makro İktisat: İktisadın, bir bütün olarak ekonomiyi ve toplulaştırılmış ekonomik davranışı inceleyen bölümüdür. Enflasyon, milli gelir, istihdam, toplam yatırımlar, para, bankacılık toplam talep, büyüme makro iktisadın konularını oluşturur.

c) Pozitif İktisat: İktisadın, mevcut durumu inceleyerek ne olduğunu belirlemeye çalışan ve değer yargısı içermeyen bölümüdür. Örnek; yatırımı arttırma yolları nelerdir?

d) Normatif İktisat: Toplumsal refahın en üst düzeyde sağlanabilmesi için Ne olması gerektiğini inceler ve önerilerde bulunur. Örnek; yatırımların artması için vergi oranları düşürülmelidir.,

İKTİSADİ MESELE Sınırlı kaynaklarla sınırsız ihtiyaçlarını karşılama sorunu ile karşı karşıya kalan her toplum üç temel soru ile karşı karşıyadır. Bunlar; Sınırlı kaynakların sınırsız ihtiyaçlardan hangilerinin

karşılanmasına tahsis edileceği üzerine yoğunlaşır. Ne, ne kadar üretilecek sorusuna cevap bulmaya çalışır.

Malların mevcut üretim tekniklerinden hangisi kullanılarak üretilecek olgusu üzerine yoğunlaşır. Nasıl üretilecek sorusuna cevap bulmaya çalışır.

Üretilen malların kişiler tarafından nasıl paylaşılacağı üzerine yoğunlaşır. Kimler için üretilecek sorusuna cevap bulmaya çalışır.

İktisatçılar ne, nasıl ve kimler için üretilecek sorularını bir arada değerlendirerek iktisadi mesele olarak adlandırırlar. Bütün toplumlar iktisadi mesele ile karşı karşıyadır. İktisat bilimi ve iktisatçılar bu soruları dağılımda, üretimde ve bölüşümde etkinlik kavramları ile açıklarlar. Dağılımda etkinlik; sınırlı kaynaklarla üretilen malların kişilerin sahip olmak istediği ve mevcut gelirleri ile sahip olabildikleri mallardan farklı olup olmadığı üzerine yoğunlaşır. Bu kavram ne üretilecek sorusuna cevap niteliğindedir. Tüketicilerin satın almak istediği ve gelirleri ile satın aldıkları malların farklı olmadığı durum, dağılımda etkinliği ifade eder. Üretimde etkinlik; üretilen malların minimum maliyetle üretilip üretilmediği üzerinde durur. Bu kavram nasıl üretilecek sorusuna cevap niteliğindedir. Malların en düşük maliyetle üretildikleri durum, üretimde etkinliğin sağlandığını ifade eder. Bölüşümde etkinlik; gelir dağılımı veri iken üretilen mallara en fazla fayda atfeden kişiler tarafından tüketilip tüketilmediği üzerinde durur ve kimler için üretilecek sorusuna cevap niteliğindedir. Malların en çok fayda elde eden kişiler tarafından kullanıldığı ve toplumdaki refah düzeyinin değişmediği durum bölüşümde etkinliği ifade eder. Dağılımda, üretimde ve bölüşümde etkinliğin sağlandığı durum ekonomik etkinlik ya da kısaca etkinlik olarak adlandırılır. TEMEL İKTİSADİ KAVRAMLAR 1) EKONOMİK BİRİMLER a. Hanehalkı: Ekonomideki temel fonksiyonu tüketim olan

ve üretim sürecine genellikle emek faktörü olarak dahil olan ekonomik birimdir.

b. Firma: Ekonomide mal ve hizmetlerin üretimini gerçekleştiren ve diğer firmalardan mal ve hizmet satın alan ekonomik birimdir.

c. Devlet: Temel fonksiyonu ekonomiyi düzenlemek olan ve tam kamusal malların üretimini üstlenen ekonomik birimdir.

d. Dış Dünya: Ekonomideki dış ticareti oluşturan, ithalat ve ihracatı yapan ekonomik birimdir.

2) İHTİYAÇ KAVRAMI VE ÖZELLİKLERİ

İhtiyaç; karşılandığında mutluluk, karşılanamadığında üzüntü veren duygudur. Yemek yemek, uyumak, giyinmek, eğlenmek, su içmek iktisadi olarak ihtiyaçlara örnek gösterilebilir. İhtiyaçların Özellikleri:

İnsan ihtiyaçları sonsuzdur. Söz konusu özellik ihtiyaçların genellikle sürekli olarak tekrarlanmasından ve sayılarının her geçen gün biraz daha artmasından kaynaklanır.

İhtiyaçlar karşılandıkça şiddetleri azalır. Ancak bazı ihtiyaçlar karşılandıkça şiddetleri artar. Örneğin; sigara, alkol, uyuşturucu gibi bağımlılık yaratan mallarda kullanıcı ihtiyacını karşıladıkça belirli bir süre sonra söz konusu malları daha fazla ister.

İhtiyaçların şiddetleri genellikle birbirinden farklıdır. İhtiyaçlar ve ihtiyaçları karşılayan mal ve hizmetler birbirini

ikame edebilir.( Birbirinin yerine geçebilir.)

Page 3: İKTİSAT - Fuat Hoca...İktisat analitik bir bilimdir. Yani bir soruna birden daha fazla çözüm üretir. İktisadın Bölümleri: a) Mikro İktisat: İktisadın, mevcut durumu inceleyerek

2

İKTİSAT

TEMEL İKTİSADİ KAVRAMLAR

İhtiyaçlar zorunlu ihtiyaçlar ve zorunlu olmayan ihtiyaçlar olmak üzere ikiye ayrılır. İnsanların yaşayabilmesi için karşılamak zorunda oldukları ihtiyaçlar zorunlu ihtiyaçlardır. Örneğin yemek yemek, su içmek gibi ihtiyaçlar zorunlu ihtiyaçlardır. Karşılanamadığında yaşamsal tehlike yaratmayan eğlenmek, sinemaya gitmek gibi ihtiyaçlar ise zorunlu olmayan ihtiyaçlara örnektir.

3) İKTİSAT BİLİMİNDE KITLIK KAVRAMI

İktisat biliminde kıtlık kavramı herhangi bir doğal kaynak, mal ve hizmet veya üretim faktörünün yeryüzünde herkese yetecek kadar olmaması durumunda ortaya çıkan bir kavramdır. Buna göre herhangi bir kaynağın ya da mal ve hizmetin sayısal olarak çok fazla olması söz konusu kaynakların sınırsız olduğunu, diğer bir ifade ile kıt olmadığını göstermez. Yeryüzündeki tüm kaynakların sınırlı olduğu, dolayısıyla kıt olduğu kabul edilir. Örneğin yeryüzündeki su miktarı, üretilen tüm tarımsal ürünlerin miktarı yeryüzünde herkese yetecek kadar fazla olmadığı için kıt kaynaklardır. 4) MAL VE HİZMETLER Mal: İhtiyaçları tatmin etme özelliği taşıyan fiziksel varlıklardır. Hizmet: İhtiyaçları tatmin etme özelliğine sahip olan fakat maddi olmayan şeylerdir. Örnek; eğitim, bankacılık, sigortacılık, kuaförlük vb. Hizmet, kişisel ve ticari olmak üzere iki grupta toplanır, Kişisel hizmet: Berberler, hizmetçiler, dişçiler ve operatör doktorların sundukları hizmetlerdir. Ticari Hizmet: Üretim organizasyonunu oluşturan birimlerin sundukları hizmetlerdir. Bankacılık, ticaret, sigorta ve iletişim gibi hizmetler bu sınıfta yer alır.

MAL TÜRLERİ

a. Ekonomik Mal: Elde edilebilmek için çaba harcanan ve bedel ödenen mallardır. Ekonomik mal kavramının ortaya çıkmasında yatan iktisadi olgu kıtlıktır.

b. Serbest Mal: Doğada hazır olan mallardır. Örnek; su, hava vb.

c. Tüketici Malı: İhtiyaçları doğrudan karşılayan mallardır. d. Üretici Malı: Diğer üretici veya tüketici malların üretiminde

kullanılır. Bu mallara sermaye malları, yarı mamul mallar, hammaddeler gibi isimlerde verilebilir.

e. Dayanıklı Mal: Uzun süre fayda sağlayan mallardır. Buzdolabı, otomobil vb.

f. Dayanıksız Mal: Kullanıldığında faydası hemen biten mallardır. Örnek; yiyecek ve içecekler vb.

g. İkame (Rakip) Mal: İhtiyaçların karşılanmasında birbirlerinin yerine kullanılabilen mallardır. Örnek; çay ve kahve gibi

h. Tamamlayıcı Mal: İhtiyaçların karşılanmasında bir arada kullanılan mallardır. Örnek; otomobil ve benzin gibi

i. Talep Kanununa Uygun Mal: Malın fiyatının düşmesi karşısında talep edilen miktarı artan mallardır.

j. Giffen Mal: Malın fiyatının düşmesi karşısında talep edilen miktarı azalan mallardır.

k. Normal Mal: Tüketicinin gelirinin artmasına bağlı olarak tüketim miktarını arttırdığı mallardır.

l. Düşük Mal: Tüketicinin gelirinin artmasına bağlı olarak tüketim miktarını azalttığı mallardır.

5) ÜRETİM, TÜKETİM VE KAYNAKLAR

a. Tüketim: Mal ve hizmetlerin ihtiyaçların karşılanmasında

doğrudan ya da dolaylı olarak kullanılmasıdır.

b. Üretim: Malların istekleri karşılama özelliğine fayda; fayda yaratma faaliyetine de üretim denir. Ayrıca üretim bir mal veya hizmetin yaratılmasını ve bunlara yönelik her türlü ticari faaliyeti kapsar. Mal ve hizmetlerin faydaları dört farklı şekilde artırılabilir. Söz konusu faydalar; Şekil Faydası, Yer Faydası, Zaman Faydası ve Mülkiyet Faydası olarak sıralanabilir.

c. Üretim Faktörleri (Kaynaklar): Üretim sürecinde

kullanılan unsurlara kaynak, üretim faktörü ya da girdi denir. Kaynaklar dört grupta incelenir.

Toprak: Hem toprağın kendisini hem de toprağın altındaki ve üstündeki tüm doğal varlıkları kapsar. Üretim sürecine katılmasıyla elde edeceği gelire rant denir

Emek: Üretim sürecinde kullanılan bedeni ve zihinsel insan gücünü ifade eder. Üretim sürecine katılmasıyla elde ettiği gelire ücret denir.

Sermaye: Üretim sürecinde kullanılan makine, araç-gereç ve ara mallarını ifade eder. Üretime katılmasıyla elde ettiği gelire faiz denir. Bunun dışında iş gücünün eğitilmesi ile elde ettikleri bilgi birikimi ve beceriler beşeri sermaye olarak adlandırılır.

Girişimci (Müteşebbis): Diğer üç kaynağı bir araya getirerek, üretim riskini üstlenen ve amacı kâr etmek olan özel veya tüzel kişilerdir. Üretime katılmasıyla elde ettiği gelire kâr denir.

6) ALTERNATİF İKTİSADİ SİSTEMLER a. Piyasa Ekonomisi: İktisadi faaliyetlerin işleyişini bireylerin

serbest girişimlerine ve bireyler arasındaki anlaşmalara bırakan sistemdir. Söz konusu sistemde temel ekonomik sorunlar birbirinden bağımsız hareket eden üretici ve tüketici kararıyla belirlenir.

b. Kumanda Ekonomileri: Temel ekonomik sorunların çözümünde merkezi otoritenin etkin olduğu sistemdir.

c. Karma Ekonomik Sistem: Piyasa ekonomisinin etkin olduğu, bununla birlikte devletin ekonomiye gerekli hallerde müdahale ettiği sistemdir.

7) İKTİSATTA FONKSİYONEL İLİŞKİ VE ÖNEMLİ GRAFİKLER

I. İKTİSADİ DEĞİŞKENLER

Dışsal Değişken (Exogen Değişken): Değeri model dışında belirlenen değişkenlerdir. İçsel Değişken(Endogen Değişken): Değeri model içinde belirlenen değişkenlerdir. Stok Değişken: Değeri zamanın belirli bir anında ölçülen değişkendir. Değişkenin değeri statik bir durumu açıklar. Para, servet, dış borç örnek olarak verilebilir. Akım Değişken: Belirli bir zaman dilimi için ölçülen değişkendir. Akım değişken belirli bir zaman süreci kullanılarak ifade edilir. Örneğin, aylık gelir, milli gelir vb.

Page 4: İKTİSAT - Fuat Hoca...İktisat analitik bir bilimdir. Yani bir soruna birden daha fazla çözüm üretir. İktisadın Bölümleri: a) Mikro İktisat: İktisadın, mevcut durumu inceleyerek

3

İKTİSAT

TEMEL İKTİSADİ KAVRAMLAR

Bağımlı Değişken: Değeri fonksiyonun içinde belirlenen değişkendir. Örneğin Y=f(X) fonksiyonunda bağımlı değişken “Y” dir. Bağımsız Değişken: Değeri fonksiyonun dışında belirlenen değişkendir. Örneğin Y=f(X) fonksiyonunda bağımsız değişken “X” dir. Marjinal Değer: Bağımsız değişkendeki bir birim değişimin toplam değerde meydana getirdiği değişmeyi ölçer. NOT: Marjinal değer, ilgili değişkenin birinci türevine eşittir ve ilgili toplam değişkene herhangi bir noktadan çizilen teğetin eğimine eşittir. Kısaca ifade edersek; marjinal değer ilgili değişkenin eğimini verir. Ortalama Değer: Bağımsız değişkenin bir birimi başına hesaplanan toplam değeridir. Örneğin bir malın satışından 125 birim toplam gelir elde ediliyorsa ve bu maldan 5 adet satılıyorsa ortalama hasılat = 25 birimdir. (125/5=25) II. TÜREV VE İNTEGRAL:

Basit Türev Kuralları: 1. Xn türevi; Sıfırdan farklı n reel sayısı için, f(x) = Xn şeklindeki fonksiyonun türevi

ı n 1df(x)f nXdx

−= = şeklinde ifade edilir.

Örnek: 5𝑋𝑋3 𝑖𝑖𝑖𝑖𝑖𝑖𝑖𝑖𝑖𝑖𝑖𝑖𝑖𝑖𝑖𝑖𝑖𝑖𝑖𝑖 𝑡𝑡ü𝑟𝑟𝑖𝑖𝑟𝑟𝑖𝑖;

3.5𝑋𝑋3−1 𝑜𝑜𝑜𝑜𝑜𝑜𝑟𝑟 𝑟𝑟𝑖𝑖 𝑏𝑏𝑜𝑜𝑖𝑖𝑖𝑖 𝑔𝑔ö𝑟𝑟𝑖𝑖 𝑐𝑐𝑖𝑖𝑟𝑟𝑖𝑖𝑐𝑐;𝟏𝟏𝟏𝟏.𝑿𝑿𝟐𝟐 𝑏𝑏𝑜𝑜𝑜𝑜𝑜𝑜𝑖𝑖𝑜𝑜𝑟𝑟. 2. Sabit Sayının Türevi; Sıfırdan farklı c gibi bir reel

sayı için, f(x) = c ise fı(x) x 0 dır. Bir fonksiyondaki sabit sayının

türevi sıfıra eşittir. Örnek: 36 sayısının türevi; 36 = 36.𝑋𝑋0 𝑏𝑏𝑜𝑜𝑖𝑖𝑖𝑖 𝑔𝑔ö𝑟𝑟𝑖𝑖 0𝑥𝑥36.𝑋𝑋−1 𝑜𝑜𝑜𝑜𝑜𝑜𝑟𝑟 𝑟𝑟𝑖𝑖 0𝑥𝑥36 =

0 𝑜𝑜𝑜𝑜𝑖𝑖𝑜𝑜ğ𝑜𝑜 𝑖𝑖ç𝑖𝑖𝑖𝑖 ; 36 sayısının türevi 0'a eşittir.

Örnek: 3𝑋𝑋3 + 2𝑋𝑋2 + 10𝑋𝑋 + 25 fonksiyonunun birinci türevi kaçtır? Çözüm: Soruda yer alan fonksiyon X değişkenine göre bir kez daha yazılırsa; 3𝑋𝑋3 + 2𝑋𝑋2 + 10𝑋𝑋1 + 25𝑋𝑋0 şeklinde ifade edilir. Buna göre X'e göre türev alındığında; 3.3𝑋𝑋3−1 + 2.2𝑋𝑋2−1 + 1.10𝑋𝑋1−1 + 0.25𝑋𝑋0−1

3.3𝑋𝑋2 + 2.2𝑋𝑋1 + 1.10𝑋𝑋0 + 0.25𝑋𝑋−1 (𝑋𝑋0 = 1 𝑟𝑟𝑖𝑖 0𝑥𝑥25 = 0′𝑖𝑖𝑑𝑑𝑟𝑟. ) Buna göre;sorunun cevabı; 𝟗𝟗𝑿𝑿𝟐𝟐 + 𝟒𝟒𝑿𝑿 + 𝟏𝟏𝟏𝟏 𝒃𝒃𝒃𝒃𝒃𝒃𝒃𝒃𝒃𝒃𝒃𝒃𝒃𝒃.

III. İktisatta Kullanılan Bazı Önemli Şekillerin Yorumu:

a) Pozitif Eğimli Doğrunun Şekli

b) Negatif Eğimli Doğrunun Şekli

c) Azalarak Artan Eğrinin Şekli

d) Artarak Artan Eğrinin Şekli

d) Orijine İçbükey Eğrinin Şekli

Y

X 0

Y

X 0

Y

X 0

Y

X 0

Page 5: İKTİSAT - Fuat Hoca...İktisat analitik bir bilimdir. Yani bir soruna birden daha fazla çözüm üretir. İktisadın Bölümleri: a) Mikro İktisat: İktisadın, mevcut durumu inceleyerek

4

İKTİSAT

TEMEL İKTİSADİ KAVRAMLAR

a. Orijine Göre Dışbükey Eğrinin Şekli

8) ÜRETİM İMKÂNLARI EĞRİSİ VE TAM İSTİHDAM Mevcut üretim faktörleri ve üretim teknolojisi veri iken belirli bir dönemde ekonominin maksimum düzeyde üretebileceği çeşitli çıktı bileşimlerinin geometrik yerini gösteren eğridir. Mevcut üretim faktörlerinin tam olarak üretimde kullanıldığı durum tam istihdam olarak nitelendirilir. Üretim imkânları eğrisi ile ilgili olarak bilinmesi gereken ilk husus nokta analizidir. Aşağıdaki şekilde yer alan ve üretim imkânları eğrisinin üzerinde yer alan A,B,C,D ve E noktaları üretim imkânları eğrisinin tanımı gereği ekonomide tüm kaynakların kullanıldığı noktaları temsil eder ve bu noktalarda ekonomi tam istihdamdadır. Bunun dışında A noktasında ekonomide sadece buğday, E noktasında ise ekonomide sadece otomobil üretilmektedir. Üretim imkânları eğrisinin sol altında kalan F gibi bir noktada ekonomideki kaynakların tamamı kullanılmamakta, diğer bir ifade ile ekonomi eksik istihdam da bulunmaktadır. Eğrinin sağ üst tarafında kalan G gibi bir noktada ise ekonomide kısa dönemde üretim gerçekleştirilemez. Bu durum temel nedeni söz konusu noktadaki üretimi gerçekleştirecek üretim kaynaklarının ekonomide yeteri kadar olmamasıdır.

Üretim imkânları eğrisi ile ilgili bilinmesi gereken ikinci husus söz konusu eğrinin eğimi; bir diğer ifade ile marjinal dönüşüm oranıdır. Üretim imkânları eğrisinin eksenleri kestiği noktalar üretim faktörlerinin tamamı bir malı üretmek için kullanıldığında o maldan üretilebilecek maksimum miktarı ifade etmektedir. Eğrinin Y eksenini kestiği A noktasında ekonomide hiç X malı üretilmezken maksimum miktarda Y malı üretilmektedir. Aynı durum X malı içinde geçerlidir. Ekonomide sadece Y malı üretilirken ekonominin X malı üretmeyi tercih etmesi durumunda Y malı üretiminde kullanılan üretim faktörlerinin bir kısmı X malı üretimine kaydırılmalıdır. (B,C veya D noktalarına geçiş) Bu durumda Y malı üretiminden belli bir miktar vazgeçmek gerekmektedir. Dolayısıyla ekonomide bir malın üretimini arttırabilmek için diğer malın üretiminden vazgeçmek gerekecektir ki buna fırsat maliyeti ya da marjinal dönüşüm oranı denmektedir.

Fırsat maliyeti ya da marjinal dönüşüm oranı formül olarak; Marjinal Dönüşüm Oranı = Fırsat Maliyeti

=Ü𝑟𝑟𝑟𝑟𝑟𝑟𝑟𝑟𝑟𝑟𝑟𝑟𝑟𝑟𝑟𝑟𝑟𝑟𝑟𝑟 𝑣𝑣𝑣𝑣𝑣𝑣𝑣𝑣𝑟𝑟ç𝑟𝑟𝑖𝑖𝑟𝑟𝑟𝑟 𝑟𝑟𝑣𝑣𝑖𝑖 𝑟𝑟𝑟𝑟𝑚𝑚𝑟𝑟𝑣𝑣𝑟𝑟𝑚𝑚𝑟𝑟𝑟𝑟𝑣𝑣𝑚𝑚𝑟𝑟 𝑟𝑟𝑟𝑟ğ𝑟𝑟ş𝑟𝑟𝑟𝑟

Ü𝑟𝑟𝑟𝑟𝑟𝑟𝑟𝑟𝑟𝑟𝑟𝑟 𝑣𝑣𝑟𝑟𝑟𝑟𝑟𝑟𝑚𝑚𝑟𝑟𝑚𝑚𝑖𝑖𝑣𝑣𝑟𝑟 𝑟𝑟𝑣𝑣𝑖𝑖 𝑟𝑟𝑟𝑟𝑚𝑚𝑟𝑟𝑣𝑣𝑟𝑟𝑚𝑚𝑟𝑟𝑟𝑟𝑣𝑣𝑚𝑚𝑟𝑟 𝑟𝑟𝑟𝑟ğ𝑟𝑟ş𝑟𝑟𝑟𝑟= ∆𝑌𝑌

∆𝑋𝑋

şeklinde ifade edilir.

Y

X 0

Page 6: İKTİSAT - Fuat Hoca...İktisat analitik bir bilimdir. Yani bir soruna birden daha fazla çözüm üretir. İktisadın Bölümleri: a) Mikro İktisat: İktisadın, mevcut durumu inceleyerek

5

İKTİSAT

TEMEL İKTİSADİ KAVRAMLAR

Üretim imkânları eğrisi ile ilgili bilinmesi gereken üçüncü nokta; farklı biçimlerde çizilen üretim imkânları eğrileri ve söz konusu çizimlerin nedenleridir. Üretim imkânları eğrisinin eğimini veren fırsat maliyetinin aldığı değişim aralıklarına göre üç farklı üretim imkânları eğrisi çizilebilir. Buna göre artan fırsat maliyeti söz konusu iken orijine göre içbükey çizilen üretim imkânları eğrisi, fırsat maliyeti azalan olduğunda orijine göre dışbükey ve fırsat maliyeti sabit olduğunda negatif eğimli bir doğru şeklinde çizilmektedir.

Üretim imkânları eğrisi ile ilgili bilinmesi gereken dördüncü ve son durum söz konusu eğrinin sağa kaymasıdır. Söz konusu eğrinin sağa kayması, ekonomide yer alan kaynakların kalite ya da miktarındaki artış ve teknolojik gelişme sonucunda gerçekleşir ve üretim imkânları eğrisinin sağa kayması ekonominin büyümesi anlamını taşımaktadır.

Page 7: İKTİSAT - Fuat Hoca...İktisat analitik bir bilimdir. Yani bir soruna birden daha fazla çözüm üretir. İktisadın Bölümleri: a) Mikro İktisat: İktisadın, mevcut durumu inceleyerek

6

İKTİSAT

TÜKETİM TEORİSİ

II. TÜKETİM TEORİSİ Mal ve hizmetlerin ihtiyaçları karşılama özelliğine fayda denir. Rasyonel hareket eden bir tüketici, veri geliri ile kendisine en yüksek faydayı sağlayan mal ve hizmet miktarını satın almaya yönelir. Diğer bir ifade ile tüketicinin denge koşulu fayda maksimizasyonudur. Amacı fayda maksimizasyonu olan bir tüketicinin, çeşitli mal bileşimleri tüketimi sonucu elde edeceği faydanın ne kadar olduğunu bilmesi gerekir. Söz konusu faydanın ölçümü ve özellikleri ile ilgili iki farklı iktisadi görüş bulunmaktadır. Söz konusu yaklaşımlar; Kardinalist yaklaşım ve Ordinalist yaklaşım olarak ikiye ayrılır. a) Kardinal Yaklaşım (Sayısalcılar): Faydanın ölçülebileceğini savunurlar. Fayda objektif bir kavramdır. Yani aynı maldan eşit

miktarda tüketen herkes aynı faydayı elde eder. Ölçü birimi util’dir. Bir malın sağlayacağı fayda diğer malın sağlayacağı

faydayı etkilemez. Her birey, belli bir malı eşit miktarda tükettiğinden aynı

toplam faydayı elde eder. Bireysel faydaların toplamı toplam faydayı verir.

Savunucuları; H.Gossen, S.Jevons, K.Menger, L. Walras’tır.

b) Ordinalist Yaklaşım ( Sırasalcılar) Fayda ölçülemez. Fayda subjektiftir. Yani bir malın sağladığı fayda kişiden

kişiye değişir. Bir malın sağlayacağı fayda diğer malın faydasını etkiler.

Yani bir malın tüketiminden sağlanan fayda, öteki malların tüketiminden sağlanan faydadan bağımsız olamaz.

Fayda sıralanabilir. Savunucuları; F.Y.Edgeworth, V.Pareto, G.B. Antonelli, R.Hicks, I.Fisher’dir. KARDİNAL TÜKETİM TEORİSİ Faydanın ölçülebileceğini savunan kardinal yaklaşım fayda ve tüketimi incelerken toplam fayda ve marjinal fayda kavramlarını kullanır. Toplam Fayda (TU): Bir tüketicinin belirli bir dönemde tükettiği bir malın tüm birimlerinden elde ettiği faydaya toplam fayda denir. Marjinal Fayda (MU): Bir tüketicinin belirli bir dönemde tükettiği malın her ilave biriminden elde ettiği faydaya marjinal fayda denir. Marjinal fayda formül olarak; 𝑴𝑴𝑴𝑴 = ∆𝑻𝑻𝑴𝑴

∆𝑸𝑸 ile gösterilir. Buna

göre marjinal fayda toplam faydadaki değişme ile tüketilen mal miktarındaki değişimin birbirine oranı ile ölçülür. Bunun dışında fayda fonksiyonu veri iken marjinal fayda toplam fayda fonksiyonunun birinci türevine eşittir. Örneğin; TU = U = 12X – X2 şeklinde verilen X malına ilişkin toplam fayda fonksiyonuna göre marjinal fayda,

dTUMU 12 2XdX

= = − olaca

ktır.

Toplam Fayda- Marjinal Fayda İlişkisi

Tüketilen mal miktarı (Q), marjinal fayda (MU) ve toplam faydanın (TU) yer aldığı yandaki tabloyu incelediğimizde; Tüketilen mal miktarı 4 birim oluncaya kadar (ilk 3

birimde) toplam fayda artmakta ve aynı üretim aralığında marjinal fayda azalmaktadır.

4.mal tüketiminde toplam fayda maksimum olurken, marjinal fayda 0 olur.

4.mal tüketiminden sonra mal tüketimine devam edildikçe örneğin 5. mal tüketimi yapılırsa marjinal fayda azalır ve negatif değer alır.

Yukarıda incelediğimiz tabloyu grafik üzerinde gösterelim.

Toplam fayda ile marjinal fayda arasındaki ilişkiyi tek şekil altında gösterdiğimizde dikkat edilecek hususlar şöyledir.

Toplam fayda maksimum iken marjinal fayda sıfırdır Marjinal fayda pozitif değer alırken ve azalırken

toplam fayda azalarak artmaktadır. Marjinal fayda negatif değer alırken toplam fayda

azalmaktadır. Marjinal fayda toplam faydaya yön vermektedir. Marjinal fayda daima azalmaktadır. Marjinal fayda toplam fayda eğrisinin herhangi bir

noktadaki eğimine eşittir.

Tüketicinin tükettiği mal miktarı arttıkça her ilave birimden elde ettiği faydanın yani marjinal faydanın giderek azalmasına azalan marjinal fayda ilkesi denir.

Q TU MU(∆TU/∆Q) 0 0 0 1 20 20 2 35 15 3 45 10 4 45 0 5 35 -10

Page 8: İKTİSAT - Fuat Hoca...İktisat analitik bir bilimdir. Yani bir soruna birden daha fazla çözüm üretir. İktisadın Bölümleri: a) Mikro İktisat: İktisadın, mevcut durumu inceleyerek

7

İKTİSAT

TÜKETİM TEORİSİ

DEĞER PARADOKSU (ELMAS SU PARADOKSU) Adam Smith’in 1776 yılında yayınlanan “Milletlerin Zenginliği” adlı kitabında, bir maldan elde edilen toplam faydayı kullanım değeri, bir malın diğer malları satın alma gücünü ise değişim değeri olarak tanımlamıştır. Kullanım değeri yüksek olan su gibi bir malın değişim değerinin çok az olmasına karşın, kullanım değeri çok az olan elmas gibi bir malın değişim değerinin çok olması elmas - su paradoksu olarak nitelendirilir. ORDİNAL TÜKETİM TEORİSİ Ordinal yaklaşımda tüketici dengesine ulaşmak için kullanılan değişkenler farksızlık eğrileri ve bitçe doğrusudur. a) Farksızlık Eğrisi: Tüketiciye aynı fayda düzeyini sağlayan farklı mal bileşimlerinin geometrik yerine farksızlık eğrisi denir.

Yukarıdaki şekilde yer alan farksızlık eğrisi üzerindeki A,B ve C noktalarında tüketici farklı mal bileşimleri ile aynı fayda düzeyini sağlamaktadır. Farksızlık Eğrisinin Özellikleri: 1. Farksızlık eğrisi üzerindeki tüm noktalarda tüketicinin elde ettiği fayda düzeyi eşittir. 2. Farksızlık eğrileri orijinden uzaklaştıkça(sağa kaydıkça) tüketicinin elde ettiği fayda artar. 3. Farksızlık eğrileri birbirini kesmez. 4. Farksızlık eğrileri negatif eğimlidir. Bunun nedeni marjinal ikame oranıdır.(MRS) 5. Farksızlık eğrileri orijine göre dışbükeydir. Bunun nedeni azalan MRS'dir. MARJİNAL İKAME ORANI – Azalan Marjinal İkame Oranı Prensibi

Tüketici farksızlık eğrisi üzerinde bir mal bileşiminden diğerine geçtiğinde, bir malın tüketim miktarını arttırırken diğer malın tüketim miktarını azaltmaktadır ancak fayda düzeyinde bir değişiklik olmamaktadır.

Tüketicinin aynı farksızlık eğrisi üzerinde mallardan

birinin kullanımını bir birim arttırdığında aynı fayda düzeyinde kalabilmek için diğer maldan ne kadar vazgeçmesi gerektiğini gösteren orana marjinal ikame oranı (MRS) denir.

Aynı şekilde B mal bileşiminden C mal bileşimine geçildiğinde

MRS = Y 17 12 5X 6 7

∆ −= = −

∆ − olarak bulunur. Bu bir birim daha

fazla X malı tüketmek için 5 birim Y malı tüketiminden vazgeçmek gerektiğini gösterir. Görülüyor ki X malı tüketimini her defasında bir birim arttıran tüketici için marjinal ikame oranı giderek azalmaktadır. Bu duruma azalan marjinal ikame oranı prensibi denir. Marjinal ikame oranı aynı zamanda farksızlık eğrisinin eğimini temsil eder. Ve söz konusu eğim malların marjinal faydalarının birbirine oranı ile ifade edilir. (MRS= MUx/MUy) Farksızlık Eğrilerinin Alternatif Durumları

A) Orijine Göre Dışbükey Farksızlık Eğrileri:

0 Yukarıdaki şekilde yer alan ve orijine göre dışbükey olan farksızlık eğrileri tipik farksızlık eğrileridir.

Page 9: İKTİSAT - Fuat Hoca...İktisat analitik bir bilimdir. Yani bir soruna birden daha fazla çözüm üretir. İktisadın Bölümleri: a) Mikro İktisat: İktisadın, mevcut durumu inceleyerek

8

İKTİSAT

TÜKETİM TEORİSİ

Çizilen farksızlık eğrilerinin orijine göre dışbükey olma nedeni azalan marjinal ikame oranının(MRS) varlığıdır. Farksızlık eğrilerinin orijine göre dışbükey olması Y ve X malı arasında kısmi ikamenin varlığını gösterir. ( U= C.Xa.Yb)

B) Orijine Göre İçbükey Farksızlık Eğrileri:

Farksızlık eğrilerinin orijine göre içbükey çizilmesinin nedeni artan marjinal ikame oranının ( artan MSR) varlığından kaynaklanır. Farksızlık eğrilerinin içbükey çizilmesi mallar arasındaki uyumsuzluğu gösterir. Buna göre tüketici X ve Y mallarını ayrı ayrı tükettiğinde elde ettiği faydayı, malları birlikte tükettiğinde elde edemez. Söz konusu mallara örnek olarak turşu ve künefe örnek verilebilir. Bu durumda tüketicinin en yüksek faydayı sağlaması mallardan sadece bir tanesini tüketmesi ile mümkün olur(köşe çözümü) (U=X2+Y2)

C) Negatif Eğimli Doğru Şeklindeki Farksızlık Eğrileri:

Birbirleri yerine tamamen ikame edilebilen iki mal için farksızlık eğrisi çizildiğinde, bu farksızlık eğrisi düz bir doğrudur. Tam ikame varsa ucuz olan mal tüketilir. Varsayalım ki toz şekerin fiyatı 8 TL, küp şekerin fiyatı 6 TL, Bu iki mal birbirlerinin tam ikamesi ise tüketici sadece mavi kalem tüketir ve E noktasında dengeye gelir. Bu duruma köşe çözümü denir. Bu durumda MRS oranı sabittir. (U=aX+bY)

D) Doksan Derecelik Açı Yapan L şeklindeki

Farksızlık Eğrileri:

Tüketiciye fayda sağlarken birlikte tüketilmesi zorunlu olan mallar(tamamlayıcı mallar) için çizilen farksızlık eğrileri L şeklinde çizilir. Farksızlık eğrileri L şeklinde olduğunda mallar arasında ikame söz konusu olmaz ve bu durumda marjinal ikame oranı sıfır olur.(MRS=0) (U=min(aX,bY)

E) Pozitif Eğimli Farksızlık Eğrisi

Tüketicinin birlikte tükettiği mallardan birisi kendisine zarar veriyorsa bu tip mallara kötü mal denir. Bu durumda tüketicinin farksızlık eğrisi pozitif eğimlidir. Tüketici tüketerek fayda sağladığı mal ile aynı zamanda faydasını azaltan bir malı (kötü mal) birlikte tüketmek durumundadır.

F) Tek Başına Fayda Sağlayan Malın Farksızlık Eğrisi

X ve Y gibi iki mal ile karşı karşıya olan bir tüketici bir malı tüketmeyi hiç arzu etmeyebilir. Bu durumda farksızlık eğrisi, tüketicinin faydasız olarak gördüğü ve tüketmek istemediği mal eksenine paralel bir doğru şeklinde olacaktır. Tüketici hiçbir koşulda X malını, Y malı ile ikame etmek istememektedir. (U=X)

Page 10: İKTİSAT - Fuat Hoca...İktisat analitik bir bilimdir. Yani bir soruna birden daha fazla çözüm üretir. İktisadın Bölümleri: a) Mikro İktisat: İktisadın, mevcut durumu inceleyerek

9

İKTİSAT

TÜKETİM TEORİSİ

BÜTÇE DOĞRUSU (Bütçe Kısıtı)

Tüketicinin veri bütçesi ile satın alabileceği maksimum X ve Y malı bileşimlerini gösteren doğruya bütçe doğrusu denir. Tüketicinin veri bütçesinin tamamını harcadığı varsayımı altında bütçe doğrusu,

Bütçe Denklemi M=PX . X + PY. Y şeklinde yazılır. M → Tüketicinin parasal geliri X → X malından tüketilen miktar Y → Y malından tüketilen miktar Px → X1 malının fiyatı PY → Y malının fiyatı

Yukarıdaki şekilde yer alan bütçe doğrusu görüldüğü üzere negatif eğimli bir doğru şeklindedir. Eğrinin eksenleri kestiği noktaları inceleyecek olursak; A noktası tüketicinin tüm geliri ile satın alabileceği Y malı miktarını, B noktası ise tüketicinin tüm geliri ile satın alabileceği X malı miktarını gösterir.

Bununla birlikte tüketicinin geliri arttığında bütçe doğrusu sağa kayarken, tüketici gelirinin azalması bütçe doğrusunun sola kayacaktır.

Son olarak bütçe doğrusunun eğimi malların fiyatlarının birbirine oranına eşittir. Diğer bir ifade ile bütçe doğrusunun

eğimi �𝑷𝑷𝒙𝒙𝑷𝑷𝒚𝒚� 'dir.

ORDİNALİST YAKLAŞIMA GÖRE TÜKETİCİ DENGESİ (Fayda Maksimizasyonu) Sırasalcı yaklaşıma göre tüketici dengesi yani fayda maksimizasyonu tüketicinin farksızlık eğrisi ile bütçe doğrusunun birbirine teğet olduğu noktadaki mal bileşiminde sağlanır.

Tüketici A ve B gibi noktalarda dengeye gelmek istemez çünkü U1 farksızlık eğrisinin üzerinde olan bir tüketici, E noktasına gittiğinde daha yüksek bir fayda seviyesini gösteren U2 farksızlık eğrisine ulaşır. Tüketicinin amacı faydasını maksimize etmek (en çok yapmak) olduğuna göre E noktasında dengeye gelir. Tüketici U3 farksızlık eğrisine gitmek istese de buna parasal geliri yetmeyeceği için (çünkü bütçe doğrusunun üzerinde) bunu yapamaz.

Tüketici dengesini ifade eden bu durum aynı zamanda farksızlık eğrisi ve bütçe kısıtının eğimlerinin birbirine eşit olması anlamına gelir. Daha önce değindiğimiz gibi farksızlık

eğrisinin eğimi marjinal ikame oranına (MRS=𝑴𝑴𝑴𝑴𝒙𝒙𝑴𝑴𝑴𝑴𝒚𝒚

) ve bütçe

doğrusunun eğimi ise malların fiyatları oranına �𝑷𝑷𝒙𝒙𝑷𝑷𝒚𝒚� eşittir.

Bundan dolayı tüketici denge şartı; 𝑴𝑴𝑴𝑴𝒙𝒙𝑷𝑷𝒙𝒙

= 𝑴𝑴𝑴𝑴𝒚𝒚𝑷𝑷𝒚𝒚

ya da 𝑴𝑴𝑴𝑴𝒙𝒙𝑴𝑴𝑴𝑴𝒚𝒚

=𝑷𝑷𝒙𝒙𝑷𝑷𝒚𝒚

olarak ifade edilir. Yazdığımız formülü sözel olarak ifade

edersek tüketici dengesi; mallar için harcanan son liraların malların marjinal faydalarını eşitlemesi durumda gerçekleşir. Şekilde de görüldüğü gibi tüketici dengesi farksızlık eğrisi ile bütçe doğrusunun teğet olduğu E noktasında Xe , Ye mal bileşimi tüketilerek sağlanmaktadır.

Page 11: İKTİSAT - Fuat Hoca...İktisat analitik bir bilimdir. Yani bir soruna birden daha fazla çözüm üretir. İktisadın Bölümleri: a) Mikro İktisat: İktisadın, mevcut durumu inceleyerek

10

İKTİSAT

TÜKETİM TEORİSİ

TÜKETİCİ DENGESİNİN DEĞİŞMESİ A) FİYATLARDAKİ DEĞİŞMELER Gelir ve tercihler değişmezken fiyatlardaki değişmeler tüketici dengesini etkiler.

a) X Malı Fiyatının Düşmesi: Aşağıdaki şekilde görüldüğü gibi Y malının fiyatı sabitken, X malı fiyatının düşmesi sonucunda tüketicinin tüketebileceği X malı miktarı artar ve bütçe doğrusunun eğimi azalır yani bütçe doğrusu yatıklaşır. Y 0 X

b) X Malı Fiyatının Artması: Aşağıdaki şekilde görüldüğü gibi Y malının fiyatı sabitken, X malı fiyatının artması sonucunda tüketicinin tüketebileceği X malı miktarı azalır ve bütçe doğrusunun eğimi artar yani bütçe doğrusu dikleşir. Y 0 X

c) Y Malı Fiyatının Düşmesi: Aşağıdaki şekilde görüldüğü gibi X malının fiyatı sabitken, Y malı fiyatının düşmesi sonucunda tüketicinin tüketebileceği Y malı miktarı artar ve bütçe doğrusunun eğimi artar yani bütçe doğrusu dikleşir. Y 0 X

d) Y Malı Fiyatının Artması : Aşağıdaki şekilde görüldüğü gibi X malının fiyatı sabitken, Y malı fiyatının artması sonucunda tüketicinin tüketebileceği Y malı miktarı azalır ve bütçe doğrusunun eğimi azalır yani bütçe doğrusu yatıklaşır. Y 0 X

Page 12: İKTİSAT - Fuat Hoca...İktisat analitik bir bilimdir. Yani bir soruna birden daha fazla çözüm üretir. İktisadın Bölümleri: a) Mikro İktisat: İktisadın, mevcut durumu inceleyerek

11

İKTİSAT

TÜKETİM TEORİSİ

Fiyat-Tüketim Eğrisi Tüketicinin gelir düzeyi ve tercihleri veri iken tükettiği mallardan birinin fiyatının değişmesi durumunda oluşan yeni tüketici denge noktaların geometrik yerine fiyat-tüketim eğrisi denir. Fiyat tüketim eğrisi, mallardan birinin fiyatının düşmesiyle tüketicinin fayda maksimizasyonu sağladığı noktaların oluşturduğu bir eğridir. Dolayısıyla; * Fiyat-tüketim eğrisi üzerindeki her noktada tüketici dengededir yani fayda maksimizasyonunu sağlanmıştır. * Fiyat-tüketim eğrisi üzerindeki her noktada tüketici veri bütçesinin tamamını iki mala harcanmıştır. Not: Fiyat tüketim eğrisi yardımı ile bireysel talep eğrisi elde edilir. B) GELİRİN DEĞİŞMESİ

Tüketicinin zevk ve tercihleri ile tükettiği malların fiyatları sabitken, tüketici gelirinin değişmesi bütçe doğrusunun paralel olarak kaymasına neden olur.

a) Gelirin Artması Y 0 X Gelir- Tüketim Eğrisi Tüketicinin geliri değiştikçe oluşan yeni denge noktalarını birleştiren eğriye gelir-tüketim eğrisi denir. Gelir tüketim eğrisi çizilirken dikkat edilmesi gereken nokta, eksenlerde yer alan mallardan en az bir tanesinin normal mal olmasıdır. * Gelir tüketim eğrisinin pozitif çizilmesi eksenlerde yer alan her iki malın da normal mal olduğu anlamına gelir. * Gelir tüketim eğrisinin negatif eğimli olması eksenlerde yer alan mallardan birinin normal mal, diğerinin düşük mal olması anlamına gelir. * Her iki mal da düşük mal ise gelir-tüketim eğrisi çizilemez. Not: Gelir-tüketim eğrisi yardımı ile Engel Eğrisi çizilir.

Page 13: İKTİSAT - Fuat Hoca...İktisat analitik bir bilimdir. Yani bir soruna birden daha fazla çözüm üretir. İktisadın Bölümleri: a) Mikro İktisat: İktisadın, mevcut durumu inceleyerek

12

İKTİSAT

ARZ VE TALEP ANALİZİ

III. TALEP VE ARZ ANALİZİ 1) TALEP: Tüketicinin çeşitli fiyatlardan satın almak istediği mal ve hizmet miktarına talep adı verilir. Bireysel Talep Şedülü ve Bireysel Talep Eğrisi: Bireysel Talep Şedülü: Tüketicinin farklı fiyat seviyesinde talep edeceği miktarları gösteren tablodur. Fiyat (P) Talep Edilen Miktar (Q)

5 20 br. 8 16 br. 12 14 br. 15 10 br.

Talep şedülü ve çizilen talep eğrisine dikkat edilirse herhangi bir malın fiyatı ile talep edilen miktarı arasında ters yönlü bir ilişki mevcuttur. Söz konusu ters yönlü ilişki çizilen talep eğrisinin negatif eğimli olmasına neden olur. Talep Kanunu: Bir malın fiyatı ile talep edilen miktarı arasındaki ters yönlü ilişkiye talep kanunu denir. Talep kanunu bireysel talep eğrisinin negatif çizilmesinin en önemli nedenidir.

Piyasa Talep Eğrisi Piyasada bulunan bütün tüketicilerin bireysel talep eğrilerinin yatay toplamı piyasa talep eğrisini verir. Yatay toplama; aynı fiyattan bütün tüketicilerin tükettiği mal miktarlarını toplama işlemidir. Örnek: Q malı için piyasada 3 tüketici olsun. Bunların bireysel talep eğrileri şöyledir:

Piyasa talep eğrisini bulmak için yatay toplama yapacağız.

P = 5 → Q toplam = 10 + 12 + 14 = 36 P = 8 → Q toplam = 7 + 10 + 11 = 28 P = 10 → Q toplam = 4 + 6 + 9 = 19

Talep Şedülü

Page 14: İKTİSAT - Fuat Hoca...İktisat analitik bir bilimdir. Yani bir soruna birden daha fazla çözüm üretir. İktisadın Bölümleri: a) Mikro İktisat: İktisadın, mevcut durumu inceleyerek

13

İKTİSAT

ARZ VE TALEP ANALİZİ

Bireysel Talep Fonksiyonu Bireysel talep fonksiyonu; tüketicinin bir maldan talep ettiği miktar ile onu etkileyen tüm değişkenler arasındaki ilişkiyi tanımlar. Bireysel talep fonksiyonu aşağıdaki gibi gösterilebilir. Qd=f(P,Pc,Ps,I,Z,N,E) Talep fonksiyonunda yer alan sembolleri incelediğimizde; Qd= Talep Miktarı P= Malın kendi fiyatı Pc= Tamamlayıcı malın fiyatı Ps= İkame malın fiyatı I= Tüketici geliri N=Tüketici sayısı( nüfus) E= Tüketicinin fiyat beklentisi Talep Eğrisindeki Hareketler A) Talep Miktarının Değişmesi (Talep Eğrisi Üzerinde Hareket) Talep eğrisi üzerindeki hareketin tek bir nedeni vardır ve bu neden malın kendi fiyatında meydana gelen değişmedir. Yandaki şekilde görüldüğü gibi malın fiyatı P1 iken talep edilen miktar Q1 'dir. Söz konusu malın fiyatı P2 düzeyine düştüğünde talep edilen miktar Q2 olmakta ve talep eğrisi üzerinde A noktasından B noktasına geçilmektedir.

B) Talebin Değişmesi Talebin değişmesi; talep eğrisinin bir bütün olarak sağa ya da sola kayması anlamına gelir. Talep eğrisinin sağa kayması söz konusu mal ile ilgili talebin arttığını, talep eğrisinin sola kayması ise mal ile ilgili talebin azaldığını ifade eder. Talep eğrisinin sağa ya da sola kaymasına neden olan faktörler talep fonksiyonunda yer alan ve malın kendi fiyatı dışındaki faktörlerdir. Buna göre tamamlayıcı mal fiyatının, ikame mal fiyatının, gelirin, zevk ve tercihlerin, fiyat beklentilerinin ve tüketici sayısının değişmesi talep eğrisinin sağa ya da sola kaymasına neden olur.

Talep Eğrisinin Sağa Kaymasına Neden Olan Faktörler • Tamamlayıcı Mal Fiyatının Düşmesi: Daha öncede

belirttiğimiz gibi ihtiyaçların giderilmesi için birlikte kullanılan mallara tamamlayıcı mallar denir.

• Tamamlayıcı mallara örnek olarak otomobil-benzin

örneğinden hareket edilirse, talep edilen malın otomobil olduğu kabul edildiğinde, benzin fiyatının düşmesi otomobil talebinin artmasına ve talep eğrisinin bir bütün olarak sağa kaymasına yol açar.

• İkame Mal Fiyatının Artması: İkame mal; herhangi bir

ihtiyacı karşılarken birbiri yerine geçen mallara verilen isimdir. Örneğin çay ve kahve ikame mallardır.

Tüketicinin kullandığı esas ürünün çay olduğunu kabul edersek, kahvenin fiyatının artması tüketicinin çay talebini arttırmasına ve talep eğrisinin sağa kaymasına neden olacaktır. • Tüketici Gelirinin Değişmesi: Tüketici gelirindeki

değişmelerin talep eğrisini nasıl etkileyeceğini incelemeden önce daha önce verilen mal tanımlarından ikisini hatırlamamız gerekir. Normal mal olarak ifade edilen ve gelir arttıkça tüketimi artan mallarda talep eğrisinin sağa kayması gelirin artması sonucunda gerçekleşir.

Bununla birlikte, tüketicinin geliri arttıkça talebi azalan mallar vardır ki bu mallara düşük mal adı verilir. Düşük mallarda tanım gereği, talep eğrisinin sağa kayması gelirin azalmasına bağlıdır. • Zevk ve Tercihlerin İlgili Mal Lehine Gelişmesi:

Tüketicinin kullandığı mal ile ilgili zevk ve tercihlerinin artması söz konusu mal için çizilen talep eğrisinin sağa kaymasına neden olacaktır.

• Tüketicinin Fiyat Beklentileri: Tüketici kullandığı malın

fiyatının gelecekte artacağını bekliyorsa söz konusu mala olan talebini arttırır ve talep eğrisi sağa kayar.

• Tüketici Sayısının Artması: Herhangi bir malı talep eden

tüketicilerin sayısı arttıkça ilgili mal için çizilen talep eğrisi sağa kayar. Örneğin belirli bir dönemde İstanbul'da talep edilen ekmek miktarı Eskişehir'de talep edilen ekmek miktarından daha fazladır. Bu durumun temel nedeni İstanbul'da yaşayan nüfusun (tüketici sayısının), Eskişehir'de yaşayan nüfustan çok daha fazla olmasıdır.

Söz konusu faktörlerin tersi durumda hareket etmesi talep eğrisinin sola kaymasına neden olacaktır.

Page 15: İKTİSAT - Fuat Hoca...İktisat analitik bir bilimdir. Yani bir soruna birden daha fazla çözüm üretir. İktisadın Bölümleri: a) Mikro İktisat: İktisadın, mevcut durumu inceleyerek

14

İKTİSAT

ARZ VE TALEP ANALİZİ

2) ARZ: Bir üreticinin belli bir dönemde üretmek ve satmak istediği mal miktarına arz denir.

Bireysel Arz Fonksiyonu: Bir firmanın bir maldan arz ettiği miktar ile onu etkileyen tüm değişkenler arasındaki ilişkiyi tanımlayan fonksiyondur. Qs = f(P,Py,Pg,Tg,Sg,T,E,Nf .H) Bu bağlamda üreticinin bireysel arzını etkileyen unsurlar şunlardır.

Malın fiyatı (P) Üretim faktörlerinin fiyatları (Pg) Teknolojik gelişme(T) Diğer malların fiyatları(Py) Vergiler (Tg) Sübvansiyonlar (Sg) Firma beklentileri (E) Firma sayısı (N f) Hava ve iklim koşulları(H)

Bireysel Arz Şedülü ve Bireysel Arz Eğrisi Bireysel Arz Şedülü: Firmanın belli bir dönemde arz ettiği mal miktarı ile fiyat arasındaki ilişkinin tablo biçiminde ifade edilmesidir. Arz şedülü ve çizilen arz eğrisine dikkat edilirse herhangi bir malın fiyatı ile arz edilen miktarı arasında doğru yönlü bir ilişki mevcuttur. Söz konusu doğru yönlü ilişki çizilen arz eğrisinin pozitif eğimli olmasına neden olur. Arz Kanunu: Bir malın fiyatı ile arz edilen miktarı arasındaki doğru yönlü ilişkiye arz kanunu denir. Arz kanunu bireysel arz eğrisinin pozitif çizilmesinin en önemli nedenidir. Piyasa Arz Eğrisi: Tüm firmaların belli bir dönemde değişik fiyat düzeylerinden üretip satmak istedikleri mal miktarını gösteren eğriye piyasa arz eğrisi denir. Piyasa arz eğrisi firma arz eğrilerinin yatay toplamı olarak elde edilir.

Arz Eğrisindeki Hareketler A) Arz Miktarının Değişmesi ( Arz Eğrisi Üzerinde Hareket)

Arz eğrisi üzerindeki hareketin tek bir nedeni vardır ve bu neden malın kendi fiyatında meydana gelen değişmedir. Yandaki şekilde görüldüğü gibi malın fiyatı P1 iken arz edilen miktar Q1 'dir. Söz konusu malın fiyatı P2 düzeyine yükseldiğinde arz edilen miktar Q2 olmakta ve arz eğrisi üzerinde A noktasından B noktasına geçilmektedir. B) Arzın Değişmesi Arzın değişmesi; arz eğrisinin bir bütün olarak sağa ya da sola kayması anlamına gelir. Arz eğrisinin sağa kayması söz konusu mal ile ilgili arzın arttığını, arz eğrisinin sola kayması ise mal ile ilgili arzın azaldığını ifade eder. Arz eğrisinin sağa ya da sola kaymasına neden olan faktörler arz fonksiyonunda yer alan ve malın kendi fiyatı dışındaki faktörlerdir. Buna göre girdi fiyatının, diğer malların fiyatlarının, sübvansiyonların, vergilerin, teknoloji düzeyinin, üretici beklentilerinin, üretici sayısının, hava koşullarının değişmesi arz eğrisinin sağa ya da sola kaymasına neden olur. Arz Eğrisinin Sağa Kaymasına Neden Olan Faktörler • Girdi Fiyatlarının Düşmesi: Üreticilerin üretim yaparken

kullandığı girdilere, diğer bir ifade ile kullandığı üretim faktörlerine yaptıkları ödemeler üretici firmalar için bir maliyet unsurudur. Bundan dolayı söz konusu maliyet unsurlarının azalması üretici firmaların maliyetlerinin azalmasına yani kârlarının artmasına neden olacaktır. Daha yüksek kâr düzeylerinde firmaların arzları artacak ve arz eğrisi sağa kayacaktır.

• Diğer Malların Fiyatlarının Düşmesi: Üretici firmanın iki

mal ürettiğini varsayarsak, mallardan birinin fiyatı düştüğünde, firma daha yüksek fiyattan satış yaptığı mala olan arzını arttıracaktır.

• Sübvansiyonların Artması: Devletin üreticiye verdiği

destek olan sübvansiyonların artması firmanın kâr marjını yükseltecek ve buna bağlı olarak arz eğrisi sağa kayacaktır.

• Vergilerin Düşmesi: Firma için bir maliyet unsuru olan

vergilerin düşmesi, firmanın kârının artmasına ve bundan dolayı daha çok mal üretmesine neden olacak ve arz eğrisi sağa kayacaktır.

Malın Fiyatı(P) Arz Edilen Miktar(Qs) 5 20 10 40 15 60

Page 16: İKTİSAT - Fuat Hoca...İktisat analitik bir bilimdir. Yani bir soruna birden daha fazla çözüm üretir. İktisadın Bölümleri: a) Mikro İktisat: İktisadın, mevcut durumu inceleyerek

15

İKTİSAT

ARZ VE TALEP ANALİZİ

• Üretici Sayısının Artması: Bir firmanın ürettiği malı

üreten firma sayısının artması, her firmanın daha çok üretim yapmasına neden olur ve arz eğrisi sağa kayar.

• Firmaların Fiyat Beklentileri: Bir firma ürettiği malın

fiyatının gelecekte düşeceğini bekliyorsa, bugünkü yüksek fiyattan daha çok mal üretip satmak ister ve arz eğrisi sağa kayar.

• Hava Koşullarının İyi Gitmesi: Özellikle tarımsal üretim

yapan bir firma için hava koşullarının mevsim normallerine göre gitmesi firmanın üretiminin artmasına neden olur.

Söz konusu değişkenler anlattığımızın tersi yönde değişirse arz eğrisi sola kayar. PİYASA DENGESİ Bir maldan talep edilen miktarın o maldan arz edilen miktara eşit olduğu duruma piyasa dengesi denir. Dengede oluşan fiyata piyasa denge fiyatı, miktara ise piyasa denge miktarı denir. Arz edilen miktarın talep edilen miktarı aşan kısmına arz fazlası, benzer şekilde talep edilen miktarın arz miktarını aşan kısmına da talep fazlası olarak adlandırılır.

PİYASA DENGESİNİN DEĞİŞMESİ - DENGEDEKİ

DEĞİŞMELER Piyasa dengesini arz ve talepteki değişimler etkilemektedir. Bu değişimler şunlardır. Etkileyen Faktör Sonuç Arz sabitken, talep artarsa

Fiyat ve miktar artar

Talep sabitken, arz artarsa

Fiyat düşer, miktar artar

Arz ve talep aynı yönde ve aynı miktarda artarsa

Fiyat sabit, miktar artar.

Arzdaki artış talepteki artıştan daha küçük olursa

Fiyat ve miktarı artar

Arzdaki artış, talepteki artıştan daha fazla olursa

Fiyat düşer, miktar artar.

Arz azalırken talep aynı oranda artarsa

Fiyat artar, miktar sabit kalır.

Arz azalırken talep daha fazla artarsa

Fiyat ve miktar artar.

Arz azalırken talep daha az artarsa Fiyat artar, miktar azalır

Tablodaki piyasa dengesi değişimlerin grafiksel analizini aşağıda incelemeniz mümkündür.

Page 17: İKTİSAT - Fuat Hoca...İktisat analitik bir bilimdir. Yani bir soruna birden daha fazla çözüm üretir. İktisadın Bölümleri: a) Mikro İktisat: İktisadın, mevcut durumu inceleyerek

16

İKTİSAT

ARZ VE TALEP ANALİZİ

DEVLETİN PİYASAYA MÜDAHALESİ

A) FİYAT KONTROLLERİ

Devletin Piyasaya Müdahalesi 1. Taban Fiyat Bu durumda devlet üreticileri korumak için, fiyatı denge fiyatının üzerinde belirler ve bu fiyattan daha aşağıda işlem yapılmasına izin vermez. Oluşan bu fiyata fiyat tabanı denir. Piyasa dengeye gelemez ve bir arz fazlası oluşur. Arz fazlası malları devlet kendi satın alabilir.

Yukarıdaki şekilde görüldüğü gibi piyasa dengesinin sağlandığı P1 fiyatının üzerinde bir taban fiyat uygulaması ekonomide arz fazlasına neden olur. Taban fiyat ile ilgili bilinmesi gereken temel noktalar; • Taban fiyatta amaç üreticileri korumaktır. • Devlet bir malın piyasada işlem göreceği minimum fiyatı

belirler. • Taban fiyat, piyasa denge fiyatının üzerinde olmalıdır • Piyasa denge fiyatının altında bir taban fiyat belirlenirse

piyasa denge fiyatı geçerlidir 2. Tavan Fiyat Devlet fiyatı denge fiyatının altında belirler ve belirlenen bu fiyatın üzerinde işlem yapılmasına izin vermez. Bu durumda bir talep fazlası ortaya çıkar, sonuçta üretilen mallar talebi karşılamaya yetmez. Bu durumda kuyruklar, karaborsa, karne, kayırılan müşteri, ilk gelen ilk alır gibi sorunlar ortaya çıkar.

Yukarıdaki şekilde görüldüğü gibi tavan fiyat uygulaması sonucunda piyasada talep fazlası meydana gelir. Tavan fiyat uygulaması ile ilgili temel noktalar; • Tavan fiyat uygulamasının amacı tüketici korumaktır. • Tavan fiyat uygulaması sonucunda kıtlık meydana gelir. • Tavan fiyat piyasa fiyatının altında olmalıdır. • Piyasa denge fiyatının üzerinde bir tavan fiyat belirse

piyasa denge fiyatı geçerli olur. 3. Vergiler Vergi; devletin kamu harcamalarını gerçekleştirebilmek amacıyla halktan zorunlu olarak aldığı paralara verilen isimdir. Vergileri spesifik ve advalorem olmak üzere iki sınıfa ayırmak mümkündür. Spesifik Vergi: Malların maddi ölçütleri üzerinden alınan vergidir. Bir malın ağırlığı, hacmi, uzunluğu ya da adeti üzerinden alınan vergiler spesifik vergilerdir. Örnek; motorlu taşıtlar vergisi

Advalorem Vergi: Belirli bir gelir ya da parasal büyüklüğün yüzdesi şeklinde alınan vergilerdir. Örnek; gelir ve kurumlar vergisi. 4. Sübvansiyonlar Devletin üreticileri desteklemek amacıyla üreticilerin maliyetlerini azaltmaya yönelik verdiği destektir. B) MİKTAR KONTROLLERİ (Kotalar) 1) Üretim Kotası: Devletin üretimi sınırlandırmak ve kontrol

altında almak istediği malların üretimine sınırlama getirmesidir.(keten, kenevir.vb)

Üretim kotaları sonucunda malı üretebilecek üretici sayısı azalır ve buna bağlı olarak malın fiyatı yükselir, malı üretebilen üreticilerin gelirleri artar, malların kalitesi artar ve söz konusu piyasada kıtlık oluşur. 2) İthalat Kotası: Yerli endüstriyi korumak amacıyla ithal

edilen mal miktarına devlet tarafından sınırlama getirilmesidir. İthalat kotası sonucunda ithal edilen malın fiyatı artar, talep miktarı azalır.

Taban Fiyat Tavan Fiyat Vergiler Sübvansiyonlar

Page 18: İKTİSAT - Fuat Hoca...İktisat analitik bir bilimdir. Yani bir soruna birden daha fazla çözüm üretir. İktisadın Bölümleri: a) Mikro İktisat: İktisadın, mevcut durumu inceleyerek

17

İKTİSAT

ARZ VE TALEP ANALİZİ

TÜKETİCİ VE ÜRETİCİ RANTI 1. Tüketici Rantı: Tüketicinin bir malı için ödemeye razı olduğu fiyatla gerçekte ödediği fiyat arasındaki olumlu farka tüketici rantı denir. Örneğin pantolon için 100 TL vermeye razı olan bir tüketici, söz konusu malı 75 liraya alıyorsa, aradaki 25 lira tüketicinin elde ettiği rant olarak nitelendirilir.

Yukarıdaki şekilde görünen taralı alan tüketici rantını gösteren alandır. Tüketici rantı grafiksel olarak, denge fiyatının üzerinde ve talep eğrisinin altında kalan alan olarak ifade edilir. Tüketici Rantı ile İlgili Soru Kalıpları: Tüketici rantının hesaplanmasına ilişkin 2 farklı soru kalıbı bulunmaktadır. Örnek 1: Qd= 80-2P şeklinde verilen bir talep fonksiyonunda malın fiyatının 30 TL olması durumunda tüketici rantı kaç TL olur? Cevap: Tüketici rantının hesaplanması ile ilgili söz konusu soruyu çözebilmek için rant alanını çizmek ve gerekli değerleri yerine yazmak yeterlidir.

Yukarıdaki şekilde sorunun çözümünü yapabilmek için bulmamız gereken değerler; P1,P0 ve Q0 değerleridir. P1 fiyatı tüketicinin talep miktarının 0 yapan fiyattır. Buna göre Q= 80-2P fonksiyonunda Q değerini sıfır yapan fiyat düzeyi; 0=80-2P ve 2P=80, P1= 40 TL bulunur. P0 fiyatı piyasada geçerli olan fiyat yani 30 TL'dir.

Q0 ise piyasa dengesindeki miktardır. Buna göre Q=80-2P fonksiyonunda P yerine piyasa fiyatı olan 30 TL'yi yazarsak, Q0=20 bulunur. Sorunun ikinci aşamasında bulduğumuz değerleri yerine yazarak elde edilen üçgenin alanını hesaplamamız gerekmektedir.

Sorunun cevabı olan bölge şekilde gösterilen taralı bölgedir. Söz konusu üçgenin alanının hesaplayabilmek için dik kenar uzunluklarının çarpımını 2'ye bölmek yeterlidir. Buna göre tüketici rantı; 𝟏𝟏𝟏𝟏𝟏𝟏𝟏𝟏𝟏𝟏

𝟏𝟏= 𝟏𝟏𝟏𝟏𝟏𝟏′𝒅𝒅ü𝒓𝒓.

Örnek 2: Bir malın fiyatı 3 TL iken talep miktarı 10 birim, malın fiyatı 2 TL iken talep miktarı 14 birim oluyorsa tüketici rantındaki değişim kaç birimdir? Cevap: Tüketici rantındaki değişimin sorulduğu bu sorunun çözümü için soruda verilen değerlere göre bir talep eğrisi çizmek ve elde edilen yamuğun alanını hesaplamak yeterlidir.

Soruda verilen değerlere göre çizilen talep eğrisinde tüketici rantındaki değişme şekilde görülen yamuğun alanına eşittir. Söz konusu yamuk dikkat edilirse bir dikdörtgen ve bir üçgenden oluşmaktadır. Dikdörtgenin alanı kenarları çarpımına eşittir.( 1X10=10) Üçgenin alanı ise dik kenarların çarpımının 2'ye bölünmesiyle bulunur.( 1x4/2=2) Söz konusu yamuğun alanı ise 10+2 =12 'ye eşittir.

Page 19: İKTİSAT - Fuat Hoca...İktisat analitik bir bilimdir. Yani bir soruna birden daha fazla çözüm üretir. İktisadın Bölümleri: a) Mikro İktisat: İktisadın, mevcut durumu inceleyerek

18

İKTİSAT

ARZ VE TALEP ANALİZİ

2. Üretici Rantı Üreticinin bir malı satmaya razı olduğu fiyat ile malı gerçekte sattığı fiyat arasındaki olumlu farktır. Örneğin bir firma malı 100 TL'ye satmayı planlarken, söz konusu malı 120 TL'ye satarsa söz konusu firma 20 TL üretici rantı elde etmiş olur.

Yukarıdaki şekilde görünen taralı alan üretici rantını gösteren alandır. Üretici rantı grafiksel olarak, denge fiyatının altında ve arz eğrisinin üzerinde kalan alan olarak ifade edilir.

Page 20: İKTİSAT - Fuat Hoca...İktisat analitik bir bilimdir. Yani bir soruna birden daha fazla çözüm üretir. İktisadın Bölümleri: a) Mikro İktisat: İktisadın, mevcut durumu inceleyerek

19

İKTİSAT

ESNEKLİK

IV. ARZ VE TALEP ESNEKLİKLERİ 1) TALEBİN FİYAT ESNEKLİĞİ Bir malın fiyatı %1 değiştiğinde talep edilen miktardaki yüzdesel değişime talebin fiyat esnekliği denir. Esneklik fiyat değişimlerine karşı duyarlılığın bir ölçütüdür. Talep esnekliği formül olarak;

𝑬𝑬𝒅𝒅 =𝑻𝑻𝑻𝑻𝑻𝑻𝑻𝑻𝑻𝑻 𝑻𝑻𝒅𝒅𝒆𝒆𝑻𝑻𝑻𝑻𝒆𝒆 𝒎𝒎𝑻𝑻𝑻𝑻 𝒎𝒎𝒆𝒆𝒎𝒎𝒎𝒎𝑻𝑻𝒎𝒎𝒎𝒎𝒆𝒆𝒅𝒅𝑻𝑻𝒎𝒎𝒆𝒆 % 𝒅𝒅𝑻𝑻ğ𝒆𝒆ş𝒆𝒆𝒎𝒎

𝑴𝑴𝑻𝑻𝑻𝑻 𝒇𝒇𝒆𝒆𝒇𝒇𝑻𝑻𝒎𝒎𝒎𝒎𝒆𝒆𝒅𝒅𝑻𝑻𝒎𝒎𝒆𝒆 % 𝒅𝒅𝑻𝑻ğ𝒆𝒆ş𝒆𝒆𝒎𝒎

=

𝑸𝑸𝟐𝟐 − 𝑸𝑸𝟏𝟏𝑸𝑸𝟏𝟏

𝑷𝑷𝟐𝟐 − 𝑷𝑷𝟏𝟏𝑷𝑷𝟏𝟏

Şeklinde ifade edilir. Talebin Fiyat Esnekliği Türleri a) Nokta Esneklik: Talep eğrisi üzerindeki bir noktanın esnekliğinin hesaplanmasıdır. Nokta esneklik formülü normal esneklik formülü ile aynıdır. b) Yay Esnekliği: Talep eğrisi üzerindeki iki nokta arası için hesaplanan esneklik formülüdür. Yay esnekliğinin formülü;

𝑬𝑬𝒀𝒀𝑻𝑻𝒇𝒇 =

𝑸𝑸𝟐𝟐 − 𝑸𝑸𝟏𝟏𝑸𝑸𝟐𝟐 + 𝑸𝑸𝟏𝟏𝑷𝑷𝟐𝟐 − 𝑷𝑷𝟏𝟏𝑷𝑷𝟐𝟐 + 𝑷𝑷𝟏𝟏

ş𝑻𝑻𝒎𝒎𝑻𝑻𝒆𝒆𝒆𝒆𝒅𝒅𝑻𝑻 𝒆𝒆𝒇𝒇𝑻𝑻𝒅𝒅𝑻𝑻 𝑻𝑻𝒅𝒅𝒆𝒆𝑻𝑻𝒆𝒆𝒎𝒎.

Esnekliğin Yorumlanması Talebin fiyat esnekliği talep kanunundan dolayı negatif çıkmak zorundadır. Bununla birlikte yorumlama yapılırken söz konusu değer pozitif kabul edilir.

E=0 0<E<1 E=1 E>1 E=∞ Tam inelastik talep (Hiç esnek olmayan talep

İnelastik talep (esnek olmayan talep)

Birim esnek talep

Esnek talep (elastik talep)

Sonsuz esnek talep (tam esnek talep)

%∆𝑸𝑸%∆𝑷𝑷 = 𝟎𝟎 (∆Q=0)

𝟎𝟎 <%∆𝑸𝑸%∆𝑷𝑷 < 1

(∆Q<∆P)

%∆𝑸𝑸%∆𝑷𝑷 = 𝟏𝟏

(∆Q=∆P)

%∆𝑸𝑸%∆𝑷𝑷 > 1

(∆Q>∆P)

%∆𝑸𝑸%∆𝑷𝑷= ∞

(∆P=0)

Doğrusal Talep Eğrisi ve Esneklik Yukarıdaki şekilde görüldüğü gibi doğrusal bir talep eğrisi üzerinde esneklik değerleri farklılık göstermektedir. Talep eğrisinin fiyat eksenini kestiği noktada esneklik değeri sonsuzken, talep eğrisinin miktar eksenini kestiği noktada esneklik değeri sıfırdır. Talep eğrisinin tam orta noktasında talep esnekliği değeri 1'e eşittir. Esnekliğin 1 olduğu nokta ile sonsuz olduğu nokta arasında esneklik 1'den büyük, esnekliğin 1 olduğu nokta ile 0 olduğu nokta arasında esneklik değeri 1'den küçüktür. Özel Talep Fonksiyonu ve Esneklik Q=a.P-b şeklinde verilen sabit terimi olmayan talep fonksiyonunda esneklik değeri sabittir ve "b" ifadesine eşittir. Örneğin Q=4P-2 talep fonksiyonunda esneklik değeri 2'ye eşittir. Talebin Fiyat Esnekliği ve Toplam Hasılat Arasındaki İlişki Toplam hasılat(TR); herhangi bir malın satışı sırasında satıcının elde ettiği ciroyu temsil eder ve toplam hasılat satış fiyatı ile satış miktarının çarpımına eşittir. (TR=PxQ) Fiyat değişimleri sonucunda toplam hasılatın nasıl değişeceği ise esneklik değerlerine bağlı olarak değişir. Söz konusu değişim aşağıdaki tablodaki gibidir.

Fiyatlar (P) E < 1 (Esnek Olmayan)

E > 1 (Esnek olan)

E = 1 (Birim esnek)

Fiyat Yükselirse

Toplam Hasılat Artar.

Toplam Hasılat Azalır.

Toplam Hasılat Değişmez.

Fiyat Düşerse

Toplam Hasılat Azalır.

Toplam Hasılat Artar.

Toplam Hasılat Değişmez.

Tabloya dikkat edecek olursak; esneklik değeri 1'den küçük olduğunda fiyat değişimi ile TR doğru yönlü hareket etmekte, esneklik değeri 1'den büyük olduğunda ise fiyat ile TR ters yönlü hareket etmektedir. Esneklik değerinin 1'e eşit olması durumunda ise fiyat artış ya da azalışları TR'nin değişmesine neden olmamaktadır.

Q Q Q Q Q Q

E = ∞

E=1

E >1

0<E<1

P

P 0

Page 21: İKTİSAT - Fuat Hoca...İktisat analitik bir bilimdir. Yani bir soruna birden daha fazla çözüm üretir. İktisadın Bölümleri: a) Mikro İktisat: İktisadın, mevcut durumu inceleyerek

20

İKTİSAT

ESNEKLİK

Yukarıdaki şekilde görüldüğü gibi fiyat-tüketim eğrisinin alternatif durumlarında talep esnekliği farklı değerler alır. Buna göre; • FTE yatay eksene paralel iken esneklik değeri 1'e eşittir. • FTE pozitif eğimli iken esneklik değeri 1'den küçüktür. • FTE negatif eğimli iken esneklik değeri 1'den büyüktür. • FTE yatay eksene dik iken esneklik değeri 0'a eşittir.

Doğrusal Talep Fonksiyonu ve Esnekliğin Hesaplanması Q=a-bP şeklinde verilen doğrusal talep fonksiyonunda esneklik;

𝑬𝑬 = −𝒃𝒃𝒃𝒃𝑷𝑷𝑸𝑸 formülü ile hesaplanır

Vergi Yansıması Ve Talebin Fiyat Esnekliği Vergi yansıması: Vergiyi ödeyen mükellefin, bunun bir kısmını veya tamamını fiyat mekanizması ile diğer kişilere aktarmasıdır. Verginin üretici ve tüketici tarafından hangi miktarda yüklenileceğini arz ve talep eğrilerinin esneklikleri belirler. Vergi yansıması ile ilgili genel kural şudur; esnekliği küçük olan vergiyi öder.

Talep Esnekliğinin Arz esnekliğinde küçük olması durumunda

Verginin büyük kısmını tüketici, küçük kısmını ise üretici öder.

Talep esnekliğinin 0 olması durumunda

Vergi yükünün tümünü tüketici öder.

Talep esnekliğinin ∞ olması durumunda

Vergi yükünü tümünü üretici öder.

Arz esnekliğinin ∞ olması durumunda

Vergi yükünün tümünü tüketici öder.

TALEP ESNEKLİĞİNİ ETKİLEYEN FAKTÖRLER

• Ürün için ikame edilebilirliğin derecesi • Ürünün tüketici bütçelerindeki önemi • Fiyat değişmelerinin geçici ve sürekli olması • Malın tatmin ettiği ihtiyacın niteliği (Zorunlu ve

lüks mal)

Ürün için ikame edilebilirliğin derecesi: Bir mal veya hizmetin fiyat esnekliğini etkileyen en önemli faktörlerden birisi bu mal ile diğer mallar arasındaki ikamenin derecesidir. İkamenin derecesini aynı tüketici isteklerinin daha az veya daha fazla düzeyde bir ürün yerine başka ürün veya ürünlerin kullanılması belirleyecektir. Söz konusu ikame ilişkisi güçlü ise bu tür mal ve hizmetler için talep daha esnek olacaktır. Ürünün tüketici bütçelerindeki önemi: Bir mal veya hizmet için tüketicinin bütçesinden ayrılan oran bu ürünün esnekliğini belirleyen bir başka önemli faktördür. Tüketici bütçesinde çok küçük bir oran oluşturan ürünler, bütçeye nispeten yüksek oran oluşturan ürünlere göre daha düşük esnekliğe sahiptir. Fiyat değişmelerinin geçici ve sürekli olması: Fiyattaki bir değişmenin geçici olduğu biliniyorsa talebin fiyat esnekliği yüksek olacaktır. Diğer bir yandan fiyattaki söz konusu değişim uzun dönemli olduğunda ise fiyat esnekliği düşük olacaktır. Malın tatmin ettiği ihtiyacın niteliği (Zorunlu ve lüks mal): Bir malın karşılaştığı ihtiyaç zorunlu ve yaşamsal ise yani bu ihtiyacın karşılanmasını ertelemek çok güç veya mümkün olmuyorsa talep esnekliği düşük olacaktır. Örneğin lüks mallar esnek talebe sahiptir. Eğer fiyat çok yükselirse tüketiciler bundan vazgeçebilir. Kısa ve uzun dönemde esneklik: Kısa dönem insanların tüm düzenlemeleri yapamadan ya da alışkanlıklarını yitirmeden önceki bir zaman dilimidir. Uzun dönem ise insanların alışkanlıklarını değiştirebildiği ya da tüm ayarlamaları yapabildiği bir dönemdir. Uzun dönemde talebin fiyat esnekliği kısa döneme nispeten daha yüksektir. 2) ÇAPRAZ TALEP ESNEKLİĞİ Diğer bir malın (ikame ya da tamamlayıcı) fiyatının değişmesi, söz konusu malın talep miktarını ne kadar etkileyeceğinin bir ölçüsüdür.

𝑬𝑬ç =𝑻𝑻𝑻𝑻𝑻𝑻𝑻𝑻𝑻𝑻 𝑻𝑻𝒅𝒅𝒆𝒆𝑻𝑻𝑻𝑻𝒆𝒆 𝒎𝒎𝑻𝑻𝑻𝑻 𝒎𝒎𝒆𝒆𝒎𝒎𝒎𝒎𝑻𝑻𝒎𝒎𝒎𝒎𝒆𝒆𝒅𝒅𝑻𝑻𝒎𝒎𝒆𝒆 % 𝒅𝒅𝑻𝑻ğ𝒆𝒆ş𝒆𝒆𝒎𝒎

𝑫𝑫𝒆𝒆ğ𝑻𝑻𝒎𝒎 𝒎𝒎𝑻𝑻𝑻𝑻𝒎𝒎𝒆𝒆 𝒇𝒇𝒆𝒆𝒇𝒇𝑻𝑻𝒎𝒎𝒎𝒎𝒆𝒆𝒅𝒅𝑻𝑻𝒎𝒎𝒆𝒆 % 𝒅𝒅𝑻𝑻ğ𝒆𝒆ş𝒆𝒆𝒎𝒎

=

𝑸𝑸𝟐𝟐 − 𝑸𝑸𝟏𝟏𝑸𝑸𝟏𝟏

𝑷𝑷𝟐𝟐 − 𝑷𝑷𝟏𝟏𝑷𝑷𝟏𝟏

Çapraz talep esnekliği mallar arasındaki ilişkinin derecesi hakkında bilgi verir. • Çapraz talep esnekliği negatif olan mallar tamamlayıcı

mallardır. • Çapraz talep esnekliği pozitif olan mallar ikame

mallardır. • Çapraz talep esnekliği 0 olan mallar ilgisiz mallardır.

Page 22: İKTİSAT - Fuat Hoca...İktisat analitik bir bilimdir. Yani bir soruna birden daha fazla çözüm üretir. İktisadın Bölümleri: a) Mikro İktisat: İktisadın, mevcut durumu inceleyerek

21

İKTİSAT

ESNEKLİK

3) TALEBİN GELİR ESNEKLİĞİ Tüketicinin tükettiği bir maldan talep ettiği miktarın gelirdeki değişmelere olan duyarlılığına talebin gelir esnekliği denir. Talebin gelir esnekliği bir maldan talep edilen miktardaki yüzde değişmenin gelirdeki yüzde değişmeye oranı şeklinde hesaplanır.

𝑬𝑬𝒈𝒈 =𝑻𝑻𝑻𝑻𝑻𝑻𝑻𝑻𝑻𝑻 𝑻𝑻𝒅𝒅𝒆𝒆𝑻𝑻𝑻𝑻𝒆𝒆 𝒎𝒎𝑻𝑻𝑻𝑻 𝒎𝒎𝒆𝒆𝒎𝒎𝒎𝒎𝑻𝑻𝒎𝒎𝒎𝒎𝒆𝒆𝒅𝒅𝑻𝑻𝒎𝒎𝒆𝒆 % 𝒅𝒅𝑻𝑻ğ𝒆𝒆ş𝒆𝒆𝒎𝒎

𝑮𝑮𝑻𝑻𝑻𝑻𝒆𝒆𝒎𝒎𝒅𝒅𝑻𝑻𝒎𝒎𝒆𝒆 % 𝒅𝒅𝑻𝑻ğ𝒆𝒆ş𝒆𝒆𝒎𝒎

=

𝑸𝑸𝟐𝟐 − 𝑸𝑸𝟏𝟏𝑸𝑸𝟏𝟏

𝑮𝑮𝟐𝟐 − 𝑮𝑮𝟏𝟏𝑮𝑮𝟏𝟏

Gelir esnekliği değerine bakılarak ilgili malın düşük ya da normal mal olduğu yorumlanır. Buna göre; • Gelir esnekliği negatif ise mal düşük maldır. • Gelir esnekliği pozitif ise mal normal maldır. • Gelir esnekliği 0 ile 1 arasındaki ise mal zorunlu

maldır. • Gelir esnekliği 1'den büyük ise mal lüks maldır. Talebin Gelir Esnekliği ve Engel Eğrisi Engel Eğrisi, gelir tüketim eğrisinden hareketle elde edilen ve gelir esnekliğini grafiksel olarak gösteren eğridir.

a) Normal Mal ve Düşük Mal

Yukarıdaki şekillerde görüldüğü gibi normal mal söz konusu iken gelir arttıkça talep miktarı arttığından dolayı Engel Eğrisi pozitif eğimli, düşük mal söz konusu olduğunda ise gelir arttıkça talep azalacağı için Engel Eğrisi negatif eğimli olacaktır.

b) Lüks ve Zorunlu Mal

Şekillerde görüldüğü gibi normal bir mal için çizilen Engel Eğrisi pozitif eğimli ve miktar eksenine doğru kıvrılıyorsa mal lüks mal, çizilen eğri gelir eksenine doğru kıvrılıyorsa mal zorunlu maldır.

c) Doğrusal Engel Eğrileri ve Esneklik

4) ARZ ESNEKLİĞİ

Bir maldan arz edilen miktarın o malın fiyatındaki değişmelere olan duyarlılığına arzın fiyat esnekliği ya da kısaca arz esnekliği denir. Arz esnekliği bir maldan arz edilen miktardaki yüzde değişmenin o malın fiyatındaki yüzde değişmeye oranı şeklinde hesaplanır.

𝑬𝑬𝒔𝒔 =𝑨𝑨𝒎𝒎𝑨𝑨 𝑻𝑻𝒅𝒅𝒆𝒆𝑻𝑻𝑻𝑻𝒆𝒆 𝒎𝒎𝑻𝑻𝑻𝑻 𝒎𝒎𝒆𝒆𝒎𝒎𝒎𝒎𝑻𝑻𝒎𝒎𝒎𝒎𝒆𝒆𝒅𝒅𝑻𝑻𝒎𝒎𝒆𝒆 % 𝒅𝒅𝑻𝑻ğ𝒆𝒆ş𝒆𝒆𝒎𝒎

𝑴𝑴𝑻𝑻𝑻𝑻 𝒇𝒇𝒆𝒆𝒇𝒇𝑻𝑻𝒎𝒎𝒎𝒎𝒆𝒆𝒅𝒅𝑻𝑻𝒎𝒎𝒆𝒆 % 𝒅𝒅𝑻𝑻ğ𝒆𝒆ş𝒆𝒆𝒎𝒎 =

𝑸𝑸𝟐𝟐 − 𝑸𝑸𝟏𝟏𝑸𝑸𝟏𝟏

𝑷𝑷𝟐𝟐 − 𝑷𝑷𝟏𝟏𝑷𝑷𝟏𝟏

ARZ ESNEKLİĞİNİ ETKİLEYEN FAKTÖRLER

• Firmaların giderlerini üretime ayarlayabilme derecesidir.

• Firmaların geleceğe ilişkin beklentisidir.

Arz esnekliğini etkileyen en önemli faktör firmaların giderlerini üretime ayarlayabilme derecesidir. Üretim dönemleri de arz esnekliğini etkiler. Örneğin, kısa dönemde arz esnekliği düşüktür. Çünkü firmalar sadece bazı girdilerini üretimi arttırmak için değiştirebilirler. Uzun dönemde ise arz esnektir. Çünkü firmalar tüm girdilerini değiştirme olanağına sahiptir.

Page 23: İKTİSAT - Fuat Hoca...İktisat analitik bir bilimdir. Yani bir soruna birden daha fazla çözüm üretir. İktisadın Bölümleri: a) Mikro İktisat: İktisadın, mevcut durumu inceleyerek

22

İKTİSAT

ESNEKLİK

Arz esnekliğini etkileyen bir diğer faktör ise firmaların geleceğe ilişkin beklentisidir. Eğer fiyat değişikliğinin geçici olduğu bekleniyorsa üretici için üretimi önemli ölçüde arttırmak yarar sağlamaz. Dolayısıyla arz esnekliği düşük olur. Ancak bekleyişin uzun süreceği yönünde olması durumunda arz daha esnek olacaktır. ARZ ESNEKLİĞİNİN GÖSTERİMİ

Arz Fonksiyonu ve Esneklik Qs=a+bQ arz fonksiyonunda arz esnekliğini bulabilmek için fonksiyonda yer alan P ve Q değerlerine sırası ile sıfır değeri verilir ve anlamlı olan rakama bakılarak esneklik yorumlanır. Örnek: Qs= 20+2P arz fonksiyonunda arz esnekliği bulunurken; Q= 0 için P=-10 olur. P=0 için Q=20 olur. Buna göre anlamlı olan rakam Q= 20 dir ve bundan dolayı arz fonksiyonu miktar ekseninden başlar yani arz esnekliği 1'den küçüktür. Bolluk Paradoksu – King Kanunu: Kısaca “bol ürün düşük gelir” şeklinde ifade edilen King Kanunu, tarımsal ürünlerin arz ve talep esnekliklerinin gösterdiği özellikle açıklanır. Teoreme göre tarımsal ürünlerin arz ve talebi esnek değildir.

Page 24: İKTİSAT - Fuat Hoca...İktisat analitik bir bilimdir. Yani bir soruna birden daha fazla çözüm üretir. İktisadın Bölümleri: a) Mikro İktisat: İktisadın, mevcut durumu inceleyerek

23

İKTİSAT

ÜRETİM TEORİSİ

V. ÜRETİM TEORİSİ Üretim: Emek, sermaye, girişimci ve doğal kaynak faktörlerinin mal ve hizmete dönüştürülmesi faaliyetine verilen isimdir. Üretim Fonksiyonu: Belirli bir dönemde elde edilen toplam ürünle söz konusu ürünü gerçekleştirmek için kullanılan girdiler arasında fiziki ve matematiksel ilişkiyi gösteren fonksiyondur. Q = f (K,L) → üretim fonksiyonu Çıktı Sermaye Emek Girdiler (üretim faktörü) Girdi (input) üretim için gerekli en temel bileşendir. Girdiler fiziksel ölçü birimleriyle ifade edilir. Çıktılar da fiziksel ölçü birimleriyle ifade edildiğine göre üretim fonksiyonu reel bir analizdir. (Parasal değil) * Üretim teorisinde kısa dönem uzun dönem ayrımı sabit girdinin olup olmamasına göre yapılır. Kısa dönemde değiştirilemeyen girdiler mevcuttur ve bu durum kısa dönemi belirler. Uzun dönemde ise hiç sabit girdi yoktur bütün girdiler değiştirilebilir.

ÜRETİM DÖNEMLERİ Çok kısa dönem, kısa dönem ve uzun dönem olmak üzere üç üretim dönemi vardır.

a. Çok Kısa Dönem Hiçbir üretim faktörünün miktarının değiştirilemediği dönemdir. "Pazar" ya da "Piyasa Dönemi" de denir. Bu dönemde arz esnekliği sıfırdır.

b. Kısa Dönem Üreticinin sadece bir faktörün miktarının (genellikle emeğin) değiştirilebildiği dönemdir. Bu dönemde arz esnekliği birden küçüktür. Kısa dönemde miktarı değiştirilebilen faktörlere değişken faktör, miktarı değiştirilemeyen faktörlere de sabit faktör denir.

c. Uzun Dönem: Tüm girdilerin miktarlarının değiştirilebildiği dönemdir. Kısaca, bu dönemde tüm girdilerin miktarları değişkendir. Bu dönemde arz esnekliği birden büyüktür. 1) KISA DÖNEM ÜRETİM TEORİSİ (VERİMLİLİK ANALİZİ) Kısa dönem üretim teorisinde basitliğin sağlaması için üretimin sadece emek ve sermaye ile yapıldığı, bununla birlikte sabit faktör olan sermaye miktarının değişmediği göz önüne alınır. Diğer bir ifade ile üretimin sadece emek (L) ile yapıldığı analiz kısa dönem üretim analizidir. Buna göre kısa dönem üretim fonksiyonu; Q=f(L) şeklinde ifade edilir. Kısa Dönem Üretim Analizinde Kullanılan Değişkenler:

a) Toplam Fiziki Ürün (TP): Değişken girdi miktarına bağlı olarak elde edilen ürün miktarıdır.

b) Ortalama Fiziki Ürün (AP): Değişken girdi başına

yani işgücü başına düşen üretim miktarıdır. Ortalama fiziki ürün toplam ürünün emek miktarına bölünmesiyle bulunur.

𝑨𝑨𝑨𝑨 =𝑻𝑻𝑨𝑨𝑳𝑳

c) Marjinal Fiziki Ürün (MP): Değişken girdi miktarı bir birim arttırıldığında toplam ürün miktarında meydana gelecek değişmedir. Son birim emeğin (işçinin) üretimde meydana getirdiği değişmedir. Marjinal fiziki ürün formülü;

𝑴𝑴𝑨𝑨 =∆𝑻𝑻𝑨𝑨∆𝑳𝑳

ş𝒆𝒆𝒆𝒆𝒆𝒆𝒆𝒆𝒆𝒆𝒆𝒆𝒆𝒆 𝒆𝒆𝒊𝒊𝒊𝒊𝒆𝒆𝒆𝒆 𝒆𝒆𝒆𝒆𝒆𝒆𝒆𝒆𝒆𝒆𝒆𝒆. Not: Marjinal ürün aynı zamanda toplam ürünün 1. türevine eşittir.

Sabit Girdi ● İktisatta kısa dönemde miktarı değiştirilemeyen girdilere sabit girdi denir.

Değişken Girdi ● İktisatta emek kısa dönemde değiştirilebilir. Bu yüzden emek değişken girdidir. Uzun dönemde hem emek hem de sermaye değiştirilebilir bu yüzden uzun dönemde her ikisi de değişken

Girdi

Page 25: İKTİSAT - Fuat Hoca...İktisat analitik bir bilimdir. Yani bir soruna birden daha fazla çözüm üretir. İktisadın Bölümleri: a) Mikro İktisat: İktisadın, mevcut durumu inceleyerek

24

İKTİSAT

ÜRETİM TEORİSİ

Kısa Dönem Üretim Şedülü ve TP,AP,MP Eğrileri a)Üretim Şedülü Yukarıdaki üretim şedülünden hareketle aşağıdaki sonuçlara ulaşabiliriz. • Toplam ürün(TP) 8. işçiye kadar artmakta ve daha sonra

azalmaktadır. • TP'nin artış hızı değişkendir. Buna göre 4. işçiye kadar TP

artarak artarken, 4 ile 8. işçi arasında TP azalarak artmaktadır.

• 8. işçiden sonra MP negatif olmaktadır. • Ortalama ürün(AP) ve marjinal ürün(MP) emek miktarı

arttıkça önce artmakta sonra azalmaktadır. b)TP,AP ve MP Eğrileri Tabloda görülen üretim şedülüne göre çizilecek TP,AP ve MP eğrileri yandaki gibi olacaktır

Yukarıdaki şekillere göre kısa dönem değişkenlerin birbirleriyle olan ilişkilerine yönelik aşağıdaki yorumlar yapılabilir. • TP artarak artarken( 0 ile A arasında), MP artar. • TP'nin bükülme noktasında(B), MP maksimumdur. • TP azalarak artarken(A ile C arasında) MP azalır ve

pozitiftir. • TP maksimumken(C noktası) MP sıfırdır. • TP azalırken( C'den sonra) MP azalır ve negatiftir. • MP>AP iken AP artar. • MP<AP iken AP azalır. • MP=AP iken AP maksimumdur. (B noktası) Azalan Verimler Yasası Teknoloji ve diğer girdi düzeyi sabitken bir girdinin miktarı arttıkça toplam ürünün önce artan daha sonra azalan hızla artmasına azalan verimler kanunu denir. Bu aynı zamanda değişken girdinin marjinal ürününün önce artmasını ve belli bir noktadan sonra azalmasını yani üretime katılan her işçinin önce bir önceki işçiden daha fazla üretim gerçekleştirdiğini ancak sonra bir öncekinden daha az üretim gerçekleştirdiğini ifade eder.

L TP AP MP

0 0 0 0

1 20 20 20

2 60 30 40

3 120 40 60

4 160 40 40

5 190 38 30

6 216 36 26

7 224 32 8

8 224 28 0

9 216 24 -8

TP

L

AP

L

TP

AP

MP

TP Maksimum

4 İşçi

8 İşçi

A

B

C

3 İşçi

0

0

Page 26: İKTİSAT - Fuat Hoca...İktisat analitik bir bilimdir. Yani bir soruna birden daha fazla çözüm üretir. İktisadın Bölümleri: a) Mikro İktisat: İktisadın, mevcut durumu inceleyerek

25

İKTİSAT

ÜRETİM TEORİSİ

ÜRETİM BÖLGELERİ VE ÜRETİM KARARI

TP

L

AP

L

TP

AP

MP

TP Maksimum

A

B

C

1

0

0

I.BÖLG

II

III.BÖLGE

TP

L

AP

L

TP

AP

MP

TP Maksimum

A

B

C

0

0

I.BÖLGE

II.BÖLGE

III.BÖLGE

TP

L

AP

L

TP

AP

MP

TP Maksimum

A

B

C

0

0

I.BÖLG

II.BÖL

III.BÖLGE

Page 27: İKTİSAT - Fuat Hoca...İktisat analitik bir bilimdir. Yani bir soruna birden daha fazla çözüm üretir. İktisadın Bölümleri: a) Mikro İktisat: İktisadın, mevcut durumu inceleyerek

26

İKTİSAT

ÜRETİM TEORİSİ

DÖNEM ÜRETİM ANALİZİ (Eş Ürün Analizi) Uzun dönemde üretim yapan bir firma için üretimde kullanılan tüm girdiler değişkendir. Dolayısıyla uzun dönemde emek ve sermaye girdisi kullanarak üretim gerçekleştirecek bir firmanın üretim fonksiyonu Q = f(L, K) şeklinde olacaktır. Uzun dönem üretim analizinde kullanılan değişkenler eş ürün eğrisi ve eş maliyet doğrusudur.

A) Eş Ürün Eğrileri

Üretimde iki girdinin kullanıldığı ve bu girdilerin birbirlerini ikame edebilmeleri varsayımı altında, üreticiye aynı üretim düzeyini sağlayan çeşitli girdi bileşimlerinin geometrik yerine eş-ürün eğrisi denir. Yukarıdaki şekilde de görüldüğü gibi firma farklı girdi bileşimleri kullanarak A noktasından B noktasına geçtiğinde aynı çıktı düzeyini korumaktadır. Bu iki nokta arasındaki hareketle firma sermaye faktöründen ∆K kadar vazgeçmekle birlikte fiziki verim kaybına uğramaktadır. Ancak bunu emek faktörünü ∆L kadar daha fazla kullanarak karşılamaktadır. Eş Ürün Eğrilerinin Özellikleri

• Eğri üzerindeki her noktada çıktı düzeyi aynıdır. • Orijinden uzaklaşan eğri daha yüksek üretimi gösterir. • Eğriler birbirlerini ve eksenleri kesmezler. • Eğriler negatif eğimlidir. Bunun nedeni marjinal teknik

ikame oranıdır. (MRTS) • Eğriler azalan marjinal teknik ikame oranı prensibi

gereği orijine göre dışbükeydir. Bunun nedeni azalan marjinal teknik ikame oranıdır. (azalan MRTS)

Marjinal Teknik İkame Oranı(MRTS) Aynı eş ürün eğrisi üzerinde faktörlerden birinden bir birim daha fazla kullanılması karşılığında diğer faktörden vazgeçilmesi gereken miktara marjinal teknik ikame oranı (MRTS) denir. MRTS aynı zamanda eş ürün eğrisinin eğimini gösterir ve formül olarak;

MRTSL,K= K Kullanımından vazgeçilen sermaye miktarıL Kullanımı arttırılan emek miktarı

∆− =∆

şekilden ifade edilir.

B) Eş Maliyet Doğrusu Üretimde kullanılan girdilerden sermayenin geliri faiz, emeğin geliri ise ücrettir. Ya da diğer bir bakış açısıyla sermayenin üreticiye maliyeti faiz, emeğin üreticiye maliyeti ise ödenen ücretlerdir. Burada sermayenin fiyatının faiz oranı, emeğin fiyatının ise ücret seviyesi olduğu söylenebilir. K → r (faiz) ya da PK L → w (ücret) ya da PL M → üreticinin parasal olanağı Sembollerden r faizi ya da aynı şeyi anlatmakta olan PK ise sermayenin fiyatını göstermektedir. W ücreti aynı anlamla PL ise emeğin fiyatını göstermektedir. r.K + w.L = M → Eş maliyet doğrusu Bir üretici elindeki bütün parasal imkanları kullanmak üzere satın alabileceği çeşitli girdi miktarları bileşimini gösteren doğruya eş-maliyet doğrusu denir.

Yukarıda A noktasında hiç emek satın alınmamakta, bütün para ile sermaye satın alınmaktadır. B noktasında ise sadece emek satın alınmaktadır. A ve B arasında yani eş-maliyet doğrusu üzerinde her iki girdiden de çeşitli miktarlarda satın alınabilmektedir. Burada üreticinin gelirinin (M) sabit olduğu düşünülmektedir. A noktasında alınabilecek en fazla K miktarı:

maxK

MKP

=

B noktasında alınabilecek en fazla L miktarı

maxL

MLP

=

Eş maliyet doğrusunun eğimi

tanα= = eğim = K

L

M / PM / P

= L

K

PP−

L

A

B

Eş ürün eğrisi

Q = f(L,K)

K

L0 L1

K0

∆K

∆L

Sermayeye Ödenen toplam

para

Emeğe ödenen toplam para

karşı kenar komşu kenar

Page 28: İKTİSAT - Fuat Hoca...İktisat analitik bir bilimdir. Yani bir soruna birden daha fazla çözüm üretir. İktisadın Bölümleri: a) Mikro İktisat: İktisadın, mevcut durumu inceleyerek

27

İKTİSAT

ÜRETİM TEORİSİ

Üretici Dengesi Üretim teorisinde denge noktası optimal girdi bileşimini anlatmaktadır. Yani üreticinin belirli olan parası ile ne miktarda K ve L alınmalıdır ki çıktı seviyesi maksimize edilebilsin. Bu durumu sağlayan koşul eş-ürün eğrisi ile eş maliyet doğrusunun teğet olması yani eğimlerinin eşit olmasıdır. Üretici K* kadar sermaye, L* kadar emek girdisi kullanarak optimum girdi kullanımını sağlamış olur. Bunun sonucunda Q=150 birim kadar çıktı üretmiş olur. Bu eldeki para ile üretilebilecek maksimum üretim düzeyidir. Daha yüksek bir üretim seviyesine mesela Q=200 birim gibi bir üretim seviyesine (eş ürün eğrisine) üreticinin parasal olanağı yetmez.

Eş-ürün eğrisinin eğimi= MRTS= −

dKdL = −

L

K

MPMP

Eş maliyet doğrusunun eğimi=

L

K

PP−

Eğimleri eşitlersek ve her iki taraftan eksileri kaldırırsak (her terimi – ile çarparsak)

L L

K K

dK MP PdL MP P

− = = → denge koşulu

ÖLÇEĞE GÖRE GETİRİ Uzun dönemde firma üretimde kullandığı tüm girdileri değiştirerek üretim düzeyini değiştirebilir. Firma tüm girdilerini aynı oranda değiştirdiğinde aslında üretim ölçeğini değiştirmiş olur. Dolayısıyla uzun dönemde firmanın kullandığı girdi miktarındaki artışın üretim üzerine etkisi ölçeğe göre getiri kavramı ile ifade edilir.

Ölçeğe göre artan getiri

Girdi (K ve L’nin) miktarının 2 katına çıkarılması durumunda çıktı seviyesi 2 kattan daha fazla artıyorsa ölçeğe göre artan getiri var demektir.

Ölçeğe göre sabit getiri

Girdiler 2 kat arttırıldığında çıktı miktarı (Q) da 2 kat artıyorsa ölçeğe göre sabit getiri vardır.

Ölçeğe göre azalan getiri

Girdiler 2 kat arttırıldığında çıktı 2 kattan az artıyorsa ölçeğe göre azalan getiri söz konusudur.

Örnek:

Girdiler (K ve L) Artış Oranı

Ürün (Q) Artış Oranı

%15 %15 → ölçeğe göre sabit getiri %20 %10 → ölçeğe göre azalan getiri %10 %17 → ölçeğe göre artan getiri

İKAME ESNEKLİĞİ Eş ürün eğrisi üzerinde bir girdi bileşiminden diğerine geçildiğinde marjinal teknik ikame haddi değişir, buna bağlı olarak sermaye-emek (K/ L) katsayısı da değişir. Sermaye emek katsayısındaki değişmenin marjinal teknik ikame haddine (MRTS) ikame esnekliği denir.

K / L oranındaki % sel değişmekMRTS'deki % sel değişme

=

İkame esnekliği katsayısı Passus katsayısı olarak da bilinir, bu katsayı girdilerin birbirleri ile ikame etmenin kolaylığını ölçer. Bu katsayı, her zaman pozitiftir. Değeri ne kadar büyükse ikame o kadar kolaylaşır. ÇEŞİTLİ ÜRETİM FONKSİYONLARI

1) Cobb-Douglas Üretim Fonksiyonu En çok kullanılan ve bilinen üretim fonksiyonudur. • Q=A.Ka.Lb şeklinde ifade edilir. • Girdiler arasında ikame ilişkisi vardır. • İkame esneklik katsayısı (k), her zaman 1’e eşittir. • Azalan MRTS söz konusudur. • Ölçeğe göre getiri a+b parametrelerinin toplam değerlerine

göre yorumlanır. Buna göre; a+b>1 ise ölçeğe göre artan getiri a+b<1 ise ölçeğe göre azalan getiri a+b=1 ise ölçeğe göre sabit getiri vardır.

K

K*

O L*

L

E Q=200

Q=150

Q=100

K

L Q1 Q2

Q3

Page 29: İKTİSAT - Fuat Hoca...İktisat analitik bir bilimdir. Yani bir soruna birden daha fazla çözüm üretir. İktisadın Bölümleri: a) Mikro İktisat: İktisadın, mevcut durumu inceleyerek

28

İKTİSAT

ÜRETİM TEORİSİ

2) Leontief Üretim Fonksiyonu • Girdiler arasında tam tamamlayıcılık ilişkisi vardır. • Q=min(aK,bL) şeklinde ifade edilir. • Ölçeğe göre sabit getiri vardır. • k=0'dır • -MRTS=0'dır. 3) Doğrusal Üretim Fonksiyonu - Girdiler arasında mükemmel ikame ilişkisi vardır. - Q=aK+bL şeklinde ifade edilir. - Ölçeğe göre sabit getiri vardır. - İkame esneklik katsayısı sonsuza eşittir. - MRTS sabit bir katsayıdır. 4) Sabit İkame Esneklikli Üretim Fonksiyonu (CES üretim fonksiyonu) CES üretim fonksiyonu gösterim olarak; Q= (𝑳𝑳𝒑𝒑 + 𝑲𝑲𝒑𝒑)

𝑬𝑬𝑨𝑨

ş𝐞𝐞𝐞𝐞𝐞𝐞𝐞𝐞𝐞𝐞𝐞𝐞𝐞𝐞 𝐞𝐞𝐢𝐢𝐢𝐢𝐞𝐞𝐞𝐞 𝐞𝐞𝐞𝐞𝐞𝐞𝐞𝐞𝐞𝐞𝐞𝐞. Bu fonksiyonda "a" parametresi ölçeğe göre getiriyi verir. Buna göre; E>1 ise ölçeğe göre artan getiri E<1 ise ölçeğe göre azalan getiri E=1 ise ölçeğe göre sabit getiri söz konusudur. Bunun dışında CES tipi üretim fonksiyonlarında ikame esnekliği değeri 𝐞𝐞 = 𝟏𝟏

𝟏𝟏−𝐢𝐢 değerine eşittir. Dolayısıyla a

parametresinin alacağı değer fonksiyonun ikame esnekliğini belirlemektedir.

• a=1 için k=∞ olur • a=0 için k=0 olur • a=0 için k=1 olur

K

K

L

Q

L

K

L

Page 30: İKTİSAT - Fuat Hoca...İktisat analitik bir bilimdir. Yani bir soruna birden daha fazla çözüm üretir. İktisadın Bölümleri: a) Mikro İktisat: İktisadın, mevcut durumu inceleyerek

29

İKTİSAT

MALİYET TEORİSİ

VI. MALİYET TEORİSİ KISA VE UZUN DÖNEM MALİYETLER ÖLÇEK EKONOMİSİ

Kar maksimizasyonu hedefleyen bir firma kendisine en yüksek karı sağlayacak üretim düzeyini belirlerken üretim maliyetlerini göz önüne almak zorundadır. Bu bağlamda öncelikle bir firma için açık maliyet, örtük maliyet, muhasebe karı ve iktisadi kar tanımlamalarını yapmakta fayda görüyoruz. Daha sonra firma için maliyetler kısa ve uzun dönem için analiz edilecektir. Açık maliyet: Firmaların kullandıkları üretim faktörlerine fiilen yaptığı ödemelerdir. (İşçi ücretleri, enerji giderleri, bina kirası gibi) Aynı zamanda muhasebe maliyetidir. Örtük maliyet: Fiilen bir ödemeyi gerektirmeyen, üretim faktörlerinin alternatif kullanım alanlarının olmasından kaynaklanan maliyettir. Aynı zamanda fırsat maliyetidir. Muhasebe kârı: Toplam hasılat – Açık maliyet Ekonomik kâr: Toplam hasılat – (Açık maliyet + Örtük maliyet) Faaliyet Karı = Toplam Hasılat – Toplam Değişken Maliyet Faaliyet karı bir firmanın üretim yapıp yapmamaya karar verebilmesi için dikkate aldığı kar unsurudur. Bir firma için, • Toplam Hasılat < Toplam Değişken Maliyet → firma

üretim yapmayacaktır. • Toplam Hasılat = Toplam Değişken Maliyet → firma

kapanma noktasındadır. • Toplam Hasılat > Toplam Değişken Maliyet → firma

değişken maliyetlerini karşılamıştır ve üretime devam edecektir.

A. KISA DÖNEM MALİYETLER 1)Toplam Maliyetler a) Toplam Sabit Maliyetler (TFC): Üretim düzeyinden bağımsız maliyetlerdir. Yani üretim miktarı sıfır olsa bile firmanın katlanmak zorunda kaldığı maliyetlerdir. Bir maliyetin sabit maliyet olup olmadığına karar vermek için bu maliyetin üretim için yapılıp yapılmadığına bakılır. Yani üretime katılmayan maliyetler sabit maliyetlerdir. Örnek: Firmanın bekçi maliyetleri, binalarının kirası vs.

b) Toplam Değişken Maliyetler (TVC): Üretim miktarına bağlı olarak değişen maliyetlerdir. Üretim miktarı sıfırken toplam değişken maliyetler de sıfır olacağı için grafik orijinden başlamaktadır. Eğri, kısa dönemde azalan verimler yasası gereği önce azalarak artan ancak sonra artarak artan bir şekildedir. c) Toplam Maliyet (TC): Sabit maliyetler ile değişken maliyetlerin toplamından oluşur. Sabit maliyet üretimden bağımsız olduğu için eğri, kısa dönemde azalan verimler yasası gereği önce azalarak artan ancak sonra artarak artan bir şekildedir.

2) Ortalama Maliyetler ve Marjinal Maliyet

a) Ortalama Sabit Maliyetler (AFC) Bir birim çıktı başına düşen sabit maliyeti gösterir.

TFCAFC =Q

TFC sabit iken Q sürekli artarsa AFC de sürekli küçülür ve sıfıra yaklaşır.

TFC

TFC

Q

TVC TVC

Q

AFC

Q

Page 31: İKTİSAT - Fuat Hoca...İktisat analitik bir bilimdir. Yani bir soruna birden daha fazla çözüm üretir. İktisadın Bölümleri: a) Mikro İktisat: İktisadın, mevcut durumu inceleyerek

30

İKTİSAT

MALİYET TEORİSİ

b) Ortalama Değişken Maliyetler (AVC)

Bir birim çıktı başına düşen değişken maliyeti gösterir. Eğrinin U şeklinde olmasının nedeni kısa dönemde azalan verimler yasasının geçerli olmasıdır. C C

TVCAVC =Q

c) Ortalama Toplam Maliyet (AC) Bir birim çıktı başına düşen toplam maliyeti gösterir. Eğrinin U şeklinde olmasının nedeni kısa dönemde azalan verimler yasasının geçerli olmasıdır. AC AC AVC

AVC

Q

TC TFC TVC TFC TVCAC AFC AVCQ Q Q Q

+= = = + = +

AC AFC AVC= + Dikkat edilirse AC’nin minimum noktası, AVC’nin minimum noktasının sağında olmalıdır. Bunun dışında AC eğrisi ile AVC eğrileri birbirine yaklaşan eğrilerdir. Bunun temel nedeni üretim arttıkça AFC 'nin azalmasıdır. d) Marjinal Maliyetler (MC) Marjinal maliyet(MC); üretim miktarı bir birim değiştiğinde toplam maliyette meydana gelecek değişikliği gösterir ve formül olarak;

𝑴𝑴𝑴𝑴 =∆𝑻𝑻𝑴𝑴∆𝑸𝑸 ş𝑒𝑒𝑒𝑒𝑒𝑒𝑒𝑒𝑒𝑒𝑒𝑒 𝑒𝑒𝑖𝑖𝑖𝑖𝑒𝑒𝑒𝑒 𝑒𝑒𝑒𝑒𝑒𝑒𝑒𝑒𝑒𝑒𝑒𝑒.

e) AC,AVC,MC Eğrileri Arasındaki İlişki Yukarıdaki şekle dikkat edilirse; • MC eğrisi AC ve AVC eğrilerini minimum noktalarda kesen

bir eğridir. • MC eğrisinin AVC eğrisinin altında olduğu bölgede AVC

eğrisi azalırken, MC eğrisi azalabilir,minimum olabilir veya artabilir.

• MC eğrisi AC eğrisinin altında iken AC eğrisi azalır, MC eğrisi azalır,artar veya minimumdur.

• AC eğrisi artarken AVC ve MC eğrileri artar. • AVC eğrisi artarken MC eğrisi artar, AC eğrisi azalır,artar

ya da minimumdur. • MC eğrisi azalırken AC ve AVC eğrileri azalır. KAPASİTE SORUNU Kapasite ile ilgili önemli kavramlar aşağıda verilmiştir. Tam Kapasite: Ortalama maliyetin minimum olduğu noktadır. Atıl Kapasite(Eksik Kapasite): Tam kapasitedeki üretim miktarının altında üretim sürdürülmesi durumudur. Aşırı Kapasite: Tam kapasite üretim miktarının üstünde üretim sürdürülmesi durumudur. Maksimum Kapasite: Firmanın, kısa dönem mevcut tesisleriyle üretebileceği en yüksek üretim miktarını ifade eder.

AC

MC

Q

MC

ACmin

AVCmin

AC

AVC

Q

AC

MC

AVC

MCmin

MC

A

B

C

LRAC

LRAC

Q

A

A

M

T

5

3

8

5

2 9 12

10

Page 32: İKTİSAT - Fuat Hoca...İktisat analitik bir bilimdir. Yani bir soruna birden daha fazla çözüm üretir. İktisadın Bölümleri: a) Mikro İktisat: İktisadın, mevcut durumu inceleyerek

31

İKTİSAT

MALİYET TEORİSİ

B. UZUN DÖNEM MALİYETLER Tüm girdi miktarlarının değişebildiği dolayısıyla sabit ve değişken girdi ayrımının olmadığı uzun dönemde bir firma uzun dönem toplam maliyet, uzun dönem ortalama maliyet ve uzun dönem marjinal maliyet şeklinde üç maliyetle karşı karşıyadır. Uzun Dönem Toplam Maliyet (LRTC): Her alternatif çıktı düzeyinde optimal girdi bileşiminin içerdiği maliyete uzun dönem toplam maliyet denir. Uzun Dönem Ortalama Maliyet (LRAC): Uzun dönem toplam maliyetin üretim düzeyine bölünmesiyle bulunan maliyettir. Uzun Dönem Marjinal Maliyet (LRMC): Bir birim ilave çıktı üretmenin toplam maliyette yarattığı değişmeyi gösteren maliyettir. ÖLÇEĞE GÖRE GETİRİ VE UZUN DÖNEM ORTALAMA MALİYET EĞRİSİ Üretim için gerekli bütün girdiler istenildiği gibi ayarlanabileceğine göre, uzun dönemde firma için azalan verimler kanunu söz konusu olamaz. Bunun yerine ölçeğe göre getiri kavramı yer almaktadır. Uzun dönemde bir firma için ölçeğe göre artan, azalan ve sabit getiri olmak üzere üç durum söz konusudur.

Ölçeğe Göre Artan Getiri

Uzun dönemde firmanın üretim miktarını arttırmasıyla birlikte LRAC eğrisinin azaldığı yani negatif eğimli olduğu bölgeyi ifade eder.

Ölçeğe Göre Azalan Getiri

Uzun dönemde firmanın üretim miktarını arttırmasıyla birlikte LRAC eğrisinin arttığı yani pozitif eğimli olduğu bölgeyi ifade eder.

Ölçeğe Göre Sabit Getiri

Uzun dönemde firmanın üretim miktarını arttırmasıyla birlikte LRAC eğrisinin yatay eksene paralel olduğu durumdur.

Uzun Dönem Maliyet Eğrisindeki Hareketler a) Eğri Üzerinde Hareket: Uzun dönem maliyet eğrisi(LRAC) üzerinde hareketlenmenin nedeni içsel ekonomilerin( ölçek ekonomilerinin) varlığıdır

İçsel ekonomiler; bir firmanın uzun dönemde üretim miktarını arttırmasıyla yani tesis ölçeğini büyütmesiyle birlikte sağladığı maliyet avantajları ya da katlandığı yeni maliyetleri ifade etmektedir. İçsel ekonomilerin varlığı halinde LRAC eğrisinin üzerinde meydana gelecek hareketler aşağıdaki gibi olacaktır.

b) LRAC Eğrisinin Yukarı- Aşağı Kayması LRAC eğrisinin bir bütün halinde hareket etmesinin nedeni dışsal ekonomilerin varlığıdır.

Dışsal Ekonomiler: Uzun dönemde bir firmanın içinde bulunduğu endüstriden sağladığı maliyet avantajları ya da katlandığı yeni maliyetleri ifade etmektedir.

LRAC

LRAC

Q Q1

ÖLÇEĞE GÖRE

ARTAN GETİRİ

ÖLÇEĞE GÖRE

AZALAN GETİRİ

LRAC

O

LRAC0

LRAC1

Q

Pozitif Dışsal Ekonomiler

LRAC

O

LRAC0

LRAC1

Q

Negatif Dışsal Ekonomiler

Page 33: İKTİSAT - Fuat Hoca...İktisat analitik bir bilimdir. Yani bir soruna birden daha fazla çözüm üretir. İktisadın Bölümleri: a) Mikro İktisat: İktisadın, mevcut durumu inceleyerek

32

İKTİSAT

TAM REKABET PİYASASI

VII. TAM REKABET PİYASASI

1) TAM REKABET PİYASASININ ÖZELLİKLERİ

• Piyasada çok sayıda alıcı ve satıcı vardır. • Piyasada üretilen malların kaliteleri aynıdır.( Mallar

homojendir.) • Piyasaya giriş ve çıkışlar serbesttir. • Piyasadaki aktörler tam bilgiye sahiptir. • Piyasada faktör akışkanlığı tamdır. • Alıcı ve satıcılar piyasada oluşan fiyatı

kabullenirler.(Kısa dönemde fiyat sabittir.) • Tam rekabet piyasasında firmalar reklam yapmazlar.

2) TAM REKABETÇİ FİRMANIN TALEP VE HASILA

EĞRİLERİ

a) Toplam Hâsıla (veya Toplam Gelir) (TR): Firmanın ürünün fiyatı ve satılan ürün miktarının çarpımına eşittir. ( QPTR .=

Yukarıdaki şekilde görüldüğü gibi tam rekabetçi bir firmanın toplam hasılat eğrisi(TR) orijinden başlayan ve pozitif eğimli olan bir doğru şeklindedir. TR=PxQ şeklinde ifade edilen TR eğrisinin pozitif eğimli bir doğru olmasının nedeni tam rekabet piyasasında kısa dönemde fiyat düzeyinin sabit olmasından kaynaklanır. b) Ortalama Hasılat (AR): Ürün başına düşen hasıla yani gelirdir.

TR P.QARQ Q

= = (P sabit bir sayı iken) → P.QAR PQ

= =

c) Marjinal Gelir(Hasılat)(MR): Satılan mal miktarı 1 birim arttığında toplam hasılada meydana gelecek değişmedir. Toplam hasılanın türevi toplam hasıladaki değişmeyi yani marjinal hasılayı verir.

𝑀𝑀𝑀𝑀 =∆𝑇𝑇𝑀𝑀∆𝑄𝑄

=∆𝑃𝑃𝑃𝑃∆𝑄𝑄∆𝑄𝑄

= ∆𝑃𝑃 = 𝑀𝑀𝑀𝑀, (P sabit bir sayı iken)→𝐌𝐌𝐌𝐌 = 𝐏𝐏

Dikkat edilirse tam rekabet piyasasında fiyat düzeyi sabit olduğu için AR=MR=P'dir. Ayrıca firmalar mal fiyatı sabitken söz konusu fiyattan istedikleri kadar mal satabilir ve alıcılarsa bu fiyattan istedikleri kadar mal satın alabilirler. Söz konusu durumun doğal sonucu olarak sabit fiyat düzeyi aynı zamanda tam rekabet piyasasındaki bir firmanın talep eğrisine(D) eşittir. Buna göre tam rekabet piyasasındaki temel denkli olan D=AR=P=MR eşitliği ortaya çıkar.

Yukarıdaki şekle dikkat edilirse tam rekabet piyasasındaki bir firmanın talep eğrisi yatay eksene paraleldir yani bu talep eğrisinin esnekliği sonsuzdur ve söz konusu talep eğrisi(D), ortalama hasılata(AR),malın fiyatına(P) ve marjinal hasılata(MR) eşittir. D=AR=P=MR

3) Tam Rekabet Piyasasında Kâr Analizi ve Kısa Dönem Firma Dengesi

A) Piyasalardaki Kâr Analizleri

a) Toplam Hasılat(TR)-Toplam Maliyet(TC) Analizi

Kâr= TR-TC TR>TC → Aşırı kâr( ekonomik kâr, iktisadi kâr) TR<TC → Zarar TR=TC → Başabaş noktası(normal kâr)

b) Ortalama Hasılat(AR)-Ortalama Maliyet(AC)

Analizi

Ortalama Kâr= AR-AC AR>AC → Aşırı kâr( ekonomik kâr, iktisadi kâr) AR<AC → Zarar AR=AC → Başabaş noktası(normal kâr)

c) Marjinal Hasılat(MR)-Marjinal Maliyet(MC) Analizi

Marjinal Kâr= MR-MC MR>MC → Aşırı kâr( ekonomik kâr, iktisadi kâr) MR<MC → Zarar MR=MC → Maksimum kâr( FİRMA DENGESİ)

Not: Herhangi bir değişkenin marjinal değerine ulaşabilmek için söz konusu değişkenin birinci türevini almak yeterlidir. Buna göre marjinal maliyet(MC), toplam maliyet(TC) fonksiyonunun 1. türevine, marjinal hasılat(MR) ise toplam hasılatın(TR) 1. türevine eşittir.

P

TR

Q

D=AR=P=MR

Q

0

P

Page 34: İKTİSAT - Fuat Hoca...İktisat analitik bir bilimdir. Yani bir soruna birden daha fazla çözüm üretir. İktisadın Bölümleri: a) Mikro İktisat: İktisadın, mevcut durumu inceleyerek

33

İKTİSAT

TAM REKABET PİYASASI

B) Tam Rekabet Piyasasında Dengenin Alternatif Gösterimleri

a) Toplam Hâsıla(TR)- Toplam Maliyet (TC) Yaklaşımı

Yukarıdaki şekilde görülen TR ve TC eğrileri incelendiğinde Şekilde yer alan A ve B noktalarında firmanın toplam hâsıla değeri(TR), toplam maliyete (TC) eşit olduğundan söz konusu noktalarda firma normal kâr elde etmektedir. (başabaş noktası) Firma için 0 ile A noktası arasında ve B noktasının sağında kalan alanlarda zarar söz konusudur. Bu durumun nedeni bu bölgelerde TC>TR olmasıdır. A ve B noktaları arasında ise firma aşırı kâr elde etmektedir. Firmanın en yüksek kârı elde ettiği yer ise TR ve TC eğrileri arasındaki mesafenin en fazla olduğu yer olan D-E aralığıdır. Söz konusu aralıkta TR ve TC eğrilerinin eğimleri birbirine eşittir. TR eğrisinin eğimi; MR, TC eğrisinin eğimi ise MC'dir. Buna göre firma dengesi MR=MC eşitliğinde sağlanır.

b) Ortalama Maliyet(AC)-Marjinal Maliyet(MC) -Ortalama Hasılat(AR)- Marjinal Hasılat(MR) Yaklaşımı

Yukarıdaki şekilde görüldüğü üzere a ve b noktalarında AC=AR olduğunda dolayı firma bu noktalarda normal kâr elde etmektedir.( başabaş noktası) Firmanın a noktasının solunda ve b noktasının sağında üretim yapması durumunda firmanın ortalama maliyeti(AC), ortalama hasılatından(AR) büyük olduğu için firma zarar etmektedir. Söz konusu firma a ve b noktaları arasında üretim yapması durumunda aşırı kâr elde edecektir. Ancak firmanın kârını en yükseğe çıkardığı nokta diğer bir ifade ile firmanın dengeye geldiği nokta c noktasıdır. Söz konusu noktada dikkat edilirse, firmanın marjinal maliyeti(MC), marjinal hasılata(MR) eşit olmaktadır.

c) Marjinal Hasılat(MR)- Marjinal Maliyet(MC) Yaklaşımı

Yukarıdaki şekilde yer alan MR-MC analizi incelendiğinde firmanın a noktasının solunda ve b noktasının sağında üretim yapması durumunda MC>MR olur ve buna bağlı olarak söz konusu alanlarda firma zarar eder. Firmanın denge şartı; MR= MC olması idi. Şekle dikkat edilirse firma hem A noktasında hem de B noktasında MR=MC eşitliğini sağlamaktadır. Ancak firmanın dengesi sadece bir noktada sağlanır ki bu nokta b noktasıdır. Bu durumun nedeni a noktasından sonra üretimi arttıracak rekabetçi firmanın aşırı kâr elde edecek olmasıdır. Aşırı kâr fırsatını kaçırmak istemeyen firmalar a noktasında üretimi durdurma kararı almak istemeyeceklerdir. a noktası firma için kâr minimizasyonunu ifade eder.

TC

TR

B D

A E

Q

TR

TC

Q0 Q* Q1

Kar

Zarar

0 Q*

Q1

TK

Q

F

0

Q0

P

P

0 Q

A

B

QA

P=AR=P=MR

QB

MC

Page 35: İKTİSAT - Fuat Hoca...İktisat analitik bir bilimdir. Yani bir soruna birden daha fazla çözüm üretir. İktisadın Bölümleri: a) Mikro İktisat: İktisadın, mevcut durumu inceleyerek

34

İKTİSAT

TAM REKABET PİYASASI

Firmanın denge noktası B noktasıdır. Söz konusu noktayı ifade edecek üç farklı ifade yöntemi söz konusudur. Bu ifadeleri inceleyecek olursak; • B noktasında firmanın marjinal maliyeti(MC), marjinal

hasılatı(MR) alttan keser. • B noktasında marjinal maliyet(MC) artan artmaktadır. • B noktasında MC'nin eğimi, MR'nin eğiminden daha

fazladır.

4) Tam Rekabet Piyasasında Kısa Dönem Firma Arz Eğrisi

Marjinal Maliyet (MC) eğrisinin; AVC (ortalama değişken maliyet) üzerinde kalan kısmı firmanın kısa dönem arz eğrisini verir. K noktasının altındaki üretim düzeylerinde, firma değişken maliyetlerini bile karşılayamamaktadır. Bu noktanın altına düşüldüğünde firma mutlaka kapatılmalıdır. Kısa dönemde firmanın üretimine devam edebilmesi için sabit maliyetlerini mutlaka karşılaması gerekmektedir. K noktası (kapanma noktası) AVC eğrisinin minimum noktasındadır. Diğer bir ifade ile firmanın üretime devam edebilmesi için gerekli minimum şart; fiyatın ortalama değişken maliyete eşit veya daha büyük olması gerekir.

(𝑷𝑷 ≥ 𝑨𝑨𝑨𝑨𝑨𝑨) Söz konusu üretim şartı; toplam cinsinden ifade edilirse; P ve AVC değerlerini miktar(Q) ile çarparsak; P.Q=TR ve AVC.Q=TVC olduğuna göre firmanın üretim şartı; TR≥TVC şeklinde ifade edilebilir. Buna göre firmanın toplam hasılatı, toplam değişken maliyetten büyük veya eşitse firma üretime devam eder.

5) Tam Rekabet Piyasasında Uzun Dönem Denge Şartı Tam rekabet piyasasında kısa dönemde firma aşırı kâr elde edebilir ancak uzun dönemde söz konusu kâr normal kâra dönüşür. Bu durumun temel nedeni kısa dönemde aşırı kâr yapan firmaların piyasaya yeni firmaların girmesine neden olması ve piyasadaki üretim artışına bağlı olarak firmaların elde ettiği kârların azalmasıdır.

Uzun dönemde firmaların normal kâr elde etmesi ortalama hasılat(AR) ile ortalama maliyetin(AC) eşit olmasına (AR=AC) ve aynı zamanda denge şartının gerçekleşmesine yani; marjinal hasılat(MR) ile marjinal maliyetin(MC) eşit olmasına bağlıdır. Ayrıca tam rekabet piyasasında AR=MR=P olduğuna göre uzun dönem denge şartı;

𝑴𝑴𝑴𝑴 = 𝑴𝑴𝑨𝑨 = 𝑨𝑨𝑨𝑨 = 𝑨𝑨𝑴𝑴 = 𝑷𝑷 𝒅𝒅𝒅𝒅𝒅𝒅𝒅𝒅𝒅𝒅𝒅𝒅ğ𝒅𝒅 𝒅𝒅𝒅𝒅𝒅𝒅 𝒈𝒈ö𝒔𝒔𝒔𝒔𝒅𝒅𝒔𝒔𝒅𝒅𝒅𝒅𝒅𝒅𝒔𝒔𝒅𝒅𝒅𝒅𝒅𝒅𝒔𝒔.

GELİR MALİYET

D=P=AR=MR

AVC

MC

Q

P

Q0

K

FİRMANIN KISA DÖNEM ARZ EĞRİSİ

K = KAPANMA NOKTASI

Page 36: İKTİSAT - Fuat Hoca...İktisat analitik bir bilimdir. Yani bir soruna birden daha fazla çözüm üretir. İktisadın Bölümleri: a) Mikro İktisat: İktisadın, mevcut durumu inceleyerek

35

İKTİSAT

MONOPOL PİYASASI

VII. MONOPOL PİYASASI

Piyasada tek bir firmanın yakın ikamesi bulunmayan bir mal üretip sattığı piyasaya monopol piyasası denir. 1) MONOPOL PİYASASININ ÖZELLİKLERİ

• Piyasada tek bir firma vardır, çok sayıda alıcı vardır. • Üretilen malın yakın ikamesi yoktur. • Piyasaya giriş engellidir. • Alıcı ve satıcı mal hakkında eksik bilgiye sahiptir.

2) MONOPOL KAYNAKLARI (GİRİŞ ENGELLERİ)

a. Yasal Monopol: Bazı malların üretimini devlet ya

kendisi yapar ya da tek bir firmaya izin verir. Örn: Haşhaş üretimi

b. Hammadde Kaynaklarına sahip olma

c. Patent ve Lisanslar: Çeşitli alanlarda yeni ve orijinal

buluşlar meydana getiren firmalar, bunların başka firmalar tarafından kullanımını patent ve lisanslar ile yasaklayabilir. Genelde teknolojik üretim yapan bilgisayar yazılım firmaları örnek gösterilebilir.

d. Doğal Monopol: Elektrik iletimi gibi alanlarda

ülkelerde genellikle tek bir firma faaliyet gösterir. Elektrik üretimi gibi alanlar büyük kaynak maliyeti ve alt yapı maliyeti gerektirir. Piyasada çok sayıda firma olması durumunda firmalar teker teker bu maliyetlere katlanabilmesi mümkün olmayabilir. Tek firma olması daha avantajlıdır. Bu gibi durumlarda bu tip firmalara doğal monopol denir.

3) MONOPOLCÜ FİRMANIN TALEP(D), MARJİNAL HASILAT(MR), ORTALAMA HASILAT(AR) ve TOPLAM HASILAT(TR) EĞRİLERİ

Yukarıdaki şekillerde yer alan monopol firmasına ait talep eğrisi ve toplam hasılat(TR) eğrilerini incelediğimizde... • Monopol firmanın talep eğrisi negatif eğimlidir. Bunun

nedeni firma daha fazla mal satmak istediğinde fiyatı düşürmek zorundadır. Firma talep eğrisi dikkat edilirse aynı zamanda ortalama hasılat(AR) ve fiyata(P) eşittir.( D=AR=P)

• Marjinal hasılat eğrisi(MR) talep eğrisinin altında yer

almakta ve miktar eksenini iki eşit parçaya bölmektedir. • Firmanın toplam hasılat eğrisi (TR) bir çan şeklindedir ve

satış miktarı arttıkça TR önce artar, daha sonra maksimum olur ve daha sonra azalır.

• Her iki şekle birlikte baktığımızda esnekliğin 1'den büyük

olduğu bölgede TR artmakta, esneklik 1'e eşit olduğunda TR maksimum olmakta ve esneklik 1'den küçük olduğunda TR azalmaktadır. Dikkat edilirse TR maksimum iken marjinal hasılat(MR) sıfıra eşit(MR=0) ve esneklik değeri(e) bire eşittir.(e=1)

• Monopol piyasasındaki kâr maksimizasyon koşulu;

MR=MC'dir.

e>1

e=1

e<1

Q

D=AP=P

MR

P

TR

TRmax

TR Q

Page 37: İKTİSAT - Fuat Hoca...İktisat analitik bir bilimdir. Yani bir soruna birden daha fazla çözüm üretir. İktisadın Bölümleri: a) Mikro İktisat: İktisadın, mevcut durumu inceleyerek

36

İKTİSAT

MONOPOL PİYASASI

Monopolcü bir firma için hasılat maksimizasyonu; e=1 ve MR=0 olduğunda gerçekleşir ancak firmanın hasılat maksimizasyonu yapması maliyetlerinin sıfır olmasına bağlıdır. Gerçek yaşamda firma maliyetleri sıfır olamayacağı için firma bu noktada üretim yapamaz. Firmanın üretim gerçekleştirdiği yer esnekliğin 1'den büyük olduğu ve toplam hasılat eğrisinin pozitif eğimli olduğu bölgedir. Endüstride tek firma bulunması nedeniyle monopolcü

firmanın bireysel talep eğrisi aynı zamanda piyasa talep eğrisidir.

Monopolde talep eğrisi negatif eğimlidir. Çünkü firma daha fazla mal satmak istiyorsa malın fiyatını düşürmek zorundadır.

MC = MR koşulunun sağlandığı noktada üretim gerçekleşir. Talep eğrisi üzerinde bu üretim miktarına karşılık gelen fiyat düzeyi uygulanır. Yani monopolcü önce üreteceği miktarı belirlemektedir. Miktar belirlendikten sonra, talep eğrisinin gösterdiği fiyat uygulanır.

4) Monopol Gücünün Ölçülmesi: Lerner Endeksi (Marj – Markup Fiyatlandırma)

Monopol firmanın malın satış fiyatını marjinal maliyetinin üzerinde belirleme gücüne monopol gücü denir. Monopol dengesinde fiyat marjinal maliyetten yüksektir. (P>MC), P ile MC arasındaki bu fark monopol gücünü ölçmek için kullanılır.

Gerekli formüllerden yararlanılarak

d

P MC 1P | E |−

=

Fiyat ile MC arasındaki fark büyüdükçe monopol gücü artar Monopol gücü sıfırla bir arasında ( 0 < L < 1) değer alır. Bire yaklaştıkça monopol gücü artarken, sıfıra yaklaştıkça monopol gücü azalır

5) MONOPOL PİYASASINDA FİRMA ARZ EĞRİSİ

Monopol piyasasında arzı belirleyen temel unsur marjinal hasılar(MR) eğrisidir ve söz konusu piyasada marjinal hasılat; MR=𝑷𝑷. (𝟏𝟏 − 𝟏𝟏

𝑬𝑬) şeklinde ifade edilir. Dikkat edilirse marjinal

hasılat hem fiyata hem de esneklik değerine bağlıdır ve bundan dolayı bu piyasada fiyat ile üretim miktarı arasında fonksiyonel ilişki yoktur. Bundan dolayı MONOPOL PİYASASINDA ARZ EĞRİSİ ÇİZİLEMEZ.

6) Monopolde Fiyat Farklılaştırması

Monopolcü karını daha da arttırabilmek için ürettiği malın farklı birimlerini farklı fiyatlardan satabilir. Buna fiyat farklılaştırması denir. Fiyat farklılaştırmasının amacı tüketici rantını ele geçirmektir. Fiyat Farklılaştırması Türleri 1. Birimler arası - Tam fiyat farklılaştırması (I.

Dereceden fiyat farklılaştırması) Monopolcü ürettiği malın her birimini tüketicinin ödemeye razı olduğu en yüksek fiyattan satması şeklindeki farklılaştırma türüdür. Gerçek yaşamda karşılaşılmayan farklılaştırma türüdür. Birinci derece fiyat farklılaştırması sonucu,

• Üretici rantı maksimum olur • Tüketici rantı sıfır olur • Monopolün yol açtığı refah kaybı sıfır olur • Monopol P=MC koşulunu gerçekleştirerek tam rekabet

firması gibi çalışır

2. Miktarlar arası fiyat farklılaştırması (II. Dereceden fiyat farklılaştırması) Satın alınan mal miktarı değiştikçe farklı fiyat uygulamasıdır. Monopol firma belli bir miktara kadar farklı fiyat belli bir miktardan sonra daha düşük fiyat uygulayarak tüketimi teşvik eder. İkinci derece fiyat farklılaştırmasının yapılabilmesi için tüketicinin daha düşük fiyattan alıp diğer tüketicilere daha yüksek fiyattan satmaması gerekir

3. Gruplar - Alıcılar arası fiyat farklılaştırması (III.

Dereceden fiyat farklılaştırması Farklı gelir gruplarına farklı fiyattan aynı malı veya hizmeti satma durumudur. Sinemada veya toplu taşımada tam bilet, öğrenci bileti gibi uygulamalar örnek gösterilebilir. Bunun uygulanabilmesi için piyasanın bölünmüş olması, piyasalar arası geçişin olmaması ve alt piyasalarda talep esnekliklerinin farklı olması gerekir.

Fiyat Farklılaştırma Koşulları Piyasalar kesin ve sürekli bir ayrım içinde, yani bölümlü bir yapıda olmalıdır. Örneğin İstanbul’da Anadolu Yakası-Avrupa Yakası; Üretici Piyasaları-Tüketici Piyasaları; Kırsal Piyasalar-Kentsel Piyasalar örneklerinde olduğu gibi. Alt Piyasaların talep yapıları ve talebin fiyat esnekleri farklı olmalıdır. Böylece talebin esnek olduğu piyasada fiyat düşük tutularak; talebin az esnek/katı olduğu piyasada fiyatı yüksek belirleyerek kâr maksimize edilmeye çalışılır. Katlanılacak maliyetler önemsiz olmalıdır.

e>1

e=1

e<1

Q

D=AP=P

MR

P

TR

TRmax

TR Q

Page 38: İKTİSAT - Fuat Hoca...İktisat analitik bir bilimdir. Yani bir soruna birden daha fazla çözüm üretir. İktisadın Bölümleri: a) Mikro İktisat: İktisadın, mevcut durumu inceleyerek

37

İKTİSAT

MONOPOL PİYASASI

7) MONOPOLDE UZUN DÖNEM DENGESİ Monopol piyasasında uzun dönem dengesi MR=MC eşitliğinde sağlanır. Bunun dışında monopol piyasasına giriş engellerinin bulunmasından dolayı firma hem kısa dönemde hem de uzun dönemde aşırı kâr elde eder. MONOPOLCÜ REKABET(TEKELCİ REKABET) PİYASASI Farklılaştırılmış" mal ve hizmetlerin pek çok firma tarafından üretilip satıldığı piyasalara monopolcü rekabet piyasaları denir. Söz konusu piyasa Robinson ve Cahmberlin tarafından 1930 yılında geliştirilmiştir. Bu piyasaya örnek olarak diş macunu, kağıt mendil,deterjan,sakız ...vb ürünler örnek olarak verilebilir.

1. MONOPOLCÜ REKABET PİYASASININ ÖZELLİKLERİ

• Piyasada çok sayıda alıcı ve satıcı vardır. • Üretilen mallar farklılaştırılmış mallardır. • Piyasaya giriş ve çıkış serbesttir. • Piyasadaki firmalar reklam yaparlar

Not: Tekelci rekabet piyasasının özelliklerine dikkat edilirse bu piyasanın tam rekabet piyasasından en önemli farklı satılan malların farklılaştırılmış olmasıdır. Not: Tekelci rekabet piyasasındaki bir firmaya tekel gücü veren temel unsur, söz konusu firma için çizilecek talep eğrisinin negatif eğimli olmasıdır. Diğer bir ifade ile tekelci rekabet piyasasında yer alan bir firma daha çok mal satmak için fiyat düşürmek zorundadır ve bu durum firmaya tekelci gücü verir

Yukarıdaki şekilde de görüldüğü gibi tekel piyasasındaki ve tekelci rekabet piyasasındaki firmaların talep eğrileri negatif eğimlidir. Ancak tekelci rekabet piyasasındaki firmanın talep eğrisi, tekelci firmanın talep eğrisinden daha yatıktır.(daha esnektir.) Bu durumun temel nedeni; tekelci rekabet piyasasında satılan malların ikamelerinin fazla olmasıdır. 1) MONOPOLCÜ REKABET PİYASASINDA

ALGILANAN VE ORANSAL TALEP EĞRİSİ Monopolcü rekabet piyasasında iki temel varsayım vardır. Bu varsayımlar; a) Simetri Varsayımı: Monopolcü rekabet modelinde, her firmanın kendi kararlarına diğer firmaların tepki göstermeyeceklerini düşündüğü yani her firmanın bağımsız davrandığı varsayımı geçerlidir. Bu varsayıma simetri varsayımı denir. Bir firmanın simetri varsayımı geçerli iken karşı karşıya olduğu talep eğrisine algılanan talep eğrisi denir.

b) Aynılık Varsayımı: Firmaların aynı fiyattan mal satmaları halinde eşit piyasa paylarına sahip olacakları anlamına gelen aynılık varsayımı geçerli iken firmanın karşı karşıya olduğu talep eğrisine oransal talep eğrisi b(grup talep eğrisi) denir.

Yukarıdaki şekilde görüldüğü gibi monopolcü rekabet piyasasında algılanan talep eğrisi, oransal talep eğrisinden daha yatıktır,diğer bir ifade ile algılanan talep eğrisinin esnekliği oransal talep eğrisinin esnekliğinden daha fazladır.

2. MONOPOLCÜ REKABET PİYASASINDA UZUN DÖNEM DENGESİ

Monopolcü rekabet piyasasında kısa dönemde elde edilen aşırı kâr, piyasaya girişlerin serbest olmasından dolayı uzun dönemde normal kâra geriler. Bunun dışında uzun dönem denge şartı MR=MC eşitliğinden sağlanır.

OLİGOPOL PİYASASI

Homojen veya farklılaştırılmış bir malı satan, birbirine etki edebilecek kadar az sayıda satıcının sonsuz sayıda alıcıyla karşı karşıya geldiği piyasa oligopol piyasası denir.

1) OLİGOPOL PİYASASININ ÖZELLİKLERİ • Az sayıda satıcı, çok sayıda alıcı vardır. • Firmalar homojen veya farklılaştırılmış ürün satarlar. • Piyasaya girişi kısıtlayan önemli engeller bulunur.

(ölçek ekonomileri, hammadde kaynaklarına sahip olma, gizli anlaşmalar, devlet faaliyetleri gibi)

• Oligopol piyasasında firmalar karşılıklı olarak birbirleriyle bağımlılık içerisindedir.(Karşılıklı Bağımlılık Özelliği) Bu özellik oligopol piyasasının en temel karakteristiğidir.

2) OLİGOPOLLERİN SINIFLANDIRILMASI a. Saf Oligopol :Firmaların homojen mal ürettiği

oligopol türüdür.( Bakır, çimento) b. Farklılaştırılmış Oligopol: Firmaların

farklılaştırılmış mallar ürettiği oligopol türüdür. ( otomotiv)

c. Tam Oligopol: Firmaların bütün bir grup olarak kârlarını maksimize ettiği oligopol türüdür.

d. Kısmi Oligopol: Firmalar arasındaki bağımlılık düşüktür ve firmalardan bir kısmi kâr ederken, bir kısmının zarar ettiği oligopol türüdür.

e. Anlaşmasız Oligopoller: Oligopol piyasasındaki firmaların fiyat veya üretim konusunda işbirliği yapmadıkları durumda ortaya çıkan oligopol piyasasıdır.

P

Q

0

Tekelci Rekabet

Tekel

Q

P

Algılanan Talep Eğrisi

Oransal(Grup) Talep Eğrisi

Q

P

Page 39: İKTİSAT - Fuat Hoca...İktisat analitik bir bilimdir. Yani bir soruna birden daha fazla çözüm üretir. İktisadın Bölümleri: a) Mikro İktisat: İktisadın, mevcut durumu inceleyerek

38

İKTİSAT

MONOPOL PİYASASI

COURNOT BERTRAND EDGEWORTH CHAMBERLİN ( Paylaşılmış

Monopol) STACKELBERG

SWEEZY (Dirsekli Talep

Eğrisi)

- Piyasada iki mal ve iki firma vardır - Üretilen mallar

homojendir - Firmalar SAF'tır.

Bunun anlamı firmaların karşılıklı rekabetin farkında

olmamasıdır. - Firmalar

arasında Miktar Rekabeti vardır.

- Firmalar ürettikleri mala yönelik talep eğrilerini tam olarak bilirler

- İki firma toplamda tam

rekabet piyasasının 2/3' ü kadar üretim

yapar. - n sayıda firma

tam rekabet piyasasının n/n+1 kadar

üretim yaparlar - Malın piyasa fiyatı monopol fiyatının 2/3'ü

kadardır.

- Piyasada iki mal ve iki firma vardır - Üretilen mallar

homojendir - Firmalar SAF'tır.

-Firmalar arasında Fiyat

Rekabeti vardır. - Firmaların

yaptıkları üretim tam rekabet

piyasasındaki üretime eşittir.

- Her firma piyasa talebinin

tamamını karşılayacak

üretim kapasitesine

sahiptir.

-Piyasada iki mal ve iki firma vardır - Üretilen mallar

homojendir - Firmalar SAF'tır.

-Firmalar arasında Fiyat

Rekabeti vardır. - Piyasada

oluşacak denge fiyat ve miktarı

belirsizdir. ( istikrarlı denge

yoktur)

-Her firma piyasa talebinin tamamını

karşılayacak üretim

kapasitesine sahip değildir.

-Piyasada iki mal ve iki firma vardır - Üretilen mallar

homojendir - Firmalar SAF

DEĞİLDİR. Bunun anlamı

firmaların karşılıklı rekabetin

farkında olmasıdır. - Piyasada

yapılan üretim monopol kadardır

ve firmalar piyasayı eşit

şekilde paylaşır. ( her firma

monopolün yarısı kadar üretim

yapar) - Toplam üretim tam rekabetin

yarısı kadardır)

- Biri Saf, diğeri Saf Olmayan iki

firma vardır. - Saf olmayan

(akıllı) firma Lider firma, Saf olan

firma takipçi firmadır.

- Piyasadaki üretim ve fiyata ilk önce Lider karar verir, Saf firma

lider firmayı takip eder.

- Piyasada yapılan üretim tam

rekabet piyasasının 3/4'ü

kadardır

- Piyasada yer alan firmalar yakın ikame mallar üretir.

- Her firma fiyat düşürdüğünde diğer firmaların kendisini takip

edeceğini ancak fiyat

yükselttiğinde diğer firmaların kendisinin takip etmeyeceğini

düşünür.

Page 40: İKTİSAT - Fuat Hoca...İktisat analitik bir bilimdir. Yani bir soruna birden daha fazla çözüm üretir. İktisadın Bölümleri: a) Mikro İktisat: İktisadın, mevcut durumu inceleyerek

39

İKTİSAT

MONOPOL PİYASASI

- Dirsekli Talep Eğrisi(Sweezy) İki firmanın yer aldığı ve birbirinin yakın ikamesi malların üretildiği bir oligopol modelinde firmalardan biri fiyat düşürdüğünde diğer firmaların kendisini takip edeceğini ancak fiyat yükselttiğinde diğer firmaların kendisinin takip etmeyeceğini düşündüğü durumda ortaya çıkan eğriye dirsekli talep eğrisi denir.

İki firmanın olduğu ve söz konusu firmaların yakın ikame mallar ürettiği oligopol piyasasında firmalardan birisi malın fiyatını düşürdüğünde diğer firma da fiyatı düşürmek durumunda kalır. Bu durum yandaki şekilde A noktasında aşağıya doğru inen negatif eğimli talep eğrisi ile gösterilir. Bununla birlikte firmalardan birisi malın fiyatını yükselttiğinde diğer firma malın fiyatını yükseltmeyecek ve sabit kalacaktır. Bu durum ise A noktasında yatay eksene paralel hale gelen talep eğrisi ile ifade edilir. Anlaşmasız Oligopollerde Üretim, Fiyat ve Kâr Sıralaması Bir önceki tabloda yer alan üretim miktarları bir kez daha ele alınarak oligopollerdeki kâr analizi rahatlıkla yapılabilir. 4 Temel piyasa içerisinde en fazla üretimin yapıldığı ve buna bağlı olarak en düşük fiyat düzeyinin gerçekleştiği piyasa Tam Rekabet Piyasası iken, en düşük üretimin yapıldığı ve buna bağlı olarak en yüksek fiyatın gerçekleştiği piyasa Monopol (Tekel) Piyasası'dır. Bunun dışında monopol piyasasındaki üretim, tam rekabet piyasasındaki üretimin yarısı kadardır. Analizin basitleştirilmesi için tam rekabet piyasasında yapılan üretimin yüz birim olduğunu kabul edersek anlaşmasız oligopol modellerindeki üretim ve kâr yapıları aşağıdaki gibi analiz edilebilir.

Piyasada yapılan üretim arttıkça malın satış fiyatının düşeceği göz önüne alınırsa, üretim ile fiyat ve kâr arasında ters yönlü ilişki söz konusudur. Buna göre piyasada ne kadar fazla üretim yapılıyorsa malın satış fiyatı o kadar düşük olacak ve buna bağlı olarak firmaların elde ettikleri kâr o derece az olacaktır. Buna göre yukarıda yer alan tablodan hareketle firmaların kâr sıralamasını büyükten küçüğe doğru yaparsak; • En düşük üretimi yapan ve en yüksek kârı elde eden

piyasa yapısı Chamberlin modelidir. • Kâr sıralamasında ikinci sırada Cournot vardır. • Kâr sırlamasında 3. sırada Stackelberg vardır. • Kâr sıralamasında 4. ve son sırada Bertrand vardır. • Edgeworth'un sıralamadaki yeri belirsizdir. Chamberlin>Cournot>Stackelberg>Bertrand

f) Anlaşmalı Oligopoller: Oligopol piyasasındaki firmaların fiyat veya miktar konusunda işbirliği yaptıkları oligopol türüdür. Söz konusu işbirliği firmalar arasındaki yazılı anlaşmayla olabileceği gibi, herhangi bir yazılı ya da sözlü anlaşmaya bağlı olmaksızın da gerçekleşebilir. - Açık Anlaşmalı Oligopoller

• Kartel: Firmaların bağımsızlıklarını kaybetmeyerek piyasadaki monopolcü kârı aralarında paylaşmalarıdır.

• Tröst: Firmaların bağımsızlıklarını kaybederek tek bir çatı altında toplanmalarıdır.

- Örtük Anlaşmalı Oligopoller: Firmalar arasında fiyat gücüne, üretim gücüne ya da piyasayı daha iyi analiz edebilme gücüne bağlı olarak ortaya çıkan takipten dolayı oluşan anlaşmalı oligopol türüdür.

CO

UR

NO

T

BE

RT

RA

ND

ED

GE

WO

RT

H

CH

AM

BE

RL

İN

(Pay

laşıl

mış

Mon

opol

)

STA

CK

ELB

ER

G

İki firma toplamda tam rekabet piyasasının 2/3' ü kadar üretim yapar.

(66)

Firmaların yaptıkları üretim tam rekabet piyasasında ki üretime eşittir.

(100)

Piyasada oluşacak denge fiyat ve miktarı belirsizdir.

(?)

Piyasada yapılan üretim monopol kadardır.

(50)

Piyasada yapılan üretim tam rekabet piyasasının 3/4'ü kadardır.

( 75)

p

Q

0

D

A

Page 41: İKTİSAT - Fuat Hoca...İktisat analitik bir bilimdir. Yani bir soruna birden daha fazla çözüm üretir. İktisadın Bölümleri: a) Mikro İktisat: İktisadın, mevcut durumu inceleyerek

40

İKTİSAT

MONOPOL PİYASASI

HHI Endeksi ve N Firma Yoğunlaşma Endeksi Bir endüstrinin tam rekabete ya da monopole ne kadar yakın olduğu n firma yoğunlaşma endeksi ve Herfindahl-Hirschman endeksi ile ölçülür. N Firma Yoğunlaşma Endeksi Endüstrideki en büyük n sayıda firmanın endüstri toplam satışlarındaki yüzde payını gösterir. Endeks genellikle dört firma bazında hesaplanır ve CR4 şeklinde ifade edilir. Örneğin A malı endüstrisindeki toplam satışlar 100 birim ve en büyük dört firmanın satışları toplamı da 70 birim ise

470CR 100 %70

100= × =

olarak hesaplanır. • CR4 endeksinin alacağı değere göre firmaların piyasa

yapısı hakkında değerlendirme yapılabilir. Buna göre, • CR4 endeksinin yaklaşık 0 olduğu durumda (CR4 = 0)

endüstri tam rekabettedir. • CR4 endeksinin % 100 olduğu durumda (CR4 = % 100)

endüstri monopoldür. • CR4 endeksinin % 40’dan küçük olduğu durumda (CR4 <

%40) endüstri monopolcü rekabettedir. • CR4 endeksinin % 40’dan büyük olduğu durumda (CR4 > %40) endüstri oligopoldür. Oligopol endüstriler için CR4 endeksinin % 60’dan küçük olduğu durum zayıf oligopol, %60’dan büyük olduğu durum ise güçlü oligopol olarak tanımlanır. HHI Endeksi HHI endeksi endüstride yer alan dört büyük firmanın piyasa paylarının karelerinin toplamıdır. Firmaların piyasa paylarının karelerinin alınması daha büyük firmalara daha fazla ağırlık verilmesini gösterir. HHI endeksinde karşılaştırma 10.000 değeri ile yapılır. Çünkü bir firmanın olduğu monopol piyasada pazar payının tamamına (% 100) sahip olan firma için 1002 = 10.000 dir. Örneğin bir endüstride pazar payları % 20 olan dört firma için HHI endeksi şu şekilde hesaplanır. HHI = 202 + 202 + 202+ 202 = 1600 Bulunan endeks değeri şu şekilde yorumlanır. • HHI Endeks < 1000 ise endüstri tam rekabettir • 1000 < HHI Endeks < 1800 ise endüstri monopolcü

rekabettir. • HHI Endeks > 1800 ise endüstri oligopoldür. • HHI Endeks = 10.000 ise endüstri monopoldür.

Dört Temel Piyasa Modelinin Karakteristik Özellikleri

Karakter-istikler

Piyasa Modeli Tam Rekabet

Monopolcü Rekabet Oligopol Monopol

Firma sayısı

Çok sayıda Çok sayıda

Birbirini etkileye-cek az sayıda

Bir tane

Ürün tipi (Homojen

ya da Heterojen

)

Birbirinin aynı

(Homojen)

Birbirinden farklı

(Heterojen)

Homojen ya da

Hetero-jen

İkamesi güç tek

ürün

Fiyatları Kontrol

edebilme (Piyasa Gücü)

Tek firma için

fiyat veridir. (Fiyatı kabul edici)

Fiyatı sınırlı bir şekilde

kontrol eder.

Rakibi tepki

gösterdi-ğinden dilediği

gibi fiyatları kontrol eder.

Büyük ölçüde

Piyasaya Giriş

Engeli

Hiç engel yok

Giriş kolay

Giriş nispeten engellen

miş

Giriş tamamen engellen

miş

Fiyat Dışı

Rekabet Yok

Reklam, marka vb. nedenlere

dayalı olarak fiyat dışı

rekabet var.

Ürün farklılaştırmasına dayalı olarak var.

Rakip yok

ancak reklamla piyasayı etkileme-

ye çalışması

söz konusu

Örnek

Perakende ticaret,

salçalar,sa-kız, diş

macunu, deterjan

Demir-çelik,

otomobil, çimento

TCDD, PTT

Page 42: İKTİSAT - Fuat Hoca...İktisat analitik bir bilimdir. Yani bir soruna birden daha fazla çözüm üretir. İktisadın Bölümleri: a) Mikro İktisat: İktisadın, mevcut durumu inceleyerek

41

İKTİSAT

MONOPOL PİYASASI

FAKTÖR PİYASALARI Üretim sürecinde kullanılan tüm girdiler (Emek, sermaye, toprak ve doğal kaynaklar) üretim faktörü olarak adlandırıldıkları için, bu faktörlerin arz ve talebinin karşılaştığı yerde faktör piyasaları olarak adlandırılır. Firmanın girdi piyasasındaki talebi, mal ve hizmetlerin satışına ya da talebine bağlı olduğu için girdi talebi türev ya da türetilmiş talep olarak isimlendirilir.

ÜRETİM FAKTÖRÜ GELİR Emek Ücret Sermaye Faiz Toprak Rant Girişimci Kâr

1) ÜCRET Emeğin ya da çalışmanın karşılığına verilen isimdir. Ücret kendi içinde 2'ye ayrılır.

a) Parasal(nominal)Ücret: İşçilerin çalışmalara

karşılığında aldığı para miktarıdır.

b) Reel Ücret: Parasal ücret ile alınabilecek mal ve hizmet miktarını gösteren büyüklüktür. Reel ücret formül olarak;

𝑹𝑹𝑹𝑹𝑹𝑹𝑹𝑹 Ü𝒄𝒄𝒄𝒄𝑹𝑹𝒄𝒄 =𝑵𝑵𝑵𝑵𝑵𝑵𝑵𝑵𝑵𝑵𝑵𝑵𝑹𝑹 Ü𝒄𝒄𝒄𝒄𝑹𝑹𝒄𝒄𝑭𝑭𝑵𝑵𝑭𝑭𝑵𝑵𝒄𝒄 𝑫𝑫ü𝒛𝒛𝑹𝑹𝑭𝑭𝑵𝑵

𝑜𝑜𝑜𝑜𝑜𝑜𝑜𝑜𝑜𝑜𝑜𝑜 𝑖𝑖𝑖𝑖𝑜𝑜𝑖𝑖𝑖𝑖 𝑖𝑖𝑖𝑖𝑖𝑖𝑜𝑜𝑖𝑖𝑜𝑜.

2) FAİZ: Sermayenin gelirine verilen isimdir. Faiz çeşitleri:

a) Sabit Faiz: Kredi sözleşmelerinde tarafların önceden tespit ettikleri faizdir.

b) Değişken Faiz: Belirli bir endekse göre belirlenen

faizdir. (altın,Tüfe-Üfe..vb)

c) Nominal Faiz: Paranın satın alma gücü dikkate alınmadan hesaplanan faizdir.

d) Reel Faiz: Paranın satın alma gücü dikkate alınarak

hesaplanan faizdir. Reel faiz oranı(r); nominal faiz(i) ile ekonomide beklenen enflasyonun(πe) farkına eşittir.

𝒄𝒄 = 𝑵𝑵 − 𝝅𝝅𝑹𝑹

e) Serbest Faiz: Piyasada para arz ve talebi tarafından belirlenen faizdir.

f) Kanuni Faiz: Kanun koyucu tarafından belirlenen faizdir.

g) Temerrüt Faizi: Borçlunun almış olduğu borcu

zamanında ödememesinden kaynaklanan faizdir.

3) RANT: Toprağın karşılığıdır. Rantın ortaya çıkmasındaki temel neden toprağın kıt olmasıdır

Rant Çeşitleri:

a) Diferansiyel Rant: Topraklar arasındaki kalite farkından dolayı oluşan ranttır.

b) Şehir Rantı: Tüketim merkezlerine yakın olan

yerlerin, uzak olan yerlere göre daha fazla rant elde etmesidir.

c) Kalite Rantı: Aynı maliyetle üretilen malların kalite

farkından dolayı farklı fiyatlarla satılması sonucunda elde edilen ranttır.

d) Mutlak Rant: Toprağın marjinal getirisidir.

4) KÂR: Girişimcinin(müteşebbisin) katlandığı riskten dolayı elde ettiği getiridir.

Kâr Çeşitleri:

a) Adi Kâr: Satış geliri ile girdi maliyetleri arasındaki farktır.

b) İş Kârı: Adi kârdan girişimciye ayrılan ücretin

çıkarılmasıyla elde edilen kârdır.

c) Asgari Kâr: Eğer girişimci üretimde bulunmak yerine emek ve toprak sermayesini kiralasa idi elde edeceği gelir miktarıdır.

d) Net Kâr: Adi kârdan asgari kârın çıkarılmasıyla elde

edilen değerdir. Üretim faktörü talebi Bir piyasada belli bir dönemde o faktörün fiyatı dışındaki değişkenler sabitken çeşitli fiyatlardan satın alınmak istenen faktör miktarını gösterir. Bu bölümde üretim faktörleri talebini açıklarken sadece emek talebi üzerinde duracağız. Çünkü emek faktörü açıklarken yapacağımız analiz diğer üretim faktörleri talebinin belirlenmesinde izlenecek yöntemin aynısı olacaktır.

Page 43: İKTİSAT - Fuat Hoca...İktisat analitik bir bilimdir. Yani bir soruna birden daha fazla çözüm üretir. İktisadın Bölümleri: a) Mikro İktisat: İktisadın, mevcut durumu inceleyerek

42

İKTİSAT

MONOPOL PİYASASI

1. TAM REKABET PİYASASINDA EMEK TALEBİ

a) Rekabetçi Piyasada Firmanın Kısa Dönem Emek Talebi

Analizde hem mal hem de emek piyasasının tam rekabet koşullarında olduğu kabul edilecektir. Emek piyasasında tam rekabet koşullarının geçerli olması, firmaların piyasadaki ücret düzeyinden istediği kadar emek kullanabilmesini ifade eder. Bu durumda firma fazladan kullandığı her işçiye aynı ücreti ödemektedir. Mal piyasasında olduğu gibi girdi piyasasında tam rekabet koşullarının geçerli olması firmanın sonsuz esnek bir emek arz eğrisiyle karşı karşıya olmasını beraberinde getirir. Tam rekabet koşulları altında emek talebini açıklayabilmek için önce emeğin marjinal ürün hasılatı (MPRL) ile marjinal faktör maliyetinin (MFC) açıklanması gerekir. Marjinal Ürün Hasılatı ( MRPL): Firmanın istihdam ettiği son işçinin toplam hasılata yaptığı katkı ya da işe alınan son işçinin firmaya kazandırdığı hasılat olarak tanımlanır. MRPL = MPL x MR (Emeğin marjinal fiziki ürünü ile marjinal hasılatın çarpımına eşittir.) Tam rekabet piyasasında P = MR olduğu için emeğin marjinal ürün hasılatı hesaplanırken marjinal gelir yerine fiyat yazılabilir. Diğer taraftan kısa dönemde azalan verimler yasası gereği firmanın emek kullanımı sıfırdan itibaren artmaya başladıkça emeğin marjinal fiziki ürünü önce artacak, daha sonra azalacaktır. Dolayısıyla emeğin marjinal ürün hasılatı değeri de önce artacak daha sonra azalacaktır. Kısa dönemde üretim yapan rekabetçi firmanın emek talep eğrisi emeğin marjinal ürün değeri ile marjinal gelirin çarpımı olan emeğin marjinal ürün hasılatı eğrisinin kendisi olmaktadır. Marjinal Faktör Maliyeti (MFC): Her ilave emeğin firmanın toplam maliyetinde yaratacağı artışa eşittir. Emek piyasasının tam rekabet koşullarında olduğu dikkate alınırsa firma ilave her emek için aynı ücreti ödemektedir. Dolayısıyla marjinal faktör maliyeti emeğe ödenen ücrete eşittir. MFC = w

Rekabetçi Firmanın Optimal Emek Miktarı

Şekilde de görüldüğü gibi firmanın karını maksimize edecek emek miktarı E noktasındaki L0 düzeyinde gerçekleşecektir.

2. MONOPOL FİRMANIN REKABETÇİ EMEK PİYASADAN EMEK TALEBİ

Rekabetçi firma gibi monopol firma da üretim faktörü kiralamasına ilişkin kararını kar maksimizasyonu temelinde değerlendirir. Girdi maliyeti rekabetçi piyasa ile aynı, ancak girdi kullanımının sağladığı hasılat monopolcü piyasada farklılık gösterir. Çünkü monopolcü piyasada marjinal hasılat daima fiyattan daha düşük değer alır ve azalandır. Monopolcü firma negatif eğimli talep eğrisi ile karşı karşıyadır. Yani daha fazla mal satmak istediğinde fiyatı düşürmek zorundadır dolayısıyla son birimden elde edilen marjinal hasılat fiyatın artında yer alır. İşte bu nedenle ilave girdinin marjinal ürün hasılatı hesaplanırken; o girdinin marjinal ürünü, ürünün piyasa fiyatından daha düşük olan marjinal hasılat ile çağrıldığı için, monopolcü güce sahip firmanın girdi talebi de rekabetçi piyasadaki firmaya kıyasla solda yer alır. Bu açıklamalar diğer eksik rekabet piyasasında yer alan diğer piyasalar için de geçerlidir. NOT: Monopol firmanın emek talep eğrisi emeğin marjinal ürün hasılatı (MRPL) eğrisi ile özdeştir.

Monopol firma için MRPL = MPL ∙ MR dir. Ancak monopol için fiyat marjinal gelire eşit değildir. (P>MR) Dolayısıyla monopolün emek talep eğrisi, rekabetçi firmanın emek talep eğrisinin altındadır.

SL

L

W

W0

W=MFC

MRPL

L

W

L0 L2 L1

E

W W1

W

W2

e

a

b

L1 L2

L

Monopolcü Sömürü

Monopol

Tam Rekabet

Page 44: İKTİSAT - Fuat Hoca...İktisat analitik bir bilimdir. Yani bir soruna birden daha fazla çözüm üretir. İktisadın Bölümleri: a) Mikro İktisat: İktisadın, mevcut durumu inceleyerek

43

İKTİSAT

MONOPOL PİYASASI

3. EMEK ARZI a) Bir İşçinin Emek Arzı

Emek arzını incelerken yapılacak olan analiz klasik iktisat yaklaşımı çerçevesinde olacaktır. Bir işçinin emek arzı ücret dışındaki faktörler sabitken çeşitli ücret hadlerinde çalışmaya razı olduğu sürelerdir. Ancak ücret düzeyi yükseldikçe işçinin çalışmak istediği saatler önce artarken daha sonra azalmaktadır. Bu durum geriye dönük arz eğrisi olarak ifade edilmektedir. Bireysel emek arz eğrisinin geriye dönük olması ikame etkisi ve gelir etkisi yardımıyla açıklanabilir.

Bir işçinin emek arzının geriye dönük olması, emek arzının işçiye yani insana bağlı olmasından kaynaklanır. Kişi ne kadar çok çalışırsa o kadar fazla satın alma gücüne sahip olacaktır ancak dinlenmeye, aileye, arkadaşlara ve diğer ihtiyaçlara ayrılacak boş zamana da ihtiyaç duyulmaktadır. Dolayısıyla boş zaman kişinin satın aldığı ve fayda elde ettiği bir mal gibi kabul edilmektedir. İkame Etkisi: Ücret artışının boş zamanın fırsat maliyetini arttırmasıyla işçinin daha fazla çalışmayı tercih etmesidir. Gelir Etkisi: Ücret artışı karşısında işçinin tatmin düzeyinin yükselmesi sonucu daha fazla çalışmak yerine boş zamanı tercih etmesidir.

b) Piyasa Emek Arzı

Bir piyasada belli bir dönemde arzı etkileyen ücret dışındaki faktörler sabitken çeşitli ücret hadlerinde işçilerin çalışmak istedikleri süreleri ifade eder. Piyasa emek arzı bireysel arz eğrilerinin yatay toplamından oluşmaktadır. Piyasa emek arzının, bireysel arz gibi tersine olmadığı kabul edilir.

Şekilde görüldüğü gibi piyasa emek arzı pozitif eğimlidir. Bunun nedenlerinden biri farklı iş kollarında farklı ücret düzeylerinin olması ve günlük ve haftalık çalışma saatlerinin yasalarla belirlenmesidir. İkincisi ise belli bir sektörde ücretlerin belli bir seviyenin üzerine çıkmasıyla bu sektörde çalışmanın cazip hale gelmesi ve diğer sektörlerden ve yeni işe başlayanlardan bu sektöre akın edilmesidir.

ÜCRET

MAL PİYASASINDA TAM REKABET, EMEK PİYASASINDA MONOPSON FİRMA Monopson alıcı tekeli anlamına gelir. Bazı girdi piyasalarında üretim faktörü kiralayanlar ya da satın alanlar monopsoncu güce sahip olabilir. Örneğin küçük bir kasabadaki tek maden ocağı firması iş gücü piyasasında monopson olabilir. Emek piyasasında eksik rekabet durumundaki firma pozitif eğimli bir emek arz eğrisi ile karşı karşıyadır. Bu firmanın daha fazla emek kullandığı zaman sadece yeni işe aldığı işçiye değil daha önce çalıştırdığı işçilere de daha yüksek ücret vermesine sebep olur. Monopsoncu firma tüm çalışanlarına aynı ücreti ödediği için ortalama harcama eğrisi ya da girdi arz eğrisi pozitif eğimlidir. Çünkü firmanın ilave emek kiralamasına ilişkin kararı sadece son işçinin değil, tüm emek birimleri için ortalama ücreti yükseltmektedir. Bu yüzden monopsoncu firma için emeğin marjinal girdi maliyeti, ücret haddinden büyüktür.

ÇALIŞILAN SÜRE

ÜCRET

İE > GE

İE < GE

LS

EMEK ARZI

ÜCRET

ÇALIŞILAN SÜRE

İE > GE

İE < GE

İE = GE

Page 45: İKTİSAT - Fuat Hoca...İktisat analitik bir bilimdir. Yani bir soruna birden daha fazla çözüm üretir. İktisadın Bölümleri: a) Mikro İktisat: İktisadın, mevcut durumu inceleyerek

44

İKTİSAT

MAKRO İKTİSATA GİRİŞ

IX. MAKRO İKTİSADIN TANIMI VE TEMEL KAVRAMLAR A) MAKRO İKTİSADIN TANIMI: Makro iktisat toplulaştırılmış

davranışların incelendiği iktisat türüdür. Makro iktisadın ilgi alanına milli gelir, ödemeler bilançosu,enflasyon, işsizlik, ekonomik büyüme, döviz, para, toplam talep, toplam arz, faiz oranları, cari açık gibi konular girer.

İktisatı bilim haline getirenler klasik iktisatçılardır ve onların öncüsü Adam Smith’dir. Adam Smith ünlü eseri “Ulusların Zenginliği”nde genelde mikro temelli analiz yapsa da yer yer makro ekonomik bakış açısı da getirmiştir. Adam Smith görünmez el; bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler gibi düşünceler ile piyasaların müdahale olmadan kendi kendine dengeye geleceğini savunmuştur. Böylece aktif bir makro ekonomik politika kullanmanın hiçbir yararı olmadığı gibi piyasanın dengesini bozucu zararlı etkilerinin olacağını söylemiştir. Ancak 1929 yılında, ABD’de başlayan ve dünyaya yayılan Büyük Buhran klasik liberal görüşe büyük darbe vurmuştur. Çünkü klasik teoriye göre ekonominin, kendiliğinden durgunluktan çıkıp dengeye gelmesi gerekmektedir. Ancak büyük buhran çok uzun ve yıkıcı olmuştur. ABD’de milli gelir seviyesi ciddi oranlarda düşmüş, işsizlik çok yüksek rakamlara ulaşmıştı. Borsa çökmüştü ve büyük bir talep yetersizliği vardı. 1930’larda klasik çözümler işe yaramıyordu. Büyük buhranı inceleyen J.M. Keynes 1936 yılında “İstihdam, Faiz ve Paranın Genel Teorisi” isimli kitabı yazdı ve makro ekonomiyi bir bilim haline getirdi. Klasiklerde fiyat ve ikame etkisine dayalı mikro açıdan bakış, yerini Keynes ile gelir etkisine dayalı makro bakışa bırakmıştı. Klasik İktisadın Özellikleri • Uzun dönemli analizdir. • Arz yönüne ağırlık verilir. • Görünmez el düşüncesi geçerlidir. • Ekonomi kendiliğinden dengeye gelir. • Aktif bir politika yapılmamalı, devlet ekonomiye müdahale

etmemelidir. • Tam istihdam vardır. Keynesyen İktisadın Özellikleri • Kısa dönemli analizdir. • Talep yönlü iktisat anlayışı vardır. • Devlet müdahalesi gereklidir. • Talep yönlü politikalar önerilir. (Maliye politikası, para

politikası) • Durgunluk içinde olan bir ekonomi incelenir. • Eksik istihdam vardır.

B) İKTİSAT POLİTİKASI

İktisat politikası iktisadi değişkenlerin belli değer almasını sağlamaya yönelik çabalardır.

İktisat politikasının temel amaçları, • Ulusal gelirin arttırılması ( Ekonomik Büyüme) • Fiyat istikrarının sağlanması. • Ekonominin tam istihdam seviyesine getirilmesidir.

C) MAKRO İKTİSATTA TEMEL KAVRAMLAR

1. EKONOMİK BÜYÜME Ekonomik büyüme; reel GSYH’deki artışlardır ve üretim imkanları eğrisinin sağa kayması ile gösterilir. Ekonomik büyümenin iki temel nedeni vardır. Söz konusu nedenler; teknolojik gelişme ve üretim faktörlerinin miktar ya da kalitesindeki artıştır. Ekonomik Büyümenin hesaplanması

a) Yıllık Büyüme(g): Reel GSYİH değerlerinin birer yıl arayla verilmesi durumunda kullanılan hesaplama yöntemidir. Yıllık büyüme oranı formül olarak;

t t 1

t 1

(Y Y )Ekonomik Büyüme Oranı 100Y

−= ⋅

Yt → O yılın GSYİH değeri Yt-1 → Bir önceki dönemin GSYH değeridir.

b) Ortalama Büyüme Oranı: Reel GSYİH değerlerinin birer yıl ara ile verilmemesi durumunda hesaplanan ve ortalama büyüme hızının ölçüldüğü orandır. Uzun dönem büyüme oranı olarak da adlandırılan ortalama büyüme oranı;

�(𝑌𝑌𝑆𝑆𝑆𝑆𝑆𝑆𝑌𝑌İ𝑙𝑙𝑙𝑙

)1𝑆𝑆 − 1� . 100 formulü kullanılarak ölçülür.

n: Yıl sayısı

İktisat Politikasının Araçları Üçe Ayrılır;

Para Politikası Maliye Politikası Gelirler Politikası - Para arzı - Faiz oranı

- Kamu harcamaları

- Vergi oranları

- Ücretler - İstihdam - Ücret fiyat

kontrolü

Page 46: İKTİSAT - Fuat Hoca...İktisat analitik bir bilimdir. Yani bir soruna birden daha fazla çözüm üretir. İktisadın Bölümleri: a) Mikro İktisat: İktisadın, mevcut durumu inceleyerek

45

İKTİSAT

MAKRO İKTİSATA GİRİŞ

2. ENFLASYON VE ENFLASYON ORANININ ÖLÇÜLMESİ

a) Enflasyon oranı; belli bir dönem süresince fiyatlar

genel düzeyinde ortaya çıkan yüzde artış oranıdır. Enflasyon Oranı (π)=(𝑃𝑃𝑡𝑡)−(𝑃𝑃𝑡𝑡−1)

𝑃𝑃𝑡𝑡−1. 100 𝑖𝑖𝑖𝑖𝑖𝑖 ℎ𝑖𝑖𝑒𝑒𝑒𝑒𝑒𝑒𝑒𝑒𝑒𝑒𝑒𝑒𝑒𝑒.

Pt: t yılındaki fiyatlar genel seviyesi Pt-1: t-1 yılındaki fiyatlar genel seviyesi

b) Enflasyonun ölçülmesinde kullanılan endeksler; • TÜFE (Tüketici Fiyat Endeksi): Yaşam maliyetini yansıtan

endekstir. Tüketicinin satın aldığı mal ve hizmetler endekse dahil edilir yani bu endeks ithal malları da kapsar.Ayrıca TÜFE belli bir sepete dayandığından temel yıl ağırlıklı bir fiyat endeksidir.

• ÜFE (Üretici Fiyat Endeksi):Üretim maliyetlerini yansıtan

endekstir.Yine belli bir sepete dayandığından, bu da temel yıl ağırlıklı bir fiyat endeksidir. Bu sepet, genelde, üreticilerin almış oldukları hammaddelerden ve üretimde kullanılan belli başlı girdilerden oluşturulur.

TÜFE ve ÜFE'nin hesaplanmasında kullanılan mal sepeti en son 2003 yılında güncellenmiştir.

• ZIMNİ DEFLATÖR (GSYİH Deflatörü): Ekonomide üretilen

nihai malların ortalama fiyatıdır. Belli bir sepete dayanmadığından, cari yıl ağırlıklı bir fiyat endeksidir. Nominal GSYİH’nin, Reel GSYİH’ye bölünmesi sonucu elde edilir. Deflatör en gerçekçi ve ekonominin reel çıktı düzeyini ölçen endekstir.

Zımni Deflatör = Nominal GSYH 100

Reel GSYH⋅

3. İSTİHDAM VE İŞSİZLİK

Kurumsal Olmayan Sivil Nüfus(Yetişkin nüfus); 15 yaşın üzerindeki toplam nüfustan hastane, kışla, hapishane gibi yerlerde ikamet edenlerin çıkarılmasıyla bulunur. İş gücü= Çalışanlar + İşsizler

İşsizlik oranı = İşsiz sayısı 100Toplam İşgücü

İş gücüne Katılım Oranı; Sivil nüfusun ne kadarının çalışmak istediğini gösterir.

İşgücüne Katılım Oranı = İşgücüYetişkin Nüfus

⋅ 100

İstihdam Oranı; Sivil nüfusun ne kadarının çalıştığını gösterir.

İstihdam Oranı = Çalışanİşgücü

⋅ 100

Not: İktisadi Hoşnutsuzluk Endeksi= Enflasyon Oranı + İşsizlik Oranı toplamına eşittir.

4. ÖDEMELER BİLANÇOSU Ödemeler bilançosu, genellikle bir ülkede yerleşik kişilerin belli bir dönem içinde yabancı ülkede yerleşik kişilerle yaptıkları tüm ekonomik işlemlerin sonucunu gösteren sistematik bir kayıt şeklidir. Genellikle bir yıllık olarak tutulmaktadır.

Ödemeler Bilançosu Hesapları

5. FAİZ ORANI Nominal ve Reel Faiz Oranı Nominal faiz oranı; ödünç verme karşılığı elde edilen nominal getiri oranıdır. Reel faiz oranı ise, nominal faiz oranından beklenen enflasyon oranının çıkarılması ile bulunur.

Reel Faiz Oranı = Nominal Faiz Oranı – Beklenen Enflasyon Oranı (Fisher Denklemi)

Kronik ve yüksek enflasyon olan ülkelerde;

1 Nominal Faiz OranıReel Faiz Oranı 1 olur.

1 Beklenen Enflasyon+

= −+

6. GAYRİ SAFİ YURTİÇİ HASILA (GSYH)

a) GSYH; Belli bir dönemde (genellikle bir yıl içinde) ülke

sınırları içerisinde üretilen tüm nihai mal ve hizmetlerin piyasa fiyatları ile hesaplanmış değeridir.

b) GSYH TANIMINDA DİKKAT EDİLMESİ GEREKEN

NOKTALAR

Nihai Mallar ve Katma Değer: Nihai mal ve hizmetler üretici birimlerin üretimde ara malı olarak kullanamayacağı, kullanıma hazır mal ve hizmetlerdir. Nihai mal ve hizmetlerin özellikle belirtilmesi çift saymadan kurtulmak içindir. Pratikte çift saymadan kurtulmak için katma değer kavramı kullanılır.

Cari İşlemler Hesabı

Sermaye Hesabı

Resmi Rezervler Hesabı

Net Hata ve Noksan Hesabı

A)Mal Ticareti - İhracat - İthalat

B)Hizmet Ticareti Turizm

Uluslararası taşımacılık

Eğitim Danışmanlık Dış borç faiz

ödemeleri

C)Karşılıksız Transferler Yardımlar Hibeler...

İşçi dövizleri

A) Diğer ülkelerden

yapılan fiziksel

yatırımlar ( doğrudan sermaye

hareketleri) B) Tahvil ve

hisse senetleri

Altın Döviz

TL SDR( IMF

özel çekme hakları)

Bilanço denkliğinin sağlanması

için kullanılan hesaptır. Bu

hesaba kaydedilen

rakamlar kayıt dışı ekonomik değerleri ve nereye gittiği belli olmayan giderleri içerir.

Page 47: İKTİSAT - Fuat Hoca...İktisat analitik bir bilimdir. Yani bir soruna birden daha fazla çözüm üretir. İktisadın Bölümleri: a) Mikro İktisat: İktisadın, mevcut durumu inceleyerek

46

İKTİSAT

MAKRO İKTİSATA GİRİŞ

Katma değer, bir malın üretiminin her aşamasında o malın değerine yapılan ilavedir.

Malın Cinsi Malın Fiyatı Katma Değer

Buğday 30 30

Un 50 20

Hamur 75 25

Ekmek 100 25

Toplam 275 100

• Cari Dönem Üretimi: GSYH, yalnızca hesaplandığı dönemde üretilmiş mal ve hizmetleri içerir. Daha önceki dönemlerde üretilmiş malların yer aldığı değişimler GSYİH’yı etkilemez.

• Piyasa Fiyatları: GSYH, malların değerini piyasadaki alıcı fiyatları ile ölçer.

c) GSYH HESAPLARINA DAHİL EDİLMEYEN

UNSURLAR • Malların kalitelerindeki değişme • İş savsaklama ve iş saatlerinin azalması • Tamamıyla mali ve finansal olan işlemler • İkinci el satış işlemleri • Teknolojik gelişmeler • Çevre kirliliği • Çalışanların boş zamanları • Kayıt dışı ekonomi • Hane içinde yapılan kayıt dışı işlemler. (Ev hanımlarının

yaptığı işlemler gibi.) d) GSYH'NİN HESAPLANMASI

GSYH’nin hesaplanması harcama yöntemi, üretim yöntemi ve gelirlerin toplamı yöntemi olmak üzere üç şekildedir. Bu üç yöntem sırasıyla aşağıda açıklanmaktadır.

• Harcama Yöntemiyle Hesaplama Burada GSYH tüketim (C), yatırım (I), kamu harcamaları (G) ve net ihracattan (X – M) oluşur. Buna göre toplam harcama denklemi (AE) şudur;

AE = C + I + G + (X – M) = GSYH

Toplam harcamalar ve özellikleri

Tüketim Harcamaları (C)

Hane halklarının yaptığı harcamalardır.

Yatırım Harcamaları (I)

Fiziksel ve beşeri sermayeye yapılan net ilavelerdir. Yalnız, finansal yatırımlar (hisse senedi, tahvil almak) bireysel anlamda yatırım olmakla birlikte, fiziksel alanlarda mevcut sermaye stokuna ilave olmadığından, makro ekonomik açıdan yatırım değildir. Yatırım harcamaları GSYİH hesaplanırken brüt değeri üzerinden hesaplanır. Brüt yatırım ile amortismanların farkı net yatırımları verir. BRÜT YATIRIM( GAYRİSAFİ YATIRIM) - NET YATIRIM= AMORTİSMAN

Kamu Harcamaları (G)

Kamu çalışanlarının ücret ödemeleri, ulusal savunma harcamaları gibi kamu sektörünün yaptığı harcamalardır. Yalnız, transfer harcamaları GSYİH hesaplamalarına dahil edilmez.

Net İhracat (NX)

İhracat (X) ve İthalat (M) arasındaki farktır. X > M → dış ticari fazla M > X → dış ticari açık söz konusudur.

• Üretim veya Katma Değer Tekniği Üretilen mal ve hizmetlerin nihai değerleri veya katma değerlerinin toplamı olarak GSYİH’nın hesaplanmasıdır. • Gelirler Toplamı Yöntemi Faktör sahiplerinin gelirlerinin toplamıyla GSYH’nin bulunmasıdır. GSYH = Ücretler + Faiz + Rant + Kâr – Dışarıdan Net Faktör Gelirler + Amortismanlar+ Dolaylı Vergiler

Page 48: İKTİSAT - Fuat Hoca...İktisat analitik bir bilimdir. Yani bir soruna birden daha fazla çözüm üretir. İktisadın Bölümleri: a) Mikro İktisat: İktisadın, mevcut durumu inceleyerek

47

İKTİSAT

MAKRO İKTİSATA GİRİŞ

e) GSYH İLE İLGİLİ KAVRAMLAR • Nominal GSYH: Çıktının üretildiği dönemde hesaplanan

GSYİH’dır. Ekonomik analizler için nominal değerler pek kullanışlı değildir. İnsanların daha fazla harcama yapmaları, onların daha fazla mal ve hizmet tüketmesinin veya yalnızca fiyatların artmasının sonucu olabilir.

• Reel GSYH: Bir dönemin üretiminin değerini ”baz” alınan bir yılın fiyatları (sabit fiyatlar) ile ölçer. Böylece fiyat artışlarının etkisi giderilir.

• Gayri Safi Milli Hasıla(GSMH): Bir ülkenin yurttaşları tarafından bir yıl içerisinde üretilen nihai mal ve hizmetlerin toplam piyasa değeridir.

• Bu tanıma dikkat edilirse GSYH kavramı ülke içinde üretilen tüm nihai malları kapsayan bir büyüklük olmasına rağmen, GSMH ülke sınırı değil, ülke vatandaşlığını dikkate alan bir büyüklüktür. Örneğin bir Alman firmasının Türkiye’de yarattığı katma değer Türkiye’nin GSYİH’sına dahil edilirken Almanya’nın GSMH’sına dahil edilir.

• GSYİH ile GSMH arasındaki bağlantı “Net Dış Faktör Gelirleri” ile bulunur ve;

GSMH = GSYİH+NFG şeklinde elde edilir.

Net Dış Faktör Gelirleri= Ülke vatandaşlarının yurtdışı kazançları – Yabancıların yurtiçi kazançları

• Potansiyel GSMH: Sahip olunan tüm kaynaklarla

üretilebilecek çıktı düzeyini temsil eder.

• Fiili GSMH: Ekonominin mevcut kaynakları ile gerçekte ürettiği çıktı düzeyini temsil eder.

• Potansiyel GSMH> Fiili GSMH ise bu durumuna GSMH

açığı adı verilir.

GSMH = GSYİH + Net faktör gelirleri

Net Milli Hasıla (NMH) = GSMH – Amortismanlar

Milli Gelir (MG) = NMH – Dolaylı vergiler( Ücret+Faiz+Kâr+Rant)

Kişisel Gelir (KG) = MG – dağıtılmamış kurum kârları – Sosyal güvenlik katkıları – kurumlar vergisi + transfer gelirleri + faiz ayarlaması + kâr payları

Harcanabilir Gelir (Yd) = KG – Dolaysız vergiler

Yd= C+S ( Harcanabilir Gelir= Tüketim+ Tasarruf) ve

Yd= Y-T ( Harcanabilir Gelir= Gelir- Vergi)

Şeklinde yorumlanır.

GSYİH tanımdan üç farklı şekilde özdeşlikler elde edilebilir;

Basit Bir Ekonomi Ekonomide devletin yer almadığı ve dış ticaretin olmadığını varsaydığımızda gelir, tüketim ve yatırım harcamalarına eşittir.

Devletin Olduğu Dış Ticaretin Olmadığı Ekonomi Ekonomide devletin ticaret içerisinde varlığını ifade etmektedir. Böyle bir durumda gelir, tüketim, yatırım ve kamu harcamalarına eşittir.

Dış Ticaretin Modele Eklenmesi Devletinde içerisinde bulunduğu bir ekonominin ithalat ve ihracat yapmasını ifade eder. Gelir, tüketim, yatırım, kamu ve net ihracata eşittir.

Y = C + I veya Y = C + S Basit ekonomide; I = S’dir. (Yatırımların tasarruflara eşit olduğunu gösterir.)

Y = C + I + G T > G ise kamu tasarrufu pozitif (bütçe fazlası) T < G ise kamu tasarrufu negatiftir. (bütçe açığı)

Y = C + I + G + NX Net ihracat negatif olursa ithalatın devam edebilmesi için dışarıdan sermaye girişine ihtiyaç duyulacaktır.

Page 49: İKTİSAT - Fuat Hoca...İktisat analitik bir bilimdir. Yani bir soruna birden daha fazla çözüm üretir. İktisadın Bölümleri: a) Mikro İktisat: İktisadın, mevcut durumu inceleyerek

48

İKTİSAT

MİLLİ GELİRİN BELİRLENMESİ

X. MİLLİ GELİRİN BELİRLENMESİ (BASİT KEYNESYEN MODEL)

Harcama yöntemi ile elde edilen GSMH; tüketim, brüt yatırım, kamu harcamaları ve net ihracatın toplamından oluşmaktadır. (GSMH=Y= C+I+G+( X-M)) Söz konusu unsurları sırası ile incelediğimizde;

1. TÜKETİM HARCAMALARI VE TÜKETİM FONKSİYONU (C)

Basit Keynesyen modelde tüketim, harcanabilir cari gelirin istikrarlı bir fonksiyonudur. C=f(Yd). Tüketim ile gelir arasındaki ilişki pozitiftir. C = C0 + c Yd Otonom Tüketim(Co): Gelirden bağımsız olan tüketim harcamalarıdır. Gelir sıfır bile olsa hayatta kalabilmek için yapılan tüketimdir. Uyarılmış tüketim(cYd): Harcanabilir kişisel gelire bağlı olarak değişen tüketimdir.

Harcanabilir kişisel gelir artınca, uyarılmış tüketim ve böylece tüketim artar. Ancak, tüketimdeki artış, harcanabilir gelirdeki artıştan daha azdır.

Marjinal Tüketim Eğilimi (c, MPC): Gelir bir birim arttığında tüketim miktarında meydana gelecek değişmeyi gösterir. Marjinal tüketim eğilimi Keynes’e göre gelir arttıkça azalır ancak analizin daha basit yapılabilmesi için sabit kabul edilecektir. Ayrıca bu büyüklük tüketim doğrusunun eğimidir.

MPC (c ile de gösterilir) 0 ile 1 arasındadır.(0<c<1)

MPC = c = CY

∆∆

tan α = eğim = marjinal tüketim eğilimi = c = MPC = CY

∆∆

Harcanabilir Gelir(Yd): Harcanabilir gelir tüketim ile tasarruf toplamından oluşur. Yd= C+S. Ayrıca harcanabilir gelir ile vergi arasındaki farka eşittir. Yd=Y- T Ortalama Tüketim Eğilimi(APC): Gelirin tüketime ayrılan

kısmıdır. APC = CY

TASARRUF VE TASARRUF FONKSİYONU(S) Tasarruf gelirin tüketilmeyen kısmıdır. Tasarruf, tüketim

gibi harcanabilir gelirin fonksiyonudur ve gelirle pozitif ilişkilidir.

S = S0 + s Yd

Tasarruf Otonom Marjinal Fonksiyonu Tasarruf Tasarruf Eğilimi

Otonom Tasarruf(So): Tasarrufun gelirden bağımsız olan kısmıdır. Bu değer negatiftir ve her zaman otonom tüketimin negatif işaretine eşittir.

So = - Co S = - Co + s.Yd Otonom tüketim 100 ise otonom tasarruf -100’dür. Uyarılmış Tasarruf(sYd):Harcanabilir kişisel gelire bağlı

olarak değişen tasarruftur. Harcanabilir gelir artınca uyarılmış tasarruf ve böylece tasarruf artar. Ancak, tasarruftaki artış, harcanabilir gelirdeki artıştan daha azdır.

Marjinal Tasarruf Eğilimi(s,MPS): Tasarruftaki

değişmenin gelirdeki değişmeye oranıdır. Bu oran tasarruf fonksiyonunun eğimidir.

MPS = s = Tasarruftaki değişmeGelirdeki değişme

= SY

∆∆

Ortalama Tasarruf Eğilimi( APS): Gelirin tasarrufa ayrılan

kısmıdır. APS = SY

Otonom Tüketim

Marjinal tüketim eğilimi

Harcanabilir

Gelir Tüketim Fonksiyonu

Harcanabilir Gelir

CO Otonom tüketim

C (tüketim)

C = CO + c.Yd

Yd

tan = = s = MPS

Y

-Co

S

S=-Co + s.Yd

Page 50: İKTİSAT - Fuat Hoca...İktisat analitik bir bilimdir. Yani bir soruna birden daha fazla çözüm üretir. İktisadın Bölümleri: a) Mikro İktisat: İktisadın, mevcut durumu inceleyerek

49

İKTİSAT

MİLLİ GELİRİN BELİRLENMESİ

TÜKETİM İLE TASARRUF ARASINDAKİ İLİŞKİ Yd= C+S

Yukarıda yer alan tablo yardımı ile tüketim ve tasarruf arasında üç önemli eşitliğe ulaşabiliriz. - Tabloya dikkat edilirse harcanabilir gelir 0 olduğunda tüketim 30 ve tasarruf -30 olmaktadır. Gelir 0 iken yapılan tüketim otonom tüketim, ve gelir sıfırken yapılan tasarruf otonom tasarruf adını almaktaydı. Buna göre otonom tüketim ile otonom tasarruf toplamı 0'a eşittir ve C0=-S0 dır. - Tabloda harcanabilir gelir 200 birim olduğunda ortalama tüketim eğilimi; APC=

𝐶𝐶𝑌𝑌𝑑𝑑⇒ APC= 170

200⇒APC=0,85 ve ortalama

tasarruf eğilimi; APS= 𝑆𝑆𝑌𝑌𝑑𝑑⇒ APS= 30

200⇒APC=0,15

olur. Buna göre ortalama tüketim ile ortalama tasarruf toplamı 1'e eşittir. (APC+APS=1) - Harcanabilir gelirin 200 birimden 300 birime çıkarsa marjinal tüketim eğilimi; c=

𝛥𝛥𝐶𝐶𝛥𝛥𝑌𝑌𝑑𝑑

⇒c= 70100

⇒c=0,70 ve marjinal tasarruf

eğilimi; ; s=𝛥𝛥𝑆𝑆𝛥𝛥𝑌𝑌𝑑𝑑

⇒s= 30100

⇒s=0,30 olur. Buna göre marjinal

tüketim ile marjinal tasarruf toplamı 1'e eşittir.(c+s=1)

2. YATIRIM (I)

Üretim için makine ve teçhizat, bina gibi dayanıklı mallar talebi ile stok değişmeleri iktisatta yatırım olarak tanımlanır. Yatırımlar ekonominin üretim kapasitesini artırır. Yatırım fonksiyonu→ I= Io – bi Otonom Yatırım Marjinal Yatırım Faiz oranı Eğilimi Otonom Yatırım(Io): Faiz oranından bağımsız olan yatırımdır. Uyarılmış Yatırım(bi): Faiz oranına bağlı olan yatırımdır.

Dikkat edilirse yatırım fonksiyonunda faizin önündeki katsayı eksi işaretlidir. Bunun anlamı yatırım ile faiz oranı arasında ters yönlü ilişkinin varlığıdır. Bununla birlikte Basit Keynesyen modelde yatırımlar sadece otonom kısmı ile alınır ve faiz oranından bağımsız olarak kabul edilir. Buna göre yatırım fonksiyonu; I=I0 olarak kabul edilir. Not: Keynes'e göre yatırımı belirleyen temel faktörler faiz oranı ve yatırımcıların beklentileridir. Gayrisafi yatırım - Net Yatırım = Amortismanlar Not: Normal şartlarda negatif eğimli çizilen yatırım eğrisi, yatırımların otonom kabul edilmesinden dolayı yatay eksene paralel çizilir.

3. KAMU HARCAMALARI (G) Keynesyen modelde analizin daha anlaşılır olması için kamu harcamaları otonom olarak kabul edilir. ( G=G0) Kamu harcamalarının otonom kabul edilmesi çizilen kamu harcama doğrusunun yatay eksene paralel olmasına neden olur.

Bütçe Dengesi Bütçe dengesi; kamu harcamaları (G) ile transfer harcamalarının(Tr) toplamından (kamu harcamalarının toplam değerinden), kamu gelirlerinin yani vergilerin(T) farkına eşittir. Buna göre kamu dengesi; (G+Tr-T) şeklinde formüle edilir. Buna göre; Bütçenin açık vermesi ( G+Tr>T) kamu harcamalarının kamu gelirlerinden büyük olması anlamına gelir ve bütçe dengesinin işareti bütçe açığı durumunda (+) olur. Bütçenin fazla vermesi ( T>G+Tr), kamu gelirlerinin kamu harcamalarından büyük olması anlamına gelir ve bütçe dengesinin işareti (-) olur. 4. NET İHRACAT (X – M) Dışa açık bir ekonomide net ihracat; Net İhracat (X-M) şeklinde ifade edilir.

Harcanabilir Gelir( Yd) Tüketim (C) Tasarruf (S)

0 30 -30

100 100 0

200 170 30

300 240 60

400 310 90

500 380 120

I

I0

Y

G

G0

Y

X → ihracat M → ithalat

Page 51: İKTİSAT - Fuat Hoca...İktisat analitik bir bilimdir. Yani bir soruna birden daha fazla çözüm üretir. İktisadın Bölümleri: a) Mikro İktisat: İktisadın, mevcut durumu inceleyerek

50

İKTİSAT

MİLLİ GELİRİN BELİRLENMESİ

Keynesyen modele göre ihracat otonom kabul edilir ve X=X0 şeklinde ifade edilir. İhracatın otonom kabul edilmesinin sebebi; bir ülkedeki gelir artışlarının söz konusu ülkenin ihracatını her hangi bir şekilde değiştiremeyecek olmasından kaynaklanır.

Keynesyen Modelde ithalat ise gelire bağlıdır. İthalat fonksiyonu aşağıdaki gibidir.

M = Mo + mY

Marjinal ithalat eğilimi; gelirin ne kadarlık bir kısmının ithalata ayrılacağını gösterir. Gelir arttığı zaman bu artışın yüzde kaçlık bir kısmının ithalata yönleneceğini açıklar. Gelir arttıkça ithalat artar. Dış Ticarette Söz Konusu Alternatif Durumlar X – M = 0 → dış ticaret dengesi X > M → dış ticaret fazlası X < M → dış ticaret açığı PLANLANAN TOPLAM HARCAMA EĞRİSİ(AE) Planlanan toplam harcamalar ile ilgili yapılan ayrımı bir kez daha ele alırsak AE=C+I+G+(X-M) formülünde yer alan unsurlar birleştirildiğinde AE eğrisi pozitif eğimli ve başlangıç noktası otonom harcamalar olan bir eğridir. Planlanan harcama fonksiyonunda yer alan faktörler fonksiyonel olarak yazıldığında ve gerekli düzenlemeler yapıldığında; Y=A0+(c(1-t)-m)Y formülü elde edilir. Söz konusu formülde "c,t,ve m" sembolleri sırası ile marjinal tüketim eğilimi, marjinal vergi oranı ve marjinal ithalat eğilimidir. Marjinal tüketim eğiliminin artması, marjinal vergi oranı ve marjinal ithalat eğiliminin azalması AE eğrisinin eğiminin artmasına neden olurken, marjinal tüketim eğiliminin azalması, marjinal vergi oranı ve marjinal ithalat eğiliminin artması AE eğrisinin eğiminin azalmasına neden olur.

Öte yandan A0 ile gösterilen otonom değerler; A0=C0+cTR0+I0+G0+X0-cT0-M0 olarak yazılır. Fonksiyonda yer alan semboller; C0=otonom tüketim cTR0= otonom transfer harcamaları I0=otonom yatırım G0=otonom kamu harcamaları X0= otonom ihracat cT0=otonom vergiler M0= otonom ithalat Otonom harcamalar gelirden bağımsız yapılan harcamalardır ve söz konusu harcamalardaki değişimler AE eğrisinin yukarı ya da aşağı hareketine neden olur. Buna göre AE eğrisinin yukarı kayması ekonomideki harcamaların artması anlamına gelir ki bu durumun nedeni A0 denkleminde pozitif işaretli unsurların artması ve negatif işaretli unsurların azalmasına bağlıdır. Buna göre C0,cTR0,G0,I0 ve X0 değerlerinin artması ile cT0 ve M0 değerlerinin azalması AE eğrisinin yukarı kaymasına neden olur. ÖNEMLİ ÖZDEŞLİKLER Devletin Olmadığı Bir Ekonomide; Y=C+S ve Y= C+I yani I=S Devletin Olduğu Bir Ekonomide; Y= C+I+G Devletin Olduğu Dışa Açık Bir Ekonomide; Y= C+I+G+( X-M) Harcanabilir Gelir; T: Vergi, Tr = Transfer Ödemelerini gösterirken; Harcanabilir gelir; Yd= C+S ve Yd= Y+Tr-T ile ifade edilir. Sektörel Denge Analizi Şu ana kadar incelediğimiz milli gelir(Y) ve harcanabilir gelir (Yd) değerlerini birlikte ele alırsak; Y=C+I+G+(X-M) Yd= Y+Tr-Y Yd= C+S

Bu formülleri birlikte ele alırsak; Y= Yd-Tr+Y olur ve Yd-Tr+Y= C+I+G+(X-M) elde edilir. Yd-C= I+G+Tr-T+(X-M) S-I= ( G+Tr-T) +( X-M) elde sonucuna ulaşılır.

S – I =( G+Tr – T ) + ( X-M)

Özel sektör Bütçe Dış Ticaret Dengesi Dengesi Dengesi

İthalat Otonom ithalat (gelirden bağımsız)

Marjinal ithalat eğilimi

Gelir

AE

Y 0

A0

AE=C+I+G+(X-M)

Page 52: İKTİSAT - Fuat Hoca...İktisat analitik bir bilimdir. Yani bir soruna birden daha fazla çözüm üretir. İktisadın Bölümleri: a) Mikro İktisat: İktisadın, mevcut durumu inceleyerek

51

İKTİSAT

KEYNESEN MODELDE DENGE VE ÇARPAN ANALİZİ

XI. KEYNESYEN MODELDE DENGE VE ÇARPAN ANALİZİ Basit Keynesyen modelde makro ekonomik denge 3 farklı şekilde ifade edilir. 1. Toplam Planlanan Harcamalar- Gelir Yaklaşımı Toplam planlanan harcamalar; AE= C+I+G+(X-M) şeklinde ifade edilir ve aşağıdaki şekilde görüldüğü gibi otonom harcamalardan başlayan ve pozitif eğimli bir doğru şeklindedir. Ekonomide orijini iki eşit parçaya bölen ve referans eğrisi olarak adlandırılan eğri ise ekonominin gelir seviyesini(Y) gösterir. Yukarıdaki şekilde görülen AE(toplam harcama) ve Y(gelir) eğrilerine dikkat edilirse ekonomideki denge söz konusu iki eğrinin kesiştiği E noktasında gerçekleşmektedir. E noktasında ekonomideki gelir, harcamalara eşittir. E noktasında oluşan gelir seviyesi (Y0) denge gelir düzeyini ve oluşan harcama düzeyi(AE0) denge harcama miktarını gösterir. Söz konusu denge formülle gösterilecek olursa; Y=AE veya Y= C+I+G+(X-M) şeklinde ifade edilir. Bu formül düzenlenerek yazıldığında; Y=A0+(c(1-t)-m)Y olarak ifade edilir ve A0 ile ifade edilen otonom harcamalardaki değişiklikler AE eğrisinin paralel olarak kaymasına, marjinal ifadeler olan c,t ve m ifadeleri eğrinin eğimini belirler. Planlanan harcama- hasıla yaklaşımına göre ekonomide enflasyonist ve deflasyonist açık söz konusu olabilir.

A) Deflasyonist Açık: Gelir düzeyinin planlanan harcamalardan büyük olması durumudur. Bu durumda stoklar birikir, ekonomi durgunluk içindedir.

Şekilde görüldüğü gibi ekonomideki gelir düzeyi(Y), harcamaları (AE) üzerinde gerçekleştiğinde tam istihdam gelir düzeyi, denge gelir düzeyinin üzerinde gerçekleşmektedir. Böyle bir durumda üreticilerin ürettikleri mallar, harcamalardan daha fazladır ve bundan dolayı elinde kalan malları satmak isteyen üreticiler fiyatları düşürmek zorunda kalırlar. Diğer bir ifade ile ekonomide deflasyonist süreç meydana gelir.

Deflasyonist açık durumunda firmalar ellerindeki malları satamadıklarından dolayı firma stoklarında artışlar meydana gelir.

Deflasyonist açığın varlığı halinde ekonominin dengelenmesi için genişletici politikalar uygulanmalıdır.

B) Enflasyonist Açık Planlanan harcamaların, gelir düzeyinden fazla olması durumudur. Bu durumda ekonomi enflasyonist bir ortama girmiştir. L Yukarıdaki şekilde görüldüğü gibi ekonomideki harcamalar (AE) , gelir düzeyinin(Y) üzerinde gerçekleştiğinde tam istihdam gelir düzeyi, denge gelir düzeyinin altında gerçekleşmektedir. Böyle bir durumda tüketicilerin yaptığı harcamalar gelir düzeyinden( üretim düzeyinden) daha fazladır ve bundan dolayı istedikleri malları piyasada bulamayan tüketiciler fiyatları artırmak zorunda kalırlar. Diğer bir ifade ile ekonomide enflasyonist süreç meydana gelir.

Enflasyonist açık durumunda firmalar piyasadaki harcama miktarını karşılayacak kadar üretim yapamazlar ve bundan dolayı firma stoklarında azalışlar meydana gelir.

Enflasyonist açığın varlığı halinde ekonominin dengelenmesi için daraltıcı politikalar uygulanmalıdır.

Makroekonomik Politikalar

AE

Y 0

E

450

A0

AE=C+I+G+(X-M)

Y

. AE0

Y0

450

Deflasyonist Açık

Y( gelir )

Y0 YT Y (Milli Gelir)

Toplam Harcamalar (AE)

(Tam İstihdam

Geliri)

(Denge Geliri)

Enflasyonist açık

K

450 YT YO

Y

AE

Y ( gelir)

AE = C + I + G+(X-M)

(Denge Geliri) (Tam İstihdam Geliri)

E

Para Politikası Maliye Politikası E

Page 53: İKTİSAT - Fuat Hoca...İktisat analitik bir bilimdir. Yani bir soruna birden daha fazla çözüm üretir. İktisadın Bölümleri: a) Mikro İktisat: İktisadın, mevcut durumu inceleyerek

52

İKTİSAT

KEYNESEN MODELDE DENGE VE ÇARPAN ANALİZİ

Maliye Politikası: Maliye politikasının iki aracı vardır. Kamu harcamaları (G) ve vergiler (T), Keynese göre ekonomiyi durgunluktan çıkarmak ve tam istihdam seviyesine çekebilmek için genişletici maliye politikası uygulanmalıdır. Genişletici Maliye Politikası: Kamu harcamaları arttırılır veya vergiler azaltılır. G↑ ya da T↓ Daraltıcı Maliye Politikası: Ekonomide enflasyonist bir ortam varken, ekonomiyi bu durumdan çıkarmak için kullanılır. Kamu harcamaları azaltılır veya vergiler arttırılır. G↓ ya da T↑ Para Politikası: Merkez Bankası ekonomik para arzını istediği gibi değiştirerek faiz oranını, yatırım seviyesini ve dolayısıyla milli geliri etkileyebilir. Genişletici para politikası: Para arzı arttırılır. Daraltıcı para politikası: Para arzı azaltılır. 2. Sızıntılar – Enjeksiyonlar Yaklaşımı Toplam harcamalara negatif etki yapan yani ekonomiden çıkan değişkenler sızıntılar olarak adlandırılır. Toplam harcamalara pozitif etki yapan yani ekonomiye eklenen değişkenler enjeksiyonlar olarak adlandırılır Sızıntı - enjeksiyon yaklaşımına göre ekonomideki denge sızıntı toplamının enjeksiyon toplamına eşit olması durumunda gerçekleşir. Buna göre ekonomik denge;

T+S+M= I+G+X olarak ifade edilir. Yukarıdaki şekilde sızıntı ve enjeksiyon kalemleri ve ekonomik denge yer almaktadır. Ekonomik denge sızıntı=enjeksiyon eşitliğinin sağlandığı E noktasında gerçekleşmiştir.

E noktasının solunda kalan noktalarda enjeksiyonlar sızıntılardan daha büyüktür. Bundan dolayı ekonomide gelir düzeyi artmaktadır.

E noktasının sağında kalan bölgelerde ise sızıntılar enjeksiyonlardan daha büyüktür ve ekonomideki gelir düzeyi azalmaktadır.

3) Sektörel Denge Analizi

Milli gelir(Y) ve harcanabilir gelir (𝑌𝑌𝑑𝑑) değerlerini birlikte ele aldığımızda;

Y=C+I+G+(X-M)

𝑌𝑌𝑑𝑑 = 𝑌𝑌 + 𝑇𝑇𝑇𝑇 − 𝑇𝑇

𝑌𝑌𝑑𝑑 = 𝐶𝐶 + 𝑆𝑆

𝑌𝑌𝑑𝑑 = 𝐶𝐶 + 𝐼𝐼 + 𝐺𝐺 + (𝑋𝑋 −𝑀𝑀) + 𝑇𝑇𝑇𝑇 − 𝑇𝑇 ⇒

𝐶𝐶 + 𝑆𝑆 = 𝐶𝐶 + 𝐼𝐼 + 𝐺𝐺 + (𝑋𝑋 −𝑀𝑀) + 𝑇𝑇𝑇𝑇 − 𝑇𝑇 ⇒

𝑆𝑆 − 𝐼𝐼 = (𝐺𝐺 + 𝑇𝑇𝑇𝑇 − 𝑇𝑇) + (𝑋𝑋 −𝑀𝑀) elde edilir. Elde ettiğimiz son eşitlik sektörel denge analizini gösterir ve buna göre özel sektör dengesi kamu dengesi ile dış ticaret dengesi arasındaki ilişkiyi gösterir.

S – I =( G+TR – T ) + ( X-M)

Özel sektör Bütçe Dış Ticaret Dengesi Dengesi Dengesi

ÇARPAN(ÇOĞALTAN) ANALİZİ

Otonom harcamalarda meydana gelen değişimlerin ekonomideki gelir düzeyini ne kadar değiştireceğini gösteren katsayıya çarpan(çoğaltan) adı verilir.

Ekonomide gelir düzeyindeki değişme; 𝜟𝜟𝒀𝒀 = 𝒌𝒌𝒆𝒆 𝜟𝜟𝑨𝑨𝟎𝟎 temel formülü ile hesaplanır. Formülde yer alan sembolleri incelediğimizde 𝑘𝑘𝑒𝑒 terimi çarpan katsayısını, A0 terimi otonom harcamaları ve 𝛥𝛥𝑌𝑌 terimi ise gelirdeki değişimi ifade eder.

Çarpan Katsayısının Türetilmesi ve Çarpan Çeşitleri

Planlanan harcama yaklaşımda elde edilen denge şartı;Y=A0+(c(1-t)-m)Y formülü ile gösterilmekteydi. Bu formül düzenlendiğinde;

𝑌𝑌 = 11−𝑐𝑐(1−𝑡𝑡)+𝑚𝑚

.𝐴𝐴0 formülü ile gösterilir ve formülde yer

alan 1

1−𝑐𝑐(1−𝑡𝑡)+𝑚𝑚 terimi çarpan katsayısıdır.

Sızıntılar

1. Tasarruflar (S) 2. Vergiler (T) 3. İthalat (M)

Enjeksiyonlar

1. Yatırımlar (I) 2. Kamu Harcamaları (G) 3. İhracat (X)

Y

A

E B

YO

Gelir artar

Gelir azalır

S+T+M

S,I,GT,M,X

G+I+X

(Sızıntılar)

(Enjeksiyonlar)

Page 54: İKTİSAT - Fuat Hoca...İktisat analitik bir bilimdir. Yani bir soruna birden daha fazla çözüm üretir. İktisadın Bölümleri: a) Mikro İktisat: İktisadın, mevcut durumu inceleyerek

53

İKTİSAT

KEYNESEN MODELDE DENGE VE ÇARPAN ANALİZİ

𝑘𝑘𝑒𝑒 = 11−𝑐𝑐(1−𝑡𝑡)+𝑚𝑚

çarpan formülüne göre marjinal tüketim

eğiliminin artması, marjinal vergi oranı ve marjinal ithalat eğiliminin azalması çarpan katsayısının artmasına neden olurken, marjinal tüketim eğiliminin azalması, marjinal vergi oranı ve marjinal ithalat eğiliminin artması çarpan katsayısının azalmasının azalmasına neden olur.

Formülde yer alan otonom harcamalar açılım şeklinde yazıldığında;

𝐴𝐴0 = 𝐶𝐶0 + 𝑐𝑐𝑇𝑇0 + 𝐼𝐼0 + 𝐺𝐺0 + 𝑋𝑋0 − 𝑐𝑐𝑇𝑇0 −𝑀𝑀0

olarak ifade edilir ve bu açılım çarpan değerlerinin temel mantığını oluşturur. Buna göre A0 eşitliğinde yer alan sembollerin önündeki katsayılar ile çarpan formülü çarpıldığında gerekli çarpan büyüklükleri elde edilir.

Çarpan Türleri:

- Kamu harcama çarpanı: 1

1−𝑐𝑐(1−𝑡𝑡)+𝑚𝑚

- Yatırım Çarpanı: 1

1−𝑐𝑐(1−𝑡𝑡)+𝑚𝑚

- Transfer Çarpanı: 𝑐𝑐

1−𝑐𝑐(1−𝑡𝑡)+𝑚𝑚

- Vergi Çarpanı:

−𝑐𝑐1−𝑐𝑐(1−𝑡𝑡)+𝑚𝑚

- İhracat Çarpanı:

11−𝑐𝑐(1−𝑡𝑡)+𝑚𝑚

- Kamu Denk Bütçe Çarpanı: Marjinal vergi oranı ve marjinal ithalat eğilimi yokken (t ve m sıfırken) kamu harcamaları ve vergiler aynı miktarda değiştiğinde çarpan değeri 1'e eşit olacaktır. Buna göre sorularda denk bütçe çarpanı sorulduğuna çarpan değeri 1 olur ve ekonomide gelir değişimi kamu harcamalarındaki değişime eşit olur. - Transfer Denk Bütçe Çarpanı: Marjinal vergi oranı ve marjinal ithalat eğilimi yokken (t ve m sıfırken), transfer harcamaları ve vergiler aynı miktarda değiştiğinde çarpan değeri 0'a eşit olacaktır. Buna göre transfer harcamaları ve vergiler aynı oranda arttığında ekonomide gelir değişimi 0'a eşit olacaktır.

Page 55: İKTİSAT - Fuat Hoca...İktisat analitik bir bilimdir. Yani bir soruna birden daha fazla çözüm üretir. İktisadın Bölümleri: a) Mikro İktisat: İktisadın, mevcut durumu inceleyerek

54

İKTİSAT

IS-LM MODELİ

XII. MAL VE PARA PİYASASI DENGESİ: IS-LM MODELİ 1. IS-LM MODELİ A) IS EĞRİSİ : Mal piyasasındaki dengeyi ifade eden IS eğrisi; mal piyasasında denge düzeyindeki faiz ve gelir bileşimlerinin gösterildiği eğrisidir. a) IS Eğrisinin Şekli Yukarıdaki şekilde görüldüğü gibi IS eğrisi negatif eğimlidir ve IS eğrisi üzerindeki tüm noktalarda yatırım(I) ile tasarruf(S) eşitliği söz konusudur. b) IS Denklemi ve Eğimi IS eğrisinde yer alan yatırım ve tasarruf fonksiyonları ayrı ayrı ele alındığında I=I0-bi ve S=S0+sY dir. Söz konusu denklemlerin eşitlenmesi ile IS denklemi elde edilir ve bu işlen sonucunda gerekli düzenlemeler yapılırsa;

𝐼𝐼 = 𝑆𝑆 ⇒ 𝑖𝑖 =𝐴𝐴0𝑏𝑏−

1𝑘𝑘𝑒𝑒 .𝑏𝑏

.𝑌𝑌 elde edilir.

Formülde yer alan 1

𝑘𝑘𝑒𝑒.𝑏𝑏 ifadesi IS eğrisinin eğimini verir. Buna

göre Çarpan katsayısı (𝑘𝑘𝑒𝑒) ve yatırımın faize duyarlılığı(b) arttıkça IS eğrisinin eğimi azalırken, çarpan katsayısı ve yatırımın faize duyarlılığının azalması IS eğrisinin eğiminin artmasına neden olacaktır. c) IS Eğrisindeki Kaymalar IS eğrisinin sağa ya da sola kayması ekonomide uygulanan maliye politikasına ve buna bağlı olarak ekonomide yapılan harcamaların değişmesine bağlıdır. Buna göre;

Genişletici maliye politikaları (vergilerin azaltılması, kamu harcamalarının arttırılması, transfer ödemelerinin arttırılması) harcamaların artmasına ve IS eğrisinin sağa kaymasına neden olur.

Daraltıcı maliye politikaları( vergilerin arttırılması, kamu harcamalarının azaltılması, transfer ödemelerinin azaltılması), harcamaların azalmasına ve IS eğrisinin sola kaymasına neden olur.

c) IS Eğrisinin Grafiksel Yorumu: Çizilen IS eğrisi yorumlanırken; yatırımın faize duyarlılığı (esnekliği) dikkate alınarak yorum yapılır. YE Yukarıdaki IS eğrisine dikkat edilirse; IS eğrisi yatay eksene dik çizilmiştir. Söz konusu IS eğrisi; Yatırımların faize duyarlılığı sıfırken çizilen IS eğrisidir.

Yukarıdaki IS eğrisine dikkat edilirse IS eğrisi yatay eksene paralel çizilmiştir. Söz konusu IS eğrisi; Yatırımların faize duyarlılığı sonsuzken çizilen IS eğrisidir.

Yukarıdaki şekillere dikkat edilirse; yatırımların faize duyarlılığı (esnekliği) arttıkça çizilen IS eğrisi yatıklaşırken, yatırımların faize duyarlılığı azaldıkça IS eğrisi dikleşir.

B) LM EĞRİSİ: : Üzerindeki tüm noktalarda para arzı(M) para talebi(L) eşitliğinin sağlandığı, diğer bir ifade ile üzerindeki tüm noktalarda para piyasası dengesinin sağlandığı eğri LM eğri eğrisidir.

Para Talebi(L):Ekonomik birimlerin ellerinde tutmak istedikleri para miktarına para talebi denir ve Keynes tarafından elde edilen likidite tercih kuramına göre ekonomik birimler üç farklı nedenle para talebinde bulunur.Para talebi nedenleri işlem,ihtiyat ve spekülatif para talepleridir. - İşlem Amaçlı Para Talebi: Ekonomik birimlerin günlük ihtiyaçları için talep ettikleri para miktarıdır ve işlem amaçlı para talebi gelir ile doğru yönlü ilişki içindedir. Buna göre ekonomik birimlerin gelirleri arttıkça işlem amaçlı para talepleri de artar. - İhtiyat Amaçlı Para Talebi: Ekonomik birimlerin kendilerini güvende hissetmek ve belirsizliklere karşı tedbir amacıyla talep ettikleri para miktarıdır. İhtiyat amaçlı para talebi gelirin fonksiyonudur ve gelir ile ihtiyat amaçlı para talebi arasında pozitif ilişki vardır. Buna göre gelir arttıkça ihtiyat amaçlı para talebi de artacaktır.

IS

İ

Y

IS i

Y

IS

i

Y

Page 56: İKTİSAT - Fuat Hoca...İktisat analitik bir bilimdir. Yani bir soruna birden daha fazla çözüm üretir. İktisadın Bölümleri: a) Mikro İktisat: İktisadın, mevcut durumu inceleyerek

55

İKTİSAT

IS-LM MODELİ

- Spekülatif Amaçlı Para Talebi: Ekonomik birimlerin kârlı fırsatlardan yararlanmak için ellerinde tuttuğu para miktarıdır. Spekülatif para talebi faizin fonksiyonudur ve faiz oranları arttıkça spekülatif para talebi azalır. Para talebi nedenleri ve para talebini etkileyen unsurları birlikte ele alırsak para talebi denklemi; 𝑳𝑳 = 𝒌𝒌𝒌𝒌 − 𝒉𝒉𝒉𝒉 denklemi ile ifade edilir. Formülde yer alan terimleri incelersek; k: para talebinin gelir esnekliği, Y: gelir, h; para talebinin faiz esnekliği ve i: faiz oranlarıdır.

Para Arzı: LM modelinde para arzı Merkez Bankası tarafından belirlenen ve reel para arzı ile ifade edilen dışsal bir büyüklüktür. Buna para arzı; 𝑴𝑴 = 𝑴𝑴

𝑷𝑷 ile ifade edilir.

a) LM Eğrisinin Şekli

Yukarıdaki şekilde görüldüğü gibi LM eğrisi pozitif eğimlidir ve LM eğrisi üzerindeki tüm noktalarda para talebi(L) ile para arzı (M) eşitliği söz konusudur.

b) LM denklemi ve Eğim: LM eğrisinde yer alan para talebi ve para arzı denklemlerini eşitler ve faiz oranını yalnız bırakırsak;

𝐿𝐿 = 𝑀𝑀 ⇒ 𝑖𝑖 =𝑘𝑘ℎ 𝑌𝑌 −

1𝑖𝑖 .𝑀𝑀𝑃𝑃 elde edilir.

Formülde yer alan (𝑘𝑘

ℎ) ifadesi LM eğrisinin eğimidir. Buna göre

para talebinin gelir esnekliği(k) arttıkça ve para talebinin faiz esnekliği(h) azaldıkça LM eğrisinin eğimi artar ve dikleşir, para talebinin gelir esnekliği azaldıkça ve para talebinin faiz esnekliği arttıkça LM yatıklaşır. c) LM Eğrisindeki Kaymalar LM eğrisinin sağa ya da sola kayması ekonomide uygulanan para politikasına bağlıdır. Buna göre;

Uygulanan genişletici para politikası( para arzının arttırılması) ve para talebinin azalması LM eğrisinin sağa kaymasına neden olur.

Uygulanan daraltıcı para politikası (para arzının

azaltılması) ve para talebinin artması LM eğrisinin sola kaymasına neden olur.

c) LM Eğrisinin Grafiksel Yorumu: Çizilen LM eğrisi yorumlanırken; para talebinin faize duyarlılığı( esnekliği) dikkate alınarak yorum yapılır. YE Yukarıdaki LM eğrisine dikkat edilirse; LM eğrisi yatay eksene dik çizilmiştir. Söz konusu LM eğrisi;

Para talebinin faize duyarlılığı sıfırken çizilen LM eğrisidir.

Keynesyen iktisatçılara göre LM eğrisi yatay

eksene paraleldir. Yandaki LM eğrisine dikkat edilirse LM eğrisi yatay eksene paralel çizilmiştir. Söz konusu LM eğrisi;

Para talebinin faize duyarlılığı sonsuzken çizilen LM eğrisidir.

Bunun dışında LM eğrisinin yatay eksene paralel çizilmesi; Likidite Tuzağı ya da Merkez Bankasının faiz hedeflemesine gitmesi olarak

yorumlanır. Keynesyen iktisatçılara göre LM eğrisi yatay eksene

paraleldir.

LM i

Y

LM i

Y

LM

i

Y

Page 57: İKTİSAT - Fuat Hoca...İktisat analitik bir bilimdir. Yani bir soruna birden daha fazla çözüm üretir. İktisadın Bölümleri: a) Mikro İktisat: İktisadın, mevcut durumu inceleyerek

56

İKTİSAT

IS-LM MODELİ

C) IS-LM MODELİNDE DENGE Yukarıdaki şekilde görülen IS ve LM eğrilerine göre ekonomide denge IS eğrisi ile LM eğrisinin kesişim noktası olan E noktasında gerçekleşir.

D) Maliye Politikasının Etkinliği ve Dışlama Etkisi Uygulanan politikaların etkinliği; politika sonucunda gelir düzeyinin değişip değişmemesine bağlıdır. Buna göre politika sonucunda gelir düzeyi (Y) değişiyorsa politika etkin bir politikadır. Uygulanan politikanın etkinlik derecesi ise faiz oranlarının değişip değişmemesine bağlıdır. Uygulanan politika ile birlikte gelir değişirken faiz değişmiyorsa politika tam etkin, politika sonucunda gelir değişirken faiz de değişiyorsa politika kısmi etkin olarak yorumlanır. Dışlama Etkisi(Crowding Out): Kamu harcamalarının artması sonucunda faiz oranlarının artması ve artan faiz oranlarına bağlı olarak özel sektör yatırımlarının azalmasıdır. Yukarıdaki şekle göre pozitif LM eğrisinin varlığı halinde uygulanacak genişletici maliye politikası, faiz oranlarının ve gelir düzeyinin artmasına neden olur. Politika sonucunda gelir değiştiği için politika etkin bir politikadır, ancak faiz oranı da değiştiği için politika kısmi etkin bir politikadır.

Bununla birlikte genişletici maliye politikası sonucunda faiz oranlarının artması özel sektör yatırımlarının azalmasına neden olacaktır. Yani dışlama etkisi söz konusudur. Yukarıdaki şekilde LM eğrisi yatay eksene paraleldir, yani para talebinin faize duyarlılığı sonsuzdur. Uygulanan genişletici maliye politikası sonucunda gelir artarken faiz değişmemiştir. Buna göre uygulanan politika tam etkindir. LM eğrisinin yatay eksene dik olması durumunda, yani para talebinin faiz esnekliğinin sıfır olması durumunda genişletici para politikası uygulanırsa, gelir değişmez ancak faiz oranları artar. Buna göre uygulanan politika etkisizdir ve tam dışlama vardır. Tam dışlamanın varlığı Klasik iktisatçılar tarafından savunulur. SONUÇ: Uygulanan maliye politikasının etkinliğini belirleyen temel faktör LM eğrisinin konumudur. Buna göre para talebinin faize duyarlılığı (esnekliği) arttıkça uygulanan maliye politikasının etkinliği artar

LM i

Y

IS

İ0

Y0 0

E

LM i

Y

IS0

İ0

Y0 0

E0

IS1

Y1

İ1 E1

Kısmi Etkin Maliye Politikası

LM

i

Y IS0

İ0

Y0 0

E0

IS1

Y1

E1

Tam Etkin Maliye Politikası

LM i

Y

IS0

İ0

Y0 0

E0

IS1

İ1 E1

Etkisiz Maliye Politikası ( TAM DIŞLAMA)

Page 58: İKTİSAT - Fuat Hoca...İktisat analitik bir bilimdir. Yani bir soruna birden daha fazla çözüm üretir. İktisadın Bölümleri: a) Mikro İktisat: İktisadın, mevcut durumu inceleyerek

57

İKTİSAT

IS-LM MODELİ

E) PARA POLİTİKASININ ETKİNLİĞİ Negatif eğimli IS ve pozitif eğimli LM eğrilerinin yer aldığı yandaki şekle göre uygulanan genişletici para politikası sonucunda LM eğrisi sağa kaymış ve bunun sonucunda ekonomide gelir artarken, faiz oranları düşmüştür. Buna göre uygulanan politika gelir ile birlikte faiz oranları da değiştiği için kısmi etkin bir politikadır. Yukarıdaki şekle göre IS eğrisi yatay eksene paraleldir, yani yatırımların faize duyarlılığı(esnekliği) sonsuzdur. Uygulanan genişletici para politikası sonucunda faizler sabit kalırken gelir düzeyi artmıştır. Buna göre uygulanan politika tam etkin bir politikadır.

Yukarıdaki şekle göre IS eğrisi dik çizilmiştir, yani yatırımların faize duyarlılığı(esnekliği) sıfırdır. Uygulanan genişletici para politikası sonucunda faizler değişmiş ancak gelir düzeyi değişmemiştir. Buna göre uygulanan genişletici para politikası etkisizdir. SONUÇ: Uygulanan para politikasının etkinliği IS eğrisinin konumuna bağlıdır. Yatırımların faize duyarlılığı arttıkça para politikasının etkinliği artar.

LM i

Y

IS

İ0

Y0 0

E0

LM1

Y1

İ1 E1

Kısmi Etkin Para Politikası

LM0

i

Y

IS İ0

Y0 0

E0

Y1

E1

LM1

Tam Etkin Para Politikası

LM i

Y

IS

İ0

Y0 0

E

LM1

İ1 E1

Etkisiz Para Politikası

Page 59: İKTİSAT - Fuat Hoca...İktisat analitik bir bilimdir. Yani bir soruna birden daha fazla çözüm üretir. İktisadın Bölümleri: a) Mikro İktisat: İktisadın, mevcut durumu inceleyerek

58

İKTİSAT

IS-LM-BP MODELİ VE FAİZ-KUR İLİŞKİSİ

XIII. IS-LM-BP Modeli ve Faiz-Kur İlişkisi

1) Döviz Kuru ve Kurdaki Değişmeler:

Döviz kuru bir birim yabancı para karşısında yerli paranın değerini gösteren büyüklüktür.

A) Kurdaki Değişmeler

- Döviz Kurundaki Artış: Döviz kurundaki artış yerli paranın değer kaybı anlamına gelir. Örneğin 1€=2TL ilen 1€=4TL olduğunda kur artmıştır ve TL değer kaybetmiştir. Söz konusu artış sonucunda yerli ülkede ihracat artarken ithalat azalır ve ülkenin dış rekabet gücü artar.

- Döviz Kurundaki Azalış: Döviz kurundaki azalış yerli paranın değerinin azalması anlamına gelir. Örneğin 1€=2TL iken 1€=1TL olduğunda kur azalmıştır ve TL'nin değeri artmıştır. Söz konusu kur azalışı sonucunda yerli ülkede ihracat azalırken ithalat artar ve ülkenin dış rekabet gücü azalır.

B) Kur Çeşitleri:

- Sabit Döviz Kuru: Döviz kurunun Merkez Bankası tarafından belirlendiği ve Merkez Bankasının piyasadaki tüm talebi karşıladığı sistemdir. Buna göre piyasada döviz kuru değişmeden kalırken, piyasada TL veya yabancı para talebini Merkez Bankası karşılamak zorundadır.

- Esnek(Dalgalı) Döviz Kuru: Döviz kurunun piyasadaki arz ve talep koşullarına göre belirlendiği sistemdir.

C) Faiz, Sermaye Hareketleri ve Kur Arasındaki İlişki:

- Faiz Oranlarının Artışı ve Sonuçları: Yerli piyasada faiz oranlarının dış dünyadaki faiz oranlarına göre artması ülkeye sermaye(sıcak para) girişine neden olur. Söz konusu sermaye girişi yerli para cinsinden gerçekleşir ve buna bağlı olarak TL'ye olan talep artar. TL talebinin artması esnek döviz kurunda TL'nin değerinin artmasına ve kurun azalmasına neden olur. Kısaca özetlemek gerekirse faizler artarsa sermaye girişi olur ve buna bağlı olarak yerli para değer kazanır yani kur azalır.

- Faiz Oranlarının Azalması ve Sonuçları: İç piyasadaki faizlerin dış dünyadaki faiz oranlarının altına inmesi yerli piyasada sermaye çıkışına ve buna bağlı olarak döviz talebinin artmasına neden olur. Döviz talebindeki artış ise dövizin değerinin artmasına ve TL talep ve TL değerinin azalmasına yani kur artışına neden olur. Kısaca ifade edersek; faizlerin azalması sermaye çıkışına ve kur artışına neden olur.

2 ) Ödemeler Bilançosu Eğrisi( BP Eğrisi)

Üzerindeki tüm noktalarda ödemeler bilançosu dengesinin sağlandığı eğri BP eğrisidir.

a) BP Eğrisinin Alternatif Şekilleri

BP eğrisi sermaye hareketliliğinin serbestliğini göre üç farklı şekilde çizilir. Buna göre sermaye hareketliliğinin tam olduğu bir ekonomide BP eğrisi yatay eksene paralel bir doğru şeklinde çizilirken, sermaye hareketliliğinin yasak olduğu bir ekonomide BP eğrisi yatay eksene dik bir doğru şeklinde olacaktır. Sermaye hareketliliğinin kısmi olduğu bir ekonomide ise BP eğrisi pozitif eğimli bir doğru şeklinde çizilir.

b) BP eğrisinin Eğimi: BP eğrisinin eğimi sermaye hareketliliğinin serbestliğine ve marjinal ithalat eğilimine bağlıdır. Buna göre sermaye hareketliliği azaldıkça ve marjinal ithalat eğilimi arttıkça BP eğrisi dikleşirken, sermaye hareketliliği arttıkça ve marjinal ithalat eğilimini azaldıkça BP eğrisi yatıklaşır.

3) Mundell-Fleming Modeli: Dışa açık bir ekonomide uygulanan politikaların etkinliği ve faiz-sermaye ilişkisini açıklayan model olan Mundell-Fleming modeli tam sermaye hareketliliğinde dört farklı şekilde incelenebilir.

a) Tam Sermaye Hareketliliğinde Sabit Kurda Genişletici Para Politikası

• Genişletici para politikası sonucunda LM eğrisi sağa

kayar ve LM1 konumuna gelir. • Yeni denge noktası E1 olur ve bu noktada ödemeler

dengesi açığı oluşur. • E1 noktasında faiz oranlarının i1 düzeyine düşmesi

sermaye çıkışına ve buna bağlı olarak yabancı para talebinin artmasına neden olur.

• Artan yabancı para talebi sabit kurda merkez bankasınca karşılanır. Merkez bankası piyasaya yabancı para sürerken karşılığında yerli parayı piyasadan toplar.

Y

IS

i

LM

LM1

E0

E1

Y0

i0 BP

İ1

Y1

Page 60: İKTİSAT - Fuat Hoca...İktisat analitik bir bilimdir. Yani bir soruna birden daha fazla çözüm üretir. İktisadın Bölümleri: a) Mikro İktisat: İktisadın, mevcut durumu inceleyerek

59

İKTİSAT

IS-LM-BP MODELİ VE FAİZ-KUR İLİŞKİSİ

• Merkez bankasının piyasadan yerli parayı toplaması para arzının azalması anlamına gelir. Azalan para arzı LM eğrisinin sola kaymasına ve ekonomide dengenin tekrar E noktasına kaymasına neden olur.

• Buna göre tam sermaye hareketliliğinde sabit kurda bağımsız para politikası uygulanamaz ve bu duruma üçlü açmaz( bağdaşmayan üçlü) adı verilir.

b) Tam Sermaye Hareketliliğinde Sabit Kurda Genişletici Maliye Politikası

• Genişletici maliye politikası sonucunda IS eğrisi sağa

kayar ve IS1 konumuna gelir. • Yeni denge noktası E1 olur ve bu noktada ödemeler

dengesi fazlası oluşur. • E1 noktasında faiz oranlarının i1 düzeyine yükselmesi

sermaye girişine ve buna bağlı olarak yerli para talebinin artmasına neden olur.

• Artan para talebi sabit kurda merkez bankasınca karşılanır. Merkez bankası piyasaya yerli para sürerken karşılığında yabancı parayı piyasadan toplar.

• Merkez bankasının piyasaya yerli para sürmesi para arzının artması anlamına gelir. Artan para arzı LM eğrisinin sağa kaymasına ve ekonomide dengenin E2 noktasına kaymasına neden olur.

• Tam sermaye hareketliliğinde sabit kurda genişletici maliye politikası tam etkin bir politikadır.

c) Tam Sermaye Hareketliliğinde Esnek Kurda Genişletici Para Politikası

• Genişletici para politikası sonucunda LM eğrisi sağa

kayar ve LM1 konumuna gelir. • Yeni denge noktası E1 olur ve bu noktada ödemeler

dengesi açığı oluşur. • E1 noktasında faiz oranlarının i1 düzeyine düşmesi

sermaye çıkışına ve buna bağlı olarak yabancı para talebinin artmasına ve yerli para talebini azalmasına neden olur.

• Azalan yerli para talebi yerli paranın değerinin düşmesine ve döviz kurunun artmasına neden olur.

• Artan döviz kuru ihracatın artması ve ithalatın azalmasına neden olarak ekonomideki harcamaların artmasına neden olur.

• Harcamaların artması IS eğrisinin sağa kaymasına ve yeni denge noktasının E2 olmasına neden olur.

• Buna göre tam sermaye hareketliliğinde esnek döviz kurunda genişletici para politikası tam etkin bir politikadır.

Y

IS0

i

LM

LM1

E0

E1

Y0

i0 BP

İ1

Y1

IS1

E2

Y2

Y

IS0

i

LM

LM1

E0

E1

Y0

i0 BP

İ1

Y1

IS1

Y2

E2

Page 61: İKTİSAT - Fuat Hoca...İktisat analitik bir bilimdir. Yani bir soruna birden daha fazla çözüm üretir. İktisadın Bölümleri: a) Mikro İktisat: İktisadın, mevcut durumu inceleyerek

60

İKTİSAT

IS-LM-BP MODELİ VE FAİZ-KUR İLİŞKİSİ

d) Tam Sermaye Hareketliliğinde Esnek Kurda Genişletici Maliye Politikası

• Genişletici maliye politikası sonucunda IS eğrisi sağa

kayar ve IS1 konumuna gelir. • Yeni denge noktası E1 olur ve bu noktada ödemeler

dengesi fazlası oluşur. • E1 noktasında faiz oranlarının i1 düzeyine yükselmesi

sermaye girişine ve buna bağlı olarak yerli para talebini artmasına neden olur.

• Artan yerli para talebi yerli paranın değerinin artmasına ve döviz kurunun düşmesine neden olur.

• Düşen döviz kuru ihracatın azalması ve ithalatın artmasına neden olarak ekonomideki harcamaların azalmasına neden olur.

• Harcamaların azalması IS eğrisinin sola kaymasına ve denge noktasının tekrar E noktasına kaymasına neden olur.

• Buna göre tam sermaye hareketliliğinde esnek döviz kurunda genişletici maliye politikası etkisiz bir politikadır.

4) Devalüasyon Ve Devalüasyonun Etkileri:

a) Devalüasyon: Sabit kurda yerli paranın yabancı paralar karşısında düşen değerinin otorite tarafından kabul edilmesine devalüasyon adı verilir.

b) Devalüasyon ve J Eğrisi: Devalüasyon uygulaması sonucunda devalüasyon yapılan ülkede ihraç ve ithal mal fiyatları hemen değişirken, ithalat ve ihracat miktarları bu değişime gecikmeli cevap verir. Buna bağlı olarak devalüasyonun ilk yapıldığı aşamada ülkedeki döviz gelirinin seyri önce bozulurken daha sonra devalüasyondan beklenen etki gerçekleşir. Buna göre devalüasyon yapıldığında ülkedeki döviz gelirinin seyri önce bozulurken daha sonra düzelir. Söz konusu değişimi gösteren eğriye J eğrisi adı verilir.

c) Marshall-Lerner Endeksi: Devalüasyonun ekonomiyi olumlu şekilde etkilemesi ihracat esnekliği ile ithalat esnekliği toplamının 1'den büyük olmasına bağlıdır. Bu duruma Marshall-Lerner endeksi denir ve bu endeks;

𝐸𝐸𝑋𝑋 + 𝐸𝐸𝑀𝑀 > 1 formülü ile gösterilir.

Y

IS0

i

LM

E0

E1

Y0

i0 BP

İ1

Y1

IS1

Page 62: İKTİSAT - Fuat Hoca...İktisat analitik bir bilimdir. Yani bir soruna birden daha fazla çözüm üretir. İktisadın Bölümleri: a) Mikro İktisat: İktisadın, mevcut durumu inceleyerek

61

İKTİSAT

AD-AS MODELİ

XIV. TOPLAM TALEP(AD)-TOPLAM ARZ(AS) ANALİZİ

A) TOPLAM TALEP(AD) EĞRİSİ: Çeşitli fiyatlar düzeyinde üzerindeki her noktada mal ve para piyasalarının eşanlı dengede olduğu gelir seviyelerini gösteren eğridir. AD eğrisi IS – LM eğrilerinden elde edilir ve negatif eğimlidir.

a) AD Eğrisinin Şekli Yukarıdaki şekilde yer alan AD eğrisi negatif eğimli bir doğru şeklindedir. Çizilen AD eğrisinin eksenlerinde fiyatlar genel düzeyi(P) ve gelir(Y) yer alır. b) AD Eğrisinin Yer Değiştirmesi Çizilen toplam talep (AD) eğrisi uygulanan maliye ve para politikalarından dolayı yer değiştirir. Buna göre uygulanan genişletici para ve maliye politikaları AD eğrisinin sağa kaymasına yol açarken, uygulanan daraltıcı para ve maliye politikaları AD eğrisinin sola kaymasına neden olur. B) TOPLAM ARZ(AS) EĞRİSİ: Ekonomideki tüm firmaların, her fiyat düzeyinde satmak istedikleri gelir- çıktı düzeyini gösteren eğridir. a) AS eğrisinin Şekli Toplam arz eğrisinin şekli iktisadi okullara göre farklılık gösterir. Klasiklere Göre AS eğrisi Y Klasiklere göre AS eğrisi hem kısa dönemde hem de uzun dönemde dik çizilir. Bunun nedeni klasiklerin ekonomide tam istihdamın varlığını kabul etmesidir. Keynesyenlere Göre AS eğrisi Keynes'e göre AS eğrisi yatay eksene paralel çizilir. Bunun nedeni ekonomide her zaman eksik istihdamın olmasıdır.

Diğer Modellere Göre AS eğrisİ Yeni Klasik, Yeni Keynesyen ve Monetarist yaklaşıma göre AS eğrisi kısa dönemde pozitif eğimli, uzun dönemde ise dik çizilir. b) AS Eğrisinin Yer Değiştirmesi: AS eğrisinin sağa kayması; maliyetlerin azalması, hava şartlarının iyi gitmesi, verimlilik artışları ve teknolojinin gelişmesine bağlıdır. Maliyetlerin artması, havaların kötü gitmesi ve teknolojik gerileme ise AS eğrisinin sola kaymasına neden olur. C) AD-AS DENGESİ Yukarıdaki şekle göre ekonomide denge AS ile AD eğrilerinin kesişim noktasında oluşur. Denge varken oluşan denge fiyatı P0 ve denge geliri Y0 'dır. D) AD-AS DENGESİNDE ENFLASYON a) Talep Enflasyonu Toplam harcamalarda (talepte) meydana gelen bir artış sonucunda toplam talep eğrisi AD sağa kayar ve ekonomik denge E0 noktasından E1 noktasına kayar. Dikkat edilirse bu durumda fiyatlar genel seviyesi artarken (enflasyon olurken) gelir seviyesi de artmıştır.

AD

P

Y Kısa Dönem AS eğrisi

A

P

Y

AS

P

Y

AS

P

Y

AS P

Y0

AD0

P0

P1

AD1

Y1

E0

E1

AS P

Y

AD

P

Y

Page 63: İKTİSAT - Fuat Hoca...İktisat analitik bir bilimdir. Yani bir soruna birden daha fazla çözüm üretir. İktisadın Bölümleri: a) Mikro İktisat: İktisadın, mevcut durumu inceleyerek

62

İKTİSAT

AD-AS MODELİ

b) Arz Enflasyonu (Stagflasyon) AS1 Ekonomide maliyetlerin artmasına bağlı olarak AS eğrisinin sola kayması durumunda denge noktası E0 noktasından E1 noktasına kayar. Bu durumda bir yandan fiyatlar genel düzeyi yükselirken (enflasyon olurken) diğer taraftan gelir seviyesi azalır. (ekonomide durgunluk olur) Bu duruma stagflasyon denir. Stagflasyon: Durgunluk içindeki enflasyondur.

AS2 P

Y

AD

P0

Y0 Y1

P1

E0

E1

Page 64: İKTİSAT - Fuat Hoca...İktisat analitik bir bilimdir. Yani bir soruna birden daha fazla çözüm üretir. İktisadın Bölümleri: a) Mikro İktisat: İktisadın, mevcut durumu inceleyerek

63

İKTİSAT

FORMÜLLER

A) MİKRO İKTİSATTA KULLANILAN FORMÜLLER

1) Tüketim Denge Şartı: 𝑴𝑴𝑴𝑴𝒙𝒙𝑴𝑴𝑴𝑴𝒚𝒚

= 𝑷𝑷𝒙𝒙𝑷𝑷𝒚𝒚

MUx= X malının marjinal faydası

MUy= Y malının marjinal faydası

Px= X malının fiyatı

Py= Y malının fiyatı

2) Tüketicinin Bütçe Kısıtı: 𝑴𝑴 = 𝑷𝑷𝒙𝒙.𝑿𝑿 + 𝑷𝑷𝒚𝒚.𝒀𝒀

M= Bütçe

X= X malı miktarı

Px= X malı fiyatı

3) Talep Fonksiyonu: 𝑸𝑸𝒅𝒅 = 𝒂𝒂 − 𝒃𝒃𝑷𝑷

Qd= Talep miktarı

a= Sabit tam sayı

b= talep doğrusunun eğiminin tersi (𝑏𝑏 = 1𝑒𝑒ğ𝑖𝑖𝑖𝑖

)

P= malın fiyatı

4) Talebin Fiyat Esnekliği:

%𝜟𝜟𝑸𝑸%𝜟𝜟𝑷𝑷

= 𝑴𝑴𝑴𝑴𝑴𝑴𝑴𝑴𝒂𝒂𝑴𝑴𝒅𝒅𝒂𝒂𝑴𝑴𝑴𝑴 𝒀𝒀ü𝒛𝒛𝒅𝒅𝒛𝒛𝒛𝒛𝒛𝒛𝒛𝒛 𝑫𝑫𝒛𝒛ğ𝑴𝑴ş𝑴𝑴𝒊𝒊𝑭𝑭𝑴𝑴𝒚𝒚𝒂𝒂𝑴𝑴𝑴𝑴𝒂𝒂𝑴𝑴𝑴𝑴 𝒀𝒀ü𝒛𝒛𝒅𝒅𝒛𝒛𝒛𝒛𝒛𝒛𝒛𝒛 𝑫𝑫𝒛𝒛ğ𝑴𝑴ş𝑴𝑴𝒊𝒊

=𝑸𝑸𝟐𝟐−𝑸𝑸𝟏𝟏𝑸𝑸𝟏𝟏

𝑷𝑷𝟐𝟐−𝑷𝑷𝟏𝟏𝑷𝑷𝟏𝟏

Q1= ilk miktar

Q2= değişimden sonraki miktar

P1= ilk fiyat

P2= değişimden sonraki fiyat

5) Yay Esnekliği :

𝑸𝑸𝟐𝟐−𝑸𝑸𝟏𝟏𝑸𝑸𝟐𝟐+𝑸𝑸𝟏𝟏𝑷𝑷𝟐𝟐−𝑷𝑷𝟏𝟏𝑷𝑷𝟐𝟐+𝑷𝑷𝟏𝟏

6) Talep Fonksiyonunda Esnekliğin Bulunması: Q=a-bP talep fonksiyonunda esneklik;

E= −𝒃𝒃 . 𝑷𝑷𝑸𝑸

𝑓𝑓𝑓𝑓𝑓𝑓𝑓𝑓ü𝑙𝑙ü 𝑖𝑖𝑙𝑙𝑖𝑖 ℎ𝑖𝑖𝑒𝑒𝑒𝑒𝑒𝑒𝑙𝑙𝑒𝑒𝑒𝑒𝑒𝑒𝑓𝑓.

7) Çapraz Talep Esnekliği:

%𝜟𝜟𝑸𝑸𝑩𝑩

%𝜟𝜟𝑷𝑷𝑨𝑨=𝑩𝑩 𝑴𝑴𝒂𝒂𝒛𝒛𝑒𝑒 𝑴𝑴𝑴𝑴𝑴𝑴𝑴𝑴𝒂𝒂𝑴𝑴𝑒𝑒𝑴𝑴𝒅𝒅𝒂𝒂𝑴𝑴𝑴𝑴 𝒀𝒀ü𝒛𝒛𝒅𝒅𝒛𝒛𝒛𝒛𝒛𝒛𝒛𝒛 𝑫𝑫𝒛𝒛ğ𝑴𝑴ş𝑴𝑴𝒊𝒊𝑨𝑨 𝑴𝑴𝒂𝒂𝒛𝒛𝑒𝑒 𝑭𝑭𝑴𝑴𝒚𝒚𝒂𝒂𝑴𝑴𝑒𝑒𝑴𝑴𝒅𝒅𝒂𝒂𝑴𝑴𝑴𝑴 𝒀𝒀ü𝒛𝒛𝒅𝒅𝒛𝒛𝒛𝒛𝒛𝒛𝒛𝒛 𝑫𝑫𝒛𝒛ğ𝑴𝑴ş𝑴𝑴𝒊𝒊

Not:

- Çapraz esneklik pozitif ise mallar ikame maldır.

- Çapraz esneklik negatif ise mallar tamamlayıcı mallardır.

- Çapraz esneklik 0 ise mallar ilgisiz mallardır.

8) Gelir Esnekliği : %𝜟𝜟𝑸𝑸%𝜟𝜟𝜟𝜟

= 𝑴𝑴𝑴𝑴𝑴𝑴𝑴𝑴𝒂𝒂𝑴𝑴𝒅𝒅𝒂𝒂𝑴𝑴𝑴𝑴 𝒀𝒀ü𝒛𝒛𝒅𝒅𝒛𝒛𝒛𝒛𝒛𝒛𝒛𝒛 𝑫𝑫𝒛𝒛ğ𝑴𝑴ş𝑴𝑴𝒊𝒊𝜟𝜟𝒛𝒛𝒛𝒛𝑴𝑴𝑴𝑴𝒅𝒅𝒛𝒛𝑴𝑴𝑴𝑴 𝒀𝒀ü𝒛𝒛𝒅𝒅𝒛𝒛𝒛𝒛𝒛𝒛𝒛𝒛 𝑫𝑫𝒛𝒛ğ𝑴𝑴ş𝑴𝑴𝒊𝒊

Not:

- Gelir esnekliği negatif ise mal düşük maldır.

- Gelir esnekliği pozitif ise mal normal maldır.

- Gelir esnekliği 1'den büyükse mal lüks maldır.

- Gelir esnekliği 0 ile 1 arasında ise mal zorunlu maldır.

9) Üretim Denge Şartı: 𝑴𝑴𝑷𝑷𝑳𝑳𝑴𝑴𝑷𝑷𝑲𝑲

= 𝒘𝒘𝑴𝑴

MPL= Emeğin Marjinal Ürünü

MPK= Sermayenin Marjinal Ürünü

w= ücret( emeğin fiyatı)

r= faiz ( sermayenin fiyatı)

10) Üreticinin Maliyet Kısıtı: 𝑴𝑴 = 𝑴𝑴𝑷𝑷𝑳𝑳.𝒘𝒘 + 𝑴𝑴𝑷𝑷𝑲𝑲.𝑴𝑴

M= Maliyet Kısıtı

MPL= Emeğin marjinal ürünü

MPK= Sermayenin marjinal ürünü

w= Ücret

r= Sermaye

Page 65: İKTİSAT - Fuat Hoca...İktisat analitik bir bilimdir. Yani bir soruna birden daha fazla çözüm üretir. İktisadın Bölümleri: a) Mikro İktisat: İktisadın, mevcut durumu inceleyerek

64

İKTİSAT

FORMÜLLER

11) Toplam Maliyet (TC) = Toplam Sabit Maliyet ( TFC)+ Toplam Değişken Maliyet (TVC)

12) Ortalama Sabit Maliyet( AFC):

𝑨𝑨𝑭𝑭𝑨𝑨 =𝑻𝑻𝑻𝑻𝑻𝑻𝒛𝒛𝒂𝒂𝒊𝒊 𝑺𝑺𝒂𝒂𝒃𝒃𝑴𝑴𝑴𝑴 𝑴𝑴𝒂𝒂𝒛𝒛𝑴𝑴𝒚𝒚𝒛𝒛𝑴𝑴

Ü𝑴𝑴𝒛𝒛𝑴𝑴𝑴𝑴𝒊𝒊 𝑴𝑴𝑴𝑴𝑴𝑴𝑴𝑴𝒂𝒂𝑴𝑴𝑒𝑒=𝑻𝑻𝑭𝑭𝑨𝑨𝑸𝑸

13) Ortalama Değişken Maliyet (AVC) :

𝑨𝑨𝑨𝑨𝑨𝑨 =𝑻𝑻𝑻𝑻𝑻𝑻𝒛𝒛𝒂𝒂𝒊𝒊 𝑫𝑫𝒛𝒛ğ𝑴𝑴ş𝑴𝑴𝒛𝒛𝑴𝑴 𝑴𝑴𝒂𝒂𝒛𝒛𝑴𝑴𝒚𝒚𝒛𝒛𝑴𝑴

Ü𝑴𝑴𝒛𝒛𝑴𝑴𝑴𝑴𝒊𝒊 𝑴𝑴𝑴𝑴𝑴𝑴𝑴𝑴𝒂𝒂𝑴𝑴𝑒𝑒=𝑻𝑻𝑨𝑨𝑨𝑨𝑸𝑸

14) Ortalama Toplam Maliyet (AC):

𝑨𝑨𝑨𝑨 = 𝑻𝑻𝑻𝑻𝑻𝑻𝒛𝒛𝒂𝒂𝒊𝒊 𝑴𝑴𝒂𝒂𝒛𝒛𝑴𝑴𝒚𝒚𝒛𝒛𝑴𝑴Ü𝑴𝑴𝒛𝒛𝑴𝑴𝑴𝑴𝒊𝒊 𝑴𝑴𝑴𝑴𝑴𝑴𝑴𝑴𝒂𝒂𝑴𝑴𝑴𝑴

= 𝑻𝑻𝑨𝑨𝑸𝑸

𝒗𝒗𝒛𝒛𝒚𝒚𝒂𝒂 𝑨𝑨𝑨𝑨 = 𝑨𝑨𝑭𝑭𝑨𝑨 + 𝑨𝑨𝑨𝑨𝑨𝑨

15) Marjinal Maliyet (MC):

𝑴𝑴𝑨𝑨 =𝑻𝑻𝑻𝑻𝑻𝑻𝒛𝒛𝒂𝒂𝒊𝒊 𝑴𝑴𝒂𝒂𝒛𝒛𝑴𝑴𝒚𝒚𝒛𝒛𝑴𝑴𝑴𝑴𝒛𝒛𝑴𝑴𝑴𝑴 𝒅𝒅𝒛𝒛ğ𝑴𝑴ş𝑴𝑴𝒊𝒊Ü𝑴𝑴𝒛𝒛𝑴𝑴𝑴𝑴𝒊𝒊 𝑴𝑴𝑴𝑴𝑴𝑴𝑴𝑴𝒂𝒂𝑴𝑴𝑒𝑒𝑴𝑴𝒅𝒅𝒂𝒂𝑴𝑴𝑴𝑴 𝒅𝒅𝒛𝒛ğ𝑴𝑴ş𝑴𝑴𝒊𝒊

=𝜟𝜟𝑻𝑻𝑨𝑨𝜟𝜟𝑸𝑸

16) Mal Piyasalarındaki Eşitlikler:

a) Toplam Kâr: TP=TR-TC

TP: Toplam Kâr

TR: Toplam Hasılat( P.Q)

TC= Toplam Maliyet

b) Aşırı Kâr Durumları: TR>TC veya AR>AC veya MR>MC olursa aşırı ya da ekonomik kâr vardır.

AR: Ortalama Hasılat(gelir)

AC: Ortalama Maliyet

MR: Marjinal Hasılat

MC: Marjinal Maliyet

c) Başabaş Eşitlikleri ( Normal Kâr Eşitlikleri): TR=TC veya AR=AC

d) Maksimum Kâr ( Piyasa Dengesi, Optimum Nokta): MR=MC

B) MAKRO İKTİSATTA KULLANILAN FORMÜLLER

1) Ekonomik Büyüme Oranı

a) Yıllık Büyüme Oranı (g): Reel GSYİH değerleri birer yıl arayla veriliyorsa bu formül kullanılır.

𝒈𝒈 = 𝒀𝒀𝑴𝑴 − 𝒀𝒀𝑴𝑴−𝟏𝟏𝒀𝒀𝑴𝑴−𝟏𝟏

.𝟏𝟏𝟏𝟏𝟏𝟏

Yt: Son yıl reel GSYİH değeri

Yt-1: Bir önceki yılın reel GSYİH değeri

b) Ortalama Büyüme Oranı: Reel GSYİH değerleri arasında birden daha fazla yıl var ise bu formül kullanılır.

𝑶𝑶𝑴𝑴𝑴𝑴𝒂𝒂𝒛𝒛𝒂𝒂𝒊𝒊𝒂𝒂 𝑩𝑩ü𝒚𝒚ü𝒊𝒊𝒛𝒛 = (�𝒀𝒀𝒛𝒛𝑻𝑻𝑴𝑴𝒀𝒀𝑴𝑴𝒛𝒛𝑴𝑴

�𝟏𝟏𝑴𝑴− 𝟏𝟏).𝟏𝟏𝟏𝟏𝟏𝟏

n: Yıl Sayısı

c) 70 Kuralı: Bir ekonominin belirli bir büyüme hızı ile kaç yıl sonra iki kat büyüyeceğini gösterir.

𝟕𝟕𝟏𝟏 𝑩𝑩ü𝒚𝒚ü𝒊𝒊𝒛𝒛 𝑶𝑶𝑴𝑴𝒂𝒂𝑴𝑴𝑒𝑒

2) Enflasyon Oranı:

𝝅𝝅 = 𝑷𝑷𝑴𝑴 − 𝑷𝑷𝑴𝑴−𝟏𝟏𝑷𝑷𝑴𝑴−𝟏𝟏

.𝟏𝟏𝟏𝟏𝟏𝟏

Pt: Son yılın fiyatlar genel seviyesi

Pt-1: Bir önceki yılın fiyatlar genel seviyesi

3) GSYİH Zımni Deflatörü: 𝑫𝑫𝒛𝒛𝑫𝑫𝒛𝒛𝒂𝒂𝑴𝑴ö𝑴𝑴 = 𝑵𝑵𝑻𝑻𝒊𝒊𝑴𝑴𝑴𝑴𝒂𝒂𝒛𝒛 𝜟𝜟𝑺𝑺𝒀𝒀İ𝑯𝑯𝑹𝑹𝒛𝒛𝒛𝒛𝒛𝒛 𝜟𝜟𝑺𝑺𝒀𝒀İ𝑯𝑯

.𝟏𝟏𝟏𝟏𝟏𝟏

Page 66: İKTİSAT - Fuat Hoca...İktisat analitik bir bilimdir. Yani bir soruna birden daha fazla çözüm üretir. İktisadın Bölümleri: a) Mikro İktisat: İktisadın, mevcut durumu inceleyerek

65

İKTİSAT

FORMÜLLER

4) İşsizlik Oranı İle İlgili Formüller:

a) 𝑴𝑴ş𝒈𝒈ü𝒄𝒄ü = Ç𝒂𝒂𝒛𝒛𝑒𝑒ş𝒂𝒂𝑴𝑴𝒛𝒛𝒂𝒂𝑴𝑴+ İş𝒛𝒛𝑴𝑴𝒛𝒛𝒛𝒛𝒛𝒛𝑴𝑴

b) İşsizlik Oranı (u): 𝒖𝒖 = İş𝒛𝒛𝑴𝑴𝒛𝒛𝒛𝒛𝒛𝒛𝑴𝑴İş𝒈𝒈ü𝒄𝒄ü

.𝟏𝟏𝟏𝟏𝟏𝟏

c) İstihdam Oranı : İ𝒛𝒛𝑴𝑴𝑴𝑴𝒔𝒔𝒅𝒅𝒂𝒂𝒊𝒊 𝑶𝑶𝑴𝑴𝒂𝒂𝑴𝑴𝑒𝑒 = Ç𝒂𝒂𝒛𝒛𝑴𝑴ş𝒂𝒂𝑴𝑴𝒛𝒛𝒂𝒂𝑴𝑴İş𝒈𝒈ü𝒄𝒄ü

.𝟏𝟏𝟏𝟏𝟏𝟏

d) İşgücüne Katılım Oranı:

İş𝒈𝒈ü𝒄𝒄ü𝑴𝑴𝒛𝒛 𝑲𝑲𝒂𝒂𝑴𝑴𝑒𝑒𝒛𝒛𝑒𝑒𝒊𝒊 𝑶𝑶𝑴𝑴𝒂𝒂𝑴𝑴𝑒𝑒 = İş𝒈𝒈ü𝒄𝒄ü𝑲𝑲𝒖𝒖𝑴𝑴𝒖𝒖𝒊𝒊𝒛𝒛𝒂𝒂𝒛𝒛 𝑶𝑶𝒛𝒛𝒊𝒊𝒂𝒂𝒚𝒚𝒂𝒂𝑴𝑴 𝑺𝑺𝑴𝑴𝒗𝒗𝑴𝑴𝒛𝒛 𝑵𝑵ü𝑫𝑫𝒖𝒖𝒛𝒛

.𝟏𝟏𝟏𝟏𝟏𝟏

5) GSYİH İle İlgili Formüller...

• GSYİH+ NFG= GSMH

GSYİH: Gayrisafi Yurtiçi Hasıla

GSMH: Gayrisafi Milli Hasıla

NFG: Net Dış Faktör Gelirleri

Net Dış Faktör Gelirleri= Ülke vatandaşlarının yurtdışı kazançları – Yabancıların yurtiçi kazançları

• GSMH- Amortisman= Safi Milli Hasıla (SMH) • SMH- Dolaylı Vergiler= Milli Gelir (MG) • MG- ( Dağıtılmayan Kâr Payları+ SGK

Primleri+Kurumlar Vergisi)-( Kamu Borçlanma Faizi+ Transfer Ödemeleri= Kişisel Gelir(KG)

• KG- Dolaysız Vergiler = Harcanabilir Gelir (Yd)

6) Milli Gelir (Y) ile İlgili Formüller

Y=C+I+G+(X-M)

Y: Milli gelir

C= Tüketim

I= Yatırım

G= Kamu Harcamaları

X-M: Net İhracat

X= İhracat

M= İthalat

• Milli Geliri Oluşturan Unsurların Ayrı Ayrı Yazılımı....

a) C=C0+cYd

C0: Otonom Tüketim ( Gelirden bağımsız tüketim)

c: Marjinal Tüketim Eğilimi

Yd: Harcanabilir Gelir... ( Yd= C+S veya Yd= Y+TR-T)

S: Tasarruf

TR: Transfer Ödemeleri

T: Vergi

b) I=I0 ( yatırımın tamamı otonomdur yani gelirden bağımsızdır)

c) G=G0 ( Kamu harcamalarının tamamı otonomdur yani gelirden bağımsızdır)

d) X=X0 ( İhracatın tamamı otonomdur yani gelirden bağımsızdır)

e) M= M0+mY

M0: otonom ithalat

m: marjinal ithalat eğilimi

7) Ekonomide Sızıntı ve Enjeksiyonlar

Sızıntı Kalemleri: Ekonomide harcamaların azalmasına yol açan kalemlerdir. Sızıntılar; Vergi(T), Tasarruf(S) ve İthallattır(M)

Enjeksiyon Kalemleri: Ekonomide harcamaların artmasına neden olan kalemlerdir. Enjeksiyonlar; Kamu Harcamaları(G), Yatırım (I) ve İhracattır(X)

Ekonomide Denge Sızıntı= Enjeksiyon olduğunda gerçekleşir....

Denge= T+S+M=G+I+X

8) Sektörel Denge Analizi:

S-I=( G+TR-T)+(X-M)

S-I: Özel sektör dengesi

(G+TR-T): Kamu dengesi( bütçe dengesi)

(X-M): Dış ticaret Dengesi

Page 67: İKTİSAT - Fuat Hoca...İktisat analitik bir bilimdir. Yani bir soruna birden daha fazla çözüm üretir. İktisadın Bölümleri: a) Mikro İktisat: İktisadın, mevcut durumu inceleyerek