klozet fanzin #03

16

Upload: klozet-fanzin

Post on 28-Mar-2016

239 views

Category:

Documents


14 download

DESCRIPTION

organik beslenip,hijyenik klozetlerine bol tahıllı pisleyen gelişmiş ülke insanlarına ithafen.

TRANSCRIPT

Page 1: Klozet Fanzin #03
Page 2: Klozet Fanzin #03
Page 3: Klozet Fanzin #03
Page 4: Klozet Fanzin #03

Yana eğimlenme sürecinin gözleri açılalı, kafatasının üstü iskemlenin ayrıntılarına uyum sağladı. Geri ka-zanımı baştan baltalandığından, göz çukurlarına 7 kat morluk eklendi. Her katman bir gök, bir yer olarak sıralandı. Yeraltında yaşayan iyi adamlar göklerde süzüldü, kötü adamlar yeryüzünden gökleri seyrederken geldikleri yere geri dönmek için kuyular kazdılar, şarkılar yazdılar, kuşları sapanla vurdular. Hala yaşıyorlar. Gidecekleri yerin hayalini kurup acıyorlar. Acıyacaklar. Acısınlar. Bir başkasının iskemlesine tekmelerini sa-vururken acının ne demek olduğunu ayaklarında hissedecekler. Acı yukarı doğru yayılırken, fare ısırığı etkisi yaratacak ve bir başkası gelip baştan,en baştan, tam başından baltalayacak iskemlesini. İskemlesi bedeninden ayrılırken, celladını görmeyecek. Bakışları iki pencere arasına bağlanmış gergin ipte asılı kalacak, iskemle-si oluşmamış adamlar o iplere aklını bağlayacak, salıncaklar kuracak, gölgelerinde sevişecekler. Gözlerinin bağlanacağından, bağlı gözlerden bi’haber… herkes unutacak geldiği yeri. Kimse hatırlamayacak gitmek istediği göğün çukurunu. Birilerinin iskemlesine tekme atmadan bilinemeyecek acının yayılımı. O vakit ha-tırlanacak kurulan hayallerin özü. Temellendirilemeden belki, sızdırım başlayacak 7 katmanın zifirinden zih-ne. Ardından evlerin içine dökülen kurumu süpürecek birileri. Savrulan zerreler bir başkasının iskemlesine yapışıp kalacak, bir başkası gelip iskemleye yayacak kaba etlerini… rengi ne olursa olsun kılıfının, tenine bulaşacak kurumun karası. Kimse görmez arkasını, hiç kimse bakmak istemez ardına. Görmeyecek kurumu, yıkayacak bedenini, iskemlesinden aşağı taslarla su dökecek.sabunla ovalayacak bilmediği, olduğunu sandığı kirleri, ardındaki kurumdan habersizce. Su; pisliği yok etmez asla. Sıyırır ve başka bir bataklığın ücrasına aktarır karaları. Ki kara; suyun görünmezliğinde bile en belirgin olandır daima. Göl tanımaz, yatak bilmez, beyaz sevmez, konar göçer bir akıntının tamircisi olmayan dükkanına. Alıcısı baştan hazır. İskemlesine bağlı bir pas… yayı sökülmüş bir beden kıvrımı… kana kana içilir kurum, içi yanan bir siluet tarafından. Su bil-mez kurumunu, kurum yok sayar suyunu, siluet tanır ateşini, ateş korkar sudan, söner başladığı yerden… Ateşin söndüğü yerde kurum kalacak, çoğalmış olacak. Ama bilmedi hiç gideceği yeri, bu denli acımasızlaşıp çoğalabileceğini, yitireceğini, 7 katmanın hikmetinin patlamasından oluştuğunu. Bir daha asla anımsamayacak cellatları ve ardından bağlanan gözleri, sıkı bağlanan gözlerin torbalarından sızan zifirden peyda olduğunu.

Siluetin sahip olduğu iskemle ürkek, içindeki kurum yalnızca dolu iskemlelerden görülebileceği gibi, tüke-timin yalınlaşmasında birincil etmen olacak. Ne dolacak, ne boşalacak. Bozuluşunun farkına varan cellatlar kımıldayamayacaklar. Çünkü kurumdan ağırlaşan siluetin takati olmayacak kasıklarından güç alarak diz kapa-ğında yoğunlaşan kudretle tekme atmaya. Ne ölecek, ne öldürülecek, ne de yaşayacak. Farkında olsa kurum söktürücü patlamış gözlerin sahiplerinden yardım dilenip pan zehrini alacak. Varsa eğer… olmuşsa daha önce…Gören iskemle sahiplerinin niteliksiz yardım çabaları kulak kepçesinin bandırıldığı kazandan kendi iskemlesi-ne asla iletilmeyecek. Çünkü hatırlamıyor cümle türeyişlerini, iskemleye oturuşlarını, verdiği komutla kollarını bacaklarını oynatışlarını, adını, sanını, sahipliğini, yitirmişliğini… Bir daha asla hatırlatmayacak şekilde akıtıl-dığı için zifir, geceden daha etkili bir açık yara merhemi olmuşken, unutturduğu her şey ile var olmaya devam edecek. Sahip olduğu ciğerlerin havasıyla bitkilere nefes aldıracak, kan salınımıyla köklerini nemlendirecek…

KAF - A

Pijamalı Lama

03

Page 5: Klozet Fanzin #03

04

Güzel sesli bir kadın geçti yanımdanKırmızı elbisesiyle mağrur..

Eskici dedi .Acı ve gözyaşı alırmısın

Yoksulluğumun karşılığında ..İşte öylesine bir şeydi yaşamak bazılarına

Ölmek istersinde hani ,Nefes almak pahasına..

Ruj İzi

Page 6: Klozet Fanzin #03

yüzündeki öfkeyi raflara kaldırve gelsoluk alsın ciğerlerim boğazından“bazen bir kapı kapanıncakapanırmış ötekiler de ardından”bu uykulu zamanlarda sokaklar anarşizmsilah namluları sevişme parçacıkları ile doludevlet, hep mi haklı yahu?

/

sorma gitsin bu günlerdesana büyüttüğüm itiraflarımesela hüzün susuyorum bazenceylanları belime yazıyorumavuçlarında ki eczayave kasıklarına dudak sürtüyorumhiç bir kediyi konu etmiyorum şiirlerimesen varsın diyekorkuların var diyepeki ya ağaçlar, söyleseneya onların suçu ne?

/

sen gözlerini kısıyorsanvar bir bildiğingözünün çekmecelerinden gözlerimi söküyorsanrüyaların rahat bırakır mı ki benibiliyorum bir çikolatalık borcum var sanave devlet erkanı eski bir türkü tutturmuşyürüyor dört nalapolitikanın yeniden biçimlendiği bir mevsimde,sevgilim soyun desen göğsümeutanmam..

Fidel Garzan

...

05

Page 7: Klozet Fanzin #03

YILLANMIs DELILIKParelel bir evrende, uçuracak kelebekerim kalmadı..bunlar hep bir varyasyon.

Elimde bir fotoğraf makinesi; neyi çeksem siyah beyaz..çıplaklık hangi renge daha yakın ..

Uçurumun bir kenarında yazma isteği duyuyorum ve kelimeler tepetaklak düşüyor kalemimden..faili meç-hul bir kazaya kurban gider gibi.. Gözlerimi kırpmadan,düşüşler yaşıyorum ve oskar alabilirim bu metafor dünyasında.

Binalar yıkılıyor ve kokuyor..bir balık uçuyor sonsuzlukta ve ölüyor tüm kuşlar..

Ruhumu çıkartıp asıyorum şehrin direklerine ve kurutuyorum.. kuşun biri gelip pisliyor ve sararıyor..sil baş-tan tekrar yıkama ve kurutma..pislik bi döngü içinde merdane gibi çalkanıyorum ..

Müsait olamadığım zamanlarda, yokluğa yakışıyorum..bir adım öndeyim gökkuşağından.

Bir ayaz dokunuyor silüetime ve ellerin düşüyor aklıma ..düştükçe üşüyorum galiba..

Saçlarımı alıyorum avuçlarıma ve düzleştiriyorum tüm tel örgülerimi..düze çıkıyor sana dokunan saçlar ve sana geliyor tüm yollar.. kim tutar bizi..anlayan yok nasılsa.

Sokak lambalarının ışığına toplanan sinekler kadar fütursuzca yaşıyorum; nasılsa birinin ışığına takılıp öleceğim ..

Tırnaklarım kırılıyor, yere düşen her parçayı toparlayıp kavanoza koyuyorum ve saklıyorum..deliriyorum.

Köşedeki yıllanmış parka gidiyorum; hangisiyle oynamaya başlasam diye düşünüyorum..bir çocuğun elinden alıyorum salıncağı.. salıncaklar paslı ve gıcırtılı..ben sallandıkça inleyen nağmeler saçılıyor havaya..sallan-dıkça yükseliyorum,yükseldikçe düşüyorum..bir başkasının uçurtmasını alıyorum.. koşuyorum..uçurtmanın beni götürdüğü yere gidiyorum ve boğuluyorum sonsuzluklarda..

Kırmızı pabuçlu kızın ayaklarına basıyorum ve kirletiyorum tüm yenileri.

Liseli aşıkların ellerinde boş bir kağıt oluyorum ; büzülüp, aşklarının sırtına fırlatılıyorum.

Mega-star bir tanrının günlüğünde tutuluyorum..çok ironik.

Yüzün; soluk bir sonbahar yaprağı gibi düşüyor elllerime ve tüm mevsimler anlamını yitiriyor.

Buraya kadar dediğim ve hiç oraya kadar olmayan döngüyü tamamlayamayıp, siktiri çekiyorum kendime.. sırtımı, saçlarının çalılıklarına saklıyorum..senden gelecek ateşi bekliyorum ve sonrası bummm.

BarSineği

06

Page 8: Klozet Fanzin #03

aşırı orgazm sonucu tuvalete boşaltılan aşk,

bir lağım çukurunda gebe bulundu.

Maia

Page 9: Klozet Fanzin #03
Page 10: Klozet Fanzin #03

kurumuş ağzım kurumuş yara kabuklarına benzerken

gecenin bir yarısı öteki yarımı yarı çıplak bir masala kilitledim

uykusuzdum uyudum bir sokağa burkuldum bir sonbaharda unutuldum

sonra seni buldum rüyalarımın çıkmazındaydın

kirpiklerin cüzammlı bir kedi yalnızlığıydı

korktum koştum kaçmayı unutmuştum

çünkü hep en kolay yoldan teslim oldum

Bay Pisuar

Page 11: Klozet Fanzin #03

Işığı açmaya gerek duymadan eliyle yokladı önündeki masayı ve birkaç yanlış temastan sonra kavradı fırçasını.Saçlarını taradı.Olanı biteni taradı. Neyi var neyi yok topladığı, şiddetle taradı. Aynadaki silüetini taradı.Diplere dökülenleri toz alırcasına sildi.Fırça darbeleri şarkının hızıyla orantılı olarak arttı. Duvarlarını taradı. Dökülen alçıları süpürdü. Zemini taradı.Ayak izlerini doldurdu ayakkabı kutusuna. Nefes nefese kalınca hızlanmış soluğunu taradı, boğazını temizledi. Gece yarıları tavandan aşağı çarşaf gibi dökülen perdelerini taradı pencere göründü.Pencerenin camlarını taradı, olanı biteni gördü. Karanlığın hakim olduğu odanın havasını taradı, rüzgarı gördü.

Rüzgar ki ne ayakkabı kutusu kaldı içindeki ayak izleriyle, ne alçılar kaldı duvar diplerinde, ne ayna kaldı toz alırcasına içinden silüetini aldığı, ne de pencere kaldı olanı biteni gösterecek.

Aklında kalan sesleri kafasında tekrar yankılatacak kadar sessizleşti odası ve fırçası.Durmadı, onu da taradı ve öttü gece yarısı bir horoz.

Nancy

10

ODAsI vE FIrçAsI

Page 12: Klozet Fanzin #03

bir çingenenin krallığı…-izinliyim bugün istanbul’da. dolaşıyorum yerleri; serbest… bindim sirkeci’den trene, halkalı’ya kadar izleye izleye… hiçbir şey yok orada da, umutsuz her yer istanbul’da.aradım… bulduğum sadece yalanlar; cehalet, aptallık, kabulleniş, korkaklık, tembellik, siniş… gelişim gös-teren hiçbir yer yok, boka batıyor her taraf. her yerde soysuz ibneler, pezevenkler, puştlar, godoşlar, yavşak-lar…

ağzına tüküreyim, ben bir çingeneyim. anam da var, babam da. ama, olmasalar daha iyi; ben bir piçim.piç deyince istanbul gelir aklıma; böyle piçlikler ben görmedim. anasını satacak adam amcasına; dik gelsin bari, vurayım turasına. dolaştım oraları da iyice, şimdi tren istasyonundayım; döneceğim diye. tiryaki gibi kararıyor hava,kıvranıyor, eziliyor kendi kendine.erken almışım bileti, dolanıyorum demirlerde.ölmek gelir ya, orada; sildim yaprağı, dalı, emdirdim merhameti demirlere.bilmiyorum ne zaman ötecek tren, arkadan mı, önden mi?.. hayır, hava da karanlık; kimse duymadan, gör-meden… ama; ölsem ne yazar, ne olacak, ne değişecek? onur mu tamamlanacak, ne, ne zaman, nasıl bitecek. ve işin aslı; anlamsız olan hayat değil, hayatı anlamsızlaştıran insan… ki; gücü de yetmez anlamsızlaştır-maya, anlamsız insan… bilgiyi değersiz kılan, bilgisiz insan… ki; değersiz kılmaya değil, değersizleşmeye “erdem”i yeten insan.yaşanacak öyle çok var ki… sırf macera olsun diye… epeyce karardı hava, karşıdan düdüklü tabut yaklaşmakta; “ulan… en güzel!.. hava karanlık, tek başıma… hırsız, sürüngen, ve korkakça. evet, işte bana yakışan… yaklaşıyor işte soytarı demir adam.”.

demirine sindi, içinde ezildi

eğildim ölümü de ezmeye, sıktım bileklerinden rayları kıvranıyor, ceylan sanki, yırtmıyorum, kavrıyorum damarları!

ezildim yaşamı da eğmeyetuttum dileklerinden yıllarışahlanıyor, sultan sankikesmiyorum, sallıyorum yolları!

gördüğüm orada, beyaz ışıktı salladım halkalı’dan haydarpaşa’ya rayları-kendi yolunda yürü, kaldırırım bütün kaldırımları;burası, bir çingenenin krallığı!

ezildi ayağımın altında trenevet; durdu hemen, dur demedenaçıldı kapılar, öttü sireniçine körüklendi, demirine sindi hemen.

dedim;- yaşamak, var bana ulan!dön evine, gir banyona, yıkan.akıt bütün aldanışları,ölmek bile bir bakıma “yalan”.

yedekçingene

Page 13: Klozet Fanzin #03

dün gecenin sokak sahipliğine ithafen

sinek kaydı bir tıraşa bir sinek konmuş.insanlar sadece kaldırımları yürümek için mi kullanırmış?bazıları orada yatarken ve dilenirkensokaklar onların eviyse biz yere çöp atarak hane-i istismar mı yapıyoruz?kar yağıyor ya bazen kaldırımlara beyaz mobilyalar olarak görüyor çocuklar. avuçlarını külah yapıp kar yalıyorlar.kimi annesi babası tarafından isimlendirilmemiş bu çocuklar, kendi isimlerini kendileri koyuyorlar.yıllardır kesilmemiş sakala sinek konmuş.

Neria Lukachirinka

12

Page 14: Klozet Fanzin #03

MADDENIN rÜYA HALI

uçan küllerden birikmiş kuru ormanyanan kızıl saçlar, sağır rötuş duvarbir mantar gölgesi sıcak için serap çıkışıinsan için düşen düş prensesi düş peşime düş içimemaddenin son ve yalın haliyleuyar beni küf fabrikasında paf küf paf küf

Gabriel

13

Page 15: Klozet Fanzin #03

14

Page 16: Klozet Fanzin #03

- kanalizasyonda yaşadığınızın farkındasınız, değil mi.? - belki de sizin uygarlığınız, sizden daha gelişmiş bir uy-garlığın kanalizasyonudur...